You are on page 1of 41

AROMATİK

BİLEŞİKLER
◦ Organik kimyacıların aromatik bileşikler olarak sınıflandırılan bileşikler
üzerinde çalışmaları, İngiliz kimyacı Michael Faraday tarafından 1825
yılında yeni bir hidrokarbonun bulunmasıyla başlamıştır.

◦ Faraday, günümüzde benzen olarak adlandırdığımız bu


hidrokarbonu ‘hidrojenin bikarbüreti’ olarak isimlendirmiştir.

◦ Faraday, benzeni, balina yağının piroliz( Organik materyallerin (atıklar


dahil) oksijensiz ortamda katı, sıvı ve gaz ürünlere dönüştürülmesi
işlemidir)edilmesiyle elde edilen sıkıştırılmış aydınlatma gazından elde
etmiştir.
◦ Benzenin molekül formülü çok şaşırtıcı idi. Benzende sadece karbon atomu
kadar hidrojen atomu vardı. O zamana kadar bilinen bileşiklerin pek
çoğundaki hidrojen atomlarının karbon atomlarına oranı çoğunlukla iki kat
veya daha fazlaydı.

◦ C6H6(veya CnH2n-6) formülüne sahip olan benzen, hidrojen eksikliği indeksi


dört olduğundan oldukça doymamış yapıda bir bileşik olabilirdi.

◦ İlk aromatik bileşiklerin çoğu balzam, reçine veya uçucu yağlardan elde
edildi. Bunlar arasında benzaldehit (acı badem yağından), benzoikasit ve
benzil alkol (benzoin sakızından) ve tolüen (tolu balzamından) yer alıyordu.
◦ İlk bulunan aromatik bileşiklerin altı karbon atomu içerdiği ve bu
bileşiklerin kimyasal dönüşümleri ve bozulmalarının çoğunda bu
altı karbon biriminin korunduğunu ilk fark eden Kekule oldu.
Benzen bu yeni serinin temel bileşiği olarak tanımlandı.

◦ Bu yeni bileşik grubunun kokularından çok daha önemli olan ayırt


edici özelliklerinin bulunması ‘aromatik’ teriminin daha çok
kimyasal anlam kazanmasının başlamasına yol açtı.
◦ Aromatik Bileşiklerin Adlandırılması

◦ Monosübstitüe benzenlerin adlandırılmasında iki sistem kullanılır. Bazı


bileşiklerde benzen temel ad olarak alınır ve sübstitüent, basitçe bir ön ek ile
belirtilir. Örneğin ;
◦ Diğer bileşikler için, sübstitüent ve benzen halkası birlikte yeni bir temel ad
oluştururlar. Metilbenzen genellikle tolüen, hidroksibenzen hemen hemen
daima fenol, aminobenzen çoğu zaman anilin olarak adlandırılır. Bu
bileşikler ve diğer örnekler aşağıda verilmiştir.

◦ İki sübstitüent varsa bunların bağıl konumları orto, meta ve para (o-, m-
ve p- olarak kısaltılır) ön ekleri ile ve rakamlarla belirtilir.
Dibromobenzenler için;
◦ Ve nitrobenzoik asitler için;
◦ Dimetilbenzenler sıklıkla ksilenler olarak adlandırılırlar.
◦ Benzen halkasında ikiden fazla grup varsa, bunların konumları rakamlar
kullanılarak belirtilir. Örnek olarak aşağıdaki bileşiği ele alalım.

◦ Benzen halkası, sübstitüentlerin olduğu yerlere mümkün olan en küçük


numaralar verilecek şekilde numaralanır.

◦ İkiden fazla sübstitüent varsa ve sübstitüentler farklı ise alfabetik sırada


yazılır.
◦ C6H5 grubu sübstitüent olarak isimlendirildiğinde fenil grubu olarak
adlandırılır.

◦ Fenil grubu çoğu zaman C6H5 -, Ph- veya Ф- olarak kısaltılır.


