You are on page 1of 12

muhafazakâr düşünce

T H E J O U R N A L OF C O N S E R V A T I V E T H O U G H T 9

yıl 12 sayı 47 ocak-nisan 2016


15 TL

modern islam düşüncesi 9


muhafazakârdüşünce

modern islam düşüncesi


MUHAFAZAKÂR DÜŞÜNCE/THE JOURNAL OF CONSERVATIVE THOUGHT
4 aylık yerel süreli düşünce dergisi
Yıl Year: 12 • Sayı Issue: 47 • ocak january - nisan april 2016

ISSN 1304-8864
Kadim Yayınları Adına Sahibi/Owner: Serhat Buhari Baytekin
Genel Yayın Yönetmeni/General Director: Selman Salim Kesgin

Genel Koordinatör/Administrative Coordinator: Üzeyir Tekin


Sorumlu Yazı İşleri Müdürü/Managing Editor: S. Buhari Baytekin
Reklam ve Halkla İlişkiler/Marketing and Public Relations: Yeter Baysal
Görsel Yönetmen/Creative Director: Sadullah Hatam
Tasarım/Design: Ezgi Zorlu
Web Yönetimi/Webmaster: Ahmet Soysat

47. Sayı Editörü/Editor of 47th Issue: Prof. Dr. Bedri Gencer

Yardımcı Editör/Assistant Editor: Yrd. Doç. Dr. Ayşe Çolpan Kavuncu

Danışma ve Hakem Kurulu/Advisory Board


Yayın Kurulu/Editorial Board
Prof. Dr. Birol Akgün, Necmettin Erbakan Ü.
Prof. Dr. Bedri Gencer, Yıldız Teknik Ü.
Prof. Dr. Kenan Gürsoy, İstanbul Aydın Ü.
Prof. Dr. Bekir Berat Özipek, İstanbul Ticaret Ü.
Beşir Ayvazoğlu
Doç. Dr. Kudret Bülbül, YTB Başkanı
Prof. Dr. Naci Bostancı, TBMM
Doç. Dr. Bülent Arı, İstanbul Sabahattin Zaim Ü.
Prof. Dr. Ömer Çaha, Yıldız Teknik Ü.
Doç. Dr. Hamit Ersoy, RTÜK
Prof. Dr. Hüsamettin Arslan, Uludağ Ü.
Doç. Dr. Ahmet Yıldız, TBMM
Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, Başbakanlık
Doç. Dr. Fatih Duman, Hitit Ü. Prof. Dr. Davut Dursun, RTÜK Başkanı.
Doç. Dr. Mahmut Akın, Necmettin Erbakan Ü. Prof. Dr. M. Şükrü Hanioğlu, Princeton Ü.
Doç. Dr. Şaban Kardaş, TOBB Ü. Prof. Dr. Ümit Meriç
Doç. Dr. Ahmet Özcan, Karatekin Ü. Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, Maltepe Ü.
Doç. Dr. Hamit Emrah Beriş, Gazi Ü. Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar, Beykent Ü.
Doç. Dr. Bengül Güngörmez, Uludağ Ü. Prof. Dr. İhsan Sezal, TOBB Ü.
Doç. Dr. Cemal Fedayi, Kırıkkale Ü. Hilmi Yavuz, Bilkent Ü.
Dr. Ahmet Helvacı, İçişleri Bakanlığı Prof. Dr. Şaban H. Çalış, YÖK
Mustafa Armağan, Araştırmacı, Yazar Prof. Dr. Richard Gamble, Hillsdale College
Dr. Ayşe Çolpan Kavuncu, Polis Akademisi Annette Y. Kirk, The Russell Kirk Center
Dr. Zeyneb Çağlıyan İçener, Bursa Orhangazi Ü. Prof. Dr. Mustafa Acar, Aksaray Ü.
Hamdi Turşucu, Kültür Bakanlığı Prof. Dr. Suna Başak, Gazi Ü.
Dr. Şenay Eray, Afyon Kocatepe Ü. Dr. Necdet Subaşı, Başbakanlık
Prof. Dr. Nazım İrem, İstanbul Aydın Ü.
Prof. Dr. Halis Çetin, Cumhuriyet Ü.

