You are on page 1of 2

söyleyeceksiniz.

Çabalarınız iyilik getirmese bile, kötülüğün


azalmasını sağlar hiç olmazsa. Her şeyin iyi olması için bütün
insanların iyi olması gerekir: O da yarın öbür gün olacak
işlerden değil."
Raphael şöyle karşılık verdi bana:
"Dediğiniz gibi yaparsam ne olur, bilir misiniz? Başkalarını
delilikten kurtarayım derken kendim sapıtırım. Sizinle
konuştuğumdan başka türlü konuşacak olursam, yalan
söylemiş olurum. Bazı filozoflar yalan söylemekte haklı
olabilirler, benim yaradılışım buna elverişli değil.
Konuşmamın devlet adamlarına ağır ve acı geleceğini
biliyorum; ama herkesi afallatacak kadar aykırı düşünceler
ileri sürdüğümü de sanmıyorum. Platon'un Devlet'indeki
görüşleri ya da Utopialıların bizimkilerden çok daha üstün
bazı düşünüşlerini öne sürsem, başka bir dünyadan
geliyormuşum gibi karşılanabilirim: Çünkü burada herkesin
malı mülkü olabilir, oradaysa bütün mallar mülkler ortaktır.
Ama benim söylediklerimde yadırganacak, her yerde
söylenmeyecek, hatta yararlı olmayacak ne var? Benim
yaptığım, tehlikeyi göstermek ve aklı başında olanı ondan
uzaklaştırmak. Kendilerini körü körüne uçuruma atanlardan
başkasına aykırı gelmez söylediklerim.
Herkese aykırı gelir, alaya alınır, saçma bir yenilik sayılır
diye insanlığın acı gerçeklerini ortaya atmamak korkaklık ya
da kötü bir sıkılganlıktır. Öyle değilse İncil'i hiç açmamalı ve
İsa'nın yolunu Hıristiyanlardan saklamalı. İsa havarilerine
susmayı ve gizlemeyi yasaklıyor ve şöyle diyordu onlara sık
sık: 'Benim alçak sesle kulağınıza söylediklerimi, siz yüksek
sesle, ulu orta söyleyeceksiniz.' İsa'nın söyledikleriyse, bizim
dünyamıza benim konuşmamdan daha da aykırı gelecek
şeylerdi.
İsa'nın usta sözcüleri sizin demin dediğiniz gibi
yanlamasına bir yol tuttular; insanların kötü alışkanlıklarını
Hıristiyanlığa uydurmaktan kaçındıklarını görünce, İncil'i
insanların kötü alışkanlıklarına göre eğip büktüler. Bu ustaca
manevra nereye götürdü onları? İnsanların vicdan rahatlığıyla
kötülük edebilmelerini sağlamış oldular.
Kralların yanında benim alacağım sonuç daha parlak
olmayacak. Çünkü ya benim düşüncem hiç kimseninkine
uymadığı için işe yaramayacak ya da birçoklarıyla
anlaşacağım; o zaman da Terentius'ta Mitio'nun dediği gibi
'çılgınlarla çılgınlık' edeceğim. Sizin yanlamasına yolun
nereye çıkacağını kestiremiyorum. İnsan iyiyi
gerçekleştiremezse, kötüyü yumuşatmalı hiç olmazsa
diyorsunuz. Ama bunlar öyle işler ki, ya girmem
diyeceksiniz, ya girip suç ortağı olacaksınız. En korkunç
düşüncelere katılmanız, bir vebadan daha tehlikeli kararlara
oy vermeniz gerekecek, bu yüz karası görüşleri yalancıktan
beğenmekse, bir casus ya da bir hainin yapabileceği bir iş
olacak.
Demek ki, o yüksek yerlerde devlete yararlı olmanın yolu
yok. Erdemin kendisini bozacak bir hava eser orada.
Çevrenizdeki insanlar sizin derslerinizle iyileşmek şöyle
dursun, kötülükleriyle sizi baştan çıkarırlar. Hiç bozulmadan
kalırsanız, ötekilerin ahlaksızlığına, budalalığına paravanlık
etmiş olursunuz. Sizin yanlamasına yolla, kötüyü iyiye
çevirebileceğimizi ummak boşunadır.
İşte onun için tanrısal Platon bilgeleri devlet işlerinden uzak
durmaya çağırır ve bu öğüdünü şu güzel benzetmeyle
destekler: 'Bilgeler sürekli bir yağmur boşanırken sokaktaki
kalabalığa evlerinize girin de ıslanmayın diye bağırırlar.
Sesleri duyulmazsa, sokağa çıkıp herkesle birlikte boşu
boşuna ıslanmazlar; başkalarını budalalıktan kurtaramayınca
evlerinde oturup kendilerini korurlar tek başlarına.'
Şimdi, sevgili dostum Morus, içimi açıp en mahrem
düşüncelerimi söyleyeceğim. Malın mülkün kişisel bir hak
olduğu, her şeyin parayla ölçüldüğü bir yerde toplumsal
adalet ve rahatlık hiçbir zaman gerçekleşemez. Ama siz aslan
payını kötülere bırakan bir toplumda doğru bir yan
bulursanız, büyük çoğunluk yoksulluk içinde kıvranırken
doymak bilmez bir avuç insana memleketin bütün
zenginliklerini sömürten bir devlet mutlu olabilir derseniz o
başka.
Utopia'nın kurumlarını başka uluslarınkiyle karşılaştırınca
bir taraftaki bilgeliğe ve insanlığa hayran olmaktan, öbür
taraftaki akılsızlığa ve barbarlığa vahlanmaktan kendimi
alamıyorum.
Utopia'da yasalar sayıca çok azdır. Yönetim bütün
yurttaşları aynı ölçüde yararlandırır. Herkes değerinin
karşılığını görür. Ortak zenginlik öyle eşitçe dağıtılır ki,
herkes bütün yaşama kolaylıklarına bol bol kavuşur.
Başka her yerde 'senin benim' ilkesiyle, karmaşık olduğu
kadar da kötülüğe elverişli bir toplum düzeni kurulmuştur.

You might also like