You are on page 1of 6

OLAY:

Hukuk Fakültesi 3. sınıf öğrencisi olan (A) fakültedeki bir kavgaya karıştığı ve öğrenci
(B)’yi yaraladığı gerekçesiyle Yükseköğretim Kurumu tarafından çıkarılmış olan
“Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği”nin 7. maddesi uyarınca 
10.04.2021 tarihinde “yükseköğretim kurumundan bir yarıyıl uzaklaştırma” cezası almıştır.
(A) hakkında verilen disiplin cezasını yürütülmesinin durdurulması ve iptali istemleriyle
açtığı iptal davasında kavgaya karıştığını ve yaralama eylemi gerçekleştirdiğini kabul
etmekle beraber anılan yönetmeliğe göre disiplin kurulu olan Fakülte Yönetim Kurulu
tarafından verilebilecek “bir yarıyıl uzaklaştırma cezasını” bizzat Fakülte Dekanı tarafından
verildiğini ileri sürmüştür. Bu hususun idareden getirtilen işlem dosyasından da tespit
edilmesi üzerine İdare Mahkemesi tarafından 10.05.2021  tarihinde yürütmenin durdurulması
kararı verilmiş ve bu karar taraflara 15.05.2021 tarihinde tebliğ edilmiştir.

İlgili Mevzuat:

YÖK öğrenci Disiplin Yönetmeliği

Yükseköğretim kurumundan bir yarıyıl için uzaklaştırma cezasını gerektiren disiplin


suçları

MADDE 7 – (1) Yükseköğretim kurumundan bir yarıyıl için uzaklaştırma cezasını


gerektiren eylemler şunlardır;

c) Kurum personeli ve öğrencilerine fiili saldırıda bulunmak,

Soruşturmanın sonuçlandırılması

MADDE 18 – 

(3) Yükseköğretim kurumundan bir veya iki yarıyıl için uzaklaştırma cezası ile
yükseköğretim kurumundan çıkarma cezaları, yetkili disiplin kurulunca verilir.

(4) Fakülte, enstitü, konservatuvar, yüksekokul ve meslek yüksekokulunca yürütülen


soruşturmalarda bu birimlerin yönetim kurulları, (Danıştay Sekizinci Dairesinin 23/12/2020
tarihli ve E.:2019/6735; K.:2020/5892 sayılı kararı ile iptal ibare: rektörlük tarafından
yürütülen soruşturmalarda ise üniversite yönetim kurulu) disiplin kurulu görevini yerine
getirir.
1- (A) hakkında verilen disiplin cezası ile birlikte disiplin yönetmeliğinin de iptalini
isteyebilir miydi? Bu durumda dava dilekçesinin hangi bölümlerinde bir değişiklik
olurdu?

Dava açma süresi:


Madde 7 – 1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde
Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.
… 4. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden
itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya
uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal
edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.

Yani burada İYUK m. 7/4’e göre üç tane durum var:

1- Kişi sadece genel düzenleyici işlem (Yönetmelik) için dava açılabilir.


2- Sadece uygulama işlemi için (A hakkında verilen disiplin cezası) dava açılabilir
3- Hem genel düzenleyici işlem, hem de uygulama işlemi için dava açılabilir..

             İlk derece mahkemesi olarak Danıştay'da görülecek davalar


             Madde 24 – (Değişik : 2/6/2000 - 4575/2 md.)
             1. Danıştay ilk derece mahkemesi olarak:
a) (Değişik: 2/7/2018 – KHK-703/184 md.) Cumhurbaşkanı kararlarına,
b)  Cumhurbaşkanınca çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri dışındaki düzenleyici
işlemlere,

             Karşı açılacak iptal ve tam yargı davaları ile tahkim yolu öngörülmeyen kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz
şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan idari davaları karara bağlar.

Hem uygulama işlemi, hem de yönetmelik birlikte dava edilseydi söz konusu genel
düzenleyici işlem ülke çapında etkili bir genel düzenleyici işlem mahiyetinde olduğu için
görevli ve yetkili mahkeme Danıştay olacaktı. (Danıştay Kanunu m. 24/b gereği)

Soruda belirtilmemiş ancak üniversitenin İstanbul’da bir üniversite olduğu varsayıldığında


eğer sadece uygulama işlemine (disiplin cezası) karşı iptal davası açılsaydı görevli mahkeme
idare mahkmesi olacaktı. Yetki bakımından ise genel yetki kuralı söz konusu olacak ve
İYUK m.32’ye göre idari işlemi tesis eden idari merciinin bulunduğu yer idare mahkemesi
olacağı için İstanbul İdare Mahkemesi görev ve yetkili mahkeme olacaktı.