YÖNETIM YERI/CONTACT
Rabat Sok. No: 27/2 Gaziosmanpaşa, Çankaya/ANKARA
Telefon/Phone: 0-312 431 21 55
E-posta/E-mail: dergi@muhafazakar.com - muhafazakardd@gmail.com
Genel ağ/Web: www.muhafazakar.com

ABONELIK/SUBSCRIPTION
Telefon/Phone: 0- 312 431 21 55

HAZIRLIK/PREPARATION
Uluslararası Piri Reis kültür Ajansı www.pirireisajans.com - info@pirireisajans.com
Telefon/Phone: 0-312 446 21 56

BASKI/PRINT
Baskı Tarihi/Print Date: Nisan 2016
Baskı Yeri/Print Address: Mega Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş.
Cihangir Mah. Güvercin Cad. No: 3/1 Baha İş Merkezi A Blok Kat: 2 34310 Haramidere/İstanbul
Tel: 0212 412 17 00 Sertifika No: 12026

Muhafazakâr Düşünce Dergisi, Kadim Yayınları adına, Orient Yayıncılık Reklamcılık Bilg. Arş. tarafından yayımlanmaktadır.
Muhafazakâr Düşünce ulusal hakemli bir dergidir. Yılda 3 sayı yayımlanır ve Türkçe ve İngilizce makalelere,
çevirilere, analizlere ve kitap tanıtımlarına yer vermektedir. Dergide yayınlanan makalelerden yazarları
sorumludur. Yayımlanan makaleler EBSCOhost tarafından taranmakta ve makalelerin İngilizce özetleri
indeksin servisinde yer almaktadır.
bu sayıda
muhafazakâr düşünce’den Muhafazakâr Düşünce’den / 5
preface
Takdim / 9

modern islam düşüncesi “Modern İslam Düşüncesi”nin Teşekkül Devri:


modern islamic Modernist ve Gelenekselci Eğilimler Merkezli Bir İnceleme
thought The Formative Period of The Contemporary Islamic Thought:
An Analysis Based on Modernist and Traditionalist Trends
MEVLÜT UYANIK / 19

Seyyid Ahmet Han’da Entelektüalite ve Siyasa


Intellectuality and Policy in Sayyid Ahmad Khan
ŞABAN ALI DÜZGÜN / 43

Muhammed İkbal’in Meydan Okuyan Hayatı ve Eleştirel Düşüncesi


The Challenging Life of Muhammad Iqbal and His Critical Thinking
MUSTAFA SAID KURŞUNOĞLU / 57

Modern İslâm Düşüncesinin Teşekkül Devrinde İstanbul-Mısır


Etkileşimi: İbnü’l-Annâbî-Esad Efendi Örneği
The Interaction of Istanbul and Egypt in the Period of Formation of
Modern Islamic Thought: Example of Ibn al-Annabi-Esad Efendi
MAHMUT DİLBAZ / 91

Muhammed Abduh ve Klasik İslam Modernizmindeki Yeri


Muhammed Abduh and His Place in Classic Islam Modernism
HATICE MERVE ÇALIŞKAN / 109

Musa Carullah (1875-1949) ve Türk-İslam Düşüncesindeki Yeri


Musa Carullah and His Place in Turkish-Islamic Thought
IBRAHIM MARAŞ / 121

tarihten Mekke-i Mükerreme’de Güzel Bir Teşebbüs


historical A Good Initiative In Mecca
MUSA CARULLAH (YAY. HAZ.: ADEM EFE) / 133

derkenar “Tarihî Emanetin Taşıyıcısı”nın İzinde: Sâmiha Ayverdi ve


postscripts Modernleşme-Gelenek Ekseninde Kadın
On the Track of “The Bearer of Historical Trust”: Sâmiha Ayverdi and
the Woman in the Axis of Modernisation and Tradition
ZEYNEB ÇAĞLIYAN İÇENER / 139

Devletin Totaliterliğine İtiraz: Muhafazakârlık ve Ara Kurumlar


Disapproval of Totalitarianism of The State: Conservatism and
Intermediate Associations
FATIH ERTUGAY / 159

Kısakürek’in “Aksiyon”undan Topçu’nun “Hareket”ine: Mukayeseli Bir


Okuma Denemesi
Kısakürek’s “Action” and Topcu’s “Movement”: An Attempt for
Comparative Reading
AHMET GÜVEN / 181

