You are on page 1of 34

DOĞUŞ ÜNİVERSİTESİ

BİYOTEKNOLOJİK İLAÇLAR

PROJE DANIŞMANI : EMİRHAN ÖZDEMİR


HAZIRLAYANLAR ;
• ÖZLEM UZUNER 202107118052
• FATMA KASIMOĞLU 202107118022
• SAİT FERHAT KAYA 202107118056
• YELİZ GENÇ 202107118028
• AYÇANUR AYVAZ 202107118014
• SEVDEGÜL ÇAKIR 202107118051
• AZRA AKBAŞ 202107118020
BİYOTEKNOLOJİK İLAÇLAR

Biyoteknoloji, ilaç endüstrisinin insan sağlığının


hizmetinde ilerlemesi için kilit öneme sahiptir. Bugünkü
şartlarda bilinen yaklaşık 30 bin hastalıktan ancak 10
bininin tedavisi yapılabilmektedir. Hastalıklara karşı yeni
ilaçların geliştirilmesinde biyoteknolojik yöntemler
giderek kimyasal ve bitkisel formülasyonlardan daha
etkili olmaktadır. Son yıllarda ruhsatlanan yeni ilaçlar
arasında biyoteknolojik ilaçların oranı giderek
artmaktadır. Aralarında kanser, alzheimer, kalp
hastalıkları, diyabet ve romatoid artriti de içeren 200
hastalığın tedavisi için geliştirilen yeni ilaçların büyük bir
kısmını biyoteknolojik ilaçlar oluşturmaktadır.
Biyobenzer ilaçlar, hem hastaların biyoteknolojik ilaçlara
erişimini artırmakta hem de rekabet yaratarak maliyetleri
azaltmakta, sağlık sisteminin finansal devamlılığına
katkıda bulunmaktadır. Ayrıca biyobenzer ilaçların satışa
sunulması doktorlara ve hastalara yeni tedavi seçenekleri
sunmaktadır.
•İnsulin, 1922’de keşfedilen ilk
biyoteknolojikilaçtır (kaynak:
domuz ve inekler)
•Somatostatin1977de
E.colikullanılarak genetik
mühendisliği vasıtasıyla eksprese
edilen ilk proteindir.

BİYOLOJİK KÖKENLİ İLAÇLAR


BİYOTEKNOLOJİK İLAÇLAR

Özellikle bazı kan ürünlerini


çeşitli mmunolojik ürünleri ve
rekombinant DNA teknolojisi ve
ya monoklonalantikor
yöntemleriile elde edilen ürünleri
kapsar.
BİYOTEKNOLOJİK İLAÇLARIN KULLANIMI
• Hastalık odaklarının, kanser
hücrelerinin, tümör belirteçlerinin
• Enfeksiyonların ve bunlara bağlı • Tümör antijenlerine karşı
ve metastazların teşhisinde, ayrıca
olarak meydana gelen hastalıklarda geliştirilen monoklonal antikorlar ile
• Hastalıkların tanısında süt, idrar, doku sıvıları vb. sıvılardaki
etkenin (bakteri, virüs, parazit vb.) tümör dokusunun yerinin
hormon, enzim, ilaç, eriyebilir
veya antikorların saptanması saptanması
protein, metabolit gibi bazı
kimyasal maddelerin tespiti

• Hastalıkların tedavisinde • Romatizmal hastalıklar • İnflamatuar barsak hastalıkları • Enfeksiyonlar

• Koruyucu amaçla, çeşitli


enfeksiyonlara karşı geliştirilmiş
• Hastalıklardan korunmada monoklonal antikorlar pasif
bağışıklık sağlamak amacı ile
kullanılmıştır
• Antijene spesifik bölgeler
olan idiotipik (antikor) yapılara
karşı tekrar antikor
• Aşıların hazırlanmasında geliştirildiğinde bu yapılar Diğer kullanım alanları
antijenle aynı internal imaja
sahip olmaları nedeni ile aşı
olarak kullanılabilirler

• Yeni bir bakteri veya virüsün


• Antijenlerin • Tanı kitlerinin
antijenik yapısını belirleme
saflaştırılmasında hazırlanmasında
çalışmasında
• Monoklonal antikorlarla ilişkili yan
etkiler, özel etki mekanizmalarından
kaynaklanır. Ayrıca, bütün monoklonal
antikorlar, toplardamardan çözelti
(serum) ile uygulandığı için alerjik
tepkimelere neden olabilirler. Buna ek
olarak: titreme, zayıflık, ishal, mide
bulantısı, kusma, döküntü, kaşıntı, yüksek
kan şekeri seviyeleri, öksürük, kabızlık
gibi semptomlar da görülebilir.