2- Sizce dava incelemekte olan yargı yeri, hangi gerekçelerle yürütmeyi durdurma
kararı vermiştir?

Yürütmeyi durdurma sebepleri:

1. Açıkça hukuka aykırılık (İlk bakışta hukuka aykırılık): Hukuka aykırı olduğu
konusunda ciddi bir emare var mı Yok mu buna bakılması gerekiyor. Yönetmeliğe
göre bizzat Yönetim Kurulu tarafından alınması gereken kararın, Dekan tarafından
alındığı görülüyor ve dolayısıyla kollektif nitelikte bir karar alınması gerekirken tek
taraflı bir kişinin tek taraflı bir iradesiyle karar aldığı ve ilk bakışta hukuka aykırı
olduğu anlaşılabiliyor.
2. Telafisi güç veya imkansız zararlar: Öğrenci bunun sonucunda sınavlara
giremeyecek, sınavlara giremezse dönemi uzayacak. Bütünleme sınavı olmaması
sebebiyle sınavlara giremeyecek. Uğradığı zararalrın telafisi güç veya imkansız hale
gelmiş olacak ve bu durum dönem kaybına sebep olacak. Dolayısıyla telafisi güç ve
imkansız zararların da var olduğundan söz edilebilir.

Bu noktada bu açıkça hukuka aykırılık ve telafisi güç veya imkansız zararların iyi bir
şekilde sürülmesi önemli. Bu şartların varlığı halinde yürütmeyi durdurma kararı
çıkar.

3- Yürütmenin durdurulması yönündeki karardan 20 gün sonra İdare Mahkemesi


işlemin iptaline karar vermiş Ve bu karar taraflara 05.06.2021 tarihinde tebliğ
edilmiştir. Davalı fakülte de, 04.07. 2021 tarihinde kararı uygulayarak (A)’nın
öğrencilik haklarını yeniden tanımıştır. Ancak (A) 20.06.2021-.30.06.2021 tarihleri
arasında yapılan final sınavlarına girememiş, fakültelerinde bütünleme sınavı olmadığı
için de tüm derslerden başarısız sayılmıştır.

(A) sınavlara girememesi nedeniyle uğramış olduğu maddi ve manevi zararların


tazmini talebi ile idare aleyhine bir dava açmıştır. idare savunmasını iki hususa yer
vermiştir: ilk olarak (A)’nın iddia ettiği zararların  tazminat talebi ile idareye
başvurmaksızın bu tür bir dava açamayacağını; ikinci olarak da 05.06.2021 tarihinde
tebliğ edilen iptal kararının yasal süresinde uygulandığını iddia etmiştir.

a- Sizce (A); ne tür bir davayı, hangi idari yargı yerinde ve hangi süre içerisinde
açmıştır?

- YD Karar Tarihi: 10.05.2021


- YD Karar Tebliğ Tarihi: 15.05.2021
- İptal Kararı Tarihi: 30.05.2020
- İptal Kararı Tebliğ Tarihi: 05.06.2021
- İdarenin İptal Kararını Uyguladığı Tarihi: 04.07.2021

Tam yargı davaları, İYUK m. 2’de “idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları
doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan” davalar olarak tanımlanmıştır.

İptal ve tam yargı davaları:

Madde 12 – İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi
mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte
açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu
husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir
işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam
yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 nci madde uyarınca idareye başvurma hakları
saklıdır.
A, dava açma süresi içinde (60 gün) İstanbul İdare Mahkmesinde davayı açmalıdır.

b- İdarenin ileri sürmüş olduğu ilk iddiası ne anlama gelmektedir? Sizce idari yargı
yeri bu iddia konusunda ne gibi bir karar vermelidir?

