You are on page 1of 7

ERDEM UYGAN Araştırma

Süleymaniye Vakfı İlmi Araştırmacısı


euygan@kitapvehikmet.com

HIRSIZLIĞIN CEZASI VE
KESME FİİLİ
“Erkek hırsız ile kadın hırsızın ellerini kesin ki kazandıklarına karşılık bir
ceza, Allah tarafından bir caydırma olsun. Üstün olan ve doğru kararlar
veren Allah’tır.” (Mâide 5/38)
Mâide Suresi’nin 38. ayetinde nitelikli hırsızlık suçundan Allah’tır.” (Mâide 5/38)
(serika) hüküm giymiş kişiler (sârik) için el kesme ce-
Kur’an’da qata’a kök harflerine sahip kelimeler
zası emredilmektedir. Allah’ın bu emrine teslim olmakta toplam 36 kez geçmektedir. Bu kullanımların 7 ta-
direnen kişiler tarafından ayette geçen ve “kesmek” an- nesi dışındakiler çeşitli formlarda fiil olarak karşımı-
lamına gelen kata’a fiili ile ilgili bir çok spekülasyon- za çıkmaktadır. Fiile sözlükler “ister cisim, ister ta-
lar yapılmakta ve ayet tahrif edilmeye çalışılmaktadır. savvur olsun bir şeyi aralarında bir aralık ya da yarık
Oysa kelimenin Kur’an’daki kullanımları hiçbir şekilde oluşacak şekilde ayırmak, kesmek”1 anlamını ver-
böyle bir tahrife izin vermemektedir. Bu makale, Mâide mektedirler. Hatta Lisan’ul-Arab’ın maddesinin
38. ayette geçen her bir kavramın Kur’an’da nasıl kulla- ilk cümlesi şöyledir:
nıldığını incelediğimiz e-kitap çalışmamızın sadece “
ٍ ‫الجر ِم ِمن‬ ِ
- kesmek” kelimesiyle ilgili olan bölümüdür. Konunun .‫بعض َف ْص ًل‬ ْ ْ ِ ‫ إِبان ُة َب ْعض أَجزاء‬:‫ ال َق ْط ُع‬:‫قطع‬
tüm detayları hakkında bilgi edinmek isteyenler sözünü “Bir cismin bazı parçalarını diğerlerinden ayırarak
ettiğimiz bu çalışmamıza şu linkten ulaşabilirler: bölmek.”2

http://erdemuygan.com/2019/04/kuranda-hirsiz- Kelime, incelediğimiz ayette sülâsî mücerred (üç


lik-sucu-seriqa-ve-cezasi/ harfli yalın) formda, iktaû şeklinde üçüncü ço-
ğul şahsa emir olarak geçmekte ve “kesin!” anlamı-
na gelmektedir. Bu fiil üzerinden ortaya atılan ger-
Kata'a Fiili ve Kur’an’daki çek dışı iddialar şu şekilde sıralanabilir:

Kullanımları - “Ayette kesmek anlamında geçen qata’a fiili


Kur’an’da bu ayet dışında 18 yerde geçer. Bun-
Mâide Suresinin 38. ayeti ve meali şöyledir:
lardan 16’sında kesinlikle fiziksel bir kesmeden

ۗ‫السارِ َق ُة َفا ْق َط ُعوا أَ ْي ِد َي ُه َما َج َز ًاء ب َِما َك َسبا َن َك ًال ِّم َن ال َّل ِـه‬
َّ ‫السارِ ُق َو‬َّ ‫َو‬
bahsedilmemektedir. Diğer ikisinde de fiziksel
َ kesme de olabilir, mecaz da olabilir. O halde ayet-
‫َوال َّل ُـه َعزِ ٌيز َح ِكيم‬
ٌ te bu kelimenin kullanılması fiziksel bir el kesme-
“Erkek hırsız ile kadın hırsızın ellerini kesin ki ka- nin değil, gücü kesmenin kastedildiğini gösterir.”
zandıklarına karşılık bir ceza, Allah tarafından bir 1 Ragıp el-İsfahânî, Müfredatü Elfâzi’l Kur’ân, Tahkîki Safvân Adnan Dâvûdî, Dimaşk-Beyrut, 1992,
maddesi.
caydırma olsun. Üstün olan ve doğru kararlar veren 2 İbn, Manzûr, Lisân’ul Arab maddesi