BİYOLOJİK İLAÇLARIN YAN ETKİLERİ


• Türkiye’de absiksimab, enoksaparin
sodium, epoetin alfa,
TÜRKİYE DE eritropoetin, eritropoetin alfa, filgrastim,
infliksimab, somatropin içeren biyobenzer
ürünler ruhsatlandırılmıştır.
BİYOTEKNOLOJİK İLAÇLAR • Bunlardan Türkiye’de üretimi olanlar;
enoksaparin sodyum, epoetin alfa,
infliksimab etkin maddelerini içermektedir.
Referans biyoteknolojik ilaçların patent
sürelerinin bitmesiyle beraber biyobenzer
ürünlerin sayısının ilerleyen dönemlerde
hızla artması beklenmektedir.
ENOKSAPARİN SODYUM

ENOX düşük molekül ağırlıklı heparinler adı verilen bir ilaç grubuna
dahildir.Vücudunuzdaki toplardamarlar içinde, istenmeyen kan
pıhtılarının oluşmasını önlemek için ve/veya oluşan pıhtıları tedavi
etmek için kullanılır.

OKSAPAR Vücudunuzdaki toplardamarlar içinde, istenmeyen


kan pıhtılarının oluşmasını önlemek için ve/veya oluşan pıhtıları
tedavi etmek için kullanılır.

CLEXANE düşük molekül ağırlıklı heparinler adı verilen bir ilaç


grubuna dahildir. Vücudunuzdaki toplardamarlar içinde oluşmuş
pıhtının tedavisinde kullanılmamaktadır, pıhtıyla gelen
hastalarda kullanım amacı yeni pıhtı oluşumunu önlemektir.

AXEPARİN düşük molekül ağırlıklı heparinler adı verilen bir ilaç


grubuna dâhildir. Vücudunuzdaki toplardamarlar içinde,
istenmeyen kan pıhtılarının oluşmasını önlemek için ve/veya
oluşan pıhtıları tedavi etmek için kullanılır.
İNFLİXİMAB
• İnfliksimab, tümör nekroz faktörü-alfa (TNF-α)
antagonisti olan şimerik (fare/insan) bir
monoklonal antikordur. TNF-α'ya yüksek
afinite ve spesifite göstererek psoriasis ve TNF-
α'nın aşırı üretimi ile seyreden diğer
enflamatuvar hastalıkların
patomekanizmalarını inhibe eder.
EPOETİN ALFA
- Kronik böbrek yetmezliği eşliğindeki
semptomatik veya transfüzyon gerektiren
aneminin tedavisinde,
- Kemoterapi uygulanan kanser hastalarında
aneminin önlenmesi ve tedavisinde.
Epoetin Alfa Kimler Kullanmamalı
Kontrol altına alınmamış hipertansiyonu olan
hastalar ile bu preparatın herhangi bir bileşenine
karşı aşırı hassasiyet göstermiş olanlarda
kullanılmamalıdır.
İNSÜLİN

İnsülin direnci, insülin hormonuna karşı karaciğer, kas


ve yağ dokusu gibi yapılar başta olmak üzere biyolojik
yanıtta meydana gelen bozulmayı ifade eder. İnsülin
direnci gelişimi ile birlikte kan şekeri düzeyi yüksek
kalır ve bu duruma cevap olarak pankreastan daha
yüksek düzeyde insülin sentezi gerçekleşir.
Gün içinde aldığınız şekeri yani glikozu enerjiye
dönüştürebilmeniz için insülin hormonuna ihtiyacınız
vardır. Karaciğer, yağ ve kas dokusu gibi
bölgelerinizde insüline karşı duyarsızlık gelişmesi
sonucu insülin direnci oluşur. Bu durumda kandaki
şeker enerjiye dönüşemez ve yüksek seviyelerde
seyreder. Yüksek şeker oranı bir süre sonra metabolik
sendrom ve tip 2 diyabete neden olabilir.
İNSÜLİN DİRENCİ BELİRTİLERİ NELERDİR ?

