You are on page 1of 21

(Oyun/ İki Bölüm)

KİŞİLER
Aymelek
İsrafil
Haço
Ve
Lacivert Gölgeler...
(...) Bıı iğrenç kemik mahzenleri karşısında, bizi tedirgin eden ve bize alabildiğine
egemence boyun eğdiren şeye artık tepki göstermenin zamanıdır. Bencilliğin ve
özsaygının kaba bir ustalıkla hazırladıkları karanlık tuzakla, sürekli olarak zıvanadan
çıkartıldı ve baskına uğradı varlığınız. (...)
Lautreamont
MALDOROR'UN ŞARKILARI, Poesies I
(Çev. — Özdemir İnce)
BİRİNCİ BÖLÜM

1. Sahne
Görünüş ve Kayboluş...
(Bir Yirminci Yüzyıl Ortaçağı... Franz LlSZT'in REQUIEM'iyle görselleşen dev
yüzlü bir çöplük ve Zaman'ı gittikçe örtünen bir sis...
Güneş, ağır bir ivmeyle portakal güzelliğinde göverir... Güneşin yükselişiyle
AYMELEK, dev bir çamılıa gerilidir... Sessizlik ve güneş AYMELEK'de bir doğum
sancısına dönüşür... Çöp yığınında kımıltılar olur... LACİVERT GÖLGELER,
doğum çığlıklarına uyanır ve doğrulurlar. .. Çarmıhında doğum sancısı çeken
AYMELEK'İ izlerler... LACiVERT, haça doğru tırmanıp, AYMELEK'in
kasıklarından çocuğu alırlar... Güneş ikiye bölünür... Bir parçası AYMELEK'in
üstünde kalır, diğeri doğan bebeği izler... AYMELEK'in kolları bir çift beyaz
kanada dönüşür... Çöplüğün üzerine kanatlanır... LACİVERT GÖLGELER,
gittikçe belirsizliğe dönüşürken, içlerinden ikisi öne çıkar — İSRAFİL ve
HAÇO...)
İSRAFİL : Biliyordum, bir gün döneceğini biliyordum... Daha önce biri söylemişti
bize...
HAÇO : Bilmem, hatırlamıyorum...
İSRAFİL : Zaten neyi hatırlarsın ki sen! Aptal gibi durma da yardım et!.. Hiç mi
yeni doğmuş bebek görmedin?..
HAÇO : Hşşşt!..
İSRAFİL : Bak, bak şuna Haço, ne kadar güzel değil mi? Göğün bahçelerinden
kopartılmış beyaz bir zambak gibi...
HAÇO : Evet, çok güzel, çimen yaprakları gibi... Ama, ama neden ağlamıyor bu,
İsrafil?!..
İSRAFİL : Ne?
HAÇO : Neden ağlamıyor dedim! Bebekler dünya ışığını görür görmez ağlamaz mı
İsrafil? Bundan hiç ses çıkmıyor, ölü de değil, baksana!..
İSRAFİL : Ne bileyim ben!.. Belki de bunun ağlama dili yoktur... Tut şu bebeği de
su getireyim...
HAÇO : O'na da getir!..
İSRAFİL : Kime?
HAÇO : Aymelek'e..
(HAÇO, AYMELEK'e döner,ama AYMELEK, çarmıhıyla yok olmuştur... İS-
RAFİL de HAÇO'nun baktığı yöne bakar, hiçbir şey göremez. HAÇO, az önce,
kasıklarından bebeğini aldığı AYMELEK'i sanki hiç bilmiyormuş gibi şaşkınlık
1

içindedir...)
İSRAFİL : Ne Aymelek'i Haço?
HAÇO : Aymelek!.. Bebeğin anası!..
İSRAFİL : Saçmalama be adam!.. Tutacak mısın artık şu bebeği?!..
HAÇO : Çarmıh!.. Çarmıh nereye gitti?!..
İSRAFİL : Ne çarmıhı oğlum?!..
HAÇO : Aymelek!.. Aymelek'in çarmıhı!.. (Çılgın gibi koşuşturmaya başlar)
Aymeleeek!.. Aymeleeeek!....
İSRAFİL : Haçooo!.. Haçoo!.. Gel!.. Gel buraya!.. Gel dedim!..
HAÇO : Ne var?
İSRAFİL : Bu çocuğun anası...
HAÇO : Şuradaydı İsrafil, şurada, çöplüğün doğusunda... Birlikte doğurtmadık mı
bebeği ha?!..
İSRAFİL : Sus be bağırıp durma!.. (Kısa sessizlik) Bak oğlum Haço, hangimizin
anası bizi çöplük dışında doğurdu ki?!.. Hepimiz anası belli olmayan
piçleriz!..
HAÇO : Anası belirsiz!..
İSRAFİL : He ya, üstelik hepimizin babası da aynı...
HAÇO : Ne?!
İSRAFİL : (Seyirciyi göstererek) Bak şurada dağ gibi duruyor... İşte, işte şu
çöplük... Yüzüme öyle bakıp durma, işte hepimizin ortak babası...
HAÇO : Ne yapacağız şimdi bu çocuğu?!..
İSRAFİL : Bilmem!..
HAÇO : Ne yapacağız dedim!..
İSRAFİL : Kilisedeki vaazı hatırlıyor musun?
HAÇO : Hangisini?
İSRAFİL : Peder Virgin'in vaazı!..
HAÇO : He ya, hatırladım...
İSRAFİL : Hele şükür...
HAÇO : Eee n'olmuş?..
İSRAFİL : Hani bir gün ikimiz çöplükte bir kutsal kitap bulmuştuk da, sonra da akıl
edip kiliseye götürmüştük...
HAÇO : Ya, iyi de etmiştik... Kitabı peder Virgin'e verdiğimizde nasıl da sevinmişti...
ikimizi ödüllendirmek için de karnımızı bi güzel doyurmuştular...
Hatırladım!..
İSRAFİL : Gerçi domuz eti vermişlerdi, ama nasıl da açtık değil mi?
HAÇO : Domuz momuz, yemiştik bi güzel... Ee-ee?...
İSRAFİL : E'si, diyeceğim odur ki... (Üzerinden çıkardığı çeketini HAÇO'nun
kucağındaki bebeğe sarar) Çöplükte bulduğumuz kutsal kitapları her
götürdüğümüzde karnımızı doyuruyorlar ya... Bu gidişle bizi papaz bile
yaparlar...
HAÇO : Bunların bebekle ilgisi ne?
İSRAFİL : Ah oğlum Haço, Allah sana akıl verseydi bu hallere kalmazdın!..
HAÇO : Ne varmış halimde?!..
İSRAFİL : Daha ne olacak, bok böceğinden bir farkın mı var, ha?!
HAÇO : Anlatacaksan anlat, yoksa bana eyvallah!.. (HAÇO, gene kaçmaya yeltenir;
İSRAFİL bırakmaz...)
İSRAFİL : Artık bıkmışlardır bizden... Belki de kuşkulanmaya bile başlamışlardır...
HAÇO : Ne diye kuşkulanacaklar ki?
İSRAFİL : Ne diye olur mu? Peder Virgin, bir gün kafası bozulur da "Oğlum şu sizin
çöplük, Mukaddes Yayıncılık Şirketi mi" derse ne cevap veririz?!..
HAÇO : Ne cevap verecem ki, inanmazsa biraz da kendi gelsin eşelensin!..
İSRAFİL : Bırak bu ahmakça lafları da, dinle!.. Bir gün Peder Virgin vaazda, İsa
mıydı, Musa mıydı ne bileyim ben işte, öyle bir şeydi... Gün olup
döneceğinden falan söz etmişti...

Çöplük 1
2

HAÇO : Eeee?
İSRAFİL : Sen gördün değil mi?
HAÇO : Neyi?
İSRAFİL : Çarmıhı...
HAÇO : Evet?
İSRAFİL : Aymelek'i de...
HAÇO : Evet?
İSRAFİL : Ben de gördüm!..
HAÇO : Hastir ulan!..
İSRAFİL : Gördüm dedim!..
HAÇO : Hani görmemiştin?..
İSRAFİL : Fark etmez, önemli olan benim değil, senin görmen... Bak, şimdi sen
gördüm diyeceksin... Tamam mı?!..
HAÇO : Eeee?!..
İSRAFİL : Şahitlik edeceksin, şahitlik!.. Kutsal şahitlik!..
HAÇO : Ne şahitliği?!..
İSRAFİL : Ne şahitliği olacak, ahmak?!.. Şimdi, biz çocuğu alıp Peder Virgin'e
götüreceğiz... İşte, diyeceğiz, bu kez çöplükte bulduğumuz kutsal bir kitap
değil, vaazda dönecek diye yırtındığın İsa mıydı, Musa mıydı her neyse, işte
onu bulduk, getirdik... Bak sonunda geri döndü, diyeceğiz...
HAÇO : Haa, şimdi anladım...
İSRAFİL : Hele şükür...
HAÇO : Ben yokum!
İSRAFİL : Ne demek ben yokum!.. Bir düşünsene Haço, adamların kaç kez kutsal
kitaplarını çöplükten kurtarıp kendilerine götürüyoruz, bir gün de o
bekledikleri yüce varlığı bulup götürüyoruz, nasıl?,. Düşünsene bir Haço,
ömrümüzün sonuna kadar ikimize de yemek verirler, karnımız doyar...
HAÇO : ... Çöplük senin başına vurdu anlaşılan!.. İkimizi de eşşek sopasıyla
kovarlar be!..
İSRAFİL : Bir şeycik olmaz!.. Bak Haço, senin aklın ermez ama, insanlar bir kez
olmayan bir şeyi beklemeye başladılar mı gözlerine perde iner... Bir gün geri
dönen şey, bekledikleri değilse bile, o olduğuna inanmaktan başka ellerinden
bir şey gelmez!.. Kuşku var içlerinde, kuşku!., İnsan kuşkuyla beklemeye
başladığı zaman, içinde umut yerine korku yeşerir!.. Korku, inancı da
köreltir, inançsızlığı da!.. Aklını kullan!..
HAÇO : Aymelek de çocuğunun babasını bilmeyecek!
İSRAFİL : Bilir ya da bilmez, ne fark eder? Meryem biliyor muydu ki?!..
HAÇO : Ama, ama bir gün şu çöplükten gebe kaldığını anlarsa?
İSRAFİL : Anlasın, daha iyi!..
HAÇO : Peki, ya çocuğunu kiliseye bizim verdiğimizi öğrenirse, ona ne cevap veririz
sonra, ha?!...
İSRAFİL . — Sen doğurdun, sonra da terk ettin, biz de bulduk, deriz... Ötesi
bilinse de bilinmese de fark etmez...
(Konuşmalar sabuklamaya dönüşür gittikçe...)
HAÇO : Bilinse de bilinmese de fark etmez...
İSRAFİL : Bilinse de bilinmese de...
HAÇO : Bilinse de...
İSRAFİL : Bilinmese de...
HAÇO : Ne fark eder?...
İSRAFİL : Ne fark eder?...
(Konuşmalar sabııklamalara dönüştükçe İSRAFİL ve HAÇO da başlangıçtaki
gibi LACİVERT GÖLGELERE dönüşür ve uykularını kestikleri yerden
sürdürürler...)

