You are on page 1of 2394

1

Kasyopya Celseleri (1994-2020 Arası tüm celseleri kapsamaktadır. Son güncel celse aralık 2020)

16 Temmuz 1994. F___, Laura ve S___


S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: Bize mesajınız var mı?
C: Doğal olarak geleni sürdürün.
S: (L) Ne anlamda?
C: Çalışmanızı sürdürün.
S: (L) Adınız nedir?
C: Mukpeor.
S: (L) Başka bir gezegenden misiniz?
C: Sizin bakış açınızla dünyadışı, evet.
S: (L) Grubunuzun adı nedir?
C: Korsas.
S: (L) Neredensiniz?
C: Kasyopya (Kraliçe Takımyıldızı).
S: (L) Bu takımyıldız nerede?
C: Oryon yakınında.
S: (L) Oryonluların 'kötü adamlar' olduklarını duymuştum. Oryon grubu kötü mü?
S: (L) Kendinize mi, yoksa başkalarına mı hizmet ediyorsunuz?
C: Ben her ikisine hizmet ediyorum.
S: (L) Felsefeniz nedir?
C: Bir.
S: (L) Bu akşam neden burada bulunuyorsunuz?
C: Kehanet.
S: (L) Ne tür kehanetler?
C: Tornadolar/Florida ' birkaç tane. Ayrıca Teksas ve Alabama.
S: (L) Ne zaman?
C: Güneş Terazi'deyken.
S: (L) Hangi gezegendensiniz?
C: Korsoka.
S: (L) Başka ne olacak?
C: Seattle gömülüyor; Japonya eğiliyor; Misuri sallanıyor; Kaliforniya parçalara ayrılıyor; Arizona yanıyor.
S: (L) Bunların hepsi ne zaman olacak?
C: Denver Havaalanı skandalı.
S: (L) Denver havaalanı skandalı mı?
C: Yeni havaalanı. Büyük, büyük, büyük skandal.
S: (L) Ne tür bir skandal?
C: Hükümet.
S: (L) Tam olarak nedir?
C: Göreceksiniz. Dallas havaalanı gizli üs; Orlando da. Miami de.
S: (L) Denver havaalanının kehanetlerle ilişkisi nedir?
C: Denver, hükümeti ele veriyor. Dikkat edin. İyi bakın.
S: (L) Bize söyleyecek başka neyiniz var?
C: Montana Deneyi'nde insan üretimi. Oradaki tüm insanlar zararlı radon gazına maruz kalıyor.
S: (L) Bu nasıl oluyor?
C: Buna zorlanıyorlar. Güvenmeyin. İhmal etmeyin. ABD kötü bir komploya ortaklık ediyor.
S: (L) Komploda kim var?
C: Konsorsiyum.
S: (L) Konsorsiyumun üyeleri kimler?
C: Hepsi.
S: (L) Hepsi kim?
C: Hükümet ve diğerleri.
S: (L) Diğeri kimler?
C: Bilinmiyor.
S: (L) Diğerinin kim olduğunu neden söylemiyorsunuz?
C: Kim olduğunu biliyorsunuz.
2
S: (L) Bob Lazar uzaylıların insanları taşıyıcı olarak tanımladıklarını iddia etti. Bu ne anlama geliyor?
C: Sonra kullanmak üzere saklama.
S: (L) Ne için kullanma?
C: %94'ü.
S: (L) Neyin %94'ü?
C: Tüm nüfusun.
S: (L) Ne demek istiyorsunuz?
C: Hepsi taşıyıcı; %94'ü kullanılacak.
S: (L) Ne için kullanılacak?
C: Tüketim.
S: (L) Yani yemek için mi?
C: Tamamen tüketim.
S: (L) Tüketim derken neyi kastediyorsunuz? Sindirilme mi?
C: İçerikleri için tüketim.
S: (L) Ne için?
C: Yeni ırk. Önemli. Proje yaklaşık 13 yıl içinde tamamlanmış olacak.
S: (L) İnsanlar neden tüketiliyor?
C: Beden parçaları için kullanılıyorlar.
S: (L) Anlamıyoruz. İnsanlar parçaları için nasıl kullanılabilirler?
C: Reprototip. O fıçılar gerçek. Kayıp kişiler çoğunlukla oraya gidiyor, özellikle kayıp çocuklar.
S: (L) Herhangi bir korumamız var mı?
C: Biraz.
S: (L) Kendimizi ve çocuklarımızı nasıl koruyabiliriz?
C: Onları bilgilendirin. Gerçeği çocuklardan saklamayın.
S: (L) Gerçek bizi nasıl korur?
C: Farkındalık korur. Bilmezlik tehlikeye sokar.
S: (L) Çocuklara neden böyle korkunç şeyler söyleyelim?
C: Bilmeleri gerekiyor.
S: (L) Bu projenin amacı nedir?
C: Bu gezegende yeni bir hayat.
S: (L) Uzaylılar bizim duygularımızı ve enerjilerimizi kullanıyorlar mı?
C: Doğru; bedenlerinizi de. Her yıl %10 oranında daha fazla çocuk alınıyor.
S: (L) Acı çekiyorlar mı?
C: Biraz.
S: (L) Hepsi acı çekiyor mu?
C: Bazıları. Tamamen bilinçli haldeyken çocukların organlarının parçaları çıkarılıyor. Önce böbrekler; sonra ayaklar; sonra
çene masanın üzerinde inceleniyor; dil kesiliyor; kemiklere kuvvet testi yapılıyor; patlayana kadar kalp kasına basınç
uygulanıyor.
S: (L) Bize neden böyle korkunç şeyler anlatıyorsunuz?
C: Konsorsiyumun yaptığını bilmeniz gerekiyor. Bu çoğunlukla kızılderili çocuklarına yapılıyor.
S: (L) Neden böyle şeyler yapılıyor?
C: Oryonlular ve onların insan ortakları, yeni bir ırk yaratmak ve bu ırkı insanlığın geri kalanı ile birlikte kontrol etmek
üzere büyük bir çaba harcıyorlar.
S: (L) Ruhlara ne oluyor? Bu proje yalnızca fiziksel mi?
C: Fiziksel. Ruhlar devam ediyor.
S: (L) Ruhlar nereye gidiyor?
C: Çoğunlukla buraya geri dönüyorlar.
S: (L) Bir kısmı başka yerlere mi gidiyor?
C: Bazıları diğer gezegenlere gidiyor.
S: (L) Bu projeden kim sorumlu?
C: Konsorsiyum.
S: (L) Bu iğrenç!
C: 'İğrenç' subjektif.
S: (L) Fakat tüm bunlar çok korkunç.
C: Hislerinizi anlıyoruz, fakat herşey sizin perspektifinize uymaz.
S: (L) Bunlar dünyaya neden oluyor?
C: Karma.
S: (L) Ne tür bir karma bunu getirebilir?
3
C: Atlantis.
S: (L) Atlantisliler bunların başımıza gelmesine neden olacak ne yaptılar?
C: Şu anda bunu yanıtlayamayız.
S: (L) Bizi ne koruyabilir?
C: Bilgi.
S: (L) Bu bilgiyi nasıl elde edeceğiz?
C: Şu anda bu kaynaktan size veriliyor.
S: (L) Ne tür bir bilgiyi kast ediyorsunuz?
C: Bu bilgiye sahipsiniz.
S: (L) Bize söylediğiniz bilgiler bizi nasıl korur?
C: Büyük bir savunma sağlar.
S: (L) Ne tür bir bilgi savunma sağlar?
C: Sadece hakkında bilgi sahibi olmak psişik bir savunma sağlar.
S: (L) İnsanlara bunu nasıl söyleyelim? Ve kime söyleyelim?
C: Diğerlerini yalnızca dolaylı olarak bilgilendirin.
S: (L) Nasıl?
C: Yazın.
S: (L) Aramızdan herhangi biri kaçırıldı mı?
C: Hepiniz.
S: (L) Kaç kere?
C: F___-57; S___-56; Laura-12.
S: (L) Neden Laura diğerleri kadar kaçırılmadı? (Laura gülüyor)
C: Sona ermedi. (S___ gülüyor.)
C: S___ geçen ay kaçırıldı.
S: (L) Bizi kim kaçırıyor?
C: Diğeri.
S: (L) Grubun adı nedir?
C: Çeşitli isimler.
S: (L) Hepimiz aynı grup tarafından mı kaçırılıyoruz?
C: Çoğunlukla.
S: (L) Bize ne yaptılar?
C: Sahte anılar verdiler. Çocuk olarak kalmanızı sağladılar. Okulda başağrısı ve mide bulantısı geçirmenize neden oldular.
S: (L) İmplant yerleştirdiler mi?
C: Evet.
S: (L) Nerede?
C: Kafada.
S: (L) İmplantlar ne için?
C: İnceleme cihazı.
S: (L) Neyi inceleme?
C: Ruh bileşimi.
S: (L) Yaptığımız ritüellerden herhangi biri daha fazla kaçırılmamıza karşı koruma sağlıyor mu?
C: Belki. Enerji alanları olan bazı kristaller. Bilginiz varsa korumaya ihtiyaç duymazsınız.
S: (L) Bu bilgiyi nasıl elde ederiz?
C: Bilinçaltınızın derinliklerinde.
S: (L) Bu bilgiyi ne zaman elde ettik?
C: Doğumdan önce.
S: (L) Koruma için yapabileceğimiz başka herhangi birşey var mı?
C: Öğrenin, meditasyon yapın, okuyun.
S: (L) Şu anda yapmamız gerekeni yapıyor muyuz?
C: Şimdilik. Uyanmanız gerekiyor. Şimdi gitmeliyim. Gitmeliyim.

23 Temmuz 1994. Yaklaşık 22:30


F___, Laura ve S___. Çeşitli Reiki sembolleri çektik ve bunları levhanın üzerine koyduk ve 'gücü arttırdığı' ve bir 'eter
bağlantısı' sağladığı söylenen sembollerin isimlerini kısık sesle telaffuz etmeye başladık. Evin hemen üzerinde çok
gürültülü ve çok yakından ve evin sallanmasına neden olan üç gökgürlemesi duyuldu. Sıçradık ve yakınlarda fırtına olup
olmadığına bakmak için dışarı koştuk, fakat o anda gökyüzünde hiç bulut yoktu. Masaya döndük ve çalışmamıza devam
ettik.
4
S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: Kimse var mı?
C: Dinleyin, bakın, öğrenin.
S: (L) İsminiz nedir?
C: Elaga.
S: (L) Dünyadan göçmüş biri misiniz?
C: Hayır. Dünyadışı.
S: (L) Başka bir galaksiden mi?
C: Hayır.
S: (L) Neredensiniz?
C: Kasyopya.
S: (L) Bu bizim bildiğimiz Kasyopya (Kraliçe) takımyıldızı mı?
C: Evet.
S: (L) Daha iyi bir bağlantı için ne yapabiliriz?
C: Daha az gürültü. (Kapıyı kapattık)
S: (L) Bu akşam bize verecek bilginiz var mı?
C: Uzaydan saldırı yakında. Dört ila altı yıl arasında. İyinin ve kötünün güçleri arasında savaş. Yakında bekleyin. Uzağa
bakın. Dinleyin. Meksika düşüyor; Etyopya sallanıyor; Eylül'de her ikisi olacak. Ocak'a yakın: Paris bombası; London
Fırtınası, 109 ölü; Tahiti'de uçak düşüyor; Montana'da kolera, Ocak. Kaliforniya depremlerinin arkasında ABD hükümeti.
Üç tane, yakında. Şubat'ta Oklohama siyasi kaçırılma. Büyük haberler.
S: (L) Gezegendeki değişimlere neden olan şey nedir?
C: Elektromanyetik dalga değişimleri.
S: (L) Daha spesifik olabilir misiniz?
C: Üst helyografik alanda boşluk.
S: (L) Dünya'ya bir meteor veya komet (kuyrukluyıldız) çarpacak mı?
C: Açık. (Kasyopyalıların sıkça kullandığı bu cevap, ilgili sorunun kesin cevabının çeşitli nedenlerle hemen verilmek
istenmemesi anlamındadır. Ç.N.)
S: (L) Jüpiter'e çarpan kometin bizim üzerimizdeki etkileri nelerdir?
C: Artan alan dengesizliği.
S: (L) Bu komet bazı psişiklerin söylediği gibi aslında Dünya'ya mı geliyordu?
C: Açık.
S: (L) Neredensiniz?
C: Kasyopya.
S: (L) Spesifik olarak nerede yaşıyorsunuz?
C: Her zaman ve her yerde.
S: (L) Bu ne anlama geliyor?
C: Tüm yoğunluklarda.
S: (L) Ortamınızın nasıl bir yer olduğunu bize anlatabilir misiniz?
C: Şu anda çok zor.
S: (L) Bir deneseniz?
C: Denemek?
S: (L) Kendinize mi hizmet ediyorsunuz, yoksa başkalarına mı?
C: İkisi de. Başkaları aracılığıyla kendime hizmet ediyorum.
S: (L) S___ kaçırılmalarının ayrıntılarını bilmek istiyor.
C: Emin misin?
S: (L) Evet.
C: Yakında, şu anda titreşimler uygun değil.
S: (L) Yani, S___'nin titreşimleri şu anda bu bilgiyi almaya uygun değil mi demek istiyorsunuz?
C: Doğru.
S: (L) Zecariah Sitchen'in tanımladığı gibi bir onuncu gezegen var mı?
C: Hayır.
S: (L) Venüs Jüpiter'den mi çıktı?
C: Hayır.
S: (L) Venüs bir süre bir kometin yörüngesini izledi mi?
C: Evet.
S: (L) Venüs güneş sistemimize dış uzaydan Jüpiter'in bulunduğu bölgeden mi girdi?
C: Bu doğru.
5
S: (L) Venüs, Büyük Göç sırasında Yahudiler tarafından gündüz bir duman, gece ise bir ateş sütunu olarak görülen şey
miydi?
C: Hayır.
S: (L) Yahudilerin gördüğü şey neydi?
C: Bir rehber gemi.
S: (L) Sodom ve Gomora nükleer silahlarla mı harap edildi?
C: Evet ve hayır.
S: (L) Nasıl harap edildiler?
C: Elektromanyetik vuruş.
S: (L) İsa genetik olarak dünyadışı varlıklar tarafından ayarlandı mı?
C: Yakın.
S: (L) Açıklayabilir misiniz?
C: Şu andaki enerjiler için fazla karmaşık.
S: (L) Meryem doğum yaptığında gerçek bir bakire miydi?
C: Hayır.
S: (L) Normal bir şekilde mi gebe kaldı?
C: Evet.
S: (L) İsa genetik olarak değiştirildi mi?
C: Doğumdan sonra ve çocukluk sırasında.
S: (L) İsa herhangi bir şekilde özel miydi, dendiği gibi meshedilmiş miydi?
C: Savaşları ve toplumsal uykuyu sona erdirmek için hızla yükseltildi; Zindar konseyi.
S: (L) Zindar Konseyi nedir?
C: İki döngü değiştiriciler misyonu.
S: (L) Bu ne anlama geliyor?
C: Referanslar geniş. Gitmeliyim. İyi geceler.

27 Temmuz 1994. F___, Candy, Laura


Tanıdığımız bir 'ölüyle' kısa bir karşılaşmadan sonra Reiki sembollerimizi kullandık ve özellikle Kasyopyalı varlıklarla
ilgili sorular sorduk ve şu bilgilerle karşılaştık:

S: Kasyopyalılarla iletişim kurmak istiyoruz.


C: Ben Ra, ışığın koruyucusu.
S: Bize ne söyleyeceksiniz?
C: UFO'ların hepsi kötü değil.
S: Bağlantı bu gece neden bu kadar kötü?
C: Görüyorsunuz, yorgunsunuz.
S: [Bilinmeyen soru.]
C: 6'ıncı seviye.
S: [Bilinmeyen soru.]
C: Gezegen.
S: [Bilinmeyen soru.]
C: Her zaman. Gitmem gerekiyor.

Bu son temasta enerjinin çok zayıf olduğu açıktı. Ayrıca 'Ra' karakterinin gelmesi ve kendisini 'ışığın koruyucusu' olarak
tanıtması garipti.

Copyright *Laura Knight*, *Laura Knight-Jadczyk* ve*Arkadiusz Jadczyk*

30 Temmuz 1994. F___, S___ ve Laura


S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: Bu akşam kim var??
C: İsim Panua İsim Oz İsim Pamala
S: (L) Neredensiniz?
C: Korsoka.
6
S: (L) Bize mesajınız var mı?
C: Dikkatli olun.
S: (L) Neye karşı?
C: Dünyadışı varlıklar.
S: (L) Hangileri?
C: Oryonlular.
S: (L) Ne yapıyorlar?
C: Sizi izliyorlar.
S: (L) Ann, S___ ve Laura dün gece bir uzay aracı mı gördü?
C: İnansanız iyi edersiniz.
S: (L) Kimin aracıydı?
C: Oryon.
S: (L) Özellikle bizim için mi göründü?
C: Hayır.
S: (L) Onları gördüğümüzü biliyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Onları gördüğümüz için mi gittiler?
C: Evet.
S: (L) Birini kaçırmayı mı planlıyorlardı?
C: Belki. Sırada sen varsın.
S: (L) Ne için?
C: Kaçırılma.
S: (L) Kim?
C: LK
S: (L) Kim tarafından?
C: Oryon.
S: (L) Ne zaman?
C: Açık.
S: (L) Neden?
C: Bilgi gözlemi için. Araç şu an üstünüzde.
S: (L) Evin üstünde mi?
C: Kesinlikle.
S: (L) Kaçırılmak benim için iyi mi?
C: Nötr.
S: (L) Dün gece onları gördüğüm için mi kaçırılacağım?
C: Kısmen. M___ ve J___ seni bildirdi.
S: (L) Uzaylılarla işbirliği mi yapıyorlar?
C: Bilinçli olarak değil.
S: (L) O zaman nasıl?
C: Bilinçaltı. İmplantlar.
S: (L) Bizde implant var mı?
C: İki implant; biri izleyici.
S: (L) İzleyici ile implant arasındaki fark nedir?
C: Hepsi izleyici. İmplant süreklidir. F___ ve Laura'nın sürekli implantları var. S___'ye üç ay önce bir izleyici takıldı.
Sırada implant var.
S: (L) Neden?
C: Sizi izlemek ve gözlemlemek için.
S: (L) Neden?
C: Hepiniz dünyaya göre üst seviye varlıklarsınız. F___'nin implantı: 4 yaşında. Laura'nın implantı: 5 yaşında.
S: (L) Laura'nın çocukları hiç kaçırıldı mı?
C: Henüz değil.
S: (L) S___'nin çocukları hiç kaçırıldı mı?
C: Biri.
S: (L) Hangisi?
C: Sonuncusu.
S: (L) Bize implantları yerleştiren kim?
C: Oryonlular.
S: (L) Ve bizim buna karşı yapabileceğimiz hiçbirşey yok mu? İğrenç!
7
C: Perspektif meselesi.
S: (L) Oryonluların görünüşü nasıl?
C: Griler.
S: (L) Burunları büyük mü?
C: Grilerin her iki türü.
S: (L) Tipleri insektoit mi (böceksi)?
C: Hayır.
S: (L) Kolektif bir ruhları mı var?
C: Hayır.
S: (L) Duyguları var mı?
C: Hayır.
S: (L) Kullanmak için insan bedenlerini mi istiyorlar?
C: Bazıları.
S: (L) Gezegenleri nasıl?
C: Dünya'ya benziyor.
S: (L) Çeşitli kitaplarda bacakları ağaç gövdesi gibi olan dev örümceklerin bulunduğu bir çöl olarak tanımlanan gezegen
hangisi?
C: Uzuli.
S: (L) Herhangi birimiz dev örümcekler tarafından kaçırıldı mı?
C: Kimse.
S: (L) Peki insanlar bu gezegeni neden gördü?
C: ZR 4 gezegenlerinden biri.
S: (L) ZR 4 nedir?
C: Zeta Retikuli 4. Yedi gezegen var. 4'üncüsü.
S: (L) Bize başka hangi bilgileri verebilirsiniz?
C: Yakın bir yerde uzaylı üssü var; küçük.
S: (L) Siz, bizim 'Brezilya'daki Çocuklar' olarak tanımladığımız kişiler misiniz?
C: Evet. Anclote Körfezi Parkı eskiden askeri bir üs olarak kullanılıyordu. Yeraltı.
S: (L) Neden yeraltı?
C: Gizlemek için.
S: (L) Siz hangi gruba dahilsiniz?
C: Federasyon. Başka gruplarla da ilişkimiz var.
S: (L) Oryon kaçırılmalarını önlemeyebilmemizin herhangi bir yolu var mı?
C: Hayır.
S: (L) Neden?
C: Evrensel özgür irade kanununa ve kendine hizmete müdahale etmek anlamına gelir bu.
S: (L) Fakat biz kaçırılmak istemiyoruz. Bunu durduramaz mıyız?
C: Olası değil. Sizden daha fazla güçleri var.
S: (L) Peki o zaman siz bize neden yardım etmiyorsunuz?
C: Sizin ırkınızın ve onların ırkının doğal ilerleyişine müdahale etmek olurdu. Yahudiler onlara yardım etmemiz için bizi
çağırdılar fakat bunu yapamazdık. Ve, sizin ülkenizin yerlileri bizden yardım istediler fakat onları sizin ırkınızdan
koruyamazdık; bunu da yapmadık. Bu doğal ilerleyiş, anlıyor musunuz?
S: (L) Peki biz bu doğal ilerleyişin bir sonucu olarak silinip gidecek miyiz?
C: Belki. Özel olduğunuzu düşündüren şey nedir?
S: (L) İsa Tanrı'nın bizi sevdiğini söylemişti. Bu doğru mu?
C: Fakat önemli olan ruh, beden değil. Beden ölür fakat ruh ölmez.
S: (L) Tüm bunlar tüylerimizi diken diken ediyor.
C: Siz enerjisiniz. Ruh ve beden bağlantısından gelen bir enerji var; daha sonra beden, parçaları için kullanılıyor.
S: (L) Enerjimizi ve bedenlerimizi ne için kullanıyorlar?
C: Yeni bir ırk yaratmak için. Onların ırkı yok oluyor.
S: (L) İnsanları alıyorlar, öldürüyorlar, başka ne yapıyorlar?
C: İnsanları doğruyorlar.
S: (L) İnsanlar ölüyor mu?
C: Bu ölüş şeklinde maksimum madde ve enerji transferi gerçekleşiyor.
S: (L) Yani yavaş ve acılı bir ölüm onlara istedikleri şeyi sağlıyor mu diyorsunuz? Bu tamamen iğrenç.
C: Gerçeği istediniz. Siz buna iğrenç diyorsunuz, fakat aslında bu sadece kendine hizmetin nihai bir biçimidir.

(Bu noktada A___, bir kitapta kızılderililerin, bir düşmanın yavaş ve işkenceli bir şekilde ölümünün onlara daha fazla güç
8
verdiğine inandıklarına dair bir bölüm okumuş olduğunu söyledi.

C: Ya sizin laboratuar hayvanlarınız? Bu da kendine hizmet değil mi? İstenmeyen böcekler vs.'ye ne demeli?
S: (L) Burada önce biz vardık!
C: Böcekler de. Griler gezegeninizi istemiyor.
S: (L) Bu iğrenç.
C: Doğal ilerleyiş iğrenç mi?
S: (L) Tüm bu olanlar İsa'nın buğday meselinde tanımladığı, işçilerin gelip önce yabani otları topladığı hikaye gibi mi?
C: Yakın.
S: (L) Bunlar hangi insanlara yapılıyor.
C: Düşük seviye insanlara.
S: (L) Yüksek seviye insanlara ne oluyor?
C: Bazıları hayatta kalacak.
S: (L) İsa tekrar bir bedene enkarne olacak mı?
C: Hayır.
S: (L) İsa dünyadışı bir varlık mı?
C: Bizden biri.
S: (L) Bir atom savaşı olacak mı?
C: Hayır.
S: (L) Gökyüzünde uzaylılara karşı bir savaş olacak mı?
C: Evet.
S: (L) Bu savaş Oryonlular ile Federasyon arasında mı olacak?
C: Evet.
S: (L) Dünya'dan görünecek mi?
C: Oo, evet.
S: (L) Bu ne zaman olacak?
C: Başladı bile. Giderek şiddetlenecek.
S: (L) Savaşın başlamış olduğunun neden farkında değiliz?
C: Şu anda hava durumu kılığı altında. Hala diğer boyutlarda. 18 yıl içinde buraya ulaşacak. Bu süre dahilinde herhangi bir
zaman. Kesin zaman belirsiz. Yarın veya bundan 18 yıl sonra olabilir.
S: (L) Bundan 18 yıl sonrası 2012. Bu tarihin özel bir anlamı var mı?
C: Evet.
S: (L) Dünya bir komet veya gezegenden etkilenecek mi?
C: Belki. Bir kerede bir soru lütfen.
S: (L) Vejetaryenlik bizim için en uygun yeme biçimi mi?
C: Bu fizik üzerinde odaklanıştır. Beden önemli değil.
S: (L) Yani herhangi bir şekilde beden üzerinde durmak yanlış mıdır?
C: Yakın. Bedendeki hayata konsantre olmayın. Ruha konsantre olun.
S: (L) Yani Laura kalp durumunu önemsemesin mi?
C: Bu hususta endişelenme. Ruhu iyileştir.
S: (L) Fakat biz bedende olmaktan, doğal hayat ve yaratılışın güzel şeylerinden zevk alıyoruz. Bu kadar güzel olan birşeye
erişimimizi kesmek istememek çok doğal.
C: Her zaman erişiminiz olacak.
S: (L) İngiliz Guyanası'na taşınırsak mutlu olur muyuz?
C: Olası değil.
S: (L) Peki burada kalıp evimizi onarırsak mutlu olacak mıyız?
C: Daha olası. Guyana'da bulaşık ve çamaşır makinesi yok. Elektrik yok.
Klima yok. Buna hazır mısınız?
S: (L) Fakat burada kalıp uzaylılar tarafından yenmek istemiyoruz!
C: Uzaylılar Guyanalıları da yiyor.
S: (L) Peki Florida battığında nereye gidelim?
C: Florida'nın batacağını kim söyledi?
S: (L) Biz seçildik mi?
C: Seçilmek nedir ki? Yalnızca siz seçebilirsiniz. Seçim doğayla, özgür iradeyle, bakmayla, dinlemeyle gelir. Nerede
olduğunuz önemli değil. Kim olduğunuz ve ne gördüğünüz önemli.
--
8 Ağustos 1994. F___, Laura, S___
S: Merhaba.
9
C: Merhaba.
S: S___ durumuyla ilgili biraz yardım almak istiyor.
C: Açık. Daha spesifik olun.
S: Girmeye çalıştığı iş hakkında bilgi edinmek istiyor.
C: Açık. Bu ona bağlı.
S: Girmesi gereken iş bu mu, yoksa bit pazarı işine yoğunlaşması daha mı iyi olur?
C: Pek çok olasılık var.
S: Bit pazarında birşeyler yapabilecek mi?
C: Büyük olasılık.
S: Bir işe mi girmeli, yoksa bit pazarına mı yoğunlaşmalı?
C: Birleştirsin.
S: E___ hapse girecek mi?
C: Bu ona bağlı.
S: Hayatında bu durumu neden yarattı?
C: Ayrılmak istiyor.
S: E___ ile ilgili durum uzaylılar tarafından mı gerçekleştirildi?
C: Tamamen değil.
S: Uzaylılar bu olayda duygusal bir kargaşa yaratmak için herhangi birşey yaptılar mı?
C: Her zaman yapıyorlar.
S: Yardımcı olmak için bu durumla ilgili yapılabilecek herhangi birşey var mı?
C: Herkes öğreniyor.
S: S___'nin evini satması iyi olur mu?
C: Bu opsiyonel.
S: E___ birşeyler yapmaya çalışıyor mu?
C: E___ biriyle tanıştı.
S: E___ bu hafta sonu nereye gitti?
C: Bimini.
S: E___ söylediğinden çok daha fazla paraya mı sahip?
C: Bir sürü offshore gibi mi?
S: Offshore'dan neyi kastediyorsunuz?
C: Kayman Adaları.
S: S___'nin buna erişmesinin bir yolu var mı?
C: Dikkatli olun. E___ istikrarsız.
S: Burada ne kadar paradan söz ediyoruz?
C: 200,000 $.
S: Burayı nerede elde etti?
C: Boca Raton.
S: Nasıl elde etti?
C: Düzenbaz bir yatırım.
S: S___, şu an yazılmakta olan boşanma anlaşmasını imzalamalı mı?
C: Bunu dikkatlice düşünün.
S: Şu anda bu durumu daha iyi hale getirmek için yapabileceği herhangi birşey var mı?
C: Fazla birşey yok.
S: E___ kendini bu kaza olayına, boşanmaya ve diğer şeylere nasıl soktu?
C: Bunlar onun karmik dersleri. Ve bu konuyu sen de düşün S___. Daha önce paralı adamlara değer vermemiş miydin?
S: Öyle düşünmüyormuş.
C: İlk kocanı hatırla, para sevgisi onu nereye götürdü?
S: S___ aşk için evlendiğini söylüyor. O yaştayken kocasını kaybetmesi kötüydü ve kocası öldükten sonra bir mücadele
verdi.
C: S___ için bir ders. Karmik kader.
S: Bunun sebebi, başka bir yaşamında parayı fazla sevmiş olması mı?
C: Bu hayatına uzanıyor.
S: S___ bu dersi öğrenmiş olduğunu düşünüyor.
C: Henüz değil.
S: S___ bu kalıbı bitirmek ve hayatında bu korkunç şeylerin olmasına bir son vermek için ne yapabileceğini bilmek istiyor?
C: Ona bağlı.
S: Daha spesifik olamaz mısınız?
C: Parayı bu kadar sevmeyi bırak.
10
S: Fakat S___ zamanı ve parası konusunda çok cömert. Bunun parayı o kadar çok sevmekle nasıl ilgisi olabilir? Ve E___
onunla evlenirken kesinlikle hiç parası yoktu.
C: Bilinçaltı. Peki ya ilk evlilik?
S: Aşk için evlendiğinde ısrar ediyor.
C: Öyle sanıyor.
S: Peki ya E___?
C: E___ bariz bir şekilde paraya yönelimliydi. S___ bunu bilinçaltından biliyordu.
S: Peki tüm bunlar bilinçaltıysa, S___ bu konuda ne yapabilir?
C: Değişmeyi öğrenin. S___ önceki ilişkilerini ortaya koymalı. Karmasını temizlemek için açılmalı ve kendine ve
diğerlerine karşı dürüst olmalı. Ruhunu araştırmalı.
S: Fakat bunu yapmakta olduğunu söylüyor.
C: Kendine gelmeli.
S: Nasıl yani?
C: Bunu kendin bulmalısın.
S: S___'nin kendine gelmesi gerektiğini söylerken neyi kastettiğinizi anlamıyoruz.
C: Karmaşık. Herşey dersin bir parçası.
S: Ben onu M___ F___ hakkında uyardım. Bence bu hususta ateşle oynuyor.
C: Elbette. M___ tüm kadınların büyüsüne kapılacağını düşünüyor.
S: M___ onu manipüle mi ediyor?
C: Ne sanıyorsunuz?
S: Buradaki karmik bağlantı nedir?
C: Etki ediyor.
S: Etki eden nedir?
C: M___'nin çabaları.
S: S___ bu durumla başa çıkabileceğini, ve M___'den öğrenebileceği şeyler olduğunu düşünüyor.
C: M___ doğruyu söylemiyor.
S: Fakat çok bilgisi var gibi görünüyor.
C: Bu da büyünün parçası.
S: İnsanların uzaktan nasıl kontrol edilebileceği konusunda çok bilgisi var mı? Yapmakta olduğu şeyin bilinçli olarak
farkında mı?
C: Pek bilincinde denemez.
S: Peki ne biliyor?
C: Gözünde nasıl canlandıracağını, nasıl hayal edileceğini.
S: S___ ondan neden bu kadar etkileniyor?
C: Güçlü bir adam.
S: Peki bu güç, onun yapışık ruhlardan (attachments) veya uzaylılardan aldığı bir güç mü?
C: Her ikisi.
S: Peki hangisi daha etkili?
C: Eşit.
S: S___ ona kendini kaptırmadan ondan istediğini elde edebileceğini düşünüyor.
C: Olası değil.
S: Peki S___'yi bu ilişkiye devam ettiren şey nedir?
C: Ona sor.
S: İstediği bilgiyi nasıl öğrenecek peki?
C: Bu bilgiye sahip olanlar var, fakat daha tedbirliler.
S: Hükümetin S____'den haberi var mı?
C: Evet.
S: Hükümetin L___'den haberi var mı?
C: Daha da fazla. Sessiz olmadınız.
S: Hükümet L___ hakkında ne düşünüyor?
C: Ajan provokatör.
S: Bunu nasıl öğrendiler?
C: Çeşitli yollar.
S: Telefonlarımızı dinliyorlar mı?
C: Dinlediler.
S: Billy Meier yalan mı söylüyor?
C: Biraz. Abartılar ve sahte resimler.
S: 'İyi adamlar' mı, yoksa 'kötü adamlar' tarafından mı ziyaret ediliyor?
11
C: İkisi de.
S: Bize A___ B___ hakkında ne söyleyebilirsiniz?
C: Şüpheli bir adam.
S: CIA'de mi?
C: CIA'deydi.
S: Ajan mıydı?
C: Alt mevki bir memurdu.
S: Kendi yaptığı çalışmalar yüzünden kız arkadaşının CIA tarafından 'alındığını' söylüyor. Bu doğru mu?
C: Araba kazasıydı.
S: Peki neden böyle bir hikaye anlatıyor?
C: Abartı.
S: M___'nin bilgilerinin kaynağı nedir? İçeriyle temasları mı var?
C: Fantazi.
Copyright *Laura Knight*, *Laura Knight-Jadczyk* ve *Arkadiusz Jadczyk*

30 Eylül 1994. F___ ve Laura


S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Kimsiniz?
C: Pamtora.
S: (L) Bizimle geçen hafta iletişim kuran birey misiniz?
C: Hayır.
S: (L) Aynı gruptan mısınız?
C: Evet.
S: (L) Neden geçen haftaki kişi yerine bu akşam siz bizimlesiniz?
C: Frekans dalgaları.
S: (L) Şu anda frekans dalgaları farklı mı?
C: Yakın.
S: (L) Geçen haftaki bireye göre sizin bizimle iletişim kurma yeteneğiniz daha mı fazla?
C: Aynı.
S: (L) Frekans dalgaları derken neyi kastettiğinizi anlamıyorum. Açıklayabilir misiniz?
C: Fazla karmaşık.
S: (L) Tamam. Bize bu akşam karmaşık cevapları vermeyecek misiniz yani?
C: Fark yok.
S: (L) Geçen hafta Nasıralı İsa hakkında konuşuyorduk. Bu hafta bu konuya devam edebilir miyiz?
C: Evet.
S: (L) Nasıralı İsa kimdi?
C: İleri seviyeli bir ruh.
S: (L) İsa masum bir gebelikten mi doğdu; yani annesi ona gebe kalmak için bir adamla seks yapmadı mı?
C: Hayır.
S: (L) Meryem ona hamile kalmak için bir adamla seks yaptı, bu doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Meryem'in İsa'ya gebe kalmak için cinsel ilişkiye girdiği adam kimdi?
C: Tonata.
S: (L) Tonata kimdi?
C: Tanıdık.
S: (L) İsa'nın annesi Meryem, İsa'ya hamile kaldığında kaç yaşındaydı?
C: 19.
S: (L) Yusuf, Meryem'in hamile olduğunu öğrendiğinde üzüldü mü?
C: Hayır.
S: (L) Yusuf Meryem'le evlendiğinde kaç yaşındaydı?
C: 39.
S: (L) Yusuf çocuk sahibi olamıyor muydu?
C: Yakın.
S: (L) Takvim sistemimizde geri doğru gidersek, İsa hangi tarihte doğdu?
C: 6 Ocak 14(MÖ). [Ç.N. sayfa sonundaki nota bakınız.]
S: (L) Günün hangi vaktinde doğdu?
C: Sabah 6.
12
S: (L) O tarihte yıldızlar veya gezegen dizilimleriyle ilgili herhangi sıradışı bir gök olayı var mıydı?
C: Hayır.
S: (L) Magilerin doğuda gördüğü ve onları İsa'nın doğduğu yere yönlendiren yıldız neydi? Magilerin hediye sunmaya
gelmesi gibi bir olay oldu mu?
C: Yakın.
S: (L) İsa'ya hediye sunmaya gelen kimdi?
C: 3 peygamber.
S: (L) Bu peygamberler hangi ülkeden geliyordu?
C: İran. Persiya olarak da biliniyor.
S: (L) İsa doğuştan psişik veya sıradışı güçleri olan bir kişi miydi?
C: Yakın.
S: (L) Yaşamının ilk zamanlarından beri kendisinin bir şekilde özel veya seçilmiş olduğuna dair bir farkındalığı var mıydı?
C: Evet.
S: (L) Peygamberlere İsa'nın doğumunu ifade eden o 'yıldız' neydi?
C: Uzay gemisi.
S: (L) Ne tür bir uzay gemisi?
C: Ana Gemi.
S: (L) Bu ana gemi nereden geldi?
C: Başka bir yoğunluktan.
S: (L) Yani başka bir boyuttan mı?
C: Evet.
S: (L) Biz bu diğer boyut veya yoğunlukları diğer yıldız sistemleri veya gezegenler olarak mı biliyoruz?
C: Kısmen.
S: (L) İsa oniki yaşına geldiğinde Bar-Mitzva (İbranilerde çocuğun erişkinliğe girişini tanımlayan ifade) oldu, bu doğru
mu?
C: İsa 10 yaşında Bar-Mitzva idi.
S: (L) O süreçte herhangi bir yerde eğitim aldı mı?
C: Aramice ayin.
S: (L) İsa, yetişme yıllarında diğer ülkelere gidip başka ustaların yanında öğrenci olarak çalışma yaptı mı?
C: Hayır.
S: (L) Eğitimini nerede aldı?
C: Ona ruhsal olarak tebliğ edildi.
S: (L) Hayatının herhangi bir noktasında Hindistan'a yolculuk yaptı mı?
C: Hayır.
S: (L) Mısır'a gidip Büyük Piramit'de inisiyasyona girdi mi?
C: Hayır.
S: (L) Tüm hayatını Filistin'de mi geçirdi?
C: Yakın civarda. O genel bölgede. Kutsal Kitap tamamen doğru değil.
S: (L) İsa Kana'daki evlenme törenine gittiğinde, kim evleniyordu?
C: Kimse.
S: (L) İsa birkaç somun ekmek ve balıkla binlerce kişinin karnını doyurdu mu?
C: Hayır.
S: (L) Kutsal kitaptaki tüm mucizelerin masal olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Bunun, siyasi ve ekonomik kazanç ve kontrol amacıyla tahrif edilen bir bilgi kaynağı olduğunu unutmayın.
S: (L) Bize İsa'nın gerçekte ne yaptığını anlatın.
C: Can atanlara ruhsal gerçekleri öğretti.
S: (L) Peki bu ruhsal gerçeklerin kaynağı nedir?
C: Daha yüksek kaynaklardan alınan bilgi.
S: (L) İsa'nın öğrettiği gerçek neydi?
C: Tüm insanların yaratıcı tarafından sevildiği ve yaratıcıyla bir oldukları.
S: (L) Hiç mucize gerçekleştirdi mi?
C: Bazı.
S: (L) Bunlardan bir veya birkaç tanesini anlatabilir misiniz?
C: İyileştirme.
S: (L) Eliyle dokunarak iyileştirebiliyor muydu?
C: Evet.
S: (L) 'Şeytan çıkarma' yaptı mı?
C: Yakın.
13
S: (L) İyileştirmede kullandığı yöntem Reiki miydi; veya benzer birşey?
C: Evet.
S: (L) Reiki enerjisini çok bir kısa sürede kullanılacak bir şekilde arttırmak mümkün müdür?
C: Evet.
S: (L) Reiki enerjisini yükseltmek için ne yapmak gerekir?
C: Yüksek ruhsal saflığa ulaşın.
S: (L) Burada iki set halinde reiki sembolleri var; hangi set doğru veya en güçlü set: birincisi mi yoksa ikincisi mi? [iki seti
havaya kaldırıyor]
C: İkinci set.
S: (L) Bunlar Dr. Usui'ye verilen asıl reiki sembolleri mi?
C: Yakın.
S: (L) C___ H___'nin sahip oldukları doğru reiki sembolleri mi?
C: Hayır.
S: (L) A___ B___'nin kullandığı semboller doğru mu?
C: Hayır.
S: (L) A___ B___ tam ve güçlü bir şekilde inisiyasyon sağlayabiliyor mu?
C: Hayır.
S: (L) Aktarımı yaptığını sanarak yalnızca vaktini mi harcıyor?
C: Seninkini.
S: (L) Doğru inisiyasyon için gidebileceğim biri var mı?
C: Evet.
S: (L) Bu kişiyi tanıyor muyum?
C: Hayır.
S: (L) O insanı tanıyabilecek olan bir tanıdığım?
C: H___ D___. V___ en güçlü yeteneğe sahip.
S: (L) Yani V___ aramızda en güçlü reiki yeteneğine sahip olan kişi mi?
C: Evet.
S: (L) Onun reikisi benim reikimden daha mı güçlü?
C: Evet. S___'nin hiç yeteneği yok. Seninkine engel oluyor.
S: (L) S___'nin bana yaptığı reikisi benim kendi reikimi mi engelliyor?
C: Kesinlikle.
S: (L) S___ ile dört hipnoz celsesi yaptık. Kaçırılma deneyimlerinden bahsetti. Verdiği bilgiler herhangi bir şekilde abartılı
mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bilinçli bir şekilde mi yoksa bilinçaltından mı abartılıyordu?
C: Her ikisi.
S: (L) Gerçekten uzaylılarca kaçırıldı mı?
C: Evet.
S: (L) Kaçırılmasının amacı neydi? Uzaylılar onunla ne yapmaya çalışıyordu?
C: Vajinal inceleme.
S: (L) Ne amaçla?
C: Üreme potansiyeli.
S: (L) Ama S___ histerektomi geçirdi.
C: Bulamadılar.
S: (L) Bir kereden fazla mı kaçırıldı?
C: Evet.
S: (L) Kaç kere kaçırıldı?
C: 52.
S: (L) F___ kaç kere kaçırıldı?
C: 53.
S: (L) F___'yi neden kaçırıyorlar?
C: Zihin.
S: (L) Ne olmuş zihnine?
C: Yüksek güçler tarafından programlanıyor.
S: (L) S___'yi 52 kere sadece vajinal inceleme yapmak için mi kaçırdılar?
C: Hayır. O en sonuncusuydu.
S: (L) Daha öncekiler ne içindi?
C: Zihni incelemek ve duygularını çekmek.
14
S: (L) Yani onun duygularını mı emiyorlar?
C: Evet.
S: (L) Onun duygularıyla besleniyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) F___'nin duygularıyla besleniyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Bunu durdurmanın herhangi bir yolu var mı?
C: Bu sürekli değildir.
S: (L) Benim duygularımı emiyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Bu bizim faydamıza mı?
C: Hayır.
S: (L) Bunu yapanlar kötü adamlar mı?
C: Evet.
S: (L) Bu duygu emilimini kesmenin bir yolu var mı?
C: Kanallamayı ve meditasyonu sürdürün.
S: (L) Kanallama duygu emilimini kesecek ne yapıyor?
C: Bilgilendiriyor.
S: (L) İsa'ya dönelim. Gerçekleştirdiği mucizeler sadece iyileştirme üzerine miydi?
C: Hayır.
S: (L) Başka ne tür mucizeler uyguladı?
C: Telekinezi.
S: (L) Suyun üzerinde yürüdü mü?
C: Hayır.
S: (L) Suyu şaraba çevirdi mi?
C: Hayır.
S: (L) Bunların hepsi sadece hikaye mi?
C: Evet.
S: (L) Bu hikayelerin amacı ne?
C: Kontrol.
S: (L) İsa çarmıha gerildi mi?
C: Hayır.
S: (L) Biri çarmıha gerildi mi?
C: Fazla belirsiz.
S: (L) Biri çarmıha gerilip İsa'yı temsil etti mi?
C: Hayır.
S: (L) Çarmıha gerilme yoktu, üç gün sonra dirilme yoktu, bu doğru mu?
C: Yakın.
S: (L) Tamam, bu konudaki gerçek nedir?
C: Uzun bir uykudan sonra dünyadan ayrıldı.
S: (L) Bu uyku durumuna ne zaman girdi? Birgün yatağına girip uyudu ve sonra bir gemi gelip onu aldı mı?
C: Yakın.
S: (L) Yani yandaşlarına ölmüş gibi göründü?
C: Böyle düşündüler.
S: (L) Gemiyle ayrılmadan önce kalkıp herhangi birine herhangi birşey söyledi mi?
C: Evet.
S: (L) Hayata geri mi döndü mü...
C: Evet.
S: (L) Ve sonra uzun meditatif uykuda gördüklerini mi anlattı, olan şey bu muydu?
C: Yakın.
S: (L) Tamam, ne oldu?
C: Kehanetler söyledi ve sonra sonunda döneceğini ilan etti.
S: (L) Bu, uzun uyku sırasında aldığı bilgi miydi?
C: Evet.
S: (L) Uykuda ya da bu yarı-ölü durumda ne kadar kaldı?
C: 98 saat.
S: (L) Ve sonra bir gemi geldi onu alıp gitti, doğru mu?
C: Evet. Bir ışık sütunuyla.
15
S: (L) Hiç sıradışı başka mucize gerçekleştirdi mi?
C: Mucizeler subjektiftir.
S: (L) Lazarus'u ölümden uyandırdı mı?
C: Hayır.
S: (L) Herhangi birini ölümden uyandırdı mı?
C: Hayır.
S: (L) Tamam, diğer boyuta gittiğinde, ne yaptı?
C: Belirsiz soru.
S: (L) İsa'nın adıyla dua etmenin herhangi özel bir gücü veya avantajı var mı?
C: Evet.
S: (L) Eğer ölüp ruhunu dünyaya vermediyse, bu güç nasıl bahşediliyor?
C: Dualar ona gidiyor.
S: (L) Peki duaları duyunca ne yapıyor?
C: Bireyin ruhsal gelişimi ışığında duadaki isteklerin gerekliliğini belirliyor.
S: (L) Bir insan İsa'ya dua ettiğinde bir anlamda bir karar vermiş oluyor dediniz, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Peki, milyonlarca insan aynı anda ona dua ederken bunu nasıl yapabilir?
C: Ruh bölünmesi.
S: (L) Ruh bölünmesiyle neyi kastediyorsunuz?
C: Kendini açıklıyor.
S: (L) Bir hücrenin bölünüp kendini çoğalttığı hücresel bir miyozda olduğu gibi bir ruh bölünmesini mi kastediyorsunuz?
C: Hayır.
S: (L) İsa'nın ruhu mu bölünüyor?
C: Evet.
S: (L) Kaç kere bölünebilir?
C: Bilinçliliğin bir yansıması olarak sonsuz sayıda.
S: (L) Peki bölünen veya yansıyan bu ruh parçasına ne oluyor?
C: Ruhun bir parçası değil.
S: (L) Nedir?
C: Kopya.
S: (L) Her bir kopya asılla tamamen aynı mı?
C: Evet. Ve hayır.
S: (L) Kopyalanan ruh, orijinalinden hangi bakımdan farklı olur?
C: Bireysel ilgi gösteremez.
S: (L) Herhangi birimiz istersek bu şekilde çoğalabilir miyiz?
C: Aynı durumda olsaydınız olabilirdi. Süreç şu şekilde işliyor: İsa dünya düzleminden ayrıldığında zaman ve mekan
farkındalığı ile ilgili tüm 'kuralların' burada algılandığından tamamen farklı olduğu başka bir aleme, boyuta veya yoğunluğa
gitti. Mekan zamanda bu noktada hala fizik aleminde olan ruhu 'askıya alınmış bir hayatiyete' benzer duruma veya bir tür
gelişmiş bilinçsizlik biçimine kondu. O andan şu ana kadar ruhu, ona seslenenlerin, onunla olmaya veya onunla konuşmaya
ihtiyaç duyanların bireysel bir biçimde bunu yapabilmeleri için bu bilinçsizlik durumunda kopyalanageldi. Ruhu, ihtiyaç
duyulduğu ölçüde sonsuza kadar kopyalanabilir. Kopyalama süreci, ruh bilinçliliğinin herbir versiyonunda bir hiper-
bilinçlilik durumu oluşturmaktadır.
S: (L) Karın Deşen Jack kimdi?
C: Dr. Bates.
S: (L) İntihar mı etti, ve cinayetleri böylece mi sona erdi?
C: Hayır.
S: (L) Bunu yapmayı kendisi mi kesti.
C: Evet.
S: (L) Bunları neden yaptı?
C: İnsan organlarıyla deney; deli bir cerrahtı.
S: (L) Adolf Hitler şeytanların veya kötü ruhların etkisinde miydi?
C: Yakın.
S: (L) Adolf Hitler negatif yönelimli uzaylıların kontrolü altında mıydı?
C: Yakın.
S: (L) Adolf Hitler şimdi nerede?
C: Uyuyor.
S: (L) Ne kadar uyuyacak?
C: Belirsiz.
16
S: (L) Adolf Hitler gelecekte bir noktada tekrar reenkarne olacak mı?
C: Evet.
S: (L) Gelecek enkarnasyonunda ne tür bir hayat yaşayacağını öngörebilir misiniz?
C: Hayır.
S: (L) Matthew 24 ve Luke 21'deki İsa'ya atfedilen,
İsa'nın çağın sonunu ve dönüşünü bildirdiği pasajlar, bunlar gerçek mi?
C: Yakın.
S: (L) İsa aslında başka bir varlık düzleminde gönüllü olarak bir askı durumunda, ondan yardım isteyen insanlar için sürekli
olarak ruh kalıbını kopyalamak amacıyla yaşamını bu düzleme adamış durumda mı?
C: Evet.
S: (L) Eğer biri ondan birden fazla kere yardım isterse, çift doz mu almış olur?
C: Tanımlayın.
S: (L) Eğer biri sürekli İsa'dan yardım isterse, daha fazla kopyadan daha fazla güç mü alır?
C: Hayır.
S: (L) Yani, bir kez bağlantıyı gerçekten kurduğu zaman, hepsi bu, değil mi?
C: Tüm ihtiyaç duyulan budur.
S: (L) Bu çalışmayı yapmaya adanmış başka herhangi bir ruh var mı?
C: Evet.
S: (L) Şu anda bu işi kaç ruh yapıyor?
C: 12.
S: (L) Diğerlerinden isim verebilir misiniz?
C: Buda. Musa. Şintanhilmun. Nagaylikiga. Çeşitli derecelerde;
İsa şu anda en güçlü olanı.
S: (L) Bizim takvim sistemimize göre geri doğru sayarsak Büyük Göç kaç yıl önce gerçekleşti?
C: 4670.
S: (L) O zaman komet durumundaki bir Venüs Dünya'nın yakınından geçip bir yıkıma neden oldu mu?
C: Evet.
S: (L) Venüs Jüpiter gezegeninden mi doğdu?
C: Hayır.
S: (L) Gökyüzünde Jüpiter'in bulunduğu bölgede mi gözüktü?
C: Evet.
S: (L) Dünya bu olay nedeniyle yeni bir yörünge konumuna mı kaydı? Çok uzak olmayan bir gelecekte bu tür bir olay
gerçekleşecek mi?
C: Belki.
S: (L) Nuh tufanı zamanında bu tür bir olay gerçekleşti mi?
C: Evet.
S: (L) Nuh tufanı kaç yıl önce oldu?
C: 12656.
S: (L) Nuh gerçek tarihi bir kişilik miydi?
C: Yakın.
S: (L) Nuh, Babil metinlerinde Utnapiştim olarak tanımlananla aynı kişi mi?
C: Yakın.
S: (L) Hangi medeniyet daha eski: Sümer mi yoksa Mısır mı?
C: Sümer.
S: (L) Sümer hikayelerindeki Enlil ve Enki, ve Anunaki kimlerdi?
C: Büyük öğretmenler.
S: (L) Bunlar insan mıydı yoksa dünyadışı mıydılar?
C: Dünyadışı.
S: (L) Nereden gelmişlerdi??
C: Kasyopya.
S: (L) İnsan ırkı, kölelik yapmak üzere genetik olarak düzenlendi mi?
C: Evet.
S: (L) Peki bu köleliliğin genetik mühendisleri kimlerdi?
C: Kertenkele varlıkları.
S: (L) Nereden geliyorlar: dünya mı, başka bir gezegen mi?
C: Başka.
S: (L) Hangi gezegen?
C: Kadire.
17
S: (L) Bu gezegen hangi yıldız sisteminde?
C: Zeta Retikuli.
S: (L) Küçük gri varlıklar da Zeta Retikuli'den değil mi?
C: Evet.
S: (L) Küçük gri varlıklar...
C: Sibergenetik.
S: (L) Kertenkeleler tarafından mı yaratılıyorlar?
C: Evet.
S: (L) Ruhları var mı?
C: Yem olarak kullanılıyorlar.
S: (L) Kertişler (Lizzies) şu anda dünyadalar mı?
C: Yakınlardalar.
S: (L) Kertişler gezegenimizin yönetimini devralmayı mı planlıyorlar?
C: Evet.
S: (L) Gemileriyle inip bunu açık bir şekilde yapmayı mı planlıyorlar?
C: Yakın.
S: (L) Kontrollerini sağlamak-güçlendirmek için karanlık enerji formları gibi varlıkların etkilerinden yararlanıyorlar mı?
C: Evet.
S: (L) Başka hangi gruplarla işbirliği içindeler??
C: Oryonlular.
S: (L) Oryon/Kertiş grubunda kaç üye var?
C: 16.
S: (L) İyi adamlar kimler? Kasyopyalıların iyi adamlar olduğunu söylüyorsunuz. Başka kim var?
C: Pleyadesliler ve pek çok diğeri.
S: (L) Kaç tane?
C: 16.
S: (L) Taraflar eşit şekilde dengeli mi?
C: Evet.
S: (L) İyi adamlar insanları kaçırıyor.
C: Hayır. Temas kurup geçici olarak taşıyabilirler.
S: (L) Abraham Lincoln'u gerçekte kim öldürdü?
C: Booth. Komplo.
S: (L) Komplonun başında kim vardı?
C: Booth. Fakat yakalanmadı; kullanıldı.
S: (L) Nuh tufanı hikayesi, Atlantis'in yıkılmasının hikayesi miydi?
C: Evet. Ama sembolik.
S: (L) O zaman gezegende kaç insan vardı?
C: 6 milyar.
S: (L) Bu altı milyar insandan kaç tanesi hayatta kaldı?
C: 119 milyon.
S: (L) Nuh tufanına neden olan şey başka bir gök cisminin dünyanın çok yakından geçmesi miydi?
C: Evet.
S: (L) Hangi cisimdi bu?
C: Martek.
S: (L) Biz bu cismi güneş sistemimizdeki bir cisim olarak biliyor muyuz?
C: Evet.
S: (L) Hangi isimle?
C: Mars.
S: (L) Martek o zaman yaşayanlar var mıydı?
C: Hayır.
S: (L) Su veya başka özelliklere sahip miydi?
C: Evet.
S: (L) Dünyaya çok yakın geçtiğinde, o zamana kadar sahip olmadığımız oranda aşırı bir su yüklemesi mi yaptı?
C: Evet.
S: (L) O olaydan önce gezegenimizin etrafında bir su buharı örtüsü var mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bu, büyük dinozorların en geniş çapta öldükleri zaman mıydı?
C: Yakın.
18
S: (L) Dinozorların çoğunluğunu yok eden olay neydi?
C: Yırtıcı hayvanlar.
S: (L) Ne tür yırtıcı hayvanlar?
C: Mastodon, smilodon kaplanı, dev tembelhayvan, vs.
S: (L) En büyük dinozorlardan bazılarının ölümünü getiren şey kozmik bir olay mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bu, Nuh zamanında olmadı, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Nuh tufanında önce mi oldu?
C: Evet.
S: (L) Kaç bin yıl önce oldu?
C: 27 milyon yıl önce.
S: (L) Dinozorların ölümüne neden olan olay neydi?
C: Komet çarpması.
S: (L) Bir komet gerçekten dünyaya ya çarptı mı?
C: Evet.
S: (L) Büyük bir komet miydi?
C: Evet.
S: (L) Ne kadar büyük?
C: 29 km. çapında.
S: (L) Bu komet olayının herhangi düzenli bir periyodu veya döngüsü var mı?
C: Evet.
S: (L) Periyodu nedir?
C: Kabaca 3600 yıl.
S: (L) Velikovsky, Venüs gezegeninin tarihimizde belirli bir dönemde 52 yıllık bir döngüsü olduğunu söylediğinde haklı
mıydı?
C: Yakın.
S: (L) Düzenli bir gezegen yörüngesine oturmadan önce Venüs güneş sisteminde kaç dönüş yaptı?
C: 7
S: (L) Venüs asıl olarak nereden geldi?
C: 19 ışık yılı uzaktan.
S: (L) Yani aslında güneş sistemi dışından gelen bir ziyaretçi?
C: Evet.
S:(L) Güneş'in düzenli aralıklarla çok büyük miktarda elektromanyetik enerji yaydığı ve bu enerjinin güneş sistemindeki
gezegenlerin birbirleriyle daha fazla veya daha az etkileşmelerine neden olduğu doğru mu?
C: Dış titreşimsel olaylarla belirlenen diğer düzensiz etkiler.
S:(L) "Ölüşlerin" periyodikliğinin kaynağı Güneş değil yani, öyle mi?
C: Bazen. Pek çok sebep var.
S:(L) eki saat gibi işleyen bu şeyin kaynağı nedir? Düzenli bir etki kaynağı var mı?
C: Komet (kuyrukluyıldız) yağmurları.
S:(L) Bu komet yağmurları nereden geliyor?
C: Kendi yörüngesi olan bir küme.
S: (L) Bu kümelerin yörüngesi nerede? Oort bulutu mu?
C: Hayır.
S: (L) Komet kümelerinin yörüngesi nerede bulunuyor?
C: Daha spesifik.
S: (L) Komet kümelerini kapsayan daha spesifik bir yörünge mi?
C: Evet.
S: (L) Bu komet kümesi güneş etrafında mı dönüyor?
C: Evet.
S: (L) Yörünge, ekliktik düzlemine dik mi?
C: Evet ve hayır.
S: (L) Bu küme ekliptik düzlemine gelip güneş sisteminde tahribata mı neden oluyor?
C: Kesinlikle.
S: (L) Bu komet kümesi ekliptik düzlemine ne sıklıkta geliyor?
C: 3600 yıl.
S: (L) Bu komet kümesi bir gezegenin kalıntıları mı?
C: Hayır.
19
S: (L) Mars ve Jüpiter'in yörüngeleri arasındaki kalıntı kümesi bir gezegenin kalıntıları mı?
C: Evet.
S: (L) Bu gezegen hangi isimle biliniyordu?
C: Kantek.
S: (L) Bu gezegen ne zaman parçalanarak asteroit kuşağını oluşturdu?
C: Yaklaşık 79 bin yıl önce.
S:(L) Sümerlilerin Geçen Gezegen veya Nibiru olarak tanımladıkları cisim neydi?
C: Kometler
S:(L) Bu komet kümesi mi?
C: Evet.
S:(L) Bu komet kümesi tek bir kütle olarak mı görünüyor?
C: Evet.
S:(L) Şu anda Dünya'ya yaklaştığı söylenen kütle bu mu?
C: Evet.
S:(L) Anunaki'ler kimdi?
C: Uzaylılar.
S:(L) Nereden geliyorlardı?
C: Zeta Retikuli.
S:(L) Komet kümesi Dünya'ya her yaklaştığında oluşan korku, kaos vs.'nin yarattığı ruh enerjisini emmek için mi
geliyorlar?
C: Evet
S:(L) İki olay bağlantılı mı?
C: Evet.
S:(L) Şimdi burada olmalarının sebebi bu mu?
C: Yakın.
S:(L) Gezegenimize yaklaşan dalgayla birlikte gelen büyük bir uzaygemisi filosu var mı?
C: Evet.
S:(L) Bu gemiler nereden geliyor?
C: Zeta Retikuli.
S:(L) Ne zaman varacaklar?
C: 1 ay ile 18 yıl arasında.
S:(L) Nasıl bu kadar geniş bir zaman farkı olabilir?
C: Bu o kadar büyük bir filo ki, mekan/zaman eğrisinin düzensiz ve sizin zaman ölçümünüzle belirlenmesi zor.
S:(L) Bu araçlar bir çeşit "dalga"yla mı geliyor?
C: Evet.
S: (L) Güneş sistemimizde kaç tane gezegen var?
C: 12
S: (L) Tüm gezegenlerin isimlerini, güneşe uzaklıklarını, kimyasal yapılarını ve çaplarını söyleyebilir misiniz?
C:
Merkür = Opatanar, Güneş'e 36 milyon mil; çapı 3000 mil
Venüs = Pemuntar, Güneş'e 67 milyon mil; çapı 7,500 mil
Dünya = Saras, Güneş'e 93 milyon mil; çapı 7,900 mil
Mars = Masar, Güneş'e 141,500,000 mil; çapı 4,200 mil
Jüpiter = Yontar, Güneş'e 483,400,000 mil; çapı 88,700 mil
Satürn = Zendar, Güneş'e 886,700,000 mil; çapı 74,500 mil
Uranüs = Lonoponor, Güneş'e 1,782,700,000 mil; çapı 31,566 mil
Neptün = Cinoar, Güneş'e 2,794,300,000 mil; çapı 30,199 mil
Pluto = Opikimanaras, Güneş'e 3,666,100,000 mil; çapı 1,864 mil
N1 = Montonanas, Güneş'e 570,000,000,000 mil; katı madde; çapı 7000 mil
N2 = Suvurutarkar, Güneş'e 830,000,000,000 mil; çapı 18000 mil; hidrojen, amonyak
N3 = Bikalamanar, Güneş'e 1,600,000,000,000 mil; çapı 46000 mil;
Hidrojen, amonyak

5 Ekim 1994. F___ ve Laura


S: Merhaba.
C: Bu şekilde ritüelsiz yapmanız güzel.
S: (L) Ne tür bir ritüel yapmamızı istiyorsunuz?
C: Hiç.
20
S: (L) Ritüel iletişimi geliştiriyor mu yoksa engelliyor mu?
C: Sınırlandırıyor.
S: (L) Adınız nedir?
C: Donarra.
S: (L) Neredensiniz?
C: Kasyopya.
S: (L) Siz Kasyopyalılarla her iletişimimizde neden farklı biriyle karşılaşıyoruz?
C: Enerji dağılımı.
S: (L) Enerji kime gidiyor?
C: Sıradakine.
S: (L) Dağılım için bizim enerjimizden mi yararlanıyorsunuz?
C: Hayır. Biz enerji dağılımı yapıyoruz.
S: (L) Sormak istediğimiz bir dizi soru var.
C: Devam edin.
S: (L) Bir dalganın üzerine binmiş ve Zeta Retikuli civarından gelen bir uzay gemisi filosu olduğunu varsayarsak, varış
bakımından mekan zaman sapmasının belirsiz olması ne anlama geliyor? Lütfen açıklar mısınız?
C: Kütle, çekim dalgasındaki elektromanyetik transferi etkiliyor.
S: (L) Yani, transfer etmek istenen büyük bir kütle varsa, sorun kısmen kütlenin çok geniş bir mekan/zaman alanına
dağılması ve dolayısıyla bir aşama ile transfer edilmesi veya bu anlamda birşey mi?
C: Yakın.
S: (L) Bu hususta bize biraz daha açıklama yapabilir misiniz?
C: Kütle zaman döngüsünü etkiliyor: küçük kütle eşittir küçük zaman döngüsü; büyük kütle eşittir büyük zaman döngüsü.
S: (L) Gezegendeki değişimler hakkında da daha fazla bilgi almak istiyoruz. Tıpkı geçen hafta öngörmüş olduğunuz gibi
gerçekleşen Japonya depremi, Japonya'daki olayların sonuncusu mu? (Kayıt cihazındaki sorun nedeniyle o celse tamamen
kaybedilmişti.)
C: Hayır.
S: (L) Bu hususta bize biraz daha...
C: Yaklaşık 8.9'luk bir hareket olacak: Osaka sahilinin 67 mil açığında; Tokyo'nun merkezinde 9.7'lik hareket.
S: (L) Bunların hepsi bu yıl içinde mi olacak?
C: Hayır. 1.6 yıl içinde.
S: (L) İsa'nın biyolojik babası olduğunu söylediğiniz adam hakkında daha fazla ayrıntı istiyorum. Adı ne demiştiniz?
C: Tonata.
S: (L) Meryem'in bir tanıdığı olduğunu söylemiştiniz.
C: Evet.
S: (L) Bu adam bazı varlıklar veya güçler tarafından bir nedenle İsa'nın biyolojik babası olarak mı seçildi?
C: Yakın.
S: (L) Bu adam hakkında bize herhangi bir ayrıntı verebilir misiniz? Soyu neydi, nereden geliyordu, vs.
C: Beyaz tarikatin bir üyesiydi.
S: (L) Beyaz tarikat nedir?
C: Yani Ariler. Andaranlar.
(Laura'nın notu: Andaranlar kim?)
S: (L) Meryem Eseni tarikatinin bir üyesi miydi?
C: Evet.
S: (L) Bu adam da mı Eseni'lerin bir üyesiydi?
C: Hayır.
S: (L) Bu kişi, Tonata, İsa'nın biyolojik babası olarak mı seçildi?
C: Evet.
S: (L) Meryem onunla neden evlenmedi?
C: Hisleri son derece geçiciydi.
S: (L) Meryem değişken miydi?
C: Hayır. Telepatik telkinden etkilendi.
S: (L) Sözlü müydü?
C: Hayır. 1. seviye hipnoz altındaydı.
S: (L) Meryem ve Yusuf'un daha sonradan başka çocukları oldu mu?
C: Hayır. Fakat İsa'nın oldu.
S: (L) İsa'nın çocuğu mu oldu? Kiminle evlendi?
C: Evlenmedi.
S: (L) Yani gayrımeşru çocukları mı oldu?
21
C: Kurumsal olarak subjektif.
S: (L) Bu çocukların annesi kimdi?
C: Üç kadın vardı.
S: (L) Üç kadın mı vardı?
C: Evet.
S: (L) Kutsal Kitap'ta bu kadınlardan bahsediliyor mu?
C: Bir tanesi, fakat ismiyle değil.
S: (L) Kimdi?
C: Alisya.
S: (L) İkincisinin adı neydi?
C: Rafea.
S: (L) Üçüncüsü?
C: Vella. Romalıydılar.
S: (L) Üçü de Romalımıydı?
C: Evet.
S: (L) Çocuklara ne oldu?
C: Yaşadılar ve bereketli bir şekilde çoğaldılar.
S: (L) Üç kadından kaç çocuk olmuştu?
C: Üç.
S: (L) Yani bazı kişilerin iddia ettiği gibi, Kutsal Kase'yi arayışın gerçek anlamı kase değil, 'Gerçek Kan' veya kutsal
kandan gelen soy mu?
C: Evet.
S: (L) İsa'nın neslinden bugün yaşayan var mı?
C: 364,142.
S: (L) İsa, vaftizi sırasında üzerinde özel bir güç ışığına sahip olması anlamında mı meshedilmiş mi?
C: Yaklaşık olarak doğru.
S: (L) Dünya'nın kabuğundaki hareketler, gezegensel değişimler vs. ile ilgili olarak Guyana daha güvenli bir yer mi?
C: Ne güvenli ki? Dünya tüm gezegen yüzeyini kapsıyor.
S: (L) Diğerlerine göre daha güvenli olacak olan herhangi bir yer var mı?
C: Değişken.
S: (L) Kuzey Karolayna/Blue Ridge Dağı bölgesi nispeten daha güvenli mi?
C: Daha şimdi ne dedim? Titreşimsel frekans değişimlerine bağlı. Olay çok yaklaşana kadar spesifik dünyasal değişimler
kesin olarak tahmin edilemez.
S: (LM) İsviçre'de ölen insanlara ne olduğunu sor. Öldürüldüler mi?
C: Pakt. Anlaşma. Sözleşme.
S: (L) Birlikte intihar etmek üzere hepsi sözleşmiş miydi?
C: Evet.
S: (L) Neden? Kaç kişiydiler?
C: 48. Dinsel fanatizm.
S: (L) ABD hükümeti Waco'daki Branch Davidian'ları kasıtlı olarak öldürdü mü?
C: Yakın. Onları kendilerini yok etmeye yönlendirdi.
S: (L) Nasıl?
C: Psikolojik savaş taktikleri.
S: (L) ABD hükümeti onların binalarını ateşe verdi mi?
C: Hayır.
S: (L) Binaları kim ateşe verdi?
C: Branch Davidian'lar. Hükümet onları çıldırttı.
S: (L) ELF (çok düşük frekans) veya eşikaltları kullanıldı mı?
C: Evet. Ve diğer araçlar.
S: (L) OJ Simpson karısını öldürdü mü?
C: Evet.
S: (L) Cinayet elbiselerini ve silahı Şikago'ya götürüp bir çanta içinde oraya mı bıraktı?
C: Hayır.
S: (L) Nereye götürdü?
C: Los Angeles çöplüğü. Biri.
S: (L) OJ Simpson suçlu bulunacak mı?
C: Hayır.
S: (L) Magiler/peygamberler bir bebek olarak İsa'ya ne hediyeler getirmişti?
22
C: Altın; baharat; giysi.
S: (L) Magilerin gördüğü ana gemi hangi boyuttan geliyordu?
C: 5. yoğunluk.
S: (L) Peki İsa'nın doğumu sırasında bu geminin görünmesinin amacı neydi?
C: Çok belirsiz.
S: (L) İsa'nın doğumuyla ilgili özel amaçlar için mi oradaydı?
C: Peygamberleri yönlendirmek için.
S: (L) Ana amaç bu muydu?
C: Hayır. Aynı zamanda olayın gözlenmesi ve kodlama.
S: (L) Neyin kodlanması?
C: Bebeğin.
S: (L) Bu kodlama fiziksel olarak mı yoksa telepatik olarak mı yapıldı?
C: Her ikisi.
S: (L) İsa, Nasıralı İsa bedeninde dünyaya gelmeden önce hangi boyut veya bölgedeydi?
C: 5. yoğunluk.
S: (L) Bir 5. yoğunluk ruhu muydu?
C: Evet.
S: (L) Dünya gezegeninde başka insan bedenleriyle de enkarnasyonları oldu mu?
C: Evet.
S: (L) Beşinci yoğunluğa ulaşana kadar kaç enkarnasyon geçirdi?
C: 1009.
S: (L) Melçizidek İsa'nın enkarnasyonlarından biri miydi?
C: Hayır.
S: (L) Musa'nın sağ kolu Yuşa, İsa'nın enkarnasyonlarından biri miydi?
C: Evet.
S: (L) İsa'nın, bizim tanıdığımız başka enkarnasyonları oldu mu?
C: Evet. Sokrat.
S: (L) İsa'nın Vaftizci Yahya ile ruhsal ilişkisi neydi?
C: Anlaşma.
S: (L) İsa'nın, annesi Meryem'le olan ruhsal ilişkisi neydi?
C: Anlaşma.
S: (L) Birleşik ruhlar anlamında başka ruhsal bir ilişkileri yok muydu?
C: Hayır.
S: (L) Merhem veya Vaftizci Yahya beşinci yoğunluk ruhu muydu?
C: Her ikisi de.
S: (L) Bugün veya yakın bir tarihte dünyada bulunmuş tanıdığımız herhangi bir beşinci yoğunluk ruhu var mı?
C: Evet. Arafat. Sedat. Papa beşinci John.
S: (L) Şeytanlar veya kötü ruhlar herhangi birşeyden korkarlar mı?
C: Evet.
S: (L) Bizim, insanlar olarak sahip olduğumuz herhangi birşeyden korkarlar mı?
C: Evet. Bilgi.
S: (L) Dini sembollerden, işaret veya rakamlardan korkarlar mı?
C: Hayır.
S: (L) Onların hareketlerini durdurabilecek herhangi bir isim, işaret veya sembol var mı?
C: Bazen.
S: (L) İsa'dan korkuyorlar mıydı?
C: Evet. Bilgisi yüzünden. Bilgisinin yoğunluğu onun titreşimlerini arttırıyordu. Bilgi gerçekten güçtür.
S: (L) Pentagramların negatif varlıkları yavaşlatma veya durdurmada herhangi bir etkisi var mı?
C: Yalnızca öyle olduğuna inanırsanız.
S: (L) Şeytani varlıklara direnmede en büyük gücümüz özgür irademizde mi bulunuyor; hayır deme gücümüzde mi?
C: Hayır.
S: (L) En büyük gücümüz nedir?
C: Bilgi.
S: (L) Anahtar ruhsal bilgi birikiminde mi?
C: Evet.
S: (L) Bize verebileceğiniz herhangi başka bir ipucu var mı?
C: Bilgiden başka hiçbirşeye ihtiyacınız yok.
S: (L) Büyük Göç'ün MÖ 2676'da olduğunu söylemiştiniz, bu doğru mu?
23
C: Yakın.
S: (L) Bu, kometimsi Venüs'ün son geçişi miydi?
C: Evet.
S: (L) Venüs'ün bu hareketi sizin daha önce belirttiğiniz komet kümesinin yakın geçişiyle de etkileşimli miydi?
C: Yakın. Üç felaketten birinde çok yakındılar.
S: (L) Felaketlerden biri Venüs, diğeri de komet kümesi ise, üçüncüsü hangisiydi?
C: Mars.
S: (L) Venüs Mars'ı yörüngesinden mi çıkarmıştı?
C: Evet.
S: (L) Ve dünyadakilerin gözünde ikisi, Velikovsky'nin anlattığı gibi, gökyüzünde savaşıyorlarmış gibi göründü, doğru
mu?
C: Yakın.
S: (L) Peki, bu komet kümesi, güneş sistemine en son ne zaman geldi?
C: 3582 yıl önce.
S: (L) Döngüsü nedir?
C: 3600 yıl.
S: (L) Peki, bu kümenin ne zaman tekrar ekliptik düzlemine girmesi bekleniyor?
C: 12 ila 18 yıl.
S: (L) Uzaylılar bu komet kümesi ile mi yolculuk yapıyorlar?
C: Hayır.
S: (L) Nuh/Utnapiştim hangi bölgede yaşadı, hangi kıtada?
C: Atlantis.
S: (L) Suların çekilmesinden sonra gemi nereye toprağa oturdu?
C: Mısır.
S: (L) Venüs'le etkileşiminden binlerce yıl önce olduğu için soruyorum; Martek'in o zaman dünyaya çok yakından
geçmesine neden olan şey neydi?
C: Venüs'le ilgili gezegensel hizalanmadan kaynaklanan çekimsel sapma.
S: (L) Yani Mars'ın yörüngesinden çıkmasına neden olan şey bir gezegen dizilimiydi?
C: Evet.
S: (L) Nuh tufanından yüz yıl kadar sonra olan ve dillerin farklılaşması ya da Babil kulesi olarak tanımlanan olay neydi?
C: Ruhsal kavşak.
S: (L) Kuleyi inşa etmek için bir araya gelen insanların amacı neydi?
C: Tüm çekim dalgalarının elektromanyetik konsantrasyonu.
S: (L) Bu konsantre dalgalarla ne yapmayı planlıyorlardı?
C: Kitlelerin zihinlerini değiştirmek.
S: (L) Kitlelerin zihinlerini değiştirme isteklerindeki niyet neydi?
C: Kitlelerin ruhsal olarak birleşmesi.
S: (L) Babil kulesinin üstünden, birleşme amacıyla kuleyi inşa edenlere bakarak eserlerini yok etmeye karar veren 'tanrılar'
kimdi?
C: Kertenkeleler.
S: (L) Tamam, yani kertişler Babil kulesini havaya uçurdu. İnsanlığın zihnine başka ne yaptılar; dil anlayışlarını tamamen
bozacak birşey yaptılar mı?
C: Yakın.
S: (L) Bu bölücülüğü gerçekleştirmek için hangi aracı kullandılar?
C: Kitlelerin beyinlerinin yıkanması.
S: (L) Bunu implantlar ve kaçırmalarla mı gerçekleştirdiler?
C: Kısmen.
S: (L) İbranice 'şem' kelimesinin gerçek, asıl anlamı nedir?
C: Saflık.
S: (L) Bu kelime neden sonradan İbraniler tarafından 'şem'ler' olarak tanımlanan obeliskler ve dikili taşlarla ilişkili hale
geldi?
C: Saflık sembolü: birleşme. Teklik.
S: (L) Bu taşların kendisi gerçekte herhangi bir güce sahip miydi?
C: Kalıntısal.
S: (L) Eskiler Babil kulesine ne cismi yerleştirip...
C: Kristal.
S: (L) 'Şem' kristal ile de eşanlamlı mı?
C: Yakın.
24
S: (L) Nuh'un oğlu Şem, bu kuleyi inşa edenlerin atasıydı, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Sodom ve Gomorra ve civardaki diğer şehirler nasıl yıkıldı? Ve kim tarafından?
C: Nükleer; EM etki. Kim olacak?
S: (L) Kertişler mi?
C: Evet.
S: (L) Neden?
C: Korku ve itaat aşılamak için.
S: (L) Sodom ve Gomorralılar gerçekte kötü değiller miydi?
C: Bu tarihin bir aldatmacası.
S: (L) Lut'un karısı tuzdan bir sütuna mı çevrildi?
C: Hayır.
S: (L) O hikayede bize yönelik herhangi bir sembolizma var mı?
C: Hayır.
S: (L) İbrahim'le konuşan tanrı Kertişlerden biri miydi?
C: Evet.
S: (L) İbrahim'in yaptığı anlaşma Kertişlerle miyidi?
C: Evet. Doğrudan değil.
S: (L) Melçizedek Kertişlerin rahiplerinden miydi?
C: Hayır.
S: (L) Melçizedek İbrahim'e doğru bilgi mi verdi?
C: Yakın.
S: (L) Kabala iyi adamların gerçek bir öğretisi mi?
C: Yakın.

S: (L) Osiris döngüsü; Osiris'in bedeninin parçalanmasını DNA sarmallarının parçalanmasına benzetmek bakımından
Kertişlerin insanlık üzerindeki faaliyetinin bir örneğini mi teşkil ediyor?
C: Yakın.
S: (L) Havva'nın yediği ve sonra Adem'e verdiği iddia edilen, İyi ve Kötü Bilgisi Ağacı'na ait meyve neydi?
C: Bilgi sınırlaması. Kodlama.
S: (L) Havva'nın bilgi ağacının meyvesini yemesi ne anlama geliyor? Bunu yapmak için ne yaptı?
C: Yanlış tarafla arkadaşlık yaptı?
S: (L) Burada arkadaşlık ne anlamda?
C: Havva sembolik.
S: (L) Neyi sembolize ediyor?
C: Dişi enerji.
S: (L) Dişi enerji yanlış tarafla arkadaşlık ettiğinde ne yaptı?
C: Bir miktar bilgi ve güç kaybetti.
S: (L) Tanrı veya tanrılar, Havva'nın 'iyi ve kötünün bilgisi' denen bu ağacın meyvesinden yiyerek onlarla eşit konuma
gelmesinden neden korkuyorlardı?
C: Ne? Lütfen sorunu açıkla.
S: (L) Bu meyveyi yemesinin Havva'yı onunla veya onlarla eşit seviyeye getirmesinden korkan tanrı kimdi?
C: Hayır.
S: (L) Kutsal Kitap'ta, 'Tanrı dedi di, şimdi onlar hayat ağacının meyvesini alacak ve sonsuza kadar yaşayacaklar.' şeklinde
bir bilgi var. Bu ne anlama geliyor? Bu meyvenin yenmesi Tanrı'yı neden korkuttu?
C: Korkutmadı.
S: (L) Hayat ağacının meyvesi neydi?
C: Sınırlanma.
S: (L) Ebedi hayat ağacının meyvesi nasıl sınırlanma olabilir ki?
C: Kavramsal olarak sınırlı.
S: (L) Şunu bilmenizi isterim ki bu pek anlamlı değil.
C: Anlamlı. Dikkatlice düşünün.
S: (L) Bahçede dolaşarak Adem ve Havva'yı iyi ve kötünün bilgisini veren ağacın meyvesinden yememeleri için uyaran
tanrı, o asıl tanrı mıydı? Yani iyi adam mıydı?
C: Hayır.
S: (L) Onlara bu ağaçtan yememelerini emreden tanrı kimdi?
C: Karmaşıklaşıyor. Laura, bariz olanı kaçırıyorsun.
S: (L) Hayat ağacının meyvesi nasıl sınırlandırıcı olabilir?
25
C: Tek bir kaynağın tüm bilgiyi içerdiğine inanmak gerçekle çelişiyor.
S: (L) Cennet'e tekrar girilmesini engelleyen yanan kılıç neydi?
C: Anlamıyor musun?
S: (L) Hayır, anlamıyorum.
C: Gözden geçir.
S: (F) Eğer buradaki kavram bilgi ağacının meyvesinin yenmesinin tüm bilgiyi sağladığı ise, o zaman kişi yanılmış oluyor
çünkü hiçbir belirli bilgi kaynağı tüm bilgiyi sunamaz. Bu yüzden kişi bu aldanmaya inandığında, kendini bir tuzağa
sokmuş oluyor. Ve böylece insan ırkı çeşitli şekillerde yansıyan aynı sorunla zehirlenmiş oluyor: kişi gerçeği pek çok farklı
yollardan arayacağına tek bir yoldan arıyor ve çok karmaşık konu ve soruların çok basit cevapları olduğuna inanıyor.
S: (L) Cennet bahçesine tekrar girilmesini engelleyen yanan kılıç neydi?
C: Tuzağı simgeliyor.
S: (L) Onu biz mi koymuş olduk?
C: Evet.
S: (L) Cennet nerdeydi?
C: Dünya.
S: (L) Tüm dünya Cennet miydi?
C: Evet.
S: (L) Cennet'teki düşme, veya cennet halinin kaybedilmesine eşlik eden bir afet oldu mu?
C: Evet.
S: (L) Ne tür bir afet?
C: Kometler.
S: (L) Daha önce belirtilen küme mi?
C: Evet.
S: (L) Peki, bu ne kadar zaman önce oldu?
C: 309882 yıl önce.
S: (L) Cennet halinin kaybedilmesiyle Kertişler insanlığın yönetimini ele mi geçirdi?
C: Evet.
S: (L) Gerçek yaratıcı tanrılar kimdi?
C: Biz. Altıncı yoğunluk.
S: (L) Kasyopyalılar mı? Pleyades'liler de asıl yaratıcı tanrılar mıydı?
C: Aynı. Altıncı yoğunluk.
S: (L) Cennet'teki yılanın gerçek kimliği neydi?
C: Kertenkeleler.
S: (L) Büyük piramidi kim inşa etti?
C: Atlantisliler.
S: (L) Hangi yıl inşa edildi?
C: 10643 yıl önce.
S: (L) Neden inşa edildi? Hangi amaçla kullanıldı?:
C: Kozmik enerjiyi tutmak.
S: (L) Tutulduğu zaman bu kozmik enerji ne için kullanılıyordu?
C: Pek çok şey. Enerji, taşımacılık, iyileştirme, zihin kontrolü, iklim, vs.
S: (L) Sfenksi kim inşa etti?
C: Aynı.
S: (L) Sfenks aynı zamanda mı inşa edildi?
C: Evet.
S: (L) Sfenks neden inşa edildi? Amacı neydi?
C: Tapınak.
S: (L) Sfenks'in altında gömülü kayıtlar var mı?
C: Evet.
S: (L) Neandertal adama ne oldu?
C: Kertişler tarafından diğer gezegenlere götürüldüler.
S: (L) Bu, fiziksel olarak gezegenin dışına götürülme anlamında mı?
C: Evet.
S: (L) Hangi gezegene götürüldüler?
C: Çeşitli.
S: (L) Bu ülkedeki taşınmayı düşündüğümüz yerler arasında hangisinde en mutlu olurduk?
C: Belirsiz.
S: (L) Oregon'daki Mavi Dağlar'da mutlu olur muyduk?
26
C: Belirsiz.
S: (L) Kehanetimsi görüşler sunamıyor musunuz?
C: Bu hususta çok fazla değişken var.

7 Ekim 1994. F___ ve Laura


S: Merhaba.
C: Merhaba.
S: (L) Adınız nedir?
C: Bayrira.
S: (L) Neredensiniz?
C: Kasyopya.
S: (L) Enerji dağılımında sıra şimdi siz de mi?
C: Kesinlikle. İyi öğreniyorsunuz.
S: (L) Bize enerji veriyor musunuz?
C: Hayır.
S: (L) Biz size enerji veriyor muyuz?
C: Yakın. Bizim dağılımımız sırayla çalışmak gibi.
S: (L) Tek bir kişinin konuşması yerine sırayla yapılmasında bir avantaj var mı?
C: Evet.
S: (L) Bu avantaj nedir?
C: Enerji eşitlenmesi.
S: (L) Bizimle temasa geçmek sizin için zor mu?
C: Hayır.
S: (L) Başkalarıyla temas kurmak sizin için zor olur muydu?
C: Sizinle giderek daha kolay oluyor.
S: (L) Büyük dinozorların en yüksek oranda öldükleri olayın tarihini öğrenmek istiyorum.
C: Sizin ölçünüzle 27 milyon yıl önce.
S: (L) Cennet'ten düşme ne kadar zaman önce oldu?
C: Yaklaşık 309000 yıl önce.
S: (L) Durum neydi... ne oldu... insanlığın durumu neydi?
C: İnanç kaybı, dış güçlerin etkisiyle bilgisel ve fiziksel sınırlanmalara neden oldu.
S: (L) Yılan veya 'ayartıcı' neyi temsil ediyordu?
C: Sizin Kertişler olarak bildiğiniz güçler; bu bilgiyi daha önce vermiştik.
S: (L) Sadece kontrol ediyorum!
C: İnanç, canım.
S: (L) İnanıyorum, sadece kontrol ediyorum.
C: Nasıl uygun görüyorsan.
S: (L) İnsan ırkının asıl genetik mühendisleri kimdi?
C: Biz.
S: (L) Kasyopyalılar, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Bizi ne amaçla genetik olarak oluşturdunuz? Tanrı'nın bir emri miydi?
C: Ruh gelişimi veya ilerleyişi.
S: (L) Sümerlilerin insanın yaratılışı hikayesine göre birileri bir tanrıyı öldürüyor, ve bu tanrının kanı ve parçalarını
çamurla karıştırıyorlar ve daha sonra bunu gebelik tanrıçalarına veriyorlar ve insan ırkın bu şekilde doğuyor. Bu hikaye,
'grilerin' şu sıralar yaptıklarına çok benziyor. Birisi gerçekten bir 'tanrıyı' öldürüp ruhunu parçalara ayırarak insan ırkını mı
yarattı?
C: Sembolizma ve yanlış olay sıralaması.
S: (L) Hikaye ne anlatıyordu? Gerçek olay neydi?
C: Kertenkele varlıkları, kendi beslenme amaçları doğrultusunda yaptıkları bir savaş sonucunda insan ırkını genetik olarak
değiştirdi.
S: (L) Bu Sümer hikayelerinin bahsettiği olaylar ne zaman oldu?
C: Yaklaşık 309000 yıl önce.
S: (L) Yani o kadar uzun zaman önce oldu ki, hikayelerdeki gerçek silindi?
C: Yansımalar psişik hafıza kanalıyla nesilden nesile geçti.
S: (L) Büyük dinozorları öldüren şey neydi?
C: Komet çarpması.
S: (L) Bu kometin kaynağı neydi?
27
C: Küme.
S: (L) Bu komet kümesi ne kadar zamandır bizim güneş sistemimizde bulunuyor?
C: 890 milyon yıl.
S: (L) Bu komet kümesinin aslı neydi? Başlangıçta büyük bir gezegen miydi?
C: Hayır.
S: (L) Öbür gece Mars ile Jüpiter arasında bulunan ve parçalanarak asteroit kuşağını oluşturan bir gezegen olduğunu
söylemiştiniz. Bu gezegende yaşayan varlıklar var mıydı?
C: Evet.
S: (L) Bu gezegenin yok olmasına neden olan şey neydi?
C: Psişik enerji.
S: (L) Bu gezegende yaşayan varlıklar nereden gelmişti? Orada mı geliştiler?
C: Hayır.
S: (L) Onlar da bizim gibi yaratılmışlar mıydı?
C: Evet.
S: (L) Onları kim yarattı?
C: Aynı.
S: (L) Kasyopyalılar mı?
C: Evet.
S: (L) Peki Kasyopyalıları kim yarattı?
C: Sizin çok eski ruhsal atalarınız.
S: (L) Bu varlıkların bir ismi var mı?
C: Hayır.
S: (L) Nasıl adlandırılıyorlar?
C: Geçici yolcular.
S: (L) Bu 'geçici yolcular' nereden geliyorlar?
C: Bu kanalda açıklamak çok zor; uzun.
S: (L) Esas Tanrı'ya/Yaratıcı güce en yakın olarak bildiğiniz yaratıcı kim?
C: Diğer bilgi kaynaklarına bak. Bilgisayar.
S: (L) Komet kümesinden bir parça Dünya'ya düşerek dinozorların büyük bir kısmının ölmesine mi neden oldu?
C: Hayır, hiç biri bu olaya neden olabilecek kadar büyük değil.
S: (L) Kümeden birden fazla sayıda parça mı Dünya'ya çarptı?
C: Evet. O olayda 14 çarpma.
S: (L) Bu komet kümesi Güneş etrafında mı dönüyor?
C: Evet. Hükümetiniz yakında tekrar geldiklerini biliyor.
S: (L) Yörüngelerinin Güneş etrafında olduğunu söylediniz. Ekliptik düzlemine nerede giriyor?
C: Değişken.
S: (L) Örneğin Mars ile Jüpiter arasından girer mi?
C: Bazen.
S: (L) Yörüngesi ekliptik düzlemine dik mi? Yoksa açılı mı?
C: Arada.
S: (L) Ekliptik düzlemiyle hangi açılarda kesişiyor?
C: Yanlış fikir yapısı. Bir spirografı düşün.
S: (L) Kometler kendi etrafında dönüyor mu? Bir çeşit eksenleri var mı?
C: Hayır.
S: (L) Bu kümede kaç tane komet var?
C: Değişken.
S: (L) Zaman içinde sayı azalıp çoğalıyor mu?
C: Evet.
S: (L) Şu anda en büyüğü ne kadar büyük?
C: 900 mil çapında. Spirograf.
S: (L) Jüpiter ile Mars arasında parçalanan gezegen, psişik enerji ile yok olduğunu mu söylemiştiniz?
C: Evet.
S: (L) Bu psişik enerjinin kaynağı neydi?
C: Gezegende yaşayan varlıklar.
S: (L) Galaksinin bu bölgesindeki varlıklar zaman zaman kendi gezegenlerini yok mu ediyorlar? Bu giderek bir alışkanlık
mı oluyor?
C: Yakın. Öyle olageldi.
S: (L) O varlıklardan hiç gezegeni terk edip Dünya'ya gelen oldu mu?
28
C: Evet.
S: (L) Kimdiler? Bizim gibi miydiler?
C: Sarı saçlı, mavi gözlü soy.
S: (L) Daha soğuk bir gezegen miydi?
C: Hayır.
S: (L) O gezegen Dünya'ya çok benzer miydi?
C: Evet.
C: Mavi gözler. Göz pigmenti Güneş'ten daha uzak olduğu içindi.
S: (L) O gezegenin insanları Dünya'ya nasıl geldiler? Gezegenlerinin parçalanacağını biliyorlar mıydı?
C: Bazıları biliyordu ve Kertişler tarafından götürüldüler; Anunaki.
S: (L) Şimdi, İsa'nın babası bir Ari'ydi diyorsunuz. Nereden geliyordu?
C: Filistin.
S: (L) Ari ırkının kökeni neresi?
C: Şu anda asteroit kuşağı olarak bilinen 5. gezegen.
S: (L) Dünya'ya ne zaman geldiler?
C: 80 bin yıl önce? Sizin ölçüm sisteminizi kullanmak bizim için zor.
S: (L) Biçim ve yapı olarak şu andaki hallerine yakın mıydılar?
C: Evet.
S: (L) Bizim bilimadamlarımız bu eski bunun kanıtlarını neden bulamadılar?
C: Buldular. Kabul etmek istemiyorlar.
S: (L) Keltler nereden geliyor?
C: Aynı. Hiddetli insanlar. Beşinci gezegenden geldiler.
S: (L) Gezegen ne zaman yok oldu?
C: 80 bin yıl önce.
S: (L) İsa'nın soyundan gelen, bizim tanıdığımız ünlü bireyler var mı?
C: Evet. Yaser Arafat. Churchill (Çörçil).
S: (L) Büyük Göç'ün 2676'de olduğunu söylemiştiniz; bu MÖ mi yoksa o kadar yıl önce mi?
C: MÖ
S: (L) Eğer Büyük Göç MÖ 2676'da olduysa, yani yaklaşık 4,670 yıl önce, bunun MÖ 1588'deki komet yağmuruyla ilişkisi
yok, değil mi?
C: Doğru.
S: (L) O halde, komet kümesi MÖ 8,788'de geldi, bu doğru mu?
C: Yeterince yakın.
S: (L) Tarihimizde o geçişle ilişkilendirebileceğimiz herhangi tarihsel bir afet var mıydı?
C: Hayır.
S: (L) Ve Nuh tufanı MÖ 12,388'de oldu, doğru mu?
C: Yakın.
S: (L) Şimdi, Venüs'ün geçiş zamanı, Büyük Göç zamanıydı, doğru mu? Venüs bu komet kümelerinin bir sonucu muydu?
C: Çekimden etkilendi.
S: (L) Venüs çekim alanına mı girdi?
C: Çekildi.
S: (L) Venüs, güneş sistemine, komet kümesinin çekim gücüyle mi girdi?
C: Evet.
S: (L) Venüs tüm gazlarını, bulutlarını vs. nereden aldı? Kökeni neydi? Tüm bu maddeler nasıl oluştu?
C: Genel olarak ateşli, sürtünmeli yolculuğu ve uzay maddesi ile gelişti.
S: (L) Venüs esas olarak neredeydi?
C: Arktrus yakınlarından eski bir gezgin.
S: (L) Mars'ın uyduları nedir?
C: Gizli üsler.
S: (L) Kim inşa etti?
C: Kim olacak? Kertişler.
S: (L) AB'nin evinde gördüğüm film, Mars'a iniş, gerçek bi

r iniş filmi miydi?


C: Sahte.
S: (L) ABD Mars'a bir iniş yaptı mı?
C: Hayır.
S: (L) Al Bielek'in söyledikleri sahte mi?
29
C: Kısmen.
S: (L) Philedelphia projesinde çalıştı mı?
C: Hayır.
S: (L) Sahte hafızalara sahip olacak şekilde beyni mi yıkandı?
C: Hayır.
S: (L) Bilinçli olarak mı yalan söylüyor?
C: Yanlış bilgi yayması için hükümet tarafından görevlendirildi.
S: (L) Grilerin kullandığı, Kertişlere ait uzay aracı Roswell'e düştü mü?
C: Evet.
S: (L) Kazaya neden olan şey neydi?
C: İyonizasyon.
S: (L) Vücutlar ve araç ABD tarafından alındı mı?
C: Evet.
S: (L) Majestik 12 belgeleri...
C: Yarı-gerçek.
S: (L) Üretildiler mi?
C: Yakın.
S: (L) Bunu kim ve neden yaptı?
C: Gerçek ve yanlış bilgi sızdırmak için. Pek çok grup işin içinde. ONI ve CIA.
S: (L) 'Masestic' kitabındaki bilgi gerçeğe mi dayalı?
C: Yarı-gerçek. Pek çok bariz yanlışlar var.
S: (L) Kızılderililerin kaynağı neresi?
C: Asya.
S: (L) Bering Boğazı'ndan mı?
C: Hayır. Kurtarıldılar. Transfer edildiler.
S: (L) Kim tarafından?
C: Griler.
S: (L) Neyden kurtarıldılar?
C: Afet.
S: (L) Afet ne zaman oldu?
C: Yaklaşık 7200 yıl önce.
S: (L) Afetin yapısı neydi?
C: Kometler.
S: (L) Basklar nereden geliyor?
C: Atlantis.
S: (L) Dilleri Atlantis dili mi?
C: Türevi.
S: (L) Hangisi önce geldi, Sümerliler mi, Mısırlılar mı?
C: Sümerliler.
S: (L) Mısırlılar nereden geldi?
C: Atlantis.
S: (L) Hangisi önce geldi, Sümerliler mi, yoksa Atlantisliler mi?
C: Atlantisliler.
S: (L) Atlantislilerin yüksek bir kültür kurdukları dönemde Sümerliler de yüksek bir kültür müydüler?
C: Sonra.
S: (L) Atlantisliler Sümer'e ve daha sonra da Mısır'a mı gittiler??
C: Yolculuk yaptılar.
S: (L) Atlantisliler Sümer'e yolculuk mu yaptılar?
C: Evet.
S: (L) Sümer'de ileri karakollar mı kurdular?
C: Evet.
S: (L) Atlantis parçalandığında Atlantisliler Mısır'a mı gittiler?
C: Evet. Ve başka yerlere.
S: (L) Atlantisliler başka nerelere gittiler?
C: Kuzey ve Güney Amerika. İnka. Aztek. Maya. Hopi Kabilesi. Pima Kabilesi.
S: (L) Yahudiler dağıldıklarında, bir kısmı Amerika'ya gitti mi?
C: Bir kısmı.
S: (L) Peygamber Danyal'la temas kuran melek kimdi?
30
C: Biz.
S: (L) John Vahyi'ni kim verdi?
C: Kertişler.
S: (L) Paul, Şam yolunda kiminle karşılaştı?
C: 6. yoğunluk ruhu.
S: (L) Vahiyler (the Revelations) 'kötü' adamlardan geldiyse, bunlar dünyanın son zamanlarının gerçek bir portresini
sunuyor mu?
C: Yakın.
S: (L) Yeşaya (Isaiah) kehanetlerinin kaynağı nedir?
C: Kurgu.
S: (L) S___ buradayken karşılaştığımız Kasyopyalıların kaynağı neydi? Siz miydiniz?
C: Karışık.
S: (L) Jüpiter'in katı bir çekirdeği var mı?
C: Evet.
S: (L) Zecariah Sitchen'in gezegenler isimlendirmesi doğru muydu?
C: Hayır.
S: (L) Benim yaptığım yorum daha doğru muydu?
C: Daha iyi, fakat geliştirilmeye ihtiyacı var.
S: (L) 'Şem' kelimesinin gerçek anlamı?
C: Saflık.
S: (L) Bu kelimenin kökeni hangi dilde?
C: Atlantisce. İbranice.
S: (L) Yahudiler nereden geliyor?
C: Atlantis.
S: (L) Yehova kimdi?
C: Kurgu varlık.
S: (L) Dağda Musa ile konuşan tanrı kimdi?
C: Kertenkelelerin sesli bir projeksiyonu.
S: (L) Musa daha sonra Kertişler tarafından aldatıldığının farkına vardı mı?
C: Hayır.
S: (L) Fakat, önceki gece Musa'nın diğer boyutta İsa'yla birlikte çalıştığını söylemiştiniz, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Peki, Kertişler tarafından kandırıldıysa, nasıl 'iyi adam' oldu?
C: Sonradan bilgilendirildi.
S: (L) Neyden sonra?
C: Boyut transferi.
S: (L) Musa öldü mü?
C: Hayır.
S: (L) Onu kim aldı?
C: Biz.
Copyright *Laura Knight*, *Laura Knight-Jadczyk* and *Arkadiusz Jadczyk*

[Not: 30 Eylül tarihli celsede İsa'nın doğum tarihini "01.06.14 (MÖ)" olarak aktarmıştım. orijinal metinde de bu şekildeydi.
ancak amerikan ingilizcesinde rakamsal tarih yazımının bizdeki gibi gün-ay-yıl şeklinde değil de , ay-gün-yıl şeklinde
yazıldığını sonradan fark ettiğim için o bilgiyi yanlış aktarmış olduğumu anladım. düzeltmeyi yaparak ilgili tarihi "MÖ 6
Ocak 14" olarak verdim. yanlışlık için özür dilerim. ilgilenenlerin dikkatine. ]

9 Ekim, 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba

S: (L) Karşımızda kim var?


C: Badera.
31
S: (L) Kasyopyalıların görünüşü nasıl?
C: Işık formunda.

S: (L) Işık formundan neyi kastediyorsunuz?


C: Hümanoit ışık formu.

S: (L) Atomsal anlamda bir fizikselliğiniz var mı?


C: Herşey algılayıcıya göre değişir.

S: (L) Yani kendinizi algılayıcının isteğine göre mi düzenliyorsunuz?


C: Hayır. Algılayıcının algı kapasitesini kastediyoruz.

S: (L) Bize görünebilir misiniz?


C: Hayır. Sizin yoğunluk seviyenizi çevreleyen titreşim frekansı örtüsü bunu engeller.

S: (L) Herhangi bir şekilde fizikselliğiniz oluyor mu?


C: Boyuta göre değişen ölçülerde.

S: (L) Bizimle neden iletişim kuruyorsunuz?


C: Siz çağırdınız.

S: (L) Keltlerle Ariler arasındaki farklılıklar nelerdir?


C: Coğrafi ve kültürel.

S: (L) Önceki gezegenlerinden kalma bir farklılıkları var mı?


C: Hayır. Farklılıkları buraya geldikten sonra gelişti.

S: (L) Buraya gelmeden önce aynı mıydılar?


C: Evet.

S: (L) Mars'ta hiç yaşayanlar oldu mu?


C: Evet.

S: (L) Kimler?
C: Sizin şimdi Saskuaş veya Kocaayak olarak bildikleriniz.

S: (L) Başka varlıklarca buraya getirilmeleri neticesinde mi şimdi burada yaşıyorlar?


C: Geçiciler. Burada sürekli olarak kalmayacaklar.

S: (L) Nasıl gelip gidiyorlar?


C: Onlar Kertenkelelerin köleleri ve "evcil hayvanları".

S: (L) Saskuaşlar Mars'tan buraya nasıl geldiler?


C: Kertenkeleler tarafından getirildiler fakat yaşam yerleri Dünya değil.

S: (L) Saskuaşlar tarih boyunca neden hep uzak yerlerde görüldüler?


C: Köle olarak hizmet yapmak için oralara yerleştirildiler.

S: (L) Yani nerede bir Saskuaş görülse yakınlarda bir Kertenkele mi var demek olur?
C: Hayır.

S: (L) Ne tür hizmetler yapıyorlar?


C: Numune toplama.

S: (L) Saskuaşlarla karşılaşan herkes neden onların kötü kokularından bahsediyor. Bu kokunun nedeni nedir?
C: Organik işlevler.

S: (L) Ne tür organik işlevler onların kötü kokmasına neden oluyor?


32
C: Ter.

S: (L) Sir Harry Oakes'i kim öldürdü?


C: David Crofts.

S: (L) Hindistan'lı Azis İssa kimdi?


C: Lama Kirtana.

S: (L) Nereliydi?
C: Filistin.

S: (L) Hindistan'da ne zaman bulundu?


C: MS 13 ve 14.

S: (L) F___'nin zihni programlandı mı?


C: Evet.

S: (L) Kim tarafından?


C: Biz.

S: (L) Başka bir defasında Griler tarafından da programlandığını söylemiştiniz...


C: Evet.

S: (L) Ne için?
C: Kendini yok etmesi için.

S: (L) Kanal olmaya devam etmesi bu yüzden mi önemli?


C: Evet.

S: (L) Neden duygu enerjilerimizi emiyorlar?


C: Kendi enerji eksiklerini gidermek için.

S: (L) İsa'nın uzun "uyku" durumuyla ilgili ayrıntıları öğrenmek istiyoruz.


C: Kudüs yakınındaki bir mağarada komatoz durumunda 96 saat geçirdi. Uyandığında havarilerine kehanetlerde bulundu
ve mağarayı terk etti. Ana geminin görünmesi nedeniyle 27.000 insan toplanmıştı ve bir ışık sütunu içinde gemiye alındı.

S: (L) Teyp kaydıyla ilgili yaşadığımız sıkıntının nedeni neydi?


C: Kertenkele varlıklarının etkisi. Kafanızda.

S: (L) Teybin kaydının durduğunu bize neden söylemediniz?


C: Önlem almayı öğrenmek için deneyime ihtiyacınız var.

S: (L) Dr. Sitchen'in tercüme ettiği Sümer metinlerinde geçen gezegen isimlerinin bir listesini vereceğim ve bunların gerçek
anlamlarını vermenizi istiyorum.
C: Mummu: Komet kümesi. Lahamu: Venüs. Lahmu: Dünya. Çekiçlenen Bilezik: Venüs ve komet kümesinin izleri. Anşar:
Jüpiter. Anu: Ay. E: Güneş. Gag: Satürn. Marduk: Mars. Tiamat: Sirius.

S: (L) İsa'nın cinsel tahriğe kapıldığını söylemiştiniz, bunu bizim için aydınlatır mısınız?
C: Üç kadın cinsel cazibeyi temsil ediyordu. İsa her birinden sonra kendini kötü hissetti. Yıkandı ve sonra güç ve af diledi.

S: (L) Taşlanmak üzere olan zinakar kadınla ilgili hikayede İsa toprağa ne yazdı?
C: "Ruha bak."

S: (L) Yazdığı bu muydu?


C: Evet. Çevirisi.

S: (L) ABD devleti uzaylılar hakkında tam olarak ne biliyor?


C: Var olduklarını.
33

S: (L) ABD devleti uzaylılarla herhangi bir anlaşma yaptılar mı?


C: Evet.

S: (L) Bu anlaşma hala yürürlülükte mi?


C: Hiç bir zaman olmadı.

S: (L) Devlet onlarla bir anlaşma yapmaya mı çalıştı?


C: Evet.

S: (L) Uzaylılar bunu ret mi ettiler?


C: Hayır kandırdılar.

S: (L) ABD kandırıldığını ne zaman anladı?


C: 19 yıl sonra.

S: (L) Bu ne zaman oldu?


C: 1972.

S: (L) Devletin elinde herhangi bir dünyadışı teknoloji var mı?


C: Evet.

S: (L) O uzaylılar tarafından mı verildi?


c: Evet.

S: (L) Zihin kontrol teknolojisi mi?


c: Yakın.

S: (L) Devlet, örneğin uzaylılar gibi duvarlardan geçme türü teknolojilere sahip mi?
c: Bu konuda çok yetenekli değiller.

S: (L) Devlet telefonlarımızı dinliyor mu?


c: Dinleyebilir.

S: (L) Karla Turner'ın kitabında mavi bir balon içkinde sanal gerçekliğe benzer bir deneyim yaşayan biri vardı. Bunu kim
yaptı?
c: Griler.

S: (L) Griler bunu yaparken kimin için çalışıyorlardı?


c: Kertenkeleler.

S: (L) M___ F___ devlet için mi çalışıyor yoksa dünya-dışılar için mi?
c: Dünya-dışılar için.

S: (L) Hangi uzaylılar için?


c: Kertenkeleler. Farkında olmadan.

S: (L) Adolf Hitler, yaptığı şeyleri yaparken hangi etki altındaydı? Onu yönlendiren şey neydi?
c: Kertenkeleler. Dolaylı yoldan.

S: (L) Onu etkilemek için hangi bağlantıları kullandılar?


c: Projekte edilen insan türü varlıklar, ilhamlanmış büyük Ari ruhları.

S: (L) Nuh Tufanı sırasında dünyada yaşayan altı milyar insan hakkında biraz daha bilgi verir misiniz? Bu insanların çoğu
nerede yaşıyordu?
c: Atlantis.

S: (L) Yaklaşan dönemde en çok yıkım hangi kıtada meydana gelecek?


34
c: Henüz belli değil.

S: (L) Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Griler tarafından kaçırılma olaylarının ABD'de neden daha fazla meydana
geliyor?
c: Devlet kanal açtı.

S: (L) ABD'de uzaylı üsleri var mı?


c: Evet. New Meksiko, Kolarado, Florida açıkları, Apalaşya, Kaliforniya.

S: (L) Bunlar yeraltı üsleri mi?


c: Evet. Ve ayrıca sualtı.

S: (L) İlk kez kaçırılmam ne zaman oldu?


c: Üç yaşındayken.

S: (L) Kim tarafından kaçırıldım?


c: Griler.

S: (L) Ne tür bir kaçırmaydı?


C: Kodlama.

S: (L) Ne için?
C: Kendini öldürmen için.

S: (L) Neden kendimi öldürmemi istediler?


c: Gerçeği ifşa etme tehdidi.

S: (L) Bir sonraki kaçırılmam ne zamandı?


c: Yine üç yaşında.

S: (L) Neden?
c: Aynı.

S: (L) Fiziksel bedenime sorun yaratacak şeyler yaptılar mı hiç?


c: Evet.

S: (L) Ne yaptılar?
c: İmplant.

S: (L) Ne tür bir implant ve nerede?


c: Beyin silikonu.

S: (L) Hiç omurgamın alt kısmına bir implant yerleştirdiler mi?


c: Hayır.

S: (L) Siz beni hiç kaçırdınız mı?


c: Hayır. Üç yaşında seninle temasa geçtik. Biz kaçırmayız.

S: (L) Griler onlar için bir tehdit oluşturduğumuzu nasıl biliyorlardı?


c: Aura okuması olarak düşünebilirsin.

S: (L) F___'nin bu kadar çok kaçırılmaının sebebi de aynı mı?


c: Evet.

S: (L) Kaç kez kaçırıldım?


c: 17. (Bu, daha önce belirtilenden 5 fazlaydı.)

S: (L) F___ kaç kez kaçırıldı?


35
c: 53.

S: (L) Neden F___'yi benden daha fazla kaçırdılar.


c: Direnç gösteriyorsun.

S: (L) En son ne zaman kaçırıldım?


c: 22 yaşında.

S: (L) F___ en son ne zaman kaçırıldı?


c: 23 yaşında.

S: (L) Yani epeydir kaçırılmıyoruz, öyle mi?


c: Şimdilik.

S: (L) Bizi tekrar kaçırma planları var mı?


c: Olabilir.

S: (L) Bunu önlememizin herhangi bir yolu var mı?


c: Bilgi kanalıyla.

S: (L) Osiris döngüsünün gerçek manasını tanımlayabilir misiniz? Osiris'in öldürülerek bedeninin parçalanması neyi
sembolize ediyordu?
c: Bilgi merkezilerinin çıkarılması.

S: (L) Neyin bilgi merkezlerinin çıkarılması?


c: DNA'nızın.

S: (L) Yani Osiris'in bedeninin parçalanması, bedenlerimizdeki DNA'nın parçalanmasını temsil ediyor?
c: Kısmen. Aynı zamanda bilgi kapasitesinin azalması anlamına geliyor.

S: (L) Cinsel organın nehre atılması ve üç balık tarafından yenmesinin anlamı nedir?
c: Cinsel şiddet enerjisinin eklenmesi.

S: (L) İsis'in efendisi Osiris'i arayışı neyi simgeliyordu?


c: Dişi enerjinin, erkek enerji ile olan birliğinin kopması.

S: (L) Bunun beyin faaliyetleriyle bir ilgisi var mı?


c: Evet. Beyin yarıkürelerinin ayrılması.

S: (L) Bu, DNA'nın değiştirilmesi yoluyla mı gerçekleştirildi?


c: Evet.

S: (L) İsis'in oğlu Horus neyi temsil ediyordu?


c: Yeni sınırlı realite.

S: (L) Horus'un, babası Osiris'in katili olan Set'ten intikam alma girişiminin anlamı nedir?
c: İnsanlığı sınırlandırmak için sürekli çatışma enerjisinin başlaması.

S: (L) Set neyi simgeliyordu?


c: Savaş.

S: (L) Ne savaşı?
c: Tüm savaşlar.

S: (L) Yani insan ırkına yapılan şey kısmen, bilgi edinme ve absorbe etme kapasitemizin genetik olarak düşürülmesiydi
diyordunuz. Bu anlamda F___ veya bana doğumdan önce veya sonra yapılan herhangi birşey oldu mu?
c: Daha akıllı olma sürecindesiniz. Doğumdan beri devam ediyor. Bilgi işleme kapasitesi üssel olarak artacak.
36
S: (L) Yani şu anda olduğumuzdan daha zeki mi olacağız?
c: Çok daha fazla. (Epeyce güldük).

S: (L) Karla Turner ve ailesini kaçıranlar kim?


c: Kertenkeleler.

S: (L) O insanlar neden kaçırılıyorlar?


c: Senin ve F___'nin kaçırılma nedenlerinizle aynı.

S: (L) Onları birer tehdit olarak algıladıkları için kaçırıyorlar?


c: Evet.

S: (L) Oğluyla ilgili bir kaçırılmada, yerde hareket eden bir "hiçlik" gibi görünen siyah gölgemsi şey neydi?
c: Bloke olmuş griler. Oğlu Karla kadar yetenekli değil. Eğitim ve toplantılara arabasıyla tek başına giderken dikkatli
olması gerekiyor.

S: (L) Arabasında yanında her zaman birinin olmasına özen göstermesi mi gerekiyor?
c: Geceleri ve ıssız yollarda. Yeğen de dikkatli olmalı. Ve oğlunun arkadaşı da.

S: (L) Mısırlılar ölülerini neden mumyalıyorlardı?


c: Batıl inanç.

S: (L) Kral Tut'un mezarında, pek çok insanın ölümüne neden olan bir lanet gerçekten var mıydı?
c: Evet.

S: (L) O laneti oraya kim koydu?


c: Mısırlılar. Yeterli zihinsel enerjiyle herkes başarılı bir şekilde lanet üretebilir.

S: (L) Tiffany Sessions'a ne oldu?


c: Öldürüldü.

S: (L) Kim tarafından?


c: Bob August.

S: (L) Ceset nerede?


c: Pek çok yerde. Karla Turner'ın oğlunun eski oda arkadaşıyla temas kurmaya çalışıyoruz. Fakat direniyor. Bunun ne
kadar kritik olduğunun farkında değil. Laura, lütfen Onunla hemen şimdi bağlantı kur.

16 Ekim, 1994 F___, Laura, V___

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba. Müzik güzel.

S: (L) Bize adınızı söyleyebilir misiniz?


C: Sederra.

S: (L) Masonların aslının ne olduğunu bilmek istiyorum.


C: Osiryanlar.

S: (L) Esas Masonların bir topluluk olarak ne zaman oluştuklarını söyleyebilir misiniz?
C: MÖ 5633.

S: (L) Masonluk bugün de aynı şekilde mi uygulanmaktadır?


C: 33'üncü derece, evet.

S: (L) Yani 7 bin yıldır devam eden bir gelenek mi var?


C: Evet.
37
S: (L) Bu oluşumun dünyayı ele geçirip yönetmek gibi bir planı var mı?
C: Öyle denemez.

S: (L) Odaklandıkları şey nedir?


C: Gözetleyiciler.

S: (L) Neyin gözlemi?


C: Quorum'un durumu.

S: (L) Quorum nedir?


C: Derin bilgi topluluğu. Sizin türünüz için tamamen bilinmeyen birşey. Geleceğiniz açısından çok önemli.

S: (L) Ne bakımdan?
C: Değişimler.

S: (L) Daha spesifik olabilir misiniz? Şahsen bizimle ilgili değişimler mi?
C: Kısmen.

S: (L) Dünya değişimleri?


C: O da dahil.

S: (L) Quroum ile Kasyopyalılar arasındaki ilişki nedir?


C: Bizimle düzenli olarak iletişim kuruyorlar.

S: (L) Bu iletişimi sizin Kasyopyalılar olduğunuzu bilerek mi kuruyorlar?


C: Evet.

S: (L) Quroum ile Kasyopyalılar arasındaki ilişki binlerce yıldır var mı?
C: Epeyce süredir diyelim.

S: (L) Kabala'nın aslı nedir?


C: Sizin terminolojinizi kullanacak olursak, Musa-öncesi Yahudilere tebliğ edilmiş gerçekler.

S: (L) Bu bilgilerin ilk kez yazıya geçirilmesi, Yahudi yorumlayıcıların bunu bir öğreti haline getirmesiyle mi gerçekleşti?
C: Hayır. Yakın bile değil.

S: (L) Bugün kullanılan biçim, asıl forma yakın mı, güvenilebilir mi?
C: Hayır, bozuldu.

S: (L) Enok kitaplarının aslı nedir?


C: Şimdi Hindistan olarak isimlendirilen bölgedeki bir Sankskrit topluluğu.

S: (L) Doğruluk açısından Enok kitapları için nasıl bir değerlendirme yapabiliriz?
C: Aradan geçen sürede bölgenin %50'si nükleer yangınlarla yok edildi.

S: (L) Aradan geçen hangi sürede?


C: Genişleyen şimdide, o zamanla şimdi arasında.

S: (L) Hermes Trismegustus kimdi?


C: Firavun Rana'nın sarayındaki ihanetçi.

S: (L) Firavun Rana kim?


C: Ruhsal anlaşmanın Mısırlı lideri.

S: (L) Hermes ne bakımdan bir ihanetçiydi?


C: Bugün Orta Doğu olarak bilinen bölgedeki tüm insanların ruhsal birlik anlaşmasını bozdu.

S: (L) Hermes kime ihanet etti?


38
C: Kendine. Güce açtı.

S: (L) Ne yaptı?
C: Anlaşmayı bozdu. Mısırlılar, Eseniler, Ariler, Farslar ve diğerleri arasında bölünmelere neden oldu.

S: (L) Bunu yapmaktaki amacı neydi?


C: Bramley'nin okuduğun kitabında Kardeşlik olarak isimlendirilenlerin felsefesi olan Böl ve Fethet.

S: (L) Hermes birliği reddederek Yılan Kardeşliği'ni mi kurdu?


C: Hermes kurmadı, çok uzun bir zamandan beri mevcuttu.

S: (L) Bramley'nin kitabında tanımlanan Yılan Kardeşliği'ni meydana getiren kimdi?


C: Kertenkele varlıkları.

S: (L) Musa, bilgisini nereden elde etti?


C: Bizden.

S: (L) Pekala. Daha önce bize Musa'nın Kertenkele varlıkları tarafından yaratılan holografik bir projeksiyon gördüğünü
veya etkileştiğini söylemiştiniz. Bu Sina Dağı'nda yaşadığı deneyim miydi?
C: Evet.

S: (L) Bilgilerini sizden aldıysa, bu, Kertenkelelerle olan etkileşimi öncesinde miydi?
C: Evet. Gördüğü şeyler bilincini bozdu. Tıpkı Joseph Smith gibi.

S: (L) Mormon Metinleri'nin alıcısı olan Joseph Smith'in de mi Kertenkeleler tarafından yanıltıldığını söylüyorsunuz?
C: Evet. Bunu çok yaparlar.

S: (L) Bu yolla sizinle irtibata geçmemiz neden bu kadar uzun zaman aldı?
C: Kanal bozucularla olan çok sayıda etkileşim.

S: (L) Kanal bozucu olarak tanımladığınız bireyler kim?


C: O şekilde isim vermek bizim tarzımız değil.

S: (L) Bizim yaşamlarımızda yer alan kişileri mi kastediyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Gerçekleştirdiğimiz faaliyetler nedeniyle mi?


C: Hayır.

S: (L) Kanalı engellemek için yaşamlarımıza giren başka varlıklar da oldu mu?
C: Evet.

S: (L) Kertenkeleler mi?


C: Hayır.

S: (L) Bedenlerimizi dördüncü yoğunluğa dönüştürmede yararlanabileceğimiz herhangi bir egzersiz var mı?
C: Gerekli değil. Önemli olan ruh.

S: (L) Yani ruhsal gelişim üzerinde odaklanırsak, dönüşüm zamanı bedenlerimiz otomatik olarak mı dönüşecek?
C: Hayır. Bu doğal bir süreç. Hazırlığa gerek yok.

S: (L) Yani dönüşeceksen dönüşeceksin, dönüşmeyeceksen dönüşmeyeceksin, öyle mi?


C: Evet.

S: (L) Bedenim belirli besinlere tepki gösterdiğinde o besinleri yemeyi bırakmam gerekir mi? Bedenim bana birşey mi
söylemeye çalışıyor?
C: Sana bağlı. Hiçbirşeyin sana birşey "söylemesine" gerek yok.
39
S: (L) Bunu açıklayabilir misiniz?
C: Gerekmeyen bir durumda neden rehberlik arıyorsun?

S: (L) Yani, her gün, her an doğal olarak karşımıza en iyi seçim olarak gelen şeyleri yaparsak doğru yolda mı oluruz?
C: Aynen öyle.

S: (V) Dördüncü boyuta dönüşme ile ilgili bilgiyi çok ilginç ve aynı zamanda doğal buluyorum ve tabii bunun gelecekte
deneyimleyeceğim birşey olup olmadığını bilmek istiyorum, tabii ölüm dışında.
C: Belirsiz soru.

S: (L) Eğer bir birey teorik olarak.... Şu anda hissettiğim garip duygunun nedeni nedir?
C: Hızlanan öğrenme ile birlikte gelişen metabolik değişimler.

S: (L) Bu üçümüze de oluyor mu?


C: Evet.

S: (L) Evet, şunu söyleyecektim, teorik olarak eğer bir birey doğru seçimleri yaparak doğal bir şekilde gelişirse ve geçişin
yapılacağı zamana ulaşırsa, o bireyin bedeni de fiziksel olarak bu geçişi yaşar mı? Tabii bunu teorik bir soru olarak
soruyorum.
C: Elbette.

S: (L) Bu teorik kişinin diğer boyuta geçiş yaptığını düşünelim, o durumda bedeni ne durumda olur? Somutluk bakımından
şu anda olduğu gibi mi olurdu? Ne tür bir deneyim olurdu?
C: Buradaki anahtar kavram fizikselliğin değişkenliğidir.

S: (L) Yani herkesin durumu farklı mı olacak, yoksa her birey, bedenin maddesi ve yapısı üzerinde daha büyük bir kontrole
mi sahip olacak?
C: İkisi de sayılmaz. Fizikselliğiniz gereksinim ve koşullara göre değişken olacak.

S: (L) Yani bazen ışıktan bir bedenimiz mi olacak?


C: Yakın.

S: (L) Bazen de bedenlerimiz şu andaki kadar somut olacak, öyle mi?


C: Evet.

S: (L) Ortalama yaşam süresi ne kadar olacak?


C: 400 yıl.

S: (L) Bu geçişi 50 yaşındayken deneyimleyecek olanlar da aynı şekilde 400 yıl mı yaşacaklar?
C: Yenilenerek genç bir görünüm elde edecekler.

S: (L) Işığın ve karanlığın süresi bakımından günler şimdikinden farklı mı olacak?


C: Bu önemsiz. Gezegen de 4. yoğunluk olacak.

S: (L) Ama günler ve geceler, yörünge farklı mı olacak? Eksen açısı değişecek mi?
C: 3'üncü seviye yoğunluk açısından düşünüyorsun. Kurallar o kadar farklı olacak ki, fiziksel temelli karşılaştırmalar
anlamsız kalıyor.

S: (L) Fakat ben güneşin doğuşunu, kuşların ötüşünü ve rüzgarları seviyorum. Bu şeylerin de aynı kalıp kalmayacağını
bilmek istiyorum.
C: Bir şekilde evet.

S: (L) Birkaç ipucu veremez misiniz?


C: Bunu kendinizin görmenize izin vermemiz gerek.

S: (V) Peygamber Devesi varlıklarıyla ilgili bir deneyimim oldu. Onlar hakkında bilgi verir misiniz?
C: Minturyanlar.
40
S: (L) Nereden geliyorlar?
C: Oryon.

S: (L) Oryonlular kötü adamlar mı?


C: Subjektif.

S: (L) Hangi gruba üyeler?


C: Tıpkı Pleyadesliler gibi, Federasyon'a.

S: (L) Beni kaçırdılar mı veya bu hafızanın kaynağı nedir?


C: Bu, bilinçaltının derin bir seviyesinde tutulmuş bir geçmiş yaşam anısı.

S: (L) Bana ne yaptılar?


C: Öğrenme amacına yönelik geri-programlama.

S: (L) Ne için?
C: Öğrenmen gereken dersleri biz söylemeyiz.

S: (L) Griler V___'yi neden kaçırdı?


C: Kendini yok etmesi için onu programlamaya çalıştılar.

S: (L) Bu programlamanın üstesinden geldi mi?


C: Öyle umalım. Her zaman hata olasılığı vardır. Unutmayın, özgür irade, yaratılıştaki en önemli bilinç yasasıdır.

S: (V) Rüyamda bir öğretmen olduğumu ve küçük çocuklara ışığı ve rengi nasıl kullanacaklarını öğrettiğimi gördüm. Bu
bir önbiliş miydi?
C: Muhtemelen.

S: (L) Bu olasılık önümüzdeki on yıl içinde gerçekleşebilir mi?


C: Dinleyin. Açık.

S: (L) Vahiy kitabındaki 666 sayısının anlamı nedir?


C: Visa.

S: (L) Kredi kartında olduğu gibi mi yani?


C: Evet.

S: (L) Kredi kartları, 666'nın temsil ettiği şeyin işi mi?


C: Evet?

S: (L) Tüm kredi kartlarımızdan kurtulalım mı?


C: Size bağlı.

S: (L) Kendimizi kredi kartı sisteminden tamamen koparmamak daha avantajlı mı olur yoksa?
C: Kredi aynı zamanda borç değil midir?

S: (L) Bu olumlayıcı anlamda mı?


C: Bunu nasıl yapacaksınız?

S: (L) Herhangi bir öneriniz var mı?


C: Yakında dünyada kredi ve borçtan başka birşey kalmayacak. Yeni visa borç kartlarını duymadınız mı? Bu, dünya
bankacılık sisteminin, yani yılan kardeşliğinin, yani Kertenkelelerin, yani İsa-Düşmanlarının kontrolü altındaki geleceğin
para sistemi.

S: (L) Yani kredi kartım yoksa bu sisteme ait olmak zorunda kalmayacak mıyım?
C: Hayır. Tercih hakkın olmayacak: ait ol veya açlıktan öl.

S: (L) Özgür iradeye ne oldu?


41
C: Yılan Kardeşliği, yani Kertenkeleler, yani İsa-Düşmanları özgür iradeye 309.000 yıldır müdahale ediyorlar. Değişim
yaklaştıkça gözleri kararıyor.

S: (V) Kendim için iyi olmadığını hissettiğim şeylere karşı hep isyan etmişimdir. Bu sisteme karşı isyan etmek mümkün
mü?
C: Eğer bedenini terk etmek istiyorsan.

S: (L) Yani bunun neticesi ölüm olacaktır...


C: Evet.

S: (L) Eğer taşınmamız gerekirse...


C: Karmaşayı değişimler izleyecek, sabırlı olun.

S: (L) Kırsala taşınmak istiyoruz. O şekilde bir yaşam sürerek bu kredi/borç kartı olmadan yaşayabilir miyiz?
C: Hayır.

S: (L) Nerede olurlarsa olsun herşeyi ve herkesi kontrol etme kapasitesine mi sahipler?
C: Evet.

S: (L) Guyana'ya taşınsak, yağmur ormanında kütükten bir ev yapsak ve kimseyi rahatsız etmesek bile bu şeyden
kurtulamaz mıyız?
C: Laura, Kertenkele varlıklarının mutlak kontrole yönelik var güçleriyle yapacakları girişimin etkisinden, nereye gidersen
git kurtulamayacaksın.

S: (L) Bu kelimelerle ifade edilemeyecek kadar moral bozucu. Anlıyor musunuz?


C: Neden? Bunu değişim takip edecek.

S: (L) Değişim kısa sürede olacak mı?


C: Konudan sapıyorsun. "Bringers of the Dawn" (Pleiades Öğretileri) kitabını okuyun. Uygun bakış açısıyla bakıldığında,
tehlike coşkuya dönüşür. Ama bu bakış açısı, tekrarlıyoruz, üçüncü seviye gerçekliğin bakış açısı değildir.

S: (L) Belirttiğiniz kitapta Jeanne d'Arc, kazıkta yanarken coşku içinde tasvir ediliyor. Bunu mu kastediyorsunuz?
C: Gibi, ama sizin kazıkta yanmanıza gerek yok.

S: (L) Bu az da olsa ferahlatıcı. Ölmenin başka yolları da var.


C: Biz ölmekten bahsetmiyoruz, Laura. Sımsıkı bir şekilde 3'üncü seviyeye yapışmış olanları dinlersen, bilincinin sapması
riskiyle karşılaşırsın, niyetin ne kadar iyi olursa olsun; L___.

S: (L) L___ hakkında neyi kastediyorsunuz?


C: Guyana.

S: (L) "Tehlike coşku olur" derken neyi kastediyorsunuz? Ne çeşit bir tehlike?
C: Yaklaşan karmaşada yaşam.

S: (L) Okuduğum çeşitli kitaplar kırsal bölgelere taşınmayı, gruplar oluşturmayı, yiyecek stoklamayı falan tavsiye ediyor.
C: Dezenformasyon (Ç.N.:yanıltıcı bilgi; yalan). Bunlardan hemen ve tamamen kurtul. Bunlar 3'üncü seviye saçmalıkları.

S: (L) İstedikleri zaman gelip bizimle beslenecek olan varlıkların insafında kendimizi oldukça çaresiz hissediyoruz. Bizim
tarafımızda olup bize enerji veya başka şeyler verecek birileri yok mu?
C: Kiminle iletişim kurduğunuzu sanıyorsunuz?

S: (L) O karşamada bize yardım edebilir misiniz?


C: Evet.

S: (L) Peki edecek misiniz?


C: Size bağlı.

S: (L) Çağırırsak, yardımınızı alabilir miyiz?


42
C: Tüm yapmanız gereken istemek.

S: (L) Yardımdan mahrum kalacağımız dönemlerden geçecek miyiz?


C: Bağlantı asla kopmaz.

S: (L) Of, acı çekmek istemiyorum.


C: Acı çekmek zorunda değilsiniz. 3'üncü seviye düşünmeyi bırak.

S: (L) Sevdiğim herhangi birinin de acı çekmesini istemiyorum. Hiçbir acı istemiyorum. Yeterince acı çektim!
C: Bu gece 3'üncü seviyede takılı kaldın.

S: (L) Sadece bu değil. O kadar çok dezenformasyon var ki, kime inanacağını bilemiyorsun... Size güvenebileceğimizi
nereden bileceğiz? Etrafta insanı aldatan bir sürü kaynak var ve bunu çok zekice yapıyorlar. İncil'e bak... insanlar 2.000
yıldır buna inanıyorlar...
C: Yalnızca izin verdiğinizde aldatırlar.

S: (L) Evet, bazı şeyleri inançla kabul edeceğiz... ama... Buradaki sorunu anlayabiliyor musunuz?
C: Evet, ama sen anlamıyorsun.

S: (L) Sorunum nedir?


C: Zihinsel blok.

S: (L) Yakın geçmişte Matta'nın 24'üncü bölümünün ve Lukas'nın 21'inci bölümün, uzun uykusundan sonra İsa tarafından
verildiğini söylemiştiniz. Bu bölümlerin ikisi de şimdiyi Nuh'un günlerindeki gibi tasvir ediyor. Bu doğru bir
değerlendirme mi?
C: Bir anlamda ve bireysel olaylar henüz belirli değil.

S: (L) Nuh'un hikayesinde Nuh'a bir gemi inşa etmesi söyleniyor.


C: Sembolik.

S: (L) Ama Nuh gerçekten bir gemi inşa etti. Belirli bireylerin, her kimseler, gemiler inşa ettikleri ve o korkunç felaketten
kurtulmak için birşeyler yaptıkları doğru mu?
C: Hayır. Bu olaya şu şekilde bak. Nuh bir gemi inşa etti çünkü bu ona çok eğlenceli bir iş gibi geldi ve sel geldiğinde de
gemi işe yaradı, anlıyor musun?

S: (L) Yani yaptığımız şeyleri eğlenceli geldiği için yaparsak doğru zamanda ve doğru yerde olacağımızı ve her ne olursa
olsun doğru şeyi yapıyor olacağımızı söylüyorsunuz, öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) Yapmamız gereken şeyi yapmaya ve olmamız gereken yerde olmaya doğru yönlendirileceğimizi mi söylüyorsunuz?
C: Herşey yerini bulacaktır fakat olayları zorlarsanız yolunuzu şaşırma riskiyle karşılaşırsınız.

S: (L) Kanallama yaptıklarını sanan pek çok kişinin aslında sadece dünyevi ruhlarla temas kurduklarını düşünmekte haklı
mıyım?
C: Bazen.

S: (L) Işığa gitmiş olan ölülerle iletişim kurmak mümkün mü?


C: Bazen.

S: (L) Sorular sorabilmeleri için başka insanlar buradayken bunu yapmamız mümkün olabilir mi?
C: Evet.

S: (L) S___ başka güçlerin etkisi altında mı?


C: Evet.

S: (L) Kimin?
C: Kim olabilir? Kertenkeleler.
43
S: (L) İzinlerini almak suretiyle insanlar üzerinde ruh çıkarma yapmak evrensel yasalar dahilinde makul müdür?
C: Bunu izin almadan zaten yapıyorsun.

S: (L) İzin almadan yapmak doğru mudur?


C: Açık.

S: (L) Burnumuzu istenmediğimiz yerlere sokarak kendimizi Karmik yüklerle dolduruyor olmamız mümkün mü?
C: Evet.

S: (L) Rica edilmeden bunu yapmamak daha mı iyi olur?


C: Bunu kendin yanıtlamalısın.

S: (L) Yüksek benlikten izin istendikten sonra biri üzerinde ruh çıkarma yapılabilir mi?
C: Çelişkili düşünce kalıpları.

S: (L) Temizleme yapmak için birinin yüksek benliğinden izin istenebilir mi?
C: Karmik öğrenme ödevlerine müdahale etmeme konusunda dikkatli olun.

S: (L) Bazı insanların yapışık ruhları Karma'larının bir parçası mı?


C: Evet.

S: (L) Canavar ve 666 sayısına dönelim. Kertenkeleler tarafından tüm dünya üzerinde kontrol çabasından sonra
değişimlerin meydana geleceğini söylediğiniz, değil mi?
C: Evet.

S: (L) Kontrolün uygulanmasından ne kadar sonra?


C: Açık.

S: (L) Bazı kitaplardaki kehanetler, bu sürenin 6.3 veya 7 yıl süreceğini söylüyor. Bu doğru mu?
C: Açık.

S: (L) Birkaç yıl önce 666'nın manası ile ilgili başka bir yorum dinlemiştim, o yorum da doğru mu?
C: Belki. "VI" Roma rakamlarında 6 demek. "S" eski Mısır'da 6'ydı. "A" Sankskritçe'de 6'ydı. Bak, VISA 666 demek
oluyor. Uzun süreli seyahatler için de "VISA"ya (vize) ihtiyaç duyuluyor, öyle değil mi?

S: (L) 13'üncü bölümün diğer bölümleri... Bu ayette diyor ki "Kumlu sahilde durdum ve denizden on boynuzlu ve yedi
kafalı bir canavarın çıktığını gördüm. Boynuzlarında on tane krallık tacı ve aşağılayıcı yazılar vadı." Bu ayet ne anlama
geliyor?
C: Pek çok anlama. Maddi kontrol. 10, tüm değer birimlerinin evrensel kontrolünü simgeliyor.

S: (L) Yani on boynuz değer birimlerini temsil ediyor ve burada paradan söz ediliyor.
C: "In God we trust" (Ç.N.: Amerikan dolarlarında bulunan, "Tanrı'ya inanıyoruz." manasındaki ibare.)

S: (L) "Ve gördüğüm canavar bir leopara benziyordu..."


C: Yeni Dünya Düzeni.

S: (L) "Ejderha gücünü ve büyük hükümdarlığını ona verdi..." Ejderha kim?


C: Tekrar oku lütfen.

S: (L) "...gördüğüm canavar bir leopara benziyordu..." Leopar neyi simgeliyor?


C: Leopar hızlı hareket eder ve belirgin işaretleri vardır.

S: (L) "Ayakları bir ayınınkiler gibiydi..." Ayaklar neyi simgeliyor?


C: Rusya.

S: (L) Neden ayınınki gibi ayaklar?


C: O coğrafi konumdaki gizli bir güç merkezi.
44
S: (L) Bu güç merkezinin özelliği nedir?
C: ABD ile aynı. Ayaklar kolay görülmez.

S: (L) Bu, Rusya'yla ABD'nin gizli bir birliği olduğu anlamına mı geliyor?
C: Aynı kontrol altındalar.

S: (L) Kertenkeleler mi?


C: Temelde.

S: (L) "Ağzı bir aslanınki gibiydi..." Ağız neyi simgeliyor ve neden aslınki gibi?
C: Gürültücü ve böbürlenici.

S: (L) Gürültücü ve böbürlenici olan kim ve bu nasıl gerçekleşecek?


C: Ekonomik güç yapısı. Aslan güçlüdür ve kükreyerek dikkatleri üzerinde toplar. Yeni dünya düzeni hakkında yüksek
sesle kim konuşuyor?

S: (L) ABD mi?


C: Yakın. ABD'nin unsurları.

S: (L) "Kafalarından biri ölümcül bir yara almış gibi göründü fakat bu ölümcül yara iyileşti ve tüm dünya şaşkınlık ve
hayranlık içinde canavarın peşinden gitti..." Başlardan birinin ölümcül bir yara alması ne anlama geliyor?
C: Dünya-dışılar.

S: (L) Dünya-dışılar Canavar'da ölümcül bir yara açmış gibi mi görünecekler?


C: Başlangıçta.

S: (L) "...fakat bu ölümcül yara iyileşti ve tüm dünya şaşkınlık ve hayranlık içinde canavarın peşinden gitti..." Bu ne
anlama geliyor?
C: İlk korkunun yerini hayranlık ve tapınma alıyor.

S: (L) "Yere kapandılar ve ejderhaya hürmetlerini gösterdiler çünkü ejderha, tüm hakimiyet ve otoritesini canavara
bağışlamıştı..." Kim bu ejderha?
C: Dünya Siyasi İdaresi.

S: (L) Peki canavar kim?


C: Yeni Dünya Düzeni, yani Yılan Kardeşliği, yani Kertenkeleler, yani İsa-Düşmanları.

S: (L) "Canavara konuşma gücü verildi ve böbürlenici ve hakaretengiz şeyler söyledi ve otoritesini 42 ay boyunca
uygulama özgürlüğü verildi..."
C: Zamanlama açık. Konuşma gücü, duysal ve görsel medya bakımından kendini açıklıyor.

S: (L) "Ve ağzını açıp Tanrı'ya hakaretler etti, adına ve makamına iftiralarda bulundu, cennette yaşayanlara hakaret etti..."
Buna göre bu grup, bu canavar gelecekte...
C: İsa-düşmanlarına tapınmayı, sadakati ve itaati teşvik etmek üzere dezenformasyon yayacak.

S: (L) "Hatta Tanrı'nın kutsal insanlarına karşı savaş açma ve onlara üstün gelme izni aldı ve tüm kablileler, halklar ve her
dil ve ırk üzerindeki otoritesini uzatmak için güç verildi..." Bu, itaat etmeye reddedenlerin karşılaşacakları sıkıntı ve
belaları mı kastediyor?
C: Hayır. Önceki cevaba bak.

S: (L) "Dünyanın tüm insanları hayranlık içinde yere kapanacak... Dünya kurulduğundan beri kendini feda eden Kuzu'nun
Hayat Kitabı'nda adları kaydedilmeyenler..." Hayat Kitabı'nda adları yazılanlar kimler? Hayat Kitabı nedir?
C: Süper Bilgisayar.

S: (L) Kuzu'nun Hayat Kitabı... adları kaydedilmemiş olan herkes... Canavara tapınacak olanların, adları kaydedilmemiş
olanlar olduğunu söylüyor. Canavara tapınmayanların adlarını kaydeden bir süper bilgisayar mı var yani?
C: Evet.
45
S: (L) Peki bu süper bilgisayar kimin?
C: Canavar. Tüm isimler itaatkar olanlar ve olmayanlar olarak kaydedilecek.

S: (L) Bu "Kuzu" kim?


C: Canavar.

S: (L) "Duyabilen kim varsa dinlesin: esarete doğru gidenin kendisi esarete gidecek; kim kılıçla öldürürse, kılıçla
öldürülecek... İşte bu, azizlerin (Tanrı'nın insanlarının) sabır ve sadakati için bir çağrıdır..." Tanrı'nın insanları kimler?
C: Herkes.

S: (L) "Esarete doğru giden esir olacak." Bunun anlamı nedir?


C: Lideri izlemek.

S: (L) Eğer lideri izlerlerse esir olacaklar ve eğer liderle savaşırlarsa öldürülecekler mi?
C: Evet.

S: (L) "Sonra topraktan çıkan başka bir Canavar gördüm; kuzu gibi iki boynuzu vardı ve bir ejderha gibi konuşuyordu..."
Bu neyi simgeliyor?
C: Aynı varlığın diğer yüzleri.

S: (L) Kuzu gibi iki boynuzu vardı ne demek? Kuzunun boynuzu olmaz. Neden boynuz diyor?
C: Çelişki yoluyla zihin bulandırma.

S: (L) Peki kuzu neyi temsil ediyor?


C: Canavarın aynı yüzü.

S: (L) "...ejderha gibi konuşuyordu" ne anlama geliyor?


C: Aynı.

S: (L) "Tıpkı ilk canavar gibi tüm güç ve kontrolü uyguluyor ve dünyayı ve üzerinde yaşayanları, ölümcül yarası iyileşen
ilk canavarı yüceltmeye ve tanrılaştırmaya, ona tapmaya yönlendiriyor." İlk canavardan farklı ikinci bir canavar var gibi
anlatıyor ama siz bunun sadece canavarın diğer bir yüzü olduğunu söylüyorsunuz.
C: Evet. Şöyle bak; uzaylılar bir yüz; Tanrı diğer bir yüz; devlet diğer bir yüz vs.

S: (L) Tanrı'nın, canavarın yüzlerinden biri olduğunu mu söylüyorsunuz?


C: Din tarafından tanımlandığı şekliyle.

S: (L) "Büyük işaretler, korkutucu mucizeler gösteriyor, hatta insanların gözü önünde gökten dünyaya ateşler düşürüyor."
Bu ne anlama geliyor?
C: Dünya-dışılar "mucizeler" gösteriyor.

S: (L) Peki Canavar'ın "sureti" nedir?


C: Dünya-dışılar.

S: (L) Kılıçla yaralanıp gene de yaşamaya devam etmek ne demek oluyor?


C: Önce korkutucu olarak görülüyor sonra da Tanrı gibi algılanıyorlar.

S: (L) "Ve canavara hayatın nefesini Canavar'ın suretine aktarma izni verildi ki canavarın heykeli gerçekten konuşabilsin
ve canavarın suretine eğilip tapınmayanların hepsini öldürebilesin." Bu ne anlama geliyor?
C: Aldatma tamamlandıktan sonraki tam kontrol.

S: (L) "Küçük-büyük, zengin-fakir, özgür-köle herkesin sağ ellerine veya alınlarına bir yazıyla işaret konulmasını sağladı."
Bu yazı nedir?
C: VISA kimlik numarası.

S: (L) Bu gerçekten bedenlerimize fiziksel olarak uygulanacak mı?


C: Kodlanacak.
46
S: (L) Nasıl? Bu Dünya-dışılar'ın insanları kaçırdıklarında yaptıkları şey mi?
C: Hayır.

S: (L) Nasıl yapılacak?


C: Basılacak.

S: (L) Hangi teknikle?


C: Elektronik kodlama. Bir dizi rakam.

S: (L) Bunları derilerimize, kafa veya el derimizin altına mı işleyecekler?


C: Evet.

S: (L) Herhangi bir para işlemi yapmak için elini elektronik bir tarayıcının üzerine koymak zorunda olacaksın gibi mi?
C: Aynen.

S: (L) Tamam, şöyle diyor: "İşte ayırt edilecek yer, işte yorum bilgisi için bir çağrı; yeterince aklı, zekası, sezgisi olan
Canavar'ın rakamını hesaplasın. Çünkü bu insanların kullandığı bir rakam, belirli bir adamın rakamı, onun rakamı 666." Bu
ne anlama geliyor?
C: Daha önce de açıkladığımız gibi Visa. Herkesin kendi numarassı olacak ve bu bir visa numarası olacak, Canavar'ın
numarası.

S: (L) "Sonra bir de baktım ki kuzu Zion Dağı'nda duruyordu ve yanında da onun ve babasının adını alınlarına yazdırmış
olan 144.000 adam duruyordu..." Bu ne anlama geliyor?
C: Kimlik. Kuzu, dünya bankasının liderlik konseyi. Pek çok kişi Tanrı tarafından "işaretlendiklerini" sanırken aslında
Canavar tarafından işaretlenecek.

S: (L) "Ve sonra cennetten büyük suların sesi gibi ve güçlü bir yıldırım sesi gibi bir ses duydum ve duyduğum ses
harplerini çalan harpçilerin müziğine benziyordu.." Cennetten gelen ve büyük suların ve güçlü bir yıldırımın sesine
benzeyen ses nedir?
C: İsa'nın dönüşü.

S: (L) "Ve yeni bir şarkı söylüyorlar... Dünyadan fidye olarak alınan 144.000 kişi dışında kimse o şarkıyı söylemeyi
öğrenemedi..." 144,000 kişinin dünya bankası liderleri odluğunu söylemiştiniz ve burada da onların İsa'nın gelişi sırasında
dünyadan fidye olarak alındıkları söyleniyor. Şöyle diyor: "O 144.000 kişi kendilerini kadınlarla ilişkilerinde kendilerini
kirletmediler çünkü onlar bakire kadar saftırlar. Onlar, Kuzu nereye giderse onu takip edenlerdir... Fidye olarak alındılar..."
C: Sembolizm sonradan eklendi ve bu husus tam olarak doğru değil. Semboller karmaşık hale getirilmiş. Seçkinciliği ve
bölücülüğü teşvik etkisi yapıyor.

S: (L) 144.000 kişi, bizim deyişimizle iyi adamlar mı, yoksa kötü adamlar mı?
C: Her ikisi. Üst seviye bilgisi olanlar.

S: (L) Bunlar insan mı?


C: Evet.

S: (L) Yani dünya üzerinde üst seviye bilgisi olan 144.000 kişi olacak, öyle mi?
C: Yaklaşık olarak.

S: (L) Peki bu 144,000 kişi arasında biz de var mıyız? Sadece merak ettim.
C: Belki.

S: (L) "Onların dudaklarında hiçbir yalan bulunamaz çünkü onlar masum, lekesiz, kusursuzdurlar. Ve sonra gökyüzünde
ebedi kutsal kitapla uçan başka bir melek gördüm. Dünya'daki insanlara, her ırka, her kabileye ve halka güçlü bir sesle şunu
söylüyordu: Tanrı'ya saygı gösterin, onu onurlandırın çünkü yargı saati geldi, onun önünde yere kapanın, hürmet gösterin.
Dünyayı, cenneti, denizi ve su kaynaklarını yaratan Tanrı'ya tapının." Buradan ne anlamamız gerekiyor?
C: Sorgulanabilir bir kaynak tarafından sonradan eklendi.

S: (L) "Sonra ikinci bir melek geldi ve dedi ki: Düştü, Büyük Babil düştü. Tutkulu iffetsizliğinin şarabıyla bütün milletleri
sarhoş etmişti..." Babil kim ve düşmesinden kastedilen şey nedir?
47
C: Önceki cevapla aynı.

S: (L) "Üçüncü bir melek çıkarak güçlü bir sesle, her kim canavara hürmet gösterir ve onun damgasının alnına veya eline
basılmasına izin verirse, o da Tanrı'nın kızgınlık ve gazap şarabından içmek zorunda kalacak ve kutsal meleklerin ve
kuzunun huzurunda ateş ve kükürtle işkence görecek..."
C: Dezenformasyon. Korku ve direnç yaratarak dünya-dışıların bu negatif duyguların enerjisiyle beslenebilmeleri amacına
hizmet ediyor.

S: (L) "Tekrar baktım ve beyaz bir bulut gördüm ve bulutun üzerinde de altın bir taç giymiş bir insana benzeyen birinin
oturduğunu gördüm ve elinde de keskin bir tırpan vardı.." Bu da bir eklenti mi?
C: Evet.

S: (L) "Tapınaktan başka bir melek daha çıktı ve bulutun üzerinde oturana güçlü bir sesle dedi ki: Tırpanını al ve biçmeye
başla çünkü dünyanın tarlası hasat için uygun hale geldi.."
C: Yine korku temelli dezenformasyon.

S: (L) Vahiy'in bazı bölümlerini Immanuel Velikovsky'nin eserinde anlatılanlara benzettim, o bölümlerde anlatılanların
içeriği doğru muydu?
C: Evet.

S: (L) Kertenkelelerin yapacaklarını yapmasından sonra meydana gelen olaylar, Visa'nın gelmesi... Bu İsa'nın dönmesinden
önce mi, yoksa sonra mı?
C: Önce.

S: (L) Yani komet kümesi İsa'nın dönüşünden önce mi gelecek?


C: Evet. Ama dönüş yalnızca tek bir olay, herşey değil.

S: (L) Komet kümesinin dünyayla etkileşimi nedeniyle dünyada büyük bir yıkım olacak ve belki çok sayıda insan ani bir
şekilde bedenlerini terk edecek değil mİ?
C: Yakın.

S: (L) İsa bu olaydan hemen sonra mı dönecek?


C: Bütünün bir parçası olarak.

S: (L) Komet kümesi olaylarının bir parçası mı olacak?


C: Sonrasında.

S: (L) İsa dönünce ne yapacak?


C: Öğretecek.

S: (L) Gezegende bu dersleri alacak kaç kişi olacak?


C: Açık.

S: (L) Altı milyar gibi bir varsayımda bulunabilir miyiz?


C: Dilediğiniz gibi varsayımda bulunabilirsiniz.

S: (L) Sürekli olarak İsa'nın dönüşünün bütünün bir parçası olacağını söylüyorsunuz, yani sanki önemli bir noktayı
kaçırıyorum. İlgili sorunun sorulduğunu varsayın ve kaçırdığım hususu bana söyleyin lütfen.
C: Eğer dikkat edersen son derece açık.

S: (L) Yani?..
C: 4'üncü yoğunluğa geçiş.

S: (L) Dördüncü yoğunluğa geçiş kometlerden önce mi olacak, yoksa sonra mı?
C: Sonra.

S: (L) Komet kümesiyle dünyanın etkileşimi...


C: Geçişten önce gerçekleşecek.
48

S: (L) Yoğunluk değişimine neden olacak olan şey bu olaylar mı olacak?


C: Hayır.

S: (L) Yani elektromanyetik etkileşimlerin dünyanın atomik titreşimlerini arttırmasının 4'üncü yoğunluğa geçişle bir ilgisi
yok diyorsunuz.
C: Evet.

S: (L) Yani, kometler ortalığı alt-üst edecek ve sonra da İsa'nın gelişiyle birlikte geçiş gerçekleşecek...
C: Daha önce.

S: (L) Geçiş meydana gelecek ve biz şaşkın gözlerle etrafa bakıyor olacağız, ne yapacağımızı bilmez durumda olacağız
çünkü kendimizi daha önce hiç bilmediğimiz yepyeni bir ortamda bulacağız ve bunun ardından da İsa gelecek, öyle mi?
C: Kabaca doğru.

S: (L) Peki İsa döndükten ve bilgi vermeye başladıktan sonra ne olacak... Gezegendeki herkes bu bilgileri almak için tek bir
yerde mi toplanacak?
C: Hayır.

S: (L) İsa sürekli yolculuk yaparak mı öğretecek?


C: Teknoloji.

S: (L) Medya yoluyla mı öğretecek?


C: Evet.

S: (L) Yani medya, televizyon, radyo ve benzeri şeyler devam mı edecek?


C: Kısmen.

S: (L) O süreçte veya bu geçişten hemen önce bazı insanlar büyük gruplar halinde Kertenkelelerle birlikte dünyadan
ayrılmış mı olacak?
C: Evet.

S: (L) Dünyada yalıtılmış şehirlere taşınarak Kertenkelelerle işbirliği halinde yaşayacak büyük insan grupları olacak mı?
C: Yakın.

S: (L) Yani dünyada Kertenkelelerin kontrolü altında ve İsa'nın kontrolü altında bölgeler mi olacak?
C: İsa kontrol altında tutmaz.

S: (L) Kertenkeleler zaman zaman şehirlerinden çıkıp İsa'yı takip edenleri taciz edecek mi?
C: Belki.

S: (L) Yani dünyanın nüfusu büyük ölçüde azalmış olacak, orada burada insanlar olacak ve bunlar birleşmiş durumda
olmayacak, öyle mi?
C: İyi geceler.

18 Ekim 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bize adınızı ve açılış cümlenizi söyler misiniz?


C: Debeda. Merhaba.

S: (L) Bedensiz bir varlık mısınız?


C: Kasyopyalıyım.

S: (L) Enerjin neden diğerlerinki kadar yüksek görünmüyor?


C: Başlangıçta yavaş. Giderek artacak.
49

S: (L) Aranızdan biri günboyu omzumun üstünden bakarak hazırladığım soruları okuyor muydu?
C: Evet.

S: (L) Bu gece sorularımı tam olarak yanıtlayacak mısınız?


C: Evet.

S: (L) Sen bir erkek misin yoksa dişi mi?


C: Her ikisi.

S: (L) Tüm kasyopyalılar hem erkek hem de dişi mi?


C: Evet.

S: (L) Herhangi bir şekilde ürüyor musunuz?


C: Biz ışığız.

S: (L) Kasyopyalılar hiç fiziksel bedenler içinde bulundular mı?


C: "Hiç" subjektif.

S: (L) Tamam, zaman-mekanda herhangi bir noktada fiziksel bedenler içinde bulundunuz mu?
C: Bulunduk, bulunacağız ve bulunuyoruz.

S: (L) Eşzamanlı geçmiş, şimdi ve gelecekten mi bahsediyorsunuz?


C: Her zaman ve her yerde.

S: (L) Ortak bilinçaltının, bilinçdışının veya bilincin bir parçası mısınız?


C: Çok belirsiz.

S: (L) Yüksek bilincimizin bir parçası mısınız?


C: Herşey öyle.

S: (L) Sorularıma somut yanıtlar vermeye hazır mısınız, biliyorsunuz ben somut biriyim.
C: Evet.

S: (L) Sorduğumuz türdeki soruları yanıtlayabilecek başkaları da var mı?


C: "Başkaları" çok geniş bir tabir.

S: (L) Kanallama yapılan kaynaklarla ilgili yaşanan sıkıntıyı anlıyorsunuz değil mi?
C: Evet.

S: (L) Sıkıntımız soruların nadiren kısa ve öz bir şekilde, doğrudan veya buna yakın bir şekilde yanıtlanmasıyla ilgili.
C: Kendi perspektifiniz de bununla uyumlu olmalı.

S: (L) Dünya üzerindeki ırklarla ilgili olarak ırksal üstünlük diye birşey var mı?
C: Fiziksel sınırlanma yönünde ancak karmik olarak belirlenebilir.

S: (L) Belirli bir ırka veya bir diğerine doğmak karmik olarak belirlenebilir mi?
C: Evet.

S: (L) Yok olan diğer gezegenden gelen Ariler/Keltler bu gezegene geldiklerinde buradaki insanlardan herhangi bir şekilde
daha üstün müydüler?
C: Az çok.

S: (L) Bu üstünlüğün niteliği neydi?


C: Dayanıklılık.

S: (L) Fiziksel mi yoksa zihinsel mi?


C: Fiziksel.
50

S: (L) Ama sarı saçlı, mavi gözlü insanlar, örneğin zencilerle karşılaştırıldığında biraz daha narin ve ince-tenli
görünüyorlar.
C: Yüzeydeki bu ortam için geçerli.

S: (L) Dünyadaki en eski ırk hangisi?


C: Hepsi aynı.

S: (L) Diğer gezegenden gelen Ariler/Keltler de mi?


C: Evet.

S: (L) Tarihte Kantek, Martek ve Dünya'nın her üçü arasında birbirleriyle iletişim kuran varlıklar yaşadımı hiç?
C: Hayır.

S: (L) Peki tarihte aynı anda her üç gezegende canlıların yaşadığı zamanlar oldu mu?
C: Evet.

S: (L) Neden farklı ırklar var?


C: Pek çok sebep. Deneysel yaratımlar. Kısmen.

S: (L) Doğulular nereden geldi?


C: Diğer tümüyle aynı. Deney sonucu.

S: (L) Bu gezegende mi var oldular? Bu gezegenin yerlileri mi?


C: Her ikisi. Doğulular en gelişmiş ruhlar için, Ariler en agresif ruhlar için, Zenciler de dünya titreşimsel frekansına en
doğal şekilde uyumlu ruhlar için ayrıldı. Kızılderili "yerliler" de öyle.

S: (L) Benim baskın genetik türümü belirleyebilir misiniz?


C: Kafkas.

S: (L) Kafkas, Ari veya Keltden farklı mı?


C: Ari alt grubu.

S: (L) Bir Kafkas olarak bende hiç Zenci kanı var mı?
C: Zayıf bir iz.

S: (L) Veda'larda bahsedilen mavi derili halk kimdi?


C: Ariler.

S: (L) Ariler asıl olarak mavi derili miydiler?


C: Hayır.

S: (L) Peki neden mavi derili insanlardan, Apalaşyaların uzak bölgelerindeki mavi derili insanlardan bahsediliyor?
C: Beyazlar gerçekten "beyaz" mı?

S: (L) Hiç gerçekten mavi derili insan oldu mu?


C: Hayır. Derilerinin incelikleri ve yerli halkla kıyaslanma bakımından mavi olarak algılandılar.

S: (L) Gamalı haç sembolünün kökeni nedir?


C: Doğu. Üstünlüğü vurguluyor.

S: (L) Adem ve Havva, bilgi ağacının meyvelerini yerken kendilerini esaretten kurtaracak bilgiyi elde etmeye mi
çalışıyorlardı?
C: Adem ve Havva sembolik.

S: (L) Peki esaret altındalar mıydı ve iyi bir "yılanın" yardımıyla kendilerini özgür kılmaya mı çalışıyorlardı?
C: İyi değil.
51
S: (L) Kertenkeleler geldiğinde Adem ve Havva birine esir miydiler?
C: Hayır. Özgürdüler. Adem ve Havva'nın sembolik hikkayesi yanlış bilgiye cezbolma hikayesidir. İyi ve kötünün
bilgisinin ağacı, odaklanmış, sınırlandırılmış bilgiydi.

S: (L) Güneş sistemi bir çeşit dev bir atom mu?


C: Hayır. Ama benzer; atomik bilginizin hala büyük ölçüde teorik olduğunu unutmayın.

S: (L) Gezegenlerin yörüngesi, bir atomun etrafındaki elektronların yerleştiği kabuklara benzer enerji "kabukları" olarak
tanımlanabilir mi?
C: Yakın.

S: (L) Güneş sistemi zamanda farklı noktalarda enerji emiyor veya yayıyor mu ve gezegenler bir kabuktan başka bir kabuğa
geçiyor mu? Ve tabii aldığı veya yaydığı enerjiler yoluyla Güneş sisteminin yapısı değişiyor mu?
C: Öncelikle birşeyler alıyor veya yayıyorsa, tabii ki değişir. Ve ikinci olarak da, köklü değişimler dış güçlerle etkileşimin
bir sonucu olarak meydana gelir.

S: (L) Hangi dış güçler?


C: Alan birleşmesi.

S: (L) Alan birleşmesi nedir?


C: Dünya'ya olacak olan.

S: (L) Bu yakında mı olacak?


C: Evet.

S: (L) Bu alan birleşmesi evrende, galakside veya güneş sisteminde sıkça meydana gelen bir olay mı?
C: Evet.

S: (L) Buna neden olan şey nedir?


C: Boyut sınırından geçiş.

S: (L) Boyut sınırı nedir?


C: Fazla karmaşık.

S: (L) Finiks (anka kuşu) efsanesinin kaynağı nedir?


C: Eski Hint'te yıkım ve yeniden yapım.

S: (L) Kertenkeleleri kim yarattı?


C: Ormetyon.

S: (L) Ormetyon kim?


C: Düşünce merkezi.

S: (L) Nerede bulunuyor?


C: Heryerde.

S: (L) Biraz daha ipucu verebilir misiniz?


C: Başka bir gerçeklik bölümü.

S: (L) Kertenkeleleri yaratan bu varlık akıllı, kendinin farkında olan bir varlık mı?
C: Evet ve hayır.

S: (L) Bu varlık sizin Geçici Yolcular olarak tanımladıklarınızdan biri mi?


C: Hayır.

S: (L) Benzer mi?


C: Hayır.
52
S: (L) Peki bu Ormetyon'u kim yarattı?
C: Ormetyon bir varlık değil, düşünce merkezi.

S: (L) Peki neyin düşünce merkezi?


C: Fazla karmaşık.

S: (L) Ezekyel'e görünen kimdi?


C: Kertenkele varlıkları.

S: (L) Bütün bu bilgilerle ne yapmamıza niyet ediyorsunuz?


C: Kitaplaştırın.

S: (L) Bir isim öneriniz var mı?


C: Size bağlı.

S: (L) Aşamalı olarak mı yayınlamalıyız? Bazı bilgiler oldukça ağır.


C: Hepsi birden.

S: (L) Evrenin tek bir mutlak yaratıcısı var mı?


C: Herşey Bir'dir. Ve Bir herşey.

S: (L) Bir'de meydana gelen ilk bölünme neydi?


C: Kütlesel bölünme ve dağılım.

S: (L) Bu eşzamanlı mıydı?


C: Evet.

S: (L) Bu bizim "Büyük Patlama" dediğimiz şey mi?


C: Evet.

S: (L) Bu olayı tanımlamaya yönelik herhangi bir zaman terimi var mı?
C: Her zaman.

S: (L) Maddi evrende mevcut olan herşeyin diyelim ki "x" yaşında olduğunu söyleyebilir miyiz?
C: Hayır. Sonsuz şimdi. Yalnızca olmadı, oluyor ve olacak. Genişleyen varoluş.

S: (L) İnsanlar arasında Yılan Kardeşliği'yle işbirliğini başlatan kimdi?


C: Adem ve Havva.

S: (L) Adem ve Havva gerçek insanlar mıydı?


C: Hayır.

S: (L) Bir insan grubu muydu?


C: Cazibeye kapılma değildi, bir düşünce kalıbı değişimiydi.

S: (L) Bu insanlar kimdi veya neydi? Hangi ülkede yaşıyorlardı?


C: Tüm insanlar. Boyut sınırından geçiş.

S: (L) Yani bunun bir boyut geçişi veya birleşimi sırasında mı meydana geldiğini söylüyorsunuz?
C: Evet.

S: (L) Bu olayda bir grup varlıkla diğer bir grup varlık arasında savaş gibi birşey oldu mu?
C: Boyut sınırı geçişinin pek çok yansımaları vardır.

S: (L) Yani Kertenkeleler olmasaydı başkası olacaktı, öyle mi?


C: Evet.
53
S: (L) Yani bunun olması bir bakıma kaderdi?
C: Evet.

S: (L) Bu büyük bir kozmik oyunun parçası mı?


C: Evet.

S: (L) Mutlak yaratıcı kendinin farkında mı, kendinin bilincinde mi?


C: Evet ve hayır.

S: (L) Evrenimizde olan bu olaylar doğal bir akışın parçası diyorsunuz.


C: Yakın.

S: (L) Bizim evrenimizden başka evrenler var mı?


C: Evet.

S: (L) O evrenler de "bizim" mutlak yaratıcımızın bir parçası mı?


C: Evet.

S: (L) Bu evrenler sayılabilir mi?


C: Saymak yapay nitelikte sınırlandırıcı bir kavram.

S: (L) Bu evrenlerin sayısı sınırsız mı?


C: Bir anlamda.

S: (L) Evrenler birbirleriyle çarpışıyor veya birleşiyorlar mı?


C: Fazla karmaşık.

14 Eylül 2001 Ark ve Laura

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: Bu akşam bizimle kim var?


C: Vupuri.

S: Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: Bu son olayla ilgili bir dizi sorumuz olacak. Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan saldırı Müslüman teröristler tarafından mı
gerçekleştirildi?
C: Hayır.

S: Saldırının arkasında kim vardı?


C: İsrail.

S: İsrail olduğu anlaşılacak mı? İfşa edilecek mi?


C: Evet.

S: İsrail'in yıkılmasına neden olacak olan olay bu mu?


C: Evet.

S: (A) İsrail'in ifşa olacağını söylüyorsunuz; ne kadar bir süre içinde?


C: Ay. (ilk ipuçlarının ortaya çıkması.)

S: İsrail ifşa mı edilecek? Nasıl?


C: Evet, açık. Belki daha kısa bir sürede.
54
S: (A) Nasıl bir hata yaptılar?
C: Sızıldı.

....

S: ABD hükümeti bu saldırının gerçekleşeceğini önceden biliyor muydu? ...


C: Hayır.

S: Yani ABD bundan tamamen habersiz miydi?


C: Hayır. Ama beklemiyorlardı.

S: (A) Yani olacağını biliyorlardı ama ne zaman ve tam olarak nasıl olacağını bilmiyorlardı, öyle mi?
C: Evet.

S: Yani bu gerçekten bir istihbarat başarısızlığı mı?


C: Evet. Ama kasıtlı.

S: Saldırıyı planlayanların arasına sızan kişi birşeyler öğrenmiş olmalı ama herhalde olayı tam olarak çözemedi...
C: Yakın.

S: ... (A) Saldırının ardında İsrail hükümetinin hangi kanadı vardı? (L) Muhtemelen Koçav gibi derin seviyeli ortodoks bir
gruptur.
C: Evet.

S: (A) Ama bir sürü Yahudi'yi de öldürdüler. (L) Umurlarında değil. 2. Dünya Savaşı'nda Yahudiler pek çok Yahudi
öldürdüler.
C: Hırs.

...

S: O insanların uçakla o binaya dalıp intihar etmelerini nasıl sağladılar?


C: Zihin kontrolü.

...

[bir sonraki celseden]

S: (L) Önceki sefer Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan saldırının ardında İsrail'in olduğunu söylemiştiniz. Ama olayın
ardında Usame Bin Ladin ve grubunun olduğuna dair kanıtlar buluyorlar. Bu kanıtları kendileri mi üretiyorlar?
C: Evet.

S: (L) Gerçek ortaya çıkacak mı?


C: Evet.

...

S: (L) ... Orta Doğu durumu ne olacak? Afganistan ve diğerleri?


C: İnsanların daha etkili şekilde kontrol altına alınmaya sürüklenmesi.

S: (L) Bu kontrolün amacı nedir? Bu artan kontrolün?


C: Filistin'de savaşa hazırlık.

S: (L) Fakat kimse Filistin'de bir savaştan bahsetmedi! Tabii kendi ülkelerinde uzunca bir süredir savaş halinde olmaları
dışında. Sanırım bunu mutlak bir sona getirmek istiyorlar. Bu planın neticesi ne olacak?
C: Yahudilerin imha edilişi.

S: (L) Herhalde kendilerinin planladığı şey bu değil, değil mi?


C: Hayır.
55

S: (L) Filistinlileri imha etmeyi planlıyorlar, değil mi?


C: Evet.

S: (L) Öyle görünüyor ki tarih boyunca Yahudiler ne zaman sinsice bir plan yapıp birini yok etmek isteseler sonunda yok
olan kendileri oluyor. Yoksa tarihi yanlış mı yorumluyorum?
C: Hayır.

19 Ekim 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu gece bizimle birlikte biri var mı?


C: Her zaman sizinle birlikteyiz.

S: (L) Bu gece kiminle konuşuyoruz?


C: Nonigera.

S: (L) Hipnoz altındaki bir bireye dünya-dışıların düşüncelerine erişmesi istenebilir mi, bunu yapabilir miyiz?
C: Evet. Birey her seviyede bilinçlidir ve aradığınız bilgi o anda biliniyordu. Sorduğunuz sorular bir şekilde farkındalığın
bir seviyesinde mevcut olan bilgiye erişimi sağlar. Budd Hopkins ve David Jacobs bu konuda kendilerini aşırı bir kontrol
altında tutuyorlar.

S: (L) M___ F___ neden insanların onunla S___ arasına girmeye çalıştığını düşünüyor?
C: Paranoya.

S: (L) M___'nin S___'yle fiziksel bir ilişkisi var mı?


C: Buna çabalıyor.

S: (L) S___ neden birden herkese ve herşeye karşı aniden bu kadar soğuklaştı?
C: Utanç.

S: (L) Hangi konuda?


C: Krem.

S: (L) Krem işinde verdiği sözü tutmadığı için mi?


C: Yakın.

S: (L) Ne bakımdan utanç duydu?


C: Ne kadar aptal ve iki yüzlü göründüğünü fark etti. Genelde biri seninle iletişimini kestiğinde bunun nedeni utanç oluyor.

S: (L) Peki ___ ile olan iletişimini neden kesti?


C: V___'nin seninle bağlantısı var.

S: (L) S___'nin şu anda hala ciddi sorunları var mı?


C: S___ ciddi olarak algıladığı pek çok sorun yaşıyor.

S: (L) Ama aslında o sorunlar ciddi değil, öyle mi?


C: Subjektif.

S: (L) J___ w___'nin ben ve F___ hakkındaki gerçek hisleri nasıl?


C: Niyetinizi sorguluyor.

S: (L) Ne bakımdan? Birşeyler çevirdiğimi mi düşünüyor?


C: Değişken biri olduğunu düşünüyor.
56
S: (L) Peki öyle mi?
C: Subjektif.

S: (L) F___ hakkında ne düşünüyor.


C: İçerleniyor.

S: (L) Neden?
C: Zeka.

S: (L) J___'nin bana karşı niyeti nedir?


C: Taraftarı yapmak istiyor.

S: (L) Kıskanıyor mu?


C: Evet.

S: (L) F___'nin güçlü bir zihni olduğu için mi?


C: Evet. Tek istediği taraftarlar.

S: (L) Bu konuda bana yardım etmenizi istiyorum.


C: Karmik 1. seviye süreçlere yardım edemeyiz.

S: (L) Karmik 1. seviye süreç nedir?


C: Önemli kadersel ders veya görev.

S: (L) F___ ve benim şu anda yaşamakta olduğumuz olaylar varlık durumumuzda veya yaşamlarımızda bir değişim
yaratmak...
C: Hafızalarınızı açmak için; psişik kayıt.

S: (L) Diğer yaşamlarımızda da bu deneyimleri yaşadık mı?


C: Evet.

S: (L) Bu görev kadersel bir görev mi?


C: Evet.

S: (L) Eğer biri bir görev yapma anlamında kaderini gerçekleştirme sürecindeyse, evren bu durumda da onun
gereksinimlerini karşılama gücüne sahiptir, değil mi?
C: Evet.

S: (L) İkimiz de bu işe odaklanırken bundan mahrum kalmayacağız, değil mi?


C: Zorluklara rağmen ilerlemeye devam ederseniz.

S: (L) Yani şimdi yaptığımız herşey...


C: Ve birbirinizin girdilerini dengeli bir şekilde koordine edin.

S: (L) S___ mücevherlerini satarak para elde etti mi?


C: Hayır.

S: (L) S___'nin F___ hakkındaki düşüncesi nedir?


C: Kendininkinden üstün olan zekasına içerliyor.

S: (L) Ya benim hakkında.


C: Aynı şekilde. Seni tuhaf biri olarak görüyor.

S: (L) A___ B___ benim hakkımda ne düşünüyor?


C: Gücünü kıskanıyor.

S: (L) Peki ya C___ H___?


C: Gücünden korkuyor. Birileri tarafından yanlış yönlendiriliyor.
57

S: (L) Pekala, yardımınız için teşekkürler.


C: İyi geceler.

--------------------------------------------------

20 Ekim 1994, F___, Laura ve V___

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: Bu gece bizimle birlikte kim var?


C: Elminoya.

S: Neredensin?
C: Kasyopya.

S: Geçen yıl hem V___ hem de ben, C___ isimli bir psişik cerrahı ziyarete gittik. Bu bireyin işi meşru mu?
C: Sunulduğu şekilde değil.

S: Gerçekten elini birinin bedenine koyup iddia ettiği şeyi yapıyor mu?
C: Hayır.

S: İddia sahte mi?


C: Hayali.

S: Peki kanlı su nereden geliyor?


C: Hile.

S: Peki Rahibe R___ onun bir hilebaz olduğunu biliyor mu?


C: Hayır, ona inanıyor.

S: Bu kadın birinin üzerinde çalışırken meydana gelen herhangi psişik bir faaliyet var mı?
C: Evet.

S: Hangi özellikte?
C: Enerji transferi.

S: Bu enerjinin kaynağı veya kökeni nedir?


C: Psişik düşünce gücünün şiddetli konsantrasyonu.

S: Kertenkeleler veya benzeri negatif varlıkların etkisinde değil, değil mi?


C: Kısmen, kafa karıştırmaya yönelik.

S: Yani C___ Kertenkele enerjisini mi kullanıyor?


C: Denebilir.

S: R___, G___, J___ ve diğerlerinin arkasındaki güç nedir?


C: Sahte ama inancın bir sonucu olarak iyileşme gerçekten olabiliyor.

S: İlkbaharda A___ B___'nin evindeyken Rahip B___'nin bana bir anlamda saldırdığı olayda bunun arkasında ne veya kim
vardı ve bana tam olarak ne yaptı?
C: Dünyevi nitelikte karanlık enerjiler geçici olarak üzerinde odaklandırıldı.

S: Niyet neydi?
C: Kıskançlıktan kaynaklanan zarar verme isteği.

S: Beni öldürmek mi istiyorlardı?


58
C: İncitmek.

S: Rahip B___'yi bu işe kim soktu?


C: R___.

S: Bu olaya bulaşan başka biri var mıydı?


C: S___.

S: Neden?
C: R___'nin istediği kontrol edici etkiye gösterdiği korku tepkisi.

S: A___ B___ bir kez daha metafizik kilisesindeki karakterlerle temasa mı geçti?
C: Evet.

S: Niyetleri nedir?
C: Karmaşık düşünce kalıpları.

S: B___ geçen gün V___'yi neden aradı?


C: Onu senden ve F___'den uzaklaştırmaya çalışıyor.

S: Neden V___'yi benden ve F___'den uzaklaştırması gerektiğini düşünüyor?


C: Güçlü bir etkisin ve F___ de öyle.

S: Bu insanlar bizim ne olduğumuzu düşünüyorlar da bize karşı bu kadar acımasız ve korkuyla davranıyorlar?
C: Bilginize katılmıyorlar.

S: Peki buradaki hikaye nedir? En doğru yerde miyim yani? Laura haklı ve onlar haksız mı?
C: Yakın. Gerçeğe onlardan çok daha yakınsın.

S: J___ iyi bir medyum mu?


C: Tatlı Cadı'daki Clara Teyze gibi.

S: Dünya-dışılar insanları nasıl kontrol ediyor?


C: Hangileri?

S: Kaç tane seçenek var?


C: Açık.

S: Griler ve Kertenkeleler bunu nasıl yapıyor?


C: Elektriksel tepki kalıpları yoluyla zihin ve bedene müdahale.

S: Bunu uzaktan da yapabilirler mi?


C: Daha az etkili bir şekilde.

S: Yani etki altına almak istedikleri bireyle doğrudan ilgilenmeleri veya somut bir yolla çalışmaları gerekir, öyle mi?
C: Evet.

S: Dünya'da insanları kaçıran başka dünya-dışılar var mı?


C: Çok daha az.

S: Ben ve çocukların geçen yıl gördüğümüz uçan bumerang neydi?


C: Kertenkele projeksiyonu, çoklu gerçeklik istasyonu.

S: Evimin üzerinden kasıtlı olarak, onları görmem için mi uçtular?


C: Evet.

S: Kendilerini bana göstermelerinin amacı neydi?


C: Varlıklarından haberdar etmek.
59

S: Neden beni varlıklarından haberdar etmek istediler?


C: Bu son derece karmaşık bir durum.

S: 1993 ilkbaharında Pasco'da meydana gelen ufo görme olayları F___ ve benim faaliyetlerimizin bir sonucu muydu?
C: Evet.

S: P___ Z___'yi hipnotize ettiğim gece evimin üzerinde bir araç var mıydı?
C: İmplantlardan görsel uyarıcıları kontrol ettiler. Ve Z___'nin implantları Gri ve Kertenkelelerin keşif gemisini alarma
geçirdi.

S: P___ Z___ kertenkelelerin kontrolü altında mı?


C: Evet.

S: Bugünlerde kertenkelelerin etkisi altında olmayan kaç kişi var?


C: Açık.

S: Çingene'lerin kökeninin ne olduğunu öğrenmek istiyoruz.


C: Gen melezlemesi. Karanlık güçlerin köleleri.

S: Karanlık güçler kim?


C: Aynı.

S: Yani?
C: Yılan Kardeşliği.

S: Bu kardeşlik kertenkelelerden ve çeşitli insanlardan mı oluşuyor?


C: Evet.

S: Çingenelerin genleri kimin genleriyle birleştirildi?


C: Hümanoid bir dünyadışı ırk ve Atlantisli köle işçiler.

S: Atlantisli köle işçiler kimdi?


C: Kristal ile kontrol edilen köle halk.

S: Çingeneler neden bu kadar kapalılar? Bu da genetik olarak mı kodlandı?


C: Evet. Ve zihin kontrolü.

S: Yarı insan yaratıklar, minotorlar, santorlarla ilgili efsaneler var. Böyle yaratıklar hiç oldu mu?
C: Atlantis'te hayvan olarak tanımlanan deneyler. V___ kısmen Çingene. Bunu gizliyor.

S: Bunu biliyor mu?


C: Kısmen.

S: Baalbek şehrini kim inşa etti?


C: Antareanlar ve eski Sümerler. Atlantislileri kast ettik.

S: Bu binanın devasa boyutlarının sebebi nedir?


C: Devler.

S: Devler kimdi?
C: Nefalim'i yeniden yaratmaya yönelik genetik çaba.

S: Atlantisliler ve Sümerliler Nefilim'i yeniden yaratmayı başardılar mı?


C: Hayır.

S: Bu devasa şehri neden kurtular?


C: Zihinsel özürlü bireyler için.
60

S: Çalışmalarının neticesi özürlü bireyler miydi?


C: Evet.

S: Devasa şehri neden inşa ettiler?


C: Başarılı olacaklarını bekliyorlardı.

S: Neden biri çıkıp gerçekleşmesi yıllar sürecek genetik bir projenin beklentisiyle Baalbek boyutlarında bir şehir inşa etsin
ki?
C: Proje yalnızca üç yıl aldı. Nükleer hormonal kopyalama prosedürü kullanılarak gelişim döngüsü hızlandırıldı.
Başarısızlık bununla ilgiliydi.

S: Hızlandırılmış gelişimden dolayı mı?


C: Uygun şekilde yapamadılar.

S: Taşları kesip taşımak için hangi teknik yöntemi kullandılar?


C: Ses dalgası odaklaması.

S: Şehrin yapımını engelleyen veya durduran olay neydi?


C: Venüs'ün görünüşü ve geçişi.

S: Bu proje hangi yıl sona erdi?


C: MÖ 3218.

S: Mohenco-Daro şehrini kim inşa etti?


C: Doğrudan Kertenkeleler. Koatzlmundi efsanesi bununla doğrudan ilgili. Taşların üstündeki çizimlere bak.

S: Koatzlmundi kim?
C: İnsanlarla 1000 yıl boyunca doğrudan teması nedeniyle Atlantisliler ve onların torunları tarafından tapınılan diğer bir
kertenkele tanrısı.

S: Mohenco Daro'nun doğrudan kertenkeleler tarafından inşa edildiğini söylediniz. Şehirde kendileri mi kaldı?
C: Hayır.

S: Şehirde en son ne zaman düzenli yerleşim vardı?


C: 3065 yıl önce.

S: Ne zaman inşa edildi?


C: 6092 yıl önce.

S: Nefilim konusuna geri dönmek istiyorum. Nefilimlerin dünayaya asker gücü olarak getirilmiş bir grup hümanoit varlık
olduğunu söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Evet.

S: Buraya ne zaman getirildiler?


C: MÖ 9046, referanslardan biri.

S: Bize göre birer devdiler, doğru mu?


C: Evet.

S: İnsanlara Tanrı'nın temsilcileri veya "Oğulları" olarak sunuldular, bu doğru mu?


C: Evet.

S: Bu devlerin boylarının 3.30 m ile 4.20 m arasında olduğunu söylüyorsunuz...


C: Evet.

S: Siz ve eski literatür, bu tanrı oğullarının dünya kadınlarıyla evlendiğini söylüyor, bu doğru mu?
C: Evet.
61

S: Bunu günümüzdekiyle aynı şekilde, yani cinsel ilişki yoluyla mı yaptılar?


C: Hayır.

S: Nasıl yapıldı?
C: Bir çeşit dölleme.

S: Yani yapay dölleme mi?


C: Yakın.

S: Bu varlıklar cinsel organları da dahil olmak üzere bizim gibi miydiler?


C: Yakın.

S: Herhangi temel bir farklılık?


C: Testislerde üç yumurta.

S: Bunun dışında cinsel organları aynı mıydı?


C: Evet.

S: Herhangi bir zamanda dişi insanlarla çiftleştiler mi?


C: Hayır.

S: Neden?
C: Ebat farkı.

S: Sadece merak ettim, ne kadar farklı?


C: 58 cm uzunluğunda.

S: Sünnet oluyorlar mıydı?


C: Hayır.

S: Sünnet uygulamasının kökeni neydi?


C: Tüm musevi gelenekleri gibi, hijyen.

S: Tibetliler nereden geliyorlar?


C: Asya.

S: Herhangi bir şekilde özel miydiler? Melezleme veya buna benzer birşey?
C: Hayır. Bir noktada herkes melez.

S: Nubyalıların kökeni nedir?


C: Kafkas silsilesi.

S: Nasıl oluyor da bu kadar siyahlar?


C: Genetik karışım.

S: Neyle? Onlar hakkında herhangi özel birşey var mı?


C: Doğu Hindistan aborjinleri.

S: Şeba Kraliçesi kimdi?


C: Hayali.

S: Kral Süleyman'ı ziyaret eden dev bir kraliçe var mıydı?


C: Dünya-dışıların etkisi.

S: Arcuna kimdi?
C: Şeba'yla aynı.
62
S: Şiva kim?
C: Aynı.

S: Rama?
C: Hindu. Konfederasyonla ilişkili yüksek rahip.

S: Kertenkeleler Ormetyon'a mı tapıyor?


C: Yakın.

S: Kime tapıyorlar? Tanrılarını nasıl isimlendiriyorlar?


C: Fiziksel evren.

S: Fiziksel evren onların tanrısı mı?


C: Evet.

S: K___ W___'ye ne oldu? (Diğer bir eyalette kaybolan küçük kız.)


C: Öldürüldü.

S: Kim tarafından?
C: Carl isimli bir akıl hastası.

S: D___ W___ ve C___ S___'ye ne oldu? (Florida'da birkaç yıl önce hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolan iki kişi.)
C: Deney amacıyla dünya-dışılar tarafından kaçırıldılar.

S: Bu deneyler sırasında öldürüldüler mi?


C: Evet.

S: Erika şehri'nin duvarları nasıl yıkıldı?


C: Deprem.

S: Sanherib'in ordusuna ne oldu?


C: Kertenkeleler tarafından kozmik ışın enerjisi yoğunlaştırması yoluyla yok edildi.

S: Öldüren ses diye birşey var mı?


C: Evet. Uygun şekilde yoğunlaştırılan herşey öldürebilir.

S: Sadece telaffuzlarıyla öldürebilecek kelimeler var mı?


C: Hayır.

S: Telaffuzlarıyla enerji etkisi yapabilen güç kelimeleri var mı?


C: Olabilir.

S: Bunlardan herhangi birini bize söyleyebilir misiniz?


C: Hayır. Akıllıca olmayan şekilde kullanabilirsiniz.

S: Sitchen büyük piramidin, güneş sistemimizdeki gezegenlere yolculuk yapmaya yönelik sabit işaretleme sistemi olarak
inşa edildiğini söylüyor. Bu konuda yorumlarınızı söyler misiniz?
C: Bunun için inşa edilmedi.

S: Yahova kimdi?
C: Kertenkele projeksiyonu.

S: Melçizedek rahipliği nedir?


C: Sahte ritüel.

S: Gerçek Melçizedek'in ait olduğu gerçek bir rahiplik düzeni var mı?
C: Evet.
63
S: Birkaç yıl önce Kuzey Karolina dağlarındayken hipnoz altında bir deneyim yaşadım. Bu neydi?
C: Ruh hafızasının uyanışı.

S: Kolyenin özelliği neydi?


C: Yüksel bilgiye erişim yeteneğini sembolize ediyor.

S: Bir gece bir sandalda başka bir deneyim yaşadığımı hatırladım şimdi. O olay neydi?
C: Benzer.

S: Bu iki olayın kaynağı neydi?


C: Biz.

S: Peki, meditasyon sırasında yaşadığım diğer bir olay vardı ve bir süre şiddetli bir ağlama yaşadım. Bu olay neydi?
C: Ruhsal arınma.

S: Kaynak?
C: Seni karanlık etkilerden temizliyorduk.

S: Ariler Hindistan'a ne zaman girdi?


C: 8243 yıl önce.

S: Orada daha önce kim vardı?


C: Asya kabileleri ve 3 numaralı prototip.

S: 3 numaralı prototip nedir?


C: Neandertal adamı olarak biliniyor.

S: Peki biz neyiz?


C: 4 numara, c ve d türü. Yaklaşık çevirisi.

S: Ari/Keltler asıl devler miydi?


C: Hayır.

S: Güney Amerika'da görülen, kabilelerle konuşup bir gün döneceklerini söyleyen ve Tanrı olarak tapınılan beyaz adamlar
kimdi?
C: Mısırlılar ve Atlantislilerin torunları.

S: Atlantisliler üzerimize böyle bir karma getirecek ne yaptılar da griler ve kertenkeleler...


C: Aşırı derecede kendine tapınma ve kendine hizmet.

S: Kanallama işi biz farkında bile olmadan genetiğimizi veya DNA'mızı veya varlığımızdaki bir unsuru gerçekten de
değiştiriyor mu?
C: Evet, dereceli olarak.

S: Bu kanallama yaşamlarımızda ve yaşam biçimimizde değişikliklere neden olacak şekilde etki edecek mi?
C: Evet.

S: Kendimizi buna adarsak, bu bir şekilde korunacağımız ve yardım alacağımız anlamına gelir mi?
C: Yakın.

S: İlk celsede S___ ile çalışırken çocukların organlarının çıkarılması ve benzer korkutucu şeylerle ilgili bilgiler almıştık. O
bilginin kaynağı neydi? O bilgi sizden mi geldi?
C: Evet. Şok için üzgünüz ama kanalın genişletilmesi için gerekli.

S: Oryonlar veya Kertenkeleler tarafından gösterilen bir çabanın olduğunu söylüyorsunuz... Oryonlar ve Kertenkeleler
eşanlamlı mı?
C: Yakın.
64
S: Pekala. Bu varlıkların yeni bir ırk yaratma konusunda bir çabaları olduğunu söylüyorsunuz. Neden yeni bir ırk istiyorlar
veya ihtiyaç duyuyorlar?
C: Onlarınki onları artık tatmin etmiyor.

S: 30 Temmuz tarihindeki celsede nereden olduğunuzu sormuştuk ve siz de Korsoka demiştiniz, bu doğru mu?
C: Evet.

S: Bu bir gezegen mi?


C: Hayır.

S: Korsoka nedir?
C: 3. yoğunluktayken yaşadığımız yeri tanımlayan, boyutlar-arası bir enerji kesişim noktası.

S: Biz, F___ ve ben, bu kanallamayı yaparken, F___'nin bunu tek başına yapması farklı olur muydu?
C: Evet.

S: Peki, şimdi biz bu tablayla burada oturmuş bunu yaparken, mekan-zamanda bize göre siz nerede bulunuyorsunuz?
C: 6000 mil yukarıda, 3 boyut arasındaki sınırda.

S: Bir kez daha, eğer yardımınızı istersek geleceğinizi söylemiştiniz. Çağırmanın herhangi özel bir yolu var mı ve yanıt
verdiğinizi nasıl anlayabiliriz?
C: Hissedeceksiniz.

22 Ekim 1994 F___ ile doğrudan kanallama.

S: (L) Karşımızda kim var?


C: Enduanda ve Alorra.

S: (L) Birkaç ay önce olan, süper-derin deprem denen 400 mil derinliğindeki depremin özelliği neydi?
C: İçerde meydana gelen aşamalı ısınmanın neden olduğu bir mağma hareketi. Periyodik bir döngünün parçası sadece.

S: (L) Bu konuda başka bir yorum?


C: Hayır.

S: (L) Kaliforniya kıyısı açıklarında duyulduğu söylenen gümleme sesleri hakkındaki yorumlarınızı almak istiyoruz.
C: Bir üssün genişletilmesi.

S: (L) Ne tür bir üs?


C: Griler olarak bilinen varlıklara yönelik bir transfer merkezi.

S: (L) Peki gümleme sesleri neydi?


C: Üssü genişletiyorlar.

S: (L) İnşa çalışması mı?


C: Evet. okyanus altı kabuğundaki kayaları parçalamak için ses dalgalarını kullanıyorlar. Bu yöntem, parçacıkların atomik
yapısının tamamen ortadan kalkacak şekilde parçalanmasını sağlıyor ve duyulan seslerin özelliği de bununla ilgili.

S: (L) Başka bir yorum?


C: ABD hükümeti orada olan bitenlerle ilgili belirli bir düzeyde farkındalığa sahip. Şüpheliler.

S: (L) Edgar Cayce'nin eriştiği bilgi kaynağı neydi?


C: Edgar Cayce bedeninin elektromanyetik akışına müdahale edilmeksizin dış kaynaklar tarafından bilinçliliğinin kolayca
açılıp kapanmasını sağlayan çok özgün bir biyokimyasal yapıya sahipti. Bunun ilk görünümü yardım istediği zaman
meydana geldi. Yüksek bir kaynaktan yardım istemeseydi, muhtemelen yeteneklerinin farkındalığı hiç ortaya çıkmayacaktı.

S: (L) Lama Singh'in bilgisinin kaynağı nedir?


C: Lama Singh metafizik alanda ve diğer alanlarda meditasyon yoluyla uzun ve zorlu çalışmalar yaptı ve bu şekilde
niyetlendiği zaman bir kanal açılabiliyor. Bu kanal o varlığın işbirliğini gerektiriyor ve Cayce'nin durumunda olduğu kadar
65
kolayca açılıp kapanamıyor.

S: (L) Erişim seviyeleri bakımından hangisi daha büyük bir alan veya bilgi erişimine sahipti?
C: Aslında Cayce biraz farklı bir kaynağa erişiyordu, fakat genel doğruluk seviyesi ve genel yoğunluk seviyesi Cayce'de
daha fazlaydı.

S: (L) Kasyopyalıların bilgi seviyesine yakınlık bakımından ikisini nasıl karşılaştırırsınız?


C: Erişim seviyesi çok daha büyük ve geniş.

S: (L) Dünya'nın uydusu Ay ne zaman ve nasıl oluştu?


C: Büyük bir komet kümesinin düzenli geçişleri, çekimsel etki yoluyla Dünya'nın yüzeyinden büyük bir parçanın koparak
yörüngeye oturmasına neden oldu. O zaman-mekanda Dünya çok daha düşük seviyeli bir katılıktaydı.

S: (L) Bu ne zaman oldu?


C: Bu yaklaşık 3 milyar yıl önce oldu.

S: (L) Ruhsal bir varlık fiziksel madde içinde hapsedilebilir mi?


C: Mümkün ama meydana gelme olasılığı son derece düşük.

S: (L) İnsanlar fiziksel madde içinde esir durumdalar mı?


C: Kendi seçimleriyle.

S: (L) Neden bu seçimi yaptılar?


C: Fiziksel duyumları deneyimlemek için. Bir grup kararıydı.

S: (L) Grubun başında kim vardı?


C: Grup.

S: (L) Ruh ile fiziksel beden arasındaki etkileşim, diğer varlıkların arzu ettikleri bir yan-ürün mü meydana getiriyor?
C: Herşeyin arzu edilmeyen sonuçları yanında arzu edilebilir sonuçları da vardır, fakat burada şu da belirtilmelidir ki
evrenin tüm boyutlarında var olan herşey, varoluşu yalnızca iki şekilde deneyimleyebilir. Bunlar uzun dalga döngüsü ve
kısa dalga döngüsüdür. İnsanların neden fiziksel madde içinde esir olduklarıyla ilgili soruna dönecek olursak, ki elbette bu
gönüllü bir şekilde ve seçimle gerçekleşti, sizin tamamen eterik veya ruhsal bir varoluş olarak tanımlayacağınız uzun dalga
döngüsü deneyiminden, fiziksel varoluş dediğiniz kısa dalga döngüsüne geçmenizden kaynaklandı. Bu iki yol arasındaki
fark şudur; uzun dalga döngüsünde evrimde döngüsel bir tarzda çok yavaş bir değişim meydana gelir. Kısa dalga
döngüsünde ise bir ikilik/dualite vardır. Dünya'da fiziksel bedenler içindeki ruhların deneyimlediği şey de budur çünkü ruh
döngünün yarısında eterik/ruhsal bir halde deneyim yaşarken, döngünün diğer yarısında fiziksel bir durumda deneyim
yaşar. Bu iki yarı, zaman olarak sizin zamanı ölçüm şeklinizle ölçülemez ama elde edilen deneyimin bütünü her iki yarıda
eşittir. Ruhların grup zihni tamamen eterik/ruhsal bir varlık yerine fizikselliği deneyimlemeyi seçtiğinde bu kısa dalga
döngüsüne geçme gereksinimi doğal olarak, evrenin doğal bağları yoluyla gerçekleşti.

S: (L) Ruhla bedenin etkileşiminin bir yan-ürünü var mı?


C: Bu etkileşim hem pozitif hem de negatif nitelikte yan-ürünler meydana getirir.

S: (L) Bu yan ürünler nelerdir?


C: Önce hangisi?

S: (L) Pozitif.
C: Pozitif yan-ürün göreli enerjide meydana gelen bir enerji artışıdır. Bu enerji ruhun ve onun tek boyutlu ve iki boyutlu
etkileşimli partnerlerinin öğrenme sürecini hızlandırır. Partnerler flora, fauna, mineraller vb'dir. Bu kısa dalga
döngüsündeki fiziksel/ruhsal transfer yoluyla hepsi tekrar-birleşmeye doğru olan gelişim ve hareketi daha hızlı bir şekilde
deneyimler. Negatif olarak ise aynı varlıklar için pek çok negatif durum söz konusu olur, çünkü 1. ve 2. bilinç yoğunluğu
seviyesinde bulunan flora ve fauna normal olarak fiziksel düzlemde uzunvadeli veya uzun dalga döngülü bir deneyim
yaşayacaktı ama insanlarla olan etkileşimleri nedeniyle kısa dalga ruhsal/fiziksel döngüde deneyim elde etmek
durumundalar.

S: (L) Bir defasında, belirli dünyadışı varlıkların insanları kaçırdıklarını ve "maksimum enerji transferi" sağlamak için
onları vahşi ölümlere maruz bıraktıklarını söylemiştiniz. Bu anlamda, uzun, yavaş, işkenceli bir ölüm sürecinde meydana
66
gelen bu maksimum enerji transferi nedir?
C: Aşırı korku ve endişe negatif nitelikte bir korku/endişe enerjisi üretir ve bu enerji o varlıklar için bir yakıttır. Metabolik
yapıları bakımından beslenme biçimlerinden biri budur.

S: (L) Metabolik yapıları nedir?


C: Çok karmaşık olduğu için tanımlaması çok zor çünkü bu sizin anlamadığınız dördüncü bilinç yoğunluğu seviyesinde
gerçekleşir. Fakat onların dördüncü yoğunluk seviyesinde var olma nedenleri kısmen, hem ruhsal/eterik yöntemlerle hem
de fiziksel yöntemlerle kendilerini besleyebilmeleridir. Dolayısıyla, bu enerji transferi eterik/ruhsal beslenme yöntemini
temsil eder. Diğeri de fiziksel olarak gerçekleştirilir.

S: (L) Diğeri nasıl?


C: Kan ve kanın yan ürünlerinin tüketilmesi buna bir örnek olarak gösterilebilir.

S: (L) Bunu yapıyorlar mı?


C: Evet ama alım şekli sizin düşüneceğiniz şekilde değildir. Gözenekler yoluyla yapılır.

S: (L) Ne şekilde?
C: Kan banyosu yoluyla, yani bedenlerini kana sokarak gerekli ürünleri absorbe etme ve sonra atık ürünleri boşaltma
şeklinde.

S: (L) Arthur Clarke "Son Nesil"i kanallama yoluyla mı yazdı?


C: Hayır. Hayalgücünü kullandı.

S: (L) UFO kaçırmaları ile ilgili amnezi (unutma) bilinçli olarak mı uygulanıyor yoksa zihnin olayı tanımlayamamasının bir
neticesi mi?
C: İkisinin eşit bir etkisi.

S: (L) Kaçıran varlıkların bilinçli uygulaması bakımından bu nasıl gerçekleştiriliyor?


C: Kozmik bir enerji akışı kullanılarak ruhsal ve kimyasal bir etkileşimden yararlanmak suretiyle hafıza işlevi üzerinde etki
yapıyorlar.

S: (L) Daha spesifik olabilir misiniz?


C: Daha spesifik olmak başka bir anlamda daha az spesifik olmak anlamına gelir ama bunu ifade etmenin iyi yollarından
biri şu: beyindeki elektromanyetik enerji akışı üzerinde oynama. Elektromanyetik enerji yani elektromanyetizm, uzun dalga
veya kısa dalga döngülerinde evrim kazanan tüm varlıklarda mevcut olan hayat enerjisidir.

S: (L) Gözenekleri yoluyla besin alan varlıklara dönecek olursak, bunlar ne tür varlıklar?
C: Hem Kertenkele Varlıkları olarak tanımladıklarınız hem de Griler olarak tanımladıklarınız. Her ikisinin hayatta kalması
için bu gereklidir. Griler Kertenkele Varlıklarının yapay bir tasarımı olmaları bakımından kısa dalga döngüsünün doğal
birer parçası olmamakla birlikte yine de Kertenkelelerin beslenme işlevlerini taklit ediyorlar.

S: (L) Kertenkele varlıklarının yapay yaratımları olduklarına göre ruhları yok mu demek oluyor?
C: Doğru.

S: (L) Nasıl işlev gösteriyorlar? Robot gibiler mi?


C: Kertenkele varlıklarının ruylarıyla etkileşme yoluyla işlev gösteriyorlar. Bu teknoloji sizin aşina olduğunuz teknolojiden
aşırı ölçüde daha fazla gelişmiş bir teknolojidir; Griler yapay olarak tasarlanıp üretilme bir yana, doğrudan Kertenkele
varlıklarının zihinsel ve psişik birer projeksiyonu olarak işlev gösteriyorlar. Dört boyutlu birer araç gibiler.

S: (L) Dört boyutlu araçlar olarak yetenekleri neler?


C: Kertenkele varlıklarının tüm yeteneklerine sahipler ama tabii fiziksel görünüşleri tamamen farklı, kendi ruhları yok ve
ayrıca biyolojik yapıları içsel olarak farklı. Ancak işlevleri aynı ve projeksiyon varlıklar olarak kalabilmek için hem ruhsal
olarak hem de fiziksel olarak Kertenkele varlıklarıyla aynı şekilde besin tüketmeleri gerekiyor. Gerekli yakıtın negatif
enerji olmasının nedeni ise hem Kertenkele varlıklarının hem de Grilerin dördüncü yoğunluk seviyesinde yaşıyor
olmalarıdır. Dördüncü bilinç yoğunluğu seviyesi, bu varlıklarda olduğu gibi yalnızca kendine hizmet ederek varolunabilen
en yüksek yoğunluk seviyesidir. Bu yüzden negatif enerji tüketmeleri gerekir çünkü dördüncü yoğunluk seviyesi, kendine
hizmetin yani negatif düşünce kalıbının en yüksek örneğidir. Dördüncü yoğunluk seviyesine üçüncü yoğunluk seviyesinden
ilerlenerek gelinir. Yukarı doğru her bir yükselişte, bireysel bilinçli varlığın varoluşu o kadar daha az zor hale gelir. Bu
67
nedenle dördüncü yoğunlukta varoluş, üçüncü yoğunluktakine göre daha az zordur ve üçüncü de ikinciden daha az zordur
vs. Ruh enerjisi üzerinde daha az yük yaratır. Bu nedenle dördüncü yoğunluk seviyesinde varolan varlıklar üçüncü
yoğunluk seviyesinde varolan varlıklardan negatif ruh enerjisini çekebilirler. Aynı şekilde, üçüncü yoğunluk seviyesindeki
varlıklar, ikinci yoğunluk seviyesindeki varlıklardan enerji çekebilir. Bu enerji alış biçimi diğeri kadar gerekli değildir ama
gene de yapılıyor. Üçüncü yoğunluk seviyesinde bulunan insanların ikinci yoğunluk seviyesindeki hayvan krallığındaki
varlıkların sıkça sıkıntı ve acı çekmesine neden olmalarının sebebi de budur; çünkü sizler de esas olarak kendine hizmet
eden varlıklar olarak ikinci seviye ve birinci seviyedeki varlıklardan negatif ruh enerjisi çekiyorsunuz. Sizin için
yaklaşmakta olan dördüncü yoğunluk seviyesine doğru ilerlerken, başkalarına hizmete ilerlemek ile kendine hizmette
kalmak arasında bir seçim yapmanız gerekiyor. Bu, kendinizi uyumlandırmak için epey vakit gerektirecek olan seçim
olacak. Bu, "bin yıllık süreç" olarak tanımlanan şeydir. Sizin takvim ölçülerinizle bu, diğerlerine hizmete mi yükseleceğiniz
yoksa kendine hizmet seviyesinde mi kalacağınızı belirleyecek olan dönemdir. Kertenkele varlıkları olarak tanımlanan
varlıklar kendilerini sıkı bir şekilde kendine hizmete sabitlemeyi seçtiler. Ve bunun mümkün olduğu en yüksek yoğunlukta
oldukları için, üçüncü seviye, ikinci seviye ve birinci seviyede bulunanlardan sürekli olarak büyük miktarlarda negatif
enerji çekmeleri gerekiyor ve tüm o yaptıklarının sebebi de bu. Bu durum ırklarının ölmekte olmasını da açıklıyor; çünkü
kendine hizmetten başkalarına hizmete nasıl geçireceklerini öğrenebilmiş değiller. Bu seviyede sizin ölçülerinize göre çok
uzun bir süredir kalmış olduklarından buraya sıkıca yapışmış durumdalar bu yoğunlukta nüfuslarını da arttırdılar. Irklarının
ölmekte olmasının ve gözleri kararmış bir şekilde sizden mümkün olduğunca çok enerji almaya çalışarak ırklarını
metabolik olarak yeniden yaratmaya çalışmalarının sebebi bu.

S: (L) Peki eğer biz onlar için bir besin ve enerji kaynağı isek neden bizi kendi gezegenlerinde insan kümeslerinde
beslemiyorlar?
C: Besliyorlar.

S: (L) Burada çok sayıda bulunduğumuza göre neden gelip buranın yönetimine el koymuyorlar?
C: Niyetleri bu. Çok uzun bir süredir bu niyetteler. Herşeyi istedikleri gibi ayarlamak ve bu gezegenin deneyimleyeceği
dördüncü yoğunluğa geçişte mümkün olduğu kadar çok negatif enerji emebilmek için zamanda ileri ve geri yolculuk
yapıyorlar. Buradaki amaç dördüncü yoğunlukta sizin yönetiminizi ele geçirmek ve bir dizi şeyi gerçekleştirmek; 1:
Irklarını sürdürülebilir halde tutumak, 2: Sayılarını arttırmak, 3: Güçlerini arttırmak, 4: Irklarını dördüncü yoğunluk
alemine yaymak. Bunların tümünü gerçekleştirebilmek için sizin takviminize göre yaklaşık 74 bin yıldır olaylara müdahale
ediyorlar. Bu çalışma sırasında zamanda ileri ve geri yolculuklar yapmak suretiyle tüm bunları tamamen sabit bir zaman-
mekan aralığında gerçekleştiriyorlar. Ama ne kadar ilginçtir ki tüm bu çalışmalar başarısız olacak.

S: (L) Başarısız olacaklarından nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?


C: Çünkü bunu görüyoruz. Biz sadece görmek istediğimizi değil herşeyi görebiliyoruz. Onların başarısızlıklarının sebebi
sadece görmek istediklerini görmeleri. Diğer bir deyişle bu "arzuya dayalı düşünme" olarak tanımlayacağınız şeyin en
yüksek ifadesidir. Ve dördüncü yoğunluk seviyesinde deneyimlenen arzuya dayalı düşünme, o seviye için gerçek olur.
Arzuya dayalı düşünmenin nasıl olduğunu biliyor musunuz? Siz üçüncü yoğunluk seviyesinde bulunduğunuz için bu
realiteyi pek bilmezsiniz, fakat eğer dördüncü yoğunlukta olsaydınız ve şimdiki işlevlerinizi sürdürüyor olsaydınız sizinde
gerçeklik algınız bu olurdu. Onlar bizim gördüklerimizi göremezler çünkü biz kendimize değil, başkalarına hizmet
ediyoruz ve altıncı seviyede bulunduğumuz için, tüm noktalardaki herşeyi olmalarını istediğimiz gibi değil, oldukları gibi
görebiliyoruz.

S: (L) Zechariah Sitchen büyük piramidin güneş sisteminde yolculuk etmeye yönelik sabit bir işaretleme sistemi olarak inşa
edildiğini iddia ediyor, bu fikir hakkındaki yorumlarınızı söyler misiniz?
C: Bu yanlış. Piramitler enerji depolama ve nakletme tesisleri olarak inşa edildiler. Ruh konularında sizin atalarınız olan
Atlantislilerin torunları tarafından inşa edildiler. Herhangi birşeyi işaretlemek için inşa edilmediler.

S: (L) Herhangi bir dünyadışı grup ve özellikle de Kertenkeleler hiç insanlar arasında yaşayıp tapınıldılar mı?
C: Kertenkeleler insanlar arasında yaşamadılar ama zamanda çeşitli noktalarda insanlarla doğrudan etkileşime girdiler. Bu
koşullar, insanların tamamen yabancı bir yerden gelen tanrıları kabul etmeye ve tapınmaya hazır, istekli ve muktedir
oldukları noktalarda gerçekleşti. Yakın geçmişte böyle birşey olması söz konusu değildi. Ama dikkat edin, çok yakında bu
tekrar gerçekleşebilir.

S: (L) Güney Amerika'daki Nazka çizgilerini kim yaptı ve amaçları neydi?


C: O çizgileri yapanlar, o zaman o bölgede yaşayan ve ruhsal olarak epeyce ilerlemiş olan yerlilerdi ve bunu yapma
sebepleri, uzaydan gelmelerini bekledikleri varlıklara seslenmekti.

S: (L) Bu semboller bir çeşit güç sembolü müydüler?


68
C: Bazıları onları o şekilde algılamış olabilir ama aslında o semboller temel olarak daha önceden onlara görünmüş ve
tapınılmış olan, Kertenkele varlıkları yanında diğer bazı seyehatçilerinde dahil olduğu varlıklara yönelik bir çağrı
girişimiydi.

S: (L) Angkor Wat şehrini kim inşa etti?


C: Doğrudan Kertenkele varlıkları tarafından inşa edildi. Yaklaşık 3108 yıl önce.

S: (L) Mohenco Daro şehrini kim inşa etti?


C: O da doğrudan Kertenkele varlıkları tarafından inşa edildi.

S: (L) Kendileri bu şehirlerde yaşadılar mı?


C: Hayır, daha öncede belirtildiği gibi orada yaşamadılar. Geçici olarak ziyaret etti veya kaldılar ama orada yaşamadılar.

S: (L) O şehirleri kimin için kurdular?


C: Şehirleri kendileri ve insanlar arasındaki tapınıcıları için kurdular.

S: (L) Daha önceki bir celsede hangi gezegenden olduğunuz sorulmuştu ve yanıt da Korsoka'ydı. Sonra "Daha spesifik
olabilir misiniz?" sorusuna verilen yanıt "2 dilor" idi. Bu hatalı bir yazım mıydı veya ne anlama geliyor?
C: Korsoka dediğiniz şey aslında sizin anlayışınızla gezegen olarak tanımlayabileceğiniz birşey değildir. Çünkü bu altıncı
yoğunluk seviyesinde olan birşeydir ve sizin altıncı hissiniz dışındaki hislerinizin erişimi dışındadır. Bu nedenle altıncı
yoğunlukta olmayla ilgili konuları kavrayamazsınız. Bu nedenle de burada "gezegen" kavramı anlamsızdır. Ama gerçekten
de bizim kaldığımız yerdir. Fakat bunu burada sonlandırmak en iyisi çünkü oranın nasıl olduğunun size tanımlanması hayal
gücünüzün ötesinde birşeydir.

S: (L) Tamam. Önceki celselerden birinde "Denver Havaalanı Skandalından" bahsetmiştiniz. Son zamanlarda bunun olası
bir gelişme olduğu dikkatimi çekti. Bu skandal çok daha kötü bir durum haline mi gelecek ve eğer öyleyse bunun neticeleri
nelerdir?
C: Evet, en hafif deyimle bu sorun devam edecek.

S: (L) Kertişlerin saldırısına karşı kişinin kendisine koruma oluşturma amacıyla gerçekleştirebileceği herhangi bir ritüel var
mı?
C: Ritüeller faydasız.

S: (L) Kullanabileceğimiz herhangi bir teknolojik yöntem var mı?


C: Gerekli olan tek savunma bilgidir. Bilgi, sizi varoluştaki tüm olası zarar biçimlerine karşı korur. Daha fazla bilginiz
oldukça daha az korkunuz olur, daha az acınız olur, daha az gerilim hissedersiniz ve herhangi tür veya biçimde daha az
tehlike deneyimlersiniz. Şimdi bunu çok dikkatlice düşünün çünkü bu çok önemli: "Bilgi" sözcüğünün ardındaki kavramın
herhangi bir sınırı var mı? Eğer bu kavramın sınırı yoksa o kelimenin değeri nedir? Sonsuz. Bu tek kavramın, bu tek
anlamın sizi bütün sınırlandırmalardan nasıl serbest kıldığını anlayabiliyor musunuz? Bilgi kelimesinin ve bu kelimenin
manasının, ihtiyaç duyabileceğiniz herşeyi nasıl sağlayabildiğini anlamak için altıncı duyunuzu kullanın. Dikkatlice
düşünürseniz, bunun doğruluğunun işaretlerini göreceksiniz.

S: (L) Bu, kitaplardan öğrenilen bilgileri kapsıyor mu?


C: Kelimenin ifade ettiği kavramın tüm olası anlamlarını kapsıyor. Sadece tek bir terimin, bu tek kelimenin nasıl bu kadar
çok mana taşıdığını düşünebiliyor musunuz? Bunun tamamen farkında olmadığınızı algılıyoruz. Aydınlanmanın
belirtilerini görebilirsiniz ve aydınlanma bilgiden gelir. Bilgi elde etmek ve bilginizi arttırmak için sürekli olarak çaba
gösterirseniz, meydana gelebilecek tüm olası negatif şeylere karşı kendinize bir koruma sağlamış olursunuz. Bunun neden
böyle olduğunu biliyor musunuz? Daha fazla bilginiz oldukça, kendinizi nasıl koruyacağınız konusunda daha fazla
farkındalığınız olur. Sonunda bu farkındalık o kadar güçlü ve o kadar kapsamlı hale gelir ki, kendinizi korumanız için
belirli şeyler veya ritüeller yapmanıza hiç gerek kalmaz. Koruma, bu farkındalıkla birlikte doğal olarak gelir.

S: (L) Bilginin, edinilmesi veya kabulü dışında bir cismi veya bir varlığı var mı?
C: Bilgi tüm cisimleri kapsar. Tüm varoluşun çekirdeğine gider.

S: (L) Yani bilgi kazanmak, kişinin kendi varlığına birşeyler eklemesi anlamına da geliyor...
C: Öyle. Kişinin, varlığına arzu edilebilir herşeyi katması demektir. Ve ayrıca, şu anda olduğu gibi ışığa ulaşma yolunda
çaba gösterirken, gerçekten bilin ki ışık bilgidir. Bu, tüm varoluşun çekirdeğindeki bilgidir. Bilgi, tüm varoluşun
çekirdeğinde mevcut olması ile, varoluştaki tüm negatiflik biçimlerine karşı koruma sağlar. Işık herşeydir ve herşey bilgidir
69
ve bilgi herşeydir. Siz de bilginizi arttırmada son derece başarılısınız. Şimdi tüm ihtiyacınız olan şey, tüm ihtiyacınız olan
şeyin bilgi edinmek olduğuna inanmanız ve bunu kavramanızdır.

S: (L) Bilgiyi edindiğim kaynağın aldatıcı bir kaynak olmadığından emin olmak isterim.
C: Eğer imanınız varsa, edinebileceğiniz hiçbir bilgi yanlış olamaz çünkü böyle birşey yoktur. Size yanlış bir bilgi veya
veri vermeye çalışan herkes ve herşey başarısız olacaktır. Tüm varoluşun kökünde olduğu için, bilginin kabul ettiği şey, sizi
yanlış veriyi benimsemekten koruyacaktır. Yanlış veri bilgi değildir. Sadece açık bir şekilde bilgi edinmeye çalıştığınızda
yanlış veriyi benimseme konusunda korku duymanıza gerek yoktur. Bilgi koruma sağlar -- ihtiyaç duyabileceğiniz tüm
korumayı.

S: (L) Açık ve inançlı olduğu halde zarar gören ve arkalarından vurulan bir sürü insan var.
C: Hayır. Bu sizin algılamanız. Algılamayı başaramadığınız şey, o insanların gerçekten bilgi toplamıyor olduklarıdır. O
insanlar ilerledikleri yolun bir noktasında takılıyorlar ve sizin takıntı dediğiniz gizli bir süreçten geçiyorlar. Takıntı bilgi
değildir, takıntı atalettir. Bu nedenle, kişi takıntılı hale geldiğinde, ruhsal gelişimin sağlanması, ilerletilmesi durdurulmuş
olur, çünkü bu ancak gerçek bilginin edinilmesiyle mümkündür. Kişi takıntılandığında korunması da azalır, bu nedenle kişi
sorunlara, trajedilere ve her tür zorluğa açık hale gelir. Ve kişi bunları deneyimler.

S: (L) Hazır bilgi edinme ve hoş veya nahoş şeyleri deneyimleme konusuna gelmişken, F___ adına, öğrenmesi gereken
şeyin ne olduğunu sormak istiyorum.
C: Tamamen farkında olmasa da şu anda doğru yönde ilerliyor. Gerçekte olduğundan daha fazla stres altındaymış gibi
görünebilir ve ayrıca çok yüksek miktarda içsel bilgisi var ve onunla çalışabilmemizin nedenlerinden biri de bu, çünkü bu
kanalları çok uzun bir zaman önce açtık. Ne kadar ilginçtir ki, sen farkında olmasan da, senin varlığın da aynı faktörden
etkileniyor.

S: (L) Hangi faktör?


C: F___ olarak bildiğin varlık tarafından deneyimlenen doğal ilerleyiş.

S: (L) Ne anlamda?
C: Yönlendiriliyorsun ve bu bireyle etkileşimin sayesinde kendini doğru yöne yönlendiriyorsun. Sen bunun tamamen
farkında olmasan da olan bu.

S: (L) F___'nin N___ E___ gibi biriyle etkileşim için bu kadar yıl harcamasının nedeni nedir?
C: Bu öğrenme sürecinin bir parçası ve aynı zamanda Karmik nitelikte.

S: (L) Tüm bu olayı sona erdiren şey neydi?


C: Sona erme vakti gelmişti.

S: (L) Önceki bir celsede Nasıralı İsa hakkında çeşitli sorular sormuştuk. Sorduğumuz bir soruya "Hızla yükseltildi;
savaşlar, toplumsal uyku, Zindar konseyi" gibi bir cevap vermiştiniz. Bu referansların anlamını öğrenmek istiyorum.
C: Hızla yükseltilme, bilgiye dair önceki sorunla ilgili olarak farkındalık seviyesinde ani bir yükselmeyi ifade ediyor.
Bazen bu bigi edinme hızlı bir artışla meydana gelebiliyor ve bu bazıları tarafından aydınlanma olarak tanımlanıyor. İsa
bilgisini, yüksek bir kaynaktan bilgi alma yeteneğine olan tam inancı ile edindi. Bu inanç yüksek kaynaklarla eşit derecede
dengeleyici bir etkileşime neden oldu ve bu da onun o inanç sayesinde üstün bilgiler edinmesini sağladı. İsa'nın yaşadığı
mekan-zamanda bilgi edinme kaynaklarıın şu andakinden çok daha sınırlı olduğunu unutmayın. Tam ve bütün inanç
dışında bilgi edinmek için mevcut çok az seçenek vardı. Ve bu varlık, tam ve bütün imanın, büyük ve yoğun bir bilgi
edinme sağlayacağının ve bunun aynı zamanda ruhsal varlığı ciddi ölçüde ilerleteceğinin farkındalığı ile doluydu. Böylece
iman etti ve bilgi aldı.

S: (L) Bilginin kaynağı neydi?


C: Kaynak bizim bulunduğumuz yer olan altıncı yoğunluktu ve bu olayda biz de vardık.

S: (L) İsa'nın etrafındaki insanlarla olan etkişimiyle ilgili yaptığınız yorumu açıklar mısınız?
C: Kişilerin faydalı enerjilerinin, pozitif veya negatif tarafa doğru dengesizleşmesinin deneyimlenmediği bir seviyeye
eriştirilmesine yönelik kitlesel bir meditasyon biçimi.

S: (L) Zendar Konseyi nedir?


C: Zendar Konseyi altıncı yoğunluk seviyesinde bulunan, hem fiziksel hem de eterik boyutları kapsayan ve alt yoğunluk
derecelerinde çeşitli medeniyet bölümlerindeki önemli gelişimsel noktaları gözlemleyen bir konseydir.
70

S: (L) Olayların kronolojisi bakımından İsa'nın hayatıyla ilgili biraz daha bilgi vermenizi istiyorum. Kendisi hakkında ne
düşündüğü, yüksek kaynaklarla olan etkileşimi, ruhsal olarak meshedilişi, tam olarak ne için geldiği ve bunu nasıl başardığı
hakkında bilgi istiyorum.
C: Kim ve ne olduğu ile ilgili farkındalığı büyürken aşamalı olarak gelişti. Daha önce belirtildiği gibi inancı yoluyla ona biz
bilgi kazandırdık. Sizin de aynı inancı geliştirmeniz lehinize olur çünkü bu şekilde olan bitene dair "bilgilerin" size gelişi,
şu andakinden daha sık gerçekleşir. İsa'nın misyonu ve bununla ilgili eylemleri, gelişim ve ilerleyişinin doğal akışının bir
parçasıydı. "Mucizeleriyle" ilgili bilgiler, olayların olmasından sonra yazılan yazılar yoluyla büyük ölçüde yozlaştırıldı. Bu
yazıların çoğu, daha önceden belirtilen sebeplerden dolayı tüm insanlığın zihnini bulandırmayı ve insanları yozlaştırmayı
arzulayan varlıklar tarafından yazıldı. Çünkü eğer insanlar İsa'yı fiziksel mucizeler gerçekleştiren biri olarak algılarsa, o
zaman insanların dünya üzerindeki hayatın ve bunun anlamının ne olduğu ile ilgili anlayışları da yozlaşır ve bilgi
engellenir. Bunu yapanların amacı da buydu. İsa'nın amacı ve planı, arayan herkese bilgiyi öğretmekti ama insanlara
yansıttığı iman seviyesi, yüksek kaynaklardan o bilgileri aldığı zamanki kadar yüksek değildi. Eğer insanlar öğrenmeye
açık ve isteklilerse, duyarak öğrenebiliyorlardı. İsa, imanını diğer insanlara aktarma konusunda çok sınırlı bir başarı elde
etti çünkü iman ancak içten gelir ve bu, sizin ortamınızdaki varlıklar için edinmesi en zor olan şeylerden biridir.

S: (L) Daha önce İsa'nın muhtemelen genetik olarak seçilmiş bir hamileliğin ürünü olduğu tartışılmıştı. Bunun nedenleri
üzerindeki yorumlarınızı rica ediyoruz.
C: Genetik olarak seçilen bir gebelik yoktu. Bu yanlış.

S: (L) Peki öyleyse neydi?


C: Doğal bir gebelikti.

S: (L) Kastettiğim şey İsa'ya biyolojik baba olarak seçilen kişiyle ilgiliydi.
C: Sizin yoğunluk seviyenizde meydana gelen tüm doğumlar için de bu geçerli.

S: (L) Burada İsa'nın gayrımeşru olduğu yönünde ortaya çıkan ima ile ilgili yorumunuzu almak istiyoruz.
C: Eğer bunun bir şekilde onun veya aktardığı bilgilerin üzerinde bir gölge veya bir leke oluşturduğunu düşünüyorsanız,
söylediklerimize yeterince dikkat etmiyorsunuz demektir. Bilgi karşısında takıntı ile ilgili olarak söylenenleri duymadınız
mı? İçlerinde, gelişimin tüm noktalarında daha fazla bilgiye erişmek için gerçekten çaba gösterenler, belirttiğiniz
gayrımeşruiyet ile ilgili herhangi bir fikir ile bloke olmazlar. Eğer gelişip bilgi kazanmayı seçerseniz, hiçbir noktada hiçbir
şey hakkında asla bloke olmaz veya takıntılanmazsınız. Fakat eğer bilginizi sınırlandırmayı ve takıntılanmayı seçerseniz, o
zaman kendinizi sürekli bloke olmuş halde bulursunuz ve bu durum tüm yaşam deneyimlerinizde kendini gösterir. Bu,
bireysel ruh gelişimi kalıbının bir parçasıdır. Tamamen seçime dayalı birşeydir. Bu nedenle bir başkasının bilgi edinme
seçimine veya bunu nasıl yaptığına veya yapmadığına müdahale etmeniz mümkün değildir. Bir başkasının algılarını
değiştirmeye çalışmanın gereği yoktur çünkü özgür iradeye müdahale anlamına gelir. Eğer biri aydınlanmak yerine
takıntılanmayı seçiyorsa, bu onun seçimidir!

S: (L) Martek gezegeninden bahsetmiştik. Bu, eski insanların Mars'a verdikleri isim mi, yoksa dünya-dışıların bir
isimlendirmesi mi?
C: Tarihinizin gelişiminin çeşitli aşamalarındaki pek çok şey gibi bu da her ikisinin bir birleşimi.

S: (L) Dünya gezegeninin, Martek ile etkileşimi öncesinde bir su buharı örtüsüne sahip olduğu belirtilmişti. Bu su buharı
örtüsü nasıl havada asılı duruyordu?
C: O mekan-zaman noktasında, su buharı örtüsü, atmosferinizin kendine özgü bileşiminin doğal bir unsuruydu.

S: (L) Yerçekimi seviyesi şimdikiyle aynı mıydı?


C: Sizin algılayabileceğiniz bir seviyede olmamakla birlikte biraz farklıydı. Bu fark, o buhar örtüsünün asılı kalmasının
nedenlerinden biriydi.

S: (L) Nuh tufanı öncesindeki farklı yerçekimi durumu ve ayrıca su buharı örtüsü, gezegende şu anda mevcut olan
koşullarla karşılaştırıldığında daha uzun insan ömrüne elverişli miydi?
C: Sadece belirttiğiniz koşullar değil, o mekan-zaman noktasında gezegende mevcut olan diğer tüm koşullar, daha uzun
ömür için elverişliydi. Bu arada Nuh, gerçek bir tarihsel olaydan ziyade sembolik bir mesajdır.

S: (L) Tarihsel olay derken Nuh'un bir gemiye binmesini mi, yoksa tufanı mı kastediyorsunuz?
C: Öncelikle Nuh diye biri yoktu. İkinci olarak ise o hikayede belirtildiği şekilde gerçek bir tufan yoktu. Üçüncü olarak da
tüm hikaye, gerçek bir olaydan ziyade sembolik bir mesajdı.
71

S: (L) Peki gerçekte ne oldu ve buradaki sembolizmin bize verdiği mesaj nedir?
C: Bu çok genel bir temsildir. O süreçte gerçekten tüm gezegeni saran bir afet meydana geldiğini ve ruhsal gelişimlerinin
bir parçası olarak bu afeti bedenlerini terk etmeden deneyimlemeye hazır olanların afetten önce uyarıldıklarını anlatıyor.
Olayları manipüle ederek değil, o insanların iman yoluyla bilgi edinmeleri ve olayda hayatta kalmak için deneyimlemeye
gereksinim duydukları şeyleri deneyimlemeye uygun bir konuma doğal olarak gelmeleri şeklinde gerçekleşti.

S: (L) O olayda Dünya'ya çok yaklaşan Martek'in yüzeyinde su var mıydı ve o su Dünya'ya mı boşaldı?
C: Bu gerçeğe çok yakın. Ama bundan çok daha karmaşık, bu nedenle şimdilik bu konuyu burada bırakacağız.

S: (L) Nefilim hakkında bilgi istiyoruz.


C: Nefilim, bu galaksinin başka bir noktasındaki bir gezegenden gelen, üçüncü yoğunluk seviyesindeki bir ırk.
Geçmişinizdeki belirli bir dönemde asker gücü olarak görev yapmak üzere Kertenkele varlıkları tarafından alınan, daha
doğrusu kaçırılıp, tekrar-programlanıp alıkoyulan bir ırk.

S: (L) Bu hangi dönemdeydi?


C: Bu yaklaşık olarak 8 ila 5 bin yıl öncesine rastlıyor fakat 12 ila 14 bin yıl öncesine ait tarihler ve başka tarihler de var.
Bu sizin tarihleme sisteminiz ve bizim için mevcut değil.

S: (L) Bu varlıklar ne kadar süre boyunca Dünya'mızda kaldılar?


C: Yaklaşık 1500 ila 1800 yıl arasında. Tükendiler çünkü Dünya'nın atmosferinde doğal olarak üreyemiyorları ve onları
genetik olarak insanlarla çiftleştirme deneyi başarısız oldu.

S: (L) Sonuncusu ne zaman öldü?


C: Muhtemelen 6-7 bin yıl önce. Fakat 12-14 bin yıl öncesine ait bir referans daha var.

S: (L) Geldikleri gezegenin adı neydi?


C: Dorlakua.

S: (L) Bu gezegen nerede bulunuyordu?


C: Bu gezegen Oryon kompleksi içindeydi.

S: (L) "Nuh tufanından" sonra tüm dünyada afetten sonra hayatta kalan kaç kişi vardı?
C: Yaklaşık 19 milyon.

S: (L) O noktadan sonra dünya nüfusu neden azalmaya devam etti?


C: Hastalıklar ve genetik havuzdaki yapay manipülasyonlara uyumlanamama nedeniyle.

S: (L) Babil kulesinin görünümü nasıldı?


C: Sizin Washington anıtınıza çok benziyordu, ki bu yeninden-yaratım da bir ruh hafızasının tekrarlanışıdır.

S: (L) Nasıl kullanıldığını bilen biri olsaydı Mısır'daki büyük piramit işe yarar mıydı?
C: Yapay olarak kullanılmamakla birlikte bugün hala çalışıyor. Büyük piramit aynı zamanda bir muhafaza odasıydı. Büyük
piramidin içine girip bedenini terk ettiğinde bedenin çok uzun bir süre yapısını korurdu. Bu özelliği, yapının kendisini
korumasına da katkıda bulundu.

S: (L) Sfenks'teki asıl yüzün görünüşü nasıldı?


C: Bir kedi ve bir insanın temsiliydi.

S: (L) Önceki bir aktarımın bir noktasında Kertenkele varlıklarının kendi "beslenme" amaçlarına yönelik olarak bir
savaştan sonra insan ırkını değiştirdiği belirtilmişti. Bunu biraz açıklar mısınız?
C: Bu varlıkların sizin varlığınızı tamamen kontrol etmeleri mümkün değildi. Eğer öyle olsaydı, ırkınız gerçekleştirdiği
şeyleri gerçekleştiremezdi. Kertenkele varlıkları kendi çıkarlarına uygun olarak insan varlıklarının fiziksel yapısına
müdahalede bulundu. Daha önce söylediğimiz şeyi hatırlayın. Bu düzlemde deneyimlenen zaman döngüsüne de müdahale
edilegeldi. 74 bin yıldır gelecekteki bir noktaya yönelik olarak kendileri için faydalı olarak algıladıkları koşulları
oluşturabilmek için zamanda geri ve ileri giderek müdahalelerde bulunuyorlar. Bunu yaparken zaman döngüsünde askıda
kalıyorlar. Onların, sizin ölçünüzle bir saat olarak algıladıkları süre 74 bin yıl kadar uzun olabilir.
72
S: (L) Yani burada bulunuşları 300 bin öncesine gitmiyor?
C: Kendi çıkarlarına uygun olan koşulları asıl olarak 309 bin yıl önce kurdular ama bu belirttiğimiz 74 bin yıllık belirli
süreç içinde koşullara daha önce belirttiğimiz şekilde müdahale ediyorlar.

S: (L) Sizin grubunuzun yaratıcılarının, gezici yolcular olarak isimlendirilen süper eski atalar olduğunu belirtmiştiniz. Bu
terimin anlamı nedir ve bu varlıklar kimdir?
C: Gezici yolcular birer varlık değildir. Gezici yolcular birleşik düşünce formudur.

S: (L) Neden gezici yolcular olarak isimlendiriliyorlar?


C: Çünkü tüm gerçeklik biçimlerinden geçiyorlar. Birleşik varlık formundan ortaya çıkıyorlar.

S: (L) Jüpiter ile Mars arasındaki yok olan, şimdi bizim asteroit kuşağı olarak bildiğimiz gezegenin psişik enerji ile yok
olduğunu söylemiştiniz. Bunu açıklayabilir misiniz?
C: O gezegende yaşayanlar, ki pek çoğu sizin ruhsal atalarınızdır, bir kendine hizmet ortamı geliştirmeye karar verdiler ve
bu o kadar güçlü bir negatif enerji yüklemesi meydana getirdi ki gezegenlerinin yok olmasına neden oldular çünkü
enerjideki seviyeler o kadar yükseldi ki kendi üzerlerine çöktü ve gezegenin atomik yapısının prçalanmasına ve fiziksel
olarak patlamasına neden oldu.

S: (L) Bu teknolojik olarak mı yapıldı yoksa tamamen zihin gücüyle mi?


C: İkisi bir ve aynı.

S: (L) Bomba atma gibi birşey yaptılar mı?


C: Hayır, hayır. Psişik enerjiyle yapıldı. Geçici bir gerçeklik akışında aynı şeyin sizin gezegeninizde de meydana gelme
tehlikesi söz konusu. Ancak biz bunun olmayacağından eminiz çünkü biz tüm gerçekliği görüyoruz; geçmiş, şimdi ve
gelecek. Ancak şunu da anlamanız gerekiyor ki, bizim perspektif noktamızda bile tüm gerçeklik gene de akışkandır. Hala
pek çok gerçeklik seçenekleri, olası gelecekler, olası geçmişler ve olası şimdiler var. Fakat biz yeterince emin bir şekilde
sizin gezegeninizin Kantek gezegeni ile aynı kaderi yaşamayacağını hissediyoruz.

S: (L) Bir celsede Yaser Arafat'ın bir beşinci yoğunluk ruhu olduğu ve Nasıralı İsa'nın torunlarından biri olduğu
belirtilmişti. Onda bu özellikleri veya bu genetikleri ifade eden ne var?
C: Görmüyor musunuz? Yaser Arafat olmanın nasıl birşey olduğunu hayal edin. Algılarınıza bakın. Şimdi ne yapıyor?

S: (L) Yahudi-yanlısı görüşe sıcak bakmadığı kesin.


C: "Yanlısı" olarak tanımladığınız herşey bir takıntıdır. Ve bizim bilgimize göre takıntılar bilgiyi bloke eder ve bu da
kişinin kendini negatif olaylara karşı koruma yeteneğini bloke eder. İyi bir fikir değil. Eğer olayları takip ediyor olsaydınız,
şu anda Yaser Arafat'ın çok uzun bir zamandır düşman olan İsrail'lilerle barış yaparak tüm dünyayı sırtlamaya çalıştığını
görürdünüz. Dolayısıyla o bir barış yapıcısı ve bilgi dağıtıcısı.

S: (L) Yahudilerle Araplar arasındaki bu çatışma göz önüne alındığında hangi tarafın daha fazla geçerliliği var?
C: Tüm tarafların eşit geçerliliği vardır. Pozitifliği veya negatifliği ancak bireylerde buluruz.

S: (L) Roswell'de bir uzay aracının kaza yapması iddiasıyla ilgili tartışmada, bu kazanın iyonizasyon nedeniyle meydana
geldiği belirtilmişti. Bunu açıklayabilir misiniz?
C: O tanım, o anda atmosferde bulunan iyonlardan seken radar ışınlarının neden olduğu elektromanyetik distürbansın, o
aracın yerçekimsel dengeleme sistemine yaptığı etkiyi tanımlıyordu.

S: (L) İyonlar orada neden başka zaman değil de o sırada mevcuttu?


C: İyonlar o sırada fırtına nedeniyle elektriksel olarak yüklenmişlerdi.

S: (L) Hükümet tarafından çıkarılan bedenler olduğunu söylemiştiniz. Kaç beden çıkarıldı?
C: Üç ölü ve bir işlevsel.

S: (L) O ne kadar süre yaşadı?


C: Üç buçuk yıl işlevsel kaldı. Ruha sahip fiziksel bir varlıktan ziyade robotik biyogenetik bir varlıktı.

S: (L) Hükümet onun bir robot olduğunu biliyor muydu?


C: Hayır.
73
S: (L) Hala onun canlı bir varlık olduğunu mu düşünüyorlar?
C: Hükümet tek bir kişiden oluşmuyor. Bazıları artık bunların biyogenetik mühendislik ürünleri olduğunun farkında.

S: (L) Diğer bir aktarımda bilgi edinmek için her temas kuruşumuzda farklı bir varlıktan bilgi aldığımız söylenmişti. Bunun
nedeni nedir?
C: Denge ve eşitliğin oluşmasını ve verici ile alıcı arasındaki bu etkileşimde bilgi kaynaklarının taze olmasını temin etmek
için.

S: (L) Pekala, bu gecelik bu kadardı. Teşekkürler.


C: İyi geceler.

23 Ekim 1994 F___, Laura, V___

S:(L) Merhaba.
C: Merhaba. Neşelen Laura.

S:(L) Ben neşesiz değilim. Bugün kim var?


C: Onokoya.

S:(L) Neredensin?
C: Aynı.

S:(L) Kasyopyalı mısın?


C: Evet.

S:(L) Dün gece F___ ile doğrudan kanallama yapmaya çalıştık ve ben sonuçlardan tam memnun değilim. Durumun ne
olduğunu ve o yolu takip etmemizi tavsiye edip etmediğinizi merak ediyorum.
C: Evet.

S:(L) F___ dün gece temiz bir kanal olarak işlev gösteriyor muydu?
C: Kısmen.

S:(L) Problemin kaynağı neydi?


C: Statik elektromanyetik.

S:(L) Statiğin kaynağı neydi?


C: Çeşitli. Kanalların uyumlanması gerek ve bu kanal da giderek uyumlanıyor.

S:(L) Temiz bir kanal olabilmesi için pratik yapmayı sürdürmemiz mi gerekiyor?
C: Evet.

S:(L) Bunu ne kadar sıklıkla yapmamız gerekiyor?


C: Açık, ama haftada bir kez uygun olur.

S:(L) Bir kanalın "uyumlanması" ne kadar sürer?


C: Açık.

S:(L) Trans tekniğimiz makul müydü?


C: Başka bir tane seçin.

S:(L) Bir öneriniz var mı?


C: Açılış.

S:(L) Kanalın açılışı için başka bir yöntem denemeliyim, öyle mi?
C: İyi fikir.

S:(L) Kanalı açmak için ona ne tür bir görsel imaj vermem gerekir?
C: Sana bağlı. Deneyerek öğrenmek yerine hazırdan duymak istiyorsun.
74

S:(L) E___ L___. Fiziksel durumu hakkında bilgi verebilir misiniz?


C: Tiroit ve östrojen miktarıyla ilgili sorun. Tiroidin neden olduğu psikolojik sorunlar.

S:(L) Kalbi veya aortuyla ilgili bir sorun var mı?


C: Tiroit.

S:(L) İnsanoğlu Kasyopyalılar tarafından tasarlanmasından sonra, Kertenkeleler'in saldırısı öncesindeki cennetsi durumda
ne kadar süre yaşadı?
C: İnsanoğlunu biz tasarlamadık.

S:(L) Sizin tarafınızdan mı yaratıldık?


C: Hayır.

S:(L) Peki insanoğlu buraya nasıl geldi?


C: Çeşitli faktörler. Çok sayıda ruh, fiziksel varoluşu arzuladı ve başlangıçta Griler yoluyla Kertenkeleler olmak üzere,
Nefalim ve Oryon birliği tarafından değiştirildi.

S:(L) Bize tekrar Nefilim'lerin kim olduğunu söyler misiniz?


C: Baskı gücü. Oryon'un köleleri. 3C gezegeninden veya 3. yıldız, 3. gezegen.

S:(L) Geçen gece Nefalim'in Akrep takımyıldızı civarından geldiğini söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Esas olarak orada tohumlandılar. Siz de öyle.

S:(L) Aslen başka yer de mi tohumlandık? Nerede? Oryon'da mı? Gezegenin adı nedir?
C: D'Ankhiar. Ankh, bu gezegenin eski bir sembolüdür. Ana gezegen anlamına geliyor.

S:(L) O gezegen bizim asıl evimiz mi?


C: Evet.

S:(L) Eski evimizin durumu nedir?


C: Tükendi. Kül oldu. Yandı.

S:(L) Yani evimize dönemeyiz, öyle mi?


C: Evet.

S:(L) Bu Nefilim'ler, boyları ne kadar demiştiniz?


C: En uzunu 4.5 metre.

S:(L) Davut tarafından öldürülen Golyat bu Nefilimlerden biri miydi?


C: Evet. Efsanede. Hikayede anlatılan olay daha önce meydana gelmişti.

S:(L) Peki Golyat'la Davut gerçekten karşı karşıya geldi mi?


C: Evet.

S:(L) Davut onu gerçekten bir mancınıkla mı öldürdü?


C: Yakın.

S:(L) Bu Nefilimler insanlarla genetik olarak birleştirildiler mi?


C: Geçici olarak.

S:(L) Neden geçici olarak?


C: DNA uyuşmazlığı.

S:(L) Bizden daha mı zekiydiler?


C: Hayır.

S:(L) Sadece iri ve aptal mıydılar?


75
C: Hayır.

S:(L) Yaklaşık olarak aynı mıydılar?


C: Evet.

S:(L) Gezegenimizden yaşamakta zorlanmalarının sebebi boyları, yerçekimi gibi şeyler miydi?
C: Evet.

S:(L) Burada fiziksel sorunlar mı yaşadılar?


C: Evet.

S:(L) Sonuncusu ne zaman öldü?


C: MÖ 6000. Yaklaşık olarak. Bir referans.

S:(L) İlk olarak buraya ne zaman getirildiler?


C: Yaklaşık MÖ 12000. Referanslardan biri. Sizin takvim ölçümlerinizin pek pazla bir mana ifade etmediğini anlamanız
gerekiyor.

S:(L) O üç güce dönelim. Pek çok ruhun fiziksel varoluşu arzuladığını söylediniz. Çok sayıda ruh bunu arzuladıktan sonra
fiziksel varoluş nasıl gerçekleşti?
C: Önce maymunumsuydu.

S:(L) Sonra ne oldu? Bu maymunumsu varlıklar birden bire mi ortaya çıktılar? Ruhlar bu maymunumsu varlıklarla ne
yaptılar?
C: Ruhlar transferle onları değiştirdiler.

S:(L) Neyin transferi?


C: Tohumlanan bedenlere ruhların transferi. Oryon birliği önce Neandertal'i kullandı.

S:(L) Oryon ruhları Neandertal bedenlerine mi girdi?


C: Hayır. Kuluçkalama için insan ruhlarını onlara yerleştirdiler.

S:(L) Değiştirilen maymunumsuların embriyoları gebelik için dişi maymunumsulara mı yerleştirildi?


C: Hayır. Yalnızca ruhlar.

S:(L) Ruhları bu maymunumsu bedenlere mi koydular?


C: Yakın.

S:(L) Ruhun mevcudiyeti maymunumsu bedenin genetiğinin ve DNA'sının değişmesine mi neden oldu?
C: Evet.

S:(L) Ardından da önce Oryon Birliği tarafından değiştirildiler...


C: Size benziyorlar.

S:(L) Kim bize benziyor?


C: Oryonlar.

S:(L) Oryonlardan pek bahsetmemiştik..


C: Oryon Birliği. Oryon Toplumunda başkaları da var.

S:(L) Oryonların bazıları bizim değişimizle kötü adamlar mı?


C: Evet.

S:(L) Bazıları da iyi adamlar mı?


C: Evet.

S:(L) Yani asıl yaratıcıların veya genetik mühendislerin Oryonlar olduğunu söylüyorsunuz.
C: Yakın. Asıl mühendisler ama Dünya'da kalmıyorlar.
76

S:(L) Dünya gezegenindeki bedenlere giren ruhlar nereden geldi? Buraya gelmeden önce başka bir gezegendeki bedenlerde
miydiler?
C: Bu grup değil.

S:(L) Evrende bir yerlerde dolaşıyorlar mıydı?


C: Bir'le birlik halinde. Süper eski Lusifer, Düşen Melek, efsanesini duydunuz mu?

S:(L) Lusifer kim?


C: Siz. İnsan ırkı.

S:(L) İnsanların ruhları daha büyük bir ruhun parçaları mı?


C: Evet. Yakın. Bir. Tüm düşenler "zor yolu" öğrenmek zorundadır.

S:(L) Fiziksel gerçekliği deneyimleme isteğinin aslında düşme eylemi olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Sizler parçalı bir ruh biriminin üyelerisiniz.

S:(L) Fizikselliği istemenin "düşmek" anlamına gelmesi nasıl oluyor?


C: Kendi için zevk.

S:(L) Bize öğrettiğiniz şeyleri dünya üzerinde ne kadar insan biliyor?


C: Az.

S:(L) Bu bilgileri almamız bir bakıma "özel" olduğumuz anlamına mı geliyor?


C: Herkes özeldir.

S:(L) Bunları kaç kişi biliyor?


C: Şimdilik 8.

S:(L) Diğerlerine bilgi aktarabilecek miyiz?


C: Size bağlı.

S:(L) Diğerleri kimler?


C: Şu anda bir temas yok.

S:(L) İnsan ırkının Cennetsi durumda uzun süre yaşadığı dönemde, ruhsal bağlantıyı muhafaza ederek fiziksel beden
kullanabiliyorlar mıydı?
C: Evet. Ama uzun sürmedi. Hiçbir bağımlılık daireyi kapatacak kadar uzun sürmez.

S:(L) Yani insanoğlu kendini zevklendirme bağımlısı mı oldu?


C: Hızla o hale geldiler.

S:(L) Ruhların bedenlere taşınmasından itibaren cenneten düşüş ne kadar sürdü?


C: Ölçülebilir değil. Unutma Laura, bu olay meydana geldiğinde zaman yoktu. O noktada zaman akışı ilüzyonu ve diğer
pek çok yanlışlık mevcut değildi.

S:(L) Yani cennetten düşüşün zamanın da başlangıcı olduğunu söylüyorsunuz.


C: Evet.

S:(L) Belirttiğiniz diğer yanlışlıklar, birkaçını söyleyebilir misiniz? Birincisinin zaman olduğunu biliyoruz...
C: Kendiniz öğrenmelisiniz.

S:(L) ___, Loch Ness canavarının ne olduğunu öğrenmek istiyor.


C: Yılan. Ortalama 12 metre. Gölde 51 tane var. Su altı mağara sistemlerinde yaşıyorlar; afet-öncesi zamanların kalıntıları.

S:(L) Okyanusun dibinde büyük canavarlar var mı?


C: Yaklaşık 300 metre uzunluğundaki dev mürekkep balığı. Bunlardan yaklaşık 20,000 tane var.
77
S:(L) Afrika veya Güney Amerika ormanlarında kalmış dinazor var mı hiç?
C: Hayır.

S:(L) Vejetaryen beslenme benim için iyi mi?


C: Genelde değil.

S:(L) İnsanoğlu cenneten düşme öncesi ne yiyordu?


C: Vejetaryen.

S:(L) Yani dördüncü yoğunluğa geçişi gerçekleştirme öncesinde vejetaryen olarak tasarlanmadık, öyle mi?
C: Doğru.

S:(L) Çeşitli bireylere ihtiyaç duydukları bilgileri sağlamak için bu kaynağı kullanabilir miyiz?
C: Açık.

S:(L) Diğer insanlara bilgi vermede bize yardımcı olmak konusunda istekli misiniz?
C: Evet.

S:(L) Gurdjieff'in öğretilerinin doğru veya gerçeğe yakın olup olmadıklarını bilmek istiyorum.
C: Açık.

S:(L) Billy Meier'dan gelen bilgilerin kaynağını bilmek istiyoruz.


C: Griler.

S:(L) Pleyadesliler'le bağlantı kurmuyor mu?


C: Kuruyordu ama artık değil.

S:(L) Minturyanlar Kertenkelelerle mi ilişkili?


C: Evet.

S:(L) Minturyanlar kaçırmalara yardım ediyor mu?


C: Hayır.

S:(L) Minturyanlar şu anda gezegenimizde mi?


C: Hayır.

S:(L) Gezegenimize yakın bir yerdeler mi?


C: Hayır.

S:(L) Kertenkelelerin köleleri mi?


C: Hayır.

S:(L) Bir özgür irade gezegeninde mi yaşıyorlar?


C: Evet. Herkes öyle.

S:(L) Boyları ne kadar?


C: Ortalama 3.35 m. Ama 4'üncü yoğunlukta.

S:(L) Yemek yiyorlar mı?


C: Hayır.

S:(L) Ürüyorlar mı?


C: Mekanik olarak.

S:(L) Dünya 4'üncü yoğunluk olduğunda yemek yemeye devam edecek miyiz?
C: Farklı bir şekilde.

S: (L) İnsanların cinsel ilişkileri devam edecek mi?


78
C: Bekleyin ve kendiniz görün. Deri yoluyla besin alımı.

S: (L) Kertenkelelerin ve Grilerin yaptığı gibi mi?


C: 4'üncü seviyedeler.

S: (L) Onlar da derileri yoluyla mı besin alıyorlar?


C: Evet.

S: (L) Hangi besinleri alıyorlar?


C: Pek çok.

S: (L) Hangi besinler?


C: Önceki celsede F___ tarafından yanıtlandı.

S: (L) Bizim de aynı şekilde mi besleneceğimizi söylüyorsunuz?


C: Hayır.

S: (L) İnsanları blendıra atıp bedenlerini tükettikleri doğru mu?


C: Yakın.

S: (L) Jeffrey Dahmer erken bir yaşta Kertişler tarafından kaçırıldı mı?
C: Evet.

S: (L) Sapkınlıklarının kaynağı Kertişler mi?


C: Evet.

S: (L) Genetik olarak Kertişlerle bağlantılı mı?


C: Hayır.

S: (L) Yatak odamda Jani King tarafından kanallanmış olan P'taah Kayıtları diye bir kitap var. Jani King kimi kanallıyor?
C: Kendini.

S: (L) Elkins, Rueckert ve McCarty tarafından yazılan Ra Bilgileri hakkında bilgi almak istiyoruz. Ra Bilgileri nereden
geliyor?
C: Bizden.

S: (L) Ra Bilgileri'nin temiz bir kanaldan geldiğini mi söylüyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Mohenco Daro şehrinden yazılar içeren bir kitabımız olsaydı o yazıları bize tercüme eder miydiniz?
C: Belki.

S: (L) Stonehenge'i kim inşa etti?


C: Druidler.

S: (L) Druidler kimdi?


C: İlk Ari gruplarından biri.

S: (L) Taşları nasıl taşıyıp yerleştirdiler?


C: Ses dalgası odaklaması; kendiniz deneyin; Coral Castle (şato).

S: (L) Druid'lere ses dalgalarını kullanmayı kim öğretti?


C: Biliyorlardı. Nesilden nesile aktarıldı.

S: (L) Stonehenge ne zaman inşat edildi?


C: Yaklaşık MÖ 6000.

S: (L) Stonehenge ne olarak inşa edildi?


79
C: Enerji yönlendirici.

S: (L) Yönlendirilen bu enerji ile ne yapılıyordu?


C: Herşey.

S: (L) Enerji merkezden dışarı mı ve yoksa dışarıdan merkeze doğru mu yönlendiriliyordu?


C: Her ikisi.

S: (L) Bir araya gelip sesle birşeyleri hareket ettirmeye çalışmamızı mı öneriyorsunuz?
C: Evet.

S: (L) Bu ses bedenlerimizden mi gelecek?


C: Öğrenin. Laura cevabı keşif yoluyla bulacak.

S: (L) Kabala'da eğer bir grup ruhsal farkındalık kazanmak niyeti ve amacıyla düzenli olarak bir araya gelirse oluk olarak
tanımlanan birşey yaratmış olacakları söyleniyor. Bu bizim son üç yıldır yaptığımız şey mi?
C: Evet.

S: (L) Bilgi kanallamasını sağlayan bu oluğu kullanacak ve katkıda bulunacak başka insanları dahil edebilir miyiz?
C: Belki.

S: (L) "The PuppetMaster" isimli bir film duyduk. Bu film gerçekleri mi yansıtıyor?
C: Yakın.

S: (L) JFK'nin ölümü etrafındaki olayler, Oliver Stone'un JFK filminde doğru bir şekilde veriliyor mu?
C: Yakın.

S: (L) Kendi korumalarından biri tarafından öldürüldüğü doğru mu?


C: Hayır.

S: (L) Neden öldürüldü?


C: Yozlaşma.

S: (L) Yozlaşan kendisi miydi?


C: Bu bağlantıda tartışılmayacak kadar çok veri var.

S: (L) Marilyn Monroe intihar mı etti?


C: Hayır.

S: (L) Öldürüldü mü?


C: Evet.

S: (L) JFK ile olan bağlantısı nedeniyle mi öldürüldü?


C: Evet.

S: (L) Ölmesini isteyecekleri ne biliyordu?


C: Çok şey.

S: (L) 14. Louis tarafından hapse atılan kadife veya demir maskeli adam kimdi?
C: Tahtının varislerinden biri.

S: (L) Eğer bir varis ise, kralla olan ilişkisi neydi?


C: Evlilik dışı çocuk.

S: (L) Elvis Presley gerçekten öldü mü?


C: Evet.

S: (L) Gerçekten mezarında mı?


80
C: Evet.

S: (L) Yüksek dozdan mı öldü?


C: Yakın. Kalp krizi.

S: (L) Tabloid gazetelerdeki UFO haberleri gerçek mi?


C: Pek çok durumda.

S: (L) Berlin'de tekrar ortaya çıkan ve Prenses Anastasya olduğunu söyleyen kadın gerçekten söylediği kişi mi?
C: Evet.

25 Ekim 1994 F___, Laura, V___

S: (L) Bu gece yanımızda kim var?


C: Batuva.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Bu akşam sorularımızı yanıtlamaya hazır mısınız?


C: Evet.

S: (L) İlk sorumuz şu; eski dinlerde çok yaygın olan kanatlı çemberin anlamı nedir?
C: Hayat enerjisi.

S: (L) Hayat enerjisi neden bu şekilde temsil ediliyordu?


C: Kapalı çember. Kapalı çemberdeki özgür ruh.

S: (L) Horus'un gözünün anlamı nedir?


C: Psişik enerji.

S: (L) Yılan tanrının aslı neydi?


C: Kertenkele yönetimi.

S: (L) Jeanne d'Ark'a görünen kimdi?


C: Kertenkele projeksiyonu.

S: (L) Cadılar bayramının kökeni nedir?


C: Tüm azizler gecesi.

S: (L) Bundan daha eski birşey var mı?


C: Hayır.

S: (L) Ay'da dünyadışıların üsleri var mı?


C: Evet.

S: (L) Bu üsler kime ait?


C: Griler.

S: (L) Denizkızı diye birşey hiç oldu mu?


C: Hayır.

S: (L) Bu efsanenin kökeni nedir?


C: Denizcilerin halüsinasyonu.

S: (L) Mars'ta dünyadışıların üsleri var mı?


C: Evet.
81

S: (L) Kimlerin?
C: Griler ve Kertenkeleler.

S: (L) Çocuklar dev mürekkep balıklarının ne yediklerini bilmek istiyor.


C: Çeşitli şeyler.

S: (L) Bu gezegende bir var olma amaçları var mı?


C: Herhangi bir şeyin var mı?

S: (L) Var mı?


C: Biz sorduk. Retorik soru.

S: (L) Çocuklar ayrıca bir dev mürekkep balığının olgunlaşmasının ne kadar sürdüğünü ve ne kadar yaşadıklarını bilmek
istiyor.
C: Olgunlaşmaları 200 yıl sürüyor ve ömürleri 700 yıla kadar.

S: (L) Grilerin katı maddeden geçmek için kullandıkları prosedür veya teknoloji nedir?
C: Boyutötesi atomik yeniden-düzenlenme

S: (L) Dünyadışılar kendilerini veya başkalarını nasıl ışınlıyor?


C: Elektron odaklaması ve önceki cevap.

S: (L) Dünyadışılar Karla Turner'ın ikinci kitabında tanımlandığı şekliyle sanal gerçeklik senaryolarını nasıl yaratıyorlar?
C: Zihinsel imaj yapılandırması.

S: (L) O olayda neden "mavi balon" veya ışık kullanıldı?


C: Hipnotik telkin tetikleyicisi.

S: (L) John'un Apokrif kitabı gibi Gnostik metinlerin temeli nedir?


C: Eski ateistler.

S: (L) Aliester Crowley'inin son derece berbat hayatının enerji kaynağı neydi?
C: Kertenkeleler.

S: (L) Paranoit şizofreniye Kertenkeleler mi neden oluyor?


C: Kısmen.

S: (L) Genel manada, olayların çoğunda paranoyanın veya şizofreninin sebebi nedir?
C: Kertenkelelerin enerji manipülasyonu.

S: (L) Neden?
C: Negatif neticelerle beslenmek için.

S: (L) Yani ille de yapışık ruhlar olmak zorunda değil?


C: Hayır.

S: (L) Kertenkeleler amaçlarına ulaşmak için kişilere ilişen karanlık enerjileri kullanıyorlar mı?
C: Evet.

S: (L) Paranoit şizofreni olaylarının çoğunda yapışık ruhlar kullanılıyor mu?


C: Evet.

S: (L) Şizofreniyi genetik yolla sürekli hale getiriyorlar mı?


C: Yapabilirler. Veya zihinsel ve duygusal yolla. Çevresel hayat deneyimleri.

S: (L) Neden genelde gençlik çağına kadar kendini göstermiyor? Bunun sebebi o çağlarda kaçırılma ve implant
yerleştirilmesi mi?
82
C: Bu şekilde olmak zorunda değil.

S: (V) Sağ kulağımda bir implant var mı?


C: Evet.

S: (V) Son zamanlarda çok çınlıyor.


C: Son zamanlarda bu güçlü kanallarla olan etkileşiminden kaynaklandı.

S: (V) Güçlü kanallardan neyi kastediyorsunuz?


C: Laura ve F___.

S: (V) Kertenkele implantları mı?


C: Evet. Son zamanlarda yoğun gözlem yapıyorlar.

S: (V) İmplantları ne zaman edindim?


C: 3 yaşında.

S: (L) F___ ve ben onun implantının çınlamasına nasıl neden olduk? (V) Sizin yanınızda olmadığım zamanlarda da
çınlıyor.
C: Uzak tutma çabası.

S: (L) Yani kertenkeleler tarafından kontrol mü ediliyoruz?


C: V___'nin sizin aracılığınızla bizimle iletişim kurmasından rahatsız oldular.

S: (L) Endişe duydukları şey nedir?


C: Köstebeği yitirme.

S: (L) Casusluk terimi olarak yani. V___ köstebek mi?


C: Bilinçaltında öyleydi.

S: (V) V___ burada bulunmasıyla proje için zararlı olup olmadığını bilmek istiyor.
C: Hayır. Faydalı ama Kertenkeleler zorlayabilir.

S: (L) Bu zorlamayı nasıl yaparlar?


C: Tıpkı siz ikinize yaptıkları gibi V___'nin hayatını daha zor hale getirebilirler.

S: (V) Ama hayatım her zamankinden daha yolunda gibi görünüyor?


C: Dikkatli ol. Projeyi bırakmak için çok geç.

S: (V) Şimdi sol kulağımda birşey duydum. Bu da bir implant mı?


C: Evet.

S: (V) Şu anda ne yaptığımızı biliyorlar mı?


C: Evet.

S: (L) Sona erdirip eve mi gitmeliyim?


C: Sana bağlı.

S: (L) İmplantlar vızıldamaya başladığında bunun nedeni nedir?


C: İzleme. İzlemeye başladıklarında bunun bir nedeni vardır. İzlemeyi başlattıklarında son gözlemden beri neler olup
bittiğine dair herşeyi okuyabiliyorlar. Bu onlar için çok kolay.

S: (V) Sol sinüsümdeki farklı akıntıya neden olan bir implant mı var?
C: Evet.

S: (V) Sümkürerek çıkarabilir miyim?


C: Hayır.
83
S: (L) Şu cümleyi tercüme etmenizi istiyorum: Enuma eliş lanabu şamamu.
C: Hepsi birlikte görülüyor.

S: (L) Apsu?
C: Hayat.

S: (L) Nudimud?
C: Dünya.

S: (L) Marduk?
C: Mars.

S: (L) Kingu?
C: Işık.

S: (L) Duggae?
C: Yer.

S: (L) Enuma eliş nedir?


C: Yükseliş.

S: (L) Neyin yükselişi?


C: Tanrıların.

S: (L) Bunlar hangi tanrılardı?


C: Kertenkeleler.

S: (L) Sümerliler kaç gezegen biliyorlardı?


C: 12.

S: (L) "Kaderler tableti" nedir?


C: Harita.

S: (L) Marduk Tiamat'ı nasıl öldürdü?


C: Yanlış.

S: (L) Marduk Tiamat'ı öldürmedi mi?


C: Hayır.

S: (L) "Tiamat'ın başını konuma yerleştirmek" derken ne kastediliyor?


C: Mars Ay kavuşumu.

S: (L) Tiamat'ın kafası "Çekiçlenen bileziği" nasıl oluşturdu?


C: Komet yörüngesi.

S: (L) Quorum bu gezegendeki insanlardan mı oluşuyor?


C: Kısmen.

S: (L) Herhangi birini tanınmış bir şahıs olarak biliyor muyuz?


C: Gizli. Hiçbirini tanımazsınız.

S: (L) Quorum'un Dünya değişimleriyle ilgili önemli yanı nedir?


C: Gözleyiciler.

S: (L) Gözleyicilerin olması neden önemli?


C: Kehanetlerin takibi için.

S: (L) Masonlar'ın İlüminati ile ilişkisi nedir?


84
C: Masonlar alt seviye kol.

S: (L) Hermes Trismegustus'un yaklaşık yaşam yıllarını öğrenmek istiyorum.


C: Yaklaşık 5211 (Bu kadar yıl önce mi yoksa Milattan Önce mi?)

S: (V) E___'nin birkaç ay önce gördüğü kırmızı ve yeşil ışık topları neydi?
C: Griler tarafından inceleme.

S: (V) O olayda kaçırıldı mı?


C: Hayır.

S: (V) Griler onun yüzünden mi, yoksa benim yüzümden mi oradaydı?


C: Onun.

S: (V) Hiç kaçırıldı mı?


C: Evet.

S: (V) E___'nin boğulma rüyası?


C: Geçmiş hayat hafızası bağlantısının kopuşu.

28 Ekim 1994 F___, Laura ve V___

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Karşımızda biri var mı?


C: Her zaman olduğu gibi.

S: (L) Adınızı öğrenebilir miyiz?


C: Gurseya.

S: (L) Ölmüş bir insan mısınız?


C: Hayır.

S: (L) Nesiniz?
C: Kasyopyalı.

S: (L) Güney Karolina'da annelerinden çalınan iki küçük çocuk vardı, bu konu ile ilgili herhangi bir bilgi alıp
almayacağımızı öğrenmek istiyoruz.
C: Güney Karolina'da bir evde birlikteler, bir dolabın içinde.

S: (L) Bu ev hakkında ve nasıl bulunabileceği hakkında herhangi bir ayrıntı verebilir misiniz?
C: Beyaz tahta kaplama bir sürü evin olduğu bir sokakta.

S: (L) Başka herhangi bir ayrıntı? Sokağın adı?


C: Sokağın adında "Oak" (meşe) var.

S: (L) Bu ev, kendi evlerine ne kadar uzaklıkta?


C: Yakın.

S: (L) Araç nerede?


C: Ormanda. Batı.

S: (L) Çocuklar iyi mi?


C: Yakında bulunacaklar. Kesin sonucu o zaman göreceksiniz.

S: (L) Son zamanlardaki bu baş ağrılarımın sebebi nedir?


C: DNA değişimleri.
85

S: (L) A___ bu teması güçlendirmek için bir ozon jeneratörü önerdi. Bu iyi bir fikir mi?
C: İyi niyetli. Bunu tedarik etmesini sağlayın.

S: (L) Transkriptlerimizin kontrolden geçirilmiş versiyonunu A___ B___'ye göndermemde bir sakınca var mı?
C: B___ bu transkriptleri şüpheli bireylerle paylaşabilir.

S: (L) Bu bizim için zararlı olur mu?


C: Sizce?

S: (L) B___'nin bugün beni arama sebebi neydi?


C: UFO dedikodusu ile meydana gelen bir merak.

S: (L) Dedikodu neydi?


C: W___ ve ___ bir entrika yaratılmasını sağladı.

S: (L) Bu iki bireyin sandığımızdan daha fazla kişiyle mi bağlantıları var?


C: Evet.

S: (L) W___ ve F___, değil mi?


C: Evet.

S: (L) W___ F___'den nefret ediyor, bu doğru mu?


C: Değişken.

S: (L) J___ ile bilgi paylaşmamam daha mı iyi olur?


C: Herşey öğrenme sürecinin bir parçası.

S: (L) Burada yaptığımız iş konusunda hepsi bir telaş içinde değil mi?
C: Genel olarak evet. T___ ve J___ olumlu.

S: (L) Yani T___ ve J___ bu konuda W___ veya F___'ye birşey söylemiyorlar öyle mi?
C: Evet. Ama konu bu değil.

S: (L) Konu nedir?


C: Güdüleri her zaman iyi.

S: (L) Bununla neyi kastediyorsunuz? J___ ve T___'den mi bahsediyoruz?


C: Evet.

S: (L) B___'nin güdüleri iyi mi?


C: Değişken.

S: (L) J___'nin güdüleri iyi mi?


C: Aynı.

S: (L) J___ bana veya bu çalışmaya zarar verecek birşey yapabilir mi?
C: Bu cevabı kendi içinde ara.

S: (L) Melatonin almamızı neden öneriyorsunuz?


C: Hafif halüsinojen.

S: (L) Buna neden ihtiyacımız var?


C: Psişik yetenekleri harekete geçiriyor ve yolları açıyor. Erotik rüyalar sizi şaşırtmasın.

S: (L) Erotik rüyalar görmeyi beklemeli miyiz?


C: Ruh yükselişte çeşitli derecelerden geçerken olası.
86
S: (L) Bu gece enerji seviyesinde bir sorun mu var?
C: Ouija tablası.

S: (L) Tablanın nesi var?


C: Buruşuyor.

S: (L) Yeni bir tabla mı almalıyız?


C: İyi fikir.

S: (L) Tablanın üzerine bir parça cam koysak ve planşet için de bir keçe alsak işe yarar mı?
C: Belki.

S: (L) Yeni bir tabla alsak daha mı iyi olur?


C: Açık.

S: (L) Kimlerle konuştuğumuza dikkat etmememiz durumunda bizim Kertenkelelerin bu yolla işlerimize bulaşma ihtimali
olup olmadığını merak ediyorum.
C: Her zaman olası.

S: (L) UFO'larla alakalı bazı bireylerle ilgili genel bilgi isteyeceğiz. William Cooper?
C: Bağımsız; iyi niyetler; hafif aşırı hayalgücü; biraz saptırılıyor.

S: (L) İddialara göre Bob Lazar dünyadışı araçlar üzerinde bir geri-mühendislik işi yaptı?
C: Evet ama iyi sayılmaz. Şüpheli tiplerle ilişkiye girdi.

S: (L) 51. Bölgede çalışma ile ilgili videosu ve dünyadışı araçların itiş sistemleriyle ilgili tanımları gerçek miydi, değil
miydi?
C: Gerçeğe yakın. Araç teknolojisi: küçük bazı hususlar alakasızdı.

S: (L) Ya Stanton Friedman?


C: Saf, iyi adam.

S: (L) Charles Berlitz ile birlikte Roswell olayı hakkında yazan William Moore?
C: Friedman'la aynı.

S: (L) Ya dezenformasyona eşlik ettiği olay?


C: Karmaşık güçler tarafından onu söylemeye zorlandı. O durum çok karmaşık.

S: (L) Peki ya Jaima Shandera?


C: Moore'unkiyle aynı kaynak tarafından saptırıldı. Niyetleri çeşitli.

S: (L) Don Ware?


C: Dezenformasyon sanatçısı.

S: (L) Peki John Lear?


C: İyi ama aşırı-titiz.

S: (L) Kitabını yeni okuduğum Dr. Richard Boylan hakkında ne söylersiniz? Bu şahıs, kaçırıldığını ve bu kaçırılma
nedeniyle bir gece içinde dünyadışılar hakkındaki tutumunun değiştiğini söylüyor.
C: Boylan'ın tavrını Griler değiştirdi.

S: (L) Grilerin amacı neydi?


C: Belirli yöndeki bilgileri yaymasını sağlamak.

S: (L) Bu belirli bilgilerin yayılmasındaki niyet nedir?


C: Araştırmacıların kafalarını karıştırmak.

S: (L) Zihni, kendisini kaçıran Grilerin idaresine mi geçti?


87
C: Bir anlamda.

S: (V) Salı günü bir donanma uçağı düştü. O uçak neden düştü?
C: Güdüm sistemi arızası.

S: (V) Pilot kendini neden fırlatamadı?


C: Gitme vakti gelmişti.

S: (V) Yani bu kazanın dünyadışılarla bir ilgisi yoktu?


C: Hayır.

S: (V) Janet Dailey isimli bir kadının konuşmasını dinlemiştim. Kürtaj geçiren kadınlarda göğüs kanseri vakalarının daha
fazla olduğunu ama düşük yapmanın aynı etkiyi yapmadığını söylüyor, bu doğru mu?
C: Evet. Ama ilk gebeliklerini ileri yaşlarda deneyimleyen kadınlarda da göğüs kanseri vakaları daha fazladır ve aynı şey
hiç gebe kalmayan kadınlar için de geçerlidir.

S: (V) Kürtaj, göğüs kanseriyle sonuçlanan bir karma mı yaratıyor?


C: Göğüs kanseri hormonal dengesizlikler sonucu meydana gelir. Karma fiziksel deneyimlerle de bağlantılıdır.

S: (L) Kürtajın karma yaratabileceğini mi söylüyorsunuz?


C: Elbette.

S: (V) Bu araştırmanın fonu Pro-Life hareketi taraftarlarınca mı sağlanıyor?


C: Kısmen.

S: (L) Sanırım V___ bu konuyla ilgili karması olup olmadığını sormak istiyor?
C: Evet.

S: (L) Bu konuyu halledemedi mi?


C: Hayır.

S: (L) Bill Baldwin kürtajın ciddi yapışık-ruh sorunlarına neden olduğunu söylüyor. Bu doğru mu?
C: Yarı-doğru.

S: (L) Bu sorunu yaşayan V___ ve diğerleri için bu tür karmadan kurtulmanın bir yolu var mı?
C: Evet.

S: (L) Söyleyebilir misiniz?


C: Söylersek öğrenmezsiniz.

S: (L) Birkaç kişi bana sürekli benimle birlikte olan küçük bir kız çocuğunun olduğunu söyledi. Bu çocuk kim ve nerede?
C: Sıradaki.

S: (L) Ne sırası?
C: Doğum.

S: (L) Bir çocuğum daha mı olacak?


C: Olabilir.

S: (L) Sırada kaç kişi var?


C: Bir.

S: (L) Kız mı, erkek mi?


C: Kız.

S: (L) Bu gelecek yıl içinde mi olacak?


C: Açık.
88
S: (L) 42 yaşındayım. Eğer hamile kalırsam normal bir gebelik geçirip sağlıklı bir bebek dünyaya getirebilir miyim?
C: Evet. Bilincin yakında sana çok kesin, keskin ve doğru bilgiler sağlayacak.

S: (L) Bu Melatonin tüketimi nedeniyle mi olacak?


C: Kısmen.

S: (L) Bu bilinçlenme bir ay içinde mi olacak?


C: Bileceksin.

S: (L) Bunun, sezgilerime güvenmeyle yakından ilgili olduğunu hissediyorum.


C: Evet.

S: (L) Dün çok ciddi bir fiziksel sorun yaşadım. O sorunun niteliği neydi?
C: Safra kesesi.

S: (L) Bu konuda ne yapmam gerek?


C: Bir ultrason uzmanını gör.

S: (L) Reiki bunu iyileştirmemi sağlar mı?


C: Açık.

S: (L) V___ ellerini kalp bölgem üzerinde tuttuğunda elleri titriyor. Bu büyük oranda enerji aktarımının bir işareti mi?
C: Evet.

S: (L) Enerji vücüdumun hangi kısmına gidiyor?


C: Göğüs.

S: (L) Şu anda V___'nin elleri karıncalanıyor. Bu, reiki enerjisinin gerçekleştiğini mi gösteriyor?
C: Evet.

S: (V) Bu çalışmayı yaparken reiki enerjim F___ ve Laura'ya mı gidiyor?


C: Her zaman olduğu gibi. Güçlü bir doğal iyileştirme gücün var.

S: (V) Reiki inisiyasyonuyla ilgisi olmayabilir yani?


C: Hayır. A___ yanlış yönlendiriliyor.

S: (L) Eğer V___ doğru inisiyasyonu alırsa iyileştirme gücü mucizeye yakın şeyler yapmasını sağlayacak şekilde artabilir
mi?
C: Aynen öyle.

S: (V) E___'nin de böyle bir yeteneği var mı?


C: Belirli bir oranda.

S: (L) Bu akşam E___'nin davranışları pek normal değildi. Nesi var?


C: Hormonlarda tırmanma.

S: (V) Kadınlarla olan etkileşimlerden dolayı mı?


C: Yakın.

S: (V) Dişi enerjisi mi?


C: Daha fiziksel.

S: (V) İyi vakit geçiriyorlar mı?


C: Değişken.

S: (V) L___ iyi mi?


C: Evet.
89
S: (V) E___'deki bu hormon meselesiyle daha ne kadar uğraşmam gerekecek?
C: 6 yıl.

S: (L) Gereken şey sabır mı?


C: Evet.

S: (V) Reiki ciğerlerdeki marihuana kalıntılarını temizleyebilir mi?


C: Kısmen ama ya sürekli alınıyorsa?

S: (L) Esrar veya alkol tüketiminin ruhsal olarak faydalı olduğu bir durum olabilir mi?
C: Evet.

S: (L) V___ son iki hafta içinde esrar kullandı, neden?


C: Cevabı içte bulabilirsiniz.

S: (L) Dışardan bir etki miydi?


C: Tüm rahatsızlık verici olaylar doğrudan veya dolaylı olarak dış koşullardan etkilenir.

S: (L) Amcasının ölümü yüzünden miydi?


C: İçinizde arayın.

S: (L) Uzun yıllar önce bir arkadaşımla birlikteydik ve direksiyona benim geçmem için kenara çektik. İkimiz de çıkıp
arabanın etrafından dolaştık ve tekrar arabaya bindik ve sanırım orada o şekilde öylece epey oturduk. Bu, içtiğimiz şeyin
etkisi miydi?
C: Uyuşturucunun meydana getirdiği açık durum nedeniyle kaçırıldınız.

S: (L) O madde neydi?


C: Striknin.

S: (L) Kullandığım uyuşturucular bedenimde büyük fiziksel tahribat yarattı mı?


C: Bazı.

S: (L) Giderilebilir mi?


C: Çok olası değil.

S: (L) Oruç tutarsam bedenim eski haline gelir mi?


C: İyi bir yöntem.

S: (L) Bu durum F___ ve V___ için de geçerli mi?


C: Evet.

S: (L) Oruçla birlikte kolonik (bağırsak temizleme) ilaçları tavsiye ediyor musunuz?
C: İyi fikir.

S: (L) Vitamin takviyeleri?


C: Hayır.

S: (V) Bizim ruh dediğimiz şey, Yaratıcı'nın içimizde yaşayan tanrı-kıvılcımı parçası mı?
C: Güzel bir yaklaşım.

S: (L) Eğer tanrı-kıvılcımı içimizdeki ruhsa, herhangi bir insanda 2, 3 veya daha fazla kıvılcım olabilir mi? Yani
diğerlerinden daha fazla kıvılcım?
C: Evet.

S: (L) Ne tür insanlarda diğerlerinden daha fazla tanrı-kıvılcımı var?


C: İsa'da sonsuz tanrı-kıvılcımı var.

S: (L) İsa'da nasıl sonsuz tanrı-kıvılcımı oluyor?


90
C: İletişim kurmaya yönelik ruh replikasyonu (kopyalanması).

S: (L) Yani İsa'ya her seslenişimizde kendi tanrı-kıvılcımımıza katkı mı yapıyoruz?


C: Evet.

S: (L) Bu ruh replikasyonlarını daha çok bir şablon olarak mı yoksa hologram olarak mı tanımlarsınız?
C: Hologram.

S: (L) Peki tanrıyla nasıl bir bağlantısı var da bu ruh replikasyonunu yapabiliyor?
C: Gönüllü oldu.

S: (L) Rudolf Steiner İsa'ya "Dünya'da var olmuş en yüce insan varlığı" diyor, bu doğru bir cümle mi?
C: Yorumlardan biri.

S: (L) Ayrıca "Mesih, evrimi süresince, Nasıralı İsa bedeninde 3 yıl yaşadı." diyor. Bu doğru bir beyan mı? İsa mesihlik
ünvanına 30 yaşında mı erişti?
C: O zaman oluştu.

S: (L) Mesih varlığı o yüceliğiyle bir insan bedenine nasıl girdi?


C: Üstün, saf iman ve düşüncenin sağladığı doğal bir süreç.

S: (L) Ama daha önce İsa'nın Mesihleştikden sonra kadınlarla cinsel ilişkiye girdiğini söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Hayır. Daha önce.

S: (L) Yani Mesih olduktan sonra hiç cinsel ilişkide bulunmadı mı?
C: Doğru.

S: (L) İsa 30 yaşındayken Mesih ruhu onun bedenine mi indi?


C: Hayır.

S: (L) Ne oldu?
C: Onun içinde oluştu. Başkalarına hizmette bu seviyelere varan ve bu iman ve bu üstün düşünce seviyesine sahip herhangi
bir insanda da oluşabilirdi.

S: (L) Mesihliğin, İsa'nın ölümü olduğu iddia edilen olay sırasında cehenneme indiği inancının kaynağı nedir?
C: Yaptığı çalışmalardan yüzlerce yıl sonra yaratılan batıl inançlar.

S: (L) Kredi/borç kartı sistemi ne zaman uygulamaya konacak?


C: 4-11 yıl içinde.

S: (L) Şamanistik öğretilere göre bir kişinin hayvan ruhları veya rehberleri olabilir. Bu doğru mu?
C: Kısmen. Eğer bunlara sahip olduğunuza inanırsanız sahip olursunuz.

S: (L) Eğer bunlara inanmak bunu gerçek kılıyorsa, bu inanç faydalı mı?
C: Tüm inançlar bir seviyede faydalıdır.

S: (L) Nasıralı İsa hayvan ruhlarına veya totemlere inanıyor muydu?


C: Hayır.

S: (L) Bu yalnızca New Age'in bir batıl inancı tekrar calandırması mı?
C: Şamanizm subjektiftir ve sınırlar. Kertenkele telkini.

S: (L) M.A.P. denen ve yayılmasına çalışılan kitabın ardında kim var?


C: İyi değil.

S: (L) Sadece eğlence amaçlı olarak soruyorum, eğer bir ruhsal totemim olsaydı hangi hayvan olurdu?
C: Tavus kuşu.
91
S: (L) F___?
C: Geyik.

S: (L) V___?
C: Kedi.

S: (L) Kasyopyalıların evcil hayvanları var mı?


C: Pek sayılmaz.

S: (L) Peki siz eğlenmek için ne yapıyorsunuz?


C: Doğru bir şekilde algılandığında herşey eğlencedir.

S: (L) Bilgisayarı internete bağlayıp, kanalladığımız mesajları tanıtmak için bir araç olarak kullanmam iyi olur mu?
C: Evet. Bunu yap.

S: (L) F___'nin kafeine ihtiyacı var mı?


C: Ona bağlı.

S: (L) Onun için faydalı mı?


C: İster inanın ister inanmayın ama evet.

S: (L) V___ için iyi mi?


C: Evet. Düşünüşünüzü dengeliyor.

S: (L) Sigara içmek herhangi birimizin bedeni için zararlı mı?


C: Hafif seviyede olduğunda değil. Eğer zihin doğru moddaysa değil.

S: (L) Sigara içmek psişik yetenekleri olumlu etkiliyor mu?


C: Evet.

S: (L) Hükümetin sigara içimini azaltmaya yönelik programının ardında Kertenkeleler mi var?
C: Evet, çünkü bunun psişik yetenekleri arttırdığını biliyorlar.

S: (L) Peki sigara içmeye bağladıkları ciğer kanserine neden olan şey nedir?
C: Zihinsel koşullanma ve bunu beklemeye yönelik bilinçaltı programlaması.

S: (L) Yani bu, yalnızca bunun olabileceğine ve olması gerektiğine ikna olma durumunda meydana geliyor, öyle mi?
C: Doğru.

S: (L) Tavsiye ettiğiniz belirli bir marka var mı?


C: Hayır.

S: (L) Aldığım bir iş teklifini kabul etmeli miyim?


C: Bir şekilde seni bu işten alıkoyar.

S: (L) Geri çevirmem daha mı iyi olur?


C: İçsel benliğin bu konuda sana bilgi veriyor.

S: (L) Bir hipnoz derneği kurarak ders verme ve müşteri kazanma fikrim iyi mi?
C: Sana bağlı.

S: (L) Bazen "sana bağlı" dediğinizde sorduğum şeyin en iyi fikir olmadığı yorumunda bulunduğunuz şeklinde anlıyorum,
bu doğru mu?
C: Bazen ama tek etken değil.

S: (L) V___ gergin.


C: Zihin kontrolü V___. Egzersiz yapmayı dene.
92
S: (L) Nefes mi yoksa fiziksel mi?
C: Fiziksel.

S: (L) "Bringers of the Dawn" (Pleiades Öğretileri) kitabında vücudu döndürme tavsiye ediliyor. Bunu hepimiz için tavsiye
ediyor musunuz?
C: Büyük bir evet.

S: (L) Günde kaç defa?


C: 3.

S: (L) Kaç kere?


C: 33.

S: (L) Bunu havuzda yapabilir miyim?


C: Olabilir.

S: (L) Bir evde sunak bulunması faydalı olur mu?


C: Olabilir.

S: (L) Tavisye ediyor musunuz?


C: Hemen sonuç çıkarmaya atlamamalısın.

S: (L) Ne sonucu? Mihrabın faydalı olacağı mı? Bizim için çok mu iyi olur?
C: Hayır.

S: (L) Orta seviyede mi iyi?


C: Hayır. Hayır. Hayır.

S: (L) Ne?
C: Laura Kertenkele telkinli sonuç çıkarmalara atlayarak inciniyor.

S: (L) Yani mihrap faydasız mı?


C: Hayır. Sadece dikkatli ol. Metafizik kilisesi grubunu hatırla.

S: (L) Yanlış yönlendirilmiş bir grup sorunu mu?


C: Ciddi bir sorun.

S: (L) Sunağı sökmem daha mı iyi olur?


C: Sunakta sorun yok ama aptalca rüteller gibi diğer şeyler iyi olmaz.

S: (L) V___'nin sunağı iyi mi?


C: Evet.

S: (L) Pekala, metafizik kilisesi grubunda sıkıntılar yaşadığım dönemde havuzum yemyeşil oldu. Bu, saldırı altında
oluşumun bir simgesi miydi?
C: Evet. Temaslar yoluyla kendini açık bıraktın ve dikkatli bir şekilde incelemeden çok sayıda kavram edindin.

S: (L) Yani o süreçte bana herhangi bir zararın gelmesini kabullenmeyi reddetmiş olsaydım, herhangi bir zarar görmez
miydim?
C: Yakın. Gelecekte kabullenmeden ve uygulamadan önce araştır, tamam mı?

S: (L) Neyi araştırayım? Fikirleri mi?


C: Evet. Ve kavramları ve özellikle de uygulamaları.

S: (L) Mum yakma, tuz, adaçayı, şamanistik ritüeller ve bu gibi şeyler mi? Bunların hepsi faydasız mı?
C: Olabilir.

S: (L) Adaçayı faydalı değil mi?


93
C: Öğrenme sürecindesin; "Ritüel yapmamanız iyi" dediğimizi hatırlıyor musun?

S: (L) Yani gücün bilgiden geldiğini ve asıl önemli olanın ve korumanın bilgiyle sağlandığını söylüyorsunuz.
C: Aynen öyle. Bu çok ama çok önemli.

S: (L) Alexandra David Neel, bir lamadan alıntı yaparak, kendi zihinlerimizin çocuklarına ve başkalarının zihinlerinin
çocuklarına karşı, üst seviyeli negatif varlıklarca yaratılmış olabilecek düşünce kalıpları gibi şeylere karşı dikkatli olmamız
gerektiğini söylüyor. Eğer böyle şeylerin var olduğunu kabul etmezsek gene de bizi avlayabilirler mi?
C: Ritüellerdeki enerji doğrudan Kertenkelelere gidiyor.

S: (L) Tanrı adına yaptığımız dualar bile mi?


C: Dua etmekte bir sakınca yok. Organize din, ritüellere neden saplantı derecesinde önem veriyor sanıyorsunuz?

S: (L) Aynı şey şamanistik uygulamalar ve benzer şeyler için de geçerli mi?
C: Aynen.

S: (L) Havuzumun tekrar temiz hale gelmesi nasıl oldu?


C: Kendi enerjini tekrar topladın.

S: (L) Yani ritüellerle bir ilgisi yoktu?


C: Doğru. Ritüellere rağmen başardın. Ama şanslıydın, başka türlü de olabilirdi.

S: (L) Başka türlü olmasını önleyen şey neydi?


C: İlahi müdahale.

S: (L) Öyle görünüyor ki hayatım bir sürü ilahi müdahale ile dolu. Bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Bu müdahalenin amacı nedir?


C: Seni muhafaza ederek iş için hazırlamak.

S: (L) Bu iş nedir?
C: Gezegenindeki tüm insanlar için çok ama çok önemlisin.

S: (L) Nasıl bir değer? Herkeste olan birşey mi?


C: Hayır.

S: (L) Anlamlı birşey mi? Misyon nedir?


C: Açılmakta olan kanalına inancını güçlendir; ilerlerken öğreneceksin. Sana herşeyi bir kerede anlatamayız.

S: (L) Hazır şu andaki enerji yüksekken, bize bir öğreti biçiminde birşey verip vermeyeceğinizi öğrenmek istiyoruz.
C: Bunun için henüz hazır değilsiniz. Önce temiz kanal ve ekip oluştur. Bir kerede bir adım.

S: (L) Ekip derken?


C: Sence?

S: (L) Bu çalışmaya daha fazla kişiyi eklememiz gerektiğini mi söylüyorsunuz?


C: Yakın.

S: (L) Bir ekip oluşturmamız gerekiyor.


C: Evet. Eğer sabırlı olup devam edersen bir yol açılacak.

S: (L) Yani çalışmamızı azimle sürdürürsek, bizim için önemli olaylar meydana gelecek öyle mi?
C: Yakında büyük bir fırsatla karşılaşacaksınız.

S: (L) Sanırım bunun ne olduğunu sormamamız gerekiyor, inanmamız gerekiyor, bu doğru mu?
C: Evet. Fırsatı yanlış yorumlama tehlikesi var.
94
S: (L) Bu fırsatın üçümüz için de olumlu etkileri olacağını söyleyebilir miyiz?
C: Farklı seviyelerde.

S: (L) Eğer bu fırsatı yanlış yorumlama tehlikemiz varsa, bu fırsat geldiğinde onu kaçırmamamız için birkaç ipucu verebilir
misiniz?
C: En azından biriniz bunu hemen fark edecek, diğerleri fark etmeyebilir. Bekleyin ve görün.

S: (L) Bu yanlış yorumlama olayından çekinmemize gerek yok yani, öyle mi?
C: Açık.

S: (L) Biz bir deney miyiz?


C: Belki.

S: (L) Başka kaç kişi bu seviyede bilgi alıyor?


C: 100'den az. Bu yöntemle daha da az.

S: (L) Başkaları başka yöntemler mi kullanıyor? Ne gibi?


C: Pek çok farklı yöntem.

S: (L) Şu anda olduğu gibi üç kişiyle çalışırken mi bilgi akışı daha saf olur, yoksa tek bir bireyle doğrudan kanallama
yaparak mı?
C: Eşit.

S: (L) Herhangi birimiz doğrudan kanallama yapabilir mi?


C: Hepinizin potansiyeli eşit.

S: (L) Yapışık-ruhlarla ilgili olarak A___ B___'nin ciddi bir durumu mu var?
C: Evet.

S: (L) Bill Baldwin'in kitabını sipariş edecek mi?


C: Evet.

C: Sigaranın mutlak bir şekilde tavsiye edilebilir olduğunu söylemedik. O yanıt esas olarak Laura'nın kilo vermede yaşadığı
zorlukla ilgili kişisel bir sorusuna verilen yanıttı. Ve bunun kalıcı bir çözüm olduğunu da söylemedik.

S: Ama hastalıklara karşı direnci arttırdığını ve diğer bazı faydaları olduğunu söylemiştiniz.
C: Evet, ama bunu sağlamanın en iyi yolu saf tütün ürünlerini kullanmaktır, piyasada mevcut olan bozulmuş tütün ürünleri
değil.

S: Okuyucumuz "Ciğerlerini külle kaplamak bir insan için iyi olamaz, neyin külü olursa olsun." diyor.
C: Bozulmamış tütün ürünleri o kötü etkiyi yapmaz.

S: Ona ayrıca Gainesville'deki hematoloji profesörünün söylediği şeyi aktardım. Yani patolojik bazı süreçler dışında
kırmızı kan oranını yani hemoglobini, yani kan ve beyindeki demir miktarını arttırdığını bildikleri tek şeyin tütün kullanımı
olduğu bilgisini.
C: Doğru.

S: Bu bilgiden ve "kutsal kaseyi arama" ve diğer eski literatürdeki "kan konusu" ile ilgili araştırmalarımdan ortaya çıkan
sonuç şu ki, kırmızı kan hücresi sayısının arttırılması kişinin diğer yoğunluklarla ilgili deneyim kazanma yeteneğini
arttırmada son derece arzu edilebilir birşey. Bu doğru bir fikir mi?
C: Evet ve kişiyi mikrobiyal enfeksiyona karşı daha dirençli kılıyor.

S: (A) Bozulmamış türün ürünleri nerede bulunabilir?


C: Tütün dükkanı.

S: Sanırım o zaman kendim sarmak zorunda kalırım.


C: Bunu yapan makine alınabilir.
95

[bir başka celseden. bu celsede Laura'nın kilo sorunu ile ilgili sorununa dair]

S: Ne?! sigarayı bırakmış olmamdan dolayı mı?


C: Evet.

S: Sigara içmek nasıl oluyor da dengeleyici bir mekanizma oluyor?


C: Metabolizmayı hızlandırıyor ve daha fazla besin alımı ve sindirimine müsaade ediyor.

S: Yaptığım diyette zaten neredeyse hiçbirşey yemiyordum! Anlaşılan yemek yemeyi tamamen bırakmak zorunda
kalacağım!
C: Ya da nikotini geri getir.

S: Bu olmayacak! İşe yarayacak başka birşey yok mu?


C: Hayır.

S: Yani aslında nikotinin benim için iyi olduğunu mu söylüyorsunuz?


C: Evet. Nikotin olmadan kilo sorunların devam edecek, çünkü bunu dengeleyecek şekilde besin alımını azaltamayacaksın.
Sigaraya neden başladın sanıyorsun?

S: Arkadaşlarımla daha iyi uyuşmak için içtiğimi düşünüyordum.


C: Hayır.

S: Nikotin başka ne yapıyor?


C: Savunmayı güçlendiriyor.

S: Ne tür?
C: Bağışıklıksal.

S: Başka bir şey?


C: Nörotransmiterleri uyarıyor. Daha az uyku yeterli oluyor.

S: Bu herkes için geçerli mi?


C: Hayır.

S: (A) Ne kadar nikotin alımı gerekiyor?


C: Günde 100 mg.

S: (A) Hap şeklinde olabilir mi?


C: Sigara, nikotini beyin dokularına en etkili şekilde aktarıyor.

S: Gerçekten çok rahatladım! Şimdi bana bir "sigara cininin" dadanmadığını anlıyorum! Gerçekten endişelenmeye
başlamıştım.
C: Bu profile uyanlar, sigara içmeyi tamamen bırakmayı neredeyse imkansız bulurlar.

S: Yani sigara içmekten gerçekten fayda gören insanlar var?


C: Genetik bilimi bunun kanıtlarını sunacaktır.

S: Sigara içmeden önce ve sonra DNA'da görülebilen değişiklikleri mi kastediyorsunuz?


C: Yakın.

S: Bu F___ için de geçerli mi?


C: Evet.

S: Neden biz?
C: Sizin "profillerinizin" bir parçası.

S: Son zamanlarda normalden daha fazla mide sorunları yaşamamın nedeni de sigarayı bırakmış olmam mı?
96
C: Evet.

S: Sigaranın midemi rahatlattığını hep fark ediyordum. Bağırsaklarımı da canlandırıyordu... (F) Evet. (A) Burada asıl
mesele sayı. Miligram olarak... (L) Bu günde kaç sigaraya tekabül ediyor?
C: 20.

S: Hiç o kadar içmemiştim! Günde 15 tane falan..


C: Hayır.

S: Kendimi 15 taneyle sınırlamıştım!


C: Ama değildi.

S: Ark'ın sigara içmesi gerekmiyor, değil mi?


C: Hayır. Profiline uymuyor. Onun sigaraya başlamak için "çalışması" gerekti.

S: (L) Öyle mi (A) Evet, muhtemelen öyleydi. (L) Peki neden başladın? (A) Kendine kızgınlık gibi birşeydi. (L) Ark
yaptığınız açıklamalardan pek memnun olmadı.
C: Üçüncü yoğunlukta hayat bazen üzücü açıklamalar içerir.

2 Kasım 1994 F___, Laura ve V___

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Adınız nedir?


C: Fori.

S: (L) F___ dün gece neden öyle bir durumdaydı?


C: Çünkü hayatı zor.

S: (L) Onun hayatını bu kadar zor kılan nedir?


C: Kader.

S: (L) Tüm hayatının zor olması kaderi mi?


C: Açık.

S: (L) Bu seçim ona mı ait?


C: Hayır.

S: (L) Peki neden açık?


C: Karanlık güçler mi kazanacak yoksa aydınlık güçler mi?

S: (L) Neyi kazanacak?


C: Savaşı.

S: (L) Neredeki savaş?


C: Heryerdeki.

S: (L) Aydınlığın güçlerinin kesinlikle kazanacağını söylediğinizi sanıyordum? Bu doğru değil mi?
C: Fazla basitleştirilmiş.

S: (L) F___'nin bu sorunu halletmesini sağlamak için bu savaşta yapabileceği herhangi bir şey var mı?
C: Savaşmak.

S: (L) V___'nin arkadaşı T___ neden ona karşı saldırgan davranıyor?


C: Kıskançlık.
97
S: (L) V___ 'nin tüm bilgisini kendine saklaması daha mı iyi olur?
C: Ona bağlı. Herşey yoluna girecek. Buradan itibaren daha önemli konuların tartışılması gerektiğini düşünüyoruz.

S: (L) Bize önemli konuları tanımlar mısınız?


C: Herkes için önemi olan konular.

S: (L) Ekin çemberlerini yapan kim veya hangi grup?


C: Biz. (Ç.N.: 6. yoğunluk varlıkları) Emin olabilirsiniz.

S: (L) Ekin çemberlerinin amacı nedir?


C: Dünya'ya mesajlar. Tüm dünyaya.

S: (L) Bu ekin çemberleri bir fikir, bir enerji veya bir kavram mı aktarıyorlar yani? Mesajları nasıl aktarıyorlar?
C: Tercüme edilebilir.

S: (L) Buradaki çember, ne anlama geliyor?


C: Siz.

S: (L) İnsan ırkı mı demek istiyorsunuz?


C: Evet. İnsan ırkının sembolü.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?


C: Gezegen.

S: (L) Kocamın otoyolda rastladığı çemberin anlamı nedir?


C: Mars.

S: (L) Nasıl bir mesaj iletiyordu?


C: Astrolojik.

S: (L) Astroloji dışında herhangi bir mesaj aktarıyor muydu?


C: Mars neyi temsil ediyor?

S: (L) Savaş.... Kızgınlık, enerji, mücadele, kendine güvenme, seks, hayat...


C: İlk dördü.

S: (L) Peki bu çember neyi temsil ediyor?


C: Boyutlararasılık.

S: (L) Buradaki? Bu neyi temsil ediyor?


C: Atomik yapı.

S: (L) Bu dalgalı olan ne anlama geliyor?


C: Mücadele.

S: (L) Hangi yönde?


C: Değişim ve zorluklardan ders çıkarma.

S: (L) Elimdeki tüm resimler bunlar...


C: Daha fazlasına ihtiyacın olacak.
S: (L) Kütüphanede var mıdır?
C: Olabilir. Bu son derece önemli.

S: (L) "Ekip" konusunda işe yarayacak mı?


C: Evet.

S: (L) Paskalya Adasındaki taştan başları kim yaptı?


C: Lemuryalıların torunları.
98

S: (L) Yerliler o taşların oraya yürüyerek geldiğini söylüyor. Bu doğru mu?


C: Hayır.

S: (L) Peki nasıl geldiler?


C: Tonal titreşim.

S: (L) Peki o taşlar neyi temsil ediyor?


C: Nefalim.

S: (L) Nefilimlerin görünüşü böyle miydi?


C: Yakın.

S: (L) Bu Lemurya'da Nefilimlerin mevcut olduğu anlamına mı geliyor?


C: Yakın.

S: (L) Lemurya neredeydi?


C: Güney Amerika Pasifik açıkları.

S: (L) Yani Paskalya Adası yerlileri atalarından bahsederken, Güney Amerika yönünden gelen insanlardan mı
bahsediyorlar?
C: Hayır. Hemen her yönden geliyorlardı. Paskalya Adası Lemurya'nın bir kalıntısı.

S: (L) Lemurya'ya ne oldu?


C: Sizin Cennetten Düşüş dediğiniz olaya yakın bir zamanda suya gömüldü.

S: (L) Eğer Nefilimler buraya 9-12 bin yıl önce getirildilerse...


C: Son ziyaretleri. 5 kez geldiler. Dönecekler.

S: (L) Nefilimler dönecek mi? Şu anda nerede yaşıyorlar?


C: Oryon.

S: (L) Oryon takımyıldızında mı yaşıyorlar? Gezegenleri hangisi?


C: Gezegenleri yok. Hareket halindeler.

S: (L) Tüm grup hareket halinde mi?


C: Üç araç.

S: (L) Her araçta kaç Nefilim var?


C: Yaklaşık 12 milyon.

S: (L) Bize yardım etmeye mi geliyorlar?


C: Hayır. Dalga, komet kümesi... Hepsi aynı enerjiyi kullanıyor.

S: (L) Aynı enerjiyi ne için kullanıyorlar?


C: Mekan-zamanda ilerlemek için.

S: (L) Bu komet kümesi olmadan mekan/zamanda ilerleyemezler mi yani?


C: Hayır. Daha yavaş. Tablaya tırnak işaretlerini de ekleyin. (Bu uyarıdan sonra ouija tablasına tırnak işaretlerini de
ekledik. Bu noktadan sonra Kasyopyalıların mesajları tırmak içinde olduğunda, bu onların kendi koydukları tırnak işaretleri
olacaktır.)

S: (L) Yani bu dalga olmadan buraya gelmeleri daha yavaş olurdu. Dalga nereden geliyor?

C: Komet kümesini izliyor.

S: (L) Komet kümesini izliyor. Bu dalga neyden oluşuyor?


C: Boyut sınırı.
99

S: (L) Boyut sınırı sürekli olarak komet kümesini mi takip ediyor?


C: Hayır.

S: (L) Boyut sınırı her geçişinde bu komet kümesiyle bir şekilde ilişkili mi oluyor?
C: Hayır. Boyut sınırı herşeyi kapsayan enerji realitesi değişimini izliyor; boyut sınırı bu sefer bu komet geçişini izleyecek.
Daha önce de oldu ama çoğunda değil.

S: (L) Bu boyut sınırı bir boyuttan başka bir boyuta geçiş sınırı, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Bu boyut sınırı yeni bir boyut yaratıyor...


C: Boyutları titreştiriyor. Boyutlar arasında yolculuk yapıyor...

S: (L) Bizim boyutumuz mu titreşiyor?


C: Hayır.

S: (L) Diğer boyut mu titreşiyor?


C: Hayır.

S: (L) Gidip gelen nedir?


C: Yaşanılan yer.

S: (L) Yaşanılan yerdeki herşey titreşiyor mu?


C: Hayır. Gezegeniniz, boyutlar arasında yolculuk yapıyor.

S: (L) Bu boyut değiştirme ne kadar sıklıkla oluyor?


C: Her 309.000 yılda bir.

S: (L) Diğer bir deyişle 4. yoğunlukta 300.000 kalacağımızı tahmin edebilir miyiz?
C: Evet.

S: (L) Buna göre "düşüşü" yaşamadan önce cennetteki yaşantımız da 300.000 yıl kadar mı sürdü?
C: Evet.

S: (L) Bu Nefilimlerin buraya geldiğini ve 36.000.000 tane olduklarını söylüyorsunuz, doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Grilerin ve Kertenkelelerin askeri gücü olduklarını söylemiştiniz, değil mi?


C: Evet.

S: (L) O zaman arkamıza yaslanıp gösteriyi izleyelim! Gezegenlerin boyut değiştirdiklerini söylüyorsunuz...
C: Boyutlar değişiyor, gezegenler boyut içinde yer alıyor.

S: (L) Mekan/zamanda bu diğer boyutun kaynağı nedir?


C: Fazla karmaşık.

S: (L) Üretici kaynak nedir?


C: Büyük döngünün bir parçası.

S: (L) Mayalar bu büyük döngüyü biliyorlar mıydı?


C: Kısmen anladılar.

S: (L) Onların takvimleri 2012 yılına kadar uzanıyor... Bu tarih, boyut sınırı değişimi için doğru tarih mi?
C: Yakın. Sizin ölçülerinizle hala belirsiz. Kertişler sizi 4'üncü yoğunlukta yönetmeyi umuyor. 18 yıla daha yakın.

S: (V) E___ şu anda evde yatakta mı?


C: Evet. Ve hayır.
100
S: (V) Evde ama yatakta değil, öyle mi?
C: Evet.

S: (V) Daha önce dışarıda mıydı?


C: Evet.

S: (V) Öncekiyle aynı kişi mi?


C: Evet. E___ pek çok değişim geçiriyor.

S: (V) Uyuyor mu?


C: Hayır.

S: (V) Onu çağırmamı tavsiye eder misiniz?


C: Hayır.

S: (L) Şu andaki düzen daha mı iyi? [Oturakların yerini değiştirdik]


C: Hayır.

S: (L) Önceki daha mı iyiydi?


C: Evet.

S: (L) Hangi şekilde daha iyiydi?


C: F___ ile yer değiştir.

S: (L) Neden?
C: Enerji girdabı.

S: (L) Eğer Kertişlerin askeri olarak görev yapmak üzere 36 milyon tane Nefilim geliyorsa, Konfederasyon savunma için
benzer oranda bir hazırlık yapıyor mu?
C: Biz o şekilde çalışmıyoruz.

S: (L) Onlarla kendimiz mi savaşmak zorunda kalacağız?


C: "Oz Büyücüsü"nü düşünün. Bizim telkinimizdi.

S: (L) Cadı Kertişleri mi temsil ediyor?


C: Evet.

S: (L) Peki sahip olduğumuz veya yapabileceğimiz...


C: Glenda bizim gibi.

S: (L) Peki Büyücü kim? Canavar mı, yoksa ABD mi?


C: Yakın; İlüminati.

S: (L) Maymunlar da Nefilim mi?


C: Yeterince yakın.

S: (L) Su cadıyı yok ettiğine göre ve cadı Kertenkeleleri temsil ettiğine göre, Kertenkeleleri yok edebilir miyiz?
C: Bilgi.

S: (L) Fakat dünyada bu bilgiye sahip çok az insan var, doğru değil mi?
C: Zaman geldiğinde herkes olacak.

S: (L) Yani 36 Milyon Nefilim gezegendeki herkesin karşısında olacak, öyle mi?
C: Elbette.

S: (L) Ve bilgiye sahip olanlar bunu diğerlerine aktarabilecekler...


C: Evet.
101
S: (V) İlham verdiğiniz başka filmler de var mı?
C: Var ama farklı anlamlar ve konular...

S: (V) "Cocoon" (koza) sizinkilerden biri mi?


C: Hayır. Hollywood.

S: (L) Erika şehrinin asıl sakinleri kimlerdi?


C: Arami.

S: (L) Alt seviyelerden birinde taştan bir kule vardı, ne için inşa edilmişti?
C: Enerji dağıtımı. Babil kulesini ve Atlantis kristal kulelerini tekrarlama girişimi.

S: (L) Orta Amerika'da bulunan kristal kafatasını kim yaptı?


C: Mayalar..
S: (L) O kafatasının amacı neydi?

C: Beyni inceleme. Ruhu öğrenmek içindi. Reflektif remolekülerizasyon resimlemesi... Griler kaçırdıkları kişilere bunu
yapıyor.

S: (L) Ne tür bir araçla?


C: Enerji odaklama.

S: (L) Grilerin gözlerinin arkasında ne var?


C: Kamera benzeri bir sistem.

S: (L) Bu sistem sinyaller de gönderebiliyor mu?


C: Evet.

S: (L) Hangi spektrum seviyesinde?


C: Düşünce felci.

S: (L) Gözleriyle düşünce programlaması da yapıyorlar mı?


C: Yapabilirler.

S: (L) İmplantlarla ne yapıyorlar?


C: Gözlemleme.

S: (L) Düşüncelerimizi mi gözlüyorlar?


C: Evet.

S: (L) Gördüklerimizi görebiliyorlar mı?


C: Evet.

S: (L) Duyup hissedebiliyorlar mı?


C: Evet.

S: (L) İmplantlar yalnızca gözlem için mi?


C: Ve kontrol.

S: (L) Hepimizde implant var mı?


C: Evet.
S: (L) Grilerin kontrolü altında mıyız?
C: Girişim.

S: (V) Kaç kere kaçırıldım?


C: 55.

S: (L) Laura?
102
C: 12.

S: A___.
C: Hiç.

S: (L) J___. Evet. Çocukların kaçırılmasını engelleyebilir miyim?


C: Belki. A___'yı denediler.

S: (L) Bunu durduran neydi?


C: Sen.

S: (V) En son ne zaman kaçırıldım?


C: Haziran.

S: (V) Saldırı altında olduğumu algıladığım zaman mıydı?


C: Evet.

S: (V) Tanrı'nın elini istediğimde bu yardımcı oldu mu?


C: Hayır.

S: (L) Fransa mağaralarındaki frizleri ve resimleri kim yaptı?


C: İnsanlar. Ariler. Mağaradaydılar çünkü yönetimdeki Kertenkeleler de dahil olmak üzere pek çok zorluğa karşı hayatta
kalmaya çalışıyorlardı.

S: (L) Mısırlılar neden çizimlerini yanlamasına yaptılar?


C: Atlantisten kalma bir yöntem. Sanatasal bir stil.

S: (L) Peki piramitteki geçitler? Neden bu kadar garip?


C: Hareket için enerji girdabı meydana getiriyor. Kullananlar yerden yükseliyorlardı. Eğer nasıl yapılacağını bilirseniz
orada bunu hala yapabilirsiniz. Piramitteki geçitler, yerleştirilme şekilleriyle ve diğer bazı mekansal düzeneklerle olan
ilişkileri ile enerji üretiyordu. Ve bu geçitler zaman zaman yapılarını atomik olarak değiştiriyorlardı ve hala değiştiriyorlar.

S: (L) "Kral" odasındaki Sarkofagus'un amacı nedir?


C: Enerji depolama.

S: (L) Bu nesnenin içinde birşey bulunuyor muydu?


C: Evet.

S: (L) Ne?
C: Pek çok şey.

S: (L) Yani içinde sabit birşey yoktu ve çeşitli nedenlerle çeşitli şeyler konuyordu?
C: Evet.

S: (L) Bizim makinelerimizde makineye belirli bir işi yaptırmak veya belirli bir miktarda enerji yüklemek için kadranlar ve
ayarlama kontrolleri vardır. Piramitte bu nasıl sağlanıyordu?
C: Düşünceler.

S: (L) Orada bulunan kişinin düşünceleri mi, yoksa görevi "düşünmek" olan belirli bir kişinin düşünceleri mi?
C: Duruma göre her ikisi.

S: (L) Herhangi biri piramitte bu sarkofagusa girip belirtildiği şekilde kendisine birşey yaptırabiliyor muydu? Yoksa bu
diğer daha uzun bir sürecin zirve noktasında mı oluyordu?
C: İkisi de.

S: (L) Geçitler atomik olarak değişiyordu derken bizim anladığımız şekliyle büyüyüp küçülebildiklerini mi kastettiniz?
C: Evet. Ve yer de değiştirebiliyorlar.
103
S: (L) Petrie teorisi herhangi bir şekilde gerçeğe yakın mı?
C: 1967'de ABD Ordusu mühendisleri bu konuda inceleme yaptı. Araştır.

S: (L) Geçmişte herhangi bir noktada, efsanelerde tanımlandığı şekilde ünikorn (tekboynuzlu at) diye birşey oldu mu?
C: Hayır.

S: (L) Bu efsanenin kaynağı nedir?


C: Ünikorna benzeyen bir Atlantis hayvanı. Hepsi afette öldü. Ata benziyordu ama bazılarında boynuz da vardı.

S: (L) Sanskrit dilinin kökeni nedir?


C: Atlantis.

S: (L) Ariler buraya getirildiklerinde Atlantis'e mi götürüldüler?


C: Hayır. Ariler Atlantislilerden farklıydı.

S: (L) Bugün Ari dilinden kalmış olan herhangi yaşayan bir dil var mı? Veya Hint-Avrupa gelişiminde yapısını muhafaza
eden?
C: Evet. Tüm Cermen dilleri.

S: (L) Keltçe bunlardan biri mi?


C: Evet.

S: (L) Minos medeniyetinin kökeni nedir?


C: Atlantislilerin torunları.

S: (L) "Boğa zıplaması"neydi?


C: Bir test, bir spor, dini bir ritüel.

S: (L) Thera yanardağı patladığında Knossos hariç tüm Minos şehirlerini yok etmiş gibi görünüyor.
C: Thera yanardağının patlaması, Maldek'in yakın bir geçişinden kaynaklandı. Knossos yok olmadı çünkü yapılar temelden
daha güçlüydü ve çarpan enerji dalgası dikeydi. Yeraltı barınakları bazı insanların hayatta kalmasını sağladı.

S: (L) Minos medeniyetinin çok büyük bir bölümünü yıkan bu olaylardan sonra Knossos 75 yıl daha varlığını korudu.
Minosluların tamamen yok olmasına neden olan olaylar neydi?
C: Meteordan kaynaklanan parazitler. Meteor şehri yok etti.

S: (L) Mikenler 15 metre kalınlığında duvarları olan bir şehir inşa etti. Tek tehlike mızraklı ve oklu savaşçılar ise duvarlar
neden bu kadar kalındı?
C: O dönemde sıkça meydana gelen afetsi olaylara karşı koruma. İşe yaradı. Duvarın büyük bölümü hala ayakta.

S: (L) Pek çok açıklamanızda bir komet kümesinden bahsettiniz. Kometin teknik tanımı bir buz külçesi oluşuyla ilgilidir.
Bahsettiğiniz kümedeki kometlerin durumu da bu mu?
C: Ve başta iridyum çekirdekleri olmak üzere diğer maddeler.

S: (L) Buraya gelen 36 milyon Nefilim olduğunu söylüyorsunuz, onlar 4'üncü yoğunluk varlıkları mı?
C: Hayır. 4'üncü yoğunlukta yaşıyorlar ama 3'üncü yoğunluklar. Sizin kadar fizikseller. Gestapo gibi hareket ediyorlar.
Gestapo, Kertenkelelerin Hitler üzerindeki etkisi yoluyla Nefilim'den ilham alınarak kuruldu. Bir egzersiz denemesiydi.

S: (L) Nefilimlerden herhangi biri bize karşı dostça davranır mı?


C: Hayır.

S: (L) Nefilimlerin tıpkı insanlar gibi D'Ankhiar denen bir gezegende tohumlandıklarını söylemiştiniz. Orada
tohumlandığımızı söylerken kastettiğiniz şey neydi?
C: Molekülerizasyon için uygun bir ortamdı.

S: (L) Dünya üzerindeki fiziksel bedenlerin yani Neandertal, Kro-Mgnon, Australipitikus vb gibi çeşitli insan türlerinin o
gezegende üretilip sonra buraya getirildiğini mi söylüyorsunuz?
C: Evet.
104

S: (L) Eğer Nefilimler 3'üncü yoğunluk iseler, tıpkı bizim gibi öldüklerini düşünüyorum. Doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Yani onlara ateş edebiliriz ve ölürler, değil mi?


C: Doğru. Ama yanlış yaklaşım.

S: (L) Doğru yaklaşım nedir?


C: Bilgi korur.

S: (L) Eğer 4.5 metre boyunda biri gelip beni yere yıkmak isterse hangi bilgi beni koruyacak?
C: 4'üncü yoğunlukta olacaksın.

S: (L) Yani onlar buraya gelmeden önce biz 4'üncü yoğunluk mu olacağız?
C: Geçiş.

S: (L) Üçümüz de mi?


C: Evet, ve pek çok başka kişi.

S: (L) Yani Nefilimlerle uğraşmak zorunda olmayacağız?


C: Yanlış.

S: (L) Yani o sırada dünya üzerinde 3'üncü ve 4'üncü yoğunlukta varlıklar olacak ve bazıları onlarla uğraşmak zorunda
olacak ama bazıları da olmayacak, öyle mi?
C: Ama siz uğraşmak zorunda olacaksınız.

S: (L) Anlamıyorum. Buraya gelen Nefilimler de mi 4'üncü boyuta geçiyorlar?


C: Onlar orada 3'üncü yoğunluk varlıkları olarak yaşıyorlar. Şöyle düşün: Kaçırıldığın zaman 3'üncü yoğunluksun ama
4'üncü yoğunluğa götürülüyorsun.

S: (V) Haziran'da bir rüya görmüştüm. Yukarı çıkarıldım, ışıktan varlıklar vardı ve ben de ışıktan bir varlıktım. Çeşitli
giysiler deniyordum. Yazı yazabileceğimin söylendiği bir odaya yönlendirildim ve sonra da gitme vaktimin geldiği
söylendi. Üzerinde "Dünya Yıldızı" yazan ayakkabılar giyiyordum. Bu bir kaçırılma mıydı?
C: Evet.

S: (V) Tüm bunlar ilüzyondu öyle mi! Bunun güzel birşey olduğunu sanmıştım. Kötü birşey miydi?
C: Subjektif.

S: (V) Kaçıranlar kimdi?


C: Griler.

S: (V) Uyandığımda kendimi çok canlı ve iyi hissediyorum. Bunun başıma gelen en iyi şey olduğunu düşünmüştüm. Bu
Haziran'daki kaçırılmam mıydı?
C: Evet.

S: (L) Şu uçak kazası hakkında bilgi almak istiyoruz. Bir tanığın ifadesine göre hiç ceset yoktu. Bu doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Cesetler nerede?


C: Dağıldı.

S: (L) Kazaya neden olan şey neydi?


C: Tıpkı USAir olayında olduğu gibi. Bir Kertenkele saldırısıydı. Örtbas edilecek.

S: (V) USAir kazasından hemen önceki gece birkaçımız başağrısı geçirdi ve çok halsiz bir şekilde uyandık.
C: Önbiliş ve ruhsal enerji transferi.
-----------------------
105
4 Kasım 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba. Taşlar.

S: (L) Ne olmuş taşlara? [Az ötede masanın üzerindeki büyük kristaller hakkında konuşuyorduk.]
C: İki gün boyunca güneş ışığında tutun.

S: (L) Sonra ne olacak?


C: Enerji verir.

S: (L) Ne için enerji?


C: Size enerji sağlar.

S: (L) Bugün kim var?


C: Rolla.

S: (L) Ölmüş biri misin?


C: Hayır.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya. Yeni keşfedilen galaksiyle ilgili makaleyi gördünüz mü?

S: (L) Evet gördüm ve merak ediyordum. Bu konu hakkında bize söylemek istediğiniz birşey var mı?
C: Sizinle olan enerji aktarım hattımız.

S: (L) Enerji aktarım hattı nedir? Yeni keşfedilen bu galaksi mi?


C: Bir anlamda.

S: (L) İki çocukla ilgili aldığımız bilgideki belirsizlikler nedendi?


C: Yorumlamada pratiğini arttırman gerekiyor.

S: (L) Aldığımız tüm bilgilerin de yorumlanması mı gerekiyor yani?


C: Aynı derecede değil. O konu bir kerede pek çok odaklanmanın olduğu özellikle hassas bir konuydu.

S: (L) Olay üzerinde odaklanan kişilerden gelen bir interferans (parazitleme/engel) var mıydı?
C: Yakın. Unutmayın Allison iyi ama olay üzerinde odaklanan çok sayıda kişi olduğunda değil.

S: (L) Alison kim? (F) Dorothy mi?


C: Evet. Dorothy.

S: (F) Evet, bir sürü ölü insanın yerini bulan medyum. (L) Kim olduğunu bilmiyorum. (F) Çok ünlü bir kadın. (L)
Mağarada yaşıyorum ben herhalde. Bugün

'Pleiades Öğretileri'ni (Bringers of the Dawn) okuyordum. Frekans tutuculardan bahsediliyordu. Bu doğru bir kavram mı?
C: Evet.

S: (L) F___ ve Ben frekans tutucu muyuz?


C: Evet.

S: (L) Tutmamız gereken frekansa yakınmıyız?


C: Evet.

S: (L) H___ D___ birkaç ay önce bana bir okuma yaptı ve bir ortaklıktaki iki ölüden bahsetti ve ekibe başka kimsenin dahil
edilmemesi gerektiğini söyledi.

Bu yorum S___ hakkında mıydı, yoksa F___ ve benim hakkımda mı?


C: İnterferans, okumanın sapmasına neden oldu.
106

S: (L) S___'den mi bahsediyordu?


C: Belki.

S: (L) O okumada ayrıca Kasım ayında bir şekilde hayatımın çok önemli bir parçası olacak olan biriyle tanışacağımı
söyledi. Bana bundan biraz bahsedebilir

misiniz?
C: Bekle ve gör. Sosyal bağlantıları kontrol et.

S: (L) Hangi bağlantılar?


C: Daha önce temas kurduğun kişiler.

S: (L) Temas kurduğum bireyler arasında hangilerini kastediyorsunuz?


C: UFO'larla alakalı olanlar.

S: (L) Bunu nasıl yapabilirim?


C: Tekrar temas kur. Bazıları şüpheli. Tekrar iletişime geç.

S: (L) Özellikle hangileri mesela?


C: Önyargısızca yaklaş.

S: (L) Bu, celselerimizden yazılar gönderme şeklinde olabilir mi?


C: İyi fikir. İlgi kıvılcımları yaratacaktır.

S: (L) Ben de bunu yapmayı planlıyordum.


C: Tabii ateş yakmak için tek bir kıvılcım yetmez.

S: (L) F___'nin reiki inisiyasyonu almasını tavsiye eder misiniz?


C: Evet.

S: (L) Reiki inisiyasyonu alması onun için iyi mi?


C: Reiki inisiyasyonu her zaman iyidir.

S: (L) Nordik dünyadışılar kim?


C: Atalarınız.

S: (L) Hangi gezegendenler?


C: Çeşitli ve hareket halinde.

S: (L) Onların türü nasıl adlandırılıyor? Sadece Nordik tipler olarak mı?
C: Yeterince iyi bir tanım.

S: (L) Şu anda bu gezegende bulunma amaçları nedir?


C: Gözlem.

S: (L) Bazı olaylarda Kertişlerle birlikte görülmediler mi?


C: Evet.

S: (L) Kertişlerle bağlantıları mı var?


C: Bir kısmının.

S: (L) Yani bazıları iyi değil mi?


C: %50-50

S: (L) İnsanları kaçırıyorlar mı?


C: Kaçırdıkları oldu ama sık değil. Kaçırdıklarında geri vermezler.
107
S: (L) Kaçırdıkları insanlara neler yapıyorlar?
C: Pek çok yerlere götürülüyorlar. Pek çok amaçla. Fazla karmaşık.

S: (L) Öyle hissediyorum ki aslında fazla karmaşık değil ama siz cevap vermek istemiyorsunuz, doğru mu?
C: Açık. Şimdi değil.

S: (L) Villas Boas olayı hakkında ne söyleyeceksiniz? O varlıklar kimdi ve bu etkileşimin amacı neydi?
C: Arilerin melezleme deneyi.

S: (L) Bu Ariler nerede yaşıyor?


C: Hareket halinde.

S: (L) Varacakları ve yaşadıkları yer neresi?


C: Yaşadıkları bir yer yok. Belirli bir yerde yaşamayan pek çok grup var. Sürekli seyahat halindeler.

S: (L) Bunun nedeni nedir?


C: Bir yerde sabitlenmek için bir neden yok; bu yalnızca sizin algınız çünkü buna alışıksınız. Dünya da bir taşıma aracı.

S: (L) Neden 3 piramit var? Her birinin ayrı amacı mı var?


C: Enerji seviyelerinde ve yapılış tarihlerinde farklılıklar var. 1967 mühendis çalışmasını araştırdın mı?

S: (L) Hangi kitapta olabilir?


C: Mystery (gizem) cildine bak. Şimdi, lütfen.

S: (L) Musa vaadedilen topraklara neden giremedi?


C: Çünkü gaddarlaştı.

S: (L) Yahudileri 'vaadedilen topraklara' yönlendirenler Kertenkeleler miydi?


C: Hayır. Yönlendirilmediler. Afetlerin etkilerinden kurtulmak için kendi yollarında ilerlerdiler.

S: (L) Seçilme ve vaadedilen topraklara yönlendirilmeyle ilgili bu büyük efsanelerinin kökeni nedir?
C: Yılan Kardeşliği etkisi ve saçmalıklar.

S: (L) Nefilimler ne tür silahlar kullanıyor?


C: Sersemletici silahlar.

S: (L) Yani bildiğimiz bazı maddi silahlar kullanıyorlar?


C: Evet.

S: (L) Bize Kertişlerin görünümünü tanımlar mısınız?


C: Yüzlerinde bazı hümanoit özellikler bulunan, arka ayakları üzerinde dik duran timsahlar.

S: (L) Kertişlerin asıl olarak dünya gezegeninde evrimleştiklerini duymuştum, bu doğru mu?
C: Hayır. Ne onlar, ne de siz.

S: (L) Siz derken insanların ilk prototiplerini mi kastediyorsunuz?


C: Bütün prototipler.

S: (L) Bu prototipler diğer gezegende geliştirildiği sırada ruhları var mıydı?


C: Sonradan eklendi.

S: (L) Diğer gezegendeki o prototiplerde hangi ruhlar bulunuyordu?


C: Aynı.

S: (L) Yani ruhların fiziksel hayata girmelerini betimleyen 'Lüsifer'in Düşüşü' efsanesi aslında bu diğer gezegende meydana
gelen bir olaydı, öyle mi?
C: Evet.
108
S: (L) Kertişlerin birden fazla mı kalbi var?
C: Hayır.

S: (L) Birden fazla beyinleri var mı?


C: Hayır.

S: (L) E___ P___ isimli bir şahıs, dünyadışı varlıklar tarafından kaçırıldığını ve fiziksel olarak değişime uğratıldığını
söylüyor, anlattıkları doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Peki kaçırıldı mı?


C: Evet.

S: (L) Ona ne yapıldı?


C: Diğer kaçırılanlara yapılan rutin şeyler.

S: (L) E___ P___ diğer insanları aldattığının farkında mı?


C: Evet. Sahtekar. Hayalleri onu saptırıyor.
--------------------------

[Ç.N. yukarıdaki kesik çizgiler, celsenin bitişini göstermektedir. orijinal metinden herhangi bir kesinti vs söz konusu
değildir.]

6 Kasım 1994 F___ ve Laura

S: (L) Orada mısınız?


C: Bekleyin.

S: (L) Orada mısınız?


C: Evet.

S: (L) Bugün karşımızda kim var?


C: Vedibe.

S: (L) Dünya'da ölmüş birinin ruhu musun?


C: Hayır.

S: (L) Kimsin?
C: Kasyopyalı.

S: (L) Tartışmamızı dinliyor muydunuz?


C: Her zaman olduğu gibi.

S: (L) Bu tartışmada duygusal travmalar ve benzer şeyler nedeniyle bloke olan yaşam enerjisinin tekrar serbest bırakılması
hakkında konuşuyorduk ve okuduğum bu kitap, bir insanın bedenini tutuş veya bedenini hareket ettirme şeklinden, o
insanın hayat enerjisinin bloke durumda olup olmadığı anlaşılabilir diyor. Bu doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) F___ neden bedeni içinde bu kadar rahatsız?


C: Kitap tamamen yanlış değil ama herşeyi dış görünüşe veya ilk izlenimlere göre değerlendirmeme konusunda dikkatli
olmalısınız.

S: (L) Bu fikirde F___'nin kendisini daha iyi hissetmesini sağlayacak bir bölüm var mı?
C: F___ rahatsız çünkü diğerleri ondan rahatsız.

S: (L) Bu rahatsızlığı kim başlattı, o mu yoksa diğerleri mi?


C: Diğerleri.
109
S: (L) Peki diğerleri ondan neden rahatsız?
C: Farklılıklar algıladılar.

S: (L) Eğer F___ biraz beden çalışması yapsaydı ve enerjisini odaklayarak rahatsızlık duyduğu alanlara yönlendirseydi bu
onun durumunu düzeltmesini sağlar mıydı?
C: İşe yaramaz.

S: (L) F___'nin, enerjilerini serbest bırakmak ve kendisiyle daha barışık olmak için yapabileceği herhangi birşey var mı?
C: Önceye göre şimdi daha rahat çünkü artık diğerlerinin eleştirilerini dinlemiyor.

S: (L) F___, bedeninin ve davranış modunun geleceğe özgü olduğunu söylemekte haklı mı?
C: Yakın. Ama henüz orada değil.

S: (L) Önceki bir celsede bu projedeki girdilerimizi eşitlememiz gerektiği şeklinde bir yorum yapılmıştı. Girdileri
eşitlemekten tam olarak neyi kastettiğinizi merak ediyorum. Bu, ouija tablasınının kullanımıyla mı ilgili veya neyle ilgili?
C: Pek çok şeyle ilgili. Kimse kararların verilmesi konusunda baskın davranmamalı. Tüm fikir ve girdilere açık olun. Sizin
için, tüm zamanınızı bu çalışmaya adamanıza yardımcı olacak finansal bazı düzenlemeler üzerinde çalışıyoruz.

S: (L) Gereksinimlerimizin karşılanmasına yönelik olarak bizim için finansal ayarlamalar mı yapıyorsunuz?
C: Yapacağız.

S: (L) Bu ne zaman olacak?


C: Açık.

S: (L) Bu, bizim bu kanal gücünü arttırmamıza veya adanmamıza mı bağlı?


C: Bekleyin. Olduğunuz gibi devam edin.

S: (L) "Pleiades Öğretileri" kitabında erkek enerji ve dişi enerji ile ilgili birşeyler okuyordum. Diyor ki: "Erkek titreşiminin
çok kısa bir süre içinde bir dönüşüm geçireceğini söyledik. Bunun nedenini veya nasılını söylemeyeceğiz, çünkü bazılarınız
bunu tamamen olumsuz birşey olarak algılayacak fakat şunu söylüyoruz ki, dalgalar gelmeye devam ettikçe insanlarda
keskin bir bilinç artışı olacaktır. Belirli bir noktada, erkekler his yönetiminin en derin noktasındayken, hissetme merkezi
etkinleşecek. Bu ya dereceli olarak meydana gelecek ya da bir kerede adeta bir patlamayla gerçekleşecek." "...tamamen
olumsuz" karşılanacak olan şey nedir?
C: Enerji yönelimindeki yenilenme.

S: (L) Bir enerji yönelimi yenilenmesi gerçekleşek... Olumsuz algılanacağını söylediğiniz şey bu mu?
C: Genel bakış.

S: (L) Enerji yönelimi tam olarak ne anlama geliyor? Ne tür enerji?


C: Cinsel.

S: (L) Bu insanları korkutacak mı?


C: Tepkiler.

S: (L) Nasıl tepkiler?


C: Pek çok.

S: (L) Bazılarını söyleyebilir misiniz?


C: Önce ilk soruna yanıt aramaya çalışmalısın.

S: (L) Cinsel enerji yöneliminde "yenilenme"; bu kadınların erkeklerle seks yapmayı bırakacakları anlamına mı geliyor?
C: Pek sayılmaz.

S: (L) Peki yakın mıyım?


C: Evet. Erkeklerin cinsel güdülerinin büyük bir bölümü daha ruhsal nitelikte arayışlara yönelecek. Tarihteki agresyonların
(saldırganlık, yıkıcı dürtü) ve erkeklerle ilişkili his yetersizliklerinin çoğunun kökeninde yatan şey cinsel güdüdür.

S: (L) Bunu diğerleriyle paylaşabilir miyiz?


110
C: Karmaşaya neden olabilir ama size kalmış.

S: (L) Meditasyon çalışmalarımı yoğunlaştırmamla birlikte benim cinsel güdümde de ciddi bir düşüş oldu. Bunun nedeni
meditasyon muydu?
C: Evet. Kadınların cinsel güdülerinde de bir miktar kayıp olacak. Ama acaba insanlar bu duruma nasıl tepki gösterecekler,
asıl soru bu. Buna hazırlar mı?

S: (L) Yani herkesin sekse olan ilgisini yitireceğini mi söylüyorsunuz?


C: Ciddi ölçüde azalacak ve insanların birbirleriyle daha ruhsal bir şekilde ilişki kurmayı öğrenmesi gerekiyor.

S: (L) Yani diyorsunuz ki insanın en temel güdülerinden biri temas kurmaktır ve şimdiye kadar bu kendini temel olarak
cinsel birleşme yoluyla gösterdi ve cinsel güdü olmadığında ise ilişki kurmanın başka yollarını bulmak zorunda kalacaklar,
öyle mi?
C: Öyle umalım. Hepiniz, fizikselliğin daha az olduğu 4'üncü seviyeye doğru ilerliyorsunuz ve bu geçişin olması için bu
varoluş biçimini öğrenmeniz gerekiyor.

S: (L) Bunu öğrenmeyenler 4'üncü seviyeye geçemeyecek, öyle mi?


C: Evet. Bazılarına yardım edilecek. Bu, kişilerin ilerlemişlik derecesine bağlı.

S: (L) Kertişlerin bazı faaliyetlerinden ve Griler yoluyla gerçekleştirdikleri kaçırmalardan çıkardığım bir sonuç var. Bana
öyle geliyor ki, bu sayısız jinekolojik vs muayeneler, bazal çakra, cinsel çakra veya bir şekilde hayat enerjisinin girdiğini
tahmin ettiğim yerden kişilerin hayat enerjilerinin emilmesi sürecinde kullanılan sahte bir görüntü. Bu fikir doğru mu veya
doğru yönde mi?
C: Yakın.

S: (L) Griler ve Kertişler insanların cinsel faaliyetleriyle anormal derecede ilgileniyorlar, bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Bununla neden bu kadar aşırı şekilde ilgileniyorlar, neden bu derecede cinsel sapkınlık gösteriyorlar? 4'üncü
yoğunluk varlıkları olmalarına rağmen neden bu kadar fazla cinsel güdüleri var?
C: Çok fazla sayıda soru; bir kerede bir soru.

S: (L) Dördüncü yoğunluk olmalarına rağmen çok yüksek bir cinsel güdüleri mi var?
C: Hayır.

S: (L) Cinsel enerji hayat enerjisi olduğu için mi bununla bu kadar ilgileniyorlar?
C: Kısmen ve ayrıca kontrolü yitirmemek için bu konuda meydana gelen değişimi umutsuz bir şekilde durdurmaya ve
geciktirmeye çalışıyorlar.

S: (L) Bunu bu jinekolojik incelemeler yoluyla mı yapıyorlar? Uyguladıkları teknik bir yöntem mi var?
C: Evet. Fazla karmaşık.

S: (L) İnsanların, yaşadıkları kaçırılmalardaki muayenelerine dair hatırladıkları, o insanların hayat enerjilerinin alınması
işleminde kullanılan yanıltıcı birer görüntü, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Kaçırılan kişilerden aldıkları doku örneklerini veya parçaları ne yapıyorlar?


C: Klonlama.

S: (L) Eğer klonlamada kullanacaklarsa neden o kadar büyük parçalar alıyorlar?


C: Klonlama sürecinin bütün ayrıntılarını henüz bilmiyorsunuz.

S: (L) Anne karnındaki ikiz bebekleri veya ikizlerden birini alıp yapay olarak büyütüyorlar mı?
C: Bunu yaptılar.

S: (L) Bunu çok sayıda mı yaptılar?


C: Tanımla.
111
S: (L) Bu çok sık mı meydana geliyor?
C: Hayır.

S: (L) İkizlerden birinin alınmasının amacı nedir?


C: Hangisinin ruh için daha uygun bir hazne olduğunu anlamaya çalışıyorlar: ikizlerden biri veya klon. [Bu durumda akla,
neden ikisinden birine karar vermeye çalıştıkları sorusu geliyor. Klonlar ile gerçek bedenler arasında ve ikizlerden biri ile
diğeri arasında Kertişlerin amacı için hayati önem taşıyan bir ilişki mi var?]

S: (L) Bu ikizleri gemilerinde veya kendi yaşam bölgelerinde mi yetiştiriyorlar?


C: Evet.

S: (L) Peki onlara iyi davranıyorlar mı?


C: Açık.

S: (L) Onlara çok şey öğretiyorlar mı?


C: Evet.

S: (L) Bunu insanların beyin kapasitesini test etmek için mi yapıyorlar?


C: Ve başka sebeplerle.

S: (L) Ben böyle bir ikizlerden biri miydim?


C: Hayır.

S: (L) Klon ile ikizler arasında hangisinin daha uygun bir hazne olduğunu belirlemeye çalışmalarının nedeni nedir? Neyin
haznesi?
C: Geleceğe dönük bir proje.

S: (L) Nasıl bir proje?


C: Fiziksel realiteleri değiştirme.

S: (L) Fiziksel realiteleri kim değiştirecek? Hazırladıkları bedenlere kendileri girip insan ruhlarını da onların eski
bedenlerine girmeye mi zorlayacaklar?
C: Hayır.

S: (L) Hazırladıkları bedenlere girip kendi fiziksel gerçekliklerini mi değiştirecekler?


C: Evet.

S: (L) Yani içine kendileri girebilecekleri bir grup ruhsuz beden hazırlıyorlar?
C: Deneyecekler.

S: (L) Önceki gece Kertişlerin dik duran timsah biçiminde olduklarını, sadece yüzlerinde hümanoit bazı özellikler olduğunu
söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Kuyrukları var mı?


C: Evet.

S: (L) Boyları ne kadar?


C: 1.80 m ile 2.40 m arasında.

S: (L) Giysileri var mı?


C: Evet.

S: (L) Bunun aptalca bir soru olduğunu biliyorum ama giysilerinde kuyruk için bir açıklık var mı?
C: Evet.

S: (L) Dışkı çıkarıyorlar mı?


C: Hayır. 4'üncü seviyedeler.
112

S: (L) Yani 4'üncü seviye olduğunda düzenli şekilde bir yeme veya dışkılama olmuyor, öyle mi?
C: Doğru.

S: (L) Kertişlerin şekillerini veya görünüşlerini değiştirebilme yetenekleri var mı?


C: Geçici olarak.

S: (L) Karla Turner'ın kitabında oğlunun oda arkadaşı dişi bir dünyadışı varlığa rastlıyor, o neydi?
C: Bizden biri. Aynı görünüşü kullanan birden fazla birey var.

S: (L) Karla Turner mutfağında yemek yaparken birkaç varlık tarafından ziyaret edilmişti. Onlar kimdi?
C: Diğerleri.

S: (L) Diğerleri kim?


C: Başka bir grup.

S: (L) Hangi başka grup?


C: Bilmeniz gereken birşey değil.

S: (L) "İyi" adamlardan mıydı, yoksa "kötü"lerden mi?


C: Açık. Biz nadiren insan formunda görünürüz.

S: (L) Önceki gece bizim kanallama yaptığımız sırada kızım A___ ona yakın bir yerde ayakta duran ruhsal bir varlık
gördüğünü söylüyor. Gerçekten de yaşlı bir kadın figürü gördü mü?
C: Evet.

S: (L) Peki o varlık kimdi?


C: Biz.

S: (L) Peki o varlık neden "Beni hatırladın mı?" dedi? Tüm söylediği o muydu, yoksa başka şeyler de söyledi mi?
C: O mesaj A___'nın yorumlamasına yönelik.

S: (L) Peki A___ neden o varlığın pozitif mi yoksa negatif mi olduğundan emin olamıyor? Önce pozitif olduğunu hissetmiş
ama sonra bazı şüpheleri olmuş.
C: Herkes öğrenmek için araştırmak zorunda.

S: (L) Çocuklar periler hakkında soru sormamı istediler. Böyle şeyler var mı?
C: Bir realitede veya bir diğerinde o şey ve herşey vardır.

S: (L) A___ cüceler hakkında bilgi almak istiyor?


C: Karma.

S: (L) Kertişlerin bir deneyi değiller, değil mi?


C: Hayır. İhtiyaç duyulduğunda kehanetler anında ulaşacak.

S: (L) Şu anda bizimle ilgili herhangi bir tahmininiz var mı?


C: Şu anda yok.

S: (L) Transkriptleri göndereceğim kişiler listesine eklemem gereken biri var mı?
C: Marciniak.

S: (L) Bilgisayarımın disket sürücüsünün nesi var?


C: Donanımsal arıza.

S: (L) Tamir edilebilir mi?


C: Evet.

S: (L) Kaça mal olur?


113
C: Açık.

S: (L) Gulf Breeze'deki tüm o UFO gözlemleri... bunlar dünyadışılar mı yoksa devletin deneyleri mi?
C: Bazıları ve bazıları da projeksiyon.

S: (L) Kaynak neresi?


C: Çeşitli.

S: (L) Pozitif mi yoksa negatif mi?


C: Her ikisi.

S: (L) Bir ouija tablası yoluyla mesajlar alan ve göz altına alınmış olan AWOL askeri personelinin aldığı mesajlar neydi ve
neredendi?
C: Bir kısmı bizden ve bir kısmı da başkalarından.

S: (L) Bu bilgilerde, devletin bu insanlara ve transkriptlere el koymasına neden olabilecek kadar korkutucu ne vardı?

[celsenin son kısmı, teypte meydana gelen bir bozukluk nedeniyle kaybedildi.]

------------------

7 Kasım 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba. Bugün kim var?


C: Guniyan.

S: (L) Ölmüş biri misin?


C: Hayır.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Sorularımız için hazır mısın?


C: Evet.

S: (L) Kutsal Kitap'taki "Kabil'in Damgası" hikayesinin anlamsal kökeni nedir? Fiziksel bir iz miydi?
C: Omurganın tepesindeki düğüm.

S: (L) Kambur gibi mi?


C: Hayır. Çıkıntı.

S: (L) Omurganın tepesindeki fiziksel bir düğüm müydü?


C: Sizde de ve diğer herkeste de var. Kafanızı hissedin.

S: (L) Oksipital (artkafa) yükselti mi?


C: Yakın.

S: (L) Peki bende varsa bu benim bir katil olduğum anlamına mı geliyor?
C: Hayır. Yılan Kardeşliği'nce yayılan bir batıl inanç.

S: (L) Peki Kabil'in damgası ne anlama geliyor?


C: Kıskançlık.

S: (L) Kimin kıskançlığı?


C: Tüm insanların.

S: (L) Bu iz yoluyla diğerlerinden ayırtılan bir insan grubu mu vardı?


C: Hayır. Bu, Kertenkeleler tarafından genetik mühendislik yoluyla gerçekleştirilen zayıf noktalarınızdan biri.
114

S: (L) "Ahit Sandığı" (Ark of the Covenant) neydi?


C: Güç hücresi.

S: (L) Bu güç hücresinin aslı nedir?


C: Kertenkeleler, diğer insanları manipüle etmeleri için Yahudilere vermişti.

S: (L) Bu nesneye yaklaşanların veya dokunanların ölmesinin nedeni neydi?


C: Aşırı enerji yüklemesi; ters elektromanyetizma yoluyla etki.

S: (L) Ters elektromanyetizma nedir?


C: İçe dönme.

S: (L) Bunun yarattığı etki nedir?


C: Maddenin sıvılaşması.

S: (L) Evet, çok hoş. Bu "hücre" bir çeşit süslü bür kutuda saklanıyordu, değil mi?
C: Evet.

S: (L) Yalnızca rahiplerin dokunabilmesinin nedeni neydi?


C: Yalnızca bencil bir amaç için kullanmayacak olanlar dokunabiliyordu.

S: (L) Yani bu nesneye yaklaşmak bile insanı yaralayabiliyordu, öyle mi?


C: Evet.

S: (L) Peki rahipler nasıl yaklaşabiliyordu?


C: Bencilce olmayan enerji alanı.

S: (L) Yani düşünce alanlarıyla etkileşebiliyordu?


C: Evet.

S: (L) UFO'lar jeolojik fay hatları üzerinde neden sıkça görülüyorlar?


C: Elektromanyetizma. Serbest elektrik dalgalarını güç depolamada bir yakıt olarak kullanıyorlar.

S: (L) UFO'lar fay hatlarından yayılan jeomanyetik enerjilerin bir yansıması olabilir mi?
C: Hayır. Tüm teoriler doğru değildir. Bazıları samimi bile değildir.

S: (L) UFO'lar ile depremler arasındaki bağlantı nedir?


C: Yok. Raslantı. Eğer bir deprem sırasında oradalarsa, bazı fay kırılmaları, kısa bir süre için kırmızı veya sarı olarak yanıp
sönen ışıklar şeklinde EM (elektromanyetik) alanlar üretir.

S: (L) UFO'lar otomobillerin vs'nin elektrik sistemlerini nasıl etkiliyor ve hayalet görülmesi olaylarıyla ne ilişkisi var?
C: Elektromanyetik titreşim. Hayalet görülmesi olaylarıyla da bu şekilde ilişkili.

S: (L) Bu, her iki olayın da aynı şeyden kaynaklandığı veya aynı gücü kullandığını mı gösteriyor?
C: Laura, tüm bu olayların boyutlararası nitelikte olduğunu hala öğrenemedin mi?

S: (L) Bir boyuttan diğer bir boyuta hareket eden ve bu elektromanyetik titreşimi yaratan şeylerle mi ilgili?
C: Evet. Ses duvarının aşılması gibi birşey.

S: (L) Kahverengi gözlü insanların doğrudan bu dünyaya yerleştirildiğini, mavi gözlü insanların ise başka bir gezegenden
buraya getirildiklerini söylemiştiniz.Peki yeşil gözlü insanlar nereden geldi?
C: Yeşil ve mavi, köken olarak aynı.

S: (L) Jane Roberts tarafından kanallanan Seth kimdi? (Ç.N.: Kanallama, başka boyutlardaki varlıklarla psişik yolla iletişim
kanalı kurmak ve bu kanal yoluyla onlardan bilgi aktarmak anlamındadır.)
C: Üst seviye bir dünya ruhu.
115
S: (L) Seth materyallerindeki öğretiler doğru muydu ve iyi bir kaynak mıydı?
C: Evet ama siz şimdi yeni bir realiteye ilerlerken o bilgiler de artık kullanılmaz hale geliyor.

S: (L) İntihar eden insanlara ne oluyor?


C: Koşullara göre değişiyor.

S: (L) Genel bir anlamda, intihar etmede negatif bir karma söz konusu mu?
C: Negatif karmanın pek çok şeyle ilgisi olabilir.

S: (L) Ya idam cezası?


C: Spesifik ol.

S: (L) Bir suçluyu ölüme mahkum etmek, toplumu suçlunun seviyesine indirmekle eş anlamlı mı?
C: Hepiniz ölüm mahkumusunuz.

S: (L) Nasıl yani?


C: O ya da bu şekilde.

S: (L) Bir suçlu adalet önüne çıkarıldığında, çok kötü bir şeyden suçlu bulunup öldürüldüğünde, toplum, yargıç, jüri ve
cellat üzerinde oluşan negatif bir karma olur mu?
C: Ya savaş? Daha mı iyi? Bu açık, çünkü herkes öldürüyor ve herkes intihar ediyor. Bu, eterik varoluşa mezun olmadan
önce hepinizin öğrenmesi gereken en önemli ders.

S: (L) Bir kişi, idamına neden olacak olan bir suç işleyip idam edildiği zaman, bu idam onun bu suçtan kaynaklanan
karmasının bir kısmının giderilmesine yardım edebilir mi?
C: Hayır.

S: (L) Dahmer gibi bir suçluyu alıp toplumsal destekle ona yardımcı olmak daha iyi midir?
C: Bunların hepsi geçmişin konuları. Yakında çözülecek.

S: (L) Dünya üzerinde ruha sahip başka herhangi fiziksel bir varlık var mı?
C: Hepsinin var.

S: (L) Peki insan ruhu, örneğin bir hayvanın ruhundan farklı mı?
C: Elbette.

S: (L) Dünya üzerinde insan ruhu gibi ruhu olan, insanla aynı seviyede başka bir fiziksel varlık var mı?
C: Hayır.

S: (L) Yunusların ve balinaların çok ilerlemiş ruhları olduğunu duymuştum. Bu doğru mu?
C: Tüm ruhlar ileridir.

S: (L) Peki balinalar insanlar gibi bilinçli, düşünen, kendinin farkında olan varlıklar mı?
C: Elmalar ve portakalların karşılaştırılması.

S: (L) Balinalar çok büyük hayvanlar, ruhları da daha mı büyük?


C: Alakasız.

S: (L) Balinalar veya yunuslarla iletişim kurmanın bir yolu var mı veya bir yunusla, balinayla veya bir fille mantıklı,
bilinçli bir iletişim kuracak şekilde bir tercüme yöntemi geliştirilebilir mi?
C: Telepatik seviyedeyken böyle şeylere gereksinim duyulmaz.

S: (L) Yunuslar ve balinalar telepatik iletişim kurabiliyor mu?


C: Evet. Köpekler de öyle ve kediler ve yılanlar vs de. Yalnızca insanlar "üstün" sözlü iletişim sanatını öğrendiler.

S: (L) Tabii sözlü iletişim aynı zamanda son derece sınırlandırıcı olabilir, değil mi?
C: Biz de bunu kastetmiştik.
116
S: (L) Bu bir dokundurmaydı yani öyle mi?
C: Mizah.

S: (L) Balinalar kendi aralarında uzun süreli bağlar kurup sevgiyi hissedebiliyorlar mı?
C: Evet.

S: (L) Köpekler sevgiyi hissediyor mu?


C: Köpekler ihtiyacı sevgi olarak hissediyor.

S: (L) Hangisi daha iyi bir vali olur, Bush mu yoksa Chiles mi?
C: İkisi de olabilir.

S: (L) Hangisi kazanacak?


C: Açık.

S: (L) Carlos Castaneda "Meskalito" denen peyote varlıklarından bahsediyor. İddiaya göre bu varlıklar peyote bitkisinin
birer parçası. Bu doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Bir miktar peyote yediğinde kişi hangi varlıklarla karşılaşıyor?


C: Halüsinasyon.

S: (L) Bu halüsinasyonlar neden bu kadar tutarlı?


C: Çünkü yiyenler o beklenti içinde oluyor. Eğer beklentiniz o yöndeyse, yeteri kadar peyote yediğinizde Noel Baba'yla
bile karşılaşabilirsiniz. (Büyük kahkahalar....)

S: (L) Ölmekte olan birine LSD verildiğinde ne olur? Bu onun ölümünü kolaylaştırır mı?
C: Hayır.

S: (L) Peki ölmeyi zorlaştırır mı?


C: Hayır.

S: (L) Arada herhangi önemli bir farklılık olur mu?


C: Hayır.

S: (L) "Felsefe taşı" nedir?


C: Fikir merkezi.

S: (L) Bu fikir merkezine nasıl erişilir?


C: Pek çok yolla: en iyi yöntem meditasyondur.

S: (L) Meditasyonda kullanılmak üzere felsefe taşının herhangi görsel bir sureti var m?
C: Evet. Elmas veya prizma.

S: (L) Kurşunu altına çevirebilen herhangi gerçek, fiziksel bir felsefe taşı diye birşey var mı?
C: Hayır.

S: (L) Tarihte herhangi bir kişi, herhangi bir yolla kurşunu altına çevirebildi mi?
C: Bunu herkes yapabilir.

S: (L) Nasıl?
C: Bunu kendin keşfetmelisin.

S: (L) Bunun bilgisi dünyanın herhangi bir yerinde yazılı olarak mevcut mu?
C: Evet, ama 4'üncü seviyede daha kolay olacak.

S: (L) Kont St.Germain kurşunu altına çevirebildiğini iddia etmişti. Bu doğru muydu?
C: Evet.
117

S: (L) Ayrıca ebedi gençliğin sırrını keşfettiğini iddia etti. Bu doğru muydu?
C: Hayır.

S: (L) Herkes gibi normal bir yaşta mı öldü?


C: Evet.

S: (L) Elizabeth Clare Prophet St.Germaine'i mi kanallıyor?


C: Hayır.

S: (L) Kimi kanallıyor?


C: Sahte.

S: (L) Merlin kimdi?


C: İngiliz bir alaycı-şakacı kişilik.

S: (L) Büyük bir sihirbaz değil miydi?


C: Kendi zamanının Hudini'siydi.

S: (L) Bell Cadısı olayı denen çok ünlü bir hayalet olayı vardı, bize bununla ilgili bilgi verir misiniz?
C: Konunun ilgilendiğiniz yönüyle ilgili sorular, bilgilere bu şekilde erişebiliriz.

S: (L) Sorduğumuz soruların mümkün olduğunca spesifik olması mı gerekiyor?


C: Evet.

S: (L) Bir soru sorduğumuzda bu sizin o bilgiye erişmenizi nasıl sağlıyor?


C: Görsel bir suret kazanıyor.

S: (L) Bell Cadısı kimdi veya neydi?


C: Bağlantı kuran bir ruh. Karmik.

S: (L) Bu ruh Betsy Bell ile mi bağlantı kurdu yoksa onun babasıyla mı?
C: Her ikisi.

S: (L) Bu ruh Betsy'nin babasına ölene kadar neden birçok işkenceler yaptı?
C: Önceki yaşamında yaptığı bazı şeylerin intikamı.

S: (L) Dr. Nandor Fodor'un iddia ettiği gibi, cinsel taciz nedeniyle Betsy Bell'in kişiliğinin kendi babasına olan saldırıları
olduğu doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Alzaymır hastalığının nedeni nedir?


C: Genetik.

S: (L) Bu hastalığın etkilerini önlemek veya azaltmak için yapılabilecek herhangi birşey var mı?
C: Biyogenetik mühendislik ama yakın gelecekte nasıl olsa sorun olmaktan çıkacak. Pek çok başka şey de öyle.

S: (L) Ann Boleyn ve Catherine Howard'ın ruhları Londra Kulesi ve Hampton Kalesini ziyaret ediyor mu?
C: Ruh yansıması.

S: (L) Bir hayalet, mekan/zamana yansıyan birer iz midir?


C: Bazen.

S: (L) Peki bir kişinin gerçek ruhunun ortalıkta dolaşarak bu olaylara neden olduğu olaylar da var mı?
C: Evet.

S: (L) Bunu yüzyıllar boyunca da yapabilirler mi?


C: Evet çünkü zaman yok.
118

S: (L) T.C. Lethbridge'in yer altındaki su ve madenleri bulmayla ilgili teorisi doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Yayı uzatarak başka boyutlardaki şeyleri de tespit etmek mümkün mü?
C: Evet.

S: (L) Bu tekniği kullanarak kazanacak piyango numaralarını tespit etmek mümkün mü?
C: Zor; niyetler saf olmalıdır.

S: (L) Parayla ilgili saf niyetler beslemek çok zor, değil mi?
C: Evet.

S: (L) Ama teorik bile olsa, eğer kişinin niyetleri safsa, kazanacak olan sayıları bulabilir, değil mi?
C: Aşırı bir istek duyma durumunda. Evet.

S: (L) Kazanacak olan numaralar belli mi?


C: Bir seviyede herşey öyle. Seçim hangi seviyedeyse o deneyimlenecektir.

S: (L) Yakın bir zamanda, atmosferin üst kısmındaki gama ışını artışlarıyla ilgili bir makale okumuştum. Bu gama ışını
patlamalarının nedeni nedir?
C: Dalganın yaklaşmasıyla birlikte artan enerji.

S: (L) Yani gama ışını patlamalarının, diğer boyutlarda savaşan UFO'larla bir ilgisi yok?
C: Hayır.

S: (L) Britanya'dan ne bu kadar çok ekin çemberi var?


C: Pencere. Stonehenge'in burada inşa edilmesi de bununla ilişkili.

S: (L) UFO'larla bulutlar arasındaki ilişki nedir?


C: UFO'lar bulut meydana getirebilir veya bulut gibi görünebilirler ama başka bir ilişki yok.

S: (L) Yıldırım küresi nedir?


C: Elektromanyetik ateşlenme. 4'üncü yoğunluktan 3'üncüye geçiyor.

S: (L) Ayurvedik sistem diğer sistemlerden üstün mü?


C: Özgür irade.

S: (L) Kertişlerin fiziksel evrene tapmaları neyi ifade ediyor?


C: Kendine hizmet.

S: (L) Fiziksel evrende ne görüyorlar da ruhsal evrenden daha üstün olduğunu düşünüyorlar?
C: Kendine hizmet eden her varlık fizikselliğe güçlü bir arzu duyar.

S: (L) Kendileri için ürettiklerini söylediğiniz bedenler, onların kendilerine daha fazla, daha uzun ve daha güçlü bir şekilde
hizmet etmelerini sağlayacak gelişmiş özelliklere sahip süper fiziksel şeyler mi?
C: Evet.

S: (L) MUFON'un başkanı olan Walt Andrus hakkında pek çok dedidoku çıktı. Onun ardındaki enerjinin ve
motivasyonlarının ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Kötü biri değil. Esas sorunu paranoya.

S: (L) L___ S___ hakkında ne söylersiniz?


C: Karmaşık düşünceler.

S: (L) Jenny Randles?


C: Olumlu. İyi niyetli.
119
S: (L) İsrail'de keşfedilen bakır levhalar nedir?
C: Eseniler. Bahsedilen buluntular gerçek ama tanımlandığı kadar sağlam durumda değil.

S: (L) Baal kim veya kimdi?


C: Kertenkele.

S: (L) Beelzebub?
C: Aynı.

S: (L) Bunlar Kertenkele bireylerinin gerçek isimleri miydi?


C: Hayır. Kişileştirmeler.

S: (L) Leviathan olarak bilinen canavar neydi?


C: Deniz tanrısı. Neptün'le aynı.

S: (L) Şeytani isimler listesinde Nibiru adına rastladım. Bu ismin aslı nedir?
C: Karanlık öğretmen.

S: (L) Appolyon isminin aslı nedir?


C: Işık varlığı.

S: (L) Vahiy'de Appolyon'a neden "harap edici" deniyor?


C: Aldatmaya yönelik. İncil yozlaştırıldı.

S: (L) Sık bir şekilde İncil'in bozulduğunu söylüyorsunuz. İncil'i tam olarak kimin, ne zaman ve nasıl yozlaştırdığını
öğrenmek istiyorum.
C: İlüminati kardeşliği tarafından bin dünya yılı boyunca.

S: (L) Bin yıl önce İncil tamamen doğru muydu yani?


C: Hayır.

S: (L) Katolik kilisesinin bu yozlaştırma ile bir ilgisinin olması ihtimali var mı?
C: Evet.

S: (L) Katolik kilisesi'nin elinde İncil'in bozulmamış orijinal metinleri oldu mu hiç?
C: Hayır.

S: (L) Peki böyle bir metin hiç oldu mu?


C: Hayır.

S: (L) Matta'yı kim yazdı?


C: Yunan baskıcılar (Ç.N.: buradaki "baskıcı" kelimesi, baskı-şiddet uygulayarak itaat aşılayanlar anlamındadır.)

S: (L) Yunan baskıcılar nedir?


C: Sizin FBI'ınız gibi.

S: (L) Markos kitabını?


C: Aynı.

S: (L) Luka ve St. John?


C: Aynı.

S: (L) Havariler?
C: Aynı.

S: (L) Yeni Ahit kitapları arasında yazdığı iddia edilen kişi tarafından yazılan herhangi bir kitap var mı?
C: Hayır. Bunun %70 propaganda olduğun unutmayın.
120
S: (L) O halde %30'u gerçek veya doğru öğretiler mi?
C: Yakın. Meditasyon yoluyla, içgüdülerini kullanarak bunu yeterince ayırt edebilirsin.

S: (L) Oğlumun bacağı neden 3 yaşında ona sorun yaratmaya başladı?


C: Geçmiş yaşam yansıması. Ölümde bacak kopmuştu. Kuzey Vietnam Ordusu tarafından atılan bir SAM füzesi. Bir jet
kullanıyordu. 1969 yılında. Adı George Raymond'dı. Phan Bien üzerinde vuruldu.

S: (L) Bu sorunu hafifletmek için yapılabilecek herhangi birşey var mı?


C: Zor olacak.

S: (L) Bu geçmiş hayatı onun için hala güçlü mü?


C: Evet.

S: (L) Diğer çocuklarda olduğundan daha mı güçlü?


C: Evet.

S: (L) Hipnoz, bu sıkıntıyı hafifletmesine yardımcı olur mu?


C: Evet.

S: (L) Vurulduğunda kaç yaşındaydı?


C: 25.

S: (L) Evli miydi?


C: Hayır.

S: (L) Anne olarak neden beni seçti?


C: Önceki yaşamlardan birindeki bağlantı.

S: (L) Önceki yaşamlarında dünyadışılar tarafından kaçırıldı mı?


C: Evet.

S: (L) Hangi ülkede yaşıyordu?


C: Hangi hayatı?

S: (L) Vurularak öldüğü önceki hayatı.


C: ABD.

S: (L) Benimle bağlantılı olduğu hayatı hangisiydi? Aramızdaki ilişki neydi?


C: 1600'ler. Erkek kardeş.

S: (L) Bacağı canını acıtıyor mu?


C: Tüm şiddetli ölümler bir sonraki enkarnasyonda zorluklar olarak yansır.

S: (L) Benim yaşadığım sıkıntıların da şiddetli bir ölümle ilişkisi var mı?
C: Evet.

S: (L) Son hayatımda nasıl öldüm?


C: Kafa kaldırıma çarptı.

S: (L) Bu ölüm bu hayatıma nasıl yansıdı?


C: Bedende değişken ağrılar. O travma nedeniyle bu ağrıları çok yaşıyorsun.

S: (L) Ruhun yaraları yani, öyle mi?


C: Evet, aynen öyle.

S: (L) F___'nin fiziksel sıkıntıları da şiddetli bir travmadan mı kaynaklanıyor?


C: Onun durumu zihinsel.
121
S: (L) Buna neden olan şey nedir?
C: Geçmiş hayatın devamı. Pek çok kişi tarafından kurban durumuna düşürüldü. Çözülmeden kaldı.

S: (L) O yaşamdan kalan sıkıntılarını çözmek için ne yapabilir?


C: O etkileri geri püskürttü.

S: (L) F___ artık bastırdığı bir kızgınlğı kalmadığını söylerken doğru mu söylüyor?
C: Evet.

S: (L) Ama mücadelede yakıt olarak kullanacağı bir kızgınlığı yoksa nasıl mücadele edebilir?
C: Bunu yapmasına gerek yok. Asıl sorun bu değil. Şimdi koşullar farklı. Sabırlı olması ve fırtınayı atlatması gerekiyor.

S: (L) Yani bu durum geçecek mi?


C: Açık. Eğer dayanırsa geçecek; önceki sefer dayanmadı.

S: (L) Eğer bu sefer de bunu atlatamazsa 3'üncü yoğunluğa tekrar dönmesi ve bunu baştan yaşaması mı gerekecek?
C: Evet.

9 Kasım 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba..
C: Merhaba. Promya.

S: (L) Adın bu mu?


C: Evet.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Sizinle iletişim kurmamız bizi dünyevi ruhların aramıza sokulmalarına karşı korur mu?
C: Dünyevi ruhlara karşı evet ama diğerlerine hayır.

S: (L) Hangi diğerlerini kastediyorsunuz?


C: Dünyadışılar.

S: (L) Yani sizin varlığınız bizi dünyevi ruhlara karşı korur ama dünyadışılar isterlerse gelebilirler, öyle mi?
C: Bu bağlantı sırasında değil ama yakınlarda olabilirler.

S: (L) Şimdi yakınlardalar mı?


C: Şu anda değil.

S: (L) Sizinle kurduğumuz iletişimlerde hiç yakınlarda oldular mı?


C: Evet.

S: (L) Herhangi bir durumda kanaldan gelen bilgi akışı üzerinde etki yaptılar mı?
C: Denediler ama başarısız oldular çünkü durumun farkına vardın.

S: (L) Bu ne zaman oldu?


C: Birkaç celse önce.

C: O varlığın adı neydi?


C: Belirli bir birey değildi.

S: (L) Bugün bir teori okuyordum; eğer bir varlığın adını öğrenebilirsen onun üzerinde güç sahibi olabileceğinden
bahsediyor. Bu doğru mu?
C: Hayır. Bu tür pek çok saçmalık var.
122
S: (L) Bu arada yardımınız için ve bu kanal yoluyla aldığımız iyi ve net yanıtlar için size teşekkür etmek istiyoruz.
C: Bizim için bir memnuniyet. Devam edecek.

S: (L) İnsanların bu bilgilerin doğruluğuyla şoke olmalarını istiyorum.


C: Olacaklar.

S: (L) Cayce'nin kök ırklar hakkında anlattıklarına dair bir makale okuyordum. Bu hususta verdiği bilgiler temel olarak
doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Poltergeist denen olay nedir?


C: Pek çok sebep.

S: (L) Her olay farklı mı?


C: Hayır. Sebepler çeşitli.

S: (L) Bu sebepleri sıralayabilir misiniz?


C: Hayır. Pek çok sebep var. Bunlardan biri erginleşen dişilerin yaydıkları hayat gücü aura patlamasıdır.

S: (L) Hipnoz dediğimiz şey nedir?


C: 5'inci yoğunlukla bilinç birliğini açmada 2'inci adım.

S: (L) İlk adım nedir?


C: Rüya hali.

S: (L) Üçüncü adım nedir?


C: Trans.

S: (L) Dördüncü adım nedir?


C: Beden işlevlerinin sona ermesi.

S: (L) Bu ölüm anlamına mı geliyor?


C: Evet, bedenin.

S: (L) Pek çok eski harabede dikkatimi çeken belirli semboller bulunuyor, özellikle de tüm dünyada bulunduğunu tahmin
ettiğim spiral şekli. Bu, reiki sembollerinden birine de çok benziyor. Bu sembolün kökeni ve anlamı nedir?
C: Yoğunluk-ötesi enerji toplayıcı; Stonehenge bunlardan biriydi. Stonehenge bir spiral. Eksik taşlar bu düzeneği
tamamlıyordu. Stonehenge'de pek çok insan yüksek enerji şokuna maruz kalmıştır.

S: (L) Eğer bahçede büyük bir yerim olsaydı, bitkileri ve kaldırımı spiral şeklinde düzenleseydim ve bu spiralde
yürüseydim, bu bana enerji verir miydi?
C: Evet. Bunu yap. 3 seviyeye kadar doğru olursa bizi bile görebilirsin. Havuzu oradan kaldır.

S: (L) Havuzu kaldırmak mı!


C: Hangisi daha önemli? Havuzdan tamamen kurtul demedik.

S: (L) Havuzun yanındaki alana ne dersiniz?


C: Sana bağlı.

S: (L) Oraya o havuzu koymanın ne kadar zor olduğunu biliyor musunuz?


C: Evet.

S: (L) J___ ve A___ B___ ouija tablasının, üzerine ellerimizi koymadan da işleyeceğini düşünüyorlar. Bu doğru mu? O
şekilde işlev gösterir mi?
C: Eğer gösterirse karşınızdaki biz olmayız. Bunu yalnızca kendine hizmet eden güçler yapar. Bu konularla ilgili pek çok
aptallıklar olduğunu unutmayın. W___ ve B___ şüpheli.

S: (L) A___ B___'nin bana anlattığına göre M___ F___ John'u o duruma kendisinin soktuğunu söylemiş. Gerçekten öyle
123
mi?
C: Hayır.

S: (L) Neden böyle birşey yaptığını söylüyor öyleyse?


C: Eğer geçmişini bir tek sen biliyorsan, hikayeler uydurmak kolaydır.

S: (L) A___ B___ ayrıca zihinsel güçleriyle bir adamı paramparça ettiğini söyledi. Bu doğru mu?
C: Zırva.

S: (L) Peki söylediği gibi zihin güçleriyle S___'nin televizyonunun arıza göstermesine neden oldu mu?
C: Saçma.

S: (L) A___'nın herhangi bir gücü var mı?


C: Seninkiyle aynı.

S: (L) Benim herhangi bir gücüm var mı?


C: Evet ama en son ne zaman birinin televizyonunu çarptın?

S: (L) Arkeologlar peşpeşe şişman göbekli, büyük göğüslü grotesk küçük kadın heykelcikleri buluyorlar ve bunların ana
tanrıçalar olduğunu söylüyorlar. Gerçekten öyle mi?
C: Buldukları şeyler, çocukların oynadıkları oyuncaklardı. Başka bir saçmalık.

S: (L) Malta adasındaki tapınak kompleksini kim inşa etti?


C: Mor'lar. (Ç.N.: Mor'lar; Kuzey Afrika müslümanları)

S: (L) Ne zaman?
C: MS 800.

S: (L) Sufi yolunu incelememi tavsiye eder misiniz?


C: Sana bağlı.

S: (L) Biliyorum ama bu yolun geçerli olup olmadığını veya bir başkasından daha iyi olup olmadığını bilmek istiyorum.
C: Senin adına bu konuda bir yargıda bulunmak istemiyoruz.

S: (L) Bu yolun doğruluk yüzdesi nedir?


C: Bir anlamda tüm öğretiler gerçektir.

S: (L) Söylemeyecek misiniz?


C: Subjektif. Reikiyi yargılamamızı ister miydin?

S: (L) O hususta para harcamaya başlamadan önce iyi olurdu aslında. Param ziyan mı olacak?
C: Doğru kaynağa gidersen olmaz. Önceki sorunla ilgili olarak seni zihnini geliştirmeye devam etmeni istediğimiz yanıta
yönlendirdik. İlerleme böyle sağlanır.

S: (L) Yani zihin gelişimim için Sufileri araştırmamı istiyorsunuz, öyle mi?
C: Evet. Eğer bütün sorularını yanıtlasaydık birşey öğrenemezdin.

S: (L) Okumakta olduğum bu kitapta, yalnızca seçilenlere verilen bilgilerden ve bazı şeylerin gizli kuruluşlar içinde
geleceğe aktarıldığından bahsediliyor. Pek çok insan bu kuruluşun İlüminati olduğunu ve onların pek çok derin, karanlık
sırlar sakladıklarını düşünüyor. Bu doğru mu?
C: Yakın. Ama şimdi bir bilgi patlaması var. İlüminati artık tek değil ama onlar hala öyle olduklarını sanıyorlar.

S: (L) İlüminati'deki kodamanlarla karşılaştırıldığında F___ ve ben onların bilgilerinin kaçta kaçını biliyoruz?
C: % 2.

S: (L) Yani bizden %98 oranında daha fazla bilgiye mi sahipler? Çok moral bozucu! Peki İlüminati'yle karşılaştırıldığında
ortalama bir üniversite mezunu ne kadar bilgiye sahip?
C: % 0.02.
124

S: (L) Dünyada bu bilgilerin büyük bir bölümüne sahip bir kişi var mı?
C: Gelecek sene bu zaman, sizin oranınız %35'e kadar yükselmiş olacak.

S: (L) Bu çok sıkı çalışmam gerektiği anlamına geliyor!


C: Hayır. Sana kendiliğinden akacak. Seni bloke edenleri dinlemeyi bırak.

S: (L) Hayatımda şu anda beni bloke eden kim?


C: Söyleyemeyiz. Kendin bulmalısın.

S: (L) Kendim miyim?


C: Ancak diğerleri üzerinden.

S: (L) Bugün D___ M___ aradı ve tamir için bir kuyumcuya verdiği antika bir bileziği olduğunu ama...
C: Kuyumcu kadın onu Atlanta'daki başka bir kuyumcuya sattı. D___ kuyumcu kadınla hemen yüzleşerek onu geri
istemeli. Bu şekilde geri alabilir. Bilezik 11.000 dolara satıldı.

S: (L) Köpeğim Dannyboy neyden öldü?


C: Kalp sorunu.

S: (L) Başka bir yavru Dannyboy bulabilir miyim?


C: Belki.

S: (L) Bugün neden bu kadar moralim düşük?


C: Diğerlerinden gelen negatif enerjiyle çok fazla etkileşim.

S: (L) Babaji Tibet'te mi yaşıyor?


C: Evet.

S: (L) Kaç yaşında?


C: 190.

S: (L) Vahiy kitabında bakır rengi derili ve beyaz saçlı bir varlıktan bahsediliyor. Bu varlık Nibiru gezegeninden gelen
gerçek bir Nefilim mi? Kim o varlık?
C: Nefalim'lerin kökeni Neburru ama oradan gelmiyorlar.

S: (L) Bir dev miydi?


C: Evet.

S: (L) Nibiru diye bir gezegen var mı?


C: Hayır.

S: (L) Sümer dilinde Nibiru ne anlama geliyor?


C: Köle sahibi.

S: (L) Yaklaşık bir yıl önce Keith olduğunu iddia eden bir kişiyle bağlantı kurmuştuk. O gerçekten Keith ___ miydi?
C: Evet.

S: (L) Ölmüş olması konusunda ne hissediyor?


C: İyi.

S: (L) Beklediği gibi miydi?


C: Daha iyi.

S: (L) Sürekli opera çalmama neden olan etki ondan mı geliyordu?


C: Evet.

S: (L) Öldükten sonra bir süre etrafımda bulundu mu?


125
C: Evet.

S: (L) Sonra da ışığa mı gitti?


C: Evet.

------------------------------

12 Kasım 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba.
C: Kasyopya'dan arıyoruz.

S: (L) Neyi kastettiniz?


C: Sizin mizah anlayışınıza uyumlanmaya başlıyoruz.

S: (L) Nasıl yani?


C: "Kasyopya'dan arıyoruz."

S: (L) Şimdi anladım!

S: (L) Köpekler kime havlıyor?


C: Sokaktaki birine.

S: (L) Sokakta ne yapıyor?


C: Geçiyor.

S: (L) Bizim için herhangi spesifik bir mesajınız var mı?

S: (L) Çeşitli noktalarda Quorum ve İlüminati'den bahsettik. Sanırım her ikisi de en üst seviye birer gizli masonik örgüt.
Birbirleriyle olan ilişkileri nedir?
C: Lütfen başka bir müzik koyun; bu biraz zorlaştırıcı. [Creation Chant (Yaratılış İlahisi)]

S: (L) Bu nasıl? [Keltik harp]


C: Daha iyi.

S: (L) Kızılderili müziği sevmez misiniz?


C: Kötü değil ama bağlantının titreşimlerini zorluyor.

S: (L) Quorum ve İlüminati'ye dönecek olursak'


C: Quorum çoğunlukla dünyadışı; İlüminati çoğunlukla insan.

S: (L) Quorum'u daha önce'


C: Birleştir; bütünün iki yarısı.

S: (L) Daha önce Quorum'un Kasyopyalılarla, yani sizinle, yani iyi varlıklarla bağlantı halinde olduğunu söylemiştiniz. Bu
doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) İlüminati ise Kertenkele varlıklarıyla bağlantılı olarak tanımlanan Yılan Kardeşliği ile ilişkili, değil mi?
C: Yakın. Ama o kadar basit değil.

S: (L) Eğer Quorum iyi adamlar ve İlüminati de kötü adamlarsa ve her ikisi de masonluğun en üst seviyesini temsil
ediyorsa, buradaki hikaye nedir?
C: Şimdi önce bir daire veya döngü hayal et ve devam etmeden önce bunun üzerinde biraz düşün.

S: (L) Tamam, şu anda dönen bir daireyi düşünüyorum.


126
C: Dairedeki iki yarı, pozitif ve negatifi temsil ediyor. İki yarı.

S: (L) Bundan çıkardığım şey, her iki tarafın da insanlıkla oynadığı şeklinde. Öyle mi?
C: Hayır. Bu karmaşık ama öğrenebilir ve anlayabilirsin; büyük bir keşif ve ilham olacak.

S: (L) Tamam, açıklayın o zaman.


C: Adım adım sor.

S: (L) Neden sorularımızı sürekli olarak adım adım sormamı istiyorsunuz?


C: Bilgileri hazmetmen için.

S: (L) Quorum iyi adamlar olarak tanımlandı. İlüminati de kötü adamlar olarak tanımlandı. Ama her ikisi de Masonik.
Masonik bir örgütteki bir kişi en üst seviyelere ulaştığında onları bir tarafa veya diğer tarafa dağıtan kişiler mi var?
C: Tam olarak bir taraf veya diğer taraf denemez.

S: (L) Burada gerçekten anlayamadığım birşey var çünkü eğer Kertişler...


C: Zihinsel bloğu kaldır.

S: (L) Bloğum falan yok. Eğer Yılan Kardeşliği, yani İlüminati, yani Kertişler, yani Canavar bu gezegene kötü şeyler
yapacak olanlarsa, iyi tarafla bağlantılı olan Quorum'la nasıl...
C: Bunu açıklamak zaman alacak. Sabırlı ol, buna değecek.

S: (L) Hemen şimdi açıklayacak mısınız?


C: Adım adım sor.

S: (L) Tamam. Kötünün özelliği nedir?


C: Birleştir.

S: (L) Kertişler bizim kötü olarak tanımladığımız varlıklar mı?


C: Evet.

S: (L) Kasyopyalılar bizim iyi olarak tanımladığımız varlıklar mı?


C: Evet.

S: (L) Peki Kasyopyalılar Kertişleri kullanıyor veya onlara belirli şeyler yaptırıyor mu?
C: Hayır.

S: (L) Kertişler bağımsız olarak ve Kasyopyalılar'a karşı olarak mı çalışıyor?


C: Karşı olarak değil, bağımsız olarak.

S: (L) Tüm bu projenin tepesinde biri var mı?


C: Biz başkalarına hizmet ediyoruz, bu yüzden karşıtlık yok. Şimdi dikkatli düşün. Adım adım. Eğer cevabı tam olarak
anlamazsan başka soru sor.

S: (L) Bütünün bir parçası. Bir dairenin parçası.


C: Harmanla.

S: (L) Bu şu anlama mı...


C: Renkleri karışan, dönen bir resim düşün.

S: (L) Bazı seviyelerde iki yarı birleşiyor mu?


C: Yakın.

S: (L) Söylediğiniz şey şu mu; Quorum'un bir kısmı iyi adamlar ve bir kısmı da kötü adamlar ve aynı şey İlüminati için de
geçerli... çünkü bu ikisi dairenin karşıt yanlarında ama dönüşteki karışım noktasında birbirleriyle etkileşiyorlar, öyle mi?
Bu kuruluşlar da zıtlar arasındaki etkileşimlerin meydana geldiği yerler mi?
C: Daha yakın.
127
S: (L) Şimdilik bu konuyu bırakalım.
C: Hayır. Şimdi lütfen.

S: (L) Tamam. Yani bu bir karışım. Bunun şeyle ilgisi var mı... Sizin durumunuzda başkalarına hizmet, kendine hizmet
edenlere hizmeti de kapsıyor, doğru mu?
C: Evet; biz size hizmet ediyoruz; Kertenkeleler ise sizin ırkınızı kendine hizmete programladı.

S: (L) Anlayamadığım birkaç husus var. Ben hala bir ölçüde kendine hizmet eden bir varlığım, doğru mu?
C: Ama yavaşça başkalarına hizmete doğru ilerliyorsun. Ama bütün insanlar değil.

S: (L) Yani Quorum'un veya İlüminati'nin üyeleri olan kişiler bilgi veya yardım istediklerinde siz, başkalarına hizmet
yöneliminizden dolayı kim olursa olsun yanıt vermek zorundasınız, öyle mi?
C: Evet ve hayır.

S: (L) 'Hayır' kısmı nedir?


C: Eğer titreşim frekansları düzensizse bağlantı kurmuyoruz.

S: (L) Kertişlerin yaptıkları şeyler daha büyük bir plan veya tasarımın bir parçası mı?
C: Herşey öyle.

S: (L) Geçelim. Moralim bozuldu çünkü bana kötü bir insan olduğumu söylediniz.
C: Kötü bir insan değilsin.

S: (L) Şu anda kendimi çok sefil hissediyorum.


C: Kertenkele telkini.

S: (L) Buhranlı berbat hisler Kertenkelelerin telkinleri mi?


C: Her zaman olduğu gibi.

S: (L) Kendimi berbat hissediyorum çünkü benim bu sefil gezegendeki sersemlerle aynı batan gemide olduğumu
söylüyorsunuz. O gemiden çıkmak için çok sıkı çalışıyordum.
C: Saçmalık; sen kendi gemindesin.

S: (L) Dr. Usui'nin reiki sembollerini nereden aldığını öğrenmek istiyorum.


C: Soruyu yanıtlaman gerekiyor.

S: (L) Hangi soru? Quorum ve İlüminati sorusu mu?


C: Cevapladığında büyük bir coşku duyacaksın.

S: (L) Pekala. Bir karışım. Ama iki yarı.


C: Bir dairenin.

S: (L) Bu daireyi kim tasarladı?


C: Doğal frekans dalgası. Kavuşuma/birleşime yakın olan bazıları, mükemmel bir denge yaratmak için bu iki hizmet
kalıbını, bu iki 'kampı' harmanlıyor.

S: (L) Pekala. Yani İlüminati'dekiler kendine hizmet yolunun üst seviyesindeler ve bir şekilde bu üst seviyelere erişmiş
olmaları, konumlarında bir değişim veya harmanlama meydana getirerek onların başkalarına hizmete dair bazı
farkındalıklara veya frekanslara erişmelerini sağlıyor, doğru mu?
C: Devat et.

S: (L) Tamam, Quorum'dakiler başkalarına hizmete odaklanıyorlar ve onlar da başkalarına hizmet ederken bazı kendine
hizmetlerin başkalarına hizmet olduğunu anlıyorlar.
C: Yakın.

S: (L) Yani buradaki fikir, oraya hangi yönden ulaşmış olursan ol, her iki yolu harmanlamak, öyle mi?
C: Başkalarına hizmet, bu iki gerçekliğin mükemmel bir dengesini sağlıyor. Tam karşısındaki kendine hizmet ise büyük
döngünün mükemmel bir dengede kapanmasını sağlıyor.
128

S: (L) Yani başkalarına hizmet yolunun varolabilmesi için kendine hizmet yolunun da olması şart, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Ve Quorum ve İlüminati'dekiler de...


C: Ortada harmanlanıyorlar.

S: (L) Işığın olabilmesi için karanlığın da olması gerekiyor, öyle mi?


C: Evet.

S: (L) Ve Kasyopyalıların olabilmesi için Kertişlerin de olması gerekiyor...


C: Yakın.

S: (L) Ve her iki grup da Masonik örgütlenmeler yoluyla gelişiyorlar...


C: Özgür-Masonluk, bu süreçlerin fizik düzlemdeki insan yansımaları.

S: (L) Pekala, çok teşekkür ediyoruz. Sanırım bu gecelik bu kadar.


C: İyi geceler.

-----------------

16 Kasım 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba. Nasılsınız?

S: (L) Sanırım bu akşam fena değiliz. Karşımızda kim var?


C: Roligea.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Son zamanlarda okuduğum bir kaynakta, Bernadette Soubirous'a Bakire Meryem'in göründüğünün iddia edildiği
Lourdes'deki tapınaktan bahsediliyor ve...
C: Enerji odaklanma merkezi.

S: (L) Orada ne tür bir enerji odaklanıyor?


C: Duaların istikrarlı düzeni nedeniyle pozitif.

S: (L) Peki Bernadette'e görünen şey neydi?


C: Enerji bilinç dalgası görüntülemesi.

S: (L) Bu görüntü onun kendi zihninden mi geldi?


C: Yakın.

S: (L) Pek çok kişinin iyileşmesi...


C: Pozitif enerji konsantrasyonu nedeniyle.

S: (L) Georgia'da Conyers'teki Bakire Meryem hayaleti olaylarına neden olan şey ne veya kim?
C: Yanıltıcı bir enerji alanı.

S: (L) Bu enerjinin ardında kim var?


C: Kertenkeleler.

S: (L) Neden?
C: Daha büyük bir resmin ve planın parçası olan bir zihin karıştırma girişimi.

S: (L) Büyük resim ve plan nedir?


129
C: Fetih.

S: (L) Bu onların yapacakları fethe nasıl yardım ediyor?


C: Bilgi yayarak.

S: (L) Sahte bilgi yayma yoluyla mı yani?


C: Pek çok yönden etki ediyor. Akıl çeliyor. Bu çağda akıl çelme bombardımanları altında yaşıyorsunuz.

S: (L) A___ rüyasında bazı semboller görmüş ve bu sembollerin neyi temsil ettiklerini öğrenmek istiyor.
C: Tek tek.

S: (L) Bu?
C: Savaş.

S: (L) İkincisi?
C: Yaşam gücü.

S: (L) Üçüncüsü?
C: Yüksek boyutlarla ruhsal birlik.

S: (L) Dördüncüsü?
C: Yıkım.

S: (L) Beşincisi?
C: Korku.

S: (L) Peki buradaki mesaj nedir?


C: Onun öğrenmesi gerekiyor; unutmayın size bazı şeyleri söylersek, önünüzdeki süreç için gerekli korumayı elde
edemezsiniz.

S: (L) Ben de dün gece rüyamda yengeme ait bir yavru köpek gördüm. Rüyamda yürürken arkamı döndüm ve bir arabanın
köpeği ezdiğini gördüm. Çok canlı bir sahneydi ve rüyadan çok üzgün bir şekilde uyandım. Bu rüyanın nedeni veya amacı
neydi?
C: Bu rüya gerçeklerle çok ilgili değildi.

S: (L) Yalnızca öylesine bir rüya mıydı?


C: Evet.

S: (L) Pekala, şimdiki soru son zamanlarda tartışmakta olduğumuz bir şeyle ilgili. Bazı arkeologların ve diğer bazı
şahısların iddia ettiği gibi siyah ırkın herhangi bir grubu tarihte kendi başlarına yüksek bir medeniyet yarattılar mı hiç?
C: Evet.

S: (L) Yardım olmadan, kendi başlarına mı?


C: Hayır.

S: (L) Kimden yardım aldılar?


C: Kertenkeleler.

S: (L) Siyahlar genel olarak, kayıt edilmiş olan tarihin büyük bölümünde neden bu kadar ilkel bir zihin kalıbıyla ve bu
kadar ilkel koşullarda yaşayageldiler?
C: Modern etkileşimlerden yalıtım.

S: (L) Neden?
C: Karma. Gaddar hiyerarşik eski toplum yapısının cezası.

S: (L) Siyah insanlar Kertenkeleler tarafından beyaz insanlar kadar sıkça kaçırılıyor mu?
C: Evet.
130
S: (L) Bu konuda neden yok denecek kadar az şey duyuyoruz?
C: Genel olarak siyahların kültürü hakkında çok az şey duyuyorsunuz.

S: (L) Siyahlar kendi kültür yapıları içinde dünyadışılardan ve kaçırılmalardan haberdarlar mı?
C: Daha az farkındalar ve daha az tartışıyorlar.

S: (L) Medya yoluyla manipüle edildiğimizi biliyoruz. Hangi yöntemleri kullandıklarını ve amaçlarının ne olduğunu
öğrenmek istiyoruz.
C: Daha net ol.

S: (L) TV veya filmler yoluyla zihinsel manipülasyon yapmak için hangi teknik yöntemleri kullanıyorlar?
C: Bildiğiniz görsel ve sözlü bombardıman.

S: (L) Bilinçaltı fikir aşılaması kullanıyorlar mı?


C: Çoğu zaman gerekmiyor.

S: (L) Çocukların dinlediği müziklerde onları programlamaya yönelik herhangi bir çaba var mı?
C: Evet.

S: (L) Bilinçaltına yönelik etkiler var mı?


C: Evet.

S: (L) Elektronik sinyaller mi kullanıyorlar?


C: Evet.

S: (L) Peki televizyon programlarında elektronik sinyalleri kullanıyorlar mı?


C: Kullandılar ama o kadar sık değil.

S: (L) Acil yayın sinyali testlerinde gönderilen bu tür herhangi bir sinyal var mı? (Ç.N.: Acil yayın sinyali; ABD'de bir
dönem acil güvenlik durumlarında devlet başkanın tüm halka seslenmesine yönelik kurulmuş bir sistem.)
C: Hayır.

S: (L) Eğer kertenkeleler sık bir şekilde bizimle besleniyorlarsa ve gelip gezegenimize el koymayı planlıyorlarsa, bunu
neden 300.000 yıl önce üzerimizde hakimiyet kazandıklarında yapmadılar?
C: Sizinle aynı boyutta yaşama arzusu duymuyorlar.

S: (L) Neden?
C: Siz 3'üncü seviyesiniz, onlar 4'üncü seviye.

S: (L) Şimdi planladıkları şey nedir?


C: 4'üncü yoğunlukta sizi yönetmek.

S: (L) İnsan ırkının asıl olarak tohumlandığı ana gezegenin yanıp kül olduğunu söylemiştiniz; bunun nasıl olduğunu
öğrenmek istiyorum.
C: Genişleyen yıldız.

S: (L) Eğer yıldız genişlediyse, yakın bir zamanda genişlemiş olmalı, doğru mu?
C: Orada zaman sizinkinden farklı.

S: (L) Nasıl yani?


C: Zaman/mekan eğriliği.

S: (L) Zaman/mekan eğriliği derken neyi kastediyorsunuz?


C: Fazla karmaşık ama bu kavramı bir ölçüde anlıyorsunuz.

S: (L) Yani o sistemdeki yıldız genişledi ve bizim ana gezegenimiz yandı. Öyleyse, biraz gevşek bir zamansal karşılaştırma
ile bu, insanların yaratılmasından çok kısa bir süre sonra gerçekleşmiş olmalı, öyle değil mi?
C: Bu karşılaştırmada kendi zaman algınızı gevşek olarak dahi uygulayamazsınız.
131

S: (L) Bu hususta biraz yardım istiyorum. Eğer o gezegen küle döndüyse neden insanlar orada tohumlandı... Kısa bir süre
sonra küle dönüşecek olan bir gezegende var edilmenin amacı nedir?
C: Pekala. İşte bir şok-edici geliyor; henüz tamamen yanıp küle dönmedi.

S: (L) Peki nedir? Bize yanıp küle döndüğünü söylemiştiniz. Buradaki asıl hikaye nedir?
C: Tamamen yok olması sizin 4'üncü yoğunluğa geçişiniz sırasında olacak. D'Ankhiar'da şu anda insan bedenleri
yaratılıyor.

S: (L) O gezegende şu anda insan yaratılmasından kastettiğiniz şey nedir? Yoksa o gezegen bu gezegen mi?
C: Hayır. Büyük döngünün kapanmasıyla ilgili.

S: (L) Şu anda orada insan varlıklarının yaratıldığını mı söylüyorsunuz?


C: Evet, öyle. Irkınız orada üretiliyor.

S: (L) Nasıl?
C: Boyut geçişi, anladın mı?

S: (L) Orada 4'üncü yoğunluk bedenlerinin mi yaratıldığını söylüyorsunuz?


C: Hayır. 3'üncü.

S: (L) 3'üncü yoğunluk bedenleri... Şu andaki bedenlerimizden çıkıp o bedenlere mi gireceğiz?


C: Uzaklaşıyorsun. Dikkatli düşün. Boyut. Gerçeklik. Döngü.

S: (L) Şu anda orada insan ırkının bedenleri üretiliyor...


C: Evet.

S: (L) Ve boyut sınırı geçişi sırasında o gezegen tamamen küle dönmüş olacak...
C: Evet.

S: (L) Şu anda o gezegende üretilen insanlar boyut sınırı geçişi sırasında nereye gidecek?
C: Eski dünyaya.

S: (L) Eski dünyaya mı gidecekler?


C: Sizin bildiğiniz şekliyle zaman yok. Hepsi kolektif bilince yönelik derslerden ibaret.

S: (L) Yani bu büyük döngünün kapanmasıyla birlikte herşey baştan mı başlayacak?


C: Pek sayılmaz; hatırla, başlangıç diye birşey yok.

S: (L) Dünyadaki pek çok ruh, dünyaya gelmekte olan bu yeni bedenlere mi girecek?
C: Evet.

S: (L) Ve eski insanlık olarak, öyle mi?


C: Evet.

S: (L) Ve herşeye bir daha başlayacaklar?


C: Evet.

S: (L) Yani çok sayıda insan bu oyuna baştan başlayacak?


C: Yakın.

S: (L) Bu ceza mı?


C: Hayır. Varoluşun doğası.

S: (L) O noktada bazı ruhlar da bir üst yoğunluk seviyesine mi gidecek?


C: Evet.

S: (L) Bize bunun bir yüzdesini verebilir misiniz?


132
C: Hayır. Şu anda açık.

S: (L) Eğer bu döngünün bir noktasında şu anda kulladığımız bedenler o gezegende üretilip dünyaya getirildiyse, o
bedenleri kim getirdi?
C: Boyut geçişi.

S: (L) Kim değil ne, öyle mi?


C: Herşey "kim" ve "ne"dir.

S: (L) Önceki gece Gezici Yolcular'ın bu bedenleri o gezegenden alıp dünyaya getirdiklerine dair birşeyler söylediniz, değil
mi?
C: Evet.

S: (L) Peki o zaman bu Gezici Yolcular boyutlar mı?


C: Evet. Siz de öyle.

S: (L) Lineer zihnimize neler yaptığınızın farkında mısınız?


C: Bir kutu dolusu kurtçuk. (Ç.N.: Kutu dolusu kurtçuk [can of worms] deyimi, sonraki çeşitli celselerde de kullanılıyor.
Genelde zararlı nitelikte olan ve sakınılması gereken şeyleri işaret etmek için kullanılıyor.)

S: (L) Teybin bozulduğu o gece genişleyen bir yıldızın bazı yaratımlara neden olduğundan bahsediyordunuz. Bundan biraz
daha bahsedebilir misiniz?
C: Boyutötesi atomik remolekülerizasyon.

S: (L) Remolekülerizasyon nedir?


C: Tekrar oluşturulma.

S: (L) Neyden neye tekrar oluşum?


C: Karmaşık. Yoğunluk çarpışması.

S: (L) Yoğunluğun neyle çarpışması? Hangi yoğunluğun?


C: 4'üncü seviye oluşumu öğren.

S: (L) Nasıl?
C: Araştır.

S: (L) Bunu, mekan-zamanda, saf enerjinin bir düşünce kalıbı etrafında şekillenebildiği ve böylece katı madde haline
gelebildiği bir nokta olarak anlayabilir miyim?
C: Yakın.

S: (L) Daha üst yoğunluklardan üçüncü yoğunluğa enerji veya katı madde geçişi, evrensel enerji için travmatik bir olay mı?
C: Subjektif.

S: (L) Bu bir çeşit ölüm mü?


C: Ölüm ve doğum aynıdır.

S: (L) Bu remolekülerizasyonun meydana gelmesi için yıldızı ölmekte olan bir gezegende mi olması gerekiyordu?
C: Eğer 3'üncü yoğunluk remolekülerizasyonuysa.

S: (L) Yani enerjinin 3'üncü yoğunluk fiziksel seviyesine gelmesi için... Enerji 3'üncü seviyeye gelirken aşağı mı iniyor?
C: Hayır. Yukarı.

S: (L) Yukarı çıkan nedir?


C: Moleküller, atomik madde. Işık ilk yoğunluktur ve bütün yoğunlukları birleştirir.

S: (L) Yani biz 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa geçerken, kaynakla olan birliğimizden daha da uzaklaşmış mı
oluyoruz?
C: Hayır. Işık ve karanlık, bütün yoğunlukları birleştiriyor.
133

S: (L) Kaç tane yoğunluk derecesi var?


C: 7.

S: (L) Yedinci seviyeye ulaştığınızda, 1'inci seviye ışık olarak mı tanımlanıyor?


C: 7'nci seviye varoluşun çekirdeği.

S: (L) Eğer yedinci yoğunluk varoluşun merkezi ise, bu, 1'inci yoğunluğun varoluşun dış kenarı olduğu anlamına mı
geliyor?
C: Taban.

S: (L) Bir varlık 7'nci yoğunluğa ulaşınca, sonra ne yapıyor?


C: Biri 7'nciye ulaştığında herkes ulaşıyor.

S: (L) 7'nci seviyede yaşayan varlıklar var mı?


C: Zaman mevcut değil.

S: (L) Işık, elektrik enerjisine dönüştüğünde, aslında yoğunluk mu değiştirmiş oluyor?


C: Evet.

S: (L) 1'inci yoğunluktan 3'üncüye geçtiğinde mi elektrik haline geliyor?


C: Evet.

S: (L) 7'inci seviyede yaşayan varlıklar var mı?


C: Big bang.

S: (L) Big bang 7'nci seviyede mi?


C: Yeterince yakın.

S: (L) Yani hepimiz 7'nci seviyeye ulaştığımızda hep birlikte patlayacak mıyız? Hepimiz bir olacağız ve herşeye baştan mı
başlayacağız?
C: Yakın.

S: (L) Bu pek hoş bir düşünce değil!


C: Neden? Zaman diye birşey yok, orası ebedi ikametgahınız. 7'nci yoğunluk, bedenin ölümü sırasında gördüğünüz ışık.

S: (L) Ölüp bedenini terk ettiğinde yedinci seviyeye mi gidiyorsun?


C: Görüyorsun.

S: (L) Rafta "Mikail'den Mesajlar" (Messages from Michael) denen bir kitap buldum. Bu varlık, ruhların sürekli olarak
evrende bir yerdeki bir çeşit ruh jeneratöründen çıktığını söylüyor. Bu bilginin kaynağı nedir?
C: 3'üncü yoğunluktaki bedenli bir varlık.

S: (L) Bu bilgi kesin olarak doğru mu?


C: Hayır. Ruhlar zaten yaratılmıştı.

S: (L) Yani zamanın ilk anında mı?


C: Evet.

S: (L) Herşey çok biçimsiz görünüyor.


C: Bu sizin algınız.

S: (L) L___, J___ ve benim geçen haftadan beri aynı şekilde hissettiğimiz ağrının kaynağını öğrenmek istiyorum.
C: DNA değişiklikleri.

S: (L) Peki bu DNA değişikliklerinin kaynağı nedir?


C: 4'üncü yoğunluğa doğru ilerliyorsunuz.
134
S: (L) Bu ne kadar yakında olacak?
C: Açık.

S: (L) Nefilimlerle insanların genetik melezlemesi konusunda özel bir döllemeden bahsetmiştiniz. Bunun "yapay
döllenmeden" farkı nedir?
C: Fark yok.

S: (L) Kitapta, Babil kulesi zamanında Nefilimlerin insanoğlunun kızlarına baktıkları ve onları karıları olarak aldıklarından
bahsediliyor. İyi bir çeşit etkileşimden bahsediliyor gibi. Bu, Nefilimlerin görevlerini terk edip insan "eşlerine" yönelik
hisler besledikleri anlamına mı geliyor?
C: Hayır. Tarihin diğer bir aldatmacası. Genetik deneylerin bir tasvir ediliş şekli.

S: (L) Sfenksin görünümü neden kedimsi bir insan şeklinde?


C: Kedi enerjisini temsil ediyor.

S: (L) Mısırlıların kedilere tapması veya onlara büyük saygı duyması bununla mı ilgili?
C: Kökeninde.

S: (L) Bu kedi tanrının kökeni neydi?


C: Atlantis geleneği.

S: (L) Atlantislilerin kedi tanrı geleneğinin kökeni nedir?


C: Batıl inanç.

S: (L) Bu batıl inanç neyle ilgiliydi?


C: Önemli birşey değil.

S: (L) Belki de önemlidir çünkü bu tanrıyı onurlandırmak için böyle büyük bir anıt yapılmış ve eminim insanlar bunun
kökeninde ne olduğunu bilmek istiyorlardır.
C: Özgürlük Heykeli'nin kökeninde ne var?

S: (L) Bir ilke. Yani sfenksin kökeninde de kedilerle ilgili bir ilke var, öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) Herhangi dünyadışı varlıkları, tanrıları veya tanrıçaları temsil etmiyor mu?
C: Hayır.

S: (L) Peki bu tanrının adı neydi?


C: Endurra.

S: (L) Bu tanrı veya tanrıçaya tapınım neden sona erdi?


C: Zamanla terk edildi.

S: (L) Kertişlerin bin yıl boyunca insanlar arasında yaşadığını söylemiştiniz. Bizim zaman ilüzyonumuzda bu ne zaman
gerçekleşti?
C: Atlantis'in zirvesinde.

S: (L) Atlantis medeniyeti ne kadar süre boyunca var oldu?


C: 70.000 yıl.

S: (L) Büyük dinazorların zamanında dünyada yaşayan akıllı insan varlıkları var mıydı?
C: Evet ve hayır.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?


C: Geçici zaman eğilmesi .

S: (L) Geçmişin herhangi bir noktasında tek bir bedende her iki cinsiyeti de taşıyan fiziksel bir insan ırkı oldu mu hiç?
C: Hayır.
135

S: (L) Fiziksel insan ırkı her zaman iki cinsiyetli, yani erkek ve dişi oldu, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Atlantis bir dizi afetle mi battı?


C: Evet.

S: (L) Kaç afet?


C: Üç.

S: (L) Bu afetlerin hepsi aynı nitelikte miydi?


C: Hayır.

S: (L) "Nuh tufanının" Atlantis'teki son afetin ve yok oluşun hikayesi olduğunu söylemiştiniz, değil mi?
C: Evet.

S: (L) Bunun nedeni neydi?


C: Venüs.

S: (L) Buna Martek'in neden olduğunu söylediğinizi sanıyordum?


C: Evet.

S: (L) Eğer buna Martek neden olduysa, Venüs nasıl neden olabiliyor?
C: Venüs Martek'e de "neden oldu".

S: (L) O zamana kadar dünyanın bir su buharı örtüsüyle çevrili olduğunu söylemiştiniz, doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Ve Mars gelip kendi suyunu dünyanın atmosferine boşaltınca da bu su bir tufana neden oldu, doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Venüs güneş sistemine ne zaman girdi?


C: Yaklaşık 80000 yıl.

S: (L) Venüs dünyaya kaç yakın geçiş yaptı?


C: Yedi.

S: (L) Sakinleri tarafından üretilen psişik enerji nedeniyle patladığını söylediğiniz Kantek gezegeninin Venüs'le bir ilgisi
oldu mu?
C: Hayır.

S: (L) L___ geçen gece melatonin altığında neden uyuyamadı?


C: Melatonine uyumlanıyor.

S: (L) F___ için herşey pozitife doğru ilerleyecek mi?


C: Nihayetinde, eğer zor dönemi geçirebilirse.

S: (L) Zor dönemleri atlatıp inanç ve sabır geliştirirsek bunu tekrar yaşamak zorunda kalmayacağız, doğru mu?
C: Açık.

S: (L) Sizce annem Largo'daki o kadınla daha ne kadar kalır?


C: 4-6 ay daha.

S: (L) A___ B___ ekin çemberleri konusunda beni neden tekrar aramadı?
C: UFO dedikodu alemi.

S: (L) Ona ne söylediler?


C: Bilgi kaynağının gerçek olmadığını.
136

S: (L) Bu dedikoduyu kim başlattı?


C: İki kişi.

S: (L) Kim onlar?


C: F___ ve W___. Yine ego.

S: (L) Size şunu sormak istiyorum: bizimle bu iletişimi başlatma nedeniniz bu bilgilerin insanlara yayılması mı? Yoksa
sadece bizim araştırmalarımıza verilen yanıtlar mı?
C: Evet. Her ikisi.

S: (L) Eğer bu bilgileri insanlarla paylaşacaksak, bunun...


C: Direnç ve müdahale ile karşılaşacaksınız. Direnin.

S: (L) Tüm bu direnç ve bu dedikodular gerçekten heves kırıcı.


C: Doğru insanlar değil.

S: (L) Bana doğru insanlardan birkaçını söyleyebilir misiniz?


C: Problem değil. Sadece sahip olduklarına yönel.

S: (L) Tamam, teşekkür ediyoruz ve iyi geceler.


C: İyi geceler.

-----------------

19 Kasım 1994 F___, Laura, V___, T___ ve J___

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba. Lütfen ritüel yapmayın. Enerji akışını zorlaştırıyor.

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz?


C: Zora.

S: (L) Ölmüş birinin ruhu musun?


C: Hayır.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (V) Bu akşam, psişik bir vampir olduğunu iddia eden J___ isimli genç bir adamla tanıştım. Bahsettiğim kişiyi tanıyor
musunuz? Sohbet ettiğim kişiyi?
C: Hayır.

S: (V) Öğrenmek istediğim şey, kendisini yanlış mı tanıttığı?


C: Evet.

S: (V) Şeytani bir etki altında mı?


C: Hayır.

S: (V) Benimle oyun mu oynuyor?


C: Hayır.

S: (V) Sorunu nedir?


C: Hayali.

S: (V) Benimle tekrar konuşmak istiyor ve sanırım bunun nedeni şu ikisinden biri; ya enerjimi almak istiyor ya da yardım
istiyor. Enerjimi mi almak istiyor?
C: Bir anlamda.
137

S: (V) Tavsiye anlamında benden yardım istiyor mu?


C: Hayır.

S: (L) Onun zamanını mı harcamak istiyor?


C: Açık.

S: (V) Yani yapışık ruh etkisi altında değil, öyle mi? Buna inanmak zor. Yapışık ruhu var mı? (Ç.N: "Yapışık Ruh" veya
"Ruh Yapışması" [Spirit Attachment] terimi, dünyadaki fizik bedensiz bazı varlıkların, bedenli varlıkların eterik/ruhsal
bedenine çoğunlukla geçici olarak yerleşmesi anlamında kullanılıyor diye düşünüyorum.)
C: Çok olası.

S: (L) Terry bilinçaltında neden bu kadar derin kızgınlıkları olduğunu sormak istiyor.
C: Hayatıyla ilgili pek çok koşullardan dolayı kurban rolünü oynadı.

S: (L) Bu karmik mi?


C: Her zaman öyledir.

S: (L) Bize bu konuda ne yapılabileceği, bunun nasıl hafifletilebileceği konusunda bir ipucu verebilir misiniz?
C: Bu yönde zaten ilerleme kaydediyor.

S: (L) Süreci hızlandırabilecek birşey var mı?


C: Gerekli değil.

S: (T) Bu konuda yapabileceğim birşey var mı, yoksa kendi ilerleyişi içinde azalacak mı?
C: Doğru yoldasın, endişelenme.

S: (T) Hiç kaçırıldım mı?


C: Çocuklukta.

S: (L) Yetişkinliğinde hiç kaçırıldı mı?


C: Belki 3'üncü düzeyde.

S: (L) 3'üncü düzey nedir?


C: Kaçırılmanın türü.

S: (L) Kaç düzey ve türde kaçırılma var?


C: Altı.

S: (L) 3'üncü düzey nedir?


C: Bilincin "alfa" durumuna getirilmesi.

S: (T) Perde anılar mı yani? (Ç.N.: "Perde Anı" ya da "Perdeleyici Anı" [Screen Memory], bu cümledeki haliyle, negatif
dünyadışılar tarafından kişinin belirli bir negatif etki altında tutulması sırasında o kişinin bu olayı olduğundan daha olumlu
ve hatta tamamen olumlu birşey olarak algılamasını sağlamak üzere kişinin zihninde uyandırılan veya projekte edilen
düşünce veya görüntüler. )
C: Yakın.

S: (T) Yani gerçekte olandan başka birşey görüyor oluyorum, öyle mi?
C: Evet ama çocukluktaki gibi fiziksel değil.

S: (V) Mağaralara mı götürüldü? Griler onu mağaralara mı götürdü?


C: Bu tuhaf bir soru.

S: (L) Fiziksel olarak kaç kez kaçırıldı?


C: 27.

S: (L) Peki alfa durumu yaratarak bilincine kaç kez müdahale ettiler?
138
C: 196.

S: (T) Bilincimi alfa durumuna sokmaları ben uykudayken mi oluyor?


C: Bazen.

S: (V) Bilgisayarının başındayken oldu mu hiç?


C: İş yerinde.

S: (T) Honeywell'de çalışırken mi?


C: Büyük beyaz binada.

S: (L) Büyük beyaz bina nerede? (T) Honeywell bina kompleksini söylüyorlar. (F) Hepsi beyaz mı? (T) Hepsi beyaz. (V)
Honeywell şirketi Kertişlerin ajanları mı?
C: Hayır. ABD devletinin.

S: (T) Evet. Devletle anlaşmalı bir şirket. Peki yeni işimde hiç oldu mu?
C: Hayır.

S: (T) Bunun sebebi devlete bağlı bir şirket olmaması mı?


C: Kısmen.

S: (T) Diğer kısım neyle ilgili?


C: Son zamanlarda bilinç arttırıcı deneyimler yaşadın.

S: (T) Ve bu bilinç arttırıcı deneyimler zihnimle oynamalarını zorlaştırdı öyle mi?


C: Evet.

S: (T) Bu bilinç arttırıcı deneyim neydi?


C: Ruhunu arama dönemi.

S: (V) Ruhsal arayış çabaların mı oldu? (T) Hayır, tek söyleceğim şey 6-7 haftadır %100 depresyon içinde olduğumdur. (L)
Terry'nin depresyonuna neden olan şey nedir?
C: DNA değişimi.

S: (T) DNA değişimine neden olan şey nedir?


C: 4'üncü yoğunluk seviyesi realitesine ilerleyiş.

S: (L) Bu her zaman ağrıya, acıya veya depresyona neden oluyor gibi görünüyor, neden?
C: Tüm 1'inci düzey değişimler bu etkiyi yapar.

S: (L) 1'inci düzey değişimler nedir?


C: Düzey tanımlaması, önemi vurgulamaya yönelik.

S: (L) 1'inci düzey en önemli olan mı?


C: Evet.

S: (L) Sayı yükseldikçe önem azalıyor yani?


C: Yakın.

S: (L) Jan'in sağ omzundaki ağrıya neden olan şey nedir, çünkü bu hepimizde de var gibi?
C: DNA değişimleri.

S: (L) Bu rahatsızlığı azaltmak için reiki kullanılabilir mi?


C: Gerekli değil ve tavsiye edilebilir de değil.

S: (L) Bu sıkıntıya katlanmamız mı gerekiyor?


C: Tüm "sıkıntıları" kısa bir süre sonra önemli yaşamsal değişiklikler takip edecektir.
139
S: (V) Benim bu sıkıntıyı yaşamıyor olmamın bir nedeni var mı?
C: Yaşayacaksın.

S: (T) Bu değişimi yaşadığıma göre artık kaçırılmayacak mıyım?


C: Açık.

S: (T) Tüm bu kaçırmaları aynı varlıklar mı yapıyor yoksa farklı gruplar mı var?
C: İki grup.

S: (T) Birincisi hangi grup?


C: Griler.

S: (T) Diğeri?
C: Kertenkeleler.

S: (T) Marissa Tower isimli kadın Kertişleri mi kanallıyor?


C: Evet.

S: (T) Kanalladığı bu Kertişlerin insanlara karşı niyetleri iyi mi?


C: Hayır.

S: (T) Onunla ilgili olumsuz eleştiride bulunduğumda kendimi bir tehlike altına mı soktum?
C: Bu noktada değil.

S: (T) Kertişleri kanallayan bu kadın hakkında söylemek istediğiniz başka birşey var mı?
C: Kertenkelelerle fazla etkileşimi tavsiye etmiyoruz. "MUFON"daki bazı kişilere karşı dikkatli olmanız gerek.

S: (T) Devletin MUFON'u bir istihbarat toplama kuruluşu olarak kullandığı doğru mu?
C: Evet.

S: (T) Bir rüya sırasında bilgi almıştım. O bilgi gerçek miydi, yoksa sadece bir rüya mıydı?
C: Bozuldu.

S: (T) Kim veya ne tarafından?


C: Çatışan enerjiler.

S: (L) Bu enerjilerin kaynakları nedir; bunlar Terry'nin içinde mi, yoksa dışında mı?
C: Her ikisi.

S: (T) Bu devam edecek mi?


C: Tekrarlanacak. Tekrarlanan rüya kalıplarını fark ettin mi?

S: (T) Rüyalarımın çoğunu hatırlamıyorum.


C: Melatonin dene; bütün antidepresanlardan uzak dur.

S: (L) Esrar da bir antidepresan mı?


C: Hayır.

S: (T) Rüyadaki bilgi sadece benim için değil, herkes için mi önemli?
C: Tüm bilgiler öyledir.

S: (T) Farklı insanlar farklı bilgi parçaları mı alıyor, yoksa bazı insanlar kaldırabilecekleri kadar bilgiyi alıp devam
ettirilmesi için bu bilgiyi başkalarına mı aktarıyorlar?
C: Çok sayıda soru.

S: (T) Bu bilgiler birleştirilmesi için parçalar halinde farklı insanlara mı veriliyor?


C: Yakın.
140
S: (T) Yani benim aldığım bilgiler tek başına bir bütün değil, öyle mi?
C: Diğerleriyle bağlantı kurun. Bilgisayar ağını kullanın. Aralarında bağlantı kuran ve bu şekilde parçaları bir araya
getirenler var.

S: (T) Bilgilere nasıl ulaşabilirim?


C: İste.

S: (L) Melatonin almaya mı başlasın?


C: Hayır. Bilgisayar ağını kullanarak diğerleriyle bağlantıya geçin.

S: (T) Bilgisayar ağını kullanarak nasıl bilgi alabileceğimi mi araştırayım?


C: Hayır. Sizin gibi diğerleriyle bağlantı kurun.

S: (L) Başkalarının benzer rüyalar görüp görmediğini mi soralım?


C: Diyalog kurun.

S: (T) Bir gece enteresan bir rüya gördüm. Holografik veya bir sanal gerçeklik bilgisayar ekranı gibiydi. Ekran parlıyordu
ve bilgiler geçiyordu. Bilgiler farklı farklı renklerdeydi. Bir sürü farklı belge vardı. Uzun belgeler sanırım bir tür teknik
referans belgeleriydi. Karanlık bir boşluk gibiydi. Orada değildim bile. Sadece orada benim önümde duruyordu ve ben de
bir ekranı izliyor gibiydim. Kırmızı belgeler vardı, çok kısa. Sanırım içinde emir gibi bazı şeyler vardı, beni korkuttu. Ne
olduklarını hatırlamıyorum. Yeşil dökümanlar ve sarı dökümanlar vardı. Bilgiler aktıkça ekranın rengi değişiyordu. Bir
sürü belge vardı. Hepsini okuduğumu biliyorum ama ne olduklarını bilmiyorum, hatırlamıyorum.
C: Terry'yi hipnotize et.

S: (L) Oğlumla yaptığım hipnozda karşılaştığım şey önceki bir yaşamındaki bir kaçırılma mıydı?
C: Yaşam sonu incelemesi. "Majestic"i oku.

S: (L) Bir kişi öldüğünde ve bedenini terk ettiğinde, ruhu karşılayan ve onu yaşam sonu incelemesi ve sonraki yaşam
planlamasına yönlendiren varlıklar bizim dünyadışı dediğimiz varlıklar gibi miler?
C: Bazı durumlarda. 5'inci yoğunluk.

S: (L) Yani bu türde birşeye yardımcı olan dünyadışı varlıklar 5'inci yoğunluk varlıkları mı? Yoksa ölen kişi mi 5'inci
yoğunluk oluyor?
C: Dünyadışı tanımlaması kişinin bakış açısına göre değişir.

S: (L) Ama o "varlık" 5'inci yoğunluktaki biri, öyle mi?


C: Evet. Deneyim titreşim seviyesi.

S: (L) Planşet bu gece neden bu kadar yavaş hareket ediyor? (Ç.N.: Planşet; ouija [wica diye okunuyor sanırım] tablası
denen, üzerinde harf ve semboller bulunan ve psişik bağlantı yoluyla mesajlar alınmasını sağlayan tabladaki hareketli,
harfleri işaretleyici parça)
C: V___'nin ilgisi başka bir yöne kaydı.

S: (L) İlgisi neye kaydı?


C: Yazarlık.

S: (T) Bir soru daha soracağım ve bu son sorum olacak. Rüyamdaki bilgiyi bana gönderen kimdi?
C: Son sorun olması gerekmiyor. Karmaşık.

S: (T) Bilgiyi gönderenler iyi adamlar mıydı, yoksa kötü adamlar mı?
C: Daha farklı bir kavram.

S: (T) Hangi ırktanlar? Belirli bir ırka mı mensuplar?


C: Pek sayılmaz.

S: (L) Bu konuda bize birkaç şey söyleyebilir misiniz?


C: Pekala Laura. Kozmik bilgi alma sistemi.
141
S: (L) Kozmik bilgi alma sistemi ne alıyor?
C: Hatırlayın, bilgisayar kozmik güçlerden alınan ilhamın bir ürünü ve evrensel gerçeklik bilgisi alma sistemini yansıtıyor.

S: (T) Evren bir bilgisayar ağı, öyle mi?


C: Tuhaf bir düşünce kalıbı.

S: (T) Kastettiğim şey, evrenin çok büyük ölçekteki, karmaşık...


C: Çok büyük ölçekli bir bilgisayar ağı gibi, yakın.

S: (T) Peki dünyadaki bilgisayar sistemini kullanarak ona erişebilir miyim?


C: Bir anlamda, ama henüz doğrudan değil. Ama bekleyin. [Mola]

S: (L) İşte döndük. Bizi dinliyor muydunuz?


C: Artık her zaman sizinleyiz.

S: (L) Hepimizle mi?


C: J___ ve T___'yi ekledik. Daha fazla kişi eklenecek.

S: (J) Sabahları gelen telefonların belirli bir düzeni mi var?


C: Hayır.

S: (J) Uyanmam gerektiğinde telefonumun çalmasına neden olan bir dış etken var mı?
C: Hayır. Sadece raslantı.

S: (J) Evimizdeki her iki telefonda da açtığımızda karşı tarafın kapatmasıyla ilgili önemli birşey var mı?
C: Üç arama MUFON'la olan bağlantınız nedeniyle birer kontroldü.

S: (L) T___ ve J___'nin telefonları dinleniyor mu?


C: Telefon dinlemeler artık gerekli değil.

S: (L) Neden?
C: Teknolojik gelişmeler.

S: (L) Telefonlarımız dinlenmeden de bizi dinleyebilirler mi yani?


C: Evet.

S: (L) Kapalı olsa bile telefonlarımız üzerinden bizi dinleyebilirler mi?


C: Dinleyebilirler.

S: (T) Kızılötesi frekansı yoluyla TV üzerinden bizi dinleyebilirler mi?


C: Teknoloji bunun çok ötesine geçti. Yerin "kulağı" var. Uydular herhangi bir konuşma veya buluşmayı izleyebilir.

S: (J) Şu andaki konuşmalarımız izleniyor mu?


C: Hayır.

S: (T) Arabalarımızdaki elektronik ateşleme sistemleri yoluyla hareketlerimiz takip edilebilir mi?
C: Gerekli değil. Teknolojik ilerlemede insanlara hangi ölçüde "yardım edildiğinin" henüz farkında değilsiniz.

S: (T) Yardım eden kim?


C: Bu, uzun ve karmaşık bir yanıt gerektiriyor.

S: (T) Bu ateşleme sisteminin kullanılmasıyla ilgili duyduğum şeyin doğru olup olmadığını bilmiyorum ama sanki bunu
doğrulayan garip birşey yaşamıştım.
C: Dezenformasyona karşı dikkatli olun. İlginizi gerçeklerden uzaklaştırarak sizi müdahale edilmeye, fethedilmeye ve hatta
yok edilmeye açık bir hale getiriyor.

S: (L) Elektronik ateşleme sistemleriyle ilgili bilgi doğru mu?


C: Dezenformasyon güvenilir gibi görünen kaynaklardan gelir. Sahte bilgi toplamamanız sizin için çok ama çok önemli
142
çünkü sahte bilgi, bilgisizlikten daha fazla zarar vericidir. Unutmayın, bilgi korur, ihmal ve bilgisizlik tehlike yaratır.
Bahsettiğin bilgi T___, sana bilinçli olarak verildi çünkü sen ve J___ ve diğerleri, 4'üncüden 7'inciye kadar olan yoğunluk
seviyeleri konusundaki yoğun ilginiz nedeniyle hedef seçildiniz. Birer "tehdit" olarak belgelendiniz bile.

S: (L) T___'ye yaşadığı olayın ne olduğunu söyleyebilir misiniz? (elektronik ateşleme konusundaki doğrulayıcı
deneyimi...)
C: Unutmayın, dezenformasyon yüksek seviyeli eğitim alanlarca verildiğinde çok etkili olur çünkü o kişiler tarafından
hipnotik ve boyutötesi teknikler kullanılarak elektronik anormallikler meydana gelmesi sağlanır ve bu yolla, verilen sahte
bilgi doğrulanmış gibi algılanır.

S: (T) Camaro'daki adam kimdi?


C: Bir saptırma.

S: (T) Yaklaşık iki hafta önce bu bilgiyi duyduğum bir video kasedi izledikten sonraki gün oldu. Güçlendirilmiş bir Camaro
süren bir adam çıktı... (J) Hayır! Kasedi izlediğimiz geceydi! (T) Kasedi izledikten sonra bunun hakkında konuşmaya
başladık ve bir kez daha izlemeye karar verdik. Sonra Gary ve ben köpeği biraz gezdirmek için dışarı çıktık, sonra geri
döndük ve köpeği verandada bıraktık. Ve dışarıda birer sigara içtiğimiz sırada Camaro'lu adam otoyolun kenarına çekti;
motor kapağının altından buharlar çıkıyordu. Hortumumuzu rica etti biz de olur dedik. Arabasından çıktı; kot pantolon ve
tişört giyiyordu ve dağınık sarı saçları vardı. Motorunun su kaynattığını söyledi. Gulfport'tan geliyormuş ve Ocala'ya
gidecekmiş ve arada bir yerde motoru su kaynatmış. 275'inci yol evimden biraz uzakta. Tüm o yolu gelmiş, bir benzin
istasyonu ve bakım tesisini geçmiş ve anayoldan ayrılarak su almak için benim olduğum sokağa gelmiş. Sonra da yeni
ateşleme sistemlerinin, araba belirli bir hızın üzerine çıktığında nasıl kapanacak şekilde tasarlandığından, bu yüzden de özel
bir yarış arabası ateşlemesi taktırdığından ama o zamandan beri de aşırı ısınma sorunu yaşadığından bahsetti. O gece
ateşleme sistemleriyle ilgili filmi yeni izlemiştik ve hayretler içinde kaldık. Şimdi öğrenmek istediğim şey ise, bu tür
"doğrulamaları" veya eşzamanlılıkları ayarlama gücüne ve yeteneğine sahip olan kişilerin kim olduğu?
C: Dezenformasyon yayanlarla aynı güçler: Yılan Kardeşliği/Konsorsiyum/İlüminati/Yeni Dünya Düzeni/"İsa-
Düşmanları"/Kertenkeleler.

S: (T) Ama ben onlar için bir hiçim. Neden bu kadar zahmete girip Camaro'lu bir adamı benim evime göndersinler ki?
C: Birden fazla yanıt gerekiyor: İlk olarak, hiç kimse "hiç" değildir. İkincisi, belirttiğimiz güçler için herhangi birine
bireysel gibi görünen bir olay yoluyla etki yapmak hiç zor değildir. Üçüncü olarak, T___ bir hedef olarak belirlendi ve J___
de öyle ve diğeleri de, çünkü doğru yoldasınız. Dördüncü olarak, bu bölge şu anda çok sıcak bir deneyim yuvası ve çok
hızlı bir bilinç artış bölgesi niteliğinde. [Mola verildi ve molada Philadelphia Deneyi hakkında konuştuk.]

S: (L) Sanırım bizi dinliyordunuz. Philadelphia deneyi hakkında neler söylersiniz?


C: Her zaman dinliyoruz. (Laura harfleri okumada hata yapıyor.) Biraz daha kahve al Laura. (T___ bir süre tablada
V___'nin yerini alıyor.)

S: (L) Bir anlamda siz de kozmik bilgisayar ağı bilgi alma sisteminin bir parçası mısınız?
C: O ya da bu şekilde herkes öyle.

S: (L) Philadelphia deneyi T___'nin izci başkanının anlattığı şekilde mi oldu?


C: O tanım Philadephia deneyine ait değil.

S: (L) Peki bahsedilen gemi Philadelphia deneyinin parçası olan gemi mi?
C: Üç taneden biri.

S: (L) Geminin maruz kaldığı etkiler, anladığım şekliyle Philadelphia deneyinin bir sonucu muydu?
C: Realite moleküler kalıntısı.

S: (L) Philadelphia deneyi okuduğumuz yazıda belirtildiği şekilde mi gerçekleşti?


C: Yakın.

S: (L) Al Bielek deneyin bir parçası mıydı?


C: Evet.

S: (L) Bu konuda verdiği bilgiler gerçeklere mi dayalıydı?


C: Yakın.
143

S: (L) Bedensel yaş olarak gençleştirilmesi ve kardeşinin yeni bir bedene girmesi ile ilgili verdiği bilgiler doğru mu?
C: Hayır.

S: (T) Kardeşi Duncan, gerçekte iddia ettiği kişi mi?


C: Hayır.

S: (L) Al Bielek'in kendisi iddia ettiği kişi mi?


C: Hayır. Bir teknisyendi ama gemide değil.

S: (L) Yani zamanda ileri ve geri gitmedi?


C: Doğru.

S: (T) Yani kendini olduğundan başka biri olarak mı göstermek istiyor?


C: Evet.

S: (T) Özenti bir kişilik mi?


C: Hayır. Devlet ajanı.

S: (T) Preston da bir devlet ajanı mı?


C: Evet.

S: (T) Bu hikayeyi neden anlatıyorlar? Dezenformasyon dışında...


C: Halkın tepkisinin ölçülmesi için gerçeklerin yavaşça açıklanması.

S: (L) V___, T___'nin arkasında durup enerji vermek için ellerini onun omzuna koysa iyi olur mu?
C: Gerekli değil çünkü T___'nin kendi enerjisi yeterli. George Bush Philadelphia deneyi ile bağlantılıydı.

S: (T) 2. Dünya Savaşı'nda donanmadaydı. (L) Ambrose Bierce'e ne olduğunu öğrenmek istiyorum?
C: Öldü. Kendi kendine yanma vakası.

S: (L) Uyuşturucu destekli bilinç değişimi yoluyla uzayla temas kurma üzerinde çalışan Marcia Moore'a ne oldu?
C: Kertenkeleler tarafından sürekli kaçırılma kurbanı.

S: (L) Neden?
C: Gerçeğe çok yaklaştı.

S: (L) Peki biz de gerçeğe çok yakın mıyız?


C: Evet.

S: (L) Biz de Kertenkeleler tarafından sürekli kaçırılacak mıyız?


C: Bilgi korur.

S: (L) Ama onun da çok bilgisi yok muydu?


C: Uyuşturuclar yüzünden bloke oldu.

S: (L) Zaman yolculuğunun nasıl gerçekleştiğini öğrenmek istiyorum.


C: Karmaşık.

S: (L) O zaman bir ipucu verin.


C: Zaman döngüsü kavuşumunu değiştirmek için atomik yapının elektromanyetik olarak düzenlenmesi yoluyla boyutötesi
transfer.

S: (L) "Siyahlı Adamlar" (Men in Black) olarak tanımlanan kişiler kim?


C: Kertenkele projeksiyonları.

S: (T) Yani sadece bir görüntüyü mü projekte ediyorlar?


C: Evet.
144

S: (T) Yani Siyahlı Adamlar fiziksel bakımdan gerçek değiller?


C: Kısmen doğru. Bu teknolojiyi bilmiyorsunuz ama isterseniz tanımlayabiliriz.

S: (L) İsteriz. Lütfen tanımlayın.


C: Pekala. Hazır olun. Önce zamanda "yolculuğu" biraz daha tanımlamamız gerekiyor çünkü iki kavram birbiriyle
yakından ilişkili. İlk adım yapay olarak elektromanyetik bir alan oluşturulmasıdır. Bu, gerçekliğin boyutları arasında bir
kapı açar. Sonra, gerçeklik iliştirme kanalına erişim için katılımcının düşüncelerini kanallanması gerekir. Sonra da enerjiyi
uygun boyut köprüsüne odaklaması gerekir. Elektronlar doğru frekans dalgasında düzenlenmelidir. Bunun ardından tüm
yoğunluk seviyelerindeki algıları dengelemek için boyut "perdesi" içinden üçlünün gönderilmesi gerekir.

S: (L) Üçlüyü açıklar mısınız?


C: Üçlü şu şekildedir: 1. Madde, 2. Enerji, 3. Gerçekliğin algılanması. İşte böyle millet.

S: (L) Betty Andreasson'u kim kaçırdı?


C: Griler.

S: (L) Kaçıran varlıkların ona verdiği bilgiler perdeleyici bilgi miydi, sahte bilgi miydi, yoksa dezenformasyona yönelik
bilgi miydi?
C: Hepsi ve kısmen de doğru bilgiler.

S: (L) Şeytani bir ele geçirilme olduğu düşünülen Ann Haywood olayında, bu kadına ve ailesine eziyet eden varlıklar kim
veya ne?
C: 3'üncü yoğunluk "B" bölümü enerji anormallikleri; "poltergeist" ile aynı.

S: (L) "The Haunted" adlı kitapta Smurl ailesi ile ilgili olarak anlatılan vakada, evlerinde Kocaayak türü bir yaratığın
görülmesini da kapsayan çok ilginç olaylar var. Bu olayda meydana gelen şeylerin kaynağı nedir?
C: Aynı.

S: (L) Yani bu iki vakadan hiçbiri "dünyadışılarla" ilişkili değil?


C: Doğru.

S: (L) Bu iki olay ile Karla Turner tarafından tanımlanan olay ve diğer kaçırılma olayları arasındaki belirgin benzerlikler
neyden kaynaklanıyor?
C: Benzerlikler yoruma açık. Turner'ın evi, Griler ve diğerleriyle etkileşim nedeniyle pek çok olay türüne açıldı.

S: (L) Griler ile etkileşimlerde böyle şeyler sıkça oluyor mu?


C: Bu türde yoğun bir faaliyet olduğunda, pek çok çeşit şeyin içeri girmesine neden olan kanallar veya "pencereler"
açılıyor.

S: (L) Peki "old hag" denen ve insanlarla seks yapan varlıklar kim? (Ç.N.: ingilizce'deki "old hag" terimi, bizdeki "cin"
kavramına yakın ama aynı olduğundan emin olmadığım için orijinal halinde bıraktım.)
C: Poltergeist tipi varlıklar.

S: (L) Poltergeist varlığı nedir?


C: Kendini açıklıyor.

S: (L) Poltergeist varlığı, poltergeist etkisinin meydana geldiği kişinin bilinç altı enerjisi ile mi meydana geliyor?
C: Diğer herşey gibi, algılanan ile algılayan arasındaki bir etkileşim.

S: (L) Peki bu olayda algılanan nedir? Bir enerji oluşumu mu, yoksa gerçek bir varlık mı?
C: Her ikisi. Unutma Laura, sen de bir enerji oluşumusun.

S: (L) Pekala, S___'yi hipnozla bir gemiye götürülme deneyimini yaşadığı zamana döndürdüğümde, diğer bazı olaylarda
görülenlere de çok benzeyen bir kadın vardı. O kadın kim veya neydi ve neden oradaydı?
C: Bu "kadın" giderek popülerleşiyor, değil mi?

S: (L) Hipnozdaki bu kadın kimdi?


145
C: "Hag".

S: (L) Neden bu kadar popülerleşiyor? (J) İyi olmalı!


C: Bilmiyoruz.

S: (L) Kızım A___ benimle ilgili ruhsal gözleminde bana bağlı bir kordon ve kordonun ucunda da mavi bir astronot
görmüş. Gördüğü bu mavi astronot neydi?
C: Rehber.

S: (L) Bağlantısını kopardık. Onu orada bırakmam daha mı iyi olurdu?


C: Sana bağlı.

S: (L) George Adamski'nin gördüğü güzel Nordik varlıklar kimdi?


C: George Adamski'nin son derece gelişmiş hayal gücünün ürünü.

S: (L) Birkaç kez uçan dikdörtgen şeklinde büyük kutulardan bahsedildiğini duydum. Bunların kime ait olduğunu
öğrenmek istiyorum.
C: Kertenkele projeksiyonları.

S: (L) Neden bu kadar çok türde araçları var?


C: Hepsi onların değil.

S: (L) Reiki inisiyasyonu için tavsiye edilen kişiye gittik. Şu anda doğru reiki inisiyasyonunu alıyor muyuz?
C: Oraya doğru gidiyorsunuz. Enerjinin somutlaşmasına izin vermelisiniz. Doğal öğrenme (Imprinting) kavramını anlıyor
musun?

S: (L) Evet.
C: O zaman biliyorsun.

S: (L) Reiki uygulaması yapmak, bu gücün somutlaşmasını sağlayacak olan şey mi?
C: Kısmen.

S: (L) Elimizdekilerden daha eski ve daha güçlü reiki sembolleri var mı?
C: Evet.

S: (L) Orijinal semboller Sanskritçe kökenli mi?


C: Evet.

S: (L) Bunları nerede bulacağız?


C: Bulmayacaksınız.

S: (L) S___'den öğrendiğimiz reiki sembolleri ulaşabileceğimiz en yakın halleri mi?


C: Evet. Yeterince iyi.

S: (L) Bir kişi reiki inisiyasyonu aldığında bu, ellerdeki enerji alış ve veriş akışını, pozitif ve negatif enerji akışını ters mi
çeviriyor?
C: Evet.

S: (L) O zaman sağ el alıcı el mi oluyor?


C: Evet.

S: (L) S___'nin yaptığı Sui Ching düzenlemesi, diğer kişilerden aldıklarımızdan daha fazla mı güç veriyor?
C: Evet. İnanın.

S: (L) Öğrettiği spiritüel uygulamalar, her ikimiz için de faydalı mı?


C: Fena değil.

S: (L) Sadece fena değil mi, yoksa çok mu iyi?


146
C: Unutma, bazı şeyleri kendi yolunda ilerlerken öğrenmen gerekiyor.

S: (L) Haklarında birşeyler okuduğum, kalın dudaklı, kaba nitelikli, gri bedenli ve gri üniformalı olarak tanımlanan ve
Güney Amerikalıların "Malos" dedikleri varlıklar ne veya kim?
C: Kertenkele projeksiyonları.

S: (L) Betty Andreasson'un mavi elbiseli olarak gördüğü çamura benzer varlıklar da bunlar mıydı?
C: Evet.

S: (L) Betty Andreasson kaçırılmasında Finiks'i (Phoenix) gördüğünde nereye götürülmüştü?


C: Gerçekliğin başka bir boyutu.

S: (L) Betty Andreasson, deneyimlerinin pozitif olduğuna ve onu tanrıya daha fazla yaklaştırdığına inanmakta haklı mı?
C: Hayır.

S: (L) Kandırıldı mı?


C: Hayır. Bir kurban.

S: (L) Avustralyalı pilot Frederick Valentich'e ne oldu?


C: Kertenkeleler tarafından alındı ve vücudu parçalandı.

S: (V) Giderek daha fazla iğrençleşiyor! (L) Pekala, bu mor enerji lehhası hakkında bilgi almak istiyorum. Bu para
yatırmaya değer birşey mi?
C: Hayır. Sahte. Ama güzel renk.

S: (L) Ustalık inisiyasyonunu almak için ne kadar beklemem gerek?


C: Sana bağlı.

S: (L) S___ öğrencilerinin altı ay beklemesini tercih ediyor. Ben uzun zamandır reiki yaptığım için, benim bu kadar uzun
beklemem gerekli veya faydalı olur mu?
C: Sana bağlı.

S: (V) Son zamanlarda hepimizin neden böylesine bir saldırı altında olduğumuzu bilmek istiyoruz. (Ç.N.: Saldırı (Attack)
terimi, bundan sonraki celseler boyunca da çok sık kullanılacak olan ve özellikle negatif dünyadışı varlıklar tarafından
yapılan yıldırıcı etkiler olarak tanımlanabilir.)
C: Çünkü şu anda hepiniz doğru bir kaynakla bağlantı kuruyorsunuz.

S: (L) Bob Oeschler bir devlet ajanı mı?


C: Yarı.

S: (L) Ontario'da Carp'taki UFO inişi gerçek bir UFO inişi miydi?
C: Evet.

S: (L) Bu olayda kim vardı?


C: Griler.

S: (L) Başka herhangi bir güç?


C: Hayır, ama devlet bunu bir fırsat olarak kullanmak istiyor. UFO'nun kendisi sahte değildi ama Guardian'ın hikayesi
öyleydi.

S: (L) UFO gerçekten dünyadışılar tarafından mı kullanılıyordu?


C: Evet. Devletin elinde çok miktarda UFO film kaydı var. Bunları ihtiyatlı olarak kullanabilir.

S: (T) Guardian'ın hikayesinin sahte olmasından neyi kastediyorsunuz? Video kaydı gerçek mi?
C: Kasetteki görüntüleri, uydurduğu hikayeye bir delil olarak gösterdi.

S: (T) O görüntüyü, kendisini Guardian olarak tanıtan kişi mi çekti?


C: Hayır.
147

S: (T) Kim çekti?


C: Askeriye.

S: (T) O görüntüyü çekmek için Ontario Kanada'da olmaları gerektiğini nasıl biliyorlardı?
C: İniş olayı NATO yedek askerlerinin eğitim aldığı bir üssün yakınlarında gerçekleşti.

S: (T) Olay kendilerinin iddia ettikleri yerde mi gerçekleşti?


C: Yakınında.

S: (T) Çiftlikteki kadın bu senaryonun bir parçası mıydı?


C: UFO'yu gördü. Hikayenin bir parçasıydı.

S: (T) Kadının yaşadığı UFO olayı, Guardian videosundakiyle aynı olay mıydı?
C: Hayır. Ama benzer.

S: (T) Yani bir UFO inişi gören bir kadın var bir de videoya alınan başk bir UFO inişi olayı var. Ve kadın çıkıp gördüğü
şeyi anlatınca onlar da ellerindeki videoyu kadının hikayesinin bir delili olarak kullandılar, öyle mi?
C: Evet.

S: (T) Kadın NATO'nun bölgedeki faaliyetinden haberdar mıydı?


C: Hayır.

S: (T) NATO faaliyeti kadının olduğu yere yakın mıydı?


C: UFO'lar tüm büyük askeri faaliyetlere üşüşüyor.

S: (T) Devlet, dünyadışılar tarafından dünyaya saldırılmasına dair bir senaryo hazırlayıp bu yolla tüm dünya insanlarını bir
korku haline sokup tam kontrol ve hakimiyeti kabullenmelerini sağlamayı mı planlıyor?
C: Açık. Ama eğer öyleyse, fiyaskoyla sonuçlanır.

S: (T) Neden?
C: Pek çok neden: 1. Görsel efektler yetersiz olacak ve açıklar verecek. 2. Gerçek saldırı daha önce meydana gelebilir. 3.
Başka olaylar araya girebilir.

S: (T) Ne gibi?
C: Dünya değişimleri. (Ç.N.: Yaklaşan kırılma ve dönüşüm sürecine ait büyük olaylar kastediliyor sanırım.)

S: (T) Devlet yönetiminde bulunan ve tüm dünyayı ele geçirerek kendi yönetimlerinde mutlu olmayı uman kodamanların,
dünyanın yakın geleceğinde çok önemli değişimler meydana gelecek olması gerçeğini hesaba katmadıklarını düşünmekte
haklı mıyım?
C: Yakın. Farkındalar ama inkar eğilimindeler.

S: (T) Bu dünya değişimleri, komet kümesinin varmasından önce mi meydana gelecek?


C: Hayır. Ama "zaman" çerçevesi henüz kesinleşmiş değil.

S: (T) Eğer neler olacağını bilselerdi bile paralarını arttırıp dünyayı kontrol etmeye devam etme yönündeki aptal küçük
planlarına devam ederlerdi sanırım, doğru mu?
C: Evet. Hırs bir hastalık.

S: (T) Tüm akılı ve yetenekli kişileri dünyadan başka bir gezegene taşıma ile ilgili "alternatif üç" diye bir plan var mı?
C: Hayır.

S: (T) Bu da bir dezenformasyon mu?


C: Evet. Mars'a iniş de öyle. Ama Mars anıtları değil.

S: (T) Mars'taki anıtları kim yaptı?


C: Atlantisliler.
148
S: (T) Yani Atlantisliler gezegenler arası yolculuk yapabiliyorlar mıydı?
C: Evet. Kolaylıkla. Atlantis teknolojisinin yanında sizin teknolojiniz Neandertal çağı gibi kalır.

S: (T) Ay'da Richard Hoagland'ın keşfettiği yapıları kim inşa etti?


C: Atlantisliler.

S: (T) Bu yapıları ne için yaptılar?


C: Kristal gücüne yönelik enerji aktarım noktaları. Anıtlardaki veya heykeldeki sembolizma kullanılmış.

S: (T) Hangi heykeli kastediyorsunuz?


C: Örnek; Yüz.

S: (T) Bu kristaller hangi gücü topluyordu?


C: Güneş.

S: (T) Mars ve Ay'da güç toplama istasyonları kurmaları gerekli miydi? Bu onların gücünü mü arttırıyordu?
C: Gerekli değildi ama sizin milyon dolar sahibi olmanız da gerekli değil. İlişkiyi anlıyor musun? Sizin toplumunuz nasıl
paraya açsa, Atlantisliler de güce açtı.

S: (T) Bu güç toplama işi onların sonunu getiren şey miydi?


C: Evet.

S: (T) Bu gücün kontrolünü nasıl kaybettiler?


C: Bilgisayarlarınızın sizi kontrol edecek hale gelmesi gibi, o güç de onları kontrol eder hale geldi.

S: (V) Yani hayata ve kendi zekasına sahip olmaya benzer birşey mi?
C: Evet.

S: (L) Yani bir anlamda bu kristal yapıların canlandığını mı söylüyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Peki sonra ne yaptılar?


C: Atlantis'i yok ettiler.

S: (L) Ama Atlantis'in, güneş sistemindeki bir gezegenin yakın geçişinden dolayı yok olduğunu sanıyordum?
C: Hasar gördü ama düzeldi.

S: (L) Yani Atlantis, Mars'ın yakın geçişinden dolayı zarar gördü ama sonra toparlandı, öyle mi?
C: Toprakları tamamen değil kısmen yok oldu.

S: (L) Peki Atlantis kaç ayrı yıkım gördü?


C: Üç.

S: (L) Biri Mars'ın yakın geçişinden kaynaklandı, değil mi?


C: Evet. Ve kometler.

S: (L) Mars ile kometler arasında bir çeşit etkileşim oldu, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) İkinci yıkımın nedeni neydi?


C: Venüs.

S: (L) Peki üçüncü ve son yıkım neden kaynaklandı?


C: Kristaller.

S: (L) Kristaller hala etkin mi?


C: Bermuda üçgeni.
149
S: (L) Bunun bir efsane olduğunu sanıyordum?
C: Hayır.

S: (L) Peki o kristal ne yapıyor? Sürekli etkin mi?


C: Hayır. Düzensiz.

S: (L) Bilinçli, duyarlığa sahip bir varlık anlamında mı etkin?


C: Hayır.

S: (L) Etkinleştiren şeyler nedir?


C: Pek çok faktör.

S: (L) Etkinleştiğinde ne yapıyor?


C: Boyutötesi pencere açılıyor.

S: (L) Diyelim ki bir insan Bermuda Üçgeni'nde gemiyle seyahat ediyor ve o pencere açıldı ve bu kişi o pencereden geçti.
Kendisini nasıl bir durumda bulur?
C: Askıda kalan bir canlılığa (Suspended Animation) benzer birşey.

S: (L) Askıda kalan kişiler, canlılıklarının bilincinde olurlar mı, yoksa bilinçleri de mi askıda kalır?
C: İkisinden biri.

S: (L) Bu durumda sonsuza kadar kalırlar mı, yoksa geri mi dönerler? Yoksa başka bir yere mi giderler?
C: Açık. Herşey olası. Aynı şey Philadelphia deneyi katılımcılarının başına geldi.

S: (L) Eğer bir kişi bu boyutlararası askılı hayatiyet durumuna gelirse, sonsuza kadar öyle mi kalır?
C: Belki.

S: (L) Ölemezler mi, bunu mu kastediyorsunuz?


C: Milyonlarca yıldır bekliyorlarmış gibi bir algıları olabilir.

S: (L) Onları bu durumda kurtaracak bir kişi veya bir yol yok mu?
C: O denizciler neden delirdiler sanıyorsun?

S: (L) Bermuda Üçgeni'ndeki kristal dışında başka etkin kristaller de var mı?
C: Evet.

S: (T) Devlet bunları biliyor mu?


C: Yarı.

S: (L) Diğerleri nerede?


C: Japonya açığında, Brezilya'da, Ural dağlarında, Kuzey ve Güney kutuplarında.

S: (T) Ay ve Mars'takiler de etkin mi?


C: Evet.

S: (V) Japonya'daki depremlerle bir ilişkisi var mı?


C: Evet.

S: (L) Eğer kristallerden biri bulunsa ve teknolojisi çözülseydi ve başka bir tanesi daha...
C: Şu şekilde cevaplayalım: Eğer Neandertaller bir Boeing 747 bulsalardı, onu nasıl kullanacaklarını bilebilirler miydi?

S: (L) Bu kristallerin fiziksel ebatları neydi ve yapay mı yoksa doğal mıydılar?


C: Çeşiti ebatlar. Yapaydılar.

S: (L) Yontuluyorlar mıydı?


C: Evet.
150
S: (L) Yontulmada hangi şekil veriliyordu?
C: Piramit.

S: (L) Yani Gize'deki Büyük Piramit'le aynı orantılara sahip tam bir piramit miydiler?
C: Yakın.

S: (L) En büyüğü tabanından tepesine ne kadar uzunluktaydı?


C: 1500 metre.

S: (L) Ortalama uzunlukta olanları ne kadardı?


C: 150 metre.

S: (L) 1500 metre yükseklikte olan hala duruyor mu?


C: Evet.

S: (L) Peki nerede?


C: 600 kilometre doğunuzda.

S: (L) Birkaç yıl önce bir pilot suyun içinde bir piramit gördüğünü bildirmişti...
C: Gördüğü şey piramidin okyanus tabanından yukarıda kalmış olan tepesiydi. %90'ı gömülü.

S: (V) Meditasyonda Dünya değişimleri sırasında ortaya çıkan kristaller görmüştüm. Bu meydana gelecek mi?
C: Evet.

S: (L) Atlantis'in batışı sırasında bu kristal nasıl oldu da çatlamadı veya kırılmadı?
C: Sıradışı ölçüde güçlü. Bir atom bombası bile onu parçalayamaz. Kristal, termonükleer bir patlamanın zincirleme
reaksiyonu absorbe eder ve saf enerjiye çevirir. Bu onun tasarımsal işleviyle ilgili.

S: (L) Peki sonra ne olurdu?


C: Atlantislilerin yaptığı gibi mühendislik yoluyla odaklanma olmazsa enerji dağılır.

S: (L) Bu teknolojiyi nereden elde ettiler?


C: Kendileri geliştirdi.

S: (L) Kendileri mi icat etti?


C: Evet.

S: (L) Dünyadışılarla etkileşime girdiler mi?


C: Evet.

S: (L) Hangi dünyadışılarla?


C: Kertenkeleler.

S: (L) Bu kristaller ne tür bir güç frekansı kullanılıyordu?


C: Tam bant genişliği.

S: (T) Kristallerden kaç tanesi dünyadaki devletler tarafından keşfedildi?


C: Tümü.

S: (T) Onları kullanmaya mı çalışıyorlar?


C: Boşuna.

S: (T) Deniyorlar mı?


C: Belki.

S: (T) Ay'dan çekilmelerinin ve uzay programını durdurmalarının sebebi bu mu?


C: Hayır. Devlet teknolojiyi anlamıyor.
151
S: (T) Ay'daki faaliyetlerini sona erdirdiler mi?
C: Açık.

S: (T) Mars'taki kristaller nedeniyle mi oraya gitmeyi bu kadar istiyorlar?


C: Evet.

S: (T) Kristaller yüzünden mi yoksa anıtlarda saklanan şeyler yüzünden mi?


C: İkisi de değil.

S: (T) Mars'a gitmeyi neden istiyorlar?


C: Keşif.

S: (T) İnsan ırkının tepesinde bulunanlar gerçekten göründükleri kadar aptallar mı?
C: Subjektif.

S: (L) Elektrik üretmek için o kristal şeklini kullanabilir miyiz?


C: Mümkün ve yapıldı.

S: (L) Karmaşık mı?


C: Evet.

S: (L) Hematit taşının fiziksel beden üzerinde nasıl bir etkisi var?
C: Açık.

S: (V) Peki ya Stephenson isimli adam?


C: Eğer bütün katılımcıların o yönde inancı varsa.

S: (V) Laura bugün kalbi üzerinde bir şifa aldı mı?


C: Evet.

S: (V) Stephenson bilgisini nereden aldı?


C: Okudu.

S: (L) J___ bir yapışık ruh temizleme yaptırmasını tavsiye edip etmediğinizi öğrenmek istiyor.
C: Zararı olmaz.

S: (L) Kaç tane yapışık ruhu olduğunu öğrenmek istiyor.


C: Üç tane. İkisi pozitif, bir negatif.

S: (L) Peki T___?


C: Dört; 3/1.

S: (L) Bunları nasıl edindi?


C: Araştır.

S: (L) Daha önce T___'yi hipnotize etmem önerilmişti. Bu öneri hala geçerli mi?
C: Evet.

S: (T) Jerry'ye güvenebilir miyim?


C: Belki.

S: (T) Kaptan Kirk filmin sonunda ölüyor mu? (V) Gizli Dosyalar (X-Files) dizisinde kertenkele etkisi var mı?
C: Hayır.

S: (T) Gizli Dosyalar insanlara duymaları gerekenleri mi söylüyor?


C: Evet.
------------------------------------------
152
24 Kasım 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bugün kiminle birlikteyiz?


C: Pihmi.

S: (L) Hiç dünyada yaşadınız mı?


C: Hayır. Kanal artık uyumlandığı için her seferinde sorgulamanıza gerek yok.

S: (L) Yani kanalın titreşimleri uyumlandı ve artık bu kanala başka enerjiler müdahale edemez mi?
C: Siz istemedikçe.

S: (L) Bugün Karla Turner'dan aldığım mektubu gördünüz mü?


C: Biz Kasyopyalıyız.

S: (L) Yani gördünüz mü?


C: Senin bütün yaşam auranın farkındayız Laura.

S: (L) Kanalladığımız bilgilere gösterdiği tepkinin nedeni neydi? Onu üzen birşey var gibi, nedir bu?
C: Bazı kişilerin olumsuz yorumlarından etkilendi. Niyetin konusunda şüpheci, bu celseyi harfi harfine gönder.

S: (L) Tamam, ona ne söyleyeceksiniz? Sizin gerçek bir kaynak olmadığınızı ve onu oyaladığınızı düşünüyor, bu
suçlamaya cevap olarak ne söyleyeceksiniz?
C: Yalan diye birşey yoktur.

S: (L) Tamam, olabilir ama o sizin söylediklerinizin doğru çıkmadığını, Güney Karolina'daki iki küçük çocukla ilgili
herşeyi bütün ayrıntılarıyla tanımlayamadığınızı söylüyor ve tanımladığınız birkaç şeyi de yalan olarak yorumluyor.
C: Yalan diye birşey yok, sadece yorumlar var.

S: (L) Bu kanaldan bilgi alması onun için önemli mi?


C: Önemli olan, dünyadaki herkesin kendi adımlarıyla ilerlemesi.

S: (L) Karla'nın adımları biraz daha yavaş mı?


C: Elma ve portakalın karşılaştırılması gibi.

S: (L) Doğruluk konusuna değinmek istiyorum. Doğruluğu nasıl arttırabiliriz, belirleyebiliriz veya üzerinde nasıl
çalışabiliriz?
C: Doğruluk 3'üncü seviye kavramı. (Ç.N.: Buradaki "doğruluk" [accuracy] terimi, özellikle de tahmin ve kehanetlerin
doğru çıkması ile ilgili.)

S: (L) Biliyorsunuz ki bu seviyede bir bilginin doğru veya iyi olduğuna karar vermek için onun meydana gelip
gelmediğine, doğru çıkıp çıkmadığına bakarız.
C: Evet.

S: (L) Ve eğer bir kaynak bir tahminde yanılırsa genelde insanlar o kaynağa olan inancını kaybeder. Bu gerçekçi olmayan
bir beklenti mi?
C: Evet.

S: (L) Bunun sebebi gerçekliğin değişkenliği nedeniyle doğrulanmanın imkansız birşey olması mı?
C: Eğer bu mümkün olsaydı, varoluş diye birşey olmazdı. Evren, bir öğrenme laboratuarından başka birşey değil.

S: (L) Pekala, bu noktada Karla Turner'la yazışmanın ve onunla bilgimizi paylaşmanın herhangi bir anlamı olup olmadığını
merak ediyorum.
C: Elbette. Hepiniz öğreniyorsunuz. Daha hızlı öğrenmek için bilgilerinizi paylaşın.

S: (L) Ona pozitif yönde yardımcı olmak için söyleyebileceğim herhangi birşey var mı?
153
C: Empati göster. O başkalarını kendinden önce tutacak şekilde büyütüldü.

S: (L) Tamam, mevcut olasılıklara göre T___ ve J___ bu Cumartesi bizimle olacak mı?
C: Evet. Ama sana bağlı. İsteyin, alacaksınız. [Gelmelerini rica ettik ve geldiler].

S: (L) J___'nin söylediğine göre arkadaşları S___ ve S___, M___'nin fikrini benimseyerek benim kötü bir cadı olduğumu
düşünüyorlarmış. Bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) M___ F___ bunu neden yapıyor?


C: Diğerleriyle aynı; kendine hizmet eden, ego merkezli bir dünyadasınız.

S: (L) Bana karşı özel bir kini var mı, herhangi özel bir nedenden kaynaklanan?
C: Kısmen, seks ile ilgili sözlerinden dolayı.

S: (L) S___'ye karşı olan güdülerinin cinsel ilhamdan kaynaklandığını söylediğim için çıldırdı, değil mi?
C: Evet. Gerçekler acıtır.

S: (L) Bu son volkan patlaması hakkında bilgi verir misiniz? Sebebi neydi?
C: Dünyanın ısınması.

S: (L) Isınmaya neden olan şey nedir?


C: Titreşim frekansı değişimleri.

S: (L) Bu titreşim frekansı değişimlerine neden olan şey nedir?


C: Daha önce de söylediğimiz gibi, yaklaşmakta olan dalga.

S: (L) Yani bu dalga o kadar büyük ve geniş ki, mutlak varış noktasından yıllar önce etkileri hissediliyor, öyle mi?
C: Doğada tüm dalgaların varıştan önce bir çekiliş aşamaları vardır.

S: (L) Bu bir dalganın sahile varmadan önce herşeyi kendine çekmesi gibi mi?
C: Evet.

S: (L) Yani şu anda geri-çekiş aşamasındayız [el hareketleri ve seslerle gösteriyor].


C: Güzel bir benzetme.

S: (L) 1981 ve 82'de kızım A___ uykusunda sık sık penceresinin önünde timsah olarak tanımladığı birşey görüyordu.
Uyanıp çığlık atıyordu, biz de uyanıyorduk ve bir keresinde elbise dolabının köşesinde duran bir figür gördük. Tüm bu
olaylar bir ejderle karşılaştığım rüyama kadar...
C: Kertenkele.

S: (L) Ne yapıyorlardı?
C: İnceleme.

S: (L) O incelemelerinde ne keşfettiler peki?


C: Kaçırılabilecek potansiyel kişiler.

S: (L) Herhangi birimizi kaçırdılar mı?


C: Hayır.

S: (L) Neden?
C: Durdurdun.

S: (L) Nasıl durdurdum?


C: Bilginin kökleri farkındalıktadır.

S: (L) Yani benim farkındalığım bunu durdurdu, öyle mi?


C: Yakın.
154

S: (L) Ejderhayla savaştığım rüyayı gördüğümde bu sadece bir rüya mıydı, astral bir olay mıydı yoksa Kertenkelelerle
gerçek bir etkileşim miydi?
C: Her üçü.

S: (L) Peki benim direncimle karşılaştıklarında buna tepkileri ne oldu?


C: Hayalkırıklığı.

S: (L) O zamandan beri bizi rahatsız etmeye çalıştılar mı?


C: Evet.

S: (L) Peki bunlarda hiç başarılı oldular mı?


C: Evet.

S: (L) Nasıl?
C: A___.

S: (L) Annem yoluyla mı?


C: Evet.

S: (L) Onu kaçırdılar mı?


C: Duygularını bulandırdılar.

S: (L) Şimdiye kadar en iyi atışları bu muydu?


C: Evet.

S: (L) Peki daha kötüsü olabilir mi?


C: Her zaman daha kötüsü olabilir.

S: (L) Yani her zaman çok dikkatli olmamız gerekiyor, öyle mi?
C: Başkalarının seni yolundan alıkoymasına kesinlikle izin verme. Seni gerçekten uzaklaştıracak pek çok girişime maruz
kaldın. Şimdi birkaç bildiri geliyor: Dur. Varolan herşey sadece birer derstir. Bu sonsuz bir okul. Herhangi birşeyin
varolmasının başka hiçbir amacı yok. Cansız madde bile öğreniyor. Herşey bir "İlüzyon". Her bir birey aklında tüm
varoluşa sahip. Şimdi bunu biraz düşün. Her bir ruhun gücü sonsuz ve eğer nasılını bilirse tüm mevcudiyeti yaratabilir veya
yokedebilir. Siz ve biz ve diğer herkes, varolan herşeye ortak sahip oluşumuzla birbirimize bağlıyız. Eğer istersen yeni
evrenler yaratabilir ve o evrenlerde yaşayabilirsin. Hepiniz içinde yaşadığınız evrenin bir kopyasısınız. Aklınız varolan
herşeyi temsil ediyor. Ne kadar çok şeye erişilebileceğini görmek "eğlence."

S: (L) Ne kadar çok şeye erişilebileceğini görmek kimin için eğlence?


C: Herkes. Zorluklar eğlencedir. Aklının sınırı nerede sence?

S: (L) Nerede?
C: Biz sorduk.

S: (L) Sanırım bir sınır yok.


C: Eğer sınır yoksa, senin kendi aklın ile başka herhangi bir şey arasında fark nedir?

S: (L) Eğer nihayetinde herşey birse, sanırım bir fark yok.


C: Doğru. Eğer iki şey mutlak olarak sınırsızsa, o iki şey tamamen aynı şeydir.

S: (L) Bu akşam verecekleriniz bu kadar mı?


C: Başka zaman daha fazlasını verebiliriz.

S: (L) Kocam kulaklarının neden sürekli çınladığını öğrenmek istiyor. (Ç.N.: Laura'nın eski kocası.)
C: Kertenkele etkisi.

S: (L) Bu kertenkele etkisi neden kulaklarının çınlamasına neden oluyor?


C: Bilgi yoluyla korunmayan veya daha az korunanlar üzerinde odaklanıyorlar.
155

S: (L) Bunu durdurmak için ne yapabilir?


C: Zihni açıp öğrenmek.

S: (L) Eğer bunu yapmazsa sonuç ne olur?


C: Daha fazla saldırı.

S: (L) Geçen gece T___ ve J___ buradayken, biz tablanın başına oturmaya hazırlanırken sol kulağımda aniden daha önce
hiç yaşamadığım çok keskin bir ağrı yaşadım. Bu neydi?
C: Kulak sinirinde elektriksel taşma.

S: (L) Buna neden olan şey neydi?


C: DNA değişiklikleri.

S: (L) Bir de şimdi A___'nın omuzunun her tarafında ağrı var. Bu da DNA'larındaki değişimlerden mi kaynaklanıyor?
C: Evet.

S: (L) Her bir ruhun mutlak gücü olduğunu ve tüm varoluşu yaratabileceğini ve yok edebileceğini söylediniz. Bu diğer
ruhların varlığını da kapsar mı?
C: Evet. Ama bundan daha karmaşık. Başka bir celsede daha fazla açıklama yapacağız.

S: (L) Eğer teknik anlamda spesifik soruları sorarsak, bize bir zaman makinesinin veya bir boyutötesi transfer makinesinin
nasıl yapılacağını anlatabilir miydiniz?
C: Evet. Ama gereken bütün parçaları nereden bulacaksınız?

S: (L) Bunu yapacağımı söylemedim. Yalnızca bize nasıl yapılabileceğini anlatabilir misiniz diye merak ettim. Bu akşamı
burada bitirmeden önce bize söylemek istediğiniz birşey var mı?
C: Diğerleriyle bilgi alışverişinde bulunun ama kişilere dikkat edin.

S: (L) Çalışmamıza yardımcı olacak biri gelecek mi aramıza?


C: Bekle ve gör. Daha yeni başlıyor.

S: (L) Bu akşamki yardımınız için teşekkür ederiz. Düzenli olarak bilgi almaya devam edebilecek miyiz?
C: Titreşimler uygun olduğunda. Titreşimler, R___'leri davet etmenizin faydalı olacağını gösteriyor. Enerjileri iyi.

S: (L) V___ aramızda olduğunda biz tablanın başında çalışırken arkamızda durarak bize reiki vermesi faydalı olur mu?
C: İsterseniz.

S: (L) Bunun çok önemli olmadığı hissini alıyorum.


C: Açık. İyi geceler.
------------------------

26 Kasım 1994 F___, Laura, T___ ve J___

S: Merhaba.
C: Tabladaki değişiklik için teşekkürler. [Birkaç tane noktalama işareti eklemiştik.] Bunu yapmanızı sağlamak için
ruhlarınız üzerinde çalışma yaptık.

S: (L) Bunu yaptırmak için ruhlarımız üzerinde çalışmanıza gerek yoktu. Bu bizim için de gerekliydi. Bunu yapmak
istiyorduk.
C: "Kolektif akla" geldiğinde herşey etkileşimli.

S: (T) "Kelime sonu" işareti cümlenin sonu için değil, her kelimenin sonu için, böylece bu konuda bir sıkıntı çekmeyiz. (J)
Buna ihtiyacım yok...
C: Gelen kelimeleri anlayacaksınız.

S: (L) Evet, şimdi sorularımıza geçebiliriz.


C: Ben kimim Laura?
156

S: (L) Her defasında sormama gerek olmadığını söylemiştiniz. Tamam, bugün yanımızda kim var?
C: Eğlence.

S: (L) Adın eğlence mi?


C: Aptalca.

S: (T) Biz mi aptallık yapıyoruz yoksa eğlenceli ve aptalca bir gece mi geçireceğiz?
C: Laura'nın biraz rahatlaması gerek.

S: (L) Tamam, ismini alabilir miyiz lütfen?


C: Murean.

S: (L) Yanımızda olmana sevindik Murean.


C: Vurgu ikinci hecede.

S: (T) Bu gece Laura, F___ ve T___ tablanın başında, J___ de yazıyla ilgileniyor, tamam mı?
C: Elbette T___.

S: (T) Teşekkürler.
C: Birşey değil.

S: (T) Geçen cumartesi gecesinden anladığım şey şu: tablanın çalışması için bizden gelen enerjiye ihtiyacınız var ve...
C: Enerji katıyorsunuz.

S: (T) Ben şahsen mi enerji katıyorum?


C: Ve J___.

S: (L) Sadece burada olmalarıyla mı? (T) V___'nin yerine el koymuş gibi hissetmek istemiyorum...
C: V___ öğrenme sürecinde daha erken bir aşamada, bu yüzden enerjisi biraz daha az.

S: (L) V___ grubun bir parçası ve hepimizle birlikte öğreniyor ve hepimiz o ya da bu şekilde farklı aşamalardayız. Onun
muhteşem bir iyileştirme yeteneği var ve buna grupta kesinlikle ihtiyaç duyuyoruz. (T) Ve L___ de bir balıkçı.
C: V___ "İkizler" burcu bir aşığın duygusallığına sahip. Bu sayede daha iyi reiki veriyor.

S: (T) Onun duygularının incinmesini veya tabla başındaki yerini aldığımı düşünmek istemiyorum.
C: Rahat ol T___.

S: (J) Bir rüyamda saçlarımdan asma bağlarının büyüdüğünü görmüştüm. Bir aynanın önünden geçerken bunu gördüm ve
"Bundan kurtulmam gerekiyor" dedim. Bu rüyanın bir önemi var mı?
C: Hayır.

S: (J) Sinüs sorunlarıma neden olan şey nedir?


C: Duyguların bastırılması.

S: (J) Hangi duygular?


C: Hisler. Çocuklukta duygularını göstermemen öğretildi.

S: (J) Büyüdüğüm evde düşünceler ve yaratıcılık çok bastırılıyordu. Peki sinüslerim konusunda ne yapabilirim?
C: Dışarı çıkıp birkaç saksı kır. [Büyük kahkahalar] Ciddiyiz. Diğerlerine bir zararı olmaz.

S: (T) Dışarıda bir sürü saksı var. (J) Saksıları kırarken kızgın olduğum şeyleri ve isimleri söylemem faydalı olur mu?
C: İstersen. Saksı önerdik çünkü sende çok var. [Gülüşme]

S: (T) Bunu yapalım, çok eğlenceli olur! [Biri saksıları vurmayı öneriyor.]
C: Silahlar çok ama çok dikkatli olmayı gerektirir, aksi durumda zararlı olabilir.

S: (J) T___'nin annesi katarakt ameliyatından neden o kadar korktu ve neden hala iyileşmedi? Yapabileceği birşey var mı?
157
(T) Çok fazla soru. Annem bir katarakt ameliyatı geçirdi. Daha önce ailede bu ameliyata giren pek çok kişi oldu ve hepsi
düzgün bir şekilde ve hızla iyileşti. Annemin iyileşmesi istendiği şekilde olmuyor ve gözünü kaybedecek diye ödü patlıyor.
Hiç korkmadığı başka bir sürü ameliyat olmuştu ama bundan çok korktu.
C: Çok fazla düşünce kalıbı.

S: Bu ameliyattan neden bu kadar korkmuştu?


C: Yapısı böyle.

S: (J) Ama diğer hiç bir ameliyattan korkmadığını söylüyor.


C: Yanlış.

S: Gözü iyilecek mi?


C: Eğer düşüncelerini değiştirirse.

S: (L) Gözüne reiki verdiniz mi? (J) Hayır. (T) Öyleyse bu hafta bir ara gidip bunu yap.
C: Tavsiye etmiyoruz. Güçlü bir şekilde direnç gösterecektir.

S: (L) T___ ve J___'nin yapabileceği birşey var mı? (J) Veya onun kendisinin yapabileceği...
C: Bu onun dersi, sizin değil. Lütfen kişilsel nitelikteki soruları azaltın.

S: (T) Bu bir özgür irade evreni ve bunu bize söyleyemezler. Gördünüz mü, kitabı okudum!
C: Aferin Terry! [Kahkahalar].

S: (T) Yavaş öğreniyorum ama sonunda dersleri alıyorum.


C: O kadar yavaş değilsin.

S: (L) J___ ve T___'nin ruhsal hayvanlarının ne olduğunu sorabilir miyiz en azından?


C: J___ fare, T___ yılan. [Kahkahalar]

S: (T) Benim totemimin yılan olmasının Kertenkelelerle veya ejderlerle bir ilgisi var mı?
C: Hayır. Bunu daha önce söylemiştik.

S: (T) Ejerhaları severim çünkü fantazi kitaplarını çok severim. Ama kertenkelelere çok düşkün değilim.
C: Dungeaons and...

S: (T) "Dungeons and Dragons", en sevdiğim oyunlardan biridir. Bu oyunu sevdiğim için bu tür...
C: Biliyoruz.

S: (T) Hepimizin hobileri var. Hayatımda kesici silahlarLa aramda bir bağlantı olduğunu hissediyorum, bunun nedeni
nedir? Ortaçağ oyunlarını ve benzer şeyleri sevmemin kökeninde ne var?
C: Kılıçlar. 1713'te bir korsan tarafından öldürüldün.

S: (T) 1713'te bir korsan tarafından neden öldürüldüm? (L) Çünkü oradaydın. (T) Yanlış zamanda yanlış yerdeydim,
desenize.
C: Yeterince yakın.

S: (L) O hayatındaki adı neydi?


C: George Caldwell. İngiltere'de Plymouth'ta yaşıyordu. Meslek; donanma.

S: (L) Karşılaştığı ve ölümüne neden olan korsan grubu kimdi?


C: Britanyalı caniler.

S: (T) Rütbem neydi?


C: Üsteğmen.

S: (T) Geminin adı neydi?


C: HMS Siderail.
158
S: (T) Ne tür bir gemiydi?
C: Uskuna. (Ç.N.: İki direkli yelkenli.)

S: (T) Yani askeri bir gemi değildi?


C: Evet.

S: (T) Savaş gemisi değilmiş. (L) Evet uskunalar hiç savaş gemisi olarak kullanılmadı.
C: Evet. Ama Donanma tarafından el konulmuş bir gemiydi.

S: (T) Britanya Donanması'nın el koyduğu bir gemi miydi?


C: Evet.

S: (T) Bu olay Britanya Amiralliği'nde bir yerlerde kayıtlı mıdır? Hiç kayıtlara geçti mi?
C: Hayır. Örtbas edildi.

S: (T) O zamanki donanma personeliyle ilgili kayıtlar var mıdır hala?


C: Evet. Londra'ya git. Kayıtlara erişim için New Scotland Yard'la temasa geç.

S: (T) Geminin kaptanı kimdi?


C: Plymouth'lı Ian Miller.

S: (L)T___ evli miydi?


C: Hayır.

S: (T) Öldüğümde kaç yaşındaydım?


C: 23.

S: (T) O vakte kadar hayatım eğlenceli miydi?


C: Açık.

S: (J) Lise'nin ilk yılında diğer kızlarla, özellikle de M___ S___'yle oynadığımız belirli bir oyun vardı, bu oyun hakkında ne
söyleyebilirsiniz?
C: M___'nin bodrumu çok karanlık görünüyor. Mum ya da ışık uçları. Ritüel tarzında kelimeler söyleniyor.

S: (F) Ne yapıyordunuz? (J) Evet. (L) Şaka mı yapıyorsun? (J) Hayır. (F) Ne yapıyordunuz? (J) [Kahkahalar]
C: Bahsettiğin sahneyi şimdiki "zamanda" görüyoruz. Yorumlamak zor çünkü yaptığınız şeyleri diğerlerinden gizlemeye
yönelik bir çaba var gibi görünüyor. Ama olayları etkilemeye veya büyü yapmaya yönelik bir çaba gibi görünüyor.

S: (L) Büyü mü yapıyordunuz? (J) Hı hı. (L) Büyüleri işe yaradı mı?
C: Açık.

S: (J) O kelimelerden herhangi birini algılayabiliyor musunuz?


C: Çözemiyoruz.

S: (J) Üzerinde daha fazla konsantre olursam?


C: Belki.

S: (T) Biz sormadan bize söylemek istediğiniz birşey var mı?


C: Titreşimlerinizi temizleyin. Şu anda çok interferans var. (Ç.N.: Parazitleyici, engelleyici titreşimler)

S: (T) Bu interferansın kaynağı nedir?


C: Çok ve çeşitli.

S: (L) O kelimeleri öğrenmeyle ilgili gerilim ve beklentimiz statiğe mi neden oldu? (Ç.N.: Statik kelimesi, sonraki bazı
celselerde de kullanılan ve enerji akışını yavaşlatarak veya durdurarak öğrenmeyi bloke eden etkiler anlamında kullanılıyor
sanırım.)
C: Kısmen. Ama unutmayın, bu iletişimin temel amacı, kişisel faayetler ve bilgiler değil, herkese evrensel öneme sahip
bilgiler aktarmaktır. Son ifademizi açıklamak istiyoruz. Bu oluşumu kişisel bilgiler ve kazanımlar için kullanmayı tercih
159
etmenizde bir sorun yok, çünkü bu özgür irade. Ancak, eğer bu bağlantının gücünü korumasını ve hatta arttırmasını
istiyorsanız, kişisel sorgulamaları sınırlandırmanız akıllıca olur çünkü bu kendine hizmet alemine ait bir özelliktir ve o
alem sınırlandırıcıdır ve sonunda bize hiç benzemeyen kendine hizmet güçlerinin buraya bulaşmasına neden olacaktır.

S: (L) Ben çok yorgunum. Tabla'dan ayrılsam olur mu?


A: "Ne kadar çok, o kadar keyifli."

S: (L) Sorumu sorabilir miyim?


A: Sor.

S: (L) Önceki gece "Kabil'in damgasından" bahsediyorduk ve ben celse kaydının bir kısmını kaybettim. O konuya dönüp
biraz daha bilgi almak istiyorum. "Kabil'in damgası" hikayesinin arkasındaki asıl olay nedir?
A: Kıskançlığın ortaya çıkışı.

S: (L) İnsanlarda kıskançlığın ortaya çıkmasına neden olan şey neydi?


A: Kertenkele yönetiminin başlaması.

S: (L) Kertenkelelerce ele geçirilme olayı cennetten düşme zamanında meydana gelen bir olay değil miydi?
A: Evet.

S: (L) Habil ve Kabil'in hikayesi o yönetimin bir parçası mıydı?


A: Hikayenin sembolizması.

S: (L) Yani Kertenkelelerin yönetimimizi ele geçirmesini, kıskanmanın başlamasını ve kardeşin kardeşe kötü davranmasını
sembolize ediyor, öyle mi?
A: Kısmen. Kabil'in damgası, Kertenkelelerin dünyanın titreşim frekansının idaresini ele geçirmesi sonucu ortaya çıkan
kıskançlık özelliğini ifade ediyor. Omurgadaki yumru, Kertenkelelerce bilinçli olarak uygulanan DNA sınırlamasının
fiziksel bir kalıntısı. Anladın mı?

S: (L) Tamam, şimdi J___ elini ensemde hareket ettirecek ve söylediğiniz yumruya geldiğinde ona durmasını söyleyin.
A: Tamam. [Oksipital (kafaarkası) çıkıntı bölgesi işaret ediliyor]

S: (L) Oksipital çıkıntının olduğu alan mı? (Ç.N.: Bir kaynakta omurganın kafatasıyla buluştuğu yer olarak tarif ediliyor.)
A: Evet.

S: (L) Bu eklenti öncesi omurganın ve kafatasının durumu nasıldı?


A: Orada bir çıkıntı yoktu. Kıskançlık oradan çıkıyor, bunu hissedebilirsiniz bile.

S: (L) DNA sınırlandırmasından kaynaklanan bu duygular, Carl Sagan'ın bahsettiği "Sürüngen Beyin"le alakalı mı?
A: Dolaylı olarak.

S: (L) Peki bu Kabil'in damgasının ortaya çıkması sırasında dünyada bu etkiyi almayan başka insanlar var mıydı?
A: Tüm insanlara eşzamanlı olarak eklendi.

S: (L) Fiziksel olarak bunu nasıl gerçekleştirdiler? Bu olayın mekanizması, tekniği neydi?
A: Hazır mısınız? DNA çekirdeği, karbonla ilişkili henüz keşfedilmemiş bir enzimdir. DNA'nın ilk on faktörü ışık
dalgalarıyla yakılmak suretiyle iptal edildi. O noktada omurganın tepesindeki yumru da dahil olmak üzere pek çeşitli
fiziksel değişimler meydana geldi. Tüm bu değişimler eterik bedene de yansıdı.

S: (L) Hepsi bu mu?


A: Hayır. Ama fazlası gerekli mi?

S: (L) Sormak istediğim şey, o sırada dünyada kaç tane insan olduğu ve bu işlemin her birine teker teker mi uygulandığı?
A: Ağır ol!

S: (L) Kaç insan vardı?


A: 6 milyar.
160
S: (T) Şu andakinden 500 milyon fazla.
A: Hayır, 200 milyon.

S: (L) Tamam bu insanlar dünyadaydı, peki yapılan bu etki hepsini birden mi değiştirdi?
A: Işık dalgası yoluyla değiştirme.

S: (L) Işık dalgaları DNA'yı etkiliyor mu?


A: Evet.

S: (T) Peki bu ışık dalgalarının geldiği yer neydi?


A: Bizim merkezimiz.

S: (L) Sizin merkeziniz nedir?


A: Bizim alemimiz. Başkalarına hizmet alemi.

S: (L) Peki kertenkeleler Başkalarına Hizmet aleminden gelen ışınları nasıl kullandılar?
A: Gelişmiş bir teknoloji kullanarak ışık frekans dalgalarını değiştirdiler.

S: (L) Tüm bunlardan anladığım şey şu ki, sanki bir savaş olmuş ve siz kaybetmişsiniz...
A: Evet.

S: (L) Bu, Pleiades'lilerin bahsettiği savaş mı?


A: Evet.

S: (T) Konu değişmeden şunu sormak istiyorum, siz Kasyopyalılar mısınız?


A: Evet.

S: (T) Aynı zamanda Pleiades'liler misiniz?


A: Hayır.

S: (T) Pleiades'lilerle ilişkili misiniz?


A: Evet, diğerleri de öyle.

S: (T) Hepiniz ışık ailesi misiniz?


A: Evet, aynen öyle. Ödevini yapmışsın.

S: (T) Çalışıyorum. Yani geçmişte başka bir güç sizi yendi ve bizim üzerimizde değişiklikler yapmak için ışığın gücünü
kullandı, bu doğru mu?
A: Evet. Şimdi şunu anlayın: Bunların hepsi doğal büyük döngünün parçası.

S: (L) Eğer bunların tümü bir doğal büyük döngünün parçası ise, eğer yanılıyorsam düzeltin, öyle görünüyor ki siz "iyi
adamlar" ve diğer "kötü adamlar" tüm bunları eğlence olsun için yapıyorsunuz, öyle mi?
A: Hayır.

S: (L) Ama bunun doğal bir büyük döngünün parçası olduğunu söylüyorsunuz. Bu doğal büyük döngü, aydınlık ile karanlık
arasında sürekli bir etkileşim olmasını mı gerektiriyor?
A: Evet. Biz evrenin doğal denge sisteminin "ön cephesindeyiz". Yani, bir varlığın "Bir" ile tam birliğe ulaşmasından
hemen önce bulunduğu yer. 6'ncı seviye.

S: (L) 6'ncı seviyede olmaktan hoşlanıyor musunuz?


A: Siz 3'üncü seviyede olmaktan hoşlanıyor musunuz?

S: (L) Dürüst olmak gerekirse, hayır. (T) Evet sürekli daha yukarı çıkmak için çabalıyoruz. Yani 6'ncı seviyeden yukarıda
başka seviyeler de mi var?
A: Evet, bir tane.

S: (L) O da, Bir'le birleşme mi?


A: Evet.
161

S: (T) Peki geçmişte diğer tarafla yaptığınız savaşta...


A: Devam ediyor.

S: (T) Yani bu savaş devam ediyor... Işığın gücünü geri kazandınız mı?
A: Biz hiç kaybetmedik, siz kaybettiniz.

S: (T) Anlıyorum. Sanırım karşımızdaki ana güç Kertenkeleler, tabii yanlarında başkaları da vardır...
A: Evet.

S: (T) Demek sizin ışığınızı değil bizimkini aldılar, öyle mi?


A: Zorlayarak olmadı. Şu anda onlarla yanyanasınız.

S: (T) Yani biz tüm evrende sürekli devam eden bir mücadeledeki savaşlardan bir tanesinin içindeyiz, öyle mi?
A: Evet. Denge doğaldır. Unutmayın, tüm bunlar büyük döngüdeki derslerden ibaret.

S: (L) Çok merak ediyorum... Siz ve Kertenkeleler savaştığınızda ne yapıyorsunuz? Yani, herhalde birbirinize silahlarla
ateş etmiyorsunuzdur, tanklarınız falan yoktur...
A: 4'üncü seviyede olmadığınız için anlayamayacağınız kadar karmaşık.

S: (J) Savaştığınızda bizim bu savaşı algılamamızın herhangi bir yolu var mı?
A: Öncelikle: biz "savaşmayız." İkincisi: Evet; doğada meteoroloji ve dünyasal değişimler yoluyla algılayabilirsiniz.

S: (T) Sizin onlarla karşı karşıya gelme biçiminiz atmosferdeki ve dünyadaki fiziksel değişimler şeklini mi alıyor?
A: Ve uzaydaki.

S: (T) O şekilde mi anlıyoruz? Yani ne kadar çok hareketlilik varsa o kadar çatışma mı oluyor?
A: Unutmayın, biz ışığız. Onlar ise karanlık. Her iki taraf da, gerçekliğin tüm seviyelerine yansıyan yüksek seviyeli
düşünce formları.

S: (T) Yani bizim algılayabildiğimiz şeyler üçüncü yoğunluğa gelen şeyler oluyor ama eğer 4'üncü veya 5'inci veya 6'ncı
seviyeye bakabiliyor olsaydık farklı şeyler görürdük, öyle mi?
A: Evet.

S: (T) 4'üncü seviyeden 3'üncü seviyeye gelenler... Hoagland, araştırdığı Mars yapılarında tespit ettiği tetrahedral biçimden
bahsederken kastettiği şey bununla ilgili mi?
A: Evet. 4'üncü yoğunluğa bir köprü.

S: (L) Siz 6'ncı seviye varlıklarının 4'üncü seviyedeki Kertişlerle uğraşması biraz haksızlık gibi olmuyor mu?
A: "Kertişler", karanlığın güçlerinin 4'üncü seviyedeki temsilcileri, 6'ncı seviyedeki değil ve siz de 3'üncü seviyedeki
temsilcilerisiniz.

S: (L) Karanlığın güçlerinin 6'ncı seviye bir temsilcisi var mı?


A: Evet.

S: (L) Peki bu 6'ncı seviye temsilcisi ne olarak biliniyor veya görünüşü nasıl?
A: Oryon, sizin "civarınızda".

S: (L) Oryonlar 6'ncı seviye Kendine Hizmet varlıkları mı?


A: Evet.

S: (L) Sizin gibi onlar da birer düşünce formu mu?


A: Evet.

S: (L) Hiç fiziksel madde içinde ortaya çıkarlar mı?


A: Çıkabilirler.

S: (L) Kertişleri kontrol eden güç onlar mı?


162
A: Yakın.

S: (L) 6'ncı seviye Oryonlar ile 4'üncü seviye Kertişler arasında 5'inci seviye bir güç veya varlık var mı?
A: 5'inci seviye, her iki "taraf" için düşünme ve gözlem (contemplation) bölgesi.

S: (L) Yani düşünme ve gözlem bölgesinde bir etkinlik yok mu? (J) Mola yeri gibi mi?
A: Yakın. Dengeleyici.

S: (L) Işığın güçlerinin 3'üncü seviye bir temsilcisi var mı?


A: Evet.

S: (L) Onlar kim veya ne?


A: Sizin gezegeninizde yoklar.

S: (L) Peki kendi gezegenleri var mı?


A: Katrilyonlarca.

S: (L) Öyle görünüyor ki durumumuz hiç parlak değil. Gurdjieff'in dediği gibi burası evrenin Sibirya'sı gibi.
A: Evren sonsuz ölçüde büyük.

S: (L) Eğer Kendine Hizmet eğilimli 3B (3 boyutlu) varlıkların yaşadıkları gezegenler varsa, onların görünüşleri bizimki
gibi mi?
A: Siz KH (Kendine Hizmet) eğilimlisiniz. BH (Başkalarına Hizmet) varlıklarını mı kastettin? (Ç.N.: Orijinal metinde
kısaltma kullanıldığı için ben de KH ve BH kısaltmalarını kullanıyorum.)

S: (T) Bu evrende 3B bir BH ırkı var mı?


A: Evet. Zaten söylemiştik.

S: (L) Eğer BH varlıklarının olduğu gezegenler varsa...


A: Bazıları size benziyor.

S: (L) Öyle bir yerdeki yaşam nasıl acaba? (T) Bize bunu söylemezler. Bu kendimizi geliştirerek bizim bulacağımız birşey.
A: Aynen öyle.

S: (L) Görünüşe bu kadar önem vermemiz KH olmamızla mı ilgili?


A: 3'üncü seviyede fiziksel bir konu olarak algılanmıyor.

S: (T) Kafamda kendi kendime sohbet ederken benimle konuşan kim?


A: Sen.

S: (L) Peki başka varlıklarla konuşuyor muyum?


A: Konuştun.

S: (L) Bunu hepimiz yapıyor muyuz?


A: Hayır.

S: (T) Laura'nın böyle konuşmaları oluyor mu?


A: Oldu.

S: (T) F___?
A: Aynı.

S: (T) Her ne ise onunla iletişim kurmaya devam etmem iyi mi?
A: Sana bağlı.

S: (T) Sizinle bağlantılılar mı?


A: Hayır.
163
S: (T) Neden bahsettiğimi biliyor musunuz?
A: Evet.

S: (T) Peki bana kim olduklarını söyleyebilir misiniz?


A: Kertenkeleler.

S: (T) Benimle neden konuşuyorlar?


A: Seni döndürmeye çalışıyorlar. Unutma T___, kronik depresyonun bir "savaş" alanını temsil ediyor.

S: (T) Artık depresyonda değilim ama benimle daha çok konuşuyorlar. (J) Seni tekrar oraya çekmeye çalışıyorlar. (T) Ama
beni depresyona yönlendiren birşey yapmıyorlar.
A: Dikkat et!

S: (T) Bu iletişimleri kapatabilir miyim?


A: Evet.

S: (T) "Sing" kim?


A: Seni etkilemek için görevlendirilen güçlerin lideri.

S: (T) Güçler derken, şahsen bana yönelik olarak görevlendirilmiş birden fazla varlık mı var?
A: Evet.

S: (T) Bu güçte kaç varlık var?


A: Yedi.

S: (T) Bunu içimdeki implantlarla mı yapıyorlar?


A: Hepsi sürecin birer parçası.

S: (T) Bende implant var mı?


A: Evet.

S: (T) Bu implantlar, duygularımı kontrol edip negatif olanları arttırmalarını ve böylece bu duyguların enerjisiyle
beslenmelerini mi sağlıyor?
A: Kontrol değil, etki.

S: (T) Kontrol değil, etki. Ama örneğin kızdığım zaman kısa süre için kızgın oluyorum ama bu teknolojiyi kullanarak daha
uzun süre kızgın kalmamı sağlayabiliyorlar, öyle mi?
A: Evet. Bilgi korur, bilgisizlik ve ihmal tehlike yaratır.

S: (T) Vücudumdaki implantları üzerinden enerjilerimi geri alabilir miyim?


A: Gerekli değil.

S: (T) Yani eğer kızgınlaşırsam ve olmam gerekenden daha fazla kızgınlaştığımın farkına varırsam ve bunu daha olumlu
birşeye dönüştürürsem ve cihazları sonuna kadar açıkken bu olumlu enerjiyi onlara yönlendirirsem ne olur? Morallerini
bozabilir miyim?
A: Bunu yaptığında ateşe ateşle karşılık veriyor olursun.

S: (T) Peki yapmamız gereken şey bu değil mi?


A: Açık. Deyim neyi ima ediyor?

S: (L) Sanıyorum söylemek istedikleri şey şu; eğer kızgınlaştığını hissediyorsan, bunu durdurmanın tek yolu kızmayı
bırakarak mutlu veya huzurlu olmandır. Mutlu ve huzurluyken onlara herhangi birşey gönderme isteği duymazsın.
A: Bingo.

S: (J) Enerjiyi pozitif birşeye yönlendirmek. (F) Ateşe ateşle karşılık vererek savaşamazsın. (L) Gerçekte savaşabilirsin. (T)
Varmak istediğim yer şu; bu mümkün mü, yani duygusal durumunu onların umduğunun aksine pozitif birşeye çevirip
onlara göndermek. Bu mümkün mü?
A: Neden?
164

S: (T) Karşılık vermek ve yaptıklarını bir de kendilerinin tatmasını sağlamak için. (J) Onlarla savaşa mı girmek istiyorsun?
O durumda hala enerjinle onları besliyor olursun. (L) Yapabileceğin tek değişiklik duygunun yönünü çevirmek ve huzurlu
olmak. Eğer gerçek huzuru hissediyorsan...
A: 4'üncü yoğunluk KH'leri (Kendine Hizmet varlıkları) negatif enerjiyle besleniyor.

S: (J) Yani elleri boş kalmış olacak. (T) Ama benim düşündüğüm şey... Benim doğal bir... Negatif enerjiyle besleniyorlar.
İçime birşey koyuyorlar, 3'üncü yoğunluğa gelip bizimle uğraşıyorlar...
A: Evet.

S: (T) Ve daha da fazla negatif enerji elde etmiş oluyorlar.


A: Şimdi bir benzetme: Fişi olmayan bir lamba ne işe yarar?

S: (T) Fişi olmayan bir lamba mı? Anlamaya çalışıyorum ama bana biraz daha alan tanımanız lazım.
A: Ne?

S: (T) Eğer bir lambanın fişini çekersen artık ışık vermez. (L) Kertenkeleler lamba oluyor ve sen de güç kaynağısın.
Böylece onların fişini çekmiş olacaksın. (J) Kendi fişini çekmek. (T) Ben lambanın fişi miyim?
A: Hiç çalıştırılmayan bir motor ne işe yarar?

S: (J) Onların enerji kaynağı olma. Eğer negatif enerjiyle besleniyorlarsa, onları aç bırak.
A: Eğer kullanılmazlarsa, implantlar işe yaramaz.

S: (J) İmplantların çalışıp onlara istedikleri gıdayı aktarması için güç kaynağının açık olması gerekir. Güç kaynağı da
negatif düşünce ve duygular. (T) Ama ben 3'üncü seviye bir varlığım. 3'üncü seviye bir varlığın bütün duygularına sahibim.
Ve beni ben yapan şeylerden biri de bu. Dolayısıyla duygulardan birini kapatamam çünkü bu diğer duyguların dengesini
bozar. Duygular da ışık ve karanlığa tıpatıp benziyor.
A: Hayır.

S: (T) Pozitif duygularım var ve negatif duygularım var; İkisi de beni ben yapıyor.
A: Eğer istersen, sadece pozitif duyguların olabilir.

S: (T) Eğer sadece pozitif duygularım olursa, ki güzel birşey olurdu herhalde, bu durum Kertişlerin algılayıcı cihazına nasıl
bir etki yapardı?
A: Onları iptal eder.

S: (T) Yani bu cihazlar negatif frekanslara mı ayarlı?


A: Evet.

S: (T) Pozitif hisler implantları kapatıyor. Pozitif hisler duyarak algılayıcıları kapatırsam Kertenkeleler ne yapar?
A: Başka yere giderler.

S: (L) Peki ilk kez kapatıldığında bir süre için çabalarını arttıracaklarını, ama sonunda kişinin bunda kararlı olduğunu
gördüklerinde uzaklaşacaklarını düşünmekte haklımıyım?
A: Aynen öyle.

S: (L) Yani ilk ipucunu gördüğünde duygularını kontrol etmeye başlaman gerekiyor. Yaşadığın herşeyi, bunların hepsinin
senin kendi yaratımının birer yansıması oluğunu ve senin mutlak iyiliğine hizmet ettikleri kabulü ve bilgisi ile
değerlendirmen gerekiyor. Tabii bir süre boyunca bir besin kaynağı olarak seni tekrar kazanmak için belki on kat daha fazla
çaba harcayacaklar ama bunu başaramadıklarını gördüklerinde artık seninle uğraşmayı bırakacaklar, bu şekilde mi?
A: Sen ve F___ şu anda bunu deneyimliyorsunuz.

S: (L) Bu doğru. (F) Bir süredir ikimiz de çok ağır saldırı altındayız. Bu çalışmayı sürdürmek her anlamda bir mücadele
haline geldi. (L) En zoru da, çalışmayı sürdürecek bir zihin yapısını korumaya çalışmak. (J) Ben de saldırı altında mıyım?
A: Henüz değil.

S: (T) Benim son birkaç aydır yaşadıklarım ilk saldırı mıydı?


A: Evet.
165

S: (T) Peki şimdi bana karşı daha mı nazikler?


A: İlk saldırıydı.

S: (T) Yani ne kadar pozitif olursam, onlar da o kadar çaba gösterecek ve sanıyorum ki, başıma yedi kişiyi diktiklerine göre
bende kolay vazgeçmeyecekleri birşey buldular, öyle mi?
A: Yakın.

S: (T) Beni yedi kişiyi görevlendirecek kadar önemli görmeleri beni mutlu etmeli mi? Bunu bir kompliman olarak mı kabul
etmeliyim?
A: Hayır.

S: (J) T___'nin negatiflik derecesi onlara çekici mi geliyor? Çok negatifleşme eğilimi mi var?
A: Tam tersi.

S: (J) Bunu açıklayabilir misiniz? (L) Negatifliğinin onlara çekici geldiğini söylediler. Hayır, onları kendine çektiği için mi
negatifleşti demişlerdi? Onu Kertenkeleler için çekici kılan nedir?
A: Çekici değil, tehdit.

S: (L) Evet, bu önemli bir konu. Sanırım bir sürü insan üzerinde erken yaşlardan itibaren çalışmaya başlıyorlar çünkü aura
okuması veya aura taraması gibi birşey yapıyorlar ve bir insanın büyük bir aydınlatma gücü olup olmadığına karar
veriyorlar ve henüz küçük ve savunmasızken onlar üzerinde çalışma yapıp onları bir anlamda oyunun dışına çıkarmaya
çalışıyorlar. (F) Evet, insanları bilgilendirme gücü yüksek olanlar kişileri. (L) Bizim yaşadıklarımız da bununla mı ilgili?
A: Evet.

[Ç.N.: Celsenin bu bölümünde T___, F___ ve Laura arasında uzunca bir konuşma geçiyor. Vakit darlığım nedeniyle ve bu
konuşmada geçenler nispeten yüzeysel nitelikte olduğu için bu kısmı atlarayarak soru-cevapların başladığı yere
geçiyorum.]

S: (T) ... Tamam, nerede kalmıştık. Sadece pozitif olmam, Kertişlerin benimle uğraşma arzusunu sonlandırır mı?
A: Evet.

S: (T) Hepsi bu mu? Ama implantlar orada durmaya devam edecek?


A: Ne olmuş?

S: (T) İmplantlar, frekansın aktarılması dışında birşey yapmıyor mu?


A: Hayır.

S: (T) Yani ben negatif olduğum sürece aktarıma devam edecek ve beni bu yolla takip edebilecekler, öyle mi?
A:Yakın.

S: (T) Pozitif olarak bu implantları iptal edersem beni artık takip edemezler mi?
A: Edebililer ama etkileyemezler.

S: (T) Neden beni kaçırmaları için onlara izin verdiğimi söylediler?


A: Saçma!

S: (T) Bunun saçmalık olduğunu onlara söylersem beni rahat bırakırlar mı?
A: Hayır.

S: (T) Bağlantıyı kapatırsam beni kaçırmaya devam ederler mi?


A: Hayır.

S: (T) Kurban rolü oynamamaya kararlıyım. (L) Burada başka birşey daha var. Bilgi farkındalığı arttırıyor ve böylece seni
etkilemeye çalıştıklarında çok ince yollarla bunun farkına varabiliyorsun ve zihnini kontrol edip erken bir aşamada direnç
gösterebiliyorsun ve sanırım önemli olan da bu.
A: Yeterince yakın.
166
S: (L) Bazen inanılmaz zorluklar karşısında olumlu düşünce ve hislerle direnmek zorunda oluyorsun. Zaten kimse bunun
kolay olacağını söylememişti, ama buna değer. (T) Tarot kartlarım bana doğruyu söylüyor mu?
A: Belki. Bu konuda bu kadarı yeterli.

S: (T) Bir soru daha. Bana doğruyu söylediğinizi nasıl bilebilirim?


A: Açık. Buna sen karar verebilirsin. Dinleyin: Bazı açıklamalar geliyor. Şimdi, sizin çok popüler olan "Dünya
Değişimleri" kehanetlerini tekrar incelemeye başlamanız için iyi bir "zaman." Neden diye soruyorsunuz. Çünkü, unutmayın
ki siz üçüncü yoğunluk varlıklarısınız, bu nedenle Dünya Değişimleriyle ilgili kehanetler size anlayabileceğiniz fiziksel
tanımlayıcılar şeklinde sunuluyor. Bu konunun öğrencilerinin çoğu bu kehanetlerin aslında 4'üncü yoğunluk diliyle
verildiğini anlayabilir miydi?

S: (L) Bu benim rüya sembolizmasıyla ilgili fikrime yakın mı? Örneğin bir rüyada belirli uzaklıktaki bir bulutun kıvrılıp
büküldüğünü görmüştüm ve o rüyada bunun bazı insanların ölümünü getireceğini biliyordum. Bu rüyayı bir tornadonun
meydana geleceği şeklinde yorumlamıştım. Ama aslında o rüya Challenger mekiği kazasının rüyasıydı. Daha önce rüyayı
bir tornado olarak yorumlamıştım çünkü rüyada gördüklerim bana bunu düşündürüyordu. Sanırım bir dördüncü yoğunluğa
dayalı bir temsildi ve ben de rüyayı kendi aşina olduğum şeylerle yorumlamıştım. Kastettiğiniz şey bununla ilgili mi?
A: Yakın. Ama çoğu kişi kehanetleri olduğu gibi yorumlayarak kolayca çıkmaza giriyor.

S: (L) Bu konu hakkında vermeyi planladığınız başka bilgiler var mı?


A: Olabilir.

S: (L) Ouija tablası yoluyla bilgi aldıkları iddia edilen ve "Gulf Breeze Six" olarak isimlendirilen kişiler bir çeşit kehanetsi
bilgi mi aldılar?
A: Evet.

S: (L) Peki bu bilgileri hangi kaynaktan aldılar?


A: Karışık.

S: (L) Aldıkları bilgiler doğru muydu?


A: Karışık.

S: (L) Kendilerine, tablalarına, transkriptlerine vs neden el konuldu?


A: Paranoya.

S: (L) Bu Dünya Değişimleri (Earth Changes) konusunda en ünlü kahinlerden biri Edgar Cayce. Ama kehanetlerinden bir
çoğu doğru çıkmadı gibi görünüyor. Örneğin Atlantis'in 1969'ta tekrar yeryüzüne çıkacağı kehanetinde bulunmuştu ama
çıkmadı. Ama Bimini sahili açığında çeşitli yapılar keşfedildi ve pek çok kişi bunların Atlantis'in kalıntıları olduğunu
düşündü. Bu yapılar görünüşe göre gerçekten o tarihte kumlardan çıktı.
A: Sembolizma biçimlerinden birine örnek.

S: (L) Bu sembolizma örneği, Güney Karolina'da kaybolan iki küçük çocukla ilgili söylediklerinize de uygulanabilir mi?
A: Evet.

S: (L) O sembolizmaya göre siz olayı 3'üncü yoğunluktan 6'ncıya kadar olan kavramlarla okuyup sonra tekrar 3'üncüye
çevirip yorumladınız. Genel hatlarıyla doğru olmakla birlikte 3'üncü yoğunluktaki kesin ayrıntılar bakımından sonuç
hafifçe farklıydı. Bu şekilde mi?
A: Konunun öğrencilerinin %99.9'u bunu anlayamazdı. Bu kişiler üst boyutlardan gelen bilgileri hep kelimesi kelimesine
3'üncü yoğunluk anlayışına çevirmeye çalışıyor. Örnek olarak bir sanat galerisine giden ama bu işin acemisi olan birini
düşünün. Soyut resimlere bakıyor ve "Birşey anlamadım." diyor.

S: (L) Ama somut çevirileri veya en azından birşeyleri somutlaştırma çabalarını kötülemeyelim. Ben gerçekçi sanat
eserlerinden hoşlanırım. Sanatsal tercihlerimde gerçekçiyim. Ağaçların ağaç gibi görünmesini, insanların iki kol ve iki
bacağa sahip olmasını isterim. Dolayısıyla tahminlerimde de yeterli düzeyde somutluk ve gerçekçilikten hoşlanırım.
A: Bazılarında sorun yok ama dikkat et yoksa "Kaliforniya okyanusa batacak" kehanetini her zaman Kaliforniya'nın
gerçekten okyanusa batacağı şeklinde yorumlarsın.

[Ç.N.: Celsenin bu noktasında F___, T___ ve Laura arasında Kaliforniya kehanetine dair bazı yorumlar dile getiriliyor.
Atlandı.]
167

S: (L) Bu kehaneti aynen söylendiği şekilde gerçekleşecekmiş gibi düşünmememiz gerektiğini anlıyoruz. Yani
duyduğumuz kehanetlerin ardında daha büyük şeylerin olduğunu mu söylüyorsunuz?
A: Evet.

S: (T) Peki bize verdiğiniz tahmin ve kehanetleri doğru anlıyor muyuz?


A: Kısmen.

S: (T) Yani Kaliforniya'nın okyanusa gömülmesinden bahsederken, tüm eyaletin resmen okyanusa batmasından
bahsetmiyoruz, değil mi?
A: Öyle olsa bile sizce bunun olması ne kadar zaman alır?

S: (L) Üç dakika da sürebilir, üç yüz yıl da. (T) Evet. Sizin de söyleyebileceğiniz gibi "Açık".
A: Evet. Ama sizin kahinlerinizin çoğu bunun açık olmadığını düşünüyor.

S: (J) Evet, bu konuda başka görüşlere karşı sağırlar. (T) Yani onlara göre Kaliforniya şimdi burdayken, bir dakika sonra
Kaliforniya diye birşey olmayacak. Böyle mi düşünüyorlar?
A: Veya benzeri.

S: (T) Kaliforniya'nın okyanusa gömülmesinden bahsederken, ki bunu bir benzetme olarak kabul ediyoruz, fay hatları
boyunca boyutlarını kimsenin bilmediği peşpeşe sismik olayların meydana gelmesi olasılığı...
A: Veya belki tamamen farklı birşeyi sembolize ediyor olabilir.

S: (L) Ne gibi? (J) Kaliforniya'daki tüm o tuhaf tipler buna sinir olacak. (L) Neyi sembolize ediyor olabilir?
A: İncelemek ve öğrenmek size kalmış.

S: (L) Durun bir dakika! Bu, bir latince sözlük bile vermeden bizi latince bir kitabı çevirmeye göndermeye benziyor.
A: Hayır benzemiyor. Sadece bir yeniden inceleme yapmayı düşünmenizi önerdik.

S: (L) Bize güneş sistemimizle bir şekilde bağlantılı bir komet kümesi olduğunu ve bu komet kümesinin her 3600 yılda bir
ekliptik düzeleminden geçtiğini söylemiştiniz. Bu doğru mu?
A: Evet. Ama bu kez tüm gerçekliklerin farklı olduğu 4'üncü yoğunluk boyut sınır dalgası üzerinde geliyor.

S: (L) Tamam, yani komet kümesi, boyut sınır dalgasıyla birlikte buraya geliyor. Peki buna göre güneş sistemine
girdiğinde, bu boyut geçişi nedeniyle etkileri yumuşayacak mı? Bu hafifletici bir faktör mü?
A: Etkiler hafifleyecek.

S: (T) Uzay Yolu; Yeni Nesil filmi bize bunu mu anlatıyor?


A: Olabilir.

S: (T) Siz veya Federasyon'daki başka biri o filmin yazalarını etkiliyor mu?
A: Açık.

S: (L) Yani tüm bunlar, kehanetlerdeki dünya değişimlerinin aslında anladığımız şekliyle fiziksel realitede meydana
gelmeyebileceğini mi gösteriyor?
A: Emin olabilirsin.

S: (L) Yani tüm bu hoplama zıplamalar, oraya buraya gitmeler, onu bunu yapmalar...
A: Tamamen 3'üncü seviye düşünüşü.

S: (L) Eğer tüm bunlar 3'üncü seviye düşünce ürünleriylese, ve eğer bu kehanetlerin çoğu sembolikse, tahmin ediyorum ki
bu kehanetler aslında enerjideki hareket ve değişiklikleri işaret ediyor.
A: Evet.

S: (L) Peki eğer bu enerji değişimleri meydana gelecekse, bu kehanetlerde değişeceği söylenen şey gezegendeki insanlar
mı, ya da insan grupları ve belirli kitleler mi oluyor? Bu afetler bireysel ve veya kolektif bir temelde ruhta meydana gelecek
afetleri mi yansıtıyor?
A: Yakın.
168

S: (L) Geçiş gerçekleştiğinde dünya üzerindeki insanların da 4'üncü yoğunluğa geçeceğini, bir çeşit gençleşme süreci
yaşayacaklarını falan söylemiştiniz. Peki 4'üncü yoğunluktan tamamen habesiz olan ve 4'üncü yoğunluğa geçmeyecek olan
insanlara ne olacak? Farkında olan ve frekansları değişen insanların desteğiyle dalga onları da mı taşıyacak, yoksa başka bir
yere gidip başka şeyler mi yapacaklar?
A: Adım adım (sorun).

S: (T) Şimdi buraya gelen şey insan ırkını 4'üncü yoğunluğa taşıyacak olan bir dalga mı?
A: Ve gezegeni ve bütün mekan/zaman sektörünü.

S: (T) O zaman buradaki herkesi içinde bulunduğu çalışma da tamamen bununla ilgili. Yani biz insan formuna girmiş ışık
varlıkları olarak yeni frekansın tutucularıyız. Dalga buraya geldiğinde yeterince kişi hazırsa dalgayla birlikte yeni frekans
burada sabitlenmiş olacak ve böylece gezegende olması planlanan değişim gerçekleşecek, öyle mi?
A: Evet.

S: (L) Bu meydana geldiğinde, hala tüm bunlardan habersiz olanlara yardım edecek miyiz?
A: Açık.

S: (T) Yani biz şimdi dünya değişimlerinden, hayatta kalacaklardan ve kalmayacaklardan, yıkımlardan, 3'üncü, 4'üncü,
5'inci yoğunluk realitelerinden bahsederken, burada asıl kastedilen şey 3'üncü yoğunluk bakımından gezegenin yok olması
veya 3'üncü yoğunluktaki nüfusun %90'nın ölmesi değil. Çünkü insanlar 4'üncü yoğunluğa geçiyor olacak, öyle mi?
A: Vau! "Isınıyorsun."

S: (T) Evet, yani biz yeni yoğunluğun frekans tutucularıyız. Yani insanların %90'ının hayatta kalmayacak olmasından
kastedilen şey, geçirecekleri yoğunluk değişimi oluyor. Çünkü bir üst seviyeye çıkıyoruz. Tüm bu konular bununla mı
ilgili?
A: Veya diğer bir olasılık, fiziksel afetleri yalnızca 3'üncü seviye dünyada "kalanların" deneyimleyecek olması.

S: (T) O halde kastettiğiniz şey bizim frekanslara uyumlanmamız ve böylece dalga geldiğinde 4'üncü yoğunluğa mümkün
olduğunca çok sayıda kişinin geçmesine yardım etmemiz ve böylece bu gezegendeki karanlık güçlerin hakimiyetinin sona
ermesi. Geride kalanların enerjileri de karanlık güçler için yeterli düzeyin çok altında olacağı için onlar da bu gezegenle
uğraşmaktan vazgeçecekler. 3'üncü yoğunluk dünyasında daha az insan yaşıyor olacak, gezegen kendini yenileyecek ve
onlar da derslerini müdahale olmadan daha kolay öğrenebilecekler.
A: Yakın.

S: (L) Bu boyut değişimi sırasında bizim yaptığımız şey bir frekansın tutulup muhafaza edilmesi mi? Yani resmen 4'üncü
yoğunlukta yeni bir dünyanın yaratılmasını sağlayacak bir "süper bağlantının" oluşturulması mı? Tıpkı tek hücreli bir
organizmanın ikiye bölünmesi gibi; sadece yarımlardan bir tanesi frekansın yakalanması yoluyla diğer bir boyuta geçerken
bir tanesi 3'üncü yoğunlukta kalacak. Öyle mi?
A: Adım adım.

S: (L) Bir bölünme meydana getirecek olan frekansı mı tutacağız?


A: Bu yönde gelişen bir kanal (conduit) açıyorsunuz.

S: (L) Dördüncü yoğunluğa bir kanal mı açıyoruz?


A: Evet. Bir.

S: (J) Kaç tane kanala ihtiyaç var peki?


A: Açık.

S: (T) Kanal kimin için?


A: Siz ve sizi izleyecekler için.

S: (T) Anladım, 4'üncü yoğunluğa geçecekler için. 4'üncü yoğunluğa ilerleyeceğiz ve onlar da bu kanal yoluyla bizi takip
edecekler. (J) Yani buna hazır olan diğerleri de bu kanalı kullanabilecek, öyle mi?
A: Grubunuz bu akşam burada.

S: (L) Sadece bu akşam burada bulunanları mı kastediyorsunuz yoksa bizi takip edenler de mi olacak?
169
A: Açık. Size bağlı.

S: (L) Bu kanal... Bu, bütün gezegenin yeni boyuta geçeceği kanal mı?
A: Bir tanesi sizsiniz. Başka kanallar da var.

S: (L) Başka gezegenler mi?


A: Hayır. Kanal.

S: Kanallardan biri biziz ve başka kanallar da var.


A: Sizin kanalınız henüz gelişim aşamasında.

S: (J) Yani bu aşamada bir kanal geliştiriyoruz.


A: Evet.

S: (T) Bu gezegen üzerinde kendi kanallarını geliştiren başka gruplar da mı var?


A: Evet.

S: (T) Tüm bu kanallar 4'üncü yoğunluğa geçişin sağlanmasını sağlamaya yönelik öyle mi?
A: Kanal geliştirmenin anahtarı bilgidir.

S: (T) Burada hepimizin ışık ailesinin bir parçası olduğumuz varsayımı üzerinde duruyorum, bu doğru mu?
A: Evet.

S: (T) Yani daha önce bulunduğumuz yerlerden, bu kanalı oluşturmak için bir araya getirildik, öyle mi?
A: Evet.

S: (T) Bu bölgede başkaları da var mı?


A: Evet.

S: (T) Bize katılmaları mı gerekecek yoksa kendi başlarına mı çalışıyorlar?


A: Açık.

S: (T) Yani onların mı bize katılacağı, bizim mi onlara katılacağımız yoksa her grubun ayrı mı çalışacağı henüz belirsiz.
A: Ne kadar tanınacağınıza bağlı.

S: (T) Bu hususta tanınmaya ihtiyacımız var mı?


A: Açık.

S: (L) Bu işimizi kolaylaştırır mı?


A: Açık.

S: (T) Bizi 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa taşıyacak bir kanal geliştiriyoruz. Bu kanalı oluşturup 4'üncü yoğunluğa
geçtiğimizde buraya gelme amacımız olan frekans tutma işini tamamlamış mı olacağız?
A: Kısmen.

S: (T) Bu kanal bizim için bir çeşit kaçış tüneli, öyle mi?
A: Yakın.

S: (L) Şunu netliğe kavuşturalım. Bu kanaldan diğer boyuta ilerlediğimizde diğer...


A: 3'üncü seviye dünya değil, 4'üncü seviye dünyada olacaksınız.

S: (L) Eski pratik Laura olarak somutlaştırmaya çalıştığım şey şu; 4'üncü yoğunluk dünyası ile 3'üncü yoğunluk dünyası
yanyana mı var olacaklar?
A: Yanyana değil. Tamamen "farklı dünyalar".

S: (L) Bu dünyalar iç içe olacak ama farklı boyutlarda olacaklar yani?


A: Yakın.
170
S: (L) Diğer bir deyişle, örneğin bir 6'ncı yoğunluk varlığı bu gezegene baktığında bu gezegeni görür, uzayda dönüşünü
görür, dünyanın çeşitli boyutlarını görür ve tüm bunlar mekan-zamanda aynı anda gerçekleşiyor olur. (J) Onlar aşağıyı
görebiliyor ama biz yukarıyı göremiyoruz.
A: Evet.

S: (L) 3 boyutlu dünyada tüm o afetler meydana gelirken biz 4 boyutlu dünyada olacağız ve bu olaylar orada meydana
gelmeyecek. 3'üncü yoğunluk insanlarını görmeyeceğiz ve onlar da bizi görmeyecekler. Çünkü başka boyutlarda olacağız.
A: Evet, kavramı anlıyorsunuz, şimdi bunun gerçek olup olmadığına karar vermeniz gerekiyor.

---------------------------------------

27 Kasım 1994 F___, Laura ve LM

S: Merhaba.
C: Merhaba. İllo.

S: (L) Adın İllo mu? Neredensin?


C: Kasyopya.

S: (L) Sormak istediğim birkaç küçük soru var. Evet, bunlar kişisel sorular ve sizin kişisel sorgulamalar konusunda ne
hissettiğinizi biliyorum ama bu soruların öneminin bir nedeni var. Öncelikle, tablanın başına oturduğum her seferinde sol
kulağın neden garip şeyler yapıyor?
C: DNA tepkileri.

S: (LM) DNA kulağını neden veya nasıl acıtıyor?


C: Değişimler.

S: (L) DNA değişiklikleri kulağı veya omuzu nasıl etkiliyor?


C: Karmaşık; "Pleiades Öğretileri"ni oku.

S: (L) Kocamın kamyonla ilgili bir sıkıntısı var. Bu basit birşey gibi görünebilir ama bizim için öyle değil, çünkü sadece
gidip sorunun ne olduğunu ve neyin değiştirilmesi gerektiğini öğrenmek için para harcayamayız. En düşük masraf ile
sorunu çözmemiz için neyin sorun çıkardığını öğrenmemiz gerekiyor.
C: Katalitik konvektör.

S: (LM) Kamyonda katalitik konvektör yok. (L) Yokmuş. Kamyonun nesi var?
C: Konvektörün olması gereken boşluk.

S: (LM) Size bunu kim söylüyorsa mekanik konusunda tam bir cahil. 1978 model kamyonların hiçbirinde katalitik
konvektör yok.
C: Bunu bir kontrol et. Senin iddian. Konvektörün olması gereken yerin altındaki yakıt borusu tıkalı. [Bu aynen doğru
çıktı! Plastik bir parça kayıptı.]

S: (L) Genel olarak doğru bilgi sağlayacak şekilde kişiyi hipnotik olarak geleceğe ilerletmek mümkün mü?
C: Evet.

S: (L) "Geleceğe Ait Kitle Rüyaları" kitabındaki istatistik olarak analiz edilmiş kitle rüyaları herhangi bir şekilde doğru
mu?
C: Bir anlamda.

S: (L) Pek çok farklı senaryo sundukları için acaba... Şu anda neden bu kadar tuhaf hissediyorum?
C: Anemik/düşük kan şekeri.

S: (L) Kocamın negatif tavrına yönelik duygusal bir tepki değil yani? (Ç.N.: LM olarak tanımlanan kişi Laura'nın o
zamanki kocası ve kamyonuyla ilgili soru-cevaplardan sonra celseden ayrılıyor.)
C: Belki.

S: (L) Vücudumun tonlarca fazlalığı atmaya başlamasını sağlamak için ruhuma birşeyler yapabilecek misiniz?
171
C: Gerekli değil, proje ilerlemeye başladığında enerjin büyük ölçüde artacak ve bunu kilo kaybı izleyecek.

S: (L) Pek çok rüyamda bir trende olduğumu görüyorum. Bu rüyalar benim için önemli birşeye mi işaret ediyor?
C: Önemli değil.

S: (L) Makyaj yapmayla ilgili rüyalarım?


C: Kendini saklayış.

S: (L) Barbara Marciniak üzerinden bilgi aktaran Pleiades'liler hangi seviyedeler?


C: 6'ncı yoğunluk.

S: (L) Tamam, A___ G___'nin nerede olduğunu ve şu anda ne yaptığını öğrenmek istiyorum.
C: Kuzey Karolina, hastabakıcı.

S: (L) Hala T___ ile beraber mi?


C: Hayır.

S: (L) Neden?
C: Ayrıldılar.

S: (L) Peki o nerede?


C: Tarpon Springs.

S: (L) Neden orada?


C: Mühendis.

S: (L) Peki ya C___ S___?


C: Atlanta'da. Ressam.

S: (L) Önceki gün C___ P___ ile konuştum. Sesi pek dostça değildi. Bu doğru bir değerlendirme mi?
C: Yakın.

S: (L) Neden öyle?


C: Aynı dalgaboyunda değil.

S: (L) Onu unutsam daha mı iyi olur?


C: Sana bağlı.

------------------------------------------

1 Aralık 1994 F___, Laura, J___ ve A___ (Laura'nın çocuklarından ikisi)

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu gece yanımızda kim var?


C: Romommea.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) A___'nın tablaya eşlik etmesi iyi mi?


C: Sessizce oturmalı, "hassas" bir yaşta.

S: (L) Tablayı kullanmaması onun için daha mı iyi olur?


C: Evet. Kötü etkiler yakınlarda.
172

S: (L) Kötü etkiler yakınlarda mı? Peki bu "kötü" etkiler nedir?


C: Bedensiz "gargoyle"ler. (Ç.N.: bu da yine bizdeki cin kavramına tekabül ediyor olmalı.)

S: (L) Neden yakınlardalar?


C: A___ tablaya yakın olduğu için.

S: (L) Diğer koltukta oturması daha mı iyi olur?


C: Evet.

S: (L) Şimdi daha mı iyi?


C: Evet.

S: (L) Peki bu gargoyle'ler ne yapmak istiyor?


C: İletişimin yönetimini ele geçirmek.

S: (L) "Gidin buradan!". İşe yaradı mı?


C: Hayır.

S: (L) Onlara çekip gitmelerini söyleyin.


C: Biz özgür iradeyiz, sadece tavsiyede bulunabiliriz.

S: (L) O zaman onlara gitmelerini tavsiye edin lütfen.


C: Açık. Çok fazla interferans var. (Ç.N.:Bu terim daha önceki celselerde tanımlanmıştı.)

S: (L) İletişimi güçlendirmek için bizim yapabileceğimiz birşey var mı?


C: İletişim en iyi safken olur.

S: (L) Bu gece saf olmayan nedir? Benim davranış veya eylemlerim mi?
C: Hayır.

S: (L) Saf olmayan nedir?


C: İnterferans.

S: (L) İnterferansa neden olan şey nedir?


C: Emin değiliz.

S: (L) Yapabileceğimiz birşey var mı? Çocukları odadan çıkarsak daha mı iyi olur?
C: Belki.

S: (L) Eğer çocuklar odadan çıkarsa daha iyi iletişim kurabilir miyiz?
C: Düşünce kalıpları statik gösteriyor. (Ç.N.: bu terim de daha önce tanımlandı.)

S: (L) Benim düşünce kalıplarım mı statik gösteriyor?


C: Birinin.

S: (L) Bu odadaki birinin mi?


C: Olası, ama kesin değil. Kanal dışında biri.

S: (L) M___ ve S___ şu anda ne yapıyor?


C: Okunamıyor.

S: (L) Neden?
C: Statik enerji alanı.

S: (L) Statiğin oradan geliyor olması mümkün mü?


C: Olası.
173
S: (L) [J___ odadan ayrılarak yatağına gidiyor.] Bunun faydası oldu mu?
C: Unutma, saldırı sırasında çocuklar son derece hassastır. Şu anda psişik saldırı altındasınız.

S: (L) Tamam. [A___ çıkıyor ve yatağına gidiyor] Şimdi daha iyi mi?
C: Daha iyi, ama tam şu anda kesinlikle bir kaynak tarafından bilinçli bir saldırı altındasın.

S: (L) Şu anda kulaklarım fena şekilde çınlıyor. Bunun kaynağı nedir?


C: Dünyadışı bir etki değil.

S: (L) Bu negatif enerjinin kaynağı, gençliğinde cadılık faaliyetlerinde yaptığını iddia eden Bayan S___ H___ mi?
C: Belki.

S: (L) Bu saldırganlardan bir diğeri yine gençliğinde cadılık yaptığını iddia eden M___ F___ mi?
C: Evet.

S: (L) Ve bir diğeri de Florida'nın en büyük büyücüsü olduğunu iddia eden Bay A___ B___ mi?
C: Belki.

S: (L) İşbirliği mi yapıyorlar?


C: Belki.

S: (L) Bu durumla ilgili kesin yanıtlar verebilir misiniz?


C: Belirtilen kişilerin hepsinin etrafında statik var. Saldırı telefonda başladı. Saldırganlardan biri sana zarar verebilecek
güçleri olduğuna inanıyor.

S: (L) O saldırgan M___ mi?


C: Belki.

S: (L) Tamam, her durumda M___ ve S___ bana karşı gerçekten kötü davrandı ve ben her seferinde alttan aldım ve
anlayışlı ve bağışlayıcı olmaya çalıştım. Ama benden çaldıklarını öğrendiğimde gerçekten çok üzüldüm. Avukatım yoluyla
o kağıdı göndermekle doğru davranışta mı bulundum?
C: Açık.

S: (L) Artık bir dur demenin vakti gelmişti. Ben hoşgörü gösterdikçe bu insanlar yaptıklarını yapmaya devam ediyorlar. Bu
insanların bu kadar kötü olabileceklerine hiç inanmamıştım.
C: Peki senin inançlarını paylaşırlar mı?

S: (L) Herhalde paylaşmazlar ama buraya kadar dayanabilirdim ancak. Artık birşeyler yapma zamanı gelmişti.
C: Evet.

S: (L) Herşeyi bilen ve herşeyi gören konumunuzdan bana bu konuda biraz rehberlik yapar mısınız?
C: Hiç kimse "herşeyi bilen" ve gören değildir.

S: (L) A___'yı, M___'yi veya S___'yi göremiyorsunuz, öyle mi?


C: Statik.

S: (L) Etraflarındaki statiği oluşturan şey nedir? Kertiş ritüelleri mi yapıyorlar?


C: Statik yaratmak üzere bir çeşit cihaz kullanıyorlar.

S: (L) Bunu benden geldiğini düşündükleri bir tür hayali saldırıya karşı kendilerini korumak için mi yapıyorlar? (Eminim ki
S___ onları benim şeytani bir cadı olduğuma ikna etmiştir.)
C: Doğrudan Laura'ya saldırı.

S: (L) Doğrudan bana saldırmak için bir tür makine mi kullanıyorlar?


C: Evet.

S: (L) Ne tür bir makine?


C: Işıklar, ziller, duman, siren, osilatör, EM dalgaları. (Ç.N.: EM; elektromanyetik.)
174

S: (L) Evimi yakmaya mı çalışıyorlar?


C: Açık.

S: (L) Bilmem gerekiyor, bu çok ciddi.


C: Emin değiliz.

S: (L) Söylediğiniz şeyler bir itfaiye aracını işaret ediyor.


C: Bilgi korur. Bilgi kazanman için sana yardım ettik ve hala da ediyoruz.

S: (L) Yani uyanık ve dikkatli olmam gerekiyor?


C: İyi fikir.

S: (L) A___ B___ telefonla M___'yi aradı mı?


C: Muhtemel.

S: (L) Bu akşam arayan kişi M___ miydi?


C: Bir çeşit cihazdı.

S: (L) F___ buradayken arayan ve yanıt vermeyen kişi kimdi?


C: Aynı.

S: (L) Bunların hepsi neden bugün başladı?


C: Enerji akışı. M___ yoğun çaba içinde. Uzak bir yerden.

S: (L) M___ uzak bir yerden bana nasıl saldırabilir?


C: Bazı cihazları deneyebilir.

S: (L) Nasıl bir cihaz evimin yanmasına neden olabilir?


C: Neden olamaz, ama o olabileceğini düşünüyor. Cihazlar S___'yi korkutuyor.

S: (L) S___'nin bana borcu olan parayı geri ödeme olasılığı nedir? Bu büyük bir para.
C: Olayların ilerleyiş şekline bağlı.

S: (L) Peki kaç olası ilerleyiş şekli var?


C: Yaklaşık 956.000 olasılık.

S: (L) M___'nin evimi yakmaya çalışması olasılığına karşı çocukların bu akşam melatonin almaması daha iyi olur mu?
C: Fark etmez.

S: (L) Söylediğim birşeyi söylememem veya yaptığım birşeyi yapmamam mı gerekiyordu?


C: Bunun üzerinde durman gereksiz.

S: (L) Sizden yeteneklerinizi kullanarak bu etkiye karşı kalkan gibi karşı koymanızı isterdim.
C: Bilgi kalkandır.

S: (L) A___ neden keyifsiz?


C: Biyolojik değişimler.

S: (L) Sadece dönemsel birşey mi?


C: Yakın. S___'de çöküntü.

S: (L) S___'de neden çöküntü var?


C: Karmaşık hisler.

S: (L) Bana yaptığı şeyleri kasıtlı olarak mı yaptı?


C: F___ ağır bir etki.
175
S: (L) F___ hakkında ne düşünüyor? Şimdi mi?
C: Giderek daha fazla etkisine kapılıyor.

S: (L) F___'nin mi?


C: Evet.

S: (L) Peki F___'nin ne kadar çılgın biri olduğunu görmüyor mu?


C: Subjektif.

S: (L) F___, S___ ve S___ S___'nin İncil'e inandığını düşünüyor mu?


C: Bununla ilgilenmiyor.

S: (L) Bu fiyasko onların gözlerini açacak mı?


C: Açık.

S: (L) Bu durum hakkında bilmem gereken başka birşey var mı?


C: Sadece farkındalığı sürdür.

S: (L) Bu akşam güven içinde uyuyabilecek miyim?


C: Muhtemelen, ama dua etmen iyi olur.

S: (L) Peki kime dua etmem gerekir?


C: Her zaman olduğu gibi.

S: (L) St. Michael diye bir varlık var mı?


C: Bir anlamda.

S: (L) Üst seviye varlıklar arasında, tehlike altındaki bir insana en fazla yardım edebilecek olan hangisi?
C: Evren.

S: (L) Evrene mi dua edeyim?


C: Önceki celseyi incele.

S: (L) Hangi önceki celseyi kastetiyorsunuz?


C: 26 Kasım.

S: (L) O celsede ne vardı?


C: Evren.

S: (L) Evrenler ve alternatif evrenler konusu mu?


C: Evet.

S: (L) Bilmem gereken başka birşey var mı?


C: Hayır.

S: (L) C___'yi celseye davet etmemiz iyi olur mu?


C: İyi çocuk.

S: (L) Pekala, iyi geceler.


C: İyi geceler.
----------------------------------

3 Aralık 1994 F___, Laura, V___

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu gece yanımızda kim var?


176
C: Wasanna.

S: (L) V___ okuldayken, başını yasladığı kitapların üzerinde küçük bir toz kümesinin meydana geldiği bir olay yaşadı. Bu
neydi?
C: Ön lobdan geçen maddeleşmiş düşünceler.

S: (V) Bu gerçekten çok şaşırtıcı.


C: Şaşırmak eğlencelidir.

S: (V) Annemle aramdaki gerilimin kaynağını öğrenmek istiyorum.


C: Annesel etkiler. Psikolojik endişe hali. Erkek ilgisine yönelik anne kız rekabeti. Kişisel konularla oyalanmayalım. Uzun
bir mesaj gelecek. Durun: Ukrayna patlaması, kimsyasal veya nükleer. Hawai kazası, havacılık, muhtemelen askeriyeyle
ilgili. 1'inci yılından sonra Karliforniya'da tekrar sismik faaliyet: San Diego, San Bernardino, Kuzey Bakersfield, Barstow:
hepsi kırılma noktaları. Hollister, Palo Alto, Imperial, Ukiah, Eureka, Point Mendocino, Monterrey, San Luis Obispo
açıkları, Capistrano, Carmel: bunlar sırasına göre kırılmalardaki stres noktaları. "Zaman" belirsiz. İnsanlar tarafından
kitlesel terkedişin başlaması nedeniyle Kaliforniya ekonomisinin dereceli olarak çökmesi söz konusu olabilir. Ayrıca
Shasta dağı patlıyor; Lassen'de etkinlik. Okyanus tabanı alçalmaya başlıyor. Kanalı açık tutun ve durun: Kraliçe Elizabet,
ciddi hastalık, kanla ilgili. Prenses Diana intihar girişimi. Kuzey Doğu ABD'de bu kış gaz patlamaları. Teksas ve diğerleri.
Süpernova ve her yerde olağandışı hava. Memfis sallantıları hissediyor. Minneapolis'te gizemli Nordik kovenantla ilişkili
bankacılık skandalı. Evanjelik seks buluşması ifşa ediliyor. Depremlerin birinden sonra Kaliforniya'da altın keşfediliyor.
UFO'larda büyük artış, Gulf Breeze'de toplaşıyorlar. Laura çok daha fazla UFO olayına şahitlik ediyor. Devasa bir UFO
dalgası. Tüm tarz ve kökenlerde. Sadece bekleyin ve iliklerinize kadar donduğunuzu hissedeceksiniz. Pek çok dünyadışı
görünecek ve biz de görünür olacağız. Bunu bir buluşma olarak düşün. Herkesin buna uyanması gerekiyor. Bu tam şimdi
oluyor. Herkes bireysel frekanslarına göre oyunda bir rol alacak. Bu yalnızca başlangıç. Bekle "Henry Higgins" sadece
bekle!

S: (L) "Rodgers and Hammerstein" hayranı mısınız?


C: Evet.

S: (L) Pleiades'lerle ilişkiniz nedir?


C: Pleiades'liler pek çok diğerleriyle de bağlantı kuruyor; Biz sahneye sizinle çıktık ama aslında esas olarak aynıyız; sadece
boyut sınırı üzerindeki odak noktalarımız hafifçe farklı.

S: (L) Tüm bu faaliyetler neden şimdi oluyor?


C: Kapanmak üzere olan büyük döngü çok özel bir fırsat sunuyor.

S: (L) Bu, geleceği değiştirmek için özel bir fırsat anlamına mı geliyor?
C: Geleceği, geçmişi ve şimdiyi.

S: (L) Tüm bunlardan öyle anlıyorum ki, eğer büyük döngüde bu noktada birşeyler değiştirilmezse herşey çok berbat bir
sona doğru gidebilir, öyle mi?
C: Ama gitmeyecek. Kavramı anlamadın.

S: (L) Yo anladım, söylediğinizi anlıyorum. Tüm bunlar döngünün bir parçası. Herşey bir döngünün parçası. Kastettiğim
şey...
C: Anladın mı???

S: (L) Neyi anladım mı?


C: Kavramı anladığını söyledin. Gerçekten öyle mi? Öğren.

S: (L) Sizin için çok kolay olduğuna göre neden bize reikimizi arttıracak güç sembollerini öğretmiyorsunuz?
C: Hazır değilsin.

S: (L) Ama eğer reiki üzerinde çalışırsak bize daha fazla güç sembolü öğretir misiniz?
C: Pekala, bir tanesini gösteriyoruz. [sembolü çiziyor.]

S: (L) Bu sembolün adı ne?


C: Anuki.
177

S: (V) Peki reikide ne işe yarıyor? Neyi temsil ediyor?


C: Enerjinin en fazla gereksinim duyulan yerde tutulması.

S: (V) Peki biri üzerinde çalışırken bu sembolü başlangıçta mı yoksa en sonda mı kullanacağız?
C: Şimdiye kadar reikide öğrendiğiniz herşey şifa enerjisinin akışı ile ilgiliydi; bu ise daha fazla güç için enerjinin belirli
bir yerde daha uzun süre tutulmasıyla ilgili.

S: (L) Bu bilgiyi nereden alıyorsunuz?


C: Erişim evrenseldir.

S: (L) Dr. Usui bu bilgiyi aldı ama sonradan unuttu mu?


C: Usui bildiği herşeyi Takata'ya açıklamadı.

S: (L) Neden?
C: Ona bilginin paha biçilmez olduğu ve özellikle de gerçeği öğrenme yolunda yakıcı bir ateş duymayanlara çok fazla
verilmemesi gerektiği söylendi. Sizin gibi bu ateşi duyanlar ise nasılsa bilgiye erişimin yolunu bir şekilde bulacaktı.

S: (V) Bu bilgileri diğerleriyle paylaşmamızı önermiyor musunuz?


C: Her zaman olduğu gibi, dikkatli olun.

S: (L) Bu bilgiyi ___'yle ve ___'yle paylaşabilir miyiz?


C: Açık.

S: (L) Noktaları ve yükselen çizgiyi geometrik bir kesinlikle mi oluşturmamız gerekiyor?


C: Evet.

S: (L) Sonra da daire uzuyor, yoksa tam bir daire mi oluyor?


C: [Sembolün daire bölümünün çizimi gösteriliyor.]

S: (V) Hiç görünümü bu şekilde olan bir ekin çemberi oldu mu? Gördüğüm bir tanesine çok benziyor.
C: Aynen öyle. Herşey birbiriyle ilişkili.

S: (L) Ekin çemberlerinin dünyaya verilen büyük bir tür reiki olduğu doğru mu?
C: Ama aynı zamanda mesajlar ve dersler.

S: (L) Peki bedene uygulanan reiki sembollerinin de eterik bedene yönelik eterik mesajlar olduğu söylenebilir mi?
C: Evet.

S: (L) Yani eterik alanımıza bilgi mi aktarıyor?


C: Tüm seviyelerde varolan herşey sadece birer derstir.

S: (L) Reiki konusunda özellikle öğrenmek istediğim şey şu; eğer bir kişi psişik olarak, ruhsal olarak, karmik olarak veya
diğer bir şekilde yaralıysa, reiki uygulaması kişinin elektromanyetik alanına orijinal sağlıklı kalıbın tekrar düzenlenmesi
yönünde mesajlar mı veriyor?
C: Evet.

S: (L) Peki bunun tekrarlanarak uygulanması sadece fiziksel değil, aynı zamanda eterik (ruhsal) şeylerin de iyileşmesini
sağlayabilir, değil mi? Yani karma falan...
C: Evet.

S: (L) Yani kendimize ve diğerlerine sürekli reiki uygulaması yapmamız bizi karmik yüklerimizden, anılarımızdan veya
ruhsal yaralarımızdan arındırır, öyle mi?
C: Evet.

S: (V) Az önce belirttiğiniz "buluşmayı" merak ettim de...


C: Buluşma, boyut sınırı geçişinden kaynaklanıyor.
178
S: (L) Peki bu boyut sınırı geçişinde neden bir buluşma gerçekleştiriliyor? Bu gerçekten çok büyük bir şov mu olacak?
C: Bir fırsat.

S: (V) Tüm pencerelerin aynı anda açılması ve böylece tüm bu varlıkların aynı anda gelmesi gibi mi?
C: Tüm evreni etkileme fırsatı gibi. "Pomp and Circumstance" (İhtişam) yani "Hope and Glory" (Ümit ve Coşku) marşının
kozmik düzeyde çalındığını düşünün. (Ç.N.: Zafer marşları)

S: (L) Çeşitli tür ve ırktan varlıkların, bu kocaman evrenin en uzak yerlerinden birindeki önemsiz bir galaksinin en dış
kenarında bulunan toplu iğne başı kadar küçük bir gezegende buluşması herşeyi nasıl etkileyebilir?
C: Bu senin algın.

S: (L) Peki doğru algı nedir? Dünya gezegeni ve üzerindeki insanlar, burada meydana gelen şeyler, bizim normalde
düşündüğümüzden daha mı önemli?
C: Dünya bir Birleşme noktası.

S: (L) Her zaman bir birleşme noktası mı buldu? Birleşme noktası olarak mı tasarlandı? Yoksa sadece bir kereye mi
mahsus?
C: Bir kerede çok fazla soru.

S: (L) Başlangıçtan itibaren bir birleşme noktası olarak mı tasarlanmıştı?


C: Doğal işlevi.

S: (L) Yani her zaman bir birleşme noktası mıydı? Burada böyle garip şeylerin olmasının nedeni bu mu?
C: Bunu yanıtlamak zor çünkü "zaman" hakkındaki anlayışınız yanlış.

S: (V) Bu tür buluşmalar diğer gezegenlerde başka gruplar tarafından da gerçekleştirildi mi hiç?
C: Gerçekleştirildi, gerçekleştiriliyor ve gerçekleştirilecek.

S: (L) Yani yapısı veya üzerindekiler farklı olabilecek olmakla birlikte birleşme noktaları olan başka gezegenler de var?
(V) Bunlar paralel evrenlerde mi?
C: Uzaklaşıyorsunuz.

S: (L) Eğer bu birleşme noktaları bütün evrene dağılmışsa, bu boyut geçişi birleşmesi evrendeki bütün birleşme
noktalarında aynı anda mı gerçekleşecek?
C: Hayır.

S: (L) O halde, zamanda herhangi belirli bir noktayı ele aldığımızda, belirli veya seçilmiş birleşme noktalarında meydana
geliyor?
C: Yakın.

S: (L) Peki boyut sınırlarının coğrafi noktalarla bir ilişkisi var mı?
C: Boyut sınırları dalgalar üzerinde ilerler.

S: (L) Peki bu dalgalar nereden geliyor?


C: Sürekli bir döngüdeler.

S: (L) Peki dünya mı ona doğru ilerliyor yoksa o mu dünyaya doğru geliyor?
C: İkisinden biri.

S: (F) Dünya üzerinde yaşayan varlıkların mevcut olmasının, bu buluşma veya birleşmeyle bir ilgisi var mı?
C: Evet. Çünkü gelişiminizde kritik bir kavşaktasınız.

S: (L) İlk celsede verdiğiniz kehanetlerin hala geçerli ve yaklaşmakta olup olmadıklarını öğrenmek istiyorum.
C: Gelişiyorlar.

S: (L) Yani yakında meydana gelecekleri noktaya doğru mu gelişiyorlar?


C: Akışkan.
179
S: (L) Yani bazıları gerçekleşmeyebilir mi?
C: Evet.

S: (L) Peki bu gece verdiğiniz kehanetler de değişime tabii mi?


C: Belki.

S: (L) Yoksa daha mı somutlar?


C: Açık.

S: (L) Ken Carey'le kimin iletişim kurduğunu öğrenmek istiyorum. O bilgileri kimden alıyor?
C: Pek çok.

S: (L) Bu pek çok varlık bizim perspektifimize göre "iyi adamlar" mı?
C: Evet, bazıları. Bazıları değil.

S: (L) Bu kanaldan gelen bilgilerin bir kısmı bozuldu mu?


C: Henüz değil.

S: (L) Gezici Yolcular olarak da bilinen 6'ncı yoğunluk Oryonlar, bizi genetik mühendislikle yarattığı veya buraya koyduğu
söylenenler mi?
C: Yakın. Onlar da dalga üzerindeler.

S: (L) Bu dalganın üzerinde ilerleyen gruplar... Dalga üzerinde olmak, Gezici Yolcular'ın tanımının bir parçası mı?
C: Evet.

S: (L) Dalga üzerinde olmayı seviyorlar mı?


C: Dünya üzerinde olmak sizin için "eğlence" mi?

S: (L) Dünya üzerinde yaşıyor olmayı çok seviyorum ama acı ve ağrı çekmeyi sevmiyorum ve insanların insanlara karşı
zulüm işlemesini veya insanların acı çektiğini görmeyi sevmiyorum.
C: Dünya üzerinde eğlence için mi yaşıyorsunuz?

S: (L) Dünya üzerinde eğlence için yaşıyor olmayı isterdim ama epeyce süredir içten gülemiyorum. Herşeyin daha güzel
olduğu bir gezegende yaşamak isterdim...
C: Yanlış anladın.

S: (L) Söylediğiniz şeyi anlıyorum. Orada yaşıyorlar çünkü yaşadıkları yer orası.
C: Evet.

S: (F) Diğer bir deyişle Dünya üzerinde yaşamayı seçtin, çünkü buraya bir bilet aldın, öyle mi? (L) Evet, öyle görünüyor.
İsa ya da Kutsal Ruh tarafından kanallandığı iddia edilen "Mucizeler Kursu" (Course in Miracles) hakkında birşeyler
öğrenmek istiyorum. Bu iddia doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Hangi kaynaktan kanallandı?


C: Çeşitli kaynaklar.

S: (L) Peki bunlar iyi adamlar mı?


C: Bazıları.

S: (L) Desenize "Mucizeler Kursu"na bile ihtiyatlı yaklaşmamız gerekiyor?


C: İyi fikir.

S: (L) Yanıtlarınızı Karla'ya gönderdim, istediği şeyler bunlar mıydı?


C: Evet. Şu anda ilgisi başkaları tarafından saptırılıyor.

S: (L) Kişiyi hipnotik olarak geleceğe ilerletip doğru yanıtlar almak mümkün mü?
C: Evet.
180

S: (L) "Geleceğe Ait Kitle Rüyaları" kitabında tanımlanan dört senaryo var, bu senaryoların hepsi genel olarak doğru mu?
C: Olası gelecekler.

S: (L) Yani bir insan geleceğe ilerletildiğinde gördüğü şey ille de gerçek gelecek değil de olası...
C: Kanalın kalitesine bağlı.

S: (L) Yani bazı insanlar hipnotik olarak geleceğe ilerletilip gerçekten doğru bilgiler verebilir?
C: Evet.

S: (L) Pentekost kitabının tanımına göre havariler bir odada toplandılar, günler boyunca dua ettiler ve birden bir rüzgar
geldi, ateşler onların üstünde dans etti ve havariler daha önce hiç bilmedikleri anlaşılmaz kelimelerle birbirleriyle
konuşmaya başladılar. Bu veya benzeri bir olayın meydana gelip gelmediğini öğrenmek istiyorum.
C: Hayır.

S: (L) Yani diğer bir deyişle "Kutsal Ruh"un gerçek vaftizi, İsa havarilerine nefesini üflediğinde ve onlara reiki
inisiyasyonuna benzer birşey verdiğinde gerçekleşti, bu doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Birkaç yıl önce kilisedeyken hiç bilmediğim bazı kelimeleri telaffuz ediyormuşum gibi geldi. Gerçekten öyle miydi?
C: Telkin.

S: (L) Bana telkin edildi ve o nedenle oldu, öyle mi?


C: Evet.

S: (L) O anda herhangi psişik bir olay mı yaşıyordum?


C: Yakın.

S: (L) Büyük bilimadamı, araştırmacı ve yazar Jacques Valle'nin ardında kim veya hangi enerji var? Bazen asıl noktayı
kaçırıyor gibi görünüyor, bazen de olan biteni tek bilen oymuş gibi görünüyor.
C: İyi biri, niyetleri saf ve iyi.

S: (L) İsa'nın görünüşü nasıldı? Boyu ne kadardı?


C: 1.75 m.

S: (L) Gözleri ne renkti?


C: Mavi

S: (L) Saçları?
C: Kızıla kaçan sarı.

S: (L) Ten rengi?


C: Açık.

S: (L) Kilosu?
C: 73 kg.

S: (L) Kaslı mıydı?


C: Ortalama.

S: (L) Bizim yakışıklı diyeceğimiz biri miydi?


C: Açık.

S: (L) F___ ve benim tanıdığımız kişiler arasında yüz olarak ona benzeyen biri var mı?
C: Belki.

S: (L) Bir isim verebilir misiniz?


C: Tarıyoruz...
181

S: (L) Pekala, mesleği neydi?


C: Marangoz.

S: (L) Kendi evi var mıydı?


C: Hayır.

S: (L) Vaftizci John gerçekten kellesini kaybetti mi?


C: Hayır.

S: (L) 4'üncü yoğunluğa geçişten sonraki yeni varoluş seviyesi, "Dokuz Kehanet" (Celestine Prophecy) kitabında
tanımlandığı gibi birşey mi olacak?
C: Yakın.

S: (L) Karbon 14 tarihleme sistemi yeterince doğru mu ve eğer değilse temel zayıflığı nedir?
C: Belirli bir seviyede.

S: (L) Temel zayıflığı nedir?


C: "Zaman" yok.

S: (L) Dünyada boyut sınır geçişi en son ne zaman gerçekleşti?


C: Sizin ölçümünüze göre 309.000 yıl önce.

S: (L) Enerji bakımından bu dalganın içeriği nedir?


C: His.

S: (L) Bu dalga bir his mi? Bir duygu dalgası mı?


C: Hiperkinetik duyumsayış.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?


C: Herşey.

S: (L) Anlamıyoruz.
C: Bu bağlantı için fazla karmaşık.

S: (L) Tamam. Bu dalga dünyayla kaç kez etkileşime girdi?


C: Sonsuz sayıda.

S: (L) Turin Kefeni İsa'nın vücuduna gerçekten geçirildi mi?


C: Hayır.

S: (L) Çarmıha gerilen birinin bedenine örtüldü mü?


C: Hayır.

S: (L) Peki o kefenin hikayesi nedir?


C: Romalı bir işçinin bedenine sarıldı.

S: (L) Kefendeki görünümün oluşmasına neden olan şey neydi?


C: Beden yağları, hormonlar ve diğer fizyolojik kimyasallar.

S: (L) Çocuklar bunu uzun zamandır sormamı istiyorlardı ama hep unutuyordum. Kaliforniya'da acil müdahale odasına
kaldırılan bir kadın vardı. Birkaç hastabakıcı ve bir doktor onun bakımı sırasında yere yığılmıştı ve kana garip birşeylerin
bulaşmış olduğuna dair bir kargaşa çıkmıştı.
C: Havalandırma sisteminden yayılan böcek ilacı.

S: (L) Yakın bir zamanda tabloit gazetelerde Edgar Cayce'nin gizli günlüğü olduğu iddia edilen birşeyle ilgili haberler
vardı. Böyle bir günlük var mı gerçekten?
C: Hayır.
182

S: (L) Piers'ten aldığım bir makalede Persinger isimli birinin yaptığı deneylerden bahsediliyor. Bu adam bir duyusal
mahrumiyet odasında insanları EM alanlarına maruz bırakarak "kaçırılma" deneyiminin bir kopyasını gerçekleştirmeye
çalışıyormuş. Bu konu hakkında yorum istiyoruz ve ikinci olarak da...
C: Saçma, bazı insanlar korkuya dayalı ilhamlarla zihinlerini iyice daraltılıyorlar.

S: (L) Daha önce boyut sınırlarındaki elektromanyetik enerji akış deliklerinden bahsetmiştik ve bu bağlamda benim
düşündüğüm şey, bu deneye maruz bırakılan kişilerin ciddi bir tehlike altında oldukları şeklinde, bu olabilir mi?
C: Evet.

S: (L) İnsanları bu elektromanyetik alanlara maruz bırakmanın ne gibi sonuçları olabilir?


C: Beden işlevlerinin son ermesi.

S: (L) Yani bu onları öldürebilir?


C: Evet.

S: (L) Aynı zamanda boyutlar arasındaki kapıların açılmasıyla içeri başka şeylerin de girmesine neden olabilir mi?
C: Evet.

S: (L) Bu yöntem nedeniyle yapışık ruh benzeri etkiler meydana gelebilir mi?
C: Evet.

S: (L) Yine bu yöntemle dünyadışılar tarafından daha fazla oranda programlanmaları söz konusu olabilir mi?
C: Evet.

S: (L) Bu konuda söylemek istediğiniz başka birşey var mı?


C: Aklınızı her zaman açık tutun.

S: (L) Bu tür bir deneyin kişi üzerinde ciddi psikolojik etkileri olabilir, değil mi?
C: Olabilir.

S: (L) Kaçırılan ile kaçıran arasında sürekli bir bağlantının kurulmasında hangi yöntem veya teknikler kullanılıyor? Bu
psişik bir bağlantı mı?
C: Yakın.

S: (L) Bu temasın oluşturulmasında teknolojiden yararlanılıyor mu?


C: Kısmen.

S: (L) Dünyadışı bir varlığın, gözlerini kaçırılan kişinin gözlerine dikerek onu kontrol etmeye başlaması ve kaçırılanın
kendini sevgi dolu ve uyum içinde hissederek iyi bir deneyim yaşamakta olduğunu düşünmesi ile alakalı pek çok olay var.
Bu "bakışın" amacı nedir?
C: Hipnotik.

S: (L) Aynı zamanda bir bağlantı mı oluşturuyor?


C: Evet.

S: (L) Bu bağlantının maddesi nedir? Psişik bir kordon veya bağlantı mı var ve eğer öyleyse aynı...
C: Kanal zayıflıyor... [planşet tablanın etrafında dolanıyor]

S: (L) Bu konuda söyleyeceğiniz başka birşey var mı?


C: İyi geceler demeniz gerekiyor.

S: (L) Neden?
C: Enerji azalıyor.

S: (L) Sen yorgun musun F___? (F) Çok değil. (L) Daha önce enerjileri hiç azalmamıştı. Sorduğum şeyle mi ilgili acaba...
Özellikle bu soruyu yanıtlamak istememenizle ilgili bir neden mi var?
C: Sorunu başka bir celseye sakla...
183

S: (L) İyi geceler.


--------------------------------------

5 Aralık 1994 F___, Laura, V___

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) İşte göksel varlıklar geldi! [F___ gelmeden önce Laura ve V___ teması kurmaya çalışıyorlardı ve planşette pek fazla
bir hareketlenme olmadığı hakkında konuşuyorlardı.]
C: Bunu bir işaret olarak kabul et.

S: (L) Neyin işareti olarak?


C: Tabladaki o çıkıntıyı düzeltmeni istiyoruz.

S: (L) [Düzenleme yapıldı.]


C: Tablayı masanın ortasından uzaklaştırın.

S: (L) [Biraz daha düzenleme yapıldı.] Böyle iyi mi?


C: Tamam.

S: (L) Neyin bir işareti olarak?


C: Kanal.

S: (L) Kanal mı? Bu nasıl kanalın işareti oluyor? Anlamadım!


C: Kim?

S: (L) Kim mi?


C: Kim?

S: (L) Tamam, anladım; kanal kim demek istiyorsunuz.


C: Evet.

S: (L) Bize kanalın F___ olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Bu gece yanımızda kim var?
C: Urua.

S: (L) Hazırladığım birkaç sorum var. İlk sorular biraz kişisel görünebilir ve sizin BH olduğunuzu biliyoruz. Bu gece biraz
hizmete ihtiyacımız var. Olur mu? (Ç.N.: BH; Başkalarına Hizmet [eden varlık] )
C: Tamam, ama sizin de BH'ye ilerlemeniz gerekiyor.

S: (L) İlerliyoruz. Bu soruları yanıtlamanız, hayatlarımızın bazı yönlerinde bir istikrar sağlayacak ve bu da kendimizi
diğerlerine tam yardıma adamamızı sağlayacak. Makul mü?
C: Tablayı çevirin lütfen.

S: (L) Hangi yöne?


C: Farketmez, hafifçe çevirin.

S: (L) Oldu mu?


C: Tamam.

S: (L) İlk soru sokağın aşağısındaki komşudan geldi; bahsettiği kurbağa olayının özelliği nedir?
C: Uyuşturucular.