• Bir kişide insülin


hormonuna karşı direnç
• Cilde renk veren
gelişimi sonrasında diyabet • Kilo vermede sıkıntı
pigmentlerin artışından • Deride yumuşama • Hızlı ve aşırı kilo alma • Adet düzensizliği
(şeker hastalığı) tablosuna yaşama
ötürü koyulaşma
benzer şekilde birçok belirti
ve bulgu ortaya çıkabilir:

• Konsantrasyon ve algılama • Yemeklerden sonra uyku • Kendini enerjisiz hissetme,


• Vücut direncinde azalma • Soğuk terleme ve üşüme • Aşırı tüylenme
güçlüğü basması sabahları yorgun kalkma

• Hızlı yeme, sık ve çabuk • Baygınlık hissi • Tatlı • "Az yediğim halde kilo
• Elde ayakta titreme
acıkma krizleri veremiyorum" tarzı şikâyetle
ERİTROPOİETİN HORMONU
NEDİR?
Kırmızı kan hücreleri hayatımız için çok önemli bir yere sahiptir ve eritropoietin
hormonu bu hücrelerin üretimi ile doğrudan ilgili bir hormondur. Endokrin
sistem sağlıklarını kontrol altında tutmak isteyenlerin eritropoietini ve
eritropoietinin vüvuttaki işlevlerini anlamaları, onlara yardımcı olacaktır.
Eritropoietin, ayrıca EPO olarakta bilinir, böbrekler tarafından kırmızı kan
hücrelerinin üretimini ve onarımını uyarmak için üretilen bir hormondur. Bu
hormon bunları iki şekilde yapar:
Öncelikle kırmızı kan hücreleri üretmesi için kemik iliğini uyarır.
Sonrasında; kırmızı kan hücrelerinin vücuda salınımı gerçekleştiğinde onların
yok olmaması için koruma çalışması gerçekleştirir.
• Eritropoietinin amacı vücuttaki hücreleri kırmızı kan
hücresi üretmesi ve onları koruması yönünde teşvik
etmektir. Doktorlar henüz tam anlamıyla bu
hormonun nasıl üretildiğini ve nasıl kontrol edildiğini
anlayamamıştır. Eğer vücutta kan içerisinde yeterince
oksijen dolaşmadığı tespit edilirse eritropoietin
üretimi yükselir. Oksijen seviyesi olması gerektiği
seviyeye geldiği zaman eritropoietin seviyesi de
düşüşe geçer. Bu durum genellikle bir kişin yüksek
rakımlı bir yere çıkmasıyla beraber, hava basıncının
daha düşük olması nedeniyle kanın daha az oksijen
emmesi sonucu gerçekleşir. Bu sorunu ortadan
kadırmak için devreye eritropoietin girer ve
eritropoietin üretilir. Bu değişikliğe neden olan temel
sebepler henür keşfedilememiştir.

ERİTROPOİETİN NE YAPAR ?
BÜYÜME HORMONU NEDİR ?
• Büyüme hormonu, hipofiz bezinin ön kısmındaki hücreler tarafından üretilen,
yaklaşık 190 amino asidin bir araya gelerek oluşturduğu bir protein molekülüdür.
Diğer hormonların aksine tek bir hedef üzerinde çalışmayan büyüme hormonu,
birçok vücut dokusunda etkilidir. Büyüme hormonu; kemik, kas ve organların
gelişiminden sorumlu olmakla kalmayıp aynı zamanda vücut hücrelerinde protein
sentez hızını, insülin direncini ve kana yağ asidi geçişini arttırır ve serbest yağ
asitlerinin sağlıklı kullanılmasına yardımcı olur.
• Bireylerde boy ve ağırlığın artışının; cinsiyet, yaş ve genetiğe göre beklenen
düzeyde olması normal büyümedir. Büyümenin bu seyri aynı zamanda kişinin ne
kadar sağlıklı olduğunu da gösterir. Büyüme hormonu salgısı çocuklukta yükselir ve
ergenlik döneminde en yüksek seviyeye gelir. Yetişkinlik döneminde azalmaya
başlayan büyüme hormonu, orta yaşlarda daha da düşer. Büyüme hormonunun
salınımı inişli çıkışlıdır ve cinsiyet, yaş, protein ve kan değerleri, uyku-uyanıklık
durumu ve fiziksel aktivite gibi faktörlere göre değişkenlik gösterir.
BÜYÜME HORMONU EKSİKLİĞİ NEDİR ?

