Professional Documents
Culture Documents
SENDROMLARI
Prof.Dr.Reyhan Bayrak
İstanbul Aydın Üniversitesi
Tıp Fakültesi Patoloji AD
• İmmün yetmezlikler, immün sistemin
gelişmesini etkileyen genetik defektler
(Primer İY send) veya immün sistemi
etkileyen hastalıklara sekonder olarak
gelişebilir (sekonder İY send).
• Normal popülasyonda nadir
olan mikroorganizmaların
tekrarlayan enfeksiyonlarında,
immün yetmezlik düşünülmelidir.
2
Primer İmmün Yetmezlikler
3
Mature-naive B cell
Activated B cell 4
Bruton’un X’e Bağlı Agammaglobulinemisi
• B-hücre prekürsörlerinin matür B hücrelerine dönüşüm
yetmezliği ile karakterizedir.
• Ki de normal B hücre matürasyonu sırasında önce Ig
ağır zincir genleri daha sonra hafif zincir genleri
düzenlenir.
• B hücre matürasyonu ağır zincir genlerinin
düzenlenmesinden sonra durur.
• Kısa zincirler sentez edilemediği için hücre
membranında IgM ve IgD bulunmaz
• Stoplazmada ağır zincirler bulunabilir
• Bruton tirozin kinaz geninde mutasyona bağlıdır.
5
6
• X’e bağlı geçen hastalık, erkeklere sınırlıdır.
• İnfantın maternal immünoglobulinlerinin
tükendiği 6. aydan itibaren tekrarlayan ciddi
enfeksiyonlar başlar.
• Vakaların çoğunda solunum yolunun tekrarlayan
bakteriyel enfeksiyonları görülür. Etkili
organizma hemen daima H.influenza,
S.pnömonia veya S. aureustur. Ab aracılı
opsonizasyon bozulmuştur.
• İntrasellüler viral fungal ve protozoal
enfeksiyonlar T hücre aracılı immunite ile
kontrol edilir
7
• Kİ de CD19 eksprese eden ancak yüzey Ig
taşımayan preB lenfositler normal sayıdadır
• Dolaşımda B hücreleri yoktur veya belirgin
şekilde azalmıştır.
• Lenf nodülü, Peyer plağı, apendiks, tonsil
ve dalakta germinal merkez
gelişmemiştir veya rudimanterdir.
• Tüm vücutta plazma hücreleri yoktur,
serum immünoglobulinleri yoktur
(agammoglobulinemi)
• T hücreli reaksiyonlar normaldir.
8
Common Variable Immunodeficiency
(CVID)
• Genellikle bütün antikor sınıflarını, fakat bazen
sadece IgG’yi etkileyen hipogammaglobulinemi
• Hastaların çoğunda kan ve lenfoid dokuda
normal veya normale yakın sayıda B lenfosit
vardır, fakat B hücreleri plazma hücrelerine
dönüşemez.
• Hastalarda tipik olarak tekrarlayan sinopulmoner
pyojenik infeksiyonlar vardır.
• Her iki cinsi tutar ve semptomlar geç çocukluk ve
adolesan dönemde ortaya çıkar.
9
Activated
10
• T hücre aracılı B lenfosit aktivasyonu
veya intrensek B hücre defekti
• Histolojik olarak lenfoid dokuların (lenf
nodülü, dalak, Peyer plağı) B-hücre
bölgeleri hiperplastiktir.
• Antijene cevap olarak B hücreleri prolifere
olur, fakat antikor sentezi yapamadığından
IgG aracılı normal feedback inhibisyon
olmaz.
11
İzole IgA Yetmezliği
• Serum ve sekretuar IgA düzeyleri ileri derecede
düşüktür.
• Hastaların çoğu asemptomatiktir.
• IgA eksternal sekresyonların major
immünoglobulini olduğundan, mukozal savunma
zayıflar ve respiratuar, gastrointestinal ve
ürogenital enfeksiyonlar gelişir.
12
• Naive (uyarılmamış) B hücrelerinin IgA
üreten hücrelere dönüşümü bozulmuştur
13
Activated
14
Hiper-IgM Sendromu
• Hiper-IgM sendromunda hastalar IgM üretir ,
fakat IgG, IgA ve IgE antikor yapım yeteneği
bozuktur.
• B ve T hücreleri normal sayıdadır.