58
- “Kur’an’da fiziksel kesme anlamında kata’a Kur’an’dan öğrenmek mümkündür. Rabbimiz “birleş-
fiili değil, aynı fiilin tef’îl bâbı olan katta’a fii- tirme”nin zıt anlamlısı olarak bu kelimeyi kullanmıştır:
li kullanılmıştır. Yusuf 31 ve Araf 24. ayetlerde el
kesmeden bahsedilirken de böyledir. Oysa Mâide َ َ ‫ون َع ْه َد ال َّل ِـه ِمن َب ْع ِد ِمي َث ِاق ِه َو َي ْق َط ُع‬
‫ون َما أَ َمر ال َّل ُـه ب ِِه أَن‬ َ ‫ين َين ُق ُض‬ ِ
َ ‫ا َّلذ‬
‫ون‬ ِ ‫ون ِفي ْالَر ِض أُو َلـ ِئ َك هم ا ْل َخ‬
َ ‫اس ُر‬ َ ‫وص َل َويُ ْف ِس ُد‬َ ُ‫ي‬
38’de kata’a yani sülâsi mücerred formu kulla-
ُ ُ ٰ ْ
nılmıştır. O halde ayette gerçek anlamda eli kes-
“Fâsıklar, Allah’a verdikleri sözün kesinleşmesin-
mek kastediliyor olamaz.”
den sonra cayan, Allah’ın birleştirilmesini emrettiği
- “Aynı fiilin kullanıldığı Yusuf Suresi 31. ayette ellerini bağı kesen ve tabii düzeni bozanlardır. Zarar eden-
kesen kadınlar ellerini kesip koparmamakta, sade- ler işte onlardır.” (Bakara 2/27)
ce bıçakla yaralamaktadırlar. Dolayısıyla bu ayette
Ayette geçen ifadesi “Al-
de eli kesip koparmaktan bahsediliyor olamaz.”
lah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler” anla-
Bu iddialara yanıt verebilmemiz için fiilin Kur’an’daki mına gelmektedir.3 Görüldüğü gibi ayette kesme fiili
kullanımlarını başlıklar halinde incelemeye tâbî tut- “birleştirmeyi bozma” olarak kullanılmakta böylece
mamız yeterli olacaktır: bu fiille kesilen şeyin koptuğunun anlaşılması gerek-
tiği ortaya çıkmaktadır. Kökünden ayıracak şekilde
ağacı kesmek için de bu kelime kullanılmıştır:
Sülâsî Mücerred ( Kata’a) ِ ‫ما َق َطعتم ِمن ِلّ َين ٍة أَو َتر ْكتموها َق ِائم ًة ع َلى أُص‬
‫ول َها َف ِب ِإ ْذ ِن ال َّل ِـه َو ِلي ْخزِ َي‬ ُ ٰ َ َ َ ُُ َ ْ ّ ُْ َ
Kullanımları ُ
‫ين‬ ِ ِ
َ ‫ا ْل َفاسق‬
Fiilin sülâsî mücerred (üç harfli yalın) formu kata’a
şeklindedir. Fiilin sözlüklere geçmiş olan anlamını 3 Benzer bir kullanım için bkz: Ra’d 13/25

59
Araştırma
ERDEM UYGAN

“Onlara ait bir hurma ağacını kesmeniz veya kökleri ‫ين‬ ِ ِ


َ ‫ثُ َّم َل َق َط ْع َنا م ْن ُه ا ْل َوت‬
üzerinde dikili bırakmanız, Allah’ın onayı ile olmuştur.
Bu, yoldan çıkanları cezalandırmak içindir.” (Haşr 59/5) “Sonra şah damarını koparırdık.” (Hâkka 69/46)

Burada da kata’a fiili ile ifade edilen ağaç kes- Fiilin mecaz kullanımlarından biri olan aşağıdaki
menin, bildiğimiz şekilde fizikî olarak ağacı kökün- ayette de “doğru uygulamayı kesip yanlışa yönelme”
den ayırmak anlamında olduğu ayetin devamındaki anlamı görülmektedir:

َ ‫أَ ِئ َّن ُك ْم َل َت ْأ ُت‬


“veya kökleri üzerinde dikili
‫نكر‬ ‫ون ِفي ن ِاديكم الم‬ َ ‫ِيل َو َت ْأ ُت‬
َ ‫السب‬َّ ‫ون‬ َ ‫ون الرِّ َج َال َو َت ْق َط ُع‬
bırakmanız” ifadesinden anlaşılmaktadır. ََ ُ ْ ُُ َ
‫نت ِم َن‬
َ ‫اب ال َّل ِـه إِن ُك‬
ِ ‫اب َق ْو ِم ِه إ َِّل أَن َقالُوا ا ْئ ِت َنا ب َِع َذ‬
َ ‫ان َج َو‬ َ ‫ۖ َف َما َك‬
Kur’an’da bu fiil ister mecaz olarak isterse gerçek an-
‫ين‬ ِِ
lamında kullanılsın, hepsinde kesip ayırma, koparma َ ‫الصادق‬ َّ
anlamları bulunmaktadır. Mesela deyimsel ya da me- “Siz doğru ilişkiyi keserek erkeklere yanaşıyor; bir de
cazî kullanımlar içerisinde en sık karşımıza çıkanlar- o çirkinliği toplu olarak yapıyorsunuz ha!? ” Halkının
dan biri dört ayette geçen kata’a dâbirehu verdiği tek cevap şu oldu: “Eğer haklıysan bize Al-
ifadesidir.4 Mecaz olarak kullanılıyor diye lah’ın azabını getir.” (Ankebût 29/29)
burada kelimenin kesme anlamı ortadan Ayette kesme Burada da kesilen ilişkinin ( ) artık
kalkmamaktadır. İfade “ardını kesti,
fiili “birleştirmeyi kopmuş olduğu bellidir. Fiilin mecaz
kökünü kuruttu” anlamına gelmek-
bozma” olarak kulla- anlamda kullanıldığı bir diğer ayette
tedir:
nılmakta böylece bu fiille de şöyle buyrulmaktadır:
ِ ِ kesilen şeyin koptuğu-
‫اب ُك ّ ِل‬ َ ‫َف َل َّما َن ُسوا َما ُذ ّك ُروا بِه َف َت ْح َنا َع َل ْيهِ ْم أَ ْب َو‬ ‫ين َك َفروا أَ ْو َي ْكب َِت ُهم َفي ْن َق ِلبوا‬ ِ ِ َ ‫ِلي ْق َطع‬
َ ‫ط َر ًفا م َن ا َّلذ‬
ٍ nun anlaşılması gerek- ُ َ ْ ُ َ َ
‫اهم َب ْغ َت ًة‬ُ ‫وتوا أَ َخ ْذ َن‬ ُ ُ‫َش ْيء َح َّت ٰى ِإ َذا َفرِ ُحوا ب َِما أ‬ ‫ِين‬ ِ
tiği ortaya çıkmak- َ ‫َخائب‬
ۚ ‫ظ َل ُموا‬ َ ‫ين‬ ِ ِ ِ ِ
َ ‫َف ِإ َذا ُهم ُّم ْبل ُس‬
َ ‫ون َف ُقط َع َداب ُِر ا ْل َق ْوم ا َّلذ‬ tadır. Allah bu desteği, âyetleri görmez-
‫ين‬ ِ
‫م‬ ‫ل‬
َ ‫ا‬‫ع‬ ‫ل‬
ْ ‫ا‬ ‫ب‬
ِ ‫ر‬ ِ
‫ـه‬ ‫ل‬
َّ ِ
‫ل‬ ‫د‬ ‫م‬ ‫ح‬ ‫ل‬
ْ
ُ ْ َ َ ‫ا‬ ‫و‬
َ َ ّ َ den gelenlerin bir bölümünü ayırıp atmak
“Kendilerine hatırlatılan görevleri unuttukları za- veya boyun eğdirmek için verir ki kaybetmiş
man önlerine bütün kapıları açarız. Verilen nimetlerle olarak geri dönsünler. (Âl-i İmrân 3/127)
şımardıkları bir sırada da onları aniden yakalarız. He- Öncesinde Allah’ın savaşta müminleri melekler-
men umutsuzluğa düşerler. Yanlış yapan o topluluk- le desteklemesi konu edilen yukarıdaki ayette bu
ların kökü kesilir. Her şeyi güzel yapan yalnız Allah’tır. desteği vermesinin sebebi ifade ediliyor. Burada da
O, bütün varlıkların Rabbidir.” (En’âm 6/44-45) “kaybetmiş olarak geri dönsünler” ifadesinden an-
Ayette ifadesi “yanlış yapanla- laşılıyor ki “kâfirlerin bir bölümünü kesmek” ifade-
rın kökünün, ardının kesilmesi” anlamındadır. Deyimsel sindeki kesme fiili yine “parçayı bütünden ayırma”
bir kullanım olmasına rağmen azaba uğratılan toplumun anlamında kullanılmaktadır. Bir diğer ayette de kesip
tamamen kesilip atılmasından, geriye kimsenin kalma- koparma anlamı barizdir:
masından bahsedildiği açıktır. Yani kelimede yine kesip
‫الد ْنيا َو ْال ِخر ِة َف ْلي ْم ُد ْد ب َِسب ٍب ِإ َلى‬ ‫نصر ُه ال َّل ُـه ِفي‬ ‫ان َيظُ ُّن أَن لن ي‬ َ ‫َمن َك‬
koparma anlamı görülmektedir. Yine ister mecaz, ister َ َ َ َ ُّ َ ُ َ َّ
ِ ‫السم‬
ُ ‫اء ثُ َّم ْل َي ْق َط ْع َف ْل َينظُ ْر َه ْل يُ ْذ ِه َب َّن َك ْي ُد ُه َما َي ِغ‬
‫يظ‬
gerçek anlamda okunsun, fiildeki kesip koparma anla- َ َّ
mının açıkça görüldüğü bir diğer ayet şöyledir: Kim Allah’ın, dünyada da âhirette de kendisine asla
yardım etmeyeceği kanaatine varmışsa bir gerek-
çeyle göğe yönelsin, diğer ilişkilerini derhal kessin
4 En’âm 6/45, Araf 7/72, Enfal 8/7, Hicr 15/66