Türkiye’de 1950-1960 Döneminde Kentleşme Sürecini Siyasi İktidarın


Yapısı ve Uygulamaları Açısından Yorumlamak
Understanding Urbanization Process In Turkey Between 1950 and
1960 From the Perspective of the Structure of Political Power and Its
Practices
NAZLI YÜCEL BATMAZ • ÇIĞDEM ERDEM / 201
kitap tahlili İslam’da Devlet İdaresi
book analyses The Muslim Conduct of State
HABIBE AKÇAOĞLU / 215
TA K D İ M

ÇAĞDAŞLIK ILE MODERNLIK ARASINDA


İSLAM DÜŞÜNCESI
BEDRİ GENCER*

“M odern İslâm düşüncesi” tabirinin “modern” ve “İslâm


düşüncesi” olarak iki unsuru vardır. Bu tabir, “İslâm
düşüncesi”nin klasikten modern devre uzandığını îhâm eder.
Hâlbuki bizzat “İslâm düşüncesi” modern bir tabirdir. Çağdaş
dilde yaygınlaştıktan sonra “İslâm düşüncesi” tabirinin gele-
neksel terminolojideki karşılığı unutulmuştur. Cumhuriyet’in
başlarında Ziya Gökalp ve Hilmi Ziya gibi aydınlar, “tedebbür,
muâkale, tefekkür” gibi kavramlar etrafında yeni bir düzen ku-
racak entelektüel faaliyetin türü hakkında kafa yormuşlardır.
Ancak geleneğe olan nisbî vukuflarına rağmen onlar bile Türk/
İslâm düşüncesi gibi deyimlerin geleneksel terminolojideki kar-
şılığını keşf edememişlerdir. İslâm düşüncesi ile İslâm felsefe-
si tabirlerini müteradif olarak kullanan Ülken (1983: 13-17)’e
göre, “İslam düşüncesi, İslam dininin fikrî yönü, bunun öte-
sinde İslam medeniyetinin hâkim bulunduğu dönemdeki dü-
şüncedir. İslam düşüncesinde en mühim fikir kaynağı Yunan
felsefesi gibi görünüyor. İslâm felsefesinin orijinal eserleri «filo-
zoflar» (el-Felâsife) diye tanınan ve Yunan geleneğini devam et-
tirenlerde kalmamış, İslâm felsefesi kelâm, tasavvuf, hatta fıkıh
içinde de gelişmiştir.”
“İslâm düşüncesi”, modern Batı medeniyetinin etkisiy-
le başlayan sekülerleşme sürecinde ortaya çıkan “İslâm dini,
İslâm hukuku, İslâm medeniyeti” gibi İslâm ile başlayan mo-
dern deyimlerden biridir. “İslâm düşüncesi” tabirindeki “dü-
şünce”nin geleneksel ıstılahî karşılığı “tefekkür” değildir; bu,
* Prof. Dr., Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat
Fakültesi
muhafazakârdüşünce • modern islam düşüncesi
9
sadece “düşünce”nin lafzî karşılığıdır. Burada lafız/ıstılah farklı-
TA K D İ M

