You are on page 1of 1

Türkçenin Çilesi Sâmiha Ayverdi

Meselâ Malaya'ya JLWPLú memleketin "barong" GHGL÷L NÕOÕFÕQÕ EH÷HQPLú ve OLVkQÕQD JHoLUPLúWLU
øVSDQ\D
\D JLWPLú NÕ]ODUÕQÕ  "muchacoa" diye oD÷ÕUPDODUÕQÕ EH÷HQPLú kendine PkOHWPLúWLU

Z
aman zaman zelzeleler, su EDVNÕQODUÕ ve tabii âfetlerin türlüsü ile \ÕNÕOÕS harap Japonya'da WDKWÕUHYkQÕ J|UPú WÕSNÕ onlar gibi "kago" demekten oHNLQPHPLúWLU 5XVODUÕQ GDUÕ

ROPXúúHKLUOHULPL]H NDVDEDODUÕPÕ]D köylerimize çeki düzen verip LPDUODUÕ yoluna ODSDVÕQÕ WDWPÕú DGÕQÕ da WDGÕ gibi EH÷HQLS "kasha" GHPLúWLU Hele, iki asra \DNÕQ avucunun

JLGL\RUX]øoOHULQGH KD\kWÕQ yeniden FDQODQPDVÕ ve bu harâbelerin DOWÕQGDQ bir yeni içinde WXWWX÷X Hindistan’a kendi úDKVL\HW ve kültüründen kuvvetli oL]JLOHUEÕUDNÕUNHQ onun

düzen oÕNÕS LQVDQODUD \DúDPD  ümit ve KH\HFkQÕ  verebilmesi için devlet otoritesinin ve dilinden de kendi diline VD\ÕVÕ] kelimeler çekip almakta tereddüt H\OHPHPLúWLU