Buradaki amacımız İYUK m. 12 ve 13’teki ayrımı biraz daha belirginleştirmekti. İptal


davası neticesinde bir tam yargı davası açıldığı için İYUK m. 13’teki gibi zorunlu idari
başvuru yok. Dolayısıyla İdari merci tecavüzü söz konusu değil.

Eğer ortada idari bir eylem olsaydı idarenin bu noktada temel gerekçesi doğru olabilirdi.
Yani idari işlem yerine idari eylem olsaydı İYUK m. 13 gereği zorunlu idari başvuru
yapılmadan tam yargı davası açıldığında idari merci tecavüzü olduğu kabul edilip idari
merci tecavüzüyle birlikte bu noktada dosyanın tevdi edilmesi gerekecekti ancak idari merci
tecavüzü olmadığı için İYUK m. 12 kapsamında genel dava süresi (60 gün) içinde İstanbul
İdare Mahkemesinde dava açılabilecektir.

c- Sizce davalı idare ikinci  iddiasında haklı mıdır?

 YD Karar Tarihi: 10.05.2021


 YD Karar Tebliğ Tarihi: 15.05.2021
 İptal Kararı Tarihi: 30.05.2020
 İptal Kararı Tebliğ Tarihi: 05.06.2021
 İdarenin İptal Kararını Uyguladığı Tarihi: 04.07.2021

Burada 2 tane karar verilmiş. Yürütmenin durdurulması kararı ve iptal kararı verilmiş.
Yürütmenin durdurulması kararı 10.05.2021’de verilmiş, iptal kararı 30.05.2021 tarihinde
verilmiş. (20 gün sonra diyor soruda)

İYUK m. 28’e göre esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre
idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir
şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz (30) günü geçemez. Dolayısıyla
10.05.2021 tarihinde verilen ve 15.05.2021 tarihinde idareye tebliğ edilen YÜRÜTMEYİ
DURDURMA KARARININ, bu tarihten itibaren 30 gün içerisinde uygulanması gerekirdi.

Yürütmenin durdurulması kararı uygulanmamış. Ancak 05.06.2021 tarihinde tebliğ edilen


iptal kararı ise 04.07.2021 tarihinde 30 günlük süre içerisinde uygulanmış. Yani idare iptal
kararı bağlamında mahkemenin kararını uygulamış ancak yürütmenin durdurulması kararını
es geçmiş ve uygulamamış. İddiasında da iptal kararının süresinde uygulandığını iddia etmiş
ama yürütmenin durdurulması kararını uygulamadığı görülüyor. Ayrıca yargı kararlarının
uygulanması amacıyla “idareye tanınan otuz (30) günlük süre bir hak değildir.” Bu açıdan
idari yargı kararları, maddi ve hukuki şartların elverdiği ölçüde hemen uygulanmalıdır. Bir
diğer ifadeyle idari yargı kararlarının uygulanmasında “derhal uygulama ilkesi” geçerlidir.

d- İdari yargı yeri olayda idarenin mali sorumluluğu olduğu düşüncesinde ise, hangi
sorumluluk esasına dayanarak tazminat ödemesine hükmedilebilir?
İdare hukukunda da esas olan kusur sorumluluğudur. Bu çerçevede önüne gelen olayda idari
yargı mercileri, öncelikle kusur bulunup bulunmadığına bakacaklar; idari bir kusur söz
konusu değilse kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanabilirliğini araştıracaklardır. Bu
sebeple kusurun varlığı halinde, olayda ayrıca kusursuz sorumluluk ilkelerinin olup
olmadığına bakılmayacaktır.

Hizmet kusuru, idarenin kamu hukuku alanındaki faaliyetleri sırasında meydana gelen
zararlar sebebiyle söz konusu olan sorumluluğunun dayanağı; idare hukukunun bu konudaki
temel kavramıdır.

Yargı kararının uygulanmaması veya geç uygulanması da yargı kararlarına göre hizmet
kusuru sayılan hallerdendir.

Bu kapsamda kusur sorumluluğu (hizmet kusuru) esasına göre idari yargı yeri, idarenin
tazminat ödemesine hükmedebilir.

e-(A),Sınavlara girememesi sonucunun doğmasında Fakülte Dekanın tutumunun etkili


olduğu düşüncesinde ise, başka bir yola da başvurabilir mi? Neden?