60
ve baksın ki bu yol kendini bunaltan şeyi gerçekten dan dolayı fiziksel ve soyut kesmeye birer örnektir.
giderecek mi yoksa gidermeyecek mi? (Hacc 22/15) Her ikisinde de kesme fiilinin kullanılmış olması fiilin
anlamında değişikliği gerektiren bir durum değildir.
Kelime ayrıca Türkçeye de “katetmek” şeklinde gir-
Bu ifadeleri duyan kişi hangisinde fiziksel hangisin-
miş olan, bir nehri, bir vadiyi yararak geçmek anla-
de soyut bir kesme işlemi yapıldığını net bir biçimde
mında kullanılır. Kur’an’da bu anlamdaki kullanımını
anlar. Dolayısıyla “bu kelime şu kadar ayette fiziksel
da görmek mümkündür:
olmayan kesme anlamında kullanılıyor” ifadesi ke-
‫ون َو ِاد ًيا إ َِّل ُك ِت َب َل ُهم‬
َ ‫ِير ًة َو َل َي ْق َط ُع‬‫ول ي ِنفقون نفقة ص ِغيرة ول كب‬
َ َ َ َ ً َ َ ً َََ َ ُ ُ َ َ
limenin anlamında bir değişikliği gerektirecek veya
ْ
herhangi bir iddia için bahane olarak öne sürülecek
َ ‫ِل َي ْجزِ َي ُه ُم ال َّل ُـه أَ ْح َس َن َما َكانُوا َي ْع َم ُل‬
‫ون‬
bir ifade olamaz. Yine bu fiilin soyut kavramlar için
Az olsun, çok olsun yaptıkları her harcama ve aşıp kullanılıyor olması hatta daha çok bu şekilde kulla-
geçtikleri her vadi mutlaka lehlerine yazılır. Bu, Al- nılması Mâide Suresi 38. ayette de soyut bir kavram
lah’ın onları, yaptıklarından daha güzeli ile karşıla- için kullanılmasını gerektirmez veya bu ayetteki
ması içindir. (Tevbe 9/121) eydiy (eller) kelimesinin organ olan eli değil de soyut
Kelime bu formda (sülasî mücerred) fiil kullanımla- bir kavram olan gücü kastettiğini göstermez. Kaldı
rının dışında, bir ayette ism-i fâil olarak kâtia ki Arapça’da “güç” anlamına gelen kelime ile “eller”
şeklinde “bir işte son kesin kararı veren” anlamında,
5 anlamına gelen kelimelerin tamamen farklı köklerden
bir ayette de ism-i mef’ûl olarak lâ maktûa gelen iki farklı kelime olduklarını ilgili çalışmamızda
şeklinde “kesilmeyen, kesintiye uğramayan” anla-
6 ortaya koymuştuk.8
mında karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca Türkçemize de
girmiş olan kara parçası anlamındaki “kıta” kelimesi
bu köktendir ve Ra’d Suresinin 4. ayetinde bu anlam- Tefe’ul Bâbından ( Tekatta’a)
da kullanılmaktadır. Yine “geceden bir parça ” ifade-
sinde de 3 ayette kelimesi kullanılmaktadır.7
Kullanımları
Kur’an’da bu fiilin farklı formları da yine hem mecaz
Görüldüğü üzere kesmek anlamına gelen kata’a
hem de gerçek anlamda ya da hem maddî, fiziksel bir
fiilinin sülâsî mücerred (üç harli yalın) kullanımla-
kesme hem de manevî kesme için kullanılmaktadır.
rında, ister gerçek ister mecaz olsun ayırıp koparma
Fiilin farklı bâblardaki kullanımlarında da anlamda
anlamı son derece belirgindir. Bu kullanımların fizik-
bir değişiklik yoktur. Örneğin müteaddî (nesne alan)
sel kesme anlamına gelmediğini söylemenin hiçbir
fiili lâzım (nesne almayan) fiile dönüştüren ya da Türk-
anlamı yoktur. Çünkü kesilen şey maddi bir varlık ise
çe söylemek gerekirse fiile edilgenlik anlamı yükleyen
elbette kesme işlemi de fiziksel olacaktır. Kesilen şey
tefe’ul bâbındaki ( - tekatta’a) kullanımları şöyledir:
soyut bir kavramsa kesme de fiziksel olmayacaktır.
Kesme işleminin soyut bir kavram için kullanılması- ِ ِ ِ
nın, onun kesip koparma, kesilen kısmın diğerinden ُ َ ‫ين َّات َب ُعوا َو َرأَ ُوا ا ْل َع َذ‬
‫اب َو َت َق َّط َع ْت بِهِ م‬ َ ‫ِإ ْذ َت َب َّرأَ ا َّلذ‬
َ ‫ين ا ُّتب ُِعوا م َن ا َّلذ‬
ayrılması anlamından bir şey kaybettirmediği ayet- ُ ‫ْالَ ْس َب‬
‫اب‬
lerden de net bir biçimde görülebilmektedir. Zaten Arkasından gidilen kişiler o gün, kendilerini takip
bunun aksini düşünmek abestir. Nitekim bu durum edenleri terk ederler. Artık azabı görmüşler ve ara-
Türkçemizde de aynıdır. Mesela “et kesmek” ile “sözü larındaki bütün bağlar kesilmiştir. (Bakara 2/166)
kesmek” cümleleri, kesilen şeylerin farklı olmasın-
Önceki ayetten okunduğunda Allah’la aralarına koy-
5 Necm 27/32
6 Vâkıa 56/33
7 Yunus 10/27, Hud 11/81, Hicr 15/65 8 http://erdemuygan.com/2019/03/kesilmesi-emredilen-sey-hirsizin-gucu-olabilir-mi/

