Professional Documents
Culture Documents
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH ANABİLİM DALI
ORTAÇAĞ TARİHi BİLİM DALI
Hazırlayan
Talat KOÇAK
Tez Danısmanı
Prof. Dr. Salim KOCA
Ankara-2008
2
3
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH ANABİLİM DALI
ORTAÇAĞ TARİHi BİLİM DALI
Hazırlayan
Talat KOÇAK
Tez Danısmanı
Prof. Dr. Salim KOCA
Ankara-2008
4
ONAY
[i m za]
[i m za]
[i m za]
ÖNSÖZ
Tez konumuz olan “Türkiye Selçukluları ve Beylikler Dönemi’nde bir
çalışma yapılmamıştır. İşte bu durumu dikkate alarak yukarıdaki konu
üzerinde detaylı bir çalışma yapmayı uygun bulduk.
Tez Danışman Hocam Prof. Dr. Salim KOCA’nın gözetiminde, Türkiye
Selçukluları ve Beylikler Devri ile ilgili çok sayıda eseri inceleme fırsatı
yakaladık. Bunun yanında Bizans (Doğu Roma) tarihi ile ilgili tez konumuzu
ilgilendiren çeşitli çalışmalar hakkında da bilgi sahibi olduk.
Çalışmamızın İlk bölümünde kentin Ortaçağ Tarihi içerisindeki siyasi
ve askeri durumundan bahsettik. II. Bölüm’de ise Toponomi çalışması ile
kentteki yer isimlerinin kökenlerini tespit etmeye çalıştık. Son bölümde
kentteki Selçuklu ve Beylikler dönemi ile ilgili mimari yapılardan kısaca
bahsettik.
Bu çalışmam sırasında bana sonsuz güven duyan ve rahat bir çalışma
fırsatı yaratan değerli hocam Prof. Dr. Salim KOCA’ya teşekkür etmeyi bir
borç bilirim.
Ayrıca tez çalışmam sırasında sayfa düzeni konusunda benden
yardımlarını esirgemeyen Afyon Kocatepe Üniversitesinden Arş. Grv. Hülya
GÖĞERCİN TOKER ve Uzm. Şerife Özgün ÇITAK’a da yardımlarından
dolayı müteşekkirim.
Talat KOÇAK
Afyonkarahisar
2008
ii
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ.................................................................................................................... i
KISALTMALAR:..................................................................................................iv
ŞEKILLER DIZINI ................................................................................................v
GİRİŞ ..................................................................................................................... 1
I. BÖLÜM
TÜRKİYE SELÇUKLULARI VE BEYLİKLER DÖNEMİ’NDE
AFYONKARAHİSAR’IN SİYASİ VE ASKERİ TARİHİ ..................................... 15
A-) AFYONKARAHİSAR’IN TÜRKLER TARAFINDAN FETHİ VE
BÖLGENİN TÜRKLEŞMESİ ........................................................................... 15
B) TÜRK-BİZANS MÜCADELESİ’NDE AFYONKARAHİSAR .................... 18
1) Türk-Bizans Mücadelesi’nin İlk Dönemi’nde Afyonkarahisar .................... 18
2) Haçlı Seferleri’nden Miryokefalon Savaşı’na Kadar Olan Dönemde
Afyonkarahisar (1097–1176).......................................................................... 19
3) Miryokefalon Savaşı (17 Eylül 1176)......................................................... 25
a) Miryokefalon Savaşı’nın Tarihi Önemi ................................................. 28
b) Miryokefalon Savaşı’nın Yapıldığı Yer Hakkındaki Tartışmalar ........... 28
c) Beylikler Dönemi’nde Afyonkarahisar .................................................. 32
II. BÖLÜM
AFYONKARAHİSAR YER ADLARININ TOPLUCA DEĞERLENDİRİLMESİ
(TOPONiMİ) ......................................................................................................... 37
A) TOPONiMİNİN TANIMI VE BU ÇALIŞMANIN AFYONKARAHİSAR’IN
ORTAÇAĞ TARİHİ AÇISINDAN ÖNEMİ ...................................................... 37
B) AFYONKARAHİSAR YÖRESİNDEKİ YER ADLARININ TASNİFİ ........ 38
1) Çevrenin Özelliği İle İlgili Yer Adları ........................................................ 38
2) İnsan Adından Kaynaklanan Yer Adları ..................................................... 40
3) Boy, Oymak ve Aşiret Adlarına Dayanan Yer Adları ................................. 41
4) Hayvan Adlarıyla Anılan Yer Adları .......................................................... 43
5) Meslek ve Eşya Adıyla Anılan Yer Adları.................................................. 44
6) Türk İkili Sistemine Göre İsimlendirilen Yer Adları................................... 44
7) Eski Anadolu Kökenli Kavimlerden Kalan İsimler İle Anılan Köyler ......... 46
C) TOPONİMİ ÇALIŞMASINDAN ÇIKAN BİLGİLER IŞIĞINDA
AFYONKARAHİSAR....................................................................................... 49
iii
III. BÖLÜM
AFYONKARAHİSAR’DA TÜRKİYE SELÇUKLULARI VE BEYLİKLER
DÖNEMİNDE KÜLTÜR-SANAT-MİMARİ ........................................................ 51
A) AFYONKARAHİSAR’DA TÜRKİYE SELÇUKLULARI VE BEYLİKLER
DÖNEMİNDE YAPILAN MİMARİ FAALİYETLER....................................... 51
1) Köprü-Kale-Camiler ve Mescitler .............................................................. 52
a)Ulu Cami ............................................................................................... 52
b) Kale (Alaaddin) Mescidi ....................................................................... 52
c) Altıgöz Köprüsü.................................................................................... 53
d) Karahisar Kalesi.................................................................................... 53
e) Sultan Alaaddin (Hisarardı) Medresesi .................................................. 53
f) Gazlıgöl Alaaddin Külliyesi................................................................... 54
g) Diğer Önemli Eserler ............................................................................ 54
2) Kervansaraylar ........................................................................................... 55
a) Sahipata Kervansarayı........................................................................... 55
b) Eğret Kervansarayı................................................................................ 56
3. Türbeler ..................................................................................................... 56
a) Kureyş Baba Türbesi............................................................................. 56
b) Esirüddün Ebheri Türbesi...................................................................... 56
c) Yusuf Bin Yakup Türbesi...................................................................... 56
d) Saya Baba Türbesi ................................................................................ 57
e) Kadınana Türbesi .................................................................................. 57
B) TÜRKİYE SELÇUKLULARI VE BEYLİKLER DÖNEMİNDE YAPILAN
ESERLERİN TARİHİ ÖNEMİ .......................................................................... 57
SONUÇ..................................................................................................................59
KAYNAKÇA: .......................................................................................................60
ÖZET ....................................................................................................................66
ABSTRACT ..........................................................................................................67
iv
KISALTMALAR:
a.g.e. adı geçen eser
a.g.m. adı geçen makale
e.t.ç. eski tunç çağı
m.ö. milattan önce
s. sayfa
t.t.k. Türk Tarih Kurumu
y.y. yüz yıl
v
ŞEKILLER DIZINI
1
Ekrem Akurgal Anadolu’nun jeomorfoloji açısından iki önemli özelliği olduğunu belirtmiştir. Bunlar
Anadolu’nun doğu batı uzantısı ve “doğudaki yüksek dağların ve güney doğudaki anti Toros
dağlarının bulunuşu” hasebi ile kapalı bir bölge oluşudur. Bu yüzden Anadolu’da çok sayıda
medeniyet doğmuştur. Bkz. Ekrem Akurgal, Anadolu Uygarlıkları, İstanbul 1993, s. 15.
2
İpsos Savaşı’nın geçtiği yer eski adı Sipsin olan şimdiki Çayırbağ Köyü’dür.
3
Eski Tunç Çağı için bkz. Firuzan Kınal, Eski Anadolu Tarihi, Ankara 1991, s. 36–58.
4
Ahmet İlaslı, “ İlk Yerleşimden Türk Egemenliğine Kadar Afyon”, Anadolu’nun Kilidi Afyon,
Afyon 2004, s. 49.
5
Kusura Höyükte çıkan birbirinden değerli eski eserler için özel bir galeri Afyon Arkeoloji
Müzesi’nde mevcuttur.
2
BOLVADİN:
Üçhöyük Durtacı-Hacıeli
Arslan Tepesi (Taşlı Höyük) Bozkuş Höyüğü
6
Ahmet İlaslı, “İlk Yerleşimden Roma Dönemi’ne Kadar Afyonkarahisar”, Afyonkarahisar Kütüğü,
c.I, Afyonkarahisar, 2001, s. 83. İlaslı’nın yazdığı bu makale orijinal, diğer makale ise onun bir
kopyasıdır.
7
İlaslı, a.g.m., s. 84.
8
Kemikler, delici alet ve metal alet sapı olarak kullanılmış, hatta Kusura Höyükte bu kullanım
alanlarının haricinde süs çekici, hatta davul tokmağı olarak yapılmış örneklerine rastlanmıştır. Bkz.
İlaslı, a.g.e., s. 85.
9
İlaslı, a.g.m., s. 87.
10
Özdemir Koçak, Erken Dönemlerde Afyonkarahisar Yerleşmeleri, Kömen Yayınları, Konya
2004, s. 77-78.
