You are on page 1of 8

Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr.

Barış SAYLAM
Bilgilendiriyor!

Guatr hastalığı nedir ve belirtileri nelerdir?

Boyundaki tiroid bezinin büyümesine guatr denir. Belirtileri boyun ön kısmında şişlik ve bazen ele
gelen ve nodül denilen sertliklerdir. Tiroid bezi veya nodüller aşırı büyürse nefes darlığı ses kısıklığı
veya yutma güçlüğü yapabilir. Bazı durumlarda bu bezin aşırı hormon salgılaması nedeniyle vücutta
aşırı terleme ellerde titreme ve heyecan-sinirlilik-çarpıntı gibi şikayetlere de neden olabilir.

Boyunda elle hissedilen veya dışarıdan görülen şişlik nedir?

Boyunda dışarıdan gözle fark edilen veya ellemekle hissedilebilen şişlikler tiroid bezinin büyümesine
(guatr) bağlı olabilir veya boyundaki lenf bezlerinin büyümesine (lenfadenit) bağlı olabilir. Nadiren bu
bölgedeki şişlikler soluk bousu ve yemek borusunun üst kısmının hastalıklarına bağlı da olabilir.

Guatr hastalığının tedavisi nasıl yapılır?

Guatr hastalığının tedavisi bazı durumlarda ilaçla bazı durumlarda ise ameliyatla yapılır. Nadir bazı
durumlarda da radyasyon tedavisi uygulanması gerekebilir. Hangi tedavinin gerekli olduğuna
hastanede yapılan muayene ve tetkiklerden sonra karar verilir.

Tiroidde nodül olması tehlikelimidir?

Tiroidde görülen nodüllerin çoğu tehlikesizdir ve bunlarda herhangibir tedavi uygulanmaz. Ancak aşırı
büyümüş veya çok sert ele gelen nodüller tehlikeli sonuçlara neden olabileceği için bunlar ayrıntılı
tetkik edilerek tedavisi yapılmaktadır. Bazı durumlarda nodüller küçük olmasına rağmen aşırı hormon
salgılanmasına neden olabilir ve ilaç tedavisi gerekebilir.

Guatr hastalığı nedeniyle yapılan ameliyatlardan sonra sürekli ilaç kullanılması gerekir mi?

Guatr hastalığı nedeniyle yapılan ameliyatlar çeşitlidir. Eğer troid dokusunun tamamı na yakın kısmı
veya tamamı çıkarılmışsa hastanın ameliyattan sonra sürekli troid hormon replasman tedavisi alması
gerekir. Bu amaçla hastaya her gün troid hormonu içeren bir tablet alması ve belli aralıklarla kanda
troid hormon düzeylerini ölçtürmesi önerilir.
Tiroid ameliyatlarından sonra boyunda iz kalır mı?

Tiroid ameliyatlarında boyunda iz kalmaması veya en az düzeyde ameliyat izi olması için cerrahlar
tarafından ameliyatın mümkün olan en küçük cilt kesisi ile gerçekleştirilmesi önemlidir. Ameliyat
bitiminde ise estetik cilt dikişleri uygulanmak suretiyle boyun bölgesinde minimal derecede iz
bırakılması için gayret gösterilir. Tüm bunlara rağmen yinede bazı hastalarda yara iyileşmesindeki
özellikleri nedeniyle kesi bölgesinde keloid dokusu denilen belirgin ameliyat izi gelişebilmektedir.

Paratiroid hastalığı nedir, guatr hastalığı ile ilgisi varmıdır?

Paratiroid bezi denilen ve tiroid bezi kapsülüne yakın komşuluğu olan hormon salgılayan organların
hastalığına paratiroid hastalıkları denir. Paratiroid bezleri genellikle 4 tanedir ve herbiri 3-4 mm
büyüklüğünde olup boyun bölgesinde tiroid bezinin hemen yanlarındadır. Bu bezler parathormon
denilen bir hormon salgılar ve bu hormon da vücudumuzda kalsiyum dengesini sağlar. Paratiroid
hastalıklarının tiroid hastalıklarıyla direk bir ilgisi olmamakla birlikte her ikisinin de boyun ön
bölgesinde bulunmaları, tiroid ameliyatı sırasında bu küçük organların zarar görme ihtimallerinin
yüksek olması ve komşuluk nedeniyle bir çok belirti ve bulguları birbiriyle ilişkilendirilir.

Jinekomasti nedir? Nasıl teşhis ve tedavi edilir?