S: (L) Bunun uyuşturucularla nasıl bir ilişkisi var?


C: Uyuştucudan kalan bir etki.

S: (L) Bu kurbağalar nereden geliyor?


184
C: Enerji getiriyor.

S: (L) Onun enerjisi mi, yoksa uyuşturucuların enerjisi mi?


C: Aynı.

S: (L) Aynı mı? Yani bu kurbağalar sık uyuşturucu kullanımının bir neticesi, böyle denebilir mi?
C: Geçmişteki uyuşturucu kullanımı.

S: (L) Sadece onun mu, yani evdeki diğerleriyle bir ilgisi yok mu?
C: Evet.

S: (L) Kurbağalar neyi gösteriyor? Kurbağaların temsil ettiği şey nedir?


C: Bir şeyi temsil etmiyor, bir sonuç

S: (L) Bunlar başka bir yerden gelen gerçek, fiziksel kurbağalar mı?
C: Getirildi.

S: (L) Anlamıyorum. Neden daha kesin bir yanıt vermiyorsunuz?


C: Senin algın.

S: (L) Eğer siz BH iseniz, önemli olan bizim algımız değil mi? Açık yanıtlarla bizi aydınlatarak hizmet etmiyor musunuz?
C: Zihnini kullanarak öğrenmene yardımcı olarak hizmet ediyoruz. Doğrudan cevaplar öğrenmene yardım etmez.

S: (L) Pekala, bu bireyin yapabileceği birşey var mı?


C: Sen ne yapardın?

S: (L) Onun yerinde olsam ben ne mi yapardım? Uyuştucuyu bırakırdım, meditasyona başlardım, ve kendimi düzeltecek
her yolu denerdim çünkü evimin her yanında birden ortaya çıkan bir sürü kurumuş kurbağa korkudan ödümü patlatırdı
herhalde.
C: Evet, ve?

S: (L) Herhalde düşünmem gereken başka birşey var...


C: SRT.

S: (L) Ne anlama geliyor bu? Bir kısaltma mı?


C: Evet. İki kelimesini son zamanlarda çok sık kullandın. Tamam, aynı zamanda bir kitabın adı.

S: (L) "Spirit Releasement Therapy" mi? (Ç.N.: Ruh Çıkarma Terapisi. Kişiyi, kendine ilişmiş bedensiz varlıklardan
arındırma.)
C: Evet.

S: (L) Yani bu kişinin ihtiyaç duyduğu şey bir ruh çıkarma?


C: Bingo!

S: (L) Peki biz şimdi tüm bunlardan ne öğrendik?


C: Aklınızı nasıl kullanacağınızı.

S: (L) Yani bazı yapışık ruhları var. V___'nin arkadaşı B___ P___ geçmişte kanallama yaptığını söylüyor. Kimi kanalladı?
C: Kertenkeleler.

S: (V) Kanallama yaparken bunu... Herhalde bunun farkına varmamıştır.


C: Pek çok kişi onları kanallıyor.

S: (V) Bu durumda onun kanalladığı bilgileri bu bilgilerle karşılaştırmanın bir gereği yok, değil mi?
C: Sana bağlı.

S: (L) Annem, bakımına yardım ettiği M___ F___ isimli kadının fiziksel durumunu öğrenmek istiyor. O kadının durumunu
daha iyi hale getirmek için yapabileceği birşey var mı? Ya da o kadının bu alemde daha ne kadar kalacağını söyleyebilir
185
misiniz?
C: Kan dolaşımını arttırmaya yönelik masaj.

S: (L) Bu kadının iyileşerek kendine bakabilecek hale gelme olasılığı var mı?
C: Her zaman olası.

S: (L) Kısa bir süre içinde iyileştiğini kabullenmesi olasılığı ne kadar?


C: Açık.

S: (L) Annem ayrıca benim kremimin pazarlanmasına yönelik yatırım yapmasını tavsiye edip etmediğinizi öğrenmek
istiyor.
C: Sizi ellerinizden tutarak ilerletmek için burada olmadığımızı anlamaya çalışın çünkü bu sizin özgür iradenize bir
müdahaledir. Ancak özgür iradenizle öğrenebilir ve böylece ilerleyebilirsiniz.

S: (L) Gene de bir gelir kaynağı oluşturma hususunda, o projeye para yatırmanın iyi olup olmayacağını öğrenmek isterdim.
C: Daha şimdi ne söyledik?

S: (L) Pekala, pekala. P___ Z___, hazırlanmakta olan ipotek devri kağıdını kabul edecek mi?
C: Kendi kendine yardım etmek için sen ne yapacaksın?

S: (L) Aslında bunu tahminde bulunma yeteneğinizi test etmek için soruyorum. Olduğu şekliyle kabul edip etmemesi o
kadar da önemli birşey değil çünkü eğer değiştirilmesini isterse her zaman değiştirebiliriz. Çok önemli birşey değil.
C: Giderek kişisel bir bilgilenme grubuna kayıyorsunuz.

S: (L) Kanal kaynağımızı test etmek için kişisel sorular sormanın yanlış olduğunu düşünmüyorum çünkü ne tür bir bilgi
aldığımızı ancak o zaman anlayabiliriz.
C: Potansiyel olarak herkesi etkileyen test soruları sor. P___ Z___ örneğin Katmandu'da çok tanınan biri değil.

S: (L) "I AM Discourses" isimli kitap hakkında sormak istiyorum. Bu kitabın arkasındaki kaynağı söyleyebilir misiniz?
C: İyi.

S: (L) Kitabın kaynağı hangi yoğunluk seviyesinden?


C: Altıncı seviye.

S: (L) Kitabın ardındaki grubun ismini söyleyebilir misiniz?


C: Hepsi bir ve aynı.

S: (L) Diğer bir insana hizmet olarak bir sağlık okuması isteyebilir miyiz?
C: Bu herkesin faydasına mı?

S: (L) Yani sonsuza kadar hiç doğrulayamayacağımız genel sorularla mı sınırlandırılacağız?


C: Doğrulama kişisel konularla sınırlı birşey değildir. Eğer birşey sınırlandırıcıysa o şey BH değildir.

S: (V) Yani tek bir kişi hakkında bilgi almak herkese değil tek bir kişiye mi hizmet?
C: Ve size.

S: (L) Merak etmeye başlıyorum... Yani, eğer tarih öncesi dünyasına dönüp herşeye baştan başlamak zorunda olmasaydım,
BH yolunun biraz fazla zor olduğunu düşünürdüm herhalde.
C: Gerçek bir ilerleme kaydedebilmeniz için bazı sıkıntılara katlanmak zorundasınız.

S: (L) Artık daha fazla acı çekmek istemiyorum.


C: O zaman yanlış yerdesin.

S: (F) Sanırım bu önemli; Karla Turner bu kaynaktan gelen hiçbirşeye güvenemeyeceğimizi çünkü ne duymak istiyorsak bu
kaynağın bize onu söyleyeceğini iddia ediyordu. Bu durum, bu kaynağın bize sadece duymak istediklerimizi söylemediğini
kanıtlamış oluyor. (L) Buna hiç şüphe yok. (F) Bize bazen duymak istemediğimiz şeyler söylüyor, bazen de nasıl
hissediyorsa onu. Diğer önemli husus da şu ki, ne zaman bir şeyi doğrulamaya çalışsan, doğrulamanın şahsi şeylerle
sınırlandırılmasının gerekmediğini söylüyor. (L) Yani son üç sorumu iptal mi etmem gerekiyor?
186
C: Evrensel öneme sahip şeyler daha anlamlı değil mi?

S: (L) Ama daha önce geçen iki yıl içindeki çeşitli olaylarla ilgili şeyler sorarken bunlarla ilgili bilgi edinmemin koruma
sağlayacağını söylememiş miydiniz?
C: Evet, ama söylediğimiz herşey kendini koruman için bilmen gerekenlerdi.

S: (L) Benim ve V___'nin ve F___'nin korunmasıyla ilgili olarak birşey sormak istiyorum ve bu konudaki son sorum
olacak; bildiğiniz gibi hem V___ hem de ben A___ B___'den kart alarak metafizik kilisesi grubuyla temas kurduk. Ben
ayrıca G___ ve J___'yle bağlantılı olan S___ V___'den bir kart aldım. Bu insanların bu kartları göndermesinin ardında gizli
bir amaç var mı, ve bu davetleri geri mi çevirmeliyiz?
C: Size bağlı.

S: (F) Gördüğün gibi Laura, herkesle nasıl ilişki kurman gerektiği konusunda her adımda tavsiye isteyemezsin. (L)
Biliyorum. (V) Geçen ay kaçırıldım mı?
C: Hayır.

S: (V) Bu kanal aracılığıyla rüyalarımızı yorumlamamız gerekir mi?


C: Neden olmasın?

S: (L) Yani bizim rüyalarımız konusunda yorumlar yapar mısınız?


C: Size bağlı.

S: (L) Çok rahatladım! Bir imtiyaz! Pekala, dün gece bir rüya gördüm. Rüyamda çırpan kanatları olan metal yarasa
kutularına benzeyen V şeklinde büyük mekanik şeyler gördüm. Korktum. Sonra ailemle birlikteydim ve ölmüş olan
kuzenimi görmeye gidecektik. Kuzenimin bir bebeği olmuştu. Bebek yürüyor ve konuşuyordu ve Shakespeare'den cümleler
kullanıyordu. Halam çok üzüldü ve bebeğin gayrımeşru olduğunu söyleyerek uzaklaştı. Bebek 10 günlüktü. Halam kapıdan
çıktı ve bebeğin kötü olduğunu söyledi.
C: Öneri, en kısa zamanda bilgisayar ağına bağlan.

S: (L) Yani bilgisayarı aşağı indirip, A sürücüsünü tamir ettirip ağa bağlanmam mı gerekiyor?
C: Evet.

S: (V) Bunun rüyayla nasıl bir ilgisi var? (L) Sanırım Terry ve Jan'in burada olduğu günle de ilgili. Rüyalardan
bahsediyorduk ve ağa bağlanarak rüyalar hakkında tartışma ve paylaşımda bulunmamız önerilmişti. Bir çeşit rüya forumu
yani. Rüyadaki on günün herhangi bir önemi var mı?
C: Diğerleriyle iletişimde bulunduğunuzda tüm hayatınızda hemen büyük bir değişim olacak! Görüyorsunuz, bazen yeri
geldiğinde tavsiyelerde bulunuyoruz.

S: (L) Pekala, gayet iyi anladık. Dünyadışılar tarafından kaçırılma olaylarının "tanrının kırbacı" olduğu ve aldatıcı maddi
dünyadaki negatif deneyimleri reddetme yoluyla bilincin gelişip kendini bunlardan uzaklaştırmasını sağlamak için
gerçekleştiği yönündeki fikir hakkında ne söyleyeceksiniz?
C: Saçma!

S: (L) Bu gayet netti! İncil'de put benzeri oyma heykeller yapılmaması şeklindeki emir hakkındaki yorumunuz nedir? Bu
emir neden verildi?
C: Çok sayıda kaynak tarafından kontrol edilmeyi önlemek için.

S: (L) Bu tür heykellerin yapılmaması, çok sayıda kaynak tarafından kontrol edilmeyi nasıl önleyecekti?
C: Aldatılış.

S: (L) Peki bu tür heykellerin yapılmaması emrini kim verdi?


C: Merkez.

S: (L) "Merkez" nedir?


C: 7'inci seviye.

S: (L) Eski Mısır'da kutsal sayılan bokböceği esas olarak neyi sembolize ediyor?
C: İş.
187

S: (L) Temsil ettiği şey iş miydi? Peki ama...


C: Yaptığı iş.

S: (L) Bokböceğinin yaptığı mı?


C: Düşün. Ne yapıyor?

S: (L) Bokböceği diğer canlıların atıklarını küçük toplar haline getiriyor. Doğru yönde miyim?
C: Devam et.

S: (L) Ve sanırım bokböceğinin sonsuz hayatı temsil etmesinin nedeni de o topların güneşin döngüsünü temsil etmesi
olabilir. Aman tanrım, sanırım anladım. Mısırlılar bunu güneşin göyüzü boyuncaki hareketine benzettiler. Tabii aslında
bokböceğinin yaptığı tek şey dışkıları küçük toplar haline getirmek. İş derken kastettiğiniz şey bu mu?
C: Yakın.

S: (L) Bokböceği hakkında bildiğim herşey bu. Lütfen, burada bana yardım etmek zorunda olacaksınız.
C: Yaşam döngüsü.

S: (L) Tamam, yaşam döngüsü. Oliver Cromwell'in yükselişi ve hakimiyetinin ardındaki gücün ne olduğunu öğrenmek
istiyorum.
C: Kertenkeleler.

S: (L) Zena olarak bilinen bir varlığını kanallayan Jane Allyson isimli bir kadın var. Zena'nın kim veya ne olduğunu
öğrenmek istiyorum.
C: Jane'in kendisi.

S: (L) Yani kendini kanallıyor? Yine onun kanalladığı bir süper sayborg robot olan Sitron'un sürekli tekrarladığı 444
rakamının anlamı nedir?
C: Yok.

S: (L) Güney Kaliforniya'daki o iki çocuğun anneleri tarafından öldürülmesinin karmik neticesinin ne olacağını öğrenmek
istiyorum. Belki Katmandu'dakiler değil ama, ABD'deki herkes bununla ilgilenecektir.
C: Acı öğretir.

S: (L) Bu olayda anne mi acı çekiyor?


C: Ve tüm ülkedeki ilgili herkes. Herşey derslerden ibaret.

S: (L) Bu iki çocuk bu amaçla buraya gelmiş gönüllüler miydi?


C: Evet. Görevle gelmiş daha üst yoğunluklardan varlıklardı.

S: (L) 4'üncü yoğunluk BH'leri 3'üncü yoğunluk enerjisiyle mi besleniyor?


C: Hayır.

S: (L) Yıldız Çocukları Aktarımları'ndaki (Starseed Transmissions) Kuş Kabileleri hakkında sormak istiyorum. Bunun
kaynağı nedir?
C: Ken Carey diğer benliğini kanallıyor. (Ç.N. Diğer Benlik [Alternate Self] sonraki bazı celselerde de değinilen ilginç bir
kavram. Anladığım kadarıyla pek çok gelişkin ruh, daha fazla deneyim elde etmek amacıyla, birden fazla yere veya çeşitli
boyutlara aynı anda enkarne olabiliyor.)

S: (V) Peki sorduğumuz herkes ya kendilerini ya da sahte kaynakları kanallıyorlarsa, o zaman iyi kanallar kim? Temiz bir
kanal olarak kime bakabiliriz?
C: Bir örnek verdik.

S: (L) Barbara Marciniak mı?


C: Bu celsede.

S: (L) "I Am Discourses" mı?


C: Tekrar inceleyin. Put şeklinde oyma heykeller.
188

S: (L) Peki o zaman bize bu bilginin kaynağını...


C: Akaşik kayıtlar.

S: (V) Bunu soracaktım ama tamamen unutmuşum! Akaşik kayıtlar "Merkez" dediğiniz kaynakla aynı şey mi?
C: Hayır.

S: (L) Akaşik kayıtlar "I Am Discourses" ile aynı kaynaktan mı geliyor?


C: Temelde hepsi aynı ama farklı "dallar."

S: (L) Nostradamus bilgilerini Akaşik kayıtlardan mı alıyordu?


C: Evet.

S: (L) Yani Nostradamus'un dörtlükleri eğer doğru yorumlanırsa geçerli olabilir?


C: Önemli olan yorumlayış.

S: (L) Eğer Nostradamus'un dörtlükleriyle ilgili bir dizi celse yaparsak bize yorumlamada yardım eder misiniz?
C: Evet.

S: (L) Bu bizim için değerli bir proje olur mu?


C: Size bağlı.

S: (L) Oryonlar olarak tanımladığınız 6'ncı yoğunluk KH varlıkları insanoğlunu genetik olarak tasarlayan veya yaratan
varlıklar, öyle mi?
C: Hayır.

S: (L) Yaratılıştan sonra bizi ilk değiştirenler mi?


C: Yakın.

S: (L) Yani hem BH ve hem de KH yönelimli Gezici Yolcular var?


C: Gezici Yolcular "gezgin."

S: (L) Peki "gezgin" nedir?


C: Gezici Yolcu.

S: (L) Ra Bilgileri'ne göre Gezginler kavramı bize yardım etmek için 3'üncü yoğunluğa dönmeyi seçen 4'üncü veya 5'inci
yoğunluk varlıkları oluyor. Aynı gezginlerden mi bahsediyoruz?
C: 5'inci veya 6'ıncı yoğunluk.

S: (L) F___ bir gezgin mi?


C: Açık.

S: (L) V___ veya ben gezgin miyiz?


C: Açık.

S: (L) Eğer öyle olduğumuzu hissediyorsak?


C: Araştırın.

S: (L) Nasıl?
C: Sence nasıl olabilir?

S: (V) Sanırım inanç ve kendimi nasıl hissettiğim. Başka ne olabilir?


C: Cevap bu değil, tekrar deneyin.

S: (L) Hipnoz bir çözüm olabilir mi?


C: Bingo!

S: (L) Dünya'daki tüm Teozofistler için sormak istiyorum, Helena Blavatsky tarafından yazılan "Isis Unveiled" kitabındaki
189
bilgilerin kaynağı neydi? (Ç.N.: Kitap adı, "İsis Perdesi Aralandı" gibi bir anlamda sanırım.)
C: KH ve BH Oryonlar. 6'ncı yoğunluk.

S: (L) Yani kitaptaki bilgiler her iki taraftandı? Hangi bilginin hangi tarafa ait olduğunu çıkarmak da okuyucuya kalıyor
yani?
C: İyi fikir.

S: (L) Bu kaynaktan aldığımız bilgilerin KH yönelimli olma olasılığı var mı?


C: Her zaman bir olasık.

S: (L) Boyut perdesinin tanımı nedir?


C: Kendini açıklıyor. Düşün.

S: (L) Boyut perdelerinden bahsederken, aynı yoğunluk içindeki bölümlerden mi bahsediyoruz?


C: Belki.

S: (L) Boyut perdeleri aynı yoğunluk seviyesindeki boyutları birbirinden ayırıyor olabilir mi?
C: Evet.

S: (L) Peki boyut perdeleri yoğunluk seviyeleri arasında da olabilir mi?


C: Evet.

S: (L) Yani boyut perdesi, bir değişikliğin gerçekleştiği bir noktayı ifade ediyor.... Bu değişime neden olan şey nedir?
C: Doğa.

S: (L) Tasarımı açısından düşünürsek bu değişikliğin tanımı nedir?


C: Deneyim.

S: (L) Bu, atomlar veya kuantum fiziğiyle veya atomların hareketleriyle ilişkili mi?
C: Evet.

S: (L) Tamam. Bir atom 3'üncü yoğunlukta. Bu atomu 4'üncü yoğunluktaki bir atomdan ayırt eden şey nedir?
C: Gerçeklik.

S: (L) Bir boyutu başka bir boyuttan ayırt eden şey nedir?
C: Varsayım. (Assumption)

S: (L) Varsayımı belirleyen şey nedir?


C: Deneyim.

S: (L) Bizim varsayımımıza göre atomlar katı maddeyi oluşturacak şekilde birleşiyorlar.
C: Varolan herşey sadece bir derstir.

S: (L) Tamam, bize doğru gelen dalga, bize varsayımlarımızı değiştirecek bir deneyim mi yaşatacak?
C: Madde 22: Bir yarısı şu ki; dalgayı pozitif şekilde deneyimlemek için varsayımlarınızı değiştirmeniz gerekiyor. (Ç.N.:
"Madde-22", Joseph Heller'in "Catch-22" orijinal adlı romanına atıf.)

S: (L) Peki bu dalga mutlak anlamda neden oluşuyor?


C: Boyut sınırı.

S: (L) Bu boyut sınırı, bir gerçeklik ile başka bir gerçeklik arasındaki sınır mı?
C: Evet.

S: (L) Yani bir boyut perdesi.


C: Evet.

S: (L) Yani Dünya bir boyut perdesinden geçecek, öyle mi?


C: Ya da "bir" Dünya. Herşey yalnızca bir derstir ve tekrarlıyoruz, bundan fazlası değildir.
190

S: (L) Benim deneyimlerime göre dersler genelde acı verici oluyor. Bu boyut sınırı geçişi veya bu birleşme deneyimi bizim
3'üncü yoğunlukta acı verici olarak tanımladığımız bir şekilde mi gerçekleşecek?
C: Bekle ve gör.

S: (L) Boyut sınırı 3'üncü yoğunluk mu?


C: Daha önce yanıtlandı; dur ve düşün.

S: (L) Ekin çemberleri tam olarak nedir ve nasıl oluşturuluyorlar? Biliyorum daha önce bu konuda bilgi verilmişti, ama
spesifik olarak nasıl bir mekanizmayla oluşturulduklarını öğrenmek istiyorum.
C: Bu çok önemli değil, ama enerji girdabı.

S: (L) Bu enerji girdabı dünyanın kendisinden mi çıkıyor?


C: Hayır.

S: (L) Nereden çıkıyor?


C: Buradan. Altıncı yoğunluk.

S: (L) Dalga veya boyut perdesi hakkında söylemek istediğiniz başka birşey var mı?
C: Hayır, şimdi değil. Şimdilik yeterince aldınız. İyi geceler.
-------------------------------

9 Aralık 1994 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam yanımızda kim var?


C: [İsim kaybedildi.]

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Bana hipnoz celsesi sırasında D___ M___'nin peygamer develeri olarak deneyimlediği varlıkların adlarını söyler
misiniz?
C: Onun diğer benlikleri.

S: (L) Peki o gerçeklikte bir isimleri yok mu?


C: Bu iletişimde yanıtlamak için fazla karmaşık.

S: (L) V___'nin karşılaştığı varlıkların Minturyanlar olduğunu söylemiştiniz, bunlar da aynı değil mi?
C: Hayır.

S: (L) Diğer benlikler ile bedenli varlıklar arasında bir fark var mı?
C: Evet.

S: (L) Yani arada önemli bir fark var. Tamam, M___'nin tanımladığı karınca/sinek varlıkları kimdi?
C: Onlar da diğer benlikleri.

S: (L) Peki gördüğü yılansı, salyangozumsu varlıklar?


C: Aynı.

S: (L) Yani gördüğü tüm o varlıkların kendisi olduğunu mu söylüyorsunuz? Tüm o korkunç varlıkların...
C: Başka bazı gerçekliklerde.

S: (L) Benim de böyle başka benliklerim var mı?


C: Evet.
191
S: (L) Benim diğer benliklerim de böyle korkunç, karanlık ve iğrenç mi?
C: Subjektif.

S: (L) O korkunç iğrenç varlıklar küçük çocukları yemiyorlar mıydı? Onlar gerçek insan çocukları değil miydi?
C: Geyikler sizi nasıl görüyor sanıyorsun örneğin?

S: (L) Evet bunu anlayabiliyorum. Yani inekler, tavuklar da bizi öyle görüyordur. Bu son derece berbat.
C: Hamam böcekleri de.

S: (L) D___'nin celsesinden önceki gece rüyamda gördüğüm karıncalardan tek bir tanesinin bile canını almak istemediğime
karar vermem bununla ilgili miydi?
C: Evet.

S: (L) O rüya beni o celsede karşılaşacaklarıma mı hazırlıyordu?


C: Evet.

S: (L) Peki bu diğer benliklerimiz konusunda ne yapacağız? Yani, içimde bir avcı gibi birşey olması hiç güzel bir olay
değil. Bundan kurtulmayı, onu dönüştürmeyi veya ne yapılabilecekse yapmayı isterdim.
C: Bekle ve gör.

S: (L) Peki bununla uzlaşmam için kendimi bunları yaparken gördüğümü hatırlamak zorunda mıyım?
C: Evet.

S: (L) Bu bana olacak mı, yani bu tür anıların yüzeye çıkışını deneyimleyecek miyim?
C: Evet.

S: (L) Başka birindekine bile katlanamıyorum, kendimdekini nasıl kaldıracağım?


C: Kaldıracaksın.

S: (L) Bu herkesin yapmak zorunda olacağı birşey mi?


C: Herkes değil.

S: (L) Peki kimler?


C: 4'üncü yoğunluk adayları.

S: (L) F___ de bunları hatırlamak zorunda olacak mı?


C: Evet.

S: (L) Bir kişi 4'üncü yoğunluk adayı olduğunu nasıl bilir?


C: Yavaşça buna "uyanır".

S: (L) Çocuklarım da 4'üncü yoğunluk adayları mı? Ve kocam? Bana bunu söylemeniz gerekiyor. Eğer bazı şeylerle
yüzleşmem gerekecekse buna hemen başlayayım.
C: Doğru zihin çerçevesinde değilsin.

S: (L) Bu çok kötü görünüyor.


C: Cevabı bekle.

S: (L) Ne zamana kadar?


C: Hazır olana kadar.

S: (L) Yani diğer bir deyişle bazı insanlar çocuklarını, eşlerini veya kardeşlerini veya ebeveynlerini geride burakmak
zorunda kalacak, öyle mi?
C: Eğer öyleyse buna hazırlanmaları sağlanacak.

S: (L) Bir insanın 4'üncü yoğunluk adayı olup olmadığını anlamanın bir yolu var mı?
C: Onlara sor.
192
S: (L) Peki bunu bilirler mi?
C: Evet, bir seviyede. Bir anlamda. Seçilmiş olanlar bunu hisseder. Bileceksiniz.

S: (L) Ben ailemin son derece özel olduğunu düşünüyorum.


C: Herkes de öyle.

S: (L) Ruhsal konulara büyük zaman ve emek harcadım. Bu benim kişisel bir takıntım mı, yoksa bundan dolayı mı
seçildim?
C: Açık.

S: (L) V___'nin hipnotik regresyonda deneyimlediği Minturyanlar insanları yiyor muydu?


C: Bu celsedeki düşünce kalıpların için fazla karmaşık. Üzgünsün.

S: (L) Bu akşamki sorunum bu muydu? Bana fazla birşey söylemiyorsunuz.


C: Biyolojik. Ve sana çok şey söylüyoruz. Sen "duymuyorsun" çünkü biyolojik etmenler seni geçici olarak 3'üncü
yoğunluğa doğru savurdu.

S: (L) Reiki uygulamaları yaparak menstrüasyon döngümü sonlandırmam iyi olur muydu?
C: Döngün yakında zaten sona erebilir.

S: (L) Bununla ilgili reiki uygulaması yoluyla döngü sonlandırıldığında bunun yaşlanma sürecini de durdurduğu doğru mu?
C: Gibi.

S: (L) Bu faydalı olur muydu?


C: Belki.

S: (L) Ama bir süre sonra başka bir bebeğim olabileceğini söylemiştiniz?
C: Mutlaka geleceğini söylemedik.

S: (L) Yani burada bir dönüşümden mi geçiyorum?


C: Henüz değil.

S: (L) Ne zaman başlayacak?


C: Açık.

S: (L) S___ bana borcu olan parayı verecek mi?


C: Belki.

S: (L) Olasılığı nedir?


C: Senin çabalarına bağlı.

S: (L) Yani avukatım aracılığıyla ona onaylanmış mektubu hemen göndermem mi gerekiyor?
C: Sana bağlı.

S: (L) Eğer bunu yaparsam parayı ödeyecek mi?


C: Belki.

S: (L) B___'ler Fleet'e son ödemelerini yaptılar mı?


C: Henüz değil.

S: (L) Pazartesi yapacaklar mı?


C: Muhtemel.

S: (L) SSI çekimi ne zaman alacağım?


C: Muhtemelen 10 gün içinde.

S: (L) Aylık çekimi ne zaman alacağım?


C: Aynı.
193

S: (L) Peki ödeme ne kadar olacak?


C: Yaklaşık 3000.

S: (L) Ev ile ilgili olarak Paul'den ne kadar alacağız?


C: Açık.

S: (L) Bir sene falan önce tablada Keith'le konuştuğumuzda, ki siz onun Keith olduğunu onayladınız, bize 8 gün içinde
karşımıza çıkan bir dizi rakam verdi. Siz de aynısını yapamaz mısınız?
C: Belki, herşey iyi olduğunda.

S: (L) Yani bu depresif ruh halimden kurtulduğumda mı?


C: Yakın.

S: (L) Loto sayılarını alabilmemiz için yerine getirmemiz gereken herhangi birşey var mı? Yapmamız, olmamız,
düşünmemiz veya söylememiz gereken birşey?
C: Tamamen saf niyet; yani açık.

S: (L) Tamamen açıklık mı?


C: Beklentisizlik.

S: (L) Bu tür bir ilgi istediğimizdeki beklentilerimiz kanalı zayıflatıyor mu?


C: Evet.

S: (L) Bunu elde edip etmemeyi umursamamamız gerekiyor yani?


C: "Mutluyum ve şanslıyım" davranışı işe yarıyor. Daha önce senin de olduğun gibi.

S: (L) Yani endişeli, gergin, beklentili olduğumuzda ve belirli bir fikre saplandığımızda akışı zorlaştırıyoruz öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Önceki bir celse de bizim için bazı ekonomik düzenlemeler yapmakta olduğunuzu söylemiştiniz. Buna çok vurgu
yapmayacağım ama bunun M___ T___'yle ve hipnoza yapılan atıflarla bir ilgisi var mı?
C: Belki. Belirli bir yönde beklenti içinde olma. İman, canım.

S: (L) Teşekkürler ve iyi geceler.


C: İyi geceler.
-----------------------------------------------

10 Aralık 1994 F___, Laura, T___ ve J___

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba. Poinsettia.

S: (L) Ne?
C: Sadece akla geldi.

S: (L) Bizim aklımıza mı?


C: Hayır, bizim.

S: (L) Bugün kim var?


C: Kasyopya arıyor.

S: (L) Adın nedir?


C: Rodann.

S: (L) T___ ve J___ için tekrar sormak istiyorum, önceki gece hipnotik regresyon sırasında D___ M___'nin gördüğü
varlıklar kimdi?
C: Onun diğer benlikleri.
194

S: (L) Bu varlıklar, bizim şu anda üzerinde bulunduğumuz dünyadaki fiziksel varlıklar mı?
C: Hayır.

S: (L) Yani bunlar başka gerçeklik denen bir yerde mi oldu?


C: Olmaya devam ediyor.

S: (L) Yani D___ başka bir gerçeklikte küçük çocukları yiyen bir peygamber devesi mi?
C: Sen de öyle. Diğer herkes de.

S: (L) Bunlar onun varlığı mı?


C: Diğer benlikleri.

S: (L) Bunların, bizim dünyaya boyut sınırı geçişinin bir parçası olarak gelmemizle bir ilişkisi var mı?
C: Evet.

S: (L) Hepimiz bu diğer benliklerimizle yüzleşmek zorunda kalacak mıyız?


C: Evet.

S: (L) Şu anda tüm boyutlarda başka şeyler yapan parçalarımız mı var?


C: Evet.

S: (L) Peki boyut sınırı geçişi bunu nasıl etkileyecek?


C: Birleşecek.

S: (L) Varlığımızın bu yönlerini ortaya çıkarmak ve bunlarla yüzleşmek için çok sayıda hipnoz celsesi mi yapmamız
gerekiyor?
C: İstemeseniz de olacak. Termonükleer bir patlama gibi olacak. Mesaj geliyor: Rotayı görün. Oryon, Pleyades, Arkturas,
Kasyopya; Dünya'ya uzaklıklarını kontrol edin; bunu ilerleterek, dalganın dünyaya uzaklığını kendi zaman-mekan
ölçülerinizle belirleyin. Kanallanan mesajları karşılaştırın; tarih ve yerleri kontrol edin. Neredeysek oyuz. (Ç.N.: Pleyades--
>Pleiades)

S: (L) Neredeysek oyuz derken neyi kastediyorsunuz?


C: Zaman ve uzaklıkları karşılaştırın.

S: (L) Bu karşılaştırmaları yapmak için hangi kitabı kullanmamız gerekir?


C: Herhangi bir yıldız haritası ve Marciniak, Arkturas Kanalı, Oryon Literatürü ve Biz. Dalganın tepesinden konuşuyoruz,
peki şu anda neredeyiz?

S: (L) Bu bir bilmece mi?


C: Dalganın tepesinden iletişim kuruyoruz.

S: (L) Dalganın tepesinden mi konuşuyorsunuz? (T) Dalganın üzerinde misiniz?


C: Evet.

S: (L) Diğer bir celsede 6 bin mil uzaklıkta olduğunuzu söylemiştiniz?


C: Aktarım penceresi.

S: (L) Tüm bu söylediklerinizi bizim anlayabileceğimiz bir şekilde açıklayacağınızı umut ediyoruz...
C: Gayet açık.

S: (L) Bunları anlamamız için biz zavallı 2-sarmal DNA'lılara yardımcı olabilir misiniz?
C: Kasyopya ne kadar uzaklıkta?

S: (L) Kesin mesafelere mi ihtiyacımız var?


C: Genel olarak da olabilir.

S: (L) Yani eğer genel mesafeyi bulursak... Peki bu yıldız kümelerinin her biri dalganın genel bir alanını mı temsil ediyor?
195
C: Her biri mekan-zamandaki noktaları temsil ediyor. Mesafelerle birlikte kanal mesajlarının yayınlanma tarihlerini
karşılaştırın, böylece hızı ve varış zamanını hesaplayabilirsiniz.

S: (L) Anladım! Yani diyorsunuz ki siz Arkturuslularsınız, Pleyadeslilersiniz ve şimdi de Kasyopyalılarsınız çünkü
neredeyseniz osunuz! Ve dalgayla birlikte ilerliyorsunuz. Bu dalga tüm bu takımyıldızları birleştiren düz bir çizgi şeklinde
mi ilerliyor?
C: Dairesel bir rotada.

S: (L) Yani spiral gibi mi?


C: Evet.

S: (L) Yani bir yıldız haritası alıp rotayı çizebiliriz, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Oryon'dan konuştuğumuzda Oryonlarız. Pleyades'ten konuştuğumuza Pleyadesleriz ve bunun gibi. Yani belirttiğiniz
tüm bu kanal kitapları aynı kaynaktan farklı kanallar yoluyla geliyor.
C: Evet. Size dalganın tepe noktasının yerini söyledik. Neredeysek oralıyız ve o şekilde konuşuyoruz. Anladınız mı?

S: (L) Siz dalganın tepesi mısınız?


C: Biz Marciniak'ın Pleyadeslileriyiz. Neredeysek oyuz.

S: (T) Yani aslında Kasyopya Takımyıldızı'nda yaşayan Kasyopyalılar değilsiniz?


C: Biz Gezici Yolcularız.

S: (T) Yani dalga dünyaya ulaştığında dünyadaki başka biriyle iletişime geçip kendinizi "dünyalı" olarak mı tanıtacaksınız?
C: Dalga dünyaya ulaştığında sizinle birleşeceğiz.

S: (L) Oryon'dayken Oryonlarla birleştiniz mi?


C: Boyut sınır geçişine uygun frekansta değiller.

S: (L) Peki dalga Oryon bölümünde ne etki yaptı?


C: Hiç. Zaten 4'üncü yoğunluk.

S: (L) Dalga nereden çıktı?


C: Bir yerden çıkmadı.

S: (L) Evrende sürekli bir döngüde mi?


C: Yakın.

S: (T) 6'ncı yoğunlukta bu dalganın tepesinde ilerliyorsunuz, doğru mu?


C: Evet. Biz 6'ncı yoğunluktaki siziz.

S: (T) Biz misiniz? Yani T___, Laura, J___ ve F___ mi?


C: Evet.

S: (L) Üst yoğunluklara uzanan diğer benliklerimiz misiniz?


C: Uzay-zamanda mevcut bulunduğunuz yere göre biz gelecekteki siziz.

S: (T) Biz sizin kaderiniz miyiz?


C: Ve tersi.

S: (L) Herhangi bir şekilde o garip peygamber devesi varlıklarından biri olma ihtimaliniz yok değil mi?
C: Evet ve hayır.

S: (T) Yani bizim diğer parçalarımızsınız, öyle mi? Siz, biz, Kertenkeleler, karıncalar, Griler, ağaçlar...
C: Biz sizin bütüncül benliğiniziz; 6'ncı yoğunluktayız.

S: (T) Yani siz bizim olmaya çalıştığımız şeysiniz öyle mi? Yani bizsiniz?
196
C: Evet.

S: (T) O halde 4'üncü yoğunluğa geçiş sırasında siz bütüncül benliklerimizle birleştiğimizde bir süre için sizi de göreceğiz,
öyle mi?
C: Bütüncül benliklerle birleşme geçici olacak.

S: (L) Ama 4'üncü yoğunluğa geçince...


C: Daha yakın olacaksınız.

S: (L) Biz, bu odadakiler, diğerlerinden daha mı yakın olacağız?


C: Hayır, genel olarak tanımladık.

S: (L) S___ hipnoz altındayken, bir dalga üzerinde buraya gelen bir uzay gemisi filosu gördüğünü anlatmıştı ve bunu son
derece olumsuz birşey olarak tanımlıyordu. Bu dalganın korkutucu, saldırı tarzında birşey olduğunu hissediyordu.
Algıladığı şey siz ve dalganız mıydı?
C: Dalga bir taşıma aracı gibi.

S: (L) Bu araçta başkaları da mı var?


C: Evet.

S: (L) Bize istila etmeye mi geliyorsunuz?


C: Hayır, birleşmeye.

S: (L) Bizi istila etmek niyetiyle gelenler de var mı?


C: Evet.

S: (L) Peki bizimle birleştiğinizde, kendimizi savunma direncimizi arttıracak mısınız?


C: Dalga "kalabalık."

S: (T) Yani, tüm evrende dünyadan bir parça isteyen herkes bu dalganın üstünde, öyle mi?
C: Boyut sınırı geçişinde.

S: (L) O zaman onları yolumuzdan uzaklaştıracak birkaç hızlı soru sorayım. Tabii eğer bize söyleyecek... Yani bu konuda
bilmeye ihtiyaç duyduğumuz pek çok bilgi verdiniz bu kanal yoluyla ve...
C: Öyle mi?

S: (L) Sanırım bu konuda henüz bilmemiz gereken herşeyi bilmediğimizi söylüyorlar. Tamam buna daha sonra tekrar
döneriz.
C: Sorular sorabilirsiniz.

S: (L) Tamam tarzımızı değiştirmek istemem. (T) Dalga epeyce kalabalıkmış. Pekala, "Kozmik Farkındalık" (Cosmic
Awareness) isimli bir grup bir email ile bana bir parça transkriptlerini göndermiş...
C: Dezinformatzia.

S: (T) Mizah duygusuna sahip 6'ncı yoğunluk varlıklarını severim. (L) Bu kaynakta söylendiği gibi 51'inci bölgedeki üs
Kirtland'a taşındı mı?
C: Hayır.

S: (T) 51'inci bölgede bir üs var mı?


C: Evet. Kirtland'da yeni bir tane yapıldı.

S: (L) 51'inci bölgedeki üs, bizim ordumuzla dünyadışıların birlikte çalıştıkları yer mi?
C: Grilerin bir aracını oraya aldılar, ama orada insan ve dünyadışı personel birlikte çalışmıyor.

S: (T) Bu aracı bir şekilde ele mi geçirdiler?


C: Kazadan sonra aldılar.

S: (T) Herhangi bir dünyadışı varlık devlete böyle bir araç verdi mi?
197
C: Hayır.

S: (L) Neden?
C: Farelere televizyon verir miydiniz?

S: (L) Bu böcek varlıklar, varlığımızın diğer parçaları, bizim dünyada böceklere davranış şeklimize bakışları nedir?
C: İlgilenmiyorlar.

S: (L) Bunun nedeni bizim gezegenimizdeki böceklerin bilinçli varlıklar olmaması mı?
C: Farklı.

S: (T) Peki onların gezegeninde böcekler böceklere nasıl davranıyor?


C: Kendi gezegenleri.

S: (L) Onların gezegenlerinde haşerat şeklinde etrafta dolaşıp yiyeceklere dadanan minik insancıklar var mı? (T) Energizer
tavşanları falan?
C: Neşe!

S: (L) Haşerat var mı?


C: Hayır.

S: (L) Cidden soruyorum, tıpkı bizimki gibi onların gezegeninde de zararlı haşereler var mı?
C: Hayır. Mikrobik.

S: (L) Peki bizim gibi onları yok ediyorlar mı?


C: Hayır.

S: (L) Bizdeki haşereler Kertenkelerler tarafından başımıza musallat edilmiş olabilir mi? Tanrının sivrisinekleri neden
yarattığını hep merak etmişimdir.
C: Hayır.

S: (L) 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde sivrisineklerden, hamamböceklerinden, sümüksü kurtçuklardan, salyangozlardan ve


benzerlerinden kurtulacak mıyız?
C: Hayır.

S: (L) İnsanlardaki DNA değişimleri, çekirgelerin sürü halinde uçan türe dönüşmesine benzer birşey mi?
C: Evet.

S: (L) Çekirgeler böyle bir dönüşüm gösteriyor.


C: Herşey doğal döngüsel sürecin bir parçası.

S: (L) Deneyimlediğimiz DNA değişimleri, pek çok nesil sonra bu değişimler etkinleşecek şekilde bize programlanmış
mıydı?
C: Yakın.

S: (L) Yani enkarne olmadan önce bu programlamaya en ugun nitelikteki bedenleri seçtik, öyle mi?
C: Hermafrodit (çiftcinsiyetli) olmaya hazır mısınız?

S: (L) Öyle mi olacağız?


C: Bekleyin ve görün.

S: (T) Bu dalga üzerinde ilerlerken belirli bireylerle iletişim kuruyorsunuz. Barbara Marciniak'a o bilgileri Pleyadesliler adı
altında verdiniz. Peki Barbara Marciniak'a diğer insanlarla iletişim kurduğunuzu söylediniz mi?
C: Hayır.

S: (L) Yani Barbara aynı kaynağın farklı isimlerle başka bireylerle temas kurduğunu bilmiyor.
C: Bilmiyor.
198
S: (L) Sormadığı için mi?
C: İlerleyici bilgi. Ve sistem bir mozaik gibi.

S: (L) Yani farklı insanlar mozaiğin farklı parçalarını mı alıyor?


C: Evet.

S: (T) Ama başka isimlerle başka kişilerle temas kurduğunuzu söylemiştiniz?


C: Evet.

S: (T) Bunu diğerlerine söylediniz mi?


C: Hayır.

S: (T) Neden diğerlerine bunu söylemediniz?


C: Az önce yanıtlandı. İlerleyici bilgi.

S: (T) Barbara'yla hala temas kuruyor musunuz?


C: Bu noktada değil. "Pause" modunda.

S: (T) Bunu biliyor mu?


C: Evet. Ona bir mesaj yollayın ve "Kasyopya"yı aramasını söyleyin. Bir sonraki durak Aslan.

S: (T) Gelecekte bir noktada bir sonraki durağınız Aslan olacak. Yani belirli bir noktadan sonra sizinle temas kuramayacak
mıyız?
C: O zaman kimi arayacağınızı söyledik.

S: (T) Anlamakta zorlandığım şey neden belirli bir mekan noktasını aramak zorunda olduğumuz. Şu anda temastayız, bu
kanal açık kalamaz mı?
C: Referans noktası.

S: (T) Yani düzenli olarak buluşup sizinle temas kurduğumuz sürece temasın sürmesinde bir sorun olmaz?
C: Evet.

S: (T) Ve artık Pleyadesliler olmamanıza rağmen Barbara da sizinle konuşmaya devam edebilir, değil mi?
C: Başka biriyle de konuşabilir.

S: (T) Şu anda başka bir kaynağı kanalladığını mı söylüyorsunuz?


C: Belki.

S: (L) J. Z. Knight'ın Ramtha'yı kanalladığı iddia edilior. Ramtha kimdi?


C: Başlangıçtaki kaynak geçerliydi.

S: (L) Peki değişti mi?


C: Hırs.

S: (T) Yani J. Z. Knight sahte bir kanallama yaptı?


C: Evet.

S: (L) Dün gece söylediğiniz birşeyi sormak istiyorum; kasedi henüz yazıya dökmedim ama 4'üncü yoğunluk adayı diye bir
deyim kullandınız. Bunu daha önce kullandığınızı duymamıştım. 4'üncü yoğunluk adayı nedir?
C: Kendini açıklıyor.

S: (L) Bir kişi nasıl 4'üncü yoğunluk adayı olur?


C: Doğal gelişim.

S: (L) Dünyadaki herkes 4'üncü yoğunluk adayı mı?


C: Hayır.

S: (L) Kaç kişi var?


199
C: Açık.

S: (L) Şu anda aday olmayan bir insan bir gece içinde aday olabilir mi?
C: Evet.

S: (L) DNA'larımızda kaç sarmal var?


C: T___; 4, F___;4, J___;3, Laura;3.

S: (L) Aman tanrım... Bunun cinsiyetle bir ilgisi var mı?


C: Hayır.

S: (L) Yani F___ ve T___'nin Jan ve benden daha zeki olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Şu anda 4'üncü, 5'inci ve 6'ncınız gelişiyor.

S: (T) Eğer 3'üncü yoğunluktaki uzmanlar şu anda DNA'mızı inceleseler bunu görebilirler miydi?
C: Çöp DNA derlerdi.

S: (T) Gene de daha önce olmayan birşeyleri fark ederler miydi?


C: Belki.

S: (F) Sıradan bir DNA'yla karşılaştırmaları gerekir. (L) Atlantis ve Lemurya dünyanın en eski medeniyetleri mi?
C: Hayır.

S: (L) Atlantis ve Lemurya'dan önce de gelişmiş medeniyetler var mıydı?


C: Pek çok.

S: (L) Şu anda Antartika olarak isimlendirdiğimiz bölgede eski bir gelişmiş medeniyet var mıydı?
C: Evet.

S: (L) Bu medeniyetin adı neydi?


C: Gor.

S: (L) Gor'da ne tür bireyler yaşıyordu?


C: 5 buçuk metre boyunda.

S: (L) Peki hümanoitler miydi, bize benziyorlar mıydı?


C: Yakın.

S: (L) Bizim gibi erkek ve dişi miydiler?


C: Evet.

S: (L) Uzay yolculuğu yetenekleri var mıydı?


C: Öyle bir ilgileri yoktu.

S: (L) Onların medeniyetinin herhangi bir kalıntısı var mı?


C: Evet.

S: (L) Sadece Antartika'da mı yaşıyorlardı?


C: Hayır.

S: (L) Tüm dünyada mı yaşıyorlardı?


C: Yakın.

S: (L) Florida'da herhangi bir kalıntıları var mı?


C: Hayır.

S: (L) Kalıntıları nerede bulunabilir?


C: Güney Amerika.
200

S: (L) Güney Amerika'nın neresinde?


C: Amazon. Eski Amazon efsaneleri.

S: (L) Bilimadamlarımız bunu biliyorlar mı?


C: Evet.

S: (L) Atlantis ve Lemurya'nın kalıntıları mevcut mu?


C: Evet.

S: (L) Bilimadamları bunu da biliyor mu?


C: Evet.

S: (L) Bu bilgileri kasıtlı olarak mı bizden saklıyorlar?


C: Evet.

S: (L) Bize söyleme gibi bir niyetleri var mı?


C: Hayır.

S: (L) Ellerinde bu kalıntılardan var mı?


C: Evet.

S: (L) T___ G___'nin, kanserden kurtulmak için yapabileceği birşey olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Pozitif zihinsel tutum.

S: (L) Bizim kültürümüzde gençlerin ilgi gösterdiği pek çok tuhaf şey var. Bunlardan biri de vücutlarındaki tüm hücreleri
titreten aşırı derecede gürültülü müzik dinlemeleri. İnsan bedeninin bu bumlama seslerine uzun süre maruz kalmasının ne
tür etkileri olabileceğini söyleyebilir misiniz?
C: Tuhaf düşünce kalıpları.

S: (L) Bu yüksek sesli müzik insanlar üzerinde nasıl bir etki yapıyor?
C: Kişiden kişiye değişir.

S: (L) Bu etkiler negatif mi?


C: Açık.

S: (L) Optimum sağlık için pek olumlu olmadıkları söylenebilir mi?


C: Belki.

S: (L) Bu gürültülü bumlama sesleri bedene ne yapabilir?


C: Bedeni bum-bum'latabilir. (Büyük kahkahalar)

S: (L) 1969'daki Blue Cheer konseri. Grup, gelmiş geçmiş en büyük gürültüyü çıkaracağını ilan etti ve gerçekten de
çıkardılar. Hoparlörlere 3 metre uzakta oturuyordum ve konserden 3 saat sonrasına kadar kulaklarım sağır oldu ve günler
boyunca çınladı. Gittiğim son konserdi. (L) Bu, gençlerimizin zihinlerini ve bedenlerini yok etmeye yönelik bir planın
parçası olabilir mi?
C: Belki.

S: (J) Yoksa sadece aptalca birşey mi?


C: Güzel cevap.

S: (L) İki ayrı olayda Andaran'ları belirttiniz. Onları daha önce hiç duymamıştım. Kim onlar ve neden onları belirttiniz?
Nereden geliyorlardı ve görünümleri nasıldı?
C: Bir kerede bir soru.

S: (L) Andaranlar kim?


C: KH düşünce formları.
201
S: (L) Kaçıncı yoğunluk seviyesindenler?
C: 5'inci.

S: (L) Yani derin düşünce ve değerlendirme seviyesindenler?


C: Evet.

S: (L) Peki nereden geliyorlar?


C: 5'inci seviye.

S: (L) "Pleiades Öğretileri" kitabında bahsedilen Gökkuşağı Köprüsü'nün ne olduğunu söyleyebilir misiniz? Bir grup
insanın üst yoğunluğa bir kanal oluşturmasından bahsederken kastettiğiniz şey bu muydu?
C: Evet.

S: (L) Orgazm anında ruhsal olarak ne oluyor?


C: Kimin için?

S: (L) Herhangi biri için. Genel anlamda. Cinsel zirveyi deneyimlediği sırada bir insana psişik olarak birşey oluyor mu?
C: Açık.

S: (L) Her birey için farklı mı?


C: Yakın.

S: (L) Erkekler ve kadınlar için farklı mı?


C: Genellikle.

S: (L) Bunu sormamın nedeni şu; psişik güçle algılama üzerinde bazı çalışmalar yapan Wayne Cook isimli bir adam, cinsel
zirveden sonra insan bedeninin ölü bir bedenle psişik olarak aynı nitelikte algılandığını bulmuş. Bunun nedeni nedir? (T)
Enerjinin boşalması.
C: Evet.

S: (L) Peki enerji nereye boşalıyor?


C: Etere.

S: (L) Enerji diğer partnere gidiyor mu?


C: Belki.

S: (L) Bu faaliyet sırasında Kertenkele veya diğer varlıkların etrafta dolaşarak bu enerjiyi almaları mümkün mü?
C: Evet.

S: (L) Genel anlamda bu çok sık oluyor mu?


C: Evet.

S: (L) Toplumumuzda seksin bu kadar teşvik edilmesinin ve bu derece yaygınlaştırılmasının sebeplerinden biri de bu mu?
C: Evet, evet, evet.

S: (T) Peki dün gece benle J___'nin etrafında dolanan birileri var mıydı? (L) T___ !
C: Evet.

S: (T) O kadar iyi miydik? (L) T___ ! Pekala, Otto Muck, Atlantis'in son yıkımının MÖ 5 Haziran 8498'de meydana geldiği
sonucuna ulaştı. Bu tespit çok yakın mı?
C: Yakın.

S: (L) Mayalara ne oldu?


C: Kertenkele varlıkları tarafından 4'üncü yoğunluğa götürüldüler. "Kertişland"

S: (L) Orada onlarla ne yaptılar?


C: Pek çok olasılık.
202
S: (L) Bu olasılıklar arasında akşam yemeği olmak da var mı? Özür dilerim buna engel olamadım.
C: Belki.

S: (L) Atlantis ana adasının büyüklüğü ne kadardı?


C: Yaklaşık 3.500.000 kilometre kare.

S: (L) Sitron isimli bir robotu kanallayan J___ A___ isimli bir kadın var. Gerçekten bir süper sayborgu mu kanallıyor?
C: Saçma.

S: (L) Acile! Dr. Smith acile! (L) Birkaç ay önce insanların ruhlarına yönelik gözlem yapması için A___'yı transa soktum.
Çeşitli gözlemlerde büyük sivri kulaklı, siyah giyimli, çizmeleri ve kırbacı olan, tuhaf, küçük, sırıtan ve insanların
arkasında saklanan bir adam gördü. Bu küçük adam neydi?
C: Dünyevi bir düşünce formuydu.

S: (L) Peki bu dünyevi düşünce formunu kim yarattı?


C: Yanında bulunduğu kişi.

S: (L) Peki yanında bulunduğu kişi kimdi?


C: Birlikte görüldüğü kişi. Bu durum pek çok dünyevi veya şehvani düşünceleri olan bir kişiye işaret ediyor.

S: (L) Geçen yıl ölen arkadaşım Keith Laumer ölümünden sonra gelip bir süre etrafımda dolaştı. Onunla geçmiş
hayatlardan bir bağlantımız var mıydı ve varsa bunun dinamikleri neydi?
C: Evet. Bunu kendin öğrenmelisin. Sürekli 3'üncü seviye sorular soruyorsun.

S: (T) Hem BH'den hem de KH'den söz ediyorsunuz. Ama BH olmamız için öğrenmemiz gerektiğini söylüyorsunuz. Bizim
yapmamız gereken şeyle sizin yaptığınız şey arasında neden böyle bir fark var?
C: Bh dengedir çünkü kendinize diğerleri yoluyla hizmet edersiniz.

S: (T) BH olarak KH olduğunuzu söylüyorsunuz. Bu doğru mu?


C: Evet. Zaten yanıtlandı.

S: (T) Yani giden şey dolanıp geri mi geliyor?


C: Evet.

S: (T) BH, KH'nin amacına mı hizmet ediyor?


C: Hayır. BH dengedir. KH dengesizliktir.

S: (T) Eğer KH dengesizlikse BH olma yoluyla nasıl KH olabiliyorsunuz?


C: BH dışa doğru akar ve kök noktası dahil tüm noktalara dokunur, KH ise içe doğru akar ve yalnızca kök noktasına
dokunur.

S: (T) Önceki celselerin kayıtlarından okuduğum kadarıyla BH olarak KH olduklarını söylüyorlar. (L) Başkalarına hizmet
etme yoluyla kendilerine hizmet ediyorlar. (T) Bunu mu kastediyorlar? (L) Evet. (T) Bizim yapmamız gereken şey de bu
mu? Yani diğerlerine hizmet ederek kendimize hizmet etmek? Evet! Çünkü giden dolanıp geri geliyor. Diğerlerine hizmet
edersen sen de hizmet görüyorsun. (F) Çünkü kendine hizmet edersen, aynı şekilde kendine hizmet eden sonsuz sayıda
başka birey de olabilir. (T) Yani enerji alışverişi olmaz, grup sinerjisi olmaz. (F) Herşey içe doğru hareket eder. (T)
Paylaşım yok, gelişim yok, hiçbirşey yok. (F) Bağlantı kurma yok. (T) Evet, öğrenme yok. (L) KH bakımından, tabii
alakalı olabilir de olmayabilir de ama, Kara Deliğin özelliğini söyleyebilir misiniz?
C: Büyük ölçekli KH.

S: (L) Yani bir varlık öylesine yüksek bir kendine hizmet seviyesine çıkıyor ki, resmen kendi içine doğru patlıyor, öyle mi?
C: Yakın bir benzetme.

S: (T) Yoksa bütün bir KH medeniyeti mi?


C: Hayır.

S: (L) Belki de bir medeniyet bunu yapamaz çünkü medeniyet birlikte çalışmayı ima ediyor. Tek bir varlık olması gerekir.
C: Kara Delikler KH Özgür İrade bilinç yapısının doğal birer yansımasıdır. Dikkat ederseniz Kara delikler, spiral enerji
203
güçlerinin merkezinde bulunurlar, diğer herşey dışarı doğru yayılır.

S: (L) "Spiral" enerji güçleri dediniz, ve dalganın da bir spiral olduğunu söylemiştiniz. Bu dalganın merkezinde de bir kara
delik mi var?
C: Hayır.

S: (L) Dışa yayılım gösteren bir dalga mı?


C: Yaratılıştaki herşey budur: yayılan bir dalga.

S: (L) Kara deliğin emdiği enerji nereye gidiyor?


C: Mutlak yokluğa.

S: (L) Peki eğer bir kara delik sürekli içine birşeyler almaya devam ederse sonunda tüm varoluşu emip bitirmesi mümkün
olabilir mi?
C: Hayır.

S: (L) Neden?
C: Evren herşeyi kapsar. Kara delikler ise tüm KH enerjilerinin son durağıdır.

S: (F) Yani bu, biz veya KH olarak tanımlanan herhangi birinin, o yolda kalmaya devam etmesi durumunda en sonunda
varacağı yerin bir Kara Delik olacağı anlamına mı geliyor?
C: Yakın.

S: (L) Çok hoş. Peki "mutlak yokluğa" giden enerjiye ne oluyor?


C: Mutlak yokluk, mutlak varlığı dengeliyor. Mutlak varlığın ne olduğunu tahmin edin.

S: (L) Bir tür dengeleyici güç mü?


C: "Tanrı."

S: (T) Pleiades Öğretileri'nde bahsedildiği şekliyle Baş Yaratıcı'dan mı bahsediyoruz?


C: Evet, Baş Yaratıcı.

S: (T) Baş Yaratıcı ile "Tanrı" arasındaki fark nedir?


C: Yok. Varolduğunuz sürece Baş Yaratıcı'nın bir parçasısınız.

S: (L) O halde Kara Deliklere giden şey Baş Yaratıcı'nın bir parçası olmuyor?
C: Doğru.

S: (L) Baş Yaratıcı kendisinin bir parçasını nasıl kaybedilir?


C: Baş Yaratıcı birşey "kaybetmez."

S: (L) Peki var iken Kara Deliğe gittiği için yok olan şeyler?
C: Yansıma olarak 1'inci seviyede tekrar üretilir.

S: (L) Yani Kara Deliğe giden enerji diğer taraftan çıkıyor mu?
C: Hayır.

S: (L) Primal atom gibi birşey mi oluyor?


C: Hayır.

S: (T) Tekrar döngüye mi giriyor?


C: Hayır. Yok olanın yerine yansıma olarak primal atomlar üretiliyor.

S: (T) Pozitif veya negatif enerji ürettiğimizde, diğer seviyelerde bu enerjiyle beslenen varlıklar var, bu doğru mu?
C: Evet.

S: (T) Tamam, ve Kertişlerin negatif enerjiyle beslendiklerini söylemiştiniz?


C: Evet.
204

S: (T) Peki pozitif enerjiyle kim besleniyor?


C: Siz.

S: (T) Pozitif enerjiyle nasıl besleniyoruz?


C: Bir'le yani 7'nci seviyeyle birliğe doğru ilerliyorsunuz.

S: (L) Diğer bir deyişle başka birine yakıt sağlamak yerine kendi yakıtını üretiyorsun. (T) Siz 6'ncı seviyedesiniz, siz neyle
besleniyorsunuz?
C: Yanlış kavram. Biz diğerlerine veriyoruz ve diğer BH'lerden alıyoruz. Birbirimizi besliyoruz.

S: (T) Yani birbirinizi besleyerek ilerliyorsunuz ama KH yolundakiler birbirlerini beslemiyorlar ve bu yüzden başkalarıyla
beslenmeleri gerekiyor. (T) Şu anda bizimle konuşuyorsunuz. Bu BH mi?
C:Evet.

S: (T) Kanal için de enerji sağlıyoruz, size de enerji veriyor muyuz?


C: Hayır.

S: (T) Programın gerisinde kalıyorsun T___. (L) Bizden ne istiyorsunuz?


C: Saf BH iken birşey istemeyiz. Geldik çünkü SİZ istediniz. Diğerleriyle paylaşana kadar bu da KH.

S: (L) Yani bu bilgileri paylaşmamız gerekiyor, öyle mi?


C: Size kalmış, bu bir özgür irade seçimi.

S: (L) Bu bigilyi paylaşmamız bizim için risk yaratır mı?


C: Bir seviyede, ama herşeyde bir "risk" vardır.

S: (T) Bir sorum var: bizimle ilgili o şirin küçük sözleri ve deyişleri nereden alıyorsunuz?
C: İnsan realitesine erişim yoluyla.

S: (L) Fate dergilerimden birinde savaş sırasında yaralandığı için saklandığı mağarada devasa bir yapı bulan bir adamın
hikayesini okudum. Avrupa'da bir yerlerdeydi. Şu anda o resmi zihnimde canlandırıyorum. Adamın o mağarada bulduğu bu
şey neydi?
C: Kertenkele varlıklarınca yapılmış magnezyum duvarı. 309.448 yıl önce yapıldı. Bir üssün parçasıydı. Afetler sırasında
gömüldü.

S: (L) Oak Island'da (Meşe Adası) ne gömüldü?


C: Rejeneratör. (Madde Kopyalayıcı)

S: (L) Rejeneratör nedir?


C: Remolekülerizatör.

S: (L) Onu oraya kim koydu?


C: Kertenkele varlıkları.

S: (L) Ne zaman koydular?


C: Yaklaşık 10.000 yıl önce.

S: (L) Ara sıra kullanıyorlar mı?


C: Hayır.

S: (L) Hala çalışıyor mu?


C: Çalışabilir.

S: (T) Remolekülerizatörün amacı nedir? (L) Evet, ne için kullanıyorlar? Partilerde arkadaşlarını eğlendirmek için mi?
C: Madde üretmek için.

S: (L) Fiziksel beden gibi mi?


205
C: Evet.

S: (L) Yani gidip onun yanında veya içinde duruyorsun ve aynısını üretiyor, öyle mi?
C: Herhangi bir madde.

S: (L) Ambarda bir tane olsa çok iyi olurdu. Onu oradan çıkarmanın herhangi bir yolu var mı?
C: Belki. Bir yolculuk mu düşünüyorsunuz?

S: (L) Hayır, sadece merak ettik. Ne kadar derine gömülü?


C: Derin.

S: (T) Resmini bir hazine avcısı dergisine gönderirdik ve insanlar bununla neler yapabileceklerini hayal ederlerdi. (L) Evet
insanlara onun ne olduğunu söylediğimizde hemen etrafına üşüşürlerdi. (T) Evet. Bu bir rejeneratör. "Ne?" Bir rejeneratör.
Neyin var senin? Nerede yaşıyorsun? Hiç kopyalanmak istemedin mi? Sen de bir Time Lord olabilirsin! (L) Arkadaşlarınızı
şaşırtın, düşmanlarınızı korkutun, bununla bir kadını uzaktan hipnotize edebilirsiniz, işte bununla.... REJENERATÖR! (T)
Vau! Şunun Rejeneratörünün boyuna bak! [Büyük kahkahalar]. Teşekkürler.
C: İyi geceler.

17 Aralık 1994 F___, Laura, V___, DM

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Göksel Gezginler!


C: Güzeldi.

S: (L) Bu gece kim var?


C: Porsonea.

S: (L) Herhalde dün geceki partide yanımızdaydınız. Partideki onur konuğu olan kişinin yaptığı konuşmadan bahseder
misiniz? Konuşması ne hakkındaydı?
C: Mayalar, Laura.

S: (L) Alkol almamız kötü müydü?


C: Yalnızca aşırı olduğunda.

S: (L) Çok fazla mı alkol aldık?


C: Denebilir.

S: (L) D___'nin ve E___ P___'nin karısının vücutlarının çeşitli yerlerinde çıkan siğillerin kaynağının ne olduğunu sormak
istiyoruz.
C: Gen kökenli.

S: (L) Yani siğiller genetik mi?


C: İlişkili.

S: (L) İkisi için de aynı mı?


C: Pek sayılmaz.

S: (L) Siğiller genetikle nasıl ilgili olabilir?


C: 4'üncü yoğunluğa ilerleyiş.

S: (L) Bu neden bu kadar zor olmak zorunda?


C: Pek çok şey öyle. Sırt ağrıları örneğin.

S: (L) Sırt ağrıları da ayrı konu ama siğiller çok nahoş.


C: Nahoş subjektif.
206

S: (L) D___ siğillerinden nasıl kurtulur?


C: Önemli değil.

S: (L) Önemli olan nedir?


C: Doğal ilerleyiş. Siğiller önemli değil. Herkeste semptomlar var, ama herkesinki aynı değil.

S: (DM) Siğillerden kurtulmak için ne yapabilirim? Kendimi korkunç hissetmeme neden oluyor.
C: Duygularını buna göre ayarla.

S: (DM) 4'üncü yoğunluğa geçiyor olduğum için mi bu siğiller çıkıyor?


C: Herkes 4'üncü yoğunluğa doğru gidiyor. Unutmayın, dönüşümlerde her zaman biraz zorluk olur.

S: (L) D___'nin siğillerinden kurtulmasına fiziksel olarak yardımcı olmak üzere yapılabilecek herhangi birşey var mı?
C: Olabilir. Zihin ve diyette düzenlemeler yapmaya çalış. Potasyum eksikliğin var. Zihnini buna göre ayarlamalısın.

S: (L) Zihninde ne tür ayarlamalar yapabilir?


C: Strese yönelik önlemler.

S: (L) E___ P___'nin karısının yapması gereken şey de bu mu?


C: Faydası olur ama tedavi değil.

S: (L) Onun için işe yarayacak olan ne var?


C: Kompresler.

S: (L) Ne tür kompresler?


C: Minerallerle zenginleşmiş çamur. Bir bitki uzmanına danışın.

S: (L) Bitki uzmanını nerede bulabiliriz? İlgili birilerine mi soralım?


C: Her zaman diğer insanlarla bilgi paylaşımına yönelik iletişim içinde olun. Bilgi paylaşımına yönelik işbirliği
(networking), yaklaşan boyut sınır geçişinin etkisiyle 4'üncü Yoğunluk BH'den 3'üncü yoğunluğa damlayan bir kavramdır.

S: (DM) Bu bizi 3'üncü yoğunluktan 4'üncüye mi taşır?


C: Dalganın etkisiyle 4'üncü seviyeden 3'üncüye geliyor.

S: (DM) Yani her birimizin geliştirdiği bir yetenek var ve birbirimize yardımcı oluyoruz. (L) Bir bedenin parçalarını
oluşturuyoruz.
C: BH'de hayat böyledir. D___ tablaya, V___ yazıya. V___'nin durumu kötü değil, dönecek. Sabırlı olun. Merhaba D___.

S: (L) E___ P___'nin bize benzediklerini söylediği onu kaçıran varlıklar kim?
C: 4'üncü yoğunluk Oryon KH.

S: (V) Ama o onların Pleyadesliler oldukları izlenimini edinmiş. Neden...


C: Herkes yanlış izlenim yaratabilir.

S: (V) 6 ay içinde ailesinden ve dünyadan ayrılarak Pleyades'e gitmeyi planlıyor.


C: Özgür irade.

S: (V) Yani özgür iradesi onu Pleyades'e mi taşıyacak?


C: Sizi bir yerlere taşıyan güç her zaman özgür iradedir.

S: (DM) Bahsettiği Pleyadesli onun babasıymış, bu doğru mu?


C: Hayır.

S: (DM) Yani o bir melez değil, doğru mu?


C: Eğer melez olmayı seçerse, o zaman bu onun seçimi.

S: (L) Yani... (DM) Melez olmak nasıl seçim olabilir?


207
C: Herhangi bir şey nasıl olabilir?

S: (L) O şekilde algılamasının subjektif bir seçim olduğunu mu söylüyorsunuz? (DM) Babası bir Pleyadesli mi?
C: Hayır.

S: (L) Peki neden öyle düşünüyor? (DM) Yalan mı söylüyor?


C: Söylediğine inanıyor.

S: (DM) Yani söylediği şeyin gerçek olduğuna inanıyor mu?


C: Evet.

S: (L) Peki gerçek mi?


C: Gerçek, ama hangi seviyede? Asıl soru bu.

S: (L) Hangi seviyede? (DM) 5'inci yoğunluk mu?


C: Tamam, öğrenme zamanı... Geçmiş ve gelecek tamamen şimdide!

S: (DM) Yani tüm farklı seviyelerin aynı an içinde mevcut olduğundan bahsediyoruz, değil mi?
C: Bunu zaten biliyorsun D___.

S: (L) Tamam, belirli bir seviyede... (DM) Onun seviyelerinin hepsi şu anda birlikte mi?
C: İçiçe.

S: (DM) Ve o şu anda bu seviyelerdeki deneyimlerini belirli bir yönde odaklıyor, doğru mu?
C: Yeterince yakın.

S: (DM) Yani odaklanma gerçekleştiğinde bu gezegeni terk mi edecek?


C: Eğer bunu seçerse.

S: (DM) Ve seçecek, değil mi?


C: Açık.

S: (L) Beni endişelendiren şey KH varlıklarının onu kaçırmış olması ve sanırım bu iyi değil. (DM) E___ KH mi?
C: Hepiniz hala KH'siniz. Hepiniz BH'ye mezun olmaya doğru ilerliyorsunuz.

S: (F) Hepimiz hala KH miyiz?


C: Evet.

S: (L) E___'nin durumunu hala anlayamadım... (DM) Başkalarına hizmetin neyi kapsadığını açıklar mısınız?
C: Kendiyle hiç ilgilenmemek.

S: (L) Bu gerçekten çok zor. (DM) Mahatma Gandhi gibi birşey olmak anlamına geliyor bu sanırım, doğru mu?
C: Evet, yakın.

S: (DM) O zaman tanıdıklarım arasında bunu başarabilecek olan kimse yok, doğru mu?
C: 4'üncü yoğunlukta herhangi bir tanıdığın var mı?

S: (L) Elbette yok. (DM) Emin değilim. (V) Yani, 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde kendimize hizmet
ihtiyacını yitiriyoruz, öyle mi?
C: Eğer geçerseniz ve seçiminiz o yönde olursa evet.

S: (DM) Bu bir anda olan birşey mi? Hazır olur olmaz, gidiyorsun!
C: Hayır. Boyut sınırı geçişi.

S: (L) Boyut sınır geçişi sırasında geçiş için doğru titreşim frekansında olanlar, İncil'de söylendiği gibi göz açıp kapama
süresinde geçişi yapacak. Neredeyse bir an içinde. Hazırlanıyoruz... En azından belirli bir seviyede olman gerekiyor.
Herşey dalganın gelişiyle ilişkili.
C: Dalgayla birlikte geliyoruz.
208

S: (L) E___ P___ kimi kanallıyor?


C: Pek çok.

S: (L) Pek çok kim? (DM) Babasını kanallıyor mu?


C: Kastettiğiniz anlamda değil. Bir anlamda herkes "baba."

S: (DM) Yani babasıyla konuştuğunda pek çok kişiyle konuşuyor çünkü pek çok baba mı var? Yani babası derken bir dizi
kompozit DNA'dan mı bahsediyoruz?
C: Hayır. Bir dizi bilinç.

S: (DM) Evrensel bilinç mi?


C: Yakın.

S: (V) Bir erkek bilinci mi?


C: Hayır.

S: (L) Tamam, konuştuğu kişinin genetik babası olmadığını söylüyorsunuz, doğru mu?
C: Evet.

S: (L) E___ P___ genetik mutasyonlu mu veya herhangi bir değişime mi uğratıldı?
C: Hayır. Bu mekan-zamanda değil.

S: (L) Diğer bir deyişle bağlantı kurduğu şey, D___'nin hipnoz sırasında etobur peygamber devesi varlıklarıyla, yani diğer
benlikleriyle kurduğu bağlantı gibi birşey ve o da bu diğer benliğini şu andaki benliği ile mi karıştırıyor?
C: Karıştırmıyor.

S: (L) Neler olduğunu tamamen anlıyor mu?


C: Hayır. Siz de anlamıyorsunuz.

S: (DM) Salı günü gece 10'da bazı Pleyadeslilerle buluşuyor olacak mıyım? Evime gelecekler mi?
C: Bir anlamda. Kavramı tekrar incele.

S: (L) Şunu bilmen gerekiyor ki, tüm bu kanal faaliyeti bir öğrenme süreci. Onlardan istediklerimizi almak için bizi türlü
çemberlerden geçiriyorlar.
C: Eğer gözden geçirirseniz öğrenirsiniz. Bilgi korur.

S: (DM) Peki Pleyadesliler beni ziyaret edecekler mi?


C: D___'yi hızlandırın.

S: (DM) Tamam, o halde bekleyebileceğim şey, sizinle psişik bir bağlantı, tabii eğer Pleyadeslilerle ilişkiliyseniz.
C: Biz çok nadiren insan olarak görünürüz.

S: (DM) Salı gecesi evime insanlar gelecek ve onlar aslında Pleyadesliler mi olacak?
C: Hayır.

S: (DM) Salı gecesi 10'da evimde olacak olanlar kim?


C: Hoş kişiler.

S: (DM) Peki onlar Pleyadesliler mi?


C: Tekrar gözden geçir.

S: (DM) Salı günü olacak olan şeyi anlayabilecek miyim?


C: Zihnini açık tut.

S: (V) Salı gecesi evinde ne olacak? (DM) E___ P___ Pleyadeslilerin beni ziyaret edeceklerini söyledi.
C: Bekle ve gör.
209
S: (DM) Tamam, güzel. (F) Zihnini açık tutmanı ve bekleyip görmeni söylediler. (DM) Ama hayır demiyorlar.
C: Zihnin şu anda açık değil.

S: (DM) Neden?
C: Çeşitli kaynaklar nedeniyle oluşan beklentiler.

S: (DM) O halde E___ bu kaynaklardan biri, öyle mi?


C: Evet.

S: (L) Yani hiçbirşey olmazsa şaşırmamalı mı?


C: D___'ye bağlı.

S: (DM) Şaşıracağımı sanmıyorum. Ama zihnim neden açık değil? (L) Belki E___'nin sana söylediği şeye inanmaya karar
verdiğin içindir.
C: Açık.

S: (DM) Salı günü evime biri gelecek! (L) E___ konusunda kafam iyice karıştı. Oryonlu KH'lerce kaçırıldığını
söylüyorsunuz. Bu kaçırmayı hangi seviyeden varlıklar yapıyor?
C: Devam ediyor.

S: (L) Başka gruplar tarafından da kaçırılıyor mu?


C: Griler.

S: (V) Grilerin çok sıcak, dostane varlıklar olduklarını düşünüyor. (DM) Griler BH mi?
C: Hayır. Sibergenetik.

S: (L) E___'ye Grilerin iyi olduğunu kim söyledi, neden buna ikna oldu?
C: Pek çok kaynak.

S: (DM) Şu anda kanallama mı yapıyorum?


C: Başlıyorsun.

S: (DM) Soruları da mı kanallıyorum?


C: S___ iyi biri.

S: (DM) S___ hakkında sorular sormaya hazırlanıyordum.


C: Zihnini aç. Geşve.

S: (DM) Fazla mı kontrolcüyüm?


C: Evet ve fazla endişeli.

S: (DM) Erkek arkadaşı uyuşturucu kullanıyor mu?


C: Kullanıyor.

S: (DM) Kendisi kullanıyor mu?


C: Şu sıra değil.

S: (L) Bu S___'nin seçimi ve S___'nin dersleri, değil mi?


C: Herkes için olduğu gibi.

S: (DM) Babası onun davranışlarını yönlendiriyor mu?


C: Hayır.

S: (DM) O yönde bir niyeti var mı?


C: Niyetler geçici.

S: (DM) S___ için faydalı olacak şekilde yapabileceğim herhangi birşey var mı?
C: Açık. Özgür irade.
210

S: (DM) Ekim'den önce babasıyla herhangi bir sorun yaşayacak mıyım?


C: Şu anda sorun yok. Artık endişelenme.

S: (L) J___ R___ hakkında soru sorabilir miyiz?


C: Tek tek öğrencilere neden bu kadar ilgi gösteriyorsunuz?

S: (L) J___ öğrenci mi?


C: Herkes öyle. Biz de.

S: (DM) Herkesin bir yaratıcısı var.


C: Biz sizden daha fazla yaratıcı değiliz. Hepimiz yaratıcıyız!

S: (L) Arabadayken D___ bana çocukken E___ P___'yle ilgili yaşadığı bir olaydan bahsetti. Çocukken yaşadığı bir olay.
Bunu onun psişik yeteneğinin ve iyiliğinin bir kanıtı olarak algılamış. Şimdi bana söyleyebilir misiniz, eğer E___ KH'ler
tarafından etki altına alındıysa bu psişik yeteneğe nasıl sahip olabiliyor?
C: Herkesin yeteneği var, önemli olan nasıl kullanıldığı.

S: (L) E___ P___ savaşta öldürüldü mü?


C: Evet.

S: (L) Onu kim tekrar canlandırdı?


C: Oryon KH.

S: (L) Onu tekrar canlandırıp hayata döndürmedeki amaçları neydi?


C: Tahmin edebileceğiniz amaçlar.

S: (L) Yani...
C: Çok yönlü.

S: (L) Ana amaç nedir?


C: Karmaşık.

S: (L) Karmaşık olduğunu biliyoruz, bir örnek verin.


C: Bunu hepinizin tekrar gözden geçirmesi çok önemli, boyut sınır geçişinde ne oluyor?

S: (L) 4'üncü yoğunluğa geçiyoruz, değil mi?


C: Kısmen.

S: (L) Ya KH olarak ya da BH olarak geçmeye karar veriyoruz, doğru mu?


C: Kısmen.

S: (L) Ve bunu bilgiye dayalı olarak yapıyoruz, değil mi?


C: Kısmen.

S: (L) Peki E___ P___'ye tam olarak...


C: 4'üncü yoğunluk KH'lerin niyeti nedir?

S: (L) 4'üncü seviye KH'ler herşeyi kendi planlarına göre hazırlayıp bizi yönetmek ve 4'üncü yoğunlukta bizimle
beslenmek istiyorlar. Herkesi kendi düşünüş tarzına ve egemenlikleri altına almak istiyorlar böylece enerjimizi ve özgür
irademizi onlar için kullanacağız. (DM) Yani bizim için bir planları var. (F) Bu konun bir bölümü. Belirli bir seviyede
başlamış olan ve buraya yaklaşan savaşı hatırlamıyor musunuz? KH mi yoksa BH mi olacağımız bir anlamda buna göre
belirlenecek... (L) E___ P___ insanları yanlış yönlere sevk etmek üzere programlandı mı?
C: Hayır.

S: (L) O zaman hiçbir şey anlamadım.


C: Sadece hazır varsayımlarınla değerlendirme yapıyorsun.
211
S: (DM) Peki yanlış değerlendirdiği şey nedir?
C: P___ birşey deneyimliyor ve sizler de tanıklık ediyorsunuz, hepsi bu!

S: (L) Neyi deneyimliyor?


C: Söyledik.

S: (L) Deneyimlediği şey... (DM) Kendini belirli bir şeye adapte ettiğini gözlemliyoruz. (L) Tanıklık ettiğimiz şey bu mu,
yani kendini toparlaması mı?
C: Evet.

S: (L) Kendini topluyor ve biz de buna tanıklık ediyoruz. Kendini adapte ediyor... (DM) Kendini farklı seviyelerde
toparlıyor, başka birşey yok. (L) Doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Ama başka bir celsede E___ P___'nin söylediği pek çok şeyin insanları saptırmaya yönelik dezenformasyon olduğu
söylenmişti, bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Peki bu dezenformasyonun kaynağı nedir?


C: Oryon KH.

S: (L) Yani kısacası onun "ruhunu almaya" mı çalışıyorlar?


C: Hayır.

S: (L) 4'üncü yoğunlukta onu kendi yönetimleri altına almak amacıyla savaşı kazanmaya mı çalışıyorlar?
C: Ve sizi ve tüm diğerlerini.

S: (L) İşte bu çok güzel...


C: Bunu size daha önce de söyledik, bilgi korur, bilgisizlik tehlike yaratır.

S: (L) Peki bir insan nasıl...


C: Tüm bilgiler iyidir.

S: (L) Peki E___ gibi bir insan kendini böylesine üstün zihin kontrol yetenekleri olan, resmen insanların kafalarına
düşünceler yerleştirebilen varlıklara karşı nasıl koruyabilir? Yani herhangi bir insanın bu konuda şansı nedir?
C: E___ sürece katıldı.

S: (L) Yani bir seviyede KH yolunu seçti, burada söylediğiniz şey bu mu?
C: Evet.

S: (L) Ve bu KH yolunun etkisiyle ailesini terk ediyor, doğru mu?


C: Yakın. P___'yi iyi tanıyın.

S: (DM) Ne anlamda?
C: Zihinlerinizi açın. O deneyimliyor, siz tanıklık ediyorsunuz. İzleyin ve görün. Bakın, dinleyin ve öğrenin.

S: (L) Pekala, teşekkür ederiz ve iyi geceler.


C: İyi geceler.

23 Aralık 1994 F___, Laura, DM

S: Merhaba.
C: Ritüel yok.

S: (D) Açıklar mısınız?


C: Ritüel yok.
212
S: (F) Biri ritüel mi yaptı? (L) Hayır. Zihninde bir ritüel mi yaptın D___? (D) Sadece ellerimi ovuşturdum. (L) Hayır,
ondan bahsettiklerini sanmıyorum. Sanırım ritüellerden ve neden ritüel yapmadığımızdan bahsettiğimiz için böyle
söylediler. Tamam, neden "ritüel yok" dediniz?
C: D___. Dikkat.

S: O zaman D___'ye neden ritüel yapmadığımızı anlatın.


C: Ritüel zorlaştırıyor. Biz kimiz?

S: İsmin nedir?
C: Opleya.

S: Ölmüş bir insan mısın?


C: Hayır, kasyopyalı.

S: Siz bu kelimeyi "Cassiopaea" olarak belirtiyorsunuz. Bu kelime "Cassiopeia"nın eski söyleniş biçimi ama günümüzde
kullanılmıyor. Sizin belirtiş şeklinizde kelimenin sonu "Paean" ile bitiyor. Bu sanki uyarıcı bir ses veya bir bildiri veya
mesaj izlenimi bırakıyor. Dikkat çekmeye dönük birşey sanki. Bu yazış şeklinin temsil ettiği herhangi bir özel birşey var
mı? (ç.n.: tırnak içinde belirtilenler, ingilizce orijinal metindeki kelimeler.)
C: Hayır, ama yorumun iyiydi.

S: (D) Bana verdiğiniz tavsiye için size çok teşekkür etmek istiyorum. Söylediğinizi zihnimde iyice perçinledim ve
tavsiyeniz muhtemelen kızımın benden uzaklaşmasını önledi.
C: Birşey değil.

S: (D) Önemli gördüğüm birşeyi söyleyeceğim, umarım bir mahsuru yoktur. S___'nin babasının onun üzerinde ciddi bir
etkisi var. S___'yi bu konuda uyarmam gerekir mi?
C: Bu hususta endişelenme.

S: (L) Yani D___ ne kadar az şey söylerse, S___ olan biteni o kadar erken mi anlayacak?
C: Açık.

S: (D) Eyaletten ayrılırsam S___ kendi başına iyi olur mu?


C: Ayrılmıyorsun.

S: (L) Bu çok kesin bir cümle. Yani o... (D) Burada bir işe yarar mıyım?
C: Yararın kendi öğrenme yolun.

S: (D) Yolum... Anlamıyorum... (L) Diğer bir deyişle kullanılma anlamında birşey değil bu, yani öğrenme yolun yaptığın
şey oluyor. (D) Öğrenmem gerekenler var ve öğrenene kadar burada kalmam mı gerekiyor?
C: Evet. Herkes her zaman öğreniyor.

S: (L) Neden eyaletten ayrılmayacağını söylediniz. Bu çok kesin bir cümleydi ve siz bu tür hususlarda böyle kesin cümleler
kullanmazsınız.
C: Çünkü ayrılmıyor.

S: (D) E___ P___'yle çalışmam mı gerekiyor?


C: Bekle ve gör.

S: (D) Evimi satmanın ve Kuzey Karolina'da birşeyler yapmanın iyi olacağını düşünmeye başlamıştım... (L) Belki de
gidersin. Ben Montana'ya gitmek istemiştim ve sonunda geldiğim yer Montana Caddesi oldu.
C: Zorlamalar işe yaramaz.

S: (D) Olayları zorlamaya çalışıyordum. (L) Ben de öyleydim ve hala zaman zaman öyle olurum ama hiçbir zaman işe
yaramıyor... Olayları akışına bırakmayı öğreniyorum.
C: Ev satılabilir ama taşınma uzağa değil. New Port Richey'e ne dersin?

S: (D) Orada bir iş bulup bulamayacağımı bilmiyorum ama oradaki insanları biliyorum ve...
C: Bingo!
213

S: (L) Neden F___ ve bana böyle şeyler söylemiyorsunuz? Evimi satacak mıyım? Ben de taşınmak istiyorum!
C: Biz sadece söylenmesi gerekeni söylüyoruz.

S: (L) D___'ye pek çok şey söylüyorsunuz ama bana söylemiyorsunuz. Bu adil değil...
C: Sana da pek çok şey söylüyoruz!

S: (L) D___'nin reiki inisiyasyonu alması iyi bir fikir mi?


C: D___'ye bağlı. Yine zorluyorsun.

S: (D) Laura almamı istiyor ve bana bunun nedenlerini anlattı. Yaptığım şey ise dinlemek ve bilgi toplamak. Herhalde
alırım.
C: Biliyorsun. Yumuşak konuşuyorsun.

S: (D) Siğillerime E vitamini koyduğumda kaşınmalarını önlediğini keşfettim...


C: Potasyum.

S: (D) Evet, muz yiyorum! Antibiyotik yağlar da koyuyorum ve sonra temizlediğimde o da fazla kaşınmayı durduruyor.
Potasyumun faydası olduğundan eminim. Muz yemeyi ihmal etmiyorum. (L) Bu iletişimin başlamasından önceki yılda
meydana gelen eşzamanlı olaylardan bahsediyorduk ve o olayların kısmen sizin tarafınızdan mı tasarlandığını öğrenmek
istiyorum.
C: Açık.

S: (L) Gözlerimin ve vücudumdaki diğer yumuşak dokuların sürekli şişmesine neden olan şey neydi?
C: Öğrenme keşifle olur.

S: (D) Birşey keşfediyordun. Birşeye yönlendiriliyordun. (L) Öyle mi? (D) Tıpkı benim burada yaşamaya ve sizinle
çalışmaya yönlendirilmem gibi. (L) D___ kanalın bir parçası mı?
C: Göreceksiniz. Önce bilgi paylaşım grubunu oluşturun.

S: (D) Bu evet anlamına geliyor. (L) Bu kanalın oluşturulmasında... Söz konusu kanal sadece bize enerji getiren birşey
değil, aynı zamanda diğer boyutlara seyahat etmemizi sağlayacak birşey mi? Her ikisi de mi?
C: Keşfederek öğrenin!

S: (L) Diğer bir deyişle yapın! Bilgisayar ağı için gerekli programı yüklettik. Bunun hayatlarımızda ani ve büyük bir
değişim meydana getireceğini söylemiştiniz. (D) Bunun için gayet hazırız sanırım, öyle değil mi?
C: Keşfedin.

S: (L) Bahçede bir labirent yapıp içinde yürürsek bunun titreşimlerimizi değiştireceğini ve sizi görmemizi bile mümkün
kılacağını söylemiştiniz. Bunu bir grup olarak yaparsak sonuç ne olur?
C: Aynı.

S: (L) Orada bir grup olarak bulunmak, tek bir kişininkinden daha fazla enerji yaratır mı?
C: Evet.

S: (D) Peki ya çok sayıda insanla yaparsak? (L) Bunun, Stonehenge'de yaptıkları şeye benzer olduğunu söylediler. Labirent
benzeri bir düzenleme içinde yürümenin enerji odaklanmasına neden olduğunu anlattılar. Spiral. (Planşet giderek büyüyen
ve sonra giderek küçülen bir spiral şeklinde hareket ederek birşey gösteriyor.) Kullanılması gereken kalıbı mı
gösteriyorsunuz?
C: Dolanım.

S: (L) Bu, DNA'larımızdaki entegrasyonu hızlandırdığı gibi bizi de çok güçlendirir mi?
C: Bekleyin ve görün.

S: (L) Diğer bir deyişle birşeyler yapmamızı, bu projeleri yürütmemizi, transkriptleri düzenlememizi, labirenti inşa
etmemizi, kendi eksenimizde dönme egzersizleri yapmamızı...
C: Yapacağınızı yapmanızı istiyoruz.
214
S: (L) Evet... (D) Çok teşekkür ederiz.. (L) Sanırım tüm bunların vardığı nokta; özgür ol, mutlu ol...
C: Hepsinden önemlisi, öğrenin.

S: (D) Diğer insanlara yardım etmek için yapabileceğimiz birşey var mı?
C: İçgüdülerinizi dinleyin, ağ çalışması yapın.

S: (D) Bilgisayar ağından mı bahsediyorsunuz?


C: Genel anlamda.

S: (D) Bir dakika. İnsanlar arası iletişimleri kastediyor olabilirler. (L) Ağ çalışması D___'nin söylediği gibi insanlar
arasında bağlantı kurma, mesajımızı yayma, grubumuza insan kazandırma anlamında mı?
C: S___'nin neden bu kadar çok virüsü var?

S: (L) Bu ne anlama geliyor? Kimin çok virüsü var?


C: S___.

S: (L) S___'de çok virüs mü var? S___'nin neden çok virüsü var?
C: Biz size sorduk.

S: (D) Salı günü bademciklerini aldıracak. Nedenini bilmiyorum.


C: Fark etmedin mi?

S: (D) Birşey fark etmedim. (F) Gerçekten mi? (D) Evet, aldırıyor. Değişik virüsler varmış... (L) Bu konuda bize ipucu
verecek misiniz?
C: Duygular fiziksel bedene yansıyor.

S: (L) Duygusal sorunlarının özelliği nedir? (D) Babası. Babası mı?


C: Hayır.

S: (L) Peki nedir? (D) Kaçırıldı mı?


C: Konu o değil.

S: (L) Duygusal virüslerinin özelliği nedir?


C: Karmaşık ama, anne-kız ruh bağlantısı bu olayda olağanüstü seviyede güçlü!

S: (L) D___ ile S___ kaç hayatlarında birlikteydiler?


C: 59.

S: (L) Çokmuş. (D) Sonuncusunda onu öldürmüşüm...


C: İkizler.

S: (L) Hangisini...
C: Sonuncusu trajikti.

S: (D) S___'yi öldürdüm ve... (L) Bu kadar güçlü olan son hayatlarındaki dinamikleri söyler misiniz?
C: D___ açıklayacaktır.

S: (L) Hipnoterapiyle mi?


C: Olabilir ama bu konuda zaten çalışmalarda bulundu.

S: (L) Önceki hayatlarında bu hayatlarını bu kadar etkileyecek ne yaptılar?


C: Önemli değil, önemli olan bu hayat!

S: (L) Şimdi bilmesi gereken nedir?


C: Salı gününden beri doğru yolda.

S: (L) Salı günü ne yaptın? (D) Salı... (L) Salı günü bu kadar önemli olan ne oldu?
C: Keşfet.
215

S: (L) Salı günü D___'nin S___'ye aldığı tekerlekli patenlerle ilgisi var mı?
C: Şimdi öğreniyorsun, o yüzden yardım edeceğiz. Görüyor musunuz? Hiç bir zaman yaşayamadığı çocukluğuna ihtiyacı
var.

S: (L) Çocukluğunu neden hiç yaşayamadı? (D) Çünkü babası tarafından cinsel olarak taciz edildi. Bir an önce büyümek
istedi. Babasıyla benim aramda kaldı. Bizi tekrar birleştirmeye çalıştı. Her zaman bu sorumluluğu hissetti... Ou!
Anlıyorum! Teşekkür ederim! Onu alışverişe götürdüm. Alışveriş merkezine gittik. Çocukken alamadığı şeyleri gördü ve
ben de ona artık çocuk olmadığını, onlardan zevk alamayacağını ama yaşına daha uygun şeylerin onu eğlendirebileceğini
söyledim. Etrafa bakarken her zaman istediği küçük bibloları gördü. (L) O zaman ona al. (D) Evet. (L) Cevap bu mu? Ona
çocukluk şeylerini vermek mi?
C: Devam et...

S: (D) Yarın oraya tekrar gidip ona o şeylerden alacağım.


C: Evet. Çocukluk her hayatta ruhsal gelişimin kritik bir aşamasıdır.

S: (D) Size çok teşekkür ediyorum!


C: Bu hususta sana yardım ediyoruz çünkü önemli işler için gerekli ilerlemeyi kaydetmen için bu konuyu çözmen
gerekiyor.

S: (D) Bunu çözmem gerek... (L) Yapacak önemli işlerin olduğunu söylemeleri bir kehanet gibi... Bu konuda haklı mıyım,
yapacağı önemli şeyler var ve onunla ilgili planlarınız var?
C: Evet. D___ zihnen hala çok dağınık bir halde.

S: (L) Gerçekten öyle bir durumsa mısın? (D) Bunu halledebilirim. (L) Bu konunun çözülmesi için sormamış
olabileceğimiz şeylerle ilgili eklemek istediğiniz herhangi birşey var mı? (D) Sanırım yapmam gereken şey kızımın
davranışlarını kontrol etmeye çalışmak yerine sadece ondan hoşnut olmak.
C: Şimdi doğru yoldasın.

S: (D) Artık babası alehine konuşmuyorum. Kızımla konuşup onu cesaretlendiriyorum. Onu bağışlıyorum. S___'den onu
kürtaja götürenin ve kürtaj parasını verenin babası olduğunu öğrendim ve çok farklı duygular yaşadım. Herşey kötü değil.
Herşeyde iyi birşey de var. Ona çeşitli kitapların çeşitli bölümlerini gösterdim. Ra bilgilerinin 29'uncu sayfasında söylenen
birşeyi gösterdim. Benim yaptığım şey ise kızgınlık göstermekti ve böylece Kertişlerin istediği negatif enerjiyi
üretiyordum. Cildim buruşuyor, saçlarım beyazlıyor ve siğillerim çıkıyordu... Siğiller!
C: Evet.

S: (D) Stres koşullarından kurtulmamı söylemişlerdi. (L) Sanırım şimdi öğrendiğin şey, yaşadığın stresin büyük bir
bölümünü kendin ürettiğindi. (D) Çok doğru... Size çok ama çok teşekkür ediyorum.
C: Peki D___, hala Kuzey Karolina'ya taşınmak istiyor musun?

S: (D) Hayır. Böyle iyi. Çok teşekkür ederim. Kaçmaya ihtiyacım yok! Kalabilirim. (L) Sanırım bu yüzden bu gece burada
olman gerekiyordu. (D) İnsanlığa yardım edeceğimi düşünüyordum ama yardım alan ben oldum...
C: Bu, bu çalışmanın yalnızca başlangıcı!

S: (D) Onlara nasıl teşekkür edebilirim?


C: Gerekli değil çünkü birlikte çalışıyoruz.

S: (D) S___'ye ayrıca ruhsal bilgilerden, tanrıdan ve benzer şeylerden bahsettim ve ilk olarak günah diye birşey olmadığını
anlamasını gerektiğini söyledim... (L) Herşey sadece bir ders... (D) Günah diye birşey yok ve sonra negatif duyguları
sıraladım ve yapmamız gereken şeyin bunları mümkün olduğu kadar azaltıp sevgiyi, şefkati, paylaşımı ve benzer şeyleri
arttırmak olduğunu anlattım... ve gerçekten dinledi! Ona öğretmeye başladım. Aklıma iyi bir soru geldi: S___'nin
okumasının iyi olacağı bir kitabı belirlememe yardım edebilir misiniz?
C: Hayır, bu S___'ye bağlı. Herşey her birey için birer ders. Varolan herşey bundan ibaret.

S: (L) Sanırım bu dansetmek gibi, hareketleri ve müziği izleyerek bir sonraki adımını belirliyorsun. İpuçlarını S___'den al.
C: Derslerden başka hiçbirşey, tekrarlıyoruz hiçbirşey yok.

S: (L) Sanırım evren büyük bir laboratuar ve biz de deney fareleriyiz...


216
C: Hayır, tüm yaratılışta mevcut olan herşey sadece bir derstir, laboratuar yok.

S: (L) Özür dilerim arkadaşlar. (F) Yani mutlak olarak herşey bir ders. (L) Şunu sorayım: Salı günü D___ birşeyler okurken
uyuyakaldı; o sırada herhangi bir kaynakla bir teması veya ziyaret oldu mu?
C: Bu bilgiye erişmek için onu hipnotize et.

S: (D) O gece olan önemli birşey var mıydı?


C: Keşfedin.

S: (D) Hipnozla mı keşfedelim? (L) Pleyadesliler geldi mi?


C: Çok komiksin Laura!

S: (L) Bu bilgiyi sizden sızdırabilirim diye düşünmüştüm. Büyük siyah bir bumerangın evimin üstüne geldiği olayda ben
veya çocuklarımdan herhangi biri kaçırıldı mı?
C: Hipnozu niye öğrendin sanıyorsun, arada sırada sohbet konusu olsun diye rafa koymak için mi?

S: (L) Kendimin de hipnoza ihtiyacım olduğunu mu söylüyorsunuz?


C: Diğerleri. Çocuklar aradığın cevapları verecek.

S: (L) Evet, güzel, zekice! Bunu hiç düşünmemiştim. Yani bu şekilde bulacağım. Gayet basit. Beynim duracakmış gibi
hissediyorum. Bir yıldır gözlerim neden bu kadar rahatsızlık veriyor?
C: 3'üncü yoğunlukta gözler bunu yapar.

S: (D) Benim de benzer sorunlarım var. (F) Son bir yıl içinde uzağı pek seçemez oldum. (L) Başka sorusu olan? (D) Benim
yok. Çok, çok büyük bir sorun yalnızca birkaç kelimeyle çözüldü, başka ne bilmek isteyebilirim ki? Ama birşey var... D___
N___, benim hayatımdaki rolü nedir?
C: Subjektif.

S: (L) Senin bakış açına bağlı birşey. Eminim Hitler iyi bir adam olduğunu sanıyordu. Bu subjektif birşey. İyi ve kötü
subjektif. (D) Onunla uyum sağlayabilir miyiz?
C: Bunu kendin keşfet. Özgür irade.

S: (L) Belki birşeyler bulabilmeni sağlayacak bir yol var. Tüm akıllar tek bir akıl olduğu için, Kasyopyalılar başka bir
insanın ne düşündüğünü veya nasıl düşündüğünü söyleyebilirler. D___ N___, D___ hakkında ne düşünüyor?
C: Karmaşık düşünce kalıpları.

S: (L) D___'nin tanıştığı D___ N___, S___ B___'nin St. Petersburg'da tanıştığı D___ N___ mi?
C: O isime sahip kaç kişi var?

S: (L) Belki birden fazla vardır ama hepsinin bu bölgede metafizik grubuna gittiğini sanmam. Evet fazla bir ihtimal
kalmıyor. S___ B___ tanıştığı D___ N___'nin sekse kafayı takmış biri olduğunu söylediğinde doğru bir yorumda mı
bulunuyordu?
C: Çok sayıda kişi öyle.

S: (L) Tamam, D___ N___'nin D___'ye yönelik niyetleri nedir?


C: Açık.

S: (D) Beni yatağa atmak mı istiyor?


C: Aynı soruyu sana da sorabiliriz.

S: (L) Senin ona karşı niyetlerin neler? Onun iyi niyetlere sahip olup olmadığını anlayana kadar hiçbir niyetim olamaz.
Beni gerçekten umursadıklarından emin olana kadar kimseyle bir maceraya girmem. Bu yüzden soruyorum.
C: Evet.

S: (L) Bu konuda sana yardımcı olacaklarını sanmıyorum. Elde ettiğimiz en yakın bilgi karmaşık düşünce kalıpları olduğu
ve muhtemelen Sally'nin tanıdığı kişi.
C: "Yatak odası" bizim uzmanlık alanımız değil.
217
S: (D) Benim de değil, belki iyi belki kötü. (L) J___ R___'yi soralım. Transkriptleri tamamen veya kısmen okudu mu ve
okuduysa tepkisi nedir?
C: Hayalci bir kişilik.

S: (L) Hayalci derken neyi kastetiyorsunuz? Çok mu hayal kuruyor?


C: Tanım kendini açıklıyor.

S: (L) Yani "hayalci kişilik" onun transkriptlere olan tepkisi mi?


C: Hayır kendisi hayalci bir kişilik.

S: (L) Yani gerçekte değil de hayaller aleminde yaşıyor, öyle mi? (D) Yoksa tüm seçimlerini hayal aleminde yapan bir kişi
mi?
C: Biz sadece gözlemlerimizi aktarıyoruz.

S: (L) Transkriptleri okudu mu?


C: Bir kısmını.

S: (L) Tepkisi ne oldu?


C: Hayal alemine daldı.

S: (D) Okurken birşey mi keşfetti? (L) Bu mu, D___'nin söylediği şey mi?
C: Belki.

S: (D) Onda bir etki yarattı ve onu hayal alemine taşıdı. M___ hakkında birkaç soru sormak istiyorum. O ve E___ P___
tekrar bağlantı kuracaklar mı? (L) Bozuştuklarını bilmiyordum. Ama ikisini de haklarında soru soracak kadar iyi
tanımıyorum. (D) Görünüşe göre M___ birine E___'nin başka bir kadınla ilişkisi olduğunu söylemiş ve E___ bunu duymuş.
C: Tüm insanların noksanlıkları var.

S: (D) Tekrar bir araya gelecekler mi?


C: Açık.

S: (L) M___'nin E___ hakkında anlattığı aslında olmayan birşey miydi? (D) Sonuçta E___ öyle söylemiş.
C: Subjektif.

S: (D) M___, E___'nin metresleri olduğunu söylemiş.


C: Önemli bir konu değil.

S: (D) Tamam. (L) E___'yi gördüğümüz gün, sanırım geçen cumartesiydi, bize üç gün önce kaçırıldığını söyledi. Bu
fiziksel bir kaçırılma mıydı, yoksa bir Sanal Gerçeklik kaçırılması mı?
C: İkincisiydi.

S: (L) Yaşadığını iddia ettiği kaçırılmalardan kaç tanesi sanal gerçeklik türündeydi?
C: Yaklaşık olarak yarı-yarıya.

S: (L) Sanal gerçeklik kaçırılmasında kişinin herhangi bir parçası gerçekten çıkıp başka bir boyuta gidiyor mu?
C: Ruh kopyalaması.

S: (L) Yani ruhun bir kopyası, yani gölgesi gibi birşey ya da belki ruhun holografik bir parçası başka bir boyuta taşınarak
birşeyler yaşıyor, bunu mu kastediyorsunuz?
C: Söylediğine yakın.

S: (L) Yani bir kişi bir sanal gerçeklik kaçırılması yaşadığında bu bir seviyede onların yaşadığı gerçek bir deneyim mi?
C: Gerçek.

S: (L) Ama fiziksel bedenleri kaçırılmıyor veya bir yere gitmiyor, öyle mi?
C: Orijinal gitmiyor.

S: (L) İlginç. (D) Bu şey gibi mi... (L) Ruh kopyalanması...


218
C: Fotokopi makinesini düşünün, benzer bir kavram.

S: (L) Fotokopi mi? E___'nin kaçırılmalarının yarısı bu türde sanal gerçeklik kaçırılması mı?
C: Evet.

S: (L) Diğer yarısı da gerçek fiziksel kaçırılma mı?


C: Evet.

S: (L) Kim tarafından kaçırılıyor? Biliyorum daha önce sormuştuk bunu ama birşeyi açıklığa kavuşturmak istiyorum.
C: Oryon KH varlıkları.

S: (L) Peki onu kaçıranlar kaçıncı yoğunluk seviyesindeler?


C: 4'üncü seviye.

S: (L) Yani 4'üncü seviye Oryon KH grubu E___ P___'yi kaçırıyor. Görünüşleri nasıl?
C: Görünüşlerini değiştiriyorlar.

S: (L) Değiştirince neye benziyorlar? O onları...


C: Kaçırılanın beklentisi neyse ona göre.

S: (L) Bana onların güzel olduklarını söylemişti. (D) Babasının da onlardan biri olduğunu söylüyor. Anladığım kadarıyla
fiziksel değil de kalp olarak güzelliği kastediyor... (L) Onları fiziksel olarak güzel algılıyor mu?
C: Subjektif.

S: (L) Görünüşlerini değiştirdiklerini söylüyorsunuz. Değişmeden önceki doğal hallerinde neye benziyorlar?
C: Doğal hal değişken.

S: (D) Robot mular?


C: Bazıları.

S: (L) Robotlar neye benziyor?


C: Griler.

S: (L) Peki diğerleri neye benziyor? (D) 3 buçuk metrelik robotlar mı? (L) Bu soruya cevap vermek istemediklerini
hissediyorum.
C: 3'üncü seviye düşünüş tarzı.

S: (L) Üzgünüm. Bunu keşfederek öğrenmemizi istiyorsunuz, öyle mi?


C: Transkriptleri gözden geçirin.

S: (L) 4'üncü yoğunluk KH Oryonların görünümü nasıl? Cevabın ne olduğunu biliyorum... Kertenkeleler mi?
C: Bazıları.

S: (L) Yani E___ P___ Kertişler ve Griler tarafından kaçırılıyor ve kendilerini ona hoş gösteriyorlar, öyle mi?
C: Laura, 3 ve 4 birbirine uymaz.

S: (L) 3'üncü seviye Kertişler var mı?


C: Bunların hepsi 3'üncüyü bazen ziyaret eden 4'üncü seviye varlıkları. 4'üncü yoğunlukta kurallar tamamen farklı, bunu
hala anlamadın mı?
------------------------------

28 Aralık 1994 F___, Laura, V___

S: Merhaba.
C: Merhaba. Harikalar Diyarı.

S: (L) "Harikalar Diyarı" neyle ilgili?


219
C: Sadece aklımıza geldi.

S: (L) Arada sırada bunun olması, yani bağlantının kurulması sırasında aklınıza garip bir kelime ve deyişin gelmesi,
bağlantının yapıldığı mekan-zaman noktasında hakim olan belirli bir düşünceden mi kaynaklanıyor?
C: Laura çok aktif bir hayalgücün var canım!

S: (V) Sanırım yılbaşı neşesini falan kastediyorlar.. (L) Neden akıllarına birden böyle şeyler geliveriyor, ilginç!
C: Neden gelmesin?

S: (L) Bu gece kim var?


C: Rollaea.

S: (L) Daha önceden de gelmemiş miydin?


C: Hayır. Ve evet.

S: (L) Bu geceki gündemimizde iki veya üç şey var. Öncelikle Suzanne K___ hakkında sormak istiyorum.
C: Neredeniz?

S: (L) Özür dilerim, neredensin?


C: Kasyopya. Eğer sormazsan kim olduğumuzu nasıl bileceksin?

S: (L) Evet mantıklı. Eğer Kertiş olsaydınız ve ben de kim olduğunuzu sorsaydım, beni kandırmak için Kasyopyalı
olduğunuzu söylemez miydiniz?
C: Söylemezlerdi.

S: (L) E___ P___'ye Pleyadesli olduklarını söylemiyorlar mı?


C: Kertişler değil.

S: (L) Peki E___ P___'ye kendini Pleyadesliler olarak tanıtanlar kim?


C: Oryon KH.

S: (L) Eğer siz Oryon KH olsaydınız ve size kim olduğunuzu sorsaydık Kasyopyalılar olduğunuzu söylemez miydiniz?
C: Hayır. Pleyadesliler olduğumuzu söylerdik. Popüler olduğu için aldatıcı.

S: (L) Tamam, soruma dönüyorum. Geçmiş celselerin birinde sizden yardım isteyen Yahudilere veya Kızılderililere yardım
edemediğinizi ama biz çağırdığımızda bize yardım edebileceğini söylüyorsunuz. Fark nedir?
C: Öyle söylemedik, transkripti hemen şimdi gözden geçir!

S: (L) Hatırladığım şey şu ki, ırkımızın Kertişler tarafından yeryüzünden silinip silinmeyeceğini sormuştum ve siz de
"Belki." demiştiniz. Sonra... Gidip transkripti getireyim... Tamam, burada şöyle diyor; "...kaçırılmak istemiyoruz. Bunu
durduramaz mıyız?" Siz de demişsiniz ki: "Olası değil, sizden daha fazla güçleri var." Sonra ben şunu sormuşum; "Peki o
zaman siz bize neden yardım etmiyorsunuz?" Sizde şöyle cevap vermişsiniz: "Sizin ırkınızın ve onların ırkının doğal
ilerleyişine müdahale etmek olurdu. Yahudiler onlara yardım etmemiz için bizi çağırdılar fakat bunu yapamazdık. Ve, sizin
ülkenizin yerlileri bizden yardım istediler fakat onları sizin ırkınızdan koruyamazdık; bunu da yapmadık. Bu doğal
ilerleyiş, anlıyor musunuz?" Sonra ben şunu sormuşum; "Peki biz bu doğal ilerleyişin bir sonucu olarak silinip gidecek
miyiz?" Siz de "Belki." demişsiniz. Pekala, yani bir anlamda sorum özel olarak kaçırılmaları durdurmayla ilgili ve siz de
hayır demişsiniz. Bunu durduramayacağınızı, Yahudiler ve Kızılderililere de yardım edemediğinizi çünkü bunun doğal
ilerleyişe müdahale olacağını söylemişsiniz. Ama eğer yardımızını istersek bireysel olarak bize yardım edebileceğinizi
söylediniz. Fark nedir?
C: Yardımcı olmak için doğal ilerleyişe müdahale edemeyiz. Bilgi korur, bilgisizlik ve ihmal tehlike yaratır. Bilgi
kazanmak için kendinize yardım edebilirsiniz ve biz de buna yardım edebiliriz.

S: (V) Yani bize yapabileceğiniz veya yapamayacağınız yardımı hepimiz yanlış değerlendirmişiz, öyle mi? (L) Bu akşam
burada tartıştığımız ve hepimizin bilmek istediğinden emin olduğum birkaç şey var. Birincisi şu; Hastanede olan
arkadaşımız S___ D___ için bir okuma alabilir miyiz? Sorunun kaynağı nedir ve daha iyi hale gelmesine yardım etmek için
ne yapabiliriz veya o ne yapabilir?
C: S___ kendi karmik yolunu seçti. Sorunu çeşitli yerlerden ortaya çıkıyor: kalp, ve kilo sorunu diğer bütün organları
etkiliyor.
220

S: (L) Fiziksel sorunlara neden olan yapışık ruhları var mı?


C: Konu bu değil. Fiziksel yansıma.

S: (L) Diyetini değiştirirse sağlığı düzelir mi?


C: Yalnızca düzelmeyi seçerse düzelir. Müdahale edemeyiz ama her zaman bilinçaltını keşfetmeyi seçebilir. Ama
uyarmalıyız; bu çok zor olacaktır.

S: (L) F___ gelmeden önce V___'yle ben fizik ve psikolojiden bahsediyorduk ve kendi deneyim ve araştırmalarımdan şunu
anlıyorum ki, bizim tanımladığımız şekliyle duygular fizyolojiyle ve kimyayla ilişkili. Ve düşünceler ile kontrol
edilebilirler. Ve eğer duygularımızı değiştirmeyi seçiyorsak, yapmamız gereken tek şey düşünüş şeklimizi değiştirmek.
Doğru mu?
C: Kısmen.

S: (V) Söylediğin şey doğru, gayet hoş güzel ama insanların kaçı bunu yapabilir ki? Bunu yapabileceklerine bile inanırlar
mı ki? (L) Çok fazla kişi değil. Yüzde ondan az. (V) Peki öyleyse, tanımın...
C: Mesele o değil.

S: (L) Peki mesele nedir?


C: Karma.

S: (L) Karmik olarak taşınan duygular kimyasal yolla fiziksel bedeni etkileyebilir mi?
C: Etkileyebilir.

S: (V) O halde Laura tüm duyguların yalnızca kimysallardan kaynaklandığını söylerken bu tek başına doğru bir ifade
olmuyor, değil mi?
C: Evet.

S: (L) Ruhun kendi duyguları mı var?


C: Yakın.

S: (L) Ruh ne tür duygular deneyimliyor?


C: Karmaşık.

S: (L) Örneğin ruh, mutlak bir manada nefreti deneyimleyebilir mi?


C: Aynı halde değil.

S: (L) Peki psikolojiyle ilgilenirken en iyi yaklaşım nedir? İyileşme sağlamak için kişinin varlığının hangi yönüne bakmak
gerekir?
C: Bilinçaltı zihni.

S: (V) Psikolojinin duyguları incelediği şeklindeki tanım yeterli ve doğru bir tanım mı?
C: Hayır. Bilinçaltı, beden içinde de, beden dışında da aynıdır.

S: (V) Bilinçaltı ruhun bir parçası mı?


C: Bir ve aynı.

S: (V) Yüksek benlik denen şey, ruh ve bilinçaltıyla aynı şey mi?
C: Evet.

S: (V) Peki bana psikolojinin gerçek tanımını yapar mısınız?


C: Yarı.

S: (L) Yarıdan kastettiğiniz şey nedir? Yarı nedir?


C: Yarı ruhsallık.

S: (V) Benim planlamakta olduğum gibi, psikolojiye yaklaşımda ruhsal kısım ile bilinçaltı ksımını birleştirmek iyi bir yol
mu?
221
C: "Etkilere" dikkat et, kolayca etkileniyorsun.

S: (V) Bu etkiler doğrudan bana mı yoksa ruhsal psikoloji fikrime dönük etkiler mi?
C: Evet. Ve hayır.

S: (V) Hangi etkiler?


C: Herhangi.

S: (V) Yani açık, öyle mi? (L) "Gerçek" psikolojiyle ilgili soruyu yanıtlamadın. Sadece "yarı" dedin. Gerçek psikoloji
nedir? Bilinçaltı zihninin incelenmesi mi?
C: Gerçek psikoloji yalnızca yarım.

S: (L) Peki gerçek psikolojinin tanımı nedir? Söylediğim gibi mi? Yani bilinçaltı zihnin incelenmesi mi?
C: Zihnin fizyolojik temelli incelenmesi.

S: (L) Yani fizyolojinin, hormonların, kan şeker seviyesinin, çeşitli organların durumunun zihin üzerindeki etkileri;
bunların düşünce süreçlerini nasıl etkilediği, öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) Ve bu tanımın yarısı. Başka ne var?


C: Eksik kısım ruh.

S: (L) Peki ruhsal yarı üzerinde çalışan kişi, enerjisini neyin üzerinde odaklar? Meditasyon teknikleri mi, evrenin doğasını
anlamak mı, yoksa fizikle mi ilgili, hangi alanlar?
C: Elmayla portakalı karşılaştırmak gibi.

S: (L) Kastettiğin şey, ruhsal psikoloji uygulamasıyla karşılaştırıldığında bu şeylerin birbiriyle ilgisiz olduğu mu?
C: Hayır. Ruhun, sizin bildiğiniz şekliyle psikolojiyle bir ilgisi yoktur.

S: (L) Ama bize bahsettiğiniz bu teorik psikolojide ruhsal yönü nereye oturtuyorsunuz?
C: Tamamen yeniden-yapılandırılmış bir teori.

S: (L) Tamam, peki bu tamamen yeniden-yapılandırılmış teoriyi nasıl tanımlarsınız?


C: Çok fazla karmaşık.

S: (L) Yani V___'yle yaptığımız psikoloji tartışmasında V___'nin, başka kaynaklardan gelen etkiler nedeniyle gözden
kaçırdığı veya kaçırabileceği hususlar olduğunu söylüyorsunuz, doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Bu etkiler onun organik veya ruhsal sistemine nasıl erişiyor?


C: Görsel ve duysal.

S: (L) Tamam, yani onu etkileyen birşeyler görüyor ve duyuyor, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Peki genelde bunları nerede görüyor ve duyuyor?


C: Okul.

S: (L) Yani bahsettiğiniz şeyler okulla ilgili şeyler. Okulda onu etkileyen şeyler duyuyor ve görüyor ve siz bu etkilerin
onun asıl başarmaya çalıştığı şeye yardımcı olmayacağını söylüyorsunuz, öyle mi?
C: Bingo!

S: (L) Gördüğü ve duyduğu bu şeyler, bunlar konuştuğu insanlar, konuştuğu şeyler mi yoksa film görüntüsü gibi görüntüler
mi veya genel...
C: Hepsi.

S: (V) Pekala, dinleyin: Eğer eğitim almak için okula gitmezsem, yani diğer bir deyişle diploma edinip güvenilirlik
kazanmazsam, nasıl herhangi bir iş yapabilirim? (L) Birlikte çalışmak isteyeceğin insanların bu diplomalara sahip kişilerle
222
pek alakaları olmadığını düşündün mü hiç?
C: Laura, izin ver biz yanıtlayalım.

S: (L) Özür dilerim. Çekiliyorum.


C: Neden bir diplomaya ihtiyacın olduğunu düşünüyorsun?

S: (V) Dünya gezegenindeki meslek hayatı diplomalar üzerine kurulu. Eminim bunun farkındasınızdır.
C: Yanlış!

S: (L) Diplomalı insanlar ekmek kuyruğunda... Özür dilerim. Çenemi kapatıyorum. (V) Ama nasıl olur...
C: Dezenformasyon çok zekice ve dikkatli bir şekilde uygulanıyor.

S: (L) Hangi amaçla?


C: Saptırmak için.

S: (V) Nasıl yani saptırmak? Neyden saptırılıyorum?


C: Sadece sen değil.

S: (V) Tüm psikoloji öğrencileri mi saptırılıyor?


C: Tüm insanlar.

S: (L) Devlet okul sisteminin, üniversite de dahil olmak üzere, insanların beynini yanlış bilgilerle doldurmak ve Kertiş
yönetimini sürdürmek için özel olarak tasarlandığını ve uygulandığını mı söylüyorsunuz?
C: Yakın ama daha alt seviyelerde de mevcut.

S: (V) Bir şey sorayım... Evrende psikoloji çalışan tek tür insan mı? Oryon'da veya Kasyopya'da psikologlar var mı?
C: Dar kavram.

S: (L) Dar kavram derken neyi kastediyorsunuz? (V) Söylemek istediğim... (L) Kastettikleri şeyi anlıyor musun? (V) Hayır,
ama söylemek istediğim şey, düşünen, bu türde zeki varlıklar olarak bir tek biz mi varız? (L) Kastettikleri şeyin bu
olduğunu sanmıyorum. (V) Tam anlatamıyorum. Biliyorsunuz, burada oturuyorum ve düşünceleri kelimelere dökmeye
çalışıyorum ve bu çok zor...
C: Zihnini genişlet.

S: (V) Çabalıyorum. (L) Nasıl?


C: Daha az önyargı.

S: (L) Önyargılı olarak tanımlanacağını hiç düşünmemiştin değil mi? (V) Ne konusunda önyargı? Siyahlardan ve
beyazlardan bahsettiklerini sanmıyorum... (L) Biliyorum, başka türler de var...
C: Evren sonsuz bir ilüzyon.

S: (V) Yüce İsa! Tamam ama...


C: Biz İsa değiliz.

S: (V) Biliyorum, bu sadece bir nidaydı... (L) Biliyorlar. Sanırım sadece eğlence amaçlıydı. (V) Ha, ha. Tamam. Sanırım...
Pekala, evrenin sonsuz bir ilüzyon olduğunu söylüyorsunuz; neden gözlerimizi kapattığımızda, ışıkları kapattığımızda bu
ilüzyon sona ermiyor?
C: Bu kadar dar ve katı bir şekilde odaklanmaya bir son ver.

S: (V) Bunun adil olduğunu sanmıyorum. Burada oturup hep dar mı düşünüyorum yani?.. (L) Ben birşey bilmiyorum! Bana
çenemi kapatmamı söylediler! Pekala arkadaşlar, burada V___'ye yardım etseniz iyi olacak... (V) Ben...
C: Zihnini aç.

S: (V) Pekala. Her zaman bizimle olduğunuzu söylediniz. O zaman biliyorsunuz ki sürekli olasılıkları düşünüyorum...
Sadece olasılıkları düşünmek de değil. Sonsuz olasılıklar olduğunu kabul etmek ve her gün bu bakış açısıyla ilerlemek mi?
C: Güzel bir başlangıç.

S: (V) Ben zihnimin gayet açık olduğunu düşünüyorum, sizin açık zihinden anladığınız nedir? Burada oturan herhangi
223
birinin mutlak olarak açık zihni var mı? (L) Beni buna dahil etme... Tekrar üzerime gelmelerini istemiyorum! (V) Yani,
3'üncü yoğunluk varlıkları olarak zihinlerimiz nasıl açık olabilir ki? Bunun için çaba harcamıyor muyum sizce?
C: 4'üncü seviyeye doğru ilerliyorsunuz ama herkes aynı ilerleme seviyesinde değil.

S: (L) Kastettiğiniz şey V___'nin diğer pek çok insandan çok daha ileri bir seviyede olduğu mu?
C: Hayır.

S: (L) İyi bir başlangıç yaptığını mı söylüyorsunuz? (V) Şu şekilde ifade edeyim; eğer bir ilerleme kaydediyorsam, bu
ilerlemeyi sağlamak için yaptığım en önemli şeyler nelerdir? Yaptığım anahtar şeyler...
C: İlerleyişini hızlandıran bireylerle temas.

S: (V) Ve onlar da Laura ve F___ oluyor, değil mi?


C: Belki. Sana bağlı.

S: (V) Tamam, ilerleyişimi hızlandıran bireylerle temas... bunun doğru yaptığım şeylerden biri olduğunu söylüyorsunuz,
öyle değil mi?
C: Evet.

S: (V) Yaptığım tek doğru şey bu mu?


C: Öğrenmede keşif vardır.

S: (V) Pekala... O halde bir psikoloji diploması almak için okula giderek değerli vaktimi boşa mı harcıyorum?
C: Açık.

S: (L) Okulun senin mutlu edip etmeyeceğini düşünüyorum. Bunu yap ama çok ciddiye alma. (V) Etkileniyor olmamın...
C: Etki deneyimden değil inançtan geliyor.

S: (V) Peki sizin bana etkinizin de o inançlarda bir payı var mı? Siz de etkinin bir parçası mısınız? (L) Nasıl yani? (V) Etki
deneyimden değil inançtan geliyor... Daha önce bu konularda bir inancım yoktu... (L) Sanırım seni bununla ilgili etkilere
karşı uyardılar ve şimdi günlük hayatına olduğun gibi devam edebilirsin çünkü uyarıldığın için farkına vardın. Bu doğru
mu?
C: Yakın.

S: (V) Anladığım kadarıyla psikoloji denen şey... Biliyorsun F___ bunu sürekli küçümsüyor ve Freud ve tüm diğerleri,
Erikson, Horney ve diğerlerine rağmen, psikoloji tüm evrene uygulanamıyor. Bunu bir toplumun parçası olan bireylere
uyguluyorlar...
C: Uygulama subjektif.

S: (L) Yani V___'nin günlük hayatına olduğu gibi devam etmesinde hiçbir sorun yok ve okula gitmekten ve kurduğu
iletişimlerden kazandığı pek çok şey var... (V) Evet, okuldayken zihnimde pek çok yeni düşünceler oluşturabiliyorum...
C: Evet ama etkilere dikkat et.

S: (L) Artık bilgin var ve bu zorlu yol için hazırsın.


C: Artık bağımsız araştırma ve meditasyon yoluyla çok daha fazla bilgi edinebilirsin.

S: (V) Psikolojide ve okulda kazanmak istediğim bilginin ve diğer herşeyin amacı sadece diğer insanların gelişimine
yardımcı olmak. (L) Sanırım sana söyledikleri şey, asıl istediğin bilgileri bulacağın yerin orası olmadığı. Tüm mesele bu.
C: Neden diplomaya ihtiyacın olduğunu düşünüyorsun?

S: (V) Dediğim gibi güvenilebilirlik için. Meslek yapmanın yasal bir yönü. Diploma olmadan ne yapabilirim ki...
C: Saçma!

S: (V) Ama başka türlü nasıl yapabileceğimi söylemeyeceksiniz, öyle değil mi?
C: Az önce söyledik ama henüz açık olmadığın için bunu anlamadın.

S: (V) Yani diğer insanlara yardımcı olma yollarını bulmak için yapmam gereken şey bağımsız çalışma ve meditasyon,
öyle mi?
C: Evet.
224

S: (V) Diğer bir deyişle, eğer olacaksa olacak. Bunu zorlamanın gereği yok ha? Tamam, bunları yayınladığımızda ve
insanlar yaptığımız şeyin farkına vardıklarında neyin arayışı içinde olacaklar?
C: Herşeyin.

S: (L) Bilgisayar ağına bağlandığımızda herşeyin aniden ve ciddi ölçüde değişeceğini söylemiştiniz. Bildiğiniz gibi ağa
bağlandıktan sonraki gün otomobil kazası geçirdim. Şimdi sargılar içindeyim ve eminim güzel görünüyorumdur! Tuhaf
olan şey, kazadan birkaç dakika önce arabayla giderken çok güçlü bir şekilde siz Kasyopyalıların benimle birlikte
olduğunuzu düşünüyordum ve zihnimde de hastanedeki arkadaşım S___'ye yardımcı olmanızı ümit ediyordum. Yılbaşı
hazırlıklarıyla uğraşmayı ve ayrıca hastaneye gidip ona reiki vermeyi planlıyordum. Ve sonra, Kowabonga! Arkadan feci
bir çarpışma oldu. Bu neden oldu? Neyi yanlış yaptım? "Ani ve ciddi" derken kastettiğiniz şey bu muydu?
C: Herşeyin bir sebebi var.

S: (L) Bu kazadan öğrenmem gereken birşey mi vardı?


C: Eğer öyleyse, bunu meditasyonla öğren.

S: (L) Diğerleri hakkında sevgi dolu düşünceler geliştirdiğimiz için mi oluyor bu?
C: Meditasyon yap.

S: (V) Geçirdiği kazanın bilgisayar ağına bağlanmasıyla doğrudan bir ilgisi var mı? (L) Beni öldürmediler ama bunu
denediler! (V) Soruma dönecek olursak...
C: Cevap gerekli değil.

S: (L) Cevabı bildiğim için mi?


C: Evet.

S: (L) Ve cevabım şu ki, kaza ile bilgisayar ağına bağlantı kurma arasında kesinlikle bir bağlantı var, değil mi?
C: İyi keşfediyorsun.

S: (L) Çarpışma sırasında tüm omurga sütunum kırbaç gibi şakladı ve beyin sarsıntısı geçirdim... ve omuzum gerçekten
kötü durumda... Beni hastanede daha uzun süre tutmadıklarına gerçekten şaşırdım...
C: İyi bir "kırbaç şaklatıcısı" olmalısın.

S: (L) Bilgisayar ağından gerçekten pozitif sonuçlar çıkacak mı? Yani, bu gerçekten acılı bir başlangıç oldu.
C: Ne söyledik?

S: (V) Hemen şimdi açalım.


C: İyi fikir.

S: (L) İyi geceler.


---------------------------

31 Aralık 1994 F___, Laura, T___, J, DM, V ve pek çok diğer kişi... Tablanın başında otururken Yılbaşı Partisi devam
ediyor.

S: Merhaba.
C: Merhaba. Son mesajı aldınız mı?

S: Evet, son mesaj şuydu: burada daha fazla kişi görmekten mutluyuz.
C: Evet. M ve B'ye, L'ye, G'ye ve diğerlerine merhaba deyin. Tatil buluşması nedeniyle eterik düzlemde ziyaretçileriniz var
ve dördünü buraya getirdik çünkü ifşa zamanı. T___ devam et, çünkü bu gece önemli bazı konuların gecesi.

S: Tamam, tablaya kim geçsin? T___'yi istediniz, ben DM'yle yer değiştirebilir miyim?
C: Evet.

S: (DM) Selam.
C: DM___, basınç hissettiğinde gevşe. Çok önemli: yeni yıl çok önemli değişimlere gebe.
225

S: Ne tür değişimler?
C: Dünya üzerindeki fiziksel koşullarla bağlantılı olan ruhsal koşullar.

S: Sanırım anlatırsınız?
C: T___ tablada. Parmaklarını tabladan ayırma.

S: (T) Çok zor, bu gece çok hızlısınız. Enerji yüksek.


C: Patlayıcı bir güç. (Planşet tabla etrafında pek çok tur atıyor.)

S: (T) Sizlere de mutlu bir yeni yıl diliyorum.


C: Bu yıl hepinizin başarmasını istiyoruz.

S: (DM) Neyi?
C: Kanal bağlantısını kurmayı.

S: (DM) Teşekkürler.
C: DM, basınç hissettiğinde gevşe.

S: (T) Bu gece çok hızlısınız, bunu muhafaza etmemiz lazım. (DM) Ayak uydurmaya çalışıyorum.
C: Haklısın.

S: (V) Sorularımız için hazır mısınız?


C: Evet.

S: (V) Bunu Tampa Metafizik kitapçısından aldım (Taşı havada tutuyor.) Bir meteor parçasıymış. Bana bunun hakkında
bilgi verir misiniz? Dönüşüm için kullanıldığı söylendi.
C: Sahte. (Kahkahalar)

S: (DM) Garip, kelime zihnimde belirmişti!


C: Bu gece akış senin ve F___'nin üzerinden. DM, gevşe. DM evini bu ay satıyor.

S: (DM) Evet! Gün verebilir misiniz?


C: 19'u. Fiyatı 2000 dolar düşür.

S: (DM) Bunun zararı olmaz.


C: Doğru.

S: (DM) Hemen düşüreyim mi yoksa pazarlık mı yapayım?


C: Hemen düşür.

S: (V) Mektubu soralım. Bugün postadan bir mektup geldi ve kafamızı epeyce karıştırdı. Bu mektubun neden bahsettiğini
söyler misiniz?
C: Üçüncü tarafın ele geçirdiği bilgi.

S: (T) Üçüncü taraf kim?


C: Amos Sanders.

S: (V) Benim özel bilgim mi?


C: Hayır. Konsorsiyum'un.

S: (L) Bu mektubun amacı nedir?


C: Üçüncü taraf sizinle ilgili tutulan dosyaları elde etti.

S: (V) Ne dosyaları?
C: Bilgisayar ağı.

S: (T) Hangi bilgisayar ağı?


226
C: FBI.

S: (T) Bu mektup FBI tarafından mı hazırlandı?


C: Hayır. Amos Sanders sisteme sızdı.

S: (V) Benim bununla ne ilişkim var? (T) Amos kim? (DM) Belki de bir kısaltmadır.
C: Yeni ehliyet.

S: (V) Kasım'da ehliyetimi yeniledim. (T) Araba ehliyeti mi? (V) Evet. (T) DMV bilgisayar sistemi mi?
C: FBI.

S: (T) V___ neden FBI'ın bilgisayar sisteminde?


C: Hepinizin dosyası tutuluyor.

S: (L) Hepiniz derken ülkedeki herkes mi yoksa sadece biz mi?


C: Siz ve diğerleri.

S: (V) Peki şimdi ne yapmam gerekiyor?


C: Umursama.

S: (T) Bu mektup bize yönelik bir plan mı?


C: Hayır. Amos bir çılgın. Çılgın "deha." Dosya sistemlerine sızıyor.

S: (T) Mektupta verilen isim "Wilbur."


C: Sahte isim.

S: (V) Yani bu bana dönük finansal bir tehdit veya geleceğe dönük yasal bir tehdit oluşturmuyor?
C: Ama FBI dosyalarına geçtin.

S: (T) Neden FBI dosyalarına girdi? (V) Çünkü çok fazla şey biliyorum.
C: Piyano.

S: (T) Piyano mu? (V) Piyano borcum var. Bu neden FBI dosyalarında yer alıyor? (J) Ne? (V) Tutuklanmama neden
olabilecek birşey mi? (Gülüşler) (T) Bir piyano borcu için neden onu dosyalasınlar?
C: Takip. Herşeyi biliyorlar ve herkesin ve herşeyin takibini yapıyorlar.

S: (T) Yani dosyasında bir bir borç ve ehliyet bilgisinden başka birşey yok?
C: Şimdilik.

S: (T) Peki borç dışında onu takip etmeyi neden istesinler ki?
C: Faaliyetleriniz.

S: (L) Nasıl yani?


C: Metafizik.

S: (T) FBI metafizikle ilgilenen insanları izliyor mu?


C: Ve UFO'larla ilgilenenleri.

S: (T) UFO'larla ilgilenenleri sürekli izliyorlar... (DM) Eddie Page gibi insanları izliyorlar mı?
C: Eddie Page dosya "bir."

S: (T) Dosya "bir" nedir?


C: En öncelikli.

S: (V) Umalım ki benim dosyam "200"üncü falan olsun. Benim dosyamın öncelik derecesi nedir?
C: Dört.

S: (T) "4"üncü seviye dosya nedir?


227
C: 4'üncü en önemli seviye.

S: (V) Peki ya F___? (T) Eddie Page gerçeği mi söylüyor?


C: Bazı gerçekler.

S: (DM) Gerçek hakkında söylemediği şeyler nedir?


C: Çok fazla sayıda şey.

S: (T) Yani hikayesi çoğunlukla sahte?


C: İnanıyor.

S: (V) Metafizik ve UFO konusuyla ilgili bu FBI dosyaları devletten daha öte birşeyle mi ilgili? Bunların...
C: Dinliyor musun?

S: (V) Dinliyor muyum? Elbette dinliyorum.


C: FBI herkesi takip ediyor.

S: (V) Tamam, yani bu konuda endişelenmeye gerek yok. (T) Benim dosyamın nasıl göründüğünü çok merak ediyorum!
(L) Bilgisayar sistemleri o kadar gelişkin ki hangi renk tuvalet kağıdı satın aldığını bilmeleri bile zor değil. (Gülüşmeler)
Alışveriş fişinde satın aldığın tuvalet kağıdının rengi bile yazıyor... "İskoç desenli: mavi"...
C: V yeşili tercih ediyor.

S: (L) Yeşil mi tercih ediyorsun? (V) Evet, ama şu anda beyaz var. (V) Yeşil tuvalet kağıdı mı kullanmam gerekiyor? (T)
4'üncü yoğunluğa geçince 3'üncü seviye mizah anlayışımızı da geliştirecekler. (Gülüşmeler)
C: Şaka.

S: (T) Siz de bu konuda oldukça iyisiniz! (DM) Nasıl göründüklerini bilmek isterdim. (L) Transkriptleri okudun mu? Bunu
sormuştuk. (DM) Hayır, henüz oraya gelmedim.
C: Biz ışıktan varlıklarız; gelecekteki siziz.

S: (L) S___ K___ bana Al Bielek'ten bahsetti. Daha önce siz Bielek'in belirli bir amaçla dezenformasyon yayan bilinçli bir
devlet ajanı olduğunu ve aslında Philadelphia deneyinde doğrudan bulunmadığını söylemiştiniz. Ivan Sanderson'un birkaç
yıl önce yayınlanan bir kitabında onunla ilgili bir referans buldum. S___ bu zavallı adamın zorlukla geçinen fakir bir insan
olduğunu ve bu yüzden bir devlet ajanı olduğuna inanmakta zorlandığını söyledi. Al Bielek ve faaliyetleri hakkında
yorumda bulunur musunuz? (T) Al Bielek bir devlet ajanı mı?
C: Al Bielek çok yönlü. Fakirlik subjektif.

S: (L) Peki devlet ajanı mı? (T) Çok yönlü olduğunu söylediler.
C: Evet. Deneyle ilişkisi var.

S: (T) Bir celsede onun Philadelphia deneyine aslında katılmadığını, sahilde bir teknisyen olduğunu ve kendisine deneyle
ilgili verilen bilgileri yaymakla görevlendirildiğini söylemiştiniz.
C: Yakın.

S: (T) Tamam, eğer kısmen devletle çalışıyor ve kısmen de kendi amaçları için çalışıyorsa, tüm bunlardan beklentisi nedir?
C: İfşa.

S: (T) Bu ifşayla ne istiyor?


C: İnsanların bilmesini istiyor.

S: (L) Dezenformasyonla birlikte bazı doğru bilgiler de vermesi mümkün mü? Böylece asıl bilgi ortaya konabilir ve
bundaki niyet de...
C: Karışık düşünce yapısı.

S: (L) Benim düşüncelerim mi yoksa Bielek'inkiler mi?


C: Bingo! Laura'nınkiler.

S: (T) Al Bielek sahte bilgi verdiğini biliyor mu? Devletin ona verdiği bilgilerin sahte olduğunu biliyor mu?
228
C: Olaylarla o kadar derinden ilgili ki inanmazsınız.

S: (T) Devletin örtbasıyla ilgisi var mı?


C: Baştan sona. Söylediği şeylerin sahte olduğunu biliyor ama başka seçeneği yok çünkü ağa yakalanmış durumda. Onu
kullanıyorlar.

S: (L) S___'nin gönderiği o yazıda İsa'nın hayali bir karakter olduğunun belirtilmesini soralım.
C: Hayır, İsa hayali değildi.

S: (T) Acharya denen kaynakta neden böyle bir bilgi veriliyor?


C: Boşboğazca.

S: (L) Bu kaynağın amacı nedir? Çok iyi hazırlanmış. İsa'nın aslında hiç varolmadığını kanıtlamaya çalışmalarının nedeni
nedir?
C: Saçma. Dezenformasyon. Desinformatzia. Russki.

S: (T) Rusya kaynaklı mı?


C: Hayır, sadece kelimelerle oyun oynuyorduk.

S: (T) Neşe! Neşe! Bu kitabı yayınlayanlar buna inanıyor mu?


C: Bazıları.

S: (T) UFO kütüphanesi bu kitabı basacak mı?


C: Kim bilir.

S: (T) Önümüzdeki ay orada görürsem şaşırmam.


C: Orada her ay ayrı bir saçmalık var.

S: (L) Bu farklı bir konuda, ama M___ hiç dünyadışılar tarafından kaçırıldı mı?
C: Evet, üç yaşından başlayarak. 3 yaşındayken gördüğün "köşe penceredeki hayaleti" hatırlıyor musun?

S: (M) Hayal-meyal birşey hatırlıyorum. Sanırım F___'ye anlatmıştım. Birşey oldu ve çığlık atarak uyandım. Birşey
gördüm. Sonuncusu ne zamandı?
C: 22 yaşında.

S: (V) M___ kaç kez kaçırıldı?


C: 23 kez.

S: (M) Tekrar kaçırılacak mıyım?


C: Evet.

S: (M) Ne zaman?
C: İnanç merkezine bağlı.

S: (L) Tekrar kaçırılıp kaçırılmayacağına ve bunun hangi koşullar altında olacağına dair ne kadar bilgi edindiğine bağlı
olabilir.
C: Deden sana hayatın pek çok sırrını açıkladı.

S: (M) Evet, evet. Bana çok şey öğretti ve sanırım bunların ne anlama geldiğini biliyorum.
C: "Birinci Öncelikli Ruh"lardan biriydi.

S: (L) "Birinci Öncelikli Ruh" nedir?


C: Diğerlerine öğretebilmek için hayatın zevklerinden feragat eden kişi. Senin öğretmenindi. Şanslısın M___. Seni
"beladan" korudu.

S: (L) M___'yi kim kaçırdı?


C: Griler.
229
S: (L) M___'nin kaçırılmasının amacı neydi?
C: Zihninin incelenmesi. Güçlü bir zihni ve iradesi var.

S: (L) Ona implant yerleştirdiler mi?


C: Evet.

S: (L) O implantla ne yapıyorlar?


C: Gözlemleme. Kulakların sıkça çınlaması, gözleme faaliyetine işaret ediyor.

S: (F) Kulağın sıkça çınlıyor mu? (M) Evet. (L) Bir kulakta diğerinden daha mı fazla? (M) Evet. Bir ses tonu gibi. (T)
Burada olduğum son celsede dalganın dünyaya olan uzaklığını nasıl ölçebileceğimizi anlatıyordunuz. Dört taneden iki
tanesini hesaplayabildim ama ikisi takımyıldızlardı. O mesafeleri hesaplayamadım.
C: Kasyopya takımyıldızındaki en uzak üçüncü yıldız, Oryon'daki orta "kemer" yıldızı ve Aslan'daki en yakın yıldızı
kontrol et. M___'yi tablaya alalım.

S: (M) Sadece ne yapmam gerektiğini söyleyin.


C: Merhaba M___. Bu gece seni burada görmekten memnunuz. Sizin zaman ölçümünüzle 18 yıldır sana ulaşmaya
çalışıyorduk.

S: (M) Neden?
C: Tıpkı diğerleri gibi belirli bir kaderin var ve bunu içinden biliyorsun. Sana ulaşmak için epeyce çaba harcadık. F___ ile
o yüzden bir araya getirildin. Farklı bir duygu duyduğunu hatırlamıyor musun?

S: (M) Ne anlamda? (V) F___'yle tanıştığında kendini farklı hissettin mi? (M) Evet, sanırım öyle oldu. (L) F___'le tanışan
herkes kendini farklı hissediyor. (M) Ne kadar güzel! Teşekkürler! (J) Şu anda tablada tamamen erkek enerjisi hakim. Bu
farklı bir etki!
C: Sen ve T___ önceki hayatınızda tanışıyordunuz, hatırlıyor musun?

S: (M) Hayır. (V) Meditasyon yapmaya başlarsan eminim hatırlarsın. (L) Geçmiş hayat regresyonları yaptırabilirsin. (T)
Britanya Donanması'ndayken beni kılıçla öldüren adam değil, değil mi? O korsanlardan biri mi?
C: Hayır, ama aynı gemideydi. İngiltere'ye bu nedenle geri döndün!

S: (V) İngiltere'ye neden geri döndün? Kardeş miydiler?


C: Hayır.

S: (L) M___ İngiltere'de doğmuş.


C: Denize döndün. Suyu seviyorsun.

S: (M) Aklım gerçekten karıştı. (T) Demek M___ ve ben en son hayatımızda tanışıyorduk? Bu ne zamandı?
C: 1700'ler.

S: (T) 1700'lerle şimdi arasında başka yaşamımız olmadı mı?


C: M___ aynı soyisme sahip bir deniz kaptanıydı. M____, sen senin büyük, büyük, büyük büyük baban Simon
Errington'sun. (Yeni Yıl Molası.)
---------------------------

1 Ocak 1995 [Yeni Yıl Kutlamasının ardından 31 Aralık 1994 celsesinin devamı]

S: (L) Bu gece yanımızda kim var?


C: Kasyopya arıyor. Sorrona.

S: (L) Peki ziyaretçilerimiz kim?


C: Bu gece takım çalışması yapmanız gerekiyor çünkü söz verdiğiniz mesajınızı bekleyenler var.

S: (L) Yani celseyi yapıp bilgisayar ağına transferi etmek mi?


C: Açık.

S: (V) Birine bu konuda söz mü verdin?.. (L) Hayır, ağ çalışması yapacağımıza söz vermiştik.
230
C: Evet.

S: (L) F___ ve ben kanal bilgilerini online olarak paylaşacağımıza söz verdik. Bilgisayar ağına bağlantık ve anonsumuzu
yaptık ve ertesi gün kaza geçirdim. Bana hayatımın ani ve ciddi bir şekilde değişeceği sözünü vermişlerdi.
C: Öyle.

S: (L) Hayatım değişti mi?


C: Evet. Değişiyor.

S: (L) Bu geceki eterik ziyaretçilerimizin kim olduğunu öğrenmek istiyoruz... (T) Yoksa bizim gürültümüz başlayınca
gittiler mi?
C: Mary, Laura, John, Ruth, Terence, Todd, Vance. Bir de Ronald diye biri.

S: (L) Laura benimle ilişkisi olan biri mi?


C: Ninen.

S: (L) Bu isimleri tanıyan başka biri var mı? (V) John'u tanıyorum, amcam. Bu isimler bir bakıma her birimiz için birer
rehber kişilik mi?
C: Hayır. Ziyaretçiler. Enerji merkezi onları çekti.

S: (V) John'la daha önce bir bağlantım olmuş muydu?


C: Evet. Amcan.

S: (T) Benim hiç akrabam var mı? (V) Yeni ölen amcam mı?
C: Evet.

S: (L) TR'nin yakını var mı?


C: Evet.

S: (L) Kim?
C: Vance.

S: (T) Vance kim? (V) Bize mesajları var mı? (L) Vance kim?
C: Büyük amcası.

S: (L) Bu insanlardan herhangi birinin bize mesajı var mı?


C: Hayır.

S: (V) 5-6 hafta önce etrafımı bir korku sarmıştı ve...


C: Evet.

S: (V) Amcam Wayne miydi?


C: Evet.

S: (V) Adı John Wayne'di... (L) D___ hiç kaçırıldı mı?


C: Evet.

S: (L) İlk ne zaman kaçırıldı?


C: 2 yaşında.

S: (L) Kaç kere kaçırıldı?


C: 59.

S: (V___ ve Laura) Rekor sende! (T) Kaçı fizikseldi?


C: Yanlış düşünce kalıbı.

S: (L) Bir anlamda hepsi fiziksel mi? Bu kaçırılmalarınkaçı sanal gerçeklik kaçırılmasıydı?
C: Herşey budur.
231

S: (L) Pekala, kaçı 1'inci seviye kaçırılmaydı?


C: 9.

S: (T) Kaç tanesi alfa durumu kaçırılmasıydı?


C: İki hafta önce "karıncalanma" hissetti.

S: (V) İki hafta önce Tampa'daki kitapçıda parti gecesiydi. (L) Tamam, L___ E___ hiç kaçırıldı mı?
C: Evet.

S: (L) Kaç kere?


C: 17.

S: (LE) Olamaz. (L) İlki ne zamandı.


C: Kırmızı evde yaşarken.

S: (L) Hiç kırmızı bir evde yaşadınız mı? (B) Evet, kırmızı bir evde yaşamıştık. (L) Kaç yaşındaydın? (LE) Beş
yaşımdaydım.
C: 4.

S: (LE) Oraya beş yaşıma basmadan hemen önce taşınmıştık. (L) İmplantı var mı?
C: Hayır.

S: (L) D___'de implant var mı?


C: 4 tane.

S: (D) 4 tane mi?


C: Evet.

S: (L) Neredeler?
C: Beyinde.

S: (L) Beyninde mi? Aağğğhh! (LE) Çok alerji yaşıyorum. (D) Bu implantların amacı nedir?
C: Gözlem cihazı.

S: (L) İmplantlar bu işe yarıyor; gözlemleme. (D) Ama neden?


C: Farkındasın.

S: (L) Seni izlemek istiyorlar çünkü farkındasın. (T) Kabloları yok... (L) SV kısa sürede burada olur mu?
C: Açık.

S: (L) Budd Hopkins'in ardında ne tür bir enerji olduğunu öğrenmek istiyoruz.
C: Saptırıcı.

S: (L) Araştırmasında doğru yolda mı?


C: Yarı.

S: (T) Linda Cortile olayı onun saygınlığını ortadan kaldırmaya mı yönelik?


C: Hayır.

S: (T) Linda'nın söylediği herşey gerçekten başına geldi mi?


C: 4'üncü yoğunlukta.

S: (T) Tüm kaçırılma olayı 4 B'de (dördüncü boyut) oldu ama gerçekten binanın 17'üncü katından veya bir yerden
çıkarılarak bir ışınla yukarı çekildi, öyle mi?
C: 4'üncü yoğunlukta.

S: (T) 3'üncü yoğunluktaki insanlar bunu nasıl gördü?


232
C: Yalnızca frekansa odaklananlar gördü.

S: (L) Orada oldukları halde bunu görmeyenler de mi oldu?


C: Evet.

S: (T) Görmeyenler kim veya neydi?


C: Önemli değil.

S: (L) Tamam, Whitley Strieber'e gelelim. (T) İmplantlar çıkarılabilir mi?


C: Hayır.

S: (L) Whitley Strieber ve çalışmalarının enerji kaynağı nedir?


C: Griler.

S: (L) Grilerin bir ajanı mı?


C: Hayır. Grilerin bir aracı.

S: (T) Yani yazdığı herşey Grilerin verdiği bilgiler mi?


C: Onların etkisiyle.

S: (T) Bunu kendisi de söylüyor. (L) Bu deneyimlerle nasıl Tanrının arkadaşı olacağını öğrendiğini düşünüyor.
C: Wolfen, Kertiş realitesini yansıtıyor. (ç.n.: strieber'in bir romanı.)

S: (L) Kitabı okuyan var mı, ne hakkında? (T) Filmi gördüm ama kitabını hiç okumadım. Onun gotik yazış stiline
katlanamıyorum. (L) Yazılarından ben de hoşlanmıyorum. (T) Communion'u yarısına kadar okuyabildim ve bıraktım. (L)
Hazır yazma konusundayken... Anne Rice vampir kitaplarında kullandığı kavramları kanallıyor mu?
C: O da Griler'in etkisi altında.

S: (T) Peki Stephen King?


C: Dünyevi etkiler.

S: (T) Cojones'inden yazıyor, ha? (Gülüşme) (ç.n.: ispanyolca'da "testis", "cesaret" gibi anlamları olan bir kelime.)
C: Evet TR, bir anlamda.

S: (L) Eklemek istediğiniz birşey var mı yoksa internet ağına şimdi bağlanalım mı?
C: Evet. (mola)

C: Gücenme V___, hepimiz öğreniyoruz.

S: (V) Odadaki herkese dürüstlüğü için teşekkür ediyorum. (LM) Ben dürüstlük yapmadım, beni suçlama. (V) G___ hangi
çakra seviyesinde?
C: Çakralar yürüyen merdivenler gibidir, basamağı seçersin ve onunla yükselirsin.

S: (G) Bir rakam vereceklerini düşünmüştüm. Çakraları pek bilmem.


C: Öğren.

S: (T) Burada en önemli şey, kendimizin öğrenmesi gerekliliği. Bize doğru yönü işaret ediyorlar ama oraya doğru gidip
yapılacakları yapmak bize kalıyor. Eğer birşey kendin öğrenmezsen aslında gerçekten öğrenmiş olmuyorsun. Eğer kütüğün
üzerinde yürümeyi öğrenmen gerekiyorsa, çıkıp kütüğün üzerinde yürümen ve birkak kere düşmen gerekiyor. (V) E___
bana bir olaydan bahsetti. Bana bununla ilgili birkaç ipucu verebilir misiniz?
C: Hayalgücü.

S: (V) Peki iyiler mi?


C: Her zaman oldukları gibiler.

S: (V) Bir cadı gördüklerini sanmışlar. (T) Peki kimmiş? Gene komşu kadındır. (L) Neredeymiş, ne yapıyormuş? (V)
Arabayı çalıştırırken derken neyi kastediyorsun? (V) Hayalgüçleri epeyce gelişkin herhalde.
C: Peyote yiyenler Noel Baba'yı nasıl görüyor? (Gülüşmeler)
233

S: (V) Yoksa uyuşturucu falan mı aldılar?


C: Hayır. Rochester'da böyle birşeyi en son ne zaman gördün G___?

S: (G) Hiç! (Büyük gülüşmeler)


C: Bingo!

S: (V) F___'nin "Half-Moon Bay'de en son ne zaman böyle birşey gördün?" deyişleri gibi. (L) F___ bunları nereden alıyor
sanıyorsun? (V) Kanal hepimizi aydınlatıyor desene? (T) Şimdi bu...
C: F___ kanal. Diğerleri de hızla gelişiyor.

S: (T) Diğerlerimiz mi?


C: Evet. Grup olarak bir kanal açıyorsunuz.

S: (V) Bu akşam hepimizi burada görmekten gerçekten çok mutlu oldunuz...


C: Evet.

S: (V) Bu yıl grubu daha da büyütüp daha büyük toplantılar yapmayı hedefleyebilir miyiz?
C: Evet.

S: (T) Çok fazla insanın olduğu bir noktaya mı ulaşacağız?


C: Hayır.

S: (V) Bu bir grup toplantısı gibi mi? Bir dernek?


C: Bir kanal.

S: (T) Eğer Home Shopping işine girmeyeceksem, nerede çalışmamı önerirsiniz?


C: Keşfet.

S: (T) Başka bir iş mi yapmam gerekiyor veya yapmam gereken şey tamamen farklı bir şey mi?
C: Keşfet.

S: (L) Biraz hipnotik çalışma ve benzer şeyler yaparsak bu farkındalığı elde edebilir mi?
C: Açık.

S: (V) Meditasyon ve metafizik egzersizlerle çakralarımı yükselterebilirim, doğru mu?


C: Evet.

S: (V) Gereken şey adanma mı?


C: Evet.

S: (L) [Küçük plastik dinozora işaret ederek] Masadaki küçük maskotumuzu beğendiniz mi?
C: Evet.

S: (V) İyi geceler demeden önce vereceğiniz başka herhangi bir mesaj var mı?
C: Hayır. İyi geceler.

S: (L) Çok teşekkür ederiz.


-------------------------

2 Ocak 1995 F___ ve Laura.

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Yanımızda kim var?


C: Rivya.
234
S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Frank'in dertlerinden ve ızdıraplarından bahsedişini dinlediniz mi?


C: Evet.

S: (L) Baş kanalımız olduğuna göre onun dert ve ızıdırapları konusunda ne söyleyeceksiniz? Bu konuda birşeyler
söylemeniz gerekir sanırım....
C: Açık.

S: (L) Nasıl yani açık?..


C: Saldırı altında, daha önce tanımlanmıştı.

S: (L) Ama düşünceleriyle, kelimeleriyle ve eylemleriyle negatif tepkiler vermemesi ve yaptığını elinden geldiğince iyi
yapıp getireceği sonuçlara güvenmesi gerekmez mi?
C: Kendi yöntemleriyle yapıyor.

S: (L) Yani diğer bir deyişle duygusal olarak tamamen harap hale gelmesi ve bunu etrafa saçmasında bir sorun yok, öyle
mi?
C: Bu saldıran güçleri geri püskürtüyor çünkü onların istediği şey çaresiz bir pasiflik.

S: (L) Burada pasiflikten bahsetmiyoruz. Kasyopyalı olduğundan emin misin? Sanki yaptığı işten vazgeçmesi
gerekiyormuş gibi konuşuyorsun... Sanırım negatiflik yüzünden Kertişleri çekiyoruz...
C: Yanlış, saldırıya cevap vermede senin kendi yöntemlerin var, F___'nin de kendi yöntemleri.

S: (L) Düşünce ve sözlerde bir sürü negatifliğin, negatif enerjiyle beslenen varlıkları nasıl püskürttüğünü anlayamıyorum.
Onu bu kadar perişan hale getirdikleri için zevkten yuvarlanıyorlardır herhalde. Ve beni de berbat hale getiren bu
yöntemlere devam etmesi gerekiyor öyle mi?
C: Saldırıya yanıt verirken perişan değil.

S: (L) Ama buradaki mesele şu ki, bunu yaptığında etrafındaki kişiler perişan oluyor. Peki ne yapmamız gerekiyor?
C: Subjektif. Kendi yöntemlerin, onun berbat durumda olduğunu sanmana da neden oluyor olabilir.

S: (L) Evet bunu biliyorum. Ama ben saldırının etkilerini tamamen bertaraf etmekten bahsediyorum, burada amacımız bu
değil mi?
C: Bozuk değilse, tamir etme.

S: (L) Yani moralimiz bozulduğunda, saldırı altında olduğumuzda yıkılalım, bağırıp çağıralım ve bu şekilde devam edelim,
öyle mi?
C: Sen dışarıdan karşı saldırı yapıyorsun. F___ içeriden karşı saldırı yapıyor. Bunun dışa yansıması bir taşma şeklinde
oluyor ve eğer doğru şekilde algılanırsa zararsız.

S: (L) Benim anladığıma göre diğerlerine hizmet kendiyle hiç ilgilenmemek anlamına geliyordu. Bundan dolayı amaç
kendiyle ilgilenmeyi tamamen bırakmak olmalı. Yani kişi kendisine o kadar ilgisiz olacak ki, kendini saldırı altında
hissettiğinde veya rahatsız edildiğinde veya hırpalandığında bunu hiç umursamayacak ve huzurlu bir şekilde yoluna devam
edecek. Bu tanımı yanlış mı anlıyorum?
C: Yanlış anlama değil, yanlış yorumlama.

S: (L) F___ ızdırap duygularını bana yönlendirdiğinde üzülmeme neden oluyor. Ben de bunu, benim duygularımı
umursamadığı şeklinde yorumlarken yanlış yorumlamış oluyorum. Bu aslında diğerlerine hizmet ve aslında beni üzen şey
kendi subjektifliğim. Dolayısıyla ona olan hizmetimde subjektifliğimi ortadan kaldırmalıyım ki o bu negatif duygu
fırtınalarını bana yansıttığında bundan etkilenmeyeyim. Söylemeye çalıştığınız şey bu mu?
C: Alakasız.

S: (L) Söylediğiniz şey buna geliyor.


C: Bu, söylediğimize inanmak istediğin şey. Bizim söylediğimiz o değil. Biz, herkesin objektif olmaya çaba harcaması
gerektiğini söylüyoruz.
235
S: (L) En küçük bir aksilikte veya şanssızlıkta bir insanı paniğe sürüklemenin objektiflik olduğunu sanmıyorum. Bence
burada en önemli şey, tüm bu işleri yaparken kendini dengelemeyi öğrenmek. Ama sizin burada söylediğiniz şey ise bunun
bir sorun olmadığı, duygularımızı hiç düşünmeden tamamen dışarı boşaltmak...
C: Hepiniz öğreniyosunuz, Frank de öyle.

S: (L) Bu konuyu burada kapatalım. Bana hiç mantıklı gelmiyor.


C: Senin algın. Tüm bu süreçte 3'üncü seviyeden başka seviyelerde olan olayların büyük bir etkisi var.

S: (L) Burada yaşadığımız şeyi gerçekten anladığınızı sanmıyorum. Bence bu...


C: Evet anlıyoruz. Sen anlamıyorsun. Zihnini aç.

S: (L) Tüm bu olan bitenler konusunda değiştirebileceğim tek şey herkesin inlemeden sızlamadan yaşadığı şeyleri F___
inleyip sızlayarak deneyimlediği zaman onu dinlemeyi kesmek olabilir, çünkü diğerleri bunları yaşarken dişlerini sıkıyorsa,
bir diğerinin aynı şeyler hakkında şikayet edişini dinlemek bana çok ama çok rahatsız edici geliyor.
C: Eğer F___ dişini sıksaydı, diğerlerininkine hiç benzemeyen yapısı nedeniyle bu onu mahvederdi; farklılıkları
kabullenmeye çalış.

S: (L) Farklılıklara itirazım yok ama netice de ben de bir insanım.


C: Eğer sana saldıranlara karşı pasif olman istenseydi bu konuda ne hissederdin?

S: (L) Ben de yapmamız gereken şeyin bu olduğunu düşünüyordum ve ben bunu gerçekten de yaptım. Bizi
programlandığımızdan farklı birşey haline getirecek şeyler yapıyoruz sanıyordum.
C: "Konfor bölgende" olduğu zaman, daha önce değil. Hatırla, "Pleiades Öğretileri"nde zahmetsiz olanı yapın diyor.

S: (L) Pekala, zahmetsiz olanı yapın diyor. Frank bu haldeyken ona katlanmak gerçekten çok zahmet gerektiriyor. Bana
tekrar şikayette bulunmamak için söz vermesi gerekecek. Anlaştık. Buna katlanmak benim için çok büyük bir çaba
gerektiriyor.
C: Karmik yüklere neden olur.

S: (L) Durun bir saniye. Zahmetsiz olanı yapın dediniz. Ben de bu tür şeylere katlanmak benim için haddinden fazla
zahmetli dedim ve şimdi de siz bunun karmik yüke neden olacağını söylüyorsunuz.
C: Hayır biz zahmetsiz olanı "yap" dedik, "kabullenme" tamamen ayrı bir konu.

S: (L) Ne demek oluyor bu? (F) Sanırım kabullenmenin tamamen farklı birşey olduğunu söylüyorlar. Eğer benim bir
zaafım varsa ve sen bundan hoşlanmıyorsan, bu yapmak değil. Bunu kabul edip etmemenin yapmakla bir ilgisi yok. Ben
seni, zaaflarını, herşeyi kabul ediyorum ama senin reddettiğin... (L) Ama ben sana saldırmıyorum. (F) Ben de sana
saldırmıyorum. (L) Ama benim için o anlama geliyor. Sürekli sürekli tekrarlanan inleme ve sızlamaları dinlemek zorunda
kalmak, saldırıya maruz kalmakla aynı şey. Tüm gün boyunca herkesin dertlerini dinliyorum ve sorunları konusunda hiçbir
zaman birşey yapmayan insanlardan bıktım usandım. (F) Ama seni rahatsız eden şeyin herkesin sorunları olduğunu
söylüyorsun benimkiler değil. Ve bunun karmik bir konu odluğunu söyledi, yani dertleri konusunda inleyip zıalayan
insanlarla etrafını sarmış olmalısın. Ve bunu sen seçtin. Eğer diğer insanların dertlerini dinlemek istemediysen neden
evlendin ve çoluk-çocuk sahibi oldun? (L) Dertlerini üzerime dökmelerini istemediğimi öğrenmeleri gerekecek. (F) Kim
sorunlarını senin üzerine boşaltıyor? Bunu söyleyip duruyorsun ama sanki bir... (L) Tamam, bırakalım... Birşey sormak
istiyorum; önceki gece F___ avucumu okudu bana bazı bilgiler verdi. Avuç okuduğu zamanki bilgilerini kanallıyor mu?
C: Kısmen.

S: (L) Avuç okuduğu zamanki bilgiler nereden geliyor?


C: Çeşitli.

S: (L) Bana söylediği şeylerden biri, ambarımda birşey gömülü olduğuydu. Gerçekten ambarda gömülü birşey var mı?
C: Keşfet.

S: (L) Tüm ambarı kazmak dışında bunu nasıl keşfedebilirim ki?


C: Yol sabırla açılacak.

S: (L) Bu, ambarın kendisi değil de ambarın merdivenlerinin altında birşey gömülü olduğuna dair bir ipucu mu?
C: Hayır.
236
S: (L) Bugün oradaydım. Çocuklara orayı boşalttırdım. Sağı solu kontrol ettim ve...
C: Evet.

S: (L) Bir sarkaç kullanarak arama yaptım. Sarkacı kullanırken bir nokta tespit ettim. Keserle yeri bir metre kadar kazdım
ama hiçbirşey yoktu. 9 metreye 7 metre ebadındaki o yerin her tarafında aynı şeyi tekrarlamak istemiyorum. Heryeri yıkıp
dökmek istemiyorum...
C: Keşif sürecinin bir parçası. Süreci kolaylaştırmak için sarkaçla arama yeteneğini bilinen şeylerle test et.

S: (L) Sarkaçla arama belki işe yarıyor belki de yaramıyor diyorsunuz yani, öyle mi? Test etmemi...
C: Tüm psişik yeteneklerde olduğu gibi arayanın yeteneğine bağlı birşey.

S: (L) Bundan edindiğim ipucu, sarkaçla aramayı yapması gereken kişinin ben olmadığım, doğru mu?
C: Eğer tek bir piyano dersi alıp Chopin çalmayı başaramasaydın, bu piyanodan vazgeçmen gerektiği anlamına mı gelirdi?

S: (L) Bana bu konuda net bir cevap verin. Bu iş üzerinde çalışmaya devam etmemi gerektirecek birşey var mı orada?
C: Evet.

S: (L) Bulmak için lanet olası ambarı paramparça etmeme değer mi?
C: Sana bağlı.

S: (L) Şöyle sorayım, beş bin dolar eder mi?


C: Bazıları için.

S: (L) On bin dolar eder mi?


C: Keşfet.

S: (L) Nedir? (F) Para olabilir, altın olabilir, mücevher olabilir, değerli bir eski hisse senedi olabilir. (L) Hisse senetlerinden
bahsetmişken, Elk's Club'da eski bir hisse senedim var. Çok ama çok eski. Kontrol etmeme değecek bir değeri var mı?
C: Evet.
-------------------

5 Ocak 1995, F___ ve Laura

S: (L) Merhaba, bu gece karşımızda kim var?


C: Turoyan.

S: (L) Neredensin?
C: Kas.

S: (L) Kas mı? Şimdi de Kasyopya'yı kısaltıyor musunuz?


C: Elbette, neden olmasın.

S: (L) Bir süre önce J___'nin Vietnam'da bir pilot olduğu geçmiş yaşamıyla ilgili verdiğiniz bilginin dün doğrulanması
bizde ne kadar büyük bir heyecan yarattı, fark ettiniz mi?
C: Evet.

S: (L) Bu G___ R___ K___ hakkında biraz daha ayrıntı edinmek istiyorum. Bu gerçekten benim oğlum olarak enkarne olan
birey mi?
C: Muhtemelen, ama keşfetmek sana kalmış; unutma ki herşey yalnızca derslerden ibaret.

S: (L) Yapmak istediğim şey sizden biraz bilgi almak, sonra J___'yle bir hipnoz celsesi yapmak ve verdiğiniz bilgileri
kontrol etmek, bu uygun olur mu?
C: Güzel.

S: (L) İlk sormak istediğim şey şu: G___ R___ K___ yani muhtemel kişi, ne tür bir uçak kullandığını söyleyebilir misiniz?
C: EC 121.

S: (L) O uçakta başka kaç kişi vardı?


237
C: 15.

S: (L) Ve o uçak vurulup düşürüldü mü?


C: Evet.

S: (L) Yani kazayla düşmedi, doğru mu?


C: Evet.

S: (L) Vurulduğunda ne yapıyordu?


C: Gözlem ve bombalama.

S: (L) Uçağın pilotu kimdi?


C: İki pilot vardı.

S: (L) İsimleri neydi?


C: G___ ve G___. "İki G."

S: (L) G___ R___'nin kızkardeşiyle telefonda görüştük; bu bilgiye tepkisi nedir?


C: Beklenti.

S: (L) Ne bekliyor?
C: Kavuşma.

S: (L) Bu bilgiden dolayı A___ da bana geçmiş yaşamında kim olduğunu sordu. Söyleyebilir misiniz?
C: Rebecca R___.

S: (L) Nerede yaşadı?


C: Georgia.

S: (L) Hangi yıl doğdu?


C: 1900.

S: (L) O yaşamda ne zaman öldü?


C: 1963.

S: (L) Bu onun hipnoz altındayken hatırladığı, kendisini oturmuş beklerken gördüğü, herkesin gittiğini ve onu terk ettiğini,
yalnız kaldığını söylediği hayat mı?
C: Evet.

S: (L) Bu olayın özelliği neydi? Kendini neden bu kadar terk edilmiş ve yalnız hissediyor?
C: Alkolizm.

S: (L) Alkolik miydi?


C: Evet.

S: (L) Alkolikliği yüzünden mi terk edilip yalnız bırakıldı?


C: Kocasıyla sorunlar.

S: (L) Alkolizm yüzünden mi kocasıyla sorun yaşıyordu yoksa kocasıyla olan sorunları onu alkolizme mi itti?
C: Bağlantılı.

S: (L) O hayatta çocuğu oldu mu?


C: Bir tane.

S: (L) Çocuk ne zaman doğdu?


C: 1919.

S: (L) O çocuk bugün yaşıyor mu?


238
C: Hayır.

S: (L) Hiç torunu oldu mu?


C: Üç.

S: (L) Çocuk kız mıydı, erkek miydi?


C: Kız. Fonora Jean.

S: (L) Şimdiki sorum A___ hakkında. A___ önceki yaşamında kimdi?


C: J___'yle işin bitti mi?

S: (L) Sanırım J___'yle ilgili birkaç şey daha sorabilirim. Ne sorabilirim?


C: Ciğerleri ateşten kavruldu.

S: (L) Bu, uçağın parçalanması sırasında mı oldu?


C: Füzeyle vurulduktan hemen sonra.

S: (L) Şu anda ne gördüğünüzü bize anlatın.


C: Ciğerlerine ateş gidiyor.

S: (L) Ölüm sebebi bu muydu?


C: Evet.

S: (L) J___'nin astım geçirmesinin nedeni bu mu?


C: Evet.

S: (L) Daha önce füzeyle vurulma olayında bacağının da koptuğunu söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) O olayda, şu anda sorun yaşatan başka yaralanmalar da oldu mu?


C: Omurga 17 yerden kırıldı.

S: (L) Bu şimdi onun sırt ağrıları yaşamasına mı neden oluyor?


C: Evet.

S: (L) Başka herhangi fiziksel semptom veya deneyimler?


C: Psikolojik.

S: (L) Bu deneyimde füzeyle vurulduktan ne kadar süre sonra bedenini terk etti?
C: 14 saniye.

S: (L) Epeyce kısa.


C: Yakın.

S: (L) Yine de o koşullarda 14 saniye sonsuzmuş gibi gelebilir. (F) Şüphen olmasın. Zaman durma noktasına geliyor. (L)
Bedenini terk etmeden önce G___ R___'nin son düşünceleri neydi?
C: Ailesini ve çocukluktaki evini düşündü.

S: (L) J___'yi G___ R___'nin büyüdüğü eve götürsem bunu hatırlar mı?
C: Kaldığı evlerden yalnızca biriydi.

S: (L) İlk evini mi hatırladı?


C: Evet!

S: (L) Kızkardeşi R___'ye çok mu yakındı?


C: Erkek kardeşlerine daha yakındı.

S: (L) Yani diğer...


239
C: Rekabet, diğer kardeşler daha girişkendi.

S: (L) Şu anda bilmemiz gereken başka birşey?


C: Beden kalıntıları şüpheliydi.

S: (L) G___ R___'nin mezarına yanlış kalıntıları mı gömdüler?


C: Açık.

S: (L) "Kalıntılar şüpheliydi" derken neyi kastediyorsunuz?


C: Herşey belli edecek.

S: (L) Bu konuda tüm söyleyeceğiniz bu mu?


C: Evet.

S: (L) Bu gerçekten ilginç. Yüce tanrım. Tamam, A___'nın önceki yaşamında kim olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Luther Meinhardt.

S: (L) Luther Meinhardt nerede yaşadı?


C: Almanya.

S: (L) Luther Meinhardt Almanya'da hangi yıl doğdu?


C: 1904.

S: (L) Ne zaman öldü?


C: 1947.

S: (L) Luther Meindhardt neyden öldü?


C: Dizanteri.

S: (L) O yaşamda Luther ile benim aramda herhangi bir bağlantı var mıydı?
C: Gestapo'da görevliydi.

S: (L) Gestapo'daki bu görevliyi tanıyor muydum?


C: Doğrudan veya ismen değil.

S: (L) Peki doğrudan veya ismen tanımadığım bu kişi benim hayatım üzerinde bir etki yaptı mı?
C: Evet.

S: (L) Bu kişi benim hayatım üzerinde nasıl bir etki yaptı? Ne yaptılar?
C: Kocanı tutukladı.

S: (L) Kocamın tutuklanması sırasında ne oldu?


C: O sırada önemli birşey olmadı.

S: (L) Kocam tutuklandıktan sonra ne oldu? Neden tutuklandı?


C: Yahudi'ydi.

S: (L) Yahudi olduğu için mi tutuklandı?


C: Evet.

S: (L) Ben de Yahudi miydim?


C: Hayır.

S: (L) Kaç çocuğum vardı?


C: Dört.

S: (L) Kocamın tutuklanmasının sonucu ne oldu? Bir toplama kampına mı götürüldü, öldürüldü mü, ne oldu?
C: Öldürüldü.
240

S: (L) Nasıl öldürüldü?


C: Vuruldu.

S: (L) Pencereden atlayarak intihar edişim bununla mı ilgiliydi?


C: Evet.

S: (L) Pekala, dört çocuğum vardı, çocuklara ne oldu?


C: "Yetimhane" kampına götürüldüler.

S: (L) Orada dördüne ne oldu?


C: Farklı kaderler.

S: (L) En büyük olanın adı neydi?


C: Rita.

S: (L) Rita'ya ne oldu?


C: Kampta öldü.

S: (L) Rita kampta öldüğünde kaç yaşındaydı?


C: 17.

S: (L) Bir küçüğün adı neydi?


C: Gerta.

S: (L) Gerta'ya ne oldu?


C: Kampta öldü.

S: (L) Gerta öldüğünde kaç yaşındaydı?


C: 15.

S: (L) Bir sonrakinin adı neydi?


C: Klaus.

S: (L) Klaus'a ne oldu?


C: Üzerinde deneyler yapıldı, kamptan kurtuldu, Avusturya ya da Hollanda'da yaşıyor.

S: (L) Nasıl birinde veya diğerinde yaşıyor?


C: Çözmesi zor çünkü hareket ediyor.

S: (L) İki yer arasında gidip geliyor mu?


C: Bunu yaptı veya yapıyor.

S: (L) Demek Klaus hala yaşıyor. Klaus ne zaman doğdu?


C: 1929.

S: (L) Soyadımız neydi?


C: Gers__.

S: (L) En küçük çocuğa ne oldu?


C: Ernst. 1987'de öldü.

S: (L) Yani o da kamptan kurtuldu. Şu andaki çocuklarımdan herhangi biri o zamanki çocuklarımdan birinin
reenkarnasyonu mu?
C: Hayır.

S: (L) O hayattan bu hayata dikkat etmem gereken yansımalar var mı?


C: A___ ile olan karmik etkileşime dikkat et. Gizli kızgınlığın olabilir.
241

S: (L) Ama A___ çok şirin bir bebek. Eğer ailemi parçalayan Gestapo'nun parçasıydıysa neden aileme girmeye karar verdi?
C: Suç.

S: (L) Gelip suçunu hafifletmek mi istedi?


C: Gestapo'daydı ama niyeti kötü değildi, sadece "emirler."

S: (L) Peki o hayattaki kocam kimdi?


C: Gerhard.

S: (L) Peki bu hayatta kim; reenkarne oldu mu?


C: Hayır.

S: (L) Daha önce onun reenkarne olduğunu ve G___ M___ olduğunu söylememiş miydiniz?
C: Evet, ama öldü ve bunu başkası söyledi, biz değil.

S: (L) Yani o soruları sorularken bizimle konuşan varlık sahte bir kaynak mıydı?
C: Sahte değil, sadece başka.

S: (L) Başka bir Kasyopyalı mı?


C: Kayıtları kontrol et.

S: (L) Anlamıyorum. Konuyu siz açtınız; bu kişinin bedenindeki varlığın yerini başka bir varlığın aldığını mı söylemeye
çalışıyorsunuz?
C: Hayır. G___ kocaydı ama başka yaşamda.

S: (L) Anlıyorum, sanırım. Peki o yaşamda kocam olan kişi şu anda nerede? Bedensiz olarak bir yerlerde dolanıyor mu?
C: Evet.

S: (L) G___'nin kocam olduğu yaşam hangisiydi?


C: Sondan bir önceki.

S: (L) O hayat hangi yıllardaydı?


C: 1800'ler.

S: (L) O hayattaki karmik etkileşim veya dinamikler neydi?


C: Karı-koca. Almanya, Prusya.

S: (L) Adı neydi?


C: Gunther Steinb__.

S: (L) O hayatta benim adım neydi?


C: Wilhelmina.

S: (L) Çocuğumuz var mıydı?


C: Hayır.

S: (L) Gunther Steinb__'nin mesleği neydi?


C: Lehimci.

S: (L) Lehim mi yapıyordu?


C: Evet.

S: (L) O zamanlar lehimin var olduğunu bilmiyordum. Çok sıkıcı bir hayattı herhalde. O hayatta herhangi önemli veya
ilginç birşey oldu mu?
C: Subjektif.

S: (L) Şu andaki kocamla güçlü bir karmamız var gibi görünüyor. Bu karmanın kaynağı nedir?
242
C: Eski İran'da sevgiliydiniz.

S: (L) Daha önce söylendiği gibi bu 1600'lerdeydi, doğru mu?


C: Evet.

S: (L) Çocuklarımdan herhangi birinin, benimle bağlantılı olarak veya olmayarak sıradışı bir karması var mı?
C: A___.

S: (L) Peki ya A___?


C: Hayır.

S: (L) A___ son yaşamında kimdi?


C: B___ Jones.

S: (L) B___ Jones ne zaman öldü?


C: 1889.

S: (L) B___ Jones ne zaman doğdu?


C: 1803.

S: (L) Çocuklarımın hepsinin sevgi veya karma veya herhangi başka bir şekilde benimle güçlü bağlantıları var mı?
C: Her zaman olduğu gibi.

S: (L) F___ ile ben en son ne zaman birlikteydik?


C: 1700'ler.

S: (L) F___ 1700'lerde kimdi?


C: Bavaryalı bir toprak sahibinin oğlu.

S: (L) O hayatta ben kimdim?


C: Kızı.

S: (L) F___'nin kızı mı?


C: Hayır, kızkardeşi.

S: (L) G___ ile evlendiğim hayat mı?


C: Hayır. Şimdi Almanya olan yerde 3 yaşam geçirdin.

S: (L) Annem o hayatta benimle miydi?


C: Hayır.

S: (L) Bavaryalı toprak sahibinin çocukları iken, F___'nin adı neydi?


C: Heinrig.

S: (L) Benim adım neydi?


C: Sheila.

S: (L) O hayatta ne yapıyorduk? Tartışıyor muyduk?


C: Korunuyordunuz.

S: (L) Herhangi özel yetenek?


C: Piyano ve harp.

S: (L) Yani tüm yaptığım şey oturup piyano ve harp çalmak mıydı?
C: Yakın.

S: (L) Ve de kitap okuyordum herhalde. F___ ne yapıyordu, puro içip pencereden dışarıyı mı seyrediyordu?
C: Kitap okuyordu.
243

S: (L) Güzel olmalı F___. Bavarya'nın hangi kısmıydı bu?


C: Münih yakınında. Güneyi. Braunau'da.

S: (L) Büyük bir ev miydi?


C: Şato.

S: (L) Bana hep çekici gelmiştir. Bu şato hala duruyor mu?


C: Evet.

S: (L) İsminden tanır mıyız?


C: Hayır.

S: (L) Soyadımız, aile adımız neydi?


C: Von Endersohn.

S: (L) Uzun, dolu ve mutlu bir hayat mı yaşadık?


C: Açık.

S: (L) Bir trajedi mi yaşadık?


C: Çalkantılı bir dönemdi.

S: (L) Öldüğümde kaç yaşındaydım?


C: 43.

S: (L) F___ öldüğünde kaç yaşındaydı?


C: 43.

S: (L) İkiz miydik?


C: Hayır.

S: (L) Kim daha büyüktü, o mu, ben mi?


C: Aranızda bir yaş fark vardı.

S: (L) O neyden öldü?


C: Kalp krizi.

S: (L) Ben neyden öldüm?


C: Zatürre.

S: (L) Hala şatomuzda yaşamaktayken mi öldük?


C: Evet.

S: (L) Herhangi birimizin çocuğu oldu mu?


C: Hayır. Zenginlere yönelik saldırılardan korunuyordunuz.

S: (L) Bu saldırılardan nasıl korunuyorduk?


C: Dış dünyadan yalıtık bir şekilde yaşıyordunuz. Hiç evlenmediniz.

S: (L) Sanırım kargaşadan korunmanın yollarından biri de bu, hiç dışarı çıkmamak. Sadece oturup piyano ve harp çaldık ve
kitap okuduk. Bana çok ideal bir yaşam gibi geliyor. Ata da biniyor muyduk?
C: Evet.

S: (L) Sanırım eğlenmek için epey çaba harcamışızdır. (F) İkimizin de güvenlik, huzur içinde kitap okuma ve benzer
şeylere olan arzumuz bundan kaynaklanıyor demek ki. (L) Her zaman Avrupa'da yaşamak istemişimdir. Orada mutlu olur
muyum?
C: Sana bağlı.
244
S: (F) Sanırım bu yüzden Avrupa'da yaşamayı arzuluyorsun, çünkü o bölgede 3 yaşam geçirmişsin. (L) Hipnozu kullanarak
piyano yeteneğimi geliştirebilir miyim? Otomatik olarak harp çalmaya başlayabilir miyim?
C: Açık.

S: (L) Bu daha önce hiç yapıldı mı?


C: Evet.

S: (L) Önceki gece, Yılbaşı arifesinde bir grup göksel ziyaretçimiz olduğunu ve bunlardan birinin de benim büyük
büyükannem Laura olduğunu söylemiştiniz, doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Buna göre o henüz ışığa gitmedi mi, yoksa ışığa giden insanlar bunu yapabiliyor mu?
C: İkincisi.

S: (L) Büyükannemin ölmüş olmak konusunda ne düşündüğünü bilmek isterdim.


C: Rahatlama.

S: (L) Sanırım bu kadar geç ölmesinin nedenlerinden biri benim için çok endişelenmesiydi. Onu çok düşünüyorum. Onu
düşündüğümde bunun farkına varıyor mu?
C: Belki.

S: (L) Ruth Montgomery'nin bahsettiği "walk-in" fikrine dönecek olursak, bu hiç oluyor mu? (ç.n.: walk-in: anlaşmaya
dayalı olarak bedenini terk eden birinin bedenini devralan ruh/kişi)
C: Nadiren.

S: (L) Lobsang Rampa olarak bilinen kişin durumu nedir? Lobsang Rampa bir "walk-in" miydi?
C: Hayır.

S: (L) Lobsang'ın kitaplarında yazdığı şeylerin kaynağı neydi?


C: Etkin bir hayalgücü.

S: (L) Yani Lobsang'ın kitapları temel olarak hayalgücüne dayalıydı ve herhangi bir şekilde kanallanmamıştı, öyle mi?
C: Açık.

S: (L) O bilgilerin bazılarının kanallanmış olma ihtimali var mı?


C: Evet.

S: (L) Bugün bir sürü posta gönderdim. Bir kopya M___ F___'ye gönderdim. Bu mektubun, bizim yaptıklarımızın,
S___'ninkinden çok daha ilgi çekici olduğu konusunda onun gözlerini açıp açmayacağını merak ediyorum.
C: Şüpheli.

S: (L) Bir kopyayı L___ S___'ye gönderdim ve bir kopya da metafizik grubuna ve bir kopya da J___ ve G___ B___'ye
gönderdim. M___ N___ bu bilgilere nasıl tepki gösterecek?
C: Açık.

S: (L) Bu insanlardan herhangi birinin gönderdiğimiz herhangi bir bilgiye nasıl tepki gösterdikleri konusunda bir ipucu
verecek misiniz? Geleceğe bakıp farklı insanlardan ne bekleyebileceğim konusunda bana bir fikir verebilir misiniz?
C: Bekle ve gör.

S: (L) Bilgisayar ağı hakkında anlayabildiğim kadarıyla, bir erişim hattı edinene kadar bu ağ son derece sınırlı olacakmış
gibi görünüyor.
C: 800'lü numaralara bak.

S: (L) 800'lü bir numara almak için bunu yapacak bir firma bulmam gerekiyor. Bir bakacağım, ama sonuç alabileceğimi
sanmıyorum. Ağdaki IrishSir isimli kişi... Ona yanıt vermemeye karar verdim çünkü cevaplarında çok agresif davranıyor.
Adeta beni saldırabileceği bir duruma çekmeye çalışıyor. Bu tepkim makul mü?
C: Açık.
245
S: (L) Bu adama söyleyebileceğim, onu etkileyebilecek birşey var mı?
C: Elbette.

S: (L) Nasıl bir yaklaşımı benimsemem gerektiği konusunda bana bir ipucu verin.
C: Zorlu kişilerle iletişimi öğrenmek sana bağlı.

S: (L) Önceki gece İsa hakkında konuşuyorduk ve tanığımız kişiler arasında ona benzeyen herhangi biri olup olmadığını
sormuştuk ve siz de taradığınızı söylemiştiniz.
C: Yok.

S: (L) İsa'nın gerçek adı neydi?


C: Jesinavarah. (ç.n.: "cesinavara" diye okunuyor olmalı)

S: (L) A___'nın benim yaptığım ve düşündüğüm şeylerden hoşnutsuzluğunun kaynağı nedir?


C: Farklı yönelim.

S: (L) Onun yönelimi nedir?


C: Maddesel.

S: (L) A___ 4'üncü yoğunluk adayı mı?


C: Açık.

S: (L) Bugünlerde çok sıradışı bulut şekilleri ve oluşumları görüyoruz. Bunun kaynağı...
C: Üst seviye rüzgar birleşimi.

S: (L) Bu olduğunda başka boyutlardan birşeyi temsil ediyor mu? Yoksa dünyadan yayılan EM dalgalarla mı ilgili?
C: Belirsiz.

S: (L) Diğer bir deyişle, üst seviye rüzgarlar ve garip bulut biçimleri 4'üncü, 5'inci veya 6'ncı yoğunluk etkileşimleriyle
ilgili olabilir mi?
C: Belki.

S: (L) Bu garip bulut şekilleri, örneğin depremler ve volkanik patlamalar öncesi dünya yüzeyindeki garip elektromanyetik
kalıplarının bir neticesi olabilir mi?
C: Olabilir.

S: (L) Önümüzdeki örneğin on gün içinde, volkanik bir patlama veya deprem var mı?
C: Evet.

S: (L) Hangisi?
C: Deprem. And Dağları. 7.6 Peru.

S: (L) Bu geceyi sonlandırmadan önce bilmemiz gereken herhangi birşey var mı?
C: Hayır.

S: (L) G___ R___ günün hangi saatinde doğdu?


C: 6:21 a.m.

S: (L) Bu kadar çok kişisel soru sorduğum için özür diliyorum ama J___'yle ilgili durum bu kaynağa epeyce güvenilirlik
kazandırdı.
C: İyi geceler.
__________________

7 Ocak 1995 F___, Laura, TR, JR, V, D, T, LM

S:(L) Merhaba.
C: Merhaba. Kurban V___. [Gülüşme]
246
S:(L) Bu gece kiminle birlikteyiz?
C: Toz.

S: [Tablaya toz eklendi] (L) Şimdi de traş losyonu isteyeceksiniz herhalde.


C: Traş losyonu lütfen.

S:(L) Bu gece kim var?


C: Lomarra.

S:(L) Ölmüş birinin ruhu musun?


C: Hayır.

S:(L) Kimsin veya nesin?


C: Işık varlığı.

S:(L) Peki nereden bağlantı kuruyorsun?


C: Kasyopya.

S:(L) Bu gece birkaç ilginç sorumuz olacak. Sanırım herkesin aklındaki ilk şey, geceleyin ve sabahın erken saatlerinde
meydana gelen, TR ve JR'nin anlattığı, John'un ve ayrıca TR'nin babasının yaşadıklarına benzeyen garip olayların ne
olduğu. Ayrıca birşey A___'yı uyandırmış ve ben de garip bir duyguyla uyandım. Bu olayla ilgili merak içindeyiz ve bunun
hakkında bilgi istiyoruz. Bu tam olarak neydi?
C: Yıldırım.

S:(L) Çok güçlü bir yıldırımdı herhalde. Çok farklı yerlerden duyulmuş gibi görünüyor. Bu yıldırım nereye düştü?
C: Hücre tüm bölgede dengeli bir şekilde yapılandı.

S:(T) Aynı yıldırımın sesini duymamızın nedeni bu muydu?


C: Hayır. Tüm bölgeler eşit seviyeli EM profili aldı ve dolayısıyla her bölgede yüksek yoğunluklu bir deneyim yaşandı.

S:(L) EM profili nedir?


C: Elektromanyetik.

S:(L) Daha önce böyle birşey yaşadığımızı hatırlamadığımız için soruyorum, bu yıldırımın herhangi belirli bir önemi var
mıydı? 4'üncü yoğunluk faaliyeti anlamında bir anlamı var mıydı?
C: Daha önce de yaşadınız ve evet, her zaman olduğu gibi.

S:(L) 4'üncü yoğunlukta böylesine bir patlama meydana getirecek ne oluyordu?


C: Çarpışan yoğunluklar. Sizin zaman ölçümünüzle yaklaşık 1.3 saniye sürdü. Yani 1.3 saniye boyunca tamamen 4'üncü
yoğunlukta bulundunuz.

S:(T) Yani fark etmemizin önemli olduğu bir olaydı, öyle mi?
C: Fark etmeniz, olayın kendisinden daha önemliydi.

S:(V) Birşey soracağım... Tüm yıldırımlarda bir 4'üncü yoğunluk etkisi var mı? (L) Hayır, hayır. (V) Sadece bu olay mı?
(T) Ya fark etmemişsek? Ben patlamayı duymadım. En son cevap neydi? (L) Fark etmek, olayın kendisinden daha önemli...
(T) Yani önemli olan birşey olduğunun farkına varmış olmak.
C: Başka bir bilinç seviyesinde fark ettiniz.

S:(L) Bu olayın, A___'nın bu sabah odasında adını söyleyen ince bir ses tarafından uyandırılması olayıyla bir ilgisi var mı?
C: Evet.

S:(L) Peki deneyimlediği şey neydi?


C: Bir 4'üncü yoğunluk varlığı.

S:(L) Bu ne tür bir 4'üncü yoğunluk varlığıydı?


C: Om.
247
S:(L) Om kim? (V) Bu bir isim mi? (TR) Om, varlığın ismi mi?
C: Türü.

S:(L) Om nasıl bir türdür?


C: Bilmek istemezsiniz!

S:(L) Hayır bilmek isterim. Eğer birşey A___'yı yatak odasında ziyaret ediyorsa, bunun kim veya ne olduğunu kesinlikle
bilmek isterim.
C: Bunun düzenli bir olay olduğunu kim söylüyor?

S:(V) Yani bu her zaman meydana gelmeyecek ve bu konuda endişelenmeye gerek yok, öyle mi?
C: Evet.

S:(T) Bir kerelik bir olay mıydı?


C: Evet.

S:(V) A___'nın bu olayın bu kadar farkına varmasının nedeni, uyurken psişik olarak açık olması mı?
C: Evet.

S:(V) Zarar görmemek için psişik açıklığını kontrol etmek üzere yapması gereken herhangi birşey var mı?
C: Faydalı birşeyi neden kontrol edesiniz ki?

S:(V) Sadece Laura endişelendiği için soruyorum, biliyorsunuz... (TR) Bu hepimizin arada sırada karşılaştığı birşey mi?
C: Üçünüzün... hayır, şunu beş yapalım. TR, T___, Frank, D___, Laura.

S:(D) Evimde duyduğum çarpma sesleri.... bunun büyükannemle ilgisi yok değil mi?
C: Evet.

S:(D) Bunlar ziyaretçiler mi?


C: Evet.

S:(D) Bana bununla ilgili ne söyleyebilirsiniz?


C: Ne bilmek istiyorsun?

S:(D) Bu ziyaretçiler Kasyopyalı mı?


C: Biz "çarpmayız." [Gülüşme]

S:(L) D___'nin evindeki gümleme seslerine neden olan şey nedir?


C: Yaptığın pek çok faaliyetlerin çektiği çeşitli türlerdeki 5'inci ve 4'üncü seviye ziyaretçiler.

S:(TR) Bunlar zararlı mı? (D) Hangi faaliyetlerim, psişik okumalar mı? (L) Hayır, hayır, dur. Bu varlıklar genel olarak KH
mi yoksa BH yönelimli mi?
C: KH.

S:(L) Ve D___'nin çeşitli faaliyetleri onları çekti. D___'nin öncelikle hangi faaliyetleri bu tür olayların başlamasına neden
oldu?
C: İletişimler.

S:(L) Kiminle veya neyle olan iletişimler?


C: Son zamanlarda temas kurdukları.

S:(L) Kiminle veya neyle?


C: Kişiler.

S:(L) Peki kim? (D) E___ P___'den mi bahsediyorsunuz?


C: Bir tanesi.

S:(D) M___ T___?


248
C: Evet.

S:(D) J___ H___?


C: Evet.

S:(D) Laura ve F___?


C: Hayır.

S:(D) P___ K___?


C: Hayır.

S:(D) Kiliseden herhangi biri?


C: Evet.

S:(D) B___?
C: Hayır.

S:(D) D___ W___?


C: Evet.

S:(D) Tüm bunlar D___ W___'yle olan ilişkimden sonra mı başladı?


C: Evet.

S: (D) İlk olarak bu muydu?


C: Evet.

S:(D) Bu ziyaretleri nasıl durdurabilirim?


C: Karmaşık.

S:(D) Nereden başlayabilirim? İlk adım nedir? (L) Bir EM açıklığın var. Bunu kapatmak ilk adım.
C: Başladın bile.

S:(D) Okuyarak. (TR) Sorarak mı?


C: Evet. Evet.

S:(D) Bir sonraki adım nedir?


C: Bu adımlara dayalı bir süreç değil.

S:(L) Yani bilgi ve farkındalık edinmesi gerecek, değil mi?


C: Işık bilgidir ve bilgi korumadır.

S:(L) Sanırım kendinin ve evinin etrafını ışıkla çevrelenmiş olarak imgelemen gerekiyor. (D) Ve sanırım biraz adaçayı ve
kutsal su... (L) Hayır, hayır, hayır, hayır, ritüel yok. Bilgi. Sadece aklın gücü. (TR) Eğer P___ ve kilise grubuyla ilişkisini
keserse, bu doğru yönde iyi bir adım olur mu?
C: Arkadaşlık ve ilişkilere dair kesin yorumlarda bulunmayız; bu özgür irade.

S:(L) Yani sana kiminle ilişki kuracağını söylemeyecekler, bu senin seçimin. (J) Artık bilgi kazandığına göre daha bilinçli
seçimler yapabilirsin. (D) Bunda seçim yok... neyse o.
C: Sana bağlı.

S:(L) Başka konulara girmeden önce bu akşam aramızda T___'nin bulunduğunu ve...
C: Merhaba T___.

S:(L) T____'nin taşınma ve hayatının yönelimiyle ilgili sormak istediği birkaç soru var ve bu kısa olacak. Kendi sorularını
soracak.
C: Duyguların hakim olmasına izin verdiğinde neler olduğunu artık görmeye başlıyorsun T___. Seni incelikli bir şekilde
uyarmıştık.
249
S:(T) Kendimi ruhsal yolda tekrar rotaya sokmak için ne yapmam gerekiyor?
C: Son iki cevapta doğrudan seninle konuşuyorduk.

S:(T) Bana bir tür uyarıda mı bulundunuz?


C: Hatırlıyor musun, T___?

S:(T) Hayır, uyarıyı hatırlamıyorum.


C: Tamam, şimdi dikkatlice düşün, "birliğin" ilk gününe ait anılarına eriş.

S:(T) A___'yla olan ilişkimden mi bahsediyorsunuz?


C: İhtiyatlı olmaya çalışıyorduk.

S:(L) Onlar konuyu ihtiyatlı bir şekilde ortaya koyuyordu, sen doğrudan söyledin. Bu hususta bir çeşit uyarı hissettin mi?
(V) Derin sezgisel bir hissediş? (L) Bu ilişkinin seni ruhsal yoldan uzaklaştırdığını görmedin mi? (D) Sana birşeyleri
bırakmanı mı söyledi? (V) Bu ilişki kendini rahatsız hissetmene neden oldu mu? (D) Ruhsallık konusunda negatif
düşünceler edinmene neden oldu mu?
C: İzin verin T___ düşünsün. Bu oldukça şahsi nitelikte.

S:(T) Tamam. Düşünüyorum...


C: T___'nin isyankarlığa ve ketumluğa eğilimi var.

S:(J) Bu o kadar da kötü bir kombinasyon değil. (T) Bunun üzerinde çalışıyorum... (V) Hepimizin çektiği zorluklar var...
(L) T___'nin bir yerlere gitme planı var. İlişkisi hayatında pek çok olumsuz durumlara neden oldu ve şimdi bunlardan
kaçmak için ülkenin yarısını kat edecek.
C: Tekrarlanan sendrom.

S:(TR) Nereye gidersen git, sen sensin. (L) Manzara değişebilir ama kendini değiştirene kadar aynı sorunlara sahip aynı
kişi olacaksın. (T) Orada kendime daha iyi koşullar sağlayabileceğimi biliyorum. A___'yla birlikte kendimize daha iyi
koşullar sağlayabiliriz.
C: Bunu nasıl biliyorsun?

S:(T) Çünkü gazeteleri kontrol ettim, orada neler olduğunu inceledim... Orada daha fazla iş, daha fazla daire, daha fazla
fırsat ve ilerleme şansı var... (L) Kimi ikna etmeye çalışıyorsun?
C: Gerçekten mi?

S:(T) Bunun bir değişiklik vakti olduğunu hissediyorum.


C: Daha önce de sık sık böyle hissetmiştin.

S:(T) Tamam, şunu sorayım: orada bir yer edinebilir miyim, yapılması gereken birşey yapabilir miyim?
C: Yer değiştirmenin kaderi iyileştirdiği ilüzyonuna pek çok kişi kapıldı. Hepsi yanıldı.

S:(L) Eğer bulunduğun yerde başaramıyorsan, muhtemelen hiçbir yerde de başaramayacaksın. (J) Nereye gidersen git,
kendini de birlikte götürüyorsun. Eğer yanlış olan şey sensen, taşınmak bunu değiştirmez. (L) Hatta herşeyi daha kötü hale
getirir. (TR) Evet, çok şey kaybediyorsun çünkü bağlantılarını ve tanıdıklarını, destek sistemini, oluşturduğun bütünlüğü,
herşeyi kaybediyorsun. (T) İşin bir yönü de şu ki, gitmeyi gerçekten istiyorum. (L) Belki de gitmek istemek sorununun bir
parçasıdır. (J) Kaçıyor musun? (T) Hayır. (L) T___ kaçıyor mu?
C: Evet.

S:(L) T___'ye söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?


C: Gideceği yerdeki toplum çok daha 3'üncü yoğunluk. Metafizik yönelimli değil.

S:(L) Diğer bir deyişle, eğer taşınırsa işler daha da karışacak, öyle mi? [tartışma için ara verildi.] T___ bunu
halledebileceğini düşünüyor... Yorumunuz?
C: Bu plan, değişken duygusal varsayımlara dayalı. İlişkisi istikrarsız ve konunun temelinde de bu yatıyor.

S:(T) İlişkinin istikrarlı hale gelmesi için ne yapmam gerekiyor? (V) Gençler! Uymayan şeyleri zorla uydurmaya çalışırlar!
C: Açık.
250
S:(T) Ne yapmam gerektiği konusunda bana bir ipucu verebilir misiniz? (L) Bu ilişkiyi istikrarlı hale getiremeyeceğini
söylüyorlar... (J) Ya istikrarlıdır, ya da değildir.
C: İzin verin, T___ karar versin.

S:(T) Şunu sorayım... Bu ilişkiyi istikrarlı hale getirebilir miyim?


C: Kendin keşfet. Ama taşınmak bunu sağlamayacak.

S:(T) Bunu başarabileceğimi biliyorum ama burada kalmam iyi olur mu?
C: Eğer kalıp işleri yoluna sokarsan ilişkinin devam etme şansı artar.

S:(T) Ama onun en iyi arkadaşı orada...


C: A___'nın arkadaşlıkları istikrarlı değil.

S:(L) A___'nın arkadaşlıklarının istikrarlı olmadığını söylüyorlar ve bu ilişkileri de kapsıyor olabilir. (T) Onun bir ruhsallık
veya bir belirli bir seviyede aydınlanma sağlamasına yardım edebilir miyim?
C: İlk yanıtta söylediğimiz şey geçerli. Sıkıntılı olmak zorunda değil.

S:(D) Ben iki kez evlendim. Harika olduğunu düşündüğüm adamla evlenmeden bir gün önce bana kimsenin beni
evlenmeye zorlamadığı ve eğer istersem fikrimi değiştirebileceğim söylendi. Aklıma takılan şeyler yok değildi ama geri
dönemezdim çünkü evlilik hazırlıkları başlamıştı bile. Ve sonunda bu çok yıkıcı bir evlilik haline geldi ve boşandık.
Söylemek istediğim şey şu ki, eğer beklentilerin ve ihtiyaçlarınla ilgili olarak onunla arandaki herşey mükemmel değilse,
eğer o kişide değiştirebileceğin veya değiştirmek zorunda olduğun herhangi birşey görüyorsan, yanılıyorsun. Onu
değiştiremezsin, değişmez ve ilişki giderek daha kötü hale gelir. Eğer şimdi yine de bunu yürütmek için ne yapabileceğini
soruyorsan, yıkıma giden yoldasın demektir. Aklını kullanman ve geri adım atman için hiçbir zaman geç değil.
C: Evet.

S:(L) T___ ile A___ arasında bir geçmiş yaşam veya karmik bağlantı var mı?
C: Her zaman olduğu gibi. Keşfetmek ona bağlı. İsyankar ve dinlemek istemiyor. Çok şey söyledik, gerisi ona bağlı.

S:(L) Bu odada isyankar olmayan biri var mı? (Koro) Ben! (L) Hepimiz bunu zor yoldan öğrendik ha? (Koro) Aynen öyle...
(V) T___'nin şu anda gördüğü dersi hepimiz yaşadık. Şimdi oturup sonucu görmek bizim için kolay çünkü bunu daha önce
yaşadık. Bizim için ona geri adım atmasını ve yeniden düşünmesini söylemek kolay çünkü hepimiz birileri tarafından bunu
yapmaya zorlandık ama o zaman bunu yapmanın ne kadar zor olduğunu ve bunu dünyanın sonu olarak gördüğümüzü
hatırlamamız gerek. (L) Evet. Yıkıcı ilişkileri sonlandırmanın, dünyada yapılacak en zor şey olduğunu hepimiz düşündük.
Gençken başka insanlar bize öğütler verdiler, tıpkı şu anda bizim T___'ye verdiğimiz gibi, ve o öğütleri dinlememiştik.
Eğer şimdi gördüğümüzü o zaman bilseydik herşey ne kadar kolay olurdu... (Koro) Çok doğru!
C: Gerçek sevgi hormonlara dayalı değildir.

S:(T) Yani söyledikleri şey şu ki, ilişkiyi burada sürdürebilirim ama orada sürdüremem, öyle mi? (L) Hayır T___, her iki
şekilde de şans yüksek değil ama burada iyi bir destek sistemi ve metafizik bağlantılar sayesinde bir şansın var. Orada
herşeyin daha kötü olacağı kesin ve o zaman duygusal karmaşaya gireceksin ve muhtemelen ekonomik durumun da kötü
olacak ve herkesten kopacaksın. (V) İlişkin konusunda net bir yanıt yok; burada kalırsan şansın biraz daha yüksek
olduğunu söylediler. Kalırsan bu ilişkiyi kesinlikle yürütebileceğini söylemediler. Ve eğer tam şimdi taşınma yoluyla
ruhsallık arıyorsan, bu kesinlikle yanlış bir adım olur...
C: Evet.

S:(J) Bu sabahki olaya dönecek olursak, J___ bana yaşadığı deneyimi anlatırken, gözlerini açtığında ışığın sarı
göründüğünü söyledi... (V) Renk değişimini ben de fark ettim... (J) Bu bahsettiğiniz olaydan mı kaynaklanıyordu?
C: Evet.

S:(J) Işıktaki renk değişimlerine neden olan şey neydi?


C: 4'üncü yoğunluktan kalan etkiler.

S:(L) Bu, 4'üncü yoğunluğa doğru ilerlerken giderek daha fazla gerçekleşecek olan birşey mi?
C: Evet.

S:(L) Atmosferdeki bu elektromanyetik yüklenme, tabii eğer öyleyse, yoğunluklardaki kaymanın bir parçası olarak
meydana geliyor...
251
C: Evet.

S:(L) Eğer bu atmosferdeki elektromanyetik bir yoğunlaşma ise, bu, yaklaşmakta olan dalgadan mı kaynaklanıyor? Bu
dalganın varlığının veya yaklaşmasının etkilerini giderek daha fazla hissetmemizle mi ilgili?
C: Giderek yoğunlaşıyor, tıpkı bir deniz dalgasının gelişi öncesindeki etkiler gibi.

S:(T) Kuzey Karolina ve Kaliforniya'daki aşırı rüzgarlar ve Japonya'daki depremler, hepsi bununla ilgili mi?
C: Evet.

S:(T) Evet. Medya kasıtlı olarak bu konuya olan ilgisini sınırlı tutuyor. Rüzgar Karolina'da saatte 200 kilometre,
Kaliforniya'da da saatte 250 kilometre hızla esiyor. (L) Kasyopyalılar bize havanın giderek garipleşeceğini söylemişti. (T)
Japonya'da bugün bir deprem daha oldu. Birkaç haftadır aralıklarla devam ediyor. Devam etmesi bekleniyor. (V) Sylvia
Brown bir talk-show'a çıktı. Çok yüksek algılama gücüne sahip bir medyum olarak biliniyor. Onun psişik yetenekleri
konusunda siz ne düşünüyorsunuz?
C: İyi.

S:(V) Alaska'da büyük bir deprem meydana geleceğini söyledi. Çok büyük bir deprem. Bundan bahsedebilir misiniz?
C: Sizin zaman ölçümünüzle dalganın giderek yoğunluğunu arttıracağı önünüzdeki yıllarda meydana gelecek çok sayıda
olaydan biri.

S:(V) Bu çok ilginç, Sylvia Brown'u birkaç yıldır takip ediyordum. (L) Şunu sorayım: Piers A___'dan bir mektup aldım ve
beni eleştiriyor ve küçümseyip duruyor ve...
C: Piers saptırılıyor.

S:(L) Bilgisayar ağındaki o acayip heriften aldığım iğrenç mektuptan sonra bir de bunu görünce şunu sormak istiyorum:
Gerçekten bu insanların gözlerinin açılmasını istiyorum, gözleri açılacak mı?
C: Açılacak olanlar açılacak.

S:(TR) Şöyle düşün, zihinleri kapalı olanların zihinlerini kapalı tutmalarına müsaade edecek kadar açık bir zihne sahipsin.
Denedin ama bunu daha fazla zorlamana gerek yok. (L) Bu yıl çok büyük, olağanüstü bir UFO faaliyeti gerçekleşeceğini
söylemiştiniz, doğru mu? 1995?
C: Bingo!

S:(L) Sanırım bu başladı bile çünkü Michigan'da bir adam güpegündüz bir UFO'yu filme almış ve üç gündür haberlerde
bunu gösteriyorlar ve sanırım konuyu küçümseyici bir tavır takınmıyorlar. (F) Evet, takınıyorlar. Kanal 13'te izledim ve
kesinlikle UFO olaylarını küçümseyici bir tavır takınıyorlardı. (TR) Ve o adamlar ağ üyeliklerini de kaybettiler! (L)
Michigan'daki o adam, bize o aracı ve kime ait olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Griler.

S:(L) Griler önümüzdeki yıllarda kendilerini 3'üncü yoğunlukta giderek daha fazla mı gösterecekler?
C: Evet.

S:(L) Bunu yapmalarının ardında bir neden var mı?


C: Tüm olaylar, sizin artık bildiğiniz şeylerle ilgili.

S:(L) Dünya'ya inme ve medya yoluyla insanlarla etkileşime girme hamlelerinin bir parçası... (TR) Dünya'ya zaten
iniyorlar...
C: Hayır, herşey dalganın yaklaşmasıyla ilgili olduğu için, ayrıntıların ne olduğu zamanla ortaya çıkacak.

S:(L) Bu arada, TR, Apalaçya'daki üslerle ilgili verdiğin bilgiler onaylanmış gibi görünüyor. (TR) Apalaçya dağlarında
askeri üsler var mı?
C: Evet.

S:(T) Gizli üsler mi?


C: Evet.

S:(TR) Yeni Dünya Düzeni'nin son aşamalarını uygulamaya başladıklarında ABD'nin boyun eğmesini sağlama amacına mı
yönelik?
252
C: Bekleyin ve görün.

S:(L) Çeşitli makalelerde okuduğum gibi bu ülkede krematoryum veya çalışma kampları olarak kurulmuş binalar veya
yerler var mı?
C: Evet.

S:(T) Bu planı ne zaman uygulamayı düşünüyorlar?


C: Açık.

S:(TR) Duyduğum son tarih Mart 1995'di. (V) Aman tanrım. (L) Astroloji haritalarını incelediğimde 95'in garip bir yıl
olacağını anlamıştım. (V) Bunu pek çok başka kişi de söylüyor. (D) Büyük birşey olacak herhalde, büyük bir kurumun
çöküşü gibi... (L) Eğer burada oturup saat yönünde bir ışık ve enerji girdabını imgelersek, enerji akışını önemli ölçüde
arttırabilir miyiz?
C: Artık gerekli değil.

S:(V) Dün gece birden bir Tarot okuması yapasım geldi. Aylardır yapmamıştım çünkü bunun çok temiz bir kanal
olmadığını biliyorum ama bunu yapmanın iyi olacağı yönünde güçlü bir duygu hissettim. Dün gece kendim için yaptığım
okuma gerçekleri yansıtıyor muydu?
C: Eğer öyle olmasını istiyorsan.

S:(V) O okumayı yaparken sizden enerji aldığımı umuyordum, alıyor muydum?


C: "Bizden enerji almak" için kartlara başvurma. Asıl güçlü duygun, bilgi için meditasyon yapmaktı. Bunu bir tarot ihtiyacı
olarak yanlış yorumladın. Kartlar yanıltabilir, meditasyon asla yanıltmaz.

S:(V) Güzel kartlar çıkmıştı ve bu sabah açtığım kartlar da güzeldi... Son kart ay kartıydı ve bunun psişik enerjiyi mi yoksa
aldanmayı mı vurguladığını ayırt edemedim... Algıladığım anlam neydi?
C: Bu celse için yeteri kadar kişisel bilgi verdik.

S:(T) Meditasyon yapmanın en iyi yolu nedir?


C: Size "zahmetsiz" gelen yol.

S:(V) Tamam, madem kişisel konulardan daha genel konulara geçiyoruz... Şunu bilmek istiyorum... Metafizikle ilgilenen
insanlar arasında şöyle genel bir bilgi var; bir ruh gezegene doğduğunda o küçük bebek sonsuz bilgiye sahiptir ama
büyüdükçe ve dünyevi şeyleri öğrendikçe bilgimizi yitiriyoruz, bu doğru mu?
C: Hayır.

S:(L) Bir bebek nasıl sonsuz bilgiye sahip olabilir ki, yalnızca geçmiş yaşam deneyimlerinin yansımalarına sahiptir. (V)
Bunu sen de duymuşsundur...
C: Saçma.

S:(V) Güzel. Sadece... Bunu sen de duymadın mı...


C: Ruhlar bu gezegene "doğmaz". Ruhlar hiçbir zaman doğmadılar! Ve hiçbir zaman da ölmeyecekler!

S:(V) Anlıyorum, sorum biraz gevşekti. Üzgünüm. (D) Yeni ruhlar yaratılıyor mu?
C: Eğer aklını kullanırsan bu soruyu da şimdi yanıtladık. D___ gerçek "zaman" kavramını bilmiyor.

S:(D) Bu benim için çok zor bir kavram. (L) Herkes için de öyle. Zaman kavramından bahsedebilir ve onunla
oynayabiliriz... ama aslında zaman yok. Bir ilüzyon, bir yalan... (T) Yarattığımız 3'üncü yoğunluk dünyasının bir parçası...
(D) Anlamaya gerçekten çalışıyorum... (F) Bir örnek vereyim: Kendini bu gezegenden uzaklaştır ve güneşi yalnızca bir
nokta olarak görebildiğin kadar uzak bir yere git. (D) Tamam, oradayım... (F) Uzay boşluğundasın... Yön yok, yol yok. Ne
yukarı var, ne aşağı, ne de yanlar. Hiçbirşey... Nereye baksan yıldızları görüyorsun ama yön ve taraf diye birşey yok...
Artık gezegende olmadığın için Güneş doğmuyor ve batmıyor. Ne saatin var, ne birşey... Neyin önce neyin sonra olduğunu
nasıl anlayacaksın? (TR) Deney araştırmaları için derinlerdeki mağaralara inen insanları duydunuz mu hiç? 45 gün
geçtiğini düşünerek yukarı çıktıklarında aslında 65 veya belki yüz gün geçmiş oluyor... Çünkü zaman yavaşlıyor ve sanki
duruyor. Zaman bir insan kavramı. (F) Barbara Mackle olayıyla ilgili kitabı okumuştum. Adamın biri onu kaçırıp bir
tabutun içine koymuş ve tabuta da hayatta kalması için gerekli araç gereci koyup kadını gömmüş. 83 saat sonra oradan
çıkarıldığında o tabutta sadece bir gece geçirdiğini düşünüyormuş. (L) Şunu sormak istiyorum: gece ve gündüzün ilerleyişi
gibi yapay kavramların olmadığı bir durumda uyku veya yemekle ilgili olarak insanın fiziksel bedeninin doğal döngüsü
253
nasıl olurdu? Diğer bir deyişle, yapay zaman kavramı dışında yaşıyor olsaydık, doğal durumda ne kadar süre uyanık
kalırdık, ne kadar uyurduk?
C: Tüm varlığınız çok farklı olurdu ve bahsettiğin döngüler de farklı olurdu.

S:(L) Nasıl olurdu, söyleyebilir misiniz?


C: Çevreye bağlı.

S:(L) Yani çevreyle o kadar etkileşim içindeyiz ki, neredeyse kendimizi ondan hiç ayıramıyoruz, öyle mi?
C: Yakın.

S:(L) Eğer mevcut zaman kavramlarımızla 48 saat gece, 48 saat gündüzü yaşıyor olsaydık, ömrümüz de buna göre daha mı
uzun olurdu?
C: Belki.

S:(L) Sitchin'in Nebiru olarak teorize ettiği gezegenle ilgili ilginç bir fikri var. Onların güneş yılı bizimkinin 3600 katı ve
dolayısıyla da onların yaşamındaki her bir yılllık sürede Dünya'da 3600 yıl geçiyor. Yani öyle bir teorik gezegendeki bir
varlık, o gezegenin bir yılı içinde bize göre binlerce yıl geçirmiş oluyor. Bu kavram doğru mu?
C: Bu, yanlış temellere dayalı bir kavramsal karşılaştırma.

S:(L) Benim sunduğum şekli mi yanlış, yoksa Sitchin'in teorisi mi?


C: "Hepinizinki."

S:(TR) Zamanın göreceli olduğunu ve 10'lu sayma sistemine göre matematiğe dayalı olarak oluştuğunu hatırlamamız
gerek. Ay'a gidersen orada zaman aynı olmaz. Ay'da Dünya zamanını kullanıyoruz. Mars'a gitseydik, Mars zamanı farklı
olurdu. gezegenin dönüşü ve yörüngesine bağlı olurdu herhalde. Örneğin pi'nin 3.1416 olması. SETI programında "zeki
hayat pi'yi anlayacaktır çünkü pi, dairesel matematikteki temel bir fikirdir." diyerek pi'yi radyo sinyalleriyle yolladılar.
Dairenin çevresini ve çapı ölçebilmek için pi'yi bilmen gerekir. Pi'yi on bazında göndermenin faydasının ne olduğunu
merak ediyorum çünkü Griler'in 8 parmağı var. 8'li sistemde pi'nin değeri ne acaba? Başka bir sistem bazında çalışan biri
için 3.1416'nın hiçbir anlamı yok.
C: Griler siber genetik varlıklar, dolayısıyla programlandıkları matematiği kullanırlar.

S:(TR) Kastettiğim noktayı kaçırdınız. Grilerin...


C: Hayır, kaçırmadık. Bizimle konuşurken neden yukarı bakıyorsun?

S:(L) Nereye bakmamız gerekiyor?


C: Herhangi bir yere.

S:(L) Tamam, Griler matematiği kullanacak şekilde programlandılar. Sanırım yaratıcıları olan Kertenkele varlıklarının
matematiğini kullanmaya programlandılar, doğru mu?
C: Değişken.

S:(L) Kertenkeleler nasıl bir matematik sistemi kullanıyorlar?


C: Kertenkeleler, sizin henüz anlamaya yakın bile olmadığınız bir metematik türünü kullanıyorlar.

S:(L) Bunu anlayabiliyorum. Bir doğru, bir noktanın tek bir yöndeki hareketi olarak, bir düzlem bir doğrunun kendine dik
açılarla hareketi olarak, 3'üncü boyut bir düzlemin kendine dik açılarla hareketi olarak ve 4'üncü boyut da üç boyutlu bir
nesnenin kendine dik açılarla hareketi olarak tanımlanıyor ve biz 4'üncü yoğunluğu anlayamıyoruz. 3B bir elmaya
baktığımızda, 4B bir nesnenin yalnızca bir dilimini görmüş oluyoruz lafın gelişi. Eğer elmayı gerçek 4B haliyle görseydik,
kırmızı, tüpsü, sonsuza giden birşey görürdük sanırım. Bu doğru bir değerlendirme mi?
C: Yakın.

S:(TR) Ve ayrıca 5'inci, 6'ncı ve 7'nci yoğunluk seviyeleri var. Tüm bunlar da zamanın mevcut olmadığını ve ilgisiz birşey
olduğunu gösteriyor. Bu, sonsuz sayıda yolla gösterilebilir.
C: Evet.

S:(L) Mayalara baksanıza... 20'li sayı sistemiyle hesap yapıyorlarmış. (TR) Zamana yönelik tüm referansları ortadan
kaldırdığında zaman yavaşlıyor ve sonunda duruyor. (J) Evet, duyusal mahrumiyet odalarında (sensory deprivation
chambers) tutulan kişilere ne olduğuna bakın. (TR) Aynen öyle. (L) İçe doğru patlayan bir sonsuzluk.
254
C: Eğer uzay boşluğunda olsaydınız, binlerce "yıl" uyuyabilir veya milyonlarca "yıl" uyanık kalabilirdiniz.

S:(TR) Bu da F___'nin uzay boşluğunda bulunurken, referans noktaları olmadığında zamanın nasıl algılanacağı ile ilgili
yorumunu doğruluyor. Bir ara güneş sistemindeki çeşitli gezegenlerin matrislerinden ve gezegen algılarımızdan
bahsetmiştik ve bu matrislerin başka bir yoğunluğa giden koridorlar gibi olduğundan ve eğer uygun bir boyut modunda
olursak, güneş sistemimizin gezegenlerini 3'üncü yoğunlukta olduğundan çok farklı bir şekilde göreceğimizden
bahsetmiştik. 3'üncü yoğunlukta 400 dereceden fazla sıcaklığa sahip cehennem gibi bir yer olarak görünen Venüs'ü,
üzerinde canlıların yaşadığı çok farklı bir olarak görürüz, doğru mu?
C: Evet. her yerde varlıklar bulunur, bir boyutta veya diğerinde.

S:(L) Venüs'te yaşayan varlıklar, Dünya gezegeni üzerindeki biz insanların farkındalar mı?
C: Evet.

S:(L) Mars'ta yaşayan varlıklar var mı?


C: Evet.

S:(L) Bizim farkımızdalar mı?


C: Evet.

S:(L) Güneş sistemimizdeki diğer tüm gezegenlerdeki varlıklar bizim farkımızda mı?
C: Evet, çünkü hepsi daha yüksek yoğunluklarda bulunuyor.

S:(L) Neden Dünya daha düşük bir yoğunlukta ve biz de sanki soğukta bırakılmışız gibi görünüyor? Onlar bizi biliyor ama
biz onları algılayamıyoruz. Neden? Bu hususta neden yalnızız? (D) Dünya hepsinden sonra mı yaratıldı?
C: Hayır, hayır, hayır.

S:(T) Bizimle etkileşiyorlar mı?


C: Tamam, durun, yavaşlayın! Yeniden inceleyin: 1'inci yoğunluk kim?

S:(L) Kayalar ve mineraller, değil mi?


C: Ve?

S:(L) Bitkiler mi?


C: Evet. Şimdi, onların sizinle ilgili farkındalıkları sizce ne olabilir?

S:(L) Kayaların ve bitkilerin bize dair algıları mı? Aman tanrım! (V) Bu ilginç bir ifade şekli. Harika bir örnek. (TR) Daha
üst yoğunluktaki varlıkların bizim farkımızda olmalarına rağmen bizim neden onların farkında olmadığımızı sorarken,
bizden daha aşağı seviyelerdeki varlıkların bizimle ilgili farkındalıklarının ne olduğunu da sormamız gerekiyor. (J)
Herhalde bizim 4'üncü yoğunluğa dair farkındalığımızdan fazla değildir. (TR) Ama bir bitkiye müzik çaldığında bunu bir
şekilde fark ediyor, çünkü onun daha iyi büyümesini sağlıyor. (L) Müzik bir varlık değil. (TR) Bir enerji dalgası. (J) Bir
saniye... söyledikleri şey şu: onların bize dair farkındalıkları, bizim 4'üncü yoğunluk varlıklarına dair olan
farkındalığımızdan fazla değil. (TR) Yani onların bizimle olan etkileşimleri, bizim bitkilerle olan etkileşimimiz gibi mi?
C: 2'nci seviyede kim var?

S:(L) Hayvanlar. (TR) Böcekler, düşük yaşam formları.


C: Şimdi dikkatlice düşünün, onların sizinle ilgili farkındalık ve daha da önemlisi anlayış seviyesi nedir?

S:(L) Sanırım bir şekilde bizim farkımızdalar ama bizi anlamıyorlar... (TR) Bazıları bazı noktalarda anlıyor... (T) Bizi
belirli bir ölçüde anlıyorlar... (F) Ama onların bizimle ilgili anlayışları, bizim onlarla ilgili anlayışımızdan tamamen farklı.
Diğer bir deyişle, onlar iri ve hantal varlıklar görüyorlar ama neler olduğunu bilmiyorlar. (L) Ouspensky'nin hayvanların
insanları nasıl algıladıklarıyla ilgili açıklaması gerçeğe yakın mı?
C: Yakın.

S:(L) Tamam, 1'inci yoğunluk, mineraller ve bitkiler... Kayalar ve mineraller, büyüme, suda çözünme, erozyon ve diğer
yollarla bitkilerle birleşiyor. Gerçekten sınırlı bir varlıkları var. Ve çoğunlukla hayvanlar gelip onları yiyor. (F) Arılar
çiçekleri polenliyor. (L) Ağaçlarda çok çeşitli hayvanlar yaşıyor. (T) Bazı hayvanlar yer altında ve mağaralarda yaşıyor.
(TR) Yani kayaların, minerallerin ve bitkilerin, onlarla çeşitli şekillerde etkileşen hayvanlarla ilgili gerçekten sınırlı bir
anlayışı var.
255
C: Evet, ve siz de sizin üzerinizdeki yoğunluklarla ilgili sınırlı bir anlayışa sahipsiniz.

S:(L) Gene de şu soru ortaya çıkıyor ki... (TR) Örneğin bugün hepimiz yıldırım dediğimiz birşeyi deneyimledik ama
bundan fazlası olduğunun hepimiz farkındaydık. 4'üncü yoğunlukta olan birşeyi bir şekilde algıladık. O realiteyi sınırlı bir
şekilde algıladık.
C: Laura, zihnindeki blokları kaldır; kayalar ve bitkiler sizi "görüyor mu?"

S:(J) Muhtemelen görmüyorlar. (D) Tam olarak bilmiyoruz. (TR) 1'inci yoğunluk maddelerinin 3'üncü yoğunluktaki
yansımalarını görüyoruz. 1'inci yoğunluğu kendini algıladığı gibi görmüyoruz. 4'üncü yoğunluktakiler de bizi bizim
kendimizi algıladığımız gibi değil, 4'üncü yoğunluğa yansıdığımız şekilde görüyorlar.
C: TR, hızlı bir ilerleme kaydediyorsun. Laura kıçını oynatmakta zorlanıyor! [Gülüşme]

S:(V) Merak ediyorum. Kayalar birbirlerini görüyor mu? (L) Soralım. Kayalar birbirlerine baktıklarında ne görüyorlar?
C: Birbirlerini algılayabiliyorlar.

S:(L) Bir kaya bir diğer kayanın farkına varlığında algıladığı şey, bizim dıuyu organlarımızdan hangisine daha yakın?
C: Bu çapraz bir kavramsallaştırma ve işe yaramaz.

S:(L) Yani bir kayanın algıladığı şeyi yorumlamamızın bir yolu yok. Diğer bir 1'inci yoğunluk örneği de bitkiler. Bitkilerin
belirli bireylere pozitif olarak, belirli bazı bireylere de negatif olarak tepki gösterebildiklerini biliyoruz. Bitkileri poligraf
makinelerine bağlayarak bu tepkileri ölçmüşler. (J) Müziğe de tepki veriyorlar. (TR) Üçüncü yoğunlukta görünen tepkiler.
C: Evet.

S:(L) Eğer bitkiler birbirleriyle etkileşiyorsa, birbirlerine karşı bir yakınlık duyuyorlar mı?
C: Buna benzer birşey.

S:(L) Bir bitkiyi yediğimizde bu onu incitir mi?


C: Bir "Kertiş" sizi yediğinde bu sizi incitir mi?

S:(TR) Evet, biz 3'üncü yoğunluktayız ve 1'inci ve 2'inci yoğunluğu yiyoruz, 4'üncü yoğunluk da bizi yiyor. (D) Biz
bitkileri yiyoruz, Kertişler bizi yiyor, peki yemeden nasıl hayatta kalabiliriz?
C: Fizikselliğe duyduğunuz arzuyu bıraktığınızda, yemek yemeğe ihtiyacınız olmayacak.

S:(L) Yani fiziksel varoluşa düşüş ve cennet hikayesi kısmen fiziksellik ve yeme ihtiyacı ile ilgili.
C: Lusifer, "Düşen Melek." Bu sizsiniz.

S:(L) Yani "düşmek", başka hayatlarla, başka canlılarla beslenmek zorunda olduğun fiziksel bir varoluşa girmek anlamına
geliyor, öyle mi?
C: Evet.

S:(TR) Bitkiler 1'inci seviye varlıklarla örneğin kayalar, sular vb ile beslendiğinde, 1'inci yoğunluk acı hissediyor mu?
C: Bu husus üzerinde durmamız gereksiz. Bu konuyu irdeledik.

S:(TR) Yani bir bitki besin aldığında... (L) Bitki minerallerle aynı yoğunlukta, yani bu şey gibi... (TR) İki ayrı varlık
birleşiyor gibi mi? (V) Jeffrey Dahmer gibi... [Gülüşme] ... (LM) Mineraller suda çözünüyor ve sonra bitki tarafından
emiliyor, bunda ne acı olabilir?
C: Subjektif, LM.

S:(L) Belki örneğin fosfatın suda çözünmesi, onun için bir nevi ölümdür...
C: Yakın. Yalnızca 3'üncü seviyede algıladığınızda ve varolan tek algının bu olduğunu düşündüğünüzde kendinizi
sınırlandırıyorsunuz.

S:(L) Yani diğer bir deyişle, 4'üncü seviye anlayış üzerinde çalışırken 1'inci, 2'inci ve 3'üncü seviyeyi de algılayabilmeliyiz,
öyle mi?
C: Hayır. 4'üncü, 5'inci ve 6'ncı üzerinde çalışın.

S:(L) Altımızda ne olduğunu anlama egzersizi olarak 1'inci ve 2'inci yoğunluk seviyelerini de anlamak faydalı olmaz mı?
C: Her zaman yükselmeye çalışın.
256

S:(V) Gelişen ruhlar olarak 1'inci ve 2'nci seviye çalışmalarımızı zaten tamamlamadık mı?
C: Evet.

S:(V) Geri adım atmaya gerek yok. (TR) 4'üncü seviyedeki Kertişleri kim yiyor?
C: Kimse. 4'üncü seviye, KH'nin tam ifadesinin mümkün olduğu son yoğunluktur.

S:(TR) Yani 5'inci ve 6'ncı seviyedeki varlıklar saf enerjiyle besleniyorlar.


C: Evet.

S:(TR) 4'üncü seviye tam KH için son aşama. Peki "düşünme ve değerlendirme" seviyesi olarak tanımladığınız 5'inci
seviyedeki bir KH varlığının durumu nedir?
C: 1'inci, 2'inci, 3'üncü ve 4'üncü seviyenin ruhları, enkarnasyonları arasında 5'e gider.

S:(T) Yani 4'üncü seviyedeki varlıklar, bir sonraki enkarnasyonları için 4'e dönmeden önce 5'inci seviyeye gidiyor?
C: Aynen.

S:(T) Bu yüzden düşünme ve değerlendirme seviyesi olarak isimlendiriliyor. Gidip yaptığın şeyler hakkında düşünüyorsun.
(TR) Peki ya 6'ncı yoğunluktaki ruhlar? (L) 6'ncı yoğunluk KH varlıkları var mı?
C: 6'ya ulaştığında artık 5'e kadar olan döngüye girmezsin.

S:(L) Peki 6'ncı yoğunlukta bir KH deneyimi var mı? 6'ncı seviye Oryonlar gibi?
C: Bunlar yalnızca bireylerin yansımalarıdır, birleşik varlıklar değil. Bu yansımalar denge için vardır. Bunlar bütün birer
varlık değildir, sadece düşünce formlarıdır.

S:(L) 6'ncı seviye varlıkları İncil'de Eyüp'ün hikayesinde Lusifer'in Tanrı'nın önüne gelişi gibi bir araya gelmiş melekleri
mi ifade ediyor?
C: Evet.

S:(L) Yani 6'ncı yoğunlukta KH ve BH var ve birbirlerini dengeliyorlar?


C: Dengeye yönelik bir yansıma.

S:(L) Bunda bir herhangi bir hiyerarşi var mı? Bu varlıklar bir çeşit "Büyük Konsey"in önüne gelip planlar yapıp tartışıyor,
kararlar verip bunları uyguluyorlar mı?
C: Hayır.

S:(L) Peki nasıl oluyor? Herşey enerjilerin doğal bir etkileşimiyle mi meydana geliyor?
C: Evet.

S:(V) Biz 3'üncü yoğunluktayız ve siz bizimle çalışıyorsunuz ve biz 4'üncü yoğunluğa geçmeye çalışıyoruz ve siz de 6'ıncı
yoğunluktan 7'nciye geçmeye mi çalışıyorsunuz?
C: Evet.

S:(TR) Bize yardım etmeniz, 7'nci yoğunluğa ulaşmanıza yardımcı oluyor mu? (V) Tıpkı sizin bizimle çalışmanız gibi,
daha yüksek yoğunluklarda olup sizinle çalışan başka varlıklar var mı?
C: Hayır, 7'ye hepimiz birlikte ulaşıyoruz.

S:(L) Diğer bir deyişle, siz bizi yukarı çıkarmaya çalışıyorsunuz ve herkes de yukarı çıkıyor ve tüm parçalar tekrar bir
araya geldiğinde hepimiz 7'ye gidiyoruz öyle mi?
C: Evet.

S:(TR) Bize yardım etme amacınız bu mu?


C: Bu doğal bir süreç.

S:(TR) 6'ncı yoğunluğa ulaştığımızda bizim işlevimiz, tıpkı sizin şu anda yapmakta olduğunuz gibi 3'üncü yoğunluktakilere
yardım etmek mi olacak?
C: Evet. Biz gelecekteki siziz.
257
S:(TR) Ruhların yüzde elliden fazlası 6'ya ulaştığında ve 7'ye geçmeye hazırlandığında, geri kalanların hepsi de otomatik
olarak 7'ye mi geçecek?
C: Doğru kavram değil. 3'üncü yoğunluk "Yılan Kardeşliği" ilhamlı matematiksel hesaplama ve fikirleri kullanıyorsun.

S:(J) Yani bu işin yüzdesi yok. (TR) Yani her bir ruhun oraya ulaşması gerek. (V) 3'üncü yoğunluk matematiğini
uygulayamayacağımız kadar yüksek değil bu bence. (TR) Çoğunluk diyelim.
C: Hayır. Hala 3'üncü yoğunluk matematiğini kullanıyorsunuz.

S:(L) Pekala, 7'nci yoğunluğa kesin geçişin ölçütleri nedir?


C: Derslerin tamamlanması.

S:(J) Evet. (TR) Tüm ruhlar 7'nci yoğunluğa geçtiğinde tüm ruhlar tek bir ruh haline mi gelecek?
C: Yakın.

S:(TR) O yüzden herkesin gelmesi gerek, çünkü hepimiz 7'nci yoğunlukta bir olacağız. (D) O zaman oyunu değiştirip
tekrar ilgi çekici hale getirmek için ne yapmamız gerekecek?
C: Birşey "yapmak" zorunda değiliz, yaptık, yapacağız, yapıyoruz!!!

S:(L) "Ultimate Frontier" adlı kitabı yazan adam o bilgileri kanalladı mı veya anlattığı olaylar gerçekten meydana geldi mi?
C: Evet ve evet.

S:(L) İddia ettiği gibi Davut'un reenkarnasyonu mu?


C: Öyle tercih ediyorsa.

S:(L) Kadınlar hakkında söyledikleriyle ve ruhların yalnızca tek cinsiyette reenkarne olduğuna dair açıklamalarıyla beni
kaybetti. (J) Hayır, öyle değil ve sanırım cinsiyet değiştirme eşcinsellikle de yakından ilgili. (L) Evet. (TR) Ama bence
ruhlar belirli bir cinsiyette bedenlenmeye daha eğilimli.
C: Hayır.

S:(L) Sanırım netice itibariyle dengeleniyor.


C: Herşey sadece ders.

S:(J) İnsanın cinsellik durumunun, örneğin eşcinselliğin, bir yaşamdan diğerine geçerken cinsiyet değiştirilmesiyle ilgisi
var mı?
C: Bazen.

S:(L) Tüm cinsel ifade şekilleri arasında, 4'üncü yoğunluğa daha hızlı olarak ilerleme olasılığı en yüksek olanı hangisi?
C: Cinsellikten tamamen uzak oluş.

S:(D) O zaman benim durumum iyi! [Gülüşme] (V) Neden cinsellikten tamamen uzak olmak, açıklayabilir misiniz?
C: Çünkü o zaman fizikselliğe olan arzularınızdan kurtuluyorsunuz.

S:(TR) Yani seks, insanı iyice 3'üncü yoğunluğa cezbeden bir 3'üncü yoğunluk eylemi. (L) Peki ikinci en olası cinsel ifade
hangisi? [Gülüşme] (D) Benim durumum hallolduğuna göre şimdi sizin durumunuzu ele alabiliriz! (J) Önem sırasına göre...
[Gülüşme]
C: Bir önemi var mı?

S:(D) Laura için önemli, cevap verin lütfen. (L) Sanırım herkesin cinsellikten tamamen uzak olmayı isteyeceği ve tüm
fiziksel şeylerden kurtulacağı bir noktaya ulaşması gerekiyor ama şu noktada elimizdeki seçenekler karşıtcinsellik,
eşcinsellik, çiftcinsellik ve çokcinsellik. [Gülüşme] (D) Bu cinsellik şekilleri arasında kendi fiziksel bedenlerimizden zevk
alma yeteneği de var. Bizim fizik bedenden zevk alma yeteneğimiz var ama onların yok. Ve bir yerde okuduğuma göre
bunu kıskanıyorlarmış. (L) Bu doğru mu, bizim fizikselliğimizi kıskandığınız?
C: Hayır. Hiç!

S:(L) Bir yerde okuduğuma göre yüksek ruhsal seviyelerde olduğunda ruhsal birleşmeyi deneyimleyebiliyorsun ve bu
orgazmdan daha iyi. Bu doğru mu?
C: Herhangi bir orgazm türüne neden ihtiyacınız olsun?
258
S:(L) Orgazm, fizikselliğin mutlak deneyimlerinden biri gibi görünüyor. (TR) Evet, aynen bu, fiziksellik... (L) Fizikselde,
3'üncü yoğunluk dünyasında varolan herşey bir şekilde daha yüksek boyutlardaki deneyimlerin ve varoluş durumlarının bir
yansıması değil mi?
C: Sizin deneyimlediğiniz şekliyle 3'üncü yoğunluk, bu yoğunluk içindeki esaretinizi sürdürmek üzere beslenen bir
ilüzyon.

S:(L) Diğer bir deyişle sonsuza kadar sevişen Vişnu ve Şiva örneğinde olduğu gibi varoluştaki dünyaların devamını
sağlayan kozmik bir orgazm falan yok?
C: Zırva! [Gülüşme]

S:(L) Doğu dinlerinde öğretilen birşey bu, hatta bu şekilde yaptıkları heykeller var...
C: İlüzyonu sürdürmeye yönelik bir mantıksallaştırma.

S:(L) Yani orgazm deneyimi bir yem, bizi... (D) Kontrol altında tutmak için... (TR) Ve üçüncü seviyede tutmak için... (L)
Bu doğru mu?
C: Evet.

S:(L) Başka bir celsede bu konu hakkında sorduğum başka bir soruya dönelim: orgazm anında enerjimize ne oluyor? Bu
enerji nereye gidiyor?
C: 4'üncü seviye KH'ye gidiyor.

S:(TR) Bu Kertenkelelerin bizimle beslenmesinin bir ifadesi mi?


C: Oradaki KH varlıkları bu enerjiyi alıyor.

S:(TR) Yani orgazm, 4'üncü yoğunluğun 3'üncü yoğunluktan beslenmesinin 3'üncü yoğunluktaki bir ifadesi, öyle mi?
C: Yöntemlerinden biri.

S:(D) "Pleiades Öğretileri"nde (Bringers of the Dawn) seksten bahsediliyor ve bunun sevginin bir ifadesi olduğu, seni
gerçekten sevmeyen biriyle seks yapmaman gerektiği söyleniyor.
C: İhtiyaç duyulan tek şey sevgi.

S:(L) Eğer iki birey, birbirlerine duydukları yüksek seviyeli sevgiyi fiziksel bir şekilde ifade etmek isteseler, bu enerjiyi
4'üncü seviye KH varlıklarını beslemeden, pozitif bir şekilde yapmaları mümkün mü?
C: Hayır.

S:(L) Yani ne yaparsan yap, ne düşünürsen düşün, bu enerji oraya gidiyor öyle mi?
C: Seks kuvvetli bir fiziksel arzudur.

S:(V) Büyük geçiş geldiği sırada seks yapan veya herhangi cinsel bir ilişkisi olan kişiler bu yüzden geçişi
gerçekleştiremeyecek mi? (L) Sanmam... (V) Bunu öğrenmek istiyorum. Bu doğru mu?
C: Hayır. İncil'inizde "Bin Yıl" olarak bahsedilen şey, geçişin 3'üncü yoğunluk yorumudur.

S:(L) Yani bir anlamda 4'üncü yoğunlukta bin yıl boyunca fiziksel varlıklar olarak yaşayacağız. Geçiş bu süre içinde
gerçekleşecek ve bu süre bittiğinde fiziğe olan iştahımızı geride bırakmış olacağız, öyle mi?
C: Yakın. Bazıları 4'üncü yoğunluğa hemen geçecek, bazılarının ise biraz daha "zamana" ihtiyacı olacak.

S:(T) Yani 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde ve hala fizikselken, ihtiyaç duyduğumuz besinleri yine 3'üncü yoğunluktan mı
edineceğiz?
C: Kısmen.

S:(D) Tamamen BH olsak bile mi?


C: Tamamen BH iseniz fiziksel besine ihtiyacınız olmaz.

S:(D) O zaman nasıl enerji alırız... Birbirimizden. Başkalarına hizmet ediyor oluruz. (L) BH böyle çoğalıp büyüyor... KH
parçalıyor ve parçalanıyor ve giderek küçülüyor... (J) Uyguladıkları parçalamalar, yasa gereği onlara dönüyor. (D) Kendi
enerjimizi başkalarına verirken biz de başkalarının enerjisini alabilecek miyiz?
C: Evet.
259
S:(D) Başkalarına hizmetin aynı zamanda kendine hizmet olması bu herhalde. (L) Son olarak söylemek istediğiniz birşey
var mı? Rehberlik anlamında herhangi birimize söylemek istediğiniz birşey var mı?
C: Ancak spesifik olarak istenirse. (ç.n.: spesifik; ayrıntılı, açık, net)

S:(D) Evde kanallama yaptığımda sizinle temas kuruyor muyum?


C: Evet ama bozucu etkilere dikkat et. Ruhuna bak TR.

S:(TR) Uzun süredir ruhuma yöneliyorum ve ruh sörfü yapıyorum! Keen Industries şirketi bana uygun bir iş teklifi sunacak
mı?
C: Bekle ve gör.

S:(TR) Sizinle iletişim kurabilecek miyim?


C: Burada.
____________________

10 Ocak 1995 F___ ve Laura

S:(L) Merhaba. Gelip gelmeyeceklerini merak ediyorum.


C: Her zaman buradayız.

S:(L) Çok teşekkür ederim. Bu gece sormak istediğim çok ciddi bazı sorular var ve sorduğum sorular pek düzenli olmasa
da bana karşı lütfen biraz sabırlı olun.
C: Pekala ama bu celseler fiziksel olarak seni enerjisiz bırakıyor, o yüzden kısa tutulması gerek.

S:(L) Tamam kısa olacak. Sadece birkaç şey sormak istiyorum. İlk sorum şu: doktorum bana bir şiropraktör gönderdi. Bu
şiropraktör, sorunlarımı daha öncekiler gibi halledemiyor. Hatta beni daha kötü hale getiriyor.
C: Başka bir tanesine git.

S:(L) Yoksa bu bir tür dolandırıcılık mı?


C: Bu konularda tek önemli olan şey paradır. Senin iyi oluşun değil.

S:(L) Bölgemizdeki şirapraktörlerin adlarına erişip bana bir tavsiyede bulunabilir misiniz... Dallas Hancock'a mı
gitmeliyim? Yaptığım ayarlamalar için çok uzak bir yer.
C: Sana bağlı. McGeehan.

S:(L) Burada kilerimin bir şeması var. Şimdi bu şemayı tablanın üzerine koyacağım; gömülü olan şeyi bu şema üzerinde
gösterir misiniz lütfen?
C: Tamam.

S:(L) [Şemayı tablanın üzerine yerleştiriyor; planşet yeri gösteriyor.] Burası mı? [parmağıyla işaret ediyor.]
C: Evet.

S:(L) Tamam, çok teşekkür ederim.


C: Birden fazla nokta var.

S:(L) Aa, özür dilerim. [şemayı tekrar tablanın üzerine koyuyor; planşet hareket ediyor ve yeri gösteriyor.] Tamam, bu
bölüm mü? Başka bir yer? [planşet 3'üncü yeri gösteriyor.]
C: Merdivenlerin hizasında, altta.

S:(L) Başka yok, değil mi?


C: Belki. Eksantrik eski ev sahibi bunları çıkaramadan öldü.

S:(L) Bunlar hangi yıl gömüldü?


C: 1933 ile 1945 arasında.

S:(L) Parmağımı koyduğum bu noktayı ne kadar derin kazmalıyım?


C: Yüzeye yakın.
260
S:(L) Peki merdivenlerin altındaki bu nokta?
C: Daha derin.

S:(L) Adam deliği kazmış, nesneleri gömüp kileri ve merdivenleri üzerine inşa etmiş, değil mi? Üçüncü nokta ne kadar
derinlikte?
C: Kendin keşfet, ama kayan kumlara dikkat et.

S:(L) Eminim bu kileri, yaptığı bazı şeyleri gizlemek için yapmıştır. Bu adamın bundan başka ne gibi faaliyetleri oldu?
C: Belediyedeki kayıtlara bak.

S:(L) Arazimizde kullanılabilir bir kuyu var mı?


C: Ne için kullanılabilir?

S:(L) İçme suyu için.


C: İyi içme suyu 80 metre derinlikte.

S:(L) İçme için olmasa da pompayla su çıkarabileceğimiz bir kuyu var mı?
C: Demir oranı yüksek.

S:(L) Arazide daha önce kuyu için kullanılan ve hala kullanılabilir olan bir boru var mı?
C: Evet. İçmek için kullanılmayacak kadar yüksek demir içeriyor.

S:(L) V___'nin kendini nasıl hissettiğinin farkındasınızdır eminim. Sanırım geçen gece "zırva" kelimesini kullanmanıza
gücendi... (ç.n.: bir önceki celsede geçen "zırva" cevabı, orijinal metinde "bull****" olarak geçiyor. ingilizce'de "yalan"
anlamında yaygın olarak kullanılan argo ve kaba bir kelime.)
C: V___'nin konuşurken rahat olması gerek!! Neşe! Bu kelime sizin insanlarınız tarafından sıkça kullanılıyor.

S:(L) Biliyorum, ben gücenmedim. Birşey söylemedim. Bazı kelimeler bana gücendirici geliyor ve onları kullanmıyorum.
V___ ayrıca kızımın odasına giren 4'üncü yoğunluk Om varlığı hakkında bilgi vermediğiniz için de üzüldü. Om bir varlık
türünün kısaltması mı?
C: Hayır, tam kelime.

S:(L) Bu varlık türünü keşfetmeyi merakla bekleyen insanlar için soruyorum, Om varlığı nedir?
C: Poltergeist türü bir varlık.

S:(L) Om varlığı boyut çakışması nedeniyle mi geldi yoksa özellikle kızımla mı ilgili?
C: Büyük ölçüde birincisi.

S:(L) Yani poltergeist türü varlıklar bu boyut çakışmalarında bizim yoğunluğumuza girebiliyorlar?
C: Elbette.

S:(L) V___ "artık kişisel olmadığını" söyleyerek gruptan ayrılmaktan bahsediyor. Bundan neyi kastettiğini öğrenmek
istiyorum.
C: Yanıtlar onun kişisel arzu ve beklentileriyle uyuşmuyor.

S:(L) Daha işin başında V___'nin mutlaklarla ilgilenmek için gerekli objektifliğe sahip olmadığını hissetmiştim.
Adanmışlığının ve kararlılığının ona epeyce mesafe aldıracağını düşünmeme rağmen, görünüşe göre sadece kendi bakış
açısı onaylandığı zaman adanıyor ve kararlı oluyor. Bazen onun verdiği mücadeleye empatiyle yaklaşıyordum ve bazen de
bazı aptallıkları beni kızdırıyordu. Sanırım siz benden çok daha sabırlısınız. Şu andaki koşullar göz önünde
bulundurulduğunda onun gruba geri dönme şansı ne kadar?
C: Açık.

S:(L) Böyle söyleyeceğinizi biliyordum. Şimdi, bu dergide bazı makaleler var: Lyssa Royal hakkında şöyle deniyor:
"1985'den beri tüm dünyada binlerce insan için kanallama yaptı. Kitapları ve makaleleri tüm dünyada altı dilde yayınlandı."
Vesaire vesaire... Lyssa burada şöyle yazmış: "İnsan bilinci kabaca üç farklı alana bölünebilir: bilinçli zihin, bilinçaltı zihin,
ve bilinçdışı zihin." Bu kategorizasyon genel olarak doğru mu?
C: Kabaca.
261
S:(L) Şöyle diyor: "Bilinçdışı zihin, daha derindeki benliğinizle olan köprüdür ve aynı zamanda görmek istemediğiniz
korkutucu, karanlık şeylerin atıldığı bir çöplüktür." Bu yeterince doğru bir ifade mi?
C: Yarı-doğru.

S:(L) Bu ifadeyi daha doğru kılmak için söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Bilinçdışı zihin aynı zamanda yüksek benlikle, diğer benliklerle ve evrensel zihinle bağlantı kurmak bir kanaldır.

S:(L) Lyssa ayrıca şöyle diyor: "Çocukken travmatik bir olay yaşadığınızda, bilinçaltı hemen bu bilgiyi işlemek ve
depolamakla kalmayıp, aynı zamanda sizi daha fazla bölünmeye karşı koruma yollarını da bulur. Bir denge oluşturmaya
çalışır. ...travmanın ürettiği çok yoğun ham enerji, bilinçdışı zihinde depolanır." Bu doğru mu?
C: Yeterince yakın.

S:(L) Ve devam ediyor: "Dünyadışı bir varlık bize baktığında, zihinsel bölünmüşlüğümüz yüzünden onlara çoklu kişiliğe
sahip gibi görünürüz." Bu doğru mu?
C: İlgisiz.

S:(L) Neden ilgisiz? Daha yüksek bir yoğunluktan bir varlık bize baktığında neye baktığını bildiği için mi?
C: Evet. Zihinlerinizdeki bölünmüşlükleri son derece net olarak biliyor ve anlıyorlar. Bu, şunu söylemeye benziyor "Bir
insan bir kemirgene baktığında onun çok yoğun bir kürke sahip olduğunu fark eder."

S:(L) Sonra şöyle diyor: "Dünyadışılar genelde, bölünmüş bir insanla nasıl iletişim kuracaklarını bilmezler. Bazen
gemileriyle yakınlarda uçarken onları çok az insan görür; insanların çoğu onları görmez, çünkü bu bilgi hemen bilinçaltına
gider." Yani zihin öylesine afallıyor ki bu bilgiyi hemen bilinçdışına yolluyor, diyor. Dünyadışıların bizimle iletişim
kurmada sorun yaşamasının nedeni bizim bu teması bloke etmemiz mi gerçekten?
C: Hayır.

S:(L) Peki bazı insanların kendi zihinlerinde uyguladıkları blokaj nedeniyle dünyadışı varlıkları veya UFO'ları görmemeleri
mümkün mü?
C: Bu olabilir veya insanların zihinlerindeki blokaj dünyadışılar tarafından da etkinleştirilebilir.

S:(L) Lyssa'nın bağlantı kurduğu dünyadışı varlık şöyle diyor: "Çoğu durumda, toplumdaki ortalama bir varlık, telepatik
teması nasıl yorumlayacağını bilmiyor. Bizi algılamaya başladığınız anda gerçeklik dönüştürülüyor çünkü unutmayın ki,
siz bir frekanssınız, biz başka bir frekans." Bu doğru mu?
C: İlgisiz.

S:(L) Neden ilgisiz?


C: Bu cümlede iddia edildiği gibi bu bir engel değil.

S:(L) Her neyse, makale şöyle devam ediyor: "Bir dünyadışı arka bahçenize gelebilir ve bir anın bir parçasında bizi
algılayabilirsiniz. Fakat genelde olan şey şudur ki kişi hemen, alfa veya teta beyin dalgalarının ürettiği türde bir trans veya
uyku haline girerek teması kapatıyor." Bu doğru mu? Bir insan dünyadışı bir varlık gördüğünde şoktan dolayı gerçeklik
algısını kapatıyor mu?
C: Bu mümkündür ama genelde olmaz.

S:(L) Bilinçaltı zihnin temizlenmesi gerektiğini söylüyor. Burada yazılana göre bilinçaltının ilk katmanı, depolaması ve
işlemesi için bilinçaltı zihne verilen en üst seviyeli önceliklerden oluşuyor. İlk katman çoğunlukla korkutucu değildir.
Bilinçli zihin tarafından işlenmeyi bekleyen ertelenmiş algıları temsil eder... Sonra hipnoz veya meditasyon yoluyla diğer
tabakalar da kaldırılır ve sonra...
C: Gerektiğinde tüm ilgili ve önemli bilgileri verebileceğimiz için bu makale üzerinde daha fazla eleştiri yapmak
istemiyoruz. Şu anda yaptığın karşılaştırma, hafif düzeyde olduğunda iyidir fakat unutma ki farklı kaynaklar farklı
bozulmalara maruzdur.

S:(L) Farklı kaynaklar derken?


C: Sizinkinden farklı.

S:(L) Bizimkinden farklı kaynaklar... Peki şunu sormak istiyorum. Bizim kaynağımız sizsiniz, doğru mu?
C: Evet.
262
S:(L) Bu kişinin bilgisini aldığı kaynak sizden farklı mı?
C: Bizden değil, sizden farklı, dolayısıyla da doğrulanamaz.

S:(L) Kastettiğiniz şeyi pek anlayamadım. Sanırım bu makalenin söylediği şey şu: insanları kaçıran dünyadışı varlıklar
bizim evrimimizi sürdürmemize yardım etmek için buradalar ve buna engel olan tek şey ise onları negatif olarak
algılamamıza neden olan karanlık ve kirli bilinçdışı zihinlerimiz.
C: Yanlış, evriminizi sürdürmek için "yardıma" ihtiyacınız yok, hiçbir şeyin de yok.

S:(L) Benim bu konu hakkında dikkatimi çeken şey şu ki, çok sayıda insan dünyadışıları ve kaçırılmaları meşrulaştırmak
için bu mantığı kullanıyor... Biraz daha okumaya devam edebilir miyim?
C: Gerek yok.

S:(L) Bu kadın, Dorothy Ann, yunusları ve balinaları kanalladığını iddia ediyor. Yunuslar ve balinalar ona, frekansları
korumak ve dünyadaki enerji merkezlerini uyandırmak için burada olduklarını, çok yüksek seviyeli varlıklar olduklarını ve
binlerce yıldır okyanuslardaki elektromanyetik ızgara hatlarını koruduklarını söylüyor. Izgaralar şu anda yeniden harekete
geçme sürecinde bulunuyor ve balinalar, gezegendeki titreşim kalıbı değişiminde çok önemli bir rol oynayacak.
C: Hayır.

S:(L) Yunus krallığı insanlarla daha kolay iletişim kurabilecek şekilde güçlendirildi; balinalar başka varlıklarla daha yüksek
seviyeli iletişim ve temas kurma misyonlarına uyanıyorlar.
C: Saçma.

S:(L) Yani buna devam etmeme gerek yok çünkü hepsi saçma. Kryon adlı varlığı kanallayan adam metafizik İsa hakkında
bir makale yazmış. Makaleyi okudum ve gerçekten sevdim. Kendimi iyi ve hoş hissetmemi sağladı. Bunu sormayacağım
çünkü onu seviyorum. Burada başka bir sayfada Samanyolu Galaksisi'nin, 20 diğer galaksiyle birlikte oluşan bir sistemin
parçası olduğunu söylüyor. Bu doğru mu?
C: Fazla belirsiz, istenirse tüm sistemler buna benzer şekillerde ölçülebilir.

S:(L) Yani keyfi birşey.


C: Algılanabilen her şekilde bir sistem ileri sürülebilir.

S:(L) Bu evrenlerin tümünün, ışık hızının %90'ı oranında genişlediğini söylüyor. Mutlak merkezi güneşin, bizim tanrı
dediğimiz şey olduğunu söylüyor.
C: Bu konuları ele almıştık ve "Tanrı" "herşey"dir, merkezi bir güneş değil.

S:(L) Dünya'nın, Pleiades sistemi etrafından dolanan bir foton kuşağından geçtiği 25 bin yıllık bir döngüden bahsediyor ve
bu foton kuşağına girdiğimizde her türlü değişimlerin meydana geldiğini ve bunun küçük döngülerden biri olduğunu ve
harmonik birleşimin...
C: Bölünmüş kanal.

S:(L) Bu adam bölünmüş bir kanal mı? Harmonik birleşim diye birşey var mı?
C: Harmonik olarak birleşmek istiyorsan...

S:(L) Yani Pleiades etrafında dolanan ve 25.000 yılda bir bizi içine alan bir foton kuşağı yok mu?
C: Bu doğru olsaydı, şimdiye kadar size bu konuda bilgi vermez miydik sence?

S:(L) Bazen spesifik soruları sormadığımız için bazı şeyler hakkında bizi bilgilendirmiyorsunuz. Sadece bir kontrol etmek
istedim. Tamam, bu adam bölünmüş bir kanal ve bunu unutabilirim. Şimdi, bir sonraki soru: bildiğiniz gibi şu anda
Kaliforniya'da büyük seller meydana geliyor.
C: Evet.

S:(L) Bize bundan bahsetmediniz, öyle değil mi?


C: Bahsettik. Her yerde hava koşullarının çok anormalleşeceğini özellikle belirttik.

S:(L) Pekala, bilgisayar ağında Marilynne isimli bir kadınla iletişim kurdum ve bana buraya taşınmak istediğini söylüyor.
İyi bir insana benziyor. Reiki ve elma püresi konservesi yapan herkesin kitabımda yeri var. Bu bölgeye taşınma arzusuyla
ilgili olarak ona söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: İyi fikir!
263

S:(L) Çok negatif olmasına rağmen ağdaki IrishSir'e yanıt vermem iyi olur mu?
C: Elbette, yalnızca kendinle aynı kafa yapısında olanlarla iletişim kurarsan ne elde edebilirsin ki???

S:(L) Küçük arkadaşımız SFPro, annesinin sürekli olarak bir hayalet gördüğünü söylüyor ve annesi bu hayaletin ölen
kocası olduğunu düşünüyormuş, bu doğru mu?
C: Belki. Hayati bir bilgi değil.

S:(L) Ona verdiğim bilgi ve tavsiye uygun muydu?


C: Evet.

S:(L) Geçirdiğim kazayla ilgili olarak bir avukatla görüşmem gerekir mi?
C: Sana bağlı. Burada elinden tutup seni bir yerlere götürmek için bulunmuyoruz, çünkü o zaman öğrenemezsin.

S:(L) Sanırım bu konuda haklısınız. L___ geldi ve bağımsız incelemelerin sonuçlarıyla karşılaştırıldığında, aldığımız
bilgilerin oldukça doğru olduğunu düşündüğünü söyledi. Bunda samimi miydi?
C: Evet.

S:(L) H___ D___ bana yılın sonunda yaşlı, emekli biriyle tanışacağımı ve bu kişinin yaptığım çalışmada çok önemli bir rol
oynayacağını söyledi. Bu olacak mı?
C: Bekle ve gör.

S:(L) S___ ve N___ bize yardımcı olacak mı?


C: Açık.

S:(L) F___ veya benim için herhangi bir bilgi?


C: Hayır.

S:(L) Peki, teşekkürler. (F) Bir karadeliğe düşmeni önlemek için gerektiğinde senin hakkında bilgiler veriyorlar. (L) İyi
geceler.
________________

11 Ocak 1995 F___ ve Laura, BK ve SK (telefonla)

S: Kimse var mı?


C: Evet.

S: F___ SK ile konuşuyor.


C: Kanal bozuluyor.

S:(S) Pleyadeslilerle aynı gruptan mısınız?


C: Aynı. Pleyades'teyken Pleyadesliler, Kasyopya'dayken Kasyopyalılar. Işık varlıkları.

S:(S) Ne tür bir kaynaksınız?


C: 6'ncı yoğunluk.

S:(S) Bu bilgileri aktarmak için neden Laura ve F___'yi seçiyorsunuz?


C: Çünkü dengeleme alanları uyumlu.

S:(B) Maitreya... Bu kişinin bu hayatındaki kaderi nedir?


C: Dezenformasyon sürecinde önemli bir rol oynuyor.

S:(B) Benjamin Creme bunun farkında mı?


C: Hayır.

S:(B) Dünyadışılar Benjamin Creme'nin kafasına düşünceler mi koyuyor?


C: Evet.
264
S:(B) Bunun amacı nedir?
C: Kafa karışıklığı, sapma ve aldanma yaratmak ve böylece gerçeklik kanallarının örtülmesi. Kendini açıklıyor.

S:(B) Gerçek olduğunu sandığımız şeyin aslında gerçek olmamasını sağlamak için yani, öyle mi?
C: Yakın.

S:(B) Yani gerçeği göremememiz için dünyadışı varlıklar önümüze dikkat çekici belirli bir birey çıkarıyorlar ve onun
üzerinde odaklanmamızı sağlıyorlar.
C: "Çöldeki" sahte peygamberlerle ilgili uyarıları hatırlayın.

S:(B) Buna göre Benjamin Creme KH mi?


C: Evet, dolaylı olarak.

S:(B) Antichrist mi? (ç.n.: İsa Düşmanı)


C: Hayır. Antichrist bir birey değil, bir konsorsiyum.

S:(B) Konsorsiyum kim?


C: Bu terim, çok sayıda bireyden oluşan bir bireyler grubunu ifade ediyor.

S:(L) Peki kimler? (F) İnsan mı?


C: Evet ve diğerleri.

S:(B) Bu bireyler, normal bir insandan çok daha uzun ömre sahip varlıklar mı?
C: Karmaşık düşünce kalıpları.

S:(B) Bu kişiler aynı planı sürdürmek için peş peşe reenkarnasyonlarında aynı hafızayı sürdüren kişiler mi?
C: Yalnızca seçilen az sayıda kişi.

S:(B) Bu kanallama harf harf şeklindeki ilkel yöntemin ötesine geçecek mi? Otomatik yazı ya da bilinçli veya bilinçsiz
doğrudan kanallamaya geçilecek mi?
C: Hemen geçilebilir, ama bu şekilde bozulma riski daha düşük.

S:(B) Bu temasın amacı nedir?


C: Öğrenmenize, bilgi kazanmanıza, böylece korunma sağlamanıza ve böylece ilerlemenize yardım etmek.

S:(B) Kasyopyalılar bu temastan ne sağlıyor?


C: Size yardım ederek sizinle ve diğer herşeyle birleşme ve böylece büyük döngüyü tamamlama kaderimizi
gerçekleştirmeye doğru ilerliyoruz.

S:(B) Bu sizin için mümkün olan tek olasılık mı yoksa en iyi olasılık mı?
C: Her ikisi.

S:(B) Bizden pek çok ışık yılı uzakta mı bulunuyorsunuz?


C: Mesafe bir 3'üncü yoğunluk fikri.

S:(B) Işık yılı 3'üncü yoğunluğa ait bir kavram mı?


C: Evet.

S:(B) Dalga üzerinde seyahat etmekten neyi kastediyorsunuz?


C: Düşünceler üzerinde seyahat.

S:(F) Bizim düşüncelerimiz mi yoksa sizin düşünceleriniz mi?


C: Doğru kavram değil.

S:(L) Doğru kavram nedir?


C: Herşey yalnızca ders.

S:(L) Kimin düşünceleri?


265
C: Düşünceler varoluştaki tüm gerçekliği birleştirir ve hepsi paylaşılır.

S:(S) Tüm düşünce formlarının yarattığı bir enerji dalgası üzerinde mi yolculuk yapıyorsunuz?
C: Varolan herşey düşünce formlarıdır!

S:(B) KH olanlar bu yarışı BH olanların kazanacağını kabul ediyorlar mı?


C: Hayır, kesinlikle! KH "kaybetmeyi" algılayamaz, yalnızca içgüdüsel olarak üzerlerinde artan bir basınç hissederler.
Artan karmaşanın nedeni bu.

S:(B) Kaybettiklerinde onlara ne oluyor? Manyetik bir yıkım mı yaşıyorlar yoksa başa dönüp tüm evrim sürecini yeniden
ve karşı kutupta mı deneyimliyorlar?
C: İkincisi.

S:(B) Demek bir dönüm noktası geliyor?


C: Yakın. "Yakın" derken kavramın gerçeğe "yakın" olduğunu kastettik. Zaman veya mesafe anlamında söylemedik.

S:(B) O noktada sebep oldukları tüm acıyı deneyimleyecekler mi? (L) Güzel soru!
C: Hayır, bu sadece 5'inci seviyede olur.

S:(B) Bir Kertenkele ile karşılaştığımızda uygun davranış protokolü nedir?


C: Size kalmış!

S:(F) Bunu tekrarlayabileceğimi sanmıyorum B___. (ç.n. telefondaki BK ingilizce'de çok yaygın argo bir ifade kullanıyor)
(L) "F"li kelimeyi mi kullandı? (F) Hayır, anatominin bir bölümüne referansta bulundu. (B) Kertenkeleler şekil
değiştirebiliyor mu?
C: 4'üncü seviyedeki tüm varlıklar bu yeteneğe sahip.

S:(B) Gerçek görünüşlerini değiştirme yeteneğine mi sahipler?


C: Evet.

S:(B) Şu anda aramızda dolanıyorlar mı?


C: Nadiren. 3'üncü seviyedeki işlerinin çoğunu yaptırmak için "aracılar" kullanıyorlar.

S:(B) Bu aracılar "Siyahlı Adamlar" mı (Men in Black) yoksa Griler mi?


C: Her ikisi ve pek çok diğerleri. Siyahlı Adamlar çoğunlukla insan kılığındaki Kertenkelelerdir ve 3'üncü seviyede kısa
dalga döngüsü olarak tanımlanan kısa sürelerle kalabilirler. Siyahlı Adamlar seçilen kişilerle doğrudan temasa yönelik bir
mazeret olarak kendilerini devlet görevlisi olarak tanıtır.

S:(B) Bu Siyahlı Adamlar hiç insan öldürdü mü?


C: Hayır.

S:(F) Sadece tehdit mi ediyorlar?


C: Evet.

S:(B) Kertenkeleler hiç insan öldürdü mü?


C: Oo evet!!!

S:(B) Bir kitap var, yolda Buda'yı görürsen onu öldürmelisin diyor, bir Kertenkele için de aynı şey geçerli mi?
C: Garip.

S:(B) 3'üncü yoğunluğun dışında bir yerde bedenlerin parçalanmasına, ölüm, yıkım ve benzer şeylere neden olan fiziksel
bir çatışma yaşanıyor mu?
C: Pek sayılmaz, unutmayın, 3'üncü seviye fikirleri 4'üncü seviye gerçekliğe uyguluyorsunuz ama uymaz.

S:(B) Bedenlerin parçalanması fikri mi?


C: Evet.

S:(B) 4'üncü yoğunluktakilerin fiziksel bedenleri var mı?


266
C: Geçici.

S:(B) Bizimkiler de geçici.


C: Hayır, sizinkiler değil.

S:(B) Şekil değiştirebiliyor olmaları, bedenlerini istedikleri zaman eski haline getirebilmeleri anlamına da mı geliyor?
C: Yakın.

S:(B) Dünya'nın çeşitli yerlerinde Bakire Meryem'in görünmesi olaylarının herhangi birinin ardında Kertenkeleler var mı?
C: Evet. Hepsi.

S:(B) Bunun ardındaki sebep nedir?


C: Bilginin parçalanmasına yönelik saptırma ve dezenformasyon yayılıyor ve böylece daha fazla kişi saldırıya açık hale
geliyor.

S:(L) "Eski dinlerdeki" cehennem veya araf inancı gibi inançların propagandası insanları çok savunmasız bir noktaya
sürüklüyor, çünkü bu durumda insanlar suç ve günah düşüncelerine ve böylece de düşünce kontrolü ve şiddete daha açık
hale geliyor.
C: Evet.

S:(S) Yvonne Cole'nin kanalladığı "Aştar Komutası"ndaki (Ashtar Command) Theo, Aralık 1994'te dünyadışılar tarafından
bir iniş gerçekleştirileceği kehanetinde bulunmuştu. Bu bir uydurma mıydı, yoksa bir yanlış hesaplama mı?
C: Uydurma.

S:(S) Yvonne çok hoş biri.


C: Kanal aldatılıyor.

S:(S) Kimi kanallıyor?


C: Kertenkelelerin ajanları. Dezenformasyon. Peki o zaman kim dezenformasyon almıyor diye soracaksınız, değil mi?
Zihinlerinizi açtığınızda ve yeterince çok bilgi sahibi olduğunuzda bileceksiniz. Şimdi, bu mesaj sana K____, çalışmanın
farkındayız, çok büyük etkileri olacak bir zafere yakınsın, ama dikkat et çünkü KH güçleri seni ezmeye çalışıyor ve KH
güçlerine karşı savaşlarını yavaşlatmanı tavsiye ediyoruz, böylece onlardan kaynaklanan aşırı ısınmayı önleyebilirsin!!

S:(S) B____'nin yapmakta olduğu alternatif vergi sistemi çalışmasından mı bahsediyorsunuz?


C: Aynen öyle.

S:(L) Onları fişlediler mi?


C: Uzun süredir yakından izleniyorlar.

S:(L) B___ geri adım atacak biri değil, kendilerini korumak için ne yapabilirler?
C: Bilgi korumadır. Yakın zamandaki iki aramayı hatırlayın.

S:(L) İki telefon görüşmesi mi oldu? Ne hakkında veya kimden?


C: "İş"le ilgili görünüyordu ama hileydi.

S:(L) Pekala, sanırım başka soruları yok. Teşekkür ediyoruz. [Telefon görüşmesi sonlandırıldı.] Hala burada mısınız?
C: Evet.

S:(L) B___ ve S___'nin onlara yaptığınız yorumlar hakkında ne düşündüklerini söyler misiniz?
C: Büyülendiler.

S:(L) Buna ilkel bir yöntem diyebilirler ama doğrudan kanallama yapan herkes resmen saçmalıklar üretiyor. Bildiğiniz gibi
kilerimde çok büyük bir çukur açtık ve halen birşeye ulaşabilmiş değiliz. Orada birşey olduğundan emin misiniz?
C: Dikkatli incele.

S:(L) Çıkarıp attığımız toprak içinde olabilir mi?


C: Hayır.
267
S:(L) Çukurdan nereye doğru gitmemiz gerekiyor? Ne kadar derinde? Biliyorum, devam etmemizi söylediniz ama eğer kısa
bir süre içinde birşey bulmazsak... Yani ne kadar eşebiliriz ki? Tüm kiler kocaman bir çukura dönecek.
C: Sabır meyvelerini verecek.

S:(L) Peki söyleyebilir misiniz, daha ne kadar eşmemiz gerekiyor...


C: Elemeyi dikkatli yapın.

S:(L) Dışarı attığımız kumu mu, yoksa yeni kumları mı?


C: Hepsi.

S:(L) Daha derine inmemiz gerekiyor mu?


C: Belki.

S:(L) Çukuru genişletmemiz gerekiyor mu?


C: Sabır!!!

S:(L) F___, kilerde ne kadar büyük bir çukur olduğunu biliyor musun? (F) Hayır, ama görmek isterdim. (gülüşme) (L)
İkimiz birlikte bu masayla birlikte o çukura rahatça sığarız. (F) Kazmak ne kadar vakit aldı? (L) Çocuklar bugün başladılar.
(F) Toprakta kim bilir neler vardır. (L) Şimdi, gerçekten zor bir durumdayım. Ya P___ ile anlaşacağım, ki teklifi çok
düşük, ya da başka birşey yapmam lazım ve ne yapacağımı bilmiyorum. Görebildiğim tek seçenek bu.
C: Üzgünüz, ama ne yapacağına sen karar vermelisin; bu öğrenme sürecinin bir parçası.

S:(L) B___ ve S___ gelecekteki çalışmalarımızda önemli bir rol oynayacaklar mı?
C: Muhtemelen, ama bekle ve gör.

S:(L) P___ şu anda anlaşmayla ilgili ne düşünüyor?


C: Para.

S:(L) İpotek mi istiyor?


C: Neden onunla görüşüp durumunu dürüstçe açıklamıyorsun?

S:(L) Bunu yapacağım.


C: Gecikmeleri anlayacaktır, kimse seni en iyi "anlaşmayı" istemekle suçlayamaz.

S:(L) Birşey daha sormak istiyorum, yakın zamanda J___ O___'nun kişisel eşyaları bulundu. Ne tür bir araç...
C: Bu konuyu geride bırakma vaktin geldi.

S:(L) J___ ile görüştük ve J___'nin bu gizemi çözecek kişileri bulmaya gerçekten çaba gösterdiğini düşünüyor.
C: Clara Teyze tekrar harekete geçti.

S:(L) F___'yi Sharky'ye göndermem iyi olur mu?


C: Sana bağlı. Gitme vakti.

S:(L) Teşekkürler ve iyi geceler.


___________________________________

14 Ocak 1995 F___, Laura, TR ve JR, T___, M___ ve A___

S:(L) Kimse var mı?


C: Evet.

S:(L) Bu gece karşımızda kim var?


C: Hnora.

S:(L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S:(L) Bu akşam planşetteki hareket neden bu kadar yavaş?


268
C: Büyük ölçüde artacak, sabırlı olun. Küçüğü uzaklaştırın lütfen.

S:(L) Çocukların neden uzakta tutulması gerekiyor?


C: Ruhları henüz tam olarak açılmadığı için psişik hasar olasılığına karşı bir koruma olarak.

S:(L) Bedene giren bir ruh dünyaya doğduğunda bir çiçek tohumu gibi mi oluyor? Yıllar geçtikçe açıyor mu?
C: Bir yeniden uyanış dönemi.

S:(L) Yani ruh bedene girdiğinde o noktada geçmiş deneyimlerini unutuyor, öyle mi?
C: Döngü.

S:(L) Suların alçalması ve yükselmesi gibi bir döngü mü? Çocuklukta sular alçalmış durumda mı?
C: Buna benzer birşey.

S:(L) Bazı sorularımız olacak ve ilki şu: Daha önceki celselerde bize gelecekteki biz olduğunuzu ve bizimle birleşmek
üzere buraya doğru geldiğinizi söylemiştiniz.
C: Evet.

S:(L) Zamana göre düşünecek olursak, bizden ne kadar uzaklıktasınız?


C: Sizin zaman ölçümünüzle belirsiz.

S:(L) Bize yaklaşan olayın yaklaşık varış zamanını hesaplamamız için bazı bilgiler vermiştiniz. Bu dalga buraya geldiği
zaman mı bizimle birleşip gelecekteki biz olacaksınız?
C: Hayır, bu doğru kavram değil.

S:(L) Dalga buraya vardığında bizimle birleşeceğinizi söylemiştiniz. Gelecekteki biz olduğunuzu söylerken kastettiğiniz
şey bu mu?
C: Hayır.

S:(L) Yani iki ayrı olaydan veya konudan bahsediyoruz, veya zaman/mekandaki iki ayrı nokta, öyle mi?
C: Hayır. Yine 3'üncü yoğunluk mantığını daha üst yüksek yoğunluk seviyelerine uygulamaya doğru kayıyorsunuz.

S:(L) Bu gece Laura'nın üzerine gelme gecesi mi?


C: Hayır. Herkesin ilerlemesine yardım etmeye çalışıyoruz.

S:(L) Yani aynı olaydan bahsetmiyor muyuz?


C: Bir kere "gelecek" nedir?

S:(L) Zaman/mekandaki farklı noktalar.. Gelecek sadece bilincin farklı bir odağı mı? Herşey eşzamanlı mı?
C: Evet. Eğer bu doğruysa neden burada lineer/doğrusal bir mantık uyguluyorsunuz? Görmüyor musunuz, sizinle şu an
birleşiyoruz!

S:(L) Anladım. (TR) Yani dalga geldiğinde eğer hazırsak dalga bizi 4'üncü yoğunluğa taşıyacak ama o noktada sizinle 6.
yoğunlukta gerçek bir birleşme yaşamayacağız ama bir yoğunluktan diğerine geçiş sırasında tüm odak noktaları birleştiği
için bir "birleşme" deneyimleyebiliriz, doğru mu?
C: Kısmen doğru, kısmen ilgisiz.

S:(J) Hangi kısmı doğru, hangi kısmı yanlış? (T) Dalga geldiğinde, 4'üncü yoğunluğa geçecek olanları oraya taşıyacak, bu
kısmı doğru mu?
C: Açık.

S:(TR) Hangi kısmı açık?


C: 4'üncü yoğunluk adayısın.

S:(TR) Yani biz 4'üncü yoğunluk adayıyız ama bu mutlaka 4'üncü yoğunluğa geçebileceğimiz anlamına gelmiyor, öyle mi?
C: Kısmen.

S:(TR) 4'üncü yoğunluk adayları doğru frekans titreşimine ulaşmışlarsa ve o noktada dalganın onları taşıyacağı bir noktaya
269
yükselmişlerse 4'üncü yoğunluğa geçecekler, doğru mu?
C: Yeterince yakın.

S:(TR) 4'üncü yoğunluğa geçenler o noktada varlıklarının tüm diğer yoğunluklarıyla çok kısa bir süre için de olsa bir
birleşme, bir bütünlük mü deneyimleyecekler?
C: Ölçülemeyecek derecede kısa bir an. "Aydınlanma" denen şey işte bu!

S:(TR) Aslında zaman diye birşey olmadığı için bireyin deneyimine göre o kısacık an binlerce yıl gibi de olabilir, değil mi?
C: "Sonsuza kadar" sürmüş görünebilir.

S:(L) "Rapture" (kendinden geçme, vurgun, mest) olarak bilinen şey mi bu?
C: Bazıları iç güdüsel düşünce kalıplarını bu şekilde açıklamaya çalıştı.

S:(L) 4'üncü yoğunluğa geçmek, yani afet olayları ve benzeri büyük etkiler altındaki 3'üncü yoğunluğu aşarak veya terk
ederek bunların hiçbirinin olmadığı bir yere geçmek, "rapture" olarak bilinen şey bu mu?
C: Uzaklaşıyorsun Laura.

S:(L) Bu hafta JR ile birlikte bu konu hakkında konuşuyorduk, onun hatası. Suçu bana atmayın. (J) Benim hatam. ... (L)
Sanırım hızla cevaplandırılabilecek birkaç sorumuz olacak. Bunları hızla soralım. Bildiğiniz gibi JR'nin annesi dün sabah
öldü ve JR şu anda annesinin nerede olduğunu ve ne durumda olduğunu öğrenmeyi çok istiyor. Ona bu bilgiyi verebilir
misiniz?
C: Şu anda 5'inci yoğunlukta.

S:(L) Bu seviyeye girişinden memnun mu?


C: Subjektif.

S:(L) Bunu söyleyeceğinizi biliyordum. Bu hususta başka birşey sormak istiyor musun JR? Üzüntünü derinleştirmek
istemiyorum. (J) Hayır, sorun yok. Annem geçen ay beden dışı deneyimler yaşadı mı?
C: Evet.

S:(L) TR evinin hemen dışında çok ilginç bir deneyim yaşamış.


C: TR bunları çok yaşıyor.

S:(TR) Evet, gerçekten de öyle. Dışarıda duruyordum. Bizim altı kedimiz var. Kedileri tanırım ve bunu karıştırdığımı
sanmıyorum. Sokağın karşısındaki ağaçların birinin arkasından bir kedi geldi ama normal bir kedi gibi değildi. Çok daha
büyüktü. Bana baktı ve normal bir kedi gibi kambur oturuşa geçti ve bana baktı. Bu normal bir kedi miydi yoksa bir vaşak
mıydı?
C: Evet, Kuzeydoğu ___ Çamlık koruma alanından gelmiş bir vaşaktı.

S:(L) O tarafta bir koruma alanı var mı? (T) Evet Pasco/___ sınırında, buraya göre bizden biraz aşağıda.
C: Sizden yukarıda TR. Yönleri daha iyi öğren. Pusula farkındalığı gelecekte hayati olacak.

S:(TR) Bizden yukarıda olduğunu biliyorum ama şu anda oranın kuzeyindeyim ve St. Petersburg'daymış gibi
konuşuyorum, ama şu anda benim güneyimde.
C: Yanlış, zihninde kendini evindeymiş gibi kabul ederek söyledin.

S:(TR) Doğru. (L) Yakalandın! (TR) Sizden kaçmıyor! (L) O söylediğin şey neydi, "Mizah duygusu olan bir 6'ncı
yoğunluk varlığını severim!"
C: Evet.

S:(TR) Orada çok eğlenceli 6'ncı yoğunluk varlıkları var sanırım?


C: Evet, burası onlarla dolu! [gülüşme]

S:(L) Tamam, kesin şunu, burada bir soru sormaya çalışıyorum!


C: Neyi keselim?

S:(L) Oyalanmayalım, bu soruları bitirmek istiyorum.


C: Ama eğleniyoruz, bunda yanlış olan nedir?
270

S:(L) Hayır, ama bu soruların yanıtlarını almak istiyorum. (TR) Gevşe biraz, ihtiyacımız olan şey eğlenceli bir celse.
C: Laura gergin! [gülüşme]

S:(TR) Bu gece canlı bir celsemiz var.


C: Evet.

S:(L) Senin sayende TR. (TR) Teşekkür ederim. (L) Bu şaka işinde çok iyisin...
C: Hayır, A___.

S:(TR) A___ mı! Aman tanrım! [gülüşme] Neden A___?


C: Eğlenceyi seviyor.

S:(TR) Tamam, bu gece eğleniyoruz. Devam et, sonraki soruyu sor. (L) Şimdi sorumu sorabilir miyim?
C: Haydi sor!

S:(TR) W.C. Fields'in 6'ncı seviyeye çıktığını bilmiyordum [gülüşme] (ç.n. bir komedyen, oyuncu) (L) Tamam, artık
ciddi...
C: Artık ciddi, millet!

S:(L) Geçen gece pencerenin yanında kitap okuyordum, pencereden beyaz birşeyin geçtiğini gördüm. O pencereden
herhangi birşeyin geçebilmesi için çok uzun olması veya uçuyor olması gerekir. Ayrıca köpeklerim öldürülmedikçe,
uyuşturulmadıkça veya bir şekilde felç edilmedikçe oradan birşeyin geçmesine izin vermezdi. Birkaç dakika sonra
sigaramdan yükselen dumanı görmüş olabileceğim şeklinde bir açıklama yaptım kendime ama biraz düşününce, onca
seneden sonra sigara dumanını başka birşeyle karıştırmayacağımdan emin oldum. Sigara dumanının dışında birşey de
gördüğümü düşünüyorum. Söyleyebilir misiniz penceremden geçen şey neydi, yoksa sadece sigara dumanı mıydı?
C: Giderek daha fazla 4'üncü yoğunluk "sızıntıları" deneyimliyorsun.

S:(L) Pencerede gördüğüm şey neydi?


C: Bir dördüncü yoğunluk enerji kaynağı.

S:(L) Bir varlık gibi bir enerji kaynağı mı?


C: 4'üncü yoğunluğu ne olarak hayal ediyorsun, söyler misin bize Laura?

S:(L) Fikrim yok. (TR) İyi cevap.


C: Pekala, o zaman keşfetmek için daha sıkı dene.

S:(L) Şimdi mi demek istiyorsunuz?


C: Evet.

S:(J) Yardım edebilir miyiz?


C: Evet. Anlayın, bu alanda daha fazla ilerleme kaydetmedikçe size 4'üncü yoğunluk hayatının ayrıntılarını yeterince
açıklayamayız.

S:(L) Pekala millet, 4'üncü yoğunluk hayatını nasıl birşey olarak hayal ediyoruz? (TR) Önce birşey sormak istiyorum.
C: Serbest çağrışım.

S:(TR) Gördüğü bu enerji kaynağı ille de bir varlık değil, 4'üncü yoğunluktan herhangi bir enerji de olabilir değil mi?
C: Bu sorunun yanıtı, 4'üncü seviye gerçekliğini daha iyi anlamanıza bağlı.

S:(L) Tam şu anda ensemde neden bir sıkıştırılma hissediyorum?


C: Öğrenme çakranı açıyoruz.

S:(TR) Şimdi mi başladı? (L) Ou, evet. Ensemin kökünden bir pense ile tutuluyormuşum gibi hissediyorum. Pekala, 4'üncü
yoğunluk neye benziyor... Rüya durumuna benzediği söylenebilir mi? Birşey düşünür düşünmez veya üzerinde odaklanır
odaklanmaz o oluyor veya gerçekleşiyor?
C: Devam et.
271
S:(L) Örneğin suyun üzerindeki bir botun içinde olmayı istediysen, kendini bir botun içinde buluyorsun, hem de şu
andakinden daha gerçek gelen bir okyanusun üzerinde. Çünkü suyun üzerindeki güneş ışığı parıltılarına kadar tüm
beklentilerine yanıt veriyor.
C: Uzaklaşıyorsun.

S:(L) Uzaklaşıyor muyum?


C: Evet. Neden bir bota ihtiyaç duyuyorsun?

S:(L) Bu fantazideki fikir bir botta olmaktı. (TR) Ama bu bir fantazi değil. (L) Gerçeklik. Tamam. Yani diğer bir deyişle
4'üncü yoğunluk düşüncelerinin hemen gerçeğe dönüştüğü bir yoğunluk. Örneğin kendini bir kuledeki bir prenses olarak
düşünürsen hemen bir şato ortaya çıkar ve sende bir kulede olursun ve eğer saçının yere kadar uzamasını istersen saçın da
hemen yere kadar uzar.
C: Bunlar 5'inci seviyede olan şeyler.

S:(L) Pekala, yani orayla 3'üncü yoğunluk arasında birşey.


C: Devam et.

S:(TR) 3'üncü yoğunluğa çok benziyor ama bir yönüyle mi farklı?


C: Hayır.

S:(TR) Geçiş vakti geldiğinde bir 3'üncü ve bir de 4'üncü seviye dünya olacağını ve bazılarının 3'üncü yoğunluk
dünyasında bazılarının da 4'üncü yoğunluk dünyasında olacağını söylemiştiniz.
C: Üzerinde düşünmeniz için bir olasılık.

S:(L) Pekala, şimdi kısa bir mola verelim... [mola] Tamam, sanırım tartışmamızı bizimle birlikte dinlediniz ve JR'nin
okuduğu makalede 4'üncü yoğun deneyiminin, arzulu düşünmenin en yüksek seviyesi olduğu söyleniyordu. Yani arzuyla
düşünme gerçekliğe dönüşüyor... (J) Yoksa makalenin sadece belirli bir kısmı üzerinde mi odaklandık?
C: Yakın. KH.

S:(L) Yani BH arzulu düşünüşü...


C: BH arzulu düşünmez.

S:(L) Peki BH nasıl düşünür? (TR) Sorumlu bir şekilde... (L) [ense kökünde şiddetli bir sıkıştırıcı etki deneyimleyerek]
Aman Tanrım! Siz oradakiler vücuduma garip şeyler yapıyorsunuz...
C: Yardımcı ve dengeli. Arzular tamamen KH'dir.

S:(L) Yani mevcut deneyimin kabulü, yani olan şeylerin oluşuna izin vermek ve bunlara dengeli ve yardım niyetiyle
yaklaşmak, 4'üncü yoğunluktaki BH tepkisi veya deneyimi oluyor, öyle mi?
C: Yakın.

S:(L) Ve bundan dolayı penceremde gördüğüm gibi geçen şeyleri görmek ve bunlara esas olarak açık, meraklı ve izin verici
bir şekilde bakmak bir BH tepkisi oluyor, doğru mu?
C: Belki.

S:(T) Nasıl bir merak olduğuna bağlı. (TR) Kertişler de 4'üncü yoğunlukta dolanıyor ama onlar BH değil, değil mi?
C: Doğru.

S:(TR) Ve onlar BH gibi yardımcı, sorumlu davranmıyorlar...


C: Doğru.

S:(TR) Demek 4'üncü yoğunlukta her iki tür de olabiliyor?


C: Evet.

S:(TR) Daha uygun olanı BH türü düşünme mi?


C: Evet.

S:(TR) Ama oraya gittiğinde kararına göre KH düşünüş şekli de mevcut, öyle mi?
C: Evet.
272

S:(TR) Ama bu 6'ncı yoğunluğa ilerleme yeteneğini sınırlandırıyor?


C: Evet.

S:(TR) 4'üncü yoğunluktayken KH'yi seçersen, daha sonra BH'ye geçebilir misin?
C: Evet.

S:(TR) Yani ikisi arasında istediğin kadar fikir değişikliği yapabilirsin, bu tamamen özgür irade, öyle mi?
C: Eğer 4'üncü seviyede KH'den BH'ye geçersen, KH'ye geri dönmezsin.

S:(TR) 4'üncü yoğunlukta eğer bir kez KH olmuşsan öyle kalman mı gerekiyor? (L) Hayır. (J) Eğer 4'üncü yoğunlukta
KH'den BH'ye geçersen KH'ye geri dönmüyorsun, BH'de kalıyorsun, doğru mu? (TR) Ben de onu kastediyorum, bir kez
BH'ye geçmeye karar verince orada kalıyorsun çünkü artık KH'ye geri dönme isteğin kalmıyor, öyle mi?
C: Evet.

S:(TR) Yani seçeneğin olmaması meselesi değil, sadece kendin KH'ye geri dönmek istemiyorsun?
C: Evet.

S:(TR) 4'üncü yoğunluğa çıkarsan ve Kertenkelelerin yaptığı şeyleri yaparsan ve sonunda bundan sıkılırsan veya farklı
bakmaya başlarsan veya aydınlanırsan, BH'ye geçiyorsun ve orada kalmak istiyorsun, öyle mi?
C: Açık.

S:(TR) BH'den KH'ye geçilebilir mi? Biliyorum, geçilemeyeceğini söylediniz ama sadece geçmek istemediğin için mi?
C: Doğal faktörler bunu engeller.

S:(L) Sanırım bir kez BH doğal faktörlerine ulaştığında, o konumun özelliği gereği bir şekilde... öyle birşey olmuyor...
C: Şimdi sizin için bir blok-yıkıcı: Tam BH profiline ulaşan 3'üncü yoğunluk varlıkları otomatik olarak anında 4'üncü
seviyeye geçer!

S:(TR) Bir anda yok mu olurlar? Bunu yapan insanlar oldu mu?
C: Evet.

S:(F) Evet, bunu duymuştum. (TR) Her zaman bir sürü insan kayboluyor. (L) Ama bunun o kadar çok olduğunu
sanmıyorum... (F) Ama olmuş. (J) Bazen insanlar kayboluyor ve bir daha onlardan hiçbir haber alamıyorsun. (F) Ani bir
ışığın gelmesiyle insanların aniden ortadan kaybolması gibi olaylar var; aniden bir ışık ortaya çıkıyor ve puf! (TR) Kendi
kendine yanma olayları gibi... (F) Hayır... (J) Kendi kendine yanma gibi değil çünkü o durumda beden kalıntıları duruyor.
(F) Bir grup insan birlikte otururken aniden çok şiddetli bir ışık meydana geliyor ve kişilerden biri kayboluyor. (L) Bir daha
ortaya çıkmıyor mu? (F) Hiç! (TR) Bunu sormak istiyorum, daha önce sorulduysa biri beni durdursun, tam BH profili
nedir? (L) Kendine tamamen ilgisizlik.
C: Evet.

S:(L) Yani kendin için, kendini tatmin için hiçbir yapmıyor ve düşünmüyorsun. Bunu sürekli olarak başkaları için
yapıyorsun. (TR) Lanet olsun, o zaman daha çok işim var... (Koro) Hepimizin var! (J) Gandi tam BH miydi?
C: Hayır.

S:(L) Rahibe Terasa?


C: Hayır. Politik aldanmalar.

S:(J) Rahibe Teresa politik bir aldanma mı? (gülüşme) (L) Birşey isteyeceğim... Biraz farklı bir konuda. Şu anda beynimde
büyük bir gerginleşme hissediyorum, şurada biraz dinlenmem lazım, biraz sonra devam ederiz...
C: Vücudundaki bir organizmadan dolayı bu celsede dengen yerinde değil. Bağırsaklarında bakteriyel bir artış var.

S:(L) Tamam, geçen gün JR ile Pasco'daki ve ___'deki evlerden ve aralarındaki farklardan bahsediyorduk ve ben onlara St.
Pete'deki evlerini satıp Pasco'ya taşınabileceklerini söyledim. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
C: Olabilir.

S:(L) Tüm düşündüğünüz bu mu?


C: Ne gibi?
273

S:(L) Bunun tavsiye edilebilir birşey olduğunu düşünüp düşünmediğinizi öğrenmek istemiştim.
C: Açık.

S:(L) Tamam, Sally'nin bahsettiği ve bana göndermekte olduğu Krill dosyası hakkında birşeyler sormak istiyorum. Bize
Krill dosyasının arkaplanından ve doğruluğundan bahsedin. TR bu konuda benden çok daha fazla şey biliyor. Sanırım bu,
dünyadışı bir varlık tarafından, devlet komplosunu ortaya çıkarmaya yönelik olarak yazılmış birşey. Krill dosyaları doğru
muydu? (TR) İddiaya göre Krill ABD'deki bir mahkum. (L) Krill diye biri oldu mu gerçekten?
C: Yarı.

S:(TR) Krill dosyasının bir geçerliliği var mı?


C: Yarı.

S:(TR) Bir dünyadışı tarafından mı yazdırıldı?


C: Belki.

S:(TR) Dosyaları oluşturup bir araya getiren bir insan mıydı?


C: Yarı.

S:(TR) Bu, ufolojide Cooper, Lear, Lazar ve Bennewitz'in işlediği konularla aynı kategoride bir olay mı?
C: Pek çok kez söyledik... Laura dikkatini topla... Dinle!

S:(L) Yarı diyorsunuz. Yarıdan neyi kastediyorsunuz?


C: Sakinleş. Sabır, canım!

S:(TR) Diğer UFO belgelerine de aynı miktarda geçerlilikle mi yaklaşmalıyız?


C: Şimdi durun!!!

S:(L) Fazla hassas olduğu için hakkında konuşamayacağımız bir alan mı bu?
C: Hayır!!!!!

S:(F) O halde ne?


C: Size önemli birşey söylemeye çalışıyoruz ama siz soru sorup duruyorsunuz. Şimdi, lütfen biraz sessizlik!!!! Pek çok kez
size birbirinizle iletişim kurmanızı, bir fikir paylaşım ağı oluşturmanızı söyledik çünkü ÖĞRENME ve İLERLEME böyle
olur! Ama siz bütün yanıtlar için bize yaslanıyorsunuz, ÖĞRENME böyle olmaz!!!!!!! Şimdi bunu deneyin, sonuçlar sizi
çok şaşırtacak: Her birinizde sınırsız miktarda gerçek ve "yer sarsıcı" bilgiler var. Bu bilgiler bilincinize yerleştirildi ki
bunlara erişip öğrenebilesiniz. Şimdi sorduğunuz son soruları kendi aranızda tartışın ve "bırakın aksın."

S:(T) Laura, şu anda etkisi daha mı zayıf? [T___ Laura'nın ensesine reiki veriyor.] (L) Önceki kadar sıcak değil. Merak
ediyorum. Jim G___'den aldığın ikinci ayarlamalar... Bunu soralım. Jim G___'nin yaptığı inisiyasyon T___'nin reikisini
durdurdu mu?
C: Yalpalanıyor.

S:(L) Daha önce çok iyi reiki vermişti. Şu anda yaptığı reikide bir sorun var mı?
C: Açık.

Grubumuz bu noktada, Krill belgesiyle ilişkili olan veya bu dosyada adı geçen birkaç UFO araştırmacısı ile ilgili olarak
daha önce yapılan yorumları incelemeye başladı. Bu bize bu dosyayı değerlendirmek için bir başlangıç noktası teşkil etti.
Okuyucu, ilgili yorumları önceki celselerde bulabilir. Krill kağıtlarıyla doğrudan bir ilgisi olmamasına rağmen Don
Ware'nin de adı geçtiği için o da tartışma konusuna dahil edildi. Tartışma:

S:(L) Don Ware kim? Sormamın nedeni John'un bana verdiği isim listesinde adının olması. (TR) Don Ware MUFON'un
Doğu Sahili bölgesel yöneticisiydi ama olayın metafizik yönüne doğru ilerlediği için uzaklaştırıldı. MUFON çok somut
hususlarla ilgileniyor. Bu tür şeyleri duymaktan hiç hoşlanmazlar. (F) Evet bu hususta çok katılar... (TR) Bilimsel bir
güvenilirlik kazanmak istiyorlar... (F) Bir UFO'nun inmesini ve gidip ona dokunabilmeni istiyorlar. (TR) Dünyadışıların
nereden geldiğini, ne yapmak istediklerini, araçlarında ne tür bir teknoloji kullandıklarını, bunları nasıl yaptıklarını falan
öğrenmek istiyorlar. Anladığım kadarıyla MUFON Mavi Kitap Projesi'nin (Bluebook Project) bir devamı. Mavi Kitap
Projesi kapatıldığında gidip diğer UFO gruplarını dönüştürmeye başladılar. NICAP ve APRO'yla başladılar ve MUFON da
274
belirli bir gruptan başka bir gruba geçen son örneklerden biri. Bu alanda elde edilen tüm bilgiler Teksas'a gidiyor ve bir
daha birşey duyulmuyor. Teksas Karadeliği. (L) Eğer John Lear ve William Cooper, Kasyopya Onay Damgası'nı
alıyorlarsa ve esas olarak Krill kağıtlarında yazılı olan şeyleri söylüyorlarsa onlar bu bilgileri nereden aldılar? (TR) Bu
konudaki düşüncelerden birine göre Moore, Lear veya Bennewitz, bunlardan biri Krill belgesini yazan kişiydi. Krill'in, bu
bilgileri veren varlığı tanımlamak için devlet tarafından kullanılan bir kısaltma olabileceğinden bahsediliyordu. (L) Senin
bilgine göre Lear veya Cooper, bu belgede yazılı olan şeylere kendileri hiç tanıklık edecek bir konumda bulundular mı veya
bulunduklarını iddia ettiler mi? (TR) Hiç birinin bunları fiziksel olarak gözlemleyecek bir konumda bulunduğunu veya
yeraltı üslerine gittiklerini sanmıyorum. Başka kaynaklardan aldıklarını iddia ettikleri bilgiler üzerinde çalışıyorlardı. (L)
Peki bu diğer kaynaklarının kim olduğunu iddia ediyorlar, isim vermiyorlar mı? (TR) Kaynakların çoğunun ismi
verilmiyor. Moore ve Cooper, devlet içinde bazı kaynaklarının olduğunu iddia ediyor. Sanırım Cooper'di, bir süre ordu için
çalıştığını söylüyor. Sanırım hava kuvvetlerindeydi. (L) Pasifik Filosu Amirali için istihbarat analizciliği yaptığını iddia
eden o muydu? (TR) Evet. Cooper'ın yazılarının çeşitli versiyonları var çünkü yazıları değiştiriyor ve güncelliyor. Aslında
birşey değiştirmedi; sadece temizledi, düzenledi ve bazı eklemeler yaptı. (L) Eğer durum buysa, yazdıklarını, bunları
gözlemleyen veya gören bir insandan aldıkları bilgilere göre hazırladıklarını söyleseler çok daha inandırıcı olurlardı bence.
Bu bilgilerin dünyadışı bir varlık tarafından verildiğini söylemeleri inanılırlığını azaltmaz mı? Tüm bu bilgileri uyduruyor
olsalar bile kaynağın bir insan olduğunu söylemeleri durumunda inandırıcılıkları çok daha fazla olurdu. Ama Krill diye bir
varlık tarafından verildiğini söylüyorlar ve belki de doğrudur. Ama aklıma hemen şu geliyor. Eğer kaynak gerçekten
dünyadışı bir varlıksa ve KH ise bu bilgilerin ne kadarı doğru olabilir? (TR) Krill'in standart Grilerden biri olduğu iddia
edildi. (L) O zaman söylediği hiçbirşeye güvenemeyiz. Bu bilgilerin kaynağının dünyadışı bir varlık olduğuna inanabiliriz
ama eğer Grilerden biriyse o zaman verilen bilgilerin güvenilmez olduğunu düşünebiliriz. (F) KH bir kaynak bile olsa bu
mutlaka güvenilmez olduğu anlamına gelmez. (L) Evet ama eğer KH ise hiç şüphe yok ki sadece kendi amaçlarına hizmet
eden bilgiler vereceklerdir. (F) O gözle bakarsan öyle. Ama bu bakış açısı doğru olmayabilir. Kaynağın KH bir dünyadışı
olması ve hatta siber genetik bir varlık olması, verdiği bilgilerin mutlaka yanlış olması gerektiğini göstermez. Belirli bir
anlayış seviyesine ulaşmış olanlarımız için ilk düşünce bu bilgilerin yanlış olduğu şeklinde oluyor ama ters psikoloji oyunu
da olabilir. Doğru bilgi ver ama yüksek anlama seviyesine sahip olanlar bunun yanlış olduğunu sansın. (L) Ne tür bilgiler
verildiğini biliyor musun? Bizim aldığımız bilgilere benzer şeyler söyleniyor. (F) O zaman bilgiler doğru. (TR) Eğer bu
standart bir sibergenetik Gri ise, asıl mesele bu varlığın ne kadar biyolojik olduğu. Örneğin kesilip incelenecek kadar
biyolojik mi? (L) Tabii ki. Onlarla ilgili otopsi raporları var, sadece nasıl beslendikleri bilinmiyor. (F) Onlar sibergenetik,
ama tıpkı biyolojik bir varlık gibi görünebilir ve işlev gösterebilir. Onların içini açarsan kan ve doku görebilir ve
mikroskobik kanıtlar elde edebilirsin... (L) Okuduğum kadarıyla mikroskobik incelemelere göre daha çok bir bitki
gibilermiş... (TR) Evet. (F) Yani yetiştiriliyorlar! (L) Evet. İnsanın genetik bilgisinin bitkilerinkiyle kromozomal olarak
birleştirildiğini düşün. (TR) Yüzlerce yetiştirebilirsin. (L)Ve tohum gibi ekebilirsin... ve görünüşe göre yaptıkları şey de bu.
Bu gemilere götürülüp geri gelen insanlar duvarlardaki kapların içinde yetişen şeyler görüyorlar. Tıpkı bir sera gibi. (F)
Bizim elde ettiğimiz bilgiye göre Griler Kertişlerin kullandıkları robotlar oldukları için her iki boyuta da erişime sahipler.
Eğer böyle robotlar bitki gibi yetiştirilebiliyorsa 4'üncü seviyenin ne garip bir yer olduğunu düşünün! Biz karşımıza çıkan
sibergenetik robotların gerçek birşey olduğunu sanırken bir de bu robotları yapan tam ruha sahip 4B varlıkların seviyesini
düşünün! (TR) Kertişler bizim yoğunluğumuza girmek için robotlar yaratmak zorundalarsa burada bizden daha güçlü
değiller mi demektir? Griler olmadan da bizimle etkileşime girebilirler mi? (F) Evet. (L) Evet, girebilirler, girdiler,
girecekler ve giriyorlar. (F) Ama bazı sorunlar var. Öncelikleri görüntüleri çok göze batıcı... (J) Eğer sokakta yürüselerdi
herkesin dikkatini çekerlerdi.(TR) Bu kendilerini nasıl gösterdiklerine bağlı. (L) Görünüşlerini değiştirebiliyorlar. (F)
Görüntülerini değiştirebiliyorlar ama sadece kısa bir süre için. (L) Çünkü bunu yapabilmeleri için 3'üncü yoğunluk
enerjisini kullanmaları gerekir. (F) Geçen gece telefonda S___'yle konuşurken S___ ve B___ Siyahlı Adamlar'a değindiler.
Verilen yanıt Siyahlı Adamlar'ın "Kertenkele varlıkları" olduklarıydı. Pek çok raporda Siyahlı Adamlar'a dair tanımlamalar
çok garip. Sesleri sanki yankılı bir odadan geliyor gibiymiş ve... (TR) Başka bir celsede de Siyahlı Adamlar hakkında
birşey sormuştuk, ne demişlerdi? "Projeksiyon" olduklarını. (J) Aynen öyle, belki de gereken ipucu budur. Belki bizim
gerçekliğimize bu şekilde erişiyorlardır; 4'üncüden 3'üncüye projeksiyonlar olarak. (F) Hep aklımı karıştan bir olay vardı.
28 Nisan 1978'de Maine'de UFO araştırması yapan bir adama bir Siyahlı Adam yaklaşmış. Siyahlı Adam'ın çok garip
olduğunu anlatıyor. Yüzü pembeymiş. Makyajlı gibiymiş. Siyahlı adam kendi yüzüne dokunduğunda sanki tamamen
birşeyle kaplıymış gibi bir iz kalmış. Sonra birden kalkıp "Şimdi gitmem gerek... ee-enerrji biti-ii-yorrr" demiş. Sonra
kalkıp tökezleyerek uzaklaşmaya başlamış. Siyahlı Adam'ın tökezlemeye başladığını görünce çok şaşırmış... (L) Energizer
Tavşanı değilmiş demek ki! [gülüşme] (F) Sonra bir ışık görmüş. Önce bunun bir arabanın farından geldiğini sanmış ama
Siyahlı Adam bu ışığa girip ortadan kaybolmuş. (J) Projeksiyon! 4'ten 3'e böyle geliyorlar. (L) 3 aşamayla projekte
olduklarını söylemişlerdi. Hatırlayın. Mekan-zamanda bir yolculuk gibi. (TR) Krill tartışmasından uzaklaştık ama 4'üncü
seviyeyle ilgili kesinlikle çok ilginç sonuçlar elde ediyoruz. (F) Krill şu anda işimize yaramıyor. (L) Kim takar Krill'i? Biz
onları kullanıp atıyoruz! [gülüşme] (TR) Ben de bunu söyleyecektim, standart UFO konularımızı ele alışımızı... Yani artık
çok farklı bir noktadayız... (J) Evet, gerçekten... (TR) Buradaki çalışma sayesinde... (F) Yıllardır yaptığımız çalışmalarda
hep somut şeyler üzerinde durduk ve ben de hep öyle kalması gerektiğini düşünüyordum ve gerçekten de eğer bir kişi bu
fenomeni yakından inceliyorsa, somut şeyler hakkında bilgi edinerek başlar ama artık sadece somut olarak görünenden çok
275
daha öte şeyler olduğunu da görebiliyorum. (L) Evet, işte burada... [Siyahlı Adamlar'la ilgili referansı arıyordu]... Siyahlı
adamlar kim veya nedir? Kertenkele projeksiyonları. (TR) Onu sorduk çünkü yoluma çıkan Camaro'lu adamın
projeksiyonu hakkında sorular soruyorduk. (L) Tamam. "Yani Kertenkeleler bir varlığın yalnızca görüntüsünü mü projekte
ediyorlar?" diye sormuşuz ve yanıt "evet." Bu noktada TR sormuş: "Siyahlı Adamlar fiziksel bakımdan gerçek değil mi?"
Ve yanıt: "Kısmen doğru. Bu teknolojiyi anlamıyorsunuz ama isterseniz tanımlayabiliriz. Önce zamanda "yolculuğu" biraz
daha tanımlamamız gerekiyor çünkü iki kavram birbiriyle yakından ilişkili. İlk adım yapay olarak elektromanyetik bir alan
oluşturulmasıdır. Bu, gerçekliğin boyutları arasında bir kapı açar. Sonra, gerçeklik iliştirme kanalına erişim için
katılımcının düşüncelerini kanallanması gerekir. Sonra da enerjiyi uygun boyut köprüsüne odaklaması gerekir. Elektronlar
doğru frekans dalgasında düzenlenmelidir. Bunun ardından tüm yoğunluk seviyelerindeki algıları dengelemek için boyut
"perdesi" içinden üçlünün gönderilmesi gerekir. Üçlü şu şekildedir: 1. Madde, 2. Enerji, 3. Gerçekliğin algılanması." Diğer
bir deyişle gönderdikleri... (J) Holografik görüntüler. (TR) Gönderdikleri enerji burada madde kazanıyor ve algıladığımız
şeyi yaratıyor. Ve algıladığımız şey de... (L) Hayır, hayır, hayır... Ne olduğunu biliyorum. Üçlünün sırasıyla gönderilmesi...
madde enerji oluyor, enerji algı oluyor ve perdenin öbür tarafına geçiyor, algı enerjiye dönüşüyor ve bu enerji de tekrar
madde haline geliyor... Boyut perdesinden geri doğru bir takla atar gibi. (TR) Ve kişinin gördüğü şey de görmeyi beklediği
şeye bağlı. Bu yüzden Kertişler bu sıralamayı uygulamadan önce ilgili kişinin beklentileriyle ilgileniyorlar... "Gerçeklik
iliştirme kanalı" bu işte. Eğer Siyalı Adamlar'ı görmeye açıksan, onların ne olduklarını bilmesen bile, bilincin bir
seviyesinde... (F) Ama sanırım bu sadece Siyahlı Adamlar'la sınırlı birşey değil. (L) Şunu dinleyin! "Birkaç kez uçan
dikdörtgen şeklinde büyük kutulardan bahsedildiğini duydum. Bunların kime ait olduğunu öğrenmek istiyorum." demişim
ve yanıt: "Kertenkele projeksiyonları..." Ne yapıyorlar, lanet olası tüm realitelerini bizim dünyamıza mı projekte ediyorlar?
(F) Görünüşe göre 4'ten 3'e geçiş sürecinin bir parçası da "projeksiyon" süreci. (TR) Evet, bir şekilde geri gitmen gerekiyor.
(F) Tabii bu da, yüksek seviyelere ait olaylarla ilgili okuduğumuz ve duyduğumuz pek çok şeyi açıklıyor. Bunları kendi
dünyamızın gerçekleriyle açıklamamız mümkün değil. Pek çok kişi boşu boşuna metalik bir araç yakalayıp içindeki
canlıları kesip incelemeyi umuyor ve üstelik bunun meydana gelmesine... (J) Bilimdeki sorun da bu, çünkü bu şeyleri
tutamıyor ve ölçemiyorlar çünkü bizim anladığımız şekilde mevcut değiller! (F) Maddeci bilimin koptuğu nokta işte bu.
Kısır bir döngüde kısılı kalıyor. (J) Kendilerini kendi kurallarıyla kısır döngüye sokuyorlar! (F) Doğru! (TR) Netice olarak,
artık Krill belgelerinin, Cooper ve Lear'ın yazdıklarının ötesine geçtik. (F) Kasyopyalıların bize bu aptalca soruları sorup
durmaya bir son vermemizi söylemelerinin nedenlerinden biri de bu. (TR) Evet, tüm bu ayrıntılara girmek zorunda değiliz.
(F) Evet, çünkü bu "UFO'lara Giriş 1" (J) Evet biz bunun ötesine geçtik. Aman Tanrım! Dinleyin millet; size fark ettiğim
birşeyden bahsedeceğim. Üç veya dört hafta önce işteyken masamın çekmecesi bozuktu. Çekip açmaya uğraşıyordum.
Sonunda çektim ve bu klasör yere düştü. Bu klasörü eve götürüp kullanmaya karar verdim. Ve bakın klasörün üzerinde ne
yazıyor! Hizmet! (TR) Daha da ilginç olan birşey var ki, o da bu yoğunlukta yalnız olmadığımız. Başka gezegenlerde
3'üncü yoğunlukta yaşayan varlıklar da var. Belki de bazıları buraya gelip suları iyice bulandırıyor ve neyin ne olduğunu,
kimin kim olduğunu anlamamızı zorlaştırıyor olabilirler. (F) Bana göre UFO alanında şimdiye kadar yaşadığımız
deneyimler hep daha yüksek yoğunluklardan bu yoğunluğa yönelikti. 3'ten 3'e etkiler deneyimlemiş olduğumuzu
sanmıyorum. Ve insanlar bunu daha yeni yeni anlamaya başlıyorlar. Diğer bir deyişle... (TR) Vallee de öyle düşünüyor,
boyutlararasına bakıyor, çünkü... (F) Ama Vallee de maddeci bir bilimadamı ve bunu bilimsel bir şekilde inceliyor. Sadece
henüz keşfetmediğimiz için bu olaylara imkansız diyen başka bir bilimadamından sadece biraz daha açık zihinli... (J) Evet,
üzerinde bizim adımız yok, o halde mevcut değil... (F) Ama işini çok dikkatli bir şekilde yapıyor. (L) Krill'le işimiz bitti
mi? (TR) Evet, sanırım Krill'in üzerinde yeterince durduk. (L) Krill o kadar önemli değil. Sanırım sorularımızı sorarken
daha dikkatli olmamız gerekiyor. (J) Kasyopyalıların bu öğrenme şeklini düzenli olarak sürdürmemizi isteyip
istemediklerini merak ediyorum. (L) Pekala, bunu sorulmuş varsayın.
C: İyi fikir.

S:(L) Sormak istediğim bir soru var ve bunu tartışıp tartışamayacağımızı bilmiyorum çünkü biraz tartışma dışı bir husus.
Ruhun elektromanyetik kalıbının başka bir varlık veya enerji kaynağı tarafından, dışarıdan zorla değiştirilip
değiştirilemeyeceğini öğrenmek istiyorum.
C: Hayır.

S:(L) Bir kişinin ruh kalıbı o kişinin bütün deneyimlerinin toplamıyla mı belirleniyor?
C: Denklemin parçası.

S:(L) Bir kişi ruhunda, tüm boyutlarda yaşadığı tüm deneyimlerin anılarını taşır mı?
C: Anılar, "Geçmiş, Şimdi ve Gelecek"in yansımasıdır.

S:(L) Yani eğer yansımalar... (J) "Biz gelecekteki siziz!" (L) Evet, yani Kertişler veya Oryonlar dahil hiçbir dış güç...
C: Bizi hatırlayabilirsiniz.

S:(L) Bize olan herşeye bir seviyede erişilmesi mümkün, doğru mu?
276
C: Evet.

S:(L) Ve başka bir varlığın gelip deneyimimizin bir kısmını silmesi ve bir şekilde kendi yarattıkları birşeyle değiştirmesi
mümkün değil, öyle mi?
C: Saçma!

S:(J) "Son Nesil" kitabını okuması için Laura'ya ödünç vermem iyi olur mu? Sanırım orada çok önemli bazı bilgiler var.
C: Sana bağlı.

S:(J) Neyse boşver! (L) Tabii vermelisin. Biliyorsun, bulduğum herşeyi okuyorum!
C: JR, bize yarın hangi çorabı giyeceğini de soracak mısın?

S:(L) Çorap giyiyor musun JR? (J) Hayır. (TR) Yarın hangi çorabı giysin? (L) TR!
C: Beyaz çizgili kırmızı.

S:(J) Üzgünüm. Konu dışına çıkmamam gerekirdi. (L) Şimdi sormak istediğim birkaç şey var ama bunları sormadım çünkü
daha önce belirli bir ölçüde tartışmıştık. Bir süre önce on günlük olan ve Shakespeare'den sözler söyleyen "Akıllı Bebek"
rüyasını sormuştum. Bunun sıradışı birşey olduğunu düşündüğüm için sormuştum. Kendim keşfetmem gerektiğini
söylemiştiniz. Annem geçen gün buna benzer bir rüya görmüş. Benim gördüğüm rüyadan haberi yoktu ama ikimiz de
rüyamızda konuşan bebekler gördük. Budd Hopkins'in kitabında buna değiniliyor. Bu rüyadaki en dikkat çekici husus,
konuşan bebek. Budd Hopkins'in kitabında, konuşan bir bebekle ilgili rüyasının araştırılması için hipnotik regresyona giren
bir kadının rüyasında çok farklı sonuçlara ulaşılmış. Hem benim hem de annemin rüyasında, bebeğin kötü olduğunu ve
onunla etkileşmememizi söyleyen kişiler bulunuyordu. Rüyadan sonraki gün her ikimiz de kendimizi rahatsız ve biraz
depresif hissettik. Kitapta o rüyayı gören kadın o rüyanın kendini iyi hissettiren bir rüya olduğunu söylüyor. Ama
regresyonda bunun o kadar da iyi bir rüya olmadığı ortaya çıkıyor. Sorum şu, çok derin bir seviyede bu bebek neyi temsil
ediyor?
C: Hiçbirşeyi.

S:(L) Bebek, başka bir olayın perde anısı mıydı?


C: Belki.

S:(L) Bu konuyu JR ile tartışık ve her iki rüyada da bebeği dinlemememizi söyleyen birinin olması hususunun ilginç
olduğunu söyledi. Bebeği dinlemememizi söyleyen kişi kimi temsil ediyor? Bebeği dinlemememiz gerektiği bilgisi sizden
mi geldi? Bu bebek aslında bir dünyadışıyla etkileşimin perdeleyici anısı mıydı? Yani Grilerle veya Kertişlerle?
C: Farklı.

S:(L) Farklı olan nedir? (TR) Grilerle veya Kertişlerle bir etkileşim değildi. (L) Pekala, söyleyebilir misiniz...
C: Her birey için farklı.

S:(L) Yani annemin rüyası benimkinden farklıydı ve her ikimizinki kitaptaki kadının rüyasından farklıydı, öyle mi?
C: Evet.

S:(L) Sanırım bu rüya hakkında daha fazla şey öğrenmek için meditasyon veya hipnoz yapmam gerekecek.
C: Bingo!

S:(L) TR ile birlikte yeraltındaki nesnelerin yer değiştirmesinden bahsediyorduk. Bildiğiniz gibi bize söylediğiniz yeri
kazdık ve daha önce birşeyin konduğu belli olan bir boşluk bulduk. Orada toprağın yumuşak olduğunu gördük.
C: Evet.

S:(L) Sanki biri çok derin kazmış ama garip bir yönde ilerlemiş. İlginç bir şekilde TR de, topraktaki suyun çekilmesinin
etkisiyle yeraltındaki nesnelerin hareket eğilimine dair bir yazı okumuş. Sanki bu yumuşak kum suyun olduğu bir alana
doğru gidiyor. Kumdaki birşeyin bu şekilde zamanla hareket etmesi mümkün olabilir mi?
C: Evet.

S:(L) Toprak içinde su akıntısının olduğu bir yere doğru mu hareket eder?
C: Evet.

S:(L) Ve 50 veya 60 yılda bu kadar mesafeyi katetmiş olabilir mi?


277
C: Elbette.

S:(L) O süre içinde bu mesafeyi katetmek için nesnenin yaklaşık ağırlığının ne olması gerekir?
C: Açık.

S:(TR) Önemli değil. Nesnenin ağırlığının hareketle ilgisi yok. Benim zihnimden geçen düşünce şu; ya biri o boşluğu
kasıtlı olarak bir tünel olarak eştiyse?
C: Evet. Birşey mi buldun? Hmmm?

S:(L) Yani kocamın kileri genişletme, köşeleri bloklarla destekleme fikri... (F) Eşerken birinin daha önce birşey gömdüğü
bir yer mi buldun? (L) Zeminin altında bir boşluk vardı. Onun altında da aşağı doğru devam eden, etrafı katı yoğun
kumlarla çevrili yumuşak bir kum yığını vardı. (F) Belli ki orada birşey varmış. (L) Bu daha önceden çıkarılmış birşey
miydi?
C: Keşfedin, eğlenceli.

S:(L) Sırf bu nedenle kilerin genişletilmesi gündeme geldi ve oraya daha büyük bir yer haline getirmeye karar verdik.
Yoksa yapmakta olduğumuz bu oda için planlarınız mı var?
C: Kim bilir?

S:(L) Hatırlayın, Nuh ve gemisi hakkında konuşurken Nuh'un bir gemi yaptığını çünkü bunun ona iyi bir fikir gibi geldiği
ve sonra da o geminin işe yaradığı söylenmişti. (TR) Bu çukuru kazıyorsun çünkü iyi bir fikir gibi geliyor ama henüz
bunun nedenini bilmiyorsun. Ama başka bir sebep de olabilir ve belki de eştiğin yerde gerçekten birşey bulacaksın. Ama
aynı zamanda temeli genişletiyorsun ve bu da başka birşeyle ilgili olabilir. Henüz birşey bilmiyorsun ve onlar da birşey
söylemiyor! (J) Zamanı geldiğinde öğreneceksin. (TR) İlerlemeye başladın bile. (L) Evet. Kocam yeni geniş odayı yapmak
için yeterince kazı yaptığımızı söyledi. (TR) Bir tufan veya deprem için değil belki, bambaşka birşey için işe yarayabilir.
Belki de celselerimizi oraya taşıyacağız!
C: Öğreniyorsun, Bravo!

S:(TR) Tekrar doğru izi yakaladık. Demek kazmaya devam etmeniz gerekiyor! (L) Aman, çok sağol! (TR) İşin eğlencesi
bu! Bu bir hazine avı!
C: Ve ayrıca çoook ilginç birşey de bulabilirsin!!!

S:(L) JR ve ben 4'üncü yoğunluktaki sanatsal ifadeyi çok merak ediyoruz. Bu boyutta çoğumuz sanat ve müziği çok olumlu
bir şekilde deneyimliyoruz ve bazen müzik çok ruhsal ve dönüştürücü olabiliyor. İnsanı çok sıradışı yerlere götürebiliyor.
4'üncü yoğunluktaki durum nedir?
C: 4'te örneğin sesleri "görebilir", renkleri "duyabilirsiniz."

S:(L) Peki, bu... Lütfen bu soruyu sorduğumda sakin olun ama... (F) Ne soracağını biliyorum... (L) Birşey söylemeyeceksin
ama tamam mı? Yıllar önce 60'lar ve 70'lerin bir çocuğuyken LSD denedim. (TR) Ne soracağını çok iyi biliyorum, evet,
çünkü onu ben de gördüm! (J) Evet. (L) Çok ilginç! Müzikle birlikte geometrik şekiller ve renkler ortaya çıkıyordu. (TR)
Evet! (L) Burada bahsettiğimiz şey de bu mu?
C: Bingo!

S:(L) Yani diğer bir deyişle...


C: Sıradaki sorunun cevabı evet, 4'üncü yoğunluktan bir sızıntı deneyimledin.

S:(F) Yani 4'üncü yoğunluğa bir bakış etkisi yapmış. (L) Bu realiteye erişim için bu yöntemi tavsiye ediyor musunuz?
C: Açık.

S:(TR) Sorun şu ki, bazı insanlar hep bunu yapacak ve bunu doğal bir yolla yapma üzerinde çalışmayacaktır.
C: Evet.

S:(TR) Bazıları bunun bağımlısı olacak ve aşırı ölçüde kullanacaktır. (J) Ve kendilerine zarar verecekler. (L) Evet, çok
dikkatli bir şekilde yaklaşılması gereken birşey. Bunu teşvik edemeyiz. (J) Bu, normal olarak deneyimlediğimiz 3 boyuta
yeni boyutlar ekleme gibi birşey mi?
C: Evet. 4'üncü yoğunluk seviyesi yeni bir deneyim boyutunu ima ediyor, değil mi?

S:(TR) Birinci boyut tek bir nokta, ikincisi noktanın bir doğru şeklinde hareketi, üçüncüsü doğrunun bir düzlem oluşturacak
278
şekilde hareketi ve zaman da buna süreklilik kazandırıyor. Peki dördüncü boyut nedir?
C: Keşfet!

S:(TR) 4'teki zaman frekansı, bizim zamanı algıladığımız gibi mi?


C: Sizin algıladığınız gibi değil.

S:(TR) Biz zamanı lineer/doğrusal olarak algılıyoruz ama aslında duyu organlarımızın bu algısı pek sağlıklı değil, öyle mi?
C: Belki.

S:(L) Daha önce bize zamanın, "düşme" sırasında bize dayatılan bir ilüzyon, bir aldatma olduğunu söylemişlerdi. (J) Işığın
spektrumunu hepimiz görmüşüzdür. Bizim gözlerimizle algılayabildiğimiz, ışığın yalnızca sınırlı bir kısmı. Gerçek de
böyle birşey mi? Algılayabildiğimiz şey, titreşimler spektrumunun yalnızca küçük bir kısmı mı?
C: Yakın.

S:(TR) 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde bu elektromanyetik bandın daha fazlasını mı göreceğiz?


C: Çok daha fazlası.

S:(J) Yani farkındalığımızı genişletecek.


C: Evet.

S:(L) Birkaç yıl önce meditasyon yaparken "kuşatılma" olarak tanımladığım birşey yaptım. Tanımlanması çok zor bir
durum. Durduğum yerden sanki kaybolup sonra geri gelmiştim. Önce kafamda güçlü bir elektriksel zınlama sesi duydum.
Kafamda "varlık yaklaşıyor" gibi şeyler duydum ve hemen bunun Şekina yani "Tanrısal mevcudiyetin" bir "yaklaşması"
olarak düşündüm. Biraz gerildim çünkü böyle bir deneyimi veya ziyareti deneyimleyecek bir hazırlık konumunda değildim.
Kendimi daha "ciddi ve özenli" bir hale getirdim sonra feci şekilde sıkışmış olduğumu ve hemen tuvalete gitmem
gerektiğini farkettiğim ana kadar neler olduğunu hatırlamıyorum. Arada ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum ama o kadar
sıkışmış olmam için epeyce sürenin geçmiş olması gerekir. Yatağım yatak odasıyla tuvalet arasındaki bir duvara bitişikti ve
arada küçük bir geçiş vardı. Kalkarken kafamı duvara vurmamak için dikkatli olmam gerekiyordu. Yataktan kalktım ve
kafamın ve omuzlarımın duvarın içinden geçtiğini fark edince afalladım.Bunu fark eder fark etmez başka ne
deneyimlemekte olduğumu incelemeye başladım. Tüm fiziksel nesnelerin saydam birer renk ve ışık parçaları olduğunu fark
ettim. Evin duvarları mevcut değildi ve diğer odalarda çocukları yataklarında görebiliyordum; bedenleri ışıktı. Evden
dışarıyı görebiliyordum ve bizim algıladığımız gibi bir karanlık değildi. Gece olduğunun farkındaydım ama ağaçlar, bitkiler
ve diğer nesneler, renk ve ışık olarak görünüyordu. Uzaktaki birşeyi çok kısa bir an için aklıma geldiğinde sanki teleskopik
bir bakışla ona zum yapabiliyordum. Ayrıca 360 derecelik bir bakış açım olduğunu fark ettim yani tüm yönleri aynı anda
görebiliyordum. Tüm bunlar çok hızlı oldu veya öyle göründü ve sonra bedenimde olmadığımı fark ettim. Bu düşünce beni
korkuttu ve korktuğum an lastik bir bantla fırlatılır gibi tekrar bedenime döndüm. Kendimi kafamda o elektriksel zınlamayı
duymadan önceki halimde buldum. Sanırım 4'üncü yoğunluk bu tür bir algıyla ilgili. (F) Hatırla, Whitley Strieber kitabında
bedeninin dışında havada bulunduğundan ve elektrik hatları etrafındaki alanlar gibi farkına vardığı pek çok ilginç şeyden
bahsediyordu. (L) Çok garip bir deneyimdi, en hafif deyişle. (TR) Trans durumunu tanımlarken "kuşatma olarak
tanımladığım birşey. Tanımlayamıyorum" dedin. 4'üncü yoğunluğun nasıl birşey olduğunu sorarken Kasyopyalıların bize
söylediği şey de bu işte. (J) Evet, fiziksel bir referans çerçevesi yok. (L) Evet, bilinçsizdim diyemem, çünkü herşeyin yoğun
bir şekilde farkındaydım. Ama herhangi birşeye odaklanmıyordum. (F) Tüm bu şeyleri neden açıklamayacaklarıyla ilgili
olarak geçen celsede bazı ipuçları vermişlerdi. 1'inci yoğunluktaki bitkilerden ve kayalardan bahsederken... Bir hayvan,
evreni bir insan gibi algılamaz. Bana öyle geliyor ki, köpeklerle, kedilerle vs aynı mekanı paylaşmamıza rağmen, onların
evren algısı o kadar farklı ki, onlar adeta başka bir gezegende yaşıyor. (TR) Bilim, köpeklerin gözlerinin yalnızca siyah-
beyaz olarak gördüğünü söylüyor. (F) Sadece fiziksel olarak neyi görebildikleri ve nasıl gördükleri değil, nasıl algıladıkları
ve anladıkları ve nasıl düşündükleri. Bir insanınkinden o kadar farklı ki... Bazı insanlar çok duygusal davranarak hayvanları
da tıpkı insanlar gibi görüyorlar. Bir köpeğin, "Ben bir köpeğin, hmm, sanırım şimdi biraz uyuyacağım." diye aklından
geçirdiğini düşünsenize. Hiçbirşey anlamıyoruz. Bence aynı şey üst yoğunluklar içinde geçerli. 4'tekileri düşünün. Bizi
tamamen anlayabilirler ama görüşleri çok ama çok farklı. (L) Artık iyi geceler diyelim.
____________________

21 Ocak 1995 Frank, Laura, TR, JR, S, D, Chuck

S:(L) Bu gece kim var?


C: Torillak.
279
S:(L) Peki neredensin Torillak?
C: Kasyopya [(L) Tabladaki şu çıkıntıyı düzeltelim.]

S:(L) Herhangi bir mesajınız var mı?


C: Teşekkür ederiz. [Tabladaki çıkıntıyı düzelttiğimiz için olmalı.]

S:(L) Birşey değil. Bu gece bize herhangi bir mesajınız var mı, yoksa kendi sorularımıza başlayalım mı?
C: Bu gece herhangi bir ritüel yapıldı mı?

S:(L) Kimse herhangi bir ritüel yaptı mı? Neden soruyorsunuz?


C: Bazı sınırlandırmalar hissediyoruz.

S:(D) Banyo tuzuyla banyo yaptım. (L) Onun bir zararı olmaz. Sue'nin şifa uygulamalarıyla ilgili bazı soruları olacak. (S)
Parmağımı ağız içindeki belirli bir kas üzerine koyarsam, oranın doğru yer olup olmadığını söyleyebilir misiniz?
C: Tamam.

S:(S) Pekala, bu teragoid mi?


C: Evet.

S:(S) Parmağımı koyduğum yerdeki kas, teragoid kası. Bundan emin olmak istemiştim. Hangi...
C: Yaptığın işin fiziksel faktörlere dayalılığı sandığından çok daha az.

S:(T) Yani bu işte sezgiyi daha fazla mı kullanması gerekir?


C: Aural frekans.

S:(L) Diğer bir deyişle hisset. (S) Temel bilgilere ihtiyacım yok mu?
C: Duyumsa, bilgi içeride, sadece gerektikçe daha fazlasının kilidini aç.

S:(S) Bu bazen çok zor... (L) Devam et, sorularını sor. (S) Sfenoid kemiğinin yeniden ayarlanmasının hipofiz beziyle bir
ilişkisi var mı?
C: Tüm bu prosedürler senin kendi doğal iyileştirme yeteneklerine bağlıdır. Doğal içgüdülerini izleyip güvenirsen içeriden
gelecektir.

S:(T) Evet gerçekten dedikleri gibi. (S) Yüz kaslarının gevşetilmesi, kendi bazı korkularımı, tereddütlerimi çözmeme
yardımcı olur mu?
C: Tek yapman gereken olağanüstü yeteneklerine güvenmek.

S:(T) Sanırım sana söylemeye çalıştıkları şey şu; doğru olduğunu düşündüğün şeyi yap çünkü doğru olacak, çünkü içinden
geliyor. Oraya mı dokunduğun yoksa buraya mı dokunduğun o kadar önemli değil, asıl önemli olan niyetin. Niyetini hisset.
(S) Ama bu ülkenin ve eyaletin kanunlarına göre sana "evet, bunu yapabilirsin" diyen kağıt parçasına da ihtiyacın var.
C: Bravo TR!

S:(T) Teşekkür ederim, teşekkür ederim! (L) Tabii devam edip lisansını al ve doğru olduğunu hissettiğin şeyi yap. Doğru
olanı yapıyorsun. Yaptığın herşeyi içgüdülerine göre yapıyorsun, biliyorsun, derslere devam et. (S) Mesela karpal tünel
sendromuna yönelik üç veya dört yol biliyorum ve bunlar birbirinden tamamen farklı... (L) Hepsini dene; belki farklı
insanlar için farklı yollar etkili olabilir, belki de hepsi işe yarıyordur, bilirsin.
C: Önemli olan fiziksel metot değildir.

S:(J) Doğru izi bulduğunda akışı takip et yeter.


C: Otoritelere uyum sağla ama onlar senden daha iyi bilmiyor.

S:(S) Bazı şeyleri kullanma konusunda neden bu kadar isteksizim, çok sayıda derse girdiğim, çok sayıda düşünce ekolünü
incelediğim için kafam mı karışıyor?
C: Korkuyu bırak ve sadece yap! Hoşgeldin Chuck, gençliğinde çok "vahşi" biriydin, ha? Kadın Avcısı. Neşe.

S:[Gülüşme] (L) Sorularımıza devam ediyoruz ve bakalım bu celseye ne kadar soru sığdırabileceğiz. (D) Pazartesi ayın
23'ü, evim satılacak. Emlakçım ter içinde.
C: Söylememiş miydik?
280

S:(D) Evet, söylemiştiniz. (L) Bugün baktığım karavanda görünmeyen veya gözden kaçırdığımız önemli bir sorun var mı?
Göründüğü kadar iyi bir alışveriş mi?
C: Evet.

S:(L) Tamam, tüm bilmek istediğim buydu. 1970'lerde Orta ABD'de çok sayıda hayvan mutilasyonu olayları meydana
geldi. (ç.n.: çoğunlukla anlaşılamayan kişi veya sebeplerce hayvanların öldürülmesi, belirli organlarının kesilip çıkarılması
vs) Bir aşamada bu oldukça ses getirdi ama sonra giderek azaldı ve örtbas edildi ve bu olaylarla ilgili pek çok fikir ve teori
ileri sürüldü. Benim bilmek istedim şey, hayvan mutilasyonlarını kimin yaptığı?
C: Pek çok.

S:(L) Peki en çoğunu kim yapıyor?


C: Uygulanabilir değil.

S:(L) Pekala, bunlardan bazıları ABD devleti veya devlet içinden birileri tarafından mı yapılmıştı?
C: Sadece "mıştı" mı?

S:(L) Yani bu hala devam ediyor. Demek bunu yapmaya devam ediyorlar. Bu olaylardan bazıları dünyadışı varlıklar
tarafından mı yapıldı veya yapılmaya devam ediyor?
C: Evet.

S:(T) Amaçları aynı mıydı?


C: Hayır.

S:(L) Devlet neden hayvan mutilasyonu yaptı?


C: Araştırmaları saptırmak için taklit.

S:(L) Yani araştırmacıların dikkatini dağıtmak için bu asıl olayların benzerlerini yaptılar. Bunu o dünyadışıları korumak
için mi yaptılar?
C: Hayır.

S:(L) Bunu, o dünyadışılarla ilişki içinde olduklarını halkın öğrenmemesi için, yani kendilerini korumak için mi yaptılar?
C: Keşfedilirse toplumu patlatacak olan gerçeği halktan gizlemek için yaptılar.

S:(L) Keşfedilirse bir patlamaya neden olacak olan bu gerçek nedir?


C: İnsanlar sığırları yiyor, dünyadışılar da sizi.

S:(T) Bunu daha önce de söylemişlerdi. (L) Evet biz ikinci seviyeyi yiyoruz ve onlar da üçüncü seviyeyi. Sığır
mutilasyonlarından bazılarını dünyadışılar mı yaptı?
C: Evet.

S:(L) Dünyadışılar sığırlara ne yapıyor?


C: Kan.

S:(L) Kanlarını mı alıyorlar?


C: Evet.

S:(J) İçiyorlar mı? Bu kanı ne için kullanıyorlar?


C: Beslenme.

S:(L) Ama az önce dünyadışıların insanları ve insanların da sığırları yediğini söylediniz. Eğer normal besinleri bu değilse
dünyadışılar neden sığırlarla beslendiler? (J) Lezzet. (T) İneğin kanı insan kanına çok benziyor.
C: Siz de bazen yiyeceklerinizin kopyalarını tüketmiyor musunuz?

S:(T) "Hamburger Helper" ve "Shake N Bake" gibi mi? (J) Ben de yardım ettim! [Gülüşme] Pardon!
C: Kopya türevler daha az tartışma yaratıyor.

S:(L) Yani çok fazla insan yemek zorunda kalmamak için sığır yiyorlar ve böylece insanların tepkilerini azaltmış oluyorlar,
281
öyle mi? Aman tanrım.
C: Evet.

S:(T) Peki insan yerine sığırları yemeleri, artık insanları yemeyecekleri anlamına mı geliyor? (L) Hayır TR, çok iyi
biliyorsun! (TR) İkinci olarak akla ilk gelen şey bu.
C: İnsanlardan sağladıkları "besinin" bir kısmı sadece duygular. Eti "fileminyon"a eşit olarak düşünebilirsiniz.

S:(T) Yani besinlerin bir kısmı sadece duygular. Tamam, bu dünyadışılardan bahsederken Grilerden mi bahsediyoruz?
C: Hayır.

S:(T) Kertenkelelerden bahsediyoruz.


C: Evet.

S:(T) Peki Griler neyle besleniyor?


C: Plazma.

S:(T) Tamam, Griler plazmayla besleniyor. Yani bir tür kan plazması, öyle mi?
C: Evet.

S:(T) Yani kan istemelerinin nedeni bu; peki Griler duygularla besleniyor mu?
C: Hayır.

S:(T) Hmm.
C: Onları Kertenkelelere gönderiyorlar.

S:(T) Griler duyguları Kertenkelelere mi gönderiyorlar? Aktarıcı görevi mi görüyorlar?


C: Teknoloji yoluyla enerji transferi.

S:(L) Şunu sorayım... (T) Sığırlar da Grilerin Kertenkelelere gönderebilecekleri kadar duygu üretiyorlar mı?
C: Hayır. Sığırlar sadece fiziksel besin sağlıyor. Kertenkeleler ve Griler fiziksel besine yalnızca 3'üncü seviyeyi ziyaret
ederken ihtiyaç duyuyorlar; kendi doğal ortamları olan 4'üncü yoğunlukta ise sadece duygularla besleniyorlar.

S:(T) Yani Griler tamamen üçüncü yoğunluk değil? Çünkü Kertişler tarafından yaratılıyorlar, öyle mi?
C: Evet. Doğru, onlar da 4'üncü yoğunluk.

S:(L) Hazır bu konudayken hızlı bir şekilde bazı soruları sormak istiyorum. Aslında pek de anlamı kalmıyor, çünkü onların
teknolojik yeteneklerini biliyoruz. Bir sığırın vücudunun belirli bölgelerini cerrahi olarak kesmek için hangi teknolojiyi
kullanıyorlar, lazerle mi?
C: Lazere benzer.

S:(L) Çoğu durumda sığır mutilasyonlarında göz küresi, jenital organlar gibi çok spesifik beden parçalarını alıyorlar; anal
sfinkteri kolona kadar kesip çıkarıyorlar. Bu belirli beden parçalarının ne gibi bir amacı olabilir? Rektumu kesip
çıkarıyorlar ve sonrada ona bir pompa takıp kanı mı çıkarıyorlar? (T) Kuyruk bu işe yarıyor işte! Pompa! (L) Neden? Bunu
neden yapıyorlar?
C: Yakın.

S:(L) Yakın mı? Benim söylediğim mi yakın?


C: Evet. Kuyrukla ilgili kısım değil, ha ha!

S:(L) Tamam, aslında bu sorunun yanıtını bir şekilde biliyoruz ama... sığır mutilasyonu olaylarının çoğunda işaretsiz,
yazısız siyah helikopterler de görülüyor, bu helikopterler kim veya ne?
C: Değişken.

S:(L) Bu helikopterlerden bazıları şekil değiştirmiş bir dünyadışı aracı mı? Bu helikopterlerden bazıları ABD devletinin
malı mı?
C: Her ikisine de evet.

S:(T) Bu helikopterlerden bazıları özel mülkiyet mi?


282
C: Evet.

S:(L) Aman tanrım, TR, bunu yapmak zorunda mıydın! Yeni bir kutu dolusu kurtçuk!
C: Hepsi ilişkili.

S:(L) Pekala, şunu sormak istiyorum, çünkü son zamanlarda bu konuya hiç girmedik. Wendelle Steven ve ayrıca Genesis 2
veya 3'e dayalı olarak Billy Meier'in kitabıyla, kaydettiği görüntülerle ilgili eleştiriler var...
C: Bazıları projeksiyon. Bu fenomen çok yönlü.

S:(L) Bu da siyah helikopterler gibi yani. Wendelle Stevens hakkında birşeyler öğrenmek istiyorum...
C: Neden? Bu bir enerji israfı.

S:(L) Ne kadar güvenilebilir olduğunu bilmek istiyorum yalnızca. Kısacası, bu kişi doğru bilgi anlamında güvenilebilecek
biri mi? Evet mi, hayır mı?
C: Hayır.

S:(L) Tamam, bu yeterli. Tüm ülkede görülen helikopterleri ve beyaz karavanları kullanan ve doğulu gibi görünen kişiler
kim?
C: Siyahlı Adamlar.

S:(T) Şimdi bir kutu dolusu kurtçuktan bahset bakalım! (L) Bu konuyu hiç açmayacağım!
C: Ve devletin taklitleri.

S:(L) Pekala, şimdi, elimde bir isim listesi var ve bu bireylerin her biri için bir evet veya hayır yanıtı istiyorum çünkü
sanırım bu kişilerin çoğu öldü. Bu kişilerin ABD'deki ufo faaliyetlerinin örtbas edilmesinde rol oynayıp oynamadıklarına
dair bir doğrulama istiyorum: Roscoe Hillencoter (Evet), Dr. Vannebar Bush (Evet), Sekreter James Forrestal (Evet),
General Nathan Twining (Evet), General Hoyt F. Vandenberg (Evet), Dr. Detlev Rock (?) (Evet) Jerome Hudson (Evet),
Sydney Sauers (Evet), Donald Menzel (Evet), Robert Montague (Evet), Dr. Lloyd B. Berger (Evet).

S:(L) Şu anda MJ12'de kimler var?


C: Bunu söylemeyeceğiz çünkü bu bilgi yayılırsa yok edilirsiniz, o yüzden bunu hemen unutun!

S:(L) MJ12 hala var mı?


C: Farklı bir biçimde.

S:(L) MJ 12 belgelerini Jamie Shandera'ya kimin gönderdiğini öğrenmek istiyorum. Bu dosyaları ona kim gönderdi?
C: Bill Cooper.

S:(T) Bunları Cooper'a kim gönderdi?


C: Kayıtları incelerken keşfetti.

S:(L) MJ 12 dosyalarını o mu keşfetti? Bunları gönderenin kendisi olduğunu iddia etti mi hiç? (T) Evet. (L) Bunu ben
neden bilmiyorum? (T) Cooper'in bir kitabında okumuştum. Yazdığı ilk yazılardan birinde.
C: Cooper istenmeden bir güvenlik sızıntısı meydana gelmesine neden oldu ve sonra da "taraf değiştirdi".

S:(T) Yani bu belgeleri devlet için çalışırken buldu, değil mi?


C: Evet.

S:(T) Ve dosyaları kayıtlardan bu şekilde alabildi?


C: Evet.

S:(T) Peki hazır bu konu üzerindeyken... MJ12'dekilerin ismini istemiyorum ama eğer bu isimleri bize söyleyecek
olsaydınız kaçını tanırdık? Kaçının adı duyduğumuz isimlerden biri olurdu?
C: Belki bir veya iki.

S:(T) Ben de öyle tahmin etmiştim. 40'larda da kimse o insanların kim olduğunu bilmiyordu. Hillencotter ve Forrestal
belki, çünkü 2. Dünya Savaşı insanlarından biriydiler ve gazetelerde adlarına rastlanabiliyordu. Bilimin içlerine girmedikçe
bu kişilerin kim olduğunu bilemezdin. (L) Devletin veya bu konsorsiyumun elinde kaç tane dünyadışı araç var?
283
C: 36.

S:(L) Bunlar ele geçirilen araçlar mı? Yoksa hediye mi edildi?


C: Ve düşen araçlar.

S:(T) Yani her üçü. Satın alınan var mı?


C: Doğru kavram değil, Griler finansal değildir.

S:(T) Parayı kastetmedim, birşey karşılığında değişdokuş etmeyi kastettim. Hediye karşılıksız olarak verilir. (J) Onlara
bunlar karşılığında birşey veriyoruz. (T) Hediye olarak verilenler aslında hediye olarak değil de birşey karşılığında mı
verildi?
C: Hayır. İstenen herşey çoktan elde edilmişti.

S:(L) Tam bir maskaralık. (T) Yani bunlar hediye değil bir ödemeydiler, öyle mi?
C: Doğru kavram değil.

S:(L) Şuna ne dersiniz: Ne ödemeydiler, ne de hediye, sadece dikkatleri dağıtan şeyler.


C: Daha yakın.

S:(T) Gemilerden bazılarını ele geçirdik, bazılarını düştükten sonra aldık, bazıları bir anlamda hediye edildi, bazıları birşey
karşılığında bir anlamda satın alındı ve bazıları da herkesin dikkatini yaptıkları bazı şeylerden uzak tutmak için, yani
dikkatleri başka yönlere çekmek için hediye edildi. Yakın mı?
C: Yakın.

S:(T) Yani bunların federal devletin eline geçişine dair pek çok farklı kategoriler var.
C: Evet. Çok boyutlu.

S:(L) Pekala bana şunun hakkında bir evet-hayır yanıtı verin: Dr. Paul Bennewitz – güvenilir, evet mi, hayır mı?
C: Hayır.

S:(L) Krill kağıtlarında bulunan bu cümle böylece yalanlanmış mı oldu?


C: Hayır.

S:(L) Peki o cümle doğru mu?


C: Kısmen.

S:(L) Önceden güvenilir miydi? O çalışmayı yaparken?


C: Gibi.

S:(L) O. H. Krill kim?


C: Kimse.

S:(L) O. H. Krill bir grup mu?


C: Sembolizma.

S:(L) Neyin sembolizması? O. H. Krill'in karşılığı nedir?


C: Sadece belgelemelerde kullanılıyor. Devletiniz kod adlarını seviyor.

S:(L) Bu belgenin bu konu hakkında bilgi yaymak amacıyla devlet tarafından verildiğini mi söylüyorsunuz?
Dezenformasyon mu?
C: Karmaşık.

S:(L) Bize bu belgedeki doğru bilgilerin bir yüzdesini verin.


C: %43.

S:(L) Yani %43'ü doğru mu?


C: Yeterince yakın.
284
S:(L) Yani bu belge devlet tarafından oluşturuldu. Bazı gerçek bilgileri verme amacıyla mı oluşturuldu?
C: Hayır.

S:(L) Devlet tarafından mı oluşturuldu? (T) Kasıtlı olarak mı sızdırıldı?


C: Devletiniz çok çeşitli amaçlara yönelik faaliyet gösteriyor, çok karmaşık!

S:(T) İş devlete geldiğinde en basit şey bile çok karmaşık. Peki sorum şu: ABD devleti...
C: Kasıtlı olarak!

S:(T) Çok doğru. Soru: Devlet veya devletimiz, ABD devletinin elinde o veya bu türde, o veya bu şekilde elde edilmiş olan
36 tane dünyadışı araç var. Başka kaç tane devletin elinde bu araçlardan var?
C: Tüm devletler tek bir devlet.

S:(L) Tek bir dünya devleti var diyorlar. (T) Sadece bunu resmi olarak duyurmayı bekliyorlar. (L) Şunu sormak istiyorum.
Ne...
C: Sizin zaman ölçümünüzle çok uzun bir zamandan beri.

S:(L) Bant bitmeden bunu sormak istiyorum ve sonra bir ara vereceğiz. Konsorsiyum tarafından gizlenen "en büyük sır"
nedir?
C: Kontrolünüz sizin elinizde değil, bir deneysiniz. [ARA]

S:(L) Bu konuda söylemek istediğiniz başka birşey var mı?


C: Size bağlı.

S:(T) Bunun, devletin bizden gizlediği en büyük sır olduğunu söylerken, bunu sadece bu ülkedeki insanların en büyük
gerçeği olarak mı söylüyorsunuz?
C: Temel olarak.

S:(T) İnsan ırkının en büyük sırrı, bizim, bir grup insanın hepimiz üzerinde uyguladığı bir deney olduğumuz mu?
C: Kısmen.

S:(T) Diğer kısmı da Kertenkelelerle mi ilgili?


C: Evet.

S:(L) Peki başka dünyadışılar?


C: Evet.

S:(T) Bu deneyi yapan insanlar, kendilerinin de bu deneyin bir parçası olduklarını biliyorlar mı?
C: Evet.

S:(T) Bunu kendi istekleriyle mi yapıyorlar?


C: Seçenekleri yok.

S:(L) Neden seçenekleri yok?


C: Deney ilerliyor.

S:(T) Deneyin konusu nedir?


C: Sizin için aşırı karmaşık.

S:(J) Bunun olmasından nefret ediyorum! (T) Peki bu, Kertişlerin bizi yönetmesi ve enerjimizi emmesi deneyiyle mi ilgili?
C: Evet, ama bundan çok daha fazlası var, 4'üncü seviyede anlayacaksınız.

S:(T) Tamam, bu konuda başka birşey sormayacağım. (L) Pekala, bu Krill belgesinde Grilerin ve diğer dünyadışıların,
fiziksel muayene sırasında insanlardan çıkardıkları beze salgılarını kullandıklarına dair bir ifade var. Bazı jinekoloji ve
sperm alma muayeneleri yapıldığı ve bu maddelerin beslenmek için kullanıldığı ve bunlara bağımlı oldukları söyleniyor.
Bu doğru bir değerlendirme mi?
C: Hayır.
285
S:(L) Peki beze salgılarını kullanıyorlar mı?
C: Evet.

S:(L) Peki bu maddeleri ne için kullanıyorlar?


C: İlaç.

S:(L) Bu ilaçları neyin veya kimin üzerinde kullanıyorlar?


C: Kendileri.

S:(L) Bu ilaç onlara ne sağlıyor?


C: 3'üncü yoğunluğa katlanmalarına yardım ediyor.

S:(T) Yani geçici olarak 3'üncü yoğunlukta kalabilmelerine olanak sağlıyor?


C: Yakın.

S:(L) Daha somut, fiziksel bir şekilde ortaya çıkmalarına da yardımcı oluyor mu?
C: Evet.

S:(L) Yani bu beze salgılarını o yüzden alıyorlar. Bireylerin ürettiği cinsel enerjiyi de 3 boyuttaki koşullarında kullanıyorlar
mı?
C: Hayır. Daha önce de söylediğimiz gibi bu onları 4'üncü yoğunlukta besliyor.

S:(L) Evet. Tamam. Zamanın mevcut olmadığını söylediğinizi biliyorum ama bizim ölçümümüze göre Griler ne kadar
zamandır insan ırkıyla etkileşiyor? Yani Kertenkeleler değil, Griler, sibergenetik robotlar...
C: Hayır.

S:(L) "Hayır" derken neyi kastediyorsunuz?


C: Zaman yolcuları, o nedenle "zaman sürekli."

S:(L) Pekala, JR'nin verdiği birkaç kitabı okudum, "Knight in Shining Armor" ve "Replay". Bu kitapların her ikisinde de
zaman yolculuğu tanımlanıyor.
C: Hayır, henüz bitirmedik. Son yanıtın ağırlığını kavradınız mı?

S:(L) Zamanda yolculuk yapıyorlar, zamanda ileri ve geri gidebiliyorlar, aklımızla oyun oynayabiliyorlar... (T) İstedikleri
bir geleceği yaratmak için geçmişi düzenleyebiliyorlar. (D) İstedikleri enerjiyi yaratabilmek için herşeyi organize
edebiliyorlar... (L) Ayrıca birşeylerin iyi görünmesini, iyi bir şeymiş gibi hissedilmesini sağlıyorlar. Belirli bir fikir aşılayıp
daha sonra onu doğrulayan bir durum yaratıyorlar...
C: Ne kadar zamandır diye sormuştun. Tamamen sınırsız, anlayabilir musunuz?

S:(L) Bu iyi değil. Eğer zaman-mekanda geri gidip geçmişimizdeki bir olayı değiştirirlerse, geçmişteki bu değişim şu
anımızı da hemen etkiler mi?
C: Bu defalarca oldu ve olmaya devam ediyor.

S:(D) Bunu sürekli olarak, tekrar ve tekrar yapıyorlar mı? (L) Yani her bir...
C: Siz henüz farkında değilsiniz, bunun ne gibi anlamlara geldiği konusunda bir fikriniz yok!!!

S:(L) Küçük bir ışık yakaladık! Evet, küçük! (T) Zamanda ileri ve geri hareket edebilmek ve bunu istediğin gibi
kullanabilmek... (J) Ve bize neler yapıyor olabilecekleri... Ve bize tekrar ve tekrar yapacakları... (L) Diğer bir deyişle tüm
bu lanet olası koşullarda tek gerçek şansımız bu yoğunluktan çıkmak. Anladığım kadarıyla bize söyledikleri şey bu.
C: Yakın.

S:(L) Çünkü aksi taktirde, tıpkı o kitapta söylendiği gibi, aynı döngüde takılıp kalırız. İşkence sürekli tekrarlanabilir ve...
Cengiz Han, Atilla... herşey yeni baştan... (T) Bir zaman [kısır] döngüsü içinde takılıp kalmış durumdayız; bizi bir zaman
döngüsüne koyuyorlar. (J) Bir zaman döngüsü içinde miyiz?
C: Evet.

S:(D) İnsanlık o veya bu sebep için zamanı belirtmek için zamanı kullanmayı gerekli bulmuş. Görebildiğim tek sebep,
yazılı veya sözlü iletişimlerde bir çeşit...
286
C: Kontrol mekanizması.

S:(T) Bu kontrol mekanizmasını kırmamızın bir yolu var mı? 4'üncü yoğunluğa geçme dışında?
C: Hayır.

S:(D) Peki zaman yoksa olanları nasıl ifade edersiniz?


C: Yeniden sor lütfen; daha net olarak.

S:(D) Sanırım sorduğu şey şu; eğer telepatik olarak iletişim kuruyorsan... (D) 4'üncü yoğunlukta... (L) Ve eğer zaman
yoksa, şimdi olan olaylarla daha sonra olan olayları nasıl ifade edersin? (J) Sıralama nasıl oluyor?
C: Çeviri.

S:(D) Çeviri mi? Tamam, kastettiğim şeyi açıklayayım. Örneğin 1907'de olan birşeyden bahsediyoruz...
C: Bu şekilde yapılıyor.

S:(T) Çeviri yoluyla yapılıyor. Deneyimi mi çeviriyorsun?


C: 4'ten 3'e ve tersi.

S:(L) Diğer bir deyişle, film yapmak gibi birşey. (J) Doğrusal düşünce süreçleri kullanılıyor mu? Yani doğrusal ve eğrisel?
C: Yalnızca 3B ilüzyonunun bir parçası.

S:(L) Yani eğer bir 4'üncü yoğunluk varlığıysan, herşey bir şekilde oluyor, herşey eşzamanlı ve eğer bunları tartışmak veya
aktarmak veya bu birleşik boyutun herhangi belirli bir yönü üzerinde odaklanmak istersen bu deneyimleri bir şekilde 3B'ye
projekte ediyorsun...
C: Yakın.

S:(L) ...tıpkı bir film gibi.


C: Ama oraya gidene kadar tam olarak anlamayacaksınız.

S:(T) Yani bu noktada, 3B'de tam olarak kavrayabileceğimiz bir kavram değil?
C: Bir köpek soyut matematiği kavrayabilir mi? Anladınız.

S:(L) Yani berbat durumdayız! Ve bu adamlar da bir anlamda bizimle oyun oynuyorlar...
C: Subjektif.

S:(T) Berbat bir durumda olup olmadığımız mı subjektif?


C: Evet.

S:(T) Ben de tüm bunların berbat durumda olduğumuz anlamına gelmeyeceğini söyleyecektim... (L) Nasıl bir durum içinde
olduğumuza baksana. Bu zaman döngüsünden çıkmanın tek yolu başka bir yoğunluğa geçmek mi? Diğer yoğunluklarda da
böyle bir döngü var mı?
C: Hayır.

S:(L) Diğer yoğunlukta böyle bir döngü yok mu?


C: Yogiler bunu yapabiliyor.

S:(L) Yogiler bunu yapabiliyor... (T) Zamanı aşabiliyorlar. (L) O zaman şunu sormak...
C: Fizikselliklerini kontrol altına alış biçimleri.

S:(L) Önce bu noktada birkaç soru sormak istiyorum, sanırım dağılıyoruz. Öncelikle, geçen geceki bir televizyon
programında...
C: "Dağılan" nedir?

S:(L) Yani sanırım herkes yoruluyor ve dikkatlerini kaybediyorlar. Bu hususta sormak istediğim...
C: Bu senin için geçerli, ama diğer herkes için değil.

S:(L) İzin verin sorumu sorayım ve eğer herkes tüm gece ayakta kalmak istiyorsa ben çenemi kapatacağım.
C: Laura'nın sisteminde bir "bakteri" var.
287

S:(L) Tamam, sistemimde bir bakteri var. Tüm ülkede insanların duyduğu vızıltı sesinin ne olduğunu bilmek istiyorum.
İnsanlar onları resmen çıldırtan şiddetli bir vızıltı sesi duyuyorlar. Geçen gece bu konuda bir televizyon programı vardı. Bu
vızıltı sesi nedir ve nereden geliyor?
C: Yaklaşan dalgaya hazırlık olarak artan EM dalgaları.

S:(L) Bu sesin kaynağı nedir? Yani spesifik olarak, mekan olarak nereden geliyor?
C: Kozmik.

S:(L) Tamam, kozmik, gezegenin kendisinden gelmiyor yani. Tamam, 4'üncü yoğunlukta Kertişlerin veya Grilerin en
büyük zayıflıkları nedir?
C: KH.

S:(T) Evet, bu onların en büyük zayıflıkları; Kendine Hizmet. (L) Her iki yoğunlukta da mı?
C: Evet.

S:(T) Bunu onlara karşı kullanabilir miyiz?


C: Doğru felsefe değil.

S:(T) Evet çok haklısınız. (L) Chuck'ın bir süre önce sorduğu bir soruyu size sormak istiyorum, grubumuz...
C: Chuck kendisi sorsun.

S:(C) Dünyadışılar bu gruba sızdı mı veya dünyadışılar bu grubu kontrol altında tutuyor mu?
C: Hayır, pek sayılmaz.

S:(L) Açıklayabilir misiniz?


C: İletişimi bozma girişiminde bulundular, ama unutmayın, biz de "dünyadışıyız."

S:(D) Evet, diğer transkriptlerin birinde vardı bu. Sanırım Chuck'ın kastettiği şey, bizim veya katılımcılarımızdan herhangi
birinin, sizin dışınızdaki dünyadışılarla bağlantısı olup olmadığıydı.
C: Henüz değil, ama "dikkatleriniz açık olsun."

S:(L) Benim sorularım tamam, istediğim hususlarda yanıt aldım. Şimdi kendi başınasınız.
C: Chuck sorsun.

S:(C) Tek sorum oydu ve yanıtladılar.


C: Doğru değil.

S:(L) Merak ettiğin birşey mi var? Sor. (C) Kaynak ne kadar doğru?
C: Sen karar ver.

S:(T) Onlar yalnızca bilgi sağlıyorlar. Bu bilgiyle ne yapacağımıza, nasıl yorumlayacağımıza kendimiz karar vermemizi
istiyorlar. Sanırım hepimiz buna biraz farklı yaklaşıyoruz. Hepimizin olayları farklı şekilde bir yorumlama biçimimiz var.
(D) Tüm bu bilgiler kolektif bilinçten mi alınıyor? Tüm insanların öğrendiği tüm derslerin toplamından mı?
C: Evet, ve ayrıca başka kaynaklar.

S:(D) Buna Kertişler de dahil mi?


C: Evet.

S:(D) Sanırım siz de dahilsiniz?


C: Evet.

S:(D) Tamam, kolektif bilinçle bağlantı kurabilir miyiz?


C: Elbette.

S:(D) Peki, kolektif bilinçle bu bağlantıyı kurmak için gerekli belirli yetenekler var mı?
C: Hepiniz, ihtiyaç duyduğunuz herşeye sahipsiniz.
288
S:(D) Peki eğer bu... (T) Burada oturarak biz onlara nüfuz ediyoruz ve onlar da bize. (D) Eğer bu kolektif bilinç bir
koleksiyonsa, tüm dersler bir noktada biri tarafından öğrenilmiş midir?
C: Evet.

S:(D) O halde kolektif bilinçle bağlantı kurup bizim derslerimizin daha önce nasıl çözüldüğünü bulabiliriz?
C: Evet. Ama "önce" nedir ki?

S:(D) Önce mi? Hayır, sorduğum... (J) Önce, boyunca, sonra, tüm bunlar zaman kavramları. (D) Hmm, anladım.
C: Evet.

S:(D) Eğer tüm yanıtlar buradaysa ve onlara ulaşabiliyorsak, neden bu dersleri tekrarlıyoruz? Eğer çözümler orada
duruyorsa neden bu dersleri yaşıyoruz?
C: Herşey derslerden ibaret.

S:(D) Biliyorum, o yüzden soruyorum... Bunu anlayamıyorum. Yanıtlar mevcut ve biz dersi tekrarlıyoruz... (T) Hepimiz
bütün yanıtları öğrenmedik, o yüzden hepimiz tüm dersleri öğreniyoruz... (D) Ama yanıtlar orada duruyor...
C: "Tekrar" diyen oldu mu?

S:(J) Daha çok "hala" gibi mi? (D) Ama eğer cevaplar oradaysa...
C: Hala 3'üncü seviye düşünüyorsunuz.

S:(d) Evet, ama anlamaya çalışıyorum. Üzgünüm.


C: Bu kadar çok "çalışma", sadece birlikte git.

S:(T) Yıldız Savaşları'ndaki Üstat Yoda gibi, "Deneme, yap!" ...Sadece yap.
C: Evet.

S:(T) Gördünüz mü, Yıldız Savaşları'nın önemli bir sosyal değeri olduğunu biliyordum. "Relationships" de öyle. Önemli
olan yapmak. (D) Ama eğer yanıtlar oradaysa ve derslerimizin yanıtlarını bulabiliyorsak... (T) Yanıtları bulmamıza gerek
yok, yanıtlar bizde. Yanıtlar herbirimizin içinde. Derslerin çoğu, doğru yanıtları bulmaya yönelik... (D) Tüm bu derslerden
geçmek çok gereksiz görünüyor...
C: Hayır. Doğru fikir değil.

S:(T) Neyi tartışıyorduk? (D) Sadece merak ediyordum, eğer yanıtlar bizdeyse, neden bunu yaptığımızı anlamadım. (J)
Henüz bilmiyoruz. (T) Eğer tüm yanıtlara sahipsek, eğer hepsi içimizdeyse ve doğru çözümleri biliyorsak, o zaman herşeyi
doğru yapabiliyor olmamız gerekir, ama yanlış yapıyoruz, demek ki henüz dersleri öğrenmedik.
C: Herkes aynı dersleri alıyor.

S:(L) Hangi hususta takıldığını biliyorum – bundaki amaç ne? (D) Evet! (L) Soru bu... bunun faydası nedir? Ve sanırım
faydası sadece...
C: Dersler.

S:(L) Diğer bir deyişle, sadece yapacak birşeyinin olması. (J) Bir saniye, size birşey okumak istiyorum. Korintliler 13... (D)
Bunu kaldıramam... (J) Sadece dinle. Bu Korintliler 13'ten ve sevgi hakkında. "Çocukken çocuk gibi konuşur, çocuk gibi
anlar, çocuk gibi düşünürdüm. Yetişkin biri olunca çocukça davranışları bıraktım. Şimdi her şeyi aynadaki silik görüntü
gibi görüyoruz, ama o zaman yüz yüze görüşeceğiz. Şimdi bilgim sınırlıdır, ama o zaman bilindiğim gibi tam bileceğim."
3'üncüden 4'üncüye geçiş de bunun gibi olacak. (D) O kısım... (T) Sizce de öyle mi? (Çaydanlığın sesi geliyor.)
C: Evet.

S:(J) Aynen öyle. Hepsini şimdi bilmemiz gerekmiyor. 3'ten 4'e geçiş, bilgi sürecinin bir parçası. (T) İlerlerken, sezgimiz
de artıyor.
C: Evet.

S:(T) Ama anlamadığımız halde yaptığımız şeyleri öğrenmeye çalışabiliriz.


C: Yakın.

S:(T) Yani 3'üncü...


C: Gürültüyü kesin.
289

S:(L) Biri çaydanlığı kapatsın... (T) Bizi de rahatsız ediyor, bakıyoruz. (Çaydanlığın sesi kesildi) Bu yapabileceğimiz bir
3'üncü yoğunluk işi! Yani 3'üncü yoğunluk düşündüğümüzü söylerken, her zaman yanlış düşündüğümüzü
kastetmiyorsunuz, sadece 3'üncü yoğunlukta düşündüğümüzü ve başka bir şekilde düşünemediğimizi vurguluyorsunuz.
C: Yakın.

S:(T) O vuruşların hepsi vuruş değildi, sadece bizim o kadar algılayabildiğimizi söylüyorlardı.
C: Biz ateş etmeyiz.

S:(L) Birşey soracağım. Sizin duygularınız var mı?


C: 3'üncü seviye değil.

S:(L) Tamam, şu şekilde sorayım. Bize karşı düşünceleriniz nedir veya bize karşı tutumunuz veya duygularınız nedir?
Birey olarak veya grup olarak?
C: Sevgi.

S:(D) İşte bunu duymak istiyordum. (J) Sabırlı ol, henüz bitmedi.
C: Hurra!

S:(T) Burada hiç birimiz yalnız değiliz. Onlar gelecekteki biz. (J) Diana, bizi şuradaki kuklalar gibi düşün. Gözlerimiz
henüz açılmadı, ama onlar açacaklar.
C: Evet.

S:(D) Bir sorum var. Boyutötesi atomik remolekülerizasyon, bu teleportasyon mu?


C: Yakın.

S:(D) Yani 3'ten 4'de böyle geçeceğiz?


C: Bu amaca yönelik teknoloji.

S:(D) Yeni bedenleri eski dünyaya da böyle mi taşıyacaklar?


C: Hayır. Bu doğal bir süreç.

S:(T) Şu anda genetik mühendislikle bedenleri yaratıyorlar. (D) Evet, biliyorum ama...
C: BARM bir teknoloji.

S:(T) O neydi? Bir kelime mi? (J) Fikrim yok. Lütfen bize tüm...
C: Kısaltma.

S:(L) Boyutötesi Atomik ReMolekülerizasyon! Anladım. (T) Bugünlerde herkesin dilinde. (D) Metafizik kilisesinde bana
ritüellerde kullanmak üzere bir dua listesi ve semboller verdiler. Elimi buradaki sembollerden birinin üzerinde tutarken dua
edecekmişim...
C: Ritüeller sınırlandırır.

S:(D) Yani bu benim DNA zincirlerimi birleştirmedi mi?


C: Saçma!

S:(D) Tamam, ben de öyle düşünmüştüm ama bunu yaptım çünkü bir fırsatı kaçırmak istemedim.
C: Buna son ver.

S:(T) Ritüelleri durdur. Hiçbir ritüeli onaylamıyorlar, akışı engelliyor, sınırlandırıyor. (D) İyi, bunu bir daha
yapmayacağım. (L) Saf evrensel bilgi herşeyi içerir, eğer ritüele başvurursan bu senin belirli bir düşünce çizgisine, tek bir
düşünce moduna, tek bir fikir yapısına bağlanmana neden olur ve diğerlerini devre dışı bırakırsın. (D) Bana verdiğiniz
transkriptlerde bu var mıydı, kaçırmış mıyım? (T) Çeşitli aşamalarda çeşitli şekillerde söylendi. (L) Sendekilerde
olmayabilir, sana transkriptlerin sadece bir kısmını verdik, sende yalnızca 100 sayfa var. (D) 3'üncü dosyada 41'inci
sayfadayım. (L) Önemli pek çok şeyi daha okumadın demektir. (D) Üstelik bunları defalarca okuman gerekiyor. (D)Yarım
akıllı biri gibi görünmek istemiyorum...
C: Saçma!
290
S:(T) Arkadaşımız Brad Merrill'i celseye getirebilir miyiz?
C: Size bağlı.

S:(T) Gruba iyi bir eklenti olur mu?


C: Açık.

S:(T) Yaptığımız şeye karşı hisleri nedir?


C: Kafa karışıklığı.

S:(T) Amacımız konusunda mı?


C: Onun inanç sistemine uymuyor.

S:(J) Ona anlatırken sesinden anlayabiliyordum. Açık bir şekilde alıcı da değildi, ama itiraz da etmiyordu. Bir şekilde... (F)
MUFON'dakilerden biri mi? (T) Evet, bilimsel yaklaşımlı. Hoagland'ın görüşlerini izliyor. (F) Onun kasedini aldım ve
sanırım birşeyler var... (T) Hoagland'la konuşuyor, onunla iletişim içinde... (D) TR, bu gruptaki bireylerin gelecekte ne
yapacaklarını sormak ister misin?
C: Keşfet.

S:(T) JR'nin annesinin mirası hızlı ve kolay bir şekilde hallolacak mı?
C: Evet.

S:(T) Sonuç herkesi mutlu edecek mi?


C: Subjektif. Açık.

S:(T) Hazır başka insanlardan bahsederken, ben de bir isim söyleyeyim, Robert Dean, kim olduğunu biliyor musunuz?
C: Evet.

S:(T) Gerçekten bildiği doğruları mı söylüyor?


C: Kısmen.

S:(T) Bildiği ama söylemediği başka şeyler mi var?


C: Evet.

S:(T) Göründüğü kadar dürüst ve açık biri mi?


C: Subjektif.

S:(T) Devlet için dezenformasyon mu yayıyor?


C: Hayır.

S:(T) Gerçekten iyi bir konuşmacı. Herhangi biri için dezenformasyon yayıyor mu?
C: Hayır. Açıklamıyor.

S:(T) Bildiklerini mi açıklamıyor?


C: Kısmen.

S:(J) MJ12 bilgilerini mi açıklamıyor? (T) Herhangi birşey olabilir. NATO'da ordudayken öğrenmiş olduğu çeşitli
etkileyici şeyler ve pek çok bilgi ve rakamları açıkladı. "Değerlendirme" dosyası ile ilgili verdiği tüm o bilgiler doğru
muydu?
C: Yakın.

S:(T) Bunları görmesine bilinçli olarak mı izin verildi?


C: Hayır.

S:(T) Kendi anlattığına göre bir güvenlik kasasındaymış ve o kasaya erişimi olduğu için görebilmiş ve ilgisini çekmiş. Bu
doğru mu?
C: Evet.

S:(T) Bildiği diğer şeyleri açıklayacak mı?


291
C: Açık.

S:(T) Doğruyu söylediği için tehlike altında mı?


C: Belki.

S:(T) Gerçeği elinden geldiği kadar yüksek bir sesle ve mümkün olduğu kadar çok kişinin önünde söylemesi güzel. Çok
etkileyici bir konuşmacı ve söylediği şeyler, kullandığı beden dili... bana doğruyu söylüyormuş gibi geldi. Bir arkadaşım
hakkında sormak istiyorum, Nova Montgomery, yaptığımız çalışmaya açık mı?
C: Belki.

S:(T) Ona biraz bahsettik, ilgi duyuyor mu?


C: Belki.

S:(T) Şimdiye kadar söylediklerimiz hakkında ne hissediyor?


C: Şüpheli.

S:(C) Oğlumun bir sonraki görev yeri neresi?


C: Açık. Yoksa kalacak mı?

S:(C) Bana yüklü bir miktar borcu olan biri var, önümüzdeki birkaç ay içinde borcunu ödeyecek mi?
C: Bu konuda eyleme geçmelisin.

S:(T) Chuck olayı mahkemeye taşımak zorunda kalacak mı?


C: Muhtemel.

S:(T) Chuck'ın iyi bir avukatı var mı? Espri! Neşe! Bunu yanıtlamayın! Tüm iyi avukatlar şu anda Kaliforniya'da!
O.J.Simpson. Sanırım O.J.'den sıkılmışlardır artık! O.J.'den sıkıldınız mı?
C: Evet.

S:(T) Şu anda O.J. davası ardına gizlenmiş hangi büyük olaylar oluyor?
C: Yok.

S:(T) Yani o kadar takılıp kaldık ki, arkaplanda bile birşey olmuyor ha?
C: Saptırma fırsatı.

S:(T) Eğer şu anda başka birşey olmuyorsa, çok büyük bir dikkat saptırma fırsatını kaçırıyorlar demektir! (D) [Kızımın]
bana bahsetmediği bazı sorunları mı var?
C: Evet.

S:(D) Bu konuda bana söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?


C: Diana, daha önce de söylediğimiz gibi, iletişim kur.

S:(D) Neyi yapmayı unuttum? (T) Tek başına neler yapıyordun? (J) Evrende tek başına mı sörf yapıyorsun? (T) Merak
etme geri gelecek; sana söyledikleri şeyi tekrar hatırlayacaksın. (D) Açıklayabilir misiniz, bilmiyorum... (T) Ona ne
söylemiştiniz?
C: İletişim kur, öğüt verme.

S:(D) Yardım için teşekkürler, evet, haklısınız. [Kızıma] yardım etmek için yapabileceğim başka herhangi birşey var mı?
C: Öğren.

S:(J) Bu gece için herhangi birimize vermek istediğiniz herhangi bir mesaj var mı?
C: Hayır.

S:(T) Grup için söylemek istediğiniz herhangi birşey var mı?


C: Bu celsede değil.

S:(T) Birkaç celse önce Japonya'da Osaka yakınlarında bir deprem tahmininde bulunmuştunuz. Depremin büyüklüğü ve
yeri biraz farklı olsa da esas olarak bu tahmin gerçekleşti. Japonya, bu depremle Tokyo depremi tahmininiz arasında ne
292
bekleyebilir?
C: Doğru yorum değil. Osaka depremi henüz gerçekleşmedi.

S:(T) Yani bu, tahmin ettiğiniz 8.9'luk deprem değildi. Bu 7.2 şiddetindeydi ve Osaka'dan çok uzak değildi. Ama demek bu
sizin öngördüğünüz deprem değildi? (J) Başka bir tane daha mı olacak?
C: Evet bu dizide 14 tane daha.

S:(T) 14 deprem daha mı? Yani en yükseği 8.9 şiddetinde olacak olan bir depremler dizisi bu, öyle mi?
C: 9.6

S:(T) Osaka'da mı? Osaka yakınında mı?


C: Tokyo.

S:(T) Bu dizideki en yüksek deprem 9.6 olacak yani. Bu dizide yalnızca 3'üncü veya 4'üncüde bulunuyorlar, doğru mu?.
C: 7'nci.

S:(T) Bu, 7'nci deprem mi?


C: Evet.

S:(T) 7.2'lik deprem 7'nci deprem. Ve toplam 14 tane olacak dediniz, değil mi?
C: Evet.

S:(J) Yani 7 tane daha mı geliyor? (T) En büyüğü, Tokyo'daki, 14'üncüsü mü olacak?
C: 13'üncü.

S:(T) Tamam, 13'üncüsü 9.6 olacak ve sanırım diğer tahmin de 9.8'di. Yakın. Bu 13'üncüsü olacak. 8.9'luk Osaka hangisi?
C: Sıradaki 4 taneden biri.

S:(T) 14'üncüsü nasıl olacak?


C: Küçük.

S:(T) Fujiyama dağı patlayacak mı? Volkan tekrar etkinleşecek mi?


C: Belki.

S:(T) Çin, Kore, Filipinler ve çevreleyen bölge de etkilenecek mi?


C: Evet.

S:(T) Yani önümüzdeki bir, bir buçuk yıl civarında dünyanın endüstriyel üretiminin %30'u devredışı mı kalacak?
C: Hayır.

S:(T) Yani kısa sürede toparlanacaklar. Peki Kaliforniya ve bu ülkenin batı sahili de etkilenecek mi?
C: Evet.

S:(T) Sadece Kaliforniya değil. Diğer taraftaki tabakalar oynarken Los Angeles de büyük bir depreme maruz kalacak mı?
C: Evet.

S:(T) Hangi büyüklükte?


C: 8.9

S:(T) Nerede olacak?


C: San Gabriel Dağları.

S:(T) Los Angeles'in hemen dışı mı? San Andreas fay hattı mı?
C: Evet.

S:(T) Bu Los Angeles için çok yıkıcı olacak mı?


C: Sence?
293
S:(T) Bu durum doğu sahilindeki iş potansiyelini arttıracak mı? Bunu çok ciddi olarak soruyorum çünkü ülkedeki
ekonomik değişim üzerinde büyük bir etkisi olacaktır...
C: Evet.

S:(T) Yani...
C: Kaliforniya'dan kitlesel göç.

S:(T) Oradakiler Osaka'daki depreminin kendi başlarına da gelebileceğini anladılar. (J) Bunu inkar eğilimindeler... (D) Bu
durum Florida'ya da bir akın yaratacak mı?
C: Evet. 15 deprem.

S:(D) Sonra taşınacaklar. (T) Kaliforniya bölgesinde 15 deprem mi?


C: Yakın gelecekte.

S:(T) Tamamen batı sahilinden mi bahsediyoruz?


C: Kaliforniya.

S:(T) ABD'de başka yerlerde de depremler olacak mı?


C: Evet.

S:(T) Sadece Kaliforniya'da 15 tane... (D) Bu, Kaliforniya eyaletinin yıkımının başlangıcı. Kuzey Amerika kıtasını terk
edecek pek çok kişi olacaktır. (T) Bunu kelimesi kelimesine düşünmeyin demişlerdi. Sembolik...
C: Açık.

S:(T) Buna sembolik olarak bakmak gerekiyor. (D) Tamam. (J) Diğer depremler nerelerde olacak?
C: Yüzlerce.

S:(T) Yüzlerce mi? Yüzlerce deprem. Yüzlerce yer mi?


C: Evet.

S:(T) Yani Kaliforniya'daki 15 depremin dışında başka bir sürü deprem olacak, öyle mi?
C: Evet.

S:(T) Bu kıtada beşik gibi sallanacak desenize! Sahilde suyun yaratacağı büyük yıkımlar olacak mı?
C: Açık.

S:(T) Florida'nın batı sahilinde sular yükselecek mi?


C: Belirsiz.

S:(T) Florida'da depremler olacak mı?


C: Sismik olarak dengeli.

S:(T) Florida'daki sismik faaliyet suların yükselmesine neden olacak mı?


C: Hayır.

S:(T) Yani tüm depremler sırasında güvende olacağız. Deprem dışında yıkıcı şeyler olabilir mi?
C: Fırtınalar.

S:(D) Kasırgalar mı?


C: Siklonik.

S:(J) Bu bölge bu fırtınalardan zarar görecek mi?


C: Açık.

S:(C) Bunlar doğadan mı kaynaklanıyor? (T) Tüm bu faaliyetler doğal mı?


C: Yakın.

S:(D) Eğer Hiala Dean'in yanına gidersem, şifa anlamında ona yardımcı olmak için yapabileceğim herhangi birşey var mı?
294
C: Açık.

S:(L) Tamam, iyi geceler diyelim. Kapatıyoruz.


C: İyi geceler.
_________________________

9 Şubat 1995 F___, Laura, S___

S:(L) Merhaba.
C: Merhaba. Çok iyi.

S:(L) Çok iyi olan nedir?


C: Herşey.

S:(L) Barbara'nın son kitabı burada...


C: Ego güdümlü.

S:(L) Bu kitap ego güdümlü mü? Yani çok fazla gerçek kanallama içermiyor mu?
C: Evet.

S:(L) Saptırılmış olması ve Kertişleri kanallıyor olması ihtimali var mı?


C: Hayır. Baskı altında, sınırlanma.

S:(L) Yani basınç, akışı sınırlandırdı. F___ ve yorgunluğu hakkında birkaç soru sormak istiyorum. F___'ye yorgunluğu
konusunda nasıl yardım edebiliriz?
C: Hiçbirşey, ilerleme süreci.

S:(L) S___'nin vücudumda yaptığı bu "çözme" işlemi hakkında birkaç şey sormak istiyorum. İzliyor muydunuz?
C: Her zaman. Bazı enerji küreciklerine erişip onları çıkardın.

S:(S) Enerji kisti. (L) Peki bu enerjinin varlığının temel nedir?


C: Şiddetli depresyon altında olduğun ve intihar planları yaptığın 22'nci yaşındaki kızgınlık.

S:(L) Ensemdeki sorun da bu mu?


C: Hayır. Lif tümörü.

S:(L) Yaptığım çalışma bunun azalmasına yardımcı olacak mı?


C: Belki.

S:(L) S___, transkriptleri okurken ilgili sıradışı farkındalık deneyimleri yaşıyor...


C: Onun farkındalığını hızla açıyoruz.

S:(L) İçsel rehberini izleyerek büyük bir başarı sağlıyor. Transkriptleri okurken de diğerlerinden bile önce içsel bilgilere
erişiyor gibi görünüyor. Bu doğru mu?
C: Açık.

S:(L) Orlanda bölgesindeki grupla konuşmaya gittim ve eminim siz de bir şekilde oradaydınız. Bilmek istediğim şey,
J___'nin zihnindeki düşüncelerin ne olduğu ve konuşmama neden reaksiyon gösterdiği.
C: Bu ego cinsel odaklı ve sadece kendi söyledikleriyle ilgileniyor.

S:(L) Pekala, H___ B___ çok ilginç biriydi, onunla ilgili çok olağandışı birşey seziyorum ama net olarak tespit
edemiyorum. Önce pozitif bir etki olduğunu ve çok bilgisi olduğunu düşündüm ama sonra bu değerlendirmede hatalı
olabileceğimi düşündüm. Ama hala onda onayladığım birşey var. Onun zihninden geçenler neydi?
C: Açık.

S:(L) Bu kişi hakkında bana herhangi birşey söyleyebilir misiniz veya önemli mi?
C: Hayır, önemli değil.
295
S:(L) Materyalimizi uygun şekilde sundum mu?
C: Evet.

S:(L) Öldüğün zaman "Bardo"ya gittiğin doğru mu?


C: O nedir?

S:(L) Şu anda bilmemiz gereken herhangi birşey?


C: Bu gece değil. On birinde sor.

S:(L) Tamam, iyi geceler.


______________________

11 Şubat 1995 Frank, Laura, SV, DM

C: Vau, ne değişiklik!

S:(L) Neyi kastediyorsunuz?


C: Yeni tabla.

S:(L) Beğendiğinize sevindik. Sorularımıza başlıyoruz.


C: Kimliğimizi sormadın.

S:(L) Tamam, bu gece yanımızda kim var?


C: Sorran.

S:(L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S:(DM) Erkek misin yoksa kadın mı?


C: Burada cinsiyet yok.

S:(L) Gelecekteki biz olduğunuzu söylemiştiniz, hanginizin ben, hanginizin Frank vs olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Hepsi bir. İsimler yalnızca sizin algılarınız için kullanılıyor. Tek bir "birey" olduğumuzu kastetmiyoruz, ama birlik
içinde biriz.

S:(L) Sormak istediğim kişisel bazı hususlar var ama... Sorabilir miyim?
C: Nasıl arzu ederseniz!

S:(L) İçimde birşeyler oluyor ve bunun ne olduğunu bilmek istiyorum. Şu anda bile kim olduğumu bilmiyorum. Kendimi
tanımıyor gibiyim. Neler oluyor? Neden bu kadar sinirliyim?
C: Eski düşüncelerini bırakıyorsun, ama direnç meydana geliyor.

S:(L) Sinirlenmemeye çalışıyorum.


C: Çok fazla çalışıyorsun. Denemeyi bırak ve sadece "birlikte git!" Süreci yönlendirmeye çalışma, sadece akışla birlikte
devam et!

S:(L) Bu enerji beni boğacak gibi olunca bunu yapmak çok zor.
C: Sen her zaman akışı yönlendirmeye çalıştın, bu eski kalıpları geride bırakman gerekiyor. Neden direniyorsun? Bu
yüzden sinirlisin. Üst bilincin sana birşey söylüyor.

S:(L) Bu his neden Frank'in babası ölünce başladı? Neden şu anda nereye doğru gittiğimizi bilmiyorum gibi hissediyorum?
C: Bir dönüm noktasıydı.

S:(L) Tamam, celselerden birinde bir soruya yanıt olarak John ve Mike'ın beni "bildirdiğini" söylemiştiniz. Ama bunun
bilinçli olmadığını söylemiştiniz. Bunu bilinçaltlarından yaptıklarını ve farkında olmadan Kertişlere aracılık ettiklerini
söylediniz. Bu muhtemelen kaçırıldıklarını gösteriyor. John kaç kez kaçırıldı ve kaçırılmalar ne zaman başladı?
C: 4 yaşından başlayarak onunla 186 defa "temas kuruldu" veya kaçırıldı.
296
S:(L) Peki ya Mike?
C: Buna hazır mısınız? 446 defa.

S:[Genel şaşırma sesleri] (L) Bu iki kişideki kontrol mekanizması nasıl işliyor? Çünkü eminim bunu duyduklarında çok
şaşıracak ve hatta muhtemelen tamamen inkar edeceklerdir.
C: Zihinlerine dalgalar gönderiliyor ve bu dalgalar önceden programlanmış olan implantları harekete geçiriyor.
Gözleniyorlar. Gerçekle karşılaştıkları zaman algılarının kapanmasına ve önceden programlanmış olan karşı koyma
düşünce kalıplarının güçlenmesine neden olan dalgalar üretiliyor.

S:(L) Diğer bir celsede ise enerjimi bloke etmek ve fiziksel sorunlara neden olmak için bana fiziksel olarak birşey
yapıldığını söylemiştiniz. Bu neydi?
C: Tiroidin engellenmişti.

S:(L) Bir celsede özgür iradenin, yaratılıştaki en önemli bilinç yasası olduğunu söylemiştiniz. Neden özgür irademizi
kullanıp kaçırılmayı ve üzerimizde deneyler yapılmasını reddedemiyoruz?
C: Kaçıranlar özgür iradelerini kullanıyor.

S:(L) Neden onların özgür iradesinin bizim özgür irademiz üzerinde bir önceliği var?
C: Neden sizin özgür iradenizin 2'nci ve 1'nci yoğunluk varlıkları üzerinde bir önceliği var?

S:(L) Bir başka celsede, havuzumun üzerinde gördüğüm bir UFO'nun, bir "çoklu gerçeklik projeksiyonu" olduğunu
söylemiştiniz. Bunu daha basit bir şekilde nasıl ifade edersiniz? Gerçek bir araç mı gördük yoksa projekte edilen birşey mi?
C: Zihnin sana kullanmak için verildi, biz ipuçlarını veriyoruz.

S:(L) Çoklu gerçeklik mi? Bu olayda, mekan/zamanda 3'üncü yoğunluk ile 4'üncü yoğunluk arasında bir birleşme oldu.
Onlar muhtemelen 4'üncü yoğunluktaydı ve biz de 3'üncüde ama evimin etrafındaki alan bir çoklu gerçeklik istasyonu
olarak şekillendiği için böyle bir olay oldu, doğru mu?
C: Bravo!

S:(L) Bir kez daha kendilerini bana göstermelerinin amacının ne olduğunu sormak istiyorum, "kötü" adamlar oldukları için
mi?
C: Son yanıta bak.

S:(L) Bunu düşündüğüm zaman düşündüğüm şeyden hoşlanmıyorum.


C: O zaman başka birşey düşün.

S:(L) TR ve JR'den duyduğuma göre bu bölgede özellikle Cumartesi geceleri bizim celselerimiz sırasında çok sayıda UFO
görülmesi olayları oluyormuş. Bunun yaptığımız celselerle bir ilgisi var mı?
C: Elbette!

S:(L) İlişkisi nedir?


C: Öncülük ediyorsunuz.

S:(DM) Öncüymüşüz. (L) Aradaki ilişki nedir? Bunu açıklayabilir misiniz? (DM) Bu tür olayların gözlenmesine neden
olan bir etki mi yapıyoruz? (L) Yoksa öncülük etmemizi engellemek için mi kendilerini gösteriyorlar? Öncülük ettiğimiz
için mi?
C: Hepsi.

S:(L) Yani aynı şey. Biz bu konuda öncülük ediyoruz ve onlar da bizi engellemeye çalışıyor.
C: Ve...

S:(L) Bu bölgede artan bilinç sayesinde 3'üncü ve 4'üncü yoğunluk birleşimleri mi meydana geliyor?
C: Ve...

S:(L) Mmm... (DM) İnsanlığa verilecek bilgileri mi alıyoruz?


C: Ve...

S:(L) Bu araçlar aslında... Bu araçların bazıları sizin varlığınızı mı gösteriyor?


297
C: Ve...

S:(DM) Tıpkı yapboz gibi parçalar birleştirilecek. (L) Diğer bir deyişle bizim faaliyetlerimizin önemli etkileri oluyor ve biz
bir öncülüğü gerçekleştiriyoruz, öyle mi?
C: Evet, tüm dünya için!!!

S:(SV) Tüm dünya için mi? (DM) Tanrım! Bu bizim çok önemli olduğumuzu mu gösteriyor?
C: Bingo!

S:(DM) Heyecandan tüylerim diken diken oldu! (SV) Benimkiler olmadı. (L) Her zaman biliyordun. (SV) Öyle
söylemedim! [Gülüşme] (DM) Kişisel bir soru sorabilir miyim? New Port Richey'ye taşınmamın nedeni bu mu?
C: Açık.

S:(L) Bunu yanıtlamazlar. Nedenini biliyorsun.


C: Şimdi, mütevazı olmanızı tavsiye ediyoruz!!!

S:(DM) Sanırım oluruz. [Gülüşme] (L) Bunun için çok çaba gösteriyorum... [şarkı söylüyor] Tanrım, her bakımdan öyle
mükemmelsin ki, mütevazı olmak çok zor!! [Gülüşme]
C: Laura, tavsiyemiz özellikle senin için.

S:(L) "Mütevazı" olma kısmı mı?


C: Bingo!

S:(L) Elimden geleni yapıyorum ve siz de bunu biliyorsunuz. Bazen gerçekten kontrolü eline alman gerekiyor. Biliyorum
bu düşünce kalıbını bırakmamı söylediniz ve ben de bunu yapacağım. Frank, sen devam et. Görev sende.
C: Buna gerek yok.

S:(L) Önceki bir celsede Kertişlerin büyük kızımı kaçırmaya çalıştığını ama benim bunu "durdurduğumu" söylemiştiniz. O
zaman sormam gerekirdi ama şimdi sorayım, bunu tam olarak nasıl durdurdum?
C: Zihinsel engelleme, yani 4'üncü yoğunluk prensiplerini kullanarak.

S:(DM) Gidip kaçıracak başka birini bulmaları gerektiğini düşünmelerine neden olan şey sadece onun varlığı mıydı?
C: Kendini açıklayan yanıtlara biraz daha dikkat edin.

S:(L) Tamam, yani zihinsel engelleme bir 4'ücü yoğunluk prensibi mi?
C: Bravo!

S:(L) Yani savunma yöntemimiz zihinsel engel, öyle mi?


C: Bir tanesi.

S:(L) Kızımla aralarına bir kalkan koydum, öyle mi?


C: Ve ne yapman gerektiğini biliyordun.

S:(L) Demek küreselleşmemiz gerekiyor? Bu büyük bir sorumluluk. (Diana) Ben özel kalmasını tercih ederdim. (L) Ben
etmezdim. (F) Bunu belirlemek bizim elimizde değil Diana, sadece kendi kendine... (DM) Bu benim kendimde düzeltmeye
çalıştığım birşey... (F) Bu hususta endişelenme, sadece akışına bırak. (SV) Evet, herşeyi akışına bırak. (F) Laura'yla
konuşurken aslında hepimizle konuşuyorlar. Çaba gösterme ve yönlendirmeye çalışma. (L) Her ne olacaksa olacak. (SV)
Tıpkı bana masaj ve beden çalışması için söyledikleri gibi. Artık plan bile yapmıyorum, sadece yapmaya başlıyorum ve
ellerim ne yaparsa o. (F) Kötü şöhret konusunda endişelenme, eğer öyle olması gerekiyorsa olacak ve herşey gelişmeye
devam edecek. Bu hayatının yıkılmasına veya ailenin dağılmasına neden olmayacak. (DM) En azından S___'ye ders
vermeye başladım. Sınıfta yaşadığım bir deneyimi anlattım ona. Bir çocuk diğerine çok negatif birşey söyledi ve ben de
dedim ki: "Biliyorsunuz, bu tıpkı önünüzdeki elastik bir duvar gibidir. Her ne yaparsanız o size geri dönecektir." Sınıftaki
çocuklar bunu alkışladı! İşimi kaybetmemek için söylediğim şeylere çok dikkat etmem gerektiğini hissediyorum. (L)
İnançları ne olursa olsun herkes için makul olacak şekilde söylenebilecek çok şey var. (DM) Bunu sormak istiyorum...
Metafizik yeteneklerim nedeniyle sonunda işimi yitirecek miyim?
C: Açık.

S:(L) Sana böyle birşeyi söylemezler. Benim ilk tepkim hayır, ama bir gün kendin ayrılabilirsin. (F) Evet, bu benim de
298
aklıma geldi. Biri gelip sana bir örgü fabrikası teklif ederse, evde örmeye devam eder miydin? (DM) Kastettiğin şeyi
anlıyorum. Demek burada yaptığımız şey büyük birşeyin meydana gelmesine neden olabilir? (L) Çok büyük. (SV) Bence
oluyor bile. (F) İvmemiz artmaya başladı bile. Everest Dağı'nın tepesinden yuvarlanmaya başlayan bir kartopu gibi. (DM)
Böyle birşey aklımın ucundan bile geçmezdi...
C: Endişelenme Diana, "Que sera, sera!" (Herşey olacağına varır.)

S:(F) [şarkı söylüyor] "Whatever will be, will be..." (SV) Bazen bir işi kaybettiğinde daha iyi birşey bulabiliyorsun. (DM)
Elimden geleni yapmam gerek. (L) Bunu şu anda yapıyorsun zaten...
C: Yönlendirmeye çalışmayın, yolculuğunuzun tadını çıkarın. Bizim yaptığımız bu, dalganın üzerinde yolculuk yapıyoruz!

S:(SV) Akışla beraber gitmek. (L) Şimdi birşey söylemek istiyorum. Çok uzun bir zamandır Frank ve ben, gerçekten
yüksek bir hedefe ulaşmaya çalışıyoruz ve bunun başarılabileceğine inanıyorduk. Bir prens bulana kadar çok sayıda
kurbağayı öpmek zorunda olduğumuzu biliyorduk. Ödüle ulaşmak için bir sürü pisliğin içinden geçmemiz gerektiğini de
biliyorduk. Ve bunu çok uzun bir zamandır yapıyoruz. Her ikimiz de çok uzun bir süredir büyük zorluklardan geçtik. Şu
anda çeşitli yönlerden gelen bütün yardımlar için çok ama çok minnettarım. Gerçekten bunalıyordum. Yaptığımız şeyin
önemini biliyordum ve direndim. Gerçekten Frank, gece-gündüz ne kadar büyük bir çaba harcadığımı anlatamam... Ve
bunu tek başıma yaptım. Sonunda mali destek, zaman ve çaba sunma isteğindeki diğerleri geldi ama bu aşamaya kadar bu
çabayı tek başıma sürdürdüm. Hem ekonomik olarak, hem de diğer şekillerde.
C: Ve gruba dahil olacak başkaları da var.

S:(L) Ve şunu söylemek istiyorum ki bu noktada SV bu projenin sürdürülmesinde büyük bir rol oynuyor çünkü çok uzun
bir süredir o kadar çok fiziksel bir saldırı altındayım ki, onun çalışması olmasaydı bunu sürdüremezdim ve görünüşe göre
maruz kaldığımız saldırılar artacak. Bu saldırılar yüzünden günlerce ve bazen haftalarca yatağa düştüğümü Frank size
anlatacaktır. Ama direndim ve çabalarımı sürdürdüm. (DM) Bu sorunlar DNA değişimleri yüzünden miydi? (L) Sanırım
daha ziyade bu projenin meyvelerini vermesini ve Frank'le enerjilerimizi birleştirmemizi engelleyemeye çalışan güçlerle
ilgiliydi. (DM) Sence S___ üzerinden benim üzerimde de çalışıyor olabilirler mi? (L) Evet, kesinlikle. (F) Bu işe giren
herkes ciddi engellemelerle karşılaşıyor. Bu güçler yıllardır beni intihara sürüklemeye çalışıyorlar çünkü bunun geldiğini
gördüler. (L) Kasyopyalılar her ikimizin de intihar etmek veya başka bir şekilde kendimizi öldürmek üzere
programlandığımızı söylediler. Bunun nedenini sordum ve bizim dünya için çok önemli olduğumuzu söylediler. Bunun
üzerinde fazla durmadım ama öyle görünüyor ki bu proje gerçekten oraya doğru ilerliyor; en azından bu noktaya kadar.
(DM) Scientology hakkında ne söylersiniz?
C: Tabii ki diğer bir Kertenkele komplosu.

S:(DM) Epeyce içine girmiştim. (L) Bir yandan pek çok saldırıya uğrarken, diğer yandan da bizi hedefimize ulaştırmak için
pek çok ilahi müdahale gerçekleşiyor. (SV) Tampa'da okuldan Linda isimli bir arkadaşım var. Kimi veya neyi kanallıyor?
C: Çeşitli kaynaklar.

S:(SV) Doğuya ait şifa yöntemleri konusunda ondan ders alacağım. (L) Daha önceki celselerde değindiğimiz bazı hususlar
hakkında...
C: Tamam, neden şimdi geçmiş celselerle ilgili bir tekrar inceleme yapmıyorsunuz?

S:(L) Sadece bir soru daha: Neandertal adamının Kertişler tarafından başka bir gezegene götürüldüğünü söylemiştiniz.
Bunun hangi gezegen olduğunu öğrenmek istemiyorum ama bizim zaman ölçümümüzle Neandertal adamının şu anda
evrimsel olarak ne durumda olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: İlerleme yok, hala aynı.

S:(L) Genel olarak bizimle ilgili vereceğiniz bir bilgi var mı?
C: Dinleyin: şimdi, herkesin dışarıdan ziyade kendi içini araştırarak daha fazla bilgi öğrenebileceği bir noktadasınız. Bir
veya ikiniz bu işte oldukça yetenekli. Bu yolla evrensel gerçeklere doğrudan erişebilirsiniz. Uygun şekilde yapıldığında bu
yöntemde bilgilerin bozulma olasılığı daha düşüktür. Anlıyor musunuz?

S:(L) Doğrudan bir kanallama yöntemi kullanmaya başlamamızı mı istiyorsunuz? (DM) Aramızdan birini bir ses olarak
kullanmamızı mı istiyorsunuz?
C: Hepiniz.

S:(DM) Eşzamanlı olarak mı yani?


C: Nasıl isterseniz.
299
S:(L) Yani örneğin bir grup olarak toplanıp birlikte meditasyon yapmamızı mı istiyorsunuz?
C: Kendinize sorular sorun ve yanıt alın.

S:(L) Diğer bir deyişle hipnoz yok, sadece oturup tartışalım ve birbirimize sorular sorarak grubun enerjilerinin
etkileşmesini mi sağlayalım?
C: Veya aynı zamanda tek başınıza. Sonra da bir araya gelip öğrendiklerinizi paylaşın. Bu zaten çok yapılıyor.

S:(L) Yani aramızda tartışalım ve kendimize sorular soralım. Artık tablayı kullanmayalım mı?
C: Hayır, tabii ki bunu kastetmiyoruz!!

S:(DM) Anlamıyorum. (SV) Ben anladım; öğrenmemiz gerekenleri kendimiz öğrenmemiz ve doğru yol üzerinde
olduğumuzdan emin olmak için bazı şeyleri kontrol etmemiz gerekiyor.
C: Kanal açın, bir veya ikiniz zaten açık.

S:(L) Gruptaki bir veya iki birey zaten açık mı?


C: Evet.

S:(DM) Kim?
C: Açık.

S:(L) Bunu söylemezler. (F) Tüm yapmanız gereken soruları sormak, yanıtlar gelecektir. Ben bunu hep yapıyorum, beş-altı
yaşımdan beri. (DM) Ben de bunu yapmaya başladım. Daha sorular sorulmadan yanıtları duymaya başladım. Bu tablada
çok oluyor ama benim söylediğim şey ise yanıtın kendi başına kanallama yapmak olduğu. (L) Bozucu etkiler için birşeyler
yapmamız gerekmiyor mu?
C: Grup içinde değil.

S:(L) Yani bu noktada bireysel ve grup olarak yeterince konsantre olduk mu?
C: Evet. Bu süreçte belirli bir ölçüde yardım edeceğiz.

S:(L) Grup büyüdükçe gruba katılan kişilere de aynı şekilde yardım edilecek, doğru mu?
C: Belirli bir ölçüde.

S:(DM) Katılacak kişileri tek tek kontrol etmek için epeyce düşünmek zorunda kalacağız...
C: Hayır.

S:(L) Sanırım bizim durumumuzu kavrayanlar ya kalmaya, ya da gitmeye karar verecekler...


C: Evet.

S:(L) Daha önceki katılımcılardan artık gelmeyen iki kişi hakkında bir soru sormak istiyorum... Violette'nin artık
gelmeyebileceği yönünde güçlü bir hissim var...
C: Açık.

S:(L) Scarlett'in Kertiş kontrolünden kurtulma olasılığı olduğunu sanmıyorum, doğru mu?
C: Açık.

S:(L) Daha önce, Ouspensky'nin "Tertium Organum"unda algılar hakkında birşeyler okuyorduk. Bu, bizim algılarımızın
durumu ve 2'nci yoğunluktaki algıların durumu ile ilgili yeterince doğru bir tanımlama mı?
C: Evet.

S:(L) Tamam, buradan 4'üncü yoğunluk algısına bir sıçrama yapacak olursak...
C: Bekle ve gör.

S:(L) Geçen gece meditasyon yaparken yüzümün etrafında hafif bir şekilde hareket eden nazik bir varlık hissettim, bu siz
miydiniz?
C: Açık. Zihnin sana bir sebep için verildi.

S:(L) Tamam, kendim kavrayabileceğim şeyler hakkında sormayacağım ama başka birşey hakkında sormak istiyorum:
bildiğiniz gibi Frank'in babası iki hafta önce öldü. O günden beri dinamikler ve enerji bakımından herşey çok farklı
300
görünüyor ve bu sadece Frank ve onun ailesi için değil, benim için de geçerli. Neden bu kadar farklı hissettiğimi öğrenmek
istiyorum. Kendimi ne kadar farklı hissettiğimi anlatacak kelime bulamıyorum. Çok farklı bir his. Bunun nedeni nedir?
C: Bir dönüm noktası.

S:(L) Ama bunun neden... Keşke hepinize ne kadar garip hissettiğimi ifade edebilseydim... (DM) Garip derken? (F) Ben
bile bilmiyorum... (L) Frank'in babası hala dünyada mı?
C: Kısmen.

S:(L) Benimle iletişim kurmaya mı çalışıyor?


C: Belki.

S:(L) Frank'in babasının öldüğü gün ve saatte neden yoğun bir uyuma isteği duydum?
C: Bağlantı.

S:(L) Neyle bağlantı? (DM) Yani Laura'yla bağlantı mı kuruyordu?


C: Yakın.

S:(SV) Laura onunla bağlantı mı kurdu?


C: Yakın.

S:(L) Başka bir seviyeden benimle iletişim kurmak için mı geldi?


C: Evet.

S:(L) Neden Frank değil de ben?


C: Hep başkalarının daha nitelikli olduğuna inanıyor.

S:(L) Bana Frank'den daha fazla mı güveniyordu? Bulunduğu yerden ona tavsiyelerde bulunmak için beni mi seçti? Bu
mu?
C: Evet.

S:(F) Bu kesinlikle onun kişiliğine uyuyor. (L) Şimdi benden ne istiyor?


C: Spesifik birşey değil, ama kanalı aç ve gör.

S:(L) Bu bağlantı yoluyla Frank'in babasıyla doğrudan görüşebilir miyiz?


C: Bunu tek başına meditasyon yoluyla yapabilirsin. Daha uygun.

S:(F) Kendini bu kadar garip hissetmenin nedeni belki budur. Henüz kendi kanalını açmadın. (L) Evet, bu beni delirtiyor.
(DM) Düşünce süreçlerine etki ediyor. (L) Frank'in babasının serbest kalıp ışığa gitmesi için benim yardımıma mı ihtiyacı
var?
C: Açık.

S:(L) Böyle durumlarla karşılaştım, araştıracağım. (L) Tamam, bu durumu kolaylaştırmak için bu konu hakkında bana
söyleyebileceğiniz başka herhangi birşey var mı?
C: Hayır.

S:(L) O zamandan beri sürekli olarak Frank ile benim birlikte yaşadığımız, Bavarya'da kardeş olduğumuz hayat aklıma
geliyor ve o hayatta Frank'in babasıyla bir bağlantı olup olmadığını merak ediyorum. Bunun sürekli aklıma gelmesinin
nedeni bu mu?
C: Neden kontrol etmiyorsun? İstediğinde bu işte çok iyisin.

S:(L) Bunu kendi kafamda araştırmamı istiyorsunuz yani?


C: Evet.

S:(L) Tamam, başka sorumuz olmadığı için bu geceyi burada bitiriyoruz.


C: İyi geceler.
_______________________
301
18 Şubat 1995 F___, Laura, TR, JR, D

(Laura'nın notu: Bu, negatif etkilerce ciddi bir bozulmaya maruz kaldığını düşündüğüm celselerden biri. Bunun muhtemel
sebebi, D___ isimli kadındı. Ayrıca onunla JR arasında çok güçlü bir çelişme söz konusuydu. Göreceğiniz gibi bu celsenin
tümünde ilginç hususlar var. Daha sonra daha emin bir şekilde anlayacağımız gibi, bunun temel sebebi D___'ydi. Fakat
elbette Kasyopyalıların enerjisi de ulaşıyordu. "Kasyopya" kelimesini kısaltmaları tüm bu durumla ilgili bir ipucu olabilir.
Sanki kısmi bir bağlantı kurduğumuzu ifade ediyordu.)

S:(L) Kimse var mı?


C: Durdurun.

S:(T) Neyi durduralım, bu tuhaf konu hakkındaki tartışmamızı mı?


C: Hayır. Ve tartışma konunuz tuhaf değil.

S:(T) Peki "durdurun" ne anlamda?


C: Kapıları kapatın.

S:(L) Bu garip, daha önce ev içindeki seslerden bu kadar rahatsız olmamışlardı. (Kapıları kapattık.) Bu gece kim var?
C: Teyurannea.

S:(L) Neden kapıların kapatılmasını istediniz?


C: Dış etkiler genellikle çok fazla engelleyici etki yapıyor.

S:(L) Bu gece...
C: Oturma odasında çok fazla gürültü ve statik var.

S:(L) Daha önce bu konuda hiç şikayet etmemişlerdi... (J) Televizyon yüzünden olmalı... (Laura çocuklara televizyonu
kapatmalarını ve sessiz olmalarını söylüyor.) Uzay Yolu'nu sevmiyor musunuz?
C: Sorun o değil.

S:(L) Peki sorun nedir?


C: Gürültü ve çocukların arasındaki masum şakalaşmalar.

S:(J) Evet çocuklar... (L) Birazdan yataklarına gidecekler...


C: Bu celsenin kontrolü sizde olmayacak, o yüzden daha önceki gibi aptalca sorular sorma konusunda endişelenmenize
gerek yok!

S:(L) Bu kulağa hiç hoş gelmiyor, değil mi? (T) Dinleyip özümsememizi istediğiniz bilgiler mi var?
C: Bazen dikkatlerin toplanıp dalgaboylarının düzenlemesi için hoşluğun bir kenara konması gerekiyor.

S:(T) Tamam, kontrol sizde, gerekli düzenlemeyi yapın.


C: Durun... Kanalımızdan önemli bilgilerin aktarılması için bekleyin. Kimlik sorgulamasını unuttunuz.

S:(L) Neredensin?
C: Kas. Çocuklar işbirliği yapmıyor. (Laura çocukları yatağa gönderiyor. Bu durum büyük bir negatiflik yaşanmasına
neden oluyor.) Teşekkürler. Daha açık olmanız gerekiyor ve unutmayın, biz siziz!!!!!

S:(L) Açık olmayan kim?


C: Konu o değil. Bir zamanlarki kendinize bakmak ve birleşme amacıyla çok sıradışı bir seviyede kendinizle iletişim
kurmak nasıl birşey, hayal edebiliyor musunuz?

S:(L) Hayır, bunu hayal edebileceğimi sanmıyorum.


C: Dene!

S:(L) Deniyorum. Bu tıpkı kendini bir bebek olarak görmek gibi olurdu herhalde.
C: Güzel. Devam et.

S:(L) Kendimizi bir bebeğin yerine koyduğumuzda sanırım neler olduğu konusunda çok az farkındalığımız olurdu.
302
Bebeklerin farkındalığı temel olarak kişisel gereksinimlerinin karşılanması, yemek, rahatlık üzerinde odaklanır ve
ebeveynler de çatıdan bir sızma olup olmadığı, pencereden rüzgar gelip gelmediği, kurtların kapıya dayanıp dayanmadıkları
gibi şeyler hakkında endişelenip durur. Yaklaştık mı?
C: Gelişim!

S:(L) Sizi bazen usandırıyor muyuz?


C: Biz siziz ve siz de bizsiniz, tamamen bir ve aynıyız.

S:(L) Yani bizi usandırıcı bulmuyorsunuz çünkü bir varlığın kendini usandırıcı bulması pek kolay değil ama gene de
kişiliğin çeşitli yönleriyle ilgili tatminsizlikler olabilir, öyle mi? (J) Veya birini sevmek ve onun isterse ne olabileceğini
görmek ve olması için sabırsızlanmak gibi mi?
C: Vau! Ne kavram!

S:(L) Pekala...
C: Laura, bizi hala senden farklı bir varlık olarak düşünüyorsun. Gidip insanlara sürekli "Kasyopyalılar böyle söyledi,
Kasyopyalılar şöyle söyledi." diyorsun. Kasyopyalıların sen olacağını bilmiyor musun?

S:(T) Bir zamanlar onlar da bizim gibiydi ve bunu bilerek bizimle iletişim kuruyorlar ve şimdi geçmişteki hallerine bilgi
veriyorlar ve biz de gelecekteki halimizi dinliyoruz, veya buna benzer birşey. (J) Sanırım bize karşı sabırlılar.
C: Yakın, TR. Sizi kendimiz olarak dinlemek eğlenceli.

S:(T) Harika! Gelecekte eğlendiğimi bilmek güzel!


C: Biz olarak!

S:(T) Ama bu biraz da can sıkıcı çünkü siz geçmişte üçüncü yoğunlukta bizken, gelecekteki kendinizle nasıl iletişim
kuracağınızı bilmiyordunuz.
C: Yanlış! Şu anda ne yapıyoruz sanıyorsun!

S:(L) Bu gelecek, geçmiş ve şimdi... (T) Ama biz olarak 3'üncü yoğunlukta sıkışıp kalmış olarak bunu görmeleri zor. (J)
Bizim için zor, onlar için değil. (T) Onlar biz, biz onlar.
C: Bizim için hiçbir bakış açısıyla zor değil.

S:(T) Peki öyleyse orada neler bildiğimizi algılamak bizim için neden zor? (L) Belki sandığımız kadar zor değildir. (T)
Peki o zaman bu sorunu nasıl aşacağız? Algılamamız gerekeni algılayacağımız noktaya nasıl ulaşacağız? (J) İlerliyoruz
zaten.
C: Ulaştınız.

S:(T) Yani şu anda yaptığımız şeyi yapıyor olmamız, o noktaya ulaştığımızı gösteriyor. Öyleyse tüm yapmamız gereken,
bunu daha doğru bir şekilde yapabilmek için daha fazla açık olabilmek?
C: Bingo zingo!

S:(T) Herhalde aramızdan biri "bingo zingo" demeyi seviyor. Çünkü ben hiç "bingo zingo" dememiştim.
C: Veya belki de değişmiş ve bunu söylemeyi sevmeye karar vermişsindir!

S:(L) Pekala millet, birşey sorabilir miyim? Tüm hafta boyunca kafama takılan birşey vardı.
C: Sorman gerekiyorsa sor, ama bu gece eğleneceğiz.

S:(J) Ben de yaşadığım uyku bölünmesi hakkında sormak istiyorum. (T) Her zaman eğleniyoruz... Neden söylemek
istediklerini söylemelerine izin vermiyoruz? (L) Tamam, ne söylemek istiyorsanız söyleyin...
C: Hayır Laura, biz Kertiş değiliz; Kasyopya arıyor. Endişelenme, kanal bağlantısı artık sabitlendi. Ama o kahrolası
kasetler!

S:(L) Beni kasvetlendiriyorsunuz.


C: Çok fazla ciddisin.

S:(L) Birinin olması gerek!


C: Hayır!
303
S:(T) Bize bazı önemli bilgiler verecektiniz... Bu celsenin başında öyle söylemiştiniz...
C: Hepsi uygun vakitte, ama önce biraz eğlenmek istiyoruz.

S:(L) Eğlenin o halde. Bunu görmek istiyorum, eğlenin.


C: Neşelen Laura. Bu senin kendimle konuşan başka bir personan (karakterin)!

S:(J) Bunu anlayamadım. Söyledikleri şeyi anlayamamaktan nefret ediyorum...


C: Persona, JR. Sen/ben bilgisayarı öğrendikten sonra kalemlerle hep sıkıntı yaşadın/yaşadım!!!

S:(J) Bu doğru! Normalde yazılarımı hep bilgisayarda yazıyorum. (ç.n. "quija tablası" yoluyla harf harf alınan yanıtlar JR
tarafından kağıda geçirilerek çözülüyor ve sonra da sesli olarak teybe kaydediliyor.)
C: Ben/biz, JR.

S:(J) Personan seninle konuşuyordu Laura.


C: Boşver Laura, bu yalnızca çok, pek çok öğrenme deneyiminden biriydi. Bunlar bizi çok zenginleştirdi.

S:(L) Unutmam gereken öğrenme deneyimi nedir?


C: Hayatlar boyu "keder."

S:(T) Bu onun/sizin kederli hayatlarından biri mi?


C: O şekilde bakarsak tüm hayatlar öyle.

S:(J) Şunu söylemem gerek... (T) Bu 4'üncü yoğunluk hayatını da kapsıyor mu? (J) Yazmakta zorlanıyorum ve diğer
yandan da söyleyecekleri şeyi tahmin etmeye çalışıyorum. Zorlanıyorum.
C: Gereği düşünüldü!

S:[Gülüşme] (T) 6'ıncı seviyeye ulaşıldığında hala mizah olduğunu bilmek güzel!
C: Burada mizah bol. Orada eksik. Sevgili JR, kalemi ve kağıdı D___'ye ver.

S:(T) JR'den sevgilerle! [Gülüşme] (D) Ne güzel boşta oturuyordum...


C: Duydum/duyduk D___! Bu arada konuşan biziz.

S:(T) "Bu arada"yı BTW (ing.: by the way) olarak kısaltabilirsiniz.


C: BTO.

S:(L) Bu ne?
C: Bachman Turner Overdrive! (bir müzik grubu)

S:[Gülüşme] (L) Bunu bilemediysen, kötü durumdasın demektir TR! (T) Emerson, Lake ve Palmer! Electric Light
Orchestra! (L) Birşey söylemek istiyorum...
C: Pekala Laura, sorman gerekiyorsa sor.

S:(J) Şeyi sormak istiyorum...


C: Önce Laura sorsun, biz/o çileden çıkmak üzere.

S:[Gülüşme] (T) Evet, şimdi sor. (L) Biliyorum bana çok kızacaksınız çünkü hep uçlarda gidiyorum...
C: Biliyoruz, ne istersen sorabilirsin!!!!

S: ... (L) Bildiğiniz gibi Holokost (Nazilerin Yahudi katliamı) kurbanlarının reenkarnasyonları ve onların deneyimlerini
hatırlamalarıyla ilgili bir kitap okuyorum. Bir keresinde ırksal bir grup olarak Yahudilerin Atlantis kökenli olduklarını
söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Bazıları.

S:(L) Bazıları. Peki hangi bazıları, söyleyebilir misiniz?


C: Hayır.

S:(L) Holokost ile ödenen karmik bir borç var mıydı?


C: Elbette.
304

S:(L) Bu olayda hangi karmanın silindiğini ve bu Yahudilerin hangi grubu temsil ettiklerini söyleyebilir misiniz?
C: ...Atlantisli yöneticiler, o yaşam deneyimlerinden kalma suçlarını "siliyorlardı."

S:(L) Yani...
C: Yani ne?

S:(L) Birkaç hafta önce sabah kalktığımda bir deneyim yaşadım. Dilim sanki koparılmış gibi hissediyordum. Çok garip
birşey olmuş gibi bir duyguya kapıldım. Bunun ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Önemli değil.

S:(L) Önemli olmadığını söyleyeceğinizi biliyordum, ama bunun fiziksel bedenime önemli etkileri oldu.
C: Her zaman olduğu gibi. Ve fiziksellik üzerine daha az konsantre olmanızı tavsiye etmemiş miydik?

S:(L) Gecenin bir yarısında bir grup Kertiş tarafından bir yere götürüldüysem ve üzerimde birşeyler yapıldıysa, bu konuda
birşeyler öğrenmek isterim...
C: Değildi.

S:(L) Pekala JR, cesaretin varsa sorunu sor! (J) Cesaretim varsa! Geçen hafta uyuduktan 20 dakika sonra çığlıklar içinde
uyandım çünkü yatağımın kenarında duran birşey vardı. O neydi?
C: Evet JR, gerçekten götürüldün!

S:(L) Kim götürdü?


C: Arkadaşlarımız, Griler.

S:(L) Ne yaptılar?
C: Psişik veritabanında bir inceleme güncellemesi.

S:(T) [Soru kaybedildi.]


C: Neşe hiç bitmemeli!

S: [Soru kaybedildi.]
C: Yanlış kavram.

S:(T) JR pencereden geçme duygusu yüzünden mi korkup çığlık attı?


C: Pencereden geçilmesi gerekmiyor.

S:[Soru kaybedildi.]
C: Olağan kaçırılma deneyimi, bildiğiniz gibi.

S: [Soru kaybedildi.]
C: Doğru.

S: [Soru kaybedildi.]
C: Evet.

S:(T) Bizim zaman ilüzyonumuzda olay 20 dakika sürmüş gibi görünüyor. Çünkü bu olay olduğunda ben oturma odasında
televizyon izliyordum. Ama onun deneyimlediği şeyler bizim zaman algımızdan daha uzun veya daha kısa sürmüş olabilir,
doğru mu?
C: Evet.

S:(T) Çığlık attığında... (J) Çığlık atarak kaçırılma deneyimini sona mı erdirdim?
C: Kaçırılma bitmişti, bilinçlilik seviyesi sınırı.

S:(T) Yani ben yatak odasına girdiğimde kaçırılma yeni bitmişti, öyle mi?
C: Evet.

S:(T) Yani olayın sona ermesiyle bir ilgim yoktu? Beni çığlığı harekete geçirdi.
305
C: Senin dikkatin başka yöne kaydırılmıştı.

S:(T) Evet, bu çok kolay. Kolayca dikkatim bir yerlere çekilebiliyor. Bana bir bilgisayar ekranı verin ve hemen bütün
dikkatimi ona yöneltirim.
C: Herkesin dikkati kolayca saptırılabiliyor.

S: ... (J) Bu olduktan sonra TR şöyle bir yorumda...


C: D___, lütfen tablaya eşlik et. (ç.n.: ellerin tablaya teması)

S:(J) Tablada dört kişi birden istiyorlar! (L) Hayır. Bu gece onlarla konuşmak istemiyorum, bana çirkin davranıyorlar! (D)
Bana kendimi inanılmaz önemliymiş gibi hissettiriyorlar!
C: Çirkin subjektif. Biz seniz Laura.

S:(L) Buna inandığımdan emin değilim.


C: Neden kendimize çirkin davranalım? Ama fizikselliğin esaretini ve biyolojik eğilimlerini anlıyoruz.

S:(L) Bu çok küçümseyici bir ifade. (T) Seni anladıklarını söylüyorlar yalnızca. (D) Sadece kendimizle konuşuyoruz. (T)
Onlar biziz. Biz biziz.
C: Küçümseyici senin, ve bizim, algımız.

S:(L) Kusura bakmayın ama bence büyük bir zaman ve enerjiyi boşa harcıyorsunuz. Bunu yapmak için geç saatlere kadar
ayakta kalıyoruz ve...
C: "Boş"u belirleyen faktör nedir?

S:(L) Benim fikrim.


C: Bizim de!!

S:(T) Çünkü onlar sen ve sen de onlarsın... Beatles'in dediği gibi: "Coo coo cachoo, we are the Walrus!" (D) Neden insan
ırkına aktarmak istedikleri önemli bir şey olup olmadığını sormuyoruz? (T) Şimdiye kadar söyledikleriniz dışında
aktaracağınız birşey var mı?
C: Aktarılma sürecinde.

S:(L) Peki bu ne zaman olacak?


C: Şu anda oluyor.

S: (D) Belki tüm bu olanlar, geçmişteki kendimizle konuşmakta olduğumuzun farkına varmamızı sağlamak içindir...
C: Bir kısmı bu. Neden direniyorsunuz?

S:(D) Sanırım bunu anlıyoruz ve şimdi ne olacağını bekliyoruz.


C: Sizden ayrı değiliz. Bu bir kez anlaşıldığında ilerleme sağlanacak!

S:(T) Evet, siz bizsiniz, biz de siziz. (L) Pekala, bir hafta kadar önce kendimi çok garip bir etki altında hissetmeme ve
duygusal kontrolümü sağlamakta zorlanmama neden olan şey neydi? Neler oluyordu?
C: Sizin zaman ölçümünüzle yarım saat kadar önce yanıtlandı.

S:(L) Bunun hakkında soru sorup yanıt aldığımı hatırlamıyorum. (J) Dilin hakkında sormuştun. (L) Ondan bahsetmiyorum.
C: Hayır.

S:(L) Hangisi... Geçmiş yaşam konusu mu?


C: Evet.

S:(L) O etkiye neden olan şey neydi?


C: EM penceresindeki farkındalık açıklığından enerji yüklenen iyonlar, yakın çevre üzerinde fiziksel travma yarattı.

S:(L) Yani Em penceresinde bu tür bir açıklık...


C: Farkındalığını arttırdın.

S:(T) Diğer yaşam deneyimlerinle bir bağlantı kurdun ve onları farklı bir şekilde deneyimleme şansın oldu. (L) Şunu
306
söylemeliyim ki bende çok garip etkiler yaptı. Ama bu deneyim çok mutlu bir deneyim değildi. (T) Bu yükselme
deneyimleri tekrarlanacak mı?
C: Evet. Her defasında daha kolay hale gelecek.

S:(L) Şükürler olsun! ... (T) Hepimiz bunu farklı bir şekilde deneyimleyebiliriz, değil mi?
C: Öyle denebilir. Herkesin kendi konuları var.

S:(T) Yolumuzda ilerlerken hepimiz farklı şeyler yapıyoruz. (J) Hepimizin ilgilenmesi gereken farklı hususlar var.
C: Neden bir başkası için sıkıntı dileyesiniz?

S:(L) Ben kimse için sıkıntı dilemiyorum; sadece hepimizin çektiği sıkıntıları anlamanızı istiyorum... (T) Anlıyorlar... (J)
Ve biz de anlıyoruz... Bunları seninle birlikte yaşadılar. Tüm bu sıkıntıları tek başına yaşamadın! (T) Onlar senler!
C: Neden bir başkası için sıkıntı dileyesiniz? Herkesin kendi dersleri var, paylaşmak ister misiniz?

S:(L) Yani daha kötü olmadığı için şükredin diyorsunuz. (D) Birşey sormak istiyorum çünkü muhtemelen sen anladın ama
ben anlamadım. Eğer 6'ncı yoğunluksak ve aynı zamanda 3'üncü yoğunluksak, gelecekte başka bir 3'üncü ve başka bir 6'ncı
mı olacağız? (F) Bizim 3'üncü yoğunluk algımızla öyle. Çünkü bizim zamanımız doğrusal ve gelecekteki kendimize
bakıyoruz ve şimdideki kendimizle konuşuyoruz ama tüm bunlar aynı anda oluyor çünkü aslında zaman yok. Ve bu
muhtemelen, bir gün 6'ncı yoğunluktan buraya bakacağımız anlamına da geliyor... (D) Aynı şeyi hep tekrarlayacak mıyız?
(F) Hem evet, hem hayır... Bu konunun her yönünü tamamen anlayabileceğimizi sanmıyorum. (T) Sorun şu ki...
C: 6'ncı yoğunlukta olduğunuzda anlayacaksınız!!! O yüzden "şimdi ve burada"nın tadını çıkarın!

S:(T) 4'üncü yoğunlukta bile şu andakinden çok daha fazla şeyi anlayacağız. Bize üçüncü seviyenin ötesinde kavramlar
veriyorlar. 4'üncüye geçtiğimizde olan bitenler konusunda iyi bir başlangıç yapabilmemiz için bizimle bir hazırlık çalışması
yapıyorlar. Frekansı oluşturmamız için bizi aslında zaten olduğumuz yere yükseltiyorlar. 4'üncü yoğunluktan bunu yapmak
için geldik. Hatırlayabilmemiz için bize gerekli bilgileri veriyorlar... (F) Tıpkı Hansel ile Gretel'in ormana gidip, dönüşte
yollarını bulabilmeleri için kırıntılar bırakmaları gibi. Yapmamız gereken şeyi yapmak için 4'üncüden 3'üncüye geldik ve
şimdi tekrar 4'e gidiyoruz veya buna benzer birşey. ... (T) Şu anda bulunduğumuz yerde herşeyi kavrayamıyoruz ve zaten
bu seviyede bunu yapmamız da gerekmiyor.
C: Hepiniz öğreniyorsunuz. Laura bir DNA ipliği daha edindi ve sıkıntılarının nedeni de bu, tamam mı?

S:(D) Vau! Tebrikler! (T) Evet, bir iplik daha kazandı ve Reiki Ustası oldu! (L) Çok kötü bir ruh halindeyim! (T) Neşe! Şu
anda 6'ıncı yoğunlukta kendinle çok eğleniyorsun! Bir mola vereceğiz. (F) DNA ipliği mi kazandın? [mola; Laura'nın
deneyimleriyle ilgili bir tartışma.]

S:(L) Burada mısınız? Elbette, siz bizsiniz!


C: Evet, öyle birşey.

S:(T) Laura neden hiç tatmin olmuyor?


C: Tatmin olmaz biri.

S:(T) Demek yaşadıklarının nedeni bu, tatmin olmaz birisin. (L) Hepimizin problemli yönleri var. (D) Soru sormada daha
iyisin, karnımdaki problemin bendeki DNA değişimleriyle bir ilgisi olup olmadığını sorar mısın?
C: Bu gece arabanı kullanırken dikkatli ol D___.

S:(L) D___'nin DNA'sı değişiyor mu ve karnındaki sorun bu DNA değişimiyle mi ilgili?


C: Evet ve hayır.

S:(D) Teşekkür ederim. (T) Oradakiler erkek mi yoksa dişi mi? Hayır, bunu sormuştuk zaten...
C: Önceki celseleri gözden geçirin.

S:(L) Reiki ustalığı hakkında sormak istiyorum. Ücretleri tartıştık. En azından SV ile bu konuyu görüştük. Benim hissim şu
ki, mevcut fiyatların altında olması gerekir ama aynı zamanda...
C: Evet, ama lütfen artık kişisel konuları daha kısıtlı tutun.

S:(L) Bu kişisel bir soru muydu?


C: Oraya yöneliyordu.
307
S:(L) Hayır, yönelmiyordu.
C: Üç gün içinde ABD'de 4.7'lik bir sallantı bekleyin. Kuzey doğuda, Rochester, N.Y. bölgesi. Oranın yakınında fay hatları
mevcut. 1995 içinde Vezüv ve Etna'da faaliyet. Tera dahil. 1995 yaşında Afrika'da sel binlerce kişinin ölümüne neden
oluyor.

S:(D) Sanırım birileriyle bağlantıya geçip bu bilgileri aktarmamız iyi olabilir... (T) Volkanlar Japonya'daki olaylarla ilişkili
mi?
C: Evet. 1996'da kuzey buzları altında volkanik patlama.

S:(T) Vau! (L) Bu önemli etkiler doğurabilir. (T) Bu sellere neden olur herhalde?
C: Hayır. Hava, buharlaşmayı arttırıyor ve evet, UFO dalgalarının nedeni bizim faaliyetlerimiz ve bu iletişimler!

S:(T) Bunu sormuş muyduk? (J) Hayır, ama bunu düşünüyordum ve daha önce de konuşmuştuk. (T) Bunun olmasında...
C: Neden oluyorsunuz TR.

S:(T) Buna biz mi neden oluyoruz? (D) Hayır...


C: Evet.

S:(T) Yani bu bölgede bir açılmanın meydana gelmesini sağlıyoruz ve bu yüzden UFO olaylarında da artış oluyor, doğru
mu?
C: Çok büyük bir pencere açılıyor. Devasa, kaydedilen tarihte en büyüğü!!!

S:(L) Tüm bunlar P___ Z___'yi hipnotize etmemden sonra başladı. Neyi başlattığını bir bilse!
C: Z___ değil. Bizimle kurduğunuz "bağlantı."

S:(L) Şaka yapıyordum. (T) Neşelenin oradakiler! (L) Ben de arada sırada neşelenebilecek miyim?
C: Evet ve mümkün olan tüm neşeye ihtiyacın olacak.

S:(J) Bu hayata katlanabilmenin tek yolunun kahkaha olduğunu söylemişimdir hep. (F) Bu bana hep uğursuz birşey gibi
gelmiştir. (L) Evet, bana da. (T) Bu kanal çalışmasını ne kadar sürdürürsek, bu pencere de o kadar büyüyecek, doğru mu?
C: Evet. Ve epeyce meşgul olacaksınız.

S:(F) Mümkün olan tüm neşeye ihtiyacımız olacak olmasının nedeni bu mu? Çünkü yapmamız gereken epeyce şey olacak,
öyle mi?
C: Evet.

S:(D) Bu çalışmaları haftada bir geceden daha fazla mı yapmamız gerekiyor? (L) Hayır! (D) Pardon.
C: Hayır.

S:(T) Bir gece fazlasıyla yeterli. (F) Ne yapmak istiyorsunuz, tüm enerjimi tüketip beni yok etmek mi? [gülüşme] (L)
Haftada bir kereden fazlasını denedik ve bu bizi neredeyse öldürüyordu. (T) Biz bu pencereyi açarken, dünyadaki diğer
insanlar da bunun farkına varıyorlar mı?
C: Yan etkilerini deneyimliyorlar.

S:(T) Sonunda kaynağı tespit edebilecekler mi?


C: Belki.

S:(T) Neşemizi yüksek tutsak iyi olacak çünkü çok sayıda ziyaretçimiz olabilir. (D) Burayı bulmalarına yardımcı olmak
için yapabileceğimiz birşey var mı? (L) Bulmalarını istemiyoruz! (D) Ou! Neden?
C: Siyahlı Adamlar.

S:(T) Siyahlı Adamlar! Hayır D___, onların nerede olduğumuzu bilmelerini istemeyiz! Onların işini zorlaştırdığımız için
bundan hiç hoşlanmayacaklardır! (D) Onlara zorluk yarattığımızın farkına varmamıştım. İyi olduğunu düşünmüştüm. (T)
İşlerini zorlaştırıyoruz... (D) Anlıyorum... (T) Yaptığımız şeyler...
C: Kanallama gücü giderek artıyor.

S:(T) Giderek daha güçlü bir şekilde kanallama yapabileceğiz çünkü giderek güçleniyoruz. Dünyasal değişimlere de neden
oluyor muyuz... Bunun bir parçası da biz miyiz?
308
C: Simetri.

S:(L) Ha? (D) Herşey birlikte oluyor. (T) Etki ve tepki...


C: Evet.

S:(L) Bulunduğumuz bölgede büyük bir enerji balonu mu oluşturuyoruz?


C: Gezegenin kaderinin öncüsüsünüz.

S:(L) Anneciğim! Büyüyüp dünyayı kurtarmak istemiyorum! [gülüşme] (T) Tüm bunlar bittikten sonra bizim hakkımızda
bir TV filmi yaparlar mı? Şaka! (D) Çalışmalarımız hiç bilinecek mi? (T) Bunu hiç istemem! Üzerimize gelmelerini
istemiyorum!
C: Bekleyin ve görün!

S:(L) Şimdi şunu sormak istiyorum... JR ve ben geçen gün mektup formatımızla ilgili tartışıyorduk. Şu andaki formatımız
iyi mi yoksa değiştirmeli miyiz? Lütfen bize sabredin... (T) Biraz stil yardımına ihtiyacımız var...
C: Şu andaki format iyi. Doğru yönde ilerliyorsunuz; simetri ve eşzamanlılık.

S:(L) Zarf üzerine koymak için seçtiğim reiki sembolü bu enerjinin etkisini güçlendirir mi?
C: Belki. Neden size verdiğimiz sembolü kullanmıyorsunuz?

S:(L) Anuki sembolü mü?


C: Bingo!

S:(L) O halde üç parçalı piramitten oluşan Anuki sembolünü koyalım. (TR kehanetleri gözden geçiriyor.) Başka tahmininiz
var mı?
C: Hayır.

S:(T) Sadece önemli birşeyi kaçırmadığımızdan emin olmak istedim. (D) Bunları başkalarına aktarmamızın bir sakıncası
olup olmadığını sormuş muydum? (T) Neyin? (D) Bilgiler ve tahminler... (T) Sanırım bunları diğerlerine söyleyip
söylememek bize bağlı. Rochester depreminde ölüm veya yaralanma olacak mı?
C: Hayır.

S:(J) Küçük bir deprem. (T) Dikkatlerini çekmek için yeterli ama, değil mi?
C: Evet.

S:(T) Tamam, başka sorumuz var mı? (L) Evet...


C: Illinois'te küçük bir yangın. Trajedi değil ama güçlü. Illinois'te kimin çiftliği var?

S:(D) Ben Illinois'liyim. Yakınlarımın orada çiftliği var. O çiftlikten mi bahsediyorsunuz?


C: Evet.

S:(D) Bu ne zaman olacak?


C: Yakında.

S:(D) Bunu önleyebilmek için yapabileceğim birşey var mı?


C: Hayır.

S:(L) Pekala, birşey sormak istiyorum. Bu bir ölçme sorusu. Zihin okumayla ilgili. Lütfen şu anda düşündüğüm soruyu
yanıtlayın.
C: Rüyaların doğru.

S:(D) Benim rüyalarım mı?


C: Hayır.

S:(T) Laura'nın rüyaları mı?


C: Evet.

S:(T) Ne rüyası? (D) Rüyaların doğruymuş Laura. (T) Aklındaki soru bu muydu? (L) İsabetli diyebilirim. (T) Sen
309
sormadan yanıtladılar. (L) Evet. Ama sesli olarak sormayacaktım zaten. (T) Eğer soruları atlayıp doğrudan yanıtları
vermelerine müsaade etseydik çok daha fazla eğlenirdik.
C: Bu oldu.

S:(L) Yani bu DNA değişimlerinin nihai sonucuyla ilgili düşüncelerim...


C: Evet!

S:(T) Başka soru?


C: Pensacola'ya gidin.

S:(L) Pensacola'ya gitmeyi kim istiyor?


C: Ben, ben! [gülüşme]

S:(T) Pensacola'da birşey mi olacak?


C: Konferans.

S:(L) Pensacola'da bir konferans mı olacak? (T) Ekim'de. (J) Ekim'deki konferanstan mı bahsediyorsunuz?
C: Ondan bir önceki.

S:(T) Ekim'deki konferanstan önce başka bir konferans daha mı var? Diğer konferans hakkında hiçbirşey bilmiyorum.
C: Florida'nın uzantılarında artan faaliyet, enerji girdabı. Pensacola'ya giderseniz biz de dahil olmak üzere tüm kökenlerden
UFO'lar göreceksiniz.

S:(T) Ou! Bu sizin konferansınız! Ve biz de davetliyiz!


C: Evet.

S:(T) Biletlerimiz hazır! Otel masraflarını siz mi karşılayacaksınız yoksa kendimiz mi ödeyeceğiz?
C: Aptalca.

S:(L) Bu dünyevi 3'üncü yoğunluk sorularını sormaktan nefret ediyorum ama bu, para dediğimiz bir enerji akışını
gerektiren bir faaliyet. Her gün konferanslara gitmeyi karşılayamayız, biliyorsunuz. (T) Ne zaman gitmemiz gerekiyor? Ne
zaman gidersek konferans o zaman mı olacak?
C: Mayıs.

S:(T) Mayıs'ta Pensacola'da birşey var mı? (J) Mayıs'ta Project Awareness var ama Tampa'da. (T) Pensacola grubunun
Mayıs'ta düzenleyeceği konferanstan mı bahsediyorsunuz?
C: Bak ve gör.

S:(T) Project Awareness etkinliği dahilinde Tampa'da yapılacak olan konferanstan mı bahsediyorsunuz? (J) Pensacola'ya
gitmemizi mi istiyorsunuz? Bu Gulf Breeze Altılısı olayına benzemeye başladı. Benzer şeyler yaptıkları için Almanya'dan
kovulan adamlar... Tek fark, onlara bunu yapmalarını söyleyen biri vardı. Mayıs'ta Gulf Breeze'e gitmemiz iyi olur mu?
C: Evet.

S:(T) Gulf Breeze'deki konferans Mayıs'ta Tampa'da yapılacak. (L) Biz oraya gittiğimizde buradaki tüm UFO olaylarının
sona erip orada başladığını düşünsenize! (T) Cr___'lerle bağlantı kuralım mı?
C: Evet.

S:(T) Oraya, Mayıs'ta konferanstan önce mi gitmemiz gerekiyor?


C: Onlarla birlikte gidin, görün ve dönün.

S:(D) Onlarla beraber gitmemizin ne faydası olacak?


C: Bir celse yapın ve aynı zamanda gökleri gözleyin. Bir kişi video kamerayla dışarıda beklesin!!

S:(D) Böylece herkes bizi tanıyacak mı? (T) Zaten giderek tanınıyoruz. Tüm ülkeyi bu konuda ikna etmiş olacağız.
Cr___'lerle birlikte o konferansa gitmemiz gerek ve...
C: Tüm bu "ufologları" doğru yöne yöneltmeyi bir deneyelim.

S:(T) ... Şu anda yaptığımız şeyi yaptığımızda bir pencere açıyoruz demiştiniz. Peki bunu yaptığımızda normalde burada
310
olmayacak olan şeyleri de buraya çekiyor muyuz? Yanlışlıkla diğer boyuttaki insanları veya varlıkları buraya çekiyor
muyuz?
C: Pencereler, yolculuğu kolaylaştırıyor.

S:(T) Evet, ama sormak istediğim şey şu; bir 4'üncü yoğunluk şeridinde giderken kazara bu pencereden buraya düşen ve
"neler oluyor böyle" diyen bir 4'üncü yoğunluk varlığı var mı?
C: Mümkün. Eğer 4'üncü yoğunluktan bir "Kayıp Yolcu" kapınızda belirirse, lütfen bunu reddetmeye yönelik güçlü
dürtülerinize direnin.

S:(T) Kendilerini rahatsız hissetmelerine neden olmayız. (J) Evet, konuklarımızı en iyi şekilde ağarlarız. (T) Onları her
zaman bekleriz.
C: Yorumumuz ciddiydi.

S:(L) Gördüğümüzün bir 4'üncü yoğunluk "Kayıp Yolcu"su olduğunu nereden bileceğiz? (D) Ben çok yorgunum...
C: Görülebiliyor.

S:(L) Bu geceyi sonlandıralım, yorgunluktan ölüyorum. (T) Söylemek istediğiniz son birşey?
C: İyi geceler.
___________________

22 Şubat 1995 F___, Laura ve S___

S:(L) Kasyopyalılar, burada mısınız?


C: Evet.

S:(L) Bu akşam kim var?


C: İora.

S:(L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S:(L) Geçen Cumartesi, Kasyopyalılardan biri veya biz bozulmaya neden olduk mu?
C: Evet.

S:(L) Geçen Cumartesi aktarımlarda bozulmaya mı neden olduk?


C: Ve biz.

S:(L) Her iki taraf mı?


C: Evet.

S:(L) Bunun kaynağı neydi ve bozulmanın nedeni neydi?


C: ... Enerji dalgası saptırıcı.

S:(L) Peki bu saptırıcıyı nasıl edindik?


C: Biliyorsun.

S:(L) D___'nin yapışık ruhlarını buraya taşıdığından ve farkında olmadan Kertişlere aracılık ettiğinden şüpheleniyorum,
doğru mu?
C: Hormonal etkiler aracılığıyla D___'nin zihnine yoğun tesirlerde bulundular.

S:(L) Celselerimizi böyle kişiler olmadan yapmamız daha iyi mi olur?


C: Size bağlı.

S:(L) Evet öyle, çünkü artık böyle birşeyin olmasını istemeyiz, karar zaten verildi. Pekala, J___ H___'nin evinde ruhsal
cerrahi ilgili bir video seyrettim. Bu video gerçekti herhalde. Bu değerlendirme doğru mu?
C: Hayır.

S:(L) Hayır mı?! Peki ne oluyordu?


311
C: Sahtekarlık ve de aldatmaya yönelik "şeytani" etkiler. Şimdi önemli bir uyarı: ne pahasına olursa olsun uzak durun!!

S:(L) Ne pahasına olursa olsun neyden uzak duralım, ruhsal cerrahiden mi?
C: Evet.

S:(L) O kadar ciddi yani... (F) Böyle şiddetli bir uyarıda pek bulunmamışlardı. (L) Birinin sorduğu birşeyi sormak
istiyorum. AIDS'in kökeni nedir?
C: Maymunsal mutasyon.

S:(L) Yani bir maymun virüsü.


C: Ama mutasyona uğratıldı.

S:(L) Bu mutasyondan sorumlu olan birey veya grup kim?


C: İnsanlar değil.

S:(L) O halde kim?


C: Kaderleri olan frekans yolunda çalışma yapan Kertenkeleler.

S:(L) Peki insan ırkına AIDS'i dayatmanın amacı nedir?


C: Belirli birşey değil.

S:(L) Bir insan olarak kaç yaşam geçirdiğimi öğrenmek istiyorum.


C: Tanıma açık.

S:(L) Tamam, Dünya gezegeninde diyelim.


C: Neandertal dahil mi?

S:(L) Hayır, onu geçelim.


C: O halde kesintili bir sırayla 79 yaşam.

S:(L) Neyle kesintili?


C: Diğer düzlemler.

S:(L) Aynı şeyi F___ için soracak olursak?


C: Seninkiyle tamamen aynı.

S:(L) Peki ya S___ için? Aynı mı?


C: Hayır. Farklı.

S:(L) Peki onunki nasıl?


C: Dizilim aynı değil. 72 yaşam ve buna ek olarak düşünme ve değerlendirme düzleminde, yani 5'inci yoğunluk
seviyesinde özel öğrenme kanalı için 4 "geri çekilme."

S:(L) S___ bir 5'inci yoğunluk ruhu mu?


C: Hayır. Dünya'daki yaşamlar arasında 5'inci yoğunlukta 4 özel bölüm.

S:(L) Bu ilginç. Frank ile ben neden tam olarak aynı sayıda, 79 yaşam geçirdik? Bu biraz garip değil mi?
C: Hayır.

S:(L) Bu odadaki her üçümüzün birlikte geçirdiği kaç yaşam var?


C: Keşfet.

S:(L) Yahudilerin Atlantis kökenli olduğunu ve Nuh'un da bir Atlantisli olduğunu söylemiştiniz ve...
C: Çoğu.

S:(L) Bunun onların dinleriyle ve Yahudilerin şu andaki durumuyla ilgilisi nedir?


C: "Holokost"ta sadece Yahudiler mi vardı?
312
S:(L) Yahudi dini Atlantis dinine benziyor mu?
C: Önceki yanıtı anladın mı?

S:(L) Holokost'takiler sadece Yahudiler miydi?


C: Hayır.

S:(L) Holokost'u yaşayanların sadece Yahudiler olmadığını mı söylüyorsunuz?


C: "Yahudi" olmayla özel bir karmik bağlantısı yoktu; holokostu deneyimlemenin önemi, sıradışı karmik borcun
ödenmesiyle ilgiliydi.

S:(L) Evet anladım. Peki, Yahudi dini Atlantis dinine benzer mi?
C: Yalnızca tek bir din değil. Pek çok "dinler."

S:(L) Tamam, şimdi şunu öğrenmek istiyorum: Ocak ayında yerel güvenlik birimine bildirilen pek çok patlama sesi
duyuluyordu. Gazeteler bunların askeri uçakların faaliyetleriyle ilgili olduğunu yazdı. Bu doğru mu?
C: Evet.

S:(L) Benim sorularım bitti. F___'nin faturalarını ödemek için yeterli parası olacak mı?
C: Grup tarafından yardım edilirse.

S:(L) Bu projenin bir gelir getirmesini de istiyoruz, böylece zamanımızın daha büyük bir kısmını buna ayırabiliriz. Grup
kendini destekleyecek noktaya gelecek mi?
C: Sonunda evet, ama şüpheciliğiniz ve şiddetli 4'üncü yoğunluk kökenli saldırılar nedeniyle kısa vadede hayır.
Çalışmanıza büyük bir ilgi gösterdiğini iddia edenlere karşı dikkatli olun. Gördüğünüz gibi KH'nin ajanları pek çok sahte
rehberler hazırlıyor.

S:(L) Kendimizi bundan korumak için ne yapabiliriz?


C: Öneri: Mutlak bir ilgi ve yardım vaadinde bulunanları soğukkanlı bir şekilde test edin!

S:(L) Nasıl yani?


C: Güzel soru; biri gelip bu çok önemli çalışmaya yardım vaadinde bulunursa, samimiyetleri ve güvenilirlikleriyle ilgili
hemen bir kanıt isteyin!!!

S:(L) Ve eğer güvenilirliklerini ve samimiyetlerini kanıtlayamazlarsa?


C: Onları hemen bırakın!!!

S:(L) Diğer bir deyişle boş insanlarla vaktimizi harcamalayım...


C: Veya kötü niyetleri olan, bilinçli veya bilinçsiz ajanlar.... Onlarla doğrudan, hemen ve açık bir şekilde yüzleşmekten
korkmayın.

S:(F) Biri gelip "Sizin için bunu veya şunu yapabilirim." veya "Çalışmanızla ilgileniyorum." veya buna benzer birşey
söylediğinde, onlara gösterdikleri ilgiden memnun olduğumuzu ama çalışmamız nedeniyle saldırı altında olduğumuzu ve
dolayısıyla gerçekten ciddi, dürüst ve iyi niyetli olduklarından emin olmamız gerektiğini söylemeliyiz. (L) Peki
samimiyetlerini kanıtlamalarını nasıl sağlayabiliriz? (S) Çek defterini çıkar! (L) Bu mu?
C: Bu pek çok biçimde olabilir. Ekonomik yardımı soruyordunuz. O halde neden "Ağzının olduğu yere paranı koy" veya
buna benzer birşey söylemiyorsunuz?

S:(L) Tamam, bu gecelik bu kadar. Yardımınız için çok teşekkür ederiz.


____________________

25 Şubat 1995 CD, BP, TM, GB, SV, TR ve JR, F___, Laura, DJ

[Grup, son papa'nın, iddiaya göre temizlikçisi tarafından bulunan günlüğünde, 5 Ocak 1995 tarihindeki toplu UFO inişi
kehanetini tartışıyordu.]

S: Merhaba, bu gece nasılsınız?


C: Merhaba. Grubu neden toparlamıyorsunuz? Konsantre olun. Çok fazla enerji. Çocuklar. Üzgünüz. Biz kimiz?
313
S:[Çocuklar yatağa gönderildi.] (T) Bu akşam tablada başkasının oturup oturamayacağını sor.
C: Elbette.

S:(GB) Şimdi ben oturabilir miyim? (T) Elbette. Dördümüzü birden mi istiyorlar yoksa üç mü? [GB tablada TR'nin yerini
alıyor.]
C: Sorun değil.

S:(J) Bu gece kim var, sormadık.


C: Konsantre olun. Zihinsel süreçleri yavaşlatın. Daha az basınç. [GB rahatlıyor.]

S:(L) ...Kimsin?
C: Kasyopyalılar.

S:(L) Bu gece kim var?


C: Pommori.

S:(J) Peki bu gece 3'üncü yoğunlukta yanımızda kim var?


C: Bilinmiyor. 3'üncü yoğunluk sizsiniz! Ve "geçmişteki" biz.

S:(L) Pekala sorularımıza başlayalım.


C: Güney konumunda kimin olduğunu sorun.

S:(L) Güney konumunda kim var? Aa, sensin. Evet, GB var, sanki bilmiyorsunuz. Briç falan mı oynuyoruz?
C: Merhaba. Odadaki herkes konsantre olsun.

S:(T) Ne üzerinde konsantre olacağız? (L) Biri seks mi düşünüyor? [gülüşme]


C: Zihin.

S:(GB) TM'nin sorusunu sor: 1995'te toplu bir UFO inmesi olacak mı?
C: Yanıt vermeye hazır değiliz. Hala odadaki enerji dalgalarını dengelemeye çalışıyoruz.

S:(GB) Sana sorayım F___, tüm kanal enerjisi akışı senin üzerinden mi sağlanıyor? (J) Bunu kesin olarak belirleyemedik.
(F) Evet, tam olarak ne olduğunu tepit edemedik. Baş kanal denebilecek kişiymişim gibi görünüyor. (TM) Bunu başka biri
olmadan tek başına yapabiliyor musun? (F) Kimse olmadan tek başıma yapsaydım, aldığım bilgiye güvenmezdim. (TM)
Bunu meditatif bir durumda yapabiliyor musun? (F) Beni hipnoza sokarak da denedik ve epeyce bilgi aldık ama katılım
yönü olmadığı için buna güvenmiyoruz. (L) Bu şekilde olduğunda kimse ne söyleneceğini bilmiyor. Hiçbir belirli bireyin
zihninden gelmiyor. Gelen düşünceleri önceden bilmiyoruz. (F) Bilgisayar karşısına geçerek de epeyce bilgi aldım ama
bunlara güvenip güvenemeyeceğimi bilmiyorum. (L) Aldığın bilgilerin ne kadarının kendi bilinçaltından geldiğinden emin
olamıyorsun. (F) Pek çok insanın yaptığı standart kanallama yönteminin son derece sorgulanabilir bir geçerlilik oranı var.
Bunun geçerlilik seviyesi de bir şekilde sorgulanabilir ama epeyce kontrol ve test yapıyoruz ve şimdiye kadar
uyguladığımız tüm testlerden tatmin edici sonuçlar elde ettik. (GB) Gözlerimiz kapalı olarak da yapabilir miyiz?
[Gözlerimiz kapalı haldeyken tabladaki hareketi test ettik ama sonuç başarısızlıktı. ... Temasın sürdürülmesi için
katılımcıların hepsinin gözlerinin açık olması gerekiyormuş gibi görünüyor. Bu durum, temasın, 3'üncü yoğunluk veya
"poltergeist" nitelikte olmadığı, tamamen telepatik bir temas olduğu fikriyle uyuşuyor.] (L) Çok sayıda konuğumuz
olmadığında herşey daha farklı görünüyor. Burada ana kanalın kim olduğunu öğrenmek istiyoruz.
C: Bu önemli değil.

S:(L) Bunu yaparken duyularımızı, örneğin gözlerimizi, kulaklarımızı falan kullanmamız önemli mi?
C: Elbette. Tablayı başka türlü nasıl görebiliriz?

S:(J) Tablayı bizim gözlerimizle görmeleri gerekiyormuş. (L) F___ bunu tek başına yapabilir mi?
C: Hayır.

S:(F) Laura bunu tek başına yapabilir mi? (T) Tabladaki her zamanki üç kişiyi mi istiyorsunuz?
C: Hayır. Önemli değil.

S:(J) Peki önemli olan nedir? (T) Sorun nedir?


C: Bölünen frekans.
314

S:(J) Neden bölünüyor?


C: Bağlantısız enerji.

S:(L) Odada dolaşıp bunu yapan birşey mi var yani?


C: Belli değil.

S:(J) Bunu gidermek için ne yapabiliriz?


C: Etkisi giderek azalacaktır.

S:(BP) Soru sorun. Belki soruyla temizlenir. (L) Bir öneride bulunayım... TR, sen tablaya geri gel. GB sen bir süre için
deminki yerine geç ve alıştığımız şekilde devam edelim. Sonra dileyen katılabilir. Bu yönteme güvenmekle birlikte biraz
sabırsızım ve bu kesintiler beni sinirlendiriyor.(BP) Evet, kayın-biraderim onları kaçırdı! [Yer değişikliği yapıldı.] (J)
Sanırım bunun nedenlerinden biri de odada yeni kişilerin olması ve büyük oranda yeni enerjinin akışı. (L) Tamam, şimdi
nasıl?
C: Şimdi biraz daha toz. Gecikme için üzgünüz. Odadaki biri büyük bir stres içinde.

S:(L) Stres içinde olan kim?


C: CD.

S:(L) Stresli misin? Bana stresli görünmüyorsun. (CD) Stresli hissetmiyorum.


C: Öğrenmek istedikleriyle ilgili zihinsel bir basınç var.

S:(BP) Yazmak istediğin makaleyle ilgili olmalı. (CD) Olabilir. (L) Yetiştirmen gerek bir son tarih falan mı var? (CD)
Evet. Ama bunun hakkında düşünmüyordum gerçekten, en azından bilinçli olarak.
C: Evet. İzleniyorsun CD.

S:(L) Kim tarafından? (BP) CD izleniyor mu?


C: Devlet.

S:(BP) Seni tanımak güzeldi CD! [gülüşme] (GB) Bu varlıkların mizah anlayışı var mı? (J) Evet, gerçekten var! (T) Bu
şaka mıydı?
C: Hayır, şaka değil.

S:(BP) Devlet C___'yi neden izliyor?


C: Yazdığı şeylerden dolayı.

S:(L) Ne yazıyorsun? (CD) Kitap yazıyorum. İkizler araştırmasıyla ilgisi var mı? (BP) Kaybolan İkiz Fenomeni mi?
C: Kısmen.

S:(CD) Dahilerle ilgisi var mı?


C: Kısmen.

S:(CD) T___ C___'nin bununla herhangi bir ilgisi var mı?


C: Açık.

S:(BP) T___ C___, kendisi dışında herhangi biri için çalışıyor mu?
C: Açık.

S:(J) T___ C____, CD hakkında neler hissediyor?


C: İyi.

S:(T) Sorunun bir parçası o mu?


C: Açık.

S:(GB) C____'nin yeni makalesinin bununla bir ilgisi var mı?


C: Evet.
315
S:(L) Ne hakkında? (CD) Dahiler, dünyadışı varlıklarla temas kuran ve dahileşen kişiler ve Kaybolan İkiz Fenomeni.
C: Tehlike. Ciddi!!

S:(T) C___ birşeye çok mu yaklaştı?


C: Vardı bile!!

S:(CD) Ne yapmam gerekir? (T) Peru'nun derinliklerine bir yolculuk düşünür müsün? [Gülüşme] Gerçekten çok iyi birkaç
tapınak yeri söyleyebilirim!
C: Ciddi bir sorun, lütfen bunu ciddiye alın.

S:(GB) Linda Howe'un bununla bir ilgisi var mı?


C: Açık.

S:(CD) Ne yapabilirim? (BP) Şu anda yapmasını önerdiğiniz bir şey var mı?
C: Diğerleriyle birlikte kal.

S:(T) Yalnız kalma. (CD) Perşembe günü geceleyinki olayın bununla bir ilgisi var mı?
C: Evet.

S:(CD) 4'üncü yoğunluk tehlikesi mi?


C: Hayır. Devletin üst seviyesi. Birilerinin "sinirlerine" dokunuyorsun.

S:(GB) Bahsettiğin tek şey, dahiler ve kaybolan ikizler. (CD) Daha çok ikizler hakkında mı?
C: Açık.

S:(CD) Renk çalışmasının bununla bir ilgisi var mı?


C: Hayır.

S:(GB) Son zamanlarda kimlerle iletişim kurdun? Linda Howe...


C: Önemli değil, kaynaklar samimi ama yakından izleniyorlar. Şimdi bir kısmı sana transfer edildi.

S:(BP) R___ tehlikede mi?


C: Evet.

S:(T) Bu işte birden fazla ülkenin devleti mi var?


C: Bu bir kompleks.

S:(T) İngiltere'ye yapacağı yolculuğa gitmeli mi?


C: Açık.

S:(J) Tek tavsiyede bulundukları şey diğerleriyle birlikte kalman. (CD) Önceki gece yaşanan şey... ELF bombardımanına
mı maruz kalıyordum?
C: Herkes kalıyor.

S:(L) Odadaki herkes mi?


C: Herkes.

S:(BP) Özellikle C___'ye birşey yapmak için ELF veya mikrodalga teknolojileri mi kullanıyorlar?
C: Belki.

S:...(T) Belki. (GB) Devlette kim, devletin hangi kanadı?


C: Karmaşık bir kaynak.

S:(CD) Fiziksel tehlike altında mıyım?


C: Mesele o değil. Taciz edilebilirsin.

S:(L) Bir örnek vereyim. B___ ve S___ K___ için bir celse düzenledik ve insanlara nasıl gelir vergisi ödemeyeceklerini
öğretmeyle ilgili bazı faaliyetlerden uzak durmaları konusunda çok ciddi bir uyarıda bulunuldu. Geçenlerde bir gece bizi
316
aradılar çünkü ilişki içinde oldukları bazı kişiler IRS (Amerikan İç Gelir İdaresi) tarafından baskına uğramış. IRS
bilgisayarlarına, mücevherlerine, ekipmanlarına ve ellerine geçirebildikleri herşeye el koymuş ve yaptıkları şeyin yasadışı
olup olmadığının belirlenmesine kadar da teslim etmeyeceklermiş. B___ ve S___ de yakında böyle bir baskına maruz
kalabileceklerini düşünüyorlardı. Kasyopyalılar onları uyardıklarını ve artık baskına uğrayıp uğramayacaklarının önemli
olmadığını, önemli olanın bundan sonra ne yapacakları olduğunu söylediler. Önemli olan, daha fazla saldırıyı önlemek için
şimdi hangi adımları atacağın ve hangi bilgileri kabul edeceğin. (CD) Kitabı yayınlamaktan vaz mı geçmeliyim?
C: Açık.

S:(J) Ne yapacağını söylemezler. (CD) Kitabı yayınlamamak, tacizi ve tehlikeyi durdurur mu?
C: Açık. MUFON'un "casusları" var.

S:(GB) Bunu biliyorduk. (BP) Koşulsuz sevgi ve iman tüm bunların üstesinden gelemez mi?
C: Açık. Daha fazlasına ihtiyaç var.

S:(GB) Devlet bu yıl politikasını gevşetip halka daha fazla bilgi verecek mi?
C: Karmaşık soru; bir değil pek çok şekilde yorumlanabilecek mevcut kanıtlara dayalı olarak basit bir yargılamada
bulunuyorsun!

S:(TM) Okuduğum bir kitapta Stanton Friedman'ın bir casus olduğu söyleniyor. (BP) Gerçekten mi? (T) Cooper mi
söylüyor? (TM) Bu yorumu cımbızlamış olabilirim çünkü tüm kitabı okumadım. (T) Bunu daha önce duymuştum. (L)
Neden casusa ihtiyaçları var? MUFON'daki herşey kamuya açık olduğuna göre neden MUFON'da casus bulunduruyorlar?
C: "Çifte doğrulama."

S:(BP) Odadakiler içinde yalnızca C___'nin mi tehlike altında olduğunu sorsana.


C: Evet. Ama nihayetinde herkes.

S:(GB) BP tehlikede mi?


C: Bunlar basite indirgeyici sorular. Bu ve diğer kaynaklarla ilgili daha fazla şey öğrenmeniz gerekiyor. Şüpheci
olduğunuzu biliyoruz. Çok materyal bilginiz var ama "göze görünenler" dışında pek çok şey var.

S:(GB) Tehlike nedir? Zihinsel mi, fiziksel mi...


C: Karmaşık. Ve GB, söylediğinden daha fazlasını biliyor!

S:(CD) Casus o! [Gülüşme] (BP) NASA'da çalışıyordu! (F) Gerçekten Apollo programı için çalıştın mı? (GB) Evet. Gizli,
bir danışman olarak. (Laura ve JR) A ha! (BP) Genel önerilerde bulunabilirler mi? Biliyorum bize ne yapmamız gerektiğini
söylemeyecekler, ama bu, ışığa yönelenler, hizmet etmek isteyenler için genel bir soru. Bizim için genel önerilerde
bulunabilirler mi?
C: BH sadece "ışık" değildir. [Planşet tablanın dışına uçuyor.] (ç.n. planşet; bilgileri almak için kullanılan tablada, harf ve
diğer sembolleri gösteren hareketli işaretleyici parça.)

S:(GB) Diğer bir deyişle, diğerleri için birşeyler yapmak zorundasın. ... (BP) Bakalım C___ oturabilecek mi... [C___
TR'nin yerini alıyor.]
C: Merhaba!

S:(CD) Ödümü patlattığınız için teşekkür ederim.


C: Bilgi korur canım.

S:(BP) Gezegensel yükseliş için 4'üncü boyutun ortadan kaldırılması mı gerekiyor? İnsanlar bu büyük değişimden ve
4'üncü boyutun elenmesi gerektiğinden bahsediyorlar.
C: Ne??

S:(L) 4'üncü yoğunluğa doğru ilerliyoruz. (BP) 4'ü atlayıp doğrudan 5'inciye geçmeyecek miyiz? (L) 5'inci yoğunluk
düşünme-değerlendirme bölgesi. (F) Öldüğünde ruhunun gittiği yer. (L) 4'te fizikselliğin değişken olduğu bir duruma
geçeceğiz. (BP) Kağıdı okudum... (L) Oradakiler sadece genel bilgiler. 300 sayfadan fazla materyal var. (J) Bunları
toparlamaya çalışıyoruz. (L) Kasyopyalılar bize 4'üncü yoğunluk durumuna doğru ilerlediğimizi ve sürüngen varlıkların
bunu önlemek için çılgınlar gibi çalıştığını çünkü eğer öyle olursa ve eğer bizden yeteri kadar kişi BH modunda olursa...
C: Hepiniz 4'üncü yoğunluk adayısınız.
317
S:(L) 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde hepimiz bu diğer varlıklarla eşit duruma geleceğiz ve herşey daha eşit olacak. Ayrıca,
4'üncü yoğunluk adayı olmayanlar döngüde başa dönecekler ve herşeye baştan başlayacaklar. 3'üncü yoğunluk
karmaşasında bir 300.000 yıllık kavga ve sefalet deneyimi daha yaşayacaklar. (BP) Ve 4'üncü yoğunluğa geçişle birlikte,
mekanda bir değişimden ziyade algıda bir değişim olacak, doğru mu? (L) Hm hm.
C: Yakın.

S:(L) Sanırım en yaklaşık şekli bu. (CD) Bana söylemek istedikleri başka herhangi birşey var mı, veya hizmet sunabilmek
için yapabileceğim herhangi başka birşey?
C: Sessiz ol.

S:(L) Ne hakkında sessiz?


C: Yakın zamanda öğrendiği iki şey.

S:(L) Yakın bir zamanda insanlara açıklamayı planlandığın birşey mi öğrendin? (BP) Şimdiye kadar söylediklerin dışında?
(GB) Onun bilinçaltında mı? (CD) Makalemdekiler mi?
C: Yakın.

S:(CD) En yeni kitabımdakiler mi?


C: Kendine sor CD.

S:(CD) Makaledekiler mi?


C: Yanıtları tekrar incele.

S:(L) Bu gece burada öğrendiği iki şeyden mi bahsediyorsunuz? (GB) Hayır.


C: Hayır.

S:(BP) Bu şeylerden biri, Oklahoma'daki topluca sığır kaybolması mı? Bu önemli mi?
C: Açık.

S:(CD) Robin'le mi ilgili?


C: Kendine sor CD, bu kendin bilmen gereken birşey. Temiz bağlantı için fazla basınç.

S:[Gülüşme] (L) Bazıları çok basınç kullanıyor, bazıları yeterince kullanmıyor. (BP) İşte... Hemen alındılar! [Gülüşme]...
C: İyiydi BP. [Gülüşme] Neşe!!! Bilgi korur. Şimdi, C___, kendine sor, gerçek dostların kim?

S:(L) Tamam, bağlantı duruyormuş. Gerçek dostlarının kim olduğunu bilmek bir koruma sağlayabilir. (CD) Yani dost gibi
görünen biri aslında dost değil mi?
C: Evet.

S:(CD) R___ mi? (L) Sana bunu söylemezler. (GB) Ama bundan hep şüpheleniyordun C___! (J) Kendine sor,
BİLİYORSUN. (L) Bu konuda aslında hissetmene rağmen, görmezden geldiğin bir duygu oldu mu? (BP) J___ S___
hakkında söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı? Kim o? (CD) J___ S___ tüm bunlarla ilişkili mi?
C: Açık.

S:(BP) Bize onun hakkında herhangi birşey söyleyebilir misiniz? Kim o?


C: Birden fazla kişi.

S:(J) İlginç. (GB) Karmaşık devletle bir ilişkisi var mı? (CD) Bu tehlikeye benim için mi girdi?
C: Açık.

S:(BP) Neden bu kadar çekimsersiniz?


C: Keşfet..

S:(L) Bu J___ S___, birden fazla kişi derken fiziksel anlamda mı, yoksa çoklu kişilik gibi mi? (BP) Çoklu kimlik mi?
C: Her ikisi.

S:(L) Niyetleri nedir?


C: Çeşitli.
318

S:(L) Faaliyetlerinin kökeninde ne var?


C: Bunu yanıtlamayacağız.

S:(L) C___'ye karşı düşünceleri veya niyetleri nedir?


C: Açık.

S: ... (CD) T___ C___ devlet için mi çalışıyor?


C: Söyleyemeyiz, "Özgür irade."

S:(GB) Neden daha sonra dönmek üzere bu konuyu bırakmıyoruz? Bana ruhun bir tanımını yapın. (TM) Benim sorumu
yanıtlamadılar... Kitlesel bir UFO inişi olacak mı?
C: Tek soruda çok fazla kavram. Soruyu inceleyin.

S:(L) Böyle bir... (TM) Bu yıl kitlesel bir UFO iniş olayı olacak mı? (J) Dünyada herhangi bir yerde...
C: Soruyu inceleyin.

S:(L) Bu soruları daha önce yanıtlamışlardı.


C: Soruyu bölün.

S:(L) Bu yıl sürüngen varlıklar tarafından kitlesel bir iniş olacak mı? (BP) Kendilerini açıkça gösterecekler mi? (L) Kitlesel
olarak inecekler mi?
C: Daha fazla bölün.

S:(L) Kendilerini insanlara bu gezegenin yöneticileri olarak sunacaklar mı?


C: Zaman.

S:(BP) 1995 bitmeden.


C: Bilmiyoruz.

S:(L) Bunu yapma planları var mı?


C: Laura, şimdiye kadar öğrendiklerin sana ne söylüyor?

S:(L) Tamam, şimdi size daha önce verdikleri bazı bilgileri anlatmam gerekiyor. [Önceki bilgilerle ilgili inceleme]
C: CD etkili bir şekilde kanallama yapma konusunda çok fazla baskı altında.

S:(CD) Makaleden mi bahsediyorsunuz? (L) Hayır, genel anlamda sanırım. Rahatlaman gerek canım. (CD) Evet, gerçekten
öyle. (GB) Rahatlama nasıl yazılıyor BP? [Gülüşme]
C: Neşe!!

S:(L) İkizler fenomeniyle ilgili olarak: BH'de ikizlerle ilgili çalışma yapan gruplar var mı?
C: Belki.

S:(CD) İsimlendirdiğim şekliyle dahilerde olan şey bununla mı ilgili?


C: Evet.

S:(CD) Ben ikiz miyim?


C: Evet.

S:(CD) BP ikiz mi?


C: Hayır.

S:(L) CD'nin ikizi 1987'de ona renklerle ilgili tüm o bilgileri veren kişi mi?
C: Kısmen.

S:(L) Frank ikiz mi?


C: Hayır.
319
S:(L) Bu odadaki başka herhangi biri ikiz mi?
C: Hayır.

S:(L) Bu projede çalışanlar insanlar da var mı?


C: Çok az.

S:(L) Peki genel anlamda bu fenomenin yüzde kaçı BH?


C: Belirsiz soru.

S:(l) Bu Kaybolan İkiz Fenomeni'nin yüzde kaçı...


C: Az.

S:(GB) Yani Kaybolan İkiz Fenomeni, KH varlıklarının bir çalışması mı? Sürüngenler. (CD) Küçük bir yüzdesi pozitif.
(GB) Bundan ne elde ediyorlar? (L) Kendileri için bedenler yapıyorlar.
C: Herşeyin istisnası vardır.

S:(L) Yani istisnalar var. (GB) Bir süre önce meditasyon yaparken çok garip bir deneyim yaşadım, bu pozitif miydi yoksa
negatif mi?
C: Sen çok sayıda "garip" deneyim yaşadın. Bunlardan herhangi birini buradakilerle paylaşmak ister misin GB?

S:(TM) Sanırım hangisinden bahsettiğini biliyorum. (L) Nasıl bir deneyimdi?


C: Boyut perdesinden bir varlık yansıması.

S:(L) Bir varlık veya ona benzer birşey mi deneyimledin? Bir enerji? (GB) Arkamda ortaya çıkan varlık sürüngen miydi?
Veya, pozitif bir enerji miydi, yoksa negatif mi?
C: Her ikisi ve hiçbiri.

S:(L) Sürüngen miydi?


C: Yansıma. Projeksiyon.

S:(L) Neyin yansımasıydı?


C: Karmaşık.

S:(L) Bu yansımanın kaynağı neydi?


C: KH.

S:(BP) Ne olduğunu çok iyi biliyordum! (GB) Sandalyemin arkadasındaki sesler neyedi? Bana ne söylemeye
çalışıyorlardı?
C: Bir mesaj değildi; bir "perde ihlali"ydi.

S:(J) Boyut ötesi bir ses bombası gibi. (GB) Bir işaret istediğimde sandalyemin arkasında feci bir kırılma sesi duydum.
Sanki yer parçalanmıştı. (J) Sandalyesinin arkasında duran bir varlık var mıydı?
C: Evet, ama tekrarlıyoruz, GB'nin yaşamı hep çok ilginçti, ama görünüşe göre bundan bahsetmek istemiyor.

S:(L) Üç kez bununla ilgili ipucu verdi! [Gülüşme] (BP) Ben de seni tanıdığımı sanırdım! (TM) Kendisinin bile bilmediği
şeyler gibi görünüyor! (BP) GB "kaçırıldı mı"?
C: Birden fazla şekilde.

S:(BP) Açıklayın lütfen.


C: GB'ye bağlı.

S:(L) Fizikselden telepatik temasa ve tetiklemeye kadar altı değişik türde kaçırılma var.
C: Ve insanlarca kaçırılma da var.

S:(L) İnsanların insanları kaçırması mı? (J) GB insanlar tarafından da mı kaçıldı?


C: GB'ye bağlı.

S:(L) Saskuaşlar tarafından kaçırılmışa benzeyen kişiyi düşünün. Bacaklarının arkasında yaralarla evime geldi. Onu
320
hipnoza soktuğumda askerler tarafından götürüldüğünü ama dünyadışılar tarafından kaçırılmakta olduğunu düşünmesi için
telkinler ona verildiğini anlattı. Onu götüren kamyonu bile evinin arkasındaki gölün üzerinde duran bir uzaylı aracı olarak
algılıyordu. GB, Stratford'daki yerde kaçırıldı mı?
C: Evet.

S:(L) O zaman onu kim kaçırmıştı? Ona ne yaptılar?


C: Griler. İnceleme.

S:(L) Bu onun ilk kaçırılması mıydı?


C: Hayır.

S:(L) İlk olarak ne zaman kaçırıldı?


C: Üç yaşında.

S:(L) GB kaç kez kaçırıldı?


C: 175 kez.

S:(L) Son temas ne zamandı?


C: Geçen hafta.

S:(GB) Kandırıldım desenize. (J) Öyle görünüyor. (L) Kandırabilirler. Bunu çok yapıyorlar. (GB) Beni kaçırma amaçları
nedir?
C: Çok şey biliyorsun, öyle değil mi?

S:(L) GB'de implant var mı?


C: Evet.

S:(GB) Nerede?
C: Beyinde.

S:(L) Yapısı nedir?


C: Silikon.

S:(L) Kim yerleştirdi?


C: Griler

S:(BP) İmplantın amacı nedir?


C: Kertenkelerin gözlemi için.

S:(L) Hepimizde var, kendini garip hissetmene gerek yok. (GB) Öyle mi? (L) Bu odada implantı olmayan kimse var mı?
C: Lewis.

S:(L) Evet, kocamda implant yok ama bunun nedeni onun bir timsah avcısı olması. [Gülüşme] ... (GB) Demek hepimizde
implant var?
C: Hepinizin bu konuya ilgi göstermesinin nedeni bu.

S:(TM) Benim implantım nerede?


C: Sende iki tane var. Biri beyinde, sinüsün arkasında ve diğeri de bacak kemiğinde.

S:(TM) Beynimdekini ne zaman edinmiş olabileceğimi tahmin edebiliyorum, geçen yıl... Sürekli burnum kanıyordu. (GB)
Evet, beyin sinüslerin arkasında. (L) Burnundan beynine ulaşıyorlar. (J) Delinmenin farkında olabilirsin, ama implantın son
yerinin farkında değilsin. (TM) Beynimdeki implantı ne zaman edindim?
C: Yolculukta, hareket esnasında.

S:(L) Geçen yıl yolculuk yaptın mı? (TM) Nereye gidiyordum?


C: Bir çeşit toplantıya gidiyordun.

S:(TM) Aklımda belirli bir zaman vardı... Şüphelerimi doğrulayacak birşey söyleyeceklerini umuyordum.
321
C: Sen söyle. Yolculuğu açıkça görebiliyoruz. Ama 3'üncü seviyedeki ani bir hızlanmayla ilgili bir belirsizlik var. Zaman
döngüsüne müdahale edildi ve döngü bloğu nedeniyle açık bir şekilde göremiyoruz.

S:(L) Kayıp zaman oldu mu? (TM) Bilmiyorum. Ama bir yere normalden daha erken varmıştım. (L) 3'üncü seviyedeki ani
hızla ilgili söyledikleri şey bununla ilgili olmalı. (J) TM zaman hızlanması mı yaşadı?
C: Emin olabilirsiniz.

S:(TM) Ne tür bir araçla gidiyordum?


C: Döngü bloğu nedeniyle göremiyoruz.

S:(L) Döngü bloğu nedir?


C: Çok karmaşık ama birey üzerinde bir frekans örtüsünün oluşumuyla ilgili.

S:(GB) Bir çeşit balon gibi mi?


C: Yakın.

S:(BP) Zaman algımız allak bullak oluyor. Seni alıyorlar, birşeyler yapıyorlar ve sonra geri koyarken bunu normalden hızlı
veya yavaş yapabiliyorlar ve zamanda bir kayma yaşıyorsun. ...
C: Yakın.

S:(J) Tıpkı insanları yanlış arabalara veya yatağın ters tarafına koymaları gibi. ... (BP) Gerçekten farklı yataklarda, farklı
evlerde veya ormanda uyanan kişiler oluyor.
C: Evet.

S:(GB) Karım son olarak ne zaman kaçırıldı?


C: Geçen hafta.

S:(J) Aynı anda mı kaçırıldılar?


C: Evet.

S:(L) İnsanların %94'ünün bedenlerinin Kertişler tarafından kullanılacağını söylediler. (BP) Dünyanın %94'ü mü?! (GB)
Yaşadığımız olaya geri dönecek olursam... Birlikte kaçırıldığımızda, bu fiziksel bir kaçırılma mıydı, yoksa başka türlü mü?
C: Ruh kaçırılması.

S:(L) Gece uyudukları sırada mı oldu?


C: Evet.

S:(GB) Bu kaçırılma sırasında ne yaptılar, amaçları neydi?


C: Bilgi incelemesi.

S:(GB) Ne için? (J) Bilgilerini kim inceledi?


C: Kertenkeleler tabii.

S:(J) Tıpkı download gibi. (L) Peki eğer GB'nin ve karısının bilgiye sahip olduğunu görürlerse... Kaçırma sırasında
karşılaşacakları bilgiler içinde, kaçırmayı durdurmalarına neden olabilecek bilgilerle de karşılaşabilirler mi?
C: Açık.

S:(L) Bilgi seviyeleri nedeniyle kaçırılmayan insanlar var mı?


C: Belki.

S:(GB) Kaçırılma, bilgimizi arttırmaya yönelik mi, yoksa sahip olduğumuz bilgileri kontrol etmeye mi?
C: Her ikisi, ama çoğunlukla gözlem.

S:(L) KH varlıkları tarafından kaçırılmak bilgimizi nasıl arttırabilir?


C: Yanlışlıkla.

S:(L) Bu yanlışlıkla nasıl yapılabilir?


C: Kendini açıklıyor.
322

S:(L) Yani, bilgisini incelemek istedikleri birini kaçırabilirler ama eğer kişi belirli bir bilgi seviyesine ulaşmışsa, bu
kaçırılma onun bilgisine katkıda da bulunabilir, öyle mi?
C: Evet.

S:(BP) Kertenkelelerin "Aşil topuğu" nedir? (zayıf nokta)


C: KH. Bilgiyi engelleyen "arzulu düşünme"de olduğu gibi.

S:(J) Sadece kendilerine hizmet etmeye odaklanmaları, 4'üncü yoğunluğun ötesine geçmelerine engel oluyor.
C: Evet.

S:(TM) Bunu istiyorlar mı? (J) Hayır, orada mutlular... Orada sonsuza kadar kalmak, tüketmek ve iyi vakit geçirmek
istiyorlar. (BP) Bu tıpkı çok iyi yiyecekler, yaşayacak harika bir yer, muhteşem bir seks ve istediğin herşeyin olduğu bir yer
bulup orada kalmak istemek gibi. (TM) Çoğumuz da 3'üncü seviyede sonsuza kadar kalma fikrini sevmiyor muyuz?
C: Evet.

S:(BP) Kertenkelelerin kontrolü altında! (F) Ama eğer KH üzerinde odaklanmışsan 3'üncü yoğunlukta sonsuza kadar
kalmak istersin. (TM) Evet, ama fiziksel dünyayı isteyen çok insan var. (J) Fiziksellik. (L) Tüketmeyi seviyorlar çünkü
3'üncü yoğunluk gerçekliğinin özü bu, tüketim. Burada olmak için tüketmek zorundasın. (GB) Bu mesajlar bu gece bize
6'ıncı yoğunluk varlıkları tarafından mı veriliyor?
C: Evet.

S:(GB) 4'üncü yoğunluk Kertenkele varlıklarından daha mı güçlüsünüz?


C: Önemli olan bu değil. Biz BH'yi seçiyoruz.

S:(L) BH varlıkları kimseye güç yettirmeye çalışmıyor, herkese hizmet ediyorlar. KH varlıkları bilgi istediklerinde ve
frekans seviyelerini yükselttiklerinde, KH içinde oldukları halde bunu yapabilirler ve evrende bilgi alabilecekleri tek yer
BH varlıklarıdır. Tabii aldıkları bilgiyi kendilerine hizmet için de kullanabiliyorlar. KH varlıkları bilgi VERMEZ, çünkü bu
BH'dir. (GB) Kertenkelelerin ruhları var mı?
C: Evet.

S:(BP) Mayalar bir KH medeniyeti miydi?


C: Hayır.

S:(BP) Neden insan kurban etme gibi şeyler yaptılar?


C: Yapmadılar.

S:(BP) Yapmadılar mı?! (L) Sanırım bu bir arkeolojik yanılgı. (TM) Evet. (BP) Çok ilginç! (TM) Önümüzdeki birkaç ayda
bu konuyu araştıracağım. (L) Daha hiçbirşey duymadın! (TM) Başka bir grup daha yok muydu... Toltekler, insan kurban
edenler onlar mıydı?
C: Bir noktada.

S:(GB) Şu anda karımda implant var mı? (L) Bunun cevabını biliyorsun GB.
C: Evet.

S:(TM) Bendeki implantın amacını öğrenmek istiyorum.


C: Gözlem.

S:(J) Bende implant var mı?


C: Evet.

S:(J) Nerede?
C: Lütfen artık bunun üzerinde durmayalım.

S:(BP) Bu implantlardan kurtulmak işimize yarar mı?


C: 5'inci seviyeye hızlı bir bilet mi istiyorsun?

S:[Gülüşme] (BP) Evet! Düşündüğüm şey buydu. Bu cehennemden çıkmak istiyorum. (J) Sanırım işe yarar! (GB) İste,
323
alacaksın!
C: 5'inci seviyenin ne olduğunu biliyor musun BP?

S:[Gülüşme] (BP) Biliyorum sanıyordum! (TM) Dikkatli ol! (L) Ölüm. (BP) Sorumda kastettiğim şey BH'de daha güçlü
olmaktı. (L) Bize implant konusunda söyledikleri...
C: Bir BH adayısın.

S:(J) Hepiniz doğru yol üzerindesiniz, endişelenmeyin. (L) TR onların implantlarını onlara karşı kullanıp devrelerini
bozmamız gerektiği fikrini dile getirmişti. Bize söylenen şey ise, yapmamız gereken şeyin sadece onların hoşlandığı
düşünce ve duyguları göstermemek olduğuydu. Burada böyle birşey oldu. Normalde bugün buradaki toplantımıza katılacak
olan kişilerden biri arayıp bir mesaj bırakmış ve buraya gelip bizimle buluşmaması gerektiğini söyleyen ruhsal bir mesaj
aldığını söylemiş. Eve geldiğimde onu arayıp ne kadar muhteşem bir toplantıyı kaçırdığını söyledim. On dakika sonra beni
tekrar arayarak onun sinirlerini bozduğumu söyleyip tüm duygularını boşalttı. Öylece kalakaldım. Kertişler onun üzerinde
gerçekten sıkı çalışıyorlar ve duygusal dengesini bozuyorlar. Pozitif olan herşeyi negatif bir şekilde algılamasına neden
oluyorlar. Aklınızla ve duygularınızla oynadıklarını BİLDİĞİNİZ sürece ve bunun SİZ olmadığını, sadece dışarıdan aklınız
üzerinde oynanan oyunlar olduğunu bildiğiniz sürece bunları sahiplenmenize gerek kalmıyor. Bunlar sizin değil. Bu negatif
algıları kabul etmek zorunda değiliz. (F) Dezenformasyon bize kendi gemimizin, kendi aklımızın tamamen bizim elimizde
olduğunu, bize olan herşeyi tamamen kendimiz yarattığımızı söylüyor. Ve negatif şeyler olduğunda ve negatif şeyler
düşündüğümüzde bunlara inanıyoruz veya kendi kendimizi yok etmeye çalıştığımızı düşünüyoruz. (GB) Bu odadaki herkes
4'üncü yoğunluk BH adayı mı?
C: Açık.

S:(GB) Ben?
C: Evet.

S:(BP) Ben?
C: Evet.

S:(GB) C___?
C: Elbette. TM'nin hafif bir karaciğer sorunu var.

S:(BP) Ek DNA'yı nasıl alıyoruz? Nasıl gelişiyor? (L) Dünya bu yaklaşan dalganın etkileriyle bombardımana tutuluyor. (F)
Bir deniz dalgasına benzer birşey olarak tanımlandı. (L) Evet, ve buraya geldiğinde bunun ruhsal bir termonükleer patlama
gibi olacağını söylediler ve bu kulağa hoş geliyor... hepimiz havaya uçacağız! (BP) Belki de söylediklerini kelimesi
kelimesine ele almamanız gerekiyordur. (GB) BP, neden şimdi tablayı denemiyorsun? Meditasyon yoluyla bilgi alabilir
miyiz?
C: Evet.

S:(GB) Önce ışığın gelmesini isteyerek mi?


C: Olabilir.

S:(L) Ama ritüellere dikka et. (GB) Meditasyon...


C: Ritüeller sınırlandırıyor.

S:(GB) Meditasyon, DNA değişim süreçlerini hızlandırıyor mu?


C: Sürekli olursa, genel olarak evet.

S:(L) Düzenli yaparsan. (GB) Ne kadar sık? (L) Hergün veya zahmetsiz bulduğun ölçüde. (TM) D___ bir BH adayı mı?
C: Evet.

S:(L) Diğer bir konu ise, DNA değişimleriyle birlikte fiziksel sorunların olabilmesi. (TM) Şu anda hafif bir başağrısı
deneyimliyorum. Bunun nedeni şu anda yaptığımız şey mi?
C: Evet.

S:(CD) Bana uyarıyla ilgili olarak verdikleri bilginin C___'yle ilgili olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Belki.

S:(CD) Ya B___?
324
C: Lütfen keşfet, öğrenme böyle olur.

S:(GB) F___'ye neden 6'ncı yoğunluğun enerjisine erişme yeteneği verildi?


C: Doğru kavram değil. F___'nin yetenekleri ona özgü değil.

S:(BP) Los Angeles'te C.L.T. aracılığıyla da bilgi aktarıyor musunuz?


C: Belki.

S:(T) O da sizinle temas halinde mi?


C: Açık.

S:(BP) Carlos Castenada'nın eserleri, Don Juan'la ilgili olarak söyledikleri, tarihsel olarak doğru mu?
C: Evet.

S:(T) Çok iyi! (BP) Benim ailemdeki herkeste implant var mı?
C: Hayır.

S:(BP) Özellikle bir şifacı olarak BH oluşumla ilgili algım doğru mu?
C: Halen KH'sin, tüm insanlar gibi.

S:(J) İnsanız ve dolayısıyla da KH'yiz, ama BH adayıyız. (T) 3'üncü yoğunluk varlıkları KH. (CD) BP'nin en özel yeteneği
şifacılık mı?
C: Bir tanesi.

S:(L) Reikinin onun iyileştirme yeteneklerini arttırıp arttırmayacağını sor.


C: Elbette, her zaman olduğu gibi.

S:(L) Reiki, iyileştirme yeteneklerini anında %50 arttıracaktır. (GB) Ruhun yaşadığı süreci açıklayabilir misiniz?
C: Ruh bilinçliliktir, nokta.

S:(BP) M___ H___ kim?


C: Gerçek bir BH.

S:(J) Gerçek bir BH mi? Vau! (L) M___ H___ kim? (BP) 5'inci yoğunluktan bir "walk-in" mi? (ç.n.: kavram, 5 Ocak tarihli
celsede tanımlandı.)
C: Evet.

S:(J) Nerede yaşıyor? (L) Kim bu şahıs? (T) Bir "evet"ten çok daha fazlası var mı?
C: Evet.

S:(T) O halde devam edin.


C: Aynen öyle. Siz devam edin.

S:(L) M___ H___ kim? (BP) R.T.'yle bir yere gittik, M___'yle orada tanıştım ve Dokuz Kehanet'teki (Celestine Prophecy)
gibi oldu, gerçekten bir tür şok geçirdim. Chicheen Itza'daki (Meksika'daki bir Maya yerleşimi) kurban odasında bir tür
temizleme denebilecek birşey yaptık. Arkeolojiye göre burada insanlar kurban ediliyormuş, elbette bir yanılgı olabilir.
Belki de gönüllüydüler. (L) Çok farklı bir kültür. (BP) Evet, bir çok şeyi bilmiyoruz. Mayalar gideli çok oldu. Herneyse,
orada bir tür şifa çalışması yaptık ve M___ bana kim olduğuyla ilgili pek çok şey anlattı: 11 Ocak 1991'de sıradan bir
insanmış. Arabasıyla yolda gidiyormuş ve arabasında bir varlık hissetmiş ve sonradan bunun İsa olduğunu anlamış.
Bedenini terk etmiş ve hayatı incelenmiş, 5'inci yoğunluğa götürülmüş. Orayı bizim cennet olarak bildiğimiz yer olarak
tarif ediyor. Ve yaklaşık 20 dakika sonra dönmüş ve sanki başka biriymiş. Ruhsal algıları çok artmış ve tüm bu deneyimleri
yaşamış. Klasik walk-in hikayesi. Bedeninin silikon temelli olduğunu ve belirli bir enerjiyi buraya sabitlemek için burada
olduğunu söylüyor. Bense duygusal olarak, bu kişinin bunak bir ev kadını mı, yoksa dünyada yürüyen bir melek mi olduğu
konusunda gidip geliyordum. Ona bir şekilde aşık oldum ama fiziksel bir cazibe gibi değil. Benim üzerimde bazı çalışmalar
yaptı. Bu çalışmalarda pek birşey hissetmedim. Birlikte 6 gün geçirdik. Dolayısıyla tüm bunları çok merak ettim. Ve sonra
C___ tüm bunların ortasında adeta patladı. O yönde ruhumu izlemem gerektiği çok açıktı ve yapmam gereken buydu. KH
gibi görünmüyordu, ama kim bilir? M___ bu noktada çok negatif tepki gösterdi. İlişkimizi istediğimiz noktaya
ulaştıramadık. Hala kocasıyla yaşıyor ve kocası ona dokunmuyor, onun deli olduğunu düşünüyor. Kocası tamamen 3'üncü
325
yoğunluk biri. Kocasıyla arasındaki durumu halledememişti. M___ gerçekten çok garip şeylerle ilgileniyor. (L) M___ saf
bir BH olabilir ama belki de o bedene tam olarak yerleşememiştir. (BP) Evet, dünyaya alışmakta çok zorluk çektiğini
söylüyordu. (L) Bana göre çoğumuz hizmet etmek için buraya geri dönen 4'üncü yoğunluk varlıklarıyız. (BP) Hepimiz şu
anda sınırlı bir ortamda oynayan çok-boyutlu ustalarız. (BP) R.T. kim?
C: Ne anlamda?

S:(BP) Grilerin raydan çıkmış bir deneyi mi?


C: Öyle birşey yok.

S:(BP) C___'nin onunla ilgili değerlendirmesi doğru mu?


C: Yakın.

S:(BP) R.T.'nin iyileştirme ile ilgili öğrettiği şeyler doğru mu?


C: Açık.

S:(TM) Onunla kişisel bir deneyim yaşayan yakın bir arkadaşım vardı... (BP) Kadın mı? (TM) Evet. (BP) Bu hep olur...
[gülüşme]
C: Güzel.

S:(L) M___ H___'nin buraya tam anlamıyla gelmiş bir 5'inci yoğunluk BH varlığımı olup olmadığını soralım.
C: Tanımlayın.

S:(L) Yapması gereken şeyi mi yapıyor?


C: Yakın.

S:(BP) Kim olduğunu açık bir şekilde biliyor mu?


C: Hayır, henüz değil?

S:(BP) Kim olduğunu Hawaii'de mi öğrenecek?


C: Belki.

S:(CD) BP onunla ilişkisindeki alacak-vereceklerini bitirdi mi?


C: Açık.

S:(BP) M___'ye başka herhangi bir hizmetim olabilir mi?


C: Sana bağlı.

S:(GB) Kasyopyalılar bireysel olarak veya grup olarak bize kendilerini gösterebilirler mi?
C: Bu pek çok yanıtı olan ilginç bir soru. Ama asıl soru; nasıl?

S:(BP) Nasıl?
C: Meditasyon. Bu gece Land O'Lakes üzerinde Grilerin aracı var.

S:(T) Buraya doğru mu geliyorlar?


C: Açık. Neden celseler sırasında bir kişi evin üzerini izlemiyor?

S:(T) Güzel soru. Bunu düşünmüştük ama kimse bunu yapanın kendisi olmasını istemiyor. (BP) Sadece tek bir kişi orada
durursa onu götürebilirler... (L) Zaten komşularım bahçemde haç yakmak istiyor... (BP) Bu araçlarla etkileşime girmeye
çalışarak kendimizi fiziksel bir tehlike altına mı sokuyoruz?
C: Bilgi korur.

S:(GB) Hangi bilgi korur? (J) Farkında olmadığında tehlike altındasın... (BP) Land O'Lakes'e gidelim derim. (LM) Bilgi
seni nasıl koruyabilir? Seni ışınla yakalayıp yukarı çekebilirler... (J) Bunu her zaman yapıyorlar zaten...
C: Yalnızca bilmiyorsan.

S:(LM) Eğer bir gemiden taşıyıcı bir ışın çıkarsa ve sen bunun taşıyıcı bir ışın olduğunu biliyorsan seni götüremezler mi?
(L) Burada bahsettiğin varlıkların 4'üncü yoğunluk varlıkları olduğunu anlaman gerek. (BP) Bu araçlarla etkileşime girme
yönünde makul bir istek, bize aktardığınız bilgilerin geçerliliğini onaylama isteğimizle ilgili olabilir mi?
326
C: Evet.

S:(J) GB bakmak için dışarı çıktı. (T) Buradan Land O'Lakes'i görebildiğinizi bilmiyordum. (LM) Eğer birkaç kilometre
yukarıdan bakıyorlarsa kolayca görürler. (F) Bu çalışmalara ilk başladığımı zaman bölgede pek çok UFO görülme olayları
başladı. (J) Transkriptlerin birinde o anda evin üzerinde bir araç olduğu yazıyordu. Neden hemen kapıya koşmadınız? (L)
Hiçbirşey görmek istemiyordum. (GB) Dışarı çıkıp baktım ve hiçbirşey göremedim. (BP) Bu araçları görmek için kişinin
frekansını yükseltmek amacıyla meditasyon veya diğer yöntemleri kullanması gerekir mi? Her zaman etraftalar mı?
C: Yakın. "Yükseltmek" değil, değiştirmek.

.... [ç.n. orijinal metnin bu kısmında soruların kaydedilememesi nedeniyle verilen kısa "evet, "hayır," "belki" türünde
cevapların bir anlam ifade etmediği bir bölüm var. Dolayısıyla bu kısmı atladım.]

S:(TM) L___ isimli bir arkadaşım var ve onunla vakit geçirmemin benim için iyi olup olmayacağını merak ediyorum.
C: Açık.

S:(TM) L___ H___ kim?


C: Açık.

S:(TM) Öğrenmek istediğim şey, bu kişinin yanında olmanın iyi olup olmadığı.
C: Bunlar kişisel sorular. ABD'de terörist bir saldırı olacak. Bir ay; bomba.

S:(T) ABD'de bir ay içinde terörist bir saldırı mı olacak?


C: Evet!!! [planşet tablanın dışına uçuyor.]

S:(T) Bir ay içinde mi?


C: Evet.

S:(T) ABD'de nerede?


C: Washington D.C.

S:(T) İflası dosyaladılar ve şimdi de havaya uçurup sigorta alacaklar.


C: Dava devam ediyor.

S:(BP) O.J. mi? (TM) Terörist davası yüzünden mi? (T) Evet, New York'taki terörist davası devam ediyor. (TM) Evet,
Wall Street'i koruyorlar çünkü oranın uçurulması tehditleri geliyor. (J) Demek onunla ilgili. (BP) CIA veya FBI'nın bu
terörist bombalamayla bir ilgisi var mı?
C: Hayır.

S:(T) Bu konuda birşey biliyorlar mı?


C: Hayır.

S:(BP) Müslüman teröristler mi?


C: Evet.

S:(BP) Nükleer bir bombadan mı bahsediyoruz?


C: Hayır.

S:(T) Orada olmadığımız için şanslıyız. (J) Bomba Washington'da tam olarak nerede patlatılacak? (BP) Kongrede mi?
C: Hayır.

S:(BP) Kongre binası civarında mı?


C: Hayır.

S:(BP) Beyaz Saray'da mı?


C: Hayır.

S:(BP) Federal bir ofis binasında mı?


C: Olabilir.
327

S:(BP) Yani, başarılı olup olmayacağı konusu ve diğer hususlar hala değişken öyle mi?
C: Evet.

S:(T) Otoritelerin böyle birşey olacağıyla ilgili bir fikri var mı?
C: Bazı.

S:(T) Bazı otoriteler mi, bazı fikirler mi?


C: Fikir.

S:(GB) Başka bir tahmininiz var mı?


C: Long Island veya Chicago'da Amtrak treninin raydan çıkması. Biri veya diğerinin yakınında. Şimdiyle Haziran arasında.

S:(L) Kasıtlı bir olay mı?


C: Hayır.

S:(L) Neden birbirinden bu kadar uzak iki yer?


C: Belirsiz.

S:(L) Yani henüz şekillenmeyen amorf bir olay. (GB) Başka tahminleriniz?
C: Buradaki kişilerden biri şimdiyle Nisan arasında hafif bir araba kazası geçirecek. GB veya TM olabilir. Gelecek ay Orta
ABD'de fırtına; 191 ölü. Olası bölge Missouri.
______________________

4 Mart 1995 Frank, Laura, TR ve JR, SV

S:(T) İyi akşamlar.


C: Şans.

S:(L) Şans bu sıralar bizimle mi?


C: Evet.

S:(L) Bu akşam karşımızda kim var?


C: Henüz değil.

S:(L) Şans henüz bizimle değil galiba?


C: Söylediğimiz şeylerle ilgili ikinci tahminde bulunmayın.

S:(L) "Şans" ne anlama geliyor?


C: "Kasyopya'dan" Nilyonna.

S:(L) "Şans" terimi neyi ifade ediyor?


C: Keşfet.

S:(L) Çok yakında bir grup olarak bizim için şanslı olan birşey mi keşfedeceğiz?
C: İkinci tahmin!

S:(T) Merhaba Nilyonna!


C: Merhaba.

S:(L) Nilyonna, tartışmamızı dinliyor muydun?


C: Belki.

S:(L) Celselerimiz için bazı kontrol sistemleri hakkında tartışıyorduk.


C: Evet.

S:(L) Oluşturmaya çalıştığımız kontrol sistemlerinin sizce iyi mi?


328
C: Evet. Ama zaman sınırı yok. Durmak sizin faydanıza olduğunda celseler sona erecek.

S:(L) Diğer bir deyişle, celseler üzerinde bir zaman sınırı koymamamız gerekiyor. (T) Benim için bir sorun yok. (J) Aklıma
birşey geldi Laura; önceki celsede D___ burada olmasa da, kanalı açmadan önce varlığı hissedildi çünkü onunla ilgili
şeyler hala aklındaydı. Yani bu bir şekilde etki etti. (L) Bunu kendin sormak ister misin? (J) Evet. Frank'la yaptığı telefon
görüşmesi ve benim ona tepki gösterme tarzım nedeniyle D___ celse üzerinde etki yapıyor mu?
C: Senin algın JR!

S:(L) Tartıştığımız şeyde haklı mıydık? Burada bulunmasının, kanal üzerinde bozucu bir etkisi var mı?
C: Temizle.

S:(L) Nasıl yani? (T) Kanalı mı? (L) Kanal şu anda temiz mi?
C: Onu.

S:(L) O temiz mi?


C: Temizle.

S:(L) Anlamıyorum? (J) Yapışık ruh temizlemesi.


C: Evet.

S:(J) Yapacağımız şey de bu. Bir randevu aldı ve gelecek. (T) Yapışık ruh temizliğine ihtiyacı var. (L) Devam etmeden
önce bu konuda D___ hakkında birşey sormak istiyorum.
C: Bu hususta yeterince şey söylendi. Hatırlayın, kişisel meselelerin öneminin düşük olduğunu yavaşça öğreniyorsunuz.
Ama TR'nin rüyası önemliydi!!!!! SV'ninki de!! Ve Frank'a da aynı mesaj gönderildi.

S:(L) Bir rüya mı gördün Frank, veya bir mesaj mı aldın? (F) Doğru. Çok garip hisler duydum. (T) Başka? (F) Bazı bilgiler
aldım. Benzer şeyler, ama kaçırdığımız birşeyler var. (T) Pekala. Kaçırdığımız bir konu başlığı veya konu var, doğru.
C: 4'üncü seviye BH!

S:(L) Konu başlığı bu mu?


C: Hep 4'üncü seviye KH'yi düşündünüz.

S:(L) Aaa! SV'nin bahsettiği şey, iyi adamları sormamız gerekiyor.


C: 4'üncü seviye saldırıya karşı kendinizi savunmanızda size yalnızca onlar yardım edebilir!!!! Bize size nitelik olarak çok
değerli bilgiler veriyoruz, ama unutmayın biz 6'ncı seviye BH ışık varlıklarıyız ve bu seviyede, sizin için ne kadar yıkıcı
olursa olsun, özgür iradeye müdahale yoktur!!!

S:(T) 4'üncü seviye BH varlıkları çok işe yarar yardımlarda bulunabilirler! İki taraf olduğunu biliyorduk ama hiç sormadık.
Kertenkeleler üzerinde konsantre olduk. (S) Evet! Her iki tarafta 16 grup var ve kimse... (J) Ve Kertenkeleler üzerinde
konsantre olarak onların enerjilerini besliyoruz. ... (T) İletişim kurmamız gereken bu 4'üncü yoğunluk BH varlıkları kim?
Herhalde onlarla konuşmamız gerekiyor çünkü onlar bizimle doğrudan konuşabilir. Altıncı yoğunluktaki "Biz" konuşamaz.

C: Oryon Federasyonu.

S:(L) Peki Oryon Federasyonu'nun üyeleri kim?


C: Henüz değil.

S:(L) Bize ne söyleyebilirsiniz? (T) Oryon Federasyonu 4'üncü yoğunluk mu?


C: Bizden sizi korumamızı istediniz. Bunun ötesinde olduğumuzu anlamanız gerek!

S:(L) Anlıyoruz. (J) Anlıyorum. (T) 6'ncı yoğunlukta olduğunuzu, her iki tarafın özgür iradesine de müdahale
edemeyeceğinizi anlıyoruz. Ama Oryon Federasyonu...
C: Şimdi, bir sonraki konuya geçmeden önce, yerleşmiş yanlış düşünce kalıplarının atılması gerekiyor.

S:(J) D___'nin bu gruba dönmek için temizlenmesinin gerekmesi gibi. Yanlış düşünce kalıplarından kurtulması gerekiyor.
Bizim de kurtulmamız gereken yanlış düşünce kalıplarımız var. (L) Ne olabilir, Frank? (F) Bana sorma. Onlara sor. (J)
Söylemezler. (T) Neden olmasın? Soralım. (F) Evet, eğer söylemeyeceklerse, söylemeyeceklerini söylerler. (T) Yanlış
düşünce kalıpları nedir?
329
C: Koruduğumuz.

S:(T) Bilginin koruduğunu söylediniz ve bize bilgi sağlıyorsunuz. (J) Hı hı. (T) Değil mi?
C: Dolaylı olarak.

S:(J) Aslında bilgiyi bize vermiyorlar, almamıza yardımcı oluyorlar.


C: Bilgi haline gelen değerli veriler sunuyoruz, fakat saldırı altındasınız. Dolayısıyla belki saldırıların geldiği yoğunluktan
doğrudan güç alabilirsiniz.

S:(F) Ama kesin bilgin olana kadar... (L) Yani ihtiyaç duyduğumuzu hissettiğimiz türde bir gücünüz yok. (F) Evet. O tür
bir bilgiye, o seviyeye ulaşmamız için bize 500.000 sayfa transkript gerekirdi. (L) Tamam, Oryon Federasyonu'nun
telefonu kaç? (S) Laura! (T) Ben de bunu soracaktım. [Gülüşme] Onlara nasıl ulaşabiliriz?
C: Meşgulde!

S:(T) A o! (L) Meşgüller mi? (T) Çok kişi arıyor olmalı. (L) Pekala, ne yapmamız gerekiyor?
C: Bir "Nordik" bulun. İnsan kılığında Dünya'dalar. [ç.n.: kuzey avrupalılara benzetildikleri için kuzeyli anlamında
"nordik" olarak isimlendirilen, hümanoit/insanımsı bir dünyadışı varlık türü.]

S:(T) Ama onlar 4'üncü yoğunluk. Ben...


C: Evet.

S:(T) Ben 4'üncü yoğunluktakilerin burada uzun süre kalamayacaklarını, Kertenkelelerin o yüzden bu kadar sıkıntı
yaşadıklarını sanıyordum. (J) Onlar KH.
C: BH değil!

S:(T) Çok iyi, JR lafı ağzınızdan aldı. KH kalamıyor ama BH kalabiliyor.


C: Evet.

S:(T) Demek bir Nordik'e ihtiyacımız var, tanıdığımız bir Nordik var mı?
C: Toplantılarda vs onları gördünüz.

S:(L) Ne tür toplantılar? (J) MUFON toplantıları mı?


C: MUFON.

S:(T) Demek aramıza sızmışlar. (L) Geçen haftalardaki toplantılarda var mıydı hiç?
C: ?? Keşfedin. Unutmayın, bunlar sizin koruyucularınız arasında. Ve Laura ve Frank, birinci seviye saldırının nasıl birşey
olduğunu biliyor. TR, JR ve SV de öğrenmeye çok yakınlar!

S:(T) Saldırıya maruz kalmamak için elimizden geleni yapıyoruz. Bizim toplantılarımıza gelen bir Nordik var mı? (J)
Bugün biriyle karşılaştık mı? (L) Buna soru işaretleri koydular. Peki ya Mayıs'taki büyük toplantı?
C: Keşfedin.

S:(L) Kalabalıkta bizi bulabilmeleri için kırmızı fular gibi özel birşey giyelim mi? (T) Bekle, bekle...
C: Hiç gerekli değil, sadece açık ve farkında olun!!

S:(L) Maruz kaldığımız bu saldırılara bir son vermek için bu 4'üncü yoğunluk iyi adamlardan herhangi bir yardım alabilir
miyiz?
C: Onlardan yardım istemeniz gerekiyor olabilir.

S:(L) Onlardan nasıl yardım isteyebiliriz. (T) "Keşfedin" dediler. Project Awareness toplantısıyla ilgili olarak böyle birşeyi
pek söylemezler. (L) Evet. Tamam.
C: İpucu!

S:(T) Teşekkür ederiz! (L) Onları nasıl arayabiliriz? (T) Şu anda onları arıyoruz, veri paketlerimiz gidiyor. (J) Tabladan
mı?
C: Hayır.

S:(L) Hayır, tabladan değil. (T) Onlar bizi bulacaklar.


330
C: Onlar 4'üncü, 6'ncı değil.

S:(T) 4'üncü yoğunluk oldukları için onlarla tabladan temas kuramaz mıyız? Bunda sorun var mı?
C: Makul değil. GSM hattına ulaşmak için FAKS kullanmak gibi.

S:(J) Kedilerimizden birinin bize sanki birşey söylemek istermiş gibi bakıyor olmasının bir anlamı var mı?
C: Kedilerinizden biri, hayır şunu iki yapalım, 3'üncü seviyeye geçmeye yakın.

S:(T) Sabrina yükseliyor, terfi edecek. (J) Üçüncüye geçtiğinde ona ne olacak? İnsan mı olacak?
C: Evet.

S:(J) Vau. (T) Kedilikten insanlığa geçtiğinde, kedi bedeni ölecek mi?
C: Evet.

S:(T) Bu, bizim zaman ölçümümüzle yakın bir gelecekte mi olacak?


C: Yanlış kavram, bir sonraki enkarnasyonu kastediyoruz, ne zaman olursa. Bu arada ismi kim verdi?

S:(J) Ne ismi? (L) Sabrina mı? (S) Kedinin ismi mi? (T) İki kedimiz mi? (L) Belki. (T) Kedilerimiz üçüncü yoğunluk
adayı. ...
C: Aynen öyle.

S:(L) Peki bu durumda, 4'üncü yoğunluk adayları 4'üncü yoğunluğa geçerken bedenlerini terk mi etmek zorundalar?
C: Evet, ama eğer dalga vardığında hala bedenlerindeyseler buna gerek olmaz.

S:(J) Peki ya isim? (T) Kediye ismini kimin verdiği mi?


C: Hayır.

S:(T) Neden o kedinin ismini verdiğimi mi kastediyorsunuz? Sabrina değil mi?


C: ? 2 aday var.

S:(T) Yani hangi ikisi olduğunu söylemeyeceksiniz. (J) Sabrina'nın sergilediği davranışın herhangi bir önemi var mı?
C: Belki.

S:(L) Birkaç dakika için Oryonlulara dönelim. Bu yardım ve koruma arayışı konusunda bize söyleyebileceğiniz herşeyi
söylediniz mi?
C: Söylediklerimizi inceleyin.

S:(J) Tamam. (T) Yüzden fazla broşür dağıttık. Eğer toplantılara geliyorlarsa görmüşlerdir. Onları arıyoruz zaten. (J) Onlar
mı bizimle temas kuracak yoksa bizim mi onları tespit edip iletişim kurmamız gerekiyor?
C: Broşürleriniz olmasa da hakkınızda bilgileri var.

S:(L) Bana bu mektubu gönderen kişi, Thor Templar...


C: Açık.

S:(T) Ona bir silah tasarımı verebilir misiniz? (L) Tanrım! (T) Mizah, neşe! (L) Bir keresinde bize taşlarla, kristallerle falan
belirli bir koruma seviyesi elde edebileceğimizi söylemiştiniz, bu doğru mu?
C: Evet ama kristaller "küçük patateslerdir."

S:(L) Düşünce kalıplarımızla veya bedenlerimizle ilgili yapabileceğimiz birşey var mı? Veya yardım almayı hızlandırmak
için yapabileceğimiz herhangi birşey?
C: Birleşin.

S:(J) Bunu yapıyoruz. Yani devam ediyor.


C: Hayır. Halen KH'siniz.

S:(L) Bu süreci, bu birleşme, KH'den BH'ye geçme sürecini hızlandırmak için ne yapabiliriz?
C: Bir kerede 8 soru.
331
S:(L) Bunun ne olduğu konusundaki düşüncelerimden biraz bahsedeyim o zaman.
C: Tamam.

S:(L) Algıladığım şey kısmen şu ki, sahip olduğum veya aldığım herşeyi, zamanım, enerjim, düşüncelerim, ekonomim ve
ilgili herşeyi grupla paylaşıyorum, bu doğru mu?
C: Saldırının şiddetini değerlendirin.

S:(T) Saldırı ne kadar güçlü? Deneyimlediğin yoğunluk nasıldı? (L) Çoğunlukla, çeşitli kurumlarla olan finansal
durumlarla ilgiliydi. (F) Evet, daha önce orta sınıf Amerika'da hiç deneyimlenmemiş bir seviyede saldırıya uğradığımızı
düşünüyorum ben de. (J) Bu tür saldırıları mı kastediyorsunuz?
C: Kısmen.

S:(L) Saldırının diğer bir yönü de, birkaç hafta önce deneyimlediğim duygusal karmaşa mı?
C: Kısmen.

S:(J) Peki D___?


C: Kısmen, kaza, vs, vs. Kendi başına D___ değil, onun üzerinden.

S:(L) Yani geçirdiğim kaza ve diğer tüm fiziksel şeyler, saldırının bir parçası mı?
C: Evet.

S:(L) Duanın faydası olur mu?


C: Sırada TR ve JR var.

S:(L) Çok dikkatli olmanızı tavsiye ediyorum! (F) Tanrım! İnanın bunu yaşamak istemezsiniz. (T) Şu anda bize
yapabilecekleri fazla birşey yok.
C: Doğru değil!

S:(L) Pekala, saldırı altında olduğumuzu söylüyorsunuz. Daha da kötüleşeceğini söylüyorsunuz. Bu adamlardan bazılarının
yardım edebileceğini söylüyorsunuz. Bu arada biz ne yapabiliriz?
C: Duanın faydası oluyor ama daha fazlası gerekli.

S:(T) Duadan fazlası gerekiyor. Demek bizimle temas kurulana kadar kendi başımızayız?
C: Bir Oryonlu bulun!!!

S:(J) Nasıl? (L) Ne yapalım, sahile gidip "Oryonlular buraya gelin" mi diyelim? (T) Hayır, diskodadırlar, Oryonlular dans
etmeyi sever.
C: Size söyleyebileceğimiz tek şey bu, çünkü bilgilendirme alanı sınırında ve bunun ötesi özgür iradeye müdahale yaratır.
O yüzden, keşfedin.

S:(L) Bir celsede geçmişte bana olan şeyleri sormuştum ve ilahi bir müdahale ile kurtulduğum söylenmişti.
C: Evet.

S:(L) Bu ilahi müdahaleden bahsedebilir misiniz?


C: Çok yönlü bir konu.

S:(L) Bu ilahi müdahale, gelecekte yapacağım çalışmaları engelleyecek sonuçlardan beni korumak için mi gerçekleştirildi?
C: Evet.

S:(L) Şu anda olduğu gibi saldırı altında olmak da benim ve arkadaşlarımın yaptığı çalışmayı engellemiyor mu?
C: Elbette.

S:(L) Öyleyse bu durumda aynı ilahi müdahalenin uygulanması gerekmiyor mu? Tehdit daha düşük seviyeli mi?
C: İlahi müdahale 3'üncü yoğunluk varlıkları tarafından düzenlenemez.

S:(L) İlahi müdahaleyi hangi seviyedeki varlıklar düzenleyebilir?


C: 4'ten 7'ye.
332
S:(T) Yani bunu yapabilmeye çok da uzak değiliz! Yarım bir ilahi müdahale yapabiliriz!
C: Siz bu ilahi müdahaleyi yapamazsınız. 3'üncü seviye müdahale yapabilirsiniz.

S:(L, JR) Üçüncü seviye müdahale nedir? [Bir süre yanıt yok.] (T) Kozmik bilgi sistemine erişiyorlar.
C: Keşfedin.

S:(L) İpucu verin!


C: Bunu kendiniz anlayabilirsiniz!

S:(T) Bilgi korur! Demek kendimize bir dördüncü yoğunluk varlığı bulduğumuzda herşey farklı olacak....
C: 3'üncü yoğunluk müdahalelerini her "zaman" yapıyorsunuz.

S:(L) Yapışık ruh çıkarma ve temizlemeyi mi kastediyorsunuz?


C: Ve diğer.

S:(T) Yapışık ruh çıkarma ve temizleme çalışmaları yaptık ve bu bizi biraz hazırladı. (L) Bunu sürekli mi yapmamız
gerekiyor?
C: Açık.

S:(T) Öğle yemeği molasında kompleksin etrafında dolaşmaya çıkıyorum. Yürürken genellikle zihnimde, yapışık ruh
çıkarma çalışmasında gördüklerime benzer görüntüler, formlar ve şekiller görüyorum. Görüntülerin üzerime doğru
geldiğini görebiliyorum. Bunlar bana doğru gelirken onlara ışık gönderiyorum. "Merhaba, nasılsınız, ışığa gidin!" diyorum.
Ve etrafımda dönüp kayboluyorlar. Yapmamız gereken şey bu mu acaba? Kendimizi sürekli buna hazır tutmak, alanımızı
temizlemek... (F) Yaptığın şey kendini yapışıcı enerjilere karşı korumak. (T) Aynı zamanda bir alan oluşturuyor... (L)
Tamam, 3'üncü yoğunluk müdahalelerini her zaman yaptığımızı söylüyorsunuz. Ve yapışık ruh çıkarma da bunun bir
parçası. Şunu sormak istiyorum; S___'nin dokulardaki bu şeyleri çıkarma çalışması da bu müdahalenin bir parçası mı?
C: Evet.

S:(J) Kolektif birşey mi?


C: Yazı yazmak da bir 3'üncü yoğunluk müdahalesi ve telefonda insanlara bağırmak da!

S:(S) Rahatlamak için yaptığımız şeyler. (J) Evet... (F) 3'üncü yoğunlukta yaptığımız herşey... (J) Kendini teflonla
kaplamak... (F) Birinin çenesine bir yumruk atmak da bir 3'üncü yoğunluk müdahalesi. (S) Bağırmak en iyi rahatlama
yöntemlerinden biri... (L) Bunu yapmamızı mı söylüyorlar? (F) Bunu yapabiliriz. (T) Bunlar istediğimiz zaman
yapabileceğimiz şeyler, 3'üncü seviye repertuarımız.... (F) Ne yapabileceğimizi sordun ve şu anda... (T) Ruh yapışmaları
konusunda bana öyle geliyor ki, biz güç kazandıkça, enerji seviyemizi yükselttikçe onları kendimize daha çok çekiyoruz.
(L) Öyle mi düşünüyorsun? (T) Son birkaç gündür bu yapışmalarla ilgili deneyimlediğim şeyler... Bize geliyorlar çünkü
onlara ışık gibi görünüyoruz. (S) Biliyorsunuz, auraları okuyabiliyorlar. Ben de gözlerim kapalı olarak bunu yapabiliyorum.
(T) Muhtemelen saldırının bir parçası da etrafımızda uçuşan bu enerji varlıklarındaki artış. Ve ben de kendi enerji
kalkanımı güçlendirme üzerinde çalışıyorum. Otomatikleşmesini istiyorum. Çalıştığım yer negatif enerjiyle dolu ve yapışık
ruhlar konusunda korkunç bir yer. Park alanında dolanırken üzerime doğru uçuşuyorlar. Onları hissedebiliyorum. (F)
Benim çalıştığım yerdeki kişilerden ikisi alkolik ve onlarda da pek çok yapışık enerjiler olduğundan şüpheleniyorum. (S)
Jin Shin (uzak doğuya özgü bir şifa tekniği) bedenin ötesindeki enerji alanına da uzanıyor. (T) Bizim burada, bu odada
yaptığımız şey de, evine bu yapışkan enerjileri çekiyor olabilir. (L) Tablayla yaptığımız bu çalışmanın özellikle bu zaman-
mekan noktasıyla herhangi bir ilişkisi var mı? Çünkü bu çalışmayı çok uzun bir süredir burada yapıyoruz.
C: Evet.

S:(L) Başka bir yerde değil de burada yaptığımız için daha mı iyi sonuç veriyor?
C: Şimdilik.

S:(J) Peki Cumartesi günü Leonard'a gitmemize ne dersiniz? (L) Cumartesi günü MUFON toplantısında bir gösteri
yapabilecek miyiz?
C: Evet, çünkü bu kadersel olarak önceden belirlendi.

S:(L) Bu ağır... (T) Yani bu özgür iradeyle ilgili değil. Cumartesi günü oraya gitmeyelim ve kader planını bozalım!
[Gülüşme] Benim özgür iradem önceden kadersel olarak belirlenen şeyleri bozmak istiyor. Neşe, neşe! (L) Son yanıtınızla
ilgili başka soru sorabilir miyiz?
C: İstediğiniz herhangi birşeyi sorabilirsiniz.
333

S:(T) Ama bu, sorduğumuz herşeyi yanıtlayacakları anlamına gelmiyor! (S) Auralarla ilgili birşey sormak istiyorum.
Kirlian fotoğrafçılığında bazı insanların aurasında beyaz bir bölge görünüyor, hale gibi, kafalarının arkasında veya
etrafında veya omza yakın. Bu ne anlama geliyor?
C: Açık.

S:(T) Tahminimce bu, farklı insanlarda farklı anlamlara geliyor.


C: Evet.

S:(L) Çeşitli grupların sundukları gibi, aura renklerinin genel bir şeması ve anlamları diyebileceğimiz bir liste var mı?
C: Hayır.

S:(S) Edgar Cayce'nin renklerle ilgili okumaları...


C: Herhangi birşeyi okumak, "daha yüksek seviyeler" ile ilgili kavrayış gerektirir ve bu seviyeler akışkandır ve somut ve
mutlak değildir.

S:(L) Yani bunlar değişiyor, dalgalanmalar gösteriyor. (S) Ou evet, auralar sürekli değişiyor. (L) Evet, ama onların
söylediği şey, renklerin anlamlarının bireyden bireye değişebilmesi. (T) Kart okumak gibi... (F) Ve el falı, çünkü bir
insanın bir çizgisinin belirli bir şekilde olması, onun falanca günde bir kaza geçireceği anlamına gelmez... (T) Evet, tıpkı
kartlardaki gibi; bir kart belirli bir kişi için belirli bir anlama gelirken, başka biri için başka bir anlama geliyor. (F) Çizgileri
neredeyse tamamen aynı olan iki el görebilirim ama birbirlerinden çok farklı anlamlara gelebilirler... (T) Ve bu da, kart
veya avuç okuma araçlarıyla birlikte bir talimatnamenin gelmesini isteyenlerin beklentilerini boşa çıkarıyor. [Gülüşme] (L)
Yardım alma konusuyla ilgili sormamız gereken başka birşey var mı?
C: Keşfedin, böyle öğrenirsiniz; "elinizden tutulup götürülerek değil."

S:(L) Hazırladığımız sorulara geçelim. (S) Subliminal kasetlerin, korumaya yardımcı olup olmayacaklarını merak
ediyorum?
C: Sana bağlı.

S:(L) Dünya gezegenindeki tüm karalar, dünya tarihinin bir noktasında büyük, tek bir kıta haline geldi mi?
C: Çoklu tarih gerçekliği olasılıkları.

S:(L) Deneyimlediğimiz bu gerçeklikte, tüm karalar tek bir büyük kıta haline geldi mi?
C: Yanlış kavramsallaştırma.

S:(L) Nasıl soracağımı bilmiyorum. (J) Diğer soruya geç. (L) Yıldızların ürettiği enerjinin kaynağı nedir?
C: Transfer noktaları sürtünmeye, dolayısıyla da enerji üretimine neden olur.

S:(L) Neyin transferi noktaları? Neyden neye?


C: Boyutlar.

S:(L) Bu garip bir soru olacak ama, yanıtlayabilirseniz çok iyi olur. Evrenin yaşıyla ilgili ortalıkta pek çok teori var. En
sonunculardan biri, evrenin yaşının 8 ila 25 milyar yıl arasında olduğunu söylüyor. Zamanın bir ilüzyon olduğunu
söylediğinizi biliyorum, ama bilimadamlarının bu konuda bir uzlaşmaya varamamalarını göz önünde bulunduracak
olursak... yaptıkları tahminlerden hangisi en doğru?
C: Hiçbiri.

S:(F) Bu, soruya bir yanıt sağladı mı? Bu, "Aa, ilginç bir dükkan, içinde neler var acaba?" demek gibi birşey. (L) Eğer
bilimin ürettiği rakamların hiçbiri doğru değilse, evrenin yaşının doğru tanımı nedir?
C: Kuantumsal olasılıklar.

S:(L) Nasıl yani? (J) Tahmini olan var mı? (L) Sanırım bununla ilgili bir açıklama yapacaklar.
C: Keşfedin.

S:(J) Çok teşekkür ederiz! (T) Benim de bir fikrim yok! (S) Kim bilir kaç gazilyon (çok büyük bir sayı anlamında)
yaşındadır! ... (F) Kuantum ne demek? (L) Kuanta bir ölçü birimi... (T) Tüm olası ölçü birimleri... (L) Bu hususta bize
yardım edin! ... (F) Bir ormanın derinliklerindesin; döktüğün kırıntılara bakarak yolunu bul! (L) Kuantum olasılıkları
derken neyi kastediyorsunuz?
334
C: Kapalı çember.

S:(L) Bir çemberde bir noktayla başka bir nokta arasındaki mesafeyi nasıl ölçeriz? Tesadüfi birşey mi?
C: Doğru kavram değil.

S:(L) O zaman yardım edin. Eğer kapalı bir çember varsa, ölçüm yapmanın da bir anlamı yok mu demek? (J) Evet.
C: Evet.

S:(L) Bu konuyu bırakalım mı, yoksa devam mı edelim?


C: Açık.

S:(L) Tamam o zaman, bırakalım. (J) Hep sınırsızdı ve hep sınırsız olacak, ne güzel! (F) Eğer bize söylendiği gibi zaman
diye birşey yoksa ve özgür irade o kadar önemliyse, bu ne anlama geliyor olabilir? Eğer zaman yoksa ve geçmiş, şimdi ve
gelecek, yani herşey bağlantılıysa ve herşey akışkansa, o zaman özgür irade diye birşeyin olmaması gerekirdi. Eğer özgür
irade varsa ve geçmiş, şimdi ve gelecek yoksa ve herşey zaman/mekanda aynı noktada meydana geliyorsa, kilit nokta özgür
irade ama yanıtsız. (L) Pek çok kişinin tahmin ettiği gibi dünya gezegeninin ikinci bir güneşi olacak mı?
C: Belki.

S:(T) İkinci bir güneş, yani Jüpiter'in patlaması gibi mi? Jüpiter henüz doğmamış bir güneş mi?
C: Jüpiter zaten bir yıldız.

S:(L) Neden onu bir yıldız olarak algılamıyoruz?


C: Hala öğreniyorsunuz. Dünya da bir yıldız adayı.

S:(F) Bu nasıl olabilir? (L) Eğer bir gezegen...


C: Herşey tam bir döngü içinde.

S:(Ş) Eğer bir yıldız, bir boyuttan diğerine bir geçiş noktasıysa, dünya 4'üncü yoğunluğa geçtiğinde, 3'üncü yoğunluktaki
insanlara bir yıldız olarak mı görünecek?
C: "Gaz gezegen."

S:(L) Bir gaz gezegen olarak mı görünecek? (J) Tıpkı Jüpiterin bize göründüğü gibi.
C: Jüpiter 4'üncü yoğunluk seviyesinde.

S:(L) Jüpiter kime yanan bir güneş gibi görünüyor, hangi seviyedekilere?
C: 5, 6 ve 7.

S:(T) 4'üncü yoğunlukta nasıl görünüyor?


C: Dünya.

S:(T) 4'üncü yoğunlukta Dünya Jüpiter ve Jüpiter de Dünya gibi mi görünüyor?


C: Hayır.

S:(L) 4'üncü yoğunlukta Dünya nasıl görünüyor?


C: Görünmüyor.

S:(J) Ha? (L) Görünmüyor derken?


C: Yalnızca istemeyle görünür. Fizikselliğin değişkenliği.

S:(L) Yani Kertişler ve Oryonlar için dünya görünmez mi?


C: Dünya'yı düşünmediklerinde.

S:(J) Dünya hakkında düşünmediklerinde Dünya onlar için mevcut değil mi yani? Görünür olması için üzerinde
odaklanmaları mı gerekiyor?
C: Yakın.

S:(T) Ama bir keresinde 4'üncü yoğunluktaki herkesin bizi görebildiğini söylemiştiniz?
C: Evet.
335

S:(J) Dünya'yı, bizi değil. (T) Bizi neyin üzerinde görüyorlar?


C: İstediklerinde sizi görebiliyorlar.

S:(J) Yani bizi görebilecekleri frekansa odaklanıyorlar. (L) Bu tıpkı ikinci yoğunluktaki hayvanlar gibi. Yolda giderken
eğer odaklanmazsan, etrafındaki şeyleri görmüyorsun. (J) Onları görmek için odaklanmadıkça... (T) Ormanda öylece
durduğunda belirli bir süre sonra bazı şeyleri görebilmek gibi. (J) Herşey algıya dayalı.
C: Evet, ama 4'üncü seviye, gerçek değişkenliğe sahip ilk yoğunluk.

S:(L) Georges Gurdjieff Dünya'nın bir anlamda Ay için bir besin olduğu fikrini öne sürdü. Kastettiği şey, kadim
öğretmenlerden öğrenmiş olduğu gibi, Dünya'nın, başka bir seviyedeki varlıklar için bir besin kaynağı olduğuydu ve
muhtemelen bu varlıkların Ay'da üsleri vardı. Ama Dünya eninde sonunda bir yıldız olacaktı ve o zaman Ay da tıpkı bir
zamanlar Dünya'nın olduğu gibi, üzerinde yaşanan bir gezegen haline gelecekti gibi... Bu yeterince...
C: Yakın.

S:(L) Ay, ikinci yoğunluk bir gezegen mi?


C: Evet.

S:(L) Peki Ay, başka varlıklar tarafından bir üs olarak kullanılıyor mu?
C: Başka yoğunluklarda.

S:(L) Sürekli Ay'da yaşayan 2'nci yoğunluk varlıkları var mı?


C: Hayır.

S:(T) 3'üncü yoğunluk varlıkları var mı?


C: Hayır.

S:(T) 4'üncü yoğunluk varlıkları var mı?


C: Evet.

S:(T) Griler mi?


C: Onlar Ay'da kalmıyor, Ay'ı sadece kullanıyorlar.

S:(T) Orada 5'inci yoğunluk varlıkları var mı?


C: 5'inci yoğunluk herşeyi kullanır.

S:(T) Orada 6'ncı yoğunluk varlıkları var mı?


C: Aynı.

S:(T) Ay'da 7'nci yoğunluk varlıkları var mı?


C: 7'nci yoğunluk, Bir ile birliktir.

S:(T) Sağolun, sadece kontrol ediyordum. (L) "Arkturuslular" Büyük Merkezi Güneş'e giden yoldan bahsediyorlar. Büyük
Merkezi Güneş ve oraya giden yol ne anlama geliyor?
C: 7'nci seviye.

S:(L) Arkturus yıldızı, belirli bazı varlıklar için bir ikamet yeri mi?
C: Yıldızlar geçiş ve iletişim noktalarıdır.

S:(L) "We Are the Arcturians" ("Arkturus Mesajları") kitabı Arkturuslular'dan bahsediyor ve onların Arkturus'ta
yaşadıklarını söylüyor. Onlar için bir gezegen olduğunu ve orada aileleri olduğunu, çoğaldıklarını ve diğer olağan şeyleri
yaptıklarını anlatıyor. Bu bana tuhaf geldi ve Jiles Hamilton'ın bahsettiği şeyleri hatırlattı.
C: Hayır.

S:(L) Peki bu bilginin kaynağı neydi?


C: Bu bilgi, okuyanların en iyi şekilde anlamalarını sağlayacak bir biçimde verildi.

S:(T) Bu kitap, dalganın Arkturus'taki konumunun tarihlerini almamız gereken kitap mı? (L) Evet. Şu anda Kentucky
336
olarak isimlendirdiğimiz bölgede hiç büyük bir volkan var mıydı?
C: Hayır.

S:(J) Olacak mı? L) Kentucky bölgesinde büyük bir volkan var mı?
C: Hayır.

S:(L) Olacak mı?


C: Açık.

S:(L) Kaldera'nın merkezi neredeydi veya nerede?


C: Önceki yanıtta verilen bilgiye göre hareket etmediniz. Kaldera diye birşeyin olduğunu kim söyledi?

S:(L) Yani diğer bir deyişle, Kentucky bölgesinde bir volkan yoktu, yok ve olmayacak?
C: Açık.

S:(L) Bize güneşimizin iç kısmını ve nasıl işlediğini tanımlayabilir misiniz?


C: Bir pencere.

S:(L) Güneşin içi bir pencere. Tamam, güneşin içi bizim somut madde olarak bildiğimiz birşeyden mi oluşuyor?
C: Hayır.

S:(L) Güneşin iç kısmının büyük bir hidrojen kitlesi içerdiği ve bunun helyuma dönüştüğü ve...
C: 3'üncü yoğunluk algısıyla.

S:(L) Güneşin, boyutlar arasında bir pencere veya bir geçiş noktası olduğunu söylüyorsunuz. Eğer öyleyse, ömür anlamında
hiçbir sınırı yok, öyle mi?
C: Yakın.

S:(L) Yani güneşin gazının bitmesi ve bir kırmızı deve dönüşerek insanlığı pişirmesi yanlış kavramlar mı?
C: Hayır. 3'üncü seviye Laura, 3'üncü seviye!

S:(L) Yani güneş 3'üncü seviyede...


C: Açık.

S:(L) Kuzey Afrika yeşil ve bereketli bir oluşu ve jeolojik faktörlerin onu bugün bildiğimiz hale getirmesi ne zaman oldu?
C: 3'üncü yoğunlukta 10.000 yıl önceki iklim değişiklikleri.

S:(L) Bilimadamları evrenin maddesiyle ilgili pek çok varsayım öne sürüyorlar ve evreni dengelemek için gerekli
maddenin %90-95'inin kaynağının açıklanamadığını söylüyorlar. Buna karanlık madde diyorlar. Bu karanlık maddenin
neyden oluştuğuna dair çeşitli teoriler öne sürülüyor. Karanlık maddenin ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: "Gökkuşaklarını kovalıyorsunuz", onlar da öyle.

S:(L) Kozmik arkaplan radyasyonunun kaynağı nedir?


C: 3'üncü seviye kozmik ışınlar.

S:(L) Buna ekleyebileceğimiz başka herhangi birşey var mı?


C: Önemsiz.

S:(L) İnsanlar dünyada önce nerede tohumlandılar? (T) Wimbledon! [Gülüşme] Özür dilerim, buna engel olamadım. (L)
İnsanlar önce belirli bir yerde mi tohumlandılar?
C: Hayır.

S:(L) Bir zamanlar dünyanın etrafında bir su buharı örtüsü bulunduğu belirtilmişti. O zamandaki insan ömrünün
uzunluğunun nedenlerinden biri de bu muydu?
C: Evet, ve bunu zaten yanıtlamıştık. Transkriptleri gözden geçir.

S:(L) O zamanla karşılaştırıldığında, bugün güneş ışınlarının insan bedeni üzerindeki etkileri nelerdir?
C: Dejeneratif. (Bozucu)
337

S:(L) Artık bir buhar örtümüz olmadığı için güneş ışığından mümkün olduğunca sakınmalı mıyız?
C: Önemli bir fark yaratacak kadar sakınamazsınız.

S:(T) Güneş ışığı her yerde, gün boyunca. (F) Evindeyken bile güneşin radyasyonuna maruz kalıyorsun. Havadaki
radyasyon, gelen ışınların birer kalıntısı. (T) Radyasyon her yerde, geceleyin bile. Bu arada, Antartika'dan kopan, Rhode
Island büyüklüğündeki buz parçası ile ilgili yazıyı gördünüz mü? Bilim adamları bunun nedenini bilmediklerini
söylüyorlar. Ve Antartika, son beş yıldır ozon deliğinin en büyük olduğu yer. (F) Bunu yıllardır tahmin ediyorlardı... (T)
Umarım kimseyi ezmemiştir! (F) Bunu hissedemeyeceğin kadar ağırdır herhalde. (L) Şimdi Leah Haley olarak bilinen
kadın, ki anladığım kadarıyla ailesini korumak için ismini yasal olarak değiştirdi, ABD devletince taciz edildi mi, yoksa bu
dünyadışıların ona empoze ettiği perdeleyici bir anı mı?
C: İlk soruya evet, ikincisine hayır.

S:(T) Griler tarafından kaçırılma ile ilgili anılarının herhangi biri aslında devlet tarafından kaçırılmanın perde anıları mı?
C: Hayır.

S:(T) Neden kaçırılıyor?


C: Elinizdeki verileri inceleyin.

S:(L) O halde bizim kaçırılmamızla aynı nedenlerle kaçırılıyor. (J) Amaç her zaman aynı.
C: Bu bir tekrar gözden geçirme celsesi mi?

S:(L) Hayır. Tamam.


C: Neden aynı soruları tekrarlıyorsunuz?

S:(L) Bunun bir tekrar sorusu olduğunu bilmiyorduk. (J) Transkriptleri henüz ezberleyemedik. (L) Eğer ABD ile
dünyadışılar arasında bir anlaşma yapıldıysa, bu anlaşmaya nasıl varıldı? Kim kiminle ne zaman ve nerede buluştu?
C: Tekrar incele.

S:(L) Bunu tam olarak hiç söylemediniz?


C: Evet söyledik.

S:(L) Hayır, söylemediniz. (J) Onlarla tartışma. (L) 7 Ocak 1948'de bir UFO'yu takip etmeye çalışan Kaptan Thomas
Mantell'e ne oldu? Kimin aracıydı?
C: Griler. Bilincini yitirdi, uçağı normal rotasının üzerine çıkardı ve uçak parçalandı.

S:(L) Yani ona saldırmadılar, sadece kontrolünü yitirdi. (T) Evet, bir P 51 Mustang uçuruyordu ve çok yükseğe çıkmış. (L)
Önceki celselerden birinde TR yönlerden bahsederken, pusula yön bilgisinin yakın gelecekte çok önemli hale geleceğini
söylemiştiniz. Bunun nedenini söyleyebilir misiniz?
C: Çünkü manyetik etkilere hassasiyetiniz artacak.

S:(L) Yani bunu öğrenmemiz gerektiği için değil, sadece bu husustaki hassasiyetimiz artacağınız için söylediniz, öyle mi?
C: Her ikisi.

S:(L) Pusula bilgimizi arttırmamız, duyarlılığımızın artmasını mı sağlıyor?


C: Madde 22. (bir romana gönderme.)

S:(T) Yani çelişki. Kitapta şöyle diyordu: Bombalama uçuşlarını sürdürmeniz gerekiyor çünkü savaşı kazanmaya yetecek
kadar insanımız yok, ama eğer deliysen o kadar bombayla uçmana izin veremeyiz. Ama doktor senin deli olup olmadığına
karar veremiyor. Doktorun kağıdı imzalayabilmesi için deli olduğunu söylemen gerekiyor, ama deli olduğunu söylersen
doktor kağıdı imzalayamaz çünkü bu bir akıllılık göstergesi... (F) Çıkışsız bir durum. (J) Bunun, 4'üncü yoğunluğa
geçtiğimizde şu andaki fiziksel yön duyumuzu yitirecek olmamızla bir ilgisi var mı?
C: Denklemin bir yarısı.

S:(T) Yönleri otomatik olarak algılayacağımız noktaya ulaşana kadar şu andaki fiziksel yön tespit etme yeteneğimizi
arttıracağız ama ondan sonra buna ihtiyacımız olmayacak çünkü fiziksel olmayacağız, öyle mi?
C: Yakın.
338
S:(T) Bu Madde-22. Artık ihtiyacın olmadığında büyük bir yön duyun olacak.
C: Değişken fizikselliğiniz olacak.

S: ... (L) Önceki bir celsede sfenksteki kedi (cinsi) prensibinden ve Mısırlıların kedilere taptığından bahsetmiştik. Bu
konuda söyleyebileceğiniz başka birşey var mı? Bunun nedeni neydi? Kedi, öğrenmemiz veya araştırmamız gereken bir
ilkeyi mi temsil ediyordu?
C: Bu gerçekten önemli değil.

S:(T) Kedinin ve kedi simgesinin kendisi bir şekilde önemli mi?


C: Önemli olan sizsiniz; algılayıcıya bağlı.

S:(L) Bok böceğinden ve neden Mısırlılar için sonsuz hayatı temsil ettiğinden bahsetmiştik. Bu sembolizmanın bugün
bizim için ifade ettiği önemli bir anlam var mı?
C: Size bağlı.

S:(L) Morris K. Jessup'un dipnotlu kitabında, dipnotları yazan üç kişi vardı: Bay A, Bay B ve Jemi olarak bilinen kişi.
Referanslardan biri, Kenneth Arnold'un yaptığı bir gözlemle ilgiliydi. Bu gözlemle ilgili olarak Bay B şöyle yazmış:
"Üzülme Jemi, onlar HM gemileri, G adamları değil. Bu gelişmiş bir tür ve bir eğitim uçuşundaydılar. Liderlerinin onların
güç alanlarıyla bağlantı kurmasının nedeni buydu; bir korku bloğu oluşturmadan onlara uzaktan kontrolü öğretmek." Şimdi,
HM gemisi nedir?
C: Hafif madde.

S:(L) "G adamı" nedir?


C: Gizli düzen üyesi.

S:(L) Gizli düzen nedir?


C: Siz keşfedin.

S:(L) Liderlerinin onlara uzaktan kontrolü öğretmek için onların güç alanlarıyla bağlantı kurması ne demek?
C: Kendini açıklıyor.

S:(L) Jessup'un, tarihte insanların gizemli kayboluşlarıyla ilgili tartışmasına yaptığı yorum oldukça ürkütücü. Kitabın
kenarında şöyle yazıyor: "Hey, eğer bunun nedenini bilseydi şoktan ölürdü!" Bu ne anlama geliyor?
C: Şu anda bunu ifşa edemeyiz.

S:(L) Yani diyorsunuz ki, bu gezegende, şimdiye kadar bize anlattıklarınız dışında bir sürü şey dönüyor, öyle mi?
C: Elbette.

S:(L) Eğer çok daha fazla şey varsa, ve eğer bunları öğrenseydik "şoktan ölür müydük?"
C: Belki.

S:(L) Bu hiç hoş değil. Kitapta Jessup pilotların uzaygemileri tarafından dondurulup görünmeden götürülmelerinin
mümkün olup olmadığını merak ediyordu. Bay B kitabın kenarına şu notu düşmüş: "Eğer bu deneyimi yaşamış olsaydı, sesi
çıkmazdı ve hayatı boyunca bir daha bu konuda ne yazar, ne de konuşurdu. Çünkü bu kişinin zaman algısını felç ediyor,
zihinsel biliş, işlev ve hafızayı devredışı bırakıyor. Hiç bilgisi yok, olamaz da. Sadece tahmin yürütüyor."
C: Evet.

S:(T) Evet ne?


C: Aynen doğru!

S:(L) Bu kitapta pek çok terim var...


C: Çok fazla veri.

S:(L) Bu yorumları kimin yazdığıyla ilgili varsayımlar vardı. Bu kitaptaki notları kimin yazdığıyla ilgili olarak bize bir
ipucu verebilir misiniz?
C: Keşfedin. Size herşeyi söyleseydik, iyi olmazdı!!

S:(L) O halde bu geceyi sonlandırabiliriz.


339
C: İyi geceler.

S:(L) Kitaptaki terimler şunlar: ana gemi, ev gemi, ölü gemi, büyük gemi, büyük bombardıman, büyük dönüş, büyük savaş,
küçük adamlar, güç-alanları, derin dondurma, denizaltı binaları, ölçüm işaretleri, devriye gemileri, manyetik ve yerçekim
alanları, elmas tabakaları, kozmik ışın güç kesicileri, denizaltı kaşifleri, kakma çalışması, temiz iletişim, telapati, yanan
giysi, düğüm vorteksleri, ağlar ve kaybolan uçak ve gemilere neler olduğu. Jessup'un kitabının üç yorumcusu garip
fırtınaların, bulutların, gökten düşen cisimlerin, garip izlerin, ayak izlerinin ve çözemediğimiz diğer şeylerin açıklamasını
yapıyorlar. (F) Tüm bunları öğrenmeye çalışsaydın, bu tıpkı kocaman bir meyveyi ısırıp bir kerede yutmaya çalışman gibi
olurdu. (L) Böyle şeyleri "keşfedin" diyorlar. Böyle şeyleri nasıl keşfedebiliriz ki? (F) Adım adım gelecek. (J) O kadar
önemli değil. (L) Önemli, çünkü bilginin koruduğunu söylüyorlar ve bunlar bilgi. (F) Biliyorum, ama hepsini bir kerede
öğrenemezsin. Son üç yılda ve son sekiz ayda ne kadar çok şey edindiğine bak. Çok sabırsızsın. Tüm bunların hemen
zihnine girmesini ve sonrada geri dönüp çocuklarınla eğlenmeyi, patlamış mısır yemeyi ve film seyretmeyi bekliyorsun.
Ama öyle işlemiyor. Tüm bu bilgileri bir kerede öğrenseydin böyle olurdun. [Aşırı spastik bir ifadeye bürünüyor.
(Gülüşme)] İstediğin şey bu mu? (T) Evet, çocuklar mısırlarını alıp annelerini seyrederlerdi! Filmden daha iyi. (F) 3'üncü
yoğunlukta kalan tüm vaktin "e-e-e-e-e" diyerek geçerdi. [Gülüşme] Doktorlar gelip sana glikoz iğnesi yapar ve midene
besin aktarırlardı ve sen bunu hissedemezdin. Hala "e-e-e-e-e" sesleri çıkarıyor olurdun. Tüm bunları hemen öğrenemezsin!
Zaman ilerledikçe bilgimizin çok artacağını hissediyorum. Her bir celseyi sindirmemiz gerekiyor. Bunları kamyona
yüklenen bir yük gibi zihnine sokamazsın. (T) Yapmamız gerekenleri yapıyoruz. (F) Kitaptaki dip notlarının bazılarının,
tüm bunları çocuk oyuncağıymış gibi bilen bir 4'üncü yoğunluk varlığından geldiğinden şüpheleniyorum. Ama mesele
değil. Henüz orada değiliz. (L) Neden biri bu kitaba notlar ekleyip ONI'ya göndersin ki? (F) ONI'ya ne kadar az şey
bildiklerini göstermek için. (S) İşe yaramış. Artık bir araştırma grupları var! (F) Ayrıca çok fazla şeyi çok hızlı
öğrenseydik, film izlerken birden kapın çalardı ve kapıda gri giysili birileri seni sorardı!
_______________________

7 Mart 1995 F___, Laura, SV, MT, M___

S:(L) Merhaba.
C: Merhaba.

S:(L) Bu gece kim var?


C: Sijll.

S:(L) Neredensin?
C: Kasyopya elbette.

S:(L) Bu gece bazı sorularımız olacak. Bu akşam Danyal tarafından yazılan ve İsa'nın da bahsettiği "yıkıcı iğrenç şey"
hakkında tartışıyorduk. Bu nedir?
C: Dezenformasyon.

S:(L) "Yıkıcı iğrenç şey"in kendisi mi, yoksa onun hakkında yazılanlar mı dezenformasyon?
C: Her ikisi.

S:(L) Bunu açıklamak için söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?


C: Ne gibi?

S:(L) Danyal tarafından ön görülen bu bilginin kaynağı kimdi veya neydi?


C: İlüminati.

S:(L) Danyal'a verilen kehanetler dezenformasyon muydu?


C: Yakın.

S:(L) "Yıkıcı iğrenç" denen şey var mı?


C: Tanımlar sınırsızsa herşey var.

S:(L) Pekala. Kutsal Kitap'ta bahsedilen Elohim kimdi?


C: Çoklu tanım.

S:(L) Nasıl yani? Tek bir şeyi ifade etmiyor mu?


340
C: Ve çeşitli varlıklar.

S:(L) Elohim "iyi adamlar" mıydı?


C: İlk ortaya çıkışları insandı, sonra insandışı.

S:(L) Bazılarının dediği gibi ışıktan varlıklar mı?


C: Belirsiz.

S:(L) İnsandan insandışına dönüşümlerine neden olan şey neydi?


C: Anlaşma.

S:(L) Birbirleriyle bir anlaşma mı yaptılar?


C: Hayır, 4'üncü yoğunluk KH ile.

S:(L) Bu iyi değil! Elohim'in KH olduğunu mu söylüyorsunuz? Anlaşma yaptıkları bu KH varlıkları kimdi?
C: Rosteem şimdi kendini Gülhaçlılar (Rosicrucians) olarak gösteriyor.

S:(L) Amaçları nedir?


C: Henüz size açıklanamaz.

S:(L) Ağırmış! Pekala, "Keys of Enoch" (Enok'un Anahtarları) adlı kitabın kaynağı nedir? James Hurtak üst boyutlara
götürüldüğünü ve "anahtarların" ona programlandığını iddia ediyor.
C: Örtülü gerçeklik.

S:(L) Götürüldüğü yer mi?


C: Yer değil, mesaj.

S:(L) Bu örtülü gerçekliğin kaynağı nedir?


C: Araştır; buradakilerden biri patlayıcı gerçeklik öncülüklerini keşfetmek için biraz fazla çalışıyor.

S:(L) Tamam. M___'nin söylediği gibi bu kitapta kodlanmış bilgi mi var?


C: Heryerde kodlanmış bilgi var. Yer sarsıcı ilkeleri keşfetmek için daha yavaş bir inceleme öneriyoruz.

S:(L) Fazla sıkı çalışan kim?


C: Sen. Daha yavaşı iyi olur. Çiğneyebileceğinden daha fazlasını ısırmakla ilgili eski hikayeyi hatırla.

S:(MT) Eğer incelemeyeceksek ne yapmamız gerekiyor?


C: M___ direnç gösteriyor.

S:(MT) Neye?
C: Neden hayatının rotasını belirlemede zorluk çektiğini düşünüyorsun?

S:(MT) Neye direnç gösteriyorum?


C: Yavaşlamayla ilgili mesaja. Bu önemli, çünkü araba ağaçları seçemeyeceğiniz kadar hızlı gittiğinde, yapraklardaki
damarları görmek zordur.