Çöplük 2
3

2. Sahne
Gövde ve Ateş

(İlkin AYMELEK uyanır ve HAÇO ile İSRAFİL'in düşten çıkan gövdelerinin


baş ucuna oturur... HAÇO, öldürülmüş gibi yatmaktadır... İSRAFİL, yaralı bir
turna kuşunun devinimsizliği içindedir... AYMELEK'in gözleri hüzün bulutlarıyla
menevişlidir... Dudaklarında mavi bir gökyüzü gülümsemesi vardır...)
AYMELEK : Deseler ki bana, bir canın var ona ver, veririm... Haço... O da olmasa
hepten yalnızlık çöker omuzlarıma... Onsuz ne yaparım ben?.. Kardeş ne de
olsa, anamın yadigârı. Etimi yese de kemiklerimi saklar... İnsan yaşadığı
yere benzer... Şu genç yaşında yüzünün derisi ne hale geldi... Buruşturulup
atılmış bir kâğıt parçası gibi... Şu çöplükten ne farkı var?.. Eller ruhun
ağaçlarıdır derdi de anam, aklım almazdı... Nasıl kök salıp dallandığını
anlayamaz insan; bir de bakarsın nerdeyse güneşe değecek... O sıcaklığı ya-
vaş yavaş canında duyarsın... Ruhunu şeytana teslim eden ilk canlı
yılandır!.. O yüzden yılanların ne eli, ne de ayağı vardır!.. Bu yıl çöplük yılan
kaynıyor!.. Korkumdan evde süt pişiremiyorum!.. Kokuyu alan yılan
püskürüp geliyor!.. Geçenlerde biri gelip çöreklenmiş yatağımın yanına!..
Islığı bir çocuk ağlaması gibiydi, korktum, kaçtım evden hemen!.. Sonra şey
dedim kendi kendime, ya o yılanın gelişinde bir hikmet varsa?!.. Kimbilir,
belki bir günahımız vardır da, o yılan da bizi sınamak için gönderilmiştir!..
İnsanın aklına olmadık şeyler geliyor!.. Eve geri dönüp yılana süt vereyim
dedim!.. Bir de gördüm ki, derisi yanar döner yılan, ocaktaki ateşe düğüm
olmuş, ateşi boğmakta!.. Ateş, gözlerime baktı, umutsuzdu!.. Gözleri kan
çanağı gibiydi!.. Yılan, ateşi boğmuştu karşımda!.. Şurda, çöplüğün tam do-
ğusunda, birkaç gün sonra aynı yılanı tekrar gördüm!.. Kulakları zümrüt
küpeliydi!.. Beni görür görmez, akıp gitti çöp dağının koynuna!.. Elim yılan
öldürmeye gitmiyor!.. Belki de yavruları vardı!.. Çöp makineleri gelince, ne
yılan kalacak ne de insan!.. Geç oldu... Haço!.. Haço!.. Kalkın artık!..
Uyanın!.. Uyan, uyan artık İsrafil!.. Börtü böcek uyandı...Bugün çöplüğün
öte tarafına çöp dökeceklermiş... Haberiniz olsun... (Uzun bir sessizlik...)
HAÇO : (Birden sıçrayarak uyanır) Çocuk nerede?!..
AYMELEK : Ne çocuğu?!..
İSRAFİL : Sus ulan, çabuk kalk!.. Çöpü kaçırmayalım!..
AYMELEK : Ne çocuğu?!..
HAÇO : Hiç!.. Öylesine dedim!..
İSRAFİL : Sen de gördün mü?
HAÇO : Neyi?
İSRAFİL : Boşver!..
AYMELEK : Yılanı mı?!..
HAÇO : Ne yılanı?!..
İSRAFİL : Yalnızca çarmıh vardı, yılan falan yoktu!..
AYMELEK : Çöplükte haç mı buldunuz? Ne zaman?!..
HAÇO : Haç falan bulmadık, hadi İsrafil, ne aranıp duruyorsun?!..
İSRAFİL : Şimdiden doluşmuştur oraya bizim çöp milleti!.. Bıçak, bıçağımı nereye
koymuştum!.. Şuralara bir yere...
AYMELEK : Sen ortalarda pek dolaşma İsrafil Abi!..
HAÇO : Bir şey olmaz, merak etme...
AYMELEK : Hiç belli olmaz, zaten çöplüktekiler kuşkulanıp duruyor!..
İSRAFİL : Üç ay oldu buraya geleli, artık alıştılar bana...
HAÇO : Zaten ilk günleri atlattın mı gerisini kimse merak etmez... Kim bilecek senin
kaçak olduğunu?..
AYMELEK : Kardeşimden farkın yok İsrafil Abi... Sana zarar gelsin istemeyiz... Ama
şu çöplük insanına hiç güvenme, dost görünür arkandan vururlar!..

Çöplük 3
4

HAÇO : Valla, yeri geliyor baba oğula, oğul kardaşa düşman oluyor...
AYMELEK : Hatırlasana Haço, geçen kış İzo'yu oğlu nasıl öldürmüştü!.. (İSRAFİL,
birden donar.)
İSRAFİL : (Büyük bir şaşkınlıkla) Ne?!.. İzo öldü mü?!..
AYMELEK : Hem de kafasını peynir tenekesinin içinde buldular!..
İSRAFİL : Ne oldu da öldürdü?!..
HAÇO : Valla hiç kimse anlayamadı... Herkes bir şey söyledi, ama işin aslını kimse
öğrenemedi... Güya, İzo, oğlunun karısının ırzına...
İSRAFİL : (Gözleri geçmişe dalarcasına) Demek, İzo'yu oğlu öldürdü!.. Tüh!.. Ne
günlere kaldık be!.. Ne günlere kaldık!..
HAÇO : Ben de bu gece sabaha kadar ikinizle uğraşıp durdum rüyamda...
AYMELEK : ...... Ne gördün?!..
HAÇO : Rüya işte, neye yorsan ona gider...
AYMELEK : Yılanlara dikkat edin!
İSRAFİL : Çöplüğü daha dün ilaçladılar...
HAÇO : Çöplükteki canlılar ilaca alıştı, bir yararı olmuyor. Belediye döktükçe zehiri
yılanlar, börtü böcek daha da semiriyor... Hadi Aymelek, biz gidiyoruz...
(Çıkarlar.)
3. Sahne
İnsanı Sev, Ama Acıma!..

(İSRAFİL ve HAÇO, çöp dağında çölleri ayrıştırmaktalar...)


İSRAFİL : Elimi neye atsam ... vıcık vıcık...
HAÇO : Çöplük sabır ister, İsrafil.
İSRAFİL : İğneyle kuyu kazıyoruz.
HAÇO : Ne yapacaksın be İsrafil, ancak buraya sığınabildik.
İSRAFİL : Naylon toplamaktan yakamızı kurtarmalıyız...
HAÇO : Çöplüğü herkes paylaştı, allahın çöplüğünü bile!.. Biz ancak nayloncular
arasına girebildik. Elektronik eşyaları bize bırakmadılar!.. Adamlar çok
güçlü!.. Her şey Tetik İdris'in elinde!.. Ondan izinsiz bir kibrit çöpünü hile
oynatamazsın yerinden!..
İSRAFİL : Kim takar onları?!..
HAÇO : Hele elini onların işine bir uzat da gör!.. En büyük parçan kulağın kalır!..
İdris deyip de geçme!..
İSRAFİL : Gözünüzü amma korkutmuş!..
HAÇO : Belediye başkanının en iyi adamlarından... Seçimde beşyüz oy çıkardı
başkana... Sonra da ihya oldu gitti...
İSRAFİL : Desene Allah çalışana veriyor...
HAÇO : Hee, o yüzden bize de veriyor...
İSRAFİL : Akşama Pamuk Abla'ya gidek mi?
HAÇO : Pamuk abla, işi büyütmüş... Çöplükten adam kabul etmiyor artık...
İSRAFİL : Bitleri mi kanlandı zillinin?
HAÇO : Eee öyle, oğlum... Ne sandın?. Çöplük bu, insanı vezir de eder, rezil de...
İSRAFİL : Ulan Haço, böyle bekar dolaşmak olmuyor be...
HAÇO : Geçenlerde ne buldum bi söylesem?
İSRAFİL : Ne buldun?
HAÇO : Söylemem.
İSRAFİL : Söyle, ulan elinden almayız...
HAÇO : Hani büyük caddede bir yer açılmıştı da senlen bakmıştık ya... İçinde hep...
Şeyler vardı... Şeyler...
İSRAFİL : Ne vardı be?
HAÇO : Hani... Bekarlar için...
İSRAFİL : Ne? Tencere...
HAÇO : Yok ütü!...
İSRAFİL : Ne peki?.. (HAÇO, şişirme taklidi yapar.) Haaa, şişme bebek...