Erkeklerde memenin aşırı büyümesine jinekomasti denir. Ergenlik çağında hemen hemen her erkek
çocukta bir miktar jinekomasti görülmesi normaldir ve tedavi gerektirmez. İleri yaşlarda ve özellikle
obezitesi olan erkeklerde de meme bölgesinde yağlanmaya bağlı fizyolojik sınırlarda jinekomasti
görülmesi normal kabul edilir. Ancak bunların dışında erkeklerde özellikle tek taraflı meme büyümesi
önemli bir hastalık belirtisi olarak kabul edilmeli ve muayene ve tetkikleri yapılıp kesin tanı konduktan
sonra ameliyatla tedavi edilmelidir.

Meme büyüklüğü veya küçüklüğü önemlimidir?

Kadınlarda meme boyutları memenin emzirme fonksiyonu açısından problem oluşturacak düzeyde
olmadığı sürece çok önemli bir sorun olarak kabul edilmez. Memenin büyüklüğü genellikle beden
büyüklüğü ile orantılı olmakla birlikte bazen bu oran bozulmuş olabilir ve memeler aşırı büyük yada
aşırı küçük olabilir. İki meme arasında da her zaman fark edilemeyecek ölçüdeki minimal büyüklük
farkı normal kabul edilir. Ancak aşırı büyük veya aşırı küçük memelerde kişinin isteğine veya tıbbi
endikasyona göre meme büyütme veya küçültme operasyonları yapılabilmektedir.
Memelerde aşırı ağrı ve hassasiyet neden olur?

Memede ağrı ve hassasiyete neden olan hastalıklar memenin kistleri, enfeksiyonları veya memedeki
tümöral kitleler olabilir. Bazen hiçbir hastalık olmadan da memelerde özellikle menstruasyon
dönemleri ile ilgili ağrı ve hassasiyet olabilir. Meme kanserleri de meme de ağrı şeklinde belirti
verebilir ancak meme kanserlerinde ağrıdan daha sık ele gelen kitle, meme başı akıntısı veya meme
başında çöküklük gibi diğer belirtiler önemlidir.

Kendi kendine meme muayenesi ne zaman başlamalıdır?

Bir insanın kendi bedenini kendisinin kontrol etmesinin belirli bir zamanı olması düşünülemez, ancak
kadınlarda meme kanseri sık görüldüğü için her kadının belli bir yaştan sonra ve belirli aralıklarla
düzenli bir şekilde kendi memelerini kontrol etmesini önermekteyiz. Bu nedenle 20 yaşından itibaren
kadınların her ay kendi memelerini ele gelen herhangibir kitle olup olmadığı veya meme başından
herhangibir akıntı gelip gelmediği yönünden değerlendirmesini ve şüpheli bir durumla karşılaşırsa bir
sağlık kurumuna müracaat etmesini önermekteyiz.

Meme başı akıntısı neden olur?

Meme başı akıntısı meme kanserinin önemli bir belirtisi olabilir. Özellikle kendiliğinden olan ve kan
içeren akıntı oluyorsa hiç gecikmeden muayene ve ileri tetkiklerin yapılması gerekir. Meme başından
gelen süt içerikli kansız veya şeffaf akıntılar genellikle kanser dışı hastalıklara bağlıdır.

Memede ele gelen bir kitle ne olabilir?

Memede ele gelen kitleler çoğunlukla iyi huylu meme hastalıklarına bağlı olmakla birlikte meme
kanseri de olabilir. Bu nedenle memede ele gelen kitleler öncelikle meme kanseri şüphesi açısından
değerlendirilmeli ve ayırıcı tanı için gerekli muayene ve tetkikleri mutlaka yapılmalıdır.

Meme kanserinin belirtileri nelerdir?

Meme kanserinin ilk önce ve en sık görülen belirtisi memede bir kitlenin ortaya çıkmasıdır. Daha
sonraki dönemlerde ve hastalık ilerledikçe ağrı, meme başında çökme, meme başından kanlı akıntı
gelmesi, koltukaltında şişlik ve ağrı, meme derisinde ödem ve şişlik gibi bölgesel şikayetler ortaya
çıkar. Çok ilerlemiş ve yayılmış meme kanserlerinde ise bunlardan başka hastalığın yayıldığı organlara
göre akciğer şikayetleri, sırt ve bel ağrıları, eklem ağrıları gibi diğer bölge şikayetleri görülür.
Meme kanserinden korunmak için yaşam tarzımızda ne gibi değişiklikler yapabiliriz?