S:(L) Hayatı hızlı şeritte yaşıyor gibi görünüyor.


C: Yanlış yorum. Bu, hayatı hızlı şeritte yaşamak değil, çok fazla şeyi çok fazla hızlı özümsemeye çalışmak.

S:(L) Yani fazla zengin bir benzin karışımı mı kullanıyor?


C: Acemice bir benzetme ama fikir doğru.

S:(MT) Burada kastedilen şeyin ne olduğu konusunda pek emin değilim.


C: Metafizik aşırı yüklemesi. İyi bir yol, ama tavşandan ziyade kaplumbağa gibi olmanızı öneriyoruz.

S:(L) Çalışmalarını sürdürebileceği ve aynı zamanda hayatını kazanabileceği bir yol arıyor.
C: "Öğretmekten" ziyade okumalar ve terapiler. Terapi öğretmeninden ziyade terapist ol! İnsanlar bireysel ilgi için can
atıyor, fark etmedin mi?
341

S:(MT) Öğretmeyle karşılaştırılırsa, okuduğumda çok daha fazla şey yapıyorum.


C: Bingo!

S:(MT) Bu anlamda nasıl daha fazla çalışma içine girebilirim?


C: Diğerleriyle bağlantı halinde olduğunda bu kendini kendine çözülecek, ki bu senin yetenekli olduğun bir alan.

S:(L) Pekala, Cuma günü buraya benimle konuşmak isteyen bir gazeteci geliyor...
C: Durumun akışıyla ilgili olarak zihnen açık ol. Herkesin bilinç arttırma yeteneğinin seninki kadar yüksek olmadığını
unutma.

S:(L) Yani o gerçekten şüpheci biri ve doğrulama, kanıtlama konularıyla ilgili olarak epeyce uğraşmam gerekecek, öyle
mi?
C: Konu bu değil. Okuyucular, materyalistik bakış açısıyla hata arayacaklar, o yüzden dikkatli olmalısın, yoksa irrasyonel
(mantıkdışı) görünebilirsin.

S:(L) O zaman yapışık ruh çıkarma ve buna benzer şeylerden bahsetmesem daha iyi olur herhalde?
C: Denge.

S:(L) Tamam. Dengeli olmaya çalışacağım. Ülkeyi terk etmek zorunda kalmak istemiyorum. (MT) Hindu tapınağıyla ne tür
bir bağlantım olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: İyi insanlar, ama senin yerin değil. Sadece çok stresli ve hayalkırıklığı yaratıcı bir dönemde yükseltici titreşimlere
ihtiyaç duymuştun!

S:(MT) Kitap dükkanımı tekrar kurmalı mıyım?


C: Açık.

S:(L) Kitaplarım için bir yer bulma konusunda bana bir tavsiyede bulunabilir misiniz?
C: Bunu son kez söylüyoruz, kendi aranızda bağlantıyı koparmayın ve herşey yerini bulacak.

S:(L) M___ hiç kaçırıldı mı?


C: Açık.

S:(L) Bunu neden yanıtlamıyorsunuz?


C: Başka bir celsede yanıtlayacağız.

S:(M) Kariyerimde ne yapmam gerektiği konusunda bana bir bilgi verebilir misiniz?
C: Kariyer yolu, tıpkı herkes için olması gerektiği gibi, çekici, zahmetsiz ve acısız olmalı.

S:(L) İyileşme sürecindeki fiziksel faaliyetler olarak M___'nin takip edeceği en iyi yol nedir?
C: Takip etmeyin. Kilit nokta, herhangi birşeyi takip etmemek. Bireye bağlı.

S:(L) Her birimizdeki büyük ilerleme ve gelişme potansiyellerini kısaca tanımlayabilir misiniz?
C: Hiçbirinize bunu söyleyemeyiz, çünkü o zaman öğrenmezsiniz, ve öğrenmezseniz, bireysel bir ruh olarak
ilerleyemezsiniz!

S:(L) Birinin söylediği gibi "ruh sayısı" diye birşey var mı?
C: Ancak olmasını istersen. "İyi geceler Gracie" deme vakti.

S:(L) İyi geceler.


_____________________

11 Mart 1995 F___, Laura, TR, JR, SV

S:(L) Merhaba.
C: Gerçek UFO'lar, S___.
342
S:(T) Kelime tablanın dışına çıkıyor çünkü yüzey fazla kaygan. [Yeni bir tabla kullanıyorduk ve birkaç kelime ve ünlem
işareti ekledik.]
C: Yoğunluk.

S:(T) "Yoğunluk" kelimesini kaybediyoruz. Tamam, bu yeterli mi?


C: Yoğunluk kaybı yaygın bir deneyim.

S:(J) Diyetten mi bahsediyoruz?


C: Çoklu yorum.

S:(T) Neşeyi seviyorum!


C: Neşe iyidir.

S:(L) Bu gece kim var?


C: Sorra.

S:(T) Merhaba Sorra! (L) Neredensin?


C: Merhaba TR! Kasyopya.

S:(T) Yeni bir tabla aldık. Harika çalışıyor.


C: Lütfen bunu alışkanlık edinin!

S:(T) Yeni tablayı hepimiz sevdik!


C: Pürüzsüz. Diğerlerini çağırdım, şaşkınlık içinde izliyorlar!

S: [Gülüşme.]
C: Bir sonraki gösteride lütfen bu veya benzer bir tabla kullanın.

S:(L) Gösteride eski tablayı kullanmak zorunda kaldığımız için üzgünüz. (T) ...Bugünkü çalışma iyi miydi?
C: İyiydi. Bu yeni tablayla gerçektenden eğleniyoruz. Bunu sevdik!!!!!!!

S:[Gülüşme]
C: Evet! Ben Deanorilloa, ben de çok etkilendim! Oppilmno, ben de! Bu gece enerjiniz yeni seviyelere ulaşacak!

S:(J) Bu, hem bugünkü gösterimiz, hem de yeni tablayla mı ilgili?


C: Evet!!

S:(J) Bu tabla sizi gerçekten coşturdu!


C: İyisiniz!

S:(T) Bunu hepimize borçluyuz!


C: Evet.

S:(L) Bize genel olarak...


C: F___ sizinle tekrar bağlantı kurmak istiyor!

S:(T) Evet, bugünkü gösterimizde onu ikna ettik. Neden tekrar bağlantı kurmak istiyor?
C: Güçlü bir kanalsınız. Geçerli birini gördüğünde tanır! Ve o da geçerli bir araştırmacı; yalnızca duygusal bir duruma
girmişti.

S:(L) Onun Kertişlerin bir ajanı olduğunu söylediğinizi sanmıştım?


C: Ajan provokatör.

S:(T) Onunla tekrar temas kurmamız gerektiğini söylemiyorlar, yalnızca onun bunu istediğini söylüyorlar.
C: Size bağlı.

S:(L) A___ B___'nin tepkisi neydi?


C: Heyecan.
343

S:(L) Eğer sizin için bir sakıncası yoksa, A___'nın gelmesinin bence bir mahsuru yok. F___'yle etrafta birşeyler çevirip
durmasın yeter. (T) F___'yle ne yaparsa yapsın, yeter ki F___'nin enerjisini buraya getirmesin. Bunu yalnızca M___
yapabilir. (L) Beyaz saçlı, sakallı adam kimdi?
C: B___ H___.

S:(T) B___ H___ de kim? (J) Geniş şapkalı adam kimdi? (L) L___'nin toplantılarına sıkça katılıyor. Geçen gün bize bu
gösterinin kadersel birşey olduğunu söylemiştiniz.
C: Evet.

S:(L) Gösteriyi yaptığımıza göre bu kadersel olayın amacı neydi, söyleyebilir misiniz?
C: Biraz yönlendirmeden fayda sağlayabilecek olanların eğitilmesi.

S:(L) Oradaki insanların hepsi açık fikirlilik konusunda sorunlu. Metafizik insanlarıyla neredeyse hiç anlaşamıyoruz çünkü
genellikle kapalı tutucu oluyorlar. (F) "New Age"cilerden daha dengeli görünüyorlardı. (J) Grubun burada olduğu birkaç
hafta önceki celsede neden o kadar interferans vardı ve bugün neden yoktu?
C: Kanal uyumlanıyor.

S:(T) Ayrıca daha büyük bir insan kitlesiyle celse yapma konusunda iyi bir pratik oldu.
C: Artan açıklığı fark ettiniz mi?

S:(L) Evet, farkettik. Bunun nedeni neydi?


C: Uyumlanma interferansı azaltıyor.

S:(T) G___ ve diğerleri buradayken, ilk defa o kadar çok insanla celse yapmıştık ve herkes kanala enerji aktarıyordu ve
böylece kanal genişledi. (J) Doğru tutuma sahip ne kadar çok insan gelirse o kadar çok uyumlanacak.
C: Hayır, olayların doğal akışıyla ilgili.

S:(L) Sanırım bugün insanlara neler olduğunu gayet net bir şekilde açıkladık, ölçütleri koyduk, ve insanlara ne tür soruları
kabul edebileceğimizi ifade ettik ve böylece bir koruma sağlamış olduk, doğru mu?
C: Evet.

S:(L) A___, insanların esas olarak kaç kromozoma sahip olduğunu sormamızı istedi.
C: 135 çift.

S:(T) Şimdi 23 çiftimiz var. Epeyce kromozom kaybetmişiz demek. (L) Çok! (T) Kaybettiklerimizi geri alacak mıyız?
C: Bekleyin ve görün.

S:(L) Coral Castle ile ilgili adam hakkında sormak istiyorum. Bildiğiniz gibi Hillard'ı görmeye gittik. Onunla görüştükten
sonra bir kaza geçirdi, hemen ertesi gün. Bu kaza onun bizimle daha fazla iletişim kurmasını engellemeye yönelik miydi?
C: Açık. İsterseniz onu arayın ve detayları öğrenmeye çalışın.

S:(L) Hillard'la konuşurken bize Coral Castle'ı inşa eden adamdan bahsetti. Görünüşe göre bu adamın yaşadığı odada üç
şey varmış: bir yatak, bir masa ve tavandan bir zincirle asılı olan, emniyet kemerine kadar tam donanımlı bir uçak koltuğu.
Bu...
C: Doğru çünkü öğreniyorsunuz ve bu ve diğer faaliyetlerinizin neticesinde DNA'larınızı birleştiriyorsunuz.

S:(L) Tamam, yani S___ ve ben, bu gizem hakkında yaptığımız incelemeyle, bu adamın bu çarpıcı mühendislik ve inşa
başarısını nasıl ortaya koyduğunu öğrenmeye yaklaşıyoruz öyle mi?
C: İstersen S___'yi hipnotize et.

S:(L) S___ hipnoz yoluyla bu bilgiye erişebilecek mi?


C: S___'nin hayatında neler yaşadığını bilmiyorsun. Açıklamak istemediği kişisel gerçekliğiyle ilgili neden bunca rahatsız
düşünceleri var sence?

S:(S) Beni hipnotize etsen iyi olacak sanırım. Rahatsızlık yaratıcı düşüncelerim var, ama... (T) Nedir? (S) Kişiliğim
hakkında, kendimden şüphe duyuyorum, bilmiyorum. Büyük bir soru işareti gibi. (T) Bunun üzerine gitmek istiyor musun?
Ve Kasyopyalılar celseye "Gerçek UFO'lar, S___" diye başladılar. Bunun anlamı nedir?
344
C: Gerçekten, nedir?

S:(S) Projeksiyon değil, gerçek UFO'lar anlamında mı? (L) Tamam, şimdi beyin hücrelerimizi birleştirelim!
C: "Beyin hücrelerini" birleştirmeye gerek yok, çakralarınızı kullanmanız yeterli!

S:(L) Beyin hücrelerinizi birleştirmeyin, çakralarınızı birleştirin. Çakralarımızı nasıl birleştirebiliriz? (T)
Birleştirilebileceklerini bilmiyordum. (S) Her zaman birleşikler. (L) Peki birbirleriyle nasıl birleştirilebilirler? (S) Bunu
düşünerek, sanırım.
C: Keşfedin.

S:(L) Bunun hakkında bir ipucu verir misiniz? (T) Meditasyon mu?
C: Kastedileni kaçırıyorsunuz; aramayın, sadece hazır olduğunda olmasına izin verin.

S:(T) Yeterince kolay. (S) "Gerçek UFO'lar" ne anlama geliyor? (L) Evet, bu cümleyle başladınız; bu ne anlama geliyor?
C: S___'ye sorun!

S:(L) S___'ye kesinlikle soracağız. (S) Bildiğim kadarıyla hiç UFO görmedim. Belki görmüşümdür, ama farkında olmadan.
Bunun, evlat edinilmiş biri olmamla herhangi bir ilgisi var mı?
C: Olabilir.

S:(L) Belkide dünyadışı bir varlıksın S___. (T) Oryon Federasyonu üyelerinden biri misin? [Gülüşme] (S) Öyle miyim?
C: Neşe.

S:(S) Beni en kısa zamanda hipnotize etmen gerek, meraktan ölüyorum. (L) Ölmeyeceksin, söz veriyorum. (T) Evet, Merak
Şehri'nde yaşıyorsun. (S) Son zamanlarda gerçekten garip ve parçalar halinde rüyalar gördüm. Sadece kısa görüntüler... (T)
Yakın zamanda mı? JR ve ben, en son bahsettiğimiz dışında, yakın zamanlarda hiç garip rüya görmedik ama JR geçen gece
gözünde tuhaf bir ışık hissetmiş. (L) Evet, geçen gece JR'nin gözünde deneyimlediği ışıklanmanın nedeni neydi? (T) Son
birkaç yılda bu üçüncü veya dördüncü kez oluyor.
C: DNA iplikçiklerinin gelişimi. Neden içinizde tutuyorsunuz; artan yeteneklerinizin farkında değil misiniz?

S:(T) Bu deneyimi bir sonraki yaşayışında artık onun hakkında birşeyler biliyor olacaksın. Bu meydana geldiğinde ona
gevşemesini, stres ve korkuyu atlatmasını ve izleyip ne olduğunu anlamaya çalışmasını söylüyorum. (L) Evet, hepimiz çok
garip deneyimler geçirdik. (T) Evet, ben de aynı şeyi rahatlıkla söyleyebilirim ama yaşarken daha zor oluyor. (L) Ve
herbirimizde farklı oluyor.
C: Evet.

S:(J) Ne tür yeteneklerden bahsediyorsunuz?


C: Psişik! (Ruhsal)

S:(J) Bu iyi...
C: UFO fenomenine direnç göstermeyi bırak, sadece kabul et.

S:(L) Bu nedir? Buna direnç mi gösteriyorsun JR? (J) Sanırım hala şüpheciyim, evet. (L) Şaka yapıyorsun! Sanırım bir
tanesini görmen gerek. Benim şüpheciliğimi iyileştirdi. [Gülüşme] (J) Hiç birinci elden bir deneyimim olmadı. (S) Bildiğim
kadarıyla benim de olmadı. [Gülüşme] (J) Yani, tüm bu şeyleri biliyorum... (T) Hepimizin sizi görebilmesi için birşeyler
ayarlayabilir miyiz?
C: İstediğiniz zaman ayarlayabilirsiniz. Laura, biraz daha kafein lütfen.

S:(T) Kahve içmek mi istiyorsunuz? Kafein müptelası olmuş olmanız ve buna yalnızca bizim aracılığımızla ulaşabiliyor
olmanız mümkün mü?
C: Açık. Bir 6'ncı yoğunluk ışık varlığı, 3'üncü yoğunluktan herhangi birşeye nasıl "müptela" olur?

S:(S) Hadi bakalım, açıkla onlara şimdi TR! (T) İletişim frekansımızdan. (L) Benim içtiğim kafein size de ulaşıyor mu?
C: Hayır.

S:(T) Bizde meydana getirdiği frekans değişimi sizi de etkiliyor mu?


C: Gerçekten öyle oluyorsa ne güzel! [Gülüşme]
345
S:(L) Sanırım kafein sadece uykumuzu erteleyip onlara ayak uydurmamızı sağlıyor.
C: Evet.

S:(T) Hadi ama! Siz de tadına bakıyorsunuz! Evet evet! ...


C: TR, celseden önce ne içtin?

S:(T) A ha! Ondan da istiyorlar! Ho-ho-ho, neşe, neşe. (S) İçtiğin purolardan olmalı TR! [MOLA] (L) Ekonomi hakkındaki
sohbetimizi herhalde dinliyordunuz?
C: Her zaman olduğu gibi.

S:(L) Bize bu konuda rehberlikte bulunabilir misiniz, bir güvence verebilir misiniz? Çünkü biz hala 3'üncü yoğunluğuz ve
bazı bakımlardan güvencelere ihtiyacımız var.
C: Çok fazla şeye ihtiyaç duyacak kadar 3'üncü yoğunluksunuz hala, aşkım!

S:[Ooo!] (L) Evet, ama soruyu yanıtlamadınız! (T) Bu konuda ustalar.


C: Önceki celselerde söylenenleri gözden geçirin.

S: (L) Bizim için bazı finansal ayarlamalar yaptığınızı söylemiştiniz. ...


C: Şu anda yaptığınız gibi, insanlarla bağlantıya geçin!

S:(L) Yani celselerimiz devam ettikçe elimizdeki materyalleri insanlara göndermemiz gerekiyor ve F___'nin dediği gibi
sonra da bir sponsor falan bulmamız gerekiyor.
C: Eugene Brown'dan para isteyin, muhtemelen vermez ama verecek birini tanıyor olabilir! Şimdi süreci anlıyor musunuz?

S: ... (T) Doğru reiki öğretmenini ararken ne olmuştu Laura? (L) Doğru reikiyi bilen birini tanıyıp tanımadığımı
sormuştum... (T) Ve Kasyopyalılar da Helen Davis demişti. Sen de "Helen reikiye inanmıyor" demiştin. Ama Helen doğru
kişiyi biliyordu.
C: Güven.

... [ç.n.: celsenin bu kısmında katılımcıların kendi aralarında geçen ve celse bilgileriyle doğrudan ilgisi olmayan uzunca bir
kısım atlanmıştır. zaman kazanmak için bundan sonra da bu tür kısımlar atlanacaktır.]

S:(L) Sorularımıza dönelim... (J) Gene, kehanetler hakkında bir kitap oluşturmamız gerektiğini düşünüyor... (L) Bence
İsa'nın bu konuda söyledikleri gayet makul: "İşaret arayan zayıf ve imansız bir nesil." (T) Bugün arabada bununla ilgili
konuşuyorduk... Bu celselerde asıl aldıklarımızla karşılaştırıldığında, kehanetlerin pek önemi olmadığından bahsediyorduk.
Eğer bilgin varsa kehanetlere ihtiyacın yok, çünkü birşey olacağını zaten biliyorsun ve o şey olana kadar hiçbirşeyin kesin
olmadığını biliyorsun...
C: Sorun.

S:(L) Bir celsede zamanın, Cennetten Düşüş "sırasında" ortaya çıkan bir ilüzyon olduğunu söylemiştiniz ve bunu söyleyiş
şekliniz, başka ilüzyonların da olduğunu düşündürdü bana...
C: Değiştirilen DNA'nız nedeniyle zaman sizin için doğruluğu olan bir ilüzyon.

S:(L) Peki diğer ilüzyonlar nedir?


C: Monoteizm; sizden ayrı, mutlak güce sahip bir varlığa inanç.

S:(L) Başka?
C: Fiziksel artış gereksinimi.

S:(L) Korunma için fiziğe odaklanmak... (T) Monoteizmle ilgili anahtar kelime ayrılık mı?
C: Evet.

S:(L) Başka?
C: Lineer/doğrusal odak.

S:(L) Başka?
C: Tekboyutluluk.
346
S:(L) Örtü... (J) Sadece tek bir boyutu algılamak... (L) Bu ilüzyonlar DNA'mıza genetik olarak programlandı mı?
C: Yakın.

S:(L) Başka hangi ilüzyonlar var?


C: Öncekilerle işiniz bitti mi?

S:(L) Bilmiyorum. Bu ilüzyonların bize nasıl zorlandığından, bizim bunları nasıl algıladığımızdan bahsedebilir misiniz
biraz?
C: Eğer biri bir kapıyı açarsa ve sen de açılan kapıdan bir küp altın görürsen, altına ulaşmadan önce, kapının arkasında
gizlenmiş zehirli bir yılan olup olmadığını düşünür müsün?

S:(L) Altın neyi simgeliyor?


C: Sınırlanmaya cezbolma.

S:(L) Kapı neyi simgeliyor?


C: Sınırlanmaya açılış.

S:(L) Bir küp altın olarak temsil edilen sınırlanma, aslında göründüğü şey değil miydi? Bu bir kandırma mıydı?
C: Yılan nedir?

S:(T) Kertenkeleler? (J) Tehlike. (L) Tamam, kapıyı kim açtı? (J) Biz.
C: Hayır.

S:(L) Kapıyı açan biz değildik, doğru mu?


C: Evet.

S:(T) Kapıyı kim açtı?


C: Kertenkeleler.

S:(L) Yani resmen... (T) Yılan kimdi? (J) Kertenkeleler, tehlikeyi...


C: Hayır!

S:(L) Yılan kimdi?


C: Dikkatsizce cazibeye teslim olmanın sonucu; yani, bakmadan atlamak.

S:(J) Yani dikkatli olmamız gerekiyor. (T) Yılan neydi? (J) Cazibeye teslim olmanın sonucu... (L) Yani diyorsunuz ki,
cennetteki cezbolma hikayesi, insanoğlunun cezbedilerek bu realiteye yönlendirilmesinin hikayesiydi. İyi ve Kötünün
Bilgisi Ağacı'nın meyvesinin yenmesi de...
C: Cazibeye teslim olmaydı.

S:(L) Ve bu bir kandırmaydı...


C: Hayır! Kandırma yok!

S:(L) Ama burada dönen birşey var. (T) Tuzak mı?


C: Hayır! Tuzak da yok. Seçmeseydiniz, özgür iradenize müdahale edilemezdi.

S:(T) Bir saniye. Olayın mantığını kaçırıyorum. Düşüşten önce biz kimdik?
C: 3'üncü yoğunluk BH.

S:(T) Bize 3'üncü yoğunluk varlıklarının BH olamayacağını söylememiş miydiniz? (L) Hayır. 3'üncü yoğunluk BH
varlıklarının olduğunu söylemişlerdi. (T) O zaman meydana gelen şeyden dolayı mı şimdi KH'yiz?
C: Evet.

S:(T) Tamam, demek o zaman BH'ydik. Yani Kertenkeleler kapıyı açtı ve tabii bunu bir mecaz olarak kullanıyoruz.
Kertenkeleler kapıyı açtı ve bize bir küp altını gösterdiler ve kapıdan geçip ona ulaşmamızı umuyorlardı ve bizi kontrol
altına almak üzere kapının arkasında bekliyorlardı. Doğru yolda mıyım?
C: Ummak yanlış fikir.
347
S:(T) Bizi cezbederek yapmaya çalıştıkları şey neydi?
C: Yapmaya çalışmak da yanlış fikir; öğrenme fırsatı için sorgulamaya devam edin.

S:(T) O zaman 3'üncü yoğunluk BH varlıklarıydık. Bu, daha önce bahsettiğiniz savaştan sonra mıydı?
C: Savaşın kendisiydi.

S:(L) Savaş içimizde miydi?


C: Sizin üzerinizden.

S:(T) Yani o kapıdan geçip geçmeyeceğimizle ilgili bir savaş... (L) Savaş bizim üzerimizden yapıldı ve biz resmen savaş
meydanıydık. (T) Anladım, ama genel resmi doğru anladığımızdan emin olmak için bu benzetmeye geri dönmek istiyorum.
Kapı açıldığında savaş devam ediyordu. Savaş, bizim o kapıdan geçip geçmeyeceğimiz üzerine miydi?
C: Yakın.

S:(T) O noktada BH'ydik. BH ve KH seçeneklerimiz var.


C: TR, savaş her zaman var, önemli olan "ne zaman" seçtiğin!

S:(T) Yani hala altın küpüne mi bakıyoruz? Burada önemli birşey var... (L) Şimdi biraz geri dönüp şu şekilde soralım: Bu
olay öncesinde insanoğlu...
C: Öncesinde mi?

S:(L) Öncesi değil. Herşey aslında eşzamanlı olmasına rağmen biz hala bir anlamda tarihsel bir olaydan bahsediyoruz.
Döngünün bir noktasındaki bu olayda insanoğlu...
C: Geri gidiyorsunuz.

S:(T) Sorduğumuz sorular isabetli değil.


C: Yakın. Düşünce dalgalarıyla birlikteydiniz. Bu konuyu TR'ye bıraksan daha iyi olur belki.

S:(L) Tamam, çenemi kapatacağım. Devam et TR. (T) Tüm yardımınıza ihtiyacım var. (L) Zor bir konu. (T) Bu konu,
Kertenkelelerin ve diğer dünyadışı varlıkların insanlara onları kaçırılmaları ve diğer herşey için izin verdiklerini söyleyip
durmalarıyla da ilgili.
C: Evet, devam et.

S:(T) Benzetme üzerinden gidelim. Altın bir ilüzyondu. Altın, algıladığımız şey değildi. 3'üncü yoğunluktaki BH varlıkları
olarak bize sunulan bir cezbediciydi. Kapı Kertenkeleler tarafından açıldı.
C: Cezbetme değil, herzaman oradaydı. Dorothy ve kırmızı terlikleri hatırlıyor musunuz?

S:(T) O kapıdan içeri adım atmadan önce BH'ydik. İçeri girmek zorunda değildik. (F) Bir saniye, yanılıyorsam düzeltin
ama TR kapıdan girdiğimizde onların bizi ele geçirdiğini söylediğinde Kasyopyalılar... (L) Hayır dediler... (F) Altın her
zaman oradaydı. (J) Seçmeseydik, özgür irademiz ihlal edilemezdi. (T) Onlar hiçbirşey yapmadılar, sadece kapıyı açtılar.
Kertenkeleler kapıyı açtı ve içeri girip girmeyeceğimiz tamamen bizim kendi seçimimizdi. (J) Bana göre, kapıdan içeri
adım atmakla, özgür irademizin sınırlanmasını seçmiş olduk... (T) Kapıdan içeri girmemizle birlikte Kertenkeleler bize
birşeyi uygun bir şekilde sunmuş oldular. Tek yaptıkları kapıyı açıp bize göstermeleriydi...
C: Sunmak? ! ?

S:(L) Onlar sunmadı... (J) O hep vardı... (T) Her zaman oradaydı... (J) Hala orada...
C: Evet, kırmızı terlikleri düşünün. Glenda Dorothy'ye ne söyledi?

S:(J) İstediğin zaman eve gidebilirsin. (L) Her zaman eve dönme gücün var...
C: Evet.

S:(L) Yani her zaman BH olmaya dönme gücümüz var mı? 3'üncü yoğunlukta bile mi?
C: Evet.

S:(L) 3'üncü yoğunluk BH varlıkları nasıl bir hayat yaşıyor?


C: Keşfedin.

S:(T) Kapı benzetmesine dönmek istiyorum. Kapı her zaman oradaydı. Cezbedicilik her zaman orada duruyordu...
348
C: Altına gittiğinizde, Kertenkelelere "Merhaba" dediniz ve bundan anlayabileceğiniz herşey.

S:(T) Evet, ben de bu noktaya ulaşmaya çalışıyordum. Kertenkelelerin veya KH güçlerinin kapıyı açtığını söylediniz.
C: Hayır. "Açmak" demeyelim. Sadece sizi kavramaya yaklaştırmak için o ifadeyi kullandık.

S: ... (T) Kapı her zaman oradaydı ve her zaman açıktı. Sadece benzetmeyi kavramaya çalışıyorum. Yani BH varlıkları
olarak altına gitme ve gitmeme seçeneklerimiz vardı. Altına gitmekle KH olduk çünkü altına gitmek KH.
C: Evet.

S:(T) Ve bunu yapmakla 4'üncü yoğunluk Kertenkele Varlıklarının saflarına girmiş olduk.
C: Evet.

S:(T) Çünkü onlar 4'üncü yoğunluk varlıkları ve 3'üncü yoğunluk varlıkları olarak bizden çok daha fazla yetenekleri var.
C: Bundan önce 4'üncü yoğunluk BH varlıklarının saflarındaydınız.

S:(T) Ve 3'üncü yoğunluk BH'ydik. Ama altına gitmekle kendimizi 4'üncü yoğunluk KH'nin etkisi altına soktuk.
C: Evet.

S:(T) Bunu yapmakla 4'üncü yoğunluk KH'ye, bize dilediklerini yapma izni mi vermiş olduk?
C: Yakın.

S:(T) Yani bizi kaçırmaları için onlara izin verdiğimizi söylediklerinde bunu mu kastediyorlar?
C: Yakın.

S:(J) "Seçmedikçe özgür iradenize müdahale edilemez" demişlerdi. (T) İnsan ırkı olarak, özgür irademizle BH'den KH'ye
geçtik. (L) Demek insanlık olarak içinde bulunduğumuz bu durumu bir seviyede kendimiz seçtik; Düşen Melek, Lusifer
efsanesi. Bu biziz. Altına gitmek için o kapıdan geçmekle düşmüş olduk ve kapıdan geçdiğimizde yılan bizi ısırdı.
C: Ama bu sürekli tekrarlanan bir sendrom.

S:(L) Sadece insan ırkı için sürekli tekrarlanan bir sendrom mu, yoksa tüm yaratılış için de geçerli mi?
C: İkincisi.

S:(L) Varoluş döngüsünün bir parçası olduğu için, tüm varoluşta tekrarlanan bir sendrom mu bu? Yoksa Kızılderililerin
Maya dedikleri şey mi?
C: İkisinden biri.

S:(T) "The Wizard of Oz" ("Oz Büyücüsü") filmine atıfta bulundunuz. Yani bu...
C: 6'ıncı yoğunluk ilhamlı.

S:(T) 6'ıncı yoğunlukta iyi film yapımcılarınız var. (S) Başka hangi filmlere ilham vermişler? (T) Konuyu değiştirmeden
önce hala anlamaya çalıştığım birşey var... Tıpkı filmdeki kırmızı terlikler gibi istediğimiz zaman bizi BH'ye geri götürecek
bir yeteneğe sahip olduğumuzu söylüyorsunuz.
C: Evet.

S:(T) Yani bahsettiğimiz tüm bu şeyler, boyut sınırı, dalga, frekansların yükselmesi...
C: Boyut sınırı "tornado."

S:(T) Yani dalga yıkıcı bir şekilde ilerliyor...


C: Subjektif.

S:(L) Dorothy benzetmesinde herşeyin başladığı yer olan Kansas BH miydi? ...
C: Pek sayılmaz.

S:(L) Oz ülkesine gidiş BH durumu muydu?


C: KH.

S:(L) Yani Oz KH'ydi. Ve Kansas da... tabii fiziksel ortam olarak değil de, Oz deneyimi öncesinde Dorothy'nin zihin
durumu olarak BH durumuydu.
349
C: Evet.

S:(L) Kansas'ın kendisi değil, zihin durumu olarak BH'ydi. Oz'a gidiş ise KH'ydi.
C: Ve Elvira Gulch.

S:(J) Cadıya dönüşen kadın.


C: Cadı Kertenkelelerdi.

S:(T) Evet, tamam. Tornado. Dorothy tornadoda BH durumundan KH durumuna düştü. Doğru mu?
C: Evet.

S:(T) Yoğunluk değişim dalgası tornado ile temsil ediliyor... (L) Bir yoğunluk dalgasının etkileşimi...
C: Daha dikkatli analiz edin, bunun için bir mola öneriyoruz. [MOLA]
...
S:(L) Bir noktada biraz kafamız karıştı. Yoğunluk dalgasını temsil eden tornado, kişiyi aynı yoğunluk içinde BH'den KH'ye
mi geçiriyor?
C: Bir yönüyle.

S:(T) Boyut sınırı yalnızca kişiyi bir yoğunluktan diğerine geçirmekle kalmıyor, aynı zamanda KH ile BH arasında da geçiş
yapılmasını sağlıyor, öyle mi?
C: Mümkün.

S:(T) Yani bu geçişte 3'üncüden 4'üncüye bir BH olarak da geçilebilir?


C: Bazı geçişlerde.

S:(L) Yani 3'üncü yoğunlukta veya 4'üncü yoğunlukta insanlar BH ile KH arasında geçiş yapabiliyor... Boyut sınırı veya
yoğunluk dalgasının bu geçişinde tüm bu seçenekler mevcut mu?
C: Dalganın yönelimine göre yukarıdakilerin hepsi mümkün.

S:(L) Peki yaklaşmakta olan dalganın yönelimi nedir? Özellikle bizi 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa taşımak mı? Bu
dalganın işlevlerinden biri bu mu?
C: Bunu söylemiştik.

S:(L) Bu dalganın bizi 3'üncü yoğunluktan 4'üncüye taşıyacağını söylemişlerdi. Görünüşe göre dalgalardan bazıları BH'den
KH'ye geçebiliyor. (T) Dalga değil, dalgadan geçen kişi. Bu dalga geçerken, dalganın yönelimi bireyden bireye değişiyor
mu?
C: Deniz dalgalarıyla karşılaştırın. Dalgalar, tüm doğanın liflerinin bir parçası.

S:(T) Bu, dalganın tepesinde veya dalgalar arasındaki boşlukta oluşla da ilgili mi? Dalganın üzerinde nerede bulunduğunla?
C: Hayır.

S:(T) Yani 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa geçiş sağlayan bir dalga, bu dalga geçerken sen onun neresinde olursan ol
aynı etkiyi yapar, doğru mu?
C: Evet.

S:(T) İnsanları KH'ten BH'ye ve tersine taşıyan dalga için de geçerli mi bu?
C: Veya "altına da" gidebilirsin.

S:(T) Dalganın altına mı? (J) Suyun altına. (T) O zaman hiç hareket edemezsin. (L) Dibe batıp boğulursun ve ilkel çorbanın
bir parçası olursun. (T) Sebze çorbası mı?
C: Tavuklu Erişte. [Gülüşme.]

S:(L) Eğer alta gidersen okyanusa gömülüp tüm döngüye baştan başlayacağını düşünmekte haklı mıyım?
C: O kadar basit değil.

S:(J) Bunun hiç basit olmadığını düşündüm ben de. (T) Buna hiç girmeyelim. Ben hala BH'den KH'ye geçişi anlamaya
çalışıyorum. Dorothy hakkındaki filmden bahsettiğiniz. Filmde ona istediği zaman, "eve gitmek istiyorum" diyerek veya
buna benzer bir yolla eve gidebileceği söyleniyordu. İsterik nöbetler ve karmaşa içinde yaşayıp nadiren gelen bu dalgayı
350
beklemekten çok daha kolay. BH'ye geri dönebilmemiz için 300.000 yıl burada takılmaktan daha kolay ve basit bir yol yok
mu?
C: Elbette!

S:(T) Tamam, şimdi birşeye yaklaşıyoruz. Nereye doğru gidiyoruz? (L) Benim çenemi kapatmaya hazırlar. (T) Ama kafein
aldın, şimdi bana yardım edebilirsin. [Gülüşme] Yani bunu yapmanın başka bir yolu da var. (J) İmgeleme mi?
C: Durun bir saniye, 4'üncü yoğunluğa hemen şimdi gitmeye hazır mısınız?

S:(J) Muhtemelen değiliz. İşimi bitirdiğimi sanmıyorum. (T) Evet, ben hazırım. Hemen şimdi. Eğlence başlasın! JR, eve
gidince kedilere yemlerini verirsin! (L) Hemen çekip gitmek, sorumluluk ve anlaşmalarını terk etmek bile KH. (T) Evet,
4'üncü yoğunluk KH olurdum. (S) Sen ve Kertenkeleler! (T) Hayır, hayır, hemen gitmeye hazır değilim çünkü burada
isteniyorum! Her neyse, demek yoğunluk değişim dalgası bu dönüşümü gerçekleştirmenin tek yolu değil, doğru mu?
C: Bir fikir sunuldu.

S:(T) Dalganın çok sayıda varlığı taşımasıyla ilgili olan mı?


C: İlgisiz.

S:(L) Dalga büyük döngünün bir parçasından ibaret. (T) Ve biz de belirli bir frekans oluşturarak dalga geçtiği sırada
mümkün olduğu kadar çok kişiyi öteye geçirmek için buradayız ve burada bulunmamızın başka hiçbir amacı yok... öyle
mi?
C: Bu, özgür iradeye müdahaleyi ima ediyor.

S:(L) Burada bir frekans oluşturuyoruz ve diğerleri de bize katılıp katılmayacakları konusuna bir seçeneğe sahip oluyor...
(J) Ve 4'üncü yoğunluğa geçişimizde de KH'den BH'ye geçme seçiminde bulunuyoruz... (L) Oz Büyücüsü'ndeki
Munchkin'ler (cüceler) neyi temsil ediyor?
C: 2'nci yoğunluk varlıkları.

S:(L) Maymunlar Grileri mi temsil ediyor?


C: Dilerseniz.

S:(L) Cadının askerleri kimi temsil ediyor?


C: Nefalim.

S:(L) Büyücü kimi temsil ediyor?


C: Düşünün, öğrenin, keşfedin.

S:(L) Sanırım bu konu üzerinde yeterince durduk.


_______________________

18 Mart 1995 F___, Laura, TR ve JR, B___

S:(T) İyi akşamlar.


C: Merhaba.

S:(T) Bu akşam karşımızda kim var?


C: Usurro.

S:(T) Peki neredensin?


C: Kasyopya. Evet.

S:(L) Tartışmamızı dinliyor muydun?


C: Elbette.

S:(L) Yardım konusunda yapabileceğiniz herhangi bir yorum var mı?


C: Pek çok.

S:(T) Yapın.
351
C: Önyargı.

S:(L) Ön yargı derken neyi kastediyorsunuz?


C: Thor Templar'ın görüşleri.

S:(L) Görüşleri önyargılı. Peki implantların çözülerek vücuttan atılmasını sağlayacak materyalleri veya teknikleri var mı
gerçekten?
C: Hayır.

S:(L) Neden olduğunu düşünüyor?


C: Açık

S:(T) Olduğunu söylediği kişi mi?


C: Belirsiz.

S:(L) Dünya'yı dünyadışı varlıklara karşı korumaya yönelik Direnme Hareketi Yüksek Komutanı olduğunu söylüyor. O bu
mu?
C: Öyle istiyorsa.

S:(T) Güzel. Ben de Lord Yüksek Efendi'yim. (L) Kataloğundaki herhangi şey para harcamaya değer mi? Radyonik
cihazları falan?
C: Kataloğundakiler iyi sohbet konuları olur.

S:(L) Örneğin titreşimler bakımından çevremizi temiz tutacak, bizi saldırılara karşı koruyacak herhangi bir üçüncü
yoğunluk teknolojik cihazı var mı?
C: Önceki celseleri inceleyin.

S:(L) Bu konuda ne demişlerdi? (J) Hatırlamıyorum. (T) BARM [Boyutötesi Atomik ReMolekülatör] oluşturma konusunu
sorduğumuzda "Elbette, anlatabiliriz, ama parçaları nereden bulacaksınız?" demişlerdi. Mesele şu ki, dördüncü yoğunluk
varlıklarının kullandıkları teknolojileri inşa edemeyiz.
C: Tüm ihtiyaç duyduğunuz şey bilgi.

S:(T) Sanırım Thor, bilgi konusunun önemini kaçırıyor.


C: Eğer bilginiz varsa, başka neye ihtiyacınız var? Şimdi dikkatlice ve çokboyutlu olarak düşünün.

S:(L) Öncelikle bir BARM çok iyi olurdu. (T) Oak Island'da gömülü bir tane var, git kazıp çıkar.
C: Hayır, Sears'dan sipariş edin.

S:(S) Kataloglarını getireyim mi? Bakmaya başlarsınız. (J) Bahar koleksiyonunda mı? [Gülüşme] (L) Yani bir BARM'ımız
olamaz. (T) Olabilir, ama doğru kataloğu bulmalısın.
C: İsterseniz Thor'un kasedini tartışın ve kısım kısım ele alalım!

S:(L) Sanırım Thor'un dediği şey şuna geliyor; bize makineler ve silahlar yapmamızı sağlayacak pratik bilgiler
vermediğinize göre dezenformasyon veriyor olmalısınız, belki de Kertenkelelersiniz....
C: Thor'un söylediğinin çarpıtılmış bir sunumu; tekrar dinlemenizi tavsiye ediyoruz!

S:(L) Ben sadece söylediği şeyi özetliyordum. Tamam...


C: Hayır.

S:(F) Ben de senin düşündüğünü düşünüyordum. (J) İstediği tek şey, para kazanabileceği, pazarlanabilir birşeyler üretmek.
C: Bu sadece bir yorum JR.

S:(J) Başka ne olabilir ki? Tek yaptığı tüm bunları satmaya çalışmak...
C: Size verdiğimiz bilgilerin geçersiz veya pratik anlamda değersiz olduğunu ima ediyordu. Bunun doğru olduğunu
düşünüyor musunuz?

S:(T) Evet, gerçekten bunu ima ediyordu. (J) Hayır, söylediklerine inanmıyorum! (L) Hayır, doğru olduğuna inanmıyorum,
ama...
352
C: Şüphe algılıyoruz.

S:(L) Evet, şüphe algılıyorsunuz çünkü o, finansal yardım alabilmemiz gerektiğini söyledi çünkü en büyük saldırıya bu
konuda maruz kalıyoruz. Ve tabii ki, eğer siz söylediğiniz kişilerseniz, bunu yapabiliyor olmanız gerekir, değil mi?
C: Bu konuda birşeyler yapmıyor olduğumuzu kim söyledi, herşeyin birden bire mi olması gerekiyor?

S:(S) Evet, bak artık bir karavanın var. (L) Bu doğru. (S) Ve meydana gelen pek çok küçük şey de var. Müşterilerim
artıyor...
C: Thor, tablanın üzerinde 100 dolarlık banknotlar materyalize etmemiz gerekiyormuş gibi konuşuyor! Birer ruh olarak
ilerleyebilmeniz için öğrenmeniz gerektiğini söyledik ve bu sizin kavrama ve işleme yeteneklerinizin müsaade ettiğinden
daha hızlı olamaz!!!

S:(J) Bunu biliyoruz. (T) Thor istediğini istiyor ve hemen istiyor. Hakkında hiçbirşey bilmediği dünyadışılara karşı kendini
savunmak istiyor. (J) Bu adamın neyin nesi olduğunu anlamaya çalışıyoruz. (T) Adam gerçekten anlamıyor. Gerçekten
neler olduğu konusunda en ufak bir fikri bile yok.
C: Olanlarla ilgili fikirlerini kutsal bir kitapmış gibi algılıyor.

S:(L) Niyeti iyi mi?


C: Açık.

S: ... (L) Grilerin birer düşünce formu olduğunu söylüyor, sonra da onları havaya uçuracak maddi birşey satmaya çalışıyor!
Griler sibergenetik yapılar. Senin benim kadar gerçekler. Eğer ölürlerse veya işlevleri sona ererse vücutlarını alıp
inceleyebiliriz bile. (T) Çok gelişmiş siborglar. (F) Ama ancak üçüncü yoğunlukta ölürlerse. (L) Hillard'ın bize anlattığı şey
de bununla ilgiliydi; kaybolan maddi kanıtlar. (F) Bu tüm ufoloji alanında var. (L) Hillard, St. Cloud'da yaşayan yaşlı
adam. Şimdiye kadar UFO'lara dair şeylerle ilgili gördüğüm en büyük, inanılmaz bir koleksiyona sahip. Hayatının 40 yılını
buna adamış. Bu alanda uzman olan bütün araştıramacıları tanıyor ve elinde başka kimsede görmediğim materyaller var.
Emekli bir ordu mensubu ve danışman bir mühendis olarak NASA için çalışmış. ... Kamu sektöründeki herkesin maddi
kanıtlar istediğini ve de dünyanın pek çok yerinden pek çok maddi kanıtlar toplandığını söylüyor. Ama toplandıktan sonra
bu materyaller ortadan kayboluyor! O bunu söyler söylemez aklıma ilk gelen şey, kanıtların yok edilmesine yönelik bir
komploydu. "Kaybolma" derken kastettiği şeyin bu olduğunu düşündüm. Ama sonra dedi ki; "24 saat boyunca kamera
gözetimi altında tutuyorlardı ama birden KAYBOLDU!" Anladım ki, kastettiği şey resmen birşeyin demateryalize
olmasıydı. O bunu söylediğinde ben de "Ou, evet. Bunu çok iyi anlayabiliyorum!" dedim. Öğrendiklerimize bakacak
olursak bu çok anlamlı. Olayın bu dördüncü yoğunluk doğası üzerinde duruyoruz ve gerçekten bununla ilgiliyse, pek çok
garip şeyle ilgili o kadar çok şeyi açıklıyor ki! Dünyadışı varlıkların katı maddelerin içinden geçmeleri, tanıkların gözleri
önünde görünüp kaybolmaları, insanları bir yerlere ışınlamaları, zamanın sınırlandırmalarının ötesine geçmeleri, bir grup
insanın bazılarına görünürken, aynı gruptaki diğer bazılarına görünmemeleri... Bir yandan tüm bunları duyuyorsun, diğer
yandan da fenomenin maddi yönü hakkında şeyler duyuyorsun; yere inme izleri, UFO'lar ve dünyadışılarla etkileşime giren
insanlarda ve yüzey alanlarında meydana gelen değişiklikler, ölü dünyadışıların bedenleri, ele geçirilen araçlar... Bu garip
şeyleri anlamaya, açıklamaya çalışıyorsun. Ama tüm bunları bir dördüncü yoğunluk fenomeni olarak anladığında herşey
anlam kazanmaya başlıyor. Olayların bazıları tamamen teknolojiye dayalı ve hiçbir paranormal tarafı yok. Yaptığım hipnoz
celselerinde de her zaman arkaplanda dolaşan dünyadışı varlıklar oluyor. Hipnozdaki kişiye neler olduğunu açıkça
görmelerini ve ifade etmelerini söylüyorum ve ani bir ışık görüyorlar. "Tanrım! Bir an için orada bir yüz vardı." diyorlar
ama onu inceleyemiyorlar. "Bir dinazora benziyor." veya "Pulları var." gibi şeyler söylüyorlar. Ama tüm öğrenebildiğim bu
oluyor. Yani tüm bunların arkadasında o kahrolası sürüngenler var ve görünüşe göre başka bir yoğunluktalar. (B)
Yanılmıyorsam şöyle demiştin; dördüncü yoğunluk varlıkları üçüncü yoğunluğa geldiklerinde burada çok kısa bir süre
kalabiliyorlar ve sonra ortadan kaybolup kendi gerçekliklerine geri dönüyorlar çünkü buranın frekansına uyumlu değiller,
doğru mu? (T) Evet, bazı belgelerde Kertenkele varlıklarından, yani sürüngenlerden bahsediliyor. Nadiren ve genellikle
çok kısa bir süre görünüyorlar. Burası onlar için çok sınırlandırıcı bir ortam. Grileri üçüncü yoğunluğa projekte ediyorlar ve
onlar burada daha uzun süre kalabiliyorlar çünkü bu amaçla üretiliyorlar. Bir güç tarafından buraya projekte ediliyorlar. (B)
O yüzden kaçırdıkları kişileri kendi yoğunluklarına götürüyorlar; orası onlar için çok daha istikrarlı. (T) Üçüncü yoğunluğa
gelmektense bizi dördüncü yoğunluğa götürmek onlar için daha kolay. Ama çok farklı kaçırılma çeşitlileri var. Her zaman
fiziksel olarak kaçırmıyorlar. Astral bedeni alabiliyorlar. (L) Bu kaynaktan öğrendiğimize göre, ruhu alıkoyma dahil
yaptıkları şeylerin çoğu aslında teknolojik birşey: dördüncü yoğunluk teknolojisi. Kavrayabileceğimizin çok ötesinde
birşey, ama gene de teknoloji. (T) İnsanların astral projeksiyon deneyimlerine olan ilgilerinin sebebi de bu olabilir. Her ne
kadar bu konudaki kontrolümüz ve yeteneğimiz çok yüksek değilse de, astral bedenimiz, fiziksel bedenimizi terk edip
başka yerlere gidebiliyor. Bu biraz da tesadüfi birşey. Fiziksel anlamda diğer gezegenlerden gelen varlıklarla ilgili olaylar
da olmakla birlikte, onların bu yeteneğimize ve duygularımıza bu kadar ilgi göstereceğini sanmam; bunlarla ilgilenenler
başka bir yoğunluktanlar. (F) Bunu soralım.
353
C: Fikirlerinize sabit bir şekilde bağlanmayın.

S:(J) Sadece anlamaya çalışıyoruz. (T) Thor'un fikirlerinin kaynağı ne acaba? Neyin ne olduğunu ayırt edebilmemiz gerek.
C: Evet. Öğrenme sürecinin parçası.

S:(T) Bu akşam B___ M___ aramızda. Merhaba demek için bizimle birlikte geldi. Ve sanırım bazı soruları olacak.
C: Merhaba B___.

S:(T) B___ geçen gece bir rüya görmüş ve bunun hakkında sormak istiyor. (B) Birkaç gece önce bir rüya gördüm ve
taşınma... ayrıntılara gireyim mi? (J) Hayır. (L) Hayır.
C: Kan bağın olanlarla ilişkilerini araştır.

S:(B) Bu gerçekten çok ilginç. (J) İşe yarayabilir, değil mi? (B) Evet. Ben evlat edinildim ve biyolojik annemi bulmayı
planlıyorum. İsmini ve nereli olduğunu biliyorum ama onunla hiç karşılaşmadım. Hiç araştırmadım. (L) Belki de rüyan
bununla ilgilidir. (B) Tam olarak bununla ilgili olduğunu sanmıyorum. Rüyamda...
C: Evet. Dolaylı olarak ilgili; öğren, paylaşmaya devam et.

S:(B) Rüya çok canlıydı. Ay'a gittim ve Ay'ın iç kısmına alındım; çok gerçekçi bir yerdi. Büyük boşluklar vardı. Büyük bir
mağaranın içine girdim ve orada 1920'lerin art deco tarzı vardı. Açıkça belli oluyordu. Kim olduğumuz ve nerede
olduğumuzla ilgili birşeyler vardı.... (L) Sembolik olarak Ay'ın anneyi ve dişi prensibi temsil ettiğini biliyor muydun? Ve
Ay'ın "içindeki" "mağramsı" bir bölgeye gitmekten bahsediyorsun. Yani anne rahmi. (J) Yirmilerin Art Deco'su mu?
[Gülüşme] (B) Evet.
C: Otuzların art deco'su.

S:[Gülüşme] (S) Bunun acaba Miami Beach'le bir ilgisi olabilir mi? Orada her yerde otuzların art deco'su var. (B) Evet
orada birkaç kez bulundum.
C: Karşılaştır: belki de UFO'lara olan ilginin biyolojik ailenle bir ilgisi vardır?

S:(B) Biyolojik annemin metafizik konularla veya UFO'larla bir ilişkisi var mı?
C: Düşündüğünden çok daha fazla!!!!!

S:(L) Belki de uzaylıdır! [Gülüşme] (B) Annem bir Kasyopyalı! (S) Kılık değiştirmiş bir Oryonlu! (T) Evet, bir Oryonlu
arıyoruz. Biz onları bulmayacağız, onlar bizi bulacak. (J) Gazeteye ilan verilecek birşey değil. (L) Neden olmasın? (J)
Hayır, hayır, hayır! (S) Senin telefon numaranı vereceğiz Laura! [Gülüşme]
C: Brad'in bilgisi için; Mars anıtları Atlantisliler tarafından yapıldı ve Ay'daki bazı yapılar ise başkaları tarafından yapıldı;
dünyadışı.

S:(S) Evet. Edgar Cayce Atlantislilerin diğer gezegenlere gidebildiklerini söylüyor.


C: Evet. Sizin uçakla Atlanta'ya gidebildiğiniz kadar kolay bir şekilde.

S:(B) Garip.
C: Atlanta kelimesini kasıtlı olarak kullandık! Üç yönlü! Bu ismin kökü nedir?

S:(B) Evet, bu yıl taşınacağım yer.


C: Planlar değişir!

S:(J) Bu genel bir yorum mu, yoksa bir kehanet mi?


C: Hayır.

S:(B) Benim için mi?


C: Başka kim olacak?

S:(J) B___'nin Atlanta'ya taşınmayacağını mı söylüyorsunuz?


C: Açık.

S:(L) Bundan fazlasını söyleyemeyecekler. Yeterince büyük bir ipucuydu! Pekala, sormak istediğimiz birkaç şey var.
Birincisi: "Keys of Enoch"la ilgili bu büyük şey nedir? Sanırım James J. Hurtak bu kitabın yazarı veya "kanalıydı" veya her
neyse. Bu materyalin kaynağının ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
354
C: Çeşitli.

S:(L) Bizim için biraz daha spesifik olabilir misiniz?


C: İnceleyin.

S:(S) O kitabı hiç okumadım. (L) Ben de okumadım. (J) Belki biraz araştırma yapıp sonra dönmemiz gerekiyor. (L) Bu
kaynaklar güvenilir mi?
C: Açık.

S:(T) Konusu ne? (L) Bilmiyorum. Önümüzdeki Cumartesi gecesi Atlanta'dan gelen bir kadın M___ T___'nin yerinde bu
kitap hakkında bir konuşma yapacakmış. Atlanta'dan mı? Atlantis'den gelir gibi mi yani? [Gülüşme] (L) M___ gelip kadını
dinlememizi istiyor. (T) Eğer kitabı okumayacaksa! [Gülüşme] ... (F) Yoo, ama M___ hepimize birkaç sayfa dağıtacak ve
çevire çevire takip edeceğiz.... (J) Saçmalıyorsunuz!
C: M___ T___ mi?

S:(L) Bu bir ipucu mu? (J) Bu, kaynakla ilgili bir ipucu mu?
C: Açık.

S:(T) Soru muydu, yoksa cevap mıydı?


C: Size bağlı!

S:(L) Urantia kitabı hakkında sormak istiyorum. Okuduklarımdan görebildiğim kadarıyla, seçkinci ve ırkçı bir niteliği var.
Bu doğru bir değerlendirme mi?
C: Açık.

S:(S) Commander X ve benzer şeyleri soralım. (T) Evet, Commander X kim? (L) "Cosmic Patriot Files" (Kozmik
Yurtsever Dosyaları) isimli kitap. (T) Kozmik bir savaşçı!
C: Adının açıklanmasını istemiyor.

S:(T) Evet, bunu biliyoruz. (L) Peki konumu nedir?


C: Özgür irade.

S:(L) Bahsettiği şeyler hakkında gerçekten bilgi sahibi mi?


C: Belki.

S:(T) İşte yine o kelime; belki de değil. (L) İyi bir bilgi kaynağı olduğunu düşünmüştüm. (F) Derleme bir kitaba benziyor.
(L) JR ve benim bir sorumuz var. Hillard, kurbağaların gezegenden kaybolduklarını söyledi.
C: Ozon tabakası.

S:(L) Ozon tabakasının incelmesinden dolayı kızarıyorlar mı?


C: Kızarmak mı?

S:[Gülüşme] (J) Nereye gidiyorlar? (T) Ozon tabakası seyreliyor ve onlar da bunun etkilerini ilk yaşayanlar mı?
C: Evet.

S:(J) Nereye gidiyorlar? (T) Bir yere gitmiyorlar, ölüyorlar. (F) Üreyemiyorlar.
C: Evet.

S:(B) Derileri çok hassas. (T) Yakında hepimizi etkilemeye başlayacak.


C: Herşey, gerçeklikleri birleştiren dalganın etkileri.

S:(L) Eğer kurbağalar üzerinde bu etkiyi yapıyorsa, daha da güçlendiği zaman bizim üzerimizde nasıl bir etki yapacak?
C: Bekleyin ve görün.

S:(L) Hadi ama! Bu kulağa pek hoş gelmiyor. Bu konuda bize biraz daha bilgi vermeniz gerekmiyor mu? Bir ipucu?
C: Hayır.

S:[Gülüşme] (T) Ozon tabakasının erimesinin, yaklaşan dalganın doğrudan bir sonucu olduğunu mu söylüyorlar? (J) Evet,
355
aynen öyle! (T) Florokarbonlardan dolayı değil mi?
C: Yanlış yorum, cümleyi dikkatli bir şekilde tekrar inceleyin.

S:(J) Ozon tabakasının seyrelmesi, frekans "değişiminin" bir parçası mı?


C: Yakın.

S:(T) Kurbağa olayı da bunda kilit bir unsur mu?


C: Hayır.

S:(L) Kilit unsur, birleşen realiteler/gerçeklikler.


C: Evet.

S:(L) Dalga, gerçekliklerin birleşmesine mi neden oluyor?


C: Ve üçüncü yoğunluğu çok çeşitli şekillerde etkileyen şeylere neden oluyor; kapalı çember. Lütfen kulak misafirini
uzaklaştırın.

S:(J) Kulak misafirimiz mi var? [Yan odadaki çocuk kapıdan bize bakıyor ve sonra üst kata çıkıyor.]
C: Vardı. Çocukların yakın olması kanalı bozuyor ve tehlikeli olabilir.

S:(L) Bize defalarca, celseler sırasında çocukların etrafta olmaması gerektiğini, çocukların "açık" ve biçimlenmemiş
enerjileri nedeniyle bunun onlar için çok zararlı olabileceğini söylediler. Kurbağalara dönelim. Kilit nokta birleşen
gerçeklikler. Çok çeşitli etkiler. (S) Belki de kurbağalar bir üst yoğunluğa gidiyorlardır? Kurbağaların ölmesi üçüncü
yoğunluğu etkiliyor mu?
C: Hayır.

S:(L) Yalnızca bir belirti mi?


C: Evet.

S:(L) Yani bu, birleşen realitelerin bir semptomu. ... İkinci seviyedeki kurbağaların ölümü belki de üçüncü seviyede olan
şeyin bir belirtisidir. Burada olan şeyin bir yansıması... (J) Veya bir uyarı... (L) Bu doğru mu?
C: Hayır.

S:(L) Kurbağalar ikinci yoğunluktan üçüncü yoğunluğa mı geçiyorlar?


C: Konuyu karmaşıklaştırıyorsunuz, belki de transkriptleri daha sık incelemeniz gerekiyordur. Böylece aynı şeyleri tekrar
tekrar sormazsınız!

S:(L) Pekala, bu konuyu bırakıyoruz. ... Dalga, ozonun seyrelmesine mi neden oluyor?
C: Doğrudan değil.

S:(L) Dalga, insanların belirli bir şekilde davranmasına neden oluyor ve insanlar da...
C: Yaklaşıyorsun...

S:(L) Dalga, hem Kertenkelelerin, hem de iyi adamların faaliyetlerinin şiddetlenmesine neden oluyor ve bu da iki taraf
arasındaki çatışmanın bir parçası...
C: Uzaklaşıyorsun...

S:(T) Kertişleri bırak... (L) Dalga, Büyük Döngü'nün kapanması için gerekli olan kadersel olayların meydana gelmesine mi
neden oluyor?
C: Yakın.

S:(L) Kurbağaların ölmesi de bunun bir parçası mı? Zavallı küçük kurbağalar... Kurbağaları severim...
C: "Dünya Değişimleri" de bunun bir parçası. [ç.n.: gezegenin geçirmekte olduğu köklü fiziksel değişimler.]

S:(J) Ozon tabakasının seyrelmesi, bu denklemde dalganın işlevi için gerekli bir unsur mu?
C: Üçüncü yoğunlukta önemli.

S:(J) Yani üçüncü yoğunluktan dördüncüye doğal ilerleyişin bir parçası, öyle mi?
C: "Yansıma" kelimesini kullanmayı deneyelim, bakalım bu zihninizdeki "ampülleri yakacak mı"? Üçüncüden dördüncüye.
356

S:(L) Kurbağalar dördüncü yoğunluğa mı geçiyor?


C: Hayır. Hayır. Hayır.

S:(T) Dördüncüye dediniz...


C: Ve tersi.

S:(L) Şimdi kafam tamamen karıştı!


C: Eğer transkriptleri inceliyor olsaydınız karışmazdı!

S:(T) Altıncı yoğunluk KH'nin BH'yi yalnızca bir yansıma olarak dengelediği söylenmişti.
C: Şu anki konuyla tamamen ilgisiz.

S:(J) Ozon tabakası, dalganın her iki yönde yansımasına neden olan bir delik mi?
C: Hayır.

S:(L) Dünyaya yayılacak yeni kurbağalar mı yaratılıyor?


C: Tamam, dinleyin: Gelen dalga, üçüncü yoğunluktan dördüncüye bir dönüşüm. Dolayısıyla da dalganın yaklaşması
nedeniyle meydana gelen olaylar, yoğunlukları ve gerçeklikleri etkiliyor! Üçüncü yoğunlukta, üçüncü yoğunluk
açıklamaları olan değişiklikler göreceksiniz, ama aslında bunlar dalganın yaklaşmasının bir etkisi; siz bunları üçüncü
yoğunluk olarak görüyorsunuz çünkü sizin şu andaki referans noktanız bu! Unutmayın ki herşeyin tüm yoğunluk
seviyelerinde bir yansıması vardır ama aynı zamanda dalga geldiğinde de bir birleşme meydana gelir ve bu da boyut sınırı
geçişidir!!!!!!

[ç.n.: orijinal metinde "realm border" olarak geçen ve "boyut sınırı" olarak çevirdiğim ifade, arada paralellik olmakla
birlikte, boyuttan ziyade "yoğunluk" sınırı (3'üncü yoğunluktan 4'üncüye geçiş çizgisi) anlamındadır. boyut kavramı ile
yoğunluk kavramı arasındaki ilişkiye diğer bazı celselerde değinilmektedir ve anlayabildiğim kadarıyla boyutlar daha
ziyade, "dikey" nitelikteki 7 bilinç "yoğunluğu" seviyesinin her birindeki sınırsız "yatay" gerçeklik dizilimleri gibiler.]

S:(J) Yine üçüncü yoğunluk düşünüyoruz. Lütfen bize karşı sabırlı olun. Henüz bitirmedik. (S) Yarım kızarmış gibi mi
yani? (L) Kertişler kurbağa bacağı seviyor olabilir diye düşünmüştüm! [Gülüşme] (T) Kertişler Fransız mı? (F) Dün gece
okuduğum birşeyde, üslerden birinde çalışan bir bilimadamından bahsediliyordu. Bir yerlerdeki süper-gizli bir yeraltı
kompleksinde çalışan bir teknisyenmiş. Bindiği asansörün kapısı açıldığında gözlerinin önünde bir Kertenkele Varlığı
görmüş. Asansörün arıza yaptığını düşünüyormuş çünkü asansörün o katta durmaması, yani o varlıkları görmemesi
gerekiyormuş. Diğer bir olayda, biri, hangarda birşey üzerinde çalışan iki Gri görmüş ve askeri polis ona hemen orayı terk
etmesini yoksa vurulacağını söylemiş. (L) F___'nin anlattığı bu hikayeler, yani asansördeki Kertişler, hangardaki Griler...
bunlar gerçek mi yoksa dezenformasyon mu?
C: Gerçek.

S:(L) Çok net bir cevap! Çocuklarımdan biri adına birkaç hızlı soru sormak istiyorum. Voynich Manuskripti'nin kaynağının
ne olduğunu öğrenmek istiyor.
C: Dezenformasyon.

S:(L) Kim yaptı?


C: Çeşitli kaynaklar.

S:(L) Neden.
C: Ekonomik kazanç.

S:(L) Yani biri, çok büyük paralara satabilmek için sahte bir antik manuskript mi yaptı?
C: Evet.

S:... (L) Bir sonraki sorusu şu: bazı insanlar nasıl oluyor da acı çekmeden veya kalıcı bir fiziksel bozukluk yaşamadan
kızgın korların üzerinde yürüyebiliyorlar, bedenlerine çeşitli şeyler batırabiliyorlar ve çividen yataklara uzanabiliyorlar?
C: Mentalizm.

S:(L) Bazı uçakların, insanların ve gemilerin Bermuda Üçgeni'nde kaybolmasının nedeni nedir? Nereye gidiyorlar ve
onlara ne oluyor?
357
C: Bu konu işlenmişti.

S:(S) Evet, Atlantis piramitleri.


C: Evet. Atlantis piramitlerinin neden olduğu EM (elektromanyetik) dalgaları.

S:(L) Kayboldukları zaman nereye gidiyorlar?


C: Elbette duyduğunuz olaylardan bazıları sadece kaza ve batma olayları. Ancak sıradışı fenomenler eşlik ettiğinde çok
çeşitli anomaliler meydana gelebilir.

S:(L) Nereye gidiyorlar? (T) Bir yere gitmiyorlar, dibe batıyorlar. (S) Beşinci yoğunluk.
C: Paralel gerçekliğe.

S:(L) Bu paralel gerçeklik, paralel bir dünyada olmak gibi mi?


C: Hayır.

S:(L) Paralel gerçeklikten neyi kastediyorsunuz?


C: Koşullara göre değişir.

S:(L) Meşhur Flight 19'a ne oldu? (T) Philadelphia'ya gittiler.


C: Hala anlamaya çalışıyorlar.

S:(L) Ouuuuu! (J) Ou, aman tanrım! Korkunç! Hala kayboldukları yerdeler. (T) Paralel bir realitedeler... (L) Zamanın
olmadığı... (T) Okyanus üzerinde, zaman ve mekanın donduğu bir realitedeler, doğru mu?
C: Onların düşünce referansıyla; "kayıp ruhlar."

S:(L) Aman tanrım! Zamanda bir noktada "takılı kalmış" durumdalar, öyle mi? (J) Aynen öyle.
C: Bingo!

S:(L) O yerden kurtulup bizim gerçekliğimize geri dönme olasılıkları var mı?
C: Elbette. Unutmayın, dalga yaklaşıyor ve "yaklaştıkça" giderek daha fazla sıradışı olaylar meydana gelecek. Örneğin ekin
çemberleri.

S:(L) Bu insanların o paralel gerçeklikte sıkışıp kaldıkları yerden kurtarılıp asıl gerçekliklerine dönmeleri için herhangi
birinin yapabileceği herhangi birşey var mı?
C: Evet, ama bunun teknolojisi çok sıkı saklanan bir sır.

S:(L) Bu sırrı biliyor musunuz?


C: Evet, ama siz de biliyorsunuz!

S:(L) Biz de mi? (T) Thor da biliyor mu? [Gülüşme]


C: Neşe!

S:(L) Sırrı biz de biliyor muyuz?


C: Philadelphia Deneyi.

S:(L) Hazır Philadelphia Deneyi'nden bahsetmişken, bize spesifik ayrıntılarıyla bunun nasıl olduğunu anlatabilir misiniz?
Ne tür makineler kullandıldı ve bu makinelerden bir tane nasıl yapabiliriz? [Gülüşme]
C: Burada bir-iki gün boyunca oturmak mı istiyorsunuz?

S:(J) Yani bize bunun bilgisini vermeniz bir-iki gün mü alır? (T) Evet, vaktimiz var. Kalem kağıt getirin. (L) Başka bir
zamana bırakalım. (T) Bir diyagram oluşturup Thor'a gönderelim.
C: Kısacası, bir EM jeneratörü yapın.

S:(L) Çocukların bir diğer sorusu: Eşcinsellik ne zaman ve neden başladı?


C: Cinselliğin başlamasıyla birlikte başladı.

S:(L) Dünyanın en eski dili hangisi? En azından bugünün dünyasınında bilinen dillerin...
C: Sanskritçe.
358

S:(L) Sanskritçe'nin kökeni nedir?


C: Atlantis.

S:(L) Siyam ikizleriyle ilgili karma nedir ve neden bazıları diğerlerinden daha yapışık?
C: Fazla karmaşık ve önemsiz.

S:(L) Tamam, çocukların soruları bitti. Şimdi bazı...


C: Şimdi Flight 19 hakkında biraz daha bilgi. Birkaç yıl önce bir grup araştırmacı o uçakları bulduklarını iddia etmişlerdi
ve sonra da iddialarını geri çekmişlerdi, hatırlıyor musunuz?

S:(L) Evet. [Herkes katılıyor.]


C: Bu sizce ilginç geldi mi?

S:(S) Evet, çünkü buldukları uçaklar kayıp olduğu bildirilen uçaklar değildi. (T) Evet. (L) Bunda ilginç olan nedir? (J)
Neden iddialarını geri çektiler? (S) Buldukları uçaklar neydi?
C: Evet, olayın ayrıntılarını ve araştırma grubun üç üyesinin nasıl bir psikiyatrik yardıma ihtiyaç duyduğunu bilseydiniz...

S:(L) Anlatın!
C: Sabır, anlatıyoruz ama kavrayabilmeniz için yavaş olmamız gerekiyor.

S:(T) Araştırma grubundan üç kişi psikiyatrik yardıma muhtaç hale mi geldi?


C: Buldukları şey, tanıma uyan beş uçaktı ve okyanusun dibinde mükemmel geometrik bir şekilde "dizilmişlerdi" ama seri
numaraları uyuşmuyordu.

S:(L) Uçakların geometrik dizilimi önemli mi?


C: Şimdi, ilk gizem: beş Avenger uçağının kaybolmasına dair başka bir olay yoktu. İkincisi: Uçakların iki tanesinde,
üzerinde numaraların bulunması gereken panellerde "hiyeroglifler" vardı ve paneller tuhaf bir ışık yayıyordu. Üçüncüsü:
Uçaklardan birini yukarı çıkarmaya çalışırken, halata bağlı olan bu uçak gözden kayboldu, sonra tekrar göründü, sonra
tekrar kayboldu ve sonra tekrar göründü ve sonunda halattan kurtularak tekrar dibe düştü. Dördüncüsü: Keşif
dalgıçlarından üçü, dipteki uçaklardan birinin içinde geçici olarak 2. Dünya Savaşı'ndan canlı insan görüntüleri gördüler ve
bunu kamerayla kaydettiler. Son olarak: O zamandan beri uçaklardan üçü kayboldu. Tabii ki tüm bunlar bir sır olarak
saklanıyor!

S:(S) Acaba o uçaklar nereden geldi? (L) Evet!


C: Paralel gerçeklik. Gördüğünüz gibi, birşey başka bir gerçekliğe geçtiği zaman, "düşünce düzlemi" diyebileceğimiz bir
duruma girmektedir ve o gerçeklik yanlış algılandığı sürece pencere açık kalmakta ve her tür olasılıkla ilgili algılar geçici
olarak somut gerçeğe dönüşmektedir; çünkü düşünce düzlemi maddesi her zaman akışkandır.

S:(L) Yani gördükleri şey, paralel bir gerçeklikten bir pencere aracılığıyla bizim gerçekliğimize giren bir "Flight 19"
muydu?
C: Yakın.

S:(L) Bu, bizim "Flight 19"u kaybetmemizle ilişkili miydi? Gerçeklikler arasında bir değişdokuş mu oldu?
C: Gerçekliği etkileyen şey düşünce kalıplarıdır. O pencere açıldığında, geçici olmakla birlikte tüm düşünceler fiziksel
gerçeklik haline gelebilir.

S:(L) Yani orada o dalgıçların ve araştırmacıların düşünceleri fiziksel gerçeğe mi dönüştü?


C: Ve diğer herkesin.

S:(T) Araştırmadaki herkesin mi?


C: Gezegendeki herkesin.

S:(T) Araştırmacıların o uçakları bulacağına inanmayanların düşünceleri bile mi?


C: Evet. Araştırmacılar bulmayı umdukları şeyi buldular, ama herkes haberi duyduğunda, ortaya çıkan hakim düşünce
kalıbına göre başka şeyler meydana gelmeye başladı.

S:(L) Yani biri bulunan şeyin Flight 19 olduğuna inandığında göründü ve biri inanmadığında da kayboldu, öyle mi?
359
C: Evet.

S:(J) Aman tanrım! (T) Ben habere inanmamıştım... (L) Demek haklı çıktık! (F) Zavallı üç adamı hastanelik ettik. (T)
Uçakların görünmesinin nedeni... (L) Hayır, sanırım araştırmacılar o uçakları aramaya gittiler ve orada bir pencere olduğu
için... (T) ...uçaklar tam görmeyi bekledikleri biçimde karşılarına çıktı... Normalde o şekilde dibe inmiş olamazlardı.
Araştırmacılar bundan birşeyler anlamalıydılar. O uçakların dipte düzgün bir dizilimde bulunduğuna dair haberi
duyduğumda bu kafamı karıştırmıştı. (F) Birşey dibe batsa bile o şekilde inip sıralanmış olamaz. (T) Kayıtları araştırmaya
başladıklarında sahil boyunca şimdiye kadar o uçaklardan 200 tanesinin düştüğünü öğrenmişler. O uçaklardan birini
bulduğunu iddia eden bir adam vardı. Ama bulduğu şey Flight 19'daki uçaklardan biri değildi. Bir mekiğin parçalarıydı....
(L) Bu bana Challenger kazasını hatırlattı. Suya çarptıklarında astronotlar hala hayatta mıydı ve çarpmadan sonra herhangi
bir süre boyunca hayatta kaldılar mı?
C: Dördü hayattaydı ama suya çarpma anında öldüler.

S:(L) Bermuda Üçgeni'yle işimiz bitti mi? (T) Bir sorum var. Flight 19'u aramaya giden PBA uçağına ne oldu?
C: Hala Avenger'leri bulmaya çalışıyor.

S:(T) Flight 19'la aynı paralel gerçeklikte mi?


C: Evet.

S:(T) Onları bulacak mı?


C: ?

S:(L) Flight 19'un mürettebatının algısıyla, aradan ne kadar süre geçti?


C: Hiç.

S:(J) Yani hiçbir fikirleri yok. (S) Merak ediyorum, acaba bizim zamanımıza mı dönecekler, yoksa kendi zamanlarına mı
dönecekler?
C: Sizin algınız.

S:(L) DNA sayımı hakkında tartışıyorduk ve..


C: Yanıtlamayacağız. Kendiniz keşfedin.

S:(L) JR yakın zamanda sıradışı bir deneyim yaşadı, bu neyle ilgiliydi? Önemli mi?
C: Evet.

S:(L) Neyi gösteriyor?


C: Farkındalık artışı.

S:(L) JR bugünlerde talk show'lardaki tartışmaların herhangi bir önemi olup olmadığını sormak istiyordu.
C: Önemsiz.

S:(L) JR ayrıca serotoninin ne olduğunu bilmek istiyor.


C: Laura yanıtlasın.

S:(L) Serotonin, beyin epifizi ve ayrıca orta beyin tarafından salgılanıyor ve kendini iyi hissediş, ruh hali değişimi ile ilgili
ve eğer yeteri kadar uyumazsan serotonin sıkıntısı çekiyorsun. Geçen gün, anne sütüyle beslenen bebeklerin hiçbir atık
üretmediklerini tartışıyorduk. Yetişkin insanların yiyebileceği ve tamamen sindirilebilecek bir diyet var mı?
C: Az, ama atık üretmemek için sadece dördüncü yoğunluğu bekleyin.

S:(L) Hristiyan Haçı'nın derin bir seviyede neyi temsil ettiğini öğrenmek istiyoruz.
C: Kertiş dezenformasyon kampanyası, üzgünüz!

S:(L) Aklıma gelmişti! Haç, İsa'nın öldürülmesini sembolize ediyor, ki böyle birşey olmadı. ... (L) Bir süre önce farklı
yaşamlardan bahsediyorduk ve S___'nin derin düşünce ve değerlendirme düzleminde, "özel öğrenme kanalı" için dört kez
geri çekildiğini söylemiştiniz. Bu ne anlama geliyor?
C: Kendini açıklıyor.

S:(J) Bunu söylemelerinden nefret ediyorum.


360
C: Öğrenin!

S:(L) Ama bir dakika, arada bir fark var: öğrenen kişi kendisi miydi, yoksa başkasının öğrenmesine mi yardımcı oluyordu?
"Öğrenme kanalı"nı anlıyorum. (T) Kablolu TV'de var.
C: Her ikisi.

S:(L) Kötü bir durumda olduğu için değildi, doğru mu? Yani sınıfta kalma gibi birşey değildi?
C: Uyumsuz kavram.

S:(S) Laura'ya akupunktur uygularken neden terliyorum?


C: Çünkü dalganın yaklaşmasıyla ilgili değişimler geçiriyorsun.

S:(L) Bunun yaptığı iş için bir önemi var mı?


C: İlgisiz.

S:(L) JR'nin erkek kardeşi hiç kaçırıldı mı?


C: Hayır.

S:(J) Diğer yoğunluklarla etkileşimlerle ilgili herhangi bir seçkincilik var mı?
C: Ne?

S:(L) Sanırım yok. D___ W___ hakkında birşeyler duyduk. E___ P___ fiyaskosunun ardında onun olduğunu duyduk. Bu
doğru mu?
C: Açık.

S:(L) Pekala, o halde iyi geceler.


C: İyi geceler.
____________________

15 Nisan 1995 Frank, Laura, TR ve JR

S: (T) İyi akşamlar. Bu gece karşımızda kim var?


C: İyi akşamlar!

S: (L) Bu gece karşımızda kim var?


C: Şura.

S: (L) Neredensin?
C: Oradan değiliz ama siz Kasyopya olarak biliyorsunuz.

S: (L) Pekala. Uzun süredir iletişim kurmuyorduk.


C: Oo, evet!

S: (L) En son S___, TR ve JR ve ben burada çalışırken sizinle mi iletişim kurduk?


C: Parçalı.

S: (L) Sizdiniz ama parçalıydı, öyle mi?


C: Kısmen.

S: (L) Yani iletişimimiz tamamen sizinle değildi?


C: Radyodaki kesişen sinyaller gibi.

S: (T) Tabladaki kişilerin sürekli değiştirilmesi, herkesin kanal üzerinde deneyim kazanması ve böylece kanalın hepimiz
için açık olmasına yönelik çalışmamızı sürdürmemiz iyi olur mu?
C: Belirsiz.

S: (J) Tabladakilerin düzenli olarak değişmesini tavsiye ediyor musunuz?


361
C: En rahat nasıl hissediyorsanız onu tavsiye ediyoruz.

S: (L) Şimdi, ilk soru: bize neler oluyor?


C: Sizi saldırıya karşı sürekli olarak uyardık!!

S: (L) Yaşadığımız bu olaylar bir saldırı mıydı?


C: Elbette.

S: (L) Bizi saldırıya açık hale getiren şey neydi?


C: Çalışmanız.

S: (L) Herhangi birimizin saldırının etkisini arttıran davranışları oldu mu?


C: Açık.

S: (J) Olanların herhangi birinde kasıt var mıydı?


C: Soru bu mu?

S: (J) Evet.
C: Öyleyse kendi içinde yanıtla.

S: (L) Bu hiçbirşeyi açıklamıyor. A___ bile çocuk haliyle birşeyler anladı. (J) Belki de S___ aracılık yapabilecek nitelikte
biri değil.
C: Evet.

S: (J) Bu saldırının amacı neydi?


C: S___ güvensiz. Bunu fark etmediniz mi?

S: (J) Evet. (T) Ama güvensizliği o kadar da sorun değil.


C: Sorunlar koşullara göre.

S: (L) Bizi biraz tereddütte bırakıyor...


C: Bir yolcu uçağını sürmesi için bir ev temizlikçisi tutar mıydınız?

S: (T) Yanlış kişi yanlış şeyi yapıyordu. Bu onun hatası değildi.


C: Fakat mesajların aktarılması hassas bir konu.

S: (J) Burada bir ipucu var. Seninle Frank arasında mesaj aktarma aracılığı yapmasını ona kim söyledi? (L) Sanırım kimse.
C: Kendiliğinden gelişen bir durumdu. Karaya vurmamak için daha dikkatli olmanız gerekiyor.

S: (T) Bu gece Çin fal kurabiyesi yapıyoruz. (L) Söylediğim şeylerin doğru anlaşılmaması nedeniyle biraz incinmiş
durumdayım. Eğer Frank'in söyledikleri bana olduğu gibi aktarılsaydı sorun hemen çözülürdü. Tekrarlanması gereken
şeyler tekrarlanmadı, tekrarlanmaması gereken şeyler tekrarlandı.
C: Doğru. Saldırı, amacına en uygun şekilde gerçekleştirildi! Tüm açıklıkları gözleyin.

S: (L) Yani S___ farkında olmadan saldırıya aracılık mı etti?


C: Yakın.

S: (L) Bu saldırının, Metafizik kilisesindeki o kadınlarla veya Spring Hill'deki J___ ve Y___'yle herhangi bir ilgisi var mı?
C: Açık.

S: (L) TR benim için açtığı kartlarda bu olayı görmüştü. Saldırı modunda üç kadın gördü. Bu okuma, bu olayı mı temsil
ediyor?
C: Açık.

S: (L) Şimdi karşımızda üç isim var ve bunlar Barrie ve Susy Konicov ile ilgili kişiler. Geçen gece beni aradı ve bu kişiler
hakkında bilgi edinmek istedi. "Bu insanlar ona ne yapmak istiyorlar?" gibisinden birşeyler söyledi. Veya niyetlerinin ne
olduğu gibi. İlk isim Carl Grancy.
C: Kullanıcı.
362

S: (L) Michigan'lı Mark.


C: Zararsız.

S: (L) Karen Hilton?


C: İlgisi farklı. Barrie'yle bağlantısını kaybediyor.

S: (L) Yani orada geçici bir süre için bulunuyor ve sonunda başka yere gitmeyi planlıyor, öyle mi?
C: Yakın.

S: (J) ... Disney'in programlama değişikliği ve uzaylı filmi yapması; McNamara ve Vietnamla yüzleşme konusu... Bunların
herhangi bir önemi var mı?
C: Hepsi daha önceki yanıtlarda açıklandı ve hepiniz bu konularda çok şey biliyorsunuz; değişim hazırlıkları.

S: (J) Meydana gelecek değişimlere hazırlık. Yani bu olaylar önemli.


C: Bunu biliyorsunuz ve o nedenle farkına varıyorsunuz.

S: (T) Politika değişiklikleri gibi şeyler için ülkeyi yönlendiriyorlar. (J) Bence bu gerekli bile değil. Bu sadece bilinen
değerlerin tersine çevrilmesi değil mi?
C: Söylediklerinizin tümü.

S: (L) Omzumu tedavi ettirmek için cerrahi yaptırmalı mıyım?


C: Yanlış yönlendirmelere dikkat et.

S: (L) Bunu cerrahi için mi söylediniz?


C: Evet.

S: (L) Kolum kendi kendine iyileşir mi?


C: Büyük olasılıkla.

S: (J) Nasıl? (T) Tek bir olasılıkla kendini sınırlandırma.


C: Evet. Sana önerilen cerrahi parasal kazanç amaçlı.

S: (L) Cerrahiden başka yapabileceğim birşey önerebilir misiniz?


C: Isı terapisi ve diyette düzenleme.

S: (J) Ne tür bir diyet düzenlemesi?


C: Kalsiyum, manganez, nişasta azaltımı ve potasyum takviyesi. Katılaşmış parçaları atmak için sadece damıtılmış su
kullan.

S: (L) Bu şimdiye kadar verdikleri en anlaşılır fiziksel tavsiye. (J) Gerçekten.


C: Acı çekiyorsun canım, ve sen acı çektiğinde diğerleri de çekiyor!

S: (J) Bu güzeldi. Nemli ısı mı, yoksa kuru mu?


C: Nemli.

S: (L) Reiki?
C: Evet. Kas bağları zarar gördüğünde bu çoğu zaman kalsiyum obstrüksiyonunun bir etkisidir.

S: (L) Korakoid tümseği röntgeninde görülen kemiksi çıkıntı, dokuların zarar gördüğü yerdeki oluşum mu?
C: Evet.

S: (L) Yani kırık bir parça değil, doğru mu?


C: Evet.

S: (T) S___ sana söylememiş miydi? Çıkıntı, dokuyu parçalamış. (L) Tamam. Diğer konulara geçmeden önce, annem,
karnındaki sıkıntının nedenini öğrenmek istiyor.
C: Kas atrofisi.
363

S: (T) Daha fazla egzersiz yapması gerekiyor. (L) Doğru mu?


C: Evet.

S: (L) Human Potential Foundation'dan (İnsan Potansiyeli Kurumu) Washington'da düzenlenen meşhur konferansa dair bir
ilan geldi. İlginç olabilir. Bu konferansa gitmek için planlarımızı ayarlamamız faydalı olur mu?
C: Vakit kaybı.

S: (L) Oldukça kesin. (J) Elimizde yeteri kadar şey var. (L) "Mysterious Fires and Lights" (Gizemli Ateş ve Işıklar) isimli
bu kitapta, UFO olarak algılanan bazı ışıkların aslında bizim gerçekliğimize girmiş canlı varlıklar olabileceği fikri dile
getiriliyor. Bu tür bazı ışık kaynakları bir bilince ve amaca sahip gibi görünüyor. ... Bu bazı durumlar için geçerli bir şey
mi?
C: Bu teorik verilerin geçerliliği hakkında fikir edinmek için yayın tarihini kontrol et.

S: (L) 1967'de yayınlanmış. (T) Eski. (L) Bu aptalca bir fikir değil. Yıldırım topları gibi. Zeki davranışlar gösterdiği
biliniyor. Meraklı bir köpek yavrusu gibi. Yıldırım topu nedir?
C: Benzetmeyle ilgisiz.

S: (L) Tamam ama duyuları olan birşey mi? ...


C: Hayır.

S: (T) Sadece çok tuhaf elektriksel bir fenomen.


C: Yakın.

S: (L) Geçen gece Frank olmadan çalışma yapıyorduk. Frank'in devletle ilgili bir tehlike altında olduğuna işaret eden
bilgiler aldık. Bu doğru mu veya doğru muydu?
C: Kısmen.

S: (L) Bu tehlikenin kaynağı nedir?


C: Kaynak mı?

S: (L) Yani IRS mi, FBI mı, CIA mi, veya ne?
C: Başlangıcı bu şekilde değil.

S: (L) Fiziksel bir tehlike mi, yoksa taciz edilme tehlikesi mi?
C: Kendini yok etmeye yönelik zihinsel saldırı.

S: (L) Bu tür saldırılara karşı korunmak için yapılabilecek herhangi birşey var mı?
C: Evet.

S: (L) Korunmak için ne yapılabilir?


C: Düzenli bilgi girişi.

S: (L) Ne tür bilgiler? Kanal bilgileri, kitaplar, videolar... ne?


C: Hepsi ve diğer.

S: (L) Belirli bir diğer tür mü?


C: Bilgi paylaşımı. Şimdi, uyarı!!! Diğerleri de yakında aynı tür saldırılarda büyük bir artış deneyimleyecek. İkiniz
geçmişte benzer nedenlerden bu tür deneyimler yaşadınız, ama şimdi hep birlikte çalışıyor olmanız sizi farklı bir kategoriye
koyuyor!! Unutmayın, tüm kanallar ve benzer yapıdaki kişiler tanımlanır, izlenir ve "ilgilenilir".

S: (T) Bu tür saldırı deneyimi olan iki kişi kim?


C: Öğrenmek için keşfedin.

S: (J) Birinin ben olduğumdan eminim çünkü son zamanlarda zihinsel ve duygusal olarak çok kötü durumdayım. (T) Söz
konusu iki kişiden biri JR mi? (J) Biliyorum, biri benim.
C: İntihar düşünceleri?
364
S: (L) İntihar düşüncelerin mi var? (J) Hayır. (T) Ben değil. (F) Bende bu tür düşünceler her zaman vardı. (T) Sen, Laura?
(L) Ben de çok kötü durumdaydım. İntiharı düşünmüyordum. Sadece ışıkları kapatıp bu ilüzyonu sona erdirmenin ne kadar
güzel olacağını düşünüyorum. (T) Tamam, iki kişiyi tespit ettik; sen ve Frank. (L) Yani JR, seninki daha da kötü hale
gelecek. (F) Diğer iki kişi demediler mi? (L) Sanırım benzer şeylerin meydana gelebileceğini söylüyorlar. (T) Bu konu
üzerinde birlikte çalışmazsak, herşeyi kaybedeceğiz. (J) Tamam, TR'nin bu gece yaptığı kart okumasını sor. (T) Doğru
muydu?
C: Yakın.

S: (T) Bu okuma, şu anda bahsettiğinizle aynı şeyi mi ifade ediyor?


C: Yakın.

S: (T) Yani epeyce bilgi edindik ve tek yapmamız gereken bu saldırıların giderek daha da iğrençleşmesini önlemek, öyle
mi?
C: İhtiyaç duyduğunuz tüm farkındalığa sahip değilsiniz! Kesinlikle değilsiniz!

S: (J) Frank ile Laura arasında olan tüm bu şeylerin nedenlerinden biri, çok zayıf ve karışık da olsa, Frank olmadan da
kanalla bağlantı kurabileceğimizi göstermek mi? Kanalın gücünün bir göstergesi olarak. Bunun yan ürünlerinden veya
amaçlarından biri bu muydu?
C: Yan ürün, yeterince iyi bir tanımlama. Unutmayın, varolan herşey derslerdir.

S: (L) Saldırı sadece kanal ve bilgiyle değil, daha çok içsel şüphelerle, varoluşun temelleriyle ilgiliydi. Besin zincirinin
tepesinde olmayabileceğimizin farkına varmak çok sarsıcıydı. İlk sıkıntılar başladıktan sonra bunun etkisi giderek arttı. (J)
Belki de buna şöyle bakmamız gerekiyor: evet, tüm bu sıkıntıları deneyimledik ve sen ve Frank bu ızdırapları yaşadınız,
ama tüm bunlardan ortaya çıkan iyi birşey, amaç her ne kadar bu değildiyse de, kanalın her birimizden ayrı birşey
olduğunun kesin olarak farkına varmamızdı. Optimum teması kurmak için hepimizin bir araya gelmesi gerekiyor ama...
C: Hepiniz kanallama yapabilecek potansiyele sahipsiniz, ama seviyede uyumlanma için pratiğe ihtiyacınız var. Ama diğer
etkilerin de farkında olmanız gerekiyor!

S: (L) Hangi etkiler?


C: Frank'i gözleyin.

S: (T) Seni gözlüyoruz. (J) Evet? (F) Sanırım kastettikleri şey, benim gibi sürekli kanallama yapabildiğinizde, bunun bir iyi
tarafı, bir de kötü tarafı var. İyi tarafı biliyorsunuz. Ama kötü tarafı bilmiyorsunuz. Kötü tarafı, katlanılması çok zor birşey.
O zihin durumunu tanımlayamıyorum bile. (L) Psişik saldırılara karşı korunmak ve bunları önlemek için pratik tavsiye ve
rehberlik edinmek istiyorum. Bilgi ve farkındalığın önemli olduğunu biliyoruz, ama faydalı tavsiyeler ve ileri düzeyde
şeyler çok iyi olurdu.
C: Günlük duanın faydası olur.

S: (L) Birkaç gün önce birden biri geldi: aylardır hakkında hiçbirşey duymadığımız V___ beni aradı ve okumamı istediği
bir şiirle birlikte buraya gelmek istediğini söyledi. Gruptan ayrılmasının nedenlerinden biri olarak, çok şiddetli bir saldırı
altında olduğunu söyledi. Gruba katılıp tabla başında eşlik ettiği için bu saldırıya maruz kaldığını ve yapışık ruhun bundan
kaynaklandığını ve yaptığımız şeyin "şüpheli" olduğunu düşünüyor. Bizimle iletişimini kestiği süreçte başıma büyük dert
açan Metafizik Kilisesi'ndeki pederi aramış ve yardım ve tavsiye istemiş. Sonra da, daha önce hakkında birşeyler sorduğu
"Vanessa" isimli kadınla iletişim kurmuş. Görünüşe göre Vanessa V___'ye bir ruh çıkarma yapmış. V___'yi etkileyen bu
şeyin ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Açık.

S: (L) Bu her neyse, bizden veya çalışmamızdan mı kaynaklandı?


C: Hayır.

S: (L) Yapışık ruhu var mı?


C: Geçmişten var ve arada sırada etkili oluyor.

S: (L) Bu, gidip tekrar gelebilen birşey mi?


C: Mümkün.

S: (L) Vanessa, yapışık ruhtan kurtulmasını sağladı mı?


C: Açık.
365

S: (L) V___'nin durup dururken tüm bunları bana anlatma nedeni nedir?
C: Tekrar iletişim kurmak istiyor.

S: (J) Laura'yla mı, kanalla mı?


C: Her ikisi.

S: (J) Gruba tekrar katılmak mı istiyor?


C: Yakın.

S: (L) Bu geceyi sonlandırmadan önce bize söylemek istediğiniz herhangi birşey var mı?
C: Korunma ve hayatta kalma için, saldırı konusunda verilen bilgileri tekrar okuyun ve öğrenişinizi ve bilgi tabanınınızı
güçlendirmek için aranızda bunu tartışın!! İyi geceler.
_____________________

18 Nisan 1995 F___ ve Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam karşımızda kim var?


C: Tiklorya.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Thor Templar'ın kasedini dinliyor muydunuz?


C: Evet.

S: (L) Alakasızlıkla ilgili suçlamaları için söyleyeceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Bu gerekli mi?

S: (L) Hayır, ben buna gerek duymuyorum ve açıkçası ona cevap da yazmayacağım. Dolayısıyla bir önemi yok. Geçen ay
boyunca burada olan şeyler hakkında bazı sorular sormamda bir sakınca var mı?
C: Hayır.

S: (L) Pekala, tam olarak öğrenmek istediğim şeyi öğrenmem mümkün mü? Çünkü olanlar hakkında bir tür değerlendirme
yapmamız gerekiyor.
C: Açık.

S: (L) Sizinle olan bağlantımızı kesmek amacıyla kasıtlı olarak grubumuza veya buraya gönderilen biri oldu mu hiç?
C: Eğer olduysa, öğrenme ve gelişme amacıyla bunu keşfetmek size kalıyor.

S: (L) Yaşadığımız olaylarda böyle bir etki var mıydı?


C: Büyük olasılık.

S: (L) Yani büyük olasılıkla var.


C: Unutma, bireyler, başkaları tarafından manipüle edebilir.

S: (L) Son olaylarda manipüle edilen kişi kimdi?


C: Kastettiğimiz şey şu; biri "ajan" gibi görünebilir ama aslında kontrol başka bir yerdedir. "Ajan" gibi görünen kişinin iyi,
basit ve görünüş olarak istikrarlı yapıda olduğu durumlar için bu özellikle geçerlidir.

S: (L) Yani kontrolün başka bir yerden yapılıyor olabileceğini söylüyorsunuz, doğru mu?
C: Evet.
366
S: (L) Bu kontrol üçüncü yoğunluk mu, yoksa dördüncü yoğunluktan mı?
C: İkisinden biri veya ikisinin bir karışımı olabilir.

S: (L) Bu olayda birinin gerçekten başka güçler tarafından kullanıldığından veya manipüle edildiğinden eminim. Ama bir
dikkatsizlik veya sorumsuzlukla da ilgili olabilir. Doğru mu?
C: Kendin bul.

S: (L) Bu olaydaki kontrolün kaynağını tanımlayabilir miyiz?


C: Keşif ve öğrenmeden bahsettik.

S: (L) Yani bu olayı kendimiz açığa çıkarmamız gerekiyor?


C: Böyle yapmanız "gelecekte" çok işinize yarayacaktır.

S: (F) Neden?
C: Sıkça karşılaşabileceğiniz "semptomları" ayırt edebilmeniz için.

S: (L) Zaten bu semptomlarla fazlasıyla karşılaşıyoruz. Birileri geliyor, hepsi çok heyecanlılar, bu işe enerjilerini veya
paralarını koyuyorlar veya herneyse, çok hevesliler ve sonra birden bozuluyorlar.
C: Evet. Öğreniyorsunuz.

S: (L) Geçenlerde V___ ziyarete geldi ve yapışık ruh etkisi yaşadığını söyledi. Buna bizim çalışmamız mı neden oldu?
C: Hayır. Hormonal dalgalanmalar.

S: (L) Vanessa'yı aramış ve Vanessa onun üzerinde bir temizlik yapmış. Bu onun hormonal dalgalanmalarına iyi geldi mi?
C: Hayır.

S: (L) Birkaç hafta önce oğlumla bir hipnoz celsesi yaptım. Bu hipnoz celsesinde sanırım bir EC 135 uçağı kullanmayla
ilgili olaya döndü. Patlama olayını baştan sona tekrar yaşadı sanırım. Anlattıkları yeterince doğru muydu?
C: Evet.

S: (L) Hipnoz celsesinin en ilginç kısmı, uçağın içindeki birşeyin kokusunu tanımladığı bölümdü. Taşıdıkları şeyin garip
bir kokusu olduğunu söyledi. Bu anı doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Ona kokunun neye benzediğini sordum ve o da çöp gibi, lağım gibi gerçekten berbat bir koku olduğunu söyledi.
Hatırladığı şey doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Daha yüksek bir biliç seviyesinde bunun ne olduğunu bilip bilmediğini sordum ve o da bunun dünyadışı varlıklarla
ilgili olduğunu söyledi. Doğru muydu?
C: Evet.

S: (L) Gerçekten dünyadışılarla insanlar arasındaki etkileşimle ilişkili birşeyler mi taşıyordu?


C: Evet.

S: (L) Sonra uçmaya devam ederken birşey oldu. Aynı noktanın üzerinden ikinci kez geçiyor gibi hissetmiş ve bu onu
korkutmuş. Bu gerçekten oldu mu?
C: Evet.

S: (L) Ve görünüşe göre aynı noktanın üzerinden ikinci kez geçerken koku da, kargo da kaybolmuş. Bu gerçekten oldu mu?
C: Evet.

S: (L) Uçak, kendisi ve yardımcı pilot, dünyadışılar tarafından kaçırıldı mı?


C: Evet.

S: (L) ABD devleti tarafından kasıtlı olarak mı vuruldular?


C: Açık.
367
S: (L) Vurulmayla ilgili hatırladıkları yeterince doğru muydu?
C: Evet.

S: (L) Bu olayın etkilerini temizlemek için bunun üzerinde daha fazla çalışmamıza ihtiyacı var mı?
C: Evet.

S: (L) Onu aynı olaya tekrar tekrar götürmemi tavsiye ediyor musunuz?
C: Evet.

S: (L) Tamam. Geçen gece, üç veya dört yaşımdayken pencerede gördüğüm ve bana "Nereye gidersen git, saklanamazsın.
Zamanı geldiğinde seni bulacağız." diyen yüzü gördüğüm olay hakkında konuşuyorduk. Bu olayda pencerede gördüğüm
şey kimdi veya neydi?
C: Gri.

S: (L) Söylediği şey tam olarak neydi?


C: Aynen hatırladığın gibi.

S: (L) Bana söylemek istedikleri şey nedir? Gelecekte bir noktada gerçekten beni bulacaklar ve bana veya benimle birşey
mi yapacaklar?
C: Henüz bu bilgiyi veremeyiz.

S: (L) Henüz bu bilgiyi veremez misiniz?


C: Evet.

S: (L) Neden?
C: Hayır.

S: (L) Dr. Zanghi bana hipnotik regresyon yaparken, bana neden kaçırıldığımı sordu. O bu soruyu sorduğu anda bir tür
Yunan tapınağına benzeyen yerdeki bir manzara gördüm. Tapınakta uzun cüppeli, sakallı bir sürü piskopos kılıklı adam
vardı ve bana birşeyler öğretiyorlardı ve birşey yapmam için beni dışarı gönderiyorlardı. Bu anı neydi?
C: Henüz değil Laura!

S: (L) Bunun ardında birşeyler var gibi. Bana korkutucu geleceği için mi söylemiyorsunuz? Çok korkmama neden olacak
birşey mi?
C: Hayır.

S: (L) Bu, yapmam gereken, ama henüz bilmediğim birşey mi?


C: Yakın.

S: (L) Sanırım burada F___ ile benimle ilgili bir tür kadersel olay var. Doğru mu?
C: Muhtemelen.

S: (F) Bu cevap "evet" ile "açık" arasında. (L) Tahminimize göre, tanıştığımızdan beri, ilişkimizi bozmak için üzerimize
pek çok kişi gönderildi, bu doğru mu?
C: Belki.

S: (F) Herhalde bunu "evet" olarak kabul edebiliriz. (L) Bu etkileşimin ne zaman tam olarak etkinleştirileceğini sorabilir
miyim?
C: Açık.

S: (L) Ahhh. Benden daha kurnazlar. Geçen gece neredeyse kalp krizi geçirmeme neden olacak olan o ani vizyon doğru
muydu? Göklerin açıldığını ve bir sürü varlığın bizim gerçekliğimize doluştuğunu gördüm.
C: Evet. Ama bu bir kehanet mi, yoksa mevcut gerçeklik mi?

S: (L) Aman tanrım! (F) Senin bunu yaşadığın gündü sanırım benim zihnimde de benzer bir algı oluştu. Herşey şu anda
oluyor. Algılarımızın sınırlılığı nedeniyle bunu göremiyoruz. Biz birgün göklerin yırtılacağını ve kozmik bir olay olacağını
bekliyoruz. Ama aslında perde zaten aralanmış durumda ve teker teker giriyorlar. Son grup da girdikten sonra birden
tamamen açılacak. Biz bir gün UFO'ların dünyamızı işgal edeceklerini düşünüyoruz. Bunun şu anda zaten olduğunu
368
algılayamıyoruz. Karla Turner bunu "Dünya'nın Sonu" olarak tanımlamıştı ve kendisi ve ailesi için gerçekten de öyleydi.
_____________________

22 Nisan 1995 F___, Laura, TR ve JR

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimleyiz?


C: Lioa.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) K___'ler için birkaç kişisel sorumuz var. Onlar için bu soruları yanıtlamaya istekli misiniz?
C: K____'ler şiddete eğilimli.

S: (L) Şiddet uygulamaya mı eğilimli?


C: Açık.

S: (L) Yoksa onlara mı şiddet uygulanıyor?


C: Hepsi.

S: (T) Nasıl yani?


C: Zihin yapısı.

S: (J) Paranoitler mi?


C: Evet.

S: (L) Dört isim verdiler. Ben isimleri versem her biri için açıklamada bulunur musunuz? Bunlar ilişkili olduğu kişiler ve
haklarında...
C: Dışa eğilim gösterenler tarafından kişisel bir yaşam rehberi olarak kullanılmak istemiyoruz. Daha önce bu insanlar için
yanıtlar vermiştik. O bilgileri nasıl kullandıklarını bilmiyorsunuz.

S: (L) V___ , Boulder'deki Naropa Institute'nin, onun için iyi bir eğitim kurumu olup olmadığını öğrenmek istiyor.
C: Önceki konuda birşey daha: Yumuşak davranmanızı ve diplomasi kullanmanızı öneriyoruz, TR'nin önerdiği şeyi değil!

S: (L) Evet onları azarlamak istemiyoruz. (J) Ben yalan söylemeyi sevmiyorum. (L) Sorunları çözen yalanlar var, sorun
yaratan yalanlar var...
C: Evet. K___'lerle telefonla görüşmeye devam edin. Daha sonra faydalı bazı bilgiler vereceğiz.

S: ... (L) V____ ile, bedensiz varlıkların vücuda giriş noktaları hakkında konuşuyorduk. JR'nin daha önce, bilgisayar
başında otururken birşeyin ona ensesinden tesir ettiğini anlattığını hatırladım. Bu tür enerjilerin insan vücuduna belirli bir
giriş noktaları olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Hayır.

S: (L) Her hangi bir yerden olabilir mi?


C: Evet.

S: (L) Ense yaygın bir giriş noktası mı?


C: Yaygın mı?

S: (J) Fiziksel olarak zayıf noktaları tespit edip oradan mı giriyorlar?


C: Fiziğin bir önemi yok.

S: (L) Auramızdaki zayıf noktaları mı buluyorlar?


C: Yakın.
369
S: (L) Aural zayıf noktalar bazen kendini fizik bedene de yansıtıyor mu?
C: Herşey mümkün.

S: (L) Hepimizin omuzlarımızla ilgili sorunlar yaşadığımız süreçte bu bir psişik saldırı mıydı?
C: Belki.

S: (L) Bunun DNA değişimlerinin bir işareti olduğunu söylemiştiniz. Bu muydu?


C: Keşfedin.

S: (L) Genetik şeyleri inceleyecek ekipmanlarımız olmadığı ve DNA değişimleri hakkında birşey bulamayacağımız için,
DNA değişimleri meydana geldiğinde bunu bize söylemeniz için size güveniyoruz. O sıkıntıların DNA değişimleriyle ilgili
olduğunu söylemiştiniz.
C: İlgili insanlarla ağ bağlantısı kurun.

S: (L) Bu sıcaklık artışının bir önemi var mı? Sıcaklık bastırıyor gibi hissediş?
C: Paranoya sizi mahvedecek!

S: (L) Paranoitleştiğim falan yok. Cidden, bu titreşimsel değişimlerle ilgili birşey mi? Sıcaklık artışı hissetmek bunun bir
yansıması mı?
C: Cidden hayır.

S: (T) Kanallama ve reiki yaptığımızda, bu beden ısısı meydana getiriyor mu?


C: Yüksek enerji.

S: (T) Bu yüksek enerji ısıya mı dönüşüyor?


C: Evet, üçüncü yoğunlukta.

S: (L) Geçen gün Oak Island hakkındaki konuşmamızı incelerken, önemli bazı şeyleri sormadığımızı fark ettim. Bunları
şimdi sorabilir miyim?
C: Evet.

S: (L) Tamam, Oak Island'ta bir Boyutötesi Atomik Remolekülerizatör gömülü olduğunu söylemiştiniz. Bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Onu oraya kim gömdü?


C: Öğrenin.

S: (L) Sizin bize öğrettikleriniz yoluyla öğrenmeye hazırlanıyoruz, öyle değil mi?
C: Gerekli araçlara sahipsiniz.

S: (L) Gerekli araçlara sahip miyiz?


C: Size sahip olduğunuz en değerli şeyi kullanmanızı öğretmeye çalışıyoruz.

S: (L) Elbette bu da aklımız oluyor, değil mi?


C: Aynen öyle!

S: (L) Değerli şeylerden basetmişken, geçirdiğim kazadan beri beynim garip şeyler yapıyor. Yazı yazarken harflerin yerini
değiştiriyorum, boş yerler bırakıyorum. Diğer çok tuhaf bazı şeyler yapıyorum. Bazen gördüklerimden emin olamıyorum.
Bu gerçekten çok garip ve kazanın bu garip şeylerle herhangi bir ilgisi olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Evet.

S: (L) Yani kafamı fena çarpmışım! (J) Beynin karışmış!


C: İlgisiz.

S: (L) İlgili olan şey nedir? Bu olayın kafama tam olarak ne yaptığımı söyleyebilir misiniz?
C: İlgisiz.

S: (L) Peki ilgili olan nedir? (J) Öğrenmekten bahsediyorduk. (L) Bu olay, öğrenme biçimimde bir değişime mi neden
370
oldu?
C: Evet.

S: (L) Yani korkacak birşey yok. (T) Sadece buna alışman gerekiyor. (J) Konumuzdan uzaklaşmayalım. (L) Oak Island'a
dönelim. Pekala. Oak Island hakkında okuduklarıma göre, 1703 yılı veya öncesinde orada bazı ışıklar görülmesine dair
efsaneler varmış.
C: Evet.

S: (L) Orada her ne gömülüyse, 1703 veya daha önce mi gömüldü?


C: Evet.

S: (L) O ışıklar, dünyadışı varlıklara ait araçlara mı aitti?


C: Elektromanyetik profil.

S: (L) Kitaba göre, çöküntü alanındaki bir ağaçtan büyük bir parça koparılmış ve halat ve palanga kullanımı izleri varmış.
(T) Eğer çukuru kazanlar bizden daha ileriyse, palangalara ihtiyaçları olmazdı. (L) Evet bence de. Eğer ağaçla ve diğer
şeylerle ilgili bu izler varsa, orada insanlar da birşeyler yapmış demektir sanırım. Doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Şimdi, bana göre, tarihte o noktada o çukurun açılması, insan teknolojisinin ötesinde birşey.
C: Bilinen teknolojilerin ötesinde.

S: (L) Ama o olayda insanlar da kullanılmış olabilir, değil mi?


C: Bingo.

S: (J) Hatırlıyor musun, bunu tartışırken sen ışıklardan bahsetmiştin.


C: Bazı insanlar her zaman "daha yüksek" güçlerle komünyon (birlik, cemaat) halinde olmuşlardır.

S: (L) Yani insanlar aslında... (J) Tıpkı o evlere girip bütün o zararı veren çocuklar gibi. Bunu onlar yaptılar ama bunu
yapmaları için birilerinin onları buna yönlendirmiş olması gerek. Sanırım bu iyi bir benzetme.
C: İyi bir benzetme değil; bu ve diğer örneklerde bilinçli ilişkiden bahsediyoruz.

S: (L) Tamam, yani bu çukurun açılmasında insanlar ile diğer güçler arasında bilinçli bir ilişki vardı. Hangi insanlardı
bunlar?
C: Öğrenin. Eğlenceli.

S: (J) Korsanlar mı? (L) Bu bölgede kimler vardı? Eskimolar mı?


C: Hayır.

S: (L) Kızılderililer mi?


C: Araştırmaya devam et, ağdan yararlan.

S: (L) Fransızlar ve İngilizler vardı. Peki ya Vikingler? (F) Hayır, Vikingler ondan 600 yıl öncesiydi. (T) Çukurun ne kadar
zaman önce kazıldığını bilmiyoruz. (J) Evet, iyi soru. (L) Çukur ne zaman kazıldı?
C: 1500'ler. Uyruk önemsiz.

S: (T) Bu çukur 1500'lerin ortalarında bir yerde açılmış olmalı. (J) Ve 1700'lerde keşfedildi.
C: Mezhep bilgilerine erişin.

S: (L) Yani dinsel bir grupla ilgili olabilir.


C: Kim komünyon kurdu? Laura, okuduğu çok sayıdaki kaynakta bu bilgiye rastlamıştı.

S: (F) O devirde komünyon ilan eden bir mezhep mi vardı?


C: Evet.

S: (L) Sonradan Cajun'lar olarak bilinen, orada yaşamış olan, bir Fransız mezhebine mensup insanlarla ilgisi olabilir
sanırım...
C: Belki.
371

S: (L) Şimdi, bu makaleye göre o çukurun kazılabilmesi için yüz kişinin altı ay boyunca hergün çalışmış olması gerekir.
C: Hayır.

S: (L) Makale ayrıca çukurun 1780'de kazıldığını söylüyor...


C: Hayır.

S: (L) Çukuru kazdıklarında, birkaç parça altın, bir parşömen ve birkaç başka şey çıkmış. Bunlar neydi?
C: Simya.

S: (T) Remolekülerizatör yapmıştır. (L) Olabilir. Eğer bu işte insanlar da vardıysa, insanlar bunu neden yaptı?
C: Bunun için görevlendirildiler.

S: (L) İlişki içinde oldukları yüksek güçler tarafından görevlendirildiler, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Çukuru açıp remolekülerizatörü oraya gömme amaçları neydi? Başka zaman biri onun için geri mi dönecekti?
C: Hayır.

S: (J) Belki de bir dersti. (T) Özellikle oraya gömülmesinin belirli bir amacı var mı?
C: Elbette.

S: (L) Yaptığı birşey mi var? (T) Bulunduğu yer ile amacı arasında bir ilişki mi var?
C: Manyetik.

S: (T) Bunlardan dünyanın başka yerlerinde gömülü olanlar var mı?


C: Evet.

S: (T) Bir tür geometrik kalıba uygun olarak mı yerleştirildiler?


C: Belki.

S: (T) Hepsi birlikte mi çalışıyor?


C: Belki.

S: (T) Epeyce yaklaştığımız için söylemek istemiyorlar. (J) Diğerlerinden bazılarının nerede gömülü olduğunu söyleyebilir
misiniz?
C: Aklınız kullanmanız için var.

S: (T) Aklımızı kullanıyoruz. Ve aklımıza gelenleri söylüyoruz. Biz dostuz.


C: Herşeye kestirmeden gitmek istiyorsunuz.

S: (T) Evet! Çok doğru! Hala üçüncü yoğunluğuz! O yüzden...


C: Kasyopya Anneyi kandırmaya çalışmayın!

S: [Gülüşme] (T) Neşe! Bu şeyin gömülü olduğu koordinatları izlersek diğerlerine de ulaşabilir miyiz?
C: Deneyin ve görün. L___ gömülü hazineleri aramak istediğini söylediğinde, acaba aklındaki şey bu muydu?

S: (T) Yoksa bizim altımızda da mı bir remolekülerizatör var?


C: Hayır.

S: (L) Pekala. Bu şeyin işlevine dönmek istiyorum. Tekrar çıkarılmak üzere gömülmediğini söylüyorsunuz. Orada kalmak
üzere mi gömüldü?
C: Evet.

S: (L) Gömülme şekliyle ilgili pek çok şeyi açıklıyor bu. Belirli bir derinlikte, üzerinde oyuntular olan bir kaya bulunmuş.
Dikkatsizlik neticesinde parçalanmış. O taşta ne yazılı olduğunu merak ediyorum. Bu bilgiye erişip bize söyleyebilir
misiniz?
C: Ölçüm işaretlemesi.
372

S: (J) Bu cihazın Atlantis kristal piramidiyle bir ilgisi olabilir mi?


C: Doğrudan ilgili değil.

S: (J) Piramidin, bu cihaza enerji sağlanmasıyla bir ilgisi var mı?


C: Evet.

S: (J) Görünüşe göre cihazın oraya gömülmesi piramitten çok daha sonra gerçekleşmiş ama ondan enerji alabiliyor. (L) Bu
cihaz sürekli olarak çalışıyor mu?
C: Hayır.

S: (L) Onu çalıştıran şey nedir? Yani eğer çalışıyorsa.


C: Manyetik anomaliler.

S: (J) Depremlerden etkileniyor mu?


C: Etkilenebilir.

S: (L) Bu manyetik anomaliler, gezegende doğal olarak gerçekleşen anomaliler mi?


C: Her iki tür.

S: (L) Yani doğal olarak da olabilir, başka bir güç tarafından da harekete geçirilebilir, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Bu makine harekete geçtiğinde ne oluyor?


C: Fazla belirsiz.

S: (J) Bu cihaz, bu boyuta bir giriş penceresi mi oluşturuyor?


C: Bu amaçla kullanılması mümkün.

S: (J) Yoksa bu boyuta açılan bir pencerenin kapatılması için mi kondu?


C: Hayır.

S: (J) Bu boyuta girişin odak noktalarından biri mi?


C: Hayır.

S: (T) Tek başına işlev gören bir makine mi, yoksa diğerleriyle birlikte mi çalışması gerekiyor?
C: Duruma göre.

S: (J) Eğer küçük bir işse tek başına yapabiliyor ama büyük bir işse hepsi faaliyete geçiyor. (T) Her biri gezegenin belirli
bir bölümünü mü kapsıyor?
C: Hayır.

S: (T) Hepsinin aynı anda çalışması gerekmediğini söylediniz; birbirlerinden bağımsız olarak çalışabiliyorlar mı? Küçük bir
şey olursa sadece bir tanesi etkinleşiyor ama büyük birşey olursa birden fazla sayıda makine etkinleşiyor. Dizilimleri bu
şekilde mi?
C: Evet.

S: (T) Bir anlamda gezegeni istikrarlı bir halde tutmak için mi yerleştirildiler?
C: Belirsiz.

S: (L) Sahibi kim?


C: Sahip?

S: (L) Cihazı kim yaptı?


C: Kendiniz yanıtlayın, ve bu konu üzerinde yeterince durduk!!!!

S: ... (L) Yeni gerçekleşen terörist bombalı saldırı konusuna girmek istiyorum. Bu konuda sorabilir miyiz?
C: İstediğiniz zaman istediğiniz soruyu sorabilirsiniz, izin istemenize gerek yok. Eğer herhangi bir sebeple
373
yanıtlanamayacak bir soruysa, bunu size bildiririz.

S: (L) Tamam. 25 Şubat celsesinde bir bombalı terörist saldırısıyla ilgili kehanette bulunmuştunuz. Yaklaşık bir ay içinde
Washington D.C.'de bombalı bir terörist saldırı olacağını ve bunun bir davada yargılanmakta olan müslüman teröristlerle
bağlantılı olduğunu söylemiştiniz. Şimdi, bu bomba aslında Washingon'da patlatılacaktı da, güvenliğin arttırılması
nedeniyle mi Oklahoma'ya yönlendirildi?
C: Hayır.

S: (L) Washington'da hiçbir terörist bombalı saldırısı olmadı. Bunun nedenini söyleyebilir misiniz?
C: Henüz.

S: (L) Olacak mı?


C: Açık.

S: (L) Oklahoma'daki bombalamanın yurtsever hareketi ile ilgili olabileceği tespit edildi. Gerçekten bu saldırının ardında
onlar mı var?
C: Ne amaç, ne de yön olarak bu tür hiçbir bütüncül hareket mevcut değil. Son derece parçalı!

S: (J) Branch Davidian'larla ilgili olabileceğini okumuştum. (L) Doğru mu?


C: Hayır.

S: (J) Kontrol dışı gruplar mı? (T) Bunun arkasında tek dünya devleti mi var?
C: Hayır.

S: (L) Kontrol dışı gruplar mıydı sadece?


C: Yakın.

S: (L) Yani sadece... (J) Birkaç uçuk bir araya geldi ve... (L) Binayı uçurdular mı?
C: Manipüle edilmek, böylece zihni bulandırılmak ve şeytanların olmadığı yerde şeytanlar görüp şeytanların olduğu yerde
ise onları görememek çok kolay.

S: (L) Yani bunu yapanlar manipüle mi edildi?


C: Evet.

S: (L) Bu manipülasyonun kaynağını söyleyebilir misiniz?


C: Çeşitli.

S: (L) Bu kaynaklardan bir tanesinin adını söyleyebilir misiniz?


C: Kertenkele ırkı.

S: (T) Başka bir tane söyleyin.


C: Onların bilinçli ve diğer ajanları.

S: (L) Kertenkelelerin insan ajanlarından birkaç tanesinin adını söyleyebilir misiniz? ...
C: Şu veya bu "zamanda" tüm insanlar.

S: (L) Evet. Kimse bu manipülasyondan muaf değil. Geçen gün S___'den gelen telefon geldi aklıma. Beni aramasının
ardındaki motivasyon neydi?
C: Fazla yükü boşaltmak.

S: (L) Ne düşündüğümü anlamayla ilgili değildi yani? (J) Yoksa barışma çabası mı?
C: Belki.

S: (T) Fazla yükü bu mu? (L) Fazla yük derken duygusal anlamda mı?
C: Sorularınız net olduğunda daha rahat yanıt verebiliriz.

S: (L) Barışmak için mi aradı?


C: Belki bilinçaltından.
374

S: (L) Metafizik Kilisesindekilerin etkisi mi?


C: Önceki yanıt.

S: (L) M___ F___'yle hala iletişim halinde mi?


C: Pek sayılmaz.

S: (L) Bunun bir önemi yok. Yaklaşık son bir haftadır hamamböcekleri neden çıldırmış gibi ortada dolanıyorlar?
C: Elektromanyetizma.

S: (L) Bu elektromanyetizmanın kaynağı nedir?


C: EM alan distürbansı (dengesizlik).

S: (T) Alanı dengesizleştiren şey nedir?


C: Sismik.

S: (L) Peki dengeyi nerede "bulacak"?


C: Açık.

S: (L) Sanırım birşey olacak çünkü ne zaman bu böcekleri bu halde görsem birşey oldu. Depremler, fırtınalar, uçaklar
falan... Büyüklüğü ve yeri nedir?
C: Sürekli hareket ediyor.

S: (L) Çok büyük bir distürbans mı?


C: Evet.

S: (T) Buraya gelmeden önce neredeydi?


C: Dünyayı 6500 r.p.m (dakikadaki devir) ile turluyor.

S: (L) Bir dakikada mı?


C: Evet.

S: (LM) Yeraltı mı, yoksa atmosferik mi?


C: Her ikisi.

S: (L) Bu EM distürbansının kaynağı nedir?


C: Fazla karmaşık.

S: (J) Bunu söylemelerinden nefret ediyorum! (LM) Özet olarak, doğal bir gelişme mi, yoksa diğer boyutlardan mı üretildi?
C: Doğal.

S: (L) Gezegenin kendi içindeki bir faaliyetten mi kaynaklanıyor, yoksa gezegenin kozmik dalgalara bir tepkisi mi?
C: Gezegenin hem içi, hem de çevresiyle ilişkili.

S: (J) Normal bir durum diyebilir miyiz?


C: Hayır.

S: (J) Daha önce de oldu mu?


C: Evet.

S: (J) Ne zaman?
C: Dört ay önce.

S: (L) Dört ay önce ne oldu?


C: Hafızanıza erişin.

S: (T) Japonya depremi dört ay önce oldu. (L) Bunu mu kastediyorsunuz?


C: Evet.
375

S: (LM) Yine bir yerde kırılacak mı?


C: Açık.

S: (T) Dünyanın bir yerinde önemli bir fiziksel değişime neden olacak mı?
C: Evet.

S: (L) Bununla ilgili bir kehanette bulunabilir misiniz?


C: Açık.

S: (T) Bu bir süredir devam ediyor. (L) On gün sanırım. (J) On gün doğru mu?
C: Yakın.

S: (T) Bu hareket kendini ne kadar süre içinde gösterecek?


C: Açık.

S: (T) Kendini Laura'nın evinde mi gösterecek? [Gülüşme]


C: Açık. Eğer öyleyse, "tatil" öneriyoruz.

S: [Gülüşme] (J) Gidecekleri yer konusunda herhangi bir tavsiyeniz var mı? (LM) Los Angeles. (T) Yaz Olimpiyatları için
iyi bir yer. Bu yıl ABD takımının altın madalya kazanma şansınının yüksek olduğunu duydum. (L) Bir kez daha V___'nin
çalışmalarına devam etmesi için Naropa kurumunun iyi bir yer olup olmadığını soracağım.
C: Eğer seçimi buysa.

S: (L) Annem kremasyonun (ölünün yakılması) sakıncalarının ne olduğunu soruyor. Konu hakkında birşeyler okumuş... (T)
Endişelenmesine gerek yok, ölene kadar yakmıyorlar.
C: Bir sakıncası yok.

S: (L) Yani bedenin yakılmasının ve...


C: Beden üçüncü yoğunluk; beşinci yoğunluk değil.

S: (L) Okuduğu kitapta, ruhun bedenden tamamen ayrılmasının belirli bir süre aldığı, ölümden sonra her bir hücre ölene
kadar bedendeki hücresel bilincin bundan acı duyabileceği yazıyormuş. Bu doğru mu?
C: Hayır. Ruhun bedenden çıkışı anlıktır. Bilinç kalıntısı ve "yavaş" çıkma diye birşey yok. Öldüyse ölmüştür.

S: (T) Bunun neden olduğu tek sıkıntı, mezar yeri ve görkemli cenaze törenleri satışı yapan ve kremasyon trendinin devam
etmemesini ümit edenlerin çektiği sıkıntı! (F) İnsanlar sürekli gömülürse, sonunda yer bulma sıkıntısı olmayacak mı? (T)
Bazı yerlerde mezarlıkları yıkıp baştan yapıyorlar! Ben yakılmak istiyorum. (LM) Hadi dışarı çıkalım! (T) Şimdi değil!
Ölene kadar olmaz. (L) O zaman acıtmaz! [Gülüşme] ... (J) Dün gece televizyondaki bir programda 20 yıl önce üzerine
yıldırım düşen bir adam vardı ve bu olay onun psişik yeteneklerini çok arttırmış. Bunun, üzerine yıldırım düşmesinin
normal bir yan sonucu olup olmadığını merak ediyordum.
C: Evet.

S: (T) Artan psişik yetenekler kalıcı mı, yoksa bir süre sonra yitiriliyor mu?
C: Kalıcı.

S: (L) Aralık ayında geçirdiğim kazada kafama aldığım darbe, psişik yeteneklerimi arttırdı mı?
C: Belki.

S: (J) Mısır'daki piramitlerle ilgili bir program seyrediyorduk ve piramit matematiğinin oluşturulmasında hiçbir sıradışı
şeyin olmadığını söylüyorlardı. Başlangıçta uzatılan ölçüm şeritlerini kullandıklarını ama hesapların yanlış çıktığını ama
sonra bir ölçüm tekerleği kullanarak çok büyük matematiksel hesaplara gerek olmadan sonuca ulaştıklarını söylüyorlar. Bu
doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Bunu biliyordun. (T) Piramit matematiğinde pi sayısının ortaya çıkması bununla ilgili mi?
C: Ortalama konusunu ele alın. Yani konuya farklı açılardan yaklaşın.
376
S: (J) Konuya farklı bir açıdan yaklaşmamız gerekiyor. (LM) Tüm ders kitaplarında, taş blokları kütükler üzerinde
taşıyarak piramitleri inşa eden yüz binlerce köle resmediliyor.
C: Ders kitapları propaganda.

S: (T) Piramitler, Coral Castle ile aynı yolla mı yapıldı?


C: Yakın.

S: (L) O zaman kocam bana tekli bir koltuk alıp bir ağaca asar ve ben de o koltukta dönerim. Bu bende garip yeteneklerin
ortaya çıkmasını sağlar mı?
C: Evet, başın döner.

S: (L) Coral Castle'yi yapan adam gerçekten tavana bir uçak koltuğu asıp o koltuk üzerinde döndü mü?
C: Açık.

S: (L) Odasında tavandan sarkılı olan uçak koltuğu, yaptığı şeyde bir rol oynadı mı?
C: Eğer döneceksen, bu kesin bir yöntemle olmalı, rastgele dönerek değil.

S: (L) Belirli bir dönme metodu bularak mı yaptı onu?


C: Açık.

S: (T) O kadar döndükten sonra yönleri nasıl bulmuş? (L) Bu konuda bir ilerleme kaydedebilir miyiz? Dönerek ses çıkaran
bu şeylerle ilgili bize söyleyebileceğiniz birşey var mı? (J) Belirli bir dönme yöntemi gibi?
C: Deney öneriyoruz.

S: (L) Kulağımdaki sorun nedir?


C: Belirsiz.

S: (L) Kulağımda bir sorun var. (J) Nasıl? ...


C: Yağ dokusu.

S: (L) O olamaz! Kulağımdan siyah, katran gibi bir akıntı oluyor. Sanırım kan ve kulak kiri karışımı.
C: Hayır. Yağ dokusu.

S: (L) Neden oluyor?


C: İç kulak.

S: (T) Laura'nın iç kulağında bir sorun mu var?


C: Endişelenecek birşey değil.

S: (L) Peroksit, alkol ve sirke kullanarak doğru şeyi mi yapıyorum?


C: Evet ama dikkatli ol.

S: (L) Sadece tek bir kulağım. Diğeri iyi. (T) Rahat duyabiliyor musun? (L) Evet. (J) Bazı insanların kulakları yoğun kir
üretiyor. (L) Tek bir kulak ve o da en çok kullandığım kulağım.
C: Endişelenme.

S: (T) Onlar için söylemesi kolay, onların kulakları yok. (L) Hızlı bir soru sormak istiyorum: yerleşim sorunum kısa süre
içinde çözülecek mi?
C: Açık. Bekle ve gör.

S: (L) Evet, ama şu anda parasızım.


C: Daha önce de oldu ve hayatta kaldın.

S: (L) Yeterli yiyecek bile alamıyorum.


C: Uzun sürmeyecek.

S: (L) Yapmam gereken bir sürü şey var. Konferans ücretini nasıl ödeyeceğim örneğin?
C: İman. İyi geceler deme vakti.
377

S: İyi geceler.
_____________________

29 Nisan 1995 Frank, Laura, TR ve JR

S: (L) Merhaba. İyi akşamlar.


C: Merhaba, iyi akşamlar!

S: (L) Karşımızda kim var?


C: Torya.

S: (L) Neredensin Torya?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu gece biraz geç başladık ve bizi bekleyeceğinizi umuyordum. Odadaki enerji artıyor.
C: TR, 1964 Ekim'i miydi?

S: (L) Bu soru neyle ilgili?


C: TR'ye sor! Göl, sarı ve kahverengi tuğlalı evler, serin bir gün, çitler, büyük kobalt renkli silindir, titreşiyor...

S: (T) 14 yaşındaydım sanırım. (L) Bahse girerim bir kaçırılma olayından bahsediyorlardır... (T) Birinci sınıftaydım...
Babamın kuzeninin Kuka gölü kenarında bir yeri vardı ve orayı hep ziyaret ederdik. Çitler mi? Hatırlamıyorum. Aklıma
birşey gelmiyor.
C: Bunlar gördüğümüz görüntüler...

S: (L) Bu görüntüler, TR'nin geçmişte yaşadığı bir olayla mı ilgili?


C: Ona sor... Şimdi Viktorya stili evler görüyoruz, yeşil çatı... tarla... kahverengi tuğlalı evler...

S: (L) Bu önemli birşey mi? Sormak istediğimiz bir sürü soru var...
C: Sadece "akışla birlikte akın". "Trafiği" yönlendirmek sınırlandırıcı olabilir...

S: (L) Şu anda kolumun neden bu kadar ağrıdığını öğrenmek istiyorum.


C: Kolun üzerindeki zihinsel konsantrasyonun nedeniyle.

S: (J) Kolunu düşünmeyi bırak. ...


C: Onun yerine mayo'yu düşün.

S: (T) Mayo klinik. (J) Mayonez mi?


C: Hayır.

S: (T) Kortizonun hiç faydası oluyor mu? (L) Ağrıyan sol omzum değil, sağ taraf! (J) Mayo'yu düşün dediler. (L) Belki
TR'ye söylemişlerdir. (T) Bana mı?
C: Hayır. Laura.

S: (T) Ekim mi demiştiniz?


C: Biz sana sorduk.

S: (T) Bunu gören başkaları da var mıydı?


C: Evet.

S: (T) Annem mi?


C: Annen, kardeşin.

S: (T) Komşular?
C: Evet.
378
S: (T) Babam gördü mü?
C: ?

S: (T) Koyu mavi... (J) Kobalt mavisi. (T) Koyu mavi, siyaha yakın mı? (J) Kobalt parlak bir mavi.
C: Kobalt, metalik lacivert.

S: (T) Glenn evde değildi.


C: Başka bir yer.

S: (T) Neden bahsettiğinizi anladım! Evet birşey görmüştüm. Ekim 1964 müydü bilmiyorum ama birşey gördüğümü
hatırlıyorum!
C: Tamam, şimdi bir şeylere yaklaşıyoruz... O gün sana ne oldu sence?

S: (T) O şeyi görmemden başka birşey olduğunu hatırlamıyorum; uçarak evin üzerine geldi ve sonra başka yere gitti. Başka
birşeyin olduğunu hatırlamıyorum. Dışarı çıktım ve onun uçarak gelişini ve sonra da gidişini izledim.
C: Etraf nasıl görünüyordu?

S: (T) Normal görünüyordu. Herhangi bir farklılık hatırlamıyorum...


C: Tanımla.

S: (T) Rochester şehir sınırında ellili yıllara özgü bir yapılaşma vardı. Caddenin karşısında bir tarla ve okul bahçesi vardı.
Okul bahçesi çitlerle çevriliydi. Büyük, iki katlı kahverengi tuğlalı okul binası. Kahverengi veya kırmızı tuğlalı... İlkokula
orada gitmiştim. Sarı tuğlalı bina hatırlamıyorum, ama bizim evimiz o zaman yeşildi ve çatı kenarları süslüydü. (L)
Viktorya stili. (T) Üçgen stilli çatı değildi ama öyle görünüyordu. Evlerin çoğunun ön kapılarının üzerinde küçük üçgen
çatıcıklar vardı. Kapılar öne doğru çıkıntılıydı ve küçük bir yükseltisi vardı. (J) Evet küçük bir veranda gibi. (TR) Sen o eve
gelmiştin, oraların görünüşünü hatırlıyor musun? (J) Evet. (T) Okul bahçesinin öbür tarafında bir stadyum vardı. Aquinas
futbol stadyumu. Birkaç tarla hatırlıyorum ve şehir sınırında kalan son ormanlık alanlardan biri vardı. Beş blok doğuda
birkaç tane tren yolu vardı. Rochester, Ontario gölüne karşıydı. On kilometre mesafedeydik ve oraya bisikletle gidip
gelirdim. O cismin havadan tarla üzerinden gelişini izledim. Annemi hatırlıyorum. Kardeşim orada mıydı hatırlamıyorum
ama annemi ve komşuyu hatırlıyorum. Komşu kadın evin önünde annemle konuşuyordu ve bana seslendiler. Ben evde
televizyon seyrediyordum. Ama Ekim ayı olduğundan emin değilim çünkü hava halen ılık ve güneşliydi. Cisim, stadyum
tarafından, tarla üzerinden, yüksekten geldi bize doğru alçaldı. Doğrudan üzerimize geldiğini düşündüm. Biz ona baktıktan
sonra bize doğru gelmeye başladı.
C: Size doğru geliyordu.

S: (T) Evet. Ben dışarı çıkıp ona baktığımda bize doğru yön değiştirdi sanırım...
C: Hedef sendin.

S: (T) Hedef ben miydim? O zaman kaçırıldığımı sanmıyorum.


C: Öyle mi?

S: (T) Orada duran insanlar vardı... (L) Fark etmez.


C: Kaçırılma sırasında zaman "donar."

S: (T) Cismin hareketi, düşen bir yaprağın hareketi gibiydi ve bunu çok garip bulmuştum. Evin kenarına kadar geldi. Daha
sonraki bir tarihte de evin bodrumundayken benzer birşey yaşamıştım. Cisim, sanırım ben orada uyumak üzereyken
yaklaşmıştı.
C: Titreşiyordu.

S: (T) Kesinlikle metalik görünüyordu ve keşke metal bilye atan tabancılardan bir tane olsaydı diye düşünmüştüm; onu
vurabilirdim. Havada 15 metre mesafeden uzak değildi. Sanırım 3-5 metre uzunluğundaydı. İnce ve uzundu. ... Bana
metalik göründü. Mükemmel bir pürüzsüzlüğü vardı. (L) Buradan neye varıyoruz? Belli ki bunu özellikle anlattılar. ...
C: Dönüm noktası.

S: (L) TR'nin hayatında önemli bir dönüm noktası mıydı?


C: Ve şimdi... bağlantı tamamlandı.

S: (T) Anlamıyorum...
379
C: Son zamanlarda gördüğün rüyalarını hatırla.

S: (L) O olay bir dönüm noktasıydı ve şimdi bağlantı tamamlandı... (T) Son rüyalarım... Rüyamda bir binaya giriyordum ve
dışarı doğru uzanan elektrik kablosu gibi birşey vardı... bir tür bağlantı... (L) Bahsettiğiniz rüya bu mu?
C: TR'ye sor.

S: (T) Çok canlı rüyalar gördüm ama hatırlamıyorum. O olayla bağlantılı olarak yakın zamanda bana birşey mi oldu?
C: Evet.

S: (T) Burada yaptığımız şeyle bir ilgisi olmalı, ama tamamlanan bağlantı derken bunu mu kastediyorlar?
C: Pek sayılmaz.

S: (T) Tamamlandığını söylediğiniz bağlantı tamamen başka birşeyle mi ilgili?


C: İlişkili.

S: (T) Bana yakın zamanda birşey mi oldu?


C: Evet.

S: (T) Bilmediğim birşey mi?


C: Hayır.

S: (T) İşimle herhangi bir ilgisi var mı?


C: Kısmen.

S: (T) Bunun, iş yerinde insanlara belirli şeyler anlatmamla, bugünlerde olan olaylardan bahsetmemle ve onların bu şeyler
hakkındaki bilinç seviyelerini yükseltmeye çalışmamla bir ilgisi var mı?
C: Evet, şimdi, çok önemli birşeyleri "çıkarmak" için, hatırlattığımız olaydan hemen sonraki yıllar içindeki arkadaşlarını,
ilişkilerini ve deneyimlerini inceleyelim!!!

S: (T) O olayın 1974 değil de 1964'de olduğundan emin misiniz?


C: Sen daha iyi biliyorsun TR!

S: (T) Sormamın nedeni, o yıl kış ayında pencerenin dışından gelen seslerle ilgili olay ve o gece yaşadığım tüm o
garipliklerin aklıma gelmesi... ve 70'lerde bir yerde meydana gelen başka bir olay vardı. Arizona'ya doğru yola çıkmaya
hazırlanıyordum ve hem arabayla hem de başka şeylerle ilgili bir sürü gariplik yaşadım. (L) Bahsettiğiniz şey bununla mı
ilgili? Arizona yolculuğu, sesler falan?
C: Ou, çoook şey var, değil mi TR? Ortaya çıkarma zamanı.

S: ... (T) Ehliyetimi almamla ve arabayla kırsal alanlara pek çok gezinti yapmamızla ilgisi var mı? Göl bölgesinde arabayla
çok dolaşırdık.
C: Kısmen.

S: (T) Geceleri tepeler arasında arabayla uzun uzun dolaşırdık. (L) Bu yolculuklardan birinde birşey mi oldu?
C: Belki.

S: (T) Belki de olmadı. (L) Bu konunun önemi nedir? (T) Bir gece rastladığım ve bir daha hiç bulamadığım o garip
kasabayla ilgisi var mı? Konu bir şekilde bununla mı ilişkili?
C: Evet.

S: (T) Gördüğüm en garip kasabaydı. ... (J) Anlat. (T) Bir gece güneybatı New York civarında arabayla dolaşıyordum.
Liseyi bitirmiştim. Çok içerdim, o yüzden anlattığım olayların kesinliğini bilmiyorum. Bir gece Güney Tier'de, Fingerlakes
bölgesinde bir kasabaya gittim. Yaşadığım en garip şeylerden biriydi. Bir sürü kasabaya gitmişliğim vardı; etrafta bir sürü
insan, birşeyler olur. En azından çevrede biri olur. Saat dokuz veya ondu ve bu kasabaya girdim. İki şeritli ana cadde iki
katlı binalarla doluydu ve dar bir kaldırımı vardı. Bir kanyonda gider gibiydi. Sokak lambaları vardı ama sokağa fazla ışık
vermeyen küçük yeşilimsi lambalardı. Ortalıkta tek bir kişi bile yoktu. Binaların hiç birinde kimse yoktu. Binalar tahtalarla
çevrilip kapatılmıştı. Bir kasabaydı ama aynı zamanda hiç benzemiyordu. Yaklaşık dört blok gittim ve geri dönüp çıktım ve
etrafından dolaşıp tekrar girdim ve buna inanamadım. Kasaba orada değildi. Onu tekrar bulamadım. Adını da bilmiyordum.
C: Keşfet.
380

S: (S) Alacakaranlık Kuşağı Kasabası herhalde... (T) Bu kasaba...


C: Evet.

S: (L) Başka bir realiteye girdin. (T) Aslında gördüğüm şey gerçek bir kasaba değildi, öyle mi?
C: Aynen öyle.

S: (T) Çok sinirlenmiştim. Etrafından dönüp ikinci kez girmemin nedeni de kasabanın bana çok tuhaf gelmesiydi. (S) Tek
başına mıydın? (T) Evet, yalnızdım. Orada benden başka kimse yoktu. Sokak lambalarından biri bana 1920'leri hatırlattı.
Resmen hayalet bir kasabaydı. (L) Bu olayda TR'ye ve bize anlatmak istediğiniz şey nedir? Artık büyük çocuklarız, bu
olayları kaldırabiliriz.
C: Konu o değil.

S: (L) Konu nedir?


C: Öğrenmek gücünüzü arttırır.

S: (L) Peki anılardaki bu gezintiden öğrenmeye çalıştığımız şey nedir?


C: Herşey hazır olarak sunulursa öğrenemezsiniz, aranızda tartışın! [TR'nin deneyimlerini tartışmak üzere mola verildi.]

S: (L) Bir yerlere varabildik mi?


C: Herşey birbiriyle bağlantılı.

S: ... (L) Bahsettiğimiz bu olay TR'ye özel mi? Yalnızca onun hayatında mı oldu?
C: Evet.

S: (T) Kurduğum ilişkilerin hepsi, kendi başlarına düşünebilen, olayları anlayabilen, çoğu insanın anlayamadığı çok farklı
deneyimler yaşayan kişilerle olmuştur. Mutlaka kaçırılma deneyimleriyle ilgisi olması gerekmiyor, hayat deneyimleri
olarak da.
C: Evet, ama bu daha önemli birşeyin işareti.

S: (L) Yani TR'nin böyle bir... (T) Bu ilişkilerin beni bugün olduğum kişi haline getirmesiyle mi ilgili? ...
C: Hayır.

S: (L) Hayır, sanırım tüm bu farklı türdeki insanlarla arkadaşlık kurabilmiş olmanın önemli birşeye işaret ediyor olmasıyla
ilişkili. Benim aklıma ilk gelen şey şu: bir elçi veya bir katalizör müsün?
C: Hayır.

S: (L) Bu insanlarla ilişkilerinde yaptığı birşey önemli başka bir şeye mi neden oldu? Ve...
C: Hayır.

S: (L) O insanların herhangi biri onu çok etkileyen birşey mi yaptı?


C: Hayır.

S: (T) Çok çeşitli türden insanlarla ilişki kurabilmemle mi ilgili?


C: Hepsi aynı "düzlemden" geliyorlar.

S: (L) Yani kendisi gibi insanlarla mı ilişki kurdu? Ve hepsi aslında aynı düzlemden, yani başka bir yerden mi geliyorlar?
C: Yakın.

S: (L) Sanırım bir yerlere varıyoruz. Peki gördüğü o gemi, aynı düzlem veya yerden mi geliyordu?
C: Hayır.

S: (L) Peki o gemi, TR'nin şimdiye kadar ilişki kurduğu o insanlarla olan etkileşimleriyle yakından ilgili miydi?
C: Evet, ama asıl önemli olan bu değil.

S: (L) Asıl önemli olan TR'nin ve ilişki kurduğu diğer o insanların... (T) Ortak bir deneyimi mi paylaşıyoruz?
C: Yakın.
381
S: (T) Hepsinin kökeni aynı mı?
C: Evet.

S: (L) Bu köken nedir?


C: Neormm.

S: (L) Neromm mu?


C: Sizin dilinizdeki en yakın karşılığı.

S: (L) Bu bir yer mi?


C: Evet.

S: (L) Nerede?
C: Yıldız rehberlerini kontrol edin.

S: (T) Bu bir yıldız mı? Uzunvadeli ilişki kurduğum özel bazı insanlarla başka bir yıldızdan mı geliyoruz?
C: Dikey gerçeklikte.

S: (T) Aradığımız Oryonlu ben miyim?


C: Hayır.

S: (L) JR de onlardan biri mi?


C: Hayır.

S: ... (T) Kafam karıştı. (J) Benim TR'yle olan ilişkimin önemi nedir? (L) Onu insanlaştırmak mı? [Gülüşme]
C: Açık.

S: (T) Açık bir ilişki! (J) Hayır, değil. Bu bir evlilik. Üzgünüm! (T) Evliliği sen istedin! 27 yıldır gayet iyiydik... (F) O
kadar oldu mu? (T) Yo, sadece öyle hissettim. (L) Pekala! Şimdi neredeyiz? TR'nin dikey bir gerçeklikten geldiğini ve
bunun hayatı boyunca kendini çeşitli şekillerde gösterdiğini ve şu dönemde yaşadıklarının da bununla ilgili olduğunu
keşfettik, doğru mu?
C: Evet.

S: (T) Dikey gerçeklik nedir? (L) Dikey bir gerçeklik! (T) Ou, teşekkür ederim! Bu herşeyi açıklıyor. (L) Yanyana farklı
gerçeklikler var; demek bu da dikey bir tanesi...
C: Boyut sınırı geçişinde kesişecek.

S: (L) Diğer bir deyişle boyut sınırıyla kesişen bir gerçeklikten geldiği için zihnen onunla bağlantı halinde, öyle mi?
C: Hayır.

S: (L) Sadece denedim. (T) Bana da iyi görünmüştü. Bir acil çıkış kapım olurdu!
C: Birleşiyor.

S: (L) Tamam, yani TR dünyadışı dikey bir gerçeklikten gelen kısmen dünyadışı biri ve bu onun, aynı gerçeklikten gelen
kişilerle etkileşmesine neden oluyor. Ne olmuş? [Gülüşme] (S) Yapacak bir iş! (J) Hobi.
C: 3'üncü yoğunluk düşünüyorsunuz, bir bilgi "tazeleme" celsesine ihtiyacınız var!

S: (T) Kasyopya Bilgi Takviye Kursu. (L) Sadece herşeyin neyle ilgili olduğunu anlamaya çalışıyorum. Tüm bunlar nereye
varıyor?
C: O halde size aktardıklarımızdan ve aynı zamanda kendi içinde "kilitli" durandan öğren. Yani, anahtarı bulma zamanı!

S: (L) Elimizdeki bilgilere bu şekilde mi bakmamız gerekiyor? (J) Bunun, Laura'nın son bir buçuk gününü...
C: Lütfen bizi oraya veya buraya "itmeyi" bırakın ve sadece serbest bir şekilde öğrenin.

S: (L) Bence gezegendeki herkes şu anda bunu yapıyor. Her zaman, alternatif bir gerçekliği paylaştıkları insanlarla ilişkiler
oluşturan farklı gruplar var. (J) Yani birbirimize mi çekiliyoruz? (F) Doğru. Bana anlamlı geldi. (L) Peki o zaman biz hangi
alternatif gerçekliği paylaşıyoruz? Yoksa aynı alternatif gerçeklikten gelmiyoruz da, her birimiz farklı bir alternatif
gerçekliğin temsilcileri ve bağlantı noktası mıyız?
382
C: Son kavram aynen doğru!

S: (T) Hepimiz kendi grubumuzu mu temsil ediyoruz?


C: Güç arttırmakla ilgili olarak ne söyledik?

S: (L) Yani her birimiz kendi gerçeklik grubumuzla bağlantılıyız ve...


C: JR, ilgili cümleleri hepinize tekrar okusun.

S: (L) Belirli insanlar, veya belki herkes, kendi içlerinde kilitli olarak veya bireysel elektromanyetik alanları içinde enerji
paketlerine veya bilgilere sahip...
C: Yapbozun parçalarının bir araya getirilmesi gibi.

S: (L) Biz bir yapbozun parçaları mıyız? (J) Evet, bunu zaten biliyorduk.
C: Bir parça kağıda dikey bir kesişim çiz.

S: [Bir kağıda bunu çizdik] (L) Böyle mi?


C: Hayır, ters bir "T" harfi gibi yap.

S: (L) Tamam, işte bu. [Çiziyor] Şimdi...


C: Sonraki sayfayı kullan ve bu sefer daha yakın çiz ama sol alt köşeye değil.

S: (L) Oldu mu?


C: Hayır, sol alt köşeden daha uzak olsun. ...

S: [Tekrar deniyoruz]
C: Çok daha küçük olsun.

S: [Tekrar deniyoruz] (L) Oldu mu?


C: Merkeze yakın.

S: [Tekrar deniyoruz] (L) Şimdi nasıl?


C: Şimdi diğeriyle birleştir.

S: (T) Üstten mi, alttan mı?


C: Hafif farklı bir açıyla.

S: [Deniyoruz] (L) Böyle mi?


C: Tekrar deneyin.

S: [TR deniyor] (T) Sanırım bunu kastediyorlar. (L) Bu mu?


C: Hayır.

S: [TR tekrar deniyor]


C: Tabanları birleştir.

S: [TR tekrar deniyor] (L) Neden tablada kendiniz çizmiyorsunuz? [Kalemi planşete iliştirerek kağıdın üzerine koyuyor]
Evet arkadaşlar, çizin! [Planşet şekli çiziyor]
C: Şimdi siz devam edin...

S: (J) Spiral mi?


C: Hayır.

S: [TR, her yöne dikey uzantıları olan çokgen bir şekil çiziyor] Bunu mu kastediyorsunuz?
C: Şimdi tabanı daireselleştirin... Şimdi bir dış dairenin içine alın... Şimdi başka bir sayfaya temiz bir kopyasını yapın.

S: (J) Bu bir ekin çemberi mi?


C: Yapıldı, evet. Dikey gerçekliklerin birliğini temsil ediyor.
383
S: (L) TR'nin geçtiği kasaba, bir dikey gerçeklik kasabası mıydı?
C: Yakın. Yedi çizgi gerekiyor.

S: (L) Gruptaki her bir kişi bir çizgi mi?


C: Evet.

S: (L) Sonunda yedi çizgimiz mi olacak?


C: Evet.

S: (T) Buradaki beş kişi, çizgilerden beşi mi?


C: Açık.

S: (T) Bu diplomatik bir yanıttı, değil mi? Bu kavramla ilgili öğrenebileceğimiz başka şeyler var mı?
C: Elbette!

S: (L) Yedi çizgi yerini bulduğunda, bu bizim gücümüzü/bilgimizi katlayarak arttıracak mı?
C: Patlarcasına.

S: (L) Bu süreci durdurmaya yönelik bu kadar saldırı ve bu kadar girişim olmasının nedeni bu mu?
C: Kısmen.

S: (T) Tamam, kağıt üzerinde yedi çizgili olarak şekli çizdik. Şimdi bu şekille ne yapacağız?
C: Açık.

S: (T) Sanırım bu sadece bir dersti. (L) Dairenin merkezinde ne var?


C: Herşey yerini bulacak, şimdi bunun önemi üzerinde düşünmeniz gerekiyor ve bizim de iyi geceler dememiz gerekiyor!
_________________________

7 Mayıs 1995 F___, Laura, TR ve JR, SV

S: (T) İyi akşamlar.


C: İyi akşamlar.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Myip.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Pekala, sormak istediğimiz bir dizi soru var. Yoksa sizin hazır planlarınız mı var?
C: Bazı.

S: (L) Planlarınız var mı, yoksa biz sorularımızı soralım mı?


C: Her ikisi.

S: (L) Yine bir tanesini gördüğüm için aklıma geldi, evimdeki hamam böceklerinin hikayesi nedir? Neden onları bu kadar
sık görüyorum?
C: Açık.

S: (L) Sızabilecekleri her tür çatlak ve aralık var ama genelde ortalıkta görünmezler.
C: Besin kokusu.

S: (L) Yiyecek kokusu aldıkları için mi geliyorlar?


C: Sebeplerden biri.

S: (T) Diğer bir sebep nedir?


C: Elektronik böcek-savar öneriyoruz.
384

S: (L) Böcek öldürücü mü? (SV) Öldürenler değil, uzak tutanlar. (T) Onun yayacağı frekans kanalı olumsuz etkilemez mi?
C: Aptalca soru.

S: (J) Ben öyle düşünmemiştim. (L) Ben de. Ne de olsa bir frekans.
C: Kanal şu anda bundan etkilenmeyecek kadar çok güçlü.

S: (L) Pekala, birkaç soruyla başlayalım. İlk sorumuz: Sümerler kimdi?


C: Matematik çalış.

S: (L) Matematik mi çalışayım? Cevap bu mu?


C: Evet.

S: (L) Kimin matematik çalışması gerekiyor?


C: Sen.

S: (L) Matematikte, bana onların kim olduğunu gösterecek birşeyler mi var?


C: Evet.

S: (L) Sümerler hakkında birşeyler okudum ve Sitchin'in yazdıklarını da okudum...


C: Biz Sitchin değiliz!

S: (L) Sümerler sanki bir hiçliğin içinden bir anda ve o kadar kapsamlı bir medeniyeti nasıl oluşturdular?
C: Yapbozun tüm olası eksik parçaları için matematik çalış!!! Uygun bilgisayar programlarından yararlan. Artık tüm
yanıtları doğrudan bizden istemek yerine biraz inisiyatif kullandığınızda, öğrenmek gücünüzü onkat daha fazla arttıracak!!!

S: (L) Aklıma ilk gelen şey şu ki, bize verdikleri tüm tarihleri birleştirip bir veritabanı oluşturmak istiyorum. Kometlerin
tarihleri, medeniyetler, arkeolojik bulgular ve tüm bunların ortaya koyduğu resim... (J) Ben, ekin çemberleri hakkında
birkaç şey daha öğrenmek istiyorum.
C: Gücünüzün artmasını istemiyor musunuz?

S: (L) Tabii ki istiyoruz. 25.920 yıllık Büyük Yıl'ın, yani zodyakın presesyonunun, konularımız için bir önemi var mı?
C: Önceki yanıtlara bak.

S: (L) Bu, matematiğin yardımcı olup olmadığından emin olmadığım bir konu. UFO'lardan düştüğü görülen melek saçı
(angel hair) nedir?
C: "Curuf" (slag) olarak da biliniyor.

S: (J) Bu, UFO'ların itiş sistemlerinin bir yan ürünü mü?


C: Ve boyutötesi manevraların.

S: (T) Kaybolup gitmesinin nedeni bu olsa gerek. (L) M___ F___'nin glasin bir torba içinde, bir yerden bulduğu
belgelenmiş bir melek saçı olduğunu biliyor muydunuz! (T) Bir sigara paketi içinde de bir UFO dedektörü var! (L) Tamam.
Pek çok olayda, gökten parlak, jelatinimsi maddeler düşüyor ve bunlar bir süre sonra yok oluyor. Bu konunun...
C: Önceki yanıta bak.

S: (T) Melek saçıyla aynı madde. (L) "Büyük Şikago Yangını"yla ilgili çok sıradışı koşullar vardı. Bu yangının meydana
gelmesinde başka boyutların etkisi var mıydı, yoksa doğal bir fenomen miydi?
C: Belirsiz.

S: (L) Daha net olmak gerekirse, birkaç kişi, gökten düşen bir ateş tornadosu veya patlama veya ateş gördüklerini anlatmıştı
ve bu o kadar hızlı ve güçlü bir şekilde olmuş ki, canlarını kurtaracak zamanı zor bulmuşlar.
C: Dedikodu.

S: (L) Şikago'ya komşu bile olmadıkları halde, iddiaya göre aynı süre dahilinde yanıp yok olan pek çok küçük kasabalar
vardı.
C: İyi okuma konuları olur.
385
S: (L) Ohio'da Adams County'deki Great Serpent Mound'u (Büyük Yılan Höyüğü) kim yaptı?
C: Armonan mezhebi.

S: (T) Armonanlar kim?


C: Atlantislilerin torunları.

S: (T) Yani çok uzun bir zaman önce mi yapıldı? (L) Onlar hakkında bilmemizi veya öğrenmemizi tavsiye ettiğiniz
herhangi birşey var mı?
C: "Yapbozun parçaları."

S: (L) Bu bölgede ne zaman yaşadılar? Ne zaman ve nereden geldiler?


C: Sümer sorusuna verilen yanıtlara bak.

S: (L) Bana öyle geliyor ki, Sümerler ve Armonanlar, Atlantis battığı zaman çeşitli yerlere dükkanlarını kuran
Atlantislilerdi.
C: Güzel, şimdi bununla devam et.

S: (L) Aynı cevabın İngiltere'de Uffington'daki White Horse (Beyaz At) için de geçerli olduğunu düşünüyorum.
C: Evet.

S: (L) Tamam, bununla ilgili olarak şimdilik bilmek istediğim buydu. Kaliforniya'daki Shasta Dağı'nın içinde yaşayan biri
veya birşey, medeniyet veya grup veya örgüt var mı?
C: Hayır.

S: (J) Shasta Dağı'yla ilgili gizemli güç söylentisinin herhangi bir gerçekliği var mı?
C: Yalnızca dolaylı olarak.

S: (T) Yani Shasta Dağı'nın kendisinde herhangi gizemli bir güç yok, değil mi?
C: Evet.

S: (L) Bu, onunla ilişkili herhangi bir grup veya varlıklar için de geçerli mi?
C: Evet.

S: (L) Bu konuda şu anda farkında olmadığımız ama sormamızın faydalı olacağı sorular var mı?
C: Size bağlı.

S: (L) Dünyadışı varlıklar ve ilişkili diğer fenomen ve varlıklardan yayılan katlanılmaz sülfür kokusunun nedeni nedir?
C: Kimyasal etkileşimler.

S: (L) Eğer dünyadışı bir varlık 3'üncü yoğunlukta ölürse ve kalıntıları burada kalırsa, bu durum sülfür veya ilişkili
bileşikler üreten kimyasal bir reaksiyona mı neden oluyor?
C: Bravo!

S: (J) Yani buna neden olan şey boyutlar arasındaki fark mı? (L) 4'üncü yoğunlukta ölselerdi yine aynı kokuyu yayarlar
mıydı? (J) Bu aptalca bir soru çünkü 4'üncü yoğunlukta "koku" nedir ki? (L) Bu bir tuzak soruydu!
C: 3 ve 2 yerine 4'üncü yoğunluk gibi düşünün.

S: (L) Bu dünyadışı varlıklar kimyasal olarak 4'üncü yoğunlukta mı oluşuyor?


C: Yakın.

S: (L) F___ ve ben çok garip rüyalar gördük. Geçen Pazar günü rüyamda dışarı çıktım ve gökyüzünde bir sürü şey
oluyordu. Gökyüzünde ve yerde birbirlerine ateş eden dünyadışı gemiler vardı ve çok korkutucuydu. Etrafta koşuşan
insanlar vardı. Kocam ve çocuklarım beni terk etmişti çünkü tüm bunlar kocamı fena şekilde korkutmuştu. Gerçekten çok
garip bir rüya.
C: Dikkatini sürdürmeye devam et!

S: (J) Tanrım! (L) Bu, kehanetsi bir rüya mıydı?


C: Açık.
386

S: (T) Rüya sırasında başka neler gördüğünü hatırlaması için mi dikkatini sürdürsün?
C: Daha fazla rüya için.

S: (L) Bu rüyalar bilgi mi veriyor?


C: Açık.

S: (T) Bir kadınla ilgili sürekli rüyalar görüyorum. Bu kadın kim?


C: Önceki yanıt.

S: (L) Bir süre önce transkriptleri tekrar okuyordum ve bir yerde, karadeliğin mutlak yokluk olduğu ve yok olan şeylerin
birinci yoğunlukta tekrar üretildiği yazıyordu. Veya birinci seviyedeki tekrar üretimin, karadeliğin bir yansıması olduğu
söyleniyordu. Karadelik birinci yoğunlukla mı yoksa yedinci yoğunlukla ilgili bir fenomen mi?
C: Yalnızca 1'den 4'e kadar.

S: (L) Karadelik fenomeninin, yani mutlak yokluğun, daha üst seviyelerde, yani 5'ten 7'ye kadar olan yoğunluklarda bir
yansıması var mı?
C: Önceki yanıta bak.

S: (T) Eğer karadelik, birinci seviyeden dördüncü seviyeye kadar olan saf KH ise, beşinci seviyeden yedinci seviyeye kadar
olan bölüm de saf BH'dir. (SV) Daha önce beşinci ve altıncı seviyede de KH'nin olduğunu söylemişlerdi. (T) Ama o
yansıma. (L) Düşünce formu.
C: Beşte kapsüllenmiş halde. (sınırlandırılmış)

S: (L) Yedinci seviyeden sonra başka...


C: Hayır. "yediden sonra" demek, transkriptleri tekrar gözden geçirmen gerekiyor demek!

S: (L) Bitirmeme izin vermediğiniz sorum şu; bir oktav mı var? Bu, tıpkı bir piyanodaki oktavlar gibi basamak basamak
yükselen birşey mi?
C: Önceki yanıt.

S: (L) Oktavlar ve benzer şeylerle ilgili bir sürü şey öne sürülüyor.
C: Büyük döngü. Bahsettiğin şeyleri öne sürenler kim?

S: (L) Oktav döngüsünden bahsedenlerden biri Gurdjieff, ayrıca Sufi öğretileri ve birkaç büyük felsefi öğretide de oktav
etkisinden bahsediliyor. Yedili döngü var ve sonraki döngü bir üst seviyede ve bu müzikteki oktav gibi tanımlanıyor.
C: Biz kimiz?

S: (L) Kasyopyalılar.
C: Evet. Şimdi, size gelişiminizde yardımcı olmak için gönüllü olduk, değil mi?

S: (L) Başka tüm saçmalıkları pencereden atın gitsin mi diyorsunuz?


C: Eğer sekizinci bir seviye olsaydı, sizce bunu şimdiye kadar belirtmeyi ihmal eder miydik?!?

S: (J) İyi bir nokta. (SV) Söylemeyi unuttular! (J) Ou, bu arada size sekizinci seviyeden bahsetmiş miydik?! (T) Belki bu
insanlar döngünün baştan başlamaktan ziyade başka bir oktava geçtiğini düşünüyorlardır. Henüz bu bilgiyi
netleştirmemişler.
C: Konuşan çok kişi var ve yalnızca bazıları gerçeği söylüyor!

S: (J) Evet ama hangileri doğruyu söylüyor? (L) Gerçek orada! [ç.n.: Truth is out there: X-Files dizisine bir gönderme
olmalı] Ama yedi sayısının önemi nedir? Neden yedi?
C: Neden olmasın?

S: (T) Sekiz veya dokuz veya altı da olabilir miydi?


C: Herhangi birşeyin "önemi" var mı?

S: (L) Sadece bizim atfettiğimiz önem var sanırım.


C: Peki o nedir?
387

S: (T) Bu bana ilginç geldi çünkü herşeyin belirli bir yapıya göre kurulduğu anlamına geliyor. Başka bir sayı değil de bu
sayının seçilmesinin bir nedeni olmalı.
C: Gerçekten mi?

S: (T) Tesadüf olamaz. Hiçbirşey tesadüf değil!


C: Bunu kim söylüyor?

S: (T) Siz söylediniz.


C: Öyle mi?

S: (L) Burada söylemeye çalıştığınız şey, herşeyin rastgele şekillendiği mi?


C: Hayır, size yapbozun parçalarını nasıl bir araya getireceğinizi öğretmeye çalışıyoruz.

S: (T) Yani herşeyin ne olduğunu ve neden öyle olduğunu bizim bulmamız gerekiyor.
C: Peki sebebin ne olduğunu mu bulmanız gerekiyor?

S: (T) Neyin sebebi? (J) Yedinin.


C: Hayır. Hayır. Hayır. Dikkat edin lütfen. Sebep nedir?

S: (J) Herşeyin ardındaki sebep mi?


C: Şimdiye kadar öğrendiklerinizin çoğu, gerçeklik tanımları varsayımı üzerine kuruluydu.

S: (L) Peki varsayımlarımızın hepsi tamamen yanlış mı?


C: Hepsi değil.

S: (J) 3'üncü yoğunluk kökenli olan hiçbirşey, bu şeylerin çoğunda geçerli değil ve bundan kurtulmamız gerekiyor.
C: Mantık subjektif.

S: (L) Matematikte kullanılan sembolik mantık subjektif mi?


C: Hayır.

S: (L) Mantık yürütmeden ziyade matematikle ilgili pek çok şey öne sürüyorsunuz. Pekala. Kurtçuklarla dolu bir kutuyu
açtık. (T) Bunu hep yapıyoruz. (J) Biz kurtçuklarız! [Gülüşme]
C: Proje devam ediyor.

S: (T) Bize verdiğiniz eğitim, devam eden bir proje. (J) Biz bir kutu dolusu kurtçuğuz. (L) Gelecekte bir noktada sizinle
olan bağlantımız sona erecek mi? [Birden teyp kasedi bitti ve düğme attı. Şaşırmış bir şekilde bu eşzamanlılığa güldük] (L)
Bu, sorduğumuz soruya verilen sembolik bir yanıt mıydı?
C: Açık.

S: (T) Gördüğüm rüyayı sormak istiyorum. Biliyorum, önceki yanıt dediniz ama, o kadın kim? Bu varlık kim?
C: Dikkatini sürdürmeye devam et.

S: (T) Güzel! Her gece bir arkası yarın izlemek gibi! ...
C: Laura yorgun.

S: (T) Yorgun musun? (L) Normalden fazla değil. Bir nedeni mi var?
C: Açık; kafein öneriyoruz.

S: (L) Kafein molası! Bazen TR ile JR yoldan gelirken sönen sokak lambaları fenomeni hakkında sormak istiyoruz. Bu
birkaç kez bana da oldu. Bu olayın herhangi bir önemi var mı? Yani buna TR ve JR mi neden oluyor?
C: Belki.

S: (L) Bundan daha fazla birşey söyleyebilir misiniz?


C: Keşfedin.

S: (L) Birkaç yıl önce geçtiğim yerlerde görünüşe göre bir sürü şey kırılıyordu... camlar, gaz lambası şişeleri, araba camları,
388
uydu çanakları... Mekanik cisimler bir dokunuşumla bozuluyordu.
C: EM anomalileri.

S: (L) Bu olaylar bendeki veya etrafımdaki birşeyden mi kaynaklanıyordu?


C: Farkındalık değişimleri vs.

S: (L) O süreçte bu olaylara katkıda bulunan herhangi bir kaçırılma veya dünyadışı temas olayı da var mıydı?
C: Keşfet.

S: (L) TR ve JR'nin lambalarla olan deneyimleri de bu tür birşeyle mi ilgili?


C: Belki.

S: (T) Sanırım "açık" ile "belki"yi karşılaştırdığımızda, "belki" evete daha yakın. (L) EM anomalileri ve farkındalık
değişimleriymiş. (J) Etrafında olan bitenlere dikkat etmediğinde böyle şeyleri fark edemiyorsun.
C: Evet.

S: (L) Benim durumumda biraz daha patlayıcıydı. Belki de çok daha fazla karanlıktaydım ve bir anlamda zihnimde büyük
patlamalar meydana gelmesi gerekti.
C: Belki.

S: (T) Daha önce bahsettiğiniz EM dalgası hala gezegeni turluyor mu?


C: Evet.

S: (T) Yapacağı şeyi henüz yapmadı yani, öyle mi?


C: Açık. ... Ekin çemberleri. 1. Bir gezegen "penceresi." 2. Astronomik "ikiz" fenomeni vs. 3. Alternatif akım. 4. Hasat
zamanı ödüllendirilmeyi bekleyin.

S: Salyangoz şekilli oluşum sahte mi?


C: Açık.

S: (L) Ne anlama geliyor?


C: Açık. 5. Gömülü hafıza. 6. Kervan. 7. Özlem. 8. Kavrama yoluyla bilgi. 9. Görüntü doğrulama sunuyor. 10. Bağlantılı
öğrenişler. 11. İletişim.

S: (J) Bu logo olarak kullandıkları. (T) Bunu biliyorlar mı merak ediyorum.


C: Merak et gerçekten! 12. Bilgi aktarımı. 13. Döngüsel kalıpları inceleyerek gerekli ipuçlarını bulun. 14. Aile. 15. Değişim
Sezonu. 16. Büyük ilerleyiş. 17. Bir laboratuar olarak evren. 18. Boyut ötesine geçiş. 19. Fiziksel hayatın resmedilişi. [ç.n.:
grup tarafından resimlerine göz atılmakta olan ekin çemberlerinin anlamsal ifadeleri sanırım.]

S: (L) Bu ekin çemberindeki kirpi neden öldü?


C: Beden kimyasında aşırı faaliyet.

S: (L) Bu şekillerde görülen kirpiler önemli mi?


C: Öğren. Şimdilik sindirecek yeterli materyaliniz var. İyi şanslar ve bir sonraki sefere kadar hoşçakalın.
_______________________

13 Mayıs 1995 Frank, Laura, JR ve TR, SV

C: Merhaba.

S: (L) Merhaba. (J) Kanala başkası mı girdi? (L) Karşımızda kim var?
C: Rolora.

S: (L) Az önce kanala başka biri mi girdi?


C: Belki.

S: (L) Geçen gece annemle birlikte tabladan aldığımız Play 4 (bir şans oyunu) rakamlarının üçü doğru çıktı. Bu rakamlar
hangi kaynaktan geldi?
389
C: Laumer.

S: (L) Ölmüş olmasına rağmen Laumer hala etrafta dolanıyor mu?


C: Eğer seçimleri bu yöndeyse herkes "etrafta dolanabilir."

S: (J) Benim annem ölümünden sonra hiç etrafımızda bulundu mu?


C: Hayır.

S: (L) Şu anda herkesin merak ettiği birşey olduğu için sormak istiyorum; bir süredir hissettiğimiz bu aşırı sıcaklığın
kaynağı nedir?
C: Normal hava kalıbı değişimi.

S: (L) Peki klima neden evi serin tutmaya yetecek kadar iyi çalışmıyor?
C: Ev, klima göz önünde bulundurulmadan inşa edilmiş.

S: (L) Evet, bunda haklısınız. Pekala, sormak istediğimiz birkaç soru var. Windows Windings dosyasındaki sembollerden
biri, Ann Bailey'in broşürlerinde kullandığı bir sembole çok benziyordu. Bu sembolün kaynağının ne olduğunu öğrenmek
istiyorum.
C: Eterik hafıza.

S: (L) Anlamı nedir ve neden dosyadakinden biraz daha farklı hale getirilmiş?
C: Genel olarak gerçekliğin parçalarının birleşmesi.

S: (L) Bu sembolü reikide kullanmak faydalı olur mu?


C: Evet.

S: (J) Bu sembolün dosyadakinden biraz daha farklı hale getirilmiş olmasının nedeni nedir?
C: "Farklı insanlar için farklı dokunuşlar."

S: (L) Bu konu hakkında bize söyleyebileceğiniz başka birşey var mı?


C: Hayır.

S: (L) Tamam, geçen hafta SV ile Frank'le birlikte benim üzerimde bir yapışık ruh çıkarma celsesi yaptık. Aynı zamanda
kendimizi korumayla ilgili bilgi istedik. O celsede Frank aracılığıyla verilen bilgiler, kendimizi nasıl korumamız gerektiği
konusunda doğru bilgiler miydi?
C: Çoğunlukla.

S: (L) Söylenenlerden biri şuydu; insanları hayatımızdan çıkarma ile ilgili olarak endişelenmemize gerek yok, sadece
taşıdıkları potansiyele dikkat etmemiz gerekiyor ve bu farkındalık, zarar görmemizi engelleyecektir. Bu doğru mu?
C: Büyük ölçüde.

S: (L) Negatif enerji taşıyanlarla temasımızı bazen sınırlandırmanın da iyi bir fikir olduğunu düşünmekte haklı mıyım?
C: Aşırı durumlarda.

S: (L) Yani diğer bir deyişle, eğer bir kişi aşırı derecede negatifse ondan uzak durmak veya iletişimi sınırlandırmak iyi
olacaktır, öyle mi?
C: İyi fikir.

S: (J) Duygusal dengesizliklerim nedeniyle TR ile yaşamakta olduğumuz durum hakkında sormak istiyorum... (L)
Tamam... JR, aslında bu saldırı durumlarını herkes yaşıyor...
C: Mide sorunlarına neden oldu.

S: (L) Mide sorunları mı yaşıyorsun? (J) Her zamankinden fazla değil. (L) Pekala, TR ile JR'nin yaşadığı durum, JR'nin
algıladığı saldırı... Bu gerçekten bir saldırı mıydı?
C: Kısmen.

S: (T) Bunda etkili olan başka ne vardı?


C: Biyolojik değişiklikler.
390

S: (J) Aylık hormonal etkiler mi?


C: Evet.

S: (J) Evet, bu açıklıyor. (L) SV, benim geçmişte yaşadığım bir durumu deneyimliyor. Odasında puslu bir varlık algılıyor.
Bu varlığın, bu sisin kaynağı nedir?
C: ID "kodlu" varlık.

S: (L) Bu ne tür bir varlık oluyor?


C: Sublineer yeti benzeri. (ç.n.; yeti: himalaya dağlarında görüldüğü iddia edilen, saskuaş/kocaayak benzeri bir varlık)

S: (T) Sublineer ne anlama geliyor?


C: Kanal mekanizması tanımlayıcısı.

S: (T) Varlığın kendini gizlemesiyle ilgili mi?


C: Yakın.

S: (L) Boyut perdesinden yanlışlıkla gelen birşey mi ve geri dönmek için S___'nin enerjisine mi ihtiyaç duyuyor?
C: Hayır.

S: (L) Geri dönmekte zorluk mu çekiyor?


C: Geçmişteki iz (imprint) nedeniyle SV'yi seçti.

S: (SV) "Geçmişteki iz" derken neyi kastediyorsunuz?


C: Geçmiş ilişkiler, kanallama auranda çatışan izler meydana getirdi.

S: (L) Bu geçmiş ilişki veya izleri değiştirebilmesinin herhangi bir yolu var mı?
C: Travmatik olaylar yaşadığın yerlere git ve "mevcut aural kalıbını yeniden yükle."

S: (SV) Bu tüm ülke olabilir. (T) Gözünde canlandır.


C: Yeterli olmaz, fiziksel olarak gitmeli.

S: (T) Tüm hayatı boyunca herhangi bir yerde yaşadığı herhangi birşey olabilir mi, yoksa yakın zamandakiler mi?
C: Travmatik olaylara kolayca erişilebilir.

S: (L) Yani kendisi bunu kolayca bilebilir. SV'nin bu deneyimini, A___'ya hamileyken benim yaşadığım deneyime çok
benzettim, gerçekten benzer mi?
C: Hayır.

S: (L) Benim gördüğüm sis neydi?


C: Olağandışı stresin neden olduğu varlık izi.

S: (J) Bebek nedeniyle mi?


C: Kısmen. Hamilelikler sıradışı psişik farkındalığa neden olabilir.

S: (L) S___'nin odasındaki bu sisin niyeti nedir?


C: Doğru kavramsallaştırma değil.

S: (SV) Herhangi bir korku duymuyorum, sadece göz yorgunluğunun bir etkisi olup olmadığını merak ediyordum. (T)
Benim geçen gün gördüğüm duman neydi?
C: Ozon.

S: (L) Bugün John aradı ve bana Oklahoma bombalamasından bahsetti. Bunun hakkında fazla konuşmamıştık... İlginç bazı
iddialarda bulundu. Oklahoma bombalaması "içeriden" yapılan bir iş miydi? Yani devletin kendi ajanları tarafından mı
yapıldı?
C: Hayır!

S: (L) Oklahoma bombalaması, gerçekten tutuklanan kişiler tarafından mı yapıldı?


391
C: Evet.

S: (L) Bu bombalama olayı, bina yanına park edilen kamyona yerleştirilmiş olan gübre bombasıyla mı gerçekleştirildi?
C: Evet.

S: (L) Bina içindeki bir bombayla yapılmadı mı?


C: Hayır.

S: (L) Timothy McVeigh bu olayı kendisi dışındaki güçlerin etkisiyle mi gerçekleştirdi?


C: Evet.

S: (L) Bu güçler insan mıydı yoksa başka mı?


C: Başka.

S: (L) "The Politics of Metaphysics" (Metafizik Siyaseti) yazımda yazdığım gibi miydi?
C: Evet.

S: (L) O yazı esasen kanallanmış mıydı?


C: Evet.

S: (J) John'un, bombanın büyüklüğü ile ilgili söylediği şey doğru muydu?
C: Hayır.

S: (T) John'un söylediği herhangi birşey doğru muydu?


C: Genel olarak hayır.

S: (T) Dedikodu yayıyor veya uyduruyor mu?


C: Hareket ettiği çevre içinde.

S: (J) Hangi çevre içinde hareket ediyor?


C: Devlet karşıtı silahlı tipler.

S: (T) Ajan mı?


C: Mesela?

S: (T) Devlet ajanı mı?


C: Hayır.

S: (T) KH ajanı mı?


C: Yakın.

S: (T) Belirli bir gündem mi yaratmaya çalışıyor?


C: Belirli bir gündem yaratmaya çalışanlar onun üzerinden çalışıyor.

S: (T) CIA, NSA, FBI, askeri istihbarat veya buna benzer birşey için çalışmıyor, değil mi?
C: Hayır.

S: (L) Daha önce onun NSA için çalıştığını söylemiştiniz... (T) CIA...
C: CIA'nın açılımı Confusion Is Apparent! (Bariz Kafa Karıştırma)

S: (T) Yani o bir Bariz Kafa Karıştırma ajanı mı?


C: Belki.

S: (J) Onların istediklerini yapıyor ama onların maaş bordrosunda yer almıyor. (T) Aynı başarıyla dezenformasyon yayıyor.
(L) Bir konuşmamızda nereye taşınmak istediğimizden bahsediyorduk. Kocamın kendi fikri var ve hepimizin de kendi
fikirleri var. Bilmek istediğimiz şey ise, mutlu olma ve etrafımızdakilerden hoşnut olma anlamında hangisi daha iyi bir yer;
Güney Dakota mı, yoksa Kuzey Dakota mı?
C: Daha önce de söylediğimiz gibi, taşınmak anlamsız çünkü bu bir 3'üncü yoğunluk düşüncesi. Çalışmalarınız üzerinde
392
çok olumsuz bir etki yapacaktır. "Önemli olan nerede olduğunuz değil, kim ve veya ne olduğunuzdur."

S: (L) Bahsettiğimiz konu bu değildi. Korkudan dolayı taşınmaktan bahsetmiyoruz. Sadece hoşlanmadığımız için artık
burada yaşamak istemediğimiz için taşınmaktan bahsediyoruz! Bu sıcaktan kurtulmak istiyorum!
C: Fazlasıyla 3'üncü yoğunluk!!!

S: (T) Bu birlikte karar verdiğimiz birşeydi. Nuh'un o gemiyi yapması gibi. İyi bir fikir olabileceğini düşünmüştük.
C: O zaman yapın, ama orada olmamızı beklemeyin!

S: (L) TR ve JR'nin acilen daha geniş bir yere ihtiyaçları olduğu için, Kuzey Karolina'ya taşınma dışında onlara ne
önerirsiniz?
C: Daha büyük bir yere sahip olmak mutlaka uzun mesafeli bir yolculuk yapmayı mı gerektiriyor?

S: (J) Hayır, gerektirmiyor, ama St. Petersburg'da büyük bir yer tutmak için gereken parayı vermek istemiyorum. Bu, uzun
süre önce konuştuğumuz birşeydi.
C: St. Petersburg tek seçeneğiniz mi?

S: (J) Bilmiyoruz, bunu öğrenmemiz gerekiyor. İş ve diğer şeyleri göz önünde bulundurmamız gerekiyor. (L) Ekonomik
durumum, taşınmayla ilgili planlarım ve fikirlerim yüzünden mi kötüleşti?
C: Belki.

S: (L) Eğer bu konudaki düşünce kalıplarımı değiştirirsem, bu ekonomik durumumda bir rahatlama sağlar mı?
C: Eğer zihnini tüm olasılıklara açarsan, bu her zaman rahatlama sağlar.

S: (J) Yapmaya çalıştığımız şey de bu. Olasılıklardan biri de Kuzey Karolina'ya taşınmak. (L) Pekala, Evren'in benden ne
yapmamı istediğini bilmiyorum. Sadece bekleyip görmek istiyorum. Bir yön gösterilmesini bekliyorum. Başka ne
yapabilirim?
C: Güzel!

S: (J) Bizim yaptığımız da bu. Zihinlerimizi tüm olasılıklara açmaya çalışıyoruz. Orada birşeyler açılabilir veya St Pete'de
veya başka yerde. Bilmiyoruz. Doğru kapıyı bulana kadar aramaya devam etmemiz gerekiyor.
C: Bizimle iletişiminizi sürdürmek ve sizinle paylaştığımız bilgileri öğrenmek istediğiniz sürece, pek çok olasılık size
kendini sunacak.

S: (L) Yani kocam iyi bir iş bulacak mı? Lewis'in potansiyeli de mi bu bağlantıyla ilgili?
C: Eğer istediği şey "iyi bir iş" ise evet, ama eğer diğerleri onu istediği şeyin bu olduğuna ikna etmeye çalışıyorsa, o zaman
"akışta" bir engellenme meydana gelmeye devam edecektir! Lewis bizim için çok büyük bir öneme sahip!

S: (L) Neden UFO'lar inmeye başladığında onun ve çocukların beni terk ettiğine dair rüyalar görüp duruyorum?
C: Keşfet.

S: (J) Çünkü bundan korkuyorsun. (L) Onun çok önemli olduğunu söylüyorsunuz. Bize bununla ilgili bir ipucu verir
misiniz lütfen?
C: Herkes çok önemli.

S: (L) Bu noktadan sonra hayatını nasıl şekillendirmesi gerektiği konusunda sizden birkaç tavsiye almak istiyor.
C: Gerçekten yapmak istediğin şeyi yap, diğer herşey yerini bulacaktır, ama hayatını erteleme ve "hayatını hayallerde
geçirme."

S: (L) Pekala bu konu üzerinde fazlasıyla durduk. Artık başka bir konuya geçelim mi?
C: Size bağlı.

S: (J) Bence de bu konu üzerinde fazlasıyla durduk. Neler olacağını bilmiyoruz ve Evren'in bize sunacağı şeyin ne
olduğunu görmeyi bekliyoruz.
C: Güzel! Direnin.

S: (L) Direnmeyi neyle ilgili olarak öneriyorsunuz?


C: Siz.
393

S: (L) Meydana gelen olumsuzluklara karşı mı?


C: Herşey.

S: (J) Hergün yaptığımız da bu.


C: Laura o kadar ağırlaşıyor ki kanal gidip geliyor. Sonraki sorularınızı daha iyi koşullar için saklayın.

S: (L) O halde iyi geceler diyeceğiz.


C: İyi geceler.
____________________________

20 Mayıs 1995 F___, Laura, JR ve TR, SV

S: Merhaba.
C: İki mesaj.

S: (L) Karşımızda kim var?


C: Ritüeller kanalı sınırlandırıyor!

S: (L) Ritüel yapmıyorduk, sadece etrafımızı ışıkla çevreliyorduk. Kendimizi ışıkla ve yaratıcı ışık enerjisiyle sarmamızda
yanlış birşey var mı?
C: Ritüel ritüeldir.

S: (L) Kimle birlikteyiz?


C: Sonow.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Pekala, mesajlar nedir?


C: Birincisi buydu; diğeri ise, henüz çiçeklenmekte olanlanların buradaki enerjiye maruz kalmamasına dikkat edin!

S: (L) Onlar kim? (J) Çocuklar buradaydı. (L) Bu akşam bize vereceğiniz başka bir mesaj var mı?
C: Açık.

S: (L) Açıksınız. Pekala. A___ geçen gece bizim burada yaptığımız çalışmayla ilgili bir okuma yaptı. Vizyonunda, bizi
masanın etrafında otururken görmüş ve masanın merkezinde bir piramit görmüş. Piramit neyi temsil ediyordu?
C: Enerji odaklayıcı.

S: (L) Ayrıca köşede duran başka bir kişi görmüş. Bize o kişinin kim olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Sadece bir izleyici; 3'üncü yoğunluktan olduğu kadar, 5'inci yoğunluktan da pek çok kişiyi çekiyorsunuz!

S: (L) Ayrıca tavandan asılı bir lamba görmüş. O lamba neyi temsil ediyor?
C: Lamba değil, ışık. 6'ncı seviyeyle olan ışık kanalını temsil ediyor.

S: (L) Bir de etrafımızı saran yeşil bir parıltı görmüş ve piramitten hepimizin ellerine sızan yeşil bir çamur. Bu neyi temsil
ediyordu?
C: Okuma sırasında 4'üncü seviye KH'den gelen bir interferanstı.

S: (T) Bunları geçen haftaki celseyle ilgili olarak mı gördü?


C: Genel.

S: (L) Algıladığı interferans bizim çalışmamızda mıydı, yoksa onun çalışmamızı algılayışı üzerindeki bir interferans mıydı?
C: İkincisi.

S: (L) Yani KH, yaptığımız şeyi farklı bir şekilde algılaması için, yaptığı okumaya müdahalede bulunuyordu, öyle mi?
C: Evet.
394
S: (L) Pekala, geçen hafta eğer Kuzey Karolina'ya taşınırsak orada olmayacağınızı söylediniz. Bu bize çok garip geldi
çünkü sizinle olan bağlantımızın böyle bir sınırlılığı olmayacağını düşünüyorduk. Buna tepkimiz çok olumsuzdu. Bu konu
hakkında yorumunuzu istiyoruz.
C: Bunun üzerinde durmanıza gerek yok. Bir amaç için, pek çok enerji transferi kesişimlerinin bir neticesi olarak bir araya
getirildiniz! Seçtiğiniz herhangi bir yolu izlemekte her zaman özgürsünüz, fakat eğer fiziksel ikametgahınız gibi 3'üncü
seviye konular üzerinde odaklanırsanız, grubunuzda bölünme riskiyle karşı karşıya kalırsınız! Çünkü bu tür düşünce ve
potansiyel eylemler, her bir üyedeki 3'üncü seviye KH hislerini güçlendirecek ve kanalın parçalanması riskini yaratacaktır.
Şimdi, lütfen şunun farkına varın; bu noktaya gelmenizi sağlayan özgün bir güç kombinasyonunuz var. Bu hassas birşey ve
kimyasındaki herhangi büyük bir değişiklik kaçınılmaz olarak "bütün resmi" değiştirecektir.

S: (L) "Büyük değişiklik" derken, grup üyelerinin ayrılmasını mı kastediyorsunuz?


C: Mesajımızı bitirmedik. Fiziksel yerinizi değiştirirseniz, her üyenin eşit miktarda memnun olması mümkün olmaz ve
çatlaklar başgösterir. Şimdi bunun üzerinde düşünün. Hepiniz bu yerde olmayı seçtiniz. Hatta bazılarınız bunu 5'inci
yoğunluktayken seçti! O yüzden, fiziksel mekanla ilgili algılanan memnuniyetsizlikler geçici ve diğer pek çok şey gibi,
sadece 4'üncü seviye KH saldırıları değil, aynı zamanda içte meydana gelen değişimlerin bir sonucu ve semptomudur.
Diğer pek çok grup, algılanan taşınma gereksinimi nedeniyle başarılı bir şekilde saptırıldılar ve tahmin edebileceğiniz
sonuçlarla karşılaştılar! O gruplardan biri olmamanızı tavsiye ediyoruz!

S: (F) Bir araya gelme sebeplerimizden biri de fiziksel olarak birbirimize yakın olmamızdı. (J) Evet! (F) Eğer bunu
bozarsak... (SV) Bazılarımız bunu 5'inci seviyedeyken seçmiş, yani bu bir nevi önceden belirlenmiş birşey. (F) Evet! O
kadar hassas koşullarla bu noktada bulunuyoruz ki, herhangi büyük bir değişim... (L) Eğer başka bir yere taşınırsak,
bazılarımız bu taşınmadan memnun olmaz ve dolayısıyla aramızda kişisel sorunlar meydana gelir ve bu da grubu sona
erdirebilir. ... (SV) Cayce okumalarına göre, yaşamlarımızın pek çok özelliğine, enkarne olmadan önce 5'inci seviyede
karar veriliyor. Demek ki hepimiz orada bir araya gelmişiz ve bu çalışmayı yapmak üzere New Port Richey'e gelmeye karar
vermişiz! (L) New Port Richey! (J) Kendi durumumuz itibariyle, minik evimizden başka bir yere taşınmak istiyoruz... (L)
Oradan asla çıkamayacakmış gibi bir endişe gösteriyorsun! (J) Ou, hayır! ... (T) Sadece bu genel bölgeden
uzaklaşmamamız gerektiğini söylediler. Ben öyle anladım. (L) Geçen hafta çok çabuk geçti... (J) Ama diğer taraftan,
hepimizin tüm inatçılıklarına rağmen projeyi sürdürebilmemiz için onlar çok sıkı çalıştılar... [Gülüşme] (T) Burada bir
araya gelmemiz ne kadar uzun zaman aldı! (J) Yeni bir şey değil... TR ve ben yıllardır taşınmayı konuşuyoruz ve belki
birgün taşınacağız. (SV) Ben buradan memnunum. (T) Neler olacağını bilemeyiz. ... (L) Başka bir yere taşınma konusunda
hepimiz eşit oranda istek gösterseydik, gideceğimiz yerde kanal işlemeye devam eder miydi?
C: Evet, ama bahsettiğiniz şey muhtemel değil.

S: ... (L) Artık net bir şekilde burada neler olduğunu bize açıklayacak mısınız? Belli ki herşey belirli bir sebeple bu noktaya
geldi. Bazı şeylerle ilgili ipuçları, benzetmeler yaptınız ama...
C: Bunu süreç gerçekleşirken keşfedeceksiniz. Eğer size bir "önizleme" sunulsaydı, "bağlarınız çözülürdü."

S: (L) Bilmek istemiyorum! (T) Bana bir önizleme verin! (L) Önizleme istemiyoruz! ...
C: Hayır.

S: (T) Bu grup tamamlandı mı?


C: Açık.

S: (T) Gelecek başkaları da var mı?


C: Çok muhtemel.

S: (T) Taşınamayacak olmamızın bir nedeni de bu olabilir, çünkü bu civarda gruba katılacak başkaları da olabilir. ... (L)
Hepimizin burada olmayı seçtiğini söylediniz, bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Ve belirli bir amaç için birlikte çalışmayı seçtik, doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Yani hepimizin, ister birlikte, ister ayrı ayrı olsun, bu hayatımızda takip edeceğimiz kendimize özgü amaçları ve
yolu var ve bunlar önceden seçilmiş ve önceden belirlenmiş şeyler, bu doğru mu?
C: Bu, üçüncü seviyedeki herkes için geçerli.

S: (L) Bu odadaki hiç kimse buraya yanlışlıkla gelmedi, doğru mu?


395
C: Evet.

S: (L) Ve bu odadaki hiç kimsenin her gün burada bulunma amacını sorgulamasına gerek yok, doğru mu?
C: Yakın. Ama olayları belirli bir yöne "zorlamaya" yönelik arzulara karşı dikkatli olun; bu, saldırı altında olma işaretidir!
Herşeyin doğal bir şekilde yerini bulmasına müsaade edin!

S: (L) Pekala. (J) Evimizin çok küçük olması ve başka bir yer bulma ihtiyacımız konusunda TR ve bana söyleyebilecek
birşeyiniz var mı?
C: Şu anki yerinizden ayrılmamanız için hiçbir neden yok.

S: (L) Geçen gün çok tuhaf birşey oldu. Bize her zaman mesafeli olan komşumuz gelip LM'ye iş bulma hususunda yardım
teklif etti. Neden?
C: Eşit ölçüde şanssızlıklar yaşadığınız dönemlerde yardımcı olabilmek için zaman zaman önünüze bazı "fırsatlar"
çıkarıyoruz!

S: (L) LM iş bulacak mı?


C: LM'ye bağlı. Bunlar yalnızca fırsat; bir garanti değil. Diğer bir deyişle, sizi elinizden tutup götüremeyiz.

S: Ona bir iş bulabilirseniz çok teşekkür ederim.


C: Birşey değil.

S: (L) Peki, katıldığımız konferanstan bahsedelim. (T) Bizim için iyi bir konferans mıydı?
C: Hayır.

S: (T) Konuşmacılar?
C: Hayır.

S: (T) Bay O'L___'nin aklı başında mıydı?


C: Açık.

S: [Gülüşme] (L) Orada broşürümüzü dağıtmamız nasıldı? (T) Evet, bu iyi bir fikir miydi?
C: Bu konuda elinizdekileri "dört rüzgara dağıtmaktan" ziyade, daha kontrollü davranmak akıllıca olabilir.

S: (L) Ama insanlarla bağlantı kurmak için çaba göstermemizi söylemiştiniz. (J) G___'ye daha fazla broşür kopyası
vermeyeyim mi?
C: Açık.

S: (L) Genel bir dağıtım yerine belirli bir izleyici kitlesine yönelik olduğu için yaptığımız şeyin iyi bir fikir olduğunu mu
kastediyorsunuz?
C: Şu ana kadar yeterince dikkatli olmadınız.

S: (L) Ama bu hususla ilgili sorduklarımıza verdiğiniz yanıtlar bu yönde değildi. Neden fikrinizi değiştirdiniz?
C: Keşfet. Bu arada, elinizdekileri kullanarak insanlarla bağlantı kurun derken, bunu rastgele bir şekilde yapmanızı
söylemedik.

S: (L) Ama biz bu konuda zaten çok kontrollü davrandığımızı düşünüyorduk...


C: Son zamanlarda biraz daha dikkatlisin, evet.

S: (L) "Son zamanlarda" derken?


C: Daha önce şu andakinden çok daha az dikkatliydin.

S: (T) İnsanların bizi canlı canlı yemeye hazır olduklarını söylemenden öncesi. (L) Tüm bu saldırılara maruz kalmadan
önce. Bu arada bu bilgileri bilgisayar ağına koyma fikrini tartışıyorduk.
C: Evet, ama isim vermemenizi tavsiye ediyoruz.

S: (T) Yani isimlerimizi koymayalım mı?


C: Evet.
396
S: (T) Evet, internete biyografilerimizi koymamayı konuşuyorduk; sadece kanal bilgilerini ve daha fazla bilgi için adres
koymayı planlıyoruz.
C: Size bağlı.

S: (J) İsimsiz olarak özet biyografi olabilir bence... (L) Neden sadece olduğu gibi celseleri koymuyoruz? Yazarı da
Kasyopyalılar'ın kendileri. (T) Bizi tespit edebilirler. (L) Daha önce bilgisayar ağına yönelmemizi tavsiye etmiştiniz. AOL,
harcadığımız paraya değmedi...
C: Senin fikrin. Karakteristik olarak sabırsızdın.

S: (L) Sabırsızdan çok parasızdım. Uzak mesafe parası veriyordum ve o ay internet bana 150 $'a maloldu.
C: "Tünel vizyonu" nedeniyle ve ilerlemeyi gösteren şeyin ne olduğu konusundaki önyargıların nedeniyle ne kadar önemli
bir ilerleme kaydettiğinin farkında değildin.

S: (T) Bir forum sitesi mi kullanıyordun? (L) Hayır, nasıl yapıldığını bilmiyordum ve sistemi anlayıp çözecek kadar uzun
süre kalmaya param yetmedi. (T) Haberim olsaydı sana gösterirdim. (L) Gördünüz mü, benim hatam değildi, TR'nin
hatasıydı. Bana o sistemi nasıl kullanacağımı göstermedi! Saat başına para ödüyordum. Sadece sabırsızlık değil...
C: Bireysel bir suçlamada bulunmadık.

S: (J) Biraz daha fazla plan yapmamız gerekiyor. (L) Dünyadışı varlıklar tarafından kaçırılma deneyimi yaşayan pek çok
kişinin bahsettiği gibi, her yerde gerçekten bir sürü yeraltı tünelleri olup olmadığını öğrenmek istiyoruz.
C: Evet.

S: (T) Çok uzun bir süredir mi varlar?


C: Subjektif.

S: (T) İnsanlıktan daha mı eskiler?


C: Bazıları.

S: (T) Metro ağı gibi birşey mi? Bir yerden başka bir yere ulaşma amacıyla mı kullanılıyorlar?
C: Evet.

S: (T) Çeşitli yerler arasında gidip gelen trenler falan mı var?


C: Hayır.

S: (T) Bu tünellerde bir yerden başka bir yere ulaşmaya yönelik yüksek teknolojili herhangi bir araç var mı?
C: Subjektif.

S: (L) Bu tünellerde nasıl yolculuk yapıyorlar?


C: Elektromanyetik olarak.

S: (T) Bir araç olmadan tünellerde bir yerden bir yere gidebiliyorlar mı? Yoksa bir tür araç kullanıyorlar mı?
C: Her ikisi.

S: (L) Bu tünelleri kim kullanıyor?


C: Çeşitli.

S: (T) Orada halen birileri var mı?


C: Evet.

S: (T) Bu işin içinde insanlar da var mı?


C: Evet.

S: (T) Bu tünellerin kazılmasında kullanılan insanlar oldu mu?


C: Bazıları.

S: (T) Diğerlerinde insanlardan farklı varlıklar mı vardı?


C: Evet.
397
S: (T) O varlıklar hala orada mı?
C: Evet.

S: (T) Bu tüneller tüm dünyayı kaplayan tam bir ağ mı?


C: Hayır.

S: (T) Tünellerin çoğu nerede?


C: Kuzey Amerika; çünkü şu anda KH'nin "başkenti."

S: (T) Kuzey Amerika dışında başka tünel sistemleri var mı?


C: Evet.

S: (T) Bu, KH'nin işlevsel olduğu yerlerle mi ilişkili?


C: Önemli olan bu değil; faktörlerden yalnızca bir tanesi.

S: (T) Buradan Antarktika'ya kadar uzanan herhangi bir tünel var mı?
C: Hayır.

S: (T) Bazen yüzeye çıkmak zorunda kalsan da, tünel sistemleri kullanılarak Antarktika'ya gidilebilir mi?
C: Evet.

S: (L) İnsanlar hiç bu tünellere veya yeraltındaki yerlere götürülüyor mu? (T) Kendi iradeleri dışında?
C: Bazen.

S: (T) Antarktika'da bir tür yeraltı üssü var mı?


C: Evet. Sekiz tane.

S: (T) Bunlar geçmişteki tünellerle ilişkili mi?


C: Belirsiz.

S: (T) Antarktika'daki bu yeraltı üslerinden herhangi biri, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından mı yapıldı?
C: Grup.

S: (T) Naziler mi?


C: Unutmayın, herşey döngüler ve daireler içinde yapılanıyor.

S: (L) Yani bu tüneller Konsorsiyum tarafından yapıldı ve onlara ait, doğru mu?
C: Daireler içinde daireler.

S: (L) Masonlar gibi mi?


C: Bahsettiğimiz kavramın örneklerinden biri.

S: (T) JR ve benim bir arkadaşımız, Kuzey Amerika tünel sistemlerinin girişlerini bulan bir tanıdığı olduğunu söyledi.
Girişlerden biri Adirondacs'te, bir diğeri de Mamut Mağarası parkındaymış.
C: Evet, ama binlerce giriş var. Bir "şok edici" için hazır mısınız?

S: (J) Ou, şok ediciler için her zaman hazır olduğumuzu biliyorsunuz. (L) Tabii ki! (T) Pekala, bizi şok edin. (J) Hazırız!
C: Ayaklarınızın altında bir tünel var!

S: (J) Bunu söyleyeceklerini biliyordum. (T) Tabii ya! Bodrumda açtığımız çukur oraya mı gidecek?
C: Size bağlı!

S: (L) Ayaklarımızın ne kadar altında?


C: 600 metre.

S: (T) O tünelde hareket eden herhangi birşey var mı?


C: Belirsiz.
398
S: (T) O tünel kullanılıyor mu?
C: Evet.

S: (L) Şu anda bile mi?


C: Açık.

S: (L) Temel olarak kim tarafından kullanılıyor?


C: Açık.

S: (T) Aşağıda insanlar var mı?


C: Bazen; dikkatle dinlerseniz, yüksek sonik patlamalar ve makine sesleri duyabilirsiniz.

S: (L) Evdeki cihazların sürekli bozulmasına neden olan şey oradaki elektronik şeyler mi?
C: Belki.

S: (L) Klimadaki sorun nedir?


C: Sigorta.

S: (SV) Bu tünel, Büyük Bulvar'daki taş evde kimsenin açamadığı koridorla bağlantılı mı?
C: Açık.

S: (T) Altımızdaki bu tünelin bu civarda bir yerde girişi var mı?


C: Elektrik santrali yakınında.

S: (T) Crystal River mı? (L) Hayır, Anclote. (T) Elektrik santralinin orada inşa edilmesinin nedeni bu mu?
C: İlişkili; eski Nike füzesi üssü.

S: (T) Altımızdaki bu tünelin uzanış istikameti nedir?


C: Doğu - Batı.

S: (T) Meksika Körfezi'ni geçiyor mu?


C: Hayır.

S: (T) Batı ucu nerede sona eriyor?


C: Az önce tanımlandı.

S: (T) Elektrik santrali. (T) Peki Doğu ucu nereye gidiyor?


C: Lakeland yakını.

S: (T) Lakeland'ta tünel giriş yeri üzerinde ne var? Neden Lakeland?


C: Önemli değil.

S: (L) Yüzeydeki şeyin tünelle bir ilgisi olmayabilir.


C: Transfer noktası ve yönlendirme.

S: (T) Bu tünele ulaşan, bu tünelle kesişen başka bir tünel var mı?
C: Evet.

S: (T) Lakeland yakınında mı?


C: Evet.

S: (T) Transfer noktası derken kastettiğiniz şey bu mu?


C: Evet.

S: (T) O tünel Kuzey/Güney istikametinde mi uzanıyor?


C: Evet.

S: (T) Doğu sahilinden geçiyor mu?


399
C: Hayır.

S: (L) Lakeland, eyaletin merkezinde. (T) Nereye gidiyor? Bu tali tüneller, doğu sahili boyunca uzanan bir ana tünele mi
gidiyor?
C: Hepsi bağlantılı.

S: (T) Yani metro veya otobüs hattı gibi, öyle mi? Buradan daha güneyde bir tünel var mı?
C: Evet.

S: (T) En güneydeki tünel nereye kadar gidiyor?


C: Antarktika.

S: (J) St. Petersburg'da evimizin yakınında bir tünel var mı?


C: Hayır.

S: (T) Mac Dill'e giden bir tünel var mı?


C: Hayır.

S: (L) Sanırım genel olarak yüzeydeki yapılar çok önemli değil. (T) Askeri üssü düşünüyordum. (L) Belirli örnekler dışında
tüneller ile tünellerin üzerinde yüzeydeki yapılar arasında bir bağlantı yok sanırım. (J) Ama önce hangisi vardı; tüneller mi,
yoksa yüzeydeki yapılar mı? (L) Tünellerin çok uzun bir zamandır orada olduğu belli ve belirli yerlerde yüzeydeki yapılar
özellikle tüneli kullanmak üzere inşa edilmiş olabilir ancak Lakeland'ın oraya kurulması tünellerle ilgili olmayabilir. (T)
Lakeland yakınında tünel sistemine bir giriş yok mu?
C: Evet.

S: (J) ____'de tünel var mı?


C: Fosfat fabrikası.

S: (T) Fosfat fabrikasında tünele bir giriş mi var? ...


C: Maden.

S: (T) Fosfat madenlerinin birinde bir tünel girişi mi var?


C: Evet.

S: ... (T) Altımızda bir tünel olmasının kanalla bir ilgisi var mı?
C: Belki.

S: (T) Altımızda büyük bir EM kaynağı olduğu için o EM enerjisinden faydalanıyor muyuz?
C: Dolaylı yoldan faydası oluyor.
_________________________

26 Mayıs 1995 Frank, Laura, S___

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba. Neden olmasın S___?

S: (L) SV'yi tablada mı istiyorsunuz?


C: Sana ve ona bağlı; sadece sorduk; büyütülecek birşey değil

S: (L) O notları alıyor.


C: Tamam. Merhaba.

S: (L) İsmini alabilir miyiz?


C: Ror.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.
400

S: (L) Bu akşam birkaç sorumuz var...


C: Sorun.

S: (L) İlk soru, bu yıl daha önce TR ve JR'ye yaptığınız saldırı uyarısıyla ilgili...
C: Evet.

S: (L) Şu anda saldırı altında olmalarından endişeleniyoruz.


C: Evet.

S: (L) TR ilginç bir iş teklifi aldı ve görünüşe göre çok özel koşullara sahip bir teklifmiş. İşe başladığında ise oranın ona
uygun bir yer olmadığını hissetmiş ve dört saat sonra işi bırakmış. Anladığım kadarıyla TR, o işten ayrılması gerektiği
duygusunu, ona içten gelen koruyucu bir bilgi olarak algılamış ve oranın onun için uygun bir yer olmadığını düşünmüş.
Söylediği bu şeyde dikkatimi çeken ipucu ise "hissetme" kelimesi oldu, yani bu işe karşı "negatif hisler" duymuş ve bu işi
negatif birşey olarak algılamış ve belki de yapısına uygun insanları ve deneyimleri bulabileceği bu işten ayrılmış. İlginç bir
şekilde JR de aynı şeyleri hissetmiş. Şimdi, sormak istediğim...
C: Haklısın.

S: (L) Yani bu işi bırakması, saldırının bir parçasıydı, öyle mi?


C: Evet. Saldırıdan kaynaklandı.

S: (L) Peki bunun neticeleri ne olabilir? Ekonomik sıkıntı mı?


C: Açık.

S: (L) Yani bu noktada, bu konuyla uğraşmak zorunda kalacaklar, doğru mu?


C: Saldırıların çok çeşitli sonuçları vardır.

S: (L) Yani sadece ekonomik sorunlar değil, tamamen başka şeyler de olabilir, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Sanırım TR son zamanlarda, tıpkı benim gibi, genel olarak çok negatif hisler duyuyordu. Bu doğru bir değerlendirme
mi?
C: Ona hislerin açığa çıkarılmasını gerektiğini söyle, yoksa birer sorun haline gelirler. Kilit nokta, iletişim.

S: (L) Evet bunu biliyoruz. Aklıma gelen bazı şeyleri ona telefonda söylemeye çalıştım ve duygulara güvenilemeyeceğini
söyledim ama bu olayda hislerinin güvenilir olduğundan emin olduğunu düşündüğü için söylemek istediklerimi söyletmedi.
Sürekli "his" kelimesini kullandı. Ona bunu ifade etmeye çalıştım.
C: TR'nin iletişim kurması gerekiyor. [Telefon çalıyor ve JR ve TR'yle görüşüyoruz.]

S: (L) Görüşmemizi dinliyor muydunuz?


C: Elbette, her zaman olduğu gibi.

S: (L) Bu çok rahatlatıcı. (SV) Evet. Ben de Kasyopyalılar duymasın diye birşeyi senin kulağına fısıldamıştım, hatırlıyor
musun? (L) Evet!
C: Ha! Ha!

S: (SV) Beni duymuşlar! (L) Pekala. TR'ye burada tartışmakta olduğumuz şeyleri söyledim ama TR doğru yolda
olduğundan çok emin ve açıkçası beni de bayağı ikna etti.
C: Saldırı. TR'nin Frank ve SV hakkındaki hislerini incele, "semptomları" görmüyor musun?

S: (L) Evet, sanırım algılıyorum çünkü kısa süre önce bunu ben de yaşadım ve zaman zaman bu yüzden çok sıkıntı
çekiyorum. Saldırıyı nasıl durdurabileceğimiz hakkında bize birkaç tavsiyede bulunabilir misiniz?
C: Uygun kişilere duygu ve düşüncelerini açması gerekiyor.

S: (L) Yani içimizdeki herşeyi ortaya koyarsak, bu saldırının durdurulmasına yardımcı olur mu?
C: Evet. Balon gibi patlar.

S: (L) Kendi ekonomik durumumu göz önünde bulunduracak olursam... TR ve JR az önce çok yerinde ve zamanında bir
401
yardım teklif ettiler, ama bu yalnızca bir yara-bandı...
C: Size yardımcı oluyoruz ve hazır olduğunda, herkese büyük miktarlarda para gelecek.

S: (SV) Tüm mesele "büyükten" ne anladığın. (L) Ben "büyüğü" milyonlar olarak anlıyorum. (SV) Bu benim anladığımın
ötesinde. O kadar çok parayla ne yapardım ki? (L) Sana yardımcı olabilirim! (SV) Ben de bunu söylemeni umuyordum!
C: Başarırsınız!

S: [Gülüşme] (L) Pekala, ne yapmam gerektiğinden kesin emin olana kadar, taşınma dahil hiçbir konuyu zorlamamaya
karar verdim. Bizi bilgilendireceğinizden eminim.
C: Evet.

S: (L) Yani yapmamız gereken tek şey, olduğumuz yerde kendimizi mutlu etmeye çalışmak.
C: Aferin akıllı kız!

S: (L) Metafizik konferansında aura fotoğraflarımızı çektirdik. Renk temsili anlamında o fotoğraflar doğru muydu?
C: Evet.

S: (L) Frank'in çok hoş bir aurası vardı. Ama kafa karıştırıcı birkaç şey de vardı. SV'nin aurasındaki renkler çok dar ve
vücuduna yakındı. Bu neyi gösteriyor?
C: Mide sorunları.

S: (L) Mide sorunlarını hafifletmek için ne yapabilir?


C: Diyetinde değişiklik yapabilir.

S: (L) Ne gibi?
C: Nişasta ve yağlar sürekli olarak azaltılmalı.

S: (L) Peki diyetine ne eklemesini önerirsiniz?


C: Meyve.

S: (L) Belirli bir tür mü?


C: Her tür.

S: (L) Mikrodalgada pişirilen yemekler zararlı mı?


C: Çok değil.

S: (L) SV'nin aurasındaki renkler, genel olarak onun renklerinin hangileri olduğunu doğru bir şekilde gösteriyor mu?
C: Ölçütler içte değişir, ve içsel değişiklikler de aurada değişiklikler meydana getirir.

S: (L) Auranın rengi, psişik saldırıyı gösterebilir mi?


C: Belki.

S: (L) Michael Lindemann'a celse materyalimizin bir kısmını verdik. Nihai tepkisinin ne olacağını öğrenmek istiyorum.
Çok etkilenmişe benzemiyordu ve okuyacağını da pek tahmin etmiyorum.
C: Bırak aksın.

S: (L) Linda Howe'a da bir kısım verdim. Ona bir faydası olacak mı?
C: Dikkatle inceliyor.

S: (L) Bu dağıtımlardan herhangi bir yanıt, bir sonuç alacak mıyız?


C: Evet.

S: (L) Hiç olumlu tepki alacak mıyız?


C: Evet. Bize güvendiğiniz sürece sizi yönlendiriyoruz, çünkü biz siziz! Saldırı her zaman, doğrudan veya dolaylı olarak,
bu güveni yok etmeye yönelik olarak tasarlanır. Bunun örneklerini görmek için kendi yaşadıklarını hatırla.

S: (L) Yani saldırı her zaman güvenimizi sarsmaya yönelik olarak düzenleniyor.
C: O ya da bu şekilde.
402

S: (L) Karşılaştığımız önemli durumlardan biri de, SV'nin üzerinde çalışma yaptığı çeşitli bazı kişilerin negatif bir enerji
kaynağı olabileceği ihtimali. Çalıştığı insanlarda negatif enerji olabileceğini bilmesi, herhangi biri üzerinde çalışırken
yeterli bir korumaya sahip olmasını sağlar mı?
C: Eğer bilgi, psişik kanallar yoluyla uygun şekilde kullanılırsa korumayı güçlendirir; bu nedenle, eğer dikkat, ihtiyat ve
farkındalık uygulanırsa, negatif enerjiyle bu tür karşılaşmalar olumlu sonuçlar doğurur.

S: (F) Yani TR, kendini bir kabuk içine koyarak, bu anlamda kendini güçlendirme yönünde bir fırsattan mahrum mu kalmış
oldu?
C: Evet. Bu aynı zamanda ona sunulana gösterdiği bir inanç eksikliği. Korunmayı zayıflatıcı bir etki yapıyor.

S: (SV) Belki de kimseye kimin üzerinde çalıştığımı söylememem gerekiyor. (L) Hayır, yaptığımız şeyleri birbirimize
söylemezlik edemeyiz çünkü bu birbirimize güvenmiyoruz anlamına gelir. Kendimize ve birbirimize karşı daha olgun
davranmalıyız. (F) Herşey o ya da bu şekilde ortaya çıkıyor. (L) Dikey gerçeklikler hakkında birşey sorabilir miyim?
C: Yanıtlar için TR ve JR'nin de burada olmasını bekle.

S: (L) Tamam, meraktan öldüğüm için acele ettim.


C: İyi geceler.
___________________________

27 Mayıs 1995 Frank, Laura, JR ve TR, Carla ve Roger Santilli

C: Ruswo.

S: (L) Sanırım ismi bu. Merhaba, bu akşam nasılsınız? (T) Kiminle birlikteyiz?
C: İsim verildi.

S: (T) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (T) Bu gece nasılsınız?


C: İyi.

S: (T) Biz de iyiyiz. Bu gece bazı konuklarımız var.


C: Güzel.

S: (T) Roger ve Carla Santilli bizle birlikte. Birazdan Roger'in soracağı bazı sorular olacak.
C: Merhaba Roger.

S: (RS) Merhaba. (T) Başlangıç olarak bahsetmek istediğiniz birşey var mı?
C: Kanal açık.

S: (L) Pekala, S___ ve benim merak ettiğimiz soruyla başlayalım: Merkür geri hareket ederken reiki inisiyasyonu vermem
sağlıklı olur mu?
C: Elbette!

S: (L) Ben de öyle düşünmüştüm. Evet Roger, istediğini sor. (RS) UFO'ların itiş sistemi hakkında herhangi bir ipucu alıp
alamayacağımızı öğrenmek istiyordum.
C: Tabii ki!

S: (RS) UFO'ların itiş sisteminin mekanizması nedir?


C: Bu şekilde sorulduğu zaman yanıtın verilmesi çok zor, çünkü çoklu gerçekliklerden, çoklu yoğunluk seviyelerinden ve
ayrıca çok çeşitli modlardan bahsediyoruz!!

S: (RS) Madde alanındaki bir anti-parçacığın karşılaştığı çekim çekici midir, yoksa itici mi?
C: Senin çalışmalarına paralel olarak düşünüldüğü zaman itici, ancak önceki yanıtta kastedildiği gibi, sizlerin çok aşina
olduğu bu boyutun dışında da boyutlar var.
403

S: (RS) Bir sonraki sorum şu: parçacıklar ve madde bizim zaman doğrultumuzda hareket ediyor; peki anti-parçacıklar ve
anti-madde zamanda geri mi akıyor?
C: Bunu denklemin yalnızca yedide biri olarak düşün Roger!

S: (L) Üçüncü yoğunluk seviyesinde bunun doğru olup olmadığı konusunda bir yanıt alabilir miyiz?
C: Geri.

S: (RS) Evet! UFO'ların itiş sistemleriyle ilgileniyorum ve yıldızlararası uzak mesafeleri katetmenin tek yolu olarak
algıladığım şey ise bir "mekan/zaman" makinesine sahip olmak. Bir şekilde zaman ve makanı katlamadıkça çok büyük
mesafeleri aşamayız. Mekanı katlamak için, onu zamanla birlikte katlaman gerekir. Bir mekan/zaman makinen olmadıkçta,
yıldızlararası yolculuk yapamazsın. Fakat mekan/zaman makinesi, zamanda ileri ve geri hareket etme yeteneğine de sahip
olmak demek. (L) Evet, böyle bir imkanla zamanda ileri-geri hareket yoluyla istediğin yere bir anda gidebilirsin. (RS) Anti-
maddeyi bir itiş gücü olarak kullanıp kullanamayacağımızı sormamın nedeni buydu, çünkü doğru yönde itici olurdu. İkinci
soru ise, anti-maddeyi kullandığımızda zamanda geri mi gideceğimizdi. Çünkü gözlenen UFO'lar mekanda hareket edip
zamanda hareket etmiyor olabilir, veya zamanda hareket edip mekanda hareket etmiyor olabilir. Bir UFO gördüğünde, bu
onun seninle aynı zaman içinde olduğu anlamına gelmez. Tamamen farklı bir zamanda olabilir. (L) Bazen tanığın gözleri
önünde yok oluyorlar ve buradaki soru şu: nereye gidiyorlar? (RS) Mekanda sabit olup zamanda hareket ediyor olabilirler.
Veya geri hareket ediyorlar. (L) Ve hiç zaman kaybı yaşanmamış gibi görünen pek çok kaçırılma raporları var. Geliyorlar,
kurbanı alıyorlar, istediklerini yapıyorlar ve sonra da birkaç saniye farkla veya tam olarak aldıkları saniye içinde onu yerine
geri bırakıyorlar! (RS) Evet! Yazdığım bu makale tam da bu konu hakkında! Eğer anti-parçacıklar gerçekten yükselirse, o
halde mecburen zamanda geriye doğru gitmeleri gerekir. O halde bundan yararlanıyorlar: bir kaçırılma, aracın içinde
herhangi bir süre devam edebilir ama bizim zamanımızda, üçüncü seviyede ise hiç zaman geçmez! (L) Evet, aynen! Bir de
aracın dışarıdan küçük görünmesi ama içinin devasa büyüklükte olması fenomeni var! (RS) Herşey burada düğümleniyor!
Bu çok heyecan verici. Dili öğreniyorum. Bizim üçüncü seviyemizde mekan ve zamanda hareket, zaman ve mekan
birimindeki değişiklik yoluyla gerçekleşiyor; birim tersine çevrilebilir mi?
C: Evet, "4'üncüden 3'üncüye geçiş" dediğimizde bahsettiğimiz şey aynen bu.

S: (RS) Yani onlar 4'üncüden 3'üncüye yolculuk yaptıklarında, birimi ters çeviriyorlar. Dergiye verdiğim makalenin konusu
da işte bu! [Kitabı kaldırıyor.] Bu, Ukrayna'da yayınlandı [bir sayfayı açıyor ve diyagram ve denklemleri gösteriyor]. Bu,
anti-çekimi test etmeye yönelik bir deney. Üç kilometre uzunluğunda içi vakumlu bir tünel var. İçindeki havayı emip
çıkarıyorlar. İlk yapılan şey, üç kilometrelik tünelin sonunda çekimsiz noktanın tanımlanması için fotonların fırlatılması.
İkinci olarak, bir nötronun fırlatılıyor ve biliyoruz ki nötron çekici. Dolayısıyla üç kilometrenin sonunda enerji çok, çok
düşük. Bu yüzden nötron o noktaya geldiğinde hiçbir çekim etkisi yok. Üçüncü adım aynı anda bir anti-nötron fırlatmak ve
ne olduğuna bakmak. Bu deney, bu tablanın işlevini bilimsel olarak açıklayacak. Biz buna anti-parçacıkların çekimi
diyoruz çünkü bilmiyoruz. ... Einstein bunun bir nötron kadar çekici olduğunu tahmin ediyor, yani anti-madde ve madde
aynı çekime sahip. Einstein böyle söylüyor. Ama anti-madde, 1915'te Einstein'ın teorisinin öne sürülmesinden 50 yıl sonra
keşfedildi. Bizim teorimize göre bir parçacığın yükselmesinin tek yolu, zamanın tersine çevrilmesi. Başka bir olasılık yok.
Yani eğer bu deney doğruysa, mekan/zaman makinesi kesinlikle doğal bir sonuç ve laboratuarda test edilebilir. Bir
parçacığı zamanda geri ve ileri hareket ettirebilirsin. [Yeni bir diyagram gösteriyor.] Bu diğer deneydeki amaç nötr bir
parçacığın alınıp bir anti-parçacığa maruz bırakılması ama şu anda elimizde anti-madde yok. Yine de bunu yapmanın
yolları var ve parçacığın hangi yöne hareket ettiği ölçülebilir. Birimler konusu çok önemli, temel bir konu çünkü örneğin
bir UFO'nun dışındayken onu bir araba büyüklüğünde grüyorsun ama içine giren insanlar çok büyük bir iç alanı olduğunu
söylüyor. Birimleri ters çevirmekten başka bir yolu yok bunun. Bizim bir santimetremiz, o araç içinde tamamen farklı bir
ölçüde olabilir. Bizim için birim, üç yönde de aynıdır. Ama öyle bir aracın içinde olduğunda, farklı yönlerde farklı birimler
olabilir. Bir küpün içine girdiğinde, içeride hem boyutlar hem de şekil farklı olabilir.
C: Yoğunluk sınır geçişi farkındalığı. Roger'ın yoğunluk tanımlarıyla aşinalığı var mı?

S: (L) Hiç yoğunluk tanımı yapmış mıydık TR? (T) Sadece yedi seviye hakkında. (L) Peki, yoğunluk tanımı nedir?
C: Bilgi tabanınızı kullanarak inceleyin; aranızda.

S: (L) Yoğunluktan ne anlıyoruz? (T) Yedi yoğunluk seviyesi var. (L) İlk yoğunluk seviyesi taşlar, mineraller, bitkiler. O
seviye içinde bir farkındalıkları var. Taşlar bile büyüyüp hareket edebiliyor, ama bunu o kadar yavaş bir şekilde yapıyorlar
ki, biz algılayamıyoruz. İkinci seviye hayvanlar krallığı. Bu yoğunluktaki farkındalık geometrik ilerleme ile ilgili. İlk
seviyedeki farkındalık düz bir çizgi şeklinde. İkinci seviyenin farkındalığı ise çizginin kendine dik hareketle bir alan
oluşturmasına dayalı, yani düzlemler. Üçüncü yoğunlukta insanlar var ve düzlemin kendine dik açıyla hareketine dayalı bir
farkındalığı var, ama bunu hiç tam olarak deneyimleyemiyoruz. Herşeyi yalnızca üç boyutlu olarak görüyoruz çünkü hafıza
ve bilgiye dayalı bir ilüzyon yaratıyoruz. Baktığımız herhangi birşeyin öbür tarafını veya içini bilemiyoruz. (J) Heinlein'ın
404
kitabındaki denekler, bir yapıya farklı açılardan baktırıldıkları halde, sorulduğu zaman yalnızca soru anında
görebildiklerine göre yanıt veriyorlardı... (L) Üçüncü yoğunluk böyle birşey. Herşeyi kendi algımıza göre bilebiliyoruz.
Yani birinci yoğunluğu ikinciye, üçüncüye ve dördüncüye uygulayarak dördüncü yoğunluğun nasıl birşey olduğunu
anlamaya çalışıyoruz. Dördüncü yoğunlukta herhangi bir cismi aynı anda tüm yönlerden görebiliyorsun. (T) Her yoğunluk,
kendi altındaki yoğunlukları da kapsıyor, yani dördüncü yoğunluk, ilk üç yoğunluğa yeni bir yoğunluğun eklenmiş hali.
Buna göre beşinci yoğunluk da, dördüncü yoğunluğun kendine dik açı yapan hali oluyor. Aynı şey altıncı yoğunluk ve
Kasyopyalıların "Bir" olarak isimlendirdikleri yedinci yoğunluk için de geçerli. Tamamlanma noktası. (L) Tüm bu şeyleri
nasıl ifade edeceğimiz konusunda hiçbir fikrimiz yok. Bize Boyutötesi Atomik Remolekülerizatörlerden bahsettiler, öyle
birşeyi nasıl yapabileceğimizi sorduk. Oturup bir iki gün boyunca onları dinleyip notlar alacak vaktimiz olup olmadığını
sordular. (RS) Benim var! Benim var! (L) Evet, biz de öyle söyledik ama gerekli parçaları nereden bulacağımızı sordular.
(RS) Bu tıpkı Roma devrinde elektronik cihazlar yapmaya çalışmak gibi... (T) Veya bir köpekten bir kol saati yapmasını
istemek gibi. ... (RS) Algımızın ne kadar aldatıcı olduğu konusu, deniz kabuklarıyla bilimsel olarak kanıtlandı. Bunu sizinle
konuşmuştuk değil mi? (T) Evet. (RS) Üçüncü seviyede, boyutun değerinin mevcut enerji ile değiştirildiği veya birimin
değerini değiştirmek için enerjinin kullanıldığı doğru mu?
C: Bu kavram yoğunluk sınırını aşıyor; üçüncü seviye ile sınırlı değil.

S: (RS) Dördüncü seviyeye geçiyor. Bu da UFO'ların itiş sistemini açıklıyor.


C: Farkındalıkta meydana gelen "patlamanın" nedeni yaklaşan dalga. Şimdi, bunu gözünüzde canlandırın, yanıtlar orada....
Bir süre bunun üzerinde düşündükten sonra Roger şu anda ruhunun "merkezinde" yer alan bulmacayı çözmesini sağlayacak
büyük soruya "rastlayacak"; şu anda sadece tek bir parça eksik. ...

S: (T) Dördüncü yoğunlukla birlikte fiziksellikle sınırlılık sona eriyor. Anahtar kelimesi ise "fizikselliğin değişkenliği."
3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa geçiliyor ve yedinci yoğunluğa kadar yükseliş devam ediyor. Bilgini, farkındalığını
belirli bir seviyeye çıkardığında bir sonraki seviyeye geçebiliyorsun. Üçüncü yoğunluktan dördüncüye geçtiğimizde,
gerçekliğimizin ne olduğunu zihnimizde canlandırma ve buna karar verme yeteneğimiz var. Dördüncü seviyeden itibaren
gerçekliği kendimiz yaratıyoruz. Yani belirli bir noktadan sonra artık somut bir gerçeklik olmayabilir. Herşey enerji olabilir
ve biz de ışıktan varlıklar... Sadece düşünce yoluyla dilediğimiz somutlukta gerçeklikler yaratabiliriz. Dördüncü
yoğunluktan itibaren, bizim algıladığımız şekliyle zaman diye birşey yok. Bizim zaman algımız yalnızca ilk üç yoğunluk
için geçerli. (RS) Bizim zamanda ileri ve geri hareket dediğimiz şey, dördüncü seviyede bir anlam ifade etmiyor ve bizim
bu kavramdan algıladıklarımızı kolayca yapabiliyorlar. (L) Tıpkı bir sürü kapı gibi; birinde 1917 yazıyor, diğerinde 1943
veya herneyse, ve istedikleri kapıdan girebiliyorlar. (T) Boyut sınırı kavramı var. Dünya, 4'üncü yoğunluk alanına doğru
gidiyor. Veya o bize doğru geliyor veya her ikisi. Bu yoğunluk geçişi sınırı, boyutlar arasında da bir geçiş sağlıyor.
Kasyopyalılara göre boyutlar yanyana dizili gerçeklikler gibi; bir yoğunluk seviyesi dahilindeki olası sonsuz gerçeklikler.
Yani yoğunluk ile boyut arasında bir fark var. (RS) Bu harika bir toplantı çünkü matematiksel olarak üçüncü seviyeden
dördüncü seviyeye geçiş hakkındaki soruya verilen yanıt, yani birimlerin değiştirilmesi, tam da kitabımda önerdiğim
çözümdü. ... (T) Tüm seviyelerde evrenin hayat dolu olduğu söylendi ve insanlar bunun parçalarından yalnızca bir tanesi.
(L) Ve anladığım kadarıyla, bu gelen yoğunluk sınırının, bu yoğunluk değişiminin hissedildiğini ve bunun bilinci
canlandırdığını söylüyorlar. Gelen şeyin bir Büyük Döngü'nün sona erişi olduğunu söylediler. Bir Büyük Döngü 300.000
yıl... (T) Birkaç yıl eksik veya fazla. (L) Bu Büyük Döngü'nün başlangıcında farkındalığımızın düşürülmesi için genetik
olarak değiştirildik ve DNA'mızda yapılan değişiklikler, zamanı algılamamıza neden oldu. Şu andaki sınırlılığımız
DNA'larımızdaki bir sınırlandırılmayla ilişkili. Şimdi, bu 300.000 yıllık döngünün sonunda pek çok insan, enerjideki
değişimlerin bir sonucu olarak bölünmüş DNA'larını yeniden birleştiriyorlar ve bu onların zihin güçlerinin ve algılarının
katlanarak artmasını sağlıyor. Sanırım Kasyopyalılar bu enerjinin yaptığı etkinin, üzerinde çalıştığımız bulmacanın
tamamlanması için ihtiyaç duyduğumuz hamleyi gerçekleştirmemizi sağladığını söylüyorlar. Şu anda sana verilen
kavramları kullanarak bu gerçekliği algılayabileceksin ve bu sana bir anahtar sağlayacak. (RS) Sanırım soruları doğru bir
şekilde ifade etmezsek... (L) Yanıt alamazsın! Spesifik ol.
C: Aynı kavram alanıyla bağlantısı olmayan çok fazla veri ortaya koyarak akıl karışıklığı yaratmamaya dikkat edin, çünkü
ziyaretçi temel olarak belirli bir hususla ilgileniyor; aşinalığının artması için bırakın veriler araştırmacı tarafından kendine
uygun bir planla hazmedilsin! Matematiği bölümlenmiş dozajlarla öğrenmek gibi!

S: (L) Size bir kerede çok fazla şey söylemememizi öneriyorlar çünkü bu sizi üzerinde çalıştığınız temel sorudan
uzaklaştırır. (RS) Bu çalışmayı MUFON grubuna da bildirmemiz iyi olur! (T) Toplantıda teklif ettik ama istemiyorlar. Bu
MUFON'un prensipleri dışında kalıyor. (L) Maddesel, somut bir nitelikte değil. (RS) Ama kafamdaki bir sürü soru
yanıtlandı! İnanılmaz bir şekilde! Tüm temel sorular yanıtlandı. (J) Neler olduğunu ve nasıl bir iletişimde bulunmakta
olduğumuzu anlayacak teknik bilgiye sahip biriyle ilk kez konuşuyoruz. (RS) Evet, bu beni heyecanlandırdı!
C: Roger'ın enerjisi grubu etkiliyor.

S: (RS) İki kısa soru daha ve sonra susacağım...


405
C: İstediğin kadar soru sor!

S: (RS) Bulunduğumuz üçüncü seviyede anti-madde kullanımı, birimin işaretini değiştirir mi? Yani bu, mekan ve zamanın
işaretinin tersine çevrilmesi anlamına mı gelir? (işaret: artı/eksi)
C: Evet, ama üçüncü seviye varlıkların her zaman karşılaştığı sorun, "diğer" tarafın haritalanmamış olması. Bu nedenle,
dördüncü seviyeden altınca seviyeye kadar olan BH'den yardım almadan, bu alanda deney önermiyoruz.
S: (RS) Bu inanılmaz bir yanıt ve bu da zamanda yolculukla ilgili. Enerji kullanılarak birimlerin rakamsal değeri
değiştirilebiliyor. Zamanda geri gitmek için ise birimin işaretinin değiştirilmesi gerekiyor. Artı bir saniye ile ileri doğru
gidiyoruz ve işareti değiştirecek olursak, eksi bir saniye ile de geçmişe gidiyoruz. Anti-madde kullanarak geçmişe gidip
gidemeyeceğimizi sordum ve onların cevabı da üçüncü seviyeden dördüncü seviyeye geçmekte olduğumuzdu. Tamam, son
bir soru daha.
C: Yanlış, Roger!

S: (L) Bu son sorun olmayacak! [Gülüşme] (J) İstediğin kadar soru sorabileceğini söylediler!
C: Bu celse senin için hazırlandı! Bunun için buraya gelmeni sağladık!! Büyük bir tura başlamak üzeresin; bu gezide
iletişimlerde bulunacak, çalışma bulgularını paylaşacak ve diğer benzer yolları inceleyecek ve araştıracaksın. Bu
yolculuktan edineceğin öğreniş ve bilgiler çok ama çok önemli sonuçlar meydana getirecek! O yüzden, bunu senin "gecen"
olarak düşün!

S: (RS) Israr ediyorlar! O halde, çok önemli başka bir sorum var! Şu anda Yunanistan'da, Santia Üniversitesi'nde (?),
üniversitenin nükleer fizik laboratuarında, benim çalışmalarıma ve buradaki kitaba [Kitabı gösteriyor] dayalı, potansiyel
olarak çok önemli bir deney yapılıyor. Deneyin amacı, çinko 70 veya molibden 100'ü, 1.294 MeV enerjili Gama ışınları ile
bombardımanlayarak yepyeni bir enerji kaynağı bulup bulamayacağımızı görmek. Bu deney başarılı olacak mı? (Carla) A
a!.. Bunu yanıtlamazlar! (J) Bu soruya dokunmayabilirler... (RS) Çinko 70 yeni bir enerji kaynağı olacak mı? Bu maddeler
yeni birer enerji kaynağı olabilir mi?
C: BahsettiğiN tüm deneylerin bir ortak noktası var: Hepsi üçüncü yoğunluğun "sınır çizgisine" dokunuyor.

S: (T) Anti-madde kullanmaktan bahsettiğin zaman şöyle dediler: "Evet" kullanabilirsin, ama olaya tek bir yönden
yaklaşıyorsun ve yukarıdan birinin yardımı olmadan, dördüncü yoğunluk tarafına geçemezsin. Oradan bakabilmek için bir
dördüncü yoğunluk varlığı bulmak zorundasın. Ama sınırdasın, üçüncü yoğunlukta gidilebilecek son noktadasın... (RS)
Bize yardım edecek misiniz? (Carla) Evet, pratik olalım! [Gülüşme]
C: TR'nin verdiği yanıt tam olarak doğru değil. Üçüncü yoğunluk teknolojisi kullanılarak üçüncü yoğunluktan dördüncü
yoğunluğa geçmek mümkün. O ya da bu şekilde tesadüfi bir şekilde de olsa, çeşitli bireyler ve gruplar bunu
gerçekleştirdiler. Sorun şu ki, "yalnızca üçüncü yoğunluk eğitim ve deneyimine sahip biri, dördüncü yoğunluğa ulaştığında
ne yapar?"

S: (L) Eğer yeterli zaman ayırırsak, bize bu eğitim ve teknolojide yardımcı olur musunuz?
C: Evet, ama bunu ne için kullanmak istiyorsunuz? Bu bir günlüğüne Disneyland'a gitmek gibi birşey değil, biliyorsunuz!

S: (S) Bunu sana söylediler Laura! [Gülüşme] (T) O halde sanıyorum Roger'ın üzerinde çalıştığı şey, üçüncü yoğunluğun
sınırına temas ediyor ve sınırı geçebilir de! Sorum şu: eğer sınır geçilirse, deneyi yapanlar ne olduğunu bilirler mi? Ne
yaparlar? Alacakaranlık kuşağına geçmiş olduklarının farkında olurlar mı? Öyle bir kapı veya pencere açıldığında, iki yöne
de birşeyler geçebilir! (L) Ünlü Flight 19 üyelerinin bir zaman sapmasında donduklarını ve hala neyin içinde olduklarını
anlamaya çalıştıklarını söylediler. Aradan hiç zaman geçmediğini düşünüyorlar. (RS) Bu teoride bu gayet mümkün! (L)
Kendini benzer bir durumda bulmak istemezsin herhalde! (T) Evet, Carla telefonda şöyle der: "Roger, eve ne zaman
geleceksin?" Ve sen de dördüncü yoğunluktan şöyle dersin: "Buradan eve nasıl geliniyor, bilmiyorum!" [Gülüşme] (J) Bir
sorum var: Eğer bu Disneyland'a gitmek gibi değilse, bu yolculuğun herhangi bir sonu var mı?
C: Fazla karmaşık, sorun fazla belirsiz.

S: (J) Şaka yapıyordum! (T) Neşe, neşe! (RS) Bize yardım edip etmeyecekleri sorusunu yanıtladılar mı? (L) Evet dediler.
C: Şunlar hakkındaki bilgi seviyen nedir: elektromanyetizma, Einstein'ın "birleşik alan teorisi." Einstein bu teoriyi hiç
bitirdi mi, yoksa teori konsorsiyumun denetimi altında tamamlanıp hasıraltı mı edildi? Eğer öyleyse bunun sonuçları neler
olabilir!!! Ayrıca Roger, "boşlukları doldurma" yeteneğin var mı? Bizce var! [Laura'nın notu: Sanırım burada boşluktan
kastedilen şey birleşik alan teorisinin "boşlukları" değil, verilen yanıtların satır aralarının okunmasıyla ilgili. "Bu yöndeki
araştırmanın neticeleri neler olabilir?" anlamında...]

S: (RS) Üçüncü seviyede elektromanyetizma ile çekiminin birleşmesi söz konusu olamaz çünkü bunlar aynı şey. Aynı
oldukları için bir birleşmeye de gerek yok. Bu görüş doğru mu?
406
C: Evet. Peki ya dördüncü seviye?

S: (T) Dördüncü yoğunlukta bu ne anlama geliyor? (RS) Anladığım kadarıyla üst yoğunluğa geçme olasılığının ortaya
çıktığı yer de burası. Eğer çekim ve elektromanyetizma aynıysa, o zaman anti-çekim de var. Anti-çekimin kaynağı birleşme
değil. Einstein yanıldı, ama bu ikisinin aynı olması, anti-çekimin olduğunu ima ediyor.
C: Sadece üçüncü yoğunlukta araştırıldığında yanlış. Konsorsiyumun devreye girdiği yer de burası, yani "Bir Kutu
Solucan." ...

S: (T) İnsanlar Einstein'ın Birleşik Alan Teorisi'ni tamamlamadığını düşünüyor, ama bu yanlış olabilir. Dezenformasyon
kampanyasının parçası. (RS) Bilindiği kadarıyla Einstein Birleşik Alan Teorisi'ni bitiremedi çünkü varsayımları
gerçekleştirilebilir değildi. (T) Belki de fikirleri alınıp başka biri tarafından tamamlanmış ve hasıraltı edilmiş olabilir.
[Roger tabla başında oturuyor.] (RS) Birşey sormak istiyorum. Temel bir parçacığın kütlesinin kaynağı esas olarak
elektromanyetik nitelikte olmalı. Üçüncü seviyeden görüşte, çekim ile elektromanyetizmanın aynı olmasının nedeni de bu.
Şu an için bizim düşüncemizde bu, deneysel olarak kanıtlanmış birşey. Bu neden yanlış? Bir açıklamaya ihtiyacım var.
C: Üçüncü seviyede yanlış değil, üçüncü seviyeyle sınırlandırmak yanlış.

S: (RS) Üçüncü seviyeden bakıldığında, evrende eşit miktarda madde ve anti-madde olduğu doğru mu?
C: Evet, diğer seviyeler için de geçerli.

S: (RS) O halde evrendeki toplam zaman sıfır?


C: Evet.

S: (RS) Bu inanılmaz!
C: Yalnız, daha az basınç Roger! [Roger sakinleşiyor.] ... Teşekkürler. Şimdi, unutma, en önemli kavram denge. Denge
nasıl elde edilir?

S: (L) Her neyden bir tane varsa, onun zıddından da bir tane var. (RS) Madde ve anti-madde. Yani, eğer madde zamanın bu
doğrultusunda akıyorsa, anti-madde de karşı yönde akıyor. Birbirlerini dengeliyorlar. (J) BH ve KH. Her ikisinin de olması
gerekiyor. Evrenin toplam zamanının sıfır olması da bununla ilgili. Eğer biz bu yönde ilerliyorsak, başka bir galaksideki
başkaları da öbür yönde ilerliyor olabilir. Toplamı ise sıfır.
C: Galaksi değil, boyut.

S: (RS) Evet. Başka bir seviye. Hep üçüncü seviye düşünüyorum!


C: Artık değil! [Gülüşme]

S: (RS) Çekim ile elektromanyetizmanın aynılığını, dördüncü seviyeyi katarak matematiksel olarak nasıl ifade edebiliriz?
Bu nasıl yapılabilir? Dördüncü seviyenin eklenmesi nasıl sağlanabilir?
C: Yanıtları zihninde canlandırmanı istedik. Keşfetmen için her zaman orada bekliyor.

S: (RS) Kolay olmayacak, ama deneyeceğim.


C: Ne kolay ki?

S: (RS) Buradaki mesele, dördüncü seviyeye geçişin matematiksel olarak nasıl ifade edileceği. Sanırım bu izogeometri ile
yapılabilir. Daha önce tartıştığımız geometri, yani mekan ve zamanın biriminin genelleştirilmesi...
C: Geometri anahtarlardan bir tanesi, ama başka bir tane daha var.

S: (L) Diğer anahtar nedir? Belki de üç boyutlu bir matristir. (RS) Biz de onu kullanıyoruz. Aynı zamanda küpleri
kullanıyoruz. (L) Bize bir ipucu verebilir misiniz? Sadece küçük bir ipucu. (RS) Bize formülü verin!
C: Sahipsiniz... erişin...

S: (L) İstediğimizi zaten verdiklerini söylüyorlar. Bu transkriptleri bilgisayara geçirmek üzere yazarken, yanıtlanmadığı
sandığım bazı soruların yanıtlarına rastlıyorum sürekli. (RS) Bunun için bir celse yapmalıyız... Çünkü bu, UFO'larla ilgili
sahip olduğumuz tek matematiksel modelin bir doğrulaması... Bildiğim kadarıyla tek model. Bir bilgisayar modelimiz var...
Bir UFO yapamayız, bunun için gerekli teknolojimiz yok, ama formülü bilgisayara koyup bir model elde edebiliriz.
C: Geometriyi optikle birleştir.

S: (RS) Ne?! Işık bilimi. (L) Geometrik ışık mı?


C: Matris.
407

S: (RS) Ben de aynen bunu yaptım. Matris niteliğinde bir birimle temsil edilen bir ışık ifadesi oluşturdum. Bunu yaptım.
Yıllar önce!
C: Ama önemli bir etmeni atladın; unutma, hipotezler teori değildir!

S: (RS) Zihnimde kavramsal bir hipotez oluşturmuştum. Bu bir teori değil. Niceliksel olarak formülize edilmesi gerekiyor.
Doğruluğu bu şekilde deneysel olarak kanıtlanabilir. Teori sürecini oluşturan şey, hipotez, formül ve deneysel doğrulama.
C: Peki eksik faktör nedir Roger?

S: (L) Nedir? (RS) Bilmiyorum. (L) Belki denkleme dördüncü yoğunluğu katmamanla ilgilidir. (RS) Evet! Tabii ki! (J)
Belki eksik faktör budur. (RS) Ama nasıl... Bunu matematiksel olarak nasıl ifade edebileceğimi bilmiyorum...
C: Işık dalgaları... çekim... elektromanyetizma...

S: (L) Seninle oyun oynuyorlar. [Gülüşme] (J) Bu nedir, çok şıklı bir soru mu? (RS) Bunun üzerinde düşünmem gerek.
İzogeometride...
C: Üçüncü seviye fizik anlayışında dalgaların oynadığı rol nedir?

S: (RS) Eterin, yani tüm evreni dolduran şeyin çapraz salınımı. Hayır, dalgalar bir aracıya ihtiyaç duymadan da varolabilir.
Çapraz salınımlar tüm evreni dolduruyor.
C: Işık, çekim, optik, atomik parçacıklar, madde, anti-madde... birleştir.

S: (RS) Bu listede herşey var... (J) Hepsinin ortak özelliği nedir? (RS) Ou! Hepsi evreni dolduran şeyin titreşimleri! Biz
şeyleri algılıyoruz, herşeyi, hatta şeyler arasındaki boşlukları. Gerçek ise bunun zıddı. Çünkü ışık bir dalga, tıpkı ses gibi.
Eğer havayı çıkarırsan, ses yayılamaz. Işık da aynı şey. Işık bir dalgadır ve tüm evreni dolduran bir aracı olmadan
yayılamaz. Yani bizim somut ve boş olarak algıladığımız şey doğru bir algı değil. Tüm evren, eter denen bu aracının
titreşimiyle dolu. Bu aracı olmasaydı heryer karanlık olurdu. Yani ışık, bu aracının bir salınımı. Parçacık da bir salınım,
yalnızca dalga yayılıyor ve salınım devam ediyor. Elimi buradan buraya hareket ettirdiğimde, salınımı hareket ettirmiş
oldum. Boşluk sürekli salınıyor. Biz tamamen boşuz, ama boşluk dolu. Yani yanıt, hepsinin ortak tarafı, hepsinin, tüm
evreni dolduran bu aracının salınımları olması ve sanırım bu hem üçüncü, hem de dördüncü seviye için geçerli. (L) Belki
de bunları spektral anlamda söylediler. (RS) Olabilir...
C: Şimdi, çekim ile ışık arasındaki ilişki nedir?

S: (RS) Bilmiyorum. Çalışmalarımın bu aşamasında bilmiyorum. (L) Belki de anahtar budur. (RS) Işık maddeye
dönüştürülebilir ve bu yüzden çekim var. (L) Ama çekim ile ışık arasındaki ilişki ne olabilir? [Laura'nın notu: Peki ya
zaman? Işık hızında ne madde, ne çekim, ne de zaman olduğuna göre, belki bu üçü, aynı şeyi tanımlamanın farklı
yollarıdır. Belki de zaman, çekim üreten elektromanyetik bir fenomen veya elektromanyetizma üreten çekimsel bir
fenomendir ve yan ürünü de maddedir???]
C: Bilgi tabanına erişin ve birbirinize danışın.

S: (L) Bunu tartışmamızı istiyorlar. (RS) Işık ile yerçekimi arasındaki tek bağlantı... foton ve foton bir çift elektron ve
pozitron üretiyor; parçacıklar ve anti-parçacıklar, ve o parçacıkların da çekimi var. Yani bu şekilde, elektromanyetik
dalgalar... Foton madde yaratabilir... (L) Ve maddenin çekimi var... (RS) Ve maddenin çekimi var... dönüştürülebiliyor...
(L) Ama nereden geliyor? (RS) İyi bir soru ama bilinmiyor. Bir vakumdan geliyor olabilir... (L) Ama bu nasıl oluyor? (RS)
Laboratuardaki deneylerde, bir fotonu çekirdeğe fırlatıyorsun ve çekirdekten bir elektron ve bir pozitron çıkıyor, yani foton
parçacıklara dönüşüyor. O parçacıkların çekimi var. Fotonun çekimi olup olmadığını bilmiyorum. Sanmıyorum, çünkü ışık
hızında hareket ediyor. Zaman yok. Zaman askıda. (L) Işık hızında çekim olmadığı doğru mu? (RS) Çekim yok. (L) Belki o
zaman, nasıl maddenin antitezi anti-maddeyse, ışık hızı da çekimin antitezidir? (RS) İyi bir yaklaşım. Çok iyi bir yaklaşım!
C: Yakın.

S: (J) Bu dengeyle mi ilgili?


C: Herşey öyle.

S: (L) Eğer ışık hızında çekim yoksa... (RS) Zaman yok... (L) O zaman çekim... (J) Bizi üçüncü yoğunlukta tutan şey...
(RS) İpucu... Ama eksik olan ipucu... Üçüncü yoğunluktan dördüncü yoğunluğa geçişle ilgili eksik ipucunu mu
tartışıyoruz?
C: Evet.

S: (RS) O zaman bu doğru. (J) Çekim, bizi üçüncü yoğunlukta tutan şey mi? (RS) Yani eğer ışık hızında gidersen,
408
dördüncü yoğunluktasın.
C: Peki, üçüncü yoğunluk ve dördüncü yoğunluk maddesinin parçalanmadan ışık hızına erişmesini sağlayan eksik faktör
nedir? Düşün...

S: (RS) Bu nükleer fiziğin temel konusu... Madde ışık hızına bozulmadan erişemez... (J) Anti-çekim? (RS) Anti-çekimle
de... Şu andaki bilgilerimizle, madde bunu yapamaz. (L) Pekala, eğer bir madde ışık hızına doğru giderek hızlanıyorsa,
hızlandıkça bütünlüğünü kaybediyor. Peki ya bir noktada giderek daha fazla anti-madde eklersen... (RS) Bu süreci tersine
çevirir... Bir elektron ve bir pozitron al ve birini diğerinin içine sok ve fotonu yeniden yarat. Ama madde ışık hızına
erişemez. Eğer erişirse zaman durur... boyut yok... (L) Belki bilinçtir? (J) Farkındalık mı? (RS) Eğer eksik etmen
farkındalıksa, evet.. (L) Bilinci matematiksel olarak denkleme koyabilir misin? (RS) Evet, elbette!
C: Madde ile bilinç arasındaki eksik bağlantı nedir?

S: (RS) Ah! (L) Eğer bunları biliyor olsaydık burada olmazdık! [Gülüşme] (RS) Bir alan olması gerekiyor. (J) EM mi?
(RS) Hayır, biyoenerjitik bir alan. (L) Peki ya bilinç çekim yaratıyorsa? (RS) Çekimi madde yaratıyor. (L) Ama madde
bilinç tarafından yaratılmıyor mu? Gözlemlediğimizde dalgayı çökertmiyor muyuz? (RS) Evet, zihin madde yaratabilir...
C: "Graviton" diye birşey yok.

S: (RS) Evet, graviton mevcut değil. Einstein'ın teorisinde varlar ama buna hiçbir zaman inanmam... Bilincimiz çekim
yaratıyor mu?
C: Yaklaşıyorsunuz. "Bizim" değil.

S: (L) Başka birinin bilinci mi çekim yaratıyor? (RS) Dördüncü seviye.


C: Yedinci Seviye.

S: (RS) Aa evet! Anlayabiliyorum! Son seviye. Eşit miktarda madde ve anti-maddeden oluşan evren, gerçekten açık mı?
Yani, evrende bir yerde sürekli madde mi üretiliyor? Madde ve anti-madde?
C: Daha iyi bir ifade şu olabilir: Geri dönüşüm.

S: (RS) Dünyanın merkezinde de aynı geri dönüşümün gerçekleşdiği doğru mu? Dünyanın genişlediği şeklinde bir teori
var. Bunu bir konferansta duymuştum. Dünyanın çapı büyüyor çünkü dünyanın merkezinde bir madde yaratımı var. Bu
doğru mu?
C: Yanlış, ama birleşik boyutlulukta tüm kavramlar doğru.

S: (L) Sanırım alternatif bir evrende bu oluyor olabilir, ama burada olmuyor. (RS) Benim en büyük sorunum yeni bilgi
değil, politikaydı. Özellikle Einstein'la ilişkili politika. Solucanlar kutusu daha önce söylenmiş miydi? Bana bu konuda ne
söyleyebilirsiniz? Einsten'ın ötesine geçer geçmez her tür sorun başlıyor. Günümüz toplumundaki politik sorunlar. Bu
hususta söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Politik sorunların kökeninde, medeniyeti kontrol altına almak amacıyla, zaten sınırlı koşullarda elde edilen bilgiyi
kontrol altında tutma çabası var.

S: (RS) Bu şimdiye kadar duyduğum en iyi cevap. Çok, çok iyi. (T) Sormak istediğim birşey var. Üçüncü yoğunluk ile
dördüncü yoğunluk arasındaki sınırın zorlandığı deneyler hakkında. Deney bu engeli aştığı zaman ne olur? Ne
bekleyebiliriz?
C: İlgili durumdaki koşullara bağlı. Daha önce söylediğimiz gibi, bu zaten pek çok kez gerçekleşti.

S: (L) Philadelphia Deneyi sanırım... (J) Flight 19... (T) Pekala, bunlar olumsuz sonuçlar. Ne yaptığını bilmeden başka
yoğunluklara geçmenin neticeleri nelerdir?
C: Yanıtlandı.

S: (L) Evet, bundan bahsettiler. Aklını kaçırmak. (J) Evet, Flight 19'u bulduğunu sanan adamlar kafayı yemiş.
Araştırmacılar dördüncü yoğunluk sınırını geçtiklerinde aynı şeyin meydana geldiğini anlayacaklar mı?
C: Kısmen.

S: (T) Sınırın bu kadar çok delinmesi durdurulabilir mi? Yani sınırın delindiği yerler onarılabilir mi?
C: Belirsiz.

S: (L) Açılan yerlerin otomatik olarak kapanmadığını varsayıyorsun. (T) Faaliyet durduğunda bu açıklıklar otomatik olarak
kapanıyor mu? Hayır, bu da çok belirsiz. Dışarıda puromu içerek dolaşırken, Roger'ın bu gece burada olmasının
409
nedenlerinden birinin bunu deneyimlemek olduğunu düşünüyordum, ama aynı zamanda daha önce ona verdiğimiz şeyleri
bizzat görmesi. Bunları biz uydurmuyoruz. Başka bir yerden geliyor. Bu bilgilerin ardında bir gerçeklik var. Roger
Avrupa'ya gidiyor. Aynı şeyler üzerinde çalışan iş arkadaşların var. Kasyopyalılar bu sınırı geçmenin eşiğinde olduğunu
söylediler. Bunun yapılabileceğini, bildiğimiz birkaç olayda felaketimsi sonuçlarla, bilmediğimiz çeşitli olaylarda ise
bilmediğimiz sonuçlarla bunun yapıldığını söylediler. Varmaya çalıştığım nokta şu; burada olmanın ve bunları görmenin
nedenlerinden biri bu bilgileri almak çünkü bilimadamlarının o sınırı aştıklarında ne yaptıklarını bilmeye ihtiyaçları var.
Çünkü eğer bunu anlamazlarsa, bu tür felaketsi olaylarda da artış olacaktır... Yoğunluklar arasındaki sınırın yapay olarak
aşılması olayları artıyor mu?
C: Evet.

S: (T) Bu sürecin, yaklaşan bu yoğunluk değişiminin ne kadar süreceğini sormamızın nedenlerinden biri de buydu. Bize
yanıt olarak "bir ay ile 18 yıl arasında" dediler. Biz de, bu geçiş noktasının tam olarak ne zaman geleceğini bilmiyor
olabileceklerini düşündük. Belki de söyledikleri şey, insanların bilmeden bu sınırı aşmalarıyla da ilgili olabilir. Birileri
bilgilerini arttırmaya ve istedikleri birşeylere ulaşmaya çalışıyorlar, ama tüm bunların anlamını bilmiyorlar.
C: Evet.

S: (T) Tüm medeniyetin hayatta kalması artık senin omuzlarında Roger! [Gülüşme] Laura her hafta buraya oturup "Tüm
dünyanın yükünün omuzlarıma konmasını istemiyorum" deyip duruyordu. Artık yükün bir kısmı da sende! (RS) Evet,
kısmen. "The Andreasson Affair" (Andreasson Olayı) kitabının teknik danışmanıydım, çünkü kadın uzay gemisinde
gördüğü şeylerle ilgili bir sürü çizim yapmıştı. İtalya'daki ____ Araştırma Enstitüsü hakkında herhangi bir yorumunuz var
mı?
C: Belirttiğin enstitü, sorgulanabilir fon kaynaklarıyla bağlantılı olan Carboni "Kurumu" tarafından kontrol ediliyor; ama
endişelenmene gerek yok, çünkü bilgi korur. O nedenle, bilgi silahıyla donanmış bir kişi, saptırılmadan herhangi bir
ortamda çalışabilir.

S: (RS) Anlamıyorum. (J) Belki bunu kendin görmen gerekiyordur... (L) Bu konuda endişelenmene gerek yok. (RS) Peki
ya Cardone? (Carla) Tabla Carboni dedi. ...
C: Carboni Kurumu.

S: (RS) Bu isimde bir kurum yok! (L) Belki oradan fon sağlanıyordur. (RS) Carboni'den değil... (Carla) Bekle ve gör...
[Carla ve Roger'ı uğurluyoruz.] Tartışma: (L) Işık hızına yaklaşırken meydana gelen demolekülerizasyon, bir koni şekliyle
ifade edilebilir. Koninin ucu ışık hızı, bir tür teklik ve remolekülerizatörün o noktaya ulaşırken kullanılması gerekiyor
çünkü diğer tarafa zıt bir koniye geçtiğinde remolekülerize olmanı sağlıyor olabilir. Merak ediyorum, Boyutötesi Atomik
Remolekülerizatör, ışık hızına yaklaştıkça giderek daha fazla dozda anti-madde uygulayan bir cihaz mı acaba? Bir tarafta
çekimi olmayan, zamanı olmayan, kütlesi olmayan ışık var, diğer tarafta ise çekim, zaman ve kütle var. Peki geçiş nedir?
Bize verilen üç çift birbirinin zıddı gibi görünüyor: Işık ve çekim, optik ve atomik parçalar, madde ve anti-madde... (J)
Herşey dengeyle ilgili. Çekim ile ışık arasındaki ilişki nedir? Üçüncü ve dördüncü yoğunluk maddesinin bozulmadan ışık
hızına erişmesini sağlayan eksik bağlantı nedir? (L) Eksik bağlantı? Sanırım ilkişki ortada. Işığı yavaşlatan, fotonların
ortaya çıkmasını sağlayan, bir anlamda dalgayı çökerterek maddeyi yaratan şey nedir? (J) Üçüncü yoğunluğun bozulmadan
ışık hızına erişmesini sağlayan faktörle aynı olabilir. (L) İlişki ortada. "Bilinç" dediğimizde yaklaştığımızı ama bunun
bizim bilincimiz değil, yedinci seviyenin bilinci olduğunu söylediler. [Laura'nın notu: Elektromanyetizma "Tanrı"nın ya da
tüm yoğunlukları kapsayan yedinci yoğunluğun bilincinin "alanı" olabilir mi? Cayce bir keresinde "Tanrı elektriktir."
demişti. İnsan bilincinde tespit edilebilen ve kontrollü elektromanyetik dalgalarla arttırıbilen elektromanyetik bir alan mı
var?] (J) "Yaratımın" bir geri dönüşüm olduğunu söylediler. (L) Hala orada mısınız?
C: Her zaman olduğu gibi Laura. Öğle yemeğine falan çıktığımızı mı düşünüyorsun?

S: [Gülüşme]
C: Burada olup olmadığımızı sorup duruyorsun?!?

S: (J) Her zaman buradalar, içimizde. Hepimiz bağlantılıyız. (T) Biz onlarız ve onlar da biz, tam burada! (L) Pekala, bu
kadar fizik biliyor olmanıza çok sevindik. Demek ki biz de bu kadar çok fizik biliyoruz... (T) Roger'la konuşmaktan
hoşlandınız mı ve tekrar konuşmak istermisiniz?
C: Evet. İsteriz.

S: (L) Işık ve çekim, optik ve atomik parçalar, madde ve anti-maddeden bahsederken ve tüm bunların hepsinin bu geçişi
açıklamanın yolları olduğunu söylerken doğruya yakın mıyım? Bu üçü gerçekten birer çift mi?
C: Yakın.
410
S: (L) Dalga işlevini çökerten şey nedir?
C: ?

S: (L) Bilinç mi?


C: Evet...

S: (L) Dahası var. Bu bilinç... (T) Bir üçüncü yoğunluk kavramından, şu anki fizikselliğin mevcut olmadığı bir dördüncü
yoğunluk kavramı elde etmeye çalışıyoruz. Dördüncü yoğunlukta bozulmadan ışık hızıyla gitmek gibi bir sorunları yok
çünkü orada böyle birşey yok...
C: Yakın.

S: (T) Yani bizim için bunu üçüncü yoğunluk açısından düşünmeye çalışmak...
C: Anahtar; fizikselliğin değişkenliği.

S: (L) Fizikselliği değişken yapan şey nedir?


C: Bilinç ile madde arasındaki bağlantının farkındalığı.

S: (L) Bilinç ile madde arasındaki bağlantı nedir?


C: İlüzyon.

S: (L) İlüzyonun özelliği nedir? (T) Bilinç ile madde arasında herhangi bir bağlantı olmadığı. Bu bağlantının mevcudiyeti
ilüzyon. Üçüncü yoğunluğun sınırlı algısı...
C: Hayır. İlüzyon, bağlantının olmaması.

S: (L) Yani buradaki ilüzyon, bilinç ile madde arasında bir bağlantının olmadığının düşünülmesi.
C: Evet.

S: (T) İlüzyon, bağlantının olmadığının düşünülmesi. Üçüncü yoğunlukta... (L) Buldum! (T) Sakın bir anda yok olayım
deme! [Gülüşme] (L) Aradığımız bağlantı, bilincin madde oluşu.
C: Yakın. Peki ya aynı zamanda tam tersine ne dersin?

S: (L) Ve aynı zamanda herşeyin tersi. Işık ile çekim, optik ile atomik parçalar, madde ile antimadde... Bir sonraki seviyeyi
anlamak için herşeyi ters çevir... Bu kadar kolay olamaz. (J) Bir saniye, çekim eşittir ışık, atomik parçacıklar eşittir optik,
anti-madde eşittir madde mi? Hepsi dengeyle ilgili. (L) Ve sonuç her zaman sıfır.
C: Ve sıfır da sonsuzluk.

S: (L) Yani diyorsunuz ki, buradaki ilüzyon, arada ayrım olduğunun sanılması. Arada fark yok, aynılar, öyle mi?
C: Evet.

S: (T) Mekan/zamanda sıçramalar yoluyla gideceğin yere hemen varabilirsin. (L) Veya bunu tersine çevirecek olursak
anlayabiliriz ki, bizimle örneğin Alfa Sentauri arasında hiçbir mesafe yok. Mesafe ilüzyonunu yaratan şey, algının sapması.
C: Şimdi tüm ihtiyacınız olan şey "teknoloji."

S: (T) Teknoloji şu anda geliştiriliyor. (J) Teknoloji muhtemelen zaten geliştiriliyordu. Sadece gizleniyor.
C: Evet.

S: (L) Bu etkileşimin önemli sonuçları olacağına dair garip bir his duyuyorum.
C: Evet.

S: (L) Bir ipucu?


C: Verebiliriz, ama daha sonra.

S: (T) Bunlar önemli sonuçlar mı?


C: Evet.

S: (L) Bu akşam için söylemek istediğiniz herhangi başka birşey var mı? (T) Kendimize aktarmamız gereken başka birşey
var mı?
C: Hayır.
411

S: (L) O halde teşekkür ediyoruz ve iyi geceler diyoruz.


C: İyi geceler.
_______________________________

31 Mayıs 1995 F___, Laura, SV

S: Merhaba.
C: Merhaba S___ Vitale!

S: (L) Son günlerde tüm grubun saldırı altında olduğunu hissediyorum. Bu konuda ne yapabiliriz?
C: Kendi kendine çözülecek. Üçüncü seviye KH'de, gruplar içinde güç mücadeleleri çok doğal.

S: (L) "Güç mücadeleleri"nden neyi kastettiklerini anlamadım. Sadece huzursuz olduğumu ve havada bir gerginlik
olduğunu biliyorum. Mücadelesini verecek ne güç var ki? Hepimiz kimsek oyuz. (SV) Bu hususta endişelenip aşırı
heyecanlanmana gerek yok! (L) Öyle görünüyor ki, hepimiz hayatın kumlarına çizdiğimiz bazı çizgilerle yüzleşiyoruz ve
kendi içimizde oluşturduğumuz "-meli -malı"larla uğraşmak zorunda kalıyoruz. Belki de görmemiz gereken şey, böyle
çizgiler çizmeye gerek olmadığıdır. Sadece önümüzde duran, yapılması gereken şeyleri yapmamız, birbirimizi kontrol
etmeye çalışmamamız, birbirimiz için neyin en doğru olduğuna karar vermememiz, sadece kabul etmemiz gerekiyor.
C: Herşey bir kavanoz sudaki kumlar gibi yerini bulacak.

S: (L) Bu ilginç. Ben kumdaki çizgiler örneğini verdim, siz de suda çalkalanan kumları. Artık broşür basıp göndermeye bir
son vermemiz iyi bir fikir mi? O bilgilerin isimlerimiz değiştirilmeden veya silinmeden dağıtılmasına çok üzüldüm.
C: Bunun sorumlusu JR değildi.

S: (L) Peki kimdi?


C: Açık. Bunun negatif bir karar olduğunu düşünme.

S: (L) Yani bu nihai olarak olumlu birşey mi?


C: Belki.

S: (L) Yani bu özellikle oldu, öyle mi?


C: Evet.

S: (L) Gruptaki bu gerilim yaklaşık ne kadar süre içinde dağılır?


C: Bekle ve gör.

S: (L) Bu konuda yapabileceğimiz hiçbirşey yok mu?


C: Önemli değil.

S: (L) Peki önemli olan nedir?


C: Bırak olsun.

S: (SV) Endişelenmeyi bırak. (L) Pekala, endişelenmeyeceğim. Sonraki soru. Roger Santilli gözlerine reiki yapılması
konusu için aradı. Maküler dejenerasyon teşhisi konmuş. Teşhis doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Bunun nedeni nedir?


C: Genetik.

S: (L) Bunu durdurmak veya normale döndürmek için yapılabilecek herhangi birşey var mı?
C: Açık.

S: (SV) Cayce dosyalarının faydası olur mu?


C: Zararı olmaz.

S: (L) Neden faydası olacak bir bilgi vermiyorsunuz?


C: Birinci seviye karmik durum.
412

S: (L) Reikinin faydası olur mu?


C: Belki.

S: (L) Bu konuda söyleyebileceğiniz başka herhangi birşey var mı?


C: Varsa, başka bir mekan/zaman noktasında keşfedeceksiniz.

S: (L) Michael Lindemann melekler konusunda çok ilginç bir konuşma yaptı.Görünüşe göre melekleri gören ve etkileşimde
bulunduğunu iddia eden pek çok insan var. Bize meleklerden bahsedebilir misiniz?
C: Spesifik ol.

S: (L) Melek diye birşey var mı?


C: Evet.

S: (L) Melekler insanlar tarafından tanımlandıkları gibi mi: çok uzun, kanatlı veya buna benzer güzel varlıklar mı?
C: Evet.

S: (L) Melekler kim?


C: Transkriptlere bak.

S: (L) Transkriptlerde meleklerden bahsettiğimizi sanmıyorum.


C: İsmen değil. İkinci celseye bak. [Laura'nın notu: Zendar veya Zindar Konseyi mi?]

S: (SV) Ann Kirkwood tarafından yazılan "Mary's Message to the World" (Meryem'in Dünyaya Mesajı) isimli bir kitap
var. Bu kitap Bakire Meryem'den bir aktarım mı?
C: Hayır.

S: (L) Bu aktarımı yapan kim?


C: Çeşitli düşünce merkezleri.

S: (L) Bu düşünce merkezleri neden kendilerini Bakire Meryem olarak tanıtıyorlar?


C: Aşinalık için.

S: (L) Bu düşünce merkezleri KH mi, BH mi?


C: Açık. Önceden verilen bilgileri inceleyerek keşfedin. Transkriptleri düzenli olarak yeniden incelemeniz gerekiyor.
Sadece verilere aşinalığınızın artması için değil, aynı zamanda düşünce kalıbı parçacıklarını bir araya getirerek öğrenmek
için!

S: (L) Doğru hatırlıyorsam, KH grupları tarafından dezenformasyon amacıyla gerçekleştirilen çok sayıda Bakire Meryem
görünmesi olayları oldu. Bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) BH grupları tarafından gerçekleştirilen Bakire Meryem olayları oldu mu hiç?


C: Evet.

S: (L) Olayların sonuçlarına ve aktarılan bilgilere bakarak bunun BH mi yoksa KH mi olduğunu anlayabiliriz, öyle mi?
C: Kısmen.

S: (L) İlgili öğretilerin doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu tespit etmede kullanabileceğimiz başka bir ölçüt var mı?
C: Sezgilerle desteklenen akıl; varolan herşey -- derslerdir.

S: (SV) Bugün bunun hakkında düşünüyordum. Eğer saldırı altındaysan, sezgilerinin doğru olup olmadığını nasıl
bilebilirsin? (L) Sezgiler duygulardan farklı mıdır?
C: Evet.

S: (L) Sezgisel bilgi ile duygusal tepkiler arasındaki farkı nasıl anlayabiliriz?
C: Duygular arzulu düşünme içerir; sezgiler daha derinden gelen hislerdir, ruhsal niteliktedir ve daha güçlüdür. Arzulu
düşünme olduğunda, aklınızı kullanırsanız ve geçmişteki derslerinizi incelerseniz, sızmakta olan ruhsal içgüdünün de
413
varlığını algılayabilirsiniz.

S: (L) Örneğin Cumartesi günü MUFON toplantısındaki kadın TR'ye birşeyler söyledi; elimizdeki materyalin KH
olduğunu, karanlık ve negatiflik üzerinde odaklandığımızı ve bunlar üzerinde odaklananların bunları deneyimleyeceğini
iddia etti. Bunun hakkında yorumda bulunur musunuz?
C: İçgüdülerin sana ne söylüyor?

S: (L) İçgüdülerim bana o kadının, kendisini kaçıran dünyadışı varlıkların iyi olduğuna çok güçlü ve duygusal bir şekilde
inanma isteğinde olduğunu, çok yoğun bir içsel suçluluk kompeksine sahip olduğu için o tür bir muameleyi hak ettiğine
inandığını ve aksi yöndeki herşeyi yanlış ve kötü görerek reddettiğini söylüyor.
C: Evet.

S: (L) Ayrıca bana göre, karanlığa ona iştirak etmek için odaklanan bir kişi, ışıktan uzaklaşarak karanlığa doğru gider. Ama
karanlığa onu azaltmak için odaklanan bir kişi, ışığı kendine yakın tutar ve ışığı kendi ışığını arttırarak karanlığı
aydınlatmak için kullanır. Doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Sadece ışığa bakan biri karanlığa arkasını döner ve sürekli baktığı ışık yüzünden kör olmakla kalmaz, aynı zamanda
ardında kapkaranlık bir gölge oluşturur.
C: "Kral yeni giysiler giyiyor."

S: (L) Kral'ın yeni giysiler giydiğini düşünen ben miyim? (F) Sadece ışığı görme isteğinde olduğu sürece sadece ışığın
mevcut olduğunu sananlar, Kral'ın yeni giysiler giydiğine inanıyor. (L) F___ haklı mı?
C: Evet.

S: (L) Cumartesi günü N. M. ve kocasıyla karşılaştım. Sigara kullanmadıkları için ve buralara gelmeye isteksiz oldukları
için celseyi onların evinde yapmamızı istediler. Benim içgüdüsel tepkim "hayır, bunu unut" şeklindeydi. O zamandan beri
bu olayda bir tür "güç oyunu" olduğunu hissettim.
C: Açık.

S: (L) Bu insanların evinde celse yapmamızda bir sakınca var mı?


C: Size bağlı.

S: (L) Ben istemiyorum ve F___ de istemiyor. (SV) Hepimiz sigara içiyoruz. Sigara içemeyeceğimiz bir yere gitmek ve
kirli bir şey gibi oradan çıkmak pek bir anlam ifade etmiyor. (L) Evet! Buna hiç lüzum yok! Unutalım gitsin! (L) Benim
aura fotoğrafımda, göğsüm üzerinde yeşil bir bölüm var. Cayce kitabının ilgili bir bölümünde, açık yeşillerin sahteliği
temsil ettiğini söylüyor.
C: Endişelenme.

S: (SV) Seninki berrak bir sarının yanındaki koyu bir yeşil. Pastel veya soluk bir yeşil değil. Belki daha fazla meyve yemen
gerekiyordur!
C: Endişelenme, kim ve ne olduğunu biliyorsun, hatırla, içgüdü!!

S: (L) F___'nin aurası çok güzeldi. İnsanlar elimizdeki bu bilgilere karşı neden daha pozitif değiller?
C: Kıskançlık.

S: (L) Bu çok net bir cevaptı. Neyi kıskanıyorlar?


C: Güç mücadelesi.

S: (L) İnsanlar bizi neden kıskanıyor ve neden bizi kontrol etmeye çalışıyorlar?
C: Geçilmekten korkuyorlar.

S: (L) Biraz açık fikirli olurlarsa kimse geride kalmayacak. (SV) Rüyamda hepimizin kirli çamaşırlarımızı yıkaması
gerektiğini gördüm ve sabah kalkınca gidip çamaşır makinesini doldurdum! [Gülüşme] (L) J___ W___ bir kişinin sadece
düşünerek aurasını değiştiribileceğini söyledi, bu doğru mu?
C: Hayır.

S: (SV) Auran sensin! (L) Bazı araştırmacılar, mavi rengi görme veya algılama yeteneğimizin yakın bir zamanda gelişmiş
414
olduğunu söylüyorlar. Mavi Nil'de yaşayanlar onu kahverengi olarak tanımlıyor, Homer Akdenizi "Koyu şarap rengi deniz"
olarak tanımlıyor, ve Aristo gökkuşağında sadece üç renk olduğunu söylüyor: kırmızı, sarı ve ve yeşil. Genel olarak insan
ırkının maviyi yakın zamanlarda görmeye başladığı doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Bu, mavi rengin ruhsallığıyla ilgili birşey mi?


C: Evet.

S: (L) Anlaşılan mavinin ötesinde de renkler var ve ruhsallığımızı arttırdıkça onları da görebileceğiz, bu doğru mu?
C: Evet.

S: (SV) Gökkuşağına baktığında göz kenarlarında bir titreme veya puslanma olabiliyor. (L) Sürekli yüksek frekansa maruz
kalan gözlerde sorun meydana gelebilir mi?
C: Belki.

S: (L) Böyle bir durum ruhsal veya kişisel gelişimde sorun yaratabilir mi?
C: Belki.

S: (L) İddiaya göre yakın zamanlarda "Büyük Beyaz Kardeşlik" (Great White Brotherhood) tarafından kanallanmış olan
birkaç yazı okudum. Böyle birşey olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Hayır.

S: (L) "Büyük Beyaz Kardeşlik" diye birşey yok mu? (SV) Edgar Cayce böyle birşeyden neden bahsetti?
C: Bu şekilde değil.

S: (L) Peki "Büyük Beyaz Kardeşlik" dedikleri şey nedir?


C: ?

S: (L) Cayce'nin bahsettiği Büyük Beyaz Kardeşlik nedir?


C: Çeşitli BH.

S: (L) Kendilerini Büyük Beyaz Kardeşlik olarak mı tanımlıyorlar?


C: Bazen.

S: (L) Peki gerçekte kimler?


C: Dördüncü yoğunluk BH.

S: (L) Amaçları nedir?


C: Karmaşık, bekleyip görmenizi öneriyoruz.

S: (L) Büyük Beyaz Kardeşlik bizimle temas kuracak mı?


C: Belki.

S: (L) Dik kayalık yamaçlarda yaşamış olan Anasazi kabilesinin kökeni nedir?
C: Önemli değil.

S: ... (L) 7'nci seviyeyi matematiksel bir sembol olarak ifade etmek için ne kullanabiliriz?
C: Bunu deneyin: [yan yatmış sekiz rakamı çiziliyor]

S: (L) Big beng veya kitlesel dağılımı temsil eden matematiksel işlem ne olurdu? Artı, eksi, çarpı veya bölü?
C: Hayır.

S: (L) Hiçbiri mi?


C: Yakın.

S: (L) Hangi matematik işlemi bunu temsil ederdi?


C: Henüz keşfetmediniz.
415
S: (L) Big Beng noktasında ne tür bir matematiksel işlem gerçekleşiyor?
C: Sürekli bir döngü.

S: (L) Yedinci yoğunluktan sonra döngü yediden altıya mı devam ediyor, yoksa yediden bire mi?
C: İkisi de değil.

S: (L) Yedinciden aynı anda tüm yoğunluklara mı?


C: Yakın.

S: (L) Bu matematiksel olarak ifade edilebilir mi?


C: Belki. Kendi kanalına eriş.

S: (L) Kendi kanalım nedir?


C: Biliyorsun.

S: (L) Kanalımın siz olduğunuzu sanıyordum.


C: Biz grup kanalıyız.

S: (L) Kendi kanalıma nasıl erişebilirim?


C: Bunu pek çok kez yaptın.

S: (L) Roger Santilli'yi konuk ettiğimiz gecenin sabahı yaptığım şey bu muydu?
C: Evet.

S: (L) Çekimin zaman olduğunu söylediğimde haklı mıyım?


C: Yakın.

S: (L) Yani üçüncü yoğunluk bilinç ilüzyonu sınırlandırmasının meydana getirdiği zaman algısı.
C: Daha yakın.

S: (L) Bu matematiksel olarak ifade edilebilir mi?


C: Bunu yap!

S: (L) F___ bana bu konuda yardım et! (F) Yardım edemem. Ormana öyle bir girdin ki, seni nasıl bulabileceğimi
bilmiyorum. Bunu yapabileceğini söylediler. Bu senin alanın. Bunu yapmanı söylediler. Ne istiyorsun, bir kestirme mi? (L)
Formülü istiyorum! (SV) Peki ya keşif heyecanı? (L) Peki ya yenilginin ızdırabı? (SV) Yenilginin ızdırabı... (L) Tüm gün
alışveriş yaptıktan sonra hissettiğin şey! [Gülüşme] (L) Bu formülü yapmayı çok istiyorum ama yapabileceğimi
sanmıyorum! (F) Elbette yapabilirsin! (SV) Soruyu düşünebiliyorsan cevaba erişebilirsin.
C: İyi geceler deme vakti!

S: (L) İyi geceler.


____________________________

3 Haziran 1995 Frank, Laura, TR ve JR, Tom French, Cherie Diez, SV

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (T) Enerjim çok düşük. (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Sorilora.

S: (L) Peki neredensin?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu akşam konuklarımız var; Tom ve Cherie.


C: Merhaba Tom ve Cherie.

S: (L) Tom'un bir sorusu var.


416
C: Tabii.

S: (TF) Dedemin saatine ne oldu?


C: Hangisi?

S: (L) Hangi dede? (TF) Babamın babası. (L) Tamam, Tom'un babasının babasının altın cep saatine ne oldu?
C: Su altında.

S: (T) Hangi suyun altında?


C: Alüvyonlu veya kumlu, temiz bir su.

S: (TF) Bu nedir? (L) Şu anda gördüklerini söylüyorlar.


C: Görsel referans. Güneş ışığında parlıyor. Dikkati başka birşeye yöneldiği sırada kayıp düştü.

S: (TF) Kendi kendine mi kaydı yoksa biri mi aldı?


C: Metal yüzeyi ovuyordu.

S: (TF) Peki babam o sırada neredeydi?


C: Kilisede.

S: (L) Bu bir anlam ifade ediyor mu? (TF) Belki. (T) Saatin nerede olduğunu biliyor musun? (TF) Hayır. (SV) Hangi
kiliseye gittiğini öğren ve kilise yakınlarında bu tür bir su olup olmadığına bak. (L) Belki de babası o sırada uzak başka bir
yerdeydi. (TF) Babam hiç kiliseye gitmezdi; ateistti. Babamın bu olayla herhangi bir ilgisi var mı?
C: Hayır.

S: (T) Babası kilisede miydi? Babasının o sırada kilisede olduğunu söylüyorsunuz; Tom babasının kiliseye gitmediğini
söylüyor. Babası neden kilisedeydi?
C: Kiliseye tek bir nedenle gidilmez, düşünün!

S: (J) Bir tür toplantı olabilir... (T) Evlilik, cenaze... (TF) Haklısınız. Kiliseye hiç adım atmadı değil. (F) O kadar ateist
değil! (T) Özellikle evlilikler; evliliklerden sonra yemek vardır! (TF) Tamam, bir şey daha soracağım ve sonra sessiz
olacağım! Saat kayıp mı oldu, yoksa çalındı mı?
C: Kayıp.

S: (L) Bu uzun süredir kafanı kurcalıyordu herhalde? (TF) Çok uzun zamandır değil, bir süredir. (L) Tom hakkında birşey
sormak istiyorum. Tom bana bir rüyasını anlattı ve sanırım grupla da paylaşmak ister. Tom? (TF) Rüyada okyanusta bir
gemideydim. Gemide başkaları da var ama onlarla konuşmuyorum. Arkadaşlarım veya ailemle birlikte değilim. Tek
başımayım. Tüm bu insanların arasındayım ama onlarla birlikte değilim. Uzun bir yolculuk. Güvertede ileri geri gidiyorum.
Sonunda bir şehre geldik. Büyük bir şehir, bir liman. Gemiden iniyorum. Şehrin içine yürüyorum. Şehrin merkezinden
kenar kısma, kırsala gidiyorum. Kırsal kırmızı. Her taraf kırmızımsı. Buradaki sokaklar kaldırımsız. Sokaklar toprak,
kırmızı toprak. Bir dağın gölgesinde bulunan, beyaz kazık çitleri olan büyük bir eve geliyorum. Bu eve girmem gerektiğini
biliyorum. Eve giriyorum ve içeride insanlar var. Ama yine, oraya ilk girdiğimde onlarla konuşmuyorum. Sonra günler
geçtikçe onlarla konuşmaya başlıyorum ve onlar da benimle konuşmaya başlıyor. Daha iyi hissetmeye başlıyorum. Birden
rüyada farkına varıyorum ki, şehirden geçip o eve giderken bir köpektim. O evde geçirdiğim ilk günleden itibaren insana
dönüşüyordum ve evdeki diğer herkes de daha önce hayvandı; o evde olmamızın nedeni de buydu, insan olmayı öğrenmek.
Bunun, dağın gücüyle de bir ilgisi vardı. (L) Şimdi, bu rüyanın yorum yapabileceğiniz önemli bir özelliği var mı?
C: Psişik olarak çok büyük öneme sahip bir rüya değil; sadece bireyin kendi hayat rotasındaki metamorfozla ilgili
farkındalığını yansıtıyor.

S: (L) Tom'un yorumu da buydu ve benim teorim çöpü boyladı! (T) Senin teorin neydi? (L) Tom'un dünyadışı bir varlık
olduğundan ve Köpek Yıldızı Sirius'tan büyük bir gemiyle dünyaya geldiğinden emindim... (J) Georgia'ya!! [Gülüşme]
Bence benim yorumum daha iyiydi! (T) Bundan iyi bir kitap çıkardı! (SV) Laura çok fazla UFO videosu seyrediyor!
C: Aktif hayalgücü!

S: (L) Tamam cevabımı aldım. Şimdi diğer sorulara geçelim. İnkalar ve diğer Güney Amerikan toplulukları, kültürel
ortamlarını dağlık alanlarda yaratıyorlardı ve besin yetiştirmek için taraçaları (basamaklı yamaçlar) kullanmak zorunda
kalıyorlardı. Avrupa kültürü ise alçak düzlüklerde gelişti. Dağlarda madencilik yaptılar... (T) Pek çoğu da açlıktan öldü
çünkü dağları doğru bir şekilde kullanmadılar.
417
C: İki örnekteki dağlar farklı yapıdaydı.

S: (L) Yani Güney Amerika'daki dağlık araziler daha verimliydi, öyle mi?
C: Bingo!

S: (J) Ben de öyle düşünmüştüm. (S) Avrupalılar taraça tarımını denediler mi?
C: Hayır.

S: (L) Neden? (T) Evet, su kemerleri inşa ettiler; taraça tarımını neden denemediler?
C: Gereksiz birşeyi neden denesinler?

S: (T) Neden gereksizdi? (L) Hayır, bunu biliyoruz. Düzlükte pek çok ekilebilir alan zaten mevcuttu. Peki Güney
Amerika'da neden gerekliydi? (J) Çünkü düzlüklerde ekilebilir alanlar yoktu. Ellerindekini kullanmak zorundaydılar.
C: Evet.

S: (T) Evet, mantıklı! (L) Önceki bir celsede, evimin etrafındaki alanın bir "çoklu gerçeklik istasyonu" olduğu söylendi.
Bunun sebebi bizim faaliyetlerimiz mi, yoksa bu evin ve çevresinin önceden beri varolan bir özelliği mi?
C: İki soru.

S: (L) Bizim faaliyetlerimiz yüzünden mi?


C: Kısmen.

S: (L) Aynı zamanda bu bölgenin önceden beri mevcut olan bir özelliği mi?
C: Dolaylı bir şekilde.

S: (L) Bunun, evimizin altında olduğunu söylediğiniz tünelle bir ilgisi var mı?
C: Önceki yanıt.

S: (L) Pekala, "dolaylı bir şekilde" diyorsunuz. Dolaylı olan nedir? Aradaki ilişki nedir?
C: Kabuk enerjisi akış kalıpları.

S: (T) Kabuk enerjisi nedir?


C: Kendini açıklıyor.

S: (T) Tamam, kabuktan akan enerjiden bahsediyoruz veya kabuğun ürettiği enerji. Levha tektoniğinden mi bahsediyoruz?
(J) Evet, levha tektoniği mi?
C: Çok fazla yorum.

S: (T) Levha tektoniğinden mi bahsediyoruz?


C: Hayır.

S: (L) Elektromanyetizmadan mı bahsediyoruz?


C: Yakın.

S: (T) Elektomanyetizmaya ne kadar yakın? (L) Ne kadar yaklaşabilirsen! (T) Doğru! [Gülüşme]
C: İlişkili.

S: (L) Peki bu enerji akış kalıbı şu anda bulunduğumuz mekan/zaman noktasıyla karşılaştırıldığında başka bir...
C: Doğru kavram değil.

S: (J) Mekan ve zamanla ilgili değil mi?


C: Uzaklaşıyorsunuz.

S: (L) Mekan/zamanla ilgili değil. Bir enerji ızgarası gibi mi?


C: Izgara değil, daha çok "hale" gibi.

S: (T) Işık halesi mi? (L) Aura gibi mi? ...


C: Evet.
418

S: (T) Gezegenin aurası mı?


C: Akıştaki değişiklikler.

S: (L) Bu mekan noktasında bulunmamız faydalı mı?


C: Subjektif.

S: (L) Şu anda yaptığımız çalışma için belirli bir faydası var mı?
C: Olabilir.

S: (J) Görünüşe göre zararlı değil. (T) Zararlı da olabilir mi?


C: Evet.

S: (L) Ne şekilde? (J) Nasıl bir zararı olabilir?


C: 64.000 dolarlık soru! (ç.n.: bir yarışma programına atıf)

S: (T) 64.000 dolarlık soruya ulaştığımıza göre bize 64.000 dolarlık bir yanıt verecek misiniz? (L) Neden zararlı olabilir?
BH yolunun izlenmesi nedeniyle mi zararlı olabilir?
C: Belki.

S: (L) KH yolunu izleyen birine zararlı olabilir mi?


C: Belki.

S: (T) Tamam, enerji akış kalıbı zararlı veya faydalı olabilir. Bu sadece enerji; pozitif veya negatif değil.
C: Bu durum, sorularınızın müsaade ettiğinden daha karmaşık.

S: (L) Yani sorularımız, yanıt almaya yetecek kadar karmaşık değil, öyle mi?
C: Konukların varlığı nedeniyle konuyu ele alırken "zorluyorsunuz", lütfen şimdi gevşeyin ve her zamanki gibi davranın.

S: (J) Laura şov yapıyor! (L) Hayır, yapmıyorum! (SV) Öyle söylediler! (L) Öyle söylemediler, ve soruları yalnzıca ben
sormuyorum. (T) Basit birşeyle baştan başlayalım. Aura veya benzer birşeyden bahsediyoruz. Gezegenin aurası.
C: Evet.

S: (T) Tamam. Bu mekan noktasıyla gezegenin enerjisi arasındaki ilişki üzerinde odaklanıyoruz.
C: Evet.

S: (T) Bulunulan yer ile gezegendeki enerji arasında bir tür ilişki olduğunu söylediniz. Gezegendeki enerji tüm gezegeni
kapsıyor, tüm gezegenden ve gezegenin çevresindeki herşeyden etkileniyor. Bu enerji yükselip alçalırken, burada
yaptığımız işi de etkiliyor. Doğru yönde miyim?
C: Yakın.

S: (T) Tamam. Kabuk enerjisi akış kalıpları alçalırsa güç kaybediyoruz... O zaman bağlantıyı sürdürmek için daha fazla
güce mi ihtiyacımız oluyor?
C: ?

S: (T) Ne söylediğimi ben bile bilmiyorum! (L) Şöyle deneyelim. Bir auradan bahsediyoruz. İnsan aurası bazen kişinin hem
ruhsal hem de fiziksel durumunu yansıtabilir. Bulunduğumuz yer bir çakra gibi mi?
C: Öyle tercih ediyorsanız. Veya başka.

S: (L) Çakraya benzer birşey mi?


C: Bunlar yalnızca etiket.

S: (L) Tamam, yani bir enerji girdabı gibi mi?


C: Evet...

S: (L) Bedendeki bir enerji girdabı, yani bedendeki bir çakra, beden enerjisinin evrene açıldığı bir nokta. Bize çakraları
anlat S___. (SV) Pek çok farklı tür var. Yedi temel çakra var. Ayrıca avuçiçinde ve vücudun neredeyse her ekleminde bir
çakra var... (T) Çakralar ne yapıyor? (L) Bir bağlantı noktası mı? (SV) Evet. (L) Burada bahsettiğimiz konu bununla mı
419
ilgili? Bu yoğunluk ile diğer yoğunluklar arasında bir bağlantı noktası mı?
C: Öncelikle "çakralar" az anlaşılmış ve kanıtlanmamış bir fenomen. Sadece varolduğu biliniyor ama sözde "ruhsal"
topluluklardaki pek çok kişi tarafından anlatılandan farklı bir şekilde. Gördünüz mü, bir "solucan kutusu" daha açtınız.

S: (L) ... Bu sorunun tüm geceyi alacağını biliyordum! Neden sordum ki? (SV) İyice anlayalım! (L) Pekala, ilk solucan...
(T) Solucan bir... (L) Çakra tam olarak nedir?
C: Birinci, ikinci, üçüncü veya dördüncü yoğunluğu beşinci yoğunlukla birleştiren bir enerji alanı.

S: (T) İlk dört yoğunluğu beşinci yoğunluk derin düşünme seviyesiyle birleştiren bir odak noktası mı?
C: Yakın.

S: (T) Çakralar yoluyla derin düşünme seviyesine bağlanmamızın amacı nedir?


C: Kısa dalga döngüsünde hepiniz beşinci seviye ile bağlantılısınız; transkriptlere gözatın.

S: (L) Söylendiği gibi her bir çakra bir renkle mi ilişkili?


C: Bir anlamda, ama önemli olan husus o değil.

S: (L) Önemli husus nedir?


C: Fiziksel noktayla ilişki.

S: (L) İçinde bulunduğumuz bölgeyle mi? Ev konusuna geri mi döndük?


C: Fiziksel bir bedende, birden dörde kadarki yoğunluklar.

S: (L) Dev bir çakranın üzerinde oturuyoruz; dünyanın göbeği! (J) Dünyanın koltukaltından iyidir.
C: Neden bahsediyorsunuz?

S: (T) Tallahassee, dünyanın koltukaltı! (L) Şaka yapıyordum, dünyanın göbeğinde değiliz. Bir çakradayız.... Doğru mu?
C: Konsantrasyonunuzu kaybediyorsunuz ve bu gece çok ama çok düşünce parçalanması (fragmantasyon) var.

S: (L) Tamam. (J) Bunun fırtınayla bir ilgisi olup olmadığını merak ediyorum. (L) Mola verelim. [MOLA]

S: (L) Bu gece çok ciddi bir Kasyopyalıyla karşı karşıyayız. Biraz eğlenmemize izin vermiyor! (SV) Bazılarının söylediği
gibi aynı yerde yedi ana çakra olup olmadığını merak ediyorum. (L) Pekala, geri geldik.
C: Geri mi?

S: (L) Aslında ayrılmamıştık, biliyorsunuz. (J) Konuşmaya gittik! (L) SV bazı kaynaklarda iddia edildiği gibi, fiziksel
bedenle ilişkili yedi ana çakra olup olmadığını öğrenmek istiyor.
C: Bireye göre değişir.

S: (SV) Yani bazı insanların diğerlerinden daha fazla çakrası mı var?


C: Bir "çakra" söyleyin.

S: (L) Bir temel çakra, kök çakrası var mı?


C: Bir çakra ismi söylemenizi istedik.

S: (L) Söyledik. (SV) Kalp çakrası var, üçüncü göz, bunların Hintçelerini bilmiyorum... (L) Bir kişi ismi vermemizi mi
istiyorsunuz?
C: Hayır.

S: (SV) "Hands of Light" (Işığın Elleri) isimli kitabı yazan kadın, şifa uygulaması yaparken ruhsal rehberlerin...
C: Önemli bir beden bölümü eksik olanlara ne oluyor?

S: (J) Oou! (SV) Ama eterik alan orada kalıyor! Bunu Kirlian fotoğrafçılığıyla kanıtladılar...
C: Bu aynı şey mi?

S: (L) Kirlian fotoğrafçılığında fotoğraflanan şey, çakraları oluşturan şeyle aynı mı? (SV) Yedi temel çakran durur... Başsız
veya gövdesiz yaşayamazsın... (L) Çakralarla ilişkili organlar, bezeler alındığında ne olur? Histerektomi yaptıran pek çok
kadın var...
420
C: İyi soru!

S: (SV) Ama beden parçaları gitse de enerji hala orada! Bana böyle öğretildi.
C: Kim diyor?

S: (SV) Eğitmenlerimin adlarını mı istiyorsunuz?


C: Vurgulamaya çalıştığımız şey, iddia edilenlerin kanıtlanmamış olduğu bir alana girmekte olduğunuzdur. Konu sizin
seviyenizde ancak yüzeysel olarak kavranıyor. Bilgi iddiasında bulunmadan önce gerçek verilere ulaşmanız gerekir, yoksa
ciddi hatalar yaparsınız!

S: (SV) Peki Barbara Marciniak'ın çakralar hakkında söyledikleri? 12 tane çakradan bahsetti; yedi içsel ve beş dışsal.
Barbara'nın söyledikleri doğru mu?
C: Belirsiz.

S: (T) Barbara'nın söylediği değil, ona verilen bilgi... (L) Barbara'ya çakralar hakkında verilen bilgi genel olarak doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Bu bir ipucu. ... Sizin ne düşündüğünüzü bilmiyorum ama belki de bu konuda şimdilik sadece Marciniak'ı okuyup
konuyu değiştirmemiz daha iyi olur. (T) Öğretildiği şekliyle çakraların doğru olmayabileceğini söylüyorlar. Bu enerji
noktaları hakkındaki söyledikleri tek şey, diğerleri tarafından açıklandığı şekilde olmadıkları ve her insanda enerji akışına
göre farklı bir yerde olabilecekleri. Nasıl gezegendeki enerji girdapları yükselip alçalıyor ve değişiyorsa, bunlar da her
zaman aynı yerde aynı şekilde durmuyor. Yani kişinin içindeki enerji, değişim ve dalgalanmalar gösteriyor... (J) Çakralar
dönüyor mu?
C: Dönebilirler.

S: (T) Farklı insanlar farklı sayıda çakraya mı sahip?


C: Evet.

S: (T) SV'nin yaptığı işin verimliliği bir yana, insanlar tarafından öğretilen çakra çalışmaları, öğretildiği şekliyle yanlış mı?
C: Belki.

S: (SV) Eller hassaslaştırılarak, bedendeki bu enerji alagılanabilir mi? Çakralar tespit edilebilir mi?
C: Belki.

S: (T) Reiki, hareket halindeki çakraların bulunmasını sağlar mı?


C: Belki.

S: (SV) Peki İyileştirici Dokunuş yöntemi?


C: Belki.

S: (SV) Kendim bulsam daha iyi olacak sanırım. (L) Tüm bunların bu evle ve burada yaptığımız işle nasıl bir bağlantısı
var? (T) Artık daha geniş bir ölçekte çalışıyoruz. (L) Bu evin, bedenlerimizdeki çakraları harekete geçirmeyle bir ilgisi var
mı?
C: Uzaklaşıyorsun.

S: (T) Bu enerji, tıpkı bedenki enerjinin hareket etmesi gibi hareket mi ediyor? Şu anda burada çalışıyoruz, çünkü yerel
enerji şu anda bu bölgede ama daha sonra uzaklaşacak, öyle mi?
C: Yine, doğru bir şekilde açıklanması için çok fazla çalışma gerektiren bir grup konuya dokundunuz.

S: (J) Yani çeşitli konuları sizinle tartışmadan önce haklarında mutlaka çalışma yapıp öğrenebileceğimiz herşeyi
öğrenmemiz mi gerekiyor?
C: Yakın.

S: (SV) Edgar Cayce'nin eserleri iyi bir bağlangıç noktası olur mu?
C: İyi bir başlangıç noktası, ama çok "zaman" ve emek alır.

S: (L) Bunun mutlaka derinleşmemiz gereken bir konu olmadığını mı söylüyorsunuz?


C: Size bağlı.
421

S: (J) Şu noktada bu konuyla ilgili pek bilgimiz yok. (T) Öğrenmemiz gereken önemli şeylerin olduğu bir konu mu bu?
C: Açık.

S: (L) Daha basit olan başka birşeye geçelim. Geçen gece çocuklar gökyüzünde bazı ışıklar gördü. Neden bahsettiklerini
görmek için dışarı çıktım ve o noktada hareket eden hiçbir ışık yoktu, sadece Jüpiter'in yaklaşık on derece sağında yanıp
sönen kırmızı bir ışık vardı. Aklıma ilk gelen şey bunun büyük kırmızı bir yıldızın veya Mars gezegeninin parıldayan ışığı
olduğuydu. Ertesi gece orada hiçbirşey yoktu. Çocukların gördüğü şey neydi?
C: Çocuklar birkaç uçak ve bir helikopter gördü.

S: (L) Benim gördüğüm, uzunca süre kıpırdamayan, yanıp sönen kırmızı ışık neydi?
C: Mars.

S: (L) Mars değildi, çünkü ertesi gece orada değildi.


C: Bulutlar.

S: (T) Evet, o gece Mars bulutların arkasındaydı. (J) Başka bir konuya geçelim. (L) Ben de Mars olduğunu düşünmüştüm.
(J) Haklıydın.
C: Haklıydın.

S: (J) Aynı şeyi söylediler. (L) UFO'ların hareketleriyle hava koşulları arasında herhangi bir bağlantı olup olmadığını
öğrenmek istiyoruz... (J) Özellikle fırtınalar.
C: Bağlantı mı?

S: (L) UFO'lar elektrikli fırtınalarda uçamıyorlar mı?


C: Yanlış.

S: (L) Elektrikli fırtınalarda uçabilirler mi?


C: Evet. Ama "uçmak" yanlış terim.

S: (L) Pekala, eğer uçmuyorlarsa, fırtınalar sırasında ne yapıyorlar? (J) Yukarı aşağı ve sağa sola zikzak çiziyorlar! (SV)
Projeksiyon mı? (J) Evet, onların gerçekten atmosferde olduğunu sanmıyorum.
C: İşlemek.

S: (T) Asıl soru şu: elektrikli bir fırtına, yoğunluklar arasındaki EM akışını etkiler mi?
C: Etkileyebilir.

S: (L) Projeksiyon yeteneklerini engelleyebilir mi?


C: Evet.

S: (L) Elektrikli fırtınalar veya olaylar onları engelliyor mu?


C: İyonizasyon.

S: (T) Fırtınalar sırasında meydana geldiğini okuduğum çok az kaçırılma olayı vardı. Fırtınanın EM'yi bozmasıyla bir ilgisi
olmalı. Yani fırtınalar sırasında kaçırma çok daha zor ve o yüzden uğraşmıyorlar, öyle mi?
C: Hayır.

S: (T) Fırtınalar sırasında da kaçırılma gerçekleşebilir mi?


C: Evet.

S: (L) Peki fırtınanın bunu kolaylaştırması gibi bir olasılık var mı?
C: Hayır.

S: (T) Üçüncü yoğunluk EM dengesizlikleri dördüncü yoğunluğu etkilemiyor mu?


C: Etkileyebilir.

S: (J) Bunu kontrol edebiliyorlar. (T) Fırtınalar sırasında kaçırılmaya dair pek birşey okumadım. (L) Ben birkaç tane
okudum; kuralı bozmaya yeter. (T) Fırtınalar sırasında aynı sıklıkta olmamasının bir nedeni var mı? (J) Islanmak
422
istemiyorlar.
C: Yağmur yağarken araba sürebiliyor musunuz?

S: (J) Evet, ama çok yağıyorsa, vazgeçersin. (L) Kaçırılmaların ve UFO görme olaylarının geceleri daha fazla meydana
gelmesinin herhangi belirli bir nedeni var mı?
C: Doğru değil.

S: (L) Yani gündüzleyin, geceleyinki kadar çok faaliyet var mı?


C: Evet.

S: (L) O teori de gitti. Uzayın genişliğinin, bizim mekan/zaman birimlerimizin bir ilüzyonu olduğu doğru mu?
C: Basit bir yanıt için fazla karmaşık.

S: ... (J) Bu gece zihinlerimiz pek parlak durumda değil. (L) Şunu deneyelim...
C: Konuklarda derin bir izlenim bırakmak için kendinizi çok zorluyorsunuz.

S: (L) Hayır. ....


C: Evet!

S: (T) Bize aktarmak istediğiniz birşey var mı? (L) Evet, sahne sizin. ...
C: Tek bir celsede büyük bilmeceleri çözmeye çalışmak yerine daha basit yanıtlar isteyin.

S: (T) Tamam, işte kolay bir tane: Daha önce bahsettiğiniz EM dalgası hala Dünya'nın etrafını dolaşıyor mu?
C: Evet.

S: (L) Basit sorular sormak istemiyorum. (J) Bu son tropik fırtınada bunun etkisi var mı? (T) Evet, o EM dalgası burada
Körfez'deki fırtınanın nedenlerinden biri mi?
C: Yakın.

S: (L) Basit bir sorum olduğunu sanmıyorum... (J) Marfa ışıkları nedir?
C: Bu boyuta açılan pencere statik bırakıyor.

S: (T) Bu boyuta açılan bir perencere mi var... (L) ...Marfa'da?


C: Dünya'da pek çok pencere var.

S: (J) Marfa ışıklarının Carlsbad mağaralarına yakın olmayla bir ilgisi var mı?
C: Marfa ışıklarına yaklaşmaya çalışın!

S: (J) Evet, biliyorum, yaklaşamıyorsun. Yaklaştıkça kayboluyor. (L) Ona doğru gittiğini nereden biliyor?
C: Doğru kavram değil.

S: (L) Doğru kavram nedir? (T) Onlara yaklaştığında ne oluyor?


C: Başka bir yerde görünüyor.

S: (J) Bedenimizdeki EM, ışığı itiyor mu?


C: Sadece görsel gerçeklik temsili.

S: (J) Yani aslında orada değiller, sadece onları gördüğümüzü sanıyoruz, öyle mi?
C: Yakın.

S: (T) Birşeyler olması için onlara ne kadar yaklaşman gerekiyor?


C: Hayır.

S: (T) Yaklaşmana gerek yok mu? Yaklaşmana gerek yok, çünkü onlar yalnızca birer kalıntı. (J) O ışıklar, başka bir yerde
olmakta olan birşeyin yansıması mı? ...
C: Yakın.

S: (T) Başka bir yerde olan birşeyin yansıması mı? (L) Yani yaklaştığın zaman göremiyorsun, çünkü... (J) ...açı yanlış. Eğer
423
orada değilse, nerede gerçekten birşey oluyor?
C: Gözlemciden başka bir yerde.

S: (J) Teşekkürler! Çok açıklayıcı oldu. (T) Yüzeyde mi yoksa yeraltında mı?
C: İki yanıt öncesine bak.

S: (J) Görsel gerçeklik temsilini mi kastediyorsunuz?


C: Evet.

S: (J) Yani o ışıklar üçüncü yoğunlukta mevcut değil mi?


C: Yakın.

S: (J) Dördüncü yoğunluktan bir sızıntı gibi mi?


C: Evet.

S: (T) Ama neden ışığı gördüğün yerde, yani gözlemcinin ışıkları gördüğü yerde birşey olmuyor?
C: TR, yanıtlara dikkat et!

S: (J) Bu gece yorgun. (L) Pekala, o halde onu da geçelim. Şimdi, genel bilimsel fikre göre, en büyük dinazor ölümleri 65
milyon yıl önce meydana geldi. Siz bize bu rakamı 27 milyon yıl önce olarak söylediniz. Aradaki farkı açıklayabilir
misiniz?
C: Radyo karbon tarihlemesi tam bir bilim değil.

S: (J) Bunu daha önce de söylemişlerdi. (L) Yani 27 milyonda ısrarlı mısınız?
C: Israr?

S: (L) Karşımızdakinin keyfi pek yerinde değil galiba! (J) Evet, gevşe!
C: Aynı şey buradaki herkes için de söylenebilir!

S: ...(L) Belki Tom ve Cherie'nin başka soruları vardır... (C) Bu proje ne zaman tamamlanacak?
C: Asıl soru, tamamlanıp tamamlanmayacağı.

S: (TF) Ou, harika! Teşekkürler Cherie! Şimdi bu da kafamı kurcalayıp duracak!


C: Şirket içinde mücadele görünüyor!

S: (L) Şirkette mücadele mi var? Haber yapmayla ilgili sert münakaşalar mı oluyor? (TF) Önemli insanlarla değil. Ama
herhangi şirket kadar politik bir şirket. [Gülüşme] Cherie rahat çünkü bu haberi yapmak zorunda olan o değil! (L) Bunu
kolaylaştırmak için Tom'a söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Tom'un geleceği bağımsız kariyerde yatıyor.

S: [Gülüşme] (J) Tam duymak istediği şey! (TF) Kovulabilirim demek! (L) Hayır, o anlamda olduğunu sanmıyorum!
C: Hayır.

S: (L) Bak, gördün mü, kovulmayacaksın!


C: Yazmak senin alanın, ama gazeteci olarak değil, yazar olarak. Yayın şirketin şimdiye kadar varlığını sürdürdü ama
Konsorsiyum tarafından kontrol altına alınıyor ve yakında varlığını sürdüremeyeceği bir noktaya gelebilir!

S: (L) Konsorsiyumun ne olduğunu biliyor musun? (TF) Robert Bass'ı mı kastediyorlar?


C: O pek çok uzantıdan yalnızca bir tanesi.

S: (L) Sanırım o veya bu yolla istedikleri yere sızabiliyorlar.


C: Şirketin satın alınmasıyla birlikte meydana gelecek atmosfer değişikliği hoşuna gitmeyecek.

S: [Gülüşme] (TF) Evet, en hafif deyimle öyle. Bu haber projesi de onların malı olacak ve düşündüğün gibi
kullanamayacaksın.
C: Bu durumun, yüzeyde görünenden çok daha fazla yönü var!!!!!

S: (TF) Sorduğun şeyle nasıl birşeyi açtığını gördün mü! (T) Bu senin hatan Cherie! (C) Daha fotoğrafları bile sormadım!
424
(T) Pulitzer'lik...
C: Fotoğraflar "yok olabilir!"

S: (J) Harika, harika! (T) Şimdi sıra uyarılara geliyor sanırım.


C: Gazetecilik okulundaki müfredatı hatırlıyor musun Tom?

S: (L) Eminim hatırlıyordur! Söyleyeceğiniz şey nedir?


C: Soru Tom için.

S: (TF) Hatırlıyorum, neden?


C: Herhangi bir propagandaya maruz kalmış olabilir misin?

S: (TF) Sanıyorum bu bakış açısıyla ilgili birşey. (T) Evet, bu her zaman doğru.
C: Senin bakış açın.

S: (J) Evet, senin bakış açın nedir? (TF) Şaka olsun diye söylemiyorum ama hatırladığım tek propaganda Indiana
Üniversitesi Basketbol takımıyla ilgiliydi! [Gülüşme]
C: Farkında olmaman, kullanılan metodolojinin başarısının bir göstergesi... dikkatli ol!

S: (L) Sanırım maruz kaldığın propagandanın farkında olmaman, iyi bir propagandanın göstergesi! (TF) Evet, çok iyi bir
propagandaymış! (L) Bu hususta söyleyeceğiniz şey nedir?
C: Yakında meydana gelecek olayların sarsıntısı seni hayal aleminden çıkaracak. Bu iyi, çünkü senin için bir uyanışı temsil
ediyor; samimi, iyi kalpli ve dürüst bir ruhsun.

S: (J) Bu güzeldi! (TF) Kimin dersinde propaganda vardı?


C: Belirli bir dersle ilgili değil, müfredatın genel yönelimiyle ilgiliydi ve daha büyük konulara işaret ediyor.

S: (C) Yakında meydana gelecek olaylar nedir?


C: Patron çok kısa bir süre içinde değiştirilebilir!

S: (T) Değiştiren kim? (L) Konsorsiyum dediler. (T) Genel medyadan mı bahsediyoruz? (J) Sadece St. Petersburg Times'ı
mı kastediyorsunuz, yoksa... (L) Haber dizini hemen yayınla...
C: Evet.

S: (J) Evet ne? (T) Ya haber dizini hemen yayınla ya da kitaba yönel ve haber dizisini unut. (TF) Bunu Cherie'nin önünde
söylemeyin! [Gülüşme] Eğer kitapta yayınlarsam fotoğraflar renkli basılamaz. (C) Kitapda yayınlanırsa resimler kaliteli
çıkmaz. (T) Pardon...
C: Bir muhabir olarak içgüdülerin gizli gerçekleri ortaya çıkarmaya yönelik, ama dikkat et çünkü aldığın eğitim yalnızca
belirli türdeki "gerçekleri" ortaya çıkarmaya yönelikti, diğerlerini değil.

S: (TF) Saat konusunda bir soru daha sormak istiyorum. Saatin bulunduğu su kütlesi hangi eyalette bulunuyor?
C: Bilmiyoruz çünkü yalnızca görsel referansa erişebiliyoruz. Bu örnekte yapay olarak belirlenmiş sınırları tespit
edemiyoruz. Saat örneğin bir yol tabelası yakınında kaybedilmiş olsaydı farklı olabilirdi!

S: (TF) Su kütlesinin etrafındaki bölge düz mü yoksa dağlık mı?


C: Kırık/çatlak gibi görünüyor.

S: (L) Kırık/çatlak mı?


C: Yakın.

S: (L) Toprak arazi mi? TF) Babam neden kilisedeydi?


C: Açık.

S: (TF) Çocuklarından biriyle ilgili bir seremoni miydi?


C: Olabilir.

S: (T) "Belki", "açık"tan daha iyi bir cevap. ... (L) ... Tom sence Times'da bir yönetim değişikliği olur mu? (TF) Hayır. (L)
Yine de bu yazı dizisini mümkün olduğu kadar çabuk bitirmen iyi olabilir...
425
C: "Devretme" olacak, emin olabilirsin!

S: (TF) Bu çok çeşitli şekillerde olabilir. (J) Evet sadece yönetimde bir değişiklik şeklinde de olabilir. (L) Pekala, Cherie,
herhangi bir sorun var mı? [Gülüşme] (C) Düşünüyorum. ... (T) Bu gece enerji seviyem sıfırda... (L) Sorunumuz bu
olmalı. ... Herhangi birimizin enerjisi düşük olduğunda, kanal kapasitesi sınırlanıyor. (J) Bu gece TR'nin enerjisi neden bu
kadar düşük?
C: Sisteminde virüs var.

S: (SV) Nefesini buraya doğru üfleme! (T) Ebola burada! (L) Geçen gün kaptığım kamikaze virüsünü merak ediyordum.
Genel olarak virüsler hakkında düşünmeye sevk etti beni. Virüslerin DNA'sı yok; peki virüsler insan DNA'sında değişiklik
yapmada kullanılabilirler mi?
C: Hayır.

S: (J) Bu iyi. (TF) Virüslerin DNA'ları yok mu? RNA'ları mı var? (L) Ya biri, ya diğeri yoktu... (J) Hücre parazitleri... (SV)
Tüneller hakkında başka birşey soracak mısın? (L) Bu virüsün bildiğimiz dışında herhangi önemli bir etkisi var mıydı?
C: Hayır.

S: (L) Tamam. (J) Geçen gün işten eve geldiğimde aç olduğumu hissettim ve birden bir titreme ve baş dönmesi oldu.
Hemen mutfağa gidip fıstık ezmeli bir sandviç hazırladım ve bir bardak süt içtim. Bu beni sakinleştirdi. O titreme ve baş
dönmesinin sebebi yemek yememiş olmam mıydı?
C: Düşük kan şekeri.

S: (J) Şu andaki sağlık durumumla bir ilgisi var mı?


C: Belirsiz.

S: (L) Hipoglisemisi veya hiperinsülizmi var mı?


C: Hayır, hayır.

S: (L) İkisi de yok. Sadece uzun süre yemek yemeden çalışma nedeniyle yaşanan anlık bir kan şekeri düşüklüğüydü, öyle
mi?
C: Evet.

S: (J) Titreme, baş dönmesi ve mide bulantısı yaşamıştım. (TF) Babamın rüyalarındaki "mmm" sesi neydi? ...
C: Alfa durumunda, normalde duyulamayan ses dalgalarına erişiyordu.

S: (L) O rüyalarda gördüğü şey ona neden o kadar tehditkar geliyor?


C: Onun yorumu.

S: (L) Anlamadığı için ona korkutucu gelmiş birşey olabilir. (TF) Almanya'yla ilgisi var mıydı?
C: Hayır.

S: (L) 1943 yazında bir dizi sıradışı rüya görmüş. Bu ilginç bir durum çünkü babası bir rüya analizcisi ve ona yardımcı
olmuş. (F) Babası rüya analizcsi miydi? (TF) Evet. Saati kaybeden kişi. (L) Aralarında bir hoşnutsuzluk var mıydı? (TF)
Babası Freudiyen bir rüya analizcisiydi, yani evet! [Gülüşme] Normal baba-oğul ilişkisi işte. (L) Normal baba-oğul ilişkisi
diye birşey var mı? (SV) Sanmam. (TF) Doğru. (L) Bu gezegendeki hiçbirşey normal değil; öyle görünse bile değil. Pekala,
kimsenin soracak başka önemli bir sorusu yoksa bu geceyi kapatalım.

6 Haziran 1995 F___, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Dur.

S: (L) Bu ne anlama geliyor? (F) Bana sorma! (L) Merhaba!


C: Merhaba. Kasyopya'dan Azoref.

S: (L) Dur diyen kimdi?


C: Statik.
426

S: (L) Statik mi vardı?


C: Evet.

S: (L) Statiğin kaynağı neydi?


C: Önemli değil, her zaman belirli bir miktarda mevcut.

S: (L) Çok hızlı birkaç soru sormak istiyorum.


C: Tamam.

S: (L) Cumartesi gecesi kiminle iletişim kuruyorduk?


C: Kasyopya.

S: (L) Cumartesi gecesi celsesinde herhangi bir bozulma var mıydı?


C: Belki.

S: (L) Almak istediğim yanıt belki değil. Oluşan hava beni gücendirdi. Konuklarımız vardı ve önemliydi..
C: Bozulma varsa 3'üncü seviyeden geldi.

S: (L) Sadece kendi seviyenizden gelen bozulmaları mı tespit edebiliyorsunuz?


C: Hayır.

S: (L) Sanki... Burada liderlik yapmak istemiyorum... Grup bir gerginlik içinde gibiydi, bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Neden?
C: JR konuklardan dolayı mutsuzdu.

S: (L) Neden?
C: Önceden haber verilmediği için.

S: (L) JR ve TR'nin erken geleceğini ve onlara haber verebileceğimi düşünüyordum, ama geç geldiler ve ben de akışına
bırakayım dedim.
C: JR ona yakınlık göstermen ve onu herşeyden haberdar etmen gerektiğini düşünüyor.

S: (L) Temel olarak herşeyi buna göre yapıyorum zaten ama aynı zamanda pek çok şey anlık olarak gelişiyor. Evlerimiz
biraz daha yakın olsaydı, bu biraz daha fazla mümkün olurdu. Ayrıca ben büyük bir kızım. Başka bir anneye ihtiyacım yok.
F___ ve ben bu işi yaklaşık dört yıldır sürdürüyouz ve içimizden geldiği gibi yapıyoruz. Düzeltilmesi gereken bir yanlışlık
olduğunu sanmıyorum!
C: Açıklama yapmana gerek yoktu, sadece sorunu yanıtladık.

S: (L) JR beni konuklara "şov yapmakla" suçladığında kendimi çok garip hissettim ve sonra kanal da aynı tutumu gösterdi.
Neler oluyor burada?
C: Eğer üçüncü seviye kanal katılımcılarından herhangi biri veya birileri güçlü bir önyargı gösterirse, bu durum mesaj
alınırken mesajda değişiklikler meydana gelmesine neden olabilir.

S: (L) Kanalın gösterdiğini sandığım tutum JR'nin hisleri olmalı. Fakat onun fark etmediği şey de şu ki, hepimizin
konuklara iyi bir görüntü sunmamız ve yaptığımız şeyin bilinçli ve profesyonel bir şekilde yapıldığını görmeleri hepimiz
için önemli birşey. Times gazetesinde haber dizisi olmayı isteyen ben değildim ama yapmam gerekenleri yaptım ve bu iş
için çok uzun bir süredir çalışıyorum. Başka kimse katılma isteği göstermek istemezken, F___ ve ben neredeyse dört yıldır
kendimizi bu işe adıyoruz ve yolu açmaya çabalıyoruz. Üstelik bunun öncesinde yaklaşık 20 yıl boyunca büyük bir arayış
içinde geçirdiğim süreyi hesaba katmıyorum. Bir sabah kalkıp "Sanırım bugün Kasyopyalıları kanallayacağız; bunun
hakkında haber yapması için gidip bir Times muhabiri bulalım." diye gelişmedi bu süreç. O soruları hazırlamak için de bir
sürü vakit harcadım ve önyargı etkisindeki kanal, geçmişte sorduğumuz pek çok soruya benzer nitelikteki soruları bile
yanıtlamak istemedi -- yani bu önyargı özellikle beni hedef aldı gibi görünüyor.
C: Evet.

S: (L) Peki eğer insanlar bu kadar kolay bir şekilde önyargıya ve duygusal düşünmeye takılıp kalıyorsa, bu da bir psişik
427
saldırı sayılmaz mı?
C: Psişik saldırıların sonucu. Geçici nitelikte olabilecek durumlara dayalı olarak acele hamleler yapmamaya dikkat et.

S: (L) Hepimizin saldırı altında olduğunu hissediyorum...


C: Saldırının kaynağı TR ve JR değil.

S: (L) Tüm celse mahvolmuş görünüyor. Gökteki ışıklarla ilgili yanıt bariz şekilde yanlış görünüyor. Kanalın
uyumlandığını ve bozulamayacağını söylemiştiniz ama bariz yanlış yanıtlar verildi. Saldırının TR ve JR ve yaşadıkları
duygusal karmaşa "üzerinden" yapıldığını söylüyorsunuz sanırım, doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Ve gökteki ışıklarla ilgili yanıt da... Mars şu anda Jüpiter'den 120 derece uzaklıkta... Tom ve Cherie'ye verilen
yanıtlar, bahsettiğiniz bu "önyargının" tesiri altındaydı belki de... Tom ve Cherie üzgündüler, ve ben de üzüldüm... Tüm
olay çok üzücüydü! Yardıma ihtiyacım var!
C: Sabır faydalı olur!

S: (L) Şu anda F___ ve benim, bozulma meydana getiren herhangi güçlü bir önyargımız var mı?
C: Hayır.

S: (L) Peki Tom ve Cherie'nin makalesi?


C: 20-30 ay.

S: (L) Times'ın devredilmesi?


C: Nihayetinde olacak.

S: (L) Çok yakında mı?


C: "Çok yakın"ı tanımla.

S: (L) Oniki ay içinde?


C: Muhtemel değil, ama o da bir olasılık.

S: (L) TR ve JR üzerindeki saldırının kaynağı nedir? Eğer duygusal olarak saldırı altındalarsa, onların varlığında bu soruya
kesin bir yanıt alabileceğimizi sanmıyorum...
C: Kertenkeleler.

S: (L) Tom'un dedesinin saati hakkındaki bilgiler?


C: Açık. Eğer ilgileniyorsa yeni bir celse öneriyoruz.

S: (L) O celseyle ilgili herşey ağzımda kötü bir tat bıraktı. V___ kısa süre içinde tekrar gruba katılmak istiyor. Bunda bir
sorun var mı?
C: Size bağlı.

S: (L) V___'nin, bilgileri sınırlandırabilecek pek çok "önyargısı" var. Bu doğru mu?
C: Belki.

S: (L) Biliyorsunuz ki Frank ve benim bu kadar uzun süredir, büyük uğraşlar vererek elde ettiğimiz şeyi korumaya
çalışıyorum...
C: Elbette.

S: (L) Ve bilgilerin sağlamlığını ve saygınlığını korumaya çalışıyorum. Bir gazete muhabirini buraya davet ediyoruz ve biri
gelip tüm celseyi tavır ve önyargılarıyla mahvedebiliyor, kaynağı ne olursa olsun. Anlatmak istediğimi anlayabiliyor
musunuz?
C: Evet. Tom ve Cherie'nin daha küçük bir celseye katılmasını öneriyoruz.

S: (L) Peki ben ne yapacağım?


C: İçgüdülerini takip et. Ama sabırlı olmanı çok büyük bir önemle tavsiye ediyoruz, yoksa saldırı başarılı olur!!!!!

S: (L) Yani tüm bunlar grubu parçalamak için çok incelikli ve örgütlü bir çaba mı?
428
C: Evet.

S: (L) Saldırı sendromu olmasa bile, hepimizin çok güçlü kişilikleri var ve burada sürekli kontrol konusu da gündeme
geliyor.
C: Saldırının parçası!

S: (L) Bu saldırı daha ne kadar devam edecek?


C: Açık. Öğrenme döngüsünün uzunluğuna göre değişir.

S: (L) Celseleri geçici olarak askıya alsak daha mı iyi olur?


C: Size bağlı.

S: (L) Yoksa celseleri askıya almazsak saldırı daha mı çabuk sona erer?
C: Belki.

S: (L) Eğer celseleri askıya alırsak, saldırının sona ermesine faydası olur mu?
C: Daha az olası.

S: (L) Tamam, ipucu bu. Celselere devam edeceğiz.


C: Evet. İyi geceler.
____________________________

9 Haziran 1995 F___ ve Laura

C: Zoto.

S: (L) İsmin bu mu?


C: Evet.

S: (L) Z'li isimleri severim. Neredensin?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu gece birkaç sorum olacak. Sorular için açık mısınız?


C: Tabii

S: (L) İlk soru: Salı gecesi V___ M___ adında bir adam üzerinde yapışık ruh çıkarması yaptım. Biraz zorlu geçti gibi.
Uğraştığımız şey ne tür bir varlıktı?
C: KH.

S: (L) Hangi yoğunluk seviyesi?


C: Beşinci.

S: (L) V___'nin üzerindeki tesirini başarılı bir şekilde ortadan kaldırdım mı?
C: Açık.

S: (L) Peki o KH varlığı en azından şimdilik gitti mi?


C: Doğrudan ilinti kesildi.

S: (L) O varlık geri dönmeye çalışacak mı?


C: Açık.

S: (L) V___'de şu anda başka yapışık ruh var mı?


C: Hafif.

S: (L) Yani bir sonraki celse çok kolay olacak, öyle mi?
C: Açık.

S: (L) Onun kız arkadaşındaki yapışık ruhları uzaktan çıkarabilir miyim?


429
C: Hayır.

S: (L) Denemeli miyim?


C: Hayır.

S: (L) V___ hakkında bilmem gereken herhangi birşey var mı?


C: Hayır.

S: (L) Bu arada eski grup üyelerimizden V___ şu an içinde bulunduğu durum konusunda endişeli. Meditasyon yaparken
yan dairedekilere ışık göndermeye çalışmış çünkü yan dairedekiler çok negatifmiş. Ama yapmaya çalıştığı şey, sert bir geri
tepki deneyimlemesine neden olmuş. Bunun ne olduğunu öğrenmek istiyor.
C: V___ korunma sağlamaya çalışıyor ama bunun için yapması gerekeni yapmıyor.

S: (L) İzinleri olmadan başka birinin yaşadığı yere ışık göndermek, karmik olarak bir hata mı?
C: Evet.

S: (L) Sadece kendini ışıkla çevrelemesi daha mı iyi olurdu?


C: Evet.

S: (L) V___ üzerinde bir sonraki ruh çıkarma celsesinde Tom ve Cherie'nin de orada olmasında bir sakınca var mı?
C: Sana bağlı.

S: (L) "Ön yargıları" bir sorun yaratacak mı?


C: Hayır.

S: (L) Son check-up için doktora gittim. Tazminatı ne zaman alabilirim ve ne kadar?
C: Açık.

S: (L) Ne kadar olduğunu söyleyemez misiniz?


C: Endişelenme. Bu tür konularda güven göstermeni söyledik. Yoksa değerli enerji boşa gider ve ayrıca "seyredilen tencere
asla kaynamaz!"

S: (L) Merak ettiğim şey şu; bana fon sağlamak için tüm bu kaza olayının arkasında yoksa siz mi vardınız?
C: Belki. Sadece güven!

S: (L) Bu bir güven eksikliği değil, sadece merak!


C: Merak kediyi öldürür!

S: (L) Ama merakını gidermesi onu geri getirir!


C: Öyle mi?

S: (L) Evet! Ve merakımı giderdiğimde kendimi çok iyi hissederim! Saldırı hala devam ediyor mu?
C: Çok muhtemel.

S: (L) İlk olarak 1764'de ortaya çıkan ve 1767'de öldürüldüğü iddia edilen Gevaudan Canavarı hakkında bir kitap okudum.
Bu canavar kim veya neydi?
C: "Pencereden düşen" bir başka boyut varlığı.

S: (L) Yani bir boyut penceresinden bizim boyutumuza mı düştü?


C: Evet.

S: (L) Bu pek çok şeyi açıklıyor. Bir zamanlar İngiltere'yi korkuya boğan "Spring Heeled Jack" hakkında ne
söyleyeceksiniz?
C: Aynı.

S: (L) Peki ya Batı Virginia'daki Mothman?


C: Aynı.
430
S: (L) Yani diğer boyutlara açılan pencereler, bir sürü garip olayın bir açıklaması oluyor, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) A___ son zamanlarda neden tek başına yatmaktan korkuyor?


C: Farkındalık ve bilinç gelişiminin ilerlemesiyle ilgili.

S: (L) F___ son zamanlarda neden bu kadar bitkin?


C: Depresyon.

S: (L) Yardım etmek için yapabileceğim herhangi birşey var mı?


C: Bırak herşey kendi yolunda aksın; karmik nitelikli bir durum.

S: (L) F___'nin çok güzel bir aurası var, nasıl böyle berbat bir karması olabilir?
C: "Berbat" karma değil; uyumlanma faktörleriyle ilgili.

S: (L) Bir şekilde uyumlandığında bu depresyonları sona erecek mi?


C: Asıl konu bu değil.

S: (L) Nedir peki? Acı çekiyor. Bu kadar uzun süre acı çekmek korkunç birşey.
C: Uyumlanma süreci.

S: (L) Neye uyumlanıyor?


C: Bu noktada cevaplayamayız.

S: (L) Edgar Cayce herhangi bir noktada bilincini açıp bir karar vererek karmayı durdurabileceğini söylüyor. Frank neden
bunu yapamıyor? Herhangi bir kişi bunu yapabilir mi? "Bu kadar yeter" deyip durduramaz mıyız?
C: Hayır, çünkü koşullar normal değil.

S: (L) F___'nin karması "özel" bir karma mı?


C: Subjektif. Farklı.

S: (L) Normalden farklı. Daha iyi bir hale gelmek için yapabileceği herhangi birşey var mı? Cesaret vermek için
söyleyebileceğiniz birşey?
C: Ortam değişene kadar değişmeyecek.

S: (L) Tüm gezegenin ortamı mı, yoksa kişisel ortamı mı?


C: İlki.

S: (L) 4'üncü yoğunluğa geçene kadar bunu yaşamaya devam mı edecek?


C: Statüko değiştirilene kadar. [ç.n. mevcut durum, hakim koşullar]

S: (L) Peki statüko nedir?


C: Kendini açıklıyor.

S: (L) Yani ille 4'üncü yoğunluğa geçme anlamında değil, bir şekilde gezegendeki statüko değişene kadar, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Yani dünyanın statükosunda bazı büyük değişimler meydana geldiğinde F___ de "kendine gelecek," doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Bu yakında mı olacak?


C: Açık.

S: (L) Dayanamadım sordum! Çok teşekkürler!


C: İyi geceler.
__________________________
431
10 Haziran 1995 Frank aracılığıyla doğrudan medyumik kanallama, Laura, SV, TR ve JR [Laura Frank'i hipnotik transa
sokuyor]

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz?


C: Tek bir varlık değiliz; her zaman olduğu gibi, değişmedi.

S: (L) Belirli bir temsilci var mı peki, yoksa bu şekilde tanımlamamamızı mı tercih ediyorsunuz?
C: Bu ilginç bir hususu gündeme getiriyor çünkü tabla aracılığıyla yaptığınız önceki celselerde bizi tek bir varlık olarak
tanımlama eğiliminde olduğunuzu fark ettik. Bu, bizi düşünmeyle ilgili doğru bir yöntem değil. Biz birlik halindeki pek çok
varlığız; sizinle konuşurken tek ağızız.

S: (L) Tabla kullanma yöntemi yerine bu yöntemle bilgi alıp alamayacağımızı keşfetmek üzere bu akşam burada toplandık.
Bu yöntemi geliştirmek için yapabileceğimiz herhangi birşey var mı?
C: "Geliştirme"yi tanımla.

S: (L) Kanalı daha rahat hale getirmek için, bağlantıyı daha etkili hale getirmek için yapabileceğimiz herhangi birşey var
mı?
C: Şu anda etkili değil mi?

S: (L) Evet, etkili görünüyor, ama daha da iyi hale gelmesi için yapabileceğimiz, ekleyebileceğimiz birşey varsa ne
olduğunu bilmek isteriz. Trans sürecini uygularken rakamlar dışında daha etkili olabilecek birşey var mı?
C: Şimdilik gerekli değil.

S: (L) O halde sorularımıza başlayabilir miyiz?


C: Elbette.

S: (L) İlk sorum geçen Cumartesi gecesi yaptığımız celseyle ilgili. Kimse o celseden memnun görünmüyor. Aldığımız
bilgilerin o kadar çarpık ve açıkçası yanlış olmasının nedenini öğrenmek istiyoruz.
C: Bilgilerin yanlış olduğunu düşündüren nedir?

S: (L) Çünkü yanıtlardan biri, dışarı çıktığımda gördüğüm şeyin Mars gezegeni olduğuydu. Gördüğüm şey Mars gezegeni
olmuş olamaz çünkü Mars, Jüpiter'e 120 derece mesafedeydi.
C: Belki de soru, o cevabı alacak şekilde sorulmuştur. Transkriptleri daha dikkatli kontrol etmenizi öneriyoruz.

S: (L) Ayrıca çocukların gördüğü şeyin uçaklar ve helikopterler olduğu söylendi. Ben dışarı çıktığımda gördüğüm şey
kesinlikle bir helikopter veya uçak değildi ve Jüpiter'e on derece mesafede kırmızı, yanıp sönen bir ışıktı. Gördüğüm şeyin
ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Gördüğün şeyin verilen cevapta söylenenden başka birşey olduğuna inanmayı istiyorsan, bunu da kabul edebiliriz. Ama
görsel referans türünde şeyler hakkında soru sorarken, kişi herhangi ve tüm yanıtlara hazır olmalıdır.

S: (L) Bu bana çok kaçamak bir yanıt gibi geldi.


C: Kaçamaklık aynı zamanda bir kişiye kendisi ve çevresi hakkında bilgi verme isteğinin bir göstergesi de olabilir.

S: (L) Orada gördüğüm şey bir uçak veya bir helikopter değildi; Mars gezegeni de değildi. Her neydiyse ertesi veya bir
sonraki gece orada değildi. Dolayısıyla her zaman gördüğümüz türde bir nesne değildi ve merak ediyorum. Benim
öğrenmek...
C: Bir soru sorabilir miyiz?

S: (L) Tabii.
C: Görsel bir referansı tanımlamaya çalışırken, analizin sonucu konusunda sabırlı olmak akıllıca olmaz mıydı?

S: (L) Evet, elbette.


C: Gördüğün şeyin bir uçak veya bir helikopter olmadığını söylüyorsun. Bundan nasıl emin olduğunu merak ediyoruz.
Söyleyebilir misin?

S: (L) Çünkü orada uzun bir süre durdum ve hiç hareket etmedi.
C: Bu onun bir helikopter olmadığı anlamına gelir mi?
432
S: (L) Evet, çünkü helikopterler bile havada dururken yatay bir hareket olur ve üzerlerinde çeşitli ışıklar olur. Orada öylece
tek, büyük, kırmızımsı, parıldayan, yanıp sönen bir ışık gibi durmaz.
C: Tüm bu...

S: (L) Biraz daha yüksek sesle ve net bir şekilde konuşabilir misiniz?
C: İsteğine uymaya çalışacağız ama koşullar bunu tam olarak mümkün kılmayabilir. Unutmayın, fiziksel kapasite ve diğer
faktörlerin uyumunu gerektiren farklı bir yöntem kullanıyoruz.

S: (L) Tamam. Geçen Cumartesi celsesiyle ilgili belirtmek istediğiniz başka birşey var mı?
C: Hayır. Başka soru veya yorumunuz varsa...

S: (L) Herhangi birinin bu konuda başka sorusu var mı? (T) Tom geçen hafta ona verdiğiniz bilgiyi anladı mı?
C: Açıklar mısın lütfen?

S: (T) Celsenin sonunda Tom'la üniversite eğitimi, işi, şirketi hakkında konuştunuz, çok uzak olmayan bir gelecekte bir
devir işlemi olabileceğini söyediniz. Sizce Tom söylediklerinizi anladı mı?
C: Tom verilen mesajı anladı ama bilgilere direniyordu. Ve buna hakkı var.

S: (T) Peki ya Cherie? O anladı mı?


C: Kendi gelişim seviyesi için gerekli olan miktarda.

S: (L) Yani?
C: Bu belirsiz bir soru. Bunun düzgün bir şekilde yanıtlanması zor. Lütfen anlayın, eleştirmek için söylemiyoruz ama bu
celselerde ilerleme için objektiflik gerekiyor. Bir şahsın gelişim seviyesinin yeterli olup olmadığı yönünde bir soru
sorduğunuzda, bu subjektiftir; neyin yeterli olduğunu, neyin yeterli olmadığını belirleyecek olan kim? Herkes farklı gelişim
seviyelerinde. Anlıyor musunuz?

S: (L) Evet.
C: Eğer sorunuz "Cherie'nin gelişim seviyesi, burada bulunan diğerlerininkine göre daha yüksek mi yoksa daha düşük mü?"
şeklindeyse, yanıt doğal olarak "daha düşük" olurdu. Bu da size şaşırtıcı gelmemelidir çünkü sizinle paylaştığımız
gerçekliklerle karşılaşma oranı daha düşüktü. Aynı şey Tom French isimli kişi için de geçerli. Onun da bu gerçeklerle
yüzleşme oranı sizinkinden daha düşük. Dolayısıyla, göreceli olarak kavrama seviyesi de daha düşük.

S: (L) Önceki bir celsede remolekülerizasyonla ilgili yorumlar yapılmıştı ve tuhaf bir ifadede bulunmuştunuz: "4. seviye
oluşumu öğren" şeklinde. 4. seviye oluşumun ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Bu parçalı bir soru. Bahsettiğin soruya verilen yanıt yeterli. Soruya yeni bir veri eklemeden farklı bir şekilde sormak
yeterli değil. Sorularınızı daha dikkatli oluşturmanızı rica ediyoruz. Anlıyor musunuz?

S: (L) Evet, ve transkriptin o bölümü şu an elimde değil. O yüzden sorumu nasıl geliştireceğimi bilemiyorum. (T) O konu
tablayı kullanarak bilgi alabileceğimiz bir konu mu, yoksa tabla yoluyla ele alınamayacak kadar çok mu karmaşık?
C: Sorun hiç bir zaman yöntem değil. Sorun yalnızca tartışmada, öğrenmede veya bir soru-cevap celsesinde dikkatli
olmayla ilgili. Örneğin eğer bir kişi, karmaşık bir soruya bir yanıt arıyorsa, sabırlı olmalıdır çünkü bilginin hazmedilmesi
çok önemlidir ve herhangi bir bölümünün kaybedilmesi, tüm yanıtın yanlış veya eksik algılanmasına neden olacaktır.
Dolayısıyla, karmaşık konularla ilgili bilgi almada herhangi bir yöntem kullanılabilir ama buradaki kilit nokta sabırdır.
Yoksa bilgiler düzgün bir şekilde hazmedilemez.

S: (L) Bize tavsiye ettiğiniz gibi dördüncü yoğunluktan bir bireyle iletişim kurmayı bekliyoruz ve bu bireyi arayıp bulmada
kullanabileceğimiz belirli yollar veya araçlar olup olmadığını öğrenmek istiyoruz. Söz konusu bireyi nasıl tanıyabiliriz?
C: Koşullar sizin için uygun olduğunda her şey yerini bulacak.

S: (T) O celsede bir dördüncü yoğunluk varlığı bulmamızı tavsiye etmiştiniz. Şimdi söylediğiniz...
C: Verilen mesaj yalnızca olaya hazırlık amacı taşıyordu. Unutmayın, bilgi önemlidir çünkü bilgi korumadır. Bilgiyi ayrıca
daha ileri düzeydeki bilgi ve deneyimlere ilerleme için bir temel olarak da düşünebilirsiniz. Dolayısıyla, bazen
bilgilendirme, kişiyi yakındaki önemli olaylara hazırlayıcı nitelikte bilgiler verilmesi yoluyla gerçekleştirilir. Anlıyor
musunuz?

S: (T) Sanırım. O celsede söylenen şey, saldırı altında olduğumuz ve bu bireyi bulmamız gerektiği yönündeydi. Anladığım
kadarıyla saldırının seviyesi, bu bireyin hemen müdahalesini gerektiren bir seviyede değil ve herşey zamanı gelince yerini
433
bulacak ve gelecekte bir noktada bu birey bizimle temasa geçecek, öyle mi?
C: En son kısım hariç olmak üzere cümle doğruydu. Bireyin mutlaka sizinle iletişim kuracağı söyelenemez. Bu deneyimin
en önemli yönü, ilk bildirdiğimiz şeye izin verilmesidir. Diğer bir deyişle, şu anda, 4'üncü yoğunluk BH niteliğindeki bir
bireyle o veya bu zamanda karşılaşmaya hazırlanıyorsunuz ve bu bilgi size verildiği için, bunun gerçekleşme olasılığının
farkındalığına sahipsiniz. Bu nedenle, bu profile uyabilecek bireyleri daha dikkatli inceliyorsunuz. Bu bilgi size verilmeden
önce tam farkında olmasanız da, onlarla çok yakın bulundunuz.

S: (L) Bu 4'üncü yoğunluk BH bireyleri, pek çok kaynakta "melekler" olarak bahsedilen kişiler mi?
C: Hayır.

S: (L) Hep bahsedildiği şekliyle "melek" diye varlıklar var mı?


C: Evet, ama 4'üncü yoğunluk değiller.

S: (L) Melek nedir?


C: Altıncı yoğunluk, başkalarına hizmet ışık varlıkları.

S: (L) İnsan olarak görünürler mi?


C: Bir insan projeksiyonu olarak görünmeleri mümkündür.

S: (L) Şu süreçte bahsedildiği kadar çok mu görünüyorlar?


C: Bu belirsiz bir soru.

S: (L) Diğer yoğunluklardan KH varlıklarının kendilerini farklı isimlerle melek diye göstermeleri veya meleklerle
karıştırılmaları mümkün müdür?
C: Elbette.

S: (L) Bu az veya çok oluyor mu?


C: Çok muhtemel. Kendine yönelik çıkar amaçlarıyla diğerlerinin manipüle edilmesine yönelik tüm süreçlerde aldatma
vardır. Ve sizi uyarmış olduğumuz gibi, 4'üncü yoğunluk kendine hizmet yapısındaki varlıklar tamamen kendi ilerleyişleri,
kazançları ve amaçlarıyla ilgilenirler ve belirtilen aldatma unsuru dahil olmak üzere, çıkarlarına katkıda bulunan tüm
yöntemleri kullanırlar.

S: (T) Bilerek veya bilmeyerek etkileşime girdiğimiz 4'üncü yoğunluk varlıklarına dönecek olursak; artık bu husustaki
farkındalığımızı arttırıyoruz. O celsede onların bizim farkımızda olduklarını söylemiştiniz ve biz onlarla doğrudan
etkileşmiyor olsak da, onlar bize bizim bilgimiz dahilinde veya dışında yardımcı oluyorlar sanırım, değil mi?
C: Onlarla doğrudan etkileşmiyor olduğunuzu kim söyledi?

S: (T) 4'üncü yoğunluk varlıklarıyla etkileştiğimize dair bir farkındalığımız yok. Biz onları sadece insan olarak görüyoruz
ve tanımıyoruz. ... Gerektiğinde bize gerçekten yardım ediyor olduklarını varsayabilir miyim?
C: Şimdi dikkatli düşünün, onları gerçekten tanımıyor musunuz?

S: (T) Her gün etkileştiğim inanların daha iyi farkına varmaya çalışıyorum.
C: Farkındalığın zaten artmadı mı?

S: (L) 4'üncü yoğunluk BH varlığı olma ölçütleri nedir? (J) Evet, profili nedir? ...
C: Profil tanımınızın ne olduğuna bağlı.

S: (J) Profil, bir ölçütler listesi gibi, bir özellikler listesi... (L) Görünüşleri nasıl? Uzun mular veya ... 3'üncü yoğunluk
gerçekliğini manipüle etme konusunda herhangi özel yetenekleri var mı?
C: Belki var, ama bu tür yetenekleri kullanmada sınırlamalar olabilir.

S: (L) Neden sınırlandırmalar var? ...


C: Başkaların Hizmet eğilimi, başkalarına hizmet anlamına geliyor. Sıradışı güç veya yeteneklerin kullanımı, bu güç veya
yeteneklere sahip olmayanlarda karmaşaya neden olabilir. Ayrıca unutmayın ki, 3'üncü yoğunlukta bulunan bir 4'üncü
yoğunluk varlığı, kendi yoğunluğunda bulunmuyor ve dolayısıyla yabancı bir bölgededir ve burada tam olarak
açıklanmayan pek çok nedenlerle dikkat çekecek herhangi birşey yapmazlar.

S: (J) Ayrıca 4'üncü yoğunluk BH'lerin 3'üncü yoğunlukta kalmakta zorlandıklarını söylemiştiniz. (T) Hayır, KH'lerin. (L)
434
KH. (J) Fark nedir?
C: Fark şu ki, BH'ler varlık durumlarını genişletme eğilimindeyken, KH'ler varlık durumlarını daralatma eğilimindedirler.

S: (L) Bu tür bir bireyle ilişki kurmanın, ilişki kuran kişi için genişletici bir deneyim olabileceğini mi söylüyorsunuz?
C: Bu doğru, ama cümlede kastedilen şey bu değildi.

S: (L) Biliyorum, sadece konunun başka bir yönüne değindim. Ve bir KH varlığıyla ilişki kurmak da... (T) Şimdi siz bizim
4'üncü yoğunluk varlıklarıyla zaten etkileşiyor olduğumuzu mu söylüyorsunuz?
C: Cümle...

S: (J) Ve bunun farkında olabileceğimizi...


C: Cümlemiz daha çok bir soruydu; 4'üncü yoğunluk BH bireyleriyle etkileşmiyor olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Sizi
bunun üzerinde düşünmeye sevk eden retorik bir soruydu. Sizin cümleleriniz de, gerçekten etkileşiyor olabileceğinize işaret
ediyordu. Hepsi buydu.

S: (L) Tamam. Bu oluyor olabilir ve bunu söylemenizin nedeni de farkındalığımızı açık tutmamız. (J) Bu varlıkları
tanımamızı sağlayacak herhangi bir yol söyleyebilir misiniz?
C: Hayır, şimdi sizden yapmanızı istediğimiz şey, dilerseniz bizi de tartışmanızda bir yansıtıcı olarak kullanarak, bir kişinin
4'üncü yoğunluk bir BH varlığını nasıl tanıyabileceğini kendinize sormanızdır; bu da öğrenişinize ve ilerleyişinize vb
yardımcı olacaktır.

S: (L) Bir 4'üncü yoğunluk BH varlığı, normal bir şekilde bu yoğunlukta doğmuş biri mi olur?
C: Hala soru soruyorsun. Bizim sizden yapmanızı istediğimiz şey, kendinize sormanız, tartışmanız ve yanıtlara ulaşmanız.

S: (T) Bir Başkalarına Hizmet varlığı öncelikle başkalarına hizmet eden bir varlık olur. En önemli göstergelerden biri bu
olurdu herhalde.
C: Doğru. Tüm yanıtları bizden istemek yerine, sorunun yanıtını bu şekilde keşfetmek doğru yol. Cevapları kendi içinizden
çıkarma kapasitesine sahipsiniz. Yardım etmekten çok mutluyuz ama amacımız, gelecekteki kullanım için kendinizi
güçlendirmenize yardımcı olmaktır. İlerlemek ve gelişme göstermek, kişiye çok yardımcı olur. Varolan herşey -- derslerdir.
Herşey öğreniştir. Bu nedenle, öğrenmenin en hızlı, en güçlü yolu, bu amaçla kendi yeteneklerinizi kullanmayı
öğrenmektir. Bize sorular sormanıza izin veriyoruz ve bu da yardımcı oluyor ama tüm bilgilerin bu tek kaynakta aranması,
uzunvadede zararlı olabilir. Şimdi, devam edecekseniz, lütfen edin...

S: (L) Benim fikrim, BH bir bireyin normal şekilde doğan biri olmadığı yönünde, çünkü o zaman bireyin kendini ilüzyonda
kaybetme riski çok yüksek olurdu. O yüzden bana göre bir BH varlığı, muhtemelen geçmişinde bir gizem veya... (J)
Yanlarında olmadıkça onların doğup doğmadıklarını nasıl bilebiliriz ki? (T) Gözlediğimiz şeyleri göz önünde
bulundurmamız gerekir... (L) Belki de çocukluğundan bahsetmeyen biridir... (T) Öyle değil... Bir grup ortamında veya
tanışma durumunda, nasıl davrandıklarının farkında olmamız gerekir. Nasıl konuştukları... Sevgilerini gösterme biçimleri...
(J) Onlardan nasıl bir his edindiğin... (T) Evet, fiziksellikten ziyade farkındalıkla ilgili birşey... bir bağlantı. (L) Ama diğer
taraftan, negatif varlıklar duygularını karıştırabilir veya duygularını kontrol edebilir ve seni saptırmak amacıyla, pozitif bir
bireyin varlığında sende negatif bir his yaratabilirler. Bu da aldatma sürecinin bir parçası, değil mi? Hepimiz biliyoruz ki...
(J) Gerçekten öyle... (T) Bunu da hesaba katmayı öğrenmemiz gerekiyor... öğrenme sürecinin parçası. (L) Yani basit bir
şekilde bunu hissedebileceğimizi söyleyemeyiz. (T) Son altı ayda etkileştiğin kişiler arasında dışadönük, özenli, yardımcı ...
kimler var dı? (L) Görebildiğim kadarıyla sadece bu grubun üyeleri ve bu da pek çok yönden sınırlıydı... (L) Evet, doğru.
(T) Belki de o varlık aramızdaki biridir. Belki de içimizden biri dördüncü yoğunluk bir varlıktır. (L) Sence öyle olsa bunu
bilmez miydik? (J) Hayır... (T) Belki de henüz bu konuda konuşma zamanı gelmediğini düşünmüştür. (J) Belki kendisi de
bunun farkında değildir. (T) Farkındalar... hatırla, Kasyopyalılar onların kendilerinin farkında olduklarını söyledi... Hatta
bir grup olarak bizi bildiklerini söylediler. Ne yaptığımızı biliyorlar. Belki hepsi değil, ama konuşmamız veya tanımamız
gerekenler bizi tanıyorlar. (L) Genel olarak diyebilirim ki, son bir veya iki yılda etkileştiğim insanların çoğu... (J) Saf KH...
(L) Evet. Benim için bir sınav gibiydi... (T) Peki senden birşey almaktan ziyade sana birşeyler sunan insanlar? Aradığımız
varlıklardan çok yok. Yakınlarda olup bize yardım edecek olanlar en fazla bir-iki kişidir. Veya bizim yardım için
başvuracaklarımız... (L) Grubun dışında kimse aklıma gelmiyor. Çalışmamız için şunu veya bunu yapmayı teklif eden
insanlar oldu ama bekledikleri karşılık çok fazlaydı veya ayrıca doğruyu söylemedikleri ortaya çıktı. ... (T) Bir soru
sorayım... Şu anda dünyada olan tüm 4'üncü yoğunluk varlıkları, 4'üncü yoğunluk varlıkları olduklarını biliyorlar mı? Kim
ve ne olduklarının farkındalar mı?
C: Bu ilginç bir soru, çünkü başka bir soruyu gündeme getiriyor: Acaba tüm 4'üncü yoğunluk BH varlıkları, fiziksel olarak,
psişik olarak, ruhsal olarak vs aynı yapıda mı?
435
S: (J) Yani bir bağlantı mı var?
C: Hayır, söylediğimiz şey bu değil. Söylediğimiz şey şu: Hepsi aynı eğilimlere mi sahip? Yoksa farklı eğilimlerden
olmaları mümkün mü?

S: (T) Eğilim derken?


C: Fiziksel yapı, ruhsal yapı, psişik yapı, kendinin ve kaderinin farkındalığı?

S: (T) Şu anda ilk aklıma gelen şey, hayır, hepsinin farklı olduğu çünkü bir kere hepsi farklı varlıklar. (L) Yani kısa ve
esmer veya uzun ve sarışın olabilirler... (J) Sanırım fizikselliğin bununla bir ilgisi yok. (T) Aradığımız varlığın bir Oryonlu
olduğu söylenmişti... (L) Nordik türü... (J) Hayır, Nordik demiştik... (T) New Age ve ufoloji çevrelerinde Oryonlulardan
bahsedince otomatik olarak Nordik tipi anlaşılıyor... Ari, mavi gözlü, sarışın. Ama bu tüm Oryonluların öyle göründüğü
anlamına gelmez. Bu, görünüşlerden yalnızca biri olabilir. Hepsinin görünüşü aynı değildir. Pleyadeslilerden Semjase gibi
görünmeyecekler veya hepsi Fabio gibi görünmez çünkü tüm gezegendeki insan toplulukları içine karışmaya
çalışacaklardır. Hepsi aynı görünüşte olamaz. Sadece fiziksel özellikleri değil, amaçları doğrultusunda yaşları da çok
farklılık gösterebilir. Yani belki 95 yaşında biri de olabilir veya öyle görünebilir, eğer ihtiyaç duydukları şey buysa... Doğru
yöne yakın mıyım?
C: Bir süre önce verdiğimiz yanıtın amacı, karşılaştığınız veya karşılaşabileceğiniz 4'üncü yoğunluk BH varlıklarıyla ilgili
farkındalık ve tanımlama ile ilgili soru veya soruların cevabını veya cevaplarını keşfetmek için, sahip olduğunuz araçların
farkına varmanızı sağlamaktı. Ve bu amaç doğrultusunda küçük de olsa bir ilerleme kaydettiğinizi gözlemledik. Fakat,
ortaya çıkan sorunlardan biri, aynı konuda iki farklı düşünce kalıbına bölünmüş veya ayrılmış olmanızdır. Yanıtlanması
gereken sorularınızın veya amaçlarınızın bir ve aynı olması için kendinizi tekrar yönlendirmenizi öneriyoruz.

S: (T) Tamam. (J) Hepsinin kendi durumlarının farkında olup olmadıklarını sorarak başladık ve sonra da görünüşlerinin
nasıl olduğu ve onları nasıl tanıyabileceğimiz hususuna kaydık... (T) Bence fiziksel olarak, insanlar arasına karışabilmek
için hepsinin farklı görünüşlerde olması gerekir. Hepsi aynı olamaz. (SV) 4'üncü yoğunluk BH varlığı olduklarının
farkındalar mı peki? (J) Evet... bu... (T) Farkındalık; Kasyopyalılar farkındalıklarının farklı seviyelerde olabileceğini
söylediler.
C: Belki farklı seviyelerde, ama daha önemlisi; bir 4'üncü yoğunluk BH varlığının veya varlıklarının yönelimleri farklı
nitelikte olabilir.

S: (L) Yönelimleri derken BH-KH'yi kastetmiyorsanız, neyle ilgili yönelimi kastediyorsunuz?


C: Fizikselliğin, ruhsallığın, psişik yeteneğin veya farkındalığın yapısı.

S: (L) Yani buna göre bir vaftizci de olabilir... (T) Müslüman olabilir, katolik olabilir...
C: Hayır...

S: (T) Ruhsal seviyeler... Çok psişik olabilirler veya hiç psişik olmayabilirler...
C: Hayır. Yanlış yöndesiniz...

S: (L) Yönelimden neyi kastediyorsunuz?


C: Fiziksel, ruhsal, psişik olarak varlığın yapısı...

S: (J) İnsan olmayabilirler mi?


C: Bu bir olasılık. Ama başka pek çok olasılık var. Ve ilgili konu, veya ilgili konuların tanımı, bir referans içeriyor olabilir.
Örneğin Ruth Montgomery olarak tanınan kişi tarafından yazılan "Strangers Among Us" (Yabancılar Aramızda) isimli
popüler kitabı duymadınız mı?

S: (T) Biliyorum.
C: Peki o kitabın ayrıntılarla anlattığı şey nedir?

S: (L) "Walk-In"lerle ilgili kitap değil mi o? (J) Ben de tam walk-in'leri soracaktım. (SV) Hayır, o farklı. (T) Hayır, walk-
in'ler hakkında değil. (SV) Aramızda yaşayan dünyadışı varlıklar hakkında... Bir kasap olabilir, kasiyer olabilir... Çok uzun
zaman önce okumuştum. (T) O yazarın dizi olarak beş-altı kitabı var.
C: Kitapları karıştırdınız.

S: (L) Bu hangisi?
C: "Strangers Among Us", Ruth Montgomery tarafından "walk-in" olarak tanımlanan fenomeni anlatıyor.
436
S: (L) Ama önceki celselerde bunun nadiren olduğunu söylemiştiniz.
C: "Nadir" göreceli.

S: (SV) Ruth Montgomery bazen walk-in'lerin kim veya ne olduklarının farkında olmadıklarını söylüyordu.
C: Nadir aynı zamanda geçici nitelikte de olabilir.

S: (J) Yani bedene girip kısa bir süre sonra çıkmak gibi mi?
C: Hayır. Frekans, sizin zaman ölçünüzle zamana göre statik olmak zorunda değil.

S: (T) Walk-in'ler hakkında pek araştırma yapmadım. Walk-in'in tanımı nedir?


C: Ruth Montgomery tarafından tanımlandığı şekliyle bir walk-in, bir ruhun, bir farkındalık seviyesinde çeşitli nedenlerle
terk etmeyi seçtiği bedeni devralmayı seçen başka bir ruhtur. Bu şekilde, daha üst seviyeden gelen bir varlık, başka bir
seviyede daha önce başka bir varlığın kullandığı bedene girebilir.

S: (T) Yani dördüncü seviye bir ruh, üçüncü seviyedeki bir bedene girebilir mi?
C: Hatırlayın, daha önce de tanımladığımız gibi, birinciden dördüncüye kadarki yoğunluklar, kısa dalga döngüsü, veya
sizin deyişinizle reenkarnasyon içerir. Bu yoğunluk seviyelerinin her birinde ruh-beden evliliği vardır. Bu yoğunluk
seviyelerinin her birinde, yaşam deneyimlerinin incelenmesi ve değerlendirilmesi için, döngü sürecinde beşinci yoğunluğa
geçişler vardır. 6'ncı yoğunluk, kısa dalga döngüsünün gerekli olmadığı ilk yoğunluktur çünkü artık fiziksel eğilim yoktur.
Bu nedenle, birden dörde kadarki tüm seviyelerde, fiziksel durumdayken, fiziksel bedenin bir ruh yansıması vardır. Bu
nedenle kısa dalga döngüsünün çeşitli noktalarında, çeşitli türlerde bedenlenmeler mümkün ve hatta oldukça muhtemeldir.
Anlıyor musunuz?

S: (T) Sayılır. Üzerinde epey düşünmek gerek. (J) Yani birinci yoğunluktan dördüncü yoğunluğa kadarki kısa dalga
döngüsünde fiziksellik var. (L) Yani bir dördüncü yoğunluk varlığı, döngü sürecindeki beşinci yoğunluk aralarından birinin
dönüşünde, bir üçüncü yoğunluk bedenine girmeye de karar verebilir, öyle mi?
C: Kullanılabilecek yöntemlerden biri budur, evet.

S: (L) Başka bir seçenek olarak, dördüncü yoğunluktan doğrudan bir üçüncü yoğunluk bedenine de gelebilirler mi?
C: Evet.

S: (T) Walk-in olarak. (L) Her iki tür de walk-in olarak düşünülebilir mi?
C: Doğru.

S: (T) Konuştuğumuz şeyi tam kavrayamadım. Walk-in'in devraldığı bedeni terk eden ruha ne oluyor? Nereye gidiyor?
C: Büyük olasılıkla, değerlendirme ve döngü için beşinci seviyeye.

S: (T) Sonra geri mi dönüyor?


C: Evet.

S: (L) Yani bu kitabı alıp tekrar okumak, bu konuda bir ipucu elde etmemizi sağlayacak. Bunu tavsiye ediyor musunuz?
C: Bu elbette size kalmış birşey.

S: (L) Onu çok fazla transta tutamayız...


C: Bu yöntem transtaki kişide epeyce fiziksel stres meydana getiriyor.

S: (T) Bir araç olarak kullanabilmeniz için herhangi birimiz de transa sokulabilir mi?
C: Bu elbette mümkün ama kullanılan bireye dayalı olarak farklı zorluk dereceleri vardır.

S: (T) Ben iyi bir araç olur muyum?


C: Yine, subjektif sorulardan sakınmanızı istiyoruz çünkü bu tür sorulara yeterli bir yanıt vermek bizim için neredeyse
imkansız.

S: (T) Tamam, sanırım bu deneyerek bulmamız gereken birşey. (J) Evet. (L) Pekala, bu kitabı alıp neler bulabileceğimize
bakacağız. ... Başka bir konuya geçmeden önce Victor'la ilgili bir soru sormak istiyorum. Zamanda herhangi bir noktada,
F___ ve ben bir tehlike altında kaldık mı?
C: Lütfen daha spesifik ol.
437
S: (L) Zamanda herhangi bir noktada F___ veya ben, Victor'a ilişen veya saldıran bir varlık tarafından saldırı veya tacize
uğradık mı?
C: Bu muhtemelen normal koşullardaki bir tehlike, fakat bizimle olan temas ve iletişimlerinden ve kendi çabalarından
edindiğin bilgiler, diğer pek kişiyle karşılaştırıldığında bunun tehlikesini senin için düşürüyor. Pek arzu edilmeyen
sonuçları olan bir etkileşimin meydana geldiği doğru.

S: (L) Victor'da o yapıda veya seviyede başka bir yapışık ruh var mı?
C: Bu kesinlikle bir olasılık.

S: (L) Onunla başka bir celse daha yaparsam, benim sahip olduğum bilgilere sahip olmayan gözlemcilerin orada bulunması
güvenli olur mu?
C: Soruları, senin kaçamak manevralar olarak düşünebileceğin şekilde yanıtlamak zorunda kalmaktan hiç hoşlanmıyoruz,
ama bu tür konuları tartışırken netlik olması çok önemli, ve bu nedenle soru sorarken mümkün olduğu kadar spesifik
olmaya çalışmanızı istiyoruz. Örneğin "Gözlemcilerin olması emniyetli mi" diye sorduğunda, eğer emniyet yoksa bundan
bir felaket doğabileceği iması ortaya çıkıyor ve o zaman da ne tür bir felaketin kabul edilebilir olduğu veya olmadığının
sorulması gerekiyor. Spesifik olmanı istememizin nedeni bu. Ve seni kızdırmaya çalışmıyoruz, sadece yardım etmeye
çalışıyoruz.

S: (L) Pekala, spesifik olarak: Victor M___'nin geçen gece uğraştığımız türde başka zorlu bir yapışık ruhu var mı?
C: Victor M___ olarak tanımladığın kişinin etrafında yapışık ruh olarak tanımlanabilecek şeyler olması kesinlikle mümkün.

S: (L) Ve eğer bunu temizlemeye çalışırsam... (T) Durumun kontrol dışına çıkması ihtimaline karşı orada başka birini
bulundurması akıllıca olur mu? (J) Eğer bunun gerekli olduğunu hissediyorsan birini bulundur...
C: Bu durumda olduğu gibi komplikasyon olasılıkları mevcut olduğunda, bu konularda şimdiye kadarkinden daha dikkatli
olunmasının akıllıca olduğunu söyleyebiliriz ancak. Gelişim ve deneyimi engellemek veya gelişim için gerekli olduğunda
deneyimi yanlış bir şekilde yönlendirmek istemediğimiz için, muhtemelen bu soruya verebileceğimiz en iyi yanıt bu. Daha
dikkatli olmanız muhtemelen faydalı olur.

S: (T) Göz önünde bulundurulması gereken birşey: artık neler olabileceğinin farkındasın... (J) Evet... (T) Bu ruh çıkarma
celselerinde giderek daha şiddetli şeyler meydana gelebiliyor. O yüzden orada bilinçli birinin seninle birlikte olması faydalı
olur. Bunu artık tek başına yapmamalısın... (J) Evet, kesinlikle. (T) Ve yanındaki kişiyi olan biten konusunda
bilgilendirmen gerekir... (L) İşte işin zor tarafı da bu, çünkü neler olduğunu bilen çok az kişi var... (T) Bilgi korur... (L) Bu
bölgede bu konuda ipucuna sahip kişiler, bu odadakiler... (T) Olayların gidişatından böyle birşeyin olacağını biliyordun ve
gerçekten oldu. ... Odada yanında başka birini daha bulundurman gerekiyor. (L) Peki bu...
C: Burada sizi durduralım. Tartışmanın ve bizim tanımladığımız şekliyle grup çalışmasının ne kadar değerli bir araç
olduğunu görmüyor musunuz?

S: (L) Şu anda bana öyle geliyor ki, hayatım boyunca kendi güdüm olmaksızın, satrançtaki bir taş gibi hareket ettirildim ve
çeşitli aralıklarda ruhsal varlıklarla etkileştim. Her bir etkileşim bir öncekinden daha karmaşıktı. Bu tür pek çok etkileşim
beni yapışık ruh çıkarma çalışmalarına yöneltti. O son ruh çıkarma celsesinde, bunun aslında hoş olmayan bir iş olduğunu
düşünmeye başladım ve aynı zamanda bunu çok fazla insanın yapamayacağını anladım. Beni korkutuyor. Bu işe devam mı
etmelyim, yoksa bıraksam olur mu merak ediyorum!? (T) Sana bağlı... (J) Sana bağlı Laura... (T) Burada yaptığımız iş, her
ne kadar çeşitli yerlerde önemli etkiler yapmakta olduğu belirtilse de, uzun yıllar devam etmeyecek. Ama öğrenme
sürecinin bir yerlerde başlaması gerekiyordu. Bu öğrenme süreci, yaklaşan zamanlar için çok önemli olabilir... (L) Ruh
çıkarma çalışması mı? (J) Evet... (T) Yalnızca ruh çıkarma değil, kanallama da... Gerçekten neler olduğunu anlamak birkaç
yıl alacak ve o zaman her birimiz ortaya çıkabilecek durumlarla baş edebilecek duruma geleceğiz...
C: Şu anda yapabileceğimiz en önemli yorum, tartışmanın daha serbest bir şekilde ilerliyor olduğunu ve fikirlerin,
kavramların, hislerin etkileşimi ve paylaşımı yoluyla ne kadar büyük bir öğrenmenin meydana geldiğini görmekten mutlu
olduğumuzdur. Bu gerçekten gelişkin ve daha uyumlanmış bir öğrenişe yönlendiriyor. Bir kanalın veya yolun, arzulanan
bir amaca daha saf bir şekilde ilerlemesi ile ilgili olarak "uyumlanma"dan daha önce de bahsetmiştik. Bu ilerlemenin
gerçekleşmekte olduğunu görmekten memnunuz ve kendi katılımımızın, bu sürecin gerçekleşmesine yardımcı olduğunu
umuyoruz.

S: (J) Hepimiz öğreniyoruz. (T) Sizin katılımınız bu öğrenmeyi mümkün kılan şey. (J) Sizin sayenizde oluyor. (SV) Laura,
geçen geceki ruh çıkarmayla ilgili olarak korkudan bahsemişti. Victor'u saldırıya açık hale getiren şey korkuydu. Eğer
Laura korku deneyimlerse, bu onu da aynı tür saldırıya açık hale getirir mi?
C: Bu belirsiz bir fikirler kompleksi...
438

S: (J) Korkusu yanında farkındalığı da var. Victor'un farkındalığı yoktu ve bence aradaki fark da bu. (L) Öyle umuyorum.
(T) Mesele şu ki, sen artık bunu tek başına yapmaya devam edemeyeceğini bildiğin bir noktaya ulaştın. (L) Hayır. (T)
Şiddet seviyesi, fiziksel olarak tehlikeli bir hale geliyor. İhtiyaç duyduğun son şey, polislerin kapıyı çalıp veya kapıyı
tekmeleyip içeri girerek etrafta yatan bedenler bulması olur! Yaptığın iş önemli; insanlara faydası oluyor ama kişi ne
olduğunun farkında olmayacak. (L) Yardıma ihtiyaçları var... (T) Ama bundan sonra ilgileneceğin kişilerin, neyin içine
girdiklerinin farkında olmaları gerekiyor. Neler olduğunun ve ortaya çıkan tehlikenin şiddet seviyesini bilmeleri gerekiyor.
(J) Evet, ve bu odadakilerden başka kaç kişi bunu biliyor? (T) İnsanların bilinçaltını açıp ortaya dökmek... Oradan neler
çıkacağını asla bilemezsin. (J) Evet... Her seferinde Pandora'nın kutusunu açmak gibi! (T) Bunu bir sonraki yapışında o
kişi, henüz ne olduğunu bilmeyen bir KH walk-in çıkarsa ne olur? (L) Ou! (T) O zaman ne yaparsın? Öyle bir durumda
yalnız olmak istemezsin. Ve F___ trans halinde kendini fiziksel olarak savunacak bir durumda değilken öyle birşeyle
karşılaşabilirsin. (L) Haklısın. Bir daha o şekilde yapmamalıyım. ... Sanırım F___'yi artık transtan çıkarmamız gerekiyor.
Eğer söyleyecek başka birşeyiniz yoksa bu gece bizimle birlikte olduğunuz için size teşekkür etmek istiyoruz.
C: Başka bir sorunuz yoksa.

S: (L) Bir sürü sorumuz var ama F___ uzun süredir o halde duruyor ve artık onu kaldırmanın vakti geldi. Onun rahatlığı
için belki tavsiye anlamında söyleyecek birşeyleriniz vardır.
C: Subje kanal olduğu için her zamanki gibi birbirimizle sürekli temasımız var. Bunu daha önce de söylemiştik. O nedenle
bu subjenin kaderinin gidişiyle ilgili endişelenmemeniz gerekiyor. Anlıyor musunuz?

S: (L) Anlıyorum, ama onun işkenceler yaşayışını izleyen kişi benim ve onun mümkün olduğu kadar rahatladığını görmek
istiyorum.
C: İlgi ve alakanı anlıyoruz, fakat bu işkenceler, başka türlü meydana gelmeyecek patlayıcı gelişmelerin bir öncüsü de
olabilir.

S: (T) Yardımınız için size teşekkür etmek istiyoruz.


C: Biz de sizlere teşekkür ediyoruz.

S: (L) O halde celseyi kapatıyoruz. İyi geceler.


____________________________________

17 Haziran 1995 Hipnotik transa sokulan Frank aracılığıyla doğrudan medyumik kanallama, Laura, SV, TR ve JR

S: (L) İletişim sağlandığında lütfen "Hazırım" diyerek belirtin. [Bekleyiş] Hazır mısınız?
C: Evet.

S: (L) Tamam, sorularımız var ve sanırım bu akşam TR başlayacak. (T) F.D. Roosevelt nasıl öldü?
C: Beyin kanaması nedeniyle.

S: (T) Yani doğal bir ölümdü, öyle mi?


C: Evet. Bütün ölümler doğaldır.

S: (T) Başkası tarafından planlanan bir ölüm değildi yani?


C: Referansı anlamıyoruz.

S: (T) Bir şekilde bir suikastle öldürülmedi, değil mi?


C: Hayır.

S: (L) Peki ya Papa Birinci John Paul? Bir ay görevde kalan papa? Lütfen mümkün olduğu kadar yüksek ve anlaşılır bir
şekilde konuşun.
C: Anlaşılır konuşma ve ses yüksekliğinde en önemli faktör, kanal olarak kullanılan kişinin rahatlık durumudur. Eğer tüm
koşullar optimal seviyede olursa, bu daha faydalı bir bilgi kanallama yöntemi olabilir.

S: (L) Rahatlığı için başka ne yapabiliriz?


C: Subjenin başının sağ tarafına konan cisim enerji akışını biraz engelliyor. Başının sol tarafına bir destek cismi koyun.

S: [Ayarlama yapıldı] (SV) Şimdi daha iyi mi? (J) Bence bunları onu transa sokmadan önce yapmamız gerekiyor. (L)
Benim istediğim de o, ama o kadar inatçı ki, tavsiyelerimi dinlemez. "İyiyim" der, ama değildir. Soruya dönecek olursak,
439
Papa Birinci John Paul'ün ölümüne neden olan olay neydi?
C: Ne yazık ki, daha önce de belirttiğimiz gibi, bazen yanıtlayamayacağımız sorular soruyorsunuz. Cevap bilinmediği için
değil, cevapları bilmeniz sizin için zararlı olabileceği için.

S: (T) Bu kendi içinde bir yanıt. Doğal bir şekilde ölmedi.


C: Reddedilemez nitelikte ve doğrulanan bilgiyle karşılaştırıldığında spekülasyon zararsızdır.

S: (L) Pekala, SV'nin bu hafta daha önce tartıştığımız bir konuyla ilgili bir sorusu vardı; dünyadışı varlıklara ait araçlardan
yayılan ışık neden aniden çok güçlü bir şekilde yanıp sönmeye başlıyor? Yaydıkları farklı ışık biçimleri neyi gösteriyor?
C: Çok sayıda soru sorduğunda tuhaf oluyor. Lütfen sorulardan birini seç.

S: (L) Bir UFO'nun yaydığı ışıkta değişimler olması, onun koşullarında, durumunda veya faaliyetindeki bir değişikliği mi
gösteriyor?
C: Bu karmaşık bir düşünce kalıbı.

S: (L) Tamam, diyelim ki bir UFO görülüyor. İlk göründüğünde metalik bir görünüşü var. Çok kısa bir süre içinde renkli
ışıklar yaymaya başlıyor. Birkaç dakika böyle parladıktan sonra elektronik flaş gibi çok hızlı yanıp sönen çok parlak bir
ışık yayıyor. Bu neyi gösteriyor olabilir?
C: Zorluk yaratmak istemiyoruz ama elektronik flaş terimini tam olarak anlayamadık. Sizin düzleminizdeki fazla aşina
olmadığımız yapay bir mekanizma olmalı.

S: (L) UFO'dan yayılan ışığın kör edici biçimde yanıp sönmeye başlaması.
C: Öncelikle, daha önce söylediğimiz gibi, ve hatta bizimle olan iletişimlerinizden önce başka kaynaklardan edindiğiniz
bilgilerde gördüğünüz gibi, "UFO'lar" konusu nitelik olarak son derece çeşitli ve çok yönlüdür ve tek bir koşulu, tek bir
varlığı, tek bir varlık kaynağını, tek bir taşıma şeklini, tek bir yoğunluk seviyesini vs temsil etmez.

S: (L) Yani bu tür belirli bir soruya yanıt almak için belirli bir olayı ve durumu belirtmemiz gerekiyor, öyle mi?
C: Biz size soralım, en akıllıca hareket şekli bu olmaz mıydı?

S: (J) Sanırım sorumuzu daha net hale getirebilirim. Muhtemelen Gulf Breeze bölgesindeki UFO olayları türündekilerden
bahsediyoruz ve..
C: Tüm Gulf Breeze olayının pek çok bakımdan oldukça ilginç bir durum ortaya koyduğu gerçeğinin farkında olun lütfen.
Ve "oldukça ilginç" derken, sizin bakış açınızla ifade edilecek olursa subjektifleşiyoruz. Yine sizin bakış açınızla
belirtilecek olursa, orada göze görünenden fazlası oluyor. Sizin bakış açınızla dedik, çünkü bu bizim bakış açımız değil,
çünkü biz orada ne olduğunu biliyoruz. Ve bu bizi dikkat edilmesi gereken başka bir noktaya getiriyor; bu celsedeki
sorularınız belirli bir kalıp şeklinde gelişiyor gibi görünüyor; eğer yanıtı bulunursa, sizin için zorluklar yaratacak gizemlerle
ilgili sorular gibi. İlk örnek sizin deyişinizle Papa John Paul'ün ölümü, ve diğer örnek de Gulf Breeze. Bu soruların
yanıtlarını bilseydiniz, emin olun sizin zaman ölçümünüzle çok kısa bir süre sonra sizin için hoş olmayan sonuçlar
meydana gelirdi. Bunun nedeni, bu tür çeşitli konularla ilişkili olan varlıkların hepsinin kesin olarak KH oluşu, ve eğer
tümüyle ifşa edilirse, kendine hizmet yöntemleriyle kendine hizmet etmeye çalışan varlıkların çabalarına zarar verecek
nitelikte oluşudur. Gulf Breeze'de görülen ışıklar hakkında herhangi önemli bir ayrıntıya girmek istemiyoruz çünkü
vereceğimiz çeşitli bilgi parçacıkları, sizi şu anda sahip olmamanızın daha faydalı olduğu bilgilere yönlendirebilir. Anlıyor
musunuz?

S: (T) Yani gelecekte bir zamanda bu şeyleri bilmemizin mümkün ve faydalı olabileceğini mi ima ediyorsunuz?
C: İma etmeye çalışmıyoruz, söylüyoruz, ve bu bilginin amacı, belki de bu konular hakkındaki ayrıntılı bir farkındalığı,
geleceğiniz olarak tanımladığınız süreçte edinmenizin, şimdiniz olarak tanımladığınız süreçte edinmenizden daha faydalı
olacağını belirtmektir.

S: (J) Yani bazen bilgi... [TR araya giriyor ve her iki yorum kaybediliyor] (T) Anlamadığımız bilgi...
C: Yanlış. Bilgi korur, fakat sizin üçüncü yoğunluk dünyanızda eski bir deyiş vardır; "bir konuda az bilgi zararlıdır." Ve biz
de buna "bir konuda az bilgi bilgi değildir." ifadesini ekliyoruz. Anladınız mı?

S: (L) Evet... (J) Bilgi, bağlamı dışında ele alındığında tehlikelidir de denebilir mi?
C: Evet, bu da doğru bir ifade olurdu.

S: (L) Madem o soru bizi bir yere götürmeyecek, o halde başka bir sorum var. Birkaç gece önce, 16 Ağustos 1993'te
havuzumda meydana gelen olayları incelemek için oğlumla bir hipnoz celsesi yaptım. O olaylar sırasında hepimiz
440
tesadüfen gökte çeşitli cisimler görmüştük; rastgele geçiyor gibiydiler. Bu hipnoz celsesinde olayı birkaç kez baştan sona
inceledikten sonra oğlum, olayın sadece üzerimizden geçen birşey görmeyle sınırlı olmadığını, bunun bir kaçırılma durumu
olduğunu söyledi. Bu doğru muydu?
C: Sen ne düşünüyorsun?

S: (L) Şimdiye kadar edindiğim bilgilere göre, sanırım öyle.


C: Bunu sormamızın nedeni, tekrarlamamız gerekiyor, öğrenmenizin en etkili yolunun, kendi içinizde sahip olduğunuz
araçları kullanmak olduğudur, ve bunu yaptığınızı görmekten mutluyuz. Fakat, ihtiyaç duyduğunuz bilgiye kendi
çabalarınızla erişme yeteneğinize güvenmeniz gerekiyor.

S: (L) O celsede oğlumun söylediği birşey beni biraz korkuttu ve bu konu üzerinde biraz durmak istiyorum. Celsenin
sonlarına doğru ne olduğunu sordum ve o da "ağrı giderici bir mekanizma kullanılmaksızın parçalara ayrılıp geri
ışınlandım." dedi. Bu onun demolekülerize edilirken acı giderici bir cihaz kullanılmadığını ve atomik demolekülerizasyon
veya remolekülerizasyonun gerçekten can yakıcı olabileceğini ve sıkıntıya neden olabileceğini düşündürüyor. Bu doğru
mu?
C: Olabilir. Tüm kaçırılma süreci stresli olabilir fakat elbette değişken derecelerde, ve hatırlatmamız gerekiyor ki, herşeyde
olduğu gibi, en önemli faktör kendi gerçeklik algınızdır, kendi gerçeklik algınız hakkındaki bir fikir değil.

S: (L) Ne kastettiğinizi anlamadım. Bir çeşit cihaz mı var... Moleküler olarak parçalara ayrılıp gemiye ışınlanmak ve sonra
da geri ışınlanmak can yakıcı birşey mi? (J) Bu, beden için acılı birşey mi?
C: Öncelikle, çok acele sonuç çıkarıyorsun. Gerçekten bir ışık sütununun gelip "seni parçalara ayırdığını", bedenini fiziksel
olarak bir uzay aracına taşıdığını, bir çeşit muayene veya buna benzer birşey yaptığını ve sonra da bir acı giderici olmadan
bedenini tekrar bir araya getirdiğini mi düşünüyorsun?

S: (L) Bunun bana olduğunu söylemedi, kendisine olduğuna söyledi. ... Böyle birşeyin mümkün olup olmadığıyla ilgili ne
düşündüğüme gelince, şimdiye kadar yaptığım araştırmalardan öğrendiklerime göre sanırım bu mümkün. Söylenen
varlıkların zamanı manipüle etme yeteneklerini göz önünde bulunduracak olursak, böyle birşeyin hiç zaman kaybı
farkındalığı olmadan gerçekleşmesi tamamen mümkün.
C: Evet, bu doğru, fakat, önceki celselerde "kaçırılma" olarak ifade ettiğiniz şey için kullanılan metodolojiyi ayrıntılı olarak
anlattık. Eğer şimdiye kadar elde ettiğiniz transkriptlerin içeriğini kavradıysan, bunun nasıl yapıldığını gayet iyi biliyor
olman gerekir. Belirttiğin hipnoz celsesinde söylenenle ilgili yaptığın tanımlama tam olarak doğru değil, ya da en azından,
hipnoz celsesi sırasında verilen bilgileri yorumlayış şeklin yanlış. Burada şu da belirtilmeli ki, "bu doğru değil," veya "o
doğru değil" gibi tanımlar kullanmak çok yaptığımız birşey değildir çünkü sizin ve diğerlerinin varlık durumunuzun
niteliği, çeşitli derecelerde bağlı ilüzyon içeren türdendir. Bu nedenle çoğu durumda herhangi ve tüm olasılıklar mevcuttur.
Fakat, bu bağlı ilüzyonlardan iki veya daha fazlası yanlış hizalandığında, mutlak doğruluk veya mutlak yanlışlık
mümkündür. Bu olayda, bağlayışta bir yanlış hizalama var ve gerçekten tam bir yanlışlık var. Ayrıca, kendiniz öğrenmenizi
çok istememize rağmen süreci tekrar açıklayacağız çünkü öğrenme eğrisinde fazla erken bir şekilde sonuca atlıyor
olabilirsin, ki bu sıkıntı yaratan birşey ama bununla sonra ilgileneceğiz. Lütfen bu bilgiyi unutmamaya çalışın çünkü
geçmişiniz olarak tanımladığınız gerçekliğinizde meydana gelmiş olabilecekler yanında, şimdinizin çeşitli olası
varyasyonlarında olanlar ve geleceğiniz olarak tanımladığınız gerçekliğinizdeki olaylar için de bu çok önemli. Bu
deneyimlerin niteliği bir bütün olarak bilinmelidir. Normal olarak, fiziksel bir üçüncü yoğunluk varlığı olarak bir yerden
diğerine taşınmazsınız. Olan şey çok basittir. Normal olarak zaman çerçevesi dondurulur ve "donma" terimini, daha iyi bir
terim olmadığı için kullanıyoruz. Bunun anlamı, üçüncü yoğunlukta fiziksel bedeninizde bu süreçte zaman algısı durur ve
bu, insan ırkınızın çeşitli üyeleri tarafından "sıfır zaman" olarak tanımlanmaktadır. Fiziksel bedeni kullanan ruh uzantısı
bedenden zorla çıkarılır, başka bir yere taşınır ve inceleme, implantasyon ve diğer amaçlarla ayrı bir fiziksel beden olarak
remolekülerize edilir. Sonra da demolekülerize edilir. Ruh uzantısıyla beden kopyalama yapılır. Sonra klonlanan beden
demolekülerize edilir ve ruh uzantısı asıl bedene tekrar yerleştirilir. Süreç bu şekilde gerçekleşir. Bazen, kaçırmayı
gerçekleştiren dördüncü yoğunluk varlıkları üçüncü yoğunluk ilüzyonunun zaman referansı noktalarını belirlemede hata
yapabilirler. Bu durum, kaçırılma sonrasında, kaçırılma öncesindekinden farklı bir deneyime girme veya aynı deneyimin
tekrarlanması gibi bir etki yaratabilir, aslında tek bir deneyim yaşanıyor olmasına rağmen. Sizin durumunuzda da bu
gerçekleşti. Sen iki "geminin" geçtiğini algıladığın sırada aslında tek bir gemi vardı ve burada gemi sözcüğünü, daha
açıklayıcı bir terimin olmaması nedeniyle kullanıyoruz. Bunun nedeni, sıfır zamanda olayın başlangıcındaki ve sonundaki
zaman çerçevesi referansı ilüzyonu arasındaki farklılıktı. Bu olayda fazla sorun yaratmaz. Nadir de olsa bazı durumlarda,
kaçırılma deneyimini yaşayan kişi, kaçırılma sonrası kendini olayın başladığı noktadan birkaç saat, birkaç gün, birkaç
hafta, veya hatta ne yazık ki birkaç yıl öncesinde bulabilir, ve tabii bu da akıl sağlığını yitirme veya benzer sonuçlar
doğurabilir. Neyse ki sizin durumunuzda bu olmadı, fakat yine de zaman çerçevesi referansı ilüzyonunda hafif bir kırılma
vardı. Aslında tek bir gemi görmüş olmana rağmen iki gemi gördüğünü düşünmenin nedeni buydu. Bu deneyimin tam
olarak fiziksel bir üçüncü yoğunluk olayı olmadığını anlamanız çok önemli. Tüm birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü
441
yoğunluk varlıklarının sahip olduğu ruh uzantısı vardır ve kaçırılma sırasında bu uzantı bedenden çıkarılır. Ruh uzantısı
aracılığı ile dördüncü yoğunlukta görünen bir kopya veya klon beden yapılır ve beden incelenir ve sonra ruh uzantısı
alındığı yoğunluktaki asıl bedene geri konur. Normal olarak süreç bu şekilde gerçekleşir. Çoğu durumda, eğer üçüncü
yoğunluk varlığı fiziksel bedeni ile birlikte bütün olarak alınırsa, üçüncü yoğunluğa geri bırakılmaz. Sürekli olarak
dördüncü yoğunlukta kalır. Nadir durumlarda geri bırakılma olsa da, bu istisnaidir. Tüm inceleme, algı değiştirme ve
implant yerleştirme işlemleri dördüncü yoğunlukta kopya beden üzerinde gerçekleştirilebildiği için, bunların üçüncü
yoğunlukta gerçekleştirilmesine ihtiyaç yoktur. Anlıyor musunuz?

S: (T) Yerleştirilen bir implant, üçüncü yoğunlukta aynı yerde durmakta olan asıl bedene nasıl girer?
C: Remolekülerizasyon içeren süreçle. Dördüncü yoğunluğun üçüncü yoğunluğa çevrilişini size tanımlamak çok karmaşık
olur, fakat şöyle söyleyebiliriz ki, istendiği durumda, dördüncü yoğunluktaki klon bedende gerçekleştirilen herşey üçüncü
yoğunluktaki bedende aynen gerçekleşir. Yalnızca bedenin içindeki bir nesne değil, üçüncü yoğunluğa ait olan bedenin
tamamı üzerinde etki edilmektedir.

S: (L) Yani diğer bir deyişle ruh uzantısı dördüncü yoğunluğa gittiğinde fiziksel bedenin bir kopyası üretiliyor ve kopya
üzerinde yapılan herşey, ruh uzantısı asıl bedene geri gönderildiğinde o bedende de meydana geliyor.
C: Aynen öyle. Ekleyebileceğimiz tek şey, dördüncü yoğunluktan gelen implantların veya eklenen maddelerin,
remolekülerizasyon yoluyla üçüncü yoğunluğa aynı şekilde çevrilmesini sağlayan bir teknolojinin kullanıldığıdır.

S: (L) İmplantları çıkarmak veya pasifize etmek için öğrenebileceğimiz veya öğrenmemizi önerdiğiniz herhangi bir yöntem
var mı?
C: Hayır, bedenin ölümüne neden olmadan bunu yapabilecek kapasitede değilsiniz. Ve, bu arada, bunu yapabildiğini iddia
edenlere inanmayın, çünkü yapamıyorlar.

S: (L) Benim yaşadığım olayda birşey yapıldı, burada birşey oldu ve bu beni etkiledi. Bu olaydan sonraki fiziksel
durumum, yani son altı veya dokuz aydır yaşadığım ve ara sıra hala yaşamakta olduğum fiziksel reaksiyonların, sizin
zaman kırılması dediğiniz şeyden kaynaklanıp kaynaklanmadığını merak ediyorum.
C: Ah ah ah. Ah ah ah. Bir konuyu alıp diğerine yerleştiriyorsun. Kendi gerçekliğini yaratıyorsun Laura. Çok etkileyici!
Ama elbette yanlış, ne yazık ki! Bahsettiğin şey zaman çerçevesi referansı ilüzyonunun "kırılmasından" kaynaklanmaz. Bu
yalnızca, yaşadığın deneyim hakkındaki psişik izlenimin kendini üçüncü yoğunluk fiziksel gerçekliğine yansıtmasından
kaynaklanır. Elbette daha önce de söylediğimiz gibi, ve bunu küçümseyici anlamda söylemiyoruz ama, kendi
transkriptleriniz üzerinde yeterince çalışma yapmıyor görünmenizden dolayı biraz endişeliyiz.

S: (L) Bu soru daha önce yanıtlanmadığı için sordum...


C: Bu soru daha önce bu şekilde yanlış yanıtlanmamıştı. Eğer transkriptleri çalışmış olsaydın, bunun yanıtlandığını
anlardın.

S: (L) Sadece "zaman kırılması" üzerinde biraz durmamızın faydalı olacağını düşünmüştüm. (T) Laura'nın oğlunun
tanımladığı acı, söylediği şekilde bir acı değil de, dördüncü yoğunluk varlıklarının onun yaşam gücünü almalarıyla ilgili bir
acı mı?
C: Yaşam gücü asla alınmaz. Ruh bedenden çıkarılır. Soruna yanıt olarak: Laura'nın oğlu, çoğu ikinci ve üçüncü yoğunluk
varlıklarının dördüncü yoğunluk kendine hizmet varlıkları tarafından kaçırıldığı zaman deneyimledikleri rahatsızlığı ifade
ediyordu yalnızca.

S: (L) Neden kızları da değil de, yalnızca J___'yi ve beni kaçırdılar?


C: Öyle mi oldu?

S: (L) J___'nin hipnozda söylediği buydu. Ve siz de kızların kaçırılmadığını söylediniz.


C: O halde soru da yanıtlanmış oluyor sanırım.

S: (L) Ama neden? Neden yalnızca J___ ve ben?


C: Neden olmasın?

S: (J) Bu rastgele birşey mi? (L) Rastgele bir kaçırma mıydı?


C: Daha önce de söylediğimiz gibi, kendi potansiyelinizi kullanarak öğrenmede ilerleme kaydediyorsunuz. Ama üzülerek
geri adım attığınızı görüyoruz.

S: (L) Geri adım atmıyorum ve bu konuyu kendi potansiyelimi kullanarak öğrenme niyetimi de bırakmış değilim. Ama
442
kendi kaçırılma deneyimimi örnek bir olay olarak kullanarak kaçırılma sürecinin yapısı hakkında genel olarak birşeyler
öğrenmeye çalışıyorum. Öğrenmeye çalıştığım şey, bunun rastgele birşey mi, yoksa spesifik amaçlarla spesifik insanlar
üzerinde yapılan birşey mi olduğu. Görevlerini yapamamaları için belirli insanların hedef alındığını düşünüyorum. Ama
sonra bu biraz egoistçe görünüyor ve egoya takılmak istemiyorum. Buna göre benim görevimi yapamamam için
kaçırıldığımı ama rastgele kaçırılmaların da olduğunu söylüyorum.
C: Umarım şimdiki cümle sizi rahatsız etmez. Sizden daha fazla güce sahip herhangi bir KH varlığı, eğer isterse, herhangi
büyük bir sıkıntı çekmeksizin sizi "görev yapamaz" hale getirebilir. Ve bu oldu da.

S: (L) Eşzamanlılık hakkında birkaç şey sormak istiyorum. Eşzamanlı olayların kaynağının ne olduğunu öğrenmek
istiyorum. Birden fazla kaynak mı, yoksa deneyimi yaşayan kişinin kendi zihninden gelen birşey mi, yoksa... (J) Rastgele
mi?
C: Sokakta yürüyen küçük bir öğrenci çocuk düşünün, bir gül çalısı yanında duruyor, çiçeklerden birini alıyor ve çiçeğe
şunu soruyor: "Bana bugün Einstein'ın görecelilik teorisini anlatabilir misin lütfen?" Bu mizahi benzetmenin amacı belki
de, böyle karmaşık soruları böylesine basit bir biçimde yanıtlamamızı isteyerek bize dayattığınız zorluğa hayranlık ve
takdir duyduğumuzu bildirmektir. Ama böyle karmaşık sorular sorduğunuzda, bu soruları doğru ve yeterli bir şekilde
yanıtlamamız gerekmesi durumunda, bu, bir celsenin ara vermeden yaklaşık yirmi dört saat sürmesini gerektirirdi. Elbette
öyle bir durumda hem kanal olarak kullanılan kişi, hem de siz çok sıkıntı çekerdiniz. Yani buradaki mesele, "eşzamanlılık
nedir" gibi inanamayacağınız kadar karmaşık bir soruyu yanıtlayamayacak olmamız değildir. Gerçekliğin hayal edilebilir
her halindeki unsurların, görsel olarak ifade edilecek olursa mükemmel dengedeki devasa bir mozaikte birleşmesi olarak
tanımlanabilir. Elbette bu, sorunuzun yeterli bir yanıtı değildir, fakat, sunulan görsel imaj üzerinde düşünerek, daha tam bir
yanıtı öğrenmede kendi kendinize yardımcı olabileceğinizi umuyoruz.

S: (T) Birkaç celse önce "Dikey Gerçeklikler"i tartışırken, yaşadığım birşeyden bahsettiniz ve dönüp hayatıma bakmam ve
diğer insanlarla olan ilişkilerimi belirli bir perspektiften incelemem gerektiğini söylediniz ve bunun bir dikey gerçeklik
olduğunu söylediniz. Dikey gerçeklik nedir?
C: Dikey gerçeklik tamamen değil ama temel olarak, bir kişinin hayat rotasını, ve bu hayat rotasının benzer bir hayat
rotasına sahip kişilerinkiyle bir çember veya daire etrafında birleşmesini ifade eder. Ve ne kadar ilginç ki, eşzamanlılıkla
ilgili bir önceki soruyla da çok yakından ilişkilidir. Daire içinde bir daire düşünün ve her bir kişi tarafından temsil edilen
çizgilerin mükemmel bir dengede olduğunu düşünün. İşte dikey gerçekliğin en iyi temsili bu olurdu. Çünkü tam olarak tek
bir kişinin deneyimiyle değil, bir grup bireyin daha büyük bir amaç doğrultusundaki deneyimiyle ilgilidir, eğer
kastettiğimizi anladıysanız. Dikey gerçeklik derken kastettiğimiz şey bu. Gözünüzde tekrar iç içe olan ve eşit ölçüde
dizilmiş boşluklara sahip bir daire içinde daireyi canlandırın. İşte dikey gerçeklik budur.

S: (T) Bize bu sembolü çizdirmiştiniz ve iki daire arasına yedi çizgi veya bölüm çizdirmiştiniz.
C: Doğru.

S: (T) Yedi optimal sayı mı?


C: Yedi her zaman optimal sayıdır. Yedi yoğunluk seviyesi vardır. Bu, gerçeğin tüm aşamalarına yansır.

S: (T) Bu süreçte etkileşim kurduğum, içinde bulunduğum dikey gerçeklikteki diğer bireyler de, benimle olan etkileşimleri
bağlamında yapmaları gereken diğer şeyleri yapıyorlardı, öyle mi?
C: Doğru.

S: (T) Ayrıca, bu gruptaki her bir bireyin farklı bir dikey gerçeklikten geldiğini söylediniz.
C: Doğru.

S: (T) Bu, birbirimizin deneyimlerinden birşeyler öğrenmek amacıyla dikey gerçekliklerimizi birleştirmemiz anlamına mı
geliyor?
C: Bu da doğru denebilir.

S: (L) İç dairenin bu gerçeklikle birleşme ve dış dairenin ve bağlantı noktalarının da, dikey gerçekliğin "Dalga"yla birleştiği
yer olduğu söylenmişti. O cümlede ima edilen şey, bu kanalın oluşturulmasının, bu dalganın gelmesinde, bu değişimin
meydana gelmesinde, bu boyut değişiminin, veya yoğunluk değişiminin gerçekleşmesinde kilit bir rol oynadığı mıydı ve
bu, başka yerlerde de yapılan birşey mi?
C: Bir kerede altı soru sorduğunuz için sizi tebrik etmek istiyoruz.

S: (T) Bir soru daha ekleyelim ve tam bir dikey soru olsun!
C: Neşe!
443

S: (L) Bireysel olarak veya grup olarak Dalga ile bir şekilde bağlantı halinde miyiz?
C: Elbette. Herşey dalgayla bağlantı halindedir.

S: (L) Bu çemberi oluşturarak, bir şekilde dalgayı etkinleştiriyor muyuz?


C: Bu ilginç yorumunu tam olarak kavrayamadık, ama dalgayla etkileşimli bir ilişkiniz olduğu doğru. Daha önce de
belirtildiği gibi dalganın, gerçekliğinizin bir parçası olması bakımından dalgayla etkileşimli bir ilişkiniz var, her zaman
vardı ve her zaman da olacak. Ve bu elbette, büyük döngüdeki ilerleyişinizle ilgili. Dikey gerçeklik de, çekirdekten dışa bir
ilerlemedir ve bu da, tüm gerçekliğin ve var olan herşeyin diğer bir yansımasıdır. Şimdi, daha önce belirtilen görsel temsile
dönmek istiyoruz. Fark ettiyseniz, iç daire, yedi çizgi aracılığıyla dış daireyle birleşiyor. Şimdi bu dış daireyi sürekli
genişleyen bir daire olarak ve yedi çizgiyi de sürekli uzayan birer çizgi olarak düşünün. Elbette dışa doğru genişleme de
dairesel bir şekilde olacaktır. Şimdi lütfen dışa doğru genişleyen bir dış daire ve genişlemeyen bir iç daireyi canlandırın
gözünüzde. Bunun üzerinde düşünün ve sonra da bunun neyi temsil ettiğiyle ilgili düşüncelerinizi söyleyin.

S: (L) Bu, bilgimizin ve bilincimizin sürekli olarak genişlemesini mi temsil ediyor?


C: Bu da sürecin bir parçası.

S: (L) Aynı zamanda ne veya kim olduğumuzun çevremiz üzerindeki artan etkisini mi temsil ediyor?
C: Doğru.

S: (L) Ayrıca daha...


C: Uup! Görsel temsilinizde bir kayma algıladık! Sürekli genişleyen dış daireyi ve genişlemeyen iç daireyi ve tabii yine
aynı şekilde dışa doğru hareket eden yedi bölümü düşünün. Bu gözünüzde nasıl bir şekil canlandırıyor?

S: (L) Tekerlek mi?


C: Hepsi bu mu?

S: (T) Pasta?
C: Devam edin.

S: (L) Göz.
C: Şimdi onu bir küreye çevirmeye başlıyoruz! Neden küreye dönüşür?

S: (L) Küreye nasıl dönüşebilir?


C: Nasıl dönüşemez!

S: (SV) Basık değil, HER yöne ilerliyor...


C: Düz bir çizgi düz bir çizgi midir, yoksa bir...

S: (L) Yoksa daireden bahsetmiyor musunuz?


C: Daireden bahsediyoruz. Bir daireyi sürekli dışa genişletirseniz ne olur?

S: (J) Kaybolur.
C: Kayıp mı olur? Nasıl kaybolabilir? Nereye kaybolur? Sana soruyoruz JR?

S: (J) Görsel olarak, dış daire genişledikçe iç daire giderek küçülür ve kaybolur. Dış daire büyüdükçe iç daire kaybolur.
C: Ama nereye kaybolur?

S: (J) Karadelik?
C: Karadelik. Bu bir olasılık. Ama küçük daire üzerinde bu kadar yoğunlaşmanızı istememiştik, öyle değil mi? Dış daire.

S: (T) Dış daire giderek daha fazla alan kaplamada kullanılıyor.


C: Peki hangi şekli almaya başlıyor? Dışa doğru genişleyen bu dış daireye bakmanızı istiyorum!

S: (J) Yedi çizginin daireyle aynı uzunlukta olduğunu mu varsaymamız gerekiyor?


C: Bunu kendin yanıtla.

S: (L) Pekala, buna bir düzlem olarak bakıyoruz. Düz bir yüzey.
444
C: Sürekli dışa doğru genişletirsen düz bir yüzeye ne olur?

S: (L) Bilmiyoruz. Bu... (SV) Sürekli gidiyor.


C: Sürekli gidiyor mu?

S: (L) Evet, daha büyük ve daha düz!


C: Öyle mi? Bir çizgiyi sürekli olarak uzatırsan ne olur?

S: (Laura ve S___) Sürekli uzar.


C: Öyle mi?

S: (L) Hı hı!
C: Nereye uzar?

S: (SV) Sonsuza kadar. (J) Kendine döner. (L) Bilmiyoruz.


C: Ou, biri "Kendine döner." dedi.

S: (J) Kuyruğunu tutan bir yılan gibi.


C: Bunu neden bilmiyoruz?

S: (L) Çünkü bilmiyoruz. Uzayın eğimli olduğu tahmini...


C: "Çünkü bilmiyoruz." Peki neden bilmiyoruz?

S: (L) Çünkü oraya gitmedik.


C: Kolomb keşfi öncesinde İtalya ve İspanya'nın dışına çıkmış mıydı?

S: (L) Tamam, bir çizginin sürekli uzaması durumunda sonunda kendine döneceğini varsayıyoruz...
C: Hayır, hayır, hayır bekle! Bir soru sorduk!

S: (L) Elbette Kolomb'un orada birşey olduğuyla ilgili bir fikri vardı ama oraya henüz gitmemişti, hayır. Ama gitti ve
buldu.
C: Sadece bir fikri mi vardı?

S: (L) Evet, bence öyle.


C: Hmmm. Biz öyle hatırlamıyoruz. Bizim hatırladığımız kadarıyla, içgüdüsü ve hayalgücü vardı ve içgüdüsünü hayal
gücüyle birleştirdiği zaman gerçeğe dönüştü. Gerçeğe dönüştüğü zaman, fiziksel üçüncü yoğunluk gerçeğinde ortaya
çıkacağından tam emin olduğu bir gerçeklik yaratmıştı. Ama önemli olan kendine güveniyor olması değildi. Öyle olduğunu
biliyordu. Denkleme şüphe eklemek için kendini durdurmadı. Ama sen "Ne olduğunu bilmiyoruz, çünkü oraya hiç
gitmedik!" dediğinde yaptığın şey bu. Mantıklı düşün lütfen. Herşeyin büyük bir döngü olduğunu defalarca söyledik.
Daireler içinde dairelerden bahsettik. Döngülerden bahsettik. Kısa dalga döngülerinden ve uzun dalga döngülerinden
bahsettik. Şimdi, bizden istediğiniz ve bizim büyük bir mutlulukla verdiğimiz tüm bu bilgilerden sonra, düz bir çizginin
sonsuza kadar düz bir çizgi olarak devam etmesini mi beklersin? Bunu nasıl yapabilir? Üçüncü yoğunluk dünyanızda,
Doğu'ya veya Batı'ya ya da Kuzey veya Güney'e düz bir çizgi çizerseniz ne olur?..

S: (J) Kendine geri döner.


C: Doğru.

S: (L) Tamam, demek büyük bir kürede yaşıyoruz!


C: Öyle mi?

S: (L) Öyle anlaşılıyor. Yoksa büyük bir daire mi?


C: Ah ah ah. Daha fazla çalışman ve öğrenmek gerekiyor canım. Daha fazla çalışman gerekiyor. Albert Einstein'ın bile ne
olduğuyla ilgili bir teorisi vardı.

S: (L) Evet ama sadece bir teori.


C: Ou, o halde teoriyi bırakmak gerekiyor demek. Hiçbir zaman bilmeyeceğiz. Sadece bir teori. Unutalım gitsin.

S: (T) Ben hala daireyi genişletiyorum... (SV) Ben de.


445
C: Çok iyi, fikir buydu. Gidiyor, gidiyor ve gidiyor.

S: (L) Benimki de gidiyor, ama kendine dönmedi ve hiçbirşeyle karşılaşmadı. Anlatmaya çalıştığınız nokta nedir?
C: Bir nokta mı olması gerekiyor?

S: (L) Elbette!
C: Kim demiş? Öğrenmenize yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu sürecin ne zaman sona ermesini bekliyorsunuz?

S: (J) Hiçbir zaman. (L) Tanrım, umarım hiçbir zaman.


C: Öyleyse hiçbir zaman bir nokta yok!

S: (J) Anlatmak istediğiniz noktayı anladık! (L) Nokta falan yok. [Gülüşme] Daireyi dışa doğru genişletirsen ve daire tüm
yönlere doğru genişlerse, yedi çizgiyi de kendisiyle birlikte çeker ve kapsanan kesitlerdeki alan da sürekli artar ve sonra o
daireyi çevirdiğimizde bir küre olur.
C: Aynen öyle. Ama Laura bunun büyük bir kürede yaşıyor olduğumuz anlamına geldiğini söylüyor. Ve belki de öyle.

S: (T) Büyük bir küre olmazdı, yalnızca daire içindeki büyük bir küre olurdu. Eğer daire genişlemeye devam ederse, dışa
doğru gitmeye devam ederdi, giderek büyürdü, büyürdü, büyürdü... (L) Beni sinirlendiriyorsun... (T) Ama sonsuza kadar
gidiyor... Çünkü dışa doğru gitmede bir son yok.
C: Yok mu?

S: (SV) Yok.
C: O halde belki başlangıç da yoktur.

S: (T) Başlangıç da olmazdı, sadece büyük, açık bir boşluk. Sonsuz bir boşluk...
C: Eğer son yoksa, başlangıç yoksa, ne var?

S: (L) Nokta yok. (J) Burada ve şimdi.


C: Burada ve şimdi, yani aynı zamanda gelecek ve geçmiş. Geçmişteki herşey, şu andaki herşey ve gelecekteki herşey,
hepsi birarada. Üçüncü yoğunluktaki insanlarınızın çok azının uzay yolculuğunu anlayabilmelerinin nedeni bu, çünkü
üçüncü yoğunluğunuzda uzayda yolculuk yapmak, geceleyin rahat evinizde yatağınızda uzanmak kadar üçüncü yoğunluk
bir eylem olsa da, zaman referansı ortadan kalkar. Anneniz gibi kendinize yakın tuttuğunuz birşey. Ve en büyük
ilüzyonunuz. Size defalarca zamanın olmadığını söyledik ama elbette beyniniz bu kavramla o kadar yıkandı ki, ne
yaparsanız yapın ondan kurtulamıyorsunuz, öyle değil mi? Uzayın derinliklerine gittiğinizi düşünün. Herşeyin tamamen bir
olduğu gerçekle karşılaştığınızda kendinizi kaybederdiniz. Değil mi? Kendinizi uzay boşluğunda giderken düşünün!

S: (L) Bunu düşünmek istemiyorum. (J) Uzay da yok! (T) Daire genişlemeye devam ediyor mu? Daire genişlerken onu 180
derece çeviriyorsun ve küre oluyor. Küreyi kendi çevresinde döndürmek için kürenin dış kenarındaki bir noktayı alıyorsun
ve bir simit oluyor ve sürekli genişleyen bir iç tüp. (L) Ve ortada bir karadelik! (SV) Neden karadelik olmak zorunda? (J)
Spiral. (T) Onu çevirdiğin zaman daha da büyük bir iç tüp oluyor. Genişlemeye devam ediyor ve daha fazla alan kaplıyor...
C: Şimdi, yoğunlukları birleştirdiğiniz zaman, fiziksel gerçeklik ile eterik gerçekliği, veya diğer bir deyişle düşünce formu
ile fizikselliği birleştirmiş oluyorsunuz. Bunları mükemmel bir şekilde birleştirebildiğinizde anlarsınız ki, bir başlangıç ve
bir son olmamasının nedeni, bir başlangıç veya bir son düşünmeye ihtiyacınız olmamasıdır çünkü gelişiminizi
tamamlamışsınızdır. Yedinci yoğunlukta Bir ile birlik olduğunuzda, bunu gerçekleştirmişsiniz demektir ve artık fiziksel ve
eterik formlar arasında bir farklılık olması için hiçbir neden yoktur.

S: (L) Geçen gün tartıştığımız zaman konusuyla ilgili olarak: ışık hızında zaman olmadığından, madde olmadığından,
çekim olmadığından bahsettik, ama ışık hızının en ufak derece altındaki herhangi bir birimde ise hemen çekim ve madde
ortaya çıkıyor. Işık enerjisini katılaştırarak madde haline getiren şeyin ne olduğunu sorduk ve sanırım aldığımız yanıt,
bunun 7'inci seviyeden gelen bilinç olduğuydu. Bizim bakış açımızdan, demateryalize olmadan ışık hızının ötesine geçmek
veya sabit ışık hızında kalmak mümkün müdür? Işık hızı, zamansızlık ve çekimsizlikle doğrudan bağlantılı mı?
C: Mutlak anlamda değil, üçüncü yoğunluk anlamında öyle.

S: (L) Tamam, örneğin dördüncü yoğunlukta herşey ışık hızında mı hareket ediyor ve zaman ve çekim olmamasının nedeni
bu mu?
C: Hayır. Bu yanlış bir kavram. [(T) Işık hızı yok, ışık her yerde.] Aynen öyle. Dördüncü yoğunlukta ışık hızı yok çünkü
herhangi bir "hıza" ihtiyaç yok. Hızın kendisi bir üçüncü yoğunluk kavramıdır. Hatırlayın, varolan herşey birer ders. Bu
kadar! Başka hiçbirşey yok. Herşey algılamanız için. Algılamamız için. Tüm bilinç için. Varolan herşey / tek şey bu.
446

S: (L) Hala bu çekimin, bu zamansallık durumunun kaynağının ne olduğunu anlamaya çalışıyorum; birbirleriyle ayrılmaz
şekilde ilişkili görünüyorlar.
C: Şimdi sana bir soru soralım: Okula gittiğini hatırlıyor musun?

S: (L) Evet.
C: Üçüncü sınıfta ne yaptın?

S: (L) Pek çok şey. El yazısını öğrendim. Çarpmayı ve bölmeyi öğrendim.


C: Birinci sınıfta ne yaptığını hatırlıyor musun?

S: (L) Evet.
C: Lütfen bir tanesini söyle.

S: (L) Okula gittim ve testlere girdim. Çeşitli şekillerde saymayı öğrendim. Okumayı ve yazmayı öğrendim.
C: Tamam. Çarpmayı ve bölmeyi öğrenme sürecinde, kalemini bırakıp hemen zihninde birinci sınıfa dönerek, birinci
sınıftayken alfabeyi neden öğrendiğini mi anlamaya çalıştın?

S: (L) Hayır.
C: Neden?

S: (L) Çünkü alfabeyi zaten biliyordum.


C: Alfabeyi zaten biliyordun. Yani, alfabeyi öğrenmene gerek yoktu çünkü onu zaten biliyordun. Doğru mu?

S: (L) Evet.
C: Artık ışık hızı olmadığında ışık hızını öğrenmen gerekecek mi?

S: (L) Benim yapmaya çalıştığım şey de bu. Belki de bunu öğrenir öğrenmez artık bununla ilgili derslere tabii olmazsın.
Yani sunulan kavramları öğrenirsin, kavrarsın, alıştırmalar yaparsın, bunlar artık senin bir parçan olur ve bir sonraki şeye
geçersin.
C: Evet, ama sen ışık hızını dördüncü ve daha üst yoğunluk seviyeleri bağlamında soruyorsun ve biz de sana orada ışık
hızının olmadığını çünkü buna ihtiyaç olmadığını, çünkü bir kez dördüncü yoğunluğa ulaştığında, üçüncü seviyenin
derslerini öğrenmiş olduğunu anlatıyoruz.

S: (L) Eğer üçüncü yoğunluktaki bir kişi bir tür araca binip ışık hızına çıkarsa, bu durumda araçla birlikte otomatikman
dördüncü yoğunluğa mı geçmiş olur?
C: Bu araçlardan bir tanesini söyler misin lütfen?

S: (L) Böyle bir aracımız yok... henüz.


C: Dördüncü yoğunluğa geçmeden evvel olmasını bekliyor musun?

S: (L) Hayır.
C: O halde ders öğrenilmiştir, değil mi?

S: (L) Gibi.
C: Sorduklarınıza yanıt olarak söylediklerimize güvenirseniz, o zaman ders öğreniliştir. Neden? Bunu düşünün; varolan
herşey derslerdir.

S: (L) Zamanın bir ilüzyon olduğundan, kendimize annemiz gibi yakın tuttuğumuz veya onun gibi birşey olduğundan
bahsediyorsunuz ve zaten ben de zamandan kurtulmak istiyorum...
C: Kurtul! Buna izin ver!

S: (L) Bunu zihninde yapmak istemek ayrı, sisteminde, içsel işletim sisteminde yapmak tamamen ayrı birşey.
C: İçsel işletim sistemi mi?

S: (T) DOS mu yoksa WARM mu?


C: Lütfen bize içsel işletim sisteminin ne olduğunu açıklar mısın?
447
S: (L) Sanırım bilinçaltı zihin.
C: Öyle mi?

S: (L) Belki.
C: Ah, ah.

S: (T) Bilinaçaltı zihinde zaman kavramı mevcut değil. (J) Zaman yapay bir şey... (L) Örneğin: bir insanın bilinçli zihninde
zenginliğe inanç gösteriyor olabilir ve bundan bahsedip zihinsel onaylamalar ve kendisi için her türlü pozitif şey yapabilir
ama bir sebepten dolayı kişi bireysel olarak sürekli yoksulluk sınırında yaşıyor çünkü kendisini sürekli yoksulluk
seviyesinde tutmasına neden olan birşeyler devam ediyor. Ve şahsın bilinçaltı zihnini eşelemeye başladığında, yoksulluğa
dönük bir inancı olduğunu veya yoksul olmaya ihtiyaç duyduğunu veya yoksul olmayı hak ettiğini hissettiği bir geçmiş
yaşam bağlantısı çıkıyor ve dolayısıyla içsel işletim sistemi bilinçli inanç ve düşünceleri etkisiz kılıyor. Burada bahsettiğim
şey bu.
C: Evet, ama bundan anladığın şey nedir?

S: (L) Yani zamandan kurtulmak istediğini söyleyebilir ve bunu kavramsal olarak anlayabilirsin, ama içteki birşey seni ona
bağlı tutuyor. O içsel bağlantıdan nasıl kurtulursun?
C: İçteki birşey seni ona bağlı mı tutuyor?

S: (J) Günlük ritimler gibi, fiziksel birşey.


C: Asıl noktayı kaçırdığınızı hissediyoruz.

S: (L) Belki kaçırıyorumdur.


C: Bunu hepinize söylüyoruz. Artık bireysel olarak, kendinizi üçüncü yoğunluğun sınırlandırmalarından mümkün olduğu
kadar kendi adımlarınızla çıkarma çabası göstermenizin vaktidir; kendinizi buna zorlamayın, yalnızca kendi adımlarınızla
çaba gösterin. Öğrendiğiniz derslerle artık dördüncü yoğunluğa hazırlanmaya başlamak için fazlasıyla hazırsınız. Üçüncü
yoğunluk, artık ihtiyaç duymadığınız seviyede bir fiziksellik, sınırlama ve bu paralelde şeyler içeriyor. Bu nedenle, zaman
zaman üçüncü yoğunluğa bağlanmanın daha rahat olmanızı sağladığını anlıyor birlikte, zaman, işte yine o kelime, artık
ilerleme ve dördüncü yoğunluk için hazırlanma zamanıdır ve artık zaman gibi ve zaman ilüzyonundan nasıl kurtulacağınız
gibi şeylerle ilgilenmemeniz iyi olur. Çünkü bu gerçekten önemli değil. Bu tıpkı matematik öğrenen bir üçüncü sınıf
öğrencisinin durup geri dönerek ABC hakkında ve ABC'nin neden CBA veya BAC değil de ABC olduğu hakkında
düşünmeye başlaması gibi birşey. Bunun gerçekten bir anlamı yok. Neyse o.

S: (L) Ben de bunu öğrenmek istiyorum, zaman nedir?


C: Bunu neden öğrenmen gerekiyor?

S: (L) Çünkü merak ediyorum. Zaman nedir?


C: Zamanın bulunduğunuz veya "bir zamanlar" bulunduğunuz seviyede öğrenme maksadıyla yaratılan yapay bir ilüzyon
olduğunu, mevcut olmadığını ve bu seviyeyi geride bıraktığınızda artık buna ihtiyacınız olmadığını daha önce de
söylemiştik.

S: (T) Belki derslerden biri de zaman hakkında düşünmemeyi öğrenmektir. Zamanın gerçek olmadığını bir kez
öğrendiğinde... (SV) Bunu bir de patronuna söyle!
C: Eğer gerçek değilse, ne olduğunu merak etmenin bir faydası var mı?

S: (T) Benim için yok.


C: İki kişi arasındaki şöyle bir konuşmayı düşünün: Billy ve Gene. Billy, Gene'ye diyor ki; "Zaman diye birşey yok." Gene
diyor ki; "Gerçekten mi? Ama ben zamanın ne olduğunu öğrenmek istiyorum." Billy diyor ki; "Ama daha şimdi söyledim
ya, zaman yok. Zaman mevcut değil. Herhangi bir formda, herhangi bir referans çerçevesinde, herhangi bir gerçeklik
formunda, herhangi bir yoğunluk seviyesinde mevcut değil. Zaman yok." Ve Gene diyor ki; "Bu çok ilginç. Peki zaman
nedir?"

S: (L) Anlaşılmıştır. (T) Saat takıyor musun? (L) Hayır. (SV) Ben iş programımdan dolayı mecburum. (T) Saati diğer
insanlar zamana inandığı için takıyorsun. (SV) Evet. (T) Bu onların inancına gösterdiğin bir nezaket, kendi inancın değil.
C: Bu aynen doğru. Halen üçüncü seviyedeyken, üçüncü yoğunluk aleminde daha rahat olanlara belirli bir derecede uyum
göstermeniz gerekli. Ama daha önce de belirttiğimiz gibi, belki de artık sizin için dördüncü yoğunluğa hazırlanma ve
mutlak gereklilik durumları dışında üçüncü yoğunluğa ait tüm "nerede"lerle, "nasıl"larla ve "neden"lerle ilgilenmeyi
bırakmaya başlama "zamanıdır." Bu artık gerçekten geride bıraktığınız birşey ve bunu biliyoruz, çünkü altıdan bire ve yine
448
birden altıya kadar kadarki tüm seviyelerden görebiliyoruz.

S: (L) Bununla ilgili son bir soru sormak istiyorum; dördüncü yoğunluğa hazırlanmak: çok uzak olmayan geçmiş bir
celsede bu grubun amacıyla ilgili bir soru sormuştum ve cevap, bunu bilmemiz durumunda veya daha spesifik olacak
olursak benim bunu bilmem durumunda "bağlarımın çözüleceği" şeklindeydi. Bunu kelime anlamında mı söylediniz?
C: Ou, evet kesinlikle. Bedenindeki her bir kemik birbirinden ayrılırdı.

S: (J) Bir çamur birikintisine dönerdin. (L) Dördüncü yoğunluğa hazırlanmaya başlama zamanımız olduğunu söylediğinize
göre, belki artık bu soruyla ilgilenme zamanıdır.
C: Belki de şu anda bizi yönlendirmeye çalışıyorsun. Bu biraz komik elbette, bizden yardım istedin, ve sanırım şimdi
yerlerimizi değiştireceksin. Ama gerçekten bir şekilde bu zaten oluyor ve tekrar hatırlatmalıyız ki, biz gelecekteki siziz ve
sizin deneyimlemekte olduğunuz herşeyi zaten deneyimledik. Ve elbette her zaman zaten deneyimlenmekte olduğu için
deneyimlemeye devam ediyoruz. Şunu belirtmemiz gerekir ki, zaman zaman azarlamamıza rağmen, ilerleme
gösteriyorsunuz ve gösterdiğiniz ilerlemeden çok gurur duyuyoruz. Ayrıca bir kez daha, bu ilerlemenin miktarı ve aldığı
yön konusunda endişelenmemenizi söylüyoruz. Bırakın olsun. Bu ilerlemeyi sürdürebilmeniz için mutlaka gerekli olan tüm
bilgileri, uygun bir... [koro] ZAMANDA edineceksiniz. O yüzden endişelenmenize gerek yok çünkü söylediğimiz gibi
herşey yerini bulacak. Henüz mutlak amacınızın ne olduğunu bilmeye hazır olduğunuzu hissetmiyoruz ve bunu bilmeniz
zorunlu da değil ve bu hiçbir şekilde işinize de yaramazdı. Bu konuda endişelenmemenizi istiyoruz çünkü "zamanı"
geldiğinde bileceksiniz.

S: (SV) Bir soru sormak istiyorum: Eğer zaman yoksa, geçmiş ve gelecek de yok; geçmiş hayatlar ve gelecek hayatlar da
yok; reenkarnasyon diye birşey de yok, o zaman nasıl siz biz olabiliyorsunuz?
C: Evet, reenkarnasyon var. Burada fazla hızlı bir şekilde sonuca atlıyorsun. Hiçbir zaman reenkarnasyonun olmadığını
söylemedik.

S: (SV) Ama eğer zaman yoksa? (J) Bizim algımız öyle. (L) Herşey eşzamanlı olarak oluyor. Tüm bu hayatları aynı anda
yaşıyoruz. (SV) Diğer tüm benliklerimizle bağlantı kurmamızın bir yolu var mı?
C: Şöyle söyleyelim: hafıza bankalarınızın bir kısmına erişeceğiz ve ilginç bir şekilde daha önce tanımladığımız dikey
gerçeklikle çok yakından uyumlu olan başka bir referans vereceğiz. Bir slayt göstericisinin nasıl birşey olduğunu
biliyorsunuz değil mi? Gerçeğin bu geniş nitelikli yapısına dair bir sezgi edinmenizi sağlamak için, kendinizi büyük bir
slayt çarkı olan projektörle bir sunum izlerken düşünün. Bu süreçte herhangi bir noktada, belirli bir slaytı izliyor olursunuz.
Fakat, diğer tüm slaytlar da çarktadır, değil mi? Ve elbette bu aynı zamanda, daireler içinde daireler ve daireler içinde
dairelerin olduğu dikey gerçekliğe, ve aynı zamanda Büyük Döngü'ye ve aynı zamanda daha önce anlattığımız şeye de
uymaktadır: Var olan herşey / tek şey derslerdir. Herşey bundan ibarettir ve slayt sunumunu izlerken, derslerinizden keyif
almanızı istiyoruz...

S: (J) Bu benzetmeye göre, slayttan geçerek ekrana giden ışık bizim algımız oluyor.
C: Ve, eğer projektörün slayt çarkına geri bakacak olursanız, tüm yaratımın esasını ve özünü, yani Bir ile birlik olduğunuz
yedinci seviyeyi görürsünüz.

S: (T) Hızlı bir soru daha sorabilir miyiz? NASA, Hubble uzay teleskobunun bazı komet kümeleri belirlediğini açıkladı. Bu
gerçekten, devletin dünyayı gelen şeye hazırlamasının başlangıcı mı?
C: Bu kesinlikle bir olasılık, ama biz kez daha belirtmeliyiz ki, bu hassas bir alan. Özel olarak bu alanda çok fazla bilgi
toplamanız... [(T) Bağlamı dışındaki bilginin...] [Celse Sonu]
____________________________

8 Temmuz 1995 Frank, Laura, TR, JR, SV, Tom ve Cherie

S: (L) Merhaba.
C: Evet.

S: (L) Kiminle birlikteyiz?


C: Tqv.

S: (L) TQV ne anlama geliyor?


C: Aktarım kesintiye uğradı. [Yeni bir tabla kullanıyorduk ve birkaç ayarlama gerektiriyordu. Sonunda vazgeçip eski
tablayı çıkardık.]
449
S: (L) Tamam, ismin nedir?
C: Tora.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Gördüğünüz gibi bu akşam yeni tablayla uğraşıyorduk.


C: Evet.

S: (L) Yenisi daha iyi birşey sanırım. Frank aşırı yorgun olduğunda tablaya eşlik edemiyor.
C: Evet.

S: (L) Pekala, birkaç sorumuz var. Hemen sormaya başlayabilir miyiz?


C: Evet.

S: (L) Dünyayı kontrol altına almaya yönelik bir Yahudi komplosu var mı?
C: Yahudi değil, daha önce bundan kapsamlı olarak bahsettik. En kısa zamanda celseleri yeniden gözden geçirmenizi
bekliyoruz!

S: (L) Bu soruyu sormamın nedeni VB bugün uzun bir süre burdaydı ve [Gülüşme ve öflemeler] Dachau anma kitabımı
çıkardım, ona verdim ve bu konu açıldı. VB dünyaya hakim olma ve yönetme amacını taşıyan bir Yahudi komplosu
olduğundan öyle emindi ki, bunu sorup belki öncekiler dışında bir yorum alırız diye düşündüm. Bu yanıt için çok teşekkür
ederim. Bir sonraki soru: Ekin çemberleri hakkında birşeyler okuyordum ve bunların altıncı yoğunluktan geldiğini
söylediğinizi biliyorum ama bunların tam olarak nasıl bir şekilde veya mekanizmayla yapıldığını öğrenmek istiyorum.
Elektromanyetik bir etki gibi mi, girdap gibi mi? Bize bunların fiziksel olarak nasıl oluşturulduklarından bahsedebilir
misiniz biraz?
C: Alan transferi.

S: (L) Ne tür bir alan?


C: Manyetik.

S: (L) Altıncı yoğunluktan doğrudan üçüncü yoğunluğa mı transfer ediliyorlar?


C: Hayır.

S: (L) Üçüncü yoğunluğa gelen bir tür araç gibi bir nesne tarafından mı oluşturuluyorlar?
C: Hayır.

S: (L) Bu konuda bize bir ipucu verebilir misiniz?


C: "İpucu" verebiliriz.

S: (L) Tamam, ipucu nedir?


C: Bkz.: Hoagland.

S: (L) Hoagland ne diyor? (T) Ona göre bu yoğunlukta gördüğümüz şeyler, 4'üncü boyutun 3'üncü boyuttaki yansıması ve
farklı gezegenlerdeki bulut şekillerine bakıldığında, matematiksel olarak bu görülebiliyor. Eğer üzerimizde başka bir boyut
olmasaydı, dairesel olan şekiller dairesel olurdu ve bulutların dairesel hareketi de aynen kalırdı. Ama dördüncü
yoğunluktan üçüncü yoğunluğa bir transfer olduğunda, dördüncü yoğunluk bir cisme baktığında, cismin üçüncü
yoğunluktaki versiyonu altıgen bir şekil gibi görünüyor ve Voyager Sondası'ndan gelen fotoğraflarda, çoğu gezegenin
Kuzey ve Güney kutuplarındaki bulut şekilleri dairesel değil, altıgen şeklinde. (L) Pekala, altıncı yoğunluk perspektifiyle
ekin çemberleri nedir?
C: Düşünceler.

S: (L) Bu düşünceleri kim düşünüyor?


C: Saygılarımızla.

S: (L) Peki eğer bunlar düşünceyse#8230; (J) Bunlar aslında mesaj. Düşünceler mesaja dönüşüyor. (T) Altıncı yoğunluğu
saf enerji olarak tanımlamışlardı, dolayısıyla altıncı yoğunluktan üçüncü yoğunluğa etki eden fiziksel bir şey olamaz.
Dolayısıyla oradan gelebilecek tek şey düşünceler. Çünkü orada bundan başka birşey yok. (L) Yani bunlar düşünce temelli
450
birer alan transferi. (T) Yani altıncı yoğunluk birşeyler düşündüğünde ve bunları aşağı gönderdiğinde, bu düşünceler
beşinci ve dördüncü yoğunluktan geçerek üçüncü yoğunlukta üç boyutlu bir ekin çemberine dönüşüyor. Peki bir ekin
çemberi dördüncü yoğunluktan nasıl görünüyor?
C: Burada önemli olan nasıl "göründüğü" değil.

S: (L) Peki nedir?


C: Hatırlamanız için görsel uyarıcılara ihtiyacınız var.

S: (L) Ou! (J) Görsel nelere ihtiyacımız varmış? (L) Yani bu düşünceler, onlara bakarak birşeyleri hatırlamamız için mi
tasarlanıyor?
C: Sizinkisi fiziğe bağımlı bir varoluş.

S: (J) Evet. (L) Peki eğer ekin çemberlerinin resimlerini çıkarıp duvara yapıştırırsak ve bunlara bakıp meditasyon yaparsak,
bunu yapmamız beyinlerimize, elektromanyetik kalıplarımıza herhangi bir etki yapar mı veya içimizdeki bilgiyi uyandırır
mı?
C: Muhtemel değil.

S: (L) Peki bunlarla ilgili ne yapmamız gerekiyor?


C: Belirli birşey değil.

S: (L) Bize bir etki yapıyorlar mı? ...


C: Bekleyin ve görün.

S: (L) Tamam. Chartres Katedrali'nin zeminindeki labirent hakkında konuşuyorduk ve...


C: Medyanız ekin çemberlerine direnç gösteriyor, neden? Tartışma öneriyoruz.

[ç.n.: katılımcılar arasında geçen tartışma metni atlandı.]

S: (L) Yaklaşıyor muyuz?


C: Belki.

S: (L) Konuştuklarımıza eklemek istediğiniz herhangi birşey?


C: Hayır.

S: (L) Bu noktada bu konu üzerinde daha fazla konuşacak birşeyimiz yok. Chartres Katedrali'ndeki labirente gelecek
olursak, bu labirenti kendimiz de yapıp kullanmak gibi bir fikrimiz var. (J) Bu, spiral ve dönme kavramıyla paralel bir
birşey mi?
C: Belki.

S: (L) Kullanması en avantajlı olacak olan şekil hangisi; spiral mi, "cho ku rei" mi, yoksa labirent mi?
C: Önceliği olan hususları sormadınız.

S: (L) Bu labirentin kaynağı nedir?


C: Açık.

S: (L) Hangi öncelikli hususu istiyorsunuz? Labirenti kim yaptı?


C: Açık.

S: (L) Hangi öncelikli hususu istiyorsunuz?


C: Biz de aynı şeyi size soruyoruz.

S: (J) Harika! (L) Bu konuyla ilgili olarak öğrenmek istediğimiz şey, bu şekil içinde yürümenin, şekli kullanmanın faydalı
olup olmadığı ve...
C: Evet, şimdi doğru yöndeyiz! Keşfetmek size bağlı.

S: (L) Demek bize spiral hakkında herhangi bir bilgi vermeyeceksiniz; bununla oynamamız gerekiyor.
C: Ve deney; öğrenme yöntemlerinden biri bu.
451
S: ... (L) Pekala, bu şekil hakkında bize verebileceğiniz herhangi bir bilgi var mı? Ne anlama geliyor? [Ken Eagle
Feather'ın JR'ye verdiği yazılı oymayı gösteriyor.]
C: Yaratıcısı önem vurgusu yapmış.

S: (L) Yani bunu çizen kişi önemlilik vurgusu mu yapmış?


C: Evet.

S: (L) Peki gerçekten önemli mi?


C: Açık.

S: (T) Sembolün anlamı nedir? (L) Yan yatmış sekiz sonsuzluğun sembolü ve bu da sadece bir üçgen... (J) Bu bir denklem
mi?.. (T) Bu bir formül mü?
C: Bir kerede bir soru.

S: (L) Bu bir formül mü?


C: Yaratım bir formül, çünkü yaratıldı.

S: (T) Üçgen neyi sembolize ediyor?


C: Mesajı anlamıyorsunuz.

S: (J) Evet, sanırım öyle. (L) Sanırım bunu yapan adam bunun gizemli görünmesini istedi ve bununla ilgili önemli ve
gizemli birşey olduğunu ima etmek istedi ama aslında bu sadece anlamsız bir çizim, öyle mi?
C: Evet.

S: (T) Yani hiçbir anlamı yok mu?


C: Yanlış.

S: (L) Bir anlamı var, ve çizen kişi bir anlam ima etmiş. Matematiksel bir formül olmadığını söyleyebilirim.
C: Anlamını yapana sorun.

S: (T) Yani bunun anlamını yalnızca çizen kişi biliyor. (L) Çünkü çizen o. Onun verdiği anlam dışında bir anlamı yok.
C: Evet.

S: (L) Sonraki sorumuz. Hala bizimle birlikte misiniz?


C: Her zaman olduğu gibi.

S: (L) Teşekkür ederiz. Bugünlerdeki tartışma konularından biri de şu; pek çok kişi ebeveynlerini çocuklukta kendilerini
istismar etmekle [ç.n.: fiziksel, duygusal veya cinsel şiddet vb] suçluyor ama bunlar yanlış çıkıyor ve bu pek çok soruna
neden oluyor. Bu durum hipnoz uygulamasıyla ilgili pek çok problemin doğmasına neden oldu...
C: Önyargılı terapistlerin önyargılı kavramları; yani uygun olmayan şekilde kullanılan telkin gücü.

S: (L) Bu durum tüm UFO kaçırılma anılarının sahte anılar olduğu ve hipnozun kendisinin genel olarak faydasız veya
kusurlu bir teknik olduğu yönünde pek çok spekülasyona neden oldu. Dünyadışı varlıklarca kaçırıldıklarını düşünen
insanların pek çoğunun yalnızca terapistlerin telkinlerinin etkisiyle bu yanıtları veriyor olması mümkün mü?
C: Bir kerede iki kavram.

S: (L) Kaçırılmadığı halde kaçırıldığını düşünen insanlar olması mümkün mü?


C: Evet.

S: (L) Bir terapistin hipnoz yoluyla bu fikirleri birinin zihnine telkin etmesi mümkün mü ve...
C: Evet.

S: (T) Tam ters şekilde de işleyebilir. (L) Neyi kastediyorsun?


C: Neyi kastediyorsun?

S: (T) Kaçırıldığını düşünen bazı insanların aslında istismar edilmiş olup olamayacaklarını sordun ve onlar da "evet"
dediler. (L) Hayır, onu sormadım. (T) Ne sordun? (L) Aslında kaçırılmadığı halde kaçırıldığını düşünen insanlar olup
olmadığını veya kaçırıldığını sanan bazı insanların zihinlerine bu düşüncelerin terapist tarafından konup konmadığını
452
sordum. Ve onlar da "evet" dediler. (T) Tamam, çocuklukta istismar edilmediği halde istismar edildiğini düşünen insanlar
var mı? Yani kaçırılma yerine istismar kelimesini koyup aynı soruyu soracak olursak...
C: Bu soru evet olarak yanıtlanmıştı.

S: (L) Bir sonraki soru şu: Gerçekten kaçırılmış olan ama yaşadığı deneyimi istismar edilmişlik olarak algılayan insanlar
var mı?
C: Tüm kombinasyonlar mevcut.

S: (L) Peki herhangi... (T) Terapiste ve terapistin terapi sonuçlarıyla ilgili düşüncelerinin ne olduğuna bağlı... (J) Evet, aşırı
Freud'çu bir eğilimleri mi var acaba?
C: Hayır. Terapistin eylemlerine bağlı, düşüncelerine değil.

S: (L) Diğerleriyle karşılaştırıldığında kaçırılması daha muhtemel herhangi belirli bir kişilik türü var mı?
C: Gülünç bir açık soru.

S: (L) Sadece bir soru! (J) Yıldönümümüz yaklaşıyor. (L) Evet, biliyorum. Onaltısı. (J) Hayır, BİZİM yıldönümümüzü
kastediyorum. TR ve benim. (L) Ou! (J) Sizin yıldönümünüz 16'sında, bizimkisi ise 17'sinde. [ç.n.: 16 Temmuz 1994 tarihli
ilk kasyopya celsesi kastediliyor olmalı.]
C: Aynı.

S: (L) "Aynı" derken neyi kastediyorsunuz? (J) 16'sının akşamında başladınız ama 17'sinin ilk saatlerine kadar çalıştınız.
C: Evet.

S: (J) İyi bir Zaman kavrayışı! (L) Sorumuza geri dönecek olursak... Bilmek istediğim şey, kaçırılma ile ilgili okduğum tüm
makalelerde, kaçırılmayı deneyimleyen kişilerin falanca falanca kişilik tipinde, yani fantaziye eğilimli türde olduğunu iddia
eden pek çok kişiye rastlıyorum. Ben kesinlikle fantazi eğilimli bir kişilik değilim ve buradaki diğer kişilerin de öyle
olduğunu sanmıyorum.
C: "Kişilik tipi" nedir?

S: (L) Yeterince üzerine eğilinilecek olursa böyle birşeyin gerçekten olduğunu sanmıyorum. (T) Kişilik tiplerinin,
araştırmacıların istatistiksel analiz için insanları sınıflandırmasıyla ortaya çıkan birşey olduğunu söyleyebiliriz.
Kaçırılmanın kendisiyle hiçbir ilgisi yok. (J) Başka herhangi birşeyle de...
C: İyiydi TR!

S: (L) Geçen gece kuzenimle konuşuyordum ve kaçırılmalardan, UFO'lardan, mekan/zamandan ve benzer şeylerden
bahsediyorduk. Bu evrenin sona erdiği ve ışık hızının "minimum" olduğu başka bir evrenin olmasının çok muhtemel
olduğunu söyledi. Bu geçerli veya kullanılabilir bir kavram mı?
C: Aşırı basitleştirilmiş.

S: (T) Daha önce bize ışık hızıyla ilgili ne demişlerdi? Işık hızının bir "zaman" ölçümü olduğunu ve zamanın yalnızca
bizim ilüzyonumuzda mevcut olduğunu, dolayısıyla ışık hızı diye birşeyin olmadığını söylemişlerdi. (L) Yani ışık hızının
bir hız değil, sadece olduğu şey olduğu bir durum var. Işık hızı yok, çünkü zaman yok.
C: Düşünülebilir tüm kombinasyonlar mevcut, çünkü düşünülüyorlar!

S: (J) Bunu sevdim. (L) Pekala, 9 Aralık 1965'te Kecksburg - Pennsylvania'da bir UFO düşmesi olduğu iddia edildi. Ordu
bunun düşen bir Sovyet casus uydusu olduğunu ileri sürdü. Bu konu pek çok tartışma yarattı ve hatta "X-Files" dizisine de
konu oldu. 9 Aralık 1965'te Kecksburg #8211; Pennsylvania'da meydana gelen olay bir UFO kazası mıydı?
C: "UFO"yu tanımla.

S: (L) "Dünyadışı uzay aracı" anlamında.


C: Yakın.

S: (L) Yani bir Sovyet casus uydusu değildi?


C: Hayır.

S: (L) "Yakın" diyorsunuz. Tam olarak neydi?


C: Size yeni düşünme yöntemleri öğrettik. Bunları kullanmanızı sabırla bekliyoruz!
453
S: (L) "Yeni düşünme yöntemleri" derken neyi kastediyorsunuz? (T) Aramızda tartışmamız mı? (L) Bunun hakkında yeterli
şey bilmiyoruz... bildiğimiz tüm şey bu. (T) Kendi bildiklerimize dayalı olarak bu konuda konuşabilir ve ne olduğunu
anlamaya çalışabiliriz.
C: Yoğunluk 1, 2, 3, 4, 5, 6. Şimdi, "araç" kavramı neye göre uygulanacak?

S: (L) Projeksiyon muydu? Boyutötesi atomik remolekülerizasyonlu bir cisim miydi?


C: Daha yakın.

S: (L) Sanırım Griler tarafından kullanılıyordu? (T) Olmayabilir de.


C: ! Öyle tercih ediyorsanız.

S: (T) Bize söyledikleri gibi eğer 4'üncü yoğunluktan gelen bir araçsa, işin diğer ucunda Kertenkeleler veya başka biri
olması gerekir.
C: Buradaki temel husus transfer şekli.

S: (L) Yani aslında oraya düşmemiş olabilir... Birşey oldu ve boyut perdesinden birşey mi düştü? Bu mu? (T) Çarpmadı,
indi! Veya materyalize oldu, ya da somutlaştı. (L) Sanırım NORAD takip etmiştir. (J) Bir ateş topu olarak görülmüş.
C: Uzaklaşıyorsunuz.

S: (T) Pekala bu sadece bir teori, bir düşünce. Kesin değil, sadece aklımdan geçen birşey... Ordu hemen oraya gidip bir
oyun sergilemeye başladı. Büyük bir taşıma gösterisi yaptılar ve herkesi tehdit etmiş oldular. Ya o cisim oraya özel olarak
daha önceden konmuşsa? Belki oraya düşen birşey değildir. Önceden oraya konup bu gösterinin yapılması için oradan
çıkarılıp taşınmıştır?
C: Hayır.

S: (L) Önemli olan husus "transfer şekli." (T) Transfer şekli "boyutlar arasıydı." (J) Tüm UFO olaylarının "boyutlar arası"
olduğunu biliyoruz. (T) Hayır, hepsi değil, bazıları bu yoğunluğa ait. (L) Önemli olan "transfer şekli." Ne söylemeye
çalışıyorlar? (T) Buraya 4'üncü yoğunluktan materyalize oldu. Uçarak gelmedi. ... Gökte oluşan iz, atmosferden giriş
yaparken materyalize olduğunu gösteriyor. (L) Aslında durduğu yerde materyalize oldu, atmosfer ona doğru hareket etti.
(T) Atmosferde görülebilir bir iz bıraktı... Belki de "UFO" terimini kullanmayı bırakmalyız.
C: Eğlenceli, değil mi?!

S: [Gülüşme ve sızlanmalar] (L) Tamam buradaki asıl mesele nedir? (T) "Transfer şekli." (L) Tamam, cisim boyut
perdesinden geçti; zamanda yolculuk yaptı...
C: Neden 3'üncü yoğunluk açıklamaları arıyorsunuz? Gene ve onun arkadaşlarına mı katılmak istiyorsunuz?

S: (L) Orada gerçekten birşey olduğunu ve ordunun geldiğini ama hiçbirşey bulamadığını mı söylüyorsunuz?
C: Hayır.

S: (T) Tamam, "transfer modunu" ve bunun neden önemli olduğunu anlamaya çalışıyoruz. (L) Ordu o vakitte orada ne
olacağını biliyor muydu?
C: Belki, ama bu sorguyla önemli bir ilgisi yok.

S: (L) Peki nedir? ... Kaza değil miydi? (T) Kaza olarak bildirildi, ama düştü mü yoksa indi mi bilmiyoruz. (J) Gerçekten ne
olduğunu bilmiyoruz. (L) Bu bir aracın yaptığı kaza mıydı?
C: "Kaza"yı tanımla.

S: (L) Yapmak istemediği birşey mi yaptı? [Gülüşme] ...


C: Düşünce formları kaza yapar mı?

S: (L) Sanırım yapmazlar. (J) Tamam! O araç bir düşünce formuydu; bizim yoğunluğumuza girdi ama ordu bir tır üzerinde
birşey taşıdı. Ne taşıdılar? Daha doğrusu birşey taşıdılar mı?
C: Evet.

S: (L) Ne taşıdılar? (S___) Düşünce formu! [Gülüşme]


C: Üzgünüz! 64.000 dolarlık soru!

S: (L) Bunu yapmalarından nefret ediyorum. ...


454
C: Bunu yapmazsak nasıl öğreneceksiniz?

S: (J) Ne?
C: "Bunu" kendiniz yapın.

[ç.n. katılımcılar arasında geçen tartışma atlandı.]

S: (L) TR doğru birşeye yaklaşıyor mu?


C: Belki...

S: (T) Yani bu Philadelphia ve Montauk çalışmasının bir devamı mıydı?


C: Şimdi bu ilginç bazı sorular doğuruyor, değil mi?

S: (T) Evet. Bu olay 30 yıl önceydi!


C: Örtüyü kaldıranlar siz olmak mı istiyorsunuz?

S: (T) Evet! Örtü kaldırma işinde her zaman varım!


C: Bunun akıllıca olacağından emin misin?

S: (T) Bu soruların bazılarından bazı örtüleri kaldırmaya başlamazsak, çok fazla ilerleyemeyeceğiz. Bunu sürekli
söylüyorsunuz ve sonra da bunun çok tehlikeli olduğunu söylüyorsunuz.
C: Asıl nokta bu değil. Gerçekleri kendiniz için öğrenmenizde bir sorun yok, ama bunu diğer herkes için de yapmak
akıllıca mı?

S: (L) Bu da kesin yanıt alamayacağımız konulardan biri mi? BENİM gerçekleri öğrenmemde bir sorun olmadığını ama
bunu size ifşa etmek isteyip istemediğimi vurguladılar herhalde... (L) Hayır, bence söyledikleri şey, diğer insanların bunu
bilmek istemedikleri... (J) Veya hazır olmadıkları. (L) Eğer devlet gerçekten... ...
C: "Devlet" kim?

S: (T) Sanırım eğer gerçek devletin kim olduğuna dair bir isim listesi görseydik hiçbirini tanımazdık! Kesinlikle hiç ortaya
çıkmadılar. (L) Pekala, şu ana kadar öğrendiğimiz şey şu ki, oradaki şey bir araç anlamında UFO değildi, ama devletin
mekan-zamanda bir şeyler uçarmaya yönelik kendi küçük deneylerinden birinde oynadığı şeylerden biri olabilir... (J) Bu
işte iyi değillermiş. (L) İşi berbat ettiler! Pekala, bir sonraki soru: ses çıkararak bir kaçırmaya direnç göstermek mümkün
müdür? İçsel bir ses gibi?
C: Belirsiz.

S: (L) Okuduğum bir makalede çeşitli insanların, dünyadışı varlıklar tarafından kaçırılmaktan korunmalarına yardım eden
çeşitli teknikler kullandıklarını okudum. Bunlardan bir tanesi, içsel olarak yüksek perdeli düşünsel bir hımlama sesi
çıkarmak, bir diğeri Mikail gibi meleksi ruhları çağırmak ve bir diğeri ise "Sadece hayır demek"miş ve bu insanlar bu
şekilde kaçırılmaktan korunduklarını düşünüyorlar. Bu yöntemlerden herhangi biri etkili oluyor mu?
C: Potpuri.

S: (T) Potpuri, güzel kokulu kurutulmuş çiçekler...


C: Adaçayı, tuz, omm, sevdiğiniz başka herhangi bir ritüel?

S: (L) Yani hiçbiri işe yaramıyor mu? (T) Onları durdurmaz! Evin etrafına güçlü bir kalkan ve benzer şeyler koyuyorum,
gene de geçiyorlar!
C: Burunlarınıza yeşil sivri biberler tıkarak hula hop dansı yapmaya ne dersiniz? [Son avaz kahkahalar]

[ç.n.: katılımcılar arasındaki tartışma atlandı.]

S: (L) Pekala, Linda Cortile olayı hakkında birşeyler okuyordum; yüksek bir apartman dairesinden kaçırıldığı söylenen
kadın. Javier Perez de Cuellar, badigardları ve şoförünün de bu kaçırılmaya şahit oldukları söyleniyor. (TF) Birleşmiş
Milletler diplomatı. (L) Bu olaya tanıklık eden kişi gerçekten Javier miydi?
C: Evet, ama sadece o değil.

S: (L) Yani başkaları da mı vardı? Sanırım ikisi, o adamın badigardlarıydı ve bir tanesi bu olaydan sonra çok anormal
davranışlar göstermiş. Bu anormal davranışa neden olan şey neydi? ...
455
C: Basit bir şok.

S: (L) Yani olayı kaldırmakta zorlandı. Bu olayda kitlesel bir kaçırma varmış gibi görünüyor çünkü civardaki birkaç kadın
aynı gece aynı zaman sürecinde kaçırıldıklarını ve hatta araca alınırken sokakta yürüyen diğer kadınları gördüklerini iddia
ediyorlar. Bu gerçekten kitlesel bir kaçırma mıydı?
C: Bazıları histeriydi.

S: (L) Kitlesel kaçırmalar hiç oluyor mu?


C: Açık.

S: (L) Linda Cortile bu hikayenin herhangi bir kısmını uyduruyor mu?


C: Açık.

S: (T) Budd Hopkins bu olayın hikayesiyle ortaya çıkacak mı?


C: Açık.

S: (L) Geçenlerde Dr. Hulda Clark isimli bir kadının yazdığı bir makaleyi okudum. Belirli varyasyonlar olmakla birlikte
tüm kanserlere neden olan şeyin parazitler olduğunu iddia ediyor.
C: Hayır.

S: (L) Eğer Hulda Clark'ın söylediği şey değilse, kanserin nedeni nedir?
C: Pek çok neden var.

S: (L) Bunu sormamın nedeni şu; TG kolundaki ağrı nedeniyle test için Houston'a tekrar gitmek zorunda kaldı. Bu işaret,
kanserin tekrarlanmaya doğru gittiğini mi gösteriyor?
C: Evet.

S: (L) Bu durumda yapılabilecek herhangi birşey var mı? [Tom, kendisinin ve Frank'in yalnız çalışmasını öneriyor ve
Laura parmaklarını tabladan çekiyor.]
C: Açık.

S: (S___) Yaptığım çalışmalarda insanların bedenleri üzerinde çok sayıda spiralleme yaptığımın farkına varıyorum. Çok iyi
sonuçlar alıyorum ama saat yönünde ve saat yönünün tersinde spiralleme yapma arasındaki farkın ne olduğunu merak
ediyordum.
C: Bu konuda dikkatli ol!

S: (S___) En iyisi bunu bir daha yapmayayım! (L) Hayır, sadece dikkatli olmanı söylediler. (S___) Peki saat yönü ile saat
yönünün tersi arasındaki fark nedir?
C: Bu konuda daha fazla şey öğrenmen gerekiyor.

S: (S___) Nasıl öğrenebilirim? (Tom Frank'a) Planşetin hareketini hissediyor musun? Parmaklarından geçen enerjinin
planşetin hareketine etki ettiğini hissediyor musun? (F) Hayır, parmaklarımın herhangi bir hareket ürettiğini
hissetmiyorum. (L) Hayır, bu noktada hiçbirimiz hiçbirşey hissetmiyoruz. Ama bu, parmaklarımızın planşete etki etmediği
anlamına gelmiyor. Tamamen bilinçdışı.
C: Enerji akışına ihtiyacımız var.

S: (L) Sanırım farklı insanların enerji akışlarına ihtiyaç duyduklarını söylüyorlar veya hareketin, hepimiz üzerinden
gerçekleşen bir enerji akışıyla sağlandığını. Planşetin herkesin parmakları arasında tablanın dışına fırladığı durumlar oldu.
Soracağın başka birşey Sue? (S___) Evet, az önce sorduğum hususla ilgili eğitimi nereden alabilirim?
C: Bak, dinle, açık!

S: (L) Tamam, benim üzerimde deney yapabilirsin!


C: Dikkatli olun.

S: (S___) Bunu yapmanın herhangi bir tehlikesi var mı?


C: Belki.

S: (T) Bunun sebebi spiral hareketin, kişi için aşırı güçlü olabilecek bir enerji akışı yaratması mı?
456
C: Yakın.

S: (T) Bu teknik daha önce kullanıldı mı?


C: Evet.

S: (T) Şu anda S___'den başka herhangi biri kullanıyor mu?


C: Evet.

S: (T) Bu bölgedeki biri mi?


C: Açık.

S: (L) Başka herhangi bir soru? (TF) Son defasında dağ rüyasını sormuştum. Babamın "M" harfile ilgili rüyalarının
arkasında herhangi birşey olup olmadığını öğrenmek istiyorum. M harfinin onu sürekli korkuttuğu ve sürekli tekrarlanan
rüyalar. (L) Bunu sormuştun ve sanırım onlar da bunun savaşla ilgili olduğunu söylemişlerdi.
C: Açık.

S: (L) Kapatmadan önce sorusu olan? (T) Yaşadığımız saldırının amacı neydi? (L) Amaç mı?
C: Bunu yanıtlamıştık.

S: (T) Bu celsede mi? (L) Transkriptlerde. (J) Evet. Transkriptlerde var, okudun mu? Bana çok ilginç geldi. Sizin celse
yaptığınızdan haberim yoktu ve tam "TR'nin iletişim kurması gerekiyor." dedikleri zaman biz telefon ettik. (L) Tüm bu
konu...
C: Keşfetmenizi bekliyor.

S: (L) O celsede, saldırının amacının grubu parçalamak olduğunu ve tüm saldırıların esas olarak inanca yönelik olduğunu
söylediler. O kısmı okudun mu? (T) Evet, ama pek birşey anlamadım. (L) Eğer geri dönüp olayların kalıplarına bakarsak,
tüm saldırıların inanca yönelik birer saldırı olduğunu göreceğimizi söylediler.
C: Evet.

S: (T) Hangi inanca saldırıyorlar?


C: Açık. Keşfedin.

S: (T) Bilgi toplama süreciyle ilgili birşeyi öğrenmem mi engelleniyordu?


C: Bunu keşfetmek sana kalmış.

S: (L) Kendi kendine ortaya çıkacak. (T) Grup üzerinde bir saldırı değildi. Büyük bir fark yaratacak şekilde benim
üzerimde yapılan bir saldırı da değildi. Bir saldırısı alıştırması mıydı? (T) Veiled Prophet Ball'da maskenin arkasındaki kişi
kimdi? Yakında St. Louis'de bir baloları daha var. (TF) Kostümlü biri mi? (TF) Baloya başkanlık ediyorlar.
C: Victor Moeller.

S: (TF) Bu ben doğmadan öncesi. (J) İsim vermiş olmaları ilginç! (TF) Bundan daha net bir yanıt alamazdım! 1958'deydi.
C: İyi geceler.
________________________________

19 Temmuz 1995 Frank aracılığıyla doğrudan medyumik kanallama, Laura, SV

S: (L) Bağlantı gerçekleştiğinde "Hazırım" diyerek belirtin. Hazır mısınız?


C: Evet. [Konumsal ayarlamalar yapıldı.]

S: (L) Bu akşam birkaç sorumuz var. Kiminle birlikteyiz?


C: Sürekli isim istiyorsun. Unutma, şu andaki iletişim modunun özellikleri ve gereklilikleri farklı, ve isimle tanımlama
gereksiz.

S: (L) Bu iletişim biçiminin protokolü nedir?


C: Protokol doğru kelime değil. Protokol sınırlandırma düşündürüyor. Burada sınırlama yok. Yalnızca farklı bir iletişim
modu.

S: (L) Neden şu anda aktarımda bir zorluk varmış gibi görünüyor? [Frank çok düşük sesle ve yavaşça konuşuyor.]
457
C: Bu yalnızca senin algın.

S: (L) Normalde ses güçlü ve net olmaz mı?


C: Senin algın, fakat bu iletişim şekli kullanılarak yapılan daha önceki celselerde olduğu gibi, celse ilerledikçe ses daha
güçlü ve daha anlaşılır hale gelecektir. Ayrıca olası sorunlardan biri, ses dalgası yollarındaki fiziksel blokajlar olabilir.

S: (L) Bunun sebebi ne olabilir?


C: Yolun önündeki fiziksel engeller. [Yastıklarla bazı ayarlamalar yaptık.]

S: (L) Şimdi daha iyi mi?


C: Sonuçlara karar verecek olan sizsiniz.

S: (L) Pekala. İlk sorumuz: Önceki bir celsede kaçırılma süreci ile ilgili bilgiler verdiniz. Bazı ayrıntıları anlattınız. Şimdi
öğrenmek istediğimiz şey şu; eğer ruhlarımız bedenlerimizden kaçırılıyorsa ve dördüncü yoğunlukta remolekülerizasyon
için bir kalıp olarak kullanılıyorsa, ruh orijinal bedene geri konduktan sonra dördüncü yoğunluktaki remolekülerize edilmiş
klon beden orada kalıyor mu?
C: Hayır, bu mümkün değil.

S: (L) Yani bizi kaçırdıktan sonra herhangi birimizin bir kalıbını veya klonunu tutmuyorlar?
C: Hayır.

S: (L) Pekala. Dördüncü yoğunluktan bizi etkilemeye yönelik herhangi bir süreç kullanılıyor mu?
C: Bu belirsiz bir soru.

S: (L) Herhangi bir KH varlıklığının, bizimle doğrudan temas haline olmadığı halde bizde fiziksel veya zihinsel veya
duygusal sorunlara neden olma yeteneği var mı?
C: Elbette.

S: (L) Bu nasıl yapılıyor?


C: Çeşitli yöntemler kullanılıyor.

S: (L) En sık kullanılan yöntemleri tanımlayabilir misiniz?


C: Bu uygulanabilir bir soru değil.

S: (L) Nasıl yani?


C: Matematiksel hesaplama yoluyla belirlenebilecek bir sıklık yok.

S: (L) Yani herhangi bir anda herhangi ve tüm yöntemler kullanılabilir, öyle mi?
C: Doğru.

S: (L) Bunun nasıl yapıldığıyla ilgili bir veya iki örnek verebilir misiniz?
C: Pek çok yöntem var: çok yüksek frekans düzeyindeki ses dalgası manipülasyonları bunlardan biridir.

S: (L) Bu çok yüksek ses frekanslarındaki ses dalgaları ne yapıyor?


C: Beyin dahil olmak üzere bireyin bedenindeki kimyasal dengeleri değiştirebilir. Bu kimyasal dengesizlikler yoluyla
sıkıntı yaratılır.

S: (L) Bu çok yüksek frekanslı ses dalgaları, belirli telkinler taşır mı?
C: Mesajlar yüksek frekanslı ses dalgalarında taşınmaz. Şu anda tamamen farklı bir yöntemden bahsediyorsun.

S: (L) Bize bu yöntemi tanımlayabilir misiniz?


C: Bu sizin için çok karmaşık ve yorucu olur, ve zihinsel kapasitelerinizin algılayabilecenin ötesinde bir yöntem daha var.

S: (L) O yöntem nedir?


C: Bu sizin algılayabileceğiniz bir bilgi olmadığı için yeterli bir yanıt olasılığı yok.

S: (L) Anlamıyorum. Algılama yeteneğimizin ötesinde bir yöntem daha olduğunu söylüyorsunuz ve...
C: Doğru. Eğer algılayamazsanız nasıl kavrayabilirsiniz?
458

S: (L) Belki anlamamıza yardımcı olursanız algılayabilir ve kavrayabiliriz.


C: Bununla ilgili en iyi benzetme, iki yaşındaki bir çocuğa yüksek matematiği anlatmaya çalışmak olur. Bu mümkün mü?

S: (L) Çok akıllı bir çocuksa, belki.


C: Peki iki yaşındaki bir çocuğa ileri matematiği doğru bir şekilde öğretmek mümkün olur muydu?

S: (L) Eğer iki yaşındaki çocuk çok parlaksa.


C: Şimdi duruma geçersiz koşullar ekliyorsun.

S: (L) Şunu sorayım: eğer tartışılabilir birşey değilse, algılanamaz ve açıklanamaz birşeyi neden belirtiyorsunuz?
C: En azından belirtilebiliyor, değil mi?

S: (L) Peki bunu nasıl belirtelim?


C: Aynen verildiği gibi.

S: (L) Eğer neyden bahsettiğimizi bilmiyorsak, bunu nasıl ifade edebiliriz?


C: Aynen açıklandığı gibi. Sizin algılayamadığınız bir yöntem daha var. Bunu bu şekilde belirtmek mümkün değil mi?

S: (L) Eğer belirtmekten kastettiğiniz şey sadece algılamadığımız bir yöntem daha olduğunu yazmaktan ibaretse...
C: Aynen.

S: (L) Diğerleri gelip soracak: "Nedir o?" Ve bizim vereceğimiz bir yanıtımız olmayacak. Ne olabileceği ile ilgili yaklaşık
bir tahminimiz bile olmayacak. Ve bu hiç tatmin edici bir durum değil.
C: Öyle mi? Peki ya bir zamanlar sadece soru olan diğer tüm yanıtlar?

S: (L) Onlar çok daha tatmin edici, çünkü bilgi haline geldiler.
C: Bilgi haline nasıl geldiler?

S: (L) Yanıtlanarak.
C: Yanıtlanmadan önce neydiler?

S: (L) Soru.
C: Doğru.

S: (L) Şimdi sorumuz şu: Diğer yöntem nedir?


C: Sizin için algılanabilir değil.

S: (L) Algılanamazlığının nedenleri nedir?


C: Bu da algılayamadıklarınız içinde. Bunun kendi kendinize incelemeye başlamanız gereken bir soru olduğunu anlamıyor
musunuz? Bunu ancak bu şekilde, yani bir tohum ekerek, ve sonunda yanıta ulaşana kadar onu takip ederek yapabilirsiniz.
Fakat yanıta ulaşmanız için, soruyla yanıt arasında çeşitli bilgilere ihtiyacınız var fakat şu andaki koşullar, bu ara bilgilerin
verilmesi için uygun değil.

S: (L) Peki, başka bir konuya geçelim; ön-kodlanmış bilgi sinyalleri nasıl gönderiliyor?
C: Sorunu açıklar mısın?

S: (L) Bu son konudan önce ses dalgası odaklamasıyla mesajların gönderilebildiğinden bahsediyorduk.
C: Hayır, ses dalgası odaklaması, hisler, duygular vb'ni değiştirmek amacıyla beden ve beyin kimyasının değiştirilmesi için
tasarlanır ve bu, zihinsel düşünce kalıplarının değiştirilmesine neden olabilir. Fakat mesajlar yüksek frekanslı ses
dalgalarıyla gönderilmez.

S: (L) Nasıl gönderilirler?


C: Mesajlar, Serbest Biçimsel Görüntüleme denen bir yöntemle gönderilir.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?


C: Düşünce transferi anlamına geliyor.
459
S: (L) Peki bu nasıl yapılıyor? Hangi sıklıkla yapılıyor?
C: Yanlış kavram. Bu konuda "sıklık" gibi bir faktör yok. Yine ne yazık ki anlamadığınız bir yöntem söz konusu. Fakat,
tüm sorulara yanıt aradığınız için, bunu açıklamanın tek olası yolu şunu söylemek: bir boyutta oluşturulan bir düşünce diğer
bir boyuta, yani sizin boyutunuza gönderiliyor.

S: (L) Tamam. Belirli bir hedefe gönderilebiliyor mu?


C: Kesinlikle.

S: (L) Diğer boyuttaki varlıkların ruhlarımızı kaçırma veya bedenimizden zorla çıkarma yeteneğine sahip olduğunu
söylüyorsunuz, peki ölüm sürecinde bedenden ayrılarak beşinci yoğunluğa giden ruh özümüzü manipüle etme yeteneğine
de sahipler mi?
C: Hayır.

S: (L) Bu yeteneğe sahip değiler mi?


C: Hayır, fiziksel bedeninizin fonksiyonunun sona ermesi ve beşinci yoğunluğa girme süreci tek, yalnızca tek bir bir yolla
gerçekleştirilir: özel olarak üçüncü yoğunluk ile beşinci yoğunluk arasında transfer amacıyla açılan bir kanaldan geçerek.
Sizin terminolojizde gümüş kordon olarak tanımlanan şey, bu geçiş kanalına ihtiyaç duyulduğunda açılan kapalı bir hat
gibidir. Bu oldukça kaba bir benzetmedir, fakat bunu tanımlamanın tek yoludur. Yani fiziksel beden sona erdiğinde, bu hat
açılmakta ve ruhun doğal bir şekilde geçtiği bir kanal oluşturmaktadır. Fakat bu kanalın özelliklerinden biri şudur ki, hiçbir
yoğunluk seviyesinden hiçbir güç bu kanalı kesinlikle delemez. Dolayısıyla, üçüncü yoğunluktan beşinci yoğunluğa
transfer sürecindeki ruhlara hiçbir şekilde müdahale edilemez. Fiziksel bedendeki ruh uzantısının beşinci yoğunlukla her
zaman bir bağlantısının olduğunun ve bunun "gümüş kordon" denen şey aracılığıyla olduğunun da belirtilmesi gerekir. Bu
bağlantı, üçüncü yoğunluk ruhların beşinci yoğunluğa geçiş kanalı olarak her zaman mevcuttur. İhtiyaç duyulduğunda
anında açılabilir. Açıldığında bir geçiş kanalı haline gelir. Ruh bu kanaldan geçer. Ve hiçbirşeyin müdahalesine maruz
değildir. Bu bilinçli bir tasarım değildir; ikinci yoğunluk seviyesindeki, kendi bilinçli düşünce süreçleriyle kendilerini
koruma yeteneğine sahip olmayan yaratıkların koruma mekanizmaları olarak tanımlanabilecek şeye benzer doğal bir
süreçtir. Örneğin kaplumbağa, onu koruyan bir kabuk içindedir. Kabuk kamplumbağayı doğa koşullarına karşı korur.
Gümüş kordon aracılığıyla beşinci yoğunlukla olan bağlantı buna benzetilebilir. Gümüş kordonun açılmasıyla oluşan
kanaldan geçen ruha müdahale edilemez. Anlıyor musunuz?

S: (L) Evet, fakat neden bu kadar çok sayıda ruh bedenlerini terk ederken bu kanaldan geçmek yerine dünyada kalıyorlar ve
diğer bedenlere ilişiyorlar? Bunun nedeni nedir?
C: Bu karmaşık bir soru, fakat en iyi yanıt, bunun üçüncü yoğunluk düzleminden ayrılmak istemeyen ruhların seçimiyle
ilgili olduğudur. Bunu yapmanın tek olası yolu, fonksiyonu sona ermiş olan bedenden ayrılmış olmak, fakat halen üçüncü
yoğunluk düzlemi içinde olmaktır, ki bu doğal değildir fakat yine de olabilmektedir. Sizin kaynaklarınızda hakkında çeşitli
yanlış tanımlamalar bulunan bu tür durumlarda, gümüş kordon hala ruha ilişiktir fakat kanaldan ziyade bir kordon olarak
durmaktadır. Ruh hala gümüş kordona bağlıdır fakat işlevi biten bedenden ayrılmıştır. Bunun sonucu, bir üçüncü yoğunluk
beden birimi içinde olmaksızın üçüncü yoğunluk ortamının bilinçli bir şekilde farkında olmaya çok benzer bir durumdur.
Anlıyor musunuz?

S: (L) Evet. Peki...


C: Ve ayrıca şunun da farkında olun ki, ruh fiziksel beden sınırlandırmalarından bir kez ayrıldığında, hala üçüncü yoğunluk
düzleminde olsa bile zaman geçişi ilüzyonu ortadan kalkar. Dolayısıyla o ruh, herhangi bir zaman geçişi algılamaz. Bunu
belirtmemizin tek amacı, bunun ne gibi anlamlara gelebileceği üzerinde düşünmenizdir.

S: (L) Tamam. Daha önce suçla ilgili bir tartışma yapmıştık. Suça karışmada rakamsal olarak siyah insanlarla beyaz
insanlar karşılaştırıldığında, orantısal olarak siyahların suç eylemlerine çok daha fazla karıştığı veya beyazlardan daha
negatif eğilimli oldukları gibi bir durum ortaya çıkıyor. Rakamlar gerçekten şaşırtıcı; siyahların suç işleme olasılığı,
beyazlarınkinden sekiz kat daha fazla. Bunun sebepleriyle ilgili çeşitli açıklamalar kullanılıyor ama fakirlik ve ayrımcılık
bu oran farklılığını açıklamaya yetmiyor gibi görünüyor. Çünkü pek çok diğer etnik gruplarla ilişkili fakirlik ve ayrım
koşullarında böyle bir ilişki görünmüyor. Bu rakamlarla ilgili önemli birşey var mı? Bu durumla ilgili nedenler var mı?
C: Belki de bir seferde bir soru denemelisin.

S: (L) Siyahlar neden beyazlardan daha fazla suç işliyor?


C: Bu, basit bir şekilde yanıtlanmayacak kadar geniş spektrumlu bir kavram. Lütfen yeterli bir şekilde yanıtlanabilmesi için
soruyu çeşitli parçalara bölmeyi dene.

S: (L) Soruyu parçalara nasıl bölebileceğim konusunda öneride bulunabilir misiniz? Zor bir konu mu?
460
C: Normalde prosedür bu değil, fakat tavsiyelerden biri, örneğin, öncelikle bireylerin suç işlemesine neden olan şeyin ne
olduğunu sormak olabilir; ikinci olarak, bir bireyin ırkı ve uyruğu veya fiziksel durumu ile suç işleme eğilimi arasında bir
ilişki var mı? Yani, bu geniş spektrumlu bir konu. Yeterli bir şekilde yanıtlanması için, çeşitli ardıl sorulara bölünmesi
gerekir.

S: (L) Bireylerin suç işlemesine neden olan şey nedir?


C: Bu da pek çok yanıta sahip bir soru. Birini seçeceğiz ve üzerinde düşünmenizi isteyeceğiz. Cevaplardan biri, daha önce
de belirttiğimiz gibi, çok yüksek frekanslı ses dalgalarının kullanılması yoluyla kan, beden ve beyin kimyasının
değiştirilmesidir. Elbette, hayal edebileceğiniz gibi, bunun sonuçlarından biri, anti-sosyal davranış olarak
tanımlayabileceğiniz şey olur. Bunu görmüyor musunuz?

S: (L) Görüyorum. Tamam, belirli bir ırk veya beden türüne sahip bir kişiyi, diğer ırk veya beden türlerinden olan kişilerle
karşılaştırıldığında bu manipülasyona daha yatkın hale getiren şeyler var mı?
C: Bu, ırklar arasındaki fiziksel farklılıklar ve beden kimyası farklılıkları konusunu ön plana çıkarıyor ve bu, üçüncü
yoğunluk varlık seviyesinde yeterince keşfedilememiş bir konudur. Örneğin sizin deyişinizle farklı "ırklar", bedenlerinde
farklı kimyasal özelliklere sahiptir. Değil mi?

S: (L) Sanırım bu muhtemel.


C: Eğer buradan bir sonraki adıma geçersek, belki bir ırkın beyin kimyası veya kan kimyası, o ırkın duygularını, en azından
alışık olduğunuz sosyal ortamda anti-sosyal davranış göstermeye neden olacak şekilde değiştirebilir. Ve bu, belirli bir ırkın
bireylerinin, başka bir ırkın bireylerinden daha fazla suç işlemesinin nedenlerinden biri olabilir.

S: (L) Bu durumla ilişkili herhangi belirli kimyasallar var mı?


C: Tumoxifen.

S: (L) O nedir?
C: Hipofiz tarafından salgılanan bir hormon. Siyah olarak tanımladığınız ırkın bireylerinde bu hormonun yüksek
yoğunlukta bulunduğunu göreceksiniz.

S: (L) Peki bu hormon bir bireyi bu yüksek frekanslı ses dalgalarına ve antisosyal davranış göstermeye karşı nasıl daha
yatkın hale getiriyor?
C: Bu, bazı hususları atlayan bir soru ama bu soruyu yanıtlamanın en iyi yolu şu ki, bu hormon yüksek miktarda
olduğunda, ve kişinin agresif yanı önplana çıktığında, tehlike seviyesine ulaştırmak için kişinin kimyasında çok fazla
değişiklik yapılmasına gerek olmaz. Dolayısıyla, siyah ırktan olanlarda agresif veya antisosyal davranışlar daha kolay bir
şekilde gerçekleştirilebilir.

S: (L) Beyaz, ispanik, veya doğulu ırkların bireylerinde de doğuştan veya sonradan bu hormonun yüksek miktarda
bulunması mümkün mü?
C: Soru şu mu: "Siyah ırk dışındaki ırkların bu hormona yüksek miktarda sahip olan bireyleri var mı?" Her bir bireysel
durum farklıdır. Önemli olan, yapıyı oluşturan ortalamalardır.

S: (L) Yani genel anlamda bu bizim "suç hormonu" diyebileceğimiz hormon, öyle mi?
C: Kesinlikle onlardan biri. Ama agresif davranış mutlaka suç davranışı anlamına gelmez.

S: (L) Doğru. Siyahlarda agresif davranışın genellikle suça çevrilmesine neden olan şey nedir?
C: Bu soru bu şekilde sorulduğunda yanıtlanamaz. Lütfen daha basit, temel bir soru sor.

S: (L) Keltik kökenli bireyler tarihsel olarak ve bariz bir şekilde oldukça agresifler, ama agresyonlarının sonucunda suç
işleme oranları daha düşük. Bu neden böyle?
C: Elbette birden fazla yanıtı var. Herkesin kimyasal yapısı doğal ortamına dayalıdır. Siyah ırk, kökenleri olan coğrafyada
binlerce, hatta milyonlarca yıldır yaşamış oldukları için, tumoxifen'in daha yüksek miktarda bulunmasının, o ortamda
hayatta kalma için gerekli olduğu düşünülebilir. O ortamdan uzaklaştırılıp tamamen farklı bir kimyasal denge gerektiren bir
ortama getirildiklerinde, bu hormonun yüksek miktarda olması, belirli bir veya iki türde agresif davranışın meydana
gelmesine neden olabilir. Diğer ırk veya kültürlerin bireyleri çeşitli beyin kimyasallarını arttıran veya değiştiren herhangi
uyarıcılara maruz kaldığında ise, bu durum ilgili toplumda daha kabul edilebilir olan davranışlara dönüştürülebilen cinste
farklı bir agresif davranışın meydana gelmesine neden olabilir.

S: (L) Bu agresyonu veya suç hormonunu düşürmek veya başka davranışlara dönüştürmek için kimyasal olarak
461
yapılabilecek herhangi birşey var mı?
C: Bu oldukça karmaşık bir soru çünkü beyin kimyasına yapılacak herhangi bir müdahale, şu anki gelişim seviyenizde
karanlığa ateş etmeye benzetilebilecek bir durumdur, çünkü konuyla ilişkili hususların tümünü bilmiyorsunuz. Dolayısıyla,
bu soru bu şekilde sorulduğunda yeterli bir şekilde yanıtlanması çok zordur.

S: (L) Bu sorunun basit bir şekilde yanıtlanmasını sağlayacak şekilde sokulabileceği başka herhangi bir biçim var mı?
C: Bu, soruyu soranın karar vermesi gereken birşey. Açıktır ki yanıt evettir, fakat bu soruyu nasıl ifade etmen gerektiğini
soruyorsan, bunu senin için yapamayız, çünkü bu öğrenme sürecinin bir parçası. Soruları nasıl sormanız gerektiğini
söylersek, bu sizi elinizden tutup götürmek gibi olur, değil mi?

S: (L) Evet. Bu agresif davranışın azaltılmasında siyah ırkın bireylerine yardımcı olmak için yapılabilecek basit, pratik bir
şey var mı?
C: Neredeyse imkansız sorular sormaya devam ediyorsun. Bunun bir evet-hayır kadar basit birşey olmadığını anlaman
gerekiyor. Bu çok zor bir soruyu çok basit bir şekilde yanıtlamak gibidir ve bu işe yaramaz çünkü burada konuyla ilişkili
pek çok husus var. Bunu çözmeye çalışmanın işe yaramayacağı kadar çok sayıda zorluk var. Görünüşe göre bunun, örneğin
basit bir şekilde bir aşı oluşturup siyah ırkın tüm bireylerinin aşı için sıraya koyulabileceği bir durum olmadığını
anlamıyorsun. Böyle bir şeyi ciddi bir şekilde düşünmenin bile ne kadar zor olduğunu hayal edebiliyor musun? Böyle bir
şeyi sadece önermenin bile toplumun her köşesinden ne kadar çok tepki toplayacağını? Açıktır ki bu, sizin zaman
ölçümünüzle daha sonra, 3'üncü yoğunluktan 4'üncüye geçiş gerçekleştiğinde halledilecek bir sorundur. Dağa geri geri
tırmanmanın bir anlamı yok. Eğer bu sorunu bu kadar basit bir şekilde çözmeye çalışsaydın, yapmaya çalıştığın şey bu
olurdu.

S: (L) Pekala. İmparator Konstantin'in gördüğü ve Hristiyan olmasına ve Hristiyanlığı imparatorluğuna empoze etmesine
neden olan vizyonun ardında neyin olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Bu sorunun yanıtı temel olarak şudur ki, üçüncü yoğunlukta tekrar ortaya çıkma öncesi beşinci yoğunlukta gerçekleşen
bir planlama sürecinde İmparator Konstantin'in böyle birşeyi yapması onun için kaderleştirildi.

S: (L) Konstantin'in hüküm sürdüğü bölgelere Hristiyanlığı empoze etmesinin aynı zamanda Karanlık Çağlar'ı getirdiği
gerçeğinin bir önemi var mı?
C: Muhtemelen.

S: (L) Bunun hakkında herhangi bir yorumunuz var mı?


C: Hayır.

S: (L) Mason Önlüğü'nün temsil ettiği şey nedir?


C: Ne anlamda?

S: (L) Eski Mısır hiyerogliflerinde ve oymalarında, önlük giyen yüksek rahipler resmediliyor ve yüzyıllardan beri devam
eden pek çok gizli topluluklarda inisiyelerin önlük giydiği durumlar var. Bu önlükler ya beyaz kumaştan ya da koyun
derisinden. Önlüğün anlamı nedir? Neden önlük?
C: Sadece ritüelden doğan bir gelenek.

S: (L) Bu geleneğin aslı neydi? Önlük giymek neyi temsil ediyordu?


C: Belki en iyi şekilde, negatif veya kötü ruhlara karşı korunma çabası olarak tanımlanabilir.

S: (L) Tamam, SV ve ben tüm geçmiş ceslelerimiz üzerinde bir araştırma yaptık ve diğer insanlar celselere düzenli olarak
gelmeye başladıktan sonra bu kaynaktan alınan "size bağlı, açık, belki, yakın" ve buna benzer yanıtların sayısının arttığını,
hatta ikiye katlandığını gördük. Daha önceden verilen türde bilgilerin seviyesinde ve türünde büyük bir azalma
gerçekleştiğini gördük. Bunun nedeniyle ilgili birşey söyleyebilir misiniz?
C: Buna verebileceğimiz en iyi yanıt şu: herhangi bir olağan kanallamama celsesine katılan bireylerin sayısı arttıkça,
elbette zihinsel enerjiler ve düşünce dalgaları da daha fazla çatışan yapıda oluyor ve tabii ki gözlemciler için gereksiz olan
çatışmalardan sakınmak için yanıtların da dikkatli bir şekilde verilmesi gerekiyor. Dolayısıyla bazı doğru yanıtların yanıtı
alanlar için ağır sıkıntıya neden olabileceği hissedildiğinde veya bilindiğinde, bazı soruların yanıtsız bırakılması daha
iyidir. Bu nedenle, bazen soruların ya geçilmesi gerekir ya da her bir bireyin ilgili sorulara kendilerine en uygun gördükleri
yanıtları vermesi gerekir.

S: (L) Yani buna göre bilgi almaya en elverişli durumu oluşturmak için mevcut bireylerin sayısını azlatmak ve böylece
çatışan düşünce kalıbı miktarını sınırlandırmak gerekiyor.
462
C: Olası bakış açılarından biri.

S: (L) Bilgi almak mutlak bir açıklık durumu mu gerektiriyor?


C: Hayır, gerektirmiyor ama kesintisiz bir akışla mutlak bilgi almak için öyle bir durum gerekir. Fakat bu tür durumlar
üçüncü yoğunlukta çok nadirdir.

S: (L) Bana öyle göründü ki, bilgi aldığımız yaklaşık ilk altı ayda bilgiler ve yanıtlar çok daha açıktı. Öyle görünüyor ki,
soru sorduğumda soruyorum çünkü cevabın şekli ile ilgili bir beklenti içinde olmaksızın verilecek yanıtı gerçekten duymak
istiyorum. Bu hayatımda yaptığım çok sayıdaki çalışmalardan şunu anlıyorum ki, yanıtları anlayabilecek durumda değildim
ve susup dinlemeye hazırdım. Diğer insanlar soru sorduğunda, görünüşe göre çoğu zaman sadece kendi zihinlerinde zaten
oluşturmuş oldukları yanıtları doğrulamak için soruyorlar.
C: Bu senin bakış açınla doğru bir algı, fakat tanımladığın bu önyargı, çeşitli soru ve yanıt fırsatlarında üçüncü
yoğunluktaki tüm herkesin o ya da bu seviyede suçlanabileceği birşey. Eğer yanıtları daha derinlemesine incelersen, daha
az insanın mevcut olduğu celselerde bile bilgi dağıtımına yönelik açıkık veya istekliliğin derecelerinin değişkenlik
gösterdiğini görürsün.

S: (L) Doğru. Önyargıların miktarını sürekli azaltmaya, bilgiyi duymaya istekliliği arttırmaya ve yanıtın ne olacağı ile ilgili
önyargılı kavramları bırakmaya çalışacağım. İlk aşamalarda elbette gelen yanıt türlerini ve ölçütleri test ediyor ve
inceliyordum ve sanırım ilginç bir şekilde, uyguladığım az ya da çok katı test etme sürecine rağmen, daha çok kişinin
olduğu sonraki celselerle karşılaştırıldığında ilk celselerde daha iyi ve daha tam yanıtlar verildi.
C: Mümkün.

S: (L) Bunun sebebi ne olabilir?


C: Bunu önceki yanıtta tanımladık. Katılımcıların sayısı arttıkça, açıktır ki önyargı fırsatları da artmaktadır.

S: (L) Pekala, yakın bir zamana nörolog Dr. Cincent DiCarlo'ya gittim. Dr. Di Carlo oldukça canlı bir tepki gösterdi ve öyle
olmadığını bilmesine rağmen sanki benimle daha önce karşılaşmış olduğunu hissettiğini söyledi. Onunla aramda çok güçlü
bilinçaltı bir psişik etkileşim oldu gibi görünüyor. Bunun nedeniyle ilgili bir ipucu verebilir misiniz?
C: Burada karmik bir etkileşim olmuş olabilir.

S: (L) Gelecekteki etkileşimler de bundan etkilenecek mi?


C: Açıktır ki bunu bulmak sana bağlı.

S: (L) SV ile konuşuyorduk ve tedaviyle ilgili olarak benim için ne yapabileceği konusunda kafası karışmış durumda.
Yardımcı olabilir misiniz?
C: Bu elbette çok karmaşık bir durum, fakat olasılıklardan biri olarak, geçmişteki faaliyetlerden kaynaklanan çeşitli farklı
faktörlerin neden olduğu fiziksel stresler, sinir kanalları üzerinde etki etmiş olabilir. Örneğin belki kol-bacak ve vücut
uzantıları kasları etrafında yara dokusu oluşumu, sinir merkezinden vücut uzantılarına giden doğal elektrik akışını bloke
etmiş olabilir. Bu, ilgili kanalların elektrik unsurlarından mahrum kalmasına ve dolayısıyla da oksijensiz kalmasına neden
olabilir. Bu durumun hafifletilmesi zordur çünkü çeşitli adımlar gerektiriyor. En iyi öneri, hasarın giderilmesine yönelik
olarak yararlanılan çeşitli programlar yoluyla sağlığın aşamalı fakat sürekli bir şekilde geliştirilmesidir.

S: (L) Geri döndürülebilir bir hasar mı?


C: Geri döndürülebilir. Fiziksel bedenin tamamı veya bir kısmı işlevini yitirene kadar tüm hasarlar geri döndürülebilirdir.

S: (L) S___'nin şu anda kullandığı çeşitli teknikler yardımıyla dokulara ve elektrik akımlarına yönelik yaptığı tedaviler
faydalı mı?
C: Faydalı, fakat fazlasına ihtiyaç duyulması çok muhtemel. Tam iyileşmenin sağlanması için daha fazla tedavi faaliyeti
türünün gerektiğini kastediyoruz.

S: (L) Peki ana sorun yara dokusu mu?


C: Yara dokuları dahil olmak üzere, nöronların uygun bir şekilde ateşlenmesini bloke eden ve bunun sonucunda da
oksijenlenmenin engellenmesine neden olan tüm blokaj türleri.
______________________________

23 Temmuz 1995 F___ doğrudan kanallıyor, Laura, SV, TR, JR

S: (L) Hazır olduğunuzda belirtin.


463
C: Tamam.

S: (L) Birkaç sorumuz var ve sanırım bu akşam JR başlamak istiyor. (J) Öncelikle, kiminle birlikteyiz?
C: Bunu neden soruyorsun? Beklenen yanıt nedir?

S: (J) Bir isim.


C: Hala isim istiyorsunuz. O zaman: Toren.

S: (J) Eğer önemli değilse, değildir.


C: Önemli olan şey sizin için neyin önemli olduğu ve bizim uyum gösterme isteğimizdir.

S: (L) Toren, benim aklımdaki ilk şey, birkaç gece önce yaşadığım bir deneyim. Kendimle başka birşey arasında bir tür
iletişim oldu gibi.
C: Gerçekliklerin çakışmasıydı.

S: (L) Gerçekliklerin çakışması nedir?


C: Enerji merkezleri çakıştığında olan şey.

S: (L) Hangi enerji merkezleri çakışıyor?


C: Düşünce enerjisi merkezleri.

S: (L) Kimin düşünceleri?


C: Ahh, biraz fazla hızlı gitmiyor muyuz? Düşünceler tüm yaratımın temelidir. Düşünce olmadan hiçbirşey olmazdı. Olur
muydu?

S: (L) Doğru.
C: O nedenle, çatışan enerji merkezleri düşünce kalıplarıyla ilgilidir. Düşünce kalıbı enerjilerinin kesişimi olarak da
adlandırılabilir.

S: (L) Biraz daha net olarak ifade edebilir misiniz?


C: Yönlendirme yaptığını algılıyoruz. Bilgi edinmeye yönelik gerçek çaba, her zaman tüm yanıtlara, tüm sorulara açık
olmaktır. Yani, daha spesifik olunmasını istemen, yanıtın net olmadığını varsaydığını gösteriyor.

S: (L) Algılayabildiğim kadarıyla deneyimimin belirli bir kısmını silen birşey oldu bana, ve siz de bunun kesişen düşünce
merkezlerinden kaynaklanan bir enerji çakışması olduğunu söylüyorsunuz. Şimdi, bu düşünce merkezleri kesişmesi
bedenimin içinde mi, yoksa içinde bulunduğum ortamda mı oldu?
C: İkisi bir ve aynı.

S: (L) Bu düşünce merkezleri çakışmasına neden olan şey faaliyetlerimden herhangi biri miydi?
C: Yine, bir süre için algılarında biraz yavaşlamanı istememiz gerekiyor, çünkü kişi en gerçek yanıtları, tüm olası yanıtlara
açık olduğunda ve önyargılı olmadığında görür. Ve yine, ne yazık ki yanıt arayışında yönlendirme yaptığını algılıyoruz ve
bu da önyargıyı gösteriyor. Elbette bu da olabilir, ama eğer kişi olası yanıtlar arasında en gerçek olanını arıyorsa,
önyargının buna müsaade etmeyeceğini bilmelidir. Dolayısıyla, eğer mümkünse, herhangi belirli bir sonuç türüne
yönelmeyen sorular sormayı dene.

S: (L) Olayla ilgili spesifik algılarım hakkında soru sorabilir miyim?


C: Zaten yaptığın şey bu. Tüm olası yanıtlar arasında en gerçek olanı istediğini algılıyoruz ve eğer kişi olası yanıtlardan en
gerçek olanını istiyorsa, kendi algıları üzerinde çok durmamalı, sadece yanıtların akışına izin vermelidir. Bunu
gerçekleştirmeye yönelik en iyi tavsiye, adım-adım ilerleme yaklaşımıdır; yani en az önyargıyla en basit soruları sormak.

S: (L) Pekala. Yatakta uzanıyordum ve uyuyamama ile ilgili endişe duyuyordum. Bildiğim bir sonraki şey, yatağımın
üzerinde havada olduğumu hissetmemdi. Gerçekten öyle miydim?
C: Hayır. "Ben" diye ifade ettiğinde, tüm varlığını ifade ediyorsun. Herhangi bir tanımda kişinin varlığıyla ilgili birden çok
faktör vardır.

S: (L) Varlığımın bir parçası varlığımın diğer bir parçasından ayrılmış mıydı?
C: Evet.
464
S: (L) Bu, ruhumu veya astral bedenimi fiziksel bedenimden çıkarmaya yönelik bir girişim miydi?
C: Girişim muhtemelen uygun terim değil.

S: (L) Diğer bir deyişle...


C: ... Girişim, çatışan enerjiler ve düşünce merkezleri durumunda varolan doğal koşuldan ziyade bir çabayı ima ediyor.

S: (L) Ayrıca yatağın yanında sıralanmış birkaç karanlık, örümcek-benzeri figürün farkında gibiydim. Bu doğru bir izlenim
miydi?
C: Onlar spesifik düşünce merkezi projeksiyonları olarak tanımlanabilir.

S: (L) Bu faaliyete karşı savaşıyor ve direniyor gibiydim.


C: Bu senin tercihindi.

S: (L) Başarılı oldum mu?


C: Yine yönlendirmeye geri döndük.

S: (L) Tamam, bu durum, gerçekleşmiş olan bir kaçırmanın bitişi miydi?


C: Doğru terminoloji değil. Bu bir olayın bitişiydi ama kaçırılma olarak tanımlayacağınız bir olaydan ziyade, etkileşim
olarak tanımlayacağınız bir olayın bitişiydi.

S: (L) Bu etkileşimin özelliği neydi?


C: Düşünce merkezi özellikleriyle ilgili enerji çatışması.

S: (L) Bu düşünce merkezleri nerede bulunuyor?


C: Bu yanıtlaması zor bir soru çünkü düşünce merkezlerinin bir yerde bulunduğunu varsayıyorsun. Ve elbette bu, henüz
aşina olmadığın bir kavram alanı. Dolayısıyla, bu soruya sana anlamlı gelecek şekilde herhangi bir yanıt verme çabası işe
yaramayacaktır. Yavaşlamanı ve soruları dikkatli bir şekilde kurmanı öneriyoruz.

S: (L) Bu düşünce merkezlerinin temel odağı hangi yoğunluk seviyesinde bulunuyor?


C: Düşünce merkezlerinin herhangi bir yoğunluk seviyesinde temel bir odaklanması yoktur. Önemli olan da bu.
Düşüncelerin realitesiyle tam olarak bir aşinalığın yok. Pek çok seviyede bilgi verdik ve yoğunluk seviyesiyle ilgili pek çok
alanda ayrıntılar aktardık fakat düşünceler tamamen farklı birşeydir çünkü tüm yoğunluk seviyelerinden aynı anda geçerler.
Şimdi sana şunu soralım; şu anda bunun nasıl mümkün olabileceğini anlamıyor musun?

S: (L) Evet. Ama yapmaya çalıştığım şey, bu çakışan düşünce merkezlerini tanımlamak. Eğer iki veya daha fazla düşünce
merkezi çakışıyorsa, bunların karşı karşıya geldiğini düşünürüm.
C: Doğru.

S: (L) Ve bilmek istediğim şey şu; bu doğrudan bana karşı birşey miydi, yoksa hazırlıksız yakalandığım bir durum mu?
C: Deneyiminin gerçek özelliğinden uzaklaşıyorsun, çünkü ön kabullerde bulunuyorsun. Ve seni küçük düşürmeye
çalışmıyoruz, sadece rehberlik yapmaya çalışıyoruz ve bu her zaman kolay değil. Fakat, şunu bilin ki, bu konuda bilgi
kazanmanızın en basit yolu, önyargısızca en basit soruları sormaktır.

S: (L) Tamam, kaçırılmadığımı söylediniz, sadece yaşanan bir tür olay olduğunu söylediniz. Yaşanan olay neydi?
C: Bunu zaten tanımladık, fakat burada karşılaştığın sorun, yaptığımız tanımın çok karmaşık olduğunu varsayıyor
olmandır. Ama öyle değil.

S: (L) Bedenimi terk ettim mi?


C: Çok üzülerek söylüyorum ki, yine uzaklaşıyorsun.

S: (L) Basit sorular sormaya çalışıyorum.


C: Sorun şu; yanıtlarla ilgili ön-varsayımların var. Lütfen önyargıyı azalt.

S: (L) Önyargım nedir? Ön-varsayımım nedir?


C: Küçük bir örnek verecek olursak: herhangi bir zamanda bedeninden "ayrıldığını" nasıl biliyorsun? Soru "bedeninden hiç
ayrılıyor musun" değil, "bunu nasıl biliyorsun?"

S: (L) Sanırım bilmiyorsun.


465
C: Bir benzetme yapalım. Eğer gökte bir gökkuşağı görseydin ve sonra o gökkuşağı artık görünmeseydi, "Gökkuşağı acaba
dağların üzerine mi döküldü?" diye sorar mıydın?

S: (L) Anlamadım. Hayır, öyle sormazdım çünkü gökkuşağının, ışığın atmosferdeki su veya buzlardan yansıması olduğunu
bilirdim.
C: Bu senin bildiğin şey. Fakat o durumda, bildiğin herhangi birşeyin gerçeğin doğru temsili olduğunu nasıl bilirsin?

S: (L) Bilmiyoruz.
C: Karmaşık bir konu hakkında soru sorarken, bu sorunu çözmenin tek yolu, önyargı olmadan çok basit, adım-adım sorular
sormaktır. Bunu yapabilmesi için kişinin sorduğu soruların çok basit, adım-adım nitelikte sorular olduğundan ve önyargı
içermeyen sorular olduğundan emin olmak için durup biraz düşünmesi ve soruları dikkatli bir şekilde oluşturması gerekir.

S: (L) Tamam, o deneyimde bedenimde bir felç hissetim. Bu felce neden olan şey neydi?
C: Evet. Farkındalığın ayrılması. Bunun tanımı şu; kişinin farkındalığı belirli bir düşünce sektörü üzerinde o kadar yoğun
olarak odaklanıyor ki, diğer tüm farkındalık seviyeleri geçici olarak duruyor, ve zihinsel realitede kişinin fiziksel
gerçekliğinin farkındalığı imkansızlaşıyor. Bu, felç olarak tanımlanan şeyle ilgili bir izlenim veriyor. Anlıyor musun?

S: (L) Evet. Bu mutlak farkındalık odağının gerçekleşmesine neden olan şey nedir?
C: Bir olay zihinsel süreçleri geçici olarak pasifize ediyor.

S: (L) Peki hangi olay zihinsel süreçleri bu seviyede pasifize edebilir?


C: Herhangi sayıda olay.

S: (L) Peki bu deneyimdeki olay neydi?


C: Çakışan düşünce merkezlerinin neden olduğu bir enerji kesişimiydi.

S: (L) Hangi enerjilerin kesişimiydi?


C: İki zıt gerçeklik birimi ne zaman kesişse, bu durum sürtünme denen bir duruma neden olur ve bu da, aslında mevcut
olmayan zaman ile ilgili kavramınızın ölçülemeyecek kadar küçük bir miktarında, tüm işlevlerin ortadan kalkmasına veya
durmasına neden olmaktadır. Bizim çakışma dediğimiz şey budur. Arada, veya herhangi kesişen, karşıt varlıklar
durumunda daima sıfır zaman, sıfır hareket, sıfır aktarım, sıfır alışveriş vardır. Şimdi bunun üzerinde düşün. Dikkatlice
düşün.

S: (L) Yani temel olarak bir mevcut olmayış durumunda mı kaldım?


C: Mevcut olmayış uygun bir terim olmaz. Akışkan olmayan varoluş daha yakın. Anlıyor musun?

S: (L) Evet. Donmuş gibi mi?


C: Donmuş gibi.

S: (L) Bu deneyimin bana herhangi bir faydası oldu mu?


C: Tüm deneyimlerin fayda potansiyeli vardır.

S: (L) Bu deneyimin bana herhangi bir zararı oldu mu?


C: Tüm deneyimlerin zarar potansiyeli vardır. Paralellikleri görüyor musun? Doğadaki çatışan herhangi güçlerden
bahsediyoruz. Karşı karşıya geldiklerinde sonuç hem faydanın en uç seviyesine, hem de zararın en uç seviyesine kadar
gidebilir. Veya ortada simetrik olarak mükemmel bir şekilde dengede kalabilir veya tarafların bir tanesinde kısmen dengede
kalabilir. Dolayısıyla, gerçekliğin kesişen noktalarında tüm potansiyeller gerçekleşebilir.

S: (L) Birbirleriyle kesişen enerjilerden biri, beni ben yapan enerji miydi?
C: Şimdi tekrar uzaklaşıyorsun.

S: (L) O olaydaki düşünce merkezlerinden biri ben miydim?


C: Bu soruda, sen olarak tanımlanan şeyin veya "ben" olarak tanımladığın şeyin kendisinin bir düşünce merkezi olduğu ön-
varsayımı var.

S: (L) Bu soruları sorarak öğrenmeye çalışıyorum işte. Ön-varsayımda bulunmuyorum, sadece ne olduğunu anlamaya
çalışıyorum!
C: Seni teşkil eden şeylerden biri bir düşünce merkezi ama seni teşkil eden şeylerin hepsi değil. Dolayısıyla "O çakışan
466
enerjilerden veya düşünce merkezlerinden biri ben miydim?" demek doğru değildir.

S: (L) O çakışan düşünce merkezlerinden veya enerjilerinden biri benim bir parçam mıydı?
C: Evet.

S: (L) Yani benim bir parçam olan bir düşünce merkezi, başka birşeyin veya kişinin bir parçası olan bir düşünce merkezi
enerjisiyle mi çakıştı?
C: Yoksa senin düşünce sürecinin bir parçası olan bir düşünce merkezi enerjisi, senin düşünce sürecinin başka bir parçası
olan bir düşünce merkezi enerjisiyle mi çakıştı? Sana bu soruyu soruyoruz ve bunun üzerinde düşünmeni istiyoruz.

S: (L) Öyle miydi gerçekten?


C: Sana bu soruyu soruyoruz ve bunun üzerinde düşünmeni istiyoruz.

S: (L) Bir "kaçırılma" deneyimlediklerini algılayan veya algıladıklarını düşünen kişilerin aslında kendi kendilerinin bir
parçasıyla etkileşmiş oldukları durumlar oluyor mu hiç?
C: Bu çok muhtemel. Şimdi başka bir soru sormadan önce durup biraz düşün: bu hangi olasılıkları açıyor? Herhangi bir
sınır var mı? Varsa nedir? Keşfetmeye değer bir alan değil mi?

S: (L) Tamam, bana burada biraz yardım edin...


C: Örneğin, üzerinde durman için tek bir örnek verelim. Ya, gelecek olarak algıladığınız yerdeki ruh uzantınızın geri gelip
şu an olarak algıladığınız yerdeki ruh uzantınızı kaçırdığı senaryolar olabiliyorsa?

S: (L) Aman tanrım! Bu oluyor mu?


C: Bu, kendine sorman ve üzerinde düşünmen için.

S: (L) Neden kendime böyle birşey yapayım ki? (J) Gelecekle ilgili bilgi almak için.
C: Ne kadar çok olası yanıt var, değil mi?

S: (L) Bu çok korkutucu ve negatif bir deneyim gibi göründü bana. Eğer durum buysa: a) belki bu sadece benim algımdır,
veya b) gelecekte çok hoş biri değilim! (J) Veya gelecek çok hoş değil. Ve bununla ilgili aldığın bilgi hoş değil.
C: Veya acaba olası geleceklerin hepsi değil de, sadece biri miydi? Ve özgür irade yolu tüm bunlarla bağlantılı değil mi?

S: (L) Tanrım! Umarım öyledir.


C: Şimdi, büyük öneme sahip sorular sorarken yavaşlamanın ve önyargılı olmamanın faydasını görüyor musun? Öğrenme
ve bilgi toplama sürecinde çok çabuk hızlandığında, bastığın zemine bakıp düşünmeden, yolu atlayarak geçmeye benziyor
bu. Böyle bir durumda kişi yoldaki çatlakların içindeki altınları ve değerli taşları kaçırır.

S: (L) Biraz bekler misiniz... [odadan ayrılıyor]


C: Başka sorusu olan?

S: (J) Sanırım Laura dönene kadar bekleyeceğim.


C: Seçimin buysa.

S: (SV) Laura kendisiyle büyük bir çelişki içinde, bunu kesinlikle biliyorum. Ona yardımcı olabilir miyiz, yoksa bu onun
kendisi yapması gereken birşey mi?
C: Bunu nasıl kesinlikle biliyorsun?

S: (SV) Bedeni üzerinde şifa çalışması yaparken algıladığım, duyduğum, hissettiğim, gördüğüm şey bu.
C: Bunu daha iyi incelemeni öneriyoruz.

S: [Laura dönüyor] (L) Şimdi, bu enerjilerin çakışması olayına dönecek olursak... Enerji çakışması, herkese varlığının
önceden karar verilen bir veya pek çok noktasında olan veya olabilen birşey mi?
C: Üzülerek, hızlandığını ve gerçek keşif noktandan ileriye atladığını belirtmek zorundayız.

S: (L) Tamam, bu olay olduğunda varlığımın bir parçasının, belki gelecekteki benliğimin... hepsinin eşzamanlı olduğunu
biliyorum ama bir referans olarak kullanıyorum, geri gelip bir bilgi alışverişi için şimdiki benliğimle etkileşim kurduğunu
varsayıyorum. Bu doğru mu?
C: Bu sorunun yanıtını kendi kendine keşfetmen daha iyi olur, çünkü yanıtları burada aramak yerine kendi düşünme
467
yeteneklerinle ele alman sayesinde bilgi kazanacaksın. Fakat şu tavsiyede de bulunuyoruz ki, bizzat bu soruları kendi
kendine yanıtlama çabasıyla çok, pek çok bilgi edineceğin süreçte diğerleriyle de bilgi paylaşım ağı oluştur. Bundan
vazgeçme, çünkü kendi düşünce gücünüzle elde edeceğiniz yanıtlar sizin için gerçekten aydınlatıcı olacak ve bunu takip
edecek olan deneyim, binlerce hayatlık zevk ve eğlenceye değecek.

S: (L) Tamam, bu deneyimden birkaç gün önce, evlilikle ilgili konulardan dolayı birkaç şiddetli başağrısı yaşadım. Bu ani
ve şiddetli ağrının kaynağını öğrenmek istiyorum.
C: Bunu kendin hala yanıtlamadın mı?

S: (L) Tatminkar bir şekilde değil.


C: Hayır. Yanıtının tatminkar olmadığını algılıyorsun.

S: (L) Birkaç seçeneğim var ve kesin bir seçim yapmadım.


C: O zaman birini seç.

S: (L) Ya yanlış seçeneği seçersem?


C: Yanlış seçeneği seçmeyeceksin.

S: (L) Tamam, tüm bu şeyler belirli bir süreçte olduğu için yine bu deneyimle ilişkili görünen başka bir durum daha var.
SV üzerimde bazı beden çalışmaları yaparken birden kendimi çarpı şeklindeki direklere bağlanmış olarak gördüm ve
kolumu omuzumdan koparmaya çalışan bir aslanın beni yediğini algıladım. Bu vizyon, başka bir hayatıma mı aitti?
C: Normal olarak bu bilgiye nasıl erişirsin?

S: (L) Normalde hipnoz yoluyla yapılır, ama etrafta beni hipnotize edecek kimse olmadığı için bu konuda yalnız kalıyorum.
C: Etrafında seni hipnotize edecek kimsenin olmadığını mı söylüyorsun?

S: (L) Kim?
C: Biz de sana bu soruyu soruyoruz.

S: (L) Öyle görünüyor.


C: Çok ilginç. Hmm. Demek dünya bizim düşündüğümüzden çok daha darmış.

S: (T) F___'nin rüyası önemli miydi?


C: O soruyu yanıtlamadan önce, birinizin "Laura'nın üzerine gelme gecesi" dediğini duyduk. Bu kesinlikle doğru değil.
Amacımız size gerçek bilgiyi edinmenizde yardımcı olmak ve bu yalnızca kendi kanallarınızı açmanız yoluyla
gerçekleşebilir. Bunu yaparken size mümkün olan herhangi bir yolla yardımcı olmaktan çok mutluyuz, fakat gerçekten ve
tamamen sınırsız olan kendi yetenekleriniz yerine tamamen bizim yardımımıza odaklanmanız sizin için çok zararlı olur.
Sizin tanımladığınız şekliyle "üzerine gelmek" sadece sizin bir algınız. En büyük ilerlemeler gerçekleştirilirken öğrenme
süreci bazen zordur ve Laura'ya öğrenme çabasında bulunması için samimi ve sürekli yorumlarda bulunuyoruz. Kişi
öğrendiğinde, gerçek bilgiyi elde etmeye çalıştığında onun veya mevcut herhangi birinin üzerine gelinmesi için hiçbir
neden yok. Bunu zor olarak algılıyor olabilirsiniz, fakat uzunvadede çok faydalıdır. Ve tekrar, sizi azarlıyor gibi görünüyor
olabiliriz, fakat sizi azarlamadığımızı özellikle belirtiyoruz. Yaptığımız tek şey, yönlendirilmeyi istediğinizde
yönlendirmektir. Ve kişinin zihinsel enerjilerinin saptığını veya dağıldığını algıladığımızda çoğu zaman, sadece kişinin
ilgisini yeniden odaklaması amacıyla oldukça keskin görünen yanıtlar veriyoruz. Çünkü bu amaçla ilgili olarak başvurulan,
hepinizin aşina olduğu yol budur. Şimdi hafızanıza eriştikçe bileceksiniz ki, bu zihinlerinizde ve ruhlarınızda içgüdüsel
olarak mevcut olan birşeydir. Durup bunun üzerinde düşünmenizi öneriyoruz, çünkü eğer bunu yaparsanız,
söylediğimizdeki gerçeği göreceksiniz.

S: (L) Gerçeklerden bahsetmişken, önceki bir tartışmamızda merak ettiğimiz birşey vardı; özgür irade yasası, bu kaynaktan
aldığımız bazı bilgilerin a) sapmış, b) yanlış olmasını gerektirebilir mi?
C: Bu sorunun yanıtı olarak herhangi bir olasılığı kapatmayı istemiyoruz, ama söyleyeceğimiz şey şudur ki, eğer herhangi
bir yanlışlık varsa, bunun meydana gelmesinin olası nedenlerinden biri önyargıdır. Sorunun kendisinde veya beklenen
yanıtta önyargı olabilir. Kişi, yanıtın doğruluk derecesinin değişmesine neden olacak şekilde enerjiye müdahale edebilir
veya enerji akışını saptırabilir.

S: (L) Yani odadaki herhangi birinin, yanıtın ne olabileceği veya olamayacağı ile ilgili önyargısı, farklı bir yanıtın ortaya
çıkmasına neden olabilir mi?
C: Kendi deneyiminle ilgili önceki bir soruna yönelik olarak belirttiğimiz gibi bu, enerji akışını saptırabilir. Hatırlayacak
468
olursanız, sorularınıza veya beklediğiniz yanıtlara önyargı bulaştırmamanız konusunda sizi tekrar tekrar uyardık. Bu,
değerli bilgiler almanıza, değerli bilgileri nasıl elde edeceğinizi öğrenmenize ve böylece bilgi tabanınızı nasıl kapsamlı
olarak genişletebileceğinize dair gösterdiğimiz bir yardım çabasıydı. Ve çabalarımızı azarlama olarak değil, yardım olarak
algılamanız gerektiği konusunda da uyarıda bulunduk.

S: (L) Yani bu konuda gösterdiğim önyargı, olan şeyin bir "Kaçırılma" veya benzer birşey olduğu şeklindeki varsayımımdı
ve sorularımı da bu varsayıma göre belirledim, öyle mi? Ve algılarımı doğrulayan yanıtları duymak istedim?
C: Evet.

S: (L) Önyargı başka hangi şekilde bulaşabilir?


C: En önemli olasılıkları belirttin. Bu konuda kendi düşünce yeteneklerini kullanırsan ve kendi düşünce merkezlerini
dikkatle incelersen, olası herhangi ve tüm yanıtlara ulaşabilirsin.

S: (L) Bilgiyi engelleyen veya saptıran önyargı, herhangi birimizdeki veya hepimizdeki yapışık ruhlardan kaynaklanabilir
mi?
C: Mümkün ama çok muhtemel değil.

S: (L) Eğer herhangi birimizde düşünce ve duygularımızı değiştiren bir yapışık ruh varsa, değişen düşünce veya hislerimiz
bilgiyi saptıran önyargılar yaratabilir mi?
C: Olasılıklarda herhangi bir sınır yoktur. Sadece potansiyel farklılıkları vardır. Fakat yine, kendiniz hakkında veya her
zaman emrinizde olan evrensel bilgi bankasına erişiminizle ilgili bir soru sorarken sizi olası önyargılara karşı uyarıyoruz.
Örneğin "yapışık ruh" dediğinizde bu da bir varsayımdır veya diğer bir deyişle, böyle birşeyin mevcut olduğu veya genel
bir sorun yaratacak şekilde böyle birşeyin mevcut olduğu yönünde bir önyargı ifade etmiş oluyorsunuz. Önyargı yolunda
bu iki olasılık da mevcuttur. Örneğin yapışık ruh nedir?

S: (L) Yapışık ruh nedir?


C: Hayır, önce biz sorduk.

S: (L) Benim düşünceme göre bu yüzyıllar boyuncaki etkileşimlerde tanımlanmış ve ortaya konmuştur.
C: Kim tanımladı veya ortaya koydu?

S: (L) Pek çok birey ortaya koydu ve doktorlar, psikiyatristler, rahipler, şamanlar, psikologlar, şeytan çıkarıcılar tarafından
tanımlandı ve bununla ilgili kendi çalışma deneyimlerim de var. Kendini o şekilde tanımlayabilecek olsa da bunun mutlaka
bir varlık veya benlik olduğumu söylemiyorum ama düşüncem şu ki, ilgili bir kişinin içinde bulunan ve muhtemelen kendi
özelliği, kendi hayatı olan birşey, bir enerji.
C: İyi.

S: (L) Ve yine düşüncem şu ki, insan yapışık ruh çıkarma faaliyetinde bulunduğunda, bu enerjinin gelip sol omzunda
yaşamaya karar veren kuzen Harold mı, yıllarca devam eden kızgınlığın sağ kalçanda ortaya çıkması mı, yoksa önceki bir
yaşamdan kaynaklanan bir kalp ağrısı mı olduğunun hiçbir önemi yok. Önemli olan şey, bu tekniğin bu enerjiden
kurtulmada işe yarayıp yaramadığıdır.
C: Güzel teori, fakat daha fazla araştırma yapmanı tavsiye ediyoruz. Çünkü gerçekte, kendi içinde derinlerden de bildiğin
gibi, bu şeylerin gerçek olup olmadığını bilemezsin. Ve eğer gerçeklerse, gerçekliğin hangi kesidinde bulunuyorlar?
Varlıklarının senin tanımladığın şekilde olduğunu ancak varsayabilirsin.

S: (L) Ne olduklarının bir önemi olmadığını söyledim, önemli olan temizleme sürecinin işe yaraması. (J) Veya işe
yaradığını algılaman. (L) Kendinde değişiklikler yapman için bir komut sağlıyor.
C: Sorduğumuz asıl soru bunun, bilgi yayımına yönelik enerji akışlarını etkileyen önyargıyla nasıl bir ilişkisi olduğu.

S: (L) Eğer bir kişiye ilişmiş bir enerji varsa, her nasıl bir enerjiyse, o tür bir enerji, bilgi akış enerjisini sınırlandıran bir
önyargı yaratabilir mi?
C: Bu kesinlikle olasılıklardan biri. Fakat, dediğimiz gibi, daha fazla inceleme öneriyoruz.

S: (L) Kitap araştırmaları mı yoksa üzerinde çalıştığımız insanlarla mı?


C: Hepsi ve diğer.

S: (T) F___'nin rüyası önemli miydi?


C: Sorunda daha spesifik olmanı isteyebilir miyiz?
469

S: (T) F___'nin bu akşam bize anlattığı, olan olaylarla ilgili başka bir gücün, başka bir varlığın veya varlık grubunun
olduğuyla ilgili rüyası.
C: Daha spesifik olmanı istediğimiz kısım o değildi. Tanımlanan rüyayı biliyoruz ama "önem" terimiyle ilgili daha spesifik
olmanı istedik, çünkü...

S: (T) Yapmakta olduğumuz şey için bir önemi var mı? Doğru bir bilgi mi?
C: Yine, sorularınızı oluştururken önyargılı olmamanız için uyarıyoruz, çünkü "önem" terimi, gerçekliğin yoğunluk
seviyeleriyle ilgili bir genelleştirme ima ediyor ve ama konu, farklı seviyelerden farklı şekillerde görünebilir. Yani, bir
seviyede önemli olan birşey, diğer seviyede önemli değildir. Neyin önemli olduğu ve önemin tanımının ne olduğu konusu
çok kafa karıştırıcı olabilir. Dolayısıyla, bu terimi kaldırmanı, soruyu dikkatli bir şekilde düşünmeni ve daha spesifik
terimlerle yeniden sormanı istiyoruz.

S: (L) Frank'in rüyasında aldığı bilginin kaynağı neydi?


C: Bu, farklı bir birey tarafından bir önce sunulan düşünce kalıbından daha da ileriye atlamak anlamına geliyor ve bu
durum karışıklık yaratarak enerji akışını sınırlandırıyor ve saptırıyor.

S: (T) "Doğru" terimi makul mü?


C: Ne için makul mü?

S: (T) Soruyla ilgili olarak.


C: Sormak istediğin soruyu dikkatle oluşturarak tam bir şekilde sormanı istiyoruz.

S: (T) Gezegende olan şeylerle ilgili olarak, Sürüngenimsi varlıkları tıpkı onların insanları manipüle ettiği gibi manipüle
eden başka bir güç var mı?
C: Azarlar gibi görünmek istemiyoruz, sadece bilgi edinmenize yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ve az önce belirttiğimiz gibi,
soruların oluşturulma şekli bu süreçte çok önemlidir. Bu celsede daha önce, herhangi birşeyin, sorulara verilen yanıtların
"gerçek" dışı olmasına neden olup olamayacağı soruldu. Ve verilen yanıt da, herhangi derecedeki önyargı ve beklentinin
buna neden olabileceği şeklindeydi. Dolayısıyla sizi tekrar, yanıtla ilgili önyargı ve beklentilerden sakınmanız konusunda
uyarmak zorundayız. Önyargı yine, bir anlamda, bir varlık ön-kabulü olabilir. Anlıyor musunuz?

S: (L) Yani Kertişlerin var olup olmadıklarını bile bilmiyoruz.


C: Daha önce bu varlıkların var oldukları bilgisini vermiştik. Fakat sorulan soru, Kertenkeleler olarak tanımlanan veya
ifade edilen varlıkların varlığıyla sınırlı değil. Dolayısıyla, diğer varlıkların varlığıyla ve konuyla ilgili önemleriyle ilgili
doğrulama alana kadar, o kısmı sorunun dışında tutmanız en iyisi olur. Lütfen bize tahammül edin ve sabırlı olun. Elde
edilen sonuçlar herkes için faydalı olacak.

S: (T) Anlamıyorum... Üçüncü yoğunlukta bu gezegendeki olaylarla ilgili olarak,önceki celselerde henüz tartışmadığımız
başka bir güç olup olmadığını sordum.
C: Belki aklında hangi güçlerin olduğunu incelemek faydalı olur. Ve o zaman, o güçler tanımlandıktan sonra, sorunu daha
tam, daha önemli, daha doğru bir şekilde yanıtlayabiliriz.

S: (L) Bir soru sorabilir miyim?


C: İstediğiniz zaman soru sorabilirsiniz.

S: (L) F___'nin rüyası, şu anda gezegende etkileşim halinde bulunan enerjilerin doğru bir temsili miydi?
C: Doğru yönde gidiyordu, ama verilen bilgi biraz parçalıydı. Belirtilen kişinin, verilen bilginin tamamını hatırlamaması
nedeniyle faydalı bir bütünlüğü yoktu. Basit bir rehberlik olarak görülebilir fakat tam bir veritabanı değil.

S: (L) F___'ye rüyasında verilen bilgiyi şimdi bize tam olarak verebilir misiniz?
C: Evet, bunu talep etmeniz makul, ama daha önce F___'ye verilen bilginin uygun parçalara bölünerek size verilebilmesi
için, sizin saat olarak tanımladığınız birimin 52 tanesi boyunca celsenin devam ettirilmesini gerekecektir. Bu süre boyunca
celseye katılım göstermek konusunda isteksiz olacağınızı veya fiziksel olarak buna katlanamayacağınızı düşünüyoruz.

S: (L) Gördüğü rüyanın tamamını hatırlaması için F___'ye post-hipnotik telkinler verebilir miyim?
C: Kesinlikle.

S: (L) F___'nin, neden bu kadar şiddetli saldırı altında göründüğümle ilgili yaptığı açıklamanın doğru olup olmadığını
470
sorabilir miyim?
C: Bunun yanıtlanması zor, çünkü düşünce kalıplarına eriştiğimizde bunun gerçeğe yakın olduğunu görüyoruz. Ama
çakışan düşünce kalıpları var. Bu örnekte senden gelen düşünceler karmaşık. Daha spesifik olman işe yarayabilir.

S: (L) Öyleyse en net şekilde sorayım. Son 6 ayda neden bu kadar şiddetli fiziksel, maddi ve duygusal saldırı altındayım?
F___'ye göre bu saldırılara maruz kalmamın nedeni bilgi toplama ve yayımına yönelik çabalarımda aşırı hızlı çalışmam ve
aşırı hızlı hareket etmem. Hızla karar alıp birşeyler yapmam ve dolayısıyla kendimi misilleme saldırılara maruz bırakmam.
C: Bilgi yayımında belki olman gerekenden daha az dikkatli olman bakımından, bu görüşün doğru olma potansiyeli var.
Bilgi toplamanın herhangi belirli bir yoğunluktan saldırıya neden olma potansiyeli yoktur. Fakat bilgi yayımının VARDIR,
çünkü farkındalık elde edenler, güç elde ederler. Ve, karşıt güçler arasındaki herhangi bir mücadelede, herhangi birinin,
sonuçlarının farkına varmadan güçlenmesini sağlamada her zaman tehlike vardır.

S: (L) Yani kendi içimde tuttuğum sürece bilgi aramaya devam edebilirim, öyle mi?
C: İstediğini yapma özgür iraden var. Fakat bunu, tehlikenin nerede olduğu sorusuyla birlikte düşünecek olursak, bu
kendine yönelik tehlikelerle ilgili endişelerin olduğunu ima ediyor. Ve eğer gerçekten durum buysa, ihtiyaç duyulduğu yer
ve zamanda tavsiyelerde bulunmaktan mutlu olacağız.

S: (L) Hemen şimdi ihtiyacım var. Hem fiziksel hem de ekonomik olarak zayıf durumdayım ve bu durum odaklanma ve
konsantrasyon önünde ciddi bir engel yaratıyor ve diğer insanlara yardımcı olma yeteneğimi de engelliyor.
C: O halde bilgiyi nasıl, nerede ve ne zaman yaydığın konusunda dikkatli olman gerektiği doğru. Bu, durman gerektiği
anlamına değil, bilgi yayımını gerçekleştirmeden önce bunun ne gibi sonuçlar doğurabileceği konusunda dikkatlice
düşünmen gerektiği anlamına geliyor. Böylece içgüdülerin seni doğru yöne yönlendirecektir. Tehlike her zaman vardır
fakat kişi çok acele hareket ettiğinde, içgüdüler atlanabilir ve diğer düşünce kalıbı enerjileriyle karışabilir ve bu nedenle
kişiyi saldırıya ve diğer nahoş olasılıklara açık hale getirebilir.

S: (L) Eğer artık kimseye birşey söylemeyeceğime söz verirsem, tüm bu saldırıları durduramaz mıyız?
C: Durmana gerek yok, sadece yaptıklarınızı nasıl yaptığınıza dikkat etmeniz gerekiyor. Bilgi akışı asla zararlı birşey
değildir. Daha önce de tanımladığımız gibi, Kendine Hizmet'te enerjilerin sınırlanması, tıkanmasını ve içe odaklanmasını
vardır. Başkalarına Hizmet eğiliminde ise enerjilerin dışa akışı, odağın içten dışa doğru olması vardır. Dolayısıyla bilgi
akışı veya yayımı faydalıdır ve Başkalarına Hizmet eğiliminin yapısında vardır. Fakat kişi bununla ilişkili tehlikelerin de
farkında olmalıdır. Akışın ve oluşan olasılıkların kontrolünü kaybetmemelidir. Dikkatli olmanız gereken nokta burası.
Düzene ihtiyacınız var. Ve saldırı herhangi sayıda sebeple herhangi sayıda kaynaktan gelebilir. Her zaman aynı sebepten
gelmez. Ve elbette kısa dalga ve uzun dalga döngüsü vardır. Kısa dalga döngüsü çabuk tamamlanan döngüdür. Uzun dalga
döngüsü daha yavaş tamamlanan döngüdür ve dolayısıyla sizin algıladığınız şekliyle tamamlanması daha uzun sürer. Ve bu
da durumu daha karmaşık hale getiriyor. Bu, tanımladığımız şeylerin saldırıya nasıl neden olabileceğinin örneklerinden
yalnızca biridir.

S: (L) Saldırı başka bir döngüden kalmış olabilir mi?


C: Bu kesinlikle bir olasılık.

S: (L) Bu tür durumlardan nasıl çıkabileceğimiz konusunda bize herhangi bir tavsiyede bulunabilir misiniz?
C: Bu ÇOK belirsiz bir soru.

S: (L) F___ ve ben, her ikimiz de sürekli olarak finansal sıkıntılarla karşılaşıyor gibiyiz ve bu noktada bize karşı saldırıların
temel yöntemlerinden biri bu gibi görünüyor. Bu sorunu nasıl aşabiliriz?
C: Bize nasıl para kazanabileceğinizi mi soruyorsunuz?

S: (L) Evet!
C: Sevgili Laura! Bunu gerçekleştirecek binlerce olasılığa sahipsin, öyle değil mi?

S: (L) Herşeye para gerekiyor!


C: İşte yine önyargı giriyor. Bu alanda öğrenmen, düşünmen, derin gözlem yapman için pek çok düşünce besini verdik.

S: (L) İnsan endişeli olduğunda bunu yapmak çok zor.


C: Bu ilginç. Bir sonraki yemek öğünü konusunda endişeli olduğunda meditasyon yapamıyor veya düşünemiyorsun. O
halde tahmin ediyorum ki, üçüncü yoğunluktaki hiç kimse bir sonraki yemekte ne yiyeceği konusunda endişelenirken
düşünenemiş veya meditasyon yapamamış. Hmmmmmm.
471
S: (L) Sorun şu ki, sürekli endişe durumu, her gün başka bir kriz yaşamak insanı sonunda yıpratıyor ve insan artık başka
herhangi bir konu üzerinde odaklanamıyor.
C: Belki kişi diğer konular üzerinde odaklanarak krizleri çözebilir. Görüyor musun, akışı sınırlandırdığın zaman, kanalı
sınırlandırıyorsun. Ve kanalı sınırlandırdığında, olasılıkların önünü kapatıyorsun. Ve orada olanı görmek çok zor, hatta
imkansız hale geliyor. Bu yüzden tüm ritüelleri bırakmanız gerektiği konusunda uyardık. Çünkü ritüel akışı sınırlandırıyor,
dolayısıyla da olasılıkları sınırlandırıyor. Senin tanımladığın şey de, sizin deyişinizle ekonomik sıkıntı ve büyük ölçekli
finansal baskılar ve bunlar sizi sınırlandırıyor. Fakat aslında sınırlandırıcı olan bu durum üzerinde yoğunlaşmandır,
durumun kendisi değil. Ve şunun farkına varıyoruz ki, ilgi enerjini odaklamakta ve kanalın akışını açmakta zorlanıyorsun.
Fakat bu kesinlikle imkansız değildir. Özellikle senin kadar güçlü bir insan için. Önemli olan neyi seçtiğindir, ne yapmak
ZORUNDA olduğun değil. Önemli olan ne yapmayı SEÇTİĞİN.

S: (L) Yani bu durumun bir saldırının sonucu değil, kendi sınırlandırmamın bir sonucu olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Hayır, durum herhangi birşeyin ve herhangi sayıda şeyin bir sonucu olabilir. Fakat çözüm aramak üzere kanalları açmak
yerine sorun üzerinde odaklanman, çözüm iradesini engelleyebilir. Ekonomik durumunun tek sorumlusunun sadece kendin
olduğunu söylemedik, sadece sorunun çözümünün engellenmesinin parçalarından biri olabileceğini söyledik, hepsi bu.

S: (L) Aynı şey F___ için de geçerli mi?


C: Elbette.

S: (L) Bu konuda söyleyeceğiniz başka birşey var mı? "Kanalı açmak" diyorsunuz...
C: Ve sorun üzerinde odaklanmak yerine akışı açarak çözüm üzerinde odaklanmak. Akışın önünü açtığınızda yanıtları
alırsınız.

S: (L) Peki yanıt ne olabilir?


C: Bunu sen keşfedeceksin!

S: (L) Ben de öyle düşünmüştüm. (T) Kozmik çember nedir?


C: Kozmik çember mi? "Kozmik çember" diye birşey olduğu fikrini veren nedir?

S: (T) Bir süre önce zihnimde beliriverdi.


C: En iyi önerimiz şu: zihninizde herhangi birşey beliriverdiğinde, onu izleyebildiğiniz kadar izleyin. Çünkü yanıt orada.
Bunu yapmıyor musunuz?

S: (T) Yapabildiğim kadar...


C: Yapabildiğin kadar mı? Bunu yapmanı engelleyen şey nedir?

S: (T) Bu geceki yanıtlarınız için teşekkürler.


C: O halde kendi sorunu yanıtladın, değil mi?

S: (T) Bazılarını. Teşekkürler.


C: Birşey değil.
_______________________________

8 Ağustos 1995 F___, Laura, SV

S: (L) S___'nin gayrımenkul satın alma isteğiyle ilgili bazı soruları var. Bununla ilgili sorular sorabilir miyiz?
C: Evet.

S: (L) S___'nin satın almayı düşündüğü ____ Merkez Caddesi'ndeki ev, fiyat bakımından göründüğü kadar iyi bir alışveriş
mi?
C: Bu subjektif. Subjektif mantık yürütme var.

S: (L) Satıcının gizlediği, dikkat edilmesi gereken herhangi birşey var mı?
C: Satıcının temel amacı kazanç. Ayrıca transferle ilgili olarak satıcının kazancını arttırabilecek bir mekanizma da var.
Zamanla, takvim tarihleriyle ilgili.

S: (L) Bu konuda S___'nin sakinleşmesi ve biraz rahatlaması için söyleyebileceğiniz başka herhangi birşey var mı?
C: Sorun satıcıda değil. Bu, satıcının satışı yapabileceği ve aynı satın alma fiyatına dayalı olarak daha büyük veya daha
472
küçük bir kazanç elde edebileceği bir durum. Yani satın alanı etkileyen bir durum değil.

S: (L) Yani satıcının en yüksek kazancı elde edebilmesi için satışı gerçekleştirmesi gereken bir son tarih var, öyle mi?
C: Evet. Her iki türlü de, satın alan açısından bir fark yok.

S: (L) Yani S___ güvenle işlemleri bitirebilir ve satıcının konularıyla ilgilenmesine de gerek yok, öyle mi?
C: Aynen öyle. Hile algısı, satıcının maksimum kazanç potansiyeli elde etme manevralarından kaynaklanıyor ve alıcıyla
ilgisi yok.

S: (S) Ev sağlam mı? Karıncılarla, radon gazıyla, herhangi zararlı birşeyle dolu bir yer değil, değil mi?
C: Bu çok tartışılabilir birşey. Bunlar bir derecede subjektif sorular. Evin çökmeyeceğinden emin olabilirsiniz.

S: (L) S___'nin başka bir konuyla ilgili başka bir sorusu var...
C: S___'nin pek çok sorusu var ve bunları kendi sorması gerekiyor.

S: (S) Tamam. Doğum tarihim ve doğum yerimle ilgili. Evlat edinme kağıtlarında bir doğum tarihi veriliyor...
C: Satın almaya hazırlandığın mülkle ilgili başka sorular sormak istemiyor muydun?

S: (S) Evet! Ama konuyla ilgili tüm ayrıntılara girmek istemem.


C: Konuyla ilgili tüm ayrıntılara girme ihtimali yok.

S: (S) Laura ve benim bu ev için bir sürü planlarımız var. Dersler vermek istiyoruz. Yapışık ruh çıkarma gibi bazı
planlarımız var... Çıkardığımız enerjiler evin etrafında dolanıp durmayacak değil mi?
C: Bu tür olayların, meydana geldikleri yapı ile alakası yoktur. Sadece bu faaliyetin kendisiyle ve nasıl gerçekleştirildiğiyle
ilgili yansımaları vardır ama faaliyetin gerçekleştirildiği yapıyla ilgisi yoktur.

S: (L) Yani ruh çıkarma terapileri, o enerjilerin eve dolmasından endişelenmeden yapılabilir, değil mi?
C: Ruh çıkarma terapileri, kullanılan prosedürlere ve bu prosedürleri kullananlara bağlı olarak güvenle veya güvensiz bir
şekilde yapılabilir. Bu faaliyetlerin gerçekleştirildiği yapının bu konularla hiçbir ilgisi yoktur. Ve aynı şey bu yapı için de
geçerli.

S: (L) S___ evim için borca girmememi, sigorta ödememi alana kadar şimdilik ihtiyaç duyduğum parayı bana ödünç
vermek istediğini söyledi. Bu işe yarar mı? Onun da kendi durumunda sıkışıklık yaşamasını istemiyorum. ...
C: En dikkatli olunması gereken alanlardan biri de borç almadır.

S: (L) Bunun farkındayım, o yüzden soruyorum.


C: Sorduğun soru istediğin şekilde yanıtlanamaz. Yanıtlar bilinmediği için değil, kendi karmik yolundaki dersler, meydana
gelmeden sana gösterilemeyeceği için. Ve bu tür kararlar verilirken geçmiş deneyimlerle birlikte bir düşünme dönemi
gerekir ve eğer borç alma yolunu seçersen, ilgili tüm tarafların tüm olası değişkenleri anlaması, tüm olası değişkenlerin
sonuçları üzerinde düşünmesi önemle tavsiye edilir.

S: (L) Yani bu konuya bir işadamı gibi yaklaşmayı mı kastediyorsunuz?


C: Hayır, bahsettiğimiz şey bu değil. Konu daha çok, ıstıraplı olabilecek duygusal öğrenme süreçleriyle ilgili. Fakat,
herhangi bir girişim öncesinde, tüm olası olaylar ve oluşacak herhangi durumlar hakkında dikkatli ve tam bir düşünme
yoluyla ıstıraplı deneyimlerden sakınmak da mümkündür. Diğer bir deyişle, duygusal temelli yaklaşımların söz konusu
olduğu yerde tüm olası açıları açıkça ve dürüstçe tartışın. Aralarında duygusal bir bağ olan kişiler arasında büyük
miktarlarda borç alınıp verildiği durumlarda, kaçınılmaz olarak bazı tehlike alanları oluşur. Tüm ıstıraplı derslerin kökünde
finansal hususlar değil, duygusal hususlar yatar. Eğer birbirinizle herhangi ve tüm olası değişkenleri tartışmanız ve
birbirinizin düşünce ve hislerini anlamanız mümkünse, o zaman sakince ve bilgilerinizi kullanarak TÜM olası değişkenleri
göz önünde bulundurmak üzere gidebileceğiniz en uç noktaya gittikten sonra, en iyi olduğunu düşündüğünüz şeyi
yapabilirsiniz.

S: (S) Başka bir konu daha var. Satın almak istediğim evde böcekler olduğunu fark ettim. Böcekleri sevmem. Önceki bir
celsede elektrikli bir böcek öldürücüden bahsetmiştiniz. Bunun insanlara zararlı olmadığını biliyorum. Ama bir kedim var
ve bir köpek de alabilirim. Bu cihazın frekansı onları etkiler mi? Böyle bir cihaz uzunvadede onların, benim veya başka
birinin sinir sistemini etkiler mi?
C: Lütfen, üçüncü yoğunluk varlıkları olarak şu anda içinde bulunduğunuz durumun ve çevrenin farkında olun. Fiziksel
varlığınız üzerinde etki yapan, genellikle önemsemediğiniz çok sayıda çevresel baskı unsuru var. Ve herhangi belirli biri
473
üzerinde odaklanıp diğerlerini önemsememek oldukça anlamsız. Bu yüzden, eğer tüm faktörler üzerinde odaklanmaya
çalışmayacaksınız, ki tüm faktörler üzerinde odaklanmaya çalışmak oldukça zor olur, herhangi belirli bir faktör üzerinde
odaklanmak çok akıllıca olmayabilir. Dolayısıyla, elektronik böcek öldürücü gibi tek bir alan üzerinde bu kadar
odaklanmanız anlaşılır olmakla birlikte, besin alımı, sigara, mekanik cihazların yaydığı kirleticiler, zararlı güneş ışınları,
ozonun incelmesi, ses kirliliği, ve normalde önemsemediğiniz ve zihninizden attığınız çok sayıdaki diğer faktörler üzerinde
de odaklanmak istemediğiniz sürece tek başına bu alan üzerinde odaklanmanız faydasızdır. Herhangi çevresel bir etki
hakkında endişelenmen gerekli değil.

S: (L) Bu yalnızca pek çok faktörden bir tanesi. Böcek ilacı, elektronik böcek öldürücü veya böcekler... hangisini seçersen.
C: Aynen öyle. Uzun bir yanıt vermemizin nedeni, tek bir soruya tek bir yanıt vermekten ziyade, benzer nitelikteki çok
çeşitli konular hakkında da düşünmenizi teşvik etmekti.

S: (S) Ama ben, tek bir birey olarak ozon tabakası veya ses kirlenmesi hakkında hiçbirşey yapamam... (L) Önemli olan bu
değil. Evinde ozon üretmek, ses kirliliğini azaltmak için satın alabileceğin her tür cihaz var. Yani, eğer bölecek öldürücü
hakkında endişeleneceksen, bir sürü başka şey hakkında da endişelenmen gerekir. (S) Bu benim de aklıma gelmişti! Evlat
edinilme belgemde bir tarih veriliyor. Siz bana başka bir tarih söylediniz ve Laura'yla birlikte her ikisini astrolojik olarak
inceledik. İkisi de doğru görünmüyor. Bana kesin doğum tarihimi, zamanımı ve yerimi söyleyebilir misiniz?
C: Öncelikle, astroloji haritalarını okumada doğruluk için tam objektiflik gerektiğini hatırla. Okuyucu ile okunan arasında
duygusal bir bağ olduğunda, bunun başarılması zordur. Dolayısıyla yorumlar biraz isabetsiz olabilir. Bilinmesi gereken ilk
husus bu. Ayrıca, aranızda duygusal bir bağ olanların haritalarını okurken, herhangi bir sonucu arzulamaktan sakınmaya
çalışın, ve herhangi ve tüm olasılıklara açık olmaya çalışın. Tarih, zaman ve yer olarak ise, "Mankato" kelimesi geliyor;
ayrıca 12 rakamı ve 03:06.

S: (L) Kişisel nitelikte bir sorumuz daha var. DMSO'nun vücut dokuları üzerindeki etkisini tanımlayabilir misiniz, zararlı
olabilir mi?
C: Lütfen "zararlı"yı tanımla.

S: (L) O kısmını geçin ve dokular üzerindeki etkisini tanımlayın.


C: Normalde deride mevcut olan yağlar ile DMSO'daki kimyasal bileşik arasındaki kimyasal reaksiyon nedeniyle, derideki
gözenekler normalde açılmayacağı kadar açılır ve bu da kimyasalın deri tarafından hızla emilmesine ve sinir uçlarının
uyuşma olarak tanımlanan sonucu üretmesine neden olur. Fakat bu uyuşmanın, rahatsızlığın tıbbi olarak iyileştirilmesinin
değil, sadece sinir uçlarının öldürülmesinin bir sonucu olduğu hatırlanmalıdır. Bu yalnızca kısavadeli bir rahatlama sağlar
ama uzunvadeli sağlık için tavsiye edilebilir değildir.

S: (L) DMSO üzerinde yapılan çalışmalar, bu kimyasalın su molekülleriyle bağlanarak hücrelerden hızla geçtiğini,
hücreleri esas kalıplarını tekrar almaya zorladığını ve ayrıca birlikte uygulandığı herhangi diğer bir bileşiği kendisiyle
birlikte dokulara taşıyabildiğini söylüyor. Yani vücudun belirli bir bölgesine bir antibiyotik uygulamak istediğinde onu
DMSO ile karıştırıp uyguluyorsun ve böylece antibiyotiği tüm vücuda uygulamak zorunda kalmıyorsun. Bunun herhangi
bir kısmı doğru mu?
C: Sana şu soruyu sormayı seçiyoruz: 3'üncü yoğunluk ortamınızın politik ve ekonomik sınırlandırmalarının yapısı göz
önünde bulundurulduğunda, böyle bir bileşik nasıl kolayca erişilebilir oluyor acaba?

S: (L) Veteriner kullanımı için satılıyor...


C: Yine: Eğer gerçekten tanımladığın sonuçları meydana getiriyorsa, böyle bir bileşik kullanımınız için nasıl erişilebilir
olabilir? Soruyu yanıtladık. Sorgulayıcı yapın göz önünde bulundurulduğunda, kendi çaban yoluyla güvenilir bir kimyasal
analiz yaparak ifademizin doğruluğunu araştırman mümkün: bu kimyasalın tek etkisi, sinir uçlarının uyuşturulması yoluyla
ağrının hafifletilmesi. Şimdi bir süre için bunun üzerinde düşünmenizi istiyoruz; yalnızca nispeten önemsiz bir konuyla
ilgili bu tek basit soruyu yanıtlamak için değil, aynı zamanda çevrenizdeki herşeyin yapısını kavramak için. Tanımladığın
etkileri üreten herhangi birşeyin sizin için kolayca erişilebilir olmasını bekler misin?

S: (L) Bilmiyorum. Veterinerlik ürünleri satan yerlerden alınması gerekiyor... yani süpermarkette bulunabilen birşey değil!
C: Peki bu tür kaynaklardan neden plütonyum satın alamıyorsunuz?

S: (L) Plütonyum daha nadir bulunan birşey.


C: Ama bir maddenin nadirliğini tartışmıyoruz, DMSO kullanımının sağladığı iddia edilen sonuçları tartışıyoruz. Ve sen,
çok fantastik kimyasal reaksiyonlar aracılığıyla meydana gelen çok fantastik sonuçlar tanımladın ve bu da akla şu soruyu
getiriyor: "Faydalı amaçlarla kullanılabilecek çeşitli kimyasal reaksiyonları ürettiği BİLİNEN bileşikler erişilebilir
DEĞİLKEN, söylediğin sonuçları meydana getiren bir bileşik neden ortalama bir insan için biraz uzakta da olsa erişilebilir
474
olsun?" Böyle bir soru sorarken, yine üçüncü yoğunluk ortamınızın ekonomik ve politik yapısına referansta bulunuyoruz.

S: (L) Yani bu ortamda iyi veya faydalı olabilecek herhangi birşeye erişmek hemen hemen imkansız mı diyorsunuz? Bizim
için iyi olan birşeyler yapan "iyi adamlar" yok mu?
C: Sence?

S: (L) Kesinlikle olduğunu ümit ediyorum!


C: Üçüncü yoğunluk ortamınızın, sizin ölçümünüzle 309.000 yılı aşan bir süredir, sadece kendine hizmet etmeye çalışan
güçler tarafından tamamen kontrol altında tutulduğu konusunda sizi bilgilendirmeye çalıştık. Siz, mevcut yaşamınızda çok,
pek çok kez, BU ortamda bireylerin faydalı veya diğer türlü varoluşları, bu varoluşu sürdürmenin avantajları ve
dezavantajları ve bununla ilişkili hususlar hakkında sorular üzerinde düşündünüz. Ve sonunda bunun temel olarak negatif
bir deneyim olduğu doğru sonucuna ulaştınız. Negatif bir deneyimden iyi şeyler meydana gelmeyeceğini söylemiyoruz,
ama bunun negatif bir deneyim olduğu yönündeki temel gösterge size, bunun, Kendine Hizmet içeren bir komuta zinciriyle
ilişkili bir deneyim olduğunu göstermiş olmalı. Kendine Hizmet açık bir şekilde iyi bir eylemden ziyade manipülatif bir
eylemdir. Genişleyen bir hareketten ziyade içe çekilen ve alan bir harekettir. Ve bu ifadeler size, yalnızca bir kimyasal
bileşikle ilgili basit soruların değil, varoluşunuzun niteliği ile ilgili soruların da yanıtlarını sağlayabilir.

S: (L) Bu, birkaç başka soruyu da açıyor. 4'üncü yoğunluk adayı olmanın ölçütleri nedir?
C: Ölçüt yoktur. Ölçüt, diğer bireylerin ilerleyişini izleyen bir birey veya bireylerin mevcut olduğu bir yargı sistemini ima
ediyor. Bu, bir anlamda başından sonuna sizin tam kontrolünüz altındaki doğal bir öğrenme sürecinin bir parçasından
ibarettir. Bu anlamda, içinde olduğunuz ortamı siz seçersiniz; yani bu, sizden yüksek bir kaynağın yaşam ortamı tavsiyesi
veya sizden yüksek bir kaynağın dayattığı yaşam ortamı mecburiyeti değildir; sadece bir ortamın varlığı ve sizin onun
içinde varolma seçiminizdir. Dolayısıyla, aday olmak yalnızca sizin HERHANGİ bir yoğunluk seviyesi adayı olmayı
seçtiğiniz anlamına gelir. Kişinin öğrenme yoluna devam etmek üzere yaptığı bir seçimdir.

S: (L) Pekala, şu soru doğuyor: 4'üncü yoğunluğa geçiş sırasında, o yoğunluğa aşina olmayanlara herhangi bir yardım
yapılacak mı, yoksa o yoğunluğun bilgisi otomatik olarak mı gelecek?
C: İkisi de değil. Bir kişi 4'üncü yoğunluğa vardığında, bu tıpkı diğer herhangi bir yoğunlukta olduğu gibi onun yolunu
bulma tercihidir. Orada size yardım etmek için bekleyen kimse yok. Bu bir ilüzyon olurdu. Bu seçimi yapmada ve seçimi
yapış biçiminizde kendi kendinize yardımcı oluyorsunuz.

S: (L) Geçenlerde bir konuyu tartışıyorduk ve çok merak ettiğim birşey var. Bazı insanlar bazı kavramları anlama
kapasitesine sahip değil gibi görünüyor. Bu, titreşim frekansının bir sonucu mu?
C: Sorunun yanıtlanmasını istediğin biçimle karşılaştırılacak olursa, çok isabetli bir soru değildi. Diğer bir deyişle, paralel
bir anlayış kalıbı. Herhangi belirli bir kavramı algılama yeteneğini belirleyen şey titreşim frekansı değildir. Titreşim
frekansı, kişinin genel olarak seçtiği çizgi veya kalıpla ilgilidir. Fakat, bir örnek verecek olursak, sizin ölçümünüzle çok
DÜŞÜK titreşim frekanslı olanlar vardır ve bunlar, ilüzyonda sizin bakış açınızla ifade edilecek olursa, son derece
karmaşık konuları kavrayabilirler ve çok karmaşık kavramların ve sorunların çok net, kompleks yanıtlarını keşfetmişlerdir.
Frekans titreşim seviyesi daha çok, ya olası en büyük ifadesiyle Kendine Hizmet'e, ya da olası en büyük ifadesiyle
Başkalarına Hizmet'e yönelen duygusal bir yolla ilgilidir, zeka kapasitesiyle değil. Yani, herhangi bir yoğunluk seviyesinde
tamamen KH olan bir bireyin tüm varoluşun tamamen farkında olması mümkündür, tıpkı tamamen BH olan bir bireyin tüm
varoluşun tamamen farkında olmasının mümkün olduğu gibi. Bunun titreşim frekansıyla ilgisi yoktur çünkü titreşim
frekansı duygusal yoldur.

S: (L) Bunu sormamın nedeni, belirli bireyler önlerine konan materyali belirli önyargılarla çarpıtıyorlar çünkü bu
önyargılara duygusal bir bağlılıkları var. Kendi önyargılarımın da bir etkisinin olduğundan eminim. Ama diğerlerinin bu
materyalden anladıkları şeyin pek çok zaman F___ ve benim anladığımızdan oldukça farklı olduğunu fark ediyorum.
Herkes farklı birşey algılıyor gibi görünüyor. Bu, uyumsuz olarak düşünülebilecek bir titreşim farklılığına mı, yoksa
farkında olmadığım başka bir şeye mi işaret ediyor?
C: Burada var olan ve tanımladığın durumla bir şekilde ilişkili olan tek fenomen, titreşim frekansıyla doğrudan ilgili
olmayan, zeka kapasitesi olarak tanımlanabilecek şeydir. Hayatın boyunca a) zeka olarak çok gelişkin olmadığını
algıladığın ama yine de çok nazik, sevecen ve verici yapıda olan; veya b) çok büyük bir zeka kapasitesine sahip olduğunu
algıladığın ama yine de son derece bencil olan, verici ve cömert olmayan ve hiç kimsenin değil sadece kendinin rahatını
düşünen bir bireyle karşılaşıp karşılaşmadığın üzerinde düşün.

S: (L) Evet. Söylediğiniz şeyi çok iyi anlıyorum. Ama yine de burada kavramaya çalıştığım bir boşluk var hala. Uyumlu
olan insanların farklı seviyelerde de olsa benzer şekillerde veya benzer kalıplarda düşünme eğilimi olduğu yönünde küçük
bir teorim var. Ve sanırım bu duygusal benzerlik veya amaç veya yönelim benzerliği nedeniyle bu kişiler tek bir akıl gibi
475
düşünebilir, veya tek bir kişi gibi hareket edebilir, bir birim olarak çalışabilirler. Bu neden olmuyor? Bu uyumsuzluğun
nedeni nedir?
C: Tanımladığın durumdaki temel husus zeka kapasitesidir ve bu, her tür duygusal karışıklık ve sürtüşmelere neden olabilir.
Tanımladığın semptom türlerinin meydana gelmesi mutlaka bir titreşim frekans seviyesi farklılığı gerektirmez. Düşük olan
titreşim frekansı seviyesi değil, zeka kapasitesidir. Ve yine ifade edecek olursak, titreşim frekansı seviyesi oluşla ve
duyguyla ilgilidir, zekayla değil.

S: (L) Bu konuda bazı değerlendirmeler yaptım, F___ ile bu konuyu olası tüm yönleriyle tartıştık; kelimeleri ve ifadeleri
umursayan, doğru bir şekilde telaffuz edilmelerini ve kullanılmalarını isteyenlerin kulaklarını tırmalamasın diye mümkün
olduğunca doğru bir gramer ve sözdizimiyle oluşturulan ifadelerin, insanlar tarafından neden algılanamadığına dair bir
neden bulamadık.
C: Zeka kapasitesi.

S: (L) Diğer insanların ne söylediklerini duymak, bunu en azından taklit etmek çok mu beyin gerekiyor?
C: Zeka kapasitesi ne kadar yüksek olursa, zekanın tüm yönlerinin kullanım, gelişim ve stimülasyon için erişilebilir olma
ihtimali o kadar büyük olur. Zeka kapasitesi ne kadar küçük olursa, zekanın bazı yönlerinin erişilebilir olmama ihtimali o
kadar büyük olur. Ve senin taklit yoluyla doğru grameri öğrenme veya doğru telaffuz ve sözdizimini anlama yeteneği ile
ilgili belirttiğin örnekler, herhangi bir titreşim frekansı farklılığından ziyade, zeka kapasitesinin ilgili yönlerinin kapalı
oluşundan kaynaklanıyor olabilir. Ve bunun farkında olman önemli, çünkü böylece zeka kapasitesi değil de niyet veya istek
konusunda düşük olduğunu sanarak bir birey veya bireyler hakkında subjektif yargılama yapmazsın. Tabii eğer bu senin
için ve diğerleri için rahatsız edici birşeyse. Fakat, kendi içindeki rahatsızlığı hafifletmenin yollarından biri, rahatsızlığın
nedenini doğru ve tam bir şekilde anlamandır. Anladıktan sonra daha az rahatsız edici olur. Özellikle de eğer neden, mazur
görülebilecek veya affedilebilecek bir neden olduğunda.

S: (L) Bu beni bir sonraki soruya götürüyor: kişisel olarak çirkin bulduğum kelimelerin kullanılması. Bu da mazur görmem
gereken birşey mi? Kastettiğim şey, olağan konuşmalarda olağan konularla ilgili konuşurken özel olan beden bölümleri
veya beden işlevleriyle ilgili ve buna benzer ifadelerin kullanımı. Aşırı argo veya pornografik dil olarak da tanımlanabilir.
C: Farkındalığının merkezlendiği mekan-zaman noktasında bu tür durumlardan sakınma çabasının oldukça nafile
olduğunun farkına olmalısın, çünkü bu bu noktada, bu durum çevrenin oldukça belirgin bir parçası durumunda. Bunların
negatif enerji transferi semptomları olduğu doğru olmakla birlikte, bunları değiştirmekle elde edeceğin şey çok az veya
hiçtir.

S: (L) O negatif enerjiye katkıda bulunmak istemiyorum.


C: Bu kesinlikle çok doğru. Ve genel olarak bunu yapmıyorsun da. Ama bunun daha çok, şu anda 3'üncü yoğunluk
ortamında meydana gelen değişimlerle ilgili bir konu olduğunu, yapı olarak rahatsız edici hatta korkutucu olduğunu
algılayacağın çok pek şey fark edeceğini anlaman faydalı olacaktır. Tüm bunları nispeten daha derin bir şekilde kavramanı
sağlayan şey, boyutunuzdaki diğerlerininkiyle karşılaştırıldığında da daha yüksek olan algı durumun ve zeka kapasiten.
Anlaşılabilir olmakla birlikte, etrafında olan ve netice itibariyle büyük resmin bir parçası olan her duruma belki fazla
duygusal bir tepki verme eğiliminde olabilirsin. İlgini büyük resim içindeki bireysel rahatsız edici unsurlardan ziyade
büyük resmin kendisi üzerinde odaklanman muhtemelen daha faydalı olur.

