You are on page 1of 22

T.C.

DOĞUŞ ÜNİVERSİTESİ
FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ
PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ

PSİ209 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ VE İSTATİSTİK 2 DERSİ ÖDEVİ

Betül BALCI
Dilara Mina YILMAZ
Fatma SÖNMEZ
Hatice Kübra YILMAZ
Hülya DALLI

Ders Sorumlusu
Öğr. Üyesi Hilal DURAK

KASIM 2021
GÖZDEN GEÇİRME SORULARI
(BÖLÜM 2)

1-) Şu özelliklerin her birisi için, bilgiye bilimsel yaklaşım ile günlük yaklaşım arasındaki
farkı belirtin: Genel yaklaşım ve tutum, gözlem, kavramlar, bildirim, araçlar ve
hipotezler.

Genel Yaklaşım ve Tutum


Günlük yaklaşıma göre;
Sezgiseldir.
Günlük kararlarımızda çoğunlukla sezgilerimize dayanır; bize mantıklı geleni,
fikirlerimize daha yakın olanı seçeriz.

Doğrulama yanlılığı: Kişilerin kendi inançlarını, düşüncelerini, varsayımlarını haklı


çıkaran kanıtları dikkate alma ve öne çıkarma eğilimidir. Bu da diğer bilgileri kasıtlı/kasıtsız
görmezden gelmeye veya inkâr etmeye yol açabileceği için bilimsel yöntemde ampirik yaklaşım
kullanılır.

Örnek: Aç karnına kahve içmek


Kahve içmeyi seven biri bu konuda bir araştırma yapmadan bunun zararlı olmadığını
savunabilir.

Bilimsel yaklaşıma göre;


Ampiriktir/görgüldür.
Yani deneye ve gözleme dayanır. Bilgilere karşı eleştirel ve kuşkucu bir yaklaşım
sergiler.

Örnek: Aç karnına kahve içmek


Bunun sağlık açısından zararlı olup olmadığını öğrenmek için literatür incelemesi veya
deney yapılır.

Gözlem
Günlük yaklaşıma göre;
Rastgele ve kontrolsüzdür.

Örnek: Yağışlı havalarda salyangozların toprağın üstüne çıkma nedenini birçok kişi
boğulma riskinden kaynaklandığı düşünüyor.
Bilimsel yaklaşıma göre;
Sistematik ve kontrollüdür.

Bağımsız değişken: Deneycinin davranış üzerindeki etkisini belirlemek için


değişimlediği/kontrol ettiği faktörlere denir.

Bağımlı değişken: Bu değişikliklerden etkilenen ölçümlere/değişkenlere denir.

Deneyci, bağımlı değişkendeki değişimlerin bağımsız değişkenle açıklanıp


açıklanamadığını (iç geçerlilik) inceleyerek kontrol sağlar.

Örnek: Salyangoz örneğini bilimsel yaklaşıma göre araştırma sürecinin basamaklarını


takip ederek incelersek;
Aslında yağmurun ve nemin onlar için yaşamsal öneme sahip olduğu
Yüzeyde daha rahat hareket ettikleri sonucuna varırız.

Kavramlar
Günlük yaklaşıma göre;
Belirsiz, birden fazla karşılığı olabilir.
Günlük konuşmada her kavramın tanımı herkeste aynı karşılığı bulmayabilir ve
kastedilen şeyin ne olduğu tam bilinmeden iletişim kurulabilir.

Örnek: Metal müzik dinlemenin psikolojiye etkisini tartışan iki kişi psikoloji kavramını
(yapısını) iyi tanımlayamayabilir.

Bilimsel yaklaşıma göre;


Belirli, açık tanımlı
Bilim insanları ise her araştırmada kullandıkları yapıların işevuruk (operasyonel)
tanımlarını yaparlar.

İşevuruk (operasyonel) tanım: Kavramın elde edilmesinde kullanılan işlemler yoluyla


tanımlanmasıdır.

Bildirim
Günlük yaklaşıma göre;
Yanlı ve özneldir.
Günlük raporlarda genellikle kişisel yanlılıklar ve izlenimler bulunur.
Örnek: Gökyüzüne bakıp “kuşlar uçuyor” dersek gördüğümüzü söylemiş oluruz. Fakat
“kuşlar göç ediyor” şeklinde ifade edersek bu bir çıkarım olur ve özneldir.

Bilimsel yaklaşıma göre;


Yansız ve nesneldir.
Bilimsel yaklaşımda objektif bakış açısı kullanılır.
Bir raporun yansız olup olmadığını anlamak için bağımsız bir gözlemci (üçüncü bir göz)
tarafından doğrulanıp doğrulanmadığı kontrol edilir. Buna gözlemciler arası uyum denir.
Bu aynı zamanda bir güvenirlik ölçütü sağlanmış olur.

Araçlar
Günlük yaklaşıma göre;
Yanlış, hassas değil.
Olayları ölçmek için çeşitli araçlar kullanılır.
Bozuk bir tartı kilomuz hakkında yanlış fikirlere kapılmamıza neden olabilir.
Kek için 10 gram kabartma tozuna ihtiyacımız olduğunda hassas tartı kullanmak daha
doğru bir sonuç verir.

Bilimsel yaklaşıma göre;


Doğru, hassas.
Olayların ölçülmesi gibi davranışların ölçülmesi için de çeşitli araçlar (anketler,
envanterler…) kullanılır.

Doğruluk: Bir ölçüm sisteminin doğruluğu, bir niceliğin ölçüm değerinin asıl
(gerçek) değerine olan yakınlık derecesidir/ değerinden farkıdır.

Bir ölçme aracının doğruluğu onu ayarlayarak ya da doğruluğu bilinen başka bir ölçme
aracıyla kıyaslanarak belirlenir.

Duyarlılık: Yapılan ölçümlerin birbirine olan yakınlık derecesidir.


Ölçüm aracının duyarlılığıyla hata oranı arasında ters orantı vardır.
Dakikanın yüzde biri düzeyindeki ölçüm onda biri düzeyindeki ölçümden daha hassastır.
Duyarlılığı artırmak için:
o Birim sayısı artırılabilir
o Birimler arasındaki mesafe azaltılabilir.
Hipotezler
Günlük yaklaşıma göre;
Test edilemez

Örnek: B12 eksikliği olan bir hasta B12 ilacını içmeyi unutur çünkü unutkanlığı vardır.
Hipotez kısır döngüye girdiği için test edilebilir değil.