Meme kanserinin nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte birçok risk faktörü belirlenmiştir. Bu risk
faktörlerinin çoğu bizler tarafından değiştirilemeyecek (cinsiyet, yaş, menarş ve menapoz yaşı,
genetik vb) faktörler olmakla birlikte bazı yaşam tarzı değişikliklerinin meme kanseri nde önemli
olduğu ortaya konmuştur. Örneğin fiziksel aktivitenin arttırılması, egzersiz ve spor yapılması, yağlı ve
kalorili yiyeceklerden uzak durulması ve sebze-meyve ağırlıklı diyet uygulanmasının meme kanseri
riskini azalttığını gösteren değerli çalışmalar mevcuttur.

Meme kanserinden korunmak ve erken teşhis için doktor muayeneleri ve mamografi ultrasonografi
gibi tetkikleri yaptırmaya ne zaman başlanmalı?

Meme kanseri risk faktörlerine sahip olan kadınlarda daha erken başlanması önerilmekle birlikte
genel olarak tüm kadınların 40 yaşından sonra mutlaka bir doktora meme muayenesi yaptırması ve
ondan sonra her 2 yılda bir mamografi yaptırması önerilmektedir. Memesinde ele gelen veya
mamografide saptanan şüpheli kitlesi olan kadınlar daha ayrıntılı ve daha ileri tetkiklere (USG, MR,
Kan tetkikleri vb) yönlendirilmelidir.

Mamografi her yaşta yapılır mı, mamografi zararlı bir yöntemmidir, mamografi sırasında ağrı olurmu,
mamografi çekilmesinin adet zamanı ile bir ilgisi varmıdır?

Mamografi genellikle 40 yaşından sonra yapılır. Bunun nedeni genç kadınların meme dokusu
mamografide çok iyi sonuç vermemesi ve az da olsa radyasyon alındığı için meme kanserinin daha az
görüldüğü genç yaşlarda gereksiz yere radyasyona maruziyetten kaçınılmasıdır. Konvansiyonel
mamografi sırasında meme sıkıştırıldığı için hafif ağrı hissedilebilir, dijital mamografi ağrısızdır.
Mamografinin daha iyi radyolojik değerlendirilebilmesi için adet (menstruasyon) bittikten birkaç gün
sonra yapılması önerilir.

Göbek fıtığı nedir, nasıl oluşur, nasıl belirti verir?

Göbek fıtığı göbek halkası denilen bölgeden karın içindeki barsak ve yağ dokularının karın dışına
doğru çıkmaya çalışmasının bir sonucu olarak göbek bölgesinde giderek ve yavaş yavaş büyüyen bir
şişlik ve ağrı şeklinde kendini gösterir.

Kasık fıtığı nedir, nasıl oluşur, nasıl belirti verir?

Kasık fıtığı kasık bölgesindeki inguinal kanal denilen bir bölgeden karın içindeki barsak ve yağ
dokularının karın dışına doğru çıkmaya çalışmasının bir sonucu olarak kasık bölgesinde giderek ve
yavaş yavaş büyüyen bir şişlik ve ağrı şeklinde kendini gösterir.

Fıtığın boğulması ne demektir?


Fıtık içine doğru girmiş olan barsak ve diğer dokuların tekrar karın içine girememesi sonucu sıkışması
ve fonksiyonlarının bozulmaya başlaması demektir. Acil ameliyat gerektiren bir durumdur. Ameliyat
edilmezse barsakların gangren olması delinmesi vb kötü sonuçlara neden olabilir.

Fıtıkların tedavisi nasıl yapılır, fıtık bağı kullanmak uygunmuduır?

Fıtıkların tek tedavi yolu ameliyattır. Boğulmuş fıtıklar acil ameliyat gerektirir. Diğer normal fıtıklar ise
hasta ve hekimin uygun gördüğü bir zamanda ameliyat edilmelidir. Fıtık bağı kullanmanın hastalara
herhangibir yarar sağladığı kanıtlanmamıştır.

Fıtık ameliyatları kapalı mı açık mı yapılır?

Fıtık ameliyatları kapalı (laparoskopik) veya açık (konvansiyonel) her iki yöntemle de yapılabilir.
Tercih hastanın ve cerrahın ortaklaşa vereceği kararla belirlenir.

Fıtık ameliyatında mutlaka yama kullanılırmı, yamaların zararı varmıdır?