• Naive B hücreleri Ag için membran reseptörü
olan IgM ve IgD eksprese eder.
• Ag uyarı sonucu öcelikle IgM sırasıyla IgG, IgA
ve IgE sentez edilir.
15
• Protein Ag karşı IgM sonrası Ab üretimi B lenf
yüzeyindeki CD40 ile CD4+ T lenf yüzeyindeki
CD40 ligand etkileşimini gerektirir.
• CD40 veya CD40 ligand mutasyonlarında IgM
üretimi devam eder (T hücre yardımına ihtiyaç
duymaz)
• CD40/CD40 ligand etkileşimi makrofaj ve
sitotoksik T hücre aktivasyonu için de gerekli
olduğundan hücresel immunite de bozulur
16
17
• IgM antikorların çoğu kan elemanları ile
reaksiyona girer ve otoimmün hemolitik
anemi, trombositopeni ve nötropeni yapar.
• Klinik olarak, opsonizasyon yapan IgG
düzeyi düşük olduğundan, tekrarlayan
pyojenik infeksiyon sıktır. Ayrıca hücresel
immünite defektinden dolayı, intrasellüler
Pneumocystis carinii pnömonisi de gelişir.
18
Timik Hipoplazi (DiGeorge Sendromu)
20
Şiddetli Kombine İmmün Yetmezlik
(SCID)
• Sellüler ve hümöral cevabın beraberce
bozulduğu primer immün yetmezlik
sendromudur.
• Hastalar Kandida albikans, Pnömosistis carinii,
Psödomonas, CMV, varisella ve diğer bakteriler
gibi çok değişik patojenin tekrarlayan ciddi
infeksiyonuna duyarlıdır .
• Kemik iliği nakli olmayan hastalar hayatın ilk
senesi içinde ölür.
21
• Ortak klinik bulgulara rağmen, değişik geçiş
şekilleri vardır ve bazılarında genetik defekt
bilinmemektedir.
• Bazı SCID vakaları otozomal resesif geçer. En
sık otozomal resesif SCID şekli adenosine
deaminase enzimi (ADA) eksikliğidir.
• ADA yetmezliği lenfositler için toksik olan
deoksiadenozin ve türevlerinin birikimine yol
açar.
22
• X’e bağımlı formda sitokin reseptörü ortak
zinciri subünitinde mutasyon
• Özellikle IL7 reseptöründeki defekt timik T
hücre matürasyonunu bozar.
• MHC-II moleküllerinin ekspresyonunu
bozan mutasyonlarda CD4+ T hücre
gelişimini ve dolaylı olarak B hücre fonk
bozulur. Kombine İY gelişir.
23
• Timus küçük ve lenfoid hücrelerden
yoksundur.
• Lenf nodülleri ve lenfoid dokular
hipoplastiktir
• T hücre alanları boşalmıştır.
25
Trombositopeni ve Ekzemalı İmmün Yetmezlik
26
• Polisakkarid Ag lere karşı Ab üretmezler, protein
Ag lere yanıt zayıftır
• Serumda IgM seviyesi düşüktür, fakat IgG
seviyesi genellikle normaldir.
• Paradoksal olarak, IgA ve IgE seviyeleri sıklıkla
yükselmiştir.
• Hastalar malign lenfoma ve otoimmün hastalık
gelişimine meyillidir.
• X kromozomunda WASP kodlayan gen
(membran reseptörü-hücre iskeleti)
27
Ataksi Telenjiektazi
30
Impaired bacteriolysis due to failure of phagolysosome formation
Sekonder İmmün Yetmezlikler
• Enfeksiyonlar, malnütrisyon, yaşlanma,
splenektomi, malign tümörler için uygulanan
radyasyon ve kemoterapi, otoimmün
hastalıkların
tedavisinde kullanılan immunsupresif ilaçların
komplikasyonu olarak gelişebilir.
• İnfeksiyonlara bağlı oluşan immün
yetmezliklerin en önemli örneği AIDS’tir.