61
Araştırma
ERDEM UYGAN

dukları aracılara uyanların ahiretteki durumları anla- Aynı bâbın kullanıldığı bir diğer ayet şöyledir:
tılırken aralarındaki bağların kopmuş olacağı te-
‫ون‬ ِ ‫َو َت َق َّطعوا أَ ْمر ُهم َبي َن ُهم ۖ ُك ٌّل ِإ َلي َنا َر‬
َ ‫اج ُع‬
katta’a fiili ile anlatılmaktadır. Yani fiilin bu formunda ْ ْ ْ َ ُ
da “kesilip ayrılma, kopma” anlamı barizdir. Ama din konusunda bölündüler; hepsi bize döne-
ceklerdir. (Enbiyâ 21/93)9
‫اكم َو َر َاء‬ ‫ولقد ِجئتمونا فرادى كما خلقناكم أَول مر ٍة وتركتم ما خولن‬
ْ ُ َ ْ َّ َ َ ْ ُ ْ َ َ َ َّ َ َ َّ ْ ُ َ ْ َ َ َ َ ٰ َ َ ُ َ ُ ُ ْ ْ َ َ َ Burada da dilimize bölünme olarak çevrilmiş olan keli-
ۚ ‫يكم ُشر َك ُاء‬ ‫ظهورِ كم ۖ وما نرى معكم شفعاءكم ال ِذين زعمتم أَنهم ِف‬
َ ْ ُ ْ ُ َّ ْ ُ ْ َ َ َ َّ ُ ُ َ َ َ ُ ْ ُ َ َ ٰ َ َ َ َ ْ ُ ُ ُ me tekattaû kelimesidir ve yine kopan kısmın di-
‫ون‬
َ ‫َل َق ْد َت َق َّط َع َب ْي َن ُك ْم َو َض َّل َع ْن ُك ْم َما ُك ْن ُت ْم َت ْز ُع ُم‬ ğerinden ayrıldığı anlamı net olarak görülebilmektedir.
Size verdiklerimizi arkanızda bırakıp sizi ilk yarattığı- Sonuç olarak fiilin tefe’ul bâbındaki kullanımlarında
mız gibi karşımıza tek tek geldiniz. İşlerinizde size eşlik da anlamda bir değişiklik meydana gelmemekte, bir
edeceklerini kurguladığınız şefaatçilerinizi de yanınız- bütünün bir parçasının kesilip koparılması anlamında
da göremiyoruz. Aranız kesilmiş; kuruntusunu ettikle- kullanıldığı kolayca tesbit edilebilmektedir.
riniz sizden savuşup kaybolmuşlar. (En’âm 6/94)