Çöplük 4
5

HAÇO : Heya...
İSRAFİL : Nereye koydun?
HAÇO : Şşşt! Gel, gel ama kimseye söyleme ha?
İSRAFİL : Yok valla söylemem...
HAÇO : Yemin et!.. Kur'an misaf çarpsın de!..
İSRAFİL : Tamam söylemem...
(HAÇO, İSRAFİL'İ çöplüğün tenha bir yerine çeker... Yığıntıların arasında
özenle gizlediği "şişme bebek"i çıkarır...)
HAÇO : Pamuk Abla'ya minnet etmekten iyidir...
İSRAFİL : Onun yerini tutmaz...
HAÇO : Şükretmesini bilecen... Hem o kadar da fark yok arada...
İSRAFİL : Getir hele...
HAÇO : Dur şişireyim... (Şişirmeye başlar...)
İSRAFİL : Kimse görmesin bizi?
(HAÇO, şişirmeyi bırakır.)
HAÇO : Bak... Bak şuraya koyuyorum, işin düşerse ordan alırsın... Benden izin
sana...
İSRAFİL : Kıskanmayasın?
HAÇO : Balonun nesini kıskanayım, sevaptır böyle şeyler...
İSRAFİL : Haço be?!..
HAÇO : Ne?
İSRAFİL : Akşamki rüyamda!..
HAÇO : Ne gördün anlat...
İSRAFİL : Ama yanlış anlama!..
HAÇO : Yok yahu, rüya rüyadır...
İSRAFİL : Senlen ben, ikimiz, güya çöp topluyoruz gene böyle...
HAÇO : Eee?
İSRAFİL : Hemen şurda Aymelek var...
HAÇO : Eee?!..
İSRAFİL : İşte rüya bu ya, yanlış anlama ... Hem Aymelek benim de bacım
sayılır...
HAÇO : Öyledir!..
İSRAFİL : Güya Aymelek'in bir çocuğu oluyor... Biz de onu kiliseye götürüp, Peder
Virgin'e İsa'nız geldi diye yutturuyoruz.
HAÇO : (Korkuyla) Aynı rüyayı ben de gördüm!..
İSRAFİL : Sen nasıl gördün?
HAÇO : Senin rüyanda çarmıh var mıydı?
İSRAFİL : Vardı ya... Aymelek çarmıha vurulmuştu... Çocuğunu çarmıhta
doğurdu...
HAÇO : Hayırdır inşallah!.. Ya bir felakete geleceğiz, ya da!..
İSRAFİL : Bir şey olmaz da benim aklımın ermediği, ikimiz de aynı rüyayı nasıl
gördük?
HAÇO : Ne bileyim ben?!.. Al şu naylonları da koy torbaya!..
İSRAFİL : Eeeh, bıktım artık!.. Şu İdris'i bir gün bıçağıma yem edecem!..
HAÇO : Ağzından yel alsın!.. Kanına mı susadın?!..
İSRAFİL : Bu kadar korkacak ne var, o da dokuz aylık, ben de!..
HAÇO : Bak babam, sen git ne yaparsan yap, ama benden uzak ol! Senin kanın
tepiyor!..
İSRAFİL : Sen öyle san oğlum!.. Şu karşında duran şahsa iyi bak!.. Nah şuraya
yazıyorum, bir gün elbisemin, arabamın ve karımın saç rengi aynı olacak!..
HAÇO : Önce karnını doyur da...
İSRAFİL : Haçobe!..
HAÇO : Ne var gene?!..
İSRAFİL : Rüyadaki gibi bir şey olsa ne yaparsın ha?!..
HAÇO : Ne mi yaparım?... (Birden gizlediği yerden bir nacak çıkartır ve İSRAFİL'in

Çöplük 5
6

üzerine höykürür...) Ne yapacam ulan!.. Aymelek'i de, çocuğu da, yapanı da


doğrarım, doğrarım be!..
İSRAFİL : (HAÇO'nun öfkesinden ürker) Ne oluyor ya?!.. Ne oluyor?!.. (Kısa bir
sessizlikten sonra HAÇO sakinleşir. Bıı arada çalışmaya başlayan İSRAFİL,
bir radyo bulur) Haço, bak ne buldum!..
HAÇO : (Korkuyla) Radyo!..
İSRAFİL : Bakalım çalışıyor mu?
HAÇO : (Korkuyla) Bırak onu İsrafil, elektronikleri biz toplayamayız!.. Yasak!..
Hemen İdris'in adamlarına verelim!..
İSRAFİL : Ulan bu çöplük kimsenin babasının malı değil!..
HAÇO : Ver onu bana İsrafil, yapma!.. Bak ancak naylon toplamamıza izin verdiler,
ondan da oluruz!..
(İSRAFİL, radyoyu inceler.)
İSRAFİL : Ulan bunun hepsi elektronik olsa ne yazar be! Cızırtı bile yok bu boktan
radyoda!..
HAÇO : He ya bak cızırtı bile yok!.. Ver, ver götüreyim İdris'in adamlarına, hadi!..
İSRAFİL : Ne korkak adammışsın sende, hiç bana çıkmamışsın, ha!..
HAÇO : Korkmuyorum be İsrafil!.. Korku değil!.. Amma sen İdris'i bilmezsin!..
Allah'ın Nemrud'udur o!.. Çöpe karıştırır ikimizi de!.. İftira atar, muhbirler!..
İSRAFİL : Hele bir tamirciye götüreyim, belki çalışır...

4. Sahne
Tarih, Çöplükten İbarettir...

(AYMELEK, HAÇO ve İSRAFİL, gecekondıılarındadırlar... AYMELEK,


HAÇO'nun ayaklarını oğuşturmakta, İSRAFİL ise onarılmış radyoda istasyon
aramaktadır...)
HAÇO : Sesini fazla açma...
İSRAFİL : İdris nerden bilecek radyoyu çöplükte bulduğumuzu?..
HAÇO : O bilir...
İSRAFİL : Senin şu ağabeyin kadar korkağını da görmedim hayatımda, Aymelek!..
AYMELEK : Ben karışmam sizin işinize... İki deli ne yaparsanız yapın...
(İSRAFİL, bir oyun havası yakalar radyoda, oynamaya başlar.)
HAÇO : Ne güzel oynarsın be İsrafil... Burnuna bir halka takacam, sonra da ver
elini fuar... Gör bak nasıl para kazanıyoruz...
İSRAFİL : Ben ayı mıyım ulan!
HAÇO : Estağfurullah, haşa ayıdan... Sen nere, ayı nere... Yazık değil mi ayıya...
AYMELEK : Bugün siz yokken iki kişi geldi!
HAÇO : Kim?!..
AYMELEK : Fen İşleri, dediler... Seni sordular...
HAÇO : Fen işleri mi?!.. Belediyedir!.. Yıkımcılar!..
AYMELEK : Kondunun etrafında dolanıp gittiler sonra...
HAÇO : Ne dediler?!..
AYMELEK : Bana bir şey söylemediler... Dolaşıp gittiler...
İSRAFİL : Merak etmeyin, yıkımcılar gelmez...
AYMELEK : Öyle deme İsrafil Abi!.. Geçen yıl da tam bu zamanlardı yıkıma
geldiklerinde!..
İSRAFİL : Korkmayıııın!..Seçim zamanı yaklaştı, yıkıma gelmezler... Hatta çöplüğe
yol bile yaparlar...
HAÇO : Ben biliyordum!.. İdris, radyo bulduğumuzu duymuştur!.. Gelenler İdris'in
adamlarıydı!.. Söylemiştim size!.. Ne derseniz deyin!..
İSRAFİL : Hay İdris'inin de, senin de!.. Ne ödlek adammışsın be!..
HAÇO : Yıllardır bir lokma ekmek kazanıp duruyorduk su çöplükten!..
AYMELEK : Çöplüğü de çok görürler bize, merak etme!..
HAÇO : Şöyle bir bak İsrafil... Çöplük deyip geçme... Tanrının bütün kudreti burada

Çöplük 6
7

saklı... İnsanın kursağından ne artıyorsa burada... İnsanı tanımak mı


istiyorsun gel de pisliğine bak!..
İSRAFİL : Onunla yaşamıyorsak söyle...
AYMELEK : Pislik dediğimizi bile paylaşamıyoruz.
İSRAFİL : Bir gün elimdeki sopanın ucuna bir naylon torba takıldı... Açıp baktım ki
ne göreyim?!..
HAÇO : Para...
İSRAFİL : Ne parası be!.. Cenin ulan, cenin!.. Kurtlanmaya başlamış... Burnumun
direği düştü...
HAÇO : Seninle oturan kırk gün ekmek yemez!.. Sus anlatma!..
İSRAFİL : Sussam ne yazar?!.. Biz istediğimiz kadar susalım, çöplüğü bir
düşünsene Haço?
HAÇO : Ağızsız, dilsiz bir dev!..
İSRAFİL : Ağzı da var, dili de... Dilsiz olan biziz Haço, dilsiz olan biziz...
AYMELEK : İnsan çöplükte susmaya bile korkuyor.
İSRAFİL : Bak şu çöplüğe tarih be haço tarih...
HAÇO : Tarih tekerrürden ibarettir...
İSRAFİL : Tarih çöplükten ibarettir...
HAÇO : Artık çöplüğün de asaleti kalmadı be İsrafil...
İSRAFİL : Yaa... Onu da kirlettiler...
HAÇO : Eskiden çöplük, çöplüktü... Kendine göre hoş bir kokusu vardı...
İSRAFİL : İnsan hiç değilse öleceği yeri temiz tutar...
HAÇO : Gün gelecek insanlar sıçacak bir karış temiz yer arayacak, ama
bulamayacaklar!..
İSRAFİL : Valla Peder Virgin bile bizim gibi konuşamaz...
HAÇO : He valla, yüz sene düşünse bu laflar aklına gelmez... Hem o ne anlar
çöplükten...
İSRAFİL : Felsife, felsife...
HAÇO : Felsafe yapma, günahtır!..
İSRAFİL : Ne günahı?
HAÇO : Felsafe yapmak günahtır, kitap öyle yazıyor...
İSRAFİL : Esas sen yarın gör felsife yapmak nedir?..
AYMELEK : Yarın ne var ki?
İSRAFİL : Ne yok ki?...
HAÇO : Kızılca kıyamet!...
İSRAFİL : Mahşer-i felaket!..
HAÇO : Zulmet-i ziyafet!..
AYMELEK : Ne diyorsunuz siz be!.. Adam gibi konuşsanıza!..
HAÇO : Allah kimseyi cahil etmesin!..
İSRAFİL : Amen...
AYMELEK : O kiliseye iki defa gitmeylen, neredeyse...
HAÇO : Yarın, bilcüme, çöplük alemini toplayıp...
İSRAFİL : Çöplüğün onurunu kurtaracağız!.. Herkes bu çöplükte bir lokma ekmeğe
didinip duruyor.
HAÇO : Yüzümüzün güldüğüne bakma, yüreğimiz katran kuyusuna döndü!..
İSRAFİL : İçimiz kan ağlıyor!..
HAÇO : Bu iş gittikçe de büyüyecek!.. Anladın mı?
İSRAFİL : Çöplükte birlik yok!..
HAÇO : Bundan sonra da çok zor...
İSRAFİL : Herkes kendi korkusunda!..
HAÇO : Muhbiri, ispiyoncusu...
İSRAFİL : Pamuk Ablası...
HAÇO : Sus ulan, genç kızın yanında!..
İSRAFİL : Çöp fabrikası kuruldu mu, boku yedik!..
HAÇO : İş yok, ekmek de yok!.. Ondan sonra şeyimizi satarız koca şehirde...

Çöplük 7
8

İSRAFİL : Geriye İdris kalıyor arkadaş...