3
ÇAY:
Akkonak Höyük Karamık Karacaören
Cumhuriyet Höyük Ilıpınar Yanı
Kurumsa Boğazı Pazaraağaç Höyük
SULTANDAĞI:
Kocaoğuz
EMİRDAĞI:
Yarımdam
ÇOBANLAR:
Pani Höyük Kazlar Höyük
Baldanlar Sarıkayalar ( Kozluca)
Mal Höyük Kozluca
Eski Kabir Tokat Mevkii
Pirenlik Bey Kalesi Ören Mevkii
Aşağı Mahallenin Kale
4
BAYAT:
Köy Kalesi Dede Mezarı
Gâvur İni Önü
İSCEHİSAR:
Yazırın Çayır Kırkinler Mağarası
11
Burada kentteki üniversitenin Tarih Anabilimdalı, Eskiçağ Tarihi Bilimdalı’na çok büyük görevler
düşmektedir. En azından bazı höyüklerde kazı çalışmaları yapmak hususunda, Eski Çağ alanında
kendisini kıdemli olarak gören bazı hocaların isteksizlikleri kente çok şey kaybettirmektedir.
12
Arzava bu günkü Antalya havalisidir. Bkz. Kınal, a.g.e., s. 8.
13
Aura bugünkü Emirdağ’dadır. Özellikle Bizans (Doğu Roma) devrinde önem kazanacak kent olan
Amorium’un ilk yerleşimine verilen addır.
14
Uzmanlara göre Valma Afyonkarahisar sınırları içerisinde olmalıdır.
15
İlginçtir ki, bu savaşta Arzava Krallığı’nın müttefiki Seha Krallığı da bugünki il sınırları içerisinde
kalan Büyük Menderes Ovası içerisindedir. Hatta bu küçük krallık Dinar İlçesini de kapsar.
16
İlaslı, a.g.m s. 90.
5
17
İlaslı, a.g.m., s. 91.
18
“Klasik Frigya genel olarak, doğuda Kapadokya, sonraları Galatya; güneyde Lykaonia, Pisidia
bölgeleri, Kabalis, Milyas ve Kibyratis yöreleri; batıda Mysia, Lydia, Karia; kuzeyde de Bithynia ve
Paphlagonya bölgeleriyle komşudur.” Diğer bir tabirle Doğu Ege tamimiyle Frigya’dır. Bkz. Veli
Sevin, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Ankara, 2001, s. 195.
19
Dünyanın bilinen ilk coğrafyacısı Strabon’un eserinde, Frigya’dan başka Anadolu’ya ait 23
bölgeden söz eder. Bkz. Tuncer Baykara, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyasına Giriş, Türk Kültürünü
Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1988, s. 15.
20
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu bölgeyi turizme kazandırma çalışmaları yapmaktadır. Özellikle
kaplıcalar yönünden zengin olan bu bölge, sağlık turizmi açısından büyük önem arz etmektedir.
Bununla beraber efsaneye göre Kral Midas’ın kızında oluşan yaralar bu bölgeden çıkan termal su ile
düzelmiştir. Frig Vadisi için ayrıntılı bilgi bkz. www.frigvadisi.org
21
M. Saffet Devrim, “Frigya Uygarlığı”, I. Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumu
Bildirileri, Afyon, 1990, s. 121.
22
Ayrıntılar için bkz. Yusuf Polat, “Afyonkarahisar İli Köğnüş Vadisinde Bulunan Phryg Anıtları
Üzerinde Görülen Bozulmalar”, VII. Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri,
Afyon, 2005, s. 521–526.
6
23
İlaslı, a.g.m., s.92.
24
Bu araştırmacılar Texier’in meşhur eserine atıfta bulunmuşlardır. Bkz. Charles Texier, Küçük
Asya Coğrafyası, Tarihi Ve Arkeolojisi, Çev. Ali Suat, Latin Harflerine Aktaran: Kazım Yaşar
Kopraman, Ankara, 2002, s. 369. Texier’e göre kalede Bizans devrinden daha öncesine ait bir iz
yoktur. Bugün bu tezin yanlış olduğu ortaya çıkmıştır. Texier’in böyle bir gerekçeyi ortaya atması
gayet normaldir. Kaledeki Frig izleri için bkz. Fahri Işık, “Karahisar ve Pentapolis’te “Görülmeyen”
Kybele İzleri”, II. Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyum Bildirileri, Afyon, 1991, s. 94–101.
7
Şekil 2: Yılantaş; İhsaniye - Kayıhan Beldesi Göynüş Vadisi (Afyon - Eskişehir Yolundan
Turizm Kuşağı Yolu İle) - (www.frigvadisi.org)
Frigler’in yaşadığı M. Ö. VI. yüzyıldan itibaren Afyonkarahisar’ın
bugünkü Dinar, Başmakçı ve Evciler ilçelerinde Lidyalılar hüküm sürmekte
idiler. Buralarda bulunan küçük buluntular bize bu devletin, Eski Çağda
Afyonkarahisar’ın bir bölümünde yaşadığının bir göstergesidir. Aynı yüzyılın
ortalarında bölgenin önemli bir gücü haline gelen Persler, Afyonkarahisar’ı da
hâkimiyetleri altına almışlardır. Persler, Ege Denizi ile bağlantılarını sıkıntıya
sokmamak için Geleneia’yı25 eyalet merkezi konumuna getirmiştir. Burada
Xerxes’in sarayı bulunduğu söylense de böyle bir yapıya henüz
rastlanmamıştır. Lidya’nın başkenti Sardes’ten Pers merkezi olan Sus’a
kadar uzanan bir geniş yol yapılmıştır. Kral yolu olarak bilinen bu yol,
bugünkü Dinar ilçesinden geçmektedir. İlçede çok sayıda bulunan Darius
sikkesinin sebebi bu yoldur.26
25
Geleneia, bugünkü Dinar ilçesidir.
26
İlaslı, a.g.m., s. 93-94.
8
Şekil 3: Aslantaş; İhsaniye - Kayıhan Beldesi Göynüş Vadisi (Afyon - Eskişehir Yolundan
Turizm Kuşağı Yolu İle) - (www.frigvadisi.org)
Persler’in yaklaşık 200 yıllık Anadolu hâkimiyetlerinin ardından,27
Büyük İskender’in 333 yılındaki Assos zaferi neticesinde bu hâkimiyet son
bulmuştur. İskender’in bu zaferinin ardından Afyonkarahisar, özerk
yönetimlerle idare edilmiştir. Bu dönemde Apameia, Synnada ve Dokimeon
kentleri büyük önem kazanmıştır. Apamea kentini III. Antiochos kurdurmuş,
Dokimeon’u ise onun komutanlarından28 Dokimos tarafından kurulmuştur.29
Roma İmparatorluğu ideolojisini bölgede yerleştirmek adına
Afyonkarahisar’da bir grup şehir daha kurulmuştur. Kurulan yeni kentlerin
arasında, M. S. III. yüzyıl sonlarında İmparator Gallienus zamanında adı
geçen Malos ile Büyük Konstantin tarafından küçük bir yerleşimken şehir
konumuna yükseltilen Orkistos’u sayabiliriz. Roma döneminde Anadolu’da
oluşan istikrar ortamından dolayı ekonomik refah artmış ve yaşam koşulları
rahatlayan halk, köyler yerine şehir konumuna yükselen kentlerde yaşamaya
27
Perslerin Anadolu hâkimiyetlerinin ayrıntısı için bkz. Arif Müfit Mansel, Ege ve Yunan Tarihi,
Ankara, 1999, s. 253–256.
28
İbrahim Yüksel, Afyonkarahisar’da Canlanan Tarih, Ankara, 2005, s. 13.
29
Thomas Drew-Bear, “Grek ve Roma Dönemi’nde Afyonkarahisar”, Afyonkarahisar Kütüğü, C.I,
Afyonkarahisar 2001, s. 98.
9
30
Drew-Bear, a.g.m., s. 98.
31
Hakan Sivas, “Afyonkarahisar Çevresinde Yeni Bulunan Roma Dönemi Nekropolleri”, VII.
Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyum Bildirileri, Afyonkarahisar, 2005, s. 334.
32
Drew-Bear, a.g.m., s. 98.
33
Drew-Bear, a.g.m., s. 98.
10
dayanıksız bir malzeme olan kerpiç kullanıldığı için bu köylerden pek azı
günümüze kadar gelmiştir.34
Eski çağlardan kalan pek çok mimari yazıt kalıntıları, antik dönemdeki
şehirlerden gelmektedir. Bu kalıntılar bize Afyonkarahisar’ın İlk Çağ’ına dair
kanıtlar sunarak, sosyal, politik, askeri ve ekonomik alanlarda bilgi sahibi
olmamızı sağlamaktadır. Afyonkarahisar sınırları içerisindeki bu eski kentlerin
sayısı oldukça fazladır. Bunlardan bazılarını Roma dönemi sikkelerinden,
edebi kaynaklardan ve Bizans Devri’ndeki piskopos listelerinden biliyoruz.
Bazı kentlerin sadece isimleri bilinmekle beraber, yerleri henüz tespit
edilebilmiş değildir. Augostopolis, Corpeni, Euphorbium, Julia, Kinaborion,
Lysias, Okoklia, Praipenissos, Siblia gibi antik kentlerin sadece isimleri
bilinmektedir. Ancak gelecekte yüzey araştırmaları daha da derinleştirilerek
yapıldığında bu kentlerin izlerine ulaşılabilecektir. Afyonkarahisar’ daki antik
kentlerin çokluğu, bölgenin eski dönemlerde ne kadar büyük önem arz
ettiğinin göstergesidir.