Ayette aranız açılmış anlamında yine aynı fiil kullanıl-


mış, “aranız kesilmiş” denmiştir. Aynı bâbdan mecâzî Tef’îl Bâbından ( Katta’a)
kullanımlara bir örnek de “kalplerin parçalanması”
anlamında geçen şu ayettir:
Kullanımları
kata’a fiilinin tef’îl bâbından kullanımları da
ِ ِ
ُ‫الل‬ ُ ‫َل َي َز ُال ُب ْن َيانُ ُه ُم ا َّلذي َب َن ْوا رِ َيب ًة في ُق ُلوبِهِ ْم إ َِّل أَ ْن َت َق َّط َع ُق ُل‬
َّ ‫وب ُه ْم ۗ َو‬ Kur’an’da bolca mevcuttur. Bu bâbın özelliği lâzım
‫َع ِليم َح ِكيم‬ (nesne almayan) bir fiilili müteaddî (nesne alan) yap-
ٌ ٌ
ması veya müteaddî bir fiile bir nesne daha katması-
Kurdukları bina, kalpleri parçalanıncaya kadar içlerin-
dır. Ayrıca anlama, fiilin abartılı olarak çok yapıldığı
den çıkmayacak bir şüphe kaynağı olmaya devam ede-
vurgusunu katar. Bu çokluk anlamı, fâilde (öznede)
cektir; Allah bilir, doğru kararlar verir. (Tevbe 9/110)
9 Benzer bir kullanım da Müminun 23/53 ayetinde görülebilir.

62
olabileceği gibi mef’ûlde (nesnede) de olabilir. Yani Allah’a ve elçisine karşı savaşan ve yeryüzünde fit-
işi yapanların çokluğu vurgulanabildiği gibi yapı- ne çıkarmaya çalışanların cezası öldürülmeleri veya
lan işin çok olduğu da anlatılıyor olabilir. Kur’an’dan asılmaları yahut ellerinin ve ayaklarının çapraz ola-
kata’a fiilinin tef’îl bâbından formu olan kat- rak kesilmesi ya da bulundukları yerden sürülmeleri-
ta’a’nın anlamının da kesip ayırma olduğunu görme- dir. Bu, dünyada uğrayacakları rezilliktir. Ahirette ise
miz mümkündür: onları büyük bir azap beklemektedir. (Mâide 5/33)

‫اب‬ ِ ِ ِ ِ ِ ‫ان َخصم‬ِ ‫َهـ َذ‬ Burada da kelimenin kesip koparma anlamı bir suçun
ٌ ‫ين َك َف ُروا ُق ّط َع ْت َل ُه ْم ث َي‬
َ ‫اخ َت َص ُموا في َر ِّبهِ ْم ۖ َفا َّلذ‬
ْ ‫ان‬ َ ْ ٰ cezası olarak kullanılmaktadır.
‫وسهِ م ا ْل َح ِميم‬ ِ ‫ِمن َّنارٍ يصب ِمن َفو ِق رء‬
ُُ ْ ُّ َ ُ ّ
ُ ُ Ayrıca yeryüzünün parçalanması,12 bağırsakların
İşte Rableri konusunda çekişen iki düşman kesim;
parçalanması,13 akrabalık bağlarının koparılması14
kâfir kesim için ateşten elbiseler biçilecek ve baş-
anlamlarında da fiilin bu formu kullanılmıştır. Kısa-
larından aşağı kaynar sular dökülecektir. (Hacc
cası fiilin bu bâbdaki kullanımlarında da hem soyut
22/19)
kavramların hem de somut, fiziksel nesnelerin ke-
Ayette “ateşten elbise biçilecek” ifadesi silmesinden bahsedilmektedir. Ancak fiil,
katta’a fiiliyle dile getirilmiştir. Yani fiildeki kök anlamı olan “kesme, koparıp ayır-
kesme anlamı bu bâbda da korunmakta- K e l i m e l e r i n ma” anlamından bir şey kaybetmemiş,
dır. Bir diğer ayet şöyledir: 10 anlam çerçeve- fiziksel olsun veya olmasın her tür
lerini kullanıldıkları nesnenin kesilmesi için kullanılmış-
...‫طا أُ َم ًما‬ ‫ا‬ ‫ب‬ ‫س‬َ ‫أ‬ ‫ة‬ ‫ر‬ ‫ش‬ ‫ع‬ ‫ي‬ ‫ت‬ ‫ن‬ ‫ث‬ ‫ا‬ ‫م‬ ‫اه‬
ً َ ْ َ َ ْ َ َ َ ْ ُ ُ َ ْ َّ َ َ ‫ن‬ ‫ع‬ ‫ط‬ ‫ق‬ ‫و‬ cümlelerin ve anlat-
ْ tır. Bu bâbın konumuz açısından en
tıkları durumların be-
Onları on iki boya, her biri ayrı bir önemli ayetleri ise Yusuf Suresinde
lirlediği aşikârdır ve
toplum (ümmet) olacak şekilde yer alan iki ayettir:
bu her dilde
ayırmıştık… (A’râf 7/160) böyledir.
‫َف َل َّما َس ِم َع ْت ب َِم ْكرِ ِه َّن أَ ْر َس َل ْت ِإ َليهِ َّن َوأَ ْع َت َد ْت‬
Firavunun Musa (a.s)’a inanan sihirbazlar
ْ
için savurduğu tehditleri içeren üç ayrı ayette
‫اخر ْج‬
ُ ْ
‫ت‬ِ ‫ل‬
َ ‫ا‬ َ َ ً ّ ِ ‫اح َد ٍة ِّم ْن ُه َّن‬
‫ق‬ ‫و‬ ‫ا‬‫ين‬‫ك‬ِ ‫س‬ ِ ‫َلهن مت َكأً و َآت ْت ُك َّل و‬
َ َ َّ ُ َّ ُ
de aynı ifade kullanılmaktadır. Bir tanesini görmemiz ِ ِ
‫اش ل َّلـه َما َهـ َذا َب َشرا‬ ِ
َ ‫َع َل ْيهِ َّن ۖ َف َل َّما َرأَ ْي َن ُه أَ ْك َب ْر َن ُه َو َق َّط ْع َن أَ ْيد َي ُه َّن َو ُق ْل َن َح‬
ً ٰ
yeterli olacaktır:11 ‫إ ِْن َهـ َذا إ َِّل َم َل ٌك َكرِ يم‬
ٌ ٰ
ِ ِ ٍ ِ ِ ِ ِ
َ ‫َلُ َقطّ َع َّن أَ ْيد َي ُك ْم َوأَ ْر ُج َل ُك ْم م ْن خ َلف ثُ َّم َلُ َص ّل َب َّن ُك ْم أَ ْج َمع‬
‫ين‬ Dedikoduları kadının kulağına gelince davetçiler
gönderdi. Onlara mükellef bir sofra hazırladı; her
Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim,
birine bir bıçak verdi. Sonra Yusuf’a: “Haydi yanla-
sonra kesinlikle hepinizi asacağım. (A’râf 7/124)
rına çık” dedi. Kadınlar Yusuf’u görünce büyülendi-
Hırsızlıkta olduğu gibi bir başka suçun cezası bildiri- ler ve ellerini kestiler. Dediler ki “Olmaz böyle şey!
lirken de el ve ayakların kesilmesi ifadesinde fiilin bu Allah için bu insan değil, olsa olsa değerli bir me-
formu kullanılmıştır: lektir.” (Yusuf 12/31)