HAÇO : Bak İsrafil!.. Biz İdris'e ne kadar düşman olsak da, ekmeğimizi onun
dalkavukluğu sayesinde yiyoruz...
İSRAFİL : Hadi ordan!..
HAÇO : Ben de seni akıllı bilirdim!.. Bi düşünsene İsrafil... Eğer İdris bu çöplüğün
pisliği olmasaydı, beşyüz oyluk gücü de olmazdı... Beşyüz oy ne demek bilir
misin? Hükümet devirir, hükümet!.. Bu çöplüğü yok ederlerse kendileri de
gider...
İSRAFİL : Sen şimdi bunları boşver de benim büyük bir planım var... Eğer tutarsa
ikimiz de ihya olur gideriz...
HAÇO : Hadi ordan, senin ipinle kuyuya inilmez!..
İSRAFİL : Eh sen bilirsin!.. Ben de kendi başıma yaparım...
HAÇO : Neymiş ulan, çatlatma adamı?!..
İSRAFİL : Hah, şöyle... Şimdi değil, zamanı gelince... (Sezdirmeden
AYMELEK'igösterir...) Anla!..
HAÇO : Aymelek, senin uykun gelmedi mi?

5. Sahne
Görülmemiş Cinayet Yoktur...

(İSRAFİL, çöplüğün gözden ırak bir yerinde küçük bir bölme yapmıştır...
Önünde birkaç LACİVERT GÖLGE, sıraya girmiş, beklemektedir... Bölmenin
içinden, üzerini düzelterek biri çıkar... Sıradaki gölge girer... İSRAFIL,
bölmeye girenlerden para tahsil etmektedir...)
İSRAFİL : Zam yok, zam yok!.. Hadi, seferi elli kâğıt.. Muamelesi kendinden... Üç
çek, beş çek!..
HAÇO : Şeytanın bile aklına gelmez...
İSRAFİL : Şeytanın aklına gelmeyen, insanın aklına gelir... Ticaret derler buna,
ticaret... Hadi abim, geeel, geeeel!..
HAÇO : İyi iş yaptık be İsrafil...
İSRAFİL : Üstelik bu iş pezevenkliğe de girmez...
HAÇO : Tabi girmez, balon ticareti, o kadar...
İSRAFİL : Öyle sermaye falan da gerekmiyor... Şişir bebeği, tamam. Vesika yok,
polis yok, zabıta yok, vergi yok, tesis yok...
HAÇO : Bu gidişle Pamuk Abla'nın işleri de bozulacak...
İSRAFİL : Bozulsun o zillinin işleri de aklı başına gelsin... Daha düne kadar, bu
insanlara yalvarıyordu...
HAÇO : İdris besleyince karıyı, çöplüğün filinta gibi delikanlılarını beğenmemeye
başladı...
İSRAFİL : Artık yeni bir hizmet var çöplüğün garibanlarına!..
HAÇO : Hadi geeel, geeel!.. Kim olursan ol gene geeel!..
İSRAFİL : Afferin be Haço, bakıyorum işe ısındın...
HAÇO : Yok be İsrafil, sana yardım olsun diye...
İSRAFİL : Sen arada sırada bebeğin havasını kontrol et, yeter, tamam mı?
HAÇO : Hadi dükkânı kapa da gidelim artık!..
İSRAFİL : Ne o? Neden tırstın?!..
HAÇO : Ne diyorsam onu yap, İsrafil!..
İSRAFİL : Daha çok erken, tam iş zamanı... Sen istiyorsan git, ben birazdan
gelirim...
HAÇO : Çaktırma, şuradakilerden ikisi İdris'in adamı!..
İSRAFİL : Bu dergâh herkese açık oğlum...
HAÇO : Hay senin dergâhını!.. Adamlar dolu ulan!.. Bunlar boş gezmezler!..
İSRAFİL : Bize ne be!
HAÇO : Buraya doğru bakıyorlar!..
İSRAFİL : Hadi sen git, ben gelirim...

Çöplük 8
9

HAÇO : Olmaz!.. Paydos ediyorum... Hadi dağılın!.. Bu gece bu kadar!.. Bakım ve


onarım yapacağız!..
İSRAFİL : Ne yapıyorsun Haço?! Tam da paralar damlamaya başlamıştı...
HAÇO : Tamam, İsrafil!.. İşi ele ayağa düşürme!.. Biraz ağırdan al ki müşteri
bıkmasın iki günde...
İSRAFİL : İdris'in korkusundan sıçmaya bile gidemeyeceksin nerdeyse!..
HAÇO : Sus be İsrafil, sus!..
İSRAFİL : Tadı kaçtı!.. Sen şu demiri al yanına!..
HAÇO : Anladılar...
İSRAFİL : Hadi yürü!..
HAÇO : Gidin ulan!
İSRAFİL : Bırak gelsinler, ikiye iki!..
HAÇO : Sizinle bir davamız yok! Hadi gidin!..(Boğuşma başlar. HAÇO hafif bir bıçak
yarası alır...)Yaralandım İsrafil, bıçak attılar!..
İSRAFİL : Elini bastır yarana!..
HAÇO : Kaçalım İsrafil!
İSRAFİL : Dur, dur Haço, bir yere gidemeyiz!
HAÇO : Görecekler bizi! Cinayet çıkardık!
İSRAFİL : Bunların biri geberdi!..
HAÇO : Öbürü yaşıyor!.. Bana bıçak vuran!..
İSRAFİL : Bu gidip söyler, şahitlik yapar!..
HAÇO : Ne yapacağız?!
İSRAFİL : Bana bırak!..
HAÇO : Ne?!
İSRAFİL : Sen arkanı dön, uzaklaş şöyle!..
HAÇO : Yapma be İsrafil, iki cinayet olur, bizi ipe çekerler!
İSRAFİL : Biriyle de çekerler!.. Bulaşmışken bunu da halledeyim!
HAÇO : Yapma be İsrafil!..
İSRAFİL : Şahitlik yapar!.. Sen arkanı dön!
(HAÇO çaresizce yüzünü çevirir... İSRAFİL, adamı çöplerin arkasına
sürükler ve orada öldürür...)
HAÇO : Asacaklar İsrafil, ikimizi de asacaklar!..
İSRAFİL : Korkma ulan, yardım et bana!.. Ne yaptık da üstümüze geldiler ha?!
Benim anam ağlayacağına, onların anası ağlasın! Tut şu çuvalın ağzını!..
HAÇO : Çuvaldan kan belli eder!..
İSRAFİL : Gecedir kimse görmez!..
HAÇO : Nereye götüreceğiz?!..
İSRAFİL : Şu koca dünyada iki kişilik bir yer bulunur elbet!..
HAÇO : Çöpe gömelim!..
İSRAFİL : Bulurlar!..
HAÇO : Nasıl bulacaklar be İsrafil? Koca çöp dağının içinde...
İSRAFİL : Çöplükte yaşıyoruz ama, çöplüğe güven olmaz! Çöplük insanı ele verir!
Şu çöp dağı var ya Tanrı'nın maskesidir Haço, Tanrı'nın maskesi!..
HAÇO : Tanrı'nın maskesi? Tövbe tövbe!..
İSRAFİL : Hem de iki yüzlü!.. Ama ben iki yüzlü değilim Haço!.. Buraya, adam
öldürdüğüm için kaçıp geldim!.. Herkes işlediği cinayetten sonradan
pişmanlık duyar, ben duymadım Haço! Tövbe de etmedim! Üstelik bu bir
başlangıçtır dedim kendi kendime!.. Nasılsa sen istesen de istemesen de
arkası gelecektir dedim kendi kendime!..
HAÇO : Ya Tanrı?!.. Onun gazzabından nasıl kurtulacaksın ha?!..
İSRAFİL : Bu iki leşten nasıl kurtulursak, öyle!..
HAÇO : Tövbe, tövbe!.. Tövbe, tövbe!.. Nereye atacağız? Burada bırakalım!..
Kaçalım!.. Nasılsa bizi kimse görmedi!..
İSRAFİL : Görülmemiş cinayet yoktur Haço! İlk gören, öldürenin kendisidir!.. İnsan
işlediği cinayeti kendinden saklayamaz!.. En yakın şahit biziz, ilk ele verecek

Çöplük 9
10

olan da!.. Sen vicdanını öldürebilir misin Haço?!..


HAÇO : Aymelek'e ne diyeceğiz?
İSRAFİL : Ne diyeceksin ona, salak herif?!
HAÇO : Bu leşleri taşımamız zor olacak.
İSRAFİL : Ben kafaları keseceğim, sen de götürüp, kilisenin bahçesinde
kullanılmayan bir kuyu vardı, oraya atacaksın!.. Gövdeleri de buralarda bir
yerlere gömeriz!.. Olur da bulurlarsa kim olduklarını öğrenemezler!..
HAÇO : Ben götüremem!.. İkimiz gidelim!..
İSRAFİL : Öyleyse sen etrafa bak, ben de şu isi bitireyim!..

6. Sahne
Zaman'ın Soyağacı...

HAÇO : İnsanın içi ürperiyor burada!.. Duvarlardaki tasvirler bizi izliyor!..


İSRAFİL : Tasvirler kilisenin içinde... Burada tasvir falan yok... İşte tam burada
durmuştuk...
HAÇO : Ne zaman?
İSRAFİL : Ne çabuk unuttun? Rüya görmüştük ya...
HAÇO : Ben rüyalara inanmam!..
İSRAFİL : Hani inanırdın?!.. Gerçi ben de inanmam ama inanmadığımız şeyler
peşimizden geliyor!..
HAÇO : Kuyu nerdeydi?
İSRAFİL : Şurada... Yaran nasıl?
HAÇO : Kan kurudu... Artık akmıyor... Biraz sızı var, o kadar.
İSRAFİL : İdare et!
HAÇO : Ben demiştim sana...
İSRAFİL : Neyi?
HAÇO : O rüyadan sonra başımıza bir bela gelecek diye...
İSRAFİL : Ne belası? Bela falan geldiği yok...
HAÇO : Daha ne olsun be!.. İki adam öldürüp, kafalarını kesiyoruz...
İSRAFİL : Sus lan, biri duyacak!..
HAÇO : Niye kiliseye getirdik kafaları?
İSRAFİL : Buraya polis falan gelmez... Kimse de akıl etmez bu kuyuyu...
HAÇO : Ya buradakiler bulur da polise ihbar ederlerse?!..
İSRAFİL : Etmezler... Bunlar azınlık insanlar... Korkarlar... Başlarını belaya sokmak
istemezler... Sen dediğimi yap... Merak etme?
HAÇO : İsrafil be!
İSRAFİL : Ne var gene?..
HAÇO : Ben korkuyorum!..
İSRAFİL : Korkmasaydın şaşardım... Ulan neden korkuyorsun ha?!..
HAÇO : Kafalardan...İdris, bizim de kafamızı böyle torbalayacak!..
İSRAFİL : Susmazsan ben senin kafanı torbalayacağım!
HAÇO : Ölmek zor bir şey olmalı!..Bugüne kadar ölümü hiç böylesine
düşünmemiştim... Ne yaptık biz böyle? Ha?
İSRAFİL : Sen yapmadın, ben yaptım!..
HAÇO : İkimiz de günahkârız!..
İSRAFİL : Günahkârız!..
HAÇO : Korkuyor musun?!..
İSRAFİL : Korksam ne yazar, ha? Biz yapmasaydık onlar yapardı!.. O elindeki
torbada ikimizin kafası olurdu şimdi!.. (İSRAFİL, HAÇO'ya kesik başları
kuyuya atması için işaret eder. HAÇO, korkuyla kuyunun ağzına gider ve
belli belirsiz bir dua mırıldanarak başları kuyuya atar. İkisi de karanlık bir
duvar dibine çökerler. İSRAFIL'i kan tutmuştur...) Neredeyse sabah olacak.
HAÇO : Aymelek, uyumamıştır, bizi bekliyordur...
İSRAFİL : Aymelek'in çocukluğunu bilirim, elimde büyüdü sayılır...