lığı, psikoloji/epistemoloji farklılığının ifadesi sayılabilir. Gökalp


ve Ülken gibi aydınların tartıştığı “tedebbür, muâkale, tefekkür”
gibi kavramlar, objektif-epistemolojik (ilmî) değil, sübjektif-psi-
kolojik (nefsî) kavramlardır. Mesela ilim Allah’a izafe edilirken
marifet (fikir=tefekkür) edilmez. Dolayısıyla burada “bilgi/dü-
şünce” ayırımı, epistemolojik “ilim/marifet” ayırımının karşılığı
olarak alındığında mesele netleşir. Dahi âlimimiz Ahmed Cevdet
(BOA), veciz bir “ilim/marifet” ayırımı yapar: “Fünûn-ı hikemi-
yenin kavâ’id-i külliyyesini bilmek ilimdir ve hep nazariyyât ka-
bîlindendir. Ammâ bu kavâ’id-i külliyyenin netâyicine muttali’
olmak ma’rifetdir ki nazariyyât-ı muhassana derecesinde kalma-
yıp tatbîkât-ı ilmiyyeye temas eder.”
İslâm literatüründe “Realiteye uyan kesin inanç” (el-İ’tikâ-
du’l-câzimü’l-mutabıku li’l-vâkı’) olarak geçen ilim tarifi, Batı-
lı literatürde “justified true belief” olarak ifade edilir (Cürcânî
2003: 233). Şu halde ilim bakımından “ilim/marifet” ayırımı,
inanç bakımından “yakîn/zan” ayırımına tekabül ettiğine göre
Eflatun’un “episteme/doxa=ilim/zan” ayırımı ikisinin halitası
olur (Black 2006). İslâm’da “hadis/fıkıh” ayırımı, epistemolojik
“ilim/marifet” ayırımına tekabül eder; yani, “hadis/fıkıh”, “ilim/
marifet” ayırımının özel adlarıdır. Demek ki “İslâm düşüncesi”
deyiminin geleneksel karşılığı “fıkıh”tır. Modern çağda fıkıh,
“İslâm hukuku” ve “İslâm düşüncesi” olarak iki seküler deyime
parçalanmıştır. Klasik çağda kelam, felsefe, tasavvuf gibi İslâm
düşüncesinin parçaları sayılan disiplinlerin hepsi, “fıkh-ı ekber/
esgar, fıkh-ı bâtın/zâhir” gibi fıkıh ayırımlarıyla anlatılıyordu. İşte
bizzat “İslâm düşüncesi” modern bir tabirse “modern İslâm dü-
şüncesi” “atlı süvari” kabilinden fazlalıklı bir deyimdir.
“İlim/marifet” ayırımı, dinde “hadis/fıkıh” ayırımında özel-
leşirken geleneksel ilim/hikmet tasnifindeki “hikmet-i nazariye/
hikmet-i ameliye” ayırımında detaylanır. İslâm düşüncesi, hik-
met-i nazariye bakımından kelâm ve hadis, hikmet-i ameliye ba-
kımından ise ahlak ve fıkıh demektir. Buna göre düşünce fıkha
tekabül ettiği takdirde İslâm düşüncesi hikmet-i ameliye alanına
inhisar edecektir. Ancak İslâm düşüncesinin klasik ve modern
muhtevaları tefavüt arz eder. İslâm düşüncesi, daha ziyade klasik

10 muhafazakârdüşünce • modern islam düşüncesi


çağa ilişkin olarak hikmet-i nazariye alanına giren kelam, felse-

TA K D İ M
fe ve tasavvuf gibi ilahî (spekülatif) disiplinleri kapsarken mo-
dern çağa ilişkin olarak hikmet-i ameliye alanına giren sosyoloji
ve ideoloji gibi beşerî disiplinleri kapsar. Nitekim çağdaş İslâm
düşüncesinde hikmetin nazarî ve amelî boyutları arasındaki bu
tefavüt açıkça görülür. Çağdaş İslâm düşüncesi, hikmet-i naza-
riye alanında neredeyse Hint ve İran coğrafyasında yetişen Hâdî
Sebzevârî (1797-1873) ve Muhammed İkbal (1877-1938) gibi
isimlere inhisar ederken hikmet-i ameliye alanında adeta patla-
ma gösterir. Mian Mohammad Sharif (1983) tarafından yayına
hazırlanan, klasik ve modern İslâm düşüncesini kapsayan A His-
tory of Muslim Philosophy adlı eserde bu tefavütü açıkça görmek
mümkündür.
Aslında bu, Batı ile ondan etkilenen İslâm dünyasının ortak
gerçeğidir. Kant gibi Batı’nın son büyük filozoflarının damgasını
vurduğu “Hikmet Çağı”nın geçişinden sonra XIX. asır “İdeoloji
Çağı” olmuştur. Hegel, nazarî ve amelî hikmete mütekabil iki
çağı temsil eden Kant ile Marx arasında köprüdür. XIX. asrın
“İdeoloji Çağı” olması, Fransa ve İngiltere’de gerçekleşen siyasî
ve iktisadî iki devrimin doğurduğu meşruiyet kriziyle başa çıkma
arayışından kaynaklanır. Aynı gerçek, İslâm dünyası için de ge-
çerlidir. Modern İslâm düşüncesi, 1789 Fransız İhtilali ve onun
1798’de Napoleon ile Mısır üzerinden İslâm dünyasına gelişinin
yol açtığı içtimaî ve fikrî sarsıntıdan, meşruiyet krizine çözüm
arayışından doğmuştur. Bu açıdan çağdaşı Batı düşüncesi gibi
ideolojik karakterdedir. Ondan farklı olarak akültürasyon denen
hâkim ve mahkûm kültürler arasındaki etkileşimden kaynaklan-
dığı için tepkici ve apolojetiğin zaaflarıyla malûldür.
Mutlak mânâda kullanıldığında “ideoloji” ile hikmet-i ameli-
ye alanına giren “siyasî ideoloji” kasd edilir. Ancak epistemolojik
temeli itibariyle ideoloji, hikmet-i nazariye alanına da girer. İde-
oloji, usûl (doktrin), esas (program) ve söylem (nutuk) olarak bir sa-
cayağından oluşur. Burada usûl (doktrin) hikmet-i nazariye, esas
(program) ise hikmet-i ameliye alanına taalluk eder. Mesela Com-
te/Marx ilişkisinde olduğu gibi pozitivizm, XIX. asırda Marksizm
ve nasyonalizm gibi siyasî ideolojilerin dayandığı felsefî ideolo-
ji olmuştur. Ahmed Han, Cemâleddîn Afgânî ve Muhammed