Aşağıda antik kentler ve bulundukları yerlerle ilgili bir liste veriyoruz:
Agros Thermon: Hüdai Kaplıcaları (Sandıklı)
Akroenos-Akroinos: Afyonkarahisar Merkez
Amorion-Amorium: Hisarköy (Emirdağ)
Apameia: Dinar
Appolenoi: Tezköy (Emirdağ)
Aquae Germ: Gecek ve Ömer Hamamları (Merkez)
Aulutrene, Aulukrene: Eldere (Dinar)
Aurokra: Dort, Doğancık (Sultandağı)
Beudos Vetus (Palaiobeudos): Bazlar, Yarışlı (Şuhut)
Brouzos: Kara Sandıklı
Castellum (Garnizon): Eldere (Dinar)
Caystros Nehri: Akarçay
Diokleia: Ahurhisar (Hocalar)
Dokimeion: İscehisar
34
Drew-Bear, a.g.m., s. 99.
11
35
Drew-Bear, a.g.m., s. 109-110.
12
36
Auguste Bailly, Bizans İmparatorluğu Tarihi, İstanbul, 2006, s.11.
37
Ahmet İlaslı, “ İlk Yerleşimden Türk Egemenliğine Kadar Afyon”, Anadolu’nun Kilidi Afyon,
Afyon, 2004, s. 62.
13
gütmüşler; bu politikadan dolayı İran, Suriye, Filistin ve Mısır çok kısa bir süre
içerisinde İslam devletinin sınırlarına dâhil olmuştur. O zamana kadar askeri
eğitim açısından tarihte benzersiz kabul edilen Doğu Roma’nın, askeri
başarıları bakımdan geçmişi olmayan, gücünü daha çok din kuvvetinden alan
Arap kitlelerince ezilip silinmesini dünya şaşkınlık içinde seyretmiştir.38
Bizans’ın hayat damarını kesen ve imparatorluğun nüfuz alanını
daraltan İslam devleti, çok kısa sürede genişleme temayülü göstermiş ve
Peygamberin “İstanbul elbet fethedilecektir…” hadisini gerçekleştirmek için
hedefine başkenti almıştır.39 Bizans başkentini, İslam Devleti’ne bağlayan yol
yukarıda da bahsettiğimiz gibi Afyonkarahisar’dan geçiyordu. Dolayısıyla
İslam-Bizans mücadelesi sebebiyle birçok kez kentin sınırları dönemin bu iki
“süper gücü”nün mücadele alanı içerisinde kalıyordu. 716, 732 ve 740
yıllarında Bizanslılar ve Araplar arasında büyük savaşlar cereyan etmiş, son
savaşta Türk-İslam tarihi açısından önemli bir figür olan Battal Gazi şehit
olmuştur.40 669 yılında yaşanan ve kaynaklarda ilk İstanbul kuşatması olarak
geçen hadisede ise İslam orduları yine bu güzergâh üzerinden İstanbul’a
ulaşmışlardır.41
838 yılında Halife Mutasım’ın Amorium üzerine yaptığı sefer de
hafızalardaki yerini hala korumaktadır. Bu kuşatma Müslüman Türkler’in
Anadolu’ya girdikleri ilk tarihtir. Bilindiği üzere Abbasiler döneminde komuta
38
Pavlos Karalidis, İstanbul’a Yollara Açılırken, Çev: Kriton Dinçmen, İstanbul, 2004, s. 24–25.
39
Ruhul Beyan Tefsirinde ve Mahmut Efendi’nin çıkardığı Ruhul Furkan Tefsirinin I. Cilt 545.
sayfasında: “Elbette Konstantiniyye fethedilecektir” hadisi yorumlanırken, “rüsvaylık” kelimesinin
analizinde bu kelimeden murat; Konstantiniyye, Amuriye (Amorium) ve Roma şehirlerinin fethi
olduğu zikredilmiştir. Tafsilat için bkz. Talat Koçak, “Feth’e Giden Yolda İlk Engel, İlk Müjde:
Amorium”, Fatih Sempozyumları I-II Tebliğler, İstanbul, 2007, s. 116–125.
40
Bu savaşın neticesinde Tarihi hafızalara ikonaklasizm olarak geçecek, tasvir kırıcılık akımı
Bizans’ta etkili olacaktır. Bu akım neticesinde Hz. İsa, Hz. Meryem ve azizlere atfedilen tüm tasvirler
yok edilecektir. Kanaatimizce bu akımın temel sebebi Bizans İmparatorları’nın güçlenen kilisenin
gücünü kırarak otoriteyi kendi ellerinde toplama isteğidir. Başka bir ifadeyle devleti laikleştirme
çabasıdır.
41
Talat Koçak, “Ebu Eyüp El Ensari Hazretleri’nin Şehit Olduğu İstanbul Kuşatması’nın Nedeni:
Bizans İmparatorluğu’nda Bir Generalin İsyanı”, X. Eyüp Sultan Sempozyumu Tebliğleri, İstanbul
2006, s. 338.
14
42
Komutan Afşin için bkz. Hakkı Dursun Yıldız, “Abbasiler Devrinde Türk Kumandanları. El Afşin
Haydar Bin Kavus”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Enstitüsü Dergisi, İstanbul,
1974, s. 1–22.
43
Akroinos Afyonkarahisar kale civarı, Kadrea ise bugünkü Bayat ilçesidir.
44
Chris Lightfoot, “Bizans Döneminde Afyonkarahisar”, Afyonkarahisar Kütüğü, C.I,
Afyonkarahisar, 2001, s. 114.
45
Diğer şehirler modern isimleriyle Efes, İznik, Emirdağ (Amorium), Ankara ve yeri bilinmeyen
Samala’dır
46
Lightfoot, a.g.m., s. 116.
47
Lightfoot, a.g.m., s. 119.
15
I. BÖLÜM
Afşin Bey’in bu önemli Bizans kentini nasıl fethettiğini XII. yüzyıl Arap
tarihçilerinden Sıbt İbn’ül Cevzi şöyle anlatıyor:
Βizans İmparatoru büyük ve değerli bir patriği hapse attı. Bunu haber
alan patriğin kardeşi imparatorun izlemelerinden kaçmakta idi. Patrik,
bu sıralarda Anadolu’da, gazilerle akınlarda bulunan Emir Afşin’e
rastladı; ona kardeşinin hapse atıldığını bildirdi ve ayrıca Amoriye’ye
(Amorium) girip şehri kendisine teslim edeceği hususunda and içti.
Derhal harekete geçen patrik beraberinde iki haç ve bazı Rumlarla
birlikte Amuriye’ye geldi. İçerdekilere ‘Bizans İmparatoru bölgenizi
tahrip ve yağma eden Türk gazilerine karşı beni, sizlere yardım için
gönderdi’ haberini yolladı. Bunun üzerine patrik, beraberindekilerle
51
M.V. Levtchenko, Kuruluşundan Yıkılışına Kadar Bizans Tarihi, çev. Maide Selen, İstanbul,
1999, s. 196.
52
Urfalı Mateos Afşin’den İranlı bir komutan olarak bahseder. Bkz.Urfalı Mateos’un Vekainamesi
ve Papaz Grigor’un Zeyli, çev. Hrant D. Andreasyon, Ankara, 2000, s. 133.
53
M. Altay Köymen, Selçuklu Devri Türk Tarihi, Ankara, 1998, s. 261.
54
Ali Sevim-Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi Siyaset, Teşkilat ve Kültür, Ankara, 1995,
s. 56-57.
17
Şekil 5: Amorium'un 838 Kuşatmasını Gösteren Bir Minyatür. (M.S. XIII. YY)
(www.amoriumexcavations.org)
Bu akınlara son noktayı koymak istemekte kararlı görünen İmparator
Romanos Diogenos büyük bir ordu toplayarak Selçuklular’ın üzerine yürüse
de, Türk tarihinin dönüm noktalarından bir tanesi olan Malazgirt Meydan
Muharebesi’nde barbar olarak değerlendirdiği Türkler’e esir düşmekten
kurtulamayacaktı. Bu savaşın ardından Selçuklular Anadolu’ya hâkim olmak
için daha ciddi çaba içerisine girmişlerdir.56 Böyle bir zamanda Anadolu’ya
55
Ali Sevim, Ünlü Selçuklu Komutanları Afşin, Atsız, Artuk ve Aksungur, Ankara, 1990, s. 24.
56
Bizans İmparatoru Romanos Diogenos, tahttan indirilip gözlerine mil çekilince buna çok üzülen ve
hiddetlenen Sultan Alparslan Romanos Diogenas ile yapılan sulhun artık geçersiz olduğunu
belirtiyor,“Aslan ve kartal yavruları gibi olunuz; yeryüzünde gece gündüz demeden uçunuz; artık
Romalılara ve Hıristiyanlara aman vermeyiniz!” diyerek komutanlarını Anadolu’nun fethi için
görevlendiriyordu. Bkz. Osman Turan, Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi, İstanbul, 1999,
C.I., s. 204.
18
57
Mustafa Kafalı, Anadolu’nun Fethi ve Türkleşmesi, Ankara, 1988, s. 45.
58
Lightfot, a.g.e., s. 122.
59
Lightfoot, a.g.e., s. 121.
60
Özer Küpeli, “Selçuklu ve Beylikler Dönemi’nde Afyonkarahisar, ”, Afyonkarahisar Kütüğü, C.
I, Afyonkarahisar, 2001, s. 125.