Çöplük 10
11

HAÇO : Onca yolu niye geldik, İsrafil?


İSRAFİL : Bilmiyorum...
HAÇO : Başı kıçı iki kelle... Atıverecektik bir çukura, olup bitecekti... Taa kalkıp
buralara geldik. Ne vardı, ne düşündün de kilisedeki kuyuya attık?..
İSRAFİL : Bilmiyorum Haço... Dedim ya... Polis...
HAÇO : Neyse... Boşver... Çok yoruldum...
İSRAFİL : Susadık...
HAÇO : Seçimlere de az kaldı...
İSRAFİL : He ya, gene bunlar kazanır...
HAÇO : Belli de olmaz, baksana her gün bir yolsuzluk... Yiyip bitiriyorlar
memleketi...
İSRAFİL : Kimin parmağı kimin götünde belli değil...
HAÇO : Bize göre ne var... Kim gelirse gelsin, hepsi aynı...
İSRAFİL : Bir yerde elimizi yüzümüzü yıkayalım... (Çan sesi...)
HAÇO : Nerdeyse ezan okunacak...
İSRAFİL : Yarın hiçbir şey olmamış gibi, çöp toplamaya gideriz... Sakın renk
vermiyesin...
HAÇO : Kavgayı kimse görmedi değil mi?
İSRAFİL : Görmemişlerdir...
HAÇO : Hatırlıyor musun İsrafil? Memlekette, evimizin arkasında çok eski bir
mezarlık vardı...
İSRAFİL : Hatırladım... Çocukken...
HAÇO : Ne güzel günlerdi be...
İSRAFİL : Boşver şimdi!..
HAÇO : Bırak anlatayım ne olacak?..
İSRAFİL : Anlatacak başka şey bulamadın mı?!..
HAÇO : Bir de eski bir kilise vardı hani...
İSRAFİL : Bir cigara ver...
HAÇO : Bize derlerdi ki mezarların içinde altın var... Ermeniler kaçarken
gizlemişler... Biz de her gün Ermeni mezarı açıyorduk... Ama içlerinden ne
altın, ne de başka bir şey çıkıyordu... Bir gün...
İSRAFİL : Yeter be!..
HAÇO : Ne kızıyorsun ya, ne var bunda?!..
İSRAFİL : İzo!.. Hani şu gelinine sulanan İzo!.. Oğlu gebertti ya!.. Sen
söylemiştin!.. Benim ona yapacağımı oğlu yaptı da elimi onun pis kanına
bulamaktan kurtardı!..
HAÇO : Ne? Senin İzo'yla ne alıp veremediğin oldu ki? Onu doğru dürüst tanımazsın
bile...
İSRAFİL : Neyse..
HAÇO : Ne oldu İzo'yla aranda?
İSRAFİL : Boşver... Anlatamam...
HAÇO : Oku atıp da yayı gizleme!..
İSRAFİL : Sana güvenemem!..
HAÇO : Yanyana cinayet işliyoruz da güveniyoruz, şimdi mi?..
İSRAFİL : O İzo denen... İzo denen namussuz herif!., ben çocukken!.. O kiliseye!..
HAÇO : Eee? Ağlama da adam gibi anlat!
İSRAFİL : O kiliseye, kandırıp götürdü beni!..
HAÇO : Sonra?!..
İSRAFİL : Utanıyorum!.. Utanıyorum Haço!.. Her boku yaptı bana... Orada... O
harabe kilisede...
HAÇO : Ne?!..
İSRAFİL : Kimseye bir kötülüğüm olmadı bugüne kadar Haço!.. Ama kendi başına
da rahat bırakmıyorlar insanı!..
HAÇO : Bu akşamki adamların kafasını?!... O yüzden mi ha?!..
İSRAFİL : Kilise!.. Kilise!..

Çöplük 11
12

HAÇO : Unut bunları... Ne olmuşsa olmuş, bitmiş artık!..


İSRAFİL : Korkuyorum Haço!.. Mezarlıklardan da, kiliselerden de, camilerden de,
kadınlardan da korkuyorum!.. Bir tek çöplük vardı, artık ondan, ondan da
korkuyorum, Haço!..
HAÇO : Ya İdris?!... İdris'den de korkuyorsun, değil mi İsrafil?
İSRAFİL : Korkuyorum, korkuyorum Haço!.. Senden bile!.. Senden bile Haço!..

İKİNCİ BÖLÜM
1. Sahne
Antipürgatuvar, Yılanların Cenneti

(Aradan bir ya da iki ay geçmiştir... İSRAFİL,HAÇO'yıı yıkamaktadır...)


AYMELEK : Bu sabah gene gördüm!...
HAÇO : Neyi?
AYMELEK : Zümrüt küpeliyi!..
HAÇO : Zümrüt küpeli de kim?!..
AYMELEK : Amaan, sen de hiçbir şeyi hatırlamıyorsun!.. Kaç kez söyledimdi!..
HAÇO : Ne bileyim kız, bin tane derdim var benim!..
AYMELEK : Yılanı diyorum, yılanı!..
HAÇO : Ha anladım. Bir gün o yılanın belinin ortasına bir kürek vuracam!..
AYMELEK : Sakın ha!.. O bu evin misafiri... Tanrı onu bu eve misafir olarak
göndermiş... Bizi sınıyor. .. Siz anlamazsınız...
HAÇO : Tanrı da bizi hep misafirlerle sınıyor her nedense...
İSRAFİL : Rahatsız ettikse gideriz, amcaoğlu...
AYMELEK : Sen ona aldırma İsrafil. Bu ev senin sayılır... Gevezelik ediyor işte... Ne
zaman istersen o zaman gidersin...
HAÇO : Büyükşehir belediyesi işçileri greve gideceklermiş, gene çöplüğün düzeni
bozulacak. Onlar çöp toplamazsa biz de burada acımızdan ölürüz...
İSRAFİL : Çöplüğün üzerine beton döküp, kapatacaklarmış... kapattıktan sonra da
buraya bir kültür merkezi mi ne kuracaklarmış...
HAÇO : Çöp fabrikası ne olacak?
İSRAFİL : Onu da yaparlar be amcaoğlu... Biri fabrika kurar, diğeri park yapar,
öbürü kültür merkezi yapar, bir de bakarsın ki bizim çöplük proje çöplüğüne
dönmüş...
HAÇO : Şu güzelim çöplüğü bile kirlettiler be İsrafil.
İSRAFİL : Çöplüğün temizi mi olur, salak!..
HAÇO : Olmaz mı İsrafil, olmaz mı? İnsan kirlendikçe, çöpü de kendine benziyor.
AYMELEK : O yılan işte şuradaydı, çocuk gibi ağlıyordu!..
İSRAFİL : Yılanın çocuk gibi ağlayanını da senden duydum.
AYMELEK : İki gözüm çıksın ki, İsrafil abi!..
HAÇO : Seni Tenekeci Baba'ya götürmeli...
AYMELEK : Beni ne diye Tenekeci Baba'ya götürecekmişsiniz ki? Söylediklerime
inanmıyorsunuz, beni deli yerine koymayın!
İSRAFİL : Bunda bir şey yok... Tenekeci Baba'nın nefesi kuvvetlidir, iyi gelir...
AYMELEK : Gözünüzle görseniz, bana hak verirsiniz!..
HAÇO : Ben anlamam, Tenekeci Baba'ya gideceksin yarın!..
AYMELEK : İnanmıyorsun bana!..
İSRAFİL : Varma kızın üstüne!..
HAÇO : Aman be!.. Her gün yeni bir moda çıkartıyor!..
AYMELEK : Kaç sabah uyandığımda, yastığımın altında uyur gördüm!..
İSRAFİL : Sen bize aldırma, hadi bir çay yap da içelim...
(AYMELEK, çay yapmak için ayrılır. HAÇO giyinmeye başlar...)
HAÇO : Bilirim İsrafil, bilirim!.. Aymelek yalan söylemez!..
İSRAFİL : Eee? Sence doğru mu bu yılan hikâyesi...

Çöplük 12
13

HAÇO : Belki de o yılan geri geldi!..