Anayasa md. 40/2 Kişinin, Resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu
uğradığı zarar da, kanunagöre, Devletçe tazmin edilir. Devleti sorumlu olan ilgili görevliye
rücu hakkı saklıdır.

Anayasa md.129/5  Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken


işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve
kanunn gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir

f- (A)’nın Fakülte Dekanına karşı da bir dava açtığını kabul edelim. Bu da Dekan,
kendisine karşı dava açılmasının Anayasaya aykırı olduğu iddiasında bulunmuştur.
Sizce bu iddia mahkeme tarafından ciddi bulunabilir mi? Mahkemenin verebileceği
kararlar gerekçelendirerek belirtiniz.

Anayasa ile kanun bu noktada paralel düzenleme barındırıyor. Ama 2014 öncesinde kanunda
kamu görevlisine karşı açılacağını da düzenliyordu, hatta kasten yerine getirilmemesi halinde
ilgili idare aleyhine dava açılabileceği gibi kararı yerine getirme kamu görevlisi hakkında da
tazminat davası açılacağı ifade ediliyordu. Anayasa normu, sadece idareye karşı dava
açılacağını düzenliyor ama kanun bu noktada daha genişletici nitelikte kamu görevlisine
karşı da dava açılacağını belirtiliyordu. Ancak dediğimiz gibi 2014 sonrasında değişiklik
olmadığı için, kanunda da anayasaya paralel düzenleme olması hasebiyle burada Dekan
aleyhine dava açılması durumunda anayasaya aykırılık iddiası mahkeme nezdinde ciddi
bulunur. Çünkü Anayasa m. 129/5’te ancak idare aleyhine açılacağı hüküm altına alınmış.

4-Yürütmeyi durdurma kararından 20 gün sonra iptal kararı veren idare


mahkemesinin bu iptal kararını olayın açıklığa kavuşması nedeniyle idarenin ikinci
savunmasını(ikinci cevap dilekçesini) almadan verdiğini kabul edelim. Bu karara karşı
davalı idare ne gibi bir istemle, nereye başvurmalıdır? Başvurulan makamın kararı
sizce ne yönde olmalıdır?
Tebligat ve cevap verme:
Madde 16 – 1. Dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya, davalının
vereceği savunma davacıya tebliğ olunur.
2. Davacının ikinci dilekçesi davalıya, davalının vereceği ikinci savunma da
davacıya tebliğ edilir. Buna karşı davacı cevap veremez. Ancak, davalının ikinci
savunmasında, davacının cevaplandırmasını gerektiren hususlar bulunduğu, davanın
görülmesi sırasında anlaşılırsa, davacıya cevap vermesi için bir süre verilir.

İYUK m. 16’da verilen bir haktır replik ve düplik safhaları. Bireylerin aslında adil
yargılanma ve hak arama hürriyetlerini menfi (olumsuz) anlamda etkileyecek olması
hasebiyle ve usul hükümleri atlanması hasebiyle bu noktada idare tarafından istinaf
kanun yoluna başvurulabilir ve burada usul hükümlerine uyulmamasından ötürü
bozma sebebi oluşturur, yani burada idarenin iptal kararını istinafa götürmesi
durumunda istinaf başvurusunun kabulüne karar verilecektir.

5- Hakkında verilen 1 yarıyıl uzaklaştırma cezası iptal edilen (A) hakkında aynı fiilden
dolayı bu kez disiplin kurulunca aynı ceza verilebilir mi? Neden?

Verilebilir, sonuçta iptal gerekçesi “yetki” unsurundan dolayı iptal edilmiş. Çünkü
yetkisizlik asıl, yetki ise istisnadır. İdari işlemi yapmaya hangi makam yetkili kılındıysa idari
işlemi o makam tesis eder ve burada da işte yönetmelikte bu durum belirtilmesine rağmen
fakülte dekanı işlemi tesis etmiş olduğu için işlem mahkeme tarafından iptal edilmiştir.

İdari işlem iptal edildikten sonra Disiplin Kurulu tekrardan idari işlem tesis edebilir, o işlemi
tesis ettikten sonra da başka idari işlemin diğer unsurları bakımından da bir hukuka aykırılık
varsa o işlemede karşı tekrardan bir dava açılabilecektir.

You might also like