S: (L) Dünyanın her yanındaki durumun ne olduğunu biliyorum ve bu konuda yapabileceğim hiçbirşey yok ve bunu
denemem de. Ama kendi kişisel çevremde bu negatif enerjiye katkıda bulunmak istemiyorum ve değişime yönelik pozitif
bilgi enerjisini getirmeye adanmış bir grubun tüm üyelerinin de kendi bireysel yaşamlarında o enerjiye katkıda
bulunmamalarını beklemek bence gayet normal bir beklenti.
C: Bu kesinlikle anlaşılabilir birşey. Ama, itiraz edilebilir şeylerin giderilmesini büyük ölçüde gerçekleştirdiğiniz için, bu
konu üzerinde durmanızın faydası olmayacağının farkında olmanız gerekir. Sizin mekan-zaman noktanızda 3'üncü
yoğunluk seviyesinde meydana gelen değişimlerin semptomları olan o tür kelimelerin kullanımı gerçekten sayısız negatif
enerji transferi yollarından bir tanesi fakat, %100 olmasa bile bu sorunu kendi ortamınızdan başarılı bir şekilde
uzaklaştırmış olduğunuz için, bunların nadiren tekrar meydana gelmesini genel başarınız ışığında görmezden gelebilirsiniz.

S: (L) Katılıyorum. Devam etmek istiyorum. Deneyimlerimizi, bu grup ve bu projeden öğrendiklerimizi bir kitap halinde
bir araya getirmemizin başarılı bir girişim olup olmayacağını merak ediyorum.
C: Bu size bağlı. Fakat ilüzyon içinde algılandığı şekliyle yeterince tanınırlığınız ve desteğiniz olmadığı için, istediğiniz
zaman diliminde istediğiniz amaçlara ulaşmanız zor olabilir ve bu da cesaret kırıcı olabilir. Fakat bu durum, Tom French
isimli kişi tarafından hafifletilebilir. Karşılaştığı zorlukların yapısını tam olarak kavrayarak haber projesini tamamlamada
kendisine yardımcı olması için ona yardım edebilirsiniz.
476
S: (L) Tamam. Aldığımız bilgi yığınlarıyla ne yapabileceğimiz konusunda herhangi bir tavsiyede bulunabilir misiniz?
C: Sizin zaman ölçümünüzle geçen takvim yılında, sadece içgüdülerinizi izleyerek, sizin deyişinizle son derece takdire
değer miktarda "haber yaydınız." Tavsiyelerde bulunarak veya yanıtlanmasını istediğin soruyu yanıtlayarak bu öğrenme
kalıbına müdahalede bulunmamız uygun olmaz. Ve gerekli de değil. Çok büyük miktarda ilerleme kaydediyorsunuz. Bu
alandaki herhangi bir hareket kalıbınızı terk etmenize gerek yok.

S: (L) Belirli adımları atabilmek için ekonomik olarak istikrarlı bir hale gelmeyi çok istiyorum...
C: Hatırlatalım: mevcut durumunu kontrol et ve son iki yılda kaydettiğin ilerleme üzerinde düşün ve bu süreçde gerçekten
çok fazla sıkıntı çekip çekmediğini, tüm ihtiyaçlarının her zaman, son dakikada bile olsa sağlanıp sağlanmadığını düşün.
Ve eğer bu gerçekten doğruysa, ekonomik istikrara ulaşağacağına dair verdiğimiz bilgiyi de göz önünde bulunduracak
olursan, neden endişeleniyorsun?

S: (L) F___'nin de çok çalıştığını ve ama az para aldığını düşünüyorum.


C: Varolan herşey -- derslerdir.

S: (L) Bazı değişiklikler yapmazsam bir çukura düşeceğim.


C: Çukur ne zaman seni bitirdi?

S: (L) Bunun kıyısındayım.


C: Seni ne zaman bitirdi?

S: (L) Hiçbir zaman.


C: Bunun değişmesini bekliyor musun?

S: (L) Hayır.
C: Hatta, benzer durumlar hakkında şikayette bulunan diğerlerine endişelenmelerini, çünkü, sizin deyişinizle, "Tanrı'nın
sağlayacağını" söyledin. Ve eğer bu çok basit prensibe inancın varsa, bu noktada inancından sapar mısın?

S: (L) Bazen ne yapacağımı bilmiyorum ve karşı koyamadığım bir stres beni mahvediyormuş gibi hissediyorum.
C: Bunun gerçekçi bir ifade olmadığını, daha ziyade duygusal olarak gölgelenmiş bir ifade olduğunu düşünüyoruz ve bunu
kınamıyoruz. Bu kesinlikle anlaşılabilir birşey, fakat durumu olduğu gibi görmen faydalı olacaktır. Daha önce erişilebilir
olan seçenekler tanımlamıştın, o halde tercihin çıkıp bunların yanıtlarını aramak. Erişebileceğin seçenekler olduğunu
hissetmiyor musun?

S: (L) Hissediyorum. Ama çok iyi bir seçenek görmüyorum. Hep risk var.
C: Sizin aleminizde risk içermeyen herhangi birşey tanımlar mısın?

S: (L) Tamam, eski Hiperboreanlar efsanesiyle ilgili birşeyler öğrenmeyi çok istiyorum.
C: Burada bir maskeleme var. Yanlış tanım.

S: (L) Ne demek istiyorsunuz? Hiperboreanlar denen bir ırk olduğu söyleniyordu.


C: Bu bir maskeleme.

S: (L) Maskeleme nedir?


C: Maskeleme, tarihsel bir olay veya durumun doğru olmayan bir şekilde tanımlanmasıdır.

S: (L) Hiperboreanlar olarak maskelenen gerçek olay veya durum neydi?


C: Üçüncü yoğunluk ortamınızda, çeşitli mekan-zaman noktalarında, gezegeninizin yüzeyinde ve aynı zamanda sürekli
değişim gösteren atmosferinde, ve hatta gezegenin yüzeyi altında, bazıları şu anda sizin ortamınızda mevcut olan, bazıları
ise olmayan çok çeşitli insan ırkı türleri var olmuştur. Ve aynı zamanda alternatif insanlar. Diğer bir deyişle, sizin bildiğiniz
şekliyle insan olarak tanımlanamayacak olan insan-benzeri 3'üncü yoğunluk varlıkları. Ve ayrıca, kendilerini 3'üncü
yoğunluk varlıkları olarak gösteren 4'üncü yoğunluk varlıklarıyla ve yine tarihinizin bazı noktalarında geçici olarak veya
4'üncü yoğunluk varlıklarıyla bilinçli olarak etkileşim yoluyla kendilerini 4'üncü yoğunluk varlıkları olan sunan 3'üncü
yoğunluk varlıklarıyla etkileşimler olmuştur. Yani çevrenizin çeşitli ortamlarında zeki yaşam içeren tam bir tarih
potpurisini tanımlıyoruz. Bu noktada herhangi bir grup üzerinde yoğunlaşmak ve onlara bir isim vermek uygun olmaz
çünkü isimler onay çağrışımı yapar ama aslında sadece bir damgalama olabilir.

S: (L) Tamam. Hepsi bu mu?


477
C: Sana bağlı.

S: (L) Hiperboreanlar, Kuzey Kutbu'nda buzdan dağlarla çevrili tropik bir alanda yaşamış bir ırk olarak tanımlanıyor. Yarı
saydam oldukları ve bir sebepten dolayı diğer insanların arasına girip onlarla çiftleşmeleri gerektiği iddia ediliyor. Efsaneye
göre bu durum, her 5 nesilde bir, anne soyundan istisnai güzellikte ve zekada bir bireyin dünyaya gelmesine neden oluyor.
O yüzden bazı yerlerde sıradışı bir güzelliğe ve zekaya sahip olan kişilerin, Hiperborean genetiğinin bir ürünü oldukları
düşünülüyor. Ayrıca, Hiperboreanların Keltlerin ataları olduğu iddia ediliyor.
C: Çok hoş bir hikaye! Mmmmm.

S: (L) Bunu sevdim!


C: Ne yazık ki gerçeği yansıtmıyor. Ama fantazi her zaman eğlencelidir.

S: (L) Kuzey Kutbu bölgesinde yaşamış bir ırk var mıydı?


C: Şu anda Kuzey Kutbu bölgesinde yaşayan bir grup var.

S: (L) Kim onlar?


C: Eskimolar.

S: (L) Tamam. Gezegenin herhangi bir yerinde, tarihimizin tüm gizli bilgilerini içeren gizli kütüphaneler var mı hiç?
C: Hayır. Belirttiğin sırlar, bazıları hakkında bilginizin çok az olduğu veya hiç olmadığı, psişik boyutlardaki zihinsel
yapılarda tutulur. Hiçbirşeyin bir kütüphaneye koyulabilecek bir formda kaydedilmesine gerek yok. Hepsi sözlü olarak
veya zihinsel telepatiyle yapılır.

S: (L) Mayalar kimdi ve neydi?


C: Mayalar, Orta Amerika olarak tanımladığınız topraklarda hala mevcut olan geçici bir halktı. Ve sizin zaman ifadenizle
geçmişte, başka yoğunluk seviyelerinden varlıklarla olan etkileşimleri nedeniyle 3'üncü yoğunluk Dünya ortamındaki diğer
insan varlıklarında aynı şekilde var olmayan bazı fiziksel özelliklere sahiptiler.

S: (L) O varlıklar hangileri?


C: 4'üncü yoğunluk KH varlıklarını çeşitli örneklerde tanımlamıştık.

S: (L) Kertenkele Varlıkları mı?


C: Evet.

S: (L) Tiahuanaco'lu Arajuna kimdi?


C: Şu anda Orta Amerika olarak tanımlanan bölgeyi yöneten yaklaşık 8 melezden birine referansta bulunduğunu
düşünüyoruz. Melezler, Kertenkele ırkından insan ırkına, 4'üncü yoğunlukta 3'üncü yoğunluğa bir transfer deneyiydi ve
ırkın fiziksel çoğaltımı veya üremesindeki başarı yetersizliği nedeniyle yaklaşık 240 yıl boyunca devam eden bu deneye
son verildi. Kertenkele Varlıkları'nın ruhlarını sürekli yerleşim için doğrudan 3'üncü yoğunluk ortamına taşımaya yönelik
çeşitli girişimlerinden bir tanesiydi. Ve tabii ki artık bunu gerekli olarak algılamadılar çünkü niyetleri 3'üncü yoğunluk
varlıklarını 4'üncü yoğunluğa vardıkları zaman orada yönetmek.

S: (L) Tiahuanaco şehrini kim inşa etti?


C: İnsanlarla işbirliği halindeki Kertenkele Varlıkları.

S: (L) Ne zaman inşa edildi?


C: İki noktada yıkılmış göründüğü için çeşitli zaman aralıkları. Sizin ölçümünüzle şu anki zamandan yaklaşık 8000 yıl
öncesi şeklinde bir tahmin belirtmemiz gerekiyor.

S: (L) Kabil'de Damien'deki heykelleri kim inşa etti?


C: Erken Pers ırklarından biri. 3'üncü yoğunluk.

S: (L) Agarta gerçekten var mı?


C: Hayır.
_______________________________________
478
12 Ağustos 1995 Frank, Laura, SV

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Şu anda S___'ye veya bana verecek herhangi bir mesajınız var mı?
C: Spesifik sorular sorun.

S: (L) İlk sorum şu: Veda'ların kaynağı nedir? Hindu felsefe sisteminin?
C: Birden fazla kaynak.

S: (L) Genel kaynak nedir, pozitif mi, yoksa...


C: Çok belirsiz bir soru.

S: (L) Yüzyıllar boyunca bunları bir araya getiren bir grubun ürünü mü, kanallanmış bilgi mi, veya...
C: Meditasyon yoluyla ortaya kondular.

S: (L) Bu bilgileri ortaya koyan insanlar hangi ırktandı?


C: Kafkas. [ç.n.: "Kafkas" terimi, genel anlamda "Beyaz ırk" veya belki özel olarak "Ari ırkı" anlamında kullanılıyor
olabilir. Ari'lerin Kafkaslarda ortaya çıkıp yayıldığı görüşüne dayalı olarak.]

S: (L) Veda'lar hangi zaman diliminde alındı?


C: Çeşitli bilgi parçacıkları daha sonra bu şekilde etiketlenen paketler halinde düzenlendi.

S: (L) Meditasyonla ulaşılan bu bilgilerin kaynağı neydi?


C: Bilinçaltı zihin.

S: (L) Veda bilgilerinin herhangi bir kısmı insanlara dünyadışı varlıklar tarafından mı verildi?
C: Sizin tanımlayacağınız şekliyle hayır.

S: (L) Bu bilgiler hangi tür varlıklardan veya hangi yoğunluk seviyesinden geldi?
C: Üçüncü.

S: (L) Bunun hakkında genel olarak söyleyebileceğiniz başka birşey var mı?
C: Sorarsanız.

S: (L) Veda'larda verilen bilgilerin doğruluk yüzdesi nedir? Genel?


C: Hangi seviyede doğru?

S: (L) Üçüncü yoğunluk.


C: Hangi ölçekte veya hangi biçimle doğru?

S: (L) Genel anlamda, kişinin yaşadığı ve evreni algıladığı biçim anlamında.


C: Bu yanıtlaması son derece zor bir soru, çünkü evreni algılama ve kişinin hayatını yaşaması gibi şeyleri belirlemede
doğruluk tamamen yoruma açıktır. Herhangi biri verilen bilgiye uygunluk gösteren bir paralel evrene referansta bulunarak
doğruluğa karar verebilir. Ve daha önce belirttiğimiz gibi, düşünce enerjisiyle paralel evrenler yaratmak mümkündür ve
doğal bir şekilde yaratıldığında, bu paralel evrenler onlara verilmiş anlamla uygunluk gösterir.

S: (L) Mantra'ların kullanımından elde edilebilecek herhangi bir fayda var mı?
C: Özellikle zihin bu faydanın olduğunu söylediğinde. Hatırlayın, gerçekliği ve fizikselliği değiştirmek için gerekli gücün
çoğu zihnin inanç merkezinde bulunur. Bu, fizikselliğin artık bir hapishane değil, istediğiniz gibi değiştirebildiğiniz için
eviniz gibi olduğu 4'üncü yoğunluk gerçekliğine ulaştığınızda daha yakından anlayacağınız birşeydir. Mevcut
durumunuzda, gerçekliğin sonlu olduğuna dair bir inançsal yanlış yorumlamanız var ve sonlu fiziksel varoluşla ilgili
çektiğiniz sıkıntı da bundan temelleniyor. Bu kavramı hala tam olarak kavrayamamış olman bizi şaşırttı.

S: (L) Bu kavramı iyi bir şekilde kavradığımı düşünüyorum, ama diğerlerinin kavraması için bazı yanıtlar almak üzere
sorular soruyorum.
C: Bu tam olarak dürüstçe bir ifade sayılmaz.
479

S: (L) Yeterince yakın. Mantra'ların söylenmesinin ruh çıkarma veya egzorsizm etkisi yaratabileceği doğru mu?
C: Eğer öyle isterseniz.

S: (L) Geçen hafta ruh çıkarma ve egzorsizmle ilgili olarak, eğer doğru kişi tarafından doğru bir şekilde yapılırsa, ilgili
bireyler ve mekan için zararlı olabilecek yan etkiler veya olaylar olmayacağını söylediniz. "Doğru bir şekilde
yapılmasından" kastettiğiniz şey nedir?
C: Doğru tutum, kişinin gerçekleştirdiği faaliyetlere yönelik tam bir inanç ve farkındalığının olması dürüstlüğünü ve
kavrayışını gerektirir. Diğer bir deyişle, bir kişi, istenen bir sonucu meydana getirdiğini iddia ettiği bir eylemi
gerçekleştirirken, eğer gerçekten eylemlerinin istenen sonucu meydana getireceğine inancı yoksa, inanç eksikliği nedeniyle
çaba başarısız olacaktır. Ama kişi tam inanca ve çok-yoğunluklu (ç.n.: çok-boyutlu) anlayışa sahip olduğunda, kişinin
faaliyeti gerçekten doğru ve faydalıdır ve bu faaliyetleri gerçekleştirmenin doğru yolu budur.

S: (L) İnanç edinilmesi zor birşey, değil mi?


C: Hiç de değil. Gerçeğe dair birşey bulduğunda, inancı güçlendiren kanıtlar görürsün.

S: (L) Anlıyorum. Egzorsizmi veya ruh çıkarmayı gerçekleştirecek "doğru kişi" ölçütleri nedir?
C: Önceki yanıtla aynı.

S: (SV) Bir sorum var. JR ve TR bir süredir bir Budist rahipten bir çeşit ders alıyorlar. Bu, sorunların çözümünde onlara
veya bize gerçekten faydalı olabilir mi?
C: Eğer çaba samimiyse ve arayış gerçekse, yani belirttiğin örnekte olduğu gibi geçici duygulara dayalı değilse, sorunları
çözmede veya cevaplara ulaşmada kullanılan herhangi bir yöntem faydalı olabilir.

S: (L) Birkaç hafta önce TR ve JR için bir ruh görüntülemesi yaptık ve gördüğümüz ve TR'nin farkında olmadığı birşey
vardı. Daha sonra bir ruh çıkarma yaptık ve daha önce kendini gösteren veya belli eden şeye benzer birşey görmedik.
Bunun nedeni neydi?
C: Karmaşık.

S: (L) Gördüğümüz şeyde hata var mıydı?


C: Hayır.

S: (L) TR üzerinde ruh çıkarma yaptığımızda görünenlerde hata var mıydı?


C: Bu doğru yaklaşım değil.

S: (L) Doğru yaklaşım nedir?


C: Koşulların değişkenliği.

S: (L) Yani görüntüleme yaptığımız koşullarda gördüğümüz şey gerçekten oradaydı ve koşullar değiştiğinde ise artık
mevcut değildi, öyle mi?
C: Pek sayılmaz. İki farklı tür faaliyet vardı. Biri uzaktan görüntüleme, diğer ise ruh çıkarmaydı. Bu, psişik veya eterik
kanallama sürecinin kullanıldığı iki farklı faaliyet türüdür, ve dolayısıyla, sadece iki örnek verecek olursak, duygusal
bloklar veya koşulların değişmesi gibi çeşitli faktörler nedeniyle görüş açıları değişebilir.

S: (L) Önceki bir celsede, grubumuzda yer almış herhangi birinin grubu bozmak veya kanalı durdurmak için gönderilmiş
olup olmadığı sorusunu sormuştuk. Verilen yanıt bunun muhtemel olduğu, fakat bunun, kendi başımıza öğrenmemiz
gereken birşey olduğuydu. Bunu pek çeşitli yönden tartıştık ve doğrudan TR ve veya JR'den değilse bile, sizin
tanımladığınız şekliyle onlar üzerinden gelen bir zarar verme potansiyeli var gibi görünüyor.
C: Daha basit sorulara bölünerek daha iyi yanıtlanacak olan sorulara genel bir yanıt arayarak, yine karmaşık bir konuyu
hatalı bir şekilde basitleştiriyorsun.

S: (L) TR ve JR grubumuzu bozmak için mi gönderildi?


C: Hayır.

S: (L) Ama verdiğiniz yanıt birinin bu amaçla gönderildiğini ima ediyordu. Eğer onlar değilse bizden biri olmalı.
C: Hayır.

S: (L) Diğer bir zamandaki diğer bir kişi miydi?


480
C: Bu, herhangi bir üçüncü yoğunluk fiziksel varlığı anlamında biri değil, daha ziyade bir üçüncü yoğunluk fiziksel
varlığına ilişebilen ve koşulların gerektirmesine göre bir varlıktan diğerine geçebilen biri. Neden herhangi belirli bir fiziksel
bireyin her zaman tamamen aynı etkilere ve aynı yapışık enerjilere sahip olduğunu düşünüyorsunuz? Açıktır ki, bu
değişebilen birşeydir. Dolayısıyla, eğer saldırı varsa, amacına ulaştırmak için saldırıyı herhangi bir anda mevcut herhangi
veya herkes üzerinden gerçekleştirmek en etkilisi olmaz mıydı? Bir bireyin varlığından kaynaklanan bir saldırı modu fark
edildiğinde, o bireyin fiziksel olarak uzaklaştırılmasının tüm saldırı olasılıklarını ortadan kaldıracağını düşünmek oldukça
sınırlı ve safça bir yaklaşım olur. (ç.n.: mod; tür, biçim, çeşit)

S: (L) Bazı insanlar bu saldırıları modlarına diğerlerinden daha mı yatkın?


C: Bu yine sabitten ziyade değişken bir husus.

S: (L) Doğru hatırlıyorsam, o soruyu sorduğumda 3'üncü yoğunluk bir kişi sordum, geçici birşeyi değil.
C: Eğer bir üçüncü yoğunluk varlığın bilinçli bir şekilde faaliyetleri bozmaya çalışmasının mümkün olup olmadığını
soruyorsan, evet, bu kesinlikle mümkün. Bu şimdiye kadar oldu mu? Hayır. Bu hiç olmayacağı anlamına gelir mi? Hayır.
Olacağı anlamına gelir mi? Sizin faaliyetlerinizin herhangi ve tüm türlerde saldırılara neden olma olasılığı her zaman
yüksek. Dolayısıyla, her zaman dikkatli olmanız gerekir. Ayrıca herhangi belirli bir saldırı moduna kafayı takmamanız
akıllıca olur çünkü çok, çok pek çok saldırı türü kullanılabilir. Aklınızın ucundan bile hiç geçmemiş olabilecek türler.

S: (L) Tamam. Ortama, insanların tutumlarına karşı falan hassaslaşmalarım, kendi üzerimdeki bir tür saldırıdan
kaynaklanıyor olabilir mi?
C: Olabilir. Saldırı bilinçli bir şekilde fiziksel üçüncü yoğunluk varlığının kendisinden kaynaklanmıyor olabilir.

S: (L) Öğrenmek istediğim şuydu: insanlar üzerinden gelen bu tür saldırılara karşı kendi duygusal reaksiyonumun
hassasiyeti de bana yönelik bir saldırının neticesi olabilir mi?
C: Olabilir ve öyleyse, saldırı başarılı demektir.

S: (L) Bunu nasıl belirleyebilirim?


C: Her zaman tüm taraflarla tamamen açık ve iletişim halinde olarak. Sır saklamak ancak başarısızlığa neden olur.

S: (L) Peki TR ve JR bu grup için büyük bir öneme sahipler mi? Onlarla konuşmaya çalışıyorum, ama duyguları beni
duymalarını engelliyor gibi veya tutumları ve tepkileri, konuları tartışma girişimlerine nokta koyuyor. Çabalarımın sürekli
kesintiye uğratılmasını katlanılmaz buluyorum ve her ikisiyle de bunu sürekli yaşıyorum, eğer o sırada birbirlerine söz
geçirmeye çalışmıyorlarsa tabii.
C: Yine subjektif sorgulardan sakınmaya çalışmanı öneriyoruz. Yargıda bulunmadan önce durup kendine şunu sormanı
istiyoruz; TR ve JR olarak ifade ettiklerin ve diğer herhangi ve tüm tarafların, mevcut diğer herhangi ve herkese herhangi
bir faydası olabilir mi?

S: (L) Neyi kastettiğinizi pek anlamadım. F___ kanal. Açık ki bu önemli bir işlev. Kanal olmadan grup olmaz. Doğru mu?
C: Doğru.

S: (L) Yani dolayısıyla, gerçekçi olursak, diğer hiçbirimiz o kadar önemli değiliz.
C: Yanlış.

S: (L) Neden?
C: Belirsiz.

S: (L) Rollerimizi tanımlayabilir miyiz?


C: Herhangi birinizin ve hepinizin, kendinizi oynuyor olarak gördüğünüz rolleri tanımlamanız ve bunları birbirinize
söylemeniz tamamen size kalmış birşey. Eğer bu yapılırsa, her biriniz için durumun çok daha net bir resmini sağlayabilir,
ve herhangi bir durumda iletişim eksikliği olduğunda mümkün olan yanlış anlama, çıkar çatışmalarından sakınmanızı
sağlayabilir. Bu, çabaların sona ermesini görmek isteyenlerin çok başarılı bir şekilde kullandığı pek çok saldırı türlerinden
bir tanesidir ve saldırı çok ustalıklı bir şekilde yapılır çünkü tüm düşünce süreçlerinin %92'sinin üçüncü yoğunluk
kökenliği olduğu bilinçaltı zihin üzerinde oynanarak gerçekleştirilir.

S: (L) TR ve JR'nin dürüstçe iletişim konusunda açık olmadıklarını düşünüyorum. Diğer insanların sorunlarını belirtmede
oldukça istekliler ama onlarla ilgili sorunu olan diğer kişileri dinlemek istemiyorlar.
C: O zaman aranızdaki iletişim açık bir iletişim değil gibi görünür.
481
S: (L) Dürüst davranmayan biriyle nasıl açık bir iletişim geliştirebilirsin ki?
C: Subjektif.

S: (L) Tabii ki subjektif. Onlar gruba geldiğinden beri bilgi seviyesinin düşmüş olması, belirsiz ve yanıtsız soruların
artması önemli değil mi?
C: Hatalı mekanik yaklaşımları kusurlu karakter veya kişilik veya yapı olarak tanımlamamaya dikkat et. Değiştirilebilir,
düzeltilebilir veya yardım edilebilir olanı, düzeltilemez, değiştirilemez ve yardım edilemez olandan ayırmak önemlidir.
Ayrıca, üçüncü yoğunluk KH varlıkları olarak, herhangi ve her birinizin tuzağa düşmesi çok kolaydır ve elbette bu 4'üncü
yoğunluk KH'den gelen bir saldırı türüdür; diğerleriyle işbirliği halindeyken bile kendine hizmet etmeye çalışma tuzağına
düşmek. Bu durum, koşulları iyileştirmek veya geniş çaplı bir yardım sağlamak üzere tasarlanmış herhangi ve tüm
faaliyetlerin sonunda amacından sapmasına neden olabilir.

S: (L) Bugün Ram isimli Vedik astroloğu ile konuşuyorduk ve bu kişi, Veda'lara göre Kertenkele Varlıkları fikrinin doğru
olduğunu ve bunun içimizdeki cinsel prensibin, yani kundalinin etkinleşmesi olduğunu söyledi. Tüm UFO veya dünyadışı
varlık faaliyetleri yalnızca hepimizin içimizdeki birşeyin yansımasıymış.
C: Bu sorunun yanıtı kısmen, eğer dikkat edersen önceki sorulara verilen yanıtlarla benzer nitelikte. Fakat gerçekte bu
soruları en yeterli şekilde yanıtlamanın en iyi yolu, şimdiye kadar topladığın ve verilen bilgi ve kavrayışa dayalı olarak,
kendine ne düşündüğünü sormaktır.

S: (L) Bazen onların kendimizin paralel bir evrendeki parçamız olmaları ve bizim dünyamızda ortaya çıkıp bizimle negatif
bir şekilde etkileşiyor olmaları olasığı üzerinde düşünüyorum. Buna göre dünyadışı varlıklarla insanların etkileşimlerine
dair hikayeler, yalnızca insanların diğer bir boyut veya yoğunlukta ortaya çıkan negatif yönleri aracılığıyla meydana gelen
mekanik şeyler oluyor. Bu belirgin bir olasılık olmaz mıydı?
C: Düşündüğün anlamda değil. Hatırla, önüne ne zaman herhangi yeni fikirler çıkarsa, önceden toplanmış tüm bilgilerini
gözden geçirmek her zaman akıllıcadır. Sadece şimdiki durumla ilgili olarak değil, diğer tüm durumlarla ilgili olarak da.
Örneğin sadece paralel bir evrenden doğan düşünce kalıpları veya gerçeklikler ne kadar sıklıkla çöl mekanlarında ortaya
çıkıp üçüncü yoğunluk varlıkları tarafından üçüncü yoğunluk ortamında incelenmek üzere alınabilir? Eğer bunun olduğuna
gerçekten inanıyorsan, ki OLDU, kişi bunun anlamı üzerinde ve bunun üçüncü yoğunluk ortamında ölçülemeyen, eterik
ortamdaki çok daha yüksek yoğunluk seviyeleriyle ve veya boyutlararası faaliyetlerle ilişkisi üzerinde düşünmelidir. Ve
şimdi verdiğin örnekte olduğu gibi yıkıcı sonuçları olabilecek bir tür saldırı gibi görünen açıklamalardan herhangi bir
tanesine çok güçlü bir şekilde inanma tuzağından sakınman gerektiği konusunda çok önemli bir uyarıda bulunuyoruz.

S: (L) Yani devlet tarafından ele geçirilen veya alınan ve incelenen gerçek, maddesel dünyadışı araçlar var?
C: Bundan herhangi bir şüphen var mı?

S: (L) Bazen tüm bu şeylerin bizi çıldırtmak için devlet tarafından yaratılıp yaratılmadığını merak ediyorum!
C: Bu ilginç bir kavram, ama seni temin edebiliriz ki, bu hiçbir şekilde doğru değil.

S: (L) Eğer bu araçlar dördüncü yoğunluktan bizim gerçekliğimize giriyorsa, ki sanırım bazıları giriyor, burada nasıl
kalıyorlar? Mutlak bir şekilde fiziksel bir materyal haline gelip burada mı kalıyorlar?
C: Eğer üçüncü yoğunlukta arızalanırlarsa, üçüncü yoğunlukta sabitleniyorlar. Çok basit.

S: (L) Aynı şey varlıklar için de geçerli mi?


C: Aynen öyle.

S: (L) Yani çok gerçek bir manada, gerçek ve fizikseller...


C: Dördüncü yoğunlukta da çok gerçek ve fizikseller. Fark şu ki, dördüncü yoğunluk fizikselliği üçüncü yoğunluk
fizikselliğiyle aynı değildir. Ama bu, dördüncü yoğunlukta fiziksellik olmadığı anlamına gelmiyor. Fiziksellikle olan tüm
bağları tamamen atmak için, varlığın altıncı yoğunluk veya üzerine çıkması gerekiyor. Bunun altındaki herşey bir
fiziksellik veya fizikselliğe bağ içerir. Tıpkı eterik yoğunluktaki, 1'den 4'e kadarki yoğunluk varlıklarının döngüsünü
sağlayan derin düşünme ve değerlendirme bölgesi olan beşinci yoğunluk gibi. Bu varlıklar buradan fiziksel alemlerden
birine geri yönlendirilir. Birden dörde kadarki her bir seviye, sizin bildiğiniz şekliyle giderek daha az fiziksellik içerir, fakat
fiziksellik yine de mevcuttur. Fakat dördüncü yoğunluktaki herhangi bir varlık veya orada üretilmiş veya
kavramsallaştırılmış herhangi türde bir araç üçüncü yoğunluğa girdiğinde üçüncü yoğunluk fizikselliği üçüncü yoğunlukta
bir sabitliğe sahiptir; dördüncü yoğunluk gerçekliğinden üçüncü yoğunluktaki dolaşımını gerçekleştirebilir. Fakat herhangi
bir arıza veya bozulma meydana geldiğinde, o sırada üçüncü yoğunlukta bulunan tüm unsurlar üçüncü yoğunlukta kalır.
Üçüncü yoğunluktayken dördüncü yoğunluğa kaybolan nesneler veya bir varlığa veya araca ait herhangi fiziksel yapılarla
ilgili raporlanan gözlemler, herhangi ve her durumda, herhangi bir arıza veya bozukluk sürecinde olmayan bir cisim veya
482
bir varlık veya bir yapı içerir. Dördüncü yoğunluk aleminde hala tam olarak işlevseldir. Yalnızca sizin ölçümünüzle sınırlı
bir süre için üçüncü yoğunluğu ziyaret etmektedir ve dolayısıyla bir noktada dördüncü yoğunluğa geçerek kaybolur. Fakat
eğer bir arıza yaparsa veya herhangi bir şekilde yapısı bozulur veya değiştirilirse, üçüncü yoğunlukta kalacaktır.

S: (L) Peki eğer biri, bir kişinin vücudundaki bir implantı çıkarırsa, o implantı burada tutmanın en iyi yolu onu hemen
ezmek midir?
C: Eğer biri bir implantı çıkarırsa, artık tasarlandığı fonksiyonu göstermiyordur.

S: (L) Tamam. Bazı gerçek şeyler oluyor ve bu arıza yapan dördüncü yoğunluk varlıkları ve aracıyla ilgili bir etkileşimin
filminin çekilmiş olma olasılığı var. Ve iddiaya göre bu film televizyonda gösterilecekmiş. Bu otopsi filmi ve araç
kalıntıları incelemesi gerçek mi, sahte mi, aldatma mı?
C: Maksimum öğrenme için, gerçeği arayanların filme tanıklık etmesi ve gerçek olup olmadığına kendilerinin karar
vermesi önerilir, çünkü görme yoluyla bu mümkün olacak.

S: (L) Kesinlikle bunu yapmak istiyorum. Şimdi, kişisel bir soruya geçmek istiyorum. Mevcut yaşam koşullarımla ilgili
olarak, bunun karmik olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Kişisel yaşamdaki tüm zorluklar o veya bu şekilde karmiktir. Özellikle diğer ruh varlıklarıyla olan etkileşimler söz
konusu olduğunda. Ve etkileşimler ne kadar yakınsa, o kadar karmiktirler. Bunu zaten biliyorsun.

S: (L) Zor olan şey, yapılacak en iyi şeyin ne olduğunu bilmek.


C: Öğrenme, tüm varoluşta gerçekleşen bir süreçtir ve o veya bu eylemle gerçekleşir. Herhangi ve tüm eylemler, herhangi
ve tüm olası eylemler, herhangi ve tüm olası eylem yönleri, sürekli öğrenme sağlar. Dolayısıyla, mutlak manada, hata
yapmak mümkün değildir. Fakat, bireyin karmik olan şeyleri tam olarak deneyimlemesi gerekir. Yapılan seçimler, üçüncü
yoğunluk fiziksel düzlemine girme öncesi yapılan seçimleri yansıtır ve buna, akışkan haliyle gerçekliğin değişkenliğine
dayalı olarak kendilerini gösteren fırsatlar eşlik eder. Dolayısıyla, verilecek kararlar, verilmeleri gerektiği zaman
kendilerini gösterecektir ve öğrenme sürecinin daha yüksek miktarda mı, yoksa daha düşük miktarda mı ızdırap meydana
getireceğini belirleyen şey, yalnızca kişinin yorumu objektif bir şekilde kabul etme yeteneğidir.

S: (L) Öğrenme neden ızdıraplı olmak zorunda?


C: Zorunda değil.

S: (L) Bana istisnasız bir şekilde öyle görünüyor.


C: Bu deneyimleyenin algılarına göredir, herhangi mutlak ölçütlere göre değil.

S: (L) Pek çok seviyede sınırlandırıcı olduğu konusunda bizi uyardığınız ritüeller konusu hakkında birşeyler daha
öğrenmek istiyoruz. Bunun nedeni nedir?
C: Eğer bir birey, faaliyetlerine en büyük ölçüde samimi bir inanç gösteriyorsa, bir seviyede bir fayda mutlaka görecektir.
Fakat, sırf bazı kalıpları izliyor olmak için bazı kalıpları izlemek, mutlak faydaların meydana gelmesi için gerekli
samimiyet ve inancı üretmez. Dolayısıyla, her zaman olduğu gibi, birey, bu soruyu yanıtlamak için dıştan değil içten
aramalıdır. Anlıyor musun? Bir örnek verecek olursak, sen kesinlikle bununla her zaman karşılaşıyorsun. Eğer bir kitabın
sayfalarında, şu veya bu türde bir ritüel öneren bir yazı okuyorsan, ve o sayfalarda basılı olan kelimeleri okuduğun için o
ritüeli izliyorsan, bu sana gerçek anlamda, içten mümkün olan en büyük ölçüde, gerçek bir tatmin ve başarı sağlar mı?
Bunun yerine, belki birinin veya birilerinin bir ritüel olarak yorumlayabileceği veya tanımlayabileceği, ama senin içinden
gelen ve DOĞRU olduğunu hissettiğin bir faaliyeti kendin geliştirirsen, ve eğer buna karşı samimi ve tam bir inancın varsa,
o faaliyet ne olursa olsun, onun doğru olduğunu hissetmez misin?

S: (L) Evet.
C: O halde soruyu yanıtladık, değil mi?

S: (L) Evet, teşekkür ederim.


C: O halde iyi geceler diyeceğiz.
______________________________________

9 Eylül 1995 Frank, Laura, SV, Tom, Cherie

S (L) Merhaba.
C: Diğeri.
483

S: (L) "Diğeri" demekle neyi kastediyorsunuz?


C: Yanıt: Diğerini keşfedin.

S: (L) Pekala bu akşam kiminle birlikteyiz?


C: Diğeri.

S: (L) Sen Kasyopyalılardan farklı biri misin?


C: Hayır.

S: (L) Trans kanalıyla mı devam etmemizi istersiniz yoksa tahtayla mı?


C: Trans. Mezun oldunuz, neden geri dönmek istiyorsunuz?

S: (L) Ben bu akşam tahtayı kullanmayı tercih ediyorum. Bu sorun olur mu? [Tom ve Cherie'ye dönerek] Trans yöntemini
kullanmamız sizin için sorun olur mu? Bu akşam celseyi tahtayla yapmak istemiyorlar. (T) Hangisi rahatsa o olsun. [Frank
trans durumuna geçer] Şimdi bize "Foton Kuşağı" denen şeyden bahsedebilir misiniz?
C: Buradaki temel husus yine yoruma dayalı. Mesajlar gerçek; yorumların tutarlılıkları ise değişken. Yani biri "Foton
Kuşağı" dediğinde, aslında sadece bir kavramı düşünüp ona bir isim veriyor olabilir.

S: (L) Yani farklı insanların birşeyi gördüğünü ve bunu kendi bilgilerinin sınırları içinde tarif ettiğini mi söylüyorsunuz? C:
Evet, bir seviyede.

S: (L) Bu konuda başka bir yorumunuz var mı?


C: Yorumlar en çok, doğrudan ve spesifik sorulara yanıt olarak oluşturulduklarında faydalı olur.

S: (L) Burada, metafizik topluluğu içinde anlatıldığı gibi bir harmonik birleşim [new age akımında 16 ağustos 1987
tarihinde gerçekleşen ve insanların sevgiye ve uyuma ilerlemesi için insanların dünyanın çeşitli kutsal yerlerinde
toplanması olayı = harmonic convergence Ç.N]
C: Harmonik birleşime inananlar için kesinlikle bir harmonik birleşim vardı.

S: (L) Dünya üstünde veya dünyanın kendisinde maddenin doğasına yönelik enerjiyi geliştirecek veya değiştirecek
herhangi bir şey oldu mu?
C: Siz bir değişiklik farkettiniz mi?

S: (L) Hayır tabii herşeyin giderek kötüye gidiyor gibi göründüğünü saymazsak.
C: Herhangi açık, bariz, somut değişiklikler farkettiniz mi?

S: (L) Hayır ama belki sadece ben fark etmemişimdir. Çok inatçı ve şüpheci biri olabiliyorum.
C: Odadaki herhangi biri, herhangi açık ve bariz değişiklikler farketti mi ?

S: (S) Hangi tarihti? (L) 8/8/88, sanırım. (S) Benim bildiğim 11/11 doksan- gibi birşeydi...
C: Açıkça görünüyor ki eğer hatırlanması zor bir tarihse, akla o tarihte somut değişimlerin olmadığı geliyor. Eğer bu
değişimler olsaydı, bunlara atfedilen takvim tarihini hatırlamaz mıydınız?

S: (L) Evet. Hatta harmonik birleşimden sonraki bir ay boyunca, hiçbir kaçırılma olmayacağı iddia edilmişti. Bu doğru mu?
C: Hayır. Kaçırılma olarak tanımladığınız şeyde sizin ölüçümünüzle çok uzun bir zamandır hiçbir kesinti olmadı.

S: (L) Ayın 28'inde, Pazartesi günü, televizyonda kaçırılmayla ilgili bir video izledik. Bir uzaylı otopsisinin görüntüleri
olduğu iddia ediliyordu, ya da daha doğrusu dünyadışı bir varlığın cesedi üzerindeki bir otopsi. O gerçekten dünyadışı bir
varlık mıydı?
C: "Dünyadışı varlık" tanımınız nedir?

S: (L) Bu gezegende doğal bir şekilde doğmuş, insan olarak tanımladığımızdan farklı bir varlık mı?
C: Doğru.

S: (L) Yani bu varlık doğal bir şekilde doğmuş bir insan değildi?
C: Doğru.
484
S: (L) Peki bu ne tür bir varlıktı?
C: Melez.

S: (L) Neyin meleziydi, onu oluşturan unsurlar neydi?


C: "Griler" dediğiniz sibergenetik varlıklar ve sizin gibi üçüncü yoğunluk dünya insanları. Yani bir bakıma, 3. ve 4.
yoğunluk varlıklarının melezleri.

S: (L) Yani o görüntülerdeki bir 4. yoğunluk varlığı mıydı?


C: Hayır. Cevabı dinlersen, bir 3. ve 4. yoğunluk varlığıydı.

S: (L) Bir varlık nasıl hem 3. hem 4. yoğunluk olabilir?


C: Burada önemli olan çevresel koşullardır, bireyin yapısı değil. Aynı şey sizin için de geçerli. Dünyanızın 3. yoğunluktan
4.'ye geçiyor olduğunu söyleyen kaynaklar okudunuz, değil mi?

S: (L) Evet.
C: Ve bu kaynaklar bunun devam eden bir süreç olduğunu da söyledi, değil mi?

S: (L) Evet. C: O halde kişi şunu sormalı; eğer bu mümkün olmasaydı, bir varlık aynı anda nasıl hem 3. hem de 4.
yoğunluk olabilirdi? Aynı zamanda geçmiş materyallerden hatırlarsanız, şu anda 2. ve 1. yoğunluk varlıklarıyla aynı
ortamda yaşıyorsunuz. Bu doğru değil mi?

S: (L) Evet.
C: En azından size söylenen buydu. Yani bir varlığın hem 3. hem de 4. yoğunluk olması mümkündür. Ve söylediğimiz gibi,
bir 4. yoğunluk varlığı gelip 3. yoğunluk ortamını ziyaret ettiğinde, o da o süreçte bir 3. yoğunluk varlığı olur ve tam tersi
de geçerli. Kaçırılma denilen şey gerçekleştiğinde özellikle bu bir fiziksel kaçırılmaysa, kişi geçici olarak 4. yoğunluk olur
çünkü önemli olan ortamdır. Ve orada anahtar faktör farkındalıktır, fiziksel veya maddesel yapı değil.

S: (L) Elimde Grilerden bahseden bir makale var ve onların iki beyinleri olduğu söyleniyor: bir ön beyin ve bir arka beyin;
ve burada yazdığına göre birini vurursan -vurmak istediğimi söylemiyorum ama- sadece beynin bir yarısını vurmuş olursun
ve ölmezler. Birini öldürmek için iki beyini de parçalayacak şekilde vurmak gerekiyormuş. Bu doğru bir kavram mı?
C: Bu oldukça şaşırtıcı. Beraberinde pek çok soru getiriyor. Bunlardan biri de: Bir kişi niye herhangi birşeyi vurmak istesin
ki?

S: (L) Ben vurmak istediğimi söylemedim. Makalede yazanı söyledim.


C: Griler diye tabir edilen varlıkların bir çeşidi için bu fiziksel tanım doğru. Bir ön beyinleri var. Yine de bu konu
diğerlerine göre ikinci planda. Ve herhangi bir türe fiziksel zarar vermeyi istemenin tavsiye edilmeyen bir şey olduğunu
söylemek istiyoruz. Dolayısıyla tanımladığın çalışmada yer alan bilginin önemsenmemesi daha iyi olabilir.

S: (L) Burada ayrıca Grilerin bir insanla telepatik olarak bağlantı kurması için o kişiye çok yaklaşması gerektiği söyleniyor.
Bu doğru mu?
C: Yakın mı? Hayır, size daha önce tarif ettiğimiz gibi sizin ölçüm şeklinizle fiziksel yakınlık gerektirmeyecek teknolojik
yöntemler var. Ama bu çok karmaşık. Bu, tam olarak anlamadığınız boyut pencereleriyle ve buna benzer birşeyle ilişkili ve
bu yüzden bunun detaylarına girmek pek tavsiye edilebilecek bir şey değil. Ama o sorunun genel cevabı: Hayır.

S: (L) Ayrıca insanların göz sinirlerine 2-4 mikron çapında bir tür kristal yerleştirdiklerini ve bu kristalin, onu
yerleştirenlerin frekansına ayarlandığını ve iletişim için zihinsel bir frekans oluşturmalarını sağladığını söylüyor. Bu sizin
söylediğiniz şeylerle bir şekilde bağlantılı mı?
C: Fiziksel implantasyonlar gerçekten yapılıyor. Kesin yerler istenen sonuçlara göre değişiklik gösterir. 3. yoğunluktaki
insanlar ile 4. yoğunluktaki diğer KH varlıkları arasındaki etkileşimlerde pek çok mekanizma mevcut olduğu gibi, izlenen
çok çeşitli direktifler ve amaçlar vardır. Mesela bazı implantlar yalnızca izlemek için kullanılır. Diğerleri bilinci
değiştirmek için kullanılır ve ayrıca zihni ve hareketleri değiştirmek için tasarlanan implantlar vardır. Hangisinin ve ne için
kullanıldığına bağlı olarak her birinin farklı bir yapısı ve farklı maddesel bir içeriği vardır. Şu anda tarif ettiğin uygulamaya
tam olarak aşina olmasak da, belirttiğin gibi veya daha doğrusu ona benzer birşey yöntem kullanılmış. Yani bizce bu
bilgiler ya bir yere kadar uydurulmuş ya da doğru bilgiye dayalı olarak türetilmiş. Ama her durumda çeşitli amaçlarla
implantların kullanıldığı doğru.

S: (L) Yeniden uzaylı otopsisine dönelim: Bu hibridin 1947'de Roswell, New Mexico'da meydana gelen bir kazada ele
geçirilenlerden biri olup olmadığı bilgisine erişebilir misiniz?
485
C: Kaza Roswell'de olmadı. Bir çöl bölgesiydi. Roswell'in yaklaşık 250 kilometre kuzeybatısında. Sizin aşina olduğunuz
Roswell bölgesinde bir araç veya herhangi bir beden veya canlı varlıklar bulunmadı. Yalnızca bir enkaz alanıydı. Gerçek
kaza belirli bir mesafe uzaklıkta gerçekleşti. Kaza yeri çölde, Los Alamos'a daha yakın. Araç Roswell üzerinde arıza yaptı
ve geride kalıntılar bıraktıktan sonra gerçekten düştü. Cesetler ve yaşayan varlıklar, araçtan arta kalanlarla beraber oradan
alındı. Ve evet, filmde gördüğünüz varlık gerçekten oradan geldi.

S: (L) Araçta kaç varlık vardı?


C: Dört.

S: (L) Hepsi melez miydi?


C: Doğru. Bu da fark edilebiliyor ve bunu, yaşadığınız çevrede bu konuyu araştıran bazı insanlar tarafından yorumlanmış
olan resmi kayıtlardan da kontrol edebilirsiniz. Bu olay Kertenkele Varlıkları olarak ifade edilenler tarafından insan/melez
kombinasyonları kullanılarak başlatılan özel bir görevdi. Melez unsur Gri türüydü. Bu deney kısmen bir keşif görevi,
kısmen de o bölgede sizin zaman ölçümünüzle yakın geçmişte meydana gelen nükleer patlamaların bir sonucu olarak
oluşan çevresel koşulların hem canlı Gri türleri ve tabii hem de Sürüngen veya Kertenkele türleri üzerindeki etkilerinin test
edilmesine yönelikti. Griler ve Kertenkeleler, şu anda ayrıntısına girmeyeceğimiz bazı bakımlardan benzer bir genetik
yapıya sahipler. Netice itibariyle buradaki fikir, hem insan genleri veya genetik yapısı üzerindeki, hem de Kertenkele
genetiğiyle ilişkili olan Gri genetik yapısı üzerindeki etkileri test etmekti, eğer kavramı anlıyorsanız. Amaçlardan biri
buydu. Diğeri ise tabii ki basit bir keşifti.

S: (L) Tamam. Sıradaki soru: bizim "iyi adamlar" olarak tanımlayabileceğimiz Griler var mı?
C: Bu nereden bakarsan subjektif bir yorum. Yani sonuçta iyi nedir, kötü nedir?

S: (L) Verilen tanım Kendine Hizmet ve Başkalarına Hizmet şeklinde. Grilerden herhangi BH olan var mı?
C: Bir süre için yeniden bir gözden geçirme yapabilir miyiz?. KH ve BH gruplarından herhangi birine kötü veya iyi demek
subjektiftir. Bunlar sadece Kendine Hizmet ve Başkalarına Hizmet demek. Bir şeyin iyi ya da kötü olduğuna karar vermek
gözlemciye bağlı birşeydir. Bu da bakış açınıza göre değişir. Amaçlarınıza göre değişir. Pek çok şeye göre değişir. Biri
yalnızca Kendine Hizmet'tir. Kendi içine dönüktür. Diğeri ise Başkalarına Hizmet'tir, dışa doğru genişler. Evren olarak
ifade ettiğimiz şeyi oluşturan dengenin bir parçasıdır.

S: (L) Grilerin BH olanları var mı?


C: Çok nadir durumlarda Griler BH alanına geçmişlerdir ama kendi doğal ortamlarında, oluşturulma amaçlarına uygun
olarak, KH'dirler.

S: (L) BH ortamına geçmeleri nasıl gerçekleşiyor?


C: Doğal koşullar yoluyla; 3. yoğunluk KH ortamında bulunan insanlar için BH seviyesine yükselmek nasıl oluyorsa o
şekilde. Çok nadir.

S: (L) Eğer Griler, Kertenkelelerin sibergenetik aletleriyse ve aslında ruhsuzlarsa, bu bazı Kertenkelelerin de BH olduğunu
mu gösteriyor?
C: İlk olarak kendi kendine düşünme yeteneği verilen hiçbir varlık tamamen ruhsuz değildir. İçinde bir ruh izi vardır. Ya da
hemen hemen ruh izi denilebilecek bir şey. Bu, genel ortamda bulunabilen psişik enerjilerin toplanmasıyla olabilir. Bu
esnetilmiş ifade, temel fikirleri anlamanız için. Yoksa durum bundan çok daha karmaşıktır. Yine de ister doğal, ister yapay
zeka olsun hiçbir durumda tamamen ruhsuz olmak diye birşey yoktur. Ve sizin bakışınıza göre en ilginç şeylerden biri,
sizin 3. yoğunluktaki teknolojinizde, dünyadışı varlıklarla olan etkileşimlerin de etkisiyle, yapay zekanın gelişmeye ve ruh
izi enerjisi çekebilecek seviyeye yaklaşmış olmasıdır. Söylediğimizi anlayabiliyor musunuz? Örneğin kendi başlarına
düşünebilecekleri seviyeye ulaşma sınırında olan bilgisayarlarınız, zayıf bir ruh izi oluşturmaya başlayacak.

S: (L) Bu hoş bir düşünce değil.


C: Şimdi, BH Sürüngen varlıklar veya Kertenkele varlıkları olup olmadığı soruna gelecek olursak, elbette bazıları BH'ye
geçebilir. Yine de onların doğal ortamı, kendi seçmiş oldukları KH'dir. Ama bir Gri'nin ve veya bir Kertenkelenin BH'ye
geçmesi birbiriyle ilişkili değil, iki ayrı kavramdır. Birbirinden bağımsız kavramlardır.

S: (L) Anlıyorum. Peki, BH olan Kertenkelelerin ölçülebilir bir oranı var mı?
C: Bu ÇOK, ÇOK küçük. SON DERECE küçük. Bahsetmeye bile değmeyecek kadar.

S: (L) Peki Griler?


C: O biraz daha fazla olabilir ama o da yine nispeten çok düşüktür.
486

S: (L) Kertenkeleleri kullanan başka bir varlık ırkı mevcut mu?


C: Sorunu netleştirebilir misin?

S: (L) Kertenkeleler de başka bir grubun ajanları mı?


C: Bu aslında basit bir soru. Ama 4. yoğunluk KH ortamında otorite seviyeleri mevcuttur. Bu seviyeler de KH'de her
zaman olduğu gibi entellektüel ve fiziksel yeteneklere dayanır. Sizin "kıdem düzeni" dediğiniz şey. Diyebiliriz ki en altta
sizin aşina olduğunuz Griler var. Ortada Kertenkele varlıkları olarak tanımlayacaklarınız var ve onların üstünde de pek
aşina olmadıklarınız var.

S: (L) Onlar kim?


C: En yaygın olarak bilinenleri, tabii ki, Oryon KH'leri.

S: (L) Görünüşleri nasıl?


C: Aslında yapı olarak hümanoitler, büyük insanlara benziyorlar.

S: (L) Ve onları pek sık görmüyoruz, öyle mi?


C: Şu anda bildiğiniz gibi 3. yoğunlukta en sık gördükleriniz Griler. Bunlar dışındaki diğer hepsi, eşit ölçüde daha az
sıklıkla görülenler.

S: (L) Peki tüm bu kaçırma olayındaki amaçları ne?


C: Bu konu alanındaki sorularınızı mümkün olduğunca spesifikleştirmenizi istiyoruz.

S: (L) Bu Oryon KH'leri kaçırılmalarda rol oynuyorlar mı?


C: Kaçırılmalar temel olarak Griler tarafından gerçekleştiriliyor. Fakat diğerleri de kaçırma olayları gerçekleştirebilir,
gerçekleştirecek ve hatta gerçekleştirmişlerdir. Ama bu olduğunda, kaçırılmanın yapısı farklıdır.

S: (L) Şu anda Sirius bölgesinde insanlarla etkileşime giren herhangi pozitif dünyadışılar var mı?
C: Durun şimdi! İlk olarak kullandığınız terimin ne anlama geldiğii öğrenmelisiniz: Dünyadışı, tabii ki sizin seviyenizde
kullanılan en doğru terimlerden biri. Dünyadan olmayan herşey dünya dışıdır. Dünya yüzeyi ortamında yaşayanların
kendilerini üstün tür olarak veya evrende yalnız olarak veya kozmostaki tek tür olarak ifade etmeleri son derece gülünçtür.
Bu bir kum zerresinin üzerindeki mikrobun kendini tüm kumsaldaki tek canlı olarak görmesine benziyor değil mi? Şimdi
siz Sirius civarında bir varlık olup olmadığını sorduğunuzda bu yine bir plajdaki kum zerresinin üstündeki aynı mikrobun,
deniz kabuğunun civarında herhangi bir varlık olup olmadığını sormasına benziyor...

S: (L) Ama ben özellikle dünyayla etkileşim içinde olanlar var mı diye sordum!
C: Ve biz de o soruyu yanıtlıyoruz. Bu fırsattan faydalanıp olayları sizin daha iyi odaklanacağınız bir noktaya getiriyoruz.
Ve bu mesajların sadece siz değil başkaları tarafından da duyulmasını umuyoruz. SİZ bu kavramları tam manasıyla
anlayabilirsiniz ama herkes anlayamayailir. Bunun farkındasınız değil mi? Bu yüzden bu bilgiyi veriyoruz. Şimdi soruna
cevap: Sirius civarında pozitif yönelimli veya BH varlıklar var mı sorusu, yine cevaplaması zor bir sorudur çünkü "Sirius
civarı"nı nasıl tanımlayacağımızı bilmiyoruz. Ama eğer Sirius'a, sizin mesafe ölçümünüzle yaklaşık bir ışık yılı uzaklığında
bir mesafeyi kastediyorsanız, o zaman o bölgede 3. yoğunlukta bu tür varlıklar olmadığını söyleyebiliriz. Ama bu bilgi,
4.'den 6.'ya kadarki yoğunlukları açık bırakıyor. Zaten bildiğiniz birşeyi vurgulamak istiyoruz; bu konuda düşünülmesi
gereken o kadar çok şey var ki, etrafınızdakiler belirli bölgelere veya yıldız sistemlerine referansta bulunup oradan veya
şuradan gelen varlıklardan ve amaçlarının şu veya bu olduğundan bahsettiklerinde, bu gülünç birşeydir. Çünkü eğer
evrenin, tüm evrenin, olası tüm yaşam boyutlarının GERÇEK yapısını biliyor olsaydınız, o zaman bilirdiniz ki herhangi ve
her şey mümkündür ve GERÇEKTEN mevcuttur! Bunu UNUTMAMALISINIZ.

S: (L) Yani bu insanlar haklı mı?


C: Tüm bu insanlar haklı ve tüm bu insanlar haksız. Çünkü gökyüzünde bir noktayı gösterip herhangi bir bölgeyi şunun
veya bunun "Evi" olarak tanımlamak aptalcadır.

S: (L) Ama ya gerçekten öyleyse? Orionlar Orion'daki bir yıldız sisteminde yaşıyor, değil mi?
C: Siz de öyle.

S: (L) Ama şu anda orada yaşamıyoruz!


C: Önemli olan bu değil. Eğer üçüncü yoğunlukta, güneş olarak tanımladığınız yıldızınıza galaksinin başka bir noktasından
baksaydınız, Orion sisteminin bir parçası olarak görünürdü, değil mi?
487

S: (L) Muhtemelen.
C: O halde belki şu anda neyden bahsettiğimizi anlamaya başlıyorsunuzdur? Bir seviyede ve bir anlamda.

S: (L) Bu varlıklar uzaydaki büyük menzilleri aşıp buraya nasıl geliyorlar?


C: Size daha önce söylediğimiz gibi yedi yoğunluk seviyesi var. Ve bu seviyeler sadece fiziksel, ruhsal ve eterik, ve
maddesel varlık durumlarıyla değil, aynı zamanda, daha da önemlisi, farkındalık durumuyla ilişkilidir. Görüyorsunuz ya,
farkındalık durumu, tüm yaratılışın anahtar unsurudur. Şüphesiz size bunun büyük bir illüzyon olduğunu söylediğimizi
hatırladınız değil mi? Eğer bu gerçekten büyük bir illüzyonsa, hangisi daha önemli, fiziksel yapı mı, yoksa farkındalık
durumu mu?

S: (L) Farkındalık durumu mu?


C: Kesinlikle. Şimdi ölçüm sistemine göre gittiğimizde, ki anlamanız için basitçe oluşturulmuştur, birden yediye kadar tüm
yoğunluk sistemlerinde anahtar kavram elbette farkındalık durumudur. Başından sonuna kadar. Yani yeterince yüksek bir
farkındalık seviyesine eriştiğinizde fiziksel sınırlamalar gibi şeyler ortadan kalkar. Ve fiziksel sınırlamalar ortadan
kalktıkça, sizin algıladığınız şekliyle büyük mesafeler de ortadan kalkar. Dolayısıyla sizin görememenizin ve
anlayamamanızın, herhangi bir şeyin mümkünlüğü veya mümkün olmayışı üzerinde kesinlikle hiçbir etkisi yoktur. Kendi
yoğunluk seviyeniz hariç. Ve sizin şu andaki yoğunluk seviyenizde neredeyse kimsenin anlayamadığı şey de bu işte. Eğer
bunu anlayabilirseniz ve diğerlerine aktarabilirseniz, türünüzün gördüğü en büyük hizmeti yapmış olursunuz. Bunun
üzerinde biraz düşünün. Bunun bilincinize akmasına izin verin. Analiz edin. Parçalara ayırın. Ona dikkatlice bakın ve tekrar
bir araya getirin.

S: (L) Farkındalığımızı sınırlandıran şey nedir?


C: Çevreniz. Ve bu sizin seçtiğiniz çevre. Gelişim seviyenize bağlı olarak. Ve herşeyi sınırlandıran şey de bu. Daha yüksek
yoğunluk seviyelerine yükseldikçe sınırlamalar ortadan kalkar.

S: (L) Bu sınırlandırıcı çevreyi yaratan şey nedir?


C: Öğrenme amacı için mevcut olan büyük illüzyon.

S: (L) Peki illüzyonu kim yarattı?


C: Aynı zamanda Yaratılmış olan Yaratıcı. Yani aynı zamanda siz, biz, herkes ve herşey. Daha önce de söylediğimiz gibi,
biz siziz ve siz de bizsiniz. Ve herşey de öyle.

S: (L) Burada anahtar husus, herşeyin illüzyon olması mı?


C: Temel olarak, evet.

S: (L)Yani aslında...
C: Lütfen biraz sabırlı olun; size daha önce de söylediğimiz gibi evren yalnızca bir okuldur. Ve bu okul herkesin öğrenmesi
için var. Herşeyin varolma sebebi bu. Başka bir sebep yok. Şimdi, eğer bu ifadenin gerçek derinliğini anlarsanız,
deneyimlemesi mümkün olan tüm yoğunluk seviyelerini, deneyimlemesi mümkün olan tüm boyutları, tüm farkındalığı
görmeye ve deneyimlemeye başlarsınız. Bir birey bu ifadeyi mümkün alan en büyük derinliğiyle anladığında, o birey
aydınlanmış olur. Ve siz kesinlikle bunu duymuştunuz. Ve sonsuza kadar süren bir an için, o birey bilinecek herşeyi mutlak
bir şekilde bilir.

S: (L)Yani aydınlanmanın yolunun sevgi değil bilgi olduğunu mu söylüyorsunuz?


C: Doğru.

S: (L) Duyguların saptırma için kullanılabileceği de doğru mu, yani çarpıtılmış olan ve tamamen bedensel veya sahte
programlamayla yaratılmış duygular?
C: Sınırlandıran duygular ilerlemeye mani olur. Duygu aynı zamanda 3. yoğunlukta ilerlemek için gereklidir. Doğaldır.
Varsayımlara dayalı sınırlandırıcı duyguları, kişiyi sınırsız olasılıklara açık olan duygularan ayırmaya başladığınızda, bu,
bir sonraki yoğunluğa hazırlanıyorsunuz demektir.

S: (L) Peki ya sevgi?


C: Ne olmuş sevgiye?

S: (L) Anahtarın, cevabın sevgi olduğunu iddia eden pek çok öğreti var. Aydınlanmanın, bilginin, herşeyin sevgiyle
gerçekleştirilebileceğini söylüyorlar.
488
C: Sorun "sevgi" terimi değil, bu terimin yorumlanışı. 3. yoğunluktakiler bu konuyu korkunç bir şekilde karıştırma
eğilimindeler. Sonuçta pek çok şeyi sevgiyle karıştırıyorlar. Bildiğiniz şekliyle sevginin tanımı da doğru değil. Sevgi illa
bir bireyin sahip olabileceği, bir duygu olarak da yorumlanabilecek bir his değil, daha ziyade, daha önce de söylediğimiz
gibi, ışığın özüdür. Işık bilgidir ve bilgi sevgidir. Ve sevginin aydınlanmaya götürdüğü söylendiğinde, bu da çarpıtılmış bir
ifadedir. Sevgi eşittir Işık eşittir Bilgi. Sizin ortamınızdaki yaygın tanımlarla sevgi, bir anlam ifade etmiyor. Sevmek için
bilmeniz gerekir. Bilmek ışığa sahip olmaktır. Işığa sahip olmak sevmektir. Bilgiye sahip olmak sevmektir.

S: (L) Geçen gece (RC) adında genç bir kadınla tanıştım. Ona yardımcı olmak için erişebileceğiniz herhangi bir bilgi var
mı?
C: Şu anda çevrendeki bireylerin yapısı hakkında herhangi bir yorum yapmaktan kaçınmayı seçiyoruz. Ve bu oldukça
yoğun bilgi içerikli bir celse olduğu için, celseyi şimdi sona erdirmeni şiddetle öneriyoruz.

S: (L) Çok hızlı bir soru: Gözlerimdeki problem. Pekçok ilaç kullandığım için gözlerimle ilgili çok sorun yaşıyorum. Bazı
insanlar bana bunun genetik bir mutasyonu gösterdiğini ve pek çok seviyede görme yeteneğinin gelişimine işaret ettiğini
söyledi.
C: Bunu senin keşfetmen gerek. Hayal kırıklığı yaşamaman için söylüyoruz, eğer gerçekten başka bir yoğunluk seviyesinde
görmeye başlayacaksan, bunun en büyük öğrenme potansiyeline yönelik bir keşif süreci olması gerekir. Önizlemeler
vermemiz mutlaka senin en yüksek çıkarına uygun olmayabilir.

S: (L) Geçen gece bazı insanlarla bir restoranda görüşmemiz gerekiyordu ama trafikte onları kaybettik. Bu "kaybetme"
biraz sembolik miydi?
C: Belki. Ama tekrar belirtecek olursak, seninle diğer kişiler arasındaki etkileşimler hakkında yorum yapmak istemiyoruz,
çünkü bu celsenin amacı bilgilendirmeydi, çevrendeki insanlar hakkında yargıda bulunmak değil.
________________________________________

12 Eylül 1995 Freddie ve Laura

S: Merhaba.
C: Merhaba!

S: (L) Bu akşam kiminle beraberiz?


C: Dekorra.

S: (L) Neredensin Decorra?


C: Kasyopya.

S: (L) Bunu tahtada yapmayalı epey olmuştu ve sormak istediğim bir dizi önemli soru var. Bu akşam sorulara açık mısınız?
C: Evet.

S: (L) İlk olarak, şu anda Frank ve bende negatif nitelikte herhangi bir yapışık ruh var mı?
C: Hayır.

S: (L) Peki herhangi nitelikte yapışık ruhlarımız var mı?


C: Değişken.

S: (L) Bu gelip gittikleri anlamına mı geliyor, yoksa gelip gidebildikleri anlamına mı?
C: İkinci sorunun cevabı evet.

S: (L) Tamam. Şimdi, benimle irtibata geçen ve onlar için çeşitli şeyler yapmamı isteyen yeni insanlar var. Pek çok açıdan
pozitif bir girişim gibi görünüyor ama çok garip şeyler gerçekleşiyor ve ben de bu durumlara bildiğim en iyi şekilde
yaklaşıyorum. Bu durum hakkında ve şimdiye kadar bu durumlara yaklaşım şeklim hakkında sorular sorabilir miyim?
C: Evet.

S: (L) İlk sorum R__C__ isimli kadın hakkında. R__C__ temelde çok iyi fikirlere sahip ama onda olan biteni algılamasına
engel olan bir şeyler var. Peri masallarına inanmayı o kadar çok istiyor ki sonunda duygusal bir çaba içinde herşeyi birbine
karıştırıp hepsiyle birden uğraşıyor. Benim için sorun değil ama kendilerine bakamayan insanlarla uğraşmak benim için son
489
derece zor. Buradaki hikaye nedir?
C: İlgili herkes portal, dikkatli ol!! [kapı anlamındaki portal kelimesi, bu cümlede saldırı amacıyla manipüle edilebilecek
kişiler anlamında kullanılıyor, Ç.N. ]

S: (L) Dikkatli ol derken bu gruptan ayrılmam gerektiğini mi söylüyorsunuz?


C: Sana bağlı.

S: (L) Tamam, içgüdülerim...


C: Hatırla, ilk bağlantı neredeydi?

S: (L) İlk bağlantı mı? MUFON da mı?


C: Kim?

S: (L) M__ T__ mi?


C: Evet.

S: (L) Tamam..
C: Aura alanları aynı.

S: (L) Kimin aura alanı aynı?


C: İlgili kişilerin hepsinin; kişilik profili okumada benzerlikleri görmüyor musun? İncele, gözden geçir ve düşün!

S: (L) Hadi Frank birkaç soru sor. Bana yardım et! Kişilik profili mi? Yani konuyla ilişkili çeşitli bireylerin kişilik
profilleri!
C: Benzerlikler?

S: (L) O grupla ilişkili olan insanlar arasındaki benzerlikleri mi kastediyorsunuz?


C: Aural alanları tamamen aynı.

S: (L) Ve kişilik profilleriyle aura alanları benimle Frank'inkinden farklı mı?


C: Sen ne düşünüyorsun?

S: (L) Sen ne düşünüyorsun, Frank? (F) Neyden bahsettikleri hakkında hiçbir fikrim yok. (L) Profillerden, aural
profillerinden bahsediyorlar. Sanırım bir insanı okuma yöntemlerinden biri. (F) Evet, ama bence! (L) Bu, benimle Frank'in
çok farklı olduğumuz ve orada etkileşime girebileceğimiz kimse omadığı anlamına mı geliyor?
C: Öyle söyledik mi?

S: (L) Tabii ki hayır. Tamam başka bir şekilde ifade edersek, bu bir mayın tarlası ve bu alandan geçerken çok dikkatli
olmalıyız, öyle mi?
C: Uyarıldınız, bundan sonra ne yapacağınız size kalmış.

S: (L) Benimle bir anlaşma yapmak isteyen şu Barry adlı adam hep şunu, bunu yapacağını söylüyor. Gerçekten yapacak
mı?
C: Bunun cevabı kolayca ayırt edilebilir.

S: (L) Bunun cevabı kolayca ayırt edilebilir mi? Bu bizim için biraz zor... Yani sedece Howard Hughes tarzı bir adam
olabilir! Kolayca ayırt edilebilir... Başka bir deyişle yüzeyde görülen şey! Anlatmaya çalıştıkları şey bu olabilir mi?
Kolayca ayırt edilebilir...
C: Ona direkt olarak sor!

S: (F) İstiyorsan sen sorabilirsin... Ben istemiyorum! (L) Tüm bu etkileşimler içinde M__ neyin peşinde?
C: $$$$$$$$$

S: (F) Niye sadece "para"; demediler ki? (L)Yaratıcı olmayı seviyorlar.


C: Neşe.

S: (L) Neşelenmen gerek, Frank! Barry bütün bu etkileşimlerde ne istiyor?


C: Hoşlanılmak ve ihtiyaç duyulmak.
490

S: (L) R__C__ bütün bu etkileşimden ne istiyor??


C: M__ T__ ile aynı.

S: (L) Bülten konusu da dahil olmak üzere, Frank'in bu etkileşimlerden istediği şey nedir?
C: Ona sor, burada.

S: (F) Ne mi istiyorum? Hiçbir fikrim yok! (L) Ben tüm bu etkileşimlerden ne istiyorum? ...en derin, en karanlık yanlarımı
öğrenmek!
C: Bülteni amaçlarını gerçekleştirmenin bir aracı olarak görüyorsun.

S: (L) Peki amaçlarım nedir?


C: Savunduklarının öncüsü olmak.

S: (F) Bu doğru mu? (L) Belki. Tabii temel amacımın Kasyopya bilgilerini ortaya koymak ve bir anlamda "dünyayı
kurtarmak" olduğunu hissettim hep. (F) İşe yarayıp yaramayacağını sor. (L) İşe yarayacak mı?
C: Açık.

S: (L) Demek M__ para istiyor, Barry sevilmek ve ihtiyaç duyulmak istiyor. (F) Mantıklı görünüyor. (L) Bilgi yayma
amacına yönelik bir araç oluşturmak için bu insanların isteklerinden ve ihtiyaçlarından yararlanabileceğim doğru mu?
C: Ama acaba bu "araç" hiç bozulacak mı, veya "çamura saplanacak" mı? [Laura'nın notu: Olaylar geliştikçe, bu girişim,
çeşitli insanların birbirlerine saldırdıkları çok çirkin bir hal aldı ve ben de bültenin editörlüğünü reddettim.]

S: (L) R__C__'nin tanıdığı yayıncıyla bağlantıya geçip elimizdeki materyali bir kitap haline getirmemi tavsiye eder
misiniz?
C: Bu: 1. daha doğrudan, 2. daha az külfetli, ve 3. daha düşük potansiyel tehlikeli olmaz mıydı?

S: (L) Tamam, yani elimizdeki malzemeyi kitap haline getirmemiz...


C: Kendi içinde bunu düşündüğün için bu cevabı verdik.

S: (L) Elimizdeki materyalle çok ilgili olmayan, daha çok kişisel deneyimlerim hakkında düzenlemeyi planladığım
seminer... Bu seminerler, Kasyopya materyalini tanıtmada, çıkıp birşeyler yapmada iyi bir yöntem olur mu?
C: Seminer mi?

S: (L) Biliyorsunuz, Cumartesi gecesi Earth Angels kitapevinde yapacağım konuşma. Bu konuşmada, insanlarla temel
olarak deneyimlerimlerimiz hakkında, eşzamanlılık hakkında ve yaklaşan...
C: İyi niyetli bir kalabalık, ama yanıltıcı saldırılara açık.

S: (L) Bu semineri iptal etsem daha mı iyi olur?


C: Sana bağlı. [Laura'nın notu: İlgili kişilerin birbirleriyle olan etkileşim biçimlerini gördükten sonra semineri gerçekten
iptal ettim.]

S: (L) İptal etmezsem yaklaşık kaç kişi gelir?


C: 15.

S: (L) Onbeş kişi. Saldırılmaya değmez. (F) Ben olsam bu noktada iptal eder miydim bilmiyorum ve sana kalmış diyorum
ama iç güdülerim bu konuşmanın herhangi bir fayda sağlamayacağı yönünde. (L) Yani vaktimi harcamayayım diyorsun?
(F) Kadın seminer katılımcılarından ücret alacak, değil mi? (L) Hı hı. (F) Senin muhtemelen bundan toplam ne kadar elde
edeceğin de belli. (L) Evet, ve paranın sadece üçte birini alıyorum ve ayrıca bazı kişileri de ücretsiz olarak davet ediyor. (L)
Frank'in Barry'le ilgili değerlendirmesi doğru doğru mu?
C: Tohumu ektiğimizde ve seni "toprağı sürmeye" teşvik ettiğimizde elde edilen sonucu görüyor musun?

S: (L) Yani Barry temelde kredi yoluyla yaşıyor, öyle mi?


C: Açık.

S: (L) R__'nin ondan sürekli para istemesi doğru bir şey değil. Büyük ihtimalle kredisinden veriyordur. Şu anda ne kadar
borcu var?
C: Sizi ilgilendiren birşey değil. Bakın, dinleyin, öğrenin.
491

S: (L) Bence... O halde zamanımı bu insanlarla harcamak istemem. Birbirleriyle oyunlar oynayıp duruyorlar. (F)
Katılıyorum. Utanç verici birşey, ama bu da bir aldatmaca, bir tür saldırı. İnsanı çiçekli yoldan aşağı götürüp elini kolunu
bağlıyorlar, ilerlemeni yavaşlatıyorlar. Ve görünen o ki, sadece yayıncıyla temasa geçip işi bitirme fikrin mükemmel bir
fikirdi. (L) Pekala şimdi David Hudson'un kasedinde Felsefe Taşı dediği şeyle ilgili hızlı bir soru soralım. David Hudson'ın
keşfettiği bu madde nedir? Bu konuyla ilgili bir video izledik ve sizin de bizle izlediğinize eminim. Peki bu izlediğimiz şey
neydi?
C: Oradaki gelişmeleri sadece belli bir uzaklıktan izleyin.

S: (L) Bahsettiği bu maddeyi almak, düşündüğüm gibi tehlikeli birşey mi?


C: Muhtemelen.

S: (L) Yani diğer bir deyişle o işe de bulaşmasam daha iyi olur, öyle mi?
C: Sana bağlı.

S: (L) Bana bağlı olduğunu biliyorum, ama bunu belli bir mesafeden izlememi söylediniz, ve ben de bunun bir ipucu
olduğunu farz ediyorum...
C: Evet.

S: (L) Hislerime göre o poiztif bir insan olmaya ve pozitif çalışsa da, bu olayın ardında negatif bir enerji var, ve...
C: Bu çoğu durumda doğru!

S: (L) Bence buna benzer birşeyi alıp çalışma yapmadan bilincini dönüştürmek kara büyüdür. Böyle düşünüyorum. (F)
Fazla kolay... (L) Bence kendini hazırlamaya çalışmak ... (F) Hudson, yıllardır okuduğum çeşitli kaynaklarda söylenen
çeşitli şeylerin, biraz fedakarlıkta bulunmaya istekli herkes için mümkün olduğunu söylüyor ama tıpkı Hindistan'daki bazı
adamların yaptığı bu tür şeyler, bize eterik ve spiritüel olarak aşırı görünecek şeyler... (L) İsteklilik ve doğal kaderle
karşılaştırıldığında bu kadar fedakarlıkta bulunmanın da gerekli olduğunu sanmıyorum... (F) İsa bu altın tozunu aldı mı
mesela? (L) İsa bu altın tozundan aldı mı?
C: Hayır.

S: (L) Adolf Hitler bu tozu veya benzer birşey kullandı mı?


C: Evet.

S: (F) Bu çok berbat bir resim ortaya çıkartıyor değil mi? (L) Bu toz, bir kişiyi büyük iyilikler yapan çok pozitif bir varlığa
dönüştürmede kullanılabilir mi? Bunun doğru olduğunu sanmıyorum.
C: Veya bütün bir ırkı hipnotik itaat altına almak için kullanılabilir!!!!!!!!!!!

S: (F) Vay canına! (L) Suya koyabilirsin. (F) Veya "Cennet İksiri" diye bir reklam yapıp dünyadaki bütün büyük
şirketleri... Demek istediğim eğer birileri bu adamın bu şeyi tüm dünyaya dağıtmasına izin vermiş olmasaydı bu adam
çoktan duvara toslamıştı. Bu kasetleri yaymasına izin verilmezdi. Şüphelendiğim şeylerden biri buydu; eğer bu şey
gerçekten o kadar harikaysa neden engellenmedi... Bence mantıklı değil. Gerçekten iyi birşey olsaydı, birileri karşısına
çıkardı... Dünyayı 309 bin yıldır kimin yönettiğini hatırlarsak, bu adamlar arkalarına yaslanıp "Tamam bu altın tozunun her
yere yayılmasına müsaade edelim ve sonunda tamamen yenilelim" mi diyecekler? Hiç sanmıyorum! (L) Of, bu çok
korkutucu bir düşünce! Sizin orada olmanızdan ne kadar mutluyum bilemezsiniz!
C: Evet.

S: (L) Aman Tanrım! ... Şu anda bize söylemek istediğiniz bir şey var mı?
C: Aldığınız mesajlar üzerinde düşünün ve hoşçakalın. [Tartışma devam eder] (L) Çok teşekkür ediyoruz. (F) Aydınlanma
seviyesine ulaşınca ve artık beden içinde değilken kimsenin orgazma ihtiyacı yok, değil mi? (L) Sanırım yok. (F) Peki eğer
bu bir orgazm değilse neden orgazm olarak tanımlıyor? Demek istediğim, adam diyor ki: "Aynı şey değil. Harika, çok derin
hissediyorsun, daha saf" buna benzer şeyler söylüyor. (L) Doğru. (F) Saçmalık! Buna inanmıyorum. (L) "Keys of Enoch"
ile ilgili konuya da inanmıyorum çünkü direkt suçluluk duygusundan bahsederek başlıyor. (F) Seni yaramaz, seni
yaramaz... (L) Ve kötü adamlar dönüşüme uğramak zorunda. Demek istediğim bu insanlar bunun sonsuza kadar yukarı
doğru, içeri doğru, her yöne doğru giden tek yol olduğu gerçeğini kabullenemiyorlar. Karanlık ve Işık. (F) Doğru. (L) Olay
bu. (F) Şimdi, JD'nin bu kavramla ilgili bir sorunu yok gibi görünüyor. Kimsenin bunu anlamakla ilgili bir problemi yok,
ama bir şekilde hepsi bu maddenin iyi olduğunu düşündü ama ben ışık varlığı haline gelmek, aynı anda iki yerde olmak ve
tüm o mükemmel şeyleri yapmak için tüm yapman gerekenin bu tozu içmek olduğu fikrini benimsemiyorum. Mantıklı
gelmiyor. Bilirsin işte, yine bir kestirme yol. Ve aslında kestirme yol yok.
492
______________________________

6 Eylül 1995 F___, Laura, RC

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Kiminle birlikteyiz?


C: Sorra.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Bu akşam bir konuğumuz var. Ve diğer konulara girmeden önce sormak istediğim birkaç sorumuz var. İlk olarak,
M___ T___ ile ilgili tüm bu durum bana berbat bir his vermeye başladı ve onun ilişkili olduğu kitapevindeki konuşmamı
iptal ettim. Ama bana doğru şeyi mi, yoksa yanlış şeyi mi yaptığımı söylemeyeceğinizi bildiğim için, bu durumla ilgili
olarak şu anda görmediğim bazı sonuçlar olup olmayacağını öğrenmek istiyorum.
C: Sonuçlar?

S: (L) Yani, konuşmayı yapmam durumunda orada olacak olan ve iletişim kuracağım biri var mıydı? Benim için çok
tatsızlaşsa da, bu işe devam etmeyerek birşey mi kaçırdım?
C: Eğer tatsızsa, gitmeyerek neyi kaçırmış olabilirsin?

S: (L) Bazen çeşitli durumlara yönelik duygusal reaksiyonlarımızı kontrol edip nahoş şeyleri duygularımıza rağmen
yapmamız gerektiğini düşünüyordum. Bu doğru değil mi?
C: İçgüdülerinin yapısının farkındasın.

S: (L) Bana ne söylemeye çalışıyorsunuz? Ahmaklaşıyor muyum?


C: Diğerlerine her zaman ne söylüyorsun?

S: (L) İçgüdülerinizi dinleyin. Evet. İçgüdülerim bana o kitapevinin iyi bir yer olmadığını ve oradaki grubun da ilişki
kurmak için iyi bir grup olmadığını söyledi.
C: O halde sorunu yanıtladın, değil mi?

S: (L) Pekala. Dün gece TR aradı ve Çarşamba gecesi meditasyon sınıfında Kasyopyalıları doğrudan kanallamaya
başladığını söyledi. Yaşadığı deneyimle ilgili yaptığı tanımlama bana fazla fiziksel göründü. Fiziksel duyumlar yoluyla
bağlantı kurabiliyor musunuz? TR sizi, yani Kasyopyalıları veya benzer bir kaynağı mı kanallıyordu?
C: Biz o sırada başka bir "kanal" izliyorduk herhalde!

S: (L) Peki kanallanan kimdi?


C: TR'ye sor!

S: (L) SİZİ kanalladığını söyledi.


C: Birkaç celse sonra ona sor.

S: (L) Eğer biri bir kursa giderse ve meditasyon öğretmeni herkese bir aynaya bakıp gelen ilk şeyi kanallamasını söylerse,
bu durumda yaşanabilecek bir tehlike olabilir mi?
C: Belki, ama 3'üncü yoğunlukta herşeyde biraz tehlikle var.

S: (RC) TR'nin neyle bağlantı kurduğunu öğrenmen gerekiyor. Yüksek benliği miydi?
C: Daha sonra ona sorun.

S: (L) R___'nin birkaç sorusu var... uygun mu?


C: Her zaman.

S: (RC) Birkaç kişisel ve birkaç kişisel olmayan sorum var.


C: Ayırma, bu sınırlandırıcı!!!
493

S: (RC) Tamam. Eğer Aramice eski İbraniceyse, bu dil Atlantis'te konuşulan dil miydi?
C: Hayır.

S: (RC) Bu dili Dünya'ya Huvid'ler (ç.n.: Hoovids) mi getirdi?


C: Hayır.

S: (RC) Zohar'ı biraz inceledim; bu, ateşten harflerin eski hafızayı ateşleyeceği ve gerçeği yüzeye çıkaracağı anlamına mı
geliyor?
C: Bunlar "mezhep düşünce kalıpları."

S: (RC) Zohar'da ve Eski Ahit'te çoğu yerde "Tanrı" kelimesi dişi formda kullanılıyor. Bu Cennetin Kraliçesi'ni mi
gösteriyor... yani İsis?
C: İsis bir öncü.

S: (RC) Nasıl yani?


C: Sınır dönemler boyunca kültürlerin dönüşümüne öncülük eden enerji kalıplarının bir simgesi.

S: (L) "Jesus" (İsa) kelimesi İsis veya Zeus'tan mı türüyor?


C: İkisi de değil, Jesus sadece takılmış bir ad.

S: (RC) Kastettiğiniz şey nedir? Koruma için bu isimle dua etmemiz gerekmiyor mu?
C: Kanal uygun bir şekilde yapısını oluşturduktan sonra koruma için dua gerekli değil!

S: (RC) Yakın zamanda çıkan, Maxwell prodüktörlüğündeki "The Prophecy" (Kehanet) filmi... Bu prodüktör ışığın
tarafında mı, ve dünyaya bu holografik görüntüyü göstermenin ardındaki amaç nedir? Film insanları Kutsal Savaş
gerçekliğine mi uyandıracak? Ve bu film yoluyla kimin mesajı aktarılıyor?
C: Çok sayıda soru, birbirine geçen düşünce kalıpları.

S: (RC) Bu filmle hangi tarafın mesajı aktarılıyor?


C: İç güdülerin sana ne söylüyor?

S: (RC) İçgüdülerim bana her iki taraf diyor...


C: Doğru.

S: (RC) Sadece filmin arkasında herhangi belirli bir gücün olup olmadığını...
C: Biz mi?

S: (L) Onaylıyor olmayabilirler...


C: İçgüdülerin sana ne söylüyor???

S: (RC) Düşen melekler hakkındaydı. Lusifer???? (L) Kasyopyalıların Lusifer'in kim olduğuyla ilgili söylediklerini okudun
mu? (RC) Düşen meleklerden biri mi? Işık meleği? Üzerinde duracak çok şey var....
C: Bazı şeyleri cevaplayabilmemiz için, başka şeyleri sormanız gerekiyor.

S: (L) Cennette melekler arasında başka bir savaş mı olacak?


C: Varsayımlarınızla ilgilenmek eğlenceli.

S: (L) Meleklerin olduğunu ve savaştıklarını varsayıyorsun. (RC) Mecazi bir anlamda.


C: Ve bir "cennet" olduğunu varsayıyorsun.

S: (RC) Evet. Cennet diye birşeyin olmadığını mı söylüyorsunuz? Buna inanmıyorum. (L) 5. yoğunluk var. (RC) Anlamsal
bir tartışmaya giriyoruz.
C: "Cennet" daha ziyade bir kavram. ...

S: (L) B___ isimli kişi.... [planşet hareket etmeye başlıyor]


C: Sadece enerji veriyoruz. Sor... sor!
494
S: (L) Tamam, soruyorum! B___ bir varlığın tesiri altında mı?
C: Belirsiz soru.

S: (L) B___'de yapışık bir bedensiz varlık var mı?


C: Geçici.

S: (L) Ciddi bir 5. yoğunluk veya şeytani varlık tesiri durumu var mı?
C: [Dönüyor] Hayır.

S: (L) Peki B___'nin sorunu nedir? R___ hakkında neden böyle korkunç şeyler söylüyor?
C: Uygun değil.

S: (L) Sormam mı, cevaplamanız mı? Bu konuda doğru şeyi mi yaptım?


C: Varolan herşey / tek şey derslerdir.

S: (L) Görünüşe göre bu bir dersti. Sanırım benim onun hakkında kişisel şeyler sormam uygun değil. Senin doğrudan
kişisel olarak ilgili olduğun bir durum olduğu için belki senin sorman uygundur. (RC) B___ casus mu?
C: Casus mu? Tanımla lütfen.

S: (RC) B___ Gri uzaylıların bir casusu mu?


C: Grilerin çalışma tarzı ve teknik hususları hakkında bilgin var mı???

S: (RC) Evet. B___ karanlık güçler tarafından kullanılıyor mu...


C: Anladığını tanımla....

S: (RC) İmplantlar yoluyla casusluk yapıyorlar, yoksa CDROM'lar mı demeli? O bilgi topluyor ve sonra onlar da o bilgileri
ondan download ediyorlar, öyle değil mi?
C: Yani bilinçsiz manipülasyon.

S: (L) Peki gerçekten öyle mi?


C: Şimdi lütfen durumu nasıl okuduğunu bize açıkla.

S: (RC) Bence B___ onlar tarafından hem bilinçli, hem de bilinçsiz olarak kullanılıyor. (L) Benim sorum bu faaliyetin
amacının ne olduğu olurdu.
C: Bir kerede bir adım!

S: (RC) CIA ajanı mı?


C: Varsayımlar hakim!

S: (L) Belki varsayımların nedeniyle bilgi aktarımında zorluk yaşıyorlardır. (RC) CIA ajanı olduğunu sanmıyorum.
C: Önemli husus bu değil.

S: (RC) Önemli husus nedir?


C: CIA mi?

S: (L) Düşünülmesi gereken başka şeyler varken CIA'yi düşünmenin anlamsız olduğunu mu kastediyorsunuz? (RC)
B___'nin benim hayatımda yaptığı herşey neden belaya dönüştü?
C: Bunlar düşünmeyi sağlayan sorular; düşünme analiz sağlıyor, analiz çıkarımlar sağlıyor, çıkarımlar bilgi üretiyor ve
bilgi de korumayı güçlendiriyor!!!

S: (RC) B___ bu durumdan kurtulacak mı, yoksa hayatının geri kalanını bu karanlıkta mı geçirecek?
C: B___'ye bağlı.

S: (RC) Beni incitmek için başka şeyler yapacak mı?


C: Öğreniyor musun? Öğreniyorsan bilgini arttırıyor musun?

S: (RC) Bunu biliyorum ama başıma başka belalar açıp açmayacağını bilmek istiyorum. (L) Eğer kendini korumanı
sağlayacak bilgiye sahipsen, onun ne söyleyeceğinin ne önemi var ki? (RC) Sanırım bu konuyu daha fazla uzatmanın bir
495
anlamı yok...
C: Ağ çalışması içinde olun. (ç.n.: kasyopyalıların 4. yoğunluğun anahtar kelimelerinden biri olduğunu söylediği ve bazı
durumlarda "ağ çalışması yapma" olarak çevirdiğim "network" veya "networking" kavramı, bireylerin iletişim,
destekleşme, bilgi ve görüş paylaşımı ve dayanışma içinde olma durumunu ifade ediyor gibi görünüyor.)

S: (RC) Nazi Almanyasında yaşadığımı ve deney için kullanılan çocuklardan biri olduğumu öğrendim. Ayrıca bana bunu
kendim seçtiğim gösterildi. Bunun nedenini öğrenmek istiyorum. (L) Bu sana nasıl gösterildi? Bir rüyada mı? (RC) Pek
çok rüyada ve çeşitli medyumlar bana bunu anlattı...
C: Öğrenme en iyi, öğrenci başkaları tarafından sınırlanmadığı zaman gerçekleştirilir.

S: (L) Ne demek istiyorsunuz? Sanırım çenemi kapatmam gerekiyor.


C: Ne sanıyorsun? "Çeneni kapatmanı" istemiyoruz, sadece maksimum öğrenme için faydalı tavsiyelerde bulunuyoruz.

S: (RC) Pekala, bunu pek çok farklı kaynaktan BİLİYORUM. Hepsini açıklamam gerekmiyor... sadece nedenini bilmek
istiyorum. Ve DNA'ma müdahale edildiğini biliyorum ve bu durumun şimdiki bedenime taşınıp taşınmadığını, onarılıp
onarılmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Fiziksel tezahürler normalde yalnızca ruhsal beden üzerinden taşınır ve ilerleme amaçlı bir keşif sürecinin parçasıdır.
Ruh tarafından 5. yoğunluktaki derin düşünce sürecinde seçilir.

S: (RC) Yani bu hayatımda fiziksel olarak yaşadığım şeyler, daha önce olmuş olanların farkına varmamı mı sağlıyor?
C: Temel olarak.

S: (RC) Nazi Almanyasındaki son hayatım sırasında bana karşı çok koruyucu olduğu söylenen bir kadın vardı. Bu
hayatımda bu ruhla tekrar karşılaştım mı?
C: Hayır.

S: (RC) Anne veya kızkardeş miydi?


C: İkisi de değil.

S: (RC) Akrabalık bağımız var mıydı?


C: Hayır.

S: (RC) Onunla karşılaşacak mıyım?


C: Bekle ve gör!

S: (RC) F___ ve Laura'yla herhangi önceki bir yaşamdan ilişkimiz var mı?
C: Keşfet.

S: (L) R___'yi Almanya'daki geçmiş yaşamımdan tanıyor muyum?


C: Belki.

S: (L) Herhangi uyumluluklar olup olmadığına bakmak için astrolojik haritaları inceliyordum ve pek çok uyumluluk vardı.
(RC) Astrolojiye göre bu bir geçmiş yaşam bağlantısını gösteriyor. Ayrıca Mısır'da da birşeyler olduğunu hissediyorum.
C: Kimdin?

S: (L) Ben mi?


C: Evet.

S: (L) Alman bir kadındım... (RC) Mısır'ı merak ediyordum?


C: Ama hala Almanya'dayız!

S: (L) Tüm bildiğim intihar ettiğim, sanırım adım Helga'ydı...


C: Kocan kimdi?

S: (L) Bilmiyorum. Yahudiydi. Varmak istediğiniz nokta bu mu?


C: Tamam. Çocukların kimdi?

S: (L) O zamanki kocam, yıllar önceki erkek arkadaşım mıydı, G___ M___?
496
C: Önemli bir husus değil.

S: (RC) Çocuklarının kim olduğunu sordular. Acaba senin çocuklarından biri miydim?
C: Keşfet.

S: (L) R___'nin o hayattaki adı neydi?


C: Keşfet dediğimiz zaman, bunu öğrenmek için verilmiş yeteneklerini kullanmanı kastediyoruz, yolun her adımında
elinden tutarak götürmemizi değil. Bunu yapmamız durumunda seni bir bilgi edinme ve daha da önemlisi anlama
fırsatından etmiş oluruz. Ve özgür iradeni sınırlamış oluruz!

S: (RC) Adım Rachel miydi?


C: Geçmiş yaşamları nasıl incelersin?

S: (L) Hipnoz.
C: Bingo!

S: (RC) Demek hipnoza ihtiyacım var? Hipnoz durumuna sokulabilir miyim? (L) Eminim sokulabilirsin. F___'ye ve bana
daha önce geçmiş yaşamlarımızdan bahsetmiştiniz...
C: Çünkü o zamanki koşullar aynı değildi.

S: (L) Efsanelerde ve yakın zamandaki çeşitli popüler kitaplarda bahsedilen "Kuş Kabileleri" kimler?
C: Değişken.

S: (RC) Huvidler kim?


C: Gezegenlerarası.

S: (RC) Huvidler bildiğimiz İbraniler mi oldular?


C: Hayır. İbraniler tek bir gruptan gelmiyor.

S: (L) İbraniler ayrı bir ırksal bir grup mu veya geçmişte öyle miydiler?
C: Öyle sayılmaz.

S: (L) İbrani Halkının kökeni nedir?


C: Genetik inşa.

S: (L) Bu genetik inşayı kim yaptı?


C: Tahmin edin.

S: (L) Atlantisliler mi?


C: O kadar basit değil.

S: (L) Kertişler mi?


C: Ortak çalışmaya ne dersiniz?

S: (RC) Siryuslular ve Pleyadesliler mi?


C: Uzaklaşıyorsunuz.

S: (L) Oryon Birliği mi?


C: Evet, ama Komuta Zinciri'ni de katın. Size eşlik eden 2'inci yoğunluk varlıklarını kontrol altında tutma biçiminiz.

S: (L) Pleyades'te gerçekten canlıların yaşadığı gezegenler var mı?


C: Evet.

S: (RC) Peki Siryuslular?


C: Evet.

S: (L) Pekala, İbranileri Oryonlar yarattı. Bu genetik türün yaratılma amacı neydi?
C: Manipülasyon.
497

S: (L) Yahweh kimdi?


C: Sahte öğretmen.

S: (RC) Yehova kimdi?


C: Önceki yanıttakinin farklı bir isimlendirmesi.

S: (L) Peki İbrani genetik manipülasyonunun istenen sonucu neydi?


C: Güvensizlik ve düşmanlık yoluyla kölelik ve savaşların yaratılması ve böylece daha fazla kontrol.

S: (RC) Tetragramaton hangi ismin bir kodu...


C: Ayrıca 3'üncü yoğunluktan 4'üncüye yenilenen ve güçlendirilen "besin aktarımı."

S: (RC) Tetragramaton, Eski Ahit'te Tanrı'nın adının bir kodu. Bu kod kimi veya neyi temsil ediyor?
C: Eski metinlerin aldatıcılıklarına yakalanmamaya dikkat et, ama "Ben O'yum" anlamında kullanılıyor.

S: (RC) "Ben O'yum." Araştırmalarıma göre bu aynı zamanda "İsis"in bir diğer adı. Zecharia Sitchin'in bahsettiği "doğum
tanrıçaları" hakkında soralım. (L) "Doğum tanrıçaları" diye birşey var mı?
C: Ağır olun, daha şimdi ne tavsiyede bulunduk???

S: (RC) Eski metinlerin aldatıcılıklarına yakalanmama mı? (L) Daha önce bunu sormuştuk ve bunun, eskilerin genetik
deneyleri tanımlama yollarından biri olduğunu söylediler. (RC) Pekala, İbranice cinsiyet tanımlayıcıları bakımından
oldukça spesifik bir dil. Eski Ahit'te Tanrı'nın adları arasında hem erkek, hem de dişil ifadeler var. Neden?
C: Neden olmasın? Birşey işe yarıyorsa, kullanırsın.

S: (L) "Ben O'yum" dişi bir güç mü?


C: Cinsiyet sınıflamalarına takılmış görünüyorsun canım. Bu anlaşılabilir birşey, ama bir açıklama için kendini hazırla,
çünkü başka yol yok gibi görünüyor. 5'ten 7'ye kadarki yoğunluk seviyelerinde düalite/ikilik yoktur. "Tanrı Gücü" 7'nci
yoğunluktan "aşağı doğru" yayılır ve tüm yoğunluklara işler. Düaliteyle ilgili hiçbir sınıflama tanımaz, çünkü mükemmel
bir şekilde harmanlanmıştır ve bu nedenle sürekli dengededir.

S: (RC) Ama orijinal metinlerde cinsiyet tanımları var?


C: Doğru, ama orijinal metinler de yanıltıcı nitelikte.

S: (RC) Kaç dünyadışı melez çocuk için kullanıldım?


C: Bu soruyu yanıtlamamız için mevcut öğrenme yolunu değiştirmen gerekirdi, o yüzden bu sorunun ertelenmesi
gerekiyor.

S: (RC) Meditasyonlarımda bununla ilgili bazı farkındalıklar edindim, o yüzden belki bana yardımcı olabilirler. Son
meditasyonlarımda aklıma takılan İbranice isimler verildi; kelimelerden biri "hükümet", bir diğeri de "devlet" veya
"siyaset" anlamıne geliyor. Bu, siyaset içinde veya devlet için çalışmam gerektiğini mi gösteriyor? Hangi devlet? Bu benim
kaderim mi?
C: Bir kez daha, bunun yanıtını biliyoruz, ama öğrenmek için keşfetmene izin vermemiz gerekiyor.

S: (RC) Hizmete mi çağrılıyorum? Dünya'daki bir devlet mi, yoksa...


C: Yorumlardan biri, fakat tek yorum değil. Unutma, "devlet" çok belirsiz bir ifade, ve rüyalar yol bulmada yardımcı
olabilir ve rüyalar uyarıcı olabilir!!!

S: (RC) Dünya'da kaç hayat yaşadım? Cevabı biliyorum, biri söyledi, ama sadece bilmek istiyorum...
C: 87.

S: (RC) 445 değil mi? Gerçekten mi? Yani bu gezegenden değil miyim?
C: Sayıyı arttırmamızı mı istiyorsun?

S: (RC) Demek aslında bu gezegenden değilim?


C: Nihayetinde kimse değil. Hatırla, sonsuzsun, birden üçe kadarkiler değil.

S: (L) R___ 3'üncü yoğunlukta başka gezegenlerde başka yaşamlar geçirdi mi?
498
C: Keşfet.

S: (RC) Avuç çizgilerime dayalı olarak Dünya'da 445 yaşam geçirdiğim söylenmişti. Aradaki fark çok büyük. (L) El
falından bahsettiğine göre bunun F___'nin uzmanlık alanı olduğunu hatırlatayım. Rastlayabileceğin en yetenekli el
falcısıdır. (F) Hemen söyleyeyim, avuç çizgilerinden geçmiş yaşamlar hakkında hiçbir şey okuyamazsın. (RC) O kadın öyle
dememişti. Sol el geçmiş, sağ el şimdiki zaman. Ve yanlardaki çizgiler bir ağaç gövdesindeki yaş çizgileri gibi. (F) Hayır.
Açıklayayım... [el falı tartışması için mola]

S: (L) R___'nin Arizona'ya taşınma planları var ve bunun için bazı hazırlıklar yaptı. Oraya vardığında kitabını yazabilecek
mi ve yayımlamayı başarabilecek mi?
C: Açık.

S: (RC) Bana bağlı. (L) Doğru evi bulabilecek mi?


C: Açık.

S: (L) Genel bir bilgi olarak, M___ T___'nin tayfasıyla, yani B___, J.D., D___, H___, R___, B___ ve diğerleriyle olan
etkileşimin amacı neydi?
C: Bu konuda bazı sezgiler edindin.

S: (L) R___'de yapışık ruh var mı?


C: Keşfet.

S: (L) R___ bir medyuma gitti; C___ U___. Yapışık ruh çıkarması yaptırdı. Başarılı mıydı?
C: Bunu yanıtlamamızı neden istiyorsun?

S: (L) Üzerinde durulabilecek iyi bir konu gibi göründü; faydası olabilir diye düşünmüştüm.
C: Keşfet.

S: (RC) İçimden çıkan üç sümüklüböcekle ilgili rüya neyi gösteriyordu? Bu üç sümüklüböcek B___, B___ ve M___ miydi?
C: Bireylerden ziyade enerji kalıbı özü.

S: (RC) Hala yapışık ruh çıkarmasına ihtiyacım var mı?


C: Evet.

S: (RC) Kaç kez kaçırıldım?


C: 20.

S: (RC) Bunların çoğu çocuklukta mıydı, yoksa daha yakın zamanlarda mı?
C: Her ikisi.

S: (L) Sonuncusu ne zamandı? (RC) Son 8 yıl içinde mi?


C: Evet.

S: (RC) Yani çoğu son 8 yıl içinde mi oldu?


C: Hayır. Sadece en son olanlar.

S: (L) Neden onu diğer duyduklarımızdan daha az kaçırdılar?


C: Daha az mı?

S: (L) Bazı kişilerin kaçırılma sayısı çok daha fazla görünüyor ve 20 çok görünmüyor.
C: Kaçırılmaların pek çok türü var.

S: (L) Geçen gece rüyamda evlendiğimi gördüm; çok büyük bir parti, dans, limuzin falan vardı... çiçekler, mutluluk.
Rüyamda evliliğin 14'ünde Cumartesi günü veya 13'ünde Cuma günü olacağını söyleyen bir ses duydum. Bana bu rüya
hakkında söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Hayır.

S: (L) Başka soru? (RC) Sormayacağım çünkü duymak istediğimi gerçekten yanıtlamadılar. Geçmiş hakkında 3 sorum var.
499
Fransız Devrimi'ndeki rolüm neydi? Orada bulunduğumu biliyorum çünkü buna dair birkaç şey gördüm.
C: David H___ kim?

S: (RC) David benim ilk aşkım. H___ adının önemi nedir? Fransa'daki ismim bu muydu?
C: David'in asıl adı H___'ydi.

S: (RC) Güney Afrika'daki ilk erkek arkadaşımdı. Şimdi adı Harris.


C: Hayır, ismini değiştirdi.

S: (L) Fransız Devrimi'yle ilişkisi nedir? (RC) Orada o da vardı değil mi?
C: Ele almayı seçtiğimiz konu etrafında güçlü bir dalga kalıbı algılıyoruz, o nedenle sorularınızı yarıda kestik!

S: (L) Tamam, başka birşey?


C: İsrail'deki Moshe.

S: (RC) İsrail'deki Moshe kim?


C: İsrail'deki Moshe.

S: (RC) İsrail'de bir sürü Moshe var! Bu bildiğim veya tanıştığım biri mi?
C: Evet.

S: (RC) Bu eski kocamla mı ilgili?


C: Belki. Emin değiliz. İsrail: seni fiziksel ortamda grilerle birlikte gördü, hafızaya eriş, Moshe de.

S: (L) David H___'nin bir kaçırılma sırasında R___'yi gördüğünü mü kastediyorsunuz?


C: Hayır. İsrail. Kaçırılma deneyimi ile ilgili bir diğer bağlantı.

S: (L) Belki de İsrail'de kaçırıldın ve bu insanları fiziksel olarak orada gördün... ve bu insanlar da kaçırılmaya şahit oldu...
C: Hayır. David başka yerde.

S: (RC) Bu David benim eski erkek arkadaşım olan David mi?


C: Evet.

S: (RC) Ve Fransız Devrimi'nde birlikte olduğum kişi.


C: Belki.

S: (RC) Onu tekrar görecek miyim?


C: Açık.

S: (RC) Onunla birlikteyken kaçırıldım mı?


C: Evet, ama İsrail en büyük kaçırılma.

S: (L) R___ David'le birlikteyken kaçırıldı, ama en büyük kaçırılmayı İsrail'deyken mi deneyimledi? (RC) Onunla İsrail'de
de bulunduk... Ve Güney Afrika'da da.
C: David'le birlikte kaçırılma Güney Afrika'daydı.

S: (L) En büyük kaçırılma İsrail'deydi derken neyi kastediyorsunuz?


C: Fiziksel kaçırılma.

S: (L) Hayatının en büyük kaçırılma deneyimi anlamında mı en büyük?


C: Evet.

S: (RC) Sinai Dağı'nda mıydı?


C: Hayır.

S: (RC) Orada bir beden dışı deneyim yaşadım. Çölün içinde mi?, Negev'de mi?
C: Evet.
500
S: (L) Bu kaçırılma sırasında ona ne yapıldı?
C: Açık.

S: (L) Kaçırmayı kim gerçekleştiriyordu?


C: Griler.

S: (RC) Hamile kaldığım zaman mıydı?


C: Evet.

S: (L) Kaç kez hamile kaldın? (RC) Beş, sanırım. Kaç kez?
C: Açık.

S: (RC) Bu mantıklı, çünkü migrenlerim Güney Afrika'da başladı... Bekaretimi Negev'de kaybettim... demek beni
kaçırmaya da o zaman başladılar. Tamamen seksle ilgili, değil mi?
C: Evet.

S: (RC) Ve birlikte olduğum adam öldü... (L) İlginç... Pekala, konuyu değiştirelim. Oak Adası'ndaki çukurdan bahsederken
benden bu konuda bazı araştırmalar yapmamı istemiştiniz ve elde ettiğim sonuçlara göre bu işin sorumlusu simyacılardı.
Doğru mu?
C: Evet.

S: (L) İlgili simyacılardan biri Nicholas Flamel miydi?


C: Evet.

S: (L) Pireneler'de bir yerde yaşayan, dışarıya kapalı bir grup simyacı olduğu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Bu, önceki bir celsede "Quorum" olarak bahsettiğiniz grup mu?
C: Kısmen.

S: (L) Bu simyacılar ömürlerini ve fiziksel sağlıklarını arttırmak için David Hudson'un bahsettiği gücü mü kullanıyorlar?
C: Ve kontrol için.

S: (L) Bu kapalı gruptaki insanlar resmen yüzlerce, hatta binlerce yıl yaşıyor mu?
C: Açık.

S: (L) Bu monoatomik altın diğerlerini nasıl kontrol ediyor?


C: Bu gece yanıtlamak için çok karmaşık, çünkü enerji azalıyor.

S: (L) İyi geceler dememiz mi gerekiyor?


C: Evet, iyi geceler.
__________________________________

24 Eylül 1995 F___, Laura, SV, RC, SB

S: Merhaba.
C: Merhaba. Dinliyorduk.

S: (RC) Kimsiniz??
C: Vorra.

S: (L) Neredensiniz?
C: Kasyopya'daki yayın kaynağı yoluyla bağlantı kuruyoruz.

S: (L) Pekala, bir yıl önce Quorum'dan bahsetmiştik ve ben pek birşey anlamadım. Şimdi, bilmek istediğim şey, son iki
haftada bu grupla ilgili olarak edindiğim anlayışın...
C: Yeniden incelemeye ihtiyacın var.
501

S: (L) Tamam.
C: Sadece "Quorum" hakkında değil, pek çok önemli konu hakkında. Ve eğer sizin için sakıncası yoksa bu gece biraz
serbest akışlı bir enerji istiyoruz. Yani uygun olduğunda sorularınızın dışına çıkabiliriz. Fakat bir soru sorma yoluyla süreci
sizin başlatmanız gerekli olabilir.

S: (L) "İskoç Meselesi" dediğim şeyi merak ediyorum. Neden herhangi bir komplo konusu hakkında birşeyler
araştırdığımda her zaman İskoçya veya İskoçlarla ilgili bir bağlantı çıkıyor gibi görünüyor?
C: "Keltik", bu ne anlama geliyor?

S: (L) "Kilt" (ç.n.: iskoç eteği) kelimesi "Keltik"ten geliyor ama anladığım kadarıyla kimse bu kelimelerin kökenini
bilmiyor. Bu insanlar bir anda ortaya çıkmış gibi görünüyor.
C: Aynen öyle!

S: (L) Anlatacak mısınız?


C: Hayır, henüz değil.

S: (L) Demek ilginç bir bağlantı var! (RC) "Savaşçı ırk" anlamına mı geliyor?
C: Öyle tercih ediyorsan! "Kuzeyli İnsanlar"la her zaman yakın ilişkimiz oldu. Neden? Çünkü Oryon KH tarafından
Dünya'ya getirilmeden önce Kantek'te onlarla düzenli ve doğrudan temas içindeydik.

S: (L) Onlarla doğrudan temas halinde idiyseniz, neden Oryon KH'yle işbirliği yaptılar?
C: Onlarla işbirliği yaptıklarını kim söylüyor?

S: (L) Oryon KH tarafından kurtarılmadılar mı?


C: Evet. Ama kurtarılmak için işbirliği içinde olmak gerekmez!!!

S: (L) Eğer Keltleri buraya Oryon KH getirdiyse, onları buraya kendi amaçları için getirmiş olmalılar, değil mi?
C: Temel olarak, ama yeniden inceleme yapma ihtiyacın da buradan doğuyor. Size verdiğimiz karışık sıralamalı bilgileri
kanallama, özümseme ve analiz etme ve hepsini karıştırma nedeniyle, sahip olduğun bilgi temelinde bazı boşluklar var.

S: (L) Tamam, sorunum nedir?


C: Harika ilerliyorsun canım ama bu şekilde yeterli kavrayışı elde etmekte zorlanıyorsun çünkü gerçeğe dönük doğal güdün
seni sabırsızlaştırıyor ve bu yüzden boşlukları basit mantık yürütme ve varsayımlarla doldurmaya eğilimlisin. Bu mantık
yürütme ve varsayımlar genellikle doğru olmakla birlikte, seni asıl keşif noktandan ileriye atlamaya sevk ediyor.

S: (L) Pekala, başa dönelim: Quorum, David Hudson'un "monoatomik altın" dediği "yaşam iksiri" olarak tanımlanan
maddeye sahip simyacı insanlardan mı oluşuyor?
C: Ve çok, çok daha fazlası! Monoatomik altın burada yalnızca küçük bir husus. Neden sadece bunun üzerinde odaklanarak
hedeften sapıyorsun? Bu "Batman"in uçabaildiği gerçeği üzerinde odaklanmaya benziyor! Hikayede Batman'in yapabildiği
tek önemli şey uçmak mı?

S: (L) Elbette değil! (R) Batman suçla savaşıyor!


C: Kastettiğimiz şey simyanın yapbozun parçalarından yalnızca küçük bir tanesi olduğu.

S: (L) Tamam anlıyorum. Ama simya bağlantısını ve onun hayatı uzatma ve belirli yetenekleri ortaya çıkarma potansiyelini
anlamak, binlerce yıldır dünyada varolmuş bir grubu anlamayı kolaylaştırıyor.
C: Sadece onlar değil!

S: (L) Ou! Bir solucan kutusunu açtığımı biliyordum!


C: Kökene gidelim.

S: (L) Köken nedir?


C: Sizi kim veya ne yaptı?

S: (RC) Yaratıcı. (L) Baş Yaratıcı.


C: Nasıl? Ve Baş Yaratıcı kim?
502
S: (L) Sanırım herşey.
C: "Baş Yaratıcı" sizsiniz.

S: (L) Evet, olduğumuzu biliyoruz... (RC) Yaratıcıyız, ama Baş Yaratıcı değiliz...
C: Baş Yaratıcı sizin İÇİNİZDE ortaya çıkıyor.

S: (L) Pekala, kökende Baş Yaratıcı var.


C: Ama... İkincisi kimdi?

S: (RC) Tanrı'nın Oğulları mı? Elohim mi?


C: Onlar kim? Hatırlayın, çeşitli efsaneleriniz "bir örtüden gördüğünüz" şeyler.

S: (L) Tamam, ikincil yaratıcılar bizimle doğrudan etkileşenler mi?


C: Evet.

S: (L) Bilgiyi keşfetme güdüsünün kaynağı bu mu?


C: Temel olarak, ama adım adım gidelim.

S: (RC) Peki, Keltlere dönecek olursak, Pleyadesliler Keltleri buraya getiren ikincil yaratıcılar mıydı?
C: Söylediğimiz şeyi tekrar incele!

S: (L) Oryonlar dediler. İkincil yaratıcılarımız Oryonlar mı? (RC) Onları getirenlerin Pleyadesliler olduklarını okumuştum.
Ve İbraniler de aslında Siryus'tan getirilen Huvidlerdi.
C: Şimdi sizin için bir şok edici geliyor... bir gün, 4'üncü yoğunlukta, yeterli bilgiye sahip olduğunuzda, 3. yoğunluk
evrenini tohumlama geleneğini ve görevini sürdürmek soyunuzun bir misyonu olacak!!!

S: (L) Eğer Keltleri buraya Oryon KH getirdiyse, Keltlerin Kantek'teki formları şu anda olduğu gibi miydi?
C: Görünüş olarak daha açık renkliydiler.

S: (L) Diğer bazı celselerde Sami halklarının Atlantislilerinin kalıntıları olduğunu söylemiştiniz, ama hiçbir benzerlik...
C: Yavaş!! Durun bir saniye, bulunduğumuz yerden çok ileriye atlamayalım. R___'nin söylediği şey tam olarak gerçek
değildi. Hatırlayın, elenecek çok dezenformasyon var.

S: (RC) Gerçek olmayan ne söyledim?


C: 3'üncü ve 4'üncü yoğunluk evreninizin bu kısmında, özellikle sizin "galaksinizde", İnsan tipinde varlıkların tek tabii
mekanı Oryon olarak bilinen bölgedir... bunun üzerinde düşünün! Tek yer değil, doğal merkez üs. Yeniden incelemeye en
çok ihtiyaç duyduğunuz şey, "dünyadışı varlık" verilerinizde doğru bir profil oluşturmak.

S: (RC) Ben insanların Lyra'da tohumlandığını ve sonra orada bir savaş olduğunu ve sonra da insanların kendilerini
Oryon'da bulduğunu düşünüyordum.
C: Lyra'da kalan yok. Tüm yerlerde evler olmuştur, fakat bazıları geçicidir ve bazıları ise değildir. Oryon'u dikkatle
inceleyin! Bu sizin soyunuzun evi ve nihai hedef konumunuz. Şimdi Oryon'un mutlak doğru profili geliyor: Samanyolu
galaksisinin en yoğun nüfuslu bölgesidir! 3'üncü ve 4'üncü yoğunluk alanına, onunla aranızdaki mesafe kadar geniş bir
ölçekte yayılan bir bölgedir. Bu bölgede iskan edilen 3444 gezegen var. Bazıları sizin bildiğiniz gezegenler. Bazıları yapay
olarak inşa edilmiş gezegensiler. Bazıları boşlukta süzülen ev-gemiler. Ve bazıları da "uydu"lar. 2'nci, 3'üncü ve 4'üncü
yoğunlukların tümünde birincil evler, seyahat istasyonları ve kuluçka laboratuarları var. 5'inci ve 6'ncı yoğunluklarda
denetim bölgeleri var. Yaklaşık yarısı BH ve yarısı da KH. Başka yerlerdeki diğer pek çok kolonilerle birlikte, çeviri olarak
Oryon Federasyonu deniyor. Oryonlar, Grileri sibergenetik varlıklar olarak 5 türde yarattı ve onları Zeta Retikuli 1, 2, 3 ve
4'e ve Barnard Yıldızı yörüngesinde dönen 2 gezegene yerleştirdi. Sürüngenimsiler de (ç.n.: reptilians / kertişler) 4'üncü
yoğunlukta Oryon bölgesindeki 6 gezegende kalıyor ve Oryon KH'nin köleleri ve hatta bazı durumlarda evcil
hayvanlarıdır!!! "Oryon" adı bu bölgenin gerçek yerel adıdır ve bu ad dünyaya doğrudan getirilmiştir. Paralellikler için
"tanrı" Oryon efsanesini inceleyin.

S: (L) Oryon KH, şu kötü şöhretli kırmızı kafalı Nordik dünyadışılar mı?
C: Evet, ve diğer tüm hümanoit kombinasyonlar.

S: (L) Eğer bu, Nordik tiplerle başladıysa ve diğer hümanoit kombinasyonların kaynağı da buysa, insan varlıkları için hangi
genetik kombinasyonlar kullanıldı? Örneğin Zenciler / Siyah insanlar "Nordiklere" hiç benzemiyor.
503
C: Nordik genler Neandertal olarak bilinen, Dünya'da zaten mevcut olan gen havuzuyla karıştırıldı.

S: (L) Doğu ırklarını elde etmek için hangi genetik kombinasyon kullanıldı?
C: Doğulular efsanelerinizde "Lemurya" olarak bilinen bir bölgeden getirildiler. Dünya'nın o zamanki iklim ve kozmik ışın
koşullarına iyi uyum sağlayacak şekilde Oryon Birliği içindeki 7 genetik kod yapısının önceki bir melezlemesi yoluyla
tasarlandılar.

S: (L) Pekala, ya Sami ve Akdeniz halkları?


C: Yeni bir topluluğun "yerleştirildiği" her defasında, ilgili topluluklar yerleştirildikleri ortama en iyi uyumu sağlayacakları
şekilde tasarlandılar. Ariler tek istisnadır çünkü Dünya'ya acil bir durumla getirilmeleri gerekti.

S: (L) Irklar Dünya'ya en iyi uyumu sağlayacak şekilde tasarlanıyorlarsa, Sami ırkıyla ilgili olarak hangi faktörler dikkate
alındı?
C: Diğer hepsi gibi onlar da Dünya'da değil, Oryon laboratuarında tasarlandılar. Orta Doğu'ya "yerleştirildiler".

S: (L) Atlantisliler hangi genetik tipteydi?


C: Kızılderililerinkiyle aynı.

S: (L) Kızılderili tipinin kökleri nedir? Gezegende mevcut olan ve Oryon laboratuarına götürülüp genetik olarak
değiştirilerek tekrar Dünya'ya yerleştirilen temel bir tür mü vardı?
C: Hayır!!! Söylediklerimize dikkat ediyor musun?!?!

S: (L) Neyi kaçırdım? Neden bazı Kızılderililer Pleyades'ten geldiklerine inanıyor?


C: Pleyades nerede?

S: (L) Oryon yakınında. (RC) Aa tamam, Pleyades'i Oryon'un bir parçası olarak kabul ediyorlar. Peki ya Siryus?
C: Bir yer olarak Siryus karıştırılıyor çünkü kuzey yarımküre göğündeki benzer bir yere benzetiliyor. Kızılderililer gözlem
noktları itibariyle benzer görünüşteki bir yer nedeniyle yorumlamada karışıklık yaşadılar.

S: (L) Tamam. (RC) Ama Siryus açık bir şekilde Siryus! Gökyüzündeki en parlak yıldız... tüm efsanelerde var! (L) Belki
yalnızca yanlış yorumlama değil, aynı zamanda bilinçli bir dezenformasyondur? (RC) Bu nasıl yanlış yorumlanabilir? Bu
belli değil! Yıldız haritaları çok açık!
C: KENDİ efsanelerinizi SİZ nasıl yanlış yorumladınız?

S: (F) Görünüşe göre şu anki kültürümüzde herşeyi ve hatta yakın tarihimizdeki pek çok şeyi bile kolayca çok yanlış
anlayabiliyoruz. Daha eski efsanelerin de çarpıtılmış, abartılmış veya yanlış sunulmuş olabileceğini düşünmek zor değil.
C: Bu celsenin başında söylediğimiz şeyi tekrar gözden geçirin.

S: (L) Dogon'lar Siryus'tan mı geldi?


C: Tüm hümanoit türlerin kökeni Oryon bölgesidir; milyonlarca koloni var oldu, oluyor ve olacak.

S: (RC) Siryus'un gökyüzü bizimkisi gibi mavi değil yeşil. (L) Yıldız mı?! (RC) Hayır, gezegenler. Evet, Siryus'un yeşil bir
atmosferi var... açık yeşil. (F) Ben maviyi tercih ederim! (L) Bugünlerde propagandası yapılan bilgilerin pek çoğu
kafakarıştırma ve dezenformasyon içeriyor. Tüm bunların amacı nedir?
C: Kendin yanıtladın. Kafakarışıklığı ve dezenformasyon.

S: (L) Bir tür geçişin hemen öncesine ulaşana kadar gerçeğin herhangi büyük bir ölçekte bilinmeyeceği şeklinde bir teorim
var...
C: Peki "gerçeği" öğrenmeyi bekliyor musun o zaman?

S: (RC) Kesinlikle! (L) Gözlemlerime göre bu gerçekçi bir beklenti olmayabilir...


C: Varolan herşey / tek şey derslerdir, kestirme yok!

S: (L) Cevaplamadığınız soruma geri dönmek istiyorum. Sami halkının genetik anlamda tam olarak kim tarafından ve tam
olarak neden tasarladığını ve onlar ile Keltler ve Ariler arasında neden böylesine zıtlaşan bir tutum olduğunu bilmek
istiyorum.
C: Dikkat edersen yalnızca Yahudiler ile Keltler arasında değil. Ayrıca önemli olan bireysel aura profili; gruplar veya
sınıflamalar değil. Ama sorunu yanıtlamak için: hem bu gezegendeki, hem de gezegen dışı pek çok nedenden
504
kaynaklanıyor.

S: (L) Hitler tamamen mantık ötesi bir tutumla ve kendi ölümüne de neden olacak şekilde neden Yahudileri ortadan
kaldırmak için bu kadar kararlıydı?
C: Pek çok neden ve çok karmaşık. Ama, hatırla, henüz bir çocukken Hitler Germen halklarını fethetme ve birleştirme
arzularını gerçekleştirmek üzere "karanlığın güçleriyle" ilişki kurmak için bilinçli bir seçim yaptı. Bunun ardından zihin,
beden ve ruh olarak tamamen KH güçlerinin kontrolü altına girdi.

S: (L) Peki Hitler'i kontrol eden KH güçlerinin onda tüm bir halkı ortadan kaldırma isteği yaratma amacı neydi?
C: Fetih daha zor ve daha az kesin olacağı için 4'üncü yoğunluğa yükselmeden önce 3'üncü yoğunluk dünyasını tam kontrol
altına almak amacıyla Nefalim'in yeniden getirilmesine yönelik uygun bir "üreme ortamı" yaratmak.

S: (L) "Üreme ortamı" derken genetik anlamda mı?


C: Evet. Üçüncü yoğunluk.

S: (L) Bu amacı başadılar mı?


C: Hayır.

S: (L) Demek Germen "Üstün Irk"ının yaratılması daha sonra bu "üreme ortamının" yaratılmasını sağlayacaktı?
C: Evet.

S: (L) Ve bunun için Yahudi'lerden kurtulmak önemliydi, öyle mi? Başka bir grubu yok etmeden bir Germen üstün ırkı
yaratılamaz mıydı?
C: Hayır.

S: (L) Neden?
C: 4'üncü yoğunluk ön kodlanmış misyon kader profili nedeniyle.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?


C: Bu, 4'üncü yoğunluğa yükselme sonrası etkinleşecek bir kodlama anlamına geliyor ve dolayısıyla eğer ortadan
kaldırılmazsa Nefalim'in 3'ünü yoğunluktaki hakimiyetini engeller. Bireysel bazda olmakla birlikte, Yahudiler 4'üncü
yoğunluğa geçiş sonrası bir misyonu gerçekleştirmek üzere önceden kodlandılar. Naziler 4'üncü yoğunluk KH tarafından
kontrol edildikleri için neden Yahudileri tamamen ortadan kaldırmaya sevk edildiklerini tam olarak bilmiyorlardı. Ama
Hitler Kertenkelelerle ve Oryon KH ile doğrudan iletişim kurdu ve "üstün ırkı" nasıl yaratacağına dair talimatlar aldı.

S: (L) Ve bunu, yeni bir Nefilim soyunu Dünya'ya getirmede bir temel olarak kullanacaklardı... (RC) Ve Yeni Dünya
Düzeni... onların versiyonu. (L) Peki şimdiki planları nedir?
C: Henüz size bunu söyleyemeyiz çünkü vaktinden önce açıklama isteği duyarsınız ve bu da ortadan kaldırılmanıza neden
olur!!!!

S: (F) Evet Laura, sana söyleyip duruyorum, bu merakın yüzünden bir gün kapımıza garip adamlar dayanıp "Bizimle gelin
lütfen!" diyecekler! (L) Elimde değil! Bu arada Keltlere dönecek olursak: Eğer Kertenkele Varlıkları Arilerin/Keltlerin
"Nefilim Üstün Irkı" için iyi bir üreme ortamı sağlayacağını düşündülerse, o zaman onlarda genetik olarak bu iş için uygun
buldukları birşeyler görmüş olmalılar. Doğru mu?
C: Hayır, düşündüğün anlamda değil. Yansımaları üzerinde dikkatli bir şekilde düşünerek bu soruyu farklı biçimde tekrar
sormanı tavsiye ediyoruz.

7 Ekim 1995 F___, Laura, SV, NM [Bu celsenin kasedi kırıldı ve bu, elimizdeki notlara dayalı olarak celsenin en iyi
toparlanmış hali. Cevaplar aynen verildiği gibi ama sorular hatırlayabildiklerimle yazıldı. Hatırlayamadıklarım boş
bırakıldı.]

C: Merhaba

S: Bu akşam kiminle birlikteyiz?


C: Kasyopya'dan Tomorya.

S:
505
C: Kanal.

S:
C: Hayır, mekanla değil aktarım yöntemiyle ilgili ayarlamaları yapmamız gereken nokta sadece. Kasyopya'nın bizim
"evimiz" değil, üç seviye yoğunluk transferi için bir kanallama noktası olduğu gerçeğinin farkındalığını yitirmeye
başladınız.

S: (L) Kasyopya takımyıldızı üçüncü yoğunluk seviyesi transfer noktası mı?


C: Evet, ama 3 seviye, 3'üncü seviye değil. Lütfen küçüğü çıkarın çünkü bu noktada onun için riskli!!

S: [Çocuk yatağa gönderiliyor.] (L) Yani Kasyopya üç yoğunluk seviyesinin birleştiği nokta mı?
C: Evet.

S: (L) Geçen celsedeki sorum hakkında düşünüyordum ve şu şekilde sormak istiyorum: Hitler'in bir "Üstün Irk" yaratma
konusunda üst yoğunluk varlıklarından talimatlar aldığını söylediniz. Bu Germen "üstün ırkının" yaratılması için Ari
genetik tipleri neden uygun görüldü?
C: Hem benzerlik, hem de Oryon 3'üncü ve 4'üncü yoğunluk genetik neslinden en az sapmaya uğramış miras bağlantısı.

S: (L) Yani temel olarak kendileri gibi bir insan grubu mu üretmeye çalışıyorlardı?
C: Evet.

S: (L)
C: Hayır, ilgisiz. Yaratımdan neyi kastediyorsun?

S: (L) Tamam, önce bu üreme ortamını hazırlıyorlardı. Bu, başka bir genetik türün getirilmesi için yapılan bir ön
çalışmaydı. Diğer genetik tür hangisiydi?
C: Nefalim.

S: (L) Eğer 36 milyon Nefilim gemiler içinde zaten geliyorsa neden burada melezlerini üretmeye çalıştılar?
C: Evet ama bir "ön partinin" getirilmesi 3'üncü yoğunluğun fethini çok daha kolaylaştırır.

S: (L) Yani bu Üstün Irk herşeyi hazır hale getirecekti...


C: Evet.

S: (L) Bu "Üstün Irk"ın yaratılmasında Sami genlerinin hangi özelliği bu kadar uyumsuz olarak görüldü?
C: Acımasızlık ve hakimiyete eğilimli genetik karakteristiklerde bozulmaya neden olurdu.

S: (L) Yani Sami türünün bir genetik eğiliminin veya bazı genlerinin buna zıt özellikler taşıdığını mı söylüyorsunuz?
C: Yakın.

S: (L) Ama kişinin karakteri fiziksel bedeninden ziyade ruhuna göre şekillenmiyor mu?
C: Kısmen; hatırla, aura profili ve karmik referans, fiziksel yapı ile birleşiyor.

S: (L) Yani belirli genetik özelliklerin, bir ruhsal eğilimin fiziksel bir yansıması olduğunu mu söylüyorsunuz? Ruh yalnızca
potansiyel olarak bile olsa kendini genetik özelliklerle eşleştirmek zorunda, öyle mi?
C: Evet, aynen öyle.

S: (L) Yani bir kişinin ruhsal ilerleyişi veya gelişimi büyük ölçüde genlerine mi bağlı?
C: Doğal süreç, mevcut olduğunda sistematik yapı ile birleşiyor.

S: (L) Eğer durum buysa ve dünyadışı varlıklar insanları kaçırıyorsa ve genleri üzerinde oynamalar yapıyorsa, yüksek
seviyeli ruhların gelememesi için genleri değiştiremezler mi?
C: Enkarnatif süreç değil, doğal biyolojik süreçler. Enkarnasyon süreci 5'inci yoğunluktaki tamamen eterik bazı koşullara
göre alt yoğunluklarla bir bağlantı sağlıyor ve bu nedenle dışarıdan hiçbir şekilde kontrol altına alınamayan üç döngülü bir
transfer "örtüsüyle" çevreleniyor. Ama yeterli teknoloji mevcutsa, 1'inci, 2'nci, 3'üncü ve 4'üncü yoğunluk süreçlerinin
herhangi biri ve tümü istenildiği zaman herhangi bir derecede manipüle edilebilir.

S: (L) Başlangıçta söylediğiniz şeye geri dönecek olursak, şu veya bu "dünyadışı grubun" adıyla anılan diğer tüm
506
kanallama kitapları veya materyallerinin sadece belirtilen "transfer noktasından" geliyor olması ve sonra bozulma
nedeniyle o bilgileri alan kişinin, o bilgilerin gerçekten belirtilen yerdeki fiziksel bir dünyadışı ırktan geldiğini sanması
mümkün mü?
C: Evet, hatırla, diğer hepsi gibi Matrix kitapları da bazı noktalarda karıştırılmış kavramlar içeriyor. Antareanlar,
Arkturuslular ve Kasyopyalılar gibi ifadeler, kalınan bir yerden ziyade kanal oluşumuna yönelik bir transfer noktasına
referansta bulunuyor. Bu husus açıklağa kavuşturulamadan, bazı varlıklar gelip sizin perspektifinize göre tanımlanan çeşitli
yerlerde yaşayan ve oradan gelen "ırklara" dair masallar yarattı.

S: (L) Peki tüm bu bilgileri verenler kim?


C: Pek çok farklı grup ve bireyler. Şimdi, _____'de belirtilen gerçek iskan yerleri var ve bunlar doğru. Tabii Oryon, Zeta
Retikuli, ____, Barnard Yıldızı, Siryus bölgesi de.

S: (L) "Dokuzlar Konseyi" olarak belirtilen "Turuncu" dünyadışılar kim?


C: Turuncu, saç rengine bir referans.

[NM için kişisel soru ve cevaplar]

S: (L) Pekala, biraz monoatomik altın alıp kullanmak nasıl olurdu diye merak ediyoruz.
C: Ciddi misiniz? Biraz arsenik de alır mıydınız? İsteyen?

[NM ayrılıyor]

C: Şimdi size bir mesajımız var, ama NM'nin çıkması gerekiyorsa tutmaya gerek yok çünkü mesaj grup için. Gözden
geçirin; hava hakkında ne söylemiştik? "Opal" kasırgası neden bu yer ve zamanda oluyor sanıyorsunuz?

S: (L) Gulf Breeze'deki UFO konferansını durdurmak için mi? Bu evde kalmamız gerektiği anlamına mı geliyor?
C: Size bağlı ama erteleme öneriyoruz; devasa bir savaş olduğunu söyleyebiliriz!!!!

S: (L) Kasırgalar üst seviyelerdeki savaşların bir yansıması mı? Peki iyi adamlar mı kazandı?
C: Evet, ama savaş henüz sona ermedi ve bölgeye 4'üncü yoğunluk KH'nin kötü planları nedeniyle çekilenler için
endişeleniyoruz.

S: (L) Ne gibi planlar? Daha fazla kötü hava koşulları veya daha doğrudan birşey için mi?
C: Her ikisi ve başka opsiyonları da var; konferans sırasında çok büyük bir kasırga çıkabilir, veya bir tornado Embassy
Suites otelini vurabilir, veya bir bomba konferans merkezini yerle bir edebilir, konferansta çekişme ve muhtemelen şiddet
meydana getirmek ve sonra da bu organizasyonların bu koşullarla özdeşleştirilmesini sağlamak için kitlesel kaçırma ve
zihin kontrolüne başvurulabilir.

S: (L) Demek konferansta kurulacak bağlantılardan gerçekten pozitif bir sonuç çıkma olasılığı var. Bu özellikle bize
yönelik bir karşı çalışma mı?
C: Evet, konferans neden şimdi parçalanıyor sanıyorsunuz? Ve normalde azalması gerektiği halde Ekim'de kasırgaların
artmakta olduğunu fark ettiniz mi?

S: (L) O halde evde kalıyor olacağız.


C: Özgür irade.

S: (L) Pekala, bu gecelik bu kadardı. İyi geceler.


______________________________________

14 Ekim 1995, Frank, Laura, SV, TR ve JR, TK [Celseden önce "Matrix Kitapları" hakkında tartışıyorduk. Laura bu
kitapları RC'den yakın zamanda ödünç almıştı.]

S: Merhaba.
C: Merhaba. Matrix kitapları.

S: (T) Matrix kitapları mı?


C: Evet.
507

S: (T) Bu kitapları hazırlayan kişi kim? (L) Pek çok kişi. Pek çok şeyin derlenmiş hali. Matrix kitapları birden fazla kişi
tarafından hazırlanmış. (T) Bunu kitapların bir yerinde söylüyor mu? (L) Evet. (T) Henüz incelemedim çünkü. (L) Bir
tanesi editörlüğünü yapıp materyali 4000 küsür sayfa olarak düzenlemiş... (T) Elimizde o 4000 sayfadan sadece 300'ü mü
var? Keşke 4000 sayfayı verselerdi de editörlüğünü kendimiz yapsaydık. ... (SV) Adamın onbeş yılını almış. (T) Ne zaman
yazılmış? (L) Sonuncusu 1992'de veya 1994'de çıkmış. (T) İlki ne zaman çıkmış? (L) 1988. (F) Çok büyük bir bölümü
çeşitli dokümanların ve bu tür şeylerin kopyalarından oluşuyor... (L) Gazete kupürlerinin ve o tür şeylerin fotokopileri gibi
ama çok kapsamlı ve itinalı bir şekilde düzenlenmiş. (SV) Büyük bir bölümü gerçekten korkutucu. (L) Matrix
materyalinden birşeyle ilgili sormak istiyorum. "Esseseni"lerin kim veya ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Melezler, yeni.

S: (L) Yeni melezler mi? Peki neyin melezlemesi? Melezleme için kullanılan kaynaklar neler?
C: İnsanlar ve griler.

S: (L) Esseseni'ler bazılarının söylediği gibi pozitif eğilimli varlıklar mı?


C: Kısmen.

S: (T) Bazıları KH, bazıları da BH mi?


C: Evet.

S: (L) Pekala, bu akşam bir ziyaretçimiz var, erkek kardeşim, ve o bu konuda çok fazla bilgi sahibi sayılmaz...
C: TK.

S: (L) Sormak istediği birkaç soru var ve bunlardan biri: bu hayatında dünyadışı varlıklar tarafından hiç kaçırıldı mı?
C: Karmaşık.

S: (L) Karmaşık mı? Pekala, bu evet mi, yoksa hayır mı demek oluyor? Karmaşık olduğunu biliyorum ama...
C: Gemiler ELF ve "Sıfır zaman transferine" karşı çok açıktır.

S: (L) Yani gemideyken kaçırılmış olabileceğini mi söylüyorsunuz?


C: Belki.

S: (T) Donanmada mıydın? (L) Emekli. (T) Ne kadar zamandır? (TK) 20 yıl. (T) Bu çok uzun bir süre! Hangi hizmet
birimindeydin, ne tür gemiler? (TK) AEGIS Kruvazörü, tek bir gemide bulundum, yaklaşık son beş yıl falan... (L)
Neredeyse tüm Donanma kariyerini karada geçirdi; büyük bir başarı. (T) Evet bu çok iyi! Kaçırılmaları... Gemideyken mi
oldu, yani kruvazördeyken mi? Ne söylediğinizi biliyorum, sadece netleştirmeye çalışıyorum...
C: "Bahreyn"i görüyoruz.

S: (L) Bahreyn'de bulundun mu? (T) Körfez'de bir yer miydi? (TK) Bahreyn'de sadece bir gece kaldık. (T) Gayet yeterli!
(L) Bilirsin, hamile kalmak gibi! Çok kısa bir süre yeterli oluyor! (TK) O sülükler bana ne yaptı? (L) Ne yaptıklarını
bilmek istiyor!
C: İncele. Hatırlıyor olmalısın, askeri servislerinizin farklı dallarında, "gizli" görev tanım statüleriyle ilgili bazı kod
mekanizmaları vardır. Bunların hepsi çok karmaşık şeylerdir. "ABD Donanması 2. statüdedir." Bunun temel anlamı, 2.
sınıf Kooperasyon Kurumuyla, yani O.N.I. (ç.n.: abd donanma istihbaratı kurumu) ile işbirliği yapılmasıdır. Hizmetleri
sırasında her bir teknik personel ile doğrudan görüşülür ve gizli devlet için bazı görevler yapması istenir. Eğer kabul ederse
"sınıflandırılmış yönetim altına" alınırlar.

S: (T) Vau! (L) 2. Sınıf terimi neydi? 2. Sınıf bir kurum mu? (J) ABD Donanması 2. statüymüş.
C: Hayır. Sınıflandırılmış yönetim. O.N.I.

S: (L) Yanıtınıza devam edin. Dahası olduğundan eminim.


C: ???

S: (L) Aa, soru sormamızı istiyorsunuz. Neden kaçırıldığı sorusunun yanıtına ulaşmaya çalışalım. (J) Peki kaçırıldı mı?
C: Gemideki diğer herkes gibi incelendi.

S: (L) Yani bu sadece bir... (T) Standart kaçırma ve inceleme... Peki bunun O.N.I.'yle ve Donanma istihbaratıyla,
sınıflandırmalar ve personelle görüşülmesiyle bağlantısı nedir... tüm bunların kaçırılma ile ilgisi nedir?
508
C: Hiç.

S: (L) Sadece bize bilgi veriyorlardı. (T) Donanma olan şeyin farkında mıydı?
C: Parçalı.

S: (T) Bazı şeyleri biliyorlardı ama hepsini değil. (TK) Bazıları biliyor ama bazıları bilmiyor.
C: Evet.

S: (T) Evet ben de onu kastetmiştim. Donanma Tom'un kaçırıldığını biliyor muydu? Yani o gemidekiler biliyor muydu?
C: Donanmadaki bazıları aşçıdır.

S: (SV) Aşçıların bu şeyler hakkında fazla bilgisi olmaz... (T) Steven Seagal de "Kuşatma Altında" filminde öyle diyordu;
"Ben sadece bir aşçıyım!" Ama aslında aşçı değildi. (L) Belki de o filme atıfta bulundular. (T) Filmdeki gibi aşçılardan
bahsediyor olabilirler. (L) O filme atıfta mı bulundunuz?
C: Hayır, ama güzeldi!

S: (TK) Filmi beğenmişler ha? (J) Referansı beğendiler! ... (TK) Başlangıçta Donanmada gerçekten de bir aşçıydım... (L)
Evet, aşçı kelimesini kullanmaları ilginç. (J) Eğlenceliydi. (L) Küçük bir çocukken bu deneyimi yaşadığımda, dünyadışı bir
varlıkla bir etkileşim olduğunun farkına vardığımda, ki bunu bilinçaltımda çok net olarak hatırlıyorum, kardeşim de
odadaydı. O sırada o da kaçırıldı mı?
C: Hayır, ama neden konudan bu kadar hızlı ayrıldın?

S: (L) Pekala görünüşe göre Donanmadan bahsetmek istiyorlar. Tamam, Donanmadan bahsedebiliriz. (TK) F. Richard
Whelan hakkında ne söyleyebilirsiniz? (L) O kimdi? (TK) Kaptanlarımdan biriydi.
C: Ne gibi?

S: (L) Spesifik sorular sorman gerekiyor, çünkü bu bir bilgisayar sistemi gibi. Doğru soruları girdiğinde yanıt veriyor.
Spesifik bir soru sor. (TK) Neden Donanma konusunda kalmak istiyorlar? (T) Tamam Donanmanın Donanma istihbaratıyla
bağlantılı olduğu ile ilgili bilgi verdiniz... (J) Bir saniye, Whelan'ı sormuştu, onun hakkında sorsun. (T) ...Yeni verdiğiniz
bilgilerin devamı hakkında mı soralım? Whelan'a hemen döneriz. Daha ziyade yeni verdiğiniz bilgiler hakkında mı
sormamızı istiyorsunuz? Yani Donanma ve Donanma İstihbaratı...
C: Dilediğinizi sorun.

S: (T) Tamam, Donanmanın Donanma istihbaratıyla ilişkisinden bahsettiler... (L) Tüm askeri personel dünyadışı varlıklar
tarafından rutin bir şekilde kaçırılıp inceleniyor mu?
C: Hayır.

S: (L) Tüm askeri personel askeriyenin kendisi tarafından rutin bir şekilde kaçırılıp inceleniyor mu?
C: Hayır.

S: (L) Bir personelin askeriye tarafından kaçırılıp incelenmesine yönelik olarak yapılması gereken sınıflandırma nedir?
C: "Sınıflandırmaların" kaçırılmalarla doğrudan ilişkili olduğunu düşündüren şey nedir?

S: (TK) Önemli olan Donanmadaki sınıflandırma değil... (L) Peki nedir? (TK) Kişinin türüyle ilgili olmalı... (J) Kolaylık
derecesiyle...
C: Evet.

S: (TK) Etkide bulunmanın kolaylığına göre...


C: Elbette.

S: (TK) Etkide bulunma kolaylığına göre de mi? (J) Her bir kişinin durumu farklı olabilir.
C: Ve pek çok başka faktör.

S: (TK) Kişilerin kaçıranlar için ne yapabilecekleriyle bir ilgisi olsa gerek. Yani onlara faydaları olacak bir konumda
olmaları gerekir... (T) Ben de tam bununla ilgili bir soru sormaya çalışıyordum. (L) Bu fikir doğru mu?
C: Evet. KH.

S: (T) KH; Kendine Hizmet.


509
C: Titreşim frekansı.

S: (L) Yani kişinin titreşim frekansı KH ise bu onu kaçırılmaya uygun kılıyor. Doğru mu?
C: Bazıları.

S: (T) Faktörlerden biri bu. Kaçırılmalarda birden fazla gündem var. Kaçırılan askeri personelin türüne göre izlenen belirli
bir kriter var mı?
C: Askeri rütbeler gibi yapay sınıflandırmalar yalnızca insan grupları için önemli.

S: (L) Yani diğer bir deyişle... (J) Bir sorum var. Askeriyenin bir parçası olmak için eğitim kampına girmen, emirleri
sorgulamadan yerine getirme noktasında doktrinasyona maruz kalman gerekmiyor mu? Sanırım bu zihin yapısı da... (TK)
Deniz kuvvetleri, insanları sorgulamadan emirlere uymaya zorlamadıkları hemen hemen tek yer. Donanma bundan
neredeyse tamamen vazgeçti. (J) İlginç. Bunu bilmiyordum. Tüm askeriye sanıyordum. (TK) Savaş zamanı olmadığı için
şu anda gerekli değil.
C: Evet. Bazıları her zaman sadakat rolü oynamıştır.

S: (J) Ou, ilginç cümle. (TK) Temelde rol yaptım... (J) Akışa uymak gibi ha?
C: Yalnız değildin.

S: (TK) Doğru! Birkaç kişiydik. ... Eğer o asalaklar beni yakalarsa onlara bildiğim herşeyi anlatacağım. Bana çok işkence
yapmaları gerekmeyecek... (T) Ayrıca işkence yaptıklarında çok çığlık attığını ve o zaman fazla birşey söyleyemeyeceğini,
o yüzden işkence kısmını geçmelerini söylersin. (TK) ESWIS'e katılmayı reddettiğimde adeta aforoz edilmiştim, artık
kulüpte değildim... (L) Ne oldu? (J) Sana sorduklarında hayır mı dedin? (L) O görev neydi? ... (TK) Kayıtlı Yüzey Savaşı
Uzmanı. (T) Demek o zaman sormuşlar! (J) Ve sen de hayır dedin. (TK) Donanmadaki herkesin katılabileceği birşey,
ama... Bilmiyorum. Eğer ayrılmayı düşünmüyor olsaydım belki de katılırdım. O kaptan... (J) Demek ayrımın yapıldığı
nokta oymuş... (TK) Kaptan "Eğer ESWS üzerinde çalışıp başarılı olursan terfi etmeni sağlarım..." dedi. Yani eğer bunu
yapmazsan terfi edemezsin dedi. Ben de "üzgünüm" dedim! (L) Bu ailede insanların gözünü korkutamazsın! (TK) Bunu
yapamayacağımı, bu tür şeylere ilgi duymadığımı söyledim. (L) Bu genetik olmalı Frank, ne dersin? (F) Kendini
diğerlerinden birkaç yıl geriye düşürmüş olursun. (TK) Bir bakıma kulüpten aforoz edilmiş oldum. (T) Tom'u bu olayda mı
aforoz ettiler?
C: Doğru kavram değil. Aforoz değil, sadece GD çalışmaları için dikkate alınmadı.

S: (L) GD nedir?
C: Gizli Devlet.

S: (TK) Vay be! (J) Fırsatı kaçırmışsın Tom! (T) Sana sormuşlar. (TK) Ah Richard, üzgünüm! (J) Tabii ki değilsin. (TK) F.
Richard'dan hiçbir zaman hoşlanmadım. (J) Evet F. Richard'a dönelim. (L) F. Richard... (TK) F. Richard onlardan biri
miydi? Gizli devlet ajanlarından biri miydi?
C: Hayır.

S: (L) Oraya ulaşmak için dalkavukluk mu yapıyordu?


C: Bir "kanal"dı.

S: (L) Yani derin devlete bir geçiş kanalıydı. (TK) F. Richard birlikte savaşa gitmek istemeyeceğim insanlardan biriydi...
C: İzlenmesi gereken çeşitli adımlar var.

S: (L) Ne için izlenmesi gereken adımlar? (T) Gizli devletin bir parçası olmak için mi?
C: Evet.

S: (J) Özel el sıkışmalarını bilmen gerekir... (T) Ayağımı kulağıma değdiremiyorum, üzgünüm! [Gülüşme]
C: Vietnam MK'leri şu anda nerede sizce? (ç.n.: MK - Muharebede Kaybolmuş, MÖ - Muharebede Ölmüş)

S: (L) Bize söyleyeceğinizi umuyorum! (T) Bazıları... (TK) Kaçırıldılar mı? (T) Bazıları öyle kötü bir şekilde havaya uçtu
ki bulunamadılar ve MK olarak kaydedildiler, çünkü bulamadıkları için onları MÖ olarak kaydedemezlerdi. Bazıları çeşitli
şekillerde kaçtı... Bazıları uyuşturucu ticaretine girdi. (TK) Bazıları ortamı sevip orada kalmıştır. (T) Evet o da var, tahmin
ediyorum bazıları ya kaçırıldı veya değiştirildi, gizli devlete girdi... (L) Bunların hepsi doğru mu?
C: Evet.
510
S: (T) O yüzden insanlara onların nerede olduklarını söyleyemiyorlar... (TK) Askeriye konusunda kalmamızı mı
istiyorsunuz? (J) Kim bilir?
C: MÖ'ler apayrı bir konu!! MÖ'lerin sayısı kaçtı?

S: (T) 60.000 kişinin gerçekte kaçı öldürüldü? Kaç tanesi aslında ölmediği halde ölü olarak kaydedildi? ... (TK) Gizli devlet
görevlerine alınmış olabilirler... Oraya giden o kadar çok çeşit insan vardı ki, bazılarını derin devlet görevlerine almış
olabilirler... (J) Evet doğru. (L) Pekala, onların şu anda nerede oldukları ve ne yapmakta oldukları konusuna bir ipucu
verecek misiniz? Bazıları o yeraltı mekanlarında mı çalışıyor?
C: Evet... Evet... Evet.

S: (L) Demek o personel oradan geliyor... Başka bir hayata geçtiler.


C: Pek çok başka yer, zaman vs.

S: (TK) Tüm çağlarda savaşlar vardı. Kaç kişiden bahsediyoruz? (L) Burada ne tür bir rakamdan bahsediyoruz?
C: Hayalgücü merkeziniz bu gece düşük frekanslarda olduğu için, sanırız bunu bizim söylememiz gerekiyor, fakat etkiyi
izlemek keyifli olur; başınıza bir ton tuğla düşmüş gibi...

S: (L) Evet söyleyin. Burada kaç kişiden bahsediyoruz?


C: 2. Dünya Savaşı'ndan 72.355 kişi hala yaşıyor... Nerede?

S: (L) Bu doğru rakam mı? (T) Durun bir dakika...


C: Evet.

S: (T) Bu, gizli devletin kaptığı insanların sayısı mı? (J) 2. Dünya savaşından. (SV) Kore'yi katmıyorlar... (TK) 40 milyon
kişiden... (L) Frank, kaç kişiydi? (F) 2. Dünya Savaşı'nda toplam 70-80 milyon kişi vardı... (TK) Askeri zayiat... Sadece
ABD ordusundan da bahsetmiyorz, savaşta öldürülmüş tüm insanlar... (T) 2. Dünya Savaşı'nda öldürülenlerden mi
bahsediyorsunuz? (L) Hayır, okusana... (J) "2. Dünya Savaşı'ndan 72.355 kişi hala yaşıyor... Nerede?" (L) Hala yaşıyorlar!
(T) Muharebede Öldürüldükleri varsayılıyor...
C: Evet.

S: (T) Ordunun tüm bölümlerinden.


C: Evet.

S: (TK) Bu insanlar yaşlanmıyor; hala ayaktalar ve eyleme hazırlar...


C: Aynen öyle dostlarım!!!

S: (J) Pekala bu sadece 2. Dünya Savaşı. (TK) Peki ya Kore, Vietnam vb... (L) Pekala, Kore'deki rakam nedir? (TK) Ne
fark eder ki? (L) O da doğru! (SV) Bilmek istiyoruz.
C: 6734.

S: (TK) Evet, orada o kadar çok asker kaybetmedik... (T) Kore'de çok fazla kayıp olmadı. (TK) Peki ya Körfez Savaşı?
C: Evet. 55.

S: (T) Kore'de dört yılda 55 bin zayiat vardı. Daha doğrusu 3 buçuk yıl. Yani bunların %10'undan biraz daha fazlası aslında
ölmedi.
C: 23.469.

S: (l) Bu neydi? (J) Vietnam, bu Vietnam'dı.... (T) 66.000 kişiden 23.000'i...


C: Evet.

S: (T) ...hayatta mı?


C: Evet.

S: (T) O savaştan 23.000...


C: Bazıları beden klonlama ile ruh haznesi değişimi. [Kayıt kasedi diğer tarafına çevrildi; ilk birkaç cümle kaydedilemedi.]

S: (T) Gerçekten hızlı hareket ediyorlarmış. (J) Bu üç rakamda toplam 100.000 kişi oluyor. (T) Sadece üç savaş. Bunu
sormadık. (TK) Sadece üç savaşın rakamı... (J) Ya 1. Dünya Savaşı, Körfez Savaşı... (TK) Körfez savaşında pek zayiat
511
yoktu... (T) Yaklaşık bir düzine. (TK) Ama öbür tarafın vardı... (T) Evet biz yalnızca ABD'ninkini düşünüyoruz. Ya
diğerleri? ... (J) Hiç tam rakamları açıkladılar mı? Bilmiyoruz. (TK) Şu anda gizli bir orduları var ve bu sadece basit bir
ordu değil, elit bir ordu. Özel olarak göreve alındılar. (J) Bunu sormuştuk ve evet dediler! (T) Evet bu sadece bilinçsiz bir
şekilde siperde silahıyla bekleyen bir ordu değil. Uzmanlar. (TK) CIA Vietnam'da sağdan ve soldan insanları kendi yanına
çekiyordu. (J) Eminim öyledir. (T) Evet ve etrafta koşuşan bu ekiplerin pek çoğu resmiyette mevcut değil... (TK) Gizli
operasyonlar gibi ya da her ne diyorlarsa. ... Bu Yeni Dünya Düzeni gelmek üzere. Bunu durdurmanın bir yolu yok galiba.
(T) Hayır, durduramayız. (TK) Karşı saldırıya geçebilir ve kendi başına hayatta kalmaya çalışabilirsin ama Yeni Dünya
Düzenini durdurmanın bir yolu yok. (T) Buna direnebilmenin tek yolu, "Hayatta kalan buğday sapı, rüzgarla birlikte
eğilebilendir." diyen Lao Tsu veya her neyse, o Çinli savaş filozofunun söylediği. (TK) "Evet, ne dersen yapacağım!" (T)
Bunu durdurmanın yolu yok. Çıkıp savaşmaktan bahseden insanlar savaşmayacak. Kazanamazlar. (F) Şu anda bile zaten
saptırılıyorlar. ... (TK) Bu "Yeni Dünya Düzeni" konusunda ne yapılabilir, eğer yapılabilecek birşey varsa?
C: Fazla karmaşık, spesifik sorular gerekiyor.

S: (T) Farklı bir konuda birkaç soru sormak istiyorum. Sonra aynı konuya döneriz ... Birkaç hafta önce Luc'ün meditasyon
sınıfında sizi mi kanalladım?
C: Kanallama yaptın, ama bazı ruhsal gruplaşmalar ve aura frekans titreşimi birleşimleri, kişiyi KH etkilerine açık hale
getirebilir...

S: (T) Ama sizdiniz, değil mi?


C: Keşfetmek sana kalıyor.

S: (L) Pekala teşekkürler. Şimdi ikinci soru, J___ neyi kanallıyor?


C: Tecavüz kurbanı.

S: (T) Bir tecavüz kurbanını mı kanallıyor? (J) Yoksa kendisi mi tecavüz kurbanı?
C: Her ikisi.

S: (T) Kertenkeleler onu herhangi bir şekilde etkiliyor mu?


C: Evet.

S: (T) Kontrol altına alınmış durumda mı?


C: Açık.

S: ... (T) Ona yardım etmek için yapabileceğimiz herhangi birşey var mı? (L) TR, bunu sormaman gerektiğini biliyorsun...
C: J___ kendi yolunu izlemek zorunda.

S: (L) Onu tekrar oku; kanallamayla ilgili ilk soruna verdikleri yanıtı... Birini kanalladın... "Kanallama yaptın, ama bazı
ruhsal gruplaşmalar ve aura frekans titreşimi birleşimleri, kişiyi KH etkilerine açık hale getirebilir..." İşte gelmek istediğim
nokta bu... Bazı ruhsal gruplaşmalar ve aura frekans titreşimi birleşimleri. Yani o durumda kimlerle birlikte takıldığına çok
dikkat etmek zorundasın... (T) Yani Luc'le birlikte çalışırken orada bulunan, grubun kalanlarını kastediyorsun. (J) J___ ve
diğer hepsi...
C: Açık.

S: (L) Ne yapacağını söylemezler. (T) Biliyorum. Evet biliyorum, o yüzden bu konuda kalkanlarımı sıkı tutuyorum. (L)
Peki, bununla ilgili sormak istediğin başka birşey var mı? (T) Luc'le çalışmaya son versek daha mı iyi olur? (J)
Söylemezler.
C: Sana bağlı.

S: ... (L) Pekala Tom... Bu Yeni Dünya Düzeni ile ilgili yapılabilecek birşey olup olmadığıyla ilgili spesifik sorular düşün.
(J) Beden klonlama ile ruh haznesi değiştirme konusuna dönmek istiyorum. (L) Tamam onu unutma, hemen döneceğiz.
(TK) Spesifik birşey düşünemiyorum... (L) Mesala insanların yalıtılmış bölgelere gitmesi gerekip gerekmediği olabilir. (J)
Onu konuşmuştuk, eski konu. (L) Bir açılış sorusu olarak kastediyorum. Buradan başlayabilirsin.
C: Yanıtlamıştık.

S: (L) Biliyoruz ama bir giriş sorusu bulmaya çalışıyoruz. (TK) Peki yalıtık bölgelere gitme konusu nedir? ... (L)
Transkriptlerde var. (J) Uzun bir konu. (L) Söyledikleri şey, nerede olduğun değil kim olduğun önemli. Ve bu senin
söylediğinle de örtüşüyor. Kaçırılma o kadar önemli değil, önemli olan kim olduğun. (TK) Survivalist'lerin çoğu tehlikeli
mi? Onlardan uzak durmak mı gerekir?
512
C: Hedeften sapıyorlar.

(ç.n.: "survivalist" kelimesi ile ilgili açıklama: kısa ve uygun bir karşılık bulamadığım için orijinal kelimeyi bıraktım.
"yaşamı tehdit eden zorlu bir koşul veya olay(lar) karşısında hayatta kalan veya bu mücadeleyi veren" gibi bir anlamı var.
Bir internet kaynağında "survivalism" şu şekilde tanımlanıyor: "gelecekte sosyal veya siyasi düzende yerel, bölgesel veya
dünya çapında meydana gelebilecek olası yıkımlara karşı hazırlık stratejisini ve bu tür durumların beklentisi ve hazırlığı
içinde olan bireyler veya grupların altkültürünü tanımlamak için kullanılan bir terimdir.")

S: (L) Yani asıl olayı anlamıyorlar; bu ruhsal bir mesele. (TK) Yanlış şeye bakıyorlar. (T) Ayrıca survivalist grupları
düşünüyorsan, onların şu anda saldırı altında olduğunu da aklında bulundurman gerekir. (TK) Evet, devlet onların peşinde.
(T) Oklahoma ile Arizona'daki bu Amtrak olayı arasında survavilist milisler ağır saldırı altında kaldı.
C: Tuzağa yönlendiriliyorlar.

S: (L) Bundan şüpheleniyordum. Hepsi bir tuzağa yönlendiriliyor. (T) Artık silahları var... (J) Belki de silahlar hiçbirşeyi
değiştirmeyecek...
C: İyi niyetler.

S: (L) İyi niyetleri var... (TK) İyi niyetlerle yola çıktılar... Ama aralarına mutlaka sızılacak ve bozulmaya maruz kalacaklar.
(J) Belki de belirli zihin yapısına sahip olanları bir araya getiriyorlar ve böylece nerede olduklarını kolayca biliyorlar. (T)
Tek Dünya Devleti için faydaları sona erdi. Bu ülkede tutucu grubu başa getirdiler.
C: Henüz değil.

S: (TK) Faydaları henüz sona ermemiş... (T) Çok çeşitli faydalar var tabii... (J) Ama sona yaklaşıyorlar. (L) Peki bu
durumda, kendimizi meydana gelebilecek herhangi olaylara karşı hazırlamak için bir bireyin üzerinde odaklanması gereken
en önemli şey nedir?
C: Tek bir şey değil.

S: (TK) Bu TR'nin söylediği şeye mi geliyor, yani rüzgarla birlikte esneyebilmek... fikir bu mu?
C: Yakın. İzleyin, bakın, dinleyin.

S: (J) Bilgi güçtür. (T) Cleveland deneyimime dayalı olarak söyleyebilirim ki, eğer zihninin başıboş dolaşmasına izin
verirsen sonunda çok kötü bir duruma düşüyorsun. (J) Dikkat etmemiz gerekiyor. (T) Eğer bu bir dersse, bunu gerçekten
çabuk öğrendim!
C: Gözünüz açık olsun.

S: (L) Zihnini herhangi bir şeyle uyuşturmamak gerek. (TK) El altında bir kenarda bir silah veya buna benzer birşey
tutmanın zararı olmaz, değil mi?
C: Mesajlar her tarafta. Bakın, dinleyin.

S: ... (TK) Yiyecek depolamak ve bu gibi şeyler gerekli olacak mı ? (L) Bunlar transkriptlerde var.
C: Üçüncü yoğunluk.

S: (L) Bu üçüncü yoğunluk düşünce biçimi. (J) Silahların da faydası olmaz. (TK) Evet bu konuda bir şüphem yok, faydaları
olmaz, ama... (T) Tom üçüncü ve dördüncü yoğunluğun ne olduğunu biliyor mu? L) Evet. Tom'un bu gece burada
olmasının veya bu gece gelmesinin herhangi belirli bir nedeni var mı? Yani, gelmesinin açık olan bir nedeni var elbette,
ama altta yatan başka herhangi bir neden var mı?
C: Bakın, keşfedin.

S: (L) Pekala millet bir mola verelim, sırtım ağrımaya başladı. Sormak istediğiniz birşey var mı? (TK) JR'nin sormak
istediği birşey vardı. ...
C: Moladan sonra.

S: (T) İç Savaş'ta kaç kişinin alındığını soralım. [MOLA]

S: (L) Pekala geri geldik. Merhaba. TR, İç Savaş'ta demin konuştuğumuz senaryoyla ilgili olarak kaybolmuş veya
öldürülmüş kişilerin olup olmadığını öğrenmek istiyor.
C: Ritüel nedeniyle Tom'un enerjisi parçalı. [Laura mola sırasında Tom'a Reiki inisiyasyonu verdi.]
513

S: (L) Enerjisi dengelenene kadar tablanın başından ayrılıp kenarda oturması daha mı iyi olur? Reiki inisiyasyonu yaptık.
(F) Bunun için mi kayboldunuz? (L) Pekala, enerjin dengelenene kadar kenarda otur. Tavsiyem; şuraya otur ve ellerini
üzerine koy ve tüm küçük elektronlar aynı yönde akacak şekilde enerjini kontrol et. (TK) Terry tabla başında olduğunda
daha hızlı ilerliyoruz zaten. (T) Bunu bir yıldır yapıyoruz... (F) Ne zaman yeni biri gelse yavaşlıyor. (T) Dengelenmesi
biraz zaman alıyor. (F) Bu normal. (L) Pekala, TR'nin sorusuna geri dönecek olursak. İç Savaşta savaşanlar arasında, bu
projede, bu yeraltı tünellerinde veya üslerinde falan yer almış herhangi biri var mı? (T) İç Savaş MÖ'leri.
C: Az.

S: (T) Daha geriye gittikçe daha az faaliyet var gibi görünüyor. Ama hangi savaş olursa olsun, bir şekilde bunları yapanlar
oradaydı.
C: Önemli husus bu değil.

S: (L) Asıl önemli olan kim oldukları. Şimdi, Matrix materyalinde L. Ron Hubbard'ın öğretisinden alınan bir bölüm vardı
ve bu bölüm, insanların ruhlarını bedenlerinden çıkarma, başka ruhlar yerleştirme ve tamamen farklı bir hafıza
programlaması yapma teknolojisinden bahsediyor.
C: Yanlış.

S: (L) Tamam, yani L. Ron Hubbard tarafından tanımlandığı şekliyle ruhların çıkarılması ve manipüle edilmesi doğru değil
yani, öyle mi? Genel anlamda.
C: Evet.

S: (L) Bedenlerin ruh haznesi olarak kullanıldığına değinmiştiniz. Ruh haznesi derken, kime yönelik ruh haznelerinden
bahsediyorsunuz?
C: Ölen bedenler için değiştirme; yani klonlama.

S: (L) Yani yaşamaya devam edebilmeleri için ölen insanların bedenlerini klonlayıp ruhlarını klonlanan bedene
yerleştiriyorlar, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Ölü bedenleri canlandırıp bu bedenlere başka ruhları koyuyorlar mı?


C: Hayır.

S: (T) Bir saniye, bazılarının... Karıştırdım şimdi. (TK) Ne kadar uzun süre önce ölmüş olduklarıyla ilgili bir sınır var
mı? ...
C: Örneğin bir asker ölürse bedeni klonlanıyor, ruhu bu yeni bedene yerleştiriliyor ve sonra dünyadışılara ve Gizli Devlete
hizmet için programlanıyor.

S: (L) Yeni beden nereden geliyor? (TK) Klonluyorlar. ...


C: Eski bedenin kopyası.

S: (T) Kopyayı nasıl elde ediyorlar? (L) Klon için gerekli materyali nereden buluyorlar? Biliyorum bu aptalca bir soru.
Yanıtı biliyorum.
C: BARM. [Boyutötesi Atomik ReMolekülerizatör]

S: (L) Evet o. (J) Havadan aynı şeyi yaratıyorlar. (T) "Uzay Yolu"nda geçtiği şekliyle "Replikatör." (TK) Bunu
yapabilmeleri için ilgili bir kişinin belirli bir şekilde ölmüş olması mı gerekiyor?
C: Hayır.

S: (TK) Ne kadar süredir ölmüş olduklarıyla ilgili bir süre sınırı var mı?
C: Hayır.

S: (T) Çünkü fiziksel bedenin ölse de ruhun devam ediyor. Ruhun ölmüyor ve o yüzden kullanmaya devam edebiliyorlar.
(L) Mezardan bedenini almak istemiyorlar, çünkü asıl ilgilendikleri şey beden değil.
C: Sıfır zaman.

S: (T) Çünkü zaman yok... (L) Ruh kalıbının titreşim frekansını kullanıyorlar. Ruh kalıbını başka bir yoğunluğa
götürüyorlar, moleküler yeniden oluşum meydana getirmek için BARM teknolojisini kullanıyorlar. Yani atomlar ruh
514
kalıbının etrafında dönerek birleşmeye başlıyor ve daha önce sahip olduğu beden kalıbını tamamen yeniden oluşturuyor.
Sonra da ruh ve beden kalıbını 3 boyut ortamına geri getiriyorlar. Doğru mu?
C: Yakın.

S: (T) Tüm o MÖ'ler gerçekten ölmüşler miydi? Yani hepsi gerçekten ölmüş müydü? ...
C: ?

S: (T) Pekala Vietnam demiştiniz. O savaşta ölen 60.000 kişiden 23.000'inin muharebe sırasında aslında ölmediğini
söylediniz, doğru mu?
C: Öldüler, yeniden canlandırıldılar.

S: (L) Fiziksel bedenlerden mi bahsediyoruz?


C: Evet.

S: (L) Yani gerçekten ölen ve vücutları yeniden canlandırılanlar vardı, öyle mi? (J) Bir mayına basıp havaya uçmadıkları
sürece, evet. (L) Yani kopyalama yöntemiyle değil de, ölen vücutları yeniden canlandırılanlar vardı, doğru mu?
C: Bazıları, ama çoğu kopyalandı.

S: (L) Bu hemen şu soruyu akla getiriyor: Bildiğimiz olağan ölüm şekillerinden farklı olarak bir savaş ortamında olduğu
gibi vahşi bir şekilde ölmenin, kişiyi bu tür faaliyetlere daha uygun hale getirmesi gibi bir potansiyel var mı? ...
C: Hayır.

S: (T) Hayır çünkü savaş dışında da her zaman vahşi ölümler oluyor: araba kazaları, yangınlar, patlamalar...
C: Savaş gizli faaliyetleri çok kolay hale getiriyor.

S: (T) İşin vahşet kısmıyla ilgisi yok. Sadece savaşı örtü olarak kullanmakla ilgisi var. Bedenleri almak daha kolay. ... (TK)
İnsanların fark etmesini istemiyorlar. Mezarlardan cesetleri almak istemiyorlar çünkü bu fark edilecektir. (T) Bunlar gerçek
bedenler. Yani bu insanlar öldü, ama sonra yeniden canlandırıldı veya... (L) Bazılarının bedenleri yeniden canlandırıldı...
(T) ... Bazılarınınki de klonlandı. ... (L) Ölen bazı kişilerin bedenleri bu yeniden molekülerizasyon işlemi için diğer
yoğunluğa mı götürüldü?
C: Evet.

S: ... (T) Klonlama yapıldıktan sonra asıl beden yerinde bırakılıyor muydu?
C: Birden fazla türde durum.

S: (L) Yani bazen bırakılıyordu, bazen de bırakılmıyordu. (J) Durumdan duruma değişiyor. (T) "Muharebede öldüğü"
düşünülenlerin bazıları aslında öldürülmemiş miydi peki? Alındıklarında hala yaşamakta olanlar var mıydı?
C: Tüm olasılıklar.

S: (L) Yani bir anlamda bu tam bir "fırsatçılık." (J) Fırsatlar süpermarketi. (T) Bazıları hayattayken gizli devlet tarafından
alındı, bazıları ölmüştü ve devam etmeleri için yeni bedenlere kondular ama hepsi ölmüş kabul edildiler. (SV) Laura peki
ya 5'inci yoğunluğa giderkenki "Üçlü Örtü"?
C: Dünyadışılar tarafından alındılar, gizli devlet tarafından değil. Gizli devlet bir ölçüde bu sürecin farkında ama
operasyonun kontrolüne sahip değil.

S: (L) Geçen hafta ölümle ilgili birşey sormuştuk ve bize delinmez bir üçlü örtünün, L. Ron Hubbard'ın tanımladığı türdeki
faaliyetlerin bazılarını önlediğini söylemiştiniz. Bu iki durum nasıl açıklanabilir? Benim gördüğüm kadarıyla bu işi
varlıklar tünele girmeden önce yapıyorlar. 5'inci yoğunluğa geçişten önce yakalıyorlar onları. Bu doğru mu?
C: Zaman ayarlaması.

S: (L) Yani onların öleceklerini biliyorlar ve ölmeden hemen önce veya ölüm anında falan mı müdahale ediyorlar
veya ... ???
C: Yakın.

S: (T) Dünyadışı varlıklar bu bedenleri ne yapıyor? Yani klonladıkları veya yeniden canlandırdıkları insanlarla ne
yapıyorlar?
C: Onlara hizmet ediyorlar.
515

S: (T) Yani bu insanlar dünyadışı varlıkların hizmetkarları mı oluyor?


C: İşçileri.

S: (T) Köleler. (L) Bu hep aklıma gelen bir soruyu hatırlattı bana. Şu anda toplam kaç dünyadışı KH varlığı bu gezegende
faaliyette bulunuyor?
C: Spesifikleştir.

S: (L) Örneğin bu gezegende faaliyette bulunan kaç Kertiş var?


C: 300.000.

S: (L) Tamam, kaç Turuncu?


C: 62.530.

S: (L) Kaç gri?


C: 2.750.000.

S: (L) Bu hiç iyi bir resim değil! (J) Kesinlikle değil. (L) Bunların çoğu dünyada farklı boyutlarda veya yoğunluklarda mı
bulunuyor? Yani yoksa bayağı kalabalıklar demektir!
C: Yoğunluklar arasında ileri ve geri.

S: (J) En başta dedikleri gibi. (T) Üçüncü yoğunluktaki sayılarını mı sordun? ...
C: Ve diğer.

S: (L) Belirli bir yoğunluğu sormadım. Sadece gezegen alanında. (T) Bu projede çalışanlarının sayısı mı bu? (L) ... Bu
kitapçıkta dünyadışı bazı hizmetçilerin çizimleri olduğu iddia edilen şeyler var. Şurdaki Rigel'li bir hizmetçiymiş. Proto-
sentezoid, yani siber-genetik. Bu çizim, bu varlık gerçekten var mı ve bu çizim bu varlığın gerçek bir temsili mi?
C: Evet.

S: (L) Bu sevimli. (SV) Hangisi? [Çizime bakıyor] Ouuu, onu görmek istemiyorum... (L) Şuna bak... (T) Yıldırım Adam!
(L) Şu gerçekten var mı? Bu mutasyon klon formu?
C: Evet.

S: (L) Peki bu küçük Tah hay varlığı?


C: Evet.

S: (T) E.T.! (L) Gerçek olduğunu mu söylediler? Evet. Peki bu gerçekten sevimli görünümlü olan?
C: Evet. Dulce üssünde var.

S: (T) İşi kolaylaştırıp kitaptaki herşeyin gerçek olup olmadığını soralım mı? (L) Hayır, mesela burada şöyle diyor: "Bu
klonlanmış sentezoid bir formdur ve kontrolör olarak görev yapar. Yaklaşık 120 cm uzunluğundadır." Sanırım bu standart
gri varlığı. Ama çizim çok berbat. (T) Gözleri daha küçük görünüyor ama yüzü, Otopsi filmindeki varlığın yüzüne çok
benziyor. (L) Yatak odamda gördüğüme çok benziyor; tek fark bunun tamamen siyah şeritlerle kaplı olması. Peki bu da
replika olarak isimlendiriliyormuş. [Okuyor] "İnsanın proto-sentezoid formudur ve özel dış ajan olarak görev yapar.
Gözlem: İstediğinde yüzünün ve bedeninin şeklini değiştirebilir." X-File'dakine benzer, şekil değiştiren bir varlık. Doğru
mu? Elbette biraz belirsiz çizilmiş...
C: Yakın.

S: (L) Özellikle bunun hakkında söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı? Herhangi bir ipucu?
C: ?

S: (L) Pekala, soru sormamız gerekiyor. Peki bunlar Zeta Retikuli 1'den gelen hizmetçiler... (T) Bunlar Siyahlı Adamlar
mı? (L) Hayır, hatırla, Siyahlı Adamlar... (T) Sadece kontrol etmek istemiştim. ... (TK) Burada Terminatör Model IV var...
Bay sıvı metal. (L) Pekala Zeta Retikuli 1'den gelen hizmetçiler... Bu da başka bir versiyonu. Bunların da Dulce üssünde
kullanılan hizmetçiler olduğunu düşünüyorum, doğru mu?
C: Laura, tabla. [Laura kitabı tutuyordu ve parmaklarını planşetten çekmişti.]

S: (L) Bunun, Dulce üssünde kalanların diğer bir versiyonu olduğunu düşünüyorum. Doğru mu?
516
C: Hayır.

S: (L) Bunlar kim?


C: Geziciler.

S: (L) Peki bunlar geziciler. Bunun hakkında birkaç yorum yapayım... (T) Geziciler mi? Nasıl yani geziciler? (L) Sanırım
yaptıkları iş... (T) Bir yerden bir yere gidip sorunları çözüyorlar... (L) Bunlar çok arkadaş canlısı görünüyor... Bunları
sevdim! (T) Onlar "Maviler" mi? (L) THROOB denenler! (T) Bu kısa mavi olanlar Whitley'in gördüğü... (L) Yaklaşık 120
cm... Evet, sanırım. Burada şöyle diyor: "Esas olarak Draco Takımyıldızından gelmektedir ve ileri düzey araştırma
yapmaktır. Yaklaşık 120 cm'dirler." Bu tanım ve çizimler doğru mu?
C: Evet.

S: (T) Bunlar Whitley Strieber'in gördükleri mi?


C: Belki.

S: (L) Alttaki fotoğrafta gösterilen değiştirilmiş klon formu. Bu da doğru bir temsil mi?
C: Yakın.

S: (L) Bu sevimli küçük varlıkların deri rengi nedir?


C: Değişken.

S: (L) Sanırım bir tane daha olabilir... Ha ha! Millet buna hazır mısınız? Bu bir Kasyopyalı! (T) Kasyopyalı olduğunu
sanmam. (J) Bakayım... Aa çok güzel! (T) Kasyopya, ben Kasyopya isimli bir yıldız bulamadım... (L) Çünkü yok. (T)
Biliyorum. (L) ...Bu Kasyopya'lı bir insektoit ırkmış ve yaptığı iş de genetik araştırmaymış. Bu varlığın tanımı ve çizimi
doğru mu?
C: Evet.

S: (T) Kasyopya bir yıldız mı? (L) Hayır? (T) Nedir? (L) Takımyıldız. (T) Takımyıldız olduğunu biliyorum ama
Kasyopyalı olduklarını söylüyorlar. Kasyopyalı olamazsın ki... (L) Doğru. Kasyopya'daki hangi yıldız?
C: Bölge.

S: (L) Kasyopya bölgesi. Burada Kasyopyalı olarak belirtilen varlıkların evi olarak belirtebileceğiniz herhangi bir yıldız var
mı? Bir yıldızın etrafındaki bir gezegende evleri olsa gerek. Onların yıldızları hangisi?
C: Hayır.

S: (L) Ev olarak kullandıkları bir gezegenleri olması gerekmiyor. Belki dalgayla birlikte seyahat ediyorlardır. (SV) Buraya
mı geliyorlar? (L) Bu varlıklar buraya mı geliyorlar?
C: Hepsi burada mevcut zaten.

S: ... (T) Şu alttaki? Bir alttaki nedir? (L) Sadece biyolojik bir androit. "Nordikler ve Turuncular normalde inorganik,
yüksek teknoloji hizmetçiler kullanır." Buradaki resim, inorganik, yüksek teknoloji bir varlığın doğru bir...
C: Evet.

S: (T) Tüm bu hiyeroglifler nedir? (L) Bu varlıklardan birinin dili olmalı. Bu yazıda ne diyor?
C: Karışık.

S: (L) Kullandıkları çeşitli dillerin bir karışımı mı?


C: Evet.

S: (L) Sadece biri çeşitli sembolleri bir araya getirmiş. İki veya üç farklı dil var gibi görünüyor. Bununla ilgili sorular
cevaplanmış oldu. (SV) Laura bizim için o sayfaların bir kopyasını alır mısın? (L) Evet, hepinize birer kopya çıkaracağım.
(SV) Böylece rüyalarımda bu varlıklardan biriyle karşılaşırsam korkmam. Yani o kadar kokmam! (J) Korkmaktan
bahsetmişken... (TK) Bana endişelenecek çok fazla şey yok gibi görünüyor... (T) Tüm bunların eğlenceli olması gerekiyor!
(L) Evet, bize tüm bu gerçeklikleri deneyimlemenin bir ekstazi olacağını söylediler. (T) Eğlenceli! Zorlu bir yanı da var ve
ama zorlu yanı da dahil tümünden zevk almalıyız! ... (TK) Olduğu gibi kabul etmen ve başa çıkman gereken birşey
sanırım! (T) Onun gibi birşey. (J) Kaldırabilmek gerekiyor.
C: Evet.
517
S: (J) Korkmaktan bahsetmişken, çığlık atarak uyandığım birden fazla durum yaşadım ve nedeni konusunda fikrim yok.
Bununla ilgili söyleyebileceğiniz birşey var mı? İki veya üç kez oldu.
C: Keşfet.

S: (L) Hipnoz yapman gerekiyor. Son zamanlarda bunu çok sık söylüyorlar. Nova'ya da tekrar tekrar söyledikleri şey bu.
Keşfet, keşfet, keşfet. Sana o celseden bahsetti mi? (T) Hangi celse? Hayır. (TK) Hep yanlış soruları mı soruyoruz acaba?
(J) Hayır!
C: Yanlış soru diye birşey yok.

S: (J) Yanlış soru yok. (L) Sanırım labirentte kendi yolunda ilerlerken, labirentin merkezine ulaşmak için neyi sorman
gerekiyorsa bu uygun oluyor. Yani neyi sorman gerektiğini düşünüyorsun? (J) Tamamen bilgiyle ilgili... (T) Sana gelen
şey, hakkında soru sorman gereken şeydir. (L) Transkriptleri baştan sona okuduğunda... Aslında onları sana o şekilde
vermemeliydim. Tüm lüzumsuz taraflarını ayıklamalıydım. Çünkü konunun özüne ulaşman gerekiyor. Ama çeşitli
ayrıntıları da görmen gerekir çünkü... (J) Herşey öğrenme sürecinin bir parçası. Saçma gibi görünen şeyler bile. (L) Evet
örneğin birinin kendi kişisel hayatıyla ilgili sorduğu sorulara dair iki sayfayla karşılaşabilirsin ama sonra birden üç-dört
sayfa dolusu şok edici bilgiyle karşılaşıp "Aman tanrım." olabilirsin... (T) Kişisel bölümlerde de bilgiler var. (L) Orada da
örtülü bilgiler var... (T) Herşey var... (J) Laura, dürüst olmak gerekirse, transkriptlerde herhangi bir düzenleme
yapabileceğini sanmıyorum... Sanırım Andrew haklı, olduğu gibi bırak. (TK) Peki istediğiniz cevapları alamadığınız bir
durumda fark yaratacak soru-cevaplara ulaşabiliyor musunuz? (J) Sormaya devam etmen gerekiyor sanırım. (T) Aradığımız
yanıtlara ulaşana kadar bir sürü soru soruyoruz ve sonra o yanıtlar üzerinde düşünebildiğimiz kadar düşünüyoruz... (L)
Bazen bir kapıyı nasıl açacağımızı hiç bilmiyoruz. Bazen en basit nitelikte sorularımız, bizi hayretler içinde bırakan en
inanılmaz bazı bilgilerin kapısını açtı.
C: Sorun.

S: (L) Hadi sor. (T) Yanlış soru diye birşey yok. Hepimiz aptalca olduğu ortaya çıkan sorular sormuşuzdur. Hepimiz
utandığımız durumlar yaşadık, o yüzden çekinme. Bunu bizim için gayet iyi idare ediyorlar. (TK) Bilmiyorum, bu şey gibi
görünüyor... Bu tür şeyleri bilmek gerçekte ne fark yaratır ki? (L) Çünkü... (J) Sadece farkında olarak... (L) Daha fazla...
(TK) Farkında olmak, evet, tamam. Anlayabiliyorum. (J) Bazen herşey bundan ibaret... (L) Ayrıca bize dediklerine göre
daha fazla bilgi topladıkça, o bilgi frekansını gerçekten değiştiriyor, temel bir seviyede varlığına, kimliğine güç katıyor.
Fiziksel olarak değil, psişik olarak. ... İncil'de ne diyor? "Halkım bilgisizlikten yok oluyor..." diyor ve "gerçeği bileceksiniz
ve gerçek sizi özgür kılacak." diyor. Bilgin arttıkça kozmik ve psişik bir anlamda büyüyorsun, daha güçlü oluyorsun, ve...
C: Yeraltı tesislerinde olanlar hakkında daha fazla soru öneriyoruz. JR ve TR, Albuquerque ve Las Vegas'da istemeden
ziyarette bulundular!

S: (J) Aman tanrım! (T) Tekrar okusana, duyamadım. (L) Bir yeraltı üssünde mi bulundunuz? (T) Bir yeraltı üssünün
kapısının önünde bulunduk. Carlsbad Mağaralarındaydık ve o mağaranın diğer ucunda bir devlet tesisi olduğunu ama
bundan bahsetmeyeceklerini biliyordum. (J) Bunu mu kastediyorlar? (T) Carlsbad'dan mı bahsediyorsunuz?
C: Kaçırıldınız.

S: (T) Albuquerque'de mi?


C: Evet.

S: (J) Las Vegas'ta da mı? (T) Las Vegas'ta da mı kaçırıldık?


C: Orada bir dünyadışı ile karşılaştınız.

S: (L) Ou, Las Vegas'ta bir dünyadışıyla karşılaşmışsınız! (J) Evlilik resimlerimizin çıkmamasının bununla bir ilgisi var
mı?
C: Bardaki tip.

S: (T) Ouuuu... (J) Neden bahsettiğinizi çok iyi biliyorum.


C: Şekil değiştirmiş hümanoit gri tür dört. Rigel'li. Oryon birliği KH.

S: (T) Bizimle neden konuştu? Bize neden yaklaştı? Bunu çok iyi...
C: Sizden bilgi almaya çalışıyordu ve aura frekansı okuması yapıyordu. Yeterince güçlü olmasaydınız, araştırmalarınız
nedeniyle kalıcı olarak kaçırılırdınız.

S: (L) İşte burada önemli bir nokta var. Herkes buna dikkat etsin. Kişiyi kalıcı olarak kaçırılmaktan koruyan güç neyle
ilgili?
518
C: Güç karakterle ilgili. Yani eğer BH adayıysanız muhtemelen bu tür bir deneyim yaşamazsınız.

S: (L) Muhtemelen kurban olmayız... Tamam, ama... (T) BH adayı... (L) ... Ama insanın içinde onları durduran şey nedir?
Yani belirli insan varlıklarındaki temel bir şeyle mi ilgili bu? Belirli insanların içindeki birşey bu manipülasyonu ve kurban
olmayı engelliyor mu?
C: Ruh yapısı.

S: (L) Yani bizde, içimizde ulaşamadıkları veya zarar veremedikleri birşey var, doğru mu?
C: Temel olarak, ama kullanması zor.

S: (L) Diğer bir deyişle bu içimizdeki birşey... ve bu yoğunluk seviyesinde bir silah gibi çıkarıp etrafımıza tutabildiğimiz
birşey olmayabilir ama içsel bir bariyer oluşturuyor, öyle mi?
C: Oluşturabilir ama bunu bilinçli bir şekilde yapmak kolay değildir.

S: (L) Bilinçli bir şekilde yapmak zor. Bu, üzerinde çalışabileceğimiz bir nitelik veya yetenek mi? ... Bu, odaklanmış bir
farkındalık durumu mu? Yani iç ve dış, bütün beden farkındalığı... (J) Ve içgüdülerle hareket...
C: Faydalı.

S: (L) Bu faydalı. Bu yoğunlukta, bu bedenlerimiz içinde bunu mümkün olan en üst dereceye kadar geliştirmek için
yapabileceğimiz birşey var mı?
C: 4'ü bekleyin.

S: (L) 4'üncü yoğunluğu mu?


C: Evet.

S: (T) Bunu kendi başımıza geliştiremeyiz, ama eğer... (J) Süreci başlatabiliriz... (T) Bu bir geliştirme meselesi değil, kendi
kendine oluyor, sen onun hakkında düşünmüyorsun.. (L) İçsel birşey... (T) Sadece olan birşey, istemsiz, orada, çalışması
gerektiği zaman çalışıyor. Fikir bu mu?
C: Öğrenme amaçları için batıdaki deneyimlerinizi paylaşın lütfen. Bilgi korumadır. [Kısaca, TR, JR ile birlikte Vegas'ta
evlilik cüzdanlarını almak için şehre gittikten sonra bir barda tuhaf bir tiple karşılaşmalarının hikayesini anlattı. Belediye
Binası'na taksiyle gitmişlerdi ama dönüşte 47 derecelik havada yürümeye karar verdiler. Güney yönünde Vegas World'a
kadar ulaştılar ve serinlemek için bir bara girdiler. JR sıcaktan takatsizleşmişti. Barmen ona bardaklar dolusu buzlu su ve
ensesine koyması için buzlu bir havlu verdi. Bir taksiyle otellerine dönmeye hazırlanırlarken, barlardan çıkmayan tipte bir
adam yanlarına yaklaştı ve çeşitli bireysel sorular sordu ve sarhoş olmadığı halde sarhoşmuş gibi rol yapıyor göründü. TR
ona Florida ehliyetini göstermeyi reddettiğinde kızgınlaştı ama TR onu baştan aşağı süzüp karakterinin gücünü de
yükleyerek "Burada bir sorunumuz yok, değil mi?!" diye sorunca ilgisini kesti.]

S: (T) Konudan uzaklaşmadan önce kaçırılma olayında nereye götürüldüğümüzü sormak istiyorum. Çünkü hatırladığım
kadarıyla ondan sonra başka birşey olmadı. Kendi işimize baktık ve onu bir daha görmedik... (L) TR'nin anlattığı bu
hikayede o varlığın direncinin kırıldığı an hangisi?
C: Soru cümlesi.

S: (L) Hangi cümle? (T) "Burada bir sorunumuz yok, değil mi?! Herşey yolunda, hiçbir sorun yok! Sana bir bira
ısmarlamamı ister misin?" dedim.
C: Evet.

S: (T) O zaman kafası karıştı... (J) Onu tamamen etkisizleştirdin.... (SV) Dik bir şekilde birbirine bakış... (T) Konuşmayı
giderek belirli bir noktaya tırmandırmaya çalışıyordu ve bilmiyorum, buna hemen o noktada son vermenin en iyisi
olacağını hissettim...
C: Enerji akışı sapmaları ve düşünce kalıbı kesintileri, Grileri ve benzerlerini geri savuruyor.

S: (SV) Matrix I kitabında söyledikleri şey de aynen bu! (T) Şu anda aklıma gelen başka birşey; durum çirkinleşmeden
önce birlikte bir yere gitmeye yönlendiriyordu. (J) Çok örtülü bir şekilde, ama evet. (T) "Birlikte bir yere gitmeliyiz." gibi
birşey söylüyordu. Sanırım duruma o zaman bir son vermeye karar verdim. (L) Peki TR ve JR'nin kaçırılıp bir yeraltı
üssüne götürüldüğü olayda, yeraltı tesisinin yerini belirtebilir misiniz?
C: Soccoro, NM.

S: (J) Soccoro'ya gitmiştik, değil mi? (T) Soccoro'dan geçtik... Jeoloji okulunda durduk. (L) Tamam, bu yeraltı üssünde
519
onlara ne yapıldı?
C: Hızlı inceleme.

S: (T) Geçtik mi? Hızlı testlerde iyi değilimdir! Albuquerque'de geçirdiğimiz gecelerden hangisinde kaçırıldık?
C: İkinci.

S: (T) Oraya Cuma öğleden sonra varmıştık. Demek ki Cumartesi günü kaçırıldık... (L) Bu üssü, bu tesisi kim yönetiyordu?
Hangi grup?
C: Oryon birliği KH.

S: (T) Bizi neden aldılar? Biliyorum hızlı bir inceleme için, ama neden? Orada olduğumuz için mi, yani üsse çok
yaklaştığımız için mi? (L) Araştırmalarınız yüzünden olduğunu söylemişlerdi. (T) Florida'da da kaçırabilirlerdi.
C: Evet.

S: (L) Araştırmalarınız yüzünden. Sanırım bir üsse çok yaklaşmıştınız. Bu üslere, bu yeraltı tesislerine herkes gitmez.
Gemilere alınıyorlar... (T) Bizi aldıklarında üsse çok yakın mıydık? Bu onlar için uygun bir fırsat olduğu için mi?
C: Evet.

S: (T) Oraya gideceğimizi biliyorlar mıydı?


C: Evet.

S: (T) Peki neden sonra bir casusla takip yaptılar?


C: Test.

S: (T) Ne tür bir test? (J) Sanırım geçtik... (L) Sanırım eğer testi geçemeseydiniz, demin dedikleri gibi kalıcı olarak
kaçırılacaktınız.
C: Yanıtlandı.

S: (L) Aura okuması... (T) Yani yaptıkları şey, bizim KH mi, yoksa BH mi olduğumuza bakmak mıydı?
C: Kısmen.

S: (L) Peki eğer o olayda kalıcı olarak kaçırılsalardı onlara ne olurdu?


C: Beden parçalarından yararlanma.

S: (T) Yani birinin bedeninin bir parçası haline mi gelirdim? (TK) Şahıs olarak onların işine yaramazdın ama parçaların işe
yarardı. (T) ...Ama almadılar. (J) Bizi alamadılar çünkü güçlüydün... (T) Geçici olarak aldılar... Önceden inceleme
yapmanın amacı neydi? Biliyorum, hızlı bir inceleme, ama beden parçalarımızın iyi olup olmadığını öğrenmek için mi?
Aradaki bağlantıyı çözmeye çalışıyorum... (L) Eğer sizi aldılarsa, neden geri bıraktılar?
C: Bu bağlantıda açıklamak için fazla karmaşık.

S: (L) Yani bunu boşuna zorluyoruz. Bir fikrim var. Bir kaçırma sırasında çok ileri gitmelerini önleyen içsel birşey mi var;
yani belki koruyucu bir melek veya enerji gibi... ama sonra bir implant yerleştirerek bu engeli aşabilecekleri bir durum
yaratmaya çalışıyorlar... Aa biliyorum! Bu, Michael Topper'ın KH'nin "itaat faktörü"nden bahsettiği "Kanallar ve
Pozitif/Negatif" isimli makalesinde anlattığı şey değil mi? Eğer seni birşeye itaat ettirirlerse onlara izin vermiş oluyorsun.
C: Yakın.

S: (L) O makale çok bilgilendirici... Pekala, sanırım bu akşamı kapatmaya yaklaşıyoruz çünkü hepimiz çok bitkin
durumdayız... değil mi? (F) Ben yorgunum, evet. (L) Pekala bu gece dükkanı kapatmadan önce herhangi birine söylemek
istediğiniz herhangi birşey var mı? Yarın kuzeye dönmek üzere hazırlık yapan Tom için herhangi bir mesajınız var mı?
Veya genel olarak herhangi birimiz için?
C: Hayır.

S: (L) Son bir sorusu olan? Tamam, o halde iyi geceler diyoruz ve bizimle birlikte olduğunuz için size teşekkür ediyoruz.
C: İyi geceler.
_____________________________
520
21 Ekim 1995 F___, Laura, SV

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam karşımızda kim var?


C: Ayzgorra.

S: (L) Neredensin Ayzgorra?


C: Kasyopya.

S: ... (L) Pekala, sorularımızı sormak istiyoruz.


C: Hatırlayın, Kasyopya bizim aktarım noktamız, evimiz değil.

S: (L) Tamam, hatırlıyoruz. Birkaç dakika önce, evin garajı ile anacadde arasında ortaya çıkan ve bir ekin çemberine
benzeyen sembolden bahsediyorduk ve bizim için o sembolün kaynağına erişip erişemeyeceğinizi öğrenmek istiyoruz. O
sembolü oraya kim koydu?
C: Gri dünyadışı, tür numarası 4.

S: (LM) Evime gelmelerine neden olan şey nedir?


C: Karmaşık.

S: (L) Biraz tanımlayabilir misiniz? Çok fazla derine inmeyeceğiz ama kısa bir tanım verebilir misiniz?
C: Hayır.

S: (L) Bunun daha sonra tekrar sormamızı gerektiren önemli bir yönü var mı?
C: Size bağlı.

S: (L) Peki bunu neden öğrenemiyoruz?


C: Alıcılar için fazla karmaşık.

S: (L) Tamam, o işaret oraya genel bir anlamda Lewis için bir uyanma çağrısı olarak mı kondu?
C: Hayır.

S: (L) Onun oraya konması, o konumda belirli bir enerji ortaya çıkardı mı?
C: Belki.

S: (L) O işaretin oraya konması veya Lewis'in o işaretle karşılaşması, onun hayatında değişikliklere yol açtı mı veya
değişikliklerin önünü açtı mı?
C: Belirsiz.

S: (L) Şu şekilde sorayım; bu olaydan kısa bir süre sonra Lewis'in hayatında meydana gelen değişiklikler, bu etkileşimin bir
sonucu mu?
C: İlişkili ama doğrudan bir neden-sonuç ilişkisi yok.

S: (L) Peki o sırada herhangi biri kaçırıldı mı?


C: Açık.

S: (L) Bize bunun hakkında başka birşey söylemeyecekler. (LM) "Açık" ne anlama geliyor? (L) Bize bunun hakkında
başka birşey söylemeyecekleri anlamına geliyor. (LM) Neden? (SV) Çok karmaşıkmış... (L) Ya çok karmaşık, ya da
önceden bilmek özgür iradeni ihlal edeceği için şu anda duyamayacağın birşey. (LM) Öyleyse bile bazı şeylere evet veya
hayır demeleri gerekirdi. Kastettiğimi anladınız mı? (L) O kadar basit değil. Pekala, şeyden bahsetmek istiyoruz... Şunu
sorayım; o alanda bulunmak benim için dönüştürücü bir deneyim miydi?
C: Konum yüzünden değil. Belirtilen varlıkların 3'üncü yoğunluğun sınırlamalarına tabii olduğunu mu sanıyorsun?

S: (L) Hayır, neyi kastediyorsunuz?


C: Keşfet.
521
S: ... (L) Hepimizin izlediği Roswell videosu hakkında konuşmak istiyorum. TR o videonun Roswell videosu olmadığını,
başka birşey olduğunu iddia ediyor... Buna inanmıyor. O videonun Roswell kazasından sonra araçtan çıkarılan dünyadışı
varlıklarla ilgili olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Evet.

S: (L) Tamam. Neden çok sayıda insan standart grilerde olduğu gibi dünyadışı varlıkların dört parmağı olduğunu söylüyor?
C: Birden fazla sayıda varlık.

S: (L) Yani o araçta birden fazla sayıda dünyadışı varlık vardı, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Görüntüyü kaydeden kameraman bu varlıklardan dört tane olduğunu anlattı. Biri ölüymüş ve üçü de aracın dışında
duruyormuş ve çığlıklar atıp göğüslerindeki kutuları tutuyorlarmış. Bu doğru bir...
C: Evet.

S: (L) O kutular neydi?


C: Tercüme matriksi, duygu dengeleme birimleri.

S: (L) Tercüme matriksi nedir?


C: Yabancı düşünce kalıplarını çevirir; elektromanyetik ızgara dalgasının acil durum kaybı dışında ihtiyaç duyulmaz.

S: (L) Duygu dengeleme birimi ne için kullanılıyor?


C: Çeşitli kullanımları var. Çoğu zaman, şok edici olaylara alışık olmayan, duygusal olarak yüklenmiş varlıkların zarar
verme düşüncelerini nötralize ederek hayatta kalmak için.

S: (L) Başka varlıkların zarar verme düşüncelerini nötralize etmek için mi tasarlanıyorlar?
C: Evet.

S: (L) O halde cihazlar pek iyi çalışmamış, değil mi?


C: Cihazları etkinleştirme şansı bulamadılar.

S: (L) O kutuları etkinleştirme fırsatı bulsalardı, kendilerini o berbat durumdan kurtarabilirlerdi, öyle mi?
C: Kurtarma değil, negatif yönlerini hafifletebilirlerdi.

S: (L) Peki o düşen araçta kaç varlık vardı?


C: 21.

S: (L) Neden raporlarda sadece dört deniyor?


C: Raporlar gizleniyor ve parçalı. Çok az sayıda kişi aracın içini gördü!!

S: (L) Bu olay iki aracın çarpışması mıydı, yoksa tek bir aracın bozulması mıydı?
C: İki.

S: (L) İki araç birbiriyle mi çarpıştı? Bu doğru mu?


C: Hayır.

S: (L) Düşen iki bağımsız araç mı vardı?


C: Peşpeşe giden iki araç, aralarındaki iyonize dalgalar nedeniyle savruldular.

S: (L) Bu araçlardan biri tamamen parçalandı mı?


C: Evet.

S: (L) Ve o araçtaki varlıklar tamamen yok oldu, yandı veya parçalandı, doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Bazıları parçalanma öncesi araçtan çıktı mı?


C: 4'üncü yoğunluk.
522

S: (L) Yani bunun olacağını anladılar ve 4'üncü yoğunluğa mı geçtiler?


C: Hayır.

S: (L) 4'üncü yoğunluk varlıklarıydılar ve parçalanıp yok oldular, öyle mi?


C: Yakın.

S: (L) Diğer araca yaklaşıldığında, yakalanan 21 varlıktan dördü aracın dışındaydı, doğru mu?
C: Evet.

S: (L) O halde içeride 17 varlık vardı. Bu 21 varlıktan kaç tanesi Gri yani standart kertiş aracı olan gri varlıklarıydı?
C: Çoğu.

S: (L) Orada başka türde varlıklar var mıydı?


C: İnsan.

S: (L) Orada bir de insan mı vardı?


C: 5.

S: (L) İçeride 5 insan vardı... (LM) Neden? (L) O araçta neden insanlar vardı?
C: İnceleme için alınan numuneler. Kocaayak türü iki varlık.

S: (L) İnceleme amaçlı olarak alınmış olan insanlar, kaçırılmış kişiler miydi?
C: Ölü.

S: (L) Ölmüş insanlardı. Harika. Ölmüş insanları mı kaçırdılar? Yoksa canlıyken mi kaçırdılar?
C: Hayır.

S: (L) Aracın kaza yapması nedeniyle mi öldüler?


C: Hayır.

S: (L) Peki o zaman buradaki hikaye nedir? Başka hangi seçenekler kaldı?
C: Alındılar.

S: (L) Ölüm sırasında alınıp remolekülerize mi edildiler? Daha önce tartıştığımız şeyi mi kastediyorsunuz?
C: 3'üncü yoğunluk.

S: (L) Üçüncü yoğunlukta mı remolekülerize edildiler? Bunu mu söylüyorsunuz?


C: 3'üncü yoğunlukta alındılar.

S: (L) Lütfen bir insanın alınmasından neyi kastettiğinizi söyleyin.


C: Öldükten sonra alındılar.

S: (L) Yani ölmüş bedenleri aldılar, öyle mi?


C: Evet.

S: (LM) Neden? (L) İncelemek için. Bu cesetleri canlandırmayı mı planlıyorlardı?


C: Açık.

S: (L) Bir ölümden sonra yeniden canlandırmak için cesetleri alıyorlar mı hiç?
C: Evet.

S: (L) Cesetleri alıp yeniden canlandırınca, o bedeni kullanmış olan ruhla mı canlandırıyorlar? Ruhu yakalayıp geri mi
koyuyorlar?
C: Hayır.

S: (L) Bedenleri yeniden canlandırırken, dünyadışı bir varlığın ruhuyla mı canlandırıyorlar?


C: Çok sayıda olasılık.
523

S: (L) Cesetleri ruh olmadan canlandırmaları mümkün mü?


C: Evet.

S: (L) Cesetleri ruhsuz olarak canlandırdıklarında, zombi gibi bir varlık mı oluyor?
C: Hayır.

S: (L) Bu konuda bize biraz daha bilgi verebilir misiniz? Eğer onları ruhsuz olarak canlandırıyorlarsa, buradaki canlandırıcı
güç veya enerji nedir?
C: Diğer insanlardan ayırt edilemez.

S: (L) Diğer insanlardan ayırt edilemez. (LM) Bu nasıl mümkün olabilir?


C: Teknoloji herşeyi mümkün kılıyor!!!

S: (L) Elbette 4'üncü yoğunluk teknolojisinden bahsediyorsunuz, değil mi?


C: Evet.

S: (L) Peki bir çeşitli enerji yüklenerek yeniden canlandırılan bir beden... (SV) "Çi" enerjisi olabilir mi? (L) ... Biz ruhu
fiziksel bedenin canlandırıcı gücü olarak algılıyoruz. Yani ruh gittiğinde beden ölür. Doğru değil mi?
C: Sınırlı veriye dayalı varsayımlarda bulunuyorsun.

S: (L) Peki o halde bir bedenin ruh olmadan nasıl yeniden canlandırıldığını söyleyerek veritabanımı genişletir misiniz?
C: Karmaşık teknoloji; elektronik biyo-üretim frekans uyumlaması ve tüm işlevlerin izlenmesi ve kontrolü için son derece
yüksek frekanslı radyo sinyali aktarıcıları; düşünce kalıbı taklidi ve duygu frekansı titreşim oranı modülasyonu dahil!!!!

S: (L) Bunu yaptıklarında fiziksel beden...


C: Evet.

S: (L) Kan, kalbin atışları ve herşey...


C: Hücre dahil tüm işlevler taklit ediliyor.

S: (SV) Peki ya aura? (L) Böyle bir varlığın aurası olur mu?
C: Projekte ediliyor.

S: (L) Diğer tüm frekanslar ve diğer şeyler gibi o da projekte ediliyor. Peki... (SV) Etrafımızda bu türde yürüyen çok ölü
var mı?
C: Matrix materyalinde anlatılan "Robotlar"ın yerine kullanılan varlıklar.

S: (L) Normal bir insanın bu tür bir varlığı tespit etmesi mümkün mü?
C: Hayır.

S: (L) Tüm gezegende normal bir insanmış gibi davranan, bu türde yaklaşık kaç varlık var?
C: 2.000.000.

S: (L) Yaklaşık 2 milyon mu?


C: Evet.

S: (L) Pekala...
C: Laura, onlardan 7 tanesi ile karşılaştın.

S: (L) Kim onlar?


C: Keşfet.

S: (L) Bir ipucu verebilir misiniz? Son... (SV) Ben onlardan biri miyim? [Gülüşme] Asla bilemezsin! (L) Herhangi birimiz
onlardan biri mi?
C: Keşfet.

S: (SV) O yedi taneden herhangi biri üzerinde yapışık ruh çıkarma yapıp yapmadığını sor. (L) Bu karşılaşmalardan
524
herhangi biri geçen sene içinde miydi?
C: Açık.

S: (L) Bana bu konuda herhangi birşey söylemeyecek misiniz? Eğer bununla ilgili herhangi bir bilgi almamı sağlayacak bir
soru varsa, o soruyu sorulmuş kabul edin.
C: Beslenme uzmanı kim?

S: (SV) O kitabı yazan kişi mi? S___ S___ mi? (L) O beslenme uzmanı değil. (SV) Beslenme uzmanı olarak tanıdığın kim
var? O kitabı yazan kişi o değil miydi? Beslenme uzmanı? (L) S___ S___'yi mi kastediyorsunuz?
C: Evet.

S: (LM) Buna inanmakta zorlanıyorum. (F) S___ S___ robot mu? (L) Ne zaman öldü?
C: Açık. Tüm yapmanız gereken bir "hastane ziyareti." [Laura'nın notu: Bildiğim kadarıyla S___ S___ en az iki kez cerrahi
için hastaneye yatırıldı.]

S: (LM) Peki sonra? (SV) Hastane ziyaretinden neyi kastediyorsunuz? (LM) Bu saçma. (L) Belki ölüm belgesi vardır...
C: Saçma değil.

S: (L) Yani eğer bir kişi ameliyat için bir hastaneye giderse, ölüp bu şekilde yeniden canlandırılması mümkün mü? Kimse
anlamadan?
C: Evet.

S: (LM) Neden? (L) Neden olduğunu biliyoruz, çünkü gezegeni ele geçirmek için bir güç oluşturup tüm gezegene
yayıyorlar... Bunu zaten biliyoruz! Bu doğru mu?
C: Açık.

S: (LM) Açık ne demek? (L) Açık demek, bir şey henüz mutlak bir şekilde kesinleşmedi demek. Evet anlamına da gelebilir.
Demek S___ S___ bu robotoidlerden biri diyorsunuz, doğru mu?
C: Bilginiz ve korumanız için size bir örnek verdik ama şu anda başka bir örnek veremeyiz. [Laura'nın notu: Belirli
kaderleşmiş bir etkileşim meydana geldikten sonra verebilirler anlamında mı acaba?]

S: (L) Bu bireylerin karakteristiklerini kavramak bana mı kalıyor?


C: Verile bilgilere dayalı olarak, evet.

S: (L) Sanırım bu bireylerin sahip olabilecekleri özelliklerden biri, tekrarlanan bir duygusal kalıp olabilir. Görünüşteki
zekaya rağmen, duygusal frekansları projekte edildiği için ve aslında hiçbirşeyden birşey öğrenmedikleri için, sürekli
tekrarlanan bir davranış kalıpları olur; ipuçlarından biri bu mu?
C: Evet.

S: ... (L) Bu tür bireylere karşı ortaya çıkan belirli bir içgüdüsel algı var mı?
C: Kişiliksizlik.

S: (L) Bir şekilde kişiliksizler mi? Yani bu bireyler kişiliksiz bireyler mi?
C: Tek başlarına çok uzun "zaman" geçirirler.

S: (L) Demek ki F___ de onlardan biri! ... Tek başına çok zaman geçiriyor. (SV) Pek çok insan öyle! (L) Frank onlardan
biri mi?
C: Hayır.

S: ... (L) Seninle eğleniyoruz F___! Onu kastetmedim! (SV) Frank kesinlikle kişiliksiz değil! (L) Kocam onlardan biri mi?
C: Hayır.

S: (L) Tamam, kişiliksizlik, bu işin parçalarından biri.


C: Kilit bir unsur değil. Dezenformasyon dağıtımı daha olası.

S: (L) Pekala, John W___ onlardan biri mi?


C: Açık.
525
S: (L) John W___'nin bazı özellikleri uyuyor. Ona mantıklı birşey söylüyorsun, o ise sanki önceden kurulmuş bir programı
çalıştırıyor gibi ve tam senin düşündüğün noktaya geldiğini sanırken program sona eriyor ve program baştan başlıyor. Ve
bu beni şaşırtıyor. Pekala... Bize bu konuda başka birşey söylemeyeceğinizi tahmin ediyorum. Bu varlıklar kim olduklarını
biliyorlar mı?
C: Bunlar bilinçli varlıklar değil!

S: (L) Bilinçli birer varlık değiller ve sana yönelik reaksiyonları uzaktan kumanda edilir gibi. (SV) Yani onlara kim
olduklarını söylersen...
C: Uzaktan kumanda ediliyorlar.

S: (L) Pekala, bu soruyla ilgili başka sorumuz var mı? (SV) Onlara kim olduklarını söylersen buna katılırlar mı? (L) Hayır,
muhtemelen katılmazlar. (SV) Uzaktan kumanda ediliyorlar... (L) Onları kimin yönettiğini bilemezsin ve öyle birşeyi
şiddetle inkar ederler. (SV) O zaman hedefi haline gelirsin... (L) Evet buna şüphe yok. Dünyadaki bu 2 milyon varlığın
amacı nedir? İpucu verebilir misiniz?
C: Bekle ve gör.

S: (L) TR neden bu otopsi videosunu eleştirme veya geçersiz ilan etme konusunda bu kadar kararlı?
C: Duygusal gündem.

S: (L) Bu olayla ilgili duygusal gündemi nedir?


C: Güçlü inançlarını destekliyor.

S: (L) Güçlü inançları bu olaydaki tavrını nasıl belirliyor?


C: Önemli değil.

S: (L) Pekala, TR'nin bu konuyla ilgili inançları önemli değil. Diğer konulara geçmeden önce birşey sormak istiyorum.
"Özgür Masonluk ve Eski Mısırlılar" isimli, siyah kapaklı bir kitabım var. Onu bulamıyorum. Birine ödünç mü verdim?
C: Keşfet.

S: (L) Keşfetmeye çalışıyorum ama edemiyorum. Kazadan beri hafızam vurulmuş gibi. ... Kitabı nerede bulabileceğime
dair bir tür ipucu verebilir misiniz?
C: Bulabilirsin.

S: (L) Yani etrafta bir yerde. (SV) Belki de odandadır. Belki çocuklar almıştır. (L) Odamı bugün temizledim. (SV)
Çocuklardan biri almıştır belki. (L) Odamda olabilir. Sanırım nerede olduğunu biliyorum. Çekmecenin altında, daha sonra
oraya bakacağım. Pekala, Ahit Sandığı şu anda nerede?
C: Alternatif 3.

S: (L) Alternatif 3, tüm zekileri, tüm seçkinleri gezegenden çıkarıp kalan herkesi havaya uçmaya terk etmek, değil mi?
C: Belki.

S: (L) Şu anda nerede?


C: Belki değil. Keşfet.

S: (L) Sizinle olan etkileşimimiz yoluyla keşfetmeye çalışıyoruz. Bu kadar belirsiz birşeyi başka nasıl keşfedebiliriz? Yani
gerçekten çok soyut bir konu bence. SV) Alternatif 3'ü kim yönetiyor Laura? (L) Çok karmaşık... (SV) Belki de kim
yönetiyorsa Ahit Sandığı da onlardadır. (L) Bize bu konuda herhangi birşey söyleyecek misiniz?
C: Cevabı bulmak için alternatif 3'ü araştır.

S: (L) Tamam, Matriks materyaline göre Henry Kissinger MJ12'nin şu andaki başı. Bu doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Saptırma amaçlı bir isim, öyle mi?


C: Evet. MJ12 artık MJ12 değil.

S: (L) MJ12 şu anda ne olarak biliniyor?


C: Yüksek Öğreniş Enstitüsü. (ç.n.: institute of higher learning)
526
S: (L) Brookings Laboratuarı veya Brookhaven'ı mı kastediyorsunuz?
C: Pek sayılmaz.

S: (L) Belirli bir yüksek öğrenme enstitüsü mü?


C: Evet.

S: (L) Geçen gece yeraltı laboratuarlarından ve 2. Dünya savaşındaki MK ve MÖ'lerin alınmasından bahsediyorduk.
Görünüşe göre yeraltı tünel sistemi ve dünyadışı varlıkların faaliyetleri 1947'den çok daha öncesinden beri devam ediyor,
doğru mu?
C: Evet, ama çok daha düşük yoğunlukluydu.

S: (L) Yani 1947 civarından sonra çok daha yoğun hale geldi. Bilmek istediğim şey şu: Bu yeraltı laboratuarları ve tesisleri
ile bizim kültürel Cehennem kavramımız arasında herhangi bir ilişki var mı?
C: Bu kadar basit bir şekilde kurulabilecek bir bağlantı değil.

S: (L) Cehennemin yerin altında insanlara işkence yapılan bir yer olarak tanımlanması...
C: Bağlantılı ama aynı değil.

S: (L) Cehennem var mı?


C: Hayır.

S: (L) Fatima'daki çocuklara dünya hakkında verilen kehanetler hakkında birşeyler öğrenmek istiyorum. Katolik
Kilisesi'nin elinde mühürlü bulunduğu iddia edilen kehanetler.
C: Sahte.

S: (L) Eğer bunlar sahteyse, bunları merak etmemizin bir gereği yok, bunu mu söylüyorsunuz?
C: Evet.

S: (L) Evimin altındaki yeraltı tüneli... Bu sadece bir bağlantı olarak kullanılan bir yeraltı tüneli mi, yoksa çoğu zaman
kullanılıyor mu?
C: Parçalı soru.

S: (L) Bilmek istediğim şey, evimin tam altında olduğunu söylediğiniz tünel, evimin altındaki bir laboratuar gibi mi, yoksa
sadece bir tesisten bir diğerine gitmek için kullanılan bir tünel mi?
C: İkincisine daha yakın.

S: (L) Bir yolculuk bağlantısı noktasına daha benzer. (SV) Peki Anclote'deki üs? (L) Evimin altındaki tünel Anclote üssüne
gidiyor mu?
C: Portal.

S: (L) Hangisi portal? Anclote'deki üs mü?


C: Evet.

S: (L) Yani sadece bir portal. Büyük bir yapı mı? Küçük olduğunu söylemiştiniz. Sadece bir portal mı yoksa içinde çalışma
yapılan bir tesis var mı?
C: Portal.

S: (L) S___'yi hipnoza sokup psişik yolla dünyadışı varlıkların zihinlerini okumasını, implantların amacının ne olduğunu
sorup öğrenmesini istediğimde, aldığı cevap, implantların bir grup konuşmacıyı birleştiren birşey olduğu ve tüm
konuşmacılar birbirine bağlandığında, ses sisteminin açıldığı şeklindeydi. Bu ne anlama geliyor?
C: Birim grup zihni. Etkinleştirme.

S: (L) Ses sistemini açtıkları zaman ne olacak?


C: Bekle ve gör.

S: (L) Şu anda kendimi hissediş şeklimin, av sezonunun açılış gününde ormandaki hayvanların hissettiklerine benzediğini
düşünüyordum bugün. Binlerce yıl arayla Dünya'da bir av sezonu oluyor gibi.
C: Siz farkındasınız, 2. yoğunluk değil.
527

S: (L) Ama bu yine de bir av sezonu gibi, değil mi? Yani Matriks materyaline göre, tüm gezegeni ya hastalıklar yoluyla
veya bedenlerine el koyma yoluyla kırıp geçirmeyi planlıyorlar...
C: Bir kısmı dezenformasyon ve enerjin şu anda hızla düşüyor. O yüzden şimdilik gitmeliyim. İyi geceler.
____________________________

4BH ( Yorum )

önceki uzun celsede "muHaReBe" (savaş-çarpışma) yerine "muHaBeRe" (iletişim) kelimesinin kullanımı gibi, celselerdeki
çeşitli yazım ve çeviri hataları tespit edildikçe düzeltilecektir.

Devam…

4 Kasım 1995 Frank, Laura, SV, TR ve JR

S: Merhaba.
C: Merhaba. Poojoy.

S: (L) Bu senin adın mı?


C: Hayır.

S: (L) Poojoy nedir? Neyle ilgili? Açıklayabilir misiniz?


C: Birşeyle ilgili olmak zorunda mı?

S: (L) Adın nedir?


C: Naforon.

S: (L) Kendinle ilgili herhangi bir tanımlamada bulunabilir misin?


C: Kasyopya'dan canım! Kanal artık bozuk etkilerin ortaya çıkmayacağı kadar geliştiği için başkalarının varlığından
korkmak için neden yok... ama sen hala şüphelisin.

S: (L) Şüphe etmiyorum, sadece kontrol ediyorum. Çeşitli sorularım var ve bunları mutlaka yazdığım sırayla sormam
gerekmiyor tabii.
C: "Kontrol etmek" eşittir şüphe.

S: (L) Pekala, anladım. Herhangi derin ve ağır bir konuya girmeden önce birkaç kısa sorum var. İlk sorum: Dulce'deki gibi
dünyadışılara ait KH üslerinin ve Batı'daki diğer tüm benzer üslerin Paris, Washington ve Buenos Aires'e taşındığı şeklinde
bir söylenti var. Bu gerçekten doğru mu?
C: Hikayenin tüm yönleri dezenformasyon içeriyor.

S: (L) ABD'nin batı bölümündeki KH dünyadışı üsleri başka bir yere mi taşınıyor?
C: Daha şimdi söyledik!!!

S: (L) Yani hayır mı dediniz?


C: ! Hayır. Hayır.

S: (L) ... 'Daha şimdi söyledik'...


C: Tüm yönlerinin yanlış olduğunu!!

S: (L) Tüm yönleri. Tamam yani bu hikayenin tüm yönleri dezenformasyon olduğu için bunun hakkında başka bir soru
sormanın da anlamı yok. Doğru mu?
C: Yanlış!
528

S: (L) Tüm o iddialar mı yanlış? (T) Hayır...


C: Hayır.

S: (T) Senin yanıtın yanlış.


C: Evet.

S: (T) Baştan oku, ne dediler? (J) "Hikayenin tüm yönleri dezenformasyon içeriyor." (L) Bu yoruma açık bir cevap! (J)
Evet, ama doğru. ...
C: Araştırın, çok önemli konularda hemen sonuca atlamayın!!! Sabır!!! Bu bir bayrak yarışı değil!

S: (L) Tamam, hikayenin tüm yönleri... (T) Sen "Tüm üsler Paris, Buenos Aires ve Washington'a mı taşınıyor?" dedin.
(SV) Belki de üsleri genişletiyorlardır... (T) Onlar da "Hikayenin tüm yönleri dezenformasyon içeriyor." dedi. (J) Bazı
doğrular da içeriyor. (T) Dezenformasyon içeriyor, ama tamamen dezenformasyon değil. Sonra ne dediler? (J) "Daha şimdi
söyledik." dediler.
C: Buradaki sorun varsayımlarla ilgili.

S: (L) Pekala size hikayenin geri kalanını da anlatayım. Söylentilere göre Pleyadesliler yeraltı üslerini vibroniklerle
bombardımana tutuyor. Bunu iki kaynaktan duydum... Konicov ve RC. (T) Bir dakika. Önce kimden duydun? (L) RC. (T)
Ne dedi? (L) Dünya'nın üzerindeki Pleyades gemilerinin bu üsleri vibroniklerle bombardımana tuttuğunu söyledi. Vibronik
denen yüksek perdeli sesler KH dünyadışı varlıklarının faaliyetlerinde sapmalara neden oluyormuş ve New Mexico'daki
insanların duyduğu uğultu sesleri de bununla ilgiliymiş. (T) Bunlar Billy Meier'ın Pleyadeslileri mi? (L) Sanırım. Bunlar
"İyi Adamlar" diye bilinenler. (T) Ama bu da.. (L) Ve bu yüzden "Kötü Adamlar" da üslerini Paris, Washington ve Buenos
Aires gibi büyük şehirlerin altına kaydırıyorlar, Pleyadesliler bu yoğun nüfuslu bölgeleri bombardımana tutamasınlar diye.
Hikaye bu. (T) Bu da bir varsayım. (J) Bunu neden yapmasınlar ki? (T) Bunu sana RC söyledi. Peki o nereden öğrenmiş?
(L) Sanırım internette var. ... (T) İnternetten öğrenmiş olabilir veya arkadaşlarından birinden, örneğin sürekli konuştuğu
Virgil Armstrong denen adamdan duymuş olabilir. (L) Evet. (T) Peki Konicov'lar ne demiş? (L) Susy bana dünyadışıların
üslerinin Paris'e taşındığını duyup duymadığımı sordu. O da bundan fazlasını bilmiyor. (T) Faks yollayıp "Taşınıyoruz,
lütfen bu mesajı diğerlerine de iletin; garajımız satılıktır." diyecek halleri yok tabii. (L) Susy bunu sormamı istedi. (T) Peki
o nerden duymuş? (L) Kanallamalarını yayınladığı medyumlardan biri arayıp söylemiş. Bu bilgiyi almışlar. Ashtar
Komutası gibi birşeyden geliyor; biliyorsun Lissa Royal veya Yvonne Cole. ... (T) Buradaki asıl önemli konu nedir?
Dünyadışıların üslerinin taşınması mı, yoksa bu bilgileri aldığınız kaynaklar mı? Yoksa kaynakların bu bilgileri aldığı
kaynaklar mı? Nereye bakmamız gerekiyor?
C: Dünyadışıların "üsleri."

S: (T) Kelimeyi neden tırnak içine koydunuz?


C: Varsayımlar hepimizin işini zorlaştırıyor!

S: (T) Neden böyle söylediler? Üsler kelimesini neden tırnak içine aldıklarını sordum diye mi? (L) Dünyadışı varlıkların
üsleri olduğunu varsaydığımız için mi? Sanırım bunu kastediyorlar... (T) Dünyadışıların üsleri olduğunu varsayıyor
olabiliriz de olmayabiliriz de. Neden varsayımın hepimizin işini zorlaştırdığını söylediniz?
C: Çünkü üsler konusunu bizimle yeterli bir şekilde hiç tartışmadınız.

S: (T) Üsler konusunu sizinle yeterli bir şekilde tartışmadığımızı söylüyorsunuz ve bu doğru ama üslerin mevcut olduğunu
varsaydığımızı söylüyorsunuz. Son buluşmamızda JR'nin ve benim bir üsse götürüldüğümüzü söylemiştiniz. Söylediğinizi
değiştiriyor musunuz?
C: Varsayım üslerin mevcudiyetliyle ilgili değil, tartıştığınız hususa yaklaşım açılarıyla ilgili.

S: ... (T) Laura'nın üslerle ilgili yeni anlattığı bilgiler değil de, üslerle ilgili kendi sorularımızı mı sormamızı istiyorsunuz?
C: Evet.

S: (L) O bilgilerin kaynağını değil...


C: Doğru.

S: ... (L) Üslerle ilgili olarak bilmeye ihtiyaç duyduğumuz ilk, en önemli şey nedir?
C: Hayır, en basit soruyla başlamanızı öneriyoruz.

S: (T) Tamam, en basit sorular. Üsler mevcut mu?


529
C: Evet.

S: (L) Kaç tane var? (T) ABD'de bu üslerden var mı?


C: Yakın.

S: (T) ABD sınırları içinde üs yok mu? (L) Hayır, başka boyutlarda ve yoğunluklardalar, doğru mu?
C: Evet.

S: (T) ABD'deki ve dünyanın diğer yerlerindeki girişlerden bu üslere girilebiliyor mu?


C: Yoğunluklar arası.

S: (L) Tamam, yoğunluklar arası noktalar...


C: Hayır. Üsler yoğunluklar arası.

S: (L) Üsler yoğunluklar arası. ... Yani aynı yerde birden fazla yoğunluğa yayılıyorlar. Hayır, hayır, hayır, öyle değil
sanırım... (L) Yoğunluklar arası bir durumdalar...
C: Evet.

S: (T) Üçüncüde ve dördüncüde vs aynı anda mevcutlar. (L) Belki gerektiğinde bizim yoğunluğumuza girip istedikleri
zaman da çıkabiliyorlardır.
C: Hayır.

S: (L) Başka bir yoğunluktalar.


C: Hayır.

S: (L) Başka bir boyuttalar. (T) Tüm yoğunluklardalar...


C: Yoğunluklar arası.

S: (L) Tüm yoğunluklar mı?


C: Üçten başlıyor.

S: (L) Üçten başlıyor... (T) Üçten başlayıp dörde geçiyor. Beşe gidemiyorlar ve doğrudan altıya gidiyorlar...
C: Öyle varsayıyorsun.

S: (L) Sen öyle varsayıyorsun... (T) Hayır, soruyorum. Üçten başladığını söylüyorsunuz. Oradan nereye kadar?
C: Beşe.

S: (L) Üçüncü yoğunluktan beşinci yoğunluğa kadar. (T) Üsler üç, dört ve beşinci yoğunluğu mu kapsıyor?
C: Evet.

S: (L) Tüm bu yoğunluklarda çalışıyorlar. (T) Ama diğer celselerde beşinci yoğunlukla ilgili farklı şeyler söylememişler
miydi?
C: Hayır. ... Bu konuyla ilgili o kadar çok önemli bilgi var ki, konu tamamlanana kadar başka konuya geçmemek akıllıca
olur.

S: (T) Bizim de planımız bu. Bunu iyice anlamak istiyoruz... (L) Hatırlıyor musun kardeşim buradayken üsler konusuna
dönmemizi istiyorlardı. Ama biz başka konulara geçtik. (T) Bizim sorunumuz konuları çok hızlı değiştirmek. Grup olarak
burada Carl Sagan'dan daha kötüyüz. Bir potansiyel fikirden diğerine geçip duruyoruz. Konuların üzerinde yeterince
durmuyoruz. Pekala, dünyadışıların üsleri çeşitli yoğunlukları kapsıyor; üçten beşe uzanıyorlar. Üçüncü, dördüncü ve
beşinci yoğunlukta aynı anda bulunuyorlar, bu doğru mu?
C: Yakın.

S: (T) Bir varlık, bir ruh veya her neyse, bir üsteyken aynı anda üç yoğunlukta mı bulunuyor?
C: Hayır.

S: (L) Bir saniye, bir fikrim var.


C: Bir gökdelendeyken aynı anda bütün katlarda mı bulunuyorsun?
530
S: (J) Hayır, asansörün hangi katta olduğunu bilmen gerekir! (L) Asansör gibi birşey mi var? (J) Evet, gerçekten! (L) Bu
yoğunluklar arası üslerde bir yoğunluktan diğerine geçebildiğin asansör gibi şeyler mi var?
C: Üslerin kendisi birer asansör!

S: (L) Pekala, üsler birer asansör. Bir üsse götürüldüğünde veya üste bulunduğunda yoğunluklar arasında geçiş
yapabiliyorsun, öyle mi?
C: Yoğunluklar arasında her zaman geçiş yapabilirsiniz.

S: (L) Evet ama bu yerler... Tamam, bir asansör gibi... (T) Ama bizim bildiğimiz asansörden biraz farklı. (J) Kavramsal
olarak, evet. Bir araç, bir yöntem.
C: Hayır.

S: (T) Bizim algıladığımız gibi birer asansör değiller mi?


C: Birebir asansör.

S: (L) Bir üs, aynen bildiğimiz gibi bir asansör mü?


C: Evet.

S: (L) Yani o üslere giderek farklı yoğunluklara geçebiliyorsun, öyle mi?


C: Evet.

S: (T) Bu kadar kolay mı?


C: Evet.

S: (L) Yani bu üslere başka yoğunluklara geçmek için gidiyorsun...


C: Evet ama 4'üncü ve 5'inci yoğunluklara girmenin başka yolları da var!

S: (L) Pekala, bu varlıklar, bu diğer yoğunlukların varlıklarının bu üsleri yaratmadaki ve kullanmadaki amacı, varlıkların
veya cisimlerin bir yoğunluktan diğerine taşınması mı? Üslerde yaptıkları şey bu mu?
C: Hayır. 4'üncü yoğunlukta yaşıyorlar, o yüzden 4'üncü yoğunluk üsler kuruyorlar.

S: (L) Yani dördüncü yoğunluk varlıkları dördüncü yoğunluk üsler kuruyor. O halde bu dördüncü yoğunluk üslerin belirli
mekan-zaman noktalarında üçüncü yoğunlukla bağlantı noktaları var ve dördüncü yoğunluk varlıkları üçüncü yoğunluk
varlıklarına bu bağlantı noktalarında üçüncü yoğunluk geçiş üsleri yaptırıyorlar. Böylece dördüncü yoğunlukla üçüncü
yoğunluk arasında bir geçiş yaratılmış oluyor. Bu fikir doğruya yakın mı?
C: Bu yaklaşımı kullanmaya ihtiyaç duyanlar yalnızca üçüncü yoğunluk varlıkları.

S: (L) Tamam, bunlar... (J) Bizim kullanımımız için mi? Üçüncü yoğunluk varlıklarının kullanımı için mi? (L) Bu üsleri
bizim insanlarımız teknoloji yoluyla inşa etti ve belki... Bir kerede bir adım. Bu üsler üçüncü yoğunluk varlıkları tarafından
mı inşa ediliyor?
C: Kısmen.

S: (L) Üçüncü ve dördüncü yoğunluk varlıkları tarafından mı inşa ediliyor?


C: Evet.

S: (L) Üçüncü yoğunluk varlıklarının kullanımı için mi inşa ediliyor?


C: Hayır.

S: (L) O zaman... (T) Üçüncü yoğunluk üsleri üçüncü yoğunluk varlıklarının kullanımı için mi inşa ediliyor?
C: Her ikisi.

S: (T) Hem üçüncü, hem de dördüncü yoğunluk varlıklarının kullanımı için. Ve dördüncü yoğunluk varlıklarının dördüncü
yoğunluktaki üslerinden üçüncü yoğunluktaki üslere geçişleri için de bağlantı mevcut.
C: Ve tersi.

S: (L) Üslerin onlar için değil bizim için yapıldığını söylemediler mi?
C: Hayır.
531
S: (L) Dördüncü yoğunluğa geçebilmemiz için bizim tarafımızdan yapıldı...
C: Hayır.

S: (L) O zaman anlamadım! (T) Asıl üsleri dördüncü yoğunlukta olmasına rağmen üçüncü yoğunluğa geçip faaliyette
bulunabilecekleri bir yerleri olsun diye. Buraya geliyorlar, üçüncü yoğunluk varlıklarıyla etkileşimlerde bulunuyorlar,
buradayken üçüncü yoğunlukla ilgili işlerini yapıyorlar. Bağlantı noktalarında dördüncü yoğunluktan üçüncü yoğunluğa
geçebiliyorlar. (L) İnsanlar bu üslere gidip dünyadışı varlıkların ve insanların birlikte çalıştığını gördüklerinde dördüncü
yoğunlukta mı oluyorlar, yoksa üçüncü yoğunlukta mı?
C: Her ikisi.

S: (L) İkisinden birinde. Bir sonraki sorum.. (T) Her ikisi mi? Bir saniye, o varlıkları birlikte çalışırken gördüklerinde
demiştin... (L) Aynı anda iki yoğunlukta birden mi bulunuyor olurlar?
C: Büyük ölçüde 4'te.

S: ... (T) Bu üslerin hepsi KH, öyle değil mi? (L) Bu bir varsayım... Soralım. (T) Tüm üsler KH üsleri mi?
C: Çoğunlukla.

S: (T) Yani BH üsleri de olabilir, öyle mi?


C: Bu karmaşık.

S: (T) Denge gereği BH varlıkları KH varlıklarıyla etkileştiği için ve BH varlıkları diğerlerine hizmet ettiği için, BH
yanında KH varlıklarına da hizmet ediyorlar... (L) Pekala.. (T) Yardım istendiği zaman diğerlerine yardım etmek
zorundalar. Bu yüzden üslerde BH varlıkları da var. (L) Bu doğru mu? (T) Veya yakın mı?
C: Çok daha karmaşık.

S: (T) Bundan çok daha karmaşık olduğunu anlıyorum, ama genel bir fikir olarak...
C: Hayır.

S: (L) Tamam, şöyle deneyelim: Sadece BH varlıkları tarafından inşa edilen ve kullanılan ayrı üsler var mı?
C: Pekala, şimdi biraz sabırlı olun. Sizi aydınlatacağız! New Mexico'da Dulce etrafındaki yollardan geçen insanlar neden
karmaşalar yaşıyorlar? Çünkü yakındaki üsten yayılan 4'üncü yoğunluk frekans titreşimi yüzeye giderek daha fazla etki
yapıyor.

S: (L) Tamam, devam edin.


C: Üçüncü yoğunlukta yol kavisli olduğu halde dördüncü yoğunlukta dümdüz görünüyor.

S: (J) 3'te kavisli olduğu halde 4'te düz mü görünüyor? (SV) Yani kazalar! (J) 3'ten 4'e yapısı değişiyor! (T) Dördüncü
yoğunluk sızıntıları yüzünden o yollardan geçen insanlar kafa karışıklığı yaşıyorlar çünkü 3'le 4 arasında gidip geliyorlar.
Aslında kıvrımlı olan yolu dördüncü yoğunluk etkisi nedeniyle dümdüz olarak gören sürücü yoldan çıkıyor.
C: Aynen öyle.

S: (J) Herşey tamamen algılarla ilgili! (T) Şimdi gerçeklik algısı konusuna geri döndük!
C: 4'üncüde herhangi bir noktadan tam daireyi görürsünüz.

S: (L) Daha önce bundan bahsetmiştik. (T) Tüm açılardan görebildiğin için yol düz görünüyor. Yolu her açıdan
görebiliyorsun. Ama 3'üncü yoğunlukta düz olmadığı için yoldan çıkıyorsun. (L) Tamam, anlattığınız şeye devam edin.
C: Tüm New Mexico bölgesi kalıcı olarak 4'üncü yoğunluğa geçmenin eşiğinde!

S: (L) Tamam...
C: Üsler yüzünden.

S: (L) Yani üslerin taşınması söylentileri bir bakıma doğru... Üsleri Paris, Washington veya Buenos Aires'e taşımıyorlar,
4'üncü yoğunluğa taşıyorlar.
C: Yakın, ama üsler zaten orada. Ve tüm bölge bundan etkileniyor. Neden orada bu kadar çok faaliyet oluyor sanıyorsunuz!

S: (L) Tüm bölge 4'üncü yoğunluğa geçtiğinde 3'üncü yoğunlukta gözden kayıp mı olur?
C: Hayır.
532
S: (T) O zaman önceki sorunuzu yanıtlayın. Neden orada çok fazla UFO faaliyeti oluyor?
C: 4'üncü yoğunluk sızıntısı.

S: (L) Aslında 4'üncü yoğunlukta uçuyorlar... (T) 3'üncü yoğunlukta da görünüyorlar çünkü...
C: Geçişin tamamlanmasını bekleyin.

S: (L) New Mexico'nun geçişi mi? Yoksa tüm dünyanın geçişi mi? (T) Sanırım şunu söylüyorlar: "Geçişin tamamlanmasını
bekleyin... Daha hiçbirşey görmediniz!!" Daha yeni başlıyoruz.
C: Evet.

S: (T) Bu yeni sorular doğuruyor. İlk soru. "Üsler 4'üncü yoğunlukta." dediniz. Dördüncü yoğunluktaki üsse geçiş sağlayan
üçüncü yoğunluk bir üs, tamamen dördüncü yoğunluğa geçtiğinde ne olur?
C: Birleşirler.

S: (T) Tek bir üs haline mi gelirler?


C: Zaten öyleler.

S: (T) "Birleşirler." derken neyi kastediyorsunuz?


C: Aynı yoğunlukta birleşirler.

S: (J) Bir sorum var... (T) Tamam üçüncü yoğunluktaki bu geçiş, üslerin bir yan etkisi mi? Matrix kitabının başında
anlattığı harmonik rezonans ve bunun gibi şeylerle mi ilgili? Yani o üs o kadar uzun bir zamandır orada ki, üçüncü
yoğunluğun o bölgedeki parçası dördüncü yoğunluk frekanslarına uyumlanmaya başlıyor. Üçüncü yoğunluk üssü
içindekilerin yapmak istediği şey tam olarak bu değil ama orada olmaları nedeniyle buna maruz kalıyorlar, öyle mi?
C: Evet.

S: (T) Bunun olacağını biliyorlar mıydı?


C: 4'üncü yoğunluk KH biliyordu ama 3'üncü yoğunluk bilmiyordu.

S: ... (J) Benim sorum şu: Dördüncü yoğunluğa geçiş yapmakta olan üçüncü yoğunluk üsler var. Çalışmalarına devam
edebilmek için üçüncü yoğunluk üslerini yeniden kurmak zorunda mı kalacaklar? Eskisinin yerine?
C: Neden? Tüm "bölge" zaten 4'üncü yoğunluk olacak. Sınırı geçtiğinde çok büyük gerçeklik şoku meydana gelecek.

S: (L) Biz üçüncü yoğunlukta bunu nasıl algılayacağız? (J) Algılamayacağız! (L) Bir saniye, varsayım yapmayalım! Biz
üçüncü yoğunlukta bunu nasıl algılayacağız?
C: Sınır geçildiğinde çok büyük gerçeklik şoku.

S: (L) Tüm dünyayı kapsayacak olan dördüncü yoğunluk sınırının bu bölgeden geçeceği zamanı mı kastediyorsunuz?
C: Önce!

S: (L) Tamam bu üçüncü yoğunlukta bizim için büyük bir gerçeklik şoku yaratacak, öyle mi? (J) Galiba! (SV) New Mexico
artık orada olmayacak! (L) Biz bunu nasıl algılayacağız? Anlamaya çalıştığım şey bu! New Mexico'nun yerinde büyük bir
çukur mu göreceğiz? Büyük bir çöl mü göreceğiz?
C: New Mexico aynı yerde olacak ama tek bir örnek verecek olursak, araba sürüş yeteneklerinizi gözden geçirseniz iyi
olur! [JR'nin notu: New Mexico araç ehliyetlerinde "Land of Enchantment (Sihirli Topraklar) yazıyor.]

S: (T) New Mexico yerinde duracak ama algılarda meydana gelecek değişiklikler nedeniyle araba sürerken anormallikler
mi olacak?
C: Yemek yapmak da çok eğlenceli olacak!

S: (T) Çünkü dördüncü yoğunlukta olacak. (L) Durun bir saniye... (T) Bu kolay bir şekilde kavrayabileceğimiz bir konu
değil... (L) Bir saniye, biz bunu nasıl algılayacağız... Örneğin haberlerde ne diyecek? New Mexico'da herkes kayboldu mu
diyecekler? (J) Ya da herkes çıldırdı derler... (T) Bu konuda tahmin yürütmek anlamsız derim.
C: Haberler bastırılacak.

S: (T) Hiçbirşey söylemeyecekler. Peki devletin buna tepkisi nedir? Eminim "nükleer bir tesisten dolayı..." deyip konuyu
karartacaklar... (J) İnsanları tesislerin etrafındaki yerleşimlerden uzaklaştırmaları gerekecek. (T) Bunu nasıl açıklayacaklar?
Kimseyi New Mexico'ya sokmamaları gerekir! ... (L) Peki herşey şu an göründüğü gibi mi olacak? (T) New Mexico aynen
533
şimdi olduğu gibi görünecek... (L) Öyle demediler!!!
C: Bu sorularınıza 1000 tane cevap gerekiyor!

S: (L) Yani burada büyük bir konu var! (T) Evet ama bu ayrı bir konu. Dulce tek bir üs. Biz üslerden bahsediyoruz...
C: Çok büyük bir konu.

S: (L) Benim sorum da bu çok önemli konuyla ilgili. Burada ne oluyor? Mesele işte bu. (T) Bence benim sorum daha
önemli. Birde fazla üs var. Eğer birinde bunlar oluyorsa... (L) Tüm bölge dediler... (T) New Mexico'dan bahsetmiyorum;
Güney Amerika'da da üsler var ve Florida sahili açıklarında da bir üs olduğunu söylediler... (L) Pekala, bu şeyler tüm
üslerde olacak mı? (T) Tüm dünyada üsler var. (L) Tamam, dünyada bu şeylerin meydana geleceği başka üsler veya
bölgeler var mı?
C: Evet.

S: (L) Eşzamanlı mı olacak?


C: Hayır.

S: (L) Kendi gelişim çizgisine göre olacak. (T) Burada geliştiği gibi gelişecek. (L) Yani faaliyetlerini başka yerlere mi
taşıyacaklar... (T) Hayır...
C: Hayır.

S: (J) Bunu sormuştum ve hayır dediler. (T) Üsler aynı zamanda inşa edilmedi. Oradaki üste dördüncü yoğunluk
etkinleşmeye başlıyor... (L) En eskisi... (T) En eskisi olup olmadığını bilmiyoruz; dünyanın diğer yerlerindekileri
bilmiyoruz... (L) Doğru. (T) Kimsenin gidemediği yerler... Rusya'da, Çin'de, Afrika'da, yağmur ormanlarının ortasında ne
olduğunu bilmiyoruz... Ama üslerin olduğu yerlerde giderek algılar değişmeye başlayacak. (L) Birkaç hafta önce kardeşim
buradayken tartıştığımız birkaç soru tekrar aklıma geliyor. ... Bu üsler ve üslerdeki faaliyetler ile kültürümüzde gelişen
yeraltındaki Cehennem kavramımız arasında bir bağlantı var mı?
C: Hayır.

S: (L) Peki, bu üslerin dördüncü yoğunluğa geçişi ile eski kehanet literatüründeki...
C: Üsler zaten kısmen 4'üncü yoğunluk ve her zaman da öyleydiler. Büyük değişim yaşayacak olan çevre bölgeler.

S: ...(T) Verilen bilgiye veya dezenformasyona göre üsler büyük şehirlerin altına taşınıyordu. Deneylerini önce seyrek
nüfuslu bölgelerde mi yaptılar? Şimdi de yoğun nüfuslu bölgelere taşınıp deneyin ikinci seviyesine mi geçiyorlar veya
deneyi hızlandırıyorlar mı? (L) Tamam soralım. Böyle bir nedenle büyük şehirlere taşınmak mı istiyorlar? ...
C: Hayır. Hatırlayın, her şekilde 4'üncü yoğunluğa doğru ilerliyorsunuz zaten.

S: (J) Benim sorum, New Mexico örneğinde, bunun belirli bir alanla sınırlı bir olay olup olmadığı.
C: Bölgesel "etki."

S: (J) Yani belirli bir bölgeyle sınırlı ve yayılmayacak. ... (L) Bu bağlamda Buenos Aires, Washington ve Paris şehirlerinin
altında herhangi birşey oluyor mu?
C: Tüm şehirlerin altında birşeyler oluyor.

S: (L) Evet birşeyler oluyor ama benzer bir bağlamda olabilecek şeyleri soruyorum.
C: Evet.

S: (T) Bu benim daha önce söylediğim şeye mi geliyor? Yani bu Kertişlerin fikri mi? Dalga buraya ulaşmadan önce bizi
kontrol altına almak ve hamlelerini yapmak için mi?
C: Buna gerek yok.

S: (L) Şu şekilde sorayım. Bu olay bölgedeki herkesi dördüncü yoğunluk KH'ye mi taşıyacak? Yani bu olayla etkileşim
içindeki herkesi?
C: Hayır. İnsanlar bir yere taşınmayacak.

S: (J) İnsanlar bir yere gitmeyecek. ... (T) Bu, Flight 19 personelinin başına gelenler gibi mi olacak?
C: Hayır.

S: (L) O bölgedeki insanlara ne olacak? ...


534
C: Hiçbirşey.

S: (L) Peki eğer bölge ortadan kaybolursa... (T) Ortadan kaybolmuyor, sadece yoğunluk değiştiriyor... (L) Eğer bölge
dördüncü yoğunluğa geçerse, insanlar da dördüncü yoğunlukta mı yaşıyor olacaklar?
C: Evet.

S: (T) Herhangi bir farklılık algılayacaklar mı?


C: Şaka mı yapıyorsun?

S: (L) Sanırım algılayacaklar. (T) Bilmediğim için soruyorum. (J) Algıları değişecek! (T) Ama eğer dördüncü yoğunluğa
geçmiyorlarsa algıları nasıl değişebilir? (L) Hayır, dördüncü yoğunluğa geçeceklerini söylediler! Ama mekansal olarak
başka bir yere gitmiyorlar. (J) Fiziksel bir seyahat olmayacak. (T) Bir yere gitmiyoruz, sadece frekanslarımızı bir sonraki
yoğunluğa çeviriyoruz.
C: Bir otoyolda gittiğinizi düşünün, birden herşeyin etrafındaki auraları fark ediyorsunuz... Köşelerin etrafını
görebiliyorsunuz, içeriden bakıldığında büyük bir konak haline gelen küçük evlere giriyorsunuz... Albuquerque'de bir
binaya giriyorsunuz ve arka kapıdan Las Vegas'a çıkıyorsunuz. Dişi olarak uyuyorsunuz, erkek olarak uyanıyorsunuz... Bir
uçakta yarım saat uyuyorsunuz ve aynı yerde 5 hafta sonrasına iniş yapıyorsunuz....

S: (J) [başka bir paragrafı okuyor:] Algı "OLUŞ"tur ve her zaman değişir. (T) "Fizikselliğin değişkenliği" bu olmalı! (SV)
Albuquerque... New Mexico Üniversitesi'nin olduğu yer! Tüm kampüsü düşünebiliyor musun! (T) Artış oyunda şans diye
birşey kalmadığı zaman, zavallı gazino işletmecilerinin halini düşünebiliyor musun? [MOLA]

S: (T) Yoğunluklardaki bu değişim dalga üzerinde önemli bir etki yapıyor mu? 4'üncü yoğunluk üzerinde küçük ölçekli
çalışma yapan bilimadamlarının bizi ve dalgayı etkilediğini söylemişlerdi. Bu büyük ölçekte nasıl bir etki yapıyor?
C: İlişkisiz.

S: (L) Bilimadamlarının dalgayı etkilemesiyle ilgili birşey söylemediler. Onların dalga üzerinde bir etkisi yok. Yoğunluklar
arasındaki perde üzerinde çalışmalar yapıyorlar. Bu, buraya yaklaşan dalgadan tamamen farklı birşey. (T) Ama bu
çalışmalar dalgayı hızlandırıyor mu? Nasıl bir etki yapıyor?
C: Hayır.

S: (L) Etkisi yok. Şunu sorayım: dördüncü yoğunluğa bu bölgesel geçişin üçüncü yoğunlukta felaketimsi bir faaliyet olarak
gerçekleşme olasılığı var mı?
C: Hayır.

S: (L) Tamam, bu gerçeklik algısı bize dışarıdan mı empoze ediliyor, yoksa...


C: Empoze edilmiyor.

S: (L) Peki bunu belirleyen... Yani, biliyorum farkındalık belirliyor ama eğer bütün bir bölge dördüncü yoğunluğa
geçiyorsa, bunun nedeni o bölgede oturan insanların farkındalıklarını değiştirebilecekleri bir seviyede olması mı...
C: Hayır.

S: (T) O yüzden değil. Bölge dördüncü yoğunluğa geçecek çünkü üsler manipülasyon için kullanılıyor. ...
C: Hayır.

S: (T) Üslerin bir yan etkisi...


C: Evet.

S: (T) Kimsenin bir yere gitmeye hazır olup olmadığıyla ilgili değil ve tamamen bir yan etkiyle ilgili, doğru mu?
C: Ayrıca atom bombası patlamaları!

S: (J) Ou, Los Alamos patlaması!


C: Patlamalar.

S: (T) Fransızların Güney Pasifik'te atom bombası testi yapmasına ne demeli? Bu tür faaliyetler bir çeşit geçişi veya bir
yoğunluk geçidinin açılmasını hızlandırıyor mu?
C: Belki.
535
S: (T) Üsler bölgesel olarak üçüncü yoğunluktan dördüncüye geçiş yan etkisi yapıyor. Peki çok sayıda üssün bir arada daha
geniş bir coğrafi alanı dördüncü yoğunluğa geçirmesi mümkün mü?
C: Bölgesel olduğunu söyledik.

S: (J) Evet bölgesel ama bir doyma noktasına ulaşıyor mu? (T) Geçişin bir bölgenin sınırlarını aşmasına neden olacak
kümülatif bir etkisi var mı? ...
C: Hayır. Güney Batı ABD.

S: (L) Bu Güney Batı bölgesi; bu bölgede geçiş meydana gelmek üzere mi?
C: Üzere?

S: (L) Zaten olan birşey, öyle mi? (T) Giderek artıyor.


C: Evet.

S: (L) Tamam başka ne soruyorduk? İnsanlar bu etkinin yaşandığı bölgeye girip çıkabilir mi?
C: Evet.

S: (L) Dördüncü yoğunluk alanından geri çıkılabilir mi? ...


C: Evet.

S: (T) Üslerin kendisinin de aynı etkiyi deneyimleyeceğini veya deneyimlemekte olduğunu söylediniz.
C: Evet.

S: (T) Dulce üssünden önce bu etkiyi deneyimleyen başka üsler de var mı?
C: Evet.

S: (T) Bu üsler bu etkileri yaşarken, dünya yüzeyinin farklı yerlerindeki bu etkiler kümülatif bir hale geliyor mu? (L)
Sadece Güney Batı ABD dediler... (T) Biliyorum, konuya başka bir yerden yaklaşıyorum. Bu etki sonunda tüm dünyayı
kapsayacak şekilde artacak mı?
C: Hayır. Dalga.

S: (L) Tüm dünyayı dördüncü yoğunluğa geçirecek olan şey dalga. (J) İsveç peyniri etkisi gibi mi olacak? Dördüncü
yoğunluğa giderek daha fazla delik açılacak... (T) Haberlerde insanlara bu konuda bilgi verilmeyecek. Dünyadaki güç
yapısı bu konuyu nasıl ele alacak?
C: ?

S: (L) Gerçekten nasıl? Bu iyi bir soru. Güç yapısı bunun olduğunu zaten biliyor, çünkü başka bazı yerlerde oldu bile. Bu
ilk yer değil. (J) Dezenformasyon bunun için. (T) Moğolistan veya Brezilya Yağmur Ormanları'nın ortası gibi kimsenin
ulaşamadığı uzak yerlerde dezenformasyon işe yarar. Ama Albuquerque veya Las Vegas veya Florida'daysan ve artık
Orlando veya Miami'ye gidemiyorsan bunu anlarsın! (J) Zaman tablosunda Miami veya Orlando nerede, bunu merak
ediyorum! ... (L) JR çok iyi bir soru olabilecek birşey söyledi. Eğer bu zamanla ilgiliyse, bir kişi dördüncü yoğunluğa
geçmiş bir yere gittiğinde o bölgeye zamanda hesapladığından farklı bir noktada ulaşır değil mi? Yani örneğin... (T) Bizim
zaman algımız...
C: Evet.

S: (L) Çok iyi soru.


C: 4'üncü yoğunluk, kişide "zaman" ilüzyonunu ortadan kaldırır ve onu nasıl algılamak İSTERSENİZ öyle algılarsınız.

S: (L) Tamam, eğer dördüncü yoğunluğa ulaşarak zaman ilüzyonundan kurtulursan, bu bölgelerde gezinirken beklediğin
gibi bir zaman süreci ve olay akışı mı algılarsın?
C: Algılamak İSTEDİĞİN gibi.

S: (L) O halde gezegende, üçüncü yoğunluktaki istek ve algılarının değişmemesi nedeniyle herhangi bir değişiklik
algılamayacak insanlar da olabilir, doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Kesinlikle bir değişim olacak, tamam. (J) O bilgiyle ne yapacaklar, o ayrı bir hikaye... (T) Bu bölgeler şu andakinden
çok daha büyük turistik atraksiyonlar haline gelecek! İnsanlara buralara akın edecek... (L) Bu mümkün mü?
536
C: Hayır.

S: (T) ... İnsanların New Mexico'nun o bölgesine gidip gerçek gariplikler deneyimleyebilecekleri duyulduğunda bu çok
insanı çeker.
C: O kadar basit değil... Arabayla New Mexico'ya giderken bir "kayma" nedeniyle San Diego'ya vardığını, veya Santa
Fe'de bir alışveriş merkezine giderken kendini Moskova'da bulduğunu düşün.

S: (L) Yani bu durum insanların kafasını çok karıştıracak ve üzecek. (J) Evet, hiç alışveriş için Moskova'da gitmeyi
denedin mi? (T) Neler olduğu duyulunca, bu yerler pek çok kişiyi çekecek. (L) Ve anormal olaylar yüzünden algıları ve
farkındalıklarını genişletmek zorunda kalacaklar!
C: Bir N.S.A. yetkilisi olduğunuzu ve elinizin-ayağınızın birbirine dolandığını düşünün!

S: (L) Ulusal Güvenlik Teşkilatı... Neden elimiz-ayağımız birbirine dolansın? (SV) Onlardan biri olduğumuz için mi? Olan
bitenler karşısında mı?
C: Örtbas.

S: (J) Yani olan biteni örtbas etme çabasında! (T) Olanı örtbas edemeyecekler. Benim anladığım bu. Çünkü Çok sayıda
insan bu olaylardan etkilenecek... (L) Eğer böyle birşey olursa yapmaları gerekecek olan şey bu durumu örtbas etmek için
bir çeşit sıkıyönetim çıkarmak olur. Yoksa herşeyi kaybederler! (T) Seyahati sınırlamaları gerekecek... Özellikle en azından
o bölgelere seyahati kısıtlamaları gerekecek. ... Bunu yapmalarının tek yolu bir sıkıyönetim uygulamak veya BÜYÜK bir
felaket senaryosu yaratıp "New Mexico'daki gömülü yakıt çubuklarında sızıntı var. Giriş yasak." deyip insanları bu
bölgelerden uzak tutmak. Ama içeridekilerin çıkabileceğini söylediler. Ya içerideki insanlar çıkıp tüm dünyaya
yaşadıklarını anlatırsa? (J) İnsanlar çılgınlar gibi o bölgeye üşüşür. (T) İnsanlar neler olduğunu anlayacaktır. Bunu örtbas
edemezler. (L) Sürekli bu olayları ihbar alıp duracaklar ve her birisine koşturup gizlemeye çalışacaklar. Ellerindeki
kovalarla bir sızıntıdan diğerine koşuşturacaklar... (T) Üstelik bu olaylar tek bir yerde olmayacak! ... (J) Bu civarda bu
etkiyi yapacak bir üs var mı? (T) Florida sahili açığında, bunu söylemişlerdi. Körfez'de. (L) Bizim sahilimizin açığındaki üs
bu etkiyi yapacak mı? ...
C: Aynı şiddette değil.

S: (J) Daha az mı, daha çok mu?


C: Daha az.

S: (L) Peki bir... (T) Neden daha az? Üs daha küçük olduğu için mi? (L) Daha küçük olduğu için. Daha küçük olduğunu
söylemişlerdi. "Buraya yakın küçük bir üs." demişlerdi. (T) O sadece buraya yakın olanı. Peki ya Üçgen'deki üs? (L) Evet
Üçgen'i sormadık!
C: Panhandle'da da.

S: (L) Panhandle üssü Dulce'dekinden küçük mü yoksa aynı etkiyi mi yaratacak?


C: O zamana kadar dalga gelmiş olacak.

S: (L) Şu anda üsler konusunda bize öğretmek istediğiniz başka birşey var mı?
C: Bu konu için doğrudan kanallama öneriyoruz.

S: (L) Doğrudan kanallama konusunda ne hissettiğimizi biliyorsunuz. Çok fazla bireysel etki karışıyor. Bu şekilde
hiçbirimiz birşeyden emin olamıyoruz...
C: İnancın resme bir yerden girmesi gerekiyor, yoksa geri kalırsınız. Bazı konular bu yöntemle yeteri kadar
tartışılamayacak kadar fazla karmaşık.

S: (L) Pekala bu üsler tartışmasını bir doğrudan kanallama celsesine bırakacağız. Doğrudan kanallama celseleriyle ilgili tek
sorun... Rahatsız edici bazı şeyler var. Peşpeşe birkaç hafta yaptıktan sonra şüpheli bir hale geliyor. (SV) Soralım. (L)
Peşpeşe birkaç kez yaptıktan sonra neden şüpheli bir hal görünüyor ve bilgiler sapmış görünüyor? Bunun nedeni nedir?
C: Algılarınız bizim için eğlenceli bir uğraşı.

S: (L) Sizin için bunu söylemek kolay... Ama aldığımız yanıtlar... (J) Siz algısal bir sıkıntı çekmiyorsunuz!
C: Sizin için de pek çok şeyi söylemek kolay.

S: (L) Mesele şu ki kesinlikle yanlış olan bir bilgi geldiğinde, bu bize zor bir zaman yaşatıyor.
C: Doğruluğu nasıl belirliyorsun?
537

S: (L) Mesela o örnekte gökte gördüğüm bir şeyin Mars gezegeni olduğunu söylediniz ve Mars gezegeni o noktadan o
kadar uzaktaydı ki, bu kesinlikle yanlıştı. Mars o sırada Jüpiter'den 120 derece uzaktaydı. Ama siz 10 derece uzaklıkta
olduğunu söylediniz. Jüpiter'e 10 derece mesafede gördüğüm şeyin Mars olduğunu söylediniz. Mars bir günde 110 derece
hareket etmediyse, verdiğiniz bilgi yanlıştı. Bunun başka bir açıklaması yok!
C: Yanlış!!!

S: (L) Hayır değil!


C: Evet yanlış!!!

S: (L) Yanlış olan nedir? Marsın 110 derece hareket etmediği mi? Çünkü söylediğiniz aynen buydu. Gördüğüm şeyin Mars
olduğunu söylediniz. Celseyi bir kez daha okudum!
C: Geçici bir 4'üncü yoğunluk etkisi altındaydın.

S: (L) Ne kadar güzel! 4'üncü yoğunluk etkisinde olduğumu söylemek, gerçekten olan şeyden farklı olan tüm yanıtları
açıklamak için kolay bir yöntem. Söylemek istediğimi anlayabiliyor musunuz?
C: Evet. Ama sen hala yanılgı içindesin.

S: (L) Neden yanılgı içinde olan benim? Siz yanılamaz mısınız?


C: Yanılabiliriz ama bu örnekte değil. Hatırla, o deneyim sırasında kendini tuhaf hissettin. Ve ayrıca, sen bizden bilgi
istedin, ve bizim de sana bilgiyi olduğu gibi sunmamız gerekir.

S: (L) O olayda kendimi tuhaf hissettiğimi söylüyorsunuz. Ben böyle birşey söylediğimi hatırlamıyorum. Söylemediğim
birşeyi mi söyletmeye çalışıyorsunuz?
C: Senin böyle birşeyi "söylediğini" kim söyledi? Bunu sen söyledin.

S: (L) Tamam, böyle birşey söylediğimi söylemediniz. Sadece kendimi tuhaf hissettiğimi söylediniz. Ama ben böyle birşey
hissettiğimi hatırlamıyorum.
C: Peki.

S: (SV) Doğrudan kanallama sırasında kaç kez yanlış bilgi verildi? (L) Diğer bilgilerin de pek çoğu doğrulanamayacak
nitelikteydi. (J) Bu celsedeki bilgilerin ne kadarı doğrulanabilir nitelikte? (L) Ben öyle söylüyorum. Bu tür bir... (T) Güney
batıyı kapatıp sıkıyönetim ilan ettiklerinde ve herkesi çıkardıklarında bir doğruluğu olduğunu anlarız. (J) Missouri'de üs var
mı acaba? Çok eğlenirler! (T) Denver yakınlarında bir üs var mı?
C: Evet.

S: (T) Scallion'un hazırladığı Amerika'nın geleceği haritaları üzerinde düşünelim. "Aydınlanma Şehirleri" onun haritasında
da mevcut. Bir tane Denver'da, bir tane Albuquerque yakınlarında, bir tane Tallahassee yakınlarında... (L) Doğrudan
kanallama eziyet verici bir şekilde sıkıcı.
C: Doğrudan kanallamayı yalnızca karmaşık konular için önerdik.

S: (L) Küçük dozlarda idare ederiz sanırım. Geçen gece gördüğüm bir rüyayı sorayım. Rüyamda bir safarideydim ve sonra
bazı bilgiler verildi ve sonra sanki yanımdan hızla birşeyin çıktığı bir olay oldu. Sonra iki gün önce banyoda vücudumun o
tarafındaki derin bir delinme yarasının iyileşmiş olduğunu fark ettim. Bunun neyi temsil ettiğini veya buradaki hikayenin
ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Başka celsede.

S: (L) O halde iyi geceler diyeceğiz.


C: İyi geceler.

S: (L) Sormak istediğim bir sürü soru vardı. Yalnızca bir tanesini sorduk. Bundan sonra celseyi hangi soruyla açtığıma daha
fazla dikkat edeceğim! Pek çok bağlantıları olan bir soru ile başlamadığımdan emin olacağım! (SV) Peki bir sorunun pek
çok bağlantısı olduğunu nasıl bileceksin? Herneyse, Konicov'lara ne söyleyeceksin? (T) "Albaquerque'ye gitmeyin!"
___________________________________

11 Kasım 1995 F___, Laura, SV


538
S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Kiminle birlikteyiz?


C: Linostiea.

S: (L) Peki neredensin?


C: Tercüme noktası Kasyopya.

S: (L) Neden "tercüme" kelimesini kullandınız? Bilgi bir yoğunluktan diğerine çevrildiği için mi?
C: Yakın.

S: (L) Enerjinin yoğunluk değiştirdiği nokta mı?


C: Yakın.

S: (L) Bu aktarımın ilk zamanlarında kullandığınız dilin çok resmi olduğunu ama zaman geçtikçe daha günlük dil haline
geldiğini fark ettim. Bunun nedeni nedir?
C: Resmi? Günlük? Yargılarını tanımla lütfen!

S: (L) Kastettiğim şey, başlangıçta bizim alışık olduğumuz belirli günlük ifadeleri siz kullanmıyordunuz. Ve şimdi hem
bizim kullandığımız deyimlere çok aşinasınız, hem de oldukça zekice ve orijinal deyişler kullanıyorsunuz.
C: Aşinalığın artması rahatlığı da arttırıyor.

S: (L) Pekala bu geceki sorularıma başlamak istiyorum...


C: Espirimiz hakkındaki düşünceni söylemek istemiyor musun? (ç.n.: önceki yanıtın bir espiri oluşu, İngilizce'deki
kelimelerin / deyimin kullanılışı ile ilgili sanırım ve Türkçe'de anlaşılmıyor.)

S: [Gülüyor] (L) Evet! Güzel espriydi!


C: Pek etkilenmiş gibi görünmedin?!? Bize bir şans tanı Laura?!? Yalnızca altıncı yoğunluğuz!

S: (L) Dediğimiz gibi, "Mizah duygusu olan altıncı yoğunluk varlıklarını seviyoruz!" Şimdi, sormak istediğim başlıca şey,
okuduğum tonlarca şeyde rastladığım bazı referanslar. Örneğin 33 sayısı bir şekilde önemli. Ezoterik bakımdan veya gizli
topluluklar bakımından 33 sayısının önemini söyleyebilir misiniz? Roger Bacon'un 33 sayısına dayalı parolası var ve
33'üncü derece masonlar var...
C: Her zaman olduğu gibi sana yanıtları doğrudan vermiyoruz, kendi kendine öğretmene yardımcı oluyoruz!! Şimdi, 11
rakamını düşün...

S: (L) Üç kere onbir otuzüç yapar.


C: Evet, ama 11?

S: (L) Onbir asal sayılardan biri veya kutsal güç sayılarından biri. Kabala'da 11 güç sayısı...
C: Evet...

S: (L) Onbir 10 artı 1. Sadece kendine ve 1'e bölünebiliyor. Başka birşey düşünemiyorum. Nümerolojide ben bir 11'im...
Aynı zamanda 22'yim. 11 rakamıyla ilgili başka ne var?
C: Astroloji.

S: (L) Astrolojide onbirinci burç Kova. İsmim bir onbir ve doğum günüm de 22; bu da iki çarpı onbir yapıyor ve Kova
burcuyum. Onbirinci ev arkadaşlıklar, ümitler, rüyalar ve isteklerle ilgili. Aynı zamanda evlat edinilmiş çocuklar. Kova
(Aquarius) su taşıyıcısı. Bilgi dağıtıcısı. 11'in bilgi dağıtma ile ilgisi mi var?
C: Şimdi 3'üncü ev.

S: (L) İkizler. Pekala. İkizler ve Kova. Üçüncü ev zihnin çalışma yapısını, iletişimi, komşularla ve kardeşlerle olan
ilişkileri, eğitimi, yerel yolculukları ve kişinin konuşma biçimini gösteriyor. İkizler "becerikli adam" olarak biliyor. Biraz
sığ ve maddi yaşamın şeyleriyle ilgili. Aynı zamanda yaratımın kutsal sayısı. Buradaki bağlantı nedir?
C: Matriks.

S: (L) Matrix kitaplarında bununla ilgili birşey mi var?


539
C: Hayır.

S: (L) Kendisi mi matriks? Üçüncü ev ve onbirinci ev bir matriks mi yaratıyor?


C: Temel.

S: (L) Kozmik şeyler bakımından İkizler Haziran, Kova ise Şubat... (S) Üçüncü ev aynı zamanda öğretme ile ilgili değil
mi? Biz arkadaşız ve şu anda bize birşeyler öğretiliyor...
C: Bu sizinle ilgili değil.

S: (L) Tamam. Bu bizimle ilgili değil. Anlamaya çalışıyorum. İkizler Haziran'da, Kova Şubat'ta. İkizler fiziksel adam ve
Kova da ruhsal adam mı?
C: Yin Yang.

S: (L) Yani İkizler fiziksel adam ve Kova da ruhsal adam... Yin yang...
C: Evet...

S: (L) Yani 33 fiziksel adamın gizli öğretiler ve eylemlerle kutsal adama dönüşmesini temsil ediyor olabilir mi? Ve bu
süreçten geçenler kendini 33 rakamıyla ilişkilendiriyor belki de. Önce bedene dönük olarak başlıyorlar ve sonra...
C: Medusa 11.

S: (L) Medusa 11 mi? Medusa'nın bununla ne ilgisi var? (S) Peki ya 33 kez dönüş? (L) Medusa'nın konuyla ilgisini
söyleyebilir misiniz lütfen?
C: Kafalar.

S: (L) Kafalar. Medusa. 11. Medusa'nın kafasında onbir yılan mı vardı, yoksa onbir kafa mı? Bu gerçekten çok soyut...
Bana burada yardımcı olmanız gerekiyor.
C: Oluyoruz.

S: (L) Anlamak için Medusa efsanesini okumam mı gerekiyor?


C: Hayır.

S: (L) Medusa. Kafalar. 11. Mitik Medusa hakkında fark etmemiz gereken birşey mi var burada?
C: 11'in karesi bölü fi sayısı.

S: (L) Pi sayısı. 11'in karesi bölü pi. Bu bizi nereye götürüyor?


C: 33.sonsuzluk.

S: (L) Ama bundan 33 çıkmıyor ki! Eğer 11'in kare kökünü pi'ye bölersek 3.3166 falan çıkıyor... Fi de nedir? Tamam eğer
pi'yi 11'e bölersek 3.5 çıkıyor, 33 değil.
C: 1 kere 1.

S: (L) Aa 11 kere 11 değil, 1 kere 1'i mi kastettiniz?


C: Hayır.

S: (L) 1 kere 1 kaç mı eder? 1.


C: 5 eksi 3.

S: (L) Tamam, 2.
C: Bak: 353535.

S: (L) 35 dizisi nedir?


C: 5 eksi 3.

S: (L) Burada garip bir matematik var. Sayılarla herşey yapılabiliyor çünkü sayılar derin seviyelerde evrene tekabül
ediyor...
C: Kod.

S: (L) Bu kod neyle ilgili? Yazılı birşeyle mi ilgili?


540
C: Sonsuz güç.

S: (L) Bu kodu bilerek nasıl sonsuz güç elde ediliyor? Neyle ilgili olduğunu bilmiyorsan sayısal bir kodu nasıl
kullanabilirsin ki?
C: Yılanların Tanrısı kendi taraftarlarına sonsuz bilgiyi arayıp bulma yoluyla sonsuz güce ulaşmayı vaadediyor. Sonsuza
kadar sahip oldukları şeyi sonsuza kadar aramak için sadakat yemini ediyorlar.

S: (L) Bu bir kısırdöngü!


C: Ve aldanma da burada ortaya çıkıyor! Hatırla, sonsuz güçle kendine hizmet etmeye çalışanlar yalnızca kendine hizmet
eden diğerlerine hizmet etmeye mahkum ve yalnızca görmek istediklerini görebilirler.

S: (L) Önceki bir celsede bununla ilgili konuşurken bu düşünce aklıma gelmişti. KH yolu kendine hizmet etmeye çalışan
bireylerden oluşuyor. Bencil ve ego-merkezliler. Diğerlerini onlara hizmet etmeye zorlamak istiyorlar. Diğerlerini
köleleştirmek istiyorlar ve diğerlerini onlara hizmet etmeye manipüle etmenin yollarını arıyorlar. Ama sonunda
kendilerinden daha yüksek bir gücün kontrolüne giriyorlar. İnanarak ve gücünü teslim ederek "kurtulunacağını" savunan
popüler dinler dahil bu tür öğretiler yoluyla kendilerine güç çekebileceklerine inanıyorlar. Ama kandırma ve aldatma
yoluyla diğerlerinden ALAN bir kontrol piramidi çıkıyor karşımıza. Alanlardan da sonunda alınıyor. Piramidin dibindeki
çoğunluğun alacağı kimse yok ve o yüzden bir sonraki yoğunluğa çekiliyorlar ve bu zirveye ulaşana kadar devam ediyor ve
herşey yok oluyor. BH modunda sadece verenler var. Ve eğer diğer BH varlıklarıyla ilişki içindeysen herkes herşeye sahip
ve kimse dipte veya tepede değil, bir boşlukta. Sonunda herkes başkasına hizmet ediyor galiba ve buradaki prensip NİYET.
Ama BH'de daha ziyade bir daire var gibi ve kimse dışarıda kalmıyor.
C: Denge, yin-yang.

S: (L) Yani 33 Yılan'ı, Medusa'yı falan temsil ediyor...


C: Piramidi belirtmiş olman ilginç... Piramidin tekabül ettiği tek boyutlu geometrik şekil nedir?

S: (L) Üçgen. Ve bir ucu yukarı bakan bir üçgen 3 yapıyor ve ucu aşağı bakan bir üçgenle birlikte 33 yapıyor. Burada
anlatmak istediğiniz şey bunun gibi birşey mi?
C: Evet.

S: (L) 33 rakamı ile Mısır'daki Büyük Piramit arasında bir bağlantı var mı?
C: Evet.

S: (L) Peki bağlantı nedir? Piramidi yapanlar gizli topluluk faaliyetlerine mi katıldılar?
C: Evet. Matrix kitaplarında gördüğün, Yılanları ve Grileri temsil eden sembol neydi?

S: (L) İçinde Yılan kafası olan üçgen mi?


C: Evet.

S: (L) Bu 33 bir grup dünyadışı varlığı mı temsil ediyor, yoksa yüksek bilgili ve yetenekli bir grup insanı mı?
C: Biri veya diğeri. (ç.n.: "ikisi de" anlamında mı acaba?)

S: (L) Bu Bramley'in kitabında Yılan Kardeşliği olarak belirtilen şey mi?


C: Evet.

S: (L) Quorum dediğiniz şey de bununla ilgili mi?


C: Yakın.

S: (L) Yani burada matematikle ve yüksek bilgiyle oynayıp o insanların kafasını meşgul eden ve daha üst bir seviyede
kontrol edildiklerinin farkına varamamalarını sağlayan bir grup varlık var öyle mi? Yoksa yaptıklarını bilinçli olarak mı
yapıyorlar? Bu bir aldanma mı yoksa bilinçli bir tercih mi?
C: Her ikisi.

S: (L) Bu gizli grupta yer alan ünlü birileri varsa birkaç isim verebilir misiniz?
C: Çıkarınıza olmaz.

S: (L) Bu 33 sayısıyla ilgili olarak bakmam gereken başka birşey var mı?
C: Hayır. Düşünmen gerekiyor.
541

S: (L) Bir sonraki soru şu: Oryon efsanesini araştırmamız gerektiğini söylediniz ve birkaç kaynağa baktım. Mükemmel bir
adam var ve bu adam bir kadına aşık oluyor ve kadının kıskanç babası Oryon'u kör ediyor. Tekrar görebilmesi için tek çare
ışığa, tanrıça Aurora'ya bakmasıdır. Bunun Oryon'un insanların doğal evi olması fikriyle ilgisini söyleyebilir misiniz?
C: Cevapları aramak sana kalıyor.

S: (L) Kitaplardan birinde, Oryon ile Akrep Takımyıldızı arasında kurulan bir ilişki vardı. Oryon'un oku Akrep'e
nişanlanıyor. İnsanların fiziksel bedeninin D'Ankhiar gezegeninde molekülerize edilmiş olduğunu ve bunun halen devam
ettiğini söylemiştiniz ve bu gezegen Akrep Takımyıldızı'nda bulunuyor.
C: Evet.

S: (L) Oryon ile Akrep arasındaki ilişki nedir? "Kötü adamları" temsil eden Oryon, insanlığın fiziksel varlığının kökeni
olan Akrep'e ok atıyor...
C: Kötü adamlar mı?

S: (L) Tamam kötü adamlar dediğimi unutun. "Akrep'e ok atıyor." Sembolik bir ilişki olarak insan bedenleri ile...
C: Hepsi birbiriyle ilişkili.

S: (L) Efsaneye göre Osiris'in öldürülmesi ya Akrep'in 28'inci gününde, ya da Osiris'in hayatının 28'inci yılında oldu. 28
rakamının buradaki sembolojisi nedir, eğer varsa?
C: Yok.

S: (L) Kitap Nordik dünyadışıların bizimkinden farklı kimyasal temellere sahip bir kanı olduğunu tanımlıyor...
C: Bunlar önemsiz dezenformasyonlar. Kafataslarının ortalama %3 daha büyük olması dışında "Nordik" fizyolojisi
sizinkiyle tamamen aynı. Sezginizi arttırmak için aranızda tartışın. Celseyi sonlandırmamız gerekiyor.

S: (L) Teşekkürler.
___________________________________

18 Kasım 1995 F___, Laura, TR ve JR

S: (L) Merhaba.
C: Evet.

S: (L) Kiminle birlikteyiz?


C: Rindr.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Çeşitli sorularımız var... hazır mıyız?


C: Kesinlikle.

S: (L) Şu sıralar Paris'te meydana gelen terörist bombalamalar ile dünyadışıların artan faaliyetleri arasında herhangi bir
ilişki var mı?
C: Açık.

S: (L) Doğru soruları oluşturma konusunda söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: USAir-194 kazası; United Air kazası, Colorado Springs; Bağlantı? Ses kayıt cihazı kasetlerindeki transkriptleri kontrol
et.

S: (L) Bu Paris bombalamasıyla herhangi bir şekilde ilgili mi?


C: Hayır.

S: (T) Bu geçen hafta konuştukları şey hakkında. Üsler 4'üncü yoğunluğa dönüşüyor. Bir uçak üsse düştü ve parçalandı.
C: Varsayım! 3'üncü yoğunluk zihin kontrolü için strob ışıklar kullanılıyor. (ç.n.: strob ışık, belirli aralıklarla yanıp sönen
veya titreşen ışık kaynakları sanırım)
542

S: (L) Neredeki strob ışıklar?


C: Fazla düşünülmeden sorulmuş bir soru!

S: (L) Haklısınız. Sadece konuyu açmaya çalışıyordum. (T) Zihin kontrolü için kullanılan strob ışıkların uçak kazasıyla
ilgisi nedir?
C: Akmasına izin verin. Göreceğiniz gibi bu yapıdaki geçmiş celseler sizin için en iyi sonuçları verdi. Gelişime yönelik
düşünce dalgalarınızı aldık ve hızlandırılmış öğrenme ve ilerleme frekansı dalgasında size yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Görüyorsunuz, bu enerji seviyesini arttırıyor!!

S: (L) Tamam. O zaman akmasına izin vereceğiz.


C: Sorular sormanızı tavsiye ediyoruz ama verilecek cevapların yapısı ve içeriğiyle ilgili varsayımda bulunmayın.

S: (L) Zihin kontrolü için kullanılan strob ışıklarla ilgili cümleye dönüp oradan devam etmemizi mi istiyorsunuz?
C: Soruları nasıl sormanız gerektiği veya şunun veya bunun uygun olup olmadığı ile ilgili olarak sürekli soru sormamanız
en iyisi. İçinizden geldiği gibi davranın.

S: (L) Pekala. Strob ışıklarına değindiniz. Zihin kontrolü için kullanılan bu strob ışıkları günlük bazda karşılaştığımız veya
karşılaşabileceğimiz şeyler mi?
C: Bunu bilmiyor musun? "Bazı strob ışıkları" demedik. "Strob ışıkları" dedik, yani hepsini kapsıyor!

S: (T) Strob ışıklarının pek çok tür ve biçimi var. TV bir strob ışığı. Bilgisayar ekranları bir strob ışığı. Lambalar strob.
Floresanlar strob. Sokak lambaları strob.
C: Polis arabaları, ambulanslar, itfaiye... Bu ne zamandan beri uygulanıyor? Son zamanlarda herhangi bir değişiklik fark
ettiniz mi??!!??

S: (F) Yimi yıl önce söylediğiniz o araçların hiçbirinde strob ışıklar yoktu. Eski tip flaş ışıkları vardı. Artık her tür ortamda
giderek daha fazla strob ışığı kullanılıyor. (L) Okul otobüslerinde bile var! (T) Normal şehir otobüslerinde de var. (L) Bir
strob ışığının yanıp sönme hızı belirli bir frekansa ayarlanarak belli şeyler yapmak için kullanılabiliyor mu?
C: Hipnotik açıcı.

S: (L) Bu alıştırılmakta olduğumuz birşey mi? İnsanı sürekli bir hipnoz durumunda mı tutuyor?
C: Varsayımlar akışı zorlaştırıyor!

S: (L) Bu şekilde kullanılan hipnotik bir açıcının amacı nedir?


C: Aracı fark etmiyorsunuz.

S: (L) Ouuuu! Yani üzerimizdeki sürekli olarak dünyadışı araçlar geçiyor olabilir ve biz...
C: Varsayım!

S: (L) Üzgünüm! (T) Tamam, strob ışıkları görmemiz nedeniyle aracı fark etmiyoruz. Stroblar hipnotik araç ve hipnotik bir
etki yapıyor...
C: Varsayım!

S: (T) O zaman devam edin.


C: O zaman soru sorun!

S: (L) Varsayımda bulunmayıp soru sormamızı istiyorlar. (T) Pekala fark etmediğimiz araçlar nelerdir?
C: Açıcı. İşitsel telkine hazırlıyor.

S: (T) Ne telkini?
C: Düşünme yeteneğinizi kullanın. Ağ çalışması yapmak varsayımlar yapmak demek değildir. Bir "gerçeğin" tek taraflı
emin ifadesi ise varsayımdır.

S: (T) Cümlelerimizi soru formunda kuralım! ... (L) Pekala, "işitsel telkin" dediniz. İşitsel telkin nereden geliyor?
C: Normalde işitsel telkinleri nereden alırsınız?

S: (L) Radyo, televizyon... (T) Telefon... (L) Bundan mı bahsediyoruz?


543
C: Evet.

S: (L) Araba sürerken veya televizyonun karşısında strob ışığa bakarken hipnotik olarak açık bir durumda olduğumuz için
telkinler daha iyi bir şekilde aklımıza girebiliyor, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Bu telkinler hangi amaçla tasarlanıyor? Genel bir amaçla mı?


C: Önceki yanıtları incele.

S: (L) Dünyadışı araçları görmememiz için mi?


C: Evet.

S: (T) Arabadayken radyo kapalıysa bile bu sinyalleri alıyor muyuz?


C: Başka bir kaynak olup olmadığına bağlı.

S: (T) Ne tür bir başka kaynak?


C: Örneğin ELP.

S: (L) ELP nedir?


C: Extremely Low Pulse (Çok Düşük Sinyal).

S: (T) ELF ise Çok Düşük Frekans. Bu ikisi aynı şey mi?
C: Bazen.

S: (T) Bu dış bir sinyal veya frekans kaynağı mı?


C: Evet.

S: (T) Strob ışık kaynağından mı geliyor?


C: Hayır. Birbirleriyle uyumlu hareket ederler.

S: (T) Birbirleriyle uyumlu hareket eden iki ayrı kaynak mı?


C: Yakın.

S: (L) Ve bu süreç bizim birşeyi, örneğin herhangi bir anda göklerimizde uçan bir aracı görmemizi mi engelliyor?
C: Veya onları başka birşey olarak görüyorsunuz.

S: (L) Şimdi biraz durmamız gerekiyor çünkü size birşey anlatmak istiyorum. Geçen birkaç ay boyunca bulduğum her
fırsatta gökyüzünü çok dikkatli bir şekilde inceliyordum. 3 veya 4 ayrı olayda sıradan bir uçak olduğunu düşündüğüm
birşey görüyorum, onu dikkatli bir şekilde izliyorum, sonra gökyüzünü bir ucundan bir ucuna tarıyorum, sonra az önce
gördüğüm uçağın hızına ve yönüne bağlı olarak olması gereken yere bakınca orada HİÇBİRŞEY olmadığını görüyorum.
Orada durdum, baktım baktım ama hiçbirşey göremedim. Gördüğüm bu şeyler KAYBOLDU. Gördüğümden emindim.
Çıldırmamıştım. O süre içinde tamamen uzaklaşıp kaybolmuş olamayacağını biliyordum. Bunu birkaç kez yaşadım ve bu
beni gerçekten çok rahatsız etti. Bir insan kitlesi olarak biz farkına varmadan çeşitli nedenlerle üzerimizde uçuluyor
olabileceği durumu dışında bunun ne gibi anlamları var?
C: Evet, monoatomik altın!

S: (L) Monoatomik altının bununla ilgisi nedir?


C: Zihin, beden ve ruh olarak varlığın tamamen tuzağa düşürülmesi.

S: (T) Bu Hudson'un videoda bahsettiği şey.


C: Stroblarda çok düşük miktarlarda altın lifleri kullanılıyor.

S: (L) Bunun doğrudan vücuda alınan monoatomik altından farkı nedir?


C: Çok düşük miktardaki liflerde ne var? İpucu; Fort Knox'tan gelmiyor!

S: (T) Monoatomik altın.


C: Bingo. Görüyorsunuz ya, çok sıradışı özellikleri var.
544
S: (T) Olduğundan eminim. Eğer bu madde Hudson'ın söylediği şeyleri yapıyorsa, dünyayı yöneten güç yapısı onun önünü
kesmiş olurdu ve bu kadar ilerleyemezdi. Eğer bunu yapmasına izin veriyorlarsa, Hudson'ın söylediği şeyi değil, tam tersini
yapıyor demektir. Bu maddeyi belirli bir gün boyunca alıp programı tamamladığında genlerini yeniden yapılandırıyor. Bu
gen yeniden yapılanması insanlığın başına gelmişti zaten, bunun tekrar olmasını ister miyiz? (L) Belirli DNA faktörlerini
iptal etmek için IŞIĞIN kullanıldığını söylememişler miydi? (J) Aynen öyle! (L) Bu kontrolü nasıl engelleyeceğiz?
C: Engellemeyeceksiniz.

S: (L) Birşey sormak istiyorum. Geçen gece St. Petersburg'daki seminerime giderken CD bana korumalık yaptı. İlginç
birşey sordu. Eğer bunca şeyi biliyorsak ve böyle bir güç oluşturuyorsak, bu tür şeylerle ilgili gerçek bilgiler elde
ediyorsak, neden 3'üncü veya 4'üncü yoğunlukta bizi durdurmak veya engellemek için karşımıza birileri çıkarılmıyor?
Elbette ona saldırılardan, saptırma çabalarından ve pek çok başka şeyden bahsettim. Ama bir anlamda çok net birşey
soruyordu. Bizi ortadan kaldırmak için neden fiziksel birşey yapılmıyor?
C: Bazı güçler bilginin yavaşça verilmesini istiyor.

S: (L) Bu güçlere 4'üncü yoğunluk KH dahil mi?


C: Hayır, ama onlar görmek istemediklerini görmez.

S: (L) Bizi bir tehdit olarak görmüyorlar mı?


C: Daha ziyade can sıkıcı birşey olarak. Bu arada CD neden celselere katılım göstermiyor???

S: (L) Bu retorik bir soru mu, yoksa gerçekten mi soruyorsunuz?


C: İkisinden biri.

S: (L) CD çok meraklı. Fakat neden siz bize söylemiyorsunuz?


C: Bilgi kampanyanda dolaylı eylem ve ifadeler yoluyla etki yapmaya çalışmaktan ziyade daha direkt ol Laura.

S: (L) Özel olarak CD ile daha doğrudan konuşmamı mı tavsiye ediyorsunuz?


C: Doğrudan açıklamalar her zaman daha çok işe yarar ama annenle erken çocukluk aşamasındaki etkileşimlerinle
bağlantılı olarak onlara karşı korku temelli bir hoşnutsuzluk duyuyorsun. İlerlemene katkı sağlayacak bazı bilgilerle sana
yardımcı olmaya çalışıyoruz. [mola]

S: (L) Tamam, geçen gece yaşadığım deneyim hakkında birşeyler sormak istiyorum - orada mısınız?
C: Neden her zaman bunu soruyorsun, kahve molası verdiğimizi mi düşünüyorsun?

S: (L) Pekala, geçen gece BDD (beden dışı deneyim) gibi birşey yaşadım. Gerçekten öyle miydi?
C: Güneş sisteminin "tam kapsamlı bir sızıntısıydı."

S: (L) Ne? (T) Sen sordun! (F) Gayet açık! (L) Dalga geçmeyin lütfen! ... Pekala, güneş sisteminin "tam kapsamlı sızıntısı"
ne demek?
C: Sistemler diğer herşey gibi dereceli bir yapıya sahiptir. Astroloji çalışmasının kökeni "birleşik varlık sistemi"dir ve bu,
yerel kozmik kütlelerin herhangi belirli bir yerdeki üçüncü yoğunluk varlıklarının bedenleri ve ruhları üzerindeki etkisiyle
ilgilidir.

S: (L) Peki deneyimlediğim şey bakımından bu ne anlama geliyor? Sanki bir egzersiz yapar gibi tekrar tekrar bedenimden
çıktığımı hissettim.
C: Deneyimin meydana geldiği sıradaki güneş faaliyeti, senin "güneş dönümüne" dayalı olarak, kısmen ruhunu bedeninden
ayırır gibi bir etki yapacak nitelikteydi. Neden haritanı kontrol edip o günkü açıların bedeninin sona erme potansiyeli
bakımından her zamankinden daha uygun olup olmadığına bakmıyorsun?

S: (L) Bu deneyimi tekrar yaşayacak mıyım veya yaşayabilir miyim?


C: Her insan varlığının hayatında her zaman en az bir kez yaşanır ama çoğu insan için hayatının sonunda meydana gelir.

S: [uzun gülüşmeler] (L) Öldüm mü yani? Yoksa bu insanların ölürken deneyimlediği şey mi?
C: Evet, ama senin akşam yemeği için dönmen gerekiyordu!

S: ... (L) Yani bu sadece bir BDD değildi. Ruhun bedenden bir ayrılmasıydı. Bu astral seyahatten farklı mı?
C: Hayır.
545
S: (L) BDD yaşayan insanlar bunu mu deneyimliyor?
C: Astral seyahatte "gümüş kordon" ve üçüncü yoğunluk farkındalığının örtüsü nedeniyle bilinç seviyesi aynı derecede
yoğun değildir.

S: (L) Evet, bu deneyimin ne kadar şiddetli bir deneyim olduğunu anlatamam. HERŞEYİN o kadar bilincindeydim ki... (T)
Daha önce hiç olmadığın kadar bilinçliydin ha? (L) Aynen öyle. Deneyimle oynamaya başladım ve gerçekten eğlendim. En
ufak duyumların bile farkına varıyordum. Bedenden ayrılma bir cızırtı sesi meydana getiriyor, bir elektrik cızırtısı gibi.
Bedene girip çıktıkça ses değişiyor. Ne yaptığımın farkındaydım. (T) Astral seyahatte ruh hala bedene bağlı. Bu durumda
Laura'nın ruhu fiziksel bedeninden tamamen mi ayrılmıştı?
C: Tamamen değil, ama ayrılan parçası ayrılmıştı.

S: (L) Bedenimle muhafaza ettiğim bağlantı çok küçüktü. (T) Bu Dannion Brinkley'in kitabında tanımladığı şeyin hemen
hemen aynısı. Peki eğer Laura bedeninden tamamen ayrılsaydı ölmüş mü olacaktı?
C: Evet. [mola]

S: (L) Bir safari rüyası görmüştüm. Rüyada hepimiz Afrika'ya gittik ve orada biraz bilgi edindim, bana birşey verildi ve ben
de onu sağ tarafımdaki cebime koydum. Aynı rüyada birkaç gün sonra tehlike hissettiğim bir deneyim yaşadım, birşey
zihnimi tarıyordu ve karnımın sağ alt tarafında koruyucu bir cihaz çıktı, tıpkı bir roket gibi. Ertesi gün aynı noktada küçük
derin bir yara fark ettim. Bu neydi?
C: Ani enerji yükselmesi.

S: (L) Neden yumurtalık bölgesinin hemen dışında?


C: Oradaki manyetik alan zayıflığı nedeniyle.

S: (L) Yani rüyada bunu yapabilmiş olmam faydalı mı?


C: Belki.

S: (L) Bu, bu rüyada öğrendiğim birşey mi? Hepimizin bir şekilde öğrenebileceği birşey mi?
C: Gerekli değil.

S: (L) Bir tehdit hissedildiğinde bedenin otomatik olarak savunma duvarlarını kaldırması oldukça faydalı bir yetenek gibi
görünüyor.
C: Elbette, 4'üncü yoğunlukta.

S: (L) Bu bir 4'üncü yoğunluk eylemi veya yeteneği miydi?


C: Yakın.

S: (L) Gerçekten vücudumdan birşey çıktı ve geride o yarayı mı bıraktı?


C: Cevapladık.

S: (L) Tamam, yani ani bir enerji çıkışıydı. Vücudumda yara oluşturan şey bu yüksek enerji çıkışı mıydı?
C: Evet.

S: (L) Bu enerji nereden geliyordu?


C: Gelişimin sırasında doğal bir şekilde öğren. İyi geceler.
___________________________________

25 Kasım 1995 F___, Laura, SV

S: (L) Pekala, bu gece sormak istediğimiz bazı sorular var...


C: Ne, selamlama yok mu?

S: (L) Merhaba, nasılsınız?


C: İyiyiz, teşekkürler, siz nasılsınız?

S: (L) İyiyiz. Biraz yorgunum, eminim farkındasınızdır.


C: Evet.
546

S: (L) Bu bitkinlik durumu hakkında söyleyecek birşeyiniz var mı, yoksa soruları mı soralım?
C: Biz kimiz?

S: (L) Pardon. Bu gece karşımızda kim var?


C: Cilyor.

S: (L) Peki neredensin?


C: Kasyopya.

S: (L) Konuya dönecek olursak, sorularımızı sormaya mı başlayalım, yoksa bitkinliğimle ilgili söyleyecek birşeyiniz var
mı?
C: Sana bağlı.

S: (L) Yorgunluk konusuna genel bir şekilde değinmenizi istiyorum.


C: Öğrenmek çok emek isteyen bir iş olabilir.

S: (L) Evet, çok sıkıntılı! Gerçekten birşeyler öğreniyoruz. Ve öğrendiğimiz şeylerden biri, bazı insanların bazen buradaki
sürece çok zarar verici olabildikleri. Bunun hakkında yorumda bulunabilir misiniz?
C: Bahsettiğin kişiler kendi öğrenmeleri gerekeni öğrenmeliler.

S: (L) Yani kendi öğrenme yolundalar, öyle mi?


C: Diğer herkes gibi.

S: (L) Bu konuda kötü bir hissim yok ama aynı zamanda şu anda duygusal olarak karmaşaya eğilimli durumdayım. Kafamı
toparlayamıyorum. AB kanallama konusuna tek başına mı devam etmek istiyor, yoksa T ve J ile birlikte mi?
C: Evet.

S: (L) AB böyle bir materyali ancak kendi elde ederse güvenilir bulacağını söyledi ve T ve J de şu anda aynı niyette
görünüyorlar. Benzer bir şekilde bağlantı kurabilecekler mi?
C: Frekans titreşim seviyelerine göre kanallayacaklar.

S: (L) Pekala, bu konuda bu kadarı yeterli. (F) Ben bu deneyin ne kadar süre devam edeceğini merak ediyorum. Ama bu
belki de önemsizdir. (L) Ne kadar devam ederse o kadar devam edecek, bir dakika bile fazlası değil! (F) Aynen öyle!
C: İsterseniz teması sürdürebilir ve dostça ve bilgilenmeye yönelik olarak güncellemeler isteyebilirsiniz. Sonuçlar en
azından eğlendirici olacaktır.

S: (L) Tamam. Geçen gün o uzun uyku öncesi durumlardan birini deneyimledim ve öyle görünüyor ki bir sınıftaydım ve
bana birşeyleri açıklayan biri vardı. Bana söyledikleri şey, bunun bir Yılbaşı sezonu olduğu, ekonomiyi kontrol edenlerin
atacağı belirli adımlar olduğu ve Yılbaşından sonra Ocak ve Şubat'ta ekonomiyi büyük ölçüde düşüşe sürükleyecek pek çok
şeyin olacağıydı. Bunun BU yıl olup olmadığı belli değildi ama Yılbaşından hemen sonrasıydı. Bu bilginin nereden
geldiğini ve bu olayda ne deneyimlediğimi söyleyebilir misiniz?
C: Bu uzun ve karmaşık bir konu ama açıklamak için elimizden geleni yapacağız. Gördüğün şey olası geleceklerden
biriydi. 3'üncü yoğunluk dünyamızın ekonomisi tamamen özel olarak tasarlanmıştır. Onu kontrol eden güçler hem 3'üncü,
hem de 4'üncü yoğunluktur. Tam şu anda 3'üncü yoğunluk sektöründe, ekonomik bir buhranın ne zaman, nerede ve nasıl
bir şekilde meydana getirileceği ile ilgili çelişkili bazı fikirler var. Bu, sizin zaman ölçümünüzle epeydir üzerinde çalışılan
birşey. Şimdiye kadar, bir çöküşün meydana gelmesini istemeyen güçler baskındı. Bu durumun daha ne kadar süreceği pek
çok faktöre bağlı. Ayrıca ekonominin durumunun tamamen bir ilüzyon olduğunun farkında olun. Yani dünya ekonomisi
tamamen insanlara inanmaları söylenen şeye dayalı olarak işlev gösteriyor.

S: (L) İyi ama son zamanlardaki gözlemlerime göre fiyatlar yükseliyor ama ortalama bir insanın maaşı yükselmiyor.
Fiyatları izliyorum. Çok dengesiz ve korkutucu bir şekilde yükseliyor. İnsanların bu şekilde yaşamlarını idame
ettiremeyecekleri açıkça görülüyor. Nüfusun büyük bir bölümü bu şekilde hayatını sürdüremez.
C: "Kurallara" uyan kimse hayatını sürdürmeyi başaramaz, ama eğer sana oynaman söylenen oyunu reddedersen, durumun
giderek düzelir.

S: (L) Pekala. Kurallara göre oynamamaktan neyi kastediyorsunuz? Hangi kurallar?


C: Buna yanıt vermemizin en iyi yolu, yüksek sesle düşünmen ve bizim yanıtlarımızı beklemen.
547

S: (S) Herhalde bir numaralı kural düzenli bir işte çalışmak, günde 5-9 saat veya haftada 40 saat çalışmak ve tüm paranı
biriktirip bankaya yatırmaktır.
C: Bekle, bir kerede bir tane.

S: (L) Tamam. Bir numaralı kural "düzenli bir işte" çalışmak.


C: Bir numaralı "tuzak"!

S: (S) İki numaralı kural paranı biriktirmek.


C: Paranızı büyüterek koruyabilirsiniz, yatırarak değil.

S: (L) Yatırmaktan kastınız bankaya yatırmak mı?


C: Evet.

S: (L) Parayı ancak katlayarak koruyabileceğimizi mi söylüyorsunuz?


C: Evet. Parayı bankaya yatırdığınızda Kardeşliğin yani İlüminati'nin yani İsa Düşmanları'nın o parayı kendi amaçları için
büyütmesine yardımcı oluyorsunuz ve bunun karşılığında tüm aldığınız biraz "kırıntı." Ve İsa Düşmanları paranızı istediği
zaman "çekebilir!"

S: (L) Yatırım yoluyla parayı arttırmanın en popüler yollarından biri borsa. Ama görünüşe göre borsa da İsa Düşmanları
sisteminin bir parçası ve oraya yapılan yatırımdan da netice itibariyle ancak birkaç "kırıntı" elde ederiz.
C: Evet ve hayır. Halka açık hisselerin hepsi İlüminati'nin doğrudan kontrolü altında değil.

S: (L) Parayı katlamanın yollarından biri olarak borsayı mı tavsiye ediyorsunuz?


C: Belirli birşeyi tavsiye etmiyoruz, sadece temelleri açıklıyoruz. Verdiğimiz genel ipuçlarına bağlı olarak ayrıntıları
kendiniz belirleyeceksiniz ve bu da öğrenme anlamına geliyor ve ruhlar olarak bu şekilde ilerlersiniz.

S: (L) Paramızı katlamamız gerektiğini ve paramızı bankaya yatırmanın avantajlı olmadığını söylediniz...
C: Fark ediyorsanız, tüm başarılı iş insanları bunu yapıyor. Paralarını katlıyorlar, ufuklarını sürekli olarak genişletiyorlar.
Çıktıyı katlıyorlar ve böylece girdiyi de katlıyorlar. Ve bu süreç asla sona ermiyor çünkü bunun döngünün bir parçası
olduğunu içgüdüsel olarak anlıyorlar. Girdinin devam etmesi için sabit tutulmaması, spiral şeklindeki büyüme döngüsüyle
uyumlu kalabilmesi için sürekli artması gerektiğini biliyorlar. Ve bunun olması için çıktının da sürekli olarak büyütülmesi
gerekir. Bu durduğu zaman döngü çöker. Ve işte İlüminati yani Kardeşlik yani İsa Düşmanları akışı hafif bir şekilde bile
olsa durdurarak "Panik" yaratıyorlar ve yaratılan izlenimin yoğun bir propagandasını yapıyorlar.

S: (S) Eğer paran varsa yatırım yapmak güzel ama Laura ve F___'nn yatırım yapacak parası yok. Bunu yapmalarının yolu
nedir?
C: Örneklerden biri, deneyimlerinizi, sezgilerinizi ve öğrendiklerinizi paylaşmak olabilir. Yani para kazanmak için
yapılabilecek şeylerden biri, örneğin kitap yayınlamak olabilir.

S: (L) Siz 6'ıncı yoğunluk ışık varlıklarısınız, bizse 3'üncü yoğunluk insanlarız ve her yönden, içsel ve dışsal sürekli saldırı
altındayken yapmakta olduğumuz şeyi sürdürmek bile bizim için yeterince zor. Sorunları daha da fazla arttırma riski
olmadan nasıl tüm bu deneyimleri insanlarla paylaşabiliriz?
C: Çalışmanız durdurulmadı ve durdurulmayacak. Çalışmanızın tamamını veya parçalarını yayınlamanızın yalnızca "bir
telefon mesafesinde" olduğu söylendi ama henüz bu cümleye inanç göstermediniz ve ayrıca yanlış "izlenim" yaratma
korkusu nedeniyle istediklerinizi ifade etme konusunda sorunlar yaşıyorsunuz ve bu da saldırı sürecinin bir parçası. Sizi şu
andaki konumunuza biz yönlendirdik ama ne derler bilirsiniz: "Atı suya götürebilirsiniz ama içmeye zorlayamazsınız."

S: (L) Telefon görüşmesi mi? Elimizdeki materyali pek çok kişiyle paylaştım ve anlattım hem de enerjimin sonuna kadar.
Lütfen bana kimi aramam gerektiğini SİZ söyleyin ve ben de onu büyük bir zevkle arayayım!
C: Pek çok kaynakla iletişim kurmak için gerçekten büyük miktarda enerji harcadın ama bunların çoğu meyvesiz. Şimdi
sana kitap yayınlamayı kimin söylediğini düşün???

S: (L) K___ E___ F___ ile konuştum, R___ ile konuştum, yazılı materyalimizden parçalar gönderdim... Başka ne yapmam
gerekiyor?
C: Söylediğimiz gibi, duruma doğrudan yaklaşma gibi bir sorunun var. Örneğin şöyle söyle: "Yayınlamak istediğim
birşeyler var, lütfen bunu yapmama yardım edin!!!"
548
S: (F) Nasıl?
C: Size ağ çalışması yapmanızı söyledik!! Bu mucizeler yaratır!!! Mektup yazdığın zaman o mektuplar klasörlerde
dosyalanıyor. Kitap yayınlayanlara bunu nasıl yaptıklarını ve sizin nasıl yapabileceğinizi sorun. Yanlış izlenimler
yaratmaktan korkmayın. (ç.n.: ağ çalışması (networking): herhangi bir konuyla ilgili kişilerle iletişim kurmak, bilgi-fikir
alışverişinde bulunmak, işbirliği yapmak vs.)

S: (L) Kitap yayınlamak çok uzak birşey gibi görünüyor!


C: Hayır. Valerian'a sor. Bu konuda sana yardımcı olmasını iste. Doğrudan ve lafı uzatmadan. Ona pastadan bir pay teklif
edersen son derece istekli olacaktır. Aslında onun beklediği şey de bu!

S: (L) Pekala. Bu F___'nin ve benim durumumu açıklıyor. Ya S___?


C: SV istediği sürece resmin bir parçası. İyi geceler.
_______________________________________

2 Aralık 1995

S: (L) Merhaba, kimse var mı? Bizi hala seviyor musunuz?


C: Aptalca!

S: (L) Bazen insanın biraz güvenceye ihtiyacı oluyor! Bu gece kiminle birlikteyiz?
C: Romolla Kasyopya.

S: (L) Bildiğiniz gibi T ve J dün gece buradaydı ve pek çok garip şeyler hissettim. Sanki onlarla birlikte çok karanlık birşey
de buraya geldi. Midem ağrıdı. Ne oluyor?
C: Spesifik.

S: (L) Negatif bir enerji mi getirdiler?


C: Küçük düşürülüyor.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?


C: Öğrenme merkezi kütüphanene sor.

S: (L) Onu küçük düşüren kim?


C: Bunlar ortaya çıkan durumlar.

S: (L) Koşullar onu küçük mü düşürecek, yoksa şu anda mı onu küçük düşürüyor?
C: İkincisi.

S: (L) O olmayan ama onu izleyen ve onunla birlikte gelen bir enerji hissettim. Hatta o şeyi duyduğumu hissettim. Sanki
"O bizim!" diyordu.
C: Eğer yapışık ruh varsa, "geçici" bir durum.

S: (L) Her ikisi de AB ile birlikte başka bir kanallama grubunu başlatma planlarından bahsediyordu ve hatta taşındıktan
sonra başka bir tane daha. Tallahassee'ye taşınmaktan bahsediyorlar. Görünüşe göre şu anda taşınmıyorlar. Ve açıkça
görülüyor ki baştan beri bu grubun sürekli birer üyesi olma niyetleri yoktu. Öyle değil mi?
C: Açıkça görülüyor.

S: (L) Böyle düşünmelerine üzüldüm. Tüm hayatım boyunca temel olarak bunu yapmaya hazırlandım ve F___ de öyle.
Bize çok yardımcı oldular.
C: Grupta çok fazla şef olacaktı ama yeterince kızılderili olmayacaktı.

S: (L) RC ile ilgili olan durum da onun dergisinde editörlük yapma teklifini reddetmem gerektiğini düşündürüyor bana.
Herhangi bir yorum?
C: Durumu yanlış okumamaya dikkat et. Biyolojik döngüleri RC'yi güçlü bir şekilde etkiliyor.

S: (L) Bunun geçmesini mi beklemeliyim?


C: Evet.
549

S: (L) Dergi fikrinin iyi olduğunu düşünmüştüm...


C: Eylemlerinle ilgili kararlarında "akışın" sana rehberlik etmesine izin ver.

S: (L) Benim yapmaya çalıştığım şey de bu. Eğer biyolojik durumlar RC'yi etkiliyorsa, eğer TR küçük düşürülüyorsa, bana
ne oluyor? Önce bir kişi negatif yükünü üzerime boşaltıyor, sonra 12 saat geçmeden bir başkası negatif yükünü üzerime
boşaltıyor, bütün bunların üstüne bir de kocam negatif yükünü tepemden aşağı boşaltıyor. Bu kaldıramayacağım kadar
fazla.
C: Odanın havalandırılmasını tavsiye ediyoruz. İyonize edici faktörler dengeleyici etki yapıyor.

S: (L) İyonize edici faktörlerin son birkaç günde bu odada bulunmuş insanlarla herhangi bir ilgisi var mı?
C: Herşey birbiriyle ilgili. Denge oluştuktan sonra rahatlığınız için pencereleri kapatabilirsiniz.

S: (L) 21 Ekim celsesinde robotoid türde insanlardan veya yeniden canlandırılan insanlardan bahsediyorduk... Bu
insanlardan 7'si ile karşılaştığımı söylediniz ve bir tanesini tanımladınız. Sonra profillerden bahsettik ve belirgin kişilik
özellikleri olmayışına değindik. Ayrıca onları görür görmez tanıyamayacağımızı söylediniz. Hala bunu mu söylüyorsunuz?
C: "Dosyalarını" araştır. Öğrenme bazen en iyi inceleme ve keşifle yapılır.

S: (L) Araştırmam gereken şeyle ilgili birkaç ipucu daha söyleyebilir misiniz? Hastaneye gitmekten bahsettiniz...
C: Duygusal değiller. Kendi incelemenle keşfedebileceğin başka ipuçları da var. Bu konuda sana daha fazla bilgi vermemiz
senin için avantajlı olmaz. Bu konuda spekülasyon seni yolun dışına iter.

S: (L) Bu konu düşündüğüm kadar önemli olabilir mi?


C: Nihayetinde, ama henüz değil!!

S: (L) Kaydedilen ve yerel bir televizyon kanalında yayınlanan bir röportaj yaptım. Bunun, bu tür faaliyetleri arttırıp
arttırmayacağını merak ediyorum.
C: Giderek ısınan bir su gibi.

S: (L) Kişisel şeyleri bırakıp daha ilginç şeylere geçelim.


C: Teşekkürler!

S: (L) Almanlar 2. Dünya Savaşı sırasında bir zaman makinesi yaptılar mı?
C: Evet.

S: (L) Gerçekten yaptılar mı?


C: Evet.

S: (L) Almanların zamanda yolculuk deneyleri savaştan sonra ABD'ye mi taşındı?


C: Parçalı olarak.

S: (L) ABD, Almanlar tarafından yapılmış bir zaman makinesine el koydu mu?
C: Hayır.

S: (L) Neden?
C: Başka bir yere alındı.

S: (L) Nereye?
C: Mausenberg, Neufriedland.

S: (L) Makine hala Almanya'da mı?


C: Nein!

S: (L) Mausenberg nerede?


C: Antarktiklandt.

S: (L) Bu makineyi kim kontrol ediyor veya çalıştırıyor?


C: Klaus Grimmschackler.
550

S: (L) Şahıs olarak sormadım. Amerikalılar mı yoksa Almanlar mı?


C: Deutsche.

S: (L) Bu makineyi kendilerini zamanda oraya veya buraya taşımak için kullandılar mı?
C: Glophen'de uygulandı, bit, yie aire das gluppen und werstalt de vir seinderfor bidde.

S: (L) Neden anlamayacağımız bir şekilde cevap veriyorsunuz?


C: Üzgünüz, konu nedeniyle aktarımlarda bir karışma oldu.

S: (L) Bu Alman zaman makinesine dönecek olursak: Almanlar savaş sırasında düşmüş bir UFO'yu ele geçirdiler mi?
C: Evet.

S: (L) Bu UFO'yu kim uçuruyordu -pardon- kim KULLANIYORDU?


C: Griler.

S: (L) Almanlar geri mühendislik yapıp bu aracın bir benzerini yapabildiler mi?
C: Buna ihtiyaçları yoktu. Bu tür şeylerle ilgili bilgileri kanallanan kaynaklardan edinmişlerdi.

S: (L) Almanlar bu bilgileri Vril Topluluğu'ndan mı aldı?


C: Kısmen. Ayrıca Thule Topluluğu.

S: (L) Antartika'da bu zaman makinesine sahip olan bireyler, bu makineyle ne yapıyorlar veya ne yapmayı planlıyorlar?
C: Silindir döngüsüyle zaman sektörlerini keşfediyorlar.

S: (L) Silindir döngüsü nedir?


C: Karmaşık ama 4'ten 6'ıncıya kadarki yoğunlukları kapsayan bir profil.

S: (L) Bu "zaman keşiflerini" yapmada herhangi belirli amaçları var mı?


C: Sizin ölçüm şeklinizle, şu ana kadar yok.

S: (L) Eğer Antartika'ya kaçıp zaman makinelerini de yanlarında götürdülerse, herhangi bir dünyadışı varlık grubuyla
çalışıyorlar mı?
C: 4'üncü yoğunluk KH.

S: (L) Bu Almanlar ve zaman makineleri, 4'üncü yoğunluğa geçtiği zaman dünyayı ele geçirme planlarının bir parçasını mı
teşkil ediyor?
C: Belki.

S: (L) ABD'deki komploların herhangi birinin arkasında Almanlar var mı?


C: Hayır.

S: (L) Demek bağımsız hareket eden bir Alman unsuru var. Fakat bu fenomenin temel özelliği olarak böyle birşeyin
üzerinde odaklanmak, yanlış şey üzerinde odaklanmak olur, değil mi?
C: Belki.

S: (L) Thule ve Vril topluluklarındaki Almanlar'ın tartıştığı şeyler arasında "İçi Aydınlatan Siyah Güneş" de vardı. Bize
"Siyah Güneş"in ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: KH yöneliminin nihai kaderi.

S: (L) Bu Siyah Güneş astronomik bir olay mı?


C: Temel olarak.

S: (L) Biz bu Siyah Güneş'i ne olarak biliyoruz? Kara delik mi?


C: Yüksek olasılık.

S: (L) Biraz alakasız ama Japonların bununla herhangi bir bağlantısı var mı?
C: Yalnızca "gizli" dünya devletine katılım seviyesi oranında.
551

S: (L) TR'nin bir teorisi vardı. Ona göre ABD Japonlara çok şey borçlu ama borçlarını ödemeyecekler ve Japon
hükümetinin düşmesine neden olacaklar ve Japonlar ve diğer bazıları 2. Dünya Savaşı'nda olduğu gibi "kötü adamlar"
olarak gösterilecekler. Böyle bir plan var mı?
C: Hayır.

S: (L) Neden X-Files dizisinde ABD'deki UFO/dünyadışı varlık faaliyetlerinin sebebi olarak Japon komploları gösterildi?
Neden Japonları Kötü Adamlar olarak gösteriyorlar?
C: Hatırla "X-Files" kurgusal bir temele sahip.

S: (L) Geçen ay RC'nin evinde bir video izledim. Çok garip UFO'lar görünüyordu ve RC onların Merkaba'lar olduğunu
söyledi. Devasa, yarı şeffaf, canlı yaratıklar gibiydiler. Denizanası gibi jölemsi bir yapıları vardı. Ve görünüp
kayboluyorlardı. Bu şeyler neydi?
C: Yoğunluk öncülü dalga etki paketleri yoluyla ortaya çıkan 6'ncı yoğunluk etkileri.

S: (L) Bu şeyleri kamerayla çeken kişi onları çağırabiliyor gibiydi. Bunu nasıl yapabiliyordu?
C: Izgara matrisindeki manyetik konum noktaları üçlemesi düşünce formu projeksiyonlarıyla etkileşiyor.

S: (L) Bu kişiyle ilgili sıradışı bir özellik var demek mi oluyor bu?
C: Yalnızca bilinçaltı paralel dönüştürme bakış açısından.

S: (L) İstersek bu yaratıklardan birini ortaya çıkarmamızın bir yolu var mı?
C: Son derece zor olur, çünkü konum-matris şu anda senin için avantajlı bir durumda değil.

S: (L) Yani bu konumla, bir konum ızgarasıyla ilgili birşey?


C: Evet.

S: (L) Bundan bahsetmişken, RC Sedona'ya taşınmak istiyor ve bunu yapmak istemesinin nedenlerinden birinin ona göre
"Florida'nın düşük yoğunluklu" olması, "Kertiş-land" olması, negatif varlıklarla ve enerjilerle dolu olması olduğunu
söylüyor. Bu doğru bir değerlendirme mi?
C: Sen ne düşünüyorsun?

S: (L) Bazen merak ediyorum... Eminim daha iyi bir insan olurdum...
C: Herkes her zaman daha iyi olabilir ama olaylara duygusal bir tepki olarak aceleyle yapılan ve genelleştirilen
yargılamalar, duygusal olarak geliştirilen önyargılarla dolu olmaya mahkumdur.

S: (L) Güney batıdaki "Kertiş-land"a taşınarak yağmurdan kaçarken doluya tutulması mümkün yani?
C: Elbette! Senin de çok iyi bildiğin gibi!

S: (L) Böyle düşündüğü için üzülüyorum ve muhtemelen kendini tehlikeye atıyor çünkü kimse şu anda berrak düşünemiyor
gibi görünüyor ve yapabileceğim veya söyleyebileceğim birşey yok gibi görünüyor. Burada ona olanlardan dolayı
Florida'nın korkunç bir yer olduğu konusunda çok ısrarcı. Bir anlamda kendimi aşağılanmış gibi hissettim.
C: İlişkilerinde sana rehberlik yapması için içgüdülerini kullan.

S: (L) Şimdi vites değiştirelim: Dünyadışı varlığın otopsi videosunu seyrederken karın boşluğunun merkezini kaplayan
büyük bir organ gördük. Bu neydi?
C: Kalp/karaciğer.

S: (L) İkisinin bir birleşimi mi?


C: Evet.

S: (L) Ayrıca sert veya somut bir cismi dikkatli bir şekilde çıkarıp küçük bir kutuya koydular. O cisim neydi?
C: Kristal alıcı-verici.

S: (L) Yumuşak maddeler neydi?


C: Organik doku. Önemli değil.

S: (L) O varlık dişi miydi yoksa erkek mi?


552
C: Her ikisi veya hiçbiri.

S: (L) Cinsel olarak üreyebilen bir varlık mıydı?


C: Hayır.

S: (L) Hayatta kalabilmek için ne tür bir besin tüketiyordu?


C: Tuzlu jelatin kürecikler.

S: (L) Bizim gibi ağız yoluyla mı yiyordu?


C: Kordatlar.

S: (L) Ne? O nedir?


C: Başlıca beze kanalları yoluyla dağılım için biyolojik mikroformların kullanıldığı uygulamalar.

S: (L) O varlık bizim gibi nefes alarak oksijen kullanıyor muydu?


C: Evet.

S: (L) Akciğerleri neredeydi?


C: Gövde boşluğunun yanları.

S: (L) Grilerin ÇOK uzun boylu ve "birkaç sıra dişleri" olan bir türü hakkında birşeyler okudum. Bunlar nedir?
C: Biyogenetik yapılar.

S: (L) Daha önce gezegendeki "çarpışmada" her iki tarafta 16 tür olduğunu söylemiştiniz. Yani KH ve BH taraflarında. "İyi
adamlar" dediğimiz diğer varlıklarla herhangi bir bilinçli bir etkileşim gördük veya böyle bir etkileşimi deneyimledik mi?
C: Henüz değil.

S: (L) O kadar genç biri için şaşırtıcı derecede bilgili görünen D___ hakkında bana herhangi birşey söyleyebilir misiniz?
C: Profili oluşturmak için daha önce öğrendiklerini akılda tutarak keşif ve gözlem yap.

S: (L) Meksika'da görülen ve videoya çekildiği iddia edilen Peygamber devesi türü varlıklar kim veya ne?
C: Elapidoryan.

S: (L) Nereden geliyorlar?


C: Oryon.

S: (L) Burada bulunma sebepleri nedir?


C: Etkileşim araştırması. Minturyanların projesi. Fiziksel profil benzerliğinin nedeni bu. 3'üncü yoğunluk yüzeyi ile
uyumluluğu tespit etmek için inceleme yapıyorlar.

S: (L) Dünya'da ortaya çıkıp çıkamayacaklarını mı öğrenmeye çalışıyorlar?


C: Yoğunluk sınırı geçişinden sonra.

S: (L) Bu yoğunluk sınır geçişi ne zaman olacak?


C: Açık!

S: (L) Denedim! Şimdi bana Val'den bahsedin.


C: Aktif bir iletişim ve gözlem çabası yoluyla öğren.

S: (L) Bir celsemize katılır mı acaba?


C: Belki.

S: (L) Bu yıl Gulf Breeze'deki UFO konferansı İlkbahar'da. Gitmemiz gereken konferans bu mu?
C: Evet.

S: (L) Kocam son zamanlarda neden iğrenç davranıyor? Kişisel bir soru olduğunun farkındayım ama bunun stresine
dayanamıyorum.
C: İğrenç subjektif.
553

S: (L) Biliyorum. Ama tavsiyeye ihtiyacım var.


C: Ruhsal kaynakları birleştir... ve İyi Geceler!
_____________________________________
12 Aralık 1995 F___, Laura

S: (L) Merhaba
C: Merhaba

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Tira

S: (L) Neredensin ?
C: Kasyopya

S: (L) Kusura bakmayın ancak; bu akşam diğer konulara başlamadan önce bazı kişisel sorularım olacak.
Oldukça uzun bir süredir deneyimlemekte olduğum bu korkunç depresyonun sebebinin ne olduğunu
öğrenmek istiyorum. Bıktım artık bu durumdan.
C: Bu ezici bir saldırı.

S: (L) Nereden geliyor ?


C: 4. yoğunluk KH

S: (L) Beni darmadağan etmeden önce onu ortadan kaldırmak için ne yapabilirim ?
C: Karşı eylem

S: (L) Ne ile ? Gücümün çok ötesinde olan şeylere karşı nasıl karşı eylemde bulunabilirim ?
C: Bu saldırının sana yansıması 3. yoğunlukta nasıl oluyor?

S: (L) Nasıl mı ? Çünkü öyle görünüyor ki kocam beni sevmiyor. Ve bu duygu bende; kendimi güvende
hissetmeme veya bir eş ya da anne olarak görevlerimi yerine getirme konusunda yeterli olmadığım
duygularını yaratıyor. Ve biliyorum ki kendimden kaynaklanan bir yanlış anlama da var ama bu duygulara
kapılmaktan kendimi alamıyorum. Sürekli beni parçalara ayırmaya çalışan bu duygunun nasıl üstesinden
gelebilirim ? Yalnızca çocukların tüm yükünü sürekli ve destek olmaksızın yüklenmek, ev ya da diğer
herşeyi tek başıma idare etmek değil ama aynı zaman da sürekli kocam tarafından eleştiriye
uğramaktayım. Benim duygularımın hiçbiri dikkate alınmıyor. Kendimi bir kenara itilmiş ve bir buldozer
tarafından gömülmüş gibi hissediyorum. Bilmek istediğiniz bu mu ?
C: Gruptan kopma yoluyla hedeften sapıyorsun.

S: (L) Neyi kastediyorsunuz ?


C : Saldırının hedeflediği amaçlara yönelerek saldırının karşısında duramazsın.

S: (L) Beni ezmek ve baskı altında tutmak dışında bu saldırının amaçları nelerdir ?
C : Planları bozmak için uygun olmayan bir noktada gruptan koparma.

S: (L) Bu noktadan gruptan ayrılma ne gibi planların bozulmasına sebep olur?


C: Ses. (Ç.N: Laura da bu yanıtı anlamamış olmakla birlikte 6. yoğunluktan sesin kesilmesi kastediliyor
olabilir )

S: (L) Ne ?
C: Ve diğer herşey.

S: (L) Peki; eğer gruptan ayrılmak zorunda kalırsam bir çukurun içerisine saplanacağımı hissediyorum.
Sizin de belirttiğiniz gibi.
C: “Eleştrileri” ve diğer memnuniyetsizlikleri göz ardı etmeni öneriyoruz. Bunlar varlığınla ilgili olmadığı
için bunlara içerlememelisin. İçerlediğinde sonuçları depresyon ve diğer illetler şeklinde kendini
gösteren duygusal bozulmalar oluyor. Bu rahatsızlıklar kapsam ve nüfuz ettiği derinlik açısından büyüme
gösterecektir ve böylece herhangi birinin “misyonunu” gerçekleştirmesine yönelik plan ve aktivitelerine
büyük zararlar verecektir.
S: (L) Tamam, bu iyi, bunu anladım. Ama “misyon” tam olarak nedir ?
C: Tam olarak ona doğru uyanmaktasın, teşekkürler!

S: (L) Tüm bu sürekli tartışmalarımızın, şeyleri parçalara ayırıp onlar hakkında konuşmamızın ve tüm bu
şeyler hakkında düşünmemizin bizi aslında bir yere götürdüğünü mü söylüyorsunuz ?
C: Kesinlikle !

S: (L) Peki, sorularla devam edelim. Bir dergi ya da bilgiyi yaymak için başka tür bir araç bu “misyon” un
bir parçası mı ?
C: Öğrendiğinde kendine enerji vermiş olursun.

S: (L) Soru ile ilgisi bağlamında bu ne anlama geliyor ?


C: Elinden tutup mu yönlendirelim ? Mümkünatı yok canım!

S: (L) F__ ve ben dün gece dergi için bir isim bulma konusunda tartışıyorduk ve –kimbilir nasıl- şafağı ve
uyanmayı ve bunun gibi şeyleri sembolize eden Aurora fikri ortaya çıktı. Nerden çıkageldi bu ?
C: Önceki 2 cevaba bakın.

S: (L) Herhangi bir yorum var mı ?


C: Gerek yok, kendi başınıza gayet iyi idare ediyorsunuz.

S: (L) Ne demelerini bekliyordun ? “Aferin kızım” mı? [gülüşmeler] Dergi kendisini finanse edecek mi ?
C: Birinci seviye direktifi bozacağı için bu soruyu cevaplamayacağız.

S: (L) “Birinci seviye direktifi” nedir ?


C: Son cevaba bak.

S: (L) İyi, tamam! Bilmek istiyorum! Direktifler dağıtan bir merci var mı?
C: Zamanı geldiğinde bileceksin, daha öncesinde değil!

S: (L) Bilmenizi istiyorum ki bazen kendimi küçücük, miniminnacık hissediyorum, sanki satranç tahtası
üzerindeki bir piyon gibi.
C: Hissetmelisin de, 3. yoğunluk KH ortamında ikamet ediyorsun.

S: (L) Bir piyon bile olsam, en azından oyunculardan bazılarının iyi adamlar olmasını umut ediyordum. Bu
çok mu fazla bir istek ?
C: Evet.

S: (L) Bu cevabı hangi cümle için verdiniz?


C : İyi adamlar satranç oynamaz.

S: (L) Fakat çok tuhaf olaylar oldu, çok fazla eş zamanlı olay. İyi adamlar mı yardım ediyor yoksa kötü
adamlar beni yoldan mı saptırıyor ?
C: İkisi de değil. Bu Doğa’nın kendi akışını sürdürmesi.

S: (L) OK. Tecrübe ettiğim duygulardan biri şuydu: 3.Yoğunluğun deneyimlerinden ve negatif
enerjilerinden artık gına gelmişti. Ve sonraları düşündüm ki bu artık yeter duygusu, mutlak bir his olarak,
içinde bulunduğumuz tuzaktan çıkış yolunu bulmak isteyen biri için temel güdülerden biriydi. “Bunun
dışına çıkmak istiyorum!” Bu da, bahsettiğiniz “Doğa” nın bir parçası mı ?
C: Evet.

S: (L) Eğer bir grup insan…


C: 3. Yoğunluğun sınırlarının gereksizliğini gördüğünde bu demektir ki mezun olmaya hazırsındır. 3.
yoğunluk hayatı içinde debelenenlere bak.
S: (L) Gerçekten bazı insanlar aşırı maddiyatçılığın içerisinde debeleniyorlar. Bir de bir başka tür var, daha
zor farkedilen bir şey, büyümelisin ve aydınlanmalısın söylemiyle ilintili; lakin böyle kişiler de nasıl
aydınlanılır konusunda kendi yarattıkları ilüzyonlarının perdesinin ötesini göremiyorlar ve bu ilüzyon da
bir debelenme.
C: Debelenmenin bir çok çeşidi vardır.

S: (L) Farkettiğim şeylerden biri de şöyle söyleyen türde kişiler: “Bu benim SON enkarnasyonum! Falanca
falanca guru söyledi!” Ve bu gurular da, böyle şeylerin bilinebileceğini sanan takipçilerinden aldıkları
methiyelerin zevki içinde debeleniyorlar.
C: Bazen, ama genelleştirme, bazen haklılar!!!

S: (L) Tamam, genelleştirmeye çalışmıyorum.


C: Genellikle bu debelenmenin işaretlerinden biri, bu tür kişilerin 3. yoğunluğun bariz tuzaklarından ve
sınırlandırmalarından kendilerini rahatsız hissetmemeleridir.

S: (L) Peki, bu çok şey anlatıyor. Listedeki sorulardan biri de, bir çok sümer çizimi ve yazısında, Tanrılar’ın,
Anunaki’nin, okyanusun dibinde yetişen bir bitkiyi yedikleri tasvir ediliyor ve bu bitki de sonsuz yaşamın
kaynağıymış.
C: Saçmalık! Sonsuz yaşamın kaynağı varoluştur!

S: (L) Tamam, buradaki asıl husus bu varlıkların yedikleri ve onların yeteneklerini aşırı seviyelere çıkartan
bir tür alışılmadık ve farklı bir gıda olduğuydu…
C: Tamamen yanlış ve senin bunu bilmen gerekir. Tüm sözkonusu “özel güçler” fiziksel olmayan
kaynaklardan gelir!!!

S: (L) Carlos Castaneda “Kartal’ın yayılımları”ndan bahsediyor, kanımca Kartal varlığı, tüm yoğunlukların
içinden aşağıya doğru yayılan Baş Yaratıcı. Ve “görebilen” Nagual da, Kartal’ ı büyük, siyah ve beyaz bir
nesne olarak görüyor. Onlar kaynağı mı görüyorlar, yoksa farklı bir yoğunluktaki bir şeyi mi görüyorlar?
C: Kaynak mı ? Böyle bir şey yok.

S: (L) Yani Baş Yaratıcı diye bir şeyin olmadığını, varoluşumuzun bir orijini ya da kaynağı olmadığını mı
kastediyorsunuz ?
C: Baş Yaratıcı sensin.

S: (L) Ama bu çok ezoterik… Şeyden bahsediyordum…


C: Konu şu ki: Farkındalığını, çok uzun zaman önce varoluşunuzu hapsetmek için ekilmiş olan monoteist
felsefelerle doldurmaya son ver. Öğrendiğin bunca şeyden sonra bir kaynağın, bir liderin, bir temelin, bir
denetmenin vs olmadığını hala göremiyor musun? Sen, farkındalık profilin içerisinde, tam olarak tüm
yaratılışın içerisinde var olan tüm güce sahipsin!! Kesinlikle tüm var olan, var olmuş ya da var olacaklara
sahipsin, bilincinin içerisinde. Tek yapman gereken onu nasıl kullanacağını öğrenmek ve bu olduğunda
sen harfi harfine, tüm olmakta olan, olmuş olanlar ve olacak olanlar olacaksın!!!!!!!!

S: (L) Bunların hepsi mükemmel ve kulağa harika geliyor, küçük bir husus dışında. Aynı zaman da dediniz
ki; monoteist konseptler, bunu bilmemizi engellemek için bize EMPOZE edildi. Ve eğer hepimiz
söylediğiniz şeysek, bize böyle nahoş bir şeyi empoze edebilcek bir şey nasıl varolabilir ?
C: Seçimler, arzu temelli dengesizlikleri takip ediyor

S: (L) Eğer durum buysa, neden herhangi biri ışıkları söndürüp ilüzyona bir son veremiyor, ve herşey
hiçbirşeye dönüşmüyor ?
C: Öncelikle, herşey hiçbirşeye dönüşmez. İkinci olarak, bazıları halihazırda herşeye dönüştüler.

S: (L) Müthiş! Ve anlıyorum ki bizler bu olağandışı ilüzyondan çıkış yolumuzu bulmak için kazıp duruyoruz.
Ve bu hala batağın içerisine saplanmış durumda olan birine söylemek için fazla derin ve büyük bir şey.
Gerçekten bunu keşfetmek istiyorum ama bu çok zor. Bunun üzerinde biraz düşünmeliyim.
Peki, A__ adına bazı sorular sormama izin verin. A__ Jupiter in çekirdeğinin nelerden oluştuğunu bilmek
istiyor.
C: Bazal. 3. Yoğunlukta iridyum olarak biliniyor.

S: (L) Katı çekirdeğin çapı ne kadar ?


C: 3 mikron.

S: (L) Jüpiter’ in gazlı ve eriyik bir yapısı olduğunu mu söylüyorsunuz ?


C: Evet.

S: (L) Yani Sitchin ve diğerleri, Jüpiter’in Dünya boyutlarında, katı bir çekirdeği olduğunu söylediklerinde
yanılıyor olabilirler.
C: Eğer söyledikleri buysa evet. Ama unutma, Jüpiter, Saturn ve diğerleri Dünya’nınkinden daha yüksek
titreşim seviyeleriyle rezonanstadırlar. Jüpiter’ e baktığında doğrudan 4. yoğunluğu seyrediyorsundur,
bu sebeple ki onun yakın fotoğrafları “sürreal” ve daha çok çizim gibi görünür.

S: (L) Jüpiter’ de yaşayan varlıklar var mı ?


C: 5. Yoğunluk ve yukarısı.

S: (L) Jüpiter’ de yaşayan organik varlıklar var mı ?


C: Organik 3. Yoğunluk konseptidir.

S: (L) Öyleyse, sonda (Ç.N. : jüpiter e keşif için gönderilen insansız uzay aracını kastediyor) herhangi bir
yaşam bulamayacak.
C: Hayır (bulamayacak)

S: (L) Jüpiter’in içerisine dalacak olan bu sonda aracı orada bulunan herhangi bir şeyi herhangi bir şekilde
rahatsız edecek mi ?
C: Hayır.

S: (L) Jüpiter’ in 3. Yoğunluk iç sıcaklığı ne kadar ?


C: 6700 C°

S: (L) Temel kimyasal bileşimi nedir ?


C: Amonyak, hidrojen ve azot oksit.

S: (L) Çevrede dolaşan bir söylenti var; bize doğru gelen büyük bir nesne olduğu ve bunun kertişlerle
dolu, akıllıca kontrol edilen dev bir uzay gemisi olduğu. Bu konuda yorum yapabilir misiniz ?
C: Komet kümesi. Sitchin bunun bir “gezegen” olduğuna inanıyor.

S: (L) Komet kümesi derken, birbirinden ayrı kaç cisim var bu kümede ?
C: Değişken.

S: (L) Tahmini varış zamanı nedir ?


C: Açık.

S: (L) Neden açık? Neden ona bakıp yönünü, yörüngesini, hızını ve diğer faktörleri belirleyemiyoruz?
C: Eğer belirleyebilseydiniz, öğrenme döngünüzü yarıda kesmiş olurdunuz.

S: (L) BU da ne demek ? (F) Çünkü başka hiç bir şey yapmazdın çünkü sadece kometin geleceği günü
düşünürdün! (L) Peki, bundan bahsetmişken, ben 3 tane, F___ de 1 tane ölümle ilgili rüyalar gördük.
Bunlar hakkında bilgi almak isterdim.
C: Yorum yok. Ve iyi geceler.
16 Aralık 1995 F___, Laura, SV

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Hafif başımın döndüğünün farkındasınızdır sanırım.


C: Evet.

S: (L) Bu gece kiminle birlikteyiz?


C: Wimorio.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Elbette bunun YAŞADIĞINIZ yer değil sadece aktarım noktanız olduğunu biliyoruz... Tamam,
öncelikle...
C: Güzel bilezik.

S: (L) Teşekkür ederim! J___ benim için yaptı. Küçük oğlum bu bileziği Yılbaşı kurdelesinden yaptı.
C: Küçük mü?

S: (L) Elbette KÜÇÜK olmadığını biliyoruz ama o hala benim küçük bebeğim. İlk sorum, daha önce
tartıştığımız ekonomik durum hakkında. Kendi aramızda bunun hakkında bir tartışma yaptık. Ekonomi ile
ilgili olarak daha önce bize söyledikleriniz hakkında. Görüşlerimizin doğru olup olmadığını söyleyebilir
misiniz?
C: Doğruluk, olası geleceklerle bağlantılı olarak görelidir.

S: (L) Çeşitli muhtemel gelecekler olduğunu biliyoruz ama belirli bir geleceğin giderek...
C: Bunun yanıtı için iki celse öncesine bak.

S: (L) Ekonomik bir çöküntü olup olmayacağına dair her yerde ortaya çıkan mitleri eleyerek konuyu
kavramaya çalışıyoruz ve çıkış yolunun yaratıcı finansal yönetim olduğunu düşünüyoruz.
C: Evet.

S: (L) S___ bu fikirleri kullanarak kaynaklarını iyi yönetip daha yüksek bir kazanç elde edecek mi?
C: Evet. S___ yatırım ve finans konularında saf bir kişi. Şu andaki durumu, onun en yüksek çıkarını
düşündüğü söylenemeyecek kişilere danışmış olmasının sonucuydu.

S: (S) Eğer anneme birşey olursa onun bakımını sağlayıp sağlamayacağımdan emin olmak istiyorum.
C: Annenin yaşamakla ilgili seçimini kendisine bırak. Yapay yollarla yaşatılmak istiyor mu?

S: (S) Kesinlikle hayır. (L) S___ için söyleyecekleriniz bu kadar mı?


C: Hayır. Hazine bonoları, hammadde piyasası, taahhütlü mevduat makbuzları, ayıca TRW şubeleri ve
Georgia Pacific gibi küçük miktarlı hisseler vs. Bunu şimdi yap!!! Biraz gümüş de al ve kalanı likide et.
%20'sini yeni 100 dolarlık banknotlara çevir, yalnızca yeni çıkarılanlardan!! Şubat 1996 bonoları.
Gümüşle birlikte kasaya koy.

S: (L) Ne kadarını gümüşe çevirsin?


C: Ona bağlı. Ayrıca birkaç yeni altın öneriyoruz.

S: (F) Hammadde olarak?


C: Hububat ve domuz eti vadeli alım-satım sözleşmeleri.

S: (L) Hayatımın düzeleceğini ve bunun internet yoluyla olacağını söylediniz. Hayatımın aniden ve şaşırtıcı
bir şekilde değişeceğini...
C: Evet.
S: (L) Ama tek deneyimlediğim şey hayal edilebilir en zorlu iç ve dış saldırıydı...
C: Zorlukları faydalar izler. Diğerlerine hep ne söylüyorsun?? Şafaktan önce her zaman karanlık gelir!

S: (L) Nereye döneceğimi bilmiyorum. Durumun hiçbir yönü için hiçbirşey yapabilecek bir durumda
değilim.
C: Yardım iste, sersem!

S: (L) Yardım istemeyi sevmiyorum.


C: İstemek zorundasın.

S: (L) Frank'in bu gece bana bağırdığı aklıma geldi. (F) Sen de bana bağırdın! (L) Ben sana bağırmadım!
Önce sen bana bağırdın! (F) Üzgün olduğumu söyledim. Ve sen de öyle. Unutmuştuk. Neden şimdi surat
asıyorsun? (L) Çünkü surat asmak istiyorum! S___'nin işini hallettik ve Laura'nın ortada kalmasına karar
verdik...
C: Hayır.

S: (L) Peki ya Frank'in durumu?


C: Yakında düzelir.

S: (L) PZ'ye gittim. Yorum yapabilir misiniz?


C: İlgini kaybetmemek için onunla temasını sürdür.

S: (L) "Gerçekliklerin çakışması" olarak tanımladığınız deneyimime benzer birşey deneyimleyen bir
adamdan e-mail aldım.
C: Kökenleri, daha doğrusu "istasyonları" Betelgeuse yıldızı etrafında dönen 5'inci gezegen, Oryon
federasyonu 4'üncü yoğunlukta bilindiği şekliyle A.Hur gezegeni olan sibergenetik varlıklar tarafından
gerçekleştirilen bir kaçırılmaydı.

S: (L) Bu kaçırmanın amacı neydi?


C: 3'üncü seviye shune hizmetine konma için uyumluluk kontrolü.

S: (L) Bu ne anlama geliyor? "shune hizmetine" konmak?


C: Gelecekteki "işçi" statüsü ile uyumluluğa yönelik bir işaretleme kontrolü.

S: (L) "Shune" bunun için kullanılan kelime mi?


C: Yakın. P'ye başağrıları veya baygınlık yaşayıp yaşamadığını sor.

S: (L) Benim deneyimim de aynı şey miydi?


C: Hayır. Yalnızca senin bakış açınla "aynı."

S: (L) P'ye verebileceğim herhangi bir tavsiye var mı?


C: Daha fazla bilgi için seninle bağlantısını sürdürmesini söyle.

S: (L) Val'den neden hiç haber almadım?


C: Daha sık "düğmeye bas." Daha uzun görüşme için talepte bulun. Gitme vakti. İyi geceler.
30 Aralık 1995
F___, Laura, SV [Bu kasedin büyük bölümü, kelimelerin büyük çoğunluğunu boğan sürekli bir statik
nedeniyle çözülemedi. Bu, elimizden gelen en iyi toparlaması.]

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Kiminle birlikteyiz?


C: Vira.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Bu gece ele almak istediğimiz çeşitli sorular var. Öncelikle, bu kanallama sürecinin ilk aşamalarında
yapmaya çalıştığımız şeyin ne olduğunu konuşmuştuk. Bize yapmamız gereken ilk şeyin "temiz bir kanal
oluşturmak" olduğunu söylediniz. Görünüşe göre bunu yapmamız yaklaşık bir yıl aldı. Sormak istediğim
şey şu; bunca olaydan sonra acaba celselere konuk almaya son verip sadece özel şekilde çalışmaya
devam etsek ve bilgiyi diğerleriyle paylaşsak daha iyi olmaz mı? Bu, kanalın temizliğinin sağlanması için
faydalı olmaz mı?
C: Kısmen.

S: (L) Neden kısmen?


C: Tablada uygun bir "üçüncü tarafın" faydası oluyor.

S: (L) Harfleri not alacak birinden ayrı olarak tablada "uygun" üçüncü bir taraf kim olabilir? TR ve JR A___
ile birlikte başka bir kanal başlatmaya karar verdiler ve hatta Tallahassee'ye taşınıp orada bir grup
başlatmaktan bahsettiler. Uygun bir üçüncü taraf söyler misiniz?
C: Keşfetmek sana kalıyor.

S: (L) Yapmamız gereken bir sonraki şeyin bir "forum" olduğunu söylemiştiniz. Bu forumun nerede olması
gerekiyor?
C: Bunlar öğrenme yoluyla senin yanıtlaman gereken sorular, o yüzden bu konuda daha fazla tartışma
faydalı olmaz.

S: (L) Sonra bir yolun açılacağını, çok kısa bir süre sonra hemen tanıyacağım, ne yapmam gerektiği
konusunda bana yardım edecek heyecan verici ve harika birşey olduğunu söylediniz.
C: Bekle ve gör.

S: (L) Bir celsede içsel motivasyonumun ne olduğunu sordum ve siz de "savunduğum şeyin lideri olmak"
diye cevap verdiniz. Benim anladığım şekliyle, o zaman da, şimdi de benim motivasyonum gerçeği
bulmak ve onu arayanlarla paylaşmak ve bunu sessiz ve özel bir şekilde yapmak.
C: Liderlerin pek çok çeşidi var.

S: (L) Yakın bir zamanda İnsan Dışı Zekayla Temas Araştırması Enstitüsü ISCNI'de bir konuşma yapmaya
davet edildim. Bu organizasyonun başı olan Mike Lindemann'ın tepkisini çok merak ediyorum.
Söylediğim bazı şeyler onu şok mu etti?
C: İlgisini çekmek daha doğru bir tanımlama olur ama yine de Lindemann ve diğerlerinin kendi
"davalarına" hizmet etmesinin en iyi yolu, kendilerini içine soktuklarını fark ettikleri katılıkları
gevşetmekten geçiyor. Çünkü bu alan, kesinlikle herhangi bir şekilde katı yaklaşımla ilerlemeye müsaade
etmeyen bir alan!!!

S: (L) Bilimsel çevrelerden sürekli baskı altında oldukları için ve sürekli birşeyleri kanıtlamaları
gerekiyormuş gibi hissettikleri için biraz katılaşıyorlar sanırım. Fakat, dünyadışı varlık fenomeninin
gözlenebilir unsurları artık herhangi birşeyi bilimsel olarak kanıtlama gerekliliğini çok aştı. Kontrollü
bilimsel deneyler yapmak için vaktimiz yok. FDA onayı için bekleyecek zamanımız yok! Konu etrafında
dönen enerjilere dayalı olarak, Lindemann umduğumuz yanıtı verecek mi?
C: Vermesini sağla. Burada yaptığın gibi, aynı düşüncelerini ısrarla ifade et! Ona ve diğerlerine "bilimsel"
bir araştırma yöntemiyle değil, açık bir öğrenme forumu vurgusuyla daha iyi incelenebilecek olan bir
fenomenle ilgilenmekte olduklarını anlamalarında yardımcı ol. Hem eterik hem de fiziksel faktörler için
ipuçları ve yanıtların bir kısmı eterik düzlemde ve yöntemlerde bulunuyor. Michael'a şunu kelimesi
kelimesine ilet: "Bir zamanlar daha açık fikirliydin Michael, ne oldu?" Hayatının son dönemindeki en
moral bozucu olaylardan bazıları doğrudan bununla ilgili!!! Sezgilerine güven. Öğrenme matrisi
sezgilerine yardım ediyor. İyi geceler.
7 Ocak 1996 F___, Laura, PZ

S: (L) Merhaba.
C: Oops!

S: (L) Bu akşam kiminle beraberiz?


C: Turrin.

S: (L) Nereden iletişim kuruyorsun?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu akşam Pat ile beraberiz...


C: Merhaba Pat.

S: (L) Hepimiz buradayken siyah uçan bumerangların Pat'in hipnotizmaya geldiği ilk gece neden ortaya
çıktığını sormak istiyorum.
C: Konuyu dikkatle inceleyin.

S: (L) İlk düşündüğümüz şey bunun nadir bir araç olmasa da seyrek olarak gözlenen bir araç olduğu ve
olayın kendisinin nadir olduğuydu. Bu doğru mu?
C: Bu nadir görülen bir araç.

S: (L) Eğer bu olayın bir hipnoz celsesine karşılık gerçekleşmesi nadirse UFO'ların özellikle ilgilendiği kişi
kimdi?
C: Bir kişi değil, Patricia'nın bilinçaltında gizlenen bilgiydi.

S: (L) Bu bilgiyi almaya mı çalışıyorlardı?


C: Hayır. Ne kadarının açığa çıkacağını izlemek için...

S: (L) Bu Pat'in doğumundan önce programlanan ve ulaşması gereken bir bilgiye sahip olduğu anlamına
mı geliyor?
C: Hayır. Kaçırılmalar.

S: (L) Onun kaçırılmaları hakkında bir şeyin açığa çıkıp çıkmayacağını mı görmek istediler?
C: Evet.

S: (L) Tamam, o burada olduğuna göre, onu kimin kaçırdığını sorabilir miyiz?
C: Griler.

S: (L) Kaç kere kaçırıldı?


C: 4 kere . Kar sahnesi tek 3. yoğunluk kaçırılmasıydı.

S: (P) Bu kar olayının sadece bu gerçeklikte olduğu anlamına mı geliyor?


C: Hayır. Orada gerçekleşen kaçırılma tamamıyla fizikseldi.

S: (L) Tamam, karda gerçekleşen kaçırılma fiziksel bir kaçırılmaydı. Belki de diğerleri değildi. Onlar da
fiziksel miydi?
C: Diğerleri 4. yoğunluktu. 3. yoğunluk kaçırılmaları nadiren gerçekleşir ve büyük önem taşırlar.

S: (L) Bu kaçırılmayla bağlantılı olan büyük önem neydi?


C: Gözden geçirme.

S: (P) O olayda oğlum da kaçırıldı mı?


C: Donduruldu.

S: (L) Neden Pat'i fiziksel olarak kaçıracak kadar çok istiyorlar?


C: Herhangi bir fikrin var mı?
S: (L) Evet var. Belki Pat'in bu varlıklara karşı kullanabileceği düşünce ve bilgilere ulaşma yeteneği vardır?
C: Ama gerçek neden çok daha önemli.

S: (L) Pat'i kuluçka için mi kaçırıyorlardı?


C: Hayır.

S: (L) Enerji toplamak için mi?


C: Öğrenmek mi istersin "20 soru" oynamak mı?

S: (L) Öğrenmek ve olayın temeline inmek istiyorum.


C: Daha önceden kendi soruna cevap verdin.

S: (L) Çünkü ondan almak istedikleri bilgi mi vardı?


C: Hayır, hayır, hayır.

S: (L) Ne dedim?
C: İfşa.

S: (L) Onları ifşa edecek şekilde hareket etmesinden korkuyorlardı...


C: Gizli devlet faaliyetlerinin yakınlarında bulunması!

S: (L) Daha önce devlet için çalışan bir yakınları olan insanlarla konuşuyordum, bu insanlar kaçırılmaya
daha çok eğilim gösteriyor. Pat'in JPL'de çalışan bir bilimadamıyla evli olması bir şey bildiği anlamına
gelmez. Bir şey biliyor mu?
C: Bildiği için değil.

S: (L) Yaşadığı yer yüzünden mi?


C: Konsorsiyum aktivitelerine yakınlık yüzünden.

S: (P) Bu aktivite tünelde miydi?


C: Gelecekte muhtemel aktifleştirme için implant yerleştirildi.

S: (L) Yani etrafında yaşadığın insanlarla yakınlığından ve etkileşiminden dolayı gerektiğinde seni kontrol
etmek için dizayn edilmiş bir implant yerleştirildi. (P) Bunun dağın altında olanlarla bir ilgisi var mı? (L)
Ne dağı? Dağın altında ne var? (P) Sadece sor.
C:Yer değil, personelle etkileşim.

S: (L) Tamam, nerede olduğundan çok kimlerle iletişime geçtiğin.


C: Evet.

S: (L) Kocası mıydı?


C: Belki.

S: (L) Belki de hükümet çalışanlarının ailelerinde çok sayıda kaçırılma olmasının sebebi budur, böylece
aktifleştirilebilir veya kontrol edilebilirler. (P) Ama kocam gerçekte gizli bir şey üzerinde çalışmıyordu.
C: Hassas tesislere girebiliyordu.

S: (L) Güvenlik izni var mıydı yoksa olanlarla arkadaşlık mı yapıyordu? (P) Benim güvenlik iznim vardı. (L)
Demek P'ye bir implant yerleştirildi. Gerçek fiziksel bir implant. Nerede?
C: Sinüs boşluğunun arkasında.

S: (L) Bu implant ne için tasarlanmıştı?


C: Davranışsal kontrol refleksini aktifleştirme ve düşünce kalıbı oluşturulması ve değiştirilmesi.

S: (P) Bu yüzden mi hiçbir şey hatırlayamıyorum?


C: Kısmen.
S: (L) Hiç baş ağrın veya burun veya kulak problemin oluyor mu? (P) Hayır ama çok büyük bir hafıza
problemim var. (L) P'nin hafıza probleminin nedeni nedir? Bize bu konuda daha fazla bilgi verebilir
misiniz?
C: Hayır.

S: (L) Yani P hipnoz altındayken evimin üzerinde ortaya çıkan bu UFO'nun implantı güçlendirmek ve onun
hiçbir şey...
C: İzlemek için.

S: (L) Eğer P kaçırılmanın detaylarını ortaya koysaydı, bunun yansımaları olacak mıydı?
C: Bu olayda değil.

S: (L) İnsanların kaçırılmalarının detaylarını ortaya koyduğu ve bunun yansımalarının olduğu olaylar var
mı?
C: Değişken.

S: (L) Yani P kime giderse gitsin bu araç ortaya çıkacak mıydı?


C: Evet.

S: (L) Bize bunun çok nadir olduğunu söylemiştiniz. P'nin alışılmadık önemde bir kaçırılma deneyimi var
mı?
C: 3. yoğunluk.

S: (L) Tamam başka ne alışılmadıktı?


C: Keşfet.

S: (P) Bunun Camp David'le bir ilgisi var mı?


C: Önemli değil, önemli olan personel!

S: (L) Birini tanıyor muydun? Birini tanıması veya özel biriyle etkileşmesi yüzünden mi?
C: Ve daha pek çokları!

S: (P) Eğer insanların isimlerini söylemeye başlarsam bulabilir miyiz?


C: Gerekli değil.

S: (L) Burada gelmemiz gereken bir mesele var. (P) Uçakların bununla bir ilgisi var mı?
C: Bu P'ye kalmış; çok sıradışı bir şekilde deneyimlediği pek çok sıradışı deneyimlerinin ne kadarını
hatırlamak ve açığa çıkarmak isterse.

S: (P) İlk garip şey evimizin coğrafi konumuydu. Direkt batımızda nükleer bir savaş olayında kullanılacak
olan tüm iletişimleri barındıran bir dağ vardı. Camp David'in 13 mil Kuzeyindeydik. Ve biz orada yaşarken
Camp David'de küresel öneme sahip pek çok şey gerçekleşti. 1976'da evi aldık, 1982'de bir ambar inşa
ettik ve orada yaşadığım o süre boyunca ambarı inşa edene kadar uçaklar hiç dikkatimi çekmedi. Eğer
elimde bir sopa olsaydı onlara dokunabilirdim, o kadar alçaktan uçuyorlardı. Tam ambarımın üstünden.
Her hafta aynı gün. Her zaman iki tane vardı ve üzerlerinde hiçbir işaret yoktu. Ve onlar küçük pervaneli
uçaklardı. Ben de merak ettim, bu ülke işaretlenmemiş, pervaneli ve bu kadar alçaktan uçaklarla bu
bölgenin üstünde ne yapıyor? Bu biz oradan taşınana kadar devam etti. Yani bu uçaklar 1982'den 1989'a
kadar haftada iki kere geldiler. (L) Bu uçaklar neydi?
C: Öğrenmek için araştır...

S: (L) Belli ki sinapslarımızı geliştirmek için bunu tartışmamız gerek. (P) İlk birkaç seferden sonra şöyle
dedim: "Eee uçaklar var." Yani bunda ne var ki?
C: Duyarsızlık.

S: (P) Uçakların dağla bir ilgileri olduğunu düşündüm. Var mıydı?


C: Belki.
S: (P) Radar seviyesinin altında uçtuklarını biliyoruz. Şimdi düşünüyorum da başka hiçkimse bu uçaklar
hakkında konuşmadı. Sanki onları bir tek biz görüyormuşuz gibi. Evimizde bulunmuş olan birkaç kişi de
gördü. Yolun hemen yanındaki en iyi arkadaşım onları hiç görmemiş. Ona "Uçakları gördün mü?" diye
sordum ve o da "Hangi uçaklar?" dedi. Yani yedi dönüm uzaktaydı ve arada hiçbir şey yoktu.
C: Alışılmadık deneyimler artıyor!

S: (P) Vic de bunları fark ediyordu. Benim kadar duyarsız değildi. "Bu uçaklar da ne böyle ve ne
yapıyorlar?" diyordu. (L) Neden P bu kadar duyarsızdı? (P) Atlarımı üzüp beni delirtmeleri dışında BENİM
hayatımı etkilemediler ki. Ama sonra atlar da onlara alıştı ve onlar da duyarsızlaştı! [kahkaha] Sıklıkla,
haftada iki kere geliyorlardı- "Bugün Çarşamba, uçaklar burada olacak."
C: Daha fazla... araştırmaya devam edin...

S: (P) Uçaklar doğudan gelip batıya gidiyorlardı ve batıda dağ vardı...


C: Catoctin.

S: (P) Bu dağın adı. (L) Bu ne? (P) Tüm binaların olduğu tünel Catoctin dağının altındaydı. Camp David de
yakındaydı.
C: Ve daha pek çoğu! Weather dağı, Virginia. Ve neden o bölgede yaşadınız... helikopterler?

S: (P) Fort Deitrich yüzünden mi?


C: Seni Maryland'a ne getirdi?

S: (P) Fort Deitrich. (L) Weather Dağı ne anlama geliyor? (P) Yer altı tüneli - Kasabada herkes Tünel
diyordu - ama orada ne olduğuna dair en ufak bir ipucu bulunmuyordu. O tünelin varlığını orada çok
uzun süre yaşadıktan sonra öğrendim. Ve dağın tepesinde bir meteoroloji istasyonu vardı... (L) Ama ya
Fort Deitrich? (P) Vic elektron mikroskobuyla çalışıyordu - kanser araştırması.
C: GERÇEKTEN Mİ?

S: (P) Bir fotoğraf laboratuarıydı. (L) Dağın tepesindeki aletlerin uçaklarla bir ilgisi var mıydı?
C: Olsa ne olur?

S: (L) Projeyle bağlantılı olduğu rapor edilen antenin uzay/zaman değişimi ile bir ilgisi var mıydı?
C: Helikopterler, Pat? Sana soruyoruz!

S: (P) Frederick'teki helikopterler başkan Camp David'e her geldiğinde evimizin üstünden geçerdi. Ama
bu Walkersville'deki evimizdeydi, Emmetsburg'daki değil. Maryland'e ilk taşındığımız zaman. Bazen
helikopterler işaretsizdi...
C: Gördüğünüz gibi P deneyimleri sebebiyle dirençli, programlama gibi şeyler onu kolayca etkilemiyor.

S: (L) Yani etrafında olan bunca şey, uçaklar, dağ helikopterler... (P) Ama biliyorum ki helikopterlerde
Başkan Camp David'e gidiyor veya geliyordu.
C: Dirençli, direnç gösteriyor değil.

S: (L) "Dirençli" terimi bir ipucu mu??


C: Burada herşey ipucu!

S: (L) P sadece 4 kez kaçırıldığına göre buna dirençli olduğu anlamına gelebilir mi?
C: Hayır.

S: (P) Bir şey beni etkilemeyince onu dert etmemem sadece benim kişiliğim değil mi?
C: Evet.

S: (P) Bana dokunmayan şeylerden rahatsız olmam...


C: P'nin önünde birini vurursanız der ki: "Aman, hayat böyle." Önemli şeyler keşfetmek için kişi sabırlı
olmalı, dikkatlice araştırma yapmalı, acele sonuçlar çıkarmayın lütfen!! Hatırlanacak, ortaya çıkarılacak,
incelenecek şeyler var.
S: (P) Camp David'e helikopterler gidip geliyorlardı. Başkan'ın da o helikopterlerden birinde olduğu
söyleniyordu. Ve adamları. Sadece 3 tane helikopter vardı. (L) Kastedilen şey bu helikopterler mi?
C: Hayır. P'nin sindirmesine izin ver ve daha sonra tekrar sor.

S: (L) P ile yapılan celsenin olduğu gece o gözlemleri yaptığımızda neden bu kadar insan onları gördü?
C: Çok büyük bir pencere açıldı.

S: (L) Şu anda üzerimizde herhangi bir araç var mı?


C: ?

S: (L) Tamam dergi çıkmaya hazır ve makaleler tartışma yaratacak cinsten. Bu konuyla ilgili olumlu bir
tepki gelip gelmeyeceğine dair bir bilgi alabilir miyiz?
C: Bekle ve gör.

S: (L) Mike Lindemann'ın iddia ettiği gibi online kanallama mümkün olur mu?
C: Elbette!

S: (L) P şu anda çok ciddi problemler yaşıyor, bunlarda yardım edebilir misiniz?
C: Ağ çalışması işe yarar!!!

S: (P) Tünelin sonunda ışık var mı?


C: Ağ çalışması işe yarar!!!!!

S: (L) Yani bir çeşit ağ çalışması yaparsa olaylar onun için düzelecek mi?
C: Ağ çalışmasının ne olduğunu düşünüyorsun Laura?

S: (L) Şu an yaptığımız şey... (P) Federal bir sözleşme ile ilgili nasıl ağ çalışması yapabilirsin ki?
C: Fikirleri paylaşın, başkalarına deneyimlerini ve görüşlerini sorun.

S: (L) Pat dükkanının üç insanın maaşını karşılayamayacağını söylüyor. Bütçe sonlandığı için ve Meclis
yeni bir bütçe açmadığı için Federal transkripsiyon işi de bozuldu.
C: Hükümet anlaşmalarını ısrarlı bir şekilde takip etmekten ne zarar gelir, kaybedecek neyin var? Ciddi
bir şekilde başarısız olsa bile ne kaybettin? Eğer kişinin iş yaparken böyle bir yeteneği varsa, tavsiye
edilecek şey işlerin çeşitlenmesidir, elenmesi değil. diğer bir deyişle "çevrilmemiş taş bırakma!!" Tampon
olarak çalışan eyalet ve yerel hükümet işlerini takip etmeni tavsiye ederiz. Ağ çalışması işe yarar P,
ikilemleri krizler sırasında otomatik pilota girerek çözdün, öyleyse neden soruyorsun?

S: (L) Bütçe savaşının ne zaman sona ereceği hakkında bir ipucu verebilir misiniz?
C: Sona erme sürecinde. Pazartesi makine tekrar çalışmaya başlayacak ama tekrar tam gaz çalışması için
zaman geçmesi gerekecek. Geciktirilmiş işler fırsat yaratır.

S: (P) Ama bütçe geçip imzalanmadan geciktirilmiş işler başlayamaz.


C: Hızlı bir sırayla gerçekleşecek. Sen kişisel durumunu düzeltmeye konsantre olmalısın.

S: (P) Bu ne demek? (L) Şu demek, başka bir şey yapabilene kadar bunun üstüne konsantre ol.
C: Merkür'ün gerilemesi devamlılıklardan yanadır, yeni başlangıçlardan yana değil.

S: (P) Conyers GA'daki Bakire Meryem hayaletleri ve "Meryem'in Dünyaya Mesajı" adlı bu kitap ve her
yerden gelen dünyanın sonuyla ilgili mesajları hakkında bilgi istiyorum.
C: Burada çalışan güçler bu kadar kolay öngörülmek için fazla zeki. Ne tür dönüş ve sapmaların olacağını
asla bilemezsin ve kehanet ve filozofik kalıplarınızın farkındalar ve genellikle sabitlenmiş geleceğe
inananları kandırmak ve cesaretlerini kırmak için yön değiştiriyorlar.

S: (L) Bu gece başka bir şey var mı?


C: Hoşçakalın.
9 Ocak 1996 F___, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz?


C: Xiooira

S: (L) Bu neşeyle ilgili bir isim mi?


C: Yakın.

S: (L) Eğer konu neşeyse ben varım. Neredensin?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu gece bir arkadaşım için bir sorum var. Violette bugün buradaydı ve oğlunun mezhep türü
faaliyetlere karışıp karışmadığını sordu.
C: Daha çok bir "çocuk çetesi" gibi.

S: (L) Bazı eşyalarının kayıp olduğunu farkettiğini de söyledi. Çocukça bir şekilde de olsa onun kişisel
eşyalarını ona bir çeşit büyü yapmak için kullanıyorlar mı?
C: Hayır.

S: (L) Şu anda başvurduğu çözüm şekli, yani oğlunu bir hastanenin uyuşturucu tedavisi bölümüne
yatırmaya çalışması... bununla ilgili bir yorumda bulunabilir misiniz?
C: Boşuna.

S: (L) Bu noktada oğluna yardımcı olmak için yapabileceği bir şey var mı?
C: Ebeveynlerinin izlediği yolu izliyor.

S: (L) Yani oğlunun davranışlarını değiştirebilecek şeyin ne olduğunu öğrenmek için kendi geçmişine
bakması gerekiyor. Kendisi için işe yarayan şey oğlunun da işine yarayacak, öyle mi?
C: Ve David'in.

S: (L) Şu anda ona verebileceğiniz başka bir tavsiye var mı?


C: Çocuğu eylemlerinde serbest bırakmak ve sonuçlarına katlanmasına izin vermek en iyisi olacaktır.

S: (L) Tamam, P Cumartesi günü burada olacak, bu yüzden çoğu sorumuzu o güne saklayacağız. Bunu
nasıl soracağımı pek bilmiyorum. Gittikçe net bir şekilde görebiliyorum ki, Jo [13 yaşında bir kızın
çözülmemiş cinayeti; Sıfır delil] konusunda, bu cinayet ve deyim yerindeyse benim "uyanışım" arasında
bazı eşzamanlı bağlantılar var gibi. Ayrıca Ted Bundy'nin hayat biçimi veya hayat biçimindeki değişim ile
belirli UFO gözlemleri ve ülkenin onun bulunduğu bölgesindeki sığır mutilasyonları ile bir bağlantısı
olduğunu farkettim. Şimdi P ve benim Jo davasını tartıştığımız sırada kaybolan yeni bir kız var, ve bu yeni
davada diğeri ile ortak olan pek çok şey var. Burada bir sorun olduğunu görüyorum ve temele inmek
istiyorum, bu konuda yardım eder misiniz? (ç.n.: hayvan mutilasyonları; tespit edilemeyen kişiler veya
varlıklar tarafından özellikle çiftlik hayvanlarının öldürülerek belirli organlarının gizemli bir şekilde kansız
ve adeta bir lazer bıçağı kullanılarak çok düzgün bir şekilde çıkarılıp alındığı olayları tanımlıyor.)
C: Belirsiz.

S: (L) Belirsiz olduğunu biliyorum. Jo davasıyla olan bağlantımın [Bir güvenlik yetkilisi, astroloji ve psişik
görüntüler yoluyla ip ucu elde etmeye çalışmamı istedi] zihnimin kapılarının diğer fenomenlere, özellikle
UFO ve dünyadışı varlıklar fenomenlerine açılmasıyla bir ilgisi var mıydı?
C: Mümkün.

S: (L) Bu konuda bana açık bir cevap veremez misiniz?


C: Öğren!
S: (L) Tamam bununla ilgili rüyalar gördüm. Olay hakkındaki astrolojik incelemem, bununla ilgili
gördüğüm rüyalar, aynı zamanda edindiğim izlenimler... tüm bunlar bir şekilde sezgisel farkındalığımda
meydana gelen bir açılma mıydı?
C: Belki.

S: (L) Jo ile aramda ruhsal bir bağlantı var mıydı?


C: Hayır.

S: (L) Jo'nun öldürülmesi ile dünyadışı varlık faaliyetleri arasında bir bağlantı var mıydı?
C: O ya da bu şekilde, bir düzlem kesişiminde veya diğerinde bu bağlantı her zaman vardır.

S: (L) Jo cinayeti "küçük düzlem kesişimi" miydi?


C: Daha şimdi ne dedik?

S: (L) Netleştirmeye çalışıyordum. Bu gerçekten bir düzlem kesişimi mi; yani bir kişinin gerçeklik düzlemi
bir başkasının gerçeklik düzlemi ile kesişiyor ve bunlardan biri veya diğeri yok oluyor.
C: 4'üncü, 5'inci ve 3'üncü yoğunluğu kapsıyor.

S: (L) Bu bütün cinayetler için geçerli mi?


C: Keşfet ve evet.

S: (L) Benim o gerçeklikle olan etkileşimim, bir düzlem kesişimine giriş gibi birşey miydi?
C: Uçlarda geziniyorsun.

S: (L) Yani bir kişi bir cinayet araştırması üzerinde çalıştığında veya onun hakkında düşündüğünde, bu tür
bir bilmecenin çözülmesiyle ilgili olarak düşüncelerini, yeteneklerini, sezgilerini kullandığında... bu bir
düzlem kesişimi ile etkileşim mi oluyor?
C: Bu, 5'inci yoğunluğa, yani eve dönüş için her zaman mevcut olan arzunun yansımalarından birini temsil
ediyor.

S: (L) Tamam. Şimdi 64.000 dolarlık soruya geçmek istiyorum. Bu davayla ilgili vardığım sonuç doğru
muydu?
C: "Doğruluğun" pek çok biçimi vardır ve pek çok bakış açısına uyan bir pencere sunar.

S: (F) Bu ne anlama geliyor? (L) Bilmiyorum.


C: Öğrenin.

S: (L) Kız onu öldüren kişiyi tanıyor muydu?


C: Derslerinizi hem doğru bir şekilde, hem de acısız bir şekilde alabilmeniz için dikkatli bir yaklaşım
önerdiğimizi hatırlıyoruz.

S: (L) Kastettiğiniz şeyi iyice anlamam için bana "dikkatli" bir soruyla ilgili öneride bulunabilir misiniz? O
zaman sonraki sorularımı o modele göre biçimlendiririm.
C: Burada mesele bizi bir soruyu senin arzuladığın biçimde cevaplamaya yönlendirmek için sorunun nasıl
"biçimlendirilmesi" gerektiği değil, en etkili şekilde nasıl öğrenebileceğin. Her bir yanıtımızdan
öğrenilecek yalnızca tek birşey olduğu önyargısını bırak. "Varsayımdan bağımsız bir şekilde soru sorarak
ne kadar çok şey öğrenebileceğini tahmin edemezsin."

S: (L) Şimdi kasedi geri sarıp başlattım ve tamamen bulanık. Teypte neden böyle bir sorun yaşadığımızı
söyleyebilir misiniz?
C: Telekinetik dalga transferi.

S: (L) Telekinetik dalga transferi nedir?


C: Gelişen enerji.

S: (L) Bizden yayılan mı?


C: Size ve sizden.
S: (L) Bizden size mi?
C: Size ve diğerlerine, bize değil.

S: (L) Diğerleri kim?


C: 4'üncü yoğunluk kulak misafirleri. P'nin katılımı "herşeyi biraz ısıtacaktır."

S: (L) P'nin katılımı bu çalışmaya faydalı olacak mı?


C: Evet, ama aynı zamanda anormallikler bekleyebilirsiniz.

S: (L) Bu ilginç. Jo'yu kimin öldürdüğünü söyleyecek misiniz? Gerekirse yetkilerle paylaştığım tahminimi
geri çekmek isterim.
C: Öğren. Önceki yanıtımızı gözden geçir.

S: (L) İsterdim ama yanıtın çoğu statik nedeniyle kaybolmuştur.


C: Çözülebilir.

S: (L) Tamam. Öğren. Çok sayıda UFO gözlenmesi olayları ile Ted Bundy'nin hayatındaki sapmalar
arasında bir ilişki var mıydı?
C: Evet.

S: (L) Ted Bundy kaçırıldı mı?


C: Evet.

S: (L) Ted Bundy yaptığı şeyler için programlanmış mıydı?


C: Evet.

S: (L) Programlamanın ardındaki amaç neydi?


C: Bu cevabı şimdilik vermememiz gerekiyor.

S: (L) Tamam. Bundy cinayet işleme güdüsünün "içinde kaynayan" ve engel olamadığı birşey olduğunu
ve bu olduğunda artık "insan" olamadığını söylüyor. Bu, bir implantın kişinin sosyal davranışlarını veya
antisosyal eğilimlerini kontrol edebilmesinin bir örneği gibi görünüyor. Jo'yu öldüren kişi için de aynı
durum geçerli mi?
C: Belki.

S: (L) Yeni kaybolan kız CB ile Jo arasında bir bağlantı var mı?
C: Konuyla ilgili olarak kendi içindeki bilgileri incelemede iyi gidiyorsun. Buna devam etmeni istiyoruz.
Neticede öğrenmek eğlencelidir!

S: (L) CB ile Jo'nun görünüşleri arasında da bir benzerlik var gibi göründü bana. Katil özellikle bu yüz
karakteristiğine yönelmeye mi programlandı?
C: Konuyu kapat.

S: (L) Ne demek istiyorsunuz?


C: Şimdilik bu konu hakkında gerekli olan bütün yardımı sunduk. Gelişim için bu konuda kendi başına
devam etmen senin için faydalı olacaktır.

S: (L) Farklı bir yönde bir veya iki KÜÇÜK soru daha sorabilir miyim? Karanlıkta yalnız bırakılmak gibi bir
durum bu!
C: Hayır değil!

S: (L) Bu konuyu çözebilmek istiyorum çünkü aileler büyük sıkıntı içinde ve yardım istediler.
C: Neden inanılmaz yeteneklerine güvenmiyorsun? Şimdi herşeyi senin adına cevaplarsak, bu işlevi
düzenli olarak kendi başına görmen gerekeceği zaman, ki gerekecek, yardımsız kalacaksın!!!!
S: (L) Açıkçası daha fazla cinayet araştırmasına karışmak istemiyorum. Çok üzücü. Bu tip bir şeyi düzenli
olarak yapmam mı gerekiyor?
C: Bu alanda değil.

S: (L) "Bu işlevi görmek" derken neyi kastediyorsunuz?


C: Görünmeyeni görmek.

S: (L) Pekala başka bir konuya geçelim. J. D.'den oldukça berbat bir mektup aldım. Daha önce en sevdiği
kanal olduğunu söylediği Kasyopya celseleri artık görmek istemediğini söylüyor. Celse kayıtlarını benden
KENDİSİ istemişti!
C: Eğer içgüdülerini izlerse gelecektir. J. M.

S: (L) Evet! Onunla ilgili sormak istediğim birşeyi hatırladım. Onu okuldan benim almamın daha iyi olup
olmayacağını sormamı istedi.
C: Ne düşünüyorsun?

S: (L) Sanırım çok mutsuz ama pes etmek, korkak gibi veya bir bebek gibi görünmek istemiyor. Mutsuzluk,
sistemden tiksinme ve huzur arzusu arasında bölünüyor. O gün o çocuğun ona neden saldırdığını bilmek
istiyorum.
C: Saldırı.

S: (L) 4'üncü yoğunluk yönlendirmeli mi?


C: Evet.

S: (L) Onu korumak için yapabileceğim herhangi birşey var mı?


C: Ne düşünüyorsun?

S: (L) Ne düşüneceğimi bilmiyorum.


C: Konuyu ihmal etme. Çok önemli!

S: (L) Evet, sanırım onu okuldan benim almam gerekiyor. Tüm yönlerden çok fazla saldırı var ve bu saldırı
benim ilgilenebileceğim birşey.
C: İçgüdüler 3'üncü yoğunluk deneyimini korur.

S: (L) Bu ne anlama geliyor? Bu konunun çok önemli olduğunu söylediniz. Neden?


C: İçgüdüler 3'üncü yoğunluk deneyimini korur.

S: (L) Yani hemen birşeyler yapmazsam onun 3'üncü yoğunluktaki varlığı ile ilgili bir tehdit mi gelişecek?
C: Evet.

S: (L) Bu tehdit dış kaynaklı mı?


C: Evet.

S: (L) Hemen onu okuldan almaya gitsem iyi olacak.


C: İçgüdülerini izle.

S: (L) Bu benim için yeterince açık. Sanırım J___'nin burada olmasının bir amacı var ve herşeye onun gibi
yaklaşmayan insanlarla çok zorlu etkileşimler yaşamasının nedeni de bu. Bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Sheldon Nidle'ın kanallamasıyla ilgili sorumu sormak istiyorum.


C: Bu konuda enerjini harcamamanı tavsiye ediyoruz.

S: (L) Bu yılın sonbaharında bir foton kuşağı ve kitlesel bir UFO inişi olacağı yönünde Sheldon Nidle'ın
söylediklerine ikna olmuş çok sayıda kişi var. Bu gerçekten olacak mı?
C: İnsanlar Bo ve Peep'in söylediklerine de çok ikna olmuştu. (ç.n.: "heaven's gate" ufo tarikatinin
liderlerinin kullandıkları takma isimlerden.)
S: (L) Pekala, bu konuya daha fazla enerji harcamak istemiyorum. Bu geceki yardımınız için teşekkürler.
İyi geceler.
C: İyi geceler
13 Ocak 1996

F___, Laura, PZ, Pk Z [Kasette statik nedeniyle neredeyse hiç çözülememiş birkaç celseden biriydi. Son
2 yıldır kullanılmakta olan makinede böyle birşey daha önce olmamıştı ve görünüşe göre sadece P ile
olan etkileşimde meydana gelen bir statik vardı. Bu celsede iki ayrı kaydedici kullanıldı ve her iki kaset
de kullanılmaz hale geldi.]

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam hangi ismi kullanıyoruz?


C: Yommor.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Pekala bu akşam P ve Pk ile birlikteyiz. İlk soru olarak, Mike Lindemann'ın ISCNI'sı yoluyla online
"chat" ve kanallama için aldığımız davetle ilgili birşey sormak istiyorum. Bu, bu kaynak için kabul edilebilir
bir iletişim şekli mi? Çünkü eğer öyleyse bunu yapmanın bir yolunu öğrenebiliriz.
C: Evet.

S: (L) Bu istenen bir forum mu? (ç.n.: bu cümlede "forum" terimi, iletişim aracı ve/veya ortamı anlamında
kullanılıyor.)
C: Evet.

S: (L) Kasyopyalılar hakkında kısa bir biyografi hazırladım ve bunun mevcut haliyle makul olup olmadığını
öğrenmek istiyorum.
C: Sana bağlı!

S: (L) Val Valerian'la ilgili durum nedir? Her hafta arıyordu ama son bir hafta boyunca ondan hiç haber
alamadım.
C: Zamanı takip edemez halde.

S: (L) Neden?
C: Pek çok projeyle meşgul. Onunla iletişim kurmalısın çünkü masasının üzerinin epeyce "önemli
malzemeyle" dolu olduğunu görüyoruz. Sizinle ilgileniyor ama kısa bir süre için ilgilenemeyecek. [Kısa bir
bekleyiş.] Isis'in doğum sürecinden kalma rahim veya boyun yıpranması sorunu var. [Isis Laura'nın
köpeği. 5 yavru doğurdu. Isis ilgilenebilecek durumda olmadığı için yavrulardan ikisi doğumdan kısa bir
süre sonra öldü. Sıcakta kalması için birkaç gündür mutfakta tutuluyordu. Birkaç gündür sürekli olarak
keyifsiz durumda. Kasyopyalıların cevabı, bu konuda bir soru sorulmuş olmamasına rağmen geldi.]

S: (L) Ona yardımcı olmak için ne yapabilirim?


C: Yemeğine A, D, E vitaminleri ve sarı düğünçiçeği kökü katılabilir.[Bu talimatlar uygulandı ve Isis 2 gün
içinde belirgin düzelme belirtileri gösterdi ve 10 gün içinde tamamen iyileşti.]

S: (L) Şimdiki sorum... sanırım P'nin sorması daha uygun. (P) Geçen Pazartesi dükkanıma bir adam geldi
ve büyük miktarda iş siparişi verdi ve memnun kalırsa aynı şekilde devam edeceğini söyledi.
C: İyi niyetli. "Kendine özgü tarzda" işler yapan biri.

S: (L) "İyi niyetini" destekleyecek parası var mı?


C: Kendi projelerinin durumuna göre ödeme yapacaktır. Karşılıksız çeklere karşı dikkatli ol. Tekrarlıyoruz:
iyi niyetli.

S: (S) Ödemenin ancak Cuma günü mümkün olduğunu bildiği halde Salı günü çek yazıyorlar. (P) Evet ve
bu aslında kanunlara aykırı. Çeki yazarken o meblağ bankada değilse yasayı çiğniyorsun.
C: Zamanlama hatalarına karşı dikkatli ol. Özellikle büyük siparişleri gerçekleştirirken çok dikkatli ol.
Mümkün olduğunda çekleri bozmak için çeki yazanın bankasına götür ve alternatif çek ödeme noktaları
konusunda dikkatli ol. Çok büyük işlerle ilgili kararlarda dengeyi muhafaza et ve önerilen fon miktarının
yeterli olduğundan emin olmadan büyük işlere girişmeye çalışma.

S: (L) Şimdiki soru: Birinin üst yoğunluklardan bir varlığı mı yoksa ölmüş bir 3'üncü yoğunluk varlığını mı
kanalladığını nasıl anlayabiliriz?
C: Düzeltmeler ve netleştirmeler gerekiyor: "Ölmüş bir 3'üncü yoğunluk varlığı" 5'inci yoğunluk varlığıdır.
3'üncü yoğunlukta ya takılı kalmıştır, ya da 5'inci yoğunluktan iletişim kuruyordur ama her iki durumda
da artık 3'üncü yoğunluk değildir!! 1'inci yoğunluk bilinç seviyesi altındaki tüm fiziksel maddeyi kapsıyor.
6'ncı yoğunluk ışık seviyesi olarak tektiptir çünkü bu yoğunluk seviyesinde tam bir denge vardır ve ışık
bilgi olarak temsil edilir. 7'nci yoğunluk bir ile birliktir... Kelimenin her anlamında sonsuzdur çünkü "özü"
olası tüm farkındalık boyutlarında var olan herşeye yayılır. Bir varlığın herbir bilinçli fiziksel varlığının sona
ermesi sonrasında gördüğü ışık birliğin kendisidir. Hatırlayın, 4'üncü yoğunluk değişken fizikselliğe sahip
ilk yoğunluktur!! Bunun üzerinde dikkatlice düşünün!!! Ve hatırlayın, yalnızca tek bir "Tanrı" var ve
yaratıcı yaratılan herşeyi kapsıyor ve yaratılan herşey de yaratıcıyı!

S: [ABD devleti için çalışmış olan üç bilimadamının ismi veriliyor, önceki celsede tanımlandığı gibi P'nin
kaçırılma nedenleriyle ilgileri olup olmadığı soruluyor. Üç isim de kaset üzerindeki bozucu statik etki
nedeniyle kaybedildi fakat her üç isme verilen yanıt da "evet"ti. Notlarda kaydedilen son isim JPL'de
görevli B___ N___'ydi. Sonra şu yanıt verildi.]
C: Çok önemli bağlantıları var! Mikrodalga teknolojisinin pek çok uygulaması var. Lazer, ELF,
elektromanyetik.

S: (L) V___'nin son görevi... [Sorunun geri kalanı statik nedeniyle kaybedildi.]
C: Kullanıldı ama sürekli olarak değil.

S: (L) V___'ye yaptığı iş hakkında söylenenler tamamen yalan mıydı, yoksa doğru muydu?
C: Birkaç ayrıntı dışında doğruydu.

S: (L) Bir implantla kontrol edilemeyecek kadar güçlü bir iradeye sahip olduğu için mi emekli edildi?
C: Uygulamalar için eğitildi ama komutlarla değişim konusunda değil.

S: (L) Yani implantı yerleştirenlere ihanet etmezdi, işverenine sadıktı anlamında mı?
C: Doğru kavram değil. Subliminal komutların etkinleştirilmesi sonrası komutlara uyum konusunda
güvenilir değildi.

S: (P) Hiçbir sıradışı birşey fark etmediğim halde personeli izleme konusunda nasıl kullanılmış olabilirim?
C: Çok kompleks ve aslında paralel bir konu. P, etrafındakileri izleme için yerel bir inceleyici olarak
kullanıldı. Önemli olan farkında olmak önemli değil, okuma yapmak. Ayrıca yapılan işin çoğu bilinçli
farkındalık gerektirmiyordu.

S: (L) Bu hala devam ediyor mu?


C: Kısmen, P ayrıca kocasının ve tanıştırıldığı diğer kişilerin aural izlerini okuyarak, JPL'de ve diğer
laboratuarlarda gerçekleşen tüm olayları izlemek için de kullanılabilir. Tüm olaylar aural enerji alanları
üzerinde sürekli izler bırakır. Bazı hayalet görülmesi olaylarının açıklaması budur. "Hayaletler" bazen
sadece doğal ortamdaki aural kayıtların kendiliğinden etkinleşmesinden ibarettir.

S: [Yoğunlaşan statikten dolayı soru kaybedildi.]


C: Hayır P, gördüğün "mavi şey" bir aural iz okuma değildi. 3'üncü yoğunluğa kısmen transfer edilen bir
4'üncü yoğunluk aracıydı. Derin bilinçaltı hafızan çok, çok daha fazlasını hatırlıyor.

S: (L) Pk daha önce tanımladığı gibi kafasında duyduğu "ses" hakkında birşeyler öğrenmek istiyor.
C: Pk'nin kendi sesi.

S: (L) Yani onun içsel sesi mi?


C: Yakın.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?


C: Keşfet.

S: (P) Bıçak olayının bununla herhangi bir ilgisi var mı? Mavi ışıktan hemen sonra Pk'nin bir bıçakla
parmağını kesmesini hatırlaması?
C: Evet.

S: (L) Bıçağın bununla ilgisi neydi?


C: Perdeleyici anı. İyi geceler.
20 Ocak 1996

F___, Laura, P, Pk, SZ, SV, AM, W, diğer.

S: (L) Merhaba. Bu akşam pek çok konuğumuz var!


C: Merhaba. Trafiği yönlendirmeye gerek yok.

S: (L) Bu gece hangi ismi kullanalım?


C: Yodnor.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) AM bu gece aura fotoğraf makinesiyle birlikte burada. Kanallama yaparken bir resmimizi çekmesi
mümkün mü? Herhangi birşey görünür mü?
C: Dene ve gör.

S: (L) Kesinlikle deneyeceğiz ama ona başlamadan önce bir soru sormak istiyoruz. Betelgeuse'un
süpernova olduğu (ç.n.: süpernova patlaması geçirdiği) ve bunun teleskopla görülebildiği ama henüz
çıplak gözle görülmediği söylentileri dolaşıyor. Bu ne zaman oldu?
C: Verileri kontrol etsen iyi olur.

S: (L) Bunun bizim üzerimizde herhangi bir etkisi olacak mı?


C: Hayır.

S: (L) Eterik anlamda üzerimizde herhangi bir etkisi olacak mı?


C: Hayır.

S: (L) Sadece izlemesi ilginç birşey mi olacak?


C: Açık.

S: (L) Küçük bir mola vereceğiz ve AM fotoğraf makinesini kuracak. [Makine kuruluyor, L ve F'nin bir elleri
makinenin metal plakalarında olacak ve diğer elleri planşette kalacak şekilde ayarlama yapılıyor.] (L)
Tekrar merhaba! Tüm bu ekipmanlar konusunda ne düşünüyorsunuz?
C: Evet, iyi!

S: [Aura fotoğrafları için hazırlıklar yapılıyor. L ve F siyah kumaşla örtülüyor.] (S) Laura saçına birşey
takılmış! (F) Kalem. (S) Her zaman saçında birşeyler taşıyor. Kimbilir orada başka neler vardır! (P) Evet.
Bu akşam çok vahşi olmuş. Bir cadı gibi görünüyorsun! (L) Bu akşam çok kibarsınız arkadaşlar!
C: Kim?

S: [Gülüşme] (L) Pekala millet, sakin olun! Bu akşam sorularla ilgili bir planımız var.
C: Tamam.

S: (L) Soruları hatırlayan kimse var mı? Liste nerede? W bir soru sor çünkü zihnim şu anda bomboş!
[Gülüşme]
C: Sor W. [Gülüşme]

S: (L) AM ve S Orta Amerika'dayken neyin fotoğrafını çektiler? Fotoğrafta bulanık bir görüntü var.
Chichen Itza'daydı sanırım.
C: Aural izler.

S: (L) Neyin aural izleri? [F'nin aura fotoğrafı çekiliyor.]


C: Bedenlerini aynı anda terk etmiş olan "Quan" isimli ileri düzey spiritüalist bir mezhebin üyelerinin sıfır
mekan/zamandaki temsilleri.
S: (W) Ben celselere ortasında katılıyorum ve daha önce nelerin sorulduğunu bilmiyorum. Bu yıl başkan
adaylarından seçilmesi en muhtemel olanı hangisi?
C: Bu çok önemli değil çünkü kararları başkan vermiyor ama şu andaki şekillenmeye göre Dole olması
muhtemel. Ama şimdi ile o zaman arasında görülecek daha çok şey var. Gelecek açık.

S: (AM) Makineyi şuraya çekeyim... Şimdi L'nin fotoğrafını çekmek istiyorum. (S) F'nin fotoğrafına bak.
Kolunun üzerinde bir el var sanki! (F) Ben hiçbirşeye benzetemedim. (AM) Elleriniz tablada bir poz
almaya çalışacağım. (L) Oradakiler! Poz vermeye hazır mısınız?
C: Evet.

S: (AM) Derin bir nefes al ve tut... [L'nin aura fotoğrafı çekiliyor] (L) [Kendi aura fotoğrafına bakıyor] Bu
çok garip. F kendi fotoğrafında görünüyor ama ben kendi fotoğrafımda görünmüyorum. Fiziksel olarak
neden belli değilim?
C: Öğrenme ruhsal gelişim sağlar ve farkındalık bilgiyi "somutlaştırır."

S: (L) Tamam oradakiler, gülümseyin! [L'nin ve F'nin parmakları planşet üzerindeyken tablanın aura
fotoğrafı çekiliyor.] (L) Tamam ama bu neden fotoğrafta görünmediğimi açıklamıyor.
C: Çünkü 3'üncü ve 6'ncı yoğunluk seviyesi arasındaki kanallama celseleri için olağan bir şekilde, enerji
alanı örtüsü seni kanalla birleştiriyordu.

S: [Tablanın fotoğrafı hazırlanıyor ve ortaya çıkan geometrik şekil grubun şaşırma seslerine neden oluyor]
(L) Bu geometrik şekil nedir?
C: Kanalın görsel bir temsili!!! Bu kadar berrak bir parlaklık olmasının nedeni fotoğraf çekildiği anda
düşünce merkezlerinizin temiz ve açık olmasıydı. Diğer bir deyişle, 6'ncı yoğunluk aktarım noktasından
gelen orantısız bir enerji vardı. Bakmakta olduğunuz şey, sizin üzerinizden aktarılan bozulmamış bilginin
%100 saf ışık enerjisi. Bu daha önce 3'üncü yoğunlukta hiç görülmedi. Henüz bunun anlamlarının tam
olarak farkında değilsiniz ama olacaksınız. Bu gece tarih yazdık millet!!!!! [Diğer bireylerin fotoğraflarının
çekilmesi için mola verildi. Çekim bittiğinde AM ve W ekipmanları topladı ve ayrıldı.]

S: (L) Temel bir hususla ilgili tartışmamız hakkındaki yorumunuzu duymak istiyorum. Ruhsal anlamda
bilgi edinmek, diğer alanlardaki bilginin gelişmesine katkıda bulunuyor mu? Örneğin iletişim konusunda.
C: Üzerinde uzlaşıldığı şekliyle herhangi bir alandaki doğru bilgilerin arttırılması, tüm süreçlerin
gelişmesine ve güçlenmesine katkı sağlar.

S: (P) Hafızamı güçlendirmek için ne yapabileceğimi öğrenmek istiyorum.


C: Uyku bozuklukların, normalde son derece dikkat çekici nitelikte olan psişik ve zihinsel yeteneklerinde
"kısa devrelere" neden oluyor. Çok küçükken duyguların 10 kat daha keskindi. Ama sonra "müdahaleler
başladı."

S: (P) Bu kesinlikle çok doğru. Yıllardır bir uyku sorunum var. (L) P'nin bunu aşmak için yapabileceği
herhangi birşey var mı, fiziksel olarak veya başka şekilde?
C: Çok yoğun bir şekilde temizlenme; hipnotik regresyon; yapışık ruh temizliği ve diyet ayarlamaları.
Ayrıca büyük ölçüde fiziksel nitelikte olan stres yaratıcı koşulların hepsine son verilmesi gerekiyor!

S: (P) O konuda birkaç adım attım.


C: Kısmen ama bu kurşun yarasının üzerine yarabandı koymak gibi.

S: (P) Bendeki implantın yapısı nedir?


C: Silikon bazlı mikron tanımlı yapı.

S: (P) Bu yaranın sebebi bu mu?


C: Yara, varlıktaki yaranın yansıması.

S: (S) Parlaklarımda eklem ağrıları ile ilgili çok ciddi sıkıntılar yaşıyorum ve bu sıkıntıyı düzeltmek için ne
yapacağımı öğrenmek istiyorum. Bence ağrı hapları semptomları gizliyor ama asıl neden için hiçbir etki
etmiyor.
C: Doğru değil S, bazen ağrı gidericiler semptom yanında asıl nedeni de gideriyor. Bu basit bir şekilde
tersten tedavi. Semptom kesiliyor ve asıl sorunun enerji akışını da kesiyor. Sonra, eğer asıl sorunun
"beslenmesi" yeterli bir süre durdurulursa, asıl sorun da kesiliyor.

S: (L) Bu benim üzerimde işe yarar mı?


C: Senin bitkisel terapiler ve bunun yanında kendi kendine hipnoz, reiki ve akupunktur gibi sinir blokajı
tekniklerini kullanman gerekiyor.

S: (L) Son zamanlarda bacağımda öyle korkunç bir ağrı meydana geliyor ki bastonsuz yürüyemiyorum.
Bu ağrıya neden olan şey nedir?
C: Hafif trombozlu olan vasküler bölgeden geçen doku yumru parçacıkları. Nutragina dene ve spirulina
gibi su temelli bitkilerin kökleri.

S: (L) Neutragena sabun değil mi?


C: Kök yenebilir ve topikal olarak uygulanabilir.

S: (L) Tamam, başka?


C: Chlorella.

S: (L) Onu nereden alabilirim?


C: Yapraklı yeşil bitkiler.

S: (L) P'nin bacağında neredeyse tıpatıp aynı ağrı var. Benzer bir durum mu?
C: Psikolojik baskılar fiziksel etki yaratıyor. Şiddetli psikolojik baskılar olduğunda.

S: (P) Bu şiddetli baskı ne zaman sona erecek?


C: Açık. Ayrıca kemik çatlakları için bitkisel tedavisi olarak ginseng ve gauranayı da tavsiye ediyoruz.

S: (L) Ben gittikçe yoruluyorum.


C: İyi geceler.
27 Ocak 1996

Frank, Laura, P, Pk, SV

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Karşımızda kim var?


C: Sorriya.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Eğer katlanabilecekseniz bu gece sağlıkla ilgili birkaç soru sormak istiyoruz.
C: Evet.

S: (L) Şu anda yaşamakta olduğum hastalık bir "saldırının" parçası mı?


C: Her zaman olduğu gibi.

S: (L) Bu tür saldırıları sona erdirmek için yapabileceğim herhangi birşey var mı?
C: Hayır. Önlemek? Evet!

S: (L) Bu tür saldırıları önlemek için ne yapılabilir?


C: Her zaman bütün portalları izle! Etrafın her zaman portallarla dolu!

S: (L) Demek herkes portal. Eğer herkes portalsa, sanırım tüm vaktini onları izlemekle geçirip sonuçta
başka hiçbirşey yapamamış olursun!
C: Yanlış, eğer izliyorsan, portalların etkinleştiğini anlarsın!!! Senin sorunun işlerinin içine gömülmek ve
sana en yakın olanların sunduğu tehlikenin pek farkında olmamak. Saldırının her zaman fazla bir ilişkin
olmayan kişilerden gelmesini bekliyorsun ve saldırı modu ile saldırı kaynağını sık sık birbiriyle
karıştırıyorsun!

S: (L) Dergiyi çıkarmak üzere olduğumuz ve internette birkaç materyal yayınlamış olduğumuz için bu
özellikle geçerli hale mi geliyor?
C: Elbette, bunu kolayca anlaman gerekir.

S: (L) Bir işi yapmaya çalışırken P'nin her seferinde ağrıları çıkması da buna dahil mi?
C: Evet ve fazlasını bekle.

S: (L) O kadar hastayım ki havlu atmaya hazırım.


C: Havlu atmak mı!?!? Çok geç!! Ayrıca söylediğimiz gibi, eğer devam edersen hayatında çok büyük bir
gelişme olacak.

S: (L) SV son zamanlardaki birkaç rüyasında yaklaşan bir fırtınayı ve buna hazırlanması gerektiğini, yer
değiştirmesi gerektiğini...
C: SV'nin sorması gerekiyor.

S: (S) Rüyamda gördüğüm şey ya fiziksel bir taşınmaydı ya da bir yere gitmem gerekiyordu. Fiziksel bir
anlamda şehirden ayrılıyor muyum, yoksa bu ruhsal bir ilerleyiş mi, yoksa yol anlamında farklı bir yönde
mi ilerliyorum?
C: Bir kerede dört soru.

S: (S) Bu bölgeden ayrılacak mıyım?


C: Ayrılmak istiyor musun?

S: (S) Hayır, istemiyorum.


C: O halde neden böyle birşey bekleyesin?
S: (S) Rüya öyleydi ama sembolik olduğunu biliyorum. Bunu ruhsal bir ilerleyiş olarak düşünebilir miyim?
Taşınmam veya yer değiştirmem ne anlama geliyor?
C: Belirsiz.

S: (S) Sadece bunun ne şekilde... (L) SV rüyasının öleceği anlamına geldiğini düşünüyor...
C: S___, sorunu doğrudan sor lütfen! Eğer lafı dolaştırırsan, biz de aynı şeyi yaparız!

S: (S) Yakında 5'inci yoğunluğa mı geçeceğim?


C: "Yakında"dan ne anlıyorsun?

S: (S) Bu yıl içinde bir zamanda.


C: Ancak "çok kötü bir tavsiye" denebilecek birşey yaparsan.

S: (S) Bir yerlere gitme ilgili tüm bu rüyalar... daha önceki bir celsede bir öğrenme kanalı için 5'inci
yoğunlukta tutulduğumu söylemiştiniz. Bu önemli şeyler öğrenmek için olmuş olmalı. 5'inci yoğunlukta
her ne öğreniyorduysam, bu hayatımda kullanacağım birşeyler mi?
C: Sizin zaman ölçümünüzle geçen yıl boyunca ne yapıyordun sence? Ve "bir yerlere gitme" nedir?

S: (S) İlerleyiş mi?


C: Evet!!

S: (S) Burada öğrendiğim şeyi mi kastediyorsunuz? Burada aldığım bilgileri?


C: Doğrudan ilgili değil.

S: (S) Diğer tek şey terapi... Kanallama mı?


C: Her ikisi ve dahası gelecek.

S: (S) Terapi yaparak vaktimi boşa harcadığımı hissediyorum...


C: Bırak aksın S___, ilerlerken karşılaşabileceğin sıkıntıların ne anlama geldiği hakkında endişelenme...
Önemli olan hedef ve bunu şu anda bilmen uygun olmaz.

S: (S) Tüm bu rüyalarda sürekli olarak eşyalarımı toplayıp taşınıyorum. (L) Neden bununla ilgili olarak
sürekli endişeleniyorsun? Bırak aksın. (S) Çünkü hiç aynı rüyayı tekrar tekrar görmemiştim. İlk defa
yaşıyorum böyle birşeyi...
C: Hiç başka "ilkler" de yaşadın mı?

S: (L) Evet...
C: Onlarda panik yaptın mı?

S: (S) Bazen.
C: Ne oldu.

S: (S) Geride kaldı.


C: Yani...?

S: (S) Onlardan birşeyler öğrendim ve beni geliştirdiler... (L) Kendi sorularımızı yanıtlıyoruz, değil mi? (P)
Bir sorum var... geçen gece aura fotoğraflarını çeken kadın bana astral projeksiyon yapabileceğimi
söyledi. Bu doğru mu? (ç.n.: astral projeksiyon; astral yolculuk, bilinçli beden dışı deneyim vs)
C: Herkes yapabilir.

S: (P) Ben özel miyim?


C: Belirsiz.

S: (P) Amerika'nın bir bayrağı var. Kasyopyalıların bir sembolü var mı? Dergim için bir sembol istiyorum...
Yani sizin derginiz...
C: İki tane verdik.

S: (L) Yedi çubuklu çember ve bir de daire ve üç piramit. (P) Hepsi birlikte mi?
C: Hayır. Daha fazla soru sor Patrick, çünkü yakın zamanda yaşadığın iki olay öğrenme kanalını ciddi
ölçüde açtı.

S: (P) O zaman ne soracağımı biliyorlar. Kapak tasarımı için bilinçaltıma birşey koyup koyamayacaklarını
öğrenmek istiyorum. Kanıta ihtiyacım var.
C: Kanıt mı? O nedir?

S: (P) Kanıt ne mi? Boş verin. Sormaya korkuyorum.


C: Sor, ne yapacağımızı düşünüyorsun? Oturduğun yerde seni parçalara ayıracağımızı mı?

S: (Pk) Şu uğultu... Herkes bunu duyuyor mu?.. Kafamın içinde bir uğultu sesi var.
C: Belirsiz, ama cevap olarak; eğer "herkes" bunu duymayı seçerse, herkes bunu duyar.

S: (L) Patrick'in kafasında duyduğu uğultu sesi nedir? Görünüşe göre bu sesi açtığı zaman aurası üzerinde
belirgin bir etki yapıyor.
C: Radyoyu açtığınızda kanalların arasında ne duyuyorsunuz?

S: (L) Statik. (Pk) Vızıltı. Birden fazla kanal mı var? (L) Kanallar neyi temsil ediyor?
C: Konu bu değil. Bir radyonun tuner düğmesini çevirirken kanallar arasında ne duyuyorsunuz???

S: (L) Statik sesini duyarsın. Ve ayar yapman gerekir.


C: Evet.

S: (Pk) Bunun üzerinde mi çalışmam gerekiyor?


C: İstersen.

S: (L) Bu sesi açıp kapatabilen çok fazla insan tanımıyorum.


C: Ama o sesin hep duyan ve kanalını ayarlayabilen insanlar tanıyorsun.

S: (L) Sanırım. (Pk) Bunun 1987'de Pennsylvania'ya giderken dünyadışı varlıkların beni neden
kaçırmadığıyla bir ilgisi var mı?
C: Önemsiz.

S: (L) Evet. Annesini istediler, onu değil! (Pk) İmplantım var mı?
C: Hayır.

S: (Pk) Olacak mı?


C: ?

S: (L) Sheldon Nidle "Galaktik İnsan" isimli bir kitap yazdı. Dünyanın bu yaz bir foton kuşağına gireceğini,
3 gün karanlık olacağını, herşeyin kontrolden çıkacağını ve dünyadışıların yazın sonunda veya
sonbaharda yeryüzüne ineceğini, hepsinin bize yardım etmek için geldiğini söylüyor. Bu tahminler
hakkında yorumda bulunur musunuz?
C: Hayır.

S: (L) 1996'da dünyadışı varlıklara ait bir filo Dünya'ya iniş yapacak mı?
C: Hayır.

S: (L) 1997'de?
C: Hayır.

S: (L) Şu kitabın kaynağı hakkında yorumda bulunabilir misiniz: "Three Days of Darkness" (Üç Gün
Karanlık) ? Yazarı Divine Mercy (İlahi Lütuf) olarak belirtiliyor.
C: Kaynağı mı?!?
S: (L) Kitapta söylendiği gibi 1998'de 3 gün karanlık olacak mı?
C: Bu neden popüler bir kavram olmayı sürdürüyor? Ve neden herkes buna bu kadar kafa takıyor?
Gerçekten bu önemsiz şeye vakit ayırmak mı istiyorsun? Üç gün karanlık olsa ne olur?!? Bunun herşey
olduğunu ve herşeyi sona erdireceğini mi düşünüyorsun? Peki ya böyle birşeyin sebepleri? Anlamları?
Bu tıpkı bir kehanette bir atom savaşını tanımlamak gibi: "Aman tanrım, aman tanrım, üç saat boyunca
çok büyük patlamalar olacak, aman tanrım!!"

S: (L) 1998 sonbaharında böyle birşeyin olmayacağını söylemediniz. Olacak mı?


C: Öncelikle, sürekli olarak uyardığımız gibi, pek çok defalar ayrıntılı olarak anlattığımız pek çok nedenden
dolayı herhangi bir kehanete veya tahminlere yapay takvim tarihleri iliştirmek tam anlamıyla imkansızdır.
[Laura'nın notu: geleceğin "akışkan" yapısı. Olasılıklar, vs] Ve böyle birşeyin olacağını söylemedik.

S: (L) Boyut geçişiyle ilgili çok büyük öneme sahip şeyler yanında 3 gün karanlığın önemsiz birşey
olduğunu söylediğinizi biliyorum. Ama pek çok insan bunu sadece 3 gün karanlık olarak yorumluyor...
Yani sonra cennete uyanacaklarını düşünüyor. Bu soruya bir yanıt vermenizi istiyorum.
C: Sizi ne zaman ve nasıl yönlendireceğimiz konusunda bize güvenin. 4'üncü yoğunluk olaylarına ve
realitelerine 3'üncü yoğunluk inceleme ve yorumlama yöntemleriyle yaklaşmanın son derece faydasız
ve anlamsız olduğunu biliyor olman gerekir. UFO araştırmacılarının aradıkları her 1 yanıt için sürekli
olarak 3 yeni soruyla karşılaşmalarının nedeni bu. Eğer bize güvenirseniz, sizi tüm sorgularınızda en
doğru ve en tam yanıtları veririz. Bir birey birşeyi anlamıyorsa, ya önyargılıdır ya da uygun yönelime sahip
değildir.

S: (L) Daha önce ABD'nin güneybatı bölgesinin 4'üncü yoğunluk olmakta olduğunu söylediniz. Orada
yaşayan insanlar 4'ücü yoğunluk varlıkları mı olacak? Yoksa 3'üncü yoğunluktaki 3'üncü yoğunluk
varlıkları mı?
C: Dördüncü yoğunluk sızıntıları neticesinde bazıları 4'üncü yoğunluğa uyarlanacak.

S: (L) Yakın bir zamanda Frank bir deneyiminde evinin kapısından girerken onu çağırdığımı duymuş. Sonra
burada J___ yatağındayken J___'nin onunla konuştuğunu duymuş. Bunun kötü birşey olduğu anlamına
geldiğinden endişelenmiş ama görünüşe göre öyle birşey olmadı. Bu neydi?
C: Eterik etkilere karşı artan farkındalık.

S: (L) Geçen gece çamaşır makinesinin başındayken tam arkamda birinin ellerini çok yüksek sesle
şaplattığını duydum. Kimse yoktu.
C: Aynı.

S: (L) Eğer devam edersem hayatımda hızlı ve büyük bir düzelme olacağını söylediniz. Bunu söylerken
gerçekten aniden ve büyük bir şekilde olacağını mı kastediyorsunuz?
C: Açık.

S: (L) Bunun hakkında herhangi bir ipucu verecek misiniz?


C: Hayır.

S: (Pk) Hiç gülüyor musunuz?


C: Evet.

S: (Pk) 3'üncü yoğunlukta olmayı özlüyor musunuz?


C: Siz 2'inci yoğunlukta olmayı özlüyor musunuz? Veya birinci?

S: (Pk) Bize gülüyor musunuz?


C: Evet. Ve hayır. Pk, gerçekten bir zamanlar 3'üncü yoğunluk varlıklarıydık ve aslında şu anda
"gelecekteki" siziz! Sizdik ve siziz. Bu cümlenin önemini anlıyor musun? Biz siziz ve sizdik, 3'üncü
yoğunluktuk ama artık 3'üncü yoğunluk değiliz ve siz de henüz 6'ncı yoğunluk değilsiniz.

S: (L) "Zamanınızı" nasıl geçiriyorsunuz?


C: Öğreterek, paylaşarak, yardımcı olarak.
S: (L) Eğlenmek için ne yapıyorsunuz?
C: Bu eğlenceli!

S: (P) Bunları birbirinizle mi yapıyorsunuz?


C: Hayır 1, 2, 3, 4, 5'inci yoğunluk.

S: (P) Hepimizin koruyucu bir meleği var mı? Her birimizin? Yani her bir kişi için bir koruyucu melek?
C: Doğru kavram değil.

S: (L) Doğru kavram nedir?


C: Kavramanız mümkün değil.

S: (L) Üst boyutlardan nasıl yardım alabiliriz?


C: İsteyerek ve...

S: (L) Alabileceğimiz yardımın sınırı nedir?


C: Sınır mı?!? Biz böyle birşeyin olmadığı bir yerde yaşıyoruz!!!

S: (L) Şu melek konusu bugünlerde bayağı popüler. Etrafta koşuşan bir sürü melek var. İlk düşüncem
şuydu: "Bu, kötü varlıkların melek kılığında faaliyet göstermesi için mükemmel bir yöntem."
C: Doğru değil!!! BH yanlış bir şekilde "melek" olarak algılanan varlıklar olarak GÖRÜNEBİLİR ama
gerçekten bir altıncı yoğunluk varlığıysa, yanlış anlama mümkün değildir.

S: (L) Anlamıyorum. İnsanları kandıran bir sürü varlık var. Garip olaylar yaratıyorlar, insanların "iyi
hissetmesini", rüyalar görmesini sağlayan bir sürü şey yapıyorlar. Yanlış anlama mümkün değil derken
neyi kastediyorsunuz? Bu sürekli oluyor!
C: Hayır.

S: (L) Peki buradaki hikaye nedir?


C: Titreşimsel etkileşim nedeniyle algı yeteneklerin kısadevre yapıyor.

S: (L) Algılamakta olduğun birşeyin sorguladığın tarafı dışındaki herşeyi sahte olabilir.
C: Denklemin bir parçası.

S: (L) Eğer iletişim kurulan şey gerçekten bir 6'ncı yoğunluk varlığıysa bu kişide öyle bir etki yapar ki,
hiçbir şüphe kalmaz, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Denklemin diğer parçası nedir?


C: Bizi neden sorguluyorsun? Öncelikle bizi sorguluyorsun çünkü bu noktada iletişim sınırlı... Daha güçlü
bir gelişme için henüz hazır değilsin.

S: (P) Yani dua etmeye devam mı etmem gerekiyor?


C: Tüm dualar 6'ıncı yoğunluğa gidiyor.

S: (P) Diyelim ki lösemiden ölmekte olan küçük bir çocuğum var. Ve ben de tüm varlığımla dua ediyorum
ama çocuk yine de ölüyor. Bunu anlamıyorum. Bu nasıl açıklanabilir?
C: Yanlış. Eğer çocuk ölürse, bu senin ders profilindir.

S: (P) Şu andaki durumumda hayatımda devam eden şeyle ilgili ders profilimde neden ilerleme yok?
C: İlerleme var, ders devam ediyor.

S: (P) Biliyorum ders devam ediyor ama...


C: O halde?

S: (P) Ne düşündüğümü duyabiliyor musunuz?


C: Evet.

S: (P) Peki o halde neden sormam gerekiyor?


C: Çünkü özgür iradeye asla müdahale etmeyiz.

S: (P) Eğer dua etmeye devam edersem, herşey daha iyi hale gelmeye devam eder mi?
C: Herşey niyet edilen yörüngesinde devam edecek.

S: (P) Hayatımın önceden belirlenmiş olduğunu mu söylüyorsunuz?


C: Hayır. Dua etmeye devam etmen hiçbir şekilde derslerinin ortadan kalkmasına veya ertelenmesine
neden olmaz. Bunun üzerinde düşün.

S: (P) Yani şu andaki durum devam edecek, sona ermeyecek.


C: Hayır, cevapla ilgili kavrayışını arttırmaya çalışmanı kastettik.

S: (P) Anlamıyorum. (L) Sanırım şu çok açık ki, deneyimlemekte olduğun şeyler derslerin bir parçası.
C: Neyse o... yani; que sera sera.

S: (P) Ama bu yine herşeyin önceden belirlenmesine gelmiyor mu?


C: Hayır, dersler.

S: (P) Kaç lanet ders almak gerekiyor?


C: Kaç "lanet" derse ihtiyacın varsa!

S: (S) Peki İsa'ya yöneltilen dualar?


C: İsa bizden biri, "özel hizmet" bölümünde.

S: (L) "Yeşil bereli" gibi mi?


C: Hayır daha çok bir "bej bereli."

S: (L) "Bej bere" nedir?


C: Sadece bizim tanımlayışımız.

S: (P) Hep bu dua işinin bir saçmalık olup olmadığını merak ettim. (L) Ou, hayır. (Pz) Bir tespih boyunca
dua ediyorum. Bakire Meryem'e dua ediyorum. Bakire Meryem kim? Nerede?
C: O da burada.

S: (P) Ona edilen dua doğrudan ona mı gidiyor ve o da seni yapman gereken şeye mi yönlendiriyor?
C: "O" düşündüğün biçimde o değil. "Ann Landers"e yazdığında o bunu görüyor mu? Ve iyi geceler. (ç.n.:
(P) isimli kişi "o" derken, bizim anladığımız şekliyle bir kadından bahsettiği için ingilizce'de dişil "o"
tanımını(she) kullanıyor. kasyopyalılar da 6'ıncı yoğunlukta cinsiyet ve buna benzer şekilselliklerin
olmadığını ima ediyor. yani meryem olarak bilinen varlığın 6'ıncı yoğunlukta bizim hayal ettiğimiz gibi bir
varlık olmadığını söylüyor. "ann landers" isimli kişi "güzin abla" gibi kalıpsal bir anlama sahip sanırım.)
3 Şubat 1996

F___, Laura, SV, P, SZ, MM, S, Tom F., C.D., Pk

S: (L) Merhaba.
C: Kelimeler fazla birşey ifade etmiyor.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?


C: Sizin yorumunuz.

S: (L) Benim yorumum mu?


C: SV'nin.

S: (L) Pekala bu akşam kiminle birlikteyiz?


C: Vostokokki.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kas.

S: (L) Neden Kasyopya'yı her zaman olduğu gibi belirtmiyorsunuz?


C: Önceki celselerde buna değindik. Lütfen incele.

S: (L) Bu gece çeşitli sorularımız var. Önce buradaki herhangi biri için vereceğiniz belirli bir mesaj var mı?
C: Mesaj verme gerekliliği doğal bir şekilde akar; bu prosedür için belirli bir "zaman" talep ederek bunu
"düzenlemenin" bir yolu yoktur. Ve lütfen SV'ye, tırnak içinde belirttiğimiz kelimelere özellikle dikkat
etmesini söyle!!!!! Verilen mesajların her bir ayrıntısının her bir varlık tarafından niyetlenildiği şekilde
hazmedilmesi çok önemli olduğu için, mesajların uygun şekilde aktarılamaması çok rahatsız edici. Bunu
kendisi anlayacağı ümidiyle şimdiye kadar bu konuda hiçbirşey söylemedik ama ne yazık ki anlamadı. O
yüzen bu gerekli kınamayı yapmak zorundayız. Üzgünüz SV, ama şimdi lütfen söylenenlerin iyice farkına
var ve bu hatayı bir daha tekrarlama!

S: (L) Aman tanrım! Tek yaptığım herhangi biri için bir mesajları olup olmadığını sormaktı!
C: Ama aynı hızla devam etmeniz sizin için önemli.

S: (L) Şimdi sorularımızla devam edebilir miyiz?


C: Nasıl isterseniz.

S: (L) İlk soru: İnternette saygın bir bilimadamının, Satürn gezegeni yörüngesinde Dünya gezegeni kadar
büyük bir "gemi" tespit ettiğine dair bir söylenti dolanıyor. Ve iddiaya göre bu bilimadamı, Satürn'ün
halkalarının uzay sondası tarafından çekilen fotoğraflarında bu geminin üzerindeki pencerelerle birlikte
açıkça görüldüğünü söylemiş. NASA bilimadamının televizyonda gösterdiği Satürn resimlerinde bu nesne
görülüyor muydu? Ben emin değilim çünkü o resimlerde yapay olarak inşa edilmiş gemi benzeri bir cisim
göremedim.
C: Hayır.

S: (L) Görülen şey neydi?


C: Yapay olarak inşa edilmiş bir hikaye.

S: (L) Tamam, P'nin baskı dükkanına gelen TF isimli bir adam var. Bu adam geçmişi ve şu andaki
durumuyla ilgili ÇOK garip bir hikaye anlatıyor. İlginç olan şey, biz daha sonra adamın anlattıklarını kendi
aramızda tartıştıktan sonra adamın sanki bizim konuşmalarımızı dinlemiş gibi ertesi gün tam da bizim
şüphelerimizin olduğu hususlarda tek tek açıklama yapmasıydı. Bu adam kim ve P ile ilgili amaçları
nelerdir?
C: Özgür irade direktifine müdahale riski olan şeyleri tartışmamak en iyisi. Bu konudaki adımlarınızda çok
dikkatli olmanızı tavsiye ediyoruz!
S: (L) Bu konuda özgür iradeye müdahale etmeyecek şekilde bize söyleyebileceğiniz herhangi birşey var
mı?
C: Söz konusu kişiye nazik bir şekilde sorularınızı sormayı düşünmediniz mi? Düşünmediyseniz neden
düşünmediniz? Genellikle, ister basit ister karmaşık olsun, bir hileye karışanlar açık bir ifşadan
hoşlanmaz!

S: (L) Bunu daha serbest bir şekilde konuşamamanızın nedenlerinden biri bu akşam çok kalabalık bir grup
olmamız mı?
C: Bunu serbestçe konuşamadığımızı da nereden çıkardın? İncelemek için çaba gerektiren incelikli
yanıtlar yoğun bir öğrenmeyi güçlendirir.

S: (L) Benim gözlemlerime göre, eğer bu adam bir devlet ajanı olsaydı, bundan daha iyi bir sahte hikaye
anlatırdı. Doğru yolda mıyım?
C: Belki.

S: (L) Ve bazen öyle görünüyor ki, dünyadışılar tarafından programlanan veya kontrol edilen bireylerin
anlattığı hikayeler anlamsız ve tutarsız oluyor çünkü onların insan kültürü ile ilgili anlayışları kıt. Burada
doğru yolda mıyım?
C: Bazen her zaman değildir.

S: (L) Adam gerçekten DEV. Ayağı 50 numara falan... Bana bir Nefilim gibi göründü! Doğru yolda mıyım?
C: Ayağı "110" numara olsaydı daha eğlenceli olurdu!

S: (L) Kimin ayağı 110 numara?


C: Eğer onlarla karşılaşırsanız "bize bir alo deyin!"

S: (L) Şaka mı yapıyordunuz? Cidden...


C: Tüm türlerin bilincinde olmanız gerekiyor.

S: (L) P için korkulacak herhangi bir durum var mı?


C: İhmal yerine bilgiyle ilgili olarak ne söyledik?

S: (L) P o adamın niyetinin ne olduğunu öğrenmek istiyor.


C: 2. cevabı inceleyin.

S: (P) Bir hafta kadar önce ona sorduğumuz sorular karşısında paranoitleşmiş miydi?
C: Rahatsız olanlara ne olur?

S: (L) Durumdan uzaklaşırlar. Yani onu pişirmeye başla.


C: "Pişirme" değil. Daha incelikli bir yaklaşım veya "kısık ateşte" ısıtma öneriyoruz.

S: (L) Bu gece herkes bu El Çupakabraların kim veya ne olduğunu öğrenmek istiyor gibi görünüyor.
C: Diğer konuda işimiz bitmedi. Buradaki bazı zihinlerde bu konu epeyce ağırlık yapıyor. Sorun, böyle
öğrenirsiniz!!

S: (P) Adamı kontrol etmek için polisi aramış olmam ve onu bölge savcılığına bildirmiş olmam bir risk
yaratır mı?
C: Mümkün.

S: (P) Buradaki küçük polis departmanında "köstebekler" olması mümkün mü?


C: Açık.

S: (P) Bir badigard tutmam gerekir mi?


C: Konudan sapıyorsun, lütfen tekrar incele.

S: (L) Tavsiye ettiğiniz gibi bu konuya "çok dikkatli" yaklaşması, o dev ayaklı adamın bir daha onun
dükkanına gelmemesini sağlar mı?
C: Hayır.

S: (P) Pk adamın söylediği herşeye inanıyor.


C: Pk'ye sor.

S: (L) Ne düşünüyorsun Pk? (Pk) Biraz muğlak konuşuyor ama herkesin sandığı kadar çok değil.
C: Önemli olan bu değil.

S: (L) Önemli olan bu adamın herhangi dünyadışı varlık bağlantıları olup olmadığı mı?
C: Hayır, değil.

S: (P) Bizi sadece izliyor mu?


C: İkinci yanıtı inceleyin.

S: (L) İncelikli şekilde ona soru sormamızla ilgili cevabı kastediyorlar sanırım.
C: Şimdi kendine sor P: Bu kadar büyük paralar elde etme yeteneği olan bir insanın "kapıdan içeri girip"
sana zengin olmanı sağlayacak bir iş için partnerlik teklif etme ihtimali nedir? Eğer bu kişin böylesine
büyük bir yeteneği varsa "ganimeti" neden paylaşmak istesin? Birşeyin doğru olamayacak kadar iyi
olmasıyla ilgili eski deyişi hatırla.

S: (L) Pekala şimdi El Çupakabraların ne olduğunu sorabilir miyiz?


C: Neyse o.

S: (L) Birebir tercümesi "keçi kanı emicisi." Bu tanımlama doğru mu?


C: Transkriptleri incele. Bkz.: "Pencereden düşen varlıklar."

S: (L) Pencereden düşen bir varlık, başka bir yoğunluktan mı geliyor, yoksa yan boyutlardan birinden mi?
C: İkincisine daha yakın.

S: (L) Tamam yani yatay bir boyuttan geliyor. Bizim boyutumuza girmesini sağlayan şey nedir?
C: Karmaşık ama en iyi şekilde "frekans sınırındaki elektromanyetik dalga patlamaları" olarak
tanımlanabilir.

S: (L) Bu yaratığı yakalayıp durdurmanın bir yolu var mı?


C: Pencereden düşen varlık fenomeninin tüm "işleyiş" özelliklerini henüz anlamıyorsunuz. Buradaki
fiziksellik tamamen geçicidir ve kısmen bilinç değişikliklerine ve tanıkların beklentilerine dayalıdır.

S: (L) Tanığın korkusunun enerjisi yaratığın varlığını devam ettirmesini mi sağlıyor? Heyecan ve korkuyla
mı besleniyor ve ortaya çıkmasını sağlayan şey bu mu?
C: Yakın ama ilgisiz bir yönü de var. Yarım olarak geri-işlemeli.

S: (L) Nasıl yani?


C: Tek taraflıdan ziyade karşılıklı. Ayrıca pencereden düşme fenomeninin gerçeklikleri karşılıklı olarak
enerjilendirdiğini, söz konusu her bir boyutta eşit olarak temsil edildiğini hatırla. Yani, boyut perdesi
"yırtıldığı" için, birinin yarısı ve diğerinin yarısı, tümsel gerçekliği oluşturuyor.

S: (L) Yani bizim gerçekliğimizden birşey de diğer gerçeklikteki birşeyi mi korkutuyor?


C: Hayır, o şekilde "işlemiyor."

S: (L) Bu karşılıklı yaratığın ilgisini hayvanlardan insanlara çevirme olasılığı var mı?
C: Son yanıtla aynı. Ve ondan önceki yanıtı da incele!

S: (L) Diğer gezegenlerden atılan varlıkların, sözün gelişi, ıslah edilmek için dünyaya gönderildiğini
söyleyen öğretiler var. Ve insan ırkının da bu yüzden bu kadar bölünmüş ve düşmancıl olduğu söyleniyor.
Yani bu etkileşimler, hem fiziksel, hem de ruhsal anlamda zayıfın yok olması ve güçlünün hayatta
kalmasına yönelikmiş.
C: Öncelikle, tartışılan son konuya dair yanlış yorumlamalar nedeniyle bazı karışıklıklar var. Boyutlar ve
yoğunluklar aynı şey değildir!!!! Boyutlar kati olarak düşüncenin hayal bölümünde meydana getirildiği
şekliyle evrensel bilincin bir neticesidir. Yoğunluk, bir ile birliğe yakınlık bakımından ölçülen gelişim
seviyesi anlamına gelir... Döngü. Yani, çupakabralar insan bilincinin bir yaratımıdır ve insan varlıkları da
çupakabraların bilincinin bir yaratımıdır. Anladın mı? Şimdi sizin için bir şok edici geliyor: Eğer biri sizi
"hayal etmiş" olmasaydı varolmazdınız.

S: (L) Bizi kim hayal etti?


C: Şu anda önemli değil. Siz resmen birinin hayalinin "ürünlerisiniz", başka birşey değil!!!

S: (L) Tanrı'nın bizi hayal edip yaratmasını mı kastediyorsunuz?


C: Hatırla, "Tanrı" yaratılışta varolan herşeydir, yani tüm bilinçtir. Çünkü varolan herşey bilinçtir ve bilinç
varolan herşeydir.

S: (L) Yani Urantia kitabında gündeme getirilen ırksal üstünlük konusu, "herşey mümkündür" şeklinde
yanıtlanabilir, öyle mi?
C: Yakın, ama hatırla, varolan herşey / tek şey -- derslerdir!

S: (L) Diğer gezegenlerin "artıklarının" dünyaya gönderildiği doğru mu?


C: Bu subjektif olur.

S: (MM) Kasyopyalıların üç boyutlu seviyede yaşamış olan Paramahansa Yogananda isimli varlığı tanıyıp
tanımadığını öğrenmek istiyorum.
C: Üç boyutlu değil, üçüncü yoğunluk. Ve evet, ama bu varlığın pek çok başka adı vardı: Thorn, Christian,
Mobson Singh, vs.

S: (MM) Paramahansa şu anda nerede?


C: Beşinci Yoğunluk.

S: (MM) O Avatar mı?


C: Bu, birilerinin kendi kendine yarattığı, subjektif, yapay bir kavram.

S: (MM) Bu kavramı kim yarattı? (W) Bilmiyorum. Bir kitabın bir yerinde okumuştum. (L) Biri onun şu
anda bir Avatar olduğunu mu söylemiş?
C: Debbie bir "şaman" mı, Billy bir "kahraman" mı, Oscar bir "blade runner" mı? (ç.n.: çeşitli kişilere
insanlar tarafından yakıştırılmış fantastik lakaplar kastediliyor.)

S: (L) Yogananda'nın kitabını okudum ve çok yüce bir insan olabileceğini düşündüm. Hayatında sevgili
dolu kavramları ve uygulamaları olmuş gibi görünüyor. (MM) Sadece şu anda nerede olduğunu merak
etmiştim. (L) Beşinci yoğunluktaymış. (MM) Beşinci yoğunluğun Venüs'le herhangi bir ilgisi var mı?
C: Bu uygun bir kavramsallaştırma değil.

S: (L) Beşinci yoğunluk bir derin düşünüş ve geri çevrim "bölgesi." (MM) Çeşitli merkezlerde, aşramlarda
ve tapınaklarda insanlar onun kendilerine göründüğüne yemin ediyorlar. Ben de kendi evimde
gördüğüm varlığı merak ediyorum.
C: W'nin ziyaretinden kalma bir ilişik. Yenilenme isteyen bir enerji.

S: (L) MM'ye ilişen bu varlık bir KH varlığımı yoksa BH varlığı mı?


C: Açık.

S: (L) Kendini nasıl hissettiriyor? (MM) Kendimi sürekli yorgun hissediyorum. (L) Bundan nasıl
kurtulabilir?
C: Yapışık ruh temizliği.

S: (MM) Önce W'ye mi ilişmişti?


C: Evet.
S: (MM) Yangın alarmımı çalıştıran şey bu mu?
C: Oradan gelen enerji. [Mola]

S: (L) S___ bu Ocak ayında ölen amcası hakkında birşey sormak istiyor. (S) Şu anda nerede?
C: 5'inci yoğunlukta.

S: (S) Kendini oraya ayarlamada zorluk çekiyor mu?


C: Hayır, ama hatırla, orada "zaman" yok.

S: (S) Ailedeki pek çok kişi çeşitli vizyonlardan bahsetti ve onu rüyalarında gördü. Buna neden olan şey
neydi?
C: Çeşitli süreçler.

S: (L) Sanırım daha spesifik sorular sorman gerekiyor. Bunlar arasında Andrew Amcanın bizzat yaptığı bir
ziyaretten kaynaklanan bir olay var mıydı?
C: Bu fazla basitleştirilmiş bir yaklaşım.

S: (L) Daha spesifik sormamız gerekiyor....


C: Hayır, anlamadın. Yorumunun fazla basitleştirilmiş olduğunu kastettik. Soru şu: Bu tezahürlerden
herhangi biri Andrew Amca mıydı?

S: (S) En büyük kızına göründü...


C: Kavram hatalı.

S: (L) Bunlardan herhangi birinin Andrew olmasını kastediyorlar sanırım. (S) Yani gördükleri şeylerin hepsi
yalnızca kendi beklentileri miydi?
C: Hayır, her zaman değil, ama birşey öğretmeye çalışıyoruz.

S: (S) Huzurlu mu?


C: Evet. Öğrenmek mi istersin, yoksa varsaymayı mı tercih edersin?

S: (L) Bu görünen şeyler nedir?


C: Görünenler 5'inci yoğunluk düşünce projeksiyonu enerji dalgaları.

S: (L) Yani ailesi, bu 5'inci yoğunluk düşünce enerjisi dalgalarını alıyor.


C: İyi takip etmiyorsun.

S: (S) Yani aile üyeleri negatif şeyler gördüğünde, bu onların kendi suçu mu?
C: 5'inci yoğunlukta zaman yok. Tüm olay dizileri sonsuza kadar ve bir an içinde, bir kerede olur.

S: (L) Bunun soruyla ilgisi nedir?


C: Huzur içinde olup olmadığını, kendini oraya "ayarlayıp ayarlamadığını" sordunuz. Sizin birinin
"öldüğünün" farkına vardığınız "zaman" içinde, o temel olarak tüm 5'inci yoğunluk enkarnasyon
döngüsünü, öğrenmeyi ve düşünme deneyimini "sıfır zamanda" yapmış oluyor!

S: (L) S___ bir insan varlığı olarak kaç enkarnasyon geçirdiğini öğrenmek istiyor.
C: 84.

S: (S) Biliyordum! O yüzden bedenim parça parça dökülüyor! (P) Peki ben?
C: 73.

S: (L) SZ?
C: 73.

S: (L) Pk?
C: 65.
S: (P) Shayna ve ben diğer bir yaşamda birbirimizi tanıyor muyuz?
C: Evet ve hepiniz de öyle. Mezuniyet programını belirleyen şey enkarnasyon sayısı değildir. Ve sen
canım, çok yorgunsun. O yüzden İyi Geceler.
8 Şubat 1996

Frank, Laura, SV

S: (L) Bu akşam kiminle beraberiz?


C: Wikijia.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Geçen Cumartesi gecesi burada çok büyük bir grup vardı ve hiç hoş olmayan hisler deneyimledim.
Bunların kaynağını öğrenmek istiyorum.
C: Soru belirsiz.

S: (L) Kanal bozulmuş muydu?


C: Bozulmadı, zayıfladı. İki varlıktan statik elektromanyetik boşalımı.

S: (L) Bu varlıkların kaynağı neydi?


C: Bunların yapılarını daha önceki celselerde detaylarıyla açıkladık.

S: (L) Bunun sebebi odada herhangi birinin veya daha fazla kişinin mevcut bulunması mı?
C: Bir ama iki.

S: (L) Bir kişi ama iki varlık mı?


C: Evet.

S: (L) O bir kişi kimdi?


C: Açık.

S: (L) O zaman (isim silindi)'nin bir bağlantısı olduğunu ve yapışık ruh temizliği işlemine ihtiyacı olduğunu
söylemiştiniz. Aynı kişi mi?
C: Kendi bilgilerini kullanarak ve cevaplayarak öğrenirsin, bizden bitmek tükenmek bilmeyen
doğrulamalar alarak değil..

S: (L) Açıkça görülüyor ki iyi öğrenmiyorum çünkü kayıp kız hakkında yanlış yoldaydım ve siz bana o
olayda hiç de inanılmaz olmayan "inanılmaz yeteneklerimden" bahsediyordunuz!
C: İnanılmaz yeteneklere sahip olan herkes de içinden gelen bozucu güçlere karşı korunmalı ve bunu
önyargı, varsayım ve tahmin modeli içeren beklentili arzularla yapmamalıdır. Her zaman açık fikirli ol!!!

S: (L) Bu beni annelerle ilgili duruma götürüyor: bize bu konuda hemen bir tavsiye verebilir misiniz? Bu
konuyu nasıl halledebileceğimize dair bir ipucu.
C: Verilen tavsiye uygulanmadı!

S: (L) Verilen hangi tavsiye uygulanmadı? (SV) Sadece annemin yaşama iradesiyle ilgili tavsiyede
bulunmuşlardı.
C: Tavsiyenin kaynağını tanımladık mı?

S: (L) Tavsiyenin kaynağı neydi?


C: S___ tarafından değiştirildi!!!

S: (L) Frank'in S___'a verdiği tavsiyeyi mi kastediyorsunuz?


C: Önce önceliği olanlar! Lütfen S___, söylediklerinde doğru olmaya çalış!

S: (L) Şu anda durum çok karışık.


C: Uyarılmıştın, S___! Lütfen, lütfen, lütfen, lütfen, yardım ve rehberlik istediğinde bil ki biz her zaman,
her zaman, her zaman cevap veririz. Farkında olmak ve sonra güvenip takip etmek sana bağlı. Eğer derin
inatçılığın bunu engellerse bu senin mahvolmana sebep olacak! Hayati gereklilikte olmadıkça asla böyle
uyarılar vermeyiz! Bu burada bulunan herkes için aynı şekilde geçerli!!

S: (L) Sanırım eğer kendini mahvetmek istemiyorsan, halledilmesi gereken şeylerle yüzleşmen ve yapman
gereken bazı şeyleri yapman gerekiyor. Ve söylediklerine bakılırsa ihtiyacın olan tüm yardımı bizden ve
eğer istersen onlardan alabilirsin. (SV) Dersimi aldım, diye umuyorum. (L) Bu zor bir konu, bunun üstüne
başka bir şey?
C: Sana bağlı.

S: (L) Ekleyeceğiniz başka bir şey var mı?


C: Her durum gibi bu durum da doğal olarak çözülecek.

S: (L) Bu durumla daha iyi başa çıkabilmesi için annesine verebileceğiniz bir tavsiye var mı?
C: Okumak stresten kurtulmada yardımcı olacak. Doğru kaynakları kendi başına alabilir.

S: (L) Sanırım rahatlamaya ve okumaya zaman ayırmasını sağlamak sana bağlı. Tamam, sonraki konu:
bilgisayar sorunu. Bu, dergiyi engellemek için bir saldırı mı?
C: Öyle görülebilir.

S: (L) Çabucak çözülecek mi?


C: Evet.

S: (L) Pat ile olan ilişkimiz rastlantısal mı yoksa potansiyel olarak tehlikeli mi?
C: Hiçbiri.

S: (L) Daha önce bazı şeyleri başlattığımızda herşeyin aniden, dramatik bir şekilde ve çabucak
düzeleceğini söylemiştiniz. Bunu online konuşmalara başlamak ve dergiyi çıkartmak olarak anladık. Bunu
yakınlarda yapabilecek miyiz?
C: İhtiyaç duyulduğu kadar yakın.

S: (L) Teşekkürler. İyi geceler.


C: İyi geceler.
17 Şubat 1996

F___, Laura, SV

S: (L) Merhaba
C: Merhaba

S: (L) Çeşitli sorulardan oluşan bir listemiz var. Kimse başlamadan önce belirli bir konuya girmek
istiyorum, aslında S___ nin yatırım stratejisi ile ilgili bazı soruları var.
C: Biz kimiz ?

S: (L) Pardon. Bu akşam kim bizimle ?


C: PiliA__h

S: (L) Ve nereden aktarım yapıyorsunuz ?


C: Kasyopya

S: (L) Tamam, bağlantıyı kurduğumuza göre...


C: Spesifik sorular sor.

S: (L) Ekonomi, yatırım vs gibi konulardaki celseyi tekrar okuduğumda, en azından plana uygun ve doğru
yolda ilerleyip ilerlemediğimizi merak ettim.
C: Evet

S: (L) Özellikle dikkat çekilen bir husus şuydu, "eğer kurallara göre oynarsanız hayatta kalamazsınız, tam
tersine kurallara göre oynamazsanız oldukça iyi durumda olursunuz. Hangi belirgin kuralları
kastediyorsunuz ?
C: Muğlak. Notları tekrar gözden geçir.

S: (L) Tamam, kurallardan biri şu idi : " Çok çalışmak, ekmeğini alın teriyle taştan çıkartmak." Dediniz ki
bu bir numaralı tuzak.
C: Hayır, başkası için çalışmayla ilgiliydi, "çok" çalışmayla değil.

S: (L) Bir diğer konu da yatırım yapmakla ilgiliydi. Parayı bankada tutmanın yararsız olduğunu söylediniz
ve yatırım yapmayı önerdiniz.
C: Onlar öneriydi, sınırlama değil.

S: (L) Ayrıca celseleri yayımlamamızı tavsiye ettiniz


C: Yayımlanmaları için doğrudan doğruya ricada bulunmanı önerdik.

S: (L) Val ile konuştum, görünüşe göre kendini Drunvalo Melchizidek' e kaptırmış durumda ve Frank De
Marco da gönderdiğimiz dokümanları geri gönderdi.
C: Bunlar sadece iki kişi (ç.n: daha başvurulabilecek çok sayıda yayıncının olduğunu ima ediyor) . Dolaysız
bir biçimde ve tevazuyla rica etmedin. Unutma, çok bilmişlik ve profesyonel bir görünüm sağlama çabası
kaçınılması gereken şeylerdir.
İmaj kaygısını unut ve samimi niyete odaklan. Kendini yeterince motive ettiğinde ne söylemek istediğini
anlatmakta oldukça yeteneklisin. 'Kendini önemsemenin' bunu engellemesine izin verme.

S: (L) Siz neden bahsediyorsunuz !?! Ne kadar çok çabaladığım konusunda bir fikriniz var mı ? Kaç yere
başvurduğumun ve kaç kişiye dokümanları gönderdiğimin ?
C: Sadece rica et : 'Lütfen bu çalışmaları yayımlayın.'

S: (L) Durumu pek iyi kavradığınızı sanmıyorum. İki seçenek var : sana ödeme yapan yayınevi ya da senin
ödeme yaptığın yayınevi.
C: Tüm kaynaklarla iletişime geçmedin.
S: (L) Elbette HEPSİYLE iletişime geçmedim!!! O dokümanları postalamanın kaç paraya mal olduğu ile
ilgili bir fikriniz var mı ? Hepsine onları göndermemin mümkünatı yok. 3. Yoğunluk için hiç gerçekçi
olmuyorsunuz!
C: Öyleyse ağ çalışması yap.

S: (L) Bu çok saçma! Neden bahsettiğinizi bilmiyorsunuz. Siz 6. Yoğunluktasınız, burası 3. Yoğunluk. (S)
Hayır, bilgisayara bak. Bir çok kişi var ve onlar da başka bir çok kişiyi tanıyorlar. Eminim içlerinden biri,
bir yayıncı için çalışan birini tanıyordur. (L) S__ , anlamıyorsun. Bir dosya dolusu red mektubum var.
Göstermemi ister misin ?
C: Hangi metni gönderdin ?

S: (L) Nuh ile ilgili olanı, okunabilir durumda olan bir tek o var.
C: Kim demiş ?

S: (L) Lütfen, Tanrı aşkına, siz de biliyorsunuz ki celse notları herhangi birine gönderilmeyecek kadar
parça parça ve dağınık!
C: Peşin hükümden kaçın!

S: (L) Peki, ne öneriyorsunuz, celse notlarını öylece göndermemi mi ? Söylediğiniz bu mu ?


C: Evet

S: (L) Benim üzerinde konuşup durduğum bu değildi. Eğer bu kadar çok şeyi biliyorsanız, nasıl oldu da
bunu bilemediniz ?
C: Bildik.

S: (L) Eğer geçmişini bir tek sen biliyorsan, hikayeler uydurmak kolaydır.
C: Çok iyi!

S: (L) Evet, sizden kaptım! (ç.n. : daha önce, 9 Kasım 1994 tarihli celsede Laura nın br sorusu üzerine bu
yanıtı vermişlerdi)
C: Eğer yayımlanmaları için ricada bulunursan yayımlanacaklar. Ayrıca bölük pörçük değil, hepsini bir
bütün içerisinde yayımlamanı öneriyoruz. Ve ağ oluşturma konusundaki yeteneğini kullan.

S: (S) Bak, ne çok kişi sana yazıp, sorular soruyor...


C : Daha fazla "organize edilmeye" gerek yok. Biz bunu senin için yaptık. Sadece inan!!! Sana söyledik,
biz yanlış öneride bulunmayız.

S: (L) Kafam karıştı.


C: O zaman sor.

S: (L) Pat ile birlikte dergi çıkarmanın doğru hareket olduğunu düşünüyorduk. Ve diğer tüm şeyler de
bunun içerisinde yer alırlar diye düşünüyorduk. Bu boş bir düşünce mi ?
C: Bir takım şeyler belki, ama kitap değil. Dergi fikri hoş ama kitabı başka yerde yayımlat.

S: (L) Peki, bana bir şifacının ismini verebildiğinize göre neden bir yayımcının ismini veremiyorsunuz ?
C: Çünkü bu öğrenme sürecini zora sokar. Ama sana küçük bir not : pek yakında, "elinin" altında.

S: (L) Anlamıyorum
C: Ellerini kullanarak çokça "zamanı" ne için harcıyorsun ?

S: (L) Yazıyorum... internetteki insanlara mektuplar.


C: Ampul ?

S: (S) Parlak fikir! (L) Hayır, bundan daha karmaşık olmalı.


C: Örneğin yayıncı listelerinin ve email adreslerinin bulunduğu bir kataloğa bak.

S: (L) Tamam, bu konuda yeterince fikir edindim. Bu kadarı yeterli.


C: Hayır, değil !!!

S: (L) OK. Bir yayıncı listesine bakıyorum... ya sonra ?


C: Sen ne düşünüyorsun ?

S: (L) Başka bir şey ?


C: Sor.

S: (L) Peki, listeyi bulduğumda hangisinin doğru kişi olduğunu nereden bileceğim ? Herşeyi herkese
gönderemem.
C: Hayır

S: (L) Orada başka ne var ?


C: Çok daha fazlası. Hazine avından ne denli hoşlandığını biliyorsun, Laura?!? Öyleyse bundan da
hoşlanmasını öğren.

S: (L) Tamam, hazine avındaki bir sonraki ipucu nedir ?


C: Ağ!!! Şimdi anladın mı sana bunu söylerken neyi kastettiğimizi ? Anladın mı artık ?

S: (L) Sanırım bu; internette bilgi paylaştığınız anlamına geliyor ?


C: Evet . Ve.. John Naisbitt' i oku. Onunla da doğrudan bağlantımız var !

S: (L) O kim ?
C: "Megatrends"

S: (L) Oh, o kitap bende var. Onunla da mı iletişiminizin olduğunu söylüyorsunuz ?


C: Evet. Şimdi, Bölüm Başlıklarını oku!!!

S: (L) OK : 'Endüstriyel Toplumdan, Bilgi Toplumuna.' 'Zorlanmış Teknolojiden, Yüksek Teknolojiye.'


'Ulusal Ekonomiden, Dünya Ekonomisine.' 'Kısa Vadeden, Uzun Vadeye.' 'Merkezileştirmeden, Adem-i
Merkeziyetçiliğe' 'Kurumsal Yardımdan, Kendi Kendine Yardıma' 'Hiyerarşilerden, Ağ Oluşturmaya.' vb.
Sayfa 211, ilginç rakamlar... Başka eklemek istediğiniz bir şey var mı ?
C: "Boş" zamanında oku ve özümse ve orada ipuçları ara. Bu kaynaklarını daha verimli kullanmana olanak
tanıyacak ve böylece hedeflerine daha çabuk ulaşacaksın.

S: (L) Tamam. (F) Önyargısız ve açık bir zihinle!


C: Aynen.

S: (L) Diğer sorularımı sorabilir miyim ? İnternetten bazı kimseler benden şu HAARP olayını sormamı
istediler. Bir çeşit anten gibi gözüküyor ?
C: Asıl amacı başka bir şey

S: (L) Nedir o başka şey ?


C: Çevreye elektromanyetik dalga transfer etme teorilerinin uygulanmasıyla ilgili bir proje.

S: (L) Bu ne anlama geliyor ?


C: Eğer tasarlandığı gibi çalıştırılabilirse, gezegenin yüzeyindeki ve aynı zamanda yüzeyin altındaki,
yoğunluk seviyeleri arasında kontrollü görünmezlik ve kolay hareket olanağı sağlayacak.

S: (L) Bu şeyi kimler yapıyor ?


C: Birden fazla grup var.

S: (L) Hangi gruplar ?


C: Görünüşte INVELCO ve UNICON ve bazı bankalar.
S: (L) INVELCO ve UNICON un ardında aslında kimler var ? Bunlar sadece örtbas amaçlı paravan şirketler
mi ?
C: Yakın

S: (L) Bize asıl ardında olanların insanlar mı yoksa Dünya dışılar mı olduğunu söyleyebilirmisiniz ? Ya da
her ikisinin bileşimi mi ?
C: Perdenin önünde rol alanlar insanlar.

S: (L) Bu proje kimin fikriydi ?


C: Geçersiz soru.
S: (L) Bunun hakkında bize söyleyebilceğiniz başka şeyler var mı ?
C: Hava ya da iklimle bir ilgisi yok. Size daha önce de söylediğimiz gibi bu şeyler 4. Yoğunluktan sızıyor.

S: (L) Bu Boyutlararası Atomik Remolekülerizatör gibi birşey mi?


C: Hayır

S: (L) Bu daha önce bahsettiğiniz, tüm Güney Batı' nın 4. Yoğunluğa geçişiyle ilgili bir şey mi?
C: Hayır.

S: (L) Yani, HAARP ın iklimle bir ilgisi yok ?


C: Ve ayrıca daha önce söyledigimiz gibi Elektro Manyetik ile ilgili.

S: (L) Peki, bu HAARP olayının ne zaman faaliyete geçmesi planlanıyor ?


C: Açık

S: (L) Halihazırda faaliyette mi ?


C : Test aşamasında.

S: (L) Ne kadar süredir bu şey üzerinde çalışıyorlar ?


C: 1920 lerden beri.

S: (L) Ne ?! 1920 ler mi ??


C: Evet

S: (L) Bu kesinlikle tuhaf. Konuyu değiştirelim. Geçen gün UFO lar ve kırılan şeyler arasında bir ilişki
olduğu ile ilgili bir şey okudum. Böyle bir bağlantı var mı ?
C: Bazen evet.

S: (L) Şahsen yaşadığım bazı deneyimlerde, bazı şeyler benimle bağlantılı bir şekilde ya tuhaf şekilde
kırıldılar ya da kayboldular ve özellikle C___ ile Kuzey Carolina' dan dönerken yaşadığımız, arabanın
camının patlaması olayı gibi. Bu olayların herhangi biri UFO aktiviteleriyle ilişkili miydi ?
C: Belki.

S: (L) Peki, C___ gezi konusunu sormamı istedi. Bu konuda yorumunuz var mı ?
C: Belki C__ nin ağzını yoklamaya devam etmelisin. Başka ne gibi deneyimler yaşamış ve neden ? Burada
epey gizli kalmış şey var.

S: (L) Ona 1987 de yaşadığım bir olaydan kalan hafızama kazınmış anıdan bahsettim : Uyandığımda ev
süper parlak bir ışık tarafından sarmalanmıştı. İlk düşüncem; bunun kocamın tanıdığı bazı insanların
kamyon ve arabalarıyla, farları açık, evin etrafını sardıklarıydı, bu yüzden konuyla onun ilgilenmesi
gerektiğini düşündüm. Bunun bit tür şaka olabilceğini ve bu yüzden endişelenecek bir şeyin olmadığını
düşündüm. Daha sonra tekrar uyandım, yatakta ters dönmüştüm, geceliğimin alt tarafı ıslaktı. Ve
durumdan kafayı sıyırmak yerine, yatağın dışına, duvara karşı süründüm, ve sonra tekrar tersime
döndüm ve yatağa dönüp uykuya daldım. Bunu C__ ye anlattım ve ne denli çılgınca bir olay olduğunu
özellikle belirttim. Evinin içerisinde onca parlak ışığın olduğunu bilmek ve buna rağmen uyumak, sonra
tamamen tuhaf bir durumda uyanmak ve hiç bir şey düşünmemek, herşeyi halının altına süpürmek.. Bu
hemen hemen bir şeylerin kırılmakta olduğu dönemlerde oldu. Neler olmuştu ?
C: Sen ne düşünüyorsun ?

S: (L) Bir düş olabilir. Oldukça gerçekçi (lustik) bir rüya olabilir.
C: Görünüşe göre, rüyalar genel bir kural olarak birinin yataktaki pozisyonunu tersine çeviriyor, öyle değil
mi ?

S: (L) Peki, komik olmaya gerek yok. Gerçekte, fiziksel bedenimin ters dönmüş olması ve ıslak olmam,
gerçek bir fiziksel kaçırılma durumuna işaret ediyor, sanıyorum.
C: Aynen.

S: (L) Peki sizler gerçek fiziksel kaçırılma durumlarının nadir olduğunu söylememiş miydiniz ?
C: Evet

S: (L) Bu, ellerimin uyuşmaya başladığı ve korkunç baş ağrılarımın olduğu zamandı.
C: C___ yi incele. Onun ne gibi şeyleri bastırmakta olduğunu keşfet.

S: (L) Banı bazı şeyler görmeye başladığını anlatmıştı. Bunu sonraya bırakalım. Geçen gece haberlerde
AIDS in yeni bir türünden bahsedildi. Bu nereden geldi ?
C: Virüsün mutasyonu.

S: (L) Tayland'dan geldiği ile ilgili hikaye doğru mu ?


C: Belki.

S: (L) Henüz A.B.D. ye ulaştı mı ?


C: Hayır.

S: (L) Sekiz kat daha hızlı bulaşıcı olduğu düşünülüyor.


C: Fakat yine de aynı şekilde bulaşıyor.

S: (L) Örneğin AIDS böcekler yoluyla bulaşıcı olabilir mi ?


C: Hayır.

S: (L) Anlatılan ve bilininlerden daha başka yollarla ?


C: Hayır.

S: (L) A.B.D de gerçekten AIDS ten kaç kişi öldü ?


C: 189.000

S: (L) Şu anda kaç kişide var ?


C: Yaklaşık 1 milyon kişi HIV taşıyor. Hastalık bunların yalnızca %39'unda gelişebilir durumda.

S: (L) Sormuş olmam gerekirken sormadığım herhangi bir şey var mı ? Bana yardımcı olabilecek,
söyleyebileceğiniz bir şey var mı ?
C: Dikkatle ilerle, yayımlama işi yakında "patlayabilir"

S: (L) Yarın akşam, ISCNI dan ( ç.n. The Institute for the Study of Contact with Non-human Intelligence =
Dünya dışı akıllı varlıklarla karşılaşma araştırmaları enstitüsü) Mike Lindemann ile canlı telefon
sohbetimiz olacak. Bir öneriniz var mı ?
C: Konuya odaklan, basit bir dil kullan, laf kalabalığından ve çok gerekmedikçe herkes tarafından
anlaşılmayacak kavramlardan sakın.

S: (L) OK, sanırım şimdilik ağ oluşturmaya ve dergi konusuna vurgu yapacağız...Umarım biraz nakit akışı
sağlamaya faydası olur çünkü tüm kağıtlar ve baskı bana epey pahalıya mal oluyor!
C: Yakında çözülecek!!
S: (L) Peki, parayı fayda sağlamayacak bir projeye boşu boşuna aktarıp aktarmadığımı bilmem gerekiyor!
C: Hayır boşu boşuna değil! Keşfetmek eğlencelidir!

S: (L) Önümüzdeki ayki konferansta sıradışı bir olay gerçekleşecek mi ?


C: Bekle ve gör!

S: (L) Teşekkürler ve iyi geceler.


C: İyi geceler.
21 Şubat 1996

Frank, Laura, SV

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Kiminle birlikteyiz?


C: Yona.

S: (L) Nereden iletişim kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu gece SV'nin sormak istediği bazı hususlar var ve sanırım bunlardan ilki Gulf Breeze'e uçakla gitme
konusunda endişeli oluşuyla ilgili. Şunu bilmek istiyor; bineceğimiz uçak güvenli mi?
C: Neden güvenli olmadığını düşünüyorsunuz?

S: (S) Kertişler gelip uçağı patlatabilir!


C: "Kertişler" gelip arabalarınızı da patlatabilir.

S: (L) Onlara karşı herhangi bir korumamız var mı?


C: Daha önce de söylediğimiz gibi bilgi/farkındalık bir kalkan görevi görüyor.

S: (L) Bundan bahsetmişken, SV'nin Aralık'taki yatırımla ilgili soruları var. Siz bir strateji...
C: Yaptığımız öneri izlenebilecek olası yollardan biri ama diğer tüm yolların gözardı edilmesine yönelik
değil.

S: (L) Birkaç hafta önce SV'nin ona verilen "tavsiyeye uymadığını" söylemiştiniz. Sonra eğer tavsiye
isterse, verilen tavsiyeye güvenip güvenmeyeceğinin, tavsiyeyi izleyip izlemeyeceğinin ona bağlı
olduğunu söylediniz. Sonra "derin inatçılığı" nedeniyle "mahvolabileceğini" söylediniz. Verdiğiniz hangi
tavsiyeye uymadığını öğrenmek istiyor.
C: Tümü.

S: (L) Tavsiyenizi izlediğini düşünüyormuş.


C: Portalları ihmal ettin.

S: (S) Hangi portallar?


C: Harekete geçen duygular.

S: (S) Neyle ilgili duygular?


C: Kendine sor.

S: (L) Bana göre bu annesiyle ilgili.


C: Spesifik olarak?

S: (L) Yani annesi ve annesiyle ilgili duyguları.


C: İlişkili.

S: (S) Buna dikkat ettim.


C: ... Peki ya anlaşmazlık potansiyeli?

S: (L) Evet, bir anlaşmazlık potansiyeli olduğunu biliyorduk. (S) Evet bunu konuştuk.
C: Peki S___, anlaşmazlığı önlemek için ne yaptın? Bunu aranızda konuşmuş olmanız sorunu çözer mi?

S: (L) SV neyi yapmadı?


C: S___'ye sor!!
S: (L) Onlarla konuştum...
C: Otlardan bahsetmek, böceklerle ilgili sorunu çözmüyor, öyle değil mi?

S: (L) Ne demek istiyorsunuz?


C: Düşünün! İhmal çözüm sağlamaz!

S: (L) Eğer işbirliği yapmazlarsa onları eve geri götüreceğini söyledin mi hiç onlara? (S) Hayır, böyle birşey
söylemedim. (L) Yani yalnızca yabani otlardan bahsettin ama böceklere değinmedin. Annen ve Dick o
kadar dolambaçlı ve manipülatifler ki, şimdi onlara davranışlarının sonuçlarını ve eğer bu davranışlarına
devam ederlerse ne yapacağını sert bir şekilde söylemek zorundasın. Ve kararlılığını sürdürmelisin.
Gerçekten çok ihmalkar davranıyorsun. (S) Cumartesi günleri onları evime getireceğim ve nasıl
bulduklarını soracağım... (F) Bu sorunu çözmez. Tabii ki sana herşey hakkında yalan söyleyecekler ve
yaptıklarını yapmaya devam edecekler. (L) SV annenle arandaki sorunları böyle çözemezsin. Yani senin
üzerindeki kontrolünü. Bunu kırman gerekiyor!
C: Evet.

S: (L) SV'nin yapmadığı şey bu mu?


C: Kısmen.

S: (L) Başka?
C: Öğrenmek için tartışın!

S: (L) SV'nin artık finans durumu konusunda daha fazla risk almaması gerektiğini düşünüyorum. SV
yatırım yapmak yerine elindeki sermayeyi tüm borçlarını ödemek için kullandı. Bu iyi bir fikir miydi?
C: "İyi bir fikir" nedir?

S: (L) Artık yatırım yapacak sermayesi yok ve annesine birşey olursa... (S) Geriye yalnızca 8 bin dolar kaldı
ama sanırım bunu idareli bir şekilde kullanabilirim. Belki çok para kaynağım yok ama biraz şurdan biraz
burdan geliyor...
C: Pekala şimdi son bir finansal öneri geliyor: Kalan sermayenin yarısıyla altın al.

S: (S) Altın mı, altın opsiyonu mu?


C: Sana bağlı.

S: (L) Yani şimdi tüm planın değiştiğini mi söylüyorsunuz?


C: Elbette, SV'nin seçimlerinin yarattığı koşullar durumu değiştirdi.

S: (L) Kredi limitinden nakit çekip yatırım yapması faydalı olur mu?
C: Bu konuda tavsiyemizi sunduk. Ona bağlı.

S: (L) Birşey daha var: Çalıştığı yerden dolayı sürekli stres altında. (S) Böyle şeyler için tek tek bütün
masörlere gitmek için ayıracak vaktim yok...
C: Tek bir bilgisayarın karşısına geçecek vaktin var! Ve "öyle şeyler" hakkında bilgin yok!

S: (S) "Derin inatçılık" derken neyi kastettiğinizi öğrenmek istiyorum.


C: Söylediğimiz şeyi kastettik. Kendini açıklıyor.

S: (S) Bence herkes o veya bu şekilde inatçı. (L) Konuyu değiştirelim. Gönderdiğim transkript parçaları
nedeniyle internet üzerinden çok sayıda posta alıyorum.
C: Buzdağının görünen ucu.

S: (L) Bu devam ederse bir sekretere ihtiyacım olacak çünkü şu anda tek yapabildiğim sorulara yanıt
yazmak ve aynı soruları soranlara daha önce yazdığım cevabı kopyalayıp göndermek...
C: Ne kadar eğlenceli!

S: (L) Tüm bunları yetiştirmeye çalışıyorum. Günde 18 saat çalışıyorum... Çalışmamızı sürdürmek için
elimden gelen herşeyi yapıyorum...
C: Akıllı olanlar kolayca hedefe ulaştıran yolları bulur.

S: (L) Kitap yayınlama konusunda çok sayıda kişiye mektup yazdım... Aradığım şeyi ne zaman bulacağım?
Gönderdiğim alıntılardan sonra ne kadar çok insanın materyali okumak istediğini görünce çok şaşırdım.
C: Yanıtımızın ne olduğunu tahmin etmen gerekir.

S: (L) "Bekle ve gör" mü?


C: Bingo!! Söylemedik mi? Ağ çalışmasını önermedik mi??!??

S: (L) Evet ama...


C: Peki sen ne yaptın?

S: (L) Bunu elimden geldiği kadar çabuk bir şekilde yaptım...


C: Peki ne oldu?

S: (L) Kertişler beni öldürmeye çalıştı! [gülüşme]


C: Kertenkele Gücü, yani KH, size ilk günden beri saldırıyor. Biz ise sizin zaman ölçümünüzle size 1.5
yıldan beri tavsiyelerimizi sunuyoruz.

S: (L) Sürekli baskı altında çalışmaktan dolayı gücümü yitirmeye başladığım bir durumdayım. İşlev
göstermeye devam edebilmek için kafamın biraz rahat olacağı bir duruma ulaşacak mıyım hiç, söyler
misiniz?
C: Söylemedik mi?

S: (L) Sanırım söylediniz. Pekala, Kanada'da bir vadide gizemli şeyler oluyormuş. Artık oraya kimse
gitmiyormuş çünkü gidenlerin hepsi kafası uçurularak öldürülüyormuş. Bunu kim yapıyor? Orada
kızılderililer veya mağara adamları falan mı var?
C: KH varlıkları, 4'üncü yoğunluk.

S: (L) Aman tanrım! Sanırım başka birşey sormam gerekiyor çünkü hemen köşede tam olarak
göremediğim birşey var, veya görüş alanımın hemen dışında. Sanırım bilinmeyen bir bilgiyi soruyorum.
C: Bilinmeyen bir yapıya sahip bilgi bilgi değildir.

S: (L) Pekala. Sorusu olan? SV sanırım ne yapman gerektiğini biliyorsun... Ciddi bir hata yaptın ve... (S)
Bunu çok duyuyorum...
C: Kurallar. İyi Geceler.
24 Şubat 1996

Frank, Laura, S___, P, SZ, MM, W

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz?


C: Vorta.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) İlk şey: Bu odadaki herkes aynı gün içinde önemli sıkıntılar yaşamış gibi görünüyor. Bunun üzerinde
yorum yapabilir misiniz?
C: İstisna.

S: (L) Nasıl yani?


C: Frank. Tablayı sola doğru kaydır. Senin soluna. [ayarlama yapıldı] Biraz daha. [ayarlama yapıldı]
Tamam. Daha iyi ortalandı.

S: (L) SV'nin durumu hakkında yorumda bulunabilir misiniz çünkü çok üzgün.
C: Spesifik şeyler sorarsanız.

S: (S) Saldırı altında olduğumu biliyorum ve bununla elimden gelen en iyi şekilde başedeceğim. Zor ama
yapabileceğim başka birşey yok. Saldırı altında kalacağımı biliyordum çünkü çalışmayan o saat yine sesler
çıkarmaya başladı ve bu her zaman kesin bir işaret.
C: Gizlemek kayba neden oluyor.

S: (L) Kim kayba uğradı?


C: Kim gizliyor?

S: (L) Duygusal durumunu gizlemeye mi çalışıyorsun? (S) Elbette. Benim sorunum bu. (L) Bana şöyle
birşey söylemişlerdi: Sen incindiğinde herkes acı çekiyor. (S) Ama kimseye birşey söylemezsem
başkasının sıkıntı çekmesine gerek olmaz.
C: Ağ bağlantısı çözüm sağlar, yalnızca bilgisayarda değil!!!

S: (S) Annemle ilgili durum beni çok üzüyor. Bunun benim hatam olduğunu biliyorum... Eğer onları evde
bıraksaydım herşey iyi olacaktı.
C: Hayır.

S: (S) Şu anda hiçbirşey iyi değil. Herkes üzgün. Herkes sefil durumda. (F) Kesinlikle iyi bir durum değil.
(S) Bu saatle ilgili durumu öğrenmek istiyorum. Tahmin ettiğim gibi gerçekten bir uyarı sinyali mi veriyor?
C: Ne düşünüyorsun? Hatırla, bir kez "uyarlandığında" üssel bir şekilde öğreniyorsun. Yani evrensel
bilince giderek daha fazla erişebiliyorsun. Lütfen artan farkındalığına güvenmeyi öğren. Buradaki herkes
o döngünün, o ilerleme döngüsünün bir noktasında. Bazıları diğerlerinden biraz ileride. Önyargısız olarak
düzgün bir şekilde ağ çalışması yaparsanız, hepiniz döngüde aynı noktaya ulaşabilirsiniz. Saatinin artan
4'üncü yoğunluk KH mevcudiyetini işaret eder şekilde titreşmesi örneğinde olduğu gibi görünmeyen
gerçeklerle ilgili sorularınızın yanıtlarını bulmak için evrensel bilince erişebilirsiniz bu yolla.

S: (L) MM'nin kendi evinde çektirdiği aura fotoğrafında, aural alanında çok garip bir cisim var. Bir ışık
sütunu gibi görünüyor. Bu nedir?
C: O mekanda üst yoğunluk seviyeleriyle doğrudan bir kanal oluşturan varlıkların mevcudiyetini temsil
ediyor. Ve belirli bir derecede birleşim de var. (ç.n.: orijinal metinde "conduit" olarak geçen terimi
"kanal" olarak çevirdim. kanal işlevi gören bir şahıstan ziyade, üst yoğunluklarla olan bağlantının
kendisini vurgulayan bir terim sanırım.)
S: (L) Nasıl bir varlıktan bahsediyoruz?
C: Pek çok ve çeşitli.

S: (L) Peki o ev yoğunluklar arasındaki bir birleşme noktası mı?


C: Pek sayılmaz; birleşme heryerde belirli bir derecede gerçekleşiyor.

S: (L) Bu varlıklar KH mi yoksa BH mi?


C: Her ikisi.

S: (L) Bu bir portal gibi mi?


C: Portal değil, kanal. Portal üst yoğunluk seviyelerinden aşağı doğru etkilerin meydana gelmesini
sağlayan bir açıklıktır. Kanal ise "çift yönlüdür."

S: (W) MM'nin ne yapmasını istiyorlar?


C: Bu doğru kavram değil. Düzeltme: Kanal, hem yer hem de mevcut varlıklar yoluyla gelişir. Sadece yerle
ilgili değil.

S: (L) Bu açıklık ve bu varlıklar konusunda MM'nin ne yapması gerekir?


C: Belirli birşey değil... Durumu nasıl ele alacağına karar vermek MM'ye bağlı.

S: (L) Varlıklardan herhangi biri oradaki heykelle bağlantılı mı?


C: Evet.

S: (L) Heykelle bağlantılı olan ne tür bir varlık?


C: Beşinci yoğunluk kalıntısı.

S: (L) Peki neden orada?


C: Orada olmayı seçtiği için. Ve hayır Laura, Kertenkele değil!!!

S: (L) Peki nedir?


C: Daha şimdi söylemedik mi?

S: (L) Evet. Daha önce bundan bahsetmiştik. Ölmüş kişiler birşeylere veya evlere ilişebiliyor. Bunu nasıl
çözeceğiz?
C: Çözülmesi gereken nedir?

S: (L) MM bunu kanal olarak kullanabilir mi?


C: Elbette. Kullandı bile!!! Kullanmamış olsaydı kanal mevcut olmazdı!

S: (MM) Bunu daha etkili bir şekilde nasıl kullanabilirim?


C: Bu öğrenme direktifini ihlal eder.

S: (MM) Heykel ile aramdaki bağlantı nedir?


C: Herşey birbiriyle ilişkili. Lütfen bu celsedeki ilk birkaç yanıtımızı incele.

S: (L) Evrensel bilince erişmek için bunu kullanabilir mi?


C: Evet.

S: (L) BH mevcudiyetini arttırmak ve kanalın KH tarafından kullanımını en aza indirmek için ne yapabilir?
C: Ah Laura, transkriptleri baştan bir okuman gerekiyor gibi görünüyor canım. Transkriptleri okumanı,
gevşemeni ve henüz yazıya aktarmadığın kasetleri dinlemeni tavsiye ediyoruz. İnternet üzerinden
kurmakta olduğun artan iletişimler için de faydası olur bunun. Hatırla, fiziksel bedeninin doğumundan
önce süperbilinç dosyalarına yerleştirilmiş olan yanıtların kilidini açmana yardımcı oluyoruz. Ayrıca yanlış
veri, verisizlikten daha kötüdür. Şimdi P için: Mümkün olan en büyük ölçüde kavrayışı elde etmek için
daha önce verdiğimiz yanıtlarda kullanılan tırnak işaretlerine dikkat et. Teşekkürler!

S: (MM) Uykuda veya uykuya yakın durumda bana dokunulduğunu hissettiğimde ne oluyor?
C: Çeşitli varlıklar.

S: (MM) Bunu yapmalarının amacı nedir?


C: Açıklanamayacak kadar belirsiz ve bu bir öğrenme konusu. Karmik referansları incele.

S: (MM) W ile olan karmam hakkında birşeyler sormak istiyorum.


C: İki şeyi hatırla: Birincisi, elinden tutarak götürmemizi beklemek yerine, ki bu öğrenme değildir, bu
bilgiye erişmenin daha kolay yollarına başvur. İkinci olarak, çok fazla şahsi soru kanalı sınırlandırmaya
başlıyor!

S: (L) Mike Lindemann, elimizdeki materyale yönelik bir forum olarak ISCNI'yı kullanmak isteyip
istemediğimizi sordu. Bu makul bir forum mu?
C: Evet.

S: (L) Yayın konusunda çok büyük bir gelişme olacağını söylemiştiniz. Bundan biraz daha bahsedebilir
misiniz?
C: Bu "kişisel veriler gecesi" mi?

S: (L) Bunun kişisel bir veri olduğunu düşünmemiştim. Dünyanın her yerinden soru soran insanlar var ve
bu soruları yanıtlamanızı istiyorum. İnsanlar gerçekten ilgilenmiş görünüyor ve materyali paylaşmak
istiyorum.
C: Bu konuyla ilgili tavsiyede bulunmuştuk ve sabır, gücü arttıran bir erdemdir!

S: (L) Mike Lindeman yaptığımız kanallamayı "sıkı testlere" tabii tutmamızı tavsiye etti.
C: Mike Lindemann kanallama yapmıyor, öyle değil mi? Ne tür bir sıkı test öneriyor?

S: (L) Bunu söylemedi. Sanırım kısavadeli kehanetler ve o tür küçük testler istiyorlar.
C: Aynen öyle, peki bu sana ne anlatıyor?

S: (L) Kanıt istiyor.


C: Tekrar tekrar ifade ettiğimiz gibi üçüncü yoğunluk "kanıtı" anlamsız. Şimdi dikkatle dinle: Eğer bu tür
bir kanıt mümkün olsaydı, özgür irade, yani öğrenme, Birinci Seviye Karmik Direktif ne anlama gelirdi?

S: (L) Sanırım kanıt meselesinde olayın ruhundan ziyade kanıta yönelik bir inanç var. Güven maddi
birşeye yönlendiriliyor. Özgür iraden kayboluyor. Biri sana birşeyi KANITLAYARAK özgür iradeni
sınırlandırıyor.
C: İnanıp inanmamak herkesin kendi seçimi!

S: (P) [Anlaşılmayan bir söz]


C: Önceki yanıtı tam olarak anlamadın Pat. Kanıtı teşkil eden şey nedir?

S: (L) Doğru çıkan kehanetler ve birkaç şeyle ilgili doğrulanan bilgiler.


C: Bunların bile pek çoğu tesadüfle açıklanabilir. Tahminlerde bulunduk, bulunmaya da devam edeceğiz
ama hatırla, "zaman" mevcut değil. Bu bir 3'üncü yoğunluk ilüzyonu. Biz bu ilüzyonda oynamayız,
oynayamayız ve oynamayağız. Sizinle kurduğumuz iletişimin temel nedeni, kendinize öğrenmeyi
öğreterek öğrenmenize, böylece ruhsal enerjinizi güçlendirmenize ve ilerlemenize yardımcı olmak.

S: (L) Temel nedeninizin yalnızca bize birşeyler öğretmek olduğunu mu söylüyorsunuz? Bu küçük gruba?
C: Çünkü yardım istediniz.

S: (L) Yani geldiniz çünkü istedik. Bu materyal diğerlerine de veriliyor mu, yoksa diğerleriyle paylaşmamızı
mı istiyorsunuz?
C: Eğer uygun şekilde isterlerse. Size verdiğimiz mesajları paylaşmanız, milyonlarca başka kişiye pek çok
şey öğretir.

S: (L) "Uygun şekil" nedir?


C: Bu sizin için ne kadar zaman aldı?
S: (L) Hepimiz hayatımız boyunca uğraştık ve ÇOK çalıştık.
C: Tamam, peki "milyonlarca" diğeri dediğimiz zaman neyi kastettik?

S: (L) Bu bilgilerin bir şekilde milyonlarca diğerine aktarılacağını mı söylüyorsunuz?


C: Hangi şekilde?

S: (L) Düşünebildiği tek şey kitaplar yoluyla.


C: Bingo!!

S: (W) Bu çok çalışma gerektirir.


C: Çalışma devam ediyor W!

S: (W) Tüm mesajların yazıya geçirilmesi, düzenlenmesi, tutarlı bir forma sokulması gerekir ve bu birkaç
yıl alabilir...
C: Hepsi için gereken yapılacak ve hayır W!

S: (L) Hmm bu bir işaret! (W) Süre olarak düşünüyorum da, zaten her an çok büyük şeyler olabilir. Bilginin
kısa süre içinde yayılması gerekir yoksa eskiyebilir.
C: Önyargı hiçbir işe yaramaz! Ayrıca bilginin eskiyeceğini kim söylüyor?

S: (P) Sadece fotokopi çekip bir araya getirmenin nesi var?


C: Bekleyin ve görün. Ve yakında olaylar bu seçeneklerin ötesine taşarsa şaşırmayın.

S: (L) Bu bir ipucu! Ne kastettiklerini merak ediyorum!


C: Bekle ve gör.

S: (W) İnternette bahsedilen bu komet hakkında birşey sormak istiyorum. 7 Nisan'da Dünya'ya
çarpacağını söylüyorlar...
C: Saçma!!!

S: (L) P, MM ve W'ye gelen garip telefonları merak ediyorum. Bir de P'nin dükkana gelen ve Frank'in
çalıştığı yerde camdan içeri bakan adam. Tüm bu şeyler birbiriyle ilişkili mi?
C: Yorum yok. Tüm bunlar size öğrettiğimiz yöntemler, sahip olduğunuz yetenekler ve başka yerlerden
öğrendikleriniz yoluyla keşfedilebilir.

S: ... (L) Geçenlerde arkamda bir el çırpma sesi duydum, arkaya döndüğümde kimse yoktu. Gene B bir
keresinde meditasyon yaparken arkasında el çırpma sesi duymuş. Bunun altıncı yoğunluktan birşey
gelirken ses bariyerinin aşılması gibi birşey olduğunu anlıyorum...
C: "Ses" bariyeri değil, sadece "bariyer" demek daha doğru olur!

S: (L) P'nin durumuyla ilgili olarak...


C: P'nin durumu, sizin ölçümünüzle epeyce bir süredir mevcut.

S: (L) Kocasının işi, kendi yaptığı iş, güvenlik izinleri... Bir de garip telefonlar geliyor. Şimdi de W'ye
gelmiş...
C: Griler.

S: (L) ... Cayce bir keresinde 1998 yılında bir "kurtarıcı" olarak döneceğini söylemişti. 1998'de doğacağını
mı, yoksa "aktifleşeceğini" mi kastetti?
C: Bu önemli değil.

S: (L) Tarihler ve zamanlarla ilgili hafızam her zaman biraz bulanık olmuştur. Ama son zamanlarda iyice
kötüleşti. Yaptığım, gördüğüm şeylerin sırasını unutmamın nedeni nedir? Bu gerçekten garip.
C: Garip değil. Kişi "büyüdükçe" zamanın geçişi ilüzyonu da bozuluyor çünkü "yüksek zihnin" ilüzyonu
anlamaya başlıyor.
S: (L) Bugün bazı transkriptleri okuyordum. Nefilimler ve onların insanlarla olan etkileşimleri, diğer
gezegenler, molekülerizasyon ve buna benzer şeyleri okudum. Sonra Kantek gezegeni hakkında birşeyler
okudum. Dünya'da şu anda Nefilim genleri taşıyan insanlar var mı?
C: Evet.

S: (L) MM'nin 1.80'in üzerinde bir kızı var. Benim de çok uzun bir oğlum var. Bu, Nefilim genlerinin bir
etkisi olabilir mi?
C: Belki, belki de değil.

S: (L) Bunu anlamanın bir yolu var mı?


C: Bunu anlamak ister miydin?

S: (L) Evet.
C: Hayır istemezdin!

S: (L) Bu Nefilim genetiği doğal yolla mı geçiyor, yoksa bir fetüsü genetik olarak değiştirip geri koyma
yoluyla mı?
C: İkincisi değil. Bir ipucu: çift Y kromozomu.

S: (W) Bu erkek demek...


C: Nefalimler de öyleydi.

S: (L) Yani hepsi erkekti. Kadınların çift X, erkekler XY.


C: Hapishaneler çok ciddi kişilik bozuklukları olan, hemen her zaman Beyaz ve iri bedenli çift Y'lerle dolu.
"Motorsiklet çetelerindekiler" de genellikle bu geni taşır. Bunu internette genel bir şekilde
paylaşmamanızı öneriyoruz!!!

S: (L) TV'de bir seri katille röportaj yapıyorlardı. Adam tam bir DEVDİ! İnsanları nasıl öldürdüğünü anlattı.
Onu analiz eden psikiyatrist adamın yakalanmak için bunu yaptığını söyledi. Ben öyle hissetmedim.
Bence bunu yaptı çünkü yaptı. Motorsiklet çetelerindeki adamlar da o geni taşıyor demek. Nefalim.
Motorsiklet çeteleri. Büyük. Beyaz. Aman tanrım. Verebileceğiniz başka bir ipucu var mı?
C: Nefalimler şu anda dünyanızda mevcut değil, bunlar yalnızca gen kalıntıları.

S: (L) İnsanlarda kalan izler. Ve bu varlıklardan 36 milyon tanesinin buraya gelmekte olduğunu
söylemiştiniz...
C: Dalgayla birlikte.

S: (L) Aklıma şu soru geliyor: Bahsettiğiniz bu komet kümesinin 4'üncü yoğunlukta bulunuyor olması
mümkün mü?
C: Hayır.

S: (L) Komet kümesi 3'üncü yoğunlukta mı?


C: 3'ü ve 4'ü aşıyor.

S: (L) Yani hem 3 hem de 4'üncü yoğunlukta olacak...


C: Sizin için görülebilir olacak.

S: (L) Herkes kafayı Hale Bopp'a takmış durumda. O da bununla ilişkili mi?
C: ? Şu anda veya yakın zamanda görebildiğiniz pek çok uzay cismi gizemli.

S: (F) Dün gece haberlerde 1991 ve 1992'de bir gök cisminin gözlendiğini ve sonra kaybolduğunu
söylediler. Komet olduğunu düşünmüşler, sonra olmadığına karar vermişler. Azalıp artan bir ışığı olduğu
söylenmiş. Astronomlar bile bu şeyin nasıl gözden kaybolduğu konusunda net bir fikre sahip değil. (P)
1991 ve 1992'de görülen bu şey, bu dalganın bir parçası mı olacak?
C: Hayır.
S: (P) Sanırım Peru'da bir dağın tepesine en büyük teleskobu inşa ediyorlar. Bu teleskop dalganın gelişinin
önceden tespit edilmesini sağlayabilecek mi?
C: Komet kümesinin gelişini önceden tespit edebilir ama dalgayı değil, çünkü o şekilde görünebilir değil.
Asıl mesele komet kümesinin gelişine dair uyarıların gizli ve siyasi faktörlere dayalı olarak mı yapılacağı.

S: (W) Teknolojileri zaten var ve Porto Riko'daki SETI teleskobuyla gökleri tarıyorlar.
C: SETI Schmetti W! SETI'nin açılımı "Dünya Dışı Zeka Araştırması." Neden hepiniz su tesisatını icat etmek
için bir yöntem aramaya başlamıyorsunuz?

S: (W) Biliyorsunuz Carl Sagan'ın... (L) Biliyorum. Ve sürekli para istiyorlar. Onlardan her mektup gelişinde
üzerine "Zaten buradalar! Siz ne zaman uyanacaksınız?!" yazıp geri gönderiyorum. Carl Sagan
dünyadışıların gezegenimizde zaten yoğun bir faaliyetleri olduğunu biliyor mu?
C: Yakın.

S: (L) O halde yalan söylüyor.


C: Açık.

S: (L) Sormayı unuttuğumuz birşey var mı? (MM) Evet, bulduğum o kasetteki ses Yogananda'nın sesi
miydi?
C: Öğrenmek eğlencelidir. Yoksa hala üç tekerlekli eğitim bisikletlerinize biniyor olurdunuz, ve iyi geceler.

S: (L) İyi geceler. Teşekkür ediyoruz.


10 Mart 1996

F____, Laura

S: (L) Bu akşam sormak istediğim bir kaç soru var. F___ le beraber saldırıların doğası hakkında
konuşuyorduk. Sormak istediğim ilk soru; ______ (isim silindi)' a bir hipnoz seansı uygulamış ve bazı
Greenbaum teknikleri kullanmıştım. Hipnoza olumlu yanıt verdi. Farklı bölünmüş kişilikleri olduğu daha
önce bana söylenmişti : "Ana Programcı, Bekçi, Alfa, Beta, Teta, Delta ve Sıfır" gibi. Ve 3000 in üzerinde
program yüklendiği de söylenmişti. Bunlar geçerli miydi ?
C: Geçerlilik sübjektiftir.

S: (L) _____ (isim silindi)' a 3000 den fazla "program" yüklenmiş mi ?


C: Yanlış yönlendirici kaynaklardan gelen bilgilere karşı dikkatli ol.

S: (L) Yanlış yönlendirici kaynak hangisi ?


C: Yanlış yönlendirici olabilir.

S: (L) Hangisi yanlış yönlendirici : ____(isim silindi) mi, yoksa Greenbaum belgesi mi ?
C: Hayır kaynağın merkezi.

S: (L) Negatif bir bağın olduğunu algılamam mı ?


C: Bu "konu" çok parça parça görünüyor.

S: Peki, ___ (isim silindi) çoklu kişilik bozukluğundan mı muzdarip ?


C: Bu kadar basit değil.

S: (L) Kişilik bölünmüşlükleri kaçırılmalarının sonucu mu?


C: Kaçırılma ve benzeri şeyler yaşadı ama buradaki mevzu bu değil. O "araştırıyor" ve birisi
araştırdığında...

( Celse şehirlerarası bir telefon gelmesi sonucu burada kesildi )


13 Mart 1996

F___, Laura

S: (L) Merhaba
C: Merhaba

S: (L) Bu akşam bizimle olan kim ?


C: Vinxyoh.

S: (L) Neredensin ?
C: Kasyopya

S: (L) Bir keresinde her zaman bizimle olduğunuzu söylemiştiniz. Eğer bu doğruysa, bağlantı kurmadan
önce aramızda yaptığımız tartışmayı duymuş olmalısınız. Bu projeye başladığımızdan beri; dergi ve diğer
şeylere, neredeyse her köşeden çok korkunç saldırılar geliyor. Gerçekten yorgunum. Bu saldırılar hem
dışarıdaki hem de evdeki insanlardan geliyor. Dramlardan bıktım; şikayetlerden ve öfkelendirmelerden
de bıktım. Bütün işi ben yaparken diğerlerinin çözmem için problemleriyle bana koşmalarından usandım.
Bıkmış olmaktan yoruldum. Acı çekmekten yoruldum. Yanıtları bilmemekten yoruldum. Sadece
yorgunum. Tüm bunları bitirmeye ve ayrılmaya hazırım.Sadece evimde oturup, bir bitki gibi yaşamaya
hazırım. Yorumunuz var mı ?
C: Öğrenmek istediğin nedir ?

S: (L) Bilmek istediğim, Murphy Kanunlarının bu sürekli egemenliği bir gün bitecek mi ?
C: Sorun bu değil.

S: (L) Doğrusu zihin okuyabilen varlıklar olarak pek fazla yardımcı olmuyorsunuz! Neden sadece şıp diye
zihnimi okuyup, neyi öğrenmem gerektiğini bana söylemiyorsunuz ?
C: Kendi zihnini kendin okumalısın!

S: (L) Şu an zihnimin ne durumda olduğundan yola çıkarak bu biraz dalga geçer gibi bir yanıt oldu!
C: Hayır.

S: (L) Aklımdan ne geçiyor ?


C: Kendi kendine sor. Keşfet.

S: (L) Pekala, çıkarabildiğim en iyi sonuç; şimdiye dek yaşamış olduğum en ciddi inanç kaybını
deneyimliyor olmam. SV ve annesi. PZ ve dergi çıkarma oyunlarımız. Okul yönetim kurulu. ISCNI daki
kafayı yemiş tipler ( ç.n. The Institute for the Study of Contact with Non-human Intelligence = Dünya dışı
akıllı varlıklarla karşılaşma araştırmaları enstitüsü). ML.
C: Saldırılar olacağı konusunda seni uyarmıştık.

S: (L) Öyle bir noktaya geldim ki artık daha fazla saldırı istemiyorum. Kanallamayı durdurabiliriz. Yazıları,
interneti, herşeyi. Sadece ayrılmak istiyorum.
C: Ve bunun senin için nasıl bir fayda sağlayacağını düşünüyorsun ?

S: (L) Belki saldırıların bir kısmı sonlanır.


C: Ve belki de sonlanmaz!

S: (L) Öyleyse bana ne yapmam gerektiğini anlatmanıza ihtiyacım var. Boğuluyorum. Kendimi nasıl
koruyacağımı öğrenmem gerek.
C: Bir şekilde hedefi yeniden belirle.

S: (L) Neye doğru ?


C: Kendine sor.
S: (L) Açıkçası, hiç yardım almaksızın herşeyi kendi başıma yapmam dolayısıyla dergi işi inanılmaz bir stres
yarattı. Sanırım dergi fikrinden vazgeçmeliyim.
C: Eğer istiyorsan.. Ya da belki de formatı değiştirmelisin?

S: (L) Formatı ne şekilde değiştirmek ?


C: Daha az stres yaratabilecek herhangi bir şekle.

S: (L) Aslında dergi çıkarmaktaki ana fikir celseleri duyurmak için bir araç yaratmaktı. Ve görünüşe göre
asıl stres yaratan bu, çünkü kimse onları duymak ya da okumak istemiyor!
C: Bu doğru değil. Konu nasıl sunuldukları ile ilgili!!!

S: (L) Onları yüzlerce kişiye gönderdik. Bir gönderi listem var. Çoklu posta gönderimi izni almak ve
postalama işlemleri için bir servet harcadım, baskı maliyetlerini saymıyorum bile. D' ye ve Val' e ve daha
tonlarca insana gönderdim. D bana geçen gece Val in kendisini aradığını ve gönderdiklerimizle ilgili bir
şey yapmak istemediğini, çünkü materyelleri çok parça parça ve tutarsız bulduğunu belirttiğini söyledi.
Berbat bir durum.
C: Eğer dergi sadece bizim mesajlarımız olsa, bu daha az stresli olmaz mıydı ?

S: (L) Eğer bu kadar stresli olacaksa başka konu olmayacak zaten. Benim düşüncem geniş yelpazede bir
insan kitlesinin ilgisini çekecek ve abone olmalarını sağlayacak çeşitlilikte konuyu dahil etmekti.
C: Bir tek senin mi "düşüncen" var ?

S: (L) Elbette hayır! Ama bu iş bana kaldı ve ben de hiçbir kahrolası yardım almadan elimden gelenin en
iyisini yapmaya çalışıyorum!
C: Çünkü rehberlik almadan ilerlemeye çalışıyorsun.

S: (L) Burada bir saniye duralım! Bu hiç adil değil. Rehberliğinizi istedim ama bana, çıkış yolunu kendimin
bulması gerektiği söylendi. Bana göre de ne düşünüyorsam ona göre hareket etmem bunun en iyi
yoluydu!
C: Sana yardım etmeye çalışıyoruz, mani olmaya değil. Ama ne söylendiği anlamak için buna istekli olman
gerekiyor. Ve bu isteğin, inançlı ve yönlendirilebiliyor olması gerekli. "Kaybolmak" iyi değildir. Ve,
önyargı, bir yerlere ulaştıran düşünme yapısının eksikliği, örn. takıntı gibi diğer bir takım sorunların da
araya girmesiyle bu başına gelebilir.

S: (L) Tam olarak bunu kastediyorum ben de. Bir insan, eğer bunlar sorunların kendisi değil de sadece
sorunların sonuçları ise nasıl olur da bir yerlere ulaştıran düşünce yapısını sürdürebilir ya da takıntıyı
önleyebilir. Sorunlar saldırılar, annemle aramdaki konu gibi, SV ve onun tüm problemleri, çocuklar,
kocam, dergi, PZ ve PK..
C: Mümkünse yükümlülüklerinden kurtul. Ayrıca, başkalarının problemlerini çözmeye çalışmaya bir son
vermeni öneriyoruz, özellikle içgüdülerin de sana bunu söylediğinde. Hatırla, herkesin ayrı bir öğrenme
"programı" ya da güzergahı var.

S: (L) İyi güzel de; eğer başkalarının sorunları, işin tamamlanması, derginin çıkarılması ve
odaklanabilmem aklımın bir parça huzur ihtiyacı ile çakışıyorsa, benim açımdan onlara yardım etmemeye
ve sorunlarını çözmemeye çalışmak biraz zor!
C: Peki, şimdi, bir başkasının sorununun derginin çıkarılması ile nasıl çakıştığı konusunda bir örnek ver
lütfen.

S: (L) Pekiala, PZ nin basım evinde çalışan çocuğu işi doğru düzgün beceremedi, daha kafasını düzgün
tutmayı beceremiyor ve sürekli oraya gidip, kopyaları bir araya getirmek için fiziksel olarak deli gibi
çalışmak zorunda kaldım ki iş zamanında tamamlansın. Ve tam da günde 18 saat yazma ve formatla işiyle
uğraştıktan HEMEN SONRA. Ve size garanti verebilirim, oraya gitmeseydim, dergi filan olmazdı. Bu arada
SV tam bir pislik gibi davranıyor çünkü annesi tam bir pislik gibi davranıyor. Yapmayın şimdi! Bana tüm
bunları görmediğinizi söylemeyin!
C: Biz aynı zaman da senin görmediklerini "görüyoruz" !
S: (L) Bu yüzden buraya oturmuş size sorup duruyorum. Ve daha önce de sordum.. Ve bana tüm
söylediğiniz : 'açık' ve 'sana bağlı' ve 'bekle ve gör.' Ama artık fiziksel olarak tükenmiş ve perişan
durumdayım. Aylardır bu berbat haldeyim... Sadece bize söyleyebilirdiniz! Bize söyleyebilirdiniz! SV
annesini bakım evinde bırakabilirdi. Sadece küçük bir deliğin içerisine saklanmak ve AYRILMAK istiyorum
!!!
C: Eğer sana söyleseydik, öğrenemezdin!!!

S: (L) Bana sadece bu işe birlikte başlamak için SV nin yeterince sağlam olmadığını söyleyebilirdiniz ve
onun bana bunca üzüntüye mal olacağını!
C: Sübjektif.

S: (L) Sübejektif olduğunu biliyorum ve gerçekten bunu kastediyor değilim. Ama eğer SV kendi
sorumluluğunda olan işleri yapsaydı, sürekli telefonda bana ağlamasaydı ya da buraya gelip bende
suçluluk duygusu yaratacak duygu sömürüleri yapmasaydı...o zaman yapmam gerekenlerin üstesinden
gelebilirdim. Ve o tek bir kahrolası iş yapmadı ve yapmak ta istemedi. Ve bunun faturasını ödeyene
benim!
C: Eğer sen bir şey yapmasaydın sorun kendiliğinden çözülmüş olacaktı.

S: (L) Size bunu söylemekten nefret ediyorum ama sana gelip, yardım isteyen insanlara yardım etmemek
tam bir KH davranışı gibi geliyor.
C: Hayır.

S: (L) Üzgünüm, fakat kulağa böyle geliyor. Birine : 'Bu senin sorunun, sayanora!' demek bana pek
yardımcı bir hareket gibi gelmiyor!
C: Bu şekilde söylemen gerekmeyebilir.

S: (L) Bir çok şeye çok içerledim. SV den benim için küçük bir işi halletmesini istediğimde, ki o da
kırtasiyeye gidip bana 1 top kağıt almasıydı - ve ben sayfa düzenlemeleriyle uğraşmak için 24 saattir
ayaktayım - boynunun tutuk olduğu için bunu yapamayacağını söylediğinde buna içerledim. Ve bunu
bana söyledi! Gözlerinden iltihap gelen bana! Ve PZ ye ve onun saatler boyu süren şikayetlerine
içerledim. Ve kendi işlerini yoluna sokmak için yapabileceği bir şey olsa, bunu tamamen görmezden
geliyor ya da tam tersini yapıyor. Ve SV annesini idare edemedi ve sonuç olarak kendi annem beni
telefonla arayıp, 'Bu işe beni sen bulaştırdın, bu çok kötü, bu konuyu nasıl halledeceksin ?' dedi. Ve bir
bakıma haklıydı. Kendimi bu durumdan sorumlu hissettim. Ben SV ye güvendim, SV bana yalan söyledi
ve herşey tamamen berbat oldu.
C: Eğer sadece projeye odaklanmış olsaydın bu sonuçların hiç biriyle karşılaşmayacaktın. Ve daha da
önemlisi bu KH yaklaşımı değildir. Hem de hiç bir şekilde!!! Eğer iç "sesini" dinlersen, gerçekten faydalı
olacak bir yardım çağrısı ile bir başka tuzak ya da başka deyişle saldırıların gelmesi için bir geçiş kapısı
arasındaki farkı ayırt edebilirsin.

S: (L) Nasıl biri durumda kaldığımı anladınız mı ? Yukarı tükürsem bıyık aşağı tükürsem sakal. Ve kendi
anneme yardım edemedim ve sonuçta hala bir insanım.Ve ayrıca SV nin annesinin de acı çekmesini
istemedim. Sanki en ideal çözüm buymuş gibi göründü.
C: İlginç bir başka alternatif : SV ye annesinin onun yanına taşınmasını önerseydin nasıl olurdu ?

S: (L) Bunu önerdim.


C: Ve...

S: (L) Annesi ile ilgilenmek için işini bırakması ve yaşantısından vazgeçmesi gerekecekti ve o bunu
yapamadı.
C: Ve işte püf noktası burada : eğer bu doğru olsaydı SV başka bir alternatif bulmak zorunda kalacaktı ki
bu alternatif ona her zaman açıktı. Ayrıca senin annenin de başka alternatifleri vardı ama o "gerisine
yaslanıp" konuyu -her zaman yaptığın gibi- senin çözümlemeni seçti. Bu karmik döngüdür. Zor olsa da,
öğrenme sürecini ivmelendirir, bu şekilde ruh gelişim gösterir ve karmik olarak ilerleme gösterir.

S: (L) Peki, bir şekilde kendimi SV ye yardım etmek zorunda hissettim çünkü sürekli bana ve çocuklara bir
şey alıp duruyor, hediyeler getirip kabul etmem için ısrar ediyor. Buna sebep olan güdüsü nedir ?
C: "Arkadaşlığını satın almak." Hala devam ediyor...

S: (L) Bu konuyla ilişkili başka şeyler de var tabii. Bana getirdiği bazı şeyleri alabilecek durumda değildim
ve o bunu biliyordu. Dergi işine ÇOK para yatırdım ve bu başka bir sorunu tetikledi. Finansal durumum.
Ve bu da saldırılar için bir başka geçiş kapısı gibi! Eğer hayatta kalmak için bu denli endişelenecek
durumda olmasaydım bir çok problem çözülmüş olurdu!
C: Finansal durumun konusunda sana yardımcı olacağımızı söyledik, ediyoruz da ve etmeye de devam
edeceğiz.

S: (L) OK, perki dergi, olduğu haliyle işler duruma geçip kendi kendini idame ettirip, ileriye taşıyacak mı
?
C: Bazı değişiklikler yapmaya açık olmanı önerdik.

S: (L) Bir sonraki seferde değişiklikler yapılabilir... Fakat şu anda bu basıldı.


C: OK. Bir kitap nasıl oluşturulabilir...sadece bizim mesajlarımızı düzenlemeye konsantre ol ve herşey
hazır olup, yayımcıya sunulma aşamasına gelmeden, başka hiç bir şeye konsantre olma!!

S: OK. Bunu düşündüm zaten. Peki. Bu gecelik, bitirmeden önce, şu ana kadar konuştuklarımızla ilgili
olmayan başka bir şey sormak istiyorum. Bir keresinde 'nefilim genleri' ile ilgili bir şey sormuştum ve siz
de 'bilmek istemezsin' demiştiniz.
Bir şeyi belirtmeme izin verin. Halihazırda insanların 'yemek' olarak tüketildiklerini ya da deneylerde
kullanıldıklarını, mikserden geçirildiklerini, duygusal enerjilerinin sağılması için çok farklı şekillerde ve
sebeplerle ızdıraba sevkedildiklerini biliyoruz. Ve çok uzun zaman önce olduğu için üzerinde fazla
konuşmadığımız bir konu var, derinden bağlı olduğum bir konu; kaybettiğim bebekler. Ama bilmek
istediğim şey; nedir bu nefilim çocuklar konusu ? Nefilim genleri taşıyan çocuklarım olduğunu
sorduğumda mı bu şekilde karşılık verdiniz..?
C: Sorunu spesifikleştir.

S: (L) Bilmiyorum. Tamam, bunu rafa kaldıracağız. Çok yoruldum. İyi geceler.
C: İyi geceler.
23 Mart 1996

Frank, Laura, V

S: (L) Merhaba. Kimse var mı?


C: Kasyopya'dan Fopilyon.

S: (L) İyi akşamlar, gelip bize eşlik ettiğiniz için memnunuz. Ele almak istediğimiz bazı konular var ve sonra
da daha evrensel nitelikte bazı sorular sormak istiyoruz. Bu akşam için bu uygun mu?
C: Belki.

S: (L) Neye belki?


C: Soruna.

S: (L) İlk sorum SV'nin durumuyla ilgili. Bize çeşitli ipuçları verdiniz ve kendim de çeşitli gözlemlerde
bulundum. Ayrıca bu konuda kendi aramızda çeşitli tartışmalar, ağ çalışmaları yaptık. Bize genel bir
şekilde söyleyebilir misiniz yoksa konu hakkında mutlaka spesifik sorular sormamız mı gerekiyor?
C: SV hayati öneme sahip bir bilgi deposu. İsmi senin için bir ipucuydu ama bunu fark edemedin. (ç.n.:
SV'nin soyadı olan Vitale, "hayati, çok önemli" anlamına geliyor.)

S: (L) Tamam, ama SV...


C: Sıkıntı çekmenin nedeni de buydu; hiçbir değerli şey bedelsiz gelmez!!

S: (L) Şimdi bir kere SV bize yalan söyledi. ikinci olarak duygusal insan rolü oynamaya başladı ama siz bize
robot insanların tek başlarına çok vakit harcadıklarını söylediğinizde aslında onun gerçek manada
duygusal olmadığını düşünmeye başladım ve...
C: Bedel, canım, devam ediyor...

S: (V) Bu ilişkiyi devam ettirerek mi?


C: Nordik Anlaşması bir düaliteydi.

S: (L) SV Nordik anlaşmasıyla ilişkili olan bir yerden mi geliyor? Minesota mıydı o, neresiydi, oradan mı
geliyor? Bu bağlantı hiç aklıma gelmemişti! Nordik Anlaşması bir düaliteydi... Bize Nordik Anlaşması'ndan
ve bankacılık skandalından bahsettiğinizde, bu çift yönlü bir cümle miydi?
C: Belki, ama önemli olanı kaçırıyorsun! Nordik kökenli olan tüm kişilerin gizli güç merkezleri var. Bu
merkezler karanlık da olabilir, ışık da olabilir... SV Thule Topluluğu gibi süper güç kaynaklarıyla doğrudan
bağlantılı bir Cermen soyundan geliyor ve güçlerinin ve misyonunun farkında. Pozitif yönelimli. Sen,
devam etmek için gerekli güç ve bilgeliğe sahip olup olmadığının belirlenmesi için 4'ten 6'ncıya kadarki
yoğunluklarda bulunan güçler tarafından test ediliyorsun!

S: (L) Tüm bunlara anlam veremiyorum. Berbat bir kırmızı aurası vardı...
C: Kırmızı aura hakkında daha fazla araştırma yapman gerekiyor. Buna dair mevcut bilgi kaynakların seni
yanıltıyor olabilir.

S: (L) O zaman...
C: Biz Kasyopyalılarız, ama sen kendi iradenle kendi yaşamak istediğin gibi yaşarsın.

S: (L) Peki neden ona çok önemli bazı şeyleri yapmadığını ve buna devam ederse mahvolabileceğini
söylediniz?
C: Kasetlerden oradaki mesajı tekrar incele ve zihnini her olasılığa açık tut. Art niyetsiz olarak kontrol et.
Farkı fark et. Anlaşmanın düalitesi!!!

S: (L) Frank de Nordik kökenli. O da bu anlaşmanın bir üyesi mi?


C: Belki.

S: (F) Eğer öyleyse, bu yeni haber demektir. (Gülüşmeler) (L) SV'nin misyonunun farkında olduğunu mu
söylüyorsunuz?
C: Bazıları öyle.

S: (L) Annesi onun misyonunu engellemeye yönelik mi davranıyor?


C: Anne önemsiz.

S: (V) Annesi. Evlatlığı olduğu annesi... önemsiz. Peki bu...


C: Geçmişinin bulutlu olması ilginç değil mi?

S: (L) Evet ilginç bir durum. (V) Bunun göründüğünden daha derin olduğunu hissediyorum... (L) Evet,
ama diğer bir celsede onun doğumundan, evlat edinilmesinden bahsetmişlerdi. Herşey ne kadar belirsiz
ve o bu konuda hiçbirşey bilmiyor. Daha doğrusu bilmediğini iddia ediyor. Çok garip. SV bir "walk-in" mi?
C: Doğru terminoloji değil.

S: (L) Peki doğru terminoloji nedir? SV nedir?


C: Doğumlu.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?


C: Keşfet.

S: (L) Nordik Anlaşması'ndan ve Thule Topluluğu derken, SV'nin programlandığını, çeşitli program
katmanları olduğunu ve ondaki programın bir kısmının onun ne yapmakta olduğunun farkında olduğunu,
diğer kısımlarının ise bunu bilmediğini mi söylüyorsunuz?
C: Evet, ama negatif birşey değil.

S: (L) Şimdi biraz daha derinleşmek istiyorum. SV sizin robot insanlar dediklerinizden biri olabilir mi?
Pozitif amaçla programlanmış bir robot?
C: Hayır, robot "insanların" soyu olmaz.

S: (L) Yani bu genetik olarak belirli bir soya programlanmış birşey mi?
C: Tam olarak değil. Bu soydan olanlar ruhsal olarak uyumlu.

S: (L) Belirli yetenekleri etkinleştiren bir genetik soydan mı bahsediyoruz? Yani bu soy için hazırlanmış
ilgili bir ruhla uyuşan genler.
C: Evet.

S: (L) SV'nin uzun yıllarını o Motorsiklet çetesiyle ve bu Nordik anlaşmasıyla geçirmiş olmasının bir önemi
var mı?
C: Evet, ve 4'üncü yoğunluk KH ile doğrudan ilişkili bir grup olan o çetenin yıkılmasına neden olmuş olan
ve olmakta olan şey de bu.

S: (V) Onun varlığı onların yıkılmasına mı neden oldu? Yani bu iyi birşeydi. Bunu mu kastediyorsunuz? ...
(L) Hepsinin hapsi boylamasını sağladı yani...
C: Evet, "Ajan SV"nin oluşturduğu koşullar sayesinde. Tüm durumla ilgili olarak algıladığınız duygu
eksikliğinin nedeni de bu. Vitale, şimdiye kadar tanıdığınız en cesur insan! Aksi yöndeki tüm kanıtlar
maske. Test sürecinin parçası.

S: (L) Eğer test edilmekteysek, bunu bize neden söylüyorsunuz? (V) Başarısız olmamanız için herhalde.
C: Evet.

S: (L) SV bunun farkında mı?


C: Başarısız olmamanız çok önemli.

S: (V) SV bunun...
C: Evet.

S: (V) Bununla ilgili daha ayrıntılı bilgi verebilir misiniz?


C: Keşfedin.
S: (L) Uçakla eve dönerken, daha yola çıkmadan önce başlayan bir fırtınanın içine girdik. Bu fırtına, karşıt
güçler arasındaki savaşın bir yanürünü veya sızıntısı mıydı?
C: Evet.

S: (L) Bu özellikle bize zarar vermeye yönelik miydi? Çünkü fırtınanın üzerine çıkamadık, içinden geçmek
zorunda kaldık. Pilot deneyimli olmasına rağmen endişeliydi.
C: Evet.

S: (L) Bunu sonlandıran şey neydi?


C: Vitale. Onun bundan ne kadar "etkilenmemiş" olduğunu hatırladın mı?!?

S: (L) Giderken korkmuş görünmesinin sahte olduğunu söylemiştim sana! (F) Evet, giderken korkuyor
görünüyordu. Hem de korkulacak hiçbirşey yokken. Ama dönüşte uçak tilt makinesindeki bir top gibi
savrulurken o uyuyordu. Benim midem bulanmıştı ve Laura sıçrıyordu!!!! [Gülüşme] (L) Pekala, bu
duruma yönelik nasıl reaksiyon göstermemiz gerekiyor?
C: Size bağlı.

S: (L) Evet böyle bir açıklama geleceğini biliyorduk. Bu açıklama olmadan bu gece iyi geçmezdi! (V) Bazı
şeyler hiç değişmiyor ha? (L) Frank SV'nin geçmişiyle ilgili aslında çok daha fazla şey bildiğini söylüyor. Bu
doğru mu?
C: Belki.

S: (L) Pekala, size güveniyorum arkadaşlar, işi akışına bırakacağım ve haklı olduğunuzu kabul edeceğim.
Olan herşeyin en iyisi olduğunu, iyilik için olduğunu kabul edeceğim. Bu tür şeyler hakkında
mızmızlanmayı ve endişelenmeyi keseceğim.
C: Atlamadan önce bakmanı öneriyoruz. Hızlı yargılarda herşey yanlış olabilir. Herşey göründüğü gibi
değil... Hatırla, grubunuza veya etki alanınıza gelenler sandığınızdan farklı olabilir.

S: (L) Test edildiğimizi söylediniz. Ne için test ediliyoruz?


C: Devamlılık.

S: (L) Neyin devamlılığı?


C: Herşeyin.

S: (L) Herşeyin devamlılığı. Peki SV yoluyla mı test ediliyoruz?


C: Şu anda.

S: (L) Peki saldırı olduğunu düşündüğümüz şeyler sadece test miydi?


C: Vitale ile ilgili olanlar. Ve hayır, bu soyada sahip herkes aynı yönelimde değil, ama bu sizin için özel
olarak hazırlanmış bir ipucuydu.

S: (L) SV'nin aradığımız 4'üncü yoğunluk Nordik olduğunu mu söylüyorsunuz?


C: ?

S: (V) Belki sadece burada bulunmasıyla bile hayati öneme sahip bir katkı sunuyordur. (L) Pekala, Whitley
Strieber bana cevap yazdı ve rüyamda deneyimlediğim okula aşina olduğunu söyledi. Bunu size
sormuştum ve bununla ilgili keşfetmem gereken şeyler olduğunu söylemiştiniz. Whitley bu deneyimle
ilgili anlattığım herşeyi iyi bildiğini söylüyor...
C: Herşey sunulduğu gibi değildir.

S: (L) O okulda ders veren patrik görünümlü adamlardan biri olduğunu söylüyor.
C: Önceki yanıtımızı yineliyoruz.

S: (L) Benim hislerim bu okulun astral seviyedeki bir okul olduğunu, üst yoğunluklardan birinde bulunan
bir okul olduğunu, hiçbir zaman fiziksel yani 3'üncü yoğunluk bir okul olmadığını söylüyor. Edindiğim
izlenim buydu ve bu varlık grubu tarafından eğitildikten sonra deneyim kazanmak için başka bir
yoğunluktan gönderildiğimi hissettim. Bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Whitley'in tanımladığı okul ve üst yoğunluk varlıklarından biri olduğunu söylemesi... Bunu fiziksel
bir okulla karıştırıyor. Doğru mu?
C: Belki.

S: (L) Peki o, ... Bunu yanıtlamazlar. Başka bir...


C: Şimdi, bu celsenin kalanında kendi avantajınız için dünya değişimleri denen şeyle ilgili açıklamalar
yapmak istiyoruz. Çünkü bu noktada takılıyorsunuz. Burada mevcut olanlar bu konuyla ilgili popüler
aldanmalardan tamamen kurtulmaya ihtiyaç duyuyor! Bramley'i yeniden oku.

S: (L) İlginç, bugün onun kitabını raftan almıştım... (V) Bramley neden bahsediyor? (L) Bir saniye, şimdi
mi okumamı istiyorsunuz?
C: Hayır.

S: (L) Tamam, bu konuyla ilgili açıklamalarınızı dinlemek istiyoruz.


C: Tüm bu değişimlere neden olan sadece ve sadece üç şey var! 1) İnsanların faaliyetleri. 2) Dünyaya
düşen veya çok yakınından geçen kozmik cisimler. 3) Gezegen yörüngesindeki sapmalar.

S: (L) Tamam. Devam edin.


C: Diğer kaynaklardan duyduğunuz saçmalıkların hiçbirine inanmayın. Kitlesel programlama ve
aldatmaya yönelik olarak tasarlanıyor.

S: (L) Tamam.
C: Tıpkı incilinizin dediği gibi; "Ne günü bileceksiniz, ne de saati." Yani uyarı yok. Hiç. İpucu yok. Kehanet
yok. Ve bu olaylar "geçmişle" de ilgili.

S: (V) Geçmişle ilgili derken?


C: Kozmik ve "insan yapımı" afetler.

S: (L) "İnsan yapımı" demişken, bu olaylardan bazılarını konsorsiyumun, gizli devletin gerçekleştirdiği
sonucunu çıkarabilir miyim?
C: Hayır.

S: (L) Peki. Bu konuda söylemek istediğiniz başka birşey var mı? Sahne sizin. Lütfen.
C: Sor.

S: (L) Buraya doğru gelen bir komet kümesi olduğunu söylediniz. Bu hala doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Bu, Hale-Bopp olarak adlandırılan cisim mi? O komet kümesi mi?
C: Hayır.

S: (L) Gelen bu komet kümesinin 18 yıl içinde herhangi bir zamanda varabileceğini söylemiştiniz. Bu
doğru mu?
C: Belki.

S: (L) Çok önceden görülebilecek birşey mi?


C: Hayır.

S: (L) Bu komet bulunduğumuz yeri etkileyecek mi? Diğer komet gibi bir anda ortaya çıkıp tepemizden
mi geçecek? Kimse çok yakın bir ana kadar onu görmemişti. Sonra herkes birden gördü.
C: Komet kümesi bir semptom, merkezi husus değil.

S: (V) Merkezi husus nedir?


C: Hatırlayın, dalga "yoğunluk sınır" geçişi... Bu size neyi düşündürüyor? Kelimenin Latince köküyle ilgili
bilginize danışın ve devam edin. (ç.n.: "yoğunluk, boyut, alem" anlamlarındaki "realm" kelimesi
kastediliyor.)

S: (L) Bu kelimenin arazi veya yönetim veya sağlığı geliştirmeye yönelik bir sistem gibi anlamları var. Bu,
KH aleminden çıkıp BH alemine mi geçtiğimiz anlamına mı geliyor?
C: Kısmen.

S: (L) Ayrıca komet kümesinin diğer boyutta olduğunu düşünüyorum.


C: Kısmen.

S: (L) Daha önce komet kümesinin yoğunluk sınırı geçişinden önce geleceğini söylemiştiniz....
C: Evet.

S: (L) Tek ve büyük bir cisim gibi göründüğünü ve devletimizin bu cismin geldiğini bildiğini ve birilerinin
onun yerini tespit ettiğini söylemiştiniz. Bu cisim hangi yönden geliyor?
C: Yön mü?

S: (L) Komet kümesi diyorum. Komet kümesinin üçüncü yoğunlukta somut bir varlığa sahip olduğunu
varsayıyorum. Öyle değil mi? Komet kümesinin en azından bir yönü üçüncü yoğunluk. Bu doğru mu?
C: Küme tüm yönlerden gelebilir.

S: (L) Bu komet kümesinin enerji alanına mı gireceğiz?


C: Sınır kuralları değiştirir.

S: (L) ... Pekala, HAARP projesi denen şey bu boyut sınırı değişimlerinde, bu yoğunluk değişiminde
herhangi bir şekilde kullanılacak mı?
C: Her zaman olduğu gibi herşey birbiriyle alakalı.

S: (L) Bununla ilgili herhangi bir sorusu olan var mı? Roxanne bana Do-ma ile ilgili, yani iddiaya göre grileri
yöneten uzay tanrıçalarıyla bazı bilgiler gönderdi. İddiaya göre devlet yetkilileri dahil bu Do-ma
mezhebine bağlı çok sayıda insan varmış.
C: Tabii tabii!

S: (L) Ben de öyle düşünmüştüm. Ona...


C: Aldatma her yerde! Karmakarışık olmuş beyinler. İsteyen?

S: (L) Anlaşıldı. Frank DeMarco'ya Kasyopya transkriptlerinin çeşitli parçalarını gönderdim. Benden...
C: Bekle ve gör.

S: (L) Özet olarak, bugünlerde sıkça ortaya atılan bu tanrıça imajlarının ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
(V) Programlama mı?
C: Yakın.

S: (L) Frank, sormak istediğin herhangi birşey var mı? (V) Bana söylemek istedikleri birşey olup olmadığını
öğrenmek istiyorum. Sorularımın ne olduğunu biliyorlar.
C: Tüm olasılıklara açık ol. Katılık fayda sağlamaz!

S: (V) Neden bahsediyorlar? (L) Tüm olasılıklara açık ol. Özeti bu sanırım. Bu geceyi burada
sonlandırıyoruz. İyi geceler.
C: Hoşçakalın. [Laura'nın notu: Celseyi sonlandırdıktan sonra SV ile ilgili söyledikleri şeylerle ilgili şüpheye
kapıldım ve onları geri çağırıp yorum istedim. ]

S: (L) Merhaba. Orada mısınız? SV ile ilgili verdiğiniz bilgilerle ilgili bazı şüphelerim var. Bu gözlemlediğim
ve hissettiğim herşeyle çelişiyor.
C: Hiklu Kasyopya. Bu konuda daha fazla endişelenme! Rahatsızlık mutlaka tehlike demek değildir ve
gelişme ve öğrenmenin göstergesidir. O yüzden yola devam et ve bunu kutla!!
29 Mart 1996

Frank, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Womol.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Geçen hafta, yüzleşmek zorunda kaldığım belirli fikirler ve kavrayışlar nedeniyle oldukça ciddi bazı
travmalar yaşadım...
C: Stres, evet, travma, hayır.

S: (L) Bana oldukça travmatik geldi. Sormak istediğim ilk soru: Mavi Sakal hikayesini bir bilinç haritası
olarak okurken ve analiz ederken, temel olarak Mavi Sakal'ın karısının hayatını oynadığımı düşünmekte
haklı mıyım?
C: Şimdilik yeterince yakın.

S: (L) Bu bilinç haritasını sadece evliliğime değil, pek çok diğer etkileşimlerime de uygulamam gerekir.
Doğru mu?
C: Belki.

S: (L) Neden belki?


C: Öğrenmek karmaşık bir süreçtir. Yanıtlar araştırmalardan sonra gelir.

S: (L) Durumu derinlemesine araştırdım. Belirlediğim ilk şeylerden biri, değerlendirmemin...


C: Yakındaki çocuk interferansa neden oluyor.

S: (L) Şu andan mı bahsediyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) [Çocuk fark edildi ve yatağa gönderildi.] Bir çocuktan ne tür bir interferans gelir?
C: Kanalın çektiği bazı varlıkların tam bir coşku duyumu deneyimlemek amacıyla çocuğun bedenini ele
geçirme çabasından kaynaklanan ruhsal enerji boşalımları!

S: (L) Peki televizyon de aynı etkiyi yapar mı?


C: Arttırılabilir. Uyarı!! En küçük olan, celseler sırasında son derece KH yönelimli güçlerin tam kontrolüne
girmeye çok müsait ve ne pahasına olursa olsun uzak tutulması gerekiyor!!!! Daha önce bu çocuk ve
diğerlerinde sağlık bozukluğu olarak algılanan şey aslında yüzde otuz seviyesine varan negatif kontrolden
kaynaklandı! Ciğerler "zayıf halka" ve geçmişte senin psişik yeteneklerin de sorunlara neden oldu.

S: (L) Yani yaptığım şeyin çocuklarımda sorunlara neden olduğunu mu söylüyorsunuz?


C: Hayır.

S: (L) Öyleyse geçmişte psişik yeteneklerim neden sağlık sorunlarına neden oldu?
C: Çünkü o noktada daha az farkındalığa sahiptin ve yeteneklerin dengesiz enerjiler üretiyordu.

S: (L) Öyle görünüyor ki psişik ve duygusal durumumu fiziksel olarak çevreye yansıtmaya yönelik güçlü
bir eğilimim var. Sadece vücudumda değil, aynı zamanda etrafımda.
C: Evet.

S: (L) Bu eve ilk taşındığımız zaman geceleyin bir hırsız girmişti. Evime yabancı bir adamın girmesi, yani
bunun sembolojisi hep canımı sıktı. Geçen gece rüya yorumları kitabında eve birinin girmesi hakkındaki
yorumları okuyordum ve bunun derin bilinçaltından gelen çok büyük bir tehlike olduğunu okudum. Bu
rüyaların her zaman güçlü fizyolojik yansımaları oluyor. Rüyamda da evime birinin girdiğini görmüştüm.
Ama o zaman bunun bedendeki fiziksel bir durumla ilgili psişik uyarı olduğunu düşünmüştüm.
C: Evet.

S: (L) Bu ciddi bir tehdit göstergesi miydi?


C: Evet.

S: (L) Çocukları daha fazla korumak için yapmam gereken veya yapabileceğim herhangi belirli birşey var
mı?
C: Açık, ama düzen önerilebilir.

S: (L) Ne anlamda.
C: Çocuklar konusunda.

S: (L) Anlamıyorum. Bu konuda daha dikkatli olmayı mı kastediyorsunuz?


C: Yakın.

S: (L) Yatak vakti ritüelleri gibi şeyler mi? Dua?


C: Belki ve ayrıca diğer.

S: (L) Televizyon izlemeyi sınırlandırma?


C: Sana bazı şeyler söylemiştik...

S: (L) Tamam...
C: Sorunlara neden olan bir müdahale yaratıyor.

S: (L) Boş duranın ayağına şeytan takılır mı diyorsunuz?


C: Hayır, çünkü özgür irade çok büyük öneme sahip.

S: (L) Bana daha iyi bir ipucu verin.


C: Düzenli ol.

S: (L) Kanallama yapmadan önce onları yatağa göndermek gibi mi?


C: Sana bağlı.

S: (L) En büyük kızım da negatif kontrole eğilimli mi?


C: Artık çocuk sayılmaz.

S: (L) Yatak odalarında olmaları onlar için iyi mi?


C: Evet.

S: (L) Bunun fiziksel mesafeyle bir ilgisi var mı?


C: Farkındalık.

S: (L) Yaptığımız şeyle ilgili farkındalıkları yoluyla bir bağlantı oluştuğunu mu söylüyorsunuz?
C: Yakın.

S: (L) Ve onlar konusunda daha dikkatli ve düzenli olmam gerekiyor. Yani kanallama yapmaya
başlamadan önce onları hazırlayıp yatırsam iyi olur.
C: Evet.

S: (L) Soruma dönecek olursam; geçen gün gördüğüm eve birinin girmesi rüyası ÇOK rahatsız ediciydi.
Rüyamda kocama evimizde birinin veya birşeyin olduğunu söylemek için onu uyanmaya çalıştım ama
felçi bir durumda olduğunu anladım. Arkadaşım Keith gibiydi... Bu görüntü ile ilgili bana bilgi verebilir
misiniz?
C: Öğrenmek eğlencelidir!
S: (L) Ama o rüya hiç eğlenceli değildi. Kalbim göğsümden fırlayacak gibi çarpıyordu ve gecenin ortasında
kendimi bir sandalyede otururken buldum. Çok uzun bir süre boyunca enerjimin etrafımdaki pek çok
insan tarafından emildiğini hissediyordum...
C: Bakıp keşfetmek sana bağlı. "Bizi kandırmana" yardımcı olamayız!

S: (L) Kandırmaca yok ha. Kitabın sonundaki cevaplara bakamam yani. Tamam şunu sorayım: L'nin
annesinin kızlık soyadının Rheindress olmasının herhangi bir önemi var mı?
C: Açık.

S: (L) Yardımcı olmuyorsunuz! Son zamanlarda herşeyi çok farklı görüyorum. Aslında bununla ilgili çok
ipucu verdiniz ama şimdiye kadar çok dikkatimi çekmedi.
C: Laura lütfen gelişen sezgilerine güvenmeyi öğren. Sezgilerin sana giderek artan bilgi ve yetenekler
kazandıracak. Ama ellerinden tutup götürmemizi istiyorsun. Bu nihayetinde bu kanalı bir KH aracı haline
getirir!

S: (L) Benim burada yapmaya çalıştığım şey bu değil! Diğer insanlara yardımcı olmak için öğrenme
deneyimimi geliştirmeye çalışıyorum.
C: Bunu tamamen kendi başına yapma yeteneğine sahipsin!! Bunu hala göremiyor musun?

S: (L) Hayatımda bu konuda önemli değişiklikler yapma aşamasındayım hala...


C: Peki bu değişikliklerden birini yapmaya karar verdiğinde kendini nasıl hissediyorsun?

S: (L) Bazı kararları vermek incitici oluyor, doğru şeyi yaptığımı hissetsem bile. Acı verici ve korkutucu
olabiliyor.
C: Rahatlama?

S: (L) Evet rahatlama da, kesinlikle!


C: Ve...

S: (L) Kendi hayatımın temiz olduğundan emin olursam, bu çalışmaya yardımcı olacak başka birşeyin
olabileceği yönünde küçük bir ümidim var. ... Yakın bir zamanda Denver Havaalanı hakkında bir bilgi
aldım. Bu havaalanının çok gizemli birşeyle bir bağlantısı olduğu yönünde bir doğrulama var gibi
görünüyor. Ve siz ilk temasımızda bundan bahsetmiştiniz. Bunun hakkında söylemek istediğiniz başka
birşey var mı?
C: Bekle ve gör.

S: (L) Ayrıca yıllar önce İngiltere üzerinde uçan bumeranglar görüldüğünü öğrendim. O sırada belirli
mesafe uzakta bulunan bazı çocuklar tabla yoluyla bizimkilere çok benzer mesajlar almışlar. Hatta ilk
mesajlar dünyadışı varlıkların üsleri hakkında uyarılar içeriyor! Bununla ilgili pek çok benzerlik dikkatimi
çekti. Dünya'da çok negatif birşey olduğunda, pozitif enerji dengelemesi için bir bağlantı kurmak gerekli
hale mi geliyor?
C: Belki.

S: (L) Bana bunun hakkında başka ne söyleyebilirsiniz? 70'lerdeki Clapham Wood olayları?
C: Hayır.

S: (L) Ama bana yardımcı olmuyorsunuz.


C: Oluyoruz, ama düşündüğün şekilde değil. Stonehenge gücü. Vorteks. Başka bedenlerdeyken manyetik
ilkeleri anlıyordun. Hilliard'a sor.

S: (L) Hilliard'ın anlatmadığı bazı bilgilere sahip olduğuna dair birkaç ipucu var. Onu ikna edebilir miyim?
Önemli bilgilere sahip mi?
C: Hem de çok. Mutlak güvenini ifade ettikten sonra onu dikkatlice dinle... ve kesintisiz olarak!!!

S: (L) Tamam bunu yapacağım. Mevcut duruma dönecek olursam, ekonomik olarak durumum çok kötü
görünüyor.
C: Pek sayılmaz.

S: (L) Sizin için söylemesi kolay.


C: Bekle ve gör.

S: (L) Önceki transkriptleri okurken, Thule Topluluğu ve Nordik Anlaşması ile ilgili çok ilginç bazı şeyler
olduğunu gördüm. Bu çok gizemli görünüyor ve Antartika'daki bazı faaliyetlerle bağlantılı görünüyor.
Kertenkele varlıklarının, Oryonların köleleri ve evcil hayvanları olduğunu söylediğiniz yeri okudum. Bu
çok önemli bir husus gibi görünüyor.
C: Paran olduğunda kasetleri yazıya dökecek birini tut.

S: (L) Bunu mümkün olduğu kadar çabuk bir şekilde kendim yapacağım... SV sözde bu konuda bana
yardım edecekti... ama şu anda bizden kopuyor gibi görünüyor...
C: Belki, belki de öyle değil. Tüm olası faktörlerin kontrolüne tam olarak sahip değilsin.

S: (L) İşler nasıl yürüyor şu anda bunu düşünecek durumda değilim hiç. Gözlerim biraz iyileşir iyileşmez
transkripsiyona döneceğim. Birkaç yere daha numune gönderdim. ÇOK olumlu tepkiler aldım...
C: Tadını çıkar!

S: (L) Bu ne anlama geliyor? Bunu söyleyiş biçiminiz hiç hoşuma gitmedi! Geçen gün kendimi kutlamamı
söylediniz! Tüm hissettiğim acıydı!
C: Acı çekmeyi bırak!

S: (L) Elimden gelmiyor! L için çok üzülüyorum! Kurban olmakta tam bir usta! Bu beni mahvediyor!
Soruma dönmek istiyorum. Nordik Anlaşması Nefilimler için bir "üreme ortamı" hazırlamaya yönelik
genetik projeyi mi kapsıyor?
C: Hayır.

S: (L) Nordik Anlaşması'nı yapanlar ne yapıyor?


C: Keşfet.

S: (L) Bunu nasıl yapabilirim? Gidip birine "Merhaba! Siz Nordik Anlaşması'nın bir üyesi misiniz? Aklınızda
ne olduğunu merak ediyorum. Neler düşünüyorsunuz?" diye mi sorayım? Yorgunum. Çocukların
korunması için söyleyebileceğiniz herhangi birşey?
C: Söyledik.

S: (L) Ekonomik durumum hakkında öğrenmem gereken birşey? Gerçekten durum berbat görünüyor.
C: Daha önce hiç "berbat" durumda olmamış mıydın?

S: (L) Evet.
C: Toza mı dönüştün?

S: (L) Hayır, ama döneceğimi düşündüm!


C: Peki ya beklediğin ödeme?

S: (L) Ne olacağını tanrı bilir! Söylemiyorsunuz ki!


C: Söyleseydik "gevşerdin."

S: (L) Öyle görünüyor ki zaman içinde giderek bizi kendi başımıza öğrenmeye bıraktınız. Bu iletişimimizin
sona yaklaştığını mı gösteriyor?
C: Hayır.

S: (L) Bunun ne anlama geldiğini söyleyebilir misiniz?


C: Önceden daha fazla yardıma ihtiyacınız vardı.

S: (L) SV ile ilgili çoklu kişilik bozukluğu fikrimde haklı mıyım?


C: Açık bir zihinle incele ve tüm analizlerini kontrol et.
S: (L) Tamam. Bebeğim hakkında endişeliyim. Onun için yapışık ruh temizliği yapmam iyi olur mu?
C: Neden?

S: (L) Ciğerleri çok zayıf görünüyor. Sıkıntı çekiyor.


C: Diyeti düzenle. Şu andaki diyeti bir felaket!

S: (L) Ne olmuş diyetine?


C: Şekeri çıkar!!! Yağları azalt, yapraklı sebzeleri arttır, uykuyu düzene sok.

S: (L) Tamam. Diyetten bahsetmişken, Atkins diyeti akla uygun görünüyor... ama yağları ve proteinleri
arttırıyor.
C: Beli normalleştiriyor ve kalbi koruyor mu? Hayır!

S: (L) Testi geçmekten bahsetmiştiniz. Bir şekilde test edilmekte olduğumu... Bunun SV'yle ilişkili
olduğunu. Testin bu olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Açık.

S: (L) Erken kalkmam gerekiyor. Zihnim kayıyor. İyi geceler diyeceğim.


C: İyi geceler.
24 Nisan 1996

Frank , Laura

S: (L) Merhaba. Bu akşam bu odada çalışmamızın bir sakıncası var mı ? Çünkü büyük kızımın bizim çalışma
odasını kullanması gerekiyordu.
C: Zorunluluklar değişimleri doğurur.

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Siril.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (L) Bazı konular üzerinde durmak istiyorum, sizin deyiminizle bu "misyon" ya da "projenin" gelişimi ile
ilgili. Sizlerin de bildiğiniz gibi son aylarda ciddi aksaklık ve "saldırılar" yaşadık. Vardığım sonuca göre
kocam bir robot-insan. Fakat size bunu doğrulamanız ya da yadsımanıza yönelik bir soru sormayacağım.
Bu sonuca celse notlarından edindiğim bilgiler sonucunda vardım. Bilmek istediğim konu; bu enerji artık
çevremde varolmadığına göre saldırılar buna orantılı olarak biraz azalacak mı?
C: Belki, ama senin düşündüğün şekillerde olması zorunlu değil!

S: (L) Peki, geçtiğimiz yıl oldukça zorlu bir dönem geçirmemin beni teşvik edecek sonuçları olacak mı ?
C: Belirsiz.

S: (L) OK, kocam bir robot-insan mı ?


C: Dinle. Açık.

S: (L) Neyi dinlemem gerekiyor ?


C: Gör.

S: (L) Bir şey mi göreceğim ?


C: Robot ya da değil, herkes progamlanıyor.

S: (L) Programlanan herkes, beni ve Frank' i de kapsıyor mu ?


C: Evet.

S: (L) Yaşadığım bunca içsel deneyimden yola çıkarak ben de bu sonuca varmıştım. Bu programlamanın
amacı nedir ?
C: Şu an açıklayabilmek için fazla karmaşık.

S: Birkaç haftadır sesimin tamamen kısılmasının sebebi ya da kaynağı neydi ?


C: Q Plazma mikrobik enfeksiyon. Wu' ya sor.

S: (L) Doktor Vu' yu mu kastediyorsunuz ?


C: Evet. Güney Doğu aksanıyla Wu şeklinde söylenir. [ Evet , Wu diye OKUNUYORDU ve evet SORDUM.
Bu, henüz "bilinmeyen" ve "açıklanamayan" bir bakterinin tanımı imiş ve medikal uzmanlar tarafından,
bilinmeyen orijini sebebiyle "kaynak" diye sınıflandırılıyormuş.]

S: (L) Son celselerdeki SV ve annesi ile ilgili bazı bölümleri inceledim. Şu ana kadar, sizden tavsiye istemesi
üzerine sizin önerdiğiniz şeylerden hiçbirisini yapmadı. Kendisine, bu kadar çok zamanımı ve enerjimi
almasına rağmen önerilerden hiç birisini yerine getirmediği ve bunun sonuçlarının herkesi mutsuz ettiği
için çok kızgın olduğumu söyledim. Sonra, biri beni aradı ve SV nin bir tür cadılar meclisi ya da benzer
karanlık bir örgüt içerisinde olduğunu söyledi. Buna inanma konusunda çok zor zamanlar yaşıyorum. Bir
yandan böyle oluşumları bu kadar kötülerken nasıl olur da böyle bir şeyin parçası olabilir ? Bu bilgiyi
veren kişi öyle şeyler biliyordu ki, ancak gerçek ise böyle şeyler bilinebilir ve söylenebilir. SV' nin çoklu
kişiliklerinin olması ve diğer "kendi"lerinden birinin buna karışmış olması mümkün mü ? Greenbaum'
dakine benzer şekilde ?
C: Kesinlikle!

S: (L) Frank ve benim de buna benzer bir şeye dahil olup, bunun farkında olmamamız mümkün mü ?
C: Evet, ama bu tarz değil.

S: (L) Bu, farkında olmadan, benliklerimizin farklı bir yanıyla, içerisine dahil olduğumuz bir şeyin OLDUĞU
anlamına mı geliyor ?
C: Yakın.

S: (L) Bu durum kişilik başkalaşım durumlarında ya da uyku safhalarında mı gerçekleşiyor ?


C: Gerçekleşmiyor, gerçekleşiyordu.

S: (L) Geçmişte olan bir şey mi ?


C: Laura, bu sorularının yanıt bulması için, güçlü, etkin ve deneyimli bir hipnoz-terapistine danışmalısın.

S: (L) Bu benim Frank için yapabilceğim bir şey mi ? Açıkçası, bilmecenin büyük bir parçası Frank' in
içerisinde bir yerlerde saklı olabilir.
C: İkinizin de içerisinde ve başkalarının da. Öyle bir şekilde saklanmışlardır ki tam tamına kilidi açmanız
münkün değil. Çünkü bu kilitler mevcut koşulların tam bir bilgisiyle yerleştirilmişlerdir.

S: (L) Bu kilitleri kim yerleştirdi ?


C: Yüksek mertebe, güçlü KH konsorsiyumu!!!

S: (L) Hangi koşullardan haberdardılar, bahsettiğiniz gibi; bu kilitleri yerleştirirken.


C: Hepsinden.

S: (L) Sizler Kasyopyalısınız değil mi ?


C: Evet.

S: (L) Ve BH sınız ?
C: Evet.

S: (L) Ve bize Yüksek mertebe, güçlü KH konsorsiyumu tarafından bilişimize kilitler yerleştirildiğini
söylüyorsunuz. Bilinçlilik halimizde bu programlamayı reddedip, sizlerden bu bilgilerin ne olduğunu bize
anlatmanızı isteyemez miyiz ?
C: Mümkün değil!

S: (L) Mümkün olmayan nedir ?


C: Sorduğun şey.

S: (L) Yani, zihinlerimizi değiştiremeyeceğimizi ve sizlerin de bizi bilgilendiremeyeceğinizi söylüyorsunuz.


C: Yanlış analiz.

S: (L) Doğru analizi söyler misiniz?


C: Kilidi açamazsınız. Ve biz de, ne ve niçin gibi detayları size söyleyemeyiz.

S: (L) Neden bize söyleyemessiniz ?


C: Özgür iradenin sekteye uğratılması ve böyle olursa senin tehlikeye düşecek olman.

S: (L) Bizi tehlikeye düşürmeden bunu yapmanın bir yolu yok mu ?


C: Sana söyledik.

S: (L) Bu kilitlerin açılmaması bizim için bir tehlike teşkil ediyor mu ?


C: Bir şekilde.

S: (L) 3 ya da 4 yaşlarımda, Jaksonville' de kaçırıldığımda, kaç gün kayıp olarak kaldım. Annemin
hafızasında bu konuda açıkça bir boşluk var ve bu onu çok şaşırtıyor.
C: 12 gün.

S: (L) Kim kaçırmıştı beni ?


C: JR.

S: (L) JR kim ?
C: Teşkilat üyesi.

S: (L) Ne teşkilatı bu ?
C: G5 in kontrolü altındaki ekonomi birliğinin seçme altbölümü.

S: (L) Ekonomi birliği ? G5 nedir ?


C: İstihbarat.

S: (L) Bu kaçırmanın amacı neydi ?


C: Kendi kendini imha programının yüklenmesi.

S: (L) Peki bu JR' ı bizler "Cecil Brien" olarak mı tanıyorduk ?


C: Evet.

S: (L) Ve beni ele geçirmek için mi anneme bir şekilde baskın gelerek ve onu ikna ederek, onunla evlendi
? Bunu inanılmaz buluyorum!
C: O zaman için bu kolaydı. Annen savunmasız ve zayıftı.

S: (L) Demek bana "kendi kendini-imha" programı yüklü. Frank'te de var mı ?


C: Benzer ama tıpatıp aynı değil.

S: (L) Frank te aynı tarzda mı kaçırıldı ?


C: Yakın ama tamamen aynı değil.

S: (L) Frank'in çocukken geçirdiği ve az daha onu öldürecek olan zatürree bu kendi kendini imha
programının bir parçası mıydı ?
C: Evet.

S: (L) Frank'in babası da programlanmış mıydı ?


C: Kısmi.

S: (L) Sanırım ailelerimizdeki her bireyin bir şekilde programlandığını rahatça söyleyebiliriz, belki de bizim
programlanmamızı kolaylaştırmak için. Tüm bu durum gittikçe tarif edilemez bir gaddarlığa bürünüyor.
C: Gaddarlık?!? Bu olanlardan sonra yıllarca yaşadın! Kaç kardeşinin başına geldi? Milyonlarca!

S: (L) Bu yüzden bunun çok gaddarca olduğunu söylüyorum.


C: Ve doğal sürecin bir parçası, bunu unutma.

S: (L) İyi adamlardan gelecek biraz yardıma ihtiyacamız var. Ya da belki de gerçekten çıkmazdayız.
C: Hayır.

S: (L) Bu çok korkunç görünüyor. Yardıma ihtiyacımız var. Gittikçe daha YORGUN düşüyorum.
C: Sadece bilgiye ihtiyacın var.

S: (L) Çocuklarımdan herhangi biri programlandı mı ?


C: Açık.

S: (L) A___ çok zor zamanlar geçiriyor. Bir çok kez onu doktora götürdüm. Probleminin ne olduğunu bana
söyleyebilir misiniz ?
C: Kabul görme arzusu.
S: (L) Nasıl yardımcı olunabilir ?
C: Sabırla. O dik başlı.
S: (L) Bunu TEKRARLAYABİLİRSİNİZ! Yakın zamanda bir adamla konuştum bana Harz Dağlarında bir tren
dolusu Nazi hazinesiyle ilgili keşfinden bahsetti.Yatırımcı aramaktaydı. Eğer ödemelerimi zamanında
alırsam buna yatırım yapmalı mıyım ?
C: Bir sürüngenbilimci bir konuyu yılan deliğine çıplak elini sokarak mı araştırır ?

S: (L) Tamam, bu mantıklı. Ödemem ne oldu ?


C: Ödemen senin yanında gibi görünenler tarafından geciktirildi.

S: (L) LM bana başka sıkıntılar yaratacak mı ?


C: Eğer ondan tamamen "koparsan" , hayır.

S: (L) Bu ne anlama geliyor ?


C: Onu tamamıyla serbest bırak.

S: (L) Bu konuda biraz yönlendirme istiyorum.


C: Ödemeye konsantre ol. Eğer akıllıca ele alınırsa bu problemi çözer, aksi takdirde belaya dönüşebilir.
Birikimlerin bir kısmını bir "süper-hipnoz terapisti" bulmak için harca.

S: (L) Bu kişi kim olabilir ? Bir ipucu var mı ?


C: Hayır.

S: (L) Kendi başımıza gerçekleştirebileceğimiz her hangi bir ilerleme olabilir mi ?


C: Evet.

S: (L) Bana bir ipucu verin. Öyle bir şey istiyorum ki beni sandalyemden zıplatsın ve bu acımasız yaşantımı
zenginleştirsin… Beni koruyacak bilgiyi ortaya çıkarsın…
C: Kilitler uygun şekilde oldukları yerden zıplayana dek bir başarı sağlamaz.

S: (L) Peki, umarım o ana dek hayatta kalırım.


C: Bir önceki cevaba bak.

S: (L) Eğer burada olsaydınız size bir şey fırlatırdım!


C: Yana kaçılıp kurtulurduk!

S: (L) Sorunumun ne olduğunu görüyor musunuz… Oralarda bir yerde kollayan birinin olduğunu bilmek
istiyorum, sanırım.
C: Şimdiye dek biliyor olmalıydın.

S: (L) Öyleyse sizlerin, avukatımın arkasına geçip onu havaya kaldırmanız gerekir.
C: Senin aracılığınla yapıyoruz.

S: (L) İntel şebekesinin bir parçası olduğu düşünülen DF ten bahsedin.


C: Öyle değil.

S: (L) Ne öyle değil ?


C: İstihbarat.

S: (L) İddia edilen istihbarat ilişkisini mi kastediyorsunuz ?


C: "Brockinton u hatırla!"

S: (L) DF tam olarak AB gibi ortalıkta gezinip ilişkili olduğunu iddia etmiyor…
C: İstihbarat internette boy göstermiyor.

S: (L) Demek ki, içimizde kilitli olan ÇOK şey var ve yapmamız gereken şey anahtarı bulmak…
C: Evet, aynen.
S: (L) Başka bir şey…
C: Kardiyak (ç.n. : kalple ilgili) sorunlardan sakın. Olan değil, olması muhtemel olan.

S: (L) Tam olarak nedir ?


C: Gelecekti olası trombosis (ç.n.: damar ya da kalpte kanın pıhtılaşması ve buna bağlı tıkanıklık kaynaklı
problemleri kastediyor sanırım)

S: (L) Bunun gibi bir şeyin önüne geçmek için ne yapabilirim ?


C: Bir çok şey, ama en önemli olan şey davranışların. Öfkeni azaltmalısın.

S: (L) Lewis' ten boşanmak istemekle temel olarak bunu yaptığımı düşünmüştüm. Beni en çok
öfkelendiren şey.
C: Oldukça. Ama özellikle karanlık geçmişe ait olaylar. Bazıları kilitli , bazıları değil.

S: (L) Hangi geçmiş olaylar ?


C: Sana yapılan şey.

S: (L) Kaçırılmamı ve muhtemel uzaylı müdahelelerini mi kastediyorsunuz ?


C: Ve diğerlerini.

S: (L) LM yi mi kastediyorsunuz ?
C: Esasen değil.

S: (L) Peki, şunu sorabilir miyim : LM, evliliğimizin her hangi bir noktasında hiç benimle ilgilenip, kolladı
mı ?
C: Kendi tarzıyla yaptığı şekilde.

S: (L) Bu herşeyi açıklıyor. Ama ne hakkında konuşuyorlardı ? Bana ne yapıldı ?


C: Tecavüz.

S: (L) Kendimi yok etme üzerine programlanma sürecinde fiziksel ve cinsel şiddete mi maruz kaldım ?
BUNLARIN herhangi biri hakkında HİÇBİR anım yok. Çocukluk dönemimden mi bahsediyorsunuz ?
C: Evet. Ve diğerleri.

S: (L) Hangi yaşlar olduğunu bana söyleyebilir misiniz ?


C: 2, 4, 7, 10, 17, 22, 44.

S: (L) 2 yaşımdayken kaçırıldım mı ?


C: Evet.

S: (L) Ve 4 yaşımdayken kaçırıldım ve programlandım mı ?


C: Evet

S: (L) Ve 7 yaşımdayken kaçırıldım mı ?


C: Evet, ve…

S: (L) O zaman da mı programlandım ?


C: Evet.

S: (L) 10 yaşındayken kaçırıldım mı ?


C: Evet…

S: (L) Peki, tüm bunlar üzerinde düşünmem gerekecek. İyi bir loto numara serisi gibi gözüküyor!
C: Açık.
S: (L) EĞLENCEYE inanmaz mısınız ?
C: Evet. İyi geceler.
28 Nisan 1996

F___, PZ, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam karşımızda kim var?


C: Vordkon.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Sandra'yla küçük bir sohbet yaptık ve bunun için size teşekkür ediyoruz. Şimdi, burada pek çok
farklı şeyi tartışıyorduk ve temel konu da duyguların meydana getirdiği tuzak hakkındaydı. Bu tuzağın
bize dış güçler tarafından mı kurulduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Kurulan şey bir formül.

S: (L) Peki formül nedir?


C: Kurulu bir set; bir labirent gibi.

S: (L) Tamam. Bu duygusal kontrol labirentinden çıkmanın en etkili yolu nedir?


C: Düşün.

S: (L) Bir kişi kendini duygusal bir tuzaktan çıkarma ve acısını hafifletme sürecindeyken yapılabilecek
herhangi birşey var mı?
C: Hafifletmeye gerek yok.

S: (L) Sanırım bunu bir kez yaptığında, bir kez aştığında, daha doğrusu bir kez bunun tuzak olduğunu
anladığında artık acıtmıyor veya hafifliyor. Diğer birşey de, hepimiz duygusal tuzaklar nedeniyle
enerjimizin tükenmesi deneyimini yaşamışızdır sanırım. Bu tüm insanlar için yaygın bir durum mu?
C: Tüm insanlar? Hayır. Çoğu? Evet.

S: (L) Kendini toparlama ve içinde bulunduğumuz gerçeği anlama bakımından çok pozitif şeyler yapma
potansiyeline sahip insanların, bu duygusal karmaşa için başlıca hedefler olabileceğini söylemek makul
müdür?
C: Evet.

S: (L) Duygusal tuzağa yakalanmayan bir kişinin karakteristiğinin ne olabileceğini söyleyebilir misiniz?
C: Kucaklayıcı? Hayır. Birleştirici? Evet.

S: (L) Duygusal tuzakları temizleyen kişilerin daha üst seviye bir duyguda birleşebileceklerini mi
söylüyorsunuz?
C: Duygular yalnızca kimyasallardır.

S: (L) Duygular yalnızca kimyasallar... Peki bir kişi belirli insanlara fiziksel olarak yakın olduğunda, onların
titreşim frekanslarının bizde bu kimyasalların stimüle edilmesine veya üretilmesine neden olduğu doğru
mu?
C: Evet.

S: (L) Ve bu fiziksel etkiye karşı koymak büyük bir irade ve zihin gücü gerektiriyor, doğru mu?
C: Hayır, yalnızca pratik.

S: (L) Bunu birkaç kez küçük ölçekte yaptığında, daha büyük etkilere karşı da aynı şeyi yapabilirsin, değil
mi?
C: Tam olarak doğru kavram değil.
S: (L) İnternetten gönderilen bu Cosmic Awareness (Kozmik Farkındalık) mesajını okuyordum. Bu
kaynağa göre pozitif varlıklar dışarıdan özgür iradeye müdahale edemedikleri için pek çoğu enkarne
oluyor, fiziksel deneyim içine giriyor ve sonra uyanıp gezegende gerekli olan şeyleri yapıyorlar. Burada
önemli olan husus da bu varlıkların amaçlarına uyanmalarını sağlamak. Negatif varlıkların ise onların
uyanmasını önlemek için duyguları ve duygu tuzaklarını sürekli olarak kullandığını söylüyor. Varmak
istediğim nokta şurası: Uyanmak için yapabileceğimiz şeyler nelerdir? Bize pek çok kez uyanmamız
gerektiğini söylediniz. Açıkça görülüyor ki tam olarak uyanmış değiliz. Bunun farkındayız. Yapabileceğimiz
başka birşey var mı?
C: Doğal bir şekilde olmasına izin verin. Eğer yoldaysan, havaya sıçrayıp yolun sonuna uçmayı mı istersin?
Bunu yapsaydın "yolun kalanını" kaçırmış olmaktan dolayı pişmanlık duyardın.

S: (L) Son zamanlarda pek çok garip şey oluyor... S___'nin kalp krizi, A___'nın ayak bileği, geçen birkaç
ay boyunca yaşadığım feci hastalık... A___ yaşadığı ilginç bazı deneyimleri anlatıyor... Bana öyle
görünüyor ki saldırılar giderek ısınıyor. Bunun hakkında yorum yapabilir misiniz?
C: Hayır.

S: (L) Peki çok teşekkür ederiz! Bunun hakkında soru sorabilir miyiz?
C: Evet.

S: (L) Göz enfeksiyonlarım, kulak sorunlarım, ses kaybım... Bunlar saldırı sürecinin parçası mıydı?
C: Evet.

S: (L) Annem düşüp gözünü morarttı. Tüm bu saldırıların geldiği portal nedir?
C: Keşfet.

S: (L) Bunu kısmen bulduk mu? Yani SV ve annesinin durumu?


C: Hayır.

S: (L) Yani SV'nin bir portal olmadığını mı söylüyorsunuz?


C: İnsanlar portal değildir!!! Onlar yalnızca portallardan gelen etkilerin kurbanlarıdır. Yoksa pek çok kişi
seni bir "portal" olarak tanımlayabilir.

S: (L) Olmadığımı söylemedim zaten. Bundan bahsetmişken...


C: Portallar diye insanlar üzerinde yoğunlaştığın zaman, yanlış bir şekilde ruhların kendilerine negatif
enerji yönlendiriyorsun. Sivilceyi tabancayla iyileştirmeye çalışmak gibi!

S: (L) Bir insanın portaldan gelen güçler yoluyla kurban olarak kullanıldığının farkında olduğun bir
durumda ve o güçlerin bu insanı kullanarak senin için büyük sorunlara neden olduğunu gördüğün bir
durumda buna nasıl tepki göstermek gerekir? Bunun için uygun tepki nedir?
C: Hasta olanlara yaklaşımın nedir? Onlara taş mı atarsın?!?

S: (L) Hayır taş atmam...


C: Peki ne yaparsın?

S: (L) Hasta bir kişi... Onu bir doktora gönderirsin veya götürürsün. Bir doktora görünmelerini önerirsin.
C: Ne amaçla?

S: (L) Hastalığın teşhisini bulmak, ilaç almak ve semptomları gidermek, hastalığı iyileştirmek için.
C: Bingo!

S: (L) Hastalığı olduğunu kabul bile etmeyen insanlardan bahsediyoruz! Hasta olduğunu düşünmeyen bir
insana nasıl doktora gitmesini söylersin? Çoğu insan diğer yoğunluklardan kontrol veya manipülasyona
maruz kaldıklarına inanmıyor! Pek çok kişiye saldırı ve manipülasyona maruz kalacaklarını söylediniz ve
o insanlar da tasasız bir şekilde "Oo, bizim hayatımızda buna izin verecek hiçbir şey yok" dediler...
C: İyileştirmekten vazgeçene kadar inkar iyileştirilemez değildir. Sabırla kişiyi öğrenme sürecine
katılmaya nazikçe davet etmek, kurbanın uyanmasını ve böylece tedaviye açık olmasını sağlar. Bu,
aradığın "orduyu" kurmaya yardımcı olur. İzolasyon hiçbir şeyi iyileştirmez. Herkes sonunda "portal"
olarak görüleceği için ilerlemeyi engeller. Boşa kürek sallamak gibi olur, değil mi?

S: (L) Kocamla evliliğimi sürdürmem gerektiğini, SV ve diğer yıkıcı kişilerin gelip öğrenme sürecine
katılmaları için onları sürekli buraya çağırmam gerektiğini mi söylüyorsunuz?
C: Önerdiğimiz şey belirli yaşam biçimlerine sıkı bir şekilde yapışmak veya aynı davranış kalıplarını
sürdürmek değil, yalnızca kapıları tamamen ve sürekli olarak kapatmamak.

S: (L) Eğer bir insan robot bir insansa, yani bir insan bedeni robot bir beden olarak kullanılınca, o bedenin
sahibi olan ruha ne olur?
C: Aynı süreç.

S: (L) Nasıl yani?


C: Ölüm.

S: (L) Yani bir insan ölüp bedeninden ayrılınca bedeni alınıp yeniden canlandırılabiliyor ve uzun bir süre
boyunca çeşitli şeyler yapmak üzere kullanılabiliyor. Bu arada asıl ruh tamamen 5'inci yoğunluğa gidiyor
öyle mi?
C: Evet, ama beden yeniden canlandırılmıyor, değiştiriliyor.

S: (L) 1981'de o ameliyatı olduğu zaman Lewis'e olan şey de bu mu?