muhafazakârdüşünce • modern islam düşüncesi


11
Abduh gibi modernist Müslüman düşünürler de siyasî görüşle-
TA K D İ M

rini bir taraftan pozitivizm gibi modern Batılı felsefî ideolojilere,


diğer taraftan İslâm düşüncesinin kelam ve felsefe alanlarındaki
bazı klasik öğretilerine dayandırma ihtiyacını duymuşlardır. Keza
Hindistan’da Muhammed İkbal, Ebu’l-Kelâm Âzâd, Berekatul-
lah Bhopali, Ubeydullah Sindi ve Türkiye’de Nurettin Topçu
gibi düşünürlerde de milliyetçiliğin vahdet-i vücud öğretisine
dayandırıldığı görülür.
Ancak Fârâbî gibi klasik Müslüman filozofların nazarî ve
amelî hikmet alanlarındaki fikrî mesaileri arasında görülen sağ-
lam irtibat, Afgânî ve Abduh gibi modernist düşünürlerde gö-
rülmez. Bu tefavüt, A History of Muslim Philosophy (Sharif 1983)
adlı eserde açıkça görülebilir. İslâm’da Modernleşme, 1839-1939
adlı eserimizde tafsil ettiğimiz gibi (Gencer 2014), onların gerek
usûl (doktrin) ile esasa (program), gerekse de esasa ilişkin fikirleri
arasında bariz çelişkiler görülür. Bu zaafa karşılık onların modern
İslâm düşüncesinin öncüleri sayılmaları, aslında temsil ettikleri
yeninin müsbet ve menfi zıt etkisinden kaynaklanır.
Müsbet etkiden kasıt, “yeninin lezzeti”dir. Arapça “Her yeni
lezizdir” sözünün anlattığı gibi, tabiatın icabı yeni fikirler in-
sanlara ilginç ve leziz gelir. Menfi etkiden kasıt ise onların dü-
şüncesinin, yapıcı anlamda seküleristik değil, yıkıcı anlamda bir
modernistik düşünce olmasıdır. Onlar, eskiyi yıkmada yerine
yeniyi koymadan daha başarılı olmuşlardır. Biz, kitabımızda Ah-
med Han, Afgânî ve Abduh gibi düşünürlerin bazı düşüncele-
rinin, hatta paradigmalarının deizme (ilhad) vardığını tafsilatıyla
gösterdik. Mesela klasik Mâtürîdî “marifetullâhın aklen vücûbu”
öğretisinden deistik bir yorum çıkaran Abduh, çağdaş İslâm-Arap
düşüncesinde deizme giden yolu açmıştır.
Ancak bu, madalyonun sadece bir yüzüdür; çağdaş İslâm dün-
yasında Batılı modernliğin yol açtığı meşruiyet krizine çözüm
arayışı, ihyâ (sünnet) ve ibtidâ’ (bid’at), muhafazakârlık ve mo-
dernizm olarak iki zıt yönde olmuştur. “Çağdaş İslâm düşünce-
si” bunların hepsini kapsarken “modern İslâm düşüncesi” bunun
bid’î (modern) boyutunu kapsar. İşte bu düşünceye, kronolojik
bakımdan nötr bir kelimeyle “çağdaş”, modernliğe tepkiden doğ-
duğu için “modern İslâm düşüncesi” denebilir. Yoksa “çağdaş”