19
61
Bu hususta Mehmet Altay Köymen, “…batı İran’ı yani İslam ülkelerini fetheden Selçuklu orduları,
bir taraftan Büveyhoğulları Devleti, diğer taratan Bizans İmparatorluğu sınırlarına dayanmıştı. Şu
halde Selçuklu Devleti’nin Anadolu’nun fethine girişmesi, doğunun büyük Hıristiyan imparatoru olan
Bizans ile mücadeleye atılması demekti” demiştir. Bkz. Mehmet Altay Köymen, “Anadolu’nun Fethi
ve Malazgirt Meydan Muharebesi”, Malazgirt Zaferi ve Alparslan, İstanbul, 1971, s. 75.
62
Anadolu’nun Müslüman Araplar tarafından fethedilememiş olması enteresan bir durumdur. 20
yıldan az bir zaman diliminde Suriye, Filistin ve İran’ı ele geçiren Araplar’ın, Anadolu’ya
yerleşememiş olmaları tarihçiler tarafından yeterince irdelenmemiştir. Araplar’ın bölgeye
yerleşememelerinin birçok sebebi vardır. Kanaatimizce Bizans’ın Heraklius döneminden itibaren
uygulamaya koyduğu tema (eyalet) sistemi bunun başlıca sebebidir. Anadolu’da Türkler gibi hâkim
bir nüfus bulunduramamaları da Müslüman Araplar’ın başarısız olma sebeplerinden bir diğeridir. Bu
tarihi vaka üzerinde tarihçilerin biraz daha durmaları kanaatimizce elzemdir.
63
Türkmen kavramı için bkz. Cahit Gelekçi, “Türk Kültürü’nde Oğuz –Türkmen-Yörük Kavramı”,
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Güz, 2004, s. 9–18.
20
64
Fransa’nın kuzeybatısındaki Dunkirk sahilinin içinde kalan kent.
65
Steven Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi, C.I, Ankara, 1998, s. 52.
21
Şekil 6: Amorium Kazı Çalışmaları Sırasında Bulunan Haçlı Seferleri Dönemine Tarihlenen Bir
Sikke.(www.amoriumexcavations.org)
Haçlı-Türk mücadelesi karşısında Türklerin gücünün kırıldığını hisseden
fırsatçı Bizans politikası 1098 yılında yine devreye girdi. İzmir üzerine sefer
yapan Bizanslılar’a Çaka Bey -belki de Türkler’in kırılmasına gönlü razı
olmadığı için- şehri teslim etti. Batı Anadolu’daki Türk kuvvetleri bu durum
karşısında eski kral yolunu takip edip, Dinar üzerinden Çöl Ovasına, oradan
da Bolvadin’e geldiler.67 Bizans komutanı Jan Dukas, Türkler’in peşini
bırakmak niyetinde değildi. Sırasıyla Sart, Alaşehir (Philadelphia), Denizli
(Laodikaea), ve Honaz (Khonae) şehirlerini aldı. Bolvadin’de toplanan
66
Runciman, a.g.e., s. 140-141.
67
Muharrem Bayar, Anadolu’nun En Eski Şehirleri’nden Bolvadin’in Tarihi, C.I, Ankara, 1996, s.
107.
22
68
Anna Komnena, Alexiad, Çev. Bilge Umar, İstanbul, 1996, s. 339.
69
Turan, Selçuklular Zamanında…, s. 125.
70
Salim Koca, Türkiye Selçukluları Tarihi, C. II., Çorum, 2003, s. 240.
71
Ali Sevim, Anadolu’nun Fethi Selçuklular Dönemi, Ankara, 2000, s. 137.
72
Komnena, a.g.e., s. 480.
23
73
Komnena, a.g.e., s. 489.
74
Sultandağı adını Şahinşah’ın adına izafeten almıştır.
75
Bizans ordusundan iki firari Peçenek askeri “Bundan sonra hiçbir zaman imparatorla gündüz vakti
savaşma; çünkü öylesi sana yaramıyor. Ama ova çok geniş olmadığı ve o çadırlarını ister istemez
birbirine pek yakın, sıkışık durumda kurdurmuş bulunduğu için hafif donanımlı okçuların tepenin
eteğine insinler ve bütün gece boyunca düşmanlarını kalbura çevirsinler” demiştir. Bkz. Komnena,
a.g.e., s. 494.
76
Koca, a.g.e., s. 107.
77
İmparator mektubunda “Bilmeni isteriz ki, sen üzerinize saldırmamız için bizi tahrik eden şeyler
yaptın. Bizden Brakena kalesini gasp ettin. Burası sana ait değildi. Son zamanlarda Roma (Bizans)
topraklarına saldırdın. Ayrıca, Bizans’ın müttefiki olan Iagupasan/Yağıbasan ve birçok bey ile
savaşmaktan çekinmedin. Sen ki, zeki bir hükümdarsın. Roma’nın (Bizans’ın) bunu asla göz ardı
24
etmeyeceğini bilmelisin. Tanrının bize yardımı ile sen bunun cezasını kat kat ödeyeceksin. Ya
mantıksız davranışlardan uzak dur, ya da derhal Roma’ya (Bizans’a) karşı koymaya hazırlan ”
demiştir. Bkz. Ionnas Kinnamos’un Historiası 1118–1176, Yayına Hazırlayan: Işın Demirkent,
Ankara, 2001, s. 36.
78
Işın Demirkent, Ionnas Kınnamos’un Historıası’nda açıklamada bulunurken (s. 41, dipnot 35)
Süryani Mihail’e atıfta bulunarak Manuel’in Konya önünde geri çekilmesini Bağdat ve Horasan’daki
Türk Beylerinin askerilerini toplayıp sultana yardıma gelmelerine bağlamaktadır. Bize göre de sebep
bu olmalıdır.
25
Bizans İmparatoru Manuel, 1162 tarihinde yılında II. Kılıç Arslan ile bir
barış anlaşması imzalamıştı. Yapılan anlaşma hükümleri II. Kılıç Arslan için
ağır şartlar içerse de zayıf duruma düşen Türkiye Selçuklu Devleti’nin
toparlanması için zaman kazandırdı. Bu zaman zarfında Türkiye Selçuklu
Devleti daha da genişleyerek Anadolu’nun en güçlü devleti haline geldi.79
Bu dostluk ortamı Bizans’ın aleyhine bozulunca barışın da sonuna
gelinmiş oldu. Özellikle sayıları 100.000 aşan Türkmenlerin, feodal durumları
icabı, devleti düşünmeden akınlar yapmaları, Bizans ile Ortaçağ şartlarında
13 yıl gibi uzun sayılabilecek bir dönem boyunca süren huzur ortamını
bozacaktı. Devletin resmi bilgisi dışında Türkmenlerin yayılmacı hareketleri
Sultan II. Kılıçarslan’ı da memnun ediyordu. Türkmenler’in batı bölgelerinden
100.000 esir alıp İslam ülkelerine satmaları, Balkanlar’daki meşguliyetini
bitiren Manuel’in Anadolu’ya sefer yapmasını tetikledi.80
İmparator, Anadolu’ya yönelerek Türkmenler’i batı bölgelerinden
uzaklaştırdı. Eskişehir’e (Dorylaion) gelen imparator burada kale inşa
ettirmek suretiyle Türkmenlerin tekrar bölgeye yerleşmelerine mani olmak
istiyordu.81 İmparator güç de olsa kalenin inşaatını bitirdi. Hatta bu kaleyi
önemli bir Bizans garnizonu haline getirdi.82
Sultan bu durum karşısında Bizans İmparatoruna bir mektup yazarak
Eskişehir’de ne aradığını sordu ve anlaşmayı yenilemek istediğini bildirdi.
İmparator ise mektuba olumsuz bir cevap yazmakla birlikte Selçuklu Meliki
Şahinşah ve Danişmentli Meliki Zünnun’dan aldığı yerleri geri vermesini
istedi. Böyle bir mektuplaşmadan sonra diplomasi yerine artık kılıçlar
konuşacaktır.
İmparator Manuel elinde tuttuğu Şahinşah’a verdiği bir Bizans ordusuyla
Kılıç Arslan’ın üzerine gönderdi. Fakat bu ordu daha Selçuklu topraklarında
79
Koca, a.g.e., s. 174.
80
Turan, a.g.e., s 231.
81
Işın Demirkent, “Bizans İmparatorluğu Devrinde Dorylaion”, Bizans Tarihi Yazıları, İstanbul,
2005, s. 95.
82
Niketas Khoniates, Historia, Çev. Fikret Işıltan, Ankara, 1995, s. 121.
26
83
Turan, a.g.e., s. 232.
84
Koca, a.g.e., s. 176.
85
Kinnamos, a.g.e., s. 214.
86
Koca, a.g.e., s. 177.
87
Kinnamos, a.g.e., s. 214.
88
Koca, a.g.e., s. 178.
89
Turan, a.g.e., s. 234.
27
90
Koca, a.g.e., s. 187.
91
Gabras eski bir Bizanslı soylunun oğludur. Müslüman olup Selçuklu hizmetine girmiş ve vezirlik
makamına kadar yükselmiştir.
92
Sevim, a.g.e., s. 150.
28
93
Ramsay “ Ben tarihi coğrafya kitabımda Düzbel Tzybritze Boğazını Savaş yeri olarak göstemiş
idiysem de Tomashchek beni, savaşın Kumdalı çevresinde olabileceği yolunda ikaz etti. Haklı tarafları
olmakla beraber tam inandırıcı bulamadım” demiştir. Tafsilat için bkz. Kemal Turfan, “
Myriokephalon Savaşı Üzerinde Yeni Görüşlerimiz ve Anadolu’nun Bir Türk Vatanı Oluşu”,
Myriokehalon Savaşı I. Ve II. Sempozyum Bildirileri, Denizli, 1997, s. 16.