C: Tüm hayatın boyunca 7 "robota" rastlamış olmakla birlikte, baktığın her yerde onları görmemen
konusunda uyarmak durumundayız. Hayatında çok sayıda kişiyle tanıştın. Biz sana sadece bir örnek
verdik, yalnızca bir!!

S: (L) Bana bunun son derece açık bir şekilde söylendiği rüyanın kaynağı nedir peki?
C: Rüyalar dezenformasyon için mevcut en iyi ortamdır.

S: (L) Pekala. Bunu anlayabiliyorum. Ama aynı zamanda bilinçaltından ve üst bilinçten bilgi almanın da
en iyi yollarından biri, doğru değil mi?
C: Düalitelerden çok bahsettik!!

S: (L) Şu Mavi Sakal hikayesinin analizine dönecek olursak... Lewis robot olsun veya olmasın, ben bu
konuda doğru şeyi yaptığıma inanıyorum. Bu durumda bile duygusal bir tuzağa yakalanmış olmam
mümkün mü?
C: Elbette. Bu öğrenme işi pek kolay değil!

S: (L) İyi de burada hayatımın parçalanmasından bahsediyoruz...


C: Belki, belki de değil.

S: (L) Eğer arada bir karar vermene yardımcı olmuyorsa, kanallama yapmanın faydası nedir peki? Her
zaman demiyorum, arada sırada. Veya bazı konuları açıklığa çıkarmak için! Suyu bulandırmak yerine biraz
ışık tutmak için!
C: Biz "suyu bulandırmıyoruz", bunu ancak siz yapabilirsiniz!

S: (L) Peki, bu konuda bu kadarı yeter...


C: Hayır yetmez. Çok ihtiyaç duyduğun bir yönlendirici: Küresel veya evrensel öneme sahip soruların
yanıtları, doğrudan kişisel sorulardan çok daha büyük çaplı kişisel öğrenme sağlar. Eğer aynı fikirde
değilsen, doğrulama için transkriptleri kontrol et, özellikle de henüz yazıya dökmediğin celseleri!
Göreceksin canım!!

S: (L) O yüzden bu konuda bu kadarı yeterli dedim. Kişisel meselelerden bahsetmek istemiyorum artık.
Robot insanlarla ilgili konunun çok önemli olduğunu düşünmüştüm. Ama görünüşe göre o kadar önemli
değilmiş. Tüm gezegende bunlardan iki milyon tane var ve bana bunlardan yalnızca yedi tanesiyle
karşılaştığım söylendi. Bunun tek bir insanın karşılaşması bakımından oldukça yüksek bir oran olduğunu
düşünmüştüm...
C: Evet, ama senin hayat yörüngen hep sıradışı oldu. Ve şahsen 4588 kişiyle tanıştın!
S: (L) Frank kaç kişiyle tanıştı?
C: 2754.

S: (L) Kaçı robottu?


C: 3.

S: (L) PZ kaç kişiyle tanıştı?


C: 3856.

S: (L) Kaçı robottu?


C: 1.

S: (L) Peki ben niye yedi robotla karşılaştım? Tamam, hayatımın sıradışı olduğunu...
C: Evet.

S: (L) Hayatımın ne bakımdan sıradışı olduğunu söyleyebilir misiniz?


C: Sen söyleyemez misin?

S: (L) Sizi kandırıp söyletebileceğimi düşündüm.


C: Kandırmaca yok.

S: (L) Pekala... (P) Karşılaştığımız robotların kimler olduğunu söylerler mi? (L) Sanırım söylemezler...
C: S___ S___.

S: (L) Bu daha önce söyledikleri isim.


C: Daha iyi hangi kılıkta olabilir? Bir nudist!

S: (L) Komikti! Kral çıplak! (P) Benim karşılaştığım robotun kim olduğunu söylemezler mi?
C: Hayır.

S: (L) Şu anda o kadar yorgunum ki, küresel veya evrensel öneme sahip, mantıklı, tutarlı ve akıllıca bir
soru oluşturamayacak durumdayım. O yüzden iyi geceler diyeceğiz.
C: İyi geceler.
4 Mayıs 1996

Frank, TH, TK, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz?


C: Lorra.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) T___ son kez buradayken bahsettiğimiz şeylerden biri yeraltı üsleri, sivil konulardaki askeri
müdahaleler ve askeri konulardaki sivil müdahalelerdi. Bize bunun hakkında başka ne söyleyebilirsiniz?
C: Spesifik sorular sor lütfen.

S: (L) Üzerinde durduğumuz konulardan biri, bedenlerin alınıp çeşitli amaçlar için kullanılabileceği
durumlar yaratmak üzere savaş koşullarının kullanılmasıyla ilgiliydi.
C: Savaşların pek çok "kullanımları" var.

S: (L) Savaşların en yaygın kullanımlarından bazılarını söyleyebilir misiniz?


C: Fark edilmeden gen havuzu değişikliği yapmak için gerekli ortamın oluşturulması. Gebelik teşviki
yoluyla paradigma değişimi etkileri, kilit personelin titreşim frekansı önokumalarına göre değiştirilmesi...

S: (TH) Gen havuzunda kim veya ne değiştiriliyor? (TK) Kimi değiştirmek isterlerse. (L) Bilirsin, filmlerde
gösterdiği gibi... Erkekler savaşa gitmeden önce herkesin birbiriyle sevişmesi... (F) Evet, "gebeliğin teşviki
yoluyla paradigma değişimi" dediler... (L) "Kilit personelin titreşim frekansı önokumalarına göre
değiştirilmesi..." Yani savaşın...
C: Hem fiziksel hem de eterik faktörlerdeki büyük ölçüde artan alışveriş nedeniyle fark edilmeyen genetik
modifikasyonlar için "ortam" sağlıyor.

S: (L) "Kilit personelin değiştirilmesi" derken neyi kastediyorsunuz? Kimin tanımına göre kilit personel?
C: 4'üncü yoğunluk KH.

S: (L) Bu kilit personel insanlar mı?


C: Evet.

S: (L) Değiştirme derken, örneğin bir devlet başkanının öldükten sonra değiştirilip yerine başka birinin
getirilmesi gibi birşeyi mi kastediyorsunuz? Sanırım bu, yaptığınız tanımınıza uyan en basit senaryo olur.
C: Belirttiğin senaryo basit değil.

S: (L) Sadece işin mekanik yönüyle ilgili basitliğini kastediyorum...


C: Her iki türlü.

S: (L) Kilit personel kopyalama yoluyla da değiştirilebilir mi?


C: Evet. Ve asıl personelin gizli faaliyet yerine götürülmesi. Tamamen yeni ve etkili bir "yeraltı insan ırkı"
yaratmaya yetecek kadar savaş yapıldı; hem belirli kişilerin doğrudan ele geçirilip "tekrar eğitilmesi" ve
bu kişilerin üremede kullanılması yoluyla, hem de diğer yollarla.

S: (L) Üremede kullanma derken?


C: Ele geçirilenlerin çocukları oldu. Henüz sizin dünyanızı hiç görmediler.

S: (L) Yani bu... (TK) Gizli yerlere alındıktan sonra çocukları oldu ve bu çocuklar bizim dünyamızı hiç
görmedi... (L) Yüzeyde yaşayan 6 milyar insan hiçbirşey anlamadan nasıl oluyor da bu gezegenin yüzeyi
altında bütün bir ırk veya insan grubu oluşturuluyor? Bu çok çılgınca bir fikir...
C: Hayır. Yüzeydeki alan miktarı ile yeraltındaki alan miktarını karşılaştır.
S: (L) Epey çok sanırım. Dünyanın içinin boş olduğunu söylemiyorsunuz değil mi?
C: Hayır.

S: (L) Bu yeraltı şehirlerinin en derinde olanı ne kadar derinde?


C: 5000 km.

S: (L) Epey derinmiş! Ama o kadar derinde ortam aşırı sıcak olmaz mı?
C: Hayır. Sıcaklık ortalama 20 derece.

S: (TK) Oldukça konforlu! (L) Aydınlatmayı nasıl sağlıyorlar?


C: Manyetik rezonans.

S: (L) Bu şehirler depremlerde ezilip parçalanmıyor mu?


C: Hayır, yeraltının derinliklerinde depremler hissedilmiyor!!

S: (L) Bu yeraltı medeniyeti faaliyetinin Rusların inşa etmekte olduğu büyük yeraltı üssüyle herhangi bir
ilgisi var mı?
C: Hayır.

S: (TK) Okyanus altında bu yeraltı şehirlerinden var mı hiç?


C: Evet.

S: (TK) Okyanusun altındaki şeylerin çoğunu keşfedemeyeceğiz. (L) Bunun hakkında düşünmek beyni
afallatıyor. Bu insanları ne için kullanmak istiyorlar?
C: Sizin yerinizi almaları için.

S: (TK) Peki neden? Onları daha rahat kontrol edebildikleri için mi?
C: Aynen öyle.

S: (L) Bu yeraltı şehirlerinde doğan ve büyütülen insanların ruhu var mı?


C: Evet, çoğunun.

S: (TK) Sadece biraz farklı bir şekilde büyütülen bizim gibi insanlar mı?
C: Bundan daha karmaşık.

S: (L) Bunu ne zamandan beri yapıyorlar?


C: Yaklaşık 14.000 yıldır.

S: (L) Bunu bu kadar uzun bir zamandır yapıyorlarsa, başlangıçta aldıkları kişilerin artık dünyadaki diğer
insanlarla değiştirilmede bir faydası kalmamıştır herhalde. Eğer bu insanları zaman zaman
değiştirmiyorlarsa...
C: Hayır, onların teknolojisi yanında sizinki Neandertal gibi kalır! Hibernasyon tüpleri... Örneğin bir saatte
bir kalp atışı.

S: (TH) Yani bizim yaşadığımız her yıl başına 4200 yıl yaşıyorlar... (L) Bunun Oak Island'daki o çukurla
herhangi bir ilgisi var mı?
C: Doğrudan bir ilgisi yok.

S: (L) Peki bizim bu resimdeki yerimiz nedir? (TK) Yok!


C: Siz de "hazırlık komitesi" olmuş oluyorsunuz.

S: (L) Yaptığımız şey nedir? Bize düşen de gezegeni mahvetmek, ozon tabakasını delmek, denizleri
kirletmek ve dünyayı onlar için daha uygun bir yer haline getirmek miydi?
C: Bunlar önemsiz ve kolayca onarılabilir şeyler.
S: (TK) Ellerindeki teknolojiyle bütün bu sorunları kolayca çözebilirler. (L) Bu gerçekten korkunç, değil mi!
Bütün bunları düşünmek... (TK) Anladığım kadarıyla doğrudan gelip bizi ortadan kaldırıp diğerleriyle
değiştiremiyorlar çünkü "kurallar" buna izin vermiyor.
C: Ama olayların doğal düzeni çerçevesi içindeki doğal döngüler, tüm bunların gerçekleşmesini sağlıyor.

S: (L) Bu 4'üncü yoğunluk KH varlıkların boyutunda, örneğin yerçekimi yasası gibi, gelip dünyanın
yöntemini ele geçirmelerini engelleyen bir yasa var mı?
C: Hayır.

S: (TK) Yerçekimi yasası gibi olduğunu sanmıyorum...


C: Sizin 2'nci yoğunluk varlıklarını istediğiniz gibi kullanmanızı hangi "yasa" engelliyor?

S: (L) Ben çıkıp hiç kimseyi veya hiçbir şeyi bilinçli olarak böyle bir amaç için kullanmıyorum. (TK) Sürekli
yiyecek stoğu sağlamak için bu "yaratıkları" kontrol altında tutuyoruz... (TK) Bence bu oyunun kuralları
var. Satranç gibi. Hemen gelip herşeyi istedikleri gibi değiştiremiyorlar, bir şekilde sürecin geliştirilmesi
gerekiyor. Ama sızıp bazı şeyleri manipüle etmelerini ve fark edilmeden geri dönmelerini sağlayan
delikler var... (TH) O halde kesin kurallar yok, genel bazı koşullar var.
C: İki önemli husus: 1) "Siz" dediğimiz zaman kolektif olarak 3'üncü yoğunluğu kastettik. 2) Doğal döngü
ve şeylerin düzeni ile ilgili cümlemizi neredeyse tamamen kaçırdınız. Tekrar okumanızı ve üzerinde
düşünmenizi öneriyoruz... Ayrıca, ya ırkınız kendini tamamen yok etmeye manipüle edilirse ya da bir
sonraki doğal afette tamamen silinirse?

S: (TK) Sanırım onların kontrolü ele geçirmelerini önlemeye çalışan başka bir taraf var. (L) Benim
anladığım kadarıyla özgür irade nedeniyle iyi adamların yapabildiği tek şey yardım istenmesini beklemek
ve ondan sonra da gerçekten yapabildikleri tek şey bilgi vermek. (F) Eğer doğru zamanda doğru kişiler
tarafından kullanılırsa bu bilgiler değerli. Gerekli bilgilerin verildiğinden eminim. Yeraltında tuttukları
insanları yüzeye çıkarıp bizimle değiştirmek ve dünyayı yönetmek isteyen bir grup var. Bu grup 4'üncü
yoğunlukta olmayı seviyor. İlerlemek istemiyorlar. İlerleyişi engellemek istiyorlar. Ve bir de ilerlemek
isteyen grup var. Doğal düzeni takip etmek istiyorlar. Negatif grup ise orada kalmak ve tutabildikleri
herkesi orada kontrolleri altında tutmak istiyor. (L) Ve kendi kendilerini tüketiyorlar ve sayı olarak da
azalıyorlar. Varlıklarını sürdürmek ve ihtiyaçlarını karşılamak için sürekli büyük çabalar harcamak
zorundalar. (TK) Eğer bir ihtimalle dünya insanların ilerlemek için gelebildikleri tek yerse, bu er geç sona
erecek, eğer bu adamlar gelip burayı ele geçirirlerse... (TH) Dünya 4'üncü yoğunluk temalı bir park! (L)
Evet, bu aklımıza gelmişti, disneyland gibi! (TK) Görünüşe göre epeyce bilgimiz var ama henüz yeterince
derine inemedik ve sormamız gereken soruların ne olduğu bilmiyoruz. Bu doğru mu?
C: Hayır.

S: (TK) Gerçeğe yakın mı?


C: Evet. Mutlak gerçeğin kavranması zor.

S: (TK) Yani dediğim gibi, dünyayı muhafaza edebilmemiz için yapılması gerekeni anlayıp yapmamız
gerekiyor...
C: Ne yapacaksanız onu yapacaksınız.

S: (TK) Elbette.
C: Genel olarak, dünyadaki 2'nci yoğunluk varlıklarını kontrol altında tutuyor musunuz?

S: (L) Evet.
C: Bu "adil" mi?

S: (L) Hayır.
C: Peki fark nedir?!?!???

S: (TK) Yani temel olarak biz 2'nci yoğunluğu kontrol altında tutuyoruz, 4'üncü yoğunluk da bizi. İyi
adamlar var ve kötü adamlar var. (L) Ve ne yapacaksak onu yapacağız. Ya iyi adamların tarafında olacağız,
ya da kötü adamların.
C: Karar size ait.
S: (TK) Ama eğer çok fazla insan kötü adamların tarafında olursa o zaman denge onların lehine dönüyor
ve o zaman da ilerleme duracak. Yani insanların bunu anlaması için eğitim...
C: T___, yakın, ama asıl noktayı kaçırıyorsun.

S: (L) Asıl nokta nedir?


C: Asıl nokta hiçbir şeyin olmak "zorunda" olmaması. Ne yapacaksanız onu yapacaksınız. Siz seçiyorsunuz.
Bunu size defalarca söyledik, ama hala kendi-merkezli perspektifin sıkıntısını çekiyorsunuz.

S: (TK) Herkes kendisi için endişeleniyor. Herkes kurtarılmak istiyor ve diğerlerini umursamıyor.
C: Daha doğrusu KH alemindeki herkes kendini bir şekilde "özel, seçilmiş veya korunan" olarak görüyor.
Bu doğru değil!!

S: (TK) Ne olacaksa o olacak. İnsanlar...


C: Beden önemli değil. İlerleyen veya ilerlemeden uzaklaşan ruhtur. S___'ye sorun!

S: (L) S___ ilerledi mi, yoksa ilerlemeden uzaklaştı mı?


C: Açık.

S: (L) Yani oturup hayatımızı yaşayabiliriz ve iyi vakit geçirip hiçbir şey için endişe etmeyebiliriz. Anlatmak
istediğiniz bu mu?
C: Hayır.

S: (L) Önemli olan seçimlerimiz mi?


C: Evet.

S: (TK) Bunun...
C: Ama pek çoklarının inanmak istediği gibi sizin adınıza müdahale edecek kimse yok.

S: (L) Yani bu gezegendeyiz ve bunu yapacağız, ya da yapmayacağız. Tıpkı Oz'daki Dorothy ve Toto gibi.
Durumu kavrayıp cadının, maymunların ve askerlerin kontrolünden çıkma yeteneğimize bağlı... (TK) Belki
de yapmaya çalıştıkları şey, insanların seçimlerini yapabilmeleri için insanlara bilgi vermek, yani burada...
C: Hiçbirşey yapmaya "çalışmıyoruz." Burada bulunmamızın sebebi eğer sorularsa soruları yanıtlamak.
Müdahale edemeyiz.

S: (TK) Evet, müdahale etmeme fikri gayet açık ve anlaşılabilir. yani koşullara müdahale edemezler...
C: Ve cevap verdiğimiz zaman da inanıp inanmamak size bağlı!

S: (L) Yani aslında kendi başımızayız!


C: Her zaman kendi başınızaydınız ve biz de öyle ve diğer herkes de!!

S: (TK) O halde, sanırım, önemli olan nasıl bir hareket yörüngesi seçeceğimizi bilmek için doğru soruları
sormak. Yani ilerlemek mi istiyorsun? 4'üncü yoğunluğa geçmek mi istiyorsun? Yoksa burada kalmak mı
istiyorsun? Eğer gerçek koşulları ve seçeneklerini bilmiyorsan nasıl bilinçli bir seçim yapabilirsin ki? (L)
Dinler insanların kendilerinin dışındaki birşeye güvenip başka hiçbirşeyi umursamamaları için, böylece
bilgi aramalarını, gözlerini açmalarını, varlıklarının gerçekleriyle yüzleşmelerini önleyip esaret içinde
kalmaları için mi tasarlanıp insanlara yutturuldu?
C: Her zaman olduğu gibi, sadece engeller var. Bunları 2'nci yoğunluk arkadaşlarınız için de
kullanıyorsunuz!!

S: (TK) İlerlemek için nasıl bir zihin durumunda olman gerekir? (F) Yazılı kelimelerin hayatın gerçekleriyle
uyuşmadığını görebildiğinde doğru yolda olduğunu bilirsin. Felsefi bir sohbet yaptığın tüm insanları
düşün. Kaç tanesi "Tek ihtiyaç duyduğum şey İncil. Tek önem verdiğim şey bu" der? (TK) İnsanlarla pek
felsefi sohbet etmiyorum çünkü genelde söylenen şeylere nadiren katılıyorum. (F) Bu konuda bir karar
verdin demek ki, yani denedin ve işe yaramadığını gördün. (TK) Gerçekten bir sorunum var... Evet, İncil
uzun zamandır mevcut ve din uzun zamandır mevcut... ama bariz bir şekilde kendi gündemleri olan
insanlar tarafından üretilmiş birşeye inanmakta gerçekten sorun yaşıyorum! (F) Ama çoğu insan sana
"Oo hayır! İncil'i insanlar yazmadı, Tanrı yazdı!" der. Ya da tamamen ateist olabilirler ve yalnızca bilim
dinine inanıyor olabilirler. (TK) Bence bir insanın bazı kurallara göre yaşamsı ve hayata saygı duyması,
onu onurlandırması gerekir... ve dinin bazı fikirleri iyi... ama bazı fikirleri sınırı aşıyor. (F) İnsanları bu
şekilde sömürüyorlar zaten. Yalanları gerçeklerle karıştırarak. (L) Evet, iki doğru arasına sıkıştırılmış bir
yalanı yutmak daha kolay. (F) Eğer TAMAMI sahte olsaydı, insanların çoğu bunu hemen anlardı... (TK)
Çoğunluğun umrunda değil. Sadece koyun gibi güdülmek istiyorlar. Hiçbir sorumluluk istemiyorlar. (F)
Ve sığırların çoğunluğuna ne oluyor? Bir kamyon gelip onları kasaba götürene kadar otlaklarında katır
kutur otluyorlar. (TK) Orduda geçirdiğim onca yıldan sonra, hiçbir otoriteye güvenmeme noktasına
geldim. (F) Ve o dinci tiplerle konuştuğunda "Benim verebileceğim bir cevabım yok... Ben sadece İncil'i
izlerim." diyorlar. (L) Sadece cevapları değil, hiç soruları da yok zaten. Ve sanırım ipucu da bu. Tüm
dinlerin ve mistik fetişlerin bataklıklarında yürüdükten sonra mutlak yanıtı bulduğunu sananlar öğle
yemeği oluyor! (TK) Bana göre hayatın tek amacı bilgi elde etmek ve ilerlemek. Bunu anlayana kadar bu
seviyede takılı kalıyorsun. Peki bunu nasıl anlayacaksın? (L) Bence bilmek yapmak demek. (TK) "Gerçeği
bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak." Bu İncil'de yazıyor!!! (L) Anahtar bilmek mi?
C: Evet.

S: (L) Sanırım bilmek insanın frekansını değiştiriyor. Doğru mu?


C: Evet.

S: (L) Onaylıyorsun, görüyorsun ve frekansın değişiyor, öyle mi?


C: Evet.

S: (L) Bir keresinde bize ne demişlerdi... Önemli olan nerede olduğun değil, kim olduğun ve ne gördüğün.
(TK) Yani olanı değiştirmeyeceğiz. Yeraltındaki ordulara karşı herhangi işe yarar bir etki yapamayız...
önemli olan kendimizi değiştirmek ve bunu paylaşabildiklerimizle paylaşmak.
C: Doğru, ineğin hayvancılık endüstrisinin sağlığı üzerinde bir etkisi yok.

S: (TK) İneğin sürü üzerinde etkisi yok. Bir ineğin yok... hatta çok sayıda ineğin de yok. (F) Ama sürüden
kaçan bir ineği izleyebilecek birkaç inek olabilir. (TK) Evet, başka birinin hayatını etkileyebilirsin ama tüm
grubunkini değil. O yüzden yeraltında olanlar için endişelenmek önemsiz. (L) Ama bunu bilmek önemli.
(TK) Tüm o survivalist'ler (ç.n.: daha önce açıklanmıştı), milisler vesaire. Tamamen bir vakit kaybı. (F)
Olanları bilmek iyi. (TK) Ama bir implantın olup olmadığını bilebilir misin? (L) Evet... (TK) Nasıl, sorarak
mı? (L) O, ve ayrıca hayatını ve diğerleriyle olan ilişkilerini inceleyerek. Materyali okuduğun zaman çok
ipucu buluyorsun. Gerçekten gözlerini açıyor. (TK) İmplant ve beyin kontrolü, 4'üncü yoğunluk KH'ye
verilen müdahale izni miktarını biraz aşmıyor mu? İmplantın olup olmadığını nasıl anlayacağını ve
implantın ne yapabileceğini öğrendik. Bunu öğrendikten sonra onu seçimlerin yoluyla etkisiz
kılabiliyorsun. İmplantlarının kendi iyilikleri için olduğuna inananlar elbette implantlarını aktif kılıyorlar.
(T) Ben hiç kaçırıldım mı?
C: Tom'a senin fiziksel kaçırılışınla ilgili sorular sor... Öğrenmesi gerekiyor.

S: (L) Ne yapılabilir...
C: Tom neden Donanma'ya girmeyi "seçti" sence?

S: (L) Bunu seçmeye manipüle mi edildi?


C: Yönlendirildi.

S: (L) Donanma'da neler oldu?


C: Tom'a sor.

S: (L) Oldukça yüzeyde yaşıyor gibi görünüyor... Donanmadaki günlerin bu konuda derinlemesine
düşünmeden geçti sanırım, değil mi? (TK) Hı hı.
C: Hayır. Bu "hafızanın" söylediği şey.

S: (TK) Başım ağrımaya başlıyor. (L) İlginç. Başı neden ağrıyor?


C: Öğrenmek için sorunu araştır. Eğer bu noktada sana tüm bunların yanıtını verseydik, omuz silkip bunu
unuturdun.
S: (L) Bu arada omuz silkme Tom'da programlanmış bir tepki mi?
C: Bir derecede.

S: (L) Tamam. Belirli bir kamp yolculuğuna gittikten sonra başlayan başağrılarından bahsetmişti. Şimdi
bunu hatırlamaya çalışıyor ve bu da onda ağrıya neden oluyor.
C: Hipnoz.

S: (TK) Yaşadığım en kötü başağrısı Japonya'ya giderken Hawaii'de durduğumuz zaman olmuşu. Biraz
hidrolik sıvı almak için başka bir gemiye geçtim... Geri dönerken, gemiyle geri dönerken öyle kötü bir
başağrısı yaşadım ki, ışığa ve sese bile dayanamıyordum. (L) Nefes almanın bile acı verdiği durumu mu
diyorsun? (TK) Hı hı. (L) Bir gece yatağımda ters dönmüştüm ve geceliğin alt kısmı ıslaktı. O geceden
sonra bahsettiğin şeyleri yaşamaya başladım. Bunun nasıl olduğunu biliyorum. İnanılmaz bir acı.
C: Evet.

S: (TK) Evet, hiçbirşeyin faydası olmuyor. (L) Tom'a bu konuda biraz yardımcı olabilir misiniz?
C: Üzgünüz. Tom, "biraz yardımcı olmamızın" onun işine yaramayacağı noktada.

S: (F) Bize de bu tür konularda çok net bir cevap vermiyorlar zaten. (L) Celselere gelen tüm insanlar
arasında neler olduğunu ve bunun ne anlama geldiğini hemen anlayan ilk kişi o. (F) Diğerlerinin çoğu
cevapları zaten bildiklerini sanıyorlar... (L) Yeraltı üslerine dönecek olursak, HAARP projesi bu yeraltı
üslriyle ilişkili mi?
C: Doğrudan değil.

S: (L) Bir keresinde HAARP'ın "elektromanyetik dalga transferinde" kullanılan birşey olduğunu
söylemiştiniz. Bunun mekan, zaman ve yoğunluğu manipüle etme anlamına geldiğini düşünüyorum.
C: Evet.

S: (L) Bunun Atlantis kristallerini ortaya çıkarıp yararlanma planlarıyla ilgili olması mümkün mü?
C: "Ortaya çıkarmaktan" ziyade yararlanma.

S: (L) BRH'nin "harmoniklerle" ilgili fikri doğru mu? Yani belirli bir gün ve zamanda işlev göstermek üzere
yetiştirilmesi gerektiği?
C: Hayır.

S: (L) Anladığımız kadarıyla, ki bunu bu şekilde cevaplamayacağınızı biliyorum, eğer Tom anılarını ortaya
çıkarıp kavrarsa başağrılarının geçmesi gerekiyor... (TK) Donanma'dan ayrıldığımdan beri aynı şeyi hiç
tekrar yaşamadım.
C: O'Brien "yalan söylüyor."

S: (L) O'Brien'de ne oldu?


C: Keşfet. Tom neden onca yer arasında orada?!?

S: (L) O bölgede birşey mi var, dünyadan belirli bir frekans, bazı elektromanyetik etkiler veya birşey...
C: Belki, belki, belki, belki...

S: (L) İnsanı pasif ve karanlıkta mı tutuyor?


C: Ağırlaştırıcı frekans. Bu arada, Camp Blanding'in varlık sebebini bilen? Var mı??...

S: (TK) Dave W___'yi sor... Yakınlarında oturuyor...


C: Öncelikle, Şövalye nişanı verilenler için birkaç blok yıkıcı... Ayrıntılı bir haritaya bakın ve düşünün. Çok
uzun zaman önce yalnız yapılmış yolculukları hatırlayın ve sizi şimdiye kadarki en büyük öğreniş
patlamasının kapılarını açan ifşalara götürecek sarsıcı gizemlerin kilidini açmaya başlayın!!

S: (F) Aman tanrım. Sorulacak ÇOK soru var... (L) Camp Blanding'e birden fazla yolculuk mu yaptım?
C: Hayır.

S: (L) Sadece bir tane mi?


C: Senin için.

S: (L) Tom için birden fazla mı?


C: ?

S: (L) "Şövalye nişanı verilenler" dediniz. Bu ismin bir önemi olduğunu ima ettiniz sanırım. (ç.n.: Laura'nın
soyadı olan Knight şövalye anlamına geliyor.)
C: Keşfet...

S: (L) Burada genetik bir mühendislik konusu mu var?


C: Hayır, düşündüğün anlamda değil. Ama bir anlamda herşey öyle.

S: (L) Annem neden hayatımızı hep berbat şekilde etkileyen adamlarla evlendi?
C: Ona sor.

S: (L) Buna bir cevabı yok. Kendisi de şaşırıyor.


C: O halde keşfetmesini sağla. İpuçları orada.

S: (L) Yani ipuçları bu insanlardan bazılarında bulunuyor... Okula götürülürken onlardan biriyle Kuzey
Karolina'ya yaptığımız yolculuğu hatırlıyoruz...
C: Neden yatılı okula gitmende ısrar etti? Ve annen neden kabullendi?

S: (L) Tüm bunlar deminki asıl soruya geliyor; Tom neden Camp Blanding yakınındaki O'Brien'de...
C: Elektromanyetik dalgalar zihni pıhtılaştırarak yaratılan olumsuzluğa rağmen hoşnutluk meydana
getiriyor. Yalıtıcı etkiler yoluyla zihni uyuşturuyor. Neden oradasın Tom? Orada kalman için kim yalvardı?
EM dalgaları nereden geliyor?? Laura, kütüphaneye gidip Camp Blanding'i araştırmanı öneriyoruz. Bir
"kara delik" bulabilirsin, mecazen!!

S: (L) Kara delik. Tamam. Hayatımızda hiçbir rasyonel açıklaması olmayan pek çok şey olduğu kesin. (TK)
Bu akşam fazla soru sormadan çok şey verdiler...
C: Ağaçlıktan, ormanlık alandan geçilerek tam kare bir açık alana yapılan ziyaretler...

S: (L) Hmmmm. H___ hala EM dalgaları üretenlerden biri mi?


C: Hayır, o yalnızca bilinçsiz bir aracı.

S: (L) L___'nin tüm hayattan yalıtık eğilimleri vardı. Bunun nedeni de o bölge de yaşıyor olması mı?
C: Aynı.

S: (L) Şu anda GERÇEKTEN bilmek istediğim şey, hayatımızda tüm bu MANYAKÇA şeyleri neden yaşadık
ve neden tüm insanlar özel olarak yerleştirilmiş gibi etrafımıza dizildi veya bizi negatif bir şekilde
etkilemek için bilinçli bir şekilde manipüle edildi? Yani yanılıyor muyum, yoksa bu gerçekten ÇOK
anormal ve akılalmaz bir durum mu?
C: Sence neden?

S: (L) Fikrim yok!


C: Çünkü bulmacanın parçalarını bir araya getirme yeteneğine sahip son derece nadir olanlardansınız.

S: (L) Peki ne yapmamız gerekiyor? (TK) Keşfet.


C: Evet. Ve bu gecelik, iyi geceler.
25 Mayıs 1996

F___, Laura, SV

S: (L) Merhaba [Ve tam olarak planşet hareket etmeye başladığı saniyede, havuz pompasının su tahliye
hortumu tazyikli bir patlama ile havaya su fışkırtmaya ve şiddetli sağanak varmış gibi evin çatısında ses
çıkarmaya başladı. Hepimiz dışarı koşturduk, geçici şekilde tamir ettik ve geri dönüp, tekrar başlamak
için yeniden yerleştik]

S: (L) Merhaba
C: Merhaba ve merhaba.

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Yxorra.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu tuhaftı. Bir kaç dakika önce başladığımız sırada havuz hortumunun bu şekilde tazyikli
patlamasının ne anlama geldiğini söyleyebilir misiniz ?
C: Zayıflamış plastik dokusu.

S: (L) Ben de öyle sanıyorum. Ama tam da o anda gerçekleşmiş olması!


C: Rastlantı.

S: (L) Rastlantı olduğunu sanmıyorum. Kiminle dalga geçiyorsunuz ?


C: Dalga geçmiyoruz.

S: (L) OK. Şimdi belirli konularımız var.


C: Flüt.

S: (L) Bu ne anlama geliyor ?


C: Sende bir tane var.

S: (L) Benim flütüm yok. Bana flütten bahsedin.


C: İyice düşün.

S: (L) Melodi çalınan flüt mü ? Başka ipucu yok mu?


C: Hayır.

S: (L) Ve şimdi durup bunun üzerinde iyice düşünmemi mi istiyorsunuz ? Peki, flütle müzik yapılır.
Genellikle neşeli müzik.
C: Konu bu değil. İle veya değil.

S: (L) Bu gece çok anlaşılmazsınız. Flüt bir şekilde manalı mı ?


C: Olabilir.

S: (L) Bana ipucu olarak söyleyebileceğiniz başka bir ya da iki kelime yok mu ?
C: D.

S: (L) Oluklu ? [ç.n.: Laura bu noktada kasyopyalıların flüt kelimesi (ingilizcesi : flute) ile yine ingilizcede
bir kolon üzerine yiv, oluk, kanal vb. açmak ya da oluklu, yivli anlamına gelen "fluted" kelimesini
kastetmiş olabileceklerini anlıyor.]
C: Evet.

S: (L) Bir kanal gibi oluk açma mı kastediliyor ?


C: Sütunlar.
S: (L) Hangi sütunlardan bahsediyoruz ?
C: İyonik.

S: (L) Neden oluklu İyonik sütunlarından bahsediyoruz? [ç.n. : İyonya , M.Ö 1000 civarlarında,bugünkü
Aydın, İzmir ve çevresinde kurulmuş olan kentler ve medeniyetler bütünü]
C: Çünkü bu sütunlar , insanlarla 4.Yoğunluk BH arasındaki, geçmişteki doğrudan iletişim ile bağlantılılar.

S: (L) Pekala, yivli İyonik sütunlar.


C: Yivli plastik hortumlar.

S: (L) Gittikçe daha anlaşılmaz oluyorsunuz. Kendimizle 4. yoğunluk BH arasında bu doğrudan bağlantıyı
oluk, kanal ve sütun konsepti yardımıyla nasıl kuracağız ?
C: Manyetik telemetri profili [ç.n. . telemetri =uzaktan ölçüm (genelde hava uydu/araçları ile yerdeki
istasyonlar arasındaki radyo dalgaları aracılığıyla)]

S: (L) İçerisinden su fışkırtan o hortumun 4. yoğunluk BH' dan bizlere birşey mi iletebileceğini iddia
ediyorsunuz ?
C: Hem alıcı hem verici.

S: (L) Orijinal İyonya sütunu yapısal olarak içi boş bir tüp müydü ?
C: Önemli husus bu değil.

S: (L) Oluk, kanal ve spiraller mi önemli olan ?


C: Evet.

S: (L) Bir keresinde bana havuzu kaldırmam ve yerine bir labirent ya da spiral yaptırmam gerektiğinden
bahsetmiştiniz. Yakında sigorta şirketinden biraz para almayı umut ediyorum ve sağlık gelişimimin bir
parçası olarak bir gömme havuz yaptırmayı düşünüyordum. Havuzun tabanına spiral şeklinde fayans
döşemesi yaptırsam olmaz mı ?
C: Güzel. Romalı ve Yunanlılarda olduğu gibi, tepe ve tabanında kirişli olan 3 lü bir iyon sütunu eklemeni
öneriyoruz. [Konuşmanın geri kalan kısmında bahsettikleri sütun yapısının ve spiralin taslak çizimleri
yapıldı]

C: Üstten bakıldığında 2 taraflı üçgen, düz yerleştirilmiş üst kiriş, sütunla birleşme noktasında ara duvar
olmayacak. Üç sütun arasındaki mesafe 1.3 er metre. Sütunlar 1.6 metre boyunda. Birbirleriyle 30'ar
derecelik açı oluşturacaklar. Merkez sütun havuzun doğu tarafına yerleştirilecek. Saat yönüne doğru
açılan doğal bir sprial olsun, gezegenin kuzey yarım küresiyle uyumlu olacak şekilde.

S: (L) OK. Bunları yaptırdığımızda bizim için nasıl bir sonucu olacak ?
C: 4. den 6. ya kadar olan yoğunluklardan BH kanallama alıcı ve vericilerinin güçlendirilmesi.

S: (L) Sanırım bunları yaptırabilmek için sağlam para kazanmam gerekecek.


C: Evet.

S: (L) Bunu yakınlarda gerçekleştirebilecek miyim ?


C: Sana bağlı. Rehberliğimizi izlersen evet.

S: (L) D4 kendisi için şu soruyu sormamı istedi. Yakın zamanda, Aliester Crowley tarzında bir büyücü
olduğunu iddia eden bir adamla tanışmış...
C: D4 tavsiyelerimize uymadı. D4 yanıtları arıyorsa, "gösterilen yönleri" göz ardı edip bunun yerine
uygunsuz patikalara sapması akıllıca değil.

S: (L) Peki.. bu konuda yapabileceğim bir şey yok. Bana "Cosmic Awareness" den (Kozmik Farkındalık) bir
şeyler gönderip duruyor ve şöyle diyor : " Ya, keşke Kasyopyalılar'dan böyle bir sürü şey çıksa..." Bu
"Kozmik Farkındalık" 1996 yılı hakkında bir çok şey söylemişti, büyük bir toplu iniş olacağı (ç.n : dünya
dışıların dünyaya gelmesi) ve bunun gibi daha bir çok şey ve göründüğü kadarıyla bunların hiçbirisi
GERÇEKLEŞMEDİ... Peki ne istiyorsun be adam? Bir sürü gereksiz, uzun , süslü şeyler, işe yarayacak ip
uçları mı ? Bu inanılmaz sinir bozucu! Ne diye bu tarz saçmalıklar üretmek isteyelim ?
C: Adamın düğmesine bas.

S: (L) Neyi kastediyorsunuz ?


C: Palomar Dağı.

S: (L) Ohh, gerçekten onun Palomar Dağı' na mı gitmesini istiyorsunuz ?


C: Evet. Ve hayır ; tanıştığı o adam bir büyücü değil...Ve aklını bulandıran maddeler kullanmaktan vazgeç
D4, yoksa onu kaybedeceksin!!!

S: (L) Ama D4 artık uyuşturucu kullanmadığını söylüyor, öyleyse kastettiğiniz nedir ?


C: D4' e sor. Uyuşturucuları sevmeni isteyenlerin bu uyarını benimsemelerini bekler misin?

S: (L) Tabii ki hayır. Bu konuda çok katı olduğumu düşünüyorum. Bildiğiniz gibi bir süre önce L buradaydı
ve bir tartışmamız oldu. Bir şekilde zihninin açılması ve yardım alması için herhangi bir şansının olup
olmadığını sormak istiyorum.
C: Açık.

S: (L) Gerçekten yardıma ihtiyacı var. İçimi rahatlatmak için söyleyebileceğiniz herhangi bir şey yok mu ?
C: Endişelenme.

S: (L) Böyle söylediğinizi biliyorum ama bu bazen çok ZOR! OK, havuzumu, küçük sütunlarımızı ve diğer
oyuncakları yaptırdıktan sonra, havuza girdiğimizde ne yapmamız gerekiyor ?
C: Sana bağlı.

S: (L) Herhangi belirli bir uygulama?


C: Hayır.

S: (L) Sadece havuza GİRMEK mi ?


C: Evet.

S: (L) Sonra ne olacak ?


C: Bekle ve gör!

S: (L) Gecemi muhteşem kıldınız! (S) Paranoyak gibi görünmek istemem ama zihin programlama
hakkındaki tüm şu haberler... o denli yaygın ki bir şekilde inanmaya yönlendiriliyoruz. Yan komşu,
herhangi bir renk, kelime ya da ses olabilirmiş tetikleyici, doğru mu ?
C: Muğlak.

S: (L) Tam olarak muğlak sayılmaz. Programlanan insanların yüzdesi nedir ?


C: Her 100 kişiden 2 si.

S: (L) Ne kadarı insanlar tarafından programlanıyor ?


C: %2 nin %12 si.

S: (L) Demek ki; her 1000 kişiden 20 si programlanmış ve bunların 12 si 4. Yoğunluk KH tarafından
programlanmış. (ç.n. = sanırım burada bir hesap hatası yapılıyor)
C: 4. Yoğunluğun da fiziksel olduğunu anla. Bu yoğunlukla ilgili olarak gittikçe, eterik ve teorik bir anlayış
yapısına doğru sürükleniyorsun.

S: (L) İnsanların bu tarz şeyler üzerinde çalışmalar yaptığını söylüyorsunuz...ve...


C: Hayır Laura, diyoruz ki; bu fenomenle ilgili çok güçlü, somut ve pratik detaylar içeren bir gerçeklik var
ve bunu görmezden gelme!

S: (L) Anladım! Geçenlerde TV izliyorduk ve bir adamla kızı tarafından kaydedilen bir video gösteriliyordu.
Gökyüzünde çok büyük bir nesne vardı ve uzun süre orada kaldı. Anladığım kadarıyla bir başkası da farklı
bir noktadan aynı şeyi çekmiş. Uzun, beyaz, tüp şeklinde bir nesne. İki ayrı kayıt noktasının perspektif
hesaplamalarından yola çıkarak yaklaşık 1,6 km uzunluğunda olduğu tahmin ediliyordu ve üzerinde
hareket eden ışıklar vardı. Uzun süre yer değiştirmeden, salınarak orada durdu. Neydi bu şey ?
C: Gerçekliğin uzay-zaman sürekliliği dokusunun vektörlerini tarayan bir Orion KH "ana" gemisi.

S: (L) Bundan 78 yıl önce aynı noktada gerçekleşen benzer bir olaya ilişkin bir rapor olduğu söyleniyordu.
Bir bağlantı var mı ?
C: Evet. Uzay/zaman koordinatları bağlantısı.

S: (L) Bu gemi belirttiğiniz dışında başka bir şey yapıyor muydu ?


C: Hayır.

S: (L) Bir ana gemi bir çok küçük gemi mi taşıyor ?


C: Evet.

S: (L) Bir ana gemide kaç tane küçük gemi taşınabilir ?


C: 150.000.

S: (L) Vay anasını! Boyutları nedir ? Ve unutmayalım; o yoğunluktaki tuhaf esaslar uyarınca, bu gemiler
içten daha büyükler.
C: Aynen. Hatırla 4. yoğunlukta fiziksellik yok değildir ancak fizikselliğin değişkenliği söz konusudur.

S: (L) Anlaşıldığı kadarıyla Gulf Breeze de dün ya da ondan önceki gece birşey gözlendi. Turuncu ışıkları
olan üçgen şeklinde gemiler. Bunlar insan mıydı , uzaylı mıydı ?
C: Uzaylı.

S: (L) Kimlere aitti bu gemiler?


C: Aynı.

S: (L) Neden bu kadar çok çeşitli uzaylı gemisi var ?


C: Önceki yanıta bak. FD.

S: Fizikselliğin Değişkenliği. OK. Ayrıca büyük baş hayvanların bazı, belirli parçalarının alınması ile ilgili bir
şeyler okuyordum...
C: İşkembe.

S: (L) Nedir o ?
C: Sığır parçası.

S: (L) Neden gözküresini alıyorlar ? Sadece bir gözküresiyle ne yapmak istiyorlar ?


C: Ruh örgüsünü incelemek.

S: (L) Ruh örgüsü bir gözküre aracılığıyla incelenebilir mi ?


C: Kaydedici teyp gibi.

S: (L) Neden dudağın bir parçasını alıyorlar?


C: DNA kütüphanesi.

S: (L) Peki kaç tane göze ve DNA numunesine ihtiyaçları var ? Bu olaylar çok oluyor.
C: Bazıları "gizli hükümetin" benzer çalışmaları.

S: (L) Yakınlarda bir söylenti duydum, deniliyordu ki; Chupacabra lar [ç.n. : ne oldukları henüz
tanımlanamamış olan, bir çok görgü tanığı tarafından rastlanmış ve fotoğrafı çekilmiş olduğu iddia edilen
(internette bulabilirsiniz), dünya dışı oldukları ve hayvanların kamını emdikleri iddia edilen tuhaf, hayvan
biçimli yaratıklar] 3 noktasal iz bırakıyor ve bunlardan biri beyine kadar gidiyor. Bu doğru mu ?
C: Hayır.
S: (L) Güney Batı' dan ve Meksika' dan hatta Güney Florida' dan bile yayılan tüm o söylentiler, bunların
hepsi Chupacabra lar mı ?
C: Bazıları.

S: (L) A.B.D. de kaç kişide implant var ?


C: Yüzde 2.

S: (L) Yakın zamanda neden sesimi kaybettim ?


C: İltihaplanmış ses telleri. Daha geniş kapsamlı bir öğrenme için gidip Oescheler in kitabını almanı
öneriyoruz. Şimdilik tamamdır, iyi geceler.
27 Mayıs 1996

F___, Laura, SV

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu gece kiminle birlikteyiz?


C: Soroka.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Geçen gece bahsettiğiniz mimari proje hakkında birkaç soru daha sormak istiyoruz. Üç sütunlu
yapının yüksekliğini ve mesafesini belirttiniz. Bunu mevcut havuzun etrafında inşa etmek uygun mudur?
C: Hayır. Bir gömme havuz inşa etmeye yetecek finans kaynaklarına sahip olana kadar beklemen
gerekiyor. Spiral yer seviyesinin en az 1 metre altında olmalı, mükemmel ve dengeli kesilmiş mavi ve
altın sarısı seramik karodan yapılmalı. Sütunlar hazır olarak satın alınmamalı. Kurulacağı alanda inşa
edilmeli. Sütunlar 2 metre uzunluğunda, başlık 18 santimetre yüksekliğinde olmalı. Başlık ve taban
ölçüleri aynı.

S: (L) Bunu kendi ellerimizle yapabilir miyiz veya yapmamızı tavsiye ediyor musunuz?
C: Bir ustasını bul... Bunu kendiniz yapacak yeteneğe sahip değilsiniz.

S: (L) Her bir sütunda kaç tane yiv olmalı?


C: Sütunların çapı 10-14 santimetre olmalı. Yiv genişliği 2 santimetre. Orijinal iyonik sütunların resimlerini
kılavuz olarak kullanın.

S: (L) Karolar saat yönünün tersine spiral şeklinde kaç kez dönecek?
C: Dönüş sayısı önemli değil. Genişlik 1.6 metre olmalı.

S: (L) Altın sarısı kenarlı mavi karolar mı?


C: Karışık mavi ve altın sarısı.

S: (L) Altın sarısı lekeli mavi mi?


C: Yakın. Yarı şeffaf.

S: (L) Gök mavisi uygun bir mavi mi?


C: Yakın.

S: (L) Sütunlar için beton karışımına eklenmesi gereken herhangi birşey var mı?
C: Hayır.

S: (L) Sütunların içi boş olacak ve su fışkırtacak şekilde mi yapılması gerekiyor?


C: Hayır. Sütunların önüne çeşme veya havuzcuk yerleştirin.

S: (L) Havuzun şekli bir uçta kare, diğer uç ise yuvarlak. Bir ucu yuvarlatılmış dikdörtgen. [planşet havuzun
şeklini çiziyor.]
C: Çeşme arada ve spiral de havuzun ortasında olmalı.

S: (L) 3'üncü yoğunluk bir havuz tasarımı yaparken eğleniyor musunuz?


C: 6'ncı yoğunluk her zaman "eğlenceli!"

S: (L) Sütunların tepesindeki spiraller?


C: Size bağlı.

S: (L) Bu havuzun burada, bu arazide mi kurulması gerekiyor?


C: Size bağlı.

S: (L) Hmm. (S) Taşınmayı mı planlıyordunuz? (L) Öyle bir planım yoktu ama bu garip bir yanıt. Sanırım
olanı en iyisi olarak kabul edip yapacağım. (S) Önce para bulman gerekiyor...
C: SV, şimdi yatırım yap.

S: (S) Neye yatırım yapmamı tavsiye ediyorsunuz?


C: Borsa.

S: (S) Küçük meblağlı senetler mi? Altınımı mı satayım?


C: Hayır.

S: (S) Kredi kartlarımdan avans çekebilirim... Ne tür senetler?


C: İhtiyaç duyduğun tüm referans materyaller emrinde. Dergiler, bültenler, "gazeteler" vs.

S: (S) Bir yatırım dergisi alıyorum ama aslında pek okumuyorum çünkü diğer herşey...
C: "Diğer herşey" sana para kazandırıyor mu?

S: (L) Pekala, daha önce SV'nin izlemediği bir tavsiyede bulunmuştunuz. Şimdi durum değiştiğine göre
daha spesifik olabilir misiniz?
C: Bunu yapsaydık aynı inadı sürdürürdü.

S: (S) Hayır sürdürmezdim!


C: Evet sürdürürdün!

S: (S) Yarın Argus'a gitmek için...


C: Argus'a yarın gitmenden bahsetmedik. "Şimdi", anlamsız bir gecikme olmaksızın anlamına geliyor. Ağ
çalışması ve referans materyaller ihtiyaç duyduğun tüm yanıtları sunuyor. Doğal kaynak ve çevre
koruma, tıp, telekomünikasyon ve bilgisayar teknolojisi alanlarındaki düşük fiyatlı hisseleri bulmak için
aklını kullan... Ayrıca yazılım geliştirme gibi bilgi işleme şirketleri. Değerli metaller ve ilgili alanlar da iyi.

S: (S) Borç para almayacak ve önceliği faturaları ödemeye verecek şekilde yetiştirildim. Ve eğer herhangi
birşey artmışsa...
C: SV, lütfen, neden kendini sınırlandırıyorsun? Kredi limitini ve borç aldığın sermayeyi kullandığında,
düzenli bir gelirin olduğu sürece en kötü ihtimalle yalnızca paranı muhafaza etmiş olursun. Olabilecek
en iyi şey ise zengin olmak... Kendini neden hafife alıyorsun?!?

S: (L) Kredi limitini arttırmasını, aldığı sermayeyi yatırımda kullanmasını ve böylece para kazanacağını mı
söylüyorsunuz?
C: Evet. Şimdi: Her üçünüz de kolayca yüksek gelir elde etmek için özel yeteneklere sahipsiniz.

S: (L) Bu üçümüz arasında bir etkileşim mi gerektiriyor, yoksa bireysel mi?


C: Üç altın mı daha değerlidir, yoksa bir altın mı? Laura! Çevrilmedik taş bırakma, elma sat, ne yaparsan
yap ama bilgisayarında İnternet bağlantını sürdür, online piyasa sistemi dahil. Bunu mümkün olduğu
kadar çabuk yap!!!!!!

S: (L) Şu anda buna o parayı harcayacak durumda değilim! "Çevrilmedik taş bırakma, elma sat" derken
neyi kastediyorsunuz?
C: Mecaz! Ne yapabileceksen onu yap... Olayların işleyişine dikkat et, canım, gerisi yerini bulur...

S: (L) Para kazanma konusunda ne yapabileceğimizi bilmiyorum... Tüm bu para kazanma meselesinden
ne anlamamız gerekiyor? (S) Havuzu yap.
C: Ve diğer...

S: (L) Diğer sorularıma dönecek olursam: Frank'in çocukken neden çubukla sürekli yere vurduğunu
öğrenmek istiyorum. Ebeveynleri onu bir psikiyatriste göstermeyi düşünmüş...
C: Kanal.
S: (L) Ama çok garip bir yol bu. Özellikle bu hareket bir kanal yaratma veya değiştirmede... (S) Belki sadece
kendini giderek uyumlandırıyordu...
C: Yukarıdakilerin hepsi... Hipnotik durumları incelemedin mi?

S: (L) Ama bunu tamamen rastgele bir şey olarak tanımladı... değişen birşey... etrafta koşup oraya buraya
sopayla vurduğunu...
C: Rastgele değildi.

S: (L) Diğer bir yoğunlukta bu hareketin temsil ettiği birşey mi oluyordu?


C: Hayır, bu yalnızca kanalı açtı.

S: (L) Tamam. PZ'ye neler oluyor... Bu davranış kafamı tamamen karıştırdı...


C: Senin bir "çatlak" olduğunu düşünüyor.

S: (L) Peki neden?


C: Koşullanması nedeniyle.

S: (L) İradesi çok çabuk kırılıyor gibi görünüyor...


C: Evet.

S: (L) Ve bu konuda yapabileceğim hiçbirşey yok... Onun için üzülüyorum.


C: Ona para kazandıracak biri olmanı ümit ediyordu ve o yüzden "eksantrikliklerine" katlandı.

S: (L) Bunu son zamanlarda ben de anlamaya başladım.


C: Dikkat et! TF de benzer bir düşünce kalıbına sahip!

S: (L) Sanırım TF'ye yazıp haber projesinden beni tamamen çıkarmasını isteyeceğim...
C: Bu önerinle ilgili olarak "zaman" harcamamanı öneriyoruz ve diğerlerini de dahil ettiğinden emin ol.

S: (L) Ne önerisi? TF'ye mektup göndermek için vakit harcamayayım mı diyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) O halde yalnızca e-mail gönderirim.


C: Ve.

S: (L) "Diğerlerini dahil et" derken neyi kastediyorsunuz?


C: TF senin aracılığınla başka kimlerle tanıştıysa.

S: (L) Hmm, tamam. (F) Neden böyle bir karar verdin? (L) Bilmiyorum... Bu arada yakın bir zamanda bir
psikiyatriste gittim ve tekrar gitmenin şu anda olan şeylerle ilgili olarak bana yeterince fayda sağlayıp
sağlamayacağını merak ediyorum...
C: Evet.

S: (L) Peki, SV'nin kızkardeşi ve yeğeni geliyor ve bunun kanal üzerinde önemli bir bozucu etki
yapabileceğini hissediyorum.
C: Evet.

S: (S) Bunu en aza indirmek için yapabileceğim herhangi birşey var mı?
C: Kontrolü ele al, sonuçta kendi evin!

S: (S) Evet biliyorum...


C: Ama yapmıyorsun!!! Pekala millet, iyi geceler!
1 Haziran 1996

F___, Laura, SV

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Viror.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) F___ ve ben aramızdaki tartışma konusu ile ilgili bir yorum istiyoruz.
C: Sorun.

S: (F) Ne soracağımı bilmiyorum. (L) F___ şiddetin sözlere karşı ASLA uygun bir yanıt olamayacağını
söylüyor.
C: Evet.

S: (L) Ben ise bazı koşullar altında bunun tek yanıt olabileceğini söylüyorum.
C: Neden böyle söylüyorsun?

S: (L) Çünkü birbirini incitmek için sürekli olarak sözcüklerin kullanıldığı durumlar oluyor. Bunun bir
örneği Nazi propaganda makinesi. Eğer biri Goebbels'i vurmuş olsaydı, bu belki de pek çok kişinin
hayatını kurtaracaktı.
C: Hayır.

S: (L) Evet, elbette. O zaman onun yerine başkası geçerdi. Ama burada anlatmaya çalıştığım şey şu:
Kelimeler yok etmek için kullanılabiliyor. Kelimelerin gücü öldürmek için kullanılabiliyor. Bazen kelimeler
ruh için fiziksel eylemlerden daha yaralayıcı olabiliyor.
C: Doğrudan değil.

S: (L) Doğrudan veya dolaylı ama neticede aynı şeye geliyor.


C: Hayır.

S: (L) Benimle hiçbir şekilde uzlaşmayacağınızı biliyorum.


C: Bu, kesin bir yanıta ulaşmak için daha fazla inceleme gerektiren bir konu.

S: (L) Devam edin. Açıklayın.


C: Kelimeler ancak alıcı şahıs inanırsa güce sahip olur.

S: (L) Ama pek çok durumda o inanç mevcut.


C: İnançlarını kontrol etme gücü alıcı kişidedir.

S: (L) Şu şekilde ifade edeyim: F___ en hafif deyimle ruhu pek sakinleştirmeyen şeyler söylüyor. Çoğu
zaman bunları duymazdan geliyorum. Ama bazen duymazdan gelici olamadığım durumlar oluyor ve
benim tepkim onun bana olan tepkisinden daha vahşi değil. Tamamen metaforik olarak konuşuyorum.
Örneğin mecazi bir şekilde "Bunu yapmayı kes!" diyorum. Ama ona göre bu, onun bende neden olduğu
rahatsızlık kadar onu rahatsız eden birşey...
C: Ve...

S: (L) Olay bu. Son zamanlarda çok sayıda şahıs tarafından sözlü saldırıya uğradım... Bu yüzden de
etrafımdakilerin bu tür şeyleri yapmaya devam etmesine hoşgörü gösterecek durumda değilim.
C: Eğer bu seni rahatsız ediyorsa, buna izin verdiğin içindir.
S: (L) Ne kadar güzel. Ve bu doğru, bunu biliyorum. İşte bu yüzden de artık hiçbir şey yapmamam
gerektiğini düşünmeye başlıyorum çünkü hislerim fazla hassas.
C: Peki bunun değiştirilemeyecek bir durum olduğunu mu düşünüyorsun gerçekten?

S: (L) Neden ben daha az hassas olmak zorunda kalan kişi oluyorum ve neden diğerleri söyledikleri
konusunda daha dikkatli olmak zorunda olmuyorlar?
C: Diğerlerini kontrol edemezsin.

S: (L) Ben kimseyi kontrol etmiyorum. Sadece o küçük okuma, düşünme ve yazma dünyama çekilmek
istiyorum. Eğer bundan hiçbir netice çıkmazsa bile hiç umrumda olmaz.
C: Bu senin seçimin ama akıllıca bir seçim değil!!!

S: (L) Böyle söylüyorsunuz ama çeşitli kişilerin de bana dediği gibi, bu kanallama projesine
başladığımızdan beri hayatımda tüm bu berbat şeyler oluyor. Hayatım bir savaş alanına döndü!
C: "Berbat subjektif."

S: (L) Subjektif veya değil, başıma gelen fiziksel şeyler, evliliğimin bozulması, çocuklarıma olan şeyler son
derece berbat!
C: Tüm bu değişimler meydana gelmeye başlamadan önce, şu anla karşılaştırıldığında "ölümcül
ilüzyonun" daha derinlerinde bulunuyordun. İlüzyondan çıkış bizzat doğası gereği rahatsızlık vericidir.
Ama bu seni güçlendirdi ve güçlendirmeye devam edecek, söz veriyoruz!!!!!!!!

S: (L) Şu anda gerçekten çok zorlu bir zaman. Bununla baş etmekte zorlanıyorum.
C: Böyle başka zamanlar da oldu ve olmaya devam edecek ama bu ödüllerin küçük olacağı anlamına
gelmiyor.

S: (L) Yani...
C: Bir kader patikasındasın ve artık dönüş yok.

S: (S) Ne oldu tam olarak? (L) Elimizdeki materyalin bir kısmını çeşitli insanlara açıklama çalışıyordum ve
bu insanlar benim karanlık güçlerin kontrolüne girdiğimi ve bir sonraki seviyeye mezun olmak için ne
yapmamız gerektiğini kendimiz bulmamamız gerektiğini söyledikleri için Kasyopyalıların kötü olduklarını
iddia ediyorlar. Kocam dahil.
C: Bu seni neden rahatsız ediyor? Bizi rahatsız etmiyor. İsterse hepsi bizim "Şeytanın Kraliçeleri"
olduğumuza karar verebilir. Özgür irade.

S: (L) İma ettiğiniz katılığı sevmiyorum... Ben katı bir insan değilim.
C: Bu katılık değil. Tanımladığın "hisler" egoyla ve dolaylı olarak da gururla ilgili; sizin zaman ölçümünüzle
309.000 yıl önce 4'üncü yoğunluk KH tarafından 3'üncü yoğunluk insan psişesine bilinçli olarak
yerleştirilen iki şey. DNA değişimi ve oksipital çıkıntı ile ilgili transkriptleri incele. İster inan ister inanma
Laura, sonunda bunlardan kurtulacaksın. Önemli olan bazı bireylerin sana nasıl tepki gösterdiği değil.
Önemli olan bilgi paylaşımı. Ayrıca, hatırla, bu insanlar senin hislerini ve hassasiyetlerini senin kadar
keskin bir şekilde algılamıyorlar, ne de sen onlarınkini.

S: (L) Soru sormak isteyen biri var...


C: Konuyu bitirmedik. Ayrıca internetteki kişilerden "saldırı"ya maruz kaldığın durumların çoğunda size
verdiğimiz bilgiyi doğrudan aktarmıyordun. Düşünceleri kendi düşüncelerin olarak sunuyordun ve bilgiyi
tamamen kendi çabalarınla edindiğin bilgiymiş gibi sunuyordun. Tepkilerde bunun da etkisi var. Eğer tüm
bu bilgileri kendi bilgilerin gibi sunarsan, kendini doğrudan eleştiriye açık hale getirirsin. Eğer negatif
tepkilere hazırlıklı değilsen bu akıllıca değildir. Üçüncü yoğunluk varlıkları eğer bilgiyi bir "vaaz" gibi
dinlemeye hazır değillerse, bizzat daha önce tartıştığımız egoyla ilgili konular nedeniyle buna içerlenirler.
Netice itibariyle önerimiz: Yaptığın bilgi aktarımını "Bu bana verilen şey, bunu kabul edip etmemek
tamamen kendi tercihinize ve kararınıza kalmış birşey" gibi bir önsöz içinde çerçevelendirmek daha iyidir.

S: (L) Benimle ilgili bu söyledikleriniz HİÇBİR ŞEKİLDE doğru değil. Bu konuda artık sizinle konuşmak
istemiyorum. Tamamen yanlış şeyler söylüyorsunuz! Dilediğiniz gibi varsayımlardan bahsedebilirsiniz!
9 Haziran 1996

F___, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Ehu.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu akşam başka insanlar tarafından sorulmuş çeşitli sorularımız var...


C: Sor.

S: (L) İlki Philip P.'den geliyor. Daha önce de onun birkaç sorusunu sormuştuk. Bana yolladığı mesajda
kızkardeşinin elindeki izler, yaralardan bahsediyor ve sanırım bunlar benim S___'nin bacaklarında
gördüklerime benzer şeyler. Ayrıca kızkardeşinin ayak bileğinde üçgen biçiminde 3 küçük delinme izi
varmış. Kızkardeşine ne olduğunu öğrenmek istiyor.
C: Philip bu konuda ne düşünüyor?

S: (L) Sadece bu konuda kısa bir bilgi istiyor. Kızkardeşinin kaçırılmış olduğunu düşünüyor ve ben de aynı
fikirdeyim.
C: Öğrenmenin amaçlarından biri, yeterli bir bilgi seviyesine ulaşıp artık üçüncü bir tarafın onayına ihtiyaç
duyulmayacak bir noktaya ulaşmaktır.

S: (L) Bunu biliyorum. Ama Philip'in istediği şey bir soru sorabileceğini ve kendisine özel bir yanıt
alabileceğini görmekti. Sanırım istediği şey sadece evrende birinin onun ve kızkardeşinin durumuyla
ilgilendiğini düşünmekti.
C: Kimse ilgilenmiyor.

S: (L) Philip ve kızkardeşini kimse umursamıyor mu?


C: Kimse evrensel bilincin bireysel birimlerini "umursamıyor."

S: (L) Bunu anlıyoruz, ama bedendeki birimler olarak...


C: Eğer kişi ilerlemek istiyorsa, bireysel bilinç birimlerine atanan "amigo takımı" gibi şeyler olduğu fikrini
aşması gerekir... Bu şekilde işlemiyor!

S: (L) Geri kalan soruları unutalım mı yani?


C: Hayır. Eğer cevaplar kavranıyorsa, tüm sorular büyük değere sahiptir.

S: (L) Philip'e ve kızkardeşine söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı? Ayak bileğindeki üç iz nedir?
C: Bunu biliyorsun.

S: (L) Bu bir numuneleme, veya bir implantlama cihazı, bir enerji çekimi veya gözlem cihazının izi mi?
C: Belki.

S: (L) Bu S___'de de olmuştu. Uylukların arkalarındaki üç tırnak izi. Ne tür varlıklar bırakıyor bu izleri?
C: Gerilemek istemiyoruz.

S: (L) Sadece bu adam için bir soru sorup bir cevap alıp daha ilginç sorulara geçmek istiyordum! Aldığı
zamana ve enerjiye değmiyor sanırım. Ve söylediklerinizin adama bir faydası olacağını da sanmıyorum.
Sadece bir cevap istiyorum!
C: Ve bir cevap aldın!
S: (L) Philip'in bir sorusu da David diye biri hakkında. David Ocak 1991'de, Ohio'da Athens'in dışında
onlara ne olduğunu ve "Tim"in kim olduğunu öğrenmek istiyor. Bir UFO'nun hızla geçtiğini ve bir tepenin
arkasında durduğunu görmüşler. O zamandan beri Tim'i bir daha görmemişler.
C: Sunulduğu şekliyle çok belirsiz ve yönsüz.

S: (L) Bu konuda elimizdeki tek veri bu. Geçelim. Tim kimdi?


C: Gezinen.

S: (L) Bir UFO'nun onlara doğru hızla geldiğini ve bir tepenin arkasında durduğunu görmüşler. Gezinen
derken neyi kastediyorsunuz?
C: Gezinen biri.

S: (L) UFO'daki varlıklar tarafından kaçırıldı mı?


C: Hayır.

S: (L) Gezinen biri derken neyi kastediyorsunuz? Otostop gibi birşey miydi bu?
C: Yakın.

S: (L) Tim'in UFO'larla herhangi bir bağlantısı var mıydı?


C: Evet ve hayır.

S: (L) Evet kısmı nedir?


C: Herkesin UFO'larla bir bağlantısı var.

S: (L) Hayır kısmı ne? Özel olarak bu UFO'yla bir bağlantısı olmadığı anlamında mı?
C: Sorunun kastettiği anlamda hayır.

S: (L) Bu UFO'yu gördükleri zaman herhangi bir kaçırılma oldu mu?


C: Hayır.

S: (L) Bu UFO'yla ilgili herhangi sıradışı bir olay oldu mu?


C: Hayır.

S: (L) Gördükleri şey bir UFO muydu?


C: Hayır.

S: (L) Pekala. William Baldwin'in kitabının yayıncısı Bob Tietz şunu soruyor: Kasyopyalılar Dr. Mahlon
Loomis hakkında bana ne söyleyebilir? Onunla bir temasları var mı?
C: Hayır.

S: (L) Pekala. Onu tanıyor musunuz?


C: Bu sorulara yanıt vermek zor çünkü sorucu varsayımlarda bulunuyor.

S: (L) Buradaki varsayım üst seviyelerdeki herhangi birşeyin veya herhangi birinin bu Dr. Mahlon Loomis
ile temas halinde oluşu mu?
C: Evet. Böyle birşey yok.

S: (L) Dr. Loomis onu kandırıyor mu?


C: Hayır, "kaçık."

S: (L) Tamam! Sonraki soru: Kasyopyalılar Jessica Goode adlı kişinin nerede olduğunu biliyor mu?
C: Evet, öldü.

S: (L) Dr. Loomis'in çatlak olduğunu söylediniz, onun bilgi alış şeklini açıklayabilir misiniz?
C: Bu, düşük seviyeli varlıklara av olan ama onları başka birşey sanan kişilere olur.
S: (L) Bob'un sorusu: Kasyopyalılar Anitra adlı bir Siryuslu olduğunu iddia eden varlıkla ilgili birşey biliyor
mu?
C: Evet.

S: (L) Anitra'nın veya herhangi bir Siryuslunun verdiği bilgiler hakkında ne söyleyebilirsiniz?
C: Hokus pokus.

S: (L) Bize Siryuslulardan bahsedebilir misiniz?


C: Siryuslular yok.

S: (L) Neden bunca insan çıkıp Siryuslu olduğunu iddia ediyor?


C: Neden bunca insan çıkıp Mesih olduğunu iddia ediyor?

S: (L) Lucatron isimli bir Endülüslü tanıyor musunuz?


C: Evet.

S: (L) Bu Endülüslü kim ve bu kaynaktan gelen bilgiler hakkında ne söyleyebilirsiniz?


C: Bu "Endülüslü" bir hayal.

S: (L) İsveçlilerin genleri hakkında, bu genlerin herhangi belirli özellikleri hakkında söyleyebileceğiniz
birşey var mı?
C: Evet. Bu genler genelde çok yetenekli sarışınlar üretiyor.

S: (L) Bu genlerin dünyadışı varlıkların ilgisini çeken herhangi belirli bir özelliği var mı?
C: Sadece zaten söylediğimiz özellik, yani bunun 3'üncü yoğunluk dünyaya yerleştirilen son "ırk" olduğu.

S: (L) Tamam. Görünüşe göre D4 hala çamurda oynuyor. Soruları şöyle: Tanrıyla çok ciddi bir sohbetim
oldu ve bu sohbette ona şu soruları sordum. Öncelikle bu Melchizedek denen adam kim ve neden İsa'nın
Melchizedek öğretisine bağlı bir rahip olduğu söyleniyor. Ve İbrahim'den vergi aldığı söylenen bu
Melchizedek kim?
C: Sahte peygamber.

S: (L) İsa neden Melchizedek öğretisine bağlı bir rahip olarak tanımlanıyor?
C: "Kutsal kitabın" yüzde 70'inin yanlış olduğunu söylemiştik.

S: (L) Yüzde 70 tüm eski ahiti kapsayabilecek bir miktar.


C: Evet.

S: (L) İbrahim Melchizedek'e vergi verdi mi?


C: Hayır.

S: (L) İbrahim zamanında Melchizedek diye biri yaşadı mı?


C: Evet.

S: (L) Sonradan Jerusalem (Kudüs) adını alan Salem'in rahip kralı olduğu, ne babası ne de annesinin
olduğu, dünyada kendi iradesiyle varolduğu söyleniyor. Hikayenin bu parçalarından herhangi biri doğru
mu?
C: Hayır.

S: (L) D4'ün sonraki sorusu: Paul beden dışı deneyimi sırasında ne söyledi ve neden bu sözlerin "insan
tarafından söylenmesi meşru" değildi?
C: İsa "Sezar'ın hakkını Sezar'a verin" dedi.

S: (L) Bunun soruyla ilgisi nedir?


C: Öğrenmek için düşün.
S: (L) D4 soruyor: Yedi gök gürlemesi ne dedi ve neden John'a 7 gök gürlemesinin söylediklerini
mühürlemesi emredildi? Eğer "Nuh"u okumuş olsaydı bu şeylerin çoğunu bilirdi.
C: Bu boş bir çaba!

S: (L) Bu soruları sormak mı yoksa bu insanlarla ilgilenmek mi?


C: D4 için çok ümit var ama bunu kendi keşfetmesi gerekiyor.

S: (L) Tamam. Bunu geçelim. Benim sorum: Bizim almakta olduğumuz bilgiler El-Arabi'nin "açılma" dediği
şeye benzer mi?
C: Evet.

S: (L) Bilgi alemindeki birleşik düşünce formları olduğunuzu söylüyorsunuz.


C: Evet.

S: (L) El-Arabi birleşik düşünce formlarını "Tanrı'nın adları" olarak tanımlıyor. Onun açıklaması sizin bize
söylediklerinizle benzer görünüyor ve...
C: Hepimiz Tanrı'nın adlarıyız. Hatırla, bu bir kanal. Yani sonlanma ve başlangıç noktaları eş değer ve
önemde.

S: (L) Bu Tanrı'nın farklı parçalarının birleşimi anlamına mı geliyor?


C: Hayır.

S: (L) Neyi kastediyorsunuz? Bizim de bunun bir parçası olduğumuzu mu söylüyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Yani bunun...


C: Bizi tanrılaştırma. Ve iletişim kurduğunuz tüm diğerlerinin de bunu anladığından emin ol!

S: (L) Bizdeki hangi özellik, hangi şey bu teması kurmamızı sağladı? Çünkü açıkça görülüyor ki bunu
deneyen pek çok insanın ürettiği şey saçmalıklar.
C: İstediniz.

S: (L) Pek çok insan istiyor!


C: Hayır istemiyorlar, emrediyorlar.

S: (L) Pek çok insan gerçekten istiyor veya yalvarıyor, ama hepsi aldıkları yanıtlarla alt üst oluyor.
C: Hayır, emrediyorlar. Bunu düşün. Siz yalvarmadınız... bu emretmektir. J.W. ayrıldıktan sonra arınma
başladı.

S: (L) Bu son dönemde herşeyi olduğu gibi, berrak bir şekilde görme süreci çok uyandırıcı oldu ve
insanlarla etkileşimlerle ilgili büyük resim ve bunun ne kadar çirkinleşebileceği... Korkunç bir
depresyonun içine girdim. Bir kerede bu kadar çok şey görmekten dolayı dengemi tekrar kurmam
gerekti. Bu süreçte bana ne olduğunu açıklayabilir misiniz?
C: Gelişim.

S: (L) Bu algıyı diğer insanlarla paylaşmaya çalıştım ve insanlara sonunda herşeyi gerçek hallerinde
gördüğümü ve bunun HİÇ güzel bir resim olmadığını söylediğimde neredeyse istisnasız olarak hepsi "sen
ciddi bir negatif varlığın kontrolüne girmişsin ve tüm bunları onun gözüyle görüyorsun" dedi! Neden
böyle söylüyorlar?
C: Öncelikle "herşeyi böyle karanlık ve felaket havasında" algılamak doğru değil. Bu yalnızca çıkmakta
olduğun sahtelikler kozasından kaynaklanan birşey. Dengeyi kutla. Dengesizlik ilüzyonunun ölümü için
yas tutma.

S: (L) Buradan nereye gidiyorum? Hepimiz nereye gidiyoruz?


C: Heryere.
S: (L) Bugün daha önce uyku ve rüyadan bahsediyorduk. Bana öyle görünüyor ki uyku evrimsel bir avantaj
olamaz çünkü uyurken oradan geçen herhangi bir yırtıcı hayvan seni katır kutur yiyebilir. Dolayısıyla uyku
evrim sağlayıcı birşey değil. Ve sanırım uyku dediğimiz şeyin başka bir nedeni daha var. Uyku sırasında
beyin uyanık olduğumuz zamanki kadar aktif değil. Ve vücut fonksiyonları...
C: Hatırla, bedenler katır kutur yenebilir ama ruhlar değil.

S: (L) Tamam, evet ama bana göre yine de bu uykuyla ilgili anlamadığımız birşey var. Kimse neden
uyuduğumuzu bilmiyor gibi görünüyor. Bir keresinde rüyaların negatif bilgi ve telkin aktarımı için başlıca
imkanlardan biri olduğunu söylemiştiniz. Sanırım uyku sırasında sanılandan daha da hassas durumdayız.
Uyuma eğilimimiz diğer yoğunluk varlıklarının kontrol amaçlı genetik bir müdahalesinin sonucu mu? Bu
konuda yorumda bulunur musunuz?
C: Spesifik sorular sor.

S: (L) Evrimsel anlamda uyumak insan bedeni için gerekli mi?


C: Evet.

S: (L) Etobur canlılar neden otobur canlılardan daha fazla uykuya ihtiyaç duyuyor?
C: Fiziksellik canım, fiziksellik.

S: (L) Fiziksellikte uykuyu gerektiren şey nedir? Uyurken ne yapıyoruz?


C: Bedensel enerji yenilenmesi.

S: (L) Beden nereden enerji alıyor veya enerjimizi yenileyen şey nedir?
C: Dinlenme.

S: (L) Beden uyurken ruh ne yapıyor?


C: Aynı, bedenli deneyim ruhu ciddi ölçüde sınırlandırıyor.

S: (L) Uykusuz kalan kişilerin psikotik hale gelmesinin nedeni bu mu?


C: Evet.

S: (L) Uykusuzluk, psikoz, delirium tremens, halüsinasyon gördürücü ilaçlar ve bazı mistik durumların
neden olduğu sonuçlar ve durumlar arasındaki benzerliğin sebebi nedir?
C: Açıklıklar.

S: (L) Neye açıklıklar?


C: 4'üncü yoğunluk ve üstü.

S: (L) Peki bu neden iyi değil?


C: Olmadığını kim söyledi?

S: (L) Psikotik durumlar yaşayan kişilerin pek çoğu görünüşe göre resmen akıllarını kaybediyor. Artık bu
dünyada işlev gösteremiyorlar. Beyinleri kilitleniyor!
C: Evet...

S: (L) Melatonin bu açıklıklara nasıl neden oluyor?


C: Hafif halüsinojen.

S: (L) SV'nin annesi aldı ve bu onu altüst etti!


C: Kilit husus algı. Eğer 3'üncü yoğunluğu gerçekten "kazarsan" daha yüksek yoğunlukları görmek rahatsız
edici olabilir.

S: (L) İnsan böyle birşeyi kullanıp üst yoğunluklara kendini alıştırabilir mi?
C: Timothy Leary'ye sor.

S: (S) Çok geç! 5'inci boyutta! (L) Bizim için ona sorun.
C: Sorduk, çok sevmiş!
S: (L) Kullandığı halüsinojenik maddeler onun geçişini kolaylaştırdı mı?
C: Evet.

S: (L) Şu anda nerede?


C: 5'inci yoğunluk.

S: (L) Bunu geçelim... Yakın zamanda New Orleans savcısı Jim Garrison'un "On the Trail of the Assasins"
(Haşhaşin'lerin İzinde) adlı kitabını okudum. Bu kitap onun Kennedy suikasti ile ilgili araştırması hakkında.
Daha önce bunun hakkında bir-iki soru sorduğumuzu biliyorum ama şimdi genişleyen perspektifimizle
birlikte birkaç soru daha sorabileceğimizi düşünüyorum. JFK suikastinin ardında gerçekten onun Küba
gündemi mi vardı?
C: Bütünüyle değil.

S: (L) Bu cinayet ile JFK'nin dünyadışı varlıklarla etkileşim konusunda devletin sahip olduğu bilgiyi ifşa
etme planı arasında gerçekten bir ilişki var mıydı?
C: Belki, ya da sofistike psikolojik profil oluşturma sistemine dayalı olarak bundan korkuluyordu.

S: (L) Fark ettiğimiz şeylerden biri Kennedy'nin seçilmesinden çok önce Lee Oswald'ın ülkenin pek çok
yerinde sürekli farklı görevlere yerleştirilmesiydi. Neden böyle birşey yapıldı?
C: Konsorsiyum.

S: (L) Oswald'ı bu şekilde kullanmada amaçları neydi? Sadece etrafta faydalı bir adam bulundurmak mı,
yoksa Kennedy'nin seçileceğini ve ona suikastte bulunacaklarını önceden biliyorlar mıydı?
C: Zamanda değişiklik.

S: (L) Bu olayların belirtilen zamanlarda meydana gelmediği anlamında mı, yoksa resmi bulandırmak için
zamanda geri dönebiliyorlar mıydı?
C: İkincisi. Montauk'u incele.

S: (L) Görünüşe göre konsorsiyum FBI, CIA, Mafya ve daha kimbilir kimler üzerinden faaliyet gösteriyordu
ama JFK'yi öldüren kurşunu kimin sıktığını söyleyebilir misiniz?
C: Hayır, çünkü bu sizi büyük tehlike altına sokar.

S: (L) Montauk'tan bahsetmişken, R___ Montauk'un gezegendeki iklimi değiştirmek, ayrıca kızgınlık ve
diğer negatif duyguları üretme amaçlı enerji dalgaları göndermek için kullanılmasıyla ilgili olarak bir
kızılderiliden uzun uzun bilgi almış. HAARP'ın kullanım amaçlarından biri de bu mu?
C: Hayır.

S: (L) Daha önce HAARP'ın Montauk projesinin devamı olduğunu ve elektromanyetik dalga transferi için
kullanıldığını söylemiştiniz. Sanırım bu mekan/zaman yolculuğu anlamına geliyor, doğru mu?
C: Evet. Ve Atlantis kristal prensibini yeniden hayata geçirmek.

S: (L) Atlantis kristallerini gerçekten tekrar yüzeye çıkarmayı mı planlıyorlar?


C: Hayır.

S: (L) Bunu zihin kontrolü için kullanmayı mı planlıyorlar?


C: Ve diğer kullanımlar.

S: (L) Bu diğer kullanımlara birkaç örnek verebilir misiniz?


C: Teknik.

S: (L) HAARP şu anda kullanılıyor mu?


C: Hayır.

S: (L) Etkinleştirilmesiyle ilgili tahmin edilen bir tarih var mı?


C: Hayır.
S: (L) Eğer faaliyete geçecekse ne zaman geçeceği konusunda bize söyleyebileceğiniz herhangi birşey var
mı?
C: Hayır.

S: (L) Bu HAARP projesi hakkında bize söyleyebileceğiniz herhangi başka birşey var mı?
C: Bielek okuma zamanı.

S: (L) Ama Bielek'in bir dezenformasyon sanatçısı olduğunu söylememiş miydiniz?


C: Evet, dezenformasyonu ayıklayabilir misin?

S: (L) Amiral Boorda yakın bir zamanda intihar etti...


C: Oeschler okuma zamanı.

S: (L) Amiral Boorda gerçekten intihar mı etti?


C: Evet. Genelde olduğu gibi son noktaya ulaşma neticesi.

S: (L) Diğer şeylerin son noktaya ulaşması mı?


C: Evet.

S: (L) Bunun insan-dünyadışı etkileşimleriyle herhangi bir ilgisi var mıydı?


C: Hayır. Bununla ilgili herhangi bir farkındalığı yoktu.

S: (L) Peki ya Vince Foster? İntihar mı etti?


C: Evet.

S: (L) İddia edilen nedenlerle mi?


C: Kısmen.

S: (L) Temel neden neydi?


C: Depresyon.

S: (L) Kennedy'ye dönecek olursak... İnsanlar Marilyn Monroe'nun intihar ettiğini söylüyor, bazıları ise
öldürüldüğünü söylüyor. Öldürüldü mü?
C: Evet.

S: (L) Kennedy'ler tarafından mı yoksa başkası tarafından mı?


C: Her ikisi.

S: (L) Olayları ifşa edeceği için mi?


C: Evet.

S: (L) Bize söyleyebilir misiniz?


C: Herhangi ve herşey, ama önemli değil, sonuç itibariyle çok fazla şey biliyordu.

S: (L) Dünyadaki en şeytani adam olduğunu iddia eden Aliester Crowley, sihir faaliyetleriyle ilgili olarak
iddia ettiği şeyleri gerçekten yapabiliyor muydu?
C: Hayır.

S: (L) Diğerleri tarafından kullanıldı mı?


C: Evet, ve şimdilik, iyi geceler!
15 Haziran 1996

F___, Laura, SV

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Ukuoppi.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bildiğiniz gibi bir süredir Sufi öğretilerini araştırıyordum ve Sufilerin "perdenin açılması"na dair ilgili
açıklamaları ile bizim bu kaynaktan aldığımız bilgiler arasında pek çok benzerlikler keşfediyorum. Ve en
hafif deyimle oldukça şaşırdım. Sorum şu: Bizim burada yaptığımız şey onların deyişiyle "perdenin
giderek açılması" olarak görülebilir mi?
C: Evet.

S: (L) Okuduklarımdan anladığım kadarıyla perdenin kalkması sürecinde belirli noktalarda bilgi tabanı
yeterince genişletildikten sonra içsel perde açılmaları meydana gelmeye başlıyor. Bizim içinde
bulunduğumuz sürecin de bir parçası mı bu?
C: Belki.

S: (L) Geçen birkaç yıl müddetince ne zaman bilgimde önemli bir artış meydana gelse bu hep aynı
nitelikte döngüsel bir şekilde gerçekleşti. Bilgiyi özümsemeden önce bir depresyon sürecine giriyorum
ve sonra da içsel bir dönüşüm ile bir seviyeden diğer bir seviyeye geçiyorum. Bu süreci arttırmak veya
yararlanmak için yapabileceğimiz birşey var mı ve bu istenebilir birşey mi?
C: Bu doğal bir süreç, bırak olsun.

S: (L) El-Arabi'nin yazdığı konulardan biri de varlığın ontolojik seviyesi hakkında. Varlığın eşmerkezli oluş
durumları. Ve her bir durum ilişkileri tanımlıyor. Herbir üst seviyede varoluşun merkeziyle daha yakın bir
ilişki içindesin ve varoluşun daha dış kenarlarında ise madde ile daha yakın ilişki içindesin. Bu sizin bize
tanımladığınız 7 yoğunluğu doğru bir şekilde ifade ediyor. Arabi ayrıca "dışa yayılmak" ve bilgiye doğru
"içe yönelmek"ten bahsediyor. Sanırım belirli varlıklar, örneğin 4'üncü yoğunluk KH ve 3'üncü yoğunluk
diğer KH varlıkları güçlerini arttıracakları bir durum yarattıklarını düşünüyorlar ama aslında "dışa
yayılma" veya maddeye dağılma sürecinin bir parçası olabilirler. Bu doğru bir algı mı?
C: Yakın.

S: (L) El-Arabi bulunduğun yerde ilüzyonda kalabileceğini, aşağı doğru hareket edebileceğini veya yukarı
doğru hareket edebileceğini söylüyor. Bu da sizin söylediklerinizle benzeşen birşey. Seçtiğin yön kısmen
döngüde bulunduğun konumun bir neticesi mi?
C: Bundan daha karmaşık.

S: (L) Bundan eminim. El-Arabi çok karmaşık bir analiz sunuyor ve muhtemelen o da bununla ilgili herşeyi
bilmiyordu... Yine de söyledikleri sizin bu kanaldan bize verdiklerinizle neredeyse kelimesi kelimesine
örtüşüyor.
C: Şimdi, değişken çekim dalgaları hakkında öğrenebileceğin herşeyi öğren, oku, araştır.

S: (L) Tamam. Değişken çekim dalgaları. Neler bulabileceğime bakacağım. Bununla ilgili önemli şeyler mi
var?
C: Meditasyon da yap!

S: (L) Evet. Bize sürekli meditasyon yapmamızı söylüyorlar. Sen yapıyor musun F___? (F) Son zamanlarda
değil.
C: Seni kastediyoruz Laura, araştırmanın bir parçası olarak değişken çekim dalgaları hakkında
düşüncelerini derinleştir.
S: (L) Tamam. Sufiler hakkında birkaç soru daha sormamda bir sakınca var mı?
C: Kendi patikandan uzaklaşmak istemediğin sürece yok.

S: (L) Bu şu anda ilerlediğimiz yoldan uzaklaşmaya mı neden olur?


C: Sufi öğretilerini İncil ve benzer kaynaklarla karşılaştırma yapabilecek kadar ezberlemediğin sürece
olmaz.

S: (L) Tamam. Sufi öğretilerinde önemli şeyler var. Ama ilerlediğimiz patikada bir değişiklik yapmamıza
gerek yok. Sanırım onların Kuran'la olan ilişkileri, bazı mistiklerin İncil'le olan ilişkileri gibi. Önemli şeyler
içeriyor ama aynı zamanda çarpıtılmış yanları var. Sufi öğretilerinden perdenin aşılabildiğini anladım ve
bu bana ilerlemek için güç verdi.
C: Değişken çekim dalgaları kuantum fiziğinin henüz bilinmeyen sırlarının kilidini açarak kristal
berraklığında bir resim ortaya koyuyor.

S: (L) Bu çekim dalgalarıyla ilgili serbest çağrışımda bulunabilir miyiz çünkü bu saatte açık kitapçı yoktur.
Çekim maddenin bir özelliği gibi görünüyor. Doğru mu?
C: Ve...

S: (L) Ve hmmmm...
C: Ve antimadde!

S: (L) Antimaddenin bir özelliği olan çekim "antiçekim" mi? Yoksa sadece diğer taraftaki çekim mi, lafın
gelişi?
C: Bağlayıcı.

S: (L) Tamam. Çekim bağlayıcı. Çekim maddenin bağlayıcısı mı?


C: Ve...

S: (L) Çekim ışığın bir özelliği mi?


C: Bahsettiğimiz şey bu değil.

S: (L) Nedir? F___ bana biraz yardım etsene.


C: Çekim, fiziksel olan herşey ile eterik olan herşeyi birbirine bağlıyor, değişken çekim dalgaları
aracılığıyla!!!

S: (L) Antimadde eterik varoluş mu?


C: Eterik varoluşa giden yol.

S: (L) Tamam.
C: Geçit.

S: (L) Peki değişken çekim dalgaları... Yo, yo, bir saniye... şöyle sorayım; değişken çekim dalgaları 7'nci
yoğunluktan mı yayılıyor?
C: Her yerden.

S: (L) Belirli bir yoğunluktan mı yayılıyorlar?


C: Anlatmaya çalıştığımız şey de bu; böyle birşey yok.

S: (L) Değişken çekim dalgaları mı yok?


C: Yanlış...

S: (L) Bu dalgaların belirli bir yayılış yeri mi yok?


C: Evet.

S: (L) Yani bu dalgalar maddenin varlığının bir özelliği ve madde ile eterin bağlayıcısı, öyle mi?
C: Öyle denebilir ama sadece maddenin değil antimaddenin de özelliği!
S: (L) Yani değişken çekim dalgaları aracılığıyla diğer yoğunluklara erişebilirsin, öyle mi?
C: Herşeye.

S: (L) Bu dalgalar mekanik olarak üretilebilir mi?


C: Üretmek aslında toplamak ve yaymaktır.

S: (L) Tamam, ne tür bir cihaz çekim dalgalarını toplayıp yayabilir? Spirallerin yaptığı şey bu mu?
C: Buna yönelik.

S: (L) Yani eğer değişken çekim dalgaları üzerinde odaklanırsak...


C: "Nuh"u yazarken çekimi nereye yerleştirdin?

S: (L) Çekimin elektrik tüketiminin bir göstergesi olduğunu düşünmüştüm; çekim elektrik enerjisinin
sürekli akışının bir yan ürünüydü...
C: Çekim yan ürün değildir! Tüm varoluşun merkezi bileşenidir!

S: (L) Elektrik akışı ve tüketimine göre düşünmüştüm.. ve elektriğin bir tür bilincin varlığını işaret eden
birşey olduğunu ve çekimin bize gösterdiği şeyin de bir gezegenin buna sahip olduğunu, yani canlı
olduğunu düşünmüştüm.
C: Daha önce gezegenlerin ve yıldızların birer pencere olduğunu söylemiştik. Peki nereye gidiyor?

S: (L) Pencereler mi?


C: Çekim.

S: (L) Ou. Çekim eterik boyutlara veya yoğunluklara gidiyor olmalı. Beynimi o kadar farklı yönlerde
harekete yönlendirdiniz ki kafamın içi patlamış mısır dolu gibi hissediyorum.
C: Bu iyi!

S: (L) Çekim nereye gidiyor. Güneş bir pencere. Bizim gezegenimiz bile bir pencere olmalı!
C: Sizde de var!!

S: (L) Demek çekim birleştirici ilke... Herşeyi bir arada tutan şey, yani çeşitli malzemeler içeren çorbayı
bir arada tutan bir kase gibi.
C: Çekim varolan herşeydir.

S: (L) Işık çekimden yayılan birşey mi?


C: Hayır.

S: (L) Işık nedir?


C: Çekim.

S: (L) Çekim güçlü ve zayıf nükleer kuvvetle aynı şey mi?


C: Çekim "Tanrı"!

S: (L) Ama Tanrı'nın ışık olduğunu sanıyordum?


C: Eğer çekim herşeyse, ne değil ki? Işık çekimin ürettiği enerjinin ifadesi.

S: (L) Çekim "görülemeyen ışık" mı? Yani Sufilerin deyişiyle: Kaynak.


C: Lütfen çekim olmayan herhangi birşey söyle.

S: (L) Eğer çekim herşeyse, çekim olmayan hiçbir şey yok demektir. Güzel. Mutlak yokluk nedir?
C: Sadece bir düşünce.

S: (L) Yani yokluk diye birşey yok?


C: Evet, var.
S: (L) Düşünceler çekim üretir mi?
C: Evet.

S: (L) Ses çekim üretir mi?


C: Evet.

S: (L) Ses çekimi manipüle edebilir mi?


C: Evet.

S: (L) Bu insan sesiyle yapılabilir mi?


C: Evet.

S: (L) Tonal olarak veya düşünce gücüyle yapılabilir mi?


C: Her ikisiyle de.

S: (L) Peki buna yönelik belirli ses özellikleri var mı?


C: Çekim tarafından manipüle edilen düşünce çekimi manipüle etmeyi seçen sesler üretmeyi seçtiğinde
çekim manipüle edilir.

S: (L) Coral Castle'ı inşa eden adam uçak koltuğuna oturup düşünceleriyle mi yarattı o yeri?
C: Hayır. Çekim, çekimi manipüle etmek için onu dönmeye manipüle etmeyi seçtiğinde adam döndü.

S: (L) Çekimin bilinci var mı?


C: Evet.

S: (L) Seçimi bireyin yapması mümkün mü hiç, yoksa birey çekimin KENDİSİ olarak mı seçiyor?
C: Bireyin içindeki çekim, varoluştaki tüm çekim.

S: (L) Ben de Sufilere zor diyordum! (F) Bu kapıyı açan şey muhtemelen kendi çalışmaların. (L) Tanrım!
Ne yaptım ben! Pekala. Kafam allak bullak oldu.
C: Hayır olmadı.

S: (L) Kafam karıştı ve aşırı yüklendi.


C: Bunun eğlenceli yanının farkına var!

S: (L) Eğer bu söylediklerinizin herhangi bir bölümü bizim için önemli olacaksa, bu süreçte bunların
ayrıntılarını öğrenmek durumunda olacağız demektir.
C: Daha kaç kere söylemek zorundayız?!?!

S: (L) Öğrenmek eğlencelidir! Evet!


C: Tüm varoluşun tüm toplamı her birinizde mevcut, ve tersi.

S: (L) Peki algıladığımız "çok-luk"un açıklaması nedir?


C: 3'üncü yoğunluğun algısı.

S: (L) Yani tüm evren içimde... tamam, bu... Anlıyorum. Garip ama anlıyorum. Sorun buna erişmekte,
örtüleri kaldırmakta.
C: İşin eğlenceli kısmı da bu.

S: (L) Demek Coral Castle'ı yapan adam buna erişebiliyordu. Sürekli olarak mı yoksa aralıklı olarak mı?
C: Kısmen.

S: (L) Anladığım kadarıyla ışık hızındayken kütle yok, zaman yok ve çekim yok. Bu nasıl olabilir?
C: Kütle yok, zaman yok, ama evet, çekim var.

S: (L) Fotonun çekimi var mı?


C: Çekim ışık hızını aşıyor.
S: (L) Çekim dalgaları ışıktan daha mı hızlı?
C: Evet.

S: (L) Bir çekim dalgasını değişken yapan şey ne?


C: Kullanım.

S: (L) Burada gerçekten önemli birşeyi kaçırıyormuş gibi hissediyorum...


C: Evet öyle, ama bunu ancak kendi ilerleyiş hızınla bulabilirsin.

S: (L) Sanırım bu konuya dönebilmek için bunun hakkında okuyup araştırma yapmam gerekiyor.
C: İyi geceler.
22 Haziran 1996

Frank, Laura, SV, V

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Firson.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu gece 5'inci yoğunluk hakkında birşeyler sormak istiyorum. 4 fiziksel yoğunluk ile 5'inci yoğunluk
arasındaki "ayrım çizgisi" nasıl işlev gösteriyor?
C: Çevrim döngüsü bölgesi. 1'den 4'e kadar olan yoğunluklardaki enkarnasyonlar arasında
düşünme/öğrenme ihtiyacını karşılamak için kişinin 6'ncı yoğunluktaki varlıklarla mükemmel dengede
doğrudan bir iletişim kurması gerekir.

S: (L) Bir kişi 1'inci yoğunluktan 4'üncüye kadarki tüm deneyimlerini tamamladıktan sonra 6'ncı
yoğunluğa geçmeden önce bir süre 5'nci yoğunlukta mı kalıyor?
C: Evet.

S: (L) 3'üncü yoğunlukta ölüp 5'inci yoğunluğa giderken 4'üncü yoğunluktan mı geçiyorsun veya onu
görüyor musun?
C: Hayır.

S: (L) 5'inci yoğunluk seviyesinde bulunan varlıkların hizmetinin bir bölümü bir rehber görevi görmeyi mi
gerektiriyor? Yani 5'inci yoğunlukta iki tür varlık mı var; çevrim için orada bulunanlar ve kendi bilinç
seviyesi 5'inci yoğunluk olanlar?
C: Hayır. 5'inci yoğunlukta herkes varolan herşeyin zamansız kavrayışına sahip.

S: (L) Eğer 5'inci yoğunlukta herhangi bir varlığın zaman ötesi bir kavrayışı varsa, o varlığın 5'inci
yoğunluktan 6'ncı yoğunluğa geçmek yerine "çevrim döngüsüyle" önceki bir yoğunluğa dönmesini
belirleyen şey nedir?
C: Düşünüş ihtiyaç duyulan kaderi ortaya koyuyor.

S: (L) Yani 5'inci yoğunluktaki diğer varlıklarla birleştiğinde, kendi derslerin hakkında bir tür kavrayışa
sahip oluyorsun...
C: Dengeli. Ve bu, canım, tüm yaratımın bağlayıcısı olarak çekimin diğer bir örneği... "Büyük Dengeleyici!"

S: (L) Zihnimdeki resme göre döngü dışarı yayılıyor, sonra giderek birleşip kaynağa dönüyor. Bu doğru
mu?
C: Yakın.

S: (L) Varolan herşeyin tam olarak yarısı dengesizliğe doğru hareket ediyor ve diğer yarısı da dengeye
doğru hareket ediyor. Bu doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Tüm kozmos mu? Varolan herşey mi?


C: Evet.

S: (L) Kozmosun bir bölgesindeki enerji daha çok denge arayan bir enerjiyken, diğer bölümünün daha
çok dengesizlik arayan enerjiyle dolu olması mümkün mü?
C: Ou evet!

S: (L) Dünya şu anda dengeden ziyade dengesizliğin hakim olduğu bölgelerden biri mi?
C: Evet, ama hızla dengeye geri dönüyor.

S: (L) Yoğunluk Sınır dalgasının geçişi bu dengelenmenin bir parçası mı?


C: Evet.

S: (V) Birkaç hafta önce birkaçımız içsel ısınma, uykusuzluk ve diğer sorunlar yaşadık. Bu neydi?
C: Zihinde canlandır. DNA yapısındaki derin lif bağlantıları birleşimi.

S: (V) Sıcak basması deneyimini zihnimde mi yaşıyorum yoksa gerçekten beden ısım mı yükseliyor?
C: Yalnızca 4'üncü yoğunlukta.

S: (V) Anlamadım.
C: Sızıntılar, bunlara alışın!

S: (L) Yani gerçekten bir 4'üncü yoğunluk sızıntısı mı deneyimliyoruz?


C: Zihninde canlandır.

S: (V) Gördüğüm küçük ışık parıltıları bunun etkileri mi?


C: Olabilir ama bunun fizikselden ziyade eterik önemi üzerinde yoğunlaşmaya çalış.

S: (L) "Lif bağlantılarının derin birleşimi" derken, bu birer 4'üncü yoğunluk bedeni geliştirmekte
olduğumuz anlamına mı geliyor?
C: Yavaşça ama kesin bir şekilde. Şimdi mesaja hazır olun: Yaklaşmakta olan "değişimlerin" çok
popülerleştirilen fiziksel faktörlerden ziyade ruhsal ve farkındalıksal faktörlerle ilgili olduğunu
söylemiştik. Sembolizm öğretmede her zaman gerekli bir araçtır. Ama önemli husus, semboller ile
sunulan gizli dersi okuyabilmektir, sembollerin birebir anlamlarına takılıp kalmak değil!

S: (L) Sembolojinin gizli anlamlarla ilgili olduğunu söylüyorsunuz. DNA'daki derin lif bağlantılarını
zihnimizde canlandırmamızı söylerken bu da fizikselden ziyade sembolik mi?
C: Evet.

S: (L) Sizin "zihinde canlandırma" tanımınız nedir? Bizim pek çok tanımımız var.
C: Tekrar tekrar gördüğün gibi Laura, öğrenmek eğlencelidir!

S: (L) ...Neden herşeyi bulma görevi sürekli bana veriliyor?


C: Çünkü gerçekliğin tümündeki en önemli konuları anlama "gücünü" istedin. Ve biz de güçlenmene
yardımcı oluyoruz.

S: (L) DNA bağlantısı... (V) "Güç" kelimesini tırnak içine aldılar.


C: Bunu şimdilik bir kenara koyun, yeteri kadar yakında bileceksiniz.

S: (V) Bu 4'üncü yoğunluk bedeni zaten mevcut olan ve bizim iletişim kurduğumuz birşey mi?
C: Habeas Corpus? (ç.n.: "İhzar emri" anlamına gelen hukuki bir terim.)

S: (V) Bu ne anlama geliyor? (L) Sanırım sen zaten osun. Yavaş yavaş dönüşüyorsun ve yaşadığımız tüm
küçük nahoş yan etkiler de bunun bir parçası.
C: Evet.

S: (V) Evet! (L) TR bana bilinci değiştiriyor gibi görünen birkaç akupunktur noktası göstermişti. Söylediği
gibi bu gerçekten bilinçaltına giden bir kapı mı açıyor?
C: Endorfinleri stimüle ediyor.

S: (L) Vücutta bilinçaltına giden kapının açılmasına yardımcı olmakta kullanılabilecek herhangi bir nokta
var mı?
C: Böyle bir yardıma ihtiyaç yok. Öncelikle arayış maceran için bir "dönüş" doktoru aramanı önermek
istiyoruz!!
S: (L) "Dönüş" doktoru bir Sufi ustası olabilir mi?
C: Bir örnek.

S: (L) Evet. Dönmeyle ilgili çeşitli şeyler yapmamız gerekiyor.


C: Hilliard. Leed Skallen. Coral Castle.

S: (L) Bu çekim konusunu gerçekten çok ciddi bir şekilde vurguluyorlar. Başka bir konu hakkında bir soru
sorabilir miyim?
C: İstiyorsan Paskalya Tavşanı'nı sor.

S: (L) 3'üncü yoğunluk farkındalığı, zaman algısına sahip tek yoğunluk mu?
C: Hayır.

S: (L) Zaman algısı başka hangi yoğunluklarda var?


C: 4, 5, 6, 7.

S: (L) Ama zaman algısının bir ilüzyon olduğunu sanıyordum?


C: SİZİN zaman algınız bir ilüzyon. Arabada giden köpekler ve kediler örneğini hatırlıyor musun?

S: (L) Evet. Ouspensky ve at. Yani temel bir kavram olarak zaman MEVCUT mu?
C: Ama sizin bildiğiniz şekilde değil. Biz zamansızlığa atıfta bulunduğumuzda, yalnızca sizin aşinalık
açınızdan konuşuyoruz.

S: (L) O halde zaman mevcut mu ve uzayın bir sınırı var mı?


C: Kafan karışıyor çünkü kalıtsal lineer algın, yoğun bir çabayla oluşturmaya çalıştığın resim üzerinde
gölge yapıyor.

S: (L) Tamam, Dünya'nın "dengelenmesi"ne dönelim. Bu nasıl yapılabilir?


C: Belirsiz soru.

S: (L) Önce şunu deneyeyim: "Kovalar dolusu sevgi ve ışık" grubu diyor ki dünya dengelenecek çünkü
herkes güzel düşünceler düşünecek ve kovalar dolusu sevgilerinin ve ışıklarının tümü sonunda kritik bir
kütleye ulaşıp tüm insanlığın üzerine dökülecek ve kötü adamlar da iyi adamlara dönüşecek. Bu standart
versiyon. Kastettiğiniz şey bu mu?
C: Hayır.

S: (L) Gezegende ortaya çıkan pozitif enerji, gezegendeki varlıkların negatiflik seviyesini azaltacak mı?
C: Önemli husus bu değil. "Dünya" 4'üncü yoğunluk ortamı olduğunda, tüm güçler, hem KH hem de BH
güçleri birbiriyle doğrudan temas halinde olacak... "Eşitlenen bir oyun sahası" olacak, yani dengeli.

S: (V) Tırnak içine aldığınız kelimelerin önemini merak ediyorum. Bu bir tür kod mu?
C: Belki de başa dönüp tırnak içinde aktardığımız tüm ifadeleri sırayla yanyana koyman faydalı olur.

S: (L) Tüm transkriptleri mi kastediyorsunuz?


C: Evet!

S: (F) Tırnak içinde belirttikleri şeylere dikkat etmemizi iki kez söylediler. (L) Yaptığınız ekin halkası
yorumlarından biri "Astronomik ikiz fenomeni"ydi. Astronomik ikiz fenomeni nedir?
C: Pek çok mükemmel eşzamanlı anlamlara sahip.

S: (L) İşin içinde eşzamanlılık var. Bu, zihinde canlandırma ile ilgili görüntü tanımınızla ilişkili mi?
C: "Alice'sin sihirli aynasından" bakıp eşleşmeleri görmek gibi.

S: (L) Çoklu görüntüler. Bu madde ve antimaddeyle de ilgili mi?


C: Evet, ve...

S: (L) Çekim... Aynanın bir yanında ortaya çıkan görüntü diğer tarafa da bir görüntü yansıtıyor...
C: Evet, ve...

S: (L) 4'üncü yoğunluk bedenlerdeki DNA liflerinin bağlanması da 4'üncü yoğunluktaki imajinal
bedenlerde gerçekleşen bir yansıma mı?
C: Astronomik.

S: (L) Tamam, bu yıldızlar ve gezegenlerle ilgili... Başka bir evren anlamında mı astronomik? Yani
antimaddeden oluşan alternatif evren?
C: Evet, ve...

S: (L) Ve bu alternatif evren bizim evrenimizle birleşecek...


C: Hayır.

S: (L) Bu alternatif antimadde evreni, bizim evrenimizde meydana gelen veya ortaya çıkan fenomenlerin
kaynaklandığı nokta mı?
C: Daha çok geçit gibi veya "kanal."

S: (L) Bu alternatif evren bizim 4'üncü yoğunluğa geçmek için kullanmamız gereken bir araç mı? Bir örtü
veya bir boşluk gibi birşey mi?
C: Bir otoyol olarak düşün.

S: (L) Yani 4'üncü yoğunluğa ulaşmak için bu antimadde evreninden mi geçmemiz gerekiyor?
C: Hayır.

S: (L) Geçişi gerçekleştirmek için bu antimadde ile etkileşme anlamında birşeyler mi olacak?
C: Hayır. Yoğunluk Sınırı sürekli seyahat halindeki dalga.

S: (L) Tamam, "seyahat eden dalga" diyorsunuz ve antimaddenin otoyol olduğunu söylüyorsunuz. Yani o
dalga veya boyut sınırının etkisi yoluyla antimaddeden geçmek veya bir şekilde antimaddeyle etkileşmek
anlamına mı geliyor bu?
C: Antimadde mekan/zamanı büküyor; değişken çekim dalgalarını kullanabileceğiniz nokta bu.

S: (L) Bir elektromanyetik alan yaratarak antimaddeden yararlanmak çekim dalgasını değişken hale
getiriyor, antimaddenin maddeyle birleşmesini sağlıyor ve mekan/zamanın eğilip değiştirilebildiği bir
portal yaratıyor. Diğer bir deyişle bir EM alanı yaratmak, antimadde girişi sağlamak, mekan/zamanın
eğilip bükülmesini, kontrol edilmesini mi sağlıyor?
C: Evet.

S: (V) Herkese yönelik bir portal var mı, büyük tek bir portal?
C: Hayır.

S: (V) Kitleler halinde bir portaldan geçiş?


C: Hayır.

S: (L) Çekim dalgasını destabilize etmek için EM alanları yaratmak... HAARP'ın tasarlanma amacı da bu
mu?
C: Hayır.

S: (V) Eğer tek bir kişi için veya insan grupları için kişisel portallar yoksa...
C: Portal nerede istiyorsan oradadır.

S: (V) Yani portal sadece zihinsel bir durum olabilir mi?


C: Hayır. Uygun teknolojiyle istediğiniz yerde bir portal yaratabilirsiniz. Seçenekler sınırsız.

S: (L) Uygun teknoloji. Değişken çekim dalgaları. Bir keresinde Tesla bobinlerini araştırmamızı
söylemiştiniz... Antimadde... EM üretme yoluyla çekim dalgalarının destabilizasyonu antimaddenin
maddeyle etkileşmesini sağlıyor ve bu da bir portal açıyor... İnsanları kaçıran dünyadışıların zamanda ileri
geri gitmesi antimadde evreninde mi oluyor?
C: Yakın. Antimadde evreninde yolculuk yapıyorlar ama çoğu kaçırma 3'üncü veya 4'üncü yoğunlukta
gerçekleşiyor.

S: (L) Antimadde evrenindeki bu hareket, insanların kaçırılma deneyimlerinde "ateş duvarı" olarak
algıladıkları şey mi? Demolekülerasyon?
C: Hayır. Boyutlararası Atomik Remolekülerizasyon.

S: (L) Tamam, bir kişi antimadde evreninden geçerken bunu nasıl algılar?
C: Algılamaz.

S: (L) Neden?
C: Mekan yok, zaman yok.

S: (L) Antimadde evreninde mekan ve zaman yok... Yani antimadde evreni muhtemelen Flight 19'daki
zavallı insanların olduğu yer?
C: Evet.

S: (L) Yani bu yerde takılıp kalınabiliyor mu?


C: Evet. Ve eğer bir zaman sıçraması kozasının içindeysen, hiperbilinç durumunda olursun, yani "sıfır
zaman" algısı. Yani döngü bağlandığında veya kapandığında milyonlarca yıl geçmiş gibi hissedebilirsin.
Tıpkı "Philadelphia Deneyi"nde olduğu gibi. Ve şimdilik, iyi geceler.
29 Haziran 1996

F___, Laura, SV

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba. Bizler Kasyopyalılarız, 6. Yoğunluktan iletişim kuran ışık varlıklarıyız. Ve sahip ola geldiğiniz
kimliklendirme alışkanlığınız sebebiyle bu bilinçlilik birimini "Jarrah" diye isimlendireceğiz.

S: (L) İlginç bir başlangıç. Sanırım hafta boyunca kanalı ayarladınız ve kafamın içerisinde olup bitenlerden
haberdardınız. Özellikle son bir kaç gün içerisinde şekillenen bir kaç sorum var, doğrudan bunlarla
başlamak istiyorum. İlk sorum Santilli celsesiyle ilgili : farkındalık çekime eşit midir ?
C: Bu bağlamda bir parçası.

S: (L) Bilgi ve farkındalıktaki birikim çekimdeki bir artışa mı karşılık geliyor ?


C: Hayır.

S: (L) Enerjinin, yoğunluğun değerini değiştirebileceğini söylediniz. Anladığım kadarıyla yoğunluk değeri
artı ya da eksidir. Uzay/zamanın başka bir bölgesinden 3. Yoğunluğa enerji pompalamanın, çekimi öyle
bir şekilde yoğunlaştırıp, birimini değiştirmesi ve anti-madde haline dönüştürmesi anlamına mı geliyor
bu ?
C: Hayır.

S: (L) Elektromanyetizmanın çekimle aynı şey olduğunu söylediniz. EM daki bir artış, EM nın toplanması
ya da bir elektromanyetik dalga oluşturulması, buna maruz kalan kişi ya da nesnelere yönelik çekimin
artmasına sebep olur mu ?
C: Çekim hiç bir şekilde artmaz ya da azalmaz. Sadece toplanır ya da dağılır.

S: (L) Eğer çekim yalnızca toplanır ve dağılırsa ve gezegenler ve yıldızlar pencere iseler ve ayrıca dediğiniz
gibi insanların çekimi "varsa", bu şu anlama mı geliyor : insanlar, veya herhangi bir güneş sisteminin
herhangi bir gezegenindeki yaşam biçimleri bu çekimin toplayıcılarıdırlar ?
C: Hayır. Çekim insanların veya başka herşeyin toplayıcısıdır! "Toplayıcıyı" tekil olarak kullan.

S: (L) BH, çekimin dağılmasına mı eşittir?


C: Hayır. BH çekimin dağılmasının varolmasının bir YANSIMASIDIR.

S: (L) Aynı zaman da KH da mı çekimin dağılmasıdır ?


C: Hayır. Toplanmasının yansıması. KH çekimin toplanmasının bir yansımasıdır ya da çekimin toplanması
yoluyla yansır.

S: (L) Birimin değişmesinin başka bir yoğunluğa geçişi de kapsadığını söylemiştiniz. Ayrıca; anti-madde
aleminin eterik varoluşa doğru bir kapı ya da bir yol olduğunu söylediniz. Buradan yola çıkarak, 4.
Yoğunluk bir anti-madde evreni mi ?
C: Hayır.

S: (L) 4. Yoğunluktaki varlıklar bir tür anti-madde durumunda mı tezahür ediyorlar ?


C: Her ikisi de.

S: (L) 4. Yoğunluk hem madde hem de anti-maddenin denge içerisinde olduğu bir yoğunluk mu ?
C: Denge içerisinde olduğu değil, görülebildiği.

S: (L) Yani madde ve anti-maddenin her ikisi de istek ve farkındalıklarına bağlı olarak varlıkların
kullanımına açık ?
C: Yakın. Anti-madde ve madde her yerde dengededir.

S: (L) Çekimin toplamasının sonucu nedir – dediniz ki çekim insan varlıklarını topluyor, bunun etkisi..?
C: Hayır bunu demedik. Söylenenlerin bazılarını "atlarsan" öğrenemezsin.
S: (L) Neyi atladım ? "Çekim insanların toplayıcısıdır" diye siz söylediniz ?
C: Evet ama diğer herşey ipucu. Biri bunu söylediğinde bir fark oluşmuyor.

S: (L) Evet, tamam, soruları KENDİ seviyemize göre soruyorum. Çekimin beden üzerindeki etkisi nedir ?
C: Fazla karmaşık. Sorunu parçalara ayırmaya çalış.

S: (L) Farkındalık artışının çekimin "bir bağlamda parçası" olduğunu söylemiştiniz. Yani birinin farkındalığı
artıyorsa, çekimi de artıyor mu ?
C: Hayır.

S: (L) Farkındalığın artışı ile çekim arasındaki ilişki nedir ?


C: Doğrudan bir ilişki değil.

S: (L) Farkındalığın artması ile, değişken çekim dalgasına bağlı olarak insanlar üzerinde nasıl etkiler
oluşuyor bunu öğrenmeye çalışıyorum, aynen gelmekte olan "dalga" gibi.
C: İki paraleli "kesiştirmeye" çalışıyorsun.

S: (L) İki paralelimiz var..tamam...Eğer birinin farkındalığı üssel olarak artış gösterirse, bedensel enerjinin
biriminin artı ya da eksiliği değişmiyor ?
C: Hala üretmeye çalışıyorsun.

S: (L) Bazı fikirleri kavramaya çalışıyorum sadece...


C: Öyleyse mevcut düşünce kalıbını değiştir. Çekim tüm varoluşun "bileşeni" , bu sebeple değişken
olmayan miktar özelliğine sahip.

S: (L) Öyleyse, çekim aslında "kullanılmıyor" mu ?


C: Yakın.

S: (L) Işığın, çekimin enerjisinin bir dışavurumu olduğunu söylemiştiniz. Bir de dediniz ki...
C: Çekimden yararlanabilirsin ama onu "kullanamazsın". Kusursuz şekilde statik dengede bulunan bir şeyi
artıramazsın ya da azaltamazsın.

S: (L) Demek ki; çekim kusursuz bir "statik" durumda. Ve ondan "yararlanılabilir". Statik durumdan
dönüşümün nasıl olduğunu açıklar mısınız ? Ne gerçekleşir ?
C: Dönüşüm yok yalnızca uygulama var.

S: (L) Kusursuz statik durumdan uygulama moduna geçişte ne gerçekleşir ? Beni anlayan kimse var mı ?
C: Biz de dahil, hiçkimse!

S: (L) Harika! Tam olarak kafamda oturtmaya çalıştığım 1) çekim statik bir durumda varolur; 2) ışık,
çekimin enerjisel dışa vurumudur, bu bağlamda yararlanılır ? Doğru mu ?
C: Hayır. Işık çekim enerjisinin dışa vurumudur.

S: (L) Bir şeyin dışa vurumu varsa; bir şeye, bir yere veya üzerine veya içine doğru kendini dışa vurur...
C: Öyle mi yapar ?

S: (L) Yani...
C: Eğer ormanda bir ağaç düşse ve orada bunu duyacak kimse yoksa, ses çıkarır mı ?

S: (L) Diyorsunuz ki; çekim heryerdedir ve statik bir dengededir, ondan yararlanma durağan olmayan
çekim dalgalarına sebep olur. Ve yine diyorsunuz ki; çekim Tanrı' dır ve Tanrı tüm yaratımdır ve bizler
tüm yaratımın birer parçasıyız, böylece bizler Tanrı'yız ve aynı zaman da çekimiz. Şimdi anlamaya
çalıştığım şey şu : çekimi bu kusursuz statik durumdan değişken duruma dönüştüren şey, olay, gösterge
veya ondan yararlanma biçimi nedir ? Eğer çekimin her zaman kusursuz bir denge durumunda olduğunu
söylüyorsanız bu bana anlamsız geliyor.
C: Dengesizlik hali statik olmamak anlamına gelmiyor. Değişken dalgalar kendi değişkenlikleri içerisinde
statik olabilirler.
S: (L) Bunların hiç birisi mantıklı gelmiyor. Anlamaya başladığımı düşünmüştüm ve belli ki hiç bir şey
kapmamışım. Farklı bir yönden yaklaşmaya çalışalım. Evrenin eşit miktarda madde ve anti-maddeden
oluştuğunu söylediniz. İlk 3 yoğunluk, maddesel yoğunluklar mı ?
C: Ve antimaddesel.

S: (L) Tüm yoğunluklarda eşit miktarlarda madde ve anti-madde mi var ?


C: Evet. Hatırla, yoğunluk yalnızca birinin bilinçsel farkındalığına tekabül ediyor. Biri farkındalığa
ulaştığında herşey [planşet üzerinde çok sayıda spiral çiziliyor] bu farkındalığa uyumlanıyor.

S: (L) Herkesi farkındalığa ulaştıracak gelmekte olan dalga hakkında ne söyleyebiliriz ?


C: Henüz değil... Birincisi : peygamberleriniz 4. Yoğunluk gerçekliklerini iletmek için her zaman 3.
Yoğunluk sembollerini kullandılar. Sen 4 – 7 arası yoğunlukların prensiplerini açıklayabilmek için 3.
Yoğunluk yanıtları almaya çalışıyorsun. Hüsrana uğraman bu yüzden, çünkü "bağdaşmıyor."

S: (L) 3. Yoğunluktaki etkiler çekimin toplandığı noktalar mı ?


C: Kısmen. Ama tüm yoğunlukların etkileri böyledir.

S: (L) OK, eğer öyle ise...


C: Çekimin tersinin ne olduğunu düşünüyorsun ?

S: (L) Anti-çekim ?
C: Evet.

S: (L) Şimdi; tüm varolan şeyler şişirilmiş bir balon olsun ve balonun yüzeyi çekimin statik halini temsil
etsin, belki 7. Yoğunluğu... Ve yüzeyin farklı noktalarında dışa doğru yumrulaşmaya başlasın.. Ve tüm bu
küçük yumrular farklı yoğunlukların belirtilerinin toplandığı noktalar olsun... Kafamda bir şekil
oluşturarak, basitçe anlatmaya çalışıyorum. Çok basitçe de olsa bu üzerinde kafa yorabileceğim bir imge
mi bu ?
C: Bir "anti-balonun" da olduğu sürece evet.

S: (L) Balonun dış yüzeyini balon, iç yüzeyini ya da içindeki havayı "anti-balon" olarak düşünebilir miyiz ?
C: Hayır.

S: (L) Yanyana duran 2 balon mu ?


C: Hayır. Bir gayrı-balon.

S: (L) Bir gayrı-balon mu ? Beni ÇILDIRTACAKSINIZ! HİÇBİRŞEYİN varolduğundan bahsediyorsunuz! Biz


BURADA bile değiliz!
C: Hayır.

S: (L) Tanrı aşkına! Bu konuyu şekilsel olarak anlamama yardım edin. Tamam, aynanın önünde duran bir
balon, aynadaki yansıması "gayrı-balon."
C: Hayır.

S: (L) Gayrı-balon, balonun düğmesi kapatıldığı zaman. Ama o denli hızlı gerçekleşiyor ki farkında
olamıyorsun, küçük bir tireşim, nabız atışı gibi...Anlatamıyorum, çaresizim!
C: Görüyor musun canım, 4. Yoğunluğa ulaştığında göreceksin.

S: (L) Peki hangi kahrolası şekilde oraya gidebilceğim, daha orayı "kavrayamazken?"
C: Oraya ulaşmadan orayı "kavraman" gerektiğini kim söylüyor ?

S: (L) Bu beni tekrar şu soruya yöneltiyor : dalga farkındalığı genişletmek için ne yapacak ? Çünkü eğer
birini "oraya ulaştıracak" şey dalga ise, dalga bunu ne şekilde yapıyor ?
C: Hayır. Şu şekilde : "üçüncü sınıfta" tüm derslerini tamamladığında nereye gidiyorsun ?

S: (L) Yani bu şuna ilişkin bir soru...


C: Yanıt lütfen.

S: Dördüncü sınıfa gidersin.


C: Peki; 4. sınıfa gidebilmek için halihazırda 4. sınıfta mı olman gerekir ? Yanıtla.

S: (L) Hayır. Ama 3. Yoğunluğa ilişkin herşeyi bilmen gerekir...


C: Evet. Daha uygun ifadeyle : bütün derslerini öğrenmiş olman gerekir.

S: (L) Ne tür derslerden bahsediyoruz ?


C: Karmik ve basit kavrayışlar.

S: (L) Bu kavrayışların ana unsurları neler, bunlar evrensel mi ?


C: Evrenseller.

S: (L) Nedir bunlar ?


C: Sana bunu söyleyemeyiz.

S: (L) Bu, 3. Yoğunluk varoluşunun içerisindeki sembolizmin ANLAMLARINI keşfetmekle, perdenin


arkasını görebilmekle ilintili mi ? Ve herşeye karşı seçime bağlı olarak tepkiler oluşturmakla ? Her kişiye,
her şeye ya da her olaya hak ettiği karşılığı vermekle ?
C: OK. Ama bunu zorla yapamazsın. Öğrenmişsen, öğrenmişsindir!

S: (L) Yalnızca yapabileceğimin en fazlasını yaptığımdan emin olmak istiyorum. 3. Yoğunluğa geri dönmek
zorunda kalmak istemiyorum. Eğer bazı şeyleri biraz hızlandırabilseydim...
C: Hızlandıramazsın, öyleyse yolculuğun keyfini çıkar. Öğrenmek eğlencelidir!

S: (L) Bana değişken olmayan çekim dalgalarına yönelik araştırma ve meditasyon yapmamı
söylüyorsunuz. Ve bunu kavradığımda, kuantum fiziğini de kusursuz şekilde kavramış olacağım ve temel
olarak herşey anlaşılır olacak. Bununla boğuşuyordum...
C: Mesele de bu Laura! Boğuşma varsa bir şey öğrenmiyorsundur. Öyleyse boğuşmayı bırak ve
meditasyon yap. Yani yolculuğun keyfini çıkar.

S: (L) Yani diyorsunuz ki eğer bir şeyle boğuşuyorsam doğru bir şey yapmıyorum. Evliliğimden kurtulmak
için kendi kendimle boğuşuyordum, bu bir boğuşmaydı ve halen de öyle. Bu hatalı bir yaklaşım mıydı ?
C: Evet, çünkü tüm olanlar her halikarda olacaktı.

S: (L) Yani, yanlış bir yaklaşımdı ?


C: Evet.

S: (L) Doğru tutum neydi ? Onun [ç.n. : kocasını kastediyor] terketmeye karar vermesini beklemek mi ?
C: ?

S: (L) Peki, eğer böyle olsaydı, ölümün kıyısına sürüklenirdim.


C: Konu bu değil. Ama evet; eğer ilişkin İÇERİSİNDE iken, olduğun kişiden farklı biri olmak için bunca
boğuşmasaydın ve ilişki her sonlanma noktasına geldiğinde yürümesi için boğuşmasaydın, daha erken
sona ererdi.

S: (L) Tırnak içerisinde belirtilen bazı sözcükleri bulmak için celse notları üzerinden geçerken bir söz dizisi
oluşuverdi : "Zaman, alfa seviyesi ızdıraba sebep oldu." Böyle bir şey var mı ?
C: Belki. Karıştır ve eşleştir.

S: (L) Kelime ve cümleleri bir araya getirmeyi mi kastediyorsunuz ?


C: Evet, ama bununla boğuşma! Başkalarına ilişkin üzüntüler yaşadığında çok fazla zorluyorsun. Bu
nedenle gör :ISCNI, Lewis, Devin ve diğerleri...

S: (L) Yani diyorsunuz ki; içimde bir şeyleri inkar etmiş ve kendimi sıkıştırmış duygusunu oluşturacak
herhangi bir şey yapmamalıyım.
C: Beklentilerin olmadan yap. Başkalarında değişim yaratma beklentisiyle kendi davranışlarını buna
uyumladığında ya da değiştirdiğinde, birşeyin beklentisi içerisinde oluyorsun. Öyleyse, yap. Ne olacağını
gör. Ama sabırlı ol ve ne olacağını gör!

S: (L) Tamam. Bir rüya ile ilgili bir soru soracağım. A__ ve ben dünden önceki gece rüya gördük. Her iki
rüyanın da doğaları çok benzerdi sadece içlerinde yer alan kişiler farklıydı. Bu bir tür kehanetsel enerji
miydi ?
C: Doğal döngüler psişik "bağlantı" ya sebep oldu.

S: (L) Hormonal döngüler gibi mi demek istiyorsunuz ?


C: Evet. Ve iyi geceler.
14 Temmuz 1996

F___, Laura, V, MM

S: (L) Pek çok şey ille de tam manasıyla çok-yoğunluklu veya "diğer yoğunluk" kökenli değil de diğer
yoğunluklardaki bu varlıkların "insan aracıları"nın eylemleri şeklinde mi olacak acaba? Yani "uzaydan
saldırı" şeklinde değil de daha çok 4'üncü yoğunluk KH'nin kontrolü altındaki Naziler gibi mi olacak?
Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Derom.

S: (L) Nereden iletişim kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Yaptığımız tartışmaya belirli bir ölçüde katıldınız mı?


C: Katılım değil, izleme.

S: (L) Bir yorumunuz var mı, yoksa hemen sorularımıza mı geçelim?


C: Spesifik sorular sorun, her zaman söylediğimiz gibi.

S: (L) O zaman bazı basit şeylerle başlayalım. Öncelikle, materyalimize ilgi gösteren bir fizikçiyle iletişimim
oldu. Ve bundan dolayı çok uzun zaman önce okuduğum, Almanya'nın Polonya işgaliyle ilgili bir kitabı
tekrar elime aldım. Bu kitapta çok tuhaf şeyler söyleniyor ve pek çok eşzamanlı rakamlarla karşılaştım.
Mevcut küresel gerçekliğin bir prototipi gibi göründü. Sorum şu; bu fizikçiyle kurduğum iletişim, 11
yaşındayken bu kitabı okuyuşum ile sizinle olan bağlantımız arasında eşzamanlı bazı bağlantılar var mı?
C: Açık.

S: (L) Holokost'un temel olarak dünyadışı varlıkların nihai dünya işgali için bir "pratik" olduğunu
söylemiştiniz. Bu işgal gerçekten dünyayı işgal eden dünyadışı varlıklar şeklinde mi olacak, ya da...
C: Bir kerede çok fazla düşünce kalıbı. Adım adım lütfen.

S: (L) Özetleyelim. Hitler üzerinden uygulanan şey gelecekteki bir senaryoya dair bir prova mıydı?
C: Yakın. İradenin "test edilişi"ydi.

S: (L) Kimin iradesi test ediliyordu?


C: Sizin.

S: (L) Şahsen biz mi, yoksa dünyanınki mi?


C: İkincisi.

S: (L) Bu senaryoyla ilgili olarak, belirttiğim kitap yoluyla olabilecek şeyler hakkında öğrenebileceğimiz
bir ders var mı?
C: Belki, ama mozaik bilinci öğrenmeni öneriyoruz.

S: (L) Mozaik bilinç nedir?


C: Lineer yaklaşımdan ziyade içsel olarak küresel biçimde düşünüş. Tüm sahneyi görme yoluyla tüm
resim görülebilir.

S: (L) Sanırım çok sayıda düşünce kalıbım olmasının nedeni de bu...


C: Kendini bir mozaiğin ortasında düşün.

S: (MM) [Bir yerlerdeki mozaiklerin onarımıyla ilgili tam olarak duyulmayan bir yorum.] (L) Tamam,
söylediğiniz şeyi biliyorum ama sanırım bunu yapabilmemin hiçbir yolu yok!
C: Evet, yapabilirsin!
S: (L) Tamam, tamam. Tüm bu durum, bu Polonya bağlantısı, bu Alman bağlantısı, Amerika ve dünyadışı
varlıklar, askerler/Nefilim, tüm bunlar Yoğunluk Sınırı Geçişi'nin yansımaları, doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Ve Yoğunluk Sınır Geçişi'nin tezahürlerine dayalı olarak bazı insanlar 4'üncü yoğunluğa mezun
oluyor veya geçiş yapıyor, farkındalıkları değişiyor, herşey değişiyor, oyun sahası dengeleniyor. Demek
Almanya'da olan şey bir provaydı ama asıl olacak olan şey oyun sahasının eşdüzeyli hale gelmesi... yani
aslında tam olarak aynı senaryo olmayacak. Bu doğru bir değerlendirme mi?
C: Belki. Tamam canım, gerçekleri istiyorsun ve biz de vereceğiz ve kavramanızı ümit ediyoruz. Şimdi
değilse bile belki gerekli olduğu zaman... Gerçek bir: Varolan herşey / tek şey derslerdir. Gerçek iki:
Varoluş büyük bir okul. Gerçek üç: Sizin algıladığınız şekliyle zamanlama ASLA kesin değildir. Gerçek dört:
Olacak olan şey, senin deyişinle, öğrenme döngünde o noktaya ulaşana kadar gerçekleşmeyecek ve şu
anda henüz yakın bile değilsiniz. Daha fazla gerçek verilmeden önce bunlar üzerinde düşünün!!

S: (L) Tamam sonsuz bir okulun içindeyiz ve hepimiz karanlıkta dolanıyor gibi görünüyoruz...
C: Gerçek beş: Öğrenme döngüsü değişkendir ve öğrenme döngüsündeki ilerleyiş meydana gelen olaylar
ve koşullar ile belirlenir.

S: (L) Yani bireysel ve kolektif olarak yaşamlarımızdaki olaylar ve koşullar bu öğrenme döngüsünde
nerede olduğumuzu gösterebilir, öyle mi? Ve bunların deneyimlenmesi gerektiği için de bunlardan
sadece bahsetmenin hiçbir anlamı yok?
C: Kısmen doğru. İpuçları istiyorsan vereceğiz. Ama eğer bir "yol haritası" istiyorsan, bunu unut!!

S: (L) Pekala birkaç ipucu istiyoruz. Ve Ark da ipuçları istiyor! Ark özgür iradeyi geliştirecek bir alet icat
edip edemeyeceğimizi öğrenmek istiyor.
C: Gerçek 3, 4 ve 5'ten dolayı alete gerek yok.

S: (L) Hmmm... Yani insanlar hipnotize edildiği ve dışarıdan kontrol edildiği zaman, ki celseden önce
tartıştığımız konu da buydu, bunu durdurmayı öğrenene kadar hipnoz altında olurlar ve kontrol edilirler,
öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Yani domuz ağılı benzetmesini kullanacak olursak, bunu yeterince deneyimleyene kadar o ağılda
debelenmeleri ve acı çekmeleri mi gerekir?
C: Bisiklet benzetmenizi kullanacak olursak: Çocuğun bisiklet sürmeyi bilmesi için nasıl bisiklet
sürüleceğini öğrenmesini gereksiz kılan bir alet var mı?!?!

S: (MM) Sanırım ne kadar bilgi özümsemişsen o kadar çok özgür iraden oluyor.
C: Evet!! Evet!!

S: (L) Diğer bir deyişle, bilgi ve farkındalık özgür iradenin farkına varmanı sağlıyor ve böylece hangi
eylemlerin GERÇEKTEN özgür irade eylemi olduğunun farkına varıyorsun ve böylece yalanlar, aldatmalar
ve gerçek arasındaki farkı bildiğinde veya şüphelendiğinde, hayatını kontrol edebilecek bir konumda
oluyorsun. Doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Ark bir şey daha soruyor... sorunu inançmış, bana söylediği şekliyle.
C: İnanç da bilgiden gelir, ve daha önce söylediğimiz gibi... Yanlış bilgi, bilgisizlikten daha kötüdür!!!!!

S: (L) Yani öğrendiğimiz veya incelediğimiz herhangi birşeyde doğruluğu TAM olarak belirlemek için onu
alıp her parçasını incelememiz, her yönüyle, hatta diğer şeylerle ilişkisini kavramamız gerekiyor, öyle mi?
C. S. Lewis'in dediği gibi bilgi bir ip gibidir... eğer onu bir kutuyu bağlamak için kullanıyorsan kusursuz
olup olmadığı o kadar önemli değildir, ama eğer bir halat olarak onunla bir uçurumdan iniyorsan,
ağırlığını kaldıracak kadar sağlam olduğundan mutlaka emin olman gerekir.
C: Evet.
S: (L) Pekala, Ark şunu soruyor: "1979'daki Phoenix Projesi'nde, Grilerin de yardımıyla, bir zihin okuma
cihazı başarıyla üretildi " Bu doğru mu?
C: Hayır!

S: (L) Tamam! Bu gayet kısa ve netti! Sonraki soru: "Uyuşturucu etkisi altındayken, medyumların veya
normalin üzerinde zihinsel kapasiteleri olanların bir makineye bağlanarak bir tür fiziksel form yaratmaları
mümkün olabilir mi?"
C: Mümkün. Şimdi incele: "Griler" "Kertenkele" varlıklarının sibergenetik araçları, o halde yardımı aslında
kim yapıyor? Ve Kertenkelelerin arkasında kim var?? Atalarınız olabilir mi acaba!?!

S: (L) Burada şöyle söylüyor: "İnsanın içinde olan ve tutku olarak ortaya çıkan ateş, yararlanabileceğimiz
sırdır. Herşeyin sırrı tutkudur. Tutkuyla herşey mümkündür. Phoenix Projesi'ndeki zihin izleme deneyleri
güçlendirilen beyin dalgalarıyla açıklandı. Aslında deneyde yapılan şey subjenin tutkusunu
güçlendirmekti. Güçlendirilen şey subjenin "içsel iradesiydi" ve hepimizin içindeki o içsel ruh, o hareket
gücü, elektrik enerjisi olarak ortaya çıktı. O gücü kullanmada ustalaştığında kontrol edilemezsin, artık
evren senindir. İçsel ruhun ustası olduğunda fiziğin de ustası olursun." Yorumlarınızı rica ediyoruz.
C: Önce önceliği olanlar: Yardımı aslında kim yapıyor? Ve yardım nasıl yapılıyor?!!!!!!???

S: (L) Hopi materyaline göre Konsorsiyum'a Griler yardım ediyor... Yardımı kim mi yapıyor? Hmmm... Bir
ipucu verin... Sanırım Kertenkeleleri kontrol edenler Nordik dünyadışılar. Griler Kertenkeleler tarafından
yaratıldı ve Konsorsiyum'a onların yardım ettiği söyleniyor...
C: Yardım etmek mi? Yoksa etkileme mi?!? Eğer öyleyse nasıl?!? Ve herşeyin düğümlendiği yer de burası
değil mi? Her zaman mutlak bir şekilde etki altında değil misiniz?!? Yaptığınız HERŞEY'de? Bunu defalarca
söyledik... O yüzden lütfen yoldan sapmayalım, tamam mı?

S: (L) Yani domuz ağılında olduğumuz sürece domuz ağılındayız ve oradan çıkmadığımız sürece de onun
İÇİNDEYİZ, öyle mi?
C: Öğrenme döngüsünde o noktaya ulaşana kadar.

S: (MM) Medyumlarda kullandıkları kimyasal neyin nesi? "Akaşik kimyasal" mı?


C: Ve alıntıladığın bilgi bütünüyle yanlış!

S: (L) Yani alıntıda anlatılan herşey yanlış mı?


C: "Tutku" bireyi "özgür" kılmaz. Tam tersi!

S: (L) Peki ya tutku bilgi içinse?


C: Bu tutku değil, ruhun arayışı.

S: (L) Peki bazı insanlara bu arayış güdüsünü veren şey nedir? Her yalanı ayıklayıp yalnızca çıplak gerçek
kalana kadar herşeyin mutlak dibine ulaşma iradesi veren o buharlı silindir etkisini yaratan şey nedir?
C: Yanlış kavram. Bu yalnızca kişinin öğrenme döngüsünde o noktada olduğu anlamına gelir. O noktada
hiçbir güdü gerekmez.

S: (L) Yani oradasın çünkü gerçeği aramanın herşey haline geldiği noktaya ulaşmanı sağlayan kritik bir
eşiği aşmış oluyorsun, öyle mi? Ve bu, varlığının parametrelerini belirliyor. (MM) Bu öğrenme döngüleri
dünyayı saran tabakalar gibi mi? ...
C: Hayır.

S: (L) Daha çok 360 derecelik bir daire gibi ve herkes bu dairede farklı bir noktada ve tüm daire dönüş
halinde. Önündeki ve arkandakilere göre nispi konumun hiç değişmiyor ve herhangi birine yardım için
yapabileceğin tek şey kendini hareket ettirerek daireyi hareket ettirmek, önündekini daha ileri itmek ve
arkandakini de senin bir önceki yerine çekmek, doğru mu? Ve döngüde nerede olduğun ne yaptığını
belirliyor...
C: Tek bir döngü, evet. Tek bir öğrenme döngüsü var ve o döngü üzerindeki yerin DENEYİMLERİNİ
belirliyor ve tersi.
S: (L) Döngüdeki bir noktadan başka bir noktaya "sıçranabiliyor" mu? Uzaydaki bir solucan deliği falan
gibi?
C: Gerçek 1, 2 ve 3'e bak.

S: (L) Kestirme yok anlamında mı?


C: Şimdi 3, 4 ve 5'e.

S: (L) Yani belirli olaylar ve koşullar kişinin bazı "sıçramalar" yapmasına yardımcı olabilir mi?
C: "Sıçrama" değil, hızlanma.

S: (L) Daha önce değişken çekim dalgalarından bahsederken bu dalgaların değişken hale gelmesine
neden olan şeyin ne olduğunu sormuştum ve siz de "kullanım" olduğunu söylemiştiniz. Ayrıca BH'nin
çekimi dağıtmak, KH'nin de çekimi "toplamak" olduğunu söylediniz. Bunun üzerinde biraz düşündüm ve
şunu sormak istiyorum; diğerlerine verirken, ki örneğin bir yardımın yalnızca dersin uzamasına neden
olacağını bildiğin için verdiğin şey bir yardımın kesilmesi şeklinde bile olsa, başkalarına vermek çekimin
dağıtılması demek oluyor. Ve bunun tersi olarak da, örneğin kişi başkalarının enerjisini boşalttığının
bilinçli bir şekilde farkında olmasa bile bir şekilde başkaları üzerinde zihinsel veya başka türlü kontrol
uygulamak da çekimin toplanması oluyor. Doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Ve çekimi topladığın zaman karadelik gibi birşey mi oluyorsun, kendi içinde bir çukur mu oymuş
oluyorsun?
C: Nihai olarak.

S: (L) Ve bana öyle görünüyor ki, bizim yaptığımız şeyin amaçlarından biri de kendimizde topladığımız
çekimi bırakmak, doğru mu?
C: Eğer seçiminiz buysa, veya eğer yolunuz buysa.

S: (L) Seçim, yolla ayrılmaz bir şekilde ilişkili mi, anladığım gibi? Ruh özünde nasıl yapılanmışsan onun bir
parçası.
C: Yakın.

S: (L) Ve seçimi KH olan insanlar var. Bu onların yolu.


C: Yakın.

S: (L) Yani üzerinde bulundukları yolun sonunu görsen bile birini kendi yoluna döndürmeye çalışmak bir
yargılama ve kötü bir davranış oluyor. Çünkü neticede bu onların yolu...
C: Evet.

S: (L) Ve eğer böyle birine "kovalar dolusu sevgi ve ışık" gönderirsen, onların özgür iradesini ihlal mi etmiş
oluyorsun?
C: "Kovalar" dolusu kusmuk da gönderebilirsiniz, çünkü onların tepkisi bu olacaktır.

S: (MM) Neden herhangi bir şey gönderiyoruz ki... Yalnızca tarafsız mı olmak gerekir?
C: Yargılama KH'dir.

S: (L) Daha önce bize yıldızların ve gezegenlerin diğer yoğunluklara açılan portallar veya geçitler
olduğunu söylemiştiniz. Bu gelen dalganın, gelen Yoğunluk Değişim Sınırı'nın bu tür portallar yoluyla
erişilebilir olması mümkün mü? Yani bizim mekanımızda gerçekten ortaya çıkacak olan birşey değil de,
yıldızlardan ve gezegenlerden yayılacak birşey gibi?
C: Bu konudaki sorun ile çok uzun bir konuyu başlatıyor olabilirsin.

S: (L) Yani karmaşık. Nuh'u tekrar okurken...


C: Hatırla: 4'üncü yoğunluk KH güçleri tarafından enerjinin tüketilmesini istemiyorsan, takvim tarihleri
iliştirilmiş tüm kehanetlerin faydasız olduğunu bil!
S: (L) MM'nin yaşadığı bölgedeki yerel Hindu toplantısında MM'nin onların enerjilerini emip tükettiği
söylendi. Ne tür bir etkileşimdi bu? Neden bu kadar rahatsız oldular?
C: Çünkü tapılmak istiyorlardı.

S: (L) Yani asıl kendileri onun enerjisini emmek istiyorlardı çünkü tapılmak enerji emilimiyle eşanlamlı,
öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) MM'nin çektiği aura fotoğrafındaki köpeğe benzer görüntüyü merak ediyorum.
C: Bu zamanlarda 2'nci yoğunluk varlıkları giderek daha fazla yapışık ruh çekecek.

S: (L) Bu yapışık ruhlar başka varlıklar anlamında mı?


C: Evet, ve diğerleri.

S: (L) 2. yoğunluk varlıkları bu yapışık ruhları çekerken, bunları bizden mi çekiyorlar, örneğin koruma
amacıyla?
C: Hayır.

S: (L) Bize zarar vermesi için bu tür yapışık ruhları çekmede kullanılıyorlar mı?
C: Evet.

S: (L) Yani köpeklerimiz üzerinde de mi yapışık ruh temizliği yapmamız gerekecek? (V) Yüce Toledo!
C: İşe yaramaz.

S: (L) Hayvanlarımız neden yapışık ruh topluyor?


C: Frekans titreşimlerindeki yoğunlaşmalardan dolayı.

S: (L) Yapabileceğimiz birşey var mı? Yani evcil hayvanlarımızdan kurtulmamız mı gerekiyor?
C: Bu kadar katı birşey önermeyiz. Fakat dikkatli olun: 3'üncü yoğunluk KH yönelimi 2'nci yoğunluk
üzerinde "hakimiyet" düşüncesini de içerir ve bu yalnızca dalganın yaklaşmasıyla artan enerjinin doğal
bir neticesi... Derslerin bazıları oldukça ilginç gerçekten. Sizden daha düşük kapasiteli olanları zorla tutup
esaret altına almanın "iyilik" amacıyla olduğunu varsaydığınızda, sizden daha yüksek kapasiteye sahip
olanların da aynı şeyi sizin için düşünmekte olmasını neden beklemeyesiniz?!?

S: (MM) Evimdeki portalın durumu hakkında bilgi istiyorum.


C: Bunu tartışmadan önce, daha önce verdiğimiz yanıtlarla ilgili birşey üzerinde daha fazla düşünmenizi
istiyoruz. Bu konuyla ilgili fayda göreceğiniz çok şey olduğunu tahmin ediyoruz. Şimdi: Portallar... iyonik
sütun... hmmm...

S: (V) Portallar arketipik mi?


C: Öyleler mi? Hmmm...

S: (MM) Benim evimdeki sütun iyonik bir sütun mu? (L) Bunu kastettiklerini sanmıyorum. İyonik bir
sütunun sonraki yoğunluğa bir portalı temsil ettiğini kastediyorlar sanırım. Bir arketip.
C: Üçüncü yoğunluk eşdeğeri.

S: (V) Yani portalı gözlerimizle görmemizin yolu bu mu? (L) Sanırım iyonik sütunun formu 4'üncü
yoğunluk formuyla uyumlanan bir temsil.
C: Ve 5'inci yoğunluk, vs....

S: (L) Tamam, MM'nin evindeki portal. Bu portalla, bu yoğunluklar arası alıcı-vericiyle deneyler
yapıyordu.
C: Hayır, evindeki şey yoğunluklar arası bir alıcı verici değil, bir portal mevcudiyeti.

S: (L) Bu portal mevcudiyetinin işlevi nedir?


C: İşlev doğru kavram değil.
S: (L) Peki nedir?
C: Bir portalın mevcudiyeti.

S: (L) Bu portal evdeki herhangi bir kişiyle mi ilişkili? Veya bölgeyle?


C: Mevcut.

S: (L) Hangisi?
C: Sadece mevcut.

S: (L) MM oraya taşınmadan önce de orada mıydı?


C: Bu önemli değil.

S: (L) Önemli olan ne?


C: Kendine sor. Farkındalık.

S: (L) Bir taraftan bunun iyi birşey olduğunu düşünüp yanılıyor olmak var, diğer tarafta ise kötü birşey
olduğunu düşünüp iyi birşeyi kaçırmak var...
C: Öğrenmek eğlencelidir.

S: (MM) Meditasyonda bunun üzerinde çalışmaya hazırlanıyorum. Bununla ilgileniyorum ve giderek


daha fazla şey öğreniyorum. Sadece merak ediyordum...
C: Hey bayan, hala anlamadın mı?

S: (V) "Hey bayan" kim? Ben olmalıyım...


C: Hayır.

S: (V) Bu çok garip. (MM) Diğer yoğunluklara mı uzanıyor?


C: Evet, ama ne olmuş? Bu bağlantı da diğer yoğunluklara uzanıyor.

S: (L) Bu portalın neden bu kadar farklı bir figür ile temsil edildiğiyle mi ilgili?
C: Hayır.

S: (L) Bu portaldan kanallama yapması mı gerekiyor?


C: Önemli olan portal değil.

S: (L) Sanırım niyeti kastediyorlar... Portal önemli değil, önemli olan senin içinde ne olduğu. Ve bunu
yalnızca sen bilebilirsin.
C: Ve şimdilik İyi Geceler.
21 Temmuz 1996

F___, Laura, TR, JR

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu gece karşımızda kim var?


C: Vimon.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) AJ'nin bana karşı herhangi kötü bir niyeti var mı? Bana karşı olan düşünceleri?
C: Çok sayıda parçalı düşünce.

S: (L) Onun düşünceleri mi?


C: Hayır. Senin soruların.

S: (L) Tamam, daha spesifik: İnternet üzerinden benimle temas kuran bir adamla bir diyaloğum var.
C: Evet.

S: (L) Ve öyle görünüyor ki bu diyalog bağlamında meydana gelen pek çok eşzamanlı olay var.
C: Belki.

S: (L) Eşzamanlı görünen bu olayların bazılarının beni kandırmaya yönelik olarak yaratılmış olması
mümkün mü?
C: Elbette mümkün!

S: (L) AJ bana karşı ne hissediyor?


C: Konu "his" değil!

S: (L) Konu nedir? Bana karşı niyetleri nedir?


C: Çoklu.

S: (L) Bunlardan başlıca en az iki tanesini söyleyebilir misiniz?


C: Hayır, söylemeyeceğiz.

S: (L) Bunlardan herhangi birini söyleyebilir misiniz?


C: Nasıl öğrenirsin?

S: (L) Biliyorum. Ama aynı zamanda hassasım ve kendimi berbat bir hale sokmak istemiyorum!
C: Daha önce de söylediğimiz gibi, zihninde mevcut olan ve sınırsız olan güçleri kullanarak.

S: (L) Yol haritası vermeyeceğinizi biliyorum ama bir ipucu verebilirsiniz! Bu konuda bana verebileceğiniz
ipucu miktarı nedir?
C: Tek bir ipucu: Eğer düzgün bir şekilde öğrenmek ve olası vahim hatalardan sakınmak için celse
materyalini her zaman yazıya geçir ve incele!!!

S: (L) Demek tek ipucu bu. Celse kayıtlarını yazıya geçirmeye devam edeceğim.
C: Az az yapmak, göz korkutucu görünen bir işi çabasız hale getirebilir. Zamana dayalı olmayan geniş
kapsamlı düşünce öğrenmeyi geliştirir.

S: (L) Geniş kapsamlı nasıl düşünülür?


C: Sabırla... Anlıyorsun ya Laura, kaplumbağa olmak, tavşan olmaktan daha iyi!

S: (L) Bugün AJ'ye sıcaklıktan bahsederken neden klimam bozuldu?


C: Belki düşünceni geliştirmenin zamanıdır. Bu kadar vurgu yapmamız, kişinin inatçılığı onu uçurumun
kenarına getirdiğinde gerekli oluyor!

S: (L) Eğer bunu siz yaptıysanız, o klima tamir edilmeden başka celse yapamayacağımız gerçeğini de
düşünmüşsünüzdür umarım!
C: Celselere ihtiyacımız var mı?!?

S: (L) Sizin yok, ama ya bizim?


C: Mesajlar yitirildikten sonra celselerin ne faydası var ki?

S: (J) Bu gece TR ve benim burada olmamızın önemi nedir? Bu önemli mi?


C: Evet! Ve yol haritaları benzin istasyonunda mevcut.

S: (L) Ne kadar yardımcı oluyorsunuz, çok teşekkür ederiz!


C: Ne demek. Biz teşekkür ederiz.

S: (L) Peki bir ipucuna ne dersiniz?


C: Cevaplar biliniyor. Bazen şüphenin ilacı biraz durmaktır.

S: (J) Bence celselere bir ara verip tüm celseleri yazıya geçirmeliyiz.
C: Bunu adım adım yapın. Maratona girişmeyin. "Zamana" dair endişe etmeyin!

S: (L) Yani celselere devam ederken bir yandan da o işi yapabilirim, bunu mu kastediyorsunuz?
C: Kısmen. İnceleme, araştırma ve düşünmeye ihtiyacın var.

S: (L) İhtiyacım olan şey bir tatil ve daha az stres!


C: Biz de aynı şeyi söylerdik! O transkriptlerde keşfedilmemiş defineler var. Unuttuğun şeyler seni
"hayretler içinde bırakacak"!!

S: (L) O halde bir planımız var! Devam etmek!


C: Pekala millet, iyi geceler!
27 Temmuz 1996

F___, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Wonika.

S: (L) Nereden iletişim kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) A___ hakkında endişeleniyorum. İyi mi?


C: Evet.

S: (L) Birazdan evde olur mu?


C: Açık.

S: (L) Son zamanlarda onun hakkında sürekli endişeleniyorum.


C: Deneyimlemesi gerekeni deneyimlemeli.

S: (L) Yani bu herkes için geçerli, çocuklar için bile.


C: Gibi.

S: (L) AJ ile ilgili düşüncelerim beni çıldırtıyor. Bunun hakkında birkaç soru sorabilir miyim?
C: İstediğini sorabilirsin.

S: (L) Bir gün herşey belirli bir şekilde ilerliyor ve olmakta olanı biliyorum ama ertesi gün ona birşey oluyor
ve tüm ruh hali değişiyor. Neler olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Neden?

S: (L) Bana karşı bu kadar soğuk olmasına neden olacak ne söyledim ona?
C: Öğreniyor musun?

S: (L) Muhtemelen. Birşeyler öğreniyorum bence. Peki onun aklında ne var? Söylediğim veya yaptığım
birşey mi?
C: Önemli değil.

S: (L) Peki önemli olan ne? Onunla iletişimimin herhangi bir önemi var mı?
C: Bekle ve gör.

S: (L) Sorabileceğim herhangi birşey var mı? Bana neler oluyor? Duygusal bir enkaza döndüm...
Algıladığım geçmiş hayat bağlantısı bunun bir parçası mı?
C: Seni elinden tutup götürdüğümüzde öğrenmiş mi olursun? Bunu keşfetmek için gerekli tüm araçlara
sahipsin.

S: (L) O araçlardan birinin SİZ olduğunuzu düşünüyordum. Bize bu konuda yardımcı olacağınızı...
C: Ama "Birinci Seviye" sorulara yanıtlar vererek değil.

S: (L) Öğrenmek istediğim tek birşey var: Beni resmen parçalara ayıran bu duygusal enerjinin kaynağı
nedir? Dışımdan mı geliyor yoksa içimden mi?
C: Bizim de bilmek istediğimiz tek şey şu; son zamanlarda ne kadar celseyi yazıya geçirdin?

S: (L) Defterleri inceliyorum ve okuyorum, pek çok şey yapıyorum. Bilgisayara geçirmek için
hazırlanıyorum...
C: "Cevaplar" orada.
S: (L) Karşılaştığım şeylerden biri, neredeyse iki yıl önce söylediğiniz birşeydi. Birşey olacağını ve bunu
hemen tanıyacağımı ama diğerlerinin şüphe edebileceğini söylemiştiniz. Bence AJ ile ilgili durum bir
hemen tanıma durumuydu. Tanıma terimi aslında birini tanımakla ilgilidir. Sanırım ille bir olay değil de
bir kişiyi tanımak anlamında kullandınız bu terimi.
C: Ve öğrenmek sınırsız şekilde sana yardımcı olur.

S: (L) Son bir soru. Eğer bir ipucu almamı sağlayacak bir soru varsa o soruyu sorulmuş kabul edin... Kafam
tamamen karıştı!
C: Dış bir etki değil.

S: (L) Yani zihnime yönelik dış bir etkiden ziyade içsel bir karışıklıkla mı ilgili bu?
C: Evet.

S: (L) AJ benden bir şekilde enerji alıyor mu?


C: Açık.

S: (L) Tüm söyleyebileceğiniz bu mu?


C: Belki.

S: (L) Bana karşı düşünceleri ve niyetleri nedir?


C: Hayır.

S: (L) Daha önce bu tür soruları yanıtlıyordunuz! Bana pek çok insandan bahsettiniz! Onun hakkında
neden hiçbir cevap vermiyorsunuz?
C: Bu uygun değil.

S: (L) Neden uygun değil? Anlamaya çalışıyorum! Büyük bir zihinsel kasırganın ortasındayım... lütfeeen....
C: Bekle ve gör.

S: (L) Bu iyi anlamda mı yoksa kötü anlamda mı?


C: "A___ o anahtarlarla ne yapıyor?" anlamında.

S: (L) Neden bahsediyorsunuz? A___'da hiçbir anahtar yok mu demek istiyorsunuz!? Yorgunum ve siz de
iyice anlaşılmaz oldunuz. Nasıl davranmam gerektiği ile ilgili bir ipucu var mı? A___ buraya gelmekten
bahsettiği için bir tehlike altına mı giriyor?
C: Her zamankinden fazla değil.

S: (L) Birlikte birşeyler yapabileceğimizi düşünüyor, bunun olumlu bir etki yaratacağını.
C: O zaman bunun üzerinde odaklan!

S: (L) O diğer şey hakkında nasıl saptırıldık? Bu bir tür saldırı mı?
C: Belki.

S: (L) Onu herhangi bir tehlike altına sokmak istemiyorum.


C: Bunun uygun yolları var.

S: (L) Bu çekim dalgası konusunda yapabileceğimiz herhangi birşey var mı? Bununla çok ilgileniyor.
C: O zaman onunla bunun üzerinde çalış!! Transkriptleri ve henüz yazıya dökmediklerini incele.

S: (L) Tamam. Başlayacağım.


C: Ama yavaş bir şekilde.

S: (L) Tamam, yavaş ama emin bir şekilde. Ve yorgunum. O yüzden iyi geceler demem gerekiyor ama bu
celseyi kısa kesmek zorunda kaldığım için üzgünüm.
C: Kısa ama tatlı. İyi geceler.
3 Ağustos 1996

F___, Laura, TR ve JR

S: (T) Bir yolculuk yapmamız iyi olur. (L) Nereye? (T) Coral Castle'a. (L) Evet, gerçekten iyi olurdu. Pekala,
merhaba!
C: Merhaba.

S: (L) Bu gece hangi ismi kullanacağız?


C: Jopoye.

S: (L) Neredensiniz?
C: Kasyopya.

S: (L) Sahneyi diğerlerine bırakmadan önce AJ ile ilgili herhangi bir yorumunuz olup olmadığını öğrenmek
istiyorum. Bu konudaki deneyimlerim tuhaf ve bir tuzağa yakalanmak istemiyorum...
C: Yeni.

S: (L) Yeni ne? Bu ne anlama geliyor?


C: Olduğu şey.

S: (L) "Yenilenmiş" anlamında mı?


C: Evet.

S: (L) Bu bir başlangıç mı?


C: Tek bir kelimenin zihninizi kullanmanızı nasıl sağladığını görüyor musunuz?

S: (T) Evet.
C: Ve eğer istediğiniz gibi size uzun ve ayrıntılı bir açıklama yapmış olsaydık zihninizi kullanmazdınız!

S: (L) Bu konuda herhangi başka birşey?


C: Hayır, teşekkürler!

S: (L) Sadece şu küçük şeyi sorayım... Kendimi frenlemek, kaplumbağa gibi olmak için gerçekten çok çaba
harcıyorum ama bazen gerçekten bunalıyorum. Nasıl bir yol izlemem gerektiği konusunda tavsiyede
bulunabilir misiniz? Bu öyle bir mücadeleye döndü ki...
C: Keşfet.

S: (L) AJ ona yolladığım materyalin bir kısmını bugün Almanya'daki bir konferansta kullanmış. Bunun
farkında mıydınız?
C: Evet.

S: (L) Onun gezegendeki bahsettiğiniz 100'den az sayıdaki "farkında olan" kişiden biri olup olmadığını
merak ediyorum.
C: Cevap vermemizi imkansızlaştıracak kadar çok şey söyledin.

S: (L) Bu özgür iradeyi ihlal edeceği için mi cevap vermiyorsunuz?


C: Ya da sorgun karmakarışık olduğu için.

S: (L) Tamam, benim başka sorum yok! Baksanıza hiçbir soruma cevap vermiyorlar!
C: Gerçekten mi?

S: (L) Peki bana ne söyleyeceksiniz?


C: Keşfet!

S: (T) Pekala, kelime çağrışımlarıyla gidelim. Aradığımız cevaba bizi ne tür ifadeler götürebilir?
C: Düşünülmüş sorular.
S: (L) Soruları sen sor T___. (T) Ne soracağımı hiç bilmiyorum. Sorduğum soruların aptalca mı yoksa
akıllıca mı olduğundan hiç emin olamıyorum.
C: Bunu söyleriz.

S: (T) Başlangıç olarak kişisel bir soru sormak istiyorum. Bildiğiniz gibi karşımızdaki sokakta bir baz
istasyonu kulesi kurulmasına karşı bir kampanya yürütüyoruz. Bu konuda kendimizi iyi hissediyoruz.
Yaptığımız şeye yapmakta olduğumuz gibi devam etmemizi tavsiye ediyor musunuz? "Keşfet, açık, size
bağlı" gibi cevaplar vermemeniz için bunu tam olarak nasıl soracağımı bilmiyorum. (L) Yukarıdakilerin
hepsi T___! Kendi sorunu yanıtladın!
C: Yapmakta olduğunuz şey yapmanız gereken şeydir, yoksa yapıyor olmazdınız!

S: (T) Biz yaptığımızdan memnunuz ve komşularımıza da yardımcı olmuş oluyoruz.


C: İçgüdüler kişiye derslerinde rehberlik ediyor.

S: (L) Aklıma alakasız bir konuda bir soru geldi. Hale-Bopp hakkında herhangi birşey sormuş muyduk?
C: Evet.

S: (L) Hale-Bopp Dünya'yı bir süper-iletkene mi çevirecek?


C: Hayır.

S: (L) Hale-Bopp 4'üncü yoğunluğa geçişin habercisi mi?


C: Hayır.

S: (L) Hale-Bopp'un gökyüzünden geçip bir gece şovu yaratmaktan başka yaptığı herhangi birşey var mı?
C: Hayır.

S: (L) Hale-Bopp'la ilgili yaygara birşeyi gizlemeye yönelik bir örtü olarak mı kullanılıyor?
C: Hayır.

S: (L) Peki nedir?


C: Hale-Bopp hop!

S: (T) Doksanların Kohoutek kuyruklu yıldızı gibi! (J) Kozmik OJ Simpson davası! Bizi meşgul etmek için
birşey...
C: Konu açılmışken, "ikiz güneş" teorisinden haberiniz var mı?

S: (L) Hayır, o nedir? (T) Jüpiter'in bir yıldıza dönüşmekte oluşuyla mı ilgili bu?
C: Hayır.

S: (T) Peki, ikiz güneş teorisi nedir?


C: Güneş'in aslında bir çift yıldız olduğu teorisi.

S: (L) Peki eğer bir çift yıldızsa neden diğerini görmüyoruz? Diğeri nerede ve onu neden görmüyoruz? (T)
Bunu duyduğumu hiç hatırlamıyorum, sen? (F) Bana yabancı gelmiyor nedense. (L) Bu doğru mu, yani
gerçek mi?
C: Biraz bekleyin...

S: (L) İkiz güneş uzmanlarını çağırıyorlar herhalde... (L) Eminim öyledir! [planşet çok sayıda dönüş
yapıyor.]
C: Nerede kalmıştık?

S: (L) İkiz güneş fenomeninden bahsediyorduk...


C: Teorisi.

S: (T) Güneş'in ikili bir yıldızdan bir tanesi olduğu teorisi mi bu?
C: Evet.
S: (L) Bu teori doğru mu?
C: Henüz değil, çok aceleci davranıyorsun.

S: (T) Tamam, konuyu siz açtınız. Bu teoriye göre güneşimizin ikili bir yıldız sisteminin bir parçası
olduğunu söylediniz...
C: Evet...

S: (T) ...ve orada başka bir yıldız daha, başka bir güneş daha olduğunu...
C: Evet...

S: (L) Onu görebilir miyiz? (T) Şu anda onu görebiliyor muyuz?


C: Görebiliyor musunuz?

S: (L) Hayır. Sanırım göremiyoruz. Onu göremememizin sebebi bizim güneşimizin öbür tarafında olması
mı? Yani onu hiç göremememize neden olan bir yörüngesi mi var?
C: Yörüngeler... evet, eğer o yıldızın orada olduğunu kabul edersek. Bunu doğrulamadık, öyle değil mi?

S: (L) Hayır, doğrulamadınız ama konuyu SİZ açtınız! (T) Başa dönelim. İkiz güneş teorisini söylediniz ve
güneşimizin bizim güneş sistemimizdeki iki güneşten biri olduğunu söylediniz...
C: Belki.

S: (T) Bizim güneşimiz çift yıldız sisteminin parçalarından biri...


C: Belki.

S: (T) Güneş iki yıldızın birleşmiş hali mi?


C: Hayır. "Karanlık" madde nedir, ve karanlık yıldızlar nedir?

S: (L) Karanlık yıldızlar kara delikler gibi mi?


C: Hayır.

S: (T) Okuduğum kadarıyla astronomi uzmanlarının denklemlerine göre evrende tespit edilen şeyler var
ama bunları göremiyoruz...
C: Evet.

S: (L) Karanlık yıldızlar da bu tür birşey mi?


C: Evet.

S: (T) Demek karanlık madde ve karanlık yıldızlar var?


C: Evet.

S: (T) Karanlık maddeyi göremiyorlar çünkü karanlık.


C: Evet. Ya "Kahverengi yıldızlar"?

S: (T) Evet Kahverengi yıldızları duymuştum. Sarı, kırmızı, mavi, yeşil yıldızlar var... Bizim yıldızımız sarı
renkli olarak yanıyor çünkü hidrojen ve bunun gibi maddeler içeriyor.
C: Yakın.

S: (T) Diğer yıldızlar kendi içerdikleri maddeler nedeniyle bizim görebildiğimiz spektrumda farklı renklerle
yanıyorlar...
C: Evet, ama "kahverengi" olanlar değil.

S: (T) Kahverengi yıldızların kahverengi olmasının nedeni içerdikleri madde değil yani...
C: Beyaz, kırmızı, sarı ve mavi...

S: (L) Bu renkler sıcaklığı mı temsil ediyor?


C: Kısmen, ama konu bu değil!
S: (L) Hale-Bopp bir kahverengi yıldız mı?
C: Hayır.

S: (T) Hayır. Hale-Bopp'un bu tartışmayla bir ilgisi yok. Hale-Bopp bizi lüzumsuz meşgul eden başka birşey
sadece. Tamam, kahverengi yıldızlar. Bizim gördüğümüz renkler kısmen sıcaklıkla, kısmen de madde
içeriğiyle ilgili... (L) Peki ya yönü belirleyen spektral kayma?
C: Evet, ama konu bu değil!

S: (L) Kahverengi yıldızla ilgili önemli olan şey ne? Siyah bir kütle...
C: Hayır! En bariz olanı deneyin.

S: (L) Henüz yanmaya başlamamış bir yıldız mı?


C: Tersi.

S: (L) Tamam, o kadar uzun zamandır yanıyor ki gazı bitmek üzere, öyle mi?
C: Evet.

S: (T) Madde içeriği bittiği için mi o renkte?


C: "Kahvrengi"yi neden tırnak içine aldık?

S: (L) Çünkü kahverengi bir yıldız tükeniyor gibi görünmesine rağmen gerçek bunun tersi mi?
C: Hayır.

S: (L) Çünkü... Bilmiyorum.


C: Siyah zeminde kahverengiyi görmek ne kadar kolay?

S: (T) Hiç kolay değil! Karanlık maddenin görülmemesinin nedeni bu...


C: Bilim adamları bu yüzden onlara "kahverengi" adını taktı.

S: (L) Kahverengi yıldızın ikiz güneş teorisiyle ilgisi nedir?


C: Tahmin et!

S: (T) Tamam. Bunun hakkında konuşalım. Bir nedenden dolayı özgür iradeyi korumak için bunu kendimiz
bulmamız gerekiyor. (L) Bu yıldız gezegenler arasında dolaşacak kadar küçük bir yıldız mı?
C: Hayır, sizi birşeye yöneltiyoruz, eğer sabırlı olursanız.

S: (L) Tamam, yönlendirin... Bunu öğrenmek istiyoruz. (T) Kahverengi yıldızın ne olduğunu anlayıp
anlamadığımızı sordular.
C: Anlıyor musunuz?

S: (L) Kahverengi yıldızın önemi nedir?


C: Karanlık yıldız.

S: (L) Karanlık bir yıldız... tamam...


C: Eğer oradaysa.

S: (L) Lütfen şunu söyleyip beni bu ızdıraptan çıkarır mısınız? (T) Bekle, karanlık bir yıldız karanlık çünkü
ışık yaymıyor. Ama yine de bir yıldız ve yıldız gibi davranıyor...
C: Evet. Ve eğer eliptik bir yörüngesi varsa... acaba "gidip geliyor" mu?

S: (T) Bilimin, astronominin çift yıldız olarak tanımladığı şeyler, birbirine çok yakın olan ve etkileşimli bir
yörüngeleri olan çift yıldızlar. Ama çift yıldızların tek mevcudiyet şekli ille de böyle olmak zorunda değil.
C: Yakın. Kendi gözlem noktanızdan algıladığınız şekliyle. Peki bu yıldızlar arasında bir bisiklet yolculuğu
yapmaya ne dersiniz?
S: (L) Yani bizim bildiğimiz ve gördüğümüz çift yıldızlar aslında birbirinden çok uzak mesafelerde
olabilirler... (T) Yani astronomlarımız bu olasılığı kabul etmediler.
C: Evet, ettiler.

S: (T) Biliyorlar ama bundan bahsetmiyorlar. Yani bu teoriye göre, yörüngesinde ilerleyen kahverengi bir
yıldızımız olabilir...
C: Eğer olduğunu öğrenseydiniz ne yapardınız?

S: (L) Hmm...
C: Ve belki de gelip gidiyor?

S: (T) Mesela her 3600 yılda bir mi?


C: Belki.

S: (T) Belki bu karanlık yıldızın etrafında dolaşan gezegenler de vardır?


C: Pekala yön değişikliği: Oort bulutu ve komet kümesi... ve zaman zaman lobutların içinden geçen bir
bowling topu gibi Oort bulutunun içinden geçen ikinci güneş.

S: (L) Oort bulutunun içinden geçen karanlık yıldızın komet kümesiyle ilgisi nedir?
C: Neden sonuç.

S: (L) Yani karanlık yıldızın Oort bulutuna çarpması komet kümesini mi yaratıyor? (T) Mutlaka çarpması
gerekmez, yeterince yakın bile geçse çekimi pek çok şeyi etkiler... (L) Ama "lobutların arasından geçen
bowling topu gibi" dediler. (T) O yıldızın çekim gücü kometlerin her yöne savrulmasına neden olur. (J)
Dünya bir lobut gibi mi yani? Bir bowling lobutu? (L) Hayır lobut gibi olan Oort Bulutu.
C: Oort Bulutu'nun ne olduğunu açıkla Laura.

S: (L) Oort Bulutu'nun ne olduğunu herkes biliyor mu? (J) Ben bilmiyorum. [Oort bulutunun açıklanması.]
Pekala, demek baktığımız şey...
C: Şimdi, çok korkutucu bir dönemden, sonra görünüşte tekrar bir normalliğin gelmesinden ve bunun
ardından da "Son"dan bahseden İncil kehanetlerinizi düşünün. (ç.n.: orijinal metindeki "bible" veya
"biblical" terimleri duruma göre ya sadece "incil", ya da hem incil'i hem de tevrat'ı [eski ve yeni ahit]
birlikte ifade eden bir anlamda kullanılabiliyor.)

S: (T) Komet kümesini daha ilk celselerden itibaren öğrenmiştik. Şimdi bunun ötesine geçiyorsunuz ve
bu komet kümesinin...
C: Laura lütfen o kehanetleri hatırlat.

S: (L) Aslında "Nuh Sendromu" temel olarak bu kehanetlere dair bir yorumlamadan oluşuyor ve bu tür
olayların "doğal" bir döngüsü olması gerektiğini açıklamak üzere biraz da bilim içeriyor. ... Kehanetlerde
şöyle deniyor: "Eğer o günler kısaltılmamış olsaydı hiçbir vücut kurtulmazdı. Ama seçilmişlerin hatrına o
günler kısaltılacak." Şimdi bana bunun ne anlama geldiğini söyler misiniz?
C: Henüz değil.

S: (T) Neredeyiz? Bowling lobutları gibi kometleri etrafa dağıtan bir kahverengi yıldızımız vardı...
C: İncil'deki kehanetler bir korku ve kaos döneminden bahsediyor, ardından sükunet ve ardından büyük
bir huzur, yenilenme ve bereketin içinde beklenmedik bir şekilde gelen son.

S: (L) Tamam, şimdi bunu açıklayın lütfen.


C: Hayır, siz açıklayın lütfen!

S: (L) Tamam, bence bu "son" denen şey "yoğunluk sınır geçişi", yani "dalga"dan geçişimizi ifade ediyor.
C: Evet, ama bahsettiğimiz kehanetler hakkında bilgin yok mu?

S: (L) Göklerin yıldırıma benzer bir patlamayla yıkılacağının, dünyanın ateşle kavrulacağının söylendiği
Peter'in mektubundan mı bahsediyorsunuz?
C: Hayır.
S: (L) Şükürler olsun! Danyal'ın kitabında bir olay ile diğer bir olay arasındaki süreçten bahsedildiği yeri
mi kastediyorsunuz?
C: Yakın.

S: (L) Tamam. O bölümü bulup inceleyebilirim. 6.3 yıldan mı bahsediyoruz?


C: Evet, ama bu doğru değil.

S: (T) Yılların sayısı doğru değil. (L) Tamam, bu konuya daha önce de değindiğiniz için şunu sormak
istiyorum; teknoloji yoluyla, yaklaşan yeni yoğunluğa ulaşan bir geçiş yaratıp ya da paralel bir evren
yaratıp bu olaydan kurtulmak mümkün mü?
C: Hayır.

S: (L) Kesin olan şeylerden...


C: Peki güneşin ikizi olan kahverengi yıldız, güneşin ışığıyla aydınlanacak kadar yaklaşırsa?

S: (T) Eğer aydınlanacak kadar yaklaşsaydı, bunun bariz sonucu o yıldızın GÖRÜLMESİ olurdu. Ve insanlar
büyük bir panik yaşardı...
C: Evet.

S: (T) Hükümetler devrilirdi...


C: Korku ve kaos. Peki ya tekrar kaybolduğunda?

S: (L) Her şey iyi görünürdü! Ama Oort bulutuna çarpılmış olduğunun farkında olmazlar! Aman tanrım!
C: Peki sonra?

S: (L) Tüm bu dehşete ve kaosa neden olacak olan şey Oort bulutu veya kometler değil, aydınlanan
kahverengi yıldız olacak yani... Sonra tekrar uzaklaşacak, sonra kimse neyin gelmekte olduğunu bilmiyor
olacak! Ve hem İncil hem de Nostradamus bundan bahsediyor. Ama bu daha önce kavranamamıştı!
Pekala, kometlerin Oort bulutundan buraya ulaşması ne kadar sürer?
C: Komet kümesinin normal kometlerden çok daha hızlı seyahat ettiğini söyleyelim sadece.

S: (T) Ve bunun nedeni kometlerin büyük bir yıldızın çekimiyle savrulması...


C: Komet kümesinden daha önce bahsetmiştik ve bu sefer Dalga'yla birlikte geldiğini söylemiştik.

S: (L) Dalganın enerjisi bu kahverengi yıldızdan mı geliyor?


C: Hayır.

S: (L) Dalga bir dalga. (T) Yani karanlık yıldız Oort bulutundan geçecek ve bize çok yaklaşması da
gerekmiyor. O kadar yaklaşan herhangi bir yıldız aşırı yaklaşmış olur zaten. Yıldızın çekimi bu kometleri
üzerimize savuracak. Ve daha da önemlisi hemen arkalarında da dalga var... yani hem çekiliyor hem de
itiliyorlar.
C: Hayır.

S: (L) Kahverengi yıldız kometleri savuracak ve ardından kometler zaten gelmekte olan dalganın önüne
mi düşecekler?
C: Evet. Bu defa. İnsanlık geçen çağlarda komet kümesini deneyimlemişti ama dalganın bir önceki geçişi
çok daha uzun bir zaman önceydi.

S: (L) Bu dalga bir çekim dalgası mı?


C: İlişkili.

S: (L) Tamam, şimdi... (T) Dalga bir enerji formu. (L) Evet, daha önce dalganın "hiperkinetik duyumsayış"
olduğunu söylemişlerdi.
C: Yoğunluk sınırı... Aradığın kuantum faktörü bu Laura, bunu "Nuh" çalışmana ekle ve sonuçlara bak.

S: (L) Bu kahverengi veya karanlık yıldızın kendi yörüngesinde gezegenler var mı?
C: Hayır.

S: (T) Tamam. Bunun Sitchin ve onun "Nibiru gezegeni" ile bir ilgisi yok. (L) Eğer dalga Güneş Sistemi'nin
yeni yoğunluğa geçişindeki kuantum faktörüyse, bir atomun geçişiyle ilgili faktör nedir?
C: Elektronlar ne yayıyor?

S: (L) Fotonlar... (T) Bir tür elektrik akımı. (L) Elektronun herhangi bir parçası olmadığını düşünüyordum...
Temel parçacık olduğunu...
C: Doğru...

S: (L) Peki ne yayıyor elektron? (T) Bir EM alanı mı?


C: Çekim hakkında ne dedik? Ne dedik!?

S: (T) Ne dediler? (L) Çekimin... (T) Daha önce ne okuyordun...


C: Oku.

S: [Önceki bir celseden çekimle ilgili şeyler okuyor.] (L) Elektron çekim mi yayıyor?
C: Evet.

S: (L) Eğer...
C: Elektromanyetik olarak.

S: (L) Kuantum geçişine neden olan şey nedir? Çekimin toplanması ve dağıtılması. Atomun çekim
toplamasına veya yaymasına neden olan şey nedir?
C: Elektronun "atom" denklemindeki yeri nedir?

S: (L) Elektron çekirdek etrafında dolanıyor... (T) Gezegenler Güneş etrafında dolanıyor. (L) Elektronun
topladığı enerji, veya atomun herhangi başka bir parçasının topladığı ve bir kuantum geçişine neden olan
enerji ona dışarıdan mı geliyor? Bir dalgadan mı?
C: Çekirdeğin etrafında kaç elektron dolanıyor?

S: (L) Atomuna bağlı. Elektronların sayısı atomun ne atomu olduğunu belirliyor... Yörüngesindeki
parçacıkların sayısı...
C: Evet.

S: (T) Ve kendine özgü bir yörüngeleri oluyor...


C: Evet... Peki makro-dinamik olarak güneşin bununla ilişkisi nedir?

S: (L) Tamam, atomun çekirdeğindeki birşey elektronların bir geçiş yapmasına mı neden oluyor?
C: Çekirdeğin etrafında kaç elektron dolanıyor?

S: (L) Güneş'in mi? Güneş'in çekirdeği etrafında kaç elektron dolandığını mı soruyorsunuz? Farklı
atomların farklı sayıda elektronu var...
C: Herhangi bir atomun.

S: (L) Değişken.
C: Hangi aralıkta değişken?

S: (L) Bir taneden doksan veya yüzlerceye kadar...


C: Peki sayıyı belirleyen şey nedir?

S: (L) İyi bir soru! (T) Bir atomu helyum, başka bir atomu oksijen yapan şeyin ne olduğu mu? Oldukları
şey olmayı nasıl bildikleri...
C: Hayır.

S: (T) Peki nedir sayıyı belirleyen şey?


C: Çekirdeklerin yapısı mı acaba?
S: (L) Evet. Doğru. Unuttuk. Protonları veya çekirdekte her ne varsa onları etkileyen ve sayılarını
belirleyen şey nedir?
C: Hangi yapı yörüngede tek bir elektronun dolanmasına neden olur?

S: (L) Tek bir proton mu?


C: Şimdi makro-dinamik olarak düşünün.

S: (L) Daha önce güneşin bir pencere olduğunu söylemiştiniz, veya bir noktadan başka bir yoğunluğa
geçiş. Atomun çekirdeğinin de bir pencere olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Söylediğimiz şey güneşin bir proton, ikizinin ise bir elektron olduğu!

S: (L) Hala anlamaya çalıştığım şey şu... dalga makro-kozmik atomda geçişlere neden oluyor... mikro-
kozmik atomdaki geçişlere neden olan şey nedir? Kuantum sıçramasına neden olan şey nedir? Atomda
ne birikiyor da onun bir geçiş yapmasını sağlıyor? (T) Bu bir birikme durumu mu yoksa dağıtma durumu
mu?
C: Büyük Döngü'nün tamamlanması.

S: (J) Döngü. (L) Hayır, hayır...


C: Güneş'in ikizinin her 3600 yılda bir göründüğünü kim söylüyor?

S: (L) Pekala, 3600 yıllık bir komet kümesi döngüsü var. İkiz güneş ise tamamen başka bir döngü ve bir
de dalga var ki o da Büyük Döngü oluyor. Demek doğada bir geçişe neden olan üçlü birşey var?
C: "Biyoritimler" gibi.

S: (T) Üç yönlü kötü bir zaman geliyor demek! Ya da nasıl baktığına bağlı olarak iyi bir zaman.
C: Eğer John D. Rockefeller isen kötü zaman, Mahatma Gandi isen iyi zaman.

S: (L) Yani atomaltı geçişlerde de mi üçlü bir olay gibi birşey olacak? Biyoritim gibi?
C: Evet.

S: (L) Demek göz önünde bulundurulması gereken üç faktör var... yoksa üçten fazla mı?
C: İkisinden biri.

S: (L) Rastgele sayıda olaylar da olabilir mi?


C: İstersen.

S: (L) Faktörleri azaltıp arttıran şey kısmen gözlemciye mi dayalı? Bilinç?


C: Evet.

S: (T) Demek burada birleşecek olan üç ayrı döngü göreceğiz...


C: Her şeyin makro dinamik ve mikro dinamik yansımaları var. Şimdilik bunları hazmetmenizi öneriyoruz;
ve, korkmayın! Bu hemen olmak üzere değil!
6 Ağustos 1996

Frank, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam hangi ismi kullanalım?


C: Yont.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Şu anda öğrenmem gereken birkaç kişisel konu var. Uygun mu? Çizgiyi fazla zorlamak istemiyorum.
C: 2'inci cümleye evet.

S: (L) SV ve kızkardeşiyle ilgili durum neyin nesi?


C: Kızkardeş baskın!

S: (L) Kızkardeşinin bana ve anneme karşı olan bu yıkıcı davranışlarındaki amaç nedir?
C: Savunmaya yönelik.

S: (L) Neyi savunuyormuş? Kimse ona saldırmıyor ve ondan beklenen şey gayet makul, hatta makulün de
altındaydı! Neye karşı savunma içinde?
C: Sen.

S: (L) Bunu kesinlikle anlayamıyorum! Ne yaptım ki?


C: Ne yaptığın değil, ne yapıyor gibi göründüğün.

S: (L) Peki ne yapıyor gibi görünüyorum?


C: Umduğu bazı avantajların riske sokulması.

S: (L) Bu süreci en az hasarla atlatmada fayda sağlaması için yapabileceğim herhangi birşey var mı?
C: Öğrenme bazen zordur ama her zaman gereklidir.

S: (L) Bunların rastaladığım en korkunç insanlarla dolu bir aile olması dışında özel olarak bu durumdan
öğreneceğim ne var?
C: Hayır.

S: (L) S___'nin kızkardeşi dışının olduğu kadar içinin de çirkin olduğunu kanıtladı. Ne öğreniyorum peki?
Bir ipucu verin!
C: Bu öğrenme olmaz, ama 3'üncü yoğunluktaki hiçbir iki bireyin aynı bakış açısına sahip olmadığını
hatırla.

S: (L) İyi ama gerçekten anlamıyorum. Eğer şehirdeki tüm ajansları arayıp çocukluk suistimalinden gelir
vergisi kaçırmaya kadar beni her konuda araştırtacağını ve bir sürü denetimcinin peşpeşe arayıp evime
geleceğini, herşeyin bu kadar berbat bir hale geleceğini tahmin etmiş olsaydım ne yapacağımı bilirdim.
Herkes onun ne yaptığını ve neden yaptığını biliyor ve kendimi savunmak için tüm insanlardan yazılı
mektuplar almak zorunda kaldım. Ama çocuklarımın ağzındaki lokmaya bile yan gözle bakacak kadar
alçalan bu iki insanın yapacaklarının bununla sınırlı kalmayacağını tahmin ediyorum. Chuck ve Mike'ı
getirip onları izletmem mi gerekir? Ne yapayım bilmiyorum! Bu kadın bir üşütük! Eğer en kötüsü buysa
iyi ama ya tam bir başbelası manyaksa...
C: Evet?

S: (L) Anlamıyorum! Üçüncü bir seçenek var mı?


C: Seçenekler sınırsız.
S: (L) Elbette...
C: Herşey özgür irade.

S: (L) Bunu biliyorum! Ve Sue'yu eyalet denetleme kuruluna rapor edip lisansını kaybetmesine neden
olacak olan sahte beyanını şikayet etmekten vazgeçiyorum.
C: Özgür iradeyle yaratılan kişisel meselelerde tavsiyede bulunmaktan başka yapabileceğimiz birşey yok.

S: (L) Tamam, tavsiyelerinize açığım.


C: İncil'iniz para sevgisinin tüm kötülüklerin anası olduğunu söylüyor, iş para kazanmayla ilgili kavgalara
geldiğinde, kişi asla kolay ve güzel koşullar beklememelidir.

S: (L) Tamam. Savaşa meraklı değilim. Bunu yapmasının nedeni yapması gereken ödemeye kzımış olması
mı? Yoksa ödeme yapması istendi diye şahsen bana mı kızgın?
C: Biri diğerini kapsıyor.

S: (L) Savaşa girmeyeceğim. Kimsenin hiçbir şey kaybetmeyeceği koşulları hazırladım.


C: Ne kadar nahoş olursa, o kadar az hoşuna gider.

S: (L) Mevcut rakam her neyse sigorta şirketiyle uzlaşmam gerektiğini düşündüğüm bir durumdayım.
Bana bir tarih...
C: Hayır. Ama şunu bil: avukatlarınız parayı seviyor!! Ve sizin yıkımınıza bile neden olacak olsa sürekli
daha fazlasını istiyorlar.

S: (L) Bir uzlaşma rakamı önerisinde bulunabilir misiniz?


C: Sana bağlı!!

S: (L) Tamam bu konuda kararımı verdim. Hiçbirşey yapmayacağım. Acı çekmemi istiyorlar ve ben de
hiçbirşey yapmayıp cevabı evrenin vermesine izin vereceğim.
C: S___ değil, Sandy.

S: (L) SV bu konuyu halletmek için çeşitli noktalarda pek çok şey yapabilirdi ama dünyanın en berbat bu
iki cadısının ona yaptığı tüm o programlama ve koşullandırmalara karşı birşey yapmayı reddetme
inatçılığı yüzünden durumun düzelmesine yardımcı olmada parmağını bile oynatmadı...
C: Hiç oynatmıyor.

S: (L) Güzel. Derin inatçılığını yenmemesi durumunda "tamamen mahvolacağını" söylediğiniz zaman
kastettiğiniz şeyi şimdi daha iyi anlıyorum sanırım. Sue'yla ilgili sormak istediğim başka birşey yok. Şimdi
Arkadiusz hakkında birşey sorabilir miyim?
C: İstiyorsan.

S: (L) Transkriptleri gözden geçiriyorum ve belirli etkileşimlerin olduğu zamanlarda onun aklında veya
hayatında olmakta olan şeyleri yansıtır nitelikte çok ilginç şeyler söylendiğini fark ettim. Tüm o garip
şeyler... Bahsettiğiniz tüm o projeleri merak ediyorum. Tüm bunlar yakında meyvelerini verecek mi?
C: Belki. Ama beklenti içinde olma!

S: (L) Bu incineceğim veya hayal kırıklığına uğrayacağım anlamına mı geliyor?


C: "Beklenti içinde olma!" anlamına geliyor.

S: (L) Onunla olan geçmiş hayat bağlantılarımdan bahsedebilir misiniz?


C: Bizi kandırmaya çalışıyorsun!

S: (L) Offf! Bu konuda söyleyebileceğiniz hiçbir şey yok mu?


C: Öğrenme ve karma hakkında ne söylemiştik?!?

S: (L) Peki, bunun kandırma olduğunu sanmıyorum: Ark'ın Jim isimli bir arkadaşı var. Bu adam ona bir
sürü garip şey anlatıyor...
C: Umursama.
S: (L) Umursamıyorum ama bu adamın iyi bilgiler mi sunduğunu yoksa nevrotik, psikotik biri mi olduğunu
anlayamıyorum.
C: Clara Teyze'yi hatırlıyor musun?

S: (L) Evet. "Tatlı Cadı"daki.


C: Ceil Hoffman kadar doğru.

S: (L) Bu çok şeyi açıklıyor. Sanırım bana hiçbir ipucu vermeyeceksiniz...


C: Bir-iki tanrı kıvılcımına ne dersin?

S: (L) Ah Vanessa! [Gülüşme.] (F) Açıkça görülüyor ki bunu kendin öğrenmek zorundasın! (F) Ama şimdi
bilmek istiyorum!!! (F) Ama bilemezsin! Gelecek akışkan! (L) Söyleyeceğiniz başka herhangi birşey?
C: Hayır.

S: (L) Tamam. Teşekkürler ve iyi geceler.


C: İyi geceler.
11 Ağustos 1996

Laura, F___, TR & JR

S: (L) Merhaba.
C: Hoparb.

S: (L) Nereden iletişim kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Önce hızlı bir soru sormak istiyorum ve kalan tüm zamanı da akışa açık bırakıyorum. Arkadiusz
Polonya'dayken, Almanya'dayken ve Floransa'dayken onunla yaptığım çeşitli sohbetlerde ciddi bazı
bilgisayar sorunları meydana geldi. Bu elektronik arızalar ile benim aramda herhangi bir bağlantı olup
olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Eğer bunu yanıtlarsak bunu tek bir soruyla sınırlandırmazsın.

S: (L) Tek soruyla sınırlamak zorunda mıyım? (J) Sınırlandıracağını söyledin.


C: Kendi kendine sınırlama koydun: Doğa Ana'yı, veya Kasyopyalıları kandırmak hiç hoş değil!!

S: (L) Pekala, gittiği yere kadar sormak istiyorum. Bu elektronik arızalara neden olan bir enerji etkileşimi
mi var? Bu bir...
C: Evet, ve "gittiği yer buraya kadar."

S: (L) Neyi kastediyorsunuz? (T) Bu konuda verebilecekleri yanıt bu kadar.


C: Evet.

S: (T) Gittiği yere kadar dedin ve gittiği yer buraya kadarmış! (J) Bu gece çok şakacılar! (L) Demek
gerçekten bir bağlantı var ve alabileceğim tüm yanıt bu! (J) Dedikleri gibi, kendi kazdığın kuyuya düştün!
(T) Neşe! Neşe!
C: Bingo!

S: (L) İğrençsiniz! Pekala... (T) Geçen hafta olduğu gibi onlara mı bırakalım...
C: Sen ve "Ark" hakkında 29 soru sormuş olacaktın ve yanıt alamayacaktın.

S: (T) Ama o arada bir yerde 64.000 dolarlık soruyu da sormuş olur muydu?
C: Evet!

S: (J) Peki yanıtınız ne olurdu!?!? [Gülüşme]


C: Açık.

S: (L) Tamam, bu akşam daha önce niyet hakkında konuşuyorduk ve tabii bizim niyetle ilgili
deneyimlerimiz başlı başına fenomendi. Tekrarlı olarak onaylandığı zaman niyetin güç üreten birşey
olduğu sonucuna vardık. Bu doğru bir kavram mı ve ekleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Yalnızca beklenti resmi bulandırana kadar... Zorlu bir cevap, ha?

S: (L) Beklenti birşeyin nasıl gerçekleşeceğini bildiğini varsayma eylemi mi?


C: Ne yazık ki 3'üncü yoğunlukta bir şeyin gerçekleşmesinden sonra beklenti ortaya çıkıyor.

S: (L) Değerlendirmemiz doğru muydu?


C: Verilen her iki örnek de doğru. Beklenti bir kez resme girdiğinde niyet artık BH olamaz.

S: (L) Beklenti şahsi bir arzu mu? (ç.n.: "beklenti" olarak çevirdiğim "anticipation" terimi, umma, olayların
sonucunun arzulanan belirli bir şekilde olması, varsayım, istenen belirli bir sonuç için eylemde bulunma
gibi anlamlarda olabilir.)
C: Evet.
S: (L) Tamam, yani birşeye niyet etmek, niyet enerjisiyle düşünmek ve niyet yoluyla birşeyi ümit etmek
başkalarına hizmet ama beklenti bunu kişisel birşey haline getiriyor.
C: Ve bunu gerçekleşme izliyor.

S: (L) Başkalarına hizmet etme, başkalarına faydası olacağı için birşey yapma arzusu bunun
gerçekleşmesini sağlıyor...
C: Ama gerçekleşme beklenti yaratıyor.

S: (L) Ama böyle bir bıçak sırtında ilerleme nasıl mümkün olabilir? Yani zihnini sürekli kontrol altında
tutup beklenti içinde olmayacaksın ama çabalarının gerçekleşmesini deneyimleyeceksin ve ümit etmeyi
sürdüreceksin... (J) Zorlu olduğunu söylemişlerdi...
C: Önyargılı olmayan saf bir inançla dengelenmiş zihinsel ret egzersizleri.

S: (L) Yani andakini kabul etmek, olduğu gibi kabul etmek, evrene inanmak ve herşeyin olması gerektiği
gibi olacağına güvenmek ve nasıl olacakları konusunda herhangi bir beklenti içinde olmamak mı?
C: Evet.

S: (L) Ark hakkında sormak için değil ama geleceği şekillendirme konusunda konuşurken bundan
bahsetmişti. Geleceği şekillendirmeyi sadece iyi birşey yaratma niyeti olarak düşünüyor ama bunun için
bir ölçüm zamanı tanımlamadan. Yani niyet yoluyla bir enerji üretiyorsun ama neticenin nerede, ne
zaman veya nasıl ölçüleceğine karar vermiyorsun. Kuantum sıçraması olduğu zaman kendi kendine ve
kendi yoluyla oluyor. Söylediği şey sizin bahsettiğiniz şey mi?
C: Beklenti.

S: (L) Beklenti hakkında söyledikleri mi?


C: Hayır.

S: (L) Neyi kastediyorsunuz? Söylediğim şeylerden hangisine cevap olarak beklenti diyorsunuz?
C: Geleceği şekillendirmenin anahtarı bu... Bundan sakınmak.

S: (T) Yani geleceği şekillendirmeye çalışmadığımızda beklenti içinde olmayız...


C: Evet.

S: (T) Bizim yaptığımız şey beklentisel değil, sadece oluyor. Buraya gelirken bundan bahsediyorduk.
Diğerleriyle olan etkileşimlerimizde gerçekliği yarattığımız... Gerçeklikle ilgili herkesin söylediği şey bu.
C: Size çarptığı zaman duruyor.

S: (L) Ne bize çarptığı zaman? (J) Gerçekleşme. (T) Birşeyin olmakta olması gerçeği.
C: Beklentiyi tamamen sıfırlayana kadar.

S: (L) Bu gerçekten çok zorluymuş. (J) Bir saniye, bununla ilgili bir sorum var. Mikrodalga kuleleriyle ilgili
kampanyamızdaki deneyimimizi algılama şeklim, Times'da yayınlanan yazı, editör yorumu ve insanlarla
konuşmak... Benim bakışım şu şekilde; bu tür şeyler olduğunda bunlara bakıyorum ve eşzamanlılıklar
bana doğru yolda olup olmadığımı söylüyor. Bu tür eşzamanlılıkların doğru yönde gitmekte olduğumun
göstergesi oluşuyla ilgili söylediğim şey doğru mu?
C: Yarı.

S: (T) Bir yol tabelası, bir gösterge. (J) Tamam, teşekkür ederim! Bu iyi, yani bir gösterge. (L) Pekala,
geleceği şekillendirmek... (J) Doğru olmayan kısmı nedir? Cevap "yarı"ydı.
C: Söyledik.

S: (L) Bana öyle görünüyor ki Ark bu konuyu benden daha iyi anlıyor.
C: Evet.

S: (L) Tüm bilmek istediğim buydu. (J) O zaman izin ver sana öğretsin! (T) O sana ondan öğrenmeye
ihtiyaç duyduğunu öğretecek, sen de ona senden öğrenmeye ihtiyaç duyduğu şeyi öğreteceksin. Sonuç
olarak ikiniz de kazanacaksınız!
C: İlkine göre dengesiz.

S: (L) İlki nedir? (T) Belki o sana senin ona öğretebileceğinden daha fazlasını öğretebilecek durumdadır,
bunu mu kastediyorsunuz? Daha ileride olduğu için? Bu doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Demek karşımda böyle bir adam var! (T) Bu iyi! (L) Aklıma küçük tuhaf birşey geldi, sormak
istiyorum. MM aradı ve gördüğü bir vizyonda Ark buraya geldiğinde Kasyopya aktarımlarının sona
ereceğini, onun bir şekilde herşeyi mahvedecek derin, karanlık biri olduğunu gördüğünü söyledi...
C: Zırva!

S: (L) Bunun için çok teşekkür ederim! Gayet kısa ve özdü! Ben de böyle düşünmüştüm ama sormak
istedim! (J) Bu onun kendi beklentisi! (L) İstediği şey! (T) MM'nin makinesi gerçek Kirlian alanlarını, bu
tür şeyleri gösteriyor mu? Gerçeği gösteriyor mu?
C: Keşfet.

S: (L) Bu tablanın bir fotoğrafını çektiğinde çok ilginç birşey ortaya çıktı! (T) Ama gerçek mi? (L) Gerçek
olduğunu söylediler! (T) Öyle mi? (L) "Gördüğünüz şey bir kanalın gerçek bir ışıktan resmi." dediler.
C: TR, herşeyin "siyah" ya da "beyaz" olduğunu mu düşünüyorsun?

S: (T) O fotoğrafların rengi konusunda değil tabii! Sormamın nedeni, resimlerin yalnızca makinenin
önündeki kişiden değil, aynı zamanda makinenin arkasındaki kişiden de etkilenmesi. [Bu makinelerin
çalışma biçimi ile ilgili bir tartışma yaptık.] (L) Pekala, normal bir fotoğraf makinesiyle fotoğraf çekecek
olsaydık, bu etkileşimle ilgili çok ilginç resimler çekebilir miydik? (T) Sanırım bunun cevabı "açık" ya da
"belki" olur.
C: Hayır, "keşfedin" olur.

S: (L) Bu da üçüncü seçeneğindi zaten! (T) Teşekkür ederim.


C: Önemsiz konulara çok vakit ayırdınız.

S: (L) Tamam o halde önemsiz konuları bırakalım! [Planşet bir dizi büyük spiral çiziyor.]
C: Güzel!

S: (T) Tamam, geçen hafta sormak istediğim bir şey vardı ama nasıl ifade edeceğimi bilemedim. Şu anda
da emin değilim ama deneyeceğim. Atlanta'dayken Greg Baron'un "Awakening to the Zero Point" (Sıfır
Noktasına Uyanmak) kitabını alıp okudum. Kutsal geometri, özellikle daire ve küre şekilleriyle ilgili pek
çok şey anlatıyor. Bir süre önce sizinle bunu konuşurken belirli bir noktaya ulaşmıştık ama sonra
tamamen belirsizliğe saplandık. Hepimiz o zaman için bunu sonraya bırakmıştık. Bu adamın kitabında
kutsal geometriyle ve küreyle ilgili söyledikleri, burada konuştuklarımızı açıklıyor mu? Alakalı mı?
C: Belki.

S: (L) Birşey sormak istiyorum. Havuz pompamın neden ölmeye karar verdiğiyle ilgili bize bir kelimeyle
bile olsa bir ipucu verebilir misiniz? Havuz yeşile döndü ve bu beni hasta ediyor!
C: Metal yorgunluğuna ne dersin?

S: (L) Yani pompanın işi bitmiş ve bunun başka birşeyle... (T) Bunu sen yapmamışsın! (L) Umarım
yapmamışımdır! (T) Klorine ne dersin? (J) Bazen birşey sadece göründüğü gibidir...
C: Bazen koşullar tamamen sıradandır, 3'üncü yoğunluğun sıkıcı, günlük durumları.

S: (L) Bunun SV ve kardeşinin bana gerçekten büyük ve iğrenç bir şekilde saldırma hazırlığı yapmış
olmaları gerçeğini sembolize eden birşey olup olmadığını öğrenmek istedim yalnızca.
C: Eskimeyen olasılığa ne dersin: UFO'lar ve dünyadışı varlıklar? Bu her zaman eğlencelidir!

S: (L) Tamam, bununla ilgili bir sorum var. Bugün C___ aradı ve sohbetimizin bir yerinde Ra bilgilerinden
bahsetti ve Ra bilgilerinde Kasyopya'nın gerçekten negatif, iğrenç, Oryon tipi KH varlıklarının yeri olarak
belirtildiğinden haberim olup olmadığını sordu. Bununla ilgili bir yorumda bulunur musunuz?
C: ?
S: (L) Shawn'a ödünç verdiğim o dokümandaki peygamber devesi tipi varlıkların resminde de o varlıklar
Kasyopyalı olarak tanımlanıyordu. Kim bu Kasyopyalılar? (T) Onlar cevap vermeden önce ben bir
yorumda bulunabilir miyim? Yıldız haritalarımızda Kasyopya diye bir yıldız yok. (L) Biliyorum. (T) Bir takım
yıldız. Yani Ra materyalinde bunu okuyup da Kasyopya denen bir gezegende yaşayan korkunç
yaratıklardan bahsetmesi anlamsız. Öyle bir yer yok. Yani aslında kimse Kasyopyalı olarak tanımlanamaz
çünkü Kasyopya diye bir yer yok. (L) Pekala, bununla ilgili bir yorum alabilir miyiz?
C: Makul bir yorumdu!

S: (L) O peygamber devesi türü varlıklar nereden geliyor? O resimdekiler?


C: Resimde gördüklerin tamamen aktif insan hayal gücünden geliyor!

S: (L) Bunun dışında bizim bilmediğimiz, peygamber devesi türünde dünyadışı varlıklar var mı?
C: Evet, bilmediğiniz ne kadar çok şeyin olduğuna inanamazsınız!

S: (T) Sen bilmediğimiz peygamber devesi türü dünyadışı varlıklar olup olmadığını sordun, onlar da
bildiklerimizin ne kadar sınırlı olduğunu söylediler... Evren çok büyük! ...
C: Evet.

S: (L) Yani bizim evrenle ilgili farkındalığımız son derece sınırlı. (T) Dünyadaki en bilgili insanlarınkiyle
karşılaştırıldığında %2 seviyesinde olan bilgi miktarımızın birkaç yıl içinde onlarınkinin %30-40'ına
ulaşacağını söylemişlerdi. Sadece dünyadakilerden bahsediyorlar, evrendekilerden değil!
C: Evet.

S: (L) Yani bu seviyedeki elde edebileceğimiz bilgi miktarı okyanusa batırılmış bir iğnedeki ıslaklık kadar.
Okyanusla karşılaştırıldığında... (T) Da ra ra raaam! (L) Bu iyi değil! (T) Kocaman bir tütün tarlasında bir
izmarit kadar bilgimiz var!
C: Bu iyiydi!

S: (T) Peygamber devesi varlıklarıyla ilgili ne demişlerdi? (J) "Belirttiklerin aktif insan hayal gücünden
geliyor."
C: Kasyopya bölgesinde mevcut türler.

S: (L) Bir Kasyopya türüyle ilgili aktif bir hayal gücü ürünü mü?. Tamam, Ra materyali Kasyopya
materyalinin bir tür öncüsü olarak düşünülebileceğine göre şunu sormak istiyorum. Bize Ra materyalinin
bir doğruluk yüzdesini verebilir misiniz?
C: 63.

S: (L) %63, oldukça iyi. (J) Hiç fena değil... (T) Çok miktarda kaliteli bilgi içeriyor... (L) Bize biraz Gezginler
kavramından bahsedebilir misiniz? Ra'nın Gezginler kavramı doğru bir kavram mı?
C: Evet.

S: (L) Tamam, Gezginler hakkında söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı? Onları tanımamıza yardımcı
olabilecek bilgiler?
C: Spesifik sorular lütfen.

S: (L) Tamam, Gezginlerin dünyadaki bu sistem içinde kendilerini yabancı gibi hisseden bireyler olduğunu
söylemek doğru bir tanım olur mu?
C: Evet ama bir ölçüde adapte olabilirler.

S: (L) Onların da bazen fiziksel bir...


C: Fizikselliğe tepkisellik.

S: (T) Fizikselliğe tepkisellik mi? Fizikselliği sevmiyorlar mı? Ama buradalar! (J) Burada olmaları fizikselliği
sevmelerini gerektirmez! (L) Tamam, bu her zaman bir ipucu mu?
C: Evet.
S: (L) Onlar hakkında söyleyebileceğiniz... (J) Bir saniye başka bir sorum var. Fizikselliğe tepkisellik... Bu,
fizikselliğin değişken olduğu üst yoğunluklardan farklı olarak 3'üncü yoğunluğun tamamen fiziksel ve
sabit olmasından hoşlanmama anlamında mı?
C: 3'üncü yoğunluk "tamamen" fiziksel değil.

S: (L) Ruhsal şeyler de... (J) Anlıyorum, ama fiziksel beden sabit bir fiziksellik. (L) Sanırım anlatmak
istedikleri şey farklı... (J) Onu anlamaya çalışıyorum. (L) Sanırım söyledikleri şey şu; referans noktası
olarak fiziksel duyumlar değil de ruhsal veya zihinsel veya hissel duyumlar üzerinde odaklanma
bakımından bir ayrım var...
C: Evet.

S: (L) Şu anda okuduğum kitaptaki adam da bundan bahsediyor. Beden hayvani. Hayvani insanların
sadece hayvani deneyimlerin arayışı içinde olduğunu, bunları yücelttiklerini, fiziksel duygularını
geliştirdiklerini söylüyor.
C: 3'üncü yoğunluğun yerlileri fiziksel olan şeylere odaklanma ve bir ölçüde fiziksellikten zevk alma
eğiliminde.

S: (T) Şu anda yaptıkları şey de bu! (L) Evet. (T) Şu anda bunu büyük ölçekte gerçekleştiriyorlar. Ve bunu
sürekli yoğunlaştırıyorlar. (J) Varmaya çalıştığım nokta şu; bir süre 3'üncü yoğunlukta kalmak durumunda
olan Gezginler fizikselliğin değişkenliğini özlüyor mu? (L) Hatırla, Gezginler 6'ncı yoğunluk varlıkları.
C: Yokluğu.

S: (T) Fizikselliğin yokluğu mu?


C: Evet. Özledikleri şey.

S: (L) Fiziksizliği özlüyorlar. (J) Evet. (L) Fizikselliğin değişkenliğini özlüyorlar. ...
C: Fiziksizliği özlemekten de ziyade fizikselliğe adapte olma zorluğu deneyimliyorlar.

S: (J) Bu tıpkı kör olup görmeyi özlemek gibi... (T) Fiziksizliğin, sınırsızlığın özgürlüğünü yaşadıktan sonra
bunu özlememek imkansızdır herhalde. (L) Tamam, bu resimde görülen Mars kayasındaki oyuk nedir?
(T) UFO'msu birşey!
C: Çok belirsiz!

S: (L) Mars kayası mı, yoksa sorum mu?


C: İkincisi.

S: (L) Tamam. Bu kaya Mars'tan mı geldi?


C: Evet.

S: (L) Dünya'da Mars gezegeninden gelen taşlar olduğu ne zamandır biliniyor?


C: 12 yıldır.

S: (T) Mariner sondalarından aldıkları toprak numunelerini analiz etmeleri de yaklaşık olarak bu kadar
sürmüştü. (L) Neden şimdi birden bu Mars kayası ile ilgili bilgiyi açıklıyorlar? Böyle büyük ve manipülatif
bir şekilde? (T) Cevabı vermiş oldun!
C: Cevabı kendin buldun.

S: (L) Tamam, Sheldon Nidle, "Galaktik İnsan" kitabının...


C: Hayır.

S: (T) Sheldon ve Galatik İnsanlar'a hayır! (L) Hayır dediklerini biliyorum ama Sheldon internette
yayınlanan bir bildiride bulundu ve...
C: Hayır.

S: (L) Yani bu yıl 29 Ağustos'ta ve 31 Aralık'ta kitlesel UFO inişi olmayacak, öyle mi? (T) Ancak gidip
Kurtuluş Günü'nü izlersen!
C: Yorum yok.
S: (L) Ben yalnızca... (T) Basın sekreterinin Clinton için söylediği şey: yorum yok! "Bu kadından
bahsedebilir misiniz?" "Yorum yok!" (L) Yorumu hak etmeyecek kadar alakasız mı? Peki o zaman Sheldon
Nidle'ın uzaylılarının gelip yönetimi devralmasını umursamamıza gerek yok... (T) Gelip Sheldon'ı alıp
gidebilirler! (L) Bu Mars Kayası ve insanları birşeylere hazırlama çabası, dünyadışı varlıklarla bir temasa
doğru bir etkileşim mi? (T) Söylediler zaten, evet!
C: Aşamalı olarak.

S: (T) Herşey bundan ibaret. Konuyu giderek açıyorlar ve ülkenin tüm parasını buna yatıracaklar... Eğer
medeniyet aramak için Mars'ı ve Ay'ı incelemek istiyorlarsa Hoagland buna çok sevinecektir, çünkü haklı!
Tüm bunları zaten yaptılar!
C: Kaya açıklamasına kadar Mars Sondaları hakkında hiçbirşey duymamış olduğunuza dikkat edin.

S: (T) Yeni olay bu mu? (L) Bu doğru mu?


C: Kazı yapabilen bir robot. Bir sonda zaten yolda, bir tane daha hazırlanıyor. Mars Kaşifi'nin "kaybıyla"
ilgili yeni açıklama yok.

S: (L) Mars Kaşifi'ne ne oldu?


C: Karartıldı. Anlıyorsunuz ya, "fazla riskli." Hoagland ve diğerlerinden gelen baskı nedeniyle çok kısa
sürede çok fazla şeyin ortaya çıkacağını anladılar.

S: (T) Bana göre orada zaten bulundular ve orada ne olduğunu biliyorlar.


C: Hayır. Mikropların kabullenilmesi, togalı insanların kabullenilmesinden daha kolay.

S: ... (L) Uçak kazasıyla ilgili hızlı bir soru sormak istiyorum. Birkaç kişi bana yazıp sordu. Kendi aramızda
da tartıştık. Pek çok uçak kazası oluyor ve burada bir savaş durumu olabileceği ihtimali de var. Bu
uçakların Kertişler tarafından veya benzer güçler tarafından düşürülmüş olabileceği de aklımıza geldi. Bu
doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Tamam o zaman bunu geçelim... (T) Mars'a dönelim. (L) Evet.
C: Evet.

S: (T) Bu gezegenden birilerinin zaten bir Mars sondası göndermiş olduğunu söylediniz. Ve yeni bir sonda
daha gönderileceğini. Kimse bunlar hakkında bilgi sahibi değil. Çünkü bundan hiç söz edilmedi. Yani gizli
bir sonda. Kime ait?
C: ABD derin devleti.

S: (T) Uzay mekiklerinden biriyle mi gönderildi?


C: Hayır.

S: (J) Ne zaman gönderildi?


C: 1995 Eylül'ü.

S: (L) Geçen Eylül, bir yıl önce. Yani bir yıl önce gönderildi. Buradan oraya ulaşması ne kadar sürüyor? Bir
iki yıl mı? Belki de o kadar değil. Şu anda yolu yarılamış durumda falan mı?
C: Evet.

S: (T) Ne yapacak?
C: Gelecek yıl.

S: (T) Bir sonraki sonda mı?


C: Evet.

S: (T) İkinci sondayı herkesin bilgisi dahilinde mi gönderecekler?


C: İkisi de açıklandı.
S: (T) Bu sondaların amacı nedir?
C: Yaşayan organizmaları göstermek için kazı.

S: (T) Göstermek için mi? (L) Evet, halka göstermek için. Yani kaya olayından sonra şimdi de bunu
yapacaklar... (T) Hmm.. Yani kazıp organizmaları bulacaklar ve bu görüntüler halka gösterilecek! (L) Evet!
(T) Connie Kourek o organizmalarla bir röportaj yapar! (L) Doğru! (F) Önce hiçbir kanıt bulamadıklarını
söylediler, sonra da bunun kesin olmadığını... Kimbilir neler bulmuşlardır! Önce fosilleri gösterirler, sonra
da giderek daha canlı kanıtlar... (L) Demek insanları hazırlamak için bir sonra yapacakları şey Mars'taki
canlı organizmaları göstermek...
C: Evet.

S: (L) Yani bu devam eden bir süreç olacak ve giderek ısınacak. Etrafta koşturup bununla ilgili haberler
yayan insanlar... Uzaylıların inmesi...
C: Ama yeni yüzler gösterilmeyecek.

S: (L) Başka "Mars'taki Yüz" olayı olmayacak yani, öyle mi? Göstermeyecekler...
C: Gösterilmeyecek. Mars Kaşifi'ne ne olduğu sanıyorsunuz?

S: (L) Ne oldu? ...


C: Hoagland NASA'nın elini zorladı.

S: (T) Mars Kaşifi'ne ne olduğu konusunda ne mi düşünüyoruz? Bence kanallarını değiştirdiler. Bir iletişim
noktasından diğerine taşıdılar ve yapması gerekenleri yapmaya devam ediyor. Bunu öyle bir şekilde
yaptılar ki NASA'dakiler ne olduğunu bilmiyor. Sorulduğu zaman da "Ona ne olduğunu bilmiyoruz!"
diyecekler tabii. Çünkü gerçekten ne olduğunu bilmiyorlar. (L) Uzaydan saldırı, uçak kazaları,
Olimpiyatlardaki olaylar, Mars Kaşifleri... aslında tüm bu olaylar dünyadışı varlıkların doğrudan girip
bizzat yaptıkları şeyler değil...
C: Evet.

S: (L) ... daha ziyade insanların zihinlerinin 4'üncü yoğunluktan manipüle edilmesiyle ilişkili birşey... doğru
mu?
C: Evet.

S: (L) Yani bu Mars sondasını gönderenler, tüm bu şeyleri yapmaya manipüle ediliyorlar ve bunun aslında
belirli bir amacı var. Bu amaç nedir?
C: Fazla karmaşık.

S: (L) Fazla karmaşık. Yani sadece kontrol değil.


C: Size açıklanamayacak kadar karmaşık.

S: (T) Çünkü 4'üncü, 5'inci ve 6'ncı yoğunluk sebepler var.


C: Sadece 4'üncü.

S: (T) Bir sorum var. Canlı organizmalar gösterecekler dediniz. Bu organizmalar ne kadar büyük olacak?
Ne kadar gelişmiş?
C: Çok küçük.

S: (T) Yani mikroskopik organizmalardan mı bahsediyoruz?


C: Evet.

S: (J) Yani bize el sallamayacaklar!


C: Ama canlı olacaklar. Buradaki ilerlemeyi göremiyor musunuz? Tutucuları ve piyasayı ürkütmek
istemiyorlar!

S: (L) Bu gece bize söylemek istediğiniz başka birşey var mı?


C: Hayır. Hoşçakalın.
17 Ağustos 1996

F____, Laura, TR, JR

S: (T) İyi akşamlar!


C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kim bizimle ?


C: Wokuhia.

S: (L) Neredensiniz ?
C: Kasyopya.

S: (L) Ark'ın bilgisayarı sorunsuz şekilde çalışmaya devam edecek mi ?


C: Dikkat : Lütfen celseleri teybin kısıtları ile sınırlandırmayın. Cevapları yazma konusunda dikkat
gösterin. Arkady' ye kariyer planları konusuna çok yönlü yaklaşmasını söyle. Merkezi Orlando' da
bulunan 'Enterprise Florida' ile iletişim kursun ve onlara büyük olasılıkla, dört Florida üniversitesinden
birinde çalışmaya başlayacak olmasının, prestiji nedeniyle eyalet ekonomik geliştirme çalışmalarına bir
fayda sağlayacağını söylesin.

S: (L) Tamam, bu konuda daha fazla bilgi var mı ? (T) Bir web sayfaları olabilir! Florida Ticaret Odası
sayfasından bulmaya çalış. (L) Tamamdır. Bu konuda daha fazla bilgi ?
C: Evet. TR haklı. Ayrıca bilmelisin ki; Florida Üniversitesi kendi "eski yolundan" fazla sapmaz, ama aynı
şey Merkezi Florida Üniversitesi için söylenemez ki şu aralar doğu kampüsünün hemen yakınına büyük,
yeni bir araştırma merkezi açıyorlar ve yakında burada ileri düzey fizik konularında araştırmalar
başlayacak. Anlıyor musun; kişinin başarısının derecesini belirleyen ortaya koyduğu yaklaşım veya
"açı"dır. Ayrıca Florida Eyalet Üniversitesi de yakın zamanlarda bir süper parçacık çarpıştırıcısı inşa etti.
İnanmıyorsanız biraz kaynak taraması yapın. Arkady' ye ayrıca A.B.D nin, yetiştiği Polonya gibi olmadığını
ve burada paranın önemli olduğunu ve anahtar cümlenin "kendini bir mal gibi pazarlamak!!!" olduğunu
hatırlat.

S: (J) İçimde sanki bu akşam bize soru sordurmayacaklarmış gibi bir his var. Sorsana; bu akşam bizim soru
sormamıza izin verecekler miymiş ?
C: Evet ama biraz bekleyin... Arkady' yi kendisini değerli bir yatırım şeklinde, akıllıca pazarlaması yönünde
etkile, tabii ki eğer işlerin daha hızlı ve kolayca hallolmasını istiyorsa. "Gainesville" in tam olarak kiminle
karşılaştıklarını bildiklerini ve bunu pek takdir ettiklerini sanmıyoruz.

S: (T) Daha detaylandırır mısınız, lütfen!


C: Yani tam olarak onun değerinin farkında değiller. Değerinin çok çok altında bir pozisyon önerdiler ona!

S: (L) Tamamdır, bu akşam ona iletmemi istediğiniz başka bir şey var mı ?
C: Bu akşamlık yeter.

S: (L) Anlaşıldı, şimdi sorularımıza geçelim. Tetrahedron [ç.n. : 4 üçgen yüzeyli prizma] ile ilgili hızlı bir
soru soralım. TR, sen sorsan daha iyi, konuyu benden iyi biliyorsun. (T) Jim'in Ark'a yazdığı mektupta
bahsettiği şey mi ? (L) Evet ve Hoagland'ın da hakkında bahsettiği şey... ya da bununla ilgili bildiğin başka
kesin şeyler varsa. (T) Tetrahedron, Hoagland'ın Mars/Cydonia bölgesiyle [ç.n : Mars ın kuzey yarım
küresinde bulunan, ünlü "yüz" şeklinin ve piramitlerin de bulunduğu bölge] ile ilgili çalışmalarıyla
bağlantılı olarak keşfettiği söylenen, üçgen matematiği...
C: Enerji toplayıcısı, elektromanyetik dalga yakalayıcısı.

S: (T) Tamam, demek bir EM dalga yakalayıcısı. Aynı zaman da EM dalgası da gönderiyor mu ?
C: Yakın.

S: (T) Aynı noktalardan mı ? 19 nokta ya da her ne ise...


C: Yönlendiriyor ve güçlendiriyor eğer doğru koşullarda kullanılırsa.
S: (T) Hoagland bundan bahsetmiyordu...Bahsettiği şey, matematiksel olarak, kürenin içerisindeki 4
yüzeyli üçgen prizma, bunun gezegenle bağdaşık kutsal, gizli geometrik bir şekil olduğunu sanıyorum,
fakat farklı yoğunlukların fizikle ilintili şeyleri, doğru olmayabilir de. OK, bu yalnızca Mars' a uyarlanabilir
olmayabilir, her kürenin aynı özellikleri var...
C: Evet.

S: (T) ... bir golf topu, beyzbol topu, biliyorum bunlar kusursuz küreler değiller, basıklıkları var, Güneş' e
dek bütün küreler, her boyutta, her malzemeden, küre şeklinde olduğu sürece, aynı özellikleri
gösterecektir.
C: Hayır.

S: (T) Peki, belirli malzeme özellikleri mi olması gerekir ?


C: Hayır ama manyetik olmalı.

S: (T) Tamam, manyetik bir küre olmalı, çevresinde manyetik bir alan olan. (L) Tetrahedral sistem
manyetizmanın bir özelliği mi ?
C: Evet. Hayır.

S: (T) Evet benim sorum için, hayır Laura'nın sorusu için mi ?


C: Evet.

S: (T) OK, benim sorum; kürenin bir manyetik alan oluşturabilmesi gerekli, Dünya'nın manyetik alanı
olduğu gibi, ya da Mars'ın oluşturduğu manyetik alan gibi...
C: Ya da içten yerleştirilmiş bir manyetik jeneratör tarafından manyetikleştirilmiş.

S: Peki bunun amacı nedir ? Bu tetrahedronların amacı nedir ? Bu şeylerin...


C: Amaç uygun terim değil.

S: (T) Tamam, haklısınız. Amaç değil, bu durum öylece var. Bu manyetik küreler ya da
manyetikleştirilebilen küreler zaten öyle oldukları için bu durum var, ve fizik de böyle işliyor?
C: Evrensel dengenin yansıması.

S: (L) Tamam, temel olarak bunu söylüyorlar... Peki bu üçgenlerin köşe birleşme noktalarında farklı bir
şey oluşuyor mu, yani bir çeşit güç noktası gibi ?
C: Hayır.

S: (L) Bu Jim adındaki kişi bunların, gezegenin yüzeyindeki bir çok farklı anıtta da bulunduğunu söylüyor...
C: Saçmalık!!!

S: (T) Teşekkürler! (L)... ve onların görülebilir olduklarını...


C: Yapay olarak inşa edilen tetrahedronlar, manyetik alanlardan en uygun şekilde yararlanabilmek
amacıyla gezegen üzerinde bir çok stratejik noktaya yerleştirilmiştir.

S: (L) Bu yapay olarak inşa edilmiş tetrahedronları kim yerleştirdi ?


C: Yapay şekilde inşa edenler.

S: (L) Peki kim onlar ?


C: Her kim olabilirse.

S: (T) Başka bir deyişle herhangi birileri olabilir. Yapay bir şekilde inşa ettiler, herhangi birileri olabilir...
(L) Eğer tüm bunları biliyorlardıysa, bunları inşa etmiş olabilirler...
C: Hayır, hayır, hayır. Kuzeye ve güneye doğru 19. derece.

S: (T) Doğru, bunlar Hoagland'ın da bu şeylerle ilgili bulduğu rakamlar. Bir çok gezegende ve güneşimizde
büyük çapta şeyler oluyor gibi görünüyor veya olmuş...
C: Hawai.
S: (T) Evet, Hawai, Porto Rico, bir bakalım, kuzey ve güneye 19. derece, Filipinler, sanıyorum güney
taraflarında, yakınlarından bir yerde. Büyük volkanlar... (F) Filipinler kuzeyde kalıyor, güney yarımkürede
değil...(T) Bir Dünya haritası alıp bakmalıyım, 19. derece nerelere düşüyor diye. Mars' ta Cydonia yaklaşık
19. derecede bulunuyor, Mars' taki büyük, sönmüş yanardağ 19. derecede, Venüs üzerinde buldukları
önemli bazı şeyler yine 19. derecede. Jüpiter üzerinde bulunan kırmızı lekeler, güneş lekeleri 19.
derecede. (L) Bu tetrahedronlar ile ilgili bilmek isteyeceğimiz başka bir şey var mı ? Kendimizin
düşünmeyip de sormak isteyebileceğimiz herhangi bir şey ? (T) Eminim çok var... (L) Oh, biliyorum, sizin
belirtebileceğiniz bir şey ?
C: Sınırsız.

S: (L) Tetrahedronlar kürenin içerisinde eksen etrafında dönüyorlar mı ? Tetrahedronun kuvvet noktaları
dönüyorlar mı ?
C: Enerji alanları denge içerisinde akıyor.

S: (T) Demek dengeyi korumak için dönüyorlar. (J) Bir cayroskop gibi [ç.n. : cayroskop, kendi çevresinde
döndükçe, kazandığı açısal momentum sebebiyle kararlı bir duruma ulaşan bir tür alet, sarkaç] (T)
Burada..? Tamam toparlarsam, Yahudilerin David Yıldızı ile bu tetrahedrallar arasında doğrudan bir ilişki
olduğunu söylersem, doğru birşey söylemiş olur muyum ?
C: Evet.

S : (T) Ve yaklaşık son 500 yıldır bu sembol üzerinde yapılanlar daha çok zihinleri karıştırmaya mı
yönelikti?
C: Evet.

S: (T) Evet. Demek ki o sembol düşünüldüğü kadar dini bir sembol değil, bunun ötesinde çok önemli bir...
(L) ... güç sembolü.
C: Evet.

S: (T) Yoğunlukları aşmaya ilişkin bir fizik kuramını tarifliyor.


C: Beşgen de öyle.

S : (T) Beşgende mi öyle ? (J) Bir beşgen. (T) Beşgen şekli. Bunlar insanoğlunun gizemli, kutsal geometri
olarak tanımladığı şeylerin bir parçası.
C: Evet.

S: (T) Okuduğum bir kitapta şu vardı...


C: Atlantisliler olarak bunu biliyordunuz ve bunlar yaşamlarınızda pek çok farklı şekilde mevcuttu. Örnek
olarak bir piramit, enerji noktalarının tam olarak yarısı kavrandığında şarj olur, bu da pozitif bir
dengesizliğin elde edilmesini ve sonra harcanmasını sağlar.

S: (L) Tamam , bunu bitirdik mi, yoksa... OK, bitirmediğimizi biliyoruz ama değinmemiz gereken bir kaç
şey var... Tetrahedronlarla ilgili şu an bilmemiz gereken başka önemli hususlar var mı ? (T) Ark' a
aktarabileceğimiz türden şeyler ? (L) Evet, şimdi öğrenmemiz gereken temel bir şey ? Gerçekten "dikkate
değer" bir şey ?
C: Açık.

S: (T) Ona şu an elde ettiklerimizi gönder. Ve belki daha fazla soru çıkartırız... (L) Evet. Kendisi bizzat
burada olup, sorular soruncaya kadar... (T) Belki bağlantı kuracağımız bir şey... (L) JR bir soru yazmıştı ve
sonrasında bende de merak uyandırdı, ilk olarak bunu sorabileceğimizi düşünüyorum. Bu bölgede,
tarihsel olarak da kaydedilmiş sıradışı güçlü şimşek çakmalarıyla ilgili. Bunların psişik yeteneklerle
doğrudan bir bağlantısı var mı ?
C: Belirsiz şekilde oluşturulmuş bir soru.

S: (L) OK, bu bölgedeki aşırı güçlü şimşek çakma olaylarıyla bizim çalışmalarımız arasında doğrudan bir
bağlantı var mı ? Bu bölgedeki ?
C: Belki.
S: (L) Tam bu bölgede çakan şimşeklerle arasında bir bağlantı var mı, tam olarak bu noktayı evin çevresini
kastetmiyorum, körfez bölgesini kastediyorum, oranın inşa yapısından ötürü, çok fazla metal var çünkü
?
C: Belki.

S: (L) Ark' la iletişim halindeyken, görünüşten tamamen tesadüfi anlarda çakan şimşeklerin bunlarla
doğrudan bir ilişkisi var mı ?
C: Şimşekler başka yerlerde de çok fazla çakıyor.

S: (L) Hayır, genel olarak. Bu bölgede genel olarak daha fazla şimşek çakması yaşandı. (T) Söz doğrudan
ilişkilendirmeden açılmışken, şimşek konusundan düşündüğüm başka bir soruya geçmek istiyorum. Son
zamanlarda Batı Kıyısı'nda meydana gelen ani, büyük elektrik kesilmeleri ve karartmayla hükümetin
HAARP projesi ya da bunununla ilgili diğer silah sistemlerinin testleriyle bir ilgisi var mı ?
C: HAARP değil.

S: (T) Tamam HAARP değil. Uğraştıkları başka bir şey mi var ? (L) Neden doğrudan karartmaların sebebini
sormuyoruz ? (T) Peki, bu karartmaların sebebi nedir ? İyi soru!
C: 4. Yoğunluk sızıntıları pek çok "eğlenceli" olasılık içerir.

S: (L) Ah, eğlence! (T) 4. Yoğunluktan sızıntı mı ? Bu, Batı Yakası'ndaki farklı merkezlerden yayılan
sızıntılarla mı bağlantılı ?
C: Aşağı yukarı öyle.

S: (T) Greenbaum etkisinden haberdar mısınız ? Dr. Greenbaum' dan ve son zamanlarda üzerinde çalıştığı
zihin kontrol deneylerinden ?
C: Evet.

S: (T) Bu konudaki söylentiler gerçeklere mi dayanıyor ? Gerçek mi diye sormayacağım ama , bir takım
gerçeklere mi dayanıyor ? Bir çoğu yani ?
C: Yakın.

S: (T) Tamam, soru şu : San Diego' da, kendi tezini okumadan önce, tezi beğenmeyeceklerinden ve
kendisini sınıfta bırakacaklarından korktuğu için üç profesörü vuran biri vardı. O Greenbaum'lanmış biri
miydi?
C: Evet.

S: (T) Neden onu bu denli tahrik ettiler ?


C: Doğru tanımlama değil. Ya eğer sözkonusu "Greenbaum" projelerinde programlananlar, hepsi aynı
anda "aktifleşecek" şekilde önprogramlanmışlarsa ve bazıları "arıza" yapıp normalden erken aktifleşirse?

S: (L) Ohh!!! Bize yaklaşık olarak ne zaman aktifleşmek üzere programlandıklarını söyleyebilir misiniz?
Çünkü bu bir program...
C: Hayır.

S: (T) Hayır, söyleyemezler. Özgür irade!!! (L) Tamam, bize kaç kişinin böyle olduğunu söyleyebilir misiniz
?
C: Hayır.

S: (T) Kaç kişi olduklarını biliyor musunuz ?


C: Evet.

S: (T) Bu sayıyı öğrenecek şekilde bir frekansa mı uyarlanıyorsunuz?


C: Uyarlanmak!?!

S: (T) Keh! Keh! (L) Pekala, kasetimiz bitmek üzere olduğu için JR ın son sorusuna geçelim. Grubumuzda
üç tane Akrep/Kova çifti bulunmasının belirli bir anlamı olup olmadığını öğrenmek istiyor. Yani TR ile JR,
Laura ile Arkadiusz ve M ile M. Aslında M ve M tam olarak grup içerisinde sayılmazlar ama... (J) Üçünü
de tanıyorum sonuçta... (T) Bu Akrep/Kova bir araya gelmesinin bir önemi var mı diye soruyor.
C: Hayır. Rastlantılar yüksek bilgiye sahip olanlar için yaşamın baharatıdırlar.

S: (T) Soracağın bir şey var mı ? (L) İşler artık bu derecede ilerlediğine göre, artık Ark hakkında ne
düşünüyorsunuz ? Orionlu mu ?
C: Yorum yok.

S: (L) Sanırım bu cevabı evet şeklinde okuyabiliriz! (T) Açıkçası bu cevap evet anlamına gelmiyor olabilir.
Belki aradığımız Orionluyu tanıyordur. Belki beraberinde getiriyordur.
C: Bekleyin ve görün.

S: (L) OK... (T) O buraya geleceği için ben de heyecanlıyım! O buraya gelince yüz yüze konuşmak
istiyorum. Evet! (L) Sıranı bekle!!! (T) Tamam siz ikiniz Dünya turunuzdan döndüğünüz zaman! (L) Aynen
öyle!
C: Hepiniz Orion yapımısınız.

S: (L) Tamam bu harika! (T) Umarım arabalarını Ford tan daha iyi üretiyorlardır!
C: Hala test aşamasındasınız.

S: (T) Evet bizler beta versiyonlarız! Ve en tepede birisi bizi yeniden programlıyor!!! (L) Tamam şunu
söylememe izin verin, celse notlarını yeniden okumam gerektiği konusunda çok haklıymışsınız. Aklım
neredeyse yerinden çıkacaktı, o kadar çok atladığım önemli şey varmış ki...
C: Daha hiçbir şey görmedin!

S: (T) 'Seni sabahleyin gördüm Kara Yıldız...' Hala o grubun isim gelmiyor aklıma! [ç.n. : sanırım Crosby,
Still and Nash grubunun Dark Star parçası takılıyor aklına ve parçayı söyleyen grubu hatırlamaya çalışıyor]
(L) Bu akşam söyleyeceğiniz daha fazla bir şeyler var mı ?
C: Başka sorularınız var mı ?

S: (L) Aslında tonla sorumuz var, fakat organize olmamız, onları düzgün formüle etmemiz ve kaset
almamız gerekiyor. Ve ayrıca...
C: Oh, Laura, bu arada; başlangıçta bahsettiğimiz konularda, eğer kendisi bunu isterse Ark' a yardımcı
olabilirsin, özellikle iletişim yeteneğin yoluyla... Ve bu gecelik, hoşçakalın.
24 Ağustos 1996

F___, Laura, V

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba. Kasyopya'dan Lurita. V'ye hoşgeldin diyoruz, burada bulunman güzel!!

S: (L) Omzumdaki bu sürekli ve yoğun ağrının nedeni nedir? Bu ağrı yüzünden hiçbir şey yapamıyorum.
Bu kadar kötü durumda olmasaydı sormazdım ama bu ağrı o kadar sürekli ki konsantre olmakta
zorlanıyorum.
C: Yumuşak kalsiyum dokuları.

S: (V) Bu sorunu nasıl çözebilir?


C: Bedenin yeniden enerjilendirilmesi ve aynı zamanda temizlenme ile.

S: (L) Perhiz yapmaktan mı bahsediyorsunuz?


C: Perhiz değil, ama on günde perhizin faydası olur.

S: (L) Tamam yeniden enerji kazanma ile birlikte temizlenme dediniz. Bunu sağlamak için önerdiğiniz
protokol nedir?
C: Hareketsiz olarak çok fazla "zaman" geçiriyorsun.

S: (L) Çıkıp dolaşmam mı gerekiyor?


C: Günde 1.5 saat. Önce havuzu temizlemeni ve günde 100 dairesel tur atacak şekilde yüzmeni
öneriyoruz. Yüzme tüm bedenini hareket ettirip arındırır ve temizlenme sağlar.

S: (L) Bundan bahsetmişken, havuz pompasını değiştirecek para bulana kadar bunu yapamayacağım.
Tüm bu tavsiyelerde bulunabildiğinize göre belki bana bunu nasıl yapabileceğimi de söylersiniz? Bu şu
anda imkansız.
C: Ark'tan iste.

S: (L) Ondan isteyemem!


C: Onu neden gönderdik sanıyorsun?

S: (L) Tamamen çıldırmışsınız siz. BUNU yapamam!


C: Evet yapabilirsin, doğrudan iste.

S: (L) Bunu yapamam! (V) Sana şunu sorayım, eğer Ark seni seviyorsa senin şu anda bulunduğun
durumda olmanı ister mi? Eğer seni o kadar seviyorsa...
C: Ark bu anlamda "yüklü."

S: (L) Bunu YAPAMAM! Hayır! Tanrım!


C: Hayır, henüz 7'nci yoğunluk değiliz ama kompliman için teşekkür ederiz!!

S: (L) Bunu yapamam! (V) Kendine yapamayacağını söyleyip durduğun sürece yapamazsın! (L) Sen bir
adamdan para isteyebilir misin? (V) Evet. (L) Gerçekten mi? (V) Eğer bir sevgi ilişkisi içindeysem elbette
isteyebilirim. Sen de isteyebilirsin! (L) Hayır, isteyemem. (V) Onun senin sıkıntı çekmeni isteyeceğini mi
düşünüyorsun? Sıkıntı çektiğini bilse yardımcı olmaz mı sanıyorsun? Haklı mıyım?
C: Evet.

S: (L) F___! Bu işin arkasında sen mi varsın? (F) HAYIR! (L) Herhangi birinden herhangi birşey istemekte
hep zorlanmışımdır. (V) Neyden kaynaklanıyor bu? (L) Bilmiyorum. (V) Gurur ve ego olabilir mi? İlişki
egoya gelmez. İlişki ruhsal bağlantı ve sevgi demektir.
C: Evet.

S: (V) Teşekkürler! Bak, bu işte giderek daha iyi hale geliyorum! (L) Tamam, neden böyle yoğun bir içsel
kısıtlanmam var?
C: Yok. Kendi güçlerin konusuna her zaman yüksek beklentilerin oldu, bunları salıverdiğinde iyi şeyler
oluyor.

S: (V) Bunun "Mükemmel olmam gerekiyor" sendromuyla bir ilgisi var mı? Veren kişi olmayıp da birinden
birşey istemeye ihtiyaç duyan kişi olmanın değerini azalttığını mı düşünüyorsun? (L) Sanırım ihtiyaç
halinde olmak kendimi değersiz hissettiriyor.
C: Senin hakkında ne düşünüyor sanıyorsun?

S: (L) Bilmiyorum. Ne düşünüyor?


C: Sorduğumuz şey bu değil. Lütfen sorumuza cevap ver.

S: (V) Evet? Bunu düşün... Çok şiddetli ve hızlı oldu... (L) Ne mi düşünüyor? Bilmiyorum. Yalnızca ne
söylediğini biliyorum. Ama söylediği ve gerçekte ne düşündüğü iki farklı şey olabilir. Benim onun diğer
yarısı olduğumu düşünüyor. Böyle söylüyor. Kimbilir, belki de doğrudur.
C: Peki ego bunun neresinde?

S: (L) Sanırım bunda ego yok.


C: Eğer dürüst ve açık olursan seni reddedeceğini mi sanıyorsun?

S: (L) Hayır.
C: O zaman durumunu olduğu gibi ona söyle ve hiçbir şeyi saklama!

S: (L) Kocamın para bırakmadan beni 5 çocukla terk ettiğini, onu geri kabul etmem için bana oyunlar
oynadığımı ona söylemek zorunda mıyım yani? Geçinmek için gerekli tüm parayı kullandığımı ve eski
kocamın verdiği paranın yeterli olmadığını? Bu çok aşağılayıcı! Bu çok aptal görünmeme neden olur!
Hangi kadın kendini böyle bir duruma sokmak ister? Kimbilir daha ne kadar gecikecek bir sigorta
ödemesini bekleyip duruyorum!
C: Ve bugünlerde tek başına bir ebeveyn 5 çocuk nasıl büyütür? Gerçekler kurgudan her zaman daha iyi
değil mi sence de?

S: (V) Hayatını böyle yaşarsın! Gerçeğe göre. (L) Ama bunun birine kişisel sorunlarımı ve mali sıkıntılarımı
söylemek zorunda olmayı kapsayacağını hiç düşünmemiştim! Bu biraz aşırı! Sigorta parasını Temmuz'da
bekliyordum... (V) Kasyopyalıların söylediğini kabul ediyorsun, değil mi? O zaman bunu gerçek hayatta
uygulaman gerekiyor! (L) Beni imkansız bir duruma koyuyorsunuz! Bunu yapamam!
C: İnternet giderleri de var.

S: (L) Evet. Kısa bir süre içinde internet hesabımı iptal etmek zorunda kalacağım ve bunu ona söylemem
gerekecek.
C: Ve bu gerçekten olabilir de!

S: (L) Davadan gelecek parayı ne kadar süre içinde alabilirim?


C: Sana bağlı.

S: (L) Ark'ı sizin "gönderdiğinizi" söylediniz. Bununla tam olarak neyi kastettiğinizi bilmek istiyorum.
Manipüle edilmek istemiyorum!
C: "Göndermekten" tam uygun terim olmayabilir. Daha çok dirsekle dürtmek.

S: (L) Buramı dirsekle dürttüğünüz kesin! Bu kolumda bir ilişik ruh olmadığından emin misiniz? Şu anda
çok feci şekilde ağrıyor!
C: Evet. Kalsifikasyon akışından kaynaklanıyor.

S: (L) Harika. Her zaman ihtiyaç duyduğum şey. Daha fazla acı. Tamam. O kadar canım yanıyor ki bundan
kurtulmak için herşeyi yapabilecek durumdayım. Tamam ona söyleyeceğim. Ama şunu bilmenizi isterim
ki bu konuda sizi protesto ediyorum. Eğer ondan bir daha haber alamayacaksam... bunu şimdiden bilmek
daha iyi olur. V___, sorularını sor. (V) Kanserli bir kadına yardım ediyorum. Kanser lenf sisteminde
olmasına rağmen bu kanserin onun asıl sorunu olmadığını, bu hastalığın ondaki başka bir sorunun
neticesi olduğunu düşünüyorum. Bu doğru mu?
C: Kanser her zaman o tür başka sorunların neticesidir.

S: (V) Onunla çalışırken onun güneş sinir ağından çok büyük miktarda enerji akışı geldiğini hissettim. Bu
hastalığın uzaklaşması mıydı?
C: Sıkıntının hafiflemesi. Eğer üçüncü yoğunlukta bulunmayı sürdürmek istiyorsa 28 yıllık bakışını
değiştirmesi, hislerini "sünger" gibi içinde biriktirmek yerine dışarı dökmesi gerekiyor. Ayrıca diyetsel
değişikliklere ihtiyacı var. Lahana turşusu suyu, meyve suları ve brokoli öneriyoruz. Kolon tedavisine
ihtiyacı var ve eğer teşhis "ölümcül" bir hastalıksa neden zehirli tedaviler düşünülüyor? Ona 28 yıllık
hayata bakış açısını değiştirmesini önermeni şiddetle tavsiye ediyoruz. TÜM kanser hastalarında olduğu
gibi, zihnini, bedenini ve ruhunu arındırıp temizlemeli.

S: (V) Başka bir konuya değinmek istiyorum: Reiki ve benzer çalışmalar için ücret isteme konusu. Eğer bu
ruhsal bir yetenekse...
C: Alıcı tarafından uygun görülen herhangi bir miktar veya biçimde bağışta bulunulması imkanını tanı.

S: (L) Tamam iki hızlı sorum var. Geçen Pazar sabahı, önceki geceki celseden sonra, El-Arabi'nin bir "hal"
içinde olmak diye tanımladığı şeye benzer çok garip bir deneyim yaşadım. Deliliğe yakın bir duruma
getirilmek gibi birşeydi. Ark da oradaydı ve sonra katlanılmaz hale geldiğinde soğuktan titriyor ve
sallanıyordum. Sanki hiç tekrar ısınamayacakmışım gibi hissettim ve ruhumun bedenimin içinde
sallanışını HİSSETTİM. Bunun tam olarak ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Yarım-benliğin dengelenmesi.

S: (L) Yarım-benlik nedir?


C: Başlangıç versiyonun. Doğum karmik etkisiyle ilgili.

S: (L) Bu da ne demek oluyor şimdi?


C: Bu enkarnasyonun başlangıcında verilen görev.

S: (L) Yeni bir "başlangıçla" falan mı ilgili? ...


C: Hayır, birlikte başladığın şey. Önemli kavşakların zirvesinde periyodik olarak tekrar dengelenmesi
gerekiyor.

S: (L) Bir sonra olan şey de şuydu; birkaç gün sonra bilinçsiz bir duruma girdim ve Ark camdan benim
geldiğimi görmüş. Burada olan şey neydi?
C: Öğrenmek eğlencelidir!

S: (L) Bunu söylemeseniz gecem eksik kalacaktı, sağolun! (V) Daha fazla Reiki sembolü öğrenmek
isterdim. Ama bu şeyleri öğrenebileceğim başka bir yer yok. Beni yönlendirebilir misiniz?
C: Belirsiz.

S: (L) Bu noktada başka Reiki sembolleri öğrenmemiz mümkün mü?


C: Zevkle bir tane daha gösterebiliriz. [Planşet bir sembol çiziyor] Buna "on tu şayti sunen" deniyor.

S: (L) Peki bu sembol ne tür bir enerji üretiyor?


C: Ruhsal uyanışı tamamlıyor. Ve iyi geceler.
31 Ağustos 1996

F___, Laura, TR & JR, V

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kiork.

S: (L) Peki neredensin?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu akşam sorusu olan var mı? (V) Evet, benim var. Yüzümdeki bu kızarıklık için ne yapmamı tavsiye
edersiniz? Yüzümde kimyasal bir yanık var sanki ve kaşınıyor.
C: Peki bunun nedeni nedir?

S: (V) Sanırım hormonlardan kaynaklanıyor, bir reaksiyon...


C: Hayır.

S: (V) Neden yalnızca...


C: Tekrar tahminde bulun ve hatırla, öğrenmek gelişim için gereklidir.

S: (L) Acaba... (V) Bunun son birkaç aydır reglden hemen önce olduğunu farkettim. O yüzden hormonal
iniş çıkışlarla ilgili olduğunu tahmin etmiştim.
C: Peki regl zamanlarında neler yapıyorsun?

S: (L) Fazla özel hale getirdiler V___! Bunu sormamalıydın! (T) Yaptığın birşeyle ilgili... (J) Evet, ne
yapıyorsun? Ben de bunu soracaktım! (V) Hmm...
C: Haklısın Laura, teşekkürler. Pekala, kızarıklıklar genellikle bir zehirlenme işaretidir...

S: (V) Bir yiyecek kaynağından mı?


C: Biz sana sorduk.

S: (L) Yani V'nin sisteminde bir zehirlenme durumu var ve bunun esrar kullanımından kaynaklanmadığını
biliyoruz çünkü artık kullanmıyor... (V) Alkolden de değil, çünkü içmiyorum. (T) Normalde yemediğin
herhangi bir yiyecek türüne iştahın artıyor mu? (V) Doğru ya! Her zaman çikolata yiyorum, gazoz
içiyorum...
C: Ama "regl"ler "her zaman" olmuyor.

S: (L) Yani regl zamanı yediğin şeyler seni olumsuz etkiliyor... o halde bununla ilgili deneyler yapman
gerekecek. Çözüm bu mu? Yani normalde zararı olmayan ama regl zamanı dokunan bir yiyecek...
C: "Yapılanlara" değinmiştik, öyle değil mi?

S: (L) Normalde yapmadığın halde ayın o zamanında yaptığın belirli birşey var mı... (V) (Utanma) Offf!
Sanırım... (J) Bazı şeyleri ele, basit şeyler ye, vücuduna çok dikkat et. O zamanlarda fiziksel, zihinsel,
duygusal ve ruhsal olarak kendine dikkat et. (T) Bilirsin işte, tüm hayat tarzını değiştir! (Gülüşme). (L)
Tamam, yeterince şey duydun mu V? (T) Ve bir de San Francisco'dan uzak dur! (L) Sağlık konusunda
başka birşey sormak istiyorum. Geçen hafta dairesel olarak yüzmemi söylediniz. İleri ve geri yüzme değil
de dairesel olarak yüzmenin belirli bir avantajı mı var?
C: Evet.

S: (L) Bu avantajın ne olduğunu söyleyecek misiniz?


C: Dene.

S: (L) Denemek istiyorum tabii. (T) Daireler. Dönüş. Aynı fikir. 33 dönüş... (L) Bunu günde 100 kere
yapmamı söylediler. (V) Ve bir de sürekli hareket halinde olmak. Karşıdan karşıya gittiğinde durman
gerekir... (J) Evet mola vermiş oluyorsun... (L) Geçen hafta verdiğiniz o küçük öğüt için de teşekkür etmek
istiyorum. Korktuğum gibi olmadı...
C: Küçük mü?!?!?

S: (L) Aslında çok, çok, çok önemliydi ve oldukça sıradışı sonuçları oldu. Çok etkilendim. Ne söyleyeceğimi
bilemiyorum... (T) Önünüzde diz çöküyorum! (L) Evet! Birkaç kez hem de! Bu konuda söyleyeceğiniz
başka birşey var mı?
C: Güvenmekle ilgili başka sorunuz var mı?

S: (L) Sanmıyorum! ... A___ (kızım) hakkında birşey sormak istiyorum. Okula gitmesinin iyi olup
olmadığını tartışıyorduk. Her iki türlü de onu destekliyorum. Her ikisi için de makul nedenler var. Ona
okul konusunda verebileceğiniz herhangi bir tavsiye olup olmadığını sormamı istedi ve önerebileceğiniz
herşeye açık.
C: Hmm... Bu zor bir husus, çünkü her iki türlü de pişmanlık duyacağı şeyler var.

S: (L) Biliyorum ve bana göre devam etmesi gerekiyor çünkü karamsar bir insan ve karamsarlığını atmak
için dışarı çıkıp aktif olması, insanlarla etkileşime girmesi gerekiyor. Ben böyle hissediyorum.
Karamsarlığını atması gerekiyor. (T) Yaşıtlarıyla iletişim kurması gerekiyor. (L) Evet...
C: Karamsarlığı bununla ilgili değil.

S: (L) Neyle ilgili peki?


C: Sırları.

S: (L) Sırları nedir?


C: Açık.

S: (T) Onunla konuşman gereken birşey bu sanırım. (L) Fikri olan var mı? (J) Kaç yaşında? (L) 15. (J) 15...
Herhangi birşey olabilir! (T) Belki de kızkardeşini kıskanıyordur. (L) (J) (V) Hayır!
C: Hayır.

S: (L) Bu sırlar fiziksel şeylerle mi ilgili?


C: Belirsiz.

S: (L) Bu sırlar düşünceleri ve hisleriyle mi ilgili?


C: Bazıları.

S: (L) Bu sırlar yaptığı bazı şeyler hakkında mı?


C: Çok alakalı değil.

S: (L) Geçmiş hayatlarla ilişkili sırlar mı?


C: Belki.

S: (T) Çok hassas biri, psişik anlamda... (L) Yapışık ruh temizliğine mi ihtiyacı var? (T) Diğer insanlarla
ilişkileri nasıl? Diğer insanların hisleri düşünceleri ve fikirlerine fazla mı takılıyor? Çok rahatsız mı oluyor?
C: Bunu kendi deneyimlerinizden bilmiyor musunuz?!?

S: (L) Bu çok belirsiz bir cevaptı! (V) O yaştayken sizin de sırlarınız yok muydu?
C: Yapışık ruh temizliği.

S: (L) Yapışık ruh çıkarılmasına ihtiyacı var... (T) Hayır, bunu kendi deneyimlerinizden bilmiyor musunuz
dediler. Artık yapışık ruh temizliği yapmıyorsun, değil mi? Buna ihtiyacı yok, hayır. (L) Evet, herkesin
kendi... (T) Boşanma olayına mı tepki gösteriyor? (V) Ben de bunu düşünüyordum. (T) Onun için çok zor
olmalı... (V) Büyürken hepimizin sırları olmaz mı? Yetişmenin doğal bir parçası değil mi bu? (J) Daha 15
yaşında ama.
C: Hayır, herkes için değil. Sırlar.

S: (J) 15 yaşında ve sırları var...


C: Hayır, hayır. Biraz farklı sırlardan bahsediyoruz.

S: (L) Bu çok ciddi, rahatsız edici bir sır mı, veya sırlar mı...
C: A___'ya kaç tane sır sakladığını sor.

S: (L) Tamam, bunu geçelim. Şimdi neyi soruyoruz? (T) Akışı onlara bıraktığımız zamanlarda çok ilginç
şeylere yönlendirdiler bizi. (L) Devam et. (T) Topu size atalım mı? Bizi hangi konuya yönlendireceğinizi
size bırakmak istiyoruz.
C: Hayır, siz belirleyin.

S: (L) Tamam, bir sorum var. Bu bizi bir yere götürür belki. Ark'ın okuması için Keltlerin kökeni ile ilgili
transkriptleri hazırlarken birşey fark ettim. Bu insanların bu gezegenin kendi insanlarından herhangi bir
bakımdan bir üstünlüğü olup olmadığını sormuştum ve siz de bir şekilde daha dayanıklı olduklarını
söylediniz. Sonra onların örneğin iri zencilerden daha dayanıklı gibi görünmediklerini söyledim, Keltlerin
çok ince derili ve narin göründüklerini söyledim. Bu yorumumu da şimdi biraz ilginç buluyorum ama
verdiğiniz cevap, ki o zaman pek anlamamıştım, söz konusu dayanıklılığın ille de gezegenin yüzeyinde
olmadığıydı... (J) Hayır, gezegenin yüzeyi demediler. Sadece yüzey dediler. (L) Yüzey... Hmm.... Yüzey
derken görünüşlerini mi kastetmiştiniz, yoksa gezegenin yüzeyi mi?
C: Her ikisi.

S: (L) Bu büyük yeraltı şehirlerinden bahsettiğimiz celselerde, bu insanların gelip insanların bebeklerini
alabilecekleri söylendi. Farklı yaratıkların gelip insanların bebeklerini çalıp yeraltına gittikleri veya
kaçtıklarıyla ilgili farklı peri masalları, efsaneler var. Bunlar bununla mı ilgili? Yani bu hikayeler yeraltı
şehirleri, mağaralar, medeniyetlerle falan mı ilgili?
C: Belirsiz.

S: (L) Belirsiz olduğunu biliyorum... (T) Keltler bu yeraltı medeniyetlerinin bir parçası mı?
C: Evet.

S: (T) Ve belirli bir süre önce yeryüzüne çıktılar...


C: Hayır.

S: (L) Hayır buraya geldiler ve yeraltına götürüldüler...


C: Hayır.

S: (L) Peki hikaye neydi?


C: Gittiler.

S: (L) Yeraltına kendileri mi gittiler? (T) Ne zaman yeraltına indiler?


C: Çeşitli olaylarda. En sonuncusu sizin takviminizle 1941'den 1945'e kadar olan süreçte.

S: (L) O süreçte mi yeraltına indiler? 1941'den 1945'e kadar mı?


C: Son kitlesel göç olayı, çoğunlukla Almanya'dan.

S: (T) Yeraltı. Yeraltı derken dünyanın yüzeyinin altından bahsediyoruz değil mi?
C: Antartika. Oranın altında.

S: (T) Antartika'nın altında... Ooou!


C: Giriş kapısı.

S: (T) Antartika'dan yeraltına indiler ve orada büyük bir yeraltı üssü kurdular. Sanırım bu Almanların, Nazi
Almanlarının Vineland dedikleri yer. Almanların sahiplendiği yer...
C: Evet, ama kendilerine gösterilen biçimde inşa ettikleri bir üsse girdiler ve asimile edildiler.

S: (L) Orada zaten mevcut olan gruba mı dahil edildiler? Yeraltı şehirlerindeki, yeraltı üslerindeki?
C: Evet.
S: (L) Yani o üsleri kendileri inşa etmediler, sadece kendilerine gösterilen üslere girdiler ve asimile
edildiler...
C: Kendileri de bir üs inşa ettiler.

S: (T) Yerlerini genişletmeleri gerekiyor! Kendilerine gösterildiği şekilde dediniz... (L) Onlara bu talimatları
verenler kimdi? (T) Yapıp oraya girmelerini söyleyenler kimdi?
C: Kendilerini "Antareanlar" olarak tanımlayanlar. (ç.n.: "Antaresliler" (akrep takımyıldızındaki bir yıldız)
olarak ifade edilmesi belki daha uygun olur.)

S: (L) Peki Antareanlar kim?


C: Oryon hümanoit KH soyundan varlıklar.

S: (L) Oryon hümanoit KH soyu nedir? (T) Sanırım bu... (L) Yeni bir kavram bu. (T) Bunlar, bunlar... (V)
Mutant Irk! (T) Evet!
C: Hayır.

S: (L) Peki Oryon hümonoit KH soyu nedir? [Kasetin burasında bazı kayıplar oluşmuş görünüyor. []
işaretleri içindeki sorular sonradan hatırlanarak yazılanlar]
C: Oryon'dan gelen hümanoit KH ırklarından biri.

S: [Nazilerle nasıl bağlantı kurduklarıyla ilgili bir soru. Muhtemelen Hitler'i "yönlendiren" grupla ilgili bir
soruydu.]
C: Teması Thule Topluluğu kurdu.

S: ["dünyayı kontrol altına almayı beklemeleriyle" ilgili bir soru]


C: Beklemek mi?

S: [TR'nin Amiral Byrd'in kutupta ne gördüğüyle ilgili bir sorusu olduğu kesin.]
C: Evet, ama Byrd peşine düştüğü şeyin yalnızca ayrık bir Nazi grubu olduğuna inandırıldı.

S: [o halde Byrd GERÇEKTEN birşey görmüş olmalı ve sonra da farklı birşeye saptırıldı...]
C: Evet.

S: (T) ... Amiral Byrd oraya gönderildi... Amiral Byrd'in Güney Kutbu'na yaptığı ilk yolculuk. Ama yanına
büyük bir askeri güç aldı. O sırada halen bir ABD amiraliydi. Büyük askeri güç dirençle karşılaştı ve
kıçlarına epeyce şaplak yediler orada. Ama bunu çok gizli tuttular çünkü kimse orada neler olduğunu
bilmiyordu. Bunun yalnızca bilimsel bir keşif çalışması olduğunu söylediler. Bu aslında Kaptan Picard'ın
yeni bir gezegen bulma çabası gibi birşeydi! Aslında yapmak istedikleri şey gidip o üssün kökünü
kazımaktı ama başarılı olamadılar! (J) Çiğneyebileceklerinden büyük bir lokma ısırmışlar. (T) Orada bir
sürü insan, gemi ve ekipman kaybettiler. Orada pek çok ülkenin bilimsel üsler kurmasının nedeni de bu.
Rusya, ABD, Britanya... Tüm bu ülkelerin Antartik'in kıyısında bilimsel üsleri var. Bunlar bilimsel,
araştırma amaçlı olduğu söylenen üsler ama aslında orada neler olduğunu gözlemeye çalışıyorlar ve aynı
nedenle Antartik'e girmiyorlar. (V) Babam oradaki Seabee'lerden biriydi. (ç.n.: abd donanmasına bağlı
bir birim) (T) Eminim bununla ilgili çok ilginç hikayeleri vardır. (V) Alkolik olması ve bulanık görmesinin
nedeni bununla ilgili.
C: Evet.

S: (L) Bu adamlar ne yapmayı planlıyor?


C: Burası "Üstün Irk"ın geliştirildiği yer.

S: (L) Peki bu faaliyetin planlanan uygulama zamanı nedir?


C: Önemli değil.

S: (L) Ark insanlara yardımcı olmamız veya bir şekilde kendimizi korumamız için teknoloji konusunda bize
yardımcı olabilecek mi? Gezegenimizde dönen bu garip olaylar karşısında?
C: Çok kısa sürede çok fazla şey istiyorsun canım. Merak kediyi öldürdü.
S: (L) Ama tatmin olması onu geri getirdi!
C: Bu durumda değil!!!

S: (T) Bunu akışına bırakman gerekiyor. Hergün biraz daha ivme kazanıyor sanırım. Akışına bırakalım ve
nereye varacağını görelim. (L) Tamam, o zaman... (T) Seni korumaya geliyor. Öyle söylediler.
C: Belki, ama bundan çok, çok, çok daha fazlası var!!!!!!

S: (L) Durun bir saniye! Bu kötü anlamda bir "belki" mi ve çok daha kötü şeyler mi var, yoksa olumlu
anlamda ve çok daha olumlu şeyler mi var?
C: Neden kötü anlamda olduğunu düşündün?

S: (L) Bilmiyorum... Çünkü bilmediğim şeyden korkuyorum! (T) İnanç... tekrar inanç konusuna döndük.
C: Şimdiye kadar neleri keşfetmene yardım ettik? Bu operasyona devam etmemeyi mi tercih edersin?

S: (L) Ou hayır, kesinlikle hayır! (T) İki yıldan sonra bile bu tür soruları sormaya devam edecektir,
biliyorsunuz!
C: İki yıl değil, sonsuzluk.

S: (L) Büyük bir taş yedim galiba? (T) Hayır, hayır. Neşe! (J) Evet neşeye ihtiyacımız var! ...
C: Adım adım merdiveni kurmana yardımcı olduk. Çünkü bunu istedin. Ve bunu istedin çünkü bu
kaderindi. Bizimle bağlantı kurabilmen için seni çok nadir yeteneklere sahip olanlarla buluşturduk. Ve
yine, istediğin için, yolunu anlaman için. Şimdiye kadar işaretleri kavramış olman gerekir... Sıradan
olandan pek çok bakımdan farklı düşünce kalıpları sergileyen kişiler. Ne kadar sıradışı, o kadar çok bilgi.
3'üncü yoğunluk dünyada geçmiş yaşamları var ama bu hariç yakın zamanlarda başka yoktu. Ve dünyanın
titreşim frekanslarına odaklı değiller. [Grup son cevapla ilgili bir tartışma yaptı]

S: (T) Yolunun ne olduğunu bulmak kaderindi ve o yüzden bu bağlantıyı kurman gerekiyordu. Bu yapman
gereken şeydi. (L) Merdiven basamaklarını inşa etmek üzere sizinle iletişim kurmamı sağlayan birey
derken F___'den bahsediyorsunuz değil mi?
C: Bir tanesi o ama sadece o değil. F___ yalnızca tanıma duyunu uyandıran kişi.

S: (L) Biliyorum belki bu soruyu sormanın zamanı değil... Bu muhtemelen keşfet, açık, kendin bul tarzı bir
cevap vermenize neden olacak ama sanki söylemek istediğiniz birşey var ve sorularla bunu söylemenize
yardımcı olmamı istiyorsunuz gibi. Bu merdiven nedir? Bu kader nedir?
C: Keşfet.

S: (L) Bunun geleceğini biliyordum! (T) Neden başka kimlerin ilgili olduğunu sormuyoruz? (L) Sen sor, ben
hala önceki... (T) Eğer bunlardan biri F___'yse başka kimler var?
C: İşaretleri verdik, ama işaretler her bireyde aynı olmak zorunda değil.

S: (L) Bunun garip bir fikir olduğunu biliyorum ama... (T) Şunu sorayım. Yaptığınız tüm bu çalışmada,
üzerinde çalıştığınız tüm bu projede Laura en temel unsurlardan biri mi?
C: Varsayım egzersizlerinden sakınmanızı öneriyoruz. Farkındalık bilgiden sonra gelir.

S: [Laura elini sürekli planşetten çekip kucağında dinlendirdiği için F___ şikayet ediyor.] (L) Acı içindeyim
F___, burada oturmak bile benim için çok zor. Acı içinde olduğumu anla.
C: Tüm bu acıları sonlandıracak anahtarların sana verildiğini anla.

S: (L) "Tüm bu acıları sonlandırmak" derken omuz ağrımdan çok daha fazla şeyi kastettiniz sanki! Oldukça
manalıydı...
C: Evet.

S: (L) Tüm bu acıları sonlandırmak...


C: Herşey el ele gidiyor.

S: (T) Evet! (L) Bu korkutucu! (T) Neden? Korkutucu olan nedir? Korkutucu olmamalı... (L) Ne kastettiğimi
biliyorsun! Zavallı küçük bilinçli zihnim bunun korkutucu olduğunu düşünüyor! Belki de geri kalanım
bundan hoşlanıyordur! (T) Bunu bilmenin tatmin edici olması gerekir! Herşey birbiriyle ilişkili. (V) El ele
kelimesini birebir anlamda mı söylediler acaba? (L) Hı hı. Bugün boyunca kullandığım anahtar kelimeydi
bu... el ele. (V) Bugün mü? (L) Evet, şuraya gideceğiz, buraya gideceğiz, el ele şunu yapacağız, bunu
yapacağız. (J) Ark mı? (L) Evet. (J) Sonuçta tüm bu acıları sona erdirecek anahtarlara sahipsin, öyle değil
mi? (T) Şimdi tek yapmamız gereken anahtarlığı bulmak! (L) Hayır, hayır, hayır!. Kilidi bulmak TR, kilit!
Tek başına anahtarlar neye yarar ki? (T) Evet, gerçekten! Anahtarlarımız var! Peki bunları nerede
kullanacağız? (J) Kapı nerede? Ve kapı nereye açılıyor... belki de bununla ilgili değildir... (T) O kapıyı
bulmamız gerekiyor... Kapıyı açınca yolun nereye uzandığını sorarız! (J) Hayır! Önce soralım!! (T) Kapıdan
sonraki çukura dikkat!
C: Belki de yüzmeye hemen başlaman iyi olur.

S: (T) Turlamaya başla! Günde 100 kere. (L) Benimle birlikte kim turlamak ister? (V) Ben! (L) Tamam! Bu
geceye ne dersin? (V) Salı günleri hariç. (T) Salı günleri kendi başına yüzmen gerekiyor. (V) Ya bir
randevum olursa? (L) Randevu yok!
C: Disiplinin sorun olabilir...

S: (L) Gerçekten disiplin sorunlarım var... (V) Yüzeceksin, o kadar! (L) Kim gelip kırbacı vurup beni havuza
sokacak? (T) Dikkatli ol, bir keresinde evin üzerine gelmişlerdi zaten! (J) İstediğin şeylere dikkat et! (V)
Kalçama faydası olur diye havuzda yürümeyi düşünüyorum... (L) Evet, havuzda yürümek çok iyi gelir. (V)
Havuzda yürümek kalçamdaki sapmanın düzelmesine fayda sağlar mı?
C: Evet.

S: (L) Demek yalnız yüzmek zorundayım... (T) Ve epeyce de eğlenirsin. (L) Pekala... (T) Zorunda olduğun
için değil istediğin için yüz.
C: Daha az kilonun seni ne kadar çok rahatlatacağını tahmin edemezsin.

S: (L) Çok naziksiniz! Daire şeklinde yüzmek zayıflamamı hızlandıracak mı?


C: Evet.

S: (L) Harika o zaman. Kendimi açlıktan öldürüyorum ve son bir-iki haftadır neredeyse hiç hareket
etmiyordum. (V) Kendini açlıktan öldürmek sağlığını daha da bozar. (L) Başka sorusu olan? Çünkü şu anda
gerçekten berbat durumdayım. Tamam, iyi geceler diyelim. Bize söylemek istediğiniz herhangi birşey var
mı? Bu geceyi sonlandırmadan önce geçmişteki parçalarınızın geleceğe doğru ilerlemesi için
söyleyeceğiniz birşey?
C: Sorularını daha dikkatli bir şekilde hazırla. İyi geceler.
14 Eylül 1996

F___, Laura, TR ve JR

S: (L) Merhaba, bu akşam karşımızda kim var?


C: Eommna.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu gece sormak istediğimiz birkaç soru var ve ilki TR'nin sağlığıyla ilgili... (T) En hafif deyimle tuhaf
durumdayım! ...
C: Buğday tohumu.

S: (L) Başka? Başka herhangi birşey var mı? Bu diyetine eklemesi gereken birşey mi?
C: Brokoli.

S: (L) Başka?
C: Kızartma değil, kaynat. Potasyum, kalsiyum ve manganezin düşük olması zihinsel ve duygusal
reaksiyonlara neden oluyor ve bu da fiziksel bozulmalar meydana getiriyor. Çinko alımını arttırmayı da
unutma.

S: (L) Bu konuda başka bir tavsiye?


C: Şeker hakkında aldığın tavsiye yanlış!

S: (L) Şeker için en uygun tavsiye nedir? (J) Şekeri düşük değil mi?
C: Şekeri tamamen çıkarma, doğal alımla birlikte düzenle... Zayıflık veya başdönmesi durumlarında küp
şeker öneriyoruz.

S: (L) TR hipoglisemik değil mi?


C: "Hipoglisemi" belirsiz bir terim.

S: (L) Demek sana hipoglisemi demişler çünkü akıllarına başka birşey gelmiyor! (L) TR'nin dengelenmesi
ve kısa sürede daha iyi hissetmesi için önerebileceğiniz başka birşey var mı?
C: Çok hareketsizsin!!! Egzersiz enerji rezervini arttırır ve toksinlerin atılmasını hızlandırır.

S: (T) Yürümelere tekrar başlayacağım. Home Shopping'de çalışırken bir saat öğlen yemeği molası vardı
ama gidecek bir yer olmadığı için, yapacak birşey olmadığı için bir saat boyunca tesisin etrafında
geziyordum. Her gece de üç kilometre yürüyordum. (J) Uykuyu sor... (L) Evet, o da önemli... (T) Uykularım
tamamen düzensiz...
C: Uyku düzeni kendi kendine yoluna girecek.

S: (L) Tüm bunlar hemoroit sorununa da fayda sağlayacak mı?


C: Elbette! Dengelendiğinde dengelenirsin.

S: (T) Güzel, tekrar dengeye kavuşabilirim. Sahip olmadığım bir enerjiyi sunmaya çalışıyorum ve bu da
herşeyi daha kötü hale getiriyor.
C: Evet.

S: (T) Tüm bu bilgiler için çok teşekkür ediyorum. (J) Bir sorum var. NutraSweet ona nasıl etki ediyor?
C: Ondan kurtul! Zehir!!!

S: (T) Artık Cyrstal Lite yok mu yani? Tadı fena değildi... (L) RC'ye dönüş! (T) Hayır, artık RC yok. Çok ağır.
7up veya ona benzer birşeye dönerim. (J) 7up ve su. (L) Pekala, hazır sağlık sorularındayken, yüzmelerim
şimdilik yeterli mi?
C: Şimdilik idare eder. Ama... gevşeme yok! Gevşettiğin zaman bunu biliyoruz Laura ve kendi amaçlarına
uzaklaşmaktan başka işe yaramaz!
S: (L) Bilmenizi isterim ki tek bir geceyi bile aksatmadım. Yüzdüm. Gevşemeden bahsedemezsiniz! (T)
Peki ya eksik turlar?
C: Geçmiş aynı zamanda şimdi ve gelecektir canım!

S: (L) Kilo kaybını hızlandırmak için yapabileceğim herhangi başka birşey var mı?
C: Evet. Egzersizi arttır.

S: (L) Tanrım. Zaten iki saat yüzüyorum ya! (J) Laura başka ne yapabilir? (T) Yürümeye başla... (L)
Yürüyemem, kalçalarımı çok ağrıtıyor...
C: Besin alımını azalt.

S: (L) Zaten günde iki rafadan yumurta ve beş sap kerevizle yaşıyorum. Daha ne kadar azaltabilirim?
C: Sen sordun, öyle değil mi?? Akıllıca olup olmadığını sormadın.

S: (L) Besin alımımı daha fazla azaltmak akıllıca olur mu?


C: Hayır.

S: (L) Şu andaki gidişatımla... (J) Yiyeceklerin niceliği değildi de niteliği konusu? (L) Evet. Eğer şu andaki
tempomla devam edersem niyetimi gerçekleştirecek miyim?
C: Değişir.

S: (L) Neye göre değişir?


C: Arkady geldiğinde.

S: (L) Tamam. Beni daha şirin hale getiriyorsunuz!


C: Güzel, bu da kilo kaybına yardımcı olur.

S: (T) Şirinleşme senin için iyi! Buhar için gidebileceğin bir yer var mı? (L) Duşa girip bunu halledebilirim...
C: Yumurta yerine yapraklı yeşil sebzelerden oluşan büyük yeşil salatalara ne dersin?

S: (L) Sanırım bunu yapabilirim...


C: Yağ eklenmezse metabolizmayı hızlandırır.

S: (L) Tamam, Ark'ın geldiği zamana bağlı dediniz. Bunun ne zaman olacağı konusunda bilginiz var mı?
C: Evet.

S: (L) Peki bunun ne zaman olacağını bana söyleyecek misiniz?


C: Hayır.

S: (L) ... Görünüşe göre bu kişiyi hayatıma siz gönderiniz, o halde neler olacağı konusunda da bir fikriniz
vardır. Değil mi? Söyleyecek misiniz?
C: Açık.

S: (L) Zamanım var mı?


C: Eğer adanmışsan, herşey iyi olacak.

S: (L) Bu bir söz mü?


C: Bizim herhangi birşeye söz vermemiz gerekmiyor... Kontrol sende.

S: (L) ... Ark kitabı sizden bir açılış bölümüyle hazırlamak istiyor. Bize bu konuda tavsiyede bulunabilir
misiniz? Yaptığımız herşeyle çok ilgili olan bir yayıncı bulduk bile ve hikayemizi kozmik bir drama olarak
sunmamız gerektiğini düşünüyor.
C: Herhangi bir kitapta herhangi bir mesajı etkili bir şekilde verebilmek için Arkady'yle birlikte çalışman
gerekir.
S: (J) Diğer bir deyişle o süreçten önce onun burada olması gerekiyor... (L) Kitabı yazmak için, doğru mu?
...
C: "Kitabı yazmak" için değil, projeyi doğru yürütmek için. Gördüğün gibi İnternet üzerindeki iletişimlerin
amacına iyi hizmet etti ama iletişim seviyeleri bir sonraki bölüme çıkmadan bir sonraki bölüm
başlamayacak.

S: (T) Yani burada olması gerekiyor. Sen yapman gerekeni yaptın... onu buldun.. (J) İnternet üzerinden
onunla tanıştın ve bir ilişkinin temellerini attın. Şimdi kişisel seviyede ilerlemeler olması gerekiyor.
C: Hatırla, Arkady henüz kanalın bir parçası değil!!!

S: (L) Peki önümüzdeki bir kaç ay boyunca ne yapmamız gerekiyor? Sohbete ve ilişkimizi geliştirmeye...
C: Başka ne yapabilirsin?

S: (L) Ben de bunu soruyorum, başka birşey düşünebiliyor musunuz?


C: Onunla çok kapsamlı olarak sohbet ettin ama diğerleri etmedi ve biz de doğrudan etmedik.

S: (L) Düzeltmem gereken, yapmam gereken birşey var mı? (T) Sadece yaptığını yapmaya devam et! (L)
Bir ipucu ver! (T) Yapman gerekeni zaten yapıyorsun! (L) Tamam geçen gece yüzerken yaptığım şeyin
yalnızca fiziksel bir egzersiz olmadığı, yüzerken aynı zamanda bir tür güç alanı veya enerji girdabı
oluşturduğum düşüncesi geldi aklıma. Bu doğru mu?
C: Belki.

S: (L) Günde yüz tur demiştiniz. Yüz turu tamamlamak biraz zor. Yüz günü mü kastettiniz?
C: Belki.

S: (J) Öyle söylemediler! (T) Hadi bakalım! Bunu keşfetmek sana bağlı! (L) Biliyorum ama yüzerken
düşündüm de... Yani yüz tur iyi bir fikir ama... (T) Daire şeklinde yüzmek dönme hareketiyle aynı değil
mi? (L) Evet, sanırım... (T) Bunu hiç birimiz yapmıyoruz. Dönme önemli. Dairesel hareket tüm düşünce
süreci için önemli... (L) Daire şeklinde yüzüyorum. İnanmazsınız günde 40-50 tur atıyorum. (J) Bu iyi!
C: Tembel!!! Ha ha!

S: (J) Günde 50 tur harika! Neden bahsediyorsunuz siz? (L) Hey oradakiler!!!! İlk başladığımda ölmeden
ancak iki tur atabiliyordum!! (J) Laura, seninle dalga geçiyorlar! (T) Yürümek yüzmene de faydalı
olacaktır! (L) Pekala millet, motive oldum. Siz eve gittiğinizde hemen havuza gireceğim! Bundan şüpheniz
olmasın!
C: Neşe yenilenmeye yardımcı oluyor.

S: ... (L) Bu enerji girdabını oluşturmak bir şekilde metabolizmayı da etkinleştiriyor mu?
C: Evet.

S: (L) Yani bu bir çeşit kozmik yağ aldırma gibi birşey mi?
C: Şimdiye kadar gördüğün sonsuz "terapistler" dizisinden çok daha iyi. [Telefon çalıyor ve celse kısa süre
için durduruluyor. Telefon, Kasyopyalılardan tavsiye isteyen A ve Pk'den geliyor.]

S: (L) Pekala, Pk kendisi ve A ile ilgili tavsiye istiyor.


C: Ne bilmek istiyor?

S: (L) Sanırım A ile evlenip evlenmeyeceğini öğrenmek istiyor. Soru bu olmalı.


C: Kendi sorsun!

S: (L) (Telefonda Pk ile görüşüyor) Tamam A ile birbirlerine göre olup olmadıklarını bilmek istiyor. Sorusu
bu.
C: Belirsiz.

S: (L) Ha ha, söylemiştim! Bunu duymaktan nefret ediyorsun değil mi!


C: Sadede gel Pk.
S: (L) Tamam Pk, sadede gel. Öğrenmek istediğin nedir? Neyi sormak istiyorsun? (Telefonda konuşuyor)
Tamam, Pk A'nın onun ruh eşi olup olmadığını öğrenmek istiyor.
C: Daha önce de açıkladığımız gibi "tek" bir ruh eşi yok, çok sayıda var.

S: (L) O zaman şunu sormak istiyor... Ark ve benim tek bir ruhun iki yarısı olduğunu söylemiştiniz. Şimdi
o da bunun aynı durum olup olmadığını öğrenmek istiyor.
C: Açık.

S: (L) Söylemiyorlar.
C: Pk'ye onun hakkında nasıl hissettiğini sor.

S: (L) Pk, onun hakkında neler hissettiğini sordular. Biliyor musun? Başka sorun var mı? Çok para kazanıp
kazanmayacağını öğrenmek istiyor.
C: A.

S: (L) A mı çok para kazanacak? Bunu mu kastediyorsunuz?


C: Tüm bu sürecin anahtarı onda.

S: (L) Yani onu dinle diyorlar Pk! (T) Her zaman olduğu gibi Pk! (L) Pk'ye söylemek istediğiniz başka birşey
var mı?
C: Yalnızca sorarsa.

S: (Telefon görüşmesi bitiyor) (L) Pekala, bana Ark'la ilgili ipucu vermiştiniz, böyle birşeyin yaklaşmakta
olduğunu biliyordum!
C: Evet.

S: (L) Peki tüm bunlar işe yarayacak mı?


C: Bekle ve gör!

S: (L) Tamam ben sahneden çekiliyorum! (T) Son cevabı çok yavaş bir şekilde verdiler. (L) Demek burada
pek çok şeyin olması için Ark'ı bekliyoruz. (T) Biz kendi yolumuzda devam ediyoruz ve o da aramıza
katılacak.
C: Aynen öyle!

S: (J) Bir sorum var. Dün gece tanıştığımız o iki kadın, bu süreçle ilgilileri nedir? (L) Gulf Breeze Altılısındaki
kadınlar mı? Daha önce transkriptlerde onlara değinilmişti.
C: Belirsiz.

S: (T) Akışına bırakalım ve neler olacağına bakalım. (L) ML olayının bir önemi var mı? Gulfbreeze
konferansında gelip yanımızda oturdu ve Tampa konferansında da TR ve JR'nin yanında oturdu.
C: Evet.

S: (L) Bunun öneminin ne olduğunu söyleyebilir misiniz?


C: Psişik dalga "dip akımı."

S: (L) Yani herhangi bir şeyin bilinçli olarak farkında değil ama psişik olarak algılıyor. Doğru mu?
C: Projeniz onu çekiyor ama direnebilir.

S: (T) Evet, doğru. Koridorda duruyordu, koltuk arıyordu. Önce A___ ve JR girip oturdu. (teyp kapandı,
bazı yorumlar kaybedildi.) (L) Bu "Kurtuluş Günü" filminin bir önemi var mı? Yani iyi özel efektler içermesi
dışında doğruluğu veya herhangi birimiz için bir özelliği var mı?
C: Celseyi sonlandırmadan önce sorulan bir soru için fazla belirsiz.

S: (L) Bu akşamı kapatmadan önce bize söyleyeceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Filmi sonraki celsede sor. Hoşçakalın.
21 Eylül 1996

F___, Laura, JR ve TR [Tüm celse boyunca uzakta vıraklayan kurbağaların sesi periyodik olarak
duyulabiliyordu]

S: (L) Merhaba. Bu akşam kim var?


C: Toyciia.

S: (L) Peki nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Pekala, geçen hafta celseyi sonlandırmadan önce Kurtuluş Günü adlı film hakkında bir soru
sormuştuk ve bunu daha sonra sormamız söylenmişti. Bu filmle ilgili önemli bir şeyler olabileceğine dair
bir ipucuydu bu sanırım. Tam olarak ne sorduğumu hatırlayan var mı? (T) Kurtuluş Günü filminin
herhangi bir önemi var mı?
C: Elbette.

S: (L) Bu filmi yapanların temel niyeti neydi? Aktarmaya çalıştıkları temel mesaj neydi?
C: Dünyadışı varlıklar kavramıyla ilgili düşünce kalıpları aşılamak.

S: (L) Dünyadışılar kavramıyla ilgili düşünce kalıpları aşılamaya çalıştılar. Bu filmin yapımında özellikle
dünyadışı varlıklara vurgu yapma eğilimi mi vardı?
C: Eğilim?

S: (L) Yani insanların aklını karıştırmak için dünyadışıları doğru olmayan bir şekilde sunmayı mı istediler?
Onları aşırı biçimde korkulacak ve savaşılması gereken, tamamen zıt varlıklar olarak gösterip gerçek
dünyadışılar ortaya çıktıklarında negatif görülmemelerini sağlamak mı istediler?
C: Fikir aşılama.

S: (L) Fikir aşılama. Yani yalnızca kavram, genel olarak dünyadışı varlık kavramı. Tamam...
C: Daha büyük bir projenin parçası.

S: (L) Peki bu proje nedir?


C: "Uyandırma Projesi" deniyor. (ç.n.: Project Awaken)

S: (L) Peki bu projenin ardında veya başında kim var?


C: Pek çok.

S: (L) Başlıca grup, gruplar veya bireyler kim? Bize bireylerden bahsedeceğinizi sanmıyorum, sadece
gruptan bahsediyorum.
C: Thor'un Panteumu. (ç.n.: Thor's Pantheum)

S: (L) Thor'un Panteumu nedir?


C: Aydınlanma frekansı mezuniyet transferi için seçilmiş adaylar.

S: (L) Aydınlanma frekansı mezuniyeti nedir?


C: Düşün!

S: (L) Aydınlanma frekansı mezuniyeti... Yani seçilen adaylar...


C: Kendini açıklıyor.

S: (L) Bu grup KH mi yoksa BH mi?


C: Her ikisi.

S: (L) Tamam... (T) Birbirlerine karşıt olarak mı çalışıyorlar?


C: Hayır.
S: (T) Birlikte mi çalışıyorlar? İki taraflı mı?
C: Hayır.

S: (J) Birbirlerinin farkındalar ve bunun üzerinde çalışıyorlar, öyle mi?


C: Evet.

S: (J) Birbirlerine saldırıyorlar mı? (L) Hayır, sanırım farklı bir durum...
C: Bu konu hayal edebileceğinizden çok fazlasını kapsıyor.

S: (L) Hayal edebileceğimizden çok daha karmaşık bir konu... (T) Bunlar kim? Thor'un Pantemu? Adaylar...
Bu filmin arkasındaki grup...
C: Ari psişik projeksiyoncular ordusu.

S: (L) Bu Thor'un Panteum'unun seçilmiş adaylarından çok daha açıklayıcı! Bir psişik projeksiyoncular
ordusu. (L) Peki projekte ettikleri şey nedir?
C: Kendileri... Doğrudan insanların zihnine.

S: (T) Doğrudan insanların zihnine... Bu bayağı eğlenceli olmalı! (L) Doğrudan insanların kafasına yapılan
bir projeksiyon. Yani insanlar bu projeksiyonlara maruz kalıyor, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Kendilerini birinin zihnine projekte ettiklerinde o kişi ne algılıyor?


C: İlham.

S: (L) Birşey yapmayla ilgili bir ilham mı?


C: Evet.

S: (L) Birşey yapmayla ilgili bir ilham...


C: Ve...

S: (L) Belirli bir anlama ve algılama şekli ve birşeyler yapma...


C: Evet.

S: (J) Ve birşeye inanmaları için mi? (L) Evet. Peki bu orduda kaç kişi var?
C: 1.6 milyon.

S: (L) İnsanların beynine bu projeksiyonu nereden yapıyorlar?


C: Çoğunlukla yeraltından.

S: (L) Yeraltından... Yani bunlar tünellerdeki, yeraltı üslerindeki ve bu tür yerlerdeki insanlar. Peki 3'üncü
yoğunluk mu yoksa 4'üncü mü?
C: Her ikisi.

S: (T) Önceki bir soruya dönmek istiyorum. Eğer insanların doğrudan beynine belirli ilhamları projekte
edebiliyorlarsa filmin anlamı ne?
C: Hayır, yanlış anladın. Bu çok yoğun bir faaliyet. Yüksek seviyeli yaratıcı güçleri etkilemeye yönelik.

S: (T) Yaratıcı güçlere karşı mı? İnsanlar sürekli bu filmden bahsedip duruyorlar. Son yıllardaki herhangi
bir filmden çok daha fazla tekrar izlenen bir film. İnsanlar bu filmi on-yirmi kere izlemiş! (L) Bu filmde
subliminal mesajlar var mıydı? İnsanların zihinlerindeki birşeyleri açan? ...
C: Elbette.

S: (L) Peki bu filmdeki subliminal unsurlar daha fazla bir açıklık meydana...
C: Sizin için değil, diğerleri için.

S: ... (L) Bizi bu etkilere karşı bağışık kılan şey nedir?


C: Çünkü o bilgilere zaten sahipsiniz.
S: (T) Film bize yönelik bir film değildi; biz bununla ilgili bilgilere zaten sahibiz. Bu film yalnızca bu
konularda bir farkındalığa sahip olmayanlara yönelikti.
C: Gene Roddenberry'ye merhaba deyin.

S: (L) Gene Roddenberry şu anda burada mı?


C: Hayır.

S: (L) Yani çok uzun bir zaman önce o da bu tür şeyler yaptığı için onu örnek verdiniz, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Gene Roddenberry bu Thor'un Panteumundan biri mi?


C: Hayır.

S: (L) Neden Gene Roddenberry'i örnek verdiniz? (J) Onun da Uzay Yolu'nda yaptığı şey bu muydu?
C: Evet.

S: (T) Uzay Yolu'yla çok farklı şeyler yaptı... (L) Konumuzdan çok uzaklaşmayalım...
C: Burada esas konu bir "kavram, aptal."

S: (T) Aşağılayıcı konuşmak zorunda değiller! (L) Aşağılayıcı konuşmadılar.


C: "Ekonomi, aptal." (ç.n.: bill clinton'un 1992 yılı seçimlerinden önce zayıflayan ekonomi karşısında
belirli bir iyileştirme programı açıklamayan bush'a karşı seçim öncesi kampanyalarında kullandığı
sloganlardan biri "it's the economy, stupid." ["ekonomi, aptal" ya da "ekonomiyi unuttun, aptal."]
şeklinde çok popülerleşen bir slogan.)

S: (J) Evet, biliyoruz!! (T) Sadece dalga geçiyordum. Neşe!! Neşe! (L) Bir saniye. Üst seviye yaratıcı güçleri
etkilemek derken, çekim dalgalarını toplama gibi bir anlamda mı söylediniz bunu?
C: Hayır.

S: (L) Etkilenmeye çalışan ve etkilenmek istenen bu yüksek seviye yaratıcı güçler nedir?
C: Yaratıcı sanat alanlarında bulunanlar.

S: (L) Yani bu projeksiyoncu bireyler grubu zihinsel projeksiyon yetenekleri yoluyla yaratıcı sanat
alanlarındaki insanları etkileyip gezegendeki insanları etkileyecek yaratıcı şeyler üretmeye teşvik
ediyorlar onları, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Ve bu bireyler yeraltı tünellerinde bulunuyorlar ve bunların hem KH hem de BH olduklarını


söylüyorsunuz.
C: "Tünel" demedik, sen dedin.

S: (T) Onlar ne demişti? Yeraltı... (J) Çoğunlukla yeraltından. (T) Yeraltı. Yani muhalif savaşçı tipi yeraltı
örgütlenmeleri...
C: Hayır.

S: (T) Savaşçı değil ama yeraltı hareketinin bir parçası olmaları fikri doğru mu? (L) Yeraltı derken birebir
anlamda yerin altını kastediyorsunuz, değil mi?
C: Evet.

S: (L) Tünellerde değiller, peki neredeler?


C: "Tünellerde değiller" de demedik.

S: (L) Peki bu insanlar...


C: Buradaki mesele: Varsaydığın zaman ne olur?
S: (L) Varsaymıyoruz. Dünyadışı varlıklar fikrine insanları açma dışında bu filmle ilgili başka önemli spesifik
şeyler var mı?
C: Hayır.

S: (L) Yani bu filmde tespit edip herhangi birşeyin doğru bir temsili olup olmadığını soracağımız birşey
yok mu? Sadece o amaca mı yönelikti?
C: Film üzerinde yeterince durduk.

S: (T) Ama film konusunu kendileri öne çıkarmıştı! (L) Evet, ama belki de bu Thor'un Panteonu meselesi
üzerinde durmamızı istiyorlardır. (T) Herhangi birşeyi kaçırmadığımızdan emin olmak istiyorum. Demek
tıpkı Gene Roddenberry gibi insanlara pozitif bir şekilde uyarıcı etkide bulunmaya çalışan bir grup Ari
psişik projeksiyoncudan bahsediyoruz... (L) Bu bir varsayım. İnsanları pozitif bir şekilde etkilediklerini
söyleyebilir miyiz?
C: Belki.

S: (J) İnsanları negatif bir şekilde etkilemeye çalıştıklarını söyleyebilir miyiz?


C: Belki.

S: (L) Demek muhtemelen ikisinden de biraz var. Yeterli bilgiye sahip olduğumuz için buna karşı bağışık
durumda olduğumuzu söylüyorsunuz. Bilgiye sahip olduğumuzu söylerken özellikle dünyadışı varlıklar,
onların gerçeklikleri ve potansiyelleri vb hakkındaki bilgileri mi kastediyorsunuz?
C: Evet.

S: (L) Bu Ari psişik projeksiyoncular konusu hakkında bilmemiz veya araştırmamız gereken başka birşey
var mı?
C: Arkadiusz şu anda izleniyor.

S: (L) Kim tarafından?


C: Griler.

S: (L) Peki ne yapmayı planlıyorlar?


C: Açık.

S: (L) Peki bu... Bunu bana neden söylediniz? (T) Ona söylemesi için mi?
C: Çünkü onunla dünyadışı varlıklar hakkında daha fazla konuşma vaktin geldi. Bu konuda yeterli bilgiye
sahip değil!!

S: (L) Ona "Grand Illusions" kitabını gönderdim, Bramley'nin kitabını gönderdim, Jacques Vallee'nin bir
kitabını gönderdim. Şu anda bu kitapları okuma sürecinde. Ona başka ne göndermem gerekiyor?
Transkriptleri okudu. Hepsini bir haftada okumuş.
C: Peki spesifik olarak dünyadışılarla ilgili ne kadar yorumda bulundu?

S: (L) Çok sayılmaz. Belli ki ona aktarmamı istediğiniz başka birşey var. Yarın onunla telefonda
konuşacağım...
C: Durumun ciddiyeti... gerçekliği... Bu oyun-eğlence değil.

S: (L) Ona ne söyleyebilirim spesifik olarak... Kendini nasıl koruyabilir? Herhangi belirli bir bilgi var mı? Bu
şeyleri biliyor!
C: Ona söylendi, ama farkındalığı olması gerektiği kadar keskin değil. Ona hangi kısma eleştirel baktığını
sor. Tüm bu uzun yolculuklar şimdi onun karşı karşıya olduğu riski daha da arttırdı!

S: (L) Bu durum burada oturan herkes için de geçerli değil mi?


C: Onun için daha fazla geçerli!

S: (L) Neden onun için daha fazla?


C: Konumu ve ileri fizik bilgisi nedeniyle!
S: (L) Farkındalık ve bilgi...
C: Durumun realitesinin farkında olması gerekiyor.

S: (L) Bu konuda söyleyeceğiniz başka birşey?


C: Çok daha fazlası, ama sorman gerekiyor.

S: (L) Hiç kaçırıldı mı?


C: Hayır.

S: (L) Hiç kaçırılmadı mı?


C: Hayır.

S: (L) Şu sıra onu kaçırmaya yönelik bir planları var mı?


C: O şekilde işlemiyor.

S: (L) Nasıl işliyor?


C: Çok fazla karmaşık.

S: (L) Onun düşünüş biçiminde değişiklikler yapmaya yönelik bir girişim var mı?
C: Girişim doğru fikir değil.

S: (L) Doğru fikir nedir? Durun bir saniye, durun!


27 Eylül 1996

F___, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Ark'ın ne zaman gelebileceği ile ilgili sohbetimizi dinliyor muydunuz?


C: Kim olduğumuzu sormadın.

S: (L) Tamam, pardon. Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Lanirre.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Ark'ın ne zaman geleceğiyle ilgili herhangi bir yorumunuz var mı?
C: Hayır.

S: (L) Burada sürekli bir iş bulma konusunda endişeli. Bu bir sorun olacak mı?
C: Dediğimiz gibi, eğer yeteneklerinizi kullanırsanız olmaz.

S: (L) Yapmam gerektiği halde kaçırdığım birşey mi var?


C: Enerjinin daha fazla kısmını araştırma ve iletişime yöneltmen iyi olurdu.

S: (L) Neyle ilgili olarak?


C: İş olanaklarını keşfetme, araştırma.

S: (L) İnternet üzerinden bakıp...


C: Ve yazılı materyaller ve "medya taraması", kütüphane vs. Bu iletişimin maksimum kapsamına ulaştığını
söyledik.

S: (L) Bize bazı şeyleri kendimiz yapmamız gerektiğini mi söylüyorsunuz?


C: Sen Laura, sen!!!

S: (L) Aramam gereken şeyin ne olduğu konusunda birkaç ipucu verebilir misiniz?
C: Düşünmüyorsun.

S: (L) Pekala. Düşüneceğim. 44 yaşında görünüyor olmamdan dolayı mutlu değilim!


C: Son derece belirsiz! Kendinde birkaç yenilemeye ne dersin?

S: (L) Saç gibi mi?


C: Örneğin.

S: (L) Son bir-iki gündür yaşadığımız bu korkutucu durumlarla ilgili birşeyler sormak istiyorum. 22
yaşındayken bana olan birşeyle ve aynı zamanda başka bir hayatımla ilgili ipuçları var gibiydi. Alakalı mı?
C: Karmaşık döngüsel bir anlamda.

S: (L) Nuh isimli o 22 yaşındaki intihar eğilimli çocuğun hikayesi nedir?


C: Tesadüf.

S: (L) Bu olayda ne olmuş oldu şimdi?


C: Öğrenme.

S: (L) Birikmiş negatif enerjinin atılması deneyimi de var mıydı?


C: Hayır.
S: (L) Öğrenme dışında hiçbir şey yok muydu?
C: Hayır.

S: (L) Onun yolculuklarının ve bizim çeşitli yerlerle olan iletişimlerimizin karmik bazı olaylarla bağlantılara
işaret etmesinin mümkün olup olmadığını merak ediyorum.
C: Uzaklaşıyorsun.

S: (L) Olan tüm bu garip şeylerin anlamlarını merak ediyorum yalnızca.


C: Herşey eşzamanlı bir olay.

S: (L) Ark ve benim Floransa'da birlikte bir geçmiş yaşamımız oldu mu?
C: Yoğunluk.

S: (L) Nasıl yani?


C: Yoğunluk.

S: (L) Yoğunluk ne? Gördüğüm şekliyle Floransa'da bir geçmiş yaşamda onunla birlikte olup olmadığımı
sormuştum.
C: Yoğunluk. Ellerinden tutup götüremeyiz.

S: (L) Başka bir yoğunlukla bir ilgisi mi var?


C: Bak.

S: (L) Neye?
C: Bak, keşfet.

S: (L) Bu iletişimin maksimum kapsamına ulaştığını söylerken kastettiğiniz şey bu projeyle bize bilgi
aktarıp sonra bu bilgiler yoluyla Ark'ı resme dahil edip belirli bir işi yapmamızı sağlamak mıydı?
C: Kastettiğimiz iletişim seninle onun arandaki iletişim.

S: (L) Yani iletişimimizi durdurmamız mı gerekiyor? Ayrılmamız mı gerekiyor?


C: "Enterprise Florida"ya daha fazla vakit ayırman gerekiyor. Bilgi parmaklarının altında. Araştır. Yani
Ark'la ilişkini daha verimli hale getirmek istiyorsan onun burada yapabileceği işle ilgili araştırma yapman
gerekiyor.

S: (L) Evet, şimdi anladım. Aklıma gelen şeylerden biri de bu evi satıp başka bir ev almak...
C: Yanlış hamle!

S: (L) Tamam, bu fikri attım gitti bile! Bir daha bunu düşünmeyeceğim!
C: İstediğini düşün, ama yapma! Buraya bir sebeple geldin!!!!

S: (L) Birşeyi merak ediyorum... Ark benim daha önceki ilişkim gibi bir ilişki içinde mi bulunuyor? Bunca
yıl boyunca sıkıntı içinde kalmasının nedeni bu mu?
C: Para.

S: (L) Neyi kastediyorsunuz?


C: Herşey bölünüyor.

S: (L) Anlamadım.
C: Özgürleşmeye çalıştı ama şimdiye kadar şansı pek yaver gitmedi.

S: (L) Peki bizim ilişkimizde şansı yaver gidecek mi? Çok büyük bir sıkıntı çekmeden...
C: Eğer yaratıcılık öne çıkarsa başaracak.

S: (L) Önceki kadının birşeyler bildiğinden eminim. Onun ne kadar mutsuz olduğunun farkında mı?
C: Yıllardır.
S: (L) Onun acı çekmesine nasıl razı olabilir?
C: "Otorite" konumundakilerle ilişki kurmaya büyük bir arzu duyuyor. Buna Jacqueline Kennedy Onassis
sendromu da denebilir.

S: (L) Yani amacı sadece onu elde etmek miydi? Bu korkunç!


C: Bir fabrika işçisi bir fizikçiye sahip olduğunda.

S: (L) Yani tüm bu yıllar boyunca onu kullanıyordu, öyle mi?


C: Sen söyledin, biz değil.

S: (L) Bu korkunç! Geçen hafta Ark'ın durumun gerçekliğinin farkına varması gerektiğini söylemiştiniz. Bu
aramızda olmuş olan birşeyle mi ilgiliydi?
C: Başka. Yoğunluklar arası, boyutlar arası, yıldızlar arası ve gezegensel saldırıların ve hem KH hem de BH
temaslarının gerçekliğini anlaması gerekiyor! Ark'ın bir yanı henüz inanmıyor!

S: (L) Birşey mi olacak?


C: Evet.

S: (L) Onu üzecek mi?


C: Evet ve hayır.

S: (L) Yani kaldırabilecek?


C: Evet.

S: (L) Wroclaw'da veya kaldığı yerde mi olacak?


C: Bekle ve gör.

S: (L) Evli olduğu kişi onu bilinçsiz tutmak, izlemek veya enerjisini harcamak için mi orada?
C: Evet. Hepsi.

S: (L) Dünyadışılar tarafından mı kontrol ediliyor?


C: Kısmen, ama olağandışı bir seviyede değil.

S: (L) Bu iyi değil, özellikle de bunun gerçekliğine inanmayan biri için. Beni bu konuda ikna eden
deneyimlerden kesinlikle hoşlanmamıştım.
C: Endişelenme. Dinle ve açık ol. İyi geceler.

S: (L) İyi geceler.


1 Ekim 1996

F___, Laura, A

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Vurra.

S: (L) A__ bu akşam bizlerle birlikte olmak istedi ve şu an burada. Bir sakıncası var mı ?
C: Hayır.

S: (L) Ve sanırım bir kaç sorusu olacak. (A) Hayır.


C: Evet.

S: (A) Sormak istediğim belirli bir şey yok.


C: Doğru değil.

S: (L) Benim bildiğim şeylerden birisi, okumada sorun yaşamasına neden olan bir konsantrasyon zorluğu
var. Sorunu nedir ?
C: Aklı başka şeylerde.

S: (L) Nelerde peki ?


C: Ona sor.

S: (L) Neyse, biz celseye devam ederken o bunları hatırlar. Peki, yeni bir gelişme oldu : Ark karısına
boşanmak istediğini belirmiş ve en hafif tabiriyle sonuç pek memnuniyet verici değilmiş. Ark' ın
dediklerini aynen aktarırsam; karısının önümüzdeki günlerde çok kindar tavırlar sergileyeceğini
düşündüğünü söyledi. Ve beni endişelendiren şey onun bilgisayarı karıştırarak benim kim olduğumu
ortaya çıkarmaya çalışması.
C: Zaten denedi bunu.

S: (L) Ve ne sonuç elde etti ?


C: Hiçbirşey. Doğru dosyalara nasıl erişeceğini bilemedi. Bazı dosyalara parola konmuş. Bu imkanı
olmayıncaya dek yeniden deneyecek. Ayrıca basılı ya da yazılı şeyleri de karıştırıyor gizlice. Ama ingilizcesi
zayıf.

S: (L) Tanrıma şükürler olsun. Bu durumla ilgili bir hissiyatım var. Sanırım oldukça negatif bir olay cereyan
edecek. Diğer yoğunluklardan müdahale gerçeği sanırım oldukça nahoş bir şekilde tam can evinden
vuracak.
C: Evet.

S: (L) Onu uyarabileceğim bir konu var mı ?


C: Hayır.

S: (L) Ve bu kötü hissin tamamen ne ile ilgili olduğunu hakkında en ufak fikrim yok. Kartlara baktığımda
görüyorum ki; karısı ne yapacaksa bu ay içerisinde olacak, muhtemelen önümüzdeki bir kaç gün
içerisinde, çünkü bir öfke bulutu oluşturuyor. Öfke ve gazap. Sanırım Ark' ın onun gerçekte kim olduğu
ile ilgili bir fikri yok, nasıl benim de geçmişte, kiminle evli olduğum konusunda bir fikrim olmadığı gibi.
Herşey benim kendi ilüzyonumdu. Bu yorumum doğru mu ?
C: Gerçek soru "onun" [ç.n. : Ark'ın karısı] kim olduğu değil, seçimleri doğrultusunda onun üzerinden
yapılan etkiler.

S: (L) Yani o "saldırı" için bir kanal mı ?


C: Wroclaw Üniversitesi'nden iki kişi de öyle.
S: (L) Ona verebileceğim bazı ipuçları var mı ?
C: Biri astı bir diğeri üstü. Ayrıca A__ nın onun üniversitedeki konumunu sadakatsizlik ve zina
karalamalarıyla sarsma girişiminde bulunması muhtemel. Bu suçlamaların her ikisi de buraya veya başka
bir yere kıyasla Polonya' da çok daha ciddiye alınır, özellikle bir üniversitenin yüksek mevkisinde bir
pozisyonda bulunan biri sözkonusu olduğunda.

S: (L) Karısının gerçekten onu parçalara ayırmayı istediğini hissediyorum. Bu duygularının okyanusu
aşarak buraya dek dalga dalga yayıldığını hissediyorum.
C: Senin için detaylandırdık. Böyle davranması niyetlendiği gibi bu durumu önlemeye değil tam tersi
hızlanmasına sebep olabilir.

S: (L) Bu konuda söyleyebilceğiniz daha fazla birşey var mı ?


C: Sana bağlı. Onu uyar ve herşey bu detaylardan ibaret değil.

S: (L) Onu uyarmalı mıyım ?


C: UFO lar gözlüyor.

S: (L) Onu mu gözlüyorlar ?


C: Ve durumu. Ayrıca insan düzeyinde, artık "yerin kulağı var."

S: (L) Tamam, A___ J___ ile arasındaki son durum konusunda endişeli. Bu konuda ne yapabiliriz ?
C: Muğlak soru. A__ sorsun lütfen!!

S: (A) Ne sormam gerektiğini bilmiyorum.


C: A__ çekiniyor, cevaplayamayız.

S: (L) Sorman lazım. (A) G__ ve J__ ne zaman başka bir yere taşınacaklar ve bu biraz durumu düzeltecek
?
C: Bir kesinlik yok. Onlardan sakınmaya çalışarak sorunlarını çözemezsin.

S: (A) Sorunlardan sakınmaya çalışmıyorum. Neyi kastediyorsunuz ?


C: Konuları bir kenara koymak onları çözmez.

S: (L) Kafasının içerisinde çözülmesi gereken ana konular neler ?


C: Karşılıklı etkileşim ve iletişim ve kavrayış.

S: (L) Yardımcı olabilecek başka bir şey ?


C: Yalnızca eğer o sorarsa.

S: (A) Neden depresif oluyorum ?


C: Stres kimyasal değişimlere sebep olur.

S: (A) Strese girmemin başlıca sebepleri neler ?


C: Başkalarının bakış açılarını görememe.

S: (A) Kimlerin bakış açılarını ?


C: Herkesin.

S: (A) Herkesin bakış açısını görmeye çalışırım. (L) Kendi bakış açından bakarak. (A) Hayır, herkesin ne
düşünüğünü ya da hissettiğini anlamaya çalışırım, anlayabildiğim kadarıyla.
C: Hayır.

S: (A) Anlamıyorum. Evet böyleyimdir. (L) Yardımcı olabilir misiniz ?


C: Yardım istenmiyor.
S: (L) Başkalarının bakış açılarını göremiyor olma ihtimalin yok mu, bunu bir düşünemez misin ? (A)
Elbette, göremiyor olabilirim, bu mümkün. Ama deniyorum. Bunu geliştirmek için herhangi bir yol var
mı ?
C: İletişim.

S: (A) Ne hakkında ? (L) Sanırım, konuşmaya başlamalısın.


C: Özellikle canını sıkanlarla iletişime gir! Direncin çok güçlü.

S: (A) Neye direnmek ? Çok kafa karıştırıcısınız!


C: Hayır.

S: (L) Başka bir şey var mı ?


C: Yalnızca istenirse.

S: (L) LM nin yarası ciddi mi ve kalıcı bir hasar bırakacak mı ?


C: Tüm yaralar bırakır.

S: (L) Yüksek dereceli diyorum.


C: Orta.

S: (L) Düşündüğü gibi bunun yüzünden ölecek mi ?


C: Hayır.

S: (L) Bu kazaya sebep olan neydi ?


C: Derindeki ana sebep çok karmaşık ama doğrudan sebep "kendinden geçmeydi."

S: (L) Tamam, T.G. öldü. Onun durumunu bilmek istiyorum ve onunla iletişim kurabilir miyiz ?
C: Ölüm sonrası realitesine uyumlanmak için 5. yoğunlukta uykuda.

S: (L) Kendinden geçmesinin fizyolojik sebebi neydi ?


C: Elektriksel kısa devre.

S: (L) Hiç acı çekti mi ?


C: Hayır. "Ölümden sonrası" na inanmıyordu. Bundan haberin var mıydı ?

S: (L) Hayır yoktu.


C: Elbette uyanacak. Ama tabii orada "zaman" yoktur.

S: (L) Tüm bunları atlatması için C__ ye söyleyebileceğim ya da onun için yapabileceğim bir şey var mı ?
C: Şaşırtıcı derecede çabuk atlatacak.

S: (L) Tekrar Florida' ya taşınması yakın bir ihtimal mi ?


C: Gelecek sene.

S: (L) Bebeğimin daha iyi hissetmesi için gerçekten bir şeyler yapabilmek isterdim.
C: A__ ya bağlı.

S: (L) Herhangi birimiz için başka söyleyeceğiniz bir şey var mı ?


C: Hayır. Ve iyi geceler.
5 Ekim 1996

Frank, Laura, TR, TM, M, V

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kurniya.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Başlamak üzere sorusu olan var mı? Kimsenin sorusu yok galiba. Bu akşam açık bir forumumuz mu
var?
C: Her zaman açık bir forumunuz var.

S: (L) Kimsenin spesifik bir sorusu olmadığına göre şunu sormak istiyorum; Roger Santilli'yle
konuşuyordum ve ABD'de araştırma yapmak için potansiyel fırsatların son derece sınırlı olduğu fikrini
söyledi.
C: Yanlış!

S: (L) Güzel! Santilli'nin bu konuda yanıldığına sevindim! Peki bunun tam olarak neden yanlış olduğunu
ve daha iyi bir perspektif edinmek için buna nasıl bakabileceğimizi söyleyebilir misiniz?
C: Sınır yok, sadece kontroller... Bilgi kişiye kontrolleri aşması için gerekli tüm araçları verir. Yazarken
kelimeleri oluşturmaya çalışma canım. "Akışla birlikte git."

S: (L) Feci şekilde sıcak hissediyorum. Enerji uzun zamandır görmediğim kadar yüksek... (T) Planşet ne
kadar enerjik değil mi? (V) Yetişmekte zorlanıyorum... (L) Evet hızlı. Sık dişini canım. (T) Bizim de yapmaya
çalıştığımız şey bu! (ç.n.: planşetin işaretlediği harfleri okuma ve not alma işlemi kastediliyor sanırım.) ...
(L) Enerji gerçekten iyi. Bunu seviyorum. Bize bu akşam enerjinin neden bu kadar yüksek olduğunu söyler
misiniz?
C: Tom.

S: (L) Nasıl yani?


C: Nadiren burada oluyor.

S: (L) Bunun hakkında başka birşey? Hayır. Tamam. MM bugün belirli bir Reiki inisiyasyonu ve ayarlaması
geçirdi ve ayarlanma sırasında birşey oldu. Bunun ne olduğunu öğrenmek istiyorum. Yaşadığı o deneyim
neydi?
C: Aynı anda çok fazla şeye kalkışmaması gerekiyor.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?


C: Kısa sürede çok fazla şey öğrenmeye çalışıyor.

S: ... (L) Yani bu aynı zamanda onun için bir uyarı, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) O deneyimde olan şeyin ne olduğunu söyleyebilir misiniz? Veya tanımlayabilir misiniz?
C: Ruhun aynı anda birden fazla yerde olması.

S: (L) Yani yaşadığı şey Sufilerin tanımladığı o halle ilgili değildi?


C: Hayır.

S: (L) Peki ruhu aynı anda farklı olarak nereye gitti?


C: Kolayca tanımlanabilir değil.
S: (L) Başka bir yoğunluk veya başka bir boyut muydu? Ya da paralel evrenler veya ruhsal bir mekan? (T)
Norfolk Donanma Üssü? [Gülüşme] ... (L) Bu olay onun için faydalı mıydı?
C: Hayır. Örtüyü fazla hızlı yırtıp açmaya çalışıyor.

S: (V) Örtü derken? (TM) Bu boyutun örtüsü mü? (L) T___ haklı mı? Bu boyutun örtüsünü mü
kastediyorsunuz?
C: Yakın. Her ruhun kendi kalıbı var ve bu kalıp üç varlık unsuruyla ilişkili; "düşünce merkezi, ruh merkezi
ve fiziksel merkez." Farklı varoluş düzlemleri arasındaki yolculuklarda bu unsurların ayarlanmasına
yönelik belirli yöntemler vardır. Bu yöntemler uygun şekilde kullanılmadığında, yapılmaya çalışılan
yolculukta kişi bu üçlü bütünün dokusunu yırtar. Bu çok sorunlu olabilir ve ruhun bedenle tekrar bağlantı
kuramamasına ve bu nedenle fiziksel merkezin sonlanmasına neden olabilir!!!

S: (L) Ona reiki ayarlamalarını yapan adam bu olan şeyin farkında mıydı? Veya kendi yaptığı şeyin?
C: Sadece dokunma duyusunda bir olağandışılık algıladı.

S: (L) Sana dokunmasına izin mi verdin? (M) Evet. (L) Tanrım! (M) Adam da bu duyumdan bahsetti.
Farkına vardı ama ne olduğunu anlamadı. (T) Hissetmiş ama ne olduğunu anlamamış. (M) Ayarlamayla
ilgili birşey olduğunu düşündü sanırım, bilmiyorum. (L) Bunun reiki ayarlamasıyla bir ilgisi var mıydı?
C: Hayır. Önceki deneylerle ilgili.

S: (L) Bunu neden bir yaşam incelemesi olarak gördü?


C: Çok iyi tanımladın.

S: (L) Yani bedeninden ayrıldığı zaman sanki ölüm sürecindeymiş gibi yaşam incelemesine erişti. (M)
Kimin yaptığı deneylerden bahsediyorlar? (L) Senin!
C: Senin.

S: (L) Peki tam orada ve o zaman bu beden dışı deneyim etkileşimini tetikleyen şey neydi?
C: Ruh merkezi uyarımı.

S: (L) Peki bu uyarım neydi? Bu uyarım...


C: "İnisiyasyon."

S: (L) Reiki inisiyasyonu ruh merkezini uyardı. (M) Peki yerimde olsalar ne yaparlardı? (L) Bunu
söylemezler! (M) Söylemezler mi? (L) Kendi kararını vermen gerekiyor. (M) Bu tür durumlarda
yapılabilecek uygun... Dokumu yırttığımı söylediler. Dokumu yırtmamayı nasıl sağlarım? (L) Yavaşlayarak
mı?
C: Uygun şekilde iyileşene kadar bekleyerek.

S: (L) İyileşmen gerekiyormuş. (M) Neyin iyileşmesi? (T) Yırtıkların mı? ...
C: Evet.

S: (L) Tamam, yırtıkların iyileşmesi gerekiyor. Bu yaklaşık ne kadar zaman alır? (T) İyileşene kadar! (L) Öff,
kes şunu!
C: Açık.

S: (M) O ışın, evdeki portal bunu... (V) Yırtılmaların nasıl iyileştirilebileceği konusunda tavsiyeniz var mı?
(L) Bir saniye bir saniye... (V) Pardon!
C: Bu doğal bir süreç.

S: (L) M evindeki portalın bu iyileşmeye yardımcı olup olmayacağını öğrenmek istiyor.


C: Hayır.

S: (T) Evindeki portal mı? (M) Auramda görünüyor, fotoğrafını gördük. (L) Belki yırtılmanın nedenlerinden
biri de budur? (M) Bilmiyorum... (TM) Yerine bakın...
C: Hayır.
S: (L) Hayır, onun yırtılmayla ilgisi yok. (T) Herkesin evinde portal var mı?
C: Hayır.

S: (L) M'ninki fotoğraflarda görülüyor. Çok ilginç birşey. O fotoğrafları görmedin. O fotoğraflar seni
afallatacak. (T) Ben hala quija tablasının fotoğrafını görmeyi bekliyorum. (L) Ark'a gönderdim. (T) Ağğğhh,
tablanın fotoğrafını hiç göremeyeceğim!!! (L) Hayır hayır hayır! Cherie'de bir kopyası var. Fotoğrafı bizim
için büyütecek. (M) Peki bu konuda ne yapabilirim, portal herhangi bir şekilde yardımcı olabilir mi? Bu
portalın amacı ne?
C: Yapışık ruh edinmene yardımcı olabilir.

S: (M) Aman ne kadar hoş!!! Peki o portal oraya nasıl geldi? (TM) Biri orada kötü birşey mi yaptı? (M)
Kafamın tepesinde mi? (TM) Bir saniye, portal senin auranda mı görülüyor? (M) Evet, kafamın
tepesinden aşağı doğru iniyor. (TM) Ooo!
C: Hayır, senin parçan değil.

S: (M) Tamam, yani sadece aura fotoğrafımda bir poz verdi! ... Orada olmayı seviyor ve ne olduğunu
bilmiyoruz. (T) Belki fotojenik olduğu için çekim sırasında aurana sıçramıştır! (V) Yapışık ruh temizliğiyle
giderilebilir mi? (L) Hayır. M için bu noktada herhangi kişisel bir tavsiyeniz var mı?
C: Dersleri üçlü inceleme grupları halinde birleştir.

S: (L) Üçlü inceleme grubu nedir?


C: Üç konunun birlikte incelenmesi.

S: (L) Tamam konuları ayrı ayrı çalışmak yerine üçlü olarak çalışmayı kastediyorsunuz. Peki hangi dersleri
veriyorsun? (M) Şifa, inisiyasyon ışınları ve auralar. (L) Sanırım her üçün birden öğretmekten
bahsediyorlar! (M) Şifa ve auralar tamam ama inisiyasyon ışınları ayrı bir ders. Uymuyor! ... (T) O portalın
nereden geldiğini sormaya ne dersiniz? (L) Evet, portalın kaynağı neydi? M'nin evindeki portalın?
C: Birden fazla.

S: (L) Birden fazla kaynak var. Yani çeşitli faktörlerin birleşimi. Evi tarihi bir yerleşim alanı üzerinde mi
bulunuyor? Mekan-zaman noktası olarak?
C: Evet.

S: (L) Evde gerçekleştirilen metafizik faaliyetlerin de etkisi oldu mu?


C: Evet.

S: (L) Peki M'nin de bunda doğrudan etkisi var mı? Yani farklı bilinç durumları?
C: M'den ziyade diğer varlıklar.

S: (M) Yaşayanları mı yoksa ölüleri mi kastediyorlar?


C: Her ikisi.

S: (M) Ben de öyle düşünmüştüm. (V) Peki bu portal nasıl çıkarılabilir? (L) O faaliyeti durdurup kendini
iyileşme sürecine sokması için en iyi teknik nedir? ...
C: Yaşam tarzında değişiklikler.

S: (L) Yaşam tarzında değişiklikler... Spesifik olarak? Bir liste verebilir misiniz?
C: Hayır.

S: (M) Ah! (L) Bunu kendin öğrenmelisin! Bunu bir şekilde kendin biliyorsun!!! ... (T) Bunu reddettikçe
daha kötü hale gelir.
C: Kanal enerjisini düşürdüğü için bu celsede kişisel meseleler yanında diğer konuları tartışma fırsatına
sahip olmak istiyoruz. Ama acil yanıt ihtiyacı olanların sınırlı sorularını kabul edeceğiz.

S: (L) Tamam, M'nin isteğini yerine getirmek için birkaç soru daha sorabilir miyiz?
C: Tek bir soru lütfen.
S: (L) M her yönden saldırılarla kuşatılmış bir durumda. Ve pek çok...
C: Kuşatılmışlık durumu bir ilüzyon.

S: (L) Biliyorum ama bu kadar çok saldırıya uğraması...


C: Mali durum kendi kendine düzelecek, mucize.

S: (TM) Bir sorum var. Arabamda ne oldu... (L) Hayır! (TM) Bu yalnızca bir evet-hayır sorusu! (L) Tamam...
(TM) Laura'nın dediği gibi arabamda kaçırıldım mı?
C: Belki.

S: (TM) Teşekkür ederim, tüm bilmek istediğim buydu. (L) ... Geçen gün ___ ile konuştum, ___'nin uyuyor
olduğunu söyledim ama o buna inanmadığını, pek çok kişinin ___'nin etrafta dolandığını ve diğer
dünyadan tüm bu iyi şeyleri yaptığını gördüğünü söyledi. Yorum lütfen.
C: Doğru değil.

S: (L) Doğru değil. Peki neden bunca insan ___'yi gördüğünü, rüyalarında veya vizyonlarında onunla
deneyimler yaşadıklarını söylüyorlar?
C: Kısacası psişik olarak bunu yapabilme yetenekleriyle ilgili abartılı fikirleri sahte bir gerçeklik yaratıyor.

S: (L) Yani tüm bu insanlar kendi psişik yetenekleriyle ilgili öylesine şişirilmiş fikirlere sahipler ki onu
gördüklerini, onunla konuştuklarını, rüyalarında ziyaret edildiklerini düşünüyorlar... (M) ___ kim? (L) Kız
arkadaşımın yeni ölen kocası. (V) Hala uyuyor mu?
C: Bu olayları yaratan şey duygular.

S: (T) Ayrıca ona hep duymak istediği şeyleri söylüyorlar.


C: Evet.

S: (L) Tamam sanırım artık bununla ilgili başka birşey söylemesem daha iyi. Bunu ona daha huzur verici
bir şekilde söylemeye çalışıyordum ama, sanırım...
C: Duygusal bir "bulut" altında.

S: (L) Tamam. ...


C: Bir saniye... V___, canım, gruba geri dönüşün çok ilerletici ve pozitif olacak!!! Çok da eğlenceli.

S: (V) Yihuuu! Fazla kişiselleştirmeden ve ayrıntıya girmeden birşey sormak istiyorum. Dün gece
uyuduktan hemen sonra gördüğüm şey bir geçmiş yaşam anısı mıydı?
C: Hayır.

S: (V) Ayrıntıya girmeden bunun ne olduğunu söyleyebilir misiniz?


C: Bilinçaltı zihin dolaşıyor.

S: (V) ... Berbat birşeydi ve kendi psişemden gelen birşeyden ziyade geçmiş yaşam anısı gibi birşeyse
durumu çok daha kolay halledebileceğimi düşünmüştüm. Çünkü beni gerçekten iğrendirmişti.
C: Rüya gezintilerindeki iğrençlikler her zaman bastırılmış durumların neticesidir.

S: ... (V) O kişiyle olan ilişkimde bastırdığım hususlar.


C: Belki.

S: (L) Bu konuda başka sorun var mı? Birkaç hafta önce Ark'ın yaptığı yolculuklarda dünyadışılar
tarafından izlendiğini söylemiştiniz. Tam farkındalık içinde olma ve geceleyin seyahat etmeme ile ilgili
kararı bu olayla ilgili bir fayda sağlayacak mı?
C: Belki.

S: (L) Onun üniversitedeki prestijini düşürme isteğinde olan diğer kişiyle ilgili farkındalığının bu durumu
önleyeceğini düşünüyor. Ark'ın şu anda durumla ilgili sahip olduğu farkındalığı göz önünde
bulundurursak, böyle bir olayın olma ihtimali ne kadar?
C: ? Farkındalığı henüz dengelenmedi.
S: (L) Yani farkındalığı henüz tam değil. O tür insanlar üzerinden çalışmaya başladıklarında bu
dünyadışıların ne kadar derin ve karanlık olabileceğinin henüz farkında değil, öyle mi?
C: Henüz durumun realitesine ilgi göstermiyor, mekanik davranıyor.

S: (L) Nasıl yani?


C: Ark'ın yaptığı şey, ama bu öğrenmenin ilk adımı.

S: (L) Bu ne anlama geliyor? Pek anlamadım. ... (M) Yani bunu anlaması için bunu baştan sona yaşaması
gerekiyor. (T) Yani birşeyler olması gerekecek... (L) Öyle mi? TR'nin söylediği gibi farkındalığını arttırması
için üzücü bir olayın olması mı gerekecek?
C: Yakın.

S: (L) Ben ve MM'nin yaşadıklarını yaşadı mı? (L) Kim bilir?


C: Hayır. Tam değil.

S: ... (L) RS'nin çalışmasında bizim yardımcı olabileceğimiz herhangi birşey var mı?
C: Bırak olaylar şekillensin.

S: (L) O konuda da birşeylerin olması gerekiyor sanırım. (T) Bırakalım ne istiyorsa yapsın. (L) İşbirliği
yapma planımız hakkında konuşuyordum onunla... (T) Yapmamız gereken hiçbirşey yok... (L) Tamam.
C: Biz de öyle.

S: (V) Bu ne anlama geliyor? (L) Onlar da RS'yle işbirliği yapmamızı istiyorlardı. (V) Yeni yeni alışıyorum.
C: Zihin programlama.

S: (L) Ne olmuş zihin programlamasına? ...


C: Bunu ortaya atmak istedik.

S: (L) Ve attılar da! Sanırım bunun hakkında konuşmak istiyorlar! (T) Zihin programlama! Birinin zihninin
programlanması.
C: TM çok yakın zamanda bir miktar zihin programlamasına maruz kaldı.

S: (L) Peki bu zihin programlama nereden geldi?


C: Kültçüler. (ç.n.: tarikatimsi örgütlenme mensupları)

S: (T) Peki bu nasıl bir etki yaptı?


C: Negatif.

S: (V TM'ye) Bunun farkına vardın mı? (T) Negatif veya pozitif anlamında sormadım, ona hangi biçimde
sunuldu?
C: Hipnotik.

S: (T) O sırada uyanık mıydı yoksa uyuyor muydu?


C: Her ikisi.

S: (T) Hayır hayır. Hipnotik faaliyet uygulamadan önce... Uyanık mıydı?


C: Evet.

S: (L) Bu pre-hipnotik bir tetikleme miydi?


C: Hayır.

S: (L) Uzaktan hipnoz muydu?


C: Hayır.

S: (T) Peki ona nasıl aktarıldı?


C: Işıklar, ateşler, ilahiler.
S: (V) Bunun farkında mıydın? (L) O gruptan ayrılalı ne kadar oluyor? (TM) O zamandan beri onların
hiçbirini görmedim. (L) O zamandan beri derken birkaç yıl öncesini mi kastediyorsun? (TM) Evet. (L) Ama
yakın zamandaki birşey dediler... (T) Işıklar, bir de neydi, ilahiler mi? (V) (okuyor) "Işıklar, ateşler ve
ilahiler." (T) Tamam, sağol.
C: Evet.

S: (T) Onlarla birlikte miydi? (L) Evet...


C: Evet.

S: ... (T) Bunun uzaktan yapılan bir hipnoz olup olmadığından emin olmak istiyorum... (TM) Bana bir türlü
kancalarını takamamışlardı. (L) İyi soru, bu programlama hala etkin mi?
C: Ama çok yaklaşmışlardı.

S: (L) Bunu hangi soruya yanıt olarak söylediniz?


C: Neredeyse başaracaklardı.

S: (T) Yaklaşmak derken onunla olan yakınlıklarını mı kastediyorlar? (L) Evet. (T) Ama...
C: Hayır.

S: (T) O zaman o cevabı benim sorduğum soruya vermemişler. (L) Demek ışıklar, ateşler ve ilahiler vardı...
C: Verdiğimiz yanıt "Kancalar" ile ilgiliydi.

S: (L) TM'nin hayatının son iki yılında yapmakta olduğu seçimlerin bazıları bu programlamanın sonuçları
mıydı?
C: Belki.

S: (L) Sanırım Greenbaum makalelerini okusa iyi olacak; herkeste var onlardan değil mi? (M) Kazalarla
ilgili şey mi? (T) (TM'ye) Daha Greenbaum yazılarını okumadın mı? (TM) Okuduğumu sanmıyorum! (T)
Mutlaka okuman lazım... (V) Çok aydınlatıcı, bilmeni isterim! (T) (Laura'ya) Çıktısını alıp ona ver. (TM)
Bilmek istediğim birşey var, evliliğim bu programlamanın neticesi miydi?
C: Evet.

S: (L) Benim evliliğim de benzer bir programlamanın neticesi miydi?


C: Hayır.

S: (L) Peki M?
C: Evet.

S: (V) Peki ben?


C: Hayır.

S: (T) TR?
C: Hayır.

S: (T) Frank?
C: Hayır.

S: (L) Frank hiç evlenmedi! ... (M) Bu Greenbaum programı babamla mı ilişkiliydi?
C: Evet.

S: (M) Tahmin ettim! (L) Onun babası da ordudaydı! (M) Yirmi yıl! ...
C: Greenbaum'landın.

S: (T) JR'nin arkadaşı Margeret Greenbaum'landı mı?


C: Evet.
S: (T) Tüm işaretlere sahip zaten... (L) TM Greenbaum'landı mı?
C: Hayır.

S: (V) Peki Violette?


C: Hayır.

S: (L) Frank?
C: Hayır.

S: (L) Laura?
C: Hayır.

S: (L) TR?
C: Hayır.

S: (T) JR?
C: Hayır.

S: (M) Burada Greenbaum'lanmış olan bir tek ben mi varım? (TM) (Laura'ya) Demek sana da zihinsel
programlama yapıldı ama Greenbaum değilmiş, öyle mi? (L) Bana zihinsel programlama yapılıp
yapılmadığını bilmiyorum...
C: Laura üzerinde daha ileri düzey bir çalışma yapıldı.

S: (V) Bu yepyeni bir solucan kutusu açar. (L) Neyi kastediyorsunuz?


C: Henüz değil.

S: ... (M) Greenbaum'landın mı acaba? (L) Hayır. Kim yaptı bu çalışmayı, öğrenebilir miyim?
C: Konsorsiyum.

S: (L) Şu anda bu etkiyi bir derecede yenmiş olma olasılığım var mı?
C: Hayır. Çalışma kısmiydi, sonra bırakıldı ve geride giderek azalmakta olan tetikleyici yanıt programları
parçaları bıraktı.

S: (L) Çalışma neden bırakıldı?


C: BH güçleri müdahale etti.

S: (L) Bu ne zamandı?
C: "Ellilerin" ortasında.

S: (L) Yani üç-dört yaşındayken. (T) Bence TM'yle ilgili konuştuğumuz konuya dönmemiz gerekiyor çünkü
konuyu onlar açtı. (TM) Hala o programlamadan talimatlar alıyor muyum? Onlardan hala programlama
alıyor muyum?
C: Gelecekteki tetikleyiciler için gömüldü.

S: (L) Bu programlamayı pasifize etmek için yapabileceği herhangi birşey var mı?
C: Güçlü hipnotik çalışma gerektirir. En kişisel nitelikteki gerilimlere dikkat edin.

S: (L) Cinsel eylemlerin, faaliyetlerin tetikleyici olabileceğini, bununla ilişkili olabileceğini mi


kastediyorsunuz?
C: Kısmen.

S: (T) İşle ilgili olabilir. Herşeyle ilgili olabilir. Herşey tetikleyici olabilir... (L) Kişisel dediler ama, çok kişisel.
(T) Evet. (V) Ailevi olabilir mi? (T) İş de çok kişisel... (L) Hayır. En kişisel olan şeyler fiziksel, bilirsin,
duygusal... (TM) Ailevi... (T) İş finansal güvenlik demek. (L) Doğru. (V) Ailen sende strese mi neden
olacak? (T) Stres... O zamandan beri hiçbir işi sürdüremedim. (V) Ailenle birlikte mi yaşıyorsun? (TM)
Artık değil! (L) TM için herhangi bir ipucu? (T) TM'ye yaptıkları şey neydi? Ne yapmaya sevk edildi? Ya da
yapılan zihinsel kontrol neyle ilgiliydi? (L) Programlamadan gelen talimatlar nelerdi?
C: Keşfet.

S: (T) Ancak TM'nin keşfedebileceği birşey mi? Bunun üzerinde çalışmak için yeterli bilgiye sahip mi?
C: Kendi kendine değil.

S: (L) Karısı ve çocuğu o kancanın bir parçası mı?


C: Evet.

S: (TM) Kanca fiziksel mi, duygusal mı, ruhsal mı, yoksa hepsi mi?
C: Hepsi.

S: (TM) Üç etkinin birleştiği fiziksel bir yer var mı?


C: O süreçte özellikle çok hassas bir durumdaydın, hatırla, ve o grup sorunlu bir geçmişe sahip
ebeveynleri olanlara kancalarını atabilmede özel bir yeteneğe sahip. [Gelen bir telefon celseyi araladı.
Telefon TM'nin karısındandı.]

S: (L) TM'nin karısı Greenbaum'landı mı?


C: Evet.

S: (TM) Greenbaum programlamasını nerede aldı? (L) Greenbaum yazılarını okumadan hiç sorma. (TM)
Tamam. (L) O yazıları okuyunca tüm o bilgileri edineceksin. (V) Telefonla araması için ona baskı mı
yapıldı? (L) Araması için tetiklendi. (TM) Oo biliyorum, babası donanmadaydı... (L) Neden şaşırmadık!!!
C: Evet. Ve Violette'nin babası da, ama neyseki çok düşük bir rütbedeydi.

S: (L) Greenbaum etkisi veya etkileşimi eğer onu sonlandıracak veya durduracak birşey yapılmazsa kişinin
hayatı boyunca süresiz olarak devam eden birşey mi?
C: Evet.

S: (L) Zihin programlama. Bu konuda daha ne sorabiliriz millet? Programlar nelerdi? Ana programlar?
C: Söylemememiz gerekiyor.

S: (L) M onun üzerinde yapılan Greenbaum'lamanın ne kadar kapsamlı olduğunu öğrenmek istiyor.
Kapsamlı mıydı?
C: Evet ve kocan da!

S: (M) Çok hoş! Bu akşam hep hoş şeyler duyuyorum! (V) Bir gece orada ben oturuyordum ve bir sürü
kötü haber almıştım. Nasıl hissettiğini biliyorum! (F) Aslında kötü haber değil, çünkü bilmek iyi... (V)
Bilgiye sahip olmak seni koruyor. Ama duymak zorlu oluyor. (TM) Gelecek sefer birşey yaparken eğer
neden yaptığını bilmiyorsan, tamamen aptalca görünüyorsa... (L) Kendine her seferinde sor, bu yaptığımı
neden yapıyorum? Bunu gerçekten ben mi yapıyorum, yoksa yapmaya... (M) Bunu düzeltmek için
yapılacak herhangi birşey var mı? Herhangi birşey yapılabilir mi? TM'nin durumunu biliyoruz, hipnoz. (T)
Hipnoz herkes için gerekli sanırım. Evet. Greenbaum'u tekrar oku.
C: Bir numaralı adım farkındalık.

S: (TM) Karımdaki Greenbaum programı oğluma da geçecek mi?


C: Hayır.

S: (T) Bu bir işlem; kalıtsal değil. (L) Birşey soracağım. Sorunca çıldırmayın. Onun oğlu mu?
C: Hayır.

S: (TM) Bunu anladığımı sanmıyorum. (L) Çünkü... Buna dair bir sezgim vardı... Bu dünyadışıların
manipülasyonuyla gerçekleşen bir gebelik miydi?
C: Hayır.

S: (L) Kimin manipülasyonuydu?


C: Manipülasyon yok.
S: (TM) Başka bir adamla mı yattı?
C: Ne zaman?

S: (TM) Gebe kaldığı süreçte?


C: Hayır.

S: (TM) Evlenmemizden önce mi?


C: Evet.

S: (V) Ben yine hiçbir şey anlamıyorum... (L) Eğer kendi oğlu değilse kimin oğlu? (V) Ve eğer gebe kaldığı
süreçte başka biriyle yatmadıysa...
C: Kastettiğimiz şey bu değil.

S: (L) Neyi kastettiniz?


C: Oğul program tetikleyicisi değil.

S: (L) Ama onun oğlu olmadığını söylediğinizde...


C: Oğul tetikleyici değil.

S: (L) Yani kastettiğiniz şey buydu... oğlunun bir program tetikleyicisi olmadığı. (V) Yani kendi genetik
oğlu... (TM) Öz be öz kendi oğlum ama program tetikleyicisi değil.
C: Doğru.

S: (T) TM'nin karısı tetikleyici. Yani tetikleyicilerden biri. (L) TM kendine geldi, hepimiz kendimize geldik,
yani, tanrım! Programlama nedeniyle kendimizi içine koyduğumuz bu zorlu durumlarda ne yapmamız
gerekir? Benim yaptığım gibi büyük acılarla hayatında bir sürü zorlu şey mi yaşaman gerekir?
C: Bazı durumlarda gerekli çalışma yapılırsa o kadar zorlayıcı şeyler yaşamak zorunda olmazsın.

S: (L) Eğer birbiriyle evli olan iki kişi Greenbaum'lanmışsa birbirlerini öldürmeye programlanabilirler mi?
C: Belki, ama her zaman değil.

S: (TM) Ya da bu programlamaya sahip herhangi iki insan?


C: Programlamaların genel amacı dengesiz ve aşırı davranışlar üretip toplumu korkutarak totaliter bir
devleti benimsemesini ve hatta talep etmesini sağlamak.

S: (L) Yani insanlar aşırı davranışlara...


C: Açıklanmayacak bir şekilde çeşitli kamu ve özel alanlara girip çok sayıda insanı vuran kişileri düşünün....
İşte bu Greenbaum'lu bireylerden birkaçını gördünüz demektir.

S: (L) Bu Greenbaum programlaması, kısmen az önce tanımladığım şeyin, yani...


C: Kısmen.

S: (L) Halk içinde kitlesel bir kaos yaratmak için gelecekteki belirli bir noktada etkinleşmek üzere
yerleştirilen tetikleyiciler de var mı?
C: Bunu kendin keşfetsen daha iyi olur.

S: (L) Yani şu anda bilmenin tehlikeli olabileceği birşey. (V) Geçen hafta tanıştığım ___ isimli adam
Greenbaum'landı mı? (L) Ne garip bir tipti değil mi?
C: Şimdi biraz tarih... Bildiğiniz gibi CIA ve NSA ve diğer kurumlar Nazi Gestaposunun çocuklarıdır. SS,
nefalimi 3'üncü ve veya 4'üncü yoğunluk dünyaya yeniden getirmek için prova yapmış olan Antareslilerin
güdümü altındaki bir deneydi. Ve "Antareslilerle" temas, tam programlı kukla öncü olarak Adolph Hitler'i
yetiştirmiş olan Thule Topluluğu tarafından gerçekleştirildi. Modern zamanlarda daha düşük bir ölçekte
gördüğünüz benzer isimler: Oswald, Ruby, Demorenschildt, Sirhan Sirhan, James Early Ray, Arthur
Bremer, Farrakhan, Menendez, Bundy, Ramirez, Dahmer vs...

S: (L) Daha belirgin bir konum almak için şu anda programlanmakta olan herhangi belirli...
C: Daha sonra... Oswald'ın pek çok çelişkili şey söyleyecek şekilde kolay manipüle edilebilir nitelikte
programlandığını bilmeniz gerekiyor. Demorenschildt hem programcıydı hem de programlanmıştı.
Oswald'ı vurmak için Ruby hipnotik olarak programlandı. Duysal bir uyarıcı ile tetiklendi; bu ses bir araba
kornasıydı.

S: (L) Bir Greenbaum veya diğer zihin programlaması kurbanını bazı ipuçlarıyla tespit edebilmemizi
sağlayacak yollar var mı?
C: Çok geç olana kadar yok.

S: (L) SV Greenbaum'lanmış mıydı?


C: Evet.

S: (T) Bunu zaten tahmin etmiştik... (L) Evet, sadece bir kontrol edeyim dedim... (T) VB Greenbaum'landı
mı?
C: Evet.

S: (T) Yanında sürekli silah taşıyor! Ama şarjörün nasıl takıldığını bildiğinden emin değilim! (L) Peki MF?
C: Hayır.

S: (L) SH?
C: Hayır.

S: (L) Herhangi birinizin aklında başka şüpheli var mı? (T) EB?
C: Şimdi tamamen farklı bir konuya temas ettin arkadaşım. En azından karısı şans eseri bu konuda
tamamen duyarsız.

S: (L) EB'nin durumu nedir? Programcı mı?


C: Keşfet.

S: (T) Etmemeyi tercih ederim! (L) Bu geceyi kapatmadan önce bu konuya eklemek istediğiniz başka bir
bilgi var mı? (V) Başkanlardan herhangi birinin Greenbaum'lu olup olmadığını bilmek isterdim. (L)
Bazılarının muhtemelen Greenbaum'lu olduğunu biliyoruz!
C: Evet.

S: (T) Şimdiye kadar kaç Başkanımız olmuştu? Clinton kaçıncıydı? (TM) 42.
C: Hatırlayın, "Greenbaum yöntemi" mevcut pek çok yöntemden biri.

S: (L) Tamam... (V) İnsanlar saldırıya uğruyor, kaçırılıyor... (L) Her türlü şey oluyor. (M) ___ yakında
aktifleşecek şekilde mi programlı? (L) Söylediler, farkındalık bu sorunu çözmede bir numaralı adım!
Bunun üzerinde konsantre ol! Sen farkındasın! Kaç kişi Greenbaum'lu olduğunun farkında?
C: Tam bir potpuri.

S: (L) Bu gece için başka herhangi birşey?


C: Tüm bu hususlarda tartışılacak çok, çok, çok, çok daha fazla şey var ama eğer şimdilik durmak
istiyorsanız, bu sizin seçiminiz, sonra devam edeceğiz. Ama o celseye kişisel nitelikte olmayan konularla
başlamanız çok faydalı olur!

S: (L) Bir sonraki hafta bu konuyu işlemeyi planlayabilir miyiz?


C: Evet.

S: (L) Devamlılık için şu anda mevcut olanların hepsinin o celsede de bulunması iyi olur mu?
C: Elbette!

S: (L) Tamam o zaman, bu celseyi kapatmadan önce kimsenin söylemek istediği önemli birşey yoksa...
C: Tom'un karısı güçlü bir şekilde itiraz edecek.

S: (L) Başka birşey?


C: Direnin.

S: (L) Başka? Herhangi biri için? İyi geceler demeye hazırım.


C: İyi geceler.
12 Ekim 1996

Frank, Laura, TM, TA, V (Kaset kayıp, mevcut kayıt, elimizdeki notlara dayalı olarak kısmen tekrar
oluşturuldu)

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam karşımızda kim var?


C: Moretir.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Önceki bir celsede zihin kontrolü konusunu konuşmamızı önermiştiniz...


C: İhtiyaç duyduğun kelime programlama, "kontrol" değil.

S: (L) Tom çok garip deneyimler yaşıyor ve Greenbaum'lanmış olup olmadığını öğrenmek istiyor.
C: Tom Greenbaum'lanmadı ama büyücü bir pagan örgütüyle bağlantılı birileri tarafından zihni
programlandı.

S: (L) Bir insan programlanıp programlanmadığını nasıl anlayabilir?


C: İşaretlere dikkat edin.

S: (T) Bu programlamanın etkisi veya ardındaki niyet nedir?


C: Hayatın gerekliliklerine ve baskılarına dirençsizlik.

S: (T) Herhangi belirli bir işaret?


C: Bir tanesini söyledik. İkinci olarak, karısı "sorun çıkarıyor" Ayrıca zaten başlamış olan ebeveynlikle ilgili
sorunlar.

S: (L) Bu programlama nasıl aşılabilir veya iptal edilebilir?


C: Her zaman olduğu gibi: Bilgi korur.

S: (L) Bilgi bu programlamanın iptal edilmesine hangi biçimlerde yardım edebilir?


C: Tom'u doğrudan etkileyen biçimlerde.

S: (L) Anlamadım. Bilgi programlamanın iptal edilmesine nasıl yardımcı olabilir?


C: Bilgiyle beslenen farkındalık, karşılaşılan durumlarla başedebilmede, hatta bazı durumların
düzeltilmesinde temel oluşturur.

S: (L) Tamam, konuyu değiştiriyorum. Birkaç kez Antaresliler denen bir gruptan bahsettiniz. Bu insanlar
veya bu dünyadışı varlıkların kim olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Antaresliler Birinci Dünya Savaşı sırasında ve öncesinde üçüncü yoğunlukta Thule Topluluğuyla temas
içinde olan 4'üncü yoğunluk grupları tarafından kendilerini tanımlamak için konmuş bir addı.

S: (L) Şu anda isimleri nedir?


C: Şu anda herhangi biriyle temas içinde olan ve kendilerini "Antaresliler" olarak isimlendiren kimse yok.

S: (L) Yani artık burada değiller?


C: O grup değil.

S: (L) Tamam, havuzum üzerindeki UFO gözleminin ardından katıldığım ilk MUFON toplantısından sonra
ortaya çıkan ve kuzenim olduğunu iddia eden bu bireyin niyetini öğrenmek istiyorum. Casusluk için mi
gönderildi?
C: Pek sayılmaz, daha çok şöyle: Nihayetinde seni 4'üncü yoğunluk KH'ye yönlendirecek saptırıcı bir yola
ilgini çekmek için gönderildi.
S: (L) Hem MF ve hem de VB'nin bu işle ilişkili olduğunu söylemiştiniz ama bu iki şahıs birbirlerinden
nefret ediyor gibi görünüyor, ya da öyle söylüyorlar. Bu durum VB'nin saldırısının işe yaramaması
durumunda başka yönden yapılacak olan bir saldırı mıydı?
C: Ayrıca seni VB'ye olan ilgini soğutacak herhangi bir etkiden uzaklaştırmaya yönelik bir çabaydı.

S: (L) Bana zihinsel programlama yapıldı mı? Greenbaum'lanmadığımı ama başka birşey yapıldığını
söylemiştiniz. Bu neydi?
C: Yapılmaya çalışılan şey daha şiddetliydi, ama bırakıldı çünkü titreşim rezonans frekansının o tipte
"deneysel" programlama için uygun olmadığı ortaya çıktı.

S: (L) Benim titreşimlerimdeki birşey yapmaya çalıştıkları şeyin pozitif şeylerle sonuçlanmasına neden
olacak yapıda mıydı?
C: Dolaylı olarak muhtemel.

S: (L) Ayrıca BH'nin müdahale edip bunu durdurduğunu söylediniz... Beni korumak için bir neden mi var?
C: Keşfet.

________
23 Kasım 1996

F___, TR, JR, AK, Laura, Ark (Bilgisayar aracılığıyla)

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Kiminle...
C: Tonno.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu akşam çok çeşitli sorularımız var. İlki Florida Üniversitesi ve mali konular hakkında. Bu durum
ayarlanıp Ark planlandığı gibi 1 Şubat'ta burada olabilecek mi?
C: Belki hafif bir gecikme.

S: (L) Peki finans?


C: Göreceksiniz.

S: (L) Karısının davranışlarının yasal süreci hızlandıracağını söylemiştiniz.


C: İlerliyor.

S: (L) Yasal hususlar buraya geleceği vakte kadar bitecekmiş gibi görünmüyor... Bu beni rahatsız ediyor.
C: Bunlar görmek için beklemen gereken hususlar.

S: (L) Tamam, onun durumuyla ilgili önerebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Zihinsel güçlenme için yavaşla.

S: (L) Tamam. Geçen iki hafta boyuncaki olayların tuhaf özellikleri hakkında yorumda bulunabilir misiniz?
C: Öğrenmek eğlencelidir.

S: (L) PZ iddia ettiği gibi benim evimde kaçırıldı mı?


C: Biraz daha incele ve öğreneceksin.

S: (L) Tamam onunla konuşmam gerekiyor. Annesi neden psikotik davranışlar gösteriyor?
C: Psikoz değil, nevroz.

S: (L) Sanırım bu tür durumlara karşı da kendimizi hazırlamamız gerekiyor...


C: Evet!

S: (T) Fearon Hicks öldü mü? [Bu celseden yaklaşık 6 ay önce araştırma için 51. Bölgeye giden tanıdık bir
UFO araştırmacısı]
C: Evet.

S: (L) Bize söylendiği gibi intihar mı etti?


C: Hayır.

S: (L) Öldürüldü mü?


C: Hayır.

S: (T) Kaza mıydı?


C: Hayır.

S: (L) Eğer biri boynundan asılmışsa bu nasıl kaza veya intihar veya cinayet olamaz?
C: Asılmadı.
S: (T) Ben de öyle düşünüyordum. Ama öldü değil mi?
C: Evet.

S: (J) Nasıl öldü?


C: İnme.

S: (L) Buna inanırım. Bulduğu tüm hapları içerdi. Sağlığı berbattı. (T) Bilgisayarımın nesi var?
C: Bozulmuş dosyalar. Ayarları karışmış ağ ve düzeltme amacıyla atılan yanlış adımlar. Tüm verilerini
yedekleyip diski temizlemen gerekiyor. Kestirme yollar işe yaramaz ve sandığın kadar uğraştırıcı değil.
Ama bunu yapmazsan o hale gelir!

S: (T) Teşekkürler...
C: Birşey değil.

S: (T) Flight 800 hakkında. Pierre Salinger internette dolaşan bilginin doğru olduğunu iddia ediyor. O
uçağı donanma kuvvetlerinin düşürdüğünü söylüyor.
C: Yakın. Pierre Salinger mükemmel bir gazeteci ve kolay kızdırılabilecek biri değil.

S: (T) Çok doğru. Gazetecilik camiasındaki diğer grupların ona saldırmasına şaşırmıştım.
C: Neden şaşırıyorsun ki? "Satın alınıyorlar."

S: (T) Flight 800'e ne oldu?


C: Bu bir deneyin kontrol dışına çıkmasının sonucuydu. 1983'teki KAL "007" de öyleydi.

S: (L) Peki bu deney nasıl birşeydi?


C: Gizli füze saldırılarına karşı geliştirilen bir rehberlik sistemi test ediliyordu ve sivil uçak da rastgele bir
hedef kılavuzu olarak kullanıldı. Ama sistemdeki bir hata nedeniyle uçak saldırı hedefi haline geldi ve
başka bir uçak "kılavuz" haline geldi. Bunun nedeni programcıların 747'nin beklenenden alçak bir irtifada
uçacağını tahmin etmemiş olmasıydı. Uyarı: Bu bilginin şimdilik bu odada kalması gerekiyor!!!!!!!!!!
Olayla ilgili gerçekler nihayetinde diğerleri tarafından da tartışılacak. O zaman tehlike kalkacak. [Kısa bir
süre sonra tanınmış saygın bir ulusal dergide tam da burada belirtildiği şekilde konu tartışıldı]. Şimdi KAL
007 hakkında... Bu bilinmesi tehlikeli birşey değil. O uçak Sovyet Pasifik hava savunma sistemini harekete
geçirmek için kasıtlı olarak rotası dışına çıkarıldı. Amaç o bölgedeki Sovyet savunma sistemi hakkında
bilgi edinmekti. Amaçlanan şey bu olmasa da uçak düşürüldü ama deney işe yaradı. Sivil bir uçağı
vurmalarını beklemiyorlardı. Tüm hareket eden hedefler elektronik sinyaller oluşturur. Bunlar çok
gelişmiş yüksek teknoloji ekipmanları tarafından "okunabilir." Eski radar kılavuzlu sistemler kötü hava
koşullarında arıza yapabiliyor. Sinyal okuma sistemi HAARP projesinin bir parçası olarak Montauk'ta
Brookings'de ve diğer yerlerde gerçekleştirilen elektromanyetik sinyal deneylerinin bir neticesi.
Pentagon'un füze testleriyle bağlantılı olarak HAARP'ın pek çok bağlantı kurma unsuru var ve sizin baz
istasyonlarınız da buna dahil. Hareket eden herhangi bir cisim hedef olabilir. Bilgisayarda tespit edilen
herhangi birşey olabilir. Ağaçtaki bir sincap, sahildeki bir koşucu, herhangi birşey olabilir. Sistem tanıma
amaçlı olarak hareket eden herhangi bir hedef arar ve tespit edilen cismin sinyal kalıpları veritabanındaki
kayıtlarla karşılaştırılır. TWA 800 tam olarak pilotsuz bir uçak için tasarlanan irtifada uçuyordu. Ama
kullanılan pilotsuz uçak o sırada denizde daha uzak bir noktadaydı. "Tetikleyici" hedef yaklaşık 600
kilometre kare dahilindeki hareket eden herhangi bir cisim olacaktı.

S: (L) Yani TWA 800 tesadüfen deneyde kullanılan belirli parametrelere uygun bir irtifaya girdi. Bu konuda
başka birşey?
C: Şimdilik değil.

S: (L) Tamam, Courtney Brown'a geçelim. (T) Onun kim olduğunu ve uzak görücülükle ilgili olarak
yazdıklarını hepimiz biliyoruz. Tüm yaptıkları neyle ilgili?
C: Belirsiz.

S: (T) Courtney Brown'un yazdığı "Cosmic Voyage" (Kozmik Yolculuk) kitabında Marslıların...
C: Mars'ta yeraltı üsleri olduğu doğru ama bu üsler Oryon KH'ye ait.
S: (T) Marslılar Courtney Brown'un tanımladığı gibi mi?
C: Pek sayılmaz. Oryon KH'yi Marslılar olarak tanımlıyor.

S: (T) Courtney Brown devlete bağlı bir dezenformasyon ajanı mı?


C: Daha çok bir "ajan provokatör."

S: (T) Devlet için mi çalışıyor?


C: Doğrudan değil, ve hatırlayın, devlet tek bir kurum değil.

S: (L) Courtney Brown'u temel olarak kim destekliyor?


C: Rockefeller grubu.

S: (L) Peki Mike Lindemann ve ortağı da şu anda bu Rockefeller grubunun bir parçası mı?
C: Evet.

S: (L) Linda Howe?


C: Hayır.

S: (T) Courtney kitaptaki bilgileri elde etmek için gerçekten uzak görücülük yaptı mı? (ç.n.: "remote
viewing": psişik yolla uzak bir yeri izleme, kısmi etkileşim, bilgi toplama.)
C: Sayılmaz. Buna gerek yoktu.

S: (T) Tüm hikayeyi uydurdu mu yani?


C: Yarı. Bazı unsurlar doğru.

S: (T) Evet. Gerçeğe uygun bazı unsurlar olabileceğini tahmin etmiştim. Sorgulanabilir olan çok yönü
olduğunu, diğer araştırmacılardan gelen tüm verilerle çelişen yönleri olduğunu da. Bu kitapta pek çok
şey saptırılmış ve farklı.
C: Yakın.

S: (T) Courtney uzak görücülük yeteneğine sahip mi?


C: Evet.

S: (T) Ama bu kitapta bu yeteneğini kullanmadı öyle mi?


C: Evet.

S: (T) Yani kitap tamamen tasarlandı. Bazı gerçek veriler var ve araya bol miktarda yalan sokuşturulmuş.
Kitapta anlatılanların uzak görüntüleme celseleri çalışmalarına dayalı olmadığını söylüyorsunuz.
C: Evet, ihtiyaç yoktu.

S: (L) İkiz kez buna "ihtiyaç olmadığını" söylediniz. Bu bilgileri nereden elde etti?
C: Gizli kaynaklar. "Üçüncü Göz" topluluğunun ajanları.

S: (J) "Üçüncü Göz Topluluğu" ne veya kim?


C: Yüzeyin altında yaşayan dünyalı bir medeniyet.

S: (L) Bir dakika. Arilerin Kantek'ten getirildiklerini ve daha dayanıklı olduklarını söylediklerinde ben
Arilerin daha narin göründüklerini söylemiştim ve Kasyopyalılar da "yüzeyde öyle" olduğunu
söylemişlerdi. Bu hep kafamı kurcaladı. Ariler yeraltında yaşamaya daha uygun oldukları için mi "üstün
ırk" olarak yüceltildiler?
C: Yakın. Oradaki tüm tipler "Ari."

S: (L) Tamam, demin belirttiğiniz medeniyet, Oryonlar tarafından yönetilen dünyalı bir yeraltı medeniyeti
mi, yoksa kendi kendine gelişmiş bir medeniyet mi?
C: Bir kerede bir soru.

S: (L) O yeraltı medeniyeti kendi kendine mi gelişti?


C: Evet.

S: (L) Peki Oryonlar tarafından yönetiliyor veya manipüle ediliyorlar mı?


C: Evet.

S: (L) Bu yönetici Oryonlar başka yoğunluklardan mı?


C: Evet ve hayır.

S: (L) Anlamadım. Bazıları 4'üncü bazıları da 3'üncü yoğunluk mu?


C: İnsan türleri "çift-yoğunluk."

S: (L) Yüce tanrım!


C: Griler ve Kertenkeleler 4'üncü yoğunluk. 3'üncü yoğunluğu "ziyaret edebilirler" ama enerjilerini
toparlayabilmek için sürekli 4'üncü yoğunluğa dönmek zorundalar.

S: (T) İnsan/Ari türlerinin istedikleri yoğunlukta istedikleri kadar kalabildiklerini mi söylüyorsunuz?


C: 4'üncü ve 3'üncü yoğunlukta.

S: (L) İki yoğunluk arasında aynı kolaylıkla ileri geri hareket edebiliyorlar yani?
C: "Aynı kolaylıkla" değil çünkü doğal olarak 4'üncü yoğunluk daha kolay.

S: (T) Yani Courtney Brown'un bu yarı uydurulmuş kitabı yazması için verilen bilgiler Marslılar hakkında
değil Ariler hakkında, öyle mi?
C: "Marslıların" anlaşılması yeterince bilgiye sahip olmayanlar için daha kolay. Tabii yoğunluk konusunu
işin içine katmadan!

S: (T) Kesinlikle. Marslıların kabul edilmesi daha kolay. Yoğunlukların anlaşılmasından çok daha kolay. (L)
Tamam, Üçüncü Göz. Nedir bu?
C: Yüzeydeki sizin gibiler tarafından bir açıklama için baskı yapıldığında kendilerini bu şekilde
tanımlıyorlar. Masonik bilgilerin ve İlüminati'nin ardındaki ilham onlardı.

S: (L) Bu "Üçüncü Göz" tanımının bizim anladığımız şekliyle üçüncü göz yeteneğiyle bir bağlantısı var mı?
C: Psişik.

S: (T) Courtney tamamen ele geçirilmiş olduğunun farkında mı?


C: "Ele geçirilmiş" değil. Gücü elinde bulunduranların hizmetinde çalışıyor.

S: (L) Courtney Brown bir robot, Greenbaum'lanmış, zihinsel kontrol altında veya implantlanmış biri mi?
Veya hepsi? (T) Yoksa sadece aptal mı?
C: Hayır. O kadar aptal değil. Fatura ödeme derdi yok.

S: (L) Fatura ödeme derdimiz olduğu için bizim aptal olduğumuzu mu ima ediyorsunuz?
C: Hayır, bu hususta aptal olduğunuzu ima etmiyoruz. Ama Courtney Brown da aptal değil. Kimseyi
incitmiyor. Ve bu yolla "köşeyi döndü." Literatürü okuyarak ve analiz ederek çok bilgi edinilebilir.

S: (T) Ona verilen zaman tablosu doğru mu?


C: Yakın.

S: (T) Yani kontrolü elinde bulunduran güçler bu zaman tablosunu kullanarak Arileri Marslılar olarak
sunacak, öyle mi?
C: Hayır.

S: (L) Ariler kendilerini Marslılar olarak mı tanıtacak?


C: Başlangıçta. Dünyalıların Dünyadışı Biyolojik Varlık fikrine alışması için.

S: (T) Ama iyi değiller. Kendilerini iyi gibi gösteren kötü adamlar.
C: Bazı "iyi adamlar" görünüş olarak onlarla tamamen aynı.
S: (T) Bu Arilerin sessizce ve yavaşça yönetimi ele geçirmek için kullanacakları bir hile mi?
C: Hayır, buna hiç ihtiyaçları yok. "Devletin" hem burada hem de başka yerlerde insanlara dünyadışı canlı
varlık realitesini tanıtma biçimi.

S: (T) Yani onların da kendi planları var ama bu Courtney'nin kitabında sunduğu gibi değil.
C: Fark etmez. Kitap bir çeşit "Yeni Gerçekliğe Giriş 1"

S: (A) Araştırma konularıyla ilgili olarak şimdi nereye dönmeliyim?


C: Çok spesifik değil ama elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Mevcut araştırmanda daha geniş bir ufuk
üzerinde odaklanmanı tavsiye ediyoruz. Daha dikkatli olma konusundaki son eğilimden dolayı kendini
sınırlıyorsun. Alan üreticiler konusunu iyice inceledin mi?

S: (A) Hangi alana bakmalıyım? Elektromanyetik? Çekim? Diğer?


C: Elbette sana bağlı, ama neden ikisini birleştirmiyorsun? Çünkü bu ikisi doğada mükemmel bir şekilde
dengeli ve "içiçe!"

S: (A) Kuantum teorisi hakkındaki mevcut çalışmamı bırakmamı mı tavsiye ediyorsunuz?


C: Herşeyde olduğu gibi yine sana bağlı. Ama yerinde olsak bırakmazdık.

S: (A) Elektromanyetik ışın tabancası sorununu incelememi önerir misiniz?


C: Belki, ama önce daha önce üzerinde düşündüğün ama bir kenara koyduğun birşeyle olan bağlantıyı
kurmalısın. Pek çok soruyu bir kenara koydun. Sabır "gizli bilgiyi sorgulayanlara" çok fayda sağlar!

S: (A) Belirttiğiniz bağlantı hakkında biraz daha spesifik olabilir misiniz?


C: Evet ama olmayacağız çünkü ilerlemenin sağlanabilmesi için bu keşfi kendin yapman gerekiyor.

S: (A) Araştırma konum önemli mi? Ve neden?


C: Elbette önemli! İçgüdüsel olarak her zaman bildiğin gibi önceden belirlenmiş bir misyondasın. Son
zamanlarda bunun daha fazla farkındasın. Kendinden şüphelenmeler yalnızca kişisel hayatındaki krizlerin
neticesi. Özel hayatını işinle karıştırma lütfen.

S: (A) Fiziğin hangi dalı yoğunluklar arası iletişimlerin kavranmasına en yakın?


C: Teorik.

S: (A) Matematiğin hangi dalı?


C: İki dal: kalkülüs ve cebir.

S: (A) Sıfır-noktası enerji sorununu incelememi önerir misiniz?


C: O sorun "bir kenara konmalı." Çünkü bir "çıkmaz sokakla" sonlanıyor.

S: (A) Mekan zaman dışında ekstra boyutlar bununla alakalı mı?


C: Hangi "ekstra boyutlar?"

S: (A) Zaman çok-boyutlu mu? Üç-boyutlu mu?


C: Doğru kavram değil. Zaman bir boyut değil. Bu sizin bakış açınızla çok karmaşık ama şunu söyleyelim
ki zaman "seçici" veya diğer bir deyişle "değişken."

S: (A) Teşekkür ediyorum. Bir sonraki celseye kadar yorumda bulunacağınız herhangi birşey?
C: Son cevaplarımızla ilgili yoruma ihtiyaç duyduğun birşey varsa sor.

S: (A) Evet, aslında var. Mekan, zaman, Einstein'ın genel görelilik teorisi, çekim ve elektromanyetizma ile
ilgili kafa karışıklığı yaşadığım hususlar var.
C: Einstein'ın Görelilik Teorisi tamamen değil kısmen doğru. Zaman diye bir boyut olmadığını
söylememizin nedeni de bu. Çekim ve elektromanyetizma konusunda ise, aynı şahsın henüz kamuya açık
olarak tamamlanmamış Birleşik Alan Teorisini incelemeni öneriyoruz. Aslında tamamlanıp gizlice
uygulamaya mı kondu acaba? Hmmmm... Eğer öyleyse bunun ne gibi anlamları olabilir? Belki sen de aynı
keşifleri yapabilirsin.

S: (L) Son bir yorum?


C: Zihinsel güçlenme için yavaşla.
30 Kasım 1996

F___, Laura, Ark (internet aracılığıyla) TR ve JR

C: Merhaba.

S: (L) Merhaba, kimle birlikteyiz bu akşam?


C: Cksoin.

S: (L) Peki nereden iletişim kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Daha önce zamanın "seçici ve değişken" olduğunu söylemiştiniz. Bu tam olarak ne anlama geliyor?
C: "Seçici" derken zamanı jukebox (müzik kutusu) gibi düşünmenizi önerdik. Orada seçebileceğiniz pek
çok şey var, seçtiğiniz şeyi dinleyebiliyorsunuz. Ama parçaları sırasıyla çalmanız gerekmez, eğer bildiğiniz
tek çalış yöntemi bu değilse. Parçalar her zaman orada, değil mi? (ç.n.: kastedilen şeyi ben de bu
açıklamayla kavradığım için "selective" kelimesinin bu bağlamdaki daha uygun karşılığının "seçici" değil
de "seçimli" veya "seçmeli" olduğu sonucuna varıyorum.)

S: (L) Bu çılgınlık! Herşey öyle rastgele bir sırayla olur mu hiç?!


C: Algılayıcının bakış açısıyla rastgele.

S: (L) Zamanı ancak ardıl şekilde algılayabilmemize neden olan şey nedir?
C: Arkadaşlarımız 4'üncü yoğunluk KH'nin eseri olan DNA yeniden yapılandırması.

S: (L) Bu DNA'yı yeniden kazanma veya yeniden yapılandırma olasılığımız var mı?
C: Daha önce oradaydı, yine orada olacak (ç.n.: düzelecek). ... Sizin için, özellikle de Arkadiusz için zaman,
"ekin çemberleriyle" ilgili öğrenebildiğiniz herşeyi öğrenme ve bunları doğrudan araştıranlarla yakın
bağlantı kurma zamanı.

S: (L) Neden ekin çemberleri?


C: Tüm soruların yanıtları orada, veya olacak.

S: (L) Ekin çemberlerinin 6'ncı yoğunluktan gelen düşünceleri temsil ettiğini söylemiştiniz. Bu ne anlama
geliyor?
C: Tüm dünya insanlığı için bir el kitabı ve almanak derliyoruz. Bunu yapmamızın nedeni Büyük Döngü
Dönüşümü arifesinde cevapları bilmek isteyen milyonların mevcut olması. Fakat, bu iletişim biçimini
deneyip bir kanal açmayı seçen çok az sayıda değerli kişi var.

S: (L) Peki kaç kişi bunu anlayabilecek?


C: En üst düzey bilginin erişilebilirliğinin tamamen sınırlanması 7'nci Seviye Baş Direktife uygun
olmazdı!!!

S: (L) Demek tüm dünyanın bilmesi için tüm hikayeyi oraya koymaya çalışıyorsunuz, öyle mi?
C: "Çalışmıyoruz" canım, koyuyoruz.

S: (L) Tamam, ekin çemberleri bir çeşit dil. Peki bunlar matematikle bir şekilde ilişkili mi?
C: Matematik tek evrensel dil.

S: (L) Bunların anlamlarının nasıl çözülebileceğini anlamıyorum.


C: Çemberlerimizin kodunun "kırılması" için gerekli tüm zihinsel güç bu odada mevcut; tabii buna
Wroclaw'daki "odayı" da dahil ediyoruz.

S: (L) Nasıl başlayabiliriz?


C: Tüm ihtiyaç duyulan bir bilgisayar programı oluşturmak için bir temel girdi. Ve bunu size zaten verdik.

S: (L) Ama söylediklerimizi duymak isteyen kimse yok!


C: Çemberlerin varlığı inkar edilemez; sizinle olan iletişimimiz inkar edilebilir.

S: (L) Eğer kanallanan bilgiyi duymak istemiyorlarsa, ekin çemberlerinin farkının ne olduğunu söyleyebilir
misiniz?
C: Konu bu değil. Eğer kodu kırabilirseniz, bu sürekli, tutarlı, kanıtlanabilir ve inkar edilemez bir dil haline
gelir.

S: (L) Yani eğer bunların ne anlama geldiğini kanıtlayabilirsek ve yeni ortaya çıkan çemberleri yorumlayıp
insanlara bunun...
C: Kendi kendini açıklıyor ve evet.

S: (L) Bir keresinde bana matematik öğrenmem gerektiğini söylemiştiniz, ki bu yıllarca emek
gerektirebilir. Ve şimdi, Ark bir matematikçi. Bu Ark'ın bunun bir parçası olacağına dair bir ipucu muydu?
C: Ark zaten resmin bir parçası olmaya geliyordu. Herşey sonsuzdur, zaman seçmelidir. Biz tüm jukebox
menü seçimlerini her "zaman" görebiliyoruz. [Mola, Ark internet üzerinden gruba dahil oluyor.]

S: (L) Pekala, Ark'ın bir sorusu var: Gerçek bir ekin çemberi sahte bir ekin çemberinden nasıl ayırt
edilebilir?
C: Orijinal olanların tasarımı çok girift ve ayrıntıları çok özenli. Gerçek şu ki, bu fenomenin tüm dünyadaki
geçmişinde çok az sayıda "sahte" ekin çemberi oldu.

S: (L) Ark soruyor: Kodu kırmak için bir resim koleksiyonu yeterli mi? Ekin çemberlerinin resmini
kastettiğinden eminim.
C: Evet, başlangıç için.

S: (L) Ark diyor ki kodu kırmak için bir örneğe ihtiyacımız var. Bir örnek verebilir misiniz? (T) Ekin çemberi
resimlerinden biriyle ilgili bir örnek mi? (L) Kodunu kırmak için işte, ne olursa.
C: Lütfen transkriptleri inceleyin.

S: (L) Söyleyebilir misiniz, ben de merak ediyorum, bu nasıl olacak? Matematiği kullanarak mı, yoksa
başka birşeyle mi ilgili?
C: Belirli ekin çemberi resimlerinin yorumlarını istemiştiniz daha önce. Hatırlıyor musunuz?!?

S: (J) Bunu yapmıştık. Sorduklarımızın resmini yapmıştım. Sırf o ekin çemberlerinin resimleriyle dolu bir
dosya hazırlamıştım. Ark'a onları göndermedin mi? Bundan bahsediyorlar. Diğer piktogramları da
sormamız gerekiyor. (T) Neye ihtiyacımız olduğunu biliyorum. Ekin çemberlerinin sadece resimleri değil,
aynı zamanda boyutlarına da ihtiyacımız var. Eğer ne kadar büyük olduklarını bilmezsen matematiksel
olarak hiçbir şey yapamazsın. (Ark) Eğer Einstein'ın görelilik teorisi yalnızca kısmen doğruysa, daha önce
söylediğiniz gibi, ve bunun nedeni zamanın "seçimli" olmasıysa, Galilei grubunun görelilik teorisi Lorentz
grubununkinden daha mı iyi?
C: Evet.

S: (L) Neden?
C: Çalışmalarının temeli olarak kullandıkları simetrik hesaplamalar nedeniyle.

S: (T) Lorentz grubu nerede hata yaptı?


C: Fazla karmaşık.

S: (A) Diğer yoğunlukları denklemlere koymak için birleşik alan teorisine dahil edilmesi gereken anahtar
kavram entropi mi?
C: Devam etmeden önce biraz geri dönüp düşünmen gerekiyor. Süreçte daha önce olan bir "eksik
bağlantı" var hala. Eğer eksik bir bağlantı varsa herhangi bir matematik problemi çökecektir.

S: (L) Eğer geri dönüp eksik bağlantıyı bulursa entropiyi denkeleme dahil etmesi gerekecek mi? Diğer
yoğunlukları dahil etmek için?
C: Bunun cevabı verilmeden önce eksik bağlantının bulunması gerekiyor, yoksa bu bilginin bir önemi
olmaz.
S: (A) Ekin çemberlerindeki bilginin deşifre edilmesi tamamen otomatik hale getirilebilir mi? Bu baştan
sona bilgisayar programı aracılığıyla sağlanabilir mi?
C: Muhtemel değil ve bunun ne faydası olur? Öğrenme ruhun ilerlemesi için gereklidir. Hatırlayın, burada
bulunmamızın amacı sizi elinizden tutup götürmek değil. Yardım edeceğiz ama bazı cevapları sizin deşifre
etmeniz gerekiyor ve çocukluğunun başlarından beri sen bu işte olağanüstü iyisin sevgili Arkadiusz. Güç
merkezinizi bu şekilde geliştirebilirsiniz. Varolan herşey / tek şey derslerdir ve öğrenmek eğlencelidir.
Öğretmekten daha da eğlenceli.

S: (A) Sono-lüminesansı incelememi önerir misiniz? Nedensel zaman döngüleri var mı?
C: S1: Evet. S2: Doğru yoldasın, şimdi harmanla ya da birleştir. Kutuplar olmasın lütfen.

S: (T) Kutup olmasın mı? (L) Hiçbir fikrim yok. (T) Bu kesin. ... Eğer kutup yoksa o zaman mutlak. Sayıların
artı mı yoksa eksi mi olduğunun önemi yok. Mutlaklarla uğraşıyoruz. (A) Yani kodların kırılması bilgisayar
yardımlı bir zihin çalışması olacak, yani bilgisayar programı destekli insan yorumu. Bunun için cebirin
hangi dalının kullanılması gerekiyor?
C: Bunda cebir gerekli değil.

S: (L) Bu konuda başka birşey?


C: Ne gibi?

S: (A) Bu konuda rehberliğe ihtiyacım var. Daha spesifik bilgiler verebilir misiniz?
C: Lütfen rehberliği hangi konuda, veya neyle ilgili olarak ve nasıl istediğin konusunda daha spesifik ol.
Herşey iyi olacak ve kısa bir süre içinde.
8 Aralık 1996

F___, Laura, TR, JR, AK

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Honorra.

S: (L) Peki neredensin?


C: Kasyopya.

S: (L) Ekin çemberleri hakkında konuşuyorduk ve bu konu hakkında şu anda eklemek istediğiniz herhangi
birşey olup olmadığını sormak istiyorum. Tartıştığımız şey hakkında veya herhangi temel bir bilgi...
C: Spesifik sorularla başlamanız gerekiyor.

S: (L) Tamam, çoklu çevresel uzunluklar çoklu yoğunlukları mı temsil ediyor?


C: Kısmen.

S: (L) Ekin çemberleri enerji veya düşünce kalıpları için bir çeşit anten mi?
C: Hayır.

S: (L) Ortaya çıkış zamanlamalarının bir önemi var mı?


C: Yarı.

S: (L) Ortaya çıktıkları yer, enlem-boylam bakımından önemli mi?


C: Evet ve hayır.

S: (L) Hangi anlamda evet?


C: Enlem ve boylam değil, yer.

S: (L) Yer önemli diyorsunuz, hangi bakımdan önemli?


C: Manyetik bağlanma frekansı üreticileri.

S: (L) O yerlerde manyetik bağlanma frekansı üreticileri mi var?


C: Onlar üzerinden.

S: (L) Tamam, yer ve kronoloji...


C: Neden Stonehenge konusuna değinmedin?

S: (L) Daha önce Stonehenge'den bahsetmiştik. Bir çeşitli enerji alıcı-vericisi demiştik. Demek
Stonehenge'in oraya konmasının nedeni o yerin belirli bir özelliğiyle ilgili... yoksa Stonehenge'in kendisi...
(T) Neden Stonehenge'in özelliği hakkında birşeyler sormuyorsun? (L) Tamam, Stonehenge'in özelliği
nedir?
C: O yer uygun frekansa sahip ruh türlerini çekti ve onlar da kırsal bölgelerdeki kodlanmış piktografların
peşine düşmek zorunda kalmamak için taşları uygun yerlere koyarak kodlanmış mesajları telepatik olarak
aldılar.

S: (L) Telepatik olarak bilgi almak için o daire içinde kullandıkları teknik neydi?
C: Yüksek odaklanmış düşünce dalgası ayrımı.

S: (L) Spiral içinde hareket ederek...


C: Spiral dalgayı yavaşlatarak ve düşünce dalgası transfer enerjisini odaklayarak mesajın tercüme
edilmesine yardımcı oluyor. Elektromanyetik dalga alışverişi yoluyla işliyor ve erişilmek istenen evrensel
dilin sinyalini yerel fonetik profile dönüştürüyor. Bu çoklu kullanıcı durumu için gerekli.
S: (L) Çok sayıda kullanıcı olması birden fazla sayıda kişinin spiral biçiminde hareketini mi gerektiriyor?
C: Hayır. Tam olarak aynı şeyi duymaları, hissetmeleri ve anlamaları gerekiyor. Uygun şekilde
oyulduğunda kayanın moleküler yapısı şarkı söylüyor.

S: (L) Stonehenge'in hala bu anlamda bir kullanılabilirlik potansiyeli var mı?


C: Parçalı enerji.

S: (L) Ben de öyle tahmin etmiştim. (T) Soru: Geçen hafta ekin çemberlerinin çoğunun gerçek, çok azının
sahte olduğunu söylemiştiniz. Ekin çemberlerinin yaratıldığı süreçte orada kimlerin veya neyin
bulunduğuna bağlı olarak çok çeşitli yöntemler kullanılabiliyor anladığım kadarıyla. Yani o zaman Dough
ve Dave'in yaptıkları da aslında gerçek birer ekin çemberleriydi. Doğru mu?
C: Hayır.

S: (T) Çoklu amaç bakımından öyle düşünmüştüm. ... (J) Gerçek ekin çemberlerinin yapılışının tek bir
yöntemi mi var?
C: Dinlemekten ziyade okumak... Evrensel olarak kavramaktan ziyade bireysel olarak deşifre etmek...
Stonehenge'den ziyade ekin çemberleri!!!

S: (L) Stonehenge artık kullanılabilir olmadığı için ekin çemberleri yöntemini izlememiz gerektiğini mi
kastediyorsunuz?
C: Kayalarla çalışmayı nasıl yürütebilirsin? Kim inanacak?

S: (L) Bunun...
C: Tamam millet, Laura ve Ark'ın New Port Richey'e 500 tonluk kayaları sürüklemeye çalıştığını
düşünün?!?

S: ... (L) İmkansız. Aslında aklımdaki şey sadece İngiltere'ye gidip Stonehenge'i sadece bir ziyaret etmekti
zaten. (T) İzin almadan ona çok yaklaşamazsın. Etrafını çevirdiler. (F) Neden? (T) Çok fazla insan gidiyor.
Taşlar zarar görüyor. (L) İsimlerini kazıyorlar... (T) Dokunduklarında ellerindeki nem bile taşa zarar
veriyor. Çok sayıda insanın zeminde oluşturduğu titreşimler de var. Piramitlerden daha çabuk eskiyorlar.

[Laura'nın notu: Bazı yasal konularla ilişkili sorulardan ibaret olduğu için celsenin geri kalanı eklenmedi.]
14 Aralık 1996

F___, Laura, TR, JR

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kim bizimle ?


C: Usarro.

S: (L) Neredensiniz ?
C: Kasyopya. [TR ve JR ye yaklaşmakta olan noel gezisi için tavsiyede bulundular.]

S: (L) Her gün bir teyp kaydını bitirmekteyim, son günlerde çok çalışkan ve uslu bir kız oldum. Sadece size
bunu belirtmek istedim dostlar. (T) Noel Baba'yı gönderin! (L) Evet, Noel Baba'yı gönderin! (J) İyi de Noel
Baba zaten geldi! (L) oh, evet doğru ama milyonlarca dolar istiyorum!
C: Evet

S: (L) 'Piyango Baba' yı istiyoruz. (T) Evet, klasik Noel Baba bu tarz şeyler hediye etmiyor!
C: Piyango sabrınızın olması gerek!

S: [Şaka tonlu hayalkırıklığı sızlanmaları]


C: Ama, sabır karşılığını ödüyor, değil mi ?

S: (L) Ohh, evet, ödüyor. (T) Şimdi sadece hangi şanslı numaralarla sabırlı kalacağını öğrenmelisin! (L)
Sabırla bekleyeceğim şanslı numaralar var mı ? (J) Aman sen de, sana bunu söylemeyeceklerini
biliyorsun..! (T) Birle kırkdokuz arasında altı rakam; seçimini yap, onüç milyon tane hakkın var!
(L) Son zamanlarda üzerinde çalıştığım konulardan birisi hipnotik-uyarıcı-flaş ışığı etkisi. Eğer bu konuda
söyleyebileceğiniz şeyler varsa bir şeyler sormak istiyorum. Bu, bizim 4. Yoğunluğa geçmemizi
engelleyen, zorlaştıran şeylerden biri mi, özellikle farkındalık anlamında?
C: Bununla ilintili değil. Bir şeyi anlamanız lazım, tüm buna benzer "perdeleme" tekniklerinden etkilenen
ruhlar zaten düşük seviyelerde titreşen ruhlar. Amaç engellenebilecek durumda olanların engellenmesi.

S: (T) Bizler engellenebilir değil miyiz ? (L) Bu engellemenin önüne geçmek için yapabileceğimiz bir şey
var mı? (T) Bizler engellenemiyoruz...
C: Sizler engellenebilir değilsiniz.

S: (T) Engellenemiyoruz. Engellenebilirliğin ötesindeyiz.


C: Eğer öyle olmasaydınız, şu an bunu yapabiliyor olur muydunuz ?

S: (T) O türden engelleme teknikleri bize işlemiyormuş. Belki engelleyebilecek farklı teknikler vardır ama
o tür şeyler bunu yapamıyor. Bir şeyleri görüyor ya da görmüyoruz, ihtiyacımız olup olmamasına göre
değişiyor. Artık UFO görmüyoruz, çünkü buna artık ihtiyacımız yok.
C: Pek doğru sayılmaz.

S: (L) Nedir pek doğru olmayan ? Neden artık UFO görmüyoruz ?


C: Görmediğiniz görmeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Eğer yoldan bir Buick geçmiyorsa onu da
göremezsiniz! Ya da siz evinizin içerisinde çamaşır yıkamakla meşgulken Bay Johns eski "Electra" sına
[ç.n. Buick otomobillerinin bir modeli] atlayıp, değerli arabasıyla bir tur atmak istese onu da görmezdiniz,
değil mi ?

S: (L) Umurumda değil, yeterince gördüm!


C: Oh, hayır canım, umurunda!!!

S: (L) Tamam, umurumda ama yeterince gördüm. İnanıyorum! İnanıyorum!!!


C: Görüp görmemeyi istemen sana bağlı bir şey değil. Eğer kendilerini görmeni isterlerse, görürsün!!!
S: (T) Demek kendilerini görmemizi isterlerse, onları göreceğiz!
C: Evet, ve isteyecekler ve de göreceksiniz!

S: (T) Gösterecekler ve göreceğiz, tamam... Ama insanların onları görmelerini engellemeye yönelik,
titreşim frekanlarını düşürecek engelleme teknikleri kullanılıyor değil mi ?
C: Engelleme tekniği bir çok şey için kullanılıyor.

S: (T) İnsanlar çevrelerinde olup biten bir çok şeyi anlamasınlar diye.
C: Evet.

S: (L) Başka ne için ?


C: Bir fındık kabuğunun içerisinde olmak gibi. Gör ve bil ve düşün ya da.. Neyi istiyorlarsa onu gör, bil ve
düşün.

S: (L) Peki ve siz orada olduğunu biliyorsunuz. Tamam, başka bir soruya geçiyorum, 33 ve 11 rakamları
ile ilgili. 11 Kasım 1995 tarihli celsede bunlarla ilgili söylediğiniz şeylere ekleyebilceğiniz başka bir şeyler
var mı ? Bu rakamların kullanımı ile ilgili ya da matematiksel bir şey ?
C: Asal sayılar gizemcilerin mekanıdır. [ç.n : asal sayılar, sadece kendilerine ve 1 e kalansız olarak
bölünebilen sayılar. Bu anlamda 11 i kastediyor olmalılar, 33 bir asal sayı değildir.]

S: (L) "Asal sayılar gizemcilerin mekanıdır" derken neyi kastediyorsunuz ?


C: Eğer sana verilmiş araçları kullanırsan, kendi kendini açıklıyor.

S: (L) Bir rakam nasıl bir mekan olabilir ?


C: Mecazi. [ planşet bir kaç kez kuvvetli bir şekilde dönüyor] Ve ne kadar ilginç "Primeco" adında yeni bir
cep telefonu firmamız var. [ç.n. : ingilizcede cep telefonu: cell phone. Kasyopyalılar "cell" kelimesini
tırnak içine alıyorlar, bu kelime ingilizcede aynı zaman da canlı hücresi, küçük oda, hücre anlamına
geliyor]

S: (L) Peki "Primeco" adlı bir cep telefonu firmasının asal sayıların gizemcilerin mekanı olmasıyla nasıl bir
alakası var ?
C: Bizim cevaplayacağımız bir soru değil.
[Grup içerisinde kelimeler ve çağrışımlarıyla ilgili konuşmalar geçiyor: şifreleme, keşişlerin hücreleri,
hapishaneler, asal sayıların kendilerine ve "bir" e bölünebilmeleri vs]

S: (L) Burada anahtar kelime şifreleme mi ?


C: Oo, daha fazlası var. Bir örnek: "Yılanın gözleri" 7 ve 11 kadar iyi değildir, ha ? [ç.n.: yılan gözü : zarlı
oyunlarda, 1-1 atma, hepyek, her iki zarın da 1 gelmesi durumuna verilen isim]

S: (T) Bunlar da asal sayılar, 7 ve 11. (L) Hangi tür doküman ya da yazmalar işe yarayabilir...
C: Hayır Laura, konuyu odaklamaya ve daraltmaya çalışıyorsun, aşkım! Düşün bakalım kadının yaratılması
ile ilgili musevi-hristiyan efsanesi nedir ?

S: (L) Kadının Adem'in kaburgasından alınması. Havva'nın Adem' in kaburga kemiğinden yaratılmış
olması.
C: Hiç "Birincil Dönem" diye bir şey duydunuz mu ?
[ç.n : Kasyopyalılar' ın burada ortaya koyduğu etimolojik bilmece için son bir kaç soru ve yanıtta geçen
kelimelerin ingilizce anlamlarını ve benzerliklerini vermek gerekiyor. İlk bahsettikleri telefon şirketi
Primeco, kökü "prime" kelimesi anlamı ilk, birincil, asal. Asal sayının ingilizce karşılığı "prime number".
Kaburga kelimesinin ingilizce karşılığı "rib". Son olarak kullandıkları "Birincil Dönem" in ingilizce karşılığı
"prime rib", yani kaburga kelimesini içeriyor (ve doğrudan çevirilirse ilk kaburga gibi) ama birlikte
kullanıldığında bununla bir ilgisi yok. İlginç ki "prime rib" kelime tamlaması aynı zaman da olgunluk çağı,
hayatın baharı ve asal sayı anlamına da geliyor.]

S: [iç geçirerek] Anaokulundaymış ve konu hakkında bir şey bilmiyormuş gibi hissetmekten nefret
ediyorum. Tamam, birincil dönem. Birincil dönemimiz var, yani ...
C: "Önseçimde" ne oluyor ? [ç.n. önseçim: primary, yine aynı kelime kökünden geliyor]
S: (L) Bir seçim. Aday sayısını aza indirgemek için. Ne oluyor önseçimde ?
C: Yönetmek üzere kim "seçiliyor" ?

S: (L) Tamam, devam edin...


C: "Temel Kural" [ç.n ing: "prime directive", aynı zamanda Uzay Yolu serisinde de geçen, başka
uygarlıkların gelişimine müdahele etmenin yasak olduğunu anlatan galaktik bir kuralı anlatan bir terim]

S: (L) OK.
C: "Prime Time?" [ç.n : tv' nin en çok izlendiği akşam saatleri için uluslararası bir terim]

S: (L) İlk olan, en iyi olan...ve....


C: Alakasız.

S: (L) Biliyorum alakasız olduğunu! Burada söylemeye çalıştığımız, asal sayıları bir şeylerden başka
birşeyleri elde etmek için kullanabileceğimiz mi ?
C: Sana gizemcilerden bahsettik.

S: (T) Onlar da asal sayıları kullanıyorlar... (L) Aa tamam, anlıyorum. Gizemciler...Mistik gizemler...Gizli
bir şifreyi ifade ediyorlarsa asal sayılarda konaklamak.
C: Sistem için bir ipucu teşkil eden öncül gizemci organizasyonların isimlerini sıralayın.

S: (L)...sistem için ipucu olan ?


C: Evet. [ saymaya başladık : Katoliklik, Hristiyanlık, Musevilik, Kabalizm, Sufizm, Kur'an, Gizemciler. Bu
sırada Laura yeni okumaya başladığı "Gizemciliği Anlamak" isimli kitabı hatırlıyor ve kitap aynı odada
hemen Kabala ile ilgili bir kitabın yanında duruyordu. Saymaya devam edildi: Cizvitler, Masonlar, Templar
Şövalyeleri, Gül-Haç derneği]

S: (L) Tamam. Oluşturduğumuz bu küçük listeyle bir yerlere varıyor muyuz, yoksa tamamen olaydan
sapıyor muyuz ?
C: Evet, ve şimdi o ekin çemberi fotograflarına bir göz atın...asal sayılarla ilgili bir şey var mı?

S: (L) Boyutsal anlamda mı diyorsunuz, yoksa şekillerin düzenlenmesi açısından mı ?


C: Hem boyutsal hem de düzenleme açısından..ne bulabilirseniz. [ kendi aramızda tartışma: kutsal
geometri. Az önce listelediğimiz tüm mezhepler asal sayıları kullanmışlar. John 3:16-19, Korint Mezhebi
(Kilisesi) 13. Yaratılış Bölüm 2, dize 22 "adamın kaburgası alındı ve kadın yaratıldı"; 2 aynı zamanda çift
olan tek asal sayı. Bölüm 3 , dize 5... "gözleriniz açılacak ve Tanrılar gibi olacaksanız." (Bilgi Ağacı'nın
meyvesinin yenmesi)]

S: (T) Şifreleri çözümlemek için bir yol bulmak gerekiyor, bir şey elde etmek için, bir mesaj.. (L) Birşeyin
satırları arasında birşeyler mi bulmamız gerekiyor, yoksa konunun etrafından mı dolanıyoruz ?
C: Hepsi araştırmanız gereken satırlar. Şimdi duvardaki fotoğrafa bakın! [Duvara iliştirilmiş olan bir çok
ekin çemberini içeren büyük fotokopi kağıdını kastediyorlar]

S: (L) Tamam, bakıyoruz: bakmamız gereken bir şey belirtin...


C: 3. Resimdeki büyük küreleri sayın.

S: (L) Yedi tane var.


C: Evet.

S: (L) Ve bu resim neyi temsil ediyor ?


C: Henüz değil.

S: (T) OK, yedi büyük çember var. Bir tane en büyük merkezde olan ve dışta olan daha küçük altı tane.
Altı küçük çemberin her biri mil ya da çizgi gibi bir kanalla merkezdeki büyük çembere bağlanmış.
C: Büyük ve küçük küreleri toplayın.
S: (L) Ok, yedi ediyor. Daha da küçük olanları da ekleyince onüç ediyor. Ve hatta daha da minik olanları,
uçlardaki minnacıkları ekleyince altı tane daha gelmiş oluyor ve ondokuz ediyor.
C: Evet...

S: (T) Ve bir başka asal sayı : ondokuz. (L) Tamam bunlar asal sayılar. Ve... (T) Bunlar...sadece bir
çıkarsama olarak soruyorum... En merkezdeki bu büyük çemberi çevreleyen altı tane dış çember, bunlar
Yedinci Yoğunluğa bağlanmış diğer altı yoğunluk mu?
C: Yorum yok.

S: (T) Tamam, şimdi burada ne var, dışta daha küçük altı çember, herbiri bir sonrakine bir çizgiyle bağlı.
Asal sayılar bunlar. Neye bakıyoruz ? Bir tane merkezde var, onun dışında altı tane büyükçe olan çember,
onların çevrelerinde biraz daha küçük altışar tane, onların çevrelerinde de daha daha küçük yine altışar
tane... Bu şu olabilir mi, tamam aklımı serbest bırakara düşünüyorum, bir şeyi somutlaştırmadan. Bu
şekilde gidiyor. Bu gittikçe küçülen bir küreyimi temsil ediyor ? Dışa doğru gidiyor ya da içe doğru
geliyor... Sanki sonsuzluğun yansıması gibi.
C: Eğer üç boyutlandırma yaparsanız.

S: (L) O zaman topa benzer çemberler elde ederiz, küreler gibi. (T) Aaaa bu bir eksen sistemi, bir x-y-z
eksenler sistemi! Üç boyutlu bir eksen sistemi. Şu şekilde olacak [elini kaldırıyor, işaret parmağı havaya
bakıyor, baş parmağı kendisini gösteriyor ve orta parmağı yere yatay] Büyük, daha küçük ve daha da
küçük...Bununla bir yerlere varacak mıyız, yoksa konunun dışına mı saptım yine ?
C: Evet.

S: (T) Bir yerlere varıyor muyum ?


C: Evet.

S: (T) Ahhh, tamam şimdi bunu yüzeysel bir çember değil üç boyutlu bir nesne olarak görüyorum.
C: Diğerleri için de yapın bunu.

S: (L) Tamam, onları da üç boyutlandırmaya çalışıyoruz. Söyler misiniz, böylece nereye varacağız ? (J)
Birincisi dışa doğru açılan bir spiral gibi... Ya da bir DNA molekülü... (T) Daha fazla bir şeyler olmalı.
C: Bu akşam hepsini çözmeniz gerekmiyor. Sadece düşünmek için biraz mezelik.

S: (L) Bu konuda başka bir şey...


C: Belki Ark bir bilgisayar programı yardımıyla üç boyutlandırabilir.

S: (L) Evet, peki. Tekrar bu konuya dönelim. Anladığım kadarıyla bu ekin çemberleri gizli şifreyle ya da
gizemli asal sayılarla, gizemli mekanlarla bağlantılı. Ve bir şekilde, tüm bunları bir araya getirince,
bilmecenin, hepsi farklı yönlerden gelen bu ayrı ayrı parçalarını yerleştirince bir şeyleri idrak etmeye
başlayacağız. Bir şeyleri yapabilmemizi mümkün kılacak bir şeyi kavrayacağız, öğreneceğiz ? Haklı mıyım
?
C: Yakın.

S: (L) Bu gece bu konuya biraz daha göz atabilmemiz için verebileceğiniz başka bir şeyler ? Üzerinde
düşünmem gerekiyor. Çok fazla yiyince sindirmem gerekiyor. (J) Düşünmek için biraz mezelik!
C: Şimdilik üzerinde biraz kafa yormak için yeterincesini öğrendiniz, öyleyse hoşçakalın.
21 Aralık 1996

F___, Laura, AK

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu gece kiminle birlikteyiz?


C: Fonorrea.

S: (L) Peki neredensin?


C: Kasyopya.

S: (L) Diğer sorulara geçmeden önce aklımdaki ilk soru şu: Foton kuşağı, 31 Aralık ve 1 Ocak'ta
gerçekleşeceği iddia edilen kitlesel UFO inişleri ile ilgili bilgileri Sheldon Nidle'a kim veriyor?
C: Sheldon Nidle.

S: (L) Kendi kafasından gelen bilgiler mi? Yani herhangi bir varlık görmüyor ve herhangi bir kanallama
yapmıyor mu?
C: Evet, yeterince yakın.

S: (L) Ark'la çeşitli konular hakkında konuşan Jim isimli biri var. Ark'ın ona sorduğu son sorular (okuyor):
"Uzay yolculuğu ile DNA yapısı arasındaki herhangi olası bir ilişki konusunda bilgin var mı? Ya da ekin
çemberlerindeki kodlar ile DNA kodları arasında? DNA ile ilgili olarak sana birşey söylendi veya gösterildi
mi? Zamanın oranı ile genlerimizin yapısı arasındaki ilişki gibi?" Jim de şöyle cevap vermiş: "Evet, ama
gizli kulaklara açık yerlerde bu konuyu tartışmamam konusunda uyarıldım." Bununla ilgili yorumda
bulunabilir misiniz?
C: Ark'ın isteyebileceği en iyi şey "kapalı" bir görüşme.

S: (L) Bu adamın DNA veya ekin çemberleri hakkında bir bilgisi var mı?
C: Keşfedin.

S: (L) Tamam anne, sorunu sor. (A) Bilmek istediğim bir sürü şey var ve bazıları eminim önemlidir, ama
nasıl bir sıralama izleyeceğimden emin olamıyorum.
C: Bunu düşünme, sor.

S: (A) Başımdan pek çok şey geçti. Bu hayatta veya başka bir hayatta düşünüşümü etkileyecek şekilde
beynime birşey olup olmadığını merak ediyorum.
C: Daha spesifik lütfen.

S: (A) Başka bir hayatta olup da bu hayatımda sorunlara neden olan herhangi bir şey var mı?
C: Cevap evet ve bu herkes için geçerli.

S: (L) Bu zihinsel sorunlara neden olan şey nedir?


C: Zihinsel değil, duygusal.

S: (L) Bundan bahsedebilir misiniz biraz?


C: Son geçmiş hayatta bir ikiz kardeşin ölmesi. 1880'lerde çiftlikte yaşanan bir kaza.

S: (L) Bu ikiz kardeş nasıl öldü?


C: Baba tarafından kullanılan öküz arabasından düştü. Kafası koptu.

S: (L) İkizler erkek miydi yoksa kız mı?


C: Erkek.

S: (L) İsimleri neydi?


C: Lucas ve Lawrence. Ölen Lucas'tı.
S: (L) Annem, Lawrence olarak, o sırada neredeydi?
C: Evde.

S: (L) Peki o olaydan bu hayata yansıyan duygu nedir?


C: Tatmin olmayan bir arzu. Bu kayıptan dolayı sürekli "sevgi arayışı."

S: (L) Bu olay olduğu sırada Lucas kaç yaşındaydı?


C: 8 yaşında.

S: (L) Lawrence bu kazadan sonra kaç yıl daha yaşadı?


C: 22 yıl.

S: (L) O hayattaki kişilerden herhangi biri bu hayatta onunla birlikte mi?


C: Hayır.

S: (L) İkizi bile mi?


C: Doğru.

S: (A) Zihinsel değil duygusal dediniz. Fark nedir? Şu anki sorunlarım zihinsel değil duygusal mı?
C: Sorunların yanlış ayarlamadan kaynaklanıyor.

S: (L) Hayattan hayata mı, yoksa sadece bu hayatta mı?


C: Aynı şey.

S: (V) Kazaya şahit oldu mu?


C: Hayır.

S: (L) Cesedi gördü mü?


C: Hayır.

S: (L) Ebeveynleri o kazadan sonra ona herhangi bir suçlama veya kızgınlıkta bulundu mu?
C: Hayır.

S: (L) O hayatta herhangi zihinsel veya duygusal bir suistimal oldu mu?
C: Belki biraz, ama önemli değil.

S: (L) Bu yanlış ayarlamayı çözmek için atabileceği adımlar nedir?


C: Sorunun kökeni ile ilgili farkındalık.

S: (L) Bu olayın ona faydalı olabilecek başka bir yönü var mı?
C: Hayır.

S: (A) Demek çocukken yaşadığım tüm sorunlar bunun sonucuydu, öyle mi?
C: Bazıları diğer hayatlardan kalan meseleleri çözümlemek için "cezalandırıcı" bir ortam arar.

S: (L) İkizinin ölmesi ve kendisinin hayatta kalması nedeniyle suçluluk duygusu mu duydu?
C: Evet, ama bu başkaları tarafından empoze edilmedi.

S: (L) Tamam, suçluluk hissetti ve bu hayatı için de cezalandırıcı koşullar seçti, öyle mi?
C: Yeterince yakın.

S: (L) O olayın olduğu çiftlik neredeydi?


C: Cannopolis yakınında, Kuzey Karolina.

S: (L) Soyismi verebilir misiniz?


C: O'Brien.
S: (A) Şunu sormak istiyorum: Çocukluğumda yaşadığım sorunların hepsi kendimi cezalandırmaya yönelik
bu duygudan mı kaynaklanıyordu? Ve tüm hayatımı kendimi cezalandırmaya çalışarak geçirdim. Doğru
mu?
C: Yakın. Ama hatırla, mesele şu; özellikle babayla ilişkili olarak sınırlayıcı ve affetmeyici olarak algıladığın
bir ortam aradın.

S: (L) O hayatta babasıyla başka bir karması var mıydı?


C: Belki, ama bu konuları en iyi inceleyebilecek olan kişi sensin Laura.

S: (L) Peki annemle kendi aramdaki karma?


C: Önceki yanıtla aynı.

S: (L) Eğer siz söyleseydiniz kasetleri yazıya dökmek için biraz daha zamanım olurdu!
C: Öğreniş...

S: (L) Bugün yaşadığım finansal sorunların ardında herhangi belirli bir neden?
C: Pek sayılmaz. Yakında unutulacak.

S: (L) Tamam, vakit kaybetmeyelim. "Asal sayıların" mistiklerin "mekanı" olduğunu söylediniz. Sanırım
bunu tırnak içine koymanızın bir nedeni vardı, doğru mu?
C: Daha derinden incelenmesini istediğimiz şeyleri tırnak içine koyuyoruz.

S: (L) Bunun pek çok seviyede bir ipucu olabileceğini düşünüyordum. Etrafımdaki insanları ve ilişkileri
tanımlamaya yönelik bir ipucu olabilir mi?
C: Belki.

S: (L) Ayrıca kodlanmış yazılı materyalleri deşifre etmenin bir aracı?


C: Bazen.

S: (L) Bu yazılı materyaller kanallanmış veya mistiklerin daha resmi ve genel yazıları olabilir mi? Yani
mistik kişilerin olağan şekilde yazdıkları ve kanallama yaptıklarının veya kodlu bir şekilde yazdıklarının
farkında olmayabilecekleri yazılar?
C: Belki.

S: (L) Tapınakçılar hakkında araştırma yaptım ve aşağı yukarı vardığım sonuç bunun bir perdeleyici
olduğu, bunun arkasında gerçekten önemli olan başka birşeyin olduğu şeklinde. Ayrıca zaman zaman
tekrar ortaya çıkarıldıklarını, tozlarının temizlendiğini ve kayıp olduğu iddia edilen tüm gizli bilgiler için
suçlandıklarını düşünüyorum. Doğru yolda mıyım?
C: Yakın.

S: (L) Tapınak Şövalyeleri'nin sonunu kim veya ne getirdi?


C: Gülhaçlılar "geceleyin gelen hırsız gibi" hareket ediyor. (ç.n.: incil'deki bir ayete gönderme.)
(gülhaçlılar; rosicrucians)

S: (L) Ama anladığım kadarıyla Gülhaçlılar Tapınakçıların sona ermesinden sonra ortaya çıkmıştı...
C: Hayır.

S: (L) "Christian Rosenkreutz" hakkındaki kitabın, o hikayenin doğru olabileceğini mi söylüyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Aman tanrım. Gülhaçlılar dergilere reklam veriyor!!! Örgüt dünya çapında bu kadar bariz şekilde
reklamını yapıyor...
C: "Dünya çapında" olan örgütlenme onları tam olarak kapsamıyor.

S: (L) Bu düzenin bilinmeyen daha iç bir topluluğu mu var?


C: Evet.
S: (L) Gülhaçlılar Masonlarla ilişkili mi?
C: Dolaylı olarak.

S: (L) İlüminati Gülhaçlılarla herhangi bir şekilde ilişkili mi?


C: Önceki yanıtla aynı.

S: (L) Bu üçü arasında, iç topluluğa en yakın olan hangisi?


C: Doğru kavram değil.

S: (L) Gülhaçlıların elinde kendilerinin de anlamadığı yazılar var mı?


C: Evet. Masonların da öyle.

S: (L) Albert Pike'ın yazılarının deşifre edilebilecek ilginç bir kaynak olarak önerir miydiniz?
C: Evet.

S: (L) Kullanılabilecek herhangi bir rakam dizisi var mı?


C: 353535...

S: (L) Bu aynı zamanda genetik bir kod mu?


C: "A noktası ile B noktası" arasında kayıp çok şey var.

S: (L) Belgelerden DNA'ya atlamayı mı kastediyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Tapınakçılar geleneğinin atası veya kalıntısı olduğu iddia edilen Zion Manastırı... Bu büyük sırlara
sahip gizemli bir örgüt mü?
C: Bir örtü.

S: (L) Diğer bir perdeleyici.


C: Evet.

S: (L) 353535 koduna dönecek olursak; bu hususta faydalı olabilecek...


C: Bunu Ark'a bırakman daha iyi olur.

S: (L) Yani bunu şimdilik bir kenara koymamı tavsiye ediyorsunuz?


C: İyi fikir.

S: (L) Tamam. Zaten diğer bir konuya geçmek istiyordum. 3'üncü yoğunluk realitesinde zamanın bir
ilüzyon olduğunu, zamanın 3'üncü yoğunluk ilüzyonu olduğunu ve bunun DNA'mıza işlenmiş birşey
olduğunu, zaman algımızdaki sorunun bununla ilgili olduğunu söylediniz. Ama bir şekilde bu ilüzyon bir
yöntem veya faaliyetle bir noktada somut gerçekliğe dönüşüyor. Bu dönüşüm noktasının ne olduğunu
ve bunun nasıl olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Alakasız. Dönüştüğünü kim söyledi?

S: (L) Sonuçta somut bir gerçeklik algılıyoruz! Çarptığın zaman canını acıtan ŞEYLER var!
C: Bu algı da ilüzyonun bir parçası.

S: (L) Ama sonuçta MUTLAK ilüzyon değil. Bu ilüzyonun diğer parçaları neler? Eğer bir algı varsa, orada
algılanan birşey vardır, öyle değil mi?
C: Evet.

S: (L) Peki algıladığımız şey nedir?


C: Algılamaya programlandığınız şey.

S: (L) Bu algı, kendimizin dışında olarak algıladığımız bu şeyler, bunların bir gerçekliği yok mu neticede?
Onları kendimize göre algılıyor olsak bile onların bir formu yok mu?
C: Elbette var, ama bunun "zamanla" ne ilgisi var?

S: (L) Oraya geliyorum! "Dışarıda" bir dünya algılıyoruz. Ağaçlar, arabalar, evler, tuğlalar, tahtalar, binalar,
insanlar, köpekler, vs, vs.
C: Arka bahçe barbekülerini unuttun!

S: [Gülüşme] (L) Çok komik! Dışarıda birşeyler algılıyoruz. Bunların yapısı nedir?
C: Madde.

S: (L) Madde neyden oluşuyor?


C: Atomik yapı.

S: (L) Atomlar neyden oluşuyor?


C: Düşünceler.

S: (L) Kimin düşünceleri?


C: Sizin.

S: (L) Herşey mi?


C: Herşey.

S: (L) Algıladığım herşey düşüncelerimden mi oluşuyor? V___'nin algıladığı herşey onun düşünceleri mi?
C: Evet.

S: (L) Onun düşünceleriyle benim düşüncelerim arasındaki fark nedir?


C: Sizi bağlayan şey de bu işte. Bu yalnızca bir program.

S: (L) Ayrı bireyler olduğumuzu düşündüren şey yalnızca bir program mı?
C: Onu kastetmedik.

S: (L) Neyi kastettiniz? Bizi bir arada tutan şey nedir? Program nereden geliyor?
C: Programlarınız nereden geliyor?

S: (L) 7'nci yoğunluktan mı? Kendimizden mi? Kertişlerden mi?


C: Bilgisayarlarınızdaki programları soruyoruz.

S: (L) Benim bilgisayarım mı? Farklı yerlerden. Alıyorum ve bilgisayara yüklüyorum. Programlar "düşünce
merkezleri" olarak mı mevcut ve yaptığımız şey bunları kendimize yüklemek mi?
C: Neden unuttun? 309.000...

S: (L) Ou. 4'ncü yoğunluk KH'nin yönetimine girmeyi kastediyorsunuz. Ama anlamaya çalıştığım şey şu;
sonuçta DNA'mız var. Eğer ortada bir DNA olmasaydı DNA'nın yeniden programlanmasından
bahsedilemezdi. Eğer programlanabilecek birşey olmasaydı. İçinde bulunduğumuz bu gerçekliğin yapısı
nedir?
C: Yeni cevapladın.

S: (L) Anlamadım.
C: Olmayan birşeye birşey yükleyemezsin.

S: (L) Güzel! Peki o ilk olarak olan şey nedir?


C: Önceki DNA yapınız.

S: (L) Önceki DNA yapısı nereden geldi?


C: Önceki program.

S: (L) O program nereden geldi?


C: Verilen bilgileri gözden geçir.
S: (L) Bir keresinde fiziksel bedenlerin molekülerize olması için süpernova olmaya hazır bir yıldızı olan bir
gezegende olmak gerektiğini söylemiştiniz. Bilmek istediğim şey şu; düşüncenin madde olarak ortaya
çıkma süreci nedir?
C: Bu bağlantı yöntemi için fazla karmaşık. Başka bir yönteme ihtiyacın var. Daha fazla kelime kullanımına
izin veren birşey.

S: (L) Sadece bir ipucu verin: Düşünce nasıl madde oluyor?


C: İki taraflı.

S: (L) "İki taraflı" derken?


C: İkili ortaya çıkış.

S: (L) Ne ve ne olarak ortaya çıkış?


C: "Ne ve ne olarak ortaya çıkış" değil, daha çok "neyden neye."

S: (L) Neyden ne çıkıyor?


C: Başlangıç sondan ortaya çıkıyor ve tersi.

S: (L) Peki başlangıç nedir, son nedir?


C: Bir ile birleşme.

S: (L) Bir nedir?


C: 7'nci yoğunluk, yani olan ve olmayan herşey.

S: (L) Bir sürü şey konuştuk ama hala maddenin nasıl ortaya çıktığını veya zamanın nasıl...
C: Hayır.

S: (L) Varmak istediğim şeye nasıl varabilirim?


C: Temel bilgilere sahipsin.

S: (L) Birkaç temel daha verebilir misiniz?


C: Başka temel yok.

S: (L) Bir keresinde zamanın çekim olup olmadığını sormuştum.


C: Parmaklık yer midir?

S: (L) Çekim Tanrı mı?


C: Hayır.

S: (L) Çekim 7'nci yoğunluk mu?


C: Hayır.

S: (L) Çekim nereden çıkıyor?


C: Düşünce merkezi.

S: (L) Pek çok kez düşünce merkezlerinden bahsettiniz. Birden fazla düşünce merkezi mi var?
C: Hepsi bir.

S: (L) Eğer bir düşünce merkezin varsa... düşünce merkezlerinin 7'nci yoğunlukla, Bir'le ilişkisi nedir?
C: Aynen öyle!

S: (L) Düşünce merkezleri 7'nci yoğunluk mu?


C: Herşey öyle.

S: (L) Herşey düşünce merkezi mi?


C: Hayır. Herşey 7'nci yoğunluk.
S: (L) Nereye varmaya çalıştığımı anlıyorsunuz sanırım ve bana burada biraz yardımcı olmanızı
istiyorum...
C: Oluyoruz.

S: (L) Tamam. Zaman ilüzyon. Harika! Zamanı parmaklıklara benzettiniz...


C: Hayır. Senin atfettiğin şeye karşı kendi karşılaştırmamızı sunduk.

S: (L) Bu karşılaştırmayı kullanalım. Diyelim ki yer 7'nci yoğunluk. Zamanı bu yerdeki neye benzetebiliriz?
C: Toprak.

S: (L) Toprak... Peki kendimizi neye benzetebiliriz?


C: Fazla belirsiz.

S: (L) Yaratılan varlıklar bu resimde ne olarak yapılırdı?


C: Zaman sizin ilüzyonunuz.

S: (L) Ama başka bir defasında da zamanın diğer yoğunluklarda da mevcut olduğunu, yalnızca "seçimli"
olduğunu, seçilebileceğini söylemiştiniz. Doğru mu?
C: Eğer zaman diye isimlendirmek istersen, ama aynı şey değil.

S: (L) Tamam. Tıkandım. Daha ileri gidemiyorum. Başka bir konuya geçelim. Ark DNA yapısında fosfor
olduğunu okumuş. Bu konuda yorum yapabilir misiniz?
C: Fosforun sizinle ilişkisi hakkında sen yorum yapmaya ne dersin?

S: (L) Bilmiyorum. Fosfor ile karbon arasında bir ilişki var mı?
C: Konuyu götürmek istediğimiz yer orası değildi.

S: (L) Fosfor beyin için gerekli bir element.


C: Evet.

S: (L) Fosfor hakkında tüm bildiğim bu. Yeterli bilgim yok.


C: O halde neden bunu sonraya bırakmıyorsun?

S: (L) Sonraki soru: Eğer alternatif bir gerçekliğin veya evrenin nasıl yaratılacağını öğrenmeye çalışan
yeterli sayıda kişi olursa, önceki gerçeklikten yaklaşan gerçekliğe "dönüşüm" yaşamamış gibi geçebilirler
mi? Tabii içsel bir düşünce dönüşümü dışında?
C: Bu bir olasılık.

S: (L) Eğer farklı bir dünya istediğimize karar verirsek, küçük bir grup bile olsak, öyle bir dünya yaratıp
sanki...
C: Söyledik.

S: (L) Diyelim ki dünyadaki negatiflik öyle bir dereceye varıyor ki pek çok insan bundan iğreniyor ve özgür
iradelerini kullanıp bir değişiklik yapmaya karar veriyorlar ve yardım etmek ve öğretmek için gelenlere
kendilerini tamamen açıyorlar...
C: Evet.

S: (L) Bu DALGA geldiği zaman, yeni bir gerçekliğin veya boyutun yaratılma potansiyelini mi arttıracak?
C: Önceki bilgileri incelesen iyi olacak.

S: (L) Belirli bir noktaya varmaya çalışıyorum ve adım adım sorarak oraya ulaşmaya çalışıyorum...
C: Ark'a sor.

S: (L) Ark'a ne sormamı istiyorsunuz?


C: Bu soruların bazılarını sor ve ne düşündüğünü öğren.
S: (L) Bu cevapları nasıl bilecek ki?
C: Bu nasılları bırakıp cevaplar üzerinde düşünmeniz daha eğlenceli olur.

S: (L) Bu akşam beni çıldırtıyorsunuz.


C: Ark'ı tartışmaya davet etmek ister misin?

S: (L) Elbette. [ç.n.: Ark bu noktada bilgisayar aracılığıyla celseye katılıyor gibi görünüyor] (A) Protein
kodlama dışında DNA'nın işlevi nedir?
C: Elektrik ileticisi.

S: (L) Diğer tek işlevi bu mu?


C: Bildiğiniz gibi elektrik enerjisi neredeyse sınırsız uygulama için kullanılabilir. Örneğin radyo dalgaları.
Elektromanyetik dalga transferi yoluyla düşünce kalıbı programları için nöro-alıcı-verici, vs. Lineer
zamanın gerçek olarak algılanması gibi program ilüzyonlarının yaratılması ve sürdürülmesi için kullanılan
yöntem.

S: (L) Cevap bu kadar mı?


C: Bunu gönder. (ç.n.: bilgisayardan Ark'a gönderiliyor)

S: (A) Newton elektrodinamiğini mi izlemeliyim?


C: Bilginin gösterdiğini izle. Bu esas. Ama yerinde olsak onu şimdilik rafa koyardık.

S: (A) Soğuk füzyon sorununu incelememi tavsiye eder misiniz?


C: Hayır.

S: (L) Soğuk füzyon nedir?


C: Teorik. Yakın zamanda şüpheli geçerliliği olan bazı buluşlar ileri sürüldü.

S: (A) İnsanın hangi parçası 4'üncü yoğunluğa uzanıyor?


C: Hipofiz bezinden etkilenen parçası.

S: (L) Yani?
C: Psişik.

S: (L) Yoğunluklar arasında aktarımı sağlayan belirli bazı DNA dizileri var mı?
C: İplikçiklerin eklenmesi.

S: (L) Nasıl iplikçik eklenir?


C: Alınır.

S: (L) Nereden alınır?


C: Yaklaşan dalgayla etkileşim, eğer titreşim uyumlanırsa.

S: (L) Bunun olup olmadığını nasıl anlarsın?


C: Psikofizyolojik değişimler ortaya çıkar.

S: (L) Ne gibi?
C: Ark bu tartışmanın parçası değil mi?

S: (L) Tamam! Anlaşıldı! Ark'a yardımcı olmaya çalışıyordum. (A) Elektromanyetizma ve çekim dışında,
Sheldrake'in morfolojik veya morfogenetik alan kavramına benzer ayrı bir alan olup olmadığını
öğrenmek istiyorum.
C: Evet, ve ona çok yakın birşey. Görünüşe göre Sheldrake de bu bilgiyi kavradığı süreçte çok iyi
"uyumlanmıştı." Tıpkı senin gibi. Düşüncelerine güvenmelisin, düşüncelerine bazen yardım ediliyor.

S: (A) Yaklaşan dalga derken, neyin dalgası?


C: Başlangıç ve son noktasından gelen bir düşünce dalgası olarak düşün.
S: (L) Bunu 3'üncü yoğunluk kavramlarıyla biraz daha açıklayabilir misiniz?
C: Hayır, Ark'ın yanıtına bak. Onun sorusu sonuçta!

S: (A) DNA bir süperiletken olarak mı işlev yapıyor?


C: Evet!!!

S: (L) Başka bir yorum?


C: Hayır.

S: (A) [dalgayla ilgili olarak] Peki titreşen ne? Enerji mi? Eter mi?
C: Enerji ve eter doğrudan sembiyotik.

S: (A) Peki hangi boyutta titreşiyor?


C: 3'üncü yoğunluk ve geçişte 4'üncü yoğunluk.

S: (A) Eğer lineer zaman olarak değilse ne olarak?


C: Döngüsel "zaman."

S: (A) Bir dalga ile diğer dalga arasındaki mesafeyi belirleyen şey nedir?
C: Döngünün bitişi/başlangıcı.

S: (A) Evreni bir üçleme olarak, madde-geometri-bilgi olarak anlamaya çalışmak doğru bir fikir mi?
C: Eğer madde "ölü" değil de "canlı" olarak düşünülürse.

S: (L) Cevap bu mu?


C: Ark sordu.

S: (L) Yardımcı olmaya çalıştığım için özür dilerim! (A) DNA sürekli süperiletkenlik işlevinde mi?
C: Değişken.

S: (A) Elektrik nedir?


C: Hangi anlamda?

S: (A) Temel yük nedir?


C: Temel yapı... doğrudan veya dolaylı olarak doğal "hal"den geliyor.

S: (A) Ne tür bir yapı?


C: Tamamen substantif (sürekli), tıpkı bağlayıcı maddede olduğu gibi.

S: (A) Sapma mı? (ç.n.: warp; sapma, eğim)


C: "Sapma" eksik bir kavram. Görelilik teorisi ile ilgili söylediklerimizi hatırla.

S: (A) Süperiletkenliğin yapısını iyice anlamam gerekiyor değil mi? Araştırmama eklemem gerekiyor...
C: Evet, kesinlikle.

S: (A) ...Bu Nobel Ödülü anlamına geliyor, doğru mu?


C: Bunu söylemekten nefret ediyoruz ama... Bekle ve gör!!! İyi Geceler!
28 Aralık 1996

Frank, Laura, AK, Violette

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kasyopya'dan Torren.

S: (L) Son celsedeki temsilci sen değil miydin?


C: Hatırla, bireysel isimlendirmeler yalnızca sizin aşinalığınız için.

S: (L) Tamam teşekkür ederiz. Mümkünse hızlı bir şekilde halletmek istediğim bir liste soru var elimde.
Birincisi Violette için. Sağlığıyla ilgili endişeleri var ve bununla ilgili bir ipucu istiyor.
C: Beslenmeni incele ve sonra bir doktora başvur.

S: (L) Özellikle sorunlu olan acil herhangi birşey var mı?


C: Son yanıta bak.

S: (V) Doktorumun aptalın teki olması çok kötü.


C: O halde başka bir tane seç.

S: (L) Bu noktada yapması faydalı olabilecek herhangi birşey var mı? (V) Pek çok yerimi yaraladım.
C: Demir takviyeleri yardımcı olur, ama bununla sınırlı kalma.

S: (V) Demirle birlikte "ruten" önemli mi?


C: 3 soru önce ne dedik?

S: (V) Dün gece çok rahatsız edici bir rüya gördüm. Birşeylere bakıyordum ve kendimi düzeltiyordum.
Ondan önceki gece Laura'nın beni çok fena şekilde korkutan birşeyden kurtarmak için hızla geldiğini
gördüm. Uyanıverdim ve kalbim küt küt atıyordu...
C: Hayatındaki negatif etkileri boşaltmak için çalışma yapman iyi olur.

S: (L) O rüya onu mu yapıyordu?


C: Hayır. Bu bizim Violette'e önerimiz.

S: (L) Violette'in hangi negatif etkileri boşaltması gerekiyor?


C: Geçmişi temsil etme biçimiyle ilişkili olanlar.

S: (L) Geçmişi temsili nedir?


C: 3'üncü yoğunlukta geçmiş olarak görülen.

S: (V) Dün geceki rüyamda çok mantıksal ve dikkatli bir şekilde cümlelere ve paragraflara bakıyordum.
Birşeyleri mantıksal bölümlere ayırıyordum. Bunu bitirdikten sonra kendi üzerimde birşeyler yaptım.
Saçlarımın, tırnaklarımın bakımı. Bu pozitif bir rüya mıydı? Bu rüya neyi temsil ediyordu?
C: Kişinin hayatındaki ipuçlarını deşifre etmesi gerekiyorsa, bu sabır ve düşünme gerektirir. Atlamadan
önce bakmak gibi.

S: (V) Ekim'de çok pozitif ve yükseltici olacağını söylediğiniz bir rehabilitasyon programına gidecektim
ama son dakikada iptal edildi. Ne oldu?
C: Titreşimler uyumlu değildi.

S: (V) Herkesinki mi iptal oldu, yoksa sadece benimki mi?


C: Deneyim açısından bakılacak olursa sonuç aynı.

S: (L) Sonuçta bu rehabilitasyona girecek mi?


C: Bir fırsat kendini gösterecek.

S: (L) Violette ayrıca geçen gün geçmişindeki belirli bir insana karşı çok güçlü çekilme duyguları hissettiği
bir deneyim yaşadı. Bu duyguları harekete geçiren şey neydi?
C: Fiziksel döngü etkileri.

S: (V) Menstrüal döngü gibi mi?


C: Menstrüal ve hormonal.

S: (L) Kendi dışındaki birşey mi hormonları etkiliyordu?


C: Gerekli değil.

S: (L) Bu tür bir stresle nasıl başa çıkabilir?


C: Ruhsal farkındalık artışı.

S: (V) Ruhsal farkındalığımı nasıl arttırabilirim?


C: Bu iyi bir araç örneğin.

S: (L) Herhangi ve tüm konular hakkında bilgi edinme de ruhsal farkındalığı arttırır mı?
C: Evet.

S: (L) Yani bunu burada yapmak zorunda değilsin çünkü öğrenmeye, düşünmeye, araştırmaya harcadığın
her dakika ruhsal farkındalığını arttırıyorsun.
C: Evet.

S: (L) Tamam, Chloe ve Tommy ile ilgili bir rüya gördüm. Tommy tekrar dünyaya gelmişti. Ayrı araçlarda
bir yolculuktaydık ve bir restoranda durduk. Tommy tuvalete gitti ve aradan çok uzun bir süre geçti.
Chloe onu bulmak için benden yardım istedi. Ben onun nerede olduğunu biliyordum. Chloe kapıyı
açmaya çalıştı ama kapı sıkışmıştı ve benden yardım istedi. Ona kapının sıkışmadığını, kilitli olduğunu
söyledim ve bunu kanıtlamak için bir anahtar çıkardım. Her nasıl olduysa bu anahtar bendeydi ve
karavanın anahtarlığından çıkarmıştım. Bu bir maymuncuktu. Kapıyı açtığımda Chloe Tommy'nin
tuvalette ölmüş olduğunu gördü. Bu beni çok rahatsız etti. Bana bu rüya hakkında herhangi birşey
söyleyebilir misiniz? Çok net olduğu için bunun kehanetsi bir rüya olabileceğini düşündüm.
C: Bu ve diğer rüyaların anlam profilini o kadar iyi öğreneceksin ki bu tıpkı bir yol haritasını okumak gibi
olacak... Sabır canım...

S: (L) Başka bir rüyamı sorabilir miyim? Frank, Ark ve ben arabayla gidiyorduk. Bir okul vardı ve 43
numaralı dolap vardı. Dolapta bir sürü defter vardı ve tüm o bilgilerle dolu dolabın anahtarı bendeydi...
C: Son cevaba bak.

S: (L) Tamam, telefon şirketi kredi kartını kabul edecek mi?


C: Herşey kendi kendine yoluna girecek.

S: (L) Eğer kabul etmezlerse işimiz var çünkü bunu bu şekilde yapmak benim fikrimdi ve eğer kabul
etmezlerse telefonum kapatılacak ve Ark'a neler olduğunu anlatmak için telefon bile edemeyeceğim...
C: Eğer bu olsaydı sence Ark ne yapardı?

S: (L) Yapabileceği fazla birşey yok!


C: Saçma!! Bu sorunu çözmek için "dünyayı yerinden oynatırdı," hemen!!!

S: (L) Bu rahatlatıcı... ama bunun nasıl olacağını anlamıyorum. Şimdi... Beni ÇOK endişelendiren birşey
var... Ark gelecek ve benden hoşlanmayacak...
C: Neden böyle düşünüyorsun?

S: (L) Çünkü çok şişmanım.


C: Ona kendini zayıf biri olarak mı tanıttın?
S: (L) Hayır, çok şişman olduğumu ona defalarca söyledim.
C: Eğer Ark'ın fiziksel görünüşün hakkında ne düşüneceği konusunda endişeleniyorsan, ve eğer
"saklayacak" birşeyin yoksa, korkacak birşeyin de yok.

S: (L) Birkaç elbise satın almak istiyorum... Boşanma kağıdı işini tamamlamak istiyorum... Ark gelmeden
önce bu şeyleri yapabilmek için sigorta şirketiyle olan işi halledebilecek miyim?
C: Bekle ve gör. Endişelenme.

S: (L) Bunu söyleyip duruyorsunuz. Herhangi birşeyin sizin söylediğiniz gibi nasıl olacağını anlamıyorum.
Endişeden kendimi yiyip bitirdim ama...
C: Ne zaman yanıldık?

S: (L) HENÜZ yanılmadınız!


C: Kaç kanıta ihtiyacın var?!? Eğer hatırlarsan Ark'a herşeyi anlatmanı söylemiştik sizin zaman
ölçümünüze epeyce bir süre önce. O zaman şüpheliydin ama öneriyi izlediğinde ne olduğunu gördün
mü? Bize daha büyük bir güven geliştiremezsen eğlenemeyiz.

S: (L) Yani güvenmek zorundayım yoksa herşeyi berbat edeceğim gibi anlıyorum bunu.
C: Hayır, hiçbirşey yapmak "zorunda" değilsin... Yalnızca, eğer bloke olursan bu üzücü olur.

S: (L) Ama birşey daha var. Ark'a tüm bu şeylerden bahsettiğimde bankaya gitmiş ve hesabının
boşaltıldığını görmüş... Karısı tek kuruş bırakmamış. Peki bu durumda güven bizi nereye götürür?
C: Hayır. Bizim o öneriyi yapış zamanımız o olaydan çok önceydi. Ve karısı "tek kuruş bırakmamış" değildi.

S: (L) Evet. Neyse. Bu konuda bilmek istediğim başka birşey yok. Tamam, konuyu değiştiriyorum.
Clearwater'daki bir binada insanlara görünen şeyin kaynağı nedir?
C: Önemli olan görünenlerin kaynağından ziyade sonucu.

S: (L) KH miydi yoksa BH miydi, yoksa sadece kimyasal bir anomali miydi? Ama bunun önemli olmadığını
söylüyorsunuz. Önemli olan sonuç. Peki sonuç nedir?
C: Sonucu görmedin mi?

S: (L) İnsanların içinde, zihinlerinde ne olduğunu bilemem ama gördüğüm kadarıyla pek çok insan bu
olaydan para çıkarıyor.
C: O halde UFO/Dünyadışı varlık fenomeninin "ortalıkta dolanıp saçma sapan taşlar satın alan
insanlardan" ibaret olduğunu sonucunu çıkarıyor olmalısın.

S: (F) Pek çok farklı sonuç var tabii ki. Pek çok insan aptalca taşlar satın alıyor olabilir ama bazıları da bu
olaydan KH veya BH sonuçları çıkarıyor. (L) Yani herhangi birşeyin sonucu her bir bireyin yapısına mı
bağlı?
C: Evet.

S: (L) Ama o zaman şunu sormak gerek: O gerçekten Bakire Meryem'in görüntüsü müydü?
C: Görüntü olan şeyle olmayan şeyi birbirinden ayırabilir misin? Ve fark eder mi? Yoksa bu yalnızca bir
sınıflandırma mı? Veya bir "etiket?"

S: (V) O gerçekten orada mı?


C: Sen orada mısın? Biz? George Bush? Yoksa Bush sadece bir görüntü mü?

S: (L) En büyük kızım son birkaç gündür midesinin bozulmasıyla ve ağrısıyla ilgili durumu sormamı istedi.
C: O sorsun.

S: (A) Son bir iki haftadır midem neden bu kadar kötü ve ne zaman birşey yesem hemen başım ağrıyor?
C: "Son bir iki haftadır" başka ne oldu?

S: (A) Siz de bana mı soruyorsunuz? Bilmiyorum.


C: Yüksek sesle sormanı istiyoruz, daha da önemlisi kendi kendine sormanı. Cevaplar orada!
S: (A) Bunun çaresi nedir?
C: Altta yatan neden nedir?!?!

S: (A) Kafam karıştı. Ben onlara soruyorum onlar da bana soruyor. (V) Sende stres yaratan herhangi
önemli birşey oldu mu? (A) Her zaman stresliyim.
C: Hayır.

S: (S) Stresle ilgili değil mi?


C: Cevabın doğru değildi. "Her zaman stresliyim" dedin. Gerçekten öyle mi??? Bu kadar çok mu???
Sanmıyoruz!!!

S: (L) Bunun Patrick'le ilgisi var mı? (A) Patricia ve Shayna'dan hoşlanmamamın bununla ilgisi var mı?
C: Kısmen.

S: (A) Onlardan hiç hoşlanmıyorum. Diğer kısmı nedir?


C: İşle ilgili. Kariyer yönelimiyle ilgili.

S: (A) İşimi de sevmiyorum. Fiziksel sorunumun diğer kısmı, işimin kesinlikle berbat olduğunu
düşünmemle mi ilgili?
C: Evet.

S: (A) Bunu halletmek için ne yapabilirim?


C: Büyük resmi gör.

S: (A) Anlamadım. Bu anlaşılabilir değil.


C: Mevcut olayların fazla bir önemi olmayacak. "Bu da geçecek."

S: (A) Çözümlerden biri Patrick'in ailesinden uzak durmak mı?


C: Ve sonra tüm hayatında pek çok şeyden uzak durmak. "Kötü" şeylerin geride kalmasına izin vermeyi
öğrenmen iyi olur.

S: (L) Bu insanlardan uzak durmayı BANA da söylediniz!


C: Sen farklı reaksiyon gösteriyorsun.

S: (L) Onların etrafta olması beni rahatsız etmiyor. Sadece özel olarak onlarla ilgilenmeyi seçmiyorum
çünkü onların titreşimlerine maruz kalmak istemiyorum. (A) Onlarla konuşmak zorunda değilim, öyle
değil mi?
C: Önemli olan bu değil. Kimsenin etrafındakilerin onu rahatsız etmelerine izin vermesine gerek yok, eğer
kişi etkilenme düzeyini ayarlarsa. Çözülemez değil.

S: (A) Beni hasta etmemeleri için, onlara katlanabileceğim bir noktaya ulaşmak için hangi adımları atmam
gerekiyor? Bunu yapmak benim için gerçekten çok zor. Bu beni resmen hasta ediyor.
C: Şu anda seni rahatsız eden şeylere gülmeyi öğren. Neticede, eğer düşünecek olursan, gerçekten
komik. Herşeyi bu kadar ciddiye almayı bırak!!!

S: (A) Herşeyi idare edebildiğimi sanıyordum hep, ama bu insanlar kesinlikle midemi bulandırıyor. Sonra
onlara bu kadar tepki gösterdiğim için kendime çok kızıyorum. Normalde onlara reaksiyon göstermem.
Varlıklarının farkında bile olmam! (L) Bu kadar kişiselleşmesinin nedeni nedir? (A) Evrimsel skalada o
kadar alçaktalar ki kötülüklerinin farkında değiller. Herhangi biri onların berbat davranışlarının yanlışlığını
gördüğünde kendilerinde değil de o kişide bir sorun olduğunu düşünüyorlar!
C: O halde onları viyaklayan dodo kuşları gibi gör.

S: (A) Bu çok zor.


C: Denersen değil.
S: (A) İş konusundaki stresi azaltmak için ne yapmamı tavsiye edersiniz? Başka bir iş aramaya başlasam
iyi mi olur? Bunu daha az stresli hale getirmek için yapabileceğim birşey var mı?
C: Hepsi iyi olasılıklar ama bu şeylere angarya gözüyle değil de zevkli uğraşlar olarak bak.

S: (A) İşten çıkarılma tehlikem var mı? Beni başkasıyla değiştirmek mi istiyorlar?
C: Ne tehlikesi? Ford Motor Company'nin yöneticiliğinden mi bahsediyoruz??

S: (A) Patrick annesindeki ve kızkardeşindeki sorunu görebilecek bir noktada mı, yoksa her zaman kör bir
şekilde adanıp onların hatalarını göremeyecek mi?
C: Bir kerede çok fazla düşünce kalıbı.

S: (A) Patrick annesinin yaptığı şeyi açıkça görebildiği bir durumda mı? Onun hatalarını görüyor mu?
C: Birinin hataları "görmesinin" en iyi yolu bunu kendisinin görmesidir, bunun ona başkaları tarafından
hatırlatılması değil.

S: (A) Peki hiç sağlıklı bir şekilde düşünüp onun kontrolünden çıkabilecek mi? Özgür olabilecek mi?
C: Bu tam bir "istek listesi" ama son yanıta bak.

S: (A) O halde benim için bu durumu halletmenin en iyi yolu Patrick ve ailesiyle tüm bağlantımı kesmek
olur, doğru mu?
C: Biz seçeneklerini bu şekilde sınırlamazdık!

S: (L) Patrick neden böyle bir çamurda sürükleniyor, eğer olan şey buysa?
C: Saldırı ve belirli bir kurban neden bu kadar önemli?

S: (L) Yani Patrick'in bu şeyleri aşması için bunları yaşayıp öğrenmesi gerekiyor öyle mi?
C: Yeterince yakın.

S: (L) Tamam, yani Patrick'in bunu kendi öğrenmesi gerekiyor ve senin de ona yardımcı olmanın en iyi
yolu geri çekilmek. (A) Patrick'ten de mi?
C: Kişi bu şekilde protesto ettiğinde, saldırının yapısal parçası olan engeller dikmeye başlıyor. Kişinin
durumu anlaması için biraz geri çekilip resme önyargısız olarak bakması gerekir!

S: (A) Sanırım tüm bunlarda benim alacağım ders, bu dünyada katlanmam gereken insanların hep
olacağını öğrenmek. Dünya bu insanlarla dolu.
C: Ya da onlarla ilişkilerini seni etkilemelerine izin vermeden sürdürebileceğini öğrenmek.

S: (A) Bu çok zor. (V) Patrick bu kadar önemli mi? (A) Ona uyuşturucuyu bıraktırdım ama sonra ben
rahatsızlık yaşadım. Birşeyler olmakta olduğunu hissettim... genelde insanlar beni bu şekilde etkilemez...
(L) Ne söylediğinin farkına vardın mı? (A) Ne? (L) "Ona uyuşturucu bıraktırdım." (A) Bu kötü birşey mi?
(L) Bunu kendi yapmadı. (A) Kendi yapmadığını biliyorum. Kendisi de biliyor. Daha önce denemişti... (L)
Böyle daha mı iyi oldu? Bunu kendisinin yapmaması? (A) Bence öyle. Uyuşturucu kullanırken annesi ve
kızkardeşi onun üzerinde tam bir kontrole sahipti. Şu anda yüzde 300 daha iyi... Patrick'le ailesi arasındaki
tek fark onun bir sorun olduğunu biliyor olması ve yardım almak istiyor. (L) Sanırım bunu sürekli bir
drama haline getirmeyi başarmış. Kriz üstüne kriz. Drama Kraliçeleri Şehri! Patrick ile A___ arasında
karmik bir ilişki var mı?
C: Evet.

S: (L) Bunun ne olduğunu söyleyebilir misiniz?


C: Olayları akışına bırak. Hatırla, varolan herşey / tek şey dersler.

S: (L) Kaç yaşamda birlikte olduklarını söyleyebilir misiniz?


C: 4 nasıl?

S: (L) Çok sayılmaz. (V) Bunu araştırmanın faydası olur mu?


C: Belki, "Anne" bu yeteneğe sahip. Yükselebilmek için "altına in."
S: (A) Tamam, teşekkür ederim. Yatağıma gitmem gerek.
C: İyi geceler A___.

S: (L) Şimdi Ark'tan bir soru... Kızkardeşi hakkında. Onu bulabilir misiniz?
C: Herhangi birini "bulabiliriz."

S: (L) Tamam, Ark'ın kızkardeşinin öğrenmek istediği...


C: İş kararları hakkında ona tavsiyede bulunmamızı istiyor... hmmm, oldukça yetenekli görünüyor. İyi bir
organizatör ve çok pragmatik. Diğer konularda daha fazla tavsiyeye ihtiyacı var.

S: (L) Ne gibi?
C: Bilgi arayışı.

S: (L) Yani maddi konulardan ziyade ruhsal konuları mı sorması gerekirdi?


C: Evet. Dinamik bir iş kadını... Bu noktada ona bu konuda tavsiyede bulunmamız zararlı olabilir, çünkü
alanında son derece yetenekli olanlar için bir koltuk değneği olmak istemeyiz.

S: (L) Ona aktarmamızı istediğiniz herhangi birşey?


C: Bahçedeyken kanallama yapıyor.

S: (L) Kanallama mı yapıyor?


C: İleri düzeyde.

S: (L) Neyi kastediyorsunuz?


C: Özellikle bu konuda. Hatırla, benzer titreşim frekansındaki ruhlar genellikle birlikte seyahat eder. Ona
niyet ettiği gibi devam etmesini söyle, işe yarayacak.

S: (L) Onun için başka birşey?


C: Hayır.

S: [Anlaşılmayan soru]
C: Henüz değil.

S: [Anlaşılmayan soru]
C: Evet.

S: [Anlaşılmayan soru]
C: Daha yüksek farkındalığa sahip olmak eğlenceli değil mi Ark?.. Bulmacının giderek daha fazla parçasını
bir araya getirebilmek?

S: (Ark) Modanese'in yazdığı makale hakkında Hoagland ile iletişim kurmamı önerir misiniz?
C: En iyi yaklaşım Hoagland'la bağlantıyı onunla açık bir diyalog oluşturacak ve tüm olası konular hakkında
serbest fikir alışverişinde bulunacak seviyede geliştirmek.

S: (Ark) Bu bağlantıyı izlemek güvenli mi ve doğru mu? (ç.n.: bir araştırma konusunu kastediyor sanırım.)
C: Güvenlik izlenen şeyin ne olduğu ile değil, daha ziyade nasıl izlendiği ile belirlenir.

S: (L) Tamam, Ark'ın yanıtını beklerken birşey sormak istiyorum. YANIYORUM! Hissettiğim bu dayanılmaz
sıcaklığın nedeni nedir?
C: Sıcaklık 4'üncü yoğunluk sızıntısı anlamına geliyor.

S: (L) Sıcaktan ölüyorum ve hem de buranın soğuk olduğunu bile bile. 4'üncü yoğunluk sızıntısı derken
neyi kastediyorsunuz?
C: Yeni realitenin küçük sızıntıları.

S: (L) Yeni veya değiştirilmiş bedenleri mi kastediyorsunuz?


C: Yanıtı tekrar incele.
S: (V) Gece terlemeleri de bununla ilişkili mi?
C: Belki.

S: (V) Benim yaşadığım gece terlemeleri hormonal mi?


C: Belki.

S: (V) Neden kesin bir yanıt alamıyorum?


C: Ara ve bul, eğlenceli!

S: (L) Bir süre önce sandalyede otururken bilincimi yitirdim, neredeyse bayılıyordum ve Ark bana bir
mesaj göndererek beni ORADA gördüğünü söyledi! Ne oldu?
C: Hala öğrenmedin mi?

S: (L) Bir insanın DNA'sını stimüle edip onu süperiletken hale getirmek için yapabileceği bir faaliyet var
mı?
C: Gerek yok. A___'nın daha hızlı büyümesini stimüle edecek bir faaliyet bulmak ister misin?

S: (L) Elbette hayır! O benim BEBEĞİM! Eğlenmesi gerekiyor! Anladım. Tamam. Şimdi, Frank geçen gün
M ile ilgili tuhaf bir his duydu. Onun hakkında bir mesaj mı alıyordu?
C: Evet.

S: (L) Onun gelişini iptal etmemin nedeninin belirttiğim mazeretten başka birşey olduğunu biliyor
muydu?
C: Şüphelendi.

S: (L) Frank'in algıladığı gibi şu anda ondan bir tehlike gelebilir mi?
C: Evet. Her zaman tedbirli olun ve dikkatli hareket edin!

S: (V) Bizim aramıza casusluk için mi geldi? (L) Fark eder mi? (V) Eğer deliyse ve silahı varsa eder! Bu
tehlikeyi tanımlar mısınız?
C: Pek çok olasılık var.

S: (L) En üstteki üç tanesini sıralar mısınız?


C: Fiziksel, psişik, ruhsal.

S: (V) Yani bunu...


C: Saldırı yolu olarak tüm olasılıklara açık olun.

S: (L) Ark burada olduğunda koruma seviyemizin üssel olarak artacağı doğru mu?
C: Evet.

S: (V) Hepimizinki mi?


C: Herhangi ve her.

S: (Ark) Zaman konusunda kafam karıştı. Gereksiz simetriyi varsaydığı için görecelilik fiziğinin yenilenmesi
gerektiğini söylediniz. Sizin aklınızdaki simetri nedir?
C: Gereksiz simetri mi? İncelenen belirli bir proje veya teorem ve bununla ilgili kişileri sordun. Biz de
mutlak simetrik hususların atılması koşuluyla teorinin doğru yolda olduğunu söyledik. Projenin
çerçevesinin fazla dar odaklanmış olduğunu kastettik.

S: (Ark) Hamburg'da yapmaya çalıştığım şeyin değerli bir araştırma olduğunu söylediniz, ama Einstein'ın
göreliliğinden bile daha fazla simetri varsayımında bulunuyorum.
C: O halde varsayma. Hatırla, simetri yapısı gereği her iki olasılık boyutunu birleştirir. Uyumsuz bir özelliği
vurgulamaktan ziyade herşeyi kapsar.

S: (Ark) Levitron oyuncağında anti-çekimsel bir etki mi var?


C: Levitron oyuncağının kendisinde değil. Daha ziyade oyuncak "üzerinden." Oyuncak sadece araç.

S: (L) Bu şeye 40 dolar harcamamızı tavsiye eder misiniz? (V) Nasıl çalışıyor? (L) Bilmiyorum!
C: Anti-çekim son derece basit.

S: (L) Bunun reklamını yapan adam bizi kandırmıyor mu yani?


C: Doğru kavram değil.

S: (L) Doğru kavram nedir?


C: İpucu için son yanıta bak.

S: (L) Yani bundan daha fazla bahsetmeyeceksiniz öyle mi?


C: Soruyu soran Ark, öyle değil mi?

S: (L) Tamam. Herkese teşekkür ediyor ve iyi geceler diyor. (A) Yakın bir zamanda düştüm. Evin önünde
düşmeme neden olan şeyin ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Baş dönmesi.

S: (A) Bu sürekli bir sorun mu?


C: Aralıklı.

S: (A) Kilisede ayağımda o korkunç ağrıyı hissettiğimde buna neden olan şey neydi?
C: Tromboz.

S: (A) Hafızamla ilgili sorun yaşıyorum gibi görünüyor... Bunun daha önce bahsettiğiniz duygusal
konularla ilgisi var mı?
C: Diyet durumunu kontrol et. Yaşlanma süreciyle ilgili koşulları düzenleyebilir veya önleyebilir.

S: (A) Bacağımdaki sorun nedir?


C: Dolaşım bozuklukları; önceki yanıta bak.

S: (A) Gözlerim daha iyi olacak mı?


C: Önceki yanıt.

S: (V) Anneannem yakın bir zamanda öldü. Şu anda nasıl?


C: İyi.

S: (V) Problemli bir soru olduğunu biliyorum ama onunla konuşma şansımız var mı? (L) Hayır, anneanneni
kanallamayacağım! Onu tanımıyorum bile! Onlara sor... (V) Anneannemden bana bir mesaj var mı?
C: Belki, başka bir zaman.

S: (L) Neden başka bir zaman?


C: Şu anda hazır değil.

S: (V) Tom'dan bahsederken söylediğiniz gibi o da uyuyor mu?


C: Orada zaman mevcut değil.

S: (L) ŞİMDİ hazır olmadığını söylediniz, ama sonra da zamanın mevcut olmadığını söylediniz? Bunu nasıl
açıklayabilirsiniz?
C: Önceki yanıtın ilk kelimesi neydi?

S: (V) Orada. Yani burada değil orada. O şu anda nerede?


C: Beşinci yoğunluk.

S: (L) Neden diğer varlıkları kanallamak istemiyorum? Bu birden içimden gelen güçlü bir yanıttı, değil mi?
C: Evet.
S: (L) Neden?
C: Bu geceleyin çıplak ayakla çalılıklar arasında yürümek gibi olurdu!

S: (L) Çıngıraklı bir yılana basmak için iyi bir yol!


C: Belki.

S: (V) 4'üncü yoğunluk dünya, 3'üncü yoğunluk dünyayla aynı süreden beri mevcut mu?
C: Doğru kavram değil.

S: (V) 4'üncü yoğunluk dünya mevcut mu?


C: Evet.

S: (V) Ve insanlar var...


C: Herşey her zaman mevcut.

S: (L) 4'üncü yoğunluk dünya nerede?


C: Başka bir alem.

S: (L) Peki bu 4'üncü yoğunluk dünyada ŞU ANDA mevcut olan 4'üncü yoğunluk BİZ var mı?
C: Evet. Biz.

S: (V) 4'üncü yoğunlukta Güneş'e baktığında bizim burada gördüğümüzle aynı şeyi mi görürsün? Ay'a
baktığında aynı görsel deneyimi mi yaşıyorsun?
C: Hayır. Farkındalık daha geniş.

S: (L) Güneş'e baktığında ne görürsün?


C: Tüm görsel spektrum.

S: (L) Yani şu anda ancak bazı araçlar ile görebildiğimiz herşeyi görebiliriz anlamında mı? Korona, güneş
rüzgarı vesaire?
C: Tüm küreyi olası tüm açılarından görebilirsiniz.

S: (L) Güneşi DUYABİLİR MİYİZ?


C: Seçilirse.

S: (L) Güneş'in sesi nasıl?


C: Cevaplanabilir değil.

S: (L) Gezegenler ve Güneşler birbirleriyle konuşuyorlar mı? Melekler ve başmelekler gibiler mi?
C: Laura dipsiz kuyuya inmeyelim. [Gülüşme] Çocuklar çok şirin, herşey çok tatlı...

S: (L) Benimle dalga geçiyorsunuz!


C: Elbette, neden olmasın?

S: (L) Başmelek diye şeyler gerçekten var mı?


C: Belki.

S: (L) Eğer başmelekler varsa, onları nasıl algılardık?


C: Fazla karmaşık.

S: (L) Farklı bireylerin farklı başmeleklerle bağlantıları mı var? (V) Evet, ruhlarımız farklı başmelek
alemlerinden mi doğuyor?
C: Hayır. Ruh hiçbir zaman yaratılmadı. Vardı, var, herzaman olacak.

S: (V) Bunu kavrayamıyorum... Yani, yaratım... (L) Yaratım yok, herşey sadece VAR. (F) Döngüler var. (V)
Madde nereden geliyor? (L) Bir yerden gelmiyor. Sadece Tanrı'nın zihnindeki düşünceler. Tanrı'nın
sonsuzlukta hayal kurmaktan başka yapacak neyi var? Rüya biziz. (V) Şu anda bunu anlamak için
gösterdiğim çaba hakkında yorumda bulunabilir misiniz?
C: Çaba nedir ki? Farkındalık gelecek. Pekala, şimdilik İyi Geceler.
4 Ocak 1997

Frank, Laura, TR ve JR

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam hangi ismi kullanacağız?


C: Nyorg.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Tartıştığımız konu bu olduğu için, Kryon materyali hakkında soru sorabilir miyim?
C: İstiyorsan.

S: (L) Kryon'un kaynağı üst bir yoğunluk mu?


C: Sizin yoğunluğunuzdaki çoğu şeyin "kaynağı" o veya bu şekilde üst bir yoğunluk.

S: (L) Tamam, bunu anlıyorum ama bilmek istediğim şey, kendini Kryon olarak isimlendiren varlığın üst
yoğunluklardaki bir varlık olup olmadığıydı.
C: Nasıl görmek istiyorsan!

S: (L) Val yazıya döktüğüm her celse için bana resmen yalvarıyordu ve ben de tamamladığım celseleri
ona gönderiyordum. Her hafta bunları tartışmak için beni arıyordu. Sonra belirli bir süre sessiz kaldıktan
ve mesajlarıma yanıt vermeyi kestikten sonra Alex Collier ve Andromedalılar materyalini üretmeye
başladı. İşin garibi, son günlerde üzerinde düşündüğüm şeylerden biri de Andromeda'nın Kasyopya'nın
kızı olmasıydı! Andromeda materyalindeki bilgiler öz itibariyle bizim materyalimizle aynı, tek fark
Andromeda bilgilerinin 3'üncü yoğunluk saçmalıklarıyla ambalajlanmış olması. Val'e gönderdiğim
materyalden bazı bilgileri kullanmış olmaları mümkün mü?
C: Size verdiğimiz mesajları geniş çapta yaydığınız için etkileri giderek daha fazla görülecektir.

S: (L) Buna itiraz etmiyorum... İnsanların duymasını istiyorum, o yüzden önemsemiyorum...


C: İyi, belki, ama ciddi bir bozulma tehlikesi var!

S: (L) Bu kesinlikle doğru. ... Fizikçiler çok boyutlu evrenlerden bahsediyor. Gerçek evrenin ondan dik bir
şekilde uzanan kaç boyutu var? Fizikçilerin farklı tahminleri var: 5, 6, 7, 11 ve 256. Gerçek evrenin kaç
boyutu var?
C: Doğru kavram değil. Şöyle olabilir: "Gerçek" boyutun kaç evreni var?

S: (L) Tamam o zaman. Sanırım önceki bir celse de sayısız evren olduğu söylenmişti. Doğru mu?
C: Sonsuz, belki, ama daha da doğrusu: değişken ve seçimli.

S: (L) Bazen daha fazla, bazen daha az sayıda olabilir mi?


C: Hayır.

S: (L) Herhangi potansiyel bir evren herhangi bir anda seçilebilir mi? (T) Hayır, "müzik kutusu" fikri
zamanla ilgiliydi. Değişken ve seçimli kavramını açıklar mısınız lütfen?
C: Nasıl olduğunu bilenler için, gerçeklik birleşimini dönüştürmek için istendiği anda evrenler yaratılabilir.

S: (L) Gerçeklik birleşimi nedir?


C: Ne gibi görünüyor?

S: (T) Gerçekliklerin bir evrenden diğerine değişmesi mi? Yeni bir gerçekliğin yaratılması, o yeni
gerçekliğin eskiyle birleşip yeni bir evren yaratması. (L) Ya da farklı insanların gerçekliklerinin birleşip bir
tür "ortak evren" yaratılmasıdır. "Kendi gerçekliğini yaratmak" gibi.
C: TR daha yakın.
S: (L) Sonraki soru: Kasyopyalılar, Andromedalılar ve diğer bazı kaynaklar "yoğunluklardan" bahsediyor.
Buna göre biz 3'üncü yoğunlukta yaşıyoruz. Buradaki 3 sayısının 3 boyutlulukla ilişkisi var mı?
C: Yakın. Orijinal tanım materyal/eterik spektrumla ilişkili 3'üncü deneyim seviyesine daha yakın ama
Dünya gezegeni mensuplarının Akaşik kayıtla ilişkili ruh hafızasının bilinçaltı zihin üzerindeki etkileri
nedeniyle "Üç boyutlu" açıklamasını benimsedi.

S: (L) J___ boyutlar, yoğunluklar yanında bir de hallerden bahsediyor. Bu terim varlıkların içinde
varolabilecekleri hallerle mi ilgili?
C: Bu hususta daha fazla bilgi için psikoloji kitaplarına başvur çünkü bu terimin geçerli olduğu alan o.

S: (L) J___ garip bir formülden 384 boyut rakamına ulaşmış. Bu boyutların entropi bakımından farklılık
gösterdiğini ve üstümüzdeki bir sonraki boyutun süperiletken bir boyut olduğunu, karanlık ve aydınlık
boyutlar olduğunu, zamanda ileri ve geri boyutlar olduğunu söylüyor. Boyutların sayısı meselesini...
C: J___'nin buna uygun bir evren yaratmasını öneriyoruz.

S: (L) Yoğunuklar entropi bakımından farklılık gösteriyorlar mı?


C: Hayır, ama belki "atrofi" bakımından.

S: (L) Süperiletken yoğunluklar var mı?


C: ???

S: (L) Bu konuda kendimizin keşif yapması gerektiğini mi kastediyorsunuz? Karanlık ve aydınlık


yoğunluklar var mı?
C: Bu soru hattı keşif için verimli değil.

S: (T) J___ zamanın bir boyut olmadığı fikrini kavramış gibi görünmüyor. (L) Kasyopyalılar bir keresinde
4'üncü yoğunluğun "ışık hızında" olduğunu söylemişlerdi. Sanırım sen de ışık hızının olmadığını çünkü
"hızın" 3'üncü yoğunluk bir kavram olduğunu söylemiştin.
C: Lütfen... uzaklaşıyoruz! A___'ya "aether"in dünya materyal biliminin "ether"i tanımlama biçimi
olduğunu söyle. Sorun şu ki, tamamen bilinçten oluşan bir varoluş düzlemini fizikselleştirmenin yolu
yoktur. Tüm yaratılışın/gerçekliğin temeli ve özü, iki "hal" veya düzlem arasındaki mükemmel dengeli
birleşimdir. Biri olmadan diğeri olmaz!

S: (L) İki hal veya düzlem derken fiziksel durum ve bilinç durumunu kastediyorsunuz, değil mi?
C: Evet.

S: (L) Ve biri olmadan diğeri de olmaz. Bilinç ile madde öyle bir bağlantılılığa sahip ki, biri olmadan diğeri
olmuyor...
C: Evet, ilişik, bağlı, içiçe... Birleşik.

S: (T) Evrenin yapısı tüm seviyeleri bir arada tutuyor... herşey birbirine bağlı. 6'ncı yoğunluğun bilinci
diğer yoğunluklarla mükemmel dengeli bir ilişki içinde.
C: Evet, ama dünya bilimadamları fiziksel materyal düzlemde bir şekilde ölçülemeyen, tahmin
edilemeyen, hesaplanamayan ve temsil edilemeyen hiçbir şeyin mevcut olamayacağına inanmaya
programlı. Bu doğru değil!!!!!!! Örneğin biz HİÇBİR ŞEKİLDE fiziksel değiliz.

S: (L) Birini bir yoğunluktan diğerine taşımak için kullanıldığını söylediğiniz "boyutlar arası
remolekülerizatör"e neden değindiğinizi sormak istiyorum.
C: 3'üncü yoğunluğu 4'üncü yoğunluk fizikselde yeniden oluşturmak için bu süreçte diğer boyutlardan
yararlanılması gerekir. Hatırla, burada birleştirilen tıpatıp kopyalardan bahsediyoruz.

S: (L) Ama az önce tek bir boyut ve pek çok evren olduğunu söylediniz, şimdi ise başka bir boyutun
kullanılmasından bahsediyorsunuz. Terminoloji biraz kafa karıştırıcı hale geliyor... (T) Bir bilgisayara bir
program yüklemek gibi. Bazı programlar doğrudan çalışıyor. Bazı programların çalışması için ise sabit
diskte bir alan oluşturup dosyaların yüklenmesi için yükleyici ara programı devreye giriyor ve o ara
program asıl programın parçası değil. Yükleme bittiği zaman o ara birim de siliniyor. Sabit disk aynı sabit
disk ama programın yüklenmesi sırasında geçici dosyaların çalışması için sabit diskte geçici bir boyut
oluşturuluyor diyelim. (L) Aradığımız yanıt bununla ilgili mi?
C: Yakın. Ayrıca hatırla, "gerçek" boyut dedik!

S: (L) Yani tek bir sabit disk var, pek çok program var. Yeni programların yüklenmesi için geçici yükleme
talimatları çalıştırılıyor ve bunlar daha sonra siliniyor. Eğer tek bir "gerçek boyut" varsa ve onun içinde
sonsuz sayıda evren varsa, belirli bir evren yeni bir evrenle birleşene kadar belirli bir süre için mi kendi
başına mevcut oluyor, yoksa bu tek gerçek boyut içinde bizimki kadar gerçek olan, örneğin bizim
evrenimize komşu olan ve gidip gelebileceğimiz evrenler mi var?
C: İkincisine evet.

S: (L) Ve her bir yoğunluk seviyesi içinde geçici de olsa sonsuz sayıda "boyut" varolabiliyor öyle mi?
C: Evet. Eğer geri gidip "tarihi" bireysel olarak veya evrensel bir algı için değiştirmek istersen, bunu
yapabilmek için önce alternatif bir evren yaratman gerekir. 4'üncü yoğunluk KH "arkadaşlarınız" bunu
çok yapıyor.

S: (L) Genel anlamda, eğer alternatif bir evren yaratırsan, ilki varolmaya devam mı ediyor, yoksa yenisiyle
birleşiyor mu?
C: Her ikisi.

S: (L) Eğer ilki varolmaya devam ediyorsa ikincisinden bağımsız bir şekilde kendi evrimine devam mı
ediyor?
C: Netleştir.

S: (T) Bir evrenin içindesin, ve "yeni bir Evren yaratmak istiyorum" diyorsun. Yeni evreni yaratıyorsun ve
ona geçiyorsun ve önceki evrenini de birlikte getiriyorsun. Bu gerçekliklerin birleşmesi oluyor. Ama yeni
evrene taşındığın zaman önceki evren kendi başına devam ediyor. Yeni evrene eski evrenin kalıbını
getiriyorsun ve yarattığın yeni evrenin bir parçası olduğunda artık eskisinden geriye hiçbir şey kalmıyor.
Eski evren oradaki herkesle birlikte kendi yoluna devam ediyor. (L) Bu doğru mu?
C: Gibi. Hatırlayın, kişi her tür alternatif olasılık yaratabilir.

S: (L) Yani yeni bir "geçmişi" olan yeni bir evren bile yaratabilirsin, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Yani bu şekilde her ikisi de oluyor ve herşeyi değiştirebiliyorsun?


C: Birleştiği zaman ilki hiç varolmamış olur.

S: (T) Yeni evreni yaratan kişi için. Ama önceki evren, o evrende bulunan herkes için gerçek olmaya
devam ediyor.
C: Yakın.

S: (L) Yani yeni evreni yaratan kişi için ilki hiç varolmamış gibi oluyor, fakat eski evrenden memnun olanlar
ve orada kalanlar için herşey olduğu gibi devam ediyor...
C: 3'üncü yoğunluk zihinsel sınırlanmalarınız bu alandaki kavrayışınızın kapsamını daraltıyor.

S: (L) Eğer mevcut evreni sevmediğine karar verirsen ve yeni bir evrenin nasıl yaratılacağını büyük bir
arzuyla öğrenmek istersen ve bunu yaparsan, temel olarak bunu yaptığını bile unutuyor musun? Ve
neden yaptığını? Ve diğer evreni unutuyor musun?
C: İstersen.

S: (L) Yani unutabilirsin de unutmayabilirsin de... (T) Demin söylediğin şey üzerinden gidecek olursak:
"mutsuz bir evren" demek içinde bulunduğun evreni mutsuz olarak algılıyorsun demek. Öğreniş
bakımından mutsuz bir durumdasın ve yeni bir evren yaratarak etrafındaki evreni değiştirmek istiyorsun
ve aslında buradaki sorun evren değil sensin.
C: Uzaklaşıyorsun.
S: (L) Bir evrenin içinde bulunuyorsun ve orada bir nedenle bulunuyorsun... (T) Dersler almak için
oradasın... Öğrenmeyi seçtiğin dersleri öğrenmek istemediğin için evreni değiştirmek... (L) Ya da seçtiğin
dersleri öğrendin ve o nedenle de evreni DEĞİŞTİREBİLİYORSUN... (T) Öğrendiğin zaman otomatik olarak
ilerliyorsun, evreni değiştirmek zorunda değilsin. Evren kendi kendine değişiyor.
C: Deja vu 4'üncü yoğunluk KH'den kaynaklanıyor.

S: (L) Deja vu evrenin değiştirilmesinin hissedilmesinin bir sonucu mu?


C: Ya da... gerçeklik köprülemesinin bir hissedilişi.

S: (T) Yeni evrene geçerken eski evrende kalan birşeyin oluyor mu?
C: Hayır.

S: (L) Gerçeklik köprülemesi nedir?


C: Ne gibi görünüyor?

S: (L) Evrenlerin birleşmesi gibi birşey mi? (T) Köprü iki şey arasına koyduğun birşey...
C: Sınırlandırıyorsunuz, kelimelerin kullanılmadığı 4'üncü yoğunluğu bekleyin!

S: (L) Deja vu başka bir gerçeklikten bizim gerçekliğimize birşeyin gelmesinden mi kaynaklanıyor?
C: Bir olasılık.

S: (T) Bundan bahsetmemiş miydik? Diğer boyutlardan sızıntılar...


C: Evet.

S: (L) Diyelim ki 4'üncü yoğunluk KH tarafından yaratılan ve birleştirilen belirli bir evrenin içindesin ve
eski evren de hala mevcut ve onunla bir bağ hissediyorsun ama alternatif bir benliğin alternatif evrende
bir deneyim yaşıyor... bununla mı ilgili?
C: Olasılıklar sınırsız.

S: (L) Yani bu şeylerin herhangi biri veya hepsi olabilir, "geçmiş" ve "geleceğin" realitelerinin
köprülenmesi olabilir. ...Diyelim ki belirli bir evrenin içindesin, o evrende zamanda geri gidip geçmişi
değiştiriyorsun, bunun ileri doğru herşeyi değiştirmesini sağlıyorsun, domino etkisi gibi... Bu mümkün
mü?
C: Öyle bir durumda, evet.

S: (L) Ama eğer geçmişi değiştirmek istersen ayrı bir evren yaratmak zorunda olduğunu söylemiştiniz...
(T) Hayır, sen geçmişi değiştirmeyi sordun, onlar da bunu gerçekleştirmek için gerçekliği manipüle
edebileceğin geçici bir yer yaratman gerekir dediler...
C: O özel faaliyetler için.

S: (L) Yani alternatif bir evren yaratmak özel şeylere yönelikti, genel tarihsel bir değişim için değil, öyle
mi?
C: Tanımladığın şey "alternatif evren" yaratmayla aynı şey değil.

S: (L) Bir programı yüklemeyi bitirdiğin zaman geçici dosya siliniyor. Ve benim bahsettiğim şey alternatif
bir evren yaratmak değil, daha çok geçici bir boyut yaratmak...
C: Yakın.

S: (L) Bizim evrenimizde bunun temel yöntemi nedir? Evrenimiz sürekli değiştirilip başka evrenlerle mi
birleştiriliyor, yoksa geçmişimiz değiştirilip domino etkisi mi yaratıyor? En azından geçen birkaç yıl... (T)
Ama görmemiş olacağımız için geçmişin değiştirilip değiştirilmediğini bilemezdik...
C: Ölçümleriniz yetersiz.

S: (L) Bunun sorumla ilgisi nedir? Hangisi oluyor? Domino etkisiyle değiştirilen tek bir evren mi, yoksa
sürekli yaratılan yeni evrenlerle birleştirilen bir evren mi? ... Yoksa herhangi ve tüm olasılıklar
gerçekleşiyor ve gerçekleşecek mi?
C: Daha yakın.
S: (L) Bunu biraz daha açıklayabilir misiniz?
C: Hayır, çünkü anlamazsınız.

S: (T) Bu noktada anlama şansımız olmayan evrensel bir altyapı bu. Daha kuarkları bile doğru dürüst
anlayamıyoruz.
C: Evet.

S: (L) "Evren" ve "boyut" kelimeleri eşanlamlı mı?


C: Evet ve hayır.

S: (L) Hangi anlamda evet?


C: Sizin için bunlar "gri" alanlar ve ne kadar çabalarsanız çabalayın, algınız temelden değişmedikçe bunu
anlamayacaksınız!

S: (J) Güven konusu. (L) Tüm evrenler "Özgür İrade" evreni mi?
C: Eğer seçilirse.

S: (L) Herşeyin önceden belirli olduğu evrenler var mı?


C: Döngüsel ayrım bağı çerçevesi içinde.

S: (L) "Döngüsel ayrım bağı" nedir? Aklım artık birşey almıyor...


C: Çünkü "aklının DIŞINDASIN."

S: (L) Ama döngüsel ayrım bağının ne olduğunu söylemediniz!


C: Söylediğimiz zaman "Bundan neyi kastediyorsunuz?" diye soracaksın.

S: (L) Bunda haklısınız. (J) Bu bir çocuğun babasına "Baba hava neden var?" diye sorması gibi. (L) Zamanın
ters yönde gittiği evrenler var mı? Örneğin anti-madde evrenleri?
C: Bunu neden soruyorsun?

S: (T) Bizim algıladığımız şekliyle zaman diye birşeyin olmadığını söyleyip duruyorlar. (L) Tamam, sadece
"anti-madde" evrenini kastettim. Pekala, 4 tane fiziksel yoğunluk var...
C: Hayır, üç.

S: (L) Tamam 3 fiziksel yoğunluk var ve 4'üncü yoğunluk...


C: Biri değişken. Üç tane de Eterik yoğunluk.

S: (L) Tamam, üç tane fiziksel, üç eterik ve bir tane de arada her ikisini içeren.
C: Yakın.

S: (L) 6'ncı yoğunluğa hazır olana kadar sürekli olarak 4'ten 5'e mi gidiyorsun, 6'dan 4'e mi gidiyorsun,
yoksa 6'dan 5'e mi?
C: Vermiş olduğumuz bilgiler nedeniyle bu esas sevgili Martin, esas!

S: (L) Soyadım artık Martin değil!


C: Alternatif bir realitedesin.

S: (L) Aman tanrım! Bunu DÜŞÜNMEK bile istemiyorum! Korkunç! "YENİ" derken yeni bir evreni mi
kastettiniz, yeni bir gerçeklik mi?
C: Zor işler neden hep Nyorg'a düşüyor?!?

S: (T) Çünkü şanslısın!


C: NEŞE İYİDİR!

S: (L) Gülmeyi kesin millet... Tüm evren sistemi, bir bütün olarak, disipatif (yitirgen) bir yapı mı? Veya
herhangi bir parçası buna benzer birşey mi?
C: Hayır.

S: (L) Tamam, biliyorum bazı sorularım saçınızı yolduruyor... tabii eğer saçınız varsa, ama, yoğunluk
seviyeni değiştirmeni belirleyen şey bir geçiş noktası gibi mi, bir çiçeğin açması gibi mi, bir zarın yırtılması
gibi mi, yoksa daha ağır ağır olan birşey mi? Birden çok farklı bir farkındalık noktasına varıyorsun ve "PAT"
diye başka bir yoğunlukta mı oluyorsun? Bu konuda söyleyebileceğiniz birşey?
C: Çok fazla şey.

S: (L) Birinin hangi yoğunluğun içinde varolduğunu belirleyen tek şey farkındalık mı?
C: Hayır.

S: (L) Başka neler var? (T) Yılbaşı kurabiyesini yapış şeklin...


C: Farkındalık gerçekliği birleştiren bağ.

S: (L) Hissettiğim sıcaklığın "liflerin gelişimi" veya yeni gerçekliğin sızıntısı olduğunu söylemiştiniz. Bu
aşamalı olarak gerçekleşen birşey mi? (T) Dalganın yaklaşmasıyla ilgili... (L) Bunu tam olarak nasıl
soracağımı bilmiyorum...
C: Çünkü cevapları nasıl anlayacağını pek bilmiyorsun...

S: (L) Çekimin tüm gerçekliğin bağlayıcısı olduğunu söylemiştiniz.


C: Evet.

S: (L) Şimdi algının bağlayıcılığını söylüyorsunuz.


C: Evet. Şimdi çekimin nasıl tüm gerçekliğin bağlayıcısı olduğunu zihninde canlandırmaya çalış!!!

S: (L) Eğer çekim bağlayıcıysa, çekim bilinç mi?


C: Pek sayılmaz. 4'üncü yoğunluktan 7'nci yoğunluğa kadarki yoğunluklarda "sağ" ve "sol"un mevcut
olmadığını biliyor muydunuz? Eğer bunu tam olarak zihninizde canlandırabilirseniz, sorduğunuz tüm
soruların yanıtlarını da anlayabilirsiniz. Eğer bunu zihninizde canlandıramıyorsanız, iyisi mi bu soruları
şimdilik bir kenara bırakın. Çünkü ancak "daha sonra" üzerinde düşünüp gözden geçirdiğinizde etkili bir
öğrenme olabilecek.

S: (A) Kasyopyalılar Roger'a fizikçilerin denklemlerinin, olması gerekenin 7'de biri olduğunu söylemişti.
Bunu nasıl yorumlamalıyım? Bire bir mi? Yani her bir denklemimize 1'den 7'ye kadar bir endeks uygulayıp
buna göre değiştirmeli miyiz?
C: Bir olasılık. Roger bunu kısmen anlaşılmış bir düzlemle sınırlandırıyordu. İyi geceler deme vakti.
Yorgunsunuz.
10 Ocak 1997

F___, Laura, A.

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam hangi ismi kullanalım?


C: Lomorra.

S: (L) Neredensin?
C: Kasyopya.

S: (L) Bu gece kısa, özel bir celse yapmamız mümkün mü?


C: Elbette!

S: (L) Bu sorulardan bazıları oldukça şüpheli ama birkaç geribildirim almak istiyorum. Birincisi F___'nin
diyeti hakkında. Aldığı teşhis doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Diyetinde eklenmesi veya çıkarılması gereken birşey var mı?


C: Henüz değil.

S: (L) Yapması gerekeni yapıyor mu?


C: Tepkilere göre ayarlama yapın.

S: (L) Kendi diyetimde şu anda yapmam gereken birşey var mı?


C: Spesifik ol.

S: (L) Yaptığım perhizlerin aralığı uygun mu?


C: Evet.

S: (L) Perhizde salata yiyorum ve sanırım bir sorunum yok. Dün gece çok garip bir deneyim yaşadım.
Bedenimden çıkıp hızla geri dönüyor gibiydim. Bu beden dışı bir deneyim miydi?
C: Bunları daha önce de yaşamıştın.

S: (L) Dün gece olan şey bu muydu?


C: Evet.

S: (L) Eğlenceliydi! Tıbbi testlerde ağızdan veya enjeksiyon yoluyla radyoaktif izotopların kullanılmasında
herhangi bir tehlike var mı? Belirli bir tehlike?
C: Ancak tekrarlı olursa.

S: (L) Yani uzun aralıklarla bunlara maruz kalmak insanı beyin kanseri falan etmez, değil mi?
C: Etkisi sigaranın radyoaktivitesine yakın.

S: (L) Ark'ın önümüzde hafta yeni bir davası var ve avukatından öğrendiği kadarıyla A bir kadın avukata
danışmış. Ama Ark'a göre bunu yapmasının nedeni davayı biraz geciktirip saçındaki boyanın solması
beklemek ve böylece daha dramatik bir etki yaratabilmekmiş... Durum gerçekten bu mu?
C: Eğer öyleyse buna kimin inanmasını bekliyorsun?

S: (L) Sanırım buna kimse kanmaz. Bu duruşma davada herhangi bir ilerleme sağlayacak mı?
C: İlerleme çok çeşitli şekillerde ölçülür.

S: (L) Biliyorum ama bunun hallolacağı genel bir zaman çerçevesi öğrenmek istiyorum.
C: Bizden ne bekliyorsun?
S: (L) Bir İPUCU istiyorum! Belki bir zaman değil ama hiç değilse bir İPUCU!
C: Bunu sana söylememiz sonucu hızlandırmaz. Bu ilgili herkes için iyi bir ders. Ders tamamlandığında
pek çok şeyi şu anda olduğundan çok daha net bir şekilde anlayabileceksiniz!

S: (L) Tamam. Kendi davam hakkında birşeyler öğrenmek istiyorum. Bu avukattan tek bir kelime bile
duymadım daha. Yapabileceğim birşey var mı daha önce aklıma gelmeyen?
C: Üç günde bir onlarla temas kurdun mu?

S: (L) Hayır, üç günde bir değil. Ne yapacaklarını görmeyi bekliyordum. Her üç günde bir onlarla iletişim
kurmamı mı tavsiye ediyorsunuz?
C: Ağlamayan bebekle ilgili atasözünü hatırla.

S: (L) Onlarla temas kurarken yaklaşımım nasıl olmalı?


C: "Yeni bir gelişme var mı?" şeklinde değil. Sadece kendini yeterince göstermen konumunu
güçlendirecektir.

S: (L) Neden bu adamlardan kurtulup konuyu sigorta şirketiyle doğrudan halletmiyorum?


C: İyi bir fikir değil. Yasal yardım olmazsa sigorta şirketi tarafından bir "şüpheli" olarak görülürsün!!

S: (L) Tamam. Gulf Breeze Konferansından bahsettik biraz. Bu bahar düzenlenecek olana katılmamızı
öneriyorsunuz ve bu sefer Ark da bizimle birlikte olacak...
C: Evet, Ark'ı masrafları karşılamaya ikna et. Bunu mutlulukla kabul edecektir!

S: (L) Evet, bunu isteyeceğini biliyorum... ama yapacağımız harcamanın bir sınırı olacak...
C: O kadar pahalı olmayacak.

S: (L) Dün gece rüyamda L'yi gördüm. Geçen gün kağıtları imzalamak için buraya geldiğinde gerçeklikten
tamamen kopuk gibiydi. Sonra rüyamda eve geldiğini gördüm, zombi gibi hareket ediyordu. Kafasını kapı
çerçevesine vurup duruyordu ve kan içinde kaldı. Çok garipti. Bunu Ark'a anlattım ve o da L'nin çok aksi
şeyler yapabileceğinden endişelendiğini söyledi. Bana bunun hakkında birşeyler söyleyebilir misiniz?
L'nin mevcut durumu hakkında?
C: Tek söyleyeceğimiz L'ye karşı iyi olma "zamanı" olduğu!!!

S: (L) Ona karşı nazik olduğumda bunu başka türlü anlıyor...


C: Artık öyle anlamayacak. Ve hatırla, nazik olmanın çeşitli yolları var.

S: (L) Onun durumu hakkında başka birşey?


C: Çöküş halinde.

S: (L) Ona karşı nazik olursam daha iyi olmasına faydası olur mu?
C: Her tür negatif sonuçtan sakınmaya faydası olur.

S: (L) Bana ve çocuklarıma karşı mı, yoksa kendisine karşı mı?


C: İkisinden biri.

S: (L) Bu konu beni endişelendiriyor!


C: Daha önce de endişeli değil miydin?

S: (L) Evet sürekli endişeliydim. Ne yaparsam yapayım hep yanlış değerlendiriyor.


C: İzleyeceğin adımları belirle ve kararlarını belli et!

S: (L) Ark da A'yla aynı sorunu yaşayacak mı?


C: Hayır.

S: (L) L'nin çöküş durumunda olduğunu söylerken, bu zihinsel mi yoksa fiziksel mi?
C: Her ikisi.
S: (L) Düşmesinin sebebi beni etkileyen yapışık ruhun benden ayrılıp ona geçmesi miydi?
C: Hayır.

S: (L) Düşme sonucu kalıcı bir beyin hasarı meydana geldi mi?
C: Evet.

S: (L) Bu beyin hasarı giderek kötüleşiyor mu?


C: Beyin değil, ardıl etkiler.

S: (L) Kötüleşen ardıl etkiler nedir?


C: Subdural hemotama tekrarı.

S: (L) Bu nelere neden olabilir?


C: Pek çok.

S: (L) Nazik olma dışında yardımcı olmak için yapabileceğim birşey var mı?
C: Bir uzmanı görmesini / doktorunu değiştirmesini öner... Yeterli yardım almıyor, ne "ev cephesinden"
ne de profesyonel olarak.

S: (L) Bu akşam bilmemiz gereken başka birşey var mı?


C: Hayır.

S: (L) Annemin birkaç sorusu var. (AK) Bana o geçmiş yaşam deneyiminden söz etmiştiniz... Sorunlarımın
hepsinin duygusal olduğunu, bu hayatta yaptığım tüm hataları bir bakıma bilerek yaptığımı söylediniz...
C: Karışık.

S: (L) Sorusu mu, yoksa hayatı mı karışık?


C: Soru.

S: (A) Sen netleştir. (L) Hayır bunu senin yapman gerekiyor. Öğrenme sürecinin parçası. (A) Nasıl karışık?
Bu hayatta yaptığım tüm hatalar bir planın parçası mıydı?
C: Hayır. Hatalar tercih edilerek yapılır; plan yalnızca bir "şablon."

S: (L) Yani bir şablonu vardı ve hataları bilerek yaptı, yanlış seçimler nedeniyle...
C: Evet.

S: (L) Sanırım burada halletmeye çalıştığı şey suçluluk. Neden tüm hayatı boyunca bu hataları yaptığını
ve ne zaman birşey yapmaya karar verse herşeyi mahvettiğini öğrenmek istiyor.
C: Spesifik.

S: (L) Hataları spesifik olarak sorman gerekiyor. (A) Bunun için hazırlanmadım. Bulanık. Dedikleri gibi
kafamdaki herşey karışık.
C: "Utangaçlık" nedeniyle hazır değil. Hatırla, doymayan bir sevgi, kabullenilme, onaylanma ve "ihtiyaç
duyulma" arayışından bahsetmiştik. Bu arayışın başarısız olmasının nedeni acelecilik, sabırsızlık ve
inatçılıktı.

S: (L) Annemin insanlar konuşurken sözlerini kesmek gibi kötü bir huyu var. Ne söyleneceğini her zaman
bildiğini varsayıyor ama aslında nadiren haklı oluyor. Sessiz olup dinlese ihtiyacı olan tüm bilgileri
öğrenecek. Eski deyişte olduğu gibi tek ağzımız iki kulağımız var. Konuştuğumuzun iki katı dinlememiz
gerekiyor.
C: Yargılanmak istemiyorsan yargılama.

S: (L) Anlıyorum ama konuyu halletmesine yardımcı olmaya çalışıyorum...


C: Bunu kendi yapmalı.
S: (L) Tamam, başka soru? (A) Evet biliyorsun, var! (L) Tamam, kendin sor. (A) Nereden başlayacağımı
bilmiyorum. (L) Onların bıraktığı yerden başla. Aceleci, sabırsız ve inatçı olduğunu söylediler. Bunu nasıl
yenebilirsin? (A) Neden bu kadar aceleci, sabırsız ve inatçı oldum?
C: Geçmiş hayat programlamasından dolayı. Görüyorsunuz ya, bu üçüncü yoğunluk varoluşundaki
herkesin karşılaştığı birşey. Bazıları birşeyi tek bir hayatta öğreniyor, bazıları öğrenmiyor!

S: (A) Ama ben bunları hiç duymadım!


C: Gerekli değil. Sadece "işaretleri" izle.

S: (A) O kadar inatçıyım ki durumu göremiyorum, öyle mi?


C: Gerçekten hep inatçıydın, şimdi daha az.

S: (A) Bu karmakarışık durumdan nasıl çıkabilirim?


C: Aptalca bir soru.

S: (A) Niyetim aptalca bir soru sormak değildi. (L) Bunu istemen ve bunun için çalışman gerekiyor. Kolay
DEĞİL. (A) Hiçbir İŞARET görmedim. (L) Şimdi buna başlama. Binlerce işaret gördün! Daha önce
tanımladığınız o geçmiş hayat deneyimi, onun inatçılığının ve aceleciliğinin kökenindeki deneyim mi?
C: Evet.

S: (L) Söylediklerinizi daha net hale getirmek için ekleyeceğiniz birşey var mı?
C: Hayır, gerekli değil.

S: (L) Hayatındaki bu toksik duygunun bir kısmını atmaya başlaması için nereden başlayabileceği
konusunda ona bir-iki ipucu verebilir misiniz?
C: Bu dersin parçası, ama gayet bariz olmalı.

S: (A) Sorunum bu zehirli duygu mu?


C: Evet.

S: (L) Başka birşey? (A) Başka nasıl soracağımı bilemiyorum... (L) O halde şimdiye kadar söyledikleri
üzerinde düşünmeye başla. Tamam bu kadar.
11 Ocak 1997

Laura, Frank, TR, JR, Konuk "M"

S: (L) Merhaba. Ve bu akşam hangi isimle hitap edelim ?


C: Merhaba. Yonnuro.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (L) Klasik ekibimizin yanısıra bu akşam konuk olarak M__ burada. Anne, babası kendisini ziyaret ettiği
için V aramızda yok. Şunu tartışıyorduk ki...
C: Kehanetleri tartışmalısınız, belki de ?

S: (L) Hayır kehanetleri tartışmıyorduk... (T) Hayır, kehanetler üzerinde konuşmamızı istiyorlar galiba.
C: Elbette, neden olmasın ?

S: (T) Eh, madem ortaya atılan bu... (L) Peki, kehanet konusuna başlamamız için bize bir ipucu verin. Ve
acaba şu garip olayların...
C: Bildiğiniz gibi bu önemli. Bu akşam aranızda kötü bir şekilde kandırılmış, kontrol edilmiş ve
programlanmış biri var. Büyük, çok ciddi bir tehlike içerisinde. Keza bugün iletişim kurmaya çalışan bir
başka kişi de aynı şekilde.

S: (T) Baştan başlayalım, ve önce M ile başlayıp sonra J ye geçelim. [ç.n. : birinci bahsettikleri kişi o gece
konuk olarak orada bulunan M, 2. kişi ise orada olmayan ama o gün içerisinde Laura ile iletişim kuran bir
başka kişi]
C: Birden değiştirmeli!!!

S: (L) Neyi değiştirmeli ?


C: Doğrultuları.

S: (L) Neyle ilgili doğrultuları ?


C: Çalışmalar, yaşamsal durumlar vs...Bu kişi 4. Yoğunluk BH ya erken dönemlerde geçiş için büyük
potansiyele sahip olması ile dikkat çekiyordu. Saldırı bu aşamada başladı ve yavaşça ama düzenli bir
şekilde artırıldı, kesin amacı ise tamamen yoketmeydi. Ne acı ki, bu amaç gerçekleşmek üzere ?

S: (T) Kim bu adam (isim silindi) ?


C: Bu gerçekten konuyla alakalı mı ?

S: (L) Açıkçası bu benim düşündüğüm şey... (T) Bu adam işin içinde mi ?


C: Hayır! Önemli olan şey, bu saldırıya maruz kalan kişinin "yanlış kapıları açmak" için tasarlanmış bir
hayat doğrultusunda programlanması. Ve bu durum, hedefte olan kişilerden herhangi birisi için
gerçekleşmeye başladığında, ve eğer yardım almazlarsa ve çok daha önemlisi verilen rehberliğe kulak
asmazlarsa, büyük planın bir parçası olarak yok edilecekler.
[Evlilikteki eşler ve yakın ilişkiler, çocuklar vs gibi kişinin enerjilerini emebilecek şeyler üzerinde aramızda
tartışma]

S: Bu, üzerinde konuştuğumuz şey mi ?


C: Yakın. Bunlar tek tehlike değil. "Ziyaretçi" hakkında soru sordun. Ee , ne dersin bu duruma ? Peki ya
oğlunun hastalığı ? Ya sokağın karşı tarafında oturan kadın ? Peki ya W__ ve oğlu ? Ve onunla kocan
arasındaki olası bağlantı ? Peki ya eğer kocan "gizli hükümet" için çalışmışsa ? Peki ya baban, ve o kimler
için çalışmıştı ? Tüm bunlar ne anlama geliyor ? [M hakkında tartışma]

S: (T) M hakkında daha fazla bir şeyler ?


C: Sadece kendisi sorduğu takdirde.

S: (M) 26 Ocak la ilgili durum nedir, o neden geceyi kendisiyle geçirmemi istedi ?
C: İşte yine o kapı!

S: (L) Yanlış kapı! (M) Açıkçası kapıyı açan kişi bile değildim. Öyle miydim yoksa ? (L) Bunun üzerinde
düşündüğünde, bu işin içerisinde bir şey olabileceğini düşündüğünde bile, bu kapıyı açmak oluyor.
Zihinsel bloklamadan bahsediyoruz. (T) Onunla nasıl başedebileceğine karar vermelisin, çünkü o bu
şeylerden sadece birisi, en sonuncusu... Onunla hiç bir zaman yalnız kalma. Çünkü ne istediğini
bilmiyorsun. Sadece tecavüz veya öldürülme tehlikesinden bahsetmiyorum. Fakat onun ne tür güçlerinin
olabileceğini bilmiyorsun. (M) Açıkçası, o zaten... hayır, yapmayacağım! (T) Eğer o senden enerji
emiyorsa, bunu istemezsin. İnan bana bunu kesinlikle istemezsin! (L) Onun oğlunun [ç.n. :M in oğlu]
hastalığı ile ilgili bir şey söylemiştiniz... bu konuda yorum yapacak mısınız ?
C: Saldırının bir parçası.

S: (L) Onu [M'i] tamamen yoketme amaçlarının yanısıra, oğluna karşı da bir niyetleri var mı?
C: Gerekli değil.

S: (L) 'Gerekli değil' ne anlama geliyor ?


C: Açık.

S: (L) Bir niyetlerinin olmasına gerek yok çünkü zaten bir şey yaptılar mı ?
C: Açık.

S: (T) Ona dokunmayacaklar! Bu sana yönelik... (M) Öyle hissediyorum ki, bir çok kişi beni yok etti zaten.
Yani, o ve ben o kadar içiçeydik ki. O kadar birleşmiş. Bu alışılmışın dışında. (L) Ok, başka bir şey var mı
?..
C: Eğer bu sorunla yüzleşmekten kaçarsan , sana tek söyleyebileceğimiz : 5. Yoğunlukta görüşürüz!

S: (L) Kaçmak çözüm değil... (JR) O zaman nedir ?


C: İçine bakın, dışına değil!

S: (L) Senin kendi içsel gücün. Zihinsel bloklama, konu bu değil mi; zihinsel bloklama, 4. Yoğunluk
prensibi. [ç.n. : zihinsel bloklama ile bu tür saldırılara karşı korunulabileceğinden bahsediliyor]
C: Yakın.

S: (L) Haydi devam et, detaylara in. Bakalım bazı detaylar yakalayabilecek misin ? (M) Ne söyleyebilirim;
daha bunu nasıl adlandırabileceğimi bile bilmiyorum... Sokağın karşısındakiler, onların tüm bu olanlarla
ne ilgisi var, merak ediyorum ? (L) Bunu sana zaten söylediler... gizli hükümet bağlantıları... Greenbaum
bağlantıları (M) Sokağın karşısındakilerle mi ? (L) O kadın... Onun kocanla olan bağlantısını ima ettiler ve
R__ adındaki adamla bağlantısı, babanla olan bağlantısı, diğer adamla olan bağlantısı... Yani diyorum ki
26 Ocak' ı sorduğunda, aslında gizli hükümetle alakalı ve senin zihninle oynayan bir adamla ilgili bir soru
sormuş oluyorsun... Onun ne olduğu ile ilgili bir soru sorman bile gereksiz. Sadece bil bu durumu ve
engelle. (M) Basitçe onunla hiç konuşma. Biliyorum bunu... (M) 4. Yoğunluk kişileri diğer 4. yoğunluk
kişilerini ayırt edebilir, haklı mıyım ?
C: Bazen.

S: (L) Bazen tanıyabiliyorlar, bazen tanıyamıyorlar. Eğer fiziksel bedenlerde enkarne olmuşlarsa ayırt
edemeyebilirler. Ta ki uyanıncaya kadar, ama, 4. Yoğunluktan 4. Yoğunluğa, hayır...
C: Hayır, sen neden bahsediyorsun.

S: (L) Oo kastettikleri buymuş. Sorularının anlamı sen neden bahsediyorsunmuş. 4. Yoğunluk kişileri diğer
4. Yoğunluk kişilerini ayırt eder. (T) Ayrıntılandırmaya devam et... (M) Hmm, bu adamın bir çok yeteneği
var, benim sahip olduklarıma benzer bir çok yetenek. (L) Bu onun 4. Yoğunluktan olduğu anlamına
gelmez. (M) Hayır... (L) Hayır, bu onun o şekilde görünmek için programlandığını gösterir. Senin bu
yeteneklerinin olduğunu nereden biliyorsun ? Ok, bir şeyler duyduğunu biliyorsun... (M) Onu iş
başındayken gördüm.. ve bilmek istiyorum; o 4. Yoğunluktan mı ?
C: Açık.
S: (L) Bir başka deyişle olabilir.. Evet onun farklı bir frekansı var... (M) Farklı hisseden biri ve zihinsel
bloklamam onu sinirlendiriyor. (L) Farketmez. Hepsi 4. Yoğunluk şeyleri... (T) Eğer zihinsel bloklama onu
sinirlendiriyorsa, bir şeyler biliyor olmalısın... (M) Evet ama bildiklerim beni mutlu ediyor mu bundan
emin değilim... (L) Açıkçası bunun önemi yok, seni incitemez, çünkü senin kendi zihinsel bloklaman onu
engelleyecektir.
C: Neden umursuyorsun ?

S: (L) O bir şey yapamaz. Anlamıyor musun ? Zihinsel bloklama onları durduruyor! (T) Onları geri
sektiriyor. Programlanmışlar. Onlara programlamaları içerisinde yer almayan bir şey fırlatmış oluyorsun
ve ne yapacaklarını bilemiyorlar. Hani şu Las Vegas' ta karşılaştığımız adam.. bir şeylerin
peşindeydi..doğrudan, gizli kapaklı olmayan tehditlere başladı. Sonra birden koruyucu kalkan çıkıverdi,
ve... (L) Adama ne söylediğini anlat onlara. (T) Konuşmanın içerisinde birden "Hey aramızda bir sorun
yok, değil mi?" dedim. O zaman farkında olmasam da koruyucu kalkan yükselmişti. Ve ona bakarak
dedim ki: "Hey bir sorunumuz mu var?" Ve birbirimizin gözlerinin içine dik dik bakışıyorduk. (L) Evet
adamın gözlerinin içine dikmiş bakışlarını. Bir sorunumuz mu var ? (T) "Var mı sorunumuz...Ben olduğunu
düşünmüyorum." Ve adam tekrar bakışlarını dikti bana. Ve yaklaşık 30 sn böyle dik dik bakıştık. Ve sonra
aniden geri çekildi ve gözlerinin içerisinde o an yaşamakta olduğu kafa karışıklığını görüyordum. Sonra
birden başını salladı ve ne yapacağını bilemedi. Ne söyleyeceğini de bilemedi. Eğer bir Vegas kabadayısı
olsaydı, muhtemelen bizi bir başka yerde bekler, sıkıştırır ve ikimizin de kafasını uçururdu. Aynen öyle
tiplerin orada yaptıkları gibi. Ama bu o tür Vegas tiplerinin ötesinde biriydi. Ve bu adam kassız, çelimsiz
biriydi. (M)Yani ben de benimkisinin çekip gitmesi için bir şeyler yaptım. Öyle şeyler ki, örneğin kalkıyor
ve kafası karışmış oluyor, ne söyleyeceğini bilemiyor ve çekip gidiyor... (T) Evet bak, gördün mü; kafa
karıştırma! İşte bu! Ne yapacaklarını bilemiyorlar. Çünkü bu duruma programlanmamışlar. (JR) Sadece
belirli durum ve reaksiyonlara göre programlanmışlar. (T) Programlamalarının sınırları içerisinde tepkiler
verdiğin sürece devam ediyorlar. Ama bekledikleri tepkileri vermediğinde... Tabii hepsi onlar değil!
Bunlar sadece programlanmış kimseler. (L) Kendi hüsnükuruntularına göre... (T) Aynen grilerle ilgili
kitaplarda anlatıldığı gibi. Griler bir şeyler yapıyorlar, ve eğer karşılığında beklemedikleri tuhaf bir şey
yaparsan, kafaları karışıyor. Ne yapacaklarını bilemiyorlar. Programlarının ötesinde oluyor. (M) Bana tüm
o şeyleri anlatıyor ve sadece kibarca dinliyorum, tabii onunla, söylediği şeylerin hiçbirisini yapmam,
sadece dinliyorum ve "Hmm, demek öyle, haaa evet" şeklinde geçiştiriyorum. Ama hiç bir şekilde onunla
birlikte anlattığı şeyleri gerçekleştirmem. (L) Peki, onlara soralım. O adam ne istiyor M' den ?
C: Neden umursuyorsun ?

S: (L) Neden umursuyorsun, yani eğer onun ne olduğunu ve ne yaptığını biliyorsan, ne istediğinin ne
önemi var ? (M) Neden ? (JR) Yani önemi var mı ? (M) Önemi yok... (T) Merak ediyorsun ve bu da onun
niyetlerine izin vermenin ilk adımı. Merak etme...
C: Evet.

S: (T) Hiç önemli değil. Vegas'taki adamın ne düşündüğü ya da bizden ne istediği umurumda değil. Gitti.
Ve umursadığım bu. (L) Negatif konusunda meraklısın. Merak bile etmeyeceksin. (T) Hiç takma. O adam
gittikten sonra biz otelden olabildiğince hızlı ayrıldık. Aslında o gitmedi, biz gittik. O hala orada
oturuyordu. Sonra kalktım, onun da elini yakaladım ve arkamdan çekmeye başladım [ç.n.: Jr yi
kastediyor], zig zag çizerek tüm casino boyunca kumar makinalarının arasından geçiyorduk, bir
koridordan diğerine geçerek, sonra geriye ve tekrar ileriye. Jr yi taa salonun en dibine götürdüm ve sonra
geri döndük, emin olmak için kontrol ettim. Ve ilk köşeyi döndüğümüzde arkama dönüp baktım ve adam
artık barda değildi. Ve hemen kapıya koştuk, kapıcıya on papel verdim ve bize hemen bir taksi
ayarlamasını söyledim. O adamın ne istemiş olabilceği filan hiç umurumda değil. Umursama sakın. Bu
onlar için ilk adım; senin merakın... Eskiler ne derler bilirsin, merak kediyi öldürür... (M) Onlardan kaçıp
kurtulduğunda ve "Evet artık gittiler!" dediğinde, yine de merak ediyorsun; neden ? Onlardan kurtulmuş
olduğunu biliyorsun ama her zaman zihninin gerisinde merak ediyorsun; neden ?... Yani ben merak
ediyorum! (JR) Bazı şeyler var ki hiç bir zaman öğrenilmemeleri daha iyi!
C: Başka bir kapıyı açacaktır.

S: (T) Tüm bilmen gereken şey... (L) Zihinsel şeylerden bahsediyoruz... (T) Onlardan yakayı sıyırdığında
tek bilmen gereken şey, bir amaçları vardı ama sen onları durdurdun ve uzaklaş oradan! (M) Zihin
blokları. Ne tür zihin blokları ? (L) İlk önemli şey farkındalık...
C: Özel.
S: (L) Özel... başka deyişle kişiye göre özel ? (M) Evet! (L) Olaya göre mi özel ? (M) Enerjiye göre mi özel
? (L) Ve bir başka deyişle; her zaman farkında olmak, bu doğru mu ? Her daim, kimin sana karşı
kullanıldığının kimin kullanılmadığının farkında olmak mı ?
C: Evet.

S: (L) Ve eğer birisi... Ki hatta bu senin şeyin bile olsa...


C: İşaretleri öğrenin.

S: (L) İşaretleri öğrenin... çünkü 4. Yoğunluk tarafından kullanılan kişiler ya da kapı işlevi görenler bunun
kokusunu taşıyorlar [ç.n. : mecazi... bir şekilde belli ediyorlar] 4. Yoğunluk varlığı olmayabilirler ama
herhangi biri bir kapı olabilir... herhangi bir zaman. Herhangi birisi. Ve gerekli işaretleri ve davranışları
öğrendiğinde, ve bunlar da öyle kitaplarda tarif edilebilecek şeyler değil... Bunlar senin yaşantına özel
şeyler olmalı. (T) Sana uygun olan şekilde. Özünü izle, sana kim olduğunu ve ne yapman gerektiğini
söyleyen özünü. (M) Yani çevremdeki insanların büyük bir bölümü, bu odadaki insanları kastetmiyorum,
şu sıralar çevremde olan insanların büyük bir bölümü, kapılar mı ?
C: İşaretleri öğrenirsen, sormak zorunda kalmazsın.

S: (L) Tamam, işaretler nelerdir ? Bir şekilde zorlu tecrübelerle öğrendik bunu ama bir şekilde bunları
özetleyebilir misiniz ? (T) Galiba bir şekilde zorlu tecrübelerle öğrenmek gerekiyor... (L) Evet, çünkü bu
şey gibi... evet. Tamam, devam...(T) Kendin öğrenmelisin... Bu soruyu yanıtlayacaklarını sanmıyorum.
(M) Bir takım büyük, temel işaretler var mı ? Temel birşeyler, ya da... (L) Genel bir özellik... (T) Sen bu
adamdaki temel işareti gördün... tuhaf bir enerji sezdin. İşte bu büyük, temel bir işaret.
C: Hayır. Sadece farkında olun, size uymuyorsa uydurmaya çalışmayın [ç.n: Kasyopyalılar, bir
genelleştirmenin yapılamayacağını bu sezgilemenin kişiden kişiye değişebileceğini vurguluyor.]

S: (T) Bu doğru. İşaretler herhangi bir şeyler olabilir. (M) Doğru... (T) Benim yakaladığım işaret, hani şu
adamla ilgili yakaladığım ilk işaret birden bire ortalıkta bir şey yokken parlayıvermesiydi. [Ara verildi]
S: (T) M ile ilgili başka bir şey olup olmadığını sorsana. Sorması gereken ?
C: Hayır. Ark' a söyle, Tel Aviv' i seyahat programından çıkarmasını şiddetle tavsiye ediyoruz. İsrail'in
konumu üzerinde çok ağır bir tehlike aurası mevcut. Çok çok çok büyük bir şeyler olacak orada. Tam
olarak "ne zaman" ve "ne", bunu söyleyemeyiz ama kesinlikle negatif bir şey olacak!!!
[Bu yorumu takip eden bir tartışma yapıldı ama teyp kapalı olduğu için kaydedilemedi ve teyp bir sonraki
sorudan sonra açıldı.]

S: ... tamam, bu soruyu nasıl toparlayabiliriz... eğer her karar parçalara ayrılırsa... (T) Soruyu duydular,
bırak cevaplasınlar. Ya da yorumunuz nedir ?
C: Yakın.

S: (T) Hmm, tek kelimelik cevap! (L) Evet, arkadaşlar hile yaptınız! (T) Dedikleri şu: sonsuz. Sonsuz
sonsuzdur. (L) Buna göre; benim bir fikrim vardı: eğer yeterince derin düşünürsen, meditasyon yaparsan
ve bilinçli bir seçim yaparsan, önündeki yol boyunca daha çok evren yaratılmış olur, varolanın yanında.
Bunu söylemiştim... Böylece onlardan daha fazlasını yaratarak, iyi evren seçim yaratımlarını dengelemiş
oluyorsun. Ve böylece elinden daha iyisi gelmediği için gözükara, bilmeden, düşünmeden seçmen
gerekeceğin durumdan daha fazla iyi evren yaratmış oluyorsun... (T) Peki, bu kertenkelelerin de yaptığı
şey değil mi ? (L) Evet öyle... (T) Onlar bunu negatife doğru dönüştürüyorlar. Ama hiç bir zaman varolan
pozitiften çok negatif yaratamıyorlar, çünkü evren sürekli olarak bir denge durumuna doğru
uyumlanmayı arıyor. Ve böylece, negatife dönüştürdükleri her bir yer için, bir başka yer pozitife
dönüşüyor. Hiç bir zaman [dengeyi bozacak şekilde] daha fazlasını yapamazsın. Sadece deneyebilirsin.
C: Doğru.

S: (T) Buna rağmen bunu başarabilecekleri gibisinden yanlış bir düşünceyle çalışıyorlar. (L)
'Hüsnükuruntu.' [ç.n. hüsnükuruntu : Herhangi bir durumu safça kendinden yana iyiye yorma]
C: Hayır, üzerinde çalıştıkları yanlış düşünce; sanki egemenliklerini 4. Yoğunluk, 3. Yoğunluk, 2. Yoğunluk
ve 1. Yoğunluk KH' da sonsuza dek sürdürebilceklerini sanmaları.
[Bu yorumu takip eden bir tartışma yapıldı ama teyp kapalı olduğu için kaydedilemedi ve teyp bir sonraki
sorudan sonra açıldı.]
...........
C: Hayır tüm yoğunluklarda fiziksel değil, sadece 1. ile 4. arasındaki yoğunluklardaki KH.

S: (L) Ohhh!! (T) Fiziksel olup olmaması umurlarında değil. Onlar 4. Yoğunlukta. Sadece onları [ç.n. : diğer
yoğunlukları kastediyor] mühürleyip, KH olarak tutmak ve böylece onlardan beslenmek istiyorlar. (JR)
Ooo, kendi küçük bahçelerini istiyorlar! Kendi küçük 'sömürge' bahçelerini.
C: Burada anahtar kelime "sonsuza dek". İşte hüsnükuruntu olayının devreye girdiği konu burası.

S: (T) Daha başka bir şey ? (L) Sonsuza dek. Bir başka deyişle.... Bir başka deyişle... (T) Sonsuza dek diye
bir şey yoktur. (L) Sonsuza dek diye bir şey vardır, ama 'zaman' diye bir şey yoktur. (T) Zaman hiç bir şey
değil. (L) Evet değil. Ark' a söylemek istediğiniz başka bir şey var mı ?
C: Öncelikle onunla iletişim kur.

S: (L) Tamam, ona söyleyeceğim. Tamam, burada bitirelim. (T) Dur, şu, büyük tehlike içerisinde olan diğer
kişi hakkında soru sormalıyız, VB' miydi ? (L) Oo haklısın. Soruyu sor. (T) Üstü kapalı bir şekilde ciddi
tehlikede olduğunu ima ettiğiniz ikinci kişi kim ?
C: Konu büyük tehlikede olması değildi. Korkunç şekilde yanlış yönlendirilmesiydi.

S: (L) Tamam, biri [ç.n. M'i kastediyor] büyük bir tehlike içerisindeydi, diğeri de korkunç şekilde yanlış
yönlendirilmiş. Ok. (A) Kim ? Ark' mı ? (L) Hayır, VB. (T) Bunu tam olarak bilmiyoruz. Kim bu yanlış
yönlendirilmiş olan ?
C: VB.

S: (T) Tamam, ona söylemek istediğiniz herhangi bir şey var mı ? (L) Oo, aklından bile geçirme! (JR) Ona
anlatmaya nereden başlayacaksın ki ? (T) Hayır, hayır, hayır! Bir bakalım, ona söyleyebileceğiniz herhangi
bir şey olur muydu ?
C: Hayır.

S: (T) Bu yanlış yönlendirilmişlik durumundan kurtulabilmesi için yapabileceği bir şey var mı? (L) Seçim!
C: Seçim.

S: (L) Yanlış yönlendirilmiş olan şey onun seçimi. Hangi fiziksel gerçekliğe inanacağını ya da hangi eterik
gerçekliğe inanacağını senin seçimin belirliyor. Bu onun seçimi. (T) İlk söylediğinizden kısa bir süre
içerisinde buraya gelip, zarar verebileceği sonucunu çıkarmıştım.
C: Belki.

S: (T) O da M ile aynı tür tehlikenin içerisinde mi ?


C: Bunun biraz daha ötesinde.

S: (T) Demek oldukça kötü! (J) Evet, öyle sanırım!


C: Açık.

S: (L) Bununla ilgili kötü olan şey şu, onların gerçekten fiziksel olarak da tamamen yok edip etmediklerini
bilmiyorum. Çünkü asıl yapmak istedikleri şey aldatmacayla da olsa bir kişiyi ele geçirmek ve kendi
saflarına geçmek için seçim yaptırmak, böylece de enerjilerini artırmak. Yani şey gibi, saflarına
geçirdikleri, topladıkları, propagandalarını yapacak her bir kişi, bir parça para gibi birikiyor, ceplerinde
bir ruh daha oluyor. Ve söylemeliyim ki, J böyle bir seçim yapmaya çok çok yakın. Çünkü kendisini 3.
Yoğunluk gerçekliğine çok fazla kaptırmış durumda. Yani baksana, henüz Nefilimlerin, Nibiru
gezegenindeki Anunaki varlıkların tamamen fiziksel efendiler oldukları ve sonra geliştikleri ve vs vs vs gibi
bir düşünceden bile kurtaramıyor kendisini. (T) Onu ele geçirdiklerinde onu burada bırakmayacaklar...
(L) Buradaki esas mesele bu mu; bu gerçekten ruhlar için bir savaşım mı ?
C: Ruhları ele geçirmenin en iyi yolu bedenleri ortadan kaldırmak.

S: (L) Ve, ruhları ele geçirdiklerinde... (T) J' nin karşı karşıya olduğu ve gerçekten çok dikkatli olması
gereken birisi var mı ?
C: Bir kaç kişi aslında.
S: (T) Bu durum hala yüz yüze saldırı düzeyinde mi ?
C: Her tür.

S: (T) J' nin ne yapması gerekiyor ? (L) Sana bunu söylemezler...


C: Sil ve baştan başla.

S: (L) Ne yapacaksın ki ? Onu arayıp tüm bunlardan mı bahsedeceksin ? Dinleyeceğini düşünüyor musun
? (T) Hayır, bir sonraki sefer seni aradığında, senin anlatmanı söyleyecektim. Ona de ki, dinle J,
Kasyopyalılar bunları bunları dedi... (L) Ha? (T)...ve bununla başa çıkmak zorundasın! (L) Ondan sonra da
ben büyük tehlike içerisinde olan kişi olurum! (T) Hayır ona de ki; büyük bir felaketin eşiğindesin, bu
durumla savaşman gerek!
C: Bunu unutmanızı öneriyoruz!! Şaka değil!!!

S: (T) Peki, ona bir kez daha yardım edebilceğimizi düşünmüştüm! (L) Başka bir şey var mı ? Saat geç oldu
ve artık bitirmemiz gerekiyor.
C: Tamam. Hoşçakalın.
17 Ocak 1997

Laura, Frank, TR ve JR

S: (L) İyi akşamlar.


C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam hangi ismi kullanalım?


C: Ylolo.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Tamam, geçen Cumartesi M'nin de katıldığı ilginç bir celse yaptık ve "ağır bir tehlike"den
bahsettiniz. Fakat bunun tam olarak kimle ilgili bir yorum olduğundan emin değiliz. Tehlike altında olan
tam olarak kimdi?
C: Hepiniz.

S: (L) Hepimiz tehlike altındaydık diyorsunuz. O sırada tam olarak bu tehlikenin kaynağı neydi?
C: M.

S: (L) Ondan gelebilecek bir tehlikeyle karşı karşıyaydık... Peki hangi şekilde...
C: M'nin titreşimleri.

S: (L) Ben de öyle hissetmiştim. Yani asıl tehlike altında olanın ondan ziyade biz olduğunu...
C: Hayır, o da.

S: (L) Tamam, o da tehlike altındaydı.. (J) Kendi eylemleri nedeniyle...


C: Ve hala tehlike altında.

S: (L) Demek M hala tehlike altında. (T) Peki biz?


C: Eğer dikkatli ve farkındaysanız aynı derecede tehlike altında olmazsınız.

S: (L) Dikkatli ve farkında olmak derken, neye karşı?


C: Saldırı programları.

S: (L) Saldırı programları, yani hem kendimizdeki, hem de diğerlerindeki saldırı programlarına karşı
dikkatli ve farkında olmamız gerekiyor, öyle mi?
C: Ve diğer şeyler.

S: (L) Şu anda bu dikkatlilik ve farkındalıkla ilgili olarak özellikle bilmemiz gereken herhangi birşey var mı?
C: Şimdiye kadar öğrendiklerinizden bunu biliyor olmalısınız.

S: (L) Evet sanırım öyle. Yüksek seviyede farkındalığı sürdürme üzerinde çalışıyoruz. F___ tehlike ve
uyarılarla ilgili bir kanallama deneyimi yaşadı ve bundan kısa bir süre sonra da M geldi. Sonraki gün beni
aradı ve buna dair birşey duymak istemiyordu. Nasıl bir tehlike altında olduğunu farketmeye karşı
direniyor. Eğer zihnini açamazsa ona ayıracak vaktim olmaz. Ona yanlış yolda yürüdüğünü, yanlış şeyleri
yaptığını ve ağır tehlike altında olduğunu söyledim, telefonu yüzüme kapattı.
C: Bekle ve gelişmeleri izle...

S: (L) Bir sonraki konu... Ark ve onun buradaki finansal durumuyla ilgili "herşey çabucak iyi olacak"
diyeceğinizi biliyorum ama herşey daha da sürümcemede kalacak gibi görünüyor. Ama astroloji
haritalarına baktığımda Ark'ın eski karısıyla ilgili önemli birşey olacakmış gibi bir durum algılıyorum ve
bunun ne olduğunu öğrenmek istiyorum. Fazla spesifik olarak sormuyorum ama haritalarda gördüğüm
şey doğru mu?
C: Macera belirsizlikten ve keşiften doğar!
S: (L) Çok kurnazsınız!
C: Gerçekten mi!?

S: (T) Yerel metafizik derneğinin elinde buraya gönderecek adam sayısı azalıyor.
C: Son yanıta bak.

S: (T) Tamam, teşekkürler. (L) Herkes ama herkes manipüle edilebiliyor. Gözlerimizi sürekli açık tutmamız
gerekiyor. Tamam şimdi ___ için hızlıca bir soru sormak istiyorum. Öğrenmek istediği şey şu: ___ yaptığı
şeyi özellikle mi yapıyor, yoksa gerçekten buna engel olamıyor mu?
C: Şimdiye kadar öğrendikleriniz size bu konuda ne öğretti?

S: (L) Evet biliyorum. (T) Laura'nın geleceğinde bir SVGA monitör var mı?
C: Elbette, neden olmasın?

S: (T) Geçen hafta MM üzerinde konsantre olduk ve siz de bizi beladan uzak tutmakla uğraştınız.
C: Dünyasal/Evrensel önemde şeyler üzerinde "konsantre" olmayı çok isteriz. Manto tabakası
durduğunda veya yavaşladığında ama yerkabuğu durmadığında veya yavaşlamadığında sizce ne olur?

S: (L) Frank de önceki gece bununla ilgili bir rüya görmüştü. (T) Mantonun yavaşlaması hakkında mı?
Tamam, eğer manto yavaşlarsa ama kabuk yavaşlamazsa... (L) Bir kase çorba taşırken birden durmak
gibi... (T) Dökülür çünkü yüzey hareket etmeye devam ediyor... Tüm okyanusların suyunun etrafa
dağılması mı?
C: Hayır.

S: (L) Çok sayıda deprem mi?


C: Belki ama daha büyük resim nedir?

S: (L) Daha büyük resim dünyanın yörünge konumunun, hızının değişmesi... (T) Hayır. Büyük resim dünya
üzerindeki hayatın tamamen silinmesi.
C: Hayır.

S: (L) Diğer gök cisimleriyle enerji alışverişi mi?


C: Hayır.

S: (J) Çekimsel değişiklikler...


C: Daha yakın...

S: (L) Çekim değişiyor, tamam... Çekim azalıyor...


C: Çekimle ilgili verdiğimiz ipucu neydi?

S: (L) Çekim bağlayıcı... (T) ve evrenin gerçeği.


C: Temel.

S: (T) Temel. Çekim gerçek temel unsur. Bunu mu kastediyorsunuz?


C: Yakın.

S: (L) Eğer çekim hafiflerse, ve çekim bağlayıcıysa, o zaman herşey... Ouu, nereye varmamızı istediğinizi
anlıyorum. (J) Evet, çekim bağlayıcı. Çekim olmazsa herşey dağılır...
C: "Dağılmaz" canım, herşey "açılır!"

S: (L) Açıldığı zaman ne olur?


C: Değişim.

S: (L) Yani bu kozmik olay, buna hazır olan ve bunu pozitif bir şekilde deneyimlemeye hazırlanan insanlar
için değişimin katalizörü...
C: Gibi, ama hatırla... "Doğaüstü" veya "paranormal" yok, herşey doğal ve normal. Yazdığın "Nuh
Sendromu" temelde "kötü" ile iyi arasında bir ayrım ima ediyordu. Hazır oluş bu ayrımları tanımaz!
S: (L) Hazır olmak ne anlama geliyor?
C: İster BH ister KH olsun, bir sonraki yoğunluk seviyesine dönüşümün eşiğinde olmak. Görüyorsunuz ya,
dönüşüm dengeyi koruyor!

S: (T) Denge her zaman korunuyor. (L) Saat kaç? (J) Onbiri beş geçiyor. (L) Tamam, yaklaşık 15 dakikamız
daha var...
C: Neden yalnızca 15 dakika?

S: (L) Çünkü TR titriyor.


C: TR eğer onu saran altın bir ışık düşünürse titremez.

S: (T) Faydası yok. Altın ışığın içinde hala 3'üncü yoğunluğum! (L) Ben de çok yorgunum. Çok uzun bir
gündü.
C: Psikomantiyum inşasını düşünme zamanı.

S: (L) "Psikomantiyum" nedir?


C: Latince bilginizi kullanın. [Grup olası tanımları tartışıyor]

S: (L) Bu mu? Zihnindeki birşey mi?


C: Hayır.

S: (L) Yönlendirmek, kontrol etmek veya güçlendirmek için zihnini kullandığın birşey mi?
C: Diğer boyutları, olası gelecekleri ve diğer yoğunluklardaki varlıkları görmek için bir oda. Temiz bir
derinliğe ihtiyaç var... Açısı ayarlanabilecek büyük parlak ayna gibi... Duvarlar yansımayı önlemek için
tamamen siyahla kaplanmalı... Yumuşak, düşük, dolaylı aydınlatma.

S: (L) Bu Dr. Moody'nin yaptığı ölümden sonraki hayat şeyi değil miydi? (T) Siyah kadife duvarları olan bir
oda yaptırmıştı, bir de ayna. Ve oturup kendini görmeden aynaya bakabileceğin rahat bir koltuk...
C: Evet, ve bu gerçek ve işe yarıyor. Temiz derinliklerde bazen bizi bile görebilirsiniz!

S: (L) Bir keresinde insanları aynaya baktıran adamla ilgili bir soru sormamış mıydık? Bunun insanları
yapışık ruhlara açtığını, ve onaylanmayan birşey olduğunu?
C: Yapışık ruh yalnızca bilgi eksikliğinden doğan bir sonuç... Siz artık bu konuda endişe etmenize gerek
olmayacak kadar bilgi sahibisiniz.

S: (T) Bu psikomantiyum temel olarak diğer gerçekliklere, diğer seviyelere ve yoğunluklara kapı açmanın
bir yolu, öyle mi?
C: Evet.

S: (T) Bunu gerçekten yapmamızı mı istiyorsunuz?


C: Evet.

S: (T) Neden?
C: Çünkü artık hazırsınız... Ayrıca burada ne yaptığınızı sanıyorsunuz?!?

S: (L) Bu, Castaneda'nın anlattığı gibi girilip çıkılabilen bir kapı olabilir mi?
C: Mümkün... ama... Castaneda'nın hikayesindeki eksik faktör neydi?

S: (L) Bilgisi yoktu. Bu mu?


C: Yeterli bilgisi yoktu.

S: (L) Bu grup olarak yapılabilecek veya yapılması gereken birşey mi, yoksa tek mi?
C: Her ikisi.
S: (T) Demek gerçekten bunlardan bir tane yapacağız ha? (L) Bunu gerçekten bu evde yapmayı istiyor
muyuz? İnsanların bu garip davranışımızı görmemesi için kırsalda birşey satın alıp yapmak daha iyi olmaz
mı? (T) Aslında fark etmez. Biz herkesin garip davranışlarını izliyoruz. Ne kadar garip olabilir ki?
C: Siz onları davet etmedikçe izlemezler.

S: (L) Tamam. Tüm bu şeyleri yapmamız gerekiyor. Kilerde eşilmesi gereken bir delik var. Yapılması
gereken bir havuz var. Ve şimde de bir psikomantiyum yapmamız gerekiyor.
C: Bu uğraştırıcı veya maliyetli bir proje değil... Malzemeler: Haritaların için kullandığın türde bir keçe,
ayna ve yumuşak bir ışık, veya mum.

[TR kullanırken açılabilen, ihtiyaç duyulmadığında ise kapatılabilen taşınabilir bir versiyon tanımlıyor.]

S: (L) TR'nin tanımladığı temel olarak bunu nasıl yapabileceğimizi gösteriyor mu?
C: Evet.

S: (L) Bu deneyimi yaşamak için aynanın karşısında ne kadar süre boyunca oturup bakmak gerekiyor?
C: Değişken, ama çok uzun değil.

S: (T) Kişiden kişiye değişir... (L) Tamam, psikomantiyumun ouija tahtasına göre avantajı nedir? Yani
tahtanın yerini mi alacak?
C: Hayır. Görüntüleri berraklaştırır ve birleştirir.

S: (L) Ne tür görüntüler isteyebiliriz? Veya berraklaştırmak ve birleştirmek? Neden birleştirme terimi?
Birleştirme kelimesini çeşitli defalar tuhaf şekillerde kullandınız.
C: Örneğin transkriptlerdeki herhangi birşey ve herşey.

S: (L) Transkriptlerde anlattığınız şeylerin hepsini görebileceğiz yani. 4'üncü yoğunluk realitesini de
görebilir miyiz? Kendimiz ile bu yeni gerçeklik arasında bir tür birleşme meydana getirebilir miyiz?
C: Evet.

S: (L) Bu 4'üncü yoğunluk gerçekliğine geçişin bir parçası mı?


C: Faydası olur.

S: (L) Dünyanın diğer yerlerini gerçek zamanlı olarak ziyaret etmek için de kullanılabilir mi?
C: Evet.

S: (T) Geçmişi ve geleceği ziyaret etmek için?


C: Evet.

S: (T) Diğer taraflarda da şeyler var. Onlar da bu kapıdan buraya geçebilir mi?
C: Ancak dikkatsiz ve umursamaz bir şekilde kullanılırsa.

S: (L) Aşina olduğumuz zihinsel bloklama tekniği başka şeylerin içeri girmesini önler mi?
C: Yakın.

S: (J) "Bilgi korur!" (T) Bu havuz kazmaktan, 25 metrekarelik bir labirent yapmaktan daha kolay. (L)
Lunapark gibi! (J) "Laura Dünyası"!!! (T) Bu eğlenceye yeni bir anlam kazandırabilir.
C: Eğlenceli.

S: (L) Tamam, geç oldu ve Ark bekliyor.


C: İyi geceler.
25 Ocak 1997

Frank, Laura, TR ve JR, AK, konuk TA.

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Torra.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu akşam bir konuğumuz var. Terapist TA. Sormak istediği bazı sorular var, eğer uygunsa.
C: Elbette, "hayır" dememizi beklemiyorsunuz herhalde?

S: (TA) Birinde bir enerji hissettiğim zaman duyduğum basıncın ne olduğunu öğrenmek istiyorum. Bu
hissettiğim nedir?
C: TA'ya spesifik soru sorma sanatının öğretilmesi gerekiyor. Sorunu daha doğrudan sor. Utangaçlık işe
yaramaz!

S: (L) Daha doğrudan, net sorular sor.


C: Ayrıntılı olarak.

S: (TA) Kafamda hissettiğim basıncın herhangi bir önemi var mı?


C: Evet.

S: (TA) Diğer insanların enerjisini algılamamla mı ilgili bu, meridyensi bir şekilde?
C: Evet, ama meridyensi??

S: (L) Birleşik sorunun ilk kısmına evet diyorlar ama meridyensi kısmına değil.
C: Elektromanyetizma hakkında ne biliyorsun?

S: (TA) Sadece temel seviyede. Yani enerji alanları, küre...


C: Peki bunun insanlarla ilişkisi nedir?

S: (TA) İnsan bedeni de bir enerji akımından oluşuyor. Yaşayan herşeyin kendi enerji akışı var... (L)
Varmak istediğin şeye varmanı sağlayacak bir yol biliyorum sanırım. TA farkında, yani diğer bir insanın
enerjisini algıladığının farkında. Ve sanırım...
C: İzin ver TA yanıtlasın, bu önemli! Teşekkürler!

S: (TA) Bunun bir geçmiş hayat enerjisini algılamayla ilgisi var mı? Geçmiş hayatımdan herhangi bir şeyi
algılayabilmek?
C: Bir kerede bir adım...

S: (L) Elektromanyetizmaya dön.


C: Bahsettiğin alan sahip olunan bir alan değil, "ödünç alınan" bir alan.

S: (L) Başka bir insanın alanını mı ödünç alıyor?


C: Hayır.

S: (TA) Yaratıma dönecek olursak... Bu enerji alanı, bir insan neslinden bir diğerine geçen bir
elektromanyetik alan mı?
C: Hayır.

S: (L) Hayır... (J) Sürekli bir alan mı? (TR) Konudan uzaklaşıyoruz. Sanırım üzerinde durmamız gereken şey
TA'nın alanı ile hastanın alanı arasındaki ilişkiyle ilgili. Elektromanyetik ilişki...
C: TA bu alana sanki insana özgü bir alanmış gibi değindi. Ama öyle değil. Ödünç alınıyor.

S: (L) Yani TA bu alana sanki her birey ayrı ayrı sahipmiş gibi atıfta bulundu ama aslında ödünç alınıyor.
Peki bu alan nereden ödünç alınıyor?
C: 7 no'lu yoğunluk.

S: (L) Bu en yüksek yoğunluk. 7 numara. Yani "Tanrı." (TA) "Yaratıcı."


C: Hayır, "bir ile birleşme."

S: (TA) Peki yedinci yoğunluk kendini hayatta mı ifade ediyor? Hayatın kendisi mi? Hayatın bir örneği mi?
Yaşayan birşey mi?
C: Tam olarak öyle değil, ama buna tüm seviyelerde ve tüm temsillerdeki bilincin canlandırıcı kuvveti
diyebiliriz.

S: (L) Tamam...
C: Bu daha yakın.

S: (TR) Anladığım kadarıyla TA işini yaparken evrensel hayat gücüyle, o enerji alanıyla, evrensel enerji
frekanslarıyla bağlantı kurabiliyor...
C: Hayır. Herkes o veya bu şekilde "bağlantı kuruyor" ama kaç kişi bunu bir şekilde "hissediyor?!?"

S: (TA) Peki neden ben bunu hissedebiliyorum da diğerleri hissedemiyor?


C: 4'üncü yoğunluk dönüşümüne daha yakın olmayla ilgili.

S: (TA) İletişim kurduğum insanlara, güçlü bir yönelim duyduğum kişilere yardımcı olmak için bu
hissedişten faydalanabilir miyim? Bedenlerini dengelemelerine yardımcı olabilmek için o güçlü hissedişi
kullanabilir miyim?
C: Hop! Bir saniye! Bir bebek bir "boeing 747"yi kullanabilir mi?

S: (TR) Ama bir şekilde kullanıyor...


C: Hayır.

S: (L) Kullanmıyor mu? (TA) Akupunkturu kullanırken, kişideki enerji blokajlarını serbest...
C: Hayır TA. Diğerleriyle temas kurduğunda herkesin deneyimlediği şeyi algılıyorsun. Geçmişinde
zihinsel, duygusal ve psişik farkındalığında ve genel tutum ve farkındalığında oldukça büyük değişimler
yaşadın. Bu frekans rezonans titreşimindeki değişime işaret ediyor. Eskiden ilgini çeken şeyler artık ilgini
çekmiyor ve tersi. Bunun yansımalarından biri maddi veya fiziksel yapıdaki şeylere olan ilginin
azalmasıdır. Örneğin libido düşer.

S: (L) Bununla ilgili farkındalığı artmaya devam edecek mi?


C: Evet.

S: (TA) Bazen kafamda bazı hisler algılamanın yanında renkler de görüyorum... Gördüğüm renklerin
elektromanyetik alanla ilgisi var mı?
C: Evet, ama auraları görmek temel olarak yaklaşan dalganın, yani yoğunluk değişiminin işareti.

S: (L) Bu iyi çünkü olan şeyle uyumlu olduğunu gösterir! (TA) Bununla ilgili herhangi bir geçmiş yaşam
bağlantısı var mı? Bunu algılayabilmeyle ilgili?
C: Pek sayılmaz.

S: (L) Görünüşe göre TA'nın nasıl akupunktur yapılacağıyla ilgili sezgisel bir bilişi var ve...
C: Bu hayattaki değişimin sonucu. Çocukluğunda ve gençliğinde nasıl olduğunu, o zamanla şimdi
arasındaki büyük değişimi grupla paylaşmak ister misin? Bunu ilginç bulabileceklerini düşünüyoruz!

S: (TA) Bu farkındalık... Üç yaşındayken geçirdiğim çocuk felciyle ilgisi var mı?


C: Hayır, ama o durum yüksek ateş ve acı zamanlarında bir kanal açtı.
S: (L) Yüksek ateş ve ağrılar mı yaşadın? (TA) Evet, 42-43 derece. İki bacağım birden ve sağ tarafım felç
olmuştu. (L) TA'nın bayağı ciddi deneyimleri olmuş!
C: Söyledik! Dahası var, uygun hissettikçe anlatsın.

S: (TR) Değişimin bir kerede olmuş olması gerekmiyor. O deneyimden sonra da dereceli olarak
gerçekleşmiş olabilir. (J) Bir dizi olayla... (TA) Ve tüm o stresten, sinir çöküntülerinden ve üç hastane
ziyaretinden sonra... (L) Hepimiz o veya bu şekilde benzer deneyimler yaşamış gibiyiz! Böylesine
uyumsuz olduğumuz bir dünyada normal olmaya çalışmak! (TA) Hayır. Biz mi uyumsuzuz, yoksa dünyanın
geri kalanı mı? (L) Onların dünyası... Buraya gelmeyi seçtik, ama... (TR) Biz de buraya aitiz, bizim de
dünyamız! (TA) İş bakımından şu anda üzerinde bulunduğum yol, devam etmem gereken yol mu?
C: İlginç deneyimlere giden bir yol. Sıradışı bazı deneyimlere, rüyalara, vizyonlara ve daha büyük bilinç
ve farkındalığa hazır ol.

S: (TA) Geçen Cumartesi SV'nin telefonda yaptığı teklif... Bunu ret mi etmeliyim?
C: Açık.

S: (L) Bu sana bağlı. Kararı senin vermen gerekiyor. Birden seni aramış olması tuhaf... (J) Eğer bu bildiğim
S ise, uzak durmanı tavsiye ederim. (L) Bunu söylemezler. Kendi kararını vermelisin! (J) Evet, onlar
söylemez ama biz söyleyebiliriz! (TA) Kendi sezgilerime göre hareket edeceğim... (J) Yani? (TR) S'yi ne
kadar yakından tanıyorsun? (TA) Ne zaman onun üzerinde çalışsam belirli birşey durum vardı. Bir enerji
emiş gibi, bilirsiniz. Enerjimi emdiğini hissediyordum. (J) Çok zekisin, evet. Ne yazık ki biz bunu fark
edememiştik. (F) Fark ettik. (L) Hızlıca birşey sormak istiyorum. TA geçen gün üzerimde bir çalışma yaptı.
O sonbaharda yaşadığım şeyleri onarmak için yapabileceği başka birşey var mı? (Cevaptan önce uzun
bekleyiş.)
C: Bekle ve gör.

S: (TR) Buna cevap vermeden önce epeyce düşündüler! (L) Demek söylemiyorsunuz! (J) ...Geçen hafta
yaşadığım deneyimlerle ilgili birşey sormak istiyorum. Daha önceki kadar duygusal değildim... Bunun
aldığım besin takviyeleriyle, vitaminlerle falan ilgisi var mı?
C: Kısmen, ama hatırla, fiziksel ve eterik herşey birbiriyle ilişkili.

S: (L) Eğer tüm fiziksel ve eterik şeyler ilişkiliyse, olumsuz fiziksel/duygusal olayları azaltan eterik
deneyimi neydi? (J) Evet, son iki haftadır ağlama nöbetleri geçirmiyorum. (L) Eterik olarak ne değişti?
C: Fazla karmaşık.

S: (L) Ama görünüşe göre birşey değişmiş. Tamam, bu onun kendini inceleyerek veya işaretleri
gözlemleyerek kendi kendine bulması gereken birşey mi?
C: Aynen öyle!

S: (J) Pre-menopozal durumda olmayla herhangi bir ilgisi var mı?


C: Çok muhtemel.

S: (J) Tamam, çok teşekkür ederim.


C: Birşey değil.

S: (AK) TA'nın sana yardımcı olabilmesiyle ilgili ne dediler? (L) "Bekle ve gör" dediler. Birşey
söylemeyeceklerini söylediler.
C: Hayır, öyle söylemedik.

S: (L) Çok da titiz cevap veriyorlar, değil mi? (TA) Akupunkturun JR'nin duygusal sorunlarına faydası olur
mu? İniş çıkışlara?
C: Öğrenmek eğlencelidir!

S: (L) Dene ve gör! (J) ... Perşembe günü öğleden sonra Courtney Campbell Bridge'de yaşadığım tuhaf
duyguyu sormak istiyorum. Yaşadığım o büyük korkunun nedeni neydi?
C: Fizikselliğin kapana kıstırıcı sınırlarına dair anlık farkına varış deneyimlerinde korku şiddetleniyor.
S: (L) J'nin yaşadığı şeyin Perşembe günü olmuş olan astrolojik birleşimle ilgisi var mıydı?
C: Hayır.

S: (L) Bu deneyimle ilgili söyleyebileceğiniz herhangi başka birşey var mı?


C: Hayır.

S: (L) Perşembe günü oluşan astrolojik birleşimin başka bakımlardan önemi var mıydı?
C: Hayır.

S: (L) Demek bununla ilgili gürültünün nedeni metafizik dünyasının her zamanki "sıkıldık, hadi yeni bir
söylenti çıkaralım" rutiniydi.
C: Evet.

S: (L) Bunu doğru okumuşum. Bir önemi yoktu. Ark Macaristan'da ABD fonlu bir üniversitedeki
konferansa katılacağını söyledi. Davet edilenlerin çoğu Rus. Ark istisna teşkil ediyor. Ark'a göre tüm bu
Ruslar Amerikan tarzı yaşamın faziletlerini öven kişiler. Yüksek öğrenim enstitülerinde belirli
propagandalar yapılıyor. Bu üniversitedeki durumla ilgili yorumda bulunabilir misiniz?
C: Spesifik.

S: (L) Tüm o Rusların yanında Ark neden davet edildi?


C: Konumu nedeniyle.

S: (L) Peki o Ruslar neden davet edildi?


C: Değerleri nedeniyle.

S: (L) Değerleri mi?


C: Evet.

S: (L) Diğer ülkelerin onları satın almaması için biz satın alıyoruz! (L) Bu mu? (TR) Politik. (L) Diğer ülkeler
onları almasın diye onları ABD mi alıyor?
C: "Satın alınmamaları için satın alınıyorlar."

S: (TR) Tüm o Ruslar işsiz kalmış durumda ve ABD de onların Çin'e gitmesini istemiyorlar.
C: Hayır, TR. Ülkeler yok, sadece ruhlar var.

S: (L) Kendi başlarına düşünmemeleri veya herhangi birşey yapmamaları için satın alınıyorlar... (J)
Susturuluyorlar...
C: Amaç bu, ama her zaman başarılı olmuyor.

S: (L) Yani onları satın alıp ne düşüneceklerini söylüyorlar. (TR) Aynen öyle. Bağımsız çalışmalarını
istemiyorlar. Boşta pek çok Rus bilimadamı var. (L) Ark'ın eskiden bir tarikat mensubu olduğuyla ilgili
söylentiyi merak ettim. (J) Florida'ya geliyor diye mi çıkardılar bu söylentiyi? (L) Evet, eski karısı sanırım
Ark'ın buraya geleceğinden haberdar. Çünkü biletler ve diğer hazırlıklar üniversite tarafından halledildi.
Bu söylentinin kaynağı Ark'ın eski karısı mı?
C: Avukatlar araştırıyor.

S: (L) Ark'ın geçmişte neler yaptığını araştırmaları için avukat mı tuttu? Nerelere gittiğini, kimlerle iletişim
kurduğunu araştırmak için?
C: Yakın.

S: (L) Ve buraya geldiğini de biliyor?


C: Evet.

S: (L) Beni biliyor mu?


C: Hayır.

S: (L) Bu konuda başka sorunlar da çıkacak mı?


C: Ne beklerdin?

S: (L) Bize beklenti içinde olmamamızı, olan şeylere olduğu zaman bakmamızı söylediniz. (J) Evet, ama
oldukça iyi bir fikrin var... (TR) Ark'ın parasını aldı. Avukatlar tuttu. Ark'ın parası bunlara gidiyor. Ark
sonunda parasını geri aldığında avukat ücretleri paradan eksilmiş olacak. Epeyce bir miktarı yani. (L)
Kadın bunu yapmaya devam ettiği sürece parasını hızla tüketecek ve kendisi de zor durumda kalacak.
Şimdiye kadar avukatlara, özel dedektiflere vs ne kadar para harcadı?
C: Açık.

S: (TR) Hepsini harcayacak. (L) Bu tahmini siz yaptığınız için ve doğru çıktığı için şunu sormak istiyorum;
biz sormadan şu anda bize bu konuda söyleyebileceğiniz herhangi başka birşey var mı?
C: Ark'ın şu anda olduğundan daha dikkatli olması gerekiyor. Kadının daha neler yapabileceğinin
yeterince farkında değil. Eğer daha dikkatli olsaydı bu kadar risk altında olmazdı. Ne yazık ki zayıf bir
noktası olarak durumu çok fazla küçümsüyor, küçümsemediğini söylediğinde bile.

S: (L) Bu noktada somut bir eylem olarak ne yapabilir?


C: Eğer kişi yeterince bilgiye ve/veya farkındalığa sahipse, somut eylemler de doğal bir şekilde yolunu
bulur.

S: (L) Uygun somut bir eyleme geçmek için hangi bilgi veya farkındalık üzerinde yoğunlaşması gerekiyor?
C: Son üç yanıta bak.

S: (L) Yani bu kadının neler... (TR) Etrafında neler olup bittiğinin farkına varması onun için zor olacak.
Çünkü bilimadamı. Belirli şeyler üzerinde odaklanıyor.
C: Ama pek çok başka konuda "tipik" bilimadamlarınızdan biri değil.

S: (L) Bu durumda fayda sağlaması için ona söyleyebileceğim herhangi birşey var mı?
C: Söyledik.

S: (L) Bu konuda başka birşey?


C: Sorarsan.

S: (L) Başka birşey düşünebilen biri var mı? (TR) Devlet onu izliyor mu?
C: Evet.

S: (TR) Bunun farkında mı?


C: Hayır.

S: (L) Email'lerimizi okuyorlar mı?


C: Açık.

S: (L) Onlar okumuyorsa NSA okuyordur! (AK) Ark'ın bu konuda gözardı ettiği başka önemli birşey olup
olmadığını sor. (L) Eski karısının eylemlerine son vermek amacıyla dava açma anlamında hangisi en etkili
olur; hukuk davası mı, kamu davası mı?
C: Bu da bir öğrenme deneyimi.

S: (L) Ark'ın şu anda öğrendiği şey karanlığın ne kadar karanlık olabileceği mi?
C: Kısmen.

S: (L) Diğer kısmı nedir?


C: Pek çok diğer kısım.

S: (L) Herhangi birşey 11'inde buraya ulaşmasını önleyecek mi?


C: Belki.

S: (TR) ABD devleti onu izliyor mu? En azından eylemlerini not alıyorlar mı? Konferansa davet edilmişti.
C: Bu durum konferansa davet edilmesinden çok uzun zaman öncesi için de geçerli olabilir!
S: (TR) Onu izliyorlar çünkü Avrupa'nın en prestijli bilimadamlarından biri. Herkesi izliyorlar. Uzmanlığı
dışında konferansa neden davet edildiğini sormuştun.
C: Eğer bu konuda tavsiye istiyorsanız yalnızca şunu söyleyeceğiz: belki de en iyisi bu konuya tüm
dikkatinizle odaklanmak; bu husus üzerindeki enerjilere ve iletişimlerle ilgili ciddi durumlara. Daha sonra
gelecekle ilgili ve kalple ilgili konuların gündeme geleceği bir "zaman" olacak. Ark'ın konunun doğurduğu
son derece uç tehlikeleri hemen anlaması gerekiyor!!!!!

S: (L) Eğer tüm enerjileri bu konuya odaklarsak, spesifik olarak hangi... (TR) Ark'ın buraya gelmesi.. (L)
Biliyorum, ama...
C: Ve boşanma ve genel olarak saldırıyla ilgili. En büyük saldırıya kimin ve neden maruz olduğu hakkında
ne söyledik?

S: (L) En büyük saldırıya maruz olanlar, tüm bu şeylerin üstesinden nasıl gelineceğini öğrenmesi
gerekenler... Bunu mu kastediyorsunuz?
C: Hayır.

S: (TR) Federaller ve bilim topluluğu Ark'ın onları ilgilendiren ve hemen takip etmeleri gereken birşey
yapmadığından emin olmak istiyor. Evrak işleri, pasaport ve kredi kartı konusunda düşündüğümüz doğru
mu?
C: Kısmen.

S: (L) Pasaporta ve kredi kartına ne oldu?


C: İnceleme, kodlama ve takip için değiştirme.

S: (L) Neredeyken aldılar onları?


C: Kalabalık bir ortamda otururken.

S: (J) Ne zaman yerine geri kondular? (L) Yerine geri konmadı. Ona masa başında geri vermişler. Peki kim
almıştı? (J) Ve kim geri getirdi?
C: Alfa 1'den bir ajan.

S: (TR) Bir devlet programı olmalı. (J) Onlarınki mi yoksa bizimki mi? (L) Hepsi aynı.
C: Her ikisi.

S: (L) Bu kartları değiştirmeye çalışmasını tavsiye eder misiniz?


C: Hayır!!!

S: (TR) Fark etmez. Ayrıca eğer onları değiştirirse durumu anladığını bilecekler! Ve işaretli yeni kartlar
verecekler!
C: Bilgi korur... bilgisizlik ve ihmal tehlike yaratır!

S: (L) Bu durumla ilgili öğrenebileceğimiz başka ne var? Ark kartlardan ve evraklardan bahsederken bana
tehlike altında olduğunu mu anlatmaya çalışıyordu, yoksa durumun farkında olduğunu mu?
C: Birşeylerin ters gittiğini sezdi ama kısmen yanlış tanı koydu.

S: (J) Odasında gelen telefon neden o kadar sorgulayıcı nitelikteydi?


C: Farkındalığını ölçmek için.

S: (L) Onunla yaptığım telefon görüşmelerini dinliyorlar mı hergün?


C: Evet.

S: (TR) Bizim buradan Kanada'yla yaptığımız ve oradan buraya yapılan aramaları bile dinliyorlar. Aynı ülke
sayılırız ama onları bile dinliyorlar. (J) Tüm telefon görüşmelerini dinliyorlar mı? (L) Muhtemelen.
C: Bazen bu iletişimleri "şahsen" bile izliyorlar. Çok uzun zaman önce örneğin telefon dinleme gibi şeyleri
tamamen ve komik derecede gereksiz hale getirecek kadar gelişkin teknolojinin varlığından
bahsetmiştik.
S: (L) Telefonla veya email'le ona bu durumdan bahsetmeye çalışmam iyi olur mu?
C: Anlamsız.

S: (TR) Gerek yok. Kendisinin bunun farkında olması gerekiyor ve senin bize anlattıklarına göre bu şeyleri
zaten biliyor.
C: ...Farkındalığın arttırılması gerekiyor. Ve şunu da söylemeliyiz ki "gizli dünya devleti" teknolojileri sizin
erişiminiz olan herhangi birşeyden yaklaşık 150 yıl ileride.

S: (L) Ona bu durumdan bahsetmem neden anlamsız?


C: Onu dikkatlilik ölçeğini arttırma konusunda uyarman anlamsız değil, sadece ayrıntılara dayalı olarak
onu yönlendirmen veya "hileli manevralar" yapmaya çalışman anlamsız olur. Zihinleriniz gazete gibi
okunabiliyorsa, bunun ne anlamı var?

S: (L) A___'nın tuttuğu avukatlar veya araştırmacılar bizim internet üzerinden yaptığımız iletişimleri
izlediler mi? Telefon görüşmelerimizi? Bunlara erişimleri var mı?
C: Avukatlar değil, ama "bir yolunu bulabilirler."

S: (L) Nasıl bulabilirler? Beni bir tek o tanıyor, avukatı hariç ve annesi ve bir de kızkardeşi. (TR) Yaklaşık
500 ihtimal var desene! (L) Her zaman bir yol bulunuyor...
C: Bu seni aydınlatmak için yeterli değil mi?

S: (TR) Herşey duyuluyor... Avukatlar ve o kadın asıl mesele değil, onlar yalnızca bunun bir parçası.
C: Kızkardeş ve/veya anne kıza söyler, kız eski eşe söyler, eski eş avukatlara söyler, avukatlar
araştırmacılara söyler, araştırmacılar...

S: (J) Bu böyle gider... (TR) Ve Clearwater bölgesine geliyor! (L) Tarikatle ilgili iddianın kökeni nedir?
C: Araştırmacılar yoluyla avukatlar... Yanlış bir tespit miydi, yoksa daha sonra yararlanmak üzere
düzenlenmiş uygun bir plan mı?

S: (L) Ark kendi avukatına güvenebilir mi?


C: Siz sizinkine güvenebilir misiniz?

S: (L) Asıl istekleri para kazanmak.


C: Evet.

S: (TR) "İlk Korku"daki karakterin söylediğini hatırla: "Masum mu yoksa suçlu mu olduğun umrumda
değil, bunu gerçekten senin yapıp yapmadığın umrumda değil. Ben senin annenim, babanım,
kardeşinim, kimseyle değil benimle konuş, ben senin avukatınım..." (L) Bu tarikat dedikodusunu
durdurmak için yapabileceği herhangi birşey var mı?
C: Benzer sorulara verilmiş önceki yanıtlara bak.

S: (L) Tamam, ihtiyacı olan somut eylemlere geçebilmesi için farkındalığının artması gerekiyor demişler,
doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Bu akşam Ark için, bizim için verebileceğiniz başka herhangi bir bilgi var mı?
C: Hayır.

S: (L) O halde iyi geceler ve teşekkürler.


C: Hoşçakalın.
1 Şubat 1997

Laura, F___, TR, JR, V

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam hangi ismi kullanıyoruz?


C: Wonapa.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Tartışmamızı dinliyor muydunuz?


C: Evet.

S: (L) Konu hakkında yapmak istediğiniz herhangi bir yorum var mı?
C: Bundan daha spesifik bir soru bekliyoruz!

S: (L) Mühimmatla ilgili herhangi bir soru sormayacağım. Bunlar hakkında hiçbir şey bilmiyorum, ve o
yüzden de akıllıca sorular soramam...
C: Sohbetiniz mühimmattan çok daha fazlasını kapsıyordu.

S: (L) Evet öyle... (T) Başka birşeyden bahsedelim.


C: Evet, konuya girmenizi öneriyoruz.

S: (L) Tamam o halde, millet sorun sorularınızı, çünkü siz konuya girmek için ne sorulacağını
biliyorsunuz...
C: Hayır Laura, sen de!

S: (L) Hayır...
C: İlüminati hakkında hiçbir şey bilmiyor musun? Veya gizli devlet hakkında? Ya da değişimler meydana
getirmeye yönelik gelecek planları hakkında?

S: (T) Evet, bundan bahsediyorduk.


C: Acaba bu sizi nasıl etkileyecek?!? Kendi iyiliğiniz için bunun hakkında bilginizi arttırmak, tartışmak ve
ağ çalışması yapmak akıllıca olurdu!! Özellikle de Arkadiusz hayatına girdiğinden beri Laura'nın
"tonunda" belirgin bir değişim fark ettiğimiz için... Bu gelişmelerden dolayı gelecek durumunuz hakkında
"ayağın yerden kesildi." Fakat geçici duygularının büyük resmi görmeni engellemesine izin vermek hiç
akıllıca olmaz. Arkadiusz'un grubunuza dahil olması olayların gidişi üzerinde çok derin bir etki yapacak
ve yaklaşan dalga ve dalganın gelişi öncesinde yaşanacak karmaşa üzerinde düşünmeniz iyi olur!!!

S: (T) Sadece New Port Richey'nin frekansını etkilemiyoruz... (L) Tüm gezegenin frekansını etkiliyoruz...
(T) Dünya'nın frekansını etkiliyoruz. Ve frekanslarını ayarlayan diğer gruplar da var. Belki farklı frekanslar,
belki de aynı frekans. Buna değinmişlerdi... Başka gruplar da olduğuna... (V) Evet, geçen ay boyunca
bunun üzerinde düşünmüştüm. Sen ve F___ ile ilk kez oturduğum zamanlarda gezegende on kişi daha
olduğunu... (L) 100 kişi demişlerdi. Ve 10 tanesinin benzer nitelikte bilgiler aldığını... (V) Son iki-üç yılda
bu sayının artıp artmadığı üzerinde düşünüyordum. (J) İyi soru! (T) Bence Gulf Breeze Altılısı şanslarını
denediler ve başaramadılar. Pek çok grup bunu başaramayacak. (V) Bu konunun ölçütlerinden biri
etkileşimin... (T) Bunu başarmak için tek bir gruba güvenemezler. Bunu yapmaya çalışan çok sayıda farklı
gruplar var. Bu şekilde en az bir grup bağlantıyı kuracak. Ne kadar çok, o kadar iyi. Ne kadar çok grup
olursa, güç o kadar artıyor. (L) Tüm mesele hayatta kalmak. Yaşadığımız onca tuhaf şeyden sonra...
C: Akışı tekrar başlat Laura.

S: (L) Hangi akışı?


C: Bilmiyor musun?!? Dediler şaşırmış bir şekilde...
S: (T) Frekans, akış, konuştuğumuz şey. Bundan mı bahsediyorsunuz?
C: Evet.

S: (L) Ark buraya geldiğinde bu grup...


C: Sorulara tekrar başlamayı kastettik...

S: (L) Tamam, akışı tekrar başlatmak...


C: Eldeki konular hakkında.

S: (L) Akışı tekrar başlatmamı istiyorlar... (T) Sorulara başla... (L) Pekala. Akışı tekrar başlatmak için şunu
sorayım: Çeşitli defalar, yapmakta olduğumuz şeyin yaklaşan değişimlerde, karmaşada vs bir şekilde bir
rol oynayacağını söylediniz. Ve yine çeşitli defalar gizli devlete, İlüminati'ye vs değindiniz. Bilgi
seviyemizin sanırım İlüminati'nin bilgi seviyesinin %30-35'ine yükseleceğini söylediniz. Ama sanırım her
birimizin bireysel bilgi düzeyinin birleştirilmiş hali bundan daha fazlasına ulaşmış olacak. Çok uzak
olmayan bir gelecekte faaliyetlerimizin daha yakından takip edileceğini düşünebilir miyiz?
C: Ne düşünüyorsunuz?

S: (L & T) Elbette! (L) Bize daha fazla saldırı veya bir şekilde zarar vermeye yönelik girişimler olacak mı?
C: Şu şekilde söyleyelim: Bildiğiniz gibi gelecek akışkan. Bilgi sizi korur. Ama bu harflerin burada söylenir
söylenmez bir yerlerde bir ekranda göründüğünü düşünmeniz akıllıca olur!

S: (L) Söylenir söylenmez... (T) Söylenir söylenmez mi, tablada çıkar çıkmaz mı?
C: Fark etmez. Kilit nokta, bu bilgilerin nasıl kullanıma konacağı ile ilgili beklentinin ne olduğu.

S: (L) Bu izlemeyi yapmak için seçilen kişilerin KH eğilimli oldukları için özel olarak mı seçiliyorlar?
C: Bu süreç doğal bir şekilde gerçekleşiyor. Şimdi sizin için bir uyarı. Eğer kişi yeterince dikkatli ve/veya
farkında değilse ve dolayısıyla gerekli önlemleri almazsa, titreşim oranı frekans rezonansı dışarıdan
değiştirilebilir.

S: (L) Evet bunu biliyoruz. Yani diğer bir...