33
Akkiz İmmün Yetmezlik Sendromu
(AIDS)
34
AIDS - Epidemiyoloji
• ABD’deki epidemiyolojik çalışmalar, risk altında beş
erişkin grup belirlemiştir:
1. Homoseksüel veya biseksüel erkekler - % 50
2. İ.v. ilaç kullanıcıları - % 20
3. Hemofilikler - % 0.5
4. Hemofili dışında kan ve kan ürünü alıcıları - % 1
5. Diğer yüksek risk grubu üyeleri ile heteroseksüel
temas grubu - % 10 (2005’te yeni vakaların yaklaşık
%30’u bu gruptadır)
• Hastaların yaklaşık % 5’inde geçiş yolu
belirlenememiştir.
35
AIDS - Epidemiyoloji
• Virus veya virusla infekte hücre içeren kan
veya vücut sıvıları HIV geçişinde önemlidir. Bu
nedenle HIV üç yolla geçer:
1. Seksüel temas
2. Parenteral inokülasyon
3. İnfekte anneden yeni doğana geçiş.
36
AIDS - Epidemiyoloji
• Parenteral geçiş üç grup kişide olmaktadır:
– IV ilaç kullanıcıları en büyük grubu oluşturur
– Faktör VIII konsantresi alan hemofilikler
– Kan transfüzyonu alıcıları
• Geçiş HIV içeren kanla kontamine iğne, şırınga
ve diğer eşyanın ortak kullanımı ile olur.
37
AIDS - Epidemiyoloji
• Anne-bebek geçişi, pediatrik AIDS vakalarında
major sebeptir. İnfekte anne bebeğe üç yolla
infeksiyon taşır:
1. İnutero transplasental geçiş,
2. Doğum sırasında infekte kanaldan geçiş
3. Doğumdan sonra sütle geçiş.
38
AIDS - Epidemiyoloji
• Çalışmalar HIV infeksiyonunun ev, iş ve okul
hayatında kişisel temaslarla geçmediğini
gösterdi.
• İnsekt ısırığı ile geçmesi hemen hemen
imkansızdır.
• Sağlık çalışanlarında HIV infeksiyonu geçişi riski
çok düşüktür, ancak her zaman vardır.
39
AIDS-Etyoloji
• HIV, lentivirus ailesinden bir retrovirustur.
• Genetik olarak farklı, fakat ilişkili iki şekli vardır:
HIV-1 ve HIV-2.
• HIV virionu küre şeklinde ve ortada elektron
dens, koni biçimli merkez, çevrede konakçı
hücre membranından oluşan lipid kılıfla
çevrilidir.
40
41
HIV Patogenezi
• HIV pek çok dokuyu infekte ettiği
halde, HIV infeksiyonunun iki major
hedefi vardır:
–İmmün sistem
–Santral sinir sistemi
42
HIV Patogenezi
• Özellikle hücresel immünitedeki derin
immünosupresyon, AIDS’in temel bulgusudur.
• CD4+ T hücrelerinde ciddi kayıp ve yaşayan
helper T hücrelerinin fonksiyonunda bozulma
görülür.
• CD4 molekülü HIV için yüksek affiniteli reseptör
etkisindedir ve virusun CD4 molekülü içeren
CD4+ T hücresi, monosit/makrofaj, dendritik
hücre ve beyin mikrogliasına tropizmini açıklar.
43
HIV-Hayat Siklusu
• CD4+ T lenfosit, makrofaj ve dendritik
hücrelerin infeksiyonu
• Konak hücre genomuna provirus
integrasyonu
• Viral replikasyon aktivasyonu
• Enfeksiyöz virusun yapım ve salımını
44
HIV-Hayat Siklusu
• Bir defa internalize olduktan sonra virus RNA
sından reverse transkriptaz ile cDNA (proviral
DNA) oluşur.
• Bölünen T hücresinde cDNA sirküler halde
nukleusa girer ve sonra konakçı genomu ile
integre olur.
• Bu integrasyondan sonra provirus aylar-yıllarca
kromozoma kilitli kalır ve böylece infeksiyon
latent hal alır.
• Hücrenin sitokinler ile uyarımı, entegre proviral
DNA nın transkripsiyonu, viral RNA ve
proteinlerin sentezi ve matür virionların hücre
yüzeyinde tomurcuklanması ve salınımı ile
sonuçlanır. 42
46
T-Hücre İmmün yetmezliğinin
Mekanizması
47
48
Non T-Hücrelerin HIV İnfeksiyonu
• Monosit/Makrofajların HIV infeksiyonunun üç
önemli özelliği vardır.