• Büyüme hormonu eksikliği, hipofiz


bezi yeterli miktarda büyüme hormonu
salgılamadığı zaman görülür. Bu eksiklik
doğumsal olabileceği gibi, yaşam
boyunca herhangi bir zamanda travma,
enfeksiyon, radyasyon terapisi veya
beyindeki bir tümör sebebiyle de ortaya
çıkabilir. Belirgin bir şekilde büyüme
geriliği, kas gelişiminde yavaşlama, boy
kısalığı gibi belirtiler ile kendini gösteren
büyüme hormonu eksikliğinin farklı
nedenleri vardır.
Büyüme hormonu eksikliğinin nedenleri arasında
farklı sebepler bulunur. Çoğu vakada bu hastalık
idiyopatik (nasıl geliştiği bilinmeyen) olarak
gözlemlenir. Bununla beraber, eksikliğe neden
olabilen diğer faktörler şöyledir:

BÜYÜME •Genetik etmenler

HORMONU
•Beynin doğum sürecinde veya sonrasında zarar
görmesi
•Şiddetli kafa travması

EKSİKLİĞİ •Beyin tümörleri


•Radyoterapi

NEDENLERİ ? •Enflamatuvar hastalıklar


•Bağışıklık sisteminde bozukluk
•Cerrahi işlem
•Hipofiz bezi bozukluğu
MONOKLONAL ANTİKOR
Antikorlar adaptif bağışıklık cevabının önemli bileşenlerindendir. Yabancı antijenlerin tanınmasında ve bunlara karşı bağışıklık cevabının uyarılmasında
kritik rol oynarlar. Bu nedenle pek çok kanserde monoklonal antikorlar kullanım alanı bulmaktadır. Monoklonal antikor üretiminde hibridoma
teknolojisinin kullanılmasıyla tümör yüzeyinde bulunan kanser antijenlerine karşı antikorların üretilmesi mümkün olmuştur. Monoklonal antikorlar tam
olarak hümanize veya kimerik (insan + fare/tavşan) antikorlar olarak üretilebilirler.

Kanser tedavisinde 2 tip monoklonal antikor kullanılmaktadır:

Çıplak monoklonal antikorlar üzerlerinde ilaç veya radyoaktif madde bulundurmazlar. Tek başlarına bağışıklık yanıt oluştururlar. Günümüzde en çok
kullanılan monoklonal antikorlar bunlardır. En önemli örnekleri anti-Her2 trastuzumab, anti-CD20 rituximab, anti-EGFR cetuximab ve anti-VEGF
bevacizumab olarak sayılabilir. Konjuge monoklonal antikorlar bir kemoterapi ilacı, radyoaktif partikül veya bir toksin ile birleştirilmi ş antikorlardır.
Bağışıklık yanıtı dışında konjuge edildikleri maddelerin kanser hücresine direkt ulaştırılması ile de etkinliklerini spesifik olarak gösterirler. Böylece teorik
olarak en az yan etki ile maksimum sitotoksik etki sağlanması mümkün olabilir. Bu monoklonal antikorlara örnekler gemtuzumab ozogamisin (anti-CD33 +
calicheamicin), ibritumomab tiuxetan (anti-CD20 + yittrium-90) ve brentuximab vedotin (anti-CD30 + vedotin) sayılabilir.
Bevacizumab

• Bevacizumab vasküler endotelyal büyüme faktörüne (VGEF) bağlanarak biyolojik aktivitesini önleyen 149 kD ağırlığında
rekombinant humanize IgG-1 monoklonal antikordur. Artmış VGEF ekspresyonu tümör anjiogenezisinde rol oynamaktadır.
Bevacizumab anjiogenez inhibisyonu yaparak sitotoksik kemoterapötiklerle kombine olarak etki etmektedir. Bevacizumab ülkemizde
metastatik kolorektal kanser, glioblastoma ve serviks kanseri tedavisinde endikedir; ancak küçük hücreli dışı akciğer kanseri , over
kanseri ve böbrek hücreli kanser gibi kanserlerde de FDA onayı vardır. Sonuçlar, bevacizumab ile sağkalım süresinin, progresyonsuz
sağkalım, yanıt oranı ve yanıt süresinin istatistiksel anlamlı biçimde arttığını göstermektedir