94
Turfan, a.g.e., s. 17.
95
Turfan, a.g.e., s. 17.
96
Turfan, a.g.e., s. 18.
97
Abdulhaluk Çay, Anadolu’nun Türkleşmesinde Dönüm Noktası Sultan II. Kılıçarslan Ve
Karamıkbeli (Myriokefalon) Zaferi (17 Eylül 1976), İstanbul, 1984, s. 87.
98
Koca, a.g.e., s. 180, dipnot 416.
30
99
Turfan, a.g.e. s. 19.
100
Turfan, a.g.e., s. 20.
31
bırakıp başka yollara sapma riskini alamaz. Üstelik Abdulhaluk Çay, eserinde
Manuel Dinar’dan geçerken Selçuklu ordusunun Yalvaç’ta bulunduğu
varsayımını da kabullenmektedir.101
Yukarıda savaşın Karamıkbeli’nde yapıldığına dair olan iddianın zayıf
yönlerini gördük. Bize göre Abdulhaluk Çay’ın eseri bu alanda yapılmış en
hacimli çalışmadır. Türkiye Selçukluları üzerinde çalışma yapan herhangi bir
araştırmacının bu esere bakmadan bir çalışma yapması uygun
görünmemektedir. Yalnız savaşın geçtiği yer konusunda Kudret Ayiter, Bilge
Umar ve aslen arkeolog olan Kemal Turfan’ın Çivril yakınlarındaki Kufi Çayı
Vadisi teorisi bizce akla en yatkın olanıdır. İmparator Manuel, İngiltere Kralı
II. Henry’e yazmış olduğu mektupta savaşın “10 mil (16,09 kilometre)
uzunluğunda dar ve uzun bir boğazda vuku bulduğunu” ifade etmektedir.
Niketas Khoniates’te “Tzybritze” olarak geçen boğazın adı “Çivrilçimeni”
şeklinde geçmektedir. Yunan alfabesinde “ç” harfi olmadığından, “ç” sesi “tz”
ile ifade edilmiştir. Bu nedenden dolayı Tzybritze’yi Çibrice şeklinde okumak
gerekir. Bu isim zaman içerisinde değişim göstererek Türkçeye Çivril olarak
geçmiştir.102 Sadece basit bir toponomi çalışmasıyla bile savaşın geçtiği yerin
Çivril yakınlarında bir vadide olabileceğini anlaşılıyor. Böyle önemli bir
savaşın geçtiği yer konusunda tarihçilerin bir mutabakata varamamaları
gayet normaldir. Yalnız bizim için anlaşılamaz olan konu, bu meselede hala
arkeolog, dilbilimci ve tarihçilerden oluşan yetkin bir ekip oluşturarak dikkatli
bir alan araştırması yapılmamasıdır. Her ne kadar Kufi Çayı Vadisi’nin
bulunduğu alan savaşın geçtiği yer olarak akla en yatkın yer olsa da
arkeolojik açıdan bu teori desteklenmediği için diğer iddialar gibi bu iddia da
muallâkta kalmaktadır. Ama şunu kesinlikle söyleyebiliriz ki hangi iddiayı
kabul edersek edelim savaşın yeri yine de Afyonkarahisar şehrinin hinterlandı
içerisindedir. Umuyoruz ki, gelecek yıllarda T.T.K. destekli bir alan
araştırması ve kazı çalışmasıyla bu problem halledilecektir.
101
Bilge Umar, Myriokephalon Savaşı’nın Yeri: Çivril Yakınında Kufi Çayı Vadisi, Belleten,
LIV/209, 1990, s. 105.
102
Umar, a.g.e., s. 106.
32
103
“Toplam sayıları yirmi kadar olan bu devletlerden bazıları çok küçük, bazılarıysa ilerde
önemlerinin artmasına neden olacak kadar büyüktüler” bkz. Jean-Paul Roux, Türklerin Tarihi,
İstanbul, 2007, s. 323.
104
Turan, a.g.e., s.607.
105
Karahisar’a “sahibinin Karahisar’ı” anlamına gelen Karahisar-ı Sahib adı Osmanlı Devleti’nin son
dönemlerine kadar kullanılmıştır.
106
Fahrüddin Ali devrinde ilk defa Arapça yerine Farsça Anadolu’da resmi dil olmuştur. Bu aynı
zamanda o zaman ki temayülün, Farsça modasının bir göstergesidir. Zeki Velidi Togan bunu o
zamanki bürokrasinin İranlı Türklerden oluşmasına bağlar. Bkz. A. Zeki Velidi Togan, Umumi Türk
Tarihi’ne Giriş, İstanbul, 1981, s.213–215. Örneğin Pervanenin babası vezir Muhazzibettin Ali
Kaşanlı, Fahrüddin Ali ise Tebrizli’dir.
107
Beyşehir dolaylarında küçük bir Roma yerleşim yeridir. Aynı zamanda Eşref Oğlu Beyliği’nin ilk
merkezidir. Bkz. Bilge Umar, Türkiye’deki Tarihsel Adlar, İstanbul, 1993, s. 291. Muhtemelen
33
daha sonra kent Eşref Oğulları’nın eline geçmiştir. Kaynaklarda kentin nasıl el değiştirdiğine dair bir
malumat yoktur ama Sahib Ata hapsedildikten sonra kent Eşrefoğulları’na verilmiş olmalıdır.
108
Oğulları, Taceddin Hüseyin ve Nusrateddin Hasan’dır.
109
Salim Koca, Anadolu Türk Beylikleri Tarihi, Trabzon, 2001, s. 70.
110
Sahib Ata Fahrüddin Ali Osmancık Karahisar’ı Kalesi’ne hapsedilmiştir.
111
Salim Koca, Pervane Muineddin Süleyman için büyük devlet adamı tabirini kullanmıştır. Koca,
a.g.e., s. 133. Kanaatimizce Pervane kendi çıkarını düşünen büyük bir siyaset erbabıdır ama büyük
devlet adamı değildir. Bizi bu görüşe iten sebep Pervane’nin sadece hayır sahibi bir insan olan Sahib
Ata Fahrüddin Ali’ye yaptığı tertip değildir. Sinop’un alınması sırasında kenti kendi mülkü yapmak
istemesine karşı çıkan IV. Kılıçarslan’ı Moğollar’a öldürtmesidir. Yalnız 1277 yılında belki de
velinimeti ve destekçisine ihanetinden dolayı ilahi adalet yerini bulmuş Pervane’de Moğol İlhanlı
hükümdarı Abakahan tarafından idam edilmiştir.
112
İbni Bibi, Anadolu Selçuki Devletleri Tarihi, (çev. M. Nuri Gencosman- notlarla neşreden. F. N.
Uzluk) Ankara, 1941, s. 277.
113
Küpeli, a.g.e., s.126.
114
Carl Brockelmann, İslam Ulusları ve Devletleri Tarihi, Ankara, 2002, s. 215.
115
Bu olay bazı yerel araştırmacıların kaynaklarında Konya Savaşı olarak geçmektedir. Bkz. M.
Orhan Bayrak, İlk ve Ortaçağ’da Anadolu Tarihi Sözlüğü, (M.Ö. 25000-M.S 1453) İstanbul, 2005,
s. 198.
34
116
Karaman Oğlu Mehmet Bey Türkmenlerin Türkçe harici hiçbir dil bilmemelerinden dolayı Türkiye
Selçuklu tarihinde bir ilk olarak Türkçe’yi kullanan bir divan kâtipliği kurdurmuştur.
117
Claude Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler, İstanbul, 1994, s. 283.
118
Küpeli, a.g.e.,s. 126.
119
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu Karakoyunlu Devletleri, Ankara,
1988, s. 150.
120
Turan, a.g.e., s. 582.
121
Turan, a.g.e., s. 584-585.
122
Cimri yakalandığı zaman nahoş kelimeler sarf etmişse de cellâtların elinden kurtulamamış ve
siyaset edildikten sonra (öldürüldükten sonra) derisine saman doldurularak şehir şehir gezdirilmiştir.
İbn Bibi, Selçukname, çev. Mükrimin Halil Yinanç, İstanbul, 2007, s. 252.
35
123
“Filhakika bu saltanat davacısının ortadan kaldırılması ve harici (asi) Türkmenlerin bozguna
uğratılması o derece sevinç yaratmıştır ki, devrin bir Selçuklu şairi bu müjde haberini bildiren berid
(posta)in getirdiği bir mektubu “Kur’an sahifeleri gibi aziz bir kağıt” saymakta; onların memleketi
fitneye düşürüp yaptıkları zulüm ve döktükleri kan sonunda kazanılan bu zaferden dolayı sultanı
tebrik etmekte; bayram sevincini belirtmekte ve Allah’ın Selçuklu hanedanına yardımını
dilemektedir” Turan, a.g.e., s. 586.
124
Turan, a.g.e., s. 589.
125
Emine Uyumaz, “Anadolu Selçuklu Çağı Kronolojisi”, Cogito Selçuklular Özel Sayısı, İstanbul,
2001, s. 182.
126
İbn Bibi, El Evamirül-Ala’iye Fi’l-Umui’l Ala’iye (Selçuk Name), C. II., Çev: Mürsel Öztürk,
Ankara, 1996, s. 241.
127
Ali Sevim-Yaşar Yücel, Türkiye Tarihi I, Ankara, 1989, s. 300.
128
Erdoğan Merçil, Müslüman-Türk Devletleri Tarihi, Ankara, 1991, s. 316.