– Konak savunmasından büyük oranda korunan
monosit/makrofajlar gerçek bir virus fabrikası ve
rezervuarı gibi çalışır
– Makrofajlar HIV’ i, beyin dahil, vücudun değişik
bölgelerine götüren güvenli bir taşıt görevi üstlenir.
– HIV infeksiyonunun geç döneminde, CD4+ T-hücre
sayısı önemli ölçüde azaldığı zaman bile, viral
replikasyonun devam ettiği önemli bölgelerden biridir.
49
Non T-Hücrelerin HIV İnfeksiyonu
• HIV ile enfekte makrofajların çoğu T
lenfositlerine benzer şekilde periferik kanda değil
dokularda bulunur.
• Doku makrofajı aksine, HIV ile infekte dolaşan
monosit sayısı azdır.
• Enfekte olmayan monositlerde de fonksiyonel
defektler gösterilmiştir.
• Bu defektler bozulan mikrobisidal aktivite, azalan
kemotaksi, azalan IL-1 salımı ve en önemlisi T
hücrelerine antijen sunumu kapasitesinde
azalmadır. 50
Non T-Hücrelerin HIV İnfeksiyonu
• Makrofajlara ek olarak, iki tip dendritik hücrenin
(mukozal ve folliküler) HIV infeksiyonunun
başlama ve devamında önemli hedef olduğu
gösterilmiştir.
• T hücre yardımının yokluğu nedeniyle AIDS
hastalarında derin B-hücre fonksiyon anomalileri
de olmaktadır.
• Paradoksal olarak poliklonal B hücre
proliferasyonu ob (CMV/EBV, gp41, makrofaj
kaynaklı IL6)
51
52
SSS Tutulumu Patogenezi
• Santral sinir sistemindeki makrofaj ve mikroglia,
monosit/makrofaj ailesinin üyeleridir ve HIV ile
infekte olan esas hücredir.
• HIV’ın beyine infekte monositlerle taşındığına
inanılır.
• Çalışmacıların çoğu nörolojik defisitin viral
ürünler ve infekte mikrogliada yapılan solübl
faktörlere bağlı olduğuna inanır.
53
Fırsatçı enfeksiyonlar
• Kandida: en sık fungal enf., oral kavite ve
özofagus
• Kriptokok : menenjit
• Toxoplasma, ansefalit
• M.tuberculosis erken, M.avium
intrasellülare terminal evre
• P.carinii
• CMV,HSV,JC virus
54
Pnömosistis carinii
55
CMV
56
Kriptokokküs neoformans
57
58
Tümörler
• Onkojenik DNA virusları
60
• Hastaların tümünde HHV-8 +
• İğsi mezenkimal hücrelerde latent enf
oluşturur.
• HIV+ hastalarda immunsupresyon
nedeniyle yaygın iğsi hücre enfeksiyonu
gelişir ve/veya HIV ile enfekte hücrelerden
salgılanan sitokinler iğsi hücre
proliferasyonuna yol açar.
61
62
63
B hücreli lenfomalar
• Sistemik
• Primer CNS
• Primer effüzyon
• Poliklonal B hücre proliferasyonu, eklenen tumor
supresör gen ve protoonkogen mutasyonları
sonucu monoklonalite kazanır.
• EBV poliklonal B hücre aktivatörü; sistemik
ve CNS lenfomalarında +
• Primer effüzyon lenfomada HHV-8+
64
AIDS-Morfoloji
• Dokulardaki anatomik değişiklikler, beyin
lezyonları hariç, spesifik ve diagnostik değildir.
• Genel olarak AIDS patolojik bulguları yaygın
oportunistik infeksiyon ve tümörlerdir.
• AIDS’li hastada santral sinir sistemi tutulumu
sıktır. Otopside %90 nörolojik tutulum vardır.
Nöropatolojik değişiklik olarak self-limited
meningoensefalit, aseptik menenjit, vakuoler
myopati ve progressif ensefalopati görülür.
Mikroglial nodüller ve multinükleer dev hücreler
65
• Erken evrede lenf nodüllerinde belirgin folliküler
hiperplazi, meduller ve kapsül dışı lokalizasyon,
mantle zonda incelme, sinuzoidlerde monositoid
B hücre proliferasyonu
• İleri evrede follikülerde gerileme, hyalinizasyon,
folliküler dendritik hücre ağında bozulma, T
hücre alanlarında timusta hücre azalması
67
68