İSRAFİL : Hangi yılan?
HAÇO : Bir gün Aymelek ile ben, kapımızın önündeki badem ağacının altında bir
yılan gördük!.. Yakalayıp öldürdük!..
İSRAFİL : Yılan öldürmek sevaptır...
HAÇO : Öldürmeyeceksin İsrafil, yılan da olsa öldürmeyeceksin!.. Öldürdüğümüz
yılanın karnından yavrusu çıktı!..
İSRAFİL : Vahh, demek iki canlıymış yılan... İşte şimdi günahlık oldu!..
HAÇO : Günahlık ki ne günahlık, İsrafil...
İSRAFİL : Kanını elbisenize sürseydiniz... O zaman yılanın ruhu sizden davacı
olmazdı...
HAÇO : Çocukluk işte!.. Sonra günlerce rüyamıza girdi yılan. Ben yılanı rüyamda
nasıl gördümse, Aymelek de aynısını gördü!..
İSRAFİL : Bizim gibi!..
HAÇO : Akıl erdiremedim bir türlü!.. İnsan yavrusuna benziyordu!..
İSRAFİL : Bütün canlıların yavrusu birbirine benzer...
HAÇO : Canlıların ölümü de doğumu gibi birbirine benzer, İsrafil!.. Yüzleri, bakışları,
sesleri aynılaşır!..
İSRAFİL : Bunları Aymelek'e söyleme...
HAÇO : Söyler miyim hiç... Kız aklını oynatır. Sonra bir gece gene rüyama girdi
yılan!.. Bana dedi ki, "Beni öldürdüğünüz gibi olsun ölümünüz..." Sıçrayıp
uyandım ki ne göreyim!.. Yılan baş ucumda duruyor!..
(AYMELEK, içeriye girer... Konuşmayı keserler...)
İSRAFİL : Dedim ki belediye başkanına, bu iş böyle gitmez... Ya bize doğru dürüst
söz ver, ya da yapmayacaksan baştan söyle!..
HAÇO : İyi demişsin... O ne dedi sana... Bozulmuştur...
İSRAFİL : Bozuldu bozulmasına ama bıyığına bok sürer mi hiç... Belli etmedi...
HAÇO : İnsanoğlu ne garip!..
AYMELEK : Ne oldu Haço?
HAÇO : Elimizi kana bularız da birbirimize kına diye gösteririz.
İSRAFİL : Seçim yaklaştı ya, kuyruğumuzda dolanırlar artık...
HAÇO : Adamları kıravatlarından tutup, burunlarını sokacaksın şu çöp dağına!..
Anlayacaklar o zaman!..
İSRAFİL : Hepsi sünepe!.. Kimse canını üzmüyor... Ver yiyeyim, sar yatayım, bekle
canım çıkmasın...
AYMELEK : Ben biraz hastayım, yatacam, kusura bakmayın... Çayınızı kendiniz
için... Allah rahatlık versin...
İSRAFİL : Eee? Sonra ne oldu?
HAÇO : Ne anlatıyordum?
İSRAFİL : YıIanı!.. Yılan baş ucundaydı!..
HAÇO : Ha, tamam!.. Sonra bana öylece baktı, durdu!.. Gözlerinden iki damla yaş
aktı yılanın!..
(HAÇO, cebinden iki kırmızı Beyoğlu taşı çıkartır ve İSRAFİL'e verir...)
İSRAFİL : Nedir onlar?!..
HAÇO : Al bak bakalım, bunların ne olduğunu anlayabilecek misin?
İSRAFİL : Ne taşları bunlar?!..
HAÇO : İster inan, ister inanma ama bu gördüğün taşlar işte o yılanın göz
yaşlarıdır!..
(İSRAFİL, korkuyla taşları HAÇO'ya doğru atar.)
İSRAFİL : Ne?!..
HAÇO : Öldürdüğümüz yılanın gözyaşları...
İSRAFİL : At onları!..
HAÇO : Nereye?!..
İSRAFİL : Nereye olursa!..
HAÇO : Olmaz!.. Onları hiçbir yere atamam!..

Çöplük 13
14

İSRAFİL : Ne diye atamazsın!.. Onlar sana mutsuzluk getirir!.. Hayat boyu iflah
olmazsın!.. Baksana, o ne büyük ızdırap ki göz yaşlarını taşa çevirmiş
yılanın!..
HAÇO : Bizim yüreğimiz gibi!..
İSRAFİL : Bizim yüreğimiz gibi!.. Ama bak sen saklamışsın onları... Bizim
yüreğimizi kim saklayacak, Haço? Ha?!..
HAÇO : Yılanlar!.. Yılanlar saklayacak, İsrafil!.. İşte Aymelek'in gördüğü yılan, bizim
gördüğümüz yılandır!.. Geldi sonunda buldu bizi!..
İSRAFİL : Öldürmeye mi?!..
HAÇO : Öldürmeye gelmedi, İsrafil!... Keşke öldürmeye gelseydi!..
İSRAFİL : Neye peki?!..
HAÇO : Taşları geri almaya!..
İSRAFİL : Yılan nasıl alacak taşlaşan göz yaşlarını geriye?!.. Alıp da ne yapacak?!..
HAÇO : Bilmiyorum be İsrafil!.. İçimden bir ses bunu söylüyor bana!..
İSRAFİL : Aymelek'e dikkat et!.. Ona bir zarar gelmesin!..
HAÇO : Aymelek'in son zamanlarda davranışları çok değişti be İsrafil!..
İSRAFİL : Nasıl?!..
HAÇO : Sanki bir şey gizliyormuş gibi!.. Bizimle konuşmaktan korkar gibi bir hali
var!..
İSRAFİL : Genç kız, kimbilir aklından neler geçiyor... Belki de bir sevdiği falan
vardır ha?
HAÇO : Sevdiği falan yok, İsrafil!.. Öyle bir şey olsaydı anlardım ben!.. Hem bu
Allahın çöplüğünde kime gönül verecek Aymelek? Evden dışarı bile
çıkmıyor... Yok, o değil!..
İSRAFİL : Anlamak çok güç... Ama sen kafana takma... Onu bir hocaya götür, bak
hiçbir şeyi kalmaz...
HAÇO : Hocaya verecek param yok... Hoca iki okur bir üfürür bizden kan fiyatı
ister...
İSRAFİL : Doktor milleti de anlamaz bu işten... İki ilaç yazacak yalan yanlış, kızı
daha çok deli edecekler...
HAÇO : Bana kalırsa onun en büyük yılanı yalnızlık... Kısmeti açılsa bunların hiçbiri
kalmaz...
İSRAFİL : Burda kime verecen o güzelim kızı? Hepsi it, kopuk...
HAÇO : Bilmiyorum ne olacak... Memlekete dönsem, orda hiç kimsemiz yok... En
yakınımız sensin be İsrafil...
İSRAFİL : Benim ne olacağım belli değil!..
HAÇO : Benim de?!..
İSRAFİL : Bak eğer İdris'in adamlarını bizim öldürdüğümüz ortaya çıkarsa sana
şeref sözü veriyorum, suçu ben üstüme alacağım...
HAÇO : O geceki cinayet, işte bu yılanın göz yaşlarıydı!..
İSRAFİL : Cinayet cinayeti getirmez!..
HAÇO : Cinayet cinayeti getirmezse mutlaka ihaneti getirir, İsrafil!..(Konuşmayı
AYMELEK'in çığlığı yırtar!., İkisi de irkilir!.. AYMELEK, yattığı yerden çığlık
çığlığa fırlar!.. Elinde yılanı andıran bir hortum parçası vardır...) Aymelek!..
Aymelek!..
İSRAFİL : Dur!.. Dur, Aymelek, bak biz hurdayız!
HAÇO : Tut israfil, bırakma!.. Ne oldu birden!..
İSRAFİL : Uykusunda bir şey oldu!..
AYMELEK : Yılan!.. Yılaaan!.. Yılan!..
İSRAFİL : Yılan değil o Aymelek, bak, bak işte ip, korkma!..
HAÇO : Su getir israfil, acele su getir!.. Aymelek, Aymelek!..
İSRAFİL : Al onu elinden!..
HAÇO : Dur Aymelek, dur bacım!.. Bak benim, ben!.. Haço!..
İSRAFİL : Korkma!.. Tamam!..
AYMELEK : Yılan!.. Yılan!..

Çöplük 14
15

İSRAFİL : Tut kolundan Haço!.. Uzat, tamam!.. Ayaklarını da!.. (AYMELEK


sakinleşir, baygın gibidir... Yatağına taşırlar...)
HAÇO : Ne olacak bu kızın hali böyle...
İSRAFİL : (Uzaklaşmak istercesine) Ben!.. Ben birazdan gelirim!..
HAÇO : (Kuşkulanır) Nereye?!..
İSRAFİL : (Bahaneyle) Şey!.. Ben, ben bir doktor bulayım hemen!..
HAÇO : (Kuşkusunu biraz yenerek, öfkeyle) Hangi para yla?
İSRAFİL : Parası yerin dibine batsın! Dayarım bıçağı gırtlağına alır gelirim!..
HAÇO : Doktora ne diyeceksin, ha? Bu kız hortumu yılan sandı da bu hale geldi mi
diyeceksin ha?!.. Hey gidi deli kafa, otur oturduğun yerde!..

2. Sahne
Öldürmek Ya Da Ölmek

(AYMELEK, hasta yatağında yatmaktadır... HAÇO ve İSRAFİL, onun baş


ucunda, umutsuzca beklemektedirler...)
İSRAFİL : Günlerdir ağızsız, dilsiz yatıyor...
HAÇO : Allahım, bu kızın günahı neydi de bu hallere kaldı?!..
İSRAFİL : Gönlünü ikileme Haço!.. Elbet bir çaresi bulunur...
HAÇO : Ne çaresi be İsrafil, ne çaresi?!.. Nerdeyse bir ay oldu!.. Kendinde değil!..
(AYMELEK, bazen gözlerini açıp bir şeyler söyler, sonra da arkasını dönüp
uyur...) Bak bunu yazdırdım...
İSRAFİL : Nedir o?
HAÇO : Cinci Kadın yazdı!..
İSRAFİL : Cincilere güvenme!..
HAÇO : Olsun be İsrafil, denemekten zarar gelmez.
İSRAFİL : Ne yapacaksın?
HAÇO : Bu kâğıdı suda ezip içireceğim. Bu işte kimlerin kusuru varsa, onların gözü-
ne bir şeyler görünecek... Gördüklerimizi gidip Cinci Kadın'a anlatacağız... O
da bize ne olduğunu söyleyip, ona göre ikinci bir şey yazacak...
İSRAFİL : İyi. Sen de gördün değil mi?!..
(HAÇO, kâğıdı suda ezip içirir...)
HAÇO : Neyi?!.
İSRAFİL : Kilisedeki kuyunun dibini!.. Kuşlar vardı!..Yılan gövdeli kuşlar!..
HAÇO : Bir de, bir de kestiğimiz o iki baş!..
İSRAFİL : Gözleri hâlâ çürümemişti!..
HAÇO : Gözler insanın tanıklığıdır!.. (Kısa sessizlik.) İsrafil?!..
İSRAFİL : Hı?!..
HAÇO : Korku bizi değiştirdi!..
İSRAFİL : Sana bir şey söyleyeceğim!..
HAÇO : Ne?!..
İSRAFİL : Önce bana söz ver!..
HAÇO : Ne için söz vereceğim!..
İSRAFİL : Sana anlatacaklarımdan sonra!..
HAÇO : Aymelek su istiyor!..
İSRAFİL : Aymelek?!..
HAÇO : Evet, Aymelek!.. Ne diyecektin?!..
İSRAFİL : Önce söz ver!..
HAÇO : Önce su getireyim!..
İSRAFİL : Hayır, su vermeyeceksin!..
HAÇO : Neden?!..
İSRAFİL : İnsan susuzlukta daha mutlu oluyor...
HAÇO : Korkuyorum, İsrafil!.. Çok korkuyorum!..
İSRAFİL : Neden?!..
HAÇO : Çok değiştik!.. Konuşmalarımız!.. Bakışlarımız bile!..