‫ادا أَن‬ ِ ِ ِ ُ ‫وني ب ِِه ۖ َف َل َّما َج َاء ُه الر ُس‬ ِ ‫و َق َال ا ْلم ِل ُك ا ْئت‬
ً ‫ون ال َّل َـه َو َر ُسو َل ُه َو َي ْس َع ْو َن في ْالَ ْرض َف َس‬َ ‫ين يُ َحارِ ُب‬ َ ‫إ َِّن َما َج َز ُاء ا َّلذ‬ ‫اسأَ ْل ُه‬ ِ
ْ ‫ول َق َال ْارج ْع ِإ َل ٰى َر ِّب َك َف‬ َّ ُ َ َ
‫يُ َق َّت ُلوا أَ ْو يُ َص َّلبوا أَ ْو تُ َق َّط َع أَ ْي ِديهِ م َوأَ ْر ُج ُل ُهم ِّم ْن ِخ َل ٍف أَ ْو يُن َف ْوا ِم َن‬ ‫الل ِتي َق َّط ْع َن أَ ْي ِد َي ُه َّن ۚ ِإ َّن َر ِّبي ب َِكي ِد ِه َّن َع ِليم‬ ِ ‫ال‬
َّ ‫النّ ْس َو ِة‬ ُ ‫َما َب‬
ْ ُ ٌ ْ
ِ
‫اب َعظيم‬ ِ ِ ِ ُّ ‫ْالَ ْر ِض ۚ ٰ َذ ِل َك َل ُه ْم خ ْز ٌي في‬
ِ ِ
ٌ ٌ ‫الد ْن َيا ۖ َو َل ُه ْم في ْالخ َرة َع َذ‬ Kral dedi ki “Onu bana getirin!” Elçi geldiğinde Yusuf

12 Ra’d 13/31
10 Diğeri A’râf 7/168 13 Muhammed 47/5
11 Diğer ayetler şunlardır: Taha 20/71, Şuara 26/49 14 Muhammed 47/22