Bilimsel yaklaşıma göre;


Test edilebilir.

Hipotez: Araştırmanın olası sonucuna dair yapılan geçici ve değişkenler arasındaki


ilişkileri/farkı belirlemeye yönelik önermelerdir.

2-) Bir bağımsız değişken ile bağımlı değişken arasındaki farkı belirtin ve her birisi için
bir deneyde kullanılabilecek bir örnek verin.

• Bağımsız değişken, deneycinin kontrol ettiği değişkendir; bağımlı değişken,


bağımsız değişkene yanıt olarak değişen değişkendir.
• Bağımsız değişken varsayılan sebeptir; bağımlı değişken ise bunun gözlenen
etkisidir.
• Bağımsız değişken araştırmacı tarafından manipüle edilmiştir; bağımlı değişken
ise araştırmacı tarafından ölçülmüştür.

ÖRNEK: Bebeği için hangi bezin sıvıyı en iyi şekilde tuttuğunu araştıran bir anneyi ele
alalım

Bağımsız değişken: Bez markaları


Bağımlı değişken: Bezin emdiği sıvı miktarı

3-) İşevuruk tanım kullanmanın psikolojideki avantajları nelerdir? İşevuruk tanımın iki
kusurunu açıklayın.

Avantajları
• Kavramları gözlenebilir ve ölçülebilir hale getirir.
• Kavram kargaşasını ortadan kaldırır.
• İşevuruk tanımlar en azından bu tanımların nasıl ve neden kullanıldığını bilenler
arasında iletişimi kolaylaştırır. (Pozitif bilimin iletilebilirlik amacına katkısı olur.
Dezavantajları
• Eğer bir kişi, bir kavram için yapılmış işevuruk tanımı beğenmezse yeni bir

tanım oluşturabilir ve bir kavram birden fazla karşılık bulmuş olur.

Örneğin; insanlara -ruh nedir- diye sorarsak herkes farklı bir tanımlama yapar.

• Tanımlar her zaman anlamlı olmayabilir. Bu daha çok kültürlerarası


araştırmalarla bağlantılıdır. Bu yüzden bir kavramın mantıklı bir şekilde tanımlanıp
tanımlanmadığına karar vermek için diğer kanıt türlerine başvurulmalıdır.

4-) Bir ölçme aracının doğruluğu ile dakikliği arasındaki farkı açıklayın.

• Doğruluk, bir aracın doğru olduğunu söylediği şey ile doğru olduğu bilinen şey
arasındaki farktır. Örneğin, bir termometre düşünelim. Ortam 23 derece iken termometre
19 dereceyi gösteriyorsa bu araç doğru değildir. Bir aracın doğruluğunu belirlemek için
onu ayarlarız ya da doğru olduğu bilinen bir araçla karşılaştırırız.

• Ölçümler farklı düzeyde duyarlılıklarda/dakikliklerde (precision) yapılabilir.


Örneğin, hassas terazi ile yapılan bir ölçüm, normal terazi ile yapılan bir ölçüme göre daha
duyarlı olacaktır.

5-) Bir ölçümün geçerliği ile güvenirliği arasındaki farkı açıklayın.

• Geçerlik, bir ölçme aracının ölçmek istediği özelliği araya başka özellikler
katmadan ve farklı özelliklerle karıştırmadan ölçebilme derecesidir. Yani, sadece
amaçladığı ölçmeyi gerçekleştirebilme derecesidir. Örneğin bir tarih testi düşünelim.
Öğrencilerin Osmanlı Devleti hakkında öğrendiği bilgileri ölçmeyi amaçlayan bir testte
Selçuklu Devleti ile ilgili sorular olursa testin geçerliği düşer. Bir kavramın geçerli bir
ölçümü, ölçtüğünü iddia ettiği şeyi ölçen bir ölçümdür.

• Güvenirlik, bir ölçme aracının ölçmek istediği özelliği hatasız bir biçimde
ölçebilme derecesidir. Bir ölçümün güvenirliği, o ölçümün tutarlılığını gösterir. Bir aracın
güvenirliği, o aracın düzenli bir şekilde çalışıp çalışmamasıyla ilgilidir. Örneğin 60,5 kilo
olan bir öğrenci düşünelim. Bu öğrenci arka arkaya 4 kez tartıya çıktığında sonuç her
seferinde 60,5 olursa bu durum, ölçüm aracı olan tartının dolayısıyla ölçmenin güvenirliği
ile ilgilidir ve ölçme aracının güvenirliğinin yüksek olduğu anlamına gelir.
• Bir ölçümün güvenilir olması, her zaman o ölçümün geçerli olduğu anlamına
gelmez. Örneğin, metre ile ağırlık ölçmeye çalıştığımızı düşünelim. Metre güvenilir bir
ölçme aracıdır fakat ağırlık ölçümü yaptığımızda bu, geçerli bir ölçüm olmayacaktır.

6-) Hangi üç tip hipotez, en önemli özellik olan test edilebilirlikten yoksundur?

• Hipotezin kavramları yeterince açık tanımlanmamışsa o hipotez test edilemez.


Örneğin, genç bir kızın manken ajansına başvurduğunu ve kabul edildiğini düşünelim.
Neden kabul edildiğini açıklamak için “çünkü kız çok güzeldir” demek, güzelliğin
tanımında anlaşamadığımız sürece test edilebilir bir hipotez değildir.

• Hipotez kendisini yine kendisiyle tanımlıyorsa test edilemez. Örneğin, “Normal


zekaya sahip bir çocuk okuma ve yazma becerilerinde sorun yaşıyor çünkü disleksik.”
ifadesine bakalım. Bu ifadedeki disleksi, bir bireyin normal bir zekaya sahip olmasına
rağmen dil, okuma ve yazma becerilerinde sorun yaşaması olarak tanımlanmıştır. Bu
nedenle bu ifade basitçe şöyle diyor: “Çocuk disleksiktir çünkü disleksiktir.” Yani hipotezin
açıklaması bir kısır döngüdür.

• Hipotez, bilimin tanımadığı etkenleri kullanıyorsa test edilemez. Örneğin,


havanın aniden kapanmasının sebebinin cadıların bir araya gelerek büyü yapması
olduğunu öne sürmek test edilebilir bir açıklama değildir. Çünkü bilimin etki alanı içinde
olmayan bir etken (cadı) kullanılmış.

