İAÜ, Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Kontrol sistemleri Vücudun işlevleri başlıca iki sistem tarafından kontrol edilir: 1. Sinir sistemi 2. Hormonal ya da Endokrin sistem Vücut işlevlerinin kimyasal haberciler ile düzenlenmesi 1. Nörotransmiterler: 2. Endokrin hormonlar: 3. Nöroendokrin hormonlar: 4. Parakrinler: 5. Otokrinler: 6. Sitokinler: Vücut işlevlerinin kimyasal haberciler ile düzenlenmesi 1. Nörotransmiterler: Sinirlerin akson sonlanmalarından sinaptik aralığa serbeslenir. 2. Endokrin hormonlar: Bezler ya da özelleşmiş hücreler tarafından kana serbestlenir. 3. Nöroendokrin hormonlar: Nöronlar tarafından kana salgılanır. 4. Parakrinler: Hücreler tarafından hücre dışı sıvıya salgılanır ve farklı tipte hücreleri hedef alır. 5. Otokrinler: Hücre dışı sıvıya salgılanır ve kendisini salgılayan hücrenin işlevini etkiler. 6. Sitokinler: Hücre dışı sıvıya salgılanırlar ve diğer gruplardaki gibi etki edebilirler, (Yardımcı hücreler tarafından salgınan ve immün sistemin diğer hücrelerini etkileyen lenfokinler gibi) Hormonların yapısı Hormon: Bir veya bir grup hücre tarafından, vücudun iç sıvılarına salgılanan ve vücudun diğer hücreleri üzerinde fizyolojik kontrol etkisi gösteren bir kimyasal maddedir. Hormonal sistem(Endokrin sistem) Endokrin sistem, endokrin bez diye adlandırılan ve hormon salgılayan bezlerin tamamından oluşur. Esas olarak, ➢ Hücrelerdeki kimyasal reaksiyonların hızları, ➢ Maddelerin hücre zarlarından taşınması ➢ Büyüme ➢ Salgıla(t)ma ➢ Hücre metabolizmasının diğer bazı konularını düzenler. Endokrin sistem bir kontrol ve düzenleme sistemidir. Vücuttaki 3 ana fonksiyon ile yakın ilişkilidir. 1. Metabolizmanın düzenlenmesi: Vücut sıvılarındaki kimyasal maddelerin konsantrasyonunun, protein, lipid ve karbonhidrat metabolizmasının düzenlenmesi, 2. Vücudu dışarıya karşı savunmak: Sinir sistemi ile birlikte vücudun streslere karşı koymasına yardım etmek, 3. Büyüme ve gelişmenin düzenlenmesi: Seksüel gelişim ve üremeyi de içine alan büyüme ve gelişmenin düzenlenmesi. Hormon salgılayan organlar ➢ Hipofiz bezi- ➢ Diğerleri Hipotalamus ⚫ Böbrekler ➢ Tiroid bezi ⚫ Pineal bez ➢ Paratiroid bezi ⚫ Timus bezi ➢ Böbrek üstü bezleri ⚫ Kalp ➢ Pankreas ⚫ Sindirim kanalı ➢ Gonadlar-cinsiyet bezleri Hedef hücre-organ Dolaşıma salgılanan bir hormon, vücudun bütün bölgelerine gidebilir. Ancak bazı hormonlar etkilerini sadece belirli hücrelerde ve dokularda gösterir. Bu hücrelere ve organlara hedef hücre veya organ denir. Hormonların etkisi Kısa süreli: Bazı hormonal etkiler saniyeler içinde oluşur. Ancak aynı şekilde etkileri çabuk geçer. (Noradrenalin ve adrenalin gibi) Uzun süreli: Bazılarının etkileri ise uzun zamanda oluşur ama etkileri de haftalar veya aylarca sürebilir. (Tiroksin ve büyüme hormonu gibi) Hormonların Etki Tarzları
Parakrin etki; bazı durumlarda hormonlar,
salgılandıkları yerlere bitişik komşu hücreler üzerine etki gösterecek şekilde lokal bir etki gösterirler.