36
arasında yeni bir güç, hâkimiyetini her yerde hissettirmeye başladı. Bu güç,
Osmanlılardan129 başkası değildir. Germiyanoğulları zayıflamaya başladı. Bu
durum karşısında Germiyanoğlu Süleyman Şah, kızını I. Murat’ın oğlu
Yıldırım Bayezid’le evlendirdi. Çeyiz olarak bir takım topraklar da
Osmanlılar’ın eline geçti. Süleyman Şah, beyliğinin merkezini Kula’ya
taşıyarak ölünceye kadar orada yaşadı.130
I. Murat’ın 1389 yılında savaş meydanında şehit edilmesinden dolayı
Osmanlı tahtına Yıldırım Bayezid oturdu. Bayezid’ın mizacı gereği
Anadolu’da kendisinden başka bir güce tahammülü yoktu. Bunun için
Anadolu Beylikleri üzerine sefere çıktı. Germiyanoğlu II. Yakup Çelebi’yi
hapse attırdı. Böylece Afyonkarahisar toprakları Osmanlı Devleti’ne geçmiş
oldu. II. Yakup daha sonra kaçarak Timur’a sığındı. Ünlü Ankara Savaşı’nın
ardından Timur’un, toprakları beyliklere geri dağıtmasıyla II. Yakup Çelebi
Afyonkarahisar ile birlikte tüm eski Germiyanlı mülkünün sahibi oldu. Eski
gücünde olmayan beyliğin başında bulunan Yakup Çelebi, Karamanlılar ile
arasını açmış; topraklarını koruyamamıştır. 2 yılı aşkın bir süre
Afyonkarahisar ve Kütahya’nın yanı sıra diğer Germiyanoğlu toprakları
Karaman Oğulları’nın elinde kalmıştır. Çelebi Mehmed’in Karaman Oğulları
üzerine seferi çıkmasından sonra Yakup Çelebi, topraklarına yeniden hâkim
olmuştur. 131
II. Murat Devrinde artık iyice yaşlanan Yakup Çelebi, erkek çocuğu
olmadığı için topraklarını Osmanlılar’a vasiyet etti (1428). Bu olaydan bir yıl
sonra Yakup Çelebi vefat etmiş, toprakları Osmanlı Devleti’ne geçmiştir
(1429). Böylelikle Afyonkarahisar’da siyasi ve askeri bakımdan çok hareketli
bir devir olan Beylikler Dönemi son bulmuştur.132
129
Osmanlı Beyliği’nin kuruluşu hakkındaki rivayetler ve tartışmalar için bkz. Halil İnalcık, “Osmanlı
Devleti’nin Kuruluşu Problemi”, Doğu Batı Dergisi Halil İnalcık Makaleler, C. I, Ankara, 2005,
s.121–138.
130
Küpeli, a.g.e., s. 129.
131
Küpeli a.g.e., s. 130.
132
Selçuklu ve Beylikler Devri sanatı için bkz. Friedrich Sarre, Küçük Asya Seyahati 1895 Yazı,
(Çev. Dara Çolakoğlu), İstanbul, 1998.
37
II. BÖLÜM
Bir tarihçi için yer adları büyük önem arz eder. Göçebe Türklerde yeni
bir yerleşim biriminin kuruluşunda oraya yeni bir isim bulmak konusunda
sıkıntı yaşamadan oraya yeni yerleşen topluluğun adı verilirdi. Nitekim
Anadolu bunun mükemmel örnekleriyle doludur. Bu isimler bize aynı adı
taşıyan boy, aşiret, gibi gurupların nasıl bir yayılma gösterdiklerini de anlatır.
İşte bu yerleşme yerleriyle uğraşan bilim dalına toponimi; deniz, nehir,
göl gibi su adlarıyla uğraşana hidronimi; şahıs adlarıyla uğraşana ise
antroponimi adı verilir.133
Toponimi yer adlarının kökenlerini tespitte kullanılan tarihe yardımcı bir
bilimdir. Toponimi çalışmaları sayesinde bir bölgede daha önce hangi
medeniyetin yaşadığı ve bu medeniyetin hangi kültürlerden etkilendiği çok
rahat anlaşılabilir. Bu özelliği bakımından toponimik çalışmalar daha ziyade
Eskiçağ ve Ortaçağ tarihçileri bakımından vazgeçilmez çalışmalardır.
Bilindiği gibi Afyonkarahisar yöresi hem Eskiçağ hem de Ortaçağ’da
önemli bir bölge olmuştur. İlk devirlerden itibaren Anadolu’ya giren ilk
Selçuklu komutanları Afyonkarahisar’a kadar ulaşmışlardır. Bu bakımdan İç
Ege’ de ilk Türkleşen illerden bir tanesi Afyonkarahisar’dır. Kent şu anki
kullanılan adını bile Türk ikili sistemine borçludur. Bununla beraber kentte
Oğuz boylarının adıyla anılan birçok köy de mevcuttur. Kent, bu yer adlarını
Ortaçağ’da kazanmıştır.
Kentin etnik yapısının ilk devirlerden itibaren nasıl değiştiğinin birer
kanıtı niteliğinde olan Oğuzlar boylarınca kurulan köyler, aynı zamanda
133
Mübahat Kütükoğlu, Tarih Araştırmalarında Usul, İstanbul, 2001, s. 15.
38
134
Machiavelli’nin dil konusunda söylediği bir söz bu meseleye ışık tutacak tarzdadır. “Bir dile o
milletin dili diye, ancak başka lisanlardan kendisininkine aktardığı kelimeleri işleyişine yerleştirip
onlara iç düzenini sarstırmayacak kadar güçlü, hatta onları (alınan kelimeleri) kendi sarsan,
başkasından aldığını kendisinin gözükecekleri şekilde içine çeken bir dil ise denir.” Bkz. Erol Göka,
“Türkçe: Özgür ve Eşit Yurttaşlığın Mayası”, Muhafazakâr Düşünce -Medeniyetin Şuuru Dil ve
Kültür-, Ankara, 2005, s. 43.
135
Ali Açıkel, “Artukabat Kazası Yer Adları (1475–1600)”, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Dergisi, Ankara, 2003, C. 20, s. 187.
39
137
Kumartaş adını ünlü Selçuklu komutanı Humartaş’a izafeten almıştır. Bundan 10 yıl kadar önce
Kumartaş Köyü’nün muhtarı köylerinin adının rahatsızlık uyandırdığı gerekçesiyle Valilik ve İçişleri
Bakanlığı kanalıyla köyün adını Erenler olarak değiştirtmiştir. Bu zamana kadar Afyonkarahisar’da
ilim adamları tarafından metotlu bir toponomi çalışması yapılmayışı, öz ve öz Türkçe ve kahraman bir
Türk komutanın adına kurulmuş bir köyün adının değiştirilmesine sebebiyet vermiştir. Humartaş adını
Salim Koca’nın Selçuklularda Ordu ve Askeri Kültür adlı eserinden tespit ettik. Piyasada rahat
ulaşılabilen böyle bir eser olmasaydı belki de Kumartaş Köyü’nün adının nerden geldiğini tespit
edemezdik. Salim Koca, Selçuklularda Ordu ve Askeri Kültür, Ankara, 2005.
138
Bu 3 isim Türk tarihinin ilk hava şehitleridir.
139
Kuzey Suriye Avşarları üç aile tarafından idare olunurdu. Bunlar Köpekoğulları, Gündüzoğulları,
Kutbegioğulları’dır. Ailenin kurucusu Köpeğin oğullarından bir tanesinin adı Sülü’dür. Sülümenli adı
ilk bakışta bize bu ismi çağrıştırdı. Bkz. Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler), İstanbul, 1980, s. 269.
140
Büyük Selçuklu komutanı Dinar’ın adına izafeten verilmiş bir addır.
141
Sultan Alparslan’dan dolayı köye verilmiş bir addır.
142
İran Avşarları’nda VII. y.y.da Kazvin’de yaşayan Eberlü diye bir oba mevcuttur. Sümer, a.g.e., s.
290.
143
Avşarlar Anadolu’nun Türkleşmesi hususunda önemli roller oynamışlardır. Buradaki Kılınçlı Köyü
Avşarların Emiri olan Şumla’nın torununu çağrıştırmaktadır. Sümer, a.g.e., s. 264.
144
Yesevi tarikatına mensup, Anadolu’daki kolonizatör Türk dervişlerinin ilklerinden olan Karaca
Ahmet adına kurulmuş bir köydür. Köyde Karaca Ahmet Sultan ve arkadaşlarının kabirleri de
41
mevcuttur. Çok eskiden beri akıl hastalarının tedavi edildiği bir yer olagelmiştir. Günümüzde hala
türbesinde tedavilere devam edilmektedir ve olumlu sonuçlar alındığı söylenmektedir.
145
Büyük Selçuklu Komutanı Sanduk’un adını taşıyan ilçe merkezimizdir. Büyük Türk komutanı
Sanduk Bey için bkz. Salim Koca, Türkiye Selçukluları …, s. 15.
146
Saltık adı çok eski bir addır. Satuk Buğra Han’dan, Sarı Saltuk’a kadar birçok Türk büyüğü bu
isimle anılmıştır.
147
Orijinal adı Selçuk olmalıdır.
148
Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşamış Sinan Paşa adına verilmiştir.
149
Türkiye Selçuklu Devleti hükümdarlarından Kılıçarslan adına izafeten kurulmuştur.