7-) Bilimsel yöntemin dört amacını ve her birisi ile neyin gerçekleştirilmek istenildiğini
belirtin.

Bilimsel yöntemin dört amacı şöyledir: Betimleme, kestirim, açıklama ve uygulama.

Betimleme; araştırmacının olayları ve bu olayların ilişkilerini tanımlamak, sınıflamak,


listelemek veya kategorileştirmek için kullandığı işlemlere denir. Betimlemeli çalışmalar
genelde verilen bir durumu aydınlatmak, standartlar doğrultusunda değerlendirmeler yapmak
ve olaylar arasında olası ilişkileri ortaya çıkarmak için yürütülürler.

Örneğin eğitim alanında betimlemeye örnek verecek olursak:

• Çeşitli öğrenci gruplarının başarılarını belirlemek,


• Öğretmenlerin, yöneticilerin veya danışmanların davranışlarını tanımlamak,
• Ebeveynlerin tutumlarını ve okulun fiziki şartlarını tanımlamak eğitim alanından
betimlemeye örnek olarak gösterilebilir.

Kestirim; olayların ve bu olaylar arasındaki ilişkilerin betimlenmesini sağlar.


Psikolojideki birçok önemli soru, kestirim yapmayı gerektirmektedir. Örneğin saldırgan olan
çocukların yetişkinlikte duygusal sorun yaşama olasılıkları daha mı fazladır? Bundan başka,
birçok psikoloğun önemli bir uğraşı alanı psikolojik testlerdir; bu alanda testler, bireylerin
gelecekteki davranışını ve performansını kestirmede kullanılır.

Açıklama; bilimsel yöntemin üçüncü adımıdır. Bir olayın nedenlerini


belirleyebildiğimiz zaman, o olayı anlayabilir ve açıklayabiliriz. Araştırmacılar bir olayın
nedenini belirleyebilmek için deneyler yaparlar. Deneysel araştırma, betimsel ve korelasyonel
araştırmalardan farklıdır. Çünkü bilim insanı deneylerde üst düzey kontrol sağlamak ister.
Psikologlar için nedensel çıkarım yapabilmeleri çok önemlidir. Bilim insanı nedensel çıkarım
yapmak için üç önemli koşulu sağlar: Olayların birlikte değişimi, zaman –sıra ilişkisi ve
mümkün alternatif nedenlerin elenmesi. Nedensel çıkarım yapmanın kilit unsuru, sonuçları iki
veya daha fazla koşulda karşılaştırmaktır. Örneğin, iki farklı öğretim yaklaşımının etkisinin
incelenmesi olabilir.

Uygulama: araştırmalarda psikologlar, insanların hayatlarını iyileştirmek için


araştırma yaparlar. Zihinsel rahatsızlığı olan hastalarda değişme, tedavi teknikleri konusunda
yapılan araştırmalarda uygulama büyük rol oynar. Örneğin pozitif pekiştirme tekniklerinin
kullanımı, psikolojik testler ve tedaviler uygulama için önemli tekniklerdendir.

8-) Araştırılan kişi ve yapılmak istenilen genelleştirmenin niteliği açısından, nomotetik ve


idiografik yaklaşımlar arasındaki farkları belirtin.

İdiografik ve nomotetik yöntemler, sosyal yaşamı anlamak için iki farklı yaklaşımı temsil
eder.
Bir idiografik yöntem bireysel vakalarda veya olaylar üzerine odaklanmaktadır.
Örneğin etnograflar, belirli bir grup insan veya topluluğun genel bir portresini oluşturmak için
günlük yaklaşımın en küçük ayrıntılarını gözlemler.
Bir nomotetik yöntem, diğer taraftan, tek olaylar, bireysel davranışları ve deneyim
bağlamını oluşturan büyük sosyal desenler ve genel ifadeleri üretmek için çalışmaktadır.
Nomotetik yaklaşım dünya hakkında genellemeler yapmaya ve büyük ölçekli sosyal
kalıpları anlamaya çalışmayı içerir.
İdiografik yaklaşım, daha dar bir çalışma konusu hakkında çok sayıda ayrıntılı bilgiyi
ortaya çıkarmaya çalışmayı içerir.
Nomotetik yaklaşımlar:
• Genel, zorunlu yarılarla çalışırlar.
• Genelin bilgisine yönelirler.
• Gerçekliğin aynı kalan, tekrar eden formunu dikkate alırlar.
• Doğa yasası peşindedirler; bilgisel amaçları yasalara ulaşmaktır.
• Soyutlamacı bir tutumla çalışırlar.
• Nomotetik çalışırlar; yasalar ortaya koymaya çalışırlar.
• Yasa bilimidirler.
• Konuları doğaldır

İdiografik yaklaşımlar:
• Tekil, yalın yargılarla çalışırlar.
• Özgül olanın bilgisine yönelirler.
• Gerçekliğin bir defalık, tekrar etmeyen, bir anlık içeriğini dikkate alırlar.
• Tekil bir durum, şey, olay peşindedirler. Bilgisel amaçları bir defalık hallerin
bilgisine ulaşmaktır.
• Görüye, sezgiye, empatiye ve anlamaya dayalı bir tutumla çalışırlar.
• İdiografik çalışırlar; tekil ve tekrar etmeyeni anlamak isterler.
• Olay bilimidirler.
• Konuları insan, tarih ve kültürdür.
9-) Nitel ve nicel araştırmalar arasındaki iki farkı belirtin.

Nicel araştırmalarda, konu dışı değişkenlerin istatiksel ya da desende kontrol edilmesi


tercih edilirken; nitelde ise, konu dışı değişkenlerin kontrolünde ya da açıklamasında mantıksal
analizler tercih edilir.
Nicelde, işlemlere ilişkin önyargılar için özel desensel kontroller tercih edilirken;
nitelde ise, işlemlere ilişkin önyargılarla baş etmede araştırmacıya güvenilir.
Nicelde, karmaşık olgu ve olaylarla çalışılırken, koşullar, durumlar amaca uygun
olarak yönlendirilebilirken; nitelde ise doğal olarak ortaya çıkan olgu ve olaylara dışarıdan
müdahale edilemez.