63
Araştırma
ERDEM UYGAN

şunları söyledi: “Efendine dön de sor bakalım, elle- rına asacağım. Hangimizin azabının daha ağır, daha
rini kesen kadınların derdi neymiş? Benim efendim kalıcı olduğunu iyice öğreneceksiniz. (Tâhâ 20/71)
(olan Allah) onların oyunlarını bilir.” (Yusuf 12/50)
Ellerini kesen kadınlardan bahseden ayette kullanı-
Bazı kişiler bu ayetleri delil göstererek, ellerini kesen lan fiil ile bu ayette kullanılan fiil aynıdır. Her ikisi de
kadınların ellerinin kopmadığını, dolayısıyla hırsızın kata’a fiilinin tef’îl bâbındaki hali olan katta’a
elinin kesilmesinde de benzer bir kesme işleminin fiilidir. Bu bâbın özelliğinin fâilin veya mef’ûlün fazla-
uygulanmasından bahsedildiğini öne sürmektedir- lığını bildirmesi olduğunu söylemiştik. Aynı anda elini
ler. Oysa bu ayetlerde elin kopmadığının anlaşılma- kesen çok sayıda kadın olduğu için ve Firavun aynı
sı ayetlerin konusu itibariyle öyle anlamanın zorunlu anda çok sayıda sihirbazı el ve ayaklarını kesmek-
olmasındandır. Yani kata’a fiilindeki kesme anla- le tehdit ettiği için fiil tef’îl bâbında gelmiştir. Ancak
mı kesilen parçanın diğerinden ayrılmasını da içerir bu ayetlerdeki kesme fiilleri her açıdan aynı oldukları
ama bu anlamın her cümlede kullanılması zorunludur halde iki ayetteki kesmenin birbirinden farklı olduğu-
diyebilmek aklen de mümkün değildir. Çünkü Yusuf nu anlamamız için normal bir insandan daha fazla bir
Suresinin ayetlerindeki kadınların ellerini kesip ko- şey olmamıza gerek olmadığı da açıktır. Bu ayetleri
parmadıklarını anlamamızın sebebi kullanılan fiil de- okuyan hiç kimse kadınların ellerini kopardığını söy-
ğil, ayette anlatılan konu ve içinde bulunulan durum- leyemeyecekken aynı şekilde Firavun'un da elleri ve
dur. Bununla hırsızın elinin kesilmesini emreden ayeti ayakları yaralamaktan, bıçakla çizmekten bahsetti-
aynı durumu anlatıyormuş gibi değerlendirmek akla ğini iddia edemeyecektir.
ve mantığa uygun değildir. Diğer bir deyişle bu ayet-
Kelimelerin anlam çerçevelerini kullanıldıkları cüm-
lerde ellerini kesen kadınların ellerini bileklerinden
lelerin ve anlattıkları durumların belirlediği aşikârdır
koparıp ayırmadıklarının belli oluşu “ellerini kesin”
ve bu her dilde böyledir. Mutfaktan çıkan bir kişinin
şeklinde açıkça emir kipinde gelen bir ifadenin de bu
“annemin eli kesildi” demesiyle ameliyathaneden çı-
şekilde anlaşılacağının delili olamaz.
kan bir doktorun “hastanın eli kesildi” demesi arasın-
Ayrıca hırsızın elinin kesilmesi olayı bir suçun cezası da fark olduğunu söylemeye bile gerek yoktur.
olarak emredilmektedir. Tıpkı Mâide Suresi 33. ayet-
Sonuç olarak Mâide Suresi 38. ayette serika türün-
teki Allah ve Rasulü ile savaşan ve yeryüzünü fesa-
deki hırsızlık suçunu işlemiş her bir kadın ve erkeğin
da verenlerin suçunda olduğu gibi. Bir suçun cezası
ellerinin kesilmesi emredilmektedir. Burada fizikî bir
olarak emredilen el kesmenin yaşadıkları şaşkınlık-
kesme ve kesilen parçanın bütünden ayrılmasının
tan dolayı sofradaki bıçakla ellerini kesen kadınlarla
ifade edildiği son derece nettir. Kullanılan fiil ga-
karşılaştırılması mümkün değildir. Eğer bu ayetler-
yet açık bir emirdir ve emreden de Allah’tır. Bu emir
den hareketle Kur’an’daki kesme fiillerine anlam ve-
mutlaka tam olarak uygulanmak zorundadır. Kaldı ki
recek olursak firavunun sihirbazlar için söylediği el
Yüce Allah’ın bir suçun cezasını birkaç kişinin yoru-
ve ayakların kesilmesi konusunun da bir tehdit değil
muna muhtaç bırakması da olacak bir şey değildir.
şaka olması gerekir. Oysa ayetin devamındaki ifade-
ler firavunun ciddiyetini göstermektedir:

‫ َف َلُ َق ِ ّط َع َّن أَ ْي ِد َي ُكم َوأَ ْر ُج َل ُكم ِّم ْن ِخ َل ٍف َو َلُ َص ِّلب َّن ُكم ِفي ُج ُذو ِع‬...
ْ َ ْ
‫الن ْخ ِل َو َل َت ْع َل ُم َّن أَ ُّي َنا أ َش ُّد َع َذ ًابا َوأ ْب َقى‬
َ َ َّ
ٰ
...Öyleyse ben de tereddüt etmeden ellerinizi ve ayak-
larınızı çapraz olarak keseceğim ve sizi hurma dalla-

64

You might also like