150
Sultandağı adı Türkiye Selçuklu hükümdarı Şahinşah’ın 1116 yılında Bizans ordusuyla karşılaştığı
yerdir. Sultan sırtını bu dağa vererek mücadelesini sürdürdüğü için Sultandağı olarak anılmaktadır.
151
İsminden dolayı çok fazla tartışmalara sebep olan bir köyümüzdür. Eskiçağ’da yoğun bir biçimde
Afyonkarahisar’da Yahudi yerleşimi olmuştur. Bu konu hakkında bir sempozyumda Thomas Drew-
Bear ile sohbetimiz esnasında bu adın kökeninin Eskiçağ’daki Yahudi yerleşimleriyle alakalı olmadığı
konusunda bir konuşmamız olmuştu. İsrail adı Büyük Selçuklu Devleti’nin kurucusu Selçuk Bey’in
oğlu Arslan İsrail adının Anadolu’daki bir yansımasından başka bir şey değildir. Bu köy Anadolu’da
Afyonkarahisar’ın ilk dönemlerden itibaren Türkleştiğinin de bir göstergesidir.
152
Bozan Selçuklularda kullanılan bir kişi adıdır.
153
Salim Koca, ““Diyar-ı Rum’un” (Roma Ülkesi=Anadolu) Türkiye Haline Gelmesinde Türk
Kültürünün Rolü”, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Ankara, 2008, s. 35.
42
C) Yıldızhan Oğulları
Avşar-Kızık-Beydilli-Karkın
2. Üçoklar
A) Gök-Han Oğulları
Bayındır-Beçene-Çavuldur-Çepni
B) Dağ-Han Oğulları
Salur-Eymür-Alayuntlu-Üregir
C) Deniz-Han Oğulları
Yigdir-Bügdüz-Yıva-Kınık
Şimdi Afyonkarahisar’da bu boy isimleri ve diğer Türk aşiret ve
devletleri adıyla anılan yerleşim yerlerini görelim.
Afyonkarahisar: Bayatcık, Salar, Sarık154
Bayat: Bayat
Çobanlar: Akkoyunlu
İscehisar: Alanyurt
Bolvadin: Orta Karabağ, Büyük Karabağ
Dazkırı: Akkeçili, Akkoyunlu155
Dinar: Afşar, Tatarlı, Yapağılı156, Deliler157
Emirdağ: Hamzahacılı158, Yüreğir, Türkmen Akören (e.a. Türkmen
Akviran), Türkmen, Karacalar159
İhsaniye: Döğer, Kayıhan
Sandıklı: Dodurga, Kızık
Şuhut: Karlık160, İsalı161
Sincanlı: Kınık
154
Salur boyuna bağlı oymaklardan bir tanesi de Sarık Oymağıdır. Bkz. Sümer, a.g.e., ekler bölümü,
şema II.
155
Akkoyunlulardan bir gurup tarafından kurulmuş bir köy olmalıdır.
156
Vambery’nin listesinde Sarık oymağının Herzeği kolunda Yapağılı Obası mevcuttur. Bkz. Sümer,
a.g.e., ekler bölümü, şema III.
157
Köpekli Avşarlarından bir gurubun adı Delüler’dir. Bkz. Sümer, a.g.e., s. 273.
158
Bozulus Türkmenlerinden bir guruptur. Bozulus Türkmenleri için bkz. Tufan Gündüz, Anadolu’da
Türkmen Aşiretleri, Ankara, 1997. Ayrıca Faruk Sümer, “Abbasiler Tarihinde Orta Asyalı Bir Prens
Afşin”, Belleten, LI/200, 1987, s. 658, dipnot 23’te bu köye atıfta bulunmuştur.
159
Sümer’in ünlü eserindeki listelerde Teke boyunun Toktamış kolunun Karaca Obası mevcuttur.
160
Karluk Türklerine izafen verilmiş bir isimdir.
161
Varsak Türklerinden bir guruptur.
43
Şuhut: Hallaç
162
Elpirek adı dikkate değer bir addır. Süleyman Gönçer, eserinde Elpirek kelimesinin albaraktan
geldiğini iddia etmiştir. Bize göre de bu doğru bir tespittir. Süleyman Gönçer, Afyon İli Tarihi,
İzmir, 1971, s. 249.
163
Barak Eski Türkçe’de köpek demektir. Hatta Bulgarcada’da barak, küçük köpek anlamına gelir.
164
Kanaatimizce 12 Hayvanlı Türk Takvimindeki Sıçan’ın faklı bir söyleniş tarzıdır.
44
165
Koca, a.g.m, s. 37.
45
166
Koca, a.g.m., s. 38.
167
Anayurtta kurulan ilk Türk devletleri için bkz. Salim Koca, Türk Kültürü’nün Temelleri,
İstanbul, 1990.
168
Koca, “Diyar-Rum’un….”, s. 38.
169
“Hunlarda Sol Bilge Tigin-Sağ Bilge Tigin, Göktürklerde Şadpıt Buyruk Beyler-Tarkat Buyruk
Beyler, Oğuzlarda Kırk Yiğit-Kırk Kız, Osmanlılarda Ak Hadım Ağaları-Kara Hadım Ağaları, Sağ
Ulufeciler Sol Ulufeciler, Sağ Garipler-Sol Garipler, Sağ Kolağası-Sol Kolağası gibi” memuriyete
dair unvanlar kullanılmıştır. Bununla beraber Türkiye Selçuklu Devleti içerisinde batı uçta yer alan
Türkmenlerde Sağ ve Sol Uç Beylerbeyi olarak ikiye ayrılmışlardır. Bkz. Koca, a.g.m., s. 38.
46
170
Turan, a.g.e., s. 184’te 1116 yılında Aleksios ile Şahinşah’ın mücadelesinde Ampiones
yakınlarında Türkmenler’in Bizans ordusuna saldırdığından söz eder.
171
Büyük İskender’in ölümünde sonra Generalleri Perslerden ele geçirdikleri bölgeleri kendi
aralarında paylaştılar. Anadolu’yu yöneten tek gözlü General Antigonos bu imparatorluğu tekrar
birleştirerek doğunun ve batının hâkimi olmak istedi. Şimdiki Sipsin yakınlarında yapılan büyük
savaşta rakipleri tarafından ortadan kaldırıldı. Bu savaş Eskiçağ’ın önemli olaylarındandır. M.Ö. 301
yılında vuku bulmuştur. Bkz. Drew-Bear, a.g.m., s. 105.
172
Roma döneminde önemli bir kent olmuştur.
173
Orta Frigya’nın önemli şehirlerinden birisidir. Efsaneye göre Theseus’un oğlu Akamas tarafından
kurulmuştur. İpsos savaşından hemen sonra Synnada Roma Cumhuriyeti altında ünlü filozof hükümda
Çiçero’nun M.Ö. 51 yılında hitap ettiği adalet merkezi burasıdır. Drew-Bear, a.g.m., s. 108.
174
Bu konu hakkında bkz. Paul Wittek, Bizanslılardan Türklere Geçen Yer Adları, çvr. M. Eren,
Selçuklu Araştırmaları Dergisi, I, (1970) 193-240.
175
Mustafa Turan, “Kültür-Tarih-Bilinç”, Almıla, Haziran-Temmuz 2006, s. 38.
48
176
Chris-Mücahide Lightfoot, Anadolu’da Bir Bizans Kenti Amorium, İstanbul, 2007, s. 63–64.
177
Georgios Nacracas, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni, İstanbul, 2005, s. 35–36.
49
178
Ahmet İlaslı,”Afyonkarahisar Yer Adları”, VII. Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyum
Bildirileri, Afyonkarahisar, 2002, s. 271.
179
Bilge Umar’ın eserinde bu iddialar çok zorlanmıştır. Maalesef Bilge Umar gibi kıymetli bir
akademisyen bile bu tarz hatalar yapabilmektedir. Bilge Umar, Türkiye Halkının Ortaçağ Tarihi
Türkiye Türkleri Ulusunun Oluşması, İstanbul,1998.
180
İlber Ortaylı, Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmek, İstanbul, 2006, s. 67.
181
Bkz. Firuzan Kınal, Eski Mezopotamya Tarihi, Ankara, 1983, s. 26.
182
İnci Koçak, “Bazı Arap Ülke ve Şehir Adları” Ankara Üniversitesi D.T.C.F. Dergisi, C. XXXVI,
Ankara, 1993, s. 133–134.
50
ve Eskiçağlardan beri önemli bir kent olan Afyonkarahisar’ın yer adları bize
önemli bilgiler sundu. Şunu açık yüreklilikle söyleyebiliriz ki, Afyonkarahisar
başta Oğuz boyları olmak üzere birçok Türk oba ve aşiretinin iskân edildiği
bir yer olmuştur. Tez konumuzla çok alakalı bulmadığımız için Osmanlı
Şeriye Sicilleri ve Salnamelere bakmadık. Ancak muhtemelen Osmanlı
devrinde de kente birçok Türk boyu yerleştirilmiş olmalıdır. Bu konu hakkında
Muharrem Bayar IV. Afyonkarahisar Araştırma Sempozyumu’na ciddi bir
çalışma yapmış ve yerleştirilen boylar ve aşiretlerle ilgili birkaç tabloya da yer
vermiştir.183 İlerleyen yıllarda Afyonkarahisar’daki bazı köylerde tarihçi, dil
bilimci ve halkbilimci ilim adamlarıyla ortak çalışmalar yapılıp, köylerin
gelenek ve görenekleri üzerine daha derinlemesine bir çalışma yapılması
kentin sosyal ve kültürel yaşantısını daha da gözler önüne serecektir.