10-) İki değişkenin korelasyonlu olduğunu bildikleri zaman, araştırmacılar ne


yapabilirler?
Korelasyon kavramı temel olarak birlikte değişme anlamına gelir. Bir
değişkenin değeri değişirken, bir diğer değişkenin de değeri değişiyorsa bu ikisi arasında bir
ilişki olduğu söylenebilir ve değişkenlerin birlikte değişimleri incelenir. Bu inceleme bir neden
sonuç ilişkisinin oluşabileceği konusunda araştırmacıya fikir verebilir fakat kesinlikle neden
sonuç ilişkisi vardır şeklinde yorumlanamaz. Bir diğer deyişle, iki değişken arasında doğrusal
bir ilişki olması (biri düzenli artarken veya azalırken, diğerinin de düzenli olarak artması veya
azalması), ikinci değişkende gördüğümüz değişimin sebebinin birinci değişkenin değişimi
olduğu anlamına gelmez. Örnek vermek gerekirse; Bir sahil şehrinde aylık dondurma satışları
ile aylık denizde boğulma sayıları yıl içinde birlikte artıp eksilme göstererek yakın pozitif
korelasyon verirler. Bu demek değildir ki fazla dondurma fazla boğulmalara neden olmakta
veya boğulmaların azalması dondurma satışlarına aksi tesirde bulunmaktadır. Yapılan
araştırmada ikisi arasında bir ilişki bulunmaktadır. Ancak bu doğrusal ilişki, arada bir
nedensellik (neden-sonuç ilişkisi) olduğu anlamına gelmez. Her ikisi de mevsim değiştiği için
aynı yönde değişik etki görmektedir.
Araştırmacıların işi korelasyonları bulmak değildir; nedenselliği ortaya çıkarmaktır.
Araştırmacılar hiçbir bilimsel amacı olmaksızın da veriler toplayabilir ve iki veri arasında
ilişki kurabilir; ancak bunun bilimsel ilerlemeye pek bir katkısı olmayacaktır. Önemli olan, o
ilişkiler arasından nedensel olanları tespit etmek ve bunlar üzerinden hipotezler geliştirip,
bunları sınayıp, teoriler inşa ederek gerçeğin doğasına yönelik açıklamalar geliştirebilmektir
(ve bunu yaparken eski teorileri de sınamak ve gözden geçirmektir).
11-) Kitabınızdan, nedensel bir ilişkinin kurulabilmesi için gerekli olan üç koşulun her
birisini gösteren bir araştırma örneği bulun.
Carnagey ve Anderson (2005) çalışmalarında, çok sayıda araştırmadan elde
edilen bulguların, şiddet içeren video oyunları oynamanın, saldırgan duygu durum, biliş ve
davranışı arttırdığını gösterdiğini belirtmiştir. Araştırmacılar, şiddet içeren video oyunları
sırasında ortaya çıkan davranışların, pek çok video oyununda olduğu gibi ödüllendirilmesinin
veya cezalandırılmasının fark yaratıp yaratmadığını araştırdılar. Carnagey ve Anderson,
oyunu oynayanların davranışları cezalandırılırsa, daha az saldırgan olacaklarını iddia
etmiştir. Diğer bir hipotez ise, şiddet içeren davranışları cezalandırılan oyuncuların,
engellendikleri için, daha fazla saldırgan olacaklarını öne sürmüştür.
Bu çalışmalarda, lisans öğrencileri laboratuvar ortamı koşullarında, birbiri ile
yarışan yarış arabalarının olduğu aynı video oyununun (‘Carmageddon 2’) üç versiyonundan
biri ile oynamıştır. Ödül koşulunda, katılımcılar rakipleri ile yarıştıkları ve yayaları
öldürdükleri koşulda ödüllendirildiler (puan aldılar). Cezalandırma koşulunda ise katılımcılar
rakiplerini öldürdüklerinde ya da onlara çarptıklarında puan kaybettiler. Üçüncü bir koşulda,
oyun şiddet içermeyecek şekilde düzenlendi ve katılımcılar pist etrafında yarışırken, kontrol
noktalarını geçtiklerinde puan aldılar (tüm yayalar çıkarılmış ve yarıştaki rakipler pasif olacak
şekilde programlanmıştır).
Carnagey ve Anderson (2005) katılımcıların bu üç video oyunundan birine
seçkisiz olarak atandığı üç deneyin sonuçları açıkladı. Temel bağımlı değişkenler,
katılımcıların düşmanca duygulanımlarının ölçümü (Deney 1), saldırganca düşünmeleri
(Deney 2) ve saldırgan davranışları (Deney 3) idi. Bu üç çalışma sonucuna göre saldırgan
davranışları için ödüllendirilen katılımcılar, cezalandırılan ve şiddet içermeyen koşula kıyasla,
daha fazla saldırgan duygulanım, düşünce ve davranışlar gösterdiler. Video oyunundaki
saldırgan davranışların cezalandırılması, şiddet içermeyen koşuldakine kıyasla, katılımcıların
daha fazla düşmanca duygu (ödüllendirme koşuluna benzer şekilde) yaşamalarına yol açtı.
Fakat saldırgan düşünce ve davranış yaşamalarında artışa yol açmadı.
Video oyununun bu üç versiyonundan birini oynadıktan sonra, katılımcılara
kelime parçalarını tamamlama testi verildi ve beş dakika içerisinde 98 kelimeden
tamamlayabilecekleri kadar çok sayıda kelimeyi tamamlamaları istendi. Kelime parçalarının
yarısı saldırgan olasılıklar içermekteydi. Örneğin, bir kelime parçası ‘K I _ _’, ‘kiss (öpmek)
ya da ‘kill’ (öldürmek) ile tamamlanabilirdi.
Saldırganlığın işevuruk ölçütü, bir katılımcının saldırgan kelimelerle (örneğin,
‘öldürmek’) tamamladığı kelime parçaları sayısıydı. Örneğin, eğer bir katılımcı kelime
parçalarının 60’ını beş dakikada tamamladıysa bunların 12’si saldırgan içerikliyse, saldırgan
koşul puanı .20 (12/60 = 0.20) oldu.
Ortalamalar saldırgan bilişin ödül koşulunda en yüksek (0.210) ve şiddet
olmayan koşulda en düşük (.157) olduğunu göstermektedir. Ceza koşulundaki saldırgan biliş
(.175), şiddet uygulanmayan ve ödül koşulları arasındadır. Ödül koşulundaki katılımcıların
tamamladıkları kelime parçalarının yaklaşık 5’te 1’inin saldırgan içerikli kelimelerle
tamamlandığını söyleyebiliriz (zaten kelime parçalarının ancak yarısı saldırgan içerikli olacak
şekilde tamamlanabiliyordu.)
Bu deneyde değişimleme yoluyla (bağımsız değişkenin üç düzeyi araştırmacılara
hipotezlerine ilişkin karşılaştırmalar yapma olanağı verdi) kontrol etme tekniği kullanılarak
nedensel çıkarım için gerekli olan iki koşul karşılanmış oldu: (1) Katılımcıların saldırganlık
bilişindeki farkları deneysel koşullarla birlikte değişti (olayların birlikte değişimi) ve (2)
katılımcılarda saldırganlık bilişi ödül koşulundaki oyunu oynadıktan sonra ortaya çıkarken
diğer iki koşuldaki oyunu oynayan katılımcılarda ortaya çıkmadı (zaman-sıra ilişkisi). Nedensel
çıkarım için gerekli olan üçüncül koşul (alternatif açıklamaların elenmesi) ise deneyi
laboratuvar ortamında yaparak koşulların sabit tutulması ve dengeleme ile iç geçerlilik seviyesi
arttırılarak yerine getirildi.
BÖLÜM 6: Bağımsız Grup Desenleri (Sayfa 196,197)

