Professional Documents
Culture Documents
Kükürt (S) Ve Mangan (MN)
Kükürt (S) Ve Mangan (MN)
Kükürtü tek başına ele aldığımızda, dökme demirin mekanik özelliklerine zararlı bir element
olarak değerlendiriyoruz. Eğer sıvı dökme demirde kükürtü dengeleyecek kadar mangan
bulunmazsa, kükürtün demir ile düşük erime noktasına sahip FeS bileşiğini oluşturduğunu
görüyoruz. Bu bileşik nispeten düşük bir sıcaklıkta eridiği için, döktüğümüz parça yüksek
sıcaklıkta çalışmak durumunda kalırsa, bu faz eriyerek dökme demirin yüksek sıcaklıkta
gevrekleşmesine yol açabiliyor (İngilizce’de bu duruma hot shortness adı veriliyor). Bu
nedenle, FeS bileşiğinin oluşmasını engellemek için, alaşımda kükürtü bağlamaya yetecek
oranda Mn bulunmasına özen gösteriyoruz. Çünkü sıvı içinde mangan bulunduğu takdirde,
kükürt demir yerine mangan ile bileşik oluşturmayı tercih ediyor: Yani FeS yerine, MnS
bileşiği oluşuyor.
Bir örnek verelim: Diyelim ki gri dökme demir alaşımda %0,08 oranında kükürt olduğunu
spektrometre analizi ile tayin ettiniz. Bu alaşımda olması gereken mangan miktarının %Mn =
0,30 + 1,7 x 0,08 = 0,436 olması gerekiyor. Eğer alaşımdaki mangan miktarı bu değerden
daha düşükse, kükürtün tam anlamıyla dengelenemeyeceğini ve aşılamanın etkinliği açısından
sorun yaşayabileceğinizi bu eşitlik sayesinde anlayabiliyoruz.
Lamel grafitli dökme demir üretiminde, sıvı içerisinde mutlaka bir miktar kükürt bulunuyor.
Kuvvetli bir karbür yapıcı olan kükürtün bu zararlı etkisini ortadan kaldırmak için mangandan
faydalanıyoruz. Sıvı içinde mangan olmadığı zaman, kükürt demirle birleşerek demir sülfit
(FeS) bileşiğini oluşturuyor. Fakat sıvıya mangan eklediğimizde, kükürt öncelikli olarak
manganla bileşik oluşturmayı tercih ettiği için, aşağıdaki tepkime uyarınca mangan sülfit
(MnS) bileşiğinin oluştuğunu görüyoruz:
MnS bileşiği, hem çil oluşumunun engellenmesi, hem de A-tipi grafit elde edilmesi açısından
büyük önem taşıyor. Gri dökme demirde oluşan grafitin MnS inklüzyonlarının üzerinde
çekirdeklendiğinden daha önce bahsetmiştik. Sıvıdaki kükürt ya da mangan seviyesinin düşük
olması nedeniyle MnS inklüzyonlarının sayısı yetersiz kalıyorsa, ince kesitlerde çil oluşumu,
daha kalın kesitlerde ise yüksek oranda ferrit ile birlikte D tipi grafit oluşumu dökümcülerin
başını ağrıtmaya başlıyor.
Karbür oluşumunu engellemek için yapıda neden bir miktar kükürt olması gerektiği, yukarıda
anlatılanlar okunduğunda ortaya çıkıyor: Çünkü grafitin çekirdeklenebilmesi için MnS
bileşiğine ihtiyaç duyuyoruz. Bu bileşiğin oluşabilmesi için de sıvıda mutlaka kükürt
bulunması gerekiyor. Bu noktada aklınıza, o zaman kükürt oranı yüksek olduğunda neden çil
görmeye başlıyoruz, şeklinde bir soru geliyor olabilir. Bu sorunun cevabı, ötektik hücrelerin
büyüme hızında saklı: Kükürt oranı çok arttığında, ötektik tanelerin büyüme hızında bir
yavaşlama meydana geliyor. Bu yavaşlamaya bağlı olarak da ötektik dönüşüm sırasında
gerçekleşen aşırı soğuma miktarı artıyor. Bu da, ister istemez, beyaz dökme demir adı da
verilen karbür yapısını tetikleyen bir etki ortaya çıkartıyor.
Dolayısıyla, çekirdenmeye yardımcı oluyor düşüncesiyle, kükürtü yüksek tutmak doğru bir
yaklaşım değil. Lamel grafitli dökme demirde A-tipi grafit elde edebilmek için kükürtün
yaklaşık %0.065 – %0.12 aralığında olmasına dikkat etmek, bu kükürtü dengeleyecek oranda
mangan eklendiğinden ve doğru aşılama yapıldığından da emin olmak gerekiyor.