183
Muharrem Bayar, “Afyonkarahisar İline İskân Olmuş Aşiretler ve Karabağlı Türkmen Aşiretinin
İskânı, Sosyal Kültürel Yaşantılar”, IV. Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyum Bildirileri,
1995, s. 179–221.
51
III. BÖLÜM
184
Orhan Avcı, Mehmet Altay Köymen’in Derslerinde Türk Tarihi ve Tarihçiliği, Ankara, 2003,
s. 54.
185
Köymen’e göre insanlık bugün dahi Selçukluların mimarisi ve sanatına ulaşamamıştır. Avcı, a.g.e.,
s. 54, dipnot 87.
186
M. Turan, a.g.m., s. 38.
52
1) Köprü-Kale-Camiler ve Mescitler
a)Ulu Cami
187
Karazeybek, a.g.m, s. 74.
188
A. Osman Uysal, Germiyanoğulları Beyliği’nin Mimari Eserleri, Ankara, 2006, s. 81.
189
Ali Osman Uysal, Afyon’da Üç Eser, İstanbul, 1993, s. 13–14.
53
c) Altıgöz Köprüsü
d) Karahisar Kalesi
Bilindiği üzere Afyonkarahisar Kalesi eski devirlerden beri
kullanılagelmiştir. Afyonkarahisar Kalesi, Alaaddin Keykubat (1219–1236)
tarafından tamir ettirilmiştir. Fakat bu kitabe işgal zamanı sökülerek İngilizler
tarafından götürülmüştür. Kale Selçuklular devrinde bir dönem önemli
şahsiyetlerin hapsedildiği yer olmuştur. Örneğin bir Türkmen Beyi olan Ali
Bey bu kalede hapsedilmiş ve burada ölmüştür.191 Bununla beraber Sahip
Ata Fahrüddin Ali’nin serveti burada muhafaza edilmiştir. 192
190
Karazeybek, a.g.m., s. 73.
191
Turan, a.g.e., s. 535.
192
Kale hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Naci Şahin, “Tarih Boyunca Karahisar-ı Sahib Sancağı
Kalesi ve Şehrin Yapılanmasındaki Konumu”, VI. Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumu
Bildirileri, Afyonkarahisar 2002, s. 509–525.
193
Kamil Şahin, “Afyon’da İki Selçuklu Medresesi”, IV. Afyonkarahisar Araştırmaları
Sempozyum Bildirileri, Afyonkarahisar, 1995, s. 233–237.
54
2) Kervansaraylar
Afyonkarahisar önemli yolların kesiştiği yerde bulunduğu için Selçuklu
ticari zekâsının en güzide örneklerinden olan 2 kervansaray barındırmaktadır.
a) Sahipata Kervansarayı
Afyonkarahisar’ın Sultandağı ilçesindedir. 1249 yılında Selçuklu devlet
adamı Sahip Ata Fahriddin Ali tarafından yaptırılmıştır. İlçenin İshaklı
mevkiinde kurulduğu için İshaklı Kervansarayı olarak da anılmaktadır. Konya-
Aksaray ve Afyonkarahisar-Akşehir istikametinde uzanan önemli bir ortaçağ
yolunun üzerine kurulmuştur. İki parçalı olarak ele geçirilen yazıtta şunlar
yazmaktadır.
“Şu mübarek han mamuresini ulu sultan yüce şehinşah ümmetlerin
kervanlarına hâkim Arap ve Acem sultanlarının efendisi, din ve dünyanın
azizi İslam’ın ve müminlerin yardımcısı, fetih babası, emirülmümininin
ortakçısı –Allah devletini muhallet etsin- Keyhüsrev oğlu Keykavusun
hükümdarlığı günlerinde zayıf, günahkâr, yüce tanrının rahmetine muhtaç
198
Karazeybek, a.g.m., s. 75
199
Uysal, a.g.e., s. 89
200
Uysal, a.g.e., s. 96
201
Karazeybek, a.g.m., s 75
202
Karazeybek, a.g.m., s. 75
56
Hüseyin oğlu Ali –Allah akibetini iyi yapsın- 647 yılı cümadelahiresinde
yaptırdı.”
Bu yapı Afyonkarahisar Valiliğince restore edilmiştir.203
b) Eğret Kervansarayı
Kütahya-Afyon yolu üzerinde bulunan Anıtkaya (Eğret) Köyü sınırları
içerisindedir. Tipik Selçuklu Kervansaraylarından farklı bir yapı formundadır.
Bu özelliği onu diğer kervansaraylardan farklı kılar. İnşa tarihi belli değildir.204
3. Türbeler
203
Yüksel, a.g.e., s. 84.
204
Karazeybek, a.g.m. s. 75.
205
Hakkı Önkal, Anadolu Selçuklu Türbeleri, Ankara 1996, s. 70.
206
Önkal, a.g.e., s. 115.
207
Mehmet Gündoğan, Afyon Âlimleri ve Evliyaları, Afyonkarahisar, 1999, s. 61.
57
e) Kadınana Türbesi
Kabri eski ismiyle Ambar yolu, yeni ismiyle Kadınana caddesi
üzerindedir. Anadolu Selçuklu sultanlarından III. Alaaddin Keykubat’ın kızları
olduğu sanılmaktadır.209 Bu kızlardan en küçüğü Asiye Sultan’dır. Asiye
Sultan kimsesizler için 1000 kapaklı bir mezarlık yaptırmıştır. Kendisine de bu
kabir içerisinde mütevazi bir yer ayırmıştır. Diğer Kadınana türbeleri Mevlevi
Camii civarındadır.210
208
Önkal, a.g.e., s. 328.
209
Çağdaş hiçbir Selçuklu kaynağında konuyla ilgili bir bilgi mevcut değildir. Yalnız Osmanlı
kaynaklarında sözü edilen mezarlık kadınana mezarlığı olarak bahsedilmektedir. Dr. Saadettin Aygen
bu konu hakkında bir eser vermiştir.
210
Gündoğan, a.g.e.,s. 51.
58
SONUÇ
Afyonkarahisar tüm ortaçağ boyunca önemli bir kent olmuştur.
Özellikle Orta ve İç Ege’nin nasıl Türkleştiği’nin bir kanıtı niteliğinde olan
kentin tarihi, bu bakımdan da ayrı bir öneme sahiptir.
Kent sadece Türkiye Selçukluları’nın tarihi açısından değil, Bizans ve
Haçlı Seferleri tarihi açısından da önemlidir. Bugün Ortaçağ Anadolu tarihi ile
ilgili çalışma yapmak isteyen her araştırmacı, bir şekilde bu kentten
bahsetmek durumundadır.
Malazgirt Zaferi sonrası Bizans Anadolu’sunda çıkan otorite boşluğu
Selçuklular’ın düzenledikleri akınlar ve iskân politikası ile bir asra yakın bir
zaman diliminden sonra yerini güven ve istikrara bırakmıştır. Çok kısa bir
dönemde Ege kıyılarına kadar her yer Türklerle dolmuştur. Bu husus sadece
Türk Tarihi açısından değil, dünya tarihi açısından da büyük önem arz
etmektedir. Bu durumun bir neticesi olarak Afyonkarahisar da Türkler’in
egemenliğine geçmiştir.
Afyonkarahisar’ın Selçuklu egemenliğine geçmesi ve takip eden
beylikler devrinde ise kent yine önemli olaylarla adından bahsettirmiştir.
Anadolu’da vatan savunmasının en önemli örneği olan Miryokefalon Zaferi
ise yine bu toprakların hinterlandı içerisinde olmuştur. Beylikler devrinde
ortaya çıkan ve bazı tarihçiler tarafından Türk Rönesans’ı olarak ifade edilen
Beylikler devri mimarisinin en seçkin örneklerini, bu kentte bulmak
mümkündür. Bu ayakta duran abidevi eserler bize atalarımızdan kalan birer
emanettir.
Kentin bu dönemiyle ilgili kaleme alınan çalışmalar birkaç sayfayı
geçmemekteydi. Yaptığımız bu çalışma ile kentin tarihine mütevazı bir katkı
yaptığımızı düşünüyorum. Bir Afyonkarahisarlı olarak yaptığım bu çalışma ile
beni yetiştiren bu kente karşı duyduğum gönül borcumu ödeme yolunda
önemli bir adım attığıma inanmaktayım.
60
KAYNAKÇA:
Kitaplar
AKURGAL, Ekrem, Anadolu Uygarlıkları, İstanbul, 1993.
Makaleler
KOÇAK, İnci, “Bazı Arap Ülke ve Şehir Adları” Ankara Üniversitesi D.T.C.F.
Dergisi, C. XXXVI, Ankara, 1993, s. 133–134.
________, “Feth’e Giden Yolda İlk Engel, İlk Müjde: Amorium”, Fatih
Sempozyumları I-II Tebliğler, İstanbul, 2007, s. 116–125.
SÜMER, Faruk, “Abbasiler Tarihinde Orta Asyalı Bir Prens Afşin”, Belleten,
LI/200, 1987, s. 651-666.
www.frigvadisi.org (01.01.2007)
www.amoriumexcavations.org (01.01.2007)
66
ÖZET
Anahtar Sözcükler
1. Türkiye Selçukluları
2. Sahipataoğulları
3. Toponimi
4. Afyonkarahisar
5. Beylikler
67
ABSTRACT
Key Words:
1. Turkish Seljuks
2. Sahipataoğulları or Sahipataoghlu
3. Toponimi
4. Afyonkarahisar
5. Beyliks: Turkish clans, small Turkish emirates