Otokrin etki; Bazı durumlarda hormon, kendisini
üreten hücre sekretör etkisini modifiye etmek için lokal bir etki gösterir. Örneğin 17β-östradiol’ün normal endokrin fonksiyonuna ek olarak ayrıca kendini salgılayan foliküler granüloza hücrelerinin aktivitesini modifiye etmesi. Hormonların taşınması Suda çözünen hormonlar (peptitler ve katekolaminler) plazmada çözünür ve yapım yerinden hedef dokulara kadar bu şekilde taşınırlar. Dokuda difüzyonla kapillerlerden interstisyel sıvıya geçer, oradan da hedef hücrelere ulaşırlar. Steroid ve tiroid hormonlar ise, kanda esas olarak plazma proteinlerine bağlanarak taşınır. Bu hormonların genellikle %10’dan daha az bir kısmı plazmada serbest olarak bulunur. Ancak, proteine bağlı oldukları sürece kapillerden kolayca difüze olamaz. Bu nedenle proteinden ayrılmadığı sürece aktif değildir. Hormonların kanda Taşınma Şekilleri Plazmada taşıyıcı proteinlere bağlı olarak taşınan hormonlar, serbest halde taşınanlara göre dolaşımdan çok daha yavaş temizlenirler.
Bu durum bağlı halde taşınan proteinlerin yarı ömrünün
çok daha uzun olduğu anlamına gelir.
Steroid ve tiroid hormonların peptid hormonlara göre etki
sürelerinin daha uzun olmasının nedeni, bu hormonların bağlı halde taşınmasıdır.
Ayrıca hormonların plazmada bağlı halde taşınması,
hormonun dokulara nispeten sabit bir hızda ulaştırılmasını ve düzgün bir endokrin yanıt oluşmasını sağlar. Hormon reseptörleri Hormonlar etkilerini belli reseptörleri aracılığıyla gösterir. Bu reseptörler hücre membranı yüzeyinde sitoplazmada çekirdeğin içinde bulunabilir. Hormonların sınıflandırılması:
Hormonlar genel olarak üç ana gruba ayrılır:
1. Proteinler ve polipeptitler: Ön ve arka hipofiz bezinden, pankreastan, paratiroid bezinden salgılanan hormonlar. 2. Steroidler: Adrenal korteks, overler, testisler ve plasentadan salgılanan hormonlar 3. Tirozin aminoasidi türevleri: Tiroid bezinden ve adrenal medulladan salgılanan hormonlar. Peptid hormonlarının sentezi ve salgılanması Peptid ve protein yapısındaki hormonların sentezi ve salgılanması
Bu hormonlar 3 ila 200 arası çeşitli sayıda aminoasitten
meydana gelir. 100’den az olana peptit, 100’den fazla olanlara da protein denir. Bu hormonlar, endokrin hücrelerde inaktif olarak sentezlenir (preproprotein). Sonra granüllü endoplazmik retikulumda parçalanır (proprotein). Bu hormon öncülleri salgı veziküllerinde depolanmak üzere golgi aygıtına taşınır. Veziküllerdeki enzimlerle parçalanarak hormon haline gelir. Hücre bir uyarı ile depolarize olursa iki yoldan hormon salgılanır. 1- Hücre içi Ca artışı. 2- cAMP artışı ile protein kinazların aktivasyonu Enzim bağlantılı reseptör, leptin reseptörü Leptin, reseptörün hücre dışındaki parçasına bağlanır ve hücre içinde reseptörle bağlantıda olan janus kinaz2 (JAK2)’nın fosforilasyonunu ve aktivasyonunu sağlar. Bu da sinyal dönüştürücü ve transkripsiyon aktivatörü proteinlerin (STAT) fosforilasyonuna neden olur. Daha sonra bu proteinler hedef genleri etkinleştirir ve protein yapımı gerçekleşir. Reseptörü sitoplazmada olan lipofilik bir hormonun etki mekanizması Steroid hormonlar