12-) Temel araştırma ile uygulamalı araştırma arasındaki fark nedir?

• Temel araştırma bilgi toplama ve mevcut bilginin üzerine inşa etme amacıyla yapılır.
Uygulamalı araştırma ise yalnızca belirli bir sorunun çözümüne yöneliktir.
• Temel araştırma evrensel uygulanabilirliği olan bilgileri toplar, uygulamalı araştırma
özel sorunlara çözüm sunar.
• Temel araştırma tamamen teoriktir, uygulamalı araştırmaların pratik bir yaklaşımı
vardır.
• Temel araştırma, mevcut olan bilimsel bilgi tabanını genişletmeye çalışan bir araştırma
olarak açıklanabilir. Uygulamalı araştırma ise gerçek hayattaki problemleri çözmede
yardımcı olan bilimsel çalışmayı ifade etmek için kullanılır.
• Temel araştırma bilimsel bilgi ve tahminler geliştirir. Uygulamalı araştırma, temel
bilimin yardımıyla teknolojisini ve tekniğini geliştirir.

13-) Aracı değişken ne demektir? “Aşağılama” (var/yok) ile “saldırgan tepkiler” arasında
bir aracı değişken olabilecek bir yapı (kavram) önerin. Sizin aracı değişkeninizi içeren bir
hipotez kurarak, bu değişkenlerin nasıl ilişkili olabileceklerini açıklayın.

• Dolaylı etkilerin söz konusu olduğu durumlarda, değişkenler arasındaki


ilişkiyi sağlayan değişkenlere aracı değişken ismi verilir ve iki değişken arasında
üçüncü bir değişken tarafından sağlanan bir aracılık etkisinin olduğu ifade edilir. Yani
bağımlı değişken ve bağımsız değişken arasındaki ilişki aracı değişkenler sayesinde
gerçekleşir. Bunu bir örnekle açıklayalım. Kilo ve yemek miktarı arasında bir ilişki
vardır. Burada “kilo” bağımlı değişkendir ve yemek miktarına göre değişir. “Yemek
miktarı” ise bağımsız değişkendir. Fakat kimi insanlar bu iki kavram arasındaki ilişkiye
itiraz edebilir. “Yemiyorum ama yine de kilo alıyorum.” diyebilir. Kimisi ise bu teorinizi
destekleyebilir ve yemeği hemen azalttığında kilo verdiğini söyleyebilir. İşte bu teorinin
her kişi için geçerli olmamasının sebebi aracı değişkenler ile açıklanır. Burada da
gördüğünüz gibi aracı değişkenler sadece değişkenleri birbirine bağlamakla kalmaz
aynı zamanda değişkenler arasında nedensellik de kurarlar.
• Aşağılanma ve saldırgan tepkiler arasında aracı değişken olabilecek
yapı şiddet içeren sporlara yönelimdir.

ŞİDDET
AŞAĞILANMA İÇEREN SALDIRGAN TEPKİLER
SPORLARA
YÖNELME

Şiddet içeren sporlara yönelme aracı değişkeni buna neden olabilecek faktör
olan aşağılanmaya maruz kalma ile çeşitli semptomları (Burada kabul edilen saldırgan
davranışlar göstermedir.) birbirine bağlar.
• 1.Örnek: Sigarayı bırakmaya çalışan kişilerde nikotin eksikliği sonucu

uykusuzluk görülebilir ve kişi öfke kontrol sorunu yaşayabilir. Burada aracı değişkenimiz
uykusuzluktur. Bağımlı değişken öfke kontrol sorunu, bağımsız değişken ise nikotin eksikliğidir.

“Uykusuzluk” aracı değişkeni, uykusuzluğa neden olduğu varsayılan faktör nikotin


eksikliği ile öfke kontrol sorunu semptomunu birbirine bağlar.

2. Örnek: Pandemi ile gelen sokağa çıkma yasakları 15-25 yaş arası gençlerde telefon
bağımlılığının artmasına sebep olmuş ve aile ilişkileri gerilemiştir.

Burada sokağa çıkma yasağı bağımsız değişken, telefon bağımlılığı bağımlı


değişkendir. Aile ilişkileri ise aracı değişkendir. “Aile ilişkileri” aracı değişkeni, aile
ilişkilerinin gerilemesine neden olduğu varsayılan sokağa çıkma yasağı ile 15-25 yaş arası
gençlerde telefon bağımlılığın artmasını birbirine bağlar.

14-) Bir bilimsel teoriyi değerlendirmede mantıki tutarlılığın ve görgül olarak test
etmenin rolünü betimleyin.

Bilimsel bilgiler mantık kuralları ile örtüşmelidir. Bilimsel bilginin mantıksal bir bilgi
özelliği taşımasına iki açıdan yaklaşılabilir: İlki; bilimin ulaştığı her türlü bilginin çelişkiden
uzak, kendi içinde tutarlı olmasıdır. Buna göre bilim birbiriyle çelişen iki önermeyi doğru
olarak kabul etmez. İkincisi, bir hipotezi doğrulama işleminde mantıksal düşünme ve çıkarsama
kurallarına başvurulmasıdır.