◦ Benzil adı fenilmetil grubu yerine kullanılan bir isimdir ve bazen
kısaltışmış şekli Bz kullanılır.
◦ FENOLLER

◦ Fenoller, aromatik halkaya hidroksil grubunun bağlandığı aromatik


bileşiklerdir. Saf halde, renksiz veya beyazdan hafifçe pembeye çalan
renkte kristal katı şeklindedir.
◦ Fenollerin yükseltgenme reaksiyonları

◦ Fenoller genelde kolayca yükseltgenebilen maddelerdir. Örnek


olarak; 1,4-dihidroksibenzen (hidrokinon) havayla temasta kinon’a
yükseltgenir. Yükseltgenme sonucu çok renkli bileşikler verir.
◦ Bazı fenol bileşikleri, havayla temas ettiğinde bozulan yiyeceklerin
korunmasında kullanılmaktadır. Genelde yiyeceklerin bozunması kimyada
yükseltgenme ürünlerine dönüşmesi olarak bilinir.
Eğer ortamda gıdadan daha kolay bir yükseltgenen bir madde
bulunursa bu madde öncelikle yükseltgeneceğinden bozunmanın
süresini yavaşlatacaktır.
Örnek; olarak BHA denilen butillenmiş anisol ve BHT denilen butillenmiş
hidrotoluen bu tür kullanılan maddelerdir.
◦ BHA genelde et türevlerinin korunmasında, BHT ise gıdaların
korunmasında çokça kullanılmaktadır.

◦ Vitamin E’ de antioksidan özellikte bir koruyucu maddedir.


◦ Aromatik halojen bileşikleri, halojen atomunun doğrudan
aromatik halkaya bağlı olduğu bileşiklerdir. Bunlar, X=F, Cl, Br, I
olmak üzere Ar-X genel formülüyle gösterilirler.
◦ Aromatik aminler, monoaril aminler, diaril
aminler, triaril aminler şeklinde ve primer,
sekonder, tersiyer olabilirler.

◦ Aromatik sulfonik asitler, sulfonik asit


(-SO3H) grubunun doğrudan aromatik
halkaya bağlı olduğu bileşiklerdir.
◦ p-Aminobenzensulfonik asitin (sulfanilik asit) türevi olan sülfamitler,
pek çok patojen bakteriye karşı bakterisit etki gösteren, 2.Dünya
savaşından sonra bulunmuş ilaçlardır.
◦ Aromatik aldehitler (Ar-CHO), aromatik halkaya doğrudan bağlı
aldehit grubu içeren bileşiklerdir.
◦ Aromatik karboksilik asitler (Ar-COOH), karboksilik asit grubunun
(-COOH) doğrudan aromatik halkaya bağlı olduğu bileşiklerdir.

Salisilik asit
◦ AROMATİK ELEKTROFİLİK YERDEĞİŞTİRME

◦ Aromatik bileşiklerin en yaygın tepkimeleri, halkadaki bir hidrojenin


diğer bir atom ya da grupla yer değiştirmesini içerir.

◦ Genel olarak reaksiyon :


◦ 1-Halojenleme

◦ Klor ya da bromun aromatik halkaya bağlanması katalizör olarak


ilgili demir halojenür kullanıldığında (yani Cl2 + FeCl3 veya Br2 +
FeBr3) kolayca gerçekleşir. Örneğin;
• Fe tozu veya AlCl3 de katalizör olarak kullanılabilir.
◦ 2-Nitrolama

◦ Aromatik nitrolama tepkimelerinde katalizör olarak kullanılan


sülfürik asit, nitrik asidi protonlayarak su çıkmasına neden olur ve
pozitif yüklü azot atomu içeren nitronyum iyonu oluşur. Nitronyum
iyonu kuvvetli bir elektrofil olup, daha sonra aromatik halkaya
saldırır.
◦ Nitrik asit yalnız başına fenol, anilin gibi etkin bileşiklerin
nitrolanmasında kullanılabilir.
◦ 3-Sülfolama

◦ Sülfolamada, derişik sülfürik asit ya da dumanlı sülfürik asit kullanılır ve


elektrofil kükürt trioksit (SO3) ya da protonlanmış kükürt trioksittir.
◦ 4- Alkilleme ve Açilleme