Fıtık ameliyatlarında genellikle yama (mesh=greft) denilen yapay materyaller kullanılır. Kullanılan bu
materyaller insan bedenine uyumlu ve bilinen herhangibir zarara yol açmayan sentetik ürünlerdir.
Ancak bazı hastalarda kullanılan bu materyale karşı nadiren reaksiyon gelişebilir, ameliyat bölgesinde
enfeksiyona eğilim artabilir ve bazı durumlarda bu greftin çıkarılması gerekebilir.

Apandisit hastalığı nedir?

Apandisit hastalığı karın içinde ince barsakla kalın barsağın birleşme yerindeki 5-10 cm uzunluktaki
appendix denilen bir organın iltihaplanmasıdır. Tedavi edilmezse tehlikeli sonuçlar doğurabilir.

Apandisit hastalığının belirtileri nelerdir?

Genellikle göbek çevresinde başlayıp bir iki saat içinde karında göbeğin sağ alt tarafında doğru daha
çok hissedilen ağrı, iştahsızlık, bulantı ve bazen de kusma şikayetleri ön plandadır. Dışkılama dürtüsü
olur ama hasta dışkılamaya çıksa bile ya başaramaz ya da başarsa bile aynı dürtü tekrar hissedilir.
Hareketlerle ağrının biraz daha arttığı hissedilebilir. Karındaki ağrı çok şiddetli olmamakla birlikte
hastayı huzursuz eder ve giderek artma eğilimindedir.

Apandisit hastalığının teşhisi nasıl konur ve nasıl tedavi edilir?

Apandisit hastalığının tanısı doktorlar tarafından yapılan dikkatli bir muayene, kan tetkikleri, idrar
tetkiki, karın filmi ve ultrasonografi ile kolayca konulabilir. Apandisitin tek tedavisi ameliyatla
yapılmaktadır. Genel cerrahinin basit ameliyatlarından biridir. Ameliyatla iltihaplı appendix çıkarılır ve
hasta 1-2 gün içinde iyileşir.

Barsak tıkanıklıkları neden olur ve hangi belirtileri vardır?

Barsaklar karın içi yapışıklıklardan, fıtıkların sıkışmasından, tümörlerden veya karın içi enfeksiyonlara
bağlı komplikasyonlardan dolayı tıkanabilir. Barsak tıkanmaları karın ağrısı, karında şişkinlik, bulantı,
kusma, gaz çıkaramama, dışkılayamama gibi belirtilere neden olur. Bu belirtiler geçen her saat
dahada artar ve giderek şiddetlenir. Bazen karındaki şişlik çok ileri düzeyde olur ve hasta sanki
karnındaki şişlikten dolayı karnı patlayacakmış gibi hissedebilir. Barsak tıkanıklığı sonucu ortaya çıkan
bu tabloya ileus denir. Tedavi edilmezse ölümcül sonuçlar doğurabilir.

Barsak tıkanıklığı nasıl tedavi edilir?

Barsak tıkanıklıklarının tedavisi cerrahi olarak yapılır. İleusların büyük bir kısmında ameliyat yapılarak
tıkanıklığın nedeni ortadan kaldırılır. İleri yaş hastalarda gördüğümüz ve paralitik ileus dediğimiz çok
az bir kısmında ise yine cerrahi bölümlerinde takip ve medikal tedavi uygulanarak barsaklar normal
fonksiyonuna döndürülmeye çalışılır.

Hemoroid hastalığının belirtileri nelerdir?

Hemoroid hastalığı genellikle uzun süren kabızlık, aşırı ıkınma, ayakta fazla durma, uzun süre oturarak
çalışma, fiziki olarak ağır işlerde çalışma gibi nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan bir hastalık olup
toplumda genç ve orta yaş populasyonda oldukça yaygındır. Belirtileri anal bölgede şişlik, ağrı ve
zaman zaman kanamadır.

Hemoroid hastalığının tedavisi nasıl yapılır?

Hemoroid hastalığı başlangıçta ilaçlarla ve bazı yaşam tarzı değişiklikleri ile ameliyatsız tedavi edilir.
Ancak ilerlemiş hemoroidal hastalığın tedavisi lazerle, infrared koagülasyonla, band ligasyonu ile,
skleroterapi ile veya cerrahi olarak ameliyatla yapılmaktadır.

Anal fissür hastalığı nedir? Belirtileri nelerdir?