Bilimsel bilgi görgül (emprical) olandır. Görgül, gözleme dayalı olandır. Bilimsel
bilginin görgül olması, gözlemler yoluyla bilginin doğruluğunun ya da yanlışlığının
kanıtlanabilir olması demektir. Bilim; bir hipotez veya teoriyi gözlem ya da deneye bağlı olarak
doğruluğunu kanıtlamadıkça doğru olarak kabul etmediği gibi, kendiliğinden doğru sayılan ya
da tanım gereğince doğru olan önermeleri de doğru olarak kabul etmez.

Sonuç olarak bilim, ancak gözlem ve deney yolundan giderek bilgileri saptar. Bu
sebeple bilimsel yaklaşım hem mantıksal geçerlik hem de görgül doğrulamanın birlikte
olmasını gerektirir.
15-) Bir teorinin önermelerini titiz bir şekilde yanlışlamaya çalışmanın, o teoriyi
doğrulamaya çalışmaya kıyasla neden daha fazla bilgi verebileceğini açıklayın.

Doğrulanan teori zaten hazırda olan bilgiyi bize sunar. Örneğin yer çekimi 1642-1727
yılları arasında Isaac Newton tarafından keşfedilmiştir. Yüksekten atılan elmanın yere düşeceği
teorisini tekrardan test edeceğimiz zaman sonuç değişmeyecektir. Böylece çalışmalarımızın
sonucunda elde edeceğimiz tek şey daha önce ortaya konmuş bir çalışmayı desteklemekten
öteye gitmeyecek.

Fakat o teoriyi yanlışladığımız zaman tamamen farklı bir şey ortaya koyarız. Bir bilim
insanı, başka bir bilim insanının ortaya koyduğu sonuçlardaki eksikleri görüp düzeltebilir ya
da bu sonuçlar üzerine yenilerini ekleyebilir. Bir teorinin yanlışlanması, bilim insanına o teori
üzerinde daha fazla çalışma imkânı sağlar. Böylece bilim insanları yaptıkları her bir
araştırmayla kendi çalışma alanlarındaki eski bilgilere yeni bilgiler eklemekte, böylece
alanlarındaki bilginin hacmini artırmış olmaktadırlar.

Profesör Kitcher’ın: “Bilim sadece hatalar yaptığında başarılı sayılır.” sözü bu


cevabımızı destekler
DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR

(BÖLÜM 2)
1-) Aşağıda betimlenen araştırmaların her birisinde bağımsız değişkenleri belirlemeniz
gerekiyor. Ayrıca, her bir araştırmada en azından bir bağımlı değişken de
belirleyeceksiniz.

A. Bir psikolog gıda yoksunluğunun motor hareketler üzerindeki etkilerini


belirlemek istiyor. Bu amaçla 60 sıçanı dört koşula atıyor. Bu dört koşul,
sıçanların gıdadan yoksun kaldıkları zamanın uzunluğu açısından farklıdır. Sıfır
saat, sekiz saat, on altı saat ve yirmi dört saat. Araştırmacı daha sonra farelerin
kafesteki faaliyet tekerleğinde harcadığı zamanı ölçtü.
Bağımsız değişken: Gıda yoksunluğu süreleri; sıfır saat, sekiz saat, on altı
saat ve yirmi dört saat.
Bağımlı değişken: Sıçanların faaliyet tekerleğinde geçirdiği süre miktarı.
B. Bir beden eğitimi öğretmeni çocuklar çok sayıda donanımın (örneğin kaydırak,
salıncak, kaydırma duvarı) geniş bir oyun alanında deneyim kazanırken meydana
gelen motor koordinasyonunu belirlemek istiyor. Okul öncesi çocukların sekiz
hafta boyunca haftada dört, altı veya sekiz saat bu ekipmanlarda oynamalarına
izin veriliyor. Öğretmen daha sonra çocukların atlamalarını zıplamalarını ve tek
ayak üstünde durmalarını isteyerek onların motor koordinasyonlarını test ediyor.
Bağımsız değişken: Haftada üç farklı zaman diliminde; dört, altı veya sekiz
saat oyuncaklarla harcanan zaman.
Bağımsız değişken: Motor koordinasyon testinden alınan puan.
C. Bir gelişim psikoloğu 3 yaş çocuklarında yanlarında kimin olduğuna bağlı olarak
ortaya çıkan sözel davranış miktarını belirlemek istiyor. Bu çocuklar bir
laboratuvar ortamında 30 dakika boyunca gözlendiler. Araştırmanın bir
koşulunda çocukların yarısının yanında bir yetişkin vardı. Diğer koşulda ise
incelenecek çocukların yanında bir başka küçük çocuk vardı. Psikolog;
incelenmekte olan her çocuğun sözel ifadelerinin sayısını, süresini ve
karmaşıklığını ölçtü.

Bağımsız değişken: Farklı yaşlarda iki insan; yetişin ve çocuk


Bağımlı değişken: Çocukların sözel ifadelerinin sayısı, karmaşıklığı ve süresi.
2-) Bir psikolog, “gruplarıyla özdeşleşen bireylerin, tanımadıkları kimselere yardım etme
olasılığının daha düşük olduğu” hipotezini test etmek için bir deney yaptı. Üniversite
öğrencilerini öğrenci etkinlik merkezine yakın bir yerde, “kampüsteki deneyimleriyle
ilgili kısa bir anketi cevaplamaları” istendi. İlk test işlemi yarıyılın başında yapıldı. Kendi
üniversiteleriyle özdeşleşme eğilimini harekete geçirmek için kendilerine bir kâğıt verildi
ve bu üniversitede en çok sevdikleri üç şeyi yazmaları istendi. (Yüksek özdeşleşme
düzeyi). Yirmi öğrenci test edildi. İkinci test işlemi, dönemin son haftasında aynı yerde iki
defa öğleden sonraları yapıldı. Bu kontrol koşulunda (özdeşleşme düşük), yirmi yeni
öğrenciden teneffüste yapmayı planladıkları üç şeyi yazmaları istendi. Koşulların her
ikisinde de her bir katılımcı yazdığı kâğıdı psikoloğa verdikten hemen sonra, üzerinde
rakip üniversitenin adı yazılı olan bir kazak giymiş bir öğrenci asistan yanlarından geçti.
Ama bu anlaşmalı öğrenci, kazara elindeki dosyayı yere düşürdü ve kağıtlar yere saçıldı.
Beklendiği gibi sonuçlar gösterdi ki yüksek özdeşleşme koşulundaki öğrenciler, dökülen
kağıtları toplaması için anlaşmalı öğrenciye kontrol koşulundan daha az yardımcı
oldular. Araştırmacılar, bir grupla özdeşleşmenin, yabancılara (grup dışında olanlara)
yardım olasılığını azalttığı sonucuna vardılar.