12 muhafazakârdüşünce • modern islam düşüncesi


İslâm düşüncesinin bizâtihî “modern” olduğu söylenemez. Or-

TA K D İ M
yantalistler tarafından yapıldığı gibi, “çağdaş İslâm düşüncesi”nin
“modern İslâm düşüncesi”ne hasr edilmesi, Ahmed Han, Afgânî
ve Abduh gibi modernist düşünürlerin düşüncesinin zâtî kali-
tesinden ziyade bahs ettiğimiz “yeninin lezzeti ve şiddetinden”
kaynaklanır.
Hâlbuki Tunuslu Hayreddîn, Ahmed Cevdet ve Namık Ke-
mal gibi düşünürler, Batılı modernliğin tahaddisine çok daha
aktif ve sağlam bir cevap vermişlerdir; onların ortaya koyduğu
muhafazakâr=sünnî düşünce, daha derin ve dinamik bir karakter
arz eder. Muhafazakârlık, Edmund Burke’ün başını çektiği düşü-
nürler tarafından Fransız İhtilali’ne tepkiden doğduğu için “yeni
düşmanlığı” gibi pejoratif bir anlam kazanan bir siyasî ideoloji
olarak bilinmiştir. Türkçe’ye “tepki” olarak tercüme edilen “re-
aksiyon” kelimesinin İngilizce’de aynı zamanda muhafazakârlığa
bitişik “irtica” anlamı kazanmış olması, muhafazakârlığın uğradı-
ğı bu semantik tedenninin tipik göstergesidir.
Oysa bizim dikkat çektiğimiz gibi muhafazakârlık, aslında
sünnîcilik=hikemîcilik, ihyâ-i sünnet, keşf-i hikmet teşebbüsü-
dür. Bu anlamda fıtrata dönüş hareketi olarak muhafazakârlığın
önemi, ancak insanlığın neyi kayb ettiğini ve ona nasıl yeniden
kavuşabileceğini sorgulamaya başladığı postmodern çağda anla-
şılmıştır. Modernlikten postmodernliğe muhafazakârlığın sey-
rini dört kavram, disiplin ve figürle temsil edebilirim: Hikmet,
sünnet, cemaat, edeb, felsefe, teoloji, sosyoloji, ahlak, Coleridge,
Eliot, Nisbet, MacIntyre. Bu kavramlar, disiplinler ve figürler
etrafında muhafazakârlığın seyrinin anlaşılması, modernlikten
postmodernliğe insanlığın mukadderatının anlaşılması demektir.
Ancak modern çağda yeninin tasallutu, muhafazakâr düşün-
cenin hakkıyla değerlendirilmesini önlemiş, çoğu kez, Namık
Kemal hakkında olduğu gibi zıt, ambivalant değerlendirmelere
yol açmıştır. Çağdaş İslâm düşüncesinde Afgânî-Abduh’un başı-
nı çektiği bid’î=modernist düşüncenin öne çıkarılması, sünnî=-
muhafazakâr düşüncenin zenginlik ve derinliğinin gölgelenmesi-
ne yol açmıştır. Muhafazakâr düşüncenin zenginlik ve derinliği,
daha rafine tasniflerle daha iyi görülür. Biz, Ahmed Ziyaeddîn
Gümüşhânevî ile Ahmed Cevdet’in temsil ettiği içtimaî/siyasî

muhafazakârdüşünce • modern islam düşüncesi


13
muhafazakârlık, ihyâcılık ile ıslahçılık olarak muhafazakârlık için-
TA K D İ M