Anal fissür hastalığı kronik kabızlık veya ishal gibi aşırı ıkınmaya neden olan hastalıklar sonucu anal
bölgede meydana gelen bir iki santimetre uzunlukta yüzeyel mukoza yırtılmasıdır. Aşırı ağrı ve hafif
kanamalar şeklinde belirti verir. Dışkılama sırasında ağrıya neden olduğu için hastalar genellikle
dışkılamaya çıkmaktan korkarlar.
Anal fissür hastalığı nasıl tedavi edilir?

Anal fissür hastalığı erken dönemde ve kronikleşmeden tespit edilirse dışkı yumuşatıcı (laksatif)
ilaçlarla ve lokal anestezik pomadlarla kolayca tedavi edilir. Ancak hastalığın tedavisi akut dönemde
yapılmaz ve kronikleşirse diğer tedavi yöntemleri (non operatif yöntemler) ve cerrahi tedavi
(ameliyat) uygulanır.

Perianal fistül hastalığı nedir, belirtileri nelerdir?

Perianal fistül anal bölge çevresinde meydana gelen ve anal bölgedeki enfeksiyonlara bağlı akıntılı,
ağrılı zaman zaman hafif kanamalı seyreden iltihabi bir hastalıktır. Genelde ağrısı az olduğu için
hastalar tarafından tedavisi ihmal edilir ve fistül denilen lezyonların sayısı ve derinliği artarak çevreye
yayılım gösterir. En önemli belirtisi anal bölgede her gün iç çamaşırlarını kirleten cerahatli akıntılardır.

Perianal fistül hastalığı nasıl tedavi edilir?

Perianal fistül hastalığının en yaygın tedavi yöntemi cerrahi girişimle (ameliyat) tedavidir. Skleroterapi
vb non-operatif tedavi yöntemleri kısıtlı sayıda hastada uygulanabilir ve bu yöntemlerde tedavi başarı
oranı düşüktür.

Dışkıda kan olması (rektal kanama) nedenleri nelerdir?

Dışkıda kan olması genellikle hemoroidal hastalık veya anal fissüre bağlı olmakla birlikte en önemli
nedeni rektum ve kolonun kanserleridir. Bu nedenle dışkısında kan görülen hastalar öncelikle
anorektal bölgenin ve kalın barsakların tümörleri yönünden ve diğer hastalıkları (divertiküller
anjiodisplaziler vb) yönünden araştırılmalıdır.

Safra kesesi taşı hastalığının belirtileri nelerdir?

Safra kesesi taşları dispeptik yakınmalar dediğimiz genellikle sırta veya omzuna doğru yansıyan hafif
karın ağrıları, karında şişkinlik hissi, zaman zaman bulantı ve kusma gibi yakınmalara neden olurlar.
Ancak bazı akut enfeksiyona yola açan safra kesesi taşlarında şikayetler çok daha şiddetli olur ve
dayanılamayacak derecede karın ağrıları ve kusmalarla seyredebilir.

Safra kesesi taşları sarılık yaparmı?

Bazı durumlarda safra kesesi taşları safra yolunu tıkayarak sarılık yapabilir. Bu gibi durumlarda
sarılıkla birlikte, idrar renginde koyulaşma, gaita renginde açılma gibi daha ciddi belirtiler görülebilir.
Pankreasta enfeksiyon ve diğer komplikasyonlar ortaya çıkabilir.
Tesadüfen saptanan ve hiçbir şikayete neden olmayan safra kesesi taşları tehlike yaratırmı?

Safra kesesi taşları bazen hiç belirti vermeden tesadüfen de saptanabilir. Belirti vermeyen bu
durumdaki tabloya sessiz safra kesesi taşları denir. Bu hastaların bir kısmı ameliyat edilmeyip takip
edilmekle birlikte risk değerlendirmesi yapıldıktan sonra özellikle genç yaş grubundaki sessiz safra
kesesi taşlarında cerrahi tedavi endikasyonu konulmaktadır.

Safra kesesi taşlarında ameliyat nasıl yapılmaktadır?

Günümüzde safra kesesi taşlarının tedavisi genellikle laparoskopik kolesistektomi denilen kapalı
ameliyat yöntem i ile yapılmaktadır. Bu ameliyatta karın bölgesinden yapılan 3 veya 4 adet herbiri 1
cm den küçük cilt kesilerinden karın içine sokulan aletler yardımıyla safra kesesi ve taşlar çıkarılmakta
olup işlem 15-30 dakika sürmektedir. Hastalar genellikle ertesi gün taburcu edilmekte ve birkaç gün
içinde normal yaşamlarına dönebilmektedir.

You might also like