A. Bu deney başka nasıl yapılabilirdi? Öyle ki deneyci, grupla özdeşleşmenin


etkileri ve bir yabancıya yardım hakkında açık bir sonuca varabilsin.
Psikoloğun etkisini araştırmak anlamak istediği bağımsız değişkeni (ve
düzeyini) ve bağımlı değişkeni bulun.

Bağımsız değişken(ler):
1. İki farklı düzeyde sorulan soru.
İlk grubun sorusunda özdeşleşmeyi artırabilmek için kampüsle ilgili soru
sorulmuş. İkinci gruba ise kampüsle ilgili olmayan sadece ne yapmayı
planladıklarıyla ilgili bir soru sorulmuş.
2. İki farklı zaman dilimi (dönemin başı ve dönemin sonu)
3. İki farklı işlem sayısı: İlk test bir kere uygulanmış, ikinci test ise
iki kere.
Bağımlı değişken: Anlaşmalı öğrenciye yardım eden katılımcı sayısı.
B. Potansiyel olarak, psikoloğun bağımsız değişkeni ile karışmış olabilecek
başka hangi değişken(ler) olabilir? Karışmanın nasıl meydana geldiğini
açıklayın ve özdeşleşmenin yardım davranışına etkisi hakkında
varılabilecek sonuçları betimleyin.
Etkili olma potansiyeli olan iki değişkenin eş zamanlı olarak birlikte
değişmesine izin verildiği zaman karışma ortaya çıkar. Araştırmada karışma
ortaya çıktığı zaman, performansta gözlenen farkın nedeninin hangi
değişken olduğunu belirlemek olanaksızdır.
Karışması muhtemel bazı değişken(ler);
1. Testlerin gerçekleştirildiği zaman dilimlerinin farklı olması.
2. İlk testin dönemin başında yapılması, tatilden sonra okula tekrar
dönen öğrencilerin okullarıyla bağını güçlendirip kendilerini
okulla daha fazla özdeşleştirmelerini sağlamış olabilir.
3. İkinci testin okulun son haftasında öğleden sonraları iki kez
yapılması, okuldan yorulmuş ve artık dinlenmek isteyen
öğrencilerin kendilerini okulla özdeşleştirmelerini engellemiş ya
da daha az özdeşleştirmelerine neden olmuş olabilir.

Özdeşleşmenin yardım davranışına etkisi hakkında Henry Tajifel ve John


Turner çalışmalar geliştirmiştir:

Minimal Grup Paradigması


Sosyal psikolojide kullanılan bir deney yöntemidir. Bu deneyde
katılımcılar önemsiz kriterlere dayanarak (yazı-tura atışı gibi) iki gruba
ayrılıyor. Aslında rastgele atanmış oluyorlar. Daha sonra katılımcıların belirli
bir puanı diğer katılımcılara dağıtmaları isteniyor. Katılımcıların diğer
katılımcılara ait tek bilgileri, o kişinin hangi gruba ait olduğudur. Puan
dağıtımı, dağıtan kişiye de dağıtılan kişiye de herhangi bir kazanç
sağlamayacaktır. Sonuçlar, katılımcıların her ne kadar adil olmaya çalışsalar
dahi kendi grup üyelerini kayırdıklarını ortaya koymuştur. Tajifel ve Turner, bu
bulgulardan yola çıkarak Sosyal Kimlik Kuramını oluşturmuştur.
Sosyal Kimlik Kuramı
Bu kuram; grup üyeliğini, grup süreçlerini ve gruplar arası ilişkileri ele
alan bir sosyal psikoloji kuramıdır.
Sosyal kimlik kuramının varsayımlarından biri; bireyler, kendilerini
üyesi oldukları sosyal grubu dikkate alarak tanımlar ve değerlendirirler,
kendilerini sınıflandırırlar. Bu sınıflandırma sonunda da kendilerini koydukları,
yerleştirdikleri grupla özdeşleşirler. Bu özdeşleşme sonucunda ise sosyal
kimlikleri oluşur.
Sosyal Kimlik: Bireylerin; belirli bir sosyal grubun üyesi olmalarına
ilişkin bilgilerinden, buna yükledikleri anlamdan ve bu üyeliğe yönelik
duygularından yola çıkarak kimliklerini oluşturmasıdır.

C. Bu deney başka nasıl yapılabilirdi? Öyle ki deneyci, grupla özdeşleşmenin


etkileri ve bir yabancıya yardım hakkında açık bir sonuca varabilsin.

“Gruplarıyla özdeşleşen bireylerin, tanımadıkları kimselere


yardım etme olasılığının daha düşük olduğu” hipotezini test etmek için
bir deney yapılması gerekirse; A siyasi partisine mensup oldukları
bilinen bir grup insan iş çıkış saatinde anketörler tarafından
durdurularak ‘Bir sonraki seçimde hangi partinin kazanacağına dair
tahminde bulunması’ istenir (yüksek özdeşleşme düzeyi). 20 kişi test
edilir. İkinci test işlemi bir sonraki hafta A partisine mensup olduğu
bilinen 20 farklı kişiyle aynı saatte aynı yerde yapılır. Bu kontrol
koşulunda ‘İklim değişikliği ile ilgili ne düşünüyorsunuz?’ diye sorulur
(düşük özdeşleşme düzeyi). Koşulların her ikisinde de her bir katılımcı
soruları cevapladıktan sonra üzerinde B siyasi partisinin tişörtü olan biri
önlerinden geçer. Anlaşmalı olan bu kişi kazara cebindeki cüzdanı
düşürür. Eğer sonuçlar beklendiği gibi olursa yüksek özdeşleşme
koşulunda olan kişilerin kontrol grubundaki kişilere oranla daha az
yardımcı olması beklenir.
3-) Mart 2013’te yayımlanmış olan bir habere göre, bir grup araştırmacı tüm dünyada
obeziteden kaynaklanan 180.000 ölüm vakasına ulaştı (ABD’deki 25.000 vaka dahil).
Ölümler kola ve enerji içecekleri gibi şekerli meşrubatlarla bağlantılıydı. Dünya Sağlık
Teşkilatının (WHO) Global Burden of Diseases’in 2010 verilerinden aldığı bilgileri
kullanan araştırmacılar şeker hastalığına, kalp ve damar hastalıklarına ve kansere bağlı
obezitenin neden olduğu ölümleri araştırdılar. Araştırmacılar ayrıca, bu sağlık
araştırmasına dahil edilen ülkelerde kişi başına düşen şekerli meşrubat miktarına da
ulaştılar. Sonuçta, içilen şekerli meşrubat miktarı arttıkça obezite kaynaklı ölüm
tehlikesinin de arttığı bulundu. Araştırmacılara göre her 100 obez ölümünden birisinin
nedeni, şekerli meşrubatlardır. Önde gelen beslenme uzmanları şekerli meşrubatın,
ABD’deki obezite salgınının başta gelen nedeni olduğu sonucuna vardılar. Bazı
hükümetler bu araştırmanın verilerine dayanarak, meşrubat tüketimini sınırlama çağrısı
yaptılar (Örneğin, New York Bloomberg yasası).