Steroid hormonların kimyasal yapısı kolesterole benzer ve çoğunlukla kolesterolden sentezlenirler. Lipitte çözünürler. Steroid sentezleyen endokrin hücreler, genellikle çok az hormon depolar. Genel olarak, bir uyaranı takiben, sitoplazma vakuollerinde depolanan kolesterol esteri, steroid sentezi için hızla mobilize olur. Steroidler, lipidlerde yüksek oranda çözünürler. Bu nedenle, yapılır yapılmaz kolayca hücre zarından difüzyonla interstisyel sıvıya oradan da kana karışırlar. Steroid hormonların etki mekanizması Amin hormonlar Amin hormonlar tirozinden türetilirler. Tirozinden kaynaklanan iki grup hormonun, tiroid ve adrenal medulla hormonlarının her ikisi de, salgı hücrelerinin sitoplazmasındaki enzimlerin etkisi ile oluşur. Tiroid hormonları tiroid bezinde yapılır, depolanır ve aynı bezdeki büyük foliküllerde depolanan tiroglobülin proteininin makromolekülüne katılır. Aminlerin tiroglobulinden ayrılması ve serbest hormonların kana geçmesi ile hormon salgısı gerçekleşmiş olur. Kana geçtikten sonra büyük kısmı plazma proteinleri ile özellikle tiroksin bağlayan globülin ile bağlanır. Bu proteinler, hormonları hedef dokularda yavaş bir şekilde serbestleştirirler. Hormon etki mekanizmaları Suda eriyen hormonlar (amino asit ve protein yapılı hormonlar) hücresel olayları membrana yerleşmiş reseptörleri aracılığıyla düzenlerler. Bu mekanizmaya göre hormon (1. haberci) hücre yüzeyindeki reseptörüne bağlanınca siklik AMP(cAMP)(ikinci haberci) oluşur. İkinci haberci olan cAMP hücre içine diffüze olarak hücrenin farklı fonksiyonlarının gerçekleştirilmesini sağlar. G proteini ile eşleşen bir reseptörün aktivasyon mekanizması Hormonların hücre işlevinde cAMP’nin rolü Etki şekline göre hormonlar iki grupta toplanabilir: Lokal hormonlar: Özgün organ ya da dokulara etki ederler. Örnek: Kolesistokinin Genel hormonlar: Bunların çoğu özel endokrin bezler tarafından salgılanır. Yaygın etki alanı vardır. Örnek: Epinefrin, norepinefrin Hormonların kandaki düzeyleri ve salgılanma hızları Hormonların kandaki düzeyleri, 1 ml kanda 1 pikogram (1 gramın milyonda birinin milyonda biri) ile birkaç mikrogram (1 gramın milyonda birkaçı) arasında değişebilir. Salgılanma hızları da genellikle günde mikrogram ya da miligram olacak şekilde son derece düşüktür. Bu kadar düşük miktarda olan hormonlar, hedef organlarda ya da hücrelerdeki özelleşmiş mekanizmalar sayesinde kuvvetli bir etki gösterirler. Hormon salgısının kontrolü Negatif feedback: Hormonal sekresyonlar genellikle negatif feedback sistemler ile normal seviyede tutulur. Uyaran, hormonun serbestleşmesine yol açtıktan sonra, hormonun etkisine bağlı olarak ortaya çıkan durum veya ürünler onun daha fazla salgılanmasına engel olur. Pozitif feedback: Bazı ender koşullarda, hormonun biyolojik etkisi hormon salgısını daha da arttırır. Örn: Ovülasyon öncesi östrojen LH salgısını uyarır. LH daha fazla östrojen salgılanmasına neden olur. Daha fazla östrojen daha fazla LH salgılanmasına neden olur. Belirli bir seviyeye eriştikten sonra tipik negatif feedback mekanizma devreye girer. Non-steroid hormonların etki mekanizması