de ve onlarla Namık Kemal örneklerinde muhafazakârlık ile gele-


nekselcilik arasında ayırım yaptık.
İçtimaî muhafazakârlık sünnet, siyasî muhafazakârlık kanun (ana-
yasa), gelenekselcilik ise hürriyet kavramını esas alır. Üçünü de
bünyesinde toplayan hikmet, muhafazakârlığın dayandığı ana
kavram olarak görüldüğü takdirde muhafazakârlık tek kelimeyle
hikemîcilik olarak tanımlanabilir. Gelenekselcilik, hürriyet kavra-
mına dayandığı takdirde orijinal mânâda liberalizm, geleneksel-
ciliğin özel adı olur. Özellikle Namık Kemal gibi gelenekselci
düşünürlerin değerlendirilmesinde hüküm süren ambivalansın
sebebi, sünnet ile hikmetin birleştiği “hakka bağlılık”tır. Çünkü
hakka bağlılık, itikaden taassup, ilmen ise tamik (sofistikasyon)
olarak belirir. Görünüşte birbirine zıt bu iki tavrı telif cehdi ise,
modernist düşünürlerde olduğu gibi ideolojinin usûl (doktrin) ve
esas (program) boyutlarına ilişkin paradigmatik çelişkilerden ziya-
de söylem (nutuk) boyutuna ilişkin diskörsif çelişkilere yol açar.
Bu da Namık Kemal örneğinde olduğu gibi gelenekselci düşü-
nürü sosyalistten liberaliste kadar değişen zıt değerlendirmelere
maruz bırakır.
Modernliğin tahaddisine karşı gösterdiği tepkinin kıdemi,
muhafazakâr düşüncenin derinliğinin bir göstergesi sayılabilir.
Dikkat edileceği üzere burada “modernizmin” değil, “modernli-
ğin tahaddisi”nden bahs ediyoruz. Zira muhafazakârlık için ihyâ-
sını hedef edindiği sünnete ana tehdit, bid’at=modernlik denen
modern hayat tarzıdır. Rifâ’a Tahtâvî ve Tunuslu Hayreddîn gibi
öncü Müslüman düşünürler, Avrupa’ya yaptıkları seyahatlerle
modernliğin tahaddisini bizzat görmüşlerdi. Albert Hourani’nin
klasikleşmiş eseri Arabic Thought in the Liberal Age 1789-1939’de
olduğu gibi, bugüne kadar modern İslâm literatüründe Tahtâvî,
çağdaş İslâm dünyasında modernlikle hesaplaşmanın öncüsü ola-
rak bilinmiştir. 1826 yılında Mehmed Ali Paşa tarafından Paris’e
gönderilen ilk öğrenci misyonuna imam olarak atanan Tahtâvî,
Paris’teki beş yıllık eğitim süresince tanıdığı Avrupa medeni-
yetini tasvir ettiği Tahlîsu’l-İbrîz adlı seyahatnamesini 1834 yı-
lında yayınladı. Eser, Mehmed Ali’nin teveccühünü kazanınca
Türkçe’ye tercümesine karar verildi. Rüstem Besim tarafından