Cetuximab

• Setuksimab epidermal büyüme faktör reseptörünün (EGFR) ekstraselüler parçasını (domain) hedefleyen kimerik IgG -1 monoklonal
antikordur ve ligand bağlanmasını inhibe ederek EGFR aktivasyonunu önler. KRAS wild-tip metastatik kolorektal kanserlerin
tedavisinde endikedir. Crystal çalışması sonuçları ile FOLFIRI ile kombine olarak genel sağkalım avantajı göstermesi üzerine artık
birinci basamak tedavide de yerini almıştır. Baş boyun kanserlerinde de kullanım alanı bulmuştur.
Brentuximab vedotin

Brentuximab vedotin anti-CD30 kimerik monoklonal antikor brentuximab ile monometil auristatin E (MMAE – vedotin) isimli kemoterapi ilacının
bir bağlayıcı aracılığıyla birbirine eklendiği antikor-ilaç konjugatı şeklinde bir ajandır. Hodgkin lenfoma ve anaplastik büyük hücreli lenfoma
tedavisinde başarıyla kullanılmaktadır.

Gemtuzumab ozogamisin

• Bir immünokonjugat olan gemtuzumab ozogamisin sitotoksik bir ajan olan calicheamycin ile kimyasal olarak bağlanan anti-CD33 antikorudur.
Akut miyeloid lösemi (AML) tedavisinde endikedir. Gemtuzumab tedavisinden en çok fayda gören hasta grubu genç yetişkinlerdir ve
çalışmalarda intensif kemoterapi ile kombine edildiğinde %85 gibi yanıt oranları bildirilmiştir.

Alemtuzumab

• Alemtuzumab kronik lenfositik lösemi (KLL) tedavisinde endike anti CD52 humanize IgG-1 monoklonal antikordur. CD52’nin fonksiyonu
bilinmemekle birlikte periferal lenfosit ve monositlerin %95 inden fazlasında bulunmaktadır. Alemtuzumab, CD52’ ye bağlandığında kompleman
fiksasyonu ve antikor bağımlı hücresel sitotoksisite mekanizmaları aracılığı ile sitotoksik etki gösterir. Alemtuzumab, aynı zamanda medyan yaşam
süresi 7,5 ayla sınırlı çok agresif bir tümör olan ve henüz standart bir tedavisi olmayan T-prolenfositik lösemide de endikedir.
BİYOTEKNOLOJİK İLAÇLAR NASIL
ÜRETİLİR ?

Konvansiyonel ilaçlar genelde kimyasal


sentez adı verilen bir süreç ile üretilirken
biyoteknolojik ilaç üretiminin temeli
hücre bazlı üretime dayanmaktadır. Ana
hücre bankası ve çalışma hücre
bankasından oluşan bu hücreler, spesifik
bir protein üretilmesine olanak
sağlamaktadırlar. İlaç üretimi, hücrelerin
çoğaltılması için fermantasyon
sonrasında seperasyon ve pürifikasyon
gibi süreçleri içermektedir.
BİYOTEKNOLOJİK İLAÇLAR KONVANSİYONEL
İLAÇLARDAN HANGİ YÖNLERDEN FARKLIDIR ?

• Biyoteknolojik ilaçların temelini peptid


ve proteinler oluşturduğu için
konvansiyonel ilaçlara kıyasla yüksek
molekül ağırlığına ve kompleks yapılara
sahip ilaçlardır. Konvansiyonel ilaçlar
kimyasal sentez ürünleri iken
biyoteknolojik ilaçlar canlı hücrelerden
elde edilen biyolojik ürünlerdir
1- Bu pahalı teknolojinin ülkemizde oluşması,
2- Hastaların biyoteknolojik ürünlere erişiminin
hızlanması,
3- Hekimlere farklı alternatifler sunulması,
4- İlaç ithalatına bağlı dış ticaret açığının
azaltılması,
5- Yeni ürünlerin pazara girmesi ile oluşacak ürün
çeşitliliğinin ürün fiyatlarını aşağıya çekerek
kamu sağlık bütçelerinin daha verimli
kullanılması,
6- Oluşacak rekabet ortamının araştırmacı
şirketleri daha yenilikçi ilaç bulmaya
yönlendirmesi açılarından büyük önem
taşımaktadır.