A. Araştırmacılara göre şekerli içecek tüketimi, obezite bağlantılı ölüm


tehlikesini arttırmakta ve bu tip ölümleri azaltmanın ilk adımı, bu
içeceklerin tüketimini azaltmaktır. Bu araştırmanın hangi bulguları, bu
nedensel çıkarımı yapabilmek için yeterlidir ve hangi kanıtlar yoktur?
Yapılan bu sağlık araştırmasında tüketilen şekerli meşrubat miktarı ile
obezite kaynaklı ölüm tehlikesi arasında pozitif korelasyon bulunmuştur. Bu da
nedensel çıkarımın birlikte değişim aşamasını destekler. Ancak obezitenin
yalnızca kişilerin aşırı miktarda şekerli içecek tüketiminden kaynaklanmadığını,
bu yüzden yalnızca bu faktöre odaklanmanın nedensel çıkarımın alternatif
kaynakların elenmesi koşulunu sağlamadığı söylenebilir.

B. Bu bulgular hakkında bir sonuca varmadan önce bu özetin dışında başka


hangi kaynakları kontrol etmek istersiniz? (Şu site ile başlayabilirsiniz:
www.cnn.com/2013/03/19/health/sugary-drinks-deaths )
Şekerli içeceklerin neden olduğu obezite kaynaklı ölümlerin neredeyse
dörtte üçü düşük ve orta gelirli ülkelerde oluyor. Bu sebeple kesin bir araştırma
sonucuna varmadan önce ülkelerin gelir dağılımına göre şekerli içecek tüketimi
miktarı ve obezite kaynaklı ölüm tehlikesi verileri tekrar kontrol edilmelidir.
4-) Bir eğitim psikolojisi dersinde bir öğretim yöntemi olarak ‘bireysel tepki aygıtı’
(clicker) kullanmanın, test başarısını arttırıp arttırmadığını belirlemek için bir araştırma
yapılmıştır (Mayer ve ark., 2009). Tepki aygıtı kullanan sınıfta öğrenciler (2005-2006
öğretim yılı) ders esnasında çoktan seçmeli soruları cevaplamak için bu aygıtı kullandılar.
Kâğıt kalem kullanan sınıfta ise öğrenciler (2006-2007 öğretim yılı) çoktan seçmeli
soruları cevaplamak için bir kâğıt-kalem formatı kullandılar. Kontrol koşulunda
öğretmen, derste çoktan seçmeli soru sormadı. Ara sınav ve final sınavı sonuçları gösterdi
ki bireysel tepki aygıtı kullanan sınıf hem kâğıt kalem formatı kullanan sınıftan hem de
kontrol sınıfından daha başarılı oldu. Araştırmacılar, derste tıklama aygıtı kullanmanın
öğrencilerin sınav başarısını arttırdığı sonucuna vardılar ve tıklama aygıtının,
öğrencilerin ders esnasında uygun bilişsel işleme (processing) yapabilmelerine yardımcı
olduğunu öne sürdüler.
A. Bu araştırmada, öğretim yöntemi ile öğrencilerin test başarısı arasında
nedensel bir çıkarım yapmayı mümkün kılan hangi kanıtlar vardır, hangi
kanıtlar yoktur? (Nedensel bir çıkarım yapabilmek için gerekli üç koşulu
göz önüne almayı unutmayın.)
Araştırmada nedensel çıkarım için gerekli olan iki koşul sağlandı:
1- Öğrencilerin sınav başarısı bireysel tepki aygıtı kullanımıyla birlikte
değişti (olayların birlikte değişimi)
2- Sınav başarısı bireysel tepki aygıtı kullanımından sonra ortaya çıktı
(zaman-sıra ilişkisi).
Nedensel çıkarım için gerekli olan üçüncü koşul (alternatif açıklamaların
elenmesi) ise sağlanamadı çünkü bireysel tepki aygıtı kullanan sınıf ile
kâğıt kalem kullanan sınıfın önceki başarı düzeyleri bilinmiyor. Bireysel
tepki aygıtı kullanan sınıf önceden daha başarılı ise yine aynı başarıyı
göstermiş olabilir. Burada önemli olan grupların seçkisiz atanıp
atanmadığıdır.

B. Bilimsel yöntemin dört amacını düşünün ve bu araştırmadaki bulguların


bu dört amacı karşılayıp karşılamadığını açıklayın.
Araştırmacı, deneyi üç gruba ayırarak kategorize etmiştir. Bu
sebeple bilimsel yöntemin birinci amacı olan betimleme sağlanmış olur.
Bireysel tepki aygıtı ile başarı düzeyi arasında pozitif korelasyon
vardır. Böylece kestirim aşaması da sağlanır.
Bilimsel yöntemin üçüncü amacı olan açıklama için nedensel
çıkarımın bulunması gerekir. Fakat bu araştırmada nedensel çıkarımın
üçüncü koşulu olan alternatif nedenlerin elenmesi bulunmadığından
açıklama da sağlanamamıştır.
Uygulamalı araştırmalarda psikologlar insanların hayatlarını
iyileştirmek için araştırma yaparlar. Araştırmada başarıyı arttırmak
esas alınmıştır ve topluma faydalıdır. Bilimsel yöntemin dördüncü
aşaması olan uygulama da sağlanmış olur.

You might also like