mahalli idârelerle KDONÕQ el ELUOL÷L HWWL÷L bu imar faâliyeti, ortaya yeniden mâmûreler oÕNDUÕ\RU
$UDSoD
QÕQ KDPDOÕQÕ KDPDPÕQÕ Kâbe'sini, müftüsünü, NkK\DVÕQÕ NLP\kVÕQÕ PHYVLPLQL
kasidesini, cebirini ve dünya dilleri SD]DUODUÕQGD PúWHUL ROGX÷X nice kelimeleri almakla \DQOÕú
Kazâ J|UPú úHKLUOHU böylece oHúLWOL himmet elleriyle selâmete ererken katliam J|UPú bir
bir DOÕúYHULú \DSPDPÕú belki ilminin ve medeniyetinin icap ve zarûretlerini cesâret ve tabiîlikle
lisan ülkesi var ki, kan revan içinde nice bin úHKLGLQ cesediyle bir muhârebe PH\GDQÕ hâlinde,
tatbik HWPLúWLU
oDWÕVÕGDPÕ temeli o|NPú molozlar, kerpiç \Õ÷ÕQODUÕ ile \ROODUÕ WÕNDQPÕú bulunuyor. øúWH
8QXWPDPDOÕGÕU ki biz, hemen arz-Õ meskûnun büyük bir NÕVPÕQD hâkim ROPXú yüce bir millettik.
bu facia sahnesi Türk dili üstünde cereyan HWPLú  ve etmektedir. Hem de ednâ
Elimizin DOWÕQGD bulunan ülkelerden, neyi QDVÕO istersek çekip almak KDNNÕPÕ]GÕ Medeniyetimizi
menfaatler ve GÕútazyiklerin \ÕNÕFÕ SROLWLNDVÕQD körü körüne tâbi olmak KDWDVÕ yüzünden.
LúOHPHN ve JHOLúWLUPHN için, IDUNOÕ medeniyetlerin oHúLWOL fikir ve san'at KDUHNHWOHULQGHQQDVÕO
ID\GDODQPÕúVDN OLVDQODUÕQGDQ da LVWHGL÷LPL] NDGDUÕQÕ kendi dilimize mâletmeyi bir imparatorluk,
'Q\DQÕQ hiçbir yerinde, hiçbir milletin EDúÕQD JHOPHPLú böyle bir fâcia, ne \D]ÕN ki,
bir efendi millet zarûret ve LFkEÕ\OD tabii EXOPXúX]GXU
gözünü dalâlet içinde DoPÕú hakikat WDQÕPDPÕú WDQÕPDN IÕUVDWÕHOLQH YHULOPHPLú nesiller WDUDIÕQGDQ
körü körüne müdâfaa edilir hale JHOPLúWLU Lisan FHOOkWODUÕ bin \ÕO Türk diline hizmet
Bir kelimenin kökü mühim GH÷LO telaffuzu mühimdir. Sesi ve mimârisi milli olduktan sonra
HWPLú bir kelimenin ölüm IHUPkQÕQÕ verirken mucip sebep olarak gösterdikleri |]OHúPH
kelimeler nereden DOÕQÕUVD DOÕQVÕQ mâdemki lisâna JLUPLúWLU úX halde Türkçe ROPXúWXU Bu, sâde
DUÕODúPD R\XQXQX bir ÕUNoÕOÕN SDURODVÕQÕQ KH\HFkQÕQD sararak, elinde endâzesi olmayan
bizim için GH÷LO her millet için budur. Faraza "hudut" kelimesini Türkçe'den sürüp atan cahil
JHQoOL÷HVXQPDNWDGÕUODU
veya NDVÕWOÕ DQOD\Õú yerine NR\GX÷X VÕQÕU"ÕQ Latince "sinore"den, “pamuk” kelimesinin Farsça
"pembuk"dan, "su" kelimesinin Çince'den DOÕQPÕú ROGX÷XQX ve daha buna göre "öz Türkçe,
Târihini bilmeyen, HGHEL\kWÕQÕ lüzumsuz bir angarya kabul eden, mefâhirine, gelenek ve
DUÕ  7UNoH GDPJDVÕ vurulan kelimelerin köklerinin 0R÷ROFD
\D Sanskritçe'ye, Trakça'ya
göreneklerine bigâne \HWLúWLULOHQ gençlik, DUWÕN JHoPLúOH DUDVÕQD gerilen uçurumu DúDPD\DFD÷Õ
GD\DQGÕ÷ÕQÕ neden hesâba katmaz?
için, içinde \HWLúWL÷L NÕVÕU dar, verimsiz GQ\kQÕQ sözcüsü ve koruyucusu ROPXú bulunuyor. Dilsiz
EÕUDNÕODQ bu gençlik, okumaktan, |÷UHQPHNWHQDUDúWÕUPDNWDQ ve milli GH÷HUOHULQL milli kültürünü
<HU\]QGH EDúND dillerden DOÕú YHULú HWPHPLú hangi lisan YDUGÕU" Öz Türkçe WDKWÕQD oturtulmak
bilmekten mahrum EÕUDNÕOGÕ÷Õ için, mektep adedi artsa da, okur yazar kütle oR÷DOVD da, memleket
istenen ve bu X÷XUGD gösterilen mezbûhâne gayretle VR\VX]ODúWÕUÕODQ dilin GH NRPúX harflerin
gene de câhil münevver VDOJÕQÕQÕ |QOHPLú RODPÕ\RU
yadigarlaryla ]HQJLQOHúPLú ROPDVÕ tarihi tekâmülün bir neticesi GH÷LO de nedir?

Bugün yeryüzünün hâkim dili olan øQJLOL]FH )UDQVÕ] OLVkQÕQD JHQLú ölçüde yer verirken, oHúLWOL
Bir milletin JHoPLúLQL halini ve JHOHFH÷LQL idâre HWPLú ve edecek olan lisan müessesesi, o
dünya milletlerinin kelimelerine de NDSÕODUÕQÕ DoÕN tutmakta ve bundan GROD\Õ WHOkúODQPDN ú|\OH
müesseseye úúPH IÕUVDWÕQÕ ele JHoLUPLú KDúHUDW WDUDIÕQGDQ QDVÕO har vurulup harman savrulur?
dursun, iftihar bile GX\PDNWDGÕU ù|\OH ki; emperyalist siyâsetinin dünya LOH NXUGX÷X ED÷ øQJLOL]
$VÕUODUÕQV]JHFLQGHQ JHoPLú ve ancak ilmin EX\UX÷XQD tâbi ROPDVÕ gereken bu müessese, EHú on
milletine, karadan ve denizden NÕW
DODU DUDVÕQGD seyyah olarak, tüccar olarak, âlim olarak, fen
fikir \RED]ÕQÕQ üç EHú VDWÕOPÕúÕQ keyfine ve keyfinin oRPD÷Õ DOWÕQGD yerlere vurulan oHOL÷H QDVÕO
DGDPÕ olarak, LNWLVDWoÕ ve sanâyici olarak GRODúPDN hatta hükmetmek IÕUVDWÕQÕ YHUPLúWLU
çevrilir? 8\DQDOÕP DUWÕN

You might also like