Biyobenzer ürünlerin üretiminin tüm aşamaları ülkemizde


gerçekleştirilebilir. Bu ürünlerin yurt içinde üretiminin sağlanması;
BİYOBENZER İLAÇLARIN GELİŞTİRİLMESİ

• Biyoteknolojik ilaçlar konvansiyonel ilaçlara


kıyasla daha büyük moleküllere sahiptir ve her
birinin doğasında belli düzeylerde değişkenlik
gösteren bir dizi özellik vardır. Bu değişkenlik,
molekülün ‘şekli’ (katlanma) ile moleküle eklenmiş
olabilen herhangi bir şeker ya da karbonhidratın
tür ve uzunluğunda (glikolizasyon) olabilir
• • Biyoteknolojik ilaçlar yaşayan organizmalar
kullanılarak üretilirler. Son ürün olan biyolojik
etkin maddenin yaşayan hücre ya da organizmanın
içinde bulunan binlerce diğer molekülden
ayıklanarak saflaştırılması gerektiğinden üretim
süreci karmaşıktır ve ileri teknoloji gerektirir.
❖ Hücre kültürü
❖ Fermentasyon
❖ Hasat
❖ Saflaştırma
❖ Formülasyon
❖ Bitmiş tıbbi ürün

BİYOTEKNOLOJİK İLACIN STANDART


ÜRETİM AKIŞI
BİYOBENZERLERİN GELİŞTİRİLME
AŞAMALARI
Adım 1: (1-1,5 yıl) Eşdeğer konakçı hücre klonun geliştirilmesi
Adım 2: Hücre bankası klonlarının hazırlanması
Adım 3: (1-1,5 yıl) Sürecin Geliştirilmesi
• Fermantasyon
• Saflaştırma
Adım 4: İmalat ölçeğinin büyütülmesi
Adım 5: (3,5 – 4,5 yıl) Kıyaslanabilirlik Testleri
• Analitik
• Karakterizasyon
BİYOLOJİK İLAÇLARIN KONVANSİYONEL
İLAÇLARDAN FARKLARI



BİYOTEKNOLOJİK
İLAÇ ÖRNEKLERİ
Kanser, AIDS, lösemi, Akdeniz anemisi gibi çeşitli hastalıkları tedavi edebilmek
ve önüne geçmek için genetik ürünlerin kullanımı

Büyüme geriliği, bulaşıcı hastalıklar, omurilik onarımı ve hasar görmüş beyin


hücrelerinin onarılmasına yönelik protein üretimi

Kirli sulardaki bakterilerin bulunduğu ortamı temizleyebilen canlılar haline


getirilmesi

Bir canlıdaki özel bazı genlerin diğer canlıya aktarılarak daha fazla üretim
yapması

İnsülin üretimi gibi insan sağlığına faydalı özelliklerin üretimini arttırmak DNA
ile hücrelerin genetik yapısının değişmesi

Bitkilerde gen değişliği sayesinde daha dayanıklı hale gelmesi ve daha verimli
olması

Tekstil kağıt ve kimyasal ürünler gibi endüstriyel proseslerin çevresel etkilerini


azaltma

Toprağı arıtma, atık gaz ve kirli hava, atık su temizleme

Ve çöp benzeri diğer atıkların değerlendirilmesi biyoteknolojik çalışmalara


örnek olarak verilebilir.

Aynı zamanda yine insan sağlığı için patojenlerle savaşan antibiyotiklerin


geliştirilmesi yönünde adımlar atılmıştır.
2016 Yılında En Çok Satılan
Biyoteknolojik İlaçlar

Humira: 14 Milyar Dolar.

Remicade = 5,78 Milyar Dolar Enbrel 23


Milyar Dolar 5 Milyar dolar ve üzerinde
global satış yapan daha birçok ilaç var.
KAYNAKÇA
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA)
Avrupa İlaç Ajansı (EMA
http://www.mebid.org/tr/yayin/biyoteknolojik-ve-biyobenzer-ilaclarve-tesisler/
https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/148495/mod_resource/content/1/10.%20Haft
a%20Farmas%C3%B6tik%20Biyoteknoloji.pdf
www.ankara.edu.tr
https://www.ieis.org.tr/ieis/assets/media/Bio/Biyoteknolojik_ilaclar_kitapcigi_.pdf

You might also like