Çöplük 15
16

İSRAFİL : Sana öyle geliyor Haço!..


HAÇO : Ne diyecektin?!..
İSRAFİL : Sana şimdi anlatacaklarımdan sonra beni öldüreceksin!..
HAÇO : Seni öldürecek miyim?!..
İSRAFİL : Evet... İstesen de, istemesen de beni öldürmek zorunda kalacaksın!..
(AYMELEK, inlemeye başlar yattığı yerden...)
HAÇO : Gidip onları çıkartacağım!..
İSRAFİL : Neyi?!
HAÇO : Kesik başları!..
İSRAFİL : Ne diye çıkartacaksın?!..
HAÇO : Merak ediyorum!.. İçimde oraya gitmek için tarifsiz bir istek var!..
İSRAFİL : İstiyorsan git, ama sakın onları kuyudan çıkarmaya kalkma!..
HAÇO : Peki!.. Tamam!.. Ne diyecektin ha?!..
İSRAFİL : Beni öldüreceksin!..
HAÇO : Nerden çıktı şimdi bu öldürme lafı?
İSRAFİL : Bu saatten sonra insan iki şey düşünür — öldürmek ya da ölmek!..
HAÇO : Sen hangisini düşünüyorsun?!.. Haa tamam, ölmeyi tabii ki...
İSRAFİL : (Ağlamaklı) Peki! Kalacağım Haço! Kalacağım! Bana da bir bardak su
verir misin?
3. Sahne
Yüzler, yüzleri unuttu
Azap meyveleri topluyor kuşlar...

İSRAFİL : Artık soru sormayacağım!,.


HAÇO : Ben de!.. Hiç kimseye!..
İSRAFİL : Soru soruyu doğuruyor!..
HAÇO : Haklısın... Birbirimize bile soru sormayalım...
İSRAFİL : İdris, çok gecikti!..Şimdiye kadar çoktan ikimizi de temizlerdi...
HAÇO : Öyle kolay değil... Önce leşleri bulmaları gerek! Adını ne koyup da
öldürecek bizi?!..
İSRAFİL : Yeteer, yeter artık!..
HAÇO : İçimizdeki korku bizi yok edecek!..
İSRAFİL : Başkalarının bizi yakalamasından değil, kendimizi ele vereceğimizden
korkuyoruz!.. Sessizlik dayanılmaz gibi!.. En küçük bir kıpırtı ikimizi de
rahatlatır, ama...Yok, yoook, yok işte!..
HAÇO : Ben gidiyorum!
İSRAFİL : Nereye?!..
HAÇO : İdris'e!..
İSRAFİL : Otur oturduğun yerde! Ne bok yemeye gideceksin İdris'e?!..
HAÇO : Hani soru sormayacaktık?!..
İSRAFİL : Sormadan olmuyor!..
HAÇO : Cinci Kadın'a gittim... Her şeyi anlattım... Geldi, Aymelek'e baktı...
İSRAFİL : Ne anlar o kadın!
HAÇO : Öyle deme be İsrafil. Geçen yıl komşulardan birinin parası mı ne
çalınmıştı... Çalanın sidikliğini bağladı büyüyle. Adam işiyemeyince getirip
bıraktı paraları...
İSRAFİL : Aymelek'in neyi varmış?
HAÇO : Aymelek'in her gün karnı şişiyor, İsrafil.
İSRAFİL : Hastadır da ondan...
HAÇO : Aymelek kendini bilir. İçimde bir tedirginlik var İsrafil!..
İSRAFİL : Allah sonunu hayır ede!..
HAÇO : Bu kızdan korkuyorum. Ona bir şey olacak!.. Kendimi affetmem!..
İSRAFİL : Cinci ne dedi?!..
HAÇO : Aymelek'in nicedir gördüğü yılan var ya...
İSRAFİL : Eee?!..

Çöplük 16
17

HAÇO : İşte o yılan Aymelek'in içine akmış, dedi!..


İSRAFİL : Olur mu olur!.. Olur mu olur!..
HAÇO : İnsanın inanası gelmiyor, ama...
İSRAFİL : Başka bir şey olmasın be Haço?!..
HAÇO : Ne olacak başka? Başka ne olabilir ki?!.. Tövbe, tövbe... Ne iştir geldi
başımıza?
İSRAFİL : O yılan sonunda yapacağını yaptı, girdi Aymelek'in canına.
HAÇO : Yılan Aymelek'in içinde yaşıyormuş hâlâ...
İSRAFİL : Yaşar mı yaşar? Yaşar mı yaşar!.. Ne yapmak gerekiyor, bir şey
söylemedi mi?
HAÇO : Üç gün, üç gece Aymelek'i aç bırakacağız. İçindeki yılanı aç komak için!..
İSRAFİL : Sonra?!..
HAÇO : Sonra da, Aymelek'i baş aşağı eğip, ağzının önüne kaynamış süt koyacağız
bir kabın içinde... Yılan sütün kokusunu alacak... Sütü içmek için de
Aymelek'in içinden çıkacak...
İSRAFİL : Aymelek'in ağzını nasıl açık tutacağız?
HAÇO : Ağzına göre ağaçtan çenelik yaptım... İşte, burada, bak!..
İSRAFİL : At gemi gibi...
HAÇO : Kardeşimi kurtarmak istiyorum, İsrafil!..
İSRAFİL : Kurtulur... Meraklanma...
HAÇO : Belki de boğulur Aymelek!.. Yılan keser belki de onun bir avuç soluğunu!..
İSRAFİL : Yapacak başka bir şey yok!..
HAÇO : Eğer yılan Aymelek'in içinde ölürse, zehirini akıtıp onu da öldürür!..
İSRAFİL : Haço, belki zamanı değil ama!..
HAÇO : Ona bir şey olmayacak değil mi İsrafil?!..
İSRAFİL : Bak beni arıyorlar ne zamandır, Haço, sen de biliyorsun!..
HAÇO : İyileşecek Aymelek!.. Yılanı çıkartacağız onun kamından!.. Hem de ahdim
var, başını taşla ezeceğim o yılanın!.. Sonra... sonra Aymelek yine bize çay
yapacak, üstümüzü yıkayacak!.. Öyle değil mi İsrafil?!.. Konuşsana bir yol!..
Üstümüzü yıkayacak, sonra bir gün kısmeti açılacak, gelin olacak!.. Çöplük
mahallesinde öyle bir şenlik yapacağım ki tarih bile yazmamış olsun...
İSRAFİL : Bir süre başka yerde gizlenmem gerek Haço!..
HAÇO : Beni böyle zamanda bırakma İsrafil!.. Şu yılanı çıkartalım, gidersin sonra!..
Seni tutmam!.. Ama, ama bu işi ben yalnız yapamam!.. Kimseye de
söyleyemem!.. Kızın adına leke düşer!.. Sen ve ben!.. İkimiz!.. Bak
Aymelek'in sana ne çok emeği var... Sense iki gece bekliyemiyorsun!..
İSRAFİL : Ben de içimdeki yılanı bir atabilsem!..
HAÇO : Ne dedin?
İSRAFİL : Yok, yok bir şey...
HAÇO : Kalacaksın ha, kalacaksın değil mi?!.. Sonra nerden çıkardın böyle durup
dururken gitme lafını?!..
İSRAFİL : Kendi zehirim bile beni öldürmeye yetmiyor. Senin elinden ölmek
istemiyorum Haço!..
HAÇO : Benim elimden mi? Ben seni niye öldüreyim ki? Ha, anladım... Sen gene
beyaz almışsın... Nerden buldun ha, hınzır seni?!.. Tozu nerden buldun?
İSRAFİL : Toz falan bulmadım...
HAÇO : Öyleyse kireç kazıdın duvardan!..
İSRAFİL : Aymelek'in içindeki yılan neyse, benim ruhumdaki yılan da odur Haço!
HAÇO : Ne demek istersin?!.. Seni anlamıyorum?!..
İSRAFİL : Beni anladığında öldürürsün, Haço!
HAÇO : Ne halt etmeye öldüreyim seni?
İSRAFİL : Kalacağım!.. Haço!.. Kalacağım!..

Çöplük 17
18

4. Sahne
Koparıp kanatlarını bir ırmağa attın,
Ölümün gerdanından su içerken bir güvercin...

(İSRAFİL ve HAÇO, AYMELEK'İ ayaklarından baş aşağı tavana asmışlardır...


İkisi de diz çökmüş ve bir ayin mırıldanışı içindedirler...)
İSRAFİL : Yılanların gücü sonsuzdur...
HAÇO : Onları koruyan da, ölüme sürükleyen de insanın ruhudur...
İSRAFİL : Kendi bedenini sürükler gibi...
HAÇO : Korkuyor musun?...
İSRAFİL : Ya sen?...
HAÇO : İdris'in adamlarını kestiğimiz zaman ki kadar...
İSRAFİL : Şimdi ne yapacağız,söyle?...
HAÇO : Sütü ısıttım...
İSRAFİL : Sen Aymelek'in ellerini tut... Çırpınmasın yeter...
HAÇO : Tamam...
İSRAFİL : Yılanın varlığını anlar mı dersin?...
HAÇO : Günlerdir ölü gibi yatıyor... Anlamaz... Sütün kokusunu alan yılan, nefsinin
peşinden çıkacaktır dışarıya...
İSRAFİL : Sen şuraya kürek ya da balta gibi bir şey hazırla... Yılan, Aymelek'in
içinden çıkar çıkmaz, öldürülmeli...
HAÇO : Sabırlı ol...
İSRAFİL : Ben hazırım...
HAÇO : Tamam ben de hazırım...
İSRAFİL : Cinci kadın nasıl yapın demişti ha?
HAÇO : Şu çeneliği de ağzına geçireceğiz!.. Süt kabı da tamam!.. Yılan çıktığında
sakın irkilme!..
İSRAFİL : Sen arada sırada karnına bastır!.. Yılanın çıkışı kolaylaşır!..
HAÇO : Dikkat et!.. (AYMELEK'in karnına bastırmaya, vurmaya başlarlar...
AYMELEK, acınası durumdadır, acı içinde bağırır... Her şey ilkel ve
aşağılayıcıdır...)
İSRAFİL : Hadi bastır karnına!..
HAÇO : Sabır, az daha sabır!..
İSRAFİL : Haço, benim içim kaldırmıyor!..
HAÇO : Az kaldı, tut, bırakma!..
İSRAFİL : Yılan falan çıkacağı yok!.. Aymelek kurbanlık koyun gibi elimizin
altında!..
HAÇO : Dayan güzelim, biraz daha dayan!..
İSRAFİL : Cinci Kadın'ı getirseydin!..
HAÇO : Artık getiremem, çok geç!.. Hem gelirse dünyanın parasını ister... Zaten
elde avuçta ne varsa ona verdim!..
İSRAFİL : Haço, bu işte bir iş var!..
HAÇO : Sabret be İsrafil!.. Her şey öyle ha deyince olmuyor!..
İSRAFİL : Aymelek'in inlemeleri kesildi!..
HAÇO : Biraz daha gayret!..
İSRAFİL : Yılan zehirini dökmüş olmasın, sakın!..
HAÇO : Bizim eziyetimize yorulmuştur... Kolay değil... Gelsin, insanın içine koca bir
yılan çöreklensin!.. Sonra da onu süt kokusuyla çıkart!..
İSRAFİL : Eli, ayağı buz gibi olmaya başladı, Haço!..
HAÇO : Biraz ara verelim!.. O da dinlensin, biz de biraz...
İSRAFİL : İyi olur ama ya yılan? O da dinlenecek!..
HAÇO : Onunki de bir can... Şimdi yılan da anlamıştır...
İSRAFİL : Yılan anlasaydı, kızı sokup öldürürdü içinde!..
(AYMELEK'i indirirler... İSRAFİL, uzaklaşmak ister...)