14 muhafazakârdüşünce • modern islam düşüncesi


Sefaretnâme-yi Rifâ’at Bey adıyla Türkçe’ye çevrilen eser 1839 yı-

TA K D İ M
lında Bulak’ta basıldı. Tanzimat Fermanı’nın ilan edildiği 1839
yılında basılarak nüshaları İstanbul’a gönderilen eser, Babıâli’nin
hayli ilgisini çekti.
Ancak yeni araştırmalar, çağdaş İslâm dünyasında modern-
likle hesaplaşmanın öncüsünün Cezayir asıllı Mısırlı alim İb-
nü’l-‘Annâbî (1775-1851) olduğunu gösterdi. İbnü’l-‘Annâbî, II.
Mahmud’un askerî ıslahatını meşrûlaştırmak üzere Tahtâvî’nin
Paris’e gönderildiği 1826 yılında Mısır’da es-Sa’yü’l-Mahmûd fî
Nizâmi’l-Cünûd adlı Arapça eserini yayınladı. Eserin Üsküdar
kadısı Esad Efendi (1789-1848) tarafından şerhli tercümeyle
1829 yılında İstanbul’da el-Kevkebü’l-Mes’ûd fî Kevkebeti’l-Cünûd
adıyla yayınlanması, İslâm dünyasındaki güçlü kültürel etkileşi-
mi gösterir.
Batı’da modernleşme süreci, sinoesizm ve kapitalistikleşme gibi
siyasî ve iktisadî bakımlardan değişik kavramlarla anlatılmıştır.
Modern ulus-devleti bir savaş makinesi olarak doğduğundan as-
kerî modernleşme, modernleşmenin lokomotifi veya buzdağının
ucu olarak görülebilir. Dolayısıyla Batı’nın Napoleon ile vatan-
daş ordusuna geçtiği 1791 ile Osmanlı’da Yeniçeriliğin kaldırıl-
dığı 1826 yılları, modernleşme sürecinin dönüm noktaları alı-
nabilir. Sultan II. Mahmud tarafından Yeniçeri Ocağı’nın imha
edildiği Vak’a-i Hayriyye, 16 Haziran 1826’da gerçekleşmiştir.
İbnü’l-‘Annâbî, çok kısa bir süre içinde haberdar olduğu bu re-
formu dinen temellendirmeye, meşrûlaştırmaya çalıştığı eserini
aynı yıl içinde yayınlamıştır. Böylece Tanzimat Fermanı’nın ilan
yılı 1839 ve Islâhât Fermanı’nın ilan yılı 1856’dan önce 1826,
İslâm dünyasında içtimaî=askerî modernleşmeye karşılık fik-
rî-dinî modernleşme sürecinin de başlangıç yılı olmuştur.
İşte Muhafazakâr Düşünce’nin Modern İslâm Düşüncesini
konu alan bu sayısında yer alan “Modern İslâm Düşüncesinin
Teşekkül Devrinde İstanbul-Mısır Etkileşimi: İbnü’l-Annâbî-E-
sad Efendi Örneği” başlıklı makalesiyle Mahmut Dilbaz, İb-
nü’l-‘Annâbî’nin çağdaş İslâm düşüncesindeki öncülüğünü gös-
terdiği gibi, onunla Esad Efendi örneklerinde Osmanlı ile Mısır
arasındaki etkileşimi değerlendiriyor. Sadece daha doyurucu bir
“Modern İslâm Düşüncesi” sayısının çıkması için yaptığı hasbî

muhafazakârdüşünce • modern islam düşüncesi


15
tavsiyelerden dolayı bir anda kendini sayı editörü olarak bulmuş
TA K D İ M

biri sıfatıyla bu sayının içime sindiğini, konunun hakkını verdiği-


ni söyleyemem. Ancak ortaya çıkan ürün, editoryal zaaftan ziyade
ülkemizin genel entelektüel-akademik seviyesinin göstergesi sa-
yılabilir. Mesela hem birincil Arapça, hem de (en azından hacmen
Türkçe’deki en geniş çalışma olan bizimki gibi) ikincil kaynaklar-
dan yararlanarak ele aldığı kişi/konuya farklı ve eleştirel açılardan
bakmayı başaramayan bazı makalelere de ülkemizin akademik
seviyesinin aynası olarak yer verilmiştir. Gene de sayının modern
İslâm düşüncesi hakkında hiç olmazsa İbnü’l-‘Annâbî’nin öncü-
lüğünün görüleceği bir perspektif vereceğini umuyoruz.

Kaynakça
AHMED CEVDET (BOA). Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Yıldız Evrak Esası, (BOA. YEE),
32/44.
BLACK, Deborah L. (2006). “Knowledge (‘Ilm) and Certitude (Yaqīn) in al-Fārābī’s
Epistemology,” Arabic Sciences and Philosophy 16/01 (March): 11-45.
EL-CÜRCÂNÎ, Seyyid Şerîf (2003). Kitâbü’t-Ta’rîfât. M. Abdurrahman el-Mar’aşlı
(yay.), Beyrût: Dâru’n-Nefâis.
GENCER, Bedri (2014). İslâm’da Modernleşme, 1839-1939. Ankara: Doğu Batı.
SHARİF, M. M. (ed.) (1983). A History of Muslim Philosophy, I–II. Karachi: Royal
Book Company.
ÜLKEN, Hilmi Ziya (1983). İslam Felsefesi, İstanbul: Ülken.

16 muhafazakârdüşünce • modern islam düşüncesi

You might also like