◦ Aromatik bileşiklerin alkillenmesi, ilk kez Fransız kimyacı Charles Friedel ve


Amerikalı kimyacı James Mason Crafts tarafından gerçekleştirildiği için, bu
tepkimeye Friedel-Crafts tepkimesi adı verilir. Alkillemede elektrofiI, Lewis
asitleri katalizörlüğünde (örneğin, AlCl3) alkil halojenürlerden, halojenürün
ayrılması ya da bir alkene proton katılmasıyla oluşan bir karbokatyondur.
Açillemede elektrofil açil klorürden oluşan açilyum katyonudur.
◦ Orto, Para- ve Meta- Yönlendirici Gruplar

◦ Aromatik halkada bulunan sübstitüentler, yeni bağlanacak sübstitüentin


bağlanacağı konumu belirler. Genelde gruplar iki sınıfa ayrılırlar. Bazı gruplar orto-,
para- yönlendirici, diğerleri ise meta- yönlendiricidir.
Örnek olarak, Toluenin
nitrolanması, o- ve para ürün
verirken, nitrobenzenin ikinci defa
nitrolanması yalnızca m-ürün
vermektedir. Elektron veren bir
grup, o-, p- ya bağlanan ikinci
grubun pozitif yükünü daha kararlı
kılabilmekte, elektron çeken bir
grup ise m-konumundaki + yükle
daha kararlı olabilmektedir.
◦ Nitro grubu gibi, elektron çekici bir grup bağlı olan aromatik
halkada, ikinci grup meta konumunu tercih eder. Meta
konumunun rezonansı o-, p- ya göre daha tercih edilir yapıdadır
ve nitro grubu meta (m-)yönlendirici bir gruptur. Birden fazla
substituent bulunan bir aromatik yapı sentezlenecekse
yönlendirmelere ve aktive- deaktive edici olma durumuna dikkat
edilerek gruplara bağlanma sırasında öncelik tanınmalıdır.
◦ Çok Halkalı Aromatik Bileşikler

◦ Birden fazla benzen halkasının kaynaşmasından polisiklik aromatik


bileşikler oluşur.
◦ Heterohalkalı Aromatik Bileşikler

◦ Aromatik halkada C dan farklı en az bir atom içeren bileşiklere verilen


isimdir. S, N ve O en yaygın heteroatomlardır.

◦ Örnek bileşikler;
◦ Biyokimyada Aromatik Bileşikler

◦ Aromatik halkalı bileşikler, canlı organizmalardaki tepkimelerde


çok önemli rol oynarlar.

◦ Protein sentezlerinde gerekli olan aminoasitlerden benzen halkası


içeren iki tanesi fenilalanin ve tirozindir.
◦ Üçüncü bir aromatik amino asit, pirol halkasına bitişik benzen
halkası içeren triptofandır. Böyle aromatik halkalı sisteme indol
sistemi denir.
◦ İnsan vücudu benzen halkasını sentezleyecek yeteneğe sahip
değildir. Bunun sonucu olarak fenilalanin ve triptofan türevleri, insanın
beslenmesinde temel amino asitlerdir.

◦ Tirozin, fenilalanin hidroksilaz olarak bilen bir enzimin kataliziyle fenil


alaninden sentezlenebildiği için, fenilalanin var oldukça, beslenme
için temel madde değildir.
◦ Bir çok biyokimyasal sistemde heterohalkalı aromatik bileşikler bulunur.
Pürin ve pirimidin türevleri DNA ve RNA’nın temel kısımlarını oluştururlar.

◦ DNA molekülü genetik bilgilerin depolanmasından sorumludur. RNA ise


enzimlerin ve diğer proteinlerin sentezinde baskın şekilde rol alır.
◦ Bir piridin türevi (nikotinamit) ve bir pürin türevi (adenin), biyolojik
yükseltgenmelerde yer alan en önemli koenzimlerden birinde bulunur. Bu
molekül nikatinamit adenin dinükleotittir. Yükseltgenmiş şekli NAD+ ,
indirgenmiş yapısı ise NADH’dır.

◦ NAD+ , alkol dehidrojenaz olarak adlandırılan karaciğer enziminin bir kısmıdır


ve alkolleri aldehitlere yükseltgeyebilir.

Nikotinamid
Adenin dinükleotid
(NAD+)

You might also like