Çöplük 18
19

HAÇO : İsrafil nereye?!..


İSRAFİL : Buradayım amcaoğlu!..
HAÇO : Aymelek'in yüzü morardı İsrafil!..
İSRAFİL : Zordandır!..
HAÇO : Değil!.. Biraz yoğurt olsaydı!..
İSRAFİL : (Kaçmak için çıkarken) Ben hemen geliyorum!.. Sen başından ayrılma
sakın!..
(AYMELEK, bir şeyler söylemek ister... Konuşamaz...)
HAÇO : İsrafil, çabuk gel, Aymelek bir şeyler söylemeye çalışıyor!.. Duydun mu
beni?!.. Lan nerdesin ha?.. Adamın da sıçması tam şimdiyi buldu!..
(AYMELEK'e dönerek) Ne, ne istiyorsun Aymelek? Söyle, söyle kulağıma, ha
di!..
AYMELEK : (inleyerek) Abi!..
HAÇO : Aymelek, Aymelek, korkma anacığım...Korkma, bak ben buradayım!.,
İsrafil de burada!.. (Yeniden dışarıya seslenir) İsrafiiil, hangi katran kazanına
düştün, ha?!.. Gel, bak Aymelek konuşuyor!.. Aymelek, Aymelek karnın
nasıl, ha?... İyisin değil mi, iyisin?!..
AYMELEK : Abi... Karnımdaki...
HAÇO : Sus konuşma, yorma kendini... Kardeşim benim!.. Can parçam!.. Ana
yadigârım benim!.. İsrafiiiiil, şeytanın yadigarı herif nerdesin, ulan!..
AYMELEK : Karnımdaki yılan değil...
HAÇO : Korkma güzelim!.. Değil tabii!.. Lan İsrafiiiil!.. Ur!.. Ur olmasın?!.. Yılan
değilse ne?!.. Yılan değilse ne?!.. İsrafiiiil!.. Köpeğin çocuğu, neredesin?!..
Bacım ölüyor ulan, bacım ölüyor!..
AYMELEK : Karnımdaki onun yılanı, onun tohumu...
HAÇO : (Şaşkınlıkla) Ne?... (Öfkeyle) İsraaaaaa!.. İsraaafiiil!.. İsrafil!..
AYMELEK : Bebeğimin adını İsa koyacaktım...
HAÇO : Sana boşuna eziyet etmişiz kardeşim!.. Bizi öldürüp, kanımızı akıtsalar
yeridir!..
AYMELEK : Su... Biraz su... (HAÇO, kucağındaki AYMELEK'e su içirir...)
HAÇO : Onun kaçacak cesareti yoktur!.. Kendini öldürür de gene kaçmaya cesaret
edemez!.. Nereye gittiğini biliyorum!.. (AYMELEK'in başı ölümcül bir
sessizlikle düşer...) İsrafiiil!.. İsrafiiiiil!..

5. Sahne
Kuyunun Gözleri...

(HAÇO, kucağında bez bir kundağa sarılı baltasıyla, kilisedeki kuyunun


başındadır... Kuyuya seslenir...)
HAÇO : İsrafil!.. Senin ölümün bir kuyudan olmasın!.. O kuyu senin cinayet
sırdaşındır!.. Katilini yanlış seçtin!.. Cinayet sırdaşına güvenme!.. O kuyu
senin cinayet sırdaşındır!.. Bana ses ver!.. Neden bunu bize yaptın?!.. Benim
kardeşim senin de kardeşin değil miydi?!.. Sen bizim öz amca çocuğumuz
değil miydin?!.. İnsan ekmeğini yediği, suyunu içtiği, kardeşim dediğine
bunu yapar mı?!..
İSRAFİL : (Kuyudan) Yılan Aymelek'in karnında değildi, yılan benim içimdeydi!..
Ben utancın kuyusuna indirdim kendimi!.. Çıkmak istemiyorum!.. Burada aç
kalacağım, burada susuzluğa tutsak ettim kendimi!..
HAÇO : Sen kendi susuzluğuna da ihanet edersin!.. Sen kendi gövdene de ihanet
edersin, tıpkı ruhuna ettiğin gibi!..
İSRAFİL : Burda, bir zaman sonra aç kalacağım Haço!.. Kendi kurbanlarımın
kellelerini yiyeceğim önce!.. Sonra!.. Sonra onlar da bitince!.. Onlar da
bitince!.. Kuyunun nemli kursağında solucan arayacağım!.. Çıyan, kırkayak
arayacağım!.. Sonra Haço, sonra kendimi yemeye başlayacağım!.. Bunu
yapmak zorundaydım!.. Kendimden utanıyorum!.. Benden vazgeç!.. beni

Çöplük 19
20

unut, çek git!..


HAÇO : Seni o kuyudan çıkartmaya gelmedim İsrafil!.. Sana, Aymelek'den olan
çocuğunu getirdim!.. Sana İsa'yı getirdim!.. Burada işte, ellerimin
arasında!.. Seni görmek istiyor!..Bu kez doğar doğmaz konuşmaya başladı!..
Babamı istiyorum dedi!.. Babam benim çarmıhımdır dedi!.. Onu sana
getirdim İsrafil, sana, babasına!.. İşte kollarımın arasında uyuyor!..
İSRAFİL : Görmek istiyorum... Ama ancak ölümden sonra!.. Burada ölmeye nöbet
aldım!.. Kurbanlarım neyse, artık ben de oyum!..
HAÇO : Çocuğunu, İsa'yı sana getiriyorum!.. Onun yüzünü sana dünya ışığında
göstermeyeceğim!.. Onun yüzünü hiçbir zaman göremeyeceksin!.. Ancak
ona dokunacaksın!.. O dokunuş senin ürpertin olacak!.. İşte geliyorum,
senin yanına geliyorum!.. O kuyuda benim de yaşam hissem var!..
İSRAFİL : Gelme Haço!..
HAÇO : Sen bu bebeğin babasısın!.. Belki bu kuyu da, senin çarmıhın olacak...
(HAÇO, kuyuya girmeye başlar... Kendini aşağıya çeker... Elinde kundağa
sardığı baltası vardır. .. Konuşmalar kuyudan gelecek...)
İSRAFİL : Beni bağışla Haço!..
HAÇO : Seni, benim bağışlamam yeter mi?!..
İSRAFİL : Bir gün, biliyordum, bir gün döneceğini biliyordum.. . Daha önce biri
söylemişti bize!..
HAÇO : Bilmem, hatırlamıyorum!..
İSRAFİL : Zaten hiçbir şeyi hatırlamaz olduk!..
HAÇO : Bak, bak şuna!.. Göremiyorsun değil mi İsrafil?!.. Göremeyeceksin hiçbir
zaman!.. Dokun, dokun ellerinle, bak senin çocuğun bu!.. Henüz bir kan
pıhtısı, bir cenin!.. Aymelek'in canından kopan, senin ruhunla pıhtılaşan bir
cenin!.. Ne kadar güzel değil mi, dokun onun yumuşaklığına!.. Batır
parmaklarını, tırnaklarınla sev bu kan pıhtısını!.. Diline götür, tadına bak!..
(Konuşma şiddetlenir) Kokla!.. İğrenç herif, kokla!.. Ölümünü seçme hakkını
sana vermeyeceğim!.. Bu cenini yiyeceksin, duydun mu yiyeceksin!..
İSRAFİL : Bu!.. Bu!.. Balta!.. Öldürme!.. Haço!.. Öldürme!.. Haço!.. Haçoooo!..
(Kuyunun içinde defalarca tok sesler gelir... Soluma sesleri. HAÇO,
İSRAFİL'İ kuyunun dibinde baltalamıştır...)
HAÇO : Artık, artık bu kuyu yalnızca, yalnızca bana ait!.. Peder Virgiiin? Burada,
burada kutsal kitap dolu, bir gün çıkarsam eğer, söz veriyorum hepsini sana
getireceğim!.. Biraz domuz eti verirsin sen de bana karşılığında!.. Biraz
domuz eti!.. Burada kutsal kitap dolu Peder Virgiiin!.. İstediğin kadar!..
Hepsi de insan başlarına benziyor!.. Etleri dökülmeye başlamış!.. En büyük
Peder Virgiiin, başka büyük!.. Başka büyük olabilir!.. Belediye başkanı...
İdris!.. İdris de çok büyük!.. Çöplük!.. Çöplük de çok büyük!.. İsa!.. İsa da
çok büyük!.. Belediye Başkanlığı seçimlerini kim kazanacak dersin peder
efendi?!.. Söyleyeyim de küçük kiliseni yut!.. İsa kazanacak belediye
seçimlerini!.. Tabii bizim Cinci Kadın ya da orospu Pamuk Abla aday
olmazlarsa!.. İsa kazanacak!.. Elimde, elimdeki şu balta!.. Kutsal liderimiz
bu balta olacak, Peder Virgiin!.. (Ve kuyu kapanır...)
Turgay Nar

Çöplük 20

You might also like