C: Sizinki değiştirilebilir, bizimki değiştirilemez! [Teyp duruyor]

S: (L) Birşey sormak istiyorum...


C: Şimdi, hatırlayın, teknoloji size çeşitli şekillerde saldırmak için kullanılabilir. Örneğin seninle Ark
arasında ani fırtınalı durumlar meydana gelebilir. [Teyp duruyor]

S: (L) Evet... (T) Bu her zaman akılda bulundurulması gereken birşey. (J) Bu bize de oluyor... (T) Bizi
durdurmak için kaç saldırı üretildi? Çok! Onların arasında da bilgiler yayıldığı için saldırılardan kaçı
gerçekleşmedi acaba? Kaç müttefikimiz var? (L) Muhtemelen az. (T) Artıyor...
C: Belki, ama belirli "ajanslar"da gelişen müttefikler son derece sert bir muamele görebilirler.

S: (L) Son birkaç hafta içinde çok zor düşmeler yaşadım. Birşey yapıldı gibiydi. Ark ve Ta bunu bana karşı
fiziksel bir saldırı olarak algılıyor. Bu gerçekten de bana yönelik fiziksel bir saldırı mıydı?
C: Evet.

S: (L) Peki bunun amacı... Gayet açık. Beni görev dışı bırakmak. Bu bana karşı kullanılan başlıca saldırı
yöntemi mi?
C: Evet. Ve şimdi seni uyarıyoruz !!! Evde Arkadiusz'un gelişi için hazırlığın ayrıntılarıyla dikkatinin
saptırılmasına izin verme. Bu komik derecede gereksiz ve ayrıca enerjini ve farkındalığını o kadar ciddi
bir derecede saptırıyor ki, seni mutlak "vuruşa" açık hale bile getirebilir !!!! [Teyp kapanıyor ve
düzelmiyor.]
12 Şubat 1997

F___, Laura, Ark, AK

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam hangi ismi kullanalım?


C: Warde.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Tamam, sorular...


C: Sorular sende!!

S: (L) Bende mi?


C: Tekil mi söyledik çoğul mu?

S: (L) Sen sor. (A) Ben mi? Bir soru düşünmüyordum... Şu anda hiçbir...
C: Arkadiusz, kafanda dolanıp seni yoran ve aynı "zamanda" seni uyandıran pek çok soru var.

S: (A) Evet...
C: O düşünceleri görebiliyoruz... Çözüm aramada isteksiz olma. Uzun yıllardır devam eden eğitimin,
araştırmaların ve ağ çalışmalarının sana öğretmiş olduğu gibi, sorulmamış soru, çözülmemiş sorun
demektir.

S: (A) İlk sorum: Bu "kadersel olarak önceden belirlenmiş misyon"un ne olduğunu, neyi içerdiğini
anlamak istiyorum.
C: Karşılaştığın yolu izlemeyi içeriyor.

S: (A) Tamam...
C: Size kadersel olarak önceden belirlenmiş misyonunuzu anlatmıyoruz, çünkü o zaman artık "kadersel
olarak önceden belirlenmiş" olmaz. Deneyiminizle öğreniyorsunuz ve sezmekte olduğunuz gibi oldukça
büyük bir deneyimin eşiğindesiniz.

S: (L) Ne tür bir deneyim? (A) Evet! Ne tür bir deneyim?


C: Biz de size aynı şeyi sorabiliriz!

S: (A) Yani ne tür bir deneyim olduğunu bilmiyoruz...


C: Evet biliyoruz!!

S: (L) Biz kim? Buradaki biz mi yoksa 6. yoğunlukta biz/siz mi?


C: Ne düşünüyorsunuz?

S: (L) Benimle dalga geçmeyi kesin! (A) Ne mi düşünüyorum? Tamam... (L) Bu deneyim dış kaynaklarla
etkileşim içeren bir deneyim mi, içsel bir deneyim mi, bir öğrenme deneyimi mi, bir ipucu verebilir misiniz
bu konuda? (A) Evet...
C: Bu soruları Arkadiusz'un sormasını tercih ederdik... Onun bu alandaki yeteneklerinden her zaman çok
etkilendik. "Uzun bir yürüyüşte" soğuk bir yağmura yakalandığını, o altüst olmuş halinde "yeni bir kapı
açan" bir sezgiye ulaştığını hatırlıyor musun? Bir dönüm noktası olarak 1966'yı hatırlıyoruz. Bu da benzer
bir zaman Arkadiusz, ve duygular oldukça benzer, ama bu sefer 3. yoğunlukta diğerlerinin yardımına
sahipsin.

S: (A) Hmm. Fiziğin herhangi bir faydası olacak mı, yoksa bu tamamen farklı birşey mi, bunu öğrenmek
isterdim. Ne üzerinde konsantre olmamız gerektiği üzerinde konsantre olmam gerekiyor sanırım. Fizik
alanında mı, yoksa tamamen başka alanlardaki yetenekleri mi gerektiriyor?
C: Birleştiremez misin?

S: (A) Tamam. Birleştirebilirim. Ama hangi diğer yetenekler? Hiçbir fikrim yok.
C: Bu doğru değil sevgili Arkadiusz. Tıpkı küçük bir çocuğun yürümeye isteksizliği gibi bir isteksizliğin var,
ama fikirsiz değilsin kesinlikle. Daha önce korku resme sokulduğunda, istek duymana rağmen "geri
bakmama" bilgeliğine sahiptin. Ne olduğuna bak!

S: (A) Tamam, herhangi bir tehlikenin mevcut olduğunu düşünmüyorum çünkü tehlikeden nasıl
sakınılacağını biliyorum. Bence bunlar ilüzyon. Bunlara inanmıyorum. Güvendeyim. Görmediğim
herhangi bir tehlike olduğuna inanmıyorum. Peki farkında olmadığım herhangi bir tehlike var mı? Yeni
birşey?
C: Üçüncü yoğunluktakiler mevcut olan tüm tehlikelerin her zaman farkında olabilseler iyi olurdu, ama
o zaman da öğrenme aksamış olurdu, değil mi?

S: (A) Bu hiçbir şey. Temel olarak hiçbir şey. Soruları yanıtlamıyorlar. Bunu kendi kendime de
açıklayabilirim. Herhangi yeni birşey olup olmadığını sordum, farkında OLMADIĞIM birşey!
C: Şu anda fiziksel konumundan dolayı daha az tehlikedesin.

S: (A) Tamam, bu yeni birşey. Peki neden?


C: Neden mi? Çünkü senin için oluşan tehlike vektörleri temel bağlantılarını kurduğun yerlerde.

S: (A) Burada olacağım bu iki ay boyunca ne yapmamı tavsiye ettiklerini söyleyip söyleyemeyeceklerini
öğrenmek istiyorum. Dalganın aşaması sorunu üzerinde çalışmakla mı ilgili? Elektromanyetik, çekimsel
veya hangi türdeyse...
C: Bu bağlantıyla ilgili yanıtlar sana şaşırtıcı bir berraklıkla gelecek ve her geçen gün giderek artan bir
yoğunlukla "önünde açılacak."

S: (A) Tamam. Çok iyi. Bu devam eden birşey olacak. (L) Peki bunu neden sordun? (A) Çünkü bunun... (L)
Çünkü yanıtı sana gümüş bir tepsi üzerinde hazır olarak vereceklerini düşündün... (A) Hayır hayır hayır!
Bir ipucu istedim! Ama ipucu yok! (L) "Önünde açılacağını" söylediler. (A) Elbette! Arkamda değil
önümde! (L) Şunu sormak istiyorum: Kullandığınız o kelimelerde gizli bir anlam var mı? Önünde açılmak?
C: Belki.

S: (A) Önümde ipuçları var. Beni bekliyor. Çok iyi. Belki de başka birşey sormamam gerekiyor. Tamam,
benden pas. Çünkü hiçbir tam şey yok... Tam bir soru sormuştum. Tam bir yanıt olmasını bekliyordum.
C: Yanıtlanmasını çok istediğin soruları geride tutuyorsun. Yanıtın netliği sorunun spesifiklik derecesine
dayalı!

S: (A) O soruların ne olduğunu mu soruyorlar? Genler, birleşik alan teorisi, görelilik ve zaman. Sorular
bunlar. Başka. Bir tarafta ihtiyaç duyulan şey açık bir şekilde ruhsal birşey yapmak. Bunun denklemlerle
ve matematikle bir ilgisi yok. Öneriye göre anladığım şey fizik veya matematiğe yer olmadığıydı... (L)
Bunu kim söyledi? Kasyopyalılar değil! Matematiğin ÇOK önemli olduğunu söylediler! (A) Evet... Tamam.
Öyle dediler. Ama sonra ne tür bir matematik olduğunu sordum... Birşey söylediler ama ben bu soruya
teknik bir yanıt istiyorum... (F) Belki de sana bu yanıtları vermiş olsalardı ilk bakışta sana anlamlı gelmezdi.
Yanıtları daha derinlemesine incelersen altta yatan önemli şeyler keşfedebilirsin. Bir hazine avı gibi.
Gömülü hazine. Eğer yanıtları doğrudan verirlerse öğrenemeyiz. Çok spesifik olabilirler, belki
düşündüğümüzden çok daha spesifik. Ama verdikleri yanıtların çok yakından incelenmesi gerekiyor. (A)
Hmm. (L) Birşey sorayım. Bir deneyimin eşiğinde olmaktan bahsettiler. Ve önünde birşeylerin açılacağını
söylediler. "Eşik" ve "önünde açılma" cevapları bağlantılı mı?
C: Elbette!!!

S: (L) Tamam, Ark bir tür deneyimin eşiğinde. Bu deneyimi tespit etmemizin bir yolu var mı? Gözden
kaçıramayacağımız kadar bariz birşey mi? Yoksa dikkat etmezsen kaçırabileceğin birşey mi?
C: "Eşik" ne düşündürüyor?

S: (L) Kapı. Bir kapıyı düşündürüyor. Fiziksel olarak, ruhsal olarak, psişik olarak bir kapıdan geçeceği
anlamına mı geliyor bu? Birinin evine gitmek gibi?
C: Sadece "kapı" anlamına gelmiyor, aynı zamanda kişinin konumunu ve bir kaçınılmazlık durumunu ifade
ediyor.

S: (L) Bu konuda yardımcı olmak için yapabileceğim birşey var mı?


C: Zaten yardımcı olmadın mı?

S: (L) Bu "eşik" ve "açılma" deneyimiyle ilgili spesifik bir yardımı kastediyorum.


C: Evet! Ve bu arada Arkadiusz, bilim aslında son derece ruhsaldır!

S: (L) Diğer bazı hususları da düşününce, yollarımız paralel mi olacak, yoksa ayrılacak mı merak
ediyorum... Bu noktadan sonrasında nasıl olacağı...
C: Bize yollarınız içiçe geçiyor gibi görünüyor!

S: (L) İçiçe geçmek kelimesini kullanmaları ilginç. Bunu EM ve çekim arasındaki ilişkiyle ilgili olarak
kullanmıştın. İlgisi var mı?
C: İsterseniz.

S: (L) Ben yorgunum, Ark da yorgun. Bu akşam söylemek istediğiniz herhangi başka birşey var mı?
C: Yanıt arayışlarınızı birleştirin, diğer herşey yerini bulur.

S: (L) Son bir soru: "enerjileri birleştirin" diyorsunuz. Bunun yanıt arayışımıza yardımcı olmasının bir
nedeni var mı?
C: Bütünleyici ruhlar.

S: (L) Tamam. Teşekkürler ve iyi geceler.


C: İyi geceler.
22 Şubat 1997

F___, Ark, Laura, TR, JR, V

S: (L) Merhaba, kimle birlikteyiz?


C: Oponoa.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Celseden önce çeşitli şeyleri tartıştık. Sorulara geçmeden önce söylemek istediğiniz herhangi birşey
var mı?
C: Yeraltı üsleri için çok büyük bütçe artışı gerçekleşiyor.

S: (L) Tamam, neden bütçe artışı yapıyorlar?


C: Çünkü gerçekleşecek pek çok faaliyet var.

S: (L) Ne tür faaliyetler?


C: Çok çeşitli.

S: (L) Örnek olarak en önemli üç tanesini söyleyebilir misiniz?


C: Deney, kullanım ve uygulama.

S: (Laura & TR) Neyin?


C: İnsan "kaynaklarının." "Hasata" yönelik planlar.

S: (T) Yeni yeraltı üsleri ve eskileri yaklaşan hasata yönelik mi?


C: Ve KH güçlerinin planladıkları diğer amaçlar.

S: (T) Ve diğer KH planları... (L) "Hasat" denen şey nedir?


C: Sence?

S: (L) Negatif bir durumdaki veya pozitif durumdaki hasat nedir? Yani sapla samanı ayırmak...
C: İkisinden biri.

S: (L) Tamam bazı planlar gerçekleştiriliyor diyorsunuz. Son birkaç hafta veya ayda bu planlarla ilgili ne
tür olaylar gerçekleştirildi? Yani buradaki kilit nokta nedir?
C: Söylediklerimize dikkat ediyor musun, ki her zaman etmenizi öneriyoruz?

S: (L) Elbette! Sormamın nedeni birşeyleri açıklığa kavuşturmak! Elbette dikkat ediyorum!
C: Son zamanlarda bir sapma gösterdin.

S: (L) Ama bu uyuduğum anlamına gelmiyor! (V) Ben bir soru sorabilir miyim? Eğer çok daha fazla faaliyet
oluyorsa ve birşeyler ciddi şekilde artıyorsa, onlara tam olarak...
C: V havaya değinmişti. Aralık ve Ocak'ta orta Avrupa'da hava sana biraz fazla soğuk geldi mi Arkadiusz?

S: (T) V havanın durumundan ve havadaki değişimlerden bahsetmişti. Tallahassee'deyken izlediğimiz


filmin adı neydi? Adını unuttum... [TR izlediğimiz bir bilim kurgu filminden bahsetti. Dünyadışı varlıklar
aramızdaydı ve havayı bizim için katlanılmaz ama kendileri için mükemmel hale getirmeyi planlıyorlardı.
Doğal olarak bir gizlilik ve örtbas vardı. Daha sonra konu cep telefonlarına ve Kuzey Florida'nın kırsal
bölgelerinde kurulan baz istasyonlarına döndü. Baz istasyonlarıyla ilgili bir soru soruldu. Sorunun ilk kısmı
kaybedildi.] (T) ... Ne aktarılabilir? Bu mikrodalga kuleler yoluyla negatif enerji odaklanabilir mi? (V) Ve
garip hava ile hasat arasındaki ilişki neydi? (L) İklim değişikliklerinin dalganın enerjisinin artmasıyla ilgili
olduğunu söylemişlerdi. Bu iki yıl önceydi. Ve "hasatla" hiçbir ilgisi yoktu. (T) Ama HAARP'ın da buna
katkısı olabilir. (J) Şeyi soralım... (L) HAARP'ın havayla ilgili birşey olduğunu sanmamızı istiyorlar. ... (T)
HAARP havadan çok daha fazla şeyle ilişkili. Enerjiyle ilgili üzerinde deneyler yaptıkları pek çok şeyi
deneyebilirler. Frekansları değiştirerek istediklerini yapabilirler... (J) Negatif titreşimler yaratmak, endişe
ve belirsizliği arttırmak için de hava üzerinde daha fazla etki yapabilirler... (V) Benim varmak istediğim
konu; bu iklim değişiklikleri fiziksel bedeni daha "hasat edilebilir" hale getirecek etkiler yapıyor mu? (T)
Olabilir. (L) Herşey birbiriyle ilişkili, ama belirli birşeyin belirli başka birşeyin nedeni olduğunu
sanmıyorum, sadece bir şekilde oluyor...
C: "HAARP"ın 3'üncü veya 4'üncü yoğunlukta "gezegenin yüzeyinde tam bir düzen sağlayacak" şekilde
bir sistem kurmak amacıyla beyin dalgalarının tam kontrolünü sağlamak için elektromanyetik alanların
yakalanması ve değiştirilmesi için tasarlandığını söylemiştik.

S: (L) HAARP şu anda faaliyette mi?


C: Evet, erken aşamalarında.

S: (T) Ülkenin her yanında bu iletişim kulelerinin giderek yaygınlaşması HAARP programını kıtasal bir
ölçeğe yaymaya yönelik mi?
C: Sistem takviyesi.

S: (L) Yani HAARP sistemini uygulamak için kulelere ihtiyaçları yok, bunlar yalnızca yedek araçlar öyle mi?
C: Kuleler ikili ve tali bazı amaçlara hizmet ediyor.

S: (T) Yerel ve bölgesel otoriteler insanları izlemek için kulelerden yararlanabilir mesela. (L) HAARP
herhangi bir şekilde havayı kontrol ediyor mu, değiştiriyor mu ya da etkiliyor mu?
C: İklim üç faktörden etkileniyor, ve yakında dördüncü bir faktör eklenecek.

S: (L) Tamam, bunu istiyorum. Bu üç faktörü söyleyin, ve dördüncüsünü!


C: 1) Dalganın yaklaşması. 2) Atmosferdeki kloroflorokarbon artışı ve bunun ozon tabakasına etkisi. 3)
Gezegenin eksenel yörüngesindeki değişim. 4) 3'üncü ve 4'üncü yoğunluk KH güçleri tarafından çok
çeşitli şekillerde uygulanan yapay müdahaleler. Duygusal anomalilerin bilgi tabanızı bulandırmasına izin
vermeyin. Gardınızı indirme "zamanı" değil. Bilmediğiniz yerlerde bulunma ve bilmediğiniz yerlerde
uyuma konusunda özellikle dikkatli olun!!! İzleniyorsunuz. Veya en azından, izlendiğinizi düşünmeniz ve
buna göre düşünmeniz ve hazırlanmanız sizin için en iyisi olur. Saldırı ile ilgili uyarıldığınızı hatırlayın.
Giderek daha fazla şey öğrendikçe daha ilginç hale geliyorsunuz... ve seviyenizi yükselttiğinizde, eğer
daha fazla farkında değilseniz daha savunmasız hale gelirsiniz!!

S: (L) Tamam. İklimi etkileyen faktörleri oluş sırasına göre mi verdiniz? Dördüncü daha sonra gelecek,
öyle mi?
C: Belki, ama şunu hatırla: özel araçlarla ölçüm dışında algılanamaz durumdayken dünyanın dönüş
hızındaki bir değişim bildirilmeyebilir. Ekvator kutup bölgelerinden hafifçe "daha geniş." Ama bu fark şu
anda yavaşça azalıyor. 21'inci yüzyılda olacak değişimlerden biri buzul çağının önce Avrasya'da, sonra
Kuzey Amerika'da ani bir şekilde yeniden başlaması. Buz çağları sanıldığından çok, çok, çok daha hızlı
gelişir. [Dünyanın genişlemekte olduğuna dair yeni bir bilimsel teori ile ilgili tartışma.]

S: (T) Dünya genişliyor mu? Tabii en kaba ifadesiyle, ama Dünya gerçekten genişliyor mu? (Ark) Evet,
teori bu. Dünya genişlediği için kıtaların birbirinden uzaklaştığı düşünülüyor ve bu jeologların
düşündüğünden çok daha hızlı oluyor.
C: Kıtasal "kaymanın" nedeni içteki gazların temel olarak manyetik öneme sahip noktalardan sürekli ama
değişken şekilde yüzeye çıkışı.

S: (J) Yörünge eksendeki değişime neden olan şey nedir?


C: Dönüş hızındaki yavaşlama. Dünya içte sürekli olarak bir ısınıyor, bir soğuyor.

S: (L) Neden? Bunun nedeni nedir?


C: Sürecin bir kısmı insanların ve diğerlerinin titreşim frekans rezonans profilinin yüzeye uyguladığı
enerjiyle ilgili.

S: (T) Şimdi farklı bir konuya geçtik. (L) Toparlamamız lazım. Bu noktada bu hasat veya gezegensel
değişikliklerle ilgili öğrenmemiz gereken herhangi başka şey var mı?
C: Sorun.
S: (T) Tamam, celsenin başına dönelim. Hasata hazırlık için yeraltı üslerindeki hızlanma/genişlemeden
bahsediyorduk. Burada dünya çapındaki birşeyden mi bahsediyoruz?
C: Evet, ama özellikle işbirlikçi güç yapısı profili nedeniyle odak ABD.

S: (T) Güç yapısı profiliyle ilgili soru soralım mı? (L) Hayır, bunun ne olduğunu biliyoruz. Onlarla işbirliği
yapmayı seçmişler. Benim sormak istediğim şey hangi belirli adımların atıldığı, ne tür faaliyetlerin
gerçekleştirildiği.
C: Edinim, aşamalandırma, planlanan faaliyetin test edilişi.

S: (L) Peki planlanan faaliyet nedir?


C: Mutlak şekilde herşeyin kontrolü.

S: (L) Oh oh oh... (T) Tek dünya devleti! İstedikleri şey bu! (L) Tamam, peki bu...
C: Bilgi korur, bilgisizlik/ihmal tehlike yaratır. Farkındalık hem doğrudan hem de dolaylı olarak sizi daha
az mütessir hale getirir. Son zamanlarda sentetik kan, ve kan ve plazma değişimi hakkında birşeyler
duydunuz mu?

S: (L) Al sana bir solucan kutusu daha! Tamam, öğrenmek istiyorum! Bize sentetik kan ve kan
plazmasından bahsedin. (T) Bu konuda muhtemelen pek çok araştırma yapmışlardır...
C: Mutilasyon ihtiyacı azalıyor.

S: (L) Sığır mutilasyonları. Eskisi kadar hayvan mutilasyonu yapmak zorunda olmuyorlar. (ç.n.: "hayvan
mutilasyonu" daha önce açıklanmıştı.)
C: Genel nüfus içinde biyo ve siber/genetik hümanoit türlerin sayısı üssel olarak artıyor. Son 10 gün
içinde bir iki tanesine rastlamış bile olabilirsiniz.

S: (L) Kim rastlamış olabilir?


C: Yanıt için faaliyetler, güç ve etki merkezleri üzerinde düşünün.

S: (L) Önümüzdeki hafta bunun üzerinde durabiliriz ama şimdilik iyi geceler dememiz gerekiyor.
C: Nasıl isterseniz. Hoşçakalın.
1 Mart 1997

Laura, F___, Ark, TR, JR ve AK

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam hangi ismi kullanalım?


C: Honaza.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (T) Kasyopya'dan aktarım yapmayla ilgili bir sorun vardı Arkadiusz. Soru neydi? (A) Sanırım soru
aktarım yapmak için neden evrende belirli bir yere ihtiyaç duyduklarıydı.
C: Sizin bulunduğunuz yerden görüldüğü şekliyle Kasyopya takımyıldızının 300 ışık yılı arkasındaki
pulsardan dolayı Kasyopya'dan dünyaya olan güçlü sinyal yayını açıklığını kullanıyoruz. Bu, 6.
yoğunluktan 3. yoğunluğa bir temiz kanal aktarımı olanağı sağlıyor.

S: (A) Kasyopya'dan Dünya'ya olan aktarımın ne kadar zaman aldığını sormak istiyorum.
C: "Sıfır" zaman.

S: (A) "Sıfır zaman..." Neyi kullanarak? Elektromanyetik mi, çekim mi ya da ne?


C: Her ikisi. Birbirleriyle ilişkililer, ya da "birleşik" de diyebilirsin.

S: (A) Neden sıfır zaman? Mekan/zamanın yapısından dolayı mı? Zaman eğrilmesinden dolayı mı?
C: Mekan ve zaman seçimli ve esnektir.

S: (A) Bunun arkasındaki şey nedir? Aktarımı sağlayan araç/aracı nedir?


C: Eğer bir araç olsaydı buna şaşırman daha yerinde olurdu, ama araç yok. Görüyorsun ya, sıfır zaman
kullanıldığında, aynı zamanda sıfır mekan var.

S: (J) Sıfır mekan ve sıfır zaman varsa, aktarımın neden burada 3. yoğunlukta belirli bir yerde sabitlenmesi
gerekiyor?
C: Gerekmiyor, "aktarım amaçlarına" yönelik. Belirli bir yere olan ihtiyaç, daha önce açıklandığı gibi, sizin
algılayışınızla, psişik farkındalık profiliniz için faydalı titreşim frekansları nedeniyleydi. Pulsarlara neden
olan şey nedir Arkadiusz?

S: (A) Pulsarlara neden olan şey ne mi? İyi soru... (L) Biliyor musun? (A) Bazı nükleer reaksiyonlar...
C: Nötron "yıldızları."

S: (A) Bir nötron yıldızı pulsardır. Sormak istediğim şey ise, nötron yıldızlarının özelliğinin ne olduğu...
çünkü tam olarak...
C: Kuantum fiziği...

S: (T) Nötron yıldızlarına neyin neden olduğu sorusunun cevabı kuantum fiziğinde mi? ...
C: Evet.

S: (L) Yani ilgili kaynaklardan pulsarları araştırırsak bu öğrenilebilir, sanırım...


C: "Nuh Sendromu"ndaki anahtar fikir neydi?

S: (L) Anahtar fikir mi? Dönüşüm...


C: Hangi yolla? Neden olan faktör?

S: (L) Neden olan faktör güneş sistemindeki gök cisimlerinin etkileşimi ve enerji alışverişiydi. Güneş
sistemindeki cisimler arasındaki enerji alışverişleri, bu cisimlerdeki hayat üzerinde, örneğin Dünya
gezegenindeki insanlar üzerinde önemli bir etki yapıyor. Güneşin titreşimi birazcık bile artsa bu Dünya
için yüksek bir elektrik yükü etkisi yapıyor. Bir güneş patlaması oluyor, herşey karmakarışık oluyor.
Güneşin içsel salınımlarını ölçüyorlar. Belki de güneşin örneğin 3600 yılda bir büyük bir salınımı vardır?
Güneşin salınımlarını dakika, gün, ay ve yıl olarak ölçüyorlar. 11 yıllık döngü var, 22 yıllık döngü var.
Güneş'te çok farklı dalgalanma döngüleri var. Ya çok daha büyük bir döngü varsa? Öyle bir döngü
etkinleştiğinde güneş sistemi çok yoğun bir elektrik yüküne maruz kalır ve herşey alt üst olur! (T)
Kitabındaki anahtar konu bu muydu? (L) "Nuh Sendromu"nun temel fikri bu...
C: Pulsar son derece yüksek bir hızda titreşim yayar.

S: (T) Belirli bir frekans yaratıyor... (L) Herşeyin frekansını...


C: Evet.

S: (A) ... Tamam, pulsarla ilgili önemli birşey var, çünkü belirli bir frekansla titreşim yayıyor. Ama, elbette,
aktarım için önemli olan bu sinyaller değil, çünkü o titreşimlerin buraya ulaşması yüzlerce yıl alır. Bunu
biliyoruz. (L) Ama pulsar pencere... (A) Pulsar bir pencere... (L) Yoğunluklar arasında pencere. (A) Evet,
ama pulsarın bu pencereyi oluşturmasını sağlayan şey nedir? O frekans mı? Başka birşey mi? Hangi
fiziksel fenomen bu pencereyi oluşturuyor? Bunun kuantum fiziğiyle ilgili oluşunu söylemekten daha
kesin birşey belirtebilir misiniz?
C: Nötron yıldızlarının, süper novaların, "kara deliklerin" vs özelliği nedir?

S: (L) Kara deliğe giren şey pulsar olarak mı çıkıyor?!


C: Hepsi madde/antimaddenin kesişim noktaları... Sizin bildiğiniz şekliyle, gerçeklikler arasındaki sınır...
madde alemleri / eterik alemler, yoğunluk seviyesi kavşakları, gerçeklikler. Bu pencerelerden kolaylıkla
geçilebilir; hatırlayın, yıldızlar ve gezegenler de birer pencere.

S: (L) Ve yıldızlar ve gezegenler dev birer atom olarak tanımlanmıştı. Atom pencere mi?
C: Evet.

S: (A) Proton pencere mi?


C: Evet.

S: (A) Peki foton da pencere mi?


C: Evet.

S: (L) Çekim bu maddi alemdeki nesneler arasındaki çekimden ziyade eterik alemden pencere yoluyla
yansıyan birşey mi?
C: Çekim hayal edilebilir tüm varoluş için ortak "bağlayıcıdır." Bununla ilgili bilmeniz gereken tek şey bu.

S: (L) Tamam, bağlayıcı. Çekim DNA iplikçiklerini bağlayan zayıf hidrojen bağlarıyla aynı şekilde bir
bağlayıcılığa mı sahip?
C: Hayır.

S: (L) Peki fosfat bağının karbon atomunu bağlaması gibi mi?


C: Bunlar maddi. Burada hepiniz için kayıp olan bağlantı, çekimin maddesel olduğu kadar antimaddesel
oluşu!!

S: (A) Bu, bizim mekan/zamanımızın bir alanın sınırı oluşu kavramı mı? Bu doğru bir resim mi?
C: Evet.

S: (A) Peki bu çekimle ve antimaddeyle ilgili olarak, bu tür iki alanın, pozitif ve negatif alanın olduğunu
düşünmek doğru mu? Ve çekim de pozitif ve negatif arasındaki ilişkiyle ilgili.
C: Çekim, mutlak bir şekilde varolan herşeyin "yakıtı", "kanı!!!"

S: (A) Bunun matematiksel tanımı, doğru matematiksel ifadesi nedir? (L) Formülü mü istiyorsun? (A)
Evet!! Formülü istiyorum!!!! [Gülüşme] Hayır! Kavramı istiyorum!
C: Bu nedenle buradasın!

S: (A) Bu ne anlama geliyor? Burada olmam...


C: Bu formülü keşfetmek istemez misiniz?

S: (L) Evet, bu formülü keşfetmek isteriz, çok eğlenceli olur. (A) Elbette! (L) Bir şişe şarap açarız! (T) Ama
direkt kendileri söylerlerse o da iyi olurdu!! [Gülüşme]
C: Ark muhtemel bir formül için ilk adımı ya da rehberliği istedi. Sizin "yoğunluğunuzdaki" bazıları bunu
keşfetti bile, ama bu ölümcül bir sır!!

S: (A) Bu birleşik alan teorisini yeniden incelemem mi gerekiyor? (T) Ölümcül sır nedir? Birilerinin bu
formülü keşfetmiş olması mı?
C: Hayır.

S: (T) Bu iyi!
C: Bu formüle dayalı teknolojiden olası yararlanma yöntemleri.

S: (T) Bu teknolojinin ne olduğunu sorabilir miyiz?


C: Evet, elbette!

S: (A) Anlamadığım birşey var. Birleşik alan teorisine bakıp Einstein'ın ya da başka birinin keşfettiği birşeyi
yeniden keşfetmek için beni istediler. Şimdi bu sırrı keşfetmemizi istiyorsunuz, değil mi?
C: Bunu kendi iyiliğiniz için keşfetmenizi istiyoruz.

S: (T) Öğrenme keşifte.


C: "Keşfi" etrafa bildirmeniz gerekmiyor.

S: (L) Kimseye keşiften bahsetme. (A) Evet, elbette. (L) Demek bunu kullanmamızı istiyorsunuz? Zaman
yolculuğu yapmak isteyen? Buna yaklaşıyoruz sanırım...
C: Evet.

S: (A) Pek çok birleşik alan teorisi var. ___'nınki, ___'nınki, ___'nınki... Pek çok teori var. Bu konuda
herhangi bir ipucu?
C: Hayır.

S: (T) İpucu yok! (A) Peki bu "twister"ları (ç.n.: bükücü/bükümleyici?) soralım. Bunların bunla ilgisi var
mı?
C: [Planşet spiral çiziyor] Belki.

S: (L) Söylemezler. (A) Ne! Söylemezler mi? (L) Hayır. Zaten yapman gerekeni yapıyorsun!
C: Öğrendiğinizde gelişirsiniz. Geliştiğinizde ilerlersiniz. İlerlediğinizde dönüşürsünüz.

S: (L) BANA FORMÜLÜ VERİN!!! [Gülüşme] (A) Hayır hayır hayır. Deneyeyim. Birleşik alan teorisi klasik
bir teori. Ve şimdi bu kuantum meselesi var önemli olan. Bu klasik birleşik alan teorisinin kuantum
teorisini açıklayacağı doğru mu? Bu doğru mu? Bir zamanlar Einstein'ın hayal ettiği şey doğru mu?
C: İçgüdülerin sana ne söylüyor?

S: (A) İçgüdülerim burada oturmaktan ziyade bir masanın başında oturup hesap kitap yapmam
gerektiğini söylüyor... [Gülüşmeler]
C: Bunu keşfetmeni görmek istiyoruz.

S: (L) Onların istediği de bu. Masanın başında hesap yapmanı istiyorlar. (A) Tamam, şimdi konuyu biraz
değiştirmek istiyorum. Önümüzdeki hafta bir seminerim var. Çarşamba günü, beşinde. Bunun için
birşeyler hazırlamam gerekiyor. Bu konuda bana herhangi bir öneriniz var mı?
C: Spesifik olarak... ?

S: (A) Spesifik bir sorum olup olmadığı mı? (L) Ne hakkında konuşmak istediğine karar verdin mi? (A)
Evet, neden bahsedeceğimi biliyorum... Sadece nasıl sunacağımla ilgili bir mesele. Konuya uygun olarak...
(L) Seçenekler nelerdir? (A) Devrimsel birşey olarak da sunabilirim, çok basit birşey olarak da. Seçenekler
bunlar.
C: Devrimsel.

S: (A) Tamam. (L) Spesifik soru sorursan spesifik yanıt alırsın. Formüller hariç! (A) Bana doğrudan bir
formül verilse bu eğlenceli olmazdı... İnanmazdım zaten. (L) Evet, bunu kendin için de kanıtlaman
gerekirdi zaten... (A) Doğru! (L) Ne anlamı olurdu ki bunun?!? (J) Ne eğlencesi olurdu ki?
C: Aynen öyle.

S: (L) Şimdi, The Institute of New Physics adlı bir organizasyondan bir email aldım. Finansörlük
yapabileceklerini ve Ark'ın onlara katılmakla ilgilenip ilgilenmediklerini soruyorlar. Bu enstitünün ardında
kim veya ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Bunu anlamak için kendi kendinize soru sormanız daha iyi olurdu. Mesaj nereden geldi?

S: (L) Tam olarak bilmiyoruz... (A) Hayır, içinde "GAIN"li birşey geçiyordu. İnternet'ten araştırdım ve
adında Gain kelimesi geçen pek çok kurum var. (L) İsimde "gain" olması ve senin de Gainesville'de olman
ilginç değil mi? (J) Evet, ben de bunu düşünmüştüm... Bu kelime kazanç anlamına geliyor ve zaten
finansörler...
C: Finansörler ne yapar?

S: (L) Finansörler ne mi yapar? Para verirler. Finanse ederler... (J) "Kazanmana" yardımcı olurlar... (L)
Evet.
C: Bunu bir neden olmadan mı yaparlar?

S: (L) Elbette bunu bir neden olmadan yapmazlar! Kendi amaçları vardır. Birşey isterler.
C: A HA!

S: (L) A ha mı? ... Onlarla telefonda görüşüp ne istediklerini anlamaya çalışalım...


C: Bir gündemleri var mı? (ç.n.: genel hedef, asıl niyet anlamında)

S: (L) Elbette! Tabii ki bir gündemleri vardır. Son zamanlarda bize yazan herkesin bir gündemi var!
C: Peki bu ne olabilir?

S: (L) Gündemleri... (J) Açık ki ondan birşey istiyorlar. (A) Polonya'ya geri döndüğümde bu yeni enstitüyle
ilgili basılı materyal çıkaracaklarını ve bana göndereceklerini söylediler... (T) Bu enstitü nerede?
Söylemediler mi? (A) Hayır, söylemediler. (J) Sanırım bunu bilmeye hakkın var! (L) Bence akışına
bırakalım ve ne söyleyeceklerine bakalım. (J) Sana herhangi birşey gönderebilmeleri için Polonya'yı
dönmeni beklemeleri mi gerekiyormuş? (A) Belki belirli bir alanda çalışan, şimdi nanoteknolojiye yatırım
yaparak işlerini genişletmek isteyen bir şirkettir...
C: Önemli birşeye yaklaştığın zaman her zaman hedeften saptırmak, dikkatini dağıtmak, daha sonraki
planlar için takip etmek isteyenler vardır... Değerli olan herşeyin aranması gerekir.

S: (L) Evet. Değerli olan hiçbir şey hazır gelmiyor. Sofya'dan bu Bulgar adam psikokinezide yeteneli
olduğunu iddia ediyor ve... (T) Bu da başka bir email mi? (L) Evet. (T) Tanrım, demek ortaya çıkmaya
başladılar! [Gülüşme] (A) Evet, evet. (T) Bu adamı hiç duymuş muydun? (L) Sıradan biri. Ama sıradışı bazı
şeyler yaşadığını söylüyor. Bir ölüme yakın deneyim yaşamış ve bunun ardından... (A) ...ona olan şeyleri
önceden görmeye başlamış. (L) Evet, üç dakika falan önceden... (T) Brinkley'nin yaşadığı etkilerle aynı
hikaye... (L) Evet. Dannion Brinkley... (T) Ölüme yakın deneyiminden sonra birşeyler olmadan önce
bunları görüp duyabiliyordu. Henüz sorulmamış soruları yanıtlıyordu.
C: İki saat önceden olmaması kötüymüş.

S: (T) İki dakika önceyle karşılaştırıldığında... (L) Evet, pek bir faydası olmuyordur herhalde. İki dakika
herhangi birşeye hazırlanmak için yeterli süre değil!
C: Ya da "loto" oynamak için.

S: (L) Evet! İki-üç dakika oraya gidip oynaman için yeterli bir süre değil! Yarı alaylı yanıtlar veriyorlar!
C: Evet.

S: (T) Yani Dmitri'yi de, enstitüyü de akışına mı bırakalım? (L) Hepsini akışına bırakmak zorunda değiliz!
C: Size bağlı. ... Her zaman aldatmalara karşı dikkatli olun.

S: (L) Tamam, başka birşey sormak istiyorum. Tuhaf görünüşlü çift sarmallı DNA'larımız var. Kitaba göre
DNA'nın %2'si kullanılıyor ve %98'i de "uzmanların" çok rahat bir şekilde "çöp" dediği şey. Buna çöp
diyorlar. Bu diğer kısımları etkinleştirmenin bir yolu olup olmadığını sormak istiyorum.
C: Kendi kendine etkinleşmez mi?

S: (L) Etkinleşir mi? ...


C: 4. yoğunluk.

S: (L) 4. yoğunlukta. Tamam. Bir keresinde fosfor ile beden arasındaki ilişkiye dair bilgimi sormuştunuz.
Fosforun DNA'da önemli bir rol oynadığını öğrendim ve ayrıca 3-5 kodu. Şimdi diyetimize fosfor
eklemenin DNA'nın bir kısmını daha etkinleştirmede faydalı olup olmayacağını...
C: Belki KYF için faydalı olur.

S: (L) Ne dedi? KYF mi? (T) KYF nedir?


C: Kendiliğinden Yanma Fenomeni.

S: (L) Bu iyi bir fikir değil... (T) Pekala, Gulf Breeze'de herhangi ilginç birşey olacak mı? Elbette bu "ilginç"i
nasıl tanımladığıma bağlı. (L) Evet TR, bundan daha spesifik birşey sorman lazım.
C: Oak Ridge - Tennessee'de büyük bir nükleer kaza olma olasılığını görüyoruz.

S: (T) Bunun Gulf Breeze'le bir ilgisi var mı? (J) Bilmiyorum. (L) Gulf Breeze'den bahsetmiyorlar... Tamam,
Tennesee'de büyük bir nükleer kaza. Peki bunun için bir zaman dilimimiz var mı?
C: Yakın.

S: (T) Bu ay Gulf Breeze konferansıyla yaklaşık olarak aynı zamanda mı? (L) Belki bunu tetikleyen faktör
budur...
C: Olabilir.

S: (L) Oak Ridge'de tanıdığı olan? Benim yok.


C: Doğu Tennessee ve Kuzeybatı Karolina ve Virginia'ya radyoaktif serpinti.

S: (T) Evet, Kuzeybatı Karolina'da tanıdıklarımız var... Bu ne tür bir kaza olacak? Büyük bir patlama, bir
yangın şeklinde mi? Çernobil gibi mi olacak? Yoksa biri yanlışlıkla havaya radyasyon mu yayacak?
C: Öncelikle bunun olması mümkün ama kesin değil. İkinci olarak, eğer olursa, kötü olacak!!

S: (L) Crystal River faaliyette mi?


C: Hayır.

S: (L) Artık iyi geceler diyelim. Sormadığımız ama sormamız veya bilmemiz gereken başka birşey?
C: Belki ama hoşçakalın.
15 Mart 1997

F__, V, AK, Ark, Laura

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: Bu akşam hangi ismi kullanalım ?


C: Torra.

S: Nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (L) Bildiğimiz gibi, doğal durumunda bir foton etkileşime girebilir ve bunun sonucunda bir pozitron ve
elektrona ayrışır. Doğal şartlarda elektronlar fotonlardan mı ortaya çıkar ?
C: Hayır.

S: Tamam, peki doğal şartlarda elektronlar nereden gelir ?


C: Eterin madde ortamı ile olan sınırından.

S: Protonlar nereden gelir ?


C: Yedinci Yoğunluk.

S: Demek proton Yedinci Yoğunluktan kaynaklanıyor ama elektron değil.


C: Birbirlerini engelleyici nitelikte değiller.

S: Elektriksel iletkenliği olan bir malzemeye, örneğin bir elektrik kablosuna akım verildiğinde, esasen
elektronlar atomdan atoma tüm yol boyunca aktarılır. Ve aslında bu süreçte elektronlar eksilmez ya da
tüketilmezler. Isıya ve bunun sonucunda akkorlaşmaya sebep olan şey yalnızca buna karşı oluşan
dirençtir...
C: Gezegenin çekim merkezi, aynı zaman da tüm diğer yoğunluk seviyelerine ve varoluşun boyutlarına
açılan bir "penceredir". Bu yüzden elektriklenen atomlar çekimsel bağlayıcı yoluyla diğer düzlemlere
geçmek için 'topraklanır.

S: Tekrar, bir akım boyunca elektronların iletimi ile ilgili soruma dönersek; elektriği ortaya çıkaran, bir
elektronun bir atomdan diğerine geçişini başlatan güç nedir?
C: Elektrik enerjisi yalnızca "yüklenir", biriktirilir, hapsedilir ve sonra kanallanır.

S: Eğer yüklenmişse, nereden yükleniyor ?


C: Elektron toplayarak.

C: Elektronları toplayan nedir ?


S: Kullananlar. Elektronlar bir çeşit "serbest" enerji. [ç.n. : İngilizcede free sıfatı serbest anlamına geldiği
gibi bedava anlamına da gelmektedir.]

S: Tamam, ama nerede... Yani düşünüyorum da, elektriksel bir akımda, elektronlar zaten orada ve aynı
elektronlar akımı başlatıyor, iletiyor ve akım kesildiğinde halen orada olmaya devam ediyorlar. Yanlış
mıyım ?
C: Evet.

S: Tamam...o zaman...
C: Bir başlangıç ya da sonlanma yok.

S: Öyleyse elektrik özünde bir elektron akışı.


C: Evet.
S: Elektronların hapsedildiğini söylediniz. Nerede hapsoluyorlar ? Bu serbest elektronların kaynağı nedir
?
C: Tüm malzemeler. Tüm madde. Tüm eter.

S: İletken kendi elektronlarını iletiliyor ve bu da elektrik akımını ortaya çıkarıyor.


C: Belki.

S: Söylediğimde hatalı olan nedir?


C: Kavramı "iletkenle" sınırlandırmak.

S: Elektrik enerjisi herşeyin içerisinde mevcuttur. Ama özellikle bizim iletkenler olarak tanımladığımız
bazı maddelerde, sizin de belirttiğiniz gibi; elektrik enerjisi yakalanır, hapsedilir ve sonra kanallanır, ki bu
faydalı bir aktivitedir çünkü ışığı yaratır, makinaların çalışmasını sağlar vs vs.
C: Basit tanımlama.

S: Tamam, basit, bunu anlıyoruz. Peki, elektrik bir süper iletken boyunca iletildiğinde, normal bir iletkene,
örneğin bakır bir tele göre, ortaya çıkan fark nedir ?
C: Akışı ivmelendirir, böylece elektronları ayrıştırır, böylece süreci "tahrik eder."

S: Bir süper iletkende bu ivmelendirilmiş akışa katkıda bulunan hangi farklı özellikler var ?
C: Manyetik darbe döngüsü.

S: Bir manyetik darbe döngüsünü yaratan şey nedir ?


C: Çekimin vakumu içerisindeki madde.

S: Çekimin vakumu nasıl yaratılır ?


C: Bahsedilen durum için, süper iletkenliğin bir yan ürünü olarak önceden tasarlanmadan ortaya çıkar.

S: Dediniz ki; süper iletken elektronları ayrıştırır ve bu da akışı coşkulandırır. Ayrıştırmakla kastettiğiniz
nedir ?
C: Birbirinden.

S: Sıradan bir elektrik akımındakinden farkı nedir ?


C: O denli geniş mesafeli bir ayrıştırma değil. [ç.n. : normal bir elektrik akımında gerçekleşen ayrıştırma]

S: Elektronların birbirinden ayrıştırılması bu sürecin anahtarı mı ?


C: Evet.

S: Başka hangi şart ya da nitelikler elektronların ayrışmasına katkıda bulunuyor ?


C: Kendine sor, bir süper iletkeni tanımlayan nitelikler nelerdir ?

S: (L) Süper iletkeni tanımlayan nitelikler nelerdir ? (A) Sıfır direnç. (V) Çekim olmaması mı? (A) Sıcaklık
olmaması. (L) Sıfır direnç noktasına nasıl ulaşılabilir?
C: Suni yapılandırma.

S: Neyi kastediyorsunuz; bu düşünce mi suni, yoksa sıfır dirence sahip olabilecek şeyler yalnızca suni
olarak inşa edilenler mi olabilir ?
C: Her ikisi de.

S: Yani demek ki; mutlak sıfır dirence sahip bir gerçek süper iletken olması sözkonusu değil. Ama direnç
çok çok düşük seviyelere düşürülebilir.
C: Yakın.

S: Soğuğun süperiletkenlikle mutlak bir bağlantısı var mı ?


C: Uzayda ne gibi şartlar hakimdir ?
S: ÇOK soğuktur.. (A) Hemen hemen vakum ortamıdır [ç.n. : havanın bulunmadığı boşluk ortam] (L)
Çekim yoktur. (A) Hayır, çekim vardır, ama sadece bu. Düşündüğüm şey; süperiletkenlikle çekim arasında
nasıl bir ilişki olduğu sorusunu sormaktı. Bununla ilgili bir şeyden bahsedilmişti... eterle ilgili olan şey
neydi ?
C: Varoluşun gayrimaddesel alemi.

S: (L) Diğer bir ifadeyle, bilinç. Tamam, süperiletkenliğin bir yan ürünü olarak önceden tasarlanmadan
ortaya çıkıveren, manyetik darbe döngüsünden bahsetmiştiniz. Ve ayrıca çekimsel vakum içerisindeki
maddeden... Manyetik darbe döngüsünü tanımlayabilir misiniz ?
C: Kendi kendini tanımlıyor.

S: Çekimsel vakum içerisinde yer alan maddeden türediğini söylediniz. Süperiletkenliğin çekimsel vakum
yarattığı anlamına mı geliyor bu ?
C: Evet.

S: (A) Nerede ? Süper iletkenin içerisinde mi, dışında mı ?


C: İçerisinde.

S: (A) Bildiklerimize göre, ayrıca bir elektromanyetik vakum oluşturuyor. Bir süper iletkenin içerisinde
manyetik alan olmadığı doğru mu ?
C: Daha önce de belirttiğimiz gibi bu iki özellik içiçedir.

S: (L) Elektromanyetizma ve çekim. Yani, orada çekim yoksa, elektromanyetizma da yoktur. Peki, o halde
manyetik darbe nerede ?
C: Darbe çekim vakumunun dışında yer alır ama süper iletkenin içerisindedir. Tüpsel bir yapı canlandır
gözünde.

S: Süperiletkenlik hali çekim vakumu içerisinde midir, yoksa elektromanyetik darbe içerisinde mi ?
C: Hepsini içeriyor. Normal bir iletkenin, normal elekron iletim yapısı dolu bir "tüp" şeklindedir, bir süper
iletkende ise "içi boş" tüptür. Bu da vakumu ortaya çıkaran şey.

S: Bu boşluklu tüpsel yapının tarif ettiğiniz gibi elektron ayrıştırıcı bir özelliği mi var ?
C: Aynı şeyin tezahürü.

S: Öyleyse bir süper iletkene sahip olmak için, uzaydaki sıcaklığa yakın bir sıcaklığa sahip olmak gerekiyor
ve ayrıca kimyasal yapı olarak da uzaydaki ortam özelliklerine olabildiğince yakın ama büyük oranda
yoğunlaştırılmış bir yapıya, doğru mu bu ?
C: Yakın.

S: (A) Süper iletkenin dışında sıfır çekim olduğunu mu kastediyorlar ? Vakum dediler, anlamı nedir ?
Çekimin olmaması ?
C: İçinde.

S: (A) İçinde çekim yok.


C: "Yok" değil, sadece çok daha az ve yapı olarak parçalı.

S: (A) Ama diğer yandan vakum diyorlar... (L) Ama hayatım, mutlak vakum diye bir şey yoktur! (A) Evet
haklısın, tamam. (A) Şu Yedinci Yoğunluğu anlamak istiyorum. Protonlar Yedinci Yoğunluktan mı
geliyorlar ? Yoksa Yedinci Yoğunluğa açılan pencereler mi ? Ya da nedir ? (L) Protonların Yedinci
Yoğunluktan geldiklerini söylediniz. Tam olarak hangi anlamda söylediniz bunu ?
C: Mutlak anlamında.

S: Öyleyse bir proton Tanrı'nın bilincinin küçük bir tezahürü mü ?


C: Hayır.

S: Açıkçası, mutlak anlamdan benim anladığım bu. Doğrusunu söyler misiniz ?


C: Fazla karmaşık.
S: (L) Tamam. (F) Örümcek. (A) Aynen, örümcek! [Tam bu anda bir örümcek iplikçiği ucunda tavandan
aşağıya sarkmıştı] (L) Mini mini örümcekcik... (A) Bir casus! (F) Evet ama İkinci Yoğunluk türü olanlardan.
(A) Ama bir çok protonu var! (F) Ve bu da Yedinci Yoğunlukla bağlantısı. [örümcek kurtarıldı ve başka bir
yere konuldu.] (L) Tamam, şimdi sorulara dönelim, şu proton meselesi ile ilgili bana biraz fikir verebilir
misiniz ?
C: Sor.

S: Tamam, bir proton bir elektronla eşlenmiştir. (V) Ne kadar sayıda protonun aşağıya ineceğine ya da
belirli bir zamanda ne kadar proton bulunacağına Yedinci Yoğunluk mu karar veriyor ? (L) Sanırım bu
soru bizi şu an bulunduğumuz noktadan epey uzak bir noktaya sürükleyecek bir soru olurdu.
C: Evet, öyle olurdu.

S: (L) Sakinleş V. Elimde örümcek ağı var. Tamam. Protonlar. (V) Protonlar enerji parçacıkları değiller mi
? (L) Bir proton fermiondur [ç.n. fermion moleküler fizikte parçacıkları tanımlayan bir kavram, kabaca
anlamı, aynı yerde aynı zamanda bir arada bulunamayan parçacık türü.] (A) Evet, proton bir fermiondur.
Tamam protonla ilgili bir sorum olacak. Ebedi midir yoksa sonlu mudur ? [ç.n. : bozunup, çürüyüp, yok
olur mu] Eğer Yedinci Yoğunluktansa bir proton ne kadar süre yaşıyor ?
C: Atomik patlama yoğunluk penceresini harmanlayıp uyumluyor.

S: (A) Harmanlamakla kastettikleri nedir ? Patlıyor ! Ne ile harmanlanıyor ?


C: Atomik zincirleme reaksiyon denkleminde protonları nereye oturtuyorsun ?

S: (L) Atomik zincirleme reaksiyonda protonlara ne oluyor ? (A) Tamam. Buna bir bakmam gerekecek.
Bakacağım. Fakat bununla ne ilgisi var ? (L) Eğer bir proton Yedinci Yoğunluktansa açıkça bu bir pencere.
(A) Evet bir pencere. Çok küçük bir pencere. (V) Gitmem gerekiyor. (L) Tamam burada keseceğiz ve
atomik zincirleme reaksiyon konusuna, hangi soruları sormamız gerektiğini bildiğimizde geri döneceğiz.
Hızlıca şunu sorayım, dün gece beni feci şekilde hasta eden şey neydi ?
C: Ptomain, bozuk sos.

S: (L) Geçtiğimiz bir kaç gece boyunca uykudayken çok tuhaf şeyler yaşadım. Korkmuş ya da kavga eder
durumda uyandım ya da bir şeyin bana dokunmakta olduğu hissiyle... Neler oluyor ?
C: Mezar alanı.

S: (L) Yaşamakta olduğumuz yerin eskiden bir mezarlık mı olduğunu söylüyorsunuz ?


C: 400 yıl önce.

S: (L) Muhteşem! Tam duymaya ihtiyacım olan şey! Bu faaliyeti sınırlandırmak için yapabilceğim herhangi
bir şey var mı ?
C: Hayır.

S: (L) Bu özellikle zararlı bir durum mu, yoksa sadece rahatsız edici mi ?
C: Daha çok ikincisi.

S: (L) Nasıl oluyor da beni rahatsız ediyor ama Ark' ı etmiyor ?


C: Duyarlılık profili.

S: (L) Genel bir tavsiye ? (A) Gulf Breeze' e gitmeden önce yapmamız gereken bir şey olup olmadığını
soralım.
C: Bolca dinlenin.

S: Bolca dinlenme!? Bunu biliyoruz. Bu konferansa gitmemizi öneriyor musunuz ?


C: Evet.

S: Başka bir şey ?


C: Sana bağlı.
S: Öyleyse teşekkür ediyor ve iyi geceler diliyoruz.
C: İyi geceler.
29 Mart 1997

F___, TR, JR, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam hangi ismi kullanalım?


C: Sanori.

S: (L) Nereden aktarım yapıyoruz?


C: Nereden aktarım "yaptığınızı" bilmiyoruz ama biz Kasyopya olarak bildiğiniz yer aracılığıyla yoğunluk
bağlantı çevrimi yapıyoruz!!

S: (T) Şimdi Kasyopyalılarla mı konuşuyoruz yoksa başka biriyle mi? Hiç böyle bir yanıt vermemişlerdi!
C: Çeşitlilik hayatın tadı tuzudur.

S: (L) Biz bir değişiklik yaptık, aramıza yeni birini aldık. Sanırım onlar da değişiklik yapabilirler!
C: Evet.

S: (L) Pekala, sorularıma geçiyorum. Bu gece sormak istediğim ilk soru Ark'la yazışmalarda bulunan SB
hakkında... Arkasındaki fonun kaynağı nedir?
C: Bunu biliyoruz, ama tahmininiz var mı?

S: (L) 20 soru oynamamızı istiyorlar. Var mı tahminimiz?


C: Lindemann'a sorun.

S: (L) Şimdi bunun ardında kim olduğunu biliyoruz... Rockefeller! Demek ardında Rockefeller ve grubu
var.
C: Öyle mi? Yoksa bu doğrulanmamış bir söylenti mi?

S: (L) Doğrulanmamış bir söylenti olabilir elbette. Lindemann'ın ardında da Rockefeller'ların olup
olmadığını bilmiyoruz. Tamam şunu sorayım. ABD devleti mi?
C: Kastettiğin anlamda ABD devleti diye birşey yok.

S: (L) Şu şekilde deneyeyim. SB meşru bir fon kaynağı mı tüm bu...


C: "Meşru" ve sınırsız fon sağlayabilir. Ama asıl soru şu: Bunu istiyor musunuz?

S: (L) Bedeli nedir?


C: Deneylerin sonucuna bağlı.

S: (L) Bizim deneylerimizin sonuçlarına mı, yoksa onlarınkine mi?


C: Bizimkine.

S: (L) Evet.
C: Gerçekten "yer sarsıcı" birşey bulursanız, ...

S: (L) Yani gerçekten önemli birşey bulursak bunun bedeli ağır olabilir, öyle mi?
C: Belki. Veya el koyulabilir.

S: (L) Yani çalışma sonuçlarımız elimizden alınabilir! ...


C: Bir olasılık.

S: (L) SB hakkında yapabileceğiniz başka bir yorum var mı? Lindemann'ın arkasındakiyle aynı kaynak
olabilir. Peki ya... Quorum olabilir mi? Bunun arkasında Quorum mu var?
C: Evet.
S: (L) Peki aradığımız grup Quorum mu? (T) Quorum hakkında birşeyler sormamız lazım. O kadar çok
karakter var ki... X-Files'dan beter!
C: Hayır, daha eğlenceli.

S: (T) Evet, kesinlikle!


C: Dünya bankası grubu.

S: (T) Dünya bankası. (L) Onların eline düşmek istemiyorum...


C: Sakınmak kolay değil.

S: (L) Bundan sakınmanın kolay olmadığını biliyorum...


C: Yakında daha da zor olacak.

S: (L) İmkansız olduğunu söylemediler... Sadece zor dediler. Ama diğer taraftan daha zor birşeye
kalkışmak istemiyorum... Yeteri kadar zorluğumuz var...
C: Çok ilginç şeyler olacak.

S: (L) Nerede, ne zaman, nasıl, neden ve kime?


C: Size. Ve sizin aleminizdeki herkese... Önemli şeylerin ortaya çıkmasını bekleyebilirsiniz.

S: (L) Tamam. Ark iki hafta sonra uçağa binmek zorunda...


C: Polonya'da uzun kalmayacak.

S: (L) Neden?
C: Koşullar araya girecek. Üniversite'deki konumlarda bir değişiklik oldu... Evlilikle ilgili ilginç bazı
gelişmeler.

S: (L) İlginç derken pozitif ve daha az sıkıntılı anlamda mı söylüyorsunuz?


C: Her ikisi.

S: (L) Her ikisi mi? Tamam, yani bununla ilgili olarak endişelenmemize gerek yok. Bir sonraki...
C: Hem pozitif hem negatif anlamında söyledik.

S: (L) Hem pozitif hem negatif! Harika! Sonraki soru. Web sayfasının ziyaretçilerinin sayısında neden
böylesine bir artış olduğunu öğrenmek istiyoruz.
C: Mevcut olaylardan dolayı.

S: (L) Hale Bopp'la ilgili intihar olaylarını mı kastediyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Peki bu olaydan sonra bu Web sayfasına gelmelerinin nedeni nedir? Bir web sorgulaması yapıp mı
buldular? Hangi yolla?
C: Çeşitli.

S: (L) Tamam, ___ bu aleti [gaussmetre (ç.n.: manyetik alan ölçer)] kütüphaneye getirmişti ve alet dans
ediyordu. Neden o zaman öyle ateşli bir şekilde hareket ederken şimdi çok az hareket ettiğini söyleyebilir
misiniz?
C: EM dalgası çevredeki şeyler nedeniyle kırılmaya uğrayabilir.

S: (L) Peki eğer istersek bu ibreyi şu anda oynatabilir misiniz? Herhangi bir derecede?
C: Hayır. İbreyi dalga oynatır, biz değil.

S: (L) Peki dalgayı yapan nedir? Eğer siz değilseniz dalganın, elektromanyetizmanın kaynağı nedir?
C: EM dalgası kanallama sürecinin bir yan etkisi.

S: (L) Tamam şunu sorayım. Zamandan bahsederken, zamanla ilişkili olarak, hafıza nedir?
C: Daha spesifik.
S: (L) Daha spesifik olmamı istiyorsunuz, o zaman şöyle sorayım. Zaman anlayışlarından birine göre
zaman her zaman "şimdi." Pek çok insan pek çok başka "şimdiler" hatırlıyor, bazıları hiçbir "şimdi"
hatırlamıyor ve hafıza sanki beklentinin ters işlevi gibi görünüyor. Beklenti adeta "geleceğin" anısı ve
geçmişin bir zıt beklentisi. Eğer zaman yalnızca "şimdi" ise, hafıza nedir?
C: Algıların bilinçli ve bilinçaltı kaydı.

S: (L) Tamam. Eğer hafıza algıların bilinçaltı ve bilinçli kaydıysa, yeteri kadar hafıza toplandığında kişi
"zamansız" mı oluyor?
C: Kişi her zaman zamansız.

S: (L) Peki kişi ne zaman zamansızlığın farkına varır?


C: 4. yoğunlukta.

S: (L) Elektronun hafızası var mı?


C: Elektron 7. yoğunluktan alınıyor.

S: (L) "Atomik Yapı" olarak tanımladığınız ekin çemberinin resminde içiçe daireler vardı ve üçgenin
köşelerinin dışında üç şey vardı. Biri zikzak şeklinde, biri düz ve biri de tekerlek gibi. Zikzak şeklinde olan
elektron mu?
C: Doğru kavram değil. Atomik yapı elemantal atomları birleştiriyor.

S: (L) Elemantal atomun sıradan bir atomdan farkı nedir?


C: Elemantal tekil yapı anlamında. Elektron atomik yapının bir elemanı.

S: (L) Atomda hafızayı tutan birşey var mı?


C: Hafıza subjektiftir, atom subjektif değildir.

S: (L) Bazı atomlar biraz subjektif görünüyor.


C: Hayır, bu senin yorumun.

S: (L) New York Times'tan sanırım, evi biri aramış. Bu kişi neden aradı?
C: "Heaven's Gate" ile ilgili olarak senin görüşlerini almak istedi.

S: (T) Bu Heaven's Gate, Solar Temple gibi olaylar halk arasında önemli bir tartışma konusu olacak mı?
C: Geçici.

S: (T) Başka bir konu bulana kadar. (L) Evet. (J) Bu haftanın tartışma konusu. (L) Aynen. Sormadığımız
ama sormamız gereken birşey? Sorduğumu kabul etmenizi isteyeceğim birşey? (T) Çok iyi sordun! (L)
Bize aktarabileceğiniz önemli birşey varsa lütfen bunu sorulmuş sayın!
C: Gainesville'inizdeki enerjiler.

S: (L) Ne olmuş buradaki enerjilere?


C: Negatif.

S: (L) Evet oldukça, ama...


C: Hayır. Ev!

S: (T) Bu evdeki negatif enerjiye neden olan şey nedir?


C: Poltergeist.

S: (L) Kalan kısa süre için idare edebilir miyiz?


C: Belki.

S: (Ark) Evet, ama bunu son soruşumuzda eski bir mezarlık demişlerdi, ama önemli değildi.
C: Evet. Olası bir bacak kırılmasına karşı dikkatli ol.
S: (L) Bu kimin içindi?
C: Laura.

S: (L) Benimle ilgili. Düşen her zaman benim! Tüm gün ofiste kalmam iyi bir fikir olur.
C: Kendine dikkat etmen iyi bir fikir olur!!

S: (J) Şu anda uyanık kalmakta zorlanıyorum. Kusura bakmayın. (T) Bu akşam bize aktarmak istediğiniz
başka birşey?
C: Hayır. Hoşçakalın.
4 Nisan 1997

F___, AK, Tom F, C, Tom H, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam hangi ismi kullanıyoruz?


C: Marra.

S: (L) Peki neredensiniz?


C: Kasyopya.

S: (L) İlk sorum: Eğer hafıza algının bilinçli ve bilinçaltı kaydıysa, söylediğiniz gibi, ve daha önce
tanımladığınız gibi bir "gerçeklik birleşimi", bir tür zaman manipülasyonu yapılıyorsa, bu otomatikman
bireysel algıları değiştirir mi?
C: Algılar her zaman mevcut olan süreklilikteki işaretleyicilere göre yerine oturur.

S: (L) Bu işaretleyiciler nelerdir?


C: Algısal süreklilik alemindeki deneyimsel kırılma noktaları.

S: (L) Deneyimsel kırılma noktaları. Yani kişi bazı kırılma noktaları deneyimliyor ve bunlar işaretleyici
oluyor... algılar yerine oturuyor... Yani bir kırılma noktası algısı olduğu zaman, psişenin bir parçası bu
kırılma noktalarının iki yanını köprülemeye çalışıyor...
C: Verdiğimiz yanıtların tanımladığı şeyi ancak biraz düşündükten sonra bulabilirsin canım!

S: (L) Hmm... Bu algının yerine oturması bir grup olarak herkes için olan birşey mi, yoksa bazı insanlar
buna karşı muaf mı?
C: !Como!? Ne, dediler şaşkın bir şekilde!

S: (L) Tamam, hafızanın subjektif olduğunu ama atomun subjektif olmadığını söylediniz. Eğer hafıza
subjektifse, tanımladığınız şeye göre her bir bireyin hafifçe farklı bir perspektifi var demek oluyor bu,
aynı olayla veya aynı zaman dilimiyle ilişkili olarak bile.
C: Elbette!

S: (L) Ama aynı zamanda...


C: Öğrenmenin hazinesi bu.

S: (L) Hazineye giden kim?


C: Öğrenen.

S: (L) Ama söylediğiniz şey atomun objektif bir varlığa sahip olduğu. Bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Objektifliği sağlayan şeyin ne olduğunu söyleyebilir misiniz?


C: Gözlemcinin önyargıyı "kapıda" bırakma çabası.

S: (L) Gözlemcinin önyargıyı kapıda bırakma çabasının bir atomun objektif varlığıyla ilgisi nedir?
C: Mutlak bir şekilde diğer herşey gibi atom da gözlemci olmadan varolamaz.

S: (L) Atomun objektifliği hususunda, eğer insan gözlemciler objektif değillerse, atomu objektif yapan
gözlemciler nerede oluyor? Veya gözlemci olmadığında atom da mı olmuyor?
C: Evet. İkinci yoruma.

S: (L) Hangi kısmına?


C: İkinci yorum.
S: (L) Yani bir gözlemci olması gerekir. Gözlemcinin bir insan mı olması gerekir?
C: Gözlemcinin bir bilinç olması gerekir.

S: (L) Atomun objektif bir varlığı olduğunu söylüyorsunuz ama ancak bir bilinç tarafından algılandığında
varolduğunu söylüyorsunuz. Bu durumda atomun varlığı objektif olamaz.
C: Hayır.

S: (L) Fark nedir? Objektifliğin gözlemcinin önyargıyı kapıda bırakma ÇABASI olduğunu söylüyorsunuz.
C: Bilinç olmadan objektiflik de olmaz, subjektiflik de!!

S: (L) Yani buradaki mesele, tıpkı kişinin yaratmak için beklentisel olmayan bir durumda olması gibi,
önyargıyı kapıda bırakma çabası, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Bu çok zorlu bir konu... (A) Bilinç objektif midir?


C: Bilinç, farklı seçimde bulunma yeteneğine sahip olana kadar objektiftir.

S: (A) Değişimi, seçme yeteneğini sağlayan etken nedir?


C: Önyargının dahil oluşu.

S: (L) Kozmik anlamda, kozmik bilinçlilik anlamda, Tek Birleşik Bilinç anlamında, seçme yeteneğini
sağlayan etken nedir?
C: Yolculuk Bir ile birleşime ulaştığı zaman, tüm bu dersler tamamlanmış olur.

S: (L) Ama bu sorumuzu yanıtlamıyor.


C: Evet yanıtlıyor!

S: (L) Konuyu biraz değiştiriyoruz. Dün gece çok tuhaf bir deneyim yaşadım. Bunun bir rüya olduğunu
sanmıyorum. Birkaç hafta önce olan şeye benziyordu. Bu deneyimden aklımda kalan iki kelime var: 3
domino. Bu çok önemliymiş gibi görünüyordu. Ama şu anda hiçbir anlam ifade etmiyor. 3 dominonun ve
yaşadığım deneyimlerin ne anlama geldiği konusunda birkaç ipucu verebilir misiniz?
C: Olası anlamlardan biri: Gainesville'deki 3 Dominos pizza dükkanları!

S: (L) Pekala, başka olası anlamlar?


C: Domino setinin 3 eksik dominosu.

S: (L) Tamam, başka?


C: Sıra sende!

S: (L) Bu her neydiyse bilinçaltımın çok derinliklerinden gelen birşeydi ve eğer oradan çıkaramazsam onu
kaybedeceğimi hissettim. Bu olaylar olduğunda...
C: Önemli bir rüya değil Laura.

S: (L) Belki önemli bir rüya değildi ama çok ciddi bazı... ne yapıyordum? (A) Savaşıyordun. (L) Uykuda
bunu yapıyormuşum. Savaşıyormuşum. Ve bildiğim kadarıyla böyle birşey hayatımda hiç olmadı.
Monofazik bir uykucu olarak kabul edilirim. (A) Nereden biliyorsun? (L) Çünkü bunu bana bir sürü kişi
söyledi. Belirli bir pozisyonda uykuya dalar, aynı pozisyonda uyanırım, örtüler bozulmaz bile.
C: Ev "etki altında."

S: (L) Bu ev mi etki altında?


C: Hayır.

S: (L) Gainesville'deyken kaldığımız ev mi?


C: Evet.

S: (L) Etki oradan buraya taşındı mı?


C: Evet.
S: (L) Neyle ilişkili?
C: Oakwood Yolu.

S: (L) Kırsaldayken yaşadığımız yer...


C: Yatakta ters dönmüştün.

S: (L) Uyanıp kendimi yatakta ters dönmüş bulduğum geceyi diyorlar. Geceliğimin dizden aşağısı
ıslanmıştı ve o dönüşü yapmış olmam imkansızdı çünkü bunun için yeterli alan yoktu. Bununla ilgili
hafızam yüzeye mi çıkıyor?
C: Motor hafıza.

S: (L) Bedendeki anılar mı yani?


C: Yakın.

S: (L) Birkaç yıl önce L'nin park çıkış yolu üzerinde ortaya çıkan sembol hakkında konuşuyorduk geçen
gece A ile.
C: Kanatlı amblem.

S: (A) Sormak istediğimiz şu; bunu Griler'le ilişkilendirdiniz ama bir kaçırılma olup olmadığını
söylemediniz, daha sonra L'nin hiç kaçırılmadığını söylediniz. Aradaki bağlantı nedir?
C: Bağlantıların "zamansal tanımlı" olması gerekmiyor.

S: (L) A bunun L ile hiçbir ilgisi olmayabileceğini, sadece o an bize verilen bir mesaj olduğunu söyledi.
Mesaj neydi ve kimin içindi?
C: Mesaj değil. İşaretleyici.

S: (L) Hafızayla ilgili olarak tanımladığınız anlamda bir işaretleyici mi?


C: Yakın.

S: (L) Bu işaretleyicinin kime etki yapması isteniyordu?


C: Doğru kavram değil.

S: (L) Doğru kavram nedir?


C: Ancak algı öğrenmek için bir katalizör olduğu zaman tüm olaylar eşzamanlıdır.

S: (TH) Bu bağlamda eşzamanlı ne anlama geliyor?


C: Ancak ders tamamlandığında keşfedilir.

S: (TH) Tüm olayların zamanın dışında mevcut olduğunu ama bizim onları sıralı olarak algılamakta
olduğumuzu mu kastediyorlar?
C: Yakın Tom.

S: (TF) Peki Gainesville'deki evde neden belirli... [TF'nin dizüstü bilgisayarı pillerin bitmekte olduğunu
söyleyip "Asta la vista Bebek!" diyor.] (TH) Cevabını aldın! Deus ex machina! (L) O sembolle ilgili tartışma
neden aşağı yukarı savaşma rüyalarımla eşzamanlı oldu? Ve motor hafızadan ve Oakwood Yolu'ndan
bahsettiniz...
C: Üzerinde düşün. Lütfen henüz ayrılmayın Bay French.

S: (L) Tom'un gitmesini neden istemiyorsunuz?


C: Ona söyleyeceklerimiz var.

S: (L) Nedir?
C: Henüz değil.

S: (TF) Gitmesi gereken C___. Sigaraya alerjik reaksiyonu var.


C: Öyle mi? Seninle son görüşmemizde referansta bulunduğumuz şeyler, değişimler hakkında ne
hissediyorsun?

S: (TF) Bu gerekliydi. Onları duyduğuma sevindim. O dönem geride kaldı.


C: Henüz bitmedi.

S: (TF) Evet, daha yapacak bazı şeyler var...


C: Daha olacak pek çok değişim var.

S: (TF) Doğru. (L) Tom bu değişikliklerin en az %50'si hakkında pozitif şeyler hissedecek mi?
C: %100'e yakın. Gördüğün gibi Tom, milenyumun yaklaşan sonu/başlangıcı ile ilgili algılardaki bu
"mücadele" veya "zorluk" aslında kendi varlığının metamorfozunu inceleme amaçlı gerekli süreci
başlatmak için bilinçaltın tarafından açılan bir yoldu.

S: (TF) Yani bu konuyu incelemeye karar vermeme neden olan şey bilinçaltı motivasyonlarımdı, öyle mi?
Bu benim içindi?
C: Evet.

S: (TF) Kesinlikle çok acılı tarafları da oluyor.


C: Acıyla birlikte yenilenme gelir.

S: (TF) Yılın başında geçirdiğim hastalık neyle ilgiliydi?


C: Oluşmuş duygusal/ruhsal nitelikteki "zehirlerin" atılması.

S: (TF) Bunu kesinlikle anlayabiliyorum. Evet, bu çok doğru. Ama dahası olduğunu söylüyorsunuz. Başka
ne olabilir?
C: Sonunda ileri adım atıp çok önemli gelişme sağlayabileceksin, hiç akla gelmemiş şekillerde!

S: (C) Peki ben?


C: Spesifik olarak sor.

S: (C) Önümüzdeki yıl geçen yıl gibi mi olacak?


C: Aynı olmayacağı açık. Hazırda planları olup senin katılımını isteyen türde kişilere karşı dikkatli ol!

S: (C) Anlamadım. Bir ipucu verin.


C: Sana yakın kişilerden biri, katılımının onların başarısı veya mutluluğu için gerekli olduğunu düşünüyor.
Yasal bağları koparma girişimiyle yıkıma karşı dikkatli ol.

S: (L) Max Planck ve Nicola Tesla'yla da konuşmak istiyoruz. S___'yle konuşmamızı ayarladığınız gibi
bunun için de birşey ayarlayabilir misiniz?
C: Muhtemel, ama kişisel bir tanışıklık olmadığında 5. yoğunluğun zamansız düzleminde enerjiler
dağınıktır.

S: (TH) Planck Sabiti'ni tanıyoruz en azından. (L) İşte aradığımız tanışıklık bağı!
C: Hayır, bu değil.

S: (L) Yani bunun yapılabileceğini söylüyorsunuz, ama biraz çalışma gerektirir?


C: Evet.

S: (L) Görünüşe göre S___ ve K___ psişik bağlardan dolayı gelebiliyorlar. Yani Max ve Tesla'yla
konuşabileceğimiz şekilde bir randevu ayarlayabileceğinizi mi söylüyorsunuz? Hala orada olduklarını
varsayabilir miyiz? Reenkarne olmadıklarını?
C: Randevu mu? O boyutun zamansız olduğunu anla; sizin varlıklarınızın özsel uzantıları da "hala" orada!

S: (L) Tamam, şimdilik iyi geceler diyeceğiz ve Planck'la sohbeti sonraki bir celseye bırakacağız.
C: İyi geceler.
12 Nisan 1997

F___, AK, M___, V, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Wosarya.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu akşam bir konuğumuz var, M___, ve hafta boyunca not etmekte olduğum sorularım var. Ama
sanırım V'yi rahatsız eden konuyla ilgili sorumuzla başlamamız gerekiyor, rahatlayabilmesi için.
C: Kaza.

S: (L) Evet, Kolorado'da yakın zamanda meydana gelen kaza. Ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Pilot devre dışı bırakıldı, uçak yer temelli radar ve kontrol sistemleri tarafından kullanılan
manyetometreler tarafından belirlenen bir rotada devam etti.

S: (L) Pilot devre dışı bırakıldı derken?


C: Bilinci sonlandı.

S: (L) Doğal bir şekilde mi, yoksa dış bir güç tarafından mı?
C: İpuçları için yakında açıklanacak raporları incele.

S: (V) Bunun UFO'larla herhangi bir ilgisinin olup olmadığını sormak istiyordum. (L) Ben de bunu
soracaktım ama ipuçları için olayı takip etmeye devam etmemizi söylüyorlar.
C: Bekleyin ve görün.

S: (L) Bir sonraki soru: çeşitli kitaplarda okuduğum "Dokuzlar Konseyi"nin ne olduğunu öğrenmek
istiyorum. Eski bir dokuzlar konseyi var, Phyllis Schlemmer'ın bahsettiği bir dokuzlar konseyi var ve
bunun Kuzey Dakota veya buna benzer bir yerde bulunan bir grup dünyadışı varlık olduğu iddia ediliyor.
Dokuzlar konseyi hakkında bize söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Kısmen aldatma.

S: (L) Aldatma eski tanımlarda mı, yoksa modern olanlarda mı?


C: Eski referansları al ve mevcut olaylara dayalı olarak modern tanımları yorumla.

S: (L) Tamam, bunu yapabilirim. Diğer sorulara geçelim. Eski apokrifal metinlerden birinde Meryem'in
kocası Yusuf'un anlattığı bir hikayeye yer veriliyor. Bu metinde Yusuf İsa'nın doğduğu gece "zamanın
donması" olarak tanımlanabilecek bir olay anlatıyor. Zamanın donduğunu söylüyor. İnsanları yemek
masasında lokmalarını ağızlarına götürürken kolları, çeneleri donmuş olarak anlatıyor. Hayvanlarla vb
şeylerle ilgili olarak da buna benzer tanımlar var. Bu olay olduğunda ebe getirmeye gidiyormuş. İsa'nın
doğumu sırasında gerçekten zaman durdu mu?
C: Bireysel hassasiyet seviyelerine dayalı olarak zaman pek çok insan için pek çok kez "duruyor."

S: (L) Hassasiyet seviyesine göre. Hassasiyet seviyesinin zamanın durmasıyla ilgisi nedir?
C: Zaman senin için de durdu.

S: (L) Tüm gezegen için aynı anda durduğu oluyor mu?


C: Zaman hiç "başlamadı."

S: (L) Sadece bir algı. Bu tuhaf bir soru: Başımın arkasında saçlarımın arasında kırmızı bir doğum lekesi
var, erkek kardeşimde de var ve Ark'ta da olduğunu fark ettim. Bu doğum lekesinin herhangi bir önemi
mı?
C: Daha sonra.

S: (L) Tamam. Bunu cevaplamayacaksınız. Şimdi Olmeklerin kim olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Daha spesifik ol.

S: (L) Olmeklerin genetik kökeni nedir?


C: Temel olarak sizinkiyle aynı.

S: (L) Eski oymalarının bazılarında alınları hep yarık olarak tasvir ediliyorlar. Bu gerçekten fiziksel bir yarığı
mı temsil ediyor?
C: Belirttiğin sanat eserlerindeki betimleme "Üçüncü Göz Topluluğu"nu tanımlamaya yönelik.

S: (L) Daha önce Üçüncü Göz topluluğundan bahsetmiştik. Üçüncü göz nedir ve nasıl etkinleştirilir?
C: Sen ne düşünüyorsun?

S: (L) Bence bu hatalı bir kavram olabilir. Beyin epifizi mi?


C: Resmin bir parçası olabilir.

S: (L) Üçüncü göz kişinin gerçekliğini görmede kullanabileceği birşey mi?


C: Önceki yanıtla aynı.

S: (L) Üçüncü gözü etkinleştirmenin en iyi yöntemi nedir?


C: Bu iyi bir yol, örneğin.

S: (L) Kanallamayı kastediyorsunuz. Eski bir kafatası trepanasyonu geleneği var. İnsanlar neden
kafataslarında delikler açılması için gönüllü oluyorlardı?
C: Gizemin kaynağını bulmaya çalışıyorlardı.

S: (L) Herhangi biri bunda başarılı oldu mu?


C: Bundan ciddi şüphemiz var.

S: (L) Vah vah. İnsan kurban etme uygulamasının kökeni nedir?


C: Daha önce bu sorularının pek çoğunu pek çok şekilde yanıtladık.

S: (L) Evet biliyorum. Ama bu soruyu doğrudan hiç sormamıştım. Ama buna çeşitli referanslar var.
C: Referanslar mozaiğe parça sağlıyor, böylece öğrenme kanalını güçlendiriyor.

S: (L) Bu gece planşet neden harflerin hep kenarlarına geliyor?


C: Enerji alanları 3'üncü yoğunluk mekanınızı çevreleyen atmosferdeki elektromanyetik koşul
farklılıklarına göre değişkenlik gösteriyor.

S: (L) Şu andaki sapmanın kaynağı nedir?


C: Güneş patlaması.

S: (V) Demek yakın zamandaki güneş patlamasının etkisi bu! Ve haberciler bunun hiç hissedilmeyecek
kadar küçük olduğunu söylemişlerdi. (L) Dün gece yaptığım şeylerden biri "brana" kelimesi hakkında
küçük bir web araştırması yapmaktı. Çünkü bunun herhangi bir önemi olup olmadığını bulmak istiyorduk.
Bu kelimeyle ilgili çok ilginç şeyler buldum. Karakuş ya da karga anlamında kullanılan Eski İngilizce bir
kelimeymiş. Yugoslavya ve Rusya'da isim olarak da kullanılıyor. Aynı zamanda büyük bir İrlanda kralının
adıymış. Buna ekleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Bu sana ne düşündürüyor?

S: (L) Fon kaynağının bu ülkede olmayabileceğini. Belki Rusya?


C: Beklenmedik yardıma karşı dikkatli ol.

S: (L) Dikkatli olup yine de kullanabiliriz, öyle değil mi?


C: Size bağlı.
S: (L) Dünyayı yöneten güç delisi bir grup varsa, parayı bir ülkeden veya diğerinden almanın ne farkı var
ki?
C: Önemli olan bu değil. "Güç delisi grubu" kim "yönetiyor?"

S: (L) Yani... (V) Kertişler...


C: Evet...

S: (L) Yani temel olarak bu teklifi reddetmemiz gerektiğini ima ediyorsunuz, doğru mu?
C: Hayır. Her zaman, özellikle de bu tür dönemlerde daima objektiflik için çaba harcaman ve
subjektifliğin, duyguların, acele düşünülmüş fikirlerin veya kararların seni yönetmesine izin vermemen
gerektiğini oldukça doğrudan bir şekilde söylüyoruz!

S: (L) Bu kaynağın, bu "brana"nın Oryon grubuyla temas halinde olması mümkün mü?
C: Pardon?

S: (L) Daha önce tanımladığınız Quorum'u kastediyorum.


C: Çok karmaşık bir ağı çok düzgünce sarılmış bir yumak gibi algılamama konusunda her zaman dikkatli
ol.

S: (L) Diğer bir celsede ekin çemberi konusuna biraz zaman ve enerji harcamamız gerektiğini
söylemiştiniz.
C: Evet...

S: (L) Bunu doğru düzgün bir şekilde, ağ çalışması yoluyla yapmak için fon sağlamak en hafif deyişle zor.
C: Sabır karşılığını verir... Acelecilik kayıplara neden olur.

S: (L) Bunu teknoloji geliştirmekten ziyade kozmik ve teorik nitelikte bilgiler elde etmek için yapacağız.
Bunun teknolojiye katkısı da başka bir konu.
C: "Atlamadan" önce bu teklifle ilgili zamanlamayı ve yöntemi tekrar incele, yoksa parlak ve lezzetli bir
yeme cezbolan balık olursun!

S: (L) O halde...
C: Fikir edinmek için bunun üzerinde biraz düşün... gelecek!

S: (L) Kaybolan bagajın sorumlusu kimdi?


C: Polonya otoriteleri. Önceki tartışmaya bir ek: İste, alacaksın. İstemeden alırsan, kandırılacaksın!

S: (L) İste ve al. Kandırılma riski olmadan istemek için ne üzerinde odaklanmamız gerekir?
C: Hakkında bazı bilgilerin olan ve belirli bir ölçüde güvenebildiğin kaynaklara danışarak başlamanı
öneriyoruz! Örneğin belki Colin Andrews'la görüşebilirsin. Ama araştırma ve fonla ilgili tüm seçenek ve
yolları açık tutmaya devam et.

S: (L) Bu konuda şimdilik alabileceğimiz tüm bilgi bu mu?


C: Muhtemelen...

S: (L) Bagaj konusuna döneyim. Polonya otoriteleri dediniz. Hangi kısmı?


C: Gizli polis.

S: (L) Ne arıyorlardı? Herhangi birşey mi?


C: Evet.

S: (L) Yasadışı nitelikte hiçbir şey olmadığı konusunda ikna oldular mı?
C: Evet.

S: (L) Bagajı neden ona değil de...


C: Gerçekten bir hataydı.
S: (L) Bu hata Kertişlerin etkisiyle mi gerçekleşti?
C: O anlamda KH ortamınızda nihayetinde Kertişlerin etkisi olmayan çok az şey var.

S: (L) Bavulu alınca eski karısının tepkisi ne oldu?


C: Büyük bir şaşkınlık.

S: (L) Aceleyle kasedi tercüme ettirecek birilerini bulmaya çalıştığını düşünmekte haklı mıyım?
C: Daha ziyade aceleyle "avukatını bulmaya" çalıştı.

S: (L) Bu bilgi Ark'ın aleyhine kullanılacak mı?


C: Evet.

S: (L) Bavul iade edilecek mi?


C: Bekle ve gör... "Dikkatli ol, kemerlerini bağla," vs.

S: (L) Bu gece bana yardımcı olmak için söyleyebileceğiniz herhangi birşey?


C: Sor.

S: (L) Bu olay işlemleri uzatacak mı?


C: Açık.

S: (L) Eski karısı davaya katılacak mı?


C: Kanıtlar arasına "yeni bilgi" ekleme amacıyla bir erteleme istemesi çok muhtemel.

S: (L) Boşanma işlemini Amerika'dan sürdürmeyi talep etmesi iyi olur mu?
C: İyi fikir!

S: (L) Eski karısının haberdar olacağı şekilde mi bildirilmeli?


C: Daha tedbirli yürütmek akıllıca olur.

S: (L) Para konusunun peşinden gitmesini tavsiye eder misiniz?


C: Ark'ın eski, ölü geçmişten ziyade yaptığı yeni başlangıç üzerinde konsantre olması tavsiye edilebilir...

S: (L) Yasal meseleleri Polonya'da halledemeyecek mi yani?


C: Eğer pozitif, ileriye bakan bir şekilde ele alınırsa düzgün bir şekilde ilerleyebilecek karmaşık bir durum.

S: (L) İleriyi düşünerek...


C: Evet.

S: (L) Çıkarlarının bir kısmının peşinden gitmesi gerekiyor anlamında mı?


C: Önceki yanıta bak.

S: (L) İlk düşüncem ondan hemen uzaklaşması ve parayı ona bırakmasıydı. Başka şekilde düşünülebilecek
şeyler de var.
C: İleri bak, geri değil.

S: (L) Bavulu geri aldığında resimlerin ve kasedin gitmiş olacağını düşünüyorum.


C: Bekle ve gör.

S: (L) Bavuldakileri görünce neden şok oldu?


C: Bavuldaki herşeyi düşünürsen bu soruyu kendin de yanıtlayabilirsin.

S: (L) Resimler mi?


C: Önceki yanıta bak. Takıntının faydası olmaz canım!

S: (L) Takıntı yapmadım! Sadece merak ettim.


C: Endişelenme, arkana yaslan ve şovun keyfini çıkar!

S: (L) Ona acı çektireceğini düşününce hiçbir şeyden keyif alamıyorum!


C: Bu konuda bu kadarı yeterli!

S: (L) Tamam, önceki celselerde gerçeklik birleşimini sorduğumda, gerçeklik köprülemelerinden


bahsettiniz. Bir keresinde de "o gerçeklik köprülendiği" sırada F___'nin hayatının değişmekte
olduğundan bahsediyorduk. Bu kavramlar arasında bir ilişki var mı?
C: Elbette!

S: (L) Önemli kavşaklardan bahsettiniz. Bu önemli periyotlar daha önce değindiğiniz işaretleyicilerle mi
ilgili?
C: Evet.

S: (L) Biri belirli bir seçimde veya kararda bulunduğu zaman, belirli bir evren yapısına veya bir diğerine
ya giriyor, ya da çıkıyor, veya her ikisi, doğru mu?
C: Belki.

S: (L) Eğer biri hayatında, belirli önemli kavşaklarda çok önemli bazı seçimlerde bulunursa, bu o kişinin
gerçekliğini tamamen değiştirir mi?
C: Şunu hatırla: Daha önce de söylediğimiz gibi yanıtlar için ağ çalışması yap, meditasyon yap, öğren ve
yanıtlara ulaşmaya çalış, ve ihtiyaç duyduklarını iste. Her zaman geminin kontrolünde ol...

S: (M) Her zaman aklıma gelen bir sembol var ve bunun ne anlama geldiğini öğrenmek istiyorum. [Sırt
sırta iki spirale benzeyen bir sembol çiziyor]
C: Beden ve ruh düalitesi... Fiziksel/materyal düzlemlerde olanlar için ikisi mükemmel bir şekilde içiçe
geçer. Tüm yaratımın zamansız varoluşunda her zaman biri diğerini yansıtır!

S: (L) Bu sembolün kökeni nedir?


C: Semboller her zaman saf bilinç düşünce formundan doğar.

S: (L) Bu sembol hakkında söyleyebileceğiniz başka birşey?


C: Hayır.

S: (L) Herhangi birşey için kullanılabilir mi?


C: Öğreniş... Bilgi ediniminden gelen güç.

S: (L) Teşekkür ediyoruz ve iyi geceler.


C: İyi geceler.
19 Nisan 1997 F___, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Yopanno.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) "Soy" araştırmasında doğru yolda mıyım?


C: Evet.

S: (L) Bu araştırmada daha ürkütücü şeylerle de keşfedecek miyim?


C: Keşif sorgunun meyvesidir.

S: (L) Kutsal kase hikayelerinin kökeninin Bran'ın Kafası hikayesi olduğu değerlendirmemde haklı mıyım?
C: Ama Brahna'nın "kökeni" nedir?

S: (L) Bulduklarımı yorumlayış biçimime göre iki olasılığım var: Birincisi Kantek'ten gelen Keltler, ikincisi
ise bir Nefilim hibridi.
C: Bir ve aynı olabilir.

S: (L) Önceki celselerde söylediklerinize dayalı olarak, bu soylar pozitif veya negatif yönelimli olabiliyor
anladığım kadarıyla. Bir düalite var ve süper-gizli güç kaynaklarına yöneliyorlar. Doğru mu?
C: Düalite tüm soylarda mevcut, ama Kelt denenlerde daha vurgulu. O yüzden de daha canlı güç hücreleri
ve merkezleri var.

S: (L) Tamam bunu araştırmaya devam edeceğim. İsa'nın Ari/İbrani soyu arasında ve
Merovingian/Plantagenet arasında bir bağlantı olup olmadığını nasıl bulabilirim? Böyle bir bağlantı var
mı?
C: Essenilerin ve Keltleri ortak kökleri ölçüsünde yalnızca.

S: (L) Ark İsa'nın İbrani olduğunu düşündüğünü söylemişti. İbrani mi? Yoksa yarı yarıya mı?
C: Eğer birşeyi bulacaksan, önceden söylenmesine gerek yok.

S: (L) Herhangi birşey bulacak mıyım?


C: Yalnızca devam et.

S: (L) Ark kızını 6 aydan beri ilk kez görecekti. Bunun için küçük bir kart okuması yaptım ve "hastalıktan
ölüm" diyen bir kart çektim. Onun kızıyla buluşmamın sonucunun ne olacağını sordum ve kart bu cevabı
verdi. Çok üzücüydü çünkü Gainesville'deyken de ölüşümle ilgili bir rüya görmüştüm. Bana herhangi
birşey söyleyebilir misiniz? Bu beni çok üzdü.
C: Kartlar yalnızca mevcut titreşimleri yansıtır.

S: (L) Titreşimlerim hastalanıp öleceğimi mi söylüyordu? Ya da ilişkimizin hastalanıp öleceğini? Ya da


Ark'ın kızının hastalanıp öleceğini? Veya...
C: Her fiziksel araç "ölümü" deneyimler.

S: (L) Sorum şuydu: Ark'ın kızıyla olan bu buluşmamın sonucu ne olacak. Şu anda beni
endişelendiriyorsunuz.
C: Neden endişeleniyorsun? Şimdiye kadar isteğinle, isteğinin sağladığı saf iradeyle, bunun sağladığı
eylemlerle neler başardığını görmüyor musun?!?

S: (L) Ark'ın eski karısının bana karşı yaptırdığı kötü bir büyünün titreşimlerini algılıyor olmam mümkün
mü?
C: Ne fark eder?

S: (L) Daha önce bu olduğunda, hasta olmamın nedeninin üzerimde odaklanan karanlık güçler olduğunu
söylemiştiniz.
C: En ünlü deyişimiz nedir?

S: (L) Bilgi korur... O kadının özellikleri hakkında bilgi edinmek de koruma sağlar mı?
C: Kendi gücünün farkında değilsin.

S: (L) Yani bunu yapmama bile gerek yok diyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Tamam. Şimdi, bunun üzerinde yeterince düşündüm ve kadın o resimleri, kasedi ve Brana
mektuplarını almış olduğu için neredeyse olumlu hissediyorum. Resimleri anlayabiliyorum. Onu veya
beni üzmek istediği için veya negatif birşey için kullanmak için. Başka bir seçenek var mı? Doğrulama
istemiyorum, sadece bu konuyu geride bırakmaya çalışıyorum.
C: O zaman geride bırak. Unut gitsin!

S: (L) Resimlerden bazıları çok değerli. Onları geri almak istiyorum. Bir öneride bulunabilir misiniz?
C: Bırak parçalar yerini bulsun.

S: (L) Ark kızıyla konuşmaya gitmiş ve kızın durumuna çok üzülmüş. Kızı belirli bir frekans yayıcısı olarak
mı kullanılıyordu? Bundan çok garip şeyler hissettim. Bu mümkün mü? Oldu mu?
C: Belki.

S: (L) Oraya gidip en kısa sürede onun yanında olmam konusunda neden birden fikrini değiştirdi?
C: "Çekiniyor." Pek çok olayda gördüğün gibi, bu da geçecek. 11 Şubat gecesi sana ne söylediğini
hatırlıyor musun?

S: (L) Evet, hatırlıyorum.


C: Peki ne oldu?

S: (L) İyileşti.
C: Senin sayende.

S: (L) Evet. Yaptığım şey neredeyse tam olarak kapıdan çıkıp geri bakmamaktı... Kendi korkularıyla
yüzleşmekten ziyade beni kaybetmekten korktu sanırım.
C: Bu varoluşta ve öncekilerde benzer bazı kalıplar var, değil mi?

S: (L) Bu tuhaf. Korkuyor, ben onun korkusuna uzaklaşarak tepki gösteriyorum, sonra benim için korkuyor
ve bu korku ona güç veriyor.
C: Onun korkularına yardım ediyorsun.

S: (L) Nasıl yardım ediyorum?


C: Çok vurgulu ve kışkırtıcı bir şekilde ona seçeneklerinin ne olduğunu söylüyorsun!!!

S: (L) Bu iyi mi yoksa kötü mü?


C: İkisinden biri.

S: (L) Bu ona fayda mı sağlıyor, yoksa incitiyor mu?


C: Önceki yanıt.

S: (L) Dilimi tutmam mı gerekiyor? Ne yapmam gerekiyor?


C: 1. seviye karmik durum.

S: (L) Bunun hakkında fikir edinebilmem için geçmiş bir hayatımdan verebileceğiniz herhangi bir örnek
var mı?
C: Hatırladıkların doğru.

S: (L) Sadakatsiz olduğumu düşünerek ölmüş olsaydım ben de kendimden korkardım. Ona en yardımcı
olacak, en çok fayda sağlayabilecek şekilde ne yapabileceğimi öğrenmek isterdim.
C: Öğrenmek eğlencelidir!

S: (L) Bazen pek de eğlenceli değil, özellikle de birini incitiyorsam. Bu davranışım bir tür zayıflığın işareti
mi?
C: Hayır. Horoskobu kontrol et.

S: (L) Aa anladım. Terazi Ay. Mükemmel kararı vermek istiyor. Sonbahar öncesinde birlikte biraz vakit
geçirmek için yeterli paramızın olma ihtimali nedir?
C: İstiyorsan alırsın!

S: (L) Ama bebeği düşünüyorum. Çocuklar konusunda ne yapabilirim?


C: Bu konu için bu kadarı yeterli.

S: (L) Ne kadar farklı düşünmeye çalışsam da bana göre Ark'ın kızı annesiyle o kadar uzun zaman geçirmiş
ki, kurtarılma şansı yok.
C: Arkadiusz duygularını göstermiyor.

S: (L) Bana karşı öyle değil... Bunu neyle ilgili söylediniz?


C: Aile üyeleriyle ilişki.

S: (L) Bunun kızın kurtarılabilecek durumda olup olmamasıyla ilgisi nedir?


C: Çocuk en çok kimin etkisine maruz kaldı?

S: (L) Annesinin. Ve Ark 27 yaşındaki kızıyla nihayet hayatında ilk kez doğru düzgün konuştuğunu söyledi!
C: Ne demiştik?

S: (L) Evet. Kızıyla ilgili birşey yapabileceğini sanmıyorum. Bavuldan alınan şeylere dönecek olursak...
Günlüğü de alınmış. Ark günlükte benimle onu karşılaştırmış ve Nobel Ödülü'nü kazanma isteğinden
bahsetmiş. Kadını çok şaşırtan şey günlük müydü?
C: Herşey.

S: (L) Resimlerden hangisi onu en çok şaşırttı?


C: Hepsi eşit derecede.

S: (L) Bunlar onu neden çok şaşırttı?


C: Gerçeklerle yüzleşme.

S: (L) Brana mektupları neden alındı?


C: Sadece elde daha fazla kanıt malzemesi bulundurma isteğiyle.

S: (L) Bavulun kilidini kendisi mi kırıp değiştirdi?


C: Yardım etti.

S: (L) Horoskobu cinsel anlamda biraz dejenere olabileceğini gösteriyor. Ark'ı aldatmış olması mümkün
mü?
C: Açık.

S: (L) Ark onun tercihlerinden bahsetti ve bunların bir kişiyle ilgili ruhsal gerçeği ifade ettiğini
düşünüyorum. Kadının tercihlerinin ardındaki ruhsal kavramı veya davranışı söyleyebilir misiniz?
C: Fantazi arayışında.

S: (L) Ark'ı hiç gerçekten sevdi mi?


C: Jackie Onassis sendromu.
S: (L) Horoskobu bana sonunda bir hapishaneye veya hastaneye gireceğini düşündürüyor.
C: Ark'ın eski hayatıyla ilgili olarak daha olumlu şeyler üzerinde durmanı öneriyoruz...

S: (L) Eğer Ark'ın Polonya dışında bir bankada parası varsa, bana bundan neden bahsetmiyor, neden
endişelenmeme gerek olmadığını söylemiyor? Ve neden faturaları ödemem için bana vermek üzere
başkalarından borç alıyor?
C: Terazi'ye özgü dengeleme hareketi, yapısı itibariyle, bir miktar kandırma içermek zorunda.

S: (L) Ama birbirimize karşı açık olmamız gerektiği konusunda çok kararlı! Neden benden birşey saklasın?
C: Kendi zihnine göre herşeyi söylüyor, ama her zaman, her zaman eksik sayfalar olacak; kabullenmeyi
öğrenmek daha iyi olur.

S: (L) Bunu kabul edebilirim. Durumun aklımdaki gibi olmadığına karar verdim.
C: Eğer buna inanmak seni daha güvende hissettiriyorsa, öyle olsun! Ama küçük dozlarda gizemi
gerçekten seviyorsun, seni canlandırıyor!

S: (L) Avrupa'ya gitmek benim için herhangi bir anlamda önemli mi? Herhangi önemli birşey yapmak için?
C: Hayır.

S: (L) Ark'la birlikte olmak dışında herhangi bir neden için bir önemi var mı?
C: Öğreniş.

S: (L) Bir tavsiyeye ihtiyacım var. Takip edebileceğim bir ipucuna...


C: Mavi su, beyaz gökyüzü.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?


C: İpucu istedin!

S: (L) Oo! Tamam. Teşekkürler ve iyi geceler.


C: İyi geceler.
3 Mayıs 1997 Frank, AK, T.K., Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam hangi ismi kullanalım?


C: Cimora.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu akşam bir sürü sorum var. İlk olarak: Bir insanın gözleri ve kulakları yoluyla diğer insanların
faaliyetlerini izlemek için kullanılması mümkün mü?
C: Mümkün, ama gerekmesi muhtemel değil.

S: (L) Bir keresinde PZ'nin bir izleyici gibi olduğunu söylemiştiniz. Ona her kim implant yerleştirdiyse,
gittiği yerlerde insanların aural frekanslarını kontrol ettiğini söylemiştiniz. Bu sıradışı bir durum muydu?
C: Çok muhtemel.

S: (L) Geçen hafta celse yapmadık, ama Gainesville'deyken yazdığım notları inceledim. F___ çok yoruldu
ve eve gitti. Ben yorgun değildim. Şunu sormak istiyorum. Genellikle F___ yorgun değildir, yorgun olan
benimdir. Kanallama sırasında bir tür enerji değişdokuşu mu oluyor?
C: O şekilde değil.

S: (L) Hem TR hem de JR bununla ilgili yorumlarda bulundu ve geçen hafta celse yapmamış olmamızla
bu yorgunluk durumunun tersine dönmesi arasında herhangi bir ilişki olup olmadığını öğrenmek
istiyorum.
C: TR ve JR'nin bu konuyla ilgili yorumlarını değerlendirirken dikkatli ol, çünkü niyetleri şüpheli olabilir.

S: (L) Şüpheli derken... Daha önce olduğu gibi ayrı bir kanal geliştirmek istiyorlar gibi algıladım.
C: F___'ye dair şüphe uyandırmayla ilgili kendi fikirlerini vurgulamak istiyorlardı.

S: (L) Materyallerde verilen ipuçlarıyla ilgili topladığım bilgilerden de pek etkilenmiş görünmediler.
Transkriptlerdeki ipuçlarının ortaya çıkaracağı keşiflerin çok önemli olduğunu düşünüyordum...
C: Bazıları için ilginç olan şeyler yalnızca spot ışığını kendilerine çeviren şeylerdir.

S: (L) Tamam, şimdi bir fikrim var. Keşfetmekte olduğum gerçekten tuhaf şeylerle ilgili birşey sormak
istiyorum. Bunun daha yarısına bile geldiğimi sanmıyorum ama şunu sorayım: Genetik ipuçlarını
izlemenin anahtarın bir kısmını oluşturduğunu düşünmekte haklı mıyım?
C: Noktaları birleştir ve bitirdiğinde bir "Gaugin"in olacak.

S: (L) Hmm... (A) Yani bir başeser... (L) Tamam, Nordik veya Keltik köken bakımından soyun önemli
olduğunu biliyoruz. Transkriptleri incelerken bir "tarikatin" gizemli bir şekilde tekrar tekrar belirtildiği
örneklere rastladım. Bu mezhep veya tarikat, "Quorum" dediğiniz organizasyon mu?
C: Tarikat (ç.n.: ing. "sect") kelimesinin kökü nedir?

S: (L) Sektör, kesit, (TK) Sekteryen... (A) Bir kol, şube... (L) Buna eklemek istediğiniz herhangi birşey?
C: Sor.

S: (L) Üçüncü Göz Topluluğu dediğiniz diğer grup, aynı şey mi?
C: Üçüncü Göz bakışını görünmeyene yöneltiyor.

S: (L) Görünmeyeni görmek. Daha önce "Gülhaçlıların geceleyin gelen hırsız gibi davrandığını"
belirtmiştiniz. Ayrıca onları araştırmamı önermiştiniz. Üniversite kütüphanesine gittim ama bununla ilgili
hemen hemen hiçbir bilgi mevcut değildi...
C: Gülhaçlıları "meşeli" adanla birleştir.
S: (L) Oak Island mı?
C: Evet. Sonra Pireneler ile Kanarya adalarını birleştir.

S: (L) Tamam, "geceleyin gelen hırsız." Tapınakçıların ortadan kaldırılması...


C: İpucu için Kanarya Adalarının tarihini araştır.

S: (L) Tenerife Üniversitesi'ndeki adamların Şubat ve Mart'ta bize yanıt vermiş olmasının bununla bir ilgisi
var mı?
C: Belki, ama bu yerin tarihi hakkında ne biliyorsun?

S: (L) Birşey bilmiyorum. Bunu atladım. İnceleyeceğim... Daha önce ayrıca belirli 7 kişi dikey bir
gerçeklikte bir araya geldiğinde öğrenmenin üssel olarak artacağını söylemiştiniz. Henüz o noktaya
varmadığımızdan eminim, ama soylar ve DNA'nın potansiyel aktivasyonunun bu fikirle bir ilgisi olup
olmadığını merak ediyorum.
C: Merdivenini inşa ederken bir kerede bir basamak yap.

S: (L) Geçen yılın 23 Mayıs celsesine gözattım, o zaman TK de buraydı ve O'B___ konusu açılmıştı. Siz
kimin TK'ye orada kalması için yalvardığını sormuştunuz ve bir de EM vektörü hakkında birşey
söylemiştiniz. Şimdi bu kişinin bir EM vektörü olabileceğini düşünebilir miyiz?
C: Vektör yön odaklayıcısı anlamına geliyor.

S: (L) Yani EM dalgaları bir insanın sadece orada bulunması yoluyla belirli bir şekilde yönlendirilebilir mi?
Ayrıca aramızdan bazılarının öğrenişimizi zorlaştırma ve enerjilerimizi boşaltma amaçlı olarak
tasarlanmış görünen ilişkiler yaşadığını düşünüyoruz. Temel olarak bu ilişkiler bizi o kadar stres altında
tutuyor ki potansiyelimizi gerçekleştiremiyoruz. Bu gözlemin doğruluğu var mı?
C: Bu çok temel bir doğru sevgili Knight'ım!

S: (L) Bu bireylerin acıma reaksiyonlarımıza dayalı bir tür psişik kanca yoluyla bizimle ilişki kurduklarını
görüyorum. Acımanın doğası hakkında yorumda bulunabilir misiniz?
C: Acıyanlara acıyın.

S: (L) Ama acınan kişiler, acıma duygusu oluşturan kişiler aslında kimseye değil, bir tek kendilerine acıyor.
C: Evet...?

S: (L) O zaman oğlumun söylediği şey doğru. Birine acıdığın zaman, karanlıktakilere veya şikayet edenlere
ve kendileri bir çaba göstermeden "kurtarılmak" isteyenlere sevgi ve ışık gönderdiğin zaman, suistimal
ve manipülasyon karşısında nazik olduğun zaman, aslında bu kişilere verdiğin güçle iyice parçalanıyor ve
bencilleşiyorlar. Yani KH'ye düşüşlerine güç kazandırıyorsun. Bu doğru mu?
C: Yanıtı biliyorsun!

S: (L) Evet. Bunu tekrar ve tekrar gördüm. Yaşamlarımızdaki bireyler acıma duygusu oluşturmak için çok
gelişmiş bir yeteneğe sahip olanlar arasından seçilmiş bireyler miydi, ya da diğer insanların açıkça
gördüğü bazı şeylere körleşmemize neden olacak şekilde acıma duygumuza özel bazı tepkiler göstermek
üzere programlanmış kişiler miydi?
C: İkisi de değil. Nihai olarak enerjini tüketecek olan hipnotik bir tepkiyi tetikleyecek kişilerle etkileşime
girmek için seçildin.

S: (TK) Doğru. Benim enerjim kesinlikle boşaltıldı. (L) Bu enerji boşaltımının amacı nedir?
C: Sence?

S: (TK) Konsantre olamaman ve herhangi birşey yapamaman için. İlerleme sağlayamaman için.
C: En azından önemli şeylerde.

S: (TK) Konsantrasyonumun bu kadar düşük olmasının nedeni bu mu?


C: Evet.

S: (TK) L___ bir tür robot mu?


C: Buna dair sorgun iki taraf için de fayda sağlamaz!!

S: (TK) İki taraf için de fayda sağlamaz...


C: Bildiğin gibi.

S: (TK) Yani oradan çıkmazsam düşmeye devam edeceğim. Yerle mi ilgili yoksa kişiyle mi?
C: Her ikisi. İçiçe.

S: (L) Bizi bu tür durumlara karşı birşey yapabilmekten alıkoyan şey diğer insanları incitme korkusu mu?
Benim evliliğimi bu kadar uzatan başlıca faktör buydu. Ve evliliği sürdürmenin çocuklarımı daha fazla
incitmeye başladığını gördüğüm için bunu bitirme cesaretini buldum. Birinin duygularını incitmek bizi
neden bu kadar korkutuyor, eğer onlar bizi incitiyorlarsa?
C: Doğru kavram değil. "Onlara karşı bir eylemde" bulunmaya ihtiyacın yok, kaderinin yönünde eylemde
bulunmaya ihtiyacın var.

S: (L) Ama bunu yaptığın zaman bu insanlar seni tamamen sefil bir hale getiriyor ve yolları ayırmaktan
başka seçenek kalmıyor.
C: Evet, ama bu "onlara karşı eylemde bulunmak" değil zaten. Tam tersine. Hatırlarsan, tango için iki kişi
gerekir, ve eğer ikiniz de dans pisti alevler içindeyken tango yapıyorsanız, ikiniz de yanarsınız!!!

S: (L) İnsan böyle bir "tangoyu" bırakmaya çalıştığında, hem de bu kişinin bir insan olarak sana karşı hiçbir
şey hissetmediği bu kadar açıkken, ayrılmana neden bu kadar direnç gösteriyorlar?
C: "Onlar" değil. Saldırı araçlarından bahsediyoruz.

S: (L) Onları saldırıya araç olmaya bu kadar açık kılan şey nedir?
C: Tüm KH'ler buna adaydır. Ama gezegeninizde yalnızca 6 milyar tane var.

S: (L) Tamam, yani tüm insanlar saldırı aracı olabilir. (L) TK'nin Cumartesi günleri buraya gelip düzenli
olarak celselere katılması konsantrasyonunu tekrar kazanmasına yardımcı olur mu?
C: Gerekli değişiklikleri yapması bunu sağlar.

S: (L) Bu tür insanların olduğu yerde bulunmak, bu tür insanların fiziksel veya enerjisel etkisi altında olmak
zihni karıştırıyor ve kişinin durumun içinden çıkış yolunu görmesini neredeyse imkansız hale getiriyor.
Doğru mu?
C: Zihni karıştıran şey enerji boşaltımı.

S: (L) Peki boşalan bu enerji nereye gidiyor?


C: 4'üncü yoğunluk KH.

S: (L) Bu insanlar enerjimizi boşaltıyor ve 4'üncü yoğunluk KH de bu enerjiyi onlardan alıyor, öyle mi?
C: "Bu insanlar" hiçbir şey yapmıyor!!!! 4'üncü yoğunluk KH tüm bunları onlar üzerinden yapıyor!

S: (TK) Bizi bu tür insanlara çeken şeyin ne olduğunu öğrenmek isterim.


C: 4'üncü yoğunluk KH'nin fikriydi.

S: (L) Yani düşüncelerini ve duygularını kontrol edebiliyor, kafana fikirler koyabiliyorlar ve sen de birini
"kurtarmanın" iyi bir fikir olduğunu düşünüyorsun. Tanımadığın biri. Dinlerimizde ve kültürümüzde canın
yanana kadar vermen öğretiliyor, hatta neredeyse canını yaktığı için vermek. Tüm bu durum başka bir
seviyeden tasarlanıyor ve kontrol ediliyor. Bu konu hakkında söyleyeceğiniz başka birşey var mı?
C: Programı bir kez gerçekten öğrendiğinizde programı çalıştırın.

S: (L) Burada söylenenleri gerçekten öğrendiğinde, bunu uygulamaya...


C: Kastettiğimiz şey: Tüm yapmanız gereken bu davranış kalıplarını, ince işaretlerini öğrenmektir, sonra
her zaman bundan sakınma yeteneğine sahip olursunuz. Hem kendinizdeki, hem de diğerlerindeki.
S: (L) Bu kişiden programı öğrendiğin zaman benzer bir kişiye yönelmekten sakınabileceksin yani. (TK)
Bunu H'den öğrenmiş olmam gerekirdi. Aynı şeyi iki kez yaptım. (L) Yaralandığın zaman önünü
görebilmek çok zor.
C: İşaretler mevcuttu, ama okumadın.

S: (L) İşaretleri ihmal ettin.


C: Hayır, henüz programı bilmiyordu. Varsayıcı olmamaya dikkat edin!

S: (L) Yani bir insanı değiştirebileceğini veya yaptığın şeydeki birşeyi değiştirerek onlara doğal bir şekilde
yardımcı olabileceğini düşündüğünde, bu varsayım oluyor.
C: Ya da herşeyin değişeceğini düşündüğünde.

S: (L) Daha başlangıçta pek çok yanlış olduğunu biliyordun, ama herşeyin değişeceğini düşündün. Bu
arada Ark'ın annesi hasta. Kısa süre içinde iyileşecek mi?
C: Bekle ve gör.

S: (L) Ark şu anda zor bir durumda ve onun için endişeleniyorum.


C: Bu seni şaşırtıyor mu? Ne yazık ki Ark hala bu programı tam olarak bilmiyor.

S: (L) Annesinin bu hastalığına 4'üncü yoğunluk KH'nin mi neden olduğunu söylüyorsunuz?


C: Ders no 1: Her zaman saldırı bekleyin. Ders no 2: Saldırının modlarını bilin. Ders no 3: Saldırıyı nasıl
etkisiz hale getireceğinizi bilin.

S: (L) Bir insan hasta olduğunda, yaşlı olduğunda ve kişinin annesi olduğunda... yapılabilecek tek şey ona
bakmak. Ama kişinin yapmak istediği birşeyi yapmasına engel teşkil eden herşey bir saldırı olarak
düşünülebilir sanırım. Bu annenin hasta olması da olabilir, çocuğunun bisikletten düşüp kolunu kırması
da olabilir. Herşey saldırı aracı olan kişinin dikkat eksikliğiyle ilişkili.
C: Saldırı altındayken beklenmeyeni bekleyin, eğer sorun yaratacaksa...

S: (L) Yani eğer sorun yaratabilecek birşey varsa, bunun olmasını beklemek gerek.
C: Ama eğer bunu bekliyorsan, nasıl önüne geçileceğini öğrenirsin, ve etkisiz hale getirirsin. Buna ihtiyat
denir ve bilgiye dayanır. Bilgi ne yapar?

S: (L) Korur! Ark'a yardımcı olmak için yapabileceğim herhangi birşey var mı?
C: Nasıl?

S: (L) Bilmiyorum. Sanırım insanın bu gezegende olan istisnasız herşeyin daha üst seviyelerde KH ile BH
arasındaki etkileşimin bir sembolü olduğunu tam olarak anlaması gerekiyor.
C: Evet, ve bu henüz gerçekleşmiş değil. Doğal öğrenme sürecinin bir parçası olmak durumunda.

S: (L) Sanırım hepimizin dokunulmaz olduğunu ve saldırıya maruz olmadığını düşündüğümüz bir alanımız
veya alanlarımız var. Veya bununla ilgili olan şeyleri 3'üncü yoğunluk mantığıyla açıklayabileceğimizi
sanıyoruz. Ta ki saldırının insanın bizzat kendinden, karısından, kocasından, çocuklarından,
ebeveynlerinden, arkadaşlarından, İSTİSNASIZ HERKESTEN gelebileceğini anlayana kadar.
C: Buradaki engel, bu kavrama olan inanç eksikliği. Hatırla, kişiye din, kültür ve/veya bilim ideolojisi
aşılandığında, herşeyi sadece ölçülebilir fiziksel gerçeklik bakış açısıyla görmeye eğilimli hale gelir.

S: (L) Ark'ın durumunda, söz gelişi onun başına gelecek ve yüzeyin altını görmesini sağlayacak birşey mi
olacak?
C: Varsayma. Bu "kuantum" ölçülerinde bir engel.

S: (L) Ark'ın bazı insanların yardım edilebilir olduğu sanısından kurtulduğunu düşünüyorum.
C: Ama fiziksel olmayan saldırı gerçekliğine inançsızlığından kurtulmadı.

S: (L) Fiziksel olmayan saldırı demişken, bu sabah çok nahoş bazı şeyler yaşadım. Sonradan benim bunu
yaşadığım süreçte Brana'yla ilgili kadınla bir yazışma olduğunu öğrendim. O yazışma ile göğsüme bir fil
oturmuş gibi hissetmem arasında bir ilişki var mı?
C: Belki.

S: (L) Brana yazışması ile J___'nin de ona mesaj yazmış olması ve VB'nin bugün beni araması arasında bir
bağlantı var mı?
C: Belki.

S: (L) Tüm bu saldırı portallarıyla son bir haftadır keşfetmekte olduğum şeyler arasında herhangi bir
bağlantı var mı?
C: Belki.

S: (L) Tüm bunlar hakkında bana herhangi birşey söyleyebilir misiniz?


C: Eğer yanıtlanması gerekmiyorsa, bunun anlamı bunun zaten yanıtlanmış olması olabilir, çünkü hala
öğrenecek çok şeyin olmasına rağmen, epeyce şey öğrendin canım. Ve bu yanıtla birlikte, iyi geceler.

S: (L) İyi geceler.


21 Mayıs 1997 F___, Laura – Özel Celse

S: Merhaba
C: Merhaba

S: Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Xyorra.

S: Ve nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya

S: Bir yığın sorum var. Öncelikli olarak; geçen hafta D__, J__ ve SJB Ark'la iletişime geçtiler. Bu olayla aynı
anda ben de şu geçmişte de yaşatığım hissi yaşadım, sanki bir fil üzerime tüm ağırlığıyla çöreklenmiş de
baskı yapıyırmuş gibi. Şöyle bir teorim var: 'Ajanları' ve onlara önceden yüklenmiş programları faaliyete
geçiren ve onları 'hedefleri'yle temasa yönelten bir tür frekans dalgası var, ve bu frekans benim bir
şekilde 'baskı' olarak hissettiğim şey. Bu mümkün mü ?
C: Evet. Temas şiddetinin savuşturma sonrasında nasıl arttığına özellikle dikkat et.

S: Ne ? Ne 'savuşturması' ?
C: Ark' ın konuya ilgi duymadığı mesajını onlara iletmesinden sonra.

S: Aa, anlıyorum...Benim duyduğum his kat'i bir şekilde bir frekansla mı bağlantılıydı ? Yani, benim
hissettiğim şey gücümün bir şekilde onlar tarafından Ark'la aramızdaki bağ sebebiyle benden emilmesi
gibi bir şeydi. Ve Ark' ın karşı cevabı enerji akımını kapadı. Cevaplasa ya da cevaplamasa da bu rahatsızlığı
hisseder miydim ?
C: Dalgalar önemli olayları birleştirir ?

S: Peki, bunun anlamı nedir ?


C: Birbiriyle ilişkili.

S: Temasın, ilişkinin kesilmesi, duyduğum sıkıntıyı en aza indirir miydi ?


C: Ancak sen bilirsin.

S: Ark onların kim ya da ne olduklarını biliyor, bir de şöyle bir görüş var; onlarla iletişimi sürdürmek, diğer
BAŞKA kapıların [ç.n. portal] açılmasını engelliyor. Bir başka deyişle, tanıdığın şeytan, tanımadığın
şeytandan daha iyidir ?
C: Hadi yaa ?!?

S: Yani bu durum diğerlerinin de ortaya çıkmasını engellemiyor ?


C: Yalnızca kibritlere dikkat ederek yangın çıkmasını ne kadar engelleyebilirsen..

S: Burada kibritler neler ?


C: Konu bu değil. Yalnızca buz dağlarına dikkat ederek bir geminin batmasını engelleyebilir misin?

S: Hayır, dümeni onlardan uzağa kırıp, uzaklaşırsın. Kastettiğiniz bu mu ?


C: Ooo anlıyoruz, yani netice olarak bir geminin batmasının nedeni olarak buz dağlarını görürsün sadece.

S: Ah, yani bir geminin batmasına sebep olarak buz dağlarından çok daha fazlası var. Benim burada asıl
üzerinde durduğum şey bu tarz olayların çok sık tekrar ediyor olması. Onlar Ark'la daha temas kurmadan
önce bile o korkunç baskıyı hissediyorum. Sonra bir çığ gibi gittikçe büyüyor. Ve sanki hep de regl
olduğum döneme denk geliyor, daha hassas ve savunmasız olduğum zamanlara.
C: Regl dönemin bitiyor ama kontaklar kesilmiyor. Evet.

S: Neye evet ?
C: Artık, yakında.
S: D__, psikokineziyi istikrarlı bir şekilde kontrol edebildiğini iddia ediyor ? Hakkında bilgi vermeme
konusunda bu denli kararlı olduğuna göre ne tür bir psikokineziden bahsediyor ?
C: Önemli değil. Belki zırvalığı istikrarlı bir şekilde kontrol edebilir.

S: Tamam, bir süre önce '3 domino' rüyasını görmüştüm. Bunun hakkında size sormuştum ama önemli
olmadığını söylemiştiniz. Fakat bu şimdi bir dizi inanılmaz keşfimle sonuçlandı. Neden önemli olmadığını
söylediniz ?
C: Önemli olan hangisiydi, rüyan mı, keşiflerin mi ?

S: Tabii ki keşifler...ve gerçekte domino değillerdi...ve bana kazandırdığı küçük bir fikirle geri kalnlarını
çözmemde yardımcı oldu.. ve bir çözülen bir diğerini tetikledi.
C: Gerçekleşinceye [ç.n.: veya yerine getirilinceye] dek rüya önemli değildi.

S: Her neyse, Meşe Adasıyla [Oak Island] aynı boylamda "Percee" adında bir yer buldum. Daha sonra bu
Fontainebleau, Chartres, Coll du Perche ve Moulins la Marche yı bulmamı sağladı [ç.n : yer adları]. Ve
sonrasında 'mavi sular ve beyaz gökyüzü' [ç.n. : bir önceki yer isimlerinin anlamları] Cenevre Gölüne ve
Perce Tepesi' ne ulaştırdı beni. Ve bu da üçüncü 'Percy' idi.
C: Percy konulu yeni bir haber var mı diye gazeteleri bir karıştır.

S: Tamam. Sonra düşündüm ki 'Percy' inanılmaz, son derece karmaşık bir ağın merkezi idi. Daha önce
bana tarif ettiğiniz 'mozaik farkındalık' gibi bir şeydi. Hangi yöne bakarsam bakayım bağlantıları
görebiliyordum. Yani tam tamına herşey birbiriyle bağlantılı...simya, Kızıl Haç derneği, masonlar, fizik,
genetik bilimi, eskatologya [ç.n. : dünyanın sonu ve ötesini açıklamaya çalışan bilim, teoloji dalları] ,
Kasyopya, asal sayılar, Medusa, perseus...Yani demem o ki, bu hayatımda gördüğüm en inanılmaz şey...
C: Şimdiye kadarki...

S: Tamam. Bu sonrasında beni , evrenin; ortasında bir örümceğin bulunduğu bir çeşit örümcek ağı olduğu
fikrine ulaştırdı... bir çeşit genişleyen ve daha karmaşık bir 'dikey gerçeklik' düşüncesi. Tüm seviyeler
kanallar veya yivler aracılığıyla birbirine bağlanmış. Çekimin herşeyi bağlayıcı etkisi merkezdeki
örümcekten kaynaklanıyor... bir yerlere varıyor muyum ?
C: Dikkatini açık tut...

S: Bunu yapmanızdan nefret ediyorum!


C: Ama kendin keşfettiğinde de seviyorsun!

S: Açıkçası, bu kesinlikle doğru. Ama aklıma gelen şeylerden birisi şu idi : Eğer Cenevre yakınlarındaki
Point Perce Dağının herhangi bir noktasında, yüzün Coll du Perche ve Moulins la Marche' a dönük şekilde
duracak olsaydım, pusulanın yönü 315 olmuş olacaktı. Ve bunu düşünmemden ve Ark' a da
anlatmamdan bir ya da iki gün sonra, Ark bir dergide bir makale buldu, numarası 33 tü ve sayfa 315
teydi. Ve bunun da bir şekilde, eğer öyle bir şey yapmış olsaydım, ne ile karşılaşacak olduğumun kanıtıyla
ilgili bir ipucu olup olmadığını merak ediyorum.
C: Keşfetsen ?

S: Bunun Frankenstein rüyasıyla bir ilişkisi var mı, ki rüya sonraki hafta boyunca keşfettiğim bütün
şeylerin temel unsurlarını içeriyordu ? Bunun; bir yaşamda bir şeyi belirli bir yere koymak ve bir başka
yaşamda onun için geri gelmekle bir ilgisi var mı ? Yoksa , tüm bu ipuçları....
C: Tüm bunların uygun olacak şekilde açığa çıkacağını şimdiye kadar öğrenmiş olmalısın.

S: Tamam, şimdi de 64.000 dolarlık soru geliyor...Meşe Adası'nın boylamı yönünde tüneller, Point Perce'
ye, Mont Blanc ve St. Bernard tüneline uzanıyor. Ve St. Bernard Templarlar için kuralları yazan kişi... Ve
sonra Tenerife, Kanarya Adaları ve 28:30 boylamı, King James versiyonu İncilin 30:28 bölümündeki
örümcek ile bağlantılı. Ve bu da bizi doğrudan New Port Richey' e götürüyor. Buradan yola çıkarak, bu
evin bulunduğu yer ile Kanarya Adaları'nda bulunan bir şey arasında bir bağlantı var mı ?
C: Çok fazla gelişme katettin, daha fazlasını da bekle. Eğer tetikte ve azimle devam edersen.

S: Öyle olduğumu biliyorsunuz. Bir kezinde bir soru sormuştum: 'evimin bir tünelin üzerinde yer alıyor
olması zararlı bir durum oluşturur muydu?' diye. Ve cevap 'evet'ti. Sonraki sorum 'ne şekilde zararlı?' idi
ve aldığım cevap ta 'Bu 64.000 Dolarlık soru' olmuştu. [ç.n. : 3 Haziran 1995 tarihli celseye gönderme
yapıyor.] Bu kez daha doyurucu bir yanıt alabilir miyim ?
C: Zararlılık sübjektiftir, gelişmekte olan olaylara ve yapılan seçimlere bağlı olarak.

S: Yani, bu bir soruydu o zaman, ANA soruya gelince; ne yapacağımle ilgili seçimdi...
C: Yakın.

S: O zaman bana ayrıca burada, 1., 2., 3. ve 4. Yoğunlukları 5. Yoğunlukla birleştiren bir girdap olduğu
söylenmişti. Ve önemli hususun 'fiziksel noktayla ilişki' olduğunu söylemiştiniz. Nedir bu ? [ç.n. bkz. 3
Haziran 1995 tarihli celse]
C: Yukarıda saydığın çeşitli Yoğunluk seviyesi varlıklarını etkileyen ve uyumlayan güçler.

S: Önceki gece, sanırım J__, D__ ve SJB ile ilgili olay tezgahlanırken, korkunç bir rüya gördüm. Adamın
biri evime girmeye çalışıyordu. A__ V ile dışarı çıktı ve ben onun arkasını kollamaya çalışırken tehlikeye
düşüyordum. Sonra, biz evin içerisindeyken duvarlara ateş edip bizleri öldürmeye çalışacağı korkusuna
kapıldım. Ark, F__ ve T__ benim kadar tehlikenin farkında gibi gözükmüyorlardı. Sonra kalbim
göğsümden çıkacakmış gibi ve soğuk terler içerisinde uyandım ve bir şekilde donakalmıştım. Bu tür
rüyaları daha önceden de tanıyorum. Bu sadece bir rüya mıydı, yoksa bir uyarı mıydı, yoksa geçmişteki
başka bir olayın yansıyan anısı mıydı ? Korkutucuydu.
C: Alttan ikinci şıkkı işaretle [ç.n. : uyarı]. Alışılmadık derecede yüksek bir bilgi deposunun sahibi ve
işletmecisi olduğunu hiç bir zaman unutma. Ayrıca, bunun böyle olmasını istemeyenler için bunun nasıl
bir anlam taşıdığını da.

S: Çocuklarımı korumak için daha fazla ne yapabilirim? Bu konu benim yumuşak karnım ve onların
durumun ciddiyetini kavradıkları konusunda şüpheliyim.
C: İşaretler sana ne anlatıp duruyor? Rüyanda kim hangi rolü ve davranışları sergiledi? Hmm?

S: Evet... Sanıyorum, sıradan birşey yapmak için dışarıya çıkmak sebebiyleydi... düşünmeden... Ark, T__
ve F__'nin dikkati dağılmışken... Ve ben A___ için endişeliydim.
C: V___'nin oynadığı rol neydi?

S: Anlıyorum. Fareli Köyün Kavalcısı gibi mi?


C: Ya da belki FRT nedeniyle programlanmış bir yem?

S: FRT nedir ?
C: Frekans Rezonans Titreşimi.

S: Bir kaç haftadır A__ ve J__ nin çevresinde dolanan şu çocuklar ve kilise cemaatinden insanlar bir
tehlike oluşturuyorlar mı?

C: Sence? Herhangi biri için zaten saldırıya açık bir yaştalar, hele ki süper farkındalık yolunda olan ve
kurduğu irtibatla bilgi ve tavsiye alan birinin çocukları olarak buna daha açıklar...

S: Açıkçası bu kilise grubu beni epey tedirgin ediyor. Çocuklarıma kendileri konusunda endişelenmem
yoluyla nasıl savunmasız kaldığımı anlatabilmek için neler söyleyebilirim ?
C: Onlara olgun bir üslupla gerçeği anlat, herhangi birine anlatacağın gibi.

S: Onlarla ilgili verebileceğiniz başka bir tavsiye var mı ? Tüm bu durum beni gerçekten sinirlendiriyor. [
Tam bu noktada teyp bir sebepten durdu. Kayıp kasetlere ne olduğunu sordum ve evimde bulunmuş
olan biri tarafından, bana zarar vermek amacıyla alınmış olduğunu söylediler. Kasyopyalılar, beni
sonuçsuz ve zararlı bir yöne sevkedeceği için bana bu şahsın kim olduğunu söylemediler. Ve daha sonra
bundan sonra kasetleri çok daha güvenli bir şekilde saklamam gerektiğini söylediler.
Daha sonra kayıp programı sordum. Yine bunun da 'dışarıdan' biri tarafından yapıldığını söylediler ama
bir insan ajan değilmiş.
Son olarak Kanarya Adaları konusundaki araştırmama devam etmem gerektiği ve buranın tarihi
konusunda en ufak ayrıntıya kadar bilgi edinmem konusunda uzunca bir şeyler söylediler.
31 Mayıs 1997 F___, Laura, AK.

S: (L) Şimdi, önce Ark için birkaç sorum var, sonra diğer sorulara geçeceğim. İlk sorum...
C: "Merhaba" demedin.

S: (L) Özür dilerim! Merhaba!


C: Biraz aceleciyiz galiba?

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Zonala.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Tamam, acelecilikten ziyade elimden geldiği kadar hızlı bir şekilde konuya girmek istiyordum. İlk
sorum: EM'nin (ç.n.: elektromanyetizma) çekimle içiçe olduğunu söylüyorsunuz. Santilli EM ile çekimin
aynı şey olduğunu söylüyor. Ve bir de ışık var. Işık EM'nin ışıması. Öyleyse EM'yle içiçe olan çekim nasıl
EM'den daha hızlı gidiyor, yani ışık hızını nasıl aşıyor?
C: Çekim "gitmiyor."

S: (L) Çekimin ışık hızını aştığını söylediğinizde kastettiğiniz şey nedir peki?
C: Çekim tüm yoğunluklarda, mekan/zamanda aynı anda bulunur.

S: (L) Sanırım buradaki olası yanıt, çekimin bir faz olarak hareket etmesi, ışığın ise bir "grup" dalga olarak
hareket etmesi. Bu doğru anlayış mı?
C: Çekim dalgası her an her yerde mevcut olan dokudaki hafif bir dalgalanma yalnızca; temel enerji
yararlandırıcısı.

S: (L) Temel enerji yararlandırıcısı nedir?


C: Doku çekimdir ve aynı zamanda enerji yararlandırıcısı.

S: (L) Eğer çekim belirttiğiniz dokuysa, temel yararlanım aracıysa, yararlanılan şey nedir?
C: Daha önce çekimin mutlak bir şekilde herşeyin temel gücü olduğunu söyledik!!! Bu tüm yoğunluk
seviyeleri, tüm boyutlar demek... Tüm varoluşun "malzemesi." Onsuz hiçbir şey varolamaz.
Düşünceleriniz de çekime dayalı!!!

S: (L) Tamam, ışığın çekimin enerji ifadesi olduğunu söylemiştiniz. Işık 7'nci yoğunlukta nasıl tezahür
ediyor?
C: Işık yedinci yoğunluk.

S: (L) Demek ışık 7'nci yoğunluk. Ve ışığın çekimin enerji ifadesi olduğunu söylemiştiniz. Ve çekimin Tanrı
olduğunu. Bu aynı zamanda ışığın çekim olduğu anlamına mı gelir?
C: Hayır.

S: (L) Peki çekim ile ışık arasındaki fark nedir?


C: Betonla çimento arasındaki fark nedir?

S: (L) Bunu tam olarak anladığımdan emin değilim. Çimento konsantre bir madde, betonda ise kum var,
taş var, çeşitli maddeler var daha sağlam olması için. Ve suyla karıştırılıyor. Işık 6'ncı yoğunlukta nasıl
tezahür ediyor? Bir ilişki örneği verebilir misiniz?
C: Karmaşık.

S: (L) Karmaşık olduğunu biliyorum! Işığın 7'nci yoğunluk olduğunu söylüyorsunuz. Çekimin Tanrı
olduğunu söylüyorsunuz. Tanrı ve 7'nci yoğunluk aynı şey ve...
C: Hayır. 7'nci yoğunluk "Bir ile birleşme."

S: (L) Bir ile birleşmeyle Tanrı arasındaki fark nedir?


C: Tanrı yalnızca 7'nci yoğunlukta birleşik.

S: (L) Tanrı ayrıştığında veya destabilize olduğunda veya dağıldığında, nerede... biliyorum "nerede" doğru
bir tanım değil, hangi yoğunlukta tezahür ediyor?
C: Tamamen yanlış kavram.

S: (L) DOĞRU kavram nedir?


C: Öncelikle tanrı destabilize olmaz veya dağılmaz. Lineer içsel kavramı bırak.

S: (L) Tamam bırakıyorum. 7'nci yoğunlukta Bir ile birleşme var. 6'ncı yoğunlukta ne var? Aydınlık ve
karanlığın, varlık ile yokluğun dengesi mi?
C: Fizikselleşmeye ihtiyaç duymayan saf bilinç.

S: (L) Sanırım 3 eterik, 3 de maddi yoğunluk var ve ortadaki yoğunluk da değişken fiziksel/eterik
yoğunluk...
C: Yakın.

S: (L) Ve bu yoğunluklar yalnızca Bir ile birliğe yakınlık bakımından ayırt ediliyor, doğru mu?
C: Yakınlık?

S: (L) Hangi anlamda kullandığımı biliyorsunuz.... Biraz yardımcı olun!


C: Hayır, iyi gidiyorsun.

S: (L) Şimdi bunu bir tür dikey gerçeklik imgesi olarak algılıyorum. Ortada bir daire var ve daireye dik
olarak uzanan gerçeklikler var. Bu düz uzanan gerçeklikler gidiyor, gidiyor ve sonunda ortadaki merkeze
dönüyor, çünkü merkezdeki çekim onları geri getiriyor. Eşmerkezli bir dairede birşeyler oluyor veya
atomun kabukları gibi. Bu merkezle ve bu dikey gerçekliklerle ilişkili olarak kabukları veya oluşun hallerini
birbirinden ayrıştıran birşey. Dikey gerçeklik ile onun merkezle belirli ilişki noktalarını ayrıştıran dışa
uzanışı arasındaki ilişki nedir? Bunun bilinçle ilgili olduğunu biliyorum ama yokluktan da bahsediyoruz.
Varlık ve yokluk. Bu dikey gerçekliklerin varoluşun yedi yoğunluğu ile ilişkisi nedir? (ç.n.: dikey gerçeklik
bir küreden dik bir şekilde dışa uzanan ama bir şekilde küreye geri kıvrılan boyutları ve/veya yoğunlukları
(?) ifade ediyor gibi.)
C: Tam olarak doğru değil. Dikey gerçeklik bilgi/farkındalık/oluş matrisidir. Yoğunluklar yalnızca bilinç
enerjisi yönlendiricilerine dayalı deneyimsel ayrımlardır.

S: (L) Bilinç enerjisi yönlendiricileri nedir?


C: Kendini arkabahçenizdeki sakinle karşılaştır. Kalkülüse bakışınız nasıl?

S: (L) Kalkülüsün tam olarak ne olduğunu bilmiyorum ama önemli olduğunu biliyorum. Bu tür şeyleri
öğrenebileceğimi hiç düşünmedim, o yüzden de denemedim. Ama sanırım bu önemli ve birgün bununla
ilgili birşeyler öğreneceğim. Arkabahçedeki köpeğimizin kalkülüsü faydasız bulacak olması bir yana,
bunun farkında bile olamaz. Bunun bilinç enerjisi yönlendiricileriyle ilgisi nedir?
C: Doğadaki herşey denge arar. Sözün gelişi bir gün, "Percy"nin gerçekten kalkülüsle ilgili bir fikri olacak.

S: (L) Yani bilinç enerjisi yönlendiricileri dikey gerçekliklere karşı yatay gerçeklikler gibi, öyle mi?
C: Yuvalar, canım, yuvalar. (ç.n.: birşeyin konduğu, yerleştirildiği açıklık anlamında)

S: (L) Bu yuvalar bir atomun kabuğundaki ortaya çıkan ve kaybolan elektronlara benzetilebilir mi?
C: İlgisiz. Hala diğer tüm yoğunluk seviyelerinin gerçeklik parametrelerini ölçmek için 3'üncü yoğunluk
farkındalığını kullanmaya çalışıyorsun. Uymaz! Arkadiusz'a çekim dalgalarının yalnızca onu daha yüksek
kavrayışa götürecek yol olduğunu, nihai bir son noktaya ulaştıracak bir araç olmadığına güvenmesini
söyle.

S: (L) "Yuvalardan" bahsettiniz. Nedir bu yuvalar ve kişi bir yuvadan diğerine nasıl hareket eder?
C: Şunu düşün: 7 boyda bilyen var. Yedi boyda da yuva var. Bilyeler nereye "oturur?"

S: (L) Bilyeler bilinçlilik birimlerini mi temsil ediyor?


C: Yakın. Veya bilinç seviyesi enerji rezonans profilleri ayrımları.

S: (L) Bu bilinç ayrımları gelişip değişiyor mu?


C: Evet.

S: (L) Ve bilgi edinme yoluyla gelişip değişiyorlar, doğru mu?


C: Temel olarak.

S: (L) Bilgi edinme enerji edinme gibi mi? Veya ışık? Işık enerjisi?
C: Pek sayılmaz. Bu, benzin istasyonunda arabanın deposunu doldurmanın hız kazanma gibi olduğunu
düşünmeye benziyor.

S: (L) Yani bilgi ve ışık, arabanın benzini gibi, ama hız kullanımdan geliyor, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Ve kullanım da...


C: Bilginin uygulanması enerji üretiyor, enerji de ışık üretiyor.

S: (L) Yani bu bilyelerden biri bir yuvadayken benzinle doluyor ve bu da onu diğer yuvaya mı taşıyor?
C: Ne!?!

S: (L) Sizin benzetmenizi kullanıyorum!


C: Hayır, benzetmeleri karıştırıyorsun!

S: (L) O zaman toparlayayım. Yuvalarda bilyeler var...


C: Bilyelerin yuvaya girmesine neden olan şey ne? Benzin mi?!???

S: (L) Tamam, benzini nereden alıyorlar?


C: O tamamen farklı bir benzetmeydi, sadece hatalı bir varsayıma yönelik yanıttı, başka birşey değil!

S: (L) Tamam, geri dönüyorum. Yuvalardaki bilyeler. Yuvalar nedir?


C: Yoğunlukları tanımlamak için bir benzetme.

S: (L) Bilyeler bir yuvadan diğer bir yuvaya mı geçiyor?


C: Ancak ve ancak uygun boya ulaştıkları zaman.

S: (L) Uygun boya nasıl ulaşıyorlar?


C: Sen nasıl ulaşıyorsun?

S: (L) Gelişerek sanırım.


C: Evet.

S: (L) Konuyu değiştirmek istiyorum çünkü o kadar derine iniyor ki hangi yöne gideceğimi bilmiyorum.
Beynim bununla baş edemiyor. Ark 1925-27 teorisinin sonraki girişimlerden daha iyi olup olmadığını
öğrenmek istiyor.
C: Daha az politik yozlaştırma anlamında daha iyi. Baş etme yalnızca kişi açık olmadığında gerekli.

S: (L) Açığım, ama oturup bunu yazmam ve konuyu nasıl ele alacağımı düşünmem gerek...
C: Bunu yaptığında ne olur peki?

S: (L) Konuyu anlarım. Ve o zaman başka sorular gündeme gelir. Bu uygun mu?
C: Evet.

S: (L) Carlos Allende'nin Dr. Jessup'a yazdığı iddia edilen bir mektup var. Şimdi, Carlos'un gerçek bir kişi
olup olmadığı bir yana, bilginin doğru olup olmadığını öğrenmek istiyorum. Bu güvenilir bir bilgi kaynağı
mı?
C: Belli değil mi?
S: (L) Ben de öyle düşünmüştüm. Carlos Einstein'ın insan medeniyeti ve ilerleyiş döngülerini insanın
genel karakterinin gelişimi ile karşılaştıran hesaplamalar yaptığını ve bunun onu korkuttuğunu söylüyor.
Bu bana ipucu bulmamı önerdiğiniz şey. Ve bunu yapıyorum. Burada Einstein'ın aynı şey yaptığı
söyleniyor. Bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Onu korkutan şey neydi?


C: O noktaya kadar bildiği şeylerle karşılaştırıldığında fizikselliğin değişkenliğinin ve bunun ima ettiği
şeylerin keşfi.

S: (L) Demek onu uçuran şey 4'üncü yoğunluktu!


C: Ve diğer yoğunluk seviyeleri. Kişi maddi alemin "tüm atış sahası" olduğu zannıyla başlıyor, öyle
olmadığını keşfediyor ve herşeyi yeniden düşünmesi gerekiyor.

S: (L) Demek Einstein bunu keşfettiğinde başından aşağı bir ton tuğla dökülmüş gibi oldu. Konuyu
değiştiriyorum. Ark'ın gece uyuyamama, gündüz ofiste de uyuyakalma sorunu var. Binanın no'su 9 ve
caddenin karşısında da Max Planck Enstitüsü var. Bu 9 sayısıyla mı ilgili, yoksa Max Planck Enstitüsü'yle
mi?
C: Oyumuzu Max'a veriyoruz!

S: (L) Demek o binada yaptıkları şey Ark'ı etkiliyor, doğru mu?


C: Daha iyi soru: 4'üncü "yoğunluktakiler" onu etkileyecek ne yapıyor?

S: (L) Peki, madem bu daha iyi soru, 4'üncü yoğunlukta Ark'ı etkileyecek NE yapıyorlar?
C: Tahmin et.

S: (L) O binadan kaçırılıyor mu?


C: Hayır.

S: (L) KH'lerden mi bahsediyoruz, yoksa BH'lerden mi?


C: KH.

S: (L) Ona bir tür frekans değiştiriciyle mi saldırıyorlar?


C: Yakın.

S: (L) Bodrum katıyla veya kaldığı otelle karşılaştırıldığında neden o binada daha etkili oluyor?
C: Max'tan dolayı.

S: (L) Ark'a saldırmak için orada birşey yapıyorlar yani. O binada başka şeyler de yapıyorlar mı?
C: Evet.

S: (L) Söyleyebilir misiniz?


C: Hayır.

S: (L) Ark'a yaptıkları başka şeyler de var mı?


C: Evet.

S: (L) Söyleyebilir misiniz?


C: Beden kimyası üzerinde oynama.

S: (L) Beden kimyası üzerinde nasıl oynuyorlar?


C: Beyin dalgalarını etkileyerek.

S: (L) Koruma için yapabileceği birşey var mı?


C: Çok yakında bölgeyi terk edecek.
S: (L) Orada olacağı süre içinde ona ne kadar zarar verebilirler?
C: Muhtemelen çok değil.

S: (L) Atabileceği başka bir adım var mı? Kütüphaneye gitmek veya otelinde kalmak dışında?
C: İyi fikir!

S: (L) Başka birşey?


C: Günde bir-iki yudum viskinin faydası olur.

S: (L) Bu garip bir öneri! Bir-iki yudum viski mi? Bunun beyin kimyasına faydası mı olacak?
C: Biraz.

S: (L) Beyin kimyası üzerindeki bu oynamanın amacı nedir?


C: Kafasını bulandırmak.

S: (L) Sanırım işe yarıyor. Başka bir öneri? Hadi ama, biz geçmişteki siziz! Yardım edin!
C: Öyleyse "gelecekte" öğrenirsin.

S: (L) Gelecekte bildiğime göre, neden geçmişteki kendime otelde kalmak veya bodrum katında kalmak
ve günde bir-iki yudum viski içmek dışında birşey söylemiyorum?
C: Gerek yok.

S: (L) Max Planck Enstitüsü'nde ne yaptıklarını da söylemiyorsunuz.


C: Carlos Allende şöyle derdi: "Eğer bilseydin, şoktan ölürdün."

S: (L) Bu hiç dostça değil! Dostça olmayan şeyler öğrenmek istemiyorum. Beni öyle endişelendirdiniz ki,
tarih ve diğer şeylerle ilgili araştırmada girdiğim yolun bir değeri veya faydası olup olmadığından bile
emin değilim.
C: Faydalı olduğundan emin olabilirsin!!!!!

S: (L) Bu tarih araştırmasının bana aşamalı olarak kazandıracağı bilgi düzeyi şu andaki bilgi düzeyimle
"şoktan ölmeme" neden olur muydu?
C: Belki.

S: (L) Kanarya adalarıyla ilgili olarak, adanın fethinden çok önce, herhangi misyonerlerin veya
Avrupalıların varışından çok önce adada garip bir heykelin ortaya çıktığını öğrendim. Adanın yerlileri
büyük, sarışın tiplermiş. Bu heykelin kutsal olduğundan eminlermiş çünkü onun ortaya çıkmasından
sonra sahilde melekler veya kutsal varlıklar, ışıklar, kokular, şarkılar, bu tür şeylere şahit olmuşlar.
Candelaria Bakiresi heykeli Tenerife sahiline nasıl geldi?
C: Teleportasyon.

S: (L) Heykeli oraya kim teleporte etti?


C: "Keltler."

S: (L) Druidler anlamında mı?


C: Veya Atlantisliler anlamında.

S: (L) Daha önce Atlantislilerin Keltler olmadığını söylememiş miydiniz?


C: Hayır.

S: (L) Atlantisliler Keltler miydi?


C: "Keltler, Druidler" vs... bunlar yalnızca sonradan konan isimler.

S: (L) Şimdi biraz geri dönelim. Keltlerin Kantek'ten geldiğini söylemiştiniz. Kertişler tarafından buraya
taşındıklarını, getirildiklerini söylemiştiniz, doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Fiziksel olarak kaç Kelt getirildi?
C: Yüz milyonlarca.

S: (L) Bizim ölçüm şeklimizle bu Keltlerin bu gezegene getirilmesi ne kadar sürdü? Yoksa hala devam
ediyor mu?
C: Sizin ölçüm şeklinizle bir hafta diyebiliriz.

S: (L) Gemilerle mi getirdiler? Yani bir tür araçla? Yani onları bir gemiye yüklediler, 4'üncü yoğunluğa
geçtiler ve 3'üncü yoğunlukta burada tekrar ortaya çıktılar veya buna benzer birşey, doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Ve onları Kafkaslar civarında bıraktılar, doğru mu?


C: Ve çevre bölgelere.

S: (L) Bu 79-80 bin yıl önce miydi?


C: 80.000'in üzerinde.

S: (L) Anladığım kadarıyla Atlantis o zaman zaten mevcut olan, gelişmiş bir medeniyetti, doğru mu?
C: Evet, ama göç veya fetih dalgalarıyla bölgeler değişir... Kendi topraklarınıza bakın.

S: (L) Ayrıca daha önce Hindistan'da nükleer bir savaş olduğunu ve Veda'larda "mavi derili" diye
tanımlananların Keltler olduğunu söylemiştiniz. Keltlerin uçan araçlar kullandıkları ve bir savaş
yaptıklarından bahsediliyor. Keltler kiminle savaşıyordu?
C: Parantalar.

S: (L) Durun bir saniye! Parantalar da kim?! Oyuna yeni bir oyuncu mu dahil oldu?
C: Yeni değil.

S: (L) Onları başka bir isimle mi tanıyoruz?


C: Seç.

S: (L) Atlantisliler mi? Hindistan'daki Keltler Atlantik'teki Atlantisliler mi savaşıyordu?


C: Atlantis sizin ölçümünüzle 100.000 yıldan uzun bir süreçte 3 enkarnasyon geçiren dev bir ada
imparatorluğunun farklı bölümlerinde yaşayan 3 insan ırkının oluşturduğu gelişmiş bir medeniyetin
merkez üssüydü yalnızca.

S: (L) Bu üç ırk Keltler...


C: Veya Kantekliler.

S: (L) Kantekliler Keltlerden farklı mı?


C: Yalnızca uzunvadeli ırksal ve genetik karışım bakımından.

S: (L) Demek Atlantis'te Keltler vardı. Başka kim vardı?


C: "Amerikan yerlileri" dediğiniz ırk ve artık mevcut olmayan, Avustralya ya da Gine aborjinlerine
benzeyen ama cilt renkleri biraz daha açık olan üçüncü bir ırk. (ç.n.: "amerikan yerlileri" derken
"kızılderililer" mi, yoksa aztek-maya gibi unsurlar mı kastediliyor acaba?)

S: (L) Bu üçüncü ırkı diğer iki ırk mı yok etti?


C: 3 afetten biri.

S: (L) Peki Parantalar kimdi?


C: Yukarıda belirtilen ırk.

S: (L) Demek Parantalar Avustralya Aborjinlerinin ataları, öyle mi?


C: Evet, ve benzerlik için, genetik karıştırma ve seyreltimi de göz önünde bulundurarak onları Hindistan,
Pakistan, Sri Lanka, Avustralya ve Yeni Gine'de mevcut olan halklarla karşılaştır.
S: (L) Veda'lar Parantalar tarafından mı yazıldı, yoksa Keltler tarafından mı?
C: Parantaların torunları tarafından bir "ilahi rehberlik" kaynağı olarak.

S: (L) Bu ÇOK ŞEY açıklıyor. Geçen gün düşünüyordum da, eğer dil kökleri bakımından filologların
inanmamızı istediği gibi Hindistan'daki bu insanlar Keltlerle akraba olsaydı bu işten hiçbir şey
anlayamayacaktım çünkü onlara kesinlikle HİÇ benzemiyorlar. Tamam, bu nükleer savaşın 50.000 bin yıl
kadar önce olduğunu söylemiştiniz sanırım. Birkaç noktayı hallettik; Atlantis'te 3 ırk vardı. Keltler de
oradaydı... Keltler Atlantislileri fetih mi ettiler?
C: Hayır.

S: (L) Sadece girip yerleştiler mi?


C: Kuzey kısmı ele geçirdiler.

S: (L) Aynı zamanda Kafkaslarda, Baltık boyunca, İrlanda'ya, İngiltere'ye ve Avrupa'ya yerleştiler...
C: İrlanda, İngiltere vs daha sonraydı.

S: (L) İsveç, Norveç ve Danimarka gibi Nors topraklarında, Baltık hizasında ve Kafkaslar'da...
C: Belirttiğin bölgelerin bazıları buz kaplıydı.

S: (L) Filologlar dil köklerini incelediklerinde Kafkasların kuzeybatısındaki Kurgan bölgesine varıyorlar.
Orası Atlantis yok olunca Keltlerin gittiği yer mi?
C: Yakın.

S: (L) Keltler Sitchin'in tanımladığı şekliyle Sümerleri yöneten, Anak'ın Oğulları olarak bilinen uzun boylu
sarışın insanlar mıydı?
C: "Keltler" yalnızca orijinal prototipten kalanlar.

S: (L) Tamam. Kantekliler. Ne zaman...


C: Çekim farklılıkları boy farkını açıklıyor.

S: (L) Kantekliler veya Keltler Kanarya Adalarına ne zaman vardılar?


C: 12.000 yıl önce.

S: (L) Atlantis'ten direkt olarak mı geldiler?


C: Yakın.

S: (L) Nereden...
C: Travmayla kafaları karışmış bir şekilde.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?


C: Tahmin et.

S: (L) Yeraltından mı geldiler?


C: Bazıları.

S: (L) Yeraltı ırkının bir parçası mıydılar?


C: Hayır Laura. "Travma" derken neyi kastediyor olabiliriz?

S: (L) Komet kümesi mi? Nuh Tufanı mı?


C: Yeterince yakın.

S: (L) Keltler veya Kantekliler Britanya adalarına ilk olarak ne zaman yerleştiler?
C: Aynı. 12.000 yıl önce.

S: (L) Piktler de mi Keltlerdi?


C: Hayır, Atlantisli. Hatırla, "Kelt" sonradan konan bir isim.
S: (L) Piktler de Kantekliler miydi?
C: Köken olarak.

S: (L) İbrahim de Kantekli miydi? İbrahim'in hikayesi Kantekliler tarafından mı Dünya'ya getirildi?
C: Hayır.

S: (L) İbrahim Kantekli veya türevlerinden miydi?


C: İkincisi. Ama siz de öyle.

S: (L) Yahudilerin genetik mühendislikle oluşturulup Orta Doğu'ya yerleştirilmesi hangi yıl oldu?
C: 130.000 yıl önce.

S: (L) Vay be! Bu kadar süre boyunca herhangi ırksal bir saflığı korumayı başardılar mı?
C: Hayır.

S: (L) Cayce Atlantis'te "Bir'in Oğulları" ve "Belial'ın Oğulları" ayrımından bahsediyor. Bu ırksal bir ayrım
mıydı yoksa felsefi/dini bir ayrım mı?
C: Son ikisi, ve ondan önce, ırksal.

S: (L) Irksal bir ayrımken kim kimdi?


C: Belial'ın Oğulları Kanteklilerdi.

S: (L) Oo! Bu iyi değil.


C: Subjektif... Beden değilsiniz, ruhsunuz.

S: (L) Kantek'te oldukları zamandan beri bir grupla temasta olduğunuzu söylemiştiniz. Bu grup Druidler
mi?
C: Hayır. Henüz tanımıyorsun.

S: (L) Gülhaçlıların Druidler'in yeni enkarnasyonu olduğu sonucuna ulaştım. Yani Druidler ortadan
kayboldu ve kısa sayılacak bir süre sonra Gülhaçlılar ortaya çıktı.
C: Kısmen.

S: (L) Jül Sezar dini hoşgörü konusunda standart bir politikaya sahipti. Görünüşe göre tek istisna
Druidlermiş. Onların kökünü kazamaya kararlıymış. Neden?
C: Gizemli güçleri nedeniyle.

S: (L) Bu gizemli güçleri nereden elde ettiler?


C: Nesilden nesile geçen bilgi.

S: (L) Kanaryalar'da ortaya çıkan "meleksi varlıklar" Druidler miydi yoksa Gülhaçlılar mı?
C: 4'üncü yoğunluktular.

S: (L) KH miydiler yoksa BH mi?


C: Her ikisi.

S: (L) KH ve BH birlikte takılıyor mu?


C: Sen sizin dünyanızdaki tüm tiplerle takılıyor musun?

S: (L) Adadaki Guançelerin gördüğü varlıklar KH miydi, BH mi?


C: Her ikisi.

S: (L) Önce birini sonra da diğerini mi görüyorlardı demek istiyorsunuz?


C: Yakın.
S: (L) Beni rahatsız eden birşey; Keltiklerin/Kanteklilerin kafa avcılığı eğilimi. Buna dair yapılan çeşitli
açıklamalar var ama hiçbiri bana anlamlı gelmedi. Düşmanlarının ve kahramanların kafalarını kesmek
onlar için adeta genetik birşey. ... Bunu negatif enerji veya güç toplamak için mi yapıyorlardı?
C: Temel olarak.

S: (L) Televizyondaki o dizide olduğu gibi yani; "The Highlander." Bunu mu kastediyorsunuz?
C: Yanıt için araştır. Ve bu yanıtla birlikte...

S: (L) Ama başka sorularım da var! Henüz bitirmedim!


C: İyi geceler.
7 Haziran 1997 Frank, Laura, AK

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Utura.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Pekala, pek çok sorum var ama başlamadan önce söylemek istediğiniz birşey var mı?
C: Sorularını sorman daha iyi olur.

S: (L) Tamam. Daha karmaşık konulara girmeden önce birkaç noktayı açıklığa kavuşturmak istiyorum.
Geçen hafta Candelaria Bakiresi heykelinden ve ortaya çıkış şeklinden bahsettik. Şimdi öğrenmek
istediğim şey bu heykelin Kanarya adalarına hangi yıl ulaştığı.
C: O zaman yıl ölçülmüyordu.

S: (L) Guançelerin ölçmediğini biliyorum ama daha sonradan adaya varan ve bu heykel hakkında şeyler
öğrenen İspanyollarla bağlantılı olarak soruyorum. Hangi yıldı?
C: 1198 diyebiliriz.

S: (L) St. Albans kentinin Keltçe'deki adının Verulamium olduğunu öğrendim. Ve burası Hotspur'un oğlu
Henry Percy'nin savaşta öldürüldüğü yer. Francis Bacon'ın da Lord Verulam olduğunu öğrendim ve onun
bir Gülhaçlı olma yanında, Shakespeare oyunlarının ve bazı Gülhaçlı manifestolarının yazarı olduğu iddia
ediliyor...
C: İpuçları için Alton Towers'ı kontrol et.

S: (L) Tamam kontrol edeceğim. Teşekkür ederim. Pekala. Şimdi, Tenerife'de GONG projesi denen birşey
var. Sezgilerime göre bu başka birşeyin maskelemesi.
C: Yakın.

S: (L) GONG projesinde tam olarak ne yapılıyor?


C: Manyetik frekans. Gelecekte muhtemel kullanım için ölçümler.

S: (L) Gelecekte ne amaçla kullanım için?


C: Keşif. Ne kadar "zekisin."

S: (L) Bu kelime bu konuyla ilgili bir kod mu?


C: Göreceksin.

S: (L) Çok tuhafsınız! Sıradaki soru. Yahudilerin diyet sınırlamaları ve Levitikus kitabındaki sunakta hayvan
kurban ediliş talimatlarıyla günümüzdeki sığır mutilasyonları ve insanların besin olarak olası kullanımı
arasında herhangi bir ilişki var mı?
C: Bağlantısız değişkenler.

S: (L) Tamam, biraz geri dönelim. Hayvan kurban etme talimatlarıyla sığır mutilasyonları arasında
herhangi bir ilişki var mı?
C: Yalnızca lökositler üzerindeki enzimsel etkiler anlamında.

S: (L) Bu, kurban hayvanlarının hazırlanma talimatlarının dünyadışılara besin olarak sunulmak üzere
tasarlandığı anlamına mı geliyor?
C: Daha ziyade enerji transferi için.
S: (L) Kurban etme yoluyla hayvanın enerjisinin transfer edilmesi anlamında mı, yoksa kurbanı
gerçekleştiren insanın enerjisinin hayvana transfer edilmesi sonra da hayvan üzerinden dünyadışılara
transfer edilmesi anlamında mı?
C: Neden her ikisi olmasın?

S: (L) Bir sonraki konu diyet sınırlamaları. Pek çok kültürde, özellikle de Ari kökenli olanlarda tavşan ve
domuz tüketiliyor. Tavşan Athena için kutsaldı. Keltler EPEY domuz eti tüketmiş. Ama bunlar Yahudilerin
diyetinde sınırlandırılan ürünler. Bu beslenme alışkanlıkları ile Arilerin fethe ve hakimiyete yönelik
genetik eğilimleri arasında herhangi bir ilişki var mı?
C: Ari türlerde Trikinoz yoktu... Ama genetik faktörlerin karışımı bu durumu değiştirdi.

S: (L) Yani Yahudiler trikinoza karşı daha hassastı ama Ariler değildi, öyle mi?
C: Başlangıçta.

S: (L) Yani Yahudilerin domuz yememesi gerekiyordu, Ariler için böyle bir sorun yoktu ama genetik
karışım onları da buna karşı hassaslaştırdı. Genel bir anlamda, güçlü Ari genetikleri et tüketim
gerekliliğine ilişkin bir işaret mi?
C: Bir anlamda ama peskadoryal özellikler kısmi bir karşılama sağlıyor. (ç.n.: peskadoryal kelimesi balık
tüketimi ile ilgili sanırım.)

S: (L) Peskadoryal. Kısmi yeterlilik. Tam yeterlilik için ne eklenmesi gerekiyor?


C: Demir/protein seviyeleri.

S: (L) Keltlerin ihtiyaç duyduğu şey demir miydi? Bu beni bir sonraki soruma götürüyor. Kelt folkloründe
"perilerden" bahsediliyor ve görünüşe göre bunlar bizim "Gri dünyadışılar" ile çok benzer varlıklar. Bu
dünyadışı varlıklar demirin kesinlikle onlara yaklaştırılmaması gerektiğinde ısrar ediyor. Ayrıca periler
tarafından değiştirildiği düşünülen bebeklere demirin temas ettirilmesinin bebeğin gerçekten değiştirilip
değiştirilmediğini ortaya çıkardığı yazıyor. Eğer eğer bebek gerçekten değiştirilmişse, demir temas
ettirildiğinde hemen yok oluyormuş. Süleyman Tapınağı'nın inşasında da materyallerin hazırlanmasında
ve binanın yapılışında demir kullanımıyla ilgili bazı sınırlandırmalar varmış. Herhangi bir bölümde demir
çivi kullanılmayacak kadar. Her kimseler, bu diğer yoğunluk varlıklarının demir kullanımı üzerindeki bu
sınırlamalarının özelliği nedir?
C: Soy izleri.

S: (L) Anlamadım.
C: Anlayacaksın canım, anlayacaksın!

S: (L) Arilerin demir alması önemliydi... Tamam, belki de demir bir etkileşimin...
C: Peki element olarak demir?

S: (L) ... Manyetizmayla mı ilgili?


C: Evet...

S: (L) Demir kişiyi sıkı bir şekilde 3. yoğunlukta tutan birşey mi, ve demirin azaltılması da yoğunluk
değiştirmeyi kolaylaştırıyor mu, yoksa...
C: Kanal işlevi yapan şey manyetit, ve belki, ama sadece belki, istek üzerine ileri geri transfer
sağlıyordur?!? Ya simyacılar hakkındaki efsane? Buradaki anahtar terim dönüşüm değil mi?!? Ve madde
üzerindeki tüm o yoğunlaşma aslında çok etkili bir "perde" olarak kullanılmadı mı?!? Bu da kişiye 3.
yoğunlukta çok yaygın olan, anlamdan ziyade maddeye odaklanma saptırmasını anımsatmıyor mu??

S: (L) Anladım! Demek bedende enerjiyi toplayan ve tutan şey manyetit ve bunun dışsal bir maddeyle
hiçbir ilgisi yok! Bu mu?
C: Yakın.

S: (L) Manyetit için daha fazla demire ihtiyaç duyduğumuzu düşünmekte haklı mıyım? Yoksa tamamen
alakasız mı?
C: Haklısın, ama daha şimdi söylediğimiz şeyin önemini gözden kaçırma! Simyanın anlamını saptırmak
için madde üzerinde odaklanma ve 3. yoğunluktaki ruhları maddeye alıştırmaktan daha iyi bir aldatma
düşünebiliyor musun?

S: (L) Tamam, kanal işlevi yapan şey manyetit. Simya çalışmalarında damıtılan şey manyetit, doğru mu?
C: Hayır, çünkü eğer başka çabalar yoluyla aldatılma olmazsa, buna ihtiyaç yok.

S: (L) Bu diğer aldatma yolları cinsel işlevle mi ilgili?


C: Daha ziyade cinsel işlevin sonuçlarıyla.

S: (L) Tamam, şimdi bu...


C: Bugünün aldatma versiyonu da favoriniz "monoatomik altın" olabilir.

S: (L) David Hudson fiyaskosu...


C: Orada da kişi maddeye dayalı olarak saptırılıyor... Buna dair öne çıkarılan şeylerle ilgili uyarımızı
hatırlıyor musun?

S: (L) Evet...
C: Aman tanrım, aman tanrım, bu tozu altına çevirebiliyoruz!! Ve eğer bundan yeterince yerseniz, ışık
varlığı olarak sonsuza kadar süren orgazmlar yaşayabileceksiniz... Aman tanrım, aman tanrım!!

S: (L) Çok iyi! Bu iddialarla insanları madde bağımlısı yapıyorlar...


C: Marti ne kadar bağımlı?

S: (L) Evet. David Hudson'unun en büyük destekçilerinden...


C: Cennette orgazmlar yaşamak mı istiyordu, neydi?!?

S: (L) Evet! Onun cennet fikri buydu. Hindu'ların sürekli hareket halindeki lingam ve yoni'si! Bu konuda
söyleyebileceğiniz başka birşey var mı, yoksa geçelim mi?
C: Sana bağlı.

S: (L) Bunu söylemeseniz gecem eksik kalacaktı! Şimdi, JM kendisiyle bu grup arasındaki bağlantının ne
olduğunu öğrenmek istedi.
C: Bekle ve gör.

S: (L) Bundan biraz daha fazlasını duymaktan çok memnun olurdu, eminim. Bir etkileşim olacak mı?
C: Son yanıta bak.

S: (L) JM hakkında söyleyeceğiniz başka herhangi birşey var mı? Mesela var olduğunu doğrulamak gibi?
C: Tamam! Doğruladık! Şimdi, bekle ve gör!

S: (L) ÖFFFF!! Sıradaki soru: Cayce belirsiz açıklamalarından bir tanesinde... Bu arada Kasyopyalıları
belirsiz olmakla suçlayanlar Cayce'yi okusalar iyi olurdu çünkü gerçekten belirsizliğin USTASI! Sayfalar
dolusu şey yazıp HİÇBİR ŞEY söylemeyebiliyor! Her neyse, 1909 ile 1930 arasında çok sayıda Atlantislinin
enkarne olduğunu söylüyor. Onlarla ilgili tanımı güçlü zihinleri ve duyguları, aynı zamanda fizikselliğe,
zevke düşkünlükleri ve yüksek teknik yetenekleri olduğu şeklinde. Aynı zamanda geçmişin hatalarının
tekrarlanma olasılığına karşı uyarmış. Şimdi bu belirttiği insanlar bugün bildiğimiz dünyayı kuran insanlar.
Sorum şu; karmik bakımdan Atlantis hikayesinin bir tekrarıyla mı karşı karşıyayız?
C: Enerjisel bakış açısıyla bakılacak olursa bu tekrarlanma döngüleri gerçekten mevcut ama her zaman
öğrenme ve böylece ilerleme fırsatı var. Bu bildiri 1909 ile 1930 arasında doğanlar için değil miydi?? Bu
zamanlamanın önemi nedir, eğer kişinin yönelimi "şimdiki" zamanaysa?

S: (L) Muhtemelen Hitler ve 2. Dünya savaşını kastediyordu.


C: Veya sadece daha sonraki "tarihi" kastetmiyordu, ilgisiz olduğu için?

S: (L) Tamam. "Dancar'ın filozofları" kim?


C: Dan'ın arabasında dolaşan filozoflar.
S: (L) Ciddi bir soru sordum! Dancar nerede ve nedir?
C: Neden verdiğimiz yanıtın ciddi olmadığını düşünüyorsun?

S: (L) Yapmayın şimdi! Dan'ın arabası nedir?


C: Elinden geldiği kadar iyi bir şekilde senin tanımlamanı istiyoruz.

S: (L) Dan'a ait bir araba. 18'inci yüzyıldan kalma bir kaynakta belirtiliyor.
C: Evet.

S: (L) Dancar'dan bahsederken nereyi kastediyorlar?


C: Britanya.

S: (L) Neden Dancar diyorlar?


C: Yer adı.

S: (L) Dancar diye bir yer yok.


C: Yok mu?

S: (L) İddiaya göre Christian Rosencruetz "Dancar'ın filozofları" tarafından inisiye edilmiş. Buranın
nerede... Neyse geçelim. Gülhaçlı manifestolarından biri şöyle diyor: "Tanrı büyük bir seçilmişler
konseyinin oluşturulması için elçiler gönderdi ve gökte işaretler gösterdi, yani Serpentarius ve
Cygnus'taki yeni yıldızlar." Büyük seçilmişler konseyi derken kastedilen şey nedir?
C: Pireneler.

S: (L) Yani şu simyacılar grubu... Bu neden Serpentarius ve Cygnus takımyıldızındaki yeni yıldızlar olarak
belirtiliyor? Bunlar neyi simgeliyor?
C: Nova'lar.

S: (L) Nitrik oksidin insan bedenindeki rolü nedir?


C: Eksik sorgu.

S: (L) Tamam, nörolojik sistemde?


C: Zevk merkezini açar.

S: (L) Amigdaladan mı bahsediyorsunuz?


C: Belki.

S: (L) Neokorteks?
C: Hayır.

S: (L) Sürüngen beyin?


C: Belki.

S: (L) Tamam, Almanya'daki bir önceki geçmiş yaşamımdaki soyadımın "Gerspringer" olduğunu
söylemiştiniz. Soy kütüklerini araştırıyorum ve buradaki "ger"in "von" gibi bir önek olup olmadığını
öğrenmek istiyorum.
C: İsimlerde önekler istek üzerine eklenip çıkarılıyor.

S: (L) O halde "ger" veya "von" Springer'den ziyade "Springer"i arıyorum. Gerhard'ın uyruğu neydi?
C: Alman.

S: (L) Önceki bir celsede dikey gerçeklikler kavramını koydunuz ortaya ve TR'nin "Neormm" denen belirli
bir gerçeklikle ilişkili olduğunu söylediniz. Ayrıca KH'nin "düşünce merkezinin" Ormetyon olduğunu
söylediniz. Bu isimlerdeki benzerlik dikkatimi çekti. Bir ilişki var mı?
C: Orm orimulsion'a yakın. Bir referans kaynağından kontrol et.
S: (L) Neormm ile Ormetyon arasındaki olası bir ilişkiyi soruyorum...
C: Yanıtlarımızın anlamı konusunda varsayımda bulunmaman en iyisi!

S: (L) ... Keltik efsanelerini okurken Kasyopya'nın denginin Danu, veya Don olduğunu öğrendim. Tuatha
de Danaan veya Tanrıça Danu'nun sarayı örneklerinde olduğu gibi. Diğer bir deyişle Arilerin en üstün
tanrıçası Kasyopyaydı. Ve Kasyopya zodyakta Kral Cepheus ve Perseus'un da yeraldığı Koç takımyıldızında
bulunuyor. Tasvirde Perseus yılanı yeniyor ve eski Keltik oymalarında da boynuzlu tanrı onu iki yılanı
boğazından tutarken gösteriyor. Buradaki sembolojiyi anlamak istiyorum...
C: Doğru iz üzerindesin.

S: (L) Simya metinlerinde "kayaların kırılması" sanıyorum "kıran kişi" olarak Perseus'la da ilişkili. Bunun
simgelediği şey nedir?
C: Tektonik güçler tarafından kesildiğinde dünya içindeki kayaların meydana getirdiği elektromanyetik
etkilerle ve bundan çok daha önemlisi, belirtilen güçlerin muhtemel kullanımıyla bağlantılı.

S: (L) Mola vermeden önce Keltlerin tanrıçası Kasyopya ve onun Arilerle olan ilişkisi hakkında
söyleyebileceğiniz başka birşey var mı?
C: Araştırmana devam etmen daha iyi olur, çünkü böyle öğrenirsin ve güç oluşturursun! ... [Mola]

S: (L) Pekala, Colin Andrews'tan bir mektup aldım ve şunu da söylemeliyim ki dün gece uyumadan önce
bunu sezmiştim. Bunun hakkında söyleyebileceğiniz birşey var mı? Biliyorum söylemeyeceğiniz birşey
soruyorum!
C: İstiyorsan "gelecekte" Andrews'u evinde görmeyi bekleyebilirsin.

S: (L) Ekin çemberlerini şahsen inceleme şansım olacak mı?


C: İstiyorsan, ama gerekli değil, ve engel oluşturabilir.

S: (L) Tamam bunu bırakıyorum. Ekin çemberlerini tek başıma incelemeyeceğim.


C: Eğer istiyorsan bunu elinden gelen en iyi şekilde yap! Ama odağını sınırlı tutma.

S: (L) Tamam. Transkriptlerle, derlemeyle falan uğraşmam lazım.


C: Kastettiğimiz şey; eğer İngiltere'ye gidersen, gözlerini, kulaklarını ve zihnini açık tut.

S: (L) Bugün Ark şunu yazdı: "Kasyopyalılar bir keresinde EM'nin çekim enerjisinin bir ifadesi olduğunu
söylemişlerdi." Ben de ona ışığın çekimin enerjisel bir ifadesi olduğunu, EM'nin çekimle aynı şey
olduğunu, daha doğrusu içiçe olduğunu söyledim. Bu beni şuraya götürüyor; EM'nin bütün spektrumu
"balonun" "malzemesi" oluyor, ki balon da gayrı-balonun dengeleyicisi. (ç.n.: balon tanımı 29 haziran 96
celsesinde geçmişti.) EM'den çıkan ışık, radyo sinyali ve diğer frekanslar birer enerji ifadesi. Yani EM'nin
kendisi değişken çekim dalgası. Doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Eterik varoluş "gayrı-balon" mu?


C: Daha yakın.

S: (L) EM ile eterik varoluş içiçe. Yani EM "varlık" ve eterik varoluş da yokluk mu?
C: Hayır. EM varlık, eterik varoluş ise düşünüş...

S: (L) Mutlak yokluk çekimin kökeni. Yokluğun mutlaklığından çıkıyor, peki çekimden ne çıkıp EM oluyor?
(ç.n.: orijinal metindeki "non-being" kelimesi "yokluk" anlamında mı, yoksa gayrı-fiziksellik anlamında mı
acaba?)
C: Bu "yokluğun mutlaklığını" nereden buldun?

S: (L) Mutlak YOKluk...


C: Bu HERŞEY demek belki?
S: (L) ... Eğer EM spektrumunun dalga çeşitlilikleri değişken çekim dalgalarıysa, o zaman bunlar bir araya
getirilebilir ve elektromanyetizmanın bir toplam faktörüne ulaşılabilir, ve eğer bu ters çevrilirse çekimin
varlığını ifade edebilir.
C: Doğru izdesin...

S: (L) [ç.n.: Laura'nın bir kaynaktan yaptığı uzun bir teknik alıntı atlandı.]
C: Bu 3. ve 4. yoğunluk dünyadışı uzay araçlarının itiş sistemi.

S: (L) İtiş sistemi mi?


C: Çok yakın, evet.

S: (L) Peki bununla ilgili kavrayışım doğru mu?


C: Kavramsal olarak uyumlu olduğu için zekice bir tanım.

S: (L) Tanımımın bu makalede yazandan daha isabetli olduğunu mu söylüyorsunuz?


C: Bilinç açısından ve bilinç nihai olarak herşeyin varlık sebebi ve çekim de fiziksel ve eterik düzlemlerdeki
herşeyi bir arada tutan "yapıştırıcı."

S: (L) Çekim dalgasını çökerttiğin zaman, cismin veya kişinin bu noktadan itibaren "demateryalize" olması
mı gerekiyor?
C: "Zaman" örtüsünü at, ve demateryalizasyon artık gerekli olmuyor çünkü kişi saf bilinç alemine giriyor
ve orada fiziksellik ilüzyonu hiçbir işe yaramıyor.

S: (L) Eğer kişi artık fiziksel durumda değilse, artık bu içsel bütünlüğü sürdürebilme meselesi mi oluyor?
C: İçsel bütünlük ancak tamamen gayrı-fiziksel bir "durumda" garanti altındadır. Ve bu durum gerçekten
sadece zihinsel bir hal!!

S: (L) Biri bu şekilde seyahat ediyor olsa, bu durum fiziksel gerçekliğe dönmeye isteksizlik oluşturmaz mı?
C: Biri bowling oynuyor olsa, bu durum park yerine dönmeye isteksizlik oluşturmaz mı?

S: (L) Sanırım kalmak istersin ama park yerine gitmek arabana binip eve gitmek anlamına geliyorsa, o
zaman hayır. Pekala şimdi yapışkana dönelim. Buradaki mesele kişinin kendini yapışkandan sökmesi mi?
C: Hayır.

S: (L) Eğer çekim maddi ve eterik varoluşu bir arada tutan şeyse ve eğer materyal durumdan eterik
durumlara geçeceksen...
C: Evet, senin tanımına göre yapışkanı sökerdin, çünkü fiziksel durumu algılıyor olursun, dolayısıyla da
eterik durumda mahsur kalmazsın.

S: (L) Yani bu şekilde seyahat ederken fiziksel gerçekliği ve fiziksel dünyayı hala algılayabiliyor olursun ve
dolayısıyla da eterik durumda yolunu kaybetmezsin. Ama daha önce orada tamamen mahsur
kalanlardan bahsetmiştik sanırım, değil mi?
C: Yakın.

S: (L) Ark Einstein'ın Kaluza'ya yazdığı bazı mektupları okumuş ve o yazılarda o zaman onun tarafından
ortaya konmuş bir birleşik alan teorisinin varlığını düşündüren birşey olmadığını söylüyor. Ama
Kaluza'nın 5 boyutlu silindir birleşik alan teorisi fikri ortaya koymuş ve Einstein bunu oldukça şaşırtıcı
bulmuş. Ama görünüşe göre Einstein sanki Kaluza'nın sunumunu biraz geciktirmiş. Burada "silindir"
kelimesi dikkatimi çekti. Bir celsede Almanların bir zaman makinesi geliştirip geliştirmediğini sormuştum
ve siz de "evet" demiştiniz ve Antartika'da olduğunu ve silindir döngüsüyle keşif yaptıklarını
söylemiştiniz. Silindirin döngüsünün 4. yoğunluktan 6. yoğunluğa uzanan bir özelliği olduğunu
söylemiştiniz. Bu silindirden, silindirin döngüsüne dair biraz daha ayrıntılı açıklama yapabilir misiniz? Ve
birleşik alan teorisini yapanın Einstein değil de Kaluza olup olmadığını?
C: Silindir aslında bir çiftli döngüdür, değil mi? Ve istersen, bunun gerçek anlamı üzerinde düşün!

S: (L) Bu teoriyi Einstein değil de Kaluza'nın ortaya koyduğu doğru mu?


C: Belki ilk olarak hipotezleştiren Einstein'dır ve diğerleri de uygulamaya yönelik tamamlama amacıyla
görevlendirilmiştir.

S: (L) Ark şöyle diyor: "Gerçek dünyanın kaç boyutu olduğunu sordum, Kasyopyalılar da asıl sorunun
gerçek boyutun kaç dünyası olması gerektiğini söylemişlerdi. Ve Kaluza Klein'ın fikirlerinin doğru mu
yoksa yanlış mı olduğu konusunda hiçbir şey söylememişlerdi. Ben bu geometri türü üzerine bir kitap
yazdım." Bunu bilmemiz gerekiyor. İlerleme için gerekli.
C: Eğer birinin bir evi bulması gerekiyorsa, oraya giden yolu öğrenmesi gerekmez mi?

S: (L) Yani?
C: Ark'ın sorusunu ve buna dair bildirimini incele!

S: (L) Ark: "Çekim herşeyin bağı. Matematikte kohezyon da denen bir bağlantı kavramı var. Bağlantı
Eddington'un 1920 yılındaki birleşik alan teorisinde temel bir yere sahip ve daha sonra Einstein ve
Schrodinger'in teorileri bu matematiksel "bağlantı" nesnesi üzerine dayalıydı." Bağlantı fikri basit; ayrı
şeylerin birbirine bağlanmasını sağlıyor. Bir noktadan diğerine giderken yönü takip etmemizi sağlıyor.
Einstein-Schrodinger teorisi hakkında yorumda bulunabilir misiniz?
C: Bundan daha spesifik bir soruya ihtiyacımız var.

S: (L) Bunu nasıl soracağımı bilmiyorum. Bu matematiksel "bağlantı" fikri çekimin matematiksel ifadesiyle
aynı şey mi?
C: Formülde karakterlerin dizimiyle ilgili basit ve dolayısıyla kolayca gözardı edilebilecek bir hata içerdiği
için pek uymuyor.

S: (L) Bir sonraki soruyu soramıyorum bile çünkü neden bahsettiğimizi bilmiyorum. 3'e 3 ve bir de
ortadaki karışık yoğunluktan oluşan bu 7 yoğunluğa dair sınırlı bilgime dayalı olarak birşey sormak
istiyorum. Denge bakımından 1 ile 7, 2 ile 6, 3 ile 5 arasında bir ilişki var mı?
C: Döngüsel denge nedeniyle doğa kutupsallaşma sunuyor.

S: (L) Bunu daha iyi anlamak için bazı tahminlerde bulunabilir miyim? 1. yoğunlukla 7. arasındaki ilişkiyle
başlayalım... Eğer 7. yoğunluk ışığın çıktığı yerse ve 1. yoğunluk da ışığın madde olarak katılaştığı yerse...
C: Biraz uzaklaşıyorsun. Eğer herşey göreliyse, o zaman bir ilişki olmak zorunda değil.

S: (L) Sanırım Ark'ın söylediği şey de buydu. Tamam. Bu gece sormak istediğim iki husus daha var. Birincisi
elimdeki Tenerife haritası. Haritayı görüyor musunuz? Bu size ne düşündürüyor? Kanaryaları tartıştığımız
süreçte bu ayrıntılı haritayı buldum. Ve görünüşe göre heykelin bulunduğu yer de şurada bir yerlerde.
Korunduğu mağara da burada. Ve...
C: ...Tüm bu şeylerle daha "modern" kavramlar, örneğin UFO'lar, Roswell, yeraltı bölgeleri ve neye
hizmet ettikleri arasında bir bağlantı kurman çok işine yarayabilir.

S: (L) Tamam. Şimdilik Kanaryaları bırakalım. Ama küçük birşey daha... Candelaria Bakiresi heykelinin
üzerindeki yazı. Bunu çözmek için herhangi bir öneriniz var mı?
C: "3/5 ilkesini" dene. Her zaman olduğu gibi araştırmanı keyifli sürdür... Şimdilik ayrılmamız gerekiyor,
iyi geceler.
14 Haziran 1997 Frank, Laura, AK.

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Nimomara.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Ark şöyle diyor: "Son celsede Kasyopyalılar formüldeki dizimden ve hatadan bahsettiklerinde, hangi
formülü kastediyorlar ve bilgi ve deneyimimle uyumlu bir kod verebilirler mi?" Pekala, hangi formülü
kastettiniz?
C: Kişi bilgisini kullanarak yakın zamanda öğrendiklerini tekrar gözlemlediğinde ve o zamana kadar
bildiğiyle karşılaştırdığında bariz olan formül.

S: (L) Einstein ile Kaluza arasındaki bağlantıyı mı kastediyorsunuz?


C: Öğrenme en iyi keşifle gerçekleştirilir.

S: (L) Formüldeki başarısızlıkla ilgili olarak Ark'ın bilgi ve deneyimiyle uyumlu olarak söyleyebileceğiniz
başka herhangi birşey var mı?_
C: Formüldeki hata aldatıcı derecede basit... "Eskiler tekrar yeni oluyor." Eşkenara karşı hipotenüs.

S: (L) Başka birşey?


C: Bundan ne çıkacağına bak.

S: (L) Kuzey Karolina'dan dönerken arabanın camı patladığında Chloe ile bana sıradışı birşey mi oldu?
C: Patlayan cam sıradışı değil miydi?

S: (L) Elbette öyleydi. Ama anlamaya çalıştığım şey, bu olayın o sırada bilincinde olmadığımız bir faaliyetin
işareti olup olmadığıydı.
C: Elektromanyetizma hakkında öğrendiklerin, aradığın yanıtla ilgili olarak sana ne söyleyebilir?

S: (L) Şüphesiz bir boyut perdesi kırılması olduğunu, sıradışı birşeyin meydana geldiğini söylüyor. Ama
aynı zamanda Chloe ile konuşmam gerektiğini, deneyimlerini incelemesi gerektiğini söylemiştiniz.
Onunla bunu konuştuk, çocukluğundan sıradışı bazı olaylar hatırladı. Bu inceleme ile olağanüstü keşifler
yapacağı zamanla ilgili söylediğiniz şeye dair başka ipuçları verebilir misiniz?
C: İncelemesini sağla.

S: (L) Bunu konuştuk, inceledi...


C: İncelemeyi onun yapmasını sağla lütfen!

S: (Chloe) [telefonla] O olayda sıradışı birşey oldu. Zaman çerçevesi dışına mı çıkarıldık?
C: "Zaman çerçevesi"ni nasıl tanımlıyorsun?

S: (Chloe) Dünyada üzerinde anlaşılan bir zaman ölçüm tanımı anlamında. Zaman dediğimiz, olayların
ardıl bir şekilde ilerleyiş düzeni...
C: Doğru değil!

S: (Chloe) Peki, bilinçli zihnimizle farkında olmadığımız bir olay oldu mu?
C: Ne düşünüyorsun?

S: (L) Olay sırasında bunun hakkında hiçbir şey düşünmedi, ama şimdi emin değil.
C: Hiçbir fikrinin olmadığını mı söylüyorsun?!?

S: (Chloe) [Frank'le konuşuyor...]


C: Hayır!

S: (F) Sen daha fikrin olmadığını söylemeyi bitirmeden onlar yanıt verdi. Herhangi birşey söylemeden
önce dur ve düşün. Gerçekten fikrin yok mu? Bu konuda ısrarlılar. (Chloe) İnanılmaz birşey olarak
görüyorum...
C: "Onlar" kim?

S: (Chloe) Bunu inanılmaz birşey olarak görüyorum çünkü bunun amacının ne olabileceğini bilmiyorum...
Bizden ne istediklerini... Bilmiyorum...
C: Gerçekten mi?

S: (Chloe) Transkriptlerde iyi adamlar ve kötü adamlarla ilgili birşeyler okudum ve pek çok farklı oyuncu
olduğunu, ve eğer bu olayda varsalar, hangisi olduğunu bilemiyorsun...
C: Ama ne hissediyorsun?

S: (Chloe) Korku hissetmiyorum. Laura'yla birlikte bir planımız olup olmadığını öğrenmek istiyorum...
C: Tekrar, içgüdülerin sana ne söylüyor? Her zaman hisleriyle, sezgileriyle ve "doğru ve yanlış" algısıyla
güçlü bir şekilde bağlantı halinde olan kişiydin.

S: (Chloe) Laura'yla birlikte bir konuyu tartışırken, ikimizin de fikirleri çok hızlı bir şekilde kavradığımızı
fark ettim...
C: Ve...

S: (Chloe) Ve bu değerli birşey gibi görünüyor.


C: Ama önümüzdeki konudan uzaklaşıyoruz. Yine, lütfen, camın patlamasına neyin neden olduğu
sorusuyla ilgili derinlerindeki hisleri ifade etmeni istiyoruz. Sence neydi?

S: (Chloe) Başta bunu aracın penceresindeki yeni açtığım buz çözücü sistemle ilgili bir arıza olduğunu
düşündüm. O zamandan beri, transkriptlerin bir kısmını okuduktan sonra, bunun başka bir nedeni olmuş
olabileceğini düşünüyorum.
C: Peki ne tür başka nedenler olabilir?

S: (Chloe) Sanırım, zaman çerçevesinden çıkarılıp, belirli görevler ve bilgiler alıp, yani bir şekilde kodlanıp,
yönlendirilip geri bırakılmış olabileceğimizi düşünüyorum.
C: Ah ah! Üzerinde epeyce düşünülebilecek birşey. Peki içgüdülerin ne söylüyor? Lütfen daha içteki
düşüncelerini söyle, daha önce yaptığın gibi. Görüyorsun Chloe, tüm yaratımın geniş bütünlüğü hakkında
şaşırtıcı gerçekleri keşfedebilmen için yardımcı olabiliriz, ve tüm bu gerçekler aslında kendi zihninde kilitli
duruyor, yeter ki önce doğru "iz" üzerine varabilelim.

S: (Chloe) Eğer sadece dikkatimizi çekmeye yönelik birşey değilse, bunun oldukça önemli bir olay
olduğunu hissediyorum.
C: İlginç... Kişi sadece kendini ifade ettiğinde ne kadar büyük ilerleme kaydettiğinizi anlayın!! Sadece
hislerini ifade ederek mozaik gerçekliğe giden kapıyı açtın. Bazılarının bu noktaya ulaşması çok uzun
zaman alıyor.

S: (Chloe) Mozaik gerçeklik derken sanırım bu durumun pek çok seviyesi olduğunu kastediyorsunuz, değil
mi?
C: Evet, ama aynı şey tüm durumlar için de geçerli!

S: (Chloe) Laura'yla bir durumu tartışırken yeni yollar yaratıp hedefe varabiliyoruz, ayrı ayrı çok daha
uzun zamanda yapabileceğimiz şeyleri çok hızlı yapabiliyoruz gibi görünüyor. Bunun pek çok hayatta
birlikte çalışmış olmamızdan kaynaklandığını düşünüyorum.
C: Bir dakika Chloe! Adım adım. Burada üç çok derin düşünce kalıbı ifade ettin. Öncelikle, neden Laura'yla
ayrı ayrı değil de "bir takım olarak" çok daha çabuk sonuçlara ulaştığınızı düşünüyorsun?

S: (Chloe) Kastettiğim şey tam olarak bu değil. Birlikte bunu daha iyi yapabildiğimizi kastettim...
Birbirimizi yeni düşünce kalıplarına teşvik ediyoruz gibi görünüyor... Belki de düşünüşlerimiz birbirini
tamamlayıcı nitelikte. Fikirlerimi toparlayabilmek için bir dakika daha düşünmem gerek. Epeyce süredir
bu kadar çok düşünmemiştim...
C: Düşünmek "düşündüğün" kadar zor değil!

S: (Chloe) Sonuçlara neden mi daha çabuk varabiliyoruz? Bizi bir takım olarak mı düşünüyorsunuz?
C: Biz soruyoruz.

S: (L) Sanırım bu bir takım olarak NEDEN sonuçlara ulaşabildiğimizle ilgili...


C: Dilini kedi mi kaptı?

S: (Chloe) Birlikte neden iyi düşünebildiğimizi hiç düşünmemiştim...


C: "Hiç" ne zamandı?

S: (L) Eğer şimdi bunun hakkında düşünüyorsan, bu da iyi. (Chloe) Offff, Laura, sen ne düşünüyorsun? (L)
Bana mı soruyorsun?
C: Offff, Chloe, SEN ne "düşünüyorsun"?

S: (F) "Düşünmeyi" ikinci kez tırnak içine aldılar. (Chloe) Hazır benimsediğim varsayımları sorguluyorum
şu anda.
C: O halde "başka türlü düşünüyor" olmalısın. Akışına bırak canım, bu celseden sonra not verilmeyecek!

S: (Chloe) Neden ben ve Laura birlikteyken daha iyi bir şekilde sonuçlara ulaşıyoruz. Çünkü onunla
konuşurken konuştuğumuz konular beni heyecanlandırıyor ve zihnim ileri sıçrıyor gibi görünüyor ve aynı
şeyin ona da olduğunu algılıyorum.
C: Ama bunun nedeni nedir?

S: (L) Gitmesine izin vermeyecekler! (F) Aynı merdaneden biz de geçtik... özellikle Laura! (Chloe) Çünkü
çalışma alanlarımızda benzer ilgilerimiz ve geçmişlerimiz var...
C: Sevgili Chloe, çok yüzeysel alıyorsun canım!

S: (L) Ne?! (F) Yani bundan daha karmaşık mı?


C: Daha karmaşık mı? Evet. Aynı zamanda daha basit!

S: (L) Tamam, biraz duralım. Daha önce Chloe ile telefonda grup ruhlarını temsil ediyor olabilecek
mitolojik kişilikler hakkında konuşuyorduk. Yani 3'üncü yoğunluk seviyemizde, bir takım bireylerin
oluşturduğu gruplar, daha yüksek bir seviyedeki ruh gruplarının uzantısı olabilir diye...
C: Zeus neyi temsil ediyor?

S: (L) Zeus. (F) Tanrıların babası mı?


C: Bunun ima ettiği şey?

S: (L) Babası olduğu tanrıların kim olduğuyla... (F) Chloe kırmızı koltuğa şimdi senin oturmuş olmandan
memnun olduğunu söylüyor... (L) İma ettiği şey mi? Bu şu anda benim için çok ağır!
C: Hayır.

S: (L) Evet! Düşünme gerektiriyor! Zeus'un temsil ettiği şeyin ima ettikleri... Zeus 7'nci yoğunluğu mu
temsil ediyor?
C: Veya Zeus 7'nci yoğunluğu kavramayı mı temsil ediyor?

S: (L) Uygun olmayan şekillerde kavrayıştan mı söz ediyoruz?


C: Hiçbir kavrayış "uygunsuz" değildir.

S: (L) Tamam. Hepimiz şeylerin bir parçası mıyız... Daha büyük bir bütünün parçaları olan gruplar içinde
gruplar mı var, ve daha da büyük bir bütün... Ve ancak birleşerek mezun olabiliyorlar?
C: Daha doğrusu bu, böyle bir süreçte olanların çoğu için ilerlemeyi hızlandırıyor.

S: (L) Uyumlu olan diğer ruhlarla etkileşeme girmek mi gerekiyor...


C: Laura, müsaade et Chloe verilen yanıtları anlasın ve yanıt versin.

S: (Chloe) Laura ve ben bir ruh grubunun veya grup varlığının parçası mıyız?
C: Sence?

S: (Chloe) Evet.
C: Ve...

S: (Chloe) Bence bir grup ruhunun parçalarıyız... bu her ne anlama geliyorsa ve bir amacımız var; sanırım
benzer bir ilgimiz var ve bu da gerçeği keşfetmek. Ve aynı zamanda kendimizi ilerletmek.
C: Ve...

S: (Chloe) Bir grup ilerlediği zaman, bu diğerlerine etki ediyor...


C: Nasıl etki ediyor?

S: (Chloe) Çünkü sanırım hepsi bağlantılı.


C: Nasıl mesela?

S: (L) Anladım! Zeus'la ilgili olan... Çocukların büyütülmesi, çeşitli seviyelerde çeşitli şekillerde hareket
eden "çocuklar" tarafından belirlenen kalıplar, tezahürler ve sonunda herşey 7'nci yoğunluğa geri
dönüyor.
C: Herşeyin geri dönmesi ne anlama geliyor?

S: (L) Bir ile birleşme. Ve bu sürekli devam ediyor...


C: Peki Chloe ne diyor?

S: (Chloe) Hepimiz 7'nci yoğunluğa geri döndüğümüz zaman ne olduğunu mu kastediyorsunuz?


C: Ne düşündüğünü kastediyoruz.

S: (L) Zeus'un efsanelerine benzer kalıplar içindeysek ve çeşitli yerlere yayıldıysak, dünyadaki çeşitli
deneyimlerimiz çok parçalı durumda ve büyüyüp ilerledikçe doğruya ve tam anlama ulaşıyoruz ve tüm
bu deneyimlerin bilgeliğiyle tekrar bir araya geliyoruz.
C: Evet, ama sadece "Dünya" değil.

S: (Chloe) Başka bir seviyeye gitmekten kastettiğim şey bu...


C: Ama, Chloe, ya Dünya'da olmayanlar?

S: (Chloe) Onlar da aynı süreçteler.


C: Evet.

S: (Chloe) Onların farklı efsaneleri mi var?


C: Farklı herşeyleri var... Ama son analizde, aslında tamamen aynı şey!

S: (Chloe) O zaman sanırım herkes sonlu fiziksel varlıklarından mezun olduğu zaman aynı yerde farklı bir
titreşimde bulunuyorlar ve şu anda düşünemediğim başka derslere, deneyimlere ve ilerleyişlere
yöneliyorlar.
C: Ama "an" nedir?

S: (Chloe) An mı? Bunu uzun zamandır düşünmemiştim!


C: Ya da düşündün, ama sadece onu bu şekilde algılamıyorsundur?

S: (Chloe) Muhtemelen öyle. Laura ve benim içinde bulunduğumuz grup, bu amaç için çalışanlar, kaç
kişi?
C: Kendiniz keşfedin.

S: (Chloe) Bir denemek istedim! (L) Bunun üç domino, üç pizza dilimi, domino setimde eksik olan üç
dominoyla bir ilgisi var mı?
C: Pek sayılmaz, ama anlıyoruz ki Dominos iyi pizza yapıyor!

S: (L) Neden sürekli pizzalara referansta bulunuyorsunuz? İtalya'da birşey mi var? [Bekleyiş] Cevap
vermeyeceksiniz galiba?
C: Hayır.

S: (L) Pizza konusunu şaka olsun diye sormadım...


C: Ama biz şaka olsun diye söyledik. Neşe!

S: (L) Biz burada tüm bunlara bir anlam vermek için kafayı yiyoruz, siz orada 6'ncı yoğunlukta şaka
yapıyorsunuz!
C: "Kafayı yemeye" gerek yok.

S: (Chloe) Pencere camı sırf dikkatimizi çekmek için mi patladı?


C: Peki ya mozaik?

S: (L) Bilgi parçalarını toplayıp mozaiği bir araya getirmesi gerektiğini mi söylüyorsunuz?
C: Yakın. Veya kavramı ezberleyip gerçekleştirmek.

S: (L) Mozaiğe kapıyı açmak, kavramı ezberlemek ve gerçekleştirmek. Tamam, kaset bitmek üzere. İyi
geceler demeden önce yapacağınız başka bir yorum?
C: "Roswell Olayı" ile olası bağlantıları dahil etmek için Kanarya adaları çalışmanı genişletmeni
öneriyoruz.

S: (Chloe) Düşünmek elektriksel birşey. İnsan elektriksel bir yankı mı oluşturuyor ve belirli
kombinasyonlar kümülatif ve üssel bir uyum oluşturuyor mu? Düşünen belirli grupların diğerlerinden
veya bireysel olandan daha fazla üretimde bulunacağı şekilde?
C: Yakın. Şimdi, Chloe için öneri: Yönlendirilen bir dalga etkisinin gelişimine şahit olmak için frekansları
birleştir; gücü arttırır.

S: (Chloe) Bu yedili grupla mı ilgili? Pizzanın yedi dilimi?


C: Elbette! Akışa izin vermek nasıl etki yapıyor, görüyor musun Chloe?

S: (Chloe) ...İyi bir pizza yapabilir miyiz?


C: Doğru malzemeleri kullanırsanız.

S: (Chloe) Bu ne anlama geliyor?


C: Tarifler.

S: (L) Celseyi kapatmadan önce, MM konusunda ne yapmak gerekiyor? Tehlikeli olabilecek kadar çılgın
mı?
C: Tehlikeli olanlardan sakınmanız en iyisi. Bilgi korur.
21 Haziran 1997 F___, Laura, AK

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Himani.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya üzerinden aktarım yapıyoruz.

S: (L) Pardon, Kasyopya'dan değil, Kasyopya üzerinden. ... Önce Ark'ın sorularını sormak istiyorum. Art
Bell show'da ekin çemberlerinden birinin bir UFO'nun "dinamosu" olduğunu söyleyen bir araştırmacıyı
duyduktan sonra SJB Ekin Çemberleri araştırmasını finanse etmeye birden istekli hale geldi.
C: Gerçekten mi?!? O halde bu finansmana hiçbir koşul dayatmayacağını yazılı olarak beyan etmesini
istemeni ve yanıtı değerlendirmeni öneriyoruz.

S: (L) Tamam. Yapılabilecek doğru birşey gibi görünüyor. Eğer samimilerse bunu kabul ederler. Değillerse
etmezler. Sıradaki soru; Ark'a epeyce sorun yaşatan dizüstü bilgisayarın durumunu teşhis etmenizi rica
ediyorum...
C: Teşhis gerekli değil... Yeni bir dizüstü gerekli.

S: (L) Yani sorunu o kadar ciddi ki, onarmaya çalışmak boşuna olacak. Tamam, sıradaki soru. Kanarya
adaları ile Roswell arasında bir ilişki bulmaya çalışırken ilginç enlem numaralarına rastladım. Roswell
konusu hakkında başka hiçbir şey okumak istemiyordum ama Stan Friedman'ın bana gönderdiği tüm
materyalleri iyice okudum. Haritaları inceledim ve onun belirttiği çeşitli yerlere baktım. Görünüşe göre
kazanın kendisi Roswell'de olmamış. Corona'ya yakın. Corona yakınında "Socorro" diye bir yer. Ve
Kanarya adalarında da bir Socorro var ve Bakire'nin heykelinin bulunduğu yere çok yakın. Chloe ile
birlikte bu yer adının anlamının "imdada yetişmek" olduğunu öğrendik. Rennes le Chateau'da kilisedeki
Magdalene tablosundaki yazıda "bakirenin gözyaşlarının" günahı temizlemesinden ve "imdada
yetişmesinden" bahsediliyor. Ve bu tablo keşiş St. Anthony'nin tablosu model alınarak yapılmış. O
tabloda keşiş ancak "dünyadışı" denebilecek varlıklar tarafından ayartılmaya çalışılıyor. Ve Roswell
olayının olduğu yerde de bir Magdalena, bir St. Anthony ve hatta kaza yeri yakınında bir Pearce diye bir
yer var. Tüm bunları çizgilerle birleştirdiğimde San Augistin ovasını çevrelediklerini gördüm...
C: Peki Saint Augustine / San Augustin kimdi? Augustus, Augustine Keşişleri?

S: (L) Bunun hakkında hiç düşünmemiştim! St. Augustine ilk kilise "papazlarından" biriydi ve sonradan
genel yerleşik kilise doktrini haline gelen pek çok şey yazdı.
C: Veya ilk kilise aklamalarını gerçekleştirdi. "Corona" neydi? "Rainer" kimdi? Valerian'ın seninle temas
kurmuş olması ilginç... Acaba Rainer'le ilgili birşeyler keşfetti mi hiç?

S: (L) Bunun çok ilginç olduğunu sanmıyorum çünkü genetikle ilgili küçük deneme metnimi gönderdiğim
birkaç kişi arasındaydı. Bence tamamen farklı bir dalga boyunda.
C: Enerjiler birleştirilebildiğinde güçlü zihinler keşiflerin önünü açar ve egolar "kapıda kalabilir." Geçici
de olsa.

S: (L) Tamam. Egomu devre dışı bırakıp bununla ilgili olarak onunla iletişim kuracağım. Ama bunun
önemli olmadığını düşünüyorum.
C: Önemli!

S: (L) Konuyu değiştiriyorum. Çeşitli diller ve alfabelerdeki ipuçlarını inceliyorum. Runik, Yunan ve Etrüsk
alfabelerinden hangisinin önce geldiğini, diğerlerinin hangisinden türediğini öğrenmek istiyorum.
C: Etrüsk.

S: (L) Peki Etrüskler kimdi?


C: Tapınak şövalyeleri taşıyıcıları.
S: (L) Bu ne anlama geliyor?
C: Ara, bulacaksın.

S: (L) Bunu nasıl yapabilirim ki? Etrüskler hakkında hiçbir şey bulamıyorum!
C: Hayır.

S: (L) Nasıl yani "hayır?" Etrüskler hakkında bulabileceğim şeyler olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Evet.

S: (L) Tamam. Tapınak şövalyeleri taşıyıcıları nedir?


C: Tövbekar Hava Lordları.

S: (L) Bu ne demek?
C: Araştırman için. Hepsi daha eski bir formdan türüyor.

S: (L) Tamam bunu şimdilik geçelim. Sanskrit alfabesini incelerken bu alfabenin esas olarak büyük Hindu
gramercisi Panani tarafından "icat" edildiğini öğrendim. yani bu alfabe tesadüf eseri oluşmuş olabilir.
Ama daha fazla araştırmak istemedim çünkü ilginç görünmedi.
C: Çünkü henüz noktaları birleştirmedin.

S: (L) Yani nihai büyük resmin bir parçası. Tamam. İncelemeye devam edeceğim. Sonraki soru. Büyük
Sargon tarihsel olarak bir tür bilinmeyen şahıs. Sümer'in ilk büyük "Akadlı" kralı ama kimse "Akad"
teriminin tam olarak ne anlama geldiğini, hatta nerede olduğunu bilmiyor. Kim bu Sargon?
C: Derin seviyeli noktalayıcı.

S: (L) Ne?!? Bu da ne anlama geliyor?


C: Ne gibi görünüyor?

S: (L) Noktalama dille, grammerle ilgili...


C: Başlangıç veya son.

S: (L) Beni tamamen çıldırtıyorsunuz! Tüm bunların ne anlama geldiğini hiç öğrenemeyeceğim!
C: Hepsi kavrayışın dahilinde.

S: (L) Dillerin incelenmesinin BÜYÜK bir anahtar sağlayacağını düşünüyorum...


C: Tüm dillerin kökleri aynı...

S: (L) Nasıl yani?


C: Orijininiz.

S: (L) Atlantis mi demek istiyorsunuz?


C: Orijininiz bu mu?

S: (L) Orion mu demek istiyorsunuz?


C: Kelime kökü benzerliği ilginç, değil mi?

S: (L) PEK ÇOK şeyin kelime kökeni benzerlikleri ÇOK ilginç! Kelime köklerini inceleyerek keşfettiğim pek
çok ilginç şey oldu...
C: Dillerinizin mimarları bol miktarda ipucu bıraktı. Diğer dilleri öğrenerek ve anlayarak bundan çok daha
fazlasını keşfetmek için nadir bir fırsata sahipsin. Bu alanda KH tarafından yerleştirilen direnci kırmaya
çalışmanı ÖNERİYORUZ.

S: (L) Tüm bunlarla ilgili olarak anlamak istediğim şeylerden biri "Çoban" kavramı. Eski efsanelerin ve
hikayelerin hepsi "çoban" veya "Çoban Kral'a" çıkıyor.
C: Çobanın asası nedeniyle düşen bir yıldırımdan sonra "aydınlanmış" olması çok muhtemel!!

S: (L) İlginç. Bu herşeyin köküne mi gidiyor? Abil ile Kabil, Yakup ile Esav, İshak ile İsmail...
C: Anlayabilirsin.

S: (L) Bunun hakkında bir fikrim var ama bazıları çok garip görünüyor! Örneğin Yunan alfabesinin ilk harfi
alfa, ki bu da "a" harfi oluyor. Ve Eski Futhark alfabesinin ilk harfi runik "f" sesi. Ama her ikisinin de "sığır"
veya "taşınabilir" malı temsil ettiği kabul ediliyor...
C: Fikirlerini önyargısız bir şekilde incelemeyi öğrenmedin mi?

S: (L) Evet, büyük ölçüde öğrendim. Ama bazen gerçekten takılıp kalıyorum çünkü tüm bunlardan çıkan
bazı şeyler o kadar inanılmaz ki durmak zorunda kalıyorum ve engeli aşmak için yardıma ihtiyacım oluyor.
Chloe ile birlikte tüm o eski şeyleri bir araya getireceğimiz bir veritabanı oluşturma hakkında konuştuk.
Oluşturacağımız bir harita ile tüm verilerdeki anahtar hususları ortaya çıkarmaya çalışacağız... Yani
sürekli tekrarlanan unsurları ve nasıl tekrarlandığını anlamak istiyoruz...
C: İyi!

S: (L) Bunu yapmak istiyoruz ama uzaktan bunu nasıl yapacağımızı bilmiyorum... Umarım bir bilgisayar
alır...
C: Chloe'nin yakında "hayaletimsi" ziyaretler ile "rahatsız" olmasını bekleyebilirsin.

S: (L) Ne tür ziyaretler? Onun farkındalığını arttırmayla mı ilgili? Örtüyü yırtması ve bu nedenle EM
patlamaları olacak olması nedeniyle mi?
C: Belki, ama Karolina dağları yalnız ve kalbi zayıf olanlara karşı merhametsiz!

S: (L) Neden?
C: Karmaşık ama köken olarak doğal manyetik etkilerle ilgili. Bu 4'üncü yoğunluk yapısında dünyadışı
biyolojik varlıkların maden faaliyetlerine neden oluyor. Bu da şu meşhur yeraltı geçitleri ve/veya üslerinin
gelişimine neden oluyor.

S: (L) Ona böyle birşey söyleyemem! Lama Singh ona o yerin Atlantis zamanlarında onun evi olduğunu
ve orayı satın alıp o evi yapmasının nedeninin de bu olduğunu söylemiş. Singh Kuzey Karolina Dağları'nın
eski Atlantis'in parçası olduğunu söylemiş. Emekliliklerini orada geçirmek onların hep hayaliymiş!
C: Singh'in her zaman doğruyu söylemediğini şimdiye kadar keşfetmiş olman gerekirdi

S: (L) Evet. Çok iyi biri ama bulmacanın pek çok parçasından habersiz ve bu yüzden belirsizlikleri var.
Bana yaptığı okumalardan da bunu anladım. O ev veya dağlarda olan herhangi birşeyin T___'deki kanser
oluşumuyla herhangi bir ilgisi var mı?
C: Varsa ancak dolaylı bir şekilde.

S: (L) Chloe eğer yaşamış olsaydı bile kolunu kaybedeceğini söyledi. Bunu söylemiş biçimi ilginçti. Ona
bazı şeyleri anlatabilmek istiyorum ama sanırım anlatabileceğimi sanmıyorum. Şu anda fazlasıyla
incinebilir durumda.
C: Doğru. Gelişmeleri izle ve gelişmelerin ardından tavsiyede bulun. Chloe bizim varlığımız konusunda
şüpheci. Ama unutma ki Arkadiusz da bir zamanlar benzer derin bazı şüphelere sahipti, şimdi ona tekrar
bak... Bu arada mevcut durumla ilgili gelişmeler devam ediyor. Chloe'ye neler olacağına bak şimdi!!

S: (L) İtiraf etmeliyim ki ben de uzun süre şüpheciydim... hatta hala bazı şüphelerim olabilir. Ama o kadar
çapraşık şeyler var ki, şimdiye kadar okumuş ve deneyimlemiş olduğumuz şeylerle bile hiç birimiz bunları
kendi bilinçaltımızla oluşturmuş olamayız. Ve çeşitli kehanetler ve özel bilgiler gerçekten çok
etkileyiciydi. Doğruluk bakımından sanırım %100'e yakın bir dereceye sahipsiniz, tabii bizim kendi
zihinlerimizdeki enerji çevrim derecesi ve önyargıların da göz önünde bulundurulması gerek! Öncesine
göre şüphelerim azaldı. Ayrıca diğerlerinin eylemlerini inanılmaz isabetli bir şekilde öngörebiliyorsunuz
gibi görünüyor. Buna tekrar tekrar şahit olduk... Hazır buna değinmişken, şu anda herhangi bir kehanette
bulunacak mısınız?
C: Gerekli değil... henüz.

S: (A) 1979'da omzumu neden kırdığımı öğrenmek istiyorum.


C: AK, canım, hepinize karşı sabırlı davrandık. Ama artık bu kanalı KH eğilimli kişisel sorgular için bir araç
olarak kullanmanın ötesine geçmenin "vaktinin" geldiğini düşünüyoruz. Yaratımın tüm alemleri için
öneme sahip konulardan bahsediyoruz. Tüm saygı, sevgi ve rehberlikle, yaratım, omuzlarındaki çeşitli
sorunlara rağmen devam edecek!

S: (L) F___ ile bu tür şeylerin nasıl ruhsal durum ve tutum hakkında semboller olabileceğine dair uzunca
bir tartışmamız oldu. Anneme buna dair yaptığımız tavsiyelerimizde doğru iz üzerinde miyiz?
C: Yakın.

S: (L) Annem için basit bir sorum var. Not tutmak onun zihninde şu anda göremediği belirli bazı kanalları
açmasına yardımcı olur mu?
C: Evet, yavaşça.

S: (L) Yani zaman içinde şu andakinden çok daha fazlasını görebilmesi bir azim ve inanç meselesi?
C: Evet.

S: (L) 1995'te R___'nin de olduğu bir celse yapmıştık. O celseyi yeniden inceledim. Çünkü Ark şu anda
M___'nin olduğu Dijon'da. o celseyi yaptığımız gece onun yüzünün vizyonunu görmüştüm ve evlendiğimi
gördüğüm rüyamdan bahsederken bu o zaman benim için çok garip bir fikirdi. R___ dişi tanrılar ve
Elohim'le ilgili kendi gündemi üzerinde odaklanıyordu ve onunla iletişim kurmanızı imkansız hale getirdi.
O celseyi yeniden okurken benimle tamamen farklı bir seviyeden konuştuğunuzu düşünmeye başladım,
neredeyse şifreli bir şekilde. R___ Fransız Devrimi'nden bahsetmek istiyordu ama siz benim
Almanya'daki geçmiş hayatımdan bahsediyordunuz... ve şimdi Ark Fransa'da... Ve gördüğüm vizyon... ve
M___'ye değinmiş olmanız... ki o da Fransa'da... Bir bağlantı var mı?
C: Belki.

S: (L) O celsede benimle farkında bile olmadığım bir seviyede konuştuğunuzu düşünmekte haklı mıyım?
C: Olabilir!

S: (L) Bana bu konuda biraz daha yardımcı olun. Bu M___ ile ilgili durumu öğrenmek istiyorum. İsim
belirtmek dışında başka pek çok şeyden bahsettiniz. Bu sanki beni belirli bir yöne götüren bir kapının
açılışı gibiydi. Bunun hakkında nasıl sorabileceğimi bile bilmiyorum çünkü bu gerçekten çok garip...
C: O halde rafa kaldırılmalı.

S: (L) Şu anda ele almaktan sakındığınız şeylerden biri mi bu?


C: Rhineland'daki alfalfa tarlaları hayal edilmemiş hazineler sunuyor.

S: (L) Bu alfalfa tarlaları nerede?


C: Çok geçilen yolların yakınında.

S: (L) Başka ipucu?


C: Hayır, şimdilik yeterli!!

S: (L) Beni çıldırtacaksınız! Almanya'daki Rhineland'dan mı bahsediyorsunuz?


C: Rhinelander - Wisconsin'den bahsetmiyoruz... Yoksa bahsediyor muyuz?!? Kim söyleyecek?

S: (L) Kim?
C: Araştıran... Asasıyla daha yeşil çayırları aramak için sürekli gezen.

S: (L) Tanrım! Bu gece gerçekten ÇOK anlaşılmazsınız! Ama tam da sevdiğim şeyler aynı zamanda! Bu
hafta bunlar hakkında araştırma yapmak için epeyce meşgul olacağım, ama benim için veya Ark için daha
geniş kapsamlı veya herhangi ek ipuçları var mı?
C: Bu gece için son ipucu: Titreşim frekansı ışığını ara. İyi geceler.
28 Haziran 1997 Frank, Laura, AK

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Wiksom.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Pekala. Sanırım Bay Mann hakkındaki tartışmamızı dinliyordunuz. Belki de mükemmel biri ama
sadece tartışıyoruz. Geçen haftanın transkriptini Val'e gönderdim. Onun adı da geçtiği için bununla ilgili
küçük bir not da ekledim. Ayrıca ona DNA değişimlerinin ruhsal yönünü vurgulamayarak hata yaptığımı
da söyledim. Ama ondan hiçbir yanıt alamadım.
C: Bu durumda sessizlik dikkate değer. Valerian'ın durumunda, en büyük önemi taşıyan şey, onun
doğrudan tanışık ve/veya ilişkili oldukları!

S: (L) Bunun hakkında başka bir ipucu vermek ister misiniz?


C: Valerian ilginç biri, ama tanışık veya ilişkili oldukları ondan da ilginç!!

S: (L) Michael Telemachus ismini kullanan kişinin yazılarının ona ait olduğunu söylediğim için Val'in
üzüldüğünü hissettim. Aslında bu bir bakıma bir komplimandı ama sanırım onunla ilgili şeyler öğrenme
çabamdan pek hoşlanmadı.
C: Ego bir sorun, evet, ama onu kaçırmamanı öneriyoruz.

S: (L) Tamam. Kaçırmayacağım. Ama bize karşı tamamen kapalı...


C: O zaman tekrar aç! Onun etrafındaki bilgiler "blok yıkıcı" nitelikte. Alışık olduğun bu tür birkaç kişiyle
entelektüel ilişkide bulunmanın bilgi/farkındalık tabanını atomik olarak büyüteceğini düşünüyoruz!

S: (L) Elimden geleni yaptım. Sanırım Val'in sorunu, gizli olarak kalmasını zorlaştıran bilgilere erişimimiz
olması. Krill dokümanının kaynağını ve doğruluk derecesini belirten celseyi okuduğunda, ki her ikisi de
doğruydu, üzüldü çünkü sırları artık sır değildi. Onun hakkında bilgi edinmemizden hoşlanmıyor.
C: Durumun söylediğin gibi olduğunu nereden biliyorsun?

S: (L) Çünkü onunla telefonda görüştüm. Krill kağıtları konusunda tamamen savunma refleksi gösterdi...
Rahatsız olduğunu, egosunun incindiğini güçlü bir şekilde sezdim. Pek çok sırrı vardı. Sırlarını görebilmiş
olmanızdan hoşlanmadı. Bu onu endişelendirdi!
C: O halde "endişe" biraz besleme ile "ilgiye" dönüştürülebilir.

S: (L) Buna çalışacağım. Adam hep rahatsız oluyor. İlgilenmiyorsa ilgilenmiyordur!


C: Bunun onun için rahatsız edici olacağını kim söylüyor? Şöyle basit ve yargısız birşey öneriyoruz: "Sevgili
Val, işte celselerimizden birinde Kasyopyalılar'dan aldığımız bazı bölümler. Senin ve/veya tanıdıklarının
ne düşündüğünü merak ettim yalnızca. Saygılar." Bu birşeylerin önünü açar.

S: (L) Tamam. Bay Mann'a dönelim. "Gizem" öğretileri, belirli bazı kişisel aydınlanmalar ve kutsal
geometri ilkelerini uygulama yoluyla dünyanın tam olarak neresinde zaman ve mekanın aşılabildiğini
bulduğunu söylüyor. Böyle bir yer var mı?
C: Bu sürecin daha kolay gerçekleştiği "noktalar" var ama önemli olan yer değil, süreç. Manyetik alan
meridyenleri birleşimleriyle ilgili.

S: (L) İpuçları için Pouisson'un "Kış" tablosuna bakmamı önerdi.


C: Evet, belirtilen tabloyu incele. Bu tablo ve Denver Uluslararası Havayolu'ndaki duvar resimleri ile havuz
tasarımı için sana verdiğimiz öneriler arasında güçlü bağlantılar var!

S: (L) Bunu Nuh'un iki sütun arasındaki bir ata tırmanması olarak tanımladı. Etimoloji ve filoloji yoluyla
keşfettiğim simya sembolleri dışında bu figürün başka ne gibi anlamları var?
C: Belki bir "şövalye" veya Oryon'daki gaz nebulası ima edilmiş olabilir. Bu arada Laura, babanın hayatı,
ve onu uyuşturucu bağımlılığına ve yıkıma sürükleyen şeyin ne olduğu üzerinde düşündün mü?

S: (L) Neden bahsediyorsunuz?! Bunun Matrix materyalindeki "kol sorunuyla" herhangi bir ilgisi var mı?
Onun kolu, benim kolum, Tommy'nin kolu, annemin kolu?
C: Keşif, canım, keşif! Şimdiye kadar öğrendiğin ipuçları öğrenmeyi patlayıcı derecede önemli bir
deneyim haline getiriyor!

S: (L) Pekala. Mann diyor ki: "Son Meroving kralı 2. Dagobert'in öldürülüş hikayesini inceledin mi hiç?
Gözünden yara aldıktan sonra öldü ve bu da Süleyman'ın anahtarlarından birinin etimolojik karşılığı:
"Perc(e)y(e)." Yani Mann bu bağlamda Meroving kralı Dagobert'in Percy'yi temsil ettiğini söylüyor, veya
tersi. Percy "yaralanan gözü" mü simgeliyor?
C: Eğer öyle seçiliyorsa.

S: (L) Bu çok belirsiz bir yanıt! Ama bu aptalca dünyevi krallık meselesinden çok daha eski sırlara giden
pek çok farklı anlamlar buldum. Bir anlamda at anlamına geliyor. Ya da belirli gnostik öğretilerin Pers
kökeniyle ilgili tamamen farklı birşeye atıf.
C: O halde soruyu yanıtladın.

S: (L) "Süleyman'n anahtarları"nın kökenleri nedir?


C: "Anahtarları" incelemedik mi?

S: (L) Hayır, bundan bahsettik ama burada biraz daha spesifik birşeyler öğrenmek istiyorum.
C: Bir kök araştırması yapmadın mı? Süleyman'ın Anahtarları. Enok'un anahtarları. Florida Anahtarları.
Bir sürü anahtar! Ve, bu arada, "anahtarlı" bir banka var mı?

S: (L) Bilmiyorum! Bir ipucu verecek misiniz?


C: Vermedik mi?

S: (L) Demek bu da Konsorsiyum'un / Canavar'ın insanların dikkatini saptırmaya yönelik dezenformasyon


programlarının parçalarından biri. Pekala. Şimdi, Almanya'da Bielegeld yakınındaki Springe ile gömülü
bazı metal plakaların ortaya çıktığı garip ekin çemberi arasında garip bir bağlantı buldum. "Roswell", UFO
kazası, San Augustin ovaları, Papazlar Grubu, Mary Magdalene, Tenerife ve Candelaria Bakiresi...
Düşündüğüm gibi tüm bunlar ilişkili mi?
C: Elbette! Ama henüz bitirmedin. Tüm bu çeşitli ipuçlarından öğrendiklerini birleştirmeye
başlayabileceğin noktaya kadar bekle!

S: (L) Çoban ile Çiftçi arasındaki farkla ilgili yorumum, bunun Abil ile Kabil arasındaki temel çatışmaya
dair olduğu yönünde. Çoban diğerlerini besliyor ve doğal döngüler içinde hareket ediyor. Kabul edişle
hareket ediyor ve doğayı kontrol etmeye çalışmıyor. Çiftçi ise kontrol etmeye ve uğraştığı herşeyin
enerjinisi son zerresine kadar çıkarmaya, doğayı manipüle etmeye eğilimli. Doğal olmayan bir döngü. Bu
KH ile BH'nin özü mü? Aradığım kavram bu mu?
C: Kısmen. Mac Brazel ne tür bir çiftlikte yaşıyordu?

S: (L) Koyun çiftliği. Demek bu da Roswell'le ilgili diğer bir ipucu. "Brazel" ismi bile ilginç. Bütün olay bir
alegori. Çoban'la ilgili olarak, bazı ipuçları beni Mezmur 23'e yönlendirdi... yorum?
C: Elbette!

S: (L) Tamam. Kutsal Kase'nin "baş"la ilişkili olduğuna dair bir fikrim var. Baş, yedi kişilik çekirdek bir
gruptan oluşuyor ve o da bilgi ve enerjideki üssel bir artışla bedeni oluşturuyor. Buraya kadar doğru mu?
C: Yarı.

S: (L) Prens Henry Sinclair hiç Amerika'ya geldi mi?


C: Bunu söyleyenler belki de ruh konularını beden konularıyla karıştırıyor.

S: (L) Yani o da bir alegori. Meroving sülalesinin yaşayan temsilcileri var mı?
C: Neden olmasın?
S: (L) Mary Magdalene yoluyla İsa'nın doğrudan torunları olduğunu iddia ediyorlar. Ama Percy ve şövalye
konusuna dönelim. Galce'de Percy Perch ile, March ile, at ile, deniz ile ve "Meryem" ile ilişkili ve sonra
şövalye tekrar juga ve yogi'ye dönüyor. Bu da Jadczyk'a kadar uzanıyor. Ve tüm bunlar genetikle ilgili. Ve
sonra bir "Knight" olarak konu babama ve atalarımız Henry Percy ve Elizabeth Mortimer'a geliyor.
Mortimer'ler March Kontlarıymış ve Galli kralların tek devam eden soyu. Babama dönelim. Ayrı yumurta
ikizi olan babamın siyah saçı ve kahverengi gözleri vardı. İkizinin ise kızıl saçları ve mavi gözleri vardı. Bu
başlı başına ilginç bir durum. Babamın doğumuyla ilgili sıradışı birşeyler mi vardı?
C: Evet.

S: (L) Bu durum nedir?


C: Konskripte edildi. (ç.n. conscript: askerlik vb göreve çağrılmak veya alınmak)

S: (L) İkizlerden birine implant yerleştirildi anlamında mı?


C: Belki de bir kaynaktan bu terimin anlamını incelemelisin.

S: (L) Bakacağım. Başka birşey?


C: Hayatı gerçekten sıradışıydı. Alice'e sor.

S: (L) Babam parlak biriymiş ama bağımlılıklarını kontrol edememiş. İkili bir kişilik gibi birşey sanırım.
C: Bundan çok, çok daha derinlere gidiyor Laura.

S: (L) Davranışlarındaki değişimin muhtemel açıklaması ne olabilir?


C: İncele.

S: (L) Tamam. Eğer Percy'lerin soyu annemden geliyorsa, Knight'larda aradığımız şey nedir? Anne ve
babamda bir araya gelen şey nedir? Belirli bir amaç için üzerinde çalışılmış birşey gibi görünmeye başladı.
C: Evet. Ve bunu araştırmanı öneriyoruz!

S: (L) Öğrenebildiğim şey Knight soyunun Amerika'ya 1600'lerin ortalarında York'tan gelen Abel Knight'a
kadar uzandığı. York'la bir bağlantı var mı?
C: Daha fazla araştırma gerekiyor ve bu sandığından daha kolay.

S: (L) Tamam. Alton Towers'ı da araştırmamı önermiştiniz. Araştırdım. Bulabildiğim tek şey Alton
Towers'ın bir eğlence parkı olduğu! İngiltere'nin Disneyland'ı! Alton Towers'ta ne bulacağım?
C: Bunu incele.

S: (L) Tamam. Şimdi, babamın mantık dışı davranışlarının benimle ne tür bir bağlantısı var?
C: ?!?

S: (L) "Çok, çok daha derin" dediniz. Ve "neden." Neden böyle bir sorunu olduğu. "Neden"i mi arıyoruz?
C: Kısmen.

S: (L) Biraz ipucu verin! Hiçbir fikrim yok. Genetik soyuyla mı yoksa bizzat ondaki veya hayatındaki
birşeyle mi ilgili? Genetik soyla mı ilgili?
C: Muhtemelen, veya kanbağları.

S: (L) Kan bağları genetikten veya DNA'dan ayrı veya farklı birşey mi?
C: Sembiyotik ilişki. Askeri bir bağlantı var mıydı?

S: (L) Oo, babamın bir kimyager olması ve Donanma'da görev yapmış olmasını mı söylüyorsunuz? Bunun
üç yaşındayken 12 gün boyunca ortadan kaybolmamla herhangi bir ilgisi var mı?
C: Belki?

S: (L) Donanmadayken ona birşey mi yapıldı?


C: Hmmmmmmmm? Şimdi "Jack"i "Cecil" ile birleştir.
S: (L) Cecil beni kaçıran adamdı. Ve tutuklandığında Donanma gelip "duruşmaya çıkmak için ehil
olmadığını" söyleyerek onu aldı, çünkü "bir Donanma hastanesinden kaçmıştı." Ve bu durum nereye
veya neden götürüldüğümü öğrenme umutlarımı sona erdirdi. Anlamıyorum. Bunun St. Augustine,
Kanarya adaları, Oak Island'la ve tüm bunlarla ne ilgisi var? Burada ne yapıyoruz?
C: St. Albans.

S: (L) Demek dahası var! Tanrım! Mary Magdalene, St. Augustine ve St. Anthony yetmedi! Şimdi bir de
St. Albans'ımız var! Biliyorum, orası bir savaşın yapıldığı yerdi ve Percy'lerden biri orada öldürüldü.
Keltiklerin zamanında Verulamian olarak adlandırılıyormuş ve Francis Bacon Lord Verulam'mış ve onun
aynı zamanda 1. Elizabet'in oğlu olduğundan şüpheleniliyor. Ama günde yalnızca 24 saat var! Biraz
yardımınıza ihtiyacım var! Bu araştırmada biraz yardım alacağımı sanıyordum.
C: Herşeye açık ol ve başkalarını da bak. Ama sahip olduğun bilgiyi sunmadan önce kişilerin beyinlerini
daha iyi incelemeni öneriyoruz, böylece duygusal temelli riskli geçitlerde daha az sıkıntı yaşarsın. Bir
sonraki sefere kadar bu yeterli!
5 Temmuz 1997, F__, Laura, AK, V

S: Merhaba
C: Merhaba

S: Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C. Woxxom.

S: Ve nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: Başlamadan önce herhangi bir açılış mesajınız var mı ?


C: Başla.

S: V birtakım sağlıksal sorular ile başlamak istiyor.


C: Haydi V başla.

S: (V) Bazı beslenme kitaplarını incelemekteyim ve bir kaç sonuca ulaştım. Bana doğru yolda olup
olmadığımı söyleyebilir misiniz ?
C: Evet.

S: (V) Söyleyebilceğiniz başkaca önemli husus var mı ?


C: Demir barları [ç.n : besin barı]. Ama metalik olanları değil. Besin "barları" , örneğin granoladaki gibi
[ç.n. granola : sabah kahvaltılarında süt ve şekerle karıştırılıp yenen kuru tahıl, meyveden oluşan gevrek
türü yiyecek, müsli vb gibi yiyeceklere verilen jenerik isim, bir marka]

S: (V) Dün geceki rüyamda ağzım tıka basa iğrenç şeylerle doluydu ve onları tükürüyordum. Bunun kötü
şeylerden kurtulmakta olduğum ile ilgili yorumum doğru mudur ?
C: Suçluluktan arınma.

S: (V) Suçluluktan mı kurtuluyorum ?


C: Ya da çabalıyorsun.

S: (L) V için söylenecek başka bir şey ?


C: Daha fazla enerji ?

S: (V) Enerjimin düşük olduğunu hissediyorum. Çok fazla bitkinim. Arınmaya daha fazla enerji ayırmamı
mı söylüyorsunuz ?
C: Ve beslenme düzenini yeniden ayarla. Bir başka ifadeyle, "hop-hop, tersine çevir"

S: (V) Yani günün geç saatleri yerine erken saatlerinde yemek ye mi diyorsunuz ?
C: Evet!

S: (V) Laura'nın bana uyguladığı akupuntur daha iyi uyumama yardımcı oldu mu ?
C: Doğru uygulandığında, akupunturun esas işlevi : geçici süreli de olsa fiziksel beden boyunca enerji
kanallarının akışı önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Her bölge için aynı tarzda ve düzenli bir uygulama
olmalıdır. Ayrıca "cerrahi bir yaklaşımdan" kaçınılmasını öneriyoruz, çünkü bu yalnızca engellerin başka
noktaya aktarılmasına yarayabilir.

S: (L) "Cerrahi yaklaşım" derken kastettiğiniz nedir ?


C: Genel ve her yeri kapsayan bir tedavi uygulaması yerine, sadece belirli sinir/enerji kesişim noktalarının
hedef alınması. Eğer birine akupuntur uygulanacaksa bu tam ve heryeri kapsayan bir tedavi olmalıdır,
bölgesel değil. Özellikle son tedavini kastediyor değiliz.

S: (L) TR sana tüm enerji hatları boyunca mı uyguladı ? (V) Bilmiyorum. Son seferki uygulamasından mı
bahsediyorsunuz ?
C: Birden fazla kez.
S: (L) TR nin bizim üzerimizde çalışırken, içinde bizimle ilgili en iyi dilekleri barındırıp barındırmadığını
söyler misiniz ? V' nin başına gelen olayı da hesaba katarsak ?
C: "Ajanlar bir çok farklı şapka takarlar!"

S: (L) Tırnak içerisinde söylemenizin sebebi bunu bizim keşfetmemiz gerektiğinden mi ?


C: İyi fikir.

S: (L) Açıkçası, o olaydan sonra, kitabın geri kalanını okumamız gerektiğini düşünmüyorum! Bize zarar
verdi mi ?
C: Planlanan buydu.

S: (L) Bize zarar vermek planları dahilindeydi. (AK) Bu inanılması çok güç bir şey!
C: Ama gerçek!

S: (L) Bu beni bir sonraki soruya sevkediyor. Annemin, beni artık bir zaman sonra mantığın sınırları dışına
sürükleyen manupüle edilmiş duygusal halleri konusunda ne yapılabilir ? Bundan hiç hoşlanmıyorum!
C: Devam edilecek yola gidilmesine izin ver.

S: (L) Bu konuda yardımcı olabilcek , verebileceğiniz ufak bir tavsiye yok mu ? Söylediğim hiç bir şeyi
dinlemiyor gibi görünüyor.
C: Eğer içerik uygunsa okumak iyi bir öğretmendir.

S: (L) Ona okuması için bir şeyler verdim... (AK) Uyku problemimi çözebilmek için yapabilceğim herhangi
bir şey var mı ?
C: Son yanıta bak.

S: (L) Uyanık iken oku. Uykun geldiğinde de uyu. (AK) Fakat ya uykum kaçıp uyandığımda ? (L) O zaman
yeniden oku! (AK) Bu işe yarar mı ?
C: Evet. Bizim önermeyeceğimiz bir şeyler mi önerdin ona ? Romanları boşver... şimdi gerçeklerin
"zamanı".

S: (L) Dün W_ aradı. O ve M__ Newman Makinasını sordular. Ark konuyu inceledikten sonra, çok ilginç
bir cihaz olduğunu söyledi.
C: Newman Makinası "zaman makinası."

S: (L) Bu makine çok az bir masrafla tüm evimin enerji ihtiyacını karşılayabilir.
C: Ama bazı güçler bunun kullanımına izin vermiyorlar ve vermeyecekler.

S: (L) Tamam, biz de bunu çok gizli ve sessizce yaparız.


C: Bunu ne şekilde "gizli ve sessizce" yapabileceğinizi düşünüyorsun ?

S: (L) Yani sadece kurup , çalıştırırız ve hiç bir şey söylemeyiz.


C: Ve bunun yorganın altında kalacağını mı düşünüyorsun ?

S: (L) Bu Newman Makinasıyla uğraşmak konusunda cesaretimizi mi kırmaya çalışıyorsunuz?


C: Cesaretinizi kırmak değil, yalnızca "hayatın gerçeklerini" sunmak.

S: (L) Ark'ın Dijon' da olduğu şu son bir kaç haftası çok kötü geçti. Tüm bu meydana gelenlerin ve berbat
durumun temel sebebi neydi ?
C: Yakınlardaki ELF vericisi [ç.n. ELF : çok düşük frekans]. Ayrıca su kaynaklarının florür ile dolu olması.

S: (L) Tamamdır, şu keşfettiğim Emarald Tabletleri ile ilgili bir araştırma yaptım...
C: Bu konuda tek öğrenmek istediğin bu kadarcık mı ? Sanıyoruz "Laura, büyük bir kaya başına düşmek
üzere" deseydik, sen de "tamam şimdi Emerald tabletleri konusuna geçelim" derdin.
S: (L) Peki, ama bu Dijon ile ilgili bir durumdu. Artık Dijon'dan ayrıldı. Göttingen' de her ne vardıysa,
yakında oradan ayrılacak ve endişe edecek bir şey yok demiştiniz. Yani..artık ELF vericisine yakın değil ve
oranın suyunu da içmiyor...
C: Florür zehirlidir ve yağ dokuları ile lenf sistemi içerisinde depolanır. Çok belirgin negatif etkilerinin
yanısıra, herhangi birini, zihin ele geçirme amacıyla tasarlanmış elektromanyetik dalga frekanslarına
karşı daha hassas ve açık hale getirir!

S: (L) Tamam şimdi tamamen dikkatimi çektiniz. Bu florür vücut sisteminden nasıl atılır ?
C: Günlük olarak biraz Hydrastis_canadensis kökü yenmesini öneriyoruz. [ç.n. orijinal metinde bitkinin
adı ing. olarak Goldenseal olarak geçmekte. Altın Mühür çiçeği gibi bir şey olabilir. Türkçesini
bulamadığımız için çeviriye latince karşılığı konuldu. Şifalı bitkiler konusunda bilgi sahibi olan kimseler
varsa internetten bu her iki kelimeyi araştırarak çiçeğin görsellerine ulaşabilir ve Türkçe de bir tanımı
varsa bu konuda bilgilendirme yapabilir. Konu florür olduğu için önemli bir bilgi gibi gözüküyor.] Ve ölçülü
bir miktarda sirke ve sarımsak tüketimi. Ayrıca gün aşırı birer saatlik hafif egzersiz.

S: (L) Her gün yarım saat iyi olur mu ?


C: İki günde bir, birer saat. Başlangıçta hafif.

S: (L) Bu durum ciddi görünüyor. Başka yardımı olabilecek bir şey ?


C: Bunlar iyi bir başlangıç.

S: (L) Şimdi neşem kaçtı işte.


C: Arkadiusz veya bizim onu çağırdığımız ismiyle Arkady, şu anda üçlünüz içerisindeki birincil hedef.
Potansiyel büyük tehlikeler pusuda bekliyorlar...

S: (L) Yani bu gerçekten kutsal kasenin peşinde olmak gibi. Sihirli ormana dalması, ejderhaların kafalarını
kesmesi, gözlerini açık tutması ve aldatıcı görüntüler ve hileler tarafından kandırılmaması gerekiyor....
tüm bu hikaye.
C: Bu öykünün ardındaki esin kaynağının etkilerini nereden edinmeli ?

S: (L) Bana mı soruyorsunuz ?


C: Evet.

S: (L) Bilmiyorum. Neyi kastediyorsunuz ? Şimdi bana karmaşık düşünce kalıplarından bahsetmeyin!
C: Hayır, o denli karmaşık değil.

S: (L) Bu, ne yapmakta olduğumuz ile ilgili diğer soruma yönlendiriyor bizi...
C: O [ç.n. Ark] olmadan amacının ne kadar zarar göreceğini bir hayal et. Araştırma ve öğrenme
konusundaki bu tutkuna ne olurdu ? Konu ona ve onun güvende olmasına geldiğinde çok ihtiyatlısın. O
hâlâ durumun derinliğini tamamıyla kavramış değil. O buraya dönüp daha fazla koruma altında olana
kadar #8211; ki geri dönmesi o denli kolay olmayacak- tehlike her yeni günde kapıda bekliyor olacak.
İhtiyat! İhtiyat! İhtiyat!!!

S: (L) Bu son derece moral bozucu. Yardım edin bana!


C: Şimdi... Sakinleş! Moralinin bozulmasına gerek yok. Yeterince bilgin olmadan ve sahte güvenliğe
yönelimli, giderek artan bir duyarsızlık hali içinde bir yıldırıma hedef olmayı beklemeyi mi tercih
edersin?!? Tabii ki hayır!!! Öyleyse hatırla.. Bilgi korur, bilgisizlik tehlikeye atar.

S: (L) Ama dediniz ki, onun buraya dönmesi kolay olmayacak. Bazı şeyler zaten planlanıp ayarlanmış.
Kolay olmayacak derken genel bir anlamda mı söylüyorsunuz yoksa onun dönüşünü engellemek için bir
takım önemli şeyler yapılacak mı, başka seviyelerde ya da perdenin arkasında yürümekte olan bir plan
gibi ?
C: Bu her zaman var. Bunun kanıtlarını hala göremedin mi ? Uyanık olmalısın. Bunu bir savaş olarak
düşün. Her türlü karşı hareket veya oluşumu bekliyor olmalısın. Zafer önceden uyarılmış olmakla sağlanır
ve dolayısıyla önceden silahlanmaktan.

S: (L) Bu F__ in dediği gibi anahtar olan şey mi ? Tetikte olma düğmesini azami noktaya çevirerek mi ?
C: Her zaman. Nöbeti esnasında huzurlu, mutluluk dolu bir düşe dalan nöbetçi asker gibi olma! Keskin
bıçak kalbini delip geçerken o bunu hissetmez bile!

S: (L) Ama açıkçası bu dostça DEĞİL. Şimdi gerçekten strese girdim! Söyleyin bana : bu tarz bir enerjinin
bizim üzerimizde odaklanmasına sebep olan şey bu yaptığımız şeyin önemi mi ?
C: Evet.

S: (L) Bunu bırakabilir miyiz ?


C: Hayır. Artık çok geç! Bir de şu yönünden bak; amaçlarının başarıya ulaşmasını sağlarsan korkacak bir
şeyin kalmaz.

S: (L) Dijon' daki tehlikelerle şu ankiler arasında ve M__ ile etkileşim arasında bir bağlantı var mı ?
C: Bağlantı ? Pek sayılmaz. Yalnızca potansiyel tehlikelerin heryerde pusuda bekledikleri konusunda
Arkadiusz' un farkındalığının artırılması gerekiyor. O tüm yaşantısını kendi doğasından gelen kendine
güvenen kişiliğinden kaynaklanan güçlü bir güven duygusu oluşturmakla geçirdi. Ama artık bunun yeterli
olmadığını öğrenmesinin "zamanı".

S: (L) Floransa ile ilgili belirgin bir şekilde bahsedebilceğiniz bir tehlike var mı, veya daha öncesinde
Wroclaw ile ilgili ?
C: Belirgin tehlikeler değil. Yalnızca unutmayın; "dışarıda bir yerlerde" bu projenizin ve sizlerin
başarısızlığa uğramasını isteyen güçler var. Siz, her ikiniz de daha önce bu güçlerin arı gibi nasıl
sokabildiklerini çok kesin bir şekilde hissettiniz, yaşadınız. Ama o şu ana dek bu denli yaşamadı.

S: (L) Bunun geçmiş yaşamlarımızda da tekrar eden ve bizi şu yaşadığımız döneme hazırlayan bir dram
olduğuna ilişkin bir hissiyatım var.
C: Bu türden tekrarlar doğada genellikle ara vere vere meydana gelir.

S: (L) Bu konuda söyleyebilceğiniz başka bir şey var mı ?


C: Devam edebiliriz. Ama asıl konu : Arkadiusz' u uyar! Bilgi korur...

S: (L) Tamam, kesinlikle uyaracağım. Bu W.M__ bu saldırı güçlerinin bir parçası olabilir mi?
C: Herhangi biri veya herkes olabilir. Unutma, kişiler aracılığıyla iş görüyorlar ama normalde kendileri
kişiler değiller.

S: (L) Açıkçası, diğer hazırladığım sorular tamamıyla önemini yitirdi. Ama kaset bitmeden önce bir kaç
tanesini sıkıştırmaya çalışacağım. Bu W.M. adlı şahıs eski bir kalenin harabeleriyle, ya da bazı megalitik
tür şeylerle 64 sayısı arasında bir bağlantı kurdu. Benim 64 sayısı ile ilgili tamamen farklı bir düşümcem
var ama o tüm bunların mekan ve zamanın ötesine geçebilen bir noktayla ilişkili olduğunu düşünüyor.
Hadi bunu çürüteyim. Bu harabe nedir ? Bu eski kale ?
C: Vikinglerden kalma.

S: (L) Bana yaklaşık hangi yılda yapıldığını söyler misiniz ?


C. 1102.

S: (L) Templarlar'la herhangi bir ilişkisi var mı ? [ç.n.: Templarlar : Tapınak Şövalyeleri, Tapınakçılar]
C: Hayır.

S: (L) Şu bahsettiği ve Templarların Büyük Üstadı olduğunu söylediği akrabası bizim araştırmakta
olduğumuz Templarlar'la ilişkili mi yoksa yalnızca paravan olarak öne sürülen Templar organizasyonuyla
mı ilişkili ?
C: Buradaki temel konu takılan isimlendirmeyle ilişkili.

S: (L) Yani diyorsunuz ki bir grup kurdular ve kendilerine Templarlar mı dediler ?


C: Yakın.

S: (L) Bunu biraz daha açabilir misiniz ?


C: İsimlendirmeler saptırılabilir ve aldatılabilirleri saptırmak ve aldatmak amacıyla ortaya çıkarılır.
S: (L) Tamamdır. Bunların içerisine daha fazla dalmak istemiyorum, ama Balıkçı Kral'ın nasıl bir anlamı
var ?
C: Kişiyi mi kastediyorsun yoksa ünvanı mı ?

S: (L) Öncelikle ünvanı.


C: Dairesel bir süreklilikte yer alan kişi.

S: (L) Peki ya kişinin önemi nedir ?


C: Aşkın. [ç.n. transandantal]

S: (L) Dairesel süreklilik nedir ?


C: Birinin daha geniş bir bilgi temeli ve kavrayış kazanımının dışında tutulacak şekilde kendisinin önemine
sıkı sıkı tutunmak şekliyle tuzağa düşürülmüş olması.

S: Başka bir şey : Emerald kelimesini araştırdım. Ve orient sözcüğünden türemiş [ç.n doğu] ki bu da Orion.
Ve bunların kökeni de daha eskilerde aura ve altın [ç.n ing. Gold] sözcüklerinin türediği sözcüklere
dayanıyor. Altınla ilgili bir şeyler mi var, yani atom numarası gibi, ya da ışığın belirli bir frekansı gibi önemli
bir şey ?
C: Altın ergime sıcaklığına getirildiğinde, öyle enerji dalgaları yayar ki, uygun şekilde kanallandığında
yüksek yoğunluk deneyimlerine açılan kapıları aralar. Altının radyo dalgaları ve boyutlar arası
iletişimlerde çok etkili bir alıcı olması buna ilişkin bir göstergedir.

S: (L) Tamam. Orijina Kutsal Kase öykülerinde St. Anthony, Rennes le Chateau aracılığıyla senaryoya
sonradan dahil edilen bir kişidir. Orijinal keşiş St. Augustine di. Bunu biraz ilginç buluyorum, çünkü İsa
Augustus' un hükümdarlığı sırasında doğmuştu [ç.n. Augustus, MÖ 27 ve MS 14 arasındaki Roma
İmparatoru] ve bizlerin başına da ağustos aylarında çok garip şeyler geldi.
C: Perseid [ç.n Perseid : ağustos aylarında görülen bir kayan yıldız, astreoid]. Bağlantılı mı ? Nedir bu ?

S: (L) Perseidler Kantek gezegeninin kalıntıları mı ?


C: Kometlerle, Oort kümeleriyle, ikiz/karanlık yıldız fenomenleriyle ilgili verilen bilgilere yeniden bak.
Sonra efsane veya efsanelerle bağlantıları oluştur.

S: Tamam. Yapacağım. Aşil'in Topuğu ile Jacob -bir diğerinin yerini alan kimse- arasında önemli bir ilişki
var mı ? Ve Jacob "topuğundan kavrayan, ele geçiren kişi" anlamına geliyor. Ve Jacob vatandaşlık hakkını
kandırmacayla elde etmişti. Hikayenin tamamı çok tuhaf!
C: Buradaki referans yalnızca topuk; son savunma hattı ve son fiziksel kısım gibi. Yani kişi tehlike
ortamından tamamen ayrılmadan önce gardını indirdiğinde topuktan yakalanıyor.

S: (L) Tamam. Sanıyorum bir gece için bu kadarı yeterli ve zaten bir gecelik üstesinden gelebilceğim
kadarını şimdilik edindim. Yani, eğer ekleyebileceğiniz önemli bir şey yok ise...
C: Hayır, bekleyebilir. İyi geceler.
12 Temmuz 1997 F___, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Deoton.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Okumakta olduğum bu yeraltı üsleri kitabında, bir madendeki delikten altın bir şehre düşüş
hikayelerini anlatan iki madenci var. Bu şehirde otuz metre yüksekliğinde dev bir masa etrafında oturan
mumyalanmış askerler ve 30 metre yüksekliğinde som altından bir heykel varmış. Bu hikayenin bu
adamlar tarafından uydurulmuş olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Uydurma.

S: (L) Yani Panamint Dağları'nda bir madendeki delikten altın bir şehre düşmediler?
C: Ölüm Vadisi etrafındaki bölgede pek çok yeraltı gizemleri var ama bunlar sahte efsanelere de neden
oluyor.

S: (L) Tamam. Sürekli tekrarlanan ve abartılan genel bir hikaye olduğunu düşünmüştüm ben de. Haritaya
bakarken Ölüm Vadisi yakınında "Çin Gölü Donanma Silahları Merkezi" diye bir yer olduğunu fark ettim.
Suya yakın olmayan bir DONANMA istasyonu olması bir yana, bu üs bu yeraltı üsleri veya şehirleriyle
herhangi bir şekilde bağlantılı mı?
C: Dolambaçlı bir şekilde.

S: (L) Ayrıca Edwards Hava Kuvvetleri Üssü'nün oranın biraz güneyinde olduğunu fark ettim ve
tahminime göre bu üsler bu yeraltı tünel sistemiyle, yeraltı üsleri veya şehirleriyle bağlantılı. Doğru
yönde miyim?
C: Haritada Ölüm Vadisi, Edwards ve Antilop Vadisi'ni birleştiren bir çizgi çiz. Sonra Shasta Dağı, Ranier
Dağı'yla birleştir, Las Vegas'a dön, Sedona'ya, oradan Archuleta Mesa'ya ve sonra da Denver
Havaalanına.

S: (L) Denver Havaalanına değinmişken, Chloe yakında oraya gidecek çünkü Samantha hayatındaki
sürekli devam eden sefaletler yüzünden kansere yakalanmış. Bu yüzden Chloe o havaalanına gidecek.
Herhangi bir yorum?
C: O halde Chloe o havaalanına gitsin, dikkatlice gözlemlesin ve bulgularını sana bildirsin. Çok önemli,
çünkü oradaki duvar resimleri senin şu anda dikkatli bir şekilde incelediklerinle doğrudan bağlantılı.
Orada 4'üncü yoğunluk KH'nin korkunç gelecek planları ve çok, çok daha fazlasıyla ilgili büyük ipuçları
bulunabilir. Eğer Chloe bu fikre direnç gösterirse temkinli ol... Bunun bir anlamı var! Bunun onun için zor
olmayacağı açık. Ama bulgularınızı grup içinde tutmanızı önemle tavsiye ediyoruz!

S: (L) Peki gitmesi emniyetli mi? Yani acaba Samantha'nın bu durumu birden bire Chloe'yi oraya çekmek
için mi ortaya çıktı? Söylediği kadar ciddi bir durum mu? Burnunu kaybedecek mi?
C: Abartılmış.

S: (L) Evet. Chloe onunla kötü seçimleriyle ilgili olarak konuşmuştu ve Samantha sürekli kötü seçimlerde
bulunduğunu kabul etmek zorunda kalmıştı. Şimdi seçimlerini sürdürmek için başka bir mazerete ihtiyaç
duyuyor. Başka türlü tüm erkeklerin ona kötü davrandığından şikayet etmeye devam edemeyecek.
C: Aşağı yukarı durum bu.

S: (L) Bu, ilgi çekmeye devam ederken, bir yandan da istediği şeylerin kontrolünü sürdürmenin bir yolu
olabilir.
C: Belki.

S: (L) Burnunu kaybetme ihtimali var mı?


C: Hayır.

S: (L) Kanseri var mı?


C: Evet. Ama bu durum Chloe'nin duvar resimlerini, havaalanının atmosferini gözlemlemesi ve
gözlemlerini bildirmesi için iyi bir fırsat.

S: (L) Tamam, Berenger Sauniere'nin Rennes le Chateau'daki kabartma resminde Mary Magdalene
toprağa dikilmiş haç şeklindeki ağaç dalına ümitli veya saygılı bir şekilde bakıyor. Bu ne tür bir ağaç?
C: "Hayat ağacı."

S: (L) Benim farklı bir fikrim vardı... İnsanlar bunun bir akasya ağacı olduğunu söylüyor. Bu bildiğimiz
anlamda bir ağaç türü değil mi?
C: Aile ağacı.

S: (L) ... Berenger Sauniere tüm o taşları ne için topluyordu?


C: İletkene ne dersin?

S: (L) Nasıl yani?


C: İleten şey ne?

S: (L) Küçük bir Stonehenge mi yapıyordu?


C: Stonehenge'in gücüne ve bu konuyla ilgisine dair araştırma yaptın mı?

S: (L) Evet, parça parça bilgiler topluyoruz.


C: Evet? Peki ekin çemberleri? Çok ilginç bağlantılar... Peki ya "Gül Haç?"

S: (L) Baktığımız şey de bu zaten! Sir Francis Bacon'ın adı bile "beech"ten türüyor, Latince imzasının
gematrik değeri 17, ve 17 Ocak St. Augustine'in yerini alan St. Anthony'nin bayram günü. Gezegenin her
tarafındaki Gülhaçlıları birleştirdim! Peki kim kim burada? İyi adamlar kim?
C: Havaalanları her iki tarafça kullanılıyor.

S: (L) Bu da ne demek?
C: Boyutlararası Atomik Remolekülerizatör.

S: (L) Denver Havaalanında bir BARM mı var yani?


C: O kadar basit değil... ve çok, çok daha derin bir anlamı var. Neandertaller ve DNA, ve bunun sizinle
ilgisine dair son raporu gördün mü?

S: (L) Evet, okudum. Ama görünüşe göre bunun insanlığın Afrika'nın derinliklerindeki kökenlerine dair
garip teorilerini kanıtladığına karar vermişler.
C: O kadar garip değil. Sadece bilgi bağlantısı.

S: (L) Son zamanlarda ilginç gelişmeler olduğunu fark ediyorum. Gerald Ford Warren Raporu'nu
değiştirdiğini kabul etti. Mars sondasıyla ilgili olarak Mars'ta bir zamanlar Sagan'ın iddia ettiği permafrost
sudan çok daha fazla suyun olduğu kabul edildi. İlginç! Bunu 10 yıldan uzun zaman önce söylemiştim!
Mars'ın çok yakın bir geçişinde üzerindeki tüm suyun Dünya'nın atmosferine boşalması yaklaşık 40 gün
sürmüştü.
C: Bu tür kabuller "uygun" olduğunda yapılabilir. Bu tür pek çok ifşa bekleyebilirsin... Ve TV'de çok sayıda
UFO belgesellerinin gösterilmesi...

S: (L) Tamam. Gazetede "Percy"yi araştırıyordum ama bulduğum tek örnek dairesini yakarak
büyükannesini öldüren çocuk Shabazz'ın avukatıydı.
C: Gözlerini ve zihnini açık tut.

S: (L) Eleusis gizemi neydi? Varmaya çalıştığımız şey bu mu? Burada takılıp kaldım.
C: Masanın bacaklarından biri.
S: (L) Pekala, Rennes le Chateau'nun kilise bahçesindeki beton levhada görülen P-S neyle ilgili? Herkes
"Priory of Sion" (ç.n.: Sion Manastırı)'dan bahsediyor. Bu P-S neyle ilgili?
C: Eski dillere bak...

S: (L) Eski diller mi? Bundan biraz daha iyi bir ipucu istiyorum!
C: Kılıçlar, bıçaklar, deliyor...

S: (L) Bu P-S "Percy" ile ilgili birşey mi? Kılıçlar, bıçaklar, deliş... Şam mı? Şam çeliği mi?
C: Öğrenmek için araştır.

S: (L) Tamam. Şimdi, bu "E in Arcadia ego" "Tiena arca Ida geo" haline geliyor. Burada önemli birşey
üzerinde miyim? Veya yakın mıyım?
C: Yakın.

S: (L) Gül Haç'la ilgili olarak Rho-Chi var. Ve Ida Tenerife'deki Tejeda. Bir de REDDIS var. Bunu Rhedae
veya Rhea olarak yorumluyorum, ki bu da Ceres'in veya Demeter'in diğer adı. Ve Dionysus olarak REGIS...
Biri dünya, diğeri ruh. Dişi ilke olarak CELLIS varlığı ve erkek prensibi olarak Arcis... Bir de örümcek
görüntüsünün üzerindeki Prae-cum var. Neden ok P-S'den aşağı doğru örümceğe yöneliyor? Örümcek
nedir?
C: Örümcekle ilgili bilgin var!

S: (L) Evet, ama bildiğim şeyler beni hiçbir yere götürmüyor!


C: "Noktaları" birleştirdiğinde götürecek.

S: (L) Noktaları birleştirdiğimde... Aman Tanrım! Kılıçlar, bıçaklar... ANLADIM!


C: "Kader!"

S: (L) Evet! "Örümceği deliyor."... Pekala, işte Ark'ın ilk sorusu: "Belirttiğim durumla ilgili olarak "kuş
bakışı" yaklaşımı doğru mu?"
C: Neden olmasın? ...

S: (L) Eğer bu konuda kaçırdığım noktalar varsa, bunların ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Kişi gerçek öğrenmenin, yüksek bilginin peşindeyse, "kaçırılan noktalar" yoktur, yalnızca henüz
keşfedilmemiş noktalar vardır!

S: (L) Diğer sorusu: "Kasyopya aktarım noktasını daha ne kadar kullanabilecekler? Aktarım noktasının
değişeceği zaman için bazı hazırlıklar yapmamız gerekiyor mu? Yoksa bu endişelenmemize gerek
olmayan birşey mi?"
C: Endişelenmeye gerek yok!

S: (L) Ark'ın endişelerini gidermek için söyleyebileceğiniz birşey var mı? Muhtemelen endişeleri devam
edecek...
C: "Eğer kişi aslanın iradesine sahipse, farenin kaderini yaşamaz!"

S: (L) Çok güzeldi! Bunu sevdim! Yalnız, az önceki "kader" cevabına takıldım. Taştaki bu düzenlemeyle
ilgili kendi algıma göre iki tarafın birleştirilmesi gerekiyor, öyle değil mi? Yoksa P-S'den örümceğe uzanan
ok iki zıt taraf mı oluşturuyor?
C: Keşfin için açık!

S: (L) Bu akşam bana KÖTÜ davranıyorsunuz?


C: Hayır, Laura'ya çok, çok iyi davranıyoruz! (ç.n.: orijinal metinde, abd'deki bazı yabancıları tarafından
kullanılan komik bir ingilizce aksanıyla yanıt veriliyor.)

S: (L) Tamam, önceki gece bir gürültü duydum. Birşey beni bedenimden dışarı itmeye çalışıyordu. Buna
karşı az-çok bir zihinsel güç "fırlattım" ve kayboldu ve tam o anda penceremin pervazından bir
kertenkelenin koşarak geçtiğini gördüm. Beni bedenimin dışına itmeye çalışan kimdi?
C: Sence?
S: (L) Muhtemelen bir kertişti çünkü evren bana küçük, zekice bir işaret verdi. Peki zihnimi ele geçirmeye
yönelik bu küçük girişimin amacı neydi?
C: Amacı olması gerekmiyor, sadece neyse o!

S: (L) Son birkaç gündür Ark'la aramızda devam eden ufak "soruna" neden olan şey neydi?
C: S dalgaları.

S: (L) S dalgası nedir?


C: Bir kaynaktan kontrol et.

S: (L) S dalgalarına maruz kalan kimdi?


C: Ark.

S: (L) Bunun Dijon'daki olaylarla ilgisi var mı?


C: Yarı.

S: (L) Başka ne tür faktörler var?


C: Arkadiusz güçlü bir iradeye sahip. Dünyaları arayan birinin öyle olması gerekir. Başka bir şekilde ifade
edilecek olursa: "Ben BİR olanım... Dünyaların yaratıcısı." Üzerinde düşünmenizi istediğimiz bu notla
birlikte, iyi geceler.
19 Temmuz 1997 F___, Laura, AK

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Feoralla.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bildiğiniz gibi Polonya'da bir sel oldu ve Ark oraya geri dönmek zorunda kaldı. Yapılması gereken
çok şey var ama devlet daireleri kapalı kalabilir. Mahkeme süresiz olarak ertelenebilir. Kim bilir ne olacak.
Polonya'daki bu korkunç felaketin kaynağı nedir?
C: Manyetik kemer örtüsü üzerinde değişimler.

S: (L) Manyetik kemer örtüsü üzerindeki bu değişimlere neden olan şey nedir?
C: Acquiim.

S: (L) Acquiim nedir?


C: 4'ncü yoğunluk denetimci.

S: (L) ...Bu oynamaların amacı nedir?


C: Kolineer dalga okuyucu bilinçlilik birimlerinin caydırılması.

S: (L) "Kolineer dalga okuyucu bilinçlilik birimi" nedir?


C: "Aynaya bakmanı" öneriyoruz.

S: (L) Bir kolineer dalga okuyucu bilinçlilik birimi olmaktan hoşlandığımdan emin değilim!
C: Neden?

S: (L) Bu felaketi yaşayan insanların acılarından sorumlu hissetmek istemiyorum kendimi!


C: Sorumlu mu? Hava üzerinde sen mi oynuyorsun?

S: (L) Hayır. Bizi engellemek için bu kadar ileri gidiyorlarsa, Ark emniyetli bir şekilde geri dönebilecek mi?
C: Eğer gerekli önlemleri alırsa.

S: (L) Bu gerekli önlemlerin bir kısmını söyleyebilir misiniz?


C: Araba sürmesin. Trenle seyahat etsin, eğer bineceği trenden indikten sonra canlı elektrik akımı
kanallarının üzerinde veya yanında yürüme zorunluluğu yoksa.

S: (L) Başka?
C: Diğer bazı Avrupa ülkelerinin aksine Polonya'da silahlar mevcut.

S: (L) Başka?
C: Her an tam farkındalık çok kritik öneme sahip.

S: (L) Aile üyeleri iyi mi?


C: Şimdilik.

S: (L) Bu sel olayının sona ermesi ne kadar sürecek?


C: Açık.

S: (L) Tüm devlet ofisleri kapanacak mı?


C: Hayır.

S: (L) Boşanma davası gerçekleşecek mi?


C: Nihayetinde.

S: (L) Ne kadar süre boyunca iletişimimiz kısıtlı kalacak?


C: Önemli değil. Saldırı bekleyin ve bunun "hazırlığın ve savunmanın anası" olduğunu hatırlayın.

S: (L) ...Gelip yardım edebilecek hiçbir iyi adam yok mu tanrı aşkına! Neden burada bu tür bir
engellemeyle karşılaşmadık?
C: Söylediğimiz gibi, gerek yok. Zayıf halka Ark, o yüzden saldırı oraya yöneliyor.

S: (L) Yardımcı olmak için bizim yapabileceğimiz herhangi birşey var mı?
C: Mesajı ilet; beklenmeyeni bekleyin; saldırıya açık olduğunuzu bilin ve asla yenilmezlik varsayımında
bulunmayın. Bilgi korur ve ihmal/bilgisizlik tehlike yaratır... her zaman!!!

S: (L) Başka birşey?


C: Yakınlarında ajanlar olabileceğini göz önünde bulundurmalı.

S: (L) Bu yakınlardaki ajanlar hakkında başka ipucu verebilir misiniz?


C: Eğer biri bakıyorsa, ona bir "baksın."

S: (L) Ne tür bir bakış?


C: Buna dair hikayeleri inceleyebilir.

S: (L) Casus hikayeleri gibi mi? Onları tanımak için?


C: Yakın.

S: (L) Başka birşey? Bu zor bir dönem olacak!


C: Eğer farkındaysanız ve hazırlıklıysanız, değil, ve fantazilere takılıp kalmamışsanız.

S: (L) Ne tür fantaziler?


C: Gereksiz iletişimlere harcanan enerji.

S: (L) Eğer onu tehlikeye koyma ihtimali varsa benimle sürekli iletişim kurmaya çalışmamalı anlamında
mı?
C: Hayır, şimdilik "romantik duygusallığı" ertelemeni öneriyoruz.

S: (L) Tamam, başka birşey?


C: Hayır.

S: (L) Ark buraya gelene kadar sıkıntı içinde olacağım...


C: Dul kalmaktan iyidir.

S: (L) Koruma için yapabileceğimiz herhangi birşey var mı?


C: Söyledik. Önceden uyarılarak önceden silahlanın! Ark'ın mesaja inanıp inanmadığına dikkat et.

S: (L) Yani söylediklerinize gerçekten inanmak zorunda, öyle mi?


C: Daha önemlisi: sahte güvenlik duygusu nedir?

S: (L) Yani güvende olduğu, herşeyin yolunda olduğu mesajını alırsa, çok dikkatli olmak zorunda?
C: Kendini güvende hissetmemeli. Ne zaman güvendesiniz ki?

S: (L) Pekala, Ark'ın S dalgalarıyla ilgili bir sorusu var. İtalya'da, Afrika sahili açıklarında, Japonya'da pek
çok deprem oldu. Bunların hepsi onun S dalgalarının etkisi altında olduğunu söylediğiniz süreçte
olduğunu fark etmiş. Öğrenmek istediği şey şu; bu dalgaların insanı kaç günde çok ciddi bir şekilde
etkilediğiyle ilgili bir zamanlama parametresi var mı?
C: Evet, ama bu dalgalar olayın kendisinden ziyade bir olayın hazırlayıcısı olabilir.
S: (L) Peki bu örnekte Ark, beklenen olayın kaç gün öncesinden itibaren bu dalgalardan etkilenmeye
başladı?
C: 5 gün.

S: (L) Yani beklediğimiz bir olaydan 5 gün öncesinden beri devam eden birşey.
C: Paralel gerçeklik matrisi çerçevesindeki elektromanyetizmayı anlamadıkça bunu öngöremezsiniz.

S: (L) Bu gece kavrama seviyemi aşıyorsunuz! Önceki bir celsede Edgar Cayce'nin açıkladığı şekliyle
"Belial'ın oğulları" ve "Birin yasasının oğulları"yla ilgili ve bunun felsefi mi, yoksa ırksal bir ayrım mı
olduğuna dair bir soru sormuştum. Bunun başta ırksal bir ayrım olduğunu, sonradan ise felsefi ve dini bir
ayrım haline geldiğini söylemiştiniz. Yüzyıllar boyunca tüm dinlerin durumuyla ilgili bilgileri bir araya
getirdiğimde, monoteist fikrin, ki görünüşe göre bu da "Bir'in yasasının oğullarının" temel fikri oluyor,
hayatımda rastladığım en zekice ve aldatıcı kontrol aracı olduğu şeklinde bir sonuca varıyorum. Nereden
gelirse gelsin bu insanlar tek tanrının olduğunu ve bizim de onun hizmetkarları olduğumuzu söylüyorlar.
"Bize paranızı verin, biz de ona öbür dünyada size iyi davranmasını söyleyelim!"
C: Eğer kişi aldanırsa, çok zekice. Eğer aldanmazsa, aptalca.

S: (L) ...Demek "Bir'in Yasası'nın Oğulları" monoteist yahudiliğe döndürüldüler, bu da sonra Hristiyan dini
mitosuna dönüştürüldü ve bu Atlantis zamanında beri sürdürülen bir tema.
C: Işık rolünü oynayanlarca örülmüş bir hikaye.

S: (L) "Işığın melekleri" gibi görünüyorlar. Ve tarihteki herşey bu grup tarafından yeniden yazılmış.
C: Başkalarının kontrolü altındalar. Tahmin et kimin?

S: (L) Oryon KH.


C: Mesajı aktarmak için ışık sütunları ve ateş arabaları gönderiyorlar.

S: (L) Roma'daki bazı mezarlar, Nicolas Poussin, İngiltere'deki bazı mezarlar ve Kanarya adalarında
görülen "melekler" arasında bazı bağlantılar buldum. Bağlantı bu tuhaf ışıklar, veya mumlar, "garip
lambalar"la ilgili görünüyor. "Sonsuz alevler" olarak tanımlanıyor. Bunları ışık frekansıyla birleştirmekten
kastettiğiniz şeyin bu olup olmadığını merak ettim.
C: "Sonsuz alev" JFK'nin mezarını süslüyor. Bağlantı?

S: (L) Evet. Ayrıca Solloi papazlarını ve Peleiades denen rahibelere dair şeyler buldum. Kupalar, kuşlar,
ziller... Çalınında diğer kupalarla, meşe ağaçlarıyla belirli bir rezonansa giren şeylerden bahsediyorlar...
C: Siren şarkısı.

S: (L) Siren şarkısı nedir?


C: Yunan mitolojisi.

S: (L) Evet, bunu biliyorum. Sirenler neyi temsil ediyor?


C: Laura, canım, eğer "pek çok güzel ve ilginç" şeyi gerçekten ortaya çıkarmak istiyorsan, tüm yapman
gereken şey üçlüğü, trilojiyi, triniteyi hatırlamak ve üçlü bir şekilde bağlantılı ipuçlarını aramak. Üçleri
birleştir... Güzel bir şekilde dengelenen üç anlamı bulana kadar dinlenme!!

S: (L) Herşeyin üç yönü mü var?


C: Peki neden? Çünkü bu içinde bulunduğunuz yoğunluk. Bir sonraki seviyenin anahtarlarını edinmek için
Üçüncü Adam Teması'nda uzmanlaşın, sonra rahat bir şekilde ve öngörüyle ilerleyin.

S: (L) Önceki bir celsede Guançelerin bir travmanın etkisinde kaldıklarını söylemiştiniz. Bu yüzden
kökenleri konusunda net bir hikayeye sahip değillerdi. Sanırım onlar Atlantislilerin kendileriydi ve
Kanarya Adaları Atlantis'ten ayakta kalmış bir parçaydı ve Guançeler aslında oraya hiçbir yerden
gelmediler. Zaten hep oraya yakın yerlerdeydiler. Kanarya adaları Atlantis'in ayakta kalan parçasıydı ve
Guançeler de Kanarya adalarında hayatta kaldılar.
C: Yakın.

S: (L) Bulundukları spesifik noktaya varışlarıyla ilgili bir gizem veya sır var mı?
C: Ne bağlamda?

S: (L) Daha önce sormuştum, "tahmin et" demiştiniz. Nuh tufanı tahmininde bulunmuştum ve siz de
"yakın" demiştiniz. Travma geçirdiklerini söylemiştiniz. Guançelerin, aralarından 60 kişinin oraya vardığı
şeklinde bir hikayeleri var.
C: Kalenin temellerini kurmaya yetecek kadar yakınsın.

S: (L) Tamam, konuyu değiştiriyorum. Neden horoz veya horozun ötüşü yeraltı şehirleri, medeniyetleri
veya üsleriyle ilişkilendiriliyor?
C: Horozun ötmesine neden olan şey nedir?

S: (L) Işık. Ama ışığın yeraltı şehriyle ilişkisi nedir?


C: Sadece ışık değil, ışığın karanlığın derinliklerinden ortaya çıkışı.

S: (L) Bu yeraltı üsleri kitabında tanımlandığı gibi "DERO" diye şeyler var mı?
C: Detrimental Robots. (Yıkıcı Robotlar)

S: (L) DERO'lar yeraltı şehirleri/üsleri senaryosunun bir parçası mı?


C: Evet.

[ç.n.: 4'üncü yoğunluk KH gruplarının bazılarının insan "tüketimine" dair birkaç soru-cevap atlandı.]

S: (L) Oryonlar ne yiyor?


C: Oral demolekülerizasyon yoluyla emilen kristalin tabletler. (ç.n.: oryon kh: kertenkeleleri yöneten ve
insana çok benzer yapıda olduğu söylenen 4'üncü yoğunluk kh grubu.)

S: (L) Bu kristalin tabletler bizim kristalden anladığımız gibi, taşa benzer şeyler mi?
C: Parlak oval bir boncuk düşün.

S: (L) Kimyasal bileşimi nedir?


C: Dünyadaki örneklerden dokuz kat güçlü kuartz.

S: (L) Havanın anormalliği, devletin ifşaları, itiraflar, bu tür şeyler giderek artıyor...
C: Geniş kapsamlı dünyadışı varlık / UFO ifşaları, bazıları uydurma, bazıları değil.

S: (L) Önceki sorulara dönecek olursak... Ark'ın bir daha Polonya'ya geri dönmemesini önerir misiniz?
C: Amaçlarınız gereği gitmeniz de gerekebilir.

S: (L) Anladım. Bu manyetik kemer örtüsü üzerinde yapılan değişikliğin tam olarak ne olduğunu
öğrenmek istiyorum.
C: Söylediğimiz şekilde yazıp gönderdin mi? Hayır. (ç.n.: ilgili bazı yanıtları Ark'a internet üzerinden
hemen aktarıyor sanırım.)

S: (L) Kolineer dalga okuyucu bilinç birimleri dediniz ve aynaya bakmaktan bahsettiniz. Bu Ark ve benim
birbirimizin aynadan yansıması olduğu anlamında bir ipucu mu?
C: Pek sayılmaz.

S: (L) Önceki bir celsede "yarım ruh" olmaktan bahsetmiştiniz. Benim bundan anladığım şey, Ark'ın bir
yarım ruh olduğu, benim bir yarım ruh olduğum ve birlikte tam bir ruh olduğumuz şeklindeydi. Ama
bunun üzerinde düşünüyorum ve bazı...
C: Kimse kendi başına yarım ruh değil.

S: (L) Peki o halde "yarım ruh dengelemesi"ni daha iyi anlamamı sağlayacak başka bir ipucu verebilir
misiniz?
C: Bir tamamlanma birimi olarak ruh. Her birinde bütünlenmeyi sağlayan şey iletişim.

S: (L) Kolineer dalga okuyucu bilinç birimlerinin potansiyelleri nedir?


C: Spesifik.

S: (L) Eğer 4'üncü yoğunluktaki bir denetimci iki yarım ruhun birleşmesini önlemek istiyorsa, bunun bir
nedeni olmalı. Yani bu, 4'üncü yoğunluk KH'deki birşeyin olmasını istemediği birşey. Nedir bu?
C: Açık değil mi?

S: (L) Bu durum, her ne yapmamız gerekiyorsa, bunu yapmak için fiziksel olarak yanyana olmamızın
önemli olduğunu anlamına mı geliyor?
C: Tercih sebebi.

S: (L) Geçen gece bir rüya gördüm. Ark ve ben parktan ayrılıyorduk ve dağın yanında bir mozaik gördüm.
Mozaikte üst üste yedi köpekbalığı vardı. En alttaki saydamlık derecesinde soluktu. En üstteki çok
karanlık ve yoğun bir renge sahipti. Sol üst tarafta dev bir balina vardı. Hızlı bir hareket halindeydi ve
köpek balıklarını bir hamlede yutacaktı. Bu balinanın ve köpek balıklarının anlamı nedir?
C: Mantık.

S: (L) Mantık kullanmamı mı istiyorsunuz, yoksa gördüklerimin anlamı mı mantık?


C: Mantık sana diyor ki: incele!

S: (L) Rüyamın diğer kısmında ortadan kayboldum ve bir kayanın çatlağından tekrar ortaya çıktım.
Kendimi temizliyordum... Ark araştırma yapmaya gitti ve döndüğünde ağlıyordu ve gözyaşları çeşmeden
akan su gibiydi... Bunun anlamı nedir?
C: Derin bazı sırlarla ilişkili mineralleri incele.

S: (L) Geçen gece masanın bacaklarından birini bulduğuma dair birşey söylemiştiniz. Masanın kaç bacağı
var?
C: Yanıt için araştır. Literatürde bunu bulduğun zaman derin anlamlara yakın olduğunu anlayabilirsin.

S: (L) ...Ark'ın bir sorusu var: Bize bir BARM'ın yerini verebilir misiniz? Diğerlerinin yerleriyle bir bağlantı
oluşturmak için?
C: BARM'lar sabit yerlerde değil. Oak Island'daki gömülü bir kalıntı, yani kaideyi doğrulayan bir istisna.

S: (L) Tony Smith'in Piramide ve fi oranına dayalı olarak oluşturduğu ve bir harita olarak değerlendirdiği
diyagram hakkında ne söyleyebilirsiniz?
C: Keşfetmek için dairesel bir rölyef kullanması ve formülü uygulaması gerekiyor.

S: (L) "Rhineland'daki hayal edilmemiş hazineler"den bahsetmiştiniz. Ve sonra "Rhinelander" terimini


kullandınız. Rhineland'lı biri olarak W. M___'yi mi kastediyordunuz?
C: Öğrenmek seni enerjilendiriyor Laura. Hiç bu kadar enerjik olduğunu hatırlıyor musun?

S: (L) Hayır. Ark'ın internette Alton Towers ile ilgili bulduğu referans psişik projektörlerle mi ilişkili? Buna
dair bulduğumuz tek sıradışı şey buydu. Psişik projektörlerin vardiya değiştirdiği bir tür yerden mi
bahsediyoruz?
C: Bildiğin gibi... En derin sırların aktarılmasında kurmaca betimlemeler kullanılabiliyor. Bu yanıtla
birlikte, iyi geceler.
26 Temmuz 1997 F___, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Copala.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Diğer konulara geçmeden önce, mevcut durumda Ark'la ilgili değinmek istediğiniz herhangi birşey
var mı?
C: Öncelikle, bu senin için: oğlunun astım temelli alerik reaksiyonu şu sıralar havadaki köpek kılı
parçacıkları nedeniyle ciddi şekilde ağırlaşıyor!

S: (L) Çok teşekkür ederim. Bunun icabına bakacağız.


C: Güzel, birşey değil. Önümüzdeki 8 gün boyunca onun köpekle temasını sınırlamanı öneriyoruz.

S: (L) Percy mutfakta çünkü şimşekler çaktığında çok histerikleşiyor. Neden bu kadar çılgınlaşıyor?
C: Ozona duyarlı.

S: (L) Bu aklıma başka birşeyi getiriyor. Uçan bumeranglarla ilgili çeşitli olaylarda iskoç çoban köpekleriyle
ilgili ilginç durumlar olmuştu. Benim kendi uçan bumerang gözlemimden 3 ay sonra iskoç çoban köpeğim
ölmüştü. Eğer varsa, buradaki bağlantı nedir?
C: Genetik biyolojik bir üretim hatası alışılmadık ölçüde yüksek oranda radyasyon emilimine neden
oluyor.

S: (L) Ama neden bu bumerangları gören pek çok kişinin Collie'leri var?
C: Her durumda değil.

S: (L) Ama azımsanamayacak olayda öyle! Bunun Collie'leri tercih eden insanlardaki belirli genetik bir
özellikle ilgili olup olmadığını merak etmiştim. Çünkü Collie bir Keltik köpeği..
C: Evet!

S: (L) Pekala, şimdi diğer sorulara geçelim... RhoChi, ChiRho'nun tersi... Sanki Gülhaç (Rosy Cross)
hristiyanlığın aynadaki zıddı... Titian'ın tablosunda Dionysus bir aynadan çıkıyor gibi... Ayrıca Ark'ın
gönderdiği Etrüsk kitabında gösterilen aynalar... Ve Hacer'in Kuyusu da Beer-lahai-roi imiş, yani canlı
ayna kuyusu... Geçen hafta siz aynadan bahsettikten sonra aynayla ilgili çok tuhaf şeyler çıktı karşıma!
Yorumda bulunabilir misiniz?
C: "Yaprakları" incelesen iyi olur...

S: (L) Yapraklar mı (T) Ağaç yaprağı mı?


C: Zion arazisi. (ç.n.: arazi olarak çevirdiğim "patch" kelimesi, yama/arma gibi bir anlamda da kullanılmış
olabilir.)

S: (L) Bu hususta biraz daha yardımcı olabilir misiniz?


C: Oluyoruz...

S: (L) "Filizlenen zeytin ağacı"ndan mı bahsediyorsunuz?


C: Tufandan kurtulmak için sarp kayalıklara yönelen grupların girdiği mağaraları incelersen bileceksin...

S: (L) Demek bu konuda keşfedilecek birşey var. Bunu üzerinde çalışılacak bir ipucu olarak alıyorum.
Kanarya Adalarında Candelaria Bakiresi'nin bulunduğu tepelerdeki mağaraları mı kastediyorsunuz?
C: Evet. Sayfa 33?

S: (L) Paran Sikarios hakkında birşeyler söyleyebilir misiniz? Aradığımı buldum mu?
C: Aradığını bu kadar çabuk bulmayı bekleme canım. Böyle çabuk emekli olursan ne yaparsın?

S: (L) Bunun aradığım mutlak şey olduğunu düşünmedim zaten. ... Masonlar Sinclair ailesi ve Rosslyn
Şapeli'yle çok yakından ilgili görünüyor. Adamlarının Amerika'ya gelmiş olduğundan eminler çünkü usta
bir mason tarafından yapıldığı söylenen bu şapelde mısır ve aloe vera oymaları var. Onlara göre bu Prens
Henry'nin ve tüm o tapınakçıların ve...
C: Saçma!

S: (L) Peki o halde Rosslyn Şapeli'ndeki bu oymaların açıklaması nedir?


C: Evet, ziyaret ettiler ama Mason öğretisi eski Mısır'da Eseni tarikatiyle içiçe; hayatta kalan Atlantisliler
tarafından Sfenks'in tabanına yerleştirilen gizli bilgiyle ilişkili olarak.

S: (L) Masonlar arasında buna dair bilgisi olan var mı?


C: Evet.

S: (L) Birşey bilmek için ne kadar yükselmen gerekiyor?


C: Sayfa 33. Sarı saçlı ve mavi gözlü elbette! Genetik değişiklikten önce kollardan birindekilerin boyu üç
metre otuz santimdi.

S: (L) Bu uzun adamlardan bahsetmişken, William Wallace'ın hayatı sembolik gibi birşeydi sanırım.
Boyunun iki metre olduğu söyleniyor. İskoçya'da Wallace ve Bruce'la ilgili olaylar olduğu sırada Fransa'da
da Tapınakçılar dağıtılıyordu...
C: Dağıtılıyor muydu?!? Sanmıyoruz! Sadece "yeraltına" indiler.

S: (L) Birebir anlamda mı yoksa mecazen mi?


C: Neden her ikisi olmasın?

S: (L) Bazı masonların temas halinde olduklarını iddia ettikleri Tapınakçı örgütleri var.
C: Peki bunlar nerede sence?

S: (L) Yeraltında mı?


C: Bingo!

S: (L) Pekala. Tapınakçılar Kudüs'te oluştu. Uzunca bir süre orada bulundular ve yapmak istedikleri
varsayılan şeyleri yaptıklarına dair herhangi kayıt yok. Pek çok söylenti var. Kudüs'te ne yapıyorlardı?
C: Tapınakçılar levitasyon sırrına sahipti.

S: (L) Bu Kudüs'teki 9 adamla mı ilgili? Kudüs'te buldukları bir belgeden mi öğrendiler bu sırrı?
C: Evet.

S: (L) Demek belirli kraliyet sülalelerinden bu sayede bu kadar destek aldılar?


C: Senin için tekrar Kabala çalışma zamanı ama dikkatli ol!!

S: (L) Tamam. Konu hakkında çeşitli kitaplarım var. Yarın başlayacağım. Tapınakçılar tutuklandıklarında
bir kafaya veya bir kafatasına ve tanrı Bafomet'e tapınmakla suçlandılar. Bunlar Tapınakçıları gözden
düşürme amaçlı sahte suçlamalar mıydı?
C: Kafatası saf kristaldi.

S: (L) Tanrı "Bafomet"in anlamı nedir? Eğer gerçekten ona tapındılarsa?


C: Trent'in taşıyıcısı.

S: (L) O da nedir?
C: Araştır.

S: (L) "Dul'un Oğlu"nun anlamı nedir?


C: Bedenlenmiş bilgeliğin yolunda yürüyor.
S: (L) Bu neden bir dulun oğlu olarak tanımlanıyor? Perceval'in isimlendirmesi...
C: Perceval yediler meclisinde şövalye ilan edildi.

S: (L) Yediler meclisi mi?


C: Kılıçların uçları bildikleri gerçeğin kristal aktarıcısını temsil ediyor.

S: (L) Perceval, Paran Sikarios, Haşhaşiler, Hacer'in oğlu İsmail, ve ayna kuyusu arasındaki ilişki nedir?
C: Kader Mızrağı.

S: (L) İsmaililer asıl soy mu? Ve İshak ve Yakup'un soyu, yani monoteist anlaşmanın taşıyıcıları da sahte
soy?
C: Yakın.

S: (L) İsmaililer aynı zamanda levitasyon bilgisinin taşıyıcıları mı? Ve kafatası tarikatinin?
C: Tapınakçılarla birleştirmeye çalış.

S: (L) Tapınakçılar İsmaililer'in, Haşhaşiler'in sırlarını mı keşfetti? Avrupa'ya taşıdıkları şey bu muydu? Ve
sonra yeraltına taşıdıkları? (ç.n.: İsmaili teriminin geçtiği ilk cümle İbrahim'in oğlu İsmail, sonrakiler
Şia'nın dalı olan İsmaililer'le ilgili gibi görünüyor ama emin olamadım.)
C: Galle'de gömülü.

S: (L) Percy malikanelerinden birinin "Alnwick" olduğunu fark ettim. Bu kelimenin anlamı nedir?
C: Allan'ın İbranice kökünü incele.

S: (L) Flanders ve Champagne kontları, Perceval'ın öne çıktığı Kutsal Kase hikayelerini yazan Chretien de
Troyes'in sponsorlarıydı. Bu adamlar aynı zamanda Tapınakçılar'la da bağlantılıydı. Görünüşe göre belirli
dönemlerde eleştirilerin hedefi olanlar, göze batanlar yalnızca Tapınakçılar değilmiş. Percy ailesi de
bundan payını bolca almış! Neden?
C: Eğer çok fazla sır öğrenirsen sen de göze batarsın!!

S: (L) Demek Percy'ler gerçekten birşeyler biliyordu. Percy ailesinin elinde 62 tane simya manuskripti
olduğunu anlıyorum. Alnwick'e de burada rastladım. Simya metinlerini inceliyordum...
C: Ama eğer oraya gidersen, anahtarı isteme!

S: (L) Ailenin şu andaki başı sırrı biliyor mu?


C: Yaklaşıyorsun.

S: (L) Bu kişi de mi sırrın peşinde?


C: Pour suivant.

S: (L) Bu ne anlama geliyor F___? (F) Takip etmek... (T) Bunu neden Fransızca söylediniz?
C: İpuçları arayın ve belirli beklentiler içinde olmayın! [Mola. Grup video izliyor: Riverdance.]

S: (L) Merhaba oradakiler! Videoyu beğendiniz mi?


C: Bu tür sunumlara ihtiyacımız olmuyor çünkü kesintisiz farkındalığa sahibiz!

S: (L) Tanrım! Biraz neşelenin! (T) Orijinalini görebiliyor olmalılar! (L) Evet, doğru. Bu danslar orijinal Kelt
danslarına ne kadar yakın?
C: Yarı.

S: (L) Az sayılmaz. Bu danslar nasıl daha orijinal hale getirilebilir ki?


C: Yerden havalanarak.

S: (L) Aman Tanrım! Sezar'ın çıldırmasına şaşmamak gerek! Kolların stilize hareketsizliğinin nedeni nedir?
C: Kimyasal enzim temelli kullanım yoluyla ses ve güç üretimiyle ilgili.

S: (L) Sabit kol tutuşunun sesle ilgisi nedir?


C: Kimyasal iletici akışı.

S: (L) Kollarından ve ellerinden akan birşey levitasyonu güçlendiriyordu anlamında mı?


C: Yakın.

S: (L) İnisiyasyondan sonra reiki enerjisi çok ısı üretiyor... Keltik folklorunda belirli kahramanların
olağanüstü ısı artışından bahsediliyor. Öyle ki elbise giyinmek için birkaç kez çok soğuk suya girmeleri
gerekiyormuş. Keltler savaşa da çıplak gidiyorlarmış çünkü öylesine ateşlenip o kadar ısı üretiyorlarmış
ki, giysiye tahammül edemiyorlarmış. Peki ya benim zaman zaman yaşadığım aşırı sıcak basması
durumlarım? Kasyopyalılar bunun 4'üncü yoğunlukla bağlantının bir yansıması olduğunu söyledi. Bu
gerçekten çok garip bir durum çünkü sıcaklık neredeyse dayanılmaz hale geliyor ama bu sıcaklık
termometreye hemen hemen hiç yansımıyor. Bana dokunan herhangi biri sıcaklık algılamıyor. Ama iç
sıcaklık inanılmaz durumda. Ve evet, eller üzerinden bir güç akışı oluyor...
C: Yakın.

S: (L) Demek, fiziksel olarak pek belli olmayan o olağanüstü ısı hissi 4'üncü yoğunluk enerji akışıyla ilgili.
C: Yansıması.

S: (L) Bu dansları izlemek veya müziği dinlemek eski genetik hafızalarımızı yüzeye çıkarmada faydalı olur
mu?
C: İzlemesi değil, yapması. İpek giysi EM etkisini güçlendiriyor.

S: (L) Bu anlamlı. Bundan simyacılar da bahsediyordu. Şimdi, TR Hapsburg ile Hotspur arasında herhangi
bir ilişki olup olmadığını sordu.
C: Hayır.

S: (L) Eski Yunan efsanelerinde neden astroloji yok?


C: Yok değil, "Stalinize" edildi.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?


C: Stalin popülerliğini yitirdiğinde Sovyetler Stalin'i tarih kitaplarından çıkardı. Yunan'da da astroloji
"Stalinize" edildi...

S: (L) Peki neden?


C: Ölümcül sırların ifşa olması riskine karşı.

S: (L) Kime ifşa olma riski?


C: Size.

S: (L) Yani eğer parçaları bulup bir araya getirseydik, bu bize 3'üncü yoğunluk ile 4'üncü yoğunluk
arasındaki bu dramayı ve bağlantıyı gösterirdi, öyle mi?
C: Gezegensel nitelikte kozmik değişimlerden önceki orijinal astrolojiyi kullanmanız gerekirdi. Örneğin
Venüs yoktu ve Dünya'nın ekseni hafif farklıydı.

S: (L) Ve Kantek'in yok olması. Demek bu da gerçeklerin son badanalanışıydı. Homer'in yazıları falan
kondu... Bu mitlerde kimin kim olduğunu daha iyi anlamamızı sağlayacak herhangi bir kaynak var mı?
C: Isle of Man'ı araştır.

S: (T) Geçen hafta verdikleriniz dışında krokisini çıkarmamız gereken başka noktalar var mı?
C: Önce onlarınkini çıkarın.

S: (L) Çıkardık. Bu krokilerle ilgili önemli birşey mi var? Orada birşey mi göreceğiz?
C: Evet.

S: (L) Yani şu anda görmediğimiz birşey var.


C: Yargıda bulunmak için acele etmeyin.
S: (L) Ekleyeceğiniz başka noktalar var mı?
C: Bekle ve gör.

S: (L) Önceki bir celsede İncil'in Yunan baskıcılar tarafından yazıldığını söylemiştiniz ve şimdi de mitlerin
stalinize edildiğini söylediniz. Yunan metinlerinde hiç hayalet veya ruh olmaması dikkatimi çekti. Bu
metinler Yunanları fiziksel dünyaya tapıyor olarak betimliyor. Pisagor'un reenkarnasyon inancı onları
hayretler içinde bırakmış...
C: Değiştirilmiş metinleri okuyorsunuz.

S: (L) Evet. Biraz daha doğru birşeyleri nereden bulabilirim?


C: Hague.

S: (L) Eseniler ve Ölü Deniz Yazmaları hakkında ne söylersiniz?


C: Kabala.

S: (L) Ölü Deniz Yazmaları'nda yayınlanmamalarına neden olacak kadar ilginç ne var?
C: Bekle ve gör.

S: (L) Yeni okuduğum bu kitaptaki adamlar "Merika" diye bir yıldızdan bahseden Mandeanlar'a
rastlıyorlar ve Tapınakçılar'ın gemilerle Amerika'ya gittiği sonucunu çıkarıyorlar! Tapınakçıların filosuna
gerçekte ne oldu?
C: Yeraltına indiler.

S: (L) "Rhineland alfalfa tarlalarındaki hayal edilmemiş hazineler"den bahsetmiştiniz. Bu fiziksel mi, ruhsal
mı yoksa bir bilgi hazinesi mi?
C: Her üçü.

S: (L) Bu hazineyi Rhineland'ın alfalfa tarlalarına kim koydu?


C: Keşfet. Ve size iyi geceler.
9 Ağustos 1997 F___, Laura, AK

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Utura.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Pekala, bu geceki sorularımıza geçelim. Başlamadan önce değinmek istediğiniz herhangi birşey var
mı?
C: Sor.

S: (L) Geçen haftadan önceki hafta T & J buradaydı. Hemen sonra evde hasta olmayan herkes hasta oldu,
ben dahil. Daha önce benim belirli EM patlamalarımın özellikle çocuklarda rahatsızlığa neden
olabileceğini söylemiştiniz. Bunun bu hastalıkla bir ilgisi olup olmadığını merak ediyorum. T & J'nin
burada olmasına duyduğum reaksiyon, bu tür bir EM patlaması mı meydana getirdi?
C: Hayır.

S: (L) Bu geçmek bilmeyen hastalığın kaynağı nedir?


C: "L plasmodic benten" denen virojen.

S: (L) Nasıl bulaştı?


C: Oksijen, et ve yemek takımı.

S: (A) Yani mutfakta mı? Çocukların yemek yedikleri tabaklar?


C: Evet.

S: (L) Buna dair söyleyeceğiniz başka birşey veya öneri?


C: Hayır.

S: (A) Hepimiz iyileşecek miyiz?


C: Belki. Ellerinizi daha sık yıkayın!!

S: (L) Her zaman yıkıyorum. (A) Ama çocuklar yıkamıyor. (L) Onlara biraz daha dikkat etsem iyi olacak.
C: Evet.

S: (L) A___'ya yardımcı olmak için verebileceğim herhangi birşey var mı? Bu hastalık boyunca feci şekilde
öksürüp durdu.
C: Artık öğürme alışkanlığını bırakması gerekiyor.

S: (L) Web sayfasının yayımının başladığını söylemek isterim. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz?
C: Alınan bilgileri yayımlarken dikkatlice düşünün.

S: (L) Bunu yapacağız. Sınırlama yapmamızı istediğiniz herhangi belirli kategoriler var mı?
C: "Yer sarsıcı" verilerle ilgili herşey, özellikle bazılarının ortaya çıkmasını istemediği sırlarla ilgili olanlar.

S: (L) Denver Havaalanı, HAARP, Nefilim ve yeraltı şehirleri gibi şeyler mi?
C: Atlamadan önce bakın!

S: (L) Tamam. Hayatla ilgili prensipler ve tavsiyeler gibi genel şeylerden bahsedeceğiz yani, değil mi?
C: Sınırlamaları konu başlığı temelinde değil, bireysel unsurlara göre yap.

S: (L) İlk konuya dönmek istiyorum. T & J'nin varlığında bir sınırlanma hissettim. Bu hayali miydi yoksa
gerçek mi?
C: Her ikisi.

S: (L) Sınırlamanın özelliği neydi?


C: İradelerin çatışması.

S: (L) Kimlerin iradesi çatışıyordu?


C: Seninki ve onların ki.

S: (L) Onların iradesi ne üzerinde odaklanıyor?


C: Onlar.

S: (L) Geçmişte onlarla ilişki kurmamızı teşvik etmiştiniz?


C: Hala ediyoruz!

S: (L) Neden?
C: Çünkü ısıya alışmanın en iyi yolu mutfakta zaman geçirmek. (ç.n.: celseleri yaptıkları yer)
Yönlendirildiğin alan öyle insanlarla dolu ki, TR ve JR onlarla karşılaştırıldığında çok masum kalır!!!

S: (L) "Alan" derken?


C: Sence?

S: (L) Tek yapmak istediğim evde oturmak, bilgi kanallamak ve yayınlamak... ve nahoş şeylerle uğraşmak
zorunda kalmamak!
C: Bol şans!!!

S: (L) Bu da ne demek?
C: Eğer kılıçla yaşıyorsan, yatakta uyumayı bekleme!

S: (L) Şu karmakarışık mecazlarınız yok mu!!! Bu da ne demek şimdi? Dinleyin, beni tüm bu işlerin içine
siz soktunuz!
C: Hayır!

S: (L) Daha önce sordum... Şimdi bırakmak istersek bırakabilir miyiz diye ve siz de çok geç olduğunu
söylediniz...
C: Doğru.

S: (L) Artık mutlak bir şekilde hiçbir şey yapmasaydım bile aynı şeyler olur muydu?
C: Evet.

S: (F) Evet. Eğer bırakmaya karar verseydin kapıda takım elbiseli dört adam "kanallamayı neden
bıraktın?" diye sorardı bu sefer. (L) Harika! Bir taraf bırakmamı istiyor, diğer taraf istemiyor! Merak etme,
senin kapına da gelirler F___! Sorularıma dönüyorum. Ark'ın burada boşanması süreciyle ilgili araştırma
yaptık. Yapabileceğimiz tek şey bu gibi görünüyor. Boşanmanın Ark Polonya'dan ayrılmadan bitmesi
ihtimali nedir?
C: Düşük.

S: (L) Hemen evlenebilmemiz için sürece yardımcı olabilecek bir tavsiyede bulunabilir misiniz?
C: Devam edin.

S: (L) Şu anda yaptıklarımızı sürdürmemizi mi kastediyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Çalınan fonlar için eski karısına dava açmak nasıl olur? Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyoruz
çünkü Ark'a karşı kullanacağı başka birşey var...
C: Evet, akıllıca.

S: (L) Bunu Ark'a karşı kullanma ihtimali nedir?


C: Ancak suç işlemekle tehdit edilirse kullanır.

S: (L) Tamam, bu cevap da bu meseleyi hallediyor. Herşey ilerliyor gibi görünüyor. Gözlerimizi açık
tutuyoruz. ... Mahkemeyi eyleme geçirmek için Ark'ın yapabileceği herhangi birşey var mı?
C: Sayılmaz.

S: (L) Bana göre bir sonraki sefer buraya geldiğinde artık bir daha geri dönmemeli.
C: Evet.

S: (L) İş konusunda yapmamız gereken başka birşey?


C: Henüz yok.

S: (L) Tamam. Aynalarla ilgili birşeyler okuyordum. Söylenen şey şuydu: "Negatif varoluş sesin arkasındaki
sessizlik, boyanın altındaki tuval, ışığın parladığı karanlıktır. Boşluk, zamanın hareket ettiği durgunluktur.
Negatif varoluş insanın olduğu şey olmasını sağlayan şey. Aynaların aynası. Beklentisizlik
müdahalesizliktir ve yaratımın en mükemmel yansımasını sağlar." Bunun iyi bir ifade şekli olduğunu
düşünüyorum. Bunun sizin bize söylediğiniz şeylerle bağlantısı hakkında yorumda bulunabilir misiniz?
C: Bir psikomantiyum yap.

S: (L) Yapacağız. Ark gelir gelmez...


C: Boşanma, kariyer ve benzeri hususlarla ilgili yanıtlar o yöntemle gelir, çünkü kişisel ve düşünce merkezi
yansıtıcı.

S: (L) Yani belki de psikomantiyumu Ark gelmeden önce yapacağım...


C: Sen de Ark da kullanın.

S: (L) Ark da ayna kullanabilir mi?


C: Karanlık bir oda, ayna senin yansımanı göstermeyecek şekilde ayarlı, dolaylı bir ışık, tercihen mum,
meditasyon....

S: (L) Başka birşey? Bunu odamda hemen yapmaya başlayabilir miyim?


C: Başlangıç için.

S: (L) Ne kadar süre meditasyon yapmam gerekiyor?


C: Açık.

S: (L) Yaklaşık olarak? Her gün mü yoksa sadece ilk defasında mı?
C: Dene.

S: (L) Tamam. Bir sonraki soru: Anladığım kadarıyla Terazi zodyağa sonradan eklendi ve Akrep'le Başak'ı
ayırdı. Orijinal zodyakta 10 burç mu vardı yoksa 11 mi?
C: Orijinal?

S: (L) Ne kastettiğimi biliyorsunuz!


C: Pek çok kombinasyon vardı.

S: (L) Şu andaki 12 burçlu zodyak mevcut şekliyle ne zaman uygulanmaya başladı?


C: 1302 MS.

S: (L) Daha önce kaç burç vardı?


C: 11.

S: (L) Ben de öyle düşünmüştüm. Bulabileceğimiz en eski zodyağın kaynağı nedir?


C: Atlantis.

S: (L) Yazılı olarak mevcut en eski kaynak nedir?


C: Mısır.
S: (L) Bu kişinin horoskop yorumunu etkileyebilir!
C: Astroloji sanatı astroloğun yorumlarında yatar. Eğer doğruysa, bunun nedeni psişik yeteneklerdir. Aynı
şey diğer tüm yöntemler için de geçerlidir, sadece araçtırlar.

S: (L) Bir sonraki soru: Gal krallarının son soyunu sürdüren Roger de Mortimer, Tapınakçılar'ı ortadan
kaldıran 4. Philip'in kızı Isabella'nın sevgilisiydi. Bu durum ile Galler'in ilk İngiliz Prensi 2. Edward'ın
öldürülmesi arasındaki ilişki nedir?
C: Tapınakçılar'a eziyet edilmesi bir kurmaca. Hatırla, "tarihsel kayıtlarınız" gelecekteki, seninki gibi,
sorguları önlemek için çarpıtılabilir.

S: (L) Biliyorum. Bunu tahmin etmiştim! Ama görünüşe göre kimse bu bağlantıyı kurmamış. Percy'lerde
ve Mortimer'lerde birleşen soylar inanılmaz!
C: Ne zaman farkındalıkta bir kuantum sıçraması yaklaşsa, bu soyların parazitlendiğini, taciz edildiğini ve
kurcalandığını bilmen gerekiyor.

S: (L) Kuantum sıçraması...


C: "Şimdi" olduğu gibi.

S: (L) Isabella ve Mortimer Fransa'da saklanırken bir çocukları oldu mu?


C: Hayır. Üzerinde düşünmen için birşey: Bilimadamlarınız neden dünyadışı varlıkların uzak bir sistemden
Dünya'ya seyahat edemeyeceğinde ısrar ederek bariz olanı görmezden geldi?

S: (L) Burada bariz olan nedir?


C: Işık hızında veya "daha hızlı" yolculuk mümkün olmasaydı bile, ki elbette mümkün, dünyadışı bir ırkın
büyük bir uzay gemisi inşa edip nesiller boyunca onun üzerinde yaşamasını engelleyecek hiçbir şey yok.
Fethetmek için uygun bir dünya aramak üzere zaman ve mekanda büyük mesafeler katedebilirler. Uygun
bir gezegen bulduktan sonra bu gemiyi yörüngede uzak bir noktaya yerleştirebilir, o güneş sisteminde
çeşitli somut düzlemlere üsler kurabilir ve seçtikleri medeniyetleri sabırla manipüle ederek uygun bir
teknolojik altyapı hazırlatabilirler. Sonra, uzun, yavaş ve büyük bir zihin programlama projesi uygulayıp,
durum uygun olur olmaz girip el koyabilirler.

S: (L) Olmuş olan, veya olmakta olan şey bu mu?


C: Gayet mümkün ve belki de şimdi senin için bunun ayrıntılarını öğrenme zamanıdır.

S: (L) Bu ırk 3'üncü mü yoksa 4'üncü yoğunluk mu?


C: Neden her ikisinden olmasın?

S: (L) Bu ırkın gelmiş olabileceği en muhtemel yer neresi olabilir?


C: Oryon olabilir belki?

S: (L) Peki. Eğer böyle bir ırk gerçekten mekan/zamanda bu noktaya yolculuk yaptıysa, bu yolculuk
sırasında gemilerinde kaç nesil gelip geçti? Tabii eğer böyle birşey olduysa?
C: Belki 12.

S: (L) Sanırım oldukça uzun bir ömürleri var...


C: Evet...

S: (L) Durum gerçekten buysa, ömürleri ne kadar?


C: Sizin 2000 yılınız.

S: (L) Peki bu grubun yaptığı...


C: Uzaydaki ömür.

S: (L) Gezegendeki ömürleri nedir?


C: 800 yıl.
S: (L) Uzayda kalmanın daha iyi olabileceğini düşünmediler mi hiç?
C: Hayır. Gezegenler çok daha "konforlu."

S: (L) Pekala... Böyle bir grubun buraya yolculuk ettiklerini...


C: Yaklaşan çatışmalardan bahsetmiştik... Belki de İnciliniz ve diğer referanslarla aynı şeyi söyledik. "İyi
ile kötü" arasındaki "son" savaş. Kozmik görünüyor, değil mi?

S: (L) Onların gemileriyle buraya yolculuk yapan başka gruplar da var anlamında mı?
C: Yaklaşan başka bir tanesi olabilir ve "takviyeler." Ve aynı zamanda sürece karışmayan, bu tarihi
yanlardan izleyen çeşitli türlerde gözlemciler.

S: (L) Ah benim huzurlu hayatım!


C: Hiç bir zaman huzurlu bir hayatın olmadı!

S: (L) Planım vardı! İnternet'e koymamamızı tavsiye ettiğiniz şeylerden biri mi bu? Yoksa eklememiz için
mi değiniyorsunuz?
C: Buna yanıtımızı şimdilik erteleyeceğiz.

S: (L) Başka bir yorum?


C: Neyin gelmekte olduğuna dair bir miktar önbilgiyle bu zamanda enkarne olmayı seçtin. Uzay
saldırısıyla ilgili rüyalarını hatırla.

S: (L) Bu varsayılan dünyadışı varlıklarla ilgili olarak hangi ırk türlerinden bahsediyoruz?
C: Üç temel tür. Nordik, Sürüngenimsi ve Griler. Grilerin pek çok türü, Nordikler'in ve Sürüngenimsi'lerin
ise 3 türü.

S: (L) Peki "iyi adamlar" hangi ırktan?


C: 6'ncı yoğunluk "rehberlerle" işbirliği halindeki Nordikler.

S: (L) Tek iyi adam grubu bu mu?


C: Tüm ihtiyacınız olan bu.

S: (L) Harika! Yani eğer bir Gri veya Kertiş görürsek, pek hoş adamlar olmadıklarını anlayabiliriz. Ama
uzun ve sarışınsa sorman gerekiyor!
C: Hoş olan ve olmayan konusuna gelindiğinde herşey subjektif. 2'nci yoğunluktaki bazı varlıklar en hafif
deyimle sizi hiç "hoş" görmezdi mesela!!!

S: (L) Bundan eminim! Özellikle hamamböcekleri! Belki de bu iyi adamlardan bazılarıyla temas kurmamız
gerekiyor...
C: "Zamanı" geldiğinde.

S: (L) Bunun zamanından bahsetmişken, bu konuda söyleyeceğiniz başka birşey var mı?
C: Sadece işaretlere dikkat edin lütfen! Kendinizi bir farkındalık vakumuna koymanız faydalı olmaz.

S: (L) Kendimi bir farkındalık vakumuna koyduğumu sanmıyorum. JD bana Hale Bopp olayını hatırlatan
pek çok materyal yayınlıyor. Güneybatı bölgesinde çok sayıda UFO gözlemi yapıldığı söyleniyor. "Yeni"
bir doluşma veya kitlesel inişin yaklaştığını söylüyorlar. Bu faaliyet hakkında herhangi bir yorumunuz var
mı?
C: Gelmiş geçmiş en büyük UFO dalgasının başlangıcı.

S: (L) Bu dalga nereye yönelik?


C: Dünya.

S: (L) Ne zaman başlayacak?


C: Başladı bile.

S: (L) Bu sadece bir dalga mı olacak yoksa bir istila mı?


C: Henüz değil.

S: (L) İstila mı değil?


C: Evet.

S: (L) Yani sadece insanları iyice spekülatif taşkınlıklara yöneltecek...


C: İstila ancak programlama tamamlandığında meydana gelir.

S: (L) Ne programlaması?
C: İncil, "Lucid" kitabı, Matrix Materyali, "Pleiades Öğretileri" ve diğer pek çok kaynak. İncele ve
birbirleriyle karşılaştır.

S: (L) Eğer çok yakında birşey varsa, yapmamızı önerdiğiniz şeylerin hepsini yapacak vaktimiz olmayacak?
C: Çok büyük ihtimalle olacak.

S: (L) Bir havuz, bir labirent, bir psikomantiyum inşa etmemiz, bir veritabanı oluşturmamız, bir Nobel
Ödülü olmamız gerekiyor... ve yapılacak pek çok iş... Tüm bunlar canımı çıkarır!
C: Hayır!

S: (L) Tüm bunları yapacak vaktimiz olacak mı?


C: Önerilen herşey bunun için önerildi.

S: (L) Yani söylediğiniz herşey bizi bu olaya hazırlamak için mi?


C: Evet.

S: (L) Harekete geçsek iyi olacak! Boşa harcayacak vaktimiz yok!


C: Gerekli şekilde ilerleyeceksiniz. Olayları zorlayamazsınız... Büyük Kader'i değiştiremezsiniz.

S: (L) Bundan hiç hoşlanmadım! Eve gitmek istiyorum!


C: Alternatifi daha az iştah açıcı.

S: (L) Eminim! Öğlen yemeği olmak istemiyorum!


C: 3'üncü yoğunluk bir dünyada, taş yığınları üzerinde, parlayan kırmızı bir gökyüzü altında, sürekli soğuk
rüzgarlar içinde, bir "mağara adamı" olarak reenkarnasyon.

S: (L) Gökyüzü neden kırmızı bir şekilde parlıyor?


C: Düşün.

S: (L) Elbette! Komet tozu! Harika!!! Söyleyeceğiniz başka birşey?


C: Uygun bilgiler için beklemede kal.

S: (L) Web sayfası hakkında başka bir yorum?


C: Sizin yaratımınızı bekliyor... İyi geceler.
16 Ağustos 1997 F___, Laura, AK.

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kiloya.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Yaratılış 33'üncü bölüm 11'inci ayette, önceki gece melekle güreşmiş olan Yakup'un, kardeşi Esav'ı
görmeye gittiğinde ona birşey verdiği söyleniyor. Bu nedir? Doğuştan gelen hak mı, yoksa Yakup'un
melekten aldığı şey mi?
C: Ezilmiş gazap yaprakları.

S: (L) Yakup'un Esav'a verdiği şey mi?


C: Evet ve buradaki "çekirdek" anlam nedir?

S: (L) Bilmiyorum. Çekirdek anlam nedir?


C: Yapraklar Elma Ağacına ait. "Gazap üzümleri", Mavi Elmalar!

S: (L) Yapraklar neden "ezilmiş?"


C: Klorofili çıkarıyor.

S: (L) Klorofilin anlamı nedir?


C: Klorofil öldüğünde, sonbahar gündönümü gelmiş demektir.

S: (L) Bu, sonbahar gündönümüne dair birşeyle mi ilgili?


C: Neyle ilgiliyse bul canım!

S: (L) Yakup neden kardeşini tekrar aldattı? Yolculuk edip Edom'da onunla buluşması gerekiyordu ama
Esav yola çıkar çıkmaz başka bir yöne gitti.
C: Son yanıta bak ve karşılaştır.

S: (L) Melekle güreştikten sonra Yakup'un adı "İsrail" olarak değiştiriliyor ve bu da "bir tanrı olarak
yönetecek" anlamına geliyor. Anladığım kadarıyla bu melek birşey yapmış. Yakup'un güreştiği bu varlık
neydi?
C: Elohim alışılmış yanıtı veriyor.

S: (L) Ve Elohim'den bahsetmiştiniz. Tamam, bunu inceleyeceğim. "Melek Yakup'un uyluk kemiğinin
başına dokundu" deniyor ve bu ona birşey yapmış. "Uyluk kemiğinin başına dokundu" derken kastedilen
şey nedir?
C: Dal.

S: (L) Genetikle mi ilgili?


C: Hayır.

S: (L) Nedir?
C: Düşün. Bunun üzerinde düşündüğünde ampüller yanacak.

S: (L) Bunun hakkında başka birşey sormak istemiyorum. Bir sonraki soru. 11 evli zodyak üzerinde
düşünürken, bunun düzgün bir şekilde işlemesi için dairenin 360 dereceden 330 dereceye
dönüştürülmesi gerektiği ortaya çıkıyor. Bunun üzerine bir çemberin derecelerini düşündüm. 360
derecelik bir çemberde, tüm kardinal noktaların toplamı 9 oluyor. F___'le birlikte sayıların herşey
üzerindeki bir tür "frekans" etkisi yapması fikri üzerinde düşündük ve bu ÇOK derin bir anlamda doğru
gibi görünüyor. Yani küredeki tüm ölçümler 9 sayısına dayalı ve bu iyi bir rakam DEĞİL! Eski tanrılar
"ölçüm yapanlar" olarak biliyordu ve dünyamızdaki bu 360 derecelik dayatma ve 12 burçlu zodyak,
gerçekliğimize yıkıcı bir frekans veya titreşim dayatması yapan bir sistemin parçası. Burada doğru bir
kavrayışa yaklaşıyor muyum?
C: Kavrayışın doğruluğu, ona nasıl ulaşıldığından daha önemli.

S: (L) Yani sonuç doğru. Ne kadar derine insem, bu dünyanın bu negatif varlıklar tarafından GERÇEKTEN
kontrol edildiğini o kadar daha iyi anlıyorum. Bizi tamamen ellerine geçirmiş durumdalar.
C: Öyle mi? Eğer öyleyse bizimle nasıl iletişim kurabiliyorsunuz?

S: (L) Yani tamamen ellerine geçirmiş değiller. Öyle olduğunu DÜŞÜNMEK istiyorlar. Zodyak üzerinde
düşünürken, yılın nerede başlaması gerektiğine karar veremiyorum. İddiaya göre Eski Mısırlılar'ın yılı
yazın ortasında başlıyormuş. Ama bana öyle görünüyor ki kış gündönümünde başlaması gerekir. Ama
Güney Yarımküre'de tersi. Yılın başlangıcı için en uygun gündönümü hangisi?
C: Hangisiyle başlamayı uygun görürsen; herkes öyle yaptı.

S: (L) Doğru! Pekala bu "Orion Mystery" (ç.n.: belirtilen kitap, "Tanrıların Evi Orionda" adıyla çevrilen
kitap sanırım) kitabına geçelim. Çok uzun bir zaman önce söylediğiniz birşeyle ilgili oldukça ilginç bir
tartışma içeriyor. İlk olarak hava bacalarını ölçen kişilerin hata yaptıklarını, şimdi kendilerinin yaptıkları
ölçümün doğru olduğunu söylüyorlar. Ama siz daha önce hava bacalarının konum değiştirdiğini
söylemiştiniz. Bu bakımdan hem önceki ölçümler, hem de yeni ölçümler doğru olabilir. Doğru mu?
C: Ultrason okumaları iç odaların konum değiştirdiğini gösterdi.

S: (L) Bu odaların hava bacalarının işlevleri nelerdi? Kraliçe'nin odasının güney hava kanalı Siryus'a, Kral
odasının güney hava kanalı ise Oryon'a bakacak şekilde yapılmış gibi görünüyor. Bu yıldızlara doğru
yapılan hizalamanın işlevi neydi?
C: Kraliçe odasının hava kanalında durduğunda yaşlanmazsın.

S: (L) Bunu yapamazsın... Yalnızca 22 santimetre kare. Ve kraliçe odasının hava kanalı dışa açılmıyor bile.
Bu kanalın üzerinde, bildiğim kadarıyla, henüz açılmamış küçük bir kapı keşfedildi. Yine de bu kanallarda
kimsenin durması mümkün değil.
C: Neden?

S: (L) Çünkü yalnızca 22 santimetre kareler!


C: Üçüncü yoğunluk varsayımının sızmasına izin veriyorsun.

S: (L) Neden Oryon ve Siryus'a hizalıydılar?


C: Sence?

S: (L) Bilmiyorum! Bunun yıldız radyasyonuyla bir ilgisi olduğunu sanmıyorum. Bu kitabın yazarlarına göre
bu bir zaman işaretleyicisi. Yaklaşık olarak MÖ 2400'deki ve yaklaşık olarak MÖ 10.400'deki mutlak
hizalanmayı gösteriyor. Bunun anlamı nedir?
C: Keşfet.

S: (L) Ouspensky bütün piramidin anahtarının Büyük Galeri'de olduğunu düşünüyordu...


C: Hayır.

S: (L) Peki piramidin anahtarı NEDİR?


C: Verilen matematiği kullan.

S: (L) Peki Büyük Galeri'nin amacı neydi?


C: Enerji toplayıcı.

S: (L) Zemindeki çentikler ne içindi?


C: Dizime dikkat et.
S: (L) Kraliçenin odası kireçtaşıyla kaplanmış. Kralın odası ise siyah granitle kaplanmış. Bu farkın nedeni
nedir?
C: Ses dalgasıyla üretim yöntemlerinde mükemmelleşme.

S: (L) Nasıl yani?


C: Siyah granit sence nereden kazılıp çıkarıldı?

S: (L) Bilmiyorum. Oradan değildir herhalde.


C: Evet, peki bu ne anlama geliyor?

S: (L) Bilmiyorum. Yapısal farktan dolayı odaların amaçlarında bir farklılık olabileceğini düşünmüştüm.
Ama görünüşe göre siz bunun nedeninin gelişmiş inşa teknikleri olduğunu söylüyorsunuz. Önce
Kraliçe'nin odası inşa edilmiş olmalı. Kral odasını inşa edebilmek amacıyla önce Kraliçe'nin odasında
yöntemlerini mi geliştirdiler?
C: Burada önemli olan şey amaç değil, yöntem.

S: (L) Ses dalgasıyla yapı üretme yöntemlerinde mükemmelleşmelerini sağlayan şey neydi?
C: Artan bilgi.

S: (L) Bu piramidin baştan sona yapılması ne kadar sürdü?


C: 6 ay.

S: (L) Yani Kraliçe'nin odasını yaptıktan sonra bilgileri o kadar arttı ki, artık Kral odası farklı bir şekilde
yapılabilirdi mi demek istiyorsunuz?
C: Evet.

S: (L) Kraliçe'nin odası önce mi bitirildi?


C: Evet.

S: (L) Sonra da bilgilerini arttırmak için mi kullanıldı?


C: Yakın.

S: (L) Güney hava bacasındaki küçük kapının arkasında ne var?


C: Parthenon'un sırları.

S: (L) Parthenon'un sırları nedir?


C: Göreceksin.

S: (L) Nasıl göreceğim?


C: Zihin gözünle.

S: (L) Görmekten bahsetmişken, aynayla biraz pratik yapmaya başladım. Aynada mı birşey görmem
gerekiyor, yoksa zihnimde mi?
C: Her ikisi.

S: (L) Demek bir noktada ayna benim için bir çeşit televizyon haline gelecek?
C: Uygun aydınlatma ile.

S: (L) Mumu görmemek için yere koyuyorum. Şimdiye kadar hiçbir gelişme yok.
C: Devam et.

S: (L) Sonunda birşey gördüğümde bu beni korkudan uçuklatacak mı?


C: Sana bağlı.

S: (L) Heliopolis'teki Toth'un gizli bir odası olduğu ve ancak henüz doğmamış üç kral tarafından açılacağı
iddia ediliyor. Keops'a öyle söylenmiş. Heliopolis'teki Thoth'un gizli bir odası var mı, veya var mıydı?
C: Belki.
S: (L) Doğmamış 3 kral kim veya kimdi?
C: İnsanlardan ziyade trendler.

S: (L) Danyal ve Vahiy'deki canavarlar gibi. Piramitler neden üç farklı boyda?


C: İnşa gelişimi.

S: (L) Neden güneybatı ekseninde bir tanesi hafif ayrık?


C: Manyetik yer noktaları.

S: (L) Bunun Oryon kemerini simgelemeyle herhangi bir ilgisi var mıydı?
C: Evet.

S: (L) "Benben" taşı neydi?


C: Laboratuar.

S: (L) Kimse bunun ne olduğunu bilmiyor ama piramidal bir nesne gibi olduğunu düşünüyorlar. Ve bir
obeliskin tepesinde olarak temsil ediliyor. Neden?
C: Enerji.

S: (L) Nasıl yani?


C: Enerji üretiyor.

S: (L) Ne tür?
C: EM.

S: (L) Benben taşı şu anda kimin elinde?


C: Gömülü.

S: (L) Nerede?
C: Sinai'de.

S: (L) Kim gömdü?


C: Saphorus.

S: (L) O kimdi?
C: Ahragh tarikatinin tepe yöneticisi.

S: (L) O da nedir?
C: Bunlar hazır isteyene değil, araştırana bırakılması en iyi olacak hikayeler.

S: (L) Piramitlerin kendilerinde neden hiç yazıt yok?


C: Çünkü gerekli değildi.

S: (L) Piramit ne zaman kapatıldı?


C: Kapatılmadı, eğer anahtarın varsa.

S: (L) İçeri zorlayarak ilk kim kirdi?


C: Araplar.

S: (L) Aklıma hemen şu geliyor; İskenderiye'deki kütüphaneyi GERÇEKTE kim yaktı? Çünkü bu konuda iki
hikaye duydum. Birine göre bunu Hristiyanlar yaptı, diğerine göre ise Araplar. Hangisi?
C: İkisi de değil.

S: (L) Peki kim yaktı?


C: "Kilidin" Kılıç Koruyucuları. (ç.n.: Sword Keepers of "the Lock")
S: (L) Kilidin Kılıç Koruyucuları da kim?
C: İlüminati'yle ilgili.

S: (L) Bu kütüphaneyi yakma amaçları neydi?


C: HERHANGİ bir kütüphanenin yakılma amacı nedir?

S: (L) Bilgiyi yok etmek. Diğer insanların o bilgilere erişimini önlemek. Eski Mısır ritüellerinin en yüksek
rahibine neden "Gözleyicilerin Şefi" deniyordu?
C: Kendi kendini açıklıyor.

S: (L) Pek sayılmaz. Tam olarak neyi gözlüyordu?


C: Gözleyen herkes öğrenir.

S: (L) Piramitlerin yapımı için neden Giza'daki o alan seçildi?


C: Araştırmalarına devam etmemeye ve "seni ellerinden tutup götürmemize" karar verdiğinden
şüphelendiğimiz için bu "kestirme" sürecinde sana yardımcı olamayız, çünkü nihai olarak bunun sana
faydası olmaz. Çok büyük, kontrol edilemez bir merakın var, ama sabır meyvelerini verir canım, ve acele
zarar ettirir.

S: (L) Tamam. Ama bu kitabı baştan sona inceledim ve tüm bu soruları hazırladım. Bunda bir sorun
olduğunu sanmıyorum çünkü yeteri kadar bilgiye sahip olmadığım için yeterince şey yapamadığımı
düşünüyorum. Daha hızlı öğrenmem gerek.
C: Yanıtların soruları geçmesini bekleyemezsin!

S: (L) Pekala. Şunu söyleyeyim; Giza, Kanarya Adaları, Everest Dağı ve bizim burada oturduğumuz yer...
hepsi aynı paralelde. Oldukça yakınlar. Aynı enlem çizgisinde.
C: İyi gözlem.

S: (L) Buna dair başka birşey?


C: Wroclaw'la aynı enlemde herhangi piramit var mı?

S: (L) Bilmiyorum! Var mı? Boşverin, "keşfet" diyeceksiniz!


C: Evet.

S: (L) Kral'ın odasının işlevi neydi?


C: Kraliçe'nin odasının dengeleyicisi.

S: (L) Kraliçe'nin odasındaki oyuk neydi? Arkadyalı Çoban tablosundaki taştaki çatlağa ve St. Anthony
tablosundaki pencereye benzeyen şey? İşlevi neydi?
C: Zihin hızlandırıcı.

S: (L) Oturabildiğin ve enerjinin yoğunlaştığı sandalye gibi birşey mi vardı?


C: Yakın.

S: (L) Beni çıldırtan şeylerden biri, tekrar tekrar yapılan diz temsilleri. Her yerde dizler var. Dendara'nın
zodyağında bir takımyıldız olarak diz eklemli bir bacak bile var. Ve Bacchus ve Ariadne tablosunda biri bir
bacağı sallıyor. Bu dizler neyin nesi?
C: Daha fazla ipucu elde edene kadar rafa kaldır.

S: (L) Yani daha fazla parça bulduğumda anlayabilecek miyim?


C: Evet.

S: (L) Bir puzzle parçaları denizindeyim ve daha parçaları birleştirmeye çalışmaya başlamadım bile!
C: Adım adım.

S: (L) Anka, turnalar, balıkçıllar, güvercinler, kuzgunlar ve hepsi bir şekilde konuşma veya yazıyla ilişkili.
Neden tüm bu kuşların böyle bir bağlantısı var?
C: Testi geç.

S: (L) Nasıl yani?


C: Keşfet.

S: (L) Yazma kelimesi, kesme, yazıt kazıma, makaslama ve köpekbalıklarıyla ilgili kelimelerle ilişkili.
Etrüskleri "Tövbekar Hava Lordları" olarak, ayrıca "Tapınak Şövalyeleri Taşıyıcıları" diye tanımlamıştınız.
Bunun tüm bu kuş imgeleriyle bir ilgisi var mı? Ve sonra da konuşma, yazma ve kesmeyle?
C: Testi geç.

S: (L) Eğer yazarsan ve testi geçersen bir anka kuşu, güvercin veya benzer birşey mi oluyorsun?
C: Keşfet.

S: (L) Ark, Etrüsklerin alfabelerini bir yansıma görüntüsü olarak oluşturmuş olabileceklerini söyledi.
Etrüskler aynanın "öbür tarafında" yaşamış olabilir mi?
C: İkincisi daha yakın.

S: (L) Piramit metinlerinin odağı gibi görünen "Ağzın Açılışı" seremonisi, yani bu kitabın yazarlarının
piramitlerin oluşturulma nedeni olarak gösterdiği bu ritüel neydi? Belirli bir gün ve zamanda, yıldızlar
uygun şekilde hizalandığında, ölen kralın piramide götürüldüğünü, mumyalandığını, ayağa kaldırıldığını,
ve oğlunun ve halefinin onun ruhunu özgür kılmak, hava bacalarından geçip Oryon'da bir yıldız
olabilmesini sağlamak için bir aletle onun ağzını açtığını anlatıyorlar. Sanırım bunu cevaplayamazsınız.
C: Hayır.

S: (L) Ölen Osiris'in Ağız Açma ritüelinin, oğlu Horus tarafından demir bir keserle yapıldığı söyleniyor...
C: Ruhların birleşmesi, veya en azından umulan şey buydu.

S: (L) Bu ritüel neden bu özel olarak belirtilen demir keser ve Horus'un dört oğlunun "demir
parmakları"yla yapıldı?
C: Eğer iletmiyorsa, demir ne yapar?

S: (L) Demir aynı zamanda mıknatıs olabilir ve mıknatısların kutupları vardır. Lotus çiçeği veya dört oğul
neyi temsil ediyordu?
C: Açık.

S: (L) Giza bölgesi eskiden Rostau olarak isimlendiriliyormuş. Bir süre sonra bunun Ros-Tau veya Rose-
Cross olduğunu fark ettim.
C: Bir bağlantı daha... peki neden?

S: (L) Bilmiyorum! Rostau! Giza ismi verilmesinden de önce. ÇOK ESKİ!


C: Evet.

S: (L) Piramit açıldığında içinde bir alet bulunmuş. Metalmiş ve Koç burcunun simgesi gibi görünüyormuş.
Bu alet ne içindi?
C: Asa.

S: (L) Neden bu şekil? Bu asanın arketipinin orijinal olarak temsil ettiği şey neydi?
C: Enerji akış dengesinin dualitesi.

S: (L) Bu ağzın açılması seremonisi, ruhların birleştirilmesi fikri, "Tapınakçılar'ın öpücüğü" simgesiyle
ilişkili mi?
C: Hayır, ama senin için bir düşünme konusu.

S: (L) Hmmm... Tamam. Ayrıca piramitte granit bir top varmış...


C: Küre şekli, kendi çekimiyle tutucuyu dengeleme özelliğine sahip. (ç.n.: enerji tutucusu?)
S: (L) Bu kitabın yazarları Oryon kuşağı ile fallusu ilişkilendiriyorlar ve bunu da Benben taşıyla
ilişkilendiriyorlar. Bunu da sembolik ağız açılışıyla krallığın Osiris'ten Horus'a geçişiyle ilişkilendiriyorlar.
Bana göre ise bunun genetik bir anlamı var. Oryon kuşağındaki üç yıldızın Nefilimler'in üç yumurtası ile
ilişkili olabileceğini düşündüm. Buna göre, piramit bize Nefilimler'in buraya kaç kez geldiklerini
söyleyebilir mi?
C: Hayır.

S: (L) Oryon kuşağının üç yıldızı ile Nefilimler'in üç yumurtası arasında herhangi bir ilişki var mı?
C: Hayır.

S: (L) Peki piramit bize "dönüş" döngülerinden bahsediyor mu?


C: Belki, ama bunu daha fazla araştırman gerekiyor.

S: (L) Elbette araştıracağım. Ark Piramit Metinleri'ni bulmaya çalışacak. Bu metinlerde "Kamış tarlaları"na
sıkça referansta bulunulmasının nedeni nedir?
C: Kamışlar sığ sularda bulunur.

S: (L) Neden sığ sular? Bunun anlamı nedir?


C: İklim o zaman farklıydı ve bu yanıtla birlikte, iyi geceler!

S: (L) Ama daha sorularım var!!!! Pekala, iyi geceler!


22 Ağustos 1997 F__, Laura, AK.

S: (L) Merhaba
C: Merhaba

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Gorrora.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (L) Bir kaç kişisel sorum olacak, bunun için özür diliyorum ama görünen o ki biraz tavsiyeye ihtiyacım
var. Kaza ile ilgili davamın sorumluluğunu A__ dan alıp şu geçen gün konuştuğum kadın avukata verirsem
bu durum bir takım aksaklıklara sebep olur mu ?
C: Çok yakın bir şekilde takip edersen ve "şu ana kadarki" tüm detayları bilirsen, sebep olmaz.

S: (L) Bu kadın birlikte çalışmaya ve işbirliğine daha uygun göründü. A__ nın yoluna çıkmadığımı çünkü
onun bu durumu halledeceğine inanmış olduğumu söyledim. Ama A__ nın da bu yüzden üzerime
gelmesini istemiyorum!
C: Yeni avukatını konunun ön cephesinde tut... Aksi önerilene dek de konunun peşini bırakma.

S: (L) Bu ne anlama geliyor ?


C: Tetikte olmak senin zırhın, iç rahatlığın da yumuşak karnın.

S: (L) Peki, bırakayım A_ mı takip etsin ?


C: Bu sana pahalıya patlar!

S: (L) Tamam. Ondan edindiğim izlenimime dayanarak kendisi henüz bir düzene giremeyeceği için ve
çocukların okulu için yeterli paraya sahip olmadığımdan eve ait senetleri yeniden finanse etmek
istiyorum [ç.n. : mortgage sisteminde evin borcunu ödemek için bankadan ekstra kredi, borç almak] ve
ayrıca S__ buradayken, önerdiğiniz gibi yatırım amaçlı biraz kredi almayı da düşünüyorum.
C: Pek akıllıca olmaz.

S: (L) Neden ? S__ ye borç para almasını ve bununla yatırım yapmasını ve böylece zengin olacağını
söylediniz.
C: Her durum birbirinden farklıdır. Ayrıca senin bahsettiğin miktar ne yazık ki yetersiz. SV ye öneride
bulunduğumuz dönemde gayrimenkul piyasasında herşey mevcut fiyatının 1.5 katı üzerinde
değerlenmekteydi. Aynı dönem boyunca bireysel elden çıkarmaların yüzde onbin oranında arttığını
biliyor musun ?

S: (L) Açıkçası bilmiyordum. Tüm bu mortgage olayını yapmam akıllıca olmaz mı ?


C: Yalnızca çok çok dikkatli hareket edersen.

S: (L) Hangi bağlamda ? Özellikle dikkat etmem şey nedir ?


C: Borç olarak alınan paranın akıllıca harcanmaması konusuna.

S: (L) Bilmenizi isterim ki oğlumun her gün tek bir pantolonla, o da yamalı delikli, okula gitmesini kabul
edemem!!!
C: Pantolonlar tamam, giysiler de öyle. Ama baştan çıkaracak, yoldan çıkaracak çok şey var, ve "geri
ödeme" konusunda ne söylendiğini bilirsin.

S: (L) Peki, madem öyle belki de şu mortgage olayını unutmalıyım ve çocukları okula göndermemeliyim.
C: Neden okula gitmeleri gerekiyor ki ?

S: (L) Ark gitmeleri gerektiğini düşünüyor.


C: Arkadiusz içinde bulunduğumuz 1997 nin Amerikan eğitim sisteminin nasıl olduğunu tam olarak
kavrayabilmiş durumda mı ?
S: (L) Sanmıyorum. Ona anlatmaya çalıştım ama gerçekten onun bunu anlamasını sağlayacak bir yol yok.
C: İçgüdülerin bu konuda seni bulunduğun noktaya getirdi. Sence şimdi "komutayı başkasına vermenin"
zamanı mı ? Ne dersin ?

S: (L) Peki, tamam. Ama onun da içgüdüleri bir çok konuda çok güçlü! Ama gerçekten BİLEBİLSEYDİ...
Yani örneğin, en azından bu sistemin bir şekilde bir PARÇASI olan John K. yı bile.
C: Arkadiusz hangi Amerikan lisesine gitmişti ?

S: (L) Tabii ki Amerikan lisesine gitmedi. Bu sistemi idare eden zihinleri programlanmış zombiler
konusunda GERÇEKTEN en ufak bir bilgisi bile yok.
C: 1950 lerin Polonyası' nda bugünün A.B.D. sindeki uyuşturucu çetelerinin tehlike ve terörüne denk
düşen ne vardı ki?!?

S: (L) Tamamdır. UCF' den [ç.n.Merkezi Florida Üniversitesi] güzel bir mektup aldık. Gerçekten
düşündüğüm kadar çok ilgileniyorlar mı ?
C: Evet.

S: (L) Bu konudaki ev ödevimizi çok iyi tamamladık...


C: Doğru yoldasınız!

S: (L) Hatta ona henüz tanıtım dönemi kapanmadan yazdılar. (F) Muhtemelen ona özel bir fırsat kapısı
sunmak istediler...
C: Evet.

S: (L) OK, C__ muhtemelen şu an Kolorado' da. Denver Havaalanı konusuna tepkisine yönelik herhangi
bir ipucu verebilir misiniz ?
C: Baş ağrısı.

S: (L) Peki duvar resimleri nasıl şeyler hissettirecek ona ?


C: Huzursuzluk. Tuhaf adamlar onun fotoğrafları inceleme çabasını dikkatle gözlüyor...

S: (L) Çok korkacak mı ?


C: Belki.

S: (L) C__ nin seyahati ile ilgili söyleyeceğiniz başka bir şey var mı ?
C: Bekle ve gör... Dikkatin açık olsun...

S: (L) Peki. Şimdi sıra Montserrat' ta bulunan bizim sevimli yerel yanardağımızla ilgili konuda. Neler
olmakta ona ?
C: Sismik yığılma. Yetkililer endişeli ve korkulu, ama konuşamıyorlar...

S: (L) Bize bu yanardağın ne olacağı ile ilgili bir fikir verebilir misiniz ? Yakın bir gelecekte felaketvari bir
patlama yaşaması olasılığı nedir ?
C: Yanıt için jeolojik bir haritaya bak.

S: (L) Tam olarak aramamız gereken şey nedir ?


C: Dizilişler, yer imleri, tarihsel anlatılardan yakalanabilecek ipuçları ve işaretler. Gerçekten görmek için
zahmete girenlere işaretler her zaman yolu gösterir.

S: (L) Yer imlerinin dizilişi konusunda bir şeyler mi var ? Genel bir yön ya da düzende hareket eden bir
dizi gibi mi ?
C: Evet.

S: (L) Bu diziliş hangi genel yönelimle hareket ediyor ? Doğudan Batıya doğru mu ? Ya da nedir ?
C: Yansımalı. [ç.n yankılanımlı]
S: (L) Yani, bir yerde bir şey meydana geldiğinde...
C: Küçük bir gölde su üzerinde meydana gelen halkalar gibi.

S: (L) Peki, taş hangi noktaya düşmüş olabilir ?


C: Kuzeye ve Güneye doğru 18 derecelere bak.

S: (L) 18 dereceye baktığımızda tam olarak görmemiz gereken şey nedir ?


C: Dengede tutan, manyetik parçacık hızlandırıcılarını.

S: (L) Neyi dengede tutuyorlar ? Yeryüzünün manyetik alanlarını mı ?


C: Yakın.

S: (L) Bu, 18 derece hattı boyunca belirgin noktalar mı var ? Ve eğer öyleyse aralarında kaçar boylamlık
mesafe olacak ?
C: Bir paralelkenarı düşün.

S: (L) Bu paralelkenar bize tam olarak neyi gösterecek ?


C: Kozmik "delik noktaları."

S: (L) Yani kozmik pencereler gibi mi diyorsunuz ?


C: Daha yakın.

S: (L) Ve bu paralelkenarlar boylamların 18 dereceleri boyunca bulunmaktalar.


C: Evet.

S: (L) Peki bu paralelkenar pencereler tam bu hat üzerinde yerleşikler mi yoksa üst ya da alt tarafında mı
bulunuyorlar ?
C: Yüzeyden ölçüldüğünde yakınlarında.

S: (L) Merkez noktaları tam olarak nerede ? Yerkürenin içerisinde mi yoksa dışında mı ?
C: Her ikisinde de, pozitif/negatif elektrik yüklemelerinde olduğu gibi.

S: (L) Yerkürenin içerisinde olan hangisi, pozitif mi negatif mi ?


C: Yanıtını "temellendirmek" için statik elektriği düşün. [çn. Buradaki temellendirme sözcüğü ing. ground,
aynı zamanda elektriğin topraklanması anlamına geliyor, K. lılar bu yüzden tırnak içerisinde belirtmişler]

S: (L) Boylamların 18. derecesi boyunca uzanan hatta kaç tane paralelkenar bulunuyor ?
C: Dört tane. Enerji çubukları ateşliyorlar.

S: (L) Nereye doğru enerji ateşliyorlar, uzaya mı ?


C: Ve oradan geriye.

S: (L) Tamam..
C: Gezegenin çekirdeğinde merkezlenmiş bir çift çift-sarmal gibi.

S: (L) Gezegenin çekirdeğinden döne döne yukarıya çıkıp, dış yüzeye temas eden ve sonra geri dönerek
tekrar dönüp yükselen bir çift-sarmalı mı kastediyorsunuz ?
C: "Dönmesine" gerek yok. "İplikçikler" yönelimleri boyunca dümdüz olabilirler.

S: (L) Açıkçası, sarmal diyince burgulu bir şekil canlandırmıştım gözümde...Uç noktaları tam çekirdekte
bulunuyor ve sonra yüzeye mi gidiyor ve yüzey civarında sarmalsı bir dönme yok?
C: Yakın. Görmüyor musun Laura ? Eğer bunu doğru bir şekilde çizecek olsaydın, herhangi bir kürenin
tam merkezini tüm yaratılışla birleştirebilirdin ?

S: (L) Açıkçası, daha bu şekli bile zihnimde yaratmakta zorlanıyorum!


C: Senin için bunu göstereceğiz. [planşet tahtanın merkezinden çıkıp 4 köşesine giden ve geri gelen 4
çizgi çiziyor ] . Şimdi geometrik olarak genişlet ve interpole et. [ç.n. interpolasyon : sayısal bir dizilişte
eldeki verilerle diğer ara değerleri hesaplamak]

S: (L) Yani, şimdi merkezden çıkan 4 çizgimiz var. Ve her bir çizgi bir 'çift sarmalı' betimliyor.
C: Yakın.

S: (L) Yani bu çizgi gerçekten bir çift çizgi ? (ön: "really" kelimesi bu cümlede "aslında" anlamında
kullanılmış olabilir.) Hidrojen bağlarını nereye yerleştiriyoruz ?
C: DNA dan bahsetmediğimize göre bağlar sözkonusu değil.

S: (L) Yani bir pozitif bir de negatif çizgi var.


C: Evet.

S: (L) Bunlar sadece çizgiler mi, yoksa enerji kanalları mı, ya da bir şekilde bölümlere mi ayrılmış ?
C: Kozmik dengeleme prensibini yayan bir kanal.

S: (L) Tamam. Ve bu kanalların yer yüzüne ulaştığı her bir nokta, yüzeyde paralelkenar şekilli bir alanı mı
ortaya koymakta ?
C: Yakın.

S: (L) Ve tüm bu çift çizgiler veya kanallar, boylamların 18. derecesinde yüzeyle buluşuyor.
C: Evet.

S: (L) Yani bunlar bir aktivite bulmak ve sonra tüm Yeryüzündeki diğer noktalarla bağlantı kurmak için
arayacağımız noktalar mı ?
C: Döngüsel bir sıralamayla. Sizin "El Nino" nuz da bu kapsama giriyor! Belirli noktalarda okyanus
suyunun neden bu kadar ısındığını sanıyorsun, hem de döngüsel olarak düzenli zaman aralıklarında ?

S: (L) Bana öyle geliyor ki Afrika' nın kıyı şeridinden başlayarak bu hat boyunca oluşan diğer kasırgalar
da... Yılın geri kalanında başka ciddi kasırgalar yaşayacak mıyız ?
C: El Nino haracını kesecek.

S: (L) El Nino hepsinden daha baskın olacak.


C: Evet.

S: (F) Ayrıca, El Nino aktif olduğu sürece, A.B.D.' nin güneyindeki kış fırtınaları da oldukça yıkıcı ve vahşi
oluyor. (L) Sert bir kış mı geçireceğiz ? (F) Muhtemelen (L) Bu kış gerçekten çok sert ve soğuk mu geçecek
?
C: Evet.

S: (L) Peki, madem artık bu yanardağ konusunda PEK ÇOK şey öğrendiğimize göre...
C: Gerçekleşebilir!! Yakından takip edin!

S: (L) Cayce Pele Yanardağı konusunda yanılmış mıydı ? [ç.n. Edgar Cayce' nin kehanetlerinden birisi]
C: Belki evet, belki hayır!

S: (L) Vayy! Eğer patlarsa, biz buradan da duyabilecek miyiz ?


C: Bekle ve gör.

S: (L) Paralelkenarlardan birinde gerçekleştiğinde, bu olay diğerlerini de aktive ediyor, mekanizma böyle
mi işliyor ?
C: Yankılanma...1..2...3...

S: (L) Şu an neden sersemlemiş ve sanki kafam ışıyor gibi hissediyorum ? Sanki bedenimden çıkabilmek
için kafatasımın üst kısmına bastırıp duruyorum!
C: Volkanik manyetik fışkırma.
S: (L) İyi ki ona daha yakın değilim ! Hatta karnım bile ağrıyor ! (A) Belki bu patlamasının yakın olduğuna
işaret ediyordur.
C: Belki.

S: (L) Dört gündür çok durağan ve sessiz olduğunu öğrendim. Bu iyi bir işaret DEĞİL! Durağanlaşması öyle
kalacağı anlamına gelmiyor! (F) Bence orada yaşayan insanlar oradan ayrılmanın tek yolu yüzmek bile
olsa ayrılmalılar. Eğer İngiltere hükümetinin silkinip, bir şeyler yapmaya karar vermesini beklerlerse iş
işten geçmiş olacak! (L) Tamamdır. Düşünüyordum da; bir süredir süregelen engeller dizisi yavaş yavaş
dengeye oturmaya başladığına göre, yakında yeni sürprizler ve beklenmedik olaylar patlak verebilir.
C: Belki Arkadiusz için.

S: (L) Nasıl bir sürpriz olabilir bu?


C: "A__" yanardağı patlayabilir.

S: (L) Çok şekermiş! Ve eğer gerçekleşirse, ne tür bir patlama ?


C: Afet gibi.

S: (L) Vayy, vayy! Daha fazla ipucu ?


C: Tetikte olun!

S: (L) Bu kadarcık mı ?
C: Önceden uyarılmış olmak önceden silahlanmak demektir.

S: (L) Peki, tamamdır. Bu gece öğrenmemiz gereken başka bir şey var mı ? Başka bir öneri, finansal ya da
başka tür ?
C: Gerekenler verildi. İyi geceler.
6 Eylül 1997 TR, JR, AK, F___, Laura, A, H

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Plianni.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Öncek birkaç kişisel soru sorabilir miyiz?


C: Elbette!

S: (L) JR'nin, TR'yle birlikte New York'a yaptığı geziye dair sormak istedikleri var...
C: Hazırlık aşamasında geziye yanlış zihinsel yaklaşım.

S: (J) Nasıl yani? Çok erken mi gittik?


C: Ve fikirler "çarpık." Neden buna bir iş gezisi gibi baktınız? Çok gergin ve eleştiriciydiniz!! Bu evliliği
parçalamak mı istiyorsunuz!?! Öyleyse bu yolları deneyebilirsiniz.

S: (L) JR bu kadar gergin olmayı nasıl bırakabilir?


C: İkisi de, sadece JR değil.

S: (J) Evlilik meselelerine girmek istemiyoruz...


C: O halde neden soruyorsunuz?

S: (J) Beklediğim yanıt bu değildi. TR'nin halasının neden o şekilde davrandığını anlamaya çalışıyorduk...
C: Titreşimler ilgili herkesi etkiliyor. Bir sonraki geziyi sadece keyif için yapmanızı öneriyoruz. Nasıl tüm
gezilerinizin iş gezisi olduğunu fark ettiniz mi? Neşeye biraz kaynak ayırın ve para konusunda
endişelenmeye bir son verin.

S: (T) JR'nin T___'yi aramasını tavsiye eder misiniz?


C: Evet.

S: (L) Tamam, boşanma konusu: Hakim duruşma tarihini değiştirmeyi reddetti... Ark'ın fikrine göre
duruşmayı beklesek iyi olur çünkü sadece 9 gün var ve belki de bir ilerleme olur.
C: Tökezletici bloklar beklemede.

S: (L) Yani eğer Ark duruşmayı beklerse, tökezletici bloklarla mı karşılaşacak?


C: Yapabileceğin en iyi şey Arkadiusz'un kariyerindeki gelişmelere konsantre olmak ve çalışmanı yok
etmek için tasarlanmış bir durum üzerinde çok fazla enerji harcamamak.

S: (L) Boşanma veya duruşma veya herhangi bir şey hakkında ona söylememi istediğiniz başka birşey var
mı?
C: Ooo evet!!!

S: (L) Söyleyin!
C: Biliyorsun canım, bu davayla ilgili olarak Polonya'daki "yozlaşma ve saçmalıkları" aşabilecek yasal ve
diğer güçler bu ülkede mevcut. Tüm yapmanız gereken aramak, aradığınızı bulmak ve bundan
yararlanmak. Arkadiusz'un hala yaptığı hatalardan biri, çok iyi tanıdığı bir sisteme hala çok güveniyor
olması.

S: (L) Duruşmayı beklerse orada daha uzun süre beklemesine neden olacak birşey mi olacak?
C: "Birşey olmasından" ziyade, atlıkarınca dönüp dönüp duracak...
S: (T) Ark belki bir öğrenci değişim programını yönetmeyi önerebilir ve oradaki yetkilileri onunla işbirliği
yapmada bunu kullanabilir...
C: Arayın ve bulun!!!

S: (L) F___'den yardım alabiliriz.


C: Onu harekete geçirin.

S: (L) F___'yi mi?


C: Evet. Ve gerekli bir fırsatı aydınlatacak mumları yakın!

S: (L) Mumla ilgili referansın nedeni nedir? Burada daha derin bir anlam mı var?
C: Yakılan mum ne yapar? Karanlık bir odada?

S: (L) Aydınlatır. Bu konu hakkında başka birşey?


C: Bir etki çemberi oluşturun.

S: (L) Ne? (T) Parlamento üyenle görüş!


C: Hayır.

S: (L) Peki neyi kastediyorsunuz?


C: Kimin ayrıcalıkları var?

S: (L) UCF...
C: Ve... Kim yararlanıyor? Reklamdan kim yararlanır?

S: (L) Ark'ın şu anda bulunduğu üniversiteyi mi kastediyorsunuz? Anlamıyorum...


C: Hayır!!!

S: (L) Florida eyaleti mi?


C: Ve...

S: (L) Enterprise Florida mı?


C: Ve... bir basamak daha üste çıkan herhangi biri veya herhangi bir şey...

S: (T) Ark'ı burada olmasından fayda sağlayacak herkes.


C: Bingo!

S: (T) B___, Bill Y,...


C: Politikacılara karşı dikkatli olun!!! Yardım edebilecekleri gibi ısırabilirler de.

S: (L) Rahibe Teresa ile Prenses Diana'nın aynı hafta içinde ölmüş olmasının özel bir anlamı olup
olmadığını öğrenmek istiyoruz.
C: Belirsiz.

S: (L) Neden bize Prenses Diana'nın bir araba kazasında öleceğini söylemediniz? Bu çok büyük bir olaydı!
C: Bunun size bir faydası olmazdı ve ayrıca olay önceden kesin olarak kararlaştırılmış değildi. Olası
geleceklerden biriydi.

S: (L) İhtimaller arasından neden bu gelecek meydana geldi?


C: Çünkü seçildi.

S: (L) Neden?
C: Başka kaçış yolu yoktu.

S: (L) Kim için?


C: Diana.
S: (L) Neyden veya kimden kaçış?
C: Yargılanma.

S: (L) Kim tarafından yargılanma?


C: Sen seç. O veya bu şekilde.

S: (T) Şunu sorayım: Diana gerçekten öldü mü?


C: Evet.

S: (L) Onun ölümünde, monarşiyi çökertmek isteyen herhangi gizli gruplarla ilgili bir faktör var mıydı?
C: Hayır.

S: (L) Yani bu, monarşiyi yıkmaya yönelik bir planın parçası değildi, öyle mi?
C: Ruh eşleri.

S: (L) O ve Dodi ruh eşi miydi?


C: Evet.

S: (L) Ve birlikte dünyadan ayrılmaya karar verdiler...


C: Evet, başka bir seviyede.

S: (L) Ruh eşleri olmalarının herhangi özel bir anlamı var mı?
C: Hayır. Tek çıkış yolları buydu ve diğer herkes tarafından da değerli dersler alındı.

S: (L) Yani bu herkes için avantajlıydı?


C: Ve BH. Aynı şey Rahibe Teresa için de geçerli. Sizin fark ettiğiniz şeyi herkesin fark etmesi için uygun
zamanı bekledi.

S: (T) Bu tür olaylar hep üçlü olur... sıradaki kim?


C: Bu genelde bir kocakarı masalı.

S: (L) Yani bir bakış açısıyla, prensesin ölümü trajik bir kazadan başka birşey değildi...
C: Öyle söylemedik.

S: (L) Bu yolu seçti çünkü başka çıkış yoktu... (T) Ona bu çıkışta yardım edildi mi? Bu olayın, zamanının ve
şeklinin seçilmesi dışında bir anlamı var mıydı?
C: Her zaman vardır.

S: (L) Bunlardan bazılarını söyleyebilir misiniz?


C: Dersler... yani varolan herşey / tek şey!!

S: (T) Prenses öldürüldü mü?


C: Katil onlarla birlikte kazada ölmeyi kabul eder miydi?? Bu yönde sorgulamada bulunabilecek fazla şey
yok.

S: (L) Bu yönde sorguda ÇOK şey bulunabileceğini düşünen bazı Orta Doğulular var. İntihar bombacıları...
her türlü şeyi yapmaya programlanan insanlar... Bu olayın arkasında başka herhangi biri veya birşey var
mıydı?
C: Hayır.

S: (L) Şoför sarhoş muydu?


C: Evet.

S: (AH) Diana bize birşeyler söylemek ister mi?


C: Bu tür bir bildirim bu çalışmaya fayda sağlamaz.

S: (L) Dodi iddia edilen yüzüğü Diana'ya bir nişan yüzüğü olarak mı verdi?
C: Evet, ama bu "büyük resim" yanında önemsiz.

S: (L) Büyük resim nedir?


C: BH.

S: (L) Bunun bir BH eylemi olduğunu mu söylüyorsunuz? (T) Öyle söylediler...


C: Hayır.

S: (L) Hayır öyle söylemediler. Bu eylemin, diğerlerinin BH'yi düşünmelerine neden olabileceğini
kastediyor olabilirler.
C: Evet.

S: (L) Yani Diana bunu diğerlerine bir hizmet olarak mı yaptı?


C: Kısmen.

S: (L) Sanırım burada anlamadığımız birşey var...


C: Belki bunu kendiniz anlamanızı bekliyoruz!

S: (L) Rupert Cornwell'in yazısında, benim önceki web sitesinde yazdığım birşeyle tamamen aynı nitelikte
bir paragraf vardı. Ayrıca Prense Charles'ın bir tehlike çemberi içinde olduğundan bahsediyor. Bu çok
dikkatimi çekti. Çeşitli aileler ve soyların zaman zaman birbirlerini öldürmesiyle ilgili teoriler var. Diğer
yeraltı meselesi, CIA, KGB, kimbilir başka neler... Basın olayları bu komplo grupları lehine izlenim
yaratacak şekilde mi sunuyor?
C: Eğer öyleyse, bu yeni birşey değil.

S: (L) Cornwell Charles'ın tehlikeli adamlarla çevrili olduğunu ve bu olayı onu indirmek için
kullanacaklarını söylüyor.
C: Hayır.

S: (L) Bu ölümler, insanlarda BH hisleri uyandırma dışında, sistemlerin değişimi, yeni boyutlara geçiş
sürecini de hızlandırıcı bir etki mi yapıyor?
C: Yakın.

S: (L) Hala anlamadığımız birşey var. Ve bizim anlamamızı bekliyorlar. Ama bir ipucu verin!
C: Uygun olduğunda anlayacaksınız.

S: (L) Tamam, JR bizim durumumuzla ilgili bir tehlike çemberinin oluşumuna dair birşey sordu...
C: Çemberler her zaman önemlidir.

S: (L) Daha önce bize...


C: Yedi.

S: (L) Yedi ne?


C: Sorunu sor.

S: (L) Soracaktım... Daha önce bize İngiltere'deki monarşinin sona ereceğini ve Charles'ın kral
olmayacağını söylemiştiniz... Oğullarından birinin olma ihtimali nedir?
C: Bizi bir cevaba zorlamaya mı çalışıyorsun?

S: (L) Sadece biraz kurnazlık yapmaya çalışıyorum!


C: Bunu unut!!!

S: (T) Tüm olay Charles'ı uyandırmaya ve yapması gerekenleri yapmaya yönlendirmek için mi?
C: Evrenin bir köstebek yuvası olarak gördüğü şeyi siz bir dağ gibi görüyorsunuz.

S: (L) Tamam, konuyu değiştirelim. Geçen gün "İskaryot" kelimesinin "Sikaryos'lu" anlamına geldiğini
okudum. Ve bu durum İsa olayını doğrudan benim Paran Sikarios olayıyla, Percy'lerle, delmeyle, PS'yle
falan ilişkilendiriyor. Judas Iscariot'un "Sikaryos'lu" olması üzerinde bir yorumunuz var mı? Bu adam
Paran Sikarios'un, Haşhaşilerin bir üyesi miydi?
C: Bilgileri hemen paylaşma eğiliminin neden olabileceği şeylerle ilgili farkındalığını geliştirmeden, bazı
şeyleri söylemememiz gerekiyor.

S: (L) Bu gece için başka birşey?


C: Hayır, hoşçakalın.
13 Eylül 1997 F___, V, AK, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: MA??h.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Tavsiyelerinize dayalı olarak geçen hafta Polonya Elçiliği'ne Ark'ın durumunu, bunun ne kadar
önemli olduğunu anlatan bir mektup yazdığımı biliyorsunuz sanırım. Bir çeşit etki çemberi oluşturmaya
çalışıyorum. Bunun bir tür reaksiyon zinciri yaratıp yaratmayacağını söyleyebilir misiniz?
C: Varsayıyorsun...

S: (L) Ne varsayıyorum? Sadece bunun bir reaksiyonlar dizisi oluşturup oluşturmayacağını sordum.
C: Belki aramaya devam etmelisin.

S: (L) Tavsiyenizin bu tür birşey yapma anlamında olduğunu mu varsayıyordum?


C: Tavsiyemiz bu tür birşey yapmayla ilgiliydi ama yeni kaynaklar gerekli.

S: (L) Hmm... Bununla ilgili bir ipucu verebilir misiniz? F___'ye bir mektup yazdım ve henüz yanıt
alamadım...
C: Çabalarını sürdür ama doğru yerler olmasına dikkat et, yoksa yanlış kişilere bilgi verebilirsin.

S: (L) O halde şunu sorayım; Elçiliğe yazdığım şey Ark'ın başına herhangi bir sorun açmaz, değil mi?
C: Umarız açmaz!

S: (L) Açma ihtimali var mı?


C: Senin tahminin nedir? Kokain zulanı çalmaya çalışan birini bildirmek için "911"i aramak sence iyi bir
fikir olur muydu?

S: (L) Aman tanrım! Yani durumu berbat mı ettim?


C: Hayır, eğer kişi önemli birşey öğreniyorsa, bu bir "berbat etme" değildir.

S: (L) Yaptığım şeyden dolayı Ark'ın başına kötü birşey gelirse, bu herşeyi berbat ettim demektir. Şimdi
beni endişelendirdiniz. Boynum kasılmaya ve ağrımaya başlayacak yine!
C: Atlamadan önce bakmayı küçük sorunlarla öğrenmen, çok daha büyük hatalarla yolun dışına
savrulmandan iyidir.

S: (L) Pekala, yardımcı olun. Bu sorunu nasıl çözebileceğim konusunda bir ipucu verin!
C: Polonya yetkilileri için bu bir böcek ısırığı gibi. Ama onları tekrar ısırmamanı tavsiye ediyoruz.

S: (L) Ark buraya 12'sinde gelmek üzere plan yaptı ve mahkeme de bunu bildiği halde duruşma için
20'sine tarih verdi. Bunu bekleyemez! Anlatabiliyor muyum? Yasal sistemin bu bariz manevrasını şikayet
etmek ve yapılabilecek birşey olup olmadığını öğrenmek için yazdım o mektubu!
C: Bariz olanı kaçırdın!

S: (L) Bariz olan nedir? Bariz olan tek şey, henüz Ark'ın burada bir kariyeri olmadığı...
C: Ark'ın gelmesinden zarar görenler ona fayda sağlamaz, ama gelmesinden fayda görenler ona da fayda
sağlar!!!

S: (L) Biliyorum! Bazen söylediğiniz şeyler bir yem sallama gibi. Ve yeme atladığımda bundan zarar
görüyorum. Tıpkı psikomantiyumu yapmak üzere şu şeyi tavana koymak için sıçrayıp yaralanmam gibi.
Ve şimdi elçiliğe yazdığım mektup da sorun yarattı. Kalkıp tuhaf birine yazacak halim yoktu... Neden söz
ediyorsunuz siz?
C: Atlamadan önce bak.

S: (L) Tabii! Sizi dinlemeye son vereceğim. Yaptığınız herşey başımı belaya sokuyor!
C: Bu gülünç ve bunu sen de biliyorsun! Sana Polonya Elçiliği'ne yazmanı söylemedik!

S: (L) Ark'ın boşanmasına yardımcı olma meselesini çözebilecek tek onlar vardı. Bir şekilde onlara
yaklaşılması, iletişim kurulması gerekiyor...
C: Hayır hayır hayır. Fayda görecek taraftaki bağlantıları kullan.

S: (L) Ark'ın boşanma olayıyla ilgili sorunlar yaşadığından haberdar olmaları durumunda, bunu bir "leke"
olarak görmezler mi?
C: Polonya'daki Amerikan Elçiliği Varşova'da.

S: (L) Ark'ın Amerikan Elçiliği'ne gitmesini mi öneriyorsunuz, yoksa benim Amerikan Elçiliği'ne yazmamı
mı?
C: İkisi de olabilir. Florida Eyaleti'nin Avrupa şehirlerinde çok sayıda ticaret ve ekonomik gelişim ofisi var.

S: (L) Ark'ın Varşova'daki Amerikan Elçiliği'ne gitmesini önerir misiniz?


C: Fena fikir değil, ve sen de onlarla bağlantı kurabilirsin.

S: (L) Tamam. Bu konuyu şimdilik burada bırakalım...


C: Etki küresini oluştururken, bunu o küreyi patlatmak istemeyeceklerle yap.

S: (L) Şu anda zararı azaltmak için yapabileceğim birşey var mı?


C: Buna ihtiyacın olmayacak. Genelde bu tür durumlarda, gücenen taraf en etkili savunma olarak ilgili
talebi görmezden gelmeyi seçer.

S: (L) Bu konuda söyleyebileceğiniz başka herhangi birşey var mı? Bu mesele beni o kadar sıktı ki, boynum
şu anda tamamen felç olmuş durumda.
C: Boynun için sıcak limon uygulamasını dene.

S: (L) Bunu hiç duymamıştım. Nereden alabilirim veya nasıl yapabilirim?


C: Sıcak limon suyu ile ıslatılmış süngeri bez içine koyarak uygula.

S: (L) Dün Ark Kuzey Karolina'daki bir laboratuarda kuantum bilgisayar araştırmaları için bir iş pozisyonun
açıldığına dair bir ilan bulduğunu söyledi. Bunda bir gelecek olup olmadığına dair bilgi istiyor.
C: Size bağlı, evet, ama hatırlayın. Bu tür araştırma girişimleri çok kısa vadeli olabilir!

S: (V) Limon ve süngerin boyun ağrısını gidermeye ne faydası olacağını merak ettim.
C: Askorbik asit işler, temizler ve yumuşatır.

S: (L) Bakteriyel veya virütik enfeksiyonu olan birine reiki vermek, enfeksiyonun potansiyelini arttırır mı?
Bunun etkisi ne olur?
C: Geniş bir sorgu, ama reiki mikrobiyal olarak oluşmamış koşullara daha uygun.

S: (L) Yani aslında o enerjiyle mikropları mı beslemiş olursun?


C: Mümkün, veya etkiler karşılıklı olarak birbirini iptal edebilir.

S: (L) Peki ya kansere karşı... Kanserlerin mutlaka mikrobiyal olması gerekmiyor... ama bazılarının
mikrobiyal olduğu kanıtlandı...
C: Mikrobiyal olarak tetikleniyor.

S: (L) Kanserler mikrobiyal olarak mı tetikleniyor?


C: Bazıları.

S: (V) Reiki uygulaması yaparken, kişiye fayda mı sağlıyoruz, yoksa daha fazla zarar mı veriyoruz, bunu
nasıl bilebiliriz? Uygulama onları daha kötü mü yapacak, yoksa daha iyi mi, buna nasıl karar verebiliriz?
C: Enfeksiyonları olup olmadığını sorun.

S: (L) Ya bilmiyorlarsa? Çoğu durumda insanlar bunun hakkında bilgi sahibi değil.
C: Doğru, ama ihtimaller daha çok lehinize.

S: (V) Demek virüsler eterik şifayla iyileştirilemez? Reiki dışında işe yarayacak herhangi başka bir yöntem?
C: Dua.

S: (L) Bunun pek verimli bir celse olmadığını biliyorum ama yine de bilmemiz gereken, sormadığımız,
sormamız gereken herhangi birşey olup olmadığını sormak istiyorum. Ve varsa kendiliğinizden
söylemenizi!
C: No lo contendre.

S: (L) Bu yanıt mı, yoksa sadece benimle eğleniyor musunuz?


C: İkincisi.

S: (L) Yani çekimser kalıyorsunuz. Tamam, eğer başka birşey yoksa iyi geceler diyeceğiz. Çok berbat
durumdayım! Bu ağrıya ne oluyor böyle?
C: Belki, devam eden bazı DNA gelişimleri. ... İyi geceler.
20 Eylül 1997 F___, A, H, AK, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Vialli.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu gece ilk sorum, tüm hafta boyunca aklımda dolanıp duran bir konuyla ilgili: Balinalar neden şarkı
söylüyor?
C: İletişim.

S: (L) İletişim kurmak için şarkı söylüyorlar. Bunu bir anlamda tahmin etmiştim. Bu incelikli ve karmaşık
bir iletişim şekli mi?
C: Evet.

S: (L) Bildiğimiz konuşma dili kadar karmaşık mı?


C: Daha karmaşık.

S: (L) Bu dili nasıl anlayabileceğimize dair bize verebileceğiniz herhangi bir anahtar var mı?
C: Tamamen farklı bir şekilde düşünmeniz gerekir.

S: (L) Neden? Görüntü bazlı bir dil mi, yoksa ton bazlı mı? Çıkardıkları seslerin tonları belirli görüntüler,
kavramlar veya fikirler mi oluşturuyor?
C: Skotopik aktarım yoluyla psiyonik dalga modülasyonu.

S: (L) Psiyoniki hangi anlamda kullanıyorsunuz?


C: Eşzamanlı bir düşünce dalgası olarak görme, duyma, hissetme, algılama ve yanıt verme.

S: (L) Tamam, peki balinalar ne hakkında konuşuyor?


C: Doğru kavram değil.

S: (L) Doğru kavram nedir?


C: Tümsel düşünce aktarımı.

S: (L) Balinaların ilgisini çeken hangi konular o düşünceleri aktarmaya enerji harcamalarına neden
oluyor?
C: Tümsel eşzamanlı kavrayışın olduğunda "konuya" ihtiyaç yoktur.

S: (L) Balinalar insanlar hakkında ne hissediyor?


C: Yine yanlış fikir!! Bunu anlamıyorsunuz!!!

S: (L) Biliyorum! Sadece... insanlar hakkında ne hissediyorlar...


C: Her balina, geçmiş, şimdiki ve gelecek tüm "zamanlardaki" tüm gerçekleri algılayabilir.

S: (L) Demek oldukça müthiş varlıklar. İnsanların onları avlayıp öldürmemesi gerekir!
C: Dersler deneyimleri şekillendiriyor.

S: (L) Kimin dersleri? Sanırım burada ders alan biziz...


C: Varolan herşey / tek şey derslerdir.

S: (L) Bize balinalar hakkında söylemek istediğiniz herhangi başka birşey var mı? Çünkü burada
anlamadığım çok şey olduğu açık. Yunuslar da benzer bir yapıya ve yeteneğe sahip mi?
C: "Henüz" değil.
S: (L) Skalada balinaların altındalar yani. Balinaları gerçekten müthiş buluyorum. Balina ruhları kompozit
bir ruh gibi mi? Yani örneğin bir grup yunusun ruhu bir balina ruhunu oluşturur gibi?
C: Hayır.

S: (L) Balinanın ruhu, başlangıçtan beri balina ruhu mu?


C: Birleşik ruh.

S: (L) Neyle neyin birleşimi?


C: Tüm balinalar aynı ruhu paylaşıyor!

S: (L) İnsanlarınki de birleşik ruh mu veya oraya mı yöneliyor?


C: Parçalı.

S: (L) İnsanlar parçalı ruh. Bir zamanlar birleşik bir ruh muyduk?
C: Bir zamanlar ve gelecekte.

S: (L) Bir varlık birleşik bir ruhsa, her birinin deneyimi diğer hepsinin deneyimi oluyor bir anlamda, doğru
mu?
C: Yakın.

S: (L) A___ bir soru sormak istiyor. Güney Karolina'nın onu çektiğini hissediyor...
C: Soruyu kendisinin sormasını öneriyoruz.

S: (A) O bölgeye çekildiğim için, orayı kendime çok yakın hissettiğim için, Güney Karolina'da bir geçmiş
yaşamım olup olmadığını merak ediyorum.
C: Hayır.

S: (A) Kocam Luther'le geçmiş hayatlarda birlikteliğimiz oldu mu?


C: Ona geçmeden önce şunun farkında olmanızı öneriyoruz; 3'üncü yoğunluk varlıklarını yönlendirmek
veya saptırmak için kullanılan güçler olabilir...

S: (A) Bundan neyi kastettiğinizi anlamadım...


C: Biri birşeye "çekildiğinde", bu çekmeyi kim veya ne yapıyor, ve neden?

S: (A) Yani bunu Güney Karolina konusuyla ilgili olarak söylediniz. Peki kocamla ilgili olarak... Onunla ne
tür bir geçmiş yaşamımız olduğunu...
C: "Ona geçmeden önce" dedik.

S: (L) Yani o cevap Güney Karolina'yla ilgiliydi, kocanla değil...


C: Sadece bilginiz olması için: Güney Karolina sismik olarak olağandışı seviyede istikrarsız!

S: (A) Yani oraya taşınmamı önermiyorsunuz... (L) Sana ne yapman gerektiğini söylemezler! (A) Yani
oradaki gayrımenkulün olduğu yer güvenli değil mi?
C: Eğer gezegeninizde olaylar gerçekten "ısınırsa", ki kesinlikle bu sizin bakış açınızla olası gelecek
senaryolarından biri, "alevli" yerlerden sakınmak fena bir fikir olmayabilir.

S: (L) Demek Güney Karolina, olaylar iyice ısınmaya başladığında en alevli olacak yerlerden biri.
C: Faylar; kaymalar.

S: (F) Bildiğim kadarıyla, son fikirlere göre, Karayiplerin altından geçen fay sistemi kuzeybatıya kayarak
Charleston'dan geçiyor ve Apalaçya'dan New Madrid'e uzanıyor. (A) Hangi yılı tahmin ediyorlar? (F)
Herhangi bir tahminde bulunmuyorlar ama bütün ilgi Kaliforniya üzerinde olduğu için Doğu ABD'de
unutulan pek çok yer olduğunu söylüyorlar. Geçmişte Orta Doğu ABD'deki çeşitli yerlerde depremler
oldu. Bunlardan bazıları Batı Sahili'ndeki tüm depremlerden çok daha kötüydü. (L) Tamam, bir yere
"çekilme" konusunu gündeme getirdiler ve bu çekmeyi kimin veya neyin yaptığı sorusu soruldu, ve tabii
neden? Bence...
C: A___ sorsun lütfen.

S: (A) Gayrımenkulümüzün olduğu yer güvenli değil mi?


C: "Güvenlik" göreceli bir terim.

S: (L) Hiçbir yer tamamen güvenli değil ama bazı yerler diğerlerinden daha güvenli. Seni oraya çeken
birşey olduğunu söylüyorsun...
C: A___ sorsun lütfen.

S: (A) Tamam ama anlamıyorum...


C: Eğer kişi "çekiliyorsa" bunun nedeni nedir?

S: (A) Oraya çekiliyorum çünkü orada mülkümüz var.


C: Ya mülkün Bangladeş'te olsaydı? O oraya da çekilir miydin?

S: (L) Seni düşündürmeye çalışıyorlar. Neden oraya çekiliyorsun?


C: Gerçekten sadece orada mülkün olduğu için mi?

S: (A) Sadece o değil. Orayı seviyorum. Neden kocam da orayı çok seviyor?
C: Bunu kendine sor.

S: (A) Dört mevsimi ve güzel bir havası var.


C: "Güzel havası" olan tek yer Güney Karolina mı?

S: (A) Hayır, ama her yere baktık. Şehir çok güzel. Sevdim. Her yere baktık. Kaliforniya, Arizona... Ama
orası bize çekici geldi. Beni Güney Karolina'ya çeken şey nedir?
C: Görünmeyen güçler.

S: (A) Beni oraya görünmeyen güçler mi çekiyor? Ne tür güçler?


C: 4'üncü yoğunluk.

S: (A) Bu zaten hemen karar vereceğimiz birşey değil. Evi bu ay satmak mümkün mü?
C: Elbette.

S: (L) Fiyatı yeterince düşürürsen herşeyi satabilirsin. (A) Şu anda çalıştığım şirkette mutlu olur muyum?
C: Belirsiz.

S: (A) RJ M___. İş. Uzunvadeli olarak?


C: Eğer "kartları doğru oynarsan."

S: (A) Evet, doğru. (L) Askeri kazalarla ilgili soruya geçelim. Geçen hafta 4 askeri uçak kazası oldu. Bu
kazalar arasında negatif güçlerin faaliyetleriyle ilgili olan var mıydı?
C: Evet. Ama hatırlayın, "askeri" kavramının bütünü ve tüm gerçekliği doğrudan "karanlık güçlerle" ilişkili.

S: (L) Kaza nedeni olarak, bu uçak kazaları arasında diğerlerinden daha sıradışı olan biri var mıydı?
C: Stealth savaş uçağı dünyadışılardan ilham alınan bazı teknolojilere sahip.

S: (L) Bu dünyadışı teknoloji o uçağın düşmesine katkıda bulundu mu?


C: Dolaylı olarak.

S: (L) O kazaya neden olan şey neydi?


C: İskelet materyalinin yoğunlukötesi sızıntısı, cayro manyetik dengesizliğine neden oldu.

S: (L) Stealth bombardıman uçağının iskelet malzemesinin yoğunlukötesi bir madde olduğunu mu
söylüyorsunuz? (ç.n.: yoğunlukötesi; diğer yoğunluklarla ilişkili)
C: Evet.
S: (L) Ve diğer yoğunluktan bir sızıntı sonucu cayro arızalandı...
C: Yakın.

S: (L) 4'üncü yoğunluk varlıklar bu kazaya kasıtlı olarak mı neden oldu?


C: Hayır.

S: (L) Bu normal bir reaksiyondu yani, çünkü uçak üst yoğunlukla etkileşimli bir noktadan geçti, öyle mi?
O bölgede bir 4'üncü yoğunluk sızıntısı mı vardı?
C: Yakın. Ve bu arada yakınındaki bir interferans bu iletişimi bozuyor.

S: (L) Ne interferansı?
C: Çocuklar.

S: [Çocuklar yatağa gönderildi] Çocukların etkisi neden bu iletişime zarar veriyor? Gürültü mü, yoksa aura
özellikleri mi?
C: Her ikisi.

S: (L) Kolumu daha iyi hale getirmek için ne yapabilirim? Ağrı gerçekten dayanılmaz hale geliyor.
C: Limon uygulaması nasıldı?

S: (L) Faydası oluyor. Onu kullanmaya devam etmemi mi öneriyorsunuz? Bayağı rahatlattı ama sonra
bugün, gün içinde ağrı yine arttı. Ağrının asıl kaynağı boyun mu, omuz mu, yoksa kol mu?
C: Boyun.

S: (L) Uçak kazalarında aynı şekilde 4'üncü yoğunluk sızıntısı nedeniyle düşen başka uçak var mıydı?
C: Hayır.

S: (L) Pekala, Val Valerian'dan bir e-mail aldım. Diana ile ilgili konuya ilgi duyuyor ve bunun Pandora'nın
Kutusu konusuyla ve Denver Havaalanı konusuyla ilgisini öğrenmek istiyor. Ama bunun web'de başka biri
tarafından yayınlanmış bir konu olduğunu gördüm. Valerian Anne Boleyn'in soyundan geldiğini söylüyor,
bu doğru mu?
C: Açık.

S: (L) Anne Boleyn'in bilinen tek torunu Kraliçe 1. Elizabet ve o da çocuk sahibi olmadan öldü. Elizabet'in
torunu olmadıktan sonra birinin nasıl Anne Boleyn'in soyundan gelebileceğini anlamıyorum. Anne
Boleyn'in Elizabet'ten başka çocuğu oldu mu?
C: Evet.

S: (L) Kim?
C: Ara, ipucu bulacaksın.

S: (L) Diğer çocuk Elizabet'ten önce miydi, yoksa sonra mı?


C: Önce.

S: (L) Peki bu diğer çocuğun babası kimdi?


C: 8. Henry.

S: (L) Neden diğer çocuk hakkında hiçbir şey duymuyoruz?


C: Neden pek çok şey hakkında hiçbir şey duymuyorsunuz?

S: (L) Bu çocuk evlenmelerinden önce mi doğdu, yani gayrımeşru muydu?


C: Yakın.

S: (L) Erkek miydi yoksa kız mı?


C: Kız.

S: (L) Bu tuhaf! İddia edildiği gibi Sir Francis Bacon Elizabet'in oğlu muydu?
C: Hayır.

S: (L) Ama Anne ve Henry'nin başka bir kızı daha vardı?


C: Evet.

S: (L) Jane Grey değil, değil mi?


C: Hayır.

S: (L) Ama eğer tarihe göz atarsam, o kızın kim olduğunu bulurum, öyle mi?
C: Evet. Ve iyi geceler.
4 Ekim 1997 F___, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Lorora.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Kasyopya konusuyla ilgili birkaç sorum var. Birkaç celsede Kasyopyalıları, Kasyopya üzerinden
aktarım yapan birleşik düşünce formundaki ışık varlıkları olarak tanımladınız. Ve evrenin doğal denge
sisteminin ön cephesinde olduğunuzu söylemiştiniz. Diğer bir celsede, R___ buradayken İsis hakkında
sorular sormuştu ve İsis'in bir "öncü" olduğunu söylemiştiniz. Sanırım ön cephede olmak öncü olmak gibi
birşey. Çeşitli efsaneleri okurken, Kraliçe Kasyopya ile İsis'in tasvirleri arasında çok dikkat çekici
benzerliklere rastlıyorum. Arketipik olarak, Kraliçe Kasyopya ile İsis arasındaki ilişki nedir?
C: Subliminal.

S: (L) Subliminal mi? ... "Osiris" kelimesinin "Siryus" ile benzerliği de dikkatimi çekiyor. Buna dair bir
yorumda bulunur musunuz lütfen?
C: Siryus "geçmişinizde" çok saygı görüyordu.

S: (L) Siryus'a gösterilen saygının temelinde ne vardı?


C: "Sınır tanımayan geliyor." (ç.n.: "From whence cometh, is seen which knows no limitation.")

S: (L) Bunu biraz açıklayabilir misiniz?


C: Açıklayabiliriz ama açıklamayacağız.

S: (L) Neden?
C: Çünkü kendin de açıklayabilirsin!

S: (L) Transkriptleri okurken KH bireyleri arasına yapılan bir "anlaşma"ya dair bir veriye denk geldim ve
"Rosteem" ismini verip bunun Gülhaçlıların kökeni olduğunu söylemiştiniz. "Tanrıların Evi Orionda" adlı
kitapta Giza'nın önceden RosTau, yani "Gül Haç" olarak bilindiği gerçeğinden bahsediliyor. Haça
iliştirilmiş Gül'ün sembolojisini anlamaya çalışıyorum. Haça çivilenmiş İsa, Haç'a iliştirilmiş Gül gibi
betimleniyor sanırım. ... Haç neyi simgeliyor?
C: Önemli olan semboloji değil, etki.

S: (L) Haç'ın etkisi nedir?


C: Haç'ı izleyen herşey.

S: (L) İpucu olarak bunlardan bazılarını söyleyebilir misiniz?


C: Bunları biliyorsun.

S: (L) Araknidlerin iki sınıfının olduğunu fark ettim. Akrepler ve örümcekler. Akrep'in kıskaçları alınarak
bundan Terazi burcu yaratılmış. Bunun tasviri de, terazi tutan bir kadın. Çoğu zaman gözleri bağlanmış
olarak. Bu, kayıtlı tarih içinde yapıldı ama muhtemelen Kabala'nın okült gelenekleri yoluyla
resmileştirildi. Kimin kim olduğunu anlamaya çalışırken şöyle bir sonuca vardım; ağ ören örümcek Gül
Haç grubu oluyor ve Akrep de bilgelik arayıcısını temsil ediyor... çünkü Akrep (Scorpio) kelimesi delmek
veya örtüyü yırtmak anlamındaki bir kökten geliyor. Dolayısıyla Akrep aynı zamanda Perseus. Ve Gül
Haçlılar da "diğerleri." Buna dair açıklamada bulunabilir misiniz?
C: Bu fazla karmaşık bir ağ.

S: (L) Gül örümcek mi?


C: Farklı objektif.
S: (L) Gül ve dikenleri... Bu gül imgesinde bana yardımcı olun... Gül akrep mi?
C: Hayır. Farklı objektif... Gül kendi başına bir simge.

S: (L) Yani Gül her iki tarafça da kullanılabilir, bunu mu kastediyorsunuz?


C: Belki.

S: (L) Scorpio kelimesinden kökünden türeyen diğer bir kelime "skopos" veya "görmek." İnsan ırkının
Akrep takımyıldızındaki bir gezegende tohumlandığını söylemiştiniz ve dolayısıyla zodyak
oluşturulduğunda ve ipuçları ortaya çıktığında, bana öyle geliyor ki, Terazi burcunun eklenmesinin amacı
insanların güçlerini ellerinden almak, görmelerini önlemek, onları savunmasız kılmaktı. Bu imgeleme
doğru mu?
C: Doğru iz üzerindesin.

S: (L) Ve Akrep dört şekilde temsil ediliyor; akrep, kertenkele, kartal ve güvercin. Yani dört deneyim
seviyesi var. Minerva/Atena Zeus'un kızıydı. "At terbiyecisi" olarak biliniyordu ve bakire bir tanrıçaydı.
Aynı zamanda Parthenos olarak biliniyordu ve bu "ayırma" anlamına geliyor. Havva'nın Adem'in kaburga
kemiğinden yaratılması, veya bilginin ruhtan ayrılması veya 3'üncü yoğunluk ile 4'üncü yoğunluk dünyası
arasındaki örtü imgeleminin bir parçası mı bu?
C: Yakın.

S: (L) Astrolojik sembolojide farklı yıldızlar rastgele bir şekilde vücudun farklı yerlerinde bulunuyor olarak
gösteriliyor ama bunların yıldızların gerçek konfigürasyonuyla bir ilgisi yok gibi görünüyor. Koç burcunda
bulunan ve Kraliçe Kasyopya'nın eşi olan Kral Cepheus'un sağ omzunda bir yıldız var. Bu yıldızın adı
Arapça'da "kurtarıcı" anlamına geliyor. İsa'nın haça gerilmesi imgesinde, İsa haçı sağ omzunda taşıyor
olarak tasvir ediliyor. Sanki yeni kral için yol açmak üzere ölmesi gereken yaşlı bir kral gibi... Ayrıca pek
çoğumuz omuzlarımızda, kollarımızda zaman zaman ağrılar yaşıyoruz. Bazı celselerde bunun DNA
değişimleriyle ilgili olduğunu söylemiştiniz. Acaba belirli bireyler diğer yoğunluklarla belirli
takımyıldızlardaki pencereler yoluyla mı bağlantılı? Ve yıldızların takımyıldız şekillerindeki yerlerinde de
bunun ipuçları var... Bu yerler eterik alanımızda DNA'nın etkinleşme yerleriyle örtüşüyor belki...
C: Belki.

S: (L) Bana burada biraz yardımcı olabilir misiniz?


C: Yardımcı olursak keşif yapamazsın.

S: (L) ... Pleiades Öğretileri'nde Barbara Marciniak şöyle yazıyor; "Dünya üzerinde farklı türlerin, uzaydan
gelen yaratıcı tanrıların girişini sağlayan çeşitli kapılar vardır. Dev kapılardan biri de uğruna savaş
verilmekte olan Ortadoğu kapısıdır. Dünya tarihinde gerilere doğru gidecek olursanız bu kapıdan ne
kadar çok din ve uygarlığın geçtiğini göreceksiniz. Çapı yaklaşık bin mil olan dev bir kapıdır bu.
Ortadoğu'da bu kadar çok hareket olmasının nedeni bu kapıdır. Kertenkeleler bunu kullandı." Bu bilgi
hakkında yorumda bulunur musunuz? Pozitif varlıklar tarafından kullanılan o büyüklükte portallar var
mı?
C: O portal dual.

S: (L) Yani herhangi biri kullanabilir. Orta Doğu'da büyük bir portal olduğu doğru mu?
C: Kitapta belirtilenler yakın, ama mutlak değil.

S: (L) Bu portallar konusu çok önemli bir konu mu? Onlar için savaşılıyor mu?
C: Evet ama daha fazla bilgi edinene kadar bu gerçekleri keşfetmene gerek yok.

S: (L) Tamam. Marciniak ayrıca iyi Kertişlerin de olduğunu söylüyor. Siz bir keresinde iyi Kertişlerin
sayısının belirtmeye değmeyecek kadar az olduğunu söylemiştiniz. Marciniak'ın söylediği gibi iyi
Kertişlerin var olduğu doğru mu?
C: En karanlık çevrelerde bile iyilikler vardır.

S: (L) Tamam, yalnızca bir kasedim var ve Ark'ın sorularına geçmek istiyorum. Şu anda yapmakta olduğu
düzenleme ve paketlemeyle ilgili olarak sunabileceğiniz herhangi bir rehberlik olup olmadığını soruyor.
Getirmesi gereken önemli şeyler nelerdir?
C: Pozisyonlarını ve statüsünü belgeleyen kağıtlar.

S: (L) Getirmek istedikleriyle ilgili başka birşey?


C: Hayır.

S: (L) Gül Baş Yaratıcı'yı ve Haç da KH ile BH arasındaki çatışmayı mı temsil ediyor?
C: Hayır.

S: (L) Bu konuda söyleyebileceğiniz herhangi birşey?


C: Çok araştırmacısın, aradığın herşeyi keşfedeceksin, hatta biz sana doğrudan söylemeden.

S: (L) Pekala. Bir keresinde Meksika'dan bahsetmiştiniz. Bununla ilgili ekleyebileceğiniz güncel bir veri var
mı?
C: Belirsiz.

S: (L) Tamam, küçük bir ziyaret için bir yere davet edildik ve yolculuğun emniyetli olup olmayacağını
öğrenmek istiyorum.
C: Bazıları için emniyetli.

S: (L) Tam olarak neyi kastediyorsunuz?


C: Pek çok anlam.

S: (L) Bazıları için emniyetli diyorsunuz. Ark ve benim için mi emniyetli?


C: Pek çok olasılık...

S: (L) Ne tür olasılıklar? Orada önemli bir araştırma yapılıyor anladığım kadarıyla...
C: Yapıyorlar. Ama üçüncü yoğunluk bir bedenin kendini hasar görmekten koruması biraz zor olabilir.

S: (L) Peki, bu beni bir sonraki soruma götürüyor: Geçen Cuma gecesi A___'yla yaşadığımız olay. A___
dağı patlayabilir derken kastettiğiniz şey bu muydu? Benim A___'m mı?
C: İsim benzerliklerinin nasıl kullanılabildiğini gördün mü?

S: (L) Evet.
C: Bağlantılar?!? Hmmmm...

S: (L) Bilmiyorum. Yardımcı olacak mısınız? Bağlantı nedir?


C: Neden isim verildi?

S: (L) Kızımın adı A___, kısa ve kolay olduğu için A___ diyoruz...
C: Biz de bundan yararlandık... eşzamanlılık.

S: (L) Söylemek istediğiniz birşey var. Birden fazla A___ dağı mı patlayacak?
C: Neden hepsi olmasın?

S: (L) Kızım A___ ile yaşadığımız "patlama" olayı o bölgedeki tek olay mı? Sanmıyorum, çünkü bundan
çok daha fazlasını beklerim!
C: Evet, ama altta inceleme gerektiren başka faktörler var.

S: (L) Bunlardan bir-ikisini söyleyebilir misiniz?


C: Derin psişik bağlantı. Çok debdebeli düşüncelerle yatanlar önemli bir incinebilirlik oluşturuyor!

S: (L) A___ mı debdebeli düşüncelerle yatıyor?


C: Evet.

S: (L) Onu korumak için ne yapabilirim?


C: Üstün ve meşru psişik güce sahip olanlarca derinlemesine incelenmesi gerekiyor.
S: (L) Kimi öneririsiniz?
C: Güvenilir kaynaklar yoluyla bulacaksın.

S: (L) Ona yardımcı olmak için hemen birşeyler yapmam gerek çünkü geçen Cuma olan şey beni
neredeyse öldürecekti... Bu çocuklar kaçırıldı mı?
C: Sana söylenen neydi?

S: (L) 4'üncü yoğunluk KH'nin beni incitmek için her yolu deneyeceği. Şunu sormak istiyorum; A___ o
gece gerçekte ne kadar alkol tüketti?
C: Son yanıta bak.

S: (L) Çocukların anlattıklarından anladığım kadarıyla, evet. Bir şekilde programlandı mı?
C: Durumu keşfetmen engelleniyor.

S: (L) Nasıl engelleniyor?


C: Bağlantılı güçler.

S: (L) Bir ipucu verin! Ark'ın korunması konusuyla o kadar ilgilendim ki, bu konuya karşı çok duyarsız
kaldım.
C: Ve eğer Ark seninle birlikte bolca seyahat etmek isterse, belki de bu koşullar altında ıssız yerlere
gitmenin pek akıllıca olmayacağını anlayacak! Meksika hakkındaki soruna verdiğimiz yanıtın her
ayrıntısını yeniden incele. Henüz düşünmüş olmayabileceğin şekillerde önemli!

S: (L) Ark ve benim çocukları evde bırakıp Meksika'ya yolculuk etmememizi mi tavsiye ediyorsunuz?
C: 1. Seviye uyarı: Eğer yalnız giderseniz, eve döndüğünüzde evdekilerden biri eksilmiş olur!!!

S: (L) Bu herhangi bir seyahat için geçerli mi?


C: Bu tür tüm faaliyetler şu anda aşırı derecede riskli. Kişi belirli bilgi platolarına yaklaştıkça saldırılar
artar, ama bir kez ulaşıldığında tehlike buharlaşıp kaybolur.

S: (L) A___ dışında diğer çocuklardan herhangi biri daha tehdit altında mı?
C: Bunu hatırlayacağını umuyoruz. Ve bunu sevgi ve ilgimizden dolayı yapıyoruz. Bu doğrudan bilgi ile ne
yapacağın senin seçimin. Bunu ancak misyonun doğrudan tehdit altındayken yaparız. Saldırı en büyük
hale geldiğinde, KH güçleri için en tehdit edici olanlar, kendilerini yok etmelerine neden olmak üzere en
güçlü ve doğrudan programlamaları alır. Aynı şey, potansiyel kaşiflere yakın olan en hassas kişilerin
başına da gelebilir. Bunu daha önce de gördün. Periyodik aralıklarla dönecek.

S: (L) Bu konuda tüm söyleyeceğiniz bu mu?


C: Şimdilik.

S: (L) Farkındalık artışımda bir yavaşlama fark ettim. Kendimi tekrar düzene sokmak için yapabileceğim,
yapmamı tavsiye ettiğiniz birşey var mı?
C: Bu konuda endişelenmene gerek yok; herşey bir döngü içinde.

S: (L) Başka herhangi birşey?


C: Bu geceki mesajları tartışmanızı öneriyoruz. Hoşçakalın.
7 Ekim 1997 F___, Laura, A___

(ç.n.: yanıtların uzunluğuna bakılırsa, medyumik trans yoluyla gerçekleştirilmiş bir celse gibi görünüyor.)

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Aldron.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) İlk sorum: Ark planlanan programa göre oradan ayrılmadan önce ona karşı herhangi bir eylemde
bulunulması ihtimali var mı?
C: Arkadiusz'a karşı her zaman eylemde bulunuldu, bulunuluyor ve bulunulacak. Hatırla, algıladığınız tüm
olaylar yalnızca kendi algı açınızdan algıladığınız şeyler. Geçmiş veya gelecek yok. Hepsi bir.

S: (L) Spesifik olarak, Ark'ın uçağa binip buraya gelmesini önlemeye yönelik herhangi bir plan var mı?
C: Bu tür bir plan yok. Öncelikle, Arkadiusz'un etrafındakilerde, programlanan seyahat planlarının
sonuçlarına dair büyük bir farkındalık yok. Dolayısıyla bu kritik bir kavşak olarak görülmüyor. Fakat,
seninle Arkadiusz arasında bir birleşmeyi önlemek üzere planlar yapıldı ve yapılıyor ve Arkadiusz'un bu
enkarnasyonda doğduğu topraklarla bağını sürdürme arzusu da bu planlara enerji kazandırıyor. Bu
duygusal bağ, ona karşı kullanılan enerjiyi besleyen bir faktör. Bu bağ artık kesiliyor olabilir ama biraz
gecikmiş olarak.

S: (L) Kızı ve eski karısı üzerinden ne gibi şeyler yapmaya niyetlenildiğini söyleyebilir misiniz?
C: Senin algıladığın şekliyle kesin bir plan yok. Bu sürekli değişen bir durum. Tek hedef, geçmişte olduğu
gibi Ark'ın zihnini esaret altında tutmaya devam etmek. Bu amaçla, bu süreç, hareket halindeki bir
hedefin kovalanması gibi.

S: (L) Ark'ın bavulundan çalınan şeylerle ne yapıldığını söyleyebilir misiniz?


C: Çalınanlar hala çalanın elinde.

S: (L) Onları geri alabilecek miyim?


C: Hayır.

S: (L) Yani buna çaba göstermek zaman kaybı olur, öyle mi?
C: Hem zaman, hem de enerji kaybı. Enerji çok daha önemli, çünkü VAR, zaman mevcut değil.

S: (L) Ark'ın planlanandan daha da erken gelmesini tavsiye eder misiniz?


C: Bu kritik öneme sahip bir husus değil, ama en akıllıca eylem şekli, mevcut planları izlemek için gerekli
gücü oluşturmak olurdu. Mevcut plan için harcanması gereken enerjide artış olabilir.

S: (L) Gerekli gücü nasıl oluşturabiliriz?


C: Oluşturamayız. Bunu ancak Arkadiusz yapabilir.

S: (L) Nasıl?
C: Daha önce de belirttiğimiz gibi, duygusal bir faktör var ve bu bir ölçüde anlaşılabilir birşey. Bir daha
dönmeme ihtimali ile yurdundan ayrılmak, 3'üncü yoğunluk realitesindeki herhangi biri için son derece
travmatik bir olaydır. Normalde 3'üncü yoğunluk varlıkları, özellikle o fiziksel noktada bıraktıkları birileri
olduğunda, tamamen ayrılmama yönündeki duygusal gereksinimi karşılamak için bir bağı muhafaza
etmek için ellerinden geleni yapar. Sohbetinizde ne konuşmuş olursanız olun, Arkadiusz'un anayurdunda
kalma arzusu gerçekten çok büyük. Bunun derecesini sana söylemedi. Hatta bu arzunun çok az olduğunu
düşünmeye yönlendirildin. Durum bu değil. Bunu görmüyor musun?

S: (L) Evet.
C: Şimdi olayların tam olarak nasıl bir yön izleyeceğini belirleyecek koşullar ortaya çıkıyor. Ama elbette,
kişi geçmiş ve geleceğin varolmadığının, şimdinin tüm gerçeklikleri kapsadığının her zaman farkında
olmalıdır.
S: (L) Bu olayların ihtimalleri nedir?
C: Bu uygun bir soru değil, çünkü olayların gidişatı, olayları yaşayan kişiler tarafından kolayca kontrol
edilebilir.

S: (L) Yani sonuç olarak Ark'ın eski eşi, onu benimle kendi ülkesi arasında bir seçim yapmaya mı zorluyor?
C: Hayır. Kendi algıladığı şekliyle eski eşin amacı, tam olarak kendi amacı olmasa da, ona sahip olmaya
ve bu yolla onun sahip olduklarına sahip olmaya devam edebilmek. Ark'ı ülkesi ile sen arasında bir seçim
yapmaya zorlamak değil. Anayurdu ile sen arasında seçim yapma ikilemi Arkadiusz'un kendi içinde
yaşanıyor.

S: (L) Kızı Ark'ın gerçekten çıldırmış olduğunu mu düşünüyor?


C: Bu abartılı bir ifade olur. Ama annesinin etkisiyle onun gibi düşünmeye yönlendiriliyor. Onun endişesi
de KH arzularına dayalı; finansal ve duygusal nitelikte arzular. Eski eşin KH arzularını besleyen bir de
ayrılma korkusu var ve dolayısıyla anne ve kız, sonuç olarak, 4'üncü yoğunluk KH'nin etkisi altında aynı
amaca yönelik çaba gösteriyor.

S: (L) Ark buraya geldiğinde UCF'de bir pozisyona sahip olma ihtimali nedir?
C: İhtimal yüksek ama Ark'ın ve etrafındakilerin eylemlerine bağlı.

S: (L) Ark bu olasılığı arttırmak için başka ne yapabilir?


C: Bunun bariz olması gerekirdi. Herhangi seviyede bir konum elde etmeye çalışan herhangi başka biri
için de geçerli olduğu gibi, bu amacı gerçekleştirmek bireyin elindedir. Etkili ama buyurgan olmayan
iletişim, hedeflerin bildirimi, varlığıyla karşılanabilecek ihtiyaçlar konusunda diğerlerini ikna etme
yeteneği, azim, iletişim yeteneği yetersiz olduğunda gerekli durumlarda yardım alabilme, "kendini
satabilme" yeteneği, ve zeka kullanımı her zaman olduğu gibi önemli. Bu şekilde, değerinin farkına daha
iyi bir şekilde varılmasını sağlamış olur.

S: (L) Başka bir konuya geçiyorum: İki Cuma önce kızım A___ hastanedeydi. Ne olduğunu anlamakta biraz
zorlanıyorum. Bana o olayda tam olarak ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Verimli bir şekilde analiz edebileceğin bir resim oluşturmak için bu soruyu ayrıntılarıyla sormanı ve
sabırlı olmanı öneriyoruz.

S: (L) Tamam, çocuklar kendi anlattıklarına göre eve dönmek üzere yola çıkmışlar. Dönmeden önce o
diğer çocuklara kısa bir ziyarette bulunmaya karar vermişler ama kendilerine sunulan likörün tadına
bakmaya karar vermişler. A___ kendi isteğiyle ne kadar alkol tüketti?
C: Öncelikle, buna değinmeden önce, sorular kişinin sezgilerine dayandırılarak yanıtlara ulaşmaya başlar.
Yanıtı görmeye başlamak için lütfen soruyu oluşturma biçimini incele.

S: (L) Kızım A___ eve dönerken diğer kısa ziyarete karar verdiklerinde alkol konusunda erkek kardeşine
sadece "tadına bakması gerektiğini" söylemesine rağmen kendisi sadece tadına bakmakla kalmamış.
Sadece tadına baktığını söylüyor ama gözlerini hastanede açıyor ve ne olduğunu hatırlamıyor.
C: Tamam. Söylediğimiz şeyi ve anlamını kavradın mı?

S: (L) Hayır, sanırım kavramadım.


C: Yüksek psişik yeteneklere sahip biri olarak çok iyi bildiğin gibi soruların yanıtlarının temellerini
oluşturmada sezgi önemli bir rol oynar. Yanıtlar aranır. Bir konunun özüne ulaşma yeteneği öncelikle
büyük ölçüde kişinin sezgilerine dayalıdır. Sen çok güçlü sezgilere sahipsin.

S: (L) Bu konuyla ilgili iki ayrı sezgim var ve ikisi arasında bölünüyorum.
C: Bunu ele alacağız ama önce diğer bir meseleyi halledelim. Sezgilerin çok güçlü, değil mi?

S: (L) Evet.
C: Tamam, şimdi bir ormandaki bir açıklıkta olduğunu düşün. O açıklıkta bir grup kurt tarafından etrafın
sarılıyor. Bu kurtlar zihnindeki bir engeli temsil ediyor. Engel duygu. Duygu 3'üncü yoğunlukta hayatın
gerekli bir unsuru. Çok yardımcı olabilir ama engel de olabilir. 3'üncü yoğunluk bireylerin varlığıyla ilgili
kritik durumlarda, bu duygular geçici olarak engelleyici etki yapar. Şimdi etrafını çeviren kurtları düşün.
İçe ve dışa derin derince solunduğunda, kişi sakinleştirici ve güven verici bir şekilde kurtlardan ormana
geri dönmelerini istediğinde, herşeyin yolunda olduğunu söylediğinde, kurtlar dönüp gider. Bu,
duygunun engelleyici yönünü ortadan kaldırır ve sezginin güçlenmesini sağlar. Ve böylece kişinin
sezgileri "bölünmez." Bunu anlayabiliyor musun?

S: (L) Evet.
C: İlk meseleyi geride bıraktığımıza göre, sana şimdi hangi sezginin devam ettiğini sorarak ikinci meseleye
geçelim.

S: (L) Devam eden sezgim, bir şekilde, bir sebepten dolayı, A___'nın çok fazla alkol tükettiği.
C: Bildiğin gibi, herhangi bir 3'üncü yoğunluk varlığı için alkol tüketimi hafıza kaybına neden oluyor, doğru
mu?

S: (L) Evet.
C: Şimdi yanıtın bir bölümüne sahipsin. Yanıtın diğer yarısı evin diğer bir sakiniyle ilişkili.

S: (L) Kardeşi J____.


C: Doğru. İşte kandırma da burada.

S: (L) Tamam. J___ beni neden kandırıyor?


C: Bölünen duygular. Korku. Güvenilirliği koruma arzusu. Korunma arzusu. Elbette bunların hepsi ilüzyon
ama bunları deneyimleyenler için çok gerçek. Ayrıca, onun da karar gücüne zarar verecek oranda alkol
tükettiğini görüyoruz. A___ ile aynı oranda olmasa da.

S: (L) A___ hastanedeyken bedenini terk etti mi?


C: Bilinçli bir şekilde hatırlayacağı şekilde değil. Çünkü, normal olarak, travma durumunda, bedendışı
deneyimin olması için önce diğer bazı fizyolojik olayların gerçekleşmesi gerekir. Solunumda bir kesilme
oldu ama kalp işlevinde veya beyin dalgası işlevinde bir kesinti olmadı. Normalde, bir 3'üncü yoğunluk
varlığının beden dışı transfer deneyimlemesi için bu durumlardan en az biri veya ikisinin mevcut olması
gerekir.

S: (L) A___ hastanedeyken herhangi bir ruh yapışması oldu mu?


C: Bu sorunun yanıtının "hayır" olmasının tek nedeni, diğer 3'üncü yoğunluk varlıklarının onun adına
gösterdiği ÇOK BÜYÜK çabaydı.

S: (L) Bu olaydan önce onda yapışık ruh var mıydı?


C: Yapışık ruhlar elbette mevcut olabilir ama sürekli olması gerekmez. A___'da periyodik olarak yapışık
ruhlar oldu ve diğerlerine göre o, çeşitli negatif faktörlere karşı daha açık. Neyse ki, daha yüksek bir
seviyeden sağlanan koruma, şimdiye kadar bu etkiyi dengeledi.

S: (L) Neden diğerlerinden daha açık?


C: Hassasiyeti daha büyük. Tabii hassasiyet derken, sadece 3'üncü seviyeyi kastetmiyoruz. 4'üncü ve
5'inci seviyeyi de kastediyoruz. Şunun da belirtilmesi gerekir ki, daha yüksek bir misyonu olanlar daha
fazla saldırıya uğrar, ama korumaları da daha fazladır.

S: (L) Peki neden sık sık faydasızlık ve boşunalık duyguları duyuyor?


C: Son iki yanıta bak.

S: (L) Saldırı yüzünden mi?


C: Hayır...

S: (L) Aşırı hassasiyeti nedeniyle mi?


C: Evet. Hassasiyetler saldırılarla dolaylı olarak ilişkili olmakla birlikte, aynı şey değil.

S: (L) Daha mutlu, daha memnun hale gelmek için yapabileceği herhangi birşey var mı?
C: İlk olarak, hassasiyetini varoluşunun doğal bir hali ve misyonunun bir parçası olarak kabul etmesi,
ikinci olarak, bunu ve ardındaki daha büyük anlamları keşfetmekten korkmaması, üçüncü olarak ise, ilk
ve ikinci adımlar gerçekleştirildikten sonra misyonun daha büyük farkındalığına ulaşmaya yönelmesi.

S: (L) Misyon nedir?


C: Bu, ders sürecinin bir parçası.

S: (L) O olay olduğu sırada diğer kişilerden veya varlıklardan yapılan herhangi bir etki var mıydı?
C: Şimdiye kadar öğrenmiş olman gerektiği gibi, bu etki her zaman mevcuttur. Fakat bu çoğunlukla
3'üncü yoğunluk varlıkları üzerinden yansıtılır.

S: (L) Bu olayı teşvik edenler ne tür varlıklardı?


C: Sorun belirsiz.

S: (L) Bu etkinin 3'üncü yoğunluk varlıkları üzerinden geldiğini söylüyorsunuz...


C: Etkinin 3'üncü yoğunluk varlıkları üzerinden geliyor olarak görüldüğünü söylüyoruz.

S: (L) Orada mevcut olan kişiler arasında, benim veya A___'nın acı çekmesi veya sorun yaşamasını isteyen
4'üncü yoğunluk varlıklarının kontrolü altında olanlar var mıydı?
C: Elbette! Bu tüm durumlarda her zaman göz önünde bulundurulması gereken bir koşul. Bu durumun
halledilebilmesi için öncelikle olduğu gibi kabul edilmesi gerekir.

S: (L) Yani A___'nın bir saldırı hedefi olduğunu kabul etmesi gerekiyor....
C: Sadece onun değil, onun için önemli olan kişilerin veya onun için en iyisini isteyenlerin de bunu kabul
etmesi gerekiyor.

S: (L) Şu anda hangi seviyede tehlike altında?


C: Tehlike şimdilik azaldı ama elbette incinebilirlik durumu her zaman mevcut. Kişinin bunu kabul etmesi,
görmezden gelmemesi, kaybolacakmış gibi veya öyle birşey yokmuş gibi bir tavır takınmaması gerekiyor.

S: (A) Yani doğrudan bir dünyadışı varlık müdahalesi yoktu, öyle mi? O gece kimse kaçırılmadı?
C: Yaygın bir şekilde bilindiği ve algılandığı şekliyle kaçırılma olmadı, hayır.

S: (A) Yani oraya gittim, içki içtim ve kendimden geçtim, öyle mi?
C: Yeterince yakın.

S: (A) Tam olarak ne kadar alkol tükettim?


C: Kesin miktar önemli değil. Bu belgelendi. O belgeden ve diğer faktörlerden kesin miktar matematiksel
olarak hesaplanabilir. Ama elbette, alkol tüketildiğinde, bu yanıltıcı bir etki yapabilir, çünkü alkol zihinsel
ve duygusal işlev üzerindeki etkileri nedeniyle tüketilen miktarla ilgili farkındalığın azalmasına neden
olur. Dolayısıyla, farkına varılmadan büyük miktarda tüketilebilir. Senin durumundaki hafıza kaybı, bu
tüketimin neden olduğu beyin hücresi hasarıyla doğrudan ilişkili. Bu nedenle bir silinme meydana geldi
ve bu, hipnoterapi veya diğer yollarla geri getirilemeyecek kadar derinde bulunuyor.

S: (L) Demek gerçekten beyin hücrelerinin bir kısmını yok etti?


C: Kesinlikle. Epeyce bir kısmını. Beyinsel işlev yenilenmez değildir elbette, ama alkolün bu etkiyi yaptığı
iyi bilinen bir gerçek.

S: (L) Nasıl daha dikkatli olabileceği konusunda ve tehlikeye neden olabilecek herhangi bir etkiyi nasıl
tanıyacağı konusunda sunabileceğiniz tavsiyeler var mı?
C: Bu sihirli bir çözüm bulmaya çalışmaya benzer. Buradaki sorun daha geniş, ve tavsiye istemek şeklinde
basit çabalarla halledilemez. Duygusal faktörler, ruhsal faktörler, farkındalık eksikliği, direnç, bilgi
eksikliği, duygusal blokaj var ve bu sadece A___'da değil, etrafındakilerde de oluyor. Bunların
halledilmesi için "zaman" içinde epeyce çaba gösterilmesi gerekiyor. Ama bunların altında yatan bazı
hususlarla ilgili söylenebilecekler var. Bunlar isyan, anlaşılamama hissi, daha önce bahsettiğimiz
hassasiyet, iletişim eksikliği, diğerlerinin olayların çok yönlü faktörleriyle ilgili farkındalık eksikliği...
bunlarla ilgilenilmesi gerekiyor. Sabırlı olunması gerekiyor çünkü bu, 3'üncü yoğunluk bir bedendeki
daha üst seviye bir ruh. Bu üst seviye ruh, çocukların olarak algıladığın diğerlerinden "daha yüksek."
Hepsi farklı seviyelerde ve bu, en üst seviyede olan. Bu nedenle, onun sorunları hızlı ve sabırsız bir şekilde
halledilemez. Bu mümkün değil ve bu tür bir yönteme tekrar başvurulmamalı. Burada sabır mutlak bir
şekilde çok büyük öneme sahip çünkü ödülleri çok büyük.

S: (A) P___'yle aramda duygusal bir bağ var gibi görünüyor. Bu bana kötü bir etki mi yapıyor?
C: Etkiler, nihayetinde, 3'üncü yoğunluk olarak algılananlarda değildir. Yani kişi "iyi etkiler"den veya "kötü
etkiler"den bahsettiğinde, durumun kapsamını anlamak için gerekli algıya henüz sahip değil demektir.

S: (A) Onunla ilişkilerimi güçlendirmek bana fazla duygusal acı mı getirir?


C: Hissedeceğin herhangi bir duygusal acıyı en büyük ölçüde belirleyen şey sensin. Çok büyük bir güce
sahipsin, ama henüz bunun farkında değilsin. Laura'ya gelince, çocuklarını koruma konusunda daha fazla
farkındalığa ihtiyacın var. Saldırı birinden diğerine geçecek. A___ bu saldırı sürecini atlattı, şimdi sıra
diğerinde.

S: (L) Hangisi olduğunu nasıl anlayabilirim?


C: Daha önce ne söylemiştik?

S: (L) Bunu nasıl önleyebilirim?


C: Bu soruyu kendin yanıtlamanı istiyoruz.

S: (L) Pek çok şeyden bahsettiniz...


C: Eğer bu soruyu yanıtlayamıyorsan, henüz gerekli kavrayışa ulaşmamışsın demektir. Daha önce ne
söylemiştik?

S: (L) J___ mi? (A) Sezgi.


C: Şimdi A___'nın gücünün bir örneğini gördün işte. Cevabı doğru. Sezgi hakkında ne demiştik?

S: (L) Duygudan kurtul ve sezgiyi kullan.


C: Duygulardan kurtulunamaz. Duyguların kontrol edilmesi gerekir. Ormanda etrafını saran kurtlardan
bahsetmiştik. Kurtlar doğanın parçasıdır. Kişi kurtlardan kurtulmak istememeli, sadece onlarla pozitif bir
şekilde etkileşmeli. O yüzden, etrafını sarmalarına gerek olmadığı için kurtlardan ormana geri
dönmelerini istemeni söyledik. Duygu 3'üncü yoğunluk deneyimi için gereklidir. Yardımcı da olabilir,
engel de. Yardım olmasına izin verdiğinde çok şey başarabilirsin. Engel olmasına izin verdiğinde görmen
gerekenleri görmezsin.

S: (L) Çok sık bir şekilde çocuklarla ilgili bazı sezgilerim oluyor ve onlara şuraya veya buraya gitmemelerini
ya da şunu veya bunu yapmamalarını söylüyorum. Çok sınırlandırıcı veya kontrol edici bir ebeveyn olmak
istemiyorum. Ama sezgilerime dayalı olarak bir yönlendirmede bulunduğumda öyle olmakla
suçlanıyorum.
C: O halde yanıt o değil. Varoluşta yanıtı olmayan bir soru var mıdır?

S: (L) Sanmıyorum.
C: O zaman doğru bir şekilde düşün, çünkü her sorunun bir yanıtı vardır. Fakat, bir yanıta yönelik ilk
girişim her zaman başarılı değildir. Bu yanıtın mevcut olmadığı anlamına gelmez.

S: (L) Örneğin bu olayın olduğu gece A___'nın oraya gitmemesi gerektiğiyle ilgili güçlü hislerim oldu.
Gitmemesi gerektiğiyle ilgili bir neden bulmaya çalıştım ama bunu makul bir şekilde söylemenin bir
yolunu bulamadım. Eğer dışarı çıkmasına izin vermeseydim kızgınlık ve gücenme yaşayacaktı ve bu da
isyan ateşini körükleyecekti. Çözeceği sorunlardan fazlasını yaratacaktı.
C: Peki o yönde bir sezgin olduğu gerçeğine dayalı olarak ne söyleseydin pozitif bir eylem olurdu?

S: (L) Evde kalması.


C: Bu kestirme yanıt.
S: (L) Ona oraya gitmesiyle ilgili içime olumsuz bir his doğduğunu söylemek? Bu tür şeyleri tekrar tekrar
anlattım. Dinlemek istemiyorlar. Bu şekilde onları kontrol etmek istemekle suçluyorlar beni. (A) O kadar
çok sezgin var ki! Her zaman doğru olamazlar. (L) Çok tehlikeli bir durumda yaşıyoruz.
C: Peki bu ikilemin çözümünün ne olabileceğini düşünüyorsun? Etkili iletişim olabilir mi?

S: (L) İletişim kurmaya çalışıyorum. Dinlemek istemiyorlar. İnanmak istemiyorlar...


C: Eğer bir iletişim biçimini denediğinde ve bu işe yaramadığında, sence doğru eylem tarzı ne olabilir?

S: (L) Bildiğim her yaklaşımı denedim. Mutlağa yakın bir direnç gösteriyorlar.
C: Şu anda da bir direnç var. Demek ki bildiğin "herşeyi" denememişsin. Sen kendin, sınırlandırma diye
birşeyin olmadığını kabul edebilecek durumdasın... Varolan herşey derslerdir. Dersler son derece
değerlidir ve öğrenme süreci asla bitmez. Kişi bu gerçekleri alıp etkili bir şekilde kullandığında bundan
fayda görür.

S: (L) Hepimiz fiziksel olarak saldırı altında olduk. Sağlıkla ilgili konular hep bir endişe kaynağı.
C: Doğal olarak. Sizin zaman algınızla 3 yıldır sürekli ve ısrarlı bir şekilde söylediğimiz gibi, varoluşunuzun
kritik kavşaklarında saldırı en şiddetli hale gelir. Şimdi bundan daha azını mı beklemelisiniz? Bizce hayır.

S: (L) Bu sağlık saldırısını hafifletmek için ne yapabiliriz? Tavsiye edilen herşeyi denedik.
C: Ne yazık ki bu durumdaki sağlık saldırısı, bu mekanın havalandırma sistemiyle doğrudan ilişkili.

S: (L) Onu hallettik. Filtreleri değiştirdik, kanallara antibakteriyel maddeler koyduk... yapmamız gereken
herşeyi yaptık.
C: Havalandırma sisteminin içinde, derin bir yerde, nemli bir alan var ve nemli alanın içinde de yabancı
maddeler var. Hava kanalları ağının merkezine yakın. Bu zarar verici alanı tespit edip temizleyecek biriyle
iletişim kurman gerekiyor. Çünkü o alan, alt seviye 2'nci yoğunluk partikülat maddeleri ve mikrobiyal
organizmaları topluyor ve bunu tekrarlıyor.

S: (L) Bir hafta kadar havalandırma sistemini kapatmamız daha faydalı mı olur?
C: Bu sağlıklı bir alternatif olur. Ot poleni korkun artmış durumda.

S: (L) Tamam, sistemi bir hafta için kapatıp fanları kullanacağız.


C: Neredeyse hemen, sağlığında bir gelişme fark edeceksin. Başlayıp devam edecek. Ayrıca farkındalığın
sana bariz olanı, yani yılın diğer zamanlarıyla karşılaştırıldığında şu anda bitki poleni üretiminin daha az
olduğunu, yani bu konuda korkacak fazla birşey olmadığını göstermesi gerekirdi.

S: (L) Tamam, geçen gece etrafımdaki A___ ve A___ ismine sahip herşey arasında bir bağlantı olduğunu
söylemiştiniz.
C: O bildirimin amacı, mevcut ve yakın değişimlerin her zaman bir işaretçisi olan eşzamanlılığı yansıtmaya
yönelikti. Mutlaka pozitif ya da negatif olarak algılanacak değişimler değil, ama yine de değişim.
Doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı olduğun üç birey aynı ada sahip.

S: (L) Çocuklarla ilgili olarak, korumaya dair bana söyleyebileceğiniz herhangi başka birşey var mı?
C: Söylediklerimizi hatırlayabiliyor musun?

S: (L) Sezgiyi kullanmak ve saldırının bir diğerine geçeceği.


C: Doğru. Korumanın temeli senin farkındalığın. Farkındalığının çok yoğun bir şekilde şu veya bu konu
üzerinde yoğunlaşmasına izin verme. Bunu yapmaya eğilimlisin. Varolan herşey derslerdir.

S: (L) Çocukların okula gitmesini tavsiye ediyor musunuz?


C: Bu tür hususlar, büyük resimde nispeten küçük bir yere sahip. Saldırıdan kaynaklanan tehlikeyle ilgili
olarak bundan daha önemli olan şey farkındalıktır. Saldırının nereden geldiği ve tam olarak nasıl bir
durumda şekillendiği ikinci derecede önemli. Birincil derecede önemli olan şey, bu tür saldırıların
olabileceği ve olacağının farkındalığıdır. Ayrıca senin durumunda, 5 çocuğun olduğu için, saldırı
durumunun birinden diğerine geçeceğine dair bildirimimiz, unutmamanı önemle önerdiğimiz bir husus.
Bunun ardından sezgilerin seni korumaya en çok ihtiyaç duyulan yere yönlendirecek, tabii duygular bir
engel değil de bir yardımcı olarak görev yaptığı sürece.
S: (L) Neden bu kadar çok çocuğum oldu?
C: Bu senin çeşitli seviyelerde seçtiğin birşey.

S: (L) Bu çok büyük bir sorumluluk.


C: Büyük bir sorumluluk, ama sonuç olarak pek çok ders aldın. Bu enkarnasyon öncesinde, bir sonraki
seviyeye yükselmede, popüler ifadesiyle "hızlı bir yol" istedin. Bunu isteyen diğer herkese söylendiği gibi
sana da bunun gerçekten zorlu olacağı söylendi. Ve kendi karakteristiğinle, senin fikrine göre, bu
zorluğun onların algıladığı kadar büyük olmayacağı şeklinde yanıt verdin. Ama elbette, o mesajı verenler
daha üst yoğunluklardandı ve dolayısıyla, senden çok daha fazla farkındalığa ve bilgiye sahiplerdi.

S: (L) Çiğneyebileceğimden fazlasını mı ısırdım yani?


C: Bu fazla varsayıcı bir ifade olur. Sonuçta çiğneme süreci henüz bitmedi, değil mi?

S: (L) Evet. Ama bu hiç bitmeyen, çok büyük bir endişe kaynağı benim için.
C: Ama durum zaten hiç farklı olmadı, öyle değil mi?

S: (L) Evet. Çocuklarımdan kaçı Almanya'daki bir önceki yaşamımda benimle birlikteydi?
C: Bu çok önemli değil, ama yanıtı aradığına göre; bir tanesi.

S: (L) Hangisi?
C: Sezgin sana bunu söyler. Hangisi?

S: (L) A___. Şu anda Ark için, A___ için veya benim için söylemek istediğiniz başka birşey var mı?
C: Soruyu bu şekilde sorduğunda son derece belirsiz oluyor ve bunu her seferinde komik buluyoruz.

S: (L) Biliyorum... biraz düşüneyim...


C: Hayır... Arkadiusz'la ilgili olarak, en büyük tehlike yine duygusal. Sürpriz değil. Duygular yardımcı da
olabilir, engel de. Herşeyi geride bırakmasıyla ilgili korkusunu sana dolaylı bir şekilde ifade etmişti. O
korkular hep mevcuttu, ama ülkesiyle bağlarını hiçbir zaman tamamen koparmama yönündeki gizli niyeti
ile biraz yatışıyordu. Bu senin tam olarak farkında olmadığın birşey, çünkü bunun farkına varmanı
istemiyor. Bu eylemlerin neticesi, bu tür diğer tüm durumlarda olduğu gibi, şu anda senin önünde
oynanmakta olan sahnedir. Bunu açıkça görebiliyor olman gerekir. Şu anda ve bir süredir çektiği
sıkıntılar, bu konudaki çatışan duyguları ve bundan da önemlisi, bu duyguları seninle açıkça ve tam olarak
paylaşma konusundaki isteksizliği veya yeteneksizliği nedeniyle artıyor. İki yönlü bir korkusu var. Bir
yanda, asla geri dönemeyecek şekilde oradan ayrılma korkusu, diğer yanda ise, bu korkuyu ifade etmesi
durumunda senin tarafından cezalandırılma korkusu. Huzuru koruma isteği nedeniyle, bunu senden
sakladı. Şimdi bu onun için iyice biriken ve etkisini arttıran bir durum. Ve nihayetinde, eğer saldırıyı
durdurmak veya saldırıyı ilerlemesine müsaade edecek oranda azaltmak istiyorsa, o zaman sahip olduğu
tek seçenek, ki gösterdiği direnç onu giderek bu farkındalığa doğru itiyor, tüm bağları koparmaktır. Bu
onun daha yeni farkına varmaya başladığı birşey. Ama bunu gerçekleştirip gerçekleşmeyeceği hala
bilinmiyor. Tamamen ona bağlı.

S: (L) A___ için herhangi birşey?


C: Söylediğimiz gibi, en büyük tehlike şimdilik geçti. Ve söylediğimiz gibi, hassasiyetin daha büyük olduğu,
güç potansiyelinin daha büyük olduğu, yeteneğin daha büyük olduğu ve enkarnasyonlar neticesinde
ruhun daha güçlü olduğu gerçeğinin ve diğer ilişkili bazı faktörlerin farkındalığına yönelik bir direnci var.
Bu zor bir zaman, tıpkı hayatının bu aşamasında olan diğer tüm 3'üncü yoğunluk varlıkları için olduğu
gibi, çünkü 3'üncü ve 4'üncü yoğunluktan gelen sürekli baskılar var. Ve bu, ruhun her bir enkarnasyonda
belirli bir olgunluğa ulaşmasının son aşaması. Dolayısıyla bir direnç var, hatta bu sözlere yönelik olarak
da bir direnç var. Hepsi öğrenme sürecinin parçası.

S: (L) Gözlemlediğim kadarıyla neye direnç göstersek acı çekmemize neden oluyor.
C: Doğru, ama acıların çeşitli dereceleri var.

S: (L) Ve tüm bunlar GERÇEKTE kim ve ne olduğumuza ve duygusal programlamamızı bırakıp daha üst bir
seviyeden kararlar almaya karşı gösterdiğimiz dirençle ilgili görünüyor.
C: Doğru. Herşey derslerden ibaret ve her ders, Bir ile birleşmeye giden yolda atılan yeni bir adım.

S: (L) Öğrenişimin duraksadığını hissediyorum.


C: Duraksamalar daha büyük bilgiye veya gelişime giden yoldaki dinlenme molaları oldukları sürece
büyük bir öneme sahip değildir. Daha önce sana ve diğerlerine, yoldaki işaretleri dikkatle takip etmenizi,
işaretleri okumanızı ve anlamlarını anlamanızı söylemiştik. Bunu yaparsanız, savaşmak zorunda
kalmazsınız. Ve "savaş" burada uygun terim, çünkü savaş saldırıdan kaynaklanır. İşaretler uygun şekilde
okunduğunda ve değerlendirildiğinde, saldırıya ilerleyici ve pozitif bir şekilde direnç gösterilebilir.
Dolayısıyla, eğer mümkünse kişi savaşmak zorunda kalmak istemez ve bunun için gerekli araçlar
işaretlerdir ve işaretler HERYERDE! Sezgi bunlardan biri, eşzamanlılık bir diğeri. İşaretleri tanımak için
gerekli güce, bilgiye ve farkındalığa sahipsin. İşaretlerin üzerine gölge düşürebilecek, onları karanlıkta
bırakabilecek tek şey duygulardır. Ve bu da ancak, 3'üncü yoğunluk deneyiminin doğal bir hali olan
duyguların yardımdan ziyade bir engel olarak işlev göstermesi durumunda olur. Duygular pozitif olarak
kullanılmaya başladığında, 4'üncü yoğunluk BH'ye ilerleme mümkündür. 4'üncü yoğunluk BH'deki
ilerleme sürecinde duyguların mevcudiyeti azalır. Bu şu anda sizin anlayamadığınız birşey olabilecek
olmakla birlikte, sonunda anlayacaksınız.

S: (L) Ark'a şu andaki sürecinde yardımcı olabilmek için yapabileceğim herhangi birşey var mı?
C: Hayır, söylediğimiz gibi, bu durumda herşeyi belirleyecek olan şey onun kendi enerjisi. Diğer bir
deyişle, bu ancak ONUN yapabileceği birşey, eğer kendisi için bildirdiği amaçlara ulaşmayı gerçekten
istiyorsa. Herhangi bir şekilde duruma yardımcı olamazsın, müdahale edemezsin veya değiştiremezsin.

S: (L) Ona tüm bunları söylemeli miyim?


C: Bunu kendi kararına bırakıyoruz. Elinden tutup götüremeyiz.

S: (L) ... Bir başka soruya geçiyorum: nikotin alışkanlığını bırakmada faydalı olabilecek şekilde,
tüketilebilecek veya yapılabilecek herhangi birşey var mı?
C: Belirttiğin şekliyle nikotin alışkanlığı öncelikle gerçekten alışkanlıksal birşeydir. Bağımlılığa neden
olabilecek en büyük saldırı şekli psikolojiktir. Nikotin tüketiminin fiziksel yönleri üzerinde çok çaba
harcanıyor, halbuki durumun fiziksel yönlerini besleyen şey psikolojik yönleri. Dolayısıyla, kişinin nikotin
alımını bırakmasının tek yolu bunu istemesidir. Bu istek olmadan önce gösterilecek tüm çabalar başarısız
olacaktır.

S: (L) O noktaya ulaşmak için, psikolojik olarak ne yapılabilir?


C: Bu öğrenme sürecinin bir parçası. Daha önce duygular hakkında ne dedik? Duygular yardımcı bir
şekilde kullanılmalı.

S: (L) Duygular nikotin alışkanlığını bırakmaya yardımcı olmak için nasıl kullanılabilir?
C: Sezgilerin sana ne söylüyor? Örneğin senin gerçekliğinde, nikotin alışkanlığını bırakma isteğinin en
büyük nedeni nedir?

S: (L) Ark. Onun atmosferine onun için zararlı olacak hiçbir şey katmamak için.
C: Tamam. Şimdi, Ark geldiğinde onu etkilemek için nikotin alışkanlığını bırakmaya çalışmaktan ziyade,
Ark'ın nikotin alışkanlığını bırakmada sana yardımcı olmasından daha iyi bir yol düşünebiliyor musun? Bu
gerçekten en mantıklı yol ve nikotin alışkanlığını sıkıntısız ve etkili bir şekilde bitirmende Ark'ın severek
sana yardımcı olmasına izin vermede bu yol kullanılabilir. Bunu görmüyor musun?

S: (L) Bunun son birkaç aydır bu konuda denediklerimden daha etkili bir yol olduğundan şüphem yok.
Teşekkür ederim. Ark'ın o duygusal sıkıntıyı yaşamak zorunda olmasına çok üzülüyorum. Özellikle de kızı
da işin içindeyken. Bu beni çok üzüyor.
C: Bu doğal ve anlaşılır birşey ama senden büyük resme bakmanı istiyoruz. Son 14 buçuk ayda olanlar,
senin ve onun farkındalığında çok büyük bir değişim meydana getirdi. Bu senin deneyiminde büyük bir
ilerleme, büyük bir adım oldu. Ve bu seçilmiş olan, seçilmekte olan ve seçilecek olan bir yol. Dolayısıyla,
mozaiğin bir parçası olan üzüntü var, ama bunun üzerinde durmaya gerek yok; sadece buna etkili, pozitif
ve ilerleyici bir şekilde yaklaşılması gerekiyor. Bu da geçecek. Seçimler yapılır. Varolan herşey, tek şey,
derslerdir.
S: (L) Sindirecek epeyce şey var. Bizimle birlikte olduğunuz için tekrar teşekkür ediyoruz.
C: Bizim için büyük bir zevk. Her zaman sizin için burada olacağız.

S: (L) İyi geceler.


1 Kasım 1997, F__, AK, TR, JR, Laura, Ark

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Biominia.

S: Ve nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (L) C__ nin seyahati sırasında çektiği Denver Havaalanı fotoğrafları yanımızda ve bunlardan birisindeki
şu oldukça garip şekil için biraz açıklamaya ihtiyacımız var. Bu şekilde mi bakmamız gerekiyor, yoksa
tersten mi ?
C: Her ikisi de olur.

S: (L) Bize bununla ilgili biraz yorumda bulunabilir misiniz ? Oldukça tuhaf bir şekil.
C: Bir rektagon.

S: (L) Rektagon nedir ?


C: Foto-optik gösterimin, bir çok sayıda dikdörtgensel prensibini bünyesinde birleştiren bir resim türü.

S: (L) Amaç nedir ?


C: Herhangi biri, yeteri kadar gözlerini dikip bakacak olursa, istem dışı olarak alfa durumuna geçirilir.

S: (L) Tamam. Eğer biri alfa durumuna geçerse, bu durumda resmin o kişiye vereceği başka tür bir mesaj
mı bulunuyor ?
C: Konu bu değil!

S: (L) Konu nedir peki ?


C: Bu duruma geçenler birinci dereceden programlanmaya açık oluyorlar!

S: (A) Resmin boyutlarının bir önemi var mı ?


C: Çekilmiş bir fotoğrafına bakmaktansa, resmin orijinaline bakmak daha etkili oluyor. Denver
Havaalanında bu işin içerisinde olan manyetik faktörler de sözkonusu.

S: (L) Ne çeşit manyetik faktörler ?


C: Yapay olarak oluşturulan dalga-formlu ışınlar.

S: (L) Bu ışınların manyetik etkileri mi var ?


C: Manyetizma.

S: (A) Eğer biri bu resme uzun süre baktığında, alfa durumuna geçiyorsa, bu etki ne kadar sürüyor ?
C: Süresiz.

S: (T) Resme ne kadar süre bakmak gerekiyor ?


C: Her kişi için farklı.

S: (T) Tekrar tekrar buna maruz kalındığında, etkisi kümülatif mi oluyor ?


C: Hayır.

S: (L) Etki süresi için süresiz derken, bunun kişiden kişiye göre değişebilceğini mi söylüyorsunuz ?
C: Süresiz çünkü; ardından gelen programlama belirleyici faktör oluyor.

S: (L) Program nasıl yükleniyor ? Havaalanında bu programın yüklenmesini gerçekleştiren bir şey mi var
? Duvar resimleriyle bağlantılı olarak çalışan ? Yoksa programlama da resimlerin içeriğinde mi ? Veya bir
dalga içerisinde mi taşınıyor ? Veya belki programlar halihazırda kişilerin içerisinde bulunuyor ve resimler
bunları sadece aktif hale mi getiriyor ?
C: Kaynağı tesisin altında bulunuyor.

S: (L) Ve ışınlarla bir ilgisi var.


C: Evet.

S: (L) Yani bir başka deyişle, C__ oraya gittiği ve resimleri uzun uzun incelediği için bu tür bir
programlamaya maruz kalmış olabilir, öyle mi ?
C: Onun durumu için hayır. Çünkü sen onu önceden uyardın ve dolayısıyla bilinçlilik durumu "farkındalık
modundaydı."

S: (A) Bu fotoğraflardan herhangi biri veya içlerindeki herhangi bir unsur diğerlerine göre daha farklı bir
öneme sahip mi ? Özellikle dikkatlerimizi yoğunlaştırmamız gereken bir şey var mı ?
C: Hepsi aynı önem derecesinde. Ama küçük detaylara dikkat verin. Keşfetme sürecinin hiçbir zaman
sona ermediğini göreceksiniz.

S: (T) İnternette biraz araştırma yaptım, bu resimlerden herhangi birini sipariş etme olanağı var mı diye
ve hiç bir şey bulamadım. (L) Evet. C__ nin dediğine göre havaalanındaki hediyelik eşya dükkanlarında
da bulamamış. (T) Ben sorduğumda, o dükkanlara bakmadığını çünkü turistvari şeylerden
hoşlanmadığını söyledi. (L) Tamam, bu resim nedir ? (Bir fotoğrafı kaldırıyor)
C: Bu, bir kavramın özünün resimsel gösterimi.

S: (L) Hangi kavramın özü ?


C: Aleni kontrol.

S: (L) Yani bu, aleni kontrol yöntemi kullanılmayacak demek mi oluyor ? Resimdeki bu devasa ucube şekil
ölü gibi yerde yattığına göre ?
C: Aşamalı.

S: (L) Aşamalar halinde gerçekleşecek. (T) Alex Christopher' in bu resimlerin anlamları hakkındaki genel
düşüncesi doğru mu ?
C: Yakın.

S: (T) Ne söylediği, düşündüğü ile ilgili benim yaptığım varsayım doğruya yakın mı ?
C: Evet.

S: (T) Yani, şeytani kötülüğün galip gelmesi sadece aşamalardan bir tanesi...
C: Masonik prensipler konusunda ne öğrenebiliyorsanız, ihtiyatlı bir şekilde öğrenmelisiniz.

S: (A) Kasyopyalıların, diğer BH varlıklarıyla birlikte, bu tür programlamaların bazılarında yer alıp
almadıklarını öğrenmek istiyorum.
C: Bizlerin herhangi bir programlama işleminde yer almaya ihtiyacımız yok.

S: (L) Neden peki ?


C: Çünkü bizler özgür irade yasasını çiğnemeyiz!

S: (T) Bunu yapanlar 3. ve 4. Yoğunluk KH.


C: Çoğunlukla 4.

S: (L) Son bir kaç aydır, çalışma anlamında kısa bir mola moduna girmiştik. Ve şimdi de bilgisayarım
korkunç bir şekilde göçtü.. Bilgisayarımın bu şekilde arızalanmasına sebep olan şey neydi ?
C: Manipülatif müdahale.

S: (L) Kim ya da ne tarafından ?


C: 4. Yoğunluk KH.
S: (L) Bu müdahale aslen nasıl gerçekleşti ? Adamın biri gelip bilgisayarı mı patlattı ?
C: Ajanlar ve örgütler her zaman her yerde hazır ve nazırdırlar. Öyle bir noktaya doğru ilerlemekteydin
ki, kazanmakta olduğun bilgileri paylaşım yoluna gittiğinde bu çok tehlikeli olacaktı. Sana daha önce de
önerdiğimiz gibi; bir yerden [ç.n. bilgilerin paylaşıma açıldığı bir web sitesi kastediliyor] başkalarını
bilgilendirmeye yönelik bir çabalama yerine, karşılıklı paylaşıma açık bir forum senin açından daha
öğretici bir platform olacaktı.

S: (L) Yaptığım şeylerden hangisi bu probleme neden oldu ?


C: Sağduyu güvenliğin kapısını aralar.

S: (A) Manipülatif müdahale ile ilgili olarak sormak istediğim şey; gelecekte bu tür müdahalelerden
kendimizi korumamızın yolları nelerdir, eğer bunun bir yolu varsa ?
C: "Küçük ve üstesinden gelinebilecek sorunlara" karşı biraz sabır. Hatırlayın : kime güveniyorsunuz ?

S: (L) Kimseye. Bilgisayar konusunda kime güveneceğimiz mi, yoksa genel olarak mı ?
C: Her ikisi de. Bir dahaki sefere bilgisayarla çalışma konusunda bu kadar aceleci davranma.

S: (L) O hafta gerçekten cehennem gibiydi. Kedi öldürüldü. UCF den iyi bir cevap geldi. Ve yüzüğümü
kaybettim! Ve hastalandım!
C: Çok fazla.

S: (L) Bana yüzüğümü nerede bulabileceğimi söyler misiniz ? Ya da onu bulabilecek miyim ?
C: Bulacaksın.

S: (L) Gainesville' e gitmek bizim için güvenli olacak mı ? Çocuklar ve diğer açılardan ?
C: Şimdilik.

S: (L) UCF konusu ile ilgili planladıklarımızdan farklı olarak yapmamız gereken bir şeyler var mı ?
C: İyi şeylere ulaşmak çaba gerektirir, kötü şeyler ise kolayca elde edilir.

S: (A) Bilgisayarın bozulmasından ben ne oranda sorumluyum bilmek istiyorum.


C: Sıfır.

S: [Bilgisayarın bozulmasıyla ilgili tartışma]


C: Sabır senin en güçlü özelliğin değil, Laura.

S: (L) Açıkçası bu olay aklımı başımdan aldı. Sanki ağaçtan popomun üzerine düştüm. Gerçekten perişan
hissediyorum. Neredeyse tüm çalışma isteğimi kaybettim.
C: Öyleyse 4. Yoğunluk KH kazanıyor demektir!

S: (L) Toparlanacağım. Sadece birazcık zaman meselesi. (A) Öğrenmek istediğim şey; 4. Yoğunluk KH,
bilgisayarın bozulması konusunda , 3. Yoğunluğa hangi noktada müdahale etti?
C: Tamir aşamasında.

S: (L) Tamirciyi mi kastediyorsunuz ?


C: Evet.

S: (A) Kim vardı perdenin arkasında ?


C: Sizlere daha önce Orion KH yı tanımlamıştık.

S: (L) Bunlar kertişler mi yoksa insansı türler mi ?


C: "Komuta zincirine" benzer bir sistem gibi.

S: (L) Yani yerleştirilmiş implantlar veya düşünce kontrolü aracılığıyla, kertişler tarafından etki altında
bırakılan bir insan olabilir, ki kertiş te bir Oryonlu tarafından kontrol ediliyor olabilir... (A) Yakın zamanda
başka bir tehlike sözkonusu mu ?
C: Her zaman bir tehlike beklenmelidir.
S: (A) Herkes için genel bir kural.
C: Hayır! Sizler açısından başkalarına göre daha fazla!

S: (L) Neden böyle bir şey söylediler ?


C: Arkadiusz "genel" e yönelik bir ifade kullandı.

S: (L) Ohh, yani özellikle seni kastettiler!


C: Ve seni de kastettik, Laura!

S: (L) Çok sağolun yani. (T) Ben ve F__ bu kez paçayı kurtardık!
C: Hayır!

S: (L) Genel bir ifadeyle, önümüzdeki aylarda, herhangi birimizin ya da hepimizin araştırmalarımızı hangi
yönlere ve alanlara doğru yöneltmemiz gerektiği konusunda bir şeyler söyleyebilir misiniz ? Ya da
karşımıza çıkacaklar konusunda herhangi bir ipucu ?
C: Saçmalık derecesinde muğlak bir soru!

S: (L) Biliyorum ama şansımı denedim yine de! (T) Bana kalırsa, yapmakta olduğun şeyi yapmaya devam
etmelisin ve dış etkenlerin seni yolundan uzaklaştırmasına izin vermemelisin.
C: Güzel.

S: (A) Şu aralar yapmakta olduğum ve yanlış olan bir şey var mı ?


C: Muğlak.

S: (J) Ama, 'saçmalık' derecesinde muğlak değil! (L) Sana iki tane öğretmenlik pozisyonu önerildi.
Bunlardan uygun olanını seçmesi optimal bir çözüm mü olacak yoksa başka alanlarda bir şeyleri mi
kovalamalıyız ?
C: Sabretmek en iyi sonucu verir.

S: (L) İki pozisyonu da kabul etmemesi ve başka bir şeyler için beklemede kalması anlamına mı geliyor
bu ? Ama bunu yapamaz. Hemen bir cevap vermek zorunda.
C: Tüm olan bitenler, derslerdir.

S: (L) Tamam, öğretmenlik yapacak! (A) OK, S___ Brana' dan neden bir ses çıkmadığını öğrenmek
istiyorum. (L) Bana kalırsa ilk söylencek şey; o bir düzenbazdı. (A) Peki, gerçekten öyle mi, öğrenebilir
miyim ?
C: Yanlış yönlendirilme için bir fırsat.

S: (A) Durum böyle miydi, yoksa hala mı böyle ?


C: Her ikisi de. Bir tuzağa sürükleyebilirdi.

S: (T) Evet, tüm bu durum inanılmaz derecede şaşırtıcı. O kelime hakkında yaptığım araştırma çok tuhaf
sonuçları ortaya çıkardı! (L) Aynen, TONLA şeyin kapısını açtı!
C: Dokungaçlar, taa Polonya' ya kadar uzanmaya çalışırsa şaşırma. [ç.n. dokungaç: bazı hayvanlarda
bulunan dokunma yoluyla tanımlama uzvu]

S: (L) Ne şekilde ?
C: Hukuksal ve finansal.

S: (L) Buraya uzanırlarsa onları keser koparırız! (T) Dokungaçlara bunu yapacaksın!
C: O denli kolay değil.

S: (L) Bu konuyu siz açtınız, bununla ilgili bir durum olmalı. Bize bununla ilgili söylemek istediğiniz şey
nedir ?
C: Çabalarınızı ikiye katlayın.
S: (L) Hangi anlamda ? (T) Hukuksal ve finansal?
C: Evet.

S: (L) Başka ne yapabiliriz bilmiyorum. Sadece zaman geçsin ve bunlar geride kalsın diye bekliyoruz. Ama
bir ŞEY olmasını bekliyorum açıkçası, çünkü ayrılmaya karar verdiğinde ve ayrıldığında [ç.n. Ark' ın
Polonya dan ayrılması kastediliyor] bunu yapacağını tahmin etmiyorlardı ve belirli bir süre de bundan
emin olamadılar. Sonra da mükemmel bir hastane senaryosu kurguladılar. Ark'ın kızı hastaneye ciddi bir
şey için mi yatırılmıştı ?
C: Hayır. Yalnızca kolit.

S: (L) Tamamdır, hukuksal ve finansal konulardaki çabalarımızı ikiye katlatmamızı söylediniz. Burada
kaçırdığım bir şeyler mi var ?
C: Sabretmek sonuç getirir.

S: (L) Meksika' ya gidip, orada boşanmak mümkün mü ? Oldukça hızlı bir biçimde ? Bunu mu ima
ediyorsunuz ? Bildiğim kadarıyla orada [ç.n. Meksika' da] herhangi başka bir yerle ilgili boşanma davasını,
iyi bir avukatın da yardımıyla halledebiliyorsun.
C: Evet.

S: (L) Avukat konusuna mı evet ?


C: Evet. Uyanık olun.

S: (L) Yani, F__ yi görmeliyiz.


C: Size bağlı, ama kötü fikir olmayabilir.

S: (A) Finansal konulardaki gayretleri ikiye katlamanın anlamı iş bulmaya çalışmaktan fazlası mı ?
C: Polonya'dakilerin Ark'ın saygınlığına gölge düşürme amacıyla gösterebilecekleri çabalara karşı uyanık
olun.

S: (L) OK, dikkat edeceğiz. A' dan başka birinden kaynaklanıyorlar mı ? [ç.n. Polonya' dan Ark'a yönelik
karşı çabaların kaynağının Ark'ın karısı dışında da birilerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını soruyor]
C: Harmanlanmış. İyi geceler.
8 Kasım 1997 F___, Laura, Ark

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Napponiz.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bir keresinde bu bağlantı kaynağını kişisel meseleler için kullanmanın, onu bozulmuş bir KH
kaynağına çevireceğini söylemiştiniz. Bu kaynağı bazen kişisel meseleler ve sorular için kullandık. Bu
herhangi bir şekilde bilgi akışını bozdu mu ve KH moduna doğru kaydırdı mı?
C: Yalnızca aşırı olduğunda.

S: (L) Eğer bu herhangi bir noktada aşırı hale gelirse bizi uyaracağınızı umuyorum, geçmişte olduğu gibi.
C: Evet. Ark, biraz daha fazla basınç lütfen. (ç.n.: planşete elini veya parmağını biraz daha sıkı koyması
gerektiği kastediliyor herhalde.)

S: (L) Son zamanlarda yolculuklarımızda birkaç ilginç olay yaşadık. Son olarak eyaletler arası yolda
tekerleğimiz patladı ve bir gün öncesinde ikimizin de bununla ilgili bir öngörüsü olmuştu. Lastiğin
patladığı gün, sanki bununla ilişkili olarak, iki ayrı olayda birileri UFO tampon stikırlarımızla ilgili şeyler
sordu. Hatta bir tanesi gelip Ark'a uzaylı olup olmadığını sordu. Bu iki deneyim sıradışıydı. Tekerleğin
patlaması bir saldırı veya müdahale miydi?
C: Doğrudan değil.

S: (L) Tekerleğin patlaması sembolik bir tür olay mıydı ve bunda bizim için bir anlam veya ders var mıydı?
C: Saldırı "genel kapsamlı" bir modda.

S: (L) Bundan tam olarak neyi kastettiğinizi söyleyebilir misiniz?


C: Varsayımda bulunmana gerek yok. Bir sonraki portal: French. Bunun "elinden kaçmasına" izin
vermemelisin, yoksa gereksiz kalp ağrısı / üzüntüyle sonuçlanır.

S: (L) Elimden kaçmasına izin vermemeliyim... Bu ne anlama geliyor?


C: Durumu ihmal etmen tam güçle saldırının kapılarını açar... Hassas durumdaki bir kişi aşırı uçlara
sürüklenirse, bu trajediyle sonuçlanabilir.

S: (L) Tom French'in bizimle ilgili herhangi bir şey yayınlamasını önlemeye çalışmalıyız anlamında mı?
C: Sadece durumu yakından izlemenizi öneriyoruz.

S: (L) Tom French ve makalesinden bahsediyoruz, değil mi?


C: Son zamanlarda bununla ilgili endişelerin var ama hiçbir şey yapmıyorsun. Rahatsız edici bir gelişim.

S: (L) Benim hakkımda makale yazabileceğini söyledikten sonra bu iki yıl boyunca röportajlar ve bir sürü
çalışma yaptı. Bu makaleyi durdurabileceğimi sanmıyorum. Ona karşı düşmancıl bir moda girmek de
istemiyorum çünkü o zaman yazdıkları negatif olur.
C: Yayınlama öncesi sana okutma sözü vermemiş miydi?

S: (L) Evet, verdi ve arayıp ona bunu hatırlatacağım veya hemen bir mesaj yazacağım. Belirli bir oranda
kontrol veya değişiklik hakkım var sanırım.
C: Eğer iletişim kurmazsan bu "unutulur", yani ihmal edilmiş olur.

S: (L) Çıkarılmasını veya değiştirilmesini istemek üzere özellikle nelere dikkat etmem lazım?
C: Masum insanlara zararı olabilecek şeyleri fark edeceksin.
S: (L) Bu konuda başka birşey? Tamam, "genel kapsamlı" saldırı derken herhangi ve tüm yönlerden
gelebilecek saldırıları kastediyorsunuz, değil mi?
C: Yakın.

S: (L) Lastiğin patladığı gün o iki kişiyle karşılaşmış olmamızın herhangi bir anlamı var mı?
C: Ne düşünüyorsun?

S: (L) Ne düşüneceğimi bilmiyorum. İkisi de tuhaf insanlardı ama ikincisi en tuhafıydı çünkü araba hararet
yapmıştı ve yağı kontrol etmek için durduk. Adam gelip Ark'a uzaylı olup olmadığını sordu. Arabada hiçbir
sorun yoktu ve tekrar yola çıktığımızda hiçbir sorun yaşamadık. Bu gerçekten tuhaftı.
C: Daha önce hiç olmadığı kadar yakından izleniyorsunuz. Ve bunun ciddi olduğu konusunda seni
uyarmıştık. Dikkatin hala yeterli değil!! ... Piknikçi yanınızı azaltıp, asker yanınızı biraz daha
güçlendirmelisiniz.

S: (L) Başka ne yapabiliriz ki? Kendimizi Uzilerle eve kapatabiliriz. Arabanın tepesine bir taret silahı monte
edebiliriz.
C: Maddiden ziyade zihinsel, psişik...

S: (A) Dikkatimin kaymaması için ne yapabilirim?


C: Eğer biri siperdeki bir askerse, her tarafta bombalar patlarken ne kadar "hayal" kurabilir??

S: (L) Sanırım meseleyi anladık. Bu konuda söyleyeceğiniz başka birşey?


C: Güzel. Yakında olağanüstü derecede "parmaklarınızın üzerinde" olmanız gerekecek!

S: (L) Çocuklar konusunda emniyet faktörünü arttırmak için yapabileceğim başka herhangi birşey var mı?
C: Bu çok tartışma gerektiren bir konu, çünkü orada savaşı kaybediyorsun. Şimdiye kadar anlamış
olabileceğin gibi, en büyük saldırı, zincirdeki en zayıf halkayı arar. Ve senin için, çocuklar gerçekten çok
zayıf bir halka...

S: (L) Ne anlamda? Neden?


C: Önceki yanıttan dolayı pek çok anlamda.

S: (L) Tartışma derken, çocuklarla daha fazla tartışmamız, konuşmamız mı gerektiğini mi


kastediyorsunuz?
C: Çocukların senin zayıf halkan olduğunu kastediyoruz.

S: (L) Anlıyorum. Ama şunu da belirteyim ki ben de neticede bir insanım. Üçüncü yoğunluk bir bireyim
ve tüm vaktimi çocuklarımdan birinin başına kötü birşey gelecek korkusuyla geçirmeyi gerçekten
istemiyorum.
C: Korkuya gerek yok, dikkatli olunduğunda.

S: (L) Söylemek istediğim şuydu; benim için dikkatli ve farkında olmakta mesele yok, ama onlara birşeyler
söylediğimde özgür iradeleriyle karşı karşıya kalıyorum ve onlar kendi çıkarları aleyhine
davranabiliyorlar. Uyarılarımı görmezden gelmelerinden korkuyorum. Sürekli olarak bunun korkusu
içindeyim.
C: Onlarla "eşit seviyede" tartışırsan bu sorunla karşılaşmazsın.

S: (L) Yani çocuklarla konuşurken onlarla eşit seviyede olmaya dikkat etmemiz gerekiyor...
C: Küçümseyici yaklaşımdan sakın.

S: (L) Çocuklarıma asla küçümseyici davrandığımı sanmıyorum. Onlara her zaman beyni olan insanlar
olarak davrandım.
C: Beyni olan alt konumdaki insan varlıkları mı?

S: (L) Anlıyorum.
C: Uygun bir tartışma olabilmesi için geribildirim ve serbest çağrışımlı diyalog gerekir.
S: (L) Eğer tüm vaktimizi çocuklarla dünyanın tüm tehlikelerinden bahsederek, tüm bu tehlikelere karşı
kendimiz de dikkat ederek, bunu düşünüp analiz ederek geçirirsek, geriye iş yapmak için çok az zaman
kalır. Bu proje sadece hayatta kalmayı mı kapsıyor?
C: Yanlış!!

S: (L) Sadece hayatta kalmak bile bu kadar uğraştırırsa...


C: Kanalı güçlendirdiğinde bu artık "alışkanlıksal" hale gelecek.

S: (A) Az önce "çok yakında" derken, bu bir hafta mı, bir ay mı, yoksa bir yıl mı?
C: Belirsiz.

S: (L) Neyle ilgili olduğunu söyleyebilir misiniz?


C: Tüm sahnelerin en büyüğünde oynanan dramalar dahil tüm olasılıklar.

S: (L) Tüm sahnelerin en büyüğü mü? Hayat mı?


C: Sahne hem katılım, hem de izleyicileri ima ediyor.

S: (L) Yani büyük derken, çok sayıda izleyici ve pek çok katılımcı anlamında.
C: Yakın.

S: (L) Ben çok mızmızım. Gidip taşrada sessiz, güzel bir hayat geçirmek, gül yetiştirmek istiyorum.
C: Kısa bir süre önce Laura, bunun tam tersi yönünde büyük bir isteğin ve beklentin vardı.

S: (L) Evet, özür dilerim. Bazen yoruluyorum işte. Şimdi başka bir konuya geçiyorum. Micro Data beni
onların diskini çalmakla suçladı! Yaptıkları onca berbat şeyden ve çaldıkları video kartından hiç
bahsetmiyorlar tabii... Bu insanlarla nasıl başedeceğim konusunda bana bir ipucu verebilir misiniz?
C: Yakında çatışmasız ilişki kurma sanatını öğrenmen gerekecek.

S: (L) Bu durumu ben yaratmadım.


C: Belirli bir olayı kastetmiyorduk.

S: (L) Tamam. Yeni bir araba satın alıp almayacağımızı ve eğer Ark Orlando'da bir iş bulursa bu evi
satmamız gerekip gerekmeyeceğimizi konuşuyorduk. Ve evi tamir ettirmek için bu ipotek anlaşmasını
kabul edip etmeyeceğimizi konuştuk. Tamir ettirmemiz durumunda, eğer evde kalırsak daha konforlu
bir evimiz olmuş olacak, yok eğer satarsak da ev daha satılabilir olacak. Bunun hakkında bir tavsiyede
bulunmanızı istiyorum, çünkü adam bu ipotek anlaşması üzerinde epeyce çalıştı. Bu finansmanla evi
tamir ettirmemizi önerir misiniz?
C: Yeşil ışık.

S: (L) Yani bunu yapmamızı mı öneriyorsunuz?


C: Elbette.

S: (L) Ödemeleri yapabilecek miyiz?


C: Evet.

S: (L) Polonya'dan birinin UCF'dekilerle temas kurup yalanlar söylemesi ve sorun yaratması mümkün mü
veya böyle birşey oldu mu?
C: Önerimiz, gelecekte bununla ve ilişkili konularda dikkatli olmanız.

S: (L) Eğer oradan biri UCF'yi arayıp olumsuz şeyler anlatırsa, bu gerçekten gelecek için olumsuz bir etki
yapar. Bunu mu kastediyorsunuz?
C: Sadece dikkatli olun!

S: (L) USF'ye de CV gönderdik...


C: Bu transkriptleri tekrar okurken anlamların ve mesajların farkına varacaksın.
S: (L) Geçen hafta bazı sorular sordum ve siz de bunları cevaplayamayacağınızı söylediniz. Bunun
nedeninin o celsede burada mevcut olan diğer insanlar olduğu izlenimini edindim. Durum bu mu?
C: Belki.

S: (L) Ayrıca önceki bir celsede "testi geçmek"ten bahsettiniz. Bunun ne anlama geldiğini öğrenmek
istiyorum. Bir sonraki bilgi seviyesine geçmek için hangi testi geçmemiz gerekiyor?
C: Vardığında bileceksin.

S: (L) Tamam...
C: 3'üncü yoğunlukta çok sayıda enkarnasyon tekrarı ister misin?

S: (L) Elbette hayır! Bu yoğunluktan ÇIKMAK istiyorum!


C: O halde bol miktarda test bekle.

S: (A) Güneş döngüleri hakkında yazan adamla ilgili birşeyler öğrenmek istiyorum... Bu adam da diğer bir
çatlak mı?
C: Ayrıntılı.

S: (L) Adam solar maksimumlarla ilişkili olarak dünyada yaşanan felaketlere dair bazı bilgiler gönderdi, ki
bu benim 1985'te üzerinde durduğum bir husustu...
C: Yakın.

S: (L) Ama sonra Ark biraz daha fazla bilgi istediğinde adam tanrının bir peygamberi olduğundan falan
bahsetmeye başladı...
C: Örtü.

S: (L) Olayın dini yönü bir örtü mü?


C: Evet.

S: (L) Bunu bilinçli olarak bir örtü olarak mı kullanıyor?


C: Evet.

S: (L) Yani bunu bilerek kullanıyor.


C: Koruma aracı. "Köpekleri" uzak tutmak için.

S: (L) İyi güzel ama adam aynı zamanda böyle bir olayda insanlara nasıl hayatta kalacaklarıyla ilgili
talimatlar da sunmak istiyor ve yine olayın dinsel yönüne geçiyor. Eğer bunu bir perde olarak kullanıyorsa
gerçekten iyi iş çıkarıyor çünkü çok gerçekçi.
C: Karışık.

S: (A) İcat ettiği ve yapmak için benden yardım istediği bir makinenin tanımını da gönderdi. Bu olayla ilgili
en önemli şey bu mu?
C: Hayır. Araştırmaya devam et. Ve iyi geceler.
15 Kasım 1997 TR, JR, AK, F___, Ark & Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Wiapan.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Sanırım tartışmamızı dinliyordunuz. O yüzden soruyu hemen soralım. Şu anda Meksika'ya gitmemiz
için güvenli bir zaman mı?
C: Daha spesifik veri.

S: (L) Kasım'ın 30'undan Aralık'ın 5'ine kadar bir konferansa davet edildik. Ama niyetimiz iki hafta kalmak.
Konferans Mexico City'de değil ama dönerken muhtemelen oradan geleceğiz.
C: Ciudad de Mexico.

S: (L) Bizim de tüm bildiğimiz bu. American Airlines'la gideceğimizi biliyoruz ama uçuş numarasını henüz
bilmiyoruz.
C: "Güvenli mi" diye sorduğunda, soru belirsizlik taşıyor.

S: (L) Anlıyorum. Daha ziyade çocuklardan bu kadar süre uzak kalma konusunda endişeleniyorum. Evde
herşey emniyetli olacak mı, riskleri nasıl minimize edebilirim?
C: İkisini yanında götür.

S: (L) Hangi ikisini?


C: Sence?

S: (L) A___ ve A___'yı alırdım herhalde.


C: A___.

S: (L) A___ ve A___ mı?


C: Evet.

S: (L) A___ evde emniyette olur mu?


C: Daha dayanıklı.

S: (L) Çocukların güvenliği konusu nedeniyle gitmemeye karar vermiştik ama son birkaç günde yeni bir
durum ortaya çıktı. Ark'ın Meksika'da oranın yasalarına göre boşanabileceği fikri. F___'nin konuyla ilgili
söylediği herşeyi göz önünde bulunduracak olursak, oraya gidip boşanma olayını gerçekleştirebilir miyiz?
C: Elbette! Ve hatta isterseniz orada evlenebilirsiniz de. Hatırlayın, törenler herhangi bir zamanda
gerçekleştirilebilir. "Fırsat kapıya geldiğinde" yasal hususların halledilmesi gerekir.

S: (L) Tamam, genel olarak yolculukla ilgili herhangi bir tavsiyeniz var mı?
C: Sor.

S: (T) Ark ve Laura'nın bu yolculukla ilgili olarak bilmesi gereken belirli birşey var mı?
C: Ayrıntılı olarak sorun.

S: (T) Konferansın nerede yapılacağı hakkında ayrıntıları mı bilmeleri gerekiyor?


C: Kastettiğimiz o değildi.

S: (L) Uçakta herhangi bir sorun olacak mı? Uçak bir sorun çıkaracak mı?
C: Hiç muhtemel değil.
S: (L) Otelde dikkat etmemiz gereken herhangi tehlikeli bir durum olabilir mi?
C: Hayır.

S: (T) Tehlikelerle ve çeşitli koşullarla ilgili herhangi bir ayrıntı var mı...
C: Gezintilerden sakının...

S: (T) Gezinmekten sakınma dışında, A___ ve A___'nın ne yapmaları veya yapmamaları gereken şeyler
konusunda söyleyebilecek birşeyiniz var mı?
C: Güçlenin.

S: (L) Fiziksel güçlenme...


C: Evet.

S: (L) Vitaminler ve bitkiler...


C: Evet.

S: (T) Peki zihinsel ve duygusal olarak?


C: Aynı derecede kritik değil.

S: (L) Birileriyle bağlantı kurma veya casuslardan sakınma anlamında dikkat edeceğimiz belirli özelliklere
sahip herhangi birşey veya biri olacak mı?
C: Belirli birşey yok.

S: (L) Ayrıntıları sormaya teşvik etmiştiniz...


C: Sağlığınıza dikkat edin. "Ek gezinti" davetlerinden sakının.

S: (T) Kendi ek gezintilerini yapmalarına ne dersiniz? (A&L) İstemiyoruz...


C: Güzel.

S: (A) Yasal ayrıntıları öğrenmek için burada Meksika Elçiliği ile görüşmemiz gerekebilir. Bunu yapmalı
mıyız?
C: Zararı olmaz ama kafa karıştırıcı olabilir.

S: (T) Otelde havuza girerseniz sırtüstü durup gökyüzündeki cisimlere bakmayın sakın... Mexico City
UFO'larla dolu... (L) Resim çekeceğiz...
C: Evet, Meksika'da çok sayıda UFO var. Cuernavaca Dünya'nın en yoğun pencere bölgesi.

S: (L) Bunun nedeni nedir?


C: Karmaşık, ama manyetik/volkanik etkiler çok büyük bir girdabın varlığına katkıda bulunuyor...

S: (L) Eğer gezi yapamayacaksak, Ark seminerdeyken benim için ve kızlar için yapılacak en iyi şey nedir?
C: Duysal/görsel fırsatları keşfedin; inceleme için mevcut veriler anlamında. Kütüphane.

S: (T) Kızların dolaşıp gözden kaybolmamaları için onlara dikkat etmen gerekecek...
C: Bu hususta endişelenmeye gerek yok.

S: (T) Bu konu üzerinde yeterince durduk mu? (T) Büyük bir UFO girdabının ortasında kendilerini korumak
için ne yapabilirler?
C: Farkındalık.

S: (T) Kimbilir, belki birkaç tane UFO görürsünüz!


C: Meksikalıların yaptığını yapmanızı öneriyoruz; fotoğraf makineniz hazır olsun.

S: (A) C___ hakkında birşey sormak istiyorum. Onun din meselesini, soğuk füzyon meselesini bir yana
bırakıp yeni fiziği hakkında ona birşeyler sormaya karar verdim. Bunun benim için herhangi bir önemi
veya değeri var mı? (L) Geçen gün yazdıklarını göz önünde bulundurarak... (A) Evet.
C: Sen daha iyisini yapabilirsin.
S: (L) Neden adamın dini fanatizminin sadece bir maskeleme olduğunu söylediniz? Geçen Salı ona yazıp
bunu söyleyince bizi bin pişman etti...
C: Öğrenme değeri nedeniyle.

S: (A) Yani birşey öğrenmiş olduk.


C: Evet.

S: (A) Tamam, Marinov denen adamın ölümüyle ilgili birşey sormak istiyorum. Marinov öldü mü?
C: Evet.

S: (L) İntihar mı etti?


C: Hayır.

S: (L) Yangın çıkışından fiziksel olarak itildi mi?


C: Çok gelişmiş post-hipnotik telkin / zihin kontrol kurbanı.

S: (L) Post-hipnotik telkini kim uyguladı?


C: Komuta zinciri.

S: (L) Yani KH komuta zinciri. İnsanlar anlamında işin içinde kim vardı?
C: M1.

S: (L) M1 nedir?
C: İngiliz İstihbaratı.

S: (A) Ölümünün ana nedeni neydi?


C: Ortaya koyabileceği fazla "hassas" bilgiler bazı "dengesizliklere" neden olabilirdi.

S: (L) Hangi konuda dengesizlikler?


C: Güç yapısı / kontrol.

S: (L) Ne tür bilgiler?


C: Teorik fizik.

S: (L) Hangi alanda?


C: "Birleşik Alan Teorisi."

S: (A) Onun bu alanda çalıştığını bilmiyordum. Teorikten ziyade deneyseldi ama diğerleriyle işbirliği vardı.
Marinov'un bildiklerini P___ de biliyor muydu?
C: Tam olarak değil, yoksa o da ölmüş olurdu.

S: (T) Bu adamın Birleşik Alan Teorisi'nde ortaya çıkardığı şey neydi? Söylemeyeceklerini biliyorum ama
belki bizi doğru yöne yönlendirebilirler. (L) Tırnak içine alarak söylediler, bilmiyorum...
C: Birleşme.

S: (A) Benim P___'yle iletişim kurup sorular sormam güvenli olur mu?
C: Bir noktaya kadar. Kendi keşiflerin için, sahip olduğun kendi yeteneklerini kullanman daha iyi olur.

S: (T) Ölen adam Birleşik Alan Teorileri'nin birleşimi hakkında birşey mi öğrenmişti? (L) Veya bazı
faktörlerin birleşimi...
C: Sorun şu ki bu bilimadamları verileri paylaşmaya ve ifşa etmeye genellikle fazla hevesli. Hatırlayın:
mezardayken Nobel Ödülü kazanmak çok zor.

S: (L) Marinov'un öldüğü kaldırımda parlak bir nokta olduğu doğru mu?
C: Evet.
S: (L) Neden?
C: Zihin kontrolü prosedüründe kullanılan maddenin kalıntısı.

S: (L) Bu madde neydi? Ve ne için kullanılıyordu?


C: Fosforesan Sülfat Amonyum Klorür. Önceden mevcut hipnotik programlamayla birlikte kullanılmak
üzere, bir süper-telkin hali oluşturmak üzere Amonyum Klorür doğru formülasyonla intravasküler olarak
enjekte edilebilir.

S: (L) Birkaç yıl önce hipnoza soktuğum bir şahıs bir kaçırılmayı tanımlamıştı. Yakındaki bir yeraltı tesisine
götürüldüğünü, intravasküler olarak bir tür ışıldayan yeşil sıvı verildiğini söyledi. Bu da benzer bir sıvı
mıydı?
C: Yakın.

S: (L) Karla Turner da buna benzer birşey anlatmıştı sanırım.


C: Kaldırımdaki kalıntı, kafatasının parçalanması sonucu ortaya çıktı.

S: (L) Programlamadan dolayı aşağı atladı ve kafası kaldırıma çarptı...


C: Evet.

S: (T) Bu fikirler, Laura'nın subjesinin ve Karla Turner'ın tanımladığı şekildeki programlamalar, askeri
kaçırma senaryoları veya gizli operasyon kaçırmaları içinde mi gerçekleştiriliyor? Tüm bunlarda kaçıran
kişiler, dünyadışılardan ziyade insanlar mı?
C: Evet, bir ölçüde.

S: (L) Evet, S___ kendisini kaçıranların dünyadışı varlıklar değil askeri birileri olduğunu anlatmıştı... (T)
Evet, ve Anclote'daki küçük üsse götürülmüştü...
C: Stauffer Kimya fabrikasının oranın yakınında bulunması da tesadüf değil!

S: (A) Hem Marinov'la, hem de P___'yle temas halinde olan biri daha vardı, ki benim de görüştüğüm
biriydi; A___. O da Marinov'un bildiklerini biliyor mu?
C: Yakın.

S: (A) Elimizde kitapları olan G___'nin, onların hepsinden daha fazla şey bildiğini düşünüyorum.
C: Spesifik.

S: (A) G___ Birleşik Alan Teorisi'nin bizim bilmediğimiz ayrıntılarını biliyor mu?
C: Fazlasını...

S: (L) Daha fazlasını biliyor... Neden bizi uğraştırmak yerine formülleri vermiyorsunuz?
C: Hayır. O zaman biri sizi öldürürdü.

S: (L) Tamam o zaman. Bilmek istemiyorum! Sorduğum için özür dilerim!


C: Hazır olduğunuzda kendiniz keşfedeceksiniz.

S: (L) Kendi deneylerimizle, hmmm.... Bu gezegende yüzeyin altında neler olduğunu keşfettiğimizde,
doğru yönde ilerliyor mu olacağız?
C: Evet.

S: (L) Eklemek istediğiniz başka birşey?


C: Evet, keşfedin! Gitme "zamanı." İyi geceler!
22 Kasım 1997 F___, Laura, Ark, AK

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Astasya.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Meksika'ya gidiş için gerekli hazırlıkları yaptık ve görünüşe göre tek sorun Ark'ın vizesini zamanında
alamayabilecek olmamız. Bu işi nasıl hızlandırabileceğimizle ilgili bir tavsiyeniz var mı?
C: Bunu Meksika konsolosluğunda hızlandırın. Durumu açıklayın; ekonomik gelişim.

S: (L) "Ekonomik gelişim" derken?


C: Arkadiusz'un orada bulunması ülkeleri için faydalı olacak.

S: (L) Bu işe yaramaz! Oradaki adamlar bize herhangi resmi birşeyden veya konferanstan, fizikçi olmaktan
veya bir üniversiteyle bağlantılı olmaktan bahsetmememiz gerektiğini, yoksa bir sürü bürokrasi ağına
takılıp işin içinden çıkamayacağımızı söylediler! Ve sadece bir turist olduğun dışında herhangi birşey
belirtirsen asla vize alamazsın!
C: Eğer öyle diyorsan.

S: (L) Adam bize öyle söyledi. Hem de iki kere.


C: O zaman onunla yeniden konuşun.

S: (L) Sinirlenmeye gerek yok. Sadece vizenin zamanında çıkmasına çalışıyorum. Bunu yapmanın bir yolu
var mı?
C: Rüşvet.

S: (L) Tamam, gerekirse birine rüşvet veririz. Kime rüşvet vermemiz gerekiyor?
C: Xavier.

S: (L) Artık o kimse! Meksika yolculuğuyla ilgili başka birşey? A___ burada güvende olacak mı?
C: Evet.

S: (L) J___ güvende olacak mı?


C: Belki.

S: (L) Peki J___'nin burada daha güvende olma ihtimalini arttırmak için ne yapabilirim?
C: A___'yı seç?

S: (L) Ne için?
C: J___'ye göz kulak olması için onu kirala.

S: (L) Tanrım! Bu günlerde herkese rüşvet vermek gerekiyor! Bu yolculuk hakkında söyleyeceğiniz başka
birşey? Kiralık arabayla mı, yoksa panelvanımızla gitmemizi mi önerirsiniz?
C: Evet.

S: (L) Hangisi, birincisi mi, ikincisi mi?


C: İki.

S: (L) Yani panelvanı alalım.


C: Her ikisi.

S: (L) Her ikisi ne?


C: Panelvanla ilgili her iki seçenek.

S: (L) Tamam. Yakın bir zamanda kardeşimle konuştum ve onun durumunu gayet iyi biliyorsunuz.
Oradakilerin ona davranış biçiminden şikayet ediyor. Ben de ona evi satıp taşınmasını söyledim. Bunun
kesinlikle mümkün olmadığını söyledi. Bunu derin bir iç çekerek ve korkunç bir boyun eğmişlik
duygusuyla söyledi. Orada tam olarak neler oluyor?
C: Kontrol karısında.

S: (L) Bu hep böyle mi devam edecek?


C: Evli kaldıkları sürece.

S: (L) Evli kaldıkları sürece. Bu beni ilgilendirmez, o yüzden bununla ilgili başka soru sormayacağım.
Geçen yıl C___'nin bu yıl dağdaki evinden taşınacağını söylemiştiniz. Öyle görünüyor ki, çok şikayet
etmesine rağmen orada kalma konusunda çok ısrarcı. Hala onun taşınacağını öngörüyor musunuz?
C: Taşınacak. Bu kış çok huzursuz olacak.

S: (L) Pekala. Geçen gün öğrendiğime göre Montpelier Üniversitesi'ne gitmiş kişiler arasında Albertus
Magnus, Thomas Aquinas, Roger Bacon, Villanova'lı Arnold, Ramon Llul ve ayrıca Michel Nostredame
bulunuyor. Tüm bu kişiler aynı zamanda Cologne şehriyle bir şekilde ilişkili görünüyor. Hatta Albertus
Magnus oraya taşınmış ve Thomas Aquinas'ın öğretmeniymiş. Her ikisi de "konuşan kafa" hakkında
birşeyler yazmış ve görünüşe göre Albertus Magnus Rhine'da bir tarlada mucize türünden birşey
gerçekleştirmiş... Bu tarla bir alfalfa tarlası olmasın?
C: Evet.

S: (L) Peki bu BİZİM alfalfa tarlamız mı?


C: Yakın.

S: (L) "Beyaz yolda" ilerlerken, ustalık çalışması için gerekli normal sürenin 3 yıl olduğu söyleniyor. Bu
doğru mu? Dönüşüm için 3 yıl?
C: Burada "zaman" bir ilüzyon.

S: (L) Raymond Lully'nin İngiltere kralı 2. Edward için büyük miktarda adi metali altına dönüştürdüğü
iddia ediliyor. Raymond 1311 veya 1312'de gerçekten Edward için böyle bir şeyi gerçekleştirdi mi?
C: Bunu sağlayacak tek yöntem, trans halinde yüksek perdeli melodik sesler çıkarılmasına dayalı.

S: (L) İnsan sesiyle mi?


C: İçtekinin merkezinden.

S: (L) Soruma dönecek olursam, Raymond gerçekten Edward için sıradan metalleri altına çevirdi mi?
Edward'ın Lully'ye özel bir önem verdiği ve...
C: Bu tür yanıtlar için şimdiye odaklanmayı öğrenirsen, kazancın beklentilerinin ötesine geçecek.

S: (L) O halde şimdiye dönelim. John Klauder bizim için UCF'de biraz casusluk yaptı ve seçimin dört adaya
indirgendiğini, ve kimsenin bu dört adayın hangileri olduğunu bilmediğini öğrendi. Önümüzdeki hafta bu
adaylarla mülakat yapılacağı iddia ediliyor. Bunun mümkün olup olmadığından emin değilim çünkü
Şükran Günü haftasının başlangıcı. Ama yine de eğer durum buysa, henüz onlardan hiçbir haber almadık.
Bu konuda bir tavsiyeniz var mı?
C: Her zaman olduğu gibi, eğer şüphedeyseniz, kaynağa gidin.

S: (L) Ne kaynağı? Kaynak sizsiniz. Onlara hiçbir şey soramayız çünkü bu politik olarak yanlış.
C: Biz de yanıt vermeyeceğiz, çünkü eterik olarak yanlış.

S: (L) USF'deki Betty C___'ye de bir mektup yazdım.


C: Güney Florida.

S: (L) Bu konuda ne olacağını bilmiyorum... İddiaya göre John Dee bir vizyonunda Melek Uriel'i görmüş.
Uriel ona çok parlak, dışbükey bir siyah taş vermiş. John Dee bu taşa bakıp diğer alemlerle iletişim
kurmuş. Bu psikomantiyuma çok benziyor. Taşın yüzeyinde varlıklar görünüp gelecekle ilgili sırları
söylüyorlarmış. Bu hayali bir taş değil, çünkü şu anda Britanya Müzesi'nde bulunuyor. Ama Dee sonra
Edward Kelly'yle ilişki kurmuş ve görünüşe göre Kelly tam bir sahtekarmış. Dee ve Kelly'nin parlak taşları
aracılığıyla bağlantı kurdukları ne tür varlıklardı?
C: Dördüncü Yoğunluk.

S: (L) KH mi yoksa BH mi?


C: Her ikisi.

S: (L) Eugenius Philalethes, Thomas Vaughan'ın takma adı mıydı?


C: Evet.

S: (L) Simyanın "temel maddesi" nedir?


C: H2O.

S: (L) Ne? (A) Su çeşitli hallerde olabilir.


C: Ağır su.

S: (L) Ağır su nedir? (A) Normal hidrojen yerine iki nötronlu hidrojen atomları. Atom tesislerinde
kullanılıyor. (L) Tamam, eğer temel madde buysa, felsefi civanın bunda yeri nedir?
C: Yanlış "iz."

S: (L) Doğru iz nedir?


C: Birkaç yanıt öncesi.

S: (L) Bu soruyu yanıtlamak da mı eterik olarak yanlış?


C: Hayır, ses Laura, ses! Leed Skallen'i araştır.

S: (L) Bu ses nasıl üretiliyor?


C: Parçaları verdik; şimdi "parçaları birleştir."

S: (L) Temel maddenin Tanrı tarafından yaratıldığını ve içte, yani insanda olduğunu, ve onsuz
varolunamayacağını söylemiştiniz. Ben de temel maddenin kan olduğunu düşünmüştüm. Bunun da
hemoglobin molekülüyle ilişkisini düşünmüştüm...
C: İnsan bedeninin %77'sini teşkil eden şey nedir?

S: (L) Su...
C: Bingo!

S: (L) İnsan bedenindeki suyu nasıl ağır suya dönüştürür? Bu vücut üzerinde ne tür bir etki yapar?
C: Önceki yanıtlara bak!

S: (L) Bir kişi bedenindeki suyu nasıl ağır suya dönüştürür?


C: Önceki yanıtlara bak!

S: (L) "Omm" sesiyle transa girmek kadar basit birşey mi bu?


C: Doğru iz üzerindesin ama hedefi yeniden gözden geçir.

S: (L) Bu kemiklerle ilgili birşey mi? Vücuttaki kemikleri rezonatör olarak kullanmak?
C: Uygun olduğunda verilen yanıtları gözden geçir. Tahminde bulunmak seni yanıttan uzaklaştıracak.

S: (L) Bu ses meselesiyle ilgili bir ipucuna ihtiyacım var...


C: Verildi.

S: (L) DNA, kemik iliği, kan, hemoglobin, magnetit, kanın kemiklerdeki ilikte üretilmesi gerçeği, Gül Haç'ın
da sembolü olan kafatası ve çapraz kemikler ve pelikan kanı imgesi üzerinde düşünmüştüm. Tüm bunlar
bana kanın önemli olduğunu düşündürmüştü. Kanın bu içsel sesle bir ilgisi var mı veya ses kanı
değiştiriyor mu?
C: Bunun hakkında başka birşey söylemeyeceğiz.

S: (L) Bu gece için söyleyeceğiniz başka birşey var mı? Hepimiz gerçekten yorgunuz.
C: İyi geceler.
31 Aralık 1997 F___, AK, Laura, Ark

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: İkstora.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Şu andaki konu, evim üzerinde çalışan müteahhidin benden avantaj sağladığını hissediyor olmam.
Bunu yapmamızı, ev üzerinde tamir yaptırmamızı söylemiştiniz ama bu adamın bunu yapacağını
sanmıyorum. Adam parayı aldı ama hala birşey yaptığı yok.
C: O halde işin peşinde ol. Ağlamayan bebeğe meme yok.

S: (L) Eğer bunu yaparsam, iş yapılacak, bitirilecek ve yapılan işten memnun olacak mıyım?
C: Üç tanesinden iki tanesi; sen seç.

S: (L) Tamam, gözümü özellikle açık tutmam gereken birşey?


C: Lisans.

S: (L) Müteahhitin lisansı mı? Lisans numarasını mı alayım? Başka birşey?


C: Hayır.

S: (L) Tamam bir sonraki soru. Tüm paramızı ona verdik, şimdi parasızız ve Ocak'ta yapmamız gereken
bir sürü şey var. Şu anda iş ve gelir potansiyeli bakımından bize herhangi bir tavsiyede bulunabilir
misiniz?
C: Burada öğrenilen ders, iş bulunmadan önce neden tüm parayı ona verdiğinle ilgili!!

S: (L) Tamam, ders öğrenildi. Şimdi tavsiye!


C: Yanlış! Yapı olarak çok acelecisin.

S: (L) Tüm parayı ona vermedik; emanet hesabında hala biraz para var...
C: Kaç kişiyle görüşüldü?

S: (L) Ne anlamda? Müteahhit mi yoksa iş mi?


C: Evet.

S: (L) İş.
C: Her ikisi.

S: (L) Müteahhit konusunda, aradığım pek çok şirket, yaşı nedeniyle evim üzerinde çalışamayacaklarını
söyledi. Kafam karıştı!
C: Ancak sen senin kafanı karıştırabilirsin.

S: (A) Bu konuya ekleyebileceğiniz herhangi birşey var mı? Yapabileceğimiz, henüz düşünmediğimiz
birşey?
C: Ancak sorarsanız.

S: (A) Bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum. (L) UCF'den haber gelecek mi?
C: Bu konuda daha fazla çaba harcamanız gerekir. Neticede kontrolün sizde olmadığını düşünmeniz
yanlış.

S: (L) Tam olarak neyle ilgili bu?


C: Pozisyon edinme.
S: (L) Kasım'ın sonunda birşey yapacaktık ama siz "sabır faydalı olur" dediniz. Biz de gelişmeleri bekledik.
Herhangi belirli bir hamlede bulunmadık, birşeyler olacağını düşündük. Ama şimdi birşeyler yapmamız
gerektiğini görüyoruz.
C: Kasım Kasım'dı. Sabır, zamanlamayla ilgili bir hatayı önlemek için gerekliydi.

S: (L) Yani şimdi iletişim kurup birşeyler söyleme zamanı?


C: Evet.

S: (L) Herhangi başka bir öneri?


C: Güçlü ol; kendinizi sat.

S: (L) Resmin düşmesinin ve saatin durmasının, Ark'ın annesinin gelip bize bir mesaj vermesiyle ilgili olup
olmadığını sormak istiyorum.
C: Evet.

S: (L) Annesi iyi mi?


C: Evet.

S: (L) Yapmak istediği şeyi bitirdi mi?


C: Bu bağlantı için fazla karmaşık bir kavram.

S: (L) Meksika'ya gittiğimizden beri bir celse yapmadığımız için, Meksika'da boşanma işini
gerçekleştiremediğimizi, herhangi başka yasal bir manevra da yapamadığımızı belirtmek istiyorum. O
yüzden neden bizi oraya gitmeye teşvik ettiğinizi sormak istiyorum. Para harcamak dışında hiçbir şey
yapamadık!
C: Saçma!

S: (L) Ark'ın seminerini vermesi, bizim de oyalanıp iyi vakit geçirmemiz dışında...
C: Evet...

S: (L) Bu Meksika yolculuğunun neticesi olarak, henüz görmediğimiz gelişmeler olacak mı?
C: Bekle ve gör.

S: (L) Uçak penceresinden çektiğim fotoğraftaki ilginç küçük nokta dışında herhangi bir UFO görmedik.
Etrafa baktık, insanlara sorduk ama UFO'lardan iz yoktu! Çok hayalkırıklığına uğradım!
C: Aptal kadın! Sen daha iyi biliyorsun! Gördüğün şey ve 3'üncü yoğunluk bilinçli hafızanda algıladığın
şey iki ayrı şey! A___ neden hastalandı? Neden burnu kanadı?

S: (L) Daha önce hiç burnu kanamamıştı. Sadece uçakta olmasından kaynaklandığını düşündük. Tamam,
ne oldu?
C: Hipnoztizmacı. Sen değil.

S: (L) Onu başka bir hipnotizmacıya götüreyim, kendim hipnotize etmeyeyim, öyle mi?
C: Evet. Ve sen de.

S: (L) O gece oraya vardığımızda rahatsızlandım. Hatta titriyordum. Yatağa gitmek zorunda kaldım.
Tamam, Meksika hakkında söylemek istediğiniz herhangi başka birşey?
C: Sorun.

S: (L) Birşey sorayım: Miami'de, havadayken veya oraya varmadan önce birşey oldu mu?
C: Evet.

S: (L) Miami'de mi?


C: Bul.

S: (A) Hipnozcuya gitmeden nasıl bulabiliriz?


C: Muhtemel değil.
S: (L) Hipnozu benim yapmamamı söylediniz. Neden?
C: Tarafsızlığa ihtiyaç var.

S: (A) Bunun herhangi bir önemi olup olmadığını öğrenmek istiyorum. Çünkü gelecek için bir önemi
olmayan pek çok şey oluyor.
C: Önemli. [Yeni yıl arası]

S: (L) Şu anda 1998 yılındayız. Yeni yıl için herhangi bir kehanetiniz veya yorumunuz var mı?
C: Pensacola'da ve pek çok başka yerde hala 1997.

S: (L) Güzel! Yani tüm kürede yeni yıl değil ve yine zamanla ilgili söyleyeceğinizi söylediniz. Fakat kısa bir
süre sonra herkes 1998 olduğunu söyleyecek ve gerçekten 1998 olacak. Bu yaklaşan yılla ilgili
söyleyeceğiniz herhangi birşey var mı? Elbette tüm medyumların ve kanalların şu anda foton kuşakları,
sıfır bölgeleri ve benzer şeylerle ilgili müthiş kehanetlerde bulunmakla meşgul olduklarından eminim.
Yepyeni tarihlerle ortaya çıkacaklar sanırım...
C: Bu saçmalıklardan hala yorulmadın mı?

S: (L) Evet, yoruldum ama daha önce çok isabetli bazı kehanetlerde bulunmuştunuz, bazıları ise tamamen
isabetsizdi. Aklıma gelen birşey; bir celsede Nuh tufanından sonra hayatta kalanların sayısını 19 milyon,
başka bir celsede ise 119 milyon olarak belirttiniz. Doğru rakam hangisi?
C: Her ikisi de olabilir.

S: (L) Her ikisi olamaz!


C: Evet, olabilir... herşey algılayıcının algıladığı gibidir.

S: (L) Sanırım biraz daha lineer olduğunuzda sizi daha çok seviyorum!
C: Hiç bir zaman lineer değildik. Çünkü bu sana göre değil. Şirket yöneticisinin bebek bezi takmaya ne
kadar ihtiyacı varsa, senin de lineerliğe o kadar ihtiyacın var!

S: (L) Evet, ama... bu tür durumlarda birşey etrafında daireler çizip net cevap alamadığımızı
hissediyorum. Evet bazı durumlarda bu tür yanıtların gerekli olabileceğini anlıyorum ama daha doğrudan
bir şekilde ele almak istediğimiz başka pek çok şey var.
C: Sorulara verilen yanıtların niteliğiyle ilgili önvarsayımlarda bulunduğunda çok sıkıntı yaşıyorsun.

S: (L) Ama yine de...


C: Hayır hayır... Annenden rica et, verdiğimiz yanıtı sana tekrar okusun.

S: (AK) Bir önceki yanıtı mı okuyayım?


C: Yanıtların niteliği.

S: (A) Celselerin bir kısmını internete koyma fikrimiz var. Bu iyi bir fikir mi?
C: Evet, ama eğer her üçünüzün katılımını içerirse, kitap işi daha başarılı görünüyor. Dikkatli ve uygun bir
şekilde kullanıldığında internet bunu sağlar. Ark'ın güvenilirliği artar, azalmaz.

S: (L) Yani Ark'ın güvenilirliğini mi kullanalım? Kastettiğiniz bu mu?


C: Hayır.

S: (A) Sitede adımı kullanmamın güvenilirliğimi olumsuz etkilemesinden korkuyor olabileceğimi, ama
durumun öyle olmadığını söylüyorlar sanırım...
C: Evet.

S: (A) Peki, diğer bir soru...


C: Tomurcuk veren bir kuantum fizikçisisin ve bu şekilde "çığır açmak" için bir fırsat bulabilirsin.

S: (A) Evet, bir fizikçi de Ra'yla çalışıyordu ve öldü. Bunun ardında ne vardı?
C: Neden şüphelendiğini kendine sor.
S: (A) Neden şüphelendiğimi kendime soruyorum ve tıpkı Marinov gibi susturulduğundan
şüpheleniyorum. Doğru mu?
C: Çığır açmada sezgi gerekli ve değerli bir araç.

S: (A) Skywatch sitesinde Marinov'un ölümüyle ilgili bazı bilgileri tartıştık...


C: Kim sizi bastırmaya çalıştı?

S: (A) Kimse, ama sezgilerim bunu yapmamamız gerektiğini söylüyor.


C: Doğru. Ark dikkatli olmanın, ayakta kalmanın arkadaşı olduğunu biliyor. Laura fazla risk almayı yoldaşı
olarak biliyor! Denge eşittir mükemmellik.

S: (L) Ama Marinov'un durumunu Skywatch'a söylemekle söylememek arasında nasıl denge kurabilirsin?
(A) Denge orada birşeyler söyleyebileceğimizi, ama ille de onu söylememiz gerekmediğini söylüyor...
C: Laura çok sevdiği birilerinin kaçırılmasını ister mi?

S: (L) Hayır, sevdiklerimin kaçırılmasını İSTEMİYORUM!


C: Dikkatli ve sabırlı ol.

S: (L) Sizinle bir konuyu konuşmak istiyorum. Hazır mısınız?


C: Ne zaman değiliz ki?

S: (L) Güzel. Bir celsede Ra Bilgileri'ni sorduğumuzda, doğruluk oranının %63 olduğunu söylemiştiniz.
Bunu şimdi onaylar mısınız?
C: Evet.

S: (L) Şimdi, bu 63 sayısına tam olarak nasıl ulaştığınızı, nasıl hesapladığınızı, neden 62 veya 64 değil de
63 olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Tahmin süreci her zaman matematiksel süreçlere dayalıdır, çünkü bu tek gerçek evrensel dildir.

S: (L) Ama 63 sayısına ulaşmak için hangi matematik sürecini kullandığınızı öğrenmek istiyorum!
C: Yayınlanan kelimelerin toplam sayısını, doğru kavramsallaştırmaları yansıtan kelimelerin sayısına böl.

S: (L) Tamam, örneğin bir kavramın tanımında kullanılan 100 kelimeden falanca miktarının doğru
olmasına göre mi...
C: Yakın.

S: (L) Doğru kavramsallaştırmayı nasıl belirliyorsunuz? (A) Bir kelimenin doğru olup olmadığını nasıl
belirliyorsunuz?
C: ...Eğer tamamen önyargısız bir halde izlenirse, doğruluk seviyesi doğru bir şekilde algılanabilir.

S: (A) Ra bilgilerini kelime kelime işleyip, yanlış kelimeleri atıp sadece doğru olanların kalmasını
sağlayabilir miyiz?
C: Belirtilen nedenden dolayı gerekli değil.

S: (A) Tamam, bir cümle okumak istiyorum: "İlk piramit, sizin Büyük Piramit dediğiniz yapı, yaklaşık 6000
yıl önce oluşturuldu." (ç.n.: orijinal türkçe çeviride "oluşturuldu" değil "kuruldu" yazıyor. Ama metnin
ingilizce orijinalinde kullanılan fiil "..was formed..." şeklinde olduğu için, aşağıda yapılan açıklamayla da
bağlantılı olarak "oluşturuldu" kelimesini kullandım.) Bu cümleyi parça parça doğrulamak istiyorum. "İlk
piramit", doğru mu yanlış mı?
C: Yanlış.

S: (A) "Büyük"?
C: Geleneksel kabul nedeniyle doğru.

[ç.n.: "cümlenin orijinalindeki "the" tanım kelimeleri sorulduğunda "nötr" olarak yanıtlanıyor.]
S: (L) Bir kelimeyi nötr olarak tanımlıyorsunuz ama matematiksel algoritmada, sayının hesaplanışını
söylerken nötr kelimeleri söylememiştiniz. Onları hesapta nereye koyuyorsunuz?
C: Doğru kabul edilmeleri subjektif olduğu için %37'ye dahiller.

S: (L) "Oluşturuldu"?
C: Doğru.

S: (L) "Yaklaşık"?
C: Doğru.

S: (L) "6000"?
C: Doğru.

S: (L) ...Peki aynı formülü kendi bilgilerinize uyguladığınızda ne yüzde verirsiniz?


C: Bizim kendi verdiğimizi ölçmemize gerek yok.

S: (A) Piramitle ilgili siz şöyle bir bilgi vermiştiniz: "Büyük Piramit 10.643 yıl önce Atlantisliler tarafından
inşa edildi." Bu doğru mu?
C: Söylediğin şekliyle yanlış.

S: (A) Ne zaman inşa edildiği sorulmuştu ve yanıt 10.640 yıl önceydi. Bu yanlış mıydı? (L) Evet, bence de
burada bir sorun var. Ra bilgilerinde bu konuda verilen bilgiyi doğruluyorsunuz ama bu, aynı konuda sizin
verdiğiniz bilgiyle çelişiyor!
C: Sorun "bizde" değil. Sorun farklı referans çerçevelerini karşılaştırmaya çalışıyor olmanızda.

S: (L) Tamam, kelime kelime okuyalım...


C: Söylediklerimizi tam doğru olarak okumayı başaramadığınız için bunun bir önemi yok. Hatırlayın!!
"Referans çerçeveleri." İpuçları için tanımda kullanılan kelimelere bakın.

S: (L) Ne söylediğinizi anlamıyorum. Büyük piramit ya 10643 yıl önce inşa edildi, ya da 6000 önce.
C: Acelecilik aptallığı arttırıyor.

S: (A) Bu kaynakta...
C: Oluşturuldu / inşa edildi... Bu ikisi aynı şey mi??

S: (L) Oluşturulmadan önce mi inşa edildi? (A) Ra bilgilerine göre Büyük Piramit hiçbir zaman inşa
edilmedi, düşüncelerle oluşturuldu....
C: Eğer 5555 Malibu Caddesi'ndeki eviniz yeniden modellenirse, o zaman yeni bir form alır. Şimdi söz
konusu cümleleri tekrar, dikkatli bir şekilde okuyun.

S: (L) Siz, "Büyük Piramit Atlantisliler tarafından 10643 yıl önce inşa edildi" demiştiniz. Bu cümledeki
sorun, bir spesifiklik eksikliği...
C: Hayır Laura, hayır hayır hayır!!!!!

S: (L) Eğer evin 1998'de yeniden modellenirse, bu onun inşa edildiği yıl mı olur?
C: Ne zaman inşa edildiğiyle ilgili değil. Metinden aldığın cümlede "Atlantisliler" mi deniyor?

S: (A) Evet, önce ne zaman yapıldığını sormuş, sonra da kim tarafından...


C: Atlantisliler değil, Atlantislilerin torunları tarafından!!

S: (A) ... Tüm materyali analiz etmek için bu süreci kullanabilir miyiz?
C: Kullanabilirsiniz, ama ilgilenmeyi bekleyen başka pek çok daha önemli işin var.

S: (L) Bu doğruluk oranını sormayla ilgili göz önünde bulundurmamız gereken başka bir husus mu var?
Aklıma gelen ilk şey, belirli kişilerin varlığı. Kimlerin burada mevcut olduğuna bağlı olarak bazı celseler
diğerlerinden daha doğruydu...
C: Aynen öyle!!!
S: (L) O yüzden kendileri için doğruluk oranı değerlendirmesi yapmaları kolay değil...
C: Bingo!

S: (L) Ama materyali kendi içinde değerlendirebiliriz... bazı kısımların diğer kısımlardan daha doğru
olduğunu göz önünde bulundurarak...
C: 71.7.

S: (L) Farklı insanlardan kaynaklanan bozulma, yazım hataları ve benzer şeylerden dolayı sanırım. Ve aynı
şey Ra bilgileri için de geçerli... (A) Diyelim ki "Büyük Piramit 10.000 yıl önce inşa edildi" diye bir cümle
var. Ama gerçekte dün inşa edilmiş olsun. Ama o zaman bile siz bu cümleye %70'lik bir doğruluk oranı
verirdiniz
C: Hayır.

S: (A) Ama yalnızca tek bir kelime yanlış...


C: Bir soyutlama vakumu içinde somut bir formül arıyorsun. Doğru bir ölçüm yapmak için tek yol, tüm
kelimelerin toplamını almak ve sonra da toplamın bir yüzdesi olarak doğruluğu belirlemek. Tüm
kelimelerin toplam sayısına göre ve her bir kelime bir ölçüm birimi olarak kullanılacak şekilde. Bu yanıtla
birlikte, bir sonraki sefere kadar, iyi geceler.
17 Ocak 1998 F___, Laura, Ark

S: (L) Aradan epey süre geçti. Merhaba.


C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Lopsiatza.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bildiğiniz gibi biz...


C: Bu iyi bir tabla değil.

S: (L) Biliyorum. Diğer sade ouija tablasıyla mı yapalım? Onu mu tercih ediyorsunuz?
C: Size bağlı.

S: (L) İlk soru: Neden böyle korkunç bir karmaşanın içindeyiz? Herşeyin düzelmesi gerekmiyor muydu?!
C: Birinci seviye bir kuantum hayat değişimi sırasında karmaşa beklemez misin?

S: (L) Birinci seviye bir kuantum hayat değişimi mi? Zaten gerçekleştirdiğimiz değişimleri mi
kastediyorsunuz, yoksa gerçekleştirmeyi UMDUĞUMUZ değişimi mi?
C: Her ikisi ve aradaki geçiş.

S: (L) Demek bu bir tür birinci seviye kuantum hayat değişimi. İş konusunda bir panik durumundayız
çünkü Orlando'daki beklentimiz boşa çıktı, UFL'de herhangi kalıcı bir pozisyon yok, ve USF'de de herhangi
birşey görünmüyor. Şu ana kadar hiçbir gelişme yok. Birkaç ay içinde işsizlik maaşını düşünmeye
başlayacağız!
C: Hepsi çözülecek. Anahtar husus kendini satmak; Florida Üniversite Sistemi'ne ve onun aracılığıyla
ülkeye katacağı değer bakımından kişinin sahip olduğu şeyler. Hatırlayın, izleyicilerinizin "sahnedeki
aktörü" görmesi için spot ışığının düzgün bir şekilde onun üzerine tutulması gerekiyor. Eğer "oyunun"
düzgün bir şekilde reklamı yapılmazsa seyirciler katılmaz. Ayrıca göç konusunda avukatlarla teması arttır,
böylece o konuda süreci hızlandırabilirsin. Eğer faaliyete geçmezlerse başkalarını bul!

S: (L) Herşeyi yaptık!


C: "Enterprise Florida"yla tekrar iletişim kurun.

S: (L) Tamam. Göreceğiz. Şimdi, A___'nın arabası konusu. Arabasına vuran o adama ne oldu öyle?
A___'nın arabasını ve dolayısıyla hayatını mahvetti.
C: Öyle birşey yapmadı.

S: (L) Biliyorum! Ama A___ ağlıyor ve hayatının bittiğini düşünüyor. Hala bizimle birlikte olduğu için şanslı
görüyorum kendimizi. Neden bir yıl içinde üç kaza?
C: Karanlık güçler her zaman zincirdeki en zayıf veya en hassas halkalara saldırır.

S: (L) Adam gerçekten uyudu mu?


C: Yakın. Hipnotik durum.

S: (L) Pekala. Ben, herhangi birimiz, A___ veya herhangi birinin, A___'nın arabasının tamamen hurdaya
dönmesinden nasıl bir ders çıkarabiliriz?
C: Standart yanıtı hatırla.

S: (L) Bilgi Korur.


C: Evet.

S: (L) Tamam, u evi yenileme konusundaki saldırılarla ilgili söyleyeceğiniz herhangi birşey?
C: Hayır.
S: (L) Eğer bu adamı işten çıkarırsam, bana zorluk yaratır mı?
C: Biraz.

S: (L) Ark adamın Cuma günü ödemesini almasından sonra onunla yapılan anlaşma üzerinde değişiklik
yapıldığının farkına vardı. Son birkaç aydaki herşey elimizi ayağımızı bağladı. Bizi sürekli oyalayıp
duruyorlar.
C: Haklarınız için mücadele edin. Orijinal taahhüdün kaynağına gidin ve açıklama isteyin. Bu işte müttefik
olarak K___'yi yanınıza alın.

S: (L) Tamam. İhtiyaç duyduğum izinleri alma konusunda bana sunabileceğiniz herhangi bir tavsiye var
mı?
C: Kolaylaştırmalara bak.

S: (L) Ne?
C: Senin lehine olabilecek ilginç anormallikler için mahkeme kayıtlarını yeniden incele.

S: (L) Anlamıyorum. Bununla ilgili başka bir ipucu verebilir misiniz? İş konusuna dönecek olursak... (A)
Buraya gelirken bir iş yapacağımı, sizin de bize yardımcı olacağınızı ve önemli şeyler yapacağımızı
sanıyordum. Şimdi duruma bakınca, herşey benim hiçbir şey yapamamama neden olacak şekilde
gelişiyor. Herhangi bir ümit var mı?
C: Evet, elbette. Ama tüm bunların adım adım gelişeceğini ve neler olacağını çok önceden bilme lüksüne
sahip olmadığını kabul etmelisin. Herşey derslerden ibaret. Bunu bir macera olarak da görebilirsin, bir
işkence olarak da... İnan ve ayrıca uykunu daha iyi al!! Uyku yetersizliğin kimyasal bir dengesizliğe neden
oluyor ve bu da depresyona.

S: (A) Ben her zaman emin olmayı severim ve belki hayatımın sonu gelmeden birkaç adım atmam iyi
olur...
C: İğneleyicilik sana uymuyor! Herşey sizin lehinize gelişecek ve eğer bunun böyle olacağını bilmiyor
olsaydık böyle söylemezdik.

S: (A) Tüm bunları fizikle birleştirmede hem anlamlı hem de saçma bir taraf var. Yoğunluk kavramı
psişeyle, bilinçle ilgili görünüyor ve bunu nasıl ilişkilendirebileceğimi bilmiyorum...
C: Algıyla ilgili ve algılama yeteneğiyle. Bu da geniş bir ölçekte genetik yapı ile belirlenen birşey. Sizin
yoğunluğunuz sizin onu anlama yeteneğinizle yaratılıyor. Dalga geliyor ve o yüzden pek çok kişi "mezun
olmak" istiyor.

S: (L) Bir anlamda dalgayı bizim yarattığımızı mı söylüyorsunuz?


C: Ve tersi.

S: (A) Bu yoğunluklar fizik anlamında tanımlanabilecek birşey mi? Önemli bir değişimin olduğu gerçeklik
dilimleri gibi örneğin? Yani bir yoğunluğun bitiş sınırı bir diğerinin başlangıcı anlamına geliyor...
C: Diğer pek çok şey gibi bu da sınırlı bakış açınız nedeniyle sizin için anlaması zor birşey. Hatırlayın, kendi
altınızdaki yoğunlukları çok iyi bir şekilde görebiliyorsunuz. Ama onlar sizi olduğunuz gibi göremiyor.

S: (A) Fizikte denklemin yedide birine sahip olduğumuzu söylemişlerdi... (L) Bunu söyledikleri zaman
maddeden, ve anti-parçacığın zamandaki yönünden bahsediyorduk ve yedide bir dedikleri şey buydu.
(A) Kastettiğim şey şu; hayvanlar, mineraller, okulda öğrendiğimiz tek bir fizikle tanımlanıyor. Onları farklı
bir yoğunluk olarak görmüyoruz.
C: Çünkü orada olduğunu biliyorsun. Sizin üzerinizdeki bir seviyeyi ölçüp biçemezsiniz! Kullandığınız
ölçüm araçları ancak algıladığınız şeyleri ölçebilir.

S: (A) Biz formları fark ediyoruz. Yani yaratan doğa değil... Potansiyel düzensizlik içindeki düzeni gören
biziz. Ve hayvanlardan çok daha fazlasını görebiliyoruz gibi görünüyor. Daha üst yoğunluktan kastedilen
şey bu mu? Daha fazla düzen görebilmek...
C: Yakın belki, ama dışarıyı görmek için bir ayna kullanmaya çalışıyorsun.
S: (L) Anlamaya çalıştığımız şey şu; Yedi yoğunluk olduğu tanımını yaptınız. Üç fiziksel yoğunluk, üç eterik
yoğunluk ve ortada bir tane de değişken yoğunluk. Burada bulmaya çalıştığımız şey, bunu matematiksel
olarak ifade etmenin bir yolunu bulmak. Bunu matematiğin evrensel diliyle anlamanın bir yolu. Çünkü
eğer bunu yapabilirsek, bu anlama ve algı yeteneğimize faydalı olur.
C: Evet, ama önce bulmacanın matematikle hiçbir ilgisi olmayan kısmını çözmeniz gerekiyor.
Matematiksel formülü bulmada şansınızın en yüksek olduğu durum bir "rüya hali" veya hipnoz
altındayken veya bir psikomantiyum önündeki meditasyon sırasındadır.

S: (A___ L'ye soruyor) Bu D___ konusunda ne yapacağız? Onunla konuşuyorsun. Bununla ilgili
şüphelerim var. Nasıl biri? Ardında başka biri mi var ve senden birşey almaya mı çalışıyor? Bu konudaki
huzursuzluğumda haklı mıyım?
C: Dikkatli olmak her zaman akıllıcadır. Yeni birileriyle temas kurduğunuzda, güvenilirliklerini ölçmek için
kişisel yaşamları ve arka planları hakkında birşeyler öğrenmek en iyisidir.

S: (L) Kim bu D___ L___?


C: Ona sor! [Bu noktada evimizin üzerinde daireler çizen bir helikopterin sesini duyuyoruz ve bu ses
celsenin sonuna kadar devam ediyor.]

S: (A) Şimdi fiziğe dönmek istiyorum. Anti-çekimden bahseden ve bunu evrenin çiftli yapısıyla
ilişkilendiren Fransız ___'nın yazısını okuduk. Anti-maddenin bizim evrenimizde değil, başka bir evrende
bulunduğunu söylüyor... [Teypte birkaç saniye boyunca ses anormalliği]
C: İkisi, tıpkı iyon değiştiricisi gibi, birbiriyle değiştirilebilirdir.

S: (A) Yani ikisi birbirinin yerini alabilir, ama konu biziz. Görünüşe göre bizim yapımız antimadde değil,
madde. Yoksa antimadde niteliğinde başka bir biz de mi varız? Bizim değiştirilebilir olduğumuzu
sanmıyorum. Antimadde değil madde evreninde yaşıyoruz gibi görünüyor.
C: Değiştirilebilir. (ç.n.: birbirinin yerini alabilir, değişdokuş edilebilir gibi bir anlamda. bir şekilde dengede
ve etkileşimli oldukları kastediliyor olmalı.)

S: (A) Kaluza-Klein'ın döngüsel boyutu... Ekstra boyutlar hakkında soru sorduğumda "ekstra" boyut diye
birşeyin olmadığı söylenmişti... Kaluza-Klein'ın döngüsel boyutla, 5'inci boyutla ilgili bir teorisi var. Bu
Birleşik Alan Teorisi'ne gidişin yolu mu? Bu döngüyü veya silindir boyutu eklemenin doğru adım olup
olmadığı konusuna bir ipucu istiyorum.
C: Evet.

S: (A) Tamam, bu yeterli.


C: Şu anda incelendiğinizi algılıyoruz, veya bir interferans. O yüzden gitmemiz gerekiyor. İyi geceler.
24 Ocak 1998 F___, Laura, Ark, AK

S: (L) Merhaba
C: Merhaba

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Azaha.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu akşam yine bir kaç farklı konumuz var. Birincisi şu; A__ neden dışarı öyle bir tarzda çıktı ?
C: Hormonal.

S: (L) O nerede peki şimdi ?


C: Diğerleriyle birlikte.

S: (L) Diğerleriyle birlikte olduğunu biliyorum.


C: Telesekreterdeki mesajları kontrol et.

S: (L) Sadece iyi mi, bunu öğrenmek istiyorum.


C: Evet.

S: (L) Ayrıca, bu işi neden beni yaralayacak bir tarzda gerçekleştirdiğini öğrenmek istiyorum?
C: Amacı bu değildi.

S: (L) Bir diğer konu; şu kayıp bebek Sabrina... Anne, babası inandırıcı gözüküyor. Aisenberglerin bebeğini
uzaylılar mı kaçırdı ?
C: Kazara ölüm.

S: (L) Nasıl bir kaza ?


C: Yere düşürüldü.

S: (L) Kim düşürdü ?


C: Açıkça söylemeye gerek yok. Düşünürsen bulursun!

S: (L) Tamam. (A) Fotoğrafçıyla ilgili bir soru sormak istiyorum. (L) Evet, A__ nın fotoğraflarını çeken kişi.
Bu kişi gerçekten olduğunu iddia ettiği kişi miydi ?
C: Yakın.

S: (L) Bir takım gizli amaçları var mıydı ?


C. Hayır.

S: (L) Halkla ilişkiler projesine yönelik kampanya hakkında konuşuyorduk. Aramızda tartıştığımız gibi bu
olayı öne çekmemiz uygun mudur ?
C: Üniversiteler işin içine katılırsa daha iyi.

S: (L) Neyi kastediyorsunuz ?


C: Önce onlarla temasa geçin.

S: (L) OK, USF ye bir mektup yazdım. Eyaletteki diğer üniversiteleri de mi kastediyorsunuz ?
C: UCF, USF ve FIT.

S: (L) FIT nedir ?


C: Florida Institute of Technology. [ç.n. Florida Teknoloji Enstitüsü]

S: (L) Peki, öncelikle bunlarla temas kuralım ve ardından projemize yönelelim.


C: Evet.

S: (L) Bir başka deyişle onlara bir şans tanıyalım ve sahnenin gerisine göndermeyelim.
C: Evet! İnsanlarla bağlantıya geçmenizi söyledik!

S: (L) Tamam. Churchill, Hitler ve Rudolf Hess ile ilgili bir kitap okuyordum. Görünüşe göre yazar Spandau
Hapishanesindeki kişinin Rudolf Hess olmadığını iddia ediyor. Bu doğru mu ? [ç.n. Rudolf Hess: Hitler' in
sağ kolu ve özel sekreteri. 1941 de esrarengiz bir şekilde küçük bir uçakla İngiltere Hükümetiyle
görüşmek için gizlice İskoçya' ya gitmişti. Savaş sonrası hapse atıldı ve 1987' de intihar ettiği iddia
edilinceye dek burada kaldı. Bu konuda halen şaibeler mevcuttur.]
C: Evet.

S: (L) Peki, Rudolf Hess' e ne oldu ?


C: İskoçya' da uçak kazasında öldü.

S: (L) Öldü mü ? Bu resmi olarak kayda geçen uçak kazasında mı oldu ?


C: Evet.

S: (L) Rudolf Hess o kazada mı ÖLDÜ ?


C: Evet.

S: (L) Paraşütle atlayıp kurtulan adam kimdi ?


C: Hiç kimse.

S: (L) Tüm hikayeyi kurguladır mı ?


C: Hayır, sadece Hess' in kurtulması olayını. Olayın propaganda değerinden dolayı.

S: (L) Oldukça tuhaf bir şey bu. Aynı zaman da kitabın yazarının da göz ardı ettiği bir olasılık. Peki ya,
uçaktan paraşütle birinin atladığına tanıklık eden çiftçi için ne demeli ?
C: Sadece öyle söylüyorlar.

S: (L) Sanıyorum, herşeyi bu şekilde kurgulamış olmaları çok mümkün. Bu daha dolambaçlı.
C: Gerçek Hess suistimal karşısında öylece yumuşamazdı.

S: (L) Hmmm... O gerçekten İskoçya' ya uçtu mu ?


C: Evet.

S: (L) Hitler bunu biliyor muydu ve işin içerisinde miydi ?


C: Evet.

S: (L) Yani Hitler' i kandırmak ve yaptıkları plan her ne idiyse hala işlemekte olduğunu düşündürmek için,
onu Hess' in ölmediğine inandırdılar.
C: Hitler Hess' in delirmiş olduğuna inandı ya da gerçekten ölmüş olabileceğine.

S: (L) Bu sorum biraz garip kaçabilir ama sormam gerekiyor. Hitler eşcinsel miydi ?
C: Hayır.

S: (L) Hmm, peki, bu kitap onunla Rudolf Hess arasında olağan dışı bir ilişki olduğunu iddia ediyor. Ama
bir çok başka kişi onun bir çok açıdan kendini her türlü zevkten uzak tutan, münzevi bir tarzı olduğunu
söylemişti.
C: Kitapta daha başka yanlışlar da var.

S: (L) Hikayeyi genel olarak çok ilginç buldum. Hitler' in kendi kanından bir çocuğu oldu mu?
C: Hayır.

S: (L) Bu kitap Hitler için bir şekilde o kadar da kötü bir adam değilmiş gibi bir portre çiziyor. Ve asıl kötü
kişinin Churchill olduğu izlenimini yaratıyor.
C: Kandırma amaçlı yanlış bilgilendirme.

S: (L) Tamam. Söz yanlış bilgilendirmeden açılmışken; Skywatch mail grubunda dolaşan bir mesaj var ve
eski astronot Edgar Mitchell' e ait olduğu iddia edilen bir ifade var. Dediğine göre, insan yapımı olan ,
UFO' ların uçma kapasitesine ve diğer başka özelliklerine sahip olan ve çoğunlukla UFO [dünya dışı]
sanılan araçlar MEVCUT. Ama bunlar askeri kanada ait DEĞİL. Bu doğru mu ?
C: Söylediği bu değil.

S: (L) Neyi kastediyorsunuz ? Benim onun ifadesini tam doğru dile getirmediğimi mi ?
C: Evet.

S: (L) Peki öyleyse bu durum için gerçek olan nedir ?


C: İnsan yapımı değil.

S: (L) Hmm, haklısınız. İnsan yapımı DEMEDİ. Söylediği şey böyle bir teknolojinin mevcut OLDUĞU idi. (A)
O daha çok tersine mühendislikten bahsediyordu. [ç.n. tersine mühendislik (ing. reverse enginnering)
bir cihaz ya da makinanın özelliklerinden yola çıkarak , nasıl bir teknoloji ve işlem sırasıyla tasarlandığını
ve üretildiğini bulgulama. Özellikle UFOloji alanında çok kullanılan bir terimdir.] Bazı teknolojileri yeniden
üretebileceğimizi iddia ediyordu, ve tersine mühendislik derken bunların burada Dünya' da
üretildiğinden bahsediyordu. Ve tabii ki bu başka bir yerlerden yardım alınmadığı anlamına GELMİYOR.
C: Yakın. Yeniden okuyun.

S: (L) Tamam, söylemeliyim ki tüm yazı kelime kelime çok özenle ve dikkatle ifade edilmiş. (A) Söylediği
bir diğer şey de, bu araçların yapılması için, sıradışı şeyler, solucan delikleri, zaman döngüleri ya da başka
boyutların gerekli olmadığı, yani bu da tüm teknolojinin 3. Yoğunluğa ait olduğu anlamına geliyor. Bu
bağlamda söylediği doğru mu ?
C: Tümü 3. Yoğunluk diye bir şey söylemedi.

S: (L) Bir şekilde ifadesi bu anlama geliyordu, standart fizik ve mühendislik kurallarının kullanıldığını
söyledi.
C: 3. ve 4. Yoğunluk. Yeniden okuyun.

S: (L) Tamam, okuyacağız. O hakkında konuştuğu şeyler hakkında gerçek bilgiye sahip bir kişi mi ?
C: Buna yakın.

S: (A) Şimdi şu anti-çekimci [ç.n. yerçekimi kuvvetini yenen teknolojilerle ilgili] İngiliz adamla ilgili bir
şeyler sormak istiyorum. NASA' yla ilişkiye geçtikten ve anti-çekim oluşturan bir dizi deneyi
gerçekleştirdikten sonra 76 yaşında öldü. Eric Laithwaite. Ölümünün pek de doğal sebeplerle
olmadığından şüpheleniyorum. Anti-çekimle ilgili gizleri keşfetmiş miydi ?
C: Belli bir dereceye kadar.

S: (L) Ölümü tezgahlanan bir şey miydi ?


C: Evet.

S: (L) Neden Sue B__ den hiç haber alamadık ?


C: Tuzağa direnç gösterdiğin için ilgisini yitirdi.

S: (L) Yani bu bir tuzaktı. Onların grup olarak gerçekte A.B.D' de değil Avrupa' da konuşlandıklarını
düşünüyorum, haklı mıyım ?
C: Bir şeyin uzantısı olarak.

S: (A) Yani grupları bir şeyin uzantısı şeklinde, KGB veya her ne ise. (L) Neyin uzantısı ?
C: NSA [ç.n. Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu]

S: (L) Demek o tuzağa karşı direnç gösterdik. Kaç tuzak vardı ?


C: İzle, bak, dinle.
S: (A) Bu tuzağın amacı neydi ? Neye ulaşmayı umuyorlardı ?
C: Psişik bir labirent içerisinde senin enerjini tüketmek. Seni "bir yaban kazının peşine takmak." [ç.n.
enerjisini tüketmek için sonuç getirmeyecek ve uzun zaman alacak gereksiz bir hedefe yöneltmek]

S: (A) Neden, onlar için çalışmamı sağlamak yerine benim bir yaban kazının peşine takılmamı istesinler
ki ? (L) Sanırım onlarla çalışmanı istemiyorlar...
C: Ya da önemli bir şey keşfetmeni.

S: (L) Sonraki konu : Araştırıp öğrendiğimize göre Dominik Cumhuriyeti' nde herhangi bir avukata basit
bir vekalet verip, seni orada temsil etmesini sağlayarak kolayca boşanmak mümkünmüş, hem de mal
beyanına gerek olmadan. Bu gerçekten yapılabilir bir şey mi ?
C: Daha iyi araştır.

S: Peki. Bu boşanma işini Florida' da halletmemiz en uygun yol mu ?


C: OK ama elinden tutup seni yönlendiremeyiz.

S: (L) Bunu biliyorum. Yalnızca bu işi en az sorun çıkaracak şekilde halletmek için farklı farklı seçenekler
üzerinde kafa yoruyorum. Sanırım her hangi bir süreç boyunca karşılaşılacak problemleri kontrol
edebiliriz.
C: Evet.

S: (A) Öğrenmek istediğimiz tek şey bu kötü dönemi bir an önce sonlandırmaya yarayacak herhangi bir
şey olup olmadığı.
C: Tamam. İyi geceler.

S: (L) Hey, durun bir dakika! Bu bir soruydu. Öyle hemen 'hasta la vista' diyemezsiniz!
C: Gecenin en karanlık olduğu an tam şafaktan öncesidir.

S: (L) Kesinlikle çok karanlık oldu.


C: İnanç! İyi geceler.
31 Ocak 1998 F___, Laura, Ark

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Oorg.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu gece çok yorgunuz ve hızlı bir şekilde birkaç soru sormak istiyoruz. Ark zamanı boşa geçiyormuş
gibi hissediyor. Bu durum hakkında birkaç şey söyleyebilir misiniz?
C: Daha spesifik.

S: (L) Öğretmenlik için o kadar çok zaman harcıyor ki diğer çalışması için vakti kalmıyor. Evdeki karışıklık
ve çocukların ve benim isteklerimiz, ders vermediği zaman yapabileceği çalışmasını yapmasını engelliyor.
C: Bir süre yalnız kalmaya ihtiyacı olabilir.

S: (L) Yalnız kalmaya ihtiyacı olabilir....


C: Evet. Faydası olur, aksi halde sorunlar artar.

S: (L) Yani onu arabayla Gainesville'e götüreyim, orada bırakayım ve dönüp evin ve çocukların işlerini
halledeyim?
C: Veya benzer birşey. Hatırla, ne yapacağını söylemiyoruz. Sadece öneride bulunuyoruz.

S: (L) Şu andaki durumun nedenini söyleyebilir misiniz?


C: Saldırı.

S: (L) Eğer saldırı bizi ayırmaya yönelikse, şu anda kazanıyorlar demektir...


C: Sizi ayırmaya yönelik değil.

S: (A) Bunun sadece kasyopyalıların bize söylediği birşey olduğu yönünde bir teorim var. Yani bu sadece
bir test. Herşeyi mümkün olduğu kadar zor hale getirmek ve yorulmamız, yapacak çok şeyimiz olması
için... bu sadece bir test.
C: Yakın, ilişkili.

S: (L) İş stresini hafifletmek için yapılabilecek şeylerle ilgili bir yönlendirmede bulunabilir misiniz?
C: Kendine kendine yoluna girecek.

S: (L) Geçen hafta polisi arayan kişinin kim olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Açık.

S: (L) Neden "açık" dediniz?


C: Çünkü ismi vermemiz durumunda kızgın duygular nedeniyle akıllıca olmayan reaksiyonlar meydana
gelebilir.

S: (A) Bir şekilde hala önleme şansımız olan ekonomik bir felaketin yaklaşmakta olup olmadığını
öğrenmek istiyorum.
C: Felaket yok.

S: (L) Tamam, demek Ark'ı Gainesville'e götürüp geri gelmeliyim...


C: USF.

S: (L) B.C.'ye yazdım ama hiçbir yanıt alamadım...


C: Alacaksın.
S: (L) Umarım. (A) USF'yi belirtmelerinin sebebi şimdiye kadar yapılandan fazlasını yapmamızı gerektiren
birşey olması mı?
C: Her zaman.

S: (L) Başka ne yapılabileceğini bilmiyorum...


C: Meksika gümüşünden kaynaklanabilecek olumsuz sağlık etkilerine karşı dikkatli olun.

S: (L) Ne gibi?
C: Kan anormallikleri.

S: (L) Sadece benimle mi ilgili bu? Ark'ın, A___'nın ve A___'nın da var....


C: Hepiniz.

S: (L) Ne yapmamızı önerirsiniz? Bu gümüşten yapılan şeyleri takmamamızı mı?


C: İyi fikir!

S: (A) Bu mümkün. Zararın neresinden dönülürse kardır. (L) Başka bir öneri? (A) Monopoller hakkında
birşey sormak istiyorum. Monopoller var mı? (ç.n.: tek kutuplu parçacık)
C: Evet.

S: (L) Eğer monopoller mevcutsa, bir yerde, bazı koşullar altında o kutbun karşıtının da olması gerekir
diye düşünüyordum... Üçüncü yoğunlukta karşıtsız olarak varolamazlar... (A) Evet.
C: Ve üçüncü yoğunluk pek çok gerçeği gizliyor.

S: (L) Monopolleri gözlemlememizi önlüyor anlamında mı?


C: Ölçülebilirliğini.

S: (L) Onları tespit edip ölçmemizi engelliyor.


C: Psikomantiyum.

S: (L) Psikomantiyum monopolleri kullanan birşey mi? Ayna kullandığında monopollerin diğer "yarısını"
mı görüyorsun?
C: Pek çok manzaraya bir pencere.

S: (L) Üzerinde çalışıyorum! Önce evi bir düzene sokmam gerek! (A) Evi düzene sokabilmek için de bu
monopoller üzerinde çalışıp Nobel Ödülü'nü almamız gerekiyor...
C: Kendini fazla zorluyorsun.

S: (A) Kendimi fazla zorladığımı biliyorum.


C: Ama şimdi daha mutlusunuz.

S: (L) A____ dışında. A___'nın durumu beni çok üzüyor...


C: A___ karmik olarak hep sorunluydu.

S: (L) Bu karmanın özelliği nedir?


C: Rol değiştirme.

S: (L) Monopollere dönelim. (A) Uzun bir zaman önce yaptığım ama pek çok şey gibi terk ettiğim birşeye
dönmemi tavsiye etmiştiniz bir keresinde. Monopoller bunlardan biriydi ve yakın zamanda bir diğerini
hatırladım; otomata. Evren bir bilgisayar gibi ve başlangıçta "söz" vardı. Monopoller geçici olarak
inceleyip tamamlayacağım birşey mi, yoksa derinlemesine incelememi tavsiye ettiğiniz birşey mi? Bu
konuda yardım istiyorum.
C: Bunun üzerinde çalışacak vakte ihtiyacın var.

S: (L) Bunu biraz daha açıklar mısınız?


C: Eşzamanlı olarak izlendiğinde her iki çaba da sonuç getirir. Haftasonları bunu sağlar. Eğer doğru bir
şekilde izlenirse akşamlar da yeni bir ortam sağlayabilir. Temel olarak doğru yoldasınız. Sadece sabırlı ve
inançlı olun. Sonraki celselerin daha evrensel öneme sahip konulara tam olarak yönelmesini öneriyoruz,
o zaman bireysel sorunlar çözülür veya en azından kolaylaşır! Teşekkürler ve iyi geceler.
21 Şubat 1998 F___, Laura, Ark, AK

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Sikoritya.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu akşam hakkında soru sormak istediğimiz birkaç kitabımız var... Ark başlıyor. (A) Bir sorum var,
pek kişisel sayılmaz, çünkü kişisel olan şeylerimiz de evrensel olanlarla karışım halinde. Enterprise
Florida'dan Gregory Brent'e bir mektup gönderme fikri geldi aklıma ama onun bu mektubu gönderecek
doğru kişi olduğundan emin değilim, o yüzden bir tavsiye rica ediyorum.
C: Evet.

S: (A) Enterprise Florida işinde kaçırıyor olabileceğim başka birşey?


C: Size, özellikle de Laura'ya, sadece duruma hakim olmanızı ve başarının geleceğini söyledik. Laura'ya
hem ağ çalışması amaçlarıyla, hem de destek toplamak için Florida Trend Dergisi'nin editörüyle iletişim
kurmasını öneriyoruz. Elbette ilk ve en önemli şey boşanma konusunu halletmek. Oraya harcadığınız
çabayı arttırmanızı öneriyoruz. Ve lütfen yapabileceğiniz herşeyi yaptığınızı söylemeyin, çünkü o zaman
bu tür şeyler söylemeyiz.

S: (L) Tamam. Şu anda yaptığım şu internet işini sormak istiyorum. Kendimi biraz daha açıyorum ve
herhangi bir hata yapmak istemiyorum. Bu soru biraz retorik, çünkü bunu doğru bir şekilde yaptığımı
düşünüyorum ama yine de emin olmak istiyorum. Herşey yolunda mı?
C: Şimdilik...

S: (A) Şimdi birkaç bilimsel sorum var ve biraz tavsiye almak istiyorum. Zaman sonlu olduğu için ve
yapacak çok şeyim ama çok az vaktim olduğu için, konuları bir liste haline getirirken hangilerinin önce,
hangilerinin sonra gelmesi gerektiğiyle ilgili bir öncelik sırası verip veremeyeceğinizi sormak istiyorum.
Yardımcı olabilir misiniz?
C: Senin yeteneğin teoremlerini ve böylece çözümleri oluşturan matematiksel formülleri oluşturmakta
yatıyor. Bizim yaptığımız şey öğrenmeyi kesintiye uğratmayan veya özgür iradeye müdahale etmeyen
şekillerde tavsiyelerde bulunmak. Diğer taraftan Arkadiusz, sen geçmişte yazılı olarak felsefi faaliyetler
ve düşünceler konusunda çok şey gerçekleştirdin. Şimdi hayat "daha tatlı" bir yolda diye gevşemene
gerek yok!

S: (A) Tamam, listedeki ilk unsur ray silahı meselesi ve onunla başlamayı düşünüyordum. Bunun bu
projedeki öncelik durumu nedir?
C: Ray silahı ancak senin için iş konusunda bir "kapı açıcı" olarak kullanılırsa faydalı olur.

S: (L) Ölen Bulgar adamın, yani Marinov'un...


C: Elektromanyetik hızlandırıcı.

S: (L) Bu Marinov'un yazdığı sıradışı formülle ilgili bir referans mı? Fizikte kullanılan formülün yanlış
olduğunu iddia ediyor. Elektromanyetik hızlandırıcı, Marinov'un buna dair yazısıyla mı ilişkili?
C: Yakın.

S: (A) Tamam, bir sonraki konu sono-lüminesans. (ç.n.: ses ile ışık arasındaki ilişkilere dair bir konu) Bu
da bir kenara ayrılan bir konuydu. Nedir bu?
C: Dual gerçeklik yapısı.

S: (A) Anti-çekim üzerinde de çalışabilirim... (L) Bu listeyi düzenlemek için harika bir fikrim var... Sonra
göstereceğim. (A) Tamam, şimdilik bu konuyu bırakalım.
C: Hayır.
S: (A) Bu konuyu bırakmayalım... Anti-çekim... Fransız adamdan bahsetmiştim ve anti-çekim üzerinde
düşünmeye başlamıştım zaten. Şimdi anti-çekim konusuna tam hızla yönelmeli miyim? Önceliği nedir?
C: Yavaşça. Önemli bir konu.

S: (A) Tamam, bunu yavaş yapacağım. Peki Newman'ın yaptığı zaman makinesi? Bu, birleşik alan
teorisiyle, zaman döngüleriyle, zaman yolculuğuyla bağlantılı... Buna da yönelebilirim...
C: Von Neumann'ı araştır.

S: (A) Von Neumann mı?! Tamam, Von Neumann'la ilgili bir kitap okudum ve onu çok keskin bir zihne
sahip son derece parlak biri olarak gördüm ama biraz da trajik. Otomata ve yapay hayat konusu dışında
herhangi sıradışı birşey yaptığına dair bir işaret göremedim. Von Neumann'ı araştırmamı öneriyorsunuz;
bu onun Philadelphia Deneyi'ne katıldığı yönündeki iddiayla mı ilgili?
C: Güzel! "İz takip etmeye" başlıyorsun.

S: (L) Tamam, manyetik monopoller. Yine bir bağlantı olasılığı... Öncelikli mi yoksa sadece bir yan konu
mu?
C: Laura şifreli bilgileri açığa çıkarma konusunda çok başarı kazandı... hatta bu, kişinin frekans rezonans
titreşimini arttırıyor. Tekrar şarj olmaya ihtiyacın var canım. Tüm bu saldırılar seni bayağı çökertti!

S: (L) Ne anlamda bir tekrar şarj olma?


C: Sen ve Ark doğru "iz" üzerine gelmelisiniz.

S: (L) "İz"den neyi kastediyorsunuz?


C: Şifre çözme zamanı şimdi değil.

S: (L) Bu saldırıdan bahsetmişken... Konunun dışına çıkmak istemiyorum çünkü bu biraz kişisel ama sorun
çıkarmak isteyen tam bir baş belası adam var, onun hakkında birkaç şey söylemenizi istiyorum.
C: Son 3 yanıta bak.

S: (A) Tamam, 17 Ocak'taki celsede incelendiğimi veya bir interferans olduğunu söyleyerek celseyi
sonlandırdınız. Ne tür bir incelenmeydi bu ve bundan nasıl sakınabilirim?
C: KH dördüncü yoğunluk.

S: (A) Buna nasıl direnebilirim? İncelemeleri benim için kötü mü? Ne yapmamı tavsiye edersiniz? (L)
Herkesi inceliyorlar. Bunun hakkında bilgin olduğu zaman ve bunu ne zaman yaptıklarını anladığın zaman
bunu bloke ediyorsun.
C: Evet. BK, B/İ TY.

S: (L) Bilgi korur, bilgisizlik/ihmal tehlike yaratır. Tamam, tüm sağlık sorunlarının yanıtına sahip olduğunu
iddia eden bu kitap hakkında birşeyler soralım. Şeker hastalığı, yüksek kan basıncı, inmeler, kronik
yorgunluk, migren, Alzaymır, Parkinson, çoklu skleroz vs vs gibi pek çok hastalığın kökeninin parazitler
olduğu doğru mu? Ve bunların basit bir şekilde bu yazarın küçük cihazıyla tespit edilip tedavi
edilebileceği? Bu doğru mu? (ç.n.: araştırdığım kadarıyla, Hulda Regehr Clark tarafından yazılmış "The
Cure for All Diseases" [tüm hastalıkların tedavisi] adlı kitaptan bahsediliyor.)
C: Kısmen.

S: (L) Bu kadın işin hangi kısmından BAHSETMİYOR?


C: Doğru kavram değil.

S: (A) Bu sıralanan hastalıkların hangileri gerçekten parazitlerden kaynaklanıyor, hangileri


kaynaklanmıyor?
C: Doğru kavram değil. Belirtilenlerin hepsi genellikle tamamen veya kısmen çeşitli parazitik varlıklardan
kaynaklanır, ama her zaman değil.

S: (L) Tanımladığı bu cihaz, evde yapılarak veya başka bir yerden satın alınarak, bu parazitlerin
öldürülmesinde etkili olabilir mi?
C: Evet.

S: (L) Ne kadar sıklıkla kullanman gerekir?


C: Bireysel durumlara göre değişir. Kitabın içeriğini yakından incele, BH kanallaması izleri göreceksin.

S: (L) Tamam, teşekkür ederim. "The White Goddess" adlı bu diğer kitapta Üçlü Tanrıça, alfabeler, ağaçlar
hakkında bilgiler var ve yazar bunları tanrıça Danu'ya dayandırıyor ve Rhys Danu'yu Kasyopya olarak
tanımlıyor... Ama bir yerde ÇOK ilginç birşeyden bahsediliyor. Topal kral, yaralı uyluk ve topuk konusu...
Zeus'un uyluğu ve Aşil'in topuğu. Pek çok kahramanda veya "tanrıda" bu uyluk veya topuk konusu varmış
gibi görünüyor... Kralların kutsal hakkı bununla ilişkilendiriliyor ve genelde bir kral bir ritüelle
topallaştırılıyor. Uyluktaki yara topuğun yere değdirilememesini sağlıyor. Kralın ayağını toprağa tam
olarak değdirmemesine dair bir tabu var. Kralın ayağını toprağa koyması neden yasaklanıyor? Neden
topuğun toprağa değmesi engelleniyor?
C: Şakraların topraklanmasını engellemek için.

S: (L) Şakralar topraklandığı zaman ne oluyor?


C: Size ne oluyor?

S: (L) Bir devre kapanıyor ve senden dışarı bir enerji akımı oluyor. Topraklandığın zaman senden veya
senin üzerinden dışarı bir enerji akışı oluyor...
C: Veya içeri.

S: (L) Neden?
C: Yüksek topuklu ayakkabılarla reiki yapar mısın?

S: (L) Hayır. Ayakkabılarını çıkarırsın.


C: Neden?

S: (L) Devrenin tamamlanması, sana enerji gelmesi ve senden diğer kişiye geçmesi için.
C: Evet.

S: (L) Yani kralın ayaklarının toprağa temas etmesi engellendiği zaman bu KH modlu bir varoluş oluyor
sanırım...
C: Bugün algılandığı şekliyle kuklacılık.

S: (L) O halde topal bırakılan krallar kukla haline getiriliyor.


C: Evet, peki kuklacı kim?

S: (L) Komuta zincirinin, KH'nin parçası oluyorlar.


C: Evet.

S: (L) Tamam, bu adamın bu şiirden deşifre ettiği iddia edilen, Tanrı'nın bu gizli adı hakkında birşeyler
sormak istiyorum...
C: Diğer hepsi gibi sadece bir isimlendirme.

S: (L) Evet, biliyorum ama adamın yazdığına göre Mısırlı rahipler bu sesli harfleri belirli bir düzenle
okuduklarında ses çok melodikleşip sanki bir müzik aletinden çıkıyor gibi oluyormuş. Ben de sizin içteki
"merkezden" üretilmesi gereken "melodik" sesle ilgili söylediklerinizi hatırladım ve bir dizi sesli harfin
belirli bir şekilde çıkarılışının nesneleri hareket ettirip ettiremeyeceği üzerinde düşündüm...
C: Belki de bunu denemen gerekiyordur?!?

S: (A) Bu şaka mı?


C: Belki, belki de değil.

S: (L) Tamam, deneyeceğim! Başka birşey? Sanırım bu gecenin sonuna geldik...


C: Kapaktaki yapraklar...
S: (A) Ne olmuş kapaktaki yapraklara?
C: Meşe.

S: (L) Evet?
C: Beechnut bir şirket mi?

S: (L) İlginç bir düşünce. Tamam. Başka birşey?


C: Sadece iyi geceler.
28 Şubat 1998 F___, Laura, Ark

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Winyona.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Pekala, şimdi, küçük tartışmamızı halletmek için; Lake County #8211; Minnesota'daki kaçırılma ile
ilgili video gerçek

miydi?
C: Hayır.

S: (L) Gerçek bir olaya mı dayalıydı?


C: Hayır.

S: (L) O zaman tüm olayı unutalım! Şimdi, geçen hafta ilginç bazı olaylar yaşadık. ... Polonya'dan saldırılar
devam ediyor ve

bu durumla ilgili bazı cevaplar yazdık. Bu yanıtın bize herhangi olumsuz bir yansıması olacak mı?
C: Belki.

S: (L) Mesela ne olabilir?


C: Bağların kopması.

S: (L) Ne tür bağlar?


C: Polonya.

S: (L) Polonya ile olan bağlar mı? Bunun bir olasılık olduğunu her zaman kabul ediyorduk zaten. Bir de...
(A) Son verilen

tavsiye bu konuda çalışmalarımızı yoğunlaştırmamız yönündeydi ve biz de bunu yaptık. Neyi yanlış
yaptığımızı bilmek

istiyoruz. Bu konuda herhangi bir hata yaptığımızı sanmıyorum.


C: Bağların kopması hata yapıldığı anlamına gelmez.

S: (L) Bu konuda gösterdiğimiz çabayı arttırmamız başlattı bunu... Ark L___'ye normal bir mektup yazdı,
o da mektubu Ark'ın

eski karısına verdi, kadın misillemede bulundu, biz de tekrar yanıt yazdık... hepsi bu konuda çabamızı
biraz

yoğunlaştırmamızdan kaynaklandı! Merak ediyorum, M___ koridordan aşağı koştuğunu söyledi. Neyi
kastetti?
C: Koşullardan dolayı genel olarak baskı altında.

S: (L) E-mail'lerime gösterdiği reaksiyon neydi?


C: Dilsel özellikleri pek kavrayamadı.

S: (L) Peki söylediğim şeyin özü anlaşıldı mı?


C: Yakın. Mektuplar düzgün tercüme edilmedi.
S: (L) Belki yeniden yazıp göndermemiz gerekiyor...
C: Yazılı ilişkilerde yerel kullanımlardan ve argodan sakınmanı öneriyoruz çünkü bunlar bir dilden diğerine
çevrildiğinde

anlamlarını korumuyor!

S: (L) Tamam, argo kullanmayacağız. (A) Ama artık görüşme sonlandı. (L) A___ Dağı'nın patlamasıyla ilgili
olarak...
C: Bekle ve gör!!! Ve hatırla: zaman mevcut değil.

S: (L) Bu L____ denen adamın birden Kasyopyalıları o web sayfasından kaldırmasına neden olan şeyin ne
olduğunu bilmek

istiyorum. Bunu yapmaya yönlendirildi mi, yoksa kendinden kaynaklanan birşey miydi?
C: Her ikisi.

S: (L) Neden?
C: Biliyorsun.

S: (L) Ark'ın söylediği şey mi? Kıskançlık vesaire? Ark'ın tüm sayfalarının gittiğini fark ettiklerinde tepkileri
ne olacak?
C: Şaşkınlık.

S: (L) Bu kadar aptallar mı?


C: Açık.

S: (A) Web sitesinin içeriğini son sorduğumuzda şimdiye kadar yolunda olduğunu söylemişlerdi. Biraz
materyal ekledim, herşey çok hassas olduğu için dikkatli oldum ve şimdiye kadar bir hata yapmadığımdan
emin olmak istiyorum. Herhangi bir

tavsiye veya uyarı?


C: Bu noktaya kadar bir hata yapmadınız. Çalışmanıza devam edin, çünkü frekansınız şu anda keşfe
özellikle müsait.

S: (L) Yani düşünmek ve yazmak da bir tür keşif, veya keşfe yönlendirebilir. (A) Bu ceza davası konusunu
düşünüyorum da... acaba bunu son çare olarak mı...
C: Dikkat; bundan tehlike doğabilir.

S: (A) Ona karşı ceza davası açmaktan mı tehlike doğabilir, yoksa onun yapabileceği veya yapacağı
birşeyden mi?
C: Genel potansiyel olaylardan dolayı.

S: (L) Ne tür bir tehlikeden bahsettiğinizi örneklendirebilir misiniz? Kadın Ark'ın parasını çaldı ve Ark'ın
kadına haddini

bildirip boşanmayı gerçekleştirmek için yapmadığı tek şey bu ceza davasını açmaktı. Ark bunu
yapabileceğini ona söyledi ama

o...
C: Bir kez başlatılırsa, kontrol edilemez.

S: (L) Evet, bunu biliyoruz. (A) O halde mesele şu; mahkeme herşeyi incelemeye başlıyor... para
kaynaklarını... olayın

derinine iniyorlar...
C: Evet. Atlamadan önce bakın.
S: (L) Boşanmadan sonrasına kadar beklersek, tekrar evlendikten ve Ark vatandaşlığını aldıktan sonra,
davayı o zaman açarsak?
C: Aynı.

S: (L) Diğer bir deyişle, bu gerçekten yapmak istemeyeceğimiz birşey. Onu bununla tehdit edebiliriz,
ama...
C: Söylediğimiz bu değil.

S: (L) Nedir?
C: "Elinizden" tutup götüremeyiz.

S: (A) Bunu yapabiliriz, ama tehlikeli. (L) Orada neler olduğu ve şimdi sırada ne olduğunu çok merak
ediyorum. Ve zavallı

P___. Onun için üzülüyorum. Kullanıldı...


C: P___ iyi olacak.

S: (A) Zavallı M___ de kadının onun yüzüne asit fırlatacağından korkuyor! N___ için birşey yapmamız
gerekip gerekmediğini

soralım. (L) Boşanma avukatıyla bir randevum var... visa için de bir form aldık.. (A) İş konusunu sormak
istiyorum, çünkü şu

anda durum istikrarsız. İş bulamama durumum olabilir ve bu çok kötü olur. Gainesville'de yapabileceğim
herşeyi yapıyor muyum,

yoksa biraz daha enerjitik mi olmam gerekiyor? Orada bir hata yapıyor muyum?
C: Hayır.

S: (L) Bu garip hava hakkında da birşey sormak istiyorum. Gulf Breeze'de çok sayıda UFO görme olayı ve
Colorado'da ise ateş

topları düşmesi olayları ve garip hava koşulları rapor ediliyor. Şu andaki artan UFO faaliyeti, hava durumu
ve diğer şeylerle

ilgili söyleyeceğiniz yeni birşey var mı?


C: Önceki transkriptleri, tahminleri yeniden incele; "zaman" çerçevelerini çıkararak.

S: (L) Önceki celselerden birinde 4-6 yıl arasında uzaydan saldırı cümlesi vardı. Bu 1994'te söylendi, yani
4 yıl önce.

Uzaydan saldırı ile ilgili son durum nedir?


C: Derslerin yakın gözlem ile öğrenilmesi gerekiyor.

S: (L) Yani bu konuda bize başka birşey söylemeyecek misiniz?


C: Son yanıta bak, sonra da bekle ve gör.

S: (A) Sürekli merak ediyorum; bizim ne yapmamız gerekiyor?


C: Yapmakta olduğunuzu... Özel çabalar ve bunların gerçekleştirilmesi gerekip gerekmediğine dair
sorularla ilgili olarak

transkriptleri dikkatli bir şekilde tekrar oku.

S: (L) Eğer işleri zorlarsan, herşeyi berbat ediyorsun. Sabırlı olman ve herşeyin yerini bulmasına izin
vermen gerekiyor.
C: Yakın.
S: (L) Evi hazır hale getirmeye yaklaşıyoruz ve psikomantiyumu diğer odaya kurabiliriz. Bunu yapmadan
önce uzaydan saldırı

olmaz umarım.
C: Psikomantiyumun eklenmesiyle çok büyük değişimler geliyor.

S: (L) Tamam, bunun için gerekli çabayı harcıyoruz. Evin bitirilmesi gerek!
C: Bitirilecek. Ve iyi geceler.
14 Mart 1998 F___, AK, V, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Yalun.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Şimdi, bu akşam V burada ve eve erken dönmek zorunda olacağını söyledi. O yüzden önce onun
sorularıyla başlayalım...
C: Ayrılmak için acele etmezse daha iyi sonuç alır.

S: (V) Acele etmiyorum. Sorum şu: Kan testleri yaptırdım. Bunlar doğru muydu? Sonuçlar doğru sonuçlar
mıydı?
C: Kısmen.

S: (V) Neyin yanlış olduğunu söyleyebilir misiniz?


C: Kolesterol.

S: (V) Kan testimde kolesterolümün normal olmadığını tespit ettiler. Peki kolesterolüm onların
tanımladığından daha mı az anormal, yoksa daha çok mu?
C: Kolesterolün daha yüksek.

S: (V) Tamam, sanırım bunu diyet yoluyla düzenlemem gerekiyor. Yüksek kolesterol beden için
söyledikleri kadar tehlikeli mi?
C: İyi kolesterol ve kötü kolesterol, bunlar iki ayrı kategorizasyon.

S: (V) Oo, tamam. İyi kolesterolün kötü kolesterol kadar yüksek olduğunu söylüyorsunuz yani. Öyle mi?
C: Evet.

S: (V) Tamam. Hmm... Safra keseme ultrason yaptırmamı söylediler. İki gündür "zapper" kullandığım için
o kadar rahatsız etmiyor ve ultrason için de şu anda yeterli param yok zaten. Ultrasonda tespit
edilebilecek birşey var mı? Eğer yoksa, bunu yaptırmak istemem. Tespit edilecek birşey var mı? Taşlar...
(ç.n.: "zapper", önceki celsede bu konuyla ilgili kitabından bahsedilen Hulda Clark adlı kadının geliştirdiği,
vücutta sorun olan yerlere belirli frekanslar uygulayarak parazitleri devredışı bırakan ve bölgeyi normal
haline getiren basit bir elektronik cihaz.)
C: Tanımlama, tanımlayıcıların elinde.

S: (V) Tamam, sizin ellerinize bırakıyorum. Safra kesemde semptomların işaret ettiği kadar ciddi bir sorun
tanımlayabiliyor musunuz?
C: Sadece safra kesesinde değil, tüm karaciğer sisteminde tortulanma ve pıhtılaşma.

S: (V) Son bir-iki gündür zapper'i kullanmamın bir faydası oldu mu? Çünkü kesinlikle daha iyi hissettim.
C: "Zapper" yukarıda belirtilen sorunları güçlendiren bakterileri, virüsleri ve parazit nitelikteki canlı
organizmaları genellikle geçici olarak azaltıyor. Daha uzunvadeli rahatlama ve gelişme elde etmek için
başka eylemleri de başlatmak tavsiye edilebilir.

S: (L) Eğer başka eylemde bulunmazsa sonuç ne olur?


C: Bir noktada kolesistit gelişimi olabilir. Bunu şiddetli hepatik veya hatta hematik sorunların izlemesi de
mümkün.

S: (L) Hepatik karaciğerle ilgili, hematik ise kan. Kolesistitin ne olduğunu bilmiyorum. (F) Safra kesesi
iltihabı veya enfeksiyonu. (V) Kan testlerimde beyaz kan hücreleri sayısında bir artış görülmedi.
Enfeksiyon yok. (F) Gelecekte bir noktada mümkün olduğunu söylediler. Eğer birşey yapılmazsa
gelecekte olabilir yani... Safra kesesi sorunu olan herkes için geçerli bu. Eğer birşey yapılmazsa sonunda
buna neden olabiliyor. (L) Safra kesesinden ziyade karaciğerinde pıhtılaşma, yani akış zorluğu olduğunu
söylediler. Bu sorunu daha fazla ciddiye alman gerektiğini söylüyorlar. (AK) Sanırım bu konuda ne
yapabileceğini öğrenmek istiyor. (V) Evet. Başka eylemlere geçmem gerektiğini söylüyorsunuz. Bunların
ne olabileceğine dair tavsiyede bulunabilir misiniz?
C: Bunu yanıtlayacakları bulabilirsin.

S: (L) Celse sırasında zapper kullanmak enerji akışını bozar mı?


C: Hayır.

S: (L) Akupunktur ve meridyenlerle ilgili birşeyi merak ediyorum. Karaciğerden ve safra kesesinden geçen
meridyen, ayrıca dişi hormon sisteminden geçen meridyen... Reglden hemen önce ve regl zamanında
bu ağrının daha şiddetli olduğunu, reglden sonra ise o kadar şiddetli olmadığını fark ettim. Arada bir ilişki
var mı? Doktor ikisi arasında bir ilişki olmadığını söylüyor.
C: Regl fizyolojik sistemine baskı yapıyor, o yüzden fizyobiyolojik bağışıklık sistemini zayıflatıyor.

S: (L) V menopoza girdiğini düşünüyor. Menopoza girmek için oldukça genç sayılır. V'nin menopoz olarak
yorumladığı semptomlara neden olan şey bu diğer sorun olamaz mı? Çünkü sistemler aynı meridyen
üzerinde.
C: Genellikle "menopoz"u etkileyen başka faktörler vardır. 3'üncü yoğunluk insanların bunu çok ileri bir
yaşa kadar geciktirmesi mümkündür, eğer nasıl yapılacağını biliyorlarsa.

S: (V) İnsan bunu neden istesin ki? (L) Pek çok nedeni var. Bir kez durduğu zaman, fizikselin dışındaki
boyutlardaki belirli yaratıcılık güçleri de duruyor. O zaman bedende de bazı gelişimler duruyor. Menopoz
olduğun zaman ilerlemeni durduruyorsun. (V) Anlıyorum. Tubal ligasyon yaptıran kadınların menopozu
daha erken deneyimlediklerini söylediler. Tubal ligasyon yaptırdığımda bunun kesinlikle hiçbir yan etkisi
olmayacağını söylemişlerdi. Bunun menopozu hızlandırdığı doğru mu?
C: Yoğun KH enerjisi motivasyonu taşıdıkları için geleneksel tıp sisteminizin cüretkar ilanlarına
güvenmenin akıllıca olmadığı doğru. Belirttiğimiz "kurumlara" yapılan ziyaretleri fiziksel travmalar ve
hayatı tehdit eden acil durumlarla sınırlandırmak belki de daha akıllıcadır, çünkü belirtilen kurumların
"işi" budur. Kronik koşullar, genel sağlık, önleme gibi hususlar homeopati ve naturopati uzmanlarının
alanıdır. Tüm "pati" uzmanları 4'üncü yoğunluk BH ilhamı alıyor.

S: (V) Ama ben tubal ligasyon yaptırmanın menopozu çabuklaştırıp çabuklaştırmadığını sormuştum. (L)
Aynı zamanda bunun sana hiçbir yan etkisi olmayacağını söylediklerini belirttin ve kasyopyalılar da sana
bu konuda yalan söylendiğini söyledi. (V) Doğru. Bunu yaptırdıktan sonra korkunç premenstrüel
sendromlar yaşadım. ... Doktor muayenede rahim boynunun östrojen yetersizliği işaretleri gösterdiğini
söyledi. Bu doğru mu? Çünkü gerçekten ciddi gece terlemeleri ve uykusuzluk sorunu yaşıyorum...
C: Bak canım, tüm bu rahatsızlıklar düzeltilebilir şeyler, ve derslerin yerini bulmasına izin verirsen,
mevcut 3'üncü yoğunluk varlığını uzatacak devasa ve genişleyen bir bilgi tabanının kalbine çok yakınsın.
Şu anda etrafında bulunan insanlarla ağ çalışması yapmanın senin için son derece pozitif ve güçlü bir
deneyim olduğunu görmüştün. Henüz farkında olunmasa da, bu ilişki ağıyla bağlantı kuracak milyonlarca
insan için de potansiyel faydaları var. O yüzden, güven... izle... bak... dinle... ve öğren. Bu paylaşımdan
faydalanan katrilyonlar kere katrilyonlarca varlıkla birlikte geliş, genişle, dönüş ve keyif al!!!

S: (V) Aman tanrım, planşet spastikleşti! Evet, tablanın dışına uçmaya çalıştı! (F) Katrilyonlar kere
katrilyonlarca mı? Bayağı çokmuş! (L) Belki de hücrelerden bahsediyorlardır! (F) Belki de
medeniyetlerden! (L) Belki de yıldızlardan! Neden Dünya'yla sınırlı olsun ki! (V) Son zamanlarda
yaşadığım birşey var ve sanırım derslerin yerini bulması derken kastettikleri şey bununla ilgili olabilir.
Belirli bir geleceğin sınırında duruyormuş gibi hissediyorum. (L) Bir tür seçim mi yapman gerekiyor? (V)
Hayır, seçim mi bilmiyorum, titreşimimi değiştirmem gerektiğini, gördüğüm birşeye ulaşmak için birşeyi
değiştirmem gerektiğini hissediyorum. Bilmiyorum. Şu "despairicin" şeyini sormak istiyorum. Bu sabah
bir şişe despairicin görüntüsü gördüm. Nereden geldi bu? Zihnimden mi? Vücudumdan ayrılan bir enerji
mi? Keder benden ayrılıyor mu? Çok komik ve güzeldi. Bu neydi? (ç.n.: "despair" ümitsizlik, keder gibi
anlamları olan bir kelime. -cin [sin] -mycin [misin] gibi ekler ise bazı ilaç adlarında kullanılan bir sonek.
V___, o sabah "keder ilacı" gibi birşeyin vizyonunu / hayalini gördüğünü anlatıyor olmalı.)
C: Düşün!
S: (V) Birşeyden kurtulduğumu düşünürdüm herhalde...
C: Belki de Despairicin, ümitsizliğin tedavisine yönelik 4'üncü yoğunluk bir "antibiyotik" gibidir. Eğer
öyleyse, kişinin bunu atmaktan ziyade benimsemesi akıllıca olurdu. Bir sonraki sefere daha fazla şans
diliyoruz.

S: (V) Demek despairicin şişemi boşalttığımda aslında onun sağlayacağı iyileştirici enerjiyi boşaltmış
oldum ha? Bunun gerçek olduğunu düşünmemiştim. Nereden bilebilirdim ki? Keder ilacı deyince kedere
neden olan birşey gibi algıladım. Kim keder ister ki? (L) Burada önemli bir husus var gibi görünüyor.
Bunun neyle ilgili olduğunu sor. (V) Bu kederin neyle ilgili olduğunu benimle paylaşabilir misiniz?
C: Belki sen bizimle paylaşırsan daha iyi olurdu!

S: (L) Hissettiğin ve gündeme getirmek istemediğin bir kederin olabilir belki. (V) Çok uzun zamandır
yaşadığım kederle ilgili olmalı bu. Sadece oğlumu büyütmek için yaşıyor gibiyim... Başka bir oluş yolu
bilmiyor gibiyim. Güven hissetmiyorum. Hayatımın kırk yılı boyunca neredeyse hiç güvenle dolu bir gün
yaşamadım diyebilirim. Ve bu pek iyi bir his vermiyor. (L) Peki şimdi D___ ile birlikteyken artık böyle
birşey hissetmiyor musun? (V) O bunun farkında değil. (L) Sorduğum o değil. (V) Nedir? (L) Onunla
birlikteyken daha güvenli hissetmiyor musun?
C: Güvenlik içte bulunur ama hem içte hem de dıştadır.

S: (V) Hissettiğimi kelimelere dökmek zor. Kendimi ifade etmek yerine bastırmaya çalışmamın nedeni bu
sanırım. Eğer bu hisler dışarı çıkarsa kimbilir nasıl tepki gösteririm, tanrı yardımcım olsun. Ne
söyleyeceğimi bilmiyorum. (L) Belki de geçmiş yaşamdan gelen karmik bir dinamik vardır. Eğer bunu
öğrenirsen bunun hakkındaki düşüncelerin açılabilir. Bilmiyorum. (V) Bu kederin geçmiş bir yaşamdan
geliyor olabileceğini mi söylüyorsun? (L) Hayır, ana konuyu bulabilmen için ihtimalleri elemeye yönelik
bir başlangıç noktası olarak söyledim. Bir yerden başlaman gerekiyor. (V) Bana böyle birşey gösterildiğine
göre birşeyler var demektir... (L) O zaman soru sormaya başla... (V) Bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum!
(L) Basit bir şekilde başla... Bu keder geçmiş bir hayatla mı ilgili, yoksa şu andaki hayatla mı? Bir şekilde
ihtimalleri elemeye başla. (V) Hissettiğim bu keder geçmiş yaşam konularıyla mı ilgili, yoksa bu hayatla
mı?
C: Her ikisi.

S: (V) Annemle olan ilişkimden mi kaynaklanıyor?


C: Slayt göstericinin haznesindeki "slaytlardan" biri.

S: (V) Ne? Bunu anlayamadım. (L) Haznedeki pek çok konudan bir tanesi diyorlar sanırım.
C: Yakın.

S: (V) Şu anda hayatımdaki en büyük keder verici şeylerden biri insanlığa ve yaptıklarına duyduğum
tiksinti... ama bu da slayt çemberindeki slaytlardan bir diğeri olmalı. Demek her ikisi. Geçmiş hayat ve
şimdiki hayat. Bayağı köklüymüş demek. [gülüşmeler] (L) Dur bir saniye. İnsanlardan ve onlara duyduğun
tiksintiden bahsettin. Hmmm... (V) Bundan daha önce de bahsetmiştik... (L) Dur bitireyim. Donunu
kirleten küçük bir çocuğa da iğrenç gözüyle mi bakarsın? (V) Bunu konuşmuştuk... (L) Annen sana iğrenç
birşey gözüyle mi baktı? (V) Bilmiyorum ama... (L) Tıpkı küloduna pisleyen küçük çocuklar gibi,
olduklarından başka birşey olamadıklarını bildiğin halde neden insanlara karşı tiksinti duyuyorsun?
Neticede bu konuda yapılabilecek birşey yok... (F) Ayrıca bu tıpkı "Aman tanrım! Şu çocuk yuvası... Çok
korkunç ve iğrençler... Bu yüzden doğru dürüst yaşayamıyorum. Yalnızca PhD'si olanların yaşama hakkı
olmalı." demek gibi birşey. Olaya bu şekilde bakarsan tabii ki ümit kırıcı ama diğer taraftan durum sadece
olduğu gibi. (L) Ve tıpkı slayt haznesi gibi, diğerleri orada olmasa sen de olduğun yerde olamazsın. Birileri
mutlaka senin arkanda, birileri de önünde olacak. Onlar olmazsa sen de olmazsın. İğrenç bile olsalar...
(V) Benim anlayamadığım şey olağanüstü duyarsızlıkları... Bunu anlayamıyorum. (L) Nasılsalar öyleler.
(V) Onlardan memnun değilim ama kendimden de memnun değilim. (L) İşte sorun burada! (V) Eğer onlar
bir nedenle bu gezegende olmayı seçtilerse, nedir bu neden? (L) Düşün ve bul! (V) Deniyorum zaten. (L)
Herkesin söylediği herşeye karşı neden bu kadar hassassın? Sanki bunlar sana yönelik bireysel bir
saldırıymış gibi? (V) Çünkü öyle hissediyorum. (L) Neden gevşeyip diğer insanların senin hakkında ne
konuşmak istiyorlarsa konuşmalarına izin vermiyorsun? ... (AK) Bir sorum var: Bu hayatta mutlu olmamız
gerekiyor mu? (L) Eğer mutlu değilsen, yanlış yapıyorsun demektir. (AK) Bu doğru mu?
C: Doğru değil.

S: (L) Bence ne olursa olsun bir insanın buna iyimser yaklaşması gerekir.
C: Herkesin bireysel karmik ders profili var.

S: (L) Tamam, anladım. (AK) Bir saniye... şunu sorayım... (L) Konuyu V'den uzaklaştırmayalım, çünkü hala
bunu çözmeye çalışıyoruz... (V) Hayır, benim sorularım bitti. (AK) V mutsuz olduğunu söylüyor ve ben de
mutsuzum... (L) Her ikiniz de negatif yükünüzü etrafınızdakilere boşaltıyorsunuz... (A) Ve bunun
sorumluluğunu almıyorsunuz... (AK) Demek V benimle aynı gemide. Benim bu hayatta mutsuz olmam mı
gerekiyor?
C: Kendine sor AK.

S: (L) Bunu daha önce sormuştun. Araşıyından bahsettiler, ve seninle arayışın arasında olandan
bahsettiler. İnatçılığının ve katılığının arayışını engellemesinden bahsettiler. (AK) Laura'nın söylediği
doğru mu?
C: Yakın, ama önce biz söyledik!

S: (L) Onlardan alıntı yapıyordum... Telif sahibinin belirtilmesi gerekiyor! (AK) Biraz düşüneyim. (L) V'nin
kederi konusunu halletmek istiyorum. (V) Başka birşey sorabileceğimi ve dinleyebileceğimi
sanmıyorum...
C: Evet, bunu yapabilirsin ve akıllıca olurdu. Görüyorsun V, kimse senin veya bir başkasının doğru,
dengeli, rahat öğrenme profili slotuna düşmesine engel olmuyor. Tek yapman gereken doğru slayta
gelene kadar slayt çarkını ilerletmek ve doğru slota düşmek!

S: (L) Slayt çarkını ilerletmekten neyi kastediyorsunuz?


C: Keşfet... çünkü öğrenmek eğlencelidir!

S: (L) Fizyolojik yönleri de var mı, yoksa tamamen psişik, psikolojik veya öğrenmeyle mi ilgili?
C: Saklambaç, ara ve bul.

S: (V) Kendimi köşeye sıkıştırılmış gibi hissediyorum. Başka ne söyleyebileceğimi bilmiyorum.


C: Neden?

S: (V) Çünkü saldırıya uğramış gibi hissediyorum. Bana bağırıyorsunuz! Sesinizi yükseltiyorsunuz!
[Kasette hiçbir "bağırma" veya ses yükseltmeye rastlanmadı.] Nasıl söyleyeceğimi bilmediğim birşeyi
söyletmeye çalışıyorsunuz!
C: Nasıl söyleyeceğini neden bilmiyorsun?

S: (V) Bilmiyorum. Bilseydim bu sorunu yaşamazdım, değil mi? (L) Neden saldırıldığını hissediyorsun? Biz
de genellikle senin tarafından saldırıldığımızı hissediyoruz! (V) Senin veya F___'nin benim tarafından
saldırıldığınızı hissettiğinizi bilmiyordum. (L) Evet, öyle. (V) Ne şekilde? (L) D___'nin geçen gün
tanımladığı gibi: "Bu sabah kalktım ve bugün V'yi çıldırtmamayı nasıl başaracağımı bulmam gerek diye
düşündüm." (V) Ne söyleyeceğimi bilemiyorum.
C: O halde durumuna bak ve sözlü olarak neden kendini üzülmek zorunda hissettiğini ifade et.

S: (V) Güvenlik eksikliği. Tek söyleyebileceğim bu.


C: Peki güvenlik "zincirindeki" en zayıf halka nedir?

S: (V) Yeterli finansal temele sahip olmamak sanırım. Kendi evim olmaması güvensizliğe neden oluyor.
Hergün arabamın bozulup bozulmayacağını düşünmek güvensizliğe neden oluyor.
C: Tüm bunlar kolayca çözümlenebilir şeyler.

S: (V) İş bul. Öyle mi? Başka ne çözebilir bunu?


C: Kim çalışıyor ve kim eğitim sürecinde? Eğer biri geleceğine dair şikayet ediyorsa, o zaman görevler
tamamlandığında yer değiştirme olabilir.

S: (V) Şu anda D___ çalışıyor ve ben de eğitimimi sürdürüyorum, bunu mu kastediyorsunuz?


C: Biz sana sorduk.

S: (L) İşte. Sen şimdi eğitimini sürdürüyorsun ve bitirince bu kez sıra D___'ye gelecek. (V) Bunu hiç
umursamadığını söylüyor! Oturup anneme benim çalışmama gerek olmadığını, sadece okulu bitirmem
gerektiğini söyledi. (L) Ben de aynı şeyi söylüyorum ya. Bunun için çok mücadele ettin ve epeyce yol
katettin. Şimdi tökezleme vakti değil! Neden şimdi farklı hissediyorsun? Farklı hissediyor musun? (V)
Evet, hissediyorum! Üzerime düşen sorumluluğu yerine getirmiyormuş gibi hissediyorum sanırım.
Duygularımı toparlayıp şikayet etmeyi bırakırsam herkes mutlu olur mu?
C: Konu bu değil. Tüm yapmaya çalıştığımız şey, slayt çarkındaki takılma sorununu halletmek V. Ama
elinden tutup götüremeyiz. Kendini suçlu hissetmeni gerektiren hiçbir şey yok, o yüzden bunu bırak.
Yoluna devam et ve öğrendiğin her dersten keyif duy.

S: (V) Kendini suçlu hissetmeyle ilgili birşey söyleyen oldu mu? (L) Evet, kendini suçlu hissettiğini, payına
düşeni yapmadığını söyledin, herşeyin ardındaki faktör bu. (V) Bendeki bu büyük suçluluk meselesinin
nedeni nedir? Bu neyden kaynaklanıyor?
C: Önemli olan kaynağı değil, çözümü. ... V bazı arayışlarının sağlanmasıyla ilgili sorunlar yaşıyor. Suçluluk
bir kısır döngüdür, ta ki kişi bunu bırakana kadar. Mevcut durumda kendini herhangi birşey için feda
etmen gerekmiyor!!! Buna ihtiyaç yok. V diğerlerinin şimdiye kadar fazlasıyla fedakarlıkta
bulunduğundan korkuyor ve artık kimseden hiçbir enerji desteği istemeyeceğini düşünüyor. Fakat
anlamadığı şey şu ki, ekonomik anlamda artacak olan bir enerji desteği, gelişmesinin ve ferahlamasının
yolunu oluşturacak.

S: (L) Yani D___'nin ekonomik alandaki enerji desteği, gelişim ve ferahlamanın yolunu sağlayacak... (V)
Öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Yani sen okulunu bitirirken onun çalışmasına izin vermelisin ve bundan dolayı bir suçluluk
duymamalısın. Sonra, eğer istersen, sen işe gidersin ve o da istediği bir eğitime yönelebilir.
C: Hatalı bir şekilde D___'nin seninle birlikte olması için kendisini kurban etmesine neden olduğunu
hissediyorsun. Ama öyle değil!

S: (V) Bu gerçekten doğru. Hatta o buraya gelmeden önce ondan özür dilemeye bile çalıştım!
C: Eğer bunu istemeseydi buraya taşınır mıydı sanıyorsun?!?!

S: (V) Doğru! Ama bu kafamdaki hiçbir şeyi değiştirmiyor!


C: Neden değiştirmiyor?

S: (V) Güvenim eksik. (L) D___'ye güvenin mi?! (V) Herkese güvenim! Çünkü birine güvendiğinde
sonunda acı çekiyorsun!
C: Yalnızca güvenilmeyeceklere güvendiğinde!

S: (V) Espiri olarak mı söylediniz?


C: Gerçek olarak söyledik!

S: (L) Bu engelini aşması için V'nin düşünebileceği, hayal edebileceği, pratiğini yapabileceği herhangi
birşey var mı? Bir terapi?
C: Öğrenmek için dinle, dinlemeyi öğren!

S: (L) Konunun özü budur belki? (V) Hmmm! İnatçılık mı gösteriyorum?!


C: İnatçılık bloke olmanın bir işareti. O slaytı projektörden çıkar ve şova devam et!

S: (L) Slaytı projektörden nasıl çıkarabiliriz? (V) Meditasyonda slayt çarkını ve uyumsuz slaytı çıkarıp
attığımı görsellersem, bu uygun bir yol olur mu?
C: Çıkarılması gerekenin hangi slayt olduğunu söyledik.

S: (V) Hala anlamıyorum. (L) Suçluluk slaytı var... (V) Bu akşam pek çok nahoş şeyden bahsettik... İnatçılık
slaytı var... perdeye yansıtıp durduğum... Yani diyorsunuz ki görselleştirmeye başladığımda bu
uygulamayla onu ayıklayabilirim... İnatçı olmamak herşeyi akışına bırakmak demek! (A) Hayır, esnek
olmak demek. (V) Ben esnek değil miyim? [bağırıyor] (A) İnsan her zaman biraz daha esnek olmaya
çalışmalı, ben dahil. (V) Doğru sanırım. Neredeyse kırk yaşındayım ve işte böyleyim. Ama bu bir mazeret
olmamalı! Bir de şu var ki, ne zaman olayları akışına bıraksam yanan ben oluyorum. T___'yle de aynı şey
olmuştu...
C: Yanma akışa bırakmaktan değil, birşeylere inatla yapışmaktan kaynaklanır.

S: (L) T___'yle ilişkinde neyi akışına bıraktın ve esnek oldun da sonunda yandın? Bunu anlamıyorum.
Psikolojik olarak esnek oldun diye mi oldu bu? (V) ... Ona güvendim. İyi bir sebep için ona güvendim. İyi
olduğunu düşündüğüm bir sebep için. (L) O olayda gösterdiğin ve hala bir ölçüde inat gösterdiğin şey,
herkesin, benim, F___'nin, herhangi birinin, herhangi bir anda bir saldırı aracı olarak kullanılabileceği
gerçeğini kabul etmemek. Bir insanın ya mükemmel ya da bir hiç olması gerektiğini düşünüyorsun. Ya
hep, ya hiç... ya mükemmel ya kabul edilemez... kendine bile böyle davranıyorsun. (V) Anlamıyorum. (L)
F___, ne söylemeye çalıştığımı ona anlatır mısın... (V) T___'yle ilişkimde inatçı değildim, esnektim. (L)
Asıl noktayı kaçırıyorsun... (F) Şöyle deneyeyim... İnatçı olmadığını nasıl biliyorsun? Tüm alanları kontrol
ettin mi? (V) Çünkü hiç olmadığım kadar esnektim... (F) Hayır hayır... Hiç kendinin... (V) Tanrı aşkına F___,
ben... (F) Esnek olmamış olabileceğin tüm alanları kontrol ettin mi? T___'ye güveniyordun ve bir anda
sorun meydana geldi... Bu kadar basit olamaz. Her durumda her zaman görünenden fazlası oluyordur.
(V) Anlıyorum... Laura da bu konuyu gündeme getirmişti. Belki de bununla ilgili geçmiş yaşam meseleleri
vardı. (F) Geçmiş yaşam olsun veya olmasın, pek çok şey oluyordu ve her ikinizin de pek çok meselesi
vardı ve bu senin tanımladığın gibi sadece bir güvene ihanet değildi. [Kasetin sonu. V ayrıldı, celse devam
ediyor] Kaset üç: (A) V'ye yardımcı olmak için elinizden geleni yaptınız, başka birşey yapmaya çalışmanın
anlamı yok. (L) Pekala, V eve gitti ve yüzleşmek zorunda kaldığı şeylerden dolayı da oldukça mutsuzdu.
Ark onun birşeyler kaydettiğini ve zamanla bazı kavrayışlara ulaşacağını düşünüyor. Bilmiyorum. Hepimiz
zaman zaman bu tür durumlar yaşıyoruz.Keşke gözlerini açıp bunu görebilmesini sağlayacak sihirli bir
hap olsaydı.
C: Ama yok. Ne V, ne de başkası için.

S: (L) Web sayfaları üzerinde çalışmaya devam ediyoruz, haftalık bir yorum almak isteriz.
C: Şimdiye kadar iyi gidiyorsunuz.

S: (L) Psikomantiyumun aynasını da satın aldık. Dün gece biraz pratik yaptım. Birşeyler görebilmem için
ne kadar zaman geçmesi gerekecek?
C: Görmeyi ne zaman istersen.

S: (L) Biraz yaklaştım. Küçük ani ışık hareketleri görüyordum, sanki sisin içinden birşeye bakar gibi. (A) Bu
yolla nasıl bilgi alınıyor? (L) Bilmiyorum! Aklında bir soru mu olması gerekiyor, yoksa sadece ne geleceğini
görmek için beklemen mi gerekiyor?
C: Daha fazla öğreniş için deney yapmanız en iyisi.

S: (L) Bu kulağıma hiç hoş gelmedi! En güçlü öğrenişlerim gerçekten aptalca şeyler yaptığımda oluyor!
C: Her zaman değil. Ve iyi geceler.
21 Mart 1998 F___, AK, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Wonon.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Hızlıca sormak istediğim birkaç kendi sorum var. Müteahhitle yaşadığım sorunu biliyorsunuz ve
avukat bir ödeme emri gönderdi. Bu arada çatı malzemeleri şirketi avukatından da 1000 dolarlık bir
kesinti tehdidi içeren bir mektup aldım. Müteahhitten paramı geri ödemesini istesem şansım ne olur?
C: Belirsiz.

S: (L) Şikayet ilanında bulunarak, mektup yazarak, başsavcıya giderek bu adamı pişman edebilirim ama
sadece birini köşeye sıkıştırmak için böyle bir yola başvurmak istemiyorum. Sadece paramı geri almaya
yetecek kadar enerji harcamak istiyorum.
C: Evet.

S: (L) Mevcut yollardan hangisiyle paramı geri alma ihtimalim en yüksek olur?
C: Eylemlerini bu şekilde yönlendirmeyiz. Eğer bunu yapsaydık öğrenemezdin!

S: (L) Tamam, unutun bunu o zaman. Bir şekilde halledebilirim sanırım. Kendi kendine çözüleceğini
umuyordum ama konumumu savunmak biraz daha enerji harcamam gerekiyormuş demek.
C: Savunucu eğer durumunu haklı görüyorsa, savunma çok fazla enerji gerektirmez.

S: (L) Evet, durumumu haklı görüyorum. Ama şimdi bir avukata para ödemem gerekecek, mektup
yazmaya vakit ayırmam gerekecek. Ve tüm bunlar parası zaten ödenmiş bin dolarlık kiremitler için.
C: Evet, peki sormak istediğin nedir?

S: (L) Bu Noah denen adamın kiremitlerin parasını ödemesini sağlamak için tam olarak nasıl bir
manevrada...
C: Bunu yapmak için gerekli yetkiye ve güce zaten sahipsin.

S: (L) Hangisi daha iyi olur: a) Bir avukat aracılığıyla ona dava açarak, b) ilan vererek, c) doğrudan veya
dolaylı olarak onunla görüşerek, başkalarını işin içine katmadan veya onu bununla tehdit ederek?
C: Tanımladığın mesele iddia ettiğin kadar büyük değil.

S: (L) Çok büyük bir mesele olduğunu iddia etmiyorum. Sadece enerji tasarrufu yapmaya çalışıyorum.
İlanla şikayette bulunmanın işe yarayacağı bir durumda bir davaya zaman ve para harcamak
istemiyorum. Ve adamla doğrudan görüşerek ona baskı yapmanın işe yarayacağı bir durumda bu her iki
yönteme de para ve zaman harcamak istemiyorum.
C: O halde sorunu yanıtladın, değil mi?

S: (L) Bunun etkili olma ihtimali nedir?


C: Buna ne yanıt vermiştik?

S: (L) Elimden tutup götürmeyeceğinizi, yoksa öğrenemeyeceğimi. İyi güzel. Bu o tür sorulardan biri değil.
Sadece taktiklerimi planlamaya çalışıyorum.
C: Eğer "olasılıkları" tanımlarsak, taktik planlamanın da bir anlamı kalmaz ve gelecekte hayati öneme
sahip olacak yetenekleri öğrenmezsin.

S: (L) Çok teşekkür ederim! Artık sizinle konuşmak istemiyorum!


C: "Laura, canım, eğer şu adımları izlersen o alçakları ezebilirsin..." dememizi beklemiyordun herhalde?
S: (L) Aslında evet, o tür birşey çok iyi olurdu!! Evet! Üç noktadan sonra ne geliyor? En azından
kiremitlerin parasını ödemelerini istiyorum! Hiçbir şey değilse en azından bu! Tamam, unutun bunu!
Kendim hallederim. Bu konuyu açtığım için özür diliyorum! (AK) Bir öğrenme sürecinde olduğumu, hala
karışık halde olduğumu ama durumumun giderek düzeldiğini söylemiştiniz, doğru mu? (L) Öyle mi
demişlerdi? (AK) Öyle anladım. (L) [Transkripti okuyor] Demek belirli bir şablonu var ve yapılan hatalar
seçimle yapıldı. Çünkü yanlış seçimler yaptı...
C: Evet.

S: (L) Hataları tek tek ele alman lazım. Tam olarak neyden bahsettiğini bilmiyorum. (AK) Duygularımın
karmakarışık olduğunu, herşeyin karmakarışık olduğunu söylemişlerdi. Sadece işaretleri izle demiştiniz.
Bununla ilgili sorum...
C: İşaretleri izleyebilmek için onları görmen, görmen için de araman gerekiyor.

S: (AK) Şimdi iyice karıştı, ama sormak istediğim şey şu: İlerleme kaydediyor muyum?
C: Evet.

S: (AK) Şu anda bazı işaretleri görüyor olabilirim. Bir apartman dairesi hakkında birşey sormak istiyorum.
Eğer o daireyi alırsam, ödemeleri bitirmek için param yetecek mi, yoksa şimdilik buna kalkışmamam mı
gerekir?
C: İçgüdüler ve "üzerinde çokça yürünmüş yollarda" öğrenilmiş dersler izlenerek bu sorular kolayca
yanıtlanabilir AK.

S: (L) Her taşındığında hep kendinden kaçıyordun. Bunu her yapışında o veya bu nedenle mutsuz oldun
ve duvara tosladın. Senin durumunda "üzerinde çokça yürünmüş yollar" bu. Değişmektense bir yerlere
gitmeyi tercih ediyorsun. Bu hep böyle oldu. J___ hakkında söylediğin şey, yani onun kendindeki hiçbir
şeyi değiştirmeyeceği tespitin senin için daha da geçerli. (AK) Laura'nın söylediği şey doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Bu epeyce aşındırılmış bir yol ve o yolun nereye vardığını biliyorsun... (AK) Tamam.
Söyleyebileceğiniz başka birşey?
C: Taşınma arzusunun ardındaki motivasyonları ve bundan da önemlisi, bundan edinildiği düşünülen
faydaları keşfettin mi hiç?

S: (AK) Sanırım bu konuda tüm söyleyecekleri bu. (L) Ark'ın çantalarına ne oldu? Postane kargosundaki
çantalar?
C: Çalındı.

S: (L) Kim çaldı? Onları bir daha asla alamayacak mıyız? Tüm malzemeleri?
C: Çalışanlar tarafından.

S: (L) Yani postanedeki biri. Polonya'daki postane mi yoksa Amerika'daki mi?


C: Hangisi sana daha muhtemel görünüyor?

S: (L) Amerika'da postada herhangi birşeyin kaybolması çok zor. Neredeyse hiç duyulmamış birşey.
C: Polonya'daki disiplin parçalı ve bazıları hızlı finansal tatmin arayışında.

S: (L) Yani o çantaları boşuna beklemeyelim. Peki benim küpeme ne oldu? Çıldıracağım... Küpeyi nerede
kaybettim?
C: Evin dekor yenilemesi sırasında bir yarıkta ortaya çıkacak.

S: (L) Pek çok yerde olabilir...


C: Ev veya araba.

S: (L) Göreceğiz. Bu gerçekten moralimi bozdu. Psikomantiyumu denemeye devam ediyorum. Şimdiye
kadar hiçbir gelişme yok. İşe yarayacağını sanmıyorum.
C: Zihin temiz olmalı, şimdiye kadar öyle değildi.
S: (L) Bu Noah denen adamla olan işimi ve diğer işleri nasıl halledeceğimle ilgili sorulara yanıt
vermezseniz kafam nasıl temiz olsun? Bir sürü endişem var! Tamam, biliyorum. Sadece şaka yapıyorum!
C: Güzel!

S: (A) Bence ayna çok dar, şekli uygun değil. Zihnin temiz olsa bile işe yaramaz.. (L) Ben bu aynayı çok
sevdim! (A) Evet, sevdiğini biliyorum...
C: Ayna iyi.

S: (L) Gördün mü? (A) Demek problem kafanda! (L) Ark web sayfaları üzerinde çalışıyor. Ben henüz bunun
üzerinde çalışamıyorum çünkü bilgisayar dükkanda. Sizden ve altıncı, beşinci ve dördüncü yoğunluktaki
diğerlerinden o bilgisayarı korumanızı istiyorum! Tek yapacakları şey modemi değiştirmek! Onların
zihinlerini kontrol edin, meleksi şarkılar söyleyin, lütfen dosyalarımı yok etmesinler!
C: Eğer doğru yer seçilirse dosyaların yok olmaz.

S: (L) Fabrikaya geri gidiyor, garanti altında. Sanırım sorun yok. (A) NASA'nın çalışmalarıma, sayfalarıma
baktığını düşünüyorum... doğru mu?
C: Evet.

S: (A) Bana birkaç...


C: Dikkatli ol...

S: (A) Tamam, dikkatli olmam gerekiyor... Orlando'ya gidiyoruz ve seminerim var. Ne anlatacağımı
biliyorum ama ondan da önce, önemli olabilecek ama belki aklıma gelmemiş birşeyle ilgili bir tavsiyede
bulunabilirsiniz diye düşünmüştüm. Kaçırdığım birşey var mı? Önemli sonuçları olabilecek, ama gerekli
ilgili göstermediğim birşey var mı?
C: Hazine avındaymış gibi emin ve hakkını-savunucu ol.

S: (A) Hazine avı mı? Ve hakkını-savunucu olmam gerekiyor... Öyle olmam gerekiyor, çünkü bu adamlar
öyle tipleri seviyor. Amerika'da öyle insanların şansı daha yüksek, doğru mu?
C: Keşifte iyisin.

S: (A) Ne keşfi? (L) Yanıtla ilgili tahminini kastediyorlar sanırım...


C: Evet.

S: (A) Tamam, bu Andy Graham meselesini sorayım. Bu adamın Honeybee'nin reenkarnasyon hakkındaki
düşüncesine reaksiyonu çok tuhaftı ve birşeyden şüpheleniyorum... Bu adam ordudan biri mi?
Umursanmayacak birşey mi, yoksa bu meselede sıradışı birşey var ve tehlikeli bir yerde miyiz? Adam
neden bu kadar garip bir şekilde tepki gösterdi?
C: Neden tepki gösterdi?

S: (L) Biz de size bunu soruyoruz! [celsenin kalanı kaydedilmedi.]


4 Nisan 1998

S: (L) Merhaba
C: Merhaba

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Yaponil.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya

S: (L) Bu gecenin ilk sorusu geliyor : Neden çok sayıda eski medeniyet Tanrısı kafalarında birer boynuzla
tasvir edilmişlerdir ?
C: Kötü ruhları uzakta tutmak için. Bir çeşit sembolizmdi.

S: (L) Neyin sembolüydü ?


C: Kafa, birincil çakrasal giriş yoludur.

S: (L) Peki neden boynuzları vardı ?


C: Yalnızca sembolik bir gösterim.

S: (L) Peki, ama boynuzun işlevi neydi ?


C: Boynuzlar bir tür "korunma çiti" gibiydi.

S: (L) Anlaşılan bir şeyi dışarıda tutmak için bir çit. Ana düşünce bu muydu ?
C: Evet.

S: (L) İşe yarıyor muydu ?


C: Söylediğimiz gibi bu yalnızca sembolik bir şey. Tanrılar'ın gerçekte boynuzları yoktu.

S: (L) Bunu biliyorum. Gelmeye çalıştığım konu bu değil. Konu şu ki...


C: Öyleyse neden "işe yarıyor muydu" diye soruyorsun ?

S: (L) Açıkçası bunun neyin sembolü olduğunu öğrenmek istiyordum. Bu sembolün ardında gizlenen şeyi
öğrenmek istemiştim. Eğer bu noktada...
C: Buradaki sembolizm tasvir edenin hayal gücünü ortaya koyuyor.

S: (L) Tamam. Sadece bir yan bilgi için, geyiğin boynuzları ne işe yarıyor ?
C: Erkek geyiklerin bölgesel hakimiyet için yaptıkları kafa tokuşturma kavgası sırasında başı
yaralanmalardan koruyor.

S: (L) Neden antik yazılı eserlerin bir çoğunda arı sembolü sıklıkla bir asalet sembolü olarak kullanılmış ?
C: Polen.

S: (L) Polen derken ?


C: Simyasal bileşimdir.

S: (L) Tamamdır, ilişkiyi anladım. Üçlü Tanrıça' yı araştırırken bir takım ilginç şeylere rastladım. Üçüncü
Adam kavramını araştırmamı önermiştiniz. Bulguladığıma göre, 'adam' kelimesinin orijini aslında bir
kadını, bir tanrıçayı tasvir ediyormuş. [ç.n. : ing. deki 'man' kelimesi kastediliyor.] Türlerin, eril (erkek)
olanı için kullanılan en eski kelime 'wer' miş, aynen 'werewolf' ta ki gibi [ç.n.: werewolf : kurtadam]. Yani
Üçüncü adam kavramı aslında Üçlü Tanrıça anlamına geliyor olabilir. Bu doğru mu ?
C: Eğer buğulanmış bir pencerenin ardından bakıyorsan, yakın.

S: (L) Tamam. En eski referanslardan yola çıkarak Üçlü Tanrıça' nın izini sürerken, KaliMa' ya rastlıyoruz.
Bu ismin bir çok farklı türevi var, fakat bana en sarsıcı gelen Tanrıça Kell (veya Kella) ile olan ilişkisi, aynı
şekilde kell kelimesi ve Keltlerle ve bunun nasıl bir şekilde 'Kasyopya' kelimesine dönüşmüş olabileceği.
Bu konuda bir yorum yapabilir misiniz ?
C: Keltler 'koyu' yeşili sevmez mi ?!?
[ç.n: orijinal celse metninde kasyopyalıların kullandığı kelime 'kelly' green, yani kök olarak yine kell
kelimesini içeriyor ve bir çeşit koyu yeşil tonunu tanımlamak için kullanılıyor. Muhtemelen eski kelt
geleneğinde çok kullanılan bir yeşil tonu]

S: (L) Evet, öyle. Peki 'yeşil'in bu konuyla ne ilgisi var ?


C: Araştırmaya devam et...öğrenme misyonu bu şekilde başarıyla tamamlanır ve öğrenmek eğlencelidir!

S: (L) Evet, biliyorum. Tamam, eğer bu konu Keltlerle ilişkiliyse, aynı zaman da Tanrıça 'Car' la da ilişkilidir,
bu da demektir ki; 'Dancar Filozofları aslında Tanrıça Car' ın filozofları. Anne at ile ilgili kullanılan terim
'dam' ki bu 'Dan' ile ilişkilendirilebilir, Tanrıça Danae' nin ismi ile olan benzerlikten bahsetmiyorum bile...
C: Artık araştırmalarının doğrultusunu Malta' ya çevirmelisin.

S: (L) Aman tanrım. Tamam. Perseus' un [ç.n. babası Zeus , annesi Danae olan Yunan mitoloji kahramanı]
öyküsünde, üç Tanrıça tezahürü var; Kasyopya, Andromeda ve Medusa...üç ayrı tezahür, anne, bakire ve
kocakarı. Fakat bu öyküde Perseus kocakarının başını kesmeyi başarıyor. Başka öykülerde kocakarı her
zaman kazanmayı başarıyor oysa. Perseus' un Medusa'nın başını kesmesinin özel bir sebebi mi var ?
Burada çarpıtılmış ters bir anlatım mı var ? Burada Medusa yalnızca başka bir şeyin mi tasviriydi ?
C: Yılan gibi.

S: (L) Ne olmuş yılan gibiye ? Yılan soyunu ya da kertişleri mi temsil ediyor ?


C: Cennet Bahçesi.

S: (L) Perseus' un hikayesi Cennet Bahçesi' nin hikayesi miydi ? Medusa Cennet' teki yılanı mı temsil
ediyordu ?
C: Tam olarak değil.

S: (L) Neyi ima ediyorsunuz, zerre kadar anlıyor değilim ? Bu konuşmanın senkronizasyonunun dışına
çıktığımı hissediyorum.
C: Senkronizasyonun dışına çıkma ancak varsayımlar fazla baskınsa olur.

S: (L) Açıkçası, varsayımlar fazla baskın değil. Problem şu ki; en eski dinlerde Tanrıça kavramı, Ana, hayal
bile edilemeyecek derinlikte engin deneyimlerin sahibi. En başta koşulsuz sevgi vardı hep. Ama sonra
ataerkil bakış açısı onu çarpıklaştırdı ve o şiddet yanlısı, çirkin ve sınırlandırıcı birşeye dönüştürüldü. Ve
sonra yine ataerkil bakış açısı 'kefaretleri ödeyen oğul' u yarattı, hemen öncesinde de Tanrıça'nın kanı
kefaretti. Yani öğrenmek istediğim, ne oldu da ataerkil sistem yaratıldı ? Ve nasıl oldu da Tanrıça bastırıldı
?
C: Herşey çarpıklaştırıldı ve bastırıldı, bu neden olmasın ?

S: (L) Bir keresinde Yeni Ahiti yazan 'Yunan Baskıcılar' (hükmediciler) dan bahsetmiştiniz. [ç.n. bkz. 7
Kasım 1994 ve 26 Temmuz 1997 tarihli celseler]. Bu Yunan Baskıcılar nereden gelmişti ?
C: Thelon Tarikatı'ndan.

S: (L) Daha önce hiç duymadım. Bir başka seferde de Nefilim' den 'baskıcılar' diye söz etmiştiniz. Bu
bahsettiğiniz Thelon Tarikatı ve Nefilim arasında bir bağlantı var mı ?
C: Belki...

S: (L) Bu grubun karargahı nerede ?


C: Sicinthos

S: (L) Burası bir yer mi ? Hiç duymadım.


C: Evet.

S: (L) Tamam. Sıradaki soru : Omega sembolünün öncülü olan Beyaz Kısrak Tanrıça ne ile bağlantılı ?
C: Aşan.
S: (L) Beyaz Kısrak bir şeyi mi aşıyor ?
C: Aşkın. [ç.n. transandantal]

S: (L) Beyaz Kısrağın şövalyelik sembolizmiyle ilgisi nedir ? Atın üzerindeki şövalye simya sembolizminde
sürekli kullanılan bir şeydi.
C: Ayin.

S: (L) Ayinlerdeki unsurlardan biri de şövalyelik ünvanı verilirken bir kılıcın ucuyla her iki omuza
dokunulmasıydı, ki bu aslında başın kesilmesini sembolize ediyordu. Neden şövalyenin başı sembolik
olarak kesiliyor ?
C: Beden içerisinde kapalı tutulan ruhun önündeki sınırlandırmaları havaya uçurmak.

S: (L) Peki. Psikomantium egzersizleri yapıyordum. [ç.n. psikomantium, ayna, su vb yansıtmalı yüzeylerin
bulunduğu bir ortamda, bu yüzeylere bakışlarla odaklanılarak ruhsal boyutlarla iletişim kurmaya çalışılan
ve kökeni eski çağlara dayanan bir tür meditasyon] Bir kezinde küçük bir ışık parlaması yaşadım. Bir
kezinde de bir basınç hissi ve tabii artan sıcaklık vardı. Bu süreci optimize edebilmek için yapabileceğim
herhangi bir şey var mı ?
C: Odayı karart.

S: (L) Yani, tamamen karartılmış bir odada işe yarayacak mı ?


C: Ohh evet!!

S: (L) Demek bu bir fark yaratacak. Psikomantiumu bir kez oturttuğumda önemli bir değişim
yaşayacağımı söylemiştiniz. Pek önemli bir değişim yaşadığımı düşünmüyorum ve aslında bir yandan da
sormaya korkuyorum çünkü son seferde bir araba kazası yaşamamla ilgili bir şey söylemiştiniz.
C: Bahsettiğimiz değişim bu değildi... Bakışını dimdik ileriye yöneltmeni ve birazcık sola kaydırmanı
öneriyoruz! [Psikomantium esnasında]

S: (L) İş bulma konusuna gelince, sonuçlanmaya yaklaştığımızı hissediyoruz, biraz fikir alabilsek iyi
olurdu...
C: Herşey güzel olacak.

S: (L) Siz bizim göremediğimiz şeyleri görebiliyorsunuz. Boşanmayla ilgili bürokratik bir takım işleri
halletmek için bir görüşmemiz olacak. Bu süreçte özellikle dikkatli olmamızı gerektirecek bir şeyler var
mı ? Yoksa herşey yolunda mı ?
C: Yolunda.

S: (L) Biliyorsunuz; bu eve hergün bir servet harcıyoruz. Hem de neredeyse hergün. Gerçekten tam bir
saçmalık.
C: Evet, bu da demek ki gelir akışı da artıyor.

S: (L) Peh, harika!! Sizin için bu tarz şeyleri söylemek çok KOLAY! Hergün rakamlarla cebelleşmek zorunda
olan siz değilsiniz!
C: Gelişiminize hizmet amacıyla para harcarsanız, refaha erersiniz.

S: (A) Bu bir sihir. Harcadığında bir vakum yaratıyorsun...


C: Hayır bu tabiat.

S: (L) Başka bir şey var mı ?


C: A___ .

S: (A__) Evi bu ay satacak mıyım ? Bu ay satmam iyi bir şey olur muydu ?
C: Parayı yanlış ata yatırmamak konusunda her zaman dikkatli olunmalı.

S: (A__) Bununla neyi kastettiniz ?


C: Analiz et.
S: (L) Belki de yanlış emlakçı gibi bir şeyi kasettiler.
C: Hayır.

S: (L) Ee peki, yapmak istediği şey evini satmak... (A) Belki de evini satmasının ardındaki sebep kastedildi.
C: Bu konuda daha önce öneride bulunduk.

S: (A) Mali destek için devlet dairelerine başvurmak istemiyorum. Bunun iyi bir fikir olduğunu
sanmıyorum.
C: Bu neden seni incitsin ki ?

S: (L) D__ ve V__ hakkında çok hızlı iki soru. Görünen o ki V__ kendini mahvetme moduna girmiş. Bunun
hakkında söyleyebileceğiniz bir şey var mı ?
C: İşi.

S: (L) Ne ? D__ benim evimde çalıştığı için mi V__ bu durumda ?


C: D__ başka bir yerde çalışırsa onun için daha iyi olacak.

S: (L) Yani başka bir yerde çalışırsa daha iyi durumda mı olacak ? Öyleyse gitmesine izin vermeliyim ve işi
kendi başımıza mı tamamlamalıyız ?
C: Söylediğimiz şey öyle olacağı.

S: (L) Başka bir yerde çalışacak yani.


C: Çalışmaya başladığında...

S: (L) Anlamıyorum.
C: Daha gelişmiş bir civarda çalışırsa ortamı daha iyi olur ve daha fazla itibar görür.

S: (L) Sormamız gerekip de sormadığımız bir şey kaldı mı ?


C: Hayır.

S: (L) Öyleyse iyi geceler.


C: İyi geceler.
11 Nisan 1998 F___, Laura, Ark

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Anamom.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Oğlum ___'un arkadaşı CC hakkında birşey sormak istiyorum. Onun durumuyla ilgili
söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Lütfen daha spesifik ol.

S: (L) Daha hızlı iyileşebilmesi için yapılabilecek olan ama şu anda yapılmayan herhangi birşey var mı?
C: Besin bileşikleri emdirilmiş süngerlerin merhem olarak uygulanması.

S: (L) Ne tür besinler?


C: Havuç suyu ve B-kompleks vitaminler.

S: (L) Şu andaki gidişatla tam olarak iyileşmesi mümkün mü?


C: Çok muhtemel.

S: (L) Tamam...
C: Mevcut olaylarla ilişkili çok dikkat çekici bağlantılar için, ilk transkriptlerdeki tahminleri incelemeni
öneriyoruz. O zaman da söylediğimiz gibi, herhangi bir kehanette mutlak bir şekilde belirlenemeyecek
olan şey "zaman çerçevesidir."

S: (L) Florida, Alabama ve Georgia'daki fırtınalardan mı bahsediyorsunuz?


C: Tornadolar.

S: (L) Teksas'ta da mı tornadolar olacak? Bu tam olarak neyle ilgili? Denver Havaalanı konusuyla mı ilişkili?
C: Sadece incele ve düşün.

S: (L) Yakın zamanda karşılaştığım 64 yıllık döngünün ardındaki hikaye nedir? Bu döngü nedir?
C: Mikro ve makro dinamik kalıplar için böl ve çarp.

S: (L) Hmmm, okumayı yeni bitirdiğim bu ilginç kitapta Ahit Sandığı'nın Etiyopya'da olduğu yönünde
geleneksel bir kabul ifade ediliyor. Ahit sandığı gerçekten Etiyopya'daki Siyon'lu Azize Meryem
Kilisesi'nde mi?
C: Hayır.

S: (L) Peki nerede?


C: Eğer bu bilgiyi sana ifşa etseydik, bu bir bebeğe el bombası vermeye yakın birşey olurdu!!

S: (L) Sadece bir sorayım dedim işte! Kanarya Adaları'ndaki tuhaf olayların tarihini yazan bu harika
Hakluyt Derneği'nin Etiyopya'da olan şeylerin de kaydını tuttuğunu gördüm. Söyledikleri şeylerden biri,
Ahit Sandığı'nın kırmızı veya sarı kafalı adamlardan oluşan bir grup tarafından taşındığıydı. Bir de
Etiyopya'daki çeşitli nesneler üzerinde Tapınakçı haçı varmış. Gül Haç. Tapınakçılar gerçekten orada
bulundular mı, veya neler oldu? Sandık oradaydı da başka bir yere mi götürüldü?
C: Ahit Sandığı düşündüğün şey değil.

S: (L) Bir güç hücresi olduğunu söylemiştiniz. Bununla ilgili romantik bir fikrim yok. Bunu kabul edebilirim.
Ama hakkında çok hikaye var ve pek çok efsanede geçiyor. Bunu neden söylediniz? Sandık nedir?
C: Oak Island'ı incele.
S: (L) Görünüşe göre Chartres'deki katedrali Tapınakçılar inşa etmiş. Melkizedek ve Saba Melikesi bir
sundurmada resmedilmiş. Tam aralarında ise bir araba içinde Ahit Sandığı. Melkizedek kutsal kase
olduğu iddia edilen bir kap tutuyor. Bu kabın içinde silindirik bir taş cisim var. Bu nedir?
C: Daha derin ve geniş görüş.

S: (L) Ne?! (A) Bir sembol mü yoksa bir cihaz mı?


C: Neden her ikisi olamasın?

S: (A) Her ikisi olabilir tabii, ama her ikisi mi?


C: Evet.

S: (A) Yani daha büyük bir görüş elde etmek için kullanılan kristal bir küre gibi bir cihazdı, öyle mi?
C: Yalnızca tam olarak işlevine uygun şekilde kullanıldığında.

S: (L) Bu cihazla bir işi nasıl hallediyorsun?


C: Biri neden bu cihazla birini "halletmek" istesin?

S: (L) Anlamadık...
C: Laura "halletmek" dedi.

S: (L) Soruma yanıt olarak kullandığım kelimeyi ipucu olarak verdiniz sanırım... Tamam, 1306'da Etiyopya
Kralı'nın görevlendirdiği bir grup, Papa 5. Klement'i ziyaret etti. Bundan tam bir yıl sonra Tapınakçılar
tutuklandı. O toplantıda ne konuşuldu?
C: Emirlerin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği. İyi geceler.
18 Nisan 1998 F___, Laura, Ark

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kiona.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (A) İspanyol biriyle e-mail'leşiyorum. Bu ilginç adam Kasyopya konusuyla çok ilgilendi. Ama bir tür kanıt
istedi. Ona kanıt sunmanın imkansız olduğunu açıklamaya çalıştım. Bir yandan da kendi kendime sordum,
neden basit bir matematik sorusu bile soramadığımı. Yanıt alamayacağımdan eminim ve bunun nedenini
bilmek istiyorum.
C: Çünkü, bildiğin gibi, matematik soyut değil, somut bir çalışma alanı. Evet, teorik matematik de var ve
bazı matematik türleri değişken yorum içeriyor. Ama genel olarak, gerçekleri ortaya çıkarmada
kavramları birleştiren bilimsel bir alandan bahsediyoruz. Dolayısıyla, bu kanalda metematiksel iletişim
kullanmak, kişinin öğrenmedeki özgür irade inisiyatifini engeller.

S: (A) Anlamadım. Örneğin, eğer yedinin karekökünü sorarsam neden cevap veremezsiniz? Bilmiyor
musunuz, yoksa bana söylemek mi istemiyorsunuz?
C: Sen biliyor musun?

S: (A) Ezbere bilmiyorum ama iki dakikada hesaplayabilirim. O zaman bilirim.


C: O halde bunu sana söylememize gerek yok, değil mi?

S: (A) Bana bunu söylemenize gerek yok... Tamam, iş konusunu sormak istiyorum. Öncelikle, tüm olası
seçenekleri deniyorum...
C: Önceki konuda senin için ve ihtiyaç duyan herkes için birşeyi daha vurgulamak istiyoruz Arkadiusz:
sizinle iletişim kurmamızın amacı varlığımızı "kanıtlamak" değil. Eğer kişinin yeni alemleri öğrenmeye ve
bir "gün" genel farkındalık profili haline gelecek şeyleri keşfetmeye inancı ve isteği varsa, o zaman "kanıt"
gerekli değildir. Diğer taraftan eğer kişi bunun zıddı bir psişik yönelimdeyse, o zaman hiçbir miktarda
kanıt yeterli değildir.

S: (A) Evet, sanırım bu timsah derisiyle ilgili hikayeye benziyor. Onu giydiğinde her istekte bulunuşunda
deri küçülüyor ve aşırı küçüldüğünde de ölüyorsun. Çalışmak yerine sürekli istemeyi tercih ettiğinde
herşey giderek kolaylaşıyor ama özgür iraden de giderek küçülüyor.
(L) Bence şimdiye kadar bu kanallamadan çıkan en önemli şey, Kasyopyalıların bazen beni birşeyi
denemeye yönlendirmesi, birşeye merakımı uyandırmaları ve benim buna dayalı olarak çıkıp müthiş bir
öğrenme deneyimiyle sonuçlanan birşeyler yapışım... Buradaki önemli şey, çıkıp çaba harcamanın insanı
gerçekten daha güçlü yaptığı. Ve şimdi söylediğin gibi, birşeyi kendin çözmeye çalışmamayı her seçişinde,
kısayolu tercih ettiğinde, bu seni zayıflaştırıyor ve küçültüyor. Her türlü şeye uygulanabilecek lineer-
olmayan bir ilke. (A) Kendim yanıtlayabildiğin sorular sormak bir yana, matematik sorularını yanıtlayıp
yanıtlamayacaklarını merak ettim. Matematik dilini neden kullanamıyorlar? Bunu anlamadım. (L) Eğer
bize bu kavramsal gerçekleri anlatan matematiği verselerdi, o zaman güç ve özgür irade konusunda
BÜYÜK birşeyi kaybederdik. ... (A) Evet, eğer kesin yanıtı verirlerse, o zaman yanıtı almış oluyorsun ve
ilgili matematik unsurlarını bir araya getiren kavramları birleştirmemiş oluyorsun, bunu anlayabiliyorum.
Ama bir de örneğin iş meselesi var. Kafam karışık... (L) Açlıktan ölecek miyiz?
C: Cevap: hayır.

S: (A) Bu ordu ve Donanma adamlarıyla temasımı sürdürmeli miyim? Emin değilim. Yardım edebilir
misiniz?
C: Spesifik bir soru sor lütfen.

S: (A) Spesifik bir soru soruyorum. Bilmiyorum, çünkü herhangi bir deneyimim yok. Ordudan veya
Donanma'dan bir ödenek almak için başvurma konusunda...
C: İçgüdülerin sana ne söylüyor?

S: (A) İçgüdülerim bana açlıktan ölmemek için tüm olası fırsatları değerlendirmem gerektiğini söylüyor...
C: Bir tefeci de o "tüm olası fırsatlardan" biri.

S: (A) Bacaklarımı kırdırtmak istemiyorum. Ama...


C: Ordu perdesinin ardında dolaşan risklerin farkında mısın? Olası fon kaynaklarından biri Rockefeller
Kurumu olabilir. Ama elbette orada gizli motivasyonlar var.

S: (A) Önümüzdeki hafta birkaç olasılık hakkında daha bilgim olacak, ama sürekli bir iş için neyi
araştırmam gerekiyor bilmiyorum...
C: Doğru yoldasın, sadece sabırlı ol. Ama hatırla, sürekli iş diye birşey henüz geliştirilmemiş olabilir!

S: (L) Zaman giderek daraldığı için biraz endişeleniyoruz!


C: "Zaman" daha önce de daralmıştı, değil mi?

S: (A) Evet. (L) Neden sıcaktan bunaldığımı söyler misiniz?


C: Çünkü çok yorgunsun ve biyoritimlerin üçlü olarak düşük seviyede.

S: (L) Burada, Florida'da boşanmada herhangi bir sorun yaşayacak mıyız?


C: Çok daha az.

S: (L) Yani bazı sorunlar olacak. Şimdiden ilgilenmemiz gereken herhangi birşey?
C: İyi gidiyorsunuz.

S: (L) İş konusunda başka birşey soracak mısın? (A) Yanıt vermek istemediklerine göre sormamın bir
anlamı yok. (L) Bir yazışma grubunda İsa hakkında bazı yazılar okudum. Ortalıkta dolaşan pek çok farklı
fikirler var. Önceki bir celsede İsa hakkında birşeyler sorduğumuzda bize belirli bir dizi yanıt verdiniz. O
bilgilerin doğruluğuyla ilgili bir sinyal-parazit oranı vermenizi istiyorum ve bunun özgür iradeyle ve
celselerde mevcut çeşitli insanların neden olduğu interferanslarla ilişkisini... Herşey hesaba katıldığında,
İsa'yla ilgili sorularımızı sorduğumuzda, yanıtlarda duygusal yükler olduğunu hissettim. Doğru mu?
C: Belki.

S: (L) İsa hakkında verilen yanıtlar ve bilgiler doğru muydu?


C: Çoğunlukla.

S: (L) Yani yaklaşık olarak o dönemde, Filistin'de yaşamış olan Jesinavarah isimli biri olduğunu, bir
öğretmen olduğunu, Mesih'lik seviyesine ulaştığını ve bir UFO'ya alınarak bir çeşit işi yapmak üzere başka
bir boyuta geçtiğini söylüyorsunuz, bu doğru mu?
C: Evet. Bilinç çoğaltımı.

S: (L) Ayrıca İsa'nın dönüşüyle ilgili birşeyler de söylemiştiniz. Bu da doğru mu?


C: Keşfet.

S: (L) İsa hakkında söylediğiniz şeyler arasında bariz bir şekilde yanlış olan birşey var mıydı?
C: Bariz bir şekilde değil, doğal bir şekilde.

S: (L) Tamam. Bir gemiye alınıp başka bir boyuta gittiğini ve bu bilinç kopyalama işini yaptığını söylediniz.
Falanca falanca yerlere gittiği ve falanca falanca yerde gömülü olduğunu söyleyen pek çok insan var.
Bunların herhangi biri doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Bu hikayeleri kim çıkarıyor? Bazıları oldukça eski.


C: Pek çok.

S: (L) Bu hikayelerin amacı nedir?


C: Çeşitli ve karışık.
S: (L) Bu konuda kafa karışıklığı ve saptırma yaratmaya çalışan belirli bir grup var mı?
C: Belki.

S: (L) V neden benimle konuşmuyor?


C: Çünkü senin D___'nin aklını bulandırdığını düşünüyor.

S: (L) TR ve JR'den neden haber almadım?


C: Yaşamlarını yeniden düzenlemekle meşguller.

S: (L) Bunu sormadım, ama yaşam-öncesi planlarına ve hassas enerji dengesine dayalı olarak çok uzağa
taşınmalarının ciddi bir zorluk yaratacağını söylemiştiniz onlara. Buna bir de TR'nin ölümüyle ilgili
gördüğüm iki rüyayı da eklersek... arada bir bağlantı var mı?
C: Belki.

S: (L) Bu konuda söylemek istediğiniz başka birşey?


C: Hayır.

S: (L) Ben de öyle düşünmüştüm. Tamam, psikomantiyumu yakında kuruyorum...


C: Güzel !!!!!!!!!!!!!!

S: (L) Şimdiden bundan fayda görebilir miyim?


C: Hayır.

S: (L) Yani kurup çalışmam gerekiyor, öyle mi?


C: Evet. Bugünlük bu kadar millet!!
2 Mayıs 1998 F___, Laura, Ark

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: İksthorya.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) İş durumu hakkında birkaç sorumuz var. Youli Kanev'le dün 4-5 saat geçirdik, önemli birşey olabilir
ama doğru dürüst para kazanmaya başlamak için aylar geçebilir. Biraz para kazanmak için
olasılıklarımızdan biri bu. Web sayfaları hazırlayan bu program ile çalışmak. Bununla ilgili iki-üç kelimelik
bir yorumunuz var mı?
C: Neden bu kadar düşük bir ücret?

S: (L) Çünkü bu programı hazırlayan o iki kişi bu işe yeni başlıyorlar, henüz bu programı piyasaya
sürmemişler. Şirketlerini çok yeni kurduklarını, büyük planları olduğunu söylüyorlar. Henüz ayrıntıları
bilmiyoruz. Bazıları bu girişimlerden önemli sonuçlar çıkarıyor, bazıları çıkaramıyor. Microsoft'a bak!
C: Bu kadar düşük bir ücret karşılığında yardım mı bekliyorlar?

S: (L) Aşağı yukarı öyle.


C: Ender bir parça olan asistanlarının faturalarını nasıl ödemesini beklediklerini onlara sormak gerek.

S: (L) Ark bu programdan birşeyler öğrenebileceğini düşünüyor.


C: Eğer Ark bastırırsa, Slavik yakınlıktan dolayı daha imtiyazlı bir sözleşme yapabilir.

S: (L) Adamların elinde birşey yok, sanmıyorum. Alachua'daki bir arka sokaktaki gecekondu gibi bir evde
çalışıyorlar! Onlara bunu bastırmak neye yarar ki?
C: Risk sermayedarları diye birşey duydun mu hiç?

S: (L) Evet duydum, ama neticede BU ay para kazanmaya ihtiyacımız var. Risk sermayedarları iyi hoş
ama...
C: İste, alacaksın.

S: (L) Tamam...
C: Laura, ne zaman istediysen, aldın!

S: (L) Nasıl isteyeceğimi bilmiyorum!


C: Öyleyse hiçbir zaman bilmeyeceksin, öyle mi?

S: (L) Hayır. Tamam. Başka bir iş daha var; Constellation şirketi. Bu olasılığa ne dersiniz? Özel bir kalıp
tanıma, atomik detektör imalatı veya buna benzer birşey. Temel olarak Enterprise Florida işiyle aynı.
C: İşe alırlar. İyi para.

S: (L) Bu tuhaf. Daha önce bu konuda kehanette bulunmamıştınız. Şimdi neden bulunuyorsunuz?
C: Kehanet değil, gerçek. Daha önce de görmüş olduğunuz gibi, ihtiyaçlarınızın karşılanacağını hep
söylemiştik.

S: (L) Ev üzerinde yapılan işi gerçekten bitirmek istiyorum, artık başka birşey yapacak para kalmadı.
(Frank baş ağrısı geçiriyor. Bekliyoruz. Anne hakkında tartışma.) Pekala, anneme bazı tavsiyelerde
bulundunuz ve elinden geleni yaptı, ama...
C: Gelişme gösteriyor.
S: (L) Tamam. Enerjimi bu ev, sorumluluklarım ve onun yaşadığı yer arasında bölebilecek durumda
değilim... TR ve JR'den ne haber? Tallahassee'de tanıdık bir çiftle birlikte bir antika işine gireceklermiş....
Herhangi bir yorum?
C: Varolan herşey / tek şey derslerdir.

S: (L) Aramatyalı Yusuf kimdi?


C: Unibound'un bir müridi.

S: (L) "Unibound" ne anlama geliyor?


C: Tekil düşünce.

S: (L) Peki nedir bu?


C: Transandantal disiplin.

S: (L) Katılımcıları ne yapıyor?


C: 96 saate kadar temiz kanal meditasyonu.

S: (L) Demek Yusuf bunun müritlerinden biriydi... Bu bir birey mi, yoksa kavram mı?
C: Her ikisi.

S: (L) Varsa, Yusuf'un "Kutsal Kase" ile ilişkili olarak rolü neydi?
C: Yok.

S: (L) Kutsal Kase ve Aramatyalı Yusuf'un onu Fransa veya İngiltere'ye getirdiği efsanelerini kim yarattı?
Bu efsaneler grubunun yaratılmasının ardında kim vardı?
C: Efsaneler grubu değil.

S: (L) 12'nci yüzyılda odak noktası neden kase efsanelerinin propagandası, gezgin müzik adamları ve bu
tür şeyler üzerindeydi?
C: "Rönesans"ın başlangıcı.

S: (L) Hikayeye göre, ki Fransa'da bununla ilgili çok eski bazı efsaneler var, Yusuf ile Mary Magdalene'nin
geceyi geçirdiği, yaşadığı vs mağaralar veya yerler varmış. Aramatyalı Yusuf gerçekten Mary Magdalene
veya İsa'nın diğer takipçileri ile birlikte Fransa'ya, sonra da İngiltere'ye yolculuk yaptı mı?
C: Hayır.

S: (L) Sadece Fransa'ya mı seyahat yaptı?


C: Hayır.

S: (L) Bu hikayelerin kaynağı nedir? Bu hikayelerin amacı nedir?


C: Saptırma.

S: (L) Neyden neye saptırma, veya neyin neyden saptırılması?


C: Gerçeğin alıcılardan.

S: (L) Tamam. Biri bir nesneyle birlikte, veya kutsal soydan olup bu nesnenin kendisi olan biri Fransa'ya
seyahat etti mi?
C: Belki de nesne en muktedir olanlar tarafından taşındı.

S: (L) Peki bu en muktedir olanlar kim?


C: Coğrafi bağlantıyı incele.

S: (L) Tamamen kafam karışıyor. Burada neden bahsettiğiniz konusunda tek bir fikrim yok!
C: Pireneler nerede?

S: (L) Fransa ile İspanya arasında.


C: Orada kim yaşıyor?
S: (L) Basklar öncelikle. Vardığımız şey bu mu? Yoksa Simyacılar mı?
C: Yakın.

S: (L) Gülhaçlılar mı? Bunun kutsal soy ve Kutsal Kase işiyle ve Aramatyalı Yusuf ve Mary Magdalene ile
bağlantısı nedir? Mary Magdalene diye biri yaşadı mı gerçekten?
C: Evet.

S: (L) İsa'nın karısı mıydı?


C: Hayır.

S: (L) İsa'nın karısı var mıydı?


C: Evet.

S: (L) Kimdi?
C: Anatylenia.

S: (L) Bu şahıs kimdi?


C: İsa'nın karısı.

S: (L) Geçmişi, milleti neydi?


C: Nasıralı.

S: (L) Yani doğulu muydu?


C: O şekilde bakılırsa muhtemelen öyle.

S: (L) Çocukları oldu mu?


C: Evet.

S: (L) Kaç tane?


C: Üç.

S: (L) Soyadları neydi?


C: Marnohk.

S: (L) İsa daha önce tanımladığımız hiper-bilinçlilik haline yükseldiğinde karısı ne yaptı?
C: Kendi geçiş sırasını bekledi.

S: (L) O da o bölge civarında mı yaşadı, yoksa Avrupa'ya mı taşındı?


C: O bölge civarında yaşadı.

S: (L) Demek tüm bu insanlar hakkında uydurulan tüm bu hikayeler, dramatik senaryolar...
C: Önemli olan insanlar değil mesaj. Onlardan kalan bazı şeyler önemli.

S: (L) Ne gibi şeyler? Bu şeyler nerede?


C: Fransa, İspanya, Kanarya Adaları ve Fas.

S: (L) Bunlar ne tür şeyler? Hala mevcut olan şeyler mi?


C: Evet.

S: (L) Bunlar hakkında bilgi edinebilecek miyim, veya hatta bunları BULABİLECEK miyim?
C: Elbette!!

S: (L) Bunları bilen başkaları var mı?


C: Diğerleri de "iz üzerinde."

S: (L) Bu şeylerden biri Kanarya Adaları'nda ortaya çıkan "Candelaria Bakiresi" mi?
C: İlişkili.

S: (L) Fas hakkında henüz birşey öğrenmedim.


C: "İzi takip etmeye" başlaman iyi olur.

S: (L) Neyin izi? Yalnız Çam'ın izi mi? Haşhaşilerin izi mi?
C: Önemli kesişimlere bak.

S: (L) Bu konuda vereceğiniz başka ipucu? Gerçekten fiziksel olarak bu yerlere gitmemiz mi gerekiyor?
C: "Casablanca" İspanyolca'da ne anlama geliyor?

S: (L) Beyaz Ev. (ç.n.: White House: aynı zamanda "Beyaz Saray" anlamında)
C: Evet...

S: (L) Washington'daki Beyaz Saray'la ilişkili mi?


C: İz üzerindesin.

S: (L) Bir keresinde "Rhineland'daki Alfalfa tarlalarında gömülü hayal edilmemiş hazineler"den
bahsediyordunuz. Bunu çok merak ettim, on farklı ihtimali araştırdım hala net bir iz bulamadım. Yardımcı
olabilir misiniz? Tapınakçıların elinde olduğu ve Gaul'da gömüldüğü iddia edilen kristal kafatasıyla mı
ilgili?
C: Daha iyi bir iz bulman gerek.

S: (L) George Friedrich? (A) Hayır... (L) Hague'dan da bahsetmiştiniz. Hague'daki kayıtları nasıl kontrol
etmemi bekliyorsunuz?
C: Küçük dozlarda seyahat senin için uygun.

S: (L) Psikomantiyumumuzu inşa ettik. Sanırım mumun tamamen gözün görmeyeceği bir yerde olması
ve sadece aynanın siyah derinliğini görebilmen gerekiyor. Eğer mumu öne koyarsan, tüm gördüğün mum
oluyor. Duvarlardaki mum ışığını görüyorsun. Net derinlik, dolaylı ışık demiştiniz, hiçbir şeyin
görünmemesi gerektiğini, yansımaların, duvarların görünmemesi gerektiğini söylemiştiniz. F___ mumu
öne koymamız gerektiğini söylüyor.
C: Aynayı ayırt edebilmelisin.

S: (L) Bu zor olacak.


C: Döner aynayı dene.

S: (L) Ark aynanın yeterince geniş olmadığını, fazla dar olduğunu söylüyor. Aynayı beğenmedi.
C: Döner aynayı dene. Düz yerleştirilip hafifçe yukarı çevrilirse işe yarayacaktır.

S: (L) Bu ne kadar vakit alacak... Bir tahminde bulunabilir misiniz? Beni düşünecek olursak, birşeyler
görmeye ne zaman başlayabilirim?
C: Psişe beklenti/önyargıdan arınır arınmaz.

S: (L) Bu çok UZUUUUN zaman alabilir!


C: Veya çok kısa bir zaman alabilir.

S: (L) Evet, ama bu imkansız görünüyor...


C: Hayır.

S: (L) Zor olacak...


C: Hayır.

S: (A) Bu ilk işi sormak istiyorum. HTML işine zaman ayırmalı mıyım? (L) Bence o adamlara para
kazandıracak birşey yapmak zorunda olduğunu, yoksa işi kabul etmeyeceğini söylemelisin. Ya biraz para
vermeye karar versinler, ya da başka birini arasınlar.
C: Ark'a daha aşina hissediyorlar.
S: (L) Daha aşina hissetmelerinin herhangi birşeyle ne gibi bir ilgisi var?
C: Güven.

S: (L) Yani belki sana ödeme yapabilirler. Bilmiyorum.


C: Sence neden?

S: (L) Bilmiyorum ve şu anda doğru düşünemeyecek kadar yorgunum.


C: Tamam o halde, hoşçakalın.
9 Mayıs 1998 F___, Laura, Ark

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Zioran.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) İlk soru: Kulağımdaki sorun nedir?


C: Bakteriyel enfeksiyon.

S: (L) Kanalda mı yoksa iç kulakta mı?


C: Orta ve dış.

S: (L) Antibiyotik damla uygulayacağım. Bu yeterli olur mu?


C: Hayır.

S: (L) Antibiyotik mi almam gerek?


C: Evet.

S: (L) Hangisi uygun olur?


C: Otitis media ile ilgili olarak referans materyali kontrol et.

S: (L) Tamam, F___'in zapper ile ilgili endişeleri var... Kitaptaki tasarıma göre yapıldı ama elektrik akımının
küçük plakalardan doğrudan deriye mi uygulanması gerekiyor, yoksa...
C: Yeterince güçlü değil.

S: (L) Cihazı nasıl daha güçlü hale getirebiliriz?


C: İletken, ikinci iletkenle uyumlu değil.

S: (L) Yani?
C: İletkenliğin artırılması gerekiyor.

S: (L) Gümüş tel kullanabilir miyiz?


C: Aynı zamanda uygun jel kullanımını öneriyoruz. Birbirine çok benzeyen ama çok farklı nitelikte olan
malzemelere dikkat edin!!

S: (A) Teli gümüş bir telle değiştirmenin faydası olup olmayacağını sormak istiyorum. Hassas alıcılarda
normalde öyle yapılıyor.
C: Son yanıta bak.

S: (L) El kıskaçlarına ihtiyacımız var mı, yoksa şu andaki haliyle iyi mi?
C: Önemsiz.

S: (L) Meridyenlerdeki blokajları temizlemek için bunu akupunktur iğnelerine bağlamamız faydalı olur
mu veya işe yarar mı?
C: Hayır. Akupunkturda çok dikkatli olun!!! Tek bir yanlış hareket büyük zarara neden olabilir. Ayrıca
çeşitli tercüme ve batılılaştırmalar nedeniyle prosedürlerde bozulmalar oldu. Bazen uygun şekilde
sterilize edilmemiş iğneler büyük sıkıntılara neden oldu.

S: (L) Tamam. El bileğinin içinde bir noktanın, kişinin şu andan 2000 yıl sonraki benliğiyle iletişim kurma
yeteneğini açabildiğini iddia eden bir e-mail dolaşıyor. Bu iç akupunktur noktası ilginç geldi bana.
"İletişim çakrasının" bir gerçekliği var mı?
C: Hayır.
S: (L) Kısa ve netti. Bileğin içindeki bu noktaları uyarmanın herhangi bir faydası veya zararı var mı?
C: Hayır.

S: (L) Buna eklemek istediğiniz herhangi birşey?


C: Hayır.

S: (L) Tamam. (A) Ders verme konusunda beklenmedik bir teklif aldık ve kabul ettik...
C: Söyleyip duruyoruz...

S: (L) Evet. İhtiyaçlarımız karşılanacak. Evet, ama ayrı kalmamız gerekmesi bakımından zorluğu var...
Tamam. Bizim mevcut ızgara sistemimize göre, Atlantis'in hangi coğrafi koordinatlara düştüğünü
öğrenmek istiyorum. Kesin şekline ihtiyacımız yok, sadece genel olarak...
C: Bu tıpkı "NATO'nun coğrafı koordinatları nedir?" diye sormaya benziyor.

S: (L) Tamam, daha spesifik bir şekilde sorayım: Atlantik Okyanusu'nda olduğu iddia edilen Atlantis
topraklarının en kuzeydeki kısmı hangisiydi?
C: Atlantis'in bir ülke, arazi, ada veya kıta değil, bir medeniyet olduğunu bilmenizin "vakti!"

S: (L) Tek istediğim Atlantik Okyanusu'ndaki bir kara kütlesiyle ilgili bir fikir edinmekti... Bu kara kütlesi
neredeydi?
C: Sence?

S: (L) Azorlar'ın ve Kanarya Adaları'nın...


C: Evet, ama aynı zamanda başka pek çok yer. Hatırla, o zaman deniz seviyesi onlarca metre daha
alçaktı...

S: (L) Deniz seviyesi neden onlarca metre daha alçaktı? Buzlardan dolayı mı, yoksa dünyadaki su miktarı
o kadar fazla mı değildi?
C: Buz.

S: (L) Buzlar kutuplarda mı yoğunlaşmıştı? Buzul çağının buz örtüsü?


C: Evet.

S: (L) Demek Atlantis buz çağında varoldu?


C: Büyük ölçüde, evet. Ve buz örtülerinin dışındaki yerlerin çoğunda dünyanın iklimi bugünkünden daha
soğuk değildi.

S: (L) Bu buzulların oluşmasına neden olan şey neydi?


C: Küresel ısınma.

S: (L) Küresel ısınma nasıl olur da buzullanmaya neden olur?


C: Yağışı çok büyük ölçüde artırıyor. Ve büyük yağış kuşağını çok daha kuzeye taşıyor. Bu da çok hızlı bir
şekilde buzul tabakalarının oluşmasına ve sonra da giderek daha hızlı ve yoğun bir şekilde buzullaşmaya
neden oluyor.

S: (L) Neden Tom French'den haber almadık?


C: Çok sayıda çevreden büyük övgü aldığı için, belki de artık yaklaşımında daha nazik olman iyi olur!

S: (L) Neyi kastettiğinizi anlamadım. Sadece bir mektupla birşey sordum. Ayrıca tebrik için de telefonla
aradık! Pulitzer'i kazanmasıyla ilgili ipucu verir gibi görünen, kendisinin de katıldığı son celsenin bir
kısmını gönderdim ayrıca...
C: Nazik değildi.

S: (L) Nazik derken neyi kastediyorsunuz? Biri adına kendini mutlu hissetmekten daha nazik nasıl
olabilirsin?
C: Nazik bir bombardımandı.
S: (L) Sadece merak etmiştim. Pulitzer'ini kazandığına göre artık bizimle ilgili makaleyi de yazması
gerekmediğini, bizi unutabileceğini umuyordum...
C: Prestij kazandı ve sunacağı şeyler çok ilgi çekebilecek durumda.

S: (L) Öyle mi?


C: Belki.

S: (L) Yani bunun olması ona bağlı olmayabilir de, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Tamam, sanırım burada nazik olmaktan kastedilen şey, bizimle ilgili makaleyi yazıp yazmayacağına
karışmamak. Geçen yıl Japonya sahili açığında bulunan ve ABD'de yeni duyulan harabeler hakkında
birşey sormak istiyorum.
C: Fay hareketleri önceki medeniyet katmanını ortaya çıkarıyor.

S: (L) Hangi medeniyet?


C: Tarihi Çin hanedanlığı incelenerek ipuçları bulunabilir.

S: (L) Yani bunun Japonlardan ziyade Çinlilerle ilgili olduğunu söylüyorsunuz. Tamam. Yakın bir zamanda
Hubble teleskobuyla ÇOK uzakta ve yoğun bir patlamanın görüldüğü bilgisi verildi... Bunun ne olduğunu
merak ediyorum.
C: Başka bir evrenin başlangıcının yansıması.

S: (L) Hangi başka evren?


C: Hepsi bu şekilde başlayıp bu şekilde sona eriyor!

S: (A) Başka evren mi?


C: "Big bang" nedir Arkadiusz?

S: (A) Belli ki büyük bir patlamaydı, ama BİZİM evrenimizdeydi, başka bir evrende değil...
C: Ama kökeni neydi? Ve neresi? Ya da bu patlamanın kökeni? Ya da herşeyin kökeni?

S: (A) Tamam. Bizim evrenimizin kökeni ne miydi? Bunu bilmiyorum. Bilmek istiyorum. Sadece kelimeler
kullanıldığında sorun yok, ama eğer matematiksel modeller kullanacaksan...
C: Sen de orada devreye giriyorsun.

S: (A) İyi güzel de...


C: Her dev ışığını daha önce ışığın olmadığı yere tutar. Bir zamanlar sadece ışıktan ibaret olan yere!

S: (L) Biraz daha ipucu istiyorum!


C: Daha sonra Laura. İyi geceler.
14 Mayıs 1998 F___, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Votorr.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Blue'dan bir mektup aldık. Cuma günü Mısır'a gideceğini söylüyor ve görünüşe göre oradaki
arkeolojik bazı çalışmaları inceleme şansı olacak. Onun için verebileceğiniz herhangi belirli bir seyahat
tavsiyesi olup olmadığını öğrenmek istiyor.
C: Sadece Mısır'da bir Amerikalı olmaktan kaynaklanabilecek tehlikelere karşı dikkatli olsun.

S: (L) Amerikalılar şu anda Mısır'da pek popüler değil mi yani?


C: Çoğu insan için popülerler, ama bazıları için özellikle hiç popüler değiller.

S: (L) Piramit'te neler olduğu konusunda söyleyebileceğiniz birşey var mı? Havalandırmadaki kapıyı
açmaya yönelik hazırlıklar yapılıyormuş ve Sfenks'in altında bazı odaların keşfedildiği iddia ediliyor...
Orada gerçekten neler oluyor?
C: Bu uzun ve karmaşık olur. En iyisi Cayce'yi incelemen.

S: (L) Cayce'nin söyledikleri şu anda olan biteni açıklıyor mu?


C: Esas olarak.

S: (L) Mısır otoriteleri işbirliğine neden yaklaşmıyor?


C: Politik temelli nedenlerle çoğu zaman koruyucu davranıyorlar.

S: (L) Piramitle ilgili olarak Blue'ya verebileceğiniz herhangi bir tavsiye var mı?
C: Piramit ona doğrudan bakanlara sırlarını vermede yavaştır.

S: (L) Yani özellikle belirli birşeye odaklanmazsan...


C: Belki konuya astronomik olarak da yaklaşmak faydalı olur.

S: (L) Tamam. Herhangi bir...


C: Silahlı otoritelerle yoğun bir şekilde korunan yerlerde gruptan ayrılmaması ve eğer hazırlanma yerini
bilmiyorsa yiyeceklerden sakınması önerilebilir.

S: (L) Herhangi bir sorun yaşayacak mı?


C: Dikkatli olmazsa küçük miktarda.

S: (L) Orada ilginç keşiflerde bulunacak mı?


C: Dikkatli olmazsa küçük miktarda.

S: (L) İçsel olarak aydınlatıcı birşeyler yaşayacak mı?


C: En iyi sonuçlar için beklenti içinde olunmamasını tavsiye ediyoruz.

S: (L) O alanlarda gezerken incelemesi gereken birşey?


C: Açık zihin. Blue'daki sorun fazla önyargı.

S: (L) Fazla mı önyargılı?


C: Bir süredir. Fazla beklentisel.

S: (L) Yani gevşemeli, zamanının keyfini çıkarmalı, farkındalığını korumalı ve yeni şeylerle ilgili
deneyimlere açık olmalı, öyle mi?
C: Hiçbir şey beklemezse hayal kırıklığına da uğramaz.

S: (L) Tamam. Bu konuda bu kadarı yeterli. Kızım A___'nın şu anda benim hakkımda ne düşündüğünü
öğrenmek istiyorum.
C: Düşünmüyor.

S: (L) Genel olarak bana karşı tutumu nedir?


C: Başka konularla fazlasıyla meşgul.

S: (L) Hangi diğer konular?


C: Yüzeysel yönelimli.

S: (L) Tüm bunlardan herhangi birşey öğrenme ümidi var mı, yoksa bu duruma kafayı takmamam daha
mı iyi olur?
C: En büyük kızın, incinebilirliği konusunda farkındalığı en düşük olan!

S: (L) Bildiğinden fazlasını bildiğini düşünüyor. Yapabileceğim herhangi birşey var mı?
C: Tahmin etmiş olduğun gibi, şu anda durum üzerinde tam kontrolü sağladığı zannıyla duyusal keyif
yaşıyor.

S: (L) Eğer bir tehlike varsa veya yaklaşan...


C: Tehlikenin ders yönelimli olması çok muhtemel.

S: (L) İçinden çıkamayacağı kadar derin bir kuyuya girmeyecek, değil mi?
C: Böyle bildirimlerde bulunamayacağımızı biliyorsun. Onun en temel "meseleleri" "bedenle" ilişkili.

S: (L) A___'yla ilgili önceki bir soruya "rol değiştirme" yanıtı vermiştiniz. Ayrıca kızlarımdan birinin önceki
hayatta kocamı tutuklayan Alman asker olduğunu söylemiştiniz. Onun A___ değil de A___ olduğunu
tahmin ediyorum, doğru mu?
C: Muhtemel.

S: (L) Durumun dinamiklerine uyuyor.


C: Ruhu her zaman sınırlamasız bir ortamı arzuladı; bu nedenle onun hep istediği şeyi elde etmesine izin
veriyorsun. Sahne onun buna uygun şeyler öğrenmesini sağlayacak şekilde kuruldu. En azından bir
yönüyle, bu aşamadaki gelişim yollarınız belirgin şekilde benzerlik gösterecek.

S: (L) Peki F___'nin kızkardeşi? F___'nin bununla ilgili pek çok fikri var ve bence F___ bu konuyla ilgili
duygusal yaklaşımını bırakmalı ki kızkardeşinin neden umutsuz bir durumda olduğunu anlayabilelim.
C: "Umutsuz bir durumda" değil. Sadece babasından ayrıldığı için annesine kırgın. Yapı olarak manipülatif
ve çevresindekilerin koşullarını düzenlemeye kararlı. Diğerlerinin bu güdüye direnme ve saptırma
yeteneğinin farkında olmadığı için genellikle başarısız oluyor.

S: (L) Bu durumun yatıştırılabilmesi için yapılabilecek birşey var mı?


C: Kızı bu konuda en etkili öğrenmenin kaynağı olacak.

S: (L) Önceki gece A___ bir hayalet gördüğünü söyledi. Gerçekten gördü mü?
C: Evet.

S: (L) Kimin hayaletiydi?


C: Arnold Bailey.

S: (L) Arnold Bailey oturma odamızda ne yapıyordu?


C: İnceliyordu.

S: (L) Bu evle bir bağlantısı mı var, yoksa sadece geçerken bir uğradı mı?
C: Bağlantı.
S: (L) Neden aniden burayı incelemeye karar verdi?
C: Burada çalışıyordu.

S: (L) Yakın bir zamanda mı öldü?


C: Hayır. 1953.

S: (L) İncelemelerinden memnun mu?


C: Nötr.

S: (L) Herhangi bir soruna yol açacak mı?


C: Hayır.

S: (L) Etrafta dolaşmaya devam edecek mi?


C: Belki.

S: (L) Saatin çalmasına neden olan o mu?


C: Evet.

S: (L) Onu daha önce neden görmedik?


C: Evdeki yenilemeler.

S: (L) Ev üzerinde yaptığımız çalışmalar onu uyandırıp rahatsız mı etti?


C: Yakın.

S: (L) Evin geometrisinin değişmesi mi?


C: Hayır.

S: (L) Bu durumla ilgili bilmem gereken herhangi birşey?


C: Hayır.

S: (L) Bu yıl herhangi bir seyahat yapacak mıyız?


C: Bekle ve gör.

S: (L) Annemi ziyaret etme isteği duymamam benim doğal biri olmadığımı mı gösteriyor?
C: Anne/kız meseleleriyle ilişkili.

S: (L) Bu anne/kız meselelerindeki temel çatışma nedir?


C: Kızgınlık / isyan.

S: (L) Bu konuda neden bu kadar çok kızgınlık ve isyan var gibi görünüyor? Anlamaya ve sabırlı olmaya
çalışıyorum. Öğrenmem gereken şey nedir?
C: Sabır.

S: (L) Sabırlı olduğumu sanıyordum. Psikomantiyumla ilgili herhangi bir tavsiyede bulunabilir misiniz?
Kendimi birşey için zorlamamaya çalışıyorum ve bu çok zor. Çok sıkıntı yaşıyorum. Nefes alışımı mı
değiştirmeliyim?
C: Meditasyon yap ve beklenti içinde olma.

S: (L) Bunu söylerken, birşey GÖREBİLMEYİ beklememem gerektiğini mi kastediyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Bunu yaptığımda kendimi aptal gibi hissediyorum. Yani neticede bir insanın bir ayna ve bir mum
bulunan karanlık bir odaya girmesinin amacı birşey görmektir! Birşey görmek için tasarlanmış bir
odadayken birşey görmeyi düşünmemek biraz zor!
C: Hayır. Meditasyon yap; temiz zihin.

S: (L) Söyleyeceğiniz başka birşey?


C: Hayır.

S: (L) Teşekkürler.
C: Hoşçakalın.
16 Mayıs 1998 F___, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Covin.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Şu tuhaf kazadan bahsediyorduk. Gainesville yolunda zaman konusuyla ilgili bir sorun mu var, yoksa
gerçekten o kadar geciktiğimin farkında mı değildim?
C: Farkındalık tüm öğrenmelerin anahtarıdır.

S: (L) Radyatör kapağının fırlamasına neden olan şey neydi?


C: Yanıt için sadece "arşivleri" araştır.

S: (L) Arşivlerin bununla ne ilgisi var? O noktaya kadar sıcaklık ibresi inip çıkıyordu ama kesinlikle aşırı ısı
seviyesinde değildi. Bana bu konuda söyleyebileceğiniz birşey var mı, yoksa tamamen kendim mi
bulmalıyım? Herhangi birşey söyleyip söylemeyeceğinizi söyler misiniz?
C: Kayıtlı gerçeği gör.

S: (L) Neyi kastediyorsunuz? Psikomantiyum mu?


C: Arşiv kaydı.

S: (L) Ne arşivi? Ve neyi arayacağım?


C: İpucu yanıtta.

S: (L) Yardım etmek için duran adam hakkında söyleyebileceğiniz birşey var mı?
C: Nasıl giyinmişti?

S: (L) İş giysisi gibiydi. Kot pantolon ve uzun kollu bir gömlek. Ve yeleği de vardı sanırım. Av yeleği.
Kapitone.
C: Tüm önemli olaylar kendini yapısıyla belli eder.

S: (L) Peki... (A) Yani o olay önemli miydi?


C: Evet.

S: (A) Geri dönüşte de sıradışı bir şey var mıydı?


C: Belki başka. Karşılaştırmak için ipuçlarını arayın.

S: (L) Tamam, oradan ayrılırken o makinenin taşınması için kenara çekip beklememiz gerekmişti. Yolun
kenarında beklemek zorunda kalmıştık...
C: "Işık" sönene kadar araştır.

S: (L) Sönene kadar mı? Hatırlıyor musun, durduğumuz zaman o aracın tepesinde strob ışık vardı? Belki
de o taşıdıkları şey tarım makinesi değildi... Belki de bir UFO'ydu!? (A) Hangi ışık?
C: İpucunun bir parçası.

S: (L) Olayın önemli kısmı tarım makinesinin geçirilmesi için durmak zorunda kalışımız mı? Bu başka
birşeyin örtüsü müydü? Algıladığımız gibi değildi belki de.
C: Hayır.

S: (L) Sıradan mıydı?


C: Hayır.
S: (L) Peki neydi?
C: "Sıradan" nedir?

S: (L) Göründüğü gibi olmak yani. Sulama makinesini karşıya geçiriyorlardı.


C: Belki.

S: (L) Ketumluğun zamanı değil şimdi! (F) Ne zaman ketumluğun zamanı? (L) Trafik ışığında
duruşumuzdan mı bahsediyorsunuz?
C: ?

S: (L) Yardım edecek misiniz? Milyon tane küçük ayrıntı var ve hepsini elden geçiremeyiz!
C: Hepsini elden geçirmeye gerek yok.

S: (A) Arşiv kaydı. Aracımızda kaydedilebilecek birşey mi var? (L) Teypteki ışık mı?
C: Hayır.

S: (L) Panelvandaki bir ışık mı?


C: Mutlaka onu kastetmiyoruz.

S: (L) Ama olabilir de. (A) Panelvandaki birşey mi?


C: Veya çevresindeki.

S: (A) Ne var çevresinde? Stop lambası mı?


C: Panelvanın manyetik alanında.

S: (A) İçinde mi, arkasında mı?


C: Her ikisi ve diğer.

S: (L) Panelvanla ilgili bu durum nedir? O kadar yorgunum ki, bu kadar yorgun bir beyinle bunu bulmam
mümkün değil! Yardım edin!
C: Ediyoruz. Ama yanıtları bugün bilmeniz gerekmiyor. Eğer olağan şekilde araştırırsanız, yanıtlar kendini
gösterecek.

S: (L) Biliyorum! Panelvan bir zaman makinesi!!!! Hareketli bir psikomantiyum! Aynaları da var!!!
C: Herşey "zaman makinesi."

S: (L) Panelvanın kendisiyle ilgili bir durum mu var?


C: Sahipleriyle ilgili.

S: (L) Işık sönene kadar araştır... ipucunun parçası... Araca binenlerle ilgili...
C: Araştırmak için "zamanını" kullan.

S: (L) Başka bir ipucu var mı? Gerekli tüm ipuçlarını verdiniz mi?
C: Evet.

S: (L) Çok garip. Başka bir konuya geçiyoruz. Bu W.B. III adlı adam hakkında birşey sormak istiyoruz.
Materyalimiz üzerinde düzenleme yapıyor. Dothan #8211; Alabama'da yaşıyor. Zihnimi rahatlatmaya
yönelik çabası hakkında soru sormamı istedi. Birkaç gün içinde TR ve JR'nin üç yılda yaptığından fazlasını
yaptı... Biraz paranoid olduğumuzu biliyor ve zihinsel huzurumuzla ilgili bir soru sormamızı istiyor... W.B.
III hakkında söyleyebileceğiniz herhangi birşey?
C: Yeterince hazırlıklıysan kimse sorun olmaz.

S: (L) Onun hakkında veya ona herhangi birşey söyleyebilir misiniz?


C: Bay B. henüz bize herhangi bir soru sormadı.
S: (L) Dalga ve 6'ncı yoğunluk vb hakkında sormak istediği bir liste sorusu var. O hususlar ele alınmaya
başladığı zaman çok daha hızlı gelişme sağlanacağını düşünüyor. Materyali gerçekten anlıyor gibi
görünüyor.
C: Güzel.

S: (L) Bu gece çok ketumsunuz!


C: Belki bir sonraki celsede Bay Brooks'un evrensel nitelikteki spesifik sorularını ele alabiliriz. Ama bu
gece yorgun olduğunuz için uygun titreşim frekansında değilsiniz. Bay B'yi bir celseye getirirseniz, kendi
adına merhaba diyebilir.

S: (L) Önceki sefer A___ ile benim derslerimizin bir anlamda paralel olduğunu söylemiştiniz. Bunun
hakkında bir ipucu verebilir misiniz?
C: Çocuk/ebeveyn öğrenme ilerleyişi.

S: (L) Yani benim kendi annemle ilgili olarak öğrendiklerim, onun da kendi annesiyle ilgili öğrendikleriyle
ilişkili olabilir, öyle mi?
C: Evet, ve başka faktörler.

S: (L) İpucu lütfen?


C: Hayır.

S: (L) Yoldaki olay ilgili söyleyebileceğiniz başka birşey?


C: Öğrenmek için bak.

S: (L) Tüm olay çok garipti. Dönüş çok daha uzun vakit aldı... Kilometre sayacı... Işıklar... (A) Bedenlerimiz?
C: Belki.

S: (F) Sanırım kastettikleri şey, yanıtları araştırarak bulabileceğiniz. (L) Arşivlerde kayıtlı birşey dediniz.
C: Sizin arşiviniz.

S: (L) Kafamdaki arşiv mi, kağıtlardaki arşiv mi, yoksa bilgisayardaki arşiv mi?
C: Hepsi.

S: (L) Eski celselerin bazıları mı?


C: Evet ve diğer materyaller.

S: (L) Yardım etmek için duran adamın bu olayla bir ilişkisi var mıydı?
C: Yanıt için bak.

S: (L) Bak derken, görsel, yani gözlerin göreceği birşeyi mi vurguluyorsunuz? Açıkça görülebilecek birşey?
C: Evet, ama korunmayı öğrenmek için araştırman gerekiyor.

S: (L) Meydana gelen şey, gelecekte kendimizi korumamız gereken birşey mi?
C: Göreceksiniz. Gitmem gerekiyor. İyi geceler.
30 Mayıs 1998 F___, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Cozza.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Çeşitli sorularım var: Web'de İsa konusuyla ilgili olarak bir kadınla yazışıyorum. Transkriptleri
yeniden okurken, İsa'nın Filistin "yakınında" yaşadığını ve İncil'in tam olarak doğru olmadığını
söylediğinizi fark ettim. İsa olarak bilinen bu kişi tam olarak nerede yaşadı?
C: Aramaya. (Aramaia)

S: (L) Orası nerede?


C: Şu anda Lübnan olarak bilinen yerde.

S: (L) Adının Cesinavara (Jesinavarah) olduğunu söylemiştiniz. Yaşamı sırasında büyük bir taraftar kitlesi
oldu mu?
C: Sonlara doğru ve daha sonrasında.

S: (L) Çarmıha gerilmediğini, bir ışınla bir gemiye alındığını söylemiştiniz. Bu kaç yaşındayken oldu?
C: Yaş ölçülmüyor.

S: (L) O sırada, bizim ölçümümüze göre, ışınla yukarı alınmasından önce dünya ortamında kaç yıl
geçirmişti?
C: 43.

S: (L) Işınla gemiye alınma olayı nerede oldu?


C: Galile Denizi.

S: (L) Sahilde mi?


C: Evet.

S: (L) Çocukları olduğundan, üç Romalı kadından bahsetmiştiniz ve ayrıca bir karısı olduğunu
söylemiştiniz. Değil mi?
C: Yeterince yakın.

S: (L) İkizi var mıydı?


C: Hayır.

S: (L) Judas Iscariot onun kardeşi miydi?


C: Hayır.

S: (L) Jude veya Judas isimli bir kardeşi var mıydı?


C: Hayır.

S: (L) Herhangi erkek veya kızkardeşi var mıydı?


C: Hayır.

S: (L) İsa'nın doğumuyla ilgili olarak anlatılan hikayenin herhangi bir kısmı doğru mu?
C: Hafif.
S: (L) Eski tanrılar ve kahramanlarla ilgili bir düşüncem var... Hepsinin çok uzun saçı vardı ve saçlarının
kesilmesi bir şekilde güçlerini kaybetmelerine neden oluyordu. Bu tamamen sembolik mi, yoksa
gerçekten saçlarını uzatmaları gerektiğini mi düşünüyorlardı?
C: Sembolik.

S: (L) Saç neyi simgeliyordu?


C: Güç.

S: (L) Tamam. Mary Magdalene'nin İsa'nın ayaklarını yıkaması ve sonra da saçıyla kurutması
hikayesindeki saç neyi simgeliyor?
C: Fırça gibi kullanılıyor.

S: (L) Ayaklar için fırça kullanmanın simgelediği şey nedir?


C: Temizleme.

S: (L) Sembolik hikayelerde ayakların neden temizlenmesi gerekiyor? Bu neyi simgeliyor?


C: Kişinin duruşu, üzerinde durduğu temelde kendini ifade ediyor.

S: (L) Kişinin duruşu, üzerinde durduğu temelde kendini nasıl ifade ediyor ve bunun ayakların saçla
kurutulmasıyla ilgisi nedir?
C: Gezegenin içinden enerji yükseliyor. Bu enerjinin ayak tabanındaki kirler nedeniyle bozulmasını
istemezsin, değil mi?

S: (L) Ayak tabanındaki herhangi birşey enerjiyi nasıl bozabilir? İnsanların ayakları hep kirli! İnsanlar
tamamen bozulmuş mu yani? Tabii bu, ayakların temiz olmasının çok önemli olduğu belirli bir ritüel
faaliyeti değilse...
C: Gözündeki bir toz görüşünü bozmaz mı?

S: (L) Elbette! Ama kimse bedendeki kirin enerjini bozan birşey olduğunu düşünmüyor.
C: Kimse mi?

S: (L) Tamam, genel olarak. Demek bu bir enerjinin saflaştırılması...


C: Bunun sembolik bir ifadesi.

S: (L) Bu ritüelin gerçekleştirilme amacı neydi? Sembolik bir temizlenme, öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) İncil'de çarmıha gerilmenin hemen öncesinde gerçekleştirildiği söylenen bu olay aslında başka
birşeyin sembolüydü demek. Çarmıha gerilmenin sembolik bir hikaye olduğunu söylemiştiniz....
C: Daha ziyade propaganda gibi.

S: (L) Yani çarmıha gerilme başka gizli bir anlamı veya olayı simgelemiyordu, değil mi?
C: "Gods of Eden"ı incele. (ç.n.: William Bramley'nin bir kitabı)

S: (L) Ayrıca İsa'nın döneceğini söylemiştiniz. Diğer yoğunluktaki deneyiminden çıkıp bir öğretmen olarak
geleceğini söylemiştiniz. Bunun nedeni şu anda bu işi yapan bir numaralı öğretmen olması mı?
C: Daha ziyade, beklentiler nedeniyle mesajı vermeye en muktedir elçi.

S: (L) Vereceği mesaj nedir?


C: Bekleyin ve görün.

S: (L) Yani biz, burada oturan üç kişi, bu gerçekliğin bir noktasında onu görüp mesajını duyacak mıyız?
C: Belki.

S: (L) Onu hemen tanıyacak mıyız?


C: Bekleyin ve görün.
S: (L) Tamam. B'nin durumuna gelelim. B'nin mesajlarıyla panelvandaki radyatör olayı arasında herhangi
bir ilişki var mı?
C: Hayır.

S: (L) Bu araba olayında herhangi bir çözüm bulamadık. (A) Arabaya manyetik olarak iliştirilmiş olabilecek
herhangi bir cihaz için arabanın etrafını ve altını kontrol ettim ama hiçbir şey bulamadım. Birşey
olacağından, mekanik veya elektronik bir cihaz olacağından emindim, ama hiçbir şey bulamadım. Ve
arabanın manyetik alanının ne anlama geldiği konusunda hiçbir fikrim yok. Bahsettiğiniz şey,
bulunabilecek olan maddi birşey mi?
C: Arabanın camının patlamasına neden olan şey neydi?

S: (L) Bu şeylerin olmasına neden olan şeyin ben olduğumu mu söylüyorsunuz?


C: Belki.

S: (L) Demek tüm bu çatlatma ve patlama olaylarıyla kendi kendimizi eğlendiriyoruz?! O gerçekten bir
patlamaydı değil mi? Ve o süreçte bu konuda gerçekten çok iyiydim. (A) Ama bu tam bir açıklama
sağlamıyor, çünkü yardım etmeye gelen adamla ilgili soru soruyoruz ve sizin yanıtlarınıza göre bu adamla
ilgili olarak öğrenilecek önemli birşey var. Bu olayın, bu patlamanın...
C: Pek çokları sizi izliyor olacak.

S: (L) Yani o adam bizi izliyordu ve gelip yardım etti. Sanırım bu durum o kişinin iyiliksever bir izleyici
olduğunu gösteriyor olabilir?
C: Hayır.

S: (L) Kendimi çok güvende hissettirdiniz, sağolun!


C: 3'üncü yoğunlukta güvenlik mi? Şaka yapıyor olmalısın!!

S: (L) "Pek çokları tarafından izlenmekten" bahsetmişken, bu B.B. hakkında ne söylersiniz? Çok istekli bir
şekilde geldi ve yönlendirmelerde bulundu. Ark onun biraz manipülatif olduğunu düşünmeye başladı ve
adam beni de biraz rahatsız hissettiren, pek oturmadığı için kafamı karıştıran birkaç şey yaptı. Sonuç
olarak onunla çalışmayı kestik. Ama düşüncelerim bölünmüş durumda. Bu konuda daha önce yaptığımız
uzun sohbeti biliyorsunuzdur. B.B.'nin "kılıç rüyası" hakkında. Bu rüyayı uydurdu mu?
C: Evet.

S: (L) Bu rüyayı sadece beni manipüle etmek için mi uydurdu?


C: Sadece seni değil.

S: (L) Tamam. Bu manipülasyonun ardındaki gündem neydi?


C: Kontrol.

S: (L) B.B. üzerinden kontrol uygulamaya çalışan kim? B.B.'nin kendisi mi, yoksa onun ardındaki biri veya
bir kurum mu?
C: Dersler öğrenenler için değerlidir.

S: (L) B.B.'nin arkasındakiler insan mı yoksa 4'üncü yoğunluk mu? Sanırım 3'üncü yoğunluk bir gruptur,
yoksa neden tüm transkriptleri istesinler ki? Bana göre 3'üncü yoğunluk birileridir veya transkriptlerimi
kendininmiş gibi kullanmaya yönelik bireysel bir amaç...
C: İki iyi tahmin.

S: (L) Tamam. Ark'la birlikte bugün internette baktığımız ters konuşma olayından bahsetmenizi
istiyorum. Tersten konuşma, o adamın dediği gibi gerçek bir fenomen mi?
C: Bunu yapabilen pek çok kişi var.

S: (L) Konuştuğumuz zaman aynı zamanda tersten de birşeyler söylüyormuşuz ve eğer konuşmalarımızı
kasete kaydedip tersten dinlersek, beynimizin başka bir parçasının söylediklerini duyabilirmişiz ve bu
tüm konuşmaların doğal bir parçasıymış. Aynadan yansıması gibi. Bu gerçekten olan birşey mi?
C: Belki bazı insanlarda.
S: (L) Ama herkeste değil, öyle mi?
C: Her zaman değil.

S: (L) Yani tam olarak adamın dediği gibi değil. Ark psikomantiyumu kullanmak istiyor. Bana verdiğiniz
talimatlardan farklı olarak ona yönelik tavsiyeleriniz var mı? Ben pek örnek olabilecek durumda değilim,
çünkü pek başarı elde edemedim!
C: Açık bir zihinle deney yapmaya devam et... beklenti içinde olma.

S: (L) Bu beklenti meselesinden gerçekten kurtulmaya çalışıyorum. (A) Işığın gerekli olup olmadığını
sormak istiyorum. Yani bir ışık olmak zorunda mı, yoksa tamamen karanlık mı olması gerekiyor?
C: Biraz ışık olması gerekiyor.

S: (A) Aynada birşeyin görünmesi gerekiyor mu... (L) Aynada mı, yoksa zihin gözümde mi birşey
göreceğimi sormuştum ve her ikisi dediler...
C: Evet.

S: (L) Evet, holograf gibi birşey mi yoksa kendi kafamda göreceğim birşey mi ben de bilmiyordum... Ark'ın
kullanacağı herhangi özel bir teknik var mı? (A) Evet, çünkü sanırım ben herşeyi diğer insanlardan farklı
yapıyorum. Bir tür trans durumuna mı girmem gerekiyor, yoksa kendi bildiğim şekilde yapabilir miyim?
C: Evet, sadece deneyi sürdürün. Göreceksiniz...

S: (L) Ark'ın üzerinde çalıştığı program ekin çemberlerini analiz etmemizi, kodlarını çözmemizi sağlayacak
şekilde düzenlenebilir mi?
C: Yaklaşan macera size bu yanıtı verecek.

S: (L) Ne yaklaşan macerası? Bu kulağıma hiç hoş gelmedi!


C: Neden?

S: (L) Bilmiyorum... Bize bir maceraya gireceğimizi söylediğiniz zamanlarda, bazen bu benim macera
fikrime pek uymuyor!
C: Bazen de uyuyor.

S: (L) "Yaklaşan" derken, epeyce yakın birşeyi kastediyorsunuz gibi. Çok yakın olmadıkça böyle birşey
söylemezsiniz genelde...
C: Belki. [Çocukların evin girişinde içeri girip çıkma sesleri geliyor.] Bu gece çok interferans var!! Üzgünüz
ama bu gecelik gitmemiz gerekiyor. Hoşçakalın.
6 Haziran 1998, TR, JR, F___, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Ekokiah.

S: (L) Ve nereden bağnatı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (L) Ark'ın içine dahil olmakta olduğu program projesi ile ilgili öğrenmek istediği bazı şeyler var.
Görünüşe göre bu biraz gerçekleştirilmesi imkansız bir görev gibi, ona doğru yönü işaret etmek için
söyleyebilceğiniz bir şeyler var mı ?
C: İlham kaynağı olarak kütüphane kaynaklarını kullansın.

S: (L) Başka bir ifadeyle kendisine bir fikir ya da ipucu verecek bir şeye bir kitapta rastlayacak.
C: Evet.

S: (L) Bundan başka bir ipucu var mı ? Bu oldukça zor bir görev...
C: Henüz işin başında, işi göz korkutucu olarak tanımlaman gerçekten ilginç.

S: (L) Yani bu benim algılamama göre tabii.


C: Bir kimse henüz üzerinde yürümediği yolun nasıl olduğunu bilir mi ?

S: (L) Hayır. Eğer yolun üzerinde seyehat etmezsen nasıl olduğunu bilemezsin. (T) Yıldırıcı ve göz
korkutucu olduğunu nasıl bilebilirsin, eğer yolculuğa çıkmazsan ? (L) Oo anladım! Galiba diyorlar ki
düşündüğünüzden çok daha kolay olacak.
C: Diyoruz ki : Varsayımda bulunmayı bırak!

S: (A) Şu konuda karar vermem gerekecek : ya bekleyip, bu sonbahardaki öğretmenlik işini alacağım ya
da eğer bu ilk görevi tamamlayabilirsem bir başka projeyle devam etmeyi umacağım.
C: Yanıtı bulmak için araştırma yap.

S: (L) Şöyle bir durum var; öğretmenlik ile ilgili formları şu aralar doldurmak ve göndermek zorunda ve
eğer bunu yaparsa, bundan daha sonra vazgeçemez ve zorunlu duruma düşer, işte bu yüzden buna şimdi
karar vermek zorunda, daha sonra değil.
C: Peki öyleyse Arkadiusz' un içgüdüsü ne söylüyor ?

S: (L) İçgüdüsü diyor ki, öğretmenlik yapmak istemiyor, çünkü bu önü öldürüyor, beni de öldürüyor, bu
yüzden şöyle olması daha iyi...
C: Öyleyse ?!?

S: (L) Yani açıkçası bu işi kabul edeceğini ve dolayısıyla öğretmenlik işini geri çevireceğini ve sonra da
kendimizi işsiz bulacağımızı varsaymak istemiyoruz!
C: Eğer birşey birini "öldürüyorsa" ve o kişi öldürülmek istemiyorsa, o kişinin yapması gereken nedir ?

S: (L) Tamam, biliyorum. O zaman o işi yapmaz. Bu kadar basit. Peki, şimdi; internet için İsa ile ilgili
sayfalarımızı gözden geçiriyordum ve İsa' nın yaşantısı hakkında verdiğiniz bazı bilgileri ve bir takım
detayları inceliyordum. İsa' nın biyolojik babasının Tonatha adında bir kişi olduğunu söylemiştiniz. Daha
sonra bu adamın 'Beyaz Tarikat' ya da bir başka ismiyle Ariler denilen bir grubun üyesi olduğunu
söylemiştiniz. Ariler tam olarak bir tarikat olarak adlandırılamaz, peki Arilerden kurulu hangi tarikatten
bahsediyorsunuz, ismi nedir bu tarikatın ?
C: Beyaz Tarikat.
S: (L) Demek Beyaz Tarikat diye adlandırılıyor. Beyaz Kardeşliği gibi bir şey mi ? [ç.n Great White
Brotherhood : kökenleri Sümer ve eski Mısır' a dayandığı ve günümüzde de devam ettiği düşünülen gizli
bir tarikat]
C: Beyaz tenli ve beyaz cübbe giyen kişiler.

S: (T) Biz onlara burada KKK diyoruz ! [ç.n. Ku Klux Klan, siyahi ırk karşıtı gizli ırkçı örgüt] (L) Tapınak
şövalyelerine benzer bir şey mi ? Örneğin kendilerine verdikleri bir isim var mı ?
C: Beyaz Tarikat.

S: (L) Kendilerine verdikleri bu ismi hangi dilde adlandırmışlardı ?


C: Arami dili. [ç.n. eski Suriye' deki Aramiler adında eski bir medeniyetin dili]

S: (L) Öyleyse Arami dilinde nasıl söyleniyordu bilmemiz gerek. Ne tür bir öğretiyi izliyorlardı ?
C: Ortodoks hristiyan keşişlerinkisine benzer.

S: (L) Eğer hristiyan ortodoks keşişlerinkisine benzer bir yaşam sürüyorlardıysa, bu kişinin İsa' nın
biyolojik babası olabilmesi için giriştiği bir takım aktivitelerle, keşişliğin yemin ve kurallarından birini
çiğnemiş olmuyor muydu ?
C: Tek bir anlık düşüncesizce davranış hepsinde bağışlanabilir.

S: (L) Öyleyse Meryem bu kişinin kim olduğunu, tüm niyet ve gerekçelerini, onun bir tarikatın bir keşişi
olduğunu, kendi içinde bir hipnozun aktif hale getirildiğini ve hatta onun içinde de (Tonatha)
hipnozlanma olduğunu biliyordu. Meryem hakkında söylediğiniz gibi o da 1. seviyeden hipnotize edilmiş
miydi ?
C: Yeterince yakın.

S: (L) O bir keşişti ve ettiği bazı yeminler vardı, sonra bu olay gerçekleşti ve çocuk ana rahmine düştü,
tüm bunlar doğru mu ?
C: Êvet

S: (L) Meryem de benzer bir tarikatın üyesi miydi ?


C: Hayır.

S: (L) Bir tür tapınak bakiresi miydi ? Veya tüm hayatını bu çocuğa taşıyıcılık yapacağı günü bekleyerek
mi geçirmişti ?
C: Hayır.

S: (L) Eseni topluluğunun tüm planlarının ve çalışmalarının amacının Mesih' in gelişi için bir taşıyıcıyı
hazırlamak olduğu doğru mu ?
C: Hayır.

S: (L) Bu tarikatın manastırının ya da topluluğun bulunduğu yer neresiydi ?


C: Bugünki Hayfa' ya yakın.

S: (L) Çocuk, gerçekte nerede Dünya' ya geldi ?


C: [planşet çok sayıda spiral çiziyor] Nasıra.

S: (L) Demiştiniz ki, İsa seyehat etmedi ve özel öğretiler almadı, ama yine de bir şekilde en baştan özel
olduğunu biliyordu, bu bilgi ona kanallanıyordu. Bunu nasıl ifade etsem ki; tam olarak hangi yaşta bu
aydınlanmaya vakıf oldu ?
C: Sürekli gelişmekte olan bir şeydi.

S: (L) Demek bir süreç boyunca devam eden bir şeydi. Gerçek, biyolojik babasının kim olduğunu hiç
öğrendi mi, onun Beyaz Tarikat'ın bir üyesi olduğunu ?
C: Belli belirsiz. [geneloji projesi (soyağacı) ve kan bağları üzerine aramızda tartışma]

S: (T) Laura soyağacının izini sürdüğünde ne ile karşılaşacak ? Kan bağıyla mı ?


C: Barikatlarla.

S: (L) Onlarla zaten çokça karşılaştım. (T) Başka ne ile karşılaşacak ?


C: Hüsran.

S: (L) Peki, bana tüm bu ip uçlarını verdiniz ve kan bağlarıyla ilgili herşeyi anlayacağımı söylediniz. Şimdi
de bana sonuçta engellerle ve hüsranla karşılaşacağımı söylüyorsunuz, yani basit bir ifadeyle bu konuyu
rafa kaldırmam mı gerekiyor ?
C: Çünkü konuya uygunsuz bir şekilde yaklaşabilirdin.

S: (L) Tüm bu kan bağı meselesini bırakayım mı ?


C: Neden ?

S: (L) Çünkü bana konuya uygunsuz şekilde yaklaşabileceğimi söylüyorsunuz ve karşıma engeller ve
hüsrandan başka bir şey çıkmayacakmış ve ben de kesinlikle bunlarla karşılaşmak istemiyorum!
C: Öyleyse uygun olan bir yaklaşım tarzı bul.

S: (L) Uygun yaklaşım tarzıyla neyi kastettiğinizi bilmiyorum. Nedir uygun yaklaşım tarzı ?
C: Safhalar boyunca aşamalı olarak ilerleme.

S: (L) Uygun olan yaklaşım bu mu ?


C: Evet.

S: (T) Hangi safhalar aşamalı olarak geçilecek?


C: Bunun yanıtı en çok ihtiyaç duyduğun ipucu.

S: (T) Neyin safhaları ?


C: Öğrenmeyi besleyip büyüten keşiflerdir.

S: (L) Yani sanırım, bunu ilerledikçe keşfedeceğim. Yapbozdaki bir parçayı bulmam bir diğer parçaya
yönlendirecek. Öğrenmenin tek yolu bu. (A) Orjinal soru; bu kan bağı araştırmasına devam edip
etmememizdi ve hangi sebeple ?
C: Kan bağları yazgıyı gözler önüne serer. Neden bu şekilde , en ince ayrıntısına kadar örtbas edildiğini
düşünüyorsunuz ki yoksa?
S: (L) [ç.n. bu soru #8211;muhtemelen celse sırasında kaydedilmediği için #8211; orijinal metinde
bulunmuyor]
C: Bu sorunun yanıtı bir balonun iç yüzeyi boyunca dolanmak gibi.

S: (L) Bu da ne anlama geliyor ?


C: Yanıtın tüm olası açılarını araştır.

[ç.n. celsenin bu aşamasında (ve sonrasında) Laura ve ekibi tarafından sorulan sorular muhtemelen
kaydedilmediği için orijinal metinde bulunmuyor, yalnızca Kasyopyalıların verdiği yanıtlar bulunuyor.
Konu bütünlüğü sağlamadığı için bunlar atlanmıştır]

S: (L) ....(yine kaydedilmemiş soru)


C: Onu yaratan güç odağının yerine koymak için bunu bul.

S: (L) Hangi güç odağıydı bu ?


C: "Üçüncü Reich" [ç.n. Nazi Almanyası dönemi, sözde 3. Germen İmparatorluğu dönemi]

S: (L) Peki Üçüncü Reich' ı yaratan kimdi ?


C: Illuminati.

S: (L) Yani Hitler tüm kontrolü eline almasını sağlayacak bir şey bulacağını düşünüyordu...
C: Böcek ilaçlayıcısının üstesinden gelmeye çalışan bir tahta kurusu gibi.
[ç.n. orijinal metinde bu aşamada yine belirsiz soru ve kısa cevaplar bulunduğu için atlandı]

S: (L) Kan bağlarının, örtbas edilmesini gerektirecek kadar bu denli önemli olmasının sebebi nedir ?
C: 3. Yoğunluk KH olan Dünya' nızda daha önce hiç görülmemiş derecede bir hakikat ve gerçekliğin ortaya
çıkmasına sebep olabilirdi.

S: (L) Ve bu hakikatin ortaya çıkmasının sonucu ne olurdu ?


C: Tutsak olduğunuza göre; gerçek sizi özgür kılardı !..

S: [kaydedilmemiş soru]
C: Bir çok olasılık mümkün

S: [kaydedilmemiş soru]
C: "Asıl tehlike" herhangi birinin iyi ya da kötü bir üne sahip olmadan çok fazla şeyi ifşa etmesi, örneğin
internet sayfalarında. [ Lady Diana' nın ölümü sonrası , Diana hakkında internet sayfalarında yazılanların
yankılarıyla ilgili aramızda tartışma]

S: (L) Yani , İsa' nın kan bağlarıyla ilgili yaptığım keşifleri yayınlayacağım internetteki 'İsa' sayfalarında
ortaya koyacağım şeyler konusunda çok daha dikkatli olmalıyım.
C: İhtiyatlı yürü.

S: (L) Tamam, öyle yapacağım. Bu kan bağlarının orijini nereden geliyor ?


C: Orion Bölgesi.

S: (L) Ne kadar zamandır görünürde saflığın bozulmaması için çaba sarfediliyor ?


C: Sonsuz.

S: (L) Hâlâ bunu sürdürmek için uğraştıklarını ve diğer yoğunluklardan manipülasyon yaptıklarını mı
söylüyorsunuz ?
C: Bu senin keşfetmen gereken bir şey.

S: (L) Bu kan bağları, belirli bir zaman diliminde ya da belirli bir frekansın tetiklemesi sonucu aktive
edilmeyi bekleyen kodonlar mı taşıyorlar ? [ç.n. kodon : DNA içerisinde, farklı nükleotidlerin 3'er adetlik
farklı kombinasyonlarla oluşturdukları gen kodu]
C: Muhtemelen. Ama neden bu herkes için geçerli olmasın ?

S: (L) Peki, hepimizin DNA ları içerisinde zaman ayarlı bombalar mevcut!
C: Belki.

S: (L) Tamam, tuhaf... (A) İlla ki zaman ayarlı bombalar olmaları gerekmiyor, bunlar fitilleri başka bir şey
tarafından ateşlenecek bombalar, örneğin bilgilenme gibi. (L) Durum bu mu; bu kodonları serbest
bırakacak şey bilgi mi ?
C: Evet.

S: (L) Peki ya meditasyon gibi bir takım faaliyetler ?


C: Evet. Veya .... kanallama.

S: (L) Yani kanallama gerçekten de bir takım potansiyelleri aktive edip serbest bırakabilir ...
C: Bu akşam için tabağınız yeterince doldu... İyi geceler.
13 Haziran 1998 F___, Laura, Ark

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Verya.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Öncelikle, 11 Kasım 95 celsesinde İkizler-Kova matrisinden, zodyağın 11'inci ve 3'üncü evlerinden
bahsediyordunuz. 33'ün neyi temsil ediyor olabileceğiyle ilgili olarak "Medusa 11" yanıtını verdiniz.
Medusa 11 o sorunun yanıtı mıydı?
C: 33'ün 1/3'ü.

S: (L) Medusa bu durumda 33'ün 11'i yani. Yani 33'ün başka şeyler tarafından temsil edilen 22'lik bir
kısmı daha var, öyle mi?
C: O şekilde algılamak istersen.

S: (L) Peki algım yanlış mı?


C: Seçilen yol verimli, ama kesin hedefe ulaştırmasını bekleme.

S: (L) Medusa 11, 33'ün üçte biri, peki üçte ikisi nedir? (A) Bana göre seni bu 33 fikrinden uzaklaştırmaya
çalışacaklar. 33'ün doğru bir kavram olduğundan emin değilim.
C: 33 doğru, ama anlamı karmaşık ve akışkan.

S: (L) Son zamanlarda öğrendiğime göre bu Medusa fikri bir dişi figürler üçlemesinin parçası. Bu
üçlemedeki diğer iki dişi figür Kasyopya ve Andromeda veya Kasyopya ve Danae. Hangi ikiliyi seçeceğimi
bilmiyorum.
C: Uyanı seç.

S: (L) Danae ve Kasyopya'nın mitik anlamda aynı varlık olabileceğini düşünüyorum...


C: Andromeda için kim konuşuyor?

S: (L) Kasyopya... yoksa Perseus mu? Onun için kim "konuşuyor" derken neyi kastediyorsunuz?
C: Eğer bilmiyorsan, ilerlemeden önce daha fazla parçaya ihtiyacın var demektir. Matematik
öğretmenine eğer öğrenciler çalışmanın ilerleyişini gerçekleştiremiyorsa ne olacağını sor. Neden?

S: (L) Eğer geri kalırsan bir parçayı kaçırırsın ve asla yetişemezsin çünkü diğer parçalar uymaz, o yüzden
uyan parçayı bulman gerekir.
C: Bu doğru mu Arkadiusz?

S: (A) Öğrenciler bir parçayı kaçırırlarsa, daha sonraki parçaları anlayamazlar. (L) Tamam, hikayeye göre
Perseus Medusa'yı öldürmüş ve Etyopya'ya geri gelmiş. Çok güzel bir bekar kızın korkunç bir deniz
yılanına sunulduğunu görmüş. Bu kız Andromeda'ymış. Kasyopya adlı aptal, kibirli bir kadının
kızıymış.Deniz Tanrısı'nın kızlarından daha güzel olduğuyla övünüyormuş. Kasyopya'nın kibrinin cezası
kendine değil, kızı Andromeda'ya kesilmiş. Etyopyalılar çok sayıda sürüngen tarafından yeniyormuş, ki
bu Kertişleri anımsatıyor biraz, kahin ancak Andromeda canavara sunulursa bu illetin sona ereceğini
söylemiş. Bu durum da kızın babası Cephus'u kızını canavara sunmaya zorlamış. Yani annesi onun başını
belaya sokmuş ve babası da durumu iyice berbatlaştırmış. Herneyse, Perseus geldiğinde kız kayalık bir
düzlüğe bağlanmış halde canavarı bekliyormuş. Perseus onu görür görmez aşık olmuş. Büyük yılan
gelene kadar onun yanında beklemiş ve sonra da yılanın kafasını kesmiş. Oradan ayrılıp ondan sonra hep
mutlu yaşamışlar. Peki Andromeda için kim konuştu... annesi ve babası. Kastettiğiniz şey bu mu?
C: Bu bir başlangıç.

S: (L) Andromeda için kim konuştu meselesinin önemi nedir? Bunun 33'ün 1/3'üyle ilgisi nedir?
C: Araştırmaların er ya da geç "net" sonuçlar verecektir.

S: (L) Tamam, yeni keşfettiğimiz ilginç şeylerden biri, Hem Hyakatuke hem de Hale Bopp'un tam bir yıl
arayla 11 Nisan'da Medusa'nın gözünden, Algol yıldızı önünden geçtiğiydi. Bunun anlamı nedir?
C: Mozaiği, matrisi hatırlamanız gerek... Kuantum değişimlerin veya keşfin eşiğinde olduğunuzda,
gerçeklikler tam uyumlu özelliklerini size göstermeye başlar.

S: (L) Kometlerin Medusa'nın gözünün önünden geçmesi hakkında söylemek istediğiniz tek şey bu mu?
C: Saydam, dalgalanan matris mozaiğindeki dairesel ve alçalıp yükselen bir yolculuk olarak tüm gerçekliği
gözünde canlandıramıyor musun?

S: (L) Andromeda hakkında söyleyebileceğiniz başka herhangi birşey var mı? Bu arada burası ÇOK SICAK!
Tamam, Medusa 11. Demek bu 33'ün 11'i. Yani üç kafa var ve bunlardan biri Medusa, öyle mi?
C: Veya iki kere iki.

S: (L) Ne demek istiyorsunuz? Anlamadım.


C: İki kere iki, aradığın kare canım. Diğer bir deyişle, mükemmel denge.

S: (L) Tamam...
C: Hayır! Düşün; bu kadar çok konudan konuya atlama, yoksa öğrenme şansını kaybedersin!

S: (L) Demek Medusa iki kafa çarpı ikiyi temsil ediyor... kare ve denge. Bu 33 fikri nereden geliyor?
C: Tüm bu 1'ler, 2'ler, 3'ler... hmmm...

S: (L) Eğer kafalardan biri Medusaysa, diğerinin adı nedir?


C: Asal sayılarınız kim?

S: (L) Asal sayılar, gizemcilerin mekanı... yoksa spesifik olarak sayıları mı kastediyorsunuz?
C: Evet.

S: (A) Kim?
C: Kim?

S: (A) Asal sayıların kim olduğunu nasıl bulabiliriz?


C: İlk 3'ü kim?

S: (L) Baba, oğul ve Kutsal Ruh mu?


C: Sayılar!!!

S: (A) İlk üç asal sayı 1, 2, 3...


C: Evet, teşekkürler Arkadiusz!!!! Laura harikalar diyarında dans ediyor; bu arada, yaratımın, varoluşun
tümü 1, 2, 3'te mevcut!!! Tüm varoluşun gizli sırlarının anahtarlarını bulmaya çalışırken buna bakın...
Onların içinde bulunuyorlar. 11, 22, 33, 1/2, 1/3, 1, 2, 3, 121, 11, 111, 222, 333 vb! Anladınız mı?!?!

S: (L) Tüm varoluşun sırlarının 1, 2 ve 3'ün ve bunların varyasyonlarının içinde bulunduğunu söylerken,
burada ne tür sırlardan bahsediyoruz?
C: Tüm sırlar.

S: (L) Listenin en üstünden iki tanesini söyler misiniz, böylece nereye gittiğimizi anlayabiliriz.
C: Bunu kendin de yapabilirsin!

S: (A) Fiziğin sırlarından mı bahsediyoruz?


C: Evet.

S: (L) Şifreli kelimelerin sırlarından mı bahsediyoruz?


C: Evet.
S: (A) Fibonacci dizisinden mi bahsediyoruz?
C: Evet.

S: (A) Sürekli fraksiyonlar?


C: Evet.

S: (A) Herşey...
C: Evet.

S: (L) Bu bilgiyi faydalı bir şekilde nasıl kullanabiliriz?


C: Kullanıyorsunuz.

S: (L) Nasıl kullanıyorum?


C: Alarak.

S: (L) Bu noktada bu Medusa konusuna devam etmemiz gerekiyor mu?


C: Takıntı yapmaya başlıyorsun. Yanıtlar bitmiş tabloda bulunuyor, fırça darbelerinde değil.

S: (L) Tamam. Sıradaki konuya geçiyorum. "Işık frekansını aramak", "Rhineland'daki hayal edilmemiş
hazineler" konusu. Aradığımız şeyin Liechtenstein olabileceği sonucuna vardım... Orada Triesen adlı
küçük bir kasaba var.
C: Stein ne anlama geliyor; "taşta yazılı" mı?

S: (L) Kutsal Kase'de taş var, felsefe "taşı" var. Yani yaklaşıyor olabiliriz.
C: Einstein ne anlama geliyor?

S: (L) "Tek taş". Triesen, Rhine ile Alp dağları arasındaki güzel bir kırsal yerleşim. Constance Gölü
yakınında Lawena alpi var ve İsveçin St. Gallen kantonu. "Galle"de görümülü birşeyden bahsetmiştiniz
ve burası birbiriyle alakalı tüm hususların bir araya geldiği bir nokta gibi görünüyor...
C: Doğru iz olabilir mi? İyi görünüyor.

S: (L) Alfalfa tarlalarının tüm bunlarla ilgisi nedir? Alfalfayla ilgili hiçbir şey yok...
C: Germen dağlarında hiç alfalfa olmadığını mı düşünüyorsun?

S: (L) Aradığımız şeyi bulmak için Liechtenstein'a mı gitmemiz gerekiyor?


C: Sabırlı ol... İpuçları güzel şekilde ilerleyecek. Kanarya Adaları'nı hatırlıyor musun?

S: (L) Evet, hatırlıyorum. O pek çok şeyi açıklıyor. Şu anda olduğu gibi kuantum sıçraması zamanlarında
parazit bulaştırılan, müdahale edilen soylardan bahsediyorsunuz. Bu konuyu tekrar okudum ve görünüşe
göre bu tekrarlanan bir döngü. Tours'lu Aziz Gregory'nin geçmişini okuyunca gerçekten ilginç şeylerle
karşılaştım; gökyüzünde ışıklar, vebalar, tekrarlanan hava olayları... 590'da gökyüzünde "yılan gibi bir
ışık"... "bulutlardan düşen yılanlar..." Göklerde dolaşan ateşli küreler ve güneş tutulması. Bu astronomik
olayları çok sert bir iklim izlemiş ve bu da vebayı getirmiş... Soylara parazit bulaşması, müdahale edilmesi
derken bunlardan mı bahsediyoruz?
C: Belki, daha fazla ipucu ara.

S: (L) Neyi aradığım konusunda bir fikrim olabilmesi için doğrudan söyleyebileceğiniz spesifik birşey var
mı?
C: Dalgalanan matris/mozaik. Daha fazlası için bekle... ve iyi geceler.
20 Haziran 1998 F___, C___, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Başka bir tabla seç. [ouija tablasında hareketi zorlaştıran kabartılar vardı. Değiştirdik.]

S: (L) Umarım bu daha iyidir.


C: Olorra.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) İlk soru. Cohane'nin The Key (Anahtar) adlı bu kitabında Sahra Çölü'nün Hoggar bölgesindeki bir
kayada bulunan çizimden bahsediliyor. Çizimlerden birinde bir adam ve etrafında da diğer çeşitli figürler
var. Adamın yüzü yok. Yüzünün olması gereken yerde paralel kahverengi veya siyah renkte çizgiler var.
Bu çizgiler bir yatağın destek çubuklarına ve bir barbekünün ızgarasına benzetiliyor. Sonra deniyor ki,
"Batı Hint adalarında ve Kuzey Amerika'da Kızılderililer, en hayati başarılarından biri olarak, hem yatak,
hem de bir pişirme aracı görevi gören bir alet yaptılar. Yerden bir metre yüksekte diktörtgen biçiminde
bir metal çerçevesi ve çerçeve içinde de tıpkı modern bir yatağın destek çubukları gibi çubukları vardı.
Kızılderililer etlerini açık ateşte bu ızgara üzerinde pişirirdi ve ateş söndüğü zaman da kendilerini
battaniyelere sarıp bu korların üzerindeki ızgaranın üzerinde yatarlardı. Göçmen halklar için bu nesne
hayatlarının merkezindeydi. Bu alette sadece yemek pişirip yatmadılar, aynı zamanda çocuk yaptılar. Bu
basit icat, bugün barbekü dediğimiz şey haline geldi." Herneyse, gösterilen bu tanrı figürünün yüzündeki
koyu renk çizgilerin, demir manyetitiyle, beyindeki manyetitle veya kafadaki bir tür enerji geçişiyle ilgili
olabileceğini düşündüm. Yorumda bulunabilir misiniz?
C: Daha spesifik olman gerekiyor.

S: (L) Bu koyu renk çizgiler demiri mi yoksa demir manyetitini mi temsil ediyor?
C: Bazı soruların yanıtları nadiren bu kitaptaki kadar hazır bir şekilde sunulur.

S: (L) Haklısınız! Beni uçurdu! Yani yanıt barbekü tanımına çok yakın, öyle mi?
C: "Barbekü"den bahsetmiş olmaları ilginç, çünkü tanımlanan çizgiler, altta ateş yanarken bir kişinin
yüzünün barbeküye bastırılması neticesinde meydana gelen "ızgara" izlerini de gösteriyor olabilir!

S: (L) Bu ateşlerin kaynağı nedir? Özellikleri?


C: Ateş üzerinde yürüyenler sana bunu söyleyebilir.

S: (L) Izgaranın özelliği nedir? Somut, demir bir cisim mi, yoksa demirin içsel etkisi mi?
C: Her ikisi.

S: (L) Bu neden yüzdeki koyu çizgiler olarak temsil ediliyor?


C: Biri utandığı zaman artık görünmez, sadece görür...

S: (L) Bu çizimin, utanarak yüzünü saklamanın temsili olduğunu mu söylüyorsunuz?


C: Daha çok saklanmak gibi.

S: (L) Yüzünde bu çizgiler bulunan tanrı kimi temsil ediyordu?


C: Bireyselden ziyade kolektif.

S: (L) Bireysel bir tanrıdan ziyade kolektif... (C) Tanrı olduğunu nereden biliyorsun? (L) Çünkü... Hayır,
bilmiyorum. Sadece çok büyüktü. Nefilimlerden biri miydi?
C: Konu Nefalim'e geldiğinde, tüm referanslar ortak bir efsaneye işaret ediyor.

S: (L) Bu figür Hoggar bölgesinin bereket tanrısı mıydı?


C: Akdeniz bölgesiyle, özellikle Malta'yla ilgili daha fazla kaynak okuman iyi olur.
S: (L) Malta'yı en az üçüncü kez gündeme getiriyorsunuz. Malta'da arayacağım birşey var. Okuduğum
çeşitli kaynaklarda belirli tarihlerin sürekli olarak belirli konularla ilişkilendirildiğini, bir işaret olarak
kullanıldığını görüyorum. Tarihler belirli ritüellerle, belirli gruplarla, gizli topluluklarla, çeşitli eski
konularla ilişkilendiriliyor sürekli. Örneğin 17 Ocak meselesi. Çok önemli bir gün gibi görünüyor. Bu
tarihler ile yoğunluklar arasındaki belirli enerji alışverişleri arasında tekrarlanan bir ilişki olup olmadığını
sormak istiyorum. Bu tarihler yoğunluklar arasındaki bir alışveriş döngüsüne mi işaret ediyor, veya
kapıların daha kolay açıldığı bir durum yaratan döngülerin tarihleri mi?
C: Tarihler yalnızca birer işaretleyici.

S: (L) İnsanlara önemlerini hatırlatan işaretler mi?


C: Eğer "tarihleriniz" olmasaydı herhangi birşeyi hatırlar mıydınız?

S: (L) Sanırım hatırlamazdık. Bu 17 Ocak'ın hatırlattığı şey nedir peki? Çok önemli bir olayın derin bir anısı
gibi görünüyor.
C: Mayalar'ı incele.

S: (C) 52 yıllık döngüleri vardı.


C: Aynı zamanda 365 günlük döngüleri.

S: (L) Evet, çeşitli döngüleri vardı. (C) 17 Ocak bir döngünün başlangıcı mıydı?
C: Neyin ve ne zaman olduğunun ölçümü.

S: (L) 17 Ocak'ta ne oldu?


C: Mayalar'ı incele.

S: (L) Ama 17 Ocak simya metinlerinde tekrarlanıyor...


C: Ve belki bağlantıyı görebilirsin. Simyacılar neden Mayalar / Mısırlılar tarafından tablolaştırılan sırları
biliyorlardı sanıyorsun?

S: (L) Bir tür matematiksel tablo oluşturdular ve bu 17 Ocak o tabloya uyuyor, öyle mi? Bir sırrı ortaya
koyması bununla mı ilgili?
C: Bir başlangıç.

S: (L) Demek bir tablo var... hmmm... Tamam, şimdi... uzun bir süredir bel etrafına bir şerit bağlamanın
nedenini merak ediyordum. Pek çok gizli toplulukların da bir simgesi bu. Bele bir bağ bağlamanın anlamı
neydi?
C: Denge.

S: (L) Bir şerit nasıl dengeyi simgeler?


C: Bedenin manyetik alanı.

S: (L) Bunun bele bir şerit bağlamayla ilgisini anlamadım. Şerit bedenin manyetik alanını mı dengeliyordu
veya dengelemesi mi bekleniyordu?
C: Sembolizma.

S: (L) Bununla ilgili başka birşey daha olsa gerek... Önemli, sembolik birşeydi ve Mason önlüğü giymeyle
de ilgili... (C) Belki de daha büyük bir giysinin simgesidir. (L) Herhangi bir yorum?
C: Gerek yok.

S: (L) Tamam. Başka birşey daha var; beş katlı bağ. Mayalar'ın, bağlanmış bir adamla ilgili çok meşhur bir
figürleri var. Buna domuz-bağı da deniyor. Ayakları ve elleri birbiriyle bağlanıp sonra da kafaya
bağlanıyor. Bedenin beş parçası bir araya getiriliyor. Bu ritüel bir faaliyet veya bunun bir sembolü olarak
görülüyor. Bu ne anlama geliyor olabilir? Masonlardaki boyna bağlanan ip de bunun kalıntısı.
C: Mason ritüellerini araştırman gerekiyor.
S: (L) Araştırdım. Ve bundan bahsediyorum. Tüm görebildiğim, Piramit Metinleri'ndeki "ağzın açılması"
seremonisinin yeniden canlandırılması. Bu bağlantıyı neden kurmadılar? Yaptıkları şey açıkça bu.
C: Kimin?

S: (L) Masonların. İnisiyasyondan geçerken. Ritüellerin bir tanımını okudum ve sanırım orayla ilişkili. Bu
Hiram'ın öldürülmesinin bir yeniden-canlandırması mı? Hayır, uymuyor... Bunun hakkında söylemek
istediğiniz başka birşey?
C: Mason ritüellerini daha fazla araştırman gerektiğine dair yorumda bulunduk zaten.

S: (L) "Holy Blood, Holy Grail" (Kutsal Kan, Kutsal Kase) kitabında, Tapınakçıların tutuklanması sırasında
ele geçirilen cisimler arasında bir kadının altın veya gümüşle süslenmiş kafatası da varmış ve üzerinde
"Caput LVIIIm" yazısı var. Bu da ya 58 m demek oluyor, ya da eğer m 1000 anlamındaysa, binden 58
çıkarıldığında 942 oluyor. Veya 58 ve Başak simgesi de olabilir. Bu üç fikirden hangisi?
C: 942.

S: (L) 942 neyle ilgili?


C: Bu konuyla ilgili ipucu için nümerolojik verileri kullan.

S: (L) 6 oluyor. 6 sayısı bizi nereye götürüyor?


C: İki ve üç gruplamaları.

S: (L) Nasıl yani?


C: 2x3, 3x2.

S: (L) Bu kafatası hakkında söyleyeceğiniz başka herhangi birşey?


C: Kaput neyi simgeliyor?

S: (L) Kafa mı? Veya tamamlanmış mı? Birşeyin sonu. Kafatası kime aitti? Bir azize veya şehit olduğu
söyleniyor.
C: Görüyorsun ya Laura, doğru yoldasın ama bu tür saptırıcılara eğilimin var.

S: (L) ... Tapınakçılar tarafından tapılan ve "Bafomet" dendiği iddia edilen kafa neydi?
C: Geçişin kahini.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?


C: Hatırla, Tapınak Şövalyeleri'nin sırları, sonsuza kadar yanan lambaların kılavuzluğuyla gidilen
mağaralarda saklandı.

S: (L) Tamam, bir sonraki soru. Bu Ophiuchus, yılancı, sizin "Trent'in taşıyıcısı" dediğiniz şeyle aynı mı?
C: Yakın.

S: (L) Sanırım bunu kısmi bir yanıt olarak kabul etmem gerekiyor, neden kendimi sıkıyorum ki?! Tamam,
şunu sorayım; bu kutsal soy meselesini araştıran bu adamlar, tüm ilgiyi belirli bir soy üzerinde, iddiaya
göre İsa'dan Meroving krallarına uzanan soy üzerinde odaklıyorlar. Pierre Plantard kendi
doğrulamalarına dayalı olarak aşağı yukarı bir soy ağacı oluşturmuş. Bu Pierre Plantard bizim ilişkili
olduğumuz soyun gerçek bir taşıyıcısı mı?
C: Kısmen.

S: (L) O halde bana öyle geliyor ki, burada aradığımız şey soyların birleştiği yerler... Bu soylar tanrı
figürleriyle simgeleniyor. Odin'in çocukları gibi ve biz de bunların birleştiği bir yer arıyoruz, doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Bu birleşimin ürünü olan bir bireyin ne tür karakteristikleri olabilir?


C: Açık renk ten ve çukur çene.

S: (L) Ark da F___ de çukur çeneli ama C___ ve ben değiliz!


C: Bu özelliklere sahip herkesin o soydan olduğunu söylemiyoruz!
S: (L) Yani o soydan olup bundan farklı bir görünüşe sahip olanlar da var, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Dünyada bu "birleşik" soylardan olan kaç kişi var?


C: 7367. Soyun üyeleri arasında iletişim için uçurtmalar kullanılırdı.

S: (L) Uçurtmalar mı?! Uçurtmaların bununla ne ilgisi var? Çıldırtacaksınız beni! Kağıt uçurtmaları mı
kastediyorsunuz?
C: Evet. Kağıt, odun ve ip.

S: (C) Dumanla mesajlaşma gibi mi? (L) Ama uçan bir uçurtma nasıl... (C) Eğer üzerinde belirli bir sembol
varsa...
C: Ve şekil.

S: (L) Hangi şekil?


C: Hayır, şimdi değil.

S: (C) Belki de yarık çene şeklindedir? [Gülüşme] (L) Açık renkli, çukur çeneli... (C) Evet. Peki yağmur
yağarken nasıl haberleşiyorlardı? (L) Evet, ve geceleyin? Üzerlerine ateş mi ekliyorlardı? Uçurtmaları
yakıyorlar mıydı? (C) Demek bu insanlar o soydan olduklarını biliyorlardı ve birbirleriyle temas
kuruyorlardı, öyle mi? (L) Yoksa bu o soydan olanların uyanışıyla ilgili, geleceğe yönelik birşey mi?
C: Evet.

S: (L) Yanıtların hepsi mi? Yoksa sadece ikinci kısım mı?


C: İkinci kısım.

S: (L) Gidip uçurtma uçurmamız lazım... (C) Belirli bir şekil ve sembolü olan bir uçurtma...
C: Uçurtmaları araştır. Keşif mi istiyorsun? "Hazine" Avına hazır ol.

S: (L) Çok teşekkürler!


C: Bu araştırmalar seni enerjilendiriyor Laura!

S: (L) Evet, doğru. Doğru şeyleri bulduğum zaman beynimde küçük enerji patlamaları yaşıyorum sanki...
(A) Bu uçurtma konusunu anlamadım. Uçurtmalar kendi kendine uçmuyor, bir ip üzerinde uçuyor. Uzak
mesafelerden onları göremezsin. Yalnızca birkaç kilometre içinde. Sadece birkaç kilometre mesafedeki
biriyle bu şekilde haberleşmenin anlamı nedir?
C: Uçurtmalar bırakılabilir de!

S: (A) Bıraktığın zaman düşer! Olayın teknik yönlerine takılmadan önce bekleyip bu ipuçlarının nereye
kadar gittiğini anlamamız gerekiyor sanırım. Belki bir çeşit işarettir.. Bildiğimiz uçurtmayla mı ilgili,
uçurtmalara yapılan bir referansla mı ilgili, uçurtma resmi mi... oyma mı... Eminim ipuçları buluruz...
C: ... Şimdilik gitmemiz gerekiyor. Hoşçakalın.
27 Haziran 1998 F___, Laura, Ark

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Honora.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Geçen hafta C___ buradaydı ve Kuzey Karolina'ya gitmek ve orada birkaç celse yapmak için hazırlık
yapmamızı önerdi. Bunu tavsiye edip etmediğinizi öğrenmek istiyorum.
C: Hayır.

S: (L) Neden?
C: Enerjiniz burada.

S: (L) Bunu tavsiye etmemenizin başka nedenleri var mı?


C: Lojistik.

S: (L) Evet. Kuzey Karolina'dan bahsetmişken, Tommy'nin ölümüyle ilgili birşey sormak istiyorum. Oraya
taşınmaları ile Tommy'nin ölmesi arasında herhangi bir ilişki var mı? Herşeyi hazırladılar, düzenlediler,
ev inşa edildi falan ve Tommy öldü. Bir keresinde o taşınma ile onun ölmesi arasında bir ilişki olduğunu
söylemiştiniz. Bu ilişki nedir?
C: Arzusu gerçekleşti ve böylece yolun da sonuna geldi.

S: (L) Arzularının gerçekleşmesi dışında herhangi bir bağlantı var mı?


C: Hayır.

S: (L) Yani istediği şeyi elde etti ve gitti. Bu konuda sorabilecek başka birşey bulamıyorum...
C: Karısı orada dağılmış durumda.

S: (L) Ne gibi?
C: Oraya sadece kocası nedeniyle bağlanmıştı. O da artık orada olmadığı için karısında içsel bir yırtılma
meydana geldi.

S: (L) Bu içsel yırtılmanın sonucu ne olabilir?


C: Yeni bir eş bulana kadar içe kapanır.

S: (L) Zararlı bir durum mu?


C: Evet. Neden buraya dönüp duruyor sence? Oraya o kadar "yerleşmiş" biri için biraz fazla sayıda dönüş
yapmıyor mu?

S: (L) Dönmek için nedenleri var. Yapması gereken işler var. Ailesi burada. Çok çeşitli nedenlerle geliyor.
Ama orada yaşamak istiyor. Evi orada.
C: Bu durum değişmedikçe tamamen yıkıma gitmesi işten bile değil.

S: (L) Bu çok abartılı bir yorum! Onun gibi biri için.


C: Öyle mi...?

S: (L) C___ dağları tercih ediyor çünkü dağlarda doğdu. Gelişim yıllarını dağlarda geçirdi. Ona göre dağlar
doğal yaşam yeri. Huzurlu, güzel, sakin, yeşil.
C: Dağlar doğal yaşam yeri mi?

S: (L) Ona göre. Çocukluğunu dağlarda geçirmiş. Orada kendini evde gibi hissediyor. Ve kimsenin buna
karşı söyleyebilecek birşeyi olamaz.
C: Hayır.

S: (L) Tamam. Geçen Cumartesi gecesi celsesine katıldıktan sonra neden o kadar uzun ve ağır bir şekilde
uyudu? Bunun katıldığı o celseyle herhangi bir ilgisi var mı? Varsa, neden?
C: Evet, titreşim frekansı uyumlanması.

S: (L) Bu faydalı mıydı?


C: Evet.

S: (L) Başka celselere de katılması onun için faydalı olur mu?


C: Elbette.

S: (L) Birşey daha sormak...


C: Kader araya girecek.

S: (L) Bu durumda şunu soracağım; eğer bir kişinin bir hayat planı varsa ve o veya bu nedenle o planı
izlemiyorsa, olumsuz, yıkıcı şeyler mi olur?
C: Evet.

S: (L) Eğer C___ Tommy'yle evliyken daha doğrudan bir arayış modunda olsaydı, belki Tommy bu kadar
erken ölmeyebilir miydi?
C: Bir kere evlilik doğru bir evlilik değildi.

S: (L) Tommy onun hayatının aşkıydı!


C: Kanser de bunun kanıtı. Nispeten genç yaştaki kaç karı kocanın kısa bir süre içinde böyle hastalıklar
yaşayabileceğini düşünüyorsun?

S: (L) O anlamda, evet vücutlar içte olan birşeyleri sesli olarak konuşuyorlar. Bilinçli zihinlerin hiç kabul
bile etmediği şeyler. C___ kendi meselelerine bakmama konusunda neden bu kadar inatçı? Kendi
tanımladığı şekliyle neden "kişilik miti"ni tercih ediyor?
C: Bazı ruhlar sürekli olarak bazı idealleri kovalar; seçtikleri yol için tamamen yıkıcı olsa bile. Destekleyici
ipuçları için doğum haritasını incele.

S: (L) "Kader araya girecek" konusuna dönelim... bir ipucu verebilir misiniz?
C: Gerçekten bilmek istiyor musun?

S: (L) Evet! Ama eminim söylemeyeceksiniz. Hırslı değilim, tüm cevabı istemiyorum, sadece küçük bir
ipucu. Kavrayabilirim.
C: Zorlayıcı durumlar. Çıkmazlar.

S: (L) ...Daha önce birkaç kez sormayı unuttum... Çok tuhaf bir metabolizmam var. Biliyorum, bir
keresinde, bu işi yapmaktan vazgeçmem için veya bunu engellemek için diğer yoğunluklardan tiroidim
üzerinde engelleyici etkiler yapıldığını söylemiştiniz. Bunun sonucu olarak, günler boyunca neredeyse
hiçbir şey yemememe rağmen hala kilo alıyorum! Neden?
C: Çünkü üçüncü yoğunluk frekansını değiştirdin.

S: (L) Peki ne yapmam gerekiyor? Yemeyi tamamen bırakmam mı gerekiyor?


C: Seçtiğin dengeleyici mekanizmanı değiştirdin.

S: (L) Seçtiğim dengeleyici mekanizmayı ne değiştirdi?


C: Öncelikle, seçtiğin dengeleyici mekanizma nedir?

S: (L) Bedenimle ilgili fiziksel birşeyi mi kastediyorsunuz?


C: Yakın.

S: (L) Bilmiyorum. Jimnastik salonuna gitmek mi?


C: Hayır.
S: (L) Çalışma şeklimle ilgili birşey mi?
C: Hayır. Vücuda alınan birşey.

S: (L) Tiroit hapları mı?


C: Hemoglobin seviyelerini arttıran madde.

S: (L) Ne?! sigarayı bırakmış olmamdan dolayı mı?


C: Evet.

S: (L) Sigara içmek nasıl oluyor da dengeleyici bir mekanizma oluyor?


C: Metabolizmayı hızlandırıyor ve daha fazla besin alımı ve sindirimine müsaade ediyor.

S: (L) Yaptığım diyette zaten neredeyse hiçbir şey yemiyordum! Anlaşılan yemek yemeyi tamamen
bırakmak zorunda kalacağım!
C: Ya da nikotini geri getir.

S: (L) Bu olmayacak! İşe yarayacak başka birşey yok mu?


C: Hayır.

S: (L) Yani aslında nikotinin benim için iyi olduğunu mu söylüyorsunuz?


C: Evet. Nikotin olmadan kilo sorunların devam edecek, çünkü bunu dengeleyecek şekilde besin alımını
azaltamayacaksın. Sigaraya neden başladın sanıyorsun?

S: (L) Arkadaşlarımla daha iyi uyuşmak için içtiğimi düşünüyordum.


C: Hayır.

S: (L) Nikotin başka ne yapıyor?


C: Savunmayı güçlendiriyor.

S: (L) Ne tür?
C: Bağışıklıksal.

S: (L) Başka bir şey?


C: Nörotransmiterleri uyarıyor. Daha az uyku yeterli oluyor.

S: (L) Bu herkes için geçerli mi?


C: Hayır.

S: (A) Ne kadar nikotin gerekli?


C: Günde 100 mg. (ç.n.: kilo sorunu olduğu için bu oran özellikle Laura için önerilen miktar olabilir.)

S: (A) Hap şeklinde olabilir mi?


C: Sigara, nikotini beyin dokularına en etkili şekilde aktarıyor.

S: (L) Gerçekten çok rahatladım! Demek sigaraya duyduğum istek bir "sigara cininin" etkisi değilmiş!
Gerçekten endişelenmeye başlamıştım.
C: Bu profile uyanlar, sigara içmeyi tamamen bırakmayı neredeyse imkansız bulur.

S: (L) Yani sigara içmekten gerçekten fayda gören insanlar var?


C: Genetik bilimi bunun kanıtlarını sunacaktır.

S: (L) Sigara içmeden önce ve sonra DNA'da görülebilen değişiklikleri mi kastediyorsunuz?


C: Yakın.

S: (L) Bu F___ için de geçerli mi?


C: Evet.
S: (L) Neden biz?
C: "Profillerinizin" bir parçası.

S: (L) Son zamanlarda normalden daha fazla mide sorunları yaşamamın nedeni de sigarayı bırakmış
olmam mı?
C: Evet.

S: (L) Sigaranın midemi rahatlattığını hep fark ediyordum. Bağırsaklarımı da canlandırıyordu... (F) Evet.
(A) Burada asıl mesele sayı. Miligram olarak... (L) Bu günde kaç sigaraya tekabül ediyor?
C: 20.

S: (L) Hiç o kadar içmemiştim! Günde 15 tane falan..


C: Hayır.

S: (L) Kendimi 15 taneyle sınırlamıştım!


C: Ama değildi.

S: (L) Ark'ın sigara içmesi gerekmiyor, değil mi?


C: Hayır. Profiline uymuyor. Onun sigaraya başlamak için "çalışması" gerekti.

S: (L) Öyle mi (A) Evet, muhtemelen öyleydi. (L) Peki neden başladın? (A) Kendine kızgınlık gibi birşeydi.
(L) Ark yaptığınız açıklamalardan pek memnun olmadı.
C: Üçüncü yoğunlukta hayat bazen üzücü açıklamalar içerir.

S: (L) Gerçekten sigara isteğimin bir yapışık ruhun etkisi olduğunu düşünmeye başlamıştım...
C: Hayır.

S: (L) Tamam, bacaklarımda bir elektrik akımının oluşması hissini duyuyorum ve bu enerjiyi boşaltmak
için ne yapabileceğimi sormak istiyorum. Tüm kaslarım sert ve rahatsız.
C: DNA gelişimi nedeniyle meydana gelen moleküler değişimler.

S: (L) Bir soy kütüğü programı bulduk, tüm verileri yüklüyorum ve sanırım birşeyler bulacağım. Knight
sülalesini araştırmamı söylemiştiniz. 1325'lerdeki Willielmo Knyght'a kadar gittim ama neyi aradığımı
bilmem gerekiyor. Diğer tüm o sülaleler, garip insanlar, garip olaylar...
C: Figürleri buldun, şimdi analiz et.

S: (L) Analiz. Bu figürlerde neyi görmem gerekiyor?


C: Figürler insanlar.

S: (L) Bu Knyght isimli adamın bu ismi almasının nedeni bir Tapınakçının çocuğu olması olabilir.
Tapınakçıların dağıtılmasından sonra bu soyadı alıp insanların arasına karışmış olabilir. Veya asıl soyadını
gizlemek için de yapmış olabilir. Bir insan neden bu ismi alır ki? Kendini gizlemek üzere gerçek soyadını
değiştirmek istemedikten sonra?
C: Doğru.

S: (L) Peki hangi yönde gitmeliyim? Bu adam kimdi? Neydi? Birden mi ortaya çıktı?
C: Araştır.

S: (L) Araştıracağım. Ark size kızgın, farkındasınız değil mi? Tanımladığınız bu hastalıklı profilin,
mekanizmanın evrimsel avantajı nedir?
C: Bunun "hastalıklı" olduğunu kim söylüyor?

S: (L) Çünkü normal değil. Çok sıradışı. Karşılaştığım kilo sorunlu hemen herkesin fazla yeme problemi de
var ama bende o da yok!
C: "Cat" için bu daha iyi bir metabolizma... Pardon bu bir kısaltma denemesiydi!
S: (L) Neyin kısaltması?
C: Tahmin et.

S: [Gülüşme] (L) İlk kelime "kanallama" mı? (ç.n.: "channelling")


C: CAT...

S: (L) Sonraki harf nedir?


C: "Post cat aclysmic" dünyaya ne dersin? (ç.n.: "post catacylsmic world" : "afetler geçirmiş dünya" veya
"dünyanın afetler geçirdikten sonraki hali." Sonraki yanıtlardan anlaşıldığı kadarıyla 3. yoğunluğu
tekrarlayacak olma durumunda dünyanın karşılaşılacak olan hali kastediliyor.)

S: (L) Ark'ın metabolizması öyle değil... Felaketler sonrası dünyada onsuz kalmak istemiyorum...
C: O zaman yiyeceklerini ona verirsin.

S: (L) Hangi yiyecekleri?


C: Söz konusu durumla karşılaşman durumunda sahip olacağın yiyecekleri.

S: (L) Yıkılmış, mahvolmuş bir gezegende mi yaşıyor olacağız?


C: Bu her zaman bir olasılık.

S: (L) Web'de yazıştığım bazı insanlar var ve bana Pasifik Okyanusu'na giren dev bir UFO'nun görüldüğü
yönünde güvenilir bir raporları olduğunu söylediler. İddiaya göre Donanma bu olayı izlemiş. Pek çok ilginç
şey oluyormuş. Bu hikaye doğru mu?
C: Web'deki verinin çıktısını al, ve yanıt için kendin analiz et.

S: (L) Bunun "içeriden" alınmış bir bilgi olduğunu ve web'de bulunamayacağını söylüyorlar...
C: Eğer onlarda varsa sana mail'leyebilirler. Eğer onlarda yoksa, başka bir yerde bununla ilgili birşey
bulamazsın, evet.

S: (L) Eğer gerçekten öyle bir UFO varsa ve gerçekten Pasifik Okyanusu'na girdiyse, bu hangi dünyadışı
gruba ait olabilir?
C: Oryon KH.

S: (L) Peki bu aracın büyüklüğü nedir?


C: Çapı 20 km.

S: (L) Öyle bir UFO'da kaç dünyadışı varlık bulunduruluyor olabilir?


C: 60.000.

S: (L) Şu anda nerede peki? Hala Pasifik'in dibinde mi?


C: Zeminin altında.

S: (L) Peki o aracın planı nedir? O aracı kullanan varlıkların planları?


C: Fazla karmaşık.

S: (L) Donanma veya diğer kurumlar onun orada olduğunun farkında mı?
C: Belki.

S: (L) İzleniyor mu?


C: Belki.

S: (L) Herhangi bir temas oldu mu?


C: Web'daki bağlantından daha fazla bilgi iste.

S: (L) JM son zamanlarda tam bir uyanış yaşadı. Çok dua ediyordu, bir iş bulacaktı, "New Age"
öğretmenlerinin tavsiye ettiği herşeyi yapıyordu ve sonra herşey tersine gitti. Tanrının olmadığına, temel
olarak umursamaz bir evrende sürüklenmekte olduğuna karar verdi. Bu belki doğru yönde bir başlangıç
olabilir ama, bu durumla ilgili söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Varolan herşey / tek şey derslerdir. Kişi bunu anladığı zaman, mevcut olmayan ve gereksiz güvenlik
ağını aramayı bırakır.

S: (L) Son bir soru: Psikomantiyum için bir zaman planlaması yapıyorum. Bana optimum bir zaman ve
program önerebilir misiniz?
C: Akşamın ortalarında ve dolunaya ve yeni aya yakın zamanlarda.

S: (L) Tamam, teşekkür ederim... İyi geceler.


C: İyi geceler.
4 Temmuz 1998 F___, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Higura.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (A) Kozmoloji hakkında birşeyler yazmaya çalışıyorum ama yaklaşan olaylarla ilgili bazı sorularım var.
Öncelikle, güneş sistemine yaklaştığı söylenen, güneşin ikizi olan kahverengi yıldız var. Mümkünse bu
yıldızın yörüngesinin ayrıntılarını, ne kadar uzakta olduğunu, hızını ve ilk olarak ne zaman görüleceğini
öğrenmek istiyorum. Bunu bilebilir miyiz? Yörüngesi itibariyle?
C: Düz eliptik.

S: (A) Peki ne kadar yaklaşacak?


C: Mesafe, tanığın konumunun kesişim yörüngesi gibi başka faktörlere dayalı.

S: (L) Dünyaya en fazla ne kadar yaklaşabilir... (A) Güneş sistemi... (L) Evet, ama güneş sisteminin hangi
parçası? Dokuz gezegen var... Hangisi? (A) Anladığım kadarıyla bu kahverengi yıldız Oort bulutuna
girecek... (L) Sanırım Oort bulutunun o yıldızın çekiminden dolayı savrulduğunu söylemişlerdi...
C: Yörünge yolculuğunda Oort bulutundan geçiyor. "İçeri" doğru yolculuğunda bunu yaptı bile.

S: (A) Yani Oort bulutuna zaten girdi mi?


C: Oort bulutundan geçti.

S: (A) Yani daha fazla yaklaşmayacak...


C: Oort bulutunun yörünge düzlemi güneş sistemine yaklaşık 820 milyar km mesafede.

S: (L) 820 milyar km bize biraz zaman veriyor! (A) Evet ama öğrenmek istediğim şey... bu Oort bulutu
güneş sistemi etrafında, ve bu kahverengi yıldız oradan geçtiğine göre... (L) Güneş sistemimize girmiş mi
olmalı? (A) Hayır, geçip artık uzaklaşıyor da olabilir. Giderek yaklaşıyor mu, yoksa yaklaşmıyor mu? Şu
anda yaklaşıyor mu?
C: "Ana yıldızıyla" birlikte güneş sistemi, partneri olan bir "kahverengi" yıldız etrafında dönüyor.

S: (A) O halde bu ikiz yıldızın kütlesi çok daha...


C: Az.

S: (A) Az mı?
C: Düz, eliptik bir yörünge düzleminde koordinasyon içinde hareket ediyorlar. Kahverengi yıldızın yakın
geçişlerinde güneş sisteminin dış kısımları etkileniyor. Bu durum, dış gezegenleriniz ve uydularıyla ilgili
olarak son zamanlarda keşfedilen anomalileri de açıklıyor.

S: (A) Anladığım kadarıyla güneş ile bu kahverengi yıldız arasındaki mesafe zamanla değişiyor. Eliptik
yörünge durumlarında bir günberi (perihelyon) ve günöte (aphelyon) olur. Bu kahverengi yıldız ile güneş
arasındaki en yakın mesafe ne kadar olacak, veya ne kadardı? Perihelyonu nedir? Bunu yaklaşık olarak
da olsa bilebilir miyiz? Bir ışık yılı kadar mı, daha az mı, daha çok mu?
C: Çok, çok daha az. En yakın geçiş kabaca Plüton'un yörüngesinin Güneş'e mesafesi kadar.

S: (A) Tamam. Şimdi, bu en yakın geçiş.. Bu olacak birşey mi?


C: Evet.

S: (A) Önümüzdeki 6 ila 18 yıl arasında mı olacak?


C: 0 ila 14 yıl arasında.
S: (L) Tamam. Şimdi bu kahverengi yıldızın geçişi var, bir de bu komet kümesinin geçişi var ve anladığım
kadarıyla bu ikisinin geçişi temel olarak aynı zamanda gerçekleşecek. Bu ikisi birbirinden ayrı şeyler mi?
C: Evet. Farklı, ama ilişkili.

S: (L) Kendi yörüngesi olan ve bu yörüngede ilerlemeye devam eden bir komet kümesi var mı?
C: Evet.

S: (L) Bu komet kümesine ek olarak, bu kahverengi yıldızın geçişinden dolayı güneş sistemine savrulacak
olan başka kometler de var, doğru mu?
C: Evet.

S: (A) Asıl felaket bu komet kümesinden gelecek sanırım...


C: İnsanlığın deneyimsel döngüsündeki felaketler bu komet kümesinin geçişine tekabül ediyor.

S: (A) Ve komet kümesi her 3600 yılda bir geliyor. Peki şekli nasıl? Pek hayal edemiyorum...
C: Şekil değişken. Etki geçişin yakınlığına bağlı.

S: (L) Dağınık da olabilir... (A) Bir celsede nereden geleceğini sormuştuk. Yanıt bir spirografa bakmamız
gerektiğiydi.
C: Evet.

S: (A) Spirografa göre bu kometler tek bir yönden değil, pek çok yönden aynı anda gelecek. Doğru mu?
C: Çok iyi!!!

S: (A) Tamam, pek çok yönden gelecekler...


C: Ama ilk görünüşü tek, somut bir cisim gibi olacak.

S: (A) Şu anda bu kütleyle aramızdaki mesafeyi biliyor muyuz?


C: Gözlerinizi açık tutmanızı öneriyoruz!

S: (A) Gözlerimi açık tutuyorum.


C: Komet kümesi ve kahverengi yıldızın zaman tablosuyla ilgili yanıtın önemini kavradınız mı? İnsanlığın
deneyim döngüsü, afet döngüsünün yansıması. Dünya periyodik bir temizlik şeklinde bundan fayda
görüyor. İşaretlere dikkat etme zamanı. İşaretler çoğalıyor. Eğer dikkat ederseniz siz ve başkaları
tarafından "hissedilebilirler" bile.

S: (L) İşaretlere kesinlikle dikkat ediyoruz.


C: Nasıl mesela?

S: (L) Hava tamamen anormalleşti. Yangınlar, sıcaklık...


C: Evet.

S: (L) Belirli bir açıklaması olmaksızın medcezir akıntılarının feci şekilde yüksek olduğunu fark ettim...
C: Ve bazen de fazla alçak.

S: (L) Evet. Bunu da fark ettim. (F) Ben de. Kısa bir süre önce yılın bu zamanı için fazlasıyla düşük olduğunu
fark etmiştim. (L) Ve insanlardaki işaretler... Ebeveynlerini öldüren çocuklar, tüm o çıldıran insanlar...
C: Tırmanıyor.

S: (L) Tüm bu söylediklerinize baktığımızda... yapmamız gereken tüm o şeyleri nasıl yapmamızı
bekliyorsunuz? Zamanımız yok ki!
C: Kim demiş?

S: (A) Hazırladığım son bir sorum var. Demek bu iki fiziksel felaket olayımız var. Kahverengi yıldızın ve
komet kümesinin gelişi. Ama bu sefer bunun farklı olacağını, çünkü buna bir düzlem kavuşumunun eşlik
ettiğini söylemiştiniz. (ç.n.: düzlem kavuşumu: 4'üncü yoğunluk dalgasının gelişi kastediliyor)
C: Evet. Manyetik alan değişimi.
S: (A) Bu düzlemsel kavuşum veya bu manyetik alan değişimi, yoğunluk geçişiyle ilgili sanırım. 4'üncü
yoğunluk aleminin sınırı.
C: 'Alem.' (ç.n.: "realm") Bu kelimenin kökü nedir?

S: (L) Realite.
C: Evet. Manyetik alanla ilişkisi? Bu celsede bu genel konu başlığı üzerinde kalmak istiyoruz. Sizin için.

S: (L) Tamam, bu işaretler... Dünyada olan bu şeyler, bu yangınlar vesaire. Florida'daki tüm bu yangınlar
hakkında hiçbir şey söylememiştiniz. Arizona'nın yanacağını söylemiştiniz ama Florida'nın yanacağını
söylememiştiniz...
C: Yanmayacağını da söylemedik.

S: (L) Biliyorum. İklimde bir değişim olacağına dair işaretler okudum...


C: Ters yönde aşırılıklar?!?

S: (L) Ah, yine seller mi!? Sanırım seller yangınlardan daha iyidir... ama belki de değildir!
C: İtalya ve Yunanistan da yanıyor.

S: (L) Evet, gazetede bunu okumuştuk. İtalya ve Yunanistan ile bizim bulunduğumuz yer arasında bir ilişki
var mı? Psişik bir bağlantı?
C: Sadece aynı mevcut hastalık.

S: (L) Tamam, komet kümesi ve yoğunluk sınırına dönelim.


C: Henüz değil.

S: (L) Şimdi hangi yönde devam etmemiz gerekiyor?


C: Adım adım.

S: (L) Tamam, hava durumunun tersine dönebileceğini söylemiştik. Şu anda farkında olmamız gereken
başka herhangi diğer bir koşul var mı?
C: Önemli olan izlemek, bakmak, dinlemek.

S: (L) İzlediğimiz, baktığımız ve dinlediğimiz zaman, bize birşeyle ilgili ipucu verecek belirli birşeyi mi
izlememiz gerekiyor?
C: Herşeyi.

S: (L) Belirli bir ipucu veya bir noktada belirli bir olayla karşılaştığımız zaman yapmamız gereken belirli
birşey var mı?
C: Sen ne düşünüyorsun?

S: (L) Sakin olup yanıtı bulana kadar çalışmaya devam etmek dışında aklıma birşey gelmiyor. Bu zamana
karşı bir yarış gibi. Yanıtı bizim bulmamız gerekiyor sanırım, siz söylemeyeceksiniz...
C: Hayır. Yarışa gerek yok.

S: (L) Bazen kendimi tüm bu şeylere karşı tamamen yetersiz hissediyorum.


C: 3'üncü yoğunluk düşünmeyi bırak!

S: (L) 3'üncü yoğunluk düşüncesi diye işaretleri izlemeyi, bakmayı, dinlemeyi de bırakayım o zaman!
C: Hayır, çünkü hala 3'üncü yoğunluk düşünüyorsun. "Ön sıra koltuklardan" birine oturup şovun tadını
çıkarmak daha iyi!

S: (L) Ama halimden o kadar keyif almamam gerektiğini hissediyorum! O zaman kendimi suçlu gibi
hissediyorum!
C: Neden?

S: (L) Neden mi? Birşey YAPIYOR olmam gerekiyor!


C: Yapıyorsun.

S: (A) İzlediğin, baktığın ve dinlediğin zaman bazı işaretler almaya başlıyorsun ve bu işaretler daha önce
ortaya çıkabilecek durumda olmayan yeni ve farklı düşünme şekillerine neden oluyor. Farklı bir şekilde
düşünmeye başlıyorsun. Şu anda farklı bir şekilde düşünmeye başlayamazsın ama daha fazla şeyi
anladıkça, daha fazla şeyi fark ettikçe, şu anda bir arada olmayan şeyleri bir araya getirebildikçe düşünce
şeklini de değiştirme şansına sahip olacaksın. Belki sonra büyük bir perspektif değişikliği, tam bir değişim
meydana gelebilir. Aklımızı, düşünce kalıplarımızı açık ve değişime hazır tutmamız, yapbozun parçalarını
bir araya getirmeye çalışmaya devam etmemiz gerekiyor. Önemli olan bu. Önemli olan şu anda
yapmakta olduğumuz çalışmayı sürdürmek. Gelecekteki büyük birşeye kafayı takmak değil. Sadece
elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Elimizden gelenin de giderek değişeceğine inanıyorum.
C: Evet. Anlıyorsun ya canım, tahmin edilemez olanı tahmin edemezsin.

S: (L) Güzel. Tamam, bu konuda kalmak istiyorsunuz. O halde şimdi bu konunun başka bir adımına
geçelim.
C: Çevresel olaylardaki tırmanışı fark etmiş olduğuna sevindik.

S: (L) Evet, ebeveynlerini öldüren çocuklar, cinayetler, hava durumu...


C: 30 günün 27 günü boyunca rekor sıcaklık. Ooo! Ooo! İnternetteki arkadaşlarını uyandırmanı
öneriyoruz, çünkü "cinleri" kovalamakla o kadar meşguller ki, fark edemiyorlar.

S: (L) O zaman onlara bununla ilgili olarak söyleyeceğim birşey olmalı...


C: Şu anda Florida'da. Bir sonraki durak hangisi? ABD'nin Pasifik Kuzeybatısı'nda sarsıcı bir subdüksiyon
depremine ne dersin? Richter ölçeğinde 10.4 tahmin ediyoruz. Rainier dağı konusunda uyarıda
bulunmuştuk. Puget Sound'da 150 metrelik bir tsunami düşünün...

S: (L) Bu depremin Pasifik'e dalan o UFO'yla herhangi bir ilgisi var mı?
C: Herşey birbiriyle ilişkili.

S: (L) Bu konuda aldığım bilgi, UFO'nun görüldüğü yerin Hawaii'nin 950 km kuzey doğusunda olduğu
şeklinde. Birkaç denizaltı gönderilmiş ve bunlar kaybolmuş veya parçalanmış veya geri gelmemiş... O UFO
epeyce enerji yayıyor olmalı. Herhangi bir yorum?
C: Hayır.

S: (L) O yönde araştırma yapmamı tavsiye eder misiniz?


C: Tüm yönler derslere çıkar.

S: (L) Şimdi, bu depremden bahsettiniz. Genelde kehanette bulunmazsınız, neden şimdi bulundunuz?
C: Zaman tabloları vermiyoruz.

S: (L) Puget Sound'da bir tsunami ve büyük bir subdüksiyon depremi dışında başka birşey? Richter
ölçeğinde 10.4'ü düşünemiyorum bile.
C: Rainier... kaldera.

S: (L) Ne olmuş kalderaya?


C: Kaldera oluşumu bekleyin.

S: (L) Seller dışında Florida'yı bekleyen başka birşey?


C: Tüm bölgelerde "anormal hava kalıplarında" artış deneyimleniyor.

S: (L) Tamam, tüm bu garip hava kalıpları ve dünyadaki anormal olaylar, tüm bunların komet kümesiyle
ve kahverengi yıldızla ilişkisi nedir? İlişkili mi?
C: İnsanlığın deneyimsel döngüsüyle kesişiyor.

S: (L) Bu kahverengi yıldızın veya komet kümesinin veya yoğunluk sınırının, dünyadaki tüm bu olaylarla
ilgili herhangi spesifik bir yansıması var mı?
C: Dalganın yaklaşması öncül olayları harekete geçiriyor, bu bazı sonuçlar yaratıyor ve bu sonuçlar da
koşulları iyice "ısıtıyor."

S: (L) Gözlemlerimizi istatistiksel grafiğe dökerken, veri yaratmada hangi tür olayları dahil etmemiz
gerekiyor?
C: "El Nino, La Nina" vs...

S: (L) Bu El Nino'nun güneş lekesi döngüleriyle bir ilgisi var mı?


C: Hayır.

S: (L) Bu olayın kendi döngüsü var. Uzun zamandır takip edilmiyor sanırım...
C: Küresel ısınma, insanlığın deneyim döngüsünün bir parçası.

S: (L) Edgar Cayce, küresel sıcaklıktaki hafif bir artışın bile 5 kat daha güçlü kasırgalar meydana
getirebileceğini söylüyor. Buna göre, kasırgaların giderek güçlenmesini ve sıklaşmasını bekleyebilir
miyiz?
C: Evet.

S: (L) Karaya daha sık mı vuracak, yoksa sadece okyanus içlerinde mi olacak?
C: Her ikisi de olabilir.

S: (L) Benim yaptığım araştırmanın, bu soylar ve kutsal kase meselesinin, bahsettiğiniz o döngüyle bir
ilişkisi var mı?
C: Yalnızca dolaylı olarak.

S: (L) Bu şimdilik bir kenara koymam gereken bir konu mu?


C: Dilediğin gibi devam edebilirsin, ama bir kulağın ve gözün de mevcut olaylarda olsun. Ve, çok önemli;
rüyalarınızı kaydedin. Arkadiusz da!

S: (L) Rüyalarımızda bizimle bazı iletişimler mi olacak?


C: Vizyonlar.

S: (L) Bu vizyonlar nereden gelecek?


C: Eter.

S: (L) Ark'ın üzerinde çalıştığı proje... Ekin çemberlerini analiz edebilmek veya okuyabilmek için bu
bilgileri kullanmanın bir yolu olmalı diye düşünüyorum. Bir keresinde bunun araştırılması önemli bir alan
olduğunu söylemiştiniz. Bu, üzerinde durmaya devam etmemizi istediğiniz birşey mi?
C: Evet.

S: (L) Peki ya söylediğiniz havuzun inşası? Bu da esas veya faydalı birşey mi?
C: Esas değil ama çok faydalı.

S: (L) Şimdilik finansal nedenlerle ertelemek zorundayız...


C: Evet.

S: (L) Finans durumumuz düzelecek mi?


C: Bekle ve gör.

S: (L) Bunu söylemeyi çok seviyorsunuz! Bir "bekle ve gör" almasaydım gecem tam olmazdı. Şimdi bize
bir "açık" ve bir "size bağlı" lazım.
C: Tamam, açık ve size bağlı.

S: (L) Gecem şimdi tamam oldu! Havanın bir aşırılıktan başka bir aşırılığa geçmesinden bahsederken
geçmişi mi, yoksa geleceği mi kastediyorsunuz?
C: Her ikisi.
S: (L) Şimdi, web'deki bu "Zeta Talk" materyali hakkında birşeyler öğrenmek istiyorum.
C: Spesifik.

S: (L) Tamam, bunun meşru ama pek çok alakasız bilgiyle de dolu bir kaynak mı, yoksa başlı başına bir
dezenformasyon kampanyası mı olduğunu öğrenmek istiyoruz.
C: Meşru değil.

S: (L) Zeta'ları kanalladığını iddia eden bu kadının ardındaki enerji nedir?


C: Ego.

S: (L) Okuduğum kadarıyla, pek çok başka kaynağın bir karışımı gibi... Sitchin'den, Velikovsky'den,
Cayce'den malzemeler vardı... Diğer sitelerden almış olamayacağı hiçbir şey yok. Ra, bizimki...
C: Evet.

S: (L) Pek çok hatalı bilgilerle dolu bir karışım oluşturmuş.


C: Evet.

S: (L) Ve kendi uydurduğu bir yığın şey de var.


C: Evet.

S: (L) Ama Ark'ın dediği gibi iyi organize edilmiş bir web sitesi. Görünüşe göre epeyce destekçisi ve hayran
kitlesi var.
C: Bunu yapmak isteyen herkes tarafından yapılabilir. "Zetaların" insanları yaklaşan dünya değişimleri
konusunda uyarmak için enerji harcayacağını düşünüyor musun gerçekten?

S: (L) ...Anlaşılmıştır. Sormadığımız ama sormamız gereken, herhangi bir konuda...


C: Devam edecek... İyi Geceler.
11 Temmuz 1998 F___, Ark, Laura, TR ve JR

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Siguri.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bugün 7'nci ayın 11'i.


C: Evet.

S: (L) Böyle bir günde akan herhangi özel enerjiler var mı?
C: Yalnızca her zaman "akan" enerjiler.

S: (L) Önceki celsedeki sorulara devam etmek istiyorum. Bu ikiz yıldız: Şu anda nerede? Zodyakın hangi
parçasında?
C: Terazi Takımyıldızı.

S: (L) Komet kümesi nerede?


C: Görülebilir değil. "Dağınık bir kalıpta" yaklaşıyor. Yani birkaç parça geçmiş olabilir de.

S: (A) Başta tek bir somut cisim olarak görüleceğini söylemiştiniz.


C: Evet, ama mutlaka tek bir grup olarak değil. Önce Macellan Bulutu bölgesinde ortaya çıkacak.

S: (A) Tamam, şimdi bir fikrimiz olmuş oldu. Bir sonraki soru ikiz yıldız hakkında. Kütlesinin güneşin
kütlesinden az olduğunu söylemiştiniz. Ne kadar az olduğu konusunda bir rakam verebilir misiniz?
C: Güneşin kütlesinin yüzde 56'sı.

S: (A) Tamam, demek güneş sistemine yaklaşıyor ve güneşle birlikte belirli bir düzende dönüyor. Güneş
onun çekimini hissedecek ve bundan dolayı güneşin konumunda diğer yıldızlara göre belirli bir değişim
olacak ve bütün takım yıldızlar da kayacak. Doğru mu?
C: Daha çok, hafif bir "yalpalama" etkisi gibi.

S: (L) Bu durum dünyada bizim için algılanabilir olacak mı?


C: Ancak ölçümler yoluyla.

S: (T) Güneş faaliyetlerinde, güneş patlamalarında, güneş rüzgarlarında önemli artış olduğuyla ilgili olarak
son zamanlarda çok sayıda rapor yayınlandı. Güneşin yüzeyinde çok şey oluyor. Son duyduğuma göre,
güneşi gözleyen iki uydudan bir tanesi gitmiş. Buna neden olan şey güneş miydi, yoksa yaklaşan
kahverengi cüce mi?
C: Güneş.

S: (T) Kahverengi cüce yaklaştıkça güneş patlamalarının şiddetlenmesine neden olacak mı?
C: İkiz yıldızın periyodik geçişinin güneşin fiziksel durumu üzerindeki etkisi, küreyi hafifçe düzleştirme
şeklinde. İkiz yıldız uzaklaşınca güneş tekrar eski tam küre şeklini alıyor.

S: (L) Güneş küresinin düzleşmesi, bizim için güneşin radyasyonundaki bir artış veya hızlanma yoluyla
farkedilebilir birşey mi olacak?
C: Hayır.

S: (T) Güneş patlamaları veya buna benzer birşey?


C: Hayır.
S: (T) Yani güneşin durumuyla ilgili olarak dünya üzerinde herhangi algılanabilir bir etki meydana
gelmeyecek?
C: Güneşin çekimi artıyor ve bu da güneş patlamalarını engelleyici etki yapıyor.

S: (T) Solar patlamalarının engellenmesi iyi. (L) Öyle olmayabilir de. Solar minimumlar buz çağları demek.
(T) Bu yılki son ekim çemberlerinden biri, yorumculara göre büyük bir güneş patlamasına işaret
ediyormuş. Güneşin yüzeyinin istikrarsızlaştığı konusunda bir uyarı olarak görülüyor...
C: Tüm olaylar kesişiyor.

S: (A) Tamam, bu diğer yıldızın yakın geçişinden, çekim dışında başka ne tür etkiler bekleyebileceğimizi
sormak istiyorum. Herhangi belirli elektromanyetik, gama radyasyonu veya başka birşey? Spektrumun
hangi parçasında?
C: Radyasyon, radyasyon yayan gök cisimlerinden yayılır.

S: (L) Kahverengi yıldız radyasyon yaymıyor mu yani?


C: Evet.

S: (L) Peki ne yapıyor?


C: "Ateşi" çok uzun zaman önce söndüğü için radyoaktif alanı son derece sınırlı. Işık yaymıyor.

S: (J) Kahverengi yıldız. (T) Çöküp bir kara deliğe dönüşmekten yalnızca birkaç adım uzakta yani. (L) Aman
ne hoş, özellikle de dün gece "Event Horizon"u seyrettikten sonra!
C: Hayır. Kara delikler yalnızca 1'inci kadirden yıldızlardan meydana gelir. (ç.n.: 1'inci kadirden yıldızlar:
en parlak yıldızlar)

S: (A) Dünyanın manyetik alanında bir değişim olacağı söylenmişti. Bu, manyetik kutup değişimi anlamına
mı geliyor?
C: Evet.

S: (A) Bu kutup değişimi gerçekten tam anlamıyla bir kutup değişimi mi olacak?
C: Evet.

S: (A) Dünyanın içinde bu manyetik kutup değişimine neden olacak olan şey nedir?
C: Dünyanın dış güçlerle etkileşiminin bir sonucu olarak, altkatman kayalarının mineral içeriğindeki
distürbanslar.

S: (L) Hangi dış güçler?


C: Daha önce bahsedilenler.

S: (L) Bu distürbansın mekanizması nasıl? Bu kutup değişiminin adımlarını tanımlayabilir misiniz?


C: Kutup değişimi döngüsel olarak zaten meydana geliyor. Bu olaylar yalnızca bir tetikleme mekanizması
olarak işlev görüyor.

S: (L) Şu şekilde sorayım: Mineral altkatmanlarda oluşan bir akımın deşarj edilmesi mi gerekiyor? Veya
örneğin o kadar yüksek bir akım oluşuyor ki bu akımın boşaltılması aynı zamanda kutupların ters
dönmesine mi neden oluyor? Olayın mekanizması anlamında böyle birşeyden mi bahsediyoruz?
C: Metali manyetize etmek için gerekeni incele. Arkadiusz'a sor.

S: (A) Metali manyetize etmek için ne mi gerekir? Atomların dönüşlerinin hizalanmasıyla ilgili. Metale
vurulması veya manyetik bir alanın yaklaştırılması gerekir. (T) Metale tav verme anlamında vurma...
Metalin veya kayanın ısıtılması veya darbe vurulması kristalin yapının bozulmasına ve metalin
esnekleşmesine neden oluyor. Her vuruşta, soğuyana kadar tekrar şekilleniyor. (L) Burada bahsettiğimiz
şey bununla mı ilgili?
C: Yakın.

S: (A) Uyumlanılacak dış bir manyetik alan da manyetikleşmeye neden olabilir. Ama bu nereden gelecek?
C: Tahmin et.
S: (L) Dalga mı?
C: Herşey birbiriyle ilişkili.

S: (T) Dünyada eğer iyonosferi aşırı beslersen, çok şiddetli bir manyetik alan yaratırsın. İyonosfer temel
olarak bu. HAARP programları da bununla ilgili. Tesla'nın uğraştığı şey de buydu, iyonosfer, çünkü orada
büyük bir yükleme var. (L) Manyetik kutup değişimiyle HAARP'ın bir ilişkisi var mı?
C: Hayır.

S: (T) Söylediğim şeyle oyalanıyorlar. (L) HAARP projesinin başındakiler tüm bunları biliyor mu ve HAARP'ı
bir şekilde bu enerjiden yararlanmak üzere mi yapıyorlar?
C: Kuruluşunun temelinde olanlar biliyor.

S: (T) Peki bizi korumaya mı yönelik?


C: HAARP zihin kontrolü için. 4'üncü yoğunlukta başarılı olması umuluyor!

S: (A) Bu manyetik distürbansın, bu yoğunluk sınırı geçişiyle yakından ilgili olduğunu söylemiştiniz ve...
C: Yoğunluk sınırı geldiğinde gerçeklik herkes için değişiyor.

S: (A) Evet, ama gerçeklik değişiminin manyetik alan distürbansıyla ilgisi nedir?
C: Fizyolojiniz ve eterik yöneliminiz çevrenizin manyetik durumuyla bağlantılı.

S: (L) Manyetik alanın ters döneceğini söylemiştiniz...


C: Manyetik kutuplar.

S: (L) Peki genel manyetik alana ne olacak? Değişecek mi? Artacak mı, azalacak mı? (T) Manyetik alanın
gücünde herhangi birşey değişecek mi?
C: Gösterelim. Dünya, şimdi: [Bir daire çiziliyor ve etrafında da yüzeye çok yakın, yayılan çizgiler var.]
Dünya, sonra: [Bir daire çiziliyor ve etrafında ise çiftli yayılan çizgiler var ve kutup bölgelerindekiler
diğerlerinden çok daha uzun.]

S: (T) Yani sadece daha büyük bir manyetik alan?


C: Yakın.

S: (T) Manyetik alan daha güçlü mü olacak yani?


C: Daha geniş ve daha büyük.

S: (A) Dünyanın manyetik alanından çok daha güçlü mıknatısların yakınında çalışan insanlar var ama bizim
görebildiğimiz kadarıyla onlara hiçbir şey olmuyor.
C: Doğru değil. Beden kimyası değişiyor. Belirttiğin durum, uzunvadeli veya sürekli maruz kalma durumu
değil.

S: (L) Yani uzunvadeli ve sürekli maruz kalma durumu büyük bir fark yaratabilir. Dan Winter'ın web sitesi
hakkında birşey sormak istiyorum. Bizimkilere çok benzeyen pek çok anahtar kelime kullanıyor. Tüm site
piramitler, altın oran, jeomanyetik ızgara, geometri, arılar, belirli soylar vs ile dolu. Bu siteye
rastlamamızın bir nedeni olmalı. Bu site tamamen saçmalık mı, yoksa bunları kanallıyor mu?
C: Kısmen doğru bazı bilgiler kanallıyor.

S: (L) Ve bizim de oradan uygun bilgileri almamız faydalı olur...


C: Evet.

S: (L) Drunvalo Melchizedek isimli adamla çok ilgileniyor gibi görünüyor.


C: Hayır. İyi değil.

S: (L) Drunvalo mu iyi değil?


C: Evet.
S: (L) Tahmin etmiştim. Yani Drunvalo'yla ilgilenmiyor mu?
C: Bazıları iyi, bazıları değil.

S: (A) Bu kahverengi yıldızın ve komet kümesinin güneş sistemimize aynı zaman sürecinde gelmekte
olduğunu, farklı ama ilişkili olaylar olduğunu söylüyorsunuz. Bu ilişki nedir? Zamansal kesişimleri dışında
daha derin bir ilişkileri var mı?
C: Biyoritim grafiğini düşünün.

S: (A) Kutup değişiminin periyodu nedir?


C: Kabaca 100.000 yıl.

S: (A) Şimdiki sorum, meydana gelecek olan fiziksel afetler ile yoğunluk sınırıyla ilgili psişik değişimler
arasındaki ilişki hakkında. Buradaki etki ve tepki nedir?
C: Biri diğerinden önce geliyor.

S: (L) Yani felaketler oluyor ve sonra da psişik anlamda realite değişiyor, öyle mi?
C: Evet.

S: (T) Manyetik kutupların yer değiştirmesi ve manyetik alanın genişlemesi, yoğunluk sınırının geçişinden
önce mi olacak?
C: Kesişim.

S: (L) Demek göreceğimiz şeyler, yani afetler zinciri, aslında Dünya'nın "temizlenmesi"...
C: Başladı bile.

S: (L) Başladı bile. Hızlanacak ve şiddetlenecek. Ve göreceğimiz şey tüm bunların gerçekleşmesi. Ve bu
çeşitli enerjilerin kesişiminin bir sonucu olarak, gezegende kalmış olan insanlar üzerinde önemli etkiler
de meydana gelecek...
C: Kutsal kitabınız "son günler"de Dünyada ve Göklerde şaşkınlık yaratacak pek çok şey olacağını
söylüyor.

S: (L) Tamam, bu süreç, dünyanın ve üzerindeki tüm canlıların tamamen yok olmasına mı neden olacak?
C: Hayır.

S: (L) Tüm bu değişimlerden sonra dünyada kalan insanlar yeni bir ortamda olacak ve bazıları bu yeni
ortamda yaşama yeteneğine sahip olacak ama bazıları da olmayacak, öyle mi? Fiziksel ve psişik yapılar
anlamında daha dereceli bir şekilde mi olacak?
C: Hayır.

S: (L) Aniden, tam bir değişim mi olacak? Bir anahtarı çevirmek gibi mi yani? Herşey bir anda mı
değişecek?
C: Anahtar husus farkındalık.

S: (L) İnsanlar olacak mı?


C: Evet.

S: (L) Peki olmakta olan şeyi görmeyecek olan insanlar da olacak mı?
C: Karanlıktaki kayıp kuzular.

S: (T) Anlamıyorlar. Kayıp koyunlar. Bu gerçekten durumu tanımlıyor. Geçiş olduğu zaman bazılarının
4'üncü yoğunluğa geçeceğini, bazılarının ise geçmeyeceğini söylememişler miydi? Bu fiziksel bir geçiş
değil. ...
C: Fizikselliğin değişkenliği.

S: (L) Bunun farkındalık yoluyla DNA'nın değişmesiyle ilgisi var mı?


C: Her iki şekilde. (ç.n.: farkındalık artışıyla birlikte DNA'nın değişmesi, DNA'nın değişmesiyle birlikte
farkındalığın artışı)
S: (L) Uri Geller mail listesine bir mail göndermiş. "Aviary" denen grup hakkında bilgi için Brother Blue'nun
web sitesinin ziyaret edilmesini tavsiye ediyor. Sonra da bu "kuşlarla" şahsen tanıştığını ve onlarla ilişkili
olduğunu söylüyor. Bir de, mail listesinde Vallee'nin bazı yalanlarının tespit edildiğiyle ilgili pek çok mesaj
dolaşıyor. Onu ezmeye mi çalışıyorlar, yoksa gerçekten kötü bir adam mı?
C: Vallee "programa" uymuyor.

S: (L) Vallee'nin uyması gereken program nedir?


C: Anlamadın galiba.

S: (L) Philadelphia deneyi iddiasını çürüttüğü söylenen tanığı ortaya çıkardı ve onu destekledi. Sonra
başka bir adam ortaya çıktı ve Vallee'yi köşeye sıkıştırıp kötü görünmesini sağladı.
C: Sonuç: Philadelphia Deneyi gerçekten yapıldı.

S: (L) Peki Vallee'nin uymadığı program nedir? Neden öyle bir tanık ortaya çıkardı? Bunu neden yapıyor?
C: Kötü etkiler.

S: (L) Ne tür kötü etkiler?


C: 33.

S: (J) 33'üncü derece mi?


C: Yeterince yakın.

S: (L) Demek belki de Konsorsiyum ona yaklaştı ve dezenformasyonlarını yaymak için onun prestijini
kullanmak istediler ve o da prestijini sallantılı bir duruma getirerek onlar tarafından kullanılamamasına
neden olacak bir şekilde yanıt verdi, öyle mi?
C: Daha karmaşık.

S: (A) Uri Geller'le ilgili birşey sormak istiyorum. Şimdi neden bu Konsorsiyum hakkında şeyler yazıyor?
C: "Konsorsiyum" terimini bu anlamda kullanan biziz.

S: (A) Tamam. Bu Aviary denen adamlarla konuşuyor. Onlarla gerçekten ilişkili mi? (ç.n.: aviary: ABD'de
temel olarak UFO araştırma gruplarını saptırmaya, çürütmeye çalışan istihbarat ajanlarından oluşan bir
grup)
C: Hayır.

S: (L) Sadece şöhretini arttırmak için reklam mı yapıyor?


C: Yakın.

S: (L) Geçen hafta Perşembe günü iki deprem yaşandı. Biri Aleutian adalarında, biri de Azorlar'da. Bu
depremler, olacağını söylediğiniz subdüksiyon depremiyle ilişkili mi?
C: Hayır.

S: (T) Bu ayın sonunda veya önümüzdeki ayın başlangıcında, dünyasal değişimlerle ilgili büyük bir olay
meydana gelecek mi?
C: ?

S: (L) Neandertal adamının dünyadan götürüldüğünü söylemiştiniz. Cro-Magnon adamı ise birden ortaya
çıktı. Bu Cro-Magnon adamı aslında Kantekliler mi?
C: Yakın.

S: (L) Görünüşe göre bir süre boyunca dünyada yanyana varolmuşlar. Birbirlerine karıştılar mı? Bu iki tür
arasında evlilikler oldu mu?
C: Evlilik?!

S: (L) Neyi kastettiğimi biliyorsunuz! Genetik karışma.


C: Bir Neandertal evliliği düşünebiliyor musunuz?
S: (L) Evet! Sopalı ve saçından sürüklemeli bir tören! (T) O bir ritüeldi... Sopayla birlikte babadan oğula
geçti...
C: Pekala millet, bu gecelik bu kadar! İyi geceler...

S: (L) Ama daha yeni başlamıştım! İyi geceler!


18 Temmuz 1998 Frank, TR, JR, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Donillo.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (L) Tamam, şimdi bir numaralı önemsiz soru geliyor : Çocuklar siz Pink Floyd' dan hoşlanır mısınız ?
C: "Hoşlanmak" fiili birazcık uygunsuz oldu.

S: (L) Hangi fiil 'uygun' olurdu ?


C: Özümsemek [ç.n. : soğurmak, absorbe etmek]

S: (L) Pink Floyd' u özümser misiniz ?


C: Bizler Pink Floyd'uz ve yüksek bilinçlerinizin diğer tüm görünümleriyiz.

S: (L) Harika bir cevaptı! Şimdi, daha önce kendi aramızda konuşmakta olduğumuz, İnsanoğlu'nun
gezegeni harap etmesi konusu ile ilgili soru sormak istiyorum. Bu tabii ki İnsanlığın rahatsız edici bir yanı
ama yine de merak ediyorum; İnsanlık gerçekten de bu konuda kendisine hissettirildiği kadar suçlu mu
?
C: İsimlendirildiği şekliyle İnsanlık, yaratılışın unsurlarından birisi.

S: (L) İnsanoğlunun gezegeni harap etme sorusuna ilişkin bir şekilde, İnsanlık 'yaratılışın unsurlarından
biri' derken, harap etme diye tanımladığımız şeyin bir anlamda yaratıcı olmak şeklinde kabul
edilebilceğini mi kastediyorsunuz ?
C: "Harap etme" büyük dalga döngüsü içerisinde yer alan her şeyin parçalarından yalnızca birisi.

S: (T) Temel olarak, farkında olsak da olmasak da, insan yapması gereken şeyi yapıyor. Örneğin ekin
çemberleriyle ilgili düşüncelerden birisi şu : sahte olarak insanlar tarafından oluşturulan ekin çemberleri
bile yansıtmaları gereken şeyi yansıtıyorlar. Yani demek istiyorum ki, ister bir ekin çemberi küçük ışın
topları tarafından oluşturulmuş olsun ya da ister Doug ve Dave tarafından yapılmış olsun, bu yine de bir
ekin çemberidir ve orada oluşturulmuş olmasının belirli bir sebebi vardır. [ç.n. Doug ve Dave : 70 ve 80
lerde sahte ekin çemberleri yapmakla ünlenen ikili] (L) Şimdi, yine daha önce aramızda tartıştığımız bir
soru var: nasıl oluyor da yaklaşmakta olan bir ikiz yıldız Güneş'in çekiminin artmasına sebep oluyor ?
Çekim kütlenin bir fonksiyonu olduğuna göre çekimin artışı için bunun bir sebep oluşturmaması
gerekmiyor mu?
C: Ama gerçekten de çekim ile ilgili bilinmesi gereken herşeyi biliyor musunuz ?

S: (A) Hayır, bilmiyoruz. Ama bu söylediğinizin anlamı, bunun halihazırda bildiğimiz çekim yasalarının
dışında bir etkiden kaynaklanacağı mı ? [çn. İkiz Yıldızın Güneş'e yaklaşması sonucu Güneş'in çekim
kuvvetinde gerçekleşecek artış]
C: Çekim tüm gerçeklikleri 'bir' olacak şekilde birbirine bağlayan yaşam gücüdür.

S: (L) Güneş' in çekiminin artışını sağlayan mekanizma nasıl işliyor ? Buna sebep olacak etki nedir ?
C: Bunu anlayabilmek için, kuram [teorem] üzerinde yeniden çalışma yapmanız gerekiyor.

S: (L) Bu kuramı yeniden ele almamızda bize yardımcı olur musunuz ?


C: Dalgalar.

S: (A) Sormak istediğim şey şu : elimizde Einstein'in çekimle ilgili teorisi var. Öğrenmemiz gereken
Güneş'in çekimindeki artışın sebebi Einstein'ın denkleminin ötesine geçiyor mu, geçmiyor mu ?
C: Dalga'ya bakmanız gerekli.
S: (A) Hangi dalga, çekimsel bir dalga mı, yoksa elektromanyetik bir dalga mı, ya da başka bir dalga mı ?
Ne dalgası ?
C: Arkadiusz, tüm bunlar birbiriyle nasıl kesişiyor ?

S: (A) Çekim ve elektromanyetizma mı ?


C: Evet. Ve diğerleri.

S: (A) Nasıl kesişiyorlar derken; aynı teori içerisinde hangi şekilde yer aldıkları mı yoksa uzayda bir araya
geldiklerinde nasıl örtüştükleri mi ?
C: Her ikisi de.

S: (A) OK, nasıl ve neden Güneş'in çekimindeki artışın elektromanyetizmayla bir ilişkisi var? Bize
söylediğinize göre kahverengi bir yıldız herhangi bir radyasyon yayınımı yapmaz, yani özellikle de bir
elektromanyetik radyasyon. Öyleyse bu elektromanyetizma nereden kaynaklanıyor ? Anlamıyorum...
C: Çekimsel etki elektromanyetik itkiyi tahrik ediyor.

S: (A) Tamam, bu demektir ki Çekim Teorisinin ötesine geçmiş oluyoruz ve bu Birleşik Alan Teorisi'nin bir
parçası mı ?
C: Evet, aynen !!! BAT' nin tamamı sizlerden gizlendi!

S: (L) Sanırım, genel olarak tüm İnsanlığı kastediyorlar...


C: Evet.

S: (T) Peki, BAT' nin tamamı bu gezegen üzerinde yaşayan birileri tarafından biliniyor mu ?
C: Evet.

S: (T) Ve bunu ortaya dökmüyorlar ...


C: Ohh hayır, çünkü "Gerçek Sizleri Özgür Kılar!"

S: (J) Çekimden! [ç.n. Çekimden özgür kılar anlamında]


C: Hiper-uzaysal gerçeklere BAT yardımıyla ulaşabilirsiniz.

S: (A) Benim açımdan bu konu üzerinde daha fazla çalışıp, daha çok şey öğrenmem için iyi bir dönem mi
? Bana bir başlangıç yönlendirmesinde bulunabilir misiniz ki böylece bunu kendim keşfedeyim ?
C: Geriye doğru iz sür; "69" da nerede bulunduğuna dair.

S: (T) 1969' ta birşeylerle ilgileniyor olmalısın... O zamanlar gençtin ve dikkate değer bir şeye denk
geldiğini farketmemiş olabilirsin. (A) Lichnerowicz' in BAT ile ilgili kitaplarını okuyordum...
C: Evet. Almış olduğun notlarını kontrol et.

S: (L) Doğrusu, bu notlarla, kağıtlarla ve diğer eşyalarla ilgili CİDDİ bir sorunumuz var, çünkü paketlenmiş
ve hazırlanmış onca bavul ve çanta ortadan kayboldu!
C: Neden acaba ?!?

S: (L) Bu bavullarla ilgili yaygara çıkartıp, ortalığı ayağa kaldırırsak, onları geri alabilir miyiz?
C: Hayır. Gelip gelmeyeceklerini bekleyin.

S: (L) Bir yıldır beklemedeyiz! İçlerinde gözden geçirecekleri tonla malzeme vardı...Tabii herşeye
bakmaları zaman alacağından biraz daha beklememiz gerek!
C: Notları olmadan da, genç adam üstünkörü aydınlatılmış yolda kararlı bir şekilde, gerçeğe, HAKİKİ
gerçeğe ulaşmaya niyetlenerek yürümekteydi. Alfa durumundaydın, yolun çatallandığı bir kavşaktaydın
ve merak ediyordun " bu yolu seçersem nereye varırım" " Ve neden tüm bunlar önüme doğru itildiler ?"
Öyleyse geçmişe dön Arkady. Biliyorsun kalbinin derinliklerinde gerçek bir "Russun" sen!

S: (A) Konuya Güneş'in artan hacmi ile başladık sonra BAT sine kadar geldik ki bu da bizleri serbest
kılabileceği için bizlerden gizlenmekteymiş, içimde bu yolu takip etmemle ilgili bir temayül var, çünkü bu
bilimsel bir yöntem ve yeni bir yol açabilecektir. Asıl soru böyle bir eylemin ya da bu tarz şeylerin
bilinmesinin diğer yoğunluklara ulaştırıp ulaştırmayacağı ? Bu sadece tatminsel bir şey mi, yoksa bu
yönde daha çok öğreniyor olmanın gerçek başka bir değeri var mı ?
C: Birleşik Alan Teorisi daha yüksek yoğunluklara açılan kapıyı tamamıyla aralar.

S: (T) Ama bunun, gizli tutulmakta olduğu için, henüz genel araştırmacılar tarafından keşfedilmeyi
bekleyen parçaları mı var ?
C: Hayır.

S: (T) Bilim şu ana dek çekimin, ölçülebilir ve niceliksel özellikte bir dalga olduğunu onayladı mı ?
C: İhtilaflı konu.

S: (L) Çekimin ne olduğu ya da olmadığı ihtilaflı bir konu. (T) Ama eğer çekim BAT nin bir parçası ise ve
birileri de ne olduğunu biliyorsa... (L) HAARP' ı inşa ediyorlar. (T) Sanırım bu konuda HAARP tan fazlası
sözkonusu. BAT oldukça majör bir adım...
C: Izgaralar.

S: (L) Ne tür ızgaralar ? (T) Sürekli konudan konuya atlıyorlar... Bir saniye bekle...
C: "Atlamıyoruz."

S: (L) Ne tür ızgaralar ?


C: Gezegen elektro manyetik bir ızgara tarafından örtülmüş durumda.

S: (T) Bunlar ley hatları mı ? [ç.n. .ing. ley lines : Dünya yüzeyindeki bir takım antik, gizem yapı ve
oluşumlarının birbirine göre dizilişlerinden meydana geldiği ve bir takım gizli enerji hatlarını
oluşturdukları iddia edilen hayali çizgiler]
C: Hayır.

S: (L) Peki bunlar yapay olarak mı oluşturulmuş ?


C: Kalınlaştırılıp belirginleştirildiler.

S: (L) Yapay bir müdahaleyle belirginleştirildiler. Dünya'nın bu şekilde örtülmesinin sonuçları nelerdir ?
C: 3. ve 4. Yoğunluk KH Konsorsiyum tarafından kullanılmak amacıyla manipule edildi.

S: (A) Ne türden bir EM ızgara ? (L) Doğal bir şekilde mevcut olan EM ızgara hatlarını kalınlaştırılıp
belirginleştirildiler.
C: Usulca dalgalanan geometrik bir "battaniye" gibi.

S: (T) Gezegenin yüzeyinde mi, içinden mi geçiyor, ya da nerede ?


C: Üzerinde.

S: (J) Mikrodalga kuleleri bu işte bir rol oynuyor mu ?


C: Aynı sorumlu tarafından dolaylı yoldan keşfedildi. [kişi mi ?] [ç.n. celse ekibi Kasyopyalıların burada
kullandığı sorumlu kelimesi(ing. principal) ile belirgin bir kişiyi kastedip kastetmediklerinden emin
olamıyor]

S: (A) Kim bu sorumlu ? Bir ismi var mı ? (T) Çekim dalgaları, gerçekte var olsalar da olmasalar da, bir
ihtilaf konusu ve BAT nin bir parçası, ve birileri halihazırda bunun nasıl işlediğini biliyorlar. Bu sebeple bu
konu yalnızca cevabın ne olduğunu bilmeyenler açısından ihtilaflı, ama bu bilgiye sahip kişiler için ihtilaflı
bir konu değil. Bunun ne olduğunu, nasıl ölçülebileceğini ve nasıl kullanılabileceğini biliyorlar.
C: Elbette.

S: (T) Yani bu konuda izin verilen şey sadece bir fikir ihtilafının ortaya çıkması. (L) Ya da yaratılan. (A) Bu
ızgaranın gücünün devamı için bir güç kullanılıyor olmalı. Nedir bu ?
C: Yere ve uzaya konuşlandırılmış jeneratörler.

S: (T) Bu ne için kullanılmış olabilir?


C: Çeşitli kullanım amaçları.
S: (L) Peki, en azından ilk üç kullanım amacı nedir örneğin ?
C: "İlk Üç" diye bir şey yok.

S: (T) Bize bir fikir vermek için, bir örnek yok mu ? Bu bizleri nasıl etkiliyor ?
C: Kavramı biraz genişletin.

S: (T) Bu ızgara başka nesneler tarafından bir güç kaynağı olarak kullanılabilir mi ? (J) Bu ızgarayla enerji
bağlantısı kurulabilir mi ?
C: Ağ.

S: (L) Bir şeyleri tuzağa düşüren bir tür ağ mı ?


C: Kavramı genişlet.

S: (L) Bu ağ bir şeyleri...


C: Hesaplıyor...

S: (J) Internet mi ? (T) Bizi içeride tutmaya yarayan bir çeşit engel gibi mi ?
C: 3. Yoğunluk balo salonunda dans ediyorsunuz. "Alice Kristal Saray'da aynanın içerisinden geçmekten
hoşlanır." Atlantisli ruhların yeniden reenkarne olma dalgası eskiden ortaya koyulan bir olayın
[performansın] tekrar edilmesi dürtüsünü de açığa çıkarıyor.

S: (T) Yeniden enkarne olan Atlantisliler eskiden kristaller aracılığıyla yaptıkları şeyi yeniden yapmak için
hazırlanıyorlar. Yani şu an yapılmakta olan, Atlantis tarzı bir şey mi ? Farklı ekipmanlarla ama aynı şey ?
C: Daha büyük ve daha iyi şeylere ulaşmadan önce tüm derslerinizi öğrenmelisiniz.

S: (L) Bu söylediğiniz Atlantisliler'in derslerini tekrar etmesiyle ilgili genel bir vurgu mu, yoksa bizlerin bu
dersi tam olarak öğrenmemizin ardından, bu ızgarayı etkisiz kılacağımız daha büyük ve daha iyi şeylere
ulaşacağımızla mı ilgili ?
C: Hepsi; şimdi olanlar ve gelecekte olacaklar.

S: (T) Belki de ozon tabakasını bu denli kurcaladığımız için bizleri koruma amaçlı oraya yerleştirilmiş bir
kalkandır...
C: Hayır. En iyisi üzerinde düşünüp , meditasyon yapmalısınız. Lineer düşünmekten kaçının lütfen,
böylece daha iyi öğrenirsiniz.

S: (J) Sanırım eline bir şaplak vurdular. (A) Bu ızgara konusunda kendimiz için yapabileceğimiz ya da
yapmamız gereken bir şey olup olmadığını öğrenmek istiyorum?
C: Neden ? Öğrenmek ihtiyacın olan yegane şeydi.

S: (A) Dediniz ki bunun amacı kontrol ve manipülasyon. Yani ne olduğunu öğrenmek tek ihtiyacımız olan
şey. Belki de kendimizi zırhlandırmayı deneye... (L) Ama zaten öğrenmek demek zırhlanmak demek. Ne
şekilde işliyor, bilmiyorum, ama böyle gibi gözüküyor.
C: Evet

S: (A) Şimdi.. BAT konusundan bu ızgara konusuna nasıl geldik ?


C: Izgaranın yapısallığı bunun bir uygulamasını temsil ediyor... [ç.n. Birleşik Alan Teorisi'nin]

S: (L) Her nasılsa Güneş'in artan çekiminden yola çıktık, ordan BAT ne, oradan ızgaraya...
C: BAT Güneş'in "artan" çekimini açıklıyor. Ama acaba BAT nde artma/azalma ile ilgili bir şey yok mu ???

S: (A) Onun artması ya da azalması için bir sebep yok... Ama tabii ki bu Einstein' ın teorisi ki bize bunun
yanlış olduğu söylendi... (L) Belki de hızla ilgilidir. Eğer iki şey art arda dönüyorlarsa ve eğer bu iki şey bir
araya gelirlerse bu onların hızını artırmaz mı ve böylece hız da çekimi artırmaz mı ? (A) Hayır, bize çekim
ve elektromanyetik dalga arasında karşılıklı etkileşim olduğunu ve BAT nin de bununla ilgili olduğunu
söylediler... Eğer BAT çerçevesinde kullanmamız gereken diğer boyutları kullanırsak ve Kaluza-Klein
teorisiyle devam edersek, bu durumda kütle ile ilgili kavram belirsiz bir hal alır ve kütle değişken olur...
C: Evet, fizikselliğin değişkenliği.

S: (T) Dördüncü Yoğunluk. (A) Daha önce bize BAT nin diğer yoğunluklara açılan kapıyı aralayacağını
söylemiştiniz...
C: Evet.

S: (A) Ve bir süre önce Santilli buradayken ve BAT, çekim ve anti-çekim ile ilgili kendi fikirlerini ortaya
döktüğünde, ona BAT ile ilgili iyi bir fikre sahip olduğunu ama denklemin yalnızca 7 de 1 ine sahip
olduğunu söylemiştiniz. BAT nin neden diğer yoğunluklara uzandığını anlamıyorum. Bir kez BAT ne vakıf
olduğumuzda, ardından diğer yoğunlukların açık hale gelmesi kaçınılmaz mı ? Nasıl gerçekleşiyor ?
C: Bölük pörçük bir soru.

S: (A) EM ve çekimi bir arada buluşturan ama diğer yoğunluklar kavramını içermeyen bir BAT ne sahip
olamaz mıyız ? Başka bir deyişle; bir yazılı kaynağın içerisinde çekim ve elektromanyetizma ile ilgili tüm
doğruları toplasak ve bir öğrenci bunları okuyarak hepsini öğrense ama yine de diğer yoğunluklar
konusunda hala hiç birşey bilmiyor olsa, böyle bir şey mümkün değil mi ?
C: Hayır. Diğer yoğunluklar görünür ve aşikar hale gelirler, eğer ki...

S: (A) Yani demektir ki Einstein ve Von Neumann diğer yoğunluklardan haberdarlardı.


C: Evet, ohh evet !!!

S: (T) Yalnızca bir fikir : BAT ne vakıf olunması ve içerisindeki farklı alanların manipüle edilebilir durumda
olması, farklı etkiler yaratıyor. Yani anlayabildiğimiz kadarıyla, bilimin günümüzdeki resmi kabulüne göre,
çekimi elde edebilmek için uzayda bir şeyi döndürüyor olmamız gerek. Ama BAT yardımıyla -ve sadece
küçük bir yan özelliği olarak- hiç bir şeyi döndürmeye gerek kalmadan gerçek çekim yaratılabilir. Yani
ağırlıksızlık sorunu gerçekten çözülmüş bir şey...
C: Bu çok temel bir doğru sevgili TR, çok temel.

S: (T) Yani uzay istasyonu ile ilgili tüm o şeyler, veya döndükten sonra yer çekimine yeniden adapte
olmakla ilgili yaşanıldığı söylenen tüm o sorunlar, hepsi birer oyun...
C: "Kediyi bir kez çuvaldan çıkardığında" [çn. Gizli bir konuyu açığa çıkarmak anlamında bir deyim]
koskaca bir kedi "ulusu" yaratırsın.

S: (T) Yani şu an "Uzay Yolu" nu gerçekleştirme kapasitemiz var [ç.n. uzay yolu dizisindeki teknoloji
kastediliyor]
C: Bir anlamda, ama durum bunun çok çok ötesinde.

S: (T) Tabii ki. Bir çok insan bilim ve teknolojinin geldiği son noktanın bizlerin bildiğinin 25 yıl ötesinde
olduğunu düşünür ama bence en az bir 100 yıl ötesinde olmalı, hatta belki çok daha ötesinde.
Gezegenimizde bilimin ulaştığı son nokta bizlerin bildiğinin 300-400 yıl mı ötesinde?
C: Daha doğru olarak 30.000-40.000 yıl "ötesinde!"

S: (L) Bu 4. Yoğunluktan kaynaklanan etki ve bilgilendirmenin bir sonucu mu ?


C: Evet.

S: (T) 30.000-40.000 yıl arası mı ? Rakamı doğru mu anladım?...


C: Evet, en az o kadar.

S: (L) Tamam. Imbrogno'nun kitabında adı geçen Donestra hakkında bir şey sormak istiyoruz.
C: Sembolik bir takma isim. Solarion da öyle.

S: (L) Dean Fagerstrom denilen bu adamla iletişim kuran kaynağın orijini nedir ?
C: Kaynak kısmen 5. , kısmen de 4. Yoğunluktan.

S: (L) Gerçekten Franz Listz' mi kanallıyor ?


C: Hayır. Hiperuzaydan kaynaklanan, zihinsel bir izlenim yaratımı.
S: (L) Odasında beliren ve havada süzülerek yüzünün önünde duran ve o sesi çıkaran cihaz ne idi ?
C: 4. Yoğunluk izlenim yaratma cihazı.

S: (L) Ne izlenimi bırakıyordu ?


C: Bilgi.

S: (L) Peki, ben de Franz Listz çalmak isterdim! Biz neden böyle bir şeyle karşılaşmadık ?
C: 4. Yoğunluk KH ile etkileşimin doğasını ve türünü siz belirleyemezsiniz! Tabii; hamsterler, kafeslerdeki
cıvıl cıvıl kuşlarınız ve tatlı, üzgün, sizlere sadık köpek "dostlarınız", sizlerle olan etkileşimlerinin doğasını
ve türünü belirleyebilmeye başlarlarsa o başka!

S: (L) Yani Dean Fagerstrom' u bir hamster, kuş ya da köpekle mi mukayese ediyorsunuz?
C: Neden olmasın ? Aynı şey.

S: (L) Ve çok itaatkar gözüküyor! (T) Yani onu ve çevresindeki diğer insanları onun aracılığıyla aptal yerine
koyuyorlar.
C: Evet.

S: (L) Kuçukuçulara birer kemik verelim! (T) Peki benim holodeckim nerede [ç.n. holodeck : Uzay Yolu
dizisinde hologramla oluşturulmuş gerçeklik simülasyonu odası]
C: İstersen, bir holodeck için ricada bulun, belki onun yerine elektrostatik beyin birleştirme seansı alırsın.

S: (L) Belki holodeck denilen şey budur , bu bir ipucu muydu ?


C: Hayır.

S: (L) Olsun, şansımı bir deneyeyim dedim. Tamam, Imbrogno' nun dikkat çektiği şeylerden birisi de; bu
bölgedeki UFO görünmelerini grafiğe dökmüşler ve buldukları şeyse buralarda defalarca tekrar tekrar
ortaya çıkmış oldukları. Sonra adam gidip bu alanları araştırmış ve bulduğu şey , bu bölgedeki dikili
taşların ve taş odaların antik Keltlerle ilişkili olduğu. Şimdi; bu benim kan bağlarının izini sürmekle ilgili
yaptığım çalışmayla bir şekilde ilişkileniyor. Dans etmenin bu taşları şarj ettiği yorumu yapılmıştı. Fakat
bu taş odaların bazıları çok küçük. Benim düşüncem bunların giriş kapıları olduğu yönünde.
C: Tamam.

S: (L) Bu siyah renkli bumerang tipli araçların ortaya çıkmasıyla ilgili hatırı sayılır derecede gözlem olmuş.
Bu taşlar yoğunluklar arası kapıları mı işaret ediyorlar ?
C: Pencereleri.

S: (L) Bu pencereler keyfi ve tesadüfi bir şekilde açılıp kapanıyor mu ?


C: Elektrik fırtınası.

S: (L) Peki bunlar, teknik bir işlem ve müdahaleyle isteğe bağlı olarak açılıp kapatılabilirler mi ?
C: Evet.

S: (L) Keltlerle bu uçan siyah bumeranglar arasındaki bağlantı nedir ?


C: Hiç bir şey.

S: (L) Öyleyse bu taşları dikenlerin Keltler olmasını ve bu taşlar ve odaların da siyah bumeranglarla
bağlantılı olmasını nasıl açıklayabiliriz ?
C: Eğer bir ev inşa etseydin ve sonra bir başkası gelip 220 V luk priz ekleseydi, sonrasında çalışacak bir
giysi kurutma makinasıyla senin aranda nasıl bir bağlantı olurdu ?

S: (T) Birbirinden farklı iki şey. Sen bir ev yapıyorsun, sonra bir başkası gelip bir takım gelişmiş şeyler
ekliyor ve farklı bir şekilde kullanıyor.
C: Kristaller yoğunluk ve boyut pencerelerinin "zaman zaman" açılmalarını sağlarlar ve böylece gözden
kaçıp unutulmuş olanı apaçık ortaya çıkarırlar.
S: (L) Uçan araçlar aslında her zaman oradalar ve taşların kristalik yapısı pencerelerin açılıp onların
görünür olmalarını mı sağlıyor ?
C: Eğer belirli faktörler sağlanırsa...

S: (L) Tamam, Dan Winter hakkında bir şey sormak istiyorum. Yazıları o kadar çok yanlış bilgi ve cehaletle
dolu ki bunu nasıl başardığını anlamak imkansız. (A) 'Kutsal Geometri' ile ilgili dersler veriyor. (L) Bu
adamla buluşmamız faydalı olacak mı ?
C: Tüm dersler faydalıdır.

S: (L) Bu kulağıma pek hoş gelmedi!


C: Tamam, şimdilik iyi geceler.
25 Temmuz 1998 Frank, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Weybon.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Temple Üniversitesi tarih profesörü Dr. David Jacobs'un dünyadışı varlıklar tarafından kaçırılmalarla
ilgili kapsamlı araştırmasını içeren yeni kitabını okudum. [Dr. Jacobs doktora tezini UFO'ların tarihi
üzerine yazdı.] Dr. Jacobs, tüm bu yoğun araştırma yıllarından sonra şimdi, dünyadışı varlıkların ne için
burada olduklarını bildiğini ve endişeli olduğunu söylüyor. Kaçırılma fenomeninin ardındaki başlıca
amacın yeni bir soy yaratmak olduğunu söylüyor. Durum gerçekten bu mu?
C: Kısmen, ama "bütün şey" değil.

S: (L) Başka bir önemli neden daha mı var?


C: Yer değiştirme.

S: (L) Neyin yer değiştirmesi?


C: Sizin.

S: (L) Nasıl yani? İnsanların yerine koymak üzere bir ırk yaratmak mı, yoksa klon veya buna benzer
şeylerle değiştirmek üzere belirli insanların kaçırılması mı?
C: Temel olarak birincisi. Görüyorsun ya, eğer biri yeni bir ırk yaratmak istiyorsa, kitlesel olarak
melezleştirme ve sonra da kitlesel reenkarnasyondan daha iyi bir yol olabilir mi? Özellikle de ev sahibi
tür daima bilgisizse, kontrol altındaysa ve insanı evrenin merkezi sayıyorsa. Tamamen yokediş, fetih ve
değiştirme için ne kadar harika bir ortam, değil mi?

S: (L) Bu yanıt hedefle ilgili diğer sorumu da yanıtlamış oldu. Kitapta Dr. Jacobs belirli ailelerde sürekli
olarak devam eden kaçırılmalar olduğunu söylüyor. Alıntı yapıyorum: "Fetüsün korunması dışında,
gizliliğin başka nedenleri de var. Eğer tüm kanıtların açıkça gösterdiği gibi kaçırılmalar nesiller boyunca
devam ediyorsa ve kaçırılanların çocukları da kaçırılıyorsa, bu dünyadışı varlıkların amaçlarından biri
giderek daha fazla kaçırılmış insanlardan oluşan bir nesil yaratmak demektir. Kaçırılanların tüm çocukları
bu fenomene dahil ediliyor mu? Kanıtlar yanıtın evet olduğunu gösteriyor. Eğer kaçırılmış biri hiç
kaçırılmamış biriyle çocuk yaparsa, çocuklarının hepsinin kaçırılma ihtimali çok yüksektir. Bu da demektir
ki, normal nüfus artışı, boşanma, yeniden evliliklerde, kaçırılanların sayısı nesiller boyunca hızla artacak.
O çocuklar büyüyüp evlendiklerinde ve kendi çocukları olduğunda, evlendikleri kişi kaçırılmış biri olsun
veya olmasın, çocuklarının hepsi kaçırılacaktır. Üreme programının nesiller arası özelliğini korumak için,
kaçırılanların çocuk sahibi olmaya devam etmesi için bunun onlardan gizli tutulmaya devam etmesi
gerekir. Eğer kaçırılanlar bu programın nesiller arası olduğunu bilirlerse, çocuk sahibi olmamayı da
seçebilirler. Bu da programın önemli bir parçasının durmasına neden olur ve o yüzden bunu
engelliyorlar. Gizliliğin son nedeni ise, bu dünyadışı varlıkların üreme programını genişletebilmesi,
toplumu kaplaması için, kaçırılanların kaçırılmamışlarla çiftleşerek kaçırılmış çocuklar dünyaya
getirmesini sağlamak." Bu bana kaçırılmaya eğilimli belirli bir soy olduğu...
C: Daha önce söylemiştik: Nazi deneyi bir "test sürüşüydü", benzerlikleri fark ediyorsun, değil mi?

S: (L) Evet...
C: Size ayrıca "Amerikan Yerlilerinin" Avrupalılarla yaşadıkları deneyimin de mikrokozmik bir önizleme
olabileceğini söylemiştik. Ayrıca, 3'üncü yoğunluk dünyanın 2'nci yoğunluk dünyaya yaptıkları da ipuçları
sunuyor olmalı. Diğer bir deyişle, özel değilsiniz, bakış açınızın öyle olmasına rağmen. Dünya insanlarının
4'üncü yoğunluğa çevrilmesinden sonra da Oryon 4'üncü yoğunluğun ve onların müttefiklerinin sizi
"orada" kontrol etmeyi umdukları konusunda da sizi uyarmıştık. Şimdi tüm bunları birleştirince ne
görüyorsunuz? Şimdiye kadar en azından şunu anlamış olmanız gerekiyor ki, önemli beden değil, ruhtur.
Diğerleri sizi genetik olarak, ruhsal olarak ve psişik olarak beden-merkezli olmaya yöneltti. İlginçtir ki, 4
BH'den 6 BH'ye kadar olanların tüm çabalarına rağmen "bu perde hala kalkmış değil."

S: (L) Şimdi buradaki büyük soru şu: Bu bilgiyle ne YAPMAMIZ gerekiyor?


C: Diğer herşeyde olduğu gibi burada da önemli olan bu bilgiyle ne yapmanız gerektiği değil, bu bilgiye
sahip olmanızdır.

S: (L) Bu projeyle 4'üncü yoğunluk KH'nin planlarını bozma ihtimali var mı?
C: İspanyol Fetihçilerini, İngiliz, Fransız, Flemenk ve Alman "kolonicilerini" yenme olasılığı var mı?

S: (F) Söylediklerini düşündüğüm şeyi mi söylediler? (L) Evet, son derece moral bozucu.
C: Gül Bahçesi mi bekliyordunuz?

S: (L) Eğer durum buysa, neden tüm bunlarla uğraşmak yerine hep birlikte Heaven's Gate tarikatine
katılıp topluca intihar etmiyoruz?!
C: "Bununla uğraşmayı" seçtiniz, öyle değil mi?

S: (L) O seçimi yaparken aklım başımda mıydı, yoksa içiyor muydum?


C: 5'inci yoğunlukta içme yok!

S: (L) Ra'nın kanalı olan Carla Rueckert'le bir süredir yazışıyoruz. Hiçbir şey YAPMAMIZ gerekmediğini,
sadece OLMAMIZ gerektiğini söylüyor. OLMAMIZ gereken şeyin ise sadece sevginin içimizden geçmesine
izin vermek, dünyadışı varlıkları ve herkesi sevmek, eğer yönetimimizi ele geçirirlerse bunu da SEVMEK
olduğunu söylüyor...
C: Varolan herşey derslerdir!!

S: (L) Öğrenilmesi gereken ders nedir?


C: Deneyimler asla sona ermez, sadece dönüşür. Beden-merkezliliğe gerek yok.

S: (L) Bir keresinde 4'üncü yoğunluğa geçişin "eşit bir oyun sahası" yaratacağına dair birşey söylemiştiniz.
O halde, insanlar uyanacak ve insanlarla dünyadışı varlıklar arasında bir savaş olacak...
C: Evet.

S: (L) Eğer bu daha eşit bir oyun sahasıysa, o zaman durum pek İspanyol Fetihçilerine karşı Aztekler ve
Avrupalılara karşı Amerikan Yerlileri gibi olmayacak demektir...
C: Yanlış, o dramadaki herşey 3'üncü yoğunluktaydı. Tavşanlar, fareler, köpekler vs sizinle eşitlenmiş bir
sahada oynamıyor!

S: (L) Bu dünyadışı varlıklar gelen kometleri ve benzer şeyleri biliyorlar mı?


C: Evet.

S: (L) Yarattıkları bu ırkın bu afetlerde hayatta kalmasını mı istiyorlar?


C: Elbette.

S: (L) Peki bu, "hayatta kalacaklar" anlamında mı, yoksa hayatta kalacaklarına İNANIYORLAR anlamında
mı?
C: Her ikisi.

S: (L) Bir keresinde bize bunun "kozmik bir savaş" gibi olduğunu söylemiştiniz. Döngünün bir denge
yaratacağını vs söylemiştiniz. Bunu anlamaya çalışıyorum. Durum "İspanyol fetihçilerine karşı Aztekler
ve Amerikan yerlilerine karşı Avrupalılar"dan biraz daha karmaşık olmalı. Çünkü hikaye bir noktada
değişiyor. Baskı yapılan saldırıya geçiyor. Benzetmeyi daha anlaşılabilir bir çerçeveye sokmaya
çalışıyorum. Kastettiğim şeyi anlıyor musunuz?
C: Hayır.

S: (L) Çünkü kafam karışık. Doğrudan sormadığım şey şuydu: Herhangi birşey yapma şansımız var mı?
C: Hala "daha büyük resmi" görmüyorsun.
S: (L) Daha büyük resim nedir?
C: Ruhlarınız, bilinciniz.

S: (L) Yani, gezegenimize el koyulmasını, insan ırkının fethedilip yok edilmesini deneyimlemek üzere
zamanda bu noktaya gelmeyi seçtik, böylece bunu deneyimleyip, ayrılıp bir şekilde reenkarne olabiliriz,
öyle mi?
C: Hayır.

S: (L) Söylediğinizden bunu anlıyorum! Tek önemli olanın ruhlarımız, bilincimiz olduğunu söylüyorsunuz.
Eğer ruhlarımıza yönelirsek, bedenlerimizden ayrıldığımızda ya aynı yoğunluğa reenkarne olacağız, ya da
bir sonraki yoğunlukta reenkarne olacağız. Başka hangi seçenek var?
C: Ne kadar "yaşamayı" planlamıştın?

S: (L) Normal koşullar altında 70 veya 80 yıl. İyimser ihtimalle.


C: Peki bu uzun mu?

S: (L) Hayır, değil. Kozmik standartlara göre bu kısa bir esinti gibi. Varmak istediğiniz nokta nedir?
C: Bunu biraz düşün. 5'inci yoğunluğa geçen akranların oldu mu hiç?

S: (L) Evet.
C: Neden? Bu nasıl mümkün olabilir?

S: (L) Çünkü öldüler. Bedenleri öldü.


C: Neden?

S: (L) Çünkü bedenleri bunu yaptı.


C: Peki bu "adil" mi?

S: (L) Adil mi?! Sanırım bunu kendileri seçti.


C: Ve...

S: (L) Nereye varmaya çalıştığınızı bilmiyorum!


C: Yalnızca "iyi" deneyimlerin kabul edilebilir olduğu izlenimi altındasın gibi görünüyor.

S: (L) Hayır, yalnızca iyi deneyimlerin kabul edilebilir olduğu izlenimi altında değilim, ama burada biraz
belirsizlik içindeyim. Biz burada sizinle konuşuyoruz. Gelecekteki "biz" olduğunuzu söylüyorsunuz. Biz bu
zaman periyodunda bu gezegendeyiz ve burada olaylar çok garip bir durumda. Büyük bir geçiş oluyor ve
ben sadece tüm bunların anlamını merak ediyorum. Sizinle neden konuşuyoruz? Bunun amacı nedir?
C: Ders bu. Hala anlamıyor musunuz? Ders, dersler, herşey bundan ibaret. Tüm dersler paha biçilmez
değere sahip.

S: (L) Tamam, bu dersleri alıyoruz. Bize neler döndüğünü anlattınız. Bunların etrafımızda olmakta
olduğunu görüyoruz. Bize söylediğiniz şeyin diğer kanıtlar ve diğerlerinin aynı sonuçlara ulaşan
araştırmalarıyla da doğrulanması nedeniyle ikna olmuş durumdayım. Ve LANET OLSUN, BU ÇİRKİN BİR
DURUM! BENİ ANLIYOR MUSUNUZ?! ÇOK ÇİRKİN!
C: Bu senin bakış açın.

S: (L) Chloe'nin geçen gün telefonda söylediği gibi, neye uyanmamız gerekiyor? Tüm bu şeylerin olmakta
olduğunu GÖRMEYE mi uyanmamız gerekiyor?
C: Evet.

S: (L) Tüm bunlara uyanıp görmekle mi ilgili? Tamam, uyanıp bunu gördüğümüzde neden tüm bunlardan
kurtulamıyoruz? Senaryonun ne olduğunu biliyorsun, filmi seyretmen gerekmiyor!
C: Ama o zaman bazı deneyimleri kaçırırsın.

S: (L) Yani burada bulunmamızın amacı yenilip yutulmayı deneyimlemek mi?


C: Hayır.

S: (L) Esaret altında, kontrol altında, laboratuardaki bir kafesteki fareler gibi muamele görerek...
C: Coşku, hatırlıyor musun?

S: (L) Coşku mu?! TABİİ EMİNİM! HEPİMİZ BİR KAZIKTA YANABİLİRİZ! Bunun OLDUKÇA COŞKULU bir
deneyim olduğundan eminim! William Wallace'ın karnını açıp bağırsaklarını çıkardıklarında ve gözleri
önünde o insanları yaktıklarında tam bir coşku yaşadığından eminim!
C: Çok uzun olmayan bir süre önce suratın kaldırıma yapıştı...

S: (L) Bu coşkulu bir deneyim miydi?


C: Evet.

S: (L) Yani "coşkulu" dediğiniz zaman sadece pencereden atlayıp ölmekten mi bahsediyorsunuz?! 3'üncü
yoğunluktaki bakış açısını anlamanız gerekiyor! Burada kaldırımlara çarpacak fazla yüzün yok!
C: Bizim de öyle.

S: (A) Bilginin koruduğunu söylüyorsunuz. NEYE karşı koruyor?


C: Pek çok şey. Bir örnek: Dönüşüm sonrası travma ve kafa bulanıklığı.

S: (L) Demek bilgi bizi dönüşüm sonrası travma ve kafa bulanıklığına karşı koruyor. 4'üncü yoğunluğa
geçişin travmatik ve kafa bulandırıcı olduğunu söylüyorsunuz. 3'üncü yoğunluktan 4'üncüye geçişi mi
kastediyorsunuz, yoksa 3'üncü yoğunluktan 5'inciye geçişi, yani ölümü mü?
C: Her ikisi.

S: (L) Yani şok ve travma içinde olmadığın zaman, kafan bulanık olmadığı zaman daha iyi işlev görüyorsun,
bu mu?
C: Evet.

S: (L) Eğer bir insan 5'inci yoğunluğa geçmeden, yani ölmeden 3'ten 4'üncü yoğunluğa geçerse, bu o
kişinin ölmeden, doğrudan 3'üncü yoğunluktan 4'üncü yoğunluğa geçtiği anlamına gelir, doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Bu nasıl bir his peki? Nasıl bir deneyim...


C: Alice aynalar diyarında.

S: (A) Bilginin travmadan ve kafa karışıklığından koruduğunu söylüyorsunuz. Diğer taraftan herşey ders.
Yani travma da bir ders. Neden bir dersten kaçınmaya çalışıyoruz?
C: Haklısın, bir ders, ama ön bilgin olduğunda o dersi erken ve daha farklı bir şekilde öğrenirsin.

S: (L) Yani bu dersi farklı bir şekilde öğrenirsen, geçiş zamanı geldiğinde bu dersin alınması daha kolay mı
oluyor?
C: Evet. Daha yumuşak.

S: (L) Tüm bunları bilip bununla ilgili birşey yapamamak, inanmadıkları için insanlara bundan
bahsedememek, bunun şokuna maruz kalmaktan kesinlikle daha sıkıntı verici bence...
C: Hayır.

S: (L) Diğerlerine bu tür şeyleri anlatabileceğimi söylüyorsunuz yani?


C: Aktarabilirsin ama bunun incelikli bir şekilde yapılmasını öneriyoruz.

S: (L) Ne kadar incelikli olabilir ki? "Merhaba millet, ham-hum, hapır-hupur kelimelerini biliyorsunuz değil
mi???"
C: Tamamen o şekilde değil, bunu biliyorsun! Çoğunluk yenmiyor, sadece manipüle ediliyor. Bilgi çok
ilginç şekillerde korur. Sizin yoğunluğunuzda matematik, sadece seçilmiş az sayıda insanın öğreneceği
şekilde "öğretiliyor." Ve matematik tüm yaratımın dilidir. Örneğin cebir gibi ileri matematik çalışmaları,
madde ile antimadde evrenleri arasındaki kapıların kilitlerinin anahtarını sunar. Mevcut olanlar arasında
hala öğrenmeye ihtiyaç duyanların cebiri öğrenmesini öneriyoruz.

S: (L) Burada mevcut olan herkese cebiri öğrenmesini tavsiye ediyorsunuz...


C: İhtiyaç duyanlara.

S: (L) Madde ile antimadde evrenleri arasındaki kapıların kilitlerini açacağımızı mı söylüyorsunuz?
Söylediğiniz şey bu mu?
C: Belki...

S: (L) Dünyadışı varlıklar bu gezegene el koyduğu ve herkesi hatır hutur yemeye başladıkları zaman
kesinlikle bu gezegende takılmak istemiyorum!
C: Hatır hutur yemek mi? Lütfen!!

S: (A) Birleşik Alan Teorisi hakkındaki önceki celseye değinmek istiyorum. 1969'a dönmem gerektiğini
söylemiştiniz. 1969'daki özel bir noktayı, kavşağı hatırlamaya çalıştım. Neydi bu kavşak? Hiçbir şey
hatırlayamadım. Bir ipucu verebilir misiniz? Neydi? Hangi aydı?
C: Ağustos.

S: (L) Wroclaw'da mıydı?


C: Evet. Lodz.

S: (A) Kardeşimin oturduğu şehir. Belki, evet... 1969'da oradaydım. Evet, doğru. "Kalbimde bir Rus"
olduğumu söylerken kastettiğiniz şeyin ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Araştırdın, muhteşem insanlarla etkileşimde bulundun... Hamburg...

S: (A) Evet, doğru, ama bunun anlamı nedir?


C: Aslında şimdi olan geçmiş üzerinde düşünüldüğünde, ifşaların kapısı açılır.

S: (A) Bu yanıt, "Rus" olma konusu ve bir araştırma için Hamburg'a gitmeyle mi ilgili?
C: İlgili teorik veya hipotetik prensipler hakkındaki Rusça kitaplar? Hamburg? Araştırma? Evet ama bu
yalnızca bir ipucu ve tüm verebileceğimiz şey. Yoksa gerçekten önemli birşeyi keşfetme şansını
kaçırabilirsin.

S: (L) Tamam, bunun üzerinde çalışacağız.


C: Işık direklerinin olduğu yol Arkadiusz... İyi geceler.
1 Ağustos 1998 F___, Laura, Ark

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Yorta.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu akşam ilginç bazı sorularımız var ama başlamadan önce kişisel bir soru sormak istiyorum. Uygun
mu?
C: Evet.

S: (L) A___'nın derisinde sedef hastalığına benzer izler çıktı. Bu gerçekten düşündüğümüz şey mi?
C: Mayasıl.

S: (L) Uygulayabileceğim etkili bazı terapiler söyleyebilir misiniz?


C: Terapilerden daha önemlisi davranışlar.

S: (L) Ben veya o, ne tür davranışlarda bulunabiliriz? Ne anlamda davranışlar?


C: A___ protozoa dolu yüzeylerle yakın teması seviyor.

S: (L) Hmm, davranışlar. Tamam.


C: Hayvanlar, çamur vs, anladın mı?

S: (L) Evet. Bunun için yapabileceğim şey temizliğe dikkat etmek, gittiği, oturduğu, oynadığı yerleri daha
dikkatli kontrol etmek, doğru mu?
C: Aynen öyle.

S: (L) Sadece bu mu? Birşey yapmam gerekiyor. Sadece benim programım mı?
C: Evet ve karbonat merhemi.

S: (L) Başka birşey?


C: Hayır.

S: (L) Çok teşekkür ederim. Önceki bir celsede kahverengi cüceyle ilgili ilk konuşmada, ikiz yıldızı bir
elektrona benzettiniz. Elektron tartışmasında elektronun çekim yaydığını söylemiştiniz. Yakın bir
zamanda bu ikiz yıldızın ışınımı olmadığını söylediniz. Peki çekim yayıyor mu?
C: Radyasyon skalanın alt ucunda ve çekim mevcut.

S: (L) İkiz yıldız sistemleri arasındaki etkileşimler hakkında birşeyler okuyordum ve ikiz bir yıldız birincil
yıldızına yaklaştığında birincil yıldız ondan birşey "alır" deniyor. Hatta küçük olan yıldızdan büyüğe doğru
gazların akışının fotoğrafları bile var. Bu sistemde de durum bu mu?
C: Öyleydi.

S: (L) Artık durum öyle değil yani?


C: Yok denecek kadar az.

S: (L) Güneşin çekirdeğinde bulunduğu ve bir şekilde güneşin iç sıcaklığını düzenlediği söylenen WIMP'ler
ya da zayıf etkileşimli ağır parçacıklar hakkında birşeyler okudum. Bu WIMP'ler gerçekten mevcut mu?
C: Hayal edilen herşey mevcut.

S: (L) Bu pek faydalı bir açıklama olmadı. Ayrıca bu kitapta, güneş çekilip küçüldüğü zaman güneş
patlamalarının daha az olduğu veya hiç olmadığı, güneşin çekilmesinin ışınımı arttırdığı çünkü daha sıcak
bir şekilde yandığı ama dünyadaki iklimin soğuduğu söyleniyor...
C: Çekimsel olarak ilişkili.

S: (L) Hava çekimle mi ilişkili?


C: Dünya yıllık olarak o kadar sapmayabilir.

S: (A) Lodz ile ilgili ipuçları ararken tanıdığım Lodz'lu birinin internet sayfasına denk geldik. Işıktan hızlı
parçacıklar hakkında spekülasyonlarda bulunuyor. Temel hipotez, nötrinoların aslında ışıktan daha hızlı
seyahat ettiği. Bu doğru mu?
C: Bu hiper uzaya bir kapı açıyor.

S: (A) Bu konunun araştırılması mı?


C: Yakın.

S: (A) Yoksa nötrinoları kullanmak mı?


C: Solucan deliklerinin yolundakilerle birleştir.

S: (L) "Işık direklerinin olduğu yol" derken güneşin kutuplarını mı kastetmiştiniz? (ç.n.: önceki celsede
"direk" diye çevirdiğim "pole" kelimesi aynı zamanda "kutup" anlamına geliyor.)
C: Araştır.

S: (L) "Kalbinde Rus olmak"tan bahsettiniz. Güneşin kalbindeki ışıktan hızlı parçacıklara, yani nötrinolara
bir atıf mıydı bu?
C: Eğer öyleyse bir Rus bilimadamını arayın.

S: (A) O bilimadamı Sakharov mu?


C: Sakharov!

S: (A) Bu benim yaptığım o araştırmayla...


C: Evet. Ve Sakharov bildirilenlerin dışında nedenlerle sansürlendi.

S: (L) Son zamanlarda seyrettiğimiz "Sphere" (Küre) ve "Event Horizon" gibi bazı filmlerde karadeliklere
giren ve sonra tekrar ortaya çıkan ama çok garip durumlrın olduğu uzay gemileri var. Bir karadeliğe giren
uzay gemisi fikri zihnimi kurcalayan birşey. Bir karadeliğe giren bir birey veya uzay gemisinin
deneyimleyeceği şeyin ne olacağını öğrenmek istiyorum.
C: Parçalanma ve anti-madde enerjisine çevrim.

S: (L) Yani başka bir evrende ortaya çıkmıyor, değil mi? (A) Çıkıyor.
C: Çıkıyor ama madde olarak değil.

S: (L) Birşey bir karadeliğe girdikten sonra parçalanmadan tekrar madde evreninde ortaya çıkabilir mi?
C: Hayır.

S: (L) Yani bir kez karadeliğe girince, sayonara, asta la vista, öyle mi?
C: Yıldızlar da bu nitelikte geçitlerdir.

S: (L) Yani bizim yıldız olarak algıladığımız şeyler anti-madde evrenindeki karadelikler olabilir mi?
C: Hayır, pencere.

S: (L) Peki eğer o diğer evrende, bize karadelik olarak görünen şeyin öbür tarafında yaşıyor olsan,
karadelikler sana ne olarak görünürdü?
C: Açıklanamayacak kadar karmaşık.

S: (L) Bir referans verin...


C: Sorun da bu! Hiçbir referansın yok.

S: (A) Hiper uzaydan bahsettiniz. Hiper uzay nedir?


C: 4'ten 7'ye kadarki yoğunluklar. Ama 4'üncü yoğunluk hiper uzayı "geçitte yaşayış" olarak algılar.
S: (L) O iki filme dönecek olursak... "Sphere" filminde Pasifik'in dibinde bulunan dev bir UFO vardı.
Pasifik'in altına gittiği söylenen o dev UFO'yla ilgili hikayelere neden olan şeyin bu kitap ve film olup
olmadığını merak ediyorum...
C: Belki.

S: (L) O hikayenin bir doğruluğu var mı, yok mu?


C: Söylenti doğru olabilir ama özelliği farklı olabilir.

S: (L) Çıktı almak üzere hazırlarken bazı transkriptleri de okuyordum. Bir keresinde "çok güçlü" KH
güçlerinin beni kaçırdığını ve programladığını söylemiştiniz. Eğer beni kaçırdılarsa neden beni geri
bıraktılar?
C: Başka türlüsünü mü beklerdin?

S: (L) Bana bir programlama yapmaya çalıştıklarını ama bunun işe yaramadığını, BH güçlerinin müdahale
ettiğini söylemiştiniz. Biraz kafam karışık. Eğer onlar için öylesine bir tehditsem neden beni geri
bıraktılar? Normal koşullar altında sonsuza kadar ortadan kaybolabilirdim de!
C: Hayır.

S: (L) Bunu engelleyen şey neydi?


C: Kapanma.

S: (L) Neyin kapanması?


C: Meditasyon ve hipnoz yoluyla araştırman en iyisi.

S: (L) Yıldızların birer geçit olduğunu söylüyorsunuz. Spesifik olarak neyin geçitleri? Ne geçidi? Veya
neyden neye geçit?
C: Başka bir boyuta ne dersin? Hatırla, yoğunluk ve boyutsal kavramlar kesişiyor. Yoğunluk seviyesi daha
ziyade bilinçli farkındalıkla ilişkili ama boyutlar bilince ve diğer herşeye ev sahipliği yapıyor.

S: (L) Yani bir yoğunluk seviyesi içinde bir dizi "evin" olabilir ve yine başka bir yoğunluk seviyesinde yine
pek çok başka ev dizisi olabilir, öyle mi?
C: Yakın.

S: (A) Yoğunluk kavramı Sakharov'un yaptığı şeyle mi ilişkili?


C: Yakın. Hiper uzayı 4'üncü boyut olarak düşün.

S: (L) Biraz ilgisiz bir konuda birşey sormak istiyorum. TR ve JR'nin mevcudiyetini desteklediğiniz pek çok
durum oldu. Hatta bu bazen perspektif çatışmaları içerse de... Tallahassee'ye taşınma kararlarının
nedenini merak ediyorum...
C: Finansal

S: (L) Yani ya çok para kazanacaklar ya da herşeylerini kaybedecekler, öyle mi?


C: Açık.

S: (A) Onlar buradayken sorduğum belirli soruların yanıtlanmadığı izlenimini edindim. Bu doğru mu?
C: Belki.

S: (L) Neden?
C: Bireylerin sahip olduğu kavramlar enerjileri etkiliyor.

S: (L) Enerjiyi etkileyen şey bizim kavramlarımız mı, onların kavramları mı?
C: Örtüşüyor.

S: (L) A___'nın durumuyla ilgili bir kontrolde bulunmak istiyorum. İyi mi?
C: Evet.
S: (L) Bu kadar mı?
C: Eğer tüm soracağın buysa.

S: (L) Benim bakış açımı herhangi bir şekilde anlayabiliyor mu?


C: Hayır.

S: (L) Bana hala kızgın mı?


C: Hayır.

S: (L) Nasıl hissediyor?


C: Diğerleriyle meşgul.

S: (L) Geçen gün A.J.'nin gelip mahkemeye katılabileceğini düşündüm. Bunun olma ihtimali nedir?
C: Düşük.

S: (L) Boşanma oturumuyla ilgili herhangi bir sorun yaşayacak mıyız?


C: Endişe gereksiz, sadece bir kerede bir adım atmaya dikkat edin.

S: (L) Evet, ama bize sürekli beklenmeyeni beklememizi, onları başımızdan savabilmek için birşeylere
hazırlıklı olmamız gerektiğini söylüyorsunuz. Eğer bu bir olasılıksa buna hazırlanmak isterim...
C: Durumdan hoşnutsuz musun?

S: (L) Hayır, hoşnutsuz değilim. Sadece herhangi beklenmedik, garip şeylere, bize sürekli olan
beklenmedik tuhaf şeylere hazırlıklı olmak istiyorum.
C: O zaman hazırlıklısın.

S: (L) Hazırlıktan bahsetmişken, J___'ye postaladığımız bisiklet anahtarına ne oldu?


C: Düştü.

S: (L) F___'nin kan grubunun B-negatif olmasıyla ilgili birşey sormak istiyorum. F___ dünyadışı melez bir
varlık mı?
C: Açık.

S: (L) Çok yardımcı oldunuz!


C: En iyisi keşfetmeniz.

S: (A) Bir dünyadışı melezi olmanın test unsuru nedir? Dünyadışı melezi olanlar bir kan grubundan da,
diğerleri da başka bir kan grubundan mı?
C: Kesin ölçütler değil ama bu nitelikteki kişiler dünya standartlarına göre anormal, anlamsız, bağlantısız
tavırlar gösterebilir. Ama bu konunun en gerçek doğası henüz keşfedilmiş değil.

S: (L) Pazartesi günü okul yönetim kurulundan biri gelecek. Onunla herhangi bir sorun yaşayacak mıyım?
C: Bekle ve gör.

S: (L) Dr. Jacobs'a göre ve geçen hafta bize söylediklerinize göre bu gezegende tamamen bitik
durumdayız.
C: Hayır.

S: (L) Seçeneklerimiz nedir?


C: Belirsiz soru.

S: (L) Biliyorum. Ama bu soruyu sormanın başka bir yolu yok gibi görünüyor...
C: Bilgi korur. Hatırla, bilgiyle sınırlar kalkar.

S: (L) İyi güzel ama zamanında yeteri kadar şey öğrenebilecek miyiz acaba? Kendimi bir yarışta gibi
hissediyorum.
C: Hayır.
S: (A) Lodz hakkında birşey sormak istiyorum. Şimdi bir ipucu elde ettik mi, ve...
C: Doğru iz üzerindesin.

S: (A) Sakharov'la ilgili olarak... mekan, zaman ölçüsünün işaret değiştirebilmesi, mekan/zaman
geometrisinin bir tür singülerite oluşturması, metrik tansörün cebirsel yapısını değiştirmesi teorisi...
Bunu bir noktada yoğunluğun değişmesiyle ilişkilendirmeye çalışıyordum ve...
C: Evet. Sakharov yanıtın pentagonda (ç.n.: beşgen) olduğunu biliyordu.

S: (L) Bir devlet binası anlamında pentagon mu, yoksa geometrik bir yapı olarak pentagon mu?
C: Sence aradaki bağlantı nedir? Pentagon neden pentagon?

S: (L) Bilmiyorum. Neden?


C: Yanıtlar kavrayışınız dahilinde.

S: (L) Kavrayışımız dahilinde derken, bu beş parmağımızla mı... (A) yoksa beşinci boyutla mı...
C: Evet, ve sahip olduklarınız.

S: (L) Sahip olduklarımız mı?


C: Anahtar bu odada ve ofisinde. Ama tek anlamı bu değil. Araştırmana yoldaşları arayarak başlamanı
öneriyoruz.

S: (L) Aynayı mı kastediyorsunuz?


C: Hayır.

S: (L) Commander X kitabını mı kastediyorsunuz?


C: Belki...

S: (L) Matrix kitapları?


C: Belki...

S: (L) İnternet?
C: Belki...

S: (A) "Evet" yanıtı yoğunluk değişimine ve bunun Sakharov'un üzerinde çalıştığı şeyle ilişkisine dair mi?
Ve bunun Kaluza Klein teorileriyle bağlantısı...
C: Her ikisine.

S: (L) Bu celseyi temize çekip okuyana kadar ve bir anlam çıkarana kadar beklememiz gerekecek sanırım...
C: Geometri... beşgen ve altıgen, cebir denklemleri...

S: (A) Beşgen, altıgen, cebir denklemleri... (L) Beşgen ile altıgen arasındaki bağlantı nedir?
C: Keşfet.

S: (A) Fizikte ve matematikte üç boyutlu uzayda belirli işlemleri sembolize etmek için bir üçgen çiziyoruz.
4 boyutlu uzaydaki dalga denklemlerini simgelemek için kare çiziliyor. 5 boyutlu uzaydaki denklemleri
simgelemek için beşgen çiziliyor. 6 boyutlu uzaydaki denklemleri simgelemek için altıgen çiziliyor.
C: İyi geceler.
8 Ağustos 1998 Frank, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Fimoho.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Başlangıç olarak geçenlerde gördüğüm bir rüyayla ilgili sorumla başlamak istiyorum. Rüyayı tekrar
anlatmam gerekiyor mu, yoksa doğrudan yorumlarınızı söyleyebilir misiniz?
C: Anlatış şekline göre değişebilir.

S: (L) Tamam, çok sayıda odası olan, pek çok insanın bulunduğu şato tipi bir yerdeydim. Odalardan
birinde, ki bir tür ana odaydı, "Ailenin Başı" gibi biri vardı. Orada mevcut herkesin, ailenin başıyla daha
güçlü veya daha zayıf şekillerde ilişkili "aile üyeleri" olduğunu anladım. Bu kişi büyük bir koltukta
oturuyordu, etrafı bir sürü insanla çevriliydi ve bir faaliyet vardı. Onun etrafında olan bir faaliyet ama o
herhangi birşeye çok fazla ilgi göstermiyordu. Sıkılmış mıydı yoksa hasta mıydı anlayamadım. Etraftaki
insanlar arasında fısıldaşmalar, bazı planlar ve daha alt planlar vardı. "Ailenin Başı"nı öldürmeye yönelik
bir plan olduğunun farkına vardım. Dehşete düştüm ve ne olursa olsun onun yanına gidip, planı söyleyip
ona yardımımı sunmaya karar verdim. Bunu yaptığım zaman bu sanki ona yeni bir hayat verdi. Ona
verdiğim bilgiden sonra keyfi yerine geldi ve etrafında olan bitenle daha ilgili hale geldi. Bizi birlikte
yemek için özel bir odaya davet etti. Bu adamla ilgili tuhaf şey ise, sürekli siyahla beyaz arasında değişiyor
olmasıydı. Bir dakika saf Ari tipindeyken, bir sonraki dakika bir Mısırlı gibi görünüyordu. Dikkat çekici
şeylerden biri, siyah olsun beyaz olsun cildinin berraklığıydı. O odaya gittik. Küçük, samimi bir odaydı. İki
penceresi vardı. iki küçük ikiz çocuk vardı. Kız çocuğuydular sanırım. Onlar da bizimle birlikte geldi.
Onların onun çocukları olduğunu biliyordum. Onlar da bir siyah, bir beyaz oluyorlardı. Masaya oturduk.
Tabaklar ve yemek sadeydi. Hatta o kadar sadeydi ki ona bununla ilgili bir soru sordum. Bana diğer tüm
o ihtişamın hiçbir şey bilmeyenlere yönelik bir izlenim yaratmak için olduğunu, "Soyun Üyeleri"nin ise
yedikleri konusunda ve kişisel alışkanlıkları konusunda dikkatli olma sorumluluğu taşıdığını söyledi.
Yemeğimizi yedik ve koruma eşliğinde aracımıza geri götürüleceğimiz söylendi. Çünkü dönüp kendimi
bir görev için hazırlamam gerekiyordu. "Doğru olanı" yapma kararımdan dolayı, "seçilmiş" kişi olduğumu
kanıtlamış olmamdan dolayı, bir şekilde onların "mirasçısının" ben olacağım söylendi. Aracımız bir yolun
sonuna bırakılmıştı... Gelişte o yolu yürümüştük ve sonra da şatoya mucizemsi bir şekilde "sokulmuştuk"
ve şimdi de aracımıza geri götürülmemiz gerekiyordu. Dönüşte tehlikeler olabileceği konusunda
uyarıldık. Eve dönüş yolunda bir tehlike ihtimali vardı ama sorunsuz olarak döndük ve bu sefer
gelecekteki bir işaretin beklenmesi gibi bir durum vardı. Gerisi belirsizdi ve uyandım. Bana bu rüya
hakkında ne söyleyebilirsiniz?
C: Ölüme yakın deneyim çözümü gösteriyor.

S: (L) Ne çözümü?
C: Yanlamasına yorumlamaya çalış.

S: (L) Yanlamasına mı?


C: Sabır faydalı olur elbette, baskı değil.

S: (L) Diğer tuhaf birşey ise, o rüyadan birkaç gün sonra Kutsal Kase'yle ilgili olarak aldığımız bu kitapta
siyah ve beyaz arasında değişen insanlarla ilgili rüyalardan bahsediliyor olmasıydı. Saksağan gibi, bu
kavramı, iyi ile kötü vs arasındaki dengeyi temsil eden kuşlardan bahsediliyordu.
C: Konu dengeli bir döngüde kendini sunuyor. Siyah veya beyazdan birini seçmeye yönlendirildiğinde
ortadaki gri alanı ara.

S: (L) Bu konuda başka birşey?


C: Hayır.
S: (L) Bir sonraki konu buradaki bu fotoğraf. Bunun bir ruh fotoğrafı veya bir "zaman" fotoğrafı olduğu
söyleniyor. Fotoğrafı çeken, adını vermeyen kadın, o fotoğrafı çekmesini ona Pleiades'lilerin söylediğini
iddia ediyor. Fotoğraf tab edilince görünenlerin de İsa, Aramatyalı Yusuf, İsa'nın kardeşi James ve Simon
Peter olduğu iddia ediliyor. Şöyle deniyor: "Bu fotoğraf bir adamın, tarihin akışını sonsuza kadar
değiştiren büyük kararının resmi olabilir mi?"
C: Fotoğraf "Jesus Christ Superstar" filminden bir sahne. Videodan alınmış bir kare.

S: (L) Bu cevap bu konuyu kapatmış oldu! (A) Bugün MUFON toplantısına gittik ve geç gelip toplantıyı
bölen tuhaf bir kadın vardı. Benim teorime göre o kadın bir tür casus veya ajandı. Bu doğru mu?
C: Bu tür toplantılardaki en büyük sorun duygularla ilgili, casuslukla değil.

S: (L) V.B___'nin senaryosunun bir tekrarı gibiydi...


C: Hatırla, daha önce de söylediğimiz gibi, önemli olan araçlar değil, daha ziyade onlar üzerinden çalışan
güçler.

S: (A) Tamam. Kadının duygusal olmasını ve birşeyler söylemeyi çok istemiş olmasını anlıyorum.
Clearwater'da Polaroid bir fotoğraf makinesiyle çektiği Bakire Meryem fotoğraflarıyla ilgili garip
hikayeler anlattı. Bunun hakkında yorumda bulunabilir misiniz, ve bahsettiği o piramitler ve fotoğraflar
hakkında?
C: Yalnızca duygusal tepki.

S: (L) Oraya gidip ilginç birkaç fotoğraf çekip çekemeyeceğimize bakmak faydalı olur mu?
C: Hmmm... "Uzaylı kardeşler" ile ilgili son gelişmeleri öğrenmek için M___ ile iletişime geçmeniz daha
iyi olur.

S: (L) Vaktimizi boşa harcamaz yani, öyle mi?


C: Marie M.'nin biraz yardımı olur...

S: (A) Tevrat'ın Şifresi adlı kitapla ilgili birşeyi öğrenmek istiyorum çünkü tüm bunlar tamamen asılsız
temellere dayalı olabilir...
C: Eğer yeterince aranırsa herhangi büyük bir eserin "şifreler" içerdiği bulunabilir...

S: (L) Profesörün tam olarak ne yazdığını bilmiyoruz çünkü kitabı muhabir yazmış, araştırmacı değil.
Ayrıca İbraniceyle ilgili olarak da bazı sorunlar var. Tam şifre uymadığı zaman birkaç harf veya kelimeyi
veya satırı atlayıp şifreyi uydurduğu suçlaması var. Yani oldukça tartışmalı bir durum.
C: Tüm isabet iddiaları olaylardan sonraydı.

S: (L) Kitaptan bahseden kadın tüm "bulguların" olaylar olduktan sonra şifrelerle ilişkilendirdiğinden
bahsediyordu. Adamın kitapta herhangi kehanette bulunduğunu sanmıyorum. (A) Bu şekilde kehanette
bulunulabilir mi?
C: İstenirse.

S: (L) Bu doğru olduğu anlamına gelmez! (A) Tamam. Bilgi alma yöntemiyle ilgili bir soru sormak
istiyorum. Daha fazla bilgi aktarabilecek daha iyi bir bağlantı aracı bulmamız gerektiği söylendi.
Psikomantiyumdaki deneylerimizde bir başarı elde edemedik...
C: Çünkü doğru bir şekilde yapmadınız.

S: (L) Herşeyi söylediğiniz gibi yaptığımı düşünüyordum.


C: Işık siyah derinliği yeterince aydınlatacak şekilde yerleştirilmeli. Ayrıca odanın gevşenmiş meditatif
hali teşvik edecek kadar büyük olması gerekiyor. Ayna görüntüsünde hiçbir iz veya dalga olmamalı. Son
olarak, sabrınız çok güçlü ve beklentiniz mümkün olduğu kadar düşük olmalı.

S: (L) Kullandığımız küçük odanın biraz fazla küçük olduğunu söylüyorsunuz...


C: Küçük odayı önermemiştik.

S: (L) Odanın büyüklüğünün ne kadar olması gerekiyor?


C: 10 x 10 x 8.
S: (L) Bu neredeyse tam bir oda!
C: Evet. Bir odanız kullanılmıyor...

S: (A) Bana göre odaya bir soruyla girilmeli ve bir yanıtla çıkılmalı. Sürekli beklenip durulmamalı...
C: Sevgili Arkadiusz, hayal gücünün Akaşik kayıtlara giden köprü olduğunu biliyorsun.

S: (L) Söylediği şey Akaşik kayıtlara giden bir köprü mü? Bu tür fikirleri olduğunda bunlar önemli ipuçları
olabilir mi?
C: Güzel!

S: (A) Sean David Morton tarafından kanallanan Vajra materyalini okuyoruz. (L) Gelecekteki kendini
kanalladığını söylüyor ve gelecekteki kendisi de kendi torunu oluyormuş. Tibet "Zaman Transferi"
tekniğini kullandığını söylüyor. Geçmiş hayat regresyonu yerine gelecek hayat progresyonu. Zaman
"kuanta"sı değil de zaman "kuinta"sından bahsediyor. Kanal durumuna o şekilde giriyormuş.... İddiasına
göre ölümünü ve yeniden doğumunu deneyimlerken çeşitli isteri nöbetleri geçiriyor. Bu süreç hakkında
yorumda bulunabilir misiniz?
C: Kulağa eğlenceli geliyor!

S: (L) Söylediği şeyler doğru mu?


C: Herşey kutsandığında "doğru" ve yanlış birdir.

S: (L) Bu yanıtın bize hiç bir yardımı olmadı!


C: Tüm gelecekler mevcut. Sonsuz.

S: (L) Neyse, bu adam aynı zamanda dünyaya bir kometin çarpmasından ve "Seçilmiş"in ya da "Dünya'nın
Kraliçesi"nin, yani Emanüela'nın doğumundan bahsediyor. Bu Emanüela da "yeni Mesih" oluyormuş.
Adının "Morton'un Evinin Vajra'sı" olduğunu söylüyor. Bahsettiği Kraliçe, gökte tüm UFO'ların göründüğü
gün doğuyor. Bunun kometin dünyaya çarpmasından sonra olduğunu söylüyor. Nükleer savaştan sonra.
Gezegenin çarpık bir yörüngede 7-8 yıl bulutlar ve karanlık içinde gezinmesinden sonra. Bu
"gözlemcilerin" tarihe müdahale etmediğini, çevreyi, atmosferi "temizlediğini" söylüyor. İnsanlığa ümit
vermek için de bir gün boyunca kitlesel olarak görüneceklermiş. Aynı zamanda Dünya'nın ve Ay'ın
yörüngesini dengeleyerek herşeyi tekrar uyum içine koyacaklarmış. Tabii tüm bunları tarihe müdahale
etmeden yapıyorlar! Bu "Seçilmiş" kişi İngiltere'de, Stonehenge'de doğuyor ve "Beyaz Bufalo Buzağısı
Kadın" olarak biliniyor. Şu tanımlara bak! Neyse bu kadın "Kraliçe", "Lider", "Emanüela". Büyük bir
teknolojisi varmış ve maddenin yeniden düzenlenmesiyle ilgili şifreleri çözebiliyormuş. Sembolleri Anka
ve Ra'yla ilgili bir şey, ki bunları Ahit Sandığı'ndan enerji kanallamada, belirli madde türleri oluşturmada
kullanıyormuş. Çok erken bir yaşta kraliçe olmuş. Beş yaşında Mesih Bilinci'ne ulaşmış ve yedi yaşında
kabul edilmiş ve taç giymiş. Ve böyle devam ediyor. Ne düşünüyorsunuz?
C: Bu "Vajra Ruhu" büyüleyici biri gibi görünüyor; belki de aylak bir hayalci.

S: (L) İnsanları kandırıyor mu yani? Uydurma mı?


C: Evet. Urantia'ya gidip Atlantis Kristalleri yaratmadığına şaşırdık. Anladın mı? Adam tam bir ahmak!

S: (L) Bu şimdiye kadar söylediğiniz en kesin şeydi. Tamam, mail listesinde bu adamın ekonomik çöküşle
ilgili tahminlerini okuyan bazıları bunun hakkında şeyler sormuş. Tabloit gazetelerin birinde ekonomik
çöküşle ilgili bir tahmin vardı. (F) İki haftada bir bu tür haberler yayınlamaya devam ederlerse yakında
haklı çıkarlar! (L) İyi bir nokta! Çok yakında bir ekonomik çöküşle karşı karşıya olup olmadığımızı söyler
misiniz?
C: Ancak bu tür şeylere karar veren güçler tarafından istenirse.

S: (L) Bu yıl bir çöküş yaratmaya karar verme ihtimalleri nedir?


C: Artık "ekonomik çöküş" kavramı kullanılmıyor. İnternette gördüğün şeyleri incelerken daha dikkatli
olmanı öneriyoruz.

S: (L) Bunu sormamın nedeni bunu bana başkalarının sormuş olmasıydı ve sanırım bazıları o adamın
kaçığın biri olduğundan şüpheleniyor zaten...
C: Şüphelenmek?!?

S: (L) Sıradaki soru: Val'in sayfalarından bazı bilgilerin çıktısını aldık. Clinton vakasının giderek
büyüyeceğinin ve mahkemeye verilme olasılığı olduğunun söylendiği bölüm.
C: Mahkemeye verilme, planlı bir suça dair resmi bir suçlama anlamına gelir. Büyük ölçüde kamu
reaksiyonuna bağlı ve bu da büyük ölçüde olumsuz olacaktır.

S: (L) Clinton'un yalan söylemekle suçlanması fikrine halkın göstereceği reaksiyonun mu olumsuz
olacağını söylüyorsunuz?
C: Siyasi faaliyet alanınızda olan herşey politika dünyasının birşeylerle meşgul tutulmasına yönelik olaylar
yalnızca.

S: (L) Şu anda halkın duygusal durumuna göre Kenneth Starr bir cadı avında. Bunun insanların gerçekten
umrunda olduğunu sanmıyorum aslında. Starr'ın iddia ettiği gibi Clinton kaçmaya mı çalışıyor ve
gerçekten iddia ettiği kadar ahlaksız mı?
C: Evet ama ne olacak?!? Bunların hiç birinin sizin dünyanızın kontrolüyle ilgisi yok. Kontrol tamamen
gizli çevrelerde gerçekleştiriliyor.

S: (L) Clinton'un indirilmesinin amacı ne olabilir?


C: Dikkat saptırıcı.

S: (L) Neyden saptırıcı?


C: Gerçekten önemli olan herşeyden.

S: (L) Süresi dolmadan görevden alınma ihtimali nedir?


C: Düşük ama bunun hiçbir önemi yok.

S: (L) Lewinsky'yi bu araştırmada işbirliği yapmaya yönelten şey nedir?


C: Soruların faydalı değil.

S: (L) Tamam, demek bunun arkasındaki güçler kendi bazı nedenleriyle bu oyunu oynuyorlar ve bunu
burada bırakıyorum. (A) Dan Woolman isimli birinin hazırladığı "In Search Of" diye bir web sitesi var. Bu
adam eski bir fizikçi, eski bir devlet görevlisi ve eski bir NASA görevlisi. Bu görevlerinden ayrıldıktan sonra,
39 yaşında bir felç geçirmiş ve bunun ardından UFO'lar, Ekin Çemberleri ve bu tür şeylerle ilgili tüm
verileri topladığı bu web sitesini başlatmış. Geçirdiği felçle ilgili ne söyleyebilirsiniz? Marinov ve diğerleri
gibi mi? Felcin ardındaki faktör neydi?
C: Olayın doğruluğuna dair bir kanıt aramanı tavsiye ediyoruz.

S: (L) Felç geçirmediğini mi söylüyorsunuz?


C: Söylediğimiz şey, ne yazık ki internet kaynaklarınızın büyük ölçüde doğrulanamaz nitelikte oluşu.

S: (L) Yani kimliğiyle ilgili olarak da aslında hiçbir şey bilmiyoruz. Buna ekleyeceğiniz herhangi birşey?
C: Hayır.

S: (L) Peki o web sitesinin ardındaki motivasyon nedir?


C: Ego.

S: (A) Önceki celselerdeki soruları ve konuları düzenlemeye başladım ve bununla ilgili bazı sorunlar
yaşıyorum. Bundan sonraki soruları nasıl hazırlayacağımı, nasıl düzenleyebileceğimi, hangi bağlantıyı
veya ipucunu esas alacağımı bilemiyorum. Bundan sonraki sorularımızı hazırlama ile ilgili olarak biraz
yardım veya ipucu alabilir miyiz? Belki zaten yolunda gidiyordur ama eğer daha iyi olması için
yapabileceğimiz birşey varsa bir ipucu rica ediyorum.
C: Geri çekildiğinde yanıtlar gelir ve endişe etme.

S: (A) Geri çekilme derken neyi kastediyorsunuz?


C: Geri gitmek.
S: (A) Ekin çemberleri üzerinde durmayalı epey zaman oldu. Bunun çeşitli nedenleri vardı ve en önemli
neden de zaman yetersizliği. Şimdi giderek daha fazla zamanım oluyor. Bu ekin çemberi konusu üzerinde
çalışmam gerekiyor sanırım. Bunların şifrelerini çözmem gerekiyor. İnternette ekin çemberlerinin
kodlarının çözülmesine dair birşeyler aradım. Art Bell sitesinde Hoagland ile yapılmış bir görüşme var ve
bu adam herşeyin şifresini çözdüğünü söylüyor. Her neyse, üç boyutlandırma fikri var ve sanırım sizin de
söylediğiniz şey buydu. Peki bu üç boyutlu hale getirmeden sonra ne yapılması gerekiyor? Bazı ekin
çemberlerinin anlamını bizim için yorumlamıştınız. Ben yorumladığınız ekin çemberlerinin bir tür alfabe
görevi görebileceğini, diğerlerinin analiz edilmesinde kullanılabileceğini düşünüyorum. Gama
spektrumlarını incelemek için kullandığımız programın bu amaçla kullanılabileceğini düşünüyorum. Bu
fikir doğru mu, yoksa ilerlemeyi engelleyecek olan, kaçırdığımız birşey mi var?
C: Birşeyi kaçırmıyorsun ama belki kendi yeteneklerine yeteri kadar güvenmiyor olabilirsin. Sadece
çalışmalarına devam et ve hata yapmaktan korkma.

S: (A) Yani bu konuda söyleyeceğiniz başka birşey yok?


C: Zihninin varolan herşeyi zaten içerdiğini ya da erişebileceğini bilmiyor musun?

S: (L) St. Leo'da Ark'a uygun bir iş pozisyonu var ve Constellation'daki işin ne kadar süreceğini
bilmediğimiz için Ark bu yeni iş hakkında bilgi almak istiyor. St. Leo iyi bir yön mü?
C: Tüm yönler iyi.

S: (L) Harika! Sanki hepsini takip edecek zamanımız varmış gibi!


C: İlerleme azminizden birşey yitirdiniz mi?

S: (L) Henüz yitirmedik ama son birkaç haftada harcadığımız tüm para için kendimizi çok suçlu
hissediyoruz ve biraz panik yaptık.
C: Bugünü üç yıl öncesi olarak algıladığınla karşılaştır.

S: (L) Sanırım 3 yıl önce hiç paramız yoktu, şimdi biraz da olsa var. Ama bu gidişle hiç paramız kalmayacak!
Tekrar sıkıntıya gireceğiz! Bir ses sistemi, bir çim biçme makinesi aldık, ev üzerinde yapılan işlere para
ödedik, çok sayıda kitap aldık, Sam's Club'da yediklerimiz...
C: Keyif al ve şükran duy, yoksa gerçekten tökezleyebilirsin.

S: (L) Yani para harcadığımız için şükran duyup mutlu mu olalım?


C: Ve endişelenmeyin. Hatırla, ihtiyaç duyacağınız herşeyinizin olacağını söyledik. Yanıldık mı?!?

S: (A) Mayıs 95'te Santilli'yle yapılan celseyi inceledim. Onun hakkında biraz konuştuk ve yaklaşımım
eleştireldi. Onunla buluşmak veya konuşmak istemedim. (L) Ben bir buluşma önerdim ama Ark bu öneriyi
reddetti çünkü Santilli'nin makalelerini anlamsız buluyor. Bunun nedeni Ark'ın gerçekten Santilli'yle
buluşmaya ihtiyacı olmaması mı?
C: Santilli'nin sunacak çok şeyi var, ama sunacak mı?

S: (L) Buraya geldi, çok heyecanlı ve ilgiliydi. Ama sonraki günlerde tamamen başka bir yöne döndü.
Bunun nedeni neydi?
C: Kötü tanıtanlar oldu.

S: (L) Kimi?
C: Sizi.

S: (L) Kötü tanıtanlar kim?


C: Duygusal olarak pataklandıklarını hissedenler.

S: (L) Benim tarafımdan mı?


C: Evet.

S: (L) Buna çok üzüldüm. Santilli'yle iletişimde bu kötü şöhreti giderebilecek miyiz?
C: Kesinlikle mümkün, özellikle de iletişimi Ark başlatırsa.
S: (L) Gördün mü! Şöhretimi kurtarabilirsin! Tamam. Ark onunla buluşmaya hazır. Santilli'ye daha fazla
güven vermek için ona yeni bazı ipuçları sunabilmemiz gerekiyor. Bize bu tür ipuçları verebilir misiniz?
(A) Santilli'nin olduğu celsede iki kez "matris" kelimesi geçiyor. Laura bunun üç boyutlu bir matris
olabileceğini söyledi. Bu matrisle ilgili iki olasılık düşünüyorum. Eğer 3 sayısıyla ilgiliyse, düz ve 3'e 3 bir
matris olabilir. Veya düz değil de üç boyutlu herhangi bir matris olabilir. O celsede belirtilen kavram, eğer
bunlardan biriyse, hangisi?
C: Üç boyutlu, 12 x 12.

S: (A) 12 x 12 x 12 mi?
C: Evet.

S: (A) Neden 12? Bu sayının özelliği nedir?


C: Dene ve gör.

S: (A) Einsten'a gelelim. Einstein'ın Birleşik Alan Teorisi'ni veya olası neticelerini keşfettiğini ve
durduğunu, fizikselliğin değişkenliğinin onu korkuttuğunu söylemiştiniz. Makalelerinde bunun izine
rastlayamadım. Birleşik Alan Teorisi'yle ilişkili olarak fizikselliğin değişkenliğini keşfettiği yıl hangisiydi?
C: 1936.

S: (A) Teşekkür ederim! Şimdi Birleşik Alan Teorisi'nin hangi versiyonundan bahsettiğinizi biliyorum! (L)
Kurnazcaydı! (A) Elbette. Bunu daha önce sormuştum ama yanıtlanmamıştı.
C: Hayır, öğrenme matrisine müdahale olmaması için yanıt "ödevini" yaptıktan sonra verildi.

S: (A) Bunun nasıl veya hangi şekilde olduğunu anlayabilecek kadar ödev yapmadım...
C: Nano saniyenin bu soruyla ilişkisi nedir?

S: (L) Hiçbir fikrim yok! (A) Nano saniye bir zaman birimi. Zaman subjektif ve DNA'mızda kayıtlı...
C: Nano'nun yansıttığı veya ... temsil ettiği ölçü nedir?

S: (A) Nano... 10'dan -9'a kadar. Dokuz sıfır. 1 bölü 1 milyar. Çok kısa bir zaman. (L) Kısaymış gerçekten!
(A) Bir Birleşik Alan Teorisi'nde zamanın mekanla karıştırılmaması gerektiği söylenmişti ama şimdi tekrar
zamanla karşı karşıyayız...
C: Öyle miyiz???

S: (A) Evet, çünkü mekanı zamandan farklı bir şekilde ele alan Galilei grubunun, mekanı zamanla eşit
olarak ele alan Lorentz grubundan daha iyi olduğunu söylemiştiniz.
C: Bağlantı. Bağlantı köprüdür, mutlaka parçaların bir toplamı değildir. Yani o bağlantı var olabilmek için
ikisine de ait olmak zorunda değil.

S: (A) Tamam, ödevimi yapacağım. Şimdi beşgene gelelim. Beşgenden ve altıgenden bahsetmiştik.
Tahminime göre beşgen 5 boyutlu dalga denklemiyle ilgili.
C: Eğer kişi birleştirmeye çalışıyorsa, ortak bir kaynağa ihtiyacı vardır. Eğer "zaman" gerçekten 4'üncü
boyut olsaydı... ya beşinci bir boyutun uzantısıysa veya ondan doğmuşsa? O durumda çekim denkleme
nasıl veya nereden konur?

S: (A) Normalde çekim denkleme mekan ve zaman geometrisinin parçası olarak konur. Zamanı farklı bir
şekilde gören Newton ve Galilei'nin durumu ise farklı...
C: Şimdi o sinsi beşgenleri ve altıgenleri koy.

S: (A) Tamam, ödevimi yapacağım...


C: Şimdilik sizi bu düşünce besinleriyle baş başa bırakıyoruz. Hoşçakalın.
15 Ağustos 1998 Frank, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Mahicim.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Ouija tahtasının durumuyla ilgili birşey sormak istiyorum. Tablayı camla veya plexiglas ile kaplamayı
düşünüyorum. Tahtayı bu ikisinden biriyle kaplamamı tavsiye eder misiniz, yoksa tüm masayı ouija
tablası haline getirip camla mı kaplayayım?
C: Sana bağlı.

S: (L) Bunu biliyorum ama enerji anlamında soruyorum. Enerjisel olarak hangisi daha akıllıca olur?
C: Keşfetmelisin, eğer istiyorsan.

S: (L) Tamam, şimdi: Kral Arthur efsanesinin ardında gerçek, tarihsel bir kişilik olup olmadığını öğrenmek
istiyorum.
C: Yakın. Kahinin meclisi. Gizli bir anlaşma.

S: (L) Kral Arthur'un ardındaki o güç Nordik Anlaşması dediğiniz şey miydi? (ç.n.: "Nordic Covenant":
anlaşmadan da ziyade o anlaşmayı yapanların oluşturduğu grubu ifade eden bir terim sanırım)
C: Hayır.

S: (L) Peki herhangi bir bağlantı olabilir mi?


C: Belki bir çeşit uzantı gibi birşey var.

S: (L) Nordik Anlaşması Artur'un Anlaşması'nın bir uzantısı mı, yoksa tersi mi?
C: Kral Arthur hikayesi, Nordik Anlaşması kökünden bir uzantıya dayalı.

S: (L) Tamam. Nordik Anlaşmasının pozitif veya negatif olabileceğini söylemiştiniz. Arthur uzantısı pozitif
bir uzantı mı?
C: Her ikisi.

S: (L) Bu Kahin Meclisi hangi dönemde var olmuştu?


C: "Karanlık Çağlar" boyunca.

S: (L) Belirli bir yıl veya yıllara şeklinde bir tarih verebilir misiniz?
C: Bunu sana bırakacağız.

S: (L) Bu Karanlık Çağlar dönemiyle ilgili fark ettiğim başlıca şey, İsa'nın doğumundan itibaren yaklaşık
1300 yıl kadar süre boyunca inanılmaz bir belge eksikliğinin söz konusu olması. Tours'lu Gregory gibi
keşişler tarafından yazılmış bazı elyazmaları var ama genel olarak o dönemden kalan şeyler yalnızca
keşişler tarafından kilisenin kontrolü altında hazırlanmış şeyler. Sanki tüm dünya okuma yazmayı
bırakmış gibi görünüyor. Peki durum gerçekten öyle miydi? O dönemde kimse birşey yazmıyor muydu?
C: Yakın.

S: (L) Bunun nedenleri arasında Katolik Kilisesi'nin yazı ve eğitim üzerindeki kontrolü, görüşlerine
uymayan herşeye karşı koyması da var mı?
C: Yakın.

S: (L) O anlaşma grubunda kaç kişi vardı?


C: Yanıtları ara. Ağaçlar seni yanıta götürecek.
S: (L) En az bozulmuş bilgiyi bulmak için hangi kaynağı incelemem gerekiyor?
C: Ağaçlar.

S: (L) Bu Nordic Anlaşması ne kadar zamandır var?


C: Yanıtı ara.

S: (L) 80 bin yıl önce dünyaya getirilmeden önce Kanteklilerle Kantek'te düzenli bir temasınız olduğunu
söylemiştiniz. O gezegenin yok olmasının nedeni şu anda bu gezegende olduğu gibi Oryon
manipülasyonları mıydı?
C: Belki ilgili ama tamamen değil.

S: (L) Tamamen saf Ari tiplerinden veya saf Keltlerden oluşan bir insan grubu düşünmeye çalışıyorum da,
öyle bir kültürün nasıl olacağını hayal etmek zor gerçekten. Öyle bir kültürün veya toplumun nasıl
olabileceğiyle ilgili bir kavram elde etmek için bakabileceğimiz bir kaynak veya başka herhangi birşey var
mı?
C: Japonya ve Bahamaları araştır.

S: (L) Ne?! Japonya ile Bahamaların ne gibi bir ortak özelliği var?
C: Kendin gör. Hatırla, öğrenmek eğlencelidir ve enerjilendirir. Bilgilerin hazır verildiği celseler çok işinize
yaramaz.

S: (L) Kanteklilerle düzenli temas halindeyken bu temasın özelliği neydi?


C: Eğitimsel.

S: (L) Temaslarınız bunun gibi bir tabla yoluyla mıydı, doğrudan birinin kafası üzerinden miydi,
Stonehenge gibi bir çevrim aracı mı vardı yoksa tamamen farklı birşey miydi?
C: Temas isteyenler arasında en uyumlu frekansta olanları tespit edip, hazır olduğunda verileri aktarmak
şeklinde.

S: (L) "Siyon Liderlerinin Protokolleri"nin yazarı kimdi?


C: Kaynak "Ari" nitelikte.

S: (L) Bu kitap Yahudileri kötülemek veya onları suçlamak için mi yazıldı?


C: Kısmen.

S: (L) Arilerin dünyayı ele geçirmesine yönelik örtülü bir protokol olarak da yazılmış olabilir mi?
C: Hayır.

S: (A) Kitabın kaynağının Rusya olduğunu duymuştum.


C: Hayır, Türkiye.

S: (L) J'nin arkadaşı C hakkında birşey sormak istiyorum. Bir çeşit felç geçiriyor. Ona yardımcı olmak için
yapılabilecek başka birşey var mı?
C: Yavaş iyileşen biri.

S: (L) Giderek biraz daha tam bir şekilde iyileşecek mi?


C: Evet.

S: (L) Orijinal zodyak ipuçlarını Hague'da aramamı tavsiye etmiştiniz. Hague'da yaşayan bir adam
tarafından yazılmış bir kitap aldım. Aradığım ipucu bu mu, yoksa bizzat o şehirdeki birşey mi? Bir cisim
gibi?
C: Kitap anahtar.

S: (L) Kahverengi yıldızın periyodunu tartışıyorduk da... 26-27 milyon yıl mı?
C: Yakın.

S: (L) Yani son kez geldiği vakit dinozorların öldüğü vakitti, doğru mu?
C: Olabilir.

S: (L) Bu kahverengi yıldızın yörünge periyodu tam olarak nedir? (A) Periyodik mi?
C: Değişken bir şekilde periyodik.

S: (A) Bu değişkenliğin nedeni diğer yıldızların pertürbasyonu mu?


C: Ve başka kaynakların neden olduğu çekimsel anomaliler.

S: (A) Kahverengi yıldız Oort bulutunu geçip artık uzaklaşma halinde mi?
C: Hayır.

S: (L) Oort bulutunu geçtiğini ve güneş sistemine giderek yaklaşmakta olduğunu söylemişlerdi.
C: Evet.

S: (L) Dünyadışı varlıkların üsleriyle ilgili bilgiler yayınlayan Meksika kaynaklı bir web sitesi var. [Alıntıyı
okuyor] Bu üslerin olduğu bölgelerde çok sayıda garip fenomenlerin meydana geldiği söyleniyor. Bu
bilgiyi veren kişi kendini gizliyor. Bu kişinin kim olduğunu, bu bilgileri hangi kaynaktan aldığını sormak
istiyorum. Sayfasında bir email adresi bile yok.
C: Bu tür tüm bilgilerin geçerliliğini zaten bildiklerine veya "bir araya getirdiklerine" dayalı olarak test
edebilirsin.

S: (L) Dünyayla bir şekilde etkileşim halinde olan dünyadışı varlıkların yaklaşık sayısını söyleyebilir misiniz?
C: "Dünyadışı varlık" mı? Buna neleri dahil ediyorsun?

S: (L) İnsan olmayan varlıkları.


C: Bu üsler kendi sakinlerini uyumlandırdı. Anomaliler üslerin bulunduğu yerlerden kaynaklandığı gibi
başka sebeplerden de kaynaklanabilir. Manyetik fay hatları, portallar gibi, biliyorsun!

S: (L) Bu adam o dünyadışı varlıkların sayısının son derece az olduğunu, insanların bir araya gelip bu
tehdide karşı direnmesi gerektiğini, çünkü bizim sayımızın daha çok olduğunu söylüyor. Bu doğru mu?
C: Kritik husus bu değil. Sorulması gereken soru: Amaç ne?

S: (L) Tamam, amaç ne?


C: Adım adım bir ev kurmak ve ev bittiği zaman otelden ayrılıp eve yerleşmek.

S: (L) Aman tanrım. Demek evlerinin yapılmasını bekleyen ve bu sırada bir yerlerde otellerinde takılan
dünyadışı bir varlık grubu var. Bu kulağa hoş gelmiyor.
C: Pek çoğunuz son zamanlarda "süper bilgi otoyolu" ve bununla ilişkili bilgisayar donanımları nedeniyle
büyülenmiş durumdasınız. Merak ediyoruz, neden acaba?

S: (L) Bize ağ bağlantıları oluşturmamızı söylemiştiniz. Çok yoğun bir şekilde ağ çalışması yapıyoruz, bilgi
arıyoruz, okuyoruz, karşılaştırıyoruz. Evet, ortalıkta tonlarca çöp yığını da var ama eğer sormazsak nasıl
öğreneceğiz?
C: Söylemek istediğimiz şey şuydu: Sizi kim manipüle ediyor? Özellikle siz değil de başkaları mı? Tekno-
duyusal oyuncaklar çok sayıda çocuk ve çocuk kalpliyi vurmuş durumda. Cep telefonları, çağrı cihazları,
oyuncak bilgisayarlar...

S: (L) Bu tekno oyuncaklarla ilgili kastettiğiniz şey nedir?


C: Düşün.

S: (L) Bir ipucu verin. Beni doğru yöne yönlendirecek bir kelime, bir şey.
C: Mayışmış jöle-beyinli çocuklar.

S: (L) Çağrı cihazlarının, cep telefonlarının, teknolojik oyuncakların, onların beyinlerini jöleye çevirici
etkileri mi var?
C: Mecazi olarak. Tüm bu teknoloji bir Cesur Yeni Dünya'yı temsil ediyor. Huxley'nin dediği gibi: Vah vah
öğle yemeğinde kendi beyinlerini yemeye yönlendirilenlere.
S: (L) Çocuklarımda çağrı cihazı var. Cağrı cihazlarının özel...
C: Sinyalin içeriği nedir sence?

S: (L) Bilmiyorum. Nedir?


C: Mikrodalgalar.

S: (L) Bu mikrodalgalar bireye ne yapıyor?


C: Beynin hücre yapısını etkiliyor.

S: (L) Sürekli bir sinyal mi yayıyorlar, yoksa yalnızca kullanıldıkları zaman mı?
C: Düşükten yükseğe çıkan dalga döngüsü.

S: (L) Bu iyi değil. Çağrı cihazının bu etkiyi yapabilmesi için ne kadar yakınlıkta olması gerekiyor?
C: Dört metre. Cep telefonları, televizyon ve bilgisayar ekranları da aynı dalgaları yayabilir.

S: (L) Bunu engelleyecek şekilde bir sinyal yayabilen herhangi bir cihaz var mı? Böyle bir cihazı yapabilir
veya satın alabilir miyiz?
C: Bilgi korur.

S: (L) "Beynin hücre yapısını etkiliyor" derken, bunun göstergesi veya sonuçları ne olabilir?
C: Giderek daralan kavrayış, ayırt etme yeteneğinin kaybolması.

S: (L) Kafa karışıklığı mı?


C: Hayır. Sadece kişinin zihinsel ve psişik yeteneklerinin derinliğinin ve genişliğinin azalması.

S: (A) İlk küçük soru: Dizüstü bilgisayarımın sol ok tuşuna ne oldu ve tamir edebilir miyim?
C: Bozuk yay.

S: (A) Kendim tamir edebilir miyim?


C: Bunu bir uzmanına bırakman daha iyi olur ama seçiminde dikkat et.

S: (A) Bu kanalın birileri tarafından izlenip izlenmediğini, izleniyorsa kim tarafından izlendiğini sormak
istiyorum.
C: Şimdiye kadar tek etkili izleme doğrudan 3'üncü yoğunluk gözlemleri ve verileri paylaşma isteği
nedeniyle şüpheli kişilere ayrıntılı paylaşımlar yoluyla oldu.

S: (L) Yani paylaşılmaması gereken verileri paylaşmaya heves ettiğimde veya aslında bir izleyici olan bazı
kişilerin celselerde bulunması durumlarında...
C: Yakın. Başka yollarla da izlenebilir ama şimdiye kadar bunlar nadiren gerekti. Tüm KH'ler her zaman
önce en az dirençli yolu arar.

S: (L) Bir keresinde, TR ve JR de buradayken, tabladan gelen kelimelerin bir yerlerde bir ekranda
göründüğünü hayal etmemizi söylemiştiniz. Şimdi ise o kadar ileri düzeyde izleme yapılmadığını
söylüyorsunuz.
C: Nadir asla demek değil.

S: (L) Böyle birşey olduğunda, bunun nedeni birinin varlığı olabilir mi? Örneğin PZ'nin bir izleyici olduğunu
söylemiştiniz...
C: PZ, evet kesinlikle!

S: (A) Santilli?
C: Hayır.

S: (A) Tamam, Marinov'a kadar uzanan bir sorum var. Onun hakkında sorular sorduğumuzda, bildiği şeyin
ne olduğunu sorduğumuzda, BAT (Birleşik Alan Teorisi) olduğunu söylediniz ve tırnak içinde söylediniz.
Diğer BAT'ları tırnak işaretsiz olarak belirtmiştiniz. Bunun nedeni neydi? Bunun hakkında başka ne
söyleyebilirsiniz?
C: İzleyin, not etmeyin. [Birşey çizmeye çalışılıyor ama olmuyor.] Rusça "b" harfi.

S: (L) Sonraki nedir? Anlamadım...


C: Krilce "S" - P - K - G - Y - S - K - A.

S: (L) Eğer bu Krilceyse, ne anlama geliyor? Bize birşeyin şeklini mi göstermeye çalıştınız?
C: Hayır. Urallar yakınında bir yer.

S: (A) Bu bir yer mi?


C: Evet. Novosibirtsk'den başlayın, Irkutsk'a bir çizgi çizin.

S: (L) Bunun soruyla ilgisi nedir?


C: Manyetik meridyendeki bir laboratuar bölgesi.

S: (L) Bunun Marinov'un üzerinde çalıştığı şeyle ilgisi nedir?


C: Herşey.

S: (L) Ama bize o laboratuarın yerini söylemeniz bir cevap değil!


C: Varsayımcı bir düşünce!

S: (A) Bu bölgede birşey mi var?


C: Evet, ama ipucunuz keşfinizi başlatıyor. Marinov ışık dalgaları gördü.

S: (A) Bu ne anlama geliyor?


C: Osiloskop.

S: (A) Bir osiloskopla yapabileceğimiz veya yapmamızı istediğiniz birşey mi var?


C: İpucu.

S: (L) Tamam, bir osiloskopta dalga görüyoruz...


C: Ya osiloskop manyetik pulsu ölçerse? (ç.n.: puls: nabız, atım, sinyal)

S: (A) Tamam, bu ipucunu izleyeceğim. Diğer bir ipucu, Einstein'ın BAT'ıydı. 1936'ya baktım. Einstein-
Rosen köprüsüyle ilgili bir makale yayınlamış.
C: Evet.

S: (A) Bu bir anlamda iki farklı evren arasındaki bir köprü.


C: Evet.

S: (A) Ama bu fikirde BAT'la ilgili birşey yok.


C: Bu doğru değil.

S: (A) Bu fikirde beşinci boyut, beşgenler, altıgenler anlamında hiper uzayla ilgili hiçbir şey yoktu. En
azından ben göremedim.
C: Evet.

S: (A) O fikrin BAT'a çıkmasını sağlayacak şekilde eklenmesi gereken bir bilgi parçası daha mı var?
C: Evet.

S: (A) Bir diğer ipucu Von Neumann'la ilgiliydi. Philadelphia Deneyi'yle ilgili olarak. Bielek'in verdiği bir
bilgi bu sanırım. Von Neumann'ın 1942 Mart'ında Tesla'dan sonra projeyi devraldığı söyleniyor. Bu doğru
mu?
C: Evet.

S: (L) 1943'te Von Neumann üçüncü bir jeneratör koymuş...


C: Evet.

S: (A) Burada bir sorun var çünkü Von Neumann bir matematikçiydi ve onu bir jeneratör kurarken
düşünemiyorum. Bu elektronik, fizik vs bilgisi gerektiren bir şey. Gerçek neydi?
C: Von Neumann yardımsız değildi. Matematik EM ilkelerine doğal bir şekilde çevrilebilecek bir dile
uygulanabilir. Bu noktada yardım etmesi için Von Neumann'a baskı yapıldı.

S: (A) Ne tür bir matematik?


C: Yüklü bir EM alanının varlığında gözlemlenen ışık nedir? Cebir.

S: (A) İşleç cebirleri mi?


C: Kalkülüs.

S: (A) Bu yazıda "Levinson Zaman Denklemi" denen şeyi yazan Levinson adlı bir matematikçiden de
bahsediliyor. Bu projeye katılan böyle bir matematikçi var mıydı gerçekten?
C: Evet ama daha sonra. 43'te değil.

S: (A) Hilbert diye başka bir matematikçiden de bahsediliyor ve deniyor ki: "Çoklu uzayı ve çoklu
gerçeklikleri matematiksel olarak tanımlayan Hilbert uzayı denklemlerini yazan kişi. Bu çoklu uzay
denklemleri projede giderek önem kazandı." Bu doğru mu?
C: Bu da "Deney"den sonraydı. "Proje" devam ediyor.

S: (A) Eğer varsa, devam etmekte olan projede yer alan, benim tanıdığım bilimadamları kim?
C: Tanımıyorsun.

S: (A) Adları nedir?


C: Sızmaları önlemek için, bu tür projelere katılan bilimadamları genel bilim dünyasından izole edilmiş
durumda.

S: (L) Yani başlangıçta tanınan bazı bilimadamlarının yeteneklerine başvurdular ama o zamandan beri...
C: Kapalı bir sistemde yetiştirilip eğitiliyorlar.

S: (L) Yani birilerini seçip onları özel olarak hazırlayıp eğitiyorlar... Genel bilim dünyasında makale yazan,
çalışma yapanlar o projenin parçası olamaz. Ve eğer bu insanlar gerçeğe çok yaklaşırlarsa ve kontrol
altında tutulamazlarsa ortadan kaldırılıyorlar. Doğru mu?
C: Pek sayılmaz.

S: (L) Yakın mı?


C: Neyseki çok azı ortadan kaldırıldı.

S: (L) Ama onları alay konusu yapıp mesleki olarak yok edebilirler, hayatlarını mahvedebilirler.
C: Belki.

S: (A) Kuantum teorisinin tüm bunlarla ilişkisi hakkında bir ipucu daha istiyorum. Hilbert kuantum
teorisiyle ilgileniyordu. Einstein'ın hayal ettiği gibi, BAT'dan bir kuantum teorisi türetilebilir mi?
C: Evet.

S: (A) Hilbert uzayı konusunun çoklu gerçekliklerle ilişkisi nedir? Bunu anlamadım. Bir ipucu verebilir
misiniz?
C: Neyi anlamadın?

S: (A) Hilbert matematiğinin Çoklu Gerçekliklerle ne ilgisi olduğunu. Bildiğim kadarıyla çoklu
gerçekliklerde çeşitli solucan delikleri ve köprüler var ve...
C: Solucan delikleri köprü. Hilbert'in matematiği, aynı evren içindeki uzak mesafeleri algılanan zaman
geçişini değiştirmeden katetmek için paralel evrenlerden nasıl geçileceğiyle ilgili.

S: (A) Üzerinde düşünülebilecek ilginç bir konu.


C: Yani "sıfır zaman" ve uzayın katlanması. Tam Birleşik Alan Teorisi'nin devreye girdiği yer de burası.
Görüyorsun ya, burada çözüme ihtiyaç duyan soru, tüm alemlerden eşzamanlı olarak yararlanmada
elektromanyetik alan uygulamaları anahtar olarak kullanılarak, mekan ve zamanın değişdokuş
edilebilirliğini, ve çekim ve manyetizmanın aynı kaynaktan nasıl doğduğunu göstermek. Hoşçakalın.
22 Ağustos 1998 Frank, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Urtura.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Frank'in safra kesesiyle ilgili bir soru sormak istiyorum. Hastalığın duygusal nedenleri, akupunktur
kullanımı ve diyet dahil olmak üzere bu konuda bu akşam pek çok şey konuştuk. Şu anda bunlara
ekleyebileceğiniz herhangi birşey var mı veya konuştuklarımızda düzeltmek istediğiniz herhangi birşey
var mı?
C: Durum büyük ölçüde kalıtsal.

S: (L) O zaman bu benim durumum gibi. Yani her bireyin sorunlu geni düzeltmek için kendine özgü belirli
bir yeme şekli ve belirli bir davranış şekli geliştirmesi gerekiyor. Doğru mu?
C: Hayır. Sorunlu safra kesesi kalıtsal.

S: (L) Öyleyse safra kesesini aldırmasını mı önerirsiniz?


C: Nihayetinde.

S: (L) Bunun mevcut yeme alışkanlıklarını bırakarak Atkins planına geçmesine faydası olur mu?
C: İki istisnayla her yol uygun: kan tipinden dolayı diyete kepek liflerinin ve sıvı mandıra ürünlerinin
eklenmesi ve safra kesesinin alınması gerekliliği. "Atkins" planı bunu büyük ölçüde engeller ve o yüzden
temel bir uyumsuzluğu var. O amaçla tüketmeniz gereken şey "Mississippi Çamuru."

S: (L) O da nedir?
C: Lifli yulaf lapası.

S: (L) Oo, onu biliyorum!


C: Aksi durumda ciddi bir katılaşma sendromu riski var.

S: (L) Onu da biliyorum. Bunu dengelemek için bazı çaylar alıyorum.


C: Ama şiddetli kabızlık karaciğere zarar verebilir.

S: (L) Yapılabilecek başka ne tür ince ayarlamalar olabilir?


C: Kan tipine göre diyet farklılıklarını araştırmalısınız, bunun bir geçerliliği var.

S: (A) Neden aynada Laura'ya baktığımda, tıpkı jimnastik salonunda gözlüksüz olduğum zamanlardaki
gibi görüntü biraz bulanık oluyor. Onun gözlerinin etrafında altın rengi bir parıltı görüyorum. Bu neydi?
C: 4'üncü yoğunluk "sızıntısıyla" ilişkili bazı DNA değişimleri geçiriyorsun.

S: (A) Peki gözlerindeki o parıltı neydi?


C: 4'üncü yoğunluk realitesinin bir parçası. Aura frekansıyla ilgili.

S: (L) Şimdi hazırladığım sorulara geçelim. Önceki bir celsede büyük piramidin 10643 yıl önce yapıldığını
söylemiştiniz. Buna göre bu tarih MÖ 8649 oluyor. Bu doğru bir rakam mı, yoksa verdiğiniz yanıtta
herhangi bir bozulma var mıydı?
C: Evet. Tarih doğru.

S: (L) Piramidin "her şey" veya pek çok şey yapmaya yönelik bir enerji odaklandırıcısı olduğunu
söylemiştiniz. Daha sonra Stonehenge'i sorduğumda MÖ 6000'de, ilk Ari gruplarından biri olan Druidler
tarafından "her şey" yapmaya yönelik bir enerji yönlendiricisi olarak yapıldığını söylemiştiniz. Yani bu iki
yapının tasarımsal işlevleri aynı görünüyor. Doğru mu?
C: Hayır. Stonehenge Solar ve Kozmik ışınlardan türetilen bir enerji vektörü. Piramitler atmosferde doğal
olarak bulunan elektromanyetik enerjiyi odaklıyor. Stonehenge MÖ 8000'de yapıldı bu arada.

S: (L) Eğer MÖ 8000'de yapıldıysa, Piramitler de MÖ 8649'da yapıldıysa, hemen hemen aynı zamanda
yapılmışlar demektir. 600 yıl arayla. O halde aynı veya benzer insan grupları tarafından mı yapıldılar?
C: Atlantislilerin soyundan gelenler.

S: (L) Büyük Piramit tam bir mühendislik harikası. Stonehenge de öyle ama iki yapı birbirinden çok farklı.
Piramit tam, keskin ve zarif bir görünüme sahip. Stonehenge ise bugünkü haliyle daha ilkel bir dizayn gibi
görünebiliyor...
C: Orijinali öyle değildi.

S: (L) Bu yapıları birlikte mi yaptılar veya birbirleriyle temasları var mıydı?


C: Hayır ve evet.

S: (L) İki farklı grup muydular? Stonehenge'i yapanlar ve Piramidi yapanlar?


C: Aynı grubun uzantıları.

S: (L) Birbirlerine karşı düşmancıl mıydılar yoksa dostane mi?


C: Hayır, evet.

S: (L) Eğer Nuh Tufanı, daha önce söylediğiniz gibi MÖ 10662'de meydana geldiyse, Piramit ve
Stonehenge o olaydan 2000 yıldan fazla süre sonra inşa edildi demektir.
C: Evet.

S: (L) Gerekli teknolojiyi geliştirmeleri veya yaratmaları 2000 yıl mı sürdü?


C: Hayır.

S: (L) O 2000 yıl boyunca ne yaptılar?


C: Yeniden toplandılar.

S: (L) 2000 yıllık yeniden toparlanma derken, reenkarnatif süreçler yoluyla bir grup olarak toplanmayı mı
kastediyorsunuz?
C: Her anlamda. Yapılar ses dalgası teknolojisi kullanılarak inşa edildi.

S: (L) Bu ses dalgaları insan seslerinin mi, müzik aletlerinin mi, yoksa çeşitli mekanik cihazların ürettiği
ses dalgaları mıydı?
C: Çoğunlukla sonuncusu.

S: (L) Ne tür bir cihazdı? Nasıl isimlendirirdiniz?


C: Ses ayarlamalı bir çatal.

S: (L) Bir şekilde vurulunca bir ses üretiyordu ve bu ses bir şekilde yönlendirilebiliyordu, öyle mi?
C: Sesi güçlendiren bir kolektör/odaklayıcı.

S: (L) Biz öyle birşey yapabilir miyiz?


C: İki yönlü bir anten gibi olması gerekiyor. Som pirinç veya bronz.

S: (L) Som bir metal parça dışında, mekanizmanın başka parçaları da var mıydı?
C: Silikon arteryal çubuk.

S: (A) Bir yerde bunun bir resmini görebilir miyiz?


C: Erişiminiz olan yerlerde resmi mevcut değil.

S: (L) Piramidin kendisi veya odaları da bir ses üretme mekanizması olarak kullanıldı mı?
C: Pek sayılmaz.
S: (L) Büyük Piramit'te kaç oda veya hücre var?
C: 19.

S: (L) Demek hala bulunmamış odalar var. "Message of the Sphinx" (Sfenks'in mesajı) kitabına göre,
Sfenks dahil olmak üzere piramit bölgesi yerleşimi, yerde Oryon yıldızlarının diziliminde dizilmiş olarak,
tam 10500 yıl önceki Aslan takımyıldızlarına hizalanacak şekilde konumlandırılmış. 10500 yıl önceki bu
tarihin önemi nedir?
C: Karmaşık, ama peki ya Oryon?!?

S: (L) Oryon'la ilgili olarak neyi kastediyorsunuz?


C: Üzerinde düşünmen için.

S: (L) O tarih Oryon'dan gemilerin gelip Dünya'nın yörüngesine girdikleri bir tarih miydi?
C: Hayır. Şimdi süpernovalar hakkında inceleyebileceğin herşeyi incelemeni tavsiye ediyoruz.

S: (L) Bu kitapta bir süpernovadan bahsediliyordu. O sırada bir süpernova mı vardı?


C: Belki, ama asıl soru şu olmalı: Acaba yakında bir tane daha mı olacak?

S: (L) O tarihin presesyon döngüsünde Oryon'un en düşük noktasını, yani ayakucunu gösterdiğini, tepe
noktasına çıkış tarihinin ise MS 2400 olduğunu söylüyorlar. Eğer bu presesyonel ayakucunu karşımıza
alırsak, saatteki bir sonraki çentik hangisi? Bundan yaklaşık 400 yıl sonra tepe noktası mı olacak?
C: Uygun tarihlemeler olmadan varsaymaman en iyisi.

S: (L) ... Tamam. Demirle ilgili söylenen birşeyler var: "Bakırda henüz ustalaşmaya belki yeni başlamış
neolitik çiftçilerin eseri olduğu iddia edilen Piramit Metinlerinde demire bol miktarda referansta
bulunulması dikkat çekicidir. Demirin adı B'ja idi, yani 'Kutsal Metal.' Astronomiyle ilgili olarak sürekli
buna rastlıyoruz. Örneğin Shemsu Hor ya da 'Horus'un Takipçileri' ya da 'Dönüşenler' olarak bilinen garip
varlıklarla ilgili olabileceği düşünülen 'Horus'un Dört Oğlu'yla ilgili metinde B'ja sıkça belirtilmektedir. Bu
çok gizemli 'Horus'un Oğulları' demirdenmiş veya demir parmakları varmış gibi görünüyor. [...] Piramit
metinlerini hazırlayanların yeni kozmik veya yıldızsal hayatlara ulaşmaya yönelik ritüellerde demiri
vazgeçilmez olarak gördükleri açıktır. Mısır'ın 'Ebedi ve Ezeli Kralı' Osiris'in ölüp Oryon Bölgesinde Göğün
Tanrısı olarak ölümsüzleştirildiği ritüellerde de metal kullanımından bahseden kısımlar vardır. 'Yıldızlı
gökteki demir kapılar benim için açılır ve o kapılardan geçerim.' Osiris ve ondan sonraki tüm ölen kralların
Oryon kemerine girmek için demir bir yıldız geçidinden geçtiğine dair belirgin bir vurgu vardır. Ama
piramit metinleri bir yıldız geçidinden bahsederken, bir zaman geçidinden de bahsetmekte, ruhun göğün
demir kapılarından geçerek milyonlarca yıllık bir ömür geçirdiği tasvir edilmektedir." Yani Piramidi bir
yıldız geçidi, bir zaman geçidi, bir portal olarak tanımlıyorlar. Fakat mecazi anlamda bunu zihinsel bir
yolculuk veya benzer birşey olarak da düşünebiliriz. Bu demir yıldız geçidi hakkında yorumda bulunabilir
misiniz?
C: Demir son derece manyetiktir.

S: (L) Evet bunu biliyoruz.


C: Kapıları veya portalları açar.

S: (L) Mısırlılar piramitleri zamanda yolculuk yapmak için kullanıyorlar mıydı?


C: Belki kaba bir anlamda ama daha çok bir kehanet ilhamı olarak.

S: (L) Sfenks'in altında diğer tüm piramitlere çıkan bir yeraltı odası olduğunu söylüyorlar. Bu doğru mu?
C: Evet. Ama bundan da önemlisi, orada gömülü bir tür kapsül var.

S: (L) O gömülü kapsül bulundu mu?


C: Henüz keşfedilmedi ama kanıt mevcut.

S: (L) Oradaki diğer herkesin kazı yapmasını yasaklayan Mısırlılar bunun farkında mı?
C: Bunun olası yansımalarından korkuyorlar.
S: (L) Bu kitapta fark ettiğim şeylerden biri de, bugün Türkiye sınırları içinde yer alan Harran şehrinde bir
koloninin var olmuş olduğu ve o koloninin daha önce Giza platosunda yerleşik olduğunu söylemeleri.
Belirttikleri o koloni ile sizin 'Siyon Liderlerinin Protokolleri'nin Türkiye'deki bir 'Ari' kaynak tarafından
yazıldığını söylemeniz arasında herhangi bir ilişki var mı?
C: Evet.

S: (L) Aralarındaki ilişki nedir?


C: Bir ve aynı.

S: (L) Geçen gece Angkor Wat şehrinden bahsettikleri bir televizyon programı seyrettik. MÖ 10500'de
Draco takımyıldızına hizalanmış olduğunu söylüyorlardı. Siz Angkor Wat'ın 3108 yıl önce Kertişlerin
kendileri tarafından yapıldığını, Mohenjo Daro şehrinin de 3065 yıl önce Kertişler tarafından yapıldığını
söylemiştiniz. Aralarında 30-40 yıllık bir fark var. Bu şehirleri doğrudan Kertişlerin inşa ettiğini tekrar
doğrular mısınız?
C: Evet, Sürüngenimsi Varlıklar.

S: (L) O şehirleri bizzat mı inşa ettiler?


C: Evet.

S: (L) Peki o şehirlerin sakinlerine ne oldu?


C: Başka bir gezegene götürüldüler.

S: (L) O şehir Draco takımyıldızına mı hizalıydı?


C: Hayır, bu sadece bir kayıttı. Aralarında ilişki kurulmasından sonraki ayrıntılar için Kabala metinlerini
incele.

S: (L) Aralarındaki ilişki.


C: Astronomik veriler ile yerleşim bölgeleri arasındaki bağlantı.

S: (L) Yatak odası tavanından asmak üzere, 10 x 10 x 8 adımlık bir psikomantiyum çadırı yapma
sürecindeyiz. Sizin zaman ve meditasyon şekli hakkındaki önerilerinizden ve "bir odanın boş durmakta
olduğunu" vurgulamanızdan sonra, o odayı akşamın erken saatlerinde kullanmaya çalışmanın imkansız
olduğunu düşündüm. Ama yatak odasında kuracak olursam işe yarayabilir. Meditasyon için yatağa
uzanmak çok daha büyük bir rahatlık sağlıyor. Bunun uygun olup olmadığını sormak istiyorum. Söylemek
istemediğinizi biliyorum ama yatak odasının hem rahatlık hem de başka nedenlerle ideal yer olduğunu
düşündüm. Yorumda bulunabilir misiniz?
C: Güzel.

S: (L) Arka odanın uyumlu olmamasının nedenleri var.


C: Deneme farkındalığa götürür.

S: (L) Psikomantiyum hakkında başka bir tavsiye? Bunu denemek için sabırsızlanıyorum. Çok daha iyi ve
rahat mı olacak?
C: Evet.

S: (A) Piramitlerle ilgili bir sorum var. Giza'da bir piramitler kompleksi var ve bu kompleksin özel bir yere
hizalanıp hizalanmadığını bulmaya çalışıyorlar. Üç piramit bir kompleks olarak gerçekten önemli bir yere
mi hizalanmıştı?
C: Oryon.

S: (A) Dünyadaki veya yeraltındaki bir yer değil yani?


C: Hayır, gerek yok.

S: (A) Bizi Rusya'daki bir laboratuara yönlendirdiğiniz önceki celseyle ilgili birşey sormak istiyorum.
Söylediğiniz yeri bulamadık. Önce Rusça 'b' harfini belirtmiştiniz ve haritada bununla ilgili hiçbir şey
yoktu. Tahminime göre bu bir Rus bilimadamının adının ilk harfi olabilir. Örneğin Breznev gibi.
C: İpuçları adım adım gidiyor.
S: (A) Yani o tek harf kendi başına bir ipucu öyle mi?
C: Prokov.

S: (L) Şu anda bulunduğumuz yerin manyetik meridyenini Kuzey Kutbu'na doğru takip edince kürenin
tam öbür tarafında belirttiğiniz iki şehrin bulunduğunu gördük. Bu çözümün bir parçası mıydı?
C: Çözüm bir dağ geçidinde.

S: (A) Bir dağ geçidi mi?


C: Evet.

S: (L) Orada o manyetik dağ var. Bahsettiğiniz şey o mu?


C: İyi başlangıç. Hatırla, birden fazla ilişkili yer olabilir.

S: (L) Kril alfabesiyle bazı harfler çizmeye çalışmıştınız ve o deneme tamamen allak bullak olmuştu. Bu
konuyu berraklaştırmak için şimdi ona ekleyeceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Şimdi değil.

S: (L) Tamam, Tunguska'daki o meşhur patlamanın ne olduğunu öğrenmek istiyoruz.


C: Komet parçası.

S: (L) Komet parçasının o laboratuarlar veya manyetik meridyen konusuyla herhangi bir ilişkisi var mıydı?
C: Hayır.

S: (A) Destek için Rockefeller Kurumu'na yazmayı düşünüyordum. Bir ödenek için onlara başvuruda
bulunmamı tavsiye eder misiniz?
C: Dikkatli ol, belirli bir gündemleri var.

S: (A) Von Neumann'a dönelim. Işıktan bahsettiniz ve "ne tür bir ışığın elektromanyetik olarak yüklü
parçacıklarla ilişkili olduğu" sorusunu sordunuz. Sonra Von Neumann'ın cebir kullandığını söylediniz. "Ne
tür ışık" sorunuzun yanıtı infrared olabilir mi?
C: Kırılıp yansıyan görüntü.

S: (A) Bunu da düşünüyordum...


C: Oluşturulan bir serap gibi.

S: (A) Şimdi üzerinde çalıştığım yazılımla ilgili birşey sormak istiyorum. Bu adamların kötü spektrumlar
üreten bir spektromentresi olduğunu fark ettim. Görebildiğim kadarıyla şu anda kullandığım yöntemler
bu spektrometrede hiç işe yaramayabilir. Etkili bir analiz programı oluşturmak için neyi çözmem
gerekiyor?
C: Program hesaplamalarına uygun bir model bul. Yani makineyi programına uydur, tersi değil.

S: (L) Yani makinenin yeniden tasarlanması gerektiğini söylüyorsunuz...


C: Evet.

S: (A) Ama yine de kullanmakta olduğum yöntemin bu makine için bile optimal olmadığını düşünüyorum
ama ne yapacağımı bilmiyorum.
C: Makineyi yönteme uydur.

S: (L) Kullandığı yöntemin en iyisi olduğunu ve makine değiştirildiği zaman işe yarayacağını mı
söylüyorsunuz?
C: Diğer yöntemlerle karşılaştırıldığında en iyisi.

S: (A) Ama bunun fazla bir faydası olmaz. (L) Bu proje için birşey yapmanıza ihtiyacımız var!
C: İşe yarayacak!

S: (L) Bunun gerçekten işe yaraması gerekiyor. Bu projenin başarısız olmasını istemiyoruz!
C: İçgüdülerinizi izleyin.

S: (L) Şu anda iş anlamında yapmamız gereken birşey var mı? Bakmamız gereken herhangi başka bir yön
var mı?
C: Kavşağa ulaşana kadar yok.

S: (L) Ne kavşağı? Bunu sevmedim!


C: Bekle ve gör. Şimdi: Süpernovaları çalış!

S: (L) Tamam, süpernovaları araştıracağız. (A) BAT'la ilgili bir sorum var. Einstein'ın bir biyografisinde,
1931'de Einstein ile Mayer'in, dört boyutlu bir mekan-zaman içerecek şekilde Kaluza'nın beş boyutlu
teorisini yeniden formüle ettiği belirtiliyor. Bunu yaptıklarında bir adım geri mi atmış oldular yoksa ileri
mi?
C: Bir adım geri, sonra ileri.

S: (L) O çalışmanın bir adım geri atma olduğunu ama sonra gizlice ileri adım attıklarını mı
kastediyorsunuz?
C: Yakın.

S: (A) Bir sonraki soru: Üç hafta önce BAT'larla ilgili olarak beşgenlerden ve altıgenlerden bahsettiniz.
Burada önümde bir beşgen ve beşgenin altında da beşgenle ilgili matematiksel bir formül var. X, y, z, üç
boyut var. Zaman da bir boyut olarak var ve belki de beşinci boyut oluyor. Beşgenin bu matematiksel
simge ile ilişkilendirmesi doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Kaydetmeyi unutmuş olabileceğim veya bir yerde kaybetmiş olabileceğim bir yanıtla ilgili birşey
sormak istiyorum. Bize hiç bir Tesla bobini ile birşey yapmamızı söylemiş miydiniz?
C: Belki. Çekim dalgaları. Beşgen temel, altıgen ise sonuç.

S: (A) Buradaki küçük matematik formülüne dönmek istiyorum. Bir artı ve bir eksi var ve bu alan
değişkeninin önüne hangisini koyacağımı bilmiyorum. X, y ve z gibi artı mı olmalı, yoksa t gibi eksi mi
olmalı?
C: Eksi.

S: (A) Bu çekim dalgalarıyla ilgili olarak, 1936'da Einstein reddedilen bir makale yazdı. O makalede çekim
dalgalarının mevcut olmadığını keşfettiğini iddia ediyor.
C: Diğerleri için bir örtü. Einstein durumun farklı olduğunu biliyordu ama siyasi ve güvenlik nedenleriyle
buna uymak zorunda kaldı.

S: (A) Çekimin diğer alanlar için nicelendirilmesi gerekiyor mu?


C: Nicelendirilebilir.

S: (A) Eğer nicelendirilirse gravitonlar haline gelir ve siz gravitonların mevcut olmadığını söylemiştiniz...
C: Gravitonlar aslında bir zaman vakumu içindeki elektronlar.

S: (A) Günümüzde ve son 5-10 yıldır fizikçiler sicimler fikrine dayalı olarak herşeyi açıklayan bir teori
oluşturmaya çalışıyor. Herşeyin salınım halindeki sicimlerden oluştuğu şeklinde bir teori. Buna süper
sicim teorisi diyorlar. Bu sicimler fikri iyi mi?
C: Hayır.

S: (A) Çağrı cihazlarına gelecek olursak... Çağrı cihazlarının dört metre mesafede zararlı olabilecek şekilde
bir radyasyon yaydığını söylediniz. Benim anladığım kadarıyla çağrı cihazı pasif bir cihaz, bir alıcı.
Herhangi birşey yaymıyor. Bir çağrı cihazı nasıl zararlı olabilir?
C: Mikrodalga "sıçrama etkisi."

S: (A) Yani alıcıdan sıçrayan dalgalar...


C: Cep telefonları da.
S: (A) Evet ama cep telefonlarının vericisi var. Şimdi, BAT hakkındaki internet sayfalarının çoğunda
Bearden ismine rastlıyorum. Vakum enerjisini alabilmek için skalar elektromanyetiği kullanma hakkında
bir sayfa var. [Alıntıyı okuyor] Bu adam pek çok kitap ve çeşitli makaleler yazmış. Söylediği şeyde herhangi
bir doğruluk var mı?
C: Evet.

S: (A) İncelemeye değer mi?


C: Evet.

S: (A) Yalanlar da var mı? Yanlış bilgiler de veriyor mu?


C: Belki güvenliğe yönelik bir örtüleme için bir miktar karıştırılmış olabilir.

S: (A) Bearden'in skalar elektromanyetizmayla ilgili fikri sağlam mı?


C: Yakın.

S: (L) Piramide dönelim. Piramit Metinleri'nde 'Milyonlarca Yıllık Gemi' derken neyden bahsediyorlar?
C: Zaman makinesi.

S: (L) 'Horusun Takipçileri' kimdi?


C: 3'üncü "kavrayışa" sahip olanlar.

S: (L) Üçüncü kavrayış neydi?


C: 10 tane var. 3'üncüsü transandantal (aşkın) varoluşla ilgili.

S: (L) Piramit metinlerde 'Duat'tan bahsediliyor. Bu nedir?


C: Şehitlik sahnesi.

S: (L) Aynı zamanda 'Yedi Bilge'den bahsediliyor. Bir keresinde Perceval'ın 'Yediler Meclisi'nde şövalye
ilan edildiğini' ve kılıçların uçlarının 'görülen gerçeğin kristal aktarıcısını temsil ettiğini' söylemiştiniz. Bu
yedi bilge o belirttiğiniz 'Yediler Meclisi'yle ilişkili mi?
C: Yakın.

S: (L) Kılıç uçlarının görülen gerçeğin kristal aktarıcısı olmasını biraz daha açıklayabilir misiniz?
C: Göksel bir anlamı var.

S: (L) Piramitlerin ve Sfenks'in dizimi Aslan takımyıldızıyla da ilişkili olduğuna göre, "Bir sonraki durak:
Aslan" ve "Aslan'ı aramamız gerektiği"ne dair daha önce verdiğiniz yanıtların bununla bir ilişkisi var mı?
C: Yaklaşıyorsun.

S: (L) Sfenks'in bir dini, Endurra isimli bir tanrıya tapınımı temsil ettiğini söylemiştiniz. Endurra'nın
zamanla silinip gittiğini de söylemiştiniz. Bu anıtla ve tüm Giza kompleksiyle ilgili belirgin bir göksel ilişki
var. Sfenks'in zamanla silinip giden bir felin (ç.n: kedi) ilkeye olan tapınımdan daha fazlası olması gerekir.
Yorumda bulunur musunuz lütfen?
C: Sırlar kaybolduğu için silinip gitti.

S: (A) Burada bir piramidin resmi var ve bu hiyeroglifin ne anlama geldiğini soruyorlar. O hiyeroglif ne
anlama geliyor?
C: Daha yüksek seviyelere geçiş.

S: (L) Asıl "Dul'un Oğlu" Horus gibi görünüyor. Kutsal Kase hikayelerindeki Perceval da "Dul'un Oğlu"
olarak biliniyordu. Buradan Mısır ve Kelt arayışı arasında bir ilişki olduğunu açıkça gördüğümüzü
söyleyebilir miyiz? "Dul'un Oğlu"nun tanımının, "bedenlenmiş bilgeliğin yolunda yürüyen" bir kişiyle ilgili
olduğunu söylemiştiniz. Bu neden bedenlenmiş bilgelik olarak tanımlanıyor?
C: Bedensizken bilgelik en büyük halindedir.

S: (L) ...Bunu anlayamadım.


C: Anlamaya çalış... İyi geceler.
29 Ağustos 1998

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Wisoma.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (L) Ark'la ilgili sorulara geçmeden önce sormak istediğim bir kaç hızlı soru var. İlk sorum: 'Tanrıların
Parmak İzleri' isimli kitapta yazar, Mayaların 'Güneşler' ya da Dünya Çağları diye adlandırdıkları bir
şeyden bahsediyor. İlk Güneş döngüsünün süresi 4008, ikincisinin 4010, üçüncüsünün 4081 ,
dördüncüsünün de 4026 yılmış ve beşinci ve şu an içinde bulunduğumuz Güneş Dögüsü de 23 Aralık
2012 de sona erecekmiş ve başlangıcı da miladi takvime göre M.Ö 4. binyıl içerisine denk geliyormuş.
[ç.n. M.Ö. 3000-M.Ö.4000 arası] Sormak istediğim şey; Mayaların söz ettiği bu Güneş evreleri, Güneş in
ikiz yıldızının Güneş çevresindeki periyodunun sürelerimi ?
C: Bu sözkonusu olabilir, başka bir şeyler de olabilir. Ya da bir çok unsur ve olayın bir kombinasyonu
sözkonusu olabilir. Bu noktada, sizlere doğrudan ve kesinlikli bir cevap vermemiz çok sağduyulu bir
hareket olmaz. Yolunuzda sabırlılıkla ve açık fikirlilikle devam ettiğiniz sürece yol işaretleri sizleri doğru
cevaplara yönlendirecektir.

S: (L) Ayrıca deniyor ki; ilkbahar ve sonbahar gündönümleri [ç.n. ekinoks] esnasında, bu piramitin
üzerinde açık ve koyu renkli desenler birleşerek, kuzeye bakan merdivenlerde dalgalanan dev bir yılan
ilüzyonunu [ç.n. ilüzyon : optik yanılsama] ortaya çıkarıyor. Her seferinde bu ilüzyon tamtamına 3 saat
22 dakika sürmekte. Bu optik ilüzyon neyi ifade etmek için yaratıldı ?
C: Yılan Tanrı'ya tapınma.

S: (L) Bunun yapılmasında tapınma dışında ortaya çıkarılması amaçlanan başka bir etki var mı ?
C: Anahtar geometrik döngünün yorumlanmasında yatıyor.

S: (L) Kitabın 80. sayfasında Tiahuanaco' da Titicaca Gölü yanında bulunan heykellerden bahsediliyor.
Deniyor ki:
' Kırmızı kumtaşı içerisine oyulmuş, yıpranmış ve yaşı hesaplanamayacak kadar eski bir zamandan kalmış
bu heykel yaklaşık 180 sm yüksekliğinde ve kocaman göz ve dudaklarıyla insansı ve androjen bir varlığı
tasvir ediyor. Sağ elinde, dalgalı Endonezya hançerini andıran bıçak gibi bir şeyi kavramış bulunuyor. Sol
elinde ise menteşeli muhafazaya sahip bir kitabı andıran bir nesne bulunuyor. Kitabın üstünde bulunan
bir cisim, sanki kılıfına sokulurmuş gibi kitabın içerisinden geçirilmiş. Heykelin belden aşağısı balık
pullarına benzer bir giysiyle örtülmüş.'
Tamam, bir başka heykel daha var, onun da sol elinde muhafazalı bir kitap bulunuyor, ama bunun
üzerinden çıkan kabartmayla yapılmış çatallı bir kulp var. Sağ elinde tuttuğu nesne kabaca bir silindir
şeklinde, merkezde dar , her iki bitiş ucunda daha geniş. Başka parçaları da varmış gibi gözüküyor. Bu
eski heykellerin üzerine oyularak yapılmış bu nesnelerin, cihazların neyi temsil ettiğini sormak istiyorum.
C: İletken.

S: (L) Bu ileteknler neyi iletiyorlardı ? Bunlar daha önce tarif ettiğiniz ses makinaları mıydılar?
C: Hayır.

S: (L) Ne iletiyorlardı ?
C: Atmosferik kaynaktan alınan kuvarsin enerjisi.

S: (L) Bu enerji ne amaçla kullanılıyordu ?


C: Herşey.

S: (L) Daha önce tüm bu işlevlere sahip bir çok şeyden bahsettiniz; piramit, Stonehenge yapıları.
C: Serbest enerjinin koşumları ele geçirildiğinde, yapılabilecek uygulamaların sınırları yoktur.
S: (L) Neden bu varlıklar balık gövdesi benzeri giysiler içerisinde betimlenmiş ?
C: Tüm sürüngen türleri farklı derecelerde bu genetik profile sahiptir.

S: (L) Sümer geleneklerine göre, bu Tanrı Oannes' e benziyor. Gece vakti geldiğinde denizlere dalar. Fakat
gün içerisinde insanlarla söyleşir, onlara bilim ve sanatın her türü ile ilgili kavrayışlar verir. Ayrıca hiç bir
zaman yemek yerken görülmediği belirtilir. Denir ki; o insanlara evlerin, tapınakların nasıl inşa
edileceğini, yasaların nasıl oluşturulacağını öğretmiş ve geometrik bilginin prensiplerini açıklamıştır.
İnsanların Dünya'daki tohumların farkına varmasını sağlamış ve onlara meyve toplamayı öğretmiştir.
Kısaca o, İnsanoğlunun daha fazla insanlaşması için onlara her konuda rehberlik etmiştir. Öğrettiği şeyler
o denli evrenseldiler ki, o zamandan beri, gelişim anlamında bunlara yeni bir şey eklenmemiştir. Babil ve
Asur kabartmalarından günümüze dek kalan, Oannes figürlerinde açıkça görüldüğü gibi bir balık-adam
olarak tasvir edilmiştir. Bu da diğerine benzer bir profil mi ?
C: "El legato."

S: (L) Bu balık-adam Oannes, efsanelerde Merovenjlerin yarı babası olarak anlatılan Quinotaur' a benzer
miydi ? [ç.n. Quinotaur : Frenk efsanelerinde, denizde yaşayan ve boğayı andıran boynuzları bulunan bir
yaratık. İsmi latinceden beş boynuzu bulunan boğa kelimelerinden kaynaklanmaktadır.]
C: Çevirilerdeki kayıpların da göz önünde bulundurulması gerekiyor.

S: (L) Peki, quin beş demek. Bu, bir şekilde pentagonla [beşgen], pentagramla, 5 boyutlu uzayla ilişkili mi
?
C: Hayır.

S: (L) Burada diyor ki; İspanyol istilacılar ve misyonerler, Güney Amerika medeniyetleri hakkında bir
şeyler öğrenmemize yarayacak neredeyse herşeyi tahrip ettiler. Onaltıncı yüzyıldan bir görgü tanığı
zümrütten yapılma olağanüstü bir put olduğundan bahsediyor. Peder Benito bu putu alıp, ezdirmiş, un
ufak ettirmiş, tozlarını suya karıştırmış ve toprağa döktürüp, ayaklarıyla ezmiş. Cortez' e iki adet dairesel
takvim verilmiş, biri altın , bir diğeri de gümüşten yapılma. Yaklaşık at arabası tekerlekleri ölçülerinde ve
üzerlerinde çok sayıda hiyeroglif bulunan. Bunları hemen ergitmiş ve altın, gümüş kalıpları olarak
döktürmüş. Bütün 'Orta Amerika boyunca, çok eski çağlar boyunca saklanmış olan, bilgi hazinesi
niteliğindeki büyük miktarda birçok şey , itinalı bir şekilde bir araya toplanmış, yığınlar halinde, bağnaz
katolik misyonerler tarafından ateşe verilmiş. Örneğin 1562 Temmuzu'nda, Peder Diego de Landa,
Yucatan'da bulunan Monte kentinin ana meydanında, Mayalar' dan kalma ve geyik derilerinden yapılma
papirüslere kazınmış binlerce yazıyı, resmi ve hiyeroglifi yaktırmıştır. Şöyle demiştir : 'Kızılderili
simgeleriyle yazılmış çok büyük miktarda kitap bulduk, ama içerikleri Şeytan'la ilgili batıl inançlar dışında
bir şeyi kapsamadığı için hepsini yaktık ve bu ilkel yerlilere büyük acı ve ızdırap verdi.' Hancock diyor ki :
' Bu yalnızca yerlilere acı vermekle kalmamalı, aynı zaman da geçmişte ve günümüzde, geçmiş tarihle
ilgili doğruları öğrenmeyi arzu eden herkese acı vermeli. Diego de Landa İspanya' nın yüklendiği, Orta
Amerika' ya ait tüm geçmişe ait hafızayı silmeye yönelik, şeytani görevde yer aldı. Texcoco' nun pazar
meydanında, devasal bir şenlik ateşi yaktılar ve istilacıların, 11 yıl boyunca Aztekler' den zorla gaspettiği,
çok sayıda belge, resim, yazıt ve hiyeroglifi bu ateşte yaktılar.
Bu eşşiz bilgi hazinesi alevlere karışıp kül olurken de, tüm insanlık olarak geçmişimize yönelik yaşadığımız
hafıza kaybını ortadan kaldıracak bir şans da sonsuza dek yok olup gitmiş oldu.'
Şimdi; özet anlamı geçmişi yok etmek olan'İspanya'nın Şeytani Görevi' nin bu kısa ve mide bulandırıcı
tanımlamasını aktarmamın ardından, Katolik Kilisesi'ni, katolik misyonerleri ve bizzat İspanya' yı bu
yönde motive eden şeyin ne olduğu konusunda yorum rica ediyorum, özellikle de İspanya'nın bugün de
antik yapıların bulunduğu yerlerden biri olduğundan yola çıkarak. Bu konuda bir yorum yapabilir misiniz
?
C: Yoruma ihtiyacın yok. Daha önce de 4KH nın gerçeği örtmek için 3. Yoğunluk KH' yı manipüle etme
arzusundan çokça bahsettik.

S: (L) Evet, tamam, ama Allah aşkına, bu insanı çok rahatsız ediyor... Tüm bunlar ve aynı zaman da
İskenderiye Kütüphanesi' ne yapılanlar! Tüm bunlar Avrupa' da 'Karanlık Çağlar' denilen dönemler
boyunca yapılan şeyler mi ?
C: Evet.
S: (L) Bu yüzden de 'Karanlık Çağlar' gerçekten karanlık. Katolik kilisesi kendi ceplerini şişirmeyecek
herşeyi yok etti. Şimdi; deniyor ki, La Paz Üniversitesi'nden Profesör Posnansky [ç.n La Paz : Bolivya'nın
baş kenti] ve Profesör Rolf Müller, Macchu Picchu'nun [ç.n Macchu Picchu : Peru' da bulunan ve
Dünya'nın harikalarından biri sayılan, antik İnka şehri] inşa tarihini M.Ö. 15.000' e kadar çektiler. Bu
doğru bir tarih mi ?
C: Yakın.

S: (L) Macchu Picchu'nun ne zaman inşaa edildiğini bizlere söyleyebilir misiniz ?


C: M.Ö. 12009.

S: (L) Oldukça yakın. Şimdi Nazca Düzlüğün'ndeki çizgilere gelelim. [ç.n. Peru' daki Nazca Platosunda
bulunan, kadim dönemlerden kalma, neyi tasvir eetikleri ancak yüzlerce metre yükseklikten anlaşılabilen
ve nasıl yapışmış oldukları ünümüzde hala muamma olan figürler] Orada bir örümcek figürü var ve
bununla ilgili çalışmalar yapan kimseler bunun Orion'un bir temsili olduğunu söylüyorlar. Peki, gerçekten
de durum bu mu? Bu Nazca Örümcek figürü Orion' un dünyasal bir tasarımı olarak mı yapıldı ?
C: Hayır. Ama yeniden tekrar edersek; gerçek gözlemlenebilirdir.

S: (L) Bunu Orion ve örümcek konusu ile ilgili söylediğinizde neyi kastediyorsunuz ?
C: Kendi gerçeklerinizi gözlemler sonucu bulun.

S: (L) Bu örümcek neyi temsil ediyor ?


C: Biyolojik inançları temsil eden sembolik bir tanım.

S: (L) Deniyor ki, göründüğü kadarıyla bu, Dünya' da çok nadir bulunan - hatta o kadar nadir ki yalnızca
Amazon yağmur ormanlarının bazı ücra köşelerinde rastlanan- bir örümcek türünü tam bir doğrulukta
resmediyor. Resimsel tasvir o denli doğru ki, sağ bacağının bitiş noktasında yer alan üreme organı dahi
doğru gösterilmiş. Bu garip örümcek türü hakkında yorumda bulunabilir misiniz ?
C: Görsel bir şekilde inceleyin.

S: (L) Diğer bir küçük kitap var. Bu minik, tuhaf kitapta keltçe bir kelimeye denk geldim: 'pryf'. 'Pryf' ne
demek ?
C: Ruh.

S: (L) Kitapta deniyor ki; belirli bir kan bağından gelen birinin ortaya çıkması ve 'ejderha yumurtasını
serbest kılması' gerekiyor. Şöyle devam ediyor : 'Yılanları kıvrandırmayı başarsalar bile, ondan [ç.n.
buradaki 3. tekil şahıs o ing. "she" olarak ifade edilmiş yani bir kadından bahsediliyor] başka hiçkimse
'pryf' i derinliklerden yukarı çıkaramaz. Yeter ki zamanın kapılarındaki yerini muhafaza edebilsin.'
Burada neden bahsediyorlar ? Ejderha yumurtasını yukarı çıkarmak ? Peki bunun ruhla ilgisi nedir ?
C: Göremiyor musun ?

S: (L) Ayrıca deniyor ki; bu belirli bir kan bağından gelen kişinin bir görevi insanlar ve tanrılar arasında bir
köprü oluşturmak ve zamanın geçiş kapılarını açmak. Bununla ilgili yorumda bulunabilir misiniz ?
C: Bu soruların yanıtları halihazırda aşikar.

S: (L) Daha önce size bir soru sorduğumda, 'ağaçların' beni yanıtlara götüreceğini söylemiştiniz. Bu
kitabın tamamı, bir çok farklı yönden 'ağaçlar'üzerine, antik druidler vs. [ç.n Druid : Keltlerde, özel güç
ve bilgileri olduğu düşünülen büyücü, din adamı, şamanlara verilen isim]
Bana bu ipucunu vermenizin sebebi, her ne kadar hayali kurgu da olsa bu kitapta bunların gözüme
çarpıp, dikkatimi çekmesi için miydi ?
C: Kesinlikle.

S: (A) Labaratuvar konusuna dönmek istiyorum, ki nerede ve hangi labaratuvar olduğunu bulmayı
başaramadık. Biliyoruz ki yanıt 'dağlardaki bir geçit' ipucunda gizli. Bununla birlikte; bunun manyetik bir
meridyen üzerinde olduğu tanımlamasıyla ilgili biraz kafam karıştı. Anlamıyorum, çünkü HERHANGİ bir
mekan, nerede olursa olsun, bir manyetik meridyen üzerindedir. Bunları nasıl yorumlamalıyım ?
C: Öncelikle manyetik ağ örtüsünü Dünya üzerine yerleştirmelisin.
S: (A) Bu ağın çizgileri [ç.n paralel iplikleri] arasındaki mesafe ne kadar ?
C: Yaklaşık olarak 200 km.

S: (L) İlk [referans] ya da 0 noktası meridyeni nedir, ya da konumu nedir ?


C: Batı Pasifik' te, 90 derece doğu meridyeninde. [celse F__ in hastalanması sebebiyle sonlandırıldı]
5 Eylül 1998

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Vomaz.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (A) İlk sorum, işimle ilgili teknik bir sorun hakkında. Bir cihaz var ve mühendisimiz cihazda bir titreşim
olduğunu buldu. Bu titreşimin sebeplerini araştırdım, motora hareket sağlayan yazılımı baştan sona
gözden geçirdim ama bu titreşime sebep olan noktayı bir türlü bulamadım. Bu problemi halledebilsem
çok iyi olurdu. 2.5 Herztlik bu titreşim frekansının sebebi konusunda bana bir ipucu verebilir misiniz ?
C: Daha spesifik ol lütfen.

S: (A) Tamam; bir soğutma makinası var. Ve bu soğutma makinası doğrusal bir motor tarafından
çalıştırılıyor. Ve bu motor, bir bilgisayar tarafından yönlendirilen bir akım ile tahrik ediliyor. Bu
bilgisayarın 58.6 MHz lik sinüzoidal bir dalga oluşturması gerekiyor. K__ adındaki mühendis, cihazın -
aslında olmaması gerekirken- bir başka titreşimi daha olduğunu buldu ve bu titreşim dedektörle ilgili
sorunlara sebep oluyor. Sonuç olarak : bu fazladan titreşimin kaynağı cihazın neresi ?
C: Belki de cihazın fonksiyonel tasarımı sırasında ortaya koyulan doğal çalışma çevrimi açısından, 56.8
MHz uygun olmayan bir ayar değeridir.

S: (L) Tamam, kontrol edeceğim.


C: Fakat bundan fazlasını yapman gerekiyor...Örneğin ayar bundan daha mı düşük yoksa daha mı yüksek
olmalı ? Sen bu konuda ne düşünüyorsun ? Ve ayrıca neden mühendisler tam olarak bu değere
ayarlamışlar ?

S: (A) Bilmiyorum. Soracağım. (L) Daha mı yüksek, daha mı düşük olmalı ? (A) Özellikle bu frekansa
ayarlamalarının özel bir sebebi olduğunu düşünmüyorum. Bir değere göre ayarlamaları gerekiyordu,
muhtemelen farklı bir değer de olabilirdi. Bu konuyu araştırmalıyım. İyi nokta.
Tamamdır; bir sonraki soru: Şu Novosibirtsk grubunu bulduk. Kozyrev adındaki Rusa göre, bir tür
detektörleri ve bazı fikirleri var ve bu onlara bir takım tersinmez olaylar sonucu - örneğin kometlerin
Jüpiter' e çarpması- oluşan anlık sinyalleri ölçebilmelerini sağlıyor. Sormak istediğim şu: ölçümledikleri
etki gerçek ve yeni bir etki mi ?
C: Elbette "yeni" değil, ama işin en ilginç yanı da bu, çünkü şimdi artık çekim dalgalarının eşiğinde dans
ediyoruz, sizler bunu kendi lineer bakış açınızla ölçmeye çalışırken, bizlerin sizlere uzun zamandır üstü
kapalı olarak ima ettiğimiz gibi. Rusya' da ortaya çıkan olağandışı durum, Dünya güç yapılanmasının
iskeleti içerisinde bir çatlak oluşturdu ve bu da bir takım sarsıcı "keşiflerin" tesadüfi olarak ortalığa
sızmasına sebep oldu. Elbette bu durum; araştırmaların için eşsiz fırsatlar sunuyor ama bir o kadar da
potansiyel tehlikeler içeriyor.

S: (A) Tehlikeli olan nedir, bu insanlarla temas kurmak mı ?


C: Hayır. Temasınızın izleniyor olması.

S: (L) Kimler izliyor ?


C: Tahmin et!

S: (L) 3. Yoğunluk mu , 4. Yoğunluk mu ?


C: Alışıldık şekilde her ikisi de. Başka bir deyişle, evet, yola devam edin ama adımlarınızı dikkatli atın.

S: (L) Bu konu hakkında bizlere sizler ipucu verdiniz. Bizlere, bizi tehlikeye sürükleyecek konular hakkında
mı ipucu veriyorsunuz ?
C: Yalnızca aptalca ve boş bir hevesle ele alınırsa tehlikeli olur.
S: (L) Yani göze batmamalıyız, soruşturmalı, okumalı, bir çok şey yapmalı, ama ortalıkta gezinip kimseye
bir şey anlatmamalıyız, ki laf aramızda bu sizlerin hiç de yapmadığı bir şey...
C: Ama elbette Laura hiç de böyle yapmıyor.

S: (L) Yemin ederim ! Tek bir kelime çıtlatmayacağım!


C: Bizim açımızdan sorun yok, biz seni hangi yoğunlukta olursan ol sonsuza kadar seveceğiz.

S: (L) Yani 5. Yoğunlukta! (A) Şimdi, anlayabildiğim kadarıyla problem şurada, bu kişilerin ellerinde veri
olarak bu etkiler var, Kozyrev' in genel mantığına, düşüncelerine sahipler, ama görünen o ki, bu
fenomenin ardındaki matematiksel ve geometrik alt yapı hakkında fikir sahibi değiller.
C: Senin neleri bildiğini bilmiyorlar.

S: (A) Anlıyorum. Bu da demek ki ne bildiğimi öğrenmelerine izin vermemeliyim.


C: Onlarla, internet üzerinden şifreli bir şekilde iletişim kurmanı öneriyoruz. Rusça iletişim kur, "dalga"
ve "çekim" kelimelerini ayrık olarak saf ve masum bir tarzla anahtar bir cümle içerisinde kullan.

S: (A) Şimdi bu Guts denilen kişi ile ilgili soru sormak istiyorum. Omsk'ta yaşıyor, Kozyrev konusuna ilişkin
ve Kaluza-Klein teorisiyle ilgili bir kaç makale yayımladı, ve iyi birine benziyor. Bu adamla ilgili bir
yorumunuz var mı ? Dikkatli olmalı mıyım yoksa gerçekten dostane mi ?
C: Dostane.

S: (A) Sanıyorum şu Rusya bağlantısından iki hafta önce bahsetmiştiniz, 'Prokov' adındaki bir Rusu
araştırmamızı söylemiştiniz. Prokov bir Rus ismi gibi görünmüyor. Ama Frolov diye bir şey buldum ki bu
da Prokov' a benzer. İsmi 'Zaman Makinası' olan bir internet sitesi var. Kendi özel araştırma konularının
bir listesini yapmış, liste: chrono-teknolojisi, teleportasyon, zaman oranının değiştirilmesi, çekimsel
chrono-itkisi, bedava (serbest) enerji, birleşme(birlik)-ötesi, sonsuz devir-daim makinası (perpetuum
mobile), sebep-sonuç ilişkiselliği, eterik teknolojiler, elektro-çekim, eylemsizlik momenti, Biffeld- Brown
etkisi, tepkimesiz itki, Tesla teknolojileri, N. Kozyreve teknolojileri vs vs gibi konu başlıklarını içeriyor...
Kim bu adam ? Gerçekten bir araştırmacı mı, yoksa bir ajan mı, ya da her ikisi birden mi ?
C: Hayır bir ajan değil, daha çok sağlamca ayağını basabileceği bir toprak parçası arayan bir teorisyen.

S: (A) Onunla ihtiyatlı bir şekilde olmak kaydıyla, iletişime geçebilir miyim ?
C: Evet.

S: (A) Avustralya ile ilgili birtakım şeyler var. Bu insanlar, Kozyrev' in Zaman Makinası da dahil olmak
üzere bir çok şeyden bahsediyorlar. Ayrıca, 'Muhteşem Hieronymous Makinası' diye adlandırdıkları bir
şey hakkında da konuşuyorlar.
(Laura okuyor) :
'27 Eylül 1949 da, A.B.D. patent bürosu tarafından, Dr. Thomas Hieronymous adındaki kişiye, oldukça
garip bir patent verildi. Patent; daha önce keşfedilmemiş bir algılama yöntemi ile, bir takım madenlerin
bulunması ve analizini amaçlayan bir cihaz için verilmişti. Bu cihazın algı detektörü; bir bobin, dönen bir
mekanizmaya monte edilmiş optik bir prizma, küçük bir elektronik yükseltici (ç.n. amplifikatör) ve
'dokunsal sensör' denilen bir tür çıktı kayıt cihazı gibi parçalardan oluşuyordu. 1960 larda, bir elektronik
tasarım labaratuvarına sahip olduğum dönemlerde, bir gün, sıradan bir müşteri elinde bu cihazlardan
biriyle labarutuvara geldi. Anladığım kadarıyla, şu popüler bilim dergilerinden birinde, bu cihazın nasıl
yapılabileceği ile ilgili açıklamaları okumuş ve benim ne düşündüğümü öğrenmek istemiş. Doğrusunu
söylemem gerekirse o an düşünmedim. Olayın tamamı bir saçmalıktan ibaretti ve o güne dek
elektronikle ilgili öğrendiğim herşeye hakaret etmek gibi bir şeydi. Görünürdeki tek problem ise 'bunun
çalışıyor olmasıydı!' Ve aynen şu şekilde çalışıyordu: Bobinin önüne bir parça maden örneği konuluyordu
ve prizma, ta ki çıktı cihazında bir sinyal yakalanıncaya kadar, mekanik olarak döndürülüyordu. Ve işte
işin bu noktası benim inanç sistemimin sınırlarının zorlandığı noktaydı. 'Çıktı' cihazı, bir parça camın
yanına yerleştirilmiş yassı bir bobinden oluşmaktaydı. Bana, parmağımı hafifçe cam üzerine sürterken
bir yandan da prizmayı uyumlamam (ayarlamam) gerektiğini söyledi. Uyumlama sürecinin kritik bir
noktasında parmağım ve cam yüzeyi arasında bir 'yapış yapışlık' hissettim, sanki birisi üzerine portakal
suyu dökmüş gibiydi.
Ve bu da yeni patentin temelini oluşturan şeydi: yeni bir tür algılama yöntemi... Dokunsal Detektör.
Ölçüm cihazları içerisinde kullanılan tüm algılama yöntemleri bundan önce görsel veya sessel (akustik)
yöntemlere dayanıyordu. Yani örneğin, ya bir voltmetrenin ibresini takip edersiniz ya da bir sesin
tonundaki değişimi ayırt edersiniz. Ama bu yeni cihaz 'dokunma hissindeki değişime' göre çalışıyordu.
O zamandan beri, bu tür algılama yöntemi bir çok 'radionik' cihazda kullanılmak üzere uyarlandı, ki
bunlar Avustralya' da birçok alternatif tıp uygulayıcısı tarafından sağlık problemlerinin sebeplerini
bulmak için kullanılmaktadır. [ç.n. ing. radionics devices; radionic cihazlar/yöntem : farklı hastalık
durumlarının farklı enerji frekansları ortaya çıkardığı ve sağlıklı olma durumunda sahip olunan frekanstan
farklı bir frekans olmasından yola çıkan, tamamen kişiye özel kan, saç vb. Örnekler üzerinden giderek
iyileştirme yolları arayan alternatif tıp yöntemi ve bu amaçla kullanılan cihazlar]
Bu cihazlardan birinin yetenekli bir doktor tarafından tanıtımına sahip oldum ve bulguların kesinlik oranı
%90 dan daha iyiydi.
Eğer Hieronymous cihazının kadranı (skalası) belirli bir mineralin değerlerine göre kalibre edilirse, ve
benzer bir mineral parçası bobinin yakınına konulursa, göstergedeki oranın tam tamına aynısı olan bir
'sonuç' elde edilir. Gelişmiş zayıf devre tekniği kullanılarak alaşımlar içerisindeki metal oranları tam bir
doğrulukla tespit edilebilir. Kimsenin, bu sistemin ne şekilde ve niçin çalıştığı ile ilgili en ufak bir fikri yok
ama 19. YY' da da kimsenin elektriğin ya da manyetik alanların nasıl çalıştığı hakkında bir fikri yoktu ama
bir çok insan bu tuhaf, 'yeni'etkileri para kazanmak için kullanmıştı. [...]
New Mexico'daki White Sands Füze Üssü'nde görevli olarak çalışan Harry Stine adındaki bir roket
mühendisi, bu makinalardan birisini kendisi yaptı ve üste görevli olan diğer bilim adamları ve
mühendisler üzerinde denedi. %80 inin makinayı işlevsel bir şekilde çalıştırabildiğini gördü ve hatta
1930'da Pluto Gezegenini keşfeden astronom Dr. Clyde Tombaugh, makinanın nasıl daha efektif hale
getirilebileceğini buldu. Yaşamının hatırı sayılır bir kısmını bu tür cihazlara yatırım yapmaya ayırmış olan
Stine'ın ortaya çıkan olasılıklar sebebiyle neredeyse şaşkınlıktan dili tutulmuştu.'
(Laura'nın okumasının sonu)
(A) Bu cihazın nasıl ne niçin çalıştığını sormak istiyorum.
C: Eneji çeviricileri (aktarıcıları) doğada kristal halindedir. Quartzine polimeri, ortamdaki radyasyonu tam
denge noktası aracılığıyla toplar.

S: (A) Burada, Tesla Kitap Şirketi'nden edinebileceğim kitaplarla ilgili bir katalog var. Bu kitapların bazıları
oldukça ilginç görünüyor. Bunlardan bazılarını sipariş edip , araştırmakla ilgili bir düşüncem var, özellikle
Birleşik Alan Teorisi ile ilgili olanları. Ama neredeyse yüzlerce kitap var! (L) Bir sarkaç kullanmayı dene.
(A) Ya sarkaç yüz tane kitabı işaret ederse ?
C: Neden çubukla aramıyorsun, şaşkın! [ç.n. çubukla, yer altındaki su ya da madenleri araştırma
yöntemine gönderme yapıyorlar]

S: (A) Ben miyim şaşkın ?


C: Hayır, sadece biraz eğleniyoruz.

S: (A) Anlaşıldı, bir çubuk yardımıyla karar vermem gerekiyor. Tamam, yeniden bir aradayız, şu meridyen
hakkında bir şeyler öğrenmek istiyoruz, çünkü biraz kafamız karıştı.
C: İlk ismi Nikolai, ikinci ismi Igoravich. Soyadı da Padritsyn veya Padritzhin.

S: (A) Tamam, yani bu araştırmamız gerekn kişi. Şimdi şu kahverengi yıldız meselesine gelirsek.
Bilgisayarda bir simülasyon yapabilmemiz için, biraz daha fazla bilgi almayı rica ediyoruz. İhtiyacımız olan
fazladan bilgi, örneğin; Güneş'in bu ikizinin bundan önce en son ne zaman burada olduğu olabilir.
C: Bu konuda biraz kaçamak yanıtlar verdik, çünkü muhtemelen bu noktada "Ne zaman" lardan çok "Ne"
ler konusunda anlayış geliştirmen, sana daha fazla yardım edebilmemizi sağlar.

S: (F) Bir terslik mi var ? (L) Karnım feci ağrıyor. (F) Şimdi de sen mi ? Önümüzdeki hafta da Ark' ın başına
geleceği düşüncesinden nefret ediyorum! [bir hafta önceki celsede de F__ aniden başlayan safra kesesi
sancıları sebebiyle erkenden ayrılmıştı] (L) Midemdeki bu şiddetli ağrıya sebep olan şey nedir ?
C: Kanalsı yapılarda daralma ve kasılmalar. [ç.n. bazı iç organları birbirine bağlayan kanallardan
bahsediliyor sanırım]

S: (L) Pankreasımdan mı bahsediyorsunuz ?


C: Yakın.

S: (L) Ya safra kesem ?


C: O kadar yakın değil.

S: (L) Yediğim üzümler ve insülin sebebiyle mi ?


C: Pankreasın "uykuya yattığında" ve doğal olarak, uyandığında, aynen senin uykudan uyandığında
yaptıgın gibi o da dengesini yeniden kazanmadan önce biraz, esniyor, geriniyor ve biraz tökezliyor.

S: (L) Yani kesinlikle çok ızdırap verici. Oldukça aşağılarda ve safra kesesine yakın. Bu insülin. (F)
Pankreasın uykuda mıydı ? (L) Ehh sayılır, uzun zamandır karbonhidrat almıyorum... (F) Yani, doğal
olarak! (A) Daha fazla üzüm yemek yok!
C: Karbonhidratlardan bir anda, bu denli keskin bir şekilde kaçınmak pek akıllıca olmayabilir.

S: (L) Karar verdim; ben insüline karşı dirençliyim, ki bu sonrasında hiper-insülinizme [ç.n. vücuttta aşırı
derecede insülin salgılama] dönüşüyor, bunun sonucunda da yediğim en ufak, basit şey yağa dönüşüyor.
Bunun çözümü nedir ?
C: Bu konu, şimdiye dek bu konuda okuduklarından çok daha karmaşık, ama RH faktörün bu konunun
anahtarı.

S: (L) Gelecekte bu konuda daha fazla ızdırap çekmemem için bilmem gereken başka bir şey var mı ?
C: Daha fazlası var, ama hatırla; bu bir mozaik.

S: (L) Tamam. Şimdi kısa bir ara verelim. [Ara veriliyor.]

S: (L) Süpernovalarla ilgili ev ödevimi belirli bir noktaya kadar yaptım ve keşfettiğime göre ya süperdev
kırmızı yıldızlar bir süpernova olma süreci içerisine girmiş oluyorlar ya da süperdev mavi yıldızlar bir
süpernova yıldız olmaya hazır hale geliyorlar. Aynı zaman da yıldızlar arasında dev gaz bulutu fışkırmaları
var. Farkettim ki Orion'un sağ omuzundaki Betelgeuse bir kırmızı süper dev ve yine Orion'un ayağında
bulunan Rigel bir mavi süper dev, her ikisi de birer süpernovaya dönüşebilir. Doğru yönde mi ilerliyorum
?
C: Doğru patikada yürümeye başladın.

S: (L) Bundan 300 yıl önce Kasyopya takım yıldızında oluşan süpernovanın Dünya' da pek fazla insanın
dikkatini çekmemiş olduğunu farkettik. Bunun sebebi nedir ?
C: Uzaklık.

S: (L) Daha önce size, Gülhaç Manifestosunda bahsedilen ve o zaman dilimine göre 'Cygnus ve
Serpentarius' taki iki yeni yıldız' konusu hakkında bir soru sormuştum ve sizler de 'novalar' dan
bahsediyorlar yanıtını vermiştiniz. Ama görünen o ki bu takımyıldızların her ikisinde de yeni bir yıldız yok.
Ve yaklaşık olarak o tarihlerde Kasyopya'daki süpernova gerçekleşmişti.
C: Evet, önbilgiye sahip olanlar araştırmaktaydılar.

S: (L) Ayrıca, 5000 yıl önce bir süpernova Yengeç Nebulasına [ç.n. nebula: bulutsu yıldız topluluğu]
dönüştü, bu henüz o sırada Dünya'dan görülmemişti, ta ki 900 yıl öncesine kadar. Bu da tam olarak,
benim bazı ipuçları bulmaya çalıştığım zaman dilimine denk geliyor; tohumların büyüyüp meyve verme
aşamasına geldiği bir dönüm noktası. 900 Yıl önce ortaya çıkan bu süpernova etkilerinin bir takım
değişimlere katkıda bulunup bulunmadığını söyleyebilir misiniz, Karanlık Çağların sona ermesi,
Tapınakçıların kurulması vb. ? 900 Yıl önce görülen bu süpernovanın etkileri nelerdi ?
C: Temel sıvı moleküllerin uyarılıp, harekete geçirilmesi.

S: (L) Bunun insanlar üzerinde psikolojik ya da genetik, DNA yla ilgili etkileri oldu mu ?
C: Çok az.

S: (L) Gözlemleyebilen birininin farkedeceği etkiler neler olurdu ? Yani mikroskobik...


C: Büyüme.

S: (L) Ne anlamda büyüme ? İnsanların ölçülerindeki değişim ve büyüme mi ?


C: Yakın.
S: (L) Psikolojik ya da zihinsel büyüme ?
C: Yakın.

S: (L) Özellikle hangi tip büyüme ?


C: Her ikisi de.

S: (L) 5000 Yıl önce bu süpernova meydana geldiği sırada, ışık hızının üstünde bir hızla [ç.n. ışık hızının
üstünde : süperlüminal] yayılan ve anlık olarak hissedilen bir takım etkiler oldu mu ?
C: Belki, araştır ve bağlantıları kur.

S: (L) Giza'daki Büyük Piramit süpernovaya hizalanarak mı inşa edildi ?


C: Resmin bir parçası.

S: (L) Bu, piramitin inşası döneminde oluşan bir süpernova mıydı, yoksa gelecekte belirli bir zamanda
olması beklenen bir süpernova mıydı ?
C: Her ikisi de.

S: (L) Süpernovalar bir anlamda döngüsel midirler ?


C: Bir anlamda yüksek anlamlar gerektirirler.

S: (L) Süpernovalar diğer evrenlere açılan kapılar yaratırlar mı ?


C: Kapılar yeniden ayarlanıyor olabilirler.

S: (L) Bu süpernova konusunun herhangi bir şekilde Aslan Takımyıldızı ile bir ilgisi var mı ?
C: Bir şekilde.

S: (L) Hangi şekilde ?


C: Geometrik konumlanma sebebiyle.

S: (L) 'Geometrik konumlanma sebebiyle' derken neyi kastediyorsunuz ?


C: Trin pozisyonu. [ç.n. Trin: astrolojide, iki gök cismi ve/veya noktası aralarında 120 derecelik bir açıyla
konumlandıklarında, ortaya çıkardıkları pozisyonel görünüm.]

S: (L) Atbaşı Nebulası'nın Şövalyelik sembolüyle olan ilişkisinin öneminden bahsetmiştiniz. Atbaşı
Nebulasının önemi nerede yatıyor ?
C: Araştırmaya devam et, çünkü oldukça yakınsın.

S: (L) Dünya'ya belirli bir yakınlıkta bulunan bir süpernovadan yayılan kozmik ışınların insan vücudu
üzerindeki etkileri ne olurdu ?
C: İplikçiklerin genetiksel olarak birbirine eklenmesi. [ç.n. DNA iplikçiklerinden bahsediliyor]

S: (L) Bir süpernovanın bu etkiyi yaratması için ne yakınlıkta olması gerekir ?


C: 2000 Işık yılı.

S: (L) Yani Orion Takımyıldızı' nda bulunan iki süpernova adayından herhangi biri böyle bir etkiyi
yaratabilir, çünkü uzaklıkları yaklaşık olarak 1500 ışık yılı.
C: Evet.

S: (A) Işık hızıyla yayılan etkilerden mi bahsediyoruz, yoksa ışık hızının üzerinde ve anlık etkilerden mi ?
C: Her ikisinden de ve aynı zaman da daha yavaş hızda olanlardan da.

S: (L) Anlık olanın nasıl bir etkisi olur ?


C: Daha az.

S: (A) Şimdi, şu yakında patlayacak olan süpernovaya gelelim. Bizlerin GÖRMESİ anlamında mı yakında
olacak, ki bu da ışığın oradan buraya ulaşması süresi, yoksa yakında derken bu anlık mı olacak ? [ç.n.
anlık etki terimi kullanılırken; etkinin yayılımının ışık hızının üzerinde olması durumunda, oluşmasıyla-
Dünya'ya ulaşması arasında geçecek sürenin çok kısa olabileceğinden bahsediliyor. ]
C: Görsel (optik) olarak.

S: (L) Yani demek ki bu süpernova halihazırda oluşmuş durumda.


C: Evet. [ç.n. görsel/optik olarak algılanacak olması ile kastedilen: bu süpernova oluşumunun, oluştuğu
noktada geçmişte gerçekleştiği ve bu oluşumun etkilerinin aradaki mesafe sebebiyle ışık hızıyla Dünya'
ya doğru hareket ediyor olmaları ]

S: (L) Peki, bu süpernova nerede oluştu ?


C: Şansını zorlama bebeğim!

S: (L) Hangi yıldız olduğunu bulmak için hangi ipucunu takip etmeliyim ?
C: Sezgilerini.

S: (A) Ama eğer süpernova önceden oluşmuşsa, bunun anlamı; ışık hızından yüksek, anlık etkilerinin
halihazırda ulaşmış ve etkilemiş olması gerekir. Her ne kadar bu anlık etkiler, ışık hızındaki etkilere göre
daha az etkili olsalar da. Bir şekilde genlerde anormal değişimler olarak kaydedilmiş olmalı. (L) Bu doğru
mu ?
C: Yakın.

S: (L) Peki, bu anlamda bakmamız gereken yer neresi ?


C: Kraliyet (asil) soylarında önceden belirlenmiş düzenin dışına çıkılmasına yönelik bir mücadelenin
işaretleri.

S: (L) Başka bir ifadeyle soyun gaspedilmesi.


C: Yakın.

S: (L) Güneş sistemimizin ikiz yıldızının günötesi neresi ? [ç.n. günöte: Güneş ya da Güneş sistemi
çevresindeki eliptik yörüngesi üzerinde Güneş'e en uzak bulunduğu nokta]
C: Henüz değil, çünkü büyük bir gayretle bahsettiğin o döngüleri daha iyi kavramış olman gerekiyor. Ve
ayrıca, iyi geceler.
12 Eylül 1998, F, Ark, Laura, C, TK -- 1. Bölüm --

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Zonah.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (L) Bugün gerçekleşen düğünümüzle ilgili herhangi bir yorumunuz var mı ?


C: Görkemli bir olaydı.

S: (L) O kadar da görkemli değildi. (C) Neyi görkemli olarak tanımladığına bağlı! (L) Peki, sizlere çok
teşekkür ederim. Sanıyorum sizler de oradaydınız ?
C: Hayır, bizler Wal-Mart'taydık! [ç.n. Wal-mart : A.B.D. de ve Dünya çapında yaygın bir alışveriş
merkezleri zinciri]

S: (L) Bu gece hareketli biriyle beraberiz! Tamam, hangi ürünlerde özel Mavi Işık indirimi vardı ?
C: O uygulama K-Mart'ta. [ç.n. K-Mart : yine bir diğer alışveriş mağazaları zinciri]

S: (L) Pardon, tamam. Sorulara başlayalım. Süpernovalar konusuna dönersek; çok eskilerden kalma ve
yaklaşık oluşum zamanları kalıntılarından yola çıkarak hesaplanan 3 süpernova, Kasyopya civarlarında ve
tarihin çok ilginç dönüm noktalarında meydana gelmiş.
C: Evet...

S: (L) Bu dönemlerden birisi yaklaşık 1054 yılı civarı. Bu oldukça ilginç bir tarih. Görünüşe göre, bu
süpernova ile ilgili herhangi bir Avrupa tarihi kaydı yok. Çin, Japonya ve hatta Kore tarihinde buna ilişkin
kayıtlar var. Ama Avrupa' da buna ilişkin bir kayıt, belge yok. Bununla ilgili Avrupa tarihi kayıtlarına ne
oldu ?
C: Avrupa o dönemde "kendini toparlama" modundaydı.

S: (L) Kendisini hangi durumdan toparlıyordu ?


C: M.S. 564 tarihinde gökyüzünde gerçekleşen komet patlamaları sonucu uygarlık yapısının yıkıma
uğraması sonucu oluşan durum. [ç.n. ilgili tarihte toplu olarak Dünya'ya doğru gelen, kimisi teğet geçen,
kimisi havada çarpışan, ya da atmosfere girdiğinde yanmaya başlayan kometlerden bahsediliyor]

S: (C) Senin araştırdığın doğruluk derecesi yüksek tarihsel kayıtlar vardı, bu mantıklı görünmüyor. (L)
Diğer yandan mantıklı da olabilir, çünkü bu konuda Gregory of Tours' a ait oldukça tuhaf, benzer şeyler
var. Uygarlık üzerindeki nasıl bir etkisi oldu ? Bu doğrudan ve fiziksel bir etki miydi, yoksa ortaya çıkan
etkiler toplumdaki insanların gayrimedeni ve barbarsı bir ruh haliyle davranmalarına mı yol açtı ? [ç.n.
St. Gregory of Tours : 538-594 yılları arasında yaşamış olan Galyalı bir tarihçi]
C: Gökten yağan ateşten parçalar sağanağı, şimdi Batı Avrupa diye adlandırdığınız bölgedeki arazi ve bitki
örtüsünün büyük bir bölümünü yakmıştı. Tahmin edeceğiniz gibi bunun sonuçları o zamanki sosyal
yapının çökmesi ve sizlerin "karanlık çağlar" dediğiniz dönemin başlaması oldu.

S: (L) Kesinlikle karanlık bir çağ idi. Neredeyse kimsenin hiç bir şey hakkında en ufak bir fikrinin olmadığı
1000 yıllık bir dönemdi!
C: İpuçları için o döneme ait İrlanda, Kelt, Fransız ve Galya kayıtlarına göz at. Geçici olarak ortaya çıkan
"hayatta kalmayı başaranlar için kurtuluş adacıkları" vardı, buna ilişkin, tek tük yazılı bir kayıt oluşabilecek
kadar süren bir dönemdi.

S: (L) Tamam. Orion' da bulunan Büyük Nebula hakkında araştırma yaparken gördüm ki, Atbaşı
Nebulası'na bitişik olan uçurtma şeklinde bir bölge var. Bununla, sizlerin daha önceleri bahsettiğiniz
uçurtmalar konusu arasında bir bağlantı var mı, bunu merak ediyorum ? Gökyüzünde tam olarak o
bölgeye baktığımızda gelecekte süpernovaya dönüşecek bir noktaya mı bakmış oluyoruz ?
C: Süpernova için "ayağa" bak.

S: (L) Rigel.
C: Belki.

S: (L) Perseus Takımyıldızı'ndaki Gorgon' un Gözünde yer alan, Algol isimli ikili yıldız sistemi, bir yıldız ve
bir kara delikten mi meydana geliyor ?
C: Bunları kuasarlar belirler. [ç.n. kuasar : radyasyon yayan dev gök cisimleri]

S: (L) Size bir keresinde Kraliçe Isabel [ç.n. Fransalı Isabel veya Kumral Isabel olarak da bilinen Fransız
kökenli İngiliz Kraliçesi] ile Roger de Mortimer'in Fransa'da iken bir çocukları olup olmadığını sormuştum
ve "hayır" diye cevap vermiştiniz. Son günlerde tarihteki bu dönemi araştırırken gördüm ki her ikisi de
bir yıl boyunca Londra Kulesi'nde yaşamışlar: Roger de Mortimer bir tutsak olarak ve Isabel' de dördüncü
ve son çocuğunun doğumunun ardından, iyileşmek üzere orada kalmış. Isabel bir yılı geçkin bir süre
kulede kalmış ve kocasından gelen başka bir yere nakledilme tekliflerini reddetmiş. İşin aslı, kocasıyla
birbirlerini bir yıl boyunca gördüklerini bile sanmıyorum. Öğrenmek istediğim şey: Roger de Mortimer
ve Isabel'in bu bir yılı aşkın sürede aralarındaki olası bir ilişki sonucu bir çocuklarının olup olmadığı.
C: Eğer yer altındaki gizli buluşma yerini araştırsan, bunun doğru bir olasılık olabileceğini görebilirsin.

S: (L) Bu olay 1325 yılında olmuş gibi gözüküyor, bu da benim gizemli 'şövalye' atamın doğduğu yıl. (C)
Ben bir soru sormak istiyorum. Ölümün hemen ardından ya da kısa bir süre sonrasında insanlar, kendi
inançlarının yarattığı beklentiler doğrultusundaki şeyleri mi deneyimliyorlar ?
C: Esasen evet ama bazı insanlar bu konuda bir şey bilmiyor oluyorlar veya bu konuda herhangi bir ön-
kabul ya da varsayımları yok. Bu yüzden böyle ruhlar için, yaşanılan deneyim çok daha "saf" oluyor.

S: (C) Deneyimin daha saf olması ne demek ? Bir ön-varsayımları yoksa nasıl bir durumu deneyimliyorlar
?
C: Sen bu konuda neler duydun ?

S: (C) Işıktan bir tünel... bir tünel, çok parlak bir ışık, bir sevgi varlığı, ve....
C: Dur... Ya kendi "bedenini" görmek ?

S: (C) Tamam, yaşanılan ilk şey havada süzülmek ve aşağıda kendi bedenini görmek ve sonra bir tünel ve
bir ışık görmek.
C: Evet; ama kişiyi beklemekte olan bir "sevgi varlığı" da her zaman yok. Bu da ön-varsayımsal şeylerin
bir ürünü.

S: (C) TK' nın deneyimi nasıl bir şeydi ?


C: Uyarmamız gerekir ki; beklentileri "hiçlik" olanlar için, 5. Yoğunluğa uyumlanmaları ve hazırlanmaları
amacıyla mutlak biliçsizlik içerisinde geçirilen bir geçiş dönemi söz konusu. [ç.n. beklentileri "hiçlik"
olanlar: beden ölümü sonrası herhangi bir bilinçsel, ruhsal yaşamın olmadığını kabul eden materyalist
düşünce sistemine inananlar]

S: (C) Yani, hiç bir ön-varsayımın yoksa bilinçsizlik evresine geçiyorsun. (L) Ya da ön-varsayımın hiçlik ise...
(C) Tamam ama bu beni gerçekten şaşırtıyor çünkü onun kendine has bir inancı vardı. Ama...
C: Geçiş öncesi tamamen bilinçsizdi.

S: (C) Hmm, anlıyorum. Ben de böyle düşünmüştüm. Doktor onda ritm bozukluğu olduğunu ve
tansiyonunun çok fazla düştüğünü ve böylece öldüğünü düşünüyor. Peki, bir kişi önceden beklentisi
içerisinde olduğu bir duruma girip bunları da deneyimledikten sonra ve artık gerçekte ne olduğuna
devam etmeye hazır olduğunda ne oluyor? SONRA ne gerçekleşiyor ?
C: Rüyabenzeri durumsallık giderek ve kademeli bir şekilde gerçekliğe dönüşüyor.

S: (C) Peki gerçeklik nedir ?


C: 5. Yoğunluğa giriş.

S: (C) Bu nasıl bir şey ?


C: Sen nasıl bir şey olduğunu düşünüyorsun canım ?

S: (C) Ben şimdi nasıl olduğu konusunda düşündüklerimi söylersem, ön-varsayımda bulunmuş olurum.
C: Hayır, şart değil.

S: (L) 5. Yoğunlukta olduğunda, kendine ait bir çok ruhsal cevherinle birleşip, 'uzay-zaman'ın farklı
noktalarındaki diğer gerçekliklere uzanan tüm yayılımlarını mı algılamaya başlıyorsun ve bir ...
C: Bu tam da popona yediğin sağlam bir tekme olurdu, sence de öyle değil mi ?

S: (L) Hangi anlamda ? Bir keresinde demiştiniz ki: 5. Yoğunlukta olduğunuzda bir tür 'zamansızlık
kavrayış' durumunda olursunuz.
C: Evet.

S: (L) Ve böyle bir zamansızlık kavrayışı hali içerisinde görür ve algılarsınız, bir tür saf bilinçlilik durumu
gibi. Böyle mi ?
C: Yakın.

S: (L) Mutluluk hissedilir mi, ya da şey hissedilir mi.. Yani sanırım hissetmek yanlış kavram çünkü bir his
doğuracak hiç bir şeye sahip değilsindir.
C: Varolan, bütün duygusal yansımaların, çok derin, bilgece bir berraklıkta algılanması.

S: (L) Biri tarif etmek isteseydi; 5. Yoğunluk deneyimini çok hoş olarak mı, yoksa çok yoğun olarak mı tarif
ederdi ? [ç.n. burada kullanılan yoğun kelimesi (ing. intense); kuvvetli, etkileyici kavramlarını da içerecek
şekilde düşünülmelidir]
C: Yoğun, ama sizlerin hayal edebileceğiniz şekilde değil.

S: (C) Sanıyorum negatif yönleri olmayan bir yoğun deneyim, ki böyle olması iyi olur...
C: Hayır. Negatiflik de var. Ama 3. Yoğunlukta hissedilen , hormonsal beyin aktiviteleri yoluyla, genetik
bedensel tepkime olarak ortaya çıkan, altta yatan psikolojik tehlike korkuları yok.

S: (C) Tamam, peki 5. Yoğunluğa uyumlanan birisi, orada, gündelik yaşantısı içerisinde neler yapıyor ?
C: "Gündelik yaşantı" diye bir şey yok.

S: (C) Sadece bir kavram olarak söylediğimi düşünün. (L) Başka bir ifadeyle, herhangi biri 5. yoğunlukta
neler yapar ? (C) Evet ne gibi eylemlerde bulunur ?
C: Bir tür zamanın varolmadığı, düşünsel öğrenme süreci olarak düşünün.

S: (C) Herkes birbirinden farklı şeyler mi öğreniyor ?


C: Elbette, kişinin karmik titreşim frekansına bağlı olarak.

S: (C) Öğrenme mekanizması nasıl işliyor ?


C: Doğal çekici gelişme dengesi.

S: (L) Sanırım bir tür, dengeye yerleşme gibi bir şey. (C) Yani burada bahsettiğimiz bir tür akılsal öğrenme
süreci değil, daha çok bir tür biliçlilik özümsemesi [ç.n. soğurulması, absorbe edilmesi] . Sanki buraya
özel bir benzetme yaparsak, başının altına bir kitap alıp, uyuyarak, içeriğinin özümsenmesi gibi mi ? (L)
Bu doğru bir benzetme mi ?
C: Hayır.

S: (L) Haydi biraz yardım bizlere. Bunu sevdim!


C: Eh Laura, 5 boyutlu bir ekranı gözünde canlandır.

S: (L) Yapamam. 5 Boyutlu hiç bir şeyi gözümde canlandıramam.


C: İyi, öyleyse burada bazı şeyleri açıklayabilmek için nasıl bir durumda kaldığımızı tahmin ediyorsundur!

S: (C) Ama bu bir çeşit otomatik aktarım mı ? [ç.n. öğrenmeyle aktarılan bilginin] (L) Ya da otomatik bir
işlev mi ?
C: Burada ilginç olan şey zamansızlık. Bu yüzdendir ki, bedenini henüz yeni "terketmiş" bazı ruhlar,
kendilerine inanılması güç bilgiler veren, kendilerini seven kişiler tarafından "görülürler". Hatta öyle vak'a
lar olmuştur ki; 3. Yoğunluk içerisinde aynı travmayı birlikte yaşamış iki ruhtan biri diğerine, "henüz onun
zamanı gelmediği" için, geri dönmesi gerektiği talimatını vermiştir. [ç.n. aynı travmatik olay sonucu
bedenlerini terkeden iki ruhtan bahsediliyor]

S: (C) Yani demek ki; diğerine bunu söyleyen kişi zamansızlık olgusuna ermiş (kavramış) oluyor, oysa aynı
"zamanı" paylaşıyorlardı ve herşey ikisi için de birden bire oluvermişti, bu da demek ki bazı kimseler için
5. Yoğunluğa geçiş çok ani oluyor. Bir kimsenin 5. Yoğunluğa geçiş kabiliyetini ve yeni durumsallığına
kolayca uyumlanmasını belirleyen şey nedir ?
C: Belirsiz soru.

S: (C) İfadesi zor bir soru.


C: Yeniden sor lütfen.

S: (C) Sorumu yeniden formüle etmeye çalışıyorum. (L) Böyle bir durum meydana geldiğinde, diğerine
"geri dön, henüz senin zamanın gelmedi" diyeni, diğerinden ayıran özellik nedir ?
C: C___ sorsun.

S: (L) Pardon, ben sustum. (C) Kişilerin ön-varsayımları olduğundan ve (ölüm sonrası) yaşanılan
deneyimlerin bunlara bağlı beklentiler doğrultusunda gerçekleştiğinden bahsettik. Bir kişinin en hızlı ve
kolay biçimde 5. Yoğunluğa uyum sağlayabilmesi için nasıl bir düşünce yapısı ya da ön-varsayıma sahip
olmalı ?
C: Ehh bu da kendi içerisinde bir ön-varsayım içeriyor. Ama diyebiliriz ki açık fikirli ve araştırmacı biri
bunu en iyi şekilde gerçekleştirebilir. Ama eninde sonunda herkes bunun üstesinden gelir.

S: (L) S__ kalp krizi geçirdiğinde, tıbbi yardımın ulaşması 20 dk. sürmüştü. Onu yaşam ünitesine bağlayıp
bitkisel hayata döndürdüklerinin çok öncesinde beyin ölümü gerçekleşmişti zaten. Ben hastanede bir
süre yanında kaldım. Onula konuşarak, geri getirmeye çalıştım. Ona reiki verdim ve daha bir çok şeyi
denedim. Ve sonra onunla konuşup konuşamayacağımızı Kasyopyalılar'a sorduk ve Kasyopyalılar, onunla
konuşabilmemiz için kendilerinin aradan çekilmeleri gerektiğini söylediler.
Onunla konuştuk. Ve konuştuğumuz varlığın o olduğuna, oldukça ikna edici bir konuşmaydı. Onunla
konuşurken bir radyo istasyonundan ve yakında duyacağımız, Yeni Zellenda ile ilgili bir haberden ve bir
de 'genç kıza zarar verme!' gibi bir şeylerden bahsetti. Bana o kadar çok şeyden bahsetti ki, iletişim
kurduğumuz kişinin gerçekten de o olduğundan emin olmuştum, her ne kadar bedeni tamamen yaşam
destek ünitesine bağlı olarak canlı bir şekilde hastanede yatıyor olsa da.
Ona geri dönüp dönmeyeceğini sordum ve dönmeyeceğini söyledi. Sebebini sordum ve bana çok fazla
keyif aldığını söyledi ve işin doğrusu bu benim de onun keyif alıp, neşelendiğini hatırlayabildiğim en son
zamandı. Ona, bulunduğu yerin nasıl olduğunu sordum. Bana bir okul gibi olduğunu söyledi. Ne
öğrenmekte olduğunu sordum ve bana bunu açıklamasının bir yolu olmadığını ve bu yüzden de
açıklayamayacağını söyledi. Ama bedenlerimiz içerisindeyken belirli bir sınıf içerisindeymişiz ve
bedenlerimiz dışındayken farklı bir sınıftaymışız. İletişimi sonlandırdık ve sonra, ertesi gün haberlerde,
Yeni Zellanda' da kiliseye dalıp bir sürü insanı vuran delirmiş kişiyle ilgili haberi duyduk ve olay tam olarak
bizim onunla iletişimde olduğumuz sıralarda gerçekleşmekteymiş ve küçük kızın incitilmesi ile ilgili
verdiği şey de bununla ilgili bir referansmış. Anladığım kadarıyla, bir ağacın ardına saklanmış küçük bir
kız varmış. Yani bir yandan bizlerle konuşurken, Yeni Zellanda'da olan biten bu olayı da GÖRMEKTEYMİŞ.
Hatta bundan bahsederken haykırıyordu bile. Kısa ve tuhaf bir konuşmaydı. (C) Yani, o artık oradaydı. (L)
Kesinlikle. (F) Ve 'Geri gelmeyeceğim' dedi. (L) Evet. 'Hayatta olmaz!' dedi. Öyle şeyler söyledi ki tam
olarak onun bir şeyleri ifade ederken kullandığı tarzdaydı. Aynen ölümü sonrası K__ ile konuşurken
yaşadığımız deneyim gibiydi. O seferde de konuştuğumuz kişinin o olduğundan tamamen emin
olmuştum, çünkü kelimelerle oynayış tarzı aynen hayatta iken yaptığı şekildeydi. Kelime oyunlarını
(cinas) severdi ve sürekli kullanırdı. (C) Biz de bir kaç kez ouija tahtasıyla T__ ile konuşmayı denedik ve
karşı taraftan bir takım bilgiler aldık. O zamanlar biz de gerçekten T__ ile mi konuşuyorduk ?
C: Gerçekten onunla konuştuğunda bunu bilirsin.

S: (L) Sanırım onunla konuşmuş olsaydın, bunu BİLİYOR olurdun ve bu soruyu sormazdın. (C) Yani , sanki
oymuş gibiydi. Onunla şimdi konuşabilir miyiz ?
C: Hayır.

S: (C) Neden konuşamayız ?


C: Seninle aynı noktada buluşmayı mümkün kılacak bir pozisyonda bulunmuyor. Anlamanız gereken şey;
5. Yoğunlukta bulunan birinin 3. Yoğunlukla iletişime girebilmesi için tefekkür (derin düşünsel) frekansını
kaydırıp, değiştirmesi lazım, hatta olay böyle bir medyum aracılığıyla gerçekleşecek dahi olsa. En iyi
sonuçlar ruhlar 3. Yoğunluğu henüz "yeni terketmiş" olduğunda alınır ve aynı zamanda sizler de onun
ilahi düşünsel (tefekkür) frekans değişimi sürecinin bir parçası olursunuz. Bunun sebebi de frekans
değişiminin yoğunluk derecesinin (şiddetinin) "geride bırakılanlar" dan kaynaklanmasıdır.

S: (C) Tamam, bu mantıklı. (L) Öyle mi ? (C) Yani ruh diğer tarafa yeni geçtiğinde, 3. Yoğunluk düşünsel
yapılarına ve frekanslarına daha yakın oluyorlar ve onlar için daha kolay oluyor. (L) Ve sonrasında onları
rahatsız etmemek daha doğru çünkü onları o frekansta tutmak istemezsin. (C) Doğru! Ve sanıyorum
frekans değişiminin yoğunluk derecesi onları teşvik eden kişiden kaynaklanıyor. Ben ona, gitmesini ve
ortalıkta dolanmamasını söylemiştim. (L) Evet, ortalıkta dolanmaları iyi olmaz. (C) Tamamdır, sanırım
benim soracağım sorular bunlardan ibaretti.

1. Bölümün Sonu (ç.n. uzun bir celse olmasından dolayı celse 2 bölüm halinde aktarılmaktadır ve celsenin
bundan sonraki bölümü daha farklı konularda ve ağırlıklı olarak Arkadiusz' un sorularıyla devam
etmektedir.)
12 Eylül 1998, F, Ark, Laura, C, TK -- 2. Bölüm --

S:(A) Pekala, Rus bilim adamlarının gözlemlemekte olduğu bu olayın doğası hakkında bir şeyler sormak
istiyorum. Bu gerçekten anlık mı (birdenbire oluşuveren) yoksa sadece çok mu hızlı gerçekleşen bir
şeydi?
C: Çekim gerçekte nedir Arkadiusz ?

S:(A) Uzay ve zamanı yapılandıran bir tür yapı.


C: Yakın ama yine de hedefi vuramadın.

S: (L) Bu söylediğiniz şu an için biraz hassas kaçıyor arkadaşlar ! [ç.n. sanırım düğün günleri olduğu için
Laura , Kasyopyalılara Arkadiusz' a daha yumuşak davranmalarıyla ilgili bir şaka yapıyor.]
C: Bizler zamansızız ve bu yüzden de aynı zaman da tam zamanındayız!!! Çekim tüm maddesel varoluşun
esasıdır. Bu sebeple çekim dalgaları, doğaları gereği tüm zamanlar boyunca baki kalarak, ani (anlık) bir
etki (ve izlenim) yaratırlar.

S: (A) Ama biraz aklım karıştı. Çünkü eğer çekim dalgaları anlık iseler, nasıl oluyor da bizler gelmekte olan
çekim dalgalarını beklemekteyiz ?
C: Çekim dalgasının anlık olma özelliği herhangi biri tarafından yalnızca bu konuda gerekli kişisel
donanıma sahipse kavranabilir. Bununla birlikte; çekimin, zamanı, uzayı, ışığı vs. "bükme" özelliği
olduğunu sen artık öğrenmiş durumdasın.

S: (A) Yani gelmekte olduğunu düşündüğümüz dalga anlık DEĞİL. (L) Sen 'Dalga' yı mı kastediyorsun ?
[ç.n. Laura burada Ark' a , çekim dalgalarıyla ilgili sorduğu sorularda, celselerin başlangıç tarihi olan 1994
ten beri Kasyopyalılar'ın yaklaşmakta olduğu bilgisini verdikleri 'büyük döngüsel dalgayı mı kastettiğini
soruyor.] (A) Evet o Dalga (L) Daha önce onun bir çekim dalgası olduğunu söylediklerini sanmıyorum.
C: Doğru, Laura.

S: (L) Doğru hatırlıyorsam , onun 'hiperkinetik duyumsayış' özelliğine sahip bir dalga olduğunu
söylemiştiniz. [ç.n. bkz. 3 Aralık 1994 tarihli celse]
C: Evet.

S: (L) Hiperkinetik duyumsayış ne anlama geliyor ?


C: Varoluşunuz hiper uzaysal enerji ile karışıp birleşiyor.

S: (L) Harika!
C: Madde ve antimadde. Birincisi atomik parçacık temelli maddeyi ortaya koyuyor, ikincisiyse bilinç
formundaki saf enerjiyi. Çekim ise herşeyin dengeleyici bağıdır.

S: (C) Ben enerjiyi her zaman atomik olarak gördüm.


C: O maddesel enerji.

S: (A) Rusya'daki deneye dönmek istiyorum. Gözlemledikleri etkinin nasıl bir doğası olduğunu
sormuştum, cevabınız, deneyi yapanların da bekledikleri gibi bunun bir çekim dalgası olduğuydu. Ve bu
Jüpiter' e çarpan bir kometin yarattığı etkinin sonucuydu. Peki bu çarpışmayı bu derecede özel kılan şey
neydi ? Tüm çarpışma etkileri bir çekim dalgası yaratır mı ?
C: O olayla ilgili özel bir durum yoktu, yalnızca onların ekipmanları o olayın sonuçlarını gözlemlemeye
uygun şekilde ayarlanmıştı.

S: (A) Bunun anlamı tüm çarpışmaların bir çekim dalgası yarattığı mı ?


C: Her enerji fışkırması.

S: (C) Bir çekim dalgası mı yaratıyor ?


C: Evet.

S: (L) Enerji nereden fışkırıyor ?


C: Çarpışmadan.

S: (L) Ne ile neyin çarpışmasından ? (C) Fiziksel kütlelerin mi ?


C: Ve/veya atomik parçacıkların. Mikrodinamik ve makrodinamik matrikslerinizi hatırlayın. Laura bu
kavrama "Nuh Sendromu"nda yaklaşmıştı.

S: (L) Yaklaşmış olmak oraya ulaştırmıyor! Yani demek ki iki cisim birbirine yaklaştığında karşılıklı bir
etkileşim ya da alışveriş gerçekleşiyor ve bu alışveriş de bir çekim dalgası üretiyor, böyle mi ?
C: İki taş parçasını birbirine vurduğunda ne olur ?

S: (L) Bir titreşim ortaya çıkar. Bir sarsıntı. Taş parçalarının özelliğine bağlı olarak biri diğerini
parçalayabilir. Isı oluşur. Taşların yapısına bağlı olarak kıvılcım oluşabilir. (C) Bazı parçacıkları kopartıp,
ayırmış olursun. (L) Evet elektronları.
C: Hmmm...manyetikleştirme...hmmm....

S: (C) Onları düşünmeye sevkediyoruz! (L) Kesinlikle öyle. (A) Taşları birbirine vurduğunda, bazı atomlar
birbirine çok çok yakın hale gelir ve içiçe geçmeye çalışırlar ve muhtemelen...(C) Yani bu çekim dalgası
mı üretiyor ? Bana bir çarpışma gibi geldi. Dediler ki herhangi bir çarpışma...
C: Süper Parçacık hızlandırıcı...

S: (C) Neyi kastediyorlar: İki küçük nesneyi, çekim oluşturmak için bir araya koyduğunda mı? Yoksa bunun
için bir süper parçacık hızlandırıcının gerekli olduğunu mu ? (L) Yani onları bir süper parçacık
hızlandırıcıya yerleştirdiğinde bir çekim dalgası mı üretmiş oluyorsun, küçük ölçekli de olsa ? Yoksa çekim
dalgasını kıvılcımlar oluştuğunda mı yaratmış oluyorsun ?
C: Bu konu üzerinde biraz daha fazla düşünüp, kafa yormanızı öneriyoruz.

S: (A) Tamam, bu konu hakkında daha fazla konuşmaya devam etmek istemiyorlar. (L) Geçen gün,
gecenin bir yarısı yatmaya hazırlanırken, sizlerin bir keresinde Denver Hava Alanı hakkında söylediğiniz
bazı şeyler üzerine düşündüm: BARM [Boyutötesi Atomik ReMolekülerizasyon-bkz 21 Ocak 1995 tarihli
celse] ve her iki tarafın da havaalanlarını kullanabileceği ve bunun anlamının göründüğünden 'çok çok
daha derin olduğu' nu söylemiştiniz. Bu bana, yine daha önce söylemiş olduğunuz, gezegen ve yıldızların
pencere ve giriş kapıları olması konusunu düşündürdü. Gezegenimizin derin oyuklarının içerisinde ve yer
altı dehlizlerindeki bazı noktalarda portallar bulunması ve bu portallardan geçilerek başka bir gezegen
ya da yıldız sistemine geçiş yapmak mümkün mü ? Gezegenlerin ve yıldızların merkezleri solucan delikleri
ya da başka bir şeyin ortaya çıktığı noktalar mı ?
C: Eğer bu yönde kullanılırlarsa.

S: (C) Yani bu maksattan yola çıkarak kullanılırlarsa. Bunları bu şekilde kullananlar var mı ?
C: Belki...

S: (A) Bir gezegenin merkezini bu denli farklı kılan şey nedir, örneğin bir kartopunun merkeziyle
kıyaslarsak ? Her ikisi de birer toptur, sadece biri diğerinden daha büyüktür. Bir gezegen büyük bir toptur,
bir kartopu da küçük bir top.
C: Hiç avucunun içinde bir gezegeni eritmeyi denedin mi ?

S: (A) Hayır, çünkü bir gezegen elimden birazcık daha büyük. Bir gezegeni farklılaştıran özellikler nelerdir
? Sonuçta o da , bir kartopu da birer parça madde.
C: Manyetik alan çekim profili.

S: (L) Manyetik alan çekim profili nedir ?


C: Güçlülük ve... sıkı durun geliyor... yoğunluk.

S: (L) Bizim gezegenimizin merkezinde ne bulunuyor ?


C: Sıvı kristalimsi gazdan çekirdek.

S: (L) Peki bu sıvı kristalimsi gazdan çekirdeğin bileşenleri neler ?


C: Metan ve amonyak.
S: (L) Metan ve amonyak nasıl kristalleşir ki?
C: Uygun ve doğru manyetik iletkenlik şartları altında.

S: (C) Çekirdekte haiz olan şartların aynısı gezegenin yüzeyinde de oluşturulabilir mi ?


C: Hayır.

S: (C) Yani gerekli olan uygun manyetik iletkenlik şartlarını yüzeyde gerçekleştiremezsiniz ?
C: Doğru.

S: (L) Çekirdeği meydana getiren metan ve amonyak ne açıdan böyle önemli ?


C: Metan, amonyak kristallerine bağlanıyor.

S: (L) Ehh, bu şimdiye dek duymuş olduğum en tuhaf şey!


C: Hayır.

S: (L) En azından ilk ona girer! (C) Yerküre'nin ilk şekillenmeye başladığındaki başlangıç noktası metanın
amonyak kristallerine tutunması mıydı ?
C: Hayır.

S: (L) Peki oraya nasıl ulaştı ?


C: Soğuma sonrası metan çekirdekte toplandı. Kaldırma kuvvetini (yüzebilirliği) belirleyen şey çekimsel
profildir. Bu sebepledir ki; yoğunlukları Dünya'dan daha az olan ama bununla birlikte Dünya'dan çok
daha fazla güçlü çekimsel alana sahip olan Satürn ve Jüpiter'in atmosferlerinde baskın bir bileşen olarak
amonyak bulunmaktadır.
[ç.n. burada kullanılan kaldırma kuvveti, yüzebilirlik (ing. buoyancy) terimi, bir sıvı ya da gaz kütlesi
içerisindeki maddenin -oluşan kaldırma kuvvetleri sebebiyle- batmadan, yüzebilme özelliği
anlamındadır].

S: (C) Burada bir çok farklı unsur var ve bunların uygun bir şekilde bir araya getirilmesinden bir sonuca
ulaşmak gerekiyor. (L) Dünya'nın bu oldukça garip çekirdek yapısının çekim dalgaları ile arasındaki
bağlantı nedir ?
C: Dalga, temel maddenin harekete geçirilmesinin tamamlayıcı unsurudur.

S: (L) Bu maddelerin uyarılıp, harekete geçirilmesinin çekim dalgaları ürettiğini mi söylüyorsunuz ?


C: Ortamın uyarılıp harekete geçirilmesi, o ortamın temel varoluşunun bir özelliği olan bir dalganın
üretilmesine yolaçar.

S: (L) Dünya'nın çekirdeğindeki ortamının temel varoluş özelliği nedir ?


C: Tüm diğerleriyle aynı.

S: (L) Bizi kocaman bir döngüye soktunuz !


C: Hayır.

S: (A) Benim bu Satürn ve Jüpiter konusuyla ilgili takıldığım bir şey var. Yoğunlukları daha düşük ama
daha güçlü çekimsel alana sahipler. Benim bildiklerime göre; çekimsel alanları daha güçlü çünkü kütlesel
olarak daha büyükler. Yani : her ne kadar daha az yoğun da olsalar, daha fazla kütleye sahipler ve
çekimsel alanlarının da daha güçlü olmasının sebebi bu. Tüm açıklama bundan ibaret.
C: Evet bu doğru.

S: (A) Öyleyse bunun konuyla ilgisi nedir ? (T) Metanın bu durumla bir ilgisi var mı ?
C: Hayır.

S: (L) Ya kaldırma kuvveti(yüzebilirlik) ?


C: Bir saniye bekle. Devam edebilmemiz için Arkadiusz'un kafa karışıklığının ortadan kalkması gerekiyor.

S: (A) Pekala, benim söylediğim şeyin doğru olduğunu söylediler...


C: Bizim söylediklerimizle senin söylediğin birbiriyle nasıl çelişiyor ?

S: (T) Büyüklükle ilgili bir şey söylemediler. (A) Söyledikleri : eğer gerçekten gaz halinde iseler gezegen
daha büyük olmalı. Ama dediler ki; bu sebeple daha güçlü bir çekim alanına sahipler.
C: Hayır, hayır, hayır. Bu sebeple daha güçlü bir çekim alanına sahip olduklarını söylemedik. Yeniden
gözden geçir lütfen!

S: (C) Tamam, kaldırma kuvveti (yüzebilirlik) konusu. Sanırım Jüpiter ya da Satürn üzerinde yürüyor
olsaydık Dünya' ya göre daha az ya da daha çok kaldırma kuvveti olurdu. (L) Şimdi bir saniye. Biz
çekirdekten bahsediyorduk ve nasıl olup da metanın çekirdekte birikmiş olabileceğini merak ediyorduk
çünkü metanın hafif ve uçucu olduğunu düşünüyoruz...(C) Ama amonyak kristallerine bağlanmış... (L) Ve
onlar da dediler ki : kaldırma kuvveti (yüzebilirlik) derecesi çekimsel profilin özelliğine göre belirlenir.
Jüpiter ve Satürn'ün atmosferleri ağırlıklı gaz olarak amonyak içeriyor çünkü kaldırma kuvveti
(yüzebilirlik) derecesi çekimsel profilin özelliğine göre belirlenir. (C) Kaldırma kuvvetinin (yüzebilirliğin) ,
metan ve amonyağın birbirine bağlanması veya çekimsel profille nasıl bir ilgisi var ? (L) Bu çok kafa
karıştırıcı ! (C) Sanırım bir çok gerçek bilgi verildi ama onları doğru şekilde birbirine bağlayıp, bir araya
getiremiyoruz. (L) Jüpiter ya da Satürn'ün çekimsel profilleri nasıldır, örneğin Dünya'nın çekimsel
profiliyle kıyaslarsak ?
C: Çekimsel olarak çok çok daha güçlüler.

S: (L) Jüpiter ve Satürn'ün çekimsel profil özelliklerinin amonyakla doğrudan bir ilişkisi var mı ?
C: Dolaylı olarak.

S: (C) Neden onlardaki amonyak metanla birleşerek çekirdekte çökelmedi ?


C: Çünkü yoğunluk kaldırma kuvveti (yüzebilirlik) derecesini etkiler.

S: (L) Neyin kaldırma kuvveti ?


C: Gazların.

S: (L) Neden daha az yoğunlar ?


C: Güneşe olan uzaklıklarıyla ilişkili olarak ortaya çıkan ortamsal özelliklerinin ve büyüklüklerinin (hacim
ve kütlelerinin) bir araya gelmesiyle. [ç.n. bu iki ana unsurun birlikte ortaya çıkardıkları şartlardan dolayı]

S: (L) Neden Shoemacher-Levy kometinin bu amonyaklı ortamda çarpışması sonucu, Rus


bilimadamlarında bulunan bu cihazlarla ölçülebilen bir takım etkiler ortaya çıktı ?
C: Size verdiğimiz bilgilerden yola çıkarak bunun üzerinde kafa yorun. Mikrodinamik atom fiziği
konusundaki bilgi temelinizi de referans alın.

S: (A) Ben bu makrodinamikler ile ilgili bir şey sormak istiyorum. Mikrodinamik kanunlarında elimizde
Planck Sabiti var ve bu çok küçük. Ve bu sebeple de mikrodinamik içerisinde kuantum sıçramaları ve
kuantum olayları gibi şeyler var. Ama makrodinamik konsepti içerisinde de, belki olasılık dalgaları ve
kuantum sıçramaları makro ölçekte gerçekleşiyor. Bu henüz bilemediğimiz bir şey...
C: Şimdilik.

S: (L) Bu kulağıma pek hoş gelmedi! (A) Yani makro ölçekte, Planck Sabiti gibi ama çok daha büyük olan
bir şey mi var ?
C: Bunun gibi bir şey. Ve bu da üzerinde kafa yorup, araştırmanız için iyi bir konu. Bu akşam sizlere gerçek
bir ziyafet sunuldu, öyleyse hoşçakalın..
19 Eylül 1998 Frank, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz ?


C: Loksakka.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (L) Öncelikle küçük e-posta grubumuzdan gelen bir kaç şeyle başlamak istiyorum çünkü çok
zamanımızı almaz. İlki Cathy O'Brien ve Mark Phillips tarafından yazılan "Trance Formation of America;
The true life story of a CIA slave" (Amerika'nın Trans Formasyonu; Bir CIA kölesinin gerçek hayat hikayesi)
adlı kitap hakkında. Kitaptan yapılan uzunca bir alıntıyı okuduk. Bunu şimdi yüksek sesle tekrar
okumayacağım çünkü böyle bir şeyi bizzat kağıda geçirmek zorunda kalmak istemiyorum. Ama eminim
o bölümde ne söylendiğini biliyorsunuz. Bilmek istediğim asıl konu: Bu kitabın yazarlarının temeldeki
amacı nedir ?
C: Bozma.

S: (L) Neyi bozma?


C: Bozulabilir herhangi birini.

S: (L) Özellikle Clinton'ları veya güç yapısını hedef almış gibi görünüyor. Bu bahsettiğim bölümde, Hillary
ve Bill Clinton'ın davranışlarıyla ilgili olarak anlatılanların herhangi biri gerçeğe yakın mı?
C: Belki, ama anlatıldığı şekilde değil.

S: (L) Bu kadının anlattığı şey doğru mu? Cinsel organları alınmış olan ve zihin kontrolü programlamasıyla
programlanan CIA köleleri var mı?
C: Bu tür deneyler normal olarak CIA tarafından değil, yarı-devlet bağlantılı, hücre yapılanmalı bir uydu
birim tarafından gerçekleştirilir.

S: (L) Yani burada anlatılan şeylerin gerçekten olduğunu ima ediyorsunuz görebildiğim kadarıyla.
C: Bir ölçüde, ama söz konusu hikaye anlatıldığı şekliyle hayali.

S: (L) Clinton'lar bu kadının anlattığı kadar ahlaksız mı?


C: Hayır, ama eğlence amaçlı uyuşturucu kullanımı olmuş olabilir. Fakat bunu paylaşmamanı öneriyoruz!

S: (L) Tamam, bu konuda bu kadarı yeterli. Mike C-T'den bir mesaj. Şöyle yazmış: "Laura, web sayfanda
diyet ve beslenme hakkındaki son yazını üzülerek okudum. Kasyopyalılar sevginin yeterli olduğunu,
seksin tamamen fiziksel bir arzu olduğunu ve orgazm enerjisinin 4'üncü yoğunluk KH'leri beslediğini
söylüyor. Ve sigara içmenizi, x miktarda nikotin tüketmenizi öneriyorlar. Buna ihtiyacınız olduğunu
söylüyorlar. Bu iki fikir bana zıt geliyor çünkü sigara içmek de 'fiziksel bir arzu.' Evet, insanlar sigarayı
bıraktıktan sonra kilo alıyorlar ama bir yıl kadar sonra metabolizma tekrar normalleşiyor. Bu mesajın
kaynağından emin misin? KH'ler size sızarak kendi kendinizi yavaşça öldürmenize neden oluyor olabilir
mi? İnsanın ciğerlerini külle kaplaması iyi birşey olamaz. Külün içindeki madde ne olursa olsun. Odun
dumanı bile nefes düzensizliklerine neden olur. O yüzden o kısmı okuduğumda kendimi kötü hissettim.
Kasyopyalılarla ilgili düşüncelerime uymadı." İmza, Mike. Söyledikleri hakkında yorumda bulunabilir
misiniz?
C: Sigaranın mutlak bir şekilde tavsiye edilebilir olduğunu söylemedik. O yanıt, Laura'nın kilo vermede
çektiği sıkıntıyla ilgili bireysel bir soruya yanıttı. Ve bunun sürekli bir çözüm olduğunu da söylemedik.

S: (L) Ama sigaranın hastalıklara direnci arttırdığını ve başka faydalı özellikleri olduğunu söylemiştiniz.
C: Evet, ama bu etkiler en iyi olarak saf tütün ürünleriyle sağlanır, piyasa genelinde mevcut olan
bozulmuş çeşitlerle değil.

S: (L) Peki seks konusu?


C: Spesifik sorular sor lütfen.

S: (L) Bu iki konudaki fikirlerin birbiriyle çeliştiğini söylüyor...


C: Nasıl çelişiyor?

S: (L) Sanırım kastettiği şey... eğer seksi bırakacaksan sigara içmeyi de bırakman gerekir, çünkü ikisi de
fiziksel birer arzu. Yok eğer sigara normalse, seksin de normal olması gerekir. Bu adamın bakış açısını
tam olarak anlayamadım ama ona cevap yazdım ve kötü olan şeyin seks olmadığını, KH'leri besleyen
şeyin daha ziyade kendini memnun etme eğilimi olduğunu söyledim.
C: Doğru.

S: (L) "Bu mesajın kaynağından emin misin? KH'ler size sızarak kendi kendinizi yavaşça öldürmenize
neden oluyor olabilir mi?" diyor...
C: Hayır, ve ayrıca bireyin kendisi tarafından tetiklenmiş olsun veya olmasın, "kendini yavaşça öldürmek"
her şekilde zaten meydana geliyor.

S: (L) "İnsanın ciğerlerini külle kaplaması iyi birşey olamaz. Külün içindeki madde ne olursa olsun." diyor.
C: Bozulmamış tütün ürünleri buna neden olmaz.

S: (L) Ona ayrıca Gainesville'deki hematoloji profesörünün, patolojik bazı süreçler dışında, kırmızı kan
hücrelerini, böylece hemoglobini, ve böylece kandaki ve beyindeki demir miktarını arttırdığını bildikleri
tek şeyin tütün kullanımı olduğu şeklindeki açıklamasını da aktardım.
C: Doğru.

S: (L) Bu bilgiye dayalı olarak ve "Kutsal Kase'yi arayış" ve diğer eski literatürde yaygın olan bu "kan"
konusundaki çalışmalardan şunu anlıyorum ki, kırmızı kan hücresi miktarını arttırmak, kişinin diğer
yoğunluklara erişim yeteneğini arttırmada son derece arzu edilebilir birşey. Bu doğru bir fikir mi?
C: Evet ve ayrıca kişiyi mikrobiyal enfeksiyona karşı da daha dirençli kılıyor.

S: (A) Bozulmamış tütün ürünleri nereden bulunabilir?


C: Tütün dükkanı.

S: (L) Galiba sigaralarımı kendim sarmam gerekecek!


C: Bunu yapan makine satın alınabilir.

S: (L) "Bunu okuduğum zaman kendimi kötü hissettim" diyor. Bunu anlayabiliyorum çünkü bu süreçte,
öğrendiğim zaman bende de aynı etkiyi yapan pek çok şey oldu. Ama bu olduğu zaman, sıkıntıya neden
olan tek şeyin benim direncim olduğunu da öğrendim. Yorumda bulunabilir misiniz?
C: Duygular görüşlere neden oluyor.

S: (A) Benim de bu anlamda beynim yıkanmış durumdaydı ama değişiyorum. (F) HEPİMİZİN beyni
yıkandı! (L) Pekala, Eddie diyor ki: "Laura'nın sevgi konusunda söylediği bazı şeyler kafamı karıştırdı.
İstenmediği zaman sevgi vermenin nasıl olup da fayda yerine zarara neden olduğunu anlamıyorum." Bu
konuda yorumda bulunabilir misiniz?
C: O durumda sevgi "vermek", vermek değildir.

S: (L) Yani senden istenmediği zaman sevgi verdiğinde, aslında veriyor OLMUYORSUN, öyle mi?
C: Genelde olduğu gibi, alıyor oluyorsun.

S: (L) "Alıyorsun" derken, ne alıyorsun?


C: Enerji, KH olarak.

S: (L) İstenmediği bir durumda birine sevgini vererek ondan nasıl enerji alabilirsin ki?
C: Çünkü bir KH aracı, başka birinin ihtiyaçlarına karar vererek BH adayı olmayı öğrenemez.

S: (L) Bunun enerji almayla ilgisini anlayamadım.


C: Çünkü o durumda gerçekleştirilen eylem kendini memnun etmeye yöneliktir. Eğer biri talep yokken,
yani ihtiyaç yokken, "verirse", bu bir özgür irade ihlalidir! Ve ayrıca, böyle bir senaryoda başka ne gibi bir
motivasyon olabilir ki?!? Bunun hakkında dikkatli ve objektif bir şekilde düşünün.

S: (L) Öyle bir senaryoda eğer biri istemeyen birine sevgi veriyorsa, bu diğerini değiştirmeye yönelik bir
arzu olur. Yani kontrol etme arzusu.
C: Anladın!!

S: (L) Bir de şöyle diyor: "Evet, herşey derslerden ibaret ve eğer bir kişi belirli bir yolu seçmişse, onun
gidip öğrenmesi gerekeni öğrenmesine izin verilmesi gerekir. Ama diyelim ki bu gerçekten sevdiğin birine
oluyor. Ve diyelim ki o kişi öyle bir durumda ki, bir cinayet işlemeye doğru gidiyor. Eğer bu kişiye, bilinçli
olarak farkında olmadan bile olsa sevgi gönderirsen, bu o cinayeti durdurmak için gerekli enerjiyi (etkiyi)
sağlamaz mı?" Yorum lütfen.
C: Hayır hayır hayır!! Hatta, böyle bir enerji transferi sonucu daha da şiddetlendirebilir.

S: (L) Ne şekilde?
C: Alıcı dengesiz dalgalara dayalı hareket edebilir.

S: (L) "Eğer bu kişiye sevgi gönderirsen, ona gerekli enerjiyi sağlamış olmaz mısın" derken bir ipucu ortaya
çıkıyor zaten ve parantez içinde "etki" kelimesini kullanıyor. "Cinayeti durdurmak" için diğer insanın
davranışını kontrol etme durumu. Bunda diğer bir insanın eylemlerini kontrol etme arzusu var gibi
görünüyor.
C: Evet.

S: (L) Ama niyeti tamamen iyi, çünkü bir cinayeti durdurmak, böylece bir hayatı kurtarmak, ve sevdiği
kişinin hapse gitmesini engellemek istiyor. Bu iyi bir niyet gibi görünüyor. Bu bir fark yaratmaz mı?
C: Karma'yı unuttuk mu?

S: (L) Hem S___ hem de ben, bu durumlarda her zaman yargıda bulunmanın mümkün olmadığını
söyledik, çünkü bilmediğimiz çok şey var. Bilemeyiz. Örneğin Adolf Hitler tipinde birini öldürerek çok
sayıda kişinin hayatının kurtarılabileceği bir durum düşünülebilir ama belki de öldüren ile ölen arasındaki
karmik etkileşimden dolayı cinayetin olması gerekiyor ve biz bu şeyleri BİLEMEYİZ ve yargılayamayız.
C: Evet.

S: (L) Bu konuda başka bir yorum?


C: Hayır.

S: (L) "Eğer dünyaya sevgi enerjisi göndermezsek, egosantrik KH enerjisinin hakim olacağına
inanıyorum." diyor...
C: Bir kişi neden böyle birşey göndermeyi seçer? Motivasyon nedir?

S: (L) Olması gerektiğine inandığın hale getirmek için olanı değiştirmek... Herşeyin nasıl olması
gerektiğiyle ilgili yargını izleyerek kontrol uygulamak.
C: Aynen öyle. Öğrencilerden okulun mimarları olmaları beklenmiyor.

S: (L) Yani herhangi türde bir etki empoze ettiğinde veya uyguladığında aslında Tanrı'yı oynuyorsun ve
evrende bir yanlışlık olduğuna karar verip bunu düzeltmeye çalışıyorsun ve bu da yargılamak anlamına
geliyor.
C: Evet, görüyorsun ya, kişi tavsiyede bulunabilir, bunda sorun yoktur, ama dersi değiştirmeye
çalışmayın.

S: (L) Bir de şöyle diyor: "Bana göre, aydınlanmış bir varlık nerede olursa olsun etrafına sevgi yayar ve bu
da talep edilmeden olan birşeydir. Bu oluyor çünkü bu insanlar bu! Sevgi!" Yorum lütfen.
C: Aydınlanmış varlık sevgi değildir. Buzdolabı otoyol değildir.

S: (L) Ne?! Sizin şu tuhaf benzetmeleriniz yok mu! Bunu anlamadım!


C: Neden olmasın?
S: (L) Tamamen alakasızlar!
C: Aynen öyle!!!

S: (L) Aydınlanmış varlık nedir?


C: Aydınlanmış bir varlık.

S: (L) Aydınlanmanın ölçütleri nedir?


C: Aydınlanmak!

S: (L) Biri aydınlandığı zaman bu kişinin profili nedir?


C: Bu sorgu bir yere ulaşmaz.

S: (L) Yapmaya çalıştığım şey aydınlanmış bir varlığın anlayışının ne olduğunu öğrenmek. Eddie ve başka
pek çok insan, aydınlanmış bir varlığın SEVGİ'nin kendisi olduğunu veya sevgi yaydığını, bunun
aydınlanmanın bir sonucu olduğunu düşünüyor.
C: Hayır hayır hayır. "Aydınlanmış" iyi anlamına gelmez. Sadece akıllı anlamına gelir.

S: (L) Demek aydınlanmış olan hem BH, hem de KH varlıkları var?


C: Evet, genel oranın yüzde 50/50 olduğunu düşünüyoruz.

S: (L) Peki aydınlanmış bir BH varlığının özelliği nedir?


C: Yalnızca veren akıllı bir varlık. (ç.n.: intelligent: zeki/akıllı)

S: (L) İstemeyenlere sevgi vermeme konusundan bahsettik. Peki aydınlanmış BH varlıkları ne verir ve
kime verir?
C: Herşey; isteyenlere.

S: (L) Eddie diyor ki: "Gördüğün gibi ben sevginin gücüne inanıyorum. Henüz anlayamadığım şeyleri
anlamaya açık olmaya çalışıyorum. Belki de burada sizinle birlikte olmamın nedeni de budur. Bu konu
hakkında biraz daha konuşabilir miyiz? Kasyopyalıların sevgi konusunda söyledikleri hakkında?" Sevgi
hakkındaki alıntıları ve ayrıca bilginin sevgi olduğu, ışığın bilgi olduğu hakkındaki yorumlarınızı bir araya
getirdim. Buna ekleyebileceğiniz başka birşey?
C: Hayır, çünkü alıcı almak istemiyor.

S: (L) Tamam. S___ şöyle bir yanıt verdi: "Eddie, Kasyopyalıların sevginin ifadesiyle ilgili kavramlarının
yarattığı paradoksa değinmiş olmandan dolayı teşekkür ederim. BİLDİĞİMİZİ sanıyor olabiliriz ama
sadece deneyimlediğimizi biliyoruz. Kasyopyalıların bizim 3'üncü yoğunluğumuza veya boyutumuza
yeterli kavrayışı sunabilmesinin çok zor olabileceğini hissediyorum. [...] Benim buradaki paradoksla ilgili
fikrim şu: Eğer kişi genel bir eğilimle Evrene sevgi yayıyorsa, bu bilinçli bir şekilde sınırlandırılmış veya
yönlendirilmiş bir sevgi değildir, ki en azından kendi adıma, böyle birşeyi yapamam. Çoğu "zaman"
çoğumuzun içinde bulunduğu durum da bu. Grupları veya bireyleri ayırt edebilmek, sürekli tanımlama
durumunda olmak benim kavrayışımın çok ötesinde çünkü bu büyük ölçüde zaten bilinç dışı şekilde
yapılıyor ve benim sevgi gönderme deneyimim de öyle denebilir. Bir kişi Bodhisattva olmadıkça, sevgi
muhtemelen ancak bir bireye odaklandığı zaman daha büyük bir yoğunluk içerebilir. Niyetlenilen alıcının
almaya hazır/muktedir olduğunu nasıl bilebiliriz? [...]" "Almak"... Bence bu bir ipucu: Niyetlenilen alıcının
sevgi enerjisine duyarsız kalması veya kendini bu enerjiden sakınması da mümkün. Özgür irade.
C: Evet.

S: (L) Eğer gönderilen şey gerçekten "sevgi enerjisi" ise, bu enerji KH varlıkları tarafından bozundurulur
mu?
C: Belki.

S: (L) S___ sonra da şöyle diyor: "Kişi sevgiyi özel olarak belirli bir bireye yönlendirdiğinde, bu sevgi
tamamen serbest bir şekilde veya yargılayıcı bir şekilde veya subjektif şekilde yönlendirilebilir..."
C: Hayır.
S: (L) "Evrene sevgi vermek genel anlamda en iyi yol olabilir, ama eğer kişi sevdiği birine odaklanırsa, bu
sevgi ETKİLİ olabilir. Evren için de eşit ölçüde etkili olabilir mi?"
C: Evren dengeye dayalıdır. Bu konuda yeteri kadar şey söylendi! Sonuç olarak: 3'üncü yoğunlukta
bulunuyorsunuz. Doğanız gereği KH'siniz. BH adayı olabilirsiniz ama 4'üncü yoğunluğa geçene kadar BH
DEĞİLSİNİZ. 4'üncü yoğunluk ve üstünde bulunana kadar bu kavramsallaştırma girişimlerinin anlamını
ASLA kavrayamazsınız.

S: (L) S___ şöyle bir şey de söylüyor: "Ayrıca bir de ruhsuz olanlar var." Bu doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Sanırım kastettiği şey... özleri itibariyle KH olanlar var ve pek çok insan bu gibileri "ruhsuz" olarak
tanımlıyor. Sanırım kastettiği şey bu.
C: Ama KH "ruhsuz" değil.

S: (L) Şöyle bir soru soruyor: "Kişinin iki karmadan daha hafif olanını seçme durumuyla karşılaştığı bir
zaman olabilir mi?"
C: Hayır, çünkü karma kendi varlığını dayatır.

S: (L) Bundan kastettiğiniz şey nedir?


C: Yolda çatallaşma yok, çünkü lineer zaman yok. Bu bir ilüzyon ve mezun olduğunuzda bunu bileceksiniz.

S: (L) Sizin seks hakkındaki görüşleriniz hakkında şöyle diyor: "Kasyopyalıların sunduğu görüş, her insana
bir günahın işlenmesiyle gebe kalındığını ima ediyor. Bu bana göre intikamcı olmayan, iyi bir ilahi
geometriyle uyuşmuyor."
C: Hayır, seks günah değildir. Yemek de öyle. Bu sadece fizyolojiktir. Fizikselliğin değişkenliği hakkında
söylediklerimizi hatırlıyor musunuz?

S: (L) Evet, 4'üncü yoğunluk fizikselliğin değişken olduğu seviye. Anladığım kadarıyla kişi o seviyede
bulunduğunda, çoğu durumda fizikselden ziyade saf bilinç durumunu seçer çünkü o durumda daha fazla
özgürlük olur. Eğer kişi bilinçli bir şekilde fiziksel-olmayan durumda olmayı seçiyorsa, o zaman buna
uygun olarak seks yapmamayı, yemek yememeyi de seçer.
C: Yakın.

S: (L) Diğer bir cümlesi şu şekilde: "Kasyopyalılar kendilerinin Pleyadeslilerin devamı olduklarını
bildirdiler. Pleyadeslilerin seks hakkında "özgür ifade"ye dayalı görüşü Kasyopyalılarınkiyle zıt
görünüyor."
C: Bu sadece kavramların birbirine karıştırılmasından ibaret. Ama bu kavramlardan sadece bir tanesini
ele alacak olursak, Pleyadeslilerin kavramlarıyla ilgili olarak sunulanların birbirleriyle aynı olduğunu kim
söyleyebilir?

S: (L) Son olarak şunu söylüyor: " 'Ağaçların incelenmesi'ni tavsiye etmişlerdi. Bunun nasıl yapılabileceğini
merak ediyorum."
C: Dilediğiniz gibi inceleyin. Herşey derslerden ibaret.

S: (L) Tartışma yoluyla mail grubundaki çalışmanın güçleneceğini umuyordum ama görünüşe göre bu
olmayacak.
C: Ummaya gerek yok. Anlayacak olanlar anlayacak.

S: (L) Pekala. Kozyrev'le ilgili kitaptan şunu okumak istiyorum: "Kozyrev zamanı evrendeki tüm maddi
süreçleri kapsayan güçlü bir akış olarak hayal etmiştir ve bu sistemlerde meydana gelen tüm süreçler de
o akışı besleyen kaynaklardır. Yazılarında zaman akışının şiddetinden veya yoğunluğundan, taşıdığı
enerjiden, yayılım ve emişinden, yayılımının doğrusallığından, karşılaştığı engellerden yansımasından ve
madde tarafından emiliminden bahsetmiştir. Kozyrev zamanın bir nedenden bir sonuca doğru bir sistem
içine aktığını söyler. Doğanın tüm süreçlerinde zaman oluşabilir veya harcanabilir. Dolayısıyla, Kozyrev'in
söz ettiği akışı, Kozyrev'e göre kaynağı geri döndürülemez nitelikte denge dışı bir süreç olan maddesel
bir akış olarak tanımlamak mümkün görünüyor." Kozyrev'in zaman hakkındaki bu anlayışı gerçeğe ne
kadar yakın?
C: Yakın.

S: (L) Sonra şöyle deniyor: "Kozyrev, evrenin termal ölümünü yaklaştıran termodinamiğin ikinci yasası
ile, gözlenebilir evrendeki denge işaretlerinin eksikliği arasındaki keskin çelişkilere işaret etmiştir. Termal
ölümün eksikliğini açıklamaya yönelik girişimlerin, astronomlar tarafından gözlenen gerçek evrenden çok
farklı olduğunu vurgulamıştır. Göksel cisimler ve onların sistemleri birbirinden o kadar izole
durumdadırlar ki, termal ölümleri herhangi dışsal bir sistemin müdahale edebileceğinden çok daha
çabuk olmuş olmalıdır. Dolayısıyla, sistemler arasında çöküşlerin çok daha yaygın olması gerekirdi. Soru
şudur: Teorideki kısa dinlenme süreçlerine rağmen göksel sistemler neden yaşamaya devam ediyor.
Kozyrev dünyanın termal ölümüyle ilgili problemin güneş ve yıldız radyasyonunun kökeniyle son derece
yakından ilgili olduğunu söylemektedir. Güneş ve yıldızlar neden parlamaktadır? Geniş uzay boşluğuyla
neden dengesiz bir hal içinde ve bu neden bilinen fizik yasalarıyla açıklanamıyor? Astronomik verilerin
analizi, yıldızların hayatlarının kısa olması gerektiğini gösteriyor ama gözlenen durum bu değildir." Yani
Kozyrev, yıldızların teorik yasaların ortaya koyduğundan çok daha uzun yaşamasını, bu şeylerin bu
teoriler ile kapsanamayacak olmasına dayandırıyor ve bunların İÇİNDE olan bitenin teorize
edilemeyeceğini söylüyor. "Yıldızlar zamanın akışından enerji kazanan makinelerdir" diyor. Ayrıca bir
yıldızın içinin, tanımlandığı şekliyle termo-nükleer bir reaksiyon olamayacağını söylüyor. Yıldızların
zaman akışıyla enerji kazanması fikri hakkında ne gibi bir yorumda bulunabilirsiniz?
C: Yıldızlar makine değil, penceredir.

S: (L) Güneşin içinde ne var? İçsel durumu nedir?


C: Başka bir aleme açılış. (ç.n.: alem anlamındaki "realm" kelimesi "yoğunluk" anlamında kullanılıyor
olabilir.)

S: (L) Güneşin içi 3'üncü yoğunlukta nasıl görünüyor?


C: Görünmüyor.

S: (L) Yani bu bizim için tamamen bilinmez birşey mi?


C: Yakın.

S: (L) Bize yansıması bir çeşit süper yoğun bir madde veya buna benzer birşey mi?
C: Yakın.

S: (A) Netice itibariyle güneşin içine gidemiyoruz. Dolayısıyla nasıl göründüğünü sormanın da pek bir
anlamı olmuyor.
C: Evet.

S: (A) Ama elbette henüz tam olarak ne olduklarını bilmediğimiz şeyleri başka yollarla araştırmaya
çalışabiliriz. Kozyrev'in sunduğu bazı şeyleri bu anlamda faydalı bir şekilde kullanabiliriz. Ama öncelikle
teorik bir anlayışa sahip olmamız gerekiyor. Sadece kelimeler olarak değil, aynı zamanda bunun
bildiğimiz diğer kavramlarla ilişkisi bakımından. Çekim dalgalarını sormak istiyorum. Bir noktada
Sakharov'u belirtmiştiniz. Burada Sakharov'un bir kitabı var. Herkes çekim dalgalarının ışık hızında
yayıldığını düşünüyor.
C: Hayır.

S: (A) Işık hızında yayılmıyorlar mı?


C: Senin fikrin nedir?

S: (A) Bu konuda kafa karışıklığı var. Çekim dalgalarıyla ilgili mevcut kavram, bunların ışık hızındaki EM
alanları olarak yayıldıkları şeklinde. Bilimadamları bu fikre dayalı olarak onları ölçmeye çalıştı ama
şimdiye kadar bunda başarılı olamadılar. Matematiksel bir teori var ve çekimi ölçtüğü kabul edilen
makineler var ama ölçemiyorlar. Örneğin eğer ikili bir yıldız sistemin varsa, bir yıldız bir diğerinin
etrafında dolanıyorsa, mekan-zaman eğrisinde dalgalar meydana getirmesi gerekir ve yayılan bu
dalgaları tespit edip ölçebilmemiz gerekir. Sakharov'un bu kitabı da bu tür çekim dalgaları hakkında.
Bilmiyorum. Bu şekilde mi mevcutlar?
C: Hayır. Zamansız sevgili Arkadiusz'um, Zamansız. Işık hızının vakumu kullanılarak çekim dalgaları nasıl
denklemleştirilebilir? Işık hızı daha genel bir çekim çerçevesi için geçerli. Zaman da öyle.
S: (A) Tamam, şimdi bununla ilgili başka bir soru. Sakharov çekimi nicelendirebilmemiz gerektiğini, gerçek
teorinin çekimin nicelendirilmesini de içereceğini söylüyor. Ben aynı şeyi düşünmüyorum. Sıradışı bir
düşünür olduğu varsayılırken, neden bu kadar standart şeyler söylediğini merak ediyorum.
C: Politika yüzünden, bir anlamda. Onun yazılarını incelerken, en iyisi satır aralarını okumak.

S: (A) Son defasında çekim dalgalarının anlık izler (etkiler/imprint) olduğunu söylemiştiniz. Bu açıklama
dalganın uzayda anında yayıldığı anlamına geliyor. Kaynaktan uzaklaşıldıkça şiddeti nasıl bir değişiklik
gösteriyor? Giderek zayıflıyor mu?
C: Hayır.

S: (A) Hayır diyorsunuz. Bu tuhaf. Eğer bir kaynak varsa, dalganın kaynağını nasıl anlayabiliriz? Kaynak
nerede?
C: Öncelikle çekimin doğru bir resmini elde etmelisin. Çekim, madde ile anti-maddenin bağlayıcısıdır.

S: (A) "Çekim" kelimesini kullanıyorsunuz. Bilimadamları da "çekim" kelimesini kullanıyor. Ama görünüşe
göre burada iki farklı anlam var?
C: Nasıl farklı?

S: (A) Çünkü bilime göre çekim bir güçtür ve diğer tüm güçler gibi bir alandır ve diğer tüm alanlar gibi...
C: Ama diğer tüm alanların çıktığı temel alan.

S: (A) Şimdi... "Uzay" (mekan) dediğimiz birşey var. Uzay diye birşey var mı? Bu, bahsettiğiniz temel
şeylerden biri mi? Uzay kavramı? Yoksa ikincil mi?
C: Tüm 3'üncü yoğunluk tiplerin yollarını kaybettiği yer de burası, çünkü uzayın tanımını hiç
doğrultamadılar. Örneğin "uzay" nerede başlar ve biter? Eğer başlayıp bitmiyorsa bu nasıl oluyor?

S: (A) Matematik modeli bilmek istiyorum. Uzayın matematiksel olarak nasıl modellenebileceğini. Öklid
ve Newton'dan gelen standart uzay modellemesini biliyorum. Buna göre uzay üç boyutlu bir yapı. Ama
Parisli Nottale, uzayın kaotik, parçalı, pürüzlü olduğunu söylüyor ve uzayın fraktal-benzeri çok karmaşık
bir nesne olduğu fikrinden yola çıkarak gezegenlerin yörüngeleriyle ilgili olarak Velikovsky'ninkine çok
benzer denklemler ortaya koyuyor. Buna göre gezegen sistemleri atomlara benziyor ve bu yörüngeleri
anlayabilmek için bir tür kuantum teorisi kullanılabilir ve o zaman kuantum sıçramaları olabilir. Nottale
denklemlerini kendi uzay kavramına dayalı olarak oluşturuyor. Şimdi, bu adamın bazı makalelerini
edindim çünkü bunların incelenmeye değer olduğunu, bu yönde ilerlemeye faydası olacağını
düşünüyorum. Bu anlamda sezgimin doğru olup olmadığını sormak istiyorum.
C: Evet.

S: (L) Birşey sorabilir miyim? (A) Evet. (L) Uzayın bir başı veya bir sonu var mı?
C: Bunu senin için yanıtlamak, dört yaşındaki bir insan çocuğuna Noel Baba'nın olmadığını söylemeye
benziyor.

S: (L) Bunu kaldırabilirim! Olup olmamasını yani. Çünkü bir sonraki sorum, eğer uzayın bir başı veya bir
sonu varsa, bizim uzayımızın hangi uzayın içinde bulunduğu olacak.
C: Bugün değil Gracie!

S: (A) Başka bir gün. (L) Görünüşe göre yanıtlamak istemedikleri sorular soruyorum! Üzgünüm. (A)
Pazartesi günü ConTech'e gideceğim ve bu kritik bir zaman olacak. Çünkü sözleşmenin uzatılıp
uzatılmayacağına karar verilecek. Sözleşmeyi güvence altına almak için nasıl...
C: Sözleşmenin devam etmesini istiyor musun?

S: (A) Bu benim neyi isteyip istemediğimle ilgili bir durum değil. Çünkü bu gerekli bir para kaynağı. O
yüzden yanıt evet.
C: O zaman durumunu dürüstçe ve samimi bir şekilde bildir.
S: (A) Tamam, sorularımdan biri daha yanıtlanmış oldu. Diğer bir soru şu: Bu sözleşme öğretmenlikten
çok daha iyi ama neredeyse tüm vaktimi alıyor ve şimdi Kozyrev'in kitabı gibi ilginç şeyler var önümde....
Bir araştırmanın başlangıcı olabilecek...
C: Negatif bir şekilde sonuçlanmayacağı için, bu yolculuktan keyif almanızı önermiştik. Şimdiye kadar
tavsiyemize kulak verildiğinde sonuçlar ne oldu?

S: (L) "Meadows kalıtımı" denen şey hakkında hızlı bir soru sormak istiyorum. Yaptığım soy
araştırmasında ipucu olarak yaptığınız "düzenlemelerden" biri olup olmadığını merak ediyorum. Bu
mümkün mü?
C: Ama merak çok teşvik edici bir deneyim!

S: (L) Bundan herhangi birşey çıkma olasılığı var mı? (A) Çıkması için ne yapman gerektiğini sormalısın
bence.
C: Hayır, bence sormamalısın.

S: (L) Ne sormalıyım peki?


C: Laura, sadece akışına bırak.

S: (L) Tamam. (A) Barry'nin bana hakkında bir yazı gönderdiği monoatomik altınla ilgili birşey sormak
istiyorum. Laura bunun bir saptırma olduğunu söyledi. Ama Barry beni bu Finli adama yönlendirdi. Bu
adam çok garip biri ve teorileri bana anlamlı geldi. Saptırıcı olma ihtimali olan bu senaryo hakkında
herhangi bir yorumunuz var mı?
C: Yorumda bulunmayacağız.

S: (A) Bu Finli adam bir Topoloji Geometrodinamiği geliştirmiş ve bilinci de işin içine katmada faydalı
olabilecek bir matematik içeriyor. Asal sayılarla da bir bağlantısı var ve bu fikri sevdim.
C: O zaman keşfet! Bu yanıtla birlikte, iyi geceler.
3 Ekim 1998 Frank, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Woniya.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Tablanın üzerindeki bu pleksiglas kaplamasını ve işaretleyicinin üzerindeki keçeyi nasıl


buluyorsunuz?
C: Şimdilik iyi.

S: (L) Daha işe yarayacak birşey var mı?


C: Varsa bulacaksın.

S: (A) Bir teknik ve bir de teknik olmayan sorum var. Teknik olmayanla başlayacağım. Programlamacılık
işinden dolayı meydana gelen vakit darlığı yüzünden, ihmal etmemem gereken pek çok şeyi ihmal
ettiğimin farkına vardım. Jimnastiği ihmal ediyorum, dergide yazmayı ihmal ediyorum, yeterli uykuyu
ihmal ediyorum, sabah erken kalkamıyorum ve web sayfalarım üzerinde çalışamıyorum. BAT ve ilgili
şeyler üzerinde çalışamıyorum, transkriptler üzerinde çalışamıyorum. Sorum şu: Bu durumdan nasıl
çıkarım? Çabalar yeterli olacak mı, yoksa başka bir tavsiyeniz var mı?
C: Yapman gerektiği gibi yaptığında, çabasızdır. Bunu rehber edin. Kişi doğal çalışmasının dışına
çıkmadıkça, "zorlu" iş diye birşey yoktur.

S: (A) Şimdi teknik soru: Fizik haberlerinde, bilimadamlarının gözlemleri sırasında, şu anda Dünya'dan 70
AU uzakta olan Pioneer 10'un yörüngesinde Güneş'e doğru uzun menzilli bir hızlanma keşfettikleri
bildirildi ve bunu açıklayamıyorlar. Bunun çekim teorisindeki bir yanlışlığı gösteriyor olabileceği, yeni bir
teorinin gerekiyor olabileceği iddia ediliyor. Pioneer 10'un bu beklenmedik davranışının nedeni nedir?
C: Dalga yayımı.

S: (A) Nereden?
C: Kozmik enerji sizin yanlış tanımladığınız parçacıklardan oluşuyor.

S: (L) Ne gibi?
C: Ne "gibi" değil, "neyin."

S: (L) Peki neyin parçacıkları?


C: Parçacıklar... ?

S: (L) Takyonlar mı?


C: Arkadiusz lütfen!

S: (L) Tamam, çenemi kapatacağım.


C: Bilimadamlarınız madde-antimadde matrisi hakkında ne düşünüyor?

S: (A) Şimdi beni başka bir yöne yöneltiyorsunuz. Pioneer 10'un yörüngesindeki anormallikleri sordum
ve siz madde ve antimaddeden bahsediyorsunuz. Konu Pioneer 10'un Güneş'e doğru olan hızlanması.
C: Güneş'e doğru, Güneş'ten değil...

S: (A) Bu konu ile bahsettiğiniz matris arasında hiçbir ilişki görmüyorum...


C: Evet, şimdi insanların neden "Ne?!?" olduğunu anlıyoruz.

S: (A) Tamam, bunun üzerinde düşüneceğim ve çözmeye çalışacağım.


C: Hayır, bu kadar kolay bir şekilde kaçmayacaksın! Biz seni düşündürmeye çalışıyoruz ama sen
yaklaşmıyorsun bile!

S: (A) Tamam, bu "matris" sözcüğünü sürekli olarak kullanıyorsunuz. "Matris"in tam olarak ne anlama
geldiğini öğrenmek istiyorum.
C: Mükemmel bir şekilde simetrik, üç boyutlu bir paralelogram düşün.

S: (A) Bir küp.


C: Evet, şimdi bunu 4 boyuta çevir ve işte sana madde-antimadde matrisinin matematiksel bir sunumu.

S: (A) Matematikte matristen anladığımız şey, içinde rakamlar konan yuvalar olan bir küp. Bu küpe kaç
yuva koyuyoruz?
C: Phi veya sonsuz bir sayı koymayı dene. (ç.n.: "phi" = "fi sayısı")

S: (A) Yuvaların sayısının bir, iki veya üç gibi bir tam sayı olması gerekiyor, phi gibi kesirli bir sayı değil.
C: Dört boyutlu Arkadiusz, 4'üncü yoğunluk, anlıyor musun?

S: (A) Tamam, bunun hakkında düşüneceğim.


C: Hayır, düşünmeyeceksin. 13'ün kare kökü nedir?

S: (A) 13'ün kare kökünü sorarken, kesirli bir sayıya ulaşmamı mı istiyorsunuz?
C: Evet, yeni başlayanlar için eğlenceli olur.

S: (A) Tamam, 13'ün kare kökü 3.6005551275. Herhangi özel birşey görüyor muyum? Hayır. Ama iyi bir
başlangıç. Tamam. 13'ün kare kökünün özelliği nedir? Örneğin 17'nin kare kökünden farkı nedir? (ç.n.:
verilen sayıda geçen iki sıfırdan biri fazla. Muhtemelen celsenin yazıya geçirilmesi sırasında yapılmış bir
yazım hatası.)
C: Phi'nin nümerik değeriyle karşılaştır.

S: (A) Sanırım phi bir artı beşin kare kökü bölü ikiydi. Bu da 1.610833989 yapıyor. Şimdi karşılaştırma. Bu
sayılar arasında herhangi belirli bir ilişki görmüyorum.
C: Çıkar...

S: (A) Tamam, çıkarıyorum ve sonuç 1.982521138 diye devam ediyor. Bu sayıyla ilgili de özel birşey
görmüyorum.
C: Şimdi tek yapman gereken matrisini nümerik olarak uyuşturabilmek...

S: (L) Bu sayıları kullanarak mı?


C: Evet.

S: (L) "Uzlaştırmak" kelimesinden kastınız nedir?


C: Siz bu kelimeyi kullandığınızda kastınız nedir?

S: (L) Bu üç sayı üç boyutu mu teşkil ediyor?


C: Bu sayılarla oynayın ve ne bulabileceğinize bakın. Rubik küpünden daha iyi olacak.

S: (A) Tamam, bu sayılarla oynayacağım. Nasıl oynamam gerektiği net değil, ama evet, oynayacağım...
C: Bilgisayar.

S: (L) Bilgisayarda oyna. (A) Tamam. Benim sorularım bitti. (L) Pekala, şimdi... Leonard'ın toplantısındaki
adamdan bir email aldık. Billy Meier'a Kasyopyalılar hakkında bir bilgisi olup olmadığını sormuş. Meier
da şöyle demiş: "Kasyopyalılarla bağlantı kurduğunu söyleyen bir grubu duymuştum. Ptaah'tan biraz
daha ayrıntılı bilgi istedim. Sorularımın yanıtları şu şekildeydi: 1) Plejarların ruhsal liderlerinin, dünya
üzerindeki bir insan grubuyla temas halindeki Kasyopyalılara dair bir bilgisi yok. 2) Plejarların Oryon veya
Kasyopya takımyıldızındaki varlıklarla temasları olup olmadığını da sordum. Böyle bir temasın mevcut
olmadığını söylediler. 3) Ptaah'ın ve Florena'nın (Ptaah'ın dünyayı bir uzay gemisiyle ziyaret eden kızı)
dünyada yaptığı araştırmalara göre, Kasyopya temasçıları diğer kaynaklardan materyalleri çalıyorlar ve
verdikleri bilgilerin çoğunun kaynağı kendi fantazileri. 4) Ptaah bana Erra adlı gezegenlerinde veya
çevredeki herhangi bir gezegende, fiziksel veya ruhsal herhangi bir Kasyopya varlığıyla teması olan
kimsenin bulunmadığını söyledi. 5) Ayrıca artık temas için dünyamıza gelen ruhsal veya fiziksel varlıkların
mevcut olmadığı söylendi. 6) Kasyopya temas grubu diğer pek çokları gibi, kendi fantazilerinin ürünlerini
yayıyorlar. Büyük Billy Meier'ın açıklaması budur." Yorum lütfen.
C: Yorum mu?

S: (L) Evet! Plejarlar kim?


C: Plejar kökenli olanlar.

S: (L) Peki Plejar nerede?


C: Margaritaville yakınlarında.

S: [Gülüşmeler] (L) Anlıyorum. Yani alkol ilhamlı bir fantazi. Peki Meier'ın konuştuğu bu Ptaah kim?
C: Karşıt münakaşaların peşinden gitmeni önermiyoruz. Hiçbir faydası olmaz. Kasyopyalıların,
Pleyadeslilerin, Oryonların, Zeta Retikulanların vs varlığının geçerliliğinden eşit ölçüde şüphe edecek
büyük bir potansiyel Ordunun mevcut olduğunu hatırlaman da akıllıca olur. O yüzden, bunun faydası
nedir?

S: (L) Biliyorum. Ama Billy Meier'ın temaslarının ardındaki enerjinin ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Daha önce de bildirdiğimiz gibi, Meier başlangıçta meşru bir temas kurmuştu ama daha sonra J.Z.
Knight'ın İsviçre versiyonu haline geldi.

S: (L) Tamam bu konuda bu kadarı yeterli. Devam ediyoruz. Mike Gisors'daki "Karaağacın Kesilmesi" olayı
hakkında bilgi istedi. Bunun anlamı konusunda yorumda bulunabilir misiniz?
C: Hayır.

S: (L) Kısa ve netti. Mike ayrıca şöyle bir soru soruyor: "Kasyopyalılarla birlikte çalışarak giriştiğimiz bu
arayış, bizi gerçek doğamızı keşfetmekten ve 4'üncü yoğunluğa hazırlanmaktan uzaklaştırıyor olabilir
mi?"
C: Öyle bir yönelim benimsenmedikçe hayır.

S: (L) Başka bir sorusu var: "Uygun bir zamanda Kasyopyalılara, kendimizi geçişe hazırlamak için
yapabileceğimiz en iyi şeyin ne olduğunu sormak istiyorum. [...] Soruyu belki de şu şekilde sormam
gerekiyor: Bireysel olarak veya grupsal olarak her birimizin, geçiş sırasında 4'üncü yoğunluk adayı
olabilmek, arkadaşlarımıza ve sevdiklerimize yardımcı olabilmek için yapması gereken şey nedir?"
C: Doğru kavram değil.

S: (L) Peki doğru kavram nedir?


C: Eğer kişi bir yolculuğa çıkıyorsa, hazırlanmak için ne yapar?

S: (L) Çeşitli giysiler ve gerekli bazı şeyleri alır, bavulunu hazırlar ve gitmeye hazır olur. Doğru mu?
C: Bavulun dokusunun uygunluğuyla uğraşır mı?

S: (L) Genelde hayır. Konacak şeyleri taşıyabilecek kadar büyük ve güçlüyse, bu yeterlidir. Bavulu bedene
mi benzetiyorsunuz?
C: Hayır.

S: (L) Benzetmeyi anlayamadım.


C: Eğer kişi sokakta yürüyecekse, sokakta neyle karşılaşmayı beklediğine bağlı olarak belirli bir çorap
rengi seçer mi?

S: (L) Hayır, bu son derece önemsiz, hatta saçma birşey olur. Elindeki çoraplara bakarsın, sevdiğini ve iyi
hissettireni giyersin. Yürümek için gittiğin yere göre çorap seçmezsin.
C: Evet, anladın mı?
S: (L) Şöyle devam ediyor: "4'üncü yoğunluğa geçişi sağlayan şeyin ne olduğundan emin değilim. Ruhsal
aydınlanma ve BH'ye adanmanın listede üst sıralarda olduğunu düşünüyorum. Ama Kertenkeleler 4'üncü
yoğunlukta ve bize karşı kesinlikle iyi değiller ve BH değiller. Onlar 4'üncü yoğunluğa nasıl geçti?" Ona Ra
Bilgileri'ni okuması gerektiğini söyledim bile.
C: Genel olarak daha iyi bir anlayışa ihtiyacı var ve bu doğal bir süreç. Hazırlık yok.

S: (L) Tamam, Bill Brooks Mike'ın bir sorusuna yanıt olarak şöyle yazmış: "İnsanlığın evrimsel yükselme
değil, evrimsel alçalma deneyimlemekte olduğunu gösteren kanıtlar var. Biz atalarımızdan 'alçaldık',
maymunsu-melezlerden 'yükselmedik.'"
C: Evrimsel alçalma mı?!?

S: (L) Şöyle demiş: "Dünyada çok daha üstün içsel kaynaklara sahip pek çok medeniyet vardı. Onların
yanında biz ilkokul öğrencisi gibi kalırız..."
C: Çok hızlı ve çok ileri atlıyorsun!

S: (L) Diyor ki....


C: Hayır hayır hayır.

S: (L) Buna devam etmememi mi istiyorsunuz?


C: Bir kerede bir adım atmak istiyoruz.

S: (L) Bu Bill'in Mike'a verdiği bir yanıt...


C: Hayır hayır hayır hayır! Sorumuzu yanıtlamadın!!!! Görmezden geldin. Bu tartışmanın ilerlemesini
nasıl bekliyorsun?

S: (L) Tamam, sorunuz "evrimsel alçalma" ile ilgiliydi. "Evrimsel alçalma"nın bu süreci tanımlamanın
doğru bir yolu olmadığını mı söylüyorsunuz?
C: Tabii ki doğru değil!!

S: (L) Yani "evrimsel alçalma" geçerli değil. İnsanlığın mevcut durumunu tanımlamanın doğru bir yolunu
söyleyebilir misiniz?
C: "Evrimsel alçalma" diye birşey yok!

S: (A) Peki evrimsel yükselme diye birşey var mı?


C: Hayır.

S: (L) Yani varolan herşey sadece var ve hepsi bu, öyle mi?
C: Evet. Varolan herşey / tek şey derslerdir.

S: (L) Geçmişte varolmuş daha yüksek ve daha gelişmiş medeniyetlerle ilgili açık kanıtlardan
bahsetmiştik. Benim düşünceme göre...
C: Bu evrimsel alçalma değil. Eğer büyük büyük torunlarınız mızrak fırlatıyor olursa, bu da "evrim"dir.
(ç.n.: evrimsel yükselme-alçalma (evolving-devolving) diye çevirdiğim kavramlar ile ruhsal evrim kavramı
arasındaki fark vurgulanıyor olmalı.)

S: (L) Yani önemli olan medeniyetin teknolojik durumu değil, ruhsal konular öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) Yani çok gelişmiş bir medeniyet, az gelişmiş bir medeniyetten ruhsal anlamda daha yüksek
olmayabilir, doğru mu?
C: Ne olursa olsun, varolan daima "evrim"dir.

S: (L) Bunun zamanın değişken ve seçimli olması ve herşeyin eşzamanlı olarak mevcut olmasıyla ilgisi var
mı?
C: Bir anlamda.

S: (L) Yani bu sadece bir döngü.


C: Hayır, asıl noktayı kaçırıyorsun. Evrimsel olarak alçalma diye birşey yoktur. Tüm deneyimler derslerle
dopdoludur. Sizin yoğunluğunuzdaki pek çoklarının bu "üstünlük / alçaklık" merakını aşması gerekiyor.

S: (L) Neyse, bu eski medeniyetlerden bahsederken şöyle diyor: "Ama hepsi aynı mutlak sona uğradı.
Mezun olamadılar. Felaketlere maruz kaldılar..."
C: Mezun olamadıklarını kim söylüyor? Bu bey mezuniyeti teşkil eden şeyi bildiğini mi iddia ediyor?!?
Bunu nasıl biliyor?

S: (L) Maddi medeniyetin durumu ve ona olan şeyler, o medeniyetin üyelerinin muhtemel mezuniyetinin
bütünsel veya kısmi bir ölçütüdür sanırım. Diyor ki, "Daha önce bilinen şeyleri yeniden keşfetmemiz
gerekiyor. Onların 4'üncü yoğunluğa hazırlanamamaları bir başarısızlıktı. Benim anladığım şekliyle 4'üncü
yoğunluk, kalbin düşüncelerinin dışsal gerçekliği anında yaratabildiği bir yer. Eğer bir insan buna hazırlıklı
değilse, bunun ne kadar felaketsi bir durum olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Bana göre hazırlık,
dürüst bir şekilde içimizdeki şeytanlara dönmek ve niyetlerimizden Ruhun saf suyu akana kadar, çeşitli
yöntemle onlardan arınmak demek..."
C: Hazırlık sadece orada olmak demek!

S: (L) Sanırım mesele şu: Bu iki kişi 4'üncü yoğunluğa geçmek istiyor, herşeyin altüst olduğu afet-sonrası
bir dünyada dolaşmak istemiyor, birinci basamağa geri dönüp üçüncü yoğunluğa baştan başlamak ve acı
çekmek istemiyor ve bu geçişi sağlamak için ne yapacaklarını, nasıl yapacaklarını ve neden yapacaklarını
bilmek istiyor.
C: Bu saçmalıktan gerçekten keyif almıyorsun, değil mi?

S: (L) Onlara nerede olduklarının veya bu konuda herhangi bir hazırlık yapıp yapmadıklarının bir önemi
olmadığını, önemli olanın KİM oldukları ve ne GÖRDÜKLERİ olduğunu açıkladım. Görmenin farkındalığa
dayalı olduğunu, ve farkındalığın da bilgiye dayalı olduğunu söyledim. Dolayısıyla, bana öyle geliyor ki,
kişinin meşgul olması gereken tek şey bilgi toplamak.
C: Daha yakın.

S: (L) Bundan daha yakın bir yanıta ulaşabiliriz anlamında mı?


C: Hayır.

S: (L) Tamam, devam ediyoruz. Bill ayrıca ona göre 4'üncü yoğunluk için hazırlığın parçalarından birinin
de, görselleştirmeleri kullanarak, istikrarlı duygusal yoğunluğu uygulayarak, arzulanan bir hedefe doğru
kendi gerçekliğimizi yaratma yöntemlerine doğru yoğun çaba harcamak olduğunu düşündüğünü
söylüyor.
C: Ayrıca üç fincan şeker, kinin ve kertenkele gözüyle birlikte karıştırılır. Kral George'u arkası dönük olarak
gösteren bir muska sol meme ucunuzun üzerindeyken, bu karışımı bir torba içinde başınızın üzerinde üç
kez salladığınızdan emin olun. Sol ayak bileğinizi 5 kere sallarken 14 kere ooommm deyin, biraz
monoatomik altın atın... [Bu noktada söylenenin farkına varıyoruz ve o kadar güçlü bir şekilde gülüyoruz
ki, harfleri söylemekte zorluk çekiyoruz.]

S: (L) Sanırım anladım. Bu insanların onları bir yerlere götüreceğini umarak yaptığı tüm bu şeylerin
yalnızca bir vakit kaybı olduğunu söylüyorsunuz, doğru mu?
C: Yoo hayır, hiç de değil... Adaçayı, tuz ve mayasız ekmeği söylemeyi unuttuk!

S: (L) Yani 4'üncü yoğunluğa ulaşmak niyetiyle şunu veya bunu yapan herkes KH modunu izliyor çünkü
bir sonuç veya ödül bekliyorlar ve bu kendine hizmet...
C: Evet, asıl konuyu kaçırıyorlar. Bu arada Kuzey Karolina'ya bir sonraki uçak ne zaman?

S: (L) Yani şimdi ve burada sadece olabildiğin kadar tam bir şekilde OLMAKTAN başka herhangi birşey
YAPMAYI istemek...
C: KH ve... 3'üncü yoğunluk düşüncesi.

S: (L) Pekala. Sanırım bu yeterli! Falun Dafa'ya geçelim. Diyor ki: "Falun'lar zeki varlıklardır. Budanın yasası
uygulanarak ve Tai Chi'ye benzeyen egzersiz hareketleriyle yetiştirilirler. Zhen Shan Reng veya Doğruluk,
İyilik ve Hoşgörü, yani evrenin en önemli karakteristiklerinin uygulanması üzerinde vurgu yapılır. Bir
Falun edinirsin ve onu Dan Tien'e, göbeğine koyarsın ve o orada döner ve senin gelişimini sürdürür. [...]"
Burada en ilgimi çeken şey, Falun'ların zeki varlıklar olduğu fikri. Bunlar kimdir veya nedir?
C: Hala faydasız şeyler üzerinde duruyoruz.

S: (L) Bununla ilgili özellikle sormak istediği şey şu: Master Li'nin anlattığı bu varlıklar gerçekten var mı?
C: Evet, varlar.

S: (L) Onları alıp, yetiştirip 10.000 normal ötesi güç elde edebilir misin?
C: Sanırız evet. Ama önce komisyoncunla görüş, kredi kartlarını güvenceye al, bilgisayarı kapattığından
ve mikrodalganın fişini çektiğinden emin ol. Ayrıca akçaağaç yemek odası setine yeniden limon spreyi
sıkılması gerekiyor; orijinal akçaağaçtaki "yansımanın parladığını görebilmen için!"

S: (L) Ne?! Neden bu kadar iğneleyicisiniz? Tüm bu insanlar bizim bu işe başladığımızda bildiğimiz kadar
şey biliyorlar yalnızca!
C: Çünkü bu insanlara bu konularda açıklama yapmada nasıl bir yol izleyeceğini zaten biliyorsun.

S: (L) Biliyorum! Ama bilmekle söylemek aynı şey değil. Spesifik yanıtlar vermenizi istiyorlar!
C: Verdik.

S: (L) Mail grubunda Kutsal Kase "arayışı" ile ilgili öğelere sahip çeşitli kitapları okuyup tartışırken, etrafta
dolaşarak bilgi yayan pek çok sakallı beyaz adama rastlıyoruz. Bunlarla yılanlar arasında yakın bir ilişki
var, ama henüz Yılan ve Tapınakçılar ve İsa arasındaki ilişkiye dair bir referansa rastlamadım. Gruptakilere
"iyi adamlar" ve "kötü adamlar" olduğunu ve bazen iyi görünen birşeyin, yakından incelendiğinde aslında
kötü olduğunun anlaşılabileceğini söyledim. Mike, kurban konusunu açan "puslu ayna" tanrısı dışındaki
hususları kabul ediyor. Bu meseleye göre, iyi adamlarla "bilge yılan" arasında bir ilişki var gibi görünüyor.
Yorumda bulunabilir misiniz?
C: Tarihinizden veya eski devirlerinizden gelen pek çok hikaye karıştırılmış veya bozulmuş durumda.

S: (L) Etrafta dolaşarak bilgi dağıtan sakallı beyaz adamlar yılanla ilişkili mi?
C: Hayır.

S: (L) Demek sakallı beyaz adamlar yılanın karşısında.


C: Yılanla karıştırılıyor.

S: (L) Mayaların bahsettiği "puslu ayna tanrısı" neydi?


C: Castaneda'nın tanımına benzer birşey.

S: (L) Yani pek dostça olmayan 4'üncü yoğunluktan bir ziyaretçi. Mike, John Keel'in "Our Haunted Planet"
adlı kitabından şöyle bir alıntı yapıyor: "Geçmişin insan üstü Yılan Halkı hala aramızda. Stonehenge'i
yapanlar ve Güney Amerika'nın unutulmuş kültürleri muhtemelen onlara tapındı." Stonehenge'i
yapanlar Yılan Halkına tapıyor muydu?
C: Hayır.

S: (L) Stonehenge'i yapan insanlar kime tapıyordu?


C: Karmaşık.

S: (L) Üzerinde çalışabilmem için birkaç anahtar kelime verin.


C: Ruh, yıldızlar, enerji.

S: (L) Keel ayrıca Yılan varlıklarının toplumumuza entegre olduklarını ve holografik görüntülerle kılık
değiştirdiklerini söylüyor. Böyle birşey hiç oldu mu?
C: Belki.

S: (L) Siyahlı Adamlar örneğinde olduğu gibi mi?


C: Belki.
S: (L) Mike'ın bir diğer sorusu şöyle: "Çabalarımızı nasıl yoğunlaştırabiliriz? Birkez hızlandığımızda farklı
yollara dağılmamız da mümkün. Kasyopyalıların bir eylem planı önerisi var mı?" Böyle bir eylem planı
verebilir misiniz?
C: Kendi hızınızla bilgi toplayın; ağ çalışması yapın.

S: (L) Hızlı bir şekilde şunu sormak istiyorum: Spindletop hakkındaki kitabı okudum ve yazara bir mektup
yazarak bazı sorular sordum ama adam sorularımı büyük ölçüde yanıtsız bıraktı. Sorum şu:
Meadows'lardan herhangi birinin bu petrol bölgesinden gelir sağlama iddialarının bir geçerliliği var mı?
C: Bekle ve gör.

S: (L) Rosine McFaddin, Salt Lake City'deki profesyonel soybilimci ile görüştüğü söylenen erkek arkadaşını
neden öldürdü?
C: Kıskançlık krizi.

S: (L) Cinayetin erkek arkadaşının soybilimciye söylemiş olabileceği herhangi birşeyle ilgisi var mıydı?
C: Hayır.

S: (L) O halde kefaletle serbest bırakıldıktan sonra neden tekrar hapse atılma ihtimaline rağmen o uzmanı
ziyaret etti?
C: Öyle bir sevgi.

S: (L) Yani çıldırmış, menopozal bir kadındı. Şimdi... Daha önce, takip ettiğimi varsaydığım o önemli kanın
taşıyıcıları hakkında sorduğum bir soruda, Fas'tan İspanya'ya ve Fransa'ya giden yolu izlememi
söylemiştiniz ve Kanarya Adaları'nı da dahil etmiştiniz. Ayrıca bu kanın, en muktedir olanlarca taşındığını
söylemiştiniz. Şimdi, ben bunun Morlar yoluyla İspanya'nın ve sonra da Fransa'nın asil sülaleleri haline
gelen bir Arap bağlantısı olabileceğini düşündüm. Doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Tamam, geçmişten kalan bazı nesnelerin anahtarı sunduğunu söylemiştiniz. Önceki gece söz
konusu nesnelerin, Tarot destesinin arkana majörü olduğunu, yani bu gizemi çözmek için bu kartların
kullanılabileceğini gördüm. Bu meşru bir ipucu muydu?
C: Araçlar. Astroloji haritaları da öyle.

S: (L) Bu soy incelemesini yaparken, Tonantius Ferreolus adlı Galo-Romalı senatöre rastladım. Bu şahıs
İsa'nın, Cesinavara'nın soyundan mı?
C: Bu kesinlikle bir olasılık.

S: (L) Cesinavara'nın üç Romalı kadından üç çocuğu olduğunu söylemiştiniz. Bu çocukların erkek mi yoksa
kız mı olduğunu hiç sormadım. Erkek miydiler, yoksa kız mı?
C: Vella? Ne düşünüyorsun?

S: (L) Vella, Rafea ve Alicia isimleri, anne olan üç kadının isimleri olarak verilmişti. Yanlış mı anlamıştım
yoksa siz aslında çocukların adlarını söylerken ben bilgiyi bozdum mu?
C: Bazen biri diğerini izler.

S: (L) İsa'nın çocuklarının açık adları neydi?


C: İpuçlarına sahipsin ve arayışın şimdiye kadar çok iyiydi, neden şimdi durasın?

S: (L) Yani o isimleri bulacağım! Tamam.


C: Kutsal Kase arayışı gibi olabilir.

S: (L) Ne kutsal kase arayışı gibi olabilir?


C: Kadeh. (ç.n.: Chalice)

S: (L) Kadeh neyi temsil ediyor?


C: Bu kelimenin kökü nedir?
S: (L) Tamam, Mısır mitolojisinde köpekler neden "yolun açıcısı" olarak betimleniyor?
C: Koruyucular, rehberler.

S: (L) Bu arayışın amacı nedir? Beni gerçekten büyüleyen birşey, biliyorum, ve çözmek istiyorum...
C: Sadece devam et.

S: (L) Yani bu bir vakit kaybı değil. Yani beni 4'üncü yoğunluğa götürmeyecek. Bunu sevdiğim için
yapıyorum sanırım.
C: Eğer bunu yapmasaydın, ne yapardın?

S: (L) Bundan daha büyüleyici veya daha ilgi çekici başka bir bulmaca düşünemiyorum... Belki zaman
makinesi dışında... Ve aslında bu bulmacanın yanıtının bir zaman makinesine çıkabileceğini
düşünüyorum.
C: Belki....

S: (L) Tamam. Geceleyin psikomantiyumda tuhaf çatırdı ve patlama sesleri duyuyorum. Hatta önceki
gece bulunduğum yatağın yanından aynaya doğru geri geri yürüyen bir Mısırlı gördüm. Tıpkı tuhaf bir
perspektifi olan o oyma resimlerdeki gibi görünüyordu. Sanki aynadan çıktı, benimle bir şekilde bir
etkileşimde bulundu, o geri dönerken uyandım. Psikomantiyumda düzenli olarak uyuyoruz ve rüyaların
sıklığında ve berraklığında olağanüstü bir artış var. Çadırda ilginç bir enerji var. Rastladığım o varlık kimdi
veya neydi?
C: Ara ve bul.

S: (L) Bu süreci geliştirmek için yapabileceğimiz herhangi birşey var mı? O çadırın içinde uyuyoruz ve
beklenti içinde olmadan sadece ona alışmaya çalışıyoruz.
C: Güzel.

S: (L) Bu, uyurken kullanılabilen bir geçit mi?


C: Evet.

S: (L) Uyurken onu kullanıyor muyuz?


C: Muhtemelen.

S: (L) Psikomantiyum konusunda eklemek istediğiniz herhangi birşey?


C: Hayır.

S: (L) Herşey ilerlemesi gerektiği gibi mi ilerliyor?


C: Ah Laura!

S: (L) Bu ne anlama geliyor? Aptalca bir soru olduğu için keyfinizi mi kaçırdım?
C: Yakın. İyi geceler.
10 Ekim 1998 F___, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Hidora.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Hızlı bir şekilde geçmek istediğim birkaç kısa sorum var. C___ benim Lincoln'ün doğduğu gün,
kendisinin ise Lincoln'ün öldüğü gün doğmuş olmasının herhangi bir öneminin olup olmadığını soruyor.
C: Özel bir önemi yok.

S: (L) Ayrıca aynı boylam üzerinde ve tam olarak 10 derece farklı enlem üzerinde doğmuş olmamızın bir
önemi olup olmadığını soruyor.
C: Hayır, çünkü aynı şey sayısız insan kombinasyonu için de geçerli.

S: (L) F___'nin safra kesesi (ç.n.: gallbladder) sorunu yaşıyor olmasıyla 'Gaul' kelimesi arasında herhangi
bir ilişki olup olmadığını sormak istiyorum.
C: Bunun tek önemi, safra kesesinin tıpkı apandis gibi gereksiz bir organ olması.

S: (L) Gereksiz bir organ olduğunu söylüyorsunuz. Hiç gerekli olduğu bir zaman var mıydı?
C: Daha önceki modellerde... Kişi oradan ağrı mesajı aldığında, bu, yeni-fizikselliğe ilerleyişi simgeliyor
olabilir mi?

S: (L) Bana mı soruyorsunuz? Oradan ağrısı olan ve son derece mutsuz olan pek çok insan tanıyorum.
C: Ama neden mutsuz? Düşün canım... Ve hatırla, bilinciniz dört seviyede işliyor, sadece bir değil!

S: (L) Peki bu dört seviye nedir?


C: Fiziksel beden, bilinç, genetik beden ve ruhsal-eterik beden.

S: (L) Bunlar 3'üncü yoğunluktaki insan varlığının dört bileşeni mi oluyor?


C: 3'üncü ve 4'üncü. Kişi bedenini "bir çentik atlatmaya" hazırlandığında, fiziksel ve psişik eylemlerle
kendini bu "sorunları" meydana getirmeye sevk ediyor.

S: (L) Çok ilginç...


C: Şimdi hafif bir uyarı: Yakında sen de, Laura, benzer birşey yaşayacaksın!

S: (L) Ne kadar benzer?


C: Çok benzer!

S: (L) Ark da mı?


C: Aynı derecede muhtemel değil, çünkü kimyası bunu es geçiyor. Başka bir ifadeyle, diyet ve psişik yapı
nedeniyle onun safra kesesi tamamen işlevsiz, komada.

S: (L) Tamam, başka bir konuya geçmeden önce bunun hakkında söyleyeceğiniz başka birşey?
C: Bunun hakkında ne düşünüyorsun?!?

S: (L) Sanırım Ark bedenini bir-iki çentik atlatmış bile.


C: Belki... Ama hepiniz ileri düzeydesiniz... Neden sahip olduğun beslenme alışkanlıklarını benimsedin
sanıyorsun?

S: (L) Çünkü beni hasta olmaktan uzak tutmada tek işe yarayan alışkanlıklar bunlar gibi göründüğü için.
Diğer insanlar gibi beslenemiyorum... Bunu hiç yapamadım.
C: Safra kesesi alındıktan sonra ne olacağını görmek ilginç olacak...
S: (L) Frank'in safra kesesinin alınmasından sonra mı?
C: Evet, ve...

S: (L) Hey, şimdi beni dinleyin! Hastaneye gitmek istemiyorum! Hastanelerden korkuyorum!
Doktorlardan korkuyorum! Damarlarıma iğnelerin saplanmasını istemiyorum. Uyutulmak istemiyorum
ve beni kesip biçecek kimseyi istemiyorum! Bunu bir daha ASLA yapmayacağıma yemin ettim!
C: Doğa şarkısını söylemeye başladığında bu değişecek. Şimdi kilo vermeye konsantre olmanı öneriyoruz,
çünkü bu, süreci senin için çok daha kolay hale getirecek!!!

S: (L) Kilo vermek için ne yapmamı önerdiğinizi bilmek istiyorum çünkü zaten neredeyse hiçbir şey
yemiyorum.
C: Neredeyse hiçbir şey ile hiçbir şey arasında büyük bir mesafe var!

S: (L) Sırf perhiz mi yapayım yani? Hiçbir şey yemeyeyim mi?


C: Bunun nesi yanlış?

S: (L) Tamam, denerim. Bu konuda işimiz bitti mi? Perhiz yapmamı istiyorsunuz... Uzak-görü hakkında
birşeyler sormak istiyorum. Bu konuda soru sormamda bir sakınca var mı?
C: Neden olsun?

S: (L) Çok farklı bir konuya geçmeye hazır olduğumuzdan emin olmak istedim sadece. Psişik olarak uzağı
görebildiğini iddia eden insanlar var ve bence bu mümkün ve muhtemel. Uzak-görü yapan insanlar bunu
yaparken diğer yoğunlukları da görebiliyor mu?
C: Bazen.

S: (L) 3'üncü yoğunluğu değil de diğer yoğunlukları görmekte olduğunu anlayabilmenin herhangi bir yolu
var mı? Ayırt edici bir herhangi bir özellik?
C: Görücünün farkındalığına bağlı.

S: (L) Diğer yoğunluklara uzak-görü yapabilen bir kişi, "normal" durumlarda üst yoğunlukları genel olarak
algılayabilen biri midir?
C: Belki.

S: (L) Yani kişi üst yoğunlukların farkında olmadan da onları görebilir mi?
C: Görücünün görüntüyle ilgili bir ipucuna sahip olması gerekir.

S: (L) "İpucu" derken?


C: Önceki sorunu incele.

S: (L) Anladım. Yani bu genel farkındalıkta üst yoğunlukları algılama yeteneğiyle ilgili. Tamam, bir kişinin
üst yoğunluklarla ilgili genel bir farkındalığı olduğunu kabul edelim.... Kişinin tüm yönlere aynı anda
bakabilmesi, yani kendini bir bilinç "noktası" olarak hissetmesi ve maddi realiteyi şekilsiz veya akışkan
olarak algılaması, üst yoğunluklara uzak-görü yapabilme durumu mudur? Bu durum üst yoğunlukları
görebilmenin bir kanıtı mıdır?
C: Olabilir.

S: (L) Bir uzak-görü çalışmasında kişinin üst yoğunlukları GÖRMEDİĞİNİ açıkça anlayabilmesini sağlayacak
herhangi bir şey var mı?
C: Zaten bildiğin şeyler göz önünde bulundurulursa, bu sorular senin için biraz basit kalıyor.

S: (L) Bana göre, sunulan senaryoya ve sunulma şekline bağlı olarak, kişi bunu ayırt edebilir. Uzak-görü
yapan, üst yoğunlukları görebildiğini ve bilgi alabildiğini iddia eden çok fazla insan yok. Bu biraz da üst
yoğunluklardakilerin onların ne düşünmesini, ne görmesini istediklerine ve ne görmelerini sağladıklarına
da bağlı.
C: Çift yönlü bir yol.
S: (L) Bireyler gerçekten üst yoğunlukları olduğu gibi görebilir anlamında mı?
C: Hayır. Beklentiler? Önyargı? Ne söylemiştik?

S: (L) Bir kişi başka birine örneğin bir kod gibi bir uzak-görü hedefi verirse, uzak-görücü bu bağlantıyı
kullanarak o hedefi veren kişinin frekansına kilitlenebilir mi?
C: Yakın.

S: (L) Yani eğer ben birine bir uzak-görü görevi versem, bu kişi bizim frekansımıza kilitlenip bizi uzaktan
izleyebilir mi?
C: Belki. Dene.

S: (L) Ark çalışmasından dolayı bunu yapmamı istemiyor. Herkesin potansiyel bir ajan olduğunu
düşünüyor.
C: Casuslar izin istemez.

S: (L) Genel olarak uzak-görü hakkında aklımda pek çok şüpheler var. Bunun sadece durugörünün farklı
bir adı olduğunu düşünüyorum. Bunu söyledikleri şekilde yapabildiğini iddia eden insanların bunu
gerçekten yapabildiklerinden de emin değilim. Yani bunun bir yetenek işi olduğunu, bazılarının
diğerlerinden daha yetenekli olduğunu düşünüyorum.
C: Evet, haklısın.

S: (L) "The Tomb of God" (ç.n.: tanrının mezarı) kitabı hakkında birkaç şey sormak istiyorum. Kitabın bana
verdiği, veya verdiğini düşündüğüm ipuçlarına göre, bu hazineyi Rhineland'da aramam gerekiyor. Bu
kitap ve kitapta bulduğumu düşündüğüm ipuçları, önceki bir celsede belirttiğiniz önemli kavşaklardan
biri mi?
C: Evet, ama biraz daha un kat.

S: (L) Ne? Biraz daha un eklemek mi? Neden "un" dediniz?


C: Sence neden?

S: (L) Un kattığın zaman ne olur?


C: İpuçları bunlar canım, ipuçları.

S: (L) Un katmanın neticesi nedir?


C: Emülsiyon.

S: (L) Emülsiyon ne yapıyor?


C: Transferans.

S: (L) Peki bu unu nerede aramam gerekiyor?


C: Buğday.

S: (L) Bu el yazmasındaki resimlerin...


C: Hala iz üzerindesin... Son yaklaştığında her zaman öyledir.

S: (L) Ne? Son yaklaştı mı?


C: Çözüm.

S: (L) Bu adamlar İsa'nın Fransa'da, Carcassone yakınında gömüldüğü fikirleriyle herhangi birşeye
gerçekten yaklaşıyorlar mı?
C: Oo, sana bunu söyleyemeyiz.

S: (L) Rhineland'da bu hazinenin gömülü olduğu yerde bir zaman geçidi mi var?
C: Taşlar.

S: (L) Spesifik olarak neyi aramam gerektiğiyle ilgili herhangi bir ipucu var mı?
C: İpucunu bulacaksın...
S: (L) Anladım. A___'nın Cumartesi geceleri tekrarlanan anormalliklerine bir KH gücü mü neden oluyor?
C: Belki.

S: (L) Bu KH gücü M____ adlı çocuk üzerinden mi çalıştı?


C: Belki, ama her zaman olduğu gibi pek çok portal var.

S: (L) Geçen gece Spindletop vakasıyla ilgili iddiayı dosyalamam gerektiği, çünkü bir ay içinde birşeye
karar verileceğine dair bir rüya gördüm. Bu rüya başka birşeyi mi simgeliyordu?
C: Analiz gerekiyor.

S: (L) Bu soy araştırmasında vaktimi boşa harcamadığımı söylemiştiniz. Ben de öyle düşünüyorum. Ayrıca,
bunun belki de bu amaca değil, başka bir amaca yönelik olduğunu, aksi taktirde verimsiz bir çalışma
olacağı için bir vakit kaybı olduğunu söyleyeceğinizi düşündüm.
C: Vaktini boşa harcadığını düşünüyor musun?

S: (L) Yaptığım şeyi seviyorum ve bazen, çok sevdiğim birşeyi yaptığım zaman, birşeyi araştırdığım zaman
kendimi biraz suçlu hissediyorum. Belki de o kadar hoş olmayan birşey yapmam gerektiğini, belki
yaptığım şeyden biraz fazla keyif aldığımı düşünüyorum!
C: Hayır.

S: (L) O rüyayı şimdi ve burada analiz etmemi mi öneriyorsunuz?


C: Açık.

S: (L) Meadows'ların Spindletop'daki bu mineral haklarıyla ilgili iddialarından herhangi birşeyin çıkma
ihtimali nedir?
C: İçgüdüler?

S: (L) İçgüdülerim bana herşeyin mümkün olduğunu söylüyor. Özellikle de 4'üncü yoğunluk
etkinleştiğinde.
C: Evet.

S: (L) Ama materyal verilere göre ihtimal çok düşük.


C: Aa? Şüphelerimiz var... Ve evet, her zaman kendi gerçekliğinizi yarattığınızı söyledik!

S: (L) Kendi gerçekliğimizi yarattığımızı söylediniz mi gerçekten?


C: Ne zaman söylemedik ki?

S: (L) Ama beklentinin herşeyi mahvettiğini, o yüzden beklenti içinde hareket etmemem gerektiğini de
söylemiştiniz.
C: Beklenti kendi gerçekliğini yaratmak değildir.

S: (L) Bana bu konuda kesin birşey söyleyin çünkü bunun hakkında daha fazla vakit harcamak
istemiyorum. Bunu on dolara dosyalayabilirim, ve eğer olursa olur. Bir piyango için birkaç bilet almak
gibi birşey. Piyangoyu kazanma şansı kadar şansım olduğunu düşünüyorum. Bu veya başka birşeyin
beklentisi içinde olmayacağım. (ç.n.: burada ilgili konunun içeriği hakkındaki bilgi eksikliğimden dolayı,
nasıl birşeyden bahsedildiğini tam olarak bilemiyorum ve çevirisi de tuhaflıklar ve muhtemelen bazı
yanlışlıklar içeriyor. sık olmadığından emin olmakla birlikte, benzer bazı diğer durumlarda da
uyumsuz/yanlış bazı karşılıklar kullanmış olabilirim.)
C: Güzel.

S: (L) Bu konuda tüm söyleyeceğiniz bu mu?


C: Evet.

S: (A) Ben de kendi rüyamın anlamını sormak istiyorum. Çok canlı bir rüyaydı... Elohim ve Serafim
hakkındaydı. Bu rüyanın anlamı neydi?
C: Barış meşalesi.
S: (A) Barış meşalesi nedir? Kimden?
C: Kimden değil. Nihai karardan önce herşey göz önünde bulunduruluyor.

S: (L) Bu hiçbir anlam ifade etmiyor.


C: Evet, ediyor.

S: (A) Elohim kimdi?


C: Elohim geçmişi ifade ediyor, rüyanda geleceğe bir bağlantı olarak gördün. Önemli olan bağlantıyı
sağlayan şey, anladın mı?? Od'un yönetici konseyi. Odiem.

S: (L) Peki Serafim?


C: Bulutlardaki konsey... Burada gelişmiş görüşten bahsediyoruz.

S: (L) Neden 300 Elohim ve 301 Serafim vardı?


C: Tek kalan kim?

S: (A) Tek kalan kim?


C: Kökleri kontrol edin. Od, odiem, odd... Daha açık söylersek özgür iradeyi ihlal ederiz!

S: (L) Sara kim?


C: Kökler.

S: (L) "Meleklerin Kralı" kim?


C: Daha fazla kaşıkla besleme yok. Gerber's stokları tükendi!

S: (L) Tamam, devam ediyoruz...


C: Bunu Arkadiusz'un sorması gerekir. Onun rüyası.

S: (L) Tamam, sessiz olacağım. (A) Şu anda bunun hakkında hiçbir şey soramam çünkü bu "od" hakkında
hiçbir şey bilmiyorum. İlk sorum şu: Bir süre önce komet kümesini, ne zaman geleceğini sormuştuk ve
siz de "0 ile 14 yıl arasında" demiştiniz.
C: Evet.

S: (A) 0 ile 14 yıl arasında dediğinizde, bu, 0 ila 15 yıl değil de, mutlak bir şekilde 0 ile 14 yıl arasında
anlamına mı geliyor? 14 yıldan daha uzun olabileceğine dair küçük de olsa bir ihtimal olamaz mı? Bu
kadar kesin mi?
C: Hiçbir şey kesin değil. Derslerin ilerleyişini belirleyen şey, çalışmaların ilerleme durumudur.

S: (L) [Ark'a fısıldayarak] Gamma ışınlarını sor...


C: Hayır, sahne Arkın. Sen şu anda sessizdesin. ....

S: (A) Hiçbir şey kesin değil ama peki olasılık kavramı, Seth materyalinde kullanıldığı şekliyle geçerli mi?
İhtimallerden bahsedebilir miyiz?
C: Evet.

S: (A) Bu 0-14 yıl sürecine bir ihtimal derecesi verebilir misiniz? Bu ihtimal ne kadar büyük?
C: Büyük.

S: (A) Ne kadar büyük? Mutlağa ne kadar yakın?


C: %82.

S: (A) Tamam, yani %82 ihtimalle 0-14 yıl arasında olacak. 0 ile 7 yıl arasında olması fikrine bir olasılık
verebilir misiniz?
C: Hayır, çünkü bu öğrenme kanalını bozabilir.

S: (A) Bu %82'lik olasılığı nasıl hesaplıyorsunuz? Tüm başka gezegenlerdeki durumları hesaplayarak mı?
C: Hesap, tüm olası değişkenlerin "zaman" çerçevesi penceresiyle karşılaştırılarak hesaplanmasına
dayalı.

S: (L) Yani bir olasılık penceresi gibi birşey var, öyle mi? Bunun olabileceği bir süreç. Ve eğer bir şekilde
bu 14 yıllık sürecin dışında olsaydı, bu, bu olayın olmayacağı anlamına mı gelir?
C: Son söz.

S: (L) Kastettiğiniz bu mu? Son söz?


C: Evet.

S: (L) "Son söz" ne anlama geliyor?


C: Kim bilir? "Dans etme vaktinde" sahneyi Ark'ın almasını istiyoruz.

S: (A) Neden 0 ile 7 yıl arasındaki bir olasılığa dair birşey söylemenin öğrenme kanalımı bozacağını
söylüyorsunuz? İhtimal eğrisinin nasıl göründüğünü bilmek istiyorum. Ne şekilde bozar?
C: 0-14 yıl şimdilik yeterli. Eğer size komet kümesinin önümüzdeki yıl sahneye çıkacağını söyleseydik ne
olurdu, düşünebiliyor musun?!? Kesin günü ve saati bilmek isterdiniz. Bunun artık tüm faaliyetlerinizi
şekillendirmesine izin verirdiniz, bu gerçekten olurdu.

S: (A) Kozyrev'in kitabı hakkında... Çok hassas olan, camla kapladıkları, başka önlemler de aldıkları bir tür
torsiyonal sarkaçla yapılan deneylerden bahsediyorlar. Görünüşe göre geri çevrilemez veya dağılmaya
giden süreçler olduğunda, bu sarkaç üzerinde etki eden bir tür güç var. Bu, geri çevrilemez herhangi
birşey olabilir. Örneğin sarkacı hareket ettiren şey, uzak bir yıldızın gama radyasyonu veya ışığı olabilir
veya yakınlardaki bir asetonun buharlaşması olabilir. Bunu bir test olarak kullanıyorlar. Cihazları üzerinde
etki eden şey ne tür bir güç?
C: Atalet.

S: (A) Buharlaşan aseton nasıl olurdu atalet üretebilir?


C: Asetonun altında ne var peki?

S: (A) Altında mı? Asetonu destekleyen birşey... Kastettiğiniz bu mu?


C: Onu doğuran ne?

S: (A) Anlamıyorum. Aseton emdirilmiş bir parça pamuk var ve buharlaşıyor. Buharlaşıyor ve bu cihaz
hareket ediyor. Asetonun altındaki mi nedir? Aseton bir parça pamuktan buharlaşıyor.
C: Asetonun kimyasal içeriği nedir? Hangi bileşikler asetonu oluşturuyor??

S: (A) Önemli olan bu maddenin aseton olması değil. Herhangi bir geri çevrilemez süreç. Yakındaki
düşünen biri olabilir. Ateşi olan biri olabilir. Birşeyin içine sızan birşey olabilir. Jüpiter'e çarpan bir komet
olabilir. Yani aseton önemli değil... Bir düşünce de bu cihazı hareket ettirebilir. Bu ne tür bir güç?
C: Peki neden test için asetonu seçmişler?

S: (A) Çünkü aseton çok çabuk buharlaşıyor... Ve bu geri çevrilemez bir süreç.
C: Bunun nedeni nedir?

S: (A) Tamam. Bunun hakkında düşüneceğim. Şu anda yanıtlayamıyorum. Bakacağım.


C: Bulgularınla başka bir celsede yine bize dönmeni istiyoruz.

S: (A) Başka yerdeki bir celsede mi? (L) Sadece başka bir celse!
C: Laura'ya Lehçe öğret ve kendi İngilizce'ni de daha hızlı ve daha ileri düzeyde mükemmelleştir
çocuğum!

S: (L) Ayda bir kelime öğreniyorum! (F) Ou! Bu hızla 2087 yılda akıcı bir şekilde konuşursun! (A) Lehçe
öğretmek neden bu kadar önemli?
C: Daha önce söyledik. İncele.
S: (L) Kelime köklerinde gizli bazı ipuçlarını anlayabilmemle ilgili birşeydi sanırım. (A) Fraktal özelliklere,
ayrıştırılamaz yapıya, akışkan olmayan yapıya sahip uzay kullanılarak Nottale'ın bazı makalelerinde iddia
ettiği gibi Schroedinger denklemi ve kuantum teorisi türetilebilir mi?
C: Yakın.

S: (A) Yanlış olan nedir? Neden sadece yakın?


C: Işık belirli mesafelerde eğilir. İpucu için kuazara bak.

S: (A) Tamam, bakacağım. Mattie Pitkanen adlı bir Finli adamla bazı mesajlaşmalarım var. Web
sayfalarında ve diğer yayınlarında epeyce materyal var ve bunlar benim düşündüklerime çok yakın. Bu
şahıs bu fikirleri bir şekilde kanallıyor mu?
C: Evet.

S: (A) Kimi kanallıyor?


C: Farkında olsun veya olmasınlar, tüm ustalar kanallama yapmıştır. Kimin kanallandığı sorusu verimli
olmayacaktır. (ç.n.: yanıtın orijinalinde "ilgili-alakalı" [verimli] anlamındaki "germane" kelimesi, üzerinde
biraz oynanarak "Germaine" olarak belirtiliyor.)

S: (A) Önemli değil. Bu şahıs gerçek sayılardan farklı olarak p-adic sayılarından çok bahsediyor. Bunlar
asal sayılarla ilgili ve gelecek için doğru matematikçilerin yetişmesi adına çok önemli bir alan olabilir. p-
adic sayıları konusunda yorumunuz nedir? Bunlar önemli mi?
C: Evet.

S: (A) Bu konuyu öğrenmemi tavsiye eder misiniz?


C: Bazı değişiklikler gerekli olabilecek olmakla birlikte, kuantum sıçramalarının anahtarı her zaman "yeni"
matematiğin keşfedilmesinde yatar.

S: (A) Yeni matematikle ilgili olarak, Çin'deki birinden ayrıntılı bir tez aldım. Bu şahıs bu tezi dünyanın en
iyi matematikçilerine gönderiyor ve görünüşe göre ben de onlardan biriyim. Bu teze, I Ching'e dayalı
Birleşik Alan Teorisi matematiği diyor. Kavraması çok zor pek çok şey var. Tamamen Chi hakkında ve Çin
felsefesi bize matematiğin farklı bir prensibe dayalı olması gerektiğini söylüyor. Neden tekrar tekrar buna
rastlıyorum? Bunu gerçekten incelememi tavsiye ediyor musunuz?
C: Evet.

S: (A) Dikkatimi özel olarak neye yöneltmemi önerirsiniz?


C: Felsefe ile matematik arasındaki bağlantı.

S: (A) Felsefe ile matematik arasındaki bir bağlantı. Tamam, bakacağım.


C: Bulacaksın.

S: (A) BAT hakkında sorular sorarken 1969'a dönmemi söylemiştiniz. O tarihe ait notlarım yok.
Hatırlayabildiğim tek şey, belirli cebirsel makineler hakkında düşünüyordum ve bunun madde ile anti-
madde arasında mükemmel bir tür simetri olduğunu gösterdiği üzerinde düşünüyordum. İpucu bu mu?
C: Evet!

S: (A) 13'ün karekökü ile phi sayısı arasında bir ilişki aradım ama bulamadım. Sorum şu: 13'ün karekökü
derken, olağan bir karekökü mü kastettiniz, yoksa bu p-adic sayı alanlarından birini kullanarak mı?
C: İkincisi.

S: (A) Ama hesap makinesini alıp on üçün olağan karekökünü hesaplarken beni durdurmadınız. Bu olağan
karekökten phi sayısını çıkarmamı söylediniz. Eğer dediğiniz gibi bu sıradan bir karekök değilse, neden
yanlış bir sayıyla bir çıkarma işlemi yapmamı istediniz?
C: "Yanlış" sayıyla çıkarma işlemi yapmanı istemedik. Ayrıca yapman gerekeni yaptın; düşündün!! Bu
arayış senin için. Baş kanalımız zayıflıyor ve yoruluyor, o yüzden şimdi gitmemiz gerekiyor!

S: (A) Çok komik! (A) Neden gülüyorsun? (A) Çünkü hep sona kalıyorum! (L) Bir sonraki sefer senin
sorularınla başlarız! (A) Bunu ilk kez söylemiyorsun! (L) Son seferinde önce senin bütün sorularını
sormana izin verdim! (A) Son seferinde mi?! Son seferinde bu sandalyede uyuyordum. Sorum yoktu! (L)
Hayır! (A) Evet, bu sandalyede uyuyordum. Not bile alamadım. (L) Ama önce senin bütün sorularını
sorduğun başka zamanlar da oldu! (A) Sen sorularını kaç yıldır soruyorsun! Sana Lehçe öğreteceğim,
göreceksin! (L) Bana Lehçe öğreteceksin... (A) Evet... [Lehçe konuşuyor] (L) Bana kötü birşey mi
söylüyorsun? (A) Hiç komik değil. Bunu söylüyorum. Sana Lehçe öğreteceğim!
31 Ekim 1998, Cadılar Bayramı

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Eggedora.

S: (L) Ve nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (L) Ark kendi sorularına başlamadan önce bir kaç konuya değinmek istiyorum. İlk olarak, geçen gece
TR ve JR ile ilgili bir rüya gördüm. Rüyamda TR, Hudson'daki eski evimdeydi. Evin içinde oradan oraya
dolanarak, bende onlara ait, kitap vs gibi şeylerin olduğunu iddia ediyordu, ki gerçekte bende onlara ait
bir şey yok ve hatta tam tersi onlarda bana ait kitaplar var. Her neyse, bir süre bakınmasına müdahele
etmedim ve kendilerine ait bir şey bulamayınca ufak tefek bir takım şeyleri toplamaya başladı; sabun
kalıpları, hatta kullanılmış sabunlar, kozmetik malzemeleri ve kendime ait olup olmadığını
hatırlayamadığım için kendisine ait olduğunu iddia ettiği eski bir kitap. Ve bu kitap suyla ıslanmış ve
kullanılmayacak bir haldeydi. Evin içerisinde dolanmaya devam etti ve sürekli " Bu benim değil mi ? Şu
benim değil mi?" diye söylenip durmaktaydı. Sonunda vaktimi boşu boşuna harcadığı ve söylediklerime
inanmadığı için ben de iyice çıldırdım ve evimi terk etmesini ve bir daha gelmemesini söyledim. İsteksiz
bir şekilde evden ayrıldı ve kısa bir süre sonra, yanında JR' la birlikte geri döndü. JR çok sevimli ve samimi
davranmaya çalışarak beni yatıştırmaya çalıştı ve bana "Duyduğuma göre TR la aranızda minik bir
anlaşmazlık olmuş." Dedi. Ve bunun minik bir anlaşmazlık OLMADIĞININ dahi farkında değildi. Basitçe
söylemek gerekirse her İKİSİNDEN de gına gelmişti. İyice kızmaya başlamıştım ve o hala "Biliyorum sende
bize ait şeyler var" diyordu. Ve o da orayı burayı karıştırmaya başladı, hatta tavanarasına çıkıp , arasına
kendilerine ait birşeyler gizlemişmiyim diye çatıdaki izolasyon malzemesini çekmeye başladılar! Hiç bir
şey bulamadılar ama bende kendilerine ait birşey olduğundan EMİN olduklarını söylemeye devam
ediyorlardı. Ve görünüşe göre daha çok kitap gibi şeyleri kastediyorlardı. Bu rüyanın ne anlama geldiğini
söyleyebilir misiniz ?
C: Onların sende yansıyan görüntüsü ?

S: (L) Onların bende yansıyan görüntüsü mü ?


C: Evet.

S: (L) Ne anlamda ? Neyi kastettiğinizi anlamadım ?


C: Senin onlara bakış açın.

S: (L) Yani benim onlarla ilgili bakış açım: onların ben de olan ve onlara ait olmadığı halde, kendilerine ait
olduğu konusunda ısrar ettikleri bir şeyi almaya çalışmaları mı ?
C: Yakın. Belki senin sahip olduğun bir şey.

S: (L) Bana ait olmasına rağmen kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri bir şeyi benden almaya çalışmaları
mı ?
C: Evet.

S: (L) Bu rüya hakkında başka bir yorumunuz var mı ? Bana biraz tehditkar bir rüya gibi göründü ve çok
gerçekçi olduğu için bunu incelemem gerektiğini düşündüm.
C: Sen ve onlar arasında bir karmik "düğüm" var.

S: (L) Karmik düğüm nedir ?


C: Aynen anlaşıldığı gibi... Çözülmemiş meseleler- kum havuzunda oynayan çocuklar gibi.

S: (L) Bu rüya onların tekrar hayatlarımızın içine dalacaklarının bir belirtisi mi ?


C: Ehh, muhtemelen dalacaklar, dalmayacaklar mı ?

S: (L) Bilmiyorum. Bunun özellikle tatsız olduğunu düşünmüştüm.


C: Onları hem hayran bırakıyorsun hem de hayal kırıklığına uğratıyorsun.

S: (L) Oldukça tuhaf bir konu. Bu konuda başka bir şey var mı ? Hayatım, senin bu konuda soracağın bir
şey var mı ? (A) Hayır.
C: Neden hayır, Arkadiusz ?

S: (L) Sanırım henüz tam hazır değiliz çünkü bu hafta oldukça yoğun geçti. A__ hakkında bir şey sormama
izin verin, bazı sorunlar yaşıyoruz ve biraz tavsiyeye ihtiyacım var. [ç.n. A__ Laura'nın kızlarından birisi]
Onunla başa çıkabilmemin henüz aklıma gelmemiş olan daha iyi bir yöntemi var mı ? Gittikçe asileşmeye
ve kendisini tehlikeye atma konusunda kararlı olmaya başladı.
C: Şu an için en iyisi akışına bırakmak.

S: (L) Belki ayrı bir eve taşınmasını önermeyi düşünüyorum.


C: Hayır ! Kendine ciddi sorunlar yaratabilirsin.

S: (L) Geçen gece, psikomantiyum esnasında, tam olarak bir vizyon olmasa da aklıma bir şey geldi. Aklıma
gelen fikir şuydu; asal sayılar önemlidir, çünkü yalnızca kendilerine ve 1 e bölünebilmeleri, onların Yedinci
Yoğunluğa veya Birinci Yoğunluğa veya başka bir şeye doğrudan bağlantı, kanal vs olmalarının bir
göstergesidir...
C: Bütün yoğunluklara ne dersin ?

S: (L) Bu da bir şekilde benim düşündüğüme yakın; bunların bir anlamda geçiş kapıları olması, bu iyi bir
tanımlama olur mu ?
C: Yakın.

S: (L) Bu anlamda asal sayıların doğasında bulunan bu enerjilerden nasıl faydalanılabilir ? Bunlar
frekansları mı temsil ediyorlar frekansların birbiriyle ilişkilerini mi ?
C: Gerçeklikleri.

S: (L) Asal sayıları elde etmeye yarayan, onlara özgü özel bir formül var mı ?
C: Piramidal. [ç.n. piramit şekil ve yapısına uygun]

S: (L) Piramitsel bağlantılar asal sayıların elde edilmesine yardımcı mı oluyor ?


C: Grafik.

S: (L) Pramit formunda grafik. Tamam, asal sayılarla ilgili başka bir şey var mı ? Asal sayılar 'gizemcilerin
mekanıdır' dediğinizde [çn. Bkz. 14 Aralık 1994 tarihli celse] şöyle bir fikrim oluşmuştu: asal sayılar bir
gizemcinin mekanıdır, çünkü o kişi bir şekilde öyle bir frekans ortaya koyar ki bu frekans bir şekilde bir
asal sayıyla bağlantılıdır. Bu tanımlama resmin bir yerine denk düşüyor mu ? Yani gizemciler frekans
yardımıyla tüm yoğunluklar arasında geçiş yapabiliyorlar mı ?
C: Bunun gibi bir şey.

S: (L) Bir sonraki düşüncem de bunun uzay-zamanda, gezegen üzerindeki belirli koordinatlarla
tanımlanabilecek bir takım nokta ve yerleri işaret ediyor olabileceğiydi.
C: Zuber.

S: (L) O da ne demek ?
C: Araştır.

S: (L) Tamam. Şimdi. "Tanrı'nın Atı" isimli kitabın yazarı olan kadın, Arkadyalı Çobanlar isimli tabloda bir
atın gölgesi olduğunu ve ters çevrilip bakıldığında bunun görünür olduğunu söylüyor. [ç.n. Arkadyalı
Çobanlar : Shepherds of Arcadia - Fransız ressam Nicolas Poussin tarafından yapılmış olan ve bir çok
işaret, kehanet içerdiği iddia edilen bir resim]. Ben bu resmin bir harita olduğu ile ilgili bir rüya
görmüştüm. Bu harita yaklaşımına göre haritayı konumlandırabilmek için başlangıç meridyeni ne olurdu
?
C: Bir başlangıç meridyenine ihtiyaç yok.
S: (L) Başka bir şey var mı ...Resmi suya daldırdım ve diz çökmüş sakallı adamın başı önemli bir figürmüş
gibi geldi bana. Bir harita üzerinde bu kafayı nereye yerleştirmeli ki diğer figürler doğru şekilde hizalansın
?
C: En iyisi resmi her bir kafanın hizasından yatay olarak parçalara ayırmak. [ç.n. internette bulabileceğiniz
resimde farklı pozsiyonlarda soldan sağa sıralanmış 4 kişi bulunuyor, sanırım bunların başlarının
başlangıç ve bitiş düşey izdüşümlerinden resmi dikey olarak parçalara ayırmayı kastediyorlar]

S: (L) Resmi parçalara bölüp bu adamı kendi kafasıyla, kafa kafa üstüne denk gelecek şekilde mi
koymalıyız ?
C: Yakın.

S: (L) Şimdi, bu konuyu daha iyi anlamam gerektiğini söylemenizden sonra, şöyle bir şey buldum...
C: Kuzey Amerika'yı gözden mi kaçırdın ? Atlas indeksini gözden geçir ve dikkatini çekecek isimleri araştır.

S: (L) Hangi isimleri ?


C: Hadi ama, bunu sana söyleyemeyiz!

S: (L) Avrupa'ya odaklanma sebebim, sizlerin, bulmamız gereken şeyin Rhineland' de olduğunu söylemiş
olmanız...
C: Ama şurada ya da burada, herzaman bir takım bağlantılar mevcut. Gülhaçlılar konusu oldukça
şaşırtmacalı. Peki ya Piri Reis ?

S: (L) Zaten bilmece okyanusu içerisinde kaybolmuş durumdaydım. Daha da zorlaştıracak bir şey olmasın!
C: Ya da kolaylaştıracak. Template [ç.n. : kalıp, şablon]...Templar [Tapınakçılar] ...Temporary [ç.n. : geçici]
... Temperature [ç.n. : sıcaklık derecesi]... Prime numbers [ç.n. :asal sayılar] , prime rib [ç.n. :birinci
kaburga]...Primary [ç.n. : öncelikli]

S: (L) Aman Tanrım! Önce durumun kötü olduğunu düşünüyordum şimdi kötünün kötüsü oldu! İşin bir
noktasında bizzat Fransa' ya gidip bunların bazılarını yerinde araştırmak ve hatta eskiden bu ailelere ait
olan yaşanabilecek bir ev bulmak hakkında konuşuyorduk...
C: Biraz sabır.

S: (L) Ehh zaten bunların birkaçını yapmak için bile ÇOK miktarda paraya ihtiyaç var ve bu yüzden şimdilik
konu dışı. M_ uzak görücülüğün daha etkin şekilde yapılabileceği zaman dilimini sormamı istedi. Böyle
bir şey gerçekten var mı, eğer varsa sebebi nedir ?
C: Uzak görücülük imgelemleme durumuna erişimi gerektirir.

S: (L) Bunun günün hangi saati olmasıyla ne tür bir bağlantısı var ?
C: Eğer 33. boylamda saat 03:33 olduğunda, 66. da saat kaçtır ?

S: (L) Sanırım bunun anlamı bir yerde belirli bir saat uygunken, bir başka yer için başka bir saatin uygun
olması.
C: Saatler onları ayarlayanlar tarafından belirlenir.

S: (L) Tabii ki. Yani, işe yaradığını düşünürsen işe yarar.


C: Kısıtlamalar sınırlamaları doğurur.

S: (L) Yeniden TR ve JR konusuna dönmek istiyorum çünkü burada önemli bir şey olduğunu
düşünüyorum. Onları hem hayran bıraktığımı hem de hayal kırıklığına uğrattığımı söylediniz. Onlarda
benimle ilgili hayranlık uyandıran şey nedir ?
C: Bu açık değil mi ?

S: (L) Bilmiyorum. Hayal kırıklığının kaynağı nedir peki ?


C: Aynı şey.

S: (L) Dediniz ki, benimle ilgili bir şey açık bir şekilde onlarda hayranlık uyandırıyor...
C: Yalnızca sen değil, daha çok hepiniz.
S: (L) Onları hayal kırıklığına uğratan nedir ? Beni kontrol edememeleri mi, yönetimin onlarda olmaması
mı ya da bizim sahip olduğumuz bir şeyi istemeleri mi ?
C: Bunların hepsi.

S: (L) Zamanında TR ye söylediğiniz bir şeyi uzunca süre merak ettim. Onun Neormm isimli bir düşünce
merkezine bağlı olduğunu ve bunun orimulsion'a bağlantılı olduğunu ve bunun da bir çeşit yakıt
olduğunu söylemiştiniz. Burada ne demek istediğinizi biraz açıklayabilir misiniz ? Neormm nedir ?
C: Henüz değil.

S: (L) Ayrıca bir keresinde yine TR'ye şöyle bir şey söylemiştiniz : "TR, savaş her zaman var, önemli olan
'ne zaman' seçtiğin!" 'Ne zaman seçtiği' derken neyi kastediyorsunuz ? Ben zamanın var olmadığını
düşünmüştüm, peki ona neden böyle bir yorum yaptınız ?
C: Yorum onun içindi.

S: (L) Bu onun belirli bir şeyi seçmediğine mi işaret ediyordu, veya seçmesi gereken bir şey olduğuna mı
? Biliyorum onun işine burnumu sokuyorum.
C: Evet, öyle yapıyorsun.

S: (L) Ama, onun bizlerle olan etkileşiminin doğası sebebiyle, onun bir robot-insan, bizleri yok etmek
üzere programlanmış biri, bir psişik vampir ya da bunlara benzer biri olup olmadığını bilmemiz bizler için
faydalı olurdu.
C: Buradaki asıl mesele bizzat onun kendisi değil. Asıl mesele karmik manadaki harman. Açıkça görünen
o ki; bu insanlar senin bilinçliliğinin haddinden fazla bir bölümünü işgal ediyorlar. Peki bu neden böyle ?
Eğer bunun yanıtlarını arayacaksan, kapıları kapalı tutmaman akıllıca olur.

S: (L) Ne tür kapıları ? TR ve JR ye kapıları açık mı tutmalıyım ?


C: Hayır, biz araştırmadan bahsediyoruz. Tercümanı anlamadan ipuçları bulunamaz.

S: (L) Biraz daha açık olabilir misiniz ? Bunu tam olarak kavrayamıyorum!
C: Neden TR ve JR rüyalarına giriyor ? Senin buna ilgin olmadığı halde mi girdiklerini düşünüyorsun ?!?
Biz öyle düşünmüyoruz!

S: (L) Hangi kapılar ? Bazı kapıları kapalı mı tutuyorum ?


C: Evet.

S: (L) Bu kapıları açmak için pratik anlamda ne yapabilirim ?


C: Kendi içine bak.

S: (L) Bağlantıyı koparmak için yapabileceğim ya da yapmam gereken bir şey var mı ?
C: Meseleleri keşfet.

S: (A) Meditasyon yapmak için uğraştım ve keşfettiğim kadarıyla bende işe yaramadığını düşünüyorum.
Nasıl yapabileceğimi bilmiyorum...
C: Yansımaları ortadan kaldır, ışığı ayarla.

S: (L) Işığı önden gelecek şekilde mi yoksa arkadan gelecek şekilde mi ayarlamalıyız ? Loşlaştırmalı mıyız
?
C: Arkadan gelecek şekilde ve loş.

S: (L) Genel anlamda kullandığımız yapı ve ayarlamalar uygun mu ? [ç.n. meditasyon yapılan mekandan
bahsediliyor] İyi bir enerjisi var gibi gözüküyor.
C: Yaklaşıyorsunuz.

S: (L) Kullandığımız mekanın büyüklüğü ve hatları enerjiyi yoğunlaştırıyor gibi gözüküyor ve ayrıca orada
bir kaç ilginç deneyimimiz de olmuştu...
C: Şimdilik kıvılcımlar var ama henüz alevler yok.
S: (A) Benim açımdan, bir şeyler yazmadan bunun sonuç vermeyeceğini düşündüm, çünkü aksi takdirde,
kayda geçirilmemiş oluyor... (L) Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum, yani bir kalem ve bir not
defteri alıp, aklına ne gelirse onu yazmanın...
C: Evet.

S: (L) Ne yazıyor olduğunu görmen zorunlu değil...


C: Yazmak Ark için herzaman işe yaramıştır.

S: (A) Eğer bu doğruysa, yani yazmak benim için her zaman işe yaramışsa, aynı zaman da psikomantiyum
ortamının da yardımcı olacağı doğru mu ?
C: Evet.

S: (L) Her gece uykuya dalmadan önce yatakta, yorganın altında yaz. (A) Ouija tahtasıyla
gerçekleştirdiğimiz celselerde kullandığımız yöntemi değiştirip, geliştirebilceğimiz bir yol var mı ?
C: Oda.

S: (L) Odayı değiştirme konusu üzerinde çalışıyoruz.


C: Tamam.

S: (L) Biliyorum arka oda daha iyi bir mekan ve belki orayı sadece bir temizleyip kullanmaya başlamalıyız.
(A) Neden o oda daha iyi ?
C: Enerji vektörü.

S: (A) Neden o odadaki enerji vektörü bu odadakinden daha iyi ?


C: Orası bir iletim kanalı.

S: (L) Kanal nereden çıkıp yayılıyor, aşağıdan mı yukarıdan mı ?


C: Her ikisi de, aynen statik elektriğin yüklenmesi gibi.

S: (A) Psikomantiyum düzenini kurduğumuz odadaki kanal nasıl ?


C: Psikomantiyumda kişinin kendi psişik bedeni kullanılır, bu sebeple büyük oranda yer değiştirmeye
uygun bir uygulamadır. Ama bu düzeneği oraya kursaydınız, bazı şeyleri artırıp, geliştirmiş olurdunuz...

S: (L) Psikomantiyuma ilişkin şeyleri mi yoksa ouija tahtasıyla yaptığımız celselere ilişkin şeyleri mi
geliştirmiş oluruz.
C: Her ikisini de.

S: (L) Psikomantiyum düzeneğini oraya taşımaktaki problem; orada, olması gerektiği gibi rahatça içine
oturabilecek bir ortam olmaması.
C: Şimdilik.

S: (L) Ne yapmamız gerekiyor ? Bu iş için komple bir oda mı ayırmalıyız ?


C: Genelde böyle yapılır. Michel de Notredame' a danış.

S: (L) Öyleyse yeni bir eve ihtiyacım var! Bir yemek odasına ve yeni bir mutfağa ihtiyacım var!
C: Buna 1990 dan beri sahip değil misin zaten ?

S: (L) Hayır ve bu gerçekten büyük ızdırap!


C: Ah ızdırap, vah ızdırap.

S: (L) Yani diyorsunuz ki; psikomantiyum düzeneğini alıp, arka odaya taşımamı ve oraya bir masa ve rahat
sandalyeler de koymamı istiyorsunuz.
C: Biz bir şey "istemiyoruz". Öneriyor muyuz ? Oh evet, bunu yapıyoruz.

S: (L) Tamam. INS ten kişilerle formları doldurduk. Bu konuyla ilgili öngördüğünüz bir sorun var mı ?
C: Hayır, yalnızca "sıkıcı bürokratik formaliteler."
S: (L) Tamam, bunu BİLİYORUZ! (A) Şimdilik herşey iyi gidiyor gibi gözüküyor ve sanıyorum bir süre için
bir takım gerçek araştırmalara başlamak için vaktim olacak. Ve bu konuda sizlerin tavsiyesine ihtiyacım
var çünkü ne kadar süreyle bu zamana sahip olacağımı bilmiyorum. Üzerinde çalışmaya başlamak için ilk
önceliğim hangi konuda olmalı ?
C: En iyisi bir günlükle başlaman. [ç.n. seyir defteri tarzı bilimsel bir günlük kastediliyor] Önce hedefler
belirginleştirilmeli. Bilimadamları genelde "ince ayar" yapabilmek için bu şekilde işe başlarlar. Gerçi daha
fazla fırsatın gelmekte olduğunu görüyoruz. Seni bahçeye yönelttik ve sen de oraya fasulye sırıklarını
ektin. Şimdi onların büyümesini izleyebilirsin, Jack! [ç.n. Jack ve Fasulye sırığı adlı eski bir İngiliz masalına
gönderme yapıyorlar.]

S: (L) Bu, bir devin ortaya çıkıp, etrafta dolanıp "fee, fie, foe, fum" diye söylenmeye başlayacağı anlamına
gelmiyor değil mi ? [çn. sözkonusu masalda Jack sihirli bir fasulye sırığına tırmanıp, bir devin
gökyüzündeki şatosuna ulaşır, insan kokusunu duyan dev uyanır ve "fee, fie, foe, fum" diye söylenerek
Jack'i aramaya başlar...]
C: Dev kavramsal bir şey.

S: (L) Yani bir devi öldürmemiz gerekiyor mu diyorsunuz ?


C: Hayır.

S: (A) Ayrıca bir soru daha sormak istiyorum, önümüzdeki celselerde daha fazla aktif olup, daha fazla
soru mu sormalıyım, yoksa daha az soru sorup daha çok kendi işim üzerine mi yoğunlaşmalıyım ?
C: Sorular kapıları aralar, Arkadiusz.

S: (L) Ben bu fasulye sırığına dönmek istiyorum!


C: Peki, ne diyor bu fabl ?

S: (L) Jack bu fasulyeleri alıyor, ekiyor ve bunlar büyüyorlar. Fasulye sırığına tırmanıyor, sonra devi nasıl
öldürebilceğini ya da kandırabilceğini keşfediyor, sonra hazineyi alıp oradan kaçıyor ve dev gelip onu
bulamasın diye fasulye sırığını kesiyor. (F) Hatırladığım kadarıyla devin bulunduğu seviyeye ulaşabilmek
için fasulye sırığını kullanıyordu. (L) Peki burada yatan anlam nedir ? Fasulye sırığını, devin seviyesine
ulaşmak, hazineyi alıp orada yaşamak için mi kullanıyor ? Yoksa oraya ulaşıp, hazineye alıp, geri kaçmak
ve sonra da fasulye sırığını kesmek için mi ?
C: İstediğini seç.

S: (L) Hikayenin özü, Jack başarılı oluyor. Sihirli fasulyeleri ekiyor ve bunlar GERÇEKTEN büyüyorlar, hem
de BİR GECEDE! Ertesi gün uyanıyor ve fasulye bulutlara erişecek kadar uzamış oluyor. Benim anladığım
burada yapılan şey, sihirli fasulyeleri yetiştiriyorsun ve bunlar çılgınca bir büyüklüğe erişiyorlar ve bir
merdiven gibi, buna tırmanıp dev bir başarı elde ediyorsun! Hatırladığım kadarıyla öyküde bir de arp
vardı. [ç.n. arp: telli bir çalgı] (A) Gerçekleştirmekte olduğumuz bu celselerin F__ nin sağlığı üzerinde
olumsuz etkileri olup olmadığını sormak istiyorum ?
C: Hayır ama her zaman olduğu gibi kanallama biraz boşaltım, tüketim işidir. Bir zarar oluşturmaz ama
sonrasındaki bir kaç saat boyunca yenilenme [ç.n. rejenerasyon] sağlanır.

S: (A) Bana öyle geliyor ki; bir takım zor ya da matematiksel sorular sorduğumda, F__ nin birdenbire
yorgun düştüğünü farkettim. Bu konuda söyleyeceğiniz bir şey var mı ? Soruları nasıl sormalıyım ki F__
hastalanmasın ?
C: Bu F__ i hastalandırmıyor.

S: (L) Ayrıca farkettiğimiz bir diğer şey, belirli bir süre boyunca kanallama yapmadığımız zaman, örneğin
son bir kaç haftadır tek bir celse gerçekleştirmediğimiz süre boyunca hepimiz çok yorgun düştük. Hatta
ertesi gün bile sanki tüm suyumuz çekilmiş gibiydi. Bunun sebebi onun [F__ nin ] son dönemdeki hastalığı
mıydı, yoksa kanallama yapmamız gerekmesine rağmen bunu yapmıyor olmamız mıydı ?.. (A) Veya
çevremizde olan bir takım diğer enerjiler miydi ?
C: A, B, C.

S: (L) Bu diğer enerjiler nelerdi ?


C: Çevrenizde her zaman diğer enerjiler mevcut, çünkü çalışmalarınız onları çekiyor.

S: (A) Şu kan grubuna bağlı diyet ile ilgili bir şey sormak istiyorum. Benim görüşüme göre bu aptalca bir
kitap ve gerçekle bir alakası yok... (L) F__ de işe yarıyor ama... (A) Peki ya bu kitaba ne demeli ? Bana
kalırsa kitabın yazarı bunları kendi kafasından yaratmış. Haklı mıyım?
C: Tam olarak değil ama RH faktörü daha etkili.

S: (L) RH faktörünün bu adamın söylediği gibi arıtma konusunda nasıl etkili olduğunu bize söyleyebilir
misiniz ?
C: Aynen.

S: (L) Ark'ınkisinin hangi grup olduğunu bulmak için küçük bir kas testi yaptık ve sonuç A çıktı ama aynı
zaman da B ye de yanıt verdi, buna göre benim tahmin AB olduğu yönde. (A) Ama benim hangi türe
girdiğim önemli mi ?
C: Evet ve bunu öğren.

S: (L) Tamam, test için göndereceğim. (A) Eğer AB olsam bile, ne istiyorsam onu yiyeceğim! (L) Neyi
yemekten hoşlandığını ve neyin kendisini daha iyi hissettirdiğini biliyor, bunlara çikolata ve oreo
kurabiyeleri de dahil. (A) Şimdi Klaus Baumann hakkında bir şey sormak istiyorum. Görünüşte kalp
krizinden öldü ama bu ben bundan şüphe duyuyorum. Ölüm sebebi doğal mıydı ?
C: "Doğal" ı nasıl tanımladığına bağlı.

S: (A) İki teorim var. Birincisi: ölümünün sebebi yakınlarda bulunan Max Planck merkezinin varlığıydı.
İkincisi ise : araştırmaları sebebiyle.
C: O enstitü bazılarına zarar verdi, Ark da bunlara dahil.

S: (L) İsa'nın kan grubu neydi bunu sormak istiyorum.


C: B negatif.

S: (L) Bir çok insan AB olduğunu söylüyor...


C: Hayır.

S: (L) Sormak istediğim bir diğer konu : Her ikisi de mavi gözlü olan anne-babanın kahverengi gözlü bir
çocukları olmasının imkansız olduğunu okudum. Onun gözleri kahverengi ve ebeveynlerinin her ikisi de
mavi gözlü. [ç.n. soruyu soran Laura'nın o (she) ile kimi kastettiği belli değil] Bu ne anlama geliyor ?
C: Bu doğru değil. Eğer büyük anne ve büyük baba dominant gene sahipseler, bunun her 87 vakadan 1
inde görülme şansı var.

S: (L) Tamam, bu doğru değil. Mavi gözlere sahip olmak için mavi göz genlerini her iki ebeveynden de
almak gerekiyor. Bir insanın göz rengini belirleyen gen takımı oluştuğunda nihai nokta bu, buna göre
belirleniyor. Mavi gözlere sahip olmak için iki adet mavi göz genine sahip olmak gerekiyor. Eğer biri
kahverengi biri mavi ise, çocuğun gözleri kahverengi OLACAKTIR, çünkü kahverengi göz geni dominant.
Kahverengi gözlü bir insan mavi göz geni taşıyor olabilir ama baskın gen kahverengi olduğu için gözleri
kahverengidir. İşte bu yüzden her ikisinin de gözleri kahverengi olan iki kişinin mavi gözlü bir çocukları
olabilir. Her ne kadar mavi göz rengi genine sahip de olsalar, kahverengi baskındır, ama mavi geni
çocuklarına aktarabilirler. Ama eğer ki bir insanın göz rengi mavi ise , baskın olan kahverengi göz rengi
geni taşıyor OLAMAZ. Mavi göz geni resesiftir.
C: Ama "beneklenme" etkisini gözden kaçırdın. Bazı maviler gerçekte mavi/kahverengiler.

S: (L) Göz rengi genleri birbirine karışır mı ?


C: Yakın.

S: (L) Şimdi bana hazine avım için bana, süper ötesi, ayaklarımı yerden kesecek, beni alt üst edecek bir
ipucu vermenizi rica ediyorum.
C: Chevin.

S: (L) Bu kadar mı?


C: Evet.

S: (L) Başka yok mu ?


C: Hayır.

S: (L) Son bir şey : görünüşe göre, Ed Dames Ağustosta gerçekleşen gama ışını patlamasını önceden
görmüş, her ne kadar ne zaman gerçekleşeceği ile ilgili öngörüsünde uyuşmazlıklar olsa da. Şimdi de
önümüzdeki yılın ilkbaharında bir başka dehşetli olayın olacağını gördüğünü söylüyor. Önümüzdeki
ilkbaharda, bütün insanların geleceğe yönelik yaptığı planları gereksiz kılacak büyüklükte bir şey
yaşanacak mı ?
C: Bu her zaman ön-görüsü yapılan bir şey değil mi ?

S: (L) Evet önce bir ön-görüde bulunuyorlar ve sonra da bu felaketten nasıl sağ çıkıp, kurtulabileceklerini
anlatan kitaplarını almanı öneriyorlar.
C: Neden ? Bu kitaptan elde ettikleri kazançla ne yapacaklar ?

S: (L) Fasulye sırığı ne hızda büyüyecek ?


C: Bekle ve gör. Hoşçakalın.
7 Kasım 1998 Frank, Ark, Laura (ve telefon yoluyla BRH)

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Amilwae.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Daha sonra bir konuğumuz da olacak, ama ondan önce, A___ hakkında bir soru sormak istiyorum.
Ondan kendine bir yer bulmasını istememi tavsiye etmemiştiniz ve ben de öyle birşey istemedim ama o
benim isteklerimin tersine hareket etti. İyi olacak mı?
C: Bu durum seni daha az sorumlu yapıyor.

S: (L) Neyle ilgili sorumluluk?


C: "Terk edilme."

S: (L) Peki A___ iyi olacak mı?


C: "İyi" tanımın nedir?

S: (L) Kendi çocuğumu gömmek istemiyorum, yaralanmasını, sakatlanmasını, fiziksel olarak incinmesini
istemiyorum ve duygusal olarak yaralanmasını veya incinmesini de istemiyorum.
C: Bunlardan bazıları oldu bile.

S: (L) A___'nın duygusal veya psikolojik olarak bir şekilde sorunlu olduğu ortada. Bana bunun nedenini
söyleyebilir misiniz? Neyi yanlış yaptım?
C: Yanlış yaptığını mı düşünüyorsun?

S: (L) Yanlış yaptığımı BİLİYORUM. Mükemmel bir insan DEĞİLİM. Son 20 yıl boyunca her tür zihinsel hale
girip çıktım. Yanlış yaptığımı biliyorum.
C: Ebeveynlerin çocuklarını "şekillendirdiği" kavramını mı benimsiyorsun?

S: (L) Hayır, o kavramı benimsemiyorum. Bence onlar her kimseler onlarlar, ve... Peki A___'nın
sorununun kökünde ne var?
C: Geçmiş hayatların yansımaları mevcut kesinlikle. Ayrıca sen kendin, "Elektra kompleksinin" nerede
bulunduğunu biliyorsun. Hormonal kökenli "sevilme" arzuları bazılarını uçlara sürüklüyor... Tırnak içine
aldığımız kelimelere dikkat etmeyi hatırla, son zamanlarda "kayıyorsun."

S: (L) Kaydığımı düşünmemiştim. Tırnak içindeki kelimelere her zaman dikkat ediyorum. Yani tüm
bunların bir ölçüde L___ ile ilgili olduğunu söylüyorsunuz, öyle mi?
C: Dolaylı bir şekilde.

S: (L) Söyleyebileceğiniz başka herhangi birşey var mı? Gerçekten çok üzüntülüyüm. Zihnimdekileri
netleştirmek için birşeyler bilmem gerekiyor.
C: Geri dönüş ziyaretleri bekle. Azarlama güdünden sakın.

S: (L) A___'yla ilgili olarak, duruma faydası olabilecek veya yapmamı tavsiye ettiğiniz herhangi birşey var
mı?
C: Belirsiz.

S: (L) Neden böylesine bir yalancı oldu çıktı? Kaç yaşında yalan söylemeye başlama kararı aldı?
C: Gözleme dayalı bir alışkanlık.

S: (L) Neyin gözlemi?


C: Kimin.
S: (L) Kimin gözlemi?
C: Başka kim yalan söylüyor?

S: (L) L___ kendisi dahil herkese sürekli yalan söyledi. Ve işin kötüsü, yalan söylediğinin farkında bile
değildi!
C: Ve her zaman olduğu gibi, bu konuda genetik faktörünün göz önünde bulundurulması gerekiyor.

S: (L) Bu konuda beni üzen izlenimim şu ki, A___ ruhsal anlamda KH yapılı olarak doğdu ve büyüdükçe
de bunu daha çok gösteriyor.
C: Hepiniz KH yapılı olarak doğdunuz.

S: (L) Azarlayıcı olmamak dışında ona yardımcı olmak için yapabileceğim herhangi birşey var mı?
C: A___'nın öğrenmekte olduğu derslerde vaize yer yok.

S: (L) Peki ben kendi dersimi aldım mı veya ona yaklaşımımda bir hata yaptım mı?
C: Önemli bir hata yoktu.

S: (L) Daha önce neden polisi aradı? Bilinçli veya bilinçaltı hedefi neydi?
C: Kimden etkilendi?

S: (L) Sanırım diğer kızımdan.


C: Evet.

S: (L) O benden neden bu kadar çok nefret ediyor?


C: Nefret değil, kıskançlık.

S: (L) Beni neden kıskanıyor?


C: Çok şey başardın.

S: (L) Ben onun ANNESİYİM, tanrı aşkına!


C: Evet.

S: (L) Tamam, başka bir konuya geçelim. (A) "Piramidal" tanımını kullandınız ve ben de asal sayıları bir
piramit eksenine koyarak yükselttim ama bugün, Ulam'ın asal sayıları bir spiral eksenine yerleştirdiğini
ve ortaya tuhaf kalıpların çıktığını fark ettim. Bunun da benzer birşey olabileceğini düşündüm, ama iki
değil de üç boyutlu olarak. Doğru yolda mıyım?
C: Asal sayılarda rezonans bulacaksın.

S: (A) Asal sayılarda rezonans mı? Bunu biraz daha açıklayabilir misiniz?
C: Açıklama gerekmiyor çünkü pek çok durumda olduğu gibi yanıtlar metinlerde. Tek yapılması gereken
kulaklarınıza değen müziği dinlemek.

S: (A) Piramidal yapıya konan asal sayılarla ilgili sorumu neden yanıtlamadınız?
C: Matematik, geometrik ölçümlerle sese dönüşüyor. Piramit eden piramit oldu sence?

S: (A) Piramit ortaya çıktı çünkü yapılması basit bir şekil. (L) Piramidin piramit şeklini ses mi yaptı? Bu
şekli belirleyen şey ses miydi?
C: Daha yakın.

S: (L) Peki bu sesin kökeni neydi?


C: Bu sesi duyanlar biliyordu.

S: (L) Bu sesi duyanlar kimdi?


C: Matematiğin sese nasıl çevrildiğini bilenler. Mistikler neden orada olabilir? Yahoo!

S: (A) İpuçlarınızı takip etmede sorun yaşıyorum ve sorunumun ne olduğunu bilmiyorum...


C: Sorun hazmetme aşamasındaki sabırsızlık.

S: (A) Bir hazım aşaması ne kadar uzun sürebilir? Çok fazla vaktimiz yok!
C: Ne kadar sürerse. Çok "vaktiniz" olmadığını kim söylüyor? Yanıt ver Arkady'm, yanıt ver!!

S: (A) Sabırsız olduğumu kabul ediyorum. Ama biraz daha iyi bir ipucuna ihtiyacım var, o zaman çok daha
fazla şey yapabilirim...
C: Kelimelerimiz sana şarkı söylüyor. İzin ver zihnindeki ampülleri yaksınlar.

S: ... (A) Söylediklerinizi yeterince ciddiye almadığımı mı kastediyorsunuz?


C: Hayır. Söylediklerimizin keyifle bilincine akmasını kastediyoruz. Keyif al!

S: (L) Bunun...
C: Ludwig'in 9'uncusunu dinle. Asal sayılarla birleştir, ne buluyorsun?

S: (L) Hmmm.... Notalar asal sayılarla ilişkili mi?


C: İlham olması için neden dokuzuncuyu şimdi buraya getirmiyorsunuz?!? [dokuzuncu senfoniyi koyup
sesi duyulabilecek kadar açıyoruz.]

S: (L) Tamam, şu anda duyabiliyoruz ama çok yüksek değil.


C: Böyle iyi.

S: (L) Sorum şu: Sayıları müziksel bir diziye veya notalara çevirmemiz durumunda bulabileceğimiz birşey
mi var?
C: Kesinlikle doğru yoldasınız!

S: (A) Ben bir matematikçi olarak ne yapabilirim veya ne yapmamı tavsiye ediyorsunuz?
C: Bırak yol seni götürsün. Henüz hiç başarısız olmadı Lolly. [Laura'nın lakabının kullanımına gülüş.]
Kendine başarısızlık mı biçersin? Tsk tsk, çocuğum. Bu girişime inanç kişiyi bir yerlere götürür. Seni
şimdiye kadar nelere getirdiğine bak!! (ç.n.: "tsk tsk": olumsuz yorum veya şaşırma anlamındaki "cık cık"
veya "çık çık" sesinin ifadesi.)

S: (L) Bence sadece daha sabırlı olman gerektiğini ve önüne ne çıkarsa onu yapmanı, sana ilham veren
farklı şeyleri denemeni ve bundan bir sonuç çıkacağını kastediyorlar. Her zaman çıkar! Ve bazen çok
acayip şeyler... Birden birşey yapma, birşey okuma isteği duyarsın ve seni çok etkileyen birşey olur... ve
bunu BİLİRSİN! Bu bana çok oldu! Sabırsızsın! Ama bazen de inanılmaz sabırlısın... Kendine karşı
sabırsızsın. Tamam. Mike'ın rüyasıyla ilgili birşey sormak istiyorum. Rüyada çeşitli olaylar yaşamış ve
bunun bir kaçırılmanın perdeleyici anısı olabileceğini düşünüyor. Bu gerçekten bir kaçırılma mıydı?
C: Rüyanın olayları beyin programlamasını temsil ediyor.

S: (L) Yani Mike bir beyin programlaması mı deneyimledi?


C: Belki daha çok bir uyarı. Bilgi korur.

S: (L) Gördüğü rüya hakkında herhangi spesifik bir yorumunuz var mı veya bilgi arayışında yapabileceği
herhangi birşey?
C: Zaten arayışta ve bize göre kendi amaçları için iyi bir şekilde ilerliyor.

S: (L) Ne gibi amaçları var?


C: Amaçlar eşittir yol.

S: (L) Peki Mike'ın koluna ne oldu? Bu neden oldu?


C: Bu aşamada değil.

S: (L) Bu aşamada bu bilgiyi vermiyorsunuz, öyle mi?


C: Evet.

S: (L) Derisinde görünen damga veya keskin izlerin neyi temsil ettiğini söyleyebilir misiniz?
C: Söyleyebiliriz, ama...

S: (L) Sadece ona yardımcı olmaya çalışıyorum ve tam olarak neyi sormam gerektiğini bilmiyorum...
C: Kesinlikle!!

S: (L) Ne soracağımı bilmediğim için o kısmını uzatmayacağım. Şöyle diyor: "Sizi bununla sıktığım için özür
dilerim ama hayatımda olan veya değişen birşey olmalı. Rüyalarım güçleniyor. Geçen gece tekrar
gördüm. Bunların birbiriyle ilişkili olduğundan eminim. Kolumu kestiğim yeri hala hissedebiliyorum.
Hatta uyanınca hemen baktım ama neyse ki bir yara görmedim. Eğer görseydim bu beni sınıra zorlardı.
Dün gece gördüğüm rüya kehanet gibiydi. Ailem ve arkadaşlarımla birlikte bir plajdaydım ve biri
bağırarak plajdaki herkese ağaçlı araba parkı alanına çağırdı. Bu bende hemen kötü bir duygu uyandırdı
ve ailemi ve arkadaşlarımı o bölgeden uzaklaştırmaya çalıştım. Bazı insanların park alanına yaklaşırken
gözlerinin donuklaştığını fark ettim. Oğlum bir lolipop almak için oraya gidiyordu ama koşup onu geri
getirdim ve hepimiz oradan çıktık. Büyük bir beyin yıkama olayı vardı." Sanırım zihin programlama derken
bahsettiğiniz şey de bu oluyor.
C: Evet.

S: (L) Zihin programlama hakkında farkındalığı artıyor...


C: Soruları olduğunda sormalı. Yanıt vermekten mutlu olacağız. Daha sonra, bilinç yükseldikçe ve
genişledikçe, diğerleri de daha büyük öneme sahip sorular soracak. Sonra bilgi tabanı üssel olarak
genişler!!

S: (L) Tamam, ona kendi gördüğüm rüyaları anlattım... Gökyüzündeki patlama, gökyüzünün UFO'larla
dolması ve o adamın jiple ormandan çıkmasını anlattım ve...
C: George Bush'un "binlerce ışık noktası"na benziyor, değil mi? (ç.n.: "thousand points of light", (baba)
george bush'un bir konuşmasında kullandığı bir ifade.)

S: (L) Yani benim gördüğüm binlerce küçük uzay aracının...


C: Evet.

S: (L) Demek George Bush'un Binlerce Işık Noktası, bir uzay istilasıyla ilişkili... Bu uzay araçlarındaki
varlıklarla ilgili fark ettiğim şeylerden biri, programlarında olmayan hiçbir şeye tepki gösteremiyor
olmalarıydı... ve bu onların zayıf noktasıydı. Bu doğru bir değerlendirme miydi?
C: Evet, varlık aslında programlanmış bir biyosiber araç olduğunda.

S: (L) Ormandaki içki içen ve avlanan ve tüm bu programlamaya maruz kalmayan adam neyin nesiydi?
Onu bu programlamaya bağışık kılan şey neydi?
C: Değiştirilmiş realite. Ayrıca alkol korkuyu, gözdağını ve engellemeyi kaldırıyor.

S: (L) O rüyadan herhangi başka bir anahtar?


C: Hayır.

S: (A) Pekala. "Matematik, geometrik ölçümlerle sese dönüşüyor" dediniz. Bu...


C: Birbirine geçen, üç boyutlu, üçgen bir mozaik düşün.

S: (A) Bu uygulanmak istendiğinde, bir şekilde... Bu ses kişinin içinde mi?


C: Tüm çevrenizde ve içinizden de geçiyor.

S: (L) Fiziksel olarak kulaklarımızla algılayabileceğimiz bir ses mi?


C: Evet.

S: (L) Frekansı nedir?


C: Önemi değil. Ton.

S: (L) Ton ve...


C: Titreşim perdesi.
S: (L) Bu ton, aralarında "matematiksel mesafeler" bulunan ve asal sayılarla ilişkili bir dizi ton tarafından
üretilen bir ton mu?
C: En iyisi kavranabilir olduğu zamana bırakmak.

S: (L) Eğer bu tonlar belirli bir dizilimde veya birleşimde üretiliyorsa, bizim bildiğimiz müzik notalarına mı
dayalılar?
C: Son yanıta bak.

S: (A) Sonsuz sayıda asal sayı var. Sesin belirli bir şekilde etki göstermesi için bu frekanslardan kaçını
üretmemiz gerekiyor? Bir, iki, üç... yüz...
C: Ortama göre değişken.

S: (L) Ne anlamda ortam?


C: Tüm duyular.

S: (L) "Ortam" dediğiniz zaman, içeriyi mi, dışarıyı mı kastediyorsunuz? Dağlarda, bir vadide, deniz
kıyısında, şehirde veya başka bir yerde yapılmasını mı kastediyorsunuz?
C: Hepsi.

S: (A) Eğer bir dizi asal sayıya dayalı olarak bu tür bir kompozit ses üretmek için bilgisayarı kullanmak
istersem, bu asal sayıları nasıl belirleyeceğim ve kaç tane asal sayı kullanacağım? On mu, yüz mü, bin
mi...
C: 10'la başla. Ama kendini sınırlama. Yol götürür...

S: (L) Bir süre önce birbirine geçen parçalara benzeyen asal sayı dizaynlarına baktık ve...
C: Düzleşmiş piramitler.

S: (L) Aynen öyle görünüyorlardı. Tamam, eğer mesafeleri düzleşmiş piramitlere dayalı olarak üç boyutlu
bir piramit oluşturacak şekilde bu ses serilerini kullanacaksak, nereden başladığın önemli mi? Birini
alırsın, ve bağlantılı olan diğerlerini alırsın... Doğru fikir bu mu?
C: Yakın. Ama yanıtları bu gece keşfetmeyeceksiniz. Örneğin: Bazen anagramlar kullandığımızı
gördünüz....

S: (A) "Zuber" diye birşey söylemiştiniz ve bu kitapta, The Horse of God'da (ç.n.: tanrının atı) "bezu" diye
birşeyden bahsediliyor. Bu bir anagram mıydı?
C: Belki.

S: (L) Son celseden bir gün sonra bunu görünce bu beni dehşete düşürdü... "Chevin" kelimesi ve altın
oranı temsil eden garip rakamlar... Çok ilginçti... Kadın neyden bahsettiği konusunda hiçbir şey bilmese
bile!
C: Öğrenmek çok eğlencelidir. Ludwig kelimeleri müziğine koydu.

S: (L) Evet... Wolfgang Schiller'in şiiri. Ode to Joy.


C: Schiller veya Schoeller ne anlama geliyor?

S: (L) Bu konu açılmışken!.. Bu ÇOK garip birşey çünkü bu adam Laura adında birine bir dizi kozmik şiir
yazmış ve bu şiirler evrenler, çekim ve küreler müziği, reenkarnasyon, zaman sıçramaları ve başka bazı
tuhaf konular hakkında. Hatta "Arkadya'da doğdum ben..." diye başlayan bir şiiri var. Von
Eckarthausen'le arkadaşlığı varmış ve sanırım bir simyacıymış...
C: Zuber miymiş?

S: (A) Zauber Almanca'da "sihir" anlamına geliyor. (L) Yeterince yakın. (A) Yani bu adam bir sihirbaz
mıydı?
C: Diğer yakın bir tane... Zeuber? [BRH telefonla bağlanıyor]

S: (BRH) Şu andaki durumumda görmediğim veya göremediğim şey nedir?


C: Bunlar belirsiz yönlendiriciler, ama başlangıç olarak, D___ bazı ipuçları için paternal (ç.n.: babaya
ilişkin) bir engele bakabilir. Aynı yoğun çabayı ve aşırı zorlama nedeniyle kızgınlıktan kaynaklanan bir
hayal kırıklığı görüyoruz. Hayal kırıklığı içindeki duyarsızlık dönemlerinde sana yakın olanlara karşı incitici
kalıplara kaymamaya dikkat et! Dalgınlık... uyuşukluk... çaba, araba kazaları... Önemli görevlerin ihmal
edilmesi... Şimdi daha fazla şey biliyoruz, değil mi?

S: (L) Bu gece tam bir uyarı gecesi oldu sanki...


C: Ne anlam çıkaracağına D___ karar versin. Eğer öğüt almak istiyorsa öğüdü algılar. Kariyer? Aile?
Babanın hatalarının tekrar edilmesi? Bu "düşünce besinleri", Blue Resonant Human'ın bazı ilginç
sorularına ışık tutacaktır.

S: (BRH) Bahsettiğiniz "paternal engel" nedir?


C: Ne midir??!! Eğer bu konuda hiçbir ipucun yoksa, biz de Kasyopyalılar değiliz! Uzaklarda kalış, kişiyi
özleme sevk ediyor.

S: (L) Bir yolculukla mı ilgili bu? (BRH) Mısır yolculuğu mu?


C: Hadi D___, fiziksel benliğinin ruhsal ilerleyiş çabanı engellemesine izin vermekten daha iyisini
yapabileceğini biliyorsun. Kişinin kendini ortadan bölmesi her zaman ayrılığa neden olur. Şimdi spesifik
bir soru duyalım, tanrı aşkına!

S: (BRH) 20 yıldan sonra çok sıkıntılı bir boşanma yaşıyorum. İflas ilanında bulunuyorum ve herşeyi
kaybediyorum. Bu konuda ne söyleyebilirsiniz?
C: Eğer uygun perspektifle bakılırsa, kaybetmek kazanmaktır. Senin için daha önemli olan şey nedir?
Arayışın mı, yoksa her zaman problemli olmuş olan maddi bağlar mı? Kişi doğru yolda olduğunda, geçim
ve arayış güzel bir şekilde birleşir.

S: (L) [BRH'ye] Karını bir "diken" olarak mı tanımlıyorsun? Ayakkabının içindeki bir çapağa ne dersin? Bir
sürü benzetme kullanılabilir! Kısacası benim durum çok benzerdi. İnsanlar aşık olduklarını
düşündüklerinde ve bir ilişki kurmaya karar verdiklerinde, çoğu durumda bu programlanmış bir tepkidir.
Bu ayrıca kimyaya da programlanıyor. Olan şey şu: O diğer kişi küçük psişik kanca misali sinyaller
gönderiyor ve bunlar bedenine, zihnine, ruhuna gömülüyor ve sonra da geri çekildiklerinde senden
birşeyler koparıyor. Etindeki bu psişik kancaların çekilmesi feci şekilde acı verici oluyor. Bu bir alışkanlık,
yakınlık, kimya, psişik kanca meselesi. Ve zihin programlaması... "Bu ilişkiyi bitirmeliyim..." ile "O kadar
kötü değildi... YALNIZ kalmaktan iyidir!" arasında gidip gelirsin. Ve bu şekilde duruma razı olup kendini
kaybedersin. Uzun bir süre belirli bir kişinin etrafında olursan, kendi kendini devam ettiren bir kimya
oluşuyor, ve o insan artık orada olmayınca ve o fermonları veya senin kimyanı sürdüren şey her neyse
onu yaymayınca, bu tıpkı bir uyuşturucudan mahrum kalmaya benziyor! Kasyopyalılar insanların "frekans
vektörleri" olabileceklerini söyledi. Eğer "frekans vektörü" niteliğinde biriyle ilişki kurarsan, o kişi
gittiğinde, değişmek için sağlıklı bir şekilde düşünmeye başladığında bir uyuşukluk ve kafa karışıklığı
deneyimlersin ve aslında bu gayet berrak olan zihin halinin anormal olduğunu düşünürsün! Ümidini
yitirirsin... S___ ölmeden önce bana şöyle birşey söylemişti: "Bu durumlarda tespit ettiklerinin bir
listesini yap ve 'aslında o kadar kötü değildi' diye düşündüğün her seferinde o listeyi açıp oku." Sorularına
dönelim... (BRH) Her tarafta açık kapılar görüyorum, şimdi nereye gitmem gerekiyor?
C: Ah D___, Arayışın nedir? Kariyeri belirttik. Ve aileyi belirttik. Kişi doğal olarak yapacağının tersini
yaptığında, bu ikisi asla bir araya gelmez. Bunu gördün. Lütfen şu andan itibaren çıkarlarının hayatını
yönlendirmesine izin ver. Memnun edici olmayan faaliyetlere girişmek seni bu noktaya getirdi. Lütfen
içgüdüsel hedeflerini izle. Karanlığın kasvetinden ışığın ihtişamına götürecek olan şey bu.

S: (BRH) Kariyer denen şeyin hep kirli bir iş olduğunu düşündüm. Dünya gezegeni dediğimiz bu çamur
yumağında, bu bataklıktaki gerekli bir kötülük... Bunu hiçbir zaman güzel birşey olarak görmedim. Maddi
dünyada hayatta kalıp geçimimi sağlamayla ilgili dünyevi konular her zaman ruhsal meselelere yönelik
arayışımı zorlaştırdı. Yıllar önce intiharın eşiğindeydim ve Tanrı'nın varlığını algıladım, hissettim, bir ses
duydum ve bu çok yoğun bir dönüm noktası oldu. Ses "Endişelenme, senin için bir işim var." Diyordu.
Tamamen çileden çıkmış durumdaydım! Benim için Vegas'ta bir yer var mı?
C: D___, kariyerle ilgili fikirlerin çarpık. Bir "iş" sadece bir iştir. Kariyer ise hayatının çalışmasıdır. Sen bir
"iş"i elinde tutma çabana çok fazla enerji harcadın. Neden şimdi kendini toplamıyorsun evlat? Hayat çok
daha kolay olurdu.
S: (BRH) Para arayışı benim arayışımın zıttı veya öyle görünüyor.
C: Kişi önce para konusunda endişelendiğinde tuzak kuruluyor. Kişi tutkusunun peşinden gittiğinde, diğer
herşey yerini buluyor. Anlamana izin vermediğin şey, bu ilkenin asla, asla başarısız olmadığıdır. Ama
kesinlikle yalnız değilsin. 4'üncü yoğunluk KH programcıları, bu olumsuz sonuçlardan zevk alıyor.

S: (BRH) Yıllardır sıkıntı yaratan bir sağlık sorunum var ve bunu bir türlü çözemiyorum ve bu konuda ne
yapacağımı bilmiyorum.
C: Sağlık ruhla doğrudan ilişkilidir. Kişi zıt amaçlar için faaliyet gösterdiğinde, fiziksel alem kronik bir
şekilde etkilenir. Bu durum çözüldüğünde fiziksel sorun da çözülür. Alkolle ilgili olarak babanın
günahlarını tekrarlamaya da gerek yok bu arada!

S: (L) Eğer sağlık sorunun varsa, bize önerildiği gibi, kan tipi diyetine bakmanı öneririm. F___ ameliyata
kesinlikle hazırdı ve bu diyetle tamamen iyileşmiş gibi görünüyor. (BRH) Peki P___ için ne söylersiniz?
C: Yanıltılmamaya çalış.

S: (L) İddia ettiği çatlak çetelerini kastediyorum.


C: Çeteler kullanılıyor.

S: (BRH) R___, J ve V ve Dr V___ hakkında bilmemin iyi olacağı herhangi birşey söyleyebilir misiniz?
C: Birini zorlu bir durumda görüyoruz. Biri gizlice ışığı tutuyor. Onun programına neden eşlik etmiyorsun?
Çünkü programında bazı veriler eksik. Peki verileri kim sağlar? Biri çıkıyor, ama eğer bu kişi elini tutarsa
bırakmayacak.

S: (L) Sanırım bu ipuçları zamanla senin için daha anlaşılır hale gelecek. Görünüşe göre bu kişilerden
birinde bir sorun var. Biri iyi bir adam ama doğru verilere sahip değil sanırım... (BRH) Şu andaki
durumumda çocuklarımla ilgili ne önerirsiniz?
C: Çocuklar sana her zaman yakın kalacak, özellikle de yaklaşık sekiz yaşındaki kız. Ayrılık yalnızca geçici
olacak. O yüzden bu konuda korkma.

S: (L) Sanırım bu eninde sonunda vesayet hakkını elde edeceğin anlamına geliyor...
C: Yorum yok lütfen.

S: (L) Tamam, çenemi kapatıyorum! (BRH) Sizinle doğrudan temas kurabilmemin herhangi bir yolu var
mı?
C: Ancak buradaki 3'üncü yoğunlukların yanına gelirsen. Hatırla, onların isteği zor elde edilmiş bir istekti.
Bir tanesi ömrü boyunca sürekli kanallama halindeydi ve bundan dolayı çok sıkıntı çekti. Çevredeki
çocuklar psişik farkındalığa genellikle pek hoş tepki vermiyorlar, değil mi? Buradaki bir diğeri, kendini
potansiyel tehlikelere atarak tüm insanlık için en büyük gerçeklerin arayışında dünyayı tam anlamıyla alt
üst etti. Ve üçüncü kişi, 3'üncü yoğunluk aleminizi 4'üncü yoğunluk geçiş ayarlamasının eşiğine getirme
kaderinin farkına varmak için hayal edilmez zorluklara ve yaşam gücü testlerine katlanmak zorunda kaldı.
Yani yol açık. İzlemek ister misin?
14 Kasım 1998 Frank, Ark, Laura

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kurka.

S: Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (A) Bir yıl önce bahsettiğiniz 1, 2, 3 sayılarıyla ilgili bir sorum var. 1, 1; 2, 2; 3, 3; 1, 1, 1; 1 bölü 2 veya
3; 111, 333... Kısacası, 1, 2, 3 veya bunların kombinasyonlarının önemiyle ilgili birşey söylemiştiniz
sanırım. Fakat bunu matematiksel olarak anlamaya çalıştığımda, sıfırı hiç kullanmadığınızı fark ettim. 101
rakamı da bir değeri belirtmek için kullanılabilir. Sıfırı neden atladınız?
C: Kendini iptal faktörü, eğer ihtiyaç duyulursa sıfırın herhangi bir yerde ortaya çıkmasına izin verir. 0
neyi temsil ediyor?

S: (A) Sayı sistemlerinde sıfırı kullanırız çünkü sayı sistemleri 0 ve diğer bazı rakamlara dayalıdır.
C: Ama neyi simgeliyor?

S: (A) Verilen herhangi bir yerde, belirtilen birimden sıfır tane olduğunu belirtir. Örneğin 10 rakamındaki
sayılar, bir tane on ve sıfır tane bir var demek. Sıfır olmadan on olmazdı.
C: Ama ihtiyaç duyulan herhangi bir yere 0 konamaz mı?

S: (A) Elbette konabilir, tıpkı ihtiyaç duyulan herhangi bir yere 3 veya 1 veya 2 konabildiği gibi.
C: Hayır. Sıfır nedir?

S: (A) Sıfır bir tam sayıdır. (L) Sıfır bir sayı değil. (A) Sayı. (L) Hayır, değil. (A) Evet, sıfır bir sayı. Eksi bir de
sayı, artı bir de... (L) Ama sıfır değil. (A) Sıfır da sayı. (L) Sıfır "olmamayı" temsil ediyor. (A) 1'den 1'i
çıkarıyorsun ama sıfırın bir sayı olmadığını söylüyorsun... (L) Ama bu bir kendini iptal örneği!
C: Evet. 1'den 1 çıkarıldığında geriye hiçbir şey kalmıyor. Dolayısıyla, gerçek anlamda, sıfır potansiyel
olarak heryerde var.

S: (A) Sıfırı kullanmadan nasıl 10 yazabilirim? Sıfır olmadan 10 rakamı 1 olurdu. (L) Ya da on tane bir.
C: Ya da 9+1. 11-1.

S: (A) 11-1, 12-2, 13-3... hepsi aynı şey ve buna sıfır yokmuş gibi bakmak çok aptalca!
C: Kimse sıfır yokmuş gibi bakmıyor, sıfır her yerde. Başka bir sayı sisteminde "10" rakamı, o miktarı ifade
eden başka bir sayı icat edilerek aynı derecede doğru şekilde temsil edilebilir.

S: (A) 11, 22, 33'den bahsederken, iki sayıya dayalı ikili bir sayı sistemini mi kastediyorsunuz, yoksa üç
sayıya dayalı üçlü bir sayı sistemini mi?
C: Biri ya da diğeri. (ç.n.: "either/or": her ikisi de olabilir anlamında mı?)

S: (A) Ondalıklı bir sayı olabilir mi?


C: Ondalıklar "akan faktörü" temsil ediyor. (ç.n. "floating factor")

S: (A) İkili mi yoksa üçlü bir sayı sistemini mi kastettiğinizi sordum ve siz de biri veya diğeri dediniz. Yani
bunun önemli olmadığını söylediniz sanırım. Ama başka herhangi bir sorum için de aynı yanıtı
verebilirsiniz. Örneğin 4 sayıya dayalı bir sayı sistemi.
C: Evet.

S: (A) 4 neden olmaz?


C: Çünkü 4 asal değil.
S: (A) Bir sorum var. Nisan'daki bir celsede "dört boyut, dördüncü yoğunluk, anladın mı?" şeklinde bir
yorumda bulundunuz. Yani dört boyutu dördüncü yoğunlukla ilişkilendirdiniz. Yoğunluğun matematiksel
bir temsilini bilmiyorum. Ama dört boyutun nasıl temsil edileceğini biliyorum. Boyutu ilk kez yoğunlukla
ilişkilendirmiştiniz. Böyle bir ilişki gerçekten var mı?
C: Evet, çünkü 4'üncü yoğunluk 4 boyutlu gerçeklikte deneyimlenir.

S: (A) 4 boyutlu gerçeklik derken, bu, Kaluza-Klein tipi dört boyutlu gerçeklik mi?
C: Görsel spektrum.

S: (A) Dördüncü boyutun, Kaluza-Klein teorisinin beşinci boyutuyla ilişkili olmadığı anlamına mı geliyor
bu?
C: Evet.

S: (A) Evet ilişkili mi?


C: Hayır, evet ilişkili değil. Bu teorilerde prizmayla ilgili bir hata var. Bu sana ne anlatıyor?

S: (A) Prizmayla ilgili mi? Görsel spektrum? Bunun bana ne anlattığını bilmiyorum. Prizmayla ilgili
herhangi bir ilişkiye rastlamadım şimdiye kadar. Peki bu 4'ncü boyut nedir? Üç mekan boyutuna eklenen
ekstra bir boyut mu, yoksa bir zaman boyutu mu?
C: "Zaman" değil, Einstein'ı tekrar incele. Eklenen mekansal bir referans. "Boyut" terimi yalnızca üç
boyutla ilgili popüler referansa erişim için. Eklenen "boyut" kişinin eşzamanlı olarak dışa doğru ve içe
doğru görebilmesini sağlıyor.

S: (A) Bu 4'üncü boyuttan bahsederken, anlaşıldığı şekliyle mevcut fizikte bu terime karşılık gelen en
yakın şey nedir? Buna tekabül eden herhangi birşey bulamıyorum. Görelilik teorisinde yok, Kaluze-
Klein'da yok...
C: Aynen öyle, çünkü henüz hipotezleştirilmiş değil.

S: (A) Şimdi asal sayılarla ilgili yaptığım deney hakkında soru sormak istiyorum. Asal sayıları bir piramide
koyarak, "piramidal" kelimesinden neyi kastettiğinizi anlamaya çalıştık. Piramitlere ilişkin piramidal
sayılar var. Biz de bu asal sayıları piramitlere, karelere, her tür şeye koymaya, asal sayılarla ses üretmeye
çalıştık ama hiçbir sonuç alamadık ve şimdi neyi denemem gerektiği konusunda hiçbir fikrim yok. Neyi
arıyordum. Kaçırdığımız şey nedir?
C: Kaçırdığınız birşey yok. Sadece henüz kesişim noktasına varmadınız.

S: (A) Peki ya ses? Ses üretimi... Bunun amacı nedir? Ses üretmeyle ilgili deney yaptığımızı düşünün, bu
deneylerde aramamız gereken şey nedir?
C: Size bunu söyleyemeyiz! Arayışınızın hiçbir anlamı kalmaz.

S: (L) Ark'ın tasarladığı şeylerden birinde fark ettiğim birşey vardı ve o tasarımda sanırım tepede bir 1 ile
başladı ve sonra piramidin etrafını dolaştı, her seviyede aynı noktadan aşağı indi, etrafından devam etti,
tüm piramidi asallarla doldurdu. 100 seviye veya katman vardı ve bu cismi çevirip ona farklı açılardan
baktığımda fark ettiğim şeylerden biri, garip şekiller veya konfigürasyonlar olduğuydu. Bir noktada açıkça
bir spirali görebiliyordum ve piramidin her tarafına uzanan "delikler" açıkça görülüyordu. Bu yöntemde,
ki bu yöntemin doğru bir yönde gittiğini düşünüyorum, asal sayıların dizimi ile ilgili belirli bir yöntem
geliştirmenin herhangi bir avantajı olabilir mi? Bu daha iyi sonuçlar üretir mi, ve eğer üretirse, sayıları
dizmeyle ilgili daha iyi bir yolun ne olabileceği hakkında bize bir ipucu verebilir misiniz?
C: Mıknatıslar kullanmayı deneyin. Manyetik yüzey ve metal tozları.

S: (L) Eğer metal tozları asal sayıları temsil ediyorsa, daha küçük sayılar... (A) Mıknatıs kullanın derken,
bu mıknatısları bilgisayarda matematiksel olarak temsil etmem yeterli olur mu?
C: Başlangıç olarak. Üç boyutlu bir modele ihtiyacınız var.

S: (A) Tamam, benim sorularım bitti. (L) Geçen haftayla ilgili birkaç şey sormak istiyorum. Görünüşe göre
K___ tam bizim celseyi yaptığımız sırada bir rüya görmüş. Bu rüya burada olan biteni ilginç bir şekilde
yansıtan bir rüya. Şöyle yazmış: "Bir süre önce belirttiğim gibi kesik kesik uyuyoruz... Bu durum rüyaları
hatırlamamı çok zorlaştırıyor çünkü normalde çalışmaya başlamadan önce gece 12:00 ile 01:15
arasındaki kısa kestirmelerde rüya durumuna giremiyorum. Sonraki "asıl" uyku çok derin olduğu için,
yataktan öğlen 2 veya 3'te kalkıyorum, çok meşgul oluyorum ve rüya hafızamı hızla yitiriyorum. Bu
arkaplan bilgisini vermemin nedeni, dün sabah Mike'ın son rüya mesajını okuduktan sonra kendi
kendime 'Kendim ve etrafımda bana yardımcı olabilecek herhangi biri... Senden bir rüya yoluyla benimle
iletişim kurmanı ve neler olduğunu bana anlatmanı istiyorum' dedim, yatağa girdim. Hiçbir şey... Ama
dün gece epeyce dinlendim, uyanık kalamadım. Normalden bir saat önce uykuya daldım ama bunun
hemen öncesinde 'Kendim' diye başlayan cümleyi tekrarladım. Ve bu rüyayı gördüm. B___ ve ben evden
aynı arabayla ayrılıyorduk (normal değil). Dışarı çıkar çıkmaz evin bahçesi bir tür sahil yerine dönüştü.
Gökyüzü siyahtı ve parlayan milyonlarca yıldızla kristal berraklığındaydı. Yıldızlara bakarken bir "kayan
yıldız" tüm göğü katetti. Bunun hemen ardından, titreşen yıldızlardan biri giderek parladı ve sonunda
diğer yıldızları göremeyeceğimiz kadar, bütün göğü aydınlattı. Bu noktada 'Hey, bu yıldız tüm gökyüzünü
mahvetti' dedim. Sonra... işe gitmek üzere arabaya bindik... Ve yaptığımız iş çöp toplamaydı. Neden iş
değişikliği yaptığımızı merak ediyorum.... Arabanın arkasında bir römork vardı ve caddeye doğru
ilerlerken durup yoldaki bir teneke kutuyu aldık. Römorkta yalnızca birkaç tane geridönüşümlü teneke
kutu vardı ve Bob durup o teneke kutuyu alıp römorka attı. Yoldan köpeğiyle birlikte gelen bir adam vardı
ve ben adamı izlerken B___ arabayı sürmeye başladı ve o anda bunun artık bizim olmayan eski bir araba
olduğunu fark ettim. Bob bu arabayı, nereden çıktığını bilmediğim yeni arabamızın yanına park etti.
Yoldan karşıya geçerken B___ ile bu yeni işimizde şimdi ne yapacağımızı konuşuyorduk. Eski araba kendi
başına yola doğru hareket edip gitmeye başladı. Orada öyle hayretler içinde ona baktık. Eski araba sonra
yoldan çıkıp bataklık bir alana gitti ve bir gemi gibi o bataklığa battı. B___'ye 'Olamaz, şimdi ben ne
süreceğim?' diye bağırdım ve o da koşup arabayı kurtarmaya çalıştı. O anda motor bir pervaneye
dönüşmüştü. Pervane oradaki elektrik kablolarını kesiyordu ve kabloların düşeceğinden ve B___'ye
elektrik çarpacağından korktum. Yakındaki bir evden yardım çağırmak için yolda koşmaya başladım ve
yol ayak bileği yüksekliğinde bir su yoluna dönüştü. Yolun fazla uzun olduğunu ve yardım getirene kadar
o kabloların ikimizi de öldüreceğinden eminim. Eve ulaştığımda bir kadın evdeydi ve '911'i ara,
kablolar!!!' diye bağırdım. B___'nin ne durumda olduğunu görmek için dönerken, 'Yoldaki o suyun içinde
olduğundan eminim' diyorum ve gerçekten oradaydı.. Su yolunda sıçrayarak çimenlik yükseltiye, bana
doğru gelmeye çalışıyordu.... o noktada uyandım." Bana daha sonra bir mesaj yazarak bunun önemsiz
olduğunu düşündüğünü söyledi ama sonra, A___'yla ilgili durumu öğrenince, bunun önemli olabileceğini
fark etmiş. Şöyle diyor: "Evden çıkmadan önce 16 yaşındaki üç numaralı kızımın görüntüsünü hızlıca
gördüm. Yıldızlara bakmadan hemen önce, çok kısa bir şekilde. Bu gerçekten giderek garipleşiyor. Sence
ben özellikle mi 'uykuya daldırıldım'? Bu mümkün mü?" Gördüğü rüyada bizim celsemizle ilgili bazı
unsurlar olması çok ilginçti. İş ve kariyer konusu, BRH'nin dünyayı bir "bataklık" olarak, bir çamur topu
olarak tanımlaması, benim A___ ile ilgili konuyu açmam vesaire... O celsede araçlardan bahsedilmişti ve
benim gökte patlayan birşey ve sahil görüntüsüyle ilgili önceki rüyam... O şekilde uykuya dalmasının
anormal olduğunu düşünüyor. Benim ilk düşüncem, onun sanki o celse sırasında bir anlamda burada
olduğu şeklinde. Yorumda bulunabilir misiniz?
C: Onurlu bir projenin bir yansıması.

S: (L) Bu onurlu proje nedir?


C: Kayıtsızlığın yerini mücadele alıyor.

S: (L) Rüyanın diğer herhangi bir kısmı üzerinde yorumda bulunabilir misiniz? Onun adına sorabileceğim
spesifik bir soru yok ama sanırım biraz daha ayrıntılı bir analiz isterdi.
C: Rüyalar bazen amaçları temsil eder ve potansiyelin gerçekleştirilmesini.

S: (L) İş değişikliği yapılarak çöp toplamaya geçmek neyi temsil ediyordu?


C: Gerçeğin araştırılması.

S: (L) Her ikisinin rüyasında da ortaya çıktığı için sormak istiyorum, köpeğiyle birlikte geçen adam neydi?
C: Hafızanın / perdeleyici anının kilidinin açılması için bir yan sunum.

S: (L) Neyin perdeleyici anısı?


C: Hayvan başka bir canlı türünün yerini alıyor.

S: (L) Ne tür bir başka canlı türü?


C: Herhangi.
S: (L) Gri dünyadışılar gibi mi?
C: Hayır.

S: (L) Sudaki elektrik kabloları tehlikesi hakkında ne söylersiniz peki?


C: Gözleyenler için tehlike açık, değil mi?

S: (L) Bu görüntülerin, onların kaçırıldığı anlamına geldiğini mi söylüyorsunuz?


C: Hayır.

S: (L) Celse sırasında burada bulunabilmek için 'uyutulmuş' olması mümkün mü?
C: Evet, eterik bir seviyede mümkün.

S: (L) Peki başka bir seviyede gerçekten burada bizimle birlikte miydi?
C: Belki.

S: (L) Şöyle diyor: "... Köpekli adam geçerken karşı yönden gelen bir kadın fark ettim ve yolları kesişti...
Kadın bahçedeki iri bir ağacın yanında durdu ve benim görüş alanımdan kayboldu ama izlenimime göre
bir telefon görüşmesi yapıyordu. Sanki ağacın diğer tarafında bir telefon kabini vardı." O celsenin büyük
bölümünde telefonda olduğumuz için, bunun garip olduğunu düşündüm. ...
C: Farkında olduğunuzda, gizli şeylerin bile maskesi düşüyor.

S: (L) Tamam, kocası da benzer bir rüya görmüş. Şöyle yazıyor: "Geceleyin yolda yalnız başıma
yürüyorum. Bir yere doğru gidiyorum ama başta oranın neresi olduğunu bilmiyorum ve bunun hakkında
düşünmüyorum. Hep aynı yönde yanımdan geçen birkaç araç var. Çok yavaş geçiyorlar ama onlara dikkat
etmiyorum. Yol çamurlu bir hale geliyor ve birkaç teker izi var, ama yol iyice çamurlandıkça yanımdan
daha fazla araba geçiyor. Sonra bir araba bana çok yaklaşıyor ve sanırım koluma çarpıyor. Avrupa'da
gördüğün o küçük 3 tekerlekli arabalardan biri ve bu durum beni şaşırtıyor ama arkaya baktığımda onun
gibi çok daha fazla araba olduğunu görüyorum. Araba bana çarptığında (yaralanma veya acıma olmadı)
arabanın bir parçası düşüyor ve onlar için o parçayı yerine takmaya karar veriyorum ama parça yoldan
kenara yuvarlanıyor ve araba da oraya gidiyor. Arabanın yanına geldiğimde bir kadın çıkıyor, gökyüzüne
bakıyor ama kadının gözlerinin kapalı olduğunu fark ediyorum. Arabanın etrafından dolaşıyor, bana
çarpacağını görüyorum ve 'Hop, dikkat et, dikkat et' diyorum. Gözlerini açıyor ve bana bakarak 'Neden
işi zorlaştırıyorsun?' diye soruyor. Ben de 'Ben kimsenin işini zorlaştırmıyorum bayan. Sadece eve
gitmeye çalışıyorum.' diyorum. Yürümeye devam ediyorum ve kadının arkamdan birşey söylediğini
duyuyorum ama ne olduğunu bilmiyorum çünkü yolun diğer tarafından bir adam ile bir köpek geçiyor.
Gözlerimiz buluşuyor ama birbirimize hiçbir şey söylemiyoruz. Adam ince, uzun, ağarmış sakalları var
ama tehditkar görünmüyor. Köpek bir kayışın ucunda gibi görünüyor ama ona hiç bakmadım ve nasıl
göründüğünü bilmiyorum. Yolun diğer tarafındaki ormana doğru gidiyor görünüyorlar. Yürürken yolun
sola döndüğünü ve ormana paralel giden bir patikaya dönüştüğünü görüyorum. Adamın fenerinden (?)
gelen ışığı görüyorum ve adamın önüme geçmeye çalıştığını, bunun bir tehdit olduğunu fark ediyorum
ve koşmaya başlıyorum. Sonra alarmım çaldı ve Pink Floyd'un "Ayın Karanlık Yüzü"nün çaldığını duydum
ama aslında radyonun sesini fısıltı gibi gelecek kadar kısmıştım ve beni uyandıramamış olması gerekirdi."
B___'nin gördüğü bu tuhaf rüya hakkında herhangi bir rüya? Özellikle de köpekli adam?
C: Köpek "dünyadışı varlık merkezi"nden temsilciniz.

S: (L) Kaçırıldıklarını ve bu rüyaların da bir kaçırılmayı temsil ettiğini mi söylüyorsunuz?


C: Bir kaçırılmanın anısı olabilir.

S: (L) Yani genel anlamda farkında olunduğunda, geçmişin anıları yüzeye çıkmaya başlayabilir, öyle mi?
Böyle tuhaf şekillerde bile olsa?
C: Evet.

S: (L) Başka herhangi bir yorum?


C: Hayır.
S: (L) Sıradaki konu... Mike yazıyor: "Rüya konusu giderek garip bir hal alıyor. Tesadüflere dikkat etmem
gerektiğini anladım. İşte bir tane: Birlikte çalıştığım, iyi geçindiğimiz biri var ama genelde pek şahsi
konuşmamız olmamıştı. Dün aniden bana 'Son zamanlarda hiç garip rüyalar gördün mü?' diye sordu. Bu
beni afallattı. Gördüğümü söyledim. İkimiz de kırsalda yaşıyoruz ve evlerimiz birbirine çok fazla uzak
değil. Sonra rüyasını anlattı ve ben de onun rüyasını kısaca anlatacağım. Ama daha önce, kendini kötü
birşeyi güçlü bir şekilde hissettiği bir yerde bulduğunu ve bunun onun için normal bir deneyim olmadığını
söylemişti. Orada kamp yapacakmış ama 2 saat sonra daha fazla dayanamamış ve oradan ayrılmış. Bu
rüya değil, gerçekti. Rüyasında benzer bir şey hissetmiş. Bir arkadaşına, bir arabanın motorunu asmak
üzere bir tripod kurmada yardım ediyorlarmış..." Bu bana ilginç geldi çünkü K___ de pervaneye dönüşen
ve kabloları kesen bir motordan bahsetmişti... Her ikisinde de benzerlik taşıyan bir motor tasviri var...
Şöyle devam ediyor: "Motoru çıkarmak için bir halat kullanacaklardı ama sonra birşey onlara O halatı
kullanamayacaklarını, çünkü o iki çocuğun o halatla kendilerini asmış olduğunu söylemiş. Halat canlanıp
onlardan uzaklaşmış ve yok olmuş. O anda kötü birşeye dair çok güçlü birşey hissetmiş. O iki çocuk, onun
yakın bir arkadaşının iki oğluymuş ve normal bir şekilde yaşamlarına devam ediyorlarmış. Ben bu rüyanın
anlamını çok merak ettim ve Marc da öyle çünkü normalde rüyalarını pek hatırlamaz, hatırlasa da
umursamaz ama bu rüya onu çok rahatsız etmiş. O iki çocuk kendileri veya dış bir güç tarafından fiziksel
bir tehlike altında mı? Bu rüyanın benim için önemli bir anlamı var mı? Rüyanın Marc için önemine dair
herhangi bir ipucu? Ona bu rüyayı size soracağımı söyledim. Bunda bir sorun olmadığını söyledi. Aslında
ona Kasyopyalılardan bahsetmedim. Bunun için hazır olduğunu sanmıyorum. Rüya yorumunda iyi olan
bir arkadaşım olduğunu söyledim. Herhangi bir soru soracak kadar bilgi sunmuş oldum mu? Kasyopyalılar
ek bir bilgi olmadan Marc'a erişebilirler mi?" Evet, bu soruları yanıtlayabilir misiniz?
C: Kötü yer bazı şeyler çağrıştırıyor, değil mi?

S: (L) Kamp yaptığı yerde ona birşey oldu ve bir kaçırılmayı hatırlıyor, öyle mi?
C: Bu olabilir, ama aceleyle sonuçlara atlamayalım.

S: (L) Peki kaybolan o halat neyi temsil ediyordu?


C: Halatı değil, nereye gittiğini sor. (ç.n.: "lead": halatın nereye "uzandığı" anlamında da olabilir)

S: (L) Halat nereye gitti?


C: Analiz etmesi gerekiyor.

S: (L) Halat nereye gitti? O yere mi? Halat onun o yerde duyduğu kötü duygunun aynısını duymasına mı
neden oldu? Kötü yer?
C: Bunu keşfetmesi gerekiyor.

S: (L) Kamp yolculuğunu mu, yoksa o yeri mi?


C: Halatın nereye gittiğini.

S: (L) Halat o iki çocuğa gidiyordu, kastettiğiniz bu mu?


C: Ona sormanı kastediyoruz.

S: (L) Bu rüya o iki çocuğun tehlike altında olduğunu mu gösteriyor?


C: Pek sayılmaz.

S: (L) O iki çocuk bu rüyayla bir şekilde ilişkili mi?


C: Belki.

S: (L) Bu rüyanın Mike için herhangi bir önemi var mı? Adamın ona bunu aniden anlatması...
C: Evet.

S: (L) Mike için önemi nedir?


C: Yakında ortaya çıkacaktır.

S: (L) Bu konuda başka herhangi bir ipucu?


C: Hayır.
S: (L) Mike ayrıca bir dizi soru gönderdi. Şöyle soruyor: "Zihnimi kim programladı?"
C: Bilmiyor mu? Herkes girdilerle programlanır.

S: (L) "Beni kim uyarıyor?" (ç.n.: tırnak içinde verilen sorular Mike adlı kişinin soruları.)
C: Ruh bedeni/benliği.

S: (L) "Soruları yanıtlamaya, 'Hazine Avına' ve genel anlamda ruhsal gelişime faydalı olması açısından
RV'yle ilgilenmemi tavsiye eder misiniz?" (ç.n.: "remote view" yani "uzak görü" kastediliyor olabilir.)
C: Evet.

S: (L) "Kognitif Bilimler Enstitüsü neden RV celselerinin Yerel Yıldız Zamanı'na göre 13:30 +/- 1 saat'de
yapıldığı zaman %60'a kadar daha iyi sonuç verdiğini söylüyor? Evrene hizalanmada RV'yi etkileyen şey
nedir?"
C: Hizalanmadaki kimyasal/manyetik dengeden dolayı psişik rezonansın gücünün artması.

S: (L) "Son zamanlarda birbiriyle ilişkili bir dizi rüya gördüm ve bunların dünyadışı varlıklarla yaşanan
deneyimler olduğunu hissediyorum. Bu rüyaların çoğunda babam vardı, genellikle tavsiye almak için
gittiğim biri olarak. Bunun babamla yıllar ilerledikçe birbirimize yakınlaşmamız ve onun benim "arayışımı"
desteklemesiyle ilgisi var mı? Rahatlık olsun diye mi onu rüyalarıma sokuyorum? Babam ve bu rüyalar
hakkında ne söyleyebilirsiniz?"
C: Baba, tekrarlanan deneyimlerle ilgili rehber.

S: (L) Ne tür deneyimler?


C: Keşfet.

S: (L) "Zımba telleri neyi simgeliyor?"


C: Yerleştirilen silikon tanecik.

S: (L) "Derimden içeri nasıl soktular?"


C: Projekte edildi.

S: (L) Kim tarafından?


C: 4'üncü yoğunluk KH.

S: (L) Ne zaman?
C: Üç kez, altı yaşında başlanarak.

S: (L) "Bu rüyaları basınç noktaları dersleri mi tetikledi?"


C: Hayır.

S: (L) "Özellikle de sol kolumla ilgili rüyalar? Karnıma doğru bastırarak tuttuğum, dünyadışıların almaya
çalıştığı cisim neydi?"
C: Kuartz.

S: (L) "O cisim benim için neden o kadar önemliydi?"


C: İletişim bağlantısı.

S: (L) Kiminle veya neyle?


C: Biliyorsun.

S: (L) "Rüyalarımda, çoğu insanın deneyimlediği o yavaşlama, hareketsizleşme hissini deneyimlediğimi


fark ettim. Bunun nedeni dövüş sanatları eğitimim mi?"
C: Hayır.

S: (L) "Bu eğitim olmakta olan herhangi birşeyde, dünyadışı varlıklarla, 6'ncı yoğunluk varlıklarıyla,
yaklaşan afetlerle ilgili deneyimlerde bir şekilde faydalı olacak mı?"
C: Bekle ve gör.
S: (L) ... Pekala, Neormm ile Odiem arasındaki ilişkinin ne olduğunu sormak istiyorum.
C: İkisini al ve gizli kelimeleri ara.

S: (L) İkisinin benzer bir özelliği mi var?


C: ?

S: (L) Bu hiç faydalı bir yanıt değildi! Psikomantiyumla ilgili olarak... Bu mühendislik harikasının
geliştirilmesi için herhangi bir tavsiyeniz var mı?
C: Dene.

S: (L) Deniyoruz elbette. Hep beraber kullanmamız mı gerekiyor?


C: İhtiyaç duyulduğunda.

S: (L) Bununla ilgili ipucu ne olabilir?


C: Psişik açlık sancıları.

S: (L) Geçen hafta ben de birkaç rüya gördüm. Bir tanesinde bir telefon kulübesi vardı ve içi bir konser
salonu gibi birşeydi. İnsanlar dinlemek için bize doğru geliyorlardı ve biz bu telefon kulübesinin dışında,
anti-çekim üretecek sesi olan birini bulmak için bu dinletileri dinliyorduk. Rüyanın sonraki kısmında ayak
parmaklarım üzerinde Erik Perisi dansı yapıyordum! Müziği duyuyor, ayaklarımı izliyordum. Rüyada
uyandım ve Ark bana "Gördün mü tatlım! İşe yarıyor! Ayaklarına bak!" dedi. Bacaklarımla ilgili birşey
vardı. Gerçek hayatta fark ettiğim tek şey, bacaklarımın gerçekten çok acıyor olmasıydı. Bazen yürümek
çok zor oluyor.
C: Sevgili Laura'm, anlattıklarını eleştiriyor gibi görünmek istemiyoruz, ama, lütfen bu forumu "Rüya
Analiz Merkezi" haline getirmeye çalışma. Hatırla, bazı rüyalar, ne kadar içe işleyici, güçlü görünürse
görünsün, aslında sadece önemsiz ve karmaşık bilinçaltı malzemelerinden ibarettir!

S: (L) Tamam, ayrıca ertesi gün kendimi sahilde gördüm ve bir köpek zincirle bir yere bağlıydı. Köpeğin
zincirini çözmek için oraya gittim. Erkek kardeşimle görümcem boşanıyordu ve kardeşim köpeği kurtardı.
Rüyalarımıza önem vermemizi siz söylemiştiniz. İlginç rüyalar ve vizyonlar da görebileceğimizi
söylemiştiniz. O yüzden ben de bunlara dikkat etmeye çalışıyorum!
C: Evet ama birbirinden ayırt edebilirsin.

S: (L) Tamam, bunu geçelim. Turin Kefeni hakkındaki "The Jesus Conspiracy" kitabını okuyorum. Bunu
sormuştuk ve siz de o görüntünün Romalı bir işçiye ait olduğunu söylemiştiniz. Görünüşe göre bu işçi
çarmıha gerilmiş. Bu şahıs çarmıha tıpkı İsa için tanımlandığı şekilde mi gerilmişti, o kefendeki
görüntünün İsa olduğu ilüzyonunu yaratmak için?
C: Hayır. Çarmıha germe biz zamanlar "popüler" bir ceza yöntemiydi.

S: (L) O kefene görüntüsü yansıyan Romalı işçinin yaklaşık olarak hangi yıl çarmıha gerildiğini söyleyebilir
misiniz?
C: MS 399.

S: (L) Kefen incelenmiş ve bu şahsın kan tipinin AB olduğu çıkmış. Pek çok kişi İsa'nın kan grubunun da
AB olduğunu söylüyor.
C: Ama değil.

S: (L) Zaten histoloji bilimi İsa'nın zamanında AB kan grubunun mevcut bile olmadığını söylüyor... Burada
başka bir soru sorayım. Eğer bu psikomantiyumun amacı kısmen dünyayı 4'üncü yoğunluk geçiş
ayarlamasına getirmekse, o projenin amaçlarından biri, tekrar dünyada ortaya çıkmak üzere askıda bir
yaşam geçirdiğini söylediğiniz İsa için bir geçit açmak mı?
C: Veya bilinçte tekrar ortaya çıkmak.

S: (L) Kimin veya neyin bilincinde?


C: 4'üncü yoğunluğa geçen herkesin.
S: (L) İsa'nın askıdaki bir hayatiyet durumunda, fiziksel bir beden içinde bulunduğunu söylemiştiniz...
C: Evet.

S: (L) Birşey mi olacak bu tekil bireyin, İsa'nın...


C: Buna ihtiyaç yok.

S: (L) Peki bu 4'üncü yoğunluk geçiş ayarlaması noktasında askıdaki canlılık durumu içinde ne yapıyor
olacak? O durumda kalmaya sonsuza kadar devam mı edecek, yoksa kendisi de bir geçiş deneyimleyecek
mi?
C: Geçişi siz yapacaksınız. Daha sonra, şu anda göremediklerinizi görebilirsiniz.

S: (L) Elbette! Ama buradaki büyük sorun, o geçiş noktasına ulaşmak gibi görünüyor! Bu bir misyon, bir
arayış, tüm bunların amacı gibi görünüyor... yoksa alakasız mı?
C: "Amaç" değil, sadece neyse o.

S: (L) Görünüşe göre zaman zaman üçümüzün ve belki bazı diğerlerinin bu faaliyette bir tür rol
oynayacağını söylüyorsunuz. Bu çok sayıda insan için geçerli değil mi?
C: Çoğu için geçerli değil.

S: (L) Faaliyetlerimizin bu süpernova meselesiyle bir ilgisi var mı?


C: Hayır.

S: (L) Neden bizi süpernovaları araştırmaya sevk ettiniz?


C: Bilgilenmeniz, bilgi tabanızı büyütmeniz için.

S: (L) Süpernovalar bu 4'üncü yoğunluk geçiş ayarlamasında herhangi bir rol oynuyor mu?
C: Belki.

S: (L) Peki bizim buradaki, dünyadaki faaliyetlerimiz evrenin uzak köşelerine önemli bir şekilde ulaşıyor
mu?
C: Bu tür şeylere duyarlı olanlar için.

S: (A) Büyük Piramit'te bir kapak taşı var mıydı?


C: Evet.

S: (A) Şekli nasıldı?


C: Piramidal. Tabandan %20 ayrık. (ç.n.: ? "20 percent positive displacement to base")

S: (L) Yapısı neydi?


C: Kireç taşı kaplama.

S: (A) Çıkarıldı mı?


C: Düştü.

S: (L) Ne zaman?
C: Sizin ölçümünüzle MÖ 2809'da.

S: (L) Düşmesine neden olan şey neydi?


C: İlerlemiş yaşı.

S: (L) Eğer asal sayıları bir piramit şeklinde düzenlemek için bir mıknatıs ve demir tozu kullanırsak,
mıknatısı nereye koyalım, kral odasına mı, yoksa kraliçe odasına mı?
C: Kral odası.

S: (L) Nasıl hizalanması gerekiyor? Olağan kuzey/güney hizalaması mı?


C: Evet. Kutupsal değil, manyetik.
S: (L) Haritalarımla yaptığım küçük araştırmalarda, Laon, Lyon ve Lüksemburg şehirlerinin, "ışık" kelimesi
kökünden geldiğini okudum. Ve bir de Leiden var. Bu dört şehir arasında bağlantı kurulduğunda çok ilginç
bir geometrik şekil ortaya çıkıyor. Özellikle ilk üçü arasında. Sorum şu... Bu ok tipi üçgen oluşturulduğu
zaman, bununla ne yapacağız?
C: Clover Dale vadisi üzerine yerleştir.

S: (L) Tamam. Atlasta ilginç bağlantıları olan isimler ararken, "Hot Spring, Arkansas"a rastladım. Yorumda
bulunabilir misiniz?
C: Hayır.

S: (L) Bildiğiniz gibi Roswell kazasının olduğu iddia edilen, Magdalena, Socorro'yla yakından ilişkili yerde
San Augustin Ovası'yla ilgili tuhaf bağlantılar buldum ve Mısır'daki ve Kanarya adalarındaki yer isimleriyle
bazı benzerlikler... RosTau ve Saqqare gibi. Ve Kutsal Kase hikayelerinde Aziz Anthony'nin Aziz Augustine
ile değiştirilmesi... Kutlama gününün 17 ocak olması, ki bu aynı zamanda kapının bekçisi Janus'un günü.
Ve Augustus'un İsa doğduğu zamanki yönetici olduğu, kilise dogmasını "yaratarak" Gnostiklere şiddetle
saldırdığı söyleniyor. Tüm bu isimler burada, ama bunları kafamda bir ampül yakacak şekilde
düzenlemenin bir yolunu bulamıyorum...
C: Hayır, henüz değil canım, henüz değil!!! Ve şimdilik, iyi geceler.
21 Kasım 1998 Frank, Ark, Laura

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Mona.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Pekala, çeşitli sorularımız var... Henry P. Stapp tarafından yazılmış bu makaleyi okuyorduk... Birinci
sayfayı bulamıyorum ama...
C: Sayfa 1'i bulma çabalarında daha dikkatli olmanı öneriyoruz. [Sayfa bulunana kadar mola verildi.]

S: (L) Pekala, Henry Stapp bu proto-kitabın başlangıcında şöyle diyor: "Bu kitap sizin hakkınızda. Özünüz
hakkında: Siz nesiniz ve siz olmayanla nasıl bağlantılısınız. Bunu bilmek sizin için önemli, çünkü kendiniz
ve "öteki"yle olan bağlantınız, hayatınızdaki tüm kararların mutlak temelidir. [...] Kim olduğunuzu
bildiğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Size dev bir hücre yığını olduğunuz ve her hücrenin birbirine yalnızca
mekanik kanunlarına göre bağlı olan karmaşık bir atomlar düzeneği olduğu öğretilmiş olabilir. Bilimin
sizin temel olarak dev bir makine olduğunuzu kanıtladığını hayal ediyor olabilirsiniz: Tamamen
öngörülebilir bir şekilde ilerleyen, prensipte küçük parçacıklarının mekanik etkileşimi yoluyla yönetilen
dev bir makine. [...] Peki ya düşünceleriniz, ümitleriniz, özlemleriniz, fikirleriniz? Bunlar hakkında ne
söylenebilir? Bunlar kesinlikle sizin önemli parçalarınız. Hatta, duyularınız ve hisleriniz gibi deneyimsel
özelliklerinizle birlikte sizin özünüz. "Maddi" benliğinizin sizin için önemi, deneyimsel benliğinizin
taşıyıcısı olması ve deneyimsel benliğiniz ile doğanın geri kalanı arasındaki bağlantı olmasıdır. Peki bu
maddi benlik ile deneyimsel benliğiniz birbiriyle nasıl bir bağlantı içinde? [...] Bilim bize bu bağlantı
hakkında ne söylüyor? [...] İlginçtir ki, bilimin, maddi ve deneyimsel benliklerimiz arasındaki bağlantıya
dair fikri, bu yüzyılın başlangıcına kadar Isaac Newton'un zamanından beri geçerli kalan fakat yetmiş yıl
önce değiştirilen bir teoriye dayalıdır. Yeni teorinin öncekinden farkı tam da, maddi ve deneyimsel
benliklerimizin ilişkisi konusundadır. [...] Önceki teoriye göre, tüm evren dahil olmak üzere herhangi
büyük bir sistem, mekanik bir saatin değiştiği hayal edilen şekilde değişir: Büyük ölçekli hareketler
tamamen o sistemin minik maddi parçacıkları arasındaki yerel mekanik etkileşimlerle belirlenir. Kimsenin
deneyiminin temelde bununla bir ilişkisi yoktur. [...] Fakat günümüzün temel fizik teorisi olan kuantum
teorisi, eğer ciddiye alınacak olursa, bunun tam tersini söylemektedir: Deneyimsel bilişlerimizin temel
dinamik birimler olduğunu, ve eskiden bilişlerden ayrı olarak mevcut olabilen maddi parçacıklar diye
bilinen şeylerin bilgi-taşıyan bir yapı ile değiştirilmesi gerektiğini. Bu yapı önceki bilişlerle yaratılan bilgiyi
sonraki bilişler haline getirmektedir. Bölünmez temel birimler olarak, birbirini ve dolayısıyla herşeyi
kontrol eden şey minik atomlar değil bilişlerdir. Bilişler dinamik bir yapıya girmekte ve bu dinamik yapı
geçmiş bilişlerle sabitlenmiş gerçekleri ileri taşıyarak gelecek biliş olasılıklarını üretmektedir." Anladığım
kadarıyla bu adamın söylediği şey "eski saatin" başka bir saatle değiştirilmesi. Ona göre Kuantum
Teorisi'nin söylediği şey, kuantum fiziğinin tüm temel birimlerinin "bilişler" olduğu ve bunların temel,
bölünmez birimler olduğu. Bu fikir hakkında bir yorumda bulunabilir misiniz?
C: Bunun nasıl yapılacağını düşünüyorsun?

S: (L) Ben de size bunu soruyorum. Yazar Kuantum Teorisi'nin bunu söylediğini söylüyor.
C: Kare parçayı yuvarlak deliğe uydurmaya çalışmak gibi.

S: (L) Lütfen bu gece bizimle aşırı şifreli konuşmayın çünkü gerçekten oldukça ümitsiz bir durumdayız ve
düşünmekten bitkin düşmüş durumdayız!
C: Ümitsizlik gerekli değil, faydalı da değil.

S: (L) Okuduk, düşündük, önceki celseleri inceledik, tartıştık ve hiçbir tatmin edici sonuca varamadık.
Stapp dalga işlevinin bizim sistemle ilgili bilgimizi temsil ettiğini ve azalan dalga paketlerinin ölçümden
sonraki daha kesin bilgiler olduğunu söylüyor. Soru şu: Bizim bilgimizden fazla olan ve ...
C: Soru şu: Bilgi fiziksel midir? Fizikselleştirilebilir mi? Fizik fiziksel olan şeylerin bilimi değil midir?
S: (L) Pekala, bilgi fizikselleştirilebilir mi?
C: Hayır.

S: (A) Bilgi matematiğe çevrilebilir mi?


C: Evet. Daha önce de söylediğimiz gibi, matematik, fiziksel olanla olmayan arasında bir köprü görevi
görür.

S: (L) Heisenberg'den alıntı yapan Stapp, "artık parçacıkların davranışını değil, bizim bu davranışla ilgili
bilgimizi temsil eden bir matematiğin şeffaf açıklığı"ndan bahsediyor. Kuantum Teorisi'yle ilgili olarak bu
doğru bir cümle olabilir mi?
C: Ama bilginin "birimleri" yoktur.

S: (L) Şöyle diyor: "Bilgimiz kesinlikle aniden değişebilir ve bu gerçek, 'kuantum sıçrayışı' teriminin
kullanımını da doğrulamaktadır." Bilgideki ani bir değişim, kuantum sıçramasıyla eşanlamlı mı?
C: "Kuantum"un tanımı nedir?

S: (L) Ölçüm mü? Ölçümleme? (A) "Kuantum sıçrayışı" derken, parçacıkların manipülasyonu, elektronun
bir yörüngeden bir diğerine sıçraması gibi kuantum olaylarına özgü bir sıçrayışı kastediyoruz... Hızlı bir
şekilde değişen ve aradakiyle yani sıçramanın nasıl gerçekleştiğiyle ilgili kavrayış eksikliğimiz nedeniyle
mekanik bir tanımlamasını yapamadığımız herhangi birşey. Ani bir değer değişimi, hal değişimi veya
birşeyin değişimi... Bir parçacığın çökmesi... (L) Stapp diyor ki: "Solvay'da fizikçiler deneysel kanıtlara
dayalı olarak rasyonel bir çözüm üretti. O deneyde doğada gözlenen düzenliliklerle ilgili olarak daha önce
maddeye atfedilen herşey mevcuttu; olağan maddeye benzer hiçbir şey mevcut olmamasına rağmen.
Doğanın klasik düzenliliklerini açıklamak için ihtiyaç duyulan matematiksel yapı, buna ek olarak,
mevcudiyetleri klasik madde kavramıyla uzlaştırılamayan, yeni keşfedilen tüm yapılar, bilişlerin
matematiksel özelliklerinden ortaya çıkmıştır!"
C: Matematiksel özellikler? Evet. Ama kişi yanlış önermeyle çalıştığında, hedeften uzaklaşır.

S: (A) Hangi yanlış önerme?


C: Alıntılamakta olduğunuz önerme.

S: (L) Diyor ki: "Geleneksel kuantum teorisi pragmatiktir: İnsan bilişlerine dayalı pratik bir araçtır."
C: Bir anlamda, belki.

S: (L) Saldırdığı yer de şurası: "İfade biçimi yine inceliklidir ve kuantum teorisinin matematiksel yapısının
bilgimiz hakkında olduğu tezini doğrulamaktadır. Fakat orada, cihazdaki olaylardan bahsettiğinde, ki bu
olayların insan gözlemciler veya gözlemler tarafından kontrol edilmediği tahmin ediliyor, fizikçilerin
sezgilerini bastırmaktadır. Fakat teorinin matematiksel yapısı o dışsal fiziksel olayların kendisini mikro-
fiziksel bakımdan tanımlamamaktadır. Matematiksel yapı bizim tanımlarımıza, günlük dilimize, normalde
"oradaki" olayların neden olduğunu düşündüğümüz insan deneyimlerine bağlıdır." Şimdi, benim sorum
şu: "Orada" olaylar oluyor mu?
C: Evet.

S: (L) Kuantum fiziğinin tanımladığı şey nedir?


C: Belirsiz.

S: (L) Belirsiz olduğunu biliyorum elbette. Stapp diyor ki: "Diğer taraftan, 'orada' gözlemlediğimiz ve
varlıklarını bizim gözlemlerimizden almayan olaylar olduğu varsayımı vardır." "Orada", varlıklarını bizim
gözlemimizden almayan olaylar var mı?
C: Evet.

S: (L) Oradaki olaylar varlıklarını neyden alıyor?


C: Varlıklarından.

S: (L) Onların varlığının kökünde, varlıklarını bizimkinden farklı kılan şey nedir?
C: Bu tamamen yanlış kavram.
S: (L) Doğru kavram nedir?
C: Herşey birdir ve bir herşeydir.

S: (L) Bize yardım etmiyorsunuz. Bu adamın söylediği şey! Herşeyin sadece "bilişlerden" ibaret olduğunu
söylüyor.
C: Hayır!

S: (L) Biz oradaki birşeyle etkileşiyor muyuz?


C: Elbette, ama bu sadece orada değil.

S: (L) Tamam, Stapp şöyle diyor: "Ben, formalizmin doğrudan 'orada, cihazlardaki fiziksel olaylarla' ilgili
olduğu fikrine Kaba Kopenhag Yorumu diyorum. İfade şekli itibariyle kabadır. [...] Bu Kaba Yorum
kuantum fizikçileri arasında yaygındır." Bunu özellikle Ark'a yöneltiyor gibi görünüyor, çünkü Ark Stapp'ın
"Kaba Kopenhag Yorumu" dediği şeyin yaratıcılarından biri.
C: Ve...

S: (L) Ayrıca diyor ki: "Klasik fizikte bu ayrım elbette yine mevcuttur fakat hakkıyla dikkat edildikten sonra
önemli değildir. Geleneksel kuantum teorisinde bu ayrım kritik öneme sahiptir. [...] Benim amacım temel
olarak, kuantum teorisinin kurucularının görüşü olan, kuantum teorisinin matematiksel formalizminin
bilgi hakkında oluşu gerçeğini, Einstein'ın görüşü olan, temel fiziksel teorimizin doğa hakkında olması
talebiyle uzlaştırmaktır." Peki Doğa nedir ve neden orada?
C: Orada değil. Neden buna takılıp kaldın?

S: (L) Bunu anlamaya çalışıyorum. Diyor ki: "Elbette sınırı tamamen akla doğru itmek, aklı doğa teorimize
sokuyor. Fakat neden aklı dışarıda, fiziksel dünyadan izole tutalım o mevcutken ve görünüşte tesirli ve
yararlıyken? Özellikle de fizikçiler, gözlemlenen fenomenlerin mantıklı bir açıklamasını bulma yönündeki
yoğun çabaları sonucunda, "fiziksel gerçeklik" ile ilgili deneyimlerimizi açıklayan bir teori yaratmanın
mantıklı yolunun, madde hakkında bir teori biçimi değil, bilişler hakkında bir teori türü oluşturmak
gerektiği sonucuna varırken? [...] Aklı doğa teorimizin dışında tutmaya yönelik yetmiş yıllık çabamızın
başarısızlığı ışığında, amacımızın can çekişen maddeyi diriltmeye çalışmak olmamalıdır, çünkü bu iki bin
yıl boyunca felsefi bir karmaşa yaratmıştır. Yapmamız gereken şey bilişleri kendi doğal ortamında daha
iyi anlamaya çalışmaktır; deneyimlerimizle kaba bir şekilde çatışma meydana getirmeyen, aksine doğru
bir şekilde uyumlanan kuantum formalizminin matematiksel yapısında." (A) Stapp bu son cümlede
Kuantum Teorisi'ni mutlaklaştırıyor ve Kuantum Matematik Formalizminin bilgiyi tanımlamak için yeterli
olduğunu düşünüyor. Bundan şüphe duyuyorum, çünkü Kuantum Teorisi çok basit bir teori, ve bilgiyi
matematiksel olarak tanımlamak için kuantum formalizminin ötesine geçmek gerektiğini düşünüyorum.
C: "Bilişler" ölçülebilir fizikselliğin birimlerini ima ediyor. Böyle birşey yok! Bilgi fiziksel değildir, dolayısıyla
sabittir.

S: (L) O da aşağı yukarı bunu söylüyor. Bilişler dışında aslında hiçbir şeyin mevcut olmadığını söylüyor...
C: Hayır.

S: (A) Burada bir sorun var. Bilginin fiziksel olmadığını söylüyorsunuz. Fizikselin veya fiziksel olmayanın
tanımını şu anda umursamıyorum. Benim için şu anda asıl soru, bir tür birleşik teoriyi tanımlayan, yani
hem atomları hem de bilgiyi tanımlayan bir tür matematiksel çerçevenin mevcut olup olmadığı... Her
ikisini de hesaba katan matematiksel bir formalizm?
C: Bilginin nicelenip nicelenemeyeceği ayrı bir mesele. Ama kavramı anlamak için, kişinin matematiksel
düşünüşünü fiziksel-olmayan aleme de uyacak şekilde yeniden düzenlemesi gerekir. Atomlar maddenin
veya fiziksel gerçekliğin temel ölçümünü temsil eder. İkisini köprülemek mümkündür ama birleştirmek
mümkün değildir.

S: (L) Kuantum teorisi kendi başına bilişler hakkında mı yoksa fiziksel birimler hakkında mı?
C: Ölçüm hakkında.

S: (L) Kuantum fiziği maddeyi mi tanımlıyor?


C: Bu tüm meseleyi kaçıran bir soru. Birinin ölçmek için neden maddeye ihtiyacı olur?
S: (L) Biz de onu anlamaya çalışıyoruz. Stapp varolan tek şeyin zihin olduğunu, birşeyleri bildiğimizi, tüm
evrenin bilişlerden oluşan bir ilüzyon olduğunu, algılara dair algılarımızın bu bilişler olduğunu, evrenin
bu bilişlere dayalı olarak sürekli değiştiğini, aslında tüm değişen şeyin bilişlerimiz olduğunu, bilişlerimizin
değiştiğini algıladığımızı söylüyor....
C: "Bilişler" diye birşey yok!!!!!!!

S: (L) Yani Stapp'ın kuantum fiziğinin bilişlerin ölçümü olduğuna dair fikri tamamen...
C: Yanlış!

S: (A) Başka bir soru daha var... Stapp kuantum fiziğini mutlaklaştırıyor, ama sadece ölçümlerden daha
fazlasını tanımlayan daha iyi bir teorinin olabileceği adamın aklına bile gelmiyor... Yani Einstein'ın Birleşik
Alan Teorisi türünde birşey. Stapp bildiğimiz şekliyle Kuantum Teorisi'nin, yani onun matematiksel
formalizminin son nokta olduğunu ve asla bunun ötesine geçemeyeceğimizi söylüyor.
C: Ve bu bariz bir biçimde yanlış.

S: (A) Elbette mesele şu ki, şimdiye kadar kimse daha iyi bir teori bulmadı.
C: "Şimdi" yalnızca başlangıç.

S: (A) Olaylar kavramına dönecek olursak... Olayların mevcut olmadığını söylediniz. Her olayın evrenin
bir bölünmesi, veya evrenin dallanması olduğu doğru mu?
C: Olayların pek çok biçimi var.

S: (A) Olaylar olduğunda, bu, pek çok potansiyel olaylar arasından belirli birinin seçildiği anlamına mı
geliyor? Bana göre öyle. Diğer olası biçimler nedir? Birkaç örnek verebilir misiniz?
C: Bilgi olmadan olaylar meydana gelebilir. (ç.n.: "sizin bilginiz olmadan" anlamında mı?)

S: (A) Evrenlerin dallanması kavramına uyan olayların özelliği nedir? Bu belirli olay için bilincin eşlik
etmesi mi gerekiyor?
C: Bir enerji boşaltımına rastlayan kritik bir birleşim noktası var.

S: (A) Herhangi bir olayda mı, yoksa bu dallanma olayı türünde mi kritik bir kavşak var?
C: İkincisi.

S: (L) Bir dallanma olayının bilinçle veya gözlemle bir şekilde ilişkili mi olması gerekiyor?
C: Hayır.

S: (L) Enerji boşaltımı nereden oluyor?


C: Bir tarafta bilinç, diğer tarafta?

S: (L) Diğer tarafta ne var? Madde mi?


C: İpucunu verdik.

S: (L) Enerji mi?


C: Daha yakın.

S: (A) Şimdi biraz teknik bir soru sormak istiyorum. Hakkında bir makale yazmam gereken bu teori
konusunda, standart kuantum teorisini, bir dalga işleviyle tanımlanmayan, nesnel olarak mevcut olduğu
varsayılan başka birşeyle birleştiriyoruz. Ama bu matematiksel bir model. Soru şu: Gerçekte mevcut olan
nedir? Gerçekten mevcut olan şeyler nelerdir?
C: Burada anahtar çekim. Şimdi dalga işlevlerini ekle.

S: (L) Çekim matematiksel olarak nasıl tanımlanabilir?


C: Mümkün olmalı! Çekimle ilgili söylenenleri gözden geçirin.

S: (L) Gözden geçirdik... Ve anlaşılan ya fazla kalın kafalıyız, ya da bulamadık...


C: Kalın kafalı değil, duygusal olarak bulutlu. Kişi savunma modunda olduğunda, herşey sapıyor, bu kanal
dahil.
S: (L) Demek diğer tarafta olan şey bilinç ve çekim, öyle mi?
C: Hayır, bilincinizi duygusal zehirden arındırmak için metinleri gözden geçirin ve düşünün!

S: (L) Bu duygusal zehrin kaynağı nedir? Bu makaleye olan tepkimiz mi?


C: Evet. Saldırı, saldırı. Molaya ihtiyaç var!

S: (A) Kimin molaya ihtiyacı var? (L) Şimdi mi?


C: Sizin. [Mola]

S: (L) Pekala Stapp diyor ki... [ç.n.: alıntı atlandı] (A) Bu Stapp'ın maaşını kimin ve ne için verdiğini sormak
istiyorum.
C: İşin "merkezinde" gerçeğin kilidinin açılmasına karşı olanlar var.

S: (L) Stapp'ı yeterince konuştuk mu?


C: Evet.

S: (L) Bir sonraki konu: Mike birkaç soru daha gönderdi. İlk sorusu: Rennes-le-Chateau etrafındaki
gizemin, Henry Lincoln'ün "Tapınak" olarak tanımladığı eski megalitle bir ilgisi var mı?
C: Hayır.

S: (L) Diyor ki: "Dünyadışı varlıklarla üç deneyimim oldu ve bedenime bir tür silikon parçacıklar taktılar.
Bunlar fiziksel kaçırılma olayları mıydı, yoksa sadece projeksiyonlar mı?
C: Biri diğerine neden oluyor. Projeksiyonda Boyutlar Arası Atomik Remolekülerizasyon sözkonusudur.

S: (L) Son deneyiminin ne zaman ve nerede olduğunu soruyor.


C: Nisan, derin transta. Çimenlik bir yamaca bakan bir pencere var. Yakında meyve ağaçları var,
muhtemelen elma.

S: (L) Bu pencereden, çimenlikten ve meyve ağaçlarından neden bahsettiniz? O pencere olayın olduğu
pencere mi?
C: Kendisi bunlar üzerinde düşünsün.

S: (L) "Silikon parçalar röntgende görünecek mi?"


C: Hayır.

S: (L) "İletişim cihazı'yla ilgili rüyada, bu önceki bir deneyimin anısı mıydı yalnızca, yoksa o gece olan
gerçek bir deneyim miydi?"
C: Yansıma.

S: (L) "Psişik yeteneklerin geliştirilmesi için uzakgörü ve kimyasal/manyetik hizalanma uygulamaları


yaparken, bu, yerel olarak uygulanan manyetik alanlarla yapay olarak meydana getirilebilir mi?"
C: Deney yapması tehlikeli. Franklin ve uçurtmaları gibi.

S: (L) "Arkadaşım M___ birkaç gece önce rüyasında daha önce gördüğüyle ilişkili olduğunu hissettiği
birşeyler görmüş. O rüyada bir çocuğun sürdüğü bir jip onun kafasına çarpmış ve bu onu hemen
uyandırmış. Uyandığında gözünün köşesinde bir hareket görmüş. Bu hareket eden cisim veya yaratık
neydi?"
C: Yoğunluklar arası enerji.

S: (L) "Bunun implantlarla veya dünyadışılarla karşılaşmalarla herhangi bir ilgisi var mı?
C: Dolaylı olarak.

S: (L) "Bu önemli miydi?"


C: Herşey öyle.

S: (L) "Tanrı'yla Sohbet" kitaplarındaki kaynak güvenilir ve doğru bir kaynak mı?
C: Yalnızca kısmen.

S: (L) Pekala. "Robot's Rebellion" (robotun isyanı) kitabını aldım faydalı olmasını umarak. Burada diyor
ki: "Tıpkı güneşin Güneş Sistemi'ne rehberlik eden akıl olması gibi, Galaktik Akıl galaksiye, Evrensel Akıl
da evrene rehberlik etmektedir. Kaynak, tüm yaratıma rehberlik eden akıldır. Güneş lekeleri etkinliği,
güneşten güneş sistemine olan bu enerji akışıyla ilişkilidir ve bu, akışın en güçlü olduğu zamanları
göstermektedir." Güneş lekeleri, bir bilgi akışının en güçlü olduğu zamanları mı gösteriyor?
C: Belki.

S: (L) David Icke daha sonra şöyle diyor: "Lusifer olarak isimlendireceğim dengesiz bilinç, pozitif/negatif
dengesinin temel bir parçası değildir. O bilincin bozucu, uyumsuz bir yönüdür ve dolayısıyla insan evrimi
için gerekli değildir. Bundan da ötesi, Lusifer'in insanlığı daha üst kavrayış yeteneğine iliştiren kanalları
kapatma çabaları, evrimimizi bloke etmiş, ilerletmemiştir." Bu, Lusifer Bilinci'yle ilgili doğru bir
değerlendirme mi? Lusifer'in evrenin pozitif/negatif dengesinin parçası olmaması, evrimimizi
engellemesi?
C: Hayır.

S: (L) Lusifer bilinci ve onun evrimimizde ve gerçekliğimizde nasıl bir rol oynadığı hakkında yorumda
bulunabilir misiniz?
C: Ders planının parçası.

S: (L) Ben de öyle düşünmüştüm ama diyor ki Lusifer bilinciyle ilgili bu sorundan dolayı "yaratımın yüksek
seviyeleri müdahale etmeye başladı çünkü Luisfer kendi yanlış kavrayışlarını diğerlerine empoze
ediyordu ve evrensel özgür irade yasasını ihlal ediyordu. Bu doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Yüksek bilinç seviyelerinin bu "müdahale etme kararı" hakkında birşeyler okumuştum. Aşağı,
insanlığa bakıyorlar ve bizim çektiğimiz korkunç acıya üzülüyorlar ve eğer bu bir şekilde durdurulmazsa
bu kötülüğün tüm evreni ele geçireceğini düşünüyorlar... Dolayısıyla bunun "durdurulması" gerektiğine
karar veriyorlar. Çeşitli kaynaklar bu fikri savunuyor ama bu fikir de daha sonra genel olarak falanca
dünyadışı varlık grubunun "iyi adamlar"dan veya kötü adamlardan olduğu veya buna benzer iddialara
dönüşüyor. Bu fikrin herhangi bir kısmı doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Yani var olan neyse o ve öğrenme ihtiyacımız kadar acı çekiyoruz, öyle mi?
C: Bundan fazlası var, ama bu noktada kavrayamazdınız.

S: (L) Icke diyor ki "bu Lusifer bilinci İlahi Bilincin büyük bir parçası ama Kaynağa karşı çalışmayı seçti. Bu
doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Ama Lusifer Bilinci gerçekten kaynağa karşı çalışıyormuş gibi görünüyor. Peki yaptığı bu değilse
nedir?
C: İhtiyaç duyulan yerde dengeleme.

S: (L) Diyor ki: "Çok yüksek seviyeli bilincin başka gönüllüleri, yönleri, evrene, bu galaksiye gelerek uyumu
tekrar sağlamaya çalıştı. Dünyada fiziksel bedenlere enkarne olmadılar, bazıları kilometrelerce
uzunluktaki uzay gemileriyle geldiler. Bazıları doğrudan aramızda ortaya çıktılar. Binlerce yıl önce bu
gezegene bilgiyi getirmek için gelen dünyadışı varlıklardı." Bu doğru mu? Evet veya hayır?
C: İkisi de değil. [Telefon çalıyor ve BRH celseye katılıyor]

S: (BRH) Bu noktada K___ hakkında, benimle ilişkisi anlamında yapmam gereken herhangi birşey var mı?
C: Belirsiz!

S: (BRH) Bunu devam ettirmeli miyim?


C: BRH henüz anlamıyor. Varolan herşey / tek şey derslerdir.
S: (BRH) Bir de belirsizlikten bahsediyorsunuz! (L) Bu senin sorunun belirsizliğinin bir yansıması.
C: Belirsiz soru, belirsiz yanıt.

S: (BRH) Tamam, K___'dan hoşlanıyorum ve onunla bir ilişki kurmayı düşünüyorum.


C: Bazıları yağmurdan doluya koşmayı sever, bazıları sevmez. Fakat eğer bir ders öğrenme potansiyeli
içermeseydi ne işe yarardı ki!?!

S: (L) Sanırım içgüdülerini takip etmen ve şovun idaresini duygularına bırakmaman gerekiyor. Aleyhimize
çalışan en büyük şeylerden biri...
C: Tam bu noktada, duygu düğmesi "yüksek" seviyede açık.

S: (L) Çoğu insan duygusu, bazılarının düşündüğü gibi ruha ait değildir, kimyasaldır. Ve bu kimyasalların
açılıp kapanması dışarıdan stimüle edilebilir. Premenstrüel sendrom yaşayan kadınlara bak. Etrafımızda
her tür dalgalar ve frekanslar var ve buna diğer insanlardan yayılanlar da dahil. Ve tüm bunlar bu
kimyasalları açıp kapatabiliyor. Yakınlarındaki birinin "kancalar"ı etine saplandığı zaman olan şey de bu.
Yeni biriyle karşılaştığında aynı şey tekrar tekrar güçlü bir şekilde meydana gelebilir ve yeni bir uyaran
dizisinin neden olduğu mutluluk etkisinden dolayı 'Ooo, bu FARKLI! Bu RUH' diye düşünürsün. Seni temin
ederim ki eğer iki insan arasında olan şey YALNIZCA diğerinin fiziksel varlığından dolayı oluyorsa, dikkatli
olman gerekir! Bu bilgi zorlukla elde edildi, inan bana.
C: Eğer D___'nin soruları varsa, neden müsaade etmiyorsun?

S: (L) Tamam, çenemi kapatacağım. (BRH) K___ konusunda defterin kapanmadığını algılıyorum. Ama
başka bir konuya geçeceğim. Web'de L___ isimli bir arkadaşım var ve benden yardım istiyor. Aklını
kaybediyor olmaktan şüpheleniyor. Ona elimden geleni yapacağımı söyledim. Sorduğu soru şu: "Aklımı
mı kaybediyorum yoksa nedir?"
C: Yoksa nedir.

S: (BRH) Herhangi bir tavsiye?


C: Diğer tüm durumlarda da olduğu gibi, önce varsaydığımızda, sonra da varsayımımızı desteklemek için
veri toplamaya giriştiğimizde başımız belaya girer.

S: (L) Sanırım bunu arkadaşına söylüyorlar. Bir varsayımda bulunduğunu ve şimdide veri toplayarak...
C: Mesajın değerini yok etme riski yaratmak istemiyorsan, yoruma ihtiyaç yok!!! [Köpek havlamaya
başlıyor]

S: (BRH) Son görüşmemizde kariyer ve aileyi sorgulamaya yönlendirmeye çalıştınız beni ve bunu o an
anlayamadım çünkü daha çok iş anlamında düşünüyordum. Bu konuları yeterince derinlemesine
sorgulama fırsatını kullandığımı sanmıyorum. O yüzden kariyer ve aile konularında bana
söyleyebileceğiniz herhangi başka birşey olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Ancak spesifik sorular sorulursa.

S: (BRH) Şu anda yaptığım şeyi bırakıp bir kitap yazma fikri üzerinde düşünüyorum. Bunun hakkında
herhangi bir tavsiye?
C: Bize iyi göründü!

S: (L) [Kısa bir süre önce Pulitzer Ödülü'nü kazanan, Kasyopya grubu hakkında bir yazı dizisi hazırlayan
Tom French hakkında yorumlar] Eğer bizimle ilgili yazısını yayınlarsa, sanırım bir Pulitzer Ödülü sahibi
tarafından araştırılmış tek kanallama grubu olacağız!
C: Vau, vau!

S: (L) Seviniyor musunuz, yoksa iğneliyor musunuz?


C: Her ikisi.

S: (L) [BRH'ye] Kasyopyalılar Tom French'in Pulitzer Ödülü'nü tahmin etti... Bizimle ilgilenmeye
başladıktan sonra bir boşanma geçirdi. Onun yanına verilen fotoğrafçı da bir boşanma yaşadı, ben bir
boşanma yaşadım... Kasyopyalılar onun hayatında yaklaşan değişimlerle ilgili tahminlerde bulundu. Tom
ona başka nelerin olacağını ve bu konuda neler hissedeceğini sordu. Kasyopyalılar da ona yaklaşan
değişikliklerden yüzde yüz memnun olacağını söylediler. Umarım bu deneyimler bizim hakkımızda iyi
şeyler yazmasını sağlar.... (BRH) Birkaç yıl önce en küçük kızım hakkında yaptığınız yorum, o yorumdan
doğan meyve beni çok mutlu etmişti. Ve yine, son görüşmemizde en küçük kızımla ilgili söylediğiniz şey,
ayrılığın uzun olmayacağı yorumunuz beni sevindirdi. Bu konuda herhangi başka bir yorumunuz var mı?
C: Orada güçlü bir ruh bağlantısı var. Kesişen geçmiş yaşamlar, olumlu anlamda.

S: (L) Sanırım birlikte kaç yaşam geçirdiğinizi sorabilirsiniz... ve...


C: Önemli değil.

S: (BRH) Bu hayattaki ilişkimizin amacı nedir?


C: Bunu senin keşfetmen gerekiyor!

S: (BRH) Herhangi bir ipucu?


C: Hayır.

S: (BRH) Birkaç yıl önce söylediğiniz şey inanılmaz güzel bir sonuç doğurdu. Daha önce onun tam bir baş
belası olduğunu düşünüyordum. Sizin söylediklerinizden sonra onu gerçekten çok derinden sevdim. Tam
olarak anlayamadığım çok özel bir bağlantı var...
C: Anlayacaksın.

S: (BRH) Hiçbir şey söylemediğiniz için teşekkür ederim!


C: Hiçbir şey değil şimdi ama, değil mi?

S: (BRH) Hayır, haklısınız, hiçbir şey değil. Teşekkür ederim. İnternetteki varlığımın önemli bir amacı
olduğunu tahmin ediyorum. Çok çeşitli insanlarla çok sayıda bağlantı oluşturdum. Daha önce hepsine
veriler sunma isteğim çok güçlüydü ama son zamanlarda bu şevkimi kaybediyorum.
C: Şevk kaybı yaklaşımdan kaynaklanıyor. Vaaz vermekten ziyade öğretmek daha iyi.

S: (BRH) Neyi öğretmek?


C: Bilgi paylaşımı şevkini arttıracak.

S: (BRH) Kozmik bir seviyede, şimdiye kadar yaptığımda bir tür amaç olduğunu hissediyorum. Bu yapıyı
kurdum, şimdi ne yapacağım? Bunun sebepsiz olmadığını hissediyorum.
C: Beklentisizce bırak kendi kendine açılsın.

S: (BRH) Amacım nedir?


C: OLmak! [BRH'yle görüşme bitirildi.]

S: (L) Önceki bir celsede Jack ve Beanstalk'tan bahsetmiştiniz. Şu anda bu konuda hiçbir şey olmadığını
düşünüyorum. Bir tür bekleme modundayız.
C: Herşey iyi olacak.

S: (L) D___ buraya gelmesinin iyi bir fikir olmayabileceğini düşündüğünüzden şüpheleniyor...
C: Neden öyle düşünelim?

S: (L) Biliyorum... ama, herhangi bir yorum?


C: İyi olur.

S: (L) Bu gece başka birşey?


C: Hayır. İyi geceler.
28 Kasım 1998

S: (L) Merhaba
C: Merhaba

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Nuthurra.

S: (L) Ve nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya

S: (A) İlk sorum geçen hafta Brüksel'den yazan ve iki gün sonra da tüm masrafları karşılamak kaydıyla,
konferansta konuşmak için beni oraya davet eden şu adamla ilgili. Internet sayfalarında oldukça ilginç
şeyler var, örneğin kuantum hesaplamaları, uzay seyri ve daha bir çok şey. Sitenin ismi Yıldızkapısı [ç.n.
Stargate] . Brükselli bu insanların ilgilerinin ardında yatan nedeni sormak istiyorum.
C: Seni etkileyici buluyorlar!

S: (A) Geri planlarında kimler var ? Tüm bu araştırmaya sponsorluk eden kim ?
C: "Ducherme" le ilintili olan bir şey.

S: (A) Onlarla ilişkimde özellikle dikkatli olmam gerekiyor mu ?


C: Bu insanlar masum, belki "milenyumsal" araştırmalarının çoşkusuyla birazcık naifler.

S: (A) Bu iletişim bir gelecek vaadediyor mu ?


C: Yalnızca senin bilimsel çevredeki görünürlüğünü sürdürmek ve desteklemek adına.

S: (L) Bu onun yapmak istediği bir şey mi ?


C: İstiyor ya da istemiyor, bu yardımcı olacaktır.

S: (L) Yani bu kişilerle irtibat kurmak yardımcı olacak.


C: Belki.

S: (A) Geçen sefer konuştuğumuzda fiziksel Dünya ile fiziksel olmayan, eterik olan, ölçülebilir olmayan
Dünya arasında temel bir ayrım yapmıştınız. Fiziksel Dünya ile ilgili bir şeyler biliyorum, nasıl inşa edilmiş
olduğunu, atomlarla ve fiziksel kuvvetlerle ilgili temel prensipleri ve bunun gibi şeyleri. Eterik Dünya'yı
tasvir edecek temel yapı taşlarının neler olduğunu merak ediyorum. Bunu soruyorum çünkü bu iki
Dünya'nın birleştirilmese de köprüyle bağlanabileceğini söylemiştiniz. Bu ikisini köprüyle bağlayabilmek
için bu eterik Dünya ile ilgili bilmem gereken şeyler var. Bunu nereden öğrenebilirim ?
C: Bilinç gerçekte enerjinin en saf şeklidir. Diğer alem bilinç enerjisinden meydana gelir. Bu konuyu daha
iyi anlamak için kişinin kısmen de olsa gerçekmiş gibi yaşanan, geçici bir durumda fiziksellik hissinin
yakalandığı rüyalarla ilgili anılarından yararlanması gerekir

S: (A) Fiziksel ve eterik Dünyalar arasında nasıl köprü kurulabilir ?


C: Bu konudaki anahtar çekimdir. Dalga özelliğindeki aktarımın kuantumsal menziline dayalı bir hipotez
oluşturmak gerekir. Bir başka deyişle, dalga bir nesnenin tam merkezine doğru –güçlü bir çekim alanıyla
birlikte- çekilerek, kaybolduğunda, nereye gidiyor ? Beşkenar, altıkenar, anlıyor musun ?

S: (A) Anladığım kadarıyla çekim konusu araştırılıp, öğrenecek en önemli konu haline geliyor ve bu
yüzden aslında enerjimi bu konuya yoğunlaştırmalıyım ve en baştan çekimin formülasyonuyla
başlamalıyım...
C: Bu; açık fikirli, bilimsel yapıya sahip birisi için en iyisi : manyetizma ve çekime odaklanmak.
Araştırmanda, alan fiziği konusunda Tanrı vergisi yeteneğini kullan.

S: (L) Tamamdır, bu hafta, şu Horsel konusunda, tamamen tesadüfi olarak bazı bilgilerle karşılaştım.
Özetle deniyor ki; "Ay Tanrıçası veya Afrodit, eski Almanlarda Horsel ya da Ursula olarak
adlandırılıyordu... O saf olan Artemis; ama tarihsel karakterine göre de aynı zaman da; Venüsberg' e
dadanan, nefsine düşkün olan Artemis ve bu da bizi Tannhauser'in öyküsüne götürüyor.
Horselberg veya diğer bir deyişle Venüs'ün dağı, Eisenach ve Gotha arasındaki Thuringia' da bulunuyor.
Yüksek yamaçlarında bir mağara bulunuyor: Horselloch mağarası. Ya da Venüs'ün mağarası. Bu
mağaranın diplerinden boğuk bir gürültü geliyor, bir yeraltı suyunun çağlaması gibi. Eski zamanlarda,
hemen yakındaki vadide yaşayanlar, geceleri bu mağaradan gelen vahşi iniltileri, ağlamaları ve şeytani
kahkaları duyduklarını iddia ederlerdi. Burada Venüs'ün, meclisini topladığına inanılırdı ve mağaranın
girişinden kendilerini çağıran güzel bir kadın formunu gördüğünü söyleyenlerin sayısı hiç de az değildi.
Tannhauser bir Frenk şövalyesi ve ünlü bir ortaçağ ozanıydı , alacakaranlık vakti Horselberg'ten geçmişti,
hemen önünde duran , eşsiz güzellikte, parıldayan ve kendisini çağıran beyaz bir silüet görmüştü.
Atından inip, ona doğru gitmiş, ki onun Venüs'ten başkası olamayacağını biliyormuş. Dağın derinlerdeki
yüreğine, onun gizli inine inmiş ve burada 7 yılı umarsız bir cümbüş, eğlence içerisinde geçirmiş. Sonra
bir gün pişmanlık içerisinde, farklı bir saf ışık yakalama arzusunda, ızdırapla Bakire Ana'yı çağırmış . O,
ona şefkat göstermiş ve kendisini serbest bırakmış. Hemen bir kilise armış, ve ardından da günahlarının
affı beklentisinde olmadan, sayısız rahibe günah çıkartmış ve en sonunda Papa'ya başvurmaya karar
vermiş. Ama kutsal Papa günahının büyüklüğü karşısında dehşete kapılmış ve bu büyüklükte bir günahın
elindeki asa filizlenip, yeşillenip, çiçek açmadıkça asla bağışlanamayacağını söylemiş. Tanhauser büyük
bir umutsuzluk ve kararan ruhu ile birlikte oradan ayrılmış ve gerisin geriye ona açık olan tek sığınağa
yani Venüsberg' e dönmüş.
Ama hey o da ne !!! O gittikten üç gün sonra Papa asasının filizlendiğini ve çiçeklendiğini farkeder. Ve
Tanhauser' ın ardından ulaklar yollamış ve ulaklar Horsel vadisine ulaştıklarında, çevredeki ahaliden; yol
yorgunu , bitkin çehreli ve eğik başlı bir adamın Horsel mağarasına girdiğini öğrenmişler. O zamandan
sonra Tanhauser sırra kadem basmış."
Bu "Horsel" ile ilgili ilginç olan şey, bana; bu konuyla ilgili daha iyi bir 'dayanak' bulmamı tavsiye ettiğiniz
zamanı hatırlatması. Daha sonra, 'atın' bir çeşidi anlamına gelen, "chevin" tabirini ipucu olarak
vermiştiniz. Ayrıca "Rene D'anjou'nun kolları" şeklinde, Tanrı'nın Mezarı adlı kitapta geçen, bir başka
ipucu daha vardı; hani içerisinde üzeri taşla kapanmış (ölü) ağacın yarığından büyüyen bir üzüm
fidanından bahseden kitap. Hani, Tanrı'nın Atı adlı kitapta zikredilen, o kayadan çıkan "kutsal kasenin
kulpuna" dolanarak çıkıyor ya.
Abbe Berengar Sauniere hakkında tekrar ede gelen bir başka destansı hikayede: onun ölüm döşeğindeki
son itiraflarını dinleyemeye gelen papaz, onu günahlarından arındırmayı reddeder, ruhuna Tanrı'dan
merhamet dilemeyi de geri çevirip, nihayetinde mekandan dehşet içerisinde kaçıp gider. Bu hikâyenin
gerçekliğinden doğrusu çok da emin değilim. Ancak Tannahauser'in yukarıda bahsi geçen hikâyesi ile
olan ilişkisi cidden dikkate değer. Özellikle de Sauniere'nin, kendi kilisesinin duvarına, Mary
Magdalene'nin gözlerini çiçeklenip yeşillenen bir asaya dikerken ki halini resmettiği dikkate alınırsa. Mary
Magdalene tıpkı Horselberg'i andıran bir mağaranın içerisinde resmedilmiştir Sauniere tarafından. Acaba
bu Horselberg bizim tam da bu noktada peşinde dolanıp durduğumuz, aradığımız ipucu olabilir mi ?
C: Hiç, daireler çizerek etrafta dansettiğin hissine kapılıyor musun ?

S: (L) Evet ama, bu Horselberg konusunun en enteresan yönlerinden birisi de, bu dağın üzerine gelip
konan üç adet "ürkünç nesnenin" olduğunun iddia edilmesidir. Ve Horselberg denen o "büyük kayadan"
Lüksemburg'un "büyük kayasına" doğru bir çizgi çekersen, onun Ren Nehri'ne isabet ettiği yerin tam
olarak Lorelei'in büyük kayası olduğunu görebilirsin.
C: Trityum.

S: (L) Pekâlâ, şayet Lorelei, onun Sakson kökenlerine dönerek, Almancadan tercüme edilirse anlamı
(resmen) "Laura'nın kayasıdır." Bu durumun açıkçası ÇOK tuhaf olduğunu düşünüyorum. Üçlünün, yani
üç değişik bağlamdan oluşan bir portreyi/profili, araştırmam gerektiğinden bahsetmiştiniz. Bir kaya ve
sirenlerden de bahsetmiştiniz: ve sonrasında Lorelei sirenleri konu alan bir hikâyeye dönüşüverdi işte...
[ç.n. siren : mitolojide, güzel sesleri ve güzellikleriyle denizcileri büyüleyip, tuzağa çektikleri düşünülen
bir tür deniz kızı]
C: Trityum madenleri.

S: (L) [Ark' a dönerek] Trityum nedir ? (A) Hidrojenin bir izotopu. Döteryum var, Trityum var ve eğer
Trityumu elde etmişsen hidrojen bombası yapabilirsin. (L) Yani orada trityum madenleri mi var ? (A)
Trityumu maden gibi kazarak elde edemezsin, çünkü o bir gazdır...
C: Ama nasıl oluşur bu gaz ?

S: (A) Bu iyi bir soru. Bilmiyorum. Bunu araştırıp, bulabiriz.


C: İpuçlarına bak.

S: (L) Daireler çizerek etrafta dansettiğimi düşünüyorsunuz...


C: Her zamanki gibi diyoruz ki dikkatini kelimelere yönelt.

S: (L) Bu yazıda ayrıca şu söyleniyor: maden-arama-çubuğu tüm o gizemli yeteneklere sahip, popüler
inanışça var olduğu söylenen, diğer tılsımlı eşyalar arasından sadece birisidir. Ki bunlar arasında: toprağın
altındaki gizli hazinelere ulaşmaya yarayan, yeri açabilme ve kayaları yarabilme güçleri vardır. Onu, kendi
çatallaşmış fındık ağacı ile başbaşa bırakalım şimdi. Gelecekte bizi bekleyen susuz mevsimler için bir
parça serinlik bulmak adına, bu tuhaf batıl inancın kökenlerini incelemeye başlayalım. Toprağın altındaki
su kaynaklarını bulmak, maden– arama-çubuğunun kullanılmış olduğu tek alan olmasa gerek. Antik
Frizya'lılar arasında bu değnek suçluların tespitinde de sıklıkla kullanılırdı ve Jacques Aymar , Lyon'da o
dönemde işlenen korkunç bir cinayetin failini, bu tür bir sopadan yararlanarak bulmuş ve böylece
ünlenmiştir.
Bu değnek tüm Avrupa'da madenciler tarafından maden damarlarını keşfetmek için en eski zamanlardan
beri kullanılagelmiştir. Maddi servet denen şeyin finansal spekülatif risklere girilerek daha fazla kazanç
sağlamak için kullanılmadığı, bir beze sarılıp toprağa gömüldüğü o devirlerde, bu sopalar komşularının
saklı servetlerine göz koyan kişilerce kullanırdı. Eğer Boulatruelle 16. Yüzyılda yaşayabilseydi, hiç
şüphesiz o da fındık ağacından yapılma çatal uçlu bir değnekle Jean Val Oean'in gizli hazinelerini aramaya
koyulurdu [ç.n. Victor Hugo'nun Sefiller' ine gönderme]. Ayrıca, hastalıklara şifa aramak için de
kullanılmıştır. Evlerde, tıpkı bir sihirbaza ait bir muska gibi, bu sopalardan mutlaka bulundurulurdu ve de
hem felaketlerden sakınmak hem de hayırlı kısmetlerin meydana gelmesi için ondan medet umulurdu.
Bu kavramsallaştırmanın izini modern zamanların elf-diyarı efsanelerine dek takip ettiğimizde; sadece
hazine bulmaya yarayan değil, aynı zaman da kayaları ortadan yarıp toprağı delen, böylece de kıymetli
maden damarlarını bulmanın bir aracı olarak da kullanılan bu çubuklara rastlarız. Bir Alman destanına
göre, günün birinde sürüsünü Ilsenstein dolaylarında otlatan bir çoban, yorulunca sırtını yanındaki
çıkınına verip dinlenmeye koyulur. Ancak, çobanın unutmuş olduğu şey çıkınının içerisinde bir çatallı bir
çubuğun olduğudur. Böylece dağ aniden ikiye ayrılır ve prenses [Ilse] karşısında görünüverir. Prenses;
çobandan kendisini dağa kadar takip etmesini ister. Dağın içine vardıklarında çobana; oradaki altınlardan
istediği kadarını alabileceğini söyler. Prenses, ceplerini ağzına kadar dolduran çobana, tam ayrılmak
üzereyken, "en iyisini de almayı ihmal etmemelisin" der. Çoban, en iyisinin ne olduğunu anlamaya çalışır.
Böylece de, Prensesin, yeterince altın yüklenmediğini ima ettiğini zannederek, şapkasının içerisine de
altın doldurmaya karar verir. Oysa prensesin kastettiği şey içeri girdikleri anda duvara yasladığı ve orada
unuttuğu çıkınının içerisindeki çatallı çubuktan başkası da değildir. Ama velakin, çubuğunu orada unutan
çoban içeri girdiği aralıktan dışarı adımını attığı anda, geçit aniden kapanır ve çoban kayalar tarafından
iki parçaya ayrılır.
Burada sopa olağanüstü niteliklerini üzerinde filizlenmiş çiçeklerinden alır: ancak tek başına bir yaprak
ya da çiçek de başka pek çok durum içerisinde yamaçları aralamaya kesinlikle yeterlidir. Adına epeyce
duygusal malzemenin yaratıldığı küçük mavi çiçek; unutma-beni-sakın diye de isimlendirilir, adını kendi
tılsımlı öz-niteliklerinden bahseden destanlardan almıştır. Anlaşılacağı gibi, elimizde "toprağı açabilen,"
"kayaları yaran" ve de "yerin altına gidebilen," (taş-kıran çiçeği diye bilinirken sonradan adı sassafras
ağacı oldu) her türden malzeme, kuş ve çiçek vardır.
Burada diyor ki; bizler bu çekici gelenekler silsilesinin içine girdikçe, kayaları bölen veya sert maddeleri
çatlatan güç—birer ilksel element olarak—hazine yerlerini belli eden tılsımlar konseptinin içerisine dâhil
olmaktadır. "Şamir" de aynen bu türdendir. 'Arpa tanesinden daha iri olmayan bir solucana' benzediği
söylenen, ancak en sert nesneleri ortasından çatlatabilen, şamirin yardımıyla Süleyman'ın kendi
tapınağını inşa ettiği anlatılır. En azından şu kesin: bu bahsedilen tılsım, kaya parçalayan ve yer-delen
cinsten bir güçtür…
C: Altın elektriği, ısıyı vs. iletmez mi ?

S: (L) Elbette iletir, Zaten altın ferrofil metal veya 'demir seven' diye tanımlanır: çünkü o demirle kolayca
birleşebilir.
C: Ve demir...

S: (L) Kandaki demir... Yerin altındaki demir...


C: Manyetik...
S: (L) Aynen öyle… Her neyse, bir biçimde, bunların hepsi birden Süleyman'ın tapınağını inşa ederken
kullandığı bir şeyle ilişkili gibi. Sizin bize önceden bahsettiğiniz gibi, Tapınakçıların tapınağın ALTINDA
keşfettikleri sır anti-çekimle alakalı bir şeydir ve de Galle'de gömülüdür. Yani, evet, daireler çizmekteyiz.
Yorumlarıma yorum getirebilir misiniz?
C: Daireler, hmmm...

S: (L) Evet, hepsi daireler. Sonrasında geldiğimiz konu, keşfettiğim bir şeyle ilgili, kaba-yoncanın, daha
doğrusu onun özel bir türünün, gerçekten de Almanya'nın dağlık bölgelerinde yetişmesiyle ilgili. Ve işin
özü, bu kaba-yoncayı sizin tarif ettiğiniz rotayı takip ederek keşfettim… bu rota da, Fransa, İspanya,
Kanarya Adaları ve de Fas'ı içeriyor. Mary Magdalene'nin anlam taşıyan yolculukları hakkında sorular
sormuştum. Siz de kişilerin değil mesajların önemli olduğunu söylemiştiniz. Daha sonra 'İnsan eliyle
yapılan ilk eserlerin (artifakt) anahtar olduğunu' söyleyerek, bu coğrafik yerlerin sıralı bir listesini
vermiştiniz. Geçenlerde elime bir makale geçti; bu kabayoncanın takip ettiği yayılma rotasını veren ve
de bu otun tarımsal gelişmedeki yaşamsal önemine işaret eden, çünkü bu ot ekildiği toprağı yeni ekimler
için gerekli minerallerle donatmaktaymış. Yani, siz kabayoncanın yayılma rotasını vermişsiniz gibi
görünüyor. Buna yorum yapabilir misiniz?
C: İşte şimdi bunu keşfettiğine göre, belki de şimdiden sonra, kabayoncada içerik bakımından zengin
olan o mineralleri ve de bunların homo sapiens'lerin bünyesi üzerinde yarattığı etkiyi araştırmalısın.

S: (L) Bu ilginç bir konu. Kabayonca önceleri 'besinlerin atası' olarak tanımlanırmış ve öncelikle, ne
tesadüf ki, atlar için yem olsun diye yetiştirilirmiş! Ve elimizde chevin ve 'Tanrı'nın Atı' var. Ayrıca,
kabayoncanın en yoğun biçimde ekiminin yapıldığı yerlerden biri, Horselberg'in hemen kapı komşusu
olan, Ren'in kıyısındaki Baden. Orada bir vadi var. Yonca elbette kabayoncanın türevlerinden birisi; ve o
'küçük vadi' çevrede bir kasvet nedeni. Burası hemen Ren'in Lorelei kayasının bitişiği olabilir mi?
C: Daha yakın, peki ya dört yaprak ?

S: (L) Evet, tabii ki. Bunu da araştıracağım. Şimdi, keşfettiğim bir diğer konu; Lorelai efsanesi ki bu efsane
deniz kızı efsaneleriyle iç içe giriyor. Efsaneye şu ki, D'Anjau'nun malikânesi ona, deniz kızı türü bir varlık
olan, peri kızı, karısı Inelgar'dan, yani Melusine'den miras kalmıştır. Diğer taraftan, Merovenj hanedanın
Kuinator (Quinotaur) diye tasvir edilen 'deniz-erkeği' cinsinden türediği yollu bir başka efsane daha var
elimizde. Dikkatimi çeken şey: Babilon kralı Oannes' te olduğu gibi, her iki kalıtım çizgisinin de
başlangıcının bu yarı-balık türü yaratıklara uzanması. Ve bir de elimizde denizkızı efsanesiyle içiçe geçmiş
bir Lorelai var. Ve işte tam orada Ren nehrini kuşatan bir bölge var ki, her iki ailenin de oradan gelmiş
olabileceği söylenmekte. Tannhauser bir çeşit Frenk Odise'si idi. Ki bu da bizi siren denilen olguya
getirmekte. Sizler de sirenin bir ipucu olabileceğinden bahsetmiştiniz. Bu konu üzerine lütfen bir yorum
yapabilir misiniz?
C: Sirenin şarkısı mı ? Ne olabilir ki bu ? Daha önce ses konusunda nasıl bir imada bulunmuştuk ?

S: (L) 'Sirenin şarkısının' muhtemelen, anti-çekimin mitolojik bir metaforu olabileceği aklıma geldi.
C: Yakın.

S: (L) Başka bir ipucu daha verebilir misiniz ?


C: Hayır başka bir tanesine ihtiyacın yok.

S: (L) Tamam o zaman. Bu arada, Rennes-le-Chateau'ya dönersek, sahip olduklarından daha fazlasına
borçlu olan üç papaz ve bir piskopos var. Açıkça, burada bir bit yeniği var. Bu konuyu analiz ettikten sonra
benim düşüncem, oradaki kilisenin içindeki sunağın kolonu içerisinde bulunan anlamlı 'parşömenler',
esasında asla bulunmadı. Bence, onlar da, anlamlı kod da (hukuki hüküm de) zekice hazırlanmış bir
oyunun parçalarıydılar. Tümü sonradan planlandı. Ama gene de burada bu konuda bir gizem de yok
değil. Ayrıca, 'Arkadyalı Çobanların Resmi' ile bu kilise, veya o resimle Fransa'nın bu belirli alanı,
arasındaki bağlantın da tamamen aldatmacadan ibaret olduğunu düşünüyorum. Buğulu görüntü belirli
bir alanda yoğunlaştırılmış ki, kimselerin aklına başka taraflara göz atmak gelmesin. Sizce bu konuda
doğru yönde mi düşünüyorum?
C: Öyleyse basit ve net bir şekilde şunu soralım: Arkadya nerededir ?
S: (L) Arkadya Türkiye idi. Türkiye ve Türkiye'de olmayan bir yerde bulunan Truva ile ilgili bir çok
göndermede bulunmuştunuz. Bir çok tuhaf konunun kökeni oraya dayanıyor. Ve Truva [ç.n. Troy] 'üç'
demek. İlginç.
C: Bu senin için bir ipucu, varılmış bir hedef değil!

S: (L) O zaman, bana bu adamlara, papazlara, ödenen para karşılığında onlardan ne yapmaları, ya da
yapmamalarının, beklendiğini anlatabilir misiniz? Paranın ödenme sebebi neydi? Çünkü, sözkonusu
ödenen paranın miktarı hatırı sayılır derecede fazla.
C: Bekçilik etmeleri için.

S: (L) Neye bekçilik etmeleri için ?


C: Orada olup biten her ne idiyse.

S: (L) Konunun bana dikkate değer gelen tarafı; içlerinden biri emekli olup, ayrılmaya hazır olduğunda,
vahşice öldürülüyordu ve anlaşılan o ki ölümünden önce işkence ediliyordu. Ertesi sene ise; başrahip
Sauniere hatırı sayılır çapta bir toprak parçasını satın aldı. Başrahip Gelis'in katli ile Sauniere arasında
dikkate alınması gereken bir bağ var mı?
C: Önemli değil. "Çok bilenler" in başına gelen nedir ?

S: (L) Onlara ödeme yapan kimdi ? Paranın kaynağı ne idi ?


C: Bu sorunun cevabı henüz senin erişebileceğin noktanın ötesinde.

S: (L) Ölmeden önce Sauniere'in günah çıkardığı ama bağışlanmadığı doğru mu?
C: Halen yanlış izdesin.

S: (L) Oradaki kilisenin içerisinde bulunan herhangi bir parşömen oldu mu hiç ?
C: Aynen bir önceki soruya verdiğimiz yanıt gibi.

S: (L) Şu kız, Martha Neyman, bu hikayeyi fazla ciddiye almadan , oralarda gezinme fırsatı bulduğunda
tüm o tuhaf öğeleri fark etti. Sonra onları kendi formülüne göre sıraladı, ve bunlar 'şaşırtıcı desenler'
meydana getirdi. İşin aslı; herkesin kendine has formülasyonunu, teorileri ve de metodları var ve hepsi
de bir şeyler orytaya çıkarıyormuş gibi görünüyor. Ve herkesin bulguları ve saptamaları gene kendi teori
ve yöntemleri ile dehşet bir harmoni içerisinde gibi. Cidden harika! Bu tıpkı UFO fenomeni gibi. Hangi
varsayımın sunduğu noktadan başlarsanız başlayın, sadece kendi iddianızı destekleyen kanıtlara
erişiyorsunuz. Ne garip: her şey sizin teorinizin altını doldurmak için ORADA kendini sunmaya hazır
bekliyor.
C: Bu sebeple, seni bu araştırmayı yapman için nazikçe dürterken, aceleci varsayımlar yerine sabrı tavsiye
ettik.

S: (L) Tamam. M'in bir kaç sorusu olacak. (M) Rennes-le-Chateau, La Pique'yi merkeze koyduğumuzda,
tam düzgün bir beşgen oluşturan o altı zirve noktasından birisidir. Bu nedir; doğal bir oluşum mu, yoksa
yapay olarak mı inşa edilmiş? Yoksa sonradan müdaheleyle mi biçimlendirilmiş?
C: Önemli değil. Önemli olan etkisnin ne olduğu.

S: (M) Peki bu beşgen oluşum bölgenin gizemleri açısından bir önem taşıyor mu ?
C: Muhtemelen öyledir, değil mi ?

S: (M) Yöredeki kilise ve şatoların dizilişi belirli bir düzen içerisinde. Bunlar önceden yapılmış yapıların
veya şehirlerin üzerinde mi yükseliyorlar? Örneğin kayıp Vizigot şehirleri gibi?
C: En doğrusu 1954 Yılında Fransa kırsal bölgelerini içerecek şekilde yapılan UFO araştırmasını referans
almak.

S: (M) O yörede bulunan arı kovanı benzeri kulübelerin aslı nedir ?


C: Konumuzla alakasız.

S: (M) Horselberg'in herhangi bir şekilde bu bölgeyle bir bağlantısı var mı ?


C: Hayır.
S: (L) Bir kezinde bana Avrupa'nın etrafında dolanıp durmak yerine çalışma sahamı Amerika'ya
kaydırmamı öğütlemiştiniz. Bunun üzerine günlerce haritalara dikkat kesildim. Atlas'taki indeksin
tamamını gözden geçirdim: Hot Springs bir yana, Arkansas, Tempe, Arizona, San Augustin'in düzlükleri,
Socorro, Roswell, Magdalena ve daha bunun gibi niceleri. Gözüme takılan hiçbir şey bulamadım. Bu
yerler arasından benim için bir anlam taşıyanı çıkmadı. Bana bu konuda yardım eder misiniz?
C: Horseheads, N.Y.

S: (L) Bunun anlamı, Horsehead, New York mu ?


C: Horseheads. [ç.n Horseheads Türkçe'de At başları anlamına geliyor, K' lar burada bir mekan adına
gönderme yapıyorlar.]

S: (A) Burada nasıl bir ilişki sözkonusu ?


C: Bu bir anahtar. Üçgen çatılı evin kapılarını açabilmek için daha çok anahtara ihtiyaç var. [ç.n. K'lar
burada "The House of the Seven Gables" -Yedi Çatılı Ev(sivri üçgen şeklinde 7 adet çatısı bulunan –isimli
19. YY da Amerika'da geçen, gizemler ve cadılık üzerine bir romana göndermede bulunuyorlar. Romanın
yazarı Nathaniel Hawthorne]

S: (L) Yedi. Yedi anahtar. Aaaa dur..Kentucky' de Horsecave bulunuyor [ç.n. At mağarası]
C: Mammoth Cave' e (Mamut Mağarası) yakın mı ?

S: (L) Evet, öyle sanıyorum. Biraz yardım edin lütfen.


C: Ediyoruz.

S: (L) Kendimi, tıpkı, " Büyük Anka Kuşu" tarafından yerden kapılarak, okyanus üzerinden taşınıp 'PAT'
diye—nereye gideceğimi dahi bilmediğim—bir başka kıtanın ortasına rastgele bırakılmış gibi
hissediyorum!
C: Biz Avrupa'da dolanmayı bırak demedik, sadece çalışmalarını orasıyla sınırlamamanı söyledik.

S: (L) Rennes-le-Chateau'un gizeminin kökleri nedir, HALA bilmek istiyorum. Ve, neden bu hazine avcılığı
konusunda 'ev tipi küçük endüstrinin' orada devam ettiğini de bilmek istiyorum...
C: Hazine avcıları genelde sabırdan yoksundur.

S: (A) Bu bölgeyle ilgili ne gibi bir durum sözkonusu? Dünya üzerinde belirli mineral kompozisyonları
oralarda yoğunlaşmış gibi, bu önemli bir etken midir?
C: Kısmen.

S: (A) Peki, üç tane olasılık var o zaman. İlk olasılık, bazı önemli yerler aslında jeo-manyetik alanlar üzerine
kuruldukları için önemlidirler. İkincisi, bu alanların önemi başka yerlerde bulunması hayli zor bir takım
doğal kaynakların var olmasından da doğuyor olabilir. Üçüncü olarak da bu alanlar, uzun, ama çok uzun
zaman önce bir takım teknolojik cihazların gömülüp saklanması için kullanılmış olabilir… ve dahası, bu üç
neden arasında bir karşılıklı ilişki de olabilir.
C: Aslına bakarsan her üçü de doğru olabilir.

S: (L) Geçen gece, eski Mısır'da, ikimizin birlikte, bir enkarnasyonumuzun olmuş olabileceğini
konuşuyorduk. Bize bununla ilgili bir cevap verebilir misiniz ?
C: Piramitler ne zaman inşa edildi ?

S: (L) Sanırım bu bir tür cevap. Biz, piramitlerin inşasında mı görev aldık ?
C: Tek yapılması gereken izlemek.

S: (L) Yani, Piramitlerin inşa edilmesini izledik. Bize isimlerimizi söyleyebilir misiniz ?
C: Hayır.

S: (L) O zamanki ilişkimizin ne olduğunu söyleyebilir misiniz ?


C: Hayır.
S: (L) Bize bu konu hakkında herhangi bir şey söyleyecek misiniz ki ?
C: Şimdi değil.

S: (A) Belki de bir uzay gemisinden seyrediyorduk ! (L) Tamam, Bavyera hakkında bir çok şey
okuduğumdan ve yakaladığım ipuçlarıyla bütün Almanya'yı boydan boya dolaştığımdan dolayı,
Bavyere'daki geçmiş yaşantı olayına dönmek istiyorum. F__ ve benim , abi ve kız kardeş olduğumuzu ve
Bavyerali bir toprak beyinin çocukları olduğumuzu söylemiştiniz. Bu toprak beyinin başka çocukları da
var mıydı ?
C: Hayır.

S: (L) O zaman evimiz olan şatonun hala durduğunu mu söylemiştiniz ?


C: Evet.

S: (L) Bunun anlamı, harabelerinin durduğu mu yoksa hala oturulabilir durumda mı ?


C: Korunmuş.

S: (L) Bize bir bağlantı, ipucu verebilir misiniz ki belki bu evin yerini keşfedebilirim ve bir göz atabilirim ?
C: Stassel, von Stassel, ya da buna benzer bir şey.

S: (L) Ayrıca bana Almanya'daki, Nazi dönemindeki, son yaşantımdan kalma bir çocuğum olduğunu ve
onun hala yaşadığını ve Avusturya, Belçika arasında -ya da buna benzer bir yerler- seyehat edip
durduğunu söylemiştiniz. Bu kişi halen hayatta mı ?
C: Evet.

S: (L) Onu bulmamın herhangi bir yolu var mı ? Ya da böyle bir şeyi önerir misiniz ?
C: Sana kalmış. Nazi katliamlarına ait kayıtları elde etmek hiç de kolay bir iş değil.

S: (L) Böyle bir araştırmada kullanabilceğim herhangi bir ipucu var mı ?


C: Konsantrasyon kampları.

S: (L) Bavyeralı II. Ludwig hakkında bir şeyler okuyordum, aklıma geliverdi, F__ , Ludwig miydi ?
C: Hayır.

S: (L) Açıkçası çok uygun bir eşleşme gibi görünüyordu. Daha az önemli bir konu olmak üzere: Mavi, UFO
şahsiyetleri üzerine konuşmaya, harap ve bitap, nerelerde devam ettikleri ile ilgili bir not yollamış.
Geçmişe bakacak olarsam, bence onlar gayet doğru saptamalarda bulunan kimselerdi. Bu bir yana,
sizlerin alaycı kahkahalarınızın Richard Boylan kadar sert olup olmadığını da merak ettiğini belirtiyor
notunda. Bunun üzerine bir yorumunuz olacak mı?
C: Bizim başkalarının talisizliklerine "gülme" ihtiyacımız yok.

S: (L) Biliyorum.. Sadece biraz mizah yapmaya çalışmış! Şimdi; bu Rennes-le-Chateau meselesinin
HERHANGİ bir yeri hakkında SORABİLECEK olduğum ama bir şekilde soruyu nasıl soracağımı formüle
edemediğim için atladığım bir şey var mı ?
C: Gayet iyi ilerliyorsun.

S: (L) Öyleyse; eğer 'gayet iyi' ilerliyorsam, bunun anlamı, parşömenler ve bunlara bağlı şeyler ile ilgili
değerlendirmelerimin doğru olduğudur. Tüm olan biten, muhtemelen, insanları orada GERÇEKTEN neler
olup bittiğini anlamaktan alıkoyacak bir tür çarpıtma, hedef saptırma. Muhtemelen, orada böyle bir
hazine filan da yok… O bölgede öyle dikkate değer önemde bir şeyler gömüldü mü?
C: Belki.

S: (L) Bunun uzaylıların [ç.n. aliens] veya Dünya dışıların [ç.n. extra-terrestrials] veya farklı
yoğunluklardan olanların [ç.n. ULTRA-terrestrial] gezegenimizdeki faaliyetleriyle bir ilgisi var mı ?
C: Muhtemelen.

S: (L) Üç rahip, etkileşimlerinin bir şekilde farklı yoğunluklardan bir yapılanmayla bağlantılı olduğunu
biliyorlar mıydı ?
C: Hayır.

S: (L) Kandırılıp, kullanılmışlar mıydı ?


C: Elbette.

S: (L) O bölge New York' taki bölgeye benzer bir şekilde bir 'pencere' mi ?
C: Bu gerçekler kendi kendilerini kanıtlıyorlar.

S: (L) Toprağın altına gömülü olan madenlerin pencerelerin olduğu bölgelerle bir ilgisi var mı?
C: Bir önceki soruya verdiğimiz cevap geçerli.

S: (L) Dünya'nın bir çok farklı noktasında, bu 'pencere' etkisini güçlendirmek için gömülü olan yüklü
miktardaki altın var mı ?
C: Yüksek ihtimalle.

S: (L) Rheingold'a ve orada konumlandığı söylenegelen Valhala'ya götüren köprüye ilişkin efsanenin
kökeni buna mı dayanıyor?
C: Bu gece daha fazla ipucu yok.

S: (A) Son bir şey : Arkadyalı Çobanlar resmini dikey olarak bölersem ve her iki parçayı uygun posizyonda
konumlandırmaya çalışırsam, neyi görmem gerekiyor ?
C: Görünen ne ise onu.

S: (L) Güzel deneme canım ! (F) Konuştuğum kişi bu olabilir mi ? [Gülüşmeler] (L) Bir daha dene... hmmm
bir Kuinator, 'beş noktalı' bir varlık... 'kuinator' kelimesinin pentagon kelimesiyle olan ilişkililiği nedeniyle
diyebilirim ki; bence kuinator 4. Yoğunluktan olup 3. Yoğunlukta kendini gösteren bir varlıktır. Yorum var
mı?
C: Hayır.

S: (L) Kabayoncanın fiziksel olmayan etkilerini güçlendiren fiziksel özellikleri mi, yoksa tam tersi mi ?
C: Belki de "fiziksel etkileri" güçlendiriyordur. Ve bununla birlikte iyi geceler.
5 Aralık 1998

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz.


C: Emorriha.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (L) Sonradan unutmak istemediğim için başlangıçta öncelikle değinmek istediğim bir konu var :
Geçtiğimiz cuma günü Ark'ın arkadaşı Moshe öldü. Bir kaç yıl önceki bir celse esnasında, Almanya'da
yaşamış olduğumuz geçmiş yaşamlarımızla bağlantılı olarak 'Moshe' ismini dile getirmiştiniz. Ve daha
sonraları Dijon'la ilgili tuhaf ötesi bağlantılar ortaya çıkmıştı, Moshe Dijon'daydı ve bir keresinde Moshe
ile ilgili dikkate değer bir şey olabilir mi diye sorduğumda bu soru da bizi Orion ve şu Rhineland konusuyla
ilgili dikkat çekici açılımlara yönlendirdi. Ve daha sonra Tel Aviv' den bahsettiniz, ve Moshe de Tel Aviv'
de henüz yeni toprağa verildi. Moshe'nin ani ölümünün özel bir anlamı olup olmadığını sormak istiyorum
?
C: Lütfen daha spesifik ol!

S: (L) Moshe'nin ölümü gerçeklik değişiminin bir dönüm noktası mı ?


C: Senin tasavvur ettiğin anlamda pek sayılmaz.

S: (L) Biliyorum ki S__ in ölümü hayatımda bir tür dönüm noktası gibiydi, onun ölümünden sonra
hayatımda bir çok şeyin değiştiğine ilişkin bir hissim vardı, hatta belki ölümünün bir sonucu olarak.
C: Bir dönüm noktasıydı, çünkü bir dönüm noktası olmasını sen seçmiştin.

S: (L) Ark'la Moshe arasında bilinçaltısal bir bağlantı var mı veya Moshe ile benim aramda, Moshe ile her
ikimiz arasında, Moshe ile hayatlarımız arasında ?
C: Moshe kendi soyunda bulunan genetik bir kusur sebebiyle öldü.

S: (L) Nedir ?
C: Atardamar çeperlerinin zayıflaması. Ruh önemlidir, beden değil.

S: (L) Peki Moshe şu anda nasıl ?


C: İyi ama "şu an" diye bir şey yok.

S: (L) Biliyorum, pardon. Şunu sorayım: R__ de buradayken 'Moshe' ismini dile getirmiştiniz, bahsettiğiniz
Moshe bu Moshe miydi ?
C: Bir çok Moshe var; belki de İbranicedeki kökenlerini araştırmalısın. [Mosheh : çekmek, çıkarmak,
kurtarılmış.]

S: (L) Bu ismi gündeme getirdiğiniz celse sırasında bazı tuhaf şeyler olmaktaydı, ama şimdilik bu konuyu
kapatalım. Tamam, şu Rennes-le-Chateau konusu ile ilgili olarak M__ şöyle sordu : Dağların bu şekildeki
dizilişlerini ne ya da kim yarattı ?
C: Dağlar doğal yapılardır.

S: (L) : Sonra şunu sordu : o yörede bulunan kovansı kulübelerle ilgili olarak bunların 'konuyla alakasız'
olduğunu söylemiştiniz, o da şöyle söylüyor 'tamam, ama bu kovansı barınakları yine de merak
ediyorum.' Bu yöredeki kovansı yapılar bir şeyi sembolize ediyorlar mı ? [ç.n. kovansı kulübe ya da
barınaklar : çok eski çağlardan kalma, taştan yapılma biraz konik, biraz yarı küresel, yerden çıkma bir arı
kovanını andıran basit barınak veya yapı türü]
C: Etmiyorlar.

S: (L) Ne için kullanılıyorlardı ?


C: Bal üretimi!
S: (L) Nasıl bir yöntemle gerçekleşen bir bal üretimiydi ?
C: Dikkatlice, ki arılar sokmasın diye!

S: (L) Çok şirin. Bu yapıları bal üretmek için kullananlar kimlerdi ?


C: 19. Y.Y. kırsal kesim insanları.

S: (L) Ben bunların gerçekten çok ESKİ olduklarını düşünmüştüm! M.S. yı mı , M.Ö. yi mi kastediyorsunuz
?
C: M.S.

S: (L) Tamam, M__ in soruları devam ediyor : Rennes-le- Chateau daki 6 dağın dizilişi çevresinde bir
çember olan doğal bir pentagonu [beşgen] meydana getiriyor. Bu bana, ruhları ve iblisleri çağıracakları
zaman çevrelerine bir çember çizen eski büyücüleri hatırlatıyor. Bu bölge dev bir kapı ya da çağırma
noktası olarak mı düzenlenmişti ?
C: Doğru şartlar sağlandığında kapılar ortaya çıkar.

S: (L) Bu bölge bir geçiş kapısı mı ?


C: Pencere.

S: (L) Eğer böyleyse, bölgeyi çevreleyen beş dağ bu şey ne ise bunu içerde mi tutuyor veya kalkan vazifesi
görüp...
C: İçeride tutuyor, uygundur.

S: (L) Yani o haklı, muhafaza edip, içeride tutuyor. Bunun Atlantis teknolojisi ve enerji üretimiyle bir ilgisi
var mı ?
C: Tamamen rastlantısal olarak var.

S: (L) Bunlara benzer dizilişleri sergileyen, araştırmamız gereken dikkate değer başka doğal oluşumlar da
var mı ?
C: Evet, tabii ki. Ve çok sayıda var. Anıtlar Vadisi sadece bir örnek. [ç.n Monument Valley]

S: (L) Peki, yine aynı konuda başka bir şey: Abbe Saunier Rennes-le-Chateau kilisesindeki çarmıha gerilme
ikonlarına bir takım ipuçları yerleştirdi mi ?
C: Bir kaç tane ama bunlar yaldızla kaplanmışlar.

S: (L) Bununla neyi kastediyorsunuz ?


C: Göreceksin.

S: (L) Mesaj bütün çarmıha gerilme ikonlarını kapsıyor mu ?


C: Araştır. Şimdi; şunu unutmayın, Rennes-le-Chateau yalnızca bir vesile ama yolun sonu değil. Daha çok
altın bulmayı umarak bir hazine sandığını açmak ama sadece bir harita bulmak gibi.

S: (L) 'Template' [türkçesi: kalıp,şablon] ve 'Templar' [Tapınakçılar] dediğinizde, muhtemelen buralarda


olan şeylere işaret etmek istemiştiniz, buralardaki yapılar, ad ve kelimelerle ilgili ipuçları ve hatta
meydana gelmiş olaylar dahi, başka yerlerde de aramamız gereken bir model oluşturuyor olabilir.
C: Tapınaklar da.

S: (L) Nedir peki...


C: Nedir peki tapınaklarınızın ardında yatan gerçek ? [ç.n Kasyopyalılar burada bir kelime oyunu
yapıyorlar, Tapınak kelimesinin inglizcedeki anlamı olan temple kelimesi aynı zaman da şakak anlamına
geliyor]

S: (L) Ardında derken, genel anlamda mı ? Bunların yaratıcıları, teşvikçileri ? Kilise ?


C: Parmaklarını üzerine yerleştir...
S: (L) Parmaklarını bir tapınakla ilgisi olan neyin üzerine yerleştirirsin ki ? Parmaklarını tapınağının üzerine
yerleştir mi ? Başının üzerine mi ? Nedir peki şakaklarınızın ardında yatan gerçek ? Beynin...
C: Hangi bölümü ?

S: (L) TEMPORAL lob. Beynin manyetit bulunan bölümü. [ç.n. manyetit : siyah demir oksit minerali]
C: Evet...

S: (L) Peki buradan neye ulaşıyorsunuz ?


C: Biz değil, sen ulaşacaksın.

S: (L) Yani burada bulunabilecek bilgi veya ipuçları aslında bir başka lokasyona da uygulabilir, böyle mi ?
C: Veya bir ızgaraya. [ç.n grid]

S: (L) Saunier bu ızgaradan haberdar mıydı ?


C: Önemli olan ızgaranın kendisi, bu değil.

S: (L) Yapmaya çalıştığım şey olayı olduğu gibi kavramak. Eğer o bundan haberdardıysa, kilisenin
içerisindeki dekorasyonlarda bununla ilgili bazı ipuçları yerleştirmiş olabilir.
C: Kim diyor ?!

S: (L) Kilisenin giriş kapısı boyunca şöyle yazmış : "Terribilis locus est" , burası korkunç bir yer...
C: Ve bazıları da hazinelerini sakladıkları yerlere "Dikkat, biyolojik tehlike" yazısını koymuşlardır.

S: (L) Nasıl bir ızgaradan bahsediyoruz ? Elektromanyetik bir ızgara mı ?


C: Evet. Meridyenler...

S: (L) Geçen hafta verdiğiniz bir cevapta "Hiç, daireler çizerek etrafta dansettiğin hissine kapılıyor
musun?" demiştiniz. M__ bunun ekin çemberlerine bir gönderme olup olmadığını öğrenmek istiyor.
C: Hayır, doğrudan değil!

S: (L) Sonra, şöyle dediniz : "Öyleyse basit ve net bir şekilde şunu soralım: Arkadya nerededir ?" Arkadya...
C: Bunun üzerinde çalışmalısın. Gizemlerin cevapları kolay bir şekilde çözüme ulaştırılmaz, ama buna
değer!

S: (L) Arkadayalılar'la ilgili farkına vardığım temel husus; Arkadyalılar'ın Truvalılar'ın düşmanları olmaları
ve Truva Atı'nın yaratıcısının da onlar olması - bu büyük hilenin...Ve Keltler de Truva'dan kaçabilenlerin
torunları olarak düşünülüyorlar. Ve sonrasında Hitler ortaya çıktığında taşıdığı ideallerden biri
Arkadaya'yı yeniden diriltmekti. Almanya yeni Arkadya olacaktı ve 'eskimiş, bozulmuş' medeniyeti
yokedecekti, ki bu da Truva oluyor. Truva 'üç' demektir ve 'ilyum' (kalça kemiği, Truva Kentinin karşılık
gelen Latince terim) ile ilişkilidir. Bu bağlamda, benim sorum: hangisinin aslında önce geldiğidir.
C: İkinci gelen kimdi? [ç.n. Kasyopyalılar burada , Amerika'da çok ünlü bir komedi şovu olan Abbott ve
Costello'nun yine çok ünlü bir diyaloğuna gönderme yapıyorlar]

S: (L) İlk gelen kim, ikinci gelen kim ? Hayır bu konuya girmeyeceğim şimdi! Hızlıca soracak olursam: K__
ve B__ nin başlarına tuhaf olaylar gelmekte. B__ uyku esnasında 'Onlarla' bir savaşıma girişmiş. Dediğine
göre vücudunu hareket ettirebilmek ve uyanabilmek için mücadele etmek zorunda kalmış ve o sırada
birinin ona : savaşmaması gerektiğini çünkü bağıracak gücü bile olmadığını söylediğini duymuş. K__ ona
[B__' ye] bunun kim olduğunu düşündüğünü sormuş ve B__ 'Griler' diye yanıtlamış. K__ o an yarı uyku
durumundaymış ve bir noktada 'buradalar' diye düşündüğünü hatırlıyor ama gözlerini açtığında odada
kimse yokmuş. Şöyle sormuş : 'Bu mümkün müdür ? Bir ölçüde dibe vurduğumuzu hissediyoruz. Bu
hissiyatı hiç sevmiyorum. Biliyorum; bunun kolay olmayacağı söylenmişti ve kesinlikle bu doğrudur. Ama
yine de, Kasyopyalılar bizim durumumuzda kaçırma meydana gelmediğini söyledikleri için, kendi
zihinlerimizin bunları yaratıyor olduğunu düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Öyleyse bu varlıklar
neden şimdi ortaya çıktılar ? Onlar için tehdit oluşturuyor olamayız, bizler anaokulundayız Allah aşkına!'
Çocukları için endişelendiğini de yazmış. Oğlu bir rüyasını anlatmış ve rüyasında bir bebek olduğunu ve
karyolasında yatarken bir hayaletin ona baktığını gördüğünü söylemiş. Bunun bir rüya mı yoksa bir anı
mı olduğunu merak ediyor. K___ bu olayın ona B__ nin çocukluğundaki 'minik hayalet insanları'
hatırlattığını söylüyor. Ve bir yerlerden hayaletlerin çoğu zaman Griler etraftayken oluşan bir perdeleyici
anı olduğunu duymuş. Özellikle asıl sormak istediği konu ise sol kolundaki acı. 'Fazla zamanınızı almak
istemiyorum' diye yazmış.
C: Çok fazla varsayım!! En iyisi açık bir zihinle araştırmalı. Beyaz çerçeveli güzel bir evle ilgili bir şey.

S: (L) Araştırması gereken ipucu bu mu ?


C: "Anaokulu mu??!?" Neden bilinçliliğimizin bu denli sınırlı olduğunu düşünüyoruz ki? Kim layıkıyle
araştırmadan ruh matriksinin içerdiklerini bilebilir ?

S: (L) Dibe vurduğunu hissetmemesi için ona yardımı olabilecek başka bir şey var mı ?
C: Hayır.

S: (L) Son bir soru: Martha Neyman cevap yazmış ve diyor ki : ' Rennes-le-Chateau' nun yalnızca basit bir
gizeme sahip basit bir taşra köyü olduğunu düşünüyorum. Ve ortada ne uzaylılar ne de Dünya'yı kontrol
eden bir komplo var .' Ve bu yüzden bu konuda daha fazla bilgi paylaşamının zahmete değer olmadığını
dünüyor. Tabii ki bu konuda ben de aynı fikirdeyim. Ben kendisine yeni ve muhtemelen meyve verecek
yönleri işaret etmeye çalışmak için çok fazla zaman harcadım ve o ise sadece benim, naif sembollere
yönelik yorumlamaları sebebiyle kendisinin müthiş zeki olduğunu düşünmemi istiyordu. Bu konuda bir
yorumunuz var mı ?
C: Hayır.

S: (L) Tamam, benim sorular bitti. (A) Izgara konusuyla ilgili bir şey sormak istiyorum. 'Kutsal Geometri'
ile ilgili şu kitabı okuyorum, Bruce Cathie ve diğerleri. Bu insanlar bu ızgaraları geometrik şekillerle
çizmişler ve bildiğimiz boylamlardan çok farklı. Bu ızgaranın gerçek geometrisinin nasıl bulunabileceğini
öğrenmek istiyorum. Onların çizdikleri gibi karmaşık bir sistem mi yoksa enlem ve boylamlar kadar basit
mi ? Bu konuda biraz yardım alabilir miyim ?
C: Yanıtları havai fişek tekniği içerisinde ara.

S: (L) Yani bunun patlayıcılar ve havai fişeklerle mi ilişkisi var diyorsunuz ?


C: Her şey kök ile ilişkilidir. Örneğin : yıldırım.

S: (L) Evet, ama bizim sorduğumuz , bir ızgara doğru şekilde nasıl ŞEKİLLENDİRİLİR, inşa edilir!
Uygulanabilir olan özel bir geometrik şekil ve bazı özel lokasyonlar var mıdır ?
C: Hayır, hayır, hayır. Varsayıyorsunuz ve sabırlı olmuyorsunuz.

S: (A) Bu havai fişek tekniği konusunun ne anlam ifade ettiğini anlamıyorum. Bununla birlikte ilk sorum :
bir noktada manyetik ızgara ile ilgili sorular sorduk ve bize ızgara hatlarının 200 millik aralıklarla yerleşmiş
olduğu söylendi ve aynı zaman da bunun bu hatların normal ve değişmez yapısı olduğu...
C: Evet ama onlar temel olanlar. Kutuplarda durum nedir ?

S: (A) Kutuplarda hatlar birbirleriyle birleşir, ve yapısal desen çok daha karmaşık hale gelir sanıyorum.
C: Birleşme.

S: (A) Tamam kutuplarda birleşiyorlar ve muhtemelen içeri doğru giriyorlar.


C: Atmosfer seviyesinde dalgalanım vardır. Çekirdekte temel birleşme olur ve bu da aynı zaman da
sizlerin geçiş kapınız/köprünüzdür.

S: (A) Dünya'nın çekirdeği mi ?


C: Evet.

S: (L) Bu hatlar tek boyutlu çizgiler gibi mi, yoksa bu çizgiler boyunca Dünya'yı kateden düzlemler mi ?
C: İkincisi.

S: (L) Trityum absorbe ederek, biriktiren şu çamur birikintileri bu noktaların lokasyonu konusunda bir
işaret midir ?
C: Yanlış atış, bu arada canım sen "sessiz durma sandalyesindesin".
S: (L) Pardon! (A) Emin olmak için sordum, çünkü biz Rusya'da bu lokasyona doğru yönlendirildiğimizde
ve "manyetik meridyen" tabiri ortaya konulduğunda, ve bizler de sıfır manyetik meridyenin nerede
bulunacağını sorduğumuzda, bize bu noktanın Batı Pasifik Okyanusu'nun 90 Derece doğu meridyeninde
olduğu söylenmişti.
Sonra haritayı kontrol edince gördük ki, bu nokta Batı Pasifik'te değil, Hint Okyanusu'nda bulunuyor. Bu
sadece bir hata mıydı?
C: Hayır, çünkü tüm o sevimli, pırıltılı okyanuslar pek de pahalı olmayan bir gayrimenkul olan sevimli bir
adanın civarında birbirleri ile kesişirler!

S: (A) Şaka yapıyorlar! Sanki çok fazla içmiş gibi davranıyorlar! Bu söylediklerinin ne anlama geldiği
konusunda en ufak bir fikrim yok. [Laura bir atlas getiriyor ve soruda geçen bölgeye incelemeye başlıyor]
(L) Tamam, söylediğiniz anlamdai sevimli, pırıltılı okyanusların çevresinde birbiriyle karıştığı tek ada
Antartika.
C: Evet.

S: (L) Bu anlamda... (A) Tamam, bu bizi Piri Reis haritası hakkındaki soruya getiriyor. Bu haritanın orijinal
kaynağını öğrenmek istiyoruz.
C: Karmaşık, ama haritanın kökenleri M.Ö. 14.000 tarihlerine dayanıyor.

S: (A) Atlantis ?
C: Yakın.

S: (L) Bu harita, Antartika henüz buzla KAPLANMADAN önce mi çizilmişti ?


C: Evet.

S: (L) Kutuplar o zaman farklı bir lokasyonda olduğu için mi Antartika buzlarla kaplı değildi?
C: Hayır.

S: (L) Tüm Gezegen buzla kaplı olmadığı için mi Antartika da buzlu kaplı değildi ?
C: Hayır.

S: (L) Tamamen [bugünkünden] farklı bir lokasyonda olduğu için mi buzlarla kaplı değildi ?
C: Hayır.

S: (L) Neden buzlarla kaplı değildi ? (A) Çünkü iklim daha sıcaktı.
C: Teknolojik olarak sağlanmıştı.

S: (L) Niçin birileri, Gezegen'in geri kalanı kullanıma uygun durumda iken, teknolojik yöntemlerle
Antartika'yı ısıtmak istesinler ki ? Antartika ile ilgili bu denli önemli olan nedir ?
C: Gezegen'in geri kalanı kullanıma uygun durumda mıydı ? Pek öyle sayılmaz.

S: (L) Gezegenin geri kalanı neden yaşamaya uygun değildi ?


C: Buz.

S: (L) Yani Gezegenin geri kalanı buzullarla KAPLIYDI ?


C: Hayır.

S: (L) Burada bir şeyi kaçırıyorum sanırım. (A) Gezegen'in geri kalanının büyük bir bölümü buzlarla
kaplıydı ama hepsi değil.
C: Evet.

S: (L) Peki buzlarla kaplı olmayan bölgeler dururken, neden özellikle Antartika ?
C: Ne ?!?

S: (L) Varmak istediğim nokta şu : Başka bir yerlerde bulunmak daha kolay iken koca bir adanın buzlarını
çözdürmeye çalışmak niye ?
C: Herşeyden önce biz sıranın Ark'ta olduğunu sanıyorduk. Ama madem sordun; hala apaçık değil mi ?
Manyetik güç ızgarası fiziği, Elektro Manyetizmadan yararlanma. Kristaller ve diğerleri. İçerilere doğru
giden patikalar mı arıyorsun ? "Kutuplar" en doğrusunu bilir. [ç.n sanırım Hollow Earth (oyuk, boşluklu
dünya) ve buraya girişlerin kutuplarda gizli olduğu ile ilgili teoriye gönderme yapıyorlar.]

S: (A) Tamam, şimdi eloktro manyetizma konusuna geldik ve benim bir sonraki sorum bununla ilgiliydi.
Whittaker tarafından kaleme alınmış çok eski makaleler var elimde...
C: EM jeneratörleri genelde biz ızgaradan yararlanırlar. Bu alan yaratmak içindir.

S: (A) Bunu söylerken, 'herhangi bir' ızgaradan bahsediyorsunuz, 'O' belirli ızgaradan değil ?
C: Evet. Waffle ızgarası gibi görünüyor.

S: (A) Yani trafolarda kullanılan waffle ızgarası şekilli bir şeyden mi bahsediyoruz?
C: Tamam. Neden ? Tabiatı kopyalamak için. Dünyanın bir dokuma biçimi var ve sizi de böyle
gerçekleştirdi.

S: (A) Dünya'nın ızgarası alanla ilişkili olan hayali bir ızgara, ya da matematiksel bir ızgara. Hayır,
gerçekten varolan bir şey olmalı...
C: Evet.

S: (A) Eğer gerçekten varsa, bir ızgara alanı mı yoksa belirli bir materyalden yapılmış bir ızgara mı, şu
waffle ızgaraları gibi ? Sadece bir alan mı yoksa maddesel mi ?
C: Demir çekilir, hiçbir şeyi kendisine çekmez.

S: (A) Bu ızgaranın maddesel bir ızgara mı, yoksa yalnızca alansal bir ızgara mı olduğunu öğrenmek
istemiştim. Ya da Dünya'nın içinde bununla ilgili maddesel bir şey var mı ?
C: Her ikisi de.

S: (A) Bir ipucu aldık ama bir yanıt alamadık. Orijinal soru Whittaker'ın 1903 tarihli, dalga eşitliklerinin
çözümlemeleri üzerine olan yazıları ile ilgiliydi ve bu da anti-çekim kitapları ve sıfır noktası enerji cihazları
sebebiyle bir servet kazanan Bearden ile bağlantılı. Bir kezinde bizlere bu konuda bir şeyler olduğunu
söylemiştiniz. Bearden Whittaker'ın fikirlerinin BAT [Birleşik Alan Teorisi] için faydalı olduğunu söylüyor.
Kopyalarını edindim ve üzerlerinde çalışıyorum ve oldukça ilginç çalışmalar. Bu üzerine düşmeye değer
bir şey mi yoksa bir başka dikkat dağıtıcı tuzak mı ?
C: Hayır. Buna değerler.

S: (A) Geçtiğimiz günlerde, bir takım tuhaf rastlantılar beni, Assis'le birlikte bazı makaleler yazmış
bulunan Brezilyalı bir adama götürdü ve Assis de Marinov'la bağlantılı, yani bir şekilde çember
tamamlanmış oldu. Rodrigues süperluminal dalgalarla ilgili yazıyor. [ç.n. süperluminal=ışık hızının
üzerinde] Bu konuda epey makalesi var. Ve ayrıca süperluminal dalgaların çok yakında teknolojik olarak
kullanılmaya başlayacağını yazıyor. Bu adam hakkında herhangi özel bir yorumunuz var mı ? Doğru iz
üzerinde mi ?
C: Evet.

S: (A) Peki ya quaternionlara gelirsek ? Quaternionları Lord Hamilton keşfetti ve Bearden; Maxwell'in
kendi eşitliğini bu quaternionlardan yararlanarak ortaya çıkardığını, hatta orijinal notlarının hükümet
tarafından kamuoyundan gizlendiğini ve Maxwell'in bizlere söylenenden çok daha fazlasını bildiğini iddia
ediyor. Bu gerçekten doğru mu ?
C: Evet.

S: (A) Bu quaternionlar kullanışlı mı ?


C: Kısmen ama bazı eksik parçalar var.

S: (A) Elbette. Bugün Whittaker'ın buluşu üzerinde düşündüm ve bunu beşkenar [pentagon] ve
altıkenara [hegzagon] uygulamak geçti aklımdan. Eksik parça bu mu ? Yoksa eksik parça derken başka
bir şeyi mi kastettiniz ?
C: Bahsettiğin geometrik unsurlara uygulamak akıllıca ama başka kayıp parçalar da var.
S: (A) Tamam... Bu gecelik bu kadar. (L) Sırt ağrılarımın bir takım subliminal mesajlarla ilintili olup
olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Hayır.

S: (L) Neden bu kadar feci ağrıyor ?


C: Duruş şeklin.

S: (L) Montmorillonit ve çamura, ve de onlar arasındaki ilişkiye, ne demeli? Bir keresinde minerallerin bir
biçimde sırları deşifre ettiğini söylemiştiniz. [ç.n. Montmorillonit : mikroskopik kristaller formunda çamur
içerisinde bulunan bir tür silikat mineral]
C: Evet.

S: (L) Evet ne ? (A) Ne kadar içmeliyiz ?


C: Hayır.

S: (L) İçmemeli miyiz ?


C: Sen muğlak olursan bizler de muğlak oluruz.

S: (L) Trityumlu ipuçlarının hedefi bu montmorillonit mi ? İşin aslı, trityum bu çamura işaret ediyor. Bu
çamur ise Rhineland'da bulunabilir. Ve, diğer başka yerlerin yanı sıra, kabayonca o topraklarda
yetişmekte. Bu; ipucunun bizi götürmesi gereken yer mi?
C: Soru akıl, ruh ve bedenle ilgilidir ve bundan dolayı ne olduğudur.

S: (L) Peki, anlamaya çalıştığım da; bu montmorilloniti yutmamızın faydalı olup olmayacağı. Bu
akıl/beden/ruh bağlantısına destek olur mu ?
C: Daha önemli olan şey; daha önce kim desteklendi, nasıl ve neden ?

S: (L) Anlamıyorum. Belki de çok yorgun olduğumdan. Ama yeniden deneyeceğim.


C: Denemelisin; çünkü aşikar olan aşikardır.

S: (A) Bu mineral konusunda bir şey öğrenemedik... Daha önce kim desteklendi, nasıl ve neden ... (F) Ben
bunu çözümleyebilirim! (L) Ee hadi başla! (F) Eğer bu çamur Almanya'da bulunuyorsa, bu mineralin bir
çeşit yarar doğuracağına inanıyorsak, belki de birileri antik çağlarda bu çamuru o nedenle
kullanmaktaydı. (L) F__ bu konuda haklı mı ?
C: Evet, haklı.

S: (L) Aklıma şimdi gelen son bir soru: Druidler [ç.n. Kelt büyücüleri, şamanları] neden ökseotunu törensel
bir şekilde keserlerdi ?
C: Hayır, bu şu an için fazla karmaşık. İyi geceler.

S: (L) Tamam, biz de haftaya sorarız. İyi geceler.


12 Aralık 1998

S: (L) Merhaba
C: Merhaba

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Fiberroh

S: (L) Ve nereden bağlantıkuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (L) Başlangıç olarak; astronomi programımızda farkettim ki Kasyopya kelimesinin yazılışı [ç.n. ing.
Cassiopaea] süpernovanın kalıntılarını tanımlarken , yıldız kümesini tanımlarken kullanılan yazılıştan
daha farklı. Ve aslında bu derin uzay nesnesini tanımlamak için kullanılan yazılış biçimi sizin kullandığınız
yazılışa çok benzer. Bu durumun, sizlerin de Kasyopya kelimesi için bu nesnenin yazılışına benzer bir
yazılış biçimi kullanmanızla bir bağlantısı olup olmadığını merak ediyorum.
C: Pek sayılmaz.

S: (L) Hazır telaffuz konusundan söz açmışken, bazen alışagelmedik telaffuzlar YAPIYORSUNUZ. Öte
yandan genelde sizin telaffuzunuz gayet iyidir. Telaffuz yönteminizin modern kullanım kurallarına
uymadığı bu gibi durumlar da göz önüne alınırsa, telaffuzunuzı yönlendiren kurallar nelerdir?
C: Her zaman olduğu gibi, kurallar değil, ipuçları var.

S: (L) Bu cevabınız aynı zaman da 'germain' kelimesini [ç.n. alakalı, ilgili] nasıl telaffuz ettiğinize yönelik
bir referans mı ? "Bu, konuyla ilgisiz" dediğinizde [ing. 'it is not germain' ] normal birisine göre farklı bir
yazılışı tercih ediyorsunuz. [çn. Kelimenin orijinal yazılışı germain olmasına rağmen Kasyopyalılar
germaine şeklinde telaffuz ediyorlar].
C: Bir ipucu olması açısından; bu Fransızca.

S: (L) Şimdi, sizin bana bu konuyu daha fazla araştırmamı işaret etmek için sormuş olduğunuz 'Arkadya
nerededir?' sorusunu referans alarak Tour'lu Gregory'nin 'Frankların Tarihi' isimli kitabını okuyordum.
Şimdi; hakkında ipucu aradığımız Ren boyunca uzanan bölgeyi kolonileştiren Franklar'ın Pannonia denen
bir bölgeden geldiğini söylüyor kitap. Pannonia'yı şöyle bir araştırdım. Bu bölge Doğu Avusturya
içerisinde ve sınırın öbür tarafına, Macaristan' a kadar uzanıyor. Pannonia'da üzüm bağları var. Bu bölge
bağcılık ve şarap yapımı ile ünlenmiş. 4. Yüzyıldan kalan bir belgede 'Pannonia'nın her çeşit hammade,
meyve, hayvan ve ticareti konusunda zengin bir yer' olduğunu söylüyor." Pannonia aynı zamanda
enteresan bir göle ev sahipliği yapıyor. Bu gölün adı : Neusiedl, veya "Yeni Kasaba". Avrupa genelindeki
yegane 'kapalı havza' gölü. En derin noktasında bile en fazla 183 sm derinlikte olan bu göl, devasa ama
sığ ve tatlı bir su birikintisidir. Göl Doğu yakası tarafından bataklıklarla ve çeşitli tuzlu göl ve göletlerle
çevrelenmiştir. Belli ki bu çevre üzüm yetiştiriciliği için, özellikle de 'Eiswein' denilen bir üzüm türü için,
çok avantajlı şartlar sunmaktadır. Bu Esiwein için 'sıvı altından yapılma bir hazine' denmektedir. Oralarda
denmektedir ki; 'Eiswein yetiştirmek şarap üretimi yapan birinin karşılaşacağı nihai zirvedir.' Bu şarabın
yalnızca oldukça küçük bir kısmı üretilmektedir. Etimolojik (kökenbilimsel) açıdan bakarsak, Pannonia
muhtemelen tanrı 'Pan' a itafen verilmiş bir isim ki o da Sylvanus'tan, 'Çoban Kral' dan türemiştir. Şimdi
tüm bu verileri tek bir kaba koyarsak, elimizde çobanlar, sıvı altın diye tanımlanan bir şarap, Neusiedl
denilen bir göl— ve de Arkadya benzeri bir ortam var. Benim, Franklar' ın Rhineland'a gelmezden evvel
yaşadıkları bu topraklarla bağlantılı olan bu terimler ile ilgili yaptığım bu keşiflerin herhangi bir önemi
olup olmadığını söyleyebilir misiniz? Gerçekte Arkadya burası mı?
C: Arkadya Eseniler'den biri için yolların kesişim noktasıdır, Trent'in Aryan olanı.

S: (L) Bunu benim için açabilir misiniz ?


C: Açabiliriz, ama açmayacağız.

S: (L) Bu akşam içtiğimiz birazcık eggnogun [ç.n. eggnog:çırpılmış yumurta ve viskiden yapılan bir tür
alkollü içecek] bir zararı var mı ?
C: Hayır.
S: (L) Pannonia hakkında genel bir yorumda bulunabilir misiniz ? Bu herhangi bir şekilde önemli mi ? Ve
şu Neusiedl gölü.
C: Eiswein: Eisenstadt.

S: (L) Başka yorum var mı ?


C: Hayır.

S: (L) Noelde bastırabilmek için için bu soyağaçlarını hazırlıyordum ve bastırmak için bekliyordum.
Basılmalarını beklerken, şunu merak ettim : şayet birisi şimdiki zamandan başlayıp geriye doğru
araştırırsa en sondaki kişi kim olur ?…İlla ki zaman bazında değil, ama nesil bazında. Soy ağacının
köklerinin KİMİNLE biteceğini merak ettim. Frenk Kral Clovis soy ağacında gelen son kişiydi. Sonra sizin
sıkça kullandığınız 'Cloverdale' terimini merak ettim ve bu terimin Clovis ile ne gibi bir ilişkisi olduğunu?
Bu bağlantı rastlantısal mı yoksa yoksa tesadüf değil mi?
C: Senin tahminin sana ait. Biz 'yönlendirmeyiz.' Daha ziyade harcı veririz, duvar ustaları olan sizlersizniz.
[ç.n. Kasyopyalılar burada duvar ustaları için Mason kelimesini kullanıyorlar]

S: (L) Açıkçası bu yanıtı nasıl anlamalıyım bilemedim! Yani, Masonlar gelmiş geçmiş en kötü niyetli
topluluk olabilir! BRH böyle düşünüyor.
C: Eğer zarfın içerisinde bir anahtar var ise; bu tür yargılar asıl önemli noktayı gözden kaçırmaya sebep
olur.

S: (L) Hazır bu konuya değinmişken, BRH gerçekten bedeninin içerisinde olmaktan nefret ediyor.
Yanlışlıktan ötürü burada bulunduğunu düşünüyor...
C: Saçmalık. Depresyona girmiş, ama bu, yeni bir adım atacaklar için yoldur.

S: (L) Yani o yeni bir adım atma sürecinde. Neyse, sorusu şuydu –ve bu konuda çok yılgındı- ve bence bu
soru iyi bir noktaya değiniyor : eğer çok sayıda enkarnasyonumuz var ise ve ayrıca herşey derslerden
ibaret ise neden onları [geçmiş yaşantıları] hatırlamıyoruz ? Neden görünüşe göre sürekli baştan
başlıyoruz ? Bu unutmanın sebebi nedir ? Bu bilinçli unutuş sebebiyle bir yaşamdan bir sonrakine
yolculuk etme yeteneğimizi mi kaybediyoruz ? Neden önceki yaşamlarımızı hatırlayamıyoruz ?
C: Hatırlıyorsunuz, bilinçaltı seviyesinde. Ve bu seviye de derslerden dengelenmeyi çıkarmanızın en
gerekli olduğu yerdir!

S: (L) Unutmanın başka herhangi bir sebebi var mı ?


C: DNA iplikçiğinizin planlanışı.

S: (L) Tamam. Internette bir makale buldum, Sir Laurence Gardiner, KT vs. tarafından kaleme alınmış
'İsa'nın Gizli Tarihi ve Kutsal Kâse' isimli bir makale. Aynı kişi, Ranch'da (Yelm, Washington) verdiği
derslerden alıntılanarak oluşturulan, 'Kutsal Kase'nin Soy Ağacı' adlı kitabın da yazarı.
Bu kişi, söylediğine göre; 33 adet Kraliyet Ailesine soy-ağacı uzmanı (genelogist) olarak atanmış. Bu
ailelerin ana hatları ile genel olarak bildkleri, ama derinlemesine bilgi sahibi olmadıkları detaylar için,
yazılı kronolojik kayıtları toplayıp bir araya getirmiş. Ona göre İsa evlenmişti ve aslında varisleri vardı. Ve
bu bilgi, İskoçya Kraliçesi Mary'nin ve İngiltere Kralı II. James'in basılmış çalışmalarında tartışılmaktadır.
O diyor ki; 'Soy ağacı çıkarma işine farklı ailelerden farklı komisyonlar oluşturarak başladım. Zamanla bu
farklı soy çizgileri birbiriyle kesişmeye başladı. Bu durum giderek daha belirgin bir hal almaya başladı.
Ancak çok uzun zaman aldı: çünkü soy-çizgisi çıkarma işi geriye doğru giderek yapılır. Ve sonuçta ortaya
çıkan şey şuydu; geniş bir taban kenarı olan ve bu tabanda çok sayıda ailenin bulunduğu bir üçgendeki
gibi tüm soy çizgileri tek bir noktada birleşiyordu.
Aniden bu tepe noktanın ne olduğunu anladım ve "vay be!" dedim.
"Orada ne bulduğumu anladınız mı?" diye sordum.
Diğerleri dedi ki: "Ee tabii, işte falanın babası filanmış."
Ben dedim ki: "Oh, hayır, hayır. Bulduğum şey; tüm bu aileleri birleştiren bu tepe noktasının Yahuda'nın
1. Yüzyıl'daki kabilesine dayandığı."
Ama gene de onlar dedi ki: "Biz bunları zaten biliyoruz. Bizim senden yapmanı istediğimiz şey, vesaire
vesaire."
Böylece , dediğine göre, Milattan Sonra 37 yılına kadar gerilere giden Kelt Kilise kayıtlarına erişme imkanı
buldu. Bu belgeler bizzat Tapınak Şövalyeleri tarafından 1128 yılında Avrupa'dan getirilmişti. Hatta bu
uğurda Kilise Örgütü ile de karşı karşıya geldiler. Neticede bu durum Kiliseyi epey korkutmuştu, çünkü
bunlar kan bağlarından ve soy ağaçlarından bahseden son derece önemli belgelerdi. Vesaire, vesaire.
Devam etmeden önce bir kez daha vurgulamalıyım ki, bu adamın dediğine göre tüm bu soy çizgileri
Yahuda'nın soyuna değin varmakta. Gerçekten de, Avrupalı Soylu Aileleri Yahuda'nın soyuyla kan bağına
sokan bu türden soy çizgileri yazılmış mıdır?
C: Belki, bir yerlerde.

S: (L) Peki İsa'nın soyu da Yahuda kabilesine mi dayanıyor ?


C: Bu gerçekten önemli mi ?

S: (L) Bilmiyorum. Sonraki sorular için bir temel inşa ediyorum.


C: Temel inşa etmene gerek yok.

S: (L) Başka bir ifadeyle, bence bu adam bu konunun üzerine daha yoğun bir sis perdesi örtüyor. Bence
duman üflüyor konunun üzerine.
C: Tamam.

S: (L) Tamam derken; konunun üzerine duman üflemesi konusundaki fikrimi onaylıyor musunuz ?
C: Belki.

S: (L) Bana öyle geliyor ki; eğer söyledikleri doğru olsaydı, bunları açığa çıkarmasına kesinlikle izin
verilmezdi. Bunlar, Rennes-le-Chateau konusunda söylenenlere dayanıyor ve birleşiyor, ve hatta sis daha
fazla onun hikayesinde var. Her neyse, M__'in birtakım soruları var. (M) Rennes-le-Chateau üzerindeki
o yerin bir pencere olduğunu söylemiştiniz. Pencere ne anlama geliyor? (L) Şimdi fark ettim ki; hepimiz
pencerenin ne anlama geldiğini bildiğimizi varsaydık, ama asla onunla ilgili açık bir tanımlama istemedik.
Bize bir 'pencere' nedir, anlatır mısınız?
C: Izgaranın, enerji noktaları aracılığıyla alternatif durumlara açılan yakınsama (birleşim) yeri.

S: (L) Pencereler geriye ve ileriye geçişe olanak sağlayan noktalar mı ? Gerçeklik düzlemleri arasında
hareket ederken ?
C: Bu mümkün.

S: (L) Bir pencerenin , bir 'kapı'dan [ç.n. portal] farkı nedir ?


C: Pencereler açıktır, kapılar inşa edilmiştir.

S: (L) Bir pencere doğal olarak ortaya çıkan bir kapı [portal] mı ?
C: Yakın.

S: (L) Bir pencere sürekli açık mıdır, yoksa farklı sebeplerden açılır ve kapanır mı ?
C: İkinci söylediğine daha yakın.

S: (L) Ne zaman açılıp kapanacağını belirleyen şey nedir ?


C: Frekans.

S: (L) Neyin frekansı ?


C: Enerji örgüsünün.

S: (L) Bölgenin kendi frekans örgüsü mü, yoksa kişilerin mi, yoksa hatta o bölgeyle etkileşim içerisinde
olan kişilerin mi ?
C: İlki.

S: (L) İlgili bölgenin frekansının değişimini sağlayan nedir ?


C: Elektromanyetik darbe (pulsar, itki).

S: (L) Bu elektromanyetik darbenin kaynağı nedir ?


C: Dönüşümle elde edilebilirler.
S: (L) Neyden dönüştürülürler ?
C: Çevrimiçi değilsin.

S: (L) Ne ?
C: Varsayımların yolunu kaybetmene sebep oluyor.

S: (L) 'EM darbeleri dönüşümle elde edilebilirler' derken kastettiğiniz anlam nedir ?
C: Bu makineli tüfek ateşi türünden soruları yanıtlamayacağız; çünkü onlar öğrenmenizin önünü kesiyor.

S: (L) Geçtiğimiz haftaki celsede, havai fişek tekniği üzerine araştırma yapmamızı önermenizin ardında
yatan ipucunun, Gezegen üzerinde en fazla hangi noktalara yıldırım düştüğünü bulmak ve bu noktaların
da Izgaranın odak noktaları olabileceği gibi bir tahminde bulundum. Bu izini sürmeye değer bir düşünce
mi ?
C: İçlerinden biri.

S: (L) Bize bu 'havai fişek tekniği' ni araştırma öneriniz hakkında daha fazla ipucu verebilir misiniz, çünkü
bütün hafta boyunca bu konudan bir şeyler yakalama konusunda başarısız olduk. Şu ana dek bu konuda
aldığımız yol pek işe yarar sonuçlar getirmedi.
C: Ama getirecek. Roma bir günde inşa edilmedi, yüksek bilgi seviyeniz de bir günde inşa edilmez.

S: (L) Geçen hafta, size, Rennes-le-Chateau kilisesindeki çarmıha gerilme ikonlarının belirli bir önemi olup
olmadığını ya da bir ipucu gizleyip gizlemediklerini sorduğumda, bana yanıt olarak, 'bazıları, ama bunlar
altın yaldızla kaplanmışlar' demiştiniz. M__ in bunun ne anlama gelebileceği konusundaki tahminleri : 1.
Altınla kaplanmış olma, 2. Dikkat çekici ama yanıltıcı bir görünüm verme 3. lonca kelimesi, yani o cemiyet
anlamında [ç.n. altınla kaplanmış kelimesinin ing. karşılığı gilded, muhtemelen aynı kökten gelen lonca
kelimesi de guild]. M__ bunlardan hangisini kastettiğinizi soruyor.
C: 2.

S: (L) Tamamdır, sonra yine şu kovansı kulübeler hakkında bir şey sormuş. Bunların konuyla alakasız
olduğunu söylemiştiniz ve zaten bunun üzerinde de durmuştuk ama, M__ şöyle yazmış : " Bu kulübeler
gerçekten bal üretimi için mi kullanılıyordu, bu mantıklı gelmiyor bana. Bunlar bahsettikleri kırsal kesim
toplulukları tarafından 19. YY'da mı inşa edildi, yoksa sadece onları kullandılar mı ? Çünkü bunlardan
bazılarının içi tamamıyla kayalarla doldurulmuş?"
C: Bu noktada kristaller önem kazanıyor.

S: (L) Neden bu noktada kristaller önem kazanıyor ?


C: Görmek için bak.

S: (L) Şöyle soruyor; o bölgede pencerenin kullanımını kolaylaştırmak için gömülmüş teknolojiler var mı
?
C: Buna ihtiyaç yok.

S: (L) Yine sormuş : BİZLER de bunu kullanabilir miydik ?


C: Bu sizi tahrip ederdi.

S: (L) EM ızgaranın neden bu kadar önemli olduğunu soruyor.


C: 1954 Tarihli, Fransa da UFO ların görüldüğü yerlerle ilgili harita çalışmasına bak. (Bu sırada BRH arıyor
ve telefon aracılığıyla celseye katılıyor)

S: (BRH) Bir kaç yıl önce konuştuğum belirli bir Kasyopyalı'dan çok etkilenip, ilham almıştım. Özellikle
O'nunla konuşmaya devam etmem mümkün mü acaba...mümkün müdür bu ?
C: Elbette, hepimiz bir ve aynı olsak da, bak hala ayrı ayrı bireyleriz.

S: (BRH) Biliyordum!!! Merhaba eski dost!! (L) Bunu yapabiliyor olduğunuzu hiç düşünmemiştim!
C: Merhaba D__! Ha ha, kandırdık seni!
S: (BRH) Daha önce sizin bana söylediğiniz ve hayatımda büyük bir değişime yol açan şey, "Bizler, aslında
sürekli omzunuza dadanan o küçük şeyin aslında, bir gün tüm cevaplanmamış sorularınızı bir katı bütün
haline getirecek yapıştırıcı olduğunu görüyoruz" Bu beni çok derinden sarstı, ve nereden ve nasıl
başlayacağımı bilemiyorum.
C: Ruh birleştirir.

S: (BRH) Bu ruh bağlantıları nelerdir ?


C: Biz şu "Ruh Eşi" kavramını kullanmaktan biraz çekiniyoruz, çünkü sizin kültürünüz bunun anlamını
romantik bir anlama dönüştürecek şekilde çarpıttı. Bununla birlikte, bu durumda da olduğu gibi , hâlâ
özünü muhafaza eder [ç.n. Ruh eşi terimi]; "öğrenci aşkın birincil anlamını öğretmenden öğrenir".

S: (BRH) Öğrenci kim öğretmen kim ?


C: Sence kim ?

S: (BRH) Ruh bağlantılarından ve geçmiş yaşamlardan bahsettiniz, bu bilginin izini nasıl takip edeceğime
dair en ufak bir fikrim dahi yok ve umarım bana hipnozu önermezsiniz...
C: Böyle bir takip gerekli değil, yanıtlar gerektiğinde kendilerini açığa çıkaracaklar.

S: (BRH) Çok teşekkür ederim eski dost, fakar kendi kişisel sorularımla daha fazla zaman almak
istemiyorum...
C: Zamanımızı almak mı ? Dert etme, saat bozulmuş ve bir türlü tamirci kişiyle temas kurmayı
başaramadık veya bizim bulunduğumuz yere göre söylersek, tamirci 6. Yoğunluk ışık varlığıyla!

S: (L) Bu noktada, BRH ye söylemek istediğiniz ve onun aklına gelmemiş ya da sormamış olduğu bi rşey
var mı ?
C: Palomar ? Ne verir ? [ç.n. Palomar dağı]

S: (BRH) Buna inanamıyorum! Az önce bu konudan bahsetmek istemiştim ve artık çok geç demiştim...
bu öneriyi yıllar önce dile getirmişlerdi. [ç.n 25 Mayıs 96 tarihli celse] Ve ben de fırsat kapısının
kapandığını düşünmüştüm... Palomar ı gözetlemeye başlamak için artık çok mu geç ?
C: Hiç bir zaman çok geç değildir, ama biz bunu daha önce önermiştik.

S: (L) Gidip gözetleme altına almak tek yol mu ? Başka ipuçlarını takip edemez mi ?
C: Orada yassı bir kaya var, yolun kenarında, parmaklıkların hemen dışında. Bizim bildiğimize göre
Gözlemevi'nin [rasathane] 1.3 km aşağısında kalıyor. Arabayla tırmanmaya ve park etmeye pek elverişli
değil, ama yeterince istekli olunursa bir yolu var. Sana gidilecek yol için bir çeşit işaret direği olacak olan
Ardıç ağacını bul. [bu noktada bilmediğimiz bir sebepten dolayı, teyp KAYDETMEMİŞ, böylece sorular
yeniden yapılandırıldı]

S: (BRH) Cerrahi müdaheleyle sırtımdan çıkarılan ve bir 'trink' sesiyle ameliyat tablasına konulan şu şey
hakkında ne diyeceksiniz ?
C: Silikon temelli.

S: (BRH) Ama aynı çıkıntı neredeyse hemen yeniden belirdi.


C: Yenisi konuldu.

S: (BRH) Kim tarafından yenisi konuldu ?


C: Telsizi kullananlar kimlerse, onlar tarafından.

S: (BRH) Bunun bir implant olduğunu mu söylüyorsunuz ?


C: Evet. Böyle şeyler iş ortamında da gerçekleşebilir, bir "iş arkadaşı" tarafından da yerleştirilmiş olabilir.

S: (BRH) Şu andaki işim hakkında bir şeyler merak ediyorum da...


C: Ortam genel olarak negatif.

S: (BRH) Daha az saat boyunca çalışacağım bir iş ayarlamayı düşünüyorum ki böylece bir kitap yazmaya
vaktim olabilsin...
C: Bunun yanıtını bulmak için kalp çakranı kullan. Üzgünüz, ama artık gitmek zorundayız. Hoşçakalın.
19 Aralık 1998

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: Bu gece kimle birlikteyiz?


C: Tima.

S: Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: Kısa olacağını düşündüğüm için, Ark başlamadan önce iki soru sormak istiyorum. İlki, oğlumun nesi
var? Neden zorbaca davranıyor?
C: Pek çok neden var.

S: Bu konuda etkili ve barışçıl bir biçimde yapılacak bir şeyler var mı?
C: Bir dereceye kadar.

S: Daha önceden konuştuklarımız arasında izlenebilecek en iyi yol hangisi?


C: Eşit seviye.

S: Onunla konuşmak mı? Onunla eşit seviyede iletişim kurmak mı?


C: Neden olmasın?

S: Bu davranışın ardındaki nedenlerin bir özetini vermeniz mümkün mü? Ark'ı mı kıskanıyor? Bir saldırı
portalı mı? Babasının etkisini mi yansıtıyor? Yoksa hepsi mi?
C: 1 veya 3'ten ziyade 2'ncisi.

S: Yani bizi karmaşaya itmek, misyonu yavaşlatmak, durdurmak veya yolundan saptırmak için
"kullanılmakta" olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Evet. İşin içinde fizyolojik bileşenler de var.

S: Nedir bu fizyolojik bileşenler?


C: Hormonal.

S: Fizyolojik boyut ile ilgili yapılabilecek bir şey var mı; çay, bitki veya başka türden bir takviye? Sorunlarını
biraz da olsa azaltacak bir şey?
C: Pek mantıklı olmaz. Daha fazla madde deneylerine neden olabilir.

S: Ne tür madde deneyleri?


C: Bunları uyuşturucu olarak biliyorsunuz.

S: Neden çay ya da bitkisel karışım o tür uyuşturucu deneylerine yol açsın?


C: "Hassas aşamadaki" birini, yanıtların fiziksel çözümlerde olduğuna inanmaya sevk eder.

S: Şu halde kendimizi onunla eşit seviyeye getirmemiz gerekiyor ve onun da ruhsal ve akli kontrolünü
eline alması gerekiyor, doğru mu?
C: Yakın.

S: Beni doğruya biraz daha yaklaştırır mısınız?


C: Burada Karma ile ilgili bazı durumların da olduğunu bilmen gerekiyor. Baş edilmesi gereken bazı
zorluklar var.

S: Bize bu karmik etkileşimin yapısından bahsedebilir misiniz?


C: Hayır.

S: Karma benimle oğlum arasında mı, yoksa Ark'la oğlum arasında mı?
C: Daha çok senin için.

S: Harika! Tam ihtiyacım olan şey! (A) "Daha fazla madde deneyi" ne anlama geliyor? Deney yapıyor mu?
C: Yaptı.

S: (L) Bana denediğini ama sevmediğini söylemişti. Gerçeği mi söylüyordu?


C: Tam olarak değil. Önceleri biraz saftın. Çocuklarının seni kandırmaya çalışmadıklarını düşünmen saflık
olur. Bu onlar için neredeyse bir politika meselesi. Bundan neden şüphe edesin?

S: Aslında onlarla konuşmalarıma çok dikkat etmem, onlara birşeyleri açıklamam, açık olmam,
paylaşmam, farkında oldukları fedakarlıklar ve çekilen acılardan sonra böyle birşeye maruz kalmayı pek
beklemiyordum. Sanırım burada bir ilüzyonun içinde yaşıyorum.
C: Bundan çok daha karışık. En açık ve sevgili dolu ortamlarda bile Karma ağlarını örer. Durumla ilgili
enerjilerin tümüne aşina olunmadıkça kimsenin kaderini kontrol etmek mümkün değildir. 3. yoğunlukta
tüm araçlara sahip değilsiniz. Bu araçlar daha yüksek bir anlayıştan doğar. Sizinki, yağmurlukla duş
almaya yakın birşey.

S: Demek daha yüksek bilgi ve de o enerjilerle ilgili olarak yapmamız gereken işler var. Bu konuda biraz
rehberlikte bulunmanız mümkün mü?
C: Rehberliği biliyorsun veya erişimin var. Pratiğin tutkulu, duygusal ortamında bunu sıkça unutuyor veya
ihmal ediyorsun!

S: Şu anda oğlumla veya çocuklarımın tümüyle ilgilenme konusunda söyleyebileceğiniz bir bilgelik sözü
var mı?
C: Merdiveninin en alt basamağında, kilo vermek özgüveni arttıracak ve darbenin şiddetini biraz
azalacaktır.

S: Ne darbesinden bahsediyorsunuz?
C: Sence?

S: J___ darbe mi aldı?


C: Hayır.

S: Benden mi bahsediyorsunuz?
C: Aşağı yukarı. Bu darbe, üçüncü yoğunluktakilerin en iyi hazırlanmış planlarının işe yaramadığını
görmeleri için.

S: Yani çocuklarım için hazırladığım bazı ya da tüm planlarımın çöpe atılması gerektiğini ve bu konuyu
tamamen unutmam gerektiğini mi söylüyorsunuz?
C: Hayır, elbette değil!! Ama "senin planların", onların ruhlarının kendi planları olabileceği gerçeğini göz
ardı ediyor.

S: Demek yapabileceğim en iyi şey durumu elimden geldiğince idare etmek. Ardından kendi yollarını
kendileri çizecekler...
C: Daha yakın.

S: Yani planlarımı evden ayrılacakları güne göre yapmam gerekiyor. Bu noktaya neredeyse ulaşmak
üzereyim. Onların hayatını şekillendirmeye çalışmayı bıraktım... (F) Evet, ama biliyorsun, çocuğu olan
herkes bu yollardan geçiyor. Ne kadar çok çocuğun varsa o kadar çok geçiyorsun. (L) Bazı ebeveynler
sürekli herşeyi kontrol etmeye çalışıyor. Bu bitmeyen, faydasız bir mücadele. Bunu yapmayacağım.
Nerede stratejik bir geri çekilmenin gerekli olduğunu görebiliyorum. (F) Çocukları için arzuladıklarının
tamamen gerçekleşmesini sağlayan bir ebeveyn ne gördüm, ne duydum. (L) Bu konuda başka birşey?
C: Hayır.

S: İkinci sorum çok daha hızlı ve basit olacak SANIRIM. 4. yoğunlukta fizikselliğin değişken olduğunu
söylemiştiniz. Kertişlerin mühendislik yoluyla bu yoğunluk geçişi sırasında içine girmek üzere kendilerine
yeni bedenler hazırladıklarını da söylemiştiniz. Fizikselliğin değişken olduğu koşullarda neden kendilerine
yeni bedenler üretmeleri gerekiyor? Hatta Kertişler neden Kertiş?
C: Çok fazla soru.

S: Neden kertenkeleye benziyorlar?


C: Benzemiyorlar.

S: Peki neden onlara Kertenkele Varlıkları diyoruz? Bu ismi SİZ verdiniz!


C: Sizin aşinalığınıza göre etiketliyoruz. "Drakomonoit" deseydik neyi referans alacaktınız?

S: Peki GERÇETE neye benziyorlar?


C: İhtiyaç duyduğun biçimde tahmin edebilirsin.

S: Dik duran timsahlara benzediklerini, bazı hümanoit özellikleri olduğunu, boylarının 1.80 – 2 buçuk
metre arası olduğunu söylemiştiniz.
C: Evet.

S: Peki neden öyle görünüyorlar?


C: Biyoloji.

S: 4. Yoğunlukta biyoloji var mı?


C: Evet.

S: Peki fiziksellik değişken değil mi?


C: Evet, ama burada varsaydığın nedir?

S: Ne varsaydığımı bilmiyorum. Ama sanırım, değişken bir durum olduğuna göre çok kolay bir şekilde
başka bir biyolojiye de sahip olabilirler. Doğru değil mi?
C: Hayır.

S: Başka birşey olarak görünebiliyorlar mı? Fizikselliklerini değiştirebiliyorlar mı?


C: Geçici olarak.

S: "Geçici" derken tam olarak neyi kastediyorsunuz? "Geçici" zamansal birşey.


C: Yoğunluklar konusunda tek başına en önemli faktörün farkındalık seviyesi olduğunu açıklamıştık.

S: Farkındalık seviyesi. Peki bunun, onların geçici olarak fiziksel görünümlerini değiştirebilme yetenekleri
ile ne gibi bir ilgisi var? BİZİM farkındalığımızı kontrol edebilmeleri bakımından mı?
C: Daha yakın. Herşeyin, tekrar ediyoruz, herşeyin bir ilüzyon olduğunun farkında değil misiniz hala?!?

S: Bir seviyede evet. Ancak hala şunu soruyorum; neden bizim içinde bulunduğumuz ilüzyonda veya
onların içinde bulunduğu ilüzyonda... (A) Bir yandan her şeyin ilüzyon olduğunu söylüyorlar, bir yandan
da ruh ve maddenin var olduğunu söylüyorlar. Bunlar da mı ilüzyon?
C: Evet.

S: (A) Tanrı da mı ilüzyon?


C: Evet.

S: (A) Kimin için?


C: 7. Seviyede olmayanlar için. Öğrenişiniz doğal olarak deneyimlerinizi belirliyor. Birşeye ihtiyacınızın
olmadığı bir duruma ulaştığınızda doğal bir şekilde bunu aşacaksınız. Fakat kavrayışın bir fonksiyonu
olarak bu kavramı kullanmaya devam edersiniz.

S: Demek ben de bir ilüzyonum! Ve kavrayış da bir ilüzyon! (L) Soruma dönersek: Kertişleri KERTİŞ olarak
kim yarattı?
C: Her şey gerçektir, dolayısıyla ilüzyon gerçektir.
S: (L) Her şey ilüzyonsa, bu ilüzyon nereden çıkıyor ve nereye çıkıyor?
C: Bilinciniz.

S: (L) Bu bilinç nereden çıktı?


C: Bilinç mutlaktır, merkezi noktadır.

S: (L) Merkezlendiği yer neresi?


C: Erişim dahilinde.

S: (L) Erişim nedir?


C: Enerjiye yol açan istem.

S: (L) Bu enerji neyden yapılma?


C: Bilinç.

S: (L) Bu bilincin var olmadığı bir zaman oldu mu hiç?


C: Hayır, ama zaman hiç olmadı.

S: (L) Bilinci tüm bu ilüzyonları hayal etmeye iten neden neydi?


C: Denge ihtiyacı. Enerji bir boşluk içinde var olamaz, bu nedenle (nabız gibi) atması gerekir. Dalgaların
varlığı da bundan kaynaklanıyor.

S: (L) Demek tüm ilüzyonların yaratılma nedeni denge ihtiyacıydı. Bu da dengesizliği akla getiriyor;
boşluğun içinde dengesizliğin olduğunu...
C: Hayır.

S: (L) Denge ihtiyacının arkasındaki neden nedir?


C: Tam olarak ihtiyaç değil, sadece doğal bir işlev.

S: (L) Nabızsal atma olduğunda dalga var oluyor ve dalga da zamanı ima ediyor.
C: 3. yoğunluk ilüzyonunuzun düğüm noktası da burası. Neden atışın herhangi bir parçasının diğer tüm
parçalarla eşzamanlı olarak meydana gelmediğini varsayasınız? Parçalardan herhangi biri (herhangi
birşey) olduğunda, tümü olur. Zaman ilüzyonunu tamamen terk edene kadar ilerleme
kaydetmeyeceksiniz.

S: (L) Soruma dönecek olursak…


C: Hayır, kabul edilebilir bir yanıtlar dizisi varsaydığın sürece sorun yanıtlanamaz.

S: (L) Benim sorularım bitti o zaman. (A) Bu zamanla ilgili bir soru… [Kahkaha] Zamanın ilüzyon olduğunu
söylediniz ama aynı zamanda zamanı kapsayan pek çok şey söylediniz ve ben de bu zaman hakkında
sormak istiyorum. Zamanın 4. boyut olarak kabul edilip edilemeyeceğini sormuştum. Siz de zamanı 5.
boyuttan doğan birşey olarak düşünmemi önermiştiniz. Bu şaka mıydı, yoksa ciddi bir şekilde
düşünmemi istediğiniz birşey mi?
C: Ciddi.

S: (A) Tamam. Başka bir noktada, gravitonlardan bahsederken, önce gravitonların başlı başına birşey
olarak mevcut olmadığını, "graviton"un bir zaman boşluğu içindeki bir elektron olduğunu söylemiştiniz.
C: Evet.

S: (A) "Graviton" diye birşey yok derken, bunu bazı fizikçilerin ima ettiği şekliyle, kelimenin normal
anlamıyla mı kastetmiştiniz?
C: Evet, daha yakın.

S: (A) Çok iyi tasarlanmış bir Birleşik Alan Teorisi'nde, "graviton" diyebileceğimiz birşey için yer var ve bu
şey bir elektrondan veya elektrona benzer bir kaynaktan geliyor, ama bir zaman boşluğu içinde. O
noktada zamanı tıpkı diğer alanlar gibi bir alan olarak düşünmeye başladım. Bu alanın 5. boyutla bir ilgisi
var. Zamanın nasıl beşinci boyuttan gelebileceği ve bir zaman boşluğunun ne anlama geldiğiyle ilgili bir
hipotezim var. Buna göre, zaman boşluğu olduğunda zaman yok.
C: Evet.

S: (A) Tamam, konulardan biri buydu. Bir başka noktada, beşgenler ve altıgenler hakkında konuşuyorduk.
Beşgenlerle ilgili bir matematik formülü yazdım, bir beşgen sembolü. Sonra işaretler meselesi geldi. Beş
tane işarete ihtiyacımız vardı. Size 4 artı ve 1 eksi mi, yoksa 3 artı ve 2 eksi mi gerektiğini sordum. Yanıt,
bir beşgende 3 artı ve 2 eksi olması gerektiğiydi. Peki ya altıgen? 3 artı ve 3 eksi mi, yoksa 4 artı ve 2 eksi
mi?
C: 4 ve 2.

S: (A) Benim umduğum da buydu ama burada beşgenle ilişkili bir uyuşmazlık görüyorum. Çünkü beş
boyuttan başladığımda, 1 artı ve 1 eksiden bir zaman alanı gibi birşey oluşturmaya çalışıyorum ve 1 boyut
kullanıyorum; tıpkı bu beş boyutlu alandaki bir ışık boyutu gibi. Ama ortaya çıkan şey 2 artı ve 1 eksi
oluyor ve bu da fizikte bildiğimiz hiçbir şeyle uyuşmuyor. Yani, 3 artı ve 2 eksi ile ekstra bir alan olarak
zaman alanını oluşturma gerekliliği arasında bir çelişkiyle karşılaşıyorum. Ne yapmam gerektiğini
bilmiyorum. Ne yapmalıyım?
C: Zaman beşinci boyuttan "doğuyor" dediğimizde, bu ne gibi ilginç olasılıklar ortaya koyar?

S: (A) Bir zaman biçimi diyebileceğimiz birşey elde etmiş olursun ve zaman formu bazen diğer herhangi
bir fiziksel alan gibidir. Elbette, matematiksel olarak modelleyebileceğim farklı olasılıklar doğuyor: zaman
formu, zaman boşluğu, farklı zamanlar, zaman döngüleri ve başka şeyler. Kaluza-Klein'a benzer birşey
kullanmak koşuluyla, elde edebileceğim çeşitli ilginç olasılıklar var. Birşeyi kaçırdım mı?
C: Birşeyi kaçırmıyorsun, sadece henüz o birşeyi bulmadın.

S: (A) Nedir bu birşey?


C: Tetrahedron (dörtyüzey, üçgen piramit. ç.n.).

S: (A) Tamam. Belirli bir noktada 3 boyutlu matristen bahsediyorduk; 12x12x12. Bu 12 rakamının
nereden geldiğini merak ediyordum. Bu 12'nin 2x6 olduğunu ve altıgenlere bakmam gerektiğini
düşündüm. Altıgen altı boyutu temsil ediyor; 4 artı ve 2 eksi. Buna altı boyutu temsil eden 6 enerjiyi
eklediğimde 12 boyut oluyor ve bu durumda 12 rakamı da bununla ilişkili. Doğru mu?
C: Evet.

S: (A) Şimdi, bunların hepsi çekimle bir şekilde bağlantılı ve siz bir noktada, bu çekim/antiçekim
meselesinin sadece yol olduğunu, asıl amacın daha yüksek bilgiye erişmek olduğunu söylediniz. Bu
yüksek bilgi nedir? Ne tür yüksek bilgi?
C: Oraya giden yoldasın.

S: (A) Ruggerio Santilli hakkında sormak istediklerim var. Burada kendi terminolojisiyle sizinle
konuşmuştu. Siz de onun terminolojisinin bir kısmını kullanarak yanıtlar verdiniz. Pek çok kez onun
çalışmalarını anlamaya çalıştım ama bir türlü anlayamıyorum. Bu bendeki bir sorunla mı ilgili?
C: Hayır.

S: (A) Bu konuda ne yapmalıyım? Onun tüm makalelerini topladım ve gerçekten bunları okuyup anlamak
istiyorum. Ama ne zaman başlasam durmam gerekiyor, çünkü anlamıyorum. Tanımsız terimler
kullanıyor.
C: Tanımlanmamış terimler ince ayarlama ile şekillenir. Ruggerio Santilli fizik alanında geleneksel
kabullerden uzaklaştığı için aykırı biri olarak kabul ediliyor. Onun araştırmalarını yönlendiren şey
hayalleri. Ama bu çok da kötü birşey değil. Bu, bilinçli zihni, sizin yoğunluk seviyenizde çok yüceltilen
hapishanelerden arındırır. En iyisi hayalcinin çalışmalarına severek ince ayarda yaklaşmaktır, böylece bu
çalışmalara geleneksel kabuller dünyasında bir somutluk kazandırılabilir. (ç.n.: ince ayar / fine tuning;
ideal algılama seviyesi için dikkatle ayarlama veya ele alma).

S: (L) Bir hayalcinin çalışmalarına severek ince ayarda nasıl yaklaşılır? (A) Önemli olan bu değil.
Matematikle yazıyor ama yazdığı şey matematik değil. Kullandığı terimleri tanımlayamıyor. Ne kendisi
ne de onun için yazan arkadaşı. O halde bu matematik değil, hayal. Rüya okumayı severim ama konu
formüle dayalı bir matematik makalesi olduğunda... (L) O halde sıradaki soru, bunun nasıl matematiğe
çevrileceği...
C: Ustalık içeriyor ama uyumsuz matematik birimlerinin çıkarılması ve yeniden düzenlenmesi şeklinde
bir sabır gerektiriyor.

S: (A) Değişken birimleri kullanmak gibi bir takıntısı var… izo-birimleri… Çekim hakkındaki fikirleri bazı
Rus fizikçilerinin bakış açısıyla benzeşiyor. Ona göre mekan-zaman düz. Bu Einstein'ın eğri mekan-zaman
kavramıyla uyuşmuyor. Ve bir de solucan delikleri ve türlü topografik özellikler var. Ancak Santilli'ye göre
makan-zaman, zamana sahip düz bir mekan. Bu konuda haklı mı?
C: Düz olan eğilemez mi?

S: (A) Eğer birşey düzse, onda delik veya bir solucan deliği olamaz. Düzse düzdür. Başka bir delikle
bağlantılı bir deliği olamaz.
C: Ya "delik" düz eğrinin düzlemine dik değil de paralelse?

S: (A) Einstein'ın çekim teorisi ve kozmolojisinde evrenin kapalı olduğu söyleniyor, dolayısıyla evren küre
biçiminde bir yüzeye sahip olarak görünüyor....
C: Bunda sadece tek bir evrenin varlığı kabul ediliyor. Farklı nitelikte başka evrenlerle bağlantı
kurulmuyor ve Einstein'ın teorisindeki hata da burada yatıyor. Fakat Einstein'ın Birleşik Alanlar
Teorisi'nin bilinen pek çok geçerlilikleri var. Neden bu yolu izledi bir kere? Bu, hipotezleri arasında bir
birleştirme amacına yönelikti. Bu birleştirme gizlice yapıldı.

S: (A) Tamam. Yani şimdi bir maddi dünya var ve bir de spiritüel dünya ve matematik de bu iki dünya
arasında köprü kurmamıza yardım ediyor. Materyal dünyayı, alanları, parçacıkları, dalgaları, kuantum
dalgalarını matematikle nasıl tanımlayacağımı biliyorum. Ama diğer kısmı, ruhsal kısmı tanımlamak için
gerekli matematiksel kavramları bilmek istiyorum. Şu anda bu ruhsal kısım hakkında bildiğim tek şey,
bilincin en saf enerji biçimi olduğunu söylemiş olmanız. Enerjiyi tanımlamak için kullanılan matematik
kavramları bilinci tanımlamak için de kullanılmalı mı? Yoksa başka birşey mi gerekiyor?
C: Oraya kesinlikle matematiksel kavramları kullanarak ulaşırsın.

S: (A) Oraya kesinlikle matematiksel kavramları kullanarak ulaşmamız gerekiyor, tamam, ama benim
sorum; HANGİ matematiksel kavramlar? Ne tür matematiksel kavramlar? Hangi yönde? Bilincin nasıl
matematiksel olarak modelleneceği ve fiziksel dünyayla arasında bir köprünün nasıl kurulacağı
konusunda HİÇBİR FİKRİM yok. Bu nasıl yapılır? Bana bir başlangıç noktası verin lütfen.
C: Ne gibi bir başlangıç noktası?

S: (A) Bana bir makale, bir kitap, bir kişi ya da bir fikir söyleyin ki doğru iz üzerine geleyim. Matematiği
kullanarak fiziksel dünyanın ötesine nasıl geçeceğim konusunda hiçbir fikrim yok... (L) Fiziksel dünyayı
tanımlayan terimler ruhsal dünyayı da tanımlar mı? Belki üzerinde biraz oynamayla?
C: Matematik büyük birleştiricidir.

S: (L) Matematiğin KENDİSİNİN ruhsal dünyanın ifadesi olduğunu mu söylüyorsunuz?


C: Köprü.

S: (L) Her şey ilüzyon olduğuna göre, maddi dünyayı tanımlayan matematik aynı zamanda ruhsal dünyayı
da tanımlıyor olabilir. Belki de yalnızca bir zıt görüntü halinde.
C: İlüzyonlar yalnızca kendi alemlerine uyar, ihtiyaç duyulduğu gibi. Neden sonsuzluk kavramınız var?

S: (A) Çünkü elimizde doğal sayılar var. Ve sonsuz sayıda doğal sayı olduğunu kolayca ispatlayabiliyoruz.
C: Ama bu, doğası gereği aslında dairesel olana lineer bir ölçek dayatmaya yönelik umutsuz bir çaba.

S: (A) Sonsuzluktan kurtulmamız gerektiğini mi söylüyorsunuz? 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6,


7, 8, 9, 0 diye mi saymamız gerekiyor? Sonsuzluğa ihtiyacımız yok mu? Hayır, muhtemelen değil, çünkü
soru bilinç hakkındaydı... ve sonsuzluk hakkında düşünmeye yönlendirilmedik – herşey dairesel. Az önce
düzlemi düşünüyordum ve sonlu ve dairesel olan kürenin aksine düzlem sonsuz. Düzlemin iyi, kürenin
kötü olduğunu söylediniz. O halde...
C: Hayır.
S: (A) Ama düzlem kendi başına sonsuzdur. Sonsuzluğa da bu şekilde varıyoruz, çünkü sonsuz bir
düzlemimiz var...
C: Dairesel düzlem nedir?

S: (A) Ne?! Bir disk. Bazen onlara sorduğumuzdan başka soruların yanıtlarını alıyoruz... Son soru: Genel
bir hayalkırıklığı hali içindeyim çünkü öğrenecek çok fazla şey, izlenecek pek çok yol, araştırılacak pek çok
şey, kanıtlanacak pek çok teori, geliştirilebilecek pek çok matematiksel kavram, ekin çemberleri
örneğinde olduğu gibi matematiğin ve fiziğin dışında araştırılacak pek çok şey var ve nereden
başlayacağımı bilmiyorum. Hiçbir yere çıkmayan bir labirente girmek istemiyorum... Ne yapmam
gerekiyor?
C: Böyle bir karmaşayla karşılaşıldığında, en iyisi önyargısız ve korkusuz bir şekilde sadece yapmaktır.
Diğer bir deyişle, bırak yol kendini yaratsın. Ve bu yanıtla birlikte, iyi geceler.
26 Aralık 1998

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Zanea.

S: Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: Geçen hafta bir "darbeye" hazırlanmak için kilo vermeye ihtiyaç duyduğumu söylediniz. Bu bende pek
iyi duygular uyandırmadı. Sonra çocuklarımın ruhlarının "kendi planları" olduğunu söylediniz. Sonraki
günlerden birinde en büyük kızım rüyamda hapse gönderilmemi sağlıyordu ve rüyada bana "hayatımın
en güçlü hayali, bize yaptıklarından dolayı seni hapisanede görmek" dedi. Rüyayı oğluma anlattım ve o
da A___'nın bana karşı nefret ve kindarlığının aşırı derecede olması nedeniyle bana karşı berbat şeyler
"planlıyor" olduğunu söyledi. Ayrıca A___'nın veya A___'nın fazla yaşamayacağını, bunu
"hissedebildiğini" söyledi. Tüm bu şeyler doğal olarak beni çok üzdü. Kendimi hazırlamam gereken bu
darbenin tam olarak ne olduğunu bana söyleyebilir misiniz?
C: Daha önce açıkladık: metne bak.

S: Fizyolojik anlamda mı söylüyorsunuz? Ameliyat olma ihtiyacımı mı?


C: Hayır. Celseyi yeniden oku. Yanlış yorumladığını düşünüyoruz.

S: A___'nın bana karşı korkunç bir nefret ve kindarlığı olduğu doğru mu?
C: Yarı.

S: Bu nefretin kökü nedir?


C: Kişilik çatışması.

S: Ben onu çok seviyorum ve onun bana karşı böyle hissettiğini düşünmek çok acı verici.
C: Ama o henüz "sevginin" ne olduğunu bilmiyor.

S: Bu durum için herhangi bir umut var mı?


C: Evet.

S: Ona yazmalı mıyım?


C: Evet. Bunun faydası olabilir ama bunu "evet ama..." biçiminde "Clintonize" etme arzusundan sakın.
Alçak gönüllü bir duruş silahları indirtir.

S: Tamam, sanırım beni en çok endişelendiren şey buydu, diğer sorularımı sona bırakacağım. (A)
Sorularını bitir, yoksa fırsat bırakmayabilirim. (L) Tamam, şunu keşfettim ki, Goodrich adlı yazar, kutsal
kase kalesinin olduğu adanın Man Adası olduğunu düşünüyor. Bu kutsal kase arayışı hakkında verdiğiniz
ipuçlarının pek çoğu bu bölge etrafında düğümleniyor ve buna İskoçya sahili de dahil. Merlin'in
gömüldüğü düşünülen bir mağara var, dört kilise, Man Adası, Aziz Patrick adacığı, yanyana olarak Aziz
Patrick ve Aziz Germanus kiliseleri veya harabeleri, bir merada veya arazide Aziz Augustine'ne adanan
"Candida Casa" denen kilise var. Sahil boyunca uzanan "Rhinn" adlı bir yer var ve Wales'in (Galler) kuzey
bölümü daha önce Galles olarak adlandırılıyormuş. Herşey bu bölge etrafında birleşiyor gibi. Ayrıca bir
iddiaya göre Franklar'ın Kral Clovis'i Arthur'un bir çağdaşıymış ve aralarında kan bağı olabilirmiş. Bu
bölgedeki bu kiliselerle ilgili olarak doğru yolda mıyım?
C: Belki, ama önceki konuyu bitirmedin!

S: Kızımla ilgili durumu kolaylaştırmak için başka ne yapabilirim?


C: İlgi gerektiren ikinci kız.

S: Beni doğru yöne yöneltebilir misiniz? A___'ya yardımcı olmak için ne yapabilirim?
C: Onunla temas halindeki herkesle açık ve dürüst bir biçimde konuş.
S: Hangi konuda?
C: Bariz zihinsel/duygusal nitelikteki sıkıntılarla ilgili olarak!

S: Bundan daha açık bir şekilde söyleyebilir misiniz? Oburluğu mu? Özgüven eksikliği mi? Sınır kişilik
bozukluğu mu? İlaç ve alkol problemi mi? Yoksa onu hastaneye yatırmayı mı denemeliyim?
C: Diğerleri üzerinden çalış.

S: Hangi diğerleri? Oğlum mu?


C: Hayır.

S: Annem?
C: Evet.

S: Alethiea?
C: Evet.

S: Lewis?
C: Hayır.

S: Bana burada biraz yardımcı olur musunuz?


C: Bilgilendirilmeleri gerekiyor. Bu kendine zarar veren bir ruh, bu kavşakta.

S: Onun için yapabileceğim ve yapmam gereken başka herhangi birşey var mı?
C: Tamam, şimdi kendine sor, durum hakkında ne biliyorsun ve senin etkilerin nelerdir?

S: Onun çok hasta küçük bir kız olduğunu biliyorum ve bu kalbimi sızlatıyor, ama söylemeye ve yapmaya
çalıştığım herşeyi reddetti ve onu kendime tamamen yabancılaştırmadan yapabileceğim çok az şeyin
olduğu bir yaşta. Benim herhangi bir etkim yok.
C: Peki diğerlerinin?

S: Bu tartışılabilir! A___ kimseyi dinlemiyor.


C: Yanlış!

S: Bana biraz ümit verin...


C: Ümit bu. Duyarsızlık ümitsiz.

S: En büyük kızıma yazıp ikinci kızımı gözlememe yardımcı olmasını ve onu etkilemeye çalışmasını
sağlamalıyım, değil mi?
C: Yakın.

S: Ve annemle konuşup A___'nın gerçekten hasta olduğunu ve yardıma ihtiyaç duyduğunu bilmesini mi
sağlamalıyım? Annemle olan geçmiş deneyimlerimi göz önünde bulundurduğumda, çocuklarıma
yabancılaşmamın kaynağının o olduğunu düşünüyorum neredeyse. Hayatının çoğunu benim hakkımda
hiçbir şeyi anlamayarak, her olayda beni sırtımdan bıçaklayarak geçirdi.
C: A___'nın kendine karşı zarar verici olmasında etki yapıyor mu?

S: Bilmiyorum. Çocuklukta benim üzerimdeki etkisi kesinlikle benim kendime zarar verici eğilimlerime
katkıda bulunucu nitelikteydi. A___'ya aynı şekilde etki ediyor mu?
C: Hayır.

S: Burada ne yapabileceğimi bilmeye ihtiyacım var...


C: Bir numaralı kız biliyor mu?

S: Bilmiyorum...
C: Sence?
S: Yüzleşmek zorunda kaldığım en şok edici şeylerden biri onun neredeyse sürekli olarak ve ihtiyaç
duymadığı zamanlarda bile yalan söylediği. Bunu anlayamıyorum. Bu beni mahvediyor ve hayır,
kardeşine doğruyu söylediğini sanmıyorum. Kendi kendine zarar verişini sürdürebilmek için A____'nın
yabancılaşmasının devam etmesine de bilinçaltından katkıda bulunuyor olabileceğini bile düşünüyorum.
Hiç birimizin birlikte konuşmasını istemiyor çünkü o zaman onun davranışlarını da inceliyor olacağız!
C: Yani...?

S: Görünüşe göre, onun iyiliği için bu konuları bir kenara koymamız lazım. A___ neden bu kadar çok
kendine zarar verme eğiliminde?
C: Birden fazla neden, çoğunlukla geçmiş yaşamlarla ilişkili.

S: Bu benim için öylesine duygusal bir konu ki, durumu sindirip de düşünmekte zorlanıyorum. Bu geçmiş
yaşam veya yaşamlarla ilgili soru sorabilir miyim veya bunun önemi var mı?
C: Eğer A___ bir geçmiş yaşam terapistinden yardım alacaksa önemli.

S: A___ bir sorunu olduğunun farkında mı?


C: Yarı.

S: Yardım alma konusunda herhangi bir istekliliği var mı? Bunu istiyor mu?
C: Yarı.

S: Bunları yapmam benim açımdan bir müdahale değil mi?


C: Açık ve dürüst bir şekilde konuşmak, sonra endişelerini ifade etmek ve dikkatli bir şekilde uyarılarda
bulunmak müdahale değildir. Hata, kişi emirsel eylemlerde bulunmaya çalıştığında yapılıyor.

S: Konuya sizin 6. yoğunluk konumunuzdan bakıldığında, eğer belirttiğiniz bu adımları düzgün bir şekilde
atarsam, bundan pozitif bir sonuç çıkması, yani çocuğumun kendini öldürmemesi gibi bir olasılık var mı?
C: Evet.

S: Ne kadar iyi bir olasılık?


C: Yüzde 80.

S: Yüzde 50-50'den iyidir. (A) Neden diğer insanlardan ziyade çocuklarımıza karşı daha sorumlu olmamız
gerekiyor?
C: Ne demek istiyorsun?

S: (A) Neden onlar için bu kadar çok endişe ediyoruz? Buna çok fazla enerji harcıyoruz. Yeterli uyku
uyuyamıyoruz. Onlar ayrı birer ruh, o halde bu endişeden bağımsızlaşmaya çalışmamız gerekmez mi?
Çocuklarımız için neden bu kadar endişeleniyoruz?
C: Genetik/duygusal/hormonal/içgüdüsel/karmik çerçeve burada çok yoğun.

S: Belirli şekillerde etkileşime girmek, belirli şeyler yapmak, yaşam-öncesi bir anlaşmayla mı ilgili?
C: Kısmen. Ruhlar sizi karmik ders profiliyle ilgili birincil öğrenme için bir araç olarak seçti.

S: Benden nefret etmesi onunla aramdaki karmanın bir parçası mı?


C: "Nefret"in ne olduğunu bilmiyor.

S: Noel için ona verdiğimiz çeki aldığı zaman, yılbaşı kartını yırtıp attığını ve "ama çeki alıyorum" dediğini
duydum. Bu çok inciticiydi. Çok sığ ve ümitsiz görünüyor ve sanki bunun üstesinden gelemeyecekmiş gibi
düşünüyorum.
C: Sığ, değil mi! İlk kısma evet, ikinci kısma hayır.

S: Yani bunun üstesinden geleceğini mi söylüyorsunuz?


C: Çok muhtemel.

S: Onu o kadar çok seviyorum ki, bu konu bana çok zor geliyor...
C: Ama o seksin sevgi olduğunu düşünüyor. Buna inanıldığında ebeveyne kimin ihtiyacı olur? Sen daha
çok bir tanıdık olarak görülüyorsun, yani arkadaş/düşman.

S: Bunun üstesinden gelmesinin ne kadar süreceğini söyleyebilir misiniz?


C: Açık.

S: (A) Belki 10-20 yıl...


C: Hayır. Ark, ya senin kızın? Burada bazı benzerlikler görüyoruz.

S: Yani onun kızının da sığ olduğunu ve seksi sevgi sandığını mı kastediyorsunuz?


C: Evet.

S: (A) Ona mektup yazmayacağım... (L) Sence ben de mi yazmamalıyım? (A) Hayır, senin yazman tavsiye
edildi...
C: Ark'a mektup yazmasını tavsiye etmedik, ama içgörüsü var. İçgörüsü olan tavsiyede bulunabilir.

S: Onun için bu tavsiyede bulunmak kolay ve bu bana çok enerji kazandırmıyor. Bu konuya o kadar çok
vakit harcıyorum ki başka birşeye konsantre olamıyorum... (A) Hepsi hazır olup geri dönene ve seni
dinleyene kadar bekle...
C: İyi tavsiye, ama diğerlerinin A___'nın durumunun farkına vardırılması gerekiyor.

S: Yani ona bir mektup yazacağım, bilgiyi aktaracağım ve sonra bekleyeceğim. Yapabilecek tek şey bu.
C: Evet.

S: Tamam, benim işim bitti. (A) Birleşik Alan Teorisi hakkındaki araştırmaların sonuçlarını ve sizin
verdiğiniz yanıtları birleştirmeye çalışıyorum. Çok uzun bir süre oldukça ümitsiz bir durumdaydım çünkü
bu şeyleri bir araya getiremiyordum, ama sonunda kısık da olsa bir ışık görebildim. Şimdi bazı şeyler
sormak istiyorum. Eğer düşündüğüm şey yanlışsa lütfen bana güven vermeyin... sadece yanlış olduğunu
söyleyin ve ben de başka şeye bakarım. Mekan-zamanımızı daha yüksek bir boyutun düz mekanına
oturtulmuş bir tür yüzey üzerinde modellememiz gerektiği şeklinde bir fikre ulaştım. Bu sizin bize
söylediğiniz bazı şeyleri açıklıyor. Bir noktada "Eskiler tekrar yeni oluyor" demiştiniz ve bu bana
Einstein'ın düşündüğü şeye geri dönmem gerektiğini düşündürdü. Sonra "Eşkenara karşı hipotenüs"
dediniz. Bunun hakkında hiçbir fikrim yoktu ama sonra bunun geometrik özelliklerden ziyade üç indeksli
tensör türleriyle ilgili olabileceği fikri geldi aklıma. Bu tahmin doğru mu?
C: Kısmen, ama geometrik figürler alan kavramlarının görselleştirilmesinde üçüncü yoğunluk bir kılavuz
sağlıyor.

S: (A) Hmmm...
C: Birbirine ters olarak geçirilmiş piramitler.

S: (A) Bu piramitler nereye konuyor?


C: Düz düzlemdeki altıgen temsil...

S: (A) Altıgen temsil nedir?


C: Üç boyutlu bir temsile çevrildiğinde bir altıgen neye benzer?

S: (A) "Düz bir piramit" bir üçgendir. Bir üçgenin üç noktası vardır ve iki üçgen birbirine ters olarak
geçirildiğinde bir tür Davut Yıldızı olur. Altı noktası olur, bir çeşit altıgen gibi... (L) İki boyutlu, birbirine
geçirilmiş piramitler bir Davut Yıldızı oluşturuyor. Ama ya bu piramitler aslında tetrahedronsa? Bir
düzlem üzerinde altıgen gibi görünürler ama 3 boyutlu olduğunda... (A) Oktahedron... Oktonyonlar...
hmmmmm....
C: Vorteks... "Solucan deliği"nizin görünümü bu.

S: (A) Şimdi, burada bir sorunum var, çünkü geometrik özelliklerden bahsediyorsunuz ve ben bunu
denklemsel olarak....
C: Tamam, sorun nedir?
S: (A) Çekimi tanımlamak istiyorum ve çekimi tanımlamak için elimde bu çekimi tanımlayan geometrik
bir nicelik olması gerekir. Fikrim şu; çekim alanı, bizim mekan-zamanımızın daha yüksek bir boyutta
bükülmesi ile tanımlanıyor...
C: Evet...

S: (A) Bu bükülme hem çekimi hem de elektromanyetizmayı tanımlıyor.


C: Evet...

S: (A) Tüm bunlarda tetrahedronlar için hiçbir yer görmüyorum. Eğik bir yüzeyle ne ilgileri var?
C: Belki henüz görmüyorsundur.

S: (A) Ama bu tetrahedronlarla ilgili konuyu anlamak istiyorum. Bu yüzden üzerinde çalıştığım ve
araştırmalarımda rastladığım tetrahedronlar üzerinde düşündüm. Birkaç yerde karşılaşmıştım. Öncelikle,
tamamen soyut unsurlardan oluşan sürekli bir teori oluşturmak istememiz durumunda ihtiyacımız olan
tetrahedronlar var. Sonra, mekanı/uzayı üçgenleştirmek için tetrahedronlara ihtiyacımız var. Buna Birinci
Durum diyeyim. İkinci Durum: Tetrahedronları semboller olarak anlıyorum çünkü tetrahedronların her
bir zirveden üç kenarı var, dolayısıyla bu üçün üçüncü derece diferansiyel denklemleri temsil ettiğini
düşündüm. Üçüncü Durum: Tetrahedronları manyetik monopolleri tanımlamada kullanırım fakat gerekli
değildirler. Geometriyi eğme konusunda tetrahedronlar için başka türlü bir yol bilmiyorum. Eğer şeyler
eğimliyse tetrahedronların orada ne işi olabilir? Hiç bir fikrim yok! O yüzden farklı yoğunlukları
tanımlama olasılığı hakkında sormak istiyorum. Bu belki de sizin bahsettiğiniz değişken fiziksellikle ilgili
birşey ve belki de Einstein bunu kendi çalışmasında gördüğü zaman korktu. Bunun hakkında düşündüm
ve sanırım Einstein geleceğin geçmiş ve şimdi üzerinden belirlendiğinden emindi ama sonra bulduğu
teoride gelecek açıktı ve o da bu durumdan korktu ve geri çekildi. Matematiksel olarak, değişken
fiziksellik, geçmiş ve şimdinin verildiği bir durumda geleceği seçme özgürlüğünün olduğu bir teori
anlamına geliyor sanırım. Bu iyi bir tahmin mi?
C: Evet.

S: (A) İkinci derece değil de daha yüksek dereceli diferansiyel denklemler kullanmamızın gerekmesi de
bununla mı ilgili?
C: Evet. Einstein sadece geleceğin değil, şimdinin ve geçmişin de açık olduğunu buldu. Şimdi onun neden
korktuğunu daha iyi anlayabilirsin!!

S: (A) Şimdiye kadar söylediğiniz herşey, Armand Wyler adlı İsviçreli bir adamın fikrine işaret ediyor.
Wyler geometriye dayalı olarak İnce Yapı Sabiti denen şeyi hesaplamanın bir yolunu buldu. Bu bir sayı
ve deneysel olarak bulunabilir. Sonra elbette bunu nasıl yaptığını açılamak için Princeton'a davet edildi.
Görünüşe göre bunu açıklayamadı ve sonunda bir akıl hastanesine yatırıldı. Soru şu: Onun düşünüş
yolunu izlersem, bu İnce Yapı Sabiti'nin yapısını ortaya koyup anlayabilir miyim?
C: Evet.

S: (A) Eğer bunu yaparsam, akıl hastanesini boylamamak için bunu bir sır olarak mı saklamalıyım?
C: Wyler'ın durumundaki sorun konuşmacı değil, dinleyicilerdi.

S: (A) Bu ne anlama geliyor? (L) Sanırım mesele onun bunu açıklayamaması değil, konuştuğu kişilerin
bunu anlayamamasıydı. Gerçekten aklını yitirdi mi, yoksa çıldırmasına "yardım" mı edildi?
C: Bir "sinir çökmesi" deneyimledi.

S: (A) Konuyu biraz değiştirelim. BRH bana bir e-mail gönderdi. Bu mail'de Sarfatti ile bir Rus fizikçi
arasındaki bir tartışma vardı. Rus fizikçi Ryazanov adıyla Moskova Üniversitesi'nde Sakharov'la birlikte
çalışıyormuş. İki zaman işareti ile elektro dinamikten kuantum mekaniğini türetebileceğini söylüyor.
Nedenselliğin tersine çevrilme imkanından bahsediyor. Diğer taraftan, fizikçilerin günahının,
matematiğin gücüne inanmaları olduğunu söylüyor. Bu Ryazanov'un söylüyor göründüğü şeylerin bir
kısmı benim düşündüğüm şeyle örtüşüyor. Bu adamın gerçekten kuantum mekaniğini açıklayan bir
teorisi var mı?
C: Evet, ama birşeyi atladı.

S: (A) Neyi?
C: Frekans sabitinin hesaplanması.

S: (A) Tamam, makalesini bulmaya çalışacağım. Web'de Ryazanov'u araştırırken parapsikoloji dahil her
tür tuhaf deney yapan, aynı zamanda üniversite kliniği yöneticisi olan Polonyalı bir tıp doktorunun
sayfalarını buldum. Onunla temas kurmam gerektiğini düşündüm. Bu adam kim? Bir ipucu verebilir
misiniz?
C: Kim?

S: (A) Adı Brodziak. Sarfatti, Pitkannen, Deautsche gibi insanlarla teması var. Bu tartışmalar, bu mail
listelerinde daha aktif mi olmam gerekiyor?
C: Elbette ama "sapla samanı" birbirinden ayırman gerekecek.

S: (A) Tamam, benim işim bitti. (L) Pekala, birkaç sorumu sormaya çalışacağım. "Curse of Cain" (Kabil'in
Laneti) adlı bir kitap aldım. Monoteizm ile Şiddet arasındaki ilişkiyi anlatıyor. Monoteizmin kendisinin
şiddetin kökeni olduğunu savunuyor. Kovenantlar (Dinsel Anlaşmalar) hakkında bir bölümü var. Diyor ki:
"Bir monoteizm kovenantının sonucu olan Kolektif Kimlik, İncil'de açık bir şekilde bir yenilik/icat,
Doğa'dan köklü bir ayrılış olarak anlatılır. Aşkın bir tanrı tarihe girer ve tayin ettiği insanların, koyduğu
yasaya itaat etmesini ister. Bu yasalardan ilk ve en önemlisi de elbette ona, yalnızca ona itaat etmeleridir.
Onları "diğerlerine" karşı birleşik bir kitle haline getiren ve şiddetin önünü açan şey de budur. Bu
kovenantlara dayalı olarak, Eski Ahit'te "diğer" insanların pek çoğu imha edilir, Yeni Ahit'te ise büyük
bölümü sömürgeleştirilir ve dönüştürülür." Yazar ayrıca bir kovenantın "şartlı" yapısından bahsediyor.
Bana inan ve bana itaat et yoksa seni yok ederim. Bana öyle geliyor ki, dinlerdeki ve benzer şeylerdeki
bu inanç meselesi, anlaşmanın bozulması durumunda "intikam" almaya yönelik bir tür "izin" oluşturuyor.
"O bir anlaşma yaptı" anlamındaki İbranice ifade "karat berit" şeklinde geçiyor ve birebir çevrildiğinde
"O bir anlaşma KESTİ" oluyor. Tekvinde İbrahim'le olan anlaşmada, hayvanlar ikiye bölünüyor ve gizemli
bir ritüelde bu iki parça arasından bir ateş geçiyor. Sünnette etin kesilmesi var. Sinai kovenantında
yasalar taşlara kesilerek yazılıyor. Görünüşe göre bir ulus olarak İsrail'i oluşturan şey bu kovenantlar.
İsrail'in tüm temel çerçevesi kesilmiş hayvan parçalarına dayalı gibi. Neden?
C: Karıştırılmış ilkeler.

S: Kitapta şöyle diyor: "Yakın Doğu ritüellerinde, hayvanların kesilmesi, bir üstün aracılığıyla kovenanta
giren alçağa da sembolik olarak yapılıyor." Bu doğru bir ifade mi?
C: Belki bazıları için.

S: Sinai Dağı'ndaki Kovenant'ın yapılmasında bir grup hayvan kurban ediliyor. Musa kanı alıyor, ikiye
bölüyor ve bir yarısını sunağa sürüyor. Kovenant kitabını alıp insanlara okuyor ve insanlar "Yehova'nın
emrini izleyeceğiz. İtaat edeceğiz." diyorlar. Sonra Musa kanı alıp insanlara sürüyor ve "Bu, Yehova'nın
sizinle yaptığı, tüm kuralları içeren kovenantın kanıdır" diyor. Bu kovenant kanı nedir?
C: Soylarla (kan bağlarıyla) ilgili.

S: Yani bu Yahudilerin soyunu mu simgeliyor?


C: Hayır.

S: Burada hangi soydan bahsediyoruz?


C: Arami/Ari.

S: Yahudilerin Arami/Ari olduğunu mu söylüyorsunuz?


C: Hayır. Yahudiler başlı başına kategorize edilebilir bir soy değil.

S: Daha sonra İsa olarak temsil edilen kişinin hayatı, Paul'ün tanımladığı gibi Yeni Kan Kovenantı mıydı
mı?
C: Hayır.

S: Bu, Nordik Kovenantı ile herhangi bir şekilde ilişkili mi?


C: Paralel bir anlamda.

S: ... Nordik Kovenantı burada okuduğum şeylerin herhangi birine herhangi bir anlamda yakın mı?
C: Nordik Kovenantı mistik birşey, teolojiyle doğrudan ilişkili değil.

S: Ne kadar süredir var?


C: 5129 yıldır.

S: İnsanlarla insanlar arasında mı yapıldı, yoksa insanlar daha yüksek yoğunluklardan varlıklar arasında
mı?
C: Çoğunlukla insanlarla insanlar arasında, ama kısmen diğeri.

S: Şu anda dünyada mevcut olan Nordik Kovenantı, ilk başlatıldığı zamankine benzer bir formatta mı?
C: Evet.

S: Bu Nordik Kovenantı, Quorum dediğiniz şeyle aynı mı?


C: Hayır.

S: Nordik Kovenantı Quorum'a karşıt mı? Yoksa sadece farklı mı?


C: Parçalı ilişki.

S: Bu konuyla ilgili sormamın iyi olacağı, kendi araştırma seyrimde keşfetmeyeceğim herhangi belirli
birşey var mı? Mail grubu bu konuyla ilgili birkaç soru sordu ve bu konuya biraz eğilmem gerektiğini
düşündüm. Nordik Kovenantı sarışın ve mavi gözlü insanlar arasında mı yapıldı?
C: Merkezi konu bu değil.

S: Nordik Kovenantı ile ilgili merkezi konu nedir?


C: Soy dünya dışına uzanıyor.

S: Bu Nordik Kovenantı belirli bir soyu koruma veya çoğaltma amacıyla mı mevcut?
C: Sırları korumak için.

S: Bu sırrın bir soyla ne ilgisi var?


C: Bunu anlaman gerekir!

S: Bu soydan olan ve bu sırlara sahip olan insanlar, 4'üncü yoğunluğa geçiş sırasında Kertişlerin kullanmak
istedikleri yeni bedenlerin genetik mühendisliğiyle ilişkili olanlarla aynı kişiler mi?
C: Hayır.

S: Bu sırlar bizim medeniyetimiz veya ırkımız için negatif mi?


C: Sizin perspektifinizden, belki.

S: Bu soylar Nefilim'le mi ilgili?


C: Biraz.

S: Korudukları sırlar nedir?


C: Kökenleriniz; varlığınızın yapısı.

S: Demek bu Nordik Kovenantı bizim alemimizin karanlığını, zaman döngülerini, yeniden oynatımlarını
ve bu tür şeyleri gizlemek isteyenler, öyle mi?
C: Oyunculardan biri, evet.

S: Ayrıca Nordik Kovenantı'nın bir dualite olduğunu, pozitif veya negatif olabileceğini söylemiştiniz. Eğer
bu negatif tarafıysa, pozitif taraf da buna benzer mi, yoksa farklı mı?
C: Mevcut kavrayışınız için fazla karmaşık.

S: Tapınakçıların veya Katarların veya her kimse onların "gömülü hazinesi", İskenderiye kütüphanesine
ait olan ve insanın gerçek kökeni ve doğasını anlatan el yazmaları mı?
C: Eğer öyleyse, belki bu nasıl bir yapı altında yaşadığınızı açıklıyordur.
S: Toplum mu? Evren mi? EM ızgarası mı? Bunlardan herhangi biri veya hepsi mi? Nasıl bir yapı altında
yaşıyoruz?
C: Zorlanan seçimler.

S: İskoçya'da Man Adası açıklarında gömülü olan şey bu mu?


C: Hayır, en azından bütün bulmaca değil.

S: Bu yeri belirlemede doğru yolda mıyım? Ona göre daha ayrıntılı haritalar edinme projeme geçeceğim.
C: Bir parça orada.

S: Bir parça da Rhinelanda mı? Almanya veya Fransa?


C: Belki...

S: Kaç parça var? Yedi mi? Yedi at başı?


C: Bu konuda başka ipucu yok. İyi geceler.
2 Ocak 1999

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: SiA__h.

S: Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: Tavsiye ettiğiniz gibi A___'ya mektup yazdım. A___'yla ilgili herhangi birşeye karışmadım. Sadece ona
sefil bir insan varlığı olduğumu söyledim ve bu kadar mükemmellikten uzak olduğum için af diledim.
Yanıt gelmedi. A___'yla ilgili olarak annemle de konuştum ve durumu ona kısmen açıkladım. Şok oldu
ama kendi gözlemlerinin doğruluğundan emindi. Ayrıca A___'nın ondan para çalmış olmasının çok
muhtemel olduğunu söyledi. Görünüşe göre A___ çok ümitsiz bir durumda. Diğerlerini onun sorunundan
haberdar etme işi, ona kendini iyice destekten uzak hissettirmekten başka ne işe yarayacak, söyler
misiniz?
C: Hayır, önemli olan diğerlerinin durumun farkında olmalarını sağlamak, böylece tehlikeleri azaltmak.
Hatırla, bilgi korur, bilgisizlik/ihmal tehlike yaratır.

S: Chloe A___'yla ilgili celselerin çıktısını alıp okuması için göndermemizi tavsiye etti. Onunla açık ve
dürüst bir iletişim sağlamak için. Ne düşünüyorsunuz?
C: Bu aşamada değil.

S: Yapabileceğim başka herhangi birşey? Annemden A___'yla konuşup ona durumu anlatmasını istedim.
Eğer A___'nın bana karşı kızgınlığı azalmışsa, belki onu dinlemeye daha eğilimli olabilir. Dediğiniz gibi,
sadece diğerleri üzerinden yapılabilecekleri yapabiliyorum.
C: Güzel.

S: Yapabileceğim başka birşey var mı? Durumda herhangi bir değişiklik oldu mu?
C: Hayır.

S: Ona Reiki göndermenin faydası olur mu?


C: Kesinlikle.

S: Tamam. (F) A___'nın önyargıları var ama neler olduğunu anlayabilecek veya ikiyle ikiyi toplamak için
mantık kullanacak yeteneği yok. (L) A___ bir tür psişik saldırı altında mı yoksa bir şekilde yapışık enerjiler
mi var?
C: İkincisine daha yakın, ama hatırla, buradaki en büyük amaç, işi bırakmana neden olacak bir şok
yaşaman!

S: Ne tür bir şok?


C: Bunu biliyorsun?

S: A___ ölecek mi?


C: Bu bir ihtimal olabilir, ama sen bunun olasılığını azalttın. Bir sonraki adım iletişimi arttırmak.

S: A___'yla mı yoksa A___'yla mı? (ç.n.: adı "A" ile başlayan en az iki kız var gibi görünüyor. evden taşınan
bunlardan büyük olanı. ikisi de ayrı ayrı epeyce sorunlu görünüyor. bu bilgiler tahminidir.)
C: Ona ulaşabilenlerle. Davranış kalıplarını, geçmiş deneyimleri vs belirterek durumun ağırlığının farkına
varmalarını sağla. Zaten başlamış olduğun yaklaşımı kullanmanı tavsiye ediyoruz.

S: Frank'ın onunla konuşmasının yardımı olur mu?


C: Bu aşamada muhtemel değil, çünkü onu seninle ilişkilendiriyor.
S: Çok ümitsiz durumda olduğumu biliyorsunuz. Eğer çocuklarımdan birine birşey olursa, bu beni
tamamen...
C: Biliyoruz.

S: Ümitsizliğin önlemlerine ihtiyacımız var. Onu bir süreliğine Chloe'ye gönderip gönderemeyeceğime bir
baksam mı?
C: Onu hiçbir yere "gönderemezsin."

S: Doktorla konuşup onu hastaneye yatırsam iyi olur mu?


C: Hayır. Eğer en büyük kızını durumun gerçekliğine ikna edebilirsen, dağları yerinden oynatmışsın
demektir!

S: Bu konuda Frank'in yardımı olabilir mi?


C: Belki, ama dediğimiz gibi, onu seninle ilişkilendiriyor. Daha önce söylediklerini açıklayan yeni bir
mektup yazmak daha iyi bir yaklaşım olur...

S: A___'nın söylediğim herhangi birşeyi dinleyeceğini sanmıyorum...


C: Bu yapılabilir. Örneğin "ya eğer" oyunu oynanarak duyarlılıkları uyarılabilir.

S: Ya eğer ne?
C: "Eğer ... ... , nasıl hissederdin?"

S: Bu mektubu nasıl yazardın Frank? (F) İlk mektuba yanıt gelmesini beklemezdim ve bence mektuba
şöyle bir çerçeve koy: "Biliyorum belki de bana inanmıyorsun ve A___'nın durumunu abarttığımı
düşünüyorsun ama bu hayati derecede önemli." (L) K'ler birkaç ayrı yerde belirttiği için bunun ciddiye
alınması gerektiğini söylemeyi düşünüyordum ben de. (F) Sadece onlar söylediği için değil, uzun süredir
devam eden kanıtlar var, her ne kadar semptomlar erkenden tespit edilmemiş olsa da... Kaya kadar
somut bir durum var! Geçen yıl bir aşırı dozdan neredeyse ölüyordu ve artık bunun bir kaza olmadığını
biliyoruz. Onun anlattığı şey değildi. Kendini komaya sokmayı istediğini sanmıyorum ama bilinçaltından
kendini imha etmeye eğilimliydi. Bu bir tehlike işareti. Onu alkolün bu hale getirdiğini veya kaçırıldığını
veya bir yudum alıp ondan sonra ne olduğunu bilmediğini sanıyorsan bu kötü bir işaret. Ve kitap bulimik
kızların intihar eğilimi taşıdığını söylüyor. Kitap böyle söylüyor. (L) Tamam, başka bir yorum? Herhangi...
C: Sana bağlı.

S: (A) Bu senaryoyu kimin yönettiğini öğrenmek istiyorum. Asıl soru saldırı altında olup olmadığıydı ve...
C: 4. yoğunluk KH.

S: Kullanabileceğimiz başka herhangi bir engelleme tekniği var mı?


C: Bilgi her zaman sizi ihtiyaç duyacağınız tüm engelleme tekniklerine yöneltir.

S: Uzaktan yapışık ruh çıkarma veya bir tür uzaktan koruma yapmamızı tavsiye eder misiniz?
C: Hayır.

S: A___'ya durum hakkında söylediğiniz herşeyi anlatmamı önerir misiniz?


C: Sadece temel hususları anlatman daha iyi olur. Hatırla, o bizim gerçekliğimize inanmıyor.

S: Sizi konunun dışında tutup elimizdeki verilerle ilgilenmemiz gerekiyor. Tamam. Son zamanlarda bazı
rüyalar gördüm. Bir tanesinde Constellation şirketinden 22.000 dolarlık bir çek alıyorduk çünkü mevcut
sözleşmesinden sonra Ark'ı kendi şirketlerine almak istiyorlardı. Bir diğer rüyada, mirasa benzer
bilinmeyen bir kaynaktan çok para alıyorduk. Bu rüyalar hakkında yorumda bulunabilir misiniz?
C: Sizin için daha fazla para olabilir, ama olası kaynaklar hakkında spekülasyona gerek yok.

S: Bu Constellation hakkında bazı endişelerim vardı. Bana çok garip insanlar gibi görünüyorlar...
C: Tüm şirketler nihai olarak aynı kaynakla bağlantılı, doğrudan veya dolaylı olarak.
S: Ann hakkında bir başka soru. Bunu tartışmıştık ve bir zorluk olsa bile A___'ya bu koşullar altında mali
destek sunmamaya karar verdik, çünkü onun yaşam tarzını ve kararlarını herhangi bir şekilde
"ödüllendirmek" istemiyoruz. Bu tavsiye edilebilir bir yaklaşım tarzı mı?
C: Ne zorluğu?

S: A___'nın para kazanmasını gerektiren bir yere taşındılar. Bir işten ayrıldı ve yeni bir işe giremedi ve
orada yaşamaya yetecek paraları olmayacak....
C: A___ eğer iş isterse bulabilir. Daha açık ifade edilecek olursa, sizin lokasyonunuzda "iş" bol ve A___
çok çekici bir görüntü sunuyor.

S: Matthew'la konuşsam iyi olur mu? Onunla yeniden takılmaya başladı.


C: Matthew senin dalga boyunda değil.

S: Eğer A___ kısa bir süre içinde birşey yapmazsa, çağrı cihazını açık tutmak için yeterli parası olmayacak.
Belki bu iyi birşey olacak, sizin bu cihazlarla ilgili söylediğiniz şeyler bakımından. Bunun bir faydası olur
mu?
C: Önemsiz.

S: Diğer bazı sorulara geçeyim. Daha önce, Nordik Kovenantı ile ilgili merkezi şeyin, gezegenimizin dışına
çıkan soyların varlığı olduğunu söylediniz. Anladığım kadarıyla gezegendeki tüm insanların soyu
gezegenin dışına çıkıyor. Nordik Kovenantı'nda soyların dünya dışına çıkmasından kastettiğiniz şey nedir?
C: Hepsi bu kadar yeni değil, hepsi bu kadar "saf" değil.

S: Yeni derken, ne kadar yeni?


C: Transkriptleri kullanarak tahmin yürüt.

S: 12. yüzyıldaki tüm o garip şeylere karışmış ailelerin çeşitli üyeleri hakkında bazı kitaplar okuyorum.
Bilmek istediğim şey; bu insanların tümü, bu kitapların onları gösterdiği kadar ahlaksız ve yozlaşmış
mıydı?
C: Hayır.

S: Bu insanlar arasındaki ensest, küçük kızların cinsel istismarı ve tüm o davranış türleriyle ilgili yazılan
şeyler gerçekten korkutucu. 2. Henry kendi oğullarına karşı savaşmış ve karısını yıllarca hapishanede
tutmuş... Bu iğrenç insanlarla ilişkili olmak insanı utandırıyor! Ama siz bunun yanlış bir tasvir olduğunu
söylüyorsunuz, öyle mi?
C: Hayır, "insanlar" o veya bu bakış açısıyla her zaman sorgulanabilir durumda.

S: Frankların Kralının elinin dokunuşuyla şifa verebildiği efsanesinin nedeni nedir?


C: Bunu sen de yapabilirsin.

S: Herkeste olduğu gibi mi yani?


C: Yakın, eğer bilgin varsa...

S: Söylediklerinizden anladığım kadarıyla Frankların kraliyet aileleri veya krallar üzerinden aktarılan bir
tür bilgisi vardı...
C: Bireysel bazda. Her zaman böyle olmuştur.

S: ... Bir keresinde Üçüncü Adam Teması hakkında sormuştum ve bunun Man Adası'yla ilişkili Üçlü
Tanrıça'nın bir imgesi olup olmadığını sormuştum... ve siz de "yağmur katmanları ardından bakılacak
olursa" dediniz. (ç.n.: geçmiş celsedeki ilgili cümleyi "Eğer buğulanmış bir pencerenin ardından
bakıyorsan" şeklinde çevirmiştik.) Şu anda okumakta olduğum kitapta Gaul Keltlerinin yağmura
Tanrıça'nın bir tezahürü olarak tapındıklarından, İskoçya Keltlerinin ise Güneş'e, yani erkek Tanrı'ya
tapındığından bahsediyor. Sizin "yağmur katmanları" hakkında söylediğiniz şeyle bunun herhangi bir ilgisi
var mı?
C: Çok sınırlı bir ilgi.

S: "Yağmur katmanları" ipucuna dair söyleyebileceğiniz başka herhangi birşey var mı?
C: Şimdilik yok. Oraya vardığında kadehi bulacaksın.

S: Nerede ve NE kadehi?
C: Bekle ve gör!

S: Tamam, şimdilik bu konuda bu kadarı yeterli. Şimdi bu dünyadışılar hakkındaki kitap... Bu kitap
neredeyse sizin bize söylediğiniz bazı şeylerin noktası noktasına bir reddi. Aynı zamanda çok şey açıklıyor.
Bu adam diyor ki "dünyadışı bilimadamları bir dizi insan programları veya yaşam oryantasyonları
geliştiriyorlar ve bunları insan melezleri yaratmada kullanıyorlar. Ben başkalarına hizmet için
programlandım ve yaşamımın çoğu resmi bir memur, eğitimci ve psişik danışman olarak hizmete adandı.
Benim hayatım, dünyadışı programın bir kategorisinin örneğini teşkil ediyor." Reptoit dünyadışılar
gerçekten "başkalarına hizmet etmek" için bir grup melez üretiyor mu? (ç.n.: reptoit/reptilyan:
sürüngenimsi)
C: Hayır.

S: Bahsettiği bir diğer şey de yeraltı laboratuarı. Bunu anlatırken başındaki ağrılar nedeniyle korkunç
zorlanıyor. Sonunda sadede geliyor ve insan "mühendisliği" projesinin bir kısmının, yani insan
yumurtaları ve sperminden ürettikleri embriyoları kullanma nedenlerinden birinin, bunun onlar için bir
"besin" teşkil etmesi olduğunu kabul ediyor. Doğal olarak da kendi hafızasından gelen bu bilgi onu şok
ediyor. Ve bir şekilde bunu iyi birşeymiş gibi göstermeye çalışıyor. Bazı insan embriyolarının dünyadışı
bazı varlıklara yönelik bir besin olarak üretildiği doğru mu?
C: Bir anlamda.

S: Özel olarak bu konuya hiç dönüş yapmıyor ama fıçıların, vücut parçalarının ve pek çok görgü tanığı
tarafından bildirilen benzer şeylerin sembolik olduğunu, bu sembollerin amacının, bedenin ne kadar
önemsiz olduğunu bize öğretmek olduğunu söylüyor... Buna dair yorumda bulunabilir misiniz?
C: Gerekli değil.

S: Reptoit dünyadışıların bu geçen binlerce yıl boyunca insan zekasını geliştirdiğini, bunun amacının da
bizi kendi yolumuzda serbest bırakmak olduğunu söylüyor. Reptoitler yakında geri çekileceklermiş,
çünkü buraya evrimimize yardımcı olmak için gelmişler ve biz şimdi kendi sorumluluğumuzu alabilecek
durumdaymışız... Reptoitler insan zekasını geliştirdi mi? Bu onların gündemlerinin (temel amaç) bir
parçası mı?
C: Belki, ama gündem belirtildiği şekilde değil.

S: Tamam, diyor ki "Bence insanlar ile dünyadışılar arasındaki mevcut ilişki, Amerika'da köleliğin
kaldırılmasına benzetilebilir. İnsanlar birbirlerinden korkup kontrol etmeye çalışmak yerine birbirlerini
kabul ettiklerinde özgürlük gelir. Belki de biz teknolojik olarak gelişmiş, boyutlararası bir ırkı kabul etmeyi
öğreniyoruz ve dünyadışılar da bizi uygun komşular haline getirmeye çalışıyordur. Belki de zaman
geçtikçe insanlar ve dünyadışılar birbiriyle benzeşecek ve boyutlarımız da giderek bütünleşecek. Şimdi
bu bilgiyi keşfetmemiz için çalışıyorlar. Bence dünyadışılar kendilerini ifşa etmeye hazırlanıyorlar ama
önce bizim kim olduğumuzu keşfetmemize yardımcı oluyorlar. Benim gibi insan melezlerini
programlayarak kendini keşfetme ve kendini kabul etme yoluyla öğrenişi destekliyorlar. Kendimizi daha
iyi tanıdıkça onları da daha iyi tanıyacağız muhtemelen. Zihinlerimizde arşivlenmiş veya bedenlerimize
yerleştirilmiş halde onlar hakkında önemli bilgilere sahip olabiliriz. Bu bilgilere erişmek için, varlığımızın
boyutlararası yönlerini ifade etmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Diğer bir deyişle, insan tarafımızı ve
boyutlararası taraflarımızı bütünleştirmeli ve her iki dünyada işlev göstermeyi öğrenmeliyiz. Dünyadışı
yaratıcılarımızla en nihayetinde iki yönlü iletişim kurup onlarla birlikte yaşamamızın yolunun bu olduğuna
inanıyorum." Vesaire vesaire. Sonra da kendisinin genetik materyalden ve üç ayrı bireyin ruh özlerinden
yaratıldığını söylüyor. Yorum lütfen.
C: Gerek yok.

S: Evet, anlıyorum. Tüm bu konuları zaten işlemiştik. Aynı gözlemlere farklı açıklamalar... Onun sureti
üzerinden insanlara şu mesaj veriliyormuş: "Uyanın insan melezleri! Çokboyutlu kimliğinizi kabul etme
vakti. Reptilyan mirasınızı keşfedip amacınızı gerçekleştirme vakti!" HIH! Sonra da kaçırılmanın cinsel
yönünden bahsediyor. Bunun neden bu kadar sık olduğunu merak ediyormuş.
C: Bu önemsiz.
S: Ama o insan cinselliğindeki sıklık ile Reptilyan zekası arasında bir ilişki olduğunu düşünüyor. Diyor ki
"insanların dünyadışıları ve onların elçilerini sıkça cinsel roller içinde algılamalarının nedeni bu olabilir.
Çok sayıda kaçırılmış kişi cinsel deneyimler yaşadıklarını bildiriyor. Hatta cinsellik tüm dünyadışı kaçırılma
deneyimlerinin ortak bir konusu. Cinsel uyarılma, dünyadışı zekanın kullandığı yöntemin bir parçası
olabilir mi?" Olabilir mi?
C: Ve "playboy kanalı"nın kökeni de Zeta Reticuli!

S: Tamam, benim işim bitti. (A) İlk sorum: Çalışma ve işlerimizi yürütme konusunda bizim için ve benim
için optimal durumun ne olabileceği üzerinde düşünüyordum ve en iyi durumun çok para elde etmek ve
böylece bağımsız hale gelmek olduğuna karar verdim. Bu yüzden nasıl çok para kazanılabileceği üzerinde
düşünmeye başladım ve bunun için en iyi yolun, önümüzdeki yıl Nobel Ödülü'nü kazanmak olduğunu
düşündüm. Böylece nasıl bir Nobel Ödülü kazanılabileceği üzerinde düşünmeye başladım ve bunun için
en iyi olasılığın bu İnce Yapı Sabiti'ni hesaplama olduğunu gördüm. Bu benim yapabileceğim birşey, ve
bir yıl içinde yapılabilecek birşey. Bunun için bir Nobel Ödülü almak güvenli mi? Burada halüsinasyon mu
görüyorum?
C: Amaçların ulaşılabilir nitelikte, ama Nobel Ödülü siyasi enerjiyle çevrili.

S: (L) Evet, ama insana istediğini yapacak bir güç veriyor. Asıl ödül kesinlikle para değil, asıl önemli olan
bu ödülü kazandıktan sonraki durumun. Bu büyük bir değişim olur. Tabii paran konusunda iktisatlı ve
dikkatli olmazsan çok şey getirmeyebilir... (A) Kafam karıştı. Eğer politik enerjiyle çevriliyse, demek ki bu
yöntem durumu optimize etmenin optimal yolu değil, öyle mi?
C: Optimal yol yok. Ama kazanımlarınızla yatırım yapmanızın faydası olur.

S: Neye yatırım?
C: Çok çeşitli seçenekler.

S: Eğer bu konuda şimdi söylemek istediğiniz birşey yoksa, bunu yatırım yapacak kazanımlarımız
olduğunda tartışırız.
C: Daha önce de belirttiğimiz gibi para sorun olmayacak. Laura'ya durumun düzeleceğini söylemiştik...

S: (L) Bunu psikomantiyumla ilgili olarak mı söylüyorsunuz?


C: Hayır, başka pek çok şeyle de ilgili.

S: (A) Bir sonraki soru: İnternette iyice aktif hale geldim ve Paul Butnick adlı bir adamla iletişim kurdum.
Bu adam bir tür işbirliği öneriyor. Ona yardım edersem birlikte ışıktan hızlı iletişim konusu üzerinde
çalışmak üzere NSF'ye başvurup bir ödenek alabileceğimizi söylüyor. Bu iyi bir fikir mi?
C: Dikkatle ve sabırla takip et.

S: (A) Bu fikrin iyi bir fikir olduğunu mu söylüyorsunuz yani?


C: ?

S: (L) Sanırım dikkat ve sabır "çok hızlı hareket etme" demek oluyor.
C: Ama "hareket etme" demek olmuyor.

S: (A) İnsanlarla ilişkilerde doğru rotada mıyız? Bu "scientology" tipleriyle görüşmelerimizde hata
yapmıyor muyuz?
C: Bu iletişimden aldığınız bilgileri çok geniş çapta paylaşmak için aşırı hevesli olmamaya dikkat edin.

S: (L) Dikkatli oluyoruz. Bu iletişimle ilgili olarak yalnızca bazı felsefi şeyleri paylaştık.
C: Bizi biraz endişelendiren şey sizsiniz canım. Denge sağlanmadıkça bu yol "şöhret ve servete"
götürmez.

S: (A) Hangi bilgileri paylaşmamamız gerekiyor? Kasyopya bilgilerini mi?


C: Evet, ama "paylaşmayın" demedik. Dikkatli olmaktan bahsediyoruz. Çimende yılanlar gizleniyor.

S: (BRH) Palomar'da doğru yeri buldum sanırım, değil mi?


C: Evet.

S: (BRH) Palomar'a gitmek için en iyi gün ve vakit nedir?


C: Gün önemli değil, ama en iyi vakit günbatımından sonrasında, önyargısızca.

S: (BRH) Geceleyin herhangi bir vakitte mi yoksa özellikle günbatımı vakti mi?
C: Geceleyin herhangi bir vakit.

S: (BRH) Çitin altından geçip oradaki küçük göllere bakmam iyi olur mu?
C: Uygun, ama adımlarına dikkat et!

S: (BRH) Başka herhangi bir öneriniz var mı? Tüm önerilerinize açığım.
C: Dürbün götürmeye ne dersin?

S: (L) Ve fotoğraf makinesi. (A) İnfrared. (BRH) Konu kapanmadan önce bunun hakkında söylemek
istediğiniz başka herhangi birşey var mı?
C: Spesifik sorular sor lütfen.

S: (BRH) Şimdi bir avukatla mı konuşuyorum?


C: Avukatın her zaman çalışan bir sayacı vardır. Bizim yok. Kayayı buldun mu?

S: (BRH) Sanırım buldum. Buldum mu?


C: Bileceksin. Diğerleri buldu.

S: (BRH) Hangi diğerleri?


C: Hayır hayır, henüz değil.

S: (BRH) Yani söylemeyeceksiniz, öyle mi?


C: Evet, öyle.

S: (BRH) Bu kayanın özelliği nedir?


C: Belki enerji vektörleriyle ilgisi vardır... Şimdi, bilmen gerekiyor ki, Palomar aynı zamanda sizin zaman
ölçümünüzle binlerce yıldır dünyanızı kontrol etmiş olanların faaliyetleriyle de bağlantılı.
Anlayabileceğiniz gibi bu konu çeşitli nedenlerden dolayı önem taşıyor, ama korunmanız için bu kadarını
bilmeniz yeterli.

S: (BRH) Bu aklıma gelmişti. (L) Benim de. (BRH) Korunmak için bilmemiz gereken başka herhangi birşey
var mı?
C: Sadece bu yerin şu anda olduğu gibi olmasının bir nedeni olduğunu bilin.

S: (BRH) Ordu veya istihbarat ağı bu yerin veya kayanın önemini biliyor mu?
C: Şimdi bir solucan kutusu açmadık mı? Öncelikle, "askeri istihbarat ağı" ve "devlet" sunuldukları şekilde
mevcut değil.

S: (BRH) Bunu ne şekilde anlamam gerekiyor acaba? (L) Diğer celselerde bununla ilgili bazı bilgiler var.
Yerinde olsam bu konuda başka birşey sormadan önce onları okurdum. (BRH) Başka kim bu yeri biliyor?
Büyük araçların geçmesini sağlayacak şekilde yapılmış gibi görünen o dev geçidin anlamı neydi?
C: Şimdi birşeye denk geldik, değil mi? Geçidin yokuş aşağı bir kavisi var. Hmmm... Oranın nereye gittiğini
bilmek hoş olmaz mıydı?

S: (L) Bir geçidin nasıl yokuş aşağı kavisi olabilir? (BRH) Geçidi geçtikten hemen sonra yol kavis yapıyor
ve yokuş aşağı iniyor. (L) Eğer oraya bakmaya gideceksen, mayınlara basma! (BRH) Şaka mı bu? (F) Yarı.
Ama elektronik sensörlere dikkat et. "Adımlarına dikkat et" demişlerdi. Etrafında, hatta burnunun
dibinde olan bitene gözlerin nihayet açıldığında çok şaşıracaksın. Ama sonunda bazı iplerin ucundaki bir
kukladan başka birşey olmadığını gördüğünde, diğer kuklalara vurup "şu iplere bakın!" diyeceksin. Ve
onların tüm yapmak istediği dans etmek ve dans etmekte olduklarını düşünmek. (BRH) Orada vücuda
zarar verebilecek herhangi birşey var mı? Mayın veya başka birşey?
C: Dikkat eksikliği bedensel yaralanmaya neden olabilir. Ama neticede 3. yoğunluk kişinin bedeni için
nihai olarak tehlikeli!

S: (F) Farkında olduğun ve dikkat ettiğin sürece mesele yok. (BRH) Bu yerin öneminin farkında olan başka
kim var?
C: Pek çok kişi.

S: (F) İlginç. Palomar'ı bir gözlem yerinden başka birşey olarak düşünmemiştim hiç. Oranın altında veya
başka bir yerinde neler dönüyor kim bilir. (BRH) Hiç kaçırıldım mı?
C: Bu soru bu aşamada yanıtlanmayacak, çünkü soruyu soran "Berkeley"le ilgili yapbozun bir parçasını
daha keşfedene kadar bu bilgi fayda sağlamaz.

S: (BRH) Sırtımda olduğu iddia edilen implantla ilgili olarak, onu aldırmayı düşünüyorum. Bu akıllıca bir
seçim mi?
C: Hayır.

S: (BRH) Bu konuda yardım almak için Dr. Alexander'i buraya getirmeye çalışmak iyi bir fikir mi?
C: Yalnızca bunun ilgili herkese ne fayda sağlayacağı belirlendiğinde. İyi geceler.
6 Mart 1999

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: znsllsos.

S: Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: Sanırım Chole'nin bu akşam sormak istediği birkaç soru var. (C) Çiftlikte kalırken bir rüya görmüştüm.
Rüyadan uyandığımda kulağımda yankılanan bazı kelimeler vardı. Hangi rüyadan bahsettiğimi biliyor
musunuz?
C: Şimdiki zamanda ve net bir şekilde konuş.

S: Geçmiş bir rüyam hakkında bir sorum var.


C: Başla canım, tereddüt etme!

S: "Sekenenre" ismi veya varlığı benim hayatım için veya burada toplanmış insanların hayatı için önemli
mi?
C: Kesinlikle.

S: Bizi aydınlatmanız mümkün mü?


C: Aydınlanma araştırmalardan doğan keşif yoluyla gerçekleşir.

S: Sekenenre Tapınak Şövalyeleri'nin ardındaki efsanelerle ilişkili mi?


C: Yavaş! Soru sorma biçimiyle ilgili pek çok şeyi unuttun sanırız.

S: (C) Tamam... Sekenenre... (L) Galiba geri dönüp sorularını yeniden düzenlemen lazım...
C: Sonuçlara atlıyorsun. "Çiftlikte" onları nasıl halledeceksin?

S: (L) Sekenenre ile Tapınak Şövalyeleri arasında bir bağlantı olduğunu düşünmek sonuca atlamak mı
oluyor? Buradaki kişisel konuya dönelim. Rüya. (C) Ben Sekenenre'nin bir çağdaşı mıydım?
C: Önceki yanıta bak.

S: (L) Sanırım yine sonuçlara atlıyorsun. Yerinde olsam en basit şekilde başlardım. Öncelikle,
Sekenenre'nin gerçekten var olup olmadığını bile kesin olarak bilmiyoruz. Bu tamamen dezenformasyon
olabilir. Sekenenre diye bedenli bir varlık hiç yaşadı mı veya yaşıyor mu?
C: Hayır.

S: (L) Neden Mısır firavunlarından biri Sekenenre olarak biliniyordu?


C: Tarih kasıtlı olarak biraz çamurlandırıldı.

S: Tamam, Chloe'nin deneyimlediği bu rüya ve bu sesin kaynağı neydi?


C: Şimdi tekrar yola dönüyorsunuz.

S: (C) Tamam... Peki kaynak neydi?


C: Bazen beşinci yoğunluk arkadaşlarımız, korunmasız yanlarımızı bildiklerinde bazı oyunlar oynar.

S: (L) Yani bu kaynak beşinci yoğunluktu ve Chloe'nin yaralanabilir bazı yanları üzerinde oyun oynuyordu,
öyle mi?
C: Evet.

S: Ne gibi açıklardı bunlar?


C: Varsayımcı zihin analizi.
S: (L) Peki Sekenenre kim?
C: Henüz değil.

S: Bu rüyanın ve sesin amacı neydi?


C: Çok katmanlı.

S: (L) Amaçların en basidini söyleyebilir misiniz?


C: Bilmeceler birşeyleri ortaya çıkarıyor.

S: Bilmece neydi?
C: Gerçeği arayış.

S: (C) Tamam, demek Sekenenre diye biri hiç yoktu...


C: Chloe, eğer daha iyi yorumlar öğrenmiş olsaydın tüm engelleri öngörebilirdin. Keşif için incele.

S: (L) Keşif için neyi incelemek?


C: Rüyalar canım, rüyalar!

S: (C) Uyandım ve uyanmadan hemen önce bir sesin "Sekenenre'nin Sevdiği" dediğini duydum. Bunu
sana anlattım, çünkü hiç bu kadar berrak bir ses duymamıştım ve Sekenenre diye birşeyi hiç
duymamıştım. Sen Masonlar hakkındaki o kitapta Sekenenre'nin başında bir delik olan bir firavun
olduğunu buldun. Peki kitapta başında bir delik olduğu ve adının da Sekenenre olduğu söylenen iskelet
kimdi?
C: Masonik ritüeller yaşam yoluna rehberlik ediyor.

S: (L) Chloe'nin yaşam yolu mu?


C: Ve diğerlerinin.

S: Yani Chloe bu "kelimeyle" ilgili rüyayı gördü. Ben de onun kim olduğunu buldum ve arada bir bağlantı...
C: İpuçları... Sonuçlar değil.

S: (C) Bu bizim yaşamlarımız arasındaki bir bağlantıyı mı gösteriyor?


C: Belki, ama bu konuyla ilgili olarak bundan fazlası var.

S: (C) Laura, ben, Frank ve Ark da Sekenenre'yle ilişkili mi veya beşinci yoğunluk bununla bir şekilde ilişkili
mi? Bu net bir soru değil...
C: Ve kişi tüm varsayımlarından/beklentilerinden vazgeçene kadar net bir şekilde açıklanabilir değil.

S: (C) Tamam, bağlantıyı unutalım; bu aslında önemli değil.


C: Laura'yı bu konuda eğitmiştik ama hamlamış!

S: (L) O kadar hamlamadım, ama bu Chloe'nin rüyası. Eğer bu benim rüyam olsaydı ve bunun hakkında
birşeyleri bulmak istiyor olsaydım, öncelikle bu deneyimin gerçekten bir rüyanın bitişinde meydana gelip
gelmediğini sorardım?
C: Evet.

S: (L) Tamam. Bu aynı zamanda diğer yoğunluklardan varlıklarla bir etkileşim miydi?
C: Beşinci yoğunluk.

S: (L) Bu varlıklar KH miydi yoksa BH mi?


C: Beşinci yoğunluk değerlendirme ve geri döndürme bölgesidir.

S: (L) Biri hayatını değerlendirip geri dönmenin eşiğinde miydi? Yoksa daha önce enkarne olmuş olan ve
şimdi enkarnasyonlar arası değerlendirme bölgesinde bulunan birisi miydi?
C: İkincisi.
S: Yani bu, daha önce enkarne olup ölmüş ve şimdi beşinci yoğunlukta bulunan biri. Chloe'nin tanıdığı
biri miydi?
C: Evet. Maternal.

S: (C) Annem miydi?


C: Evet.

S: Sekenenre adı onun...


C: Beşinci yoğunluk bağlantılarınızın mesaj verebilmek için yaratıcı olmaları gerekiyor, çünkü o kadim
özgür irade emri bunu gerektiriyor.

S: (L) Diğer bir deyişle, annesi Chloe'nin özgür iradesini ihlal etmeyecek bir şekilde ona bir mesaj
aktarmaya çalışıyordu, öyle mi?
C: Sizin için yeterince yakın!

S: (C) Demek annemden ve öbür taraftaki başkalarından mesajlar alıyorum. "Sevdiği" kısmı ne anlama
geliyor? Dikkat çekmek için miydi?
C: Belki.

S: (C) Tamam, buradayım, mesajı versinler.


C: Hayır...

S: (L) Mesajı verdi, bir kitaptaki birşeyle ilişkili... Acaba... (C) Benim hayatım onların bana vermeye çalıştığı
mesajın bir parçası mı?
C: Pek sayılmaz...

S: (L) Böylesine önemli bir mesaj aktarıldığına göre, Chloe'nin gerçekten belirli bir yaşam yolu olduğunu,
belki de o yolu izlemediğini, ve bunun da bir "uyandırma çağrısı" olduğunu düşünebilir miyiz?
C: Karanlıkta atış için fena değil!

S: Demek oradayım. (ç.n.: "doğru yanıta isabet ettirdim" anlamında olmalı)


C: Orada değilsin ama belki "Orlando"dasın.

S: Chloe'nin yaşam yolunu ve Sekenenre'yi bulmak için Orlando'da mı olması gerekiyor?


C: Bunun üzerinde düşün.

S: (C) Önümüzdeki hafta Orlando'ya gitmeyi planlıyorum. Orada bir ipucu mu bulacağım?
C: Mümkün.

S: (C) İşle mi ilgili?


C: Mümkün.

S: (L) Tamam, bir deneyimini bana anlattın. Ben bir ipucu buldum ve sana söyledim. Bir anlam veremedin
ve bu da seni bu konuyu burada sormaya itti ve K'ler de sana birinin özgür iradeni ihlal etmeden sana
birşey söylemeye çalıştığını söylediler ve Orlando ve düşünme ipuçlarını verdiler. Özgür iradenin sınırları
şimdilik buraya kadar görünüyor. Kızlarımla ve annemle aramdaki duruma değinmek istiyorum. Frank'e
ve Chloe'ye bazı ayrıntıları anlattım. Son derece çirkin bir hal alan bu durumun merkezindeki veya
kaynağındaki şeyin ne olduğu konusunda zihnimde bir soru dolanıyor. Bunu benim için açıklayabilir
misiniz?
C: Spesifik lütfen.

S: Bu ağın merkezindeki örümcek annem mi?


C: Bir tanesi.

S: Peki diğerleri?
C: Yeniyetmelik isyanı; tekrarlanan kalıplar, genetik eğilimler.
S: Bu noktaya kadar yapabileceğim herşeyi yaptığımı hissediyorum...
C: O halde daha fazla şey yapma.

S: (L) Dün gece evin yanında başlayan ateşin kaynağının ne olduğunu öğrenmek istiyorum. Oğlumun
oraya attığı sigara mıydı?
C: Ve tannik asit.

S: (L) Yapbozun parçalarını bir araya getirmeye çalışıyorum, kafamda pek çok düşünce var, elimizdeki
materyali inceliyorum, orada burada rastladığımız ipuçlarını inceliyorum ve şimdi Wisconsin'deki o
şaşırtıcı batık şehri buldum. Rhineland'daki hazineler derken kastettiğiniz şeyin bu olup olmadığını merak
ediyorum. Rhinelander'da değil, ama çok uzak da değil. Bunun ipucu sisteminin bir parçası olup
olmadığını bilmek istiyorum çünkü bu bölge ile Kanarya Adaları arasında büyük bir bağlantı var.
C: Kazmaya devam et.

S: (C) Bu ilginç, iki katmanlı bir yanıt. (L) Seyahatin düşük dozlarda benim için uygun olduğunu
söylemiştiniz ve bizim için gidip birşeyi kazma vakti geldiğinde, bunun evimizin tam altında veya yakın
bir yerde olabileceğini düşünmeye başladım.
C: Belki.

S: (L) Bu evin altında neyin gömülü olduğunu bulmak bizim için hala önemli birşey mi?
C: İçine doğan birşey varsa, bu seni yanıltır mı?

S: (L) Genelde yanıltmaz. Bu evin tam altında önemli birşey bulmak çok garip olurdu. Bu da bu evi neden
bu kadar kolay aldığımı açıklardı!
C: Ve bu harika olmaz mıydı?

S: (L) Evet, kesinlikle harika olurdu! Tamam, böyle bir olasılık var. Zihnimdeki şeyleri düzene sokmak için
sakin yaklaşmaya çalışıyorum. Bir yandan kendimi faydasız hissediyorum, diğer yandan ise şimdilik doğru
şeyi yaptığımı düşünüyorum...
C: Tüm çabalar beklenmedik kazanımların önünü açıyor. Sonuçta sabır erdemi ediniliyor.

S: (L) Bu evin altındaki birşeyle ilgili çeşitli ipuçları ortaya çıktı. Bir keresinde bunun değerini sordum size
ve yanıt bunun bazıları için çok değerli olduğuydu. Bu yanıt bende, para veya mücevher gibi birşeyden
ziyade bunun bir çeşit nesne olduğu fikrini uyandırdı. (C) Bu gece kazmaktan ve sabırla gelen
beklenmedik kazançlardan bahsettiler. (L) Bu evi almamızla ilgili olaylar gerçekten çok tuhaftı ve bu evi
belirli bir nedenle aldığımı söylemişlerdi... Çok belirli bir nedenle. Bu ev kurulmadan önce burada hiç
başka bir yapı var mıydı?
C: Bunu keşfetmek sana kalıyor.

S: (L) Buna iyice yaklaşıyoruz... (C) Beton duvarlı kiler konmadan önce orada bir kiler var mıydı?
C: Belki. Size bunu söylemeyeceğiz!

S: (C) Bence oradaki şey, beton bloklardan daha eski. Egzantrik eski ev sahibinin orada birşey sakladığını
söylemişlerdi. Bu parçalar arasında dolaştığını gördüğü ve tekrar gömdüğü birşey. (L) Bu gezegenin her
bir yanında aradığım şeyin bu evin tam altında gömülü olduğu ortaya çıkarsa nasıl olurum bilmiyorum!
Bu kaderin tam bir cilvesi olur! (A) Uyku bozukluğum hakkında birşey sormak istiyorum... buradaki neden
nedir...
C: Vitamin ve beslenme değişiklikleri, buna ek olarak işte çözülebilir olabilecek veya olmayabilecek
şeyleri çözmeye yönelik aktif çabalar. Süt ürünleri alımını arttır, hafif dozda niyasin ekle.

S: (A) Havada hissettiğim bu nem eksikliği için ne dersiniz? Bu beni uyutmuyor.


C: Pencereleri sonuna kadar aç.

S: (L) Eğer bunu yaparsa ben uyuyamayacağım!


C: Evet, uyuyabileceksin.

S: (L) Hayır, uyuyamayacağım. Dışarıdaki havayı soluyacağım ve bu beni öldürecek!


C: Eğer bu seni öldürecekse kaderin belli.

S: (L) Havadan ve kaderden bahsetmişken, geçen gün internette kontreyllerin, atmosfere boşaltılan
kimyasallar, bakteriler veya buna benzer şeyler olduğu ve herkesi hasta eden şeyin bu olduğuna dair
birşeyler vardı. Bu söylentinin herhangi bir gerçekliği var mı?
C: Çok değil, ama izole bazı örneklerde evet.

S: Pekala, bu gece başka bir sorumuz yok...


C: İyi geceler.
19 Haziran 1999

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Wamfa.

S: Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: Uzun iznimizden sonra çeşitli sorular biriktirdim, ama son birkaç günde gündeme gelen bir konuya
girmek istiyorum önce. Bazı insanların Nostradamus’un kehanetlerine uyduğunu iddia ettiği, yeni
keşfedilen bir komet var. Nostradamus 10.72 no’lu dörtlükte şöyle diyor çeviriyle: Yıl 1999, yedinci ay,
gökyüzünden büyük bir Korku Kralı gelecek: Moğolların büyük Kralını tekrar hayata getirmek için, Mars’ın
iyi şansla yönetime gelmesinden önce ve sonra. Nostradamus’un Temmuz’u değil Eylül’ü kastettiği
düşünülüyor ve gerçekten de bu kometin geçişi Eylül civarında olacak. Bazı gruplar bu kometin madde
toplayarak yavaşlayabileceğini, yön değiştirip dünyayla yıkıcı bir etkileşime girebileceğini ileri sürüyor.
Bu gerçekten olacak mı?
C: Nostradamus belirsiz bir kehanete spesifik bir tarih iliştirdi.

S: Evet. Yani bu kehanetinde, komet olayının yanında, ima ettiği başka bir olay mı var?
C: Eğer öyleyse, bilinmesin. Soru şu: “1999” bir rakam mı, yoksa fazlası mı?

S: 1999’un bir tür kodu gösteriyor olabileceğini mi söylüyorsunuz?


C: Belki senin için en iyisi, bu konuda gelişen durumları izlemek, sonra analiz etmek. Belki de 1999 bir
döngünün başlangıcıdır...

S: “Milenyum Grubu”nun gündeme getirdiği başka bir konu var. Bir cismin güneş sistemimize girdiği ve
güneş lekesi faaliyetini arttırdığı, bu tür olayların güneşin bu cisim veya cisimlere bir reaksiyonu olduğu
olasılığı. Bunun üzerinde yorum yapabilir misiniz?
C: Bu reaksiyonlar için güneşin bu tür etkilere ihtiyacı yok. Güneş zaten bir reaktör. Güneşin başka şeylere
reaksiyon göstermesinden çok, başka şeyler güneşe reaksiyon gösteriyor.

S: (A) Peki güneş nedir? (L) Ve geçen günkü güneş lekesi tahmini yüz civarındaydı, ama gerçek güneş
lekesi faaliyeti sanırım 240’dı. Şimdi, Milenyum Grubu’nun iddiasına göre, bu Lee Kometi bu yüksek
güneş lekesi faaliyeti sırasında güneşin yakınından geçince, solar kondansatörü boşaltacak ve
gezegenlerle komet arasında veya gezegenlerle diğer gezegenler arasında veya güneşle komet arasında,
vesaire, büyük elektrik akımı patlamaları meydana gelme olasılığı var. Gerçekten böyle bir olasılık var
mı? (electrical bolt: herhangi ölçekte, yıldırım benzeri ani güçlü elektrik boşalımları)
C: Elektrik akımı patlamaları pozitif ile negatif iyonlar arasında olur. “Çocuklarıyla” karşılaştırıldığında
güneşin atomik yapısı nedir?

S: (L) Sanırım güneş pozitif ve çocukları negatif, doğru mu?


C: Burada bir fizikçi var, değil mi?

S: (Laura Ark’a) Güneş pozitif mi yoksa negatif mi? Bir atomda çekirdeğin yükü nedir? (Ark Laura’ya) Soru
şu: Güneşten gelen plazma nedir? Elektronlar. Geri kalan ise pozitif. (L) Yani güneş pozitif, ve elektronlar
gezegenlere doğru aktığı için, gezegenler de negatif olmalı, doğru mu? (A) Bu bir olasılık.
C: Soruna kesin yanıtlar almak için bunu araştır. Dünyanın iyonosferi ile geçiş yapan muhtemel “cisimler”
arasındaki pozitif/negatif oranına ne dersiniz?

S: (L) Ben de onu soruyordum. Bu adamlar ya güneşle komet arasında, ya kometle gezegenler arasında,
ya gezegenlerle gezegenler arasında, ya da güneşle gezegenler arasında elektrik boşalımları olacağını
iddia ediyor...
C: Hayır bunu iddia etmediler. Uzayın “vakumluğuna” ne dersiniz?
S: Uzayın vakum koşullarından dolayı, bu elektrik boşalımlarının gözle görünür yıldırım akımları
yaratamayacağını mı söylüyorsunuz?
C: Hayır bunu söylemiyoruz. Entellektüel tartışma ve sorguyu teşvik etmek için bir soru ortaya koyuyoruz.
Ne de olsa öğrenmek eğlencelidir!

S: (A) Milenyum Grubu’nun savunduğu “komet-plazma teorisi” hakkında birşey sormak istiyorum.
C: Belirli faktörler mevcut olduğunda plazma teorisi doğru. Söz konusu cismin yapısıyla bir ilişkisi olabilir
mi?

S: (A) Bu tam da sormak istediğim şeydi. Söz konusu cisim komet ve soru da şu: kometin bileşimi nedir?
Kirli bir kartopu mu, yoksa “elektrik süpürgesi” modelinde olduğu gibi yoluna çıkan partikülleri toplayan,
elektriksel olarak yüklü bir cisim mi?
C: Nikel?

S: (L) Yani bu kometin bileşimi nikel, öyle mi?


C: Hayır, neredeyse can havliyle entellektüel yeteneklerinizi “harekete geçirmeye” çalışıyoruz. Hatırlayın,
buradaki bir grup çabası. Zayıf ve acizlerin Lord Yüksek Komutan’a sorduğu bir sorular dizisi değil!!

S: (L) Görünüşe göre özgür iradeyi ihlal etmeden bize birşeyler söylemek için çabalıyorlar, ama bunu
almak için katılım göstermemiz gerekiyor.
C: Evet.

S: (A) Özel olarak bu kometin bileşimini öğrenmek istiyorum.


C: Nikel?

S: (L) Nikel hakkında ne biliyoruz? (A) Nikel hakkında söylenebilecek pek çok şey var. Bir metal. Asıl soru,
nikelin özel olarak bu kometle herhangi bir ilgisi olup olmadığı.
C: Eğer varsa, bu çok önemli olabilir.

S: (A) Bu kometin bileşimi nedir?


C: Çoğu kometler gerçekten “kirli kartopları”dır ve büyük oranda su buzu ve partikülat maddeden oluşur.
Ama bazıları orbital bir düzleme yakalanmış, hızlı hareket eden asteroitlere çok benzer. “Milenyum
Grubu”nuz bu noktada biraz fazla “ya o ya bu” yaklaşımında olabilir. Dolayısıyla, kozmik bir elektrikli
süpürge olduğunu varsaymadan önce, bu cismin spektral bir analizinin yapılması gerekir.

S: (A) Anladığım kadarıyla bu adamlar bazı durumlarda haklı olsalar da, bu kometin, analiz edildikten
sonra, sadece sıradan kirli bir kartopu olduğu ortaya çıkacak. Tahminim bu.
C: Tahmine izin yok!

S: (L) Bu adamlar, bu tür analizleri yapma yetkisi ve kapasitesine sahip çeşitli devlet kaynaklarından, bu
komet hakkında biraz bilgi almak için tekrar tekrar başvuruda bulunmuş. Ama bu bilgileri ortaya
sürmüyorlar, saklamakta oldukları birşey var gibi görünüyor.
C: Analiz yapabilenler sadece onlar değil.

S: (L) O halde sanırım bir spektrum analizi yapmış birini bulmamız lazım.
C: Bunu kimin yapabildiğini bulun.

S: (A) Özel ekipman gerektiriyor... (L) Bu komet meselesiyle ilgili olarak bize aktarmak istediğiniz, ve bizim
doğru soruya varana kadar üzerinde durmamız gereken birşey var mı?
C: “Üzerinde durmanız” gereken çok şey var.

S: (L) Ben de onu kastetmiştim. Eğer şu anda bu konuyla ilgili kritik birşey yoksa, eğer bulmamız gereken
şey spektrum analiziyse ve bize bu kometin bileşimini söylemeyecekseniz... Söyleyecek misiniz? Bileşimi
nedir? Yoksa bir spektrum analizi yapıp kendimiz mi bulmamız gerekiyor?
C: Bunu belirtmedik mi zaten? Bilgi güçtür. Eğer bunu size bayram şekeri gibi verirsek erir gider.

S: (L) Bu kometin birincil bileşiminin nikel olduğunu mu söylediniz?


C: Hayır, “nikel?” dedik.

S: (L) “Nikel” ne anlama geliyor? (A) Parlak bir metal. (L) Aynı zamanda beş sentlik bozuk para...
C: Erimiş nikel uzay boşluğunda nasıl görünür?

S: (A) Gümüş gibi görünür... (L) Rengi olur mu? (A) Sanmıyorum.
C: Elektriği iletir mi? Manyetik midir?

S: (A) Evet, elektriği iletebilir, ama manyetik değildir. Neden “erimiş”?


C: Ya böyle bir cismin “kuyruğunun” iyonosfere temas etmesi?

S: (L) Oo. Sanırım anladım. Büyük bir kometin kuyruğu gibi birşeyle ilgili Nostradamus şeyi... Bir bakayım:
“İnsanlık için büyük bir dertten sonra, daha büyük bir dert hazırlanıyor. Büyük Hareket Ettirici çağları
yeniliyor. Yağmur, kan, süt, kıtlık, çelik ve veba. Göklerde ateş görülüyor, ilerleyen uzun bir kıvılcım.” Bu
dörtlük, Milenyum sırasında olan birşeyle ilgiliymiş... Varmakta olduğumuz şey bu mu? “Gökte giden
uzun bir kıvılcım” gibi görünen, sonra iyonosferle temas ettiğinde, bu elektriği ileten, erimiş nikel kuyruk
nedeniyle dünyayla bazı etkileşimlere girebilecek birşey mi? Yaklaştım mı?
C: Arkadiusz’a sor.

S: (L) Tatlım... Birşeye yaklaşıyor muyum? (A) Mesele şu ki bu komet uzayda. Uzay çok soğuk. O yüzden
soru şu: nikeli eritecek olan şey ne? (L) Güneşe yakın olacak! Bu onu ısıtacak! (A) Bu komet güneşe
eriyecek kadar yaklaşmayacak! (L) O halde nikel nasıl eriyebilir?
C: Patlamalar?

S: (L) İşte bu! Büyük bir güneş patlaması! Ve bu büyük güneş patlamasıyla birlikte, madde birikimi
nedeniyle yörüngesinde bir değişim... Böylece güneşe daha yaklaşıyor... (A) Ama bir güneş patlamasına
yakalanacak kadar yaklaşmıyor güneşe!
C: Nikel manyetik midir?

S: (L) Hayır. Nikelin manyetik olmamasının bu konuyla ilgisi nedir?


C: Nikelin bir arkadaşı var mı?

S: (A) “Arkadaş” dediğimizde, bu, Mendeleyev Tablosu’nda aynı ailedeki başka bir metal anlamına gelir.
Sanırım kobalt ve nikel aynı ailede ama kontrol etmem gerekecek...
C: Ve kobalt uzayın iyi eski vakumunda görünmezdir, ama nikel değildir!

S: (L) Yani komet kobalt mı çekecek?


C: Hayır, kobalt çekecek.

S: (L) Kobalt güneş patlamalarını çekecek... elektromanyetik olaylar...


C: Ve diğer.

S: (L) Anlıyorum.
C: Şimdi bu kometin bileşimini bilmeye ihtiyacınız var... Ve onu izleyen diğer herşeyin. Artan komet
faaliyetine daha önce atıfta bulunmuştuk. Oort, ve onu döngüsel olarak karıştıran şey.

S: (L) Bir şeyi bilmeyi çok istiyorum... Bu kometlerden herhangi biri dünyaya çarpacak mı?
C: Bir gün, kesinlikle. Daha önce de olduğu gibi. [birinci kasetin ikinci tarafında ses anormallikleri başlıyor]

S: Komet konusundayken, bununla ilişkili birşey hakkında soru sormak istiyorum. Eğer bu tür faaliyetlerin
olacağı anlaşılırsa, doğal olarak borsa tamamen batar... gezegendeki tüm finansal kurumlar. Eğer bu tür
bilgiler yayılırsa, koşullar zorlaşır... Yatırım olasılıklarıyla ilgili sormak istediklerimiz vardı...
C: Bu tür bilgiler “yayılacak” mı?

S: Bundan şüpheliyim. Mevcut güçler herkesi hiçbir şey olmadığına ikna edecektir. Basında bununla ilgili
hiçbir şey yok. Şu andaki yatırım potansiyelleriyle ilgili hızlıca birkaç şey söyleyin.
C: Bekleyin veya değerli metallerden biraz satın alın...
S: Sıradaki: Bu şeyin tümünü okumayacağım. Onyıllar boyunca İlüminati Eliti için insan kurban etme
ritüelleri düzenlediğini iddia eden Arizona Wilder’ın söylediği birşey. Bunlar arasında İngiliz Krallık Ailesi,
George Bush, Henry Kissinger, ayrıca David Icke’nin web sitesi üzerinden satılan “The Biggest Secret”
(“en büyük sır”) adlı kitapta ve “Revelations of a Mother Goddess” (“bir ana tanrıçanın ifşaları”)
videosunda açıklanan dünyaca ünlü birçok isim. Wilder zihin-kontrol ortamından kaçtıktan sonra kendini
bu şeylerin ifşasına adamış. İlk soru: Arizona Wilder onyıllar boyunca İlüminati Eliti için insan kurban
etme ritüelleri düzenledi mi?
C: Henry Kissinger kraliyet soyundan mı?

S: Sanmıyorum. George Bush İngiltere Kraliçesi ile uzaktan akraba. ... Bu kadın olduğunu iddia ettiği kişi
mi ve yaptığını iddia ettiği şeyleri yaptı mı?
C: Bu konuda bütün lokmayı yutmaya çalışmadan önce dikkatli olman en iyisi.

S: Anlıyorum. Wilder ayrıca İlüminati’nin, yani dünyayı kontrol eden kliğin genetik melezler olduğunu, ve
bunun binlerce yıl önce insan varlıkları ile sürüngen dünydışılar arasındaki bir melezlemenin sonucu
olduğunu söylüyor. Gücün merkezi bu boyutta bile değil, 4. boyutta. Yani pek çok insanın tanımladığı
şekliyle alt astral katta... folklor hikayelerşindeki şeytanların alemi...
C: Ya öyle, ya da tüm insanların bazı sürüngen genleri var...

S: Tüm başkanlık seçimlerinin en çok Avrupa Kraliyeti Genleri olan aday tarafından kazanıldığını iddia
ediyor. Bill Clinton’a kadar olan 42 başkandan 32’si Büyük AlFrank ile akrabaymış...
C: John Kennedy???

S: Tamam, ama...
C: Hayır, yanıt ver lütfen.

S: Kennedy kraliyet soyundan mıydı? Sanırım Nixon Kennedy’den daha fazla kraliyet kanı taşıyor.
C: O halde başka birşey söylememize gerek var mı??? [kasetin ikinci tarafının “hızlanan” kaydından
dolayı, bundan sonrası kaydedilemedi. Aşağıdakiler, celsenin geri kalanının hafızamızdan yeniden
yazılmış en iyi hali.]

S: Pekala, burada piramidin içini gösteren iki resim var. Resimlerden birinin 1861’de yayınlanmış bir
kitaptaki çizimden alındığı söyleniyor. Piramidin içi o zaman böyle mi görünüyordu?
C: Yakın.

S: Yani piramitte çalışan adamlar iç kısmın gerçek haritasını saklıyor, öyle mi?
C: Yakın.

S: Peki bunu neden yapıyorlar?


C: Sence?

S: Böyle bir aldatmacayı nasıl sürdürebilmişler?


C: Piramitle ilgili çok çeşitli hususlarda kandırıldınız. Buna neden bu kadar şaşırasınız?

S: Tamam, radyoda konuşmaya davet edildim. Bunu yapmam hayrımıza olur mu?
C: “Ayartılmaya” ve çok fazla şey ifşa etmeye karşı dikkatli olursan.

S: Ne söyleyeceğimi, ne söylemeyeceğimi nasıl bileceğim?


C: İçgüdüler.

S: E___, sizin ve diğer bazı kaynakların tanımladığı şekliyle, Kertişler ve onların insan destekçileri
tarafından yapılan programları çözmek için ne yapabileceğiyle ilgili bir soru soruyor.
C: Programın çözülmesi için, kişinin önce programlamanın farkında olması gerekir.

S: Programlamanın nasıl farkında olunur?


C: Bilgi. Bilgi ne yapar?
S: Yani anahtar sadece bunları bilmek, öyle mi?
C: Bir kez bilginiz olduğunda, perdeyi kaldırmışsınızdır! Bilgi nasıl elde edilir?

S: Bilmiyorum... Nasıl?
C: En samimi aşinalar etkili bir şekilde telgraf çektiği zaman.

S: Telgraf derken, bir tür elektronik sinyal olarak mı, yoksa sadece bilgi paylaşımı anlamında mı?
C: İkincisi.

S: Spesifik olarak ne tür bilgi?


C: Tetikleyiciler.

S: Bu birşeyi mi tetikleyecek?
C: Programlamada kullanılan anahtar kelimeler.

S: Oo, tetikleyici kelimeleri öğrenmek programın bilgisini sağlayacak, böylece kişi onu durdurabilecek,
öyle mi?
C: Yakın.

S: Programlamayla ilgili çalışması olan bu kadınla temasa geçip kitabını alsam iyi olur. Bu bende ne tür
programlar olduğunu öğrenmeme yardımcı olur mu?
C: Oraya doğru götürebilir. Bu konuya en aşina olanlarla iletişim kur.

S: Şimdiye kadar programlar konusuna en aşina olan ve bunlar hakkında bilgi verebilen sizsiniz.
C: Belki en iyisiyiz, ama tek değiliz.

S: (A) Kaçırılması sırasında Laura üzerinde ne tür programlama yöntemlerinin kullanılmış olabileceğini
öğrenmek istiyorum... o uzun, “kayıp” hafta sırasında...
C: Gestapo tekniklerini araştırın, ki sonradan CIA oldular.

S: Yani Alman programlama tekniklerine bakmamız gerekiyor...


C: Ve Waffen SS. [Kaset buradan başlıyor. Ses anormalliği yok.]

S: (A) Yani sorumun yanıtı evet sanırım. Bu yöntemlerle insanlara yüklenen şeylerden nasıl
kurtulunabileceği sorusunun yanıtı bilgi gibi görünüyor. Bu kayıp sürede yüklenen birşey varsa, soru,
bunun nasıl bulunacağı ve tehlike yaratmadan bu programlamadan nasıl kurtulacağımız... Bu yöntemleri
araştırmak, soruna neden olmadan programa erişim ve deprogramlama yapmamıza nasıl yardımcı
olacak? Bazen uyuyan yılanın kuyruğuna basmamak en iyisidir. Bu hususta sizden biraz yardım alabilir
miyiz? (deprogramlama: psişik bir programı durdurma, kaldırma, pasifize etme)
C: Alıyorsunuz.

S: (A) Bir ipucumuz var. (L) Gulf Breeze Konferansı’ndan döndüğümüzde Linda Howe’a bir mektup
yazdım. O da yanıt yazdı, Mike Lindemann konusunu öğrenmek istiyormuş. Mike Lindemann’la yüzyüze
görüşmedik. O ve grubu Gray Hugger’lardan. Gray Hugger incilini savunuyorlar. Linda’nın Gray Hugger
dünyasına girmesinden çok rahatsız olan birkaç diğer kişiyle konuştum. Linda tüm bu bilgileri kitaplarında
toplamış ve iyi bir çalışma çıkarmış ama asıl noktayı kaçırıyor gibi görünüyor. Üçüncü kitabı bir sürü
kanallanmış bilgi veriyor ve bunların çoğu, dünyadışıların buraya bize yardım etmeye geldiğine dair
zekice çarpıtılmış dezenformatif bilgilerden oluşuyor. İbreyi hafifçe Gri/Kertiş kampı lehine çeviren,
hafifçe çarpıtılmış doğru bilgiler de var. Bana öyle geliyor ki Howe, Lindemann, Art Bell, ve tüm o ekip
dezenformasyon yayıyor. Bunun kasıtlı mı, yoksa onlara dayatılan birşey mi olduğunu, yoksa Kertişlerin
masum kuklaları mı olduklarını bilmiyorum. Bu konuda biraz bilgi verebilir misiniz?
C: Belki de güreşme yöntemine başlamadan önce Linda’yı daha yakından incelemen gerekiyordur. Bir
diyalog kur, sonra fikirlerini samimi bir şekilde paylaş. Sabır meyve verir!

S: UFO konferansında Lloyd Pye diye bir adam vardı. Bir dünyadışı varlığın kafatası olduğunu düşündüğü
bir kafatası vardı elinde.
C: Öyle bile olsa, sesini duyurma şansı olur mu sence?

S: Elbette olmaz. Ama kişisel merakım nedeniyle sormak istiyorum, o gerçekten bir dünyadışı varlığın
kafatası mı, yoksa bir çocuğa ait çok deforme olmuş bir kafatası mı?
C: Belki de bir keçidir.

S: Keçi kafatası değil! Kesinlikle hümanoit bir türdü! Bu hiç hoş değil!
C: Şempanze demek istedik, ama karıştırdık! Pardon...

S: Bir keresinde Hermes Trismegustus’un Firavun Rana’ya ihanet ettiğini söylemiştiniz. Bu firavun kimdi
ve ne zaman tahttaydı?
C: Bunu başka bir celseye bırakacağız. İyi geceler.
3 Temmuz 1999

S: (L) Merhaba
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Orotheia

S: (L) Ve nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya

S: (L) Şu radyo programı olayının arkasındaki şeyi merak ediyorum. Önce Ron Engelman beni programına
konuk olmam için davet etti, ve sonra programın bir gün öncesinde beni arayıp programın tarihinin
kaydırıldığını ve benim bölümümün de iptal edildiğini söyledi. Neden iptal edildi ?
C: Belki diğerleri şikayette bulundular.

S: (L) Kimler böyle bir sikayette bulunmuş olabilirler ki ?


C: Aynı programda çıkacak diğer kişiler.

S: (L) Ne hakkında şikayet etmiş olabilirler ?


C: Senin gündeminin içeriği hakkında.

S: (L) Hangi içeriği hedef almış olabilirler ki ?


C: Bizi, canım.

S: (L) Eh, bu doğru sanırım. Gittikçe daha fazla saldırı alıyoruz. Şunu bilmenizi isterim ki; bu büyük oranda
kıymeti bilinmez , nankör bir görev.
C: Bu da demek oluyor ki; doğru iz üzerindesiniz.

S: (Gülüşmeler) (L) Yani eğer Gray Huggers bizi bombardımana tutmuyorsa, ya da o bilimsel tipler bizi
bombalamıyorsa, bombalayacak birileri illa ki bulunuyor! Son günlerde mail gruplarında Linda Howe ile
ilgili bir tartışma başlatıldı, onun dezenformasyon amaçlarıyla seçildiği (atandığı) iddia ediliyor.
Azımsanmayacak sayıdaki önemli kişiler, onun yaptığı çalışmalar ve bariz dezenformasyon konuları
arasındaki eşgüdüme dikkat çekiyor. Ben hep onun (Linda'nın) araştırma yapan bunca insan arasında,
gerçekten içten ve samimi ve berrak bir akla sahip olan bir kişi olduğunu düşünegeldim. Onun hakkında
söylenen bu tür şeyler hakkında bir yorum yapabilir misiniz ?
C: Linda atanabilir değil.

S: (L) Peki neden ortalığa dezenformasyon yaydıkları kesin olan o kişilerle birlikte takılıyor ?
C: Yöntemler operasyonun kendisiyle karıştırılmamalı.

S: (L) Geçtiğimiz hafta, R.E., L_, H.H., D, F.Y'nin ve bana bir kaç e-posta göndermiş olan Ira Einhorn'un da
dahil olduğu bir dizi tuhaf olaylar serisi yaşandı. Bu Ira'nın hikayesinin ardındaki gerçeği öğrenmek
istiyorum. Ya bu adam gerçekten 18 ay boyunca, dairesinde bir cesetle birlikte yaşayacak kadar
tamamen çıldırmış, son derece egoist ve hiç kimsenin kendisi kadar akıllı olmadığına inanıyor, ya tüm
olay onu içeri tıkmak için kurgunlanmış bir şey, ya da o Greenbaumlanmış biri. Atlamış olduğum herhangi
bir başka olasılık var mı, ya da hepsi birden mi doğru mu ?
C: Belki de yaptığı şeyi yaptı ve sonra kendisini O.J. Simpson gibi yapmadığına inandırdı. [ç.n. O.J. Simpson
: 1994 te karısını öldürmek suçuyla yargılanan , sonra beraat eden Amerikan Futbolcusu. Bu dava
kamuoyunu uzun süre meşgul etmişti. 2008 yılında darp ve adam kaçırmaktan tutuklanarak 8 yıl hapse
mahkum edildi]

S: (L) Bu olaylar serisinde , tüm bu şeyleri birbirine bağlayan portal kim ya da nedir ?
C: Bir portalı bulabilmek için, adımları geriye doğru sürekli takip et, ta ki panjurların arasından sızan ışını
bulana kadar.

S: (A) Benden mi sızıyordu ?


C: Hayır.

S: (L) Eh, herşey benim Eve' le iletişime geçmemle başladı.


C: Hayır. E__ değildi. O, açığa çıkardığı şeyler sebebiyle saldırı altında.

S: (L) Başka bir ipucu verebilir misiniz ? 'Panjurların arasından sızan ışık...'
C: Evet.

S: (L) R.E. mi ?
C: Ama onu kim manipüle ediyor ?

S: (L) Kuşkusuz 4.Yoğunluk. İlk sorum piramitle ilgili. Elimizde piramidin şöyle bir şeması ve bir de
bildiğimiz şu 2. şeması var. Piramitle ilgili şu kitapta da diyor ki: '1974 te, emekli bir mimar olan,
Danimarkalı Profesör Hubert Paulsen, piramitin içerisinde yaptığı kapsamlı çalışmasının sonuçlarını
duyurdu. Teorisi; muhtemeln temelin altında yer alan, henüz keşfedilmemiş gizli bir odanın olduğuydu.
Teorisini, piramitin inşasının geometrik prensiplerine dayandırıyordu. Bu oda Firavun'un mezarı olabilir
ve Tutankamon'un mezarında bulunanlardan çok daha önemli hazineleri barındırıyor olabilir.'
Her neyse, bu piramitle ilgili 1974'te yapılmış olan bir çalışma. Bizlere , 1974 'te piramitle ilgili yapılmış
çalışmalara göz atmamızı önerdiğiniz için bu araştırmayı yaptım ve 1974'te piramitle ilgili yapılmış
çalışma olarak tek bulabildiğim bu. Her ne kadar siz 'bir mühendis'tabirini kullanmış olsanız da, ki ben en
başta , bir mühendis olduğu için Robert Beauval'ın çalışmaları olduğunu düşünmüştüm, bir mimar da bir
çeşit mühendis sayılır. Aklınızdan geçen çalışma bu muydu ?
C: Paulsen daha da derinlemesine tetkik edebilirdi.

S: (L) Piramidin iç kısmını gösteren bu iki şemadan birisi, 1861 de yayımlanmış bir kitapçıktan alınma ve
piramidin merkezinde çok büyük bir boşluğun olduğunu tasvir ediyor. Gerçekten de bu şema, insanların
piramidi ziyaret ettiği o dönemdeki piramidin iç yapısının bir konfigürasyonu mu ?
C: Yakın.

S: (L) İç yapı günümüzde de hala bu şekilde ve piramidin o bölümü ziyaretçilerden gizleniyor mu ?


C: Yakın.

S: (L) Günümüzde orada çalışma yapmakta olan kazıcı ve arkeologlar ve hatta işçililer piramidin
içerisindeki bu diğer odalardan haberdarlar mı ?
C: Bazıları.

S: (L) Piramidin altında içerisinde bir takım nesnelerin gizlendiği büyük bir oda var mı ?
C: Evet.

S: (L) Bu bir hazine mi yoksa bilgi mi ?


C: İkisi de.

S: (L) Günümüzde Piramidin içerisinde ya da çevresinde çalışmakta olan kimseler bu gizli yer altı
odasından haberdarlar mı ?
C: Yalnızca bir kaçı.

S: (L) Yazıları internette dolaşan bir kadın var; Piramidin 'büyük bir saat' olduğunu ve gezegenin 'zamanını
sıfırlayıp, yeniden kuracağını' iddia ediyor.
C: Hayır.

S: (L) Kendisine, bir zamanlar Büyük Galeri'de bir çeşit büyük dişli ya da tekerleğin bulunduğu ve bunun,
orada yer alan gediklerdeki bazı şeyleri döndürüp, hareket ettirdiği bilgisinin verildiğini iddia ediyor. Eğer
durum bu değilse, bu gedikler ne için kullanılıyordu ?
C: Dengeleme prensibi.

S: (L) Neyin dengelenmesi ? Bir şeyin denge düzenini sağlamak için mi kullanılıyorlardı ? Bu gediklere bir
şey yerleştirildiğinde bu bir şeyin dengesini mi sağlıyordu ?
C: Yakın.

S: (L) Büyük salonun bir başından diğer başına kadar uzanan bu oyuklara, bu gediklere yerleştirilen şey
ne idi ?
C: Henüz temel bilgiye sahip değilsin.

S: (L) Temel bilgi nedir ?


C: İpuçları seni ona götürür, resmi beyanlar değil.

S: (L) Bu salonun içerisine ne yer almaktaydı, bununla ilgili görsel bir şekli kafamda canlandırabilmeyi
isterdim.
C: Biliyoruz, isterdin.

S: (L) Dünya'daki bir çok kimse, internette birbirinden tuhaf teoriler yayımlıyor, detaylı web sayfaları
hazırlıyor, gördükleri kehanetleri ve diğer 'kaynaklardan' aldıkları bilgileri aktarıyorlar ve Piramidin dev
bir çan veya saat olduğunu ve zamanı yeniden ayarladığını vs vs söylüyorlar.
C: Hoagland. [ç.n. Richard Hoagland]

S: (L) Gına geldi Hoagland'dan! Geçen akşam bir radyo programına katıldı. Leedskallen'ın Coral Castel
yapıtını, Hoagland'ın öne sürdüğü ızgara teorisine uygun şekilde konumlandırmak için taşıdığını söyledi.
Bu gerçekten duyduğumuz en aptalca şey, çünkü Hilliard bize Coral Castle'ın bir takım yöresel kanunlar
sebebiyle taşındığını anlatmıştı. Bu duyduğum en saçma iddia. [ç.n. Edward Leedskallen manyetizma
konusunda ilginç teorileri olan, aynı zamanda da amatör bir heykeltraş olan bir araştırmacı. Coral Castle
Leedskallen'ın eserlerinden biri ve geniş bir alana yerleştirilmiş büyük, farklı şekillerdeki kaya ve taşların
kompozisyonundan oluşuyor]
C: Hoagland hakkında bulacağınız diğer şeyler doğru, unutmayın; deha deliliğin sınırında yer alır!

S: (A) Hoagland hakkındaki bu yorumun anlamı nedir ?


C: İddi ettiği şeylerden bazıları "saçmalık" olabilir, ama bazıları oldukça doğru, canım!

S: (L) Peki, Hoagland piramit hakkında ne söylemişti ? (A) Demişti ki; Coral Castle, piramit ile aynı prensip
çerçevesinde inşa edilmiş. (L) Tamam, bunu biliyoruz çünkü bunu bizzat Leedskallen kendisi söylemişti!
Bu yeni bir haber değil. Hoagland 19.5 derece enlem çizgisinden ve çift tetrahedrondan bahsediyor. Ama
bunun 29. enlemde bulunan piramitle nasıl bir bağlantısı var bilemiyorum. 10 derece fark var. Hoagland
bizzat piramitle ilgili bir görüş bildirdi mi ?
C: Araştır!

S: (L) Tamam. Yaparız. (A) Karbon testi, L'nin tahmin ettiği gibi ,bir ya da iki faktör sebebiyle 10.000 yıl
öncesinden kalma şeyler için yanlış bir yöntem mi ? Sizlerin verdiği tarihlerle bilimsel verilerin ortaya
koyduğu tarihler arasında 2 varyasyonlu bir faktör gözlemliyoruz. Bu durum neredeyse vermiş olduğunuz
tüm tarihlerde ortaya çıkıyor.
C: "Onlar" antik felaketlerin sebep olduğu manyetik sapmaların etkilerini dikkate almayarak hataya
düşüyorlar.

S: (L) Bu manyetik sapmalar radio karbon tarihlemelerini ne şekilde etkiliyor ?


C: Maddenin izotop yapısını değişime uğratarak.

S: (L) Yani M.Ö. 1500 civarlarındaki felaket...


C: Hepsi oluşan manyetik dalgalar sebebiyle radyolojik veriyi karıştırıyor.

S: (L) Manyetik dalgalardan söz açılmışken, son zamanlarda oldukça yüksek bir güneş lekesi döngüsü
yaşamaktayız. Genel olarak bilinenler dışında, bu ekstrem sayıdaki güneş lekelerinin gezegene ve
üzerindekilere başka ne gibi ciddi etkileri olabilir ?
C: Statik elektriğin artması.

S: (L) Yani statik elektriğin artması daha fazla elektriksel fırtına anlamına geliyor.
C: Ve başka şeyler.
S: (L) Nostradamus'un Lee kometiyle ilgili kehanetini araştırırken, Peter Lemesurier isimli bir şahsın,
kahinin orijinal çalışmalarını incelediğini ve yanlış yere yerleştirilen bir apostrofun (kesme işareti)
'teskinleştirici' kelimesini 'dehşet' (terör) kelimesine dönüştürdüğünü bulduğunu keşfettik. Yani; 1999
un 'yedinci ayı' ile ilgili bölüm 'Dehşetin Büyük Kralı' DEĞİL, 'Teskinleştirici Kral' olacak. [ç.n. burada
orijinal olarak kullanılan kelime ing. 'appeaser' tam anlam olarak savaşa girmemek için taviz vermeye
hazır, durumu teskinleştiren kişi anlamına geliyor.] Tabii ki standart yorumlamalar diyor ki, her ne olursa
olsun bu 'Moğolların Büyük Kralı' nı geri getirecek, ki bunu Kubilay Han ya da Cengiz Han olarak
tanımlıyorlar. Bu konuda bir yorum getirir misiniz ?
C: Yorum mu ? Nasıl yani ?

S: (L) 'Teskinleştirici Kral' ne anlama geliyor olabilir ?


C: Bu terimleri açıklayabilecek güce sahipsin.

S: (L) Evet tamam ama ne yapalım bir günde ancak bu kadar saat var! Ama bir 'Teskinleştirici' , bir takım
taleplere boyun eğerek barış getiren ya da 'yatıştıran' ya da 'sakinleştiren' demek. Ayrıca 'tatmin eden,
dindiren' veya 'durumu rahatlatan' anlamına da geliyor. Ve aklıma, bu 'kral'kavramıyla örtüşen ve bir
çeşit 'tatmin etme' ve 'rahatlatma' İHTİYACI içerisinde olan tek kişi geliyor : Prens Charles. Onun İngiltere
halkına Prenses Diana'nın ölümü sebebiyle ödemesi gereken bir çeşit 'borç' var, ya da böyle algılanılıyor.
Ama onun kral olabilmesinin tek yolu Kraliçe Elizabeth'in ölmesi. Yani bu kehanet Kraliçe Elizabeth'in
ölümü ve ardından Charles'ın kral ilan edilmesi ve onun Camilla'dan boşanması anlamına mı geliyor ?
Burada bir şeylere yaklaşıyor muyum ?
C: Belki.

S: (F) Ama iyi de 'Moğollar'ın Kralını' nasıl geri getirmiş olacak ? (L) Bilmiyorum. Burada 'Moğollar'ın Kralı'
bir tür hareme sahip olma ya da benzer bir şeye işaret ediyor olabilir. Bizlere bu konuda birazcık ipucu
verin!
C: Hayır.

S: (L) Daha önce Hermes Trismegistus hakkında bir soru sorduğumda onun "Firavun Rana'ya ihanet eden
kişi" olduğunu söylemiştiniz. Firavun Rana kimdir ? Firavun Menes'ten önce miydi ?
C: Oldukça önce.

S: (L) Firavun Menes , Girit Kralı Minos ile aynı kişi miydi ?
C: Hayır.

S: (L) Giritlilerle Mısırlılar arasındaki bağlantı neydi ?


C: Hepsi aynı orijinden geliyorlardı.

S: (L) Yani onlar Mısır'ı terkederek, Girit' e göç eden Mısırlılardı ve Mısır kültürünün bir başka versiyonunu
orada oluşturdular. Bu şekilde mi ? Yoksa tamamen bağımsız olarak mı geliştiler ?
C: Birincisi daha yakın

S: (L) Tektanrıcı anlayışın kurucusu olan İbrahim, Hermes mi ?


C: Hayır.

S: (L) Akhenaton Musa mıydı ?


C: Yalnızca konunun kendi gözlerinden bakıldığında.

S: (L) Akhenaton' a ne oldu ? O da, aynı şekilde tektanrıcı inanışı getirdi ve görünen o ki o kadar çok
nefret topladı ki, sadece adını ağzına alanlar bile binalardan ve heykellerden sallandırılıyordu. Mezarı yok
edilmiş ve toprak tahrip edilmiş. Tabiri caizse ortadan kaybolmuş, ondan gerçekten nefret eden kişiler
tarafından silinmiş. Akhenaton'la ilgili gerçek olay neydi ?
C: Bu kadarı yeterli değil mi ? Biri daha fazla sürdürmek zorunda mı ?

S: (L) Neyi sürdürmek ?


C: İftirayı.
S: (L) Neden Akhenaton portrelerinde daha çok dişi bir karakter gibi görüntülenmiştir ? Cinsiyet
bozukluğu ile ilgili bir hastalığı mı vardı ? Hermafrodit (çift cinsiyetlilik) miydi ? Bir tür transformasyona
uğrayan bir simya ustası mıydı ?
C: Bunlardan hiç biri.

S: (L) Onun bu garip fiziksel görüntüsünün sebebi neydi; kadınsı kalçalarının, göbeğinin ve garip bir
şekilde uzatılmış yüzünün ?
C: Tasvirler.

S: (L) Yani gerçekte böyle görünmüyor muydu ?


C: Pek sayılmaz.

S: (L) Bu şekilde tasvir edilmeyi kendi mi seçti ?


C: Hayır.

S: (L) Daha sonraları bir çeşit hakarete uğratma anlamıyla mı böyle tasvir edildi ?
C: Daha yakın.

S: (L) Eh, İbrahim İsmai'in babasıydı ve İbrani yazılarına göre 'Arapların Babasıydı'. Hermes Arabus'un
babasıydı, Arabus da 'Arapların Babası' olarak anılıyordu. Bu Arabus Kasyopya'nın efsanevi babasıydı ve
bu bazı isim değişiklikleri dışında neredeyse tamamen paralel bir olaylar gelişimi. Öyle görünüyor ki
İsmail ve Arabus tipleme ve işlevler anlamında aynılar ve daha fazla kıyaslama da yapılabilir. Ama
buradaki esas olan şey, bu durumda Kasyopya Hermes'in torunu ve İsmail'in kızı olabilmesi ve biz daha
önce İsmail'in kan soyunun gerçek 'kraliyet' soyu olduğu üzerine konuşmuştuk. Bu konu hakkında bir
yorum yapabilir misiniz ? [ç.n. Mitolojideki Kasyopya kastediliyor. Kasyopya ile ilgili alternatif mitlerden
birinde babası Arabus olarak geçmekte]
C: Sen kendi analizinde gayet başarılısın.

S: (L) Ama daha bir kaç dakika önce Hermes'in İbrahim OLMADIĞINI söylediniz ve İbrahim'in açıkça...
C: Söylediğimiz şey, artık Arkadiusz'un soru sorma zamanı.

S: (A) İlk sorum : komet kümesinin ve 'ikiz güneş'in gelişinin zamanlamasında bir değişiklik oldu mu ?
C: Bu tür bir "zamanlama" yok.

S: (A) Bu tür bir zamanlama yok, ama gelmekte olan felaketlerle ilgili bir belirsizlik vardı...
C: Felaketler mi ?!?

S: (A) Evet felaketler... Kometler gelecek ve bunlardan bazılarının bir kutup kaymasına sebep olması söz
konusu ve bu gerçekten de bir felaket anlamına geliyor...
C: Whoa! Bir dakika Arkadiusz! Bunların hepsi hangi perspektiften baktığına bağlı. Sübjektif olmayalım.
Eğer birisi bu sözde "felaketin" ortasında 4. Yoğunluğa geçiyorsa, bu ne tür bir felaketsellik ?!? Ve bu
denli belirlenmemiş bir şeyden bahsediyorken nasıl olur da birisi "zamanlamayı" bilebilir ?

S: (A) Tamam, anlıyorum; 4. Yoğunluğa geçecek bazıları için bu bir felaket olmayacak.
C: Ve 5. Yoğunluğa geçecek bazıları için de o kadar kötü olmayacak. Sanki bir çeşit, " arkana yaslan ve
gösterinin tadını çıkar."

S: (L) Bir keresinde bana da "arkana yaslan ve gösterinin tadını çıkar" demiştiniz. Bunun anlamı yakında
5. Yoğunluğa gidecek olmam mı ?
C: Yakında ? Daha sonra ? Ne fark eder ? Şimdi içinde bulunduğun kabın içerisine yerleşmeden önce
fragmanları izlemiştin.

S: (A) "Fragmanları izlemiştin" derken neyi kastediyorsunuz ?


C: Önceden görüntüleri izledin ve kendin gönüllü oldun.
S: (L) Eh, benim daha önce söylediğiniz bazı şeylerden dolayı burada bir çeşit misyonumuz olduğu
izlenimine kapılmıştım...
C: Evet, ve ...

S: (L) Bunun anlamı tüm bunların ortasında 5. Yoğunluğa geçmek mi ?


C: Görevin orada sona erdiğini mi düşünüyorsun ?

S: (L) Bilemiyorum, bir plan dahilinde bir bedenin içerisine yerleşiyorsun.


C: Biliyoruz, çok fazla "yılı" garantilediğini düşünmekteydin.

S: (L) Hayır. Her zaman işleri batırıp, yanlış seçimler yapabilirsin ve her hangi bir gün göçüp gidebilirsin.
C: Evet.

S: (A) Ben bu misyon hakkında bir şey sormak üzereydim, çünkü zaman geçip gidiyor ve görebildiğim
kadarıyla...
C: O kadar da geçip gitmiyor zaman.

S: (A) Günler geçiyor. Takvimdeki günler. Ve bizler hala başarabilmiş değiliz...


C: Saçmalık!!!! Şu ana kadar müthişbaşarılar elde ettiniz.

S: (A) Örnek olarak, neler bu başarılar ?


C: 1996' da neredeydin ?

S: (A) Coğrafi anlamda mı ?


C: Hayır bütün anlamları kastediyoruz. Ee ..?

S: (A) Soru, misyon nedir idi. Vaktimin büyük bir bölümünü programlamaya harcıyorum ve bu benim
gittikçe daha fazla zamanımı alıyor ve araştırma yapmak için vaktim yok. Daha önce olduğum kadar
çaresiz bir durumda değilim , ama...
C: Endişelenme! Ve sorumuzu hala yanıtlamadın.

S: (A) 1996' da. Hmm, daha fazla bilgi edinmeyi ummaktaydım, çünkü bu bilgiyi edinme hızım benim
ölçütlerime göre çok yavaştı.
C: Ahh! Ölçütlerin o kadar da sınırlı değil. Ya da en azından olmamalılar. Hatırla Arkadiusz, başarılı
araştırma grafiklerden, tablolardan ve tezlerden daha çok bir çok düzlemde yapılan keşifleri içerir. Birinin
hipotezleri başarıyla içiçe geçmeden önce ruhunun ritmi bir harmoni içerisinde olmalıdır.

S: (L) Araya girebilirsem, bunun anlamı; şu an yapmakta olduğu şeyler, her ne kadar doğrudan bir
araştırmaya yönelik gibi görünmeseler de, bir tür dengelenme dönemi ya da bir tür kuluçka dönemi
olduğu mu ?
C: 'Temel oluşturm' ya ne dersin ? Daha öncesinde Ark bir bataklığa gömülmüyor muydu ?

S: (A) İnternet aracılığıyla bir çok başka kimseyle konuşuyoruz ve sorum şu: Bizlerden daha fazlasını bilen
BH kişileri neredeler, neden ortada yoklar ? Bize bir şeyler öğretecek birini arıyoruz ve görünüşe göre
bunu başarabilmiş değiliz. Neyi yanlış yapıyoruz ?
C: Belki öğrenciden çok öğretmen olmalısınız.

S: (L) Hay Allah! Bazı cevaplar almak istiyoruz! (A) Bir yerlerde iyi adamların olduğunu biliyoruz...
C: Gerektiğinde ortaya çıkacaklar.

S: (L) Tüm bu delilerin ve bize yöneltilmiş saldırının ortasında oldukça yalnız hissediyoruz kendimizi. Bu
oldukça yalnız bir varoluş.
C: Pek uzun bir süre için değil.

S: (A) Çok uzun bir süre için değil mi ? Bir başka ilintili soru bir süredir yürüttüğümüz internet aktiviteleri
ile ilgili. Bunu yapıyoruz çünkü bunun gerekli olduğunu düşünüyoruz, ama bunun ardındaki gerçek
amacın ne olduğunu, ne biliyoruz, ne de tam olarak anlıyoruz. Bazı insanlar bizim sayfalarımızı okuyor,
mektuplar yazıyor, sonra ya ortadan kayboluyorlar ya da cesaretleri kayboluyor, yahut da kendi başlarına
bir şey yapmıyorlar. Bu bilginin yayılması için çok fazla zaman harcıyoruz ama bununla tam olarak neyi
başarmamız gerektiğini bir açıklıkla anlayabilmiş değiliz. (L) Bu noktada, başardığımız; başımızın üzerine
ateşleri çekmenin ötesinde değil! (A) Doğru!
C: Keyiflenmelisiniz! Ateşten ışık doğar. Sabır sonuçlarını verir. Doğru yol üzerindesiniz. Korkmayın, sizi
daha önce yanlış yönlendirdik mi ?

S: (L) eh, şimdiye dek değil. Ama düşünmüştüm ki; bu radyo programı faydalı olabilirdi ve bir çok
kimsenin ulaşması için web sayfalarını hazırlamış olabilirdim...
C: Beklenti.

S: (L) Tam olarak beklenti içerisinde değildim. Yani, adam beni tamamen beklenmedik bir şekilde aradı.
Bu yüzden radyo konuşacağımdan emin olmak istedim, böylece web sayfalarını hazırlayacaktık ve
insanlar girip bunları görebilceklerdi. Bir şekilde bu adamın iyi bir başlangıcı tetiklemek için gönderilmiş
iyi bir adam olduğunu düşünmüştüm.
C: Varsayım.

S: (L) Biliyorum. Biliyorum. Sadece bir başka uzun hikaye daha.


C: Neden şikayet ediyorsun ?

S: (L) Şikayet etmiyorum. Gerçi çok sıkı bir çalışma gerçekleştiriyoruz. (A) Bana "Hitler' in süper gizli
silahları" ile ilgili kitabı gönderen şu adamla ilgili bir şey sormak istiyorum. Esasen bu, Almanların anti-
çekim yoluyla gerçekleştirdikleri muhtemel uygulamalarla ilgili bir araştırmaya yönelik. Ve bu adam da
bu projenin içerisinde yer alıyor, projenin kimin tarafından oluşturulduğunu da bilmiyorum. Bu kitabı
ordu için çıkarmış ve şimdi beni buldu ve benim de bu proje içerisinde yer almamı istiyor. Bunun içtenlikli
bir rica olup olmadığını bilmek istiyorum.
C: Evet, öyle.

S: (A) Tamam, eğer içtenlikliyse, demek ki ona yanıt vermeliyim. Son soru: Son zamanlarda benim için en
önemli şeyin ne olduğu üzerine düşünüyordum, ve sanırım yoğunluklarla ilgili konsepti anlamak , çözmek
ve bunu fizik ve matematiğe uyarlamayı istiyorum. Ama bana görünen o ki, bu konuda tamamen
yapayalnızım. Nereye bakmam gerektiğini öğrenmek istiyorum, çünkü kesinlikle daha önce başkaları da
bunu denemiştir. Bu zor projeye girişmeden önce inceleyebileceğim veya çalışabilceğim bir şeyler varsa
Amerika'yı yeniden keşfetmek istemiyorum. Nereye bakmalıyım, böyle kişiler, bilim adamları vs var mı ?
C: Gurdjieff ve Jung'un çalışmalarını incele, başlangıç olarak. Ayrıca, Valle de benzer bir yolda ve senden
birazcık daha ileride. Eğer onu kendi içtenliğine inandırabilirsen en fazla yaklaşılabilir olan odur.

S: (A) Vallee ? Tamam. Ben sorularımı tamamladım.


C: Tamam. Bir sonraki sefere dek hoşçakalın.
10 Temmuz 1999

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Krollah.

S: (L) Ve nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (A) Başlangıçta tamamen ilgisiz bir kaç soru sormak istiyorum. Soy ağacım ile ilgili bir kaç ipucu alıp
alamayacağımı merak ediyorum. Yani; araştırmaya nereden başlamalıyım, çünkü büyük babamdan daha
öncesi ile ilgili hiç bir şeyi bilmiyorum. DNA'mın nerelerden geldiği konusunda hiç bir fikrim yok. Nerelere
bakmalıyım ?
C: Bazı kökler orijin olarak Belarus'a dayanıyor. Bazıları Slovakya'ya doğru uzuyor. Bu bölgelerdeki
hükümetler, dış turizmi hareketlendirmek için, şimdilerde bir tür genoloji projesi üzerinde çalışıyorlar.
Baba tarafının soy çizgisi 19. Y.Y. da Napolyon yayılmacılığı sırasında bir tür "kırılmaya" uğradı. Anne
tarafının soyunun Gdansk Bölgesi'nde güçlü kökleri var.

S: (A) İsmim nasıl bir deformasyona uğradı ? Kökeni neresi ?


C: İsmin deforme edilmedi, uyruk değişimi sonucu basit bir şekilde değiştirildi.

S: (L) Yani orijinal olarak bir Rus ismi miydi ?


C: Beyaz Rus.

S: (L) Polonyalılaştırılmadan önceki orijinal hali neydi ?


C: Web sitesi açıkça belli ediyor.

S: (L) Beyaz Rus mu ?


C: Bir önceki yanıta bak.

S: (L) Tamamdır, bunlara bir göz atacağız. (A) Tamam, 1. sorum buydu. İkinci ilgisiz sorum ise : İsviçre'ye
yerleşmeyi düşünmeli miyiz ? Bu iyi bir fikir mi ?
C: Herşeyi düşünebilirsiniz.

S: (A) Tamam, bu konuda ipucu yok. Bir sonraki soru Laura'nın web sitesine yazdığı yaratılış hikayesiyle
ilgili. Ben bunu okuyup, anlamlandırmaya, kendi içerisinde tutarsız olmamasına çalışıyordum, sonra
farkettim ki bu hiç de kolay değil, çünkü celseler sırasında kullanılan bir çok kavram birbiriyle bir şekilde
çelişkili veya bu kavramların standart anlamlarıyla tam olarak uyuşmuyor. Ve bu yüzden bazı açıklamalar
istemeyi düşündüm. Öncelikle bize söylediğiniz kadarıyla, çekim; esasen en evrensel güç ve herşey bu
orijinden kaynaklanıyor...
C: Çekim bağlayıcı olandır.

S: (A) Ama benim sorum şu : çekim sözlük ve ansiklopedilerde açıklaması yapılan bir kavram ve bu anlam
da matematikçi ve fizikçiler için çok nettir. Öğrenmek istediğim; sizler 'çekim' teriminden bahsettiğinizde
tam olarak aynı şeyden mi bahsediyorsunuz yoksa bizim çekim olarak bildiğimiz şeyden tamamen ayrı
bir şeyden mi bahsediyorsunuz ?
C: Peki, bu sözettiğin "tanımlamaların" sınırlı olmadığından emin misin ?

S: (A) Evet , eminim ki sınırlılar. Bununla birlikte bunlar tam bir kesinlikle tanımlanmış kavramlar ve sizler
de 'çekim' terimini kullanıyorsunuz. Yani sormaya çalıştığım şey, aynı kavramdan mı bahsediyoruz, yoksa
sizin bahsettiğiniz kavram tamamen farklı bir şey mi ?
C: Aynı kavramın büyük oranda genişletilmiş olmasına ne dersin ?

S: (A) Tamam. Ben sorumun yanıtını aldım. Yani özetle, aynı kavramdan bahsediyoruz, fakat sizler için bu
kavramın içerisi çok daha fazla dolu, ya da buna benzer bir şey. Çekimin matematiksel modellemesi ile
ilgili bir şey sormak istiyorum. Bizim bildiğimiz çekim, eğri bir uzayın geometrisi aracılığıyla
modellenmiştir. Sizlerin bahsettiği ve bizimkinin daha genişletilmiş hali olan çekim de, aynı yöntemle
yani geometriyle modellenebilir bir şey mi ?
C: Geometri doğru modeldir.

S: (A) Yani geometri doğru bir modelleme yöntemi ve anladığım kadarıyla Einstein'in BAT (Birleşik Alan
Teorisi) ni bu anlamda genişletmemiz gerekiyor. Ve böylece çekimin gerçek ve doğru modelini elde etmiş
olacağız , doğru mu ?
C: Yakın.

S: (A) Şimdi, sorum şu: eğer çekim bu yöntemle modellenebiliyor ise –geometri doğru model- bilinci
[farkındalığı] modellemek için fazladan neye ihtiyacımız var ? Çekimin modeli içerisinde bu da otomatik
olarak ifade edilmiş mi olacaktır, yoksa fazladan bir şeylere mi ihtiyacımız var ?
C: Bilinç, çekim modelinin genişletilmiş gerçeklenmesinin içerisinde yer alacaktır. BAT, eğer
tamamlanırsa, çekim ve bilinç arasındaki senkronize ilişki hakkında bir kavrayış sağlayacaktır.

S: (A) Eğer çekim, matematiksel olarak, geometrideki eğrilme ve burulma yoluyla modellenebiliyorsa,
bilinç geometriden nasıl elde edilecektir ?
C: Bu parçalanmış bir soru. Söyleyebilceğimiz tek şey ise şu : eğer birisi, çekimin geometrik modelinin
ters yüz edilmiş halinin bir temsilini aklında canlandırabilirse, o kişi kendisini doğruca bilincin geometrik
modelinin kavranması patikasında bulur.

S: (A) Bazı iddialar var, öyle ya da böyle bazı bilim insanları tarafından paylaşılan; diyorlar ki bilinci
anlamak ya da modellemek için kuantum teorisi gereklidir. Daha önce söylediklerinizden çıkardığım
kadarıyla; kuantum teorisi zorunlu değildir, büyütülmüş çekim kavramının doğru geometrik modelini
bulmak yeterlidir.
C: Hayır, büyütülmüş değil, genişletilmiş.

S: (A) Bu, kuantum teorisinin, bilincin modelini anlamak için alakasız olduğunu mu gösteriyor ?
C: Kuantumun öncelikle 'teoriler diyarından mezun olması' gerekiyor.

S: (C) Yani önce kanıtlanması gerekiyor, doğru mu ?


C: Hayır. Kanıtlama, şu an epey gerimizde bıraktığımız bir kavram olmak durumunda.

S: (C) 'Teoriler diyarından mezun olması' gerekiyor dediklerinde, düşündüm ki, öncelikle kanıtlanması
gerekiyor. Peki öyleyse nasıl mezun olacak ? Teoriden bir sonraki diyar nedir ?
C: Hayır canım, bir noktayı gözden kaçırıyorsun. Teorileri "Kanıtlamak" için halihazırda kullanılan, empoze
edilen protokollerin artık biraz demode olduğunu düşünüyoruz. Bir uçağı uçurmak için önce gökyüzünün
varlığını kanıtlamak gerektiği gibi bir şeyi hayal edebiliyor musun ?

S: (C) Yani , kuantum teorisini kanıtlamaya çalışmayın, ondan yararlanın, kullanın, sanıyorum.
C: Oldukça yakın.

S: (A) Kuantum teorisini komik buluyor musunuz ?


C: Hayır, 3. Yoğunluk bilimsel protokollerini komik buluyoruz.

S: (A) Tamam , yoğunluklar konusuna geldik. Ama bundan önce, bir soru daha : madde nedir? Çekimden
nasıl madde oluşur ? Geometrik model anlamında; çekimin hangi formları, maddeye denk gelir ?
C: Herşeyden önce , böyle soruları yanıtlamadan önce, yüzeyi biraz daha kaygan yapmanız gerekiyor [
Ouija tahtasının üzerindeki pleksiglas malzeme biraz yapış yapış olmuştu, cam silici ile silinip temizlendi]

S: (A) Anladım, diğer sorular için iyiydi, ama bu soru için uygun değilmiş [gülüşmeler] (L) Tamam devam
edelim!
C: Kendi perspektifinizden, sizler bir maddesel evrende yaşıyorsunuz. Buna eşlik eden bir enerji evreni
var ve büyük oranda, şimdilik, bunu algılayabilcek durumda değilsiniz. [ç.n. buradaki 'büyük oranda'
insanlığın büyük çoğunluğu, veya bu enerji evrenni kavramının büyük bir bölümü, ya da her ikisi de
anlamına gelebiliyor olabilir]
S: (A) Ama benim sorum...
C: Mandelbrot'un kim ya da ne olduğuydu ?

S: (A) OK, şimdi de fraktallar hakkında konuşuyorsunuz, kesinlikle...


C: Öyle mi yapıyoruz ?

S: (A) Mandelbrot Fransız bir matematikçinin ismi ve bu matematikçi fraktalları ve kaos ve fraktallara
hükmeden bir takım yasaları keşfetmiş olmasıyla ünlü. Ama ifadenizin 'ya da ne' kısmına referans olarak
, ayrıca bazı fraktal şekiller 'mandelbrot' olarak adlandırılıyor.
C: Peki bu bizi nereye yönlendiriyor , Ark ?

S: (L) Ama bu maddenin ne olduğu sorusunu yanıtlamıyor ?


C: Sizleri, öyle bir yere yönlendiriyoruz ki, oradan itibaren bunu kavrayışın patikasına sapabilirsiniz.

S: (A) Bu bizi uzay-zaman sürekliliğinin fraktal özelliklerine ve bunun gibi şeylere götürüyor.
C: Peki ya eğer madde, enerjinin "yarı-ömrü" olsaydı ? [ç.n. buradaki kavram 'half-life' yarı-ömür
anlamına gelebileceği gibi maddenin (atomların) yarılanma süresi anlamına da gelebilir. Konuşmanın
devamında bunu görüypruz zaten]

S: (C) Eh, yarılanma süresi parçalanma faktörüdür. Ya eğer enerji parçalanarak maddeleşiyor ise ? Bunu
mu söylüyorlar ?
C: Tırnak içinde yazılanlara dikkat et, seni yol ayrımına yönlendirirler. Aynen "sen üst yoldan git, ben alt
yoldan, senden önce İskoçya'da olurum" daki gibi.

S: (L) Sanırım bunun anlamı, 'yarılanma süresinin' o ilk anlamını almamamız gerektiği, ama burada bir
kelime oyunu, çözülmesi gereken bir kelime oyunu olduğu.
C: Bakın millet, varoluşun bütün gizlerini bu tahta üzerine öylesine döküveremeyiz, ama tabii ki bunlara
götüren kapıları açabiliriz.

S: (L) Bu aklıma küçük bir soru getirdi ve bunu araya sıkıştırmak istiyorum. Demiştiniz ki Başkalarına
Hizmet, 'isteyen kim olursa onlara herşeyi vermek' anlamına gelir. Bizler de istiyoruz, peki neden herşeyi
vermiyorsunuz ?
C: Tam öyle sayılmaz. Özgür iradeyi kısıtlayamayız!

S: (L) Ehh, benim özgür iradem diyor ki, varoluşun bütün sırlarının cevaplarını istiyorum! Yani, başka
kimselerin kanalladığı varlıklar her konudaki soruya sonsuz cevaplar döktürüyor...
C: Başka kimseler ıvır zıvır saçmalığı kanallıyor.

S: (A) Şimdi, kullandığımız iki ana kavram boyutlar ve yoğunluklar. Ve yine aynen; sizler boyut kavramını
fizikçi ve matematikçelerin kullandığı anlamda kullanmıyorsunuz.
C: Phi. [altın oranı da temsil eden fi sayısı]

S: (A) Yani burada söylediğiniz Phi nin ne anlama geldiği ile ilgili en ufak fikrim yok. Muhtemelen fibonacci
sayıları ve altın oranla ilgilidir...
C: Carboni.

S: (A) Boyutlarla ilgili sorum hala açıkta kaldı. Phi tam sayı değil ve bunu araştıracağız. Ama benim
söylediğim şuydu, sizin 'boyutlar' terimini kullandığınızda kastettiğiniz anlam ile fizikçilerin kastettiği
anlam aynı değil.
C: Buradaki sorun anlambilimsel : halkın geneli bu kelimeyi fizikçilerin kullandığından farklı anlamlarda
kullanıyorlar!

S: (C) Tamam, Phi Yunan alfabesindeki bir harf ama buradaki bağlantıyı göremiyorum.
C: Hayır, Phi değil, boyutlar!
S: (L) Boyutları tanımla. (A) Bunca zamandır boyutlar hakkında söylediğiniz tüm şeylerden nasıl bir anlamı
kastettiğinizi tahmin etmeye çalıştım.
C: Bizim kastettiğimiz "anlam" genel insanların tanımlamasına daha yakın.

S: (A) Çok güzel. Belirli bir bağlam çerçevesinde, evrenin yapısıyla daha fazla ilintili bazı kesin şeyler
söylemiştiniz. Ve boyutlardan da Kaluza-Klein teorileri bağlamında bahsediyorduk. Bir noktada, dediniz
ki; sonsuz sayıda boyut vardır. Ve bir başka noktada, denilmişti ki; farklı boyutlar farklı evrenler anlamına
gelir, buradan yola çıkarsak da; sonsuz sayıda evren vardır. Bu boyutlar yapısının temsili bir matematiksel
bir modelini oluşturmak istiyorum. Düşüncem şuydu. Boyutlar dilimler gibidir ve her dilim farklı bir
evrendir ve elbette sonsuz sayıda olası dilim vardır. Boyutlarla ilgili düşüncem buydu: dilimler şeklinde.
Bu doğru bir yaklaşım mı ? [ç.n. bir bütünü , y ada gözde daha kolay canlandırmak için örneğin 3 boyutlu
bir tabakayı teorik olarak sonsuz sayıda dilime ayrıştırabiliriz]
C: Bu iyi.

S: (A) Sonsuz sayıda boyut vardır çünkü, sonsuz sayıda dilim vardır. Şimdi yoğunluklara gelelim. Sonsuz
sayıda yoğunluk yok, sadece yedi tane var. Yoksa bu yedi sayısı sadece toplumun geneli için ve aslında
yoğunluklar da sonsuz sayıda mı ?
C: Hayır.

S: (A) Güzel. Demek ki, yedi yoğunluk var. Peki neden yedi tane, üç ya da beş, veya onbir değil de, neden
yedi tane ? Bir tür matematiksel denklemden mi kaynaklanıyor ?
C: Denge kavramını en iyi şekilde tanımlayan matematiksel teori şekli hangisidir ?

S: (L) Cebir. (A) Benim bir fikrim vardı: Bu yedi yoğunluk kavramı, Gurdjieff'in bir çok yoğunluğa
uygulanabilir olan yasaların sayısı fikriyle bağlantılı olduğu. Şöyle ki; yoğunluk seviyesi yükseldikçe geçerli
olan yasa ya da kural sayısı azalıyor, bir başka deyişle yoğunluk yükseldikçe özgürlük artıyor. Bu doğru
mu ?
C: Bu oldukça yakın. Burada anahtar olan bilinç [farkındalık].

S: (A) Evet. Peki benim sorum çekim ve bilincin geometrik modeli ile ilgili.
C: Sonsuz büyüklükte bir sekizgeni canlandır gözünde... üç boyutlu olarak.

S: (A) Kafessel bir yapı gibi mi ?


C: OK.

S: (A) Bu yoğunluklar 'metrik işaretlerin' matematiksel konseptiyle ilintili mi ? Ben yoğunlukları, farklı
geometrik özellikler taşıyan dilimler şeklinde modellemek istiyorum, özellikle de birbirinden farklı uzaklık
[uzunluk] özellikleri gösteren dilimler şeklinde.
C: Evet...

S: (A) Aslında tamamen bu doğrultu da düşünen başka kimseler de var... neredeyse aynı izin üzerindeler.
Matti Pitkanen bu isimlerden biri ve Tony Smith de bir başkası. Nasıl olur da bu iki adam , herhangi bir
kanallama olmaksızın benzer fikre sahip olabilirler ?
C: Kanallama olmadığını kim söyledi ki ? Bazıları bunun farkında olmadan kanallama yaparlar.

S: (L) Eh, JW kanallıyor! [gülüşmeler] (A) Bugün, listede bir adam vardı, ismi Boyd, bu adam bizzat
kayalarla konuştuğu , şamansı deneyimlerinden bahsediyor. Çatlak birine benzemiyor, ama her gün
taşlarla konuşuyormuş ve taşlar da onunla, ve bu taşların bilinçleri ve anıları varmış. Ona cevap yazdım,
ama öğrenmek istediğim; deneyimlediği şey gerçek mi yani kurduğu bir tür hayal değil mi ?
C: Bu çok geniş ve sınır ya da bariyerlerin hiçbirininin olmadığını farzeden bir soru.

S: (L) Herhangi birinin kendini bir kayanın bilincine uyumlaması olası mı ? [ç.n. uyumlanmak, kendi
frekansını bir radyo gibi kayanın bilinç, farkındalık frekansına ayarlamak]
C: Ya eğer gerçekte, kayalar aracılığıyla bir başka bilince uyumlanıyorlarsa ?

S: (A) Bir bilince mi ? Kimin bilincine ya da hangi bilince ? Evrensel bilince mi ?


C: Başka bir bilince.
S: (A) Başka bir bilinç. (L) Kayaların bilinci [farkındalığı] var mı ?
C: 1. Yoğunluk ile ilgili bilgilere göz at.

S: (L) Evet, tamam, daha önce 1. Yoğunluğun farkındalığı olduğu söylendi... hatta taş ve kayaların da
bilince sahip oldukları ve öğrenebildikleri. Tekrar Boyd' a dönecek olursak, o kendini kayaların, taşların
bilincine uyumluyor, ya da uyumlayabiliyor mu, yoksa kayalar ARACILIĞIYLA başka bir bilinç formuna mı
uyumluyor ?
C: Sonuncusu daha yakın.

S: (L) Yani, bir kayanın bilinci doğrudan iletişime geçmek için uygun değildir.
C: Doğru.

S: (L) Bir insan, bir kaya aracılığıyla başka hangi tür bir bilinçle bağlantı kurabilir ? HERHANGİ başka bir
bilinç mi, yoksa spesifik bir bilinç mi ?
C: Birincisine daha yakın.

S: (A) Eğer bir bilinç varsa, bu demektir ki ortada bir bilinç birimi vardır ve bu bilinç birimi, herhangi
yoğunluktan herhangi birinin (ya da onunla bağlı) bilinci olabilir. Herhangi biri, kayalar aracılığıyla, 3 ten
daha yüksek yoğunluklarda bulunan bir bilinç birimiyle bağlantı kurabilir mi ? Bu mümkün mü ?
C: Yakın.

S: (A) Yani ölü dostlarla ya da Kasyopyalılar'la bağlantıya uyumlanabilirsin. (L) İnsanların bilinci,
anladığımız gibi, minerallerden başlayarak, bitkilerden ve sonra hayvanlardan geçen bir döngü sonucu
evrimleşip, 3. Yoğunluk bilinç, farkındalığına ulaşan bir şey mi ?
C: Dolambaçlı bir şekilde.

S: (L) Şu an burada oturan herbirimiz, uzak bir geçmişte, bir bitki, ağaç ya da mahluk muyduk?
C: Hala mahluksunuz bebeğim!

S: (L) Yani zaman faktörünü bir yana bırakırsak, bizleri ayrı birer bireysel bilinç haline getiren farkındalık
nehri aynı zaman da alt yoğunluklara da uzanıyor ve bir ağaç gibi onlara da bağlıyor ?
C: Belki.

S: (A) Bu kayalara ilişkin olarak, bazı Rusların yeni keşfetmiş olduğu DNA hayalet efekti hakkında bir şey
sormak istiyorum. Bu adamlar bir vakum tüpünü alıyorlar ve içine lazer ışınları gönderiyorlar ve
detektörlerle fotonları kaydediyorlar. Bir gürültü elde ediyorlar, çünkü vakum içerisinde bir şey yok.
Sonra aynı tüpün içerisine küçük bir parça DNA yerleştiriyorlar. Bu DNA parçasının kendine has bir şekli
var. Tekrar lazer bombardımanına tuttuklarında fotonlar, bu DNA molekülünden belirli bir dalga
formunda yayılıyorlar ve bu form da DNA molekülünün iç yapısına göre şekilleniyor. Daha sonra DNA yı
tüpten alıyorlar ve boş tüpe lazer göndermeye devam ediyorlar ve 1 ya da 2 ay boyunca vakumdan, sanki
aynı DNA oradaymış gibi aynı dalga formunu elde etmeye devam ediyorlar. Ve buna 'hayalet DNA' adını
veriyorlar.
C: "Hayalet" , DNA yapısının içerisinde bulunan bilinç tortusunun kalıntısı.

S: (A) Peki bu kalıntı nerede bulunuyor ? Vakumun içerisinde mi, vakumun titreşimlerinin içerisinde mi ,
vakumun içerisinde bulunan çekimsel bir alanda mı , bir takım doğrusal olmayan elektromanyetik alan
içerisinde mi ? Nereye yerleşiyor bu kalıntı ? Neye tutunuyor ? Kendini nereye konumluyor ?
C: Son üçüyle hedefe iyice yaklaştın.

S: (C) Bu bir yastıkta iz bırakmak gibi değil mi ? (A) Evet ama bu vakum. (L) Sanıyorum bir vakum bizim
düşündüğümüz gibi bir şey değil. Bizim algılama yeteneğimizin ötesinde bir şeye sahip. (A) Yani, DNA
yapısı içerisinde bilinç bulunuyor. (C) Kayalarla ilgili konuyu hatırlarsak, tüm bilinçler bir birine bağlı değil
mi ? (A) Evet ama burada tuhaf olan şey, kayaların bir bilinci başka bir bilince uyumlama yetenekleri, yani
prensip olarak bütün bilinçler aslında tek bir bilinç dahi olsalar, farklı bilinç [farkındalık] birimleri var, bir
seviyede birbirine bağlanan, bizim seviyemizde henüz ayrık olan. Kayalarla ilgili farklı bir şey var. (C) Belki
de çok basit olmalarıyla ilgili bir şey. (A) Evet ama bir kayanın bu özelliği var, tozun yok örneğin. Yani
kayaların, taşların özelliği nerden geliyor ? (L) OK, Michael Harner adında , saha araştırmalarında da
bulunmuş bir antropolog var. Burada yazdığına göre Harner, Conibo Yerlilerinin kültürlerini incelemek
için Peru'daki Amazon ormanlarına gitmiş. Bir yıl kadar sonra bu yerlilerin dinsel inanış sistemini anlama
konusunda biraz yol katetmiş. Canibolardan biri ona 'eğer gerçekten öğrenmek istiyorsa ahayahuasca
içmesi gerektiğini' söylemiş. Harner, bir çok kişi onu önceden bunun korkunç bir deneyim olduğu
konusunda uyarmış olsa da, bunu içmeyi korkmadan kabul etmiş. Aynı akşam, yerli dostlarının sıkı
gözetimi ve rehberliği altında, yaklaşık bir şişenin üçte birine tekabül edecek miktarda içmiş bundan. Bir
kaç dakika geçtikten sonra, kendisini gerçek halisünasyonlardan oluşan bir dünyada uçarken bulmuş.
Kutsal bir mağaraya ulaşmış, burada iblislerin cümbüşlü doğaüstü bir karnavalı sürmekteymiş. Sonra
gökyüzünde süzülmekte olan 2 tuhaf gemi görmüş ve bunların baş tarafları , birlikte, viking
gemilerindekine benzeyen bir şekilde dev bir ejderha başını oluşturuyormuş. Güvertede çok sayıda kişi
seçebiliyormuş; bunların antik Mısır'ın kuş-başlı tanrı figürleri gibi, mavi renkli karga başları ve insan
vücutları varmış. Şimdi burada anlatması uzun sürecek daha bir çok sahneden sonra, Harner ölmekte
olduğuna iyice inanmış. Conibo dostlarına seslenmeye ve onlardan panzehir istemeye çalışmış ama tek
bir sözcük bile çıkaramamış ağzından. Sonra aniden görmüş ki; bu gördüğü vizyonlar, beyninin en
derinlerinde yaşamakta olan dev sürüngen yaratıklar tarafından oluşturulmakta. Bu yaratıklar onun
gözlerinin önünde sahneler yansıtmaya başlamışlar ve ona bu bilginin ölülere ve ölmekte olanlara
bahşedildiğini söylemişler.
'Önce bana çok çok uzun zaman önceki Dünya gezegenini gösterdiler, üzerinde yaşam başlamadan
önceki halini. Bir okyanus gördüm, uçsuz bucaksız, çorak topraklar ve mavi parlak bir gökyüzü. Sonra
gökyüzünden yüzlerce siyah benek düşmeye başladı ve gözlerimin önünde çorak topraklar üzerine iniş
yaptılar. Bu beneklerin aslında dev-balina benzeri bir bedene ve pterodaktil [ç.n. pterodactyl-mezozoik
döneme ait kanatlı sürüngen tür] tarzı küt kanatları olan, parlak siyah yaratıklar olduğunu gördüm. Bana;
bir tür düşünce aktarımı yoluyla, uzaydaki bir şeyden kaçtıklarını açıkladılar. Düşmanlarından kaçmak için
Dünya gezegenine gelmişler. Sonra, bu yaratıklar bana, çok sayıda yaşam formunun içerisinde
gizlenebilmek ve böylece varlıklarını maskelemek için , gezegende yaşamı nasıl yarattıklarını anlattılar.
Gözlerimin önünde, tarifi mümkün olmayan gerçeğe benzer canlılık ve ölçekte, milyonlarca yıl süren,
muhteşem bitki , hayvan ve türlerin yaratılması süreci canlandırıldı. Öğrendim ki; ejderha benzeri
yaratıklar bu yüzden, insan da dahil olmak üzere, bütün yaşam formlarının içerisinde yer alıyormuş'
Harnes, bu sayfanın altında yer alan bir dipnotta demiş ki: " Geçmişe baktığımda, diyebilirim ki sanki DNA
gibiydiler, ama bununla birlikte o zamanlar, yani 1961 de , DNA hakkında hiç bir bilgiye sahip değildim."
Şimdi bu bağlamda sormak istiyorum; bu şamanik deneyimlerde ortaya çıkan, neredeyse evrensel
vizyonların doğası ve kaynağı nedir ? Yılan, sürüngen ve kuş başlı yaratıklar vb ? Bu halisünasyonların
kaynağı nedir ?
C: Daha spesifik ol.

S: (L) Nasıl daha fazla spesifik olabilirim ki ? (C) Bu tür kimyasallarla tetiklenen trans durumlarında, neden
genellikle kuş-başlı ve sürüngen tipli varlıklarla ilgili deneyimler yaşanıyor ?
C: Fizikselliğe ulaşmış ve bunu yaşıyor olmakla birlikte, bir parçanız hala köklerine olan bağları devam
ettiriyor.

S: (L) İnsanın sürüngen genetiğine sahip olduğunu söyleyen onca kişinin doğruyu söylediğini mi
söylüyorsunuz ? Sürüngen genetiğine mi sahibiz ?
C: Evet.

S: (L) Aynı zaman da kuş genetiğine de mi sahibiz ?


C: Evet.

S: (L) Ve bu bizim fiziksel bağlantımız ya da temelimiz mi ?


C: Evet bio-mühendislikle yaratılmış 3. yoğunluk varlıkları olarak sizler, fiziksel gerçeklik içerisinde etrafı
saran açık büfe cennetinde ön tarafta bulunuyorsunuz.

S: (A) Yani bizler 3. Yoğunluk bio-mühendislikle yaratılmış varlıklarız. (L) Bu başka bir soruya yöneltiyor:
Merovenj kan bağı ya da 'Nordik Kovenantı' kan bağı hakkında bir çok söylenti var, ya da ne isim takılırsa
takılsın ama sürüngen genetik soyunun daha 'yeni' bir versiyonu hakkında. Bu Sümer mitlerinde yer alan,
Tanrı Oannes ya da Merovenjlerin anasını, denizde yıkanırken hamile bırakan Quinotaur olarak temsil
ediliyor. Hatta, çoklukla bir deniz kızı ya da su perisi olarak tarif edilen ve Anjoular'ın kurucusunun karısı
olan Melusine'yi bile. Yani, ortada , bu kan soylarında çok daha güçlü ve kudretli bir sürüngen bağı
olduğuna ilişkin bir iddia var. Bu doğru mu ? [ç.n. Anjoular = Angevin soyu]
C: Belki olabilir.

S: (L) Peki bir şekilde önemli mi ?


C: Materyalizme takıntılı olanlar için.

S: (L) OK. Ortalıkta yeni yeni yayılmaya başlayan bir takım düşünceler var, bu senenin Ağustos ayı ile ilgili.
Ağustos ayının 'en bunaltıcı sıcak günleri' sırasında bir takım dehşet verici olay ve değişimlerin olacağı
söyleniyor. Önümüzdeki Ağustos ayı için herhangi önemli bir şey sözkonusu mu ?
C: Dehşet verici olayları önceden tahmin etmenin ya da uyarmanın ne anlamı var ki ?

S: (L) Ehh, benim gözlemime göre, bu tür öngörüler insanların dikkatini dağıtmak ve onları endişeli ve
üzgün bir duruma getirerek, asıl önemli olan şeylere olan konsantrasyonlarını bozmak için tasarlanıyor
ve ortaya konuyor. Şimdi, Harner'in hikayesine geri dönecek olursak, bu ejderha benzeri yaratıklar bir
şeyden kaçıyorlardı. Buna benzer çok anlatı var. Hikayenin bu kısmı gerçek mi ? Gerçekten bir şeyden mi
kaçıyorlardı ?
C: Belki, ama öyle olsa ne olmuş ki ?

S: (L) Kaçtıkları şey neydi ? Çok merak ettim!


C: Kaçmak ? Bütün yaşam , varolan boşlukları doldurur. Bu doğal bir süreçtir; varoluşçuluk.

S: (L) Bildiğiniz gibi radyo programına katıldım. Kendi hislerime göre herhangi bir şekilde önem arzeden
bir şey değildi. ÖĞRENDİM ki tekrar bir radyo programına katılmak istemiyorum! Buna ilişkin bir yansıma
görüyor musunuz ?
C: Bundan kaçınıyoruz. Tamam millet, iyi geceler.
24 Temmuz 1999

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Conopi

S: (L) Ve nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (L) Geçtiğimiz hafta içerisinde internette, Ra Bilgileri konusunda oldukça bilgili olan birisiyle
yazışıyordum. Bana Ra bilgilerinin henüz yayımlanmamış olan 5. kitabının bir tomar metnini gönderdi.
Görünüşe göre o dönemde Don Elkins, çeşitli komplo teorileri ve 4. Yoğunluk KH tarzı manipülasyon
yöntemleri ve daha bir çok korkutucu konuda sorular soruyormuş. Grup tarafından ya da gruba dahil
insanlar tarafından bir tür değerlendirme yapılmış ve bu tür temaların bir BH kanalında sorgulanmaya
uygun olmadığına karar verilmiş. Bu tür konuların negatif bakışa odaklandırdığını ve dolayısıyla 'sevgi ve
ışığa' ait olmadığı kabul edilmiş. Bu sebeple grup, bu tür soruların ya da bu yönelimdeki soruların
sorulmaya devam edilmemesine karar vermiş. Bununla birlikte Don Elkins intihar ETTİ. Bize sebebini
söyleyebilir misiniz ?
C: İntihar, sesin susturulmasının gerçekleştirilmesi amacıyla seçilmiş bir yoldur.

S: (L) Hangi sesi susturmak istedi ?


C: Mecazi anlamda söylendi.

S: (L) Anlamaya çalışıyorum. Bu kişiler Ra ile müthiş bir iletişim içerisindeydiler...


C: Ra ile iletişim içerisinde olmak saldırı olasılığını engellemiyor.

S: (L) Niçin Ra ona; saldırı altında olduğunu , bunun ne tür bir saldırı olduğunu ve nasıl üstesinden
gelebileceğini, anlaması için gerekli olacak bilgileri iletmedi ?
C: Bu sorular sorulmadı.

S: (L) Neden onu koruyabilecek bu türden sorular sorulmadı ?


C: "Sevgi ve Işık."

S: (L) Yani, işin sevgi ve ışık tarafına o denli odaklanmışlardı ki...


C: Negatiflik olmadan pozitiflik varolmaz. [ç.n. burada geçen pozitiflik (ing. positivity) ve negatiflik (ing.
negativity) terimlerini, bir varlıkta bulunan yanlardan çok (elbette bunları da içermek üzere) en geniş
kavramsal haliyle almak gerekiyor]

S: (L) Öyleyse, pozitiflik tek başına , negatiflik haline mi geliyor, ya da hiç (sıfır) haline mi geliyor ?
C: Hayır , varlığı kabul edilmiş olsun ya da olmasın, negatiflik her zaman mevcuttur.

S: (L) Yani diyorsunuz ki; negatifliğin var olduğu kabul edilmemişse, böyle bir şey de var denerek masaya
konmamışsa, tabiri caizse, ne olursa olsun bir şekilde canını yakacaktır. Bir şekilde kendini ortaya
koyacaktır ve eğer bir kişi sevgi ve ışık konusunda aşırı noktalara giderse , negatiflik arka kapıdan içeri
girecektir ?
C: Yakın.

S: (L) Peki, son zamanlarda internette, Linda Howe ve David Jacobs ile ilgili bir şeyler vardı. Bruce
Maccabbee, Linda Howe ve David Jacobs'un yaklaşım ve düşünceleri arasındaki farkları ortaya koyan bir
makale yazmış. Tabii ki; David Jacobs, tüm uzaylı olayının 4. Yoğunluk KH işi olduğunu düşünüyor [ç.n.
Dünya ile etkileşim içerisinde olanlar ve UFO konuları kastediliyor olmalı]. Olayı oldukça anlamış ve bu
tür manipülasyonların negatif yönü hakkında oldukça fikir sahibi birisi. Ama Maccabbee, Linda Howe' un
'bu olmakta olan şeyler ne kadar korkunç görünürlerse görünsünler, E.T. lerin bizlere yardımcı olmak
amacıyla burada bulundukları' düşüncesini benimsediğini söylüyor. Linda Howe, sığır parçalarının ve
organlarının alınması ve buna benzer bir çok konuda derinlemesine araştırmalar yapmış biri olmasına
rağmen, tüm bunların içinde mutlaka bir pozitiflik görmeye çalışıyor. Yani, özetleyecek olursam, bunlar
tartışılmakta. Yorum yapabilir misiniz lütfen ?
C: Daha spesifik lütfen.

S: (L) Peki, daha önce bir kez [ç.n. bkz 3 Temmuz 1999 tarihli celse], Linda'nın ayartılabilir biri olmadığını
söylemiştiniz. Ama onun, tüm bu çok açık manipülasyonlara ve içinde yaşadığımız gerçekliğin negatif
doğasına karşı olan bu körlüğü, bir tür ayartılma gibi görünüyor.
C: Hayır, çok fazla eleştiri yazısı okuyorsun. "UFO camiası" içerisinde çok fazla kıskançlık ve çekememezlik
var. Bu durum da kendisini, sözle saldırı, hakaret ve dalaverenin diğer çeşitleri olarak ortaya koyuyor.
Sen bizzat kendin bu berbat durumdan nasibini almış birisin. Ve elbette bunların hepsi de saldırının bir
yansıması.

S: (A) Don Elkins'ten bahsediyorduk; esasen saldırı altındaydı ama bunu kavramasına yardımcı olacak
sorular sorulmadı. Bizim de şu an saldırı altında olup olmadığımızı sormak istiyorum. Bu şu an sorulacak
en doğru soru.
C: Her zaman saldırı altında oldunuz. Ama fark sizin bu konudaki farkındalığınızda. Bilgi korur.

S: (L) Peki, Carla burada olsaydı, ona bir şey söyler miydiniz ?
C: Evet , ama bu önemli değil.

S: (A) Her daim şüpheci durumdayım. Evimizin önünde sürekli duran bir araba var. Ve ben bir şeyler
yapıyor olduklarından şüpheleniyorum; bize bir tür ışın ya da frekans gönderdiklerinden. Şüphelerimde
haklı mıyım ?
C: Detayları inceleyerek kendin yanıtla. Nasıl bir araçtı bu ? Ne yapmaktaydı ? İçindekiler nasıl
görünüyorlardı ? vs.. Gözlem farkındalığın yakın dostudur.

S: (L) Bu olayın tuhaf yanı, tam da o dönem Ark çok hastalandı. Midesi iyiden iyiye kafayı yedi, ve bir kaç
gün boyunca süt ve ekmek dışında bir şey yiyemedi. Bunun bu olayla ilgisi var mıydı ?
C: Sıraladığımız sorulara verdiğiniz yanıtları henüz duyamadık.

S: (L) Eh, bu olay üç kez gerçekleşti. Bir kezinde dışarıda bekleyen araç bir taksiysi, bir keresinde sıradan
kırmızı bir arabaydı ve diğerinde de yeni bir kamyonetti. Bunlardan bir tanesinde arabadaki adam sadece
oraya park etmiş ve bir şeyler yiyiyor gibi gözüküyordu. Taksideki adamın ne yaptığını göremedim. (A)
Aslında bir şey yapmıyordu, sadece orada oturmaktaydı...(L) Ve bir de kamyonet var. Durdu ve içinden
biri indi ve bir şeyler yapmaya başladı. Ben bunun bir tür ölçüm cihazı, sayaç olduğunu düşünmüştüm.
Ama o sırada bir kadın gördüm. Kamyonetin arkasına gidiyordu. Ve bu alışık olduğumuz su ya da elektrik
işletmesine ait kamyonetlere benzemiyordu.
C: İleride, bunlar gibi şüpheli durumlarla karşılaştığınızda bunu kaydedin. Hatta gerekirse, dostça bir
tarzda duran araca yaklaşın. Onlara; o çevrede yaşayan komşular arası bir tür asayiş kontrol ekibinin
üyeleri olduğunuzu ve bu yüzden çevrede olan biteni araştırmakla yükümlü olduğunuzu söyleyin. Bu
sırada da ortamdaki havadaki frekanssal anormallikleri gözlemlemeye çalışın. Tetikte ve savunmaya hazır
olun.

S: (A) Şiddetli ve uzun süren mide problemime ne sebep oldu, bunu öğrenmek istiyorum. Benim bir
hatam mıydı ? (L) Hindiden mi kaynaklanıyordu, ya da vitaminlerden, ya da başka bir şeyden ?
C: Sizlerin durumunda, gıda zehirlenmesi olasılığı büyük oranda artmış bir farkındalığı gerektirir.
Hatırlayın, bu, saldırı için mükemmel bir yöntemdir. Ellerinizi sık sık yıkayın, ne yediğinize her zaman çok
dikkat edin.

S: (L) Salata yaparken yeşillikleri iki kez yıkadım. Et şarküteriden alındı ve tazeydi...
C: Şarküteri eti mi ? Bu yasak!!! [ç.n. şarküteri eti derken, hazır ve pişirilmiş et yemeğinden bahsediliyor]

S: (L) Sanırım herşeyi kendim pişirmem gerekiyor. Artık hazır yemek almak yok.
C: Bu konuda ciddi bir problem var. Ama ki sebebi nedir bunun ? Cehalet, bunun gerçekleştirilmesi
fırsatlarını besleyip, büyütüyor. Eğer istenseydi, bir çokları sadece bu yolla elimine edilebilirdi. Sonuç
olarak, insanlar ne kadar bilgisiz!
S: (L) Sorunun hindiden kaynaklandığını düşünüyorum. Yeşillikler ya da salata sosu değildi. Ama hindiyi
de taze parçalardan kestirmiştim. (F) Buna benzer çok olay oluyor. Sürekli bununla ilgili haberler çıkıyor.
Gittikçe daha kötü oluyor ve daha sık gerçekleşiyor. (A)Kullandığımız suyun sorunsuz olduğundan nasıl
emin olabiliriz ?
C: Ters Osmoz [ç.n. çeşme suyunu arıtma yöntemlerinden biri]

S: (L) Evet, bir T.O. filtremiz var. (F) Evet, eğer bir ters osmoz arıtıcısı ile bir su yumuşatıcısının
kombinasyonunu kullanırsan, suyun içerisinde zararlı atık olması şansı çok çok küçülür, hatta bunlar
kasıtlı olarak suya katılmış olsalar bile. Bugün gazetede, yerel bir bölgede oldukça yüksek radyasyon
bulunduğuna dair bir makale vardı. T.O. filtresinin bunu arıtacağını sanmıyorum tabii ki. (L) Özü itibarıyla,
tehlikeli zamanlarda yaşıyoruz. (F) Evet, insanları elimine etmek için, su veya gıdalara bir şeyler eklemek
oldukça kolay bir yöntem. (A) Sağlıkla ilgili bir soru daha. İkimizde de ortaya çıkan bu kabarcık nedir ?
C: Bakteri.

S: (L) Bakteri mi ?
C: Evet ama hafif bir şey.

S: (L) Bir kaç celse önce, kayıt cihazımız üç katı hızında kaydetmiş, ne olduğunu sormak istiyorum.
C: Elektro Manyetik karışma.

S: (L) Hangi kaynaktan ?


C: Radyo kuleleri.

S: (A) Radyo kulelerinden gelen bu EM dalgalar buraya yöneltiliyor mu ?


C: Çekiliyor demek daha doğru ?

S: (L) Hepimiz tarafından mı çekiliyor, herhangi birimiz tarafından mı yoksa burada yapmakta olduğumuz
şey tarafından mı ?
C: Sonuncusu.

S: (L) Radyo kulelerinden gelen EM dalgalar nasıl oluyor da , sadece normal hızda kayıt yapabilen kayıt
cihazımın 3 katı hızda kayıt yapmasına sebep oluyor ?
C: Beşbuçuk sene önce telefonun 30 sn boyunca çaldığını hatırlıyorsun.

S: (L) Bir şekilde. Bunun bir kez olduğunu hatırlıyorum. Çok tuhaftı. Çalmaya başladı ve sanki takılmış
gibiydi.
C: Öyleyse tartışma bitmiştir.

S: (L) Ve elbette, tam da o gün, Nazilerin zihinsel programlama yöntemleri, Arizona Wilder ve onun
günümüzdeki zihin programlamalar konusundaki şiddetli iddiaları ile ilgili sorular soruyorduk. Teybin hızı
sebebiyle kayıtların bir kısmını kaybettik. Kaydı dijitale çevirip, hızıyla oynayarak büyük bir kısmını
kurtarmayı başardık. Kasedin 45 dakikalık bir yüzü kaydı 15 dakikada bitirmiş. Ve diğer bir tuhaf olay da,
kasedin sonuna geldiğinde teybin otomatik kapatma mekanizmasını tetiklememiş. Bizler de teyp hala
kaydediyor diye celseye devam etmişiz, oysa ki çoktan sonuna gelmiş! Celsenin 20 dakikalık bölümünü
yeniden yapılandırmak zorunda kaldım. Bir başka garip olay da; geçen cumartesi oturduk, kayıt tam
olarak nerede sonlanmış bulabilmek amacıyla, son bölümü defalarca dinledik. Sürekli "Kennedy" de
bitiyordu. Ve tabii o gece duyduk ki; JFK Jr.' ın öldürülmüş [ç.n. JFK Jr. , başkan John F Kennedy'nin 16
Temmuz 1999 da Atlantik Okyanusu üzerinde, bir uçak kazasında ölen oğlu]. Ve tabii bu Kennedylerin
pek akıllı olmadıklarını gösteriyor. Şimdiye kadar, bir takım sebeplerden özel bir saldırı durumu altında
olduklarını kavramış olmaları ve HİÇBİR DURUMDA risk almamaları gerekiyordu. JFK Jr.' ın uçak kazasının
ardındaki gerçeği öğrenmek istiyorum ?
C: Farkındalığın eksikliği eceli besler.

S: (L) Bu gerçek! Ve tabii şimdi bütün bulvar gazeteleri ve söylenti ustaları diyorlar ki; bu tip bir uçak öyle
bir burun pikesi yapamazmış, birileri bir patlama duymuş vs. Dedikodular ortalıkta uçuşuyor. Ve söz
söylentilerden açılmışken, hava koşulları ile ilgili de bir çok söylenti havada uçuşuyor. Son dönemlerdeki
hava olayları neyin nesi ? Şu korkunç derecede anormal şimşek fırtınaları ?
C: Atmosferdeki artmış olan statik elektrik.

S: (A) Bu sadece bizim bölgemizde mi yoksa tüm gezegenin üzerinde mi ?


C: İkincisi.

S: (L) Tepemizde boşalıyor gibi gözüküyor! Daha önce böylesine şimşeklere hiç şahit olmamıştım. (A) OK,
bu bahsetmiş olduğumuz genişletilmiş çekimi nasıl inşa edebileceğimi bulmaya çalışıyordum. Soracağım
sorulara yardımcı olması için bir çeşit tablo yaptım. İlk olasılık, çekimin bir kare matrikste ifade
edilebileceği. Bu matriks simetrik olabilir, simetrik olmayabilir, ya da karmaşık bir matriks olabilir. Bu
olasılıklara sırasıyla a, b ve c diyorum. İkinci ihtimal, çekim teorisini, bir matriksten ziyade bir küp gibi
görünen bir tür bağlantılar temeliyle oluşturmaya çalışmak. Bu olasılık içerisinde de ayrıca 3 olasılığımız
var :1. eğrilik yok ama burulma [torsiyon] var, 2. burulma yok ama eğrilik var, 3. eğrilik de burulma da
var. Bu olasılıkları da 1, 2 ve 3 diye adlandırıyorum. Tabii bir diğer olasılık da bu iki sıra şeklindeki
olasılıklardan oluşturulacak kombinasyonların kullanımı. Bir başka ihtimal de yukarıdakilerin hiç birinin
doğru olmaması ve çekim modelinin, bir tür kuraldışı [irregular] küp ya da kare temeline göre
oluşturulması, ki buna da A diyorum. Elbette bir diğer son olasılık da bunların tamamen dışında bir
yöntem kullanılarak oluşturulması.
C: Sekizgen kompleksigram. Öncelikle 1-c olasılığı formülünü dene.

S: (A) Son iki hafta içerisinde internet aracılığıyla yeni bir bağlantıya ulaştım ve Alexander Shpilman
adında bir Rusa yönlendirildim. Bu adam, 'dönme alanı' diye tabir edilen özel jeneratörler hakkında
yazılar yazıyor. Görünüşe bakılırsa bu 'dönme alanı' yeni bir tür alan. Ve bu alanla ilgili jeneratörü de
temel olarak, içlerinde küçük mıknatıslar bulunan demir parçacıklarının döndürülmesiyle elde ettiğini
anlatıyor. Bu alanın insanlar tarafından farkedilebileceğini söylüyor, çünkü eğer uygun koşuldaysan falan
filan, bu alanı hissedebiliyormuşsun. Bu adam ve Boyd adındaki diğer bir adam daha sonra bu konuyu,
burulmalı genişletilmiş çekime bağlıyor, çünkü onlara göre dönüş haraketi uzaydaki burulmanın
kaynağıymış. Tüm bunlar bana oldukça mantıklı geliyor, hatta belki takip edilecek doğru bir iz gibi.
Öğrenmek istediğim şey; Shpilman'ın tarif ettiği bu şeyler gerçekten çalışıyor mu ?
C: Evet, çalışması lazım.

S: (A) Bu, genişletilmiş çekime ulaştırabilecek bir yol mu ?


C: Çoğaltılmış gravitasyonel çekim. Uzay/zaman yönetimiyle ilintili.

S: (A) Bir başka problem daha, bir noktada takılı kaldım. Phi ve Mandelbrot hakkında konuşurken,
'Carboni' diye bir isim söylediniz. (L) Ve ayrıca bu 'Carboni' den Santilli'ye de bahsetmiş ve bu grubun
Molise Enstitüsünün ardında olduğunu söylemiştiniz. [ç.n. Roger Santilli'nin katıldığı 27 Mayıs 1995
tarihli celse kastediliyor] [ç.n. Molise : Güney İtalya'da bir bölge]
C: Evet. Bilimsel/akılsal matriks. Napolitan.

S: (L) Bu konuda bir araştırma yaptık ama pek bir şey bulamadık. Molise'in bu işin ardına çok para yatırıp
yatırmadığını bilmiyorum, çünkü sayfalarında görebildiğim kadarıyla öyle pek de iyi fonlandırılmış bir
kurum değil.
C: Bakmak aldatıcı olabilir. Paravan kısmı volkanbilim.

S: (L) Volkanları mı incelediklerini söylüyorsunuz ?


C: Paravan.

S: (L) Ark, Santilli'ye bir e-posta yazdı, çünkü Ruggero (Santtili) e-posta aracılığıyla bir tür bildiri yayınladı
ve kendisine ait bir çok şeyi, bunların ona ait olduklarını belirtmeden yayımlayan bir kaç kişiyi dava
edeceğini duyurdu. Böylece Ark ona kısa bir not yazdı, hem konuyla ilgili bilgi almak istedi hem de onu
bir ara, bağlantıya geçmek için davet etti. Şu ana kadar buna herhangi bir cevap alamadık. Herhangi bir
yorum var mı ?
C: TR ve JR bu bağlantıyı zehirledi.
S: (L) Son günlerde Santillinin katıldığı o celseyi yeniden okudum ve gerçekten ilginç. Başlangıçta Santilli
oldukça neşeli ve coşkuluymuş, ve sonra birden bire nasıl olduysa aniden içine kapanmış ve soğuklaşmış.
Onunla bağlantıyı kovalayıp, sürdürmekte herhangi bir fayda olabilir mi ?
C: Eğer istiyorsanız biraz çabayla bunu yeniden inşa edebilirsiniz, Ark'ın burada olduğunu açıklayarak.

S: (L) Bu ilişkiyi yeniden kurmamız faydalı olur mu, araştırma sebepleriyle vs. ?
C: Muhtemelen, ama onun yetenekleri bir zamanlar olduğu gibi değil şimdi.

S: (A) Ama hala anlamadım. Hiç tahmin edilmeyecek bir şekilde, phi konusuyla alakalı olarak ortaya atılan
bu Carboni hikayesi nedir ?
C: Phi, çekim dalgalarıyla ilgili bulmacanın anahtar parçalarından birisi. Carboni' de, tabiri caizse,
"şatonun muhafızlarından" birisiyle ilintili.

S: (A) Yani bu bir tür kuruluş, öyle mi ?


C: İpuçları, ipuçları.

S: (L) Belki Carboni, bununla ilgisi olan bir yazar ya da buna benzer birinin ismidir. Şato kelimesi, içerisinde
bir şey korunmakta olan bir tür kaleyi ifade ediyor. Yani belki de ismi Carboni olan birisi içeri girmek için
gerekli anahtarlardan birini biliyordur...
C: Evet, ama dikkatle yaklaşılmadıkça, bu öylesine oyalanmak için tehlikeli bir konu! Kendi başınıza çözün.
O.K. Sonra, bunu etrafa duyurmak ? Çok dikkatli olun. Manyetik alanlar ilgili. Mineral özellikleri... Tüm
bunları , çekimle ilgili soruların bağlamında araştır. Hangi bileşimler maddesel uzayı dengeler ? Hangileri
bu özelliği yansıtıyor ?

S: (L) Eğer 'Nobel Ödülü' sorusunu sorarsam bizi terk edecek misiniz ?
C: Dene ve gör.

S: (L) Hiç Nobel Ödülü kazanacak mıyız ?


C: Açık.

S: (L) Eh, bu araştırma işlerini biraz düzene oturtmak, web sayfaları açmak, kitaplar yayımlamak vs. için
birazcık para fena olmazdı... Bir kitap oluşturup bunu web sayfasından satmak istiyorum. Ki bu arada
yeni bir alan adımız var : 'cassiopaea.org.' Gurur duymuyor musunuz ? Bir sürü yeni şey ekledim ve
insanlar bunları okuyorlar! Eee ? (A) Yorum yok.
C: Evet, ve şimdi de hoşçakalın diyoruz.
31 Temmuz, 1999

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Lorskvaa.

S: (L) Nereden bağlanıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Ciddi konuları konuşmaya başlamadan önce biraz sıradışı bir soru sormak istiyorum. Bu sıcaklardan
biraz olsun kurtulmak için yapabileceğimiz herhangi bir şey var mı, yağmur dansı gibi örneğin? Kavurucu
bir sıcak var ve klimamız sürekli bozuluyor.
C: Dilediğinizi yapabilirsiniz.

S: (L) Aslında gerçekten yağmur dansı diye birşey varsa ve işe yaracağını bilsem kesinlikle yapmayı tercih
ederdim!
C: Laura, bizden bu kadar muğlak ve zayıf bir şekilde ifade edilen bir soruyu yanıtlamamızı
bekleyemezsin!

S: (L) Bu kadar ciddi olmayın o halde, hafifleyin biraz!


C: Biz ışığız! Zaten ağır olamayız! [Ç.N: Laura'nın "Lighten up!" (bu kadar ciddi olmayın) demesi üzerine
"We are light!" ( Biz ışığız!) cevabıyla bir kelime oyunu yapılıyor.]

S: (L) O zaman şöyle söyleyeyim…


C: Peki...

S: (L) Tüm dünyada bir takım efsane, hikaye ve mitler var. Bunlar uygulayıcıda bir çeşit denge oluşturacak
şekilde tasarlanmış çeşitli kendinden geçmeye yönelik (ekstatik) tekniklerin kullanımını içeriyorlar. Bu
denge çevreye yayılıyor ve örneğin çevre aşırı derece kuru ise kendini yağmur üreterek dengeliyor.
Bunlardan herhangi biri…
C: Yağmur dansı denen şeylerin çoğu katılımcıları öylesine yorar ki sonunda yağmur yağmış ya da
yağmamış umursamaz hale gelirler.

S: (L) Ama bu iddiaların doğruluk payı var mı?


C: Bütün gün parmaklarının ucunda dansedersen tabi ki yağmuru hakedersin, bebek!

S: (L) Böyle kapalı olduğunuz için bu sorularla bir yere varamayacağım açık! Şahsen, kişinin çevrenin bir
tepki vermesini sağlamak için yapabileceği şeyler olduğuna inanıyorum. Bu illa ki dans olmak zorunda
değil, meditatif yada bu tepkiyi doğurabilecek herhangi bir başka uygulama olabilir. Ne dersiniz?
C: Bahçe hortumunu yukarı bakacak şekilde yerleştirip sakin bir şekilde meditasyon yap ve sonra da
yavaşça musluğu aç.

S: (L) Peki, bugünlerde bazıları, Nazi olarak tanınan Dr. Mengele'nin Greenbaum programlamasıyla
tanınan Dr. Green'le aynı kişi olduğunu söylüyor.
C: Hayır.

S: (L) Mengele Güney Amerika'ya gidip söylendiği gibi orada mı öldü?


C: Evet.

S: (L) Greenbaum belgesinde diyor ki kötü bir ünü olan Dr. Greenbaum, Yahudi bir çocukken Amerika'ya
getirilmiş ve doktor olarak eğitilmiş. Bu doğru mu?
C: Hayır. "Green" sadece takma bir isim, daha doğrusu zihin kontrolü çalışmaları yapan birden fazla kişi
için kullanılan sahte bir isim.
S: (L) Bir sonraki soru. Birisi bana geçenlerde "Roswell Çubukları" (Roswell Rods) diye bilinen birşeyle
ilgili bilgi gönderdi. Bu çubukların ne olduğunu söyleyebilir misiniz ? [Ç.N: Roswell Çubukları, ilk olarak
Jose Escamilla tarafından 19 Mart 1994'te video kameraya çekilen çubuk şeklinde ve dalgalı kanatları
olan, havada çok hızlı bir şekilde hareket eden nesne görüntüleridir. Çıplak gözle görülememektedirler.
Bazı araştırmacılar tarafından optik ilüzyon olduğu iddia edilmiştir.
http://www.opendb.com/sol/seq.htm
linkinde "Roswell Çubukları" na ait fotoğraflar ve bu görüntülerin neden optik ilüzyon olamayacağına
dair açıklamalar bulunmaktadır ] (*)
C: Yaşam formlarından mı bahsediyorsun?

S: (L) Bazılarının onlara verdiği isim bu!


C: 4. Boyut yaşam formları.

S: (L) Bu oldukça ilginç. (A) Ruhu olan bir varlık mı?


C: Bir nevi.

S: (A) Zeki mi?


C: Göreceli.

S: (L) Göreceli zeka hakkında bildiklerimiz bağlamında bu konuyla ilgili olarak bizim yaşadığımız
yoğunluktan bir örnek verebilir misiniz?
C: Kuşlar.

S: (L) 4. Boyut kuşlar gibiler, öyle mi?


C: Belki. Yeterince yakın.

S: (L) Şimdi, bana internetten bilgi gönderen bir kadın Ağustos'un 13'ü gibi bir tür "büyük kesişim
penceresi" olacağını ve bunun "işaretleme" dediği şeyi yapacağını söylüyor.
[Ç.N: Büyük Kesişim, orjinal adıyla "Grand Cross", dört gezegenin birbirinden 90 derecelik dik bir açıyla
ayrıldığı duruma verilen isimdir.]
C: Hayır.

S: (L) 13 Ağustos'ta ilginç bir şey olacak mı?


C: Belirsiz. Açık.

S: (L) Belirsiz olduğunu biliyorum. Bitmek bilmeyen söylenti ve bilinç bulanıklıklarından biri. Bu insanlar
herhalde bütün gece oturup böyle şeyler uyduruyorlar! Şimdi, biri bir soru gönderdi: Ay, Dünya'nın
yörüngesi yakınına belli bir amaçla mı yerleştirildi?
C: ?!? Amacı farklı bir soru bu, karını dövmeyi ne zaman bıraktın gibi… Çok emin bir varsayış!

S: (L) Şöyle sorayım o halde: Ay, kasten mi eklendi yada yerleştirildi?


C: Tamam ama bunda karmaşık olan bir şey yok, herşey planın bir parçası bir şekilde.

S: (L) Peki, çeşitli yoğunlukların bakış açısının derinliklerine inildiğinde herşey büyük bir planın parçası.
Bize, kısaca Ay'ın dünyaya göre konumunun herhangi bir önemli etkisini söyleyebilir misiniz?
C: Temel olarak bilinen bir şey bu.

S: (L) Peki, bilimsel gözlemler ve bu konuyla ilgili daha önce söyledikleriniz düşünülmeli. Şimdi, bu kişi
ayrıca şunu soruyor: Kasyopyalılar, 16 grup "iyi" adam ve 16 grup da "kötü" adam olduğunu söylediler.
Bunlardan herhangi birinin ismini verdiler mi?
C: Kusura bakmayın!?

S: (L) Geçmişte bundan bahsettiğiniz için bu grupların isimlerini söylemenizi istiyorlar. Her iki
taraftakilerin listesini verecek misiniz?
C: Hayır.

S: (L) O halde kendi başımıza öğrenmemiz gereken bir şey bu.


C: Evet.

S: (L) Başka birinin sorusu var. "Dalga" nın etkilerinin fizyolojik olaylara yansıma ihtimali olup olmadığını
öğrenmek istiyor, kan basıncında yükselme ve başka şeyler gibi?
C: Bazı durumlarda.

S: (L) Benim durumumda, aşırı yüksek tansiyonum bu "Dalga" işinin yansıması mıydı, yoksa sadece fazla
kahveden mi kaynaklandı?
C: Bu ikisinden başka ihtimal yok mu?

S: (L) Hayır. Sebep neydi ?


C: Pek çok faktörün bir araya gelişi. Bizce bu konuyla ilgili gereğinden fazla bilgiye sahipsin!

S: (L) Peki, L. ve E. Biri şöyle yazmış: "L., Pasifik'teki UFO ile ilgili bazı ilginç raporlar geliyor. Bununla ilgili
siz neler duydunuz? Herşeyden önce, bu UFO' yu bulmak yada ele geçirmek için giderek artan bir çaba
var, artık nasıl anlarsanız. Biraz incelendiğinde görünen o ki Deniz Kuvvetleri, okyanusun derinlerine bir
denizaltı kurtarma aracı indirdi ve bunu Pasifik'te test edeceklerini açıkladı. Ayrıca, bir yada iki hafta önce
ASTAT, Pasifik Okyanusunun derinlerinde bilinmeyen sonik bir kaynak olduğunu duyurdu." Larry ayrıca
şöyle demiş: " Bana öyle geliyor ki kertişler, yakında gelecek olan 36 milyon kertenkele için sualtında bir
üs inşa ediyorlar. Bu mümkün mü?"
C: Bu sorularlarla ilgili bir sorun var. En başta söylenmesi gereken ortada söyleniyor. Bu çok emin ve
cüretkar bir varsayım! Gerçekten öğrenmek isteyen tüm olasılıklara açık olmalıdır.

S: (L) Peki, sanırım bazı gereksiz varsayımlarda bulunduğumuzu söylemek istiyorsunuz. O halde şunu
sorayım: Buraya doğru gelmekte olan 36 milyon kertenkele var mı gerçekten?
C: Kertenkele varlıkları 4. yoğunluktadırlar.

S: (L) Demek istediğiniz şu mu, 4. yoğunlukta oldukları için buraya GELMELERİNE GEREK YOK, zaten
BURDALAR?
C: Yakın.

S: (L) Şimdi, bize buraya gelmekte olan 36 milyon Nefilim olduğundan bahsetmiştiniz.
C: Onlar 3. yoğunluktan, bu büyük bir fark yaratır.

S: (L) Pasifik'te herhangi bir öngörüyle bir sualtı üssü inşa edilmekte mi?
C: Zaten varolan bir şeyi inşa etmelerine gerek yok.

S: (L) Amerikan Deniz Kuvvetlerinin Pasifik'te bir şeyler bulmaya yada ele geçirmeye çalıştığı iddiasında
bir doğruluk payı var mı?
C: Belki, ama hükümetle ilgili herşey bölümlere ayrılmıştır, dolayısıyla bu anlamsız.

S: (L) Peki, ayrıca şöyle diyor: " kanallamalarımızdan aldığımız bilgiye göre, foton kuşağı enerjisi nerdeyse
tam üzerimizde." Sanırım, "Dalga" enerjisini kastediyor yada bunun çeşitli kanallara göre yorumundan.
Bir "foton kuşağı" yada dalga enerjisi nerdeyse tam üzerimizde mi?
C: Laura, bunu nasıl ele alacağını biliyorsun sen zaten.

S: (L) Biliyorum. Bu sözde foton kuşağı o kadar çok kez neredeyse üzerimizde denildi ki artık sıkıcı olmaya
başladı. Şimdi, başka bir soru var: " Başmelek Mikail Nordik varlıklardan biri mi?" Bana kızmayın, elçiye
zeval olmaz!
C: Yorum yok.

S: (L) Şimdi, burda biri tavana monte edilen fanların yada başka benzer şeylerin uzaylıların kaçırması yada
manipülasyonuna engel olabileceğini söylüyor. Elektronik aletler yoğunluk perdesinden geçerek buraya
gelen uzaylılara engel olabilir mi?
C: Hayır, ama belki toplu iğne yastığı işe yarayabilir.

S: (L) Neden toplu iğne yastığı?


C: Neden olmasın?

S: (F) Sanırım tüm bu konuyla ilgisi olmayan sorular onları rahatsız ediyor. (L) Peki, birinin şöyle bir fikri
var; odanın içinde rüzgar çanlarının çalması ve etrafa sarımsak dilimleri yerleştirmek, vücudun etkiye
maruz kalmış kısımlarını sarımsakla ovalamak, ışıkları açık bırakmak gibi şeyler uzaylıları uzak tutar diyor.
(F) Bu uzaylıları uzak tutmaz ama insan kaçırmalarını ENGELLER! (L) Bi dakika, bi dakika! Bakın bu ilginç,
diyor ki, kaçırılma ihtimali bariz hale geldiğinde, bahçe hortumunu yere koy, suyu aç ve üzerinden atla…
akan su uzaylıları engelleyecektir.
C: Zırvalık!

S: (L) Başka biri bir liste göndermiş: diyor ki 12 Ağustos 1943'te, Cornwall'da Aliester Crowley, deniz
üzerinden, Cornwall'dan Montauk Noktası'na doğru bir dalga göndermek amacıyla bir ritüel
gerçekleştirmiş. Ayrıca, 1943 Ağustos'unda Deniz Kuvvetleri Philadelphia Deneyi'nde bir adım daha
ilerlemişler. Daha sonra, 12 Ağustos 1983'te zihin kontrolü, zaman ve uzayı başarıyla manipüle etmesinin
ardından Montauk projesi çökmüş. Ve sonra 11 Ağustos 1999'da Milenyum'un son güneş tutulması
gerçekleşecek ve bu tutulmanın çizeceği yol Crowley'in 1943'te oluşturmak istediği dalganın yoluyla aynı.
Dahası, tutulmanın gölgesi ilk olarak sabah 11.11'de Birleşik Krallık'taki Cornwall'a değecek. Tutulmadan
bir gün sonra, 12 Ağustos 1999'da, dört büyük takımyıldız Dünya'yı ortasına alarak uzayda büyük kesişim
karesi oluşturacak- bu arada daha önce soru soran kadın bu büyük kesişim işaretleme olayını burdan
çıkarmış olmalı. Bazıları bunun 17 yada 18 Ağustos olacağını söylüyor. Bahsi geçen dört takımyıldız;
Aslan, Boğa, Akrep ve Kova. Bu dörtlü aynı zamanda Sphinx'i oluşturuyor ve doğrudan Vahiy
Kitabı'nından. 12 Ağustos 1999'da, Büyük Giza Piramidi'nde, Masonlar içinde bir fraksiyon olan Illuminati
, Horus'un dönüşü için hazırlık rituellerine başlayacaklar. Dünyanın en önemli liderlerinden bazıları orada
hazır bulunacak. Ayrıca, yine 12 Ağustos 1999'da henüz geçen Nisan ayında keşfedilmiş olan bir kuyruklu
yıldız- Lee Kuyruklu Yıldızı bu- Güneş'in arkasından geçişini tamamlayacak. Bu kuyrukluyıldız
Nostradamus'un 1999'da gerçekleşecek bir felekatle ilgili tahminlerine uyuyor. Bu kişi Crowley'in Orgon
enerjisiyle ünlü William Reich ile arkadaşlık ettiğini söylüyor ama anlayabildiğim kadarıyla bunun doğru
olduğuna pek inanmıyorum, etrafta dolaşan söylentilerden biri bence. Ordu onu hava olaylarının
kontrolüyle ilgili araştırma için kullandı deniliyor, bence bu sahte bir söylenti çünkü eğer hükümet
Wilheim Reich'le ilgili olarak HERHANGİ BİR ŞEY yaptıysa bu da onu susturmak ve yoketmek oldu. Orgon
enerjisi, Crowley ve antik tanrıları izleyen ve onlara tapanlar tarafından yapılan cinsel sihir
uygulamalarının temelini oluşturuyordu. Bu kişi diyor ki, Cinsel Orgon Enerjisi, Montauk projelerinde ana
öğelerden biriydi. Ayrıca, Illuminati, Dünya'yı miras alacaklarına inandıkları ve bunu Horus'un dönmesini
sağlayarak yapabileceklerini düşündükleri için Yeni Dünya Düzeni'ni getirmek isteyen Masonlar içinde
bir fraksiyondur. Ayrıca şöyle yazmış:
"Crowley'in eşi Rose, transa geçti ve kocasına Horus' tan dönüşüyle ilgili olarak talimatlar ve hazırlanma
yollarıyla ilgili bilgi getirdi. Bunların hepsi komplo teorisi kokuyor, biliyorum. Komplo teorilerine
inanmaya meyilli biri değilim ama pek çok etkili insanın çağlar boyunca nesilden nesile aktarılan sırlara
göre ritueller gerçekleştirmeye inandıklarına kanaat getirdim. Crowley, nasıl oldu da tesadüfen
Montauk'u antik okült uygulama yeri olan Cornwall'a bağlayan bir ritüel gerçekleştirdi ve aynı zamanda
Philadelphia Deneyi bu üçünü zaman ve uzam vasıtasıyla ve de fiziksel olarak eşzamanlı bir şekilde
birbirine bağlayabildi?"
Pekala, bir yorumunuz var mı, yoksa üzerinden biraz daha yavaş geçeyim mi?
C: Genel yorum: Yapmayın!

S: (L) Ben de öyle düşünmüştüm. Şimdi, çabucak bir bakacak olursak, L. bizimle bir kitap yayımlamak
konusunda birlikte çalışmak istiyor…
C: Tamam.

S: (L) :Şimdi, Montauk deneyinin 1920'lerde başlayan bir şey olduğunu söylemiştiniz. Hep söylenen şey
Deniz Kuvvetlerinin savunma amacıyla radarda görünmeyen gemiler yapmaya çalıştığıydı. Hikaye bu.
Sorum şu: Bu söylenenler, gerçeği örtbas etmek için uydurulmuş bir hikaye mi sadece?
C: Hayır.

S: (L) Aslında yapmaya çalıştıkları şey bu mu?


C: Yakın.
S: (L) İşin aslına daha da yakın olmak isterdim açıkcası. Tam olarak niyetleri neydi?
C: Menfaat birliği: Amerikan Deniz Kuvvetleri, Gizli Hükümet ve Saygın Fizikçiler.

S: (L) Tesadüfen olsa bile, bu çalışma sırasında zamanda yolculukla ilgili bir şey keşfettiler mi?
C: Evet, ama çalışmaya katılan diğerleriyle karşılaştırıldığında Deniz Kuvvetlerininkisi tesadüfün ötesinde
bir keşifti.

S: (L) Peki, kaza ve onu takip eden fiyasko, bu durum hakkında yazılan kitaplarda yeterince doğru bir
şekilde anlatıldı mı?
C: Oldukça.

S: (L) Tüm bunlardan sonra, projeyi geçici bile olsa askıya aldılar mı?
C: Hayır.

S: (L) Şöyle mi dediler? Aman Tanrım, gerçekten müthiş bir şey keşfettik, bakalım bununla ne yapabiliriz?
C: Daha yakın.

S: (L) Peki, tüm bu olanlar gerçekten Montauk'ta mı gerçekleşti?


C: Kısmen.

S: (L) Ruslar ve/ veya Almanlar benzer projelerde aynı zamanda mı çalışıyorlardı yada biri diğerinden
daha sonra mı başladı?
C: Almanlar önce, Ruslar daha sonra.

S: (L) Almanlar, Ruslar ve Amerikalıların uğraşları şu anda birleşmiş durumda mı?


C: Bazı seviyelerde, evet, birleşmiş durumda.
S: (L) Bu üçünün uğraşlarını değerlendirebilir ve şu anda hangisinin daha ileride olduğunu söyleyebilir
misiniz?
C: İşler o şekilde yürümüyor.

S: (L) Neden o şekilde yürümüyor?


C: İleri seviyeye geçen Konsorsiyum'a gider.

S: (L) Bu çeşit bir çalışma belli bir seviyeye ulaştığında Konsorsiyum içinde ele alınır mı demek
istiyorsunuz?
C: Yakın.

S: (L) Aliester Crowley'in Montauk projesinde yer alan bu insanların herhangi biriyle bağlantısı var mı?
C: Hayır.

S: (L) Aliester Crowley'ın yaptıkları deli saçması mı?


C: Hayır.

S: (L) Aliester Crowley' in tüm bunlardaki rolü ne?


C: Rolü?

S: (L) Aliester Crowley bu Montauk/ Philadelphia işinde HERHANGİ BİR role sahip mi?
C: Hayır.

S: (L) O halde Aliester Crowley'in yaptıkları projeden bağımsız ama bazı grupları bir şekilde ilgilendiriyor,
öyle mi?
C: Ayrı ama bazen kesişmiş olabilir.

S: (L) 12 Ağustos tarihi zamanın herhangi bir noktasında belli bir önem taşıyor mu?
C: Hayır.
S: (L) Montauk'a dönecek olursak, proje devam etti, peki zamanın herhangi bir noktasında -duyduğum
bazı söylentilerde olduğu gibi- bir takım canavarlar ürettiler mi?
C: Belki.

S: (L) Bu, yoğunluklar yada boyutlar arasında portal açılması ve böylece yoğunluk geçiş penceresinden
düşenlerin ziyaret etmesinin bir sonucu mu?
C: Kısmen.

S: (L) Yarattıkları farzedilen bu canavarlardan herhangi biri onların zihinlerinin ürettiği birşey miydi?
C: Diğer yoğunluklar bir dereceye kadar aynı şeye muktedir olabilirler.

S: (L) Peki. Daha önce, HAARP projelerinin Montauk projesinin bir devamı olduğunu söylemiştiniz.
C: Kısmen.

S: (L) Doğru olmayan kısmı neresi?


C: Hükümetteki bölümleri unutmamalısınız.

S: (L) O halde, sol elin yaptığını sağ el çoğu zaman bilmiyor. Ayrıca bir keresinde HAARP projesinin kısmen
operasyonel olduğunu söylemiştiniz. Son zamanlarda insanların birbirlerine kurşun saçmaları yada
cinnet geçirmeleri HAARP'ın bazı zihin kontrolü deneylerinin yada bunu test etmesinin bir sonucu mu?
C: Bu pek çok etkinin sonucu.

S: (L) Bu hakkında daha fazla şey keşfetmemiz gereken bir konu mu: son zamanlardaki şiddet olaylarıyla
ilgili bir dizi soru gibi?
C: Sadece daha iyi kavrarsanız.

S: (L) Yeterince kavrayabildiğimi sanmıyorum. Montauk'a dönecek olursak, bu projenin, Alternatif Üç


benzeri, büyük bir değişiklik yada felaket durumunda belli grupları transfer etme fikriyle bir ilgisi var mı?
[Ç.N. Alternatif Üç : 70 li yıllarda İngiltere'de gösterilen bir TV programı. Temel olarak, Dünya'da
gereçekleşecek büyük felaketler sebebiyle bazı insanların Ay ve Mars' a yerleştirilmesini konu alıyor.]
C: Fazla karmaşık, ama ne okuduğun konusunda dikkatli ol.

S: (L) Ne açıdan dikkatli olmalıyım?


C: Dezenformasyon. Duyduklarınız ve okuduklarınızın çoğu öyle.

S: (A) Peki, Deniz Kuvvetleri ve fizikçilerden bahsettiniz ve bir de canavarlar ürettiğini söylediğiniz birileri
var, ki bu ne Deniz Kuvvetlerinin ne de fizikçilerin isteyecekleri bir şey!
C: Konuları ve zaman çerçevelerini karıştırıyorsun.

S: (A) Birisi bu deneyi planlamak zorundaydı, doğru mu?


C: Ama o Philadelphia Deneyiydi.

S: (L) Bu canavar üretmek işi ve tüm hepsi nasıl oldu da bu projeye girdi?
C: Zihin programlama deneyleri ve psikolojik savaş.

S: (L) O halde, bunlar birbirinden bağımsız deneylerdi ama Montauk projesi adı altında toplandılar…
C: Evet.

S: (L) Bu durumda, bölümlere ayrılmış şeyler bunlar.


C: Ama canavarlar uzun süredir Eldridge'in peşindeler. [Ç.N. USS Eldridge: Philadelphia Deneyi'ne konu
olan donanma gemisinin ismi]

S: (L) Canavarlarla ilgili deneyler ne zaman yapıldı?


C: 70'lerin sonunda.
S: (L) Bu canavar üretme işine devam ettiler mi?
C: "Canavarlar" a takılmaya gerek yok.
S: (L) Eh, korkutmadıklarını söyleyemem!
C: Diğer materyalizasyonlar.

S: (L) Diğer materyalizasyonlar üzerinde çalışıyorlar mı, yoksa başka materyalizasyonlar gerçekleştirdiler
mi?
C: Sadece canavarlar değil.

S: (L) Öyle mi diyip geçemiyeceğim bunu. BAŞKA ne tür materyalizasyonlar yaptılar?


C: Sen söyle!

S: (L) Kendileri için para materyalize ettiler mi?


C: Buna gerek yok.

S: (L) Geçmişten yada gelecekten insanları materyalize ettiler mi?


C: Geçici olarak.

S: (L) Bunu gerçekten yaptılar mı?


C: Evet.

S: (L) Gelecekten insanlara plan ve aktivitelerini detaylandırabilmek için sorular sordular mı?
C: O türde değil.

S: (L) Neden?
C: Değişken gelecekler.

S: (L) O halde, gelecekten bir insanı materyalize edebiliyorlar ama bu sadece bir potansiyel yada
muhtemel bir gelecek, dolayısıyla fazla bir anlam ifade etmiyor yada işe yaramıyor, öyle mi?
C: 329 desilyondan biri. ( Ç.N: Desilyon, Amerikan sisteminde 1033 'e karşılık gelen büyük sayının adıdır.)

S: (L) Muhtemel geleceklerin sayısı mı bu?


C: Evet.

S: (L) Çokmuş.
C: Bir noktaya kadar...

S: (L) Tam olarak ne zaman bir şey şimdinin üzerine yıkılır? Bu kişilerin geçmişten materyalize yaptıklarını
düşünülürse: Tanıdığımız birileri mi?
C: Hayır.

S: (L) Kimi materyalize edeceklerini seçebiliyorlar mıydı, yoksa rastgele mi yapılıyordu?


C: Materyalizasyon tam bir düaliteydi. Fikir edinmek için yoğunluklar arası kaçırmalarla ilgili metinleri
gözden geçirin.

S: (L)Amerikan hükümetinin yada gizli hükümetin bu teknolojiyi kullanarak kurbanların uzaylılar


tarafından kaçırıldıklarını sandığı kaçırmalar yapıyor olması mümkün mü?
C: Belki bazı durumlarda ama hükümetin teknolojisiyle dünyadışılarınki kıyaslanamaz elbette.

S: (L) Geçmiş ve gelecekten insanların dışında Montauk deneylerinde ne tür şeyler materyalize edildi?
C: Gözden geçirin.

S: (L) Herşeyden çok ne tür şeylerimateryalize etmekle ilgilenmişlerdir? (A) Muhtemelen teknolojik
araçları. (L) Gelecekten teknoloji materyalize ettiler mi?
C: Bu, sorularınızın işaret ettiğinden çok daha karmaşık.

S: (L) Anlıyorum. Bu fikir, aklıma meydan okuyor açıkçası. Ne tür şeyleri materyalize etmekle
ilgilendiklerini bilmek istiyorum ki sorularımı ona göre yönlendirebileyim.
C: Uygulanabilir değil.
S: (L) Bu materyalizasyonu yaparlarken doğrudan bir amaçları yok muydu? Sadece çeşitli ortamlarda
neyin MATERYALİZE OLABİLECEĞİNİ görmek üzere deneyler mi yapıyorlardı?
C: Sahip oldukları bilgiler sizin şu an hayal edebileceğinden farklı bir seviyeye getirdi onları.

S: (L) Biraz yardım edin! Ne demek istiyorsunuz?


C: Elmalarla portakalları karşılaştırmanın faydası yok.

S: (L) Herhangi bir noktada, bilgileri ve materyalizasyonları onları insanların iyiliği için yapılabilecek
eylemlere meylettirdi mi?
C: Bu işe yaramıyor çünkü sizin düşündüğünüzden çok farklı durumun kendisi.

S: (L) Düşünme biçimimi nasıl değiştirebileceğimle ilgili ipucu olabilecek birkaç şey söyleyebilir misiniz?
C: Elbette. Anaokuluna giden çocuğa "kalkülüs" ü açıklamaya çalış!! [Ç.N: Kalkülüs, matematiğin bir
dalıdır. Fonksiyon, limit, türev, integral, diziler, seriler konularını içerir. Cebir, trigonometri ve analitik
geometri konularının üzerine inşa edilmiştir.]

S: (L) Diyorsunuz ki Konsorsiyum, bu Montauk kişileri, belli bir seviyede bilgiye sahipler ve bizim düşünme
biçimimiz şey gibi …
C: Boş lakırdı.

S: (L) Onlarınkiyle karşılaştırıldığında düşünme biçimim boş lakırdı mı?


C: Yakın.

S: (A) Ama bu sadece bahsedilen bilgiye sahip olmamamızdan kaynaklanıyor!


C: Doğru !!!!

S: (L) Ve o bilgiyi almaya çalışıyoruz!


C: Büyük bir sabır göstermeden o bilgiyi alamazsınız!

S: (L) Sabır gösterecek zamanımız var mı?


C: Bu deneyler yaklaşık 93 yıl gibi düşünebileceğiniz bir süredir yapılıyor ve binlerce insan ve bir kaç yüz
NHI var işin içinde.

S: (L) Bu deneylerde yer alan insanlar KH mi yoksa BH mi?


C: Bütün "insanlar" KH'dir.

S: (L) Peki, BH eğilimli insanların bu bilgilere erişme şansı nedir?


C: İhtiyaçları yok.

S: (L) Neden ihtiyaçları yok?


C: Asansör "Kat 4" e çıkınca bilecekler zaten.

S: (L) Bu şeyleri öğrenmeye çalışmak için helak olmamıza gerek olmadığını çünkü doğal olarak bize
geleceğini mi söylemek istiyorsunuz?
C: Yakın.

S: (L) Vay! Beni epey endişelendirdiniz! Peki, bu adamlar başkalarını kontrol etmek için tüm bu bilgiyi
kurcalayıp duruyorlar öyleyse, doğru mu?
C: Yakın.

S: (L) Gezegeni 3. Yoğunluğa kilitleyerek 4. Yoğunluğa geçmesini engellemeye mi çalışıyorlar?


C: Belki bazıları.

S: (L) 4. Yoğunluğa doğru gidiyor olmayı plan ve projeleri için tehdit olarak mı görüyorlar?
C: Belki de.
S: (A) Gideceğimi varsayarsam, 4. Yoğunluğa gitmeden önce bu bilginin çoğunun faydalı olabileceğine
inanıyorum. Yani, bilgi bilgidir. Ayrıca bu bilgiyi iyi amaçlarla kullanacağımdan eminim. Neden bu bilginin
bizim için gerekli olmadığını söylediniz?!!!
C: Biz öyle demedik.

S: (L) Tüm insanların KH olduğunu ifade ettiniz, sonra BH'ye eğilim gösterenleri sorduk ve siz onların
ihtiyacı olmadığını söylediniz. 4. Yoğunluğa geçtikten sonra zaten bilecekler dediniz.
C: Ama henüz orada değilsiniz.

S: (L) Bu bilgiyi almamıza imkan olmadığını söylediniz! Bunlar üzerine çalışacak 90 küsur yılımız ve
binlerce insanımız yok ve tüm bildiğimiz boş lakırdı!
C: Hayır, hayır, hayır. Söylediklerimizi yanlış anlıyorsunuz!!!! Sorgulama biçiminiz kısmen Montauk'ta
yürütülen büyük çaplı deneyle doğrudan ilgisi olanlarla aynı seviyede bilgiden kaynaklanmıyor. Yazılı
celseleri dikkatlice incelediğinizde bu şey hakkında bu geceki celsede hatırlayabildiğinizden daha fazla
bilgiye sahip olduğunuzu görürsünüz. Websitesini hazırlamaya o kadar çok efor sarfettiniz ki şu an için
bilinçli hatırlama yeteneğinizin bir kısmını kaybettiniz. Ve sandığınız gibi çabalarınızı eleştirmiyoruz,
onları alkışlıyoruz!!! Ama daha derin düşünerek gözden geçirmelisiniz!

(*) Ayrıca internetten ulaşabilinecek YouTube videoları "Roswell Rods- A Jose Escamilla Film", çubuklara
ait video görüntülerini içermektedir, " Flying rods explained-Uçan Çubukların Sırrı Açıklandı " isimli
videoda ise History Channel'da yayınlanan "Canavar Avı", orjinal adıyla "Monster Quest", programının
Roswell Rods adıyla bilinen görüntülerin optik ilüzyon olduğunun savunulduğu bölümü izlenebilir.)
28 Ağustos, 1999

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kiolorra.

S: (L) Nereden bağlanıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Websitemizi ziyaret eden bazı ilginç kişiler hakkında konuşuyorduk. Görünen o ki istihbarat ve
askeri kurumlarla bağlantısı olan bazı grupların siteye epey bir ilgisi var. Materyalimize olan ilgilerinin
nedeni nedir, söyleyebilir misiniz?
C: Materyal büyük ölçüde doğru bilgiler içeriyor.

S: (L) Bu materyalin büyük ölçüde doğru olduğunu anlıyorlar ve bu yüzden mi ilgileniyorlar?


C: Evet.

S: (L) Bu ilginin olası sonuçlarıyla ilgili bir endişemiz olmalı mı?


C: Eğer öyleyse, böyle bir endişeye gerek olması sizlerin sırasıyla gelen doğumlarınızla başladı zaten!

S: (L) Bu ilgi neden doğumlarımızla başladı?


C: Bahsettiğimiz şey ilgi değil, kader.

S: (L) Peki, siteyi biraz düzenlediğimizden beri ilgi çok arttı, dolayısıyla bir kitap yayımlamanın iyi bir fikir
olabileceğine karar verdik çünkü diğer sitelerde izinsiz kopyalamalar sözkonusu ve materyalimizden uzun
bölümler alıp haber gruplarının bazılarına aktarıyorlar. Tüm materyali toparlayıp bir araya getirmem
gerekiyor. Kitapla ilgili herhangi bir tavsiyeniz var mı? Eklemek yada önermek istediğiniz herhangi bir
şey?
C: Yapılan atıfların geçerliliği konusunda dikkatli olun.

S: (L) Bunun bir sorun oluşturacağını sanmıyorum. Başka bir öneri?


C: Kendinize itibar yada çıkar sağlamak tuzağına karşı direnin. Örneğin, işlerin ne zaman kötüye
gideceğini bilirseniz, o durumun içinde olmak ister misiniz?

S: (L) Bunun da problem olacağını sanmıyorum.


C: Ama olabilir!

S: (L) Şimdi, TR ve JR'dan kitaba katkıda bulunmalarını rica ettim. Onlara bu bağlamda nasıl bir yer
vermem gerektiğini sormak istiyorum. Bir tavsiyede bulunabilir misiniz? Sadece gözlemci ve bazen
katılımcı mı olmalılar?
C: Evet.

S: (L) Aynı zamanda bilginin alınmasında önemli katkıları bulunanlar arasında da olmaları gerekir mi?
C: Açık.

S: (L) Onların celseye katıldığı bazı zamanlarda farkettiğim enerjik aksiyonu düşünerek , tabiri caizse,
bana nerdeyse bir topraklama iletkeni gibi geldiklerini söyleyebilirim, bu doğru bir değerlendirme olabilir
mi?
C: Belki.

S: (L) Bu etkileşimle ilgili olarak başka ipuçları verebilir misiniz?


C: Hayır.

S: (L) Bu önemli mi?


C: ?
S: (A) Bence aktif ve canlı katılımcılardı.
C: Hikayeyi olduğu gibi anlatın.

S: (L) Hikayeyi sınırlayıp materyale yoğunlaşmayı düşünmüştüm.


C: Materyal hikayeyi oluşturan unsurlardan biri, katılımcılar da öyle.

S: (L) Peki ya küçük katkıları olmuş insanlar? [liste].


C: Her biri katkıları ya da etkileri oranında bahsedilmeyi hakediyor.

S: (L) Aman Tanrım! Anlatacak ÇOK şey var!


C: Öyle olmak zorunda değil.

S: (L) Elimde bu kitap var, bu, Marcia Schafer 'ın yazdığı: " Galaksiler Arası Bir Antropoloğun İtirafları" ve
içinde epey bir kanallama materyali var. Söylediği şeylerden biri şu: " Yılan, bilgelik ve yüksek öğrenme
ile bağdaştırılır ve çoğu zaman mistik çevrelerde oldukça saygın bir yeri vardır." Bir çıngıraklı yılanla
etkileşimi olmuş ve içinde bulundukları zor durumu anladığını hissetmiş, aynı şekilde Kertişlerle de
benzer bir tecrübe yaşamış. Yılanın bilgelik işareti ve yüksek öğrenmeyle ilgili olduğu fikri üzerine bir
yorum rica ediyorum, bu gerçekten de yılanın sembolize ettiği şeyi mi temsil ediyor?
C: Yılan, gözlemcinin bakış açısı bağlamında bahsedilmiş ya da bahsedilir.

S: (L) Yani, şunu mu demek istiyorsunuz; gözlemcinin bakış açısına göre yılan yüksek öğrenmenin
sembolü olduğunda, belki de…
C: Belki de gözlemci bu aklını başından alacak deneyime yenilmiştir.

S: (L) Daha açık, lütfen.


C: Sizin ölçümünüzle 7000 yıl önce sizler bir çölde yada büyük bir ormanda yaşıyorken, bu sürüngen
"ahbaplar" gümüşi nesneler içinde gökyüzünden inip binlerce yıl sonrasından teknoloji harikaları
gösterip, bir de tüm bunların üstüne, size kalkülüs, geometri ve astrofizik öğretseler, etkileyici olmaz
mıydı?!?

S: (L) Aslında olan bu muydu?


C: Evet.

S: (L) Aslında, insanlığın tarihini yazmaya çalışma meselesinde çözmeye çalıştığım sorunlardan biri de bu.
Anladığım kadarıyla ya da şöyle diyeyim; literatürden anlamaya çalıştığım kadarıyla, " Cennetten Düşüş"
öncesinde insan soyu 4. Yoğunluk durumunda yaşıyormuş, bu doğru mu?
C: Yarı yarıya doğru .

S: (L) Lütfen biraz daha spesifik olun.


C: 4. Yoğunluktaki başka bir gerçeklik, zaman/uzay sürekliliği vs gibi.

S: (L) Peki, o halde döngünün bir parçası olarak bu alan değişti; çeşitli seçimler yapıldı: tabiri caizse insan
soyu "altın" ın peşinde kapıdan içeri girdi ve yine tabiri caizse "dişi enerji" yanlış tarafa yönlendirildikten
sonra, Kertişlerle ittifak kurdu. Söylediğiniz şey bu. Bunun bazı sonuçları oldu: DNA parçalanması,
DNA'nın ilk on unsurunun yokoluşu, beynin yarımkürelerinin birbirinden ayrılması…
C: Bunun tek bir sebebi var: Çamurun içerisinde oynarsan kirlenirsin.

S: (L) İnsanı çamurda oynamaya iten neydi? Ne oldu da buna karar verdiler? Bir keresinde "arzu bazlı
dengesizlik" demiştiniz bunun için. Neye duyulan arzuydu bu?
C: Artmış fiziksellik.

S: (L) Artmış fizikselliğe duyulan arzunun gayesi neydi?


C: Duyumsama.

S: (L) Duyumsama nasıl tecrübe edildi ki bu varlıklar fizikselliklerini arttırırlarsa daha fazlasını
yaşayabileceklerini mi düşündüler?
C: Tecrübe etmediler, demonstre edildi. [ Ç.N: demonstre etmek, temelde göstermek anlamına gelmekle
beraber, bir şeyin nasıl işlediğini açıklayacak şekilde göstermek gibi ince bir anlam taşır.]

S: (L) Nasıl ve kim tarafından?


C: Bilmiyor musunuz?

S: (L) Kertişler?
C: Temel olarak.

S: (L) Ne şekilde demonstre edildi peki? Şöyle mi dediler: " işte burda, bakın, bir deneyin!" ya da şunu
sorayım: bu demonstrasyon göstererek veya yaparak mı gerçekleştirildi?
C: İkincisi daha yakın.

S: (L) Yapıyorlar, deneylerde bulunuyorlar, oyunlar oynuyorlar ve şöyle mi diyorlardı: " Bakın, ne
yapıyoruz, harika bir şey, gelip denemek istemez misiniz?"
C: Pek öyle değil. Daha çok şöyle: "Bu sizin olabilir."

S: (L) "Bu sizin olabilir" dediklerinde bu kadar arzu edilir görünen neydi?
C: Hayal gücünüzü kullanın!

S: (L) Herhangi bir anlayış var mıydı? Artmış fiziksellik vaadi Set tarafından aklı çelinerek Osiris'in kendi
tabutuna gönderilmesi gibi miydi? Ki sonrasında tabutun kapağını çivilerle kapatıp onu içeri kilitlediler…
C: Böylesi bir anlayışta bir eksiklik olduğu açık.

S: (L) Kulağa oldukça naif geliyor! Bu anlama kıtlığı bilgi eksikliğinin bir yansıması mı?
C: Elbette. Ama dahası, söz konusu olan arzuydu …

S: (L) Tamam. "Düşüş" yaşandı. Görünüşe bakılırsa ve bazı arkeolojik çalışmaların da gösterdiği gibi
binlerce yıl boyunca varoluşlarına huzur hakim oldu ve tanrıça ya da dişi yaratıcı güçlere tapınılan güzel
bir tarım toplumu vardı. En azından, günümüzdeki kitapların pek çoğunun anlattığı bu…
C: Hayır. Bu olaylar sizin ölçümünüzle 309000 yıl önce oldu. "Modern insan" adını verdiğiniz soyun ilk
prototipi yaratıldığında yani. Kontrol odakları için bedenler hazırdı, sadece içine "atlamayı" kabul edecek
doğru ruh matriksine ihtiyaç vardı.

S: (L) O halde, bahsettiğiniz bu zamandan önce, yani bu Cennetsi durumdan önce …


C: 4. Yoğunluk gibiydi daha çok.

S: (L) Ama bu fizikselliğin bir derece de olsa olduğunu ima ediyor. Günümüzdeki insanlarınki gibi görünen
bedenler anlamında bir fiziksellik söz konusu muydu?
C: Pek değil.

S: (L) Bu düşüş öncesi neye …


C: Cevaplayamayız çünkü anlayamayacğınız kadar karışık.

S: (L) Bu, şu anlama mı geliyor: Yaşananlar, gerçekleşeceğini varsayarsak, 4. Yoğunluk varlıkları olarak
geçeceğimiz muhtemel bedenler de yine anlayamayacağımız kadar karmaşık mı? Diyorsunuz ki, bu düşüş
öncesi 4. Yoğunluğu andıran durum fiziksel bedenler bakımından anlayamayacağımız kadar karmaşık.
Eğer 4. Yoğunluğa geri dönmek bir şekilde 4. Yoğunluktan gelmek gibiyse geri döneceğimiz durum
anlayamayacağımız kadar karmaşık, öyle mi? Bu, daha önce bahsettiğiniz fizikselliğin çeşitliliği mi?
C: Evet.

S: (L) O halde, bu düşüş öncesi durumda herhangi bir şekilde Yaratıcıya tapınma ya da dini bir aktivite
var mıydı, bu Cennetsi, 4. Yoğunluk durumunda?
C: Kişi, konuyla ilgili ipuçlarına sahipse buna gerek yoktur.
S: (L) Burda ulaşmaya çalıştığım nokta, anlamaya çalıştıklarım: tanrıçaya ibadetten tanrıya ibadete geçiş
ve dişil döngülerde ve tanrıça olarak ifade edildiği gibi, döngüsel zamanı eril prensip olarak ifade edilen
lineer zaman olarak anlama konusundaki değişim. Bana öyle geliyor ki bunlar zaman içinde Kertişlerin
bize empoze ettikleri fikirlere sebep olan kavramların tersine dönme evreleriydi ve binyıldır bu
doğrultuda işliyorlar- hakim olan tecrübe şu şekilde ifade buluyor: Seni kurtaracak senin dışında bir şey
bul ve inan, aksi takdirde lanetlenirsin çünkü dünyanın sonu gelecek ve yargılanacaksın. Burda ele almaya
çalıştığım konu bu. Neye ibadet edildiğini öğrenmeye çalışıyorum. Tamam, bu insanlar vardı, Cennetten
düştüler, ama bazı açılardan orijinal kavramlara oldukça yakındılar hala. Anlattığınız gibi, fiziksel
bedenlere girdiler. Evrene dair kavrayışlarının derecesi neydi? O noktada anlayışlarını biraz olsun
koruyabilmişler miydi?
C: Ciddi bir kafa travmasından sonra kişinin anlayışı nasıl olursa, mevcut durumunuzda normal
anlayışınıza uygun anlatmak gerekirse.

S: (L) O halde, travmatize oldular; belki bölük pörçük bir şeyler hatırlıyorlar ama bir anda büyük
bölümünü yitirdiler. İnsanlık, pek çok milenyumdur süren bir çeşit "koma" durumunda bile olabilirdi ama
uyandıktan sonra, kafalarında dönüp duran o bölük pörçük bilgilerle, parçaları bir araya getirmeye
başlayabilirlerdi. O halde, hepsini bir araya getirmeye başladılar. Etraflarını saran kozmozla ilgili olarak
bir araya getirdikleri ilk parça neydi?
C: Seks.

S: (L) Seksle ilgili olarak ne karar verdiler ki? Yani, demek istediğim seks zaten vardı, yapıyorlardı vesaire.
Kastedilen bu mu ? Yoksa kozmozu seks olarak mı algılamaya başladılar?
C: Daha çok birincisi. Sonuçta, sizi en başta tüm bu karmaşanın içine atan şey seksti! Yaptıkları pazarlama
işini gözünüzün önüne getirin: " Bakın, ne kadar eğlenceli! Denemek ister misiniz?!? Hay aksi, size geri
dönüş olmadığını söylemeyi unuttuk!"

S: (L) Gerçekten anlamakta zorlanıyorum. Bir şekilde hep ima edilen önemli bir konu, tamam, biliyorum.
Ayrıca bütün dinlerde ve mitolojilerde doğrudan sözü de ediliyor ama seksin mekaniği nasıl olur da bir
"düşüş" e neden olur anlamıyorum. Ne tür bir enerji üretilmektedir? Nasıl üretilmektedir? Bu enerjinin
kullanımı yada yanlış kullanılımı nasıl kavramsallaştırılır?
C: Fiziksel anlamda bir tür kendi kendini tatmin kavramının sunuluşu.

S: (L) Pek çok kere, ideal olanın, fiziksellik ile ruhsallığın mükemmel bir dengede olmasıdır demiştiniz.
Pek çok kere söylendi bu. Şimdi, fiziksel bedenin kendini tatmini nasıl olur da kişinin tuzağa düşmesinin
mekaniğini oluşturur? Güzel bir şeye bakmak da haz değil midir? Güzel bir şeye bakmak, müzik gibi güzel
bir şeyi dinlemek, sevilen kişinin teni ya da ipek gibi dokunması zevk veren bir şeye dokunmak yanlış mı,
günah mı ya da düşüşün bir şekli mi? Üstelik insanoğlunun zevk aldığı bu tür şeyler çoğu zaman onları
spiritüel bir hale yükseltir.
C: Burada anahtar olan sahip olmak.

S: (L) Ne demek istiyorsunuz?


C: KH'de sahip olursunuz.

S: (L) Burda söylemeye çalıştığım bu…


C: Eğer güzel çiçeklerin, ipeğin ya da bir başkasının teninin yanından geçip sahip olmanın peşine
düşmezseniz…

S: (L) Bana öyle geliyor ki seks de dahil olmak üzere tüm bunları sahip olma ihtiyacı ya da arzusu olmadan,
sadece vermek amacıyla deneyimleyebiliriz. Ki bu durum neden bir "düşüş" nedeni oluyor hala
anlamıyorum.
C: Eğer arzulanıyorsa, o zaman mekanizma vermek üzerinden işlemez. Mideye vermek iyi olur
düşüncesiyle mi çikolata yersiniz?

S: (L) Aslında, olabilir!


C: Hayır, KH'de, ki yoğunluğunuzun KH olduğunu unutmayın, kişi verdiği hoş duygulardan dolayı verir.
S: (L) Şöyle de denemez mi, eğer varolan herşey Tanrı'nın bir parçasıysa, ki buna beden de dahil, kişi
vermeye çok fazla takılmadan bedene bir şey verirse bu "Herşeye" bir şey vermek sayılmaz mı?
C: Nasıl bir süreç olduğunu açıklayın.

S: (L) Örneğin: Kendilerine eziyet eden bazı insanlar var. Bedenin günahkar olduğunu düşünüyorlar.
Kertişlerin kurumsallaştırdığı büyük şeylerden biri bu. Yüzyıllarca insanların eziyet çekmesini istediler,
seksi, güzel ve arzu edilir olan herşeyi reddetmek gerekliliğini ve bu ızdırabın tadını çıkarmayı önemli bir
konu haline getirdiler.Ve aslında, kişiyi …
C: Eğer ızdırap çekmenin arayışındalarsa, gelecekte onları bekleyen bir ödül için yapıyorlar. Sonunda bir
şeye sahip olmayı arzuluyorlar.

S: (L) Söylemeye çalıştığım şu: eğer kişi yaptıkları ve oluşuyla, sadelik içinde, sadece VAROLURSA; yaptığı
herşeyde, örneğin sokakta yürürken havayla, gün ışığıyla, kuşlarla, ağaçlarla ve diğer insanlarla bir
oluyorsa, bu bir olma durumu ,tüm bunları deneyimlemek için kendini evrene kanal olarak sunduğu için,
bir yerde evrene bir şeyler vermek anlamına gelmiyor mu?
C: Eğer kişi bu "bir olma durumunu hissediyorsa", hayır.

S: (L) Neysek oyuz. Doğa doğadır. İlerleme ilerlemedir. Ve eğer insanlar sadece biraz gevşeyip dürüstçe
ne ya da kimseler öyle olurlarsa ve başkalarının özgür iradesine müdahale etmeden doğalarının
gerektirdiğini yaparlarsa, bu herhangi bir beklenti ya da arzuyla bir şeyler yapmaktan daha saf bir varoluş
şekli değil midir ; sadece OLMAK, istememek… sadece OLMAK?
C: Evet, ama KH bunu yapmaz.

S: (A) Çıkardığım sonuç şu: eğer etrafımızda KH varsa, biz …


C: Hepiniz KH' siniz. Öyle olmasaydı, şu an olduğunuz yerde olmazdınız.

S: (A) KH modunda mutlu olanlar var, bir de KH modundan çıkmaya çalışanlar…


C: BH adayı.

S: (A) Ve BH adayları sadece OLMAK gibi bir seçeneğe sahip değiller, teorik olarak bile değiller çünkü o
zaman KH onları yer.
C: Hayır.

S: (L) Neden hayır?


C: Protokole göre KH öyle yemez.

S: (L) Ne anlama geliyor bu?


C: Sizce?

S: (L) Hiç fikrim yok!


C: KH, neyi yemek istiyorsa onu yer, eğer yenmeye uygunsa.

S: (L) Söylediğimiz de bu. KH dünyasında bir BH isen, temel olarak savunmasızsındır ve KH seni yer.
C:Hayır.

S: (L) Neden? BH'yi kullanılamaz ya da "yenilemez" yapan nedir?


C: Frekans rezonansının uyum içinde olmaması.

S: (A) Ama o zaman sadece herşeyi ve herkesi sevmemizi söyleyen tüm o insanlar haklı. Sadece ol, sev,
hiç bir şey yapma, herşeyi Kertişlere ver… Haklılar!
C: Hayır çünkü motivasyonları KH.

S: (L) Herkesi ve herşeyi sevmek ve sadece vermek nasıl KH olabilir ki?


C: İyi hissettiriyor.

S: (L) O halde, bunu yapıyorlar çünkü iyi hissettiriyor, öyle mi?


C: İstemek bir KH kavramıdır.
S: (L) O zaman şunu söylüyorsunuz, işin sırrı hiç bir şeye, hiç kimseye bağlanmamak, hiç bir şey
yapmamak ve sadece hiçliğin içinde yok olup gitmek mi? Düşünme, isteme, yapma, hiçbir şey!
C: Eğer KH iseniz, bu uymaz ama gerçekten bunu yaparsanız böylesi bir enerjinin uyum sağlayacağı bir
BH gerçekliğine reenkarne olursunuz.

S: (L) Ama eğer hiç bir şey haline gelirseniz, nasıl reenkarne olursunuz? Bu arada, "reenkarne" olmaktan
bahsetmeniz bir beden içinde olmayı çağrıştırıyor!
C: Hiçliğe dönüşmezsiniz.

S: (L) Ama enkarne olmak bir beden içinde olmak anlamına gelmiyor mu?
C: Hayır.

S: (L) Başka bir yoğunluğa geçmenin illa ki bir beden içinde olmayı gerektirmediğini mi söylüyorsunuz?
C: Yakın. Ama 4. Yoğunluk kısmen fizikseldir. Tüketmez ve de sahip olmaz.

S: (A) Bu yapmakta olduğumuz şeyle çelişiyor. (L) Neden kitap yazalım ya da bir şeyler yapalım? Bir anlamı
yok. Sadece oturup kendimizle meşgul olup duralım ve hiçbir şey yapmayalım. (F) Neden öyle diyorsun?
(L) Çünkü bir şeyler yapmak istemek, ihtiyaç duymak, sahip olmak gibi şeyleri içeriyor. (F) Elbette çünkü
bu bir KH yoğunluğu. (L) O halde, hiçbir şey yapmamalıyız. Kendi derdimize düşüp, sonra bundan
kurtulmaya çalışmalı ve başkalarına bulaşmamalıyız! (F) Katılmıyorum. (L) Aksi takdirde ortada bir çelişki
var. Eğer bir başkasına yardım etmeye çalışırsan ya da bir başkası için bir şey yaparsan onlara yardım
etmeyi arzuluyorsun. Dolayısıyla, bir şeyleri değiştirmeyi arzuluyorsun…
(F) Tabii, öyle ama bu bir KH yoğunluğu. (L) Neyse, bu Marcia Schafer'in kimi ve neyi kanalladığını merak
ediyorum. Bir kaç kaynağı kanallıyor gibi görünüyor. Kim ve ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Henüz değil çünkü bu meseleyi açıklığa kavuşturmadık daha. Kafanız karışık çünkü BH adayı olmak için
BH olmanız gerektiğini düşünüyor gibi görünüyorsunuz. Siz KH' sınız ve reenkarne olmadıkça ya da
yoğunluk sınırı geçişinde dönüşmedikçe başka bir şey olamazsınız.

S: (L) Tamam, anladım.


C: Peki ya Ark?

S: (A) Burdayız, neysek oyuz ve yoğunluk sınırına varana kadar da başka birşey olamayız. (F) O halde, KH
olmayı sorun etmeyin. Hepimiz KH'yız sonuçta. Yemek yediğimiz sürece öyleyiz. Bu kadar basit. BH
olmaya doğru ilerliyor olabilirsin ama henüz orda değilsin ve bunda yanlış olan bir şey yok.
(A) Bir soru sorduk, bu soruyu cevapladınız ve bu soru farklı şekillerde yorumlanabilir. Ne
kastedildiğinden emin değilim. Cevap şuydu: Eğer KH iseniz, bu uymaz ama gerçekten bunu yaparsanız
böylesi bir enerjinin uyum sağlayacağı bir BH yoğunluğuna reenkarne olursunuz. Bu, bir kaç şekilde
yorumlanabilir. Birincisi, gerçekten bunu yaparsak böylesi bir enerjinin uyum sağlayacağı bir BH
yoğunluğuna reenkarne oluruz ve bu yapılması gereken şey o zaman çünkü biz BH boyutunda olmak
İSTİYORUZ. Dolayısıyla, BH yoğunluğuna geçmenin kesin bir yolu ağacın altında oturup, hiçbirşey
yapmamak ve kendinle ilgili düşünmek ama pek eğlenmemek… Hiçbirşey yememek, hiçbirşey
arzulamamak…Tipik Zen. Olası bir başka yorumsa şu: gerçekten bunu yaparsanız böylesi bir enerjinin
uyum sağlayacağı bir BH yoğunluğuna reenkarne olursunuz ama belki öylesi enerjilerden OLUŞMAYAN
başka BH gerçeklikleri de vardır. Dolayısıyla, bu enerjinin GİTMEDİĞİ ama diğer başka yollarla
gidebilecek, başka bir BH yoğunluğuna giden başka bir yola ulaştıran bir yol vardır. (L) Bu arada, bir
problem daha var: kişinin bir BH boyutuna gitme ARZUSU olduğu gerçeği! Ki bu arzu bu geçişi engeller.
Eğer BH olmayı arzuluyorsan, yandın! (A) Olmamak, bazı öğretmenlerin öğrettiği şey bu. Nirvana. Tek
yol olduğu varsayılan bir şey mi bu ve izlemeye yüreklendirildiğimiz şey mi bu çünkü arzunun ya da hiçbir
şeyin olmadığı bir yol. Ya da şöyle sorayım, birbirinden farklı BH gerçeklikleri (yoğunlukları/boyutları) var
mı?
C: Öyle farklı gerçeklikler yok ama oraya varmanın farklı yolları var. Sizin birbirini takip eden gelişimleriniz
sizi şu an bulunduğunuz yere getirdi.

S: (L) Peki. Şu kitaplarla ilgili birkaç kısa soru sormak istiyorum…


C: Kitaplar? Ruhsal kaynaklara atılan oltalara takılan bilgi parçacıkları olarak görebilirsiniz onları.
S: (L) Burda söylediği şeylerden biri şu: " Sürüngen türü yaygın görülen bir ziyaretçi türü, en azından
benim için. Hep üniforma giyerler… medeniyetleri kültüre ve eğitime önem verir…" Ayrıca başka bir
beyefendinin akıldan çıkması güç bir şekilde benzer olan yaratıklarla deneyimlerini anlattığı bir kitabı
okuduğunu yazmış, gerçi bahsettiği adamın karşılaşmaları Reptoidlerle [Sürüngensiler] değilmiş. Adamın
anlattıklarını kendi yaşadıklarına dayanan ama özgün bir anlatım olarak görmüş ve isim benzerliğinden
dolayı bu diğer uzaylı grupla kendi grubu arasında bir çeşit bağlantı kurmuş. Ayrıca diyor ki: " bu fazlasıyla
sevgi dolu bir topluluk ve isim karışıklığına inanmıyorum, eğer öyle bir şey varsa bu olsa olsa yanıltıcı bir
mizah anlayışından kaynaklanmış olabilir." İsme dayanan ve karşılaştırma yaparak çıkardığı sonuç,
Reptoidler'in "sevgi dolu bir topluluk" olduğu. Kendisi burda diyor ki " Griler, ona hep arkadaşça ve iyi
davranmış." Ayrıca eklemiş: " Andromedanlarla pek çok temasımız oluyor artık. Görünüşlerini
hatırlamaya çalıştığımda bize biraz benzeyen oldukça insansı bir şeyler görüyorum hep. Bilimsel olarak
çok ileriler. Bilimsel ya da tıbbi bilgileri üstün olan pek çok insanın bu gezegensel medeniyetle bağları
var. Böyle diyorum çünkü bu varlıklarla tanıştığımda medeniyetleri hakkında telepatik bilgi aldım. Güçlü
bir mevcudiyetleri var…" Sanırım Andromedanların büyük ihtimalle materyalimizden büyük bir bölümü
alan birilerinin kuvvetli hayalgücünün bir ürünü olduğunun farkında değil bu kadın!
C: Kurtlar kuzu postu giydiğinde iyi rol yaparlar.

S: (L) Bu kitaptaki pek çok absürdlüğün yanı sıra, beni gerçekten çok rahatsız eden bir şey vardı: 19 Mart
1997'de kaçırıldığından bahsediyor. Diyor ki " Yüzlerce başka insanın da bulunduğu bir toplantıda
bulunduğumu hatırlıyorum. Geriye dönüp baktığımda bu canımı sıkıyor. Bize, hayatımız boyunca onların
teknolojileri üzerine çalışmak için verilen belli bir eğitimi ne kadar hatırlayabildiğimizin test edilmekte
olduğu söylendi. Her birimizin bir partneri vardı ve bize 3 koltuklu küçük bir uzay aracını aktive etme
ödevi verildi. Diğerlerine ne söylendi bilmiyorum ama benim başıma geleni hatırlıyorum. Çok fazla bilgiye
sahipler ve bize bu bilgiyi küçük parçalar halinde veriyorlar. Bana çalışmamı sona erdirmeme ya da bu
gezegenden olmayanlardan saklamama artık izin verilmediği söylendi. Zamanı geldiğini söylediler ve tam
bir hatırlama yaşamam gerektiğini. Bana hayatımın gözden geçirilişini, yaşadığım bu hayat boyunca
yaptığım tüm ziyaretleri ve etkileşimleri gösterdiler. Tam onlar buna başlayacakken onlarla şiddetli bir
şekilde tartıştığımı hatırlıyorum. Aslında, " Hayır, hayatta olmaz! Ben bunda yokum." dediğimi
hatırlıyorum. [ Ç.N : Orjinal metinde de açıkça yazılmamış hafif küfürlü bir ifadeyle bir reddetme söz
konusu. ] Geriye dönüp baktığımda, bu tepkiyi biraz komik ve çocuksu buluyorum, yani onlara
küfretmemi. Karşılığında telepatik bir cevap aldım: " Olmaz!" Yani, seçme şansım yoktu ve bu olacaktı.
Bu konuyla ilgili olarak genelde isteklerime saygı gösterilmişti ama o an değil; zamanı gelmişti ve program
gereğince, artık ne programıysa, tam aktivasyonu yaşıyordum."
Bu olay Phoenix'te UFO görülme olaylarıyla neredeyse aynı zamanlarda yaşanmış ve yanlış
hatırlamıyorsam, o sıralarda işlerin giderek kızışmaya başladığını söylemiştiniz, gerçi biz bu UFO görülme
olaylarının farkında değildik, Gainesvile'e gidip gelmekle meşguldük ama… Ark ve benim, sonunda, büyük
bir yazgının başlangıç evresinin yerini bulmaya başladığını belirtmiştiniz. [ Ayın 15'i gecesi bir celse yaptık
ve önceki gece beni o kadar kötü bir şekilde hasta eden şeyin ne olduğunu sormuştum ve onun
öncesindeki bir kaç gece boyunca da irkilerek ve mücadele ederek uyanmış, odada birşeylerin varlığını
ve bu şeylerin bana dokunduğunu hissetmiştim. Ayrıca, celsenin yapıldığı gece, tam biz protonlarla ilgili
bir soru sorarken bir örümcek masaya inmişti.] Maria Schafer'in başına gelenle bize olanlar arasında bir
bağlantı var mı?
C: Aslında, en iyisi bu kitabı ve de yazarını okunmuş ve hayal edilmiş şeylerin bir sentezi olarak görmek.

S: (A) Komik olan bir şey var. Önce bu kadının kimi kanalladığını ifşa edemeyeceklerini söylediler. (L)
Hayır, diğer meseleden dolayı kitap hakkında konuşmak istemediler. Şimdi, Olga Kharatidi'nin, Rusya
Novosibirtsk'teki bir fizik laboratuarında bazı ilginç deneyimleri olmuş, söylediğine göre. Altay Dağları'nın
yükseklerinde bazı şamanlarla başka ilginç deneyimleri de olduğunu iddia ediyor. Daha sonra, Altay
Dağları'nda 300,000 yıla uzanan bir medeniyetin izleri olduğu dair arkeolojik kanıtlar olduğunu okudum.
Sorum şu: Novosibirtsk ve Urkutsk'tan bahsettiğinizde işaret ettiğiniz manyetik meridyen Altay Dağları
mıydı ve Olga'nın şamanik deneyimler yaşamakta olduğu zamanda yapılan arkeolojik keşiflerle ilgisi var
mı bunun? [ Ç.N: Sibirya Federal Bölgesi'nin başkenti ve Rusya'nın en büyük üçüncü kenti. 5 Eylül 1998
celsesinde de Novosibirtsk'den bahsedilmektedir.]
C: Sizin için iyi bir ipucu bu.

S: (L) Evet, bu kitabın diğerlerine göre farklı bir tadı var. (A) Novosibirtsk' teki Nükleer Fizik
laboratuvarında yaşadığını anlattıkları doğru bir hikaye mi?
C: Oldukça yakın.

S: (L) İsimleri ve belli yerleri değiştirerek mi kullanmış?


C: Evet.

S: (A) Novosibirtsk'te miydi?


C: Evet.

S: (A) Nükleer Fizik Enstitüsü'nde miydi?


C: İsim yakın ama orda 12 büyük tesis var.

S: (L) Yaptığı şeylerden biri şu: Onu bir tüpe yerleştirmişler, içi ayna gibi cilalıymış, bütün o görsel şeyler
ve sesler duyma olayları burda olmuş. Bir çeşit psikomantiyum, tek bir istisnayla, dışardaki tüm sesleri
engelleyen kulaklıklar takmış. Düşündüm de bizim için de kulaklık ve müzik tekniği yararlı olur mu?
[Ç.N: Psikomantiyum, trans haline daha kolay geçmeyi sağlayan aynalı bir oda. 17 Ocak 1997 tarihli
celsede K'lar bir psikomantiyum önünde meditasyon yapmalarını öneriyor.Daha sonra psikomantiyum
için gerekli düzenek tamamlanarak denemeler yapılıyor. ]
C: Tamam.

S: (L) Hala psikomantiyumu kullanmamız gereken bir teknik olarak mı değerlendiriyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Aynanın çerçevesini siyaha boyamak işe yarar mı merak ediyorum.


C: Belki.

S: (L) Bir sebepten bu denemeye motive olamıyorum, neden bilmiyorum.


C: "Çocukların koşuşturmaları" gibi haddinden fazla dikkat dağıtıcı unsur var.

S: (L) Bununla ilgili yapabileceğim fazla bir şey yok! Karla Turner'ın " Meleklerin Maskeli Balosu" elimde
şu an, Ted Rice'ın yaşadıklarının hikayesi. Barbara Bartholic tarafından perdeli anıları ortaya çıkarmakta
kullanılan metod geçerli bir metod mu? Yoksa, bu yaklaşımıyla aslında varolmayan hatıralar mı yaratıyor?
C: Her ikisi de. [ Ç.N: Karla Turner, 1988'de yaşadığı bir takım olaylar üzerine üniversitedeki kariyerini
bırakıp UFO kaçırılmaları üzerine araştırmalar yapmaya başlamış ve 1994'te bir medyum olan Ted Rice
ile birlikte bahsedilen kitabı yazmış. Barbara Bartholic ise kaçırılma olaylarıyla ve özellikle Kertenkelerle
ilgili çalışmalarıyla ünlü bir araştırmacı.]

S: (L) Ted Rice'ın anlattığı bu olay korkunç. Büyükannesinin, ölmüş kocası gibi davranan bir Reptoid
tarafından tecavüze uğradığını ve onlar tarafından öldürüldüğünü hatırladığını söylüyor. Tüm psişik
deneyimlerinin ve başına gelenlerin Kertişler tarafından oluşturulup kontrol edildiği sonucuna varmış.
Gerçekten durum bu mu? Yoksa, onunla birlikte çalışan iyi adamlar da var mıydı?
C: İkincisi.

S: (L) Bartholic'le yaptığı çalışmadan dolayı pireyi yakayım derken yorganı da mı yakmış?
C: Yakın.

S: (L) Açıkçası, o camianın içinde çok fazla sağduyulu anlayış ve ince farkları görebilme yeteneği yok.
Herşey ya siyah ya beyaz.
S: (L) Yakın zamanda gerçekleşen güneş tutulması sırasında gökyüzünde görülen birkaç siyah çizgi oldu.
İnternette çeşitli sitelerde bununla ilgili bir sürü yorum yapıldı, ki bunların içinde "pozitif bilimci"
astronomi siteleri de var, fakat bu şeylerin ne olduğuna dair bir görüş birliği yok. Ayrıca Güneş'in
etrafında görülen tuhaf ışıklar ve objeler var ve daha sonra Ay'ın yüzeyinden geçmiş bunlar. Buna ek
olarak, güneş sistemimizde bu etkiyi yaratan anormal bir obje varmış gibi "Yaklaşmakta Olan Bir Obje"
ile ilgili devam eden tartışmalar var. Şimdi, farkettim ki Lee Kuyrukluyıldızı'ndan SONRA gelecek bir şeye
dikkat etmemiz gerektiğini söylemiştiniz, tam olarak şöyle demiştiniz: " Şimdi, bu kometin bileşimini
bilmeye ihtiyacınız var... Ve onu yakından izleyen diğer herşeyin. Artan komet faaliyetine daha önce
atıfta bulunmuştuk. Oort, ve onu döngüsel olarak karıştıran şey." Dolayısıyla, o günlerde atıfta
bulunduğunuz bugünlerde ortaya çıkıyor. Demek istediğim, onu "yakından izleyen" muhtemelen zaman
açısından yakından izleyen anlamına geliyordu aynı zamanda. Ayrıca, böylesi akışı bozulmuş
kuyrukluyıldızların dağınık bir şekilde yaklaşacağını söylemiştiniz, yani tüm yönlerden. Bu güncel durum
hakkında yorum yapabilir misiniz?
C: Henüz değil.

S: (L) Neden? Gözlememiz gereken birşey mi var?


C: En iyisi gözlemeye devam etmeniz…

S: (L) Gözlememiz gereken belli birşey var mı?


C: Hayır. Bütün olasılıklara açık olun.

S: (L) Şunlardan birinin arifesinde miyiz: a) uzaylı istilası; b) bir kuyrukluyıldız çarpması; c) ikiz bir güneşin
ortaya çıkması, güneş sistemimizde sönmüş bir yıldız?
C: Bekleyin ve görün.

S: (L) Beklemek ve görmek istemiyorum! (A) Bekle ve gör! Çarptığında anlayacağız! (L) Peki, şunu
sorayım…
C: 4. Yoğunluk BH'ye ne görkemli bir geçiş. Belki yolculuk için gereken birşeyleri almak için 5. de kısa bir
mola!

S: (L) Büyük Kahuna için hazırlanmakta olduğumuzu mu söylüyorsunuz? [Ç.N: Kahuna (Huna), Hawaii
dilinde "gizlenmiş veya açık olmayan" anlamında bir kelimedir. Biz ona Gizli Bilgi veya Gizli Gerçek de
diyebiliriz. Genel bir fikir onun birileri tarafından saklanmadığı, fakat farkına varılmasının genellikle zor
olduğu yönünde. (Kaynak: Wikipedia) Dolayısıyla Büyük Kahuna ile muhtemelen büyük gizli gerçeğin
ortaya çıkacağı zaman kastediliyor.]
C: Ancak Don Ho bilir. [Ç.N: Don Ho, Hawaili bir pop müzik şarkıcısı.]

S: (L) Ne?!
C: Ee,"Kaahuna," demediniz mi?

S: (L) Tamam, geçen yıl içinde defalarca gözlememiz gereken birşeylere atıfta bulundunuz hep ve
seyredeceğimiz şeylerin tadını çıkarmamızı ve bunun gibi şeyler söylediniz. Şimdi de 5. Yoğunluktan
bahsettiniz, 3. Yoğunluğuktayken ölünce gidilen yer. Bir sürü insanın dünya otelinden çıkış yapacağını mı
söylüyorsunuz?
C: Belki de biraz "hafifleyelim" istemişizdir! [ç.n. ing. Lighten up = hafifleyelim, biraz kafayı boşaltıp
rahatlayalım gibi]

S: (L) Tamam, çok güzel ama söylemek istediğim bir şey var bu noktada, yakın gelecekte olacaklar
hakkında biraz ipucu, yani verdiklerinizden biraz daha fazlası…Tek bir kelime mesela, mümkün mü?
C: BOM!

S: (L) Hayır, bi dakika! Böyle OLMAZ ama! "bom" derken ne kastediyorsunuz? Fikrimi değiştirdim, iki
kelime istiyorum! Bir kelime daha!
C: ŞAP! [ Ç.N: Islak bir şeyin bir yüzeye çarma sesi ya da bir şeyin sıvı bir şeye çarpma sesi.]

S: (L) Tamam, burda oturan bizler için geçerli bir kelime…


C: Florida.

S: (L) Florida olduğunu BİLİYORUZ! Peki, bulunduğumuz yerle ilgili ipucu verebilecek bir kelime?
C: Sıcak.

S: (A) Sanırım buraların sıcak ama güvenli olacağı anlamına geliyor.


C: Tamam. Sıcak ama güvenli, belki.

S: (L) Bom ve şap? C____ 'ye o anda ilgilenmediği ama gerçekleştirmeyi düşündüğü bir planı olup
olmadığını sorduğumda onunla ilgili geçen sene söylediğinizle ilgisi var mı bunun? "İşin içine kader
karışacak" demiştiniz. Kader NASIL karışacak diye sorduğumda "Gerçekten bilmek istiyor musunuz?" diye
sormuştunuz, ben de sadece tek kelimelik bir ipucu istediğimi söyleyince " KÜTÜRT" demiştiniz. Burda
konuştuğumuz şey bu mu? Bu noktaları birleştirebilir miyiz?
C: Yo, hayır. O dağda şimdi ve tabii ki güvende!!!

S: (A) Dağda olduğu için mi güvende?


C: Mizah, millet!

S: (L) O halde bu bir tersten ipucu muydu?


C: Açık.

S: (A) Ne sebeple bilmiyorum ama Bearden tarafından yayılan dezenformasyon ya da yalan Richard
Hoagland tarafından yapılan yanlış yönlendirme hakkında yazmak istiyorum. Onları ifşa etmek istiyorum.
Bilmiyorum bu iyi birşey mi ama gerektiği gibi yapılırsa yapmalıyım…
[Ç.N: Richard C. Hoagland, NASA ve uzaydaki medeniyetlerle ilgili çeşitli komplo teorileri bulunan bir kişi.
Tom Bearden ise birleşik alan teorisi ve başka konularda çalışmaları olan ama bilim dünyasında fikirleri
pek destek bulmayan Birleşik Devletler ordusundan emekli bir subay.]
C: Mr. Hoagland'la ilgili sorun başkaları tarafından yanlış yönlendirilmiş olması.

S: (A) Başkaları tarafından yanlış yönlendirildi ve şimdi de o başkalarını yanlış yönlendiriyor.


C: Evet.

S: (A) Neden bilmiyorum ama bir şekilde bunu engellemem lazım. Esas soru şu: bir sürü bilgi alıyor ve
Bearden'den gelen fikirlerin bir kısmını yayıyor ve bence bu bilgiler bariz bir şekilde yanlış. Bence
Bearden yalan söylediğini biliyor; Maxwell denklemleri örneğin; fizikçilerin nasıl kandırıldıkları, ne kadar
budala oldukları ve nasıl da karanlıkta oldukları gibi. Sorum şu: Böyle olduğunu varsayarsak, çünkü bana
çok bariz geliyor bu, yalan söylüyor ve yalan söylediğini biliyor, neden bunu yapıyor?
C: Bunu yapması için para alıyor olabilir. Bundan çıkarı olan kim? [Hoagland ve Bearden'in yalanlarından.]

S: (A) Hükümet, gizli hükümet, Kertişler…


C: Hı,hı.

S: (A) Bir sonraki soru: Başım belaya girecek mi…


C: En iyisi onunla doğrudan temasa geçmek, şahsi olarak.

S: (A) Kiminle? Bearden mi, Hoagland mı?


C: Birincisi. Hoagland'ın kontrol ettiği bir şey yok artık.

S: (L) Bearden'le temas kurmak ne işe yarayacak? (A) Yalan söylemesi için ona ödeme yapılıyorsa,
konuşmak ne işe yarar ki?
C: Eğer doğru bir şekilde yaparsan bunu, sana ışık tutacak bir cevap alabilirsin.

S: (A) Öyle olması muhtemel bir cevap beni bunu yayınlamaya ikna eder. Tamam ama bu Bearden
hakkında daha fazla bilgi almak istiyorum. Savım şu: evet, yalan söylemesi için para alıyor ve ayrıca
tamamen özgür değil; yine de belli bir iyi niyet taşıyor, dolayısıyla öyle bir şekilde yalan söylüyor ki…
C: Evet, ama çok az kişi bunu görüyor.

S: (A) Doğru bir şekilde yapıldığı varsayılırsa onunla temas kurup hakkında yazmanın ne çeşit bir olumlu
etkisi olur?
C: Kırıcı olma.

S: (A) Öyle bir sorunum var: Osho'nun bir kitabı var bizde. Onu okuyordum ve şöyle diyor: başkalarının
ne yaptığına bakmamalısınız, yalan söyleyip söylemediklerine ya da herneyse çünkü kendinize
yoğunlaşmalısınız ve de yaptığınız şeylere. Komşularınızın ne yapıp ettiğine bakmak sizi yapmanız
gerekenden alıkoyar. Dolayısıyla, bilmiyorum. (A)Belki de benim bunu yapmak istemem dikkatimi
dağıtıyor.
C: Doğru. Gerçek, öğrenmeye ihtiyacı olanlar için yalanları gün yüzüne çıkarır.
S: (L) O halde sanırım neyin iyi, doğru ve gerçek olduğunu konuşmak ve başkalarının yalanlarına daha az
vakit harcamak gerekiyor. Hoagland ve Bearden'a inanmak isteyenler sen ne yaparsan yap yine
inanacaklar çünkü yalanlara inanmak istiyorlar.
C: Doğru!

S: (A) Gerçek ne bilmiyorum…


C: Ama bileceksin!

S: (A)Tamam, bu kadar yeter. (L)Son sözler, teselliler, tavsiyeler… yani, bizi bugün biraz askıda bıraktınız
da!
C: Olacak olanların tadını çıkarın. İyi geceler.
28 Ağustos, 1999

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kiolorra.

S: (L) Nereden bağlanıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Websitemizi ziyaret eden bazı ilginç kişiler hakkında konuşuyorduk. Görünen o ki istihbarat ve
askeri kurumlarla bağlantısı olan bazı grupların siteye epey bir ilgisi var. Materyalimize olan ilgilerinin
nedeni nedir, söyleyebilir misiniz?
C: Materyal büyük ölçüde doğru bilgiler içeriyor.

S: (L) Bu materyalin büyük ölçüde doğru olduğunu anlıyorlar ve bu yüzden mi ilgileniyorlar?


C: Evet.

S: (L) Bu ilginin olası sonuçlarıyla ilgili bir endişemiz olmalı mı?


C: Eğer öyleyse, böyle bir endişeye gerek olması sizlerin sırasıyla gelen doğumlarınızla başladı zaten!

S: (L) Bu ilgi neden doğumlarımızla başladı?


C: Bahsettiğimiz şey ilgi değil, kader.

S: (L) Peki, siteyi biraz düzenlediğimizden beri ilgi çok arttı, dolayısıyla bir kitap yayımlamanın iyi bir fikir
olabileceğine karar verdik çünkü diğer sitelerde izinsiz kopyalamalar sözkonusu ve materyalimizden uzun
bölümler alıp haber gruplarının bazılarına aktarıyorlar. Tüm materyali toparlayıp bir araya getirmem
gerekiyor. Kitapla ilgili herhangi bir tavsiyeniz var mı? Eklemek yada önermek istediğiniz herhangi bir
şey?
C: Yapılan atıfların geçerliliği konusunda dikkatli olun.

S: (L) Bunun bir sorun oluşturacağını sanmıyorum. Başka bir öneri?


C: Kendinize itibar yada çıkar sağlamak tuzağına karşı direnin. Örneğin, işlerin ne zaman kötüye
gideceğini bilirseniz, o durumun içinde olmak ister misiniz?

S: (L) Bunun da problem olacağını sanmıyorum.


C: Ama olabilir!

S: (L) Şimdi, TR ve JR'dan kitaba katkıda bulunmalarını rica ettim. Onlara bu bağlamda nasıl bir yer
vermem gerektiğini sormak istiyorum. Bir tavsiyede bulunabilir misiniz? Sadece gözlemci ve bazen
katılımcı mı olmalılar?
C: Evet.

S: (L) Aynı zamanda bilginin alınmasında önemli katkıları bulunanlar arasında da olmaları gerekir mi?
C: Açık.

S: (L) Onların celseye katıldığı bazı zamanlarda farkettiğim enerjik aksiyonu düşünerek , tabiri caizse,
bana nerdeyse bir topraklama iletkeni gibi geldiklerini söyleyebilirim, bu doğru bir değerlendirme olabilir
mi?
C: Belki.

S: (L) Bu etkileşimle ilgili olarak başka ipuçları verebilir misiniz?


C: Hayır.

S: (L) Bu önemli mi?


C: ?
S: (A) Bence aktif ve canlı katılımcılardı.
C: Hikayeyi olduğu gibi anlatın.

S: (L) Hikayeyi sınırlayıp materyale yoğunlaşmayı düşünmüştüm.


C: Materyal hikayeyi oluşturan unsurlardan biri, katılımcılar da öyle.

S: (L) Peki ya küçük katkıları olmuş insanlar? [liste].


C: Her biri katkıları ya da etkileri oranında bahsedilmeyi hakediyor.

S: (L) Aman Tanrım! Anlatacak ÇOK şey var!


C: Öyle olmak zorunda değil.

S: (L) Elimde bu kitap var, bu, Marcia Schafer 'ın yazdığı: " Galaksiler Arası Bir Antropoloğun İtirafları" ve
içinde epey bir kanallama materyali var. Söylediği şeylerden biri şu: " Yılan, bilgelik ve yüksek öğrenme
ile bağdaştırılır ve çoğu zaman mistik çevrelerde oldukça saygın bir yeri vardır." Bir çıngıraklı yılanla
etkileşimi olmuş ve içinde bulundukları zor durumu anladığını hissetmiş, aynı şekilde Kertişlerle de
benzer bir tecrübe yaşamış. Yılanın bilgelik işareti ve yüksek öğrenmeyle ilgili olduğu fikri üzerine bir
yorum rica ediyorum, bu gerçekten de yılanın sembolize ettiği şeyi mi temsil ediyor?
C: Yılan, gözlemcinin bakış açısı bağlamında bahsedilmiş ya da bahsedilir.

S: (L) Yani, şunu mu demek istiyorsunuz; gözlemcinin bakış açısına göre yılan yüksek öğrenmenin
sembolü olduğunda, belki de…
C: Belki de gözlemci bu aklını başından alacak deneyime yenilmiştir.

S: (L) Daha açık, lütfen.


C: Sizin ölçümünüzle 7000 yıl önce sizler bir çölde yada büyük bir ormanda yaşıyorken, bu sürüngen
"ahbaplar" gümüşi nesneler içinde gökyüzünden inip binlerce yıl sonrasından teknoloji harikaları
gösterip, bir de tüm bunların üstüne, size kalkülüs, geometri ve astrofizik öğretseler, etkileyici olmaz
mıydı?!?

S: (L) Aslında olan bu muydu?


C: Evet.

S: (L) Aslında, insanlığın tarihini yazmaya çalışma meselesinde çözmeye çalıştığım sorunlardan biri de bu.
Anladığım kadarıyla ya da şöyle diyeyim; literatürden anlamaya çalıştığım kadarıyla, " Cennetten Düşüş"
öncesinde insan soyu 4. Yoğunluk durumunda yaşıyormuş, bu doğru mu?
C: Yarı yarıya doğru .

S: (L) Lütfen biraz daha spesifik olun.


C: 4. Yoğunluktaki başka bir gerçeklik, zaman/uzay sürekliliği vs gibi.

S: (L) Peki, o halde döngünün bir parçası olarak bu alan değişti; çeşitli seçimler yapıldı: tabiri caizse insan
soyu "altın" ın peşinde kapıdan içeri girdi ve yine tabiri caizse "dişi enerji" yanlış tarafa yönlendirildikten
sonra, Kertişlerle ittifak kurdu. Söylediğiniz şey bu. Bunun bazı sonuçları oldu: DNA parçalanması,
DNA'nın ilk on unsurunun yokoluşu, beynin yarımkürelerinin birbirinden ayrılması…
C: Bunun tek bir sebebi var: Çamurun içerisinde oynarsan kirlenirsin.

S: (L) İnsanı çamurda oynamaya iten neydi? Ne oldu da buna karar verdiler? Bir keresinde "arzu bazlı
dengesizlik" demiştiniz bunun için. Neye duyulan arzuydu bu?
C: Artmış fiziksellik.

S: (L) Artmış fizikselliğe duyulan arzunun gayesi neydi?


C: Duyumsama.

S: (L) Duyumsama nasıl tecrübe edildi ki bu varlıklar fizikselliklerini arttırırlarsa daha fazlasını
yaşayabileceklerini mi düşündüler?
C: Tecrübe etmediler, demonstre edildi. [ Ç.N: demonstre etmek, temelde göstermek anlamına gelmekle
beraber, bir şeyin nasıl işlediğini açıklayacak şekilde göstermek gibi ince bir anlam taşır.]

S: (L) Nasıl ve kim tarafından?


C: Bilmiyor musunuz?

S: (L) Kertişler?
C: Temel olarak.

S: (L) Ne şekilde demonstre edildi peki? Şöyle mi dediler: " işte burda, bakın, bir deneyin!" ya da şunu
sorayım: bu demonstrasyon göstererek veya yaparak mı gerçekleştirildi?
C: İkincisi daha yakın.

S: (L) Yapıyorlar, deneylerde bulunuyorlar, oyunlar oynuyorlar ve şöyle mi diyorlardı: " Bakın, ne
yapıyoruz, harika bir şey, gelip denemek istemez misiniz?"
C: Pek öyle değil. Daha çok şöyle: "Bu sizin olabilir."

S: (L) "Bu sizin olabilir" dediklerinde bu kadar arzu edilir görünen neydi?
C: Hayal gücünüzü kullanın!

S: (L) Herhangi bir anlayış var mıydı? Artmış fiziksellik vaadi Set tarafından aklı çelinerek Osiris'in kendi
tabutuna gönderilmesi gibi miydi? Ki sonrasında tabutun kapağını çivilerle kapatıp onu içeri kilitlediler…
C: Böylesi bir anlayışta bir eksiklik olduğu açık.

S: (L) Kulağa oldukça naif geliyor! Bu anlama kıtlığı bilgi eksikliğinin bir yansıması mı?
C: Elbette. Ama dahası, söz konusu olan arzuydu …

S: (L) Tamam. "Düşüş" yaşandı. Görünüşe bakılırsa ve bazı arkeolojik çalışmaların da gösterdiği gibi
binlerce yıl boyunca varoluşlarına huzur hakim oldu ve tanrıça ya da dişi yaratıcı güçlere tapınılan güzel
bir tarım toplumu vardı. En azından, günümüzdeki kitapların pek çoğunun anlattığı bu…
C: Hayır. Bu olaylar sizin ölçümünüzle 309000 yıl önce oldu. "Modern insan" adını verdiğiniz soyun ilk
prototipi yaratıldığında yani. Kontrol odakları için bedenler hazırdı, sadece içine "atlamayı" kabul edecek
doğru ruh matriksine ihtiyaç vardı.

S: (L) O halde, bahsettiğiniz bu zamandan önce, yani bu Cennetsi durumdan önce …


C: 4. Yoğunluk gibiydi daha çok.

S: (L) Ama bu fizikselliğin bir derece de olsa olduğunu ima ediyor. Günümüzdeki insanlarınki gibi görünen
bedenler anlamında bir fiziksellik söz konusu muydu?
C: Pek değil.

S: (L) Bu düşüş öncesi neye …


C: Cevaplayamayız çünkü anlayamayacğınız kadar karışık.

S: (L) Bu, şu anlama mı geliyor: Yaşananlar, gerçekleşeceğini varsayarsak, 4. Yoğunluk varlıkları olarak
geçeceğimiz muhtemel bedenler de yine anlayamayacağımız kadar karmaşık mı? Diyorsunuz ki, bu düşüş
öncesi 4. Yoğunluğu andıran durum fiziksel bedenler bakımından anlayamayacağımız kadar karmaşık.
Eğer 4. Yoğunluğa geri dönmek bir şekilde 4. Yoğunluktan gelmek gibiyse geri döneceğimiz durum
anlayamayacağımız kadar karmaşık, öyle mi? Bu, daha önce bahsettiğiniz fizikselliğin çeşitliliği mi?
C: Evet.

S: (L) O halde, bu düşüş öncesi durumda herhangi bir şekilde Yaratıcıya tapınma ya da dini bir aktivite
var mıydı, bu Cennetsi, 4. Yoğunluk durumunda?
C: Kişi, konuyla ilgili ipuçlarına sahipse buna gerek yoktur.
S: (L) Burda ulaşmaya çalıştığım nokta, anlamaya çalıştıklarım: tanrıçaya ibadetten tanrıya ibadete geçiş
ve dişil döngülerde ve tanrıça olarak ifade edildiği gibi, döngüsel zamanı eril prensip olarak ifade edilen
lineer zaman olarak anlama konusundaki değişim. Bana öyle geliyor ki bunlar zaman içinde Kertişlerin
bize empoze ettikleri fikirlere sebep olan kavramların tersine dönme evreleriydi ve binyıldır bu
doğrultuda işliyorlar- hakim olan tecrübe şu şekilde ifade buluyor: Seni kurtaracak senin dışında bir şey
bul ve inan, aksi takdirde lanetlenirsin çünkü dünyanın sonu gelecek ve yargılanacaksın. Burda ele almaya
çalıştığım konu bu. Neye ibadet edildiğini öğrenmeye çalışıyorum. Tamam, bu insanlar vardı, Cennetten
düştüler, ama bazı açılardan orijinal kavramlara oldukça yakındılar hala. Anlattığınız gibi, fiziksel
bedenlere girdiler. Evrene dair kavrayışlarının derecesi neydi? O noktada anlayışlarını biraz olsun
koruyabilmişler miydi?
C: Ciddi bir kafa travmasından sonra kişinin anlayışı nasıl olursa, mevcut durumunuzda normal
anlayışınıza uygun anlatmak gerekirse.

S: (L) O halde, travmatize oldular; belki bölük pörçük bir şeyler hatırlıyorlar ama bir anda büyük
bölümünü yitirdiler. İnsanlık, pek çok milenyumdur süren bir çeşit "koma" durumunda bile olabilirdi ama
uyandıktan sonra, kafalarında dönüp duran o bölük pörçük bilgilerle, parçaları bir araya getirmeye
başlayabilirlerdi. O halde, hepsini bir araya getirmeye başladılar. Etraflarını saran kozmozla ilgili olarak
bir araya getirdikleri ilk parça neydi?
C: Seks.

S: (L) Seksle ilgili olarak ne karar verdiler ki? Yani, demek istediğim seks zaten vardı, yapıyorlardı vesaire.
Kastedilen bu mu ? Yoksa kozmozu seks olarak mı algılamaya başladılar?
C: Daha çok birincisi. Sonuçta, sizi en başta tüm bu karmaşanın içine atan şey seksti! Yaptıkları pazarlama
işini gözünüzün önüne getirin: " Bakın, ne kadar eğlenceli! Denemek ister misiniz?!? Hay aksi, size geri
dönüş olmadığını söylemeyi unuttuk!"

S: (L) Gerçekten anlamakta zorlanıyorum. Bir şekilde hep ima edilen önemli bir konu, tamam, biliyorum.
Ayrıca bütün dinlerde ve mitolojilerde doğrudan sözü de ediliyor ama seksin mekaniği nasıl olur da bir
"düşüş" e neden olur anlamıyorum. Ne tür bir enerji üretilmektedir? Nasıl üretilmektedir? Bu enerjinin
kullanımı yada yanlış kullanılımı nasıl kavramsallaştırılır?
C: Fiziksel anlamda bir tür kendi kendini tatmin kavramının sunuluşu.

S: (L) Pek çok kere, ideal olanın, fiziksellik ile ruhsallığın mükemmel bir dengede olmasıdır demiştiniz.
Pek çok kere söylendi bu. Şimdi, fiziksel bedenin kendini tatmini nasıl olur da kişinin tuzağa düşmesinin
mekaniğini oluşturur? Güzel bir şeye bakmak da haz değil midir? Güzel bir şeye bakmak, müzik gibi güzel
bir şeyi dinlemek, sevilen kişinin teni ya da ipek gibi dokunması zevk veren bir şeye dokunmak yanlış mı,
günah mı ya da düşüşün bir şekli mi? Üstelik insanoğlunun zevk aldığı bu tür şeyler çoğu zaman onları
spiritüel bir hale yükseltir.
C: Burada anahtar olan sahip olmak.

S: (L) Ne demek istiyorsunuz?


C: KH'de sahip olursunuz.

S: (L) Burda söylemeye çalıştığım bu…


C: Eğer güzel çiçeklerin, ipeğin ya da bir başkasının teninin yanından geçip sahip olmanın peşine
düşmezseniz…

S: (L) Bana öyle geliyor ki seks de dahil olmak üzere tüm bunları sahip olma ihtiyacı ya da arzusu olmadan,
sadece vermek amacıyla deneyimleyebiliriz. Ki bu durum neden bir "düşüş" nedeni oluyor hala
anlamıyorum.
C: Eğer arzulanıyorsa, o zaman mekanizma vermek üzerinden işlemez. Mideye vermek iyi olur
düşüncesiyle mi çikolata yersiniz?

S: (L) Aslında, olabilir!


C: Hayır, KH'de, ki yoğunluğunuzun KH olduğunu unutmayın, kişi verdiği hoş duygulardan dolayı verir.
S: (L) Şöyle de denemez mi, eğer varolan herşey Tanrı'nın bir parçasıysa, ki buna beden de dahil, kişi
vermeye çok fazla takılmadan bedene bir şey verirse bu "Herşeye" bir şey vermek sayılmaz mı?
C: Nasıl bir süreç olduğunu açıklayın.

S: (L) Örneğin: Kendilerine eziyet eden bazı insanlar var. Bedenin günahkar olduğunu düşünüyorlar.
Kertişlerin kurumsallaştırdığı büyük şeylerden biri bu. Yüzyıllarca insanların eziyet çekmesini istediler,
seksi, güzel ve arzu edilir olan herşeyi reddetmek gerekliliğini ve bu ızdırabın tadını çıkarmayı önemli bir
konu haline getirdiler.Ve aslında, kişiyi …
C: Eğer ızdırap çekmenin arayışındalarsa, gelecekte onları bekleyen bir ödül için yapıyorlar. Sonunda bir
şeye sahip olmayı arzuluyorlar.

S: (L) Söylemeye çalıştığım şu: eğer kişi yaptıkları ve oluşuyla, sadelik içinde, sadece VAROLURSA; yaptığı
herşeyde, örneğin sokakta yürürken havayla, gün ışığıyla, kuşlarla, ağaçlarla ve diğer insanlarla bir
oluyorsa, bu bir olma durumu ,tüm bunları deneyimlemek için kendini evrene kanal olarak sunduğu için,
bir yerde evrene bir şeyler vermek anlamına gelmiyor mu?
C: Eğer kişi bu "bir olma durumunu hissediyorsa", hayır.

S: (L) Neysek oyuz. Doğa doğadır. İlerleme ilerlemedir. Ve eğer insanlar sadece biraz gevşeyip dürüstçe
ne ya da kimseler öyle olurlarsa ve başkalarının özgür iradesine müdahale etmeden doğalarının
gerektirdiğini yaparlarsa, bu herhangi bir beklenti ya da arzuyla bir şeyler yapmaktan daha saf bir varoluş
şekli değil midir ; sadece OLMAK, istememek… sadece OLMAK?
C: Evet, ama KH bunu yapmaz.

S: (A) Çıkardığım sonuç şu: eğer etrafımızda KH varsa, biz …


C: Hepiniz KH' siniz. Öyle olmasaydı, şu an olduğunuz yerde olmazdınız.

S: (A) KH modunda mutlu olanlar var, bir de KH modundan çıkmaya çalışanlar…


C: BH adayı.

S: (A) Ve BH adayları sadece OLMAK gibi bir seçeneğe sahip değiller, teorik olarak bile değiller çünkü o
zaman KH onları yer.
C: Hayır.

S: (L) Neden hayır?


C: Protokole göre KH öyle yemez.

S: (L) Ne anlama geliyor bu?


C: Sizce?

S: (L) Hiç fikrim yok!


C: KH, neyi yemek istiyorsa onu yer, eğer yenmeye uygunsa.

S: (L) Söylediğimiz de bu. KH dünyasında bir BH isen, temel olarak savunmasızsındır ve KH seni yer.
C:Hayır.

S: (L) Neden? BH'yi kullanılamaz ya da "yenilemez" yapan nedir?


C: Frekans rezonansının uyum içinde olmaması.

S: (A) Ama o zaman sadece herşeyi ve herkesi sevmemizi söyleyen tüm o insanlar haklı. Sadece ol, sev,
hiç bir şey yapma, herşeyi Kertişlere ver… Haklılar!
C: Hayır çünkü motivasyonları KH.

S: (L) Herkesi ve herşeyi sevmek ve sadece vermek nasıl KH olabilir ki?


C: İyi hissettiriyor.

S: (L) O halde, bunu yapıyorlar çünkü iyi hissettiriyor, öyle mi?


C: İstemek bir KH kavramıdır.
S: (L) O zaman şunu söylüyorsunuz, işin sırrı hiç bir şeye, hiç kimseye bağlanmamak, hiç bir şey
yapmamak ve sadece hiçliğin içinde yok olup gitmek mi? Düşünme, isteme, yapma, hiçbir şey!
C: Eğer KH iseniz, bu uymaz ama gerçekten bunu yaparsanız böylesi bir enerjinin uyum sağlayacağı bir
BH gerçekliğine reenkarne olursunuz.

S: (L) Ama eğer hiç bir şey haline gelirseniz, nasıl reenkarne olursunuz? Bu arada, "reenkarne" olmaktan
bahsetmeniz bir beden içinde olmayı çağrıştırıyor!
C: Hiçliğe dönüşmezsiniz.

S: (L) Ama enkarne olmak bir beden içinde olmak anlamına gelmiyor mu?
C: Hayır.

S: (L) Başka bir yoğunluğa geçmenin illa ki bir beden içinde olmayı gerektirmediğini mi söylüyorsunuz?
C: Yakın. Ama 4. Yoğunluk kısmen fizikseldir. Tüketmez ve de sahip olmaz.

S: (A) Bu yapmakta olduğumuz şeyle çelişiyor. (L) Neden kitap yazalım ya da bir şeyler yapalım? Bir anlamı
yok. Sadece oturup kendimizle meşgul olup duralım ve hiçbir şey yapmayalım. (F) Neden öyle diyorsun?
(L) Çünkü bir şeyler yapmak istemek, ihtiyaç duymak, sahip olmak gibi şeyleri içeriyor. (F) Elbette çünkü
bu bir KH yoğunluğu. (L) O halde, hiçbir şey yapmamalıyız. Kendi derdimize düşüp, sonra bundan
kurtulmaya çalışmalı ve başkalarına bulaşmamalıyız! (F) Katılmıyorum. (L) Aksi takdirde ortada bir çelişki
var. Eğer bir başkasına yardım etmeye çalışırsan ya da bir başkası için bir şey yaparsan onlara yardım
etmeyi arzuluyorsun. Dolayısıyla, bir şeyleri değiştirmeyi arzuluyorsun…
(F) Tabii, öyle ama bu bir KH yoğunluğu. (L) Neyse, bu Marcia Schafer'in kimi ve neyi kanalladığını merak
ediyorum. Bir kaç kaynağı kanallıyor gibi görünüyor. Kim ve ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Henüz değil çünkü bu meseleyi açıklığa kavuşturmadık daha. Kafanız karışık çünkü BH adayı olmak için
BH olmanız gerektiğini düşünüyor gibi görünüyorsunuz. Siz KH' sınız ve reenkarne olmadıkça ya da
yoğunluk sınırı geçişinde dönüşmedikçe başka bir şey olamazsınız.

S: (L) Tamam, anladım.


C: Peki ya Ark?

S: (A) Burdayız, neysek oyuz ve yoğunluk sınırına varana kadar da başka birşey olamayız. (F) O halde, KH
olmayı sorun etmeyin. Hepimiz KH'yız sonuçta. Yemek yediğimiz sürece öyleyiz. Bu kadar basit. BH
olmaya doğru ilerliyor olabilirsin ama henüz orda değilsin ve bunda yanlış olan bir şey yok.
(A) Bir soru sorduk, bu soruyu cevapladınız ve bu soru farklı şekillerde yorumlanabilir. Ne
kastedildiğinden emin değilim. Cevap şuydu: Eğer KH iseniz, bu uymaz ama gerçekten bunu yaparsanız
böylesi bir enerjinin uyum sağlayacağı bir BH yoğunluğuna reenkarne olursunuz. Bu, bir kaç şekilde
yorumlanabilir. Birincisi, gerçekten bunu yaparsak böylesi bir enerjinin uyum sağlayacağı bir BH
yoğunluğuna reenkarne oluruz ve bu yapılması gereken şey o zaman çünkü biz BH boyutunda olmak
İSTİYORUZ. Dolayısıyla, BH yoğunluğuna geçmenin kesin bir yolu ağacın altında oturup, hiçbirşey
yapmamak ve kendinle ilgili düşünmek ama pek eğlenmemek… Hiçbirşey yememek, hiçbirşey
arzulamamak…Tipik Zen. Olası bir başka yorumsa şu: gerçekten bunu yaparsanız böylesi bir enerjinin
uyum sağlayacağı bir BH yoğunluğuna reenkarne olursunuz ama belki öylesi enerjilerden OLUŞMAYAN
başka BH gerçeklikleri de vardır. Dolayısıyla, bu enerjinin GİTMEDİĞİ ama diğer başka yollarla
gidebilecek, başka bir BH yoğunluğuna giden başka bir yola ulaştıran bir yol vardır. (L) Bu arada, bir
problem daha var: kişinin bir BH boyutuna gitme ARZUSU olduğu gerçeği! Ki bu arzu bu geçişi engeller.
Eğer BH olmayı arzuluyorsan, yandın! (A) Olmamak, bazı öğretmenlerin öğrettiği şey bu. Nirvana. Tek
yol olduğu varsayılan bir şey mi bu ve izlemeye yüreklendirildiğimiz şey mi bu çünkü arzunun ya da hiçbir
şeyin olmadığı bir yol. Ya da şöyle sorayım, birbirinden farklı BH gerçeklikleri (yoğunlukları/boyutları) var
mı?
C: Öyle farklı gerçeklikler yok ama oraya varmanın farklı yolları var. Sizin birbirini takip eden gelişimleriniz
sizi şu an bulunduğunuz yere getirdi.

S: (L) Peki. Şu kitaplarla ilgili birkaç kısa soru sormak istiyorum…


C: Kitaplar? Ruhsal kaynaklara atılan oltalara takılan bilgi parçacıkları olarak görebilirsiniz onları.
S: (L) Burda söylediği şeylerden biri şu: " Sürüngen türü yaygın görülen bir ziyaretçi türü, en azından
benim için. Hep üniforma giyerler… medeniyetleri kültüre ve eğitime önem verir…" Ayrıca başka bir
beyefendinin akıldan çıkması güç bir şekilde benzer olan yaratıklarla deneyimlerini anlattığı bir kitabı
okuduğunu yazmış, gerçi bahsettiği adamın karşılaşmaları Reptoidlerle [Sürüngensiler] değilmiş. Adamın
anlattıklarını kendi yaşadıklarına dayanan ama özgün bir anlatım olarak görmüş ve isim benzerliğinden
dolayı bu diğer uzaylı grupla kendi grubu arasında bir çeşit bağlantı kurmuş. Ayrıca diyor ki: " bu fazlasıyla
sevgi dolu bir topluluk ve isim karışıklığına inanmıyorum, eğer öyle bir şey varsa bu olsa olsa yanıltıcı bir
mizah anlayışından kaynaklanmış olabilir." İsme dayanan ve karşılaştırma yaparak çıkardığı sonuç,
Reptoidler'in "sevgi dolu bir topluluk" olduğu. Kendisi burda diyor ki " Griler, ona hep arkadaşça ve iyi
davranmış." Ayrıca eklemiş: " Andromedanlarla pek çok temasımız oluyor artık. Görünüşlerini
hatırlamaya çalıştığımda bize biraz benzeyen oldukça insansı bir şeyler görüyorum hep. Bilimsel olarak
çok ileriler. Bilimsel ya da tıbbi bilgileri üstün olan pek çok insanın bu gezegensel medeniyetle bağları
var. Böyle diyorum çünkü bu varlıklarla tanıştığımda medeniyetleri hakkında telepatik bilgi aldım. Güçlü
bir mevcudiyetleri var…" Sanırım Andromedanların büyük ihtimalle materyalimizden büyük bir bölümü
alan birilerinin kuvvetli hayalgücünün bir ürünü olduğunun farkında değil bu kadın!
C: Kurtlar kuzu postu giydiğinde iyi rol yaparlar.

S: (L) Bu kitaptaki pek çok absürdlüğün yanı sıra, beni gerçekten çok rahatsız eden bir şey vardı: 19 Mart
1997'de kaçırıldığından bahsediyor. Diyor ki " Yüzlerce başka insanın da bulunduğu bir toplantıda
bulunduğumu hatırlıyorum. Geriye dönüp baktığımda bu canımı sıkıyor. Bize, hayatımız boyunca onların
teknolojileri üzerine çalışmak için verilen belli bir eğitimi ne kadar hatırlayabildiğimizin test edilmekte
olduğu söylendi. Her birimizin bir partneri vardı ve bize 3 koltuklu küçük bir uzay aracını aktive etme
ödevi verildi. Diğerlerine ne söylendi bilmiyorum ama benim başıma geleni hatırlıyorum. Çok fazla bilgiye
sahipler ve bize bu bilgiyi küçük parçalar halinde veriyorlar. Bana çalışmamı sona erdirmeme ya da bu
gezegenden olmayanlardan saklamama artık izin verilmediği söylendi. Zamanı geldiğini söylediler ve tam
bir hatırlama yaşamam gerektiğini. Bana hayatımın gözden geçirilişini, yaşadığım bu hayat boyunca
yaptığım tüm ziyaretleri ve etkileşimleri gösterdiler. Tam onlar buna başlayacakken onlarla şiddetli bir
şekilde tartıştığımı hatırlıyorum. Aslında, " Hayır, hayatta olmaz! Ben bunda yokum." dediğimi
hatırlıyorum. [ Ç.N : Orjinal metinde de açıkça yazılmamış hafif küfürlü bir ifadeyle bir reddetme söz
konusu. ] Geriye dönüp baktığımda, bu tepkiyi biraz komik ve çocuksu buluyorum, yani onlara
küfretmemi. Karşılığında telepatik bir cevap aldım: " Olmaz!" Yani, seçme şansım yoktu ve bu olacaktı.
Bu konuyla ilgili olarak genelde isteklerime saygı gösterilmişti ama o an değil; zamanı gelmişti ve program
gereğince, artık ne programıysa, tam aktivasyonu yaşıyordum."
Bu olay Phoenix'te UFO görülme olaylarıyla neredeyse aynı zamanlarda yaşanmış ve yanlış
hatırlamıyorsam, o sıralarda işlerin giderek kızışmaya başladığını söylemiştiniz, gerçi biz bu UFO görülme
olaylarının farkında değildik, Gainesvile'e gidip gelmekle meşguldük ama… Ark ve benim, sonunda, büyük
bir yazgının başlangıç evresinin yerini bulmaya başladığını belirtmiştiniz. [ Ayın 15'i gecesi bir celse yaptık
ve önceki gece beni o kadar kötü bir şekilde hasta eden şeyin ne olduğunu sormuştum ve onun
öncesindeki bir kaç gece boyunca da irkilerek ve mücadele ederek uyanmış, odada birşeylerin varlığını
ve bu şeylerin bana dokunduğunu hissetmiştim. Ayrıca, celsenin yapıldığı gece, tam biz protonlarla ilgili
bir soru sorarken bir örümcek masaya inmişti.] Maria Schafer'in başına gelenle bize olanlar arasında bir
bağlantı var mı?
C: Aslında, en iyisi bu kitabı ve de yazarını okunmuş ve hayal edilmiş şeylerin bir sentezi olarak görmek.

S: (A) Komik olan bir şey var. Önce bu kadının kimi kanalladığını ifşa edemeyeceklerini söylediler. (L)
Hayır, diğer meseleden dolayı kitap hakkında konuşmak istemediler. Şimdi, Olga Kharatidi'nin, Rusya
Novosibirtsk'teki bir fizik laboratuarında bazı ilginç deneyimleri olmuş, söylediğine göre. Altay Dağları'nın
yükseklerinde bazı şamanlarla başka ilginç deneyimleri de olduğunu iddia ediyor. Daha sonra, Altay
Dağları'nda 300,000 yıla uzanan bir medeniyetin izleri olduğu dair arkeolojik kanıtlar olduğunu okudum.
Sorum şu: Novosibirtsk ve Urkutsk'tan bahsettiğinizde işaret ettiğiniz manyetik meridyen Altay Dağları
mıydı ve Olga'nın şamanik deneyimler yaşamakta olduğu zamanda yapılan arkeolojik keşiflerle ilgisi var
mı bunun? [ Ç.N: Sibirya Federal Bölgesi'nin başkenti ve Rusya'nın en büyük üçüncü kenti. 5 Eylül 1998
celsesinde de Novosibirtsk'den bahsedilmektedir.]
C: Sizin için iyi bir ipucu bu.

S: (L) Evet, bu kitabın diğerlerine göre farklı bir tadı var. (A) Novosibirtsk' teki Nükleer Fizik
laboratuvarında yaşadığını anlattıkları doğru bir hikaye mi?
C: Oldukça yakın.

S: (L) İsimleri ve belli yerleri değiştirerek mi kullanmış?


C: Evet.

S: (A) Novosibirtsk'te miydi?


C: Evet.

S: (A) Nükleer Fizik Enstitüsü'nde miydi?


C: İsim yakın ama orda 12 büyük tesis var.

S: (L) Yaptığı şeylerden biri şu: Onu bir tüpe yerleştirmişler, içi ayna gibi cilalıymış, bütün o görsel şeyler
ve sesler duyma olayları burda olmuş. Bir çeşit psikomantiyum, tek bir istisnayla, dışardaki tüm sesleri
engelleyen kulaklıklar takmış. Düşündüm de bizim için de kulaklık ve müzik tekniği yararlı olur mu?
[Ç.N: Psikomantiyum, trans haline daha kolay geçmeyi sağlayan aynalı bir oda. 17 Ocak 1997 tarihli
celsede K'lar bir psikomantiyum önünde meditasyon yapmalarını öneriyor.Daha sonra psikomantiyum
için gerekli düzenek tamamlanarak denemeler yapılıyor. ]
C: Tamam.

S: (L) Hala psikomantiyumu kullanmamız gereken bir teknik olarak mı değerlendiriyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Aynanın çerçevesini siyaha boyamak işe yarar mı merak ediyorum.


C: Belki.

S: (L) Bir sebepten bu denemeye motive olamıyorum, neden bilmiyorum.


C: "Çocukların koşuşturmaları" gibi haddinden fazla dikkat dağıtıcı unsur var.

S: (L) Bununla ilgili yapabileceğim fazla bir şey yok! Karla Turner'ın " Meleklerin Maskeli Balosu" elimde
şu an, Ted Rice'ın yaşadıklarının hikayesi. Barbara Bartholic tarafından perdeli anıları ortaya çıkarmakta
kullanılan metod geçerli bir metod mu? Yoksa, bu yaklaşımıyla aslında varolmayan hatıralar mı yaratıyor?
C: Her ikisi de. [ Ç.N: Karla Turner, 1988'de yaşadığı bir takım olaylar üzerine üniversitedeki kariyerini
bırakıp UFO kaçırılmaları üzerine araştırmalar yapmaya başlamış ve 1994'te bir medyum olan Ted Rice
ile birlikte bahsedilen kitabı yazmış. Barbara Bartholic ise kaçırılma olaylarıyla ve özellikle Kertenkelerle
ilgili çalışmalarıyla ünlü bir araştırmacı.]

S: (L) Ted Rice'ın anlattığı bu olay korkunç. Büyükannesinin, ölmüş kocası gibi davranan bir Reptoid
tarafından tecavüze uğradığını ve onlar tarafından öldürüldüğünü hatırladığını söylüyor. Tüm psişik
deneyimlerinin ve başına gelenlerin Kertişler tarafından oluşturulup kontrol edildiği sonucuna varmış.
Gerçekten durum bu mu? Yoksa, onunla birlikte çalışan iyi adamlar da var mıydı?
C: İkincisi.

S: (L) Bartholic'le yaptığı çalışmadan dolayı pireyi yakayım derken yorganı da mı yakmış?
C: Yakın.

S: (L) Açıkçası, o camianın içinde çok fazla sağduyulu anlayış ve ince farkları görebilme yeteneği yok.
Herşey ya siyah ya beyaz.
S: (L) Yakın zamanda gerçekleşen güneş tutulması sırasında gökyüzünde görülen birkaç siyah çizgi oldu.
İnternette çeşitli sitelerde bununla ilgili bir sürü yorum yapıldı, ki bunların içinde "pozitif bilimci"
astronomi siteleri de var, fakat bu şeylerin ne olduğuna dair bir görüş birliği yok. Ayrıca Güneş'in
etrafında görülen tuhaf ışıklar ve objeler var ve daha sonra Ay'ın yüzeyinden geçmiş bunlar. Buna ek
olarak, güneş sistemimizde bu etkiyi yaratan anormal bir obje varmış gibi "Yaklaşmakta Olan Bir Obje"
ile ilgili devam eden tartışmalar var. Şimdi, farkettim ki Lee Kuyrukluyıldızı'ndan SONRA gelecek bir şeye
dikkat etmemiz gerektiğini söylemiştiniz, tam olarak şöyle demiştiniz: " Şimdi, bu kometin bileşimini
bilmeye ihtiyacınız var... Ve onu yakından izleyen diğer herşeyin. Artan komet faaliyetine daha önce
atıfta bulunmuştuk. Oort, ve onu döngüsel olarak karıştıran şey." Dolayısıyla, o günlerde atıfta
bulunduğunuz bugünlerde ortaya çıkıyor. Demek istediğim, onu "yakından izleyen" muhtemelen zaman
açısından yakından izleyen anlamına geliyordu aynı zamanda. Ayrıca, böylesi akışı bozulmuş
kuyrukluyıldızların dağınık bir şekilde yaklaşacağını söylemiştiniz, yani tüm yönlerden. Bu güncel durum
hakkında yorum yapabilir misiniz?
C: Henüz değil.

S: (L) Neden? Gözlememiz gereken birşey mi var?


C: En iyisi gözlemeye devam etmeniz…

S: (L) Gözlememiz gereken belli birşey var mı?


C: Hayır. Bütün olasılıklara açık olun.

S: (L) Şunlardan birinin arifesinde miyiz: a) uzaylı istilası; b) bir kuyrukluyıldız çarpması; c) ikiz bir güneşin
ortaya çıkması, güneş sistemimizde sönmüş bir yıldız?
C: Bekleyin ve görün.

S: (L) Beklemek ve görmek istemiyorum! (A) Bekle ve gör! Çarptığında anlayacağız! (L) Peki, şunu
sorayım…
C: 4. Yoğunluk BH'ye ne görkemli bir geçiş. Belki yolculuk için gereken birşeyleri almak için 5. de kısa bir
mola!

S: (L) Büyük Kahuna için hazırlanmakta olduğumuzu mu söylüyorsunuz? [Ç.N: Kahuna (Huna), Hawaii
dilinde "gizlenmiş veya açık olmayan" anlamında bir kelimedir. Biz ona Gizli Bilgi veya Gizli Gerçek de
diyebiliriz. Genel bir fikir onun birileri tarafından saklanmadığı, fakat farkına varılmasının genellikle zor
olduğu yönünde. (Kaynak: Wikipedia) Dolayısıyla Büyük Kahuna ile muhtemelen büyük gizli gerçeğin
ortaya çıkacağı zaman kastediliyor.]
C: Ancak Don Ho bilir. [Ç.N: Don Ho, Hawaili bir pop müzik şarkıcısı.]

S: (L) Ne?!
C: Ee,"Kaahuna," demediniz mi?

S: (L) Tamam, geçen yıl içinde defalarca gözlememiz gereken birşeylere atıfta bulundunuz hep ve
seyredeceğimiz şeylerin tadını çıkarmamızı ve bunun gibi şeyler söylediniz. Şimdi de 5. Yoğunluktan
bahsettiniz, 3. Yoğunluğuktayken ölünce gidilen yer. Bir sürü insanın dünya otelinden çıkış yapacağını mı
söylüyorsunuz?
C: Belki de biraz "hafifleyelim" istemişizdir! [ç.n. ing. Lighten up = hafifleyelim, biraz kafayı boşaltıp
rahatlayalım gibi]

S: (L) Tamam, çok güzel ama söylemek istediğim bir şey var bu noktada, yakın gelecekte olacaklar
hakkında biraz ipucu, yani verdiklerinizden biraz daha fazlası…Tek bir kelime mesela, mümkün mü?
C: BOM!

S: (L) Hayır, bi dakika! Böyle OLMAZ ama! "bom" derken ne kastediyorsunuz? Fikrimi değiştirdim, iki
kelime istiyorum! Bir kelime daha!
C: ŞAP! [ Ç.N: Islak bir şeyin bir yüzeye çarma sesi ya da bir şeyin sıvı bir şeye çarpma sesi.]

S: (L) Tamam, burda oturan bizler için geçerli bir kelime…


C: Florida.

S: (L) Florida olduğunu BİLİYORUZ! Peki, bulunduğumuz yerle ilgili ipucu verebilecek bir kelime?
C: Sıcak.

S: (A) Sanırım buraların sıcak ama güvenli olacağı anlamına geliyor.


C: Tamam. Sıcak ama güvenli, belki.

S: (L) Bom ve şap? C____ 'ye o anda ilgilenmediği ama gerçekleştirmeyi düşündüğü bir planı olup
olmadığını sorduğumda onunla ilgili geçen sene söylediğinizle ilgisi var mı bunun? "İşin içine kader
karışacak" demiştiniz. Kader NASIL karışacak diye sorduğumda "Gerçekten bilmek istiyor musunuz?" diye
sormuştunuz, ben de sadece tek kelimelik bir ipucu istediğimi söyleyince " KÜTÜRT" demiştiniz. Burda
konuştuğumuz şey bu mu? Bu noktaları birleştirebilir miyiz?
C: Yo, hayır. O dağda şimdi ve tabii ki güvende!!!

S: (A) Dağda olduğu için mi güvende?


C: Mizah, millet!

S: (L) O halde bu bir tersten ipucu muydu?


C: Açık.

S: (A) Ne sebeple bilmiyorum ama Bearden tarafından yayılan dezenformasyon ya da yalan Richard
Hoagland tarafından yapılan yanlış yönlendirme hakkında yazmak istiyorum. Onları ifşa etmek istiyorum.
Bilmiyorum bu iyi birşey mi ama gerektiği gibi yapılırsa yapmalıyım…
[Ç.N: Richard C. Hoagland, NASA ve uzaydaki medeniyetlerle ilgili çeşitli komplo teorileri bulunan bir kişi.
Tom Bearden ise birleşik alan teorisi ve başka konularda çalışmaları olan ama bilim dünyasında fikirleri
pek destek bulmayan Birleşik Devletler ordusundan emekli bir subay.]
C: Mr. Hoagland'la ilgili sorun başkaları tarafından yanlış yönlendirilmiş olması.

S: (A) Başkaları tarafından yanlış yönlendirildi ve şimdi de o başkalarını yanlış yönlendiriyor.


C: Evet.

S: (A) Neden bilmiyorum ama bir şekilde bunu engellemem lazım. Esas soru şu: bir sürü bilgi alıyor ve
Bearden'den gelen fikirlerin bir kısmını yayıyor ve bence bu bilgiler bariz bir şekilde yanlış. Bence
Bearden yalan söylediğini biliyor; Maxwell denklemleri örneğin; fizikçilerin nasıl kandırıldıkları, ne kadar
budala oldukları ve nasıl da karanlıkta oldukları gibi. Sorum şu: Böyle olduğunu varsayarsak, çünkü bana
çok bariz geliyor bu, yalan söylüyor ve yalan söylediğini biliyor, neden bunu yapıyor?
C: Bunu yapması için para alıyor olabilir. Bundan çıkarı olan kim? [Hoagland ve Bearden'in yalanlarından.]

S: (A) Hükümet, gizli hükümet, Kertişler…


C: Hı,hı.

S: (A) Bir sonraki soru: Başım belaya girecek mi…


C: En iyisi onunla doğrudan temasa geçmek, şahsi olarak.

S: (A) Kiminle? Bearden mi, Hoagland mı?


C: Birincisi. Hoagland'ın kontrol ettiği bir şey yok artık.

S: (L) Bearden'le temas kurmak ne işe yarayacak? (A) Yalan söylemesi için ona ödeme yapılıyorsa,
konuşmak ne işe yarar ki?
C: Eğer doğru bir şekilde yaparsan bunu, sana ışık tutacak bir cevap alabilirsin.

S: (A) Öyle olması muhtemel bir cevap beni bunu yayınlamaya ikna eder. Tamam ama bu Bearden
hakkında daha fazla bilgi almak istiyorum. Savım şu: evet, yalan söylemesi için para alıyor ve ayrıca
tamamen özgür değil; yine de belli bir iyi niyet taşıyor, dolayısıyla öyle bir şekilde yalan söylüyor ki…
C: Evet, ama çok az kişi bunu görüyor.

S: (A) Doğru bir şekilde yapıldığı varsayılırsa onunla temas kurup hakkında yazmanın ne çeşit bir olumlu
etkisi olur?
C: Kırıcı olma.

S: (A) Öyle bir sorunum var: Osho'nun bir kitabı var bizde. Onu okuyordum ve şöyle diyor: başkalarının
ne yaptığına bakmamalısınız, yalan söyleyip söylemediklerine ya da herneyse çünkü kendinize
yoğunlaşmalısınız ve de yaptığınız şeylere. Komşularınızın ne yapıp ettiğine bakmak sizi yapmanız
gerekenden alıkoyar. Dolayısıyla, bilmiyorum. (A)Belki de benim bunu yapmak istemem dikkatimi
dağıtıyor.
C: Doğru. Gerçek, öğrenmeye ihtiyacı olanlar için yalanları gün yüzüne çıkarır.
S: (L) O halde sanırım neyin iyi, doğru ve gerçek olduğunu konuşmak ve başkalarının yalanlarına daha az
vakit harcamak gerekiyor. Hoagland ve Bearden'a inanmak isteyenler sen ne yaparsan yap yine
inanacaklar çünkü yalanlara inanmak istiyorlar.
C: Doğru!

S: (A) Gerçek ne bilmiyorum…


C: Ama bileceksin!

S: (A)Tamam, bu kadar yeter. (L)Son sözler, teselliler, tavsiyeler… yani, bizi bugün biraz askıda bıraktınız
da!
C: Olacak olanların tadını çıkarın. İyi geceler.
25 Eylül 1999

S: (L) Merhaba
C: Merhaba

S: (L) Bu akşam kiminle birlikteyiz ?


C: Klorhn.

S: (L) Ve nereden bağlantı kuruyorsunuz ?


C: Kasyopya.

S: (L) Bazı belirli konulara değinmek istiyorum. Görünüşe bakılırsa, internette, bir çok farklı yerlerde olan,
farklı 'felaketler' hakkında, çok sayıda söylenti dolaşıyor. Bir kaç ay önce Lee Kometi gündemdeydi, daha
sonra genel bir panik yaratan Nostradamus kehaneti gündeme getirildi, şimdi ise farklı konularda alarm
sinyalleri yükseliyor. Gezegende olmakta olan bu felaketler, diğer sebeplerin yanısıra, özellikle Güneş
Sistemi'nden geçmekte olan Lee Kometi'ne dayandırılıyor. Astroidlerin ya da diğer komet türü kütlelerin,
Güneş'le ve sistemdeki diğer cisimlerle olan elektriksel etkileşimleri sebebiyle, çok yakında bir dizi
felaketlere sebep olacağı ile ilgili spekülasyonlar yapılıyor. Esasen internet Kıyamet Günü kehanetleri
konusunda dev bir foruma dönüşmüş durumda. Çok sayıda internet sitesi, gezegenimize dev bir cismin
çarpamasının eli kulağında olduğunu düşünüyor, böyle bir olay bekliyorlar. Yani, örneğin sitelerden
birine göre geriye sadece bir kaç günümüz kalmış! Tabii ki biliyorum; daha önce de buna benzer
durumlarla karşılaştık ama bu kez bazı gruplar içerisindeki histeri gittikçe büyüyor ve internet aracılığıyla
üretiliyor, besleniyor, büyüyor ve yayılıyor. Bu konuda bir yorum yapabilir misiniz lütfen ?
C: Normalde, soru-olmayan bir konuda "yorum" yapmayız, ama şu kadarını söyleyelim ki; bir çokları
başkalarıyla aralarında olan husumet ve hayal kırıklıklarının çözümü için "kıyamet günü" kehanetlerine
sarılıyorlar. Bir tür "Bekle Henry Higgins, sadece bekle ve gör!!" gibi.

S: (L) Sitelerden birinde, kadının biri, yayımlamış olduğumuz celselerin bir kısmını aktarmış. Celselerden
birinde planşetteki kurumuş yapıştırıcının yarattığı pürüz sebebiyle yeni bir planşet edinmemizi
istemiştiniz. Bu kadın da, sizin sadece yeni bir planşet için yaptığınız bu basit ricaya çılgın bir yorum
getirmiş; sözde bunun içerisinde yalnızca ona verilmiş olan gizli kodlu bir mesaj varmış. Ona verilmiş bu
gizli sembolik mesajın anlamı, "gezegendeki karbonların erimesi" ve bunun sonucunda da insanlığın
"çöküşünün" gerçekleşeceğiymiş! Herkese; bunun yalnızca iletişimi kolaylaştırmak amacıyla -eskisi
işlevini yitirmiş olduğu için- yeni bir gereç tedarik etmemizle ilgili basit bir istek olduğunu anlatmak
zorunda kaldım.
Bunun önemi olmasa da, sadece emin olmak için soruyorum: Yeni bir planşet istemenizde gizlenmiş olan
bir başka anlam VAR MIYDI ?
C: Açıkça görülüyor ki, o tam bir "meyveli şekerleme". Ama meyveli şekerlemeler tatlıdır, eğer ki içleri
kimyasallarla dolu ve kalorileri de sıfırsa. [ç.n. burada kullanılan meyveli şekerleme (ing. fruit loop)
deyimi argoda salak anlamına da gelmektedir.]

S: (L) Bahsettiği konulardan biri de gezegenin çöküşü [ç.n. uygarlığın çöküşü ve insanlığın gerilemesi gibi
bir anlamı da var]... Ama bu konuyu geçmişte de tartıştık, şimdi tekrar girmemize gerek yok.
C: Evet gerek yok.

S: (L) Sonra başka yorumlar da vardı. Açıkça belliymiş ki; Kasyopyalılar, bütün "suyumuzu" çekip
kullanacaklarmış ve sonra da boş bedenlerimizi istila edeceklermiş! Bu tür planlarınız var mı ?
C: Sen ne düşünüyorsun ?

S: (L) Eh, şu an bulunduğunuz yerde oldukça komforlu bir varoluşunuz var, neden burada takılmak
isteyesiniz ki ? Yani bu 3. Yoğunluk varoluşuna gereğinden çok FAZLA değer biçiliyor! Ayrıca sahip
olduğum beden, bir çok anlamda da şu an oldukça yararsız bir durumda! Herhangi birinin bunu
kullanmak isteyeceğini hayal edemiyorum bile!
C: Biz başkalarına hizmet ederiz.
S: (L) Bizi, üzerimizde sirkeli salata sosuyla, bir tabağın üzerinde onlara mı servis edeceksiniz?
(Gülüşmeler) [ç.n. hizmet etme kelimesinin karşılığı olan ing. serve kelimesi aynı zaman da yemek servis
etmek anlamına gelmektedir.]
C: Hadi ama Laura, gerçekten!

S: (L) Yani bu tabii ki bizim çok sık aldığımız tepkilerden biri. Dışarıda birileri, insanları sürekli yanlış
bilgilendirmeye o kadar bağımlı ve kararlı ki!
C: Ne yazık ki...

S: (L) Şimdi; bir çok garip olay olmakta! Türkiye'de bir deprem oldu, Tayvan'da da bir deprem oldu,
kasırgalar olmakta, Türkiye' de bir ateş topu görüldü, isimlendirdikleri şekliyle tuhaf radar
anormallikleri...Hatta, tropikal fırtına bize doğru yaklaşmaktayken, bizim lokal radarımızda da o küresel
şeylerden biri göründü. Bunların ardında yatan sebeplerin neler olduğunu bizlere söyleyebilir misiniz ?
C: Herşeyden önce, Güneş Sistemini katetmekte olan bazı devasal cisimlerin, Güneş'te ve diğer
gezegenlerde elektriksel bir etkileşime sebep oldukları doğru. Ve bu da doğal felaketlerde bir artışa
sebep oluyor, ama bu yeni bir şey değil.

S: (L) Bir de Paul La Violette' ye ait bir teori var; galaksinin merkezindeki patlamalar sonucu meydana
gelen bir dalganın yaklaşmakta olduğunu ve doğal aktivitelerdeki artışın arkasında yatan nedenin BU
olduğunu söylüyor.
C: Bu tür dalgalar mevcut.

S: (L) Bu tür dalgalar, bazılarının tahmin ettiği gibi "gelmekte olan" ikili felaketlerin bir parçası mı ? [ç.n.
ikili felaket, iki farklı kozmik temelli felaketin aynı anda gerçekleşecek olması]
C: Kim söylüyor ?

S: (L) Yani örneğin Paul La Violette, Vincent Bridges, ve Jay Weidner.


C: Sizler şimdilik bu tür şeyleri tahmin etmeye muktedir değilsiniz.

S: (A) bir çok şeyi tahmin etme yeteneğinden yoksunuz. Sizler bizden daha iyi tahmin edersiniz.
C: Belki öyledir, ama bunu çok ihtiyatlı bir şekilde yaparız.

S: (L) Bir kaç hafta öncesindeki celsede "BOM!" ve "ŞAP!" gibi şeyler söylediğinizde, bunları siteye
koydum ve bunları tam olarak yorumlayabilmenin bir yolu olmadığını açıkladım. Ve elbette siteye üye
diğerleri tarafından en şiddetli yorumlar bu konuda iletildi. "BOM! ŞAP!" yorumunun anlamını biraz
açabilir misiniz ?
C: Ayrıca "biraz rahatlayalım" da dedik.

S: (L) Şaka yaptığınızı mı sölüyorsunuz ?


C: Belki.

S: (L) Biraz "rahatlamamızı" söylediğinizde, frekanslarımızı mı ima ediyordunuz ?


C: Eh, değiştirelemeyecek olan ve gerçek büyük resim içerisinde aslında önemsiz olan durumlar
karşısında endişeye kapılmamak önemli bir şey. Eğer ki şu an bulunduğunuz 3. Yoğunluk gerçekliğinin
yüzeyi yakında yırtılıp, parçalara ayrılacaksa, bu size neden dert olsun ki, veya konumuzla daha ilgili
olarak; neden sizi böyle korkutuyor ki ? Sizlerin bu 3. Yoğunluk KH düşünce tarzının ötesine geçiyor
olmanız gerekiyor.

S: (L) Öyleyse sizlerle konuşmamızın bile ne anlamı var ki ?


C: Geçiş yaptıktan sonra bizimle artık konuşmayacağınızı mı düşünüyorsun ?

S: (L) Sanırım bu; nereye geçiş yaptığımıza göre değişir. Büyük geçişi 5. Yoğunluğa doğru mu yapacağız ?
C: Nereye giderseniz gidin, iletişim çok daha özlü olacaktır. Eğer ki "hiç bir şey gerçekleşmezse" dahi,
mevcut durumunuzda daha ne kadar kalacağınızı tahmin ediyorsun ki ? "35 yıl öncesini" hatırlıyor musun
? Hmm ?
S: (L) Düşünüyorum! Henüz bir çocuktum o zamanlar. Evet, hatırlıyorum.
C: Ne kadar uzak bir "geçmişte" görünüyor ?

S: (L) Bazen sanki sonsuz gibi...


C: Hayır.

S: (L) Bazen de , daha dün gibi.


C: Evet.

S: (L) Moduma göre değişiyor.


C: Pek uzak değil, ha ?

S: (L) Modumu pek geliştirdiğinizi SÖYLEYEMEM! İnsanlara bu gibi şeyler söylemek istemiyorum;
kendilerinin sadece ruh olduklarını görmeleri gerektiğini ve fiziksel bedenlerinin yalnızca giyilip, bir
kenara atılacak giysiler oldukları gibi şeyleri. Olası kaçınılmaz ızdırapla yüzleştiklerinde bunu
kaldıramazlar. Histeriye kapılırlar!
C: Belki kapılırlar. Ve belki de kapılmaları gerekiyor. Belki de bir şey öğrenmeleri gerekiyordur. Hiç bir şey
sonsuza değin sürmez, ve de şükürler olsun ki sürmez!

S: (L) Uzay savaşlarından ve kozmik mücadelelerden bahsetmiştiniz, ve bireylerin, varlıkların, farklı varlık
türlerinin bu kozmik dramada rol almak için bir çok farklı yönlerden gelmekte olduğunu.
C: Bu durum, varoluşu besleyen enerjinin bir parçası, sizlerin de olduğunuz gibi.

S: (L) Ayrıca bir keresinde "iyi adamlar" ve "kötü adamlar" var demiştiniz.
C: Tercih edilen bakış açısına göre.

S: (L) "İyi adamların" ve "kötü adamların" , bu Kozmik Dramanın yararı uğruna mı bu rolleri üstlenmeyi
SEÇTİKLERİNİ söylüyorsunuz ?
C: Evet, bir ölçüde. Aynı zamanda bunun anlamı: balıklar ve hamamböcekleri için "sizler de kötü
adamlarsınız." KH içerisinde sübjektivite hüküm sürer!

S: (L) Bu grupların isimlerini söyleyebilir misiniz ? Orion Fedarasyonu ve Orion Birlikleri olduğunu
söylemiştiniz. Federasyonun BH olduğu varsayılıyor, ve Birliğin de KH. Ayrıca, bir kişinin sormuş olduğu
gibi, "Markab Konfederasyonu" adında bir grup da var mı ?
C: Bu sahne öylesine büyük ki, hayal edebileceğin her "grup" sözkonusu! Ve onları hayal ettiğinde, onlar
oradadırlar.

S: (L) Bir noktada, bize yardımcı olacak 4BH varlıklarıyla iletişime ya da etkileşime geçeceğimizi ima
etmiştiniz.
C: Evet, sabırsızlanıyor musun ?

S: (L) Yani...evet.
C: Öyleyse şunu bilmelisin: Olaylar çok çok "ilginç" bir hale gelmeye başlamadan hemen öncesine kadar
onlarla iletişime geçmeyecek ya da karşılaşmayacaksınız. Artık bu ne zaman olursa.

S: (L) Peki, Güneş Sistemi'nde olup bitmekte olan olaylara dönmek istiyorum. Ortalıkta uçuşmakta olan
bu şeyleri merak ediyorum. Son zamanlarda çok sık rapor edilen, astroidler, kometler, ateş topları,
meteorlar, ve meteor-uzay gemisi karması gibi görünen şeyleri. Her türden hareketlilik gerçekleşmekte.
Ayrıca çok sıradışı bir şekilde aktifleşen Eta Carinae yıldızı ile ilgili de bir yorum var. Bu bir şekilde bir şeyin
ön işareti mi ?
C: İşaretler zihinsel farkındalıkları birleştirirler.

S: (L) Anlıyorum! Eta Carinae, bir "süpernova" olayındaki gibi patlayacak mı ?


C: Patlayacak, ama asıl soru; ne zaman patlayacak.

S: (L) Bu yaklaşmakta olan kometler için daha fazla söyleyebileceğiniz bir şeyler var mı ? Güneşin içine
doğru uçuşan cisimler gözlemlendi. Son zamanlarda Güneş'in aktivitesi aşırılaşmış durumda, tamam bu
döngüsel bir şey, ama bunlar normal döngüye kıyasla oldukça ekstrem seviyelerde. Muhtemel İkiz Güneş
le ilgisi olabilir mi ? [ç.n. normal döngü ile kastedilen Güneş'in (Jüpiter'in yörüngesel yakınlık ve uzaklığına
bağlı olarak değişen) 11 yıllık en kısa döngüler kastediliyor. ]
C: Bir çok şey olmakta, evet. Ama bu döngüsel bir şey. Ve ne olduğunu söylemeyeceğiz. Geçmiş dikkatlice
ve tam doğrulukta çizilmiş bir haritadır ve sizin ihtiyacınız olan tüm cevapları içinde barındırır. Kahinlerin
bu işi nasıl yaptığını düşünüyorsunuz ki ?

S: (L) Nasıl?
C: Hayır.

S: (L) Peki. Şimdi, Vincent Bridges ve Jay Weidner'in döngüsel Hendaye Haçı hakkındaki kitapları,
geçmişteki ve gelecekteki döngülerden ve çağlardan ve bunun gibi şeylerden bahsediyor. Söylediklerine
göre, Fulcanelli 1957 yılında kitabının ikinci baskısına yeni bir bölüm ekledi ve bu bölüm Döngüsel
Hendaye Haçı hakkındaydı. Bu yeni bölüm tüm sırları açığa çıkarmak içinmiş. Diyor ki; bu haç bir ikili
karşılaşmayı temsil ediyor; bir tür çifte felaketi ve ayrıca şifreli bir şekilde, bu çifte felaketin yaşanacağı
zamanlarda "yaşam sadece tek bir yerde korunabilir olacak" mesajını içeriyormuş. Fulcanelli'nin o tarihte
kitabına böyle bir bölüm eklemesinin ardındaki amacını bizim için yorumlayabilir misiniz ?
[ç.n. Güney Batı Fransa'da Hendaye kasabası yakınlarındaki heykelden bahsediliyor. Heykelin tabanında
yer alan kaide kısmının 4 ayrı yüzeyinde 4 farklı sembolik şekil bulunmaktadır. Bunun üzerinde yükselen
sütunun en tepesinde ise bir haç yer almaktadır. http://www.harismind.com/chap2.html ]
C: Gerek yok.

S: (L) Neden ?
C: Sen kendi ipuçlarını açığa çıkarma konusunda hep en iyisini başardın.

S: (L) Neredeyse, bu ek bölümün kitaba 1957 yılında eklenmiş olmasıyla ilgili, bunun o tarihlerde kendi
hayatımda gerçekleşen çok önemli olaylarla bir bağlantısı olabileceği gibi bir hisse kapıldım, ve bunun
kişisel olarak bana bir mesaj olduğu! Çılgınca geliyor kulağa. Bu mümkün olabilir mi ?
C: Eğer bunu bu şekilde algılamak istersen.

S: (L) Pek çok açıklaması olabilir. Tamam, şimdi, yazıştığımız biri var, bize yine yazmış ve bir soru sormuş.
Şu konunun dikkatini çektiğinden bahsetmiş; bir tarafta Hoagland'ın 19,5 derecelik tetrahedral
konfigürasyonuna ait fikri varmış, bir diğer tarafta da 18 derecelik işareti de içeren paralelkenar fikri.
Yani kısaca, Hoagland'ın 19,5 dereceye ilişkin düşünceleri ile sizlerin ortaya koyduğunuz 18 derece
arasında ne fark var ? Bunlar tamamen birbirinden farklı konular mı ?
C: Eğer gerekli matematiksel hesaplamaları yaparsan, 18 derecenin çok iyi bir şekilde 19 dereceyle
örtüştüğünü göreceksin. Belki, 19,5 derece "dönüm noktası" olan bir olayla ortaya çıkan kabuksal
kaymalardan dolayıdır.

S: (A) Ama bu 19,5 derece, geometrik yöntemlerle bir tetrahedronu bir kürenin içerisine yerleştirdiğinde
elde ettiğin bir şey. Hoagland da bunu böyle elde etti, gözlemler yoluyla değil.
C: Tamam, bu da iyi.

S: (L) Nasıl oldu da sizler bunu bilemediniz ?


C: Biz daha en baştan buna dikkat çektik.

S: (L) Bu sebeple mi "dönüm noktası" nı tırnak içerisinde belirttiniz ? Değdiği noktalarda 19.5 derece
oluşturması [ç.n. Tetrahedron kürenin içerisine yerleştirildiğinde köşelerinin kürenin iç yüzeyine değdiği
noktaların 19.5 dereceye denk gelmesi (*) ]. Bu, irtibat noktasının işareti. Bu mudur ?
C: İpuçları canım, ipuçları. Ve özgür iradeyi ihlal etmemenin o ebedi gereksinimi.

S: (L) Ama eğer bu tetrahedronlar bir kürenin içerisine oturuyorlarsa ve küreye 19.5 derecede temas
ediyorlarsa, bu durum, sizin bahsettiğiniz 18 derece ile kendini gösteren efekt ile nasıl bir bağlantı
içerisinde ?
C: 1,5 90'nın içerisine uyuyor mu ? Ya 90 180 nin içerisine uyuyor mu ? 180 360 ın içerisine uyuyor mu ?
Kendinize sorun: "Bunun anlamı nedir?" [ç.n. 1.5 un 90 içine uyması-ya da diger verilen sayısal
örneklerin- ile kastedilen tam sayılı katlar halindeki uyum]
S: (L) Bilmiyoruz. (A) Konu şu ki, Hoagland'ın bahsettiği açı tam olarak 19,5 derece değil. Bu virgülden
sonra çok haneli bir şeyin yuvarlanmış hali. Ki bu durumda aradaki fark tam olarak 1,5 değil; bir virgül bir
şeyler ve bu da bildiğimiz herhangi bir sayının içine uyuşacak bir şey değil. [ç.n. 1,xyz.. vs.]
C: Dairenin çevresi.

S: (A) Evet. 360 derece. Dairenin çevresi önemli mi ?


C: Önemli.

S: (A) Öyleyse bu iki çemberi hesaplarız ve bunların arasında belirli bir rakamsal fark ortaya çıkacaktır ve
bu fark sayısı da bu çemberlerden birinin içine uyumlanacaktır. Ve buradaki önemli husus da bir tam
sayının katları şeklinde uyacağı.
C. Evet.

S: (A) Ama bu durumda da daha fazla açı ortaya çıkacaktır. Yalnızca 18 ve 19,5 dereceler değil.
C: Evet. Hoagland'ın tüm yaptığı, tetrahedron modelini kullanarak manyetik hat çizgilerinin bir araya
geldiği bir noktayı aydınlatmaktı.

S: (L) Eğer o noktada bir araya geliyorlarsa...


C: Ama asıl soru; tetrahedron modelinin boyutlar-arası uzayla ilişkisi nedir ?

S: (L) Tetrahedron modelinin boyutlar-arası uzayla nasıl bir bağlantısı var ?


C: Kapının kilidini açan bir anahtar.

S: (L) Kapıyı açan anahtardan bahsetmişken; ortalıkta dolaşan bir bilgi var, Sürüngen ırkı tarafından,
Dünya'nın içerisine yerleştirilmiş dev bir bilgisayardan bahsediliyor. Ve bu tür şeylerin yeniden
kazanılmasının da bu Sürüngenler tarafından yakında gerçekleştirilecek bir "istilanın" sebeplerinden biri
olduğu söyleniyor. Bu Yerküre içerisindeki tetrahedron modelinin devasal bir dünyadışı bilgisayarla
ilintisi var mı ?
C: Hayır.

S: (L) Dünya'nın içerisine gömülü dev bir dünya dışı yapımı bilgisayar var mı ?
C: Pek olası değil.

S: (L) Tetrahedrona dönersek. Bu nasıl oluyor da boyutlar arası uzaya götüren bir anahtar niteliğinde ?
Bu bir şekilde birisi tarafından aktif hale mi getiriliyor ? Bu belirli noktalara, bir tür makinamsı şeyler mi
yerleştiriliyor ?
C: Hayır. Manyetizma.

S: (L) Manyetizma oluşturman mı gerekiyor, yoksa doğal manyetizma mı ?


C: Doğal.

S: (L) Buna ya da bununla bir şey yapman gerekiyor mu ?


C: Gerekmek ???

S: (L) Bir şey yapmak için yararlanılan bir şey mi bu ?


C: Olabilir.

S: (L) Hangi anlamda ?


C: Boyutlar arası seyehat.

S: (L) Günümüzde herhangi birileri bundan bu amaçla yararlanıyorlar mı ?


C: Dünya dışı 3. Yoğunluk KH.

S: (L) Bu söylediğiniz 4. Yoğunluk KH 'nın bunu yaptığı anlamına geliyor. Herhangi biri ölçekli bir küre
içerisine yerleştirilmiş tetrahedron modelini inşa edip, sonra bunu manyetize ederek, portalları açabilir
mi ?
C: Evet.

S: (L) Bunun için yüksek miktarda elektriksel akım gerekir mi ?


C: Evet.

S: (L) Çok küçük miktarda enerji kullanılarak, boyutlar arasında, uzay-zamanda, ya da her neyse, seyehat
etmenin bir yolu var mı peki ?
C: Bu konunun dışında, daha önce size kozmik tabiata sahip tüm kürelerin pencereler olduğunu
söylemiştik.

S: (L) Hafif farklı bir yöne kaydıracağım konuyu. Sizlerin gerçekliğinizin doğası üzerine düşünüyordum, ve
bu gerçekliğin altında ya da tabanından başlayan bir 4. Yoğunluk gerçekliği olduğunu düşüyordum,
Kaluza-Klein teorisine benzer bir şekilde. Şu ana kadar doğru yolda mıyım ? Buradan bir yerlere varabilir
miyim ?
C: Devam et.

S: (L) Tamam. Ve bu 4. Yoğunluk gerçekliğinin altında da eterik bir gerçeklik bulunuyor ve bu eterik
gerçeklik de 5. Yoğunluktan meydana geliyor. Tamam mı ? 5. Yoğunluk gerçekliğinin altında da 6.
Yoğunluk gerçekliği bulunuyor ki bunu da geometri yoluyla tasvir etmeye çalışıyorum. Bu geometri ise
bizim materyal [fiziki] dünyamızda varolan [vücud bulan] kavramlara ilişkin düşüncelerin, tabiatların ve
farklı yönlerinin temelini ya da esasını oluşturan bir şey. Doğru yolda mıyım ? Ama bu geometrinin
ötesinde olan; bu geometrinin kaynağı olan şey nedir peki ? Biliyorum şuna benzer bir yanıt vereceksiniz
"Bir" veya "Yedinci Yoğunluk". Ama gerçekten bir kavrama ihtiyacım var çünkü bunun ötesine
geçemiyorum. Eksik bir yanıt olsa da; kendini çekim olarak gösteren, ifade eden , bu geometrinin
kaynağı, ortaya çıkış yeri nedir ?
C: Senkronize değil. [ç.n. Laura'nın yoğunluklarla ilgili yaptığı tasvirleri kastediyorlar]

S: (L) Nasıl senkronize olabilirim ?


C: "Altında" diye bir şey yok.

S: (L) Tamam. "Altında" diye bir şey yoksa, hangi terimi kullanmak daha uygun olur ?
C: Etrafında. [ç.n. saran bir şekilde, çevresinde, etrafında]

S: (L) Bu geometrinin etrafında ne var ?


C: Takip edip, araştırmaya devam etmen gereken bir şey.

S: (L) Bana küçük bir ipucu veremez misiniz ?


C: Verdik.

S: (L) "İç içe" terimini kullanmak doğru yaklaşım olur mu ?


C: Hayır, hayır, hayır. Hala sınırlı bir çerçevede düşünüyorsun. Biri uzaya gittiğinde, artık orada; üzerinde,
altında, yukarısında, aşağısında, solunda, sağında, yanında vs yoktur. Sadece etrafında vardır. Küresel bir
anlamda.

S: (L) Ve her nokta da merkez mi ?


C: Daha yakın.

S: (L) Tetrahedrona dönersek, bu tetrahedronun küreye temas ettiği noktalar ve bunlar manyetik
birleşim çizgileri. Bu manyetik birleşim çizgileri bu küre üzerinde nasıl beliriyor ? Bunlar birleşim
noktalarından çıkarak bir örümcek ağı gibi mi yaylıyorlar ? Yoksa merkezden kürenin dışına doğru mu ?
Kürenin üzerine enlemler ve boylamlar ızgarası gibi yerleştirilmiş durumdalar mı ?
C: Sonuncuya daha yakın.

S: (L) Yani birleşim çizgileri [hatları] dediğinizde, bunun anlamı, tabiri caizse bir enlem çizgisiyle boylam
çizgisinin bu noktalarda birleşmesi gibi bir şey mi ?
C: Çok boyutlu olarak düşün lütfen, düz bir kağıdın üzerindeki gibi değil.
S: (L) Tamam. Şimdi başka bir konuya geçelim ve şu soruların yanıtlarını bulmaya çalışalım. Son
zamanlarda radarlarda ortaya çıkan tüm o küresel şekiller neler ? Bunların son zamanlarda çok sık ortaya
çıkıyor olması ve kimsenin buna bir açıklama getirmemesi tam bir skandal.
C: Daha fazlası için izlemede kalın. Ve şimdilik; iyi geceler.

(*) Tetrahedron-Küre modeli temsili resmi


23 Ekim 1999

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Eggoram.

S: (L) Nerden bağlanıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L)"İç tutarsızlık" olarak kabul ettiği şeylerden dolayı bir fanınızı (Ç.N: hayranınızı) kaybettiğinizi
söylemek zorundayım. Şöyle ki; Meskaline ve Ayahuska gibi maddelerin kullanımıyla oluşan
halüsinasyonlara sıcak bakmamıştınız ama halüsinojen olduğu için Melatonini önermiştiniz. Daha sonra,
spiritüel güçlerin kimyasallar ya da bitkilerle edinilemeyeceğini söylediniz, ama sonra Melatoninin psişik
yetenekleri geliştirdiğini söylediniz. Bununla ilgili bir yorumunuz var mı?
[ Ç.N: Meskaline, kaktüs bitkisinden elde edilen bir tür uyuşturucu , Ayahuska ise "ruh iksiri" olarak da
bilinen ve çeşitli bitkilerin karışımı olan bir ilaçtır. ]
C: Birkaç yorumumuz var: Birincisi, "fan", "fanatik" kelimesinin kısaltmasıdır. İkincisi, melatonin;
meskaline, peyote ve LSD vs. gibi; fizyolojik beyin kimyasallarını değişime zorlamaz.Böylesi yollarla
fiziksel farkındalığın yüksek seviyelerine ulaşmak kök çakranın dengesi açısından zararlıdır çünkü
maddeye bağlı olma durumuna neden olarak psişik gelişimin doğal ritmlerini değiştirir ve dolayısıyla
öğrenme sürecini engeller. Kendi kendine özgür iradeyi kısıtlamak anlamına gelir. Melatoninin yaptığı
ise doğal yoldan sistemin beyin kimyasındaki engelleri kaldırmasına izin vererek kişinin doğal hızıyla
öğrenmeye devam etmesini sağlamaktır. Ayrıca melatoninin bir vücut hormonu olması önemsiz bir
detay değildir. Burada bahsedilen diğer maddeler, peyote hariç, kısmen de olsa sentetiktir ama peyote
bile insanın fizyolojik varlığının doğal bir unsuru değildir. Hem daha önce bu egzersiz ya da iletişimle ilgili
karar verenlerin önemi konusunu tartışmıştık.

S: (L) Peki. Başka bir konuya geçelim. Yakın zamanlarda öğrendiğimize göre Randell Mills isimli kişi Büyük
Birleşik Alan Teorisini keşfettiğini ya da yazdığını iddia ediyor. Bu aslında doğru mu?
C: Eğer öyle ise, kanıt nerede?

S: (L) Kitabı sipariş ettik! Yüz dolar! Şu an yolda!


C: Bilimsel geleneğinize göre geçerli olması için teorilerin başarıyla test edilmesi gerekiyor. Aksi takdirde,
hipotezden öteye geçemez ve bunu herkes yapabilir, 100 dolara patlat, alalım biz de.

S: (L) Sanırım, sağlam destekleri var…


C: Desteklerin olması ispat anlamına gelmez. Aslında, tamamlanmış ve geçerli bir Birleşik Alan Teorisi 3.
Yoğunluk KH arasında mevcut ama büyük bir gizlilikle saklıyorlar!

S: (L) Bu arada Ark programcılıktan bezdi. Onlarca yere özgeçmişini gönderdi ama henüz vatandaşlığı
olmadığı için çalışamıyor.
C: Vatandaşlık hızlandırılabilir. Vakit kaybetmeden bir araştırın.

S: (L) İş bulmasıyla ilgili olarak hemen yapabileceğimiz başka bir şey var mı ki böylece bu programlamayı
yapmak zorunda kalmasın? Fizikçi olarak çalışması hoş olurdu.
C: Evet ama aynı zamanda kısıtlayıcı da olabilir, farklı bir açıdan dolayı da olsa.

S: (L) Bir öneriniz var mı?


C: Bu alanda pek çok benzer fırsat var.

S: (L) Araştırmamızı odaklamak için bir kaç kelime söyleseniz?


C: Interstate 4. [ Ç.N: Florida'da bir karayolu.]

S: (L) Böyle havada bırakmayın şimdi! Ciddi bir durum bu!


C: Nerelere baktınız?
S: (L) Tahmin edilebilecek yerlere elbette. Lockheed, NASA, üniversiteler vs. (A)Peki, bu Phipps ile temas
kurmam tavsiye edildi ve haberleştik ama sorduğum bir soruya cevap veremedi. Sonunda vazgeçti ve
kurduğumuz iletişimin sona ereceğini çünkü "özel hayatını" korumak istediğini söyledi ve hataları için
özür diledi! Mesele Phipps'in bu çalışmasında değer taşıyan bir şey olup olmadığı ve bunun nasıl
bulunabileceği. Phipps ile bu temas pek tatmin edici değildi. Sorulara cevap veremedi, cevap vermedi.
Bir kaç ihtimal var ki bunlardan biri yazdıklarının zırva olması.
C: Kişi, bir "şovmen" doğası olan biriyle karşılaşınca sonuç çoğu zaman hayal kırıklığı olur. Bazen onların
yakınındaki biri daha somut cevaplar verebilir.

S: (A) Ama Phipps'le temas kurmam gerektiğini söyleyen sizdiniz!


C: Evet çünkü bazen yol işlemeye değer miktarda altın içeren bir yere çıkar, bu hemen olmasa da.
Unutmayın bu bir bulmaca, yol haritası değil.

S: (L) Belki de bu temas ve diyalogtan birşeyler ÇIKACAK. Belki yaptığınız yorumlar birileri tarafından
okunacak. Asla bilemeyiz sonuçta. (A) Evet, bu bir bulmaca. Bu Phipps, Maxwell Denklemlerini extra
terimlerle sunuyor, ki muhtemelen yanlış ama burdan çıkarılabilecek bir şey olabilir. Yolu gösterebilir.
Maxwell Denklemleriyle ilgili söyledikleri yanlış ama işe yarayabilecek bir şeye giden yolu gösteriyor
sanırım. Doğru mu?
C: Evet.
[Ç.N: Maxwell denklemleri, James Clerk Maxwell' in toparladığı dört denklemli, elektrik ve manyetik
özelliklerle bu alanların maddeyle etkileşimlerini açıklayan bir settir. Bu dört denklem sırasıyla, elektrik
alanın elektrik yükler tarafından oluşturulduğunu (Gauss Yasası), manyetik alanın kaynağının, manyetik
yükün olmadığını, yüklerin ve değişken elektrik alanların manyetik alan ürettiğini (Ampere-Maxwell
Yasası) ve değişken manyetik alanın elektrik alan ürettiğini (Faraday' ın İndüksiyon Yasası) gösterir.
( Kaynak: Vikipedi)]

S: (L) Öğrendiğimize göre Leedskalnin 1949'da bir kitap yazmış. (F)Öyle mi? Bahse girerim sırlarını
açıklamamıştır! (L)Hayır ama sonuçta ilginç. Sipariş ettik. Bazı bölümlerini internetten okuduk. Oldukça
arkaik bir dille yazılmış ya da İngilizce açıklamalar yapmakta bazı problemlerle karşılaştı ama yazdıkları
araştırma yaptığı prensiplerle ilgili.Bir ara yaptığı deneylerle oynamak istiyoruz. (F) Kendi etrafında
dönmekle ilgili bir şey var mı?(L) Hayır ama deneylerinden bazılarını okuyarak uçak koltuğunun ne için
yapıldığını anlamış bulunuyorum. (A) Bu kitapta bize BAT'a ( Birleşik Alan Teorisi) giden yolu ya da daha
da önemlisi standart fiziğin ötesine giden yolu gösteren bir deney var mı? Yoksa deneyleri sadece
standart şeyler mi? Fizik kanunlarını bilmediği için sonuçları yanlış yorumlamış olabilir mi? Mıktanısların
davranışı onu hayrete düşürmüş ama deneyleri standart mıydı? Görmemiz lazım. Bu anti-çekim grubuna
yazdım ve yapabileceğim bir-sadece bir tane- tekrar edilebilen ve standart teorilerle açıklanamayan
deney olup olmadığını sordum. Var mı hiç?
C: Öyle bir deney var mı? Evet, var ama bazı aletler lazım ve elde etmesi zor. Yapay olarak yaratılmış EM
( elektro manyetik) alan için yeterli gücü sağlayacak araçlara ihtiyaç var.

S: (A) Ama bu Leedskalnin tarafından yazılan kitapta sadece normal deneyler olduğu anlamına geliyor
çünkü çoğu kere sadece otomobil aküsü kullanıyorlar.
C: Daha fazla güç gerekli aslında çünkü akü başlığı önemli bir sonuç elde etmek için fazla zayıf.

S: (A) Ama bu Coral Castle' ı [ç.n. Mercan Kalesi- bkz. 3 Temmuz 1999 tarihli celse] inşa ederken belli ki
böyle şeyler kullanıyordu! Kullandığı güç neydi?
C: Ses dalgaları.

S: (A) Bu ses dalgalarını nasıl üretiyordu?


C: Kayalar ve "yasadışı" bir şekilde elde edilen bir güç kaynağının birbiriyle ilişkili kullanımı yoluyla.Bu alet
diyapozona benziyordu ama kendisiyle ya da bulunduğu zeminle temas edilmesi durumunda ölümcül
hale gelen bir seviyede güç vermesi sağlanıyordu.

S: (A)Burada deney yapmamız konusunda vazgeçirilmemiz mi söz konusu?


C: Hayır.
S: (L) Bu diyapozonu asma salıncağında otururken mi kullanıyordu?
C: Evet çünkü aksi takdirde ölümcül olabilirdi!.

S: (L) Bu güç kaynağını yasa dışı nasıl elde etti?


C: Yüksek enerji hatlarını kullanarak.

S: (L) O halde, kendisi bir enerji korsanı! Ama bu yaptığı şeyi daha az gizemli yapıyor!(A) Gerekli aleti
edinebilir miyiz? Neye ihtiyacımız olduğunu biliyorum.
C: Dikkatli ol.

S: (L) Şaka yapıyorsun heralde! Buharlaşmak istemiyorum ben! (A) Deneyi Percy'nin üstünde yapacağız.
(L) Hayır! Zavallı bir hayvancağız o! Olmaz! (A) Bir sorum daha var. Zamanla ilgili bir soru sormak
istiyorum. Zamanın öznel olduğu ve aslında varolmadığı bize defalarca söylendi. Öte yandan,
elektromanyetik olgudan da tekrar tekrar bahsedildi. Şimdi, sorun şu ki elektromanyetizm Maxwell
Denklemleriyle yönetiliyor ve bu denklemleri değişkenlerden biri olarak zamanı kullanarak yazmak
zorundasınız çünkü bütün olay EM alanlarının zamanda nasıl yayıldığı. Kafam fena halde karıştı. Zaman
olmadan EM teorisini nasıl ele alacağımı bilmiyorum. En ufak bir fikrim bile yok ve bu budala Phipps,
zaman kavramını başka bir kavramla değiştirmek istedi, o yüzden "özel zaman" adını verdiği bir şeyi
savunuyor. Özel zaman, evrensel bir zamandan çok herkesi kapsayan bireysel bir zaman. Dolayısıyla,
bireysel olan bu özel zaman var ve her bir parçacık kendi zamanına sahip. En azından nerden başlamalı
merak ediyorum. Zaman kullanmadan elektro manyetizm? Maxwell Denklemleri zamanla ilgili.
Einstein'ın görecelik kuramı uzay VE zamanla ilgili. Zaman olmadan nasıl fizik yapılır?
C: Tek seferde "zaman" üzerine çok fazla soru, lütfen.

S: (A) Elektromanyetizm denklemleri şu an kullandığımızdan farklı olarak zaman kullanmadan yazılabilir


mi?
C: Evet.

S: (L) Mevcut denklemdeki bu "zaman" ı çıkarmalı mıyız ya da yerine başka birşey mi koymalıyız?
C: Tekrar yorumlayın. Öznel ve dolayısıyla akışkan ya da değişken. Diğer bir deyişle, yoruma açık.

S: (A) Blanchard ile birlikte geliştirdiğim ve bir derginin üçüncü hakemi tarafından yakın bir zamanda
eleştirilen teoriyle ilgili bir sorum var. Makale reddedildi. Aslında bir anlamda hakem temel olarak
haklıydı. Yaptığımızın doğru yönde ilerlediğini düşünmüyorum tam olarak. Bu çalışmaya hep aynı yönde
ilerleyerek on yıl zaman harcadım ama sonra ilerleme durdu. Sorun, Quantum Teorisini anlamamam.
Quantum teorisini anlamak için bu teoriyi geliştirdik ki bu teoriye göre Dünya kısmen klasik kısmense
quantum. Ama elbette Dünyanın hangi kısmının klasik olduğunu bilmiyoruz. Stapp bunun akıl, bilinç
olduğunu düşünüyordu, Penrose ise çekim diyordu. Sorum şu: Blanchard'la birlikte on ya da daha fazla
süredir geliştirmekte olduğumuz bu teori ileri atılmış bir adım mı, yoksa Phipps'inki gibi zırva mı?
Tamamlayarak ilerleyebilir mi?
C: Evet.

S: (L) Peki, ileri bir adım olursa, cevabını bilmediğimiz esas soru şu: Klasik olan ne? Çekim mi, bilinç mi ya
da başka bir şey mi? Ne? Ya da belki herşey klasik…
C: Klasik kelimesi bilinci yadsıyor. Zihni, bir vakum içinde oluşan salt kimyasal işlevler ve elektriksel
dürtüler olarak kabul ederek yaradılışın geri kalanına tüm yoğunluk ve boyutlarda ince ağlarla bağlı
olduğunu - ki durum bu- gözardı ediyor. Çekim, fiziksel ve ruhsal gerçekliğin tüm unsurlarını bir arada
tutan bir zamk. Bilincin algılaması olmadan hiçbirşey varolamaz. Klasik fizik, diğer bazı hususlara ek
olarak, bilinç ve beyni tek ve aynı şey varsayıyor ya da birinin diğerine yardımcı olduğunu. Gerçekte ise,
beyin 3. Yoğunluk halleri ve benzer tezahürlerin fiziksel durumlarındaki bilinç ifadesini kolaylaştıran bir
kanal.

S: (L) Genel bir soru sormak istiyorum, bir websitemiz ve oldukça iyi sayıda ziyaretçimiz olduğu için, gerçi
tabiri caizse bir çeşit foruma dönüştü, yavaş yavaş farklı şeyler gündeme geliyor; çoğu celselerde zaten
mevcut ama nadir de olsa bazen ek açıklamalar gerekiyor, bu akşamki halüsinojenler konusu gibi ama
çoğu zaman oldukça temel şeyler orda var ve tartışılıyor. Sorum şu: Bu celselerin özellikle daha verimli
bir hale gelmesi için gitmesi gereken belli bir yön var mı?
C: Her zamanki gibi akışına bırakın.

S: (L) Beslenmemde belli birşeyi eksik bırakıyor gibi görünüyorum ama ne olduğunu bilemiyorum. Ne
olduğunu ve onu almak için en iyi kaynağı söyleyebilir misiniz?
C: Birşeyin eksik olduğuna inanmana neden olan problem ne?

S: (L) Düzensiz çalışan bir sistemim var ve bir hormon problemi olduğuna inanıyorum.
C: Ne gibi?

S: (L) Söylediğim gibi. Düzensiz. Olmak isteyebileceğim kadar spesifik ifade ettim!
C: Kalsiyum, potasyum dengeleri biraz bozuk ve sabırsızlıktan kaynaklanan deneyselliğe eğilimin var.

S: (L) Gizli bir soru sormak istiyorum.


C: Hayır. Forumla paylaş.

S: (L) Paylaşamam! Kişisel bir şey!


C: Böylesi sorulara eşit şekilde "kişisel iletişim" içinde cevap alma yetisine sahipsin.

S: (A) Programlamayla ilgili bir şey, yeterli gelirim olduğu sürece yapabilirim. Ama bir üniversitede dergi,
kitap ve benzeri şeylere erişim imkanı oluyor ama belki de buna ihtiyacım yoktur. (L)İş durumu istikrarlı
mı?
C: Eğer canından bezdiriyorsa, öyledir evet.

S: (L) Kesinlikle öyle. İyi geceler.


C: İyi geceler.
13 Kasım 1999

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Fogor.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Sormak istediğimiz ilk soru, yazıştığımız birinin sorusu: “Kasyopyalılar hiç sayıların önemine değindi
mi?” Bu şahıs özellikle 666 sayısıyla ilgileniyordu ve ben de ona bu konuda web sitesinde zaten bir
tartışmanın olduğunu söyledim. Ayrıca bu konuda, şu an için vaktim müsait olmadığı için henüz
yollamadığım önemli bazı bilgiler olduğunu söyledim. Ama bu şahıs daha önce hiç işlemediğimiz birkaç
soru da sordu ve ben de bunları size sormak istedim. “Güneş’in sihirli karesi”ni (Magic square of the sun)
soruyor. Bunun herhangi derin, sihirli bir anlamı var mı?
C: Matematiğin öyle bir organizasyonu vardır ki, isteyen istediğini oluşturabilir.

S: (L) Yani Profesör Eco haklıydı diyorsunuz: “Sayılarla istediğinizi yapabilirsiniz... Ben evrenin büyük bir
sayısal ilişkiler senfonisi olduğunu düşünüyorum... İnsanın eserleri bilinçaltı düzlemde evrenin uyumunu
yansıtıyor... Eğer bir sır varsa, o çok daha derindedir... Bu şeyler hakkında birşeyler yazanlar aslında
yüzeyde kalıyor. İnanılmaz derecede çapraşık yöntemleriyle apaçık, sade bir gerçeği keşfediyorlar...
Gerçek inisiye, onların keşfettiklerinin, atalarımızın bildiği, unutulmuş bir güce dair mecazlar, maskeler,
geleneksel yalanlar, veya olsa olsa hastalıklı birer taklit olduğunu bilir.”
C: Evet.

S: (L) Tamam. Desenize, bu konuda her birimiz açısından bilinmeyen çok fazla şey var! Bir de şöyle bir
sorusu var: “Ekin çemberlerinde bize mesajlar göndermek için geometri ve gematria mı kullanılıyor?
C: Mesajlar? Evet. Geometri ve “geometria”? Eğer kişi öyle istiyorsa.

S: (L) Tamam. Sanırım bunun gerisini kendi beyinlerimizi kullanarak bulabiliriz. Bir sonraki soru... Bir
okuyucu şöyle yazmış: “[Belirli bazı öğretiler]’de insan kompozit bir varlık olarak görülüyor. Bu kompoziti
oluşturan unsurlardan biri, “yönetimde” olduğu kabul ve ümit edilen bir varlık, diğer unsur ise Bilinçliliğin
/ Bilinçsizliğin çeşitli hallerindeki çok sayıda ayrı varlıklar, ki bu Ouspensky’nin ‘Olağanüstünü Arayış’
kitabında yaptığı tanımla da benziyor.” Kasyopyalılar olarak sizin söylediğiniz şeyle [Belirli diğer
öğretiler]’de söylenen şey arasındaki kritik farklardan biri şu ki, o öğretilerde, kişinin nihai olarak Bir
olmadığı, evrimin üst aşamaları boyunca bile birey olarak kaldığı ve bir “tanrı” olarak evrimleştiği
öğretiliyor.
C: Büyük Kalp Atışı bireyselliği geçici bir oluş durumu haline getiriyor.

S: (L) Büyük Kalp Atışı’nda bireyselliğin geçici bir hal olduğunu söylüyorsunuz. Yani herşey Bir ve Birlik
durumuna geri dönüyor.
C: Evet. Ve öyleyse, her zaman doğru. Sonuçta herşey “Tanrı.”

S: (L) Ama evrimin üst aşamalarında bireysel bir tanrı olarak evrimleşmiyorlar mı?
C: Bunun amacı ne olabilir?

S: (L) Sanırım birey olarak kalma ve bu şekilde “tanrı” haline gelmeye takıntılanıyorlar ve bu temelde güç
ve kontrol konusuyla ilgili... bir tür nihai KH.
C: Eğer zaman ve lineer gerçeklik doğru olsaydı belki bu işe yarardı, ama...

S: (L) Bir sonraki soru... Sanırım bunu çok hızlı bir şekilde geçeceğiz: Bu Y2K olayının kontrolden çıkma,
“Yeni Dünya Düzeni”ni getirme, Savaş Kanunu’nun yürürlüğe konmasına neden olma veya insanların
bankalardan tüm paralarını çekip yiyecek, silah ve cephane almalarına neden olma ihtimali nedir? Bu
konuda KORKUNÇ bir histeri hakim şu anda...
C: Onlara 7 Kasım’da ne olduğunu sor.
S: (L) 7 Kasım’da Dünya’ya birşeyin çarpacağı ile ilgili büyük Hoagland tahminini kastediyorsunuz...
İddiaya göre bu bilgi ona “güvenilir bir bilgi kaynağından” verilmiş. O bilgi kaynağının “güvenilirliği” de
ortaya çıkmış oldu. Yani bu da diğer bir dezenformasyon akımı, öyle mi?
C: Aynen öyle!

S: (L) Tamam. Bir başka okuyucu soruyor: Flight 990’a gerçekte ne oldu?
C: Şiddetli rüzgar uçağı saptırdı. Dalışın başlamasından sonra otopilot devreden çıktı. Merkezkaç kuvveti
nedeniyle kanatların ve gövdenin yapısal hasar almasını önlemeye yönelik gerekli tutum değişikliği
yeterince çabuk yapılamadı. Uçak tekrar yükselmeye başladığında basınç etkileri nedeniyle sağ kanat
koptu. Tüm mürettebatın ilgisini gerektiren zorlu durum nedeniyle telsiz bağlantısı yapılamadı.

S: (L) Yani Flight 990 kazasıyla ilgili olarak aslında gizemli hiçbir şey yoktu?
C: Gizemler subjektiftir.

S: (L) Bu uçakta gizemli şahıslar var mıydı? Mısır’daki “HOR projesi” ile ilgili kişiler gibi?
C: Muhtemelen hayır. Öyle bile olsa, yazıştığınız kişilerin bazıları herşeyin bir komplo olduğunu mu
düşünüyor!?!

S: (L) Evet. Bazıları öyle düşünüyor! Bir sonraki soru... Bir okuyucu size Tarot Kartları’nın kökenini
sormamızı istemiş. Bu kartlar Atlantisli bir yüksek rahip olan tanrı Thoth’un, Atlantis’in batışı sırasında
kurtarmak istediği ezoterik bilgileri mi temsil ediyor?
C: Hayır.

S: (L) Tarot kartları neyi temsil ediyor?


C: Hassas olanların kanalize olmasına, daha az psişik donanımlı kişilerin ise “oynamasına” yönelik bir
yöntem. (ç.n.: kanalize olmak [tune in]; psişik enerjilere veya boyutlara uyumlanmak diye düşünülebilir
sanırım.)

S: (L) Tanrı Thoth kutsal geometri ilkelerine dayalı olarak Tarot kartlarını şeffaf kristal tabletlere oydu
mu?
C: Eğer öyleyse Thoth neden telif hakkını almamış?

S: (L) Yani o kartlar şeffaf kristal tabletlere oyulmadı?


C: Hayır.

S: (L) Kartları Mısır’a Atlantisli yüksek rahipler mi getirdi?


C: Hayır.

S: (L) Druidlerden mi geldi?


C: Hayır.

S: (L) Tarot kartlarını kim icat etti?


C: Yunan kökenli. Roma zamanında Fransa’da geliştirildi.

S: (L) Tamam, bu kadarı bu konu için yeterli! Bir okuyucu umutsuz birkaç mektup yazdı. Şöyle diyor:
“Yaklaşık 5 yıl önce çok iyi bir trans kanalına bir okuma yaptırdım. Gelen bir kadın sesi benim
Andromeda’dan geldiğimi ve kendisinin benim Takip edicim olduğunu söyledi. Soyumu ve burayla ilgimi
anlattı. Pek çok yükselen gezegende de bulunduğumu söyledi. Sanırım yaptığım şey sürece yardımcı
olmaktı. Bunu o söylemedi. Şimdi bir ruhsal yükseliş okuluna kayıt oldum. Benim bir bilgi komisyoncusu
olduğumu söylüyorlar. Andromeda’ya yükselişle ilgili bilgiler aktarmak üzere bilinçaltı anlaşmalarım
varmış. Bu kulağa kötü gelmiyor ve bir tür hizmete benziyor. Ama değil. Benim yükselmemi engelliyor.
Ayrıca benim için karma yaratıyor çünkü kendileri bilmeden diğer insanların bilgilerinin alınmasına
aracılık ettim. Bu fenomen hakkında bilgiye ihtiyacım var. Umarım bana yardımcı olursunuz. Anlaşmanın
etkili bir şekilde nasıl sonlandırılacağını kimse bilmiyor. Okuldakiler kendi yükselişlerinin Andromedalılar
tarafından gerçekleştirildiğini söylüyor. Bu doğru mu? Ben kendi anlaşmamı sona erdirmek ve bilgilerimi
geri almak istiyorum. Bunu nasıl yapabilirim? Bilgi komisyonculuğu, buna iştirak edenlerin
yükselememesine neden oluyor; kendileri bunun bilinçli olarak farkında olmasa bile. Andromedalılar
bilgileri bizim yükseliş çalışmamızı mahvetmeden okuyamıyorlar mı? Kasyopyalıların yardım etmesini
istiyoruz. Bilgilerin iade edilmesi ve bilgilerimizi etkileyen sözleşmelerin iptal edilmesine yönelik bir
yardım çağrısında bulunuyorum. Herhangi bir yardımınız çok makbule geçer. Hangi Andromedalıların
bununla ilgili olduğu konusunda hiçbir fikrim yok.” Bu kadın daha önce yazdığı bir mektupta bu “Yükseliş
Okulu”nun, kendilerine “Lord ve Lady Agape veya Lord ve Lady Athena” diyen kişilerce yönetildiğini
söylemişti. Bunun Circe saçmalığına korkunç bir benzerliği var ve konuya sizin doğrudan yanıt
verebileceğinizi düşündüm. Benim görebildiğim kadarıyla, iptal edilmesi gereken tek anlaşma, o “okula”
devam etmek için verilen para.
C: Yükselmek için böyle bir saçmalıkla ilgilenmek gerekmiyor. İki yorum daha: Bu durumda “iyi bir trans
kanalı”, müşteriye duymak istediğini söyleyen bir kanal oluyor. Yorum iki: “Ne?! Hiç tanrı kıvılcımı yok
mu?” [Laura’nın notu: Bu yorum, insanların parasını almak ve önemli hissettirmek üzere tasarlanmış
tamamen saçma bir kozmolojiye dayanarak müşterilerine “tanrı kıvılcımı seviyeleri” atayan, tanıdığımız
diğer bir “medyuma” yönelik mizahi bir gönderme]

S: (L) Bir okuyucu şunu soruyor: “Yöntem’in İfşası”nı biliyor musunuz?


C: Ne yöntemi?

S: (L) İyi soru. (A) Mektup yazıp bizi tehdit eden Köktendincilere ne cevap vermemiz gerektiğini
öğrenmek istiyorum.
C: En iyi yaklaşım cevap vermemek.

S: (L) Bir sonraki soru ya da sorular dizisi... Tartışma Sayfamızda mesaj yazan bir okuyucu: “Eğer
Kasyopyalılar İnsanların Lusifer/düşüş yoluyla 7. yoğunluktan geldiği konusunda haklılarsa, insanlar
neden bunu seçti peki? Eğer 7. yoğunluktan inmiş olsaydık, Kasyopyalıların ve diğerlerinin bilgisine sahip
olurduk ve 3. yoğunluğun üzerindeki seviyelerde zamanın bir anlamı olmadığı için, KH grubu tarafından
yönetimimize el koyulması da dahil olmak üzere bize ne olacağını bilirdik. Eğer Büyük Döngü nedeniyle
bunu yapmamız gerekeceğini zaten biliyorduysak, o zaman özgür irade nerede? Bu anlamsız bir
kısırdöngü gibi görünüyor. Ama diğer taraftan eğer özgür irade varsa, ve zaman da olmadığına göre,
burada olmamamız gerekirdi, çünkü herşey bir anda 7. yoğunluğa ilerlerdi! Böyle birşey olmuş gibi
görünmediğine göre, herşey aslında sürekli olarak değişiyor olmalı. Kasyopyalılara göre 7. yoğunluk Bir
ile birlik. O zaman varlığımızın tüm geçmişi, mevcut ve gelecekteki mutlak ifadesi orada. Peki o zaman
oradan neden ayrıldık? Eğer dışa doğru yayılım hareketi bir BH oryantasyonu gerektiriyorsa, o zaman
oradan ayrılma kararımız fizikselliğe yönelik bir arzu nedeniyle yaşanan bir “kovulma” değil, herkese
faydalı olmaya yönelik birşey. Bence bu belki de 7. yoğunluğun ötesine geçmeye yönelik bir girişimi
açıklıyor olabilir! Bu varoluşta öğrenilecek yeni birşey yoksa oradan niye ayrılalım ki? Ama o yeni şey
kimbilir ne! Bizim geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki halimiz olduklarını iddia eden Kasyopyalılar belki bu
konuya biraz ışık tutabilir. Diğer bir olasılık olarak, Kertişlerin bizi değiştirmesine izin vererek onları
değiştirmeye çalışıyor olabiliriz! Bize kendi beyinlerini verdiler ama Grilere ve ayrıca belki de kendilerine
eklemek üzere bizden örnekler alıyorlar. Ancak bu kadar Makyavelist olunabilir! Son bir düşünce. Eğer
7. yoğunluktaydıysak ve bir hata yapıp 3. yoğunluğa indiysek, 6. yoğunluktaki Kasyopyalıların kendileri
de hata yapamaz mı? Bunları sormamın nedeni, BÜYÜK resmi bir ölçüde anlamak istemem.
Motivasyonları anlamak, dünyamızı/gerçekliğimizi anlamak için gerekli. Burada bulunma
motivasyonlarımızı anlamaya çalışıyorum. Dedikleri gibi bilgi herşey, ve hangi etkiler meydana geliyor
olursa olsun, kendi kaderimizin nihai yöneticiliği kendimize ait. Egoya dayalı olarak burada
bulunuşumuza daha yüksek bazı motivasyonlar atfetmeye çalıştığımın farkındayım ama bu eşit derecede
anlamlı değil mi?” Sanırım bu cümleleri teker teker sorular haline getirmemi istiyorsunuz?
C: Evet, öyle.

S: (L) Tamam. Eğer insanlar “Düşüş” yoluyla 7. yoğunluktan geldiyse, bunu neden seçtiler?
C: 3. yoğunluk KH tarafından anlaşıldığı şekilde bir seçim değil.

S: (L) “Eğer 7. yoğunluktan inmiş olsaydık, sizin ve diğerlerinin bilgisine sahip olurduk ve KH grubu
tarafından yönetimimize el koyulması dahil olmak üzere, bize olacakları bilirdik.”
C: İnsanların 7. yoğunluktan indiğini kim söyledi?
S: (L) Bir keresinde insanların “parçalı bir ruh birimi” olduğunu ve onun öncesinde dünyada “Bir ile Birlik
halinde” olduğunu söylemiştiniz. Ve Bir ile Birliğin 7. yoğunluk olduğunu söylemiştiniz.
C: Aynı zamanda sonun başlangıç ve başlangıcın son olduğunu söylemiştik.

S: (L) “Bu anlamsız bir kısırdöngü gibi görünüyor.”


C: Eğer bir şahıs fiziksel bir bakış açısına dayalı 3. yoğunluk lineer düşüncesiyle sonsuz derecede daha
karmaşık birşeyi açıklamaya çalışırsa öyle görünür.

S: (L) “Ama diğer taraftan eğer özgür irade varsa, ve zaman da olmadığına göre, burada olmamamız
gerekirdi, çünkü herşey bir anda 7. yoğunluğa ilerlerdi!”
C: Önceki yanıta bak.

S: (L) “Bunları sormamın nedeni, BÜYÜK resmi bir ölçüde anlamak istemem. Motivasyonları anlamak,
dünyamızı/gerçekliğimizi anlamak için gerekli. Burada bulunma motivasyonlarımızı anlamaya
çalışıyorum.” Büyük resmi anlamak istiyor. Peki neden buradayız? HERHANGİ birşey neden var?
C: Sizin perspektifinizle bu anlaşılamaz. Ama buna gerek yok. Sabır lütfen. Dersler sırayla öğreniliyor. Ve
elbette biz de hata yapabiliriz. Sonuçta biz de hala öğreniyoruz.

S: (L) Ve bir de bu var: “Bildiğin gibi zamanda yolculuk olasılığıyla ilgili teorileri uygulayacak bir yol bulma
konusunda kocanla yazışıyorum. Bunu yapmanın özgür iradeyi ihlal edeceği yönünde 10.000’de 1’lik bir
ihtimal olduğu için desteğini geri çekti. K___ adına konuşamam ve o artık benimle konuşamıyor. Sadece
buradayken söylediği şeyi biliyorum. Son üç ay çok kötüydü. Öldüğü gün bile olsa burada kalmayı
reddetmiş olsaydı anlardım. Şimdi geçmişte kalmış birşeyi değiştirmek istiyorum. Bir makineye bağlı
olarak 2 yıldan az bir süre içinde ölmek yerine ona böbreklerimden birini verip 5-10 yıl yaşamasını
istiyorum. Ben artık onunla konuşamıyorum ama belki siz konuşabilirsiniz. Bu hayattaki adı K.C.S.’ydi.
Lütfen ona gerip gelip Gary’nin böbreğini alıp alamayacağını, tekrar deneyip denemeyeceğini sorun. Eğer
ona ulaşabilirseniz, lütfen ona şu mesajı iletin: Kasyopyalılar zamanın seçimli ve değişken olduğunu
söyledi. Bir piyango kazanmak veya kanseri iyileştirmek veya zengin ve ünlü olmak istemiyorum.
Sevdiğim birinin küçük bir sanat dükkanı açıp mutlu ve başarılı olacağı bir hayat yaratma hayali vardı.
Küçük bir hayaldi ama bunu gerçekleştirebileceğini düşünmüyordu çünkü anlamadığı psikiyatrik bir
sorunu vardı. Sorun asla tamamen çözülemedi ama hayalini gerçekleştirmeyi denemeye yetecek kadar
çözüldü. Hayatının son iki yılı, mutlu olduğunu söyledi yıllarıydı. Hayatımdaki hiçbir şey ona hayalini
gerçekleştirmesinde yardımcı olmak kadar mutluluk vermedi bana. Lütfen Kasyopyalılara, insanların
zamanı seçici ve değişken bir şekilde deneyimlemesini sağlayacak bir teknoloji geliştirmenin bir kişinin
özgür iradesini ihlal edip etmediğini sorun. Aldığınız bilgilere göre bu, ilüzyonlarımız nedeniyle bloke
olmuş doğal bir işlev. Özgür iradenin bununla ne ilgisi olduğunu anlayamıyorum. Lütfen K___’ya ne
istediğini sorun.
C: Öncelikle bu şahıs için şunu söyleyelim: Anlamıyor mu? Önemli olan ruhtur, beden değil!!!

S: (L) Evet ama kederi yüzünden perspektifini yitirmiş. K___’ye şu mesajı yollamak istiyor: “Karen, şu
anda biliyorum ki, taşradaki yerimizde depo ve jeneratörler konusu üzerinde o kadar
odaklanmamalıydım. Bu benim inkar biçimimdi. Etrafımızdaki tüm dünya yıkılsa bile, makinen için sıvımız
olduğu sürece hayatta kalabileceğimiz bir yer yaratabilirdim. Yüzleşemediğim şey, makinenin artık işe
yaramıyor olmasıydı. Her hafta kan şekeri salınımların daha da genişliyordu ve işlevini biraz daha
yitiriyordun. Sığınabileceğimiz bir yer yapmak yerine her anı seninle geçirmeliydim. Artık yapma şansım
olmayan şeyi yapıyor olmam gerekirdi; kollarımın arasına alıp seni ne kadar çok sevdiğimi söylemeliydim.
Şimdi geleceğe hazırlanmak için ihtiyaç duyduğum tüm zamana sahibim ama o geleceğe dair tüm
ümitlerim ve hayallerim seninle birlikte öldü. Çok üzgünüm hayatım. Lütfen affet beni.”
C: Karen 5. yoğunlukta. Ruh enerjisi durumu anlıyor. Eğer bağışlanma isteniyorsa verilir. Bu şahıs KH
gerçekliği içinde rahat görünüyor.

S: (L) İnsanların zamanı seçimli ve değişken bir şekilde deneyimlemesini sağlayacak bir teknoloji
geliştirmek herhangi birinin özgür iradesini ihlal eder mi?
C: Nasıl kullanıldığına bağlı.

S: (L) Geri dönüp Karen’in ölümünü önlemeye çalışmak Karen’in özgür iradesini ihlal eder miydi?
C: Bu mümkün olmazdı.
S: (L) Neden mümkün olmazdı? Teknolojik olarak mı? Yoksa Karen bizim farkında olmadığımız bazı karmik
nedenlerle, her halükarda ölmeyi seçmiş olduğu için mi?
C: Bundan daha karmaşık ama ikinciye daha yakın.

S: (L) Bu şahsa biraz huzur hissetmesi ve konuyu biraz daha iyi anlaması için tek birşey söylemek
istiyorum ama o kadar keder içinde ki, herhangi birşeyi anlayabileceğini sanmıyorum...
C: Aynen öyle!

S: (L) Başka bir yorum?


C: Hayır.

S: (L) K___’ye ne istediğini sormamı istiyor.


C: Bu 5. yoğunluk “aşk bağlantısı” kanalı değil.

S: (L) Tamam. Bir sonraki okuyucunun sorusu: “Kasyopyalıların melatoninle ilgili önerisini dinlemeye
karar verdim. Ne de olsa Noel Baba’yla karşılaşabilirdim! İlginç bir şekilde marketlerde Melatonin
bulamadım. Anladığım kadarıyla sadece bitkisel/doğal versiyonunun satışına izin veriliyor ama sanırım
bir farkı yok. Şunu söylemeliyim ki tam da olduğunu düşündüğüm şeymiş. Transkriptlerinizde
tanımladığınız aşamalardan geçtim ve şu anda oldukça tuhaf bir aşamadayım; herşey bir TV yayını gibi
görünüyor. Dün gece Dünya’ya çarpan bir asteroit ile ilgili çok sıradışı bir rüya gördüm. Bununla ilgili
teoriyi benimsediğimi söyleyemem. Bu konuda çok şey okuduğum için bilinçaltı zihnim bazı oyunlar
oynuyor olabilir. Güneyden yaklaşan bir cisim Kuzey Kutbu yakınında bir yerde dünyaya çarptı. Ama bu
olay olduktan sonra kutup üzerinde genişleyen ilginç bir kırmızı hat vardı. Bunun ne anlama geldiğini
bilmiyorum. Daha önce, yalnızca bir yeni papa daha geleceğine, Japonların Grilerle ilişkili olduğuna dair
bazı rüyalar ve dini çağrışımları olan bazı rüyalar görmüştüm. Ama beni asıl şok eden şey, birkaç gece
önce gördüğüm bir rüyaydı. Rüyada yatağımdan yükseldim, bacadan geçtim (gerçekte bacam yok) ve bir
uzay gemisine girdim! Kendimi yataktan yükselirken bizzat görebiliyordum. Sonra biraz yüksek bir
yüzeyin üzerine uzandım. Yanımda uzun kolları olan kısa boylu bir VARLIK ve BİR İNSAN DOKTOR vardı.
Küçük varlık çok üzgün görünüyordu ve ben zaten huzurlu olduğum halde beni yatıştırmaya çalışıyordu.
Kollarını sallayarak birşeyi yapmayı durdurmaya çalışıyordu. Sonra doktor belime birşey yapmaya çalıştı
ama uyandım. Şimdi şunu dinleyin... Uyandığımda yatakta ters dönmüştüm; ayaklarım yastıkların
üzerindeydi ve sırt üstü yatıyordum, ki bu çok nadir yaptığım birşeydir. Kalktığım zaman çarşafların hiç
bozulmadığını fark ettim. Normalde yatarken çarşaflar her zaman yatağın yarısına kadar kayar. Ne
olduğunu bilmiyorum. Şüpheli yaklaştığınızı biliyorum ama ben kendim şüpheci biriyimdir. Bu
muhtemelen daha çok bir arzulu düşünce ürünüdür herhalde. Her ne olmuş olursa olsun, bu hormon
benim için epeyce araştırma konusu çıkardı.” Arkadaşımızın melatonin etkisi altındayken gördüğü o
rüyayı sormak istiyorum. Bir grubun iddiasına göre melatonin beyinde dünyadışılar tarafından
salgılatılıyor ve amacı da kurbanın felç haline girmesi ve böylece onların da o alçak kaçırma faaliyetlerine
yardımcı olması. Bu doğru mu? Melatonin, dünyadışılar tarafından kaçırılma olaylarındaki felç
faktörünün bir parçası mı?
C: Hayır.

S: (L) O felce neden olmak için bedende hangi kimyasallar uyarılıyor?


C: Kullanılan yöntem o değil.

S: (L) Kullanılan yöntem nedir?


C: Elektronik dalga saptırımı.

S: (L) Beynimizin veya fizyolojimizin elektronik dalgalarını mı saptırıyorlar?


C: Daha yakın.

S: (L) Tamam, peki arkadaşımızın rüyası? Bu bir kaçırılma anısı veya rüyası mıydı?
C: Eterik beden kaçırılması.

S: (L) Eterik bedeninin kaçırılmasının amacı neydi?


C: İnceleme.
S: (L) Kim kaçırdı?
C: Oryon KH. Melatonin bu bağlamda yalnızca kişinin bu süreçlerin daha fazla farkında olmasına yarıyor.

S: (L) Yani pek çok insan fiziksel, eterik ve diğer şekillerde kaçırılıyor ve bunun hiç farkında değiller?
C: Daha çok eterik olarak.

S: (L) Çoğu kaçırma eterik ama insanlar bunun farkında değil yani. Ve melatonin, dünyadışı varlıklar
tarafından konan blokajları kaldırarak, insanların meydana gelen şeyin farkına varmalarını sağlıyor, öyle
mi?
C: Aynen öyle.

S: (L) Ve daha fazla farkında olarak, bu farkındalık yoluyla kaçırılma sürecini durdurma şansları mı oluyor?
C: Daha da önemlisi hasarın azaltılması. Bilgi korur.

S: (L) Bu çok garip. Arkadaşımız ayrıca şöyle yazmış: “Geçen gün aklıma gelen bir düşünceyi daha
belirtmek istiyorum. “Cliffhanger” (Dağcı) filminin fragmanını seyrederken aklıma geldi. O fragmanda,
Stallone donmuş bir su havuzundan fırlıyordu ve buzlar havada uçuşuyordu. O anda farklı enerji hallerini
düşündüm. Buz donmuş sudur. Fizik derslerimden hatırladığım kadarıyla, donma, titreşen parçacıkların
kinetik enerjisinin alınması gibi birşey. Mutlak sıfırda parçacıklar titreşmeyi tamamen kesiyor. Buharda
ise tam tersi. Ekstra kinetik enerji ekleniyor ve parçacıklar çekim bağlarından kullanarak buhara
dönüşüyor. Yükselme de biraz ekstra enerjinin eklenmesi gibi olabilir mi? Her birey daha yüksek bir
seviyede titreştiği için, çekim bağları ve diğer sınırlar anlamsızlaşıyor. Peki ya enerji seviyelerini ve
titreşimi belirli bir yerde olamayacağın kadar arttırmaya devam edersen? “Zamandaki” herhangi belirli
bir noktada HERYERDE olursan? Bireysel parçalar arasındaki farklar ortadan kalkar ve BİR/BİRLEŞİK
olursun. YA O ENERJİ BİLGİYSE?? Daha faza bilgi ekledikçe, ruhun daha enerjik hale geliyor.” Bu
varsayımlar doğru yönde mi gidiyor? Bilgi enerji mi veya enerji bilgi mi? Bilgi eklediğin zaman enerji mi
eklemiş oluyorsun?
C: Enerji bilginin bir bileşeni, evet.

S: (L) Tamam. Mısırlıların kedi tapınımı gizeminde pek çok sır olduğunu söyleyen bir kitap okuyorum.
Araştırınca, ilk kutsal kedi tanrıça Bastet’in bir “Persea Ağacı” altında otururken görüldüğünü buldum.
Bu Persea Ağacı nedir?
C: Bu ağaç Mısırlılar tarafından düşünüldüğü şekliyle ölümden sonraki yaşamı ifade ediyor. Kedilerin
ruhani oldukları düşünülüyordu ve Nil Havzası’nda büyük saygı gösterilen ölümden sonraki yaşamla da
bu yüzden ilişkilendiriliyorlardı.

S: (L) Leviler kimdi?


C: Keşiş benzeri bir pasifistler (barışçı) grubu. Musa’yla ilişkili.

S: (L) Bu pek anlamlı değil. Bir sürü savaş savunuculuğu yapmışlar ve Yahudilerin izlediği tüm kuralların,
düzenlemelerin ve bir bütün olarak ırkları katletme emirlerinin arkasındaymışlar. Bu hiç anlamlı
görünmüyor!
C: Evet, görünüyor. Pasifistler yönetici olabilir ama köleler olamaz.

S: (L) Hindistan’da kapaklarına Kasyopyalıları koymak isteyen dergi ile ilgili ne söylersiniz? Örtü takıp
alınlarımıza nokta koyalım mı?
C: Pek olası değil.

S: (L) Bildiğiniz gibi Richard Hoagland ve diğerleri, gezegene çarpacak birşeyle ilgili çok iddialıydılar. O
olay olmadı. Yine de o grup ve taraftarları, Mısır’daki HOR ve benzer şeylerle ilgili söylentileri de kapsayan
yeni bir gösteri düzenliyor. Farkında olmamız gereken, yaklaşan herhangi önemli olaylar var mı? Dikkat
göstermemiz gereken belirli herhangi birşey? Depremler var ve bir çok şey oluyor!
C: Sadece izleyin ve öğrenin. Kehanet çorbasına katılma fikrinden hoşlanmıyoruz! Ve bu yorumla birlikte,
iyi geceler.
4 Aralık 1999

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Laopina.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu akşam ele almak istediğimiz çeşitli konular var; ilki Flight 990 konusu. Medya tarafından ve
İnternet’teki diğer kaynaklar tarafından ortaya konan çeşitli senaryolar oldu. Bunlardan birine göre
otopilot uçak dalışa başlamadan önce devredışı bırakılmış. Bu doğru mu?
C: Hayır. Şiddetli rüzgar uçağı rotasından saptırdı; bundan dolayı, sorunla daha iyi mücadele etmek için
oto pilot devredışı bırakıldı.

S: (L) Büyük bir tartışma var. Bu tartışmaya katkıda bulunanlardan biri, Art Bell şovunda kendi
organizasyonunun bu olayı “uzaktan izlediğini” (remote view) ve kokpitte bir kavga olduğunu iddia eden
Ed Dames’di. Sanırım bu iddia uçuş veri kayıtlarının alınmasından önce ortaya koyuldu. Bu medyanın
üzerinde durduğu bir senaryoydu. Sonra, kayıt cihazlarından biri bulunduğunda kısa bir süre için bu fikir
popüler oldu çünkü uçağın garip hareketlerini açıklıyor gibi görünüyordu. Ama sonra ses kaydedicisi
bulundu ve “kavga” senaryosunu destekleyen hiçbir gerçek kanıt yoktu. Görünüşe göre olay başladığı
sırada kokpitte yalnız olan ikinci pilotun duamsı nidaları vardı. Sonra pilot dönüyor ve yoğun bir faaliyetin
sesleri geliyor. Buna dayalı olarak ikinci pilotun büyük bir olayla intihar etmeye karar verdiği senaryosu
ortaya sürüldü. Art Bell’deki Ed Dames bölümünün neticesi olarak NTSB ve FBI eldeki ipuçlarını Dames’in
senaryosuna uydurmaya çalışmış. Ed Dames’in “malum güçler”in adamı olduğu, bu hikayeyi kasıtlı olarak
uydurduğu, böylece güvenlik kurumlarının gelip onu haklı çıkardığı, onun güvenilirliğini arttırdığı ve
böylece daha fazla çeşitli söylenti ve dezenformasyon hikayelerinin yayılma fırsatının yaratıldığı şeklinde
dedikodular var şu anda internette. Durum bu mu? Ed Dames ve grubu Flight 990’ın kokpitini uzaktan
doğru bir şekilde izledi mi?
C: Hayır. Ed bu olayla “hit” olmayı umuyordu yalnızca.

S: (L) Yani Ed Dames “Malum güçlerin” adamı değil?


C: Hayır.

S: (L) İkinci pilot intihar etmeyi mi planlamıştı?


C: Hayır.

S: (L) O halde ses kayıtlarında söylediği duyulan şey “Aman Tanrım!” gibi birşeydi, öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) Yazıştığımız kişilerden biri olay sırasında kaza bölgesinin yüz mil batısında bir sahildeymiş. Bir
arkadaşıyla birlikteymişler ve yaklaşık olarak olayın olduğu sırada, kazanın olduğu yönde turuncu bir
parlama görmüşler. Bu turuncu parlamanın ona anormal göründüğünü ve çok çabuk gözden
kaybolduğunu söylüyor. Gördüğü şey o uçak kazıyla mı ilgiliydi?
C: Olası ama muhtemel olmayan bir ilişki.

S: (L) “Şiddetli rüzgarın” özelliği ile ilgili sorular da var. Bu konuyla ilgili olarak “gizemlerin subjektif”
olduğunu söylediniz. Acaba bunu söylerken rüzgarla ilgili sorulara geçebileceğimizi veya geçmemiz
gerektiğini mi ima ettiniz?
C: Hayır, böyle şeyler oluyor. Bazen otopilot analog bilgisayarındaki bir hata, sistemin düzgün bir şekilde
ayarlama yapamamasına neden oluyor ve bu nedenle kanat uçlarında pozisyon sapmaları meydana
gelebiliyor. Uçaklar ani ve açıklanamaz bir şekilde düşüşe geçebilir. Nisan 1979’da Flint – Michigan’da,
New York’tan Minneapolis’e nonstop uçan TWA uçağında yaşanan deneyimi incele. O olay hızlı pilot
reaksiyonu sayesinde atlatıldı ama çok yakındı, çok yakın! Bazı “G-force” anormallikleri de oldu, yolcular
koltuklarından havalandı vs. Bunu İnternet’ten araştırmanı öneriyoruz. Uçak üreticileri kıskançlıkla
kendilerini savundular. 1999 olayı Boeing 767, 1979 olayı ise 727’ydi. Bu olayların kökeninde, Boeing’in
Airbus Industry’ye tepeden bakması yatıyor. Bilirsin, 3. yoğunluk KH para sevgisi işte!

S: (A) Bu rüzgarla ilgili olarak... Websitemizde değindiğimiz şekilde boyutsal bir olay veya boyut-ötesi
pencere gibi bir durum var mıydı? (L) Sıradan bir rüzgar mıydı peki? O yükseklikte öyle bir rüzgarın
olmasının imkansız olduğunu duymuştum sanki.
C: “Sıradan” değildi ama boyut-ötesi veya boyutsal da değildi. Bir jet motor akımı anaforuydu.

S: (L) Yani ışınlar, mikrodalgalar, boyut pencereleri veya boyutötesi pencereler ya da garip, anormal,
komplompsu bir olay yoktu?
C: Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır!

S: (L) Sadece korkunç bir trajediydi. Pilotlar uçağı kurtarmak için büyük bir mücadele vermişler ama
başaramamışlar ve sonuç olarak pek insan öldü.
C: Evet, ama tüm acil durumlarda yaygın olduğu gibi insan faktörü “mükemmel” değildi. Pilotlar
birbirilerine zıt şeyler yapıyorlardı ama kasıtlı olarak değil! 1979 olayındaki verilere bak ve bunu
komploya susamış yazışmacılarınıza göster!

S: (L) Bir sonraki soru... (A) Yeni Mars sondasının kaybedilmesi. En son duyduğuma göre hala “evi
aramamış.” Mars sondası kayıp mı oldu?
C: Kaybolmadı sadece kısmi işlev bozukluğu.

S: (L) Neden bozuldu? Veya kısmen bozuldu?


C: Kayalık yüzey, antenlerin yanlış ayarlanması, iletişim paketinde hafif hasar. Eğer teknisyenler uygun
yedek yazılım giriş noktasını bulabilirse tekrar bağlantı kurulabilir.

S: (L) Yani o misyonun kurtarılmaya çalışılmasına yönelik bir tavsiye bu?


C: Evet.

S: (L) Başka birşey?


C: Hayır.

S: (L) Yani orada da bir komplo yok?


C: Herşeyde komplo “görmek”, hiçbir şeyde komplo “görmemek” kadar tehlikeli ve faydasız. Komplo
kurtlarından usanıyoruz. Çünkü çatlaklar. Çünkü GERÇEKTEN geniş çaplı zihinsel/psişik manipülasyonlar
ve kontroller uygulamaya çalışanlara farkında olmadan mükemmel bir şekilde sponsorluk yapmış
oluyorlar.

[ç.n. Contrail’lerle ilgili olarak Laura ile Frank arasında geçen bir konuşma atlandı, doğrudan soru kısmına
geçiyorum. Contrail: ABD’de tam olarak bilinmeyen çeşitli nedenlerle (bazen tarımsal ilaçlama için vs),
devlete/orduya ait çok sayıda uçağın çeşitli bölgelerin üzerinden geçmesi sonucunda gökyüzünde oluşan
çok sayıda uçak izi. Örnek: http://alturl.com/d8xi)

S: (L) ... Belki savaş oyunları oynuyorlar, belki casus uçaklar ama BİRŞEY yapıyorlar! Herkesin gördüğü,
birbirine geçen tüm o izleri yaratan uçuşların nedeni nedir?
C: Büyük bölümü “eğitim uçuşu” temelli.

S: (L) Neden bu kadar çok sayıda pilotu eğitiyorlar? Neye hazırlanıyorlar?


C: Askeri bütçelerin gerekçelerinin gösterilmesi gerekiyor, bilirsin. Bkz “Askeri-Endüstriyel Kompleks’e
Giriş 1”

S: (L) Yani bunlar sadece bütçeye gerekçe göstermek üzere yapılan eğitim uçuşları ve bundan fazlası
değil, öyle mi?
C: Durumun başka yönlerinin olmadığını söylemiyoruz ama “AEK” deyince çok şey söylemiş oluyorsun
zaten!

S: (L) Belirli bir nedenle bir Askeri-Endüstriyel Kompleks mi inşa ediliyor?


C: “Barış zamanı” boyunca statükoyu korumak için. Bu barış işi pek karlı değildir, bilirsin.

S: (L) Daha fazla para kazanabilmek için bir savaş başlatmak üzere hazırlıklar mı yapıyorlar yani?
C: Belki, eğer halk aldatılabilirse. Ama neyse ki halkın aldatılabilirliği daha az. Belki gerçek düşman
yukarıda değil, ortada. Her zaman öyle değil miydi?

S: (L) Bu artan uçak faaliyetlerinin herhangi birinin, dünyada genel olarak insanların dünyadışı varlıklarla
ilgili artan farkındalıklarıyla ve dünyadışıların artan faaliyetleriyle bir ilgisi var mı?
C: Her zaman olduğu gibi. Ama bu farkındalık fraksiyonlaşmış ve kompartmantalize halde.

S: (L) Okuyucularımızdan biri şu soruyu soruyor: “Körfez Savaşı Sendromu” diye birşey var mı?
C: Elbette.

S: (L) “Körfez Savaşı Sendromu”nun gerçek nedeni nedir?


C: Serin aminoasidinin etkilerine karşı kullanıldığı söylenen ilaçlar; sinir gazı.

S: (L) Yani yaşamı tehdit eden bir etkiye karşı bu insanlara bir ilaç verildi ama aslında ilacın kendisi yaşamı
tehdit ediyordu, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Benzer bir konuda bir soru. İnternette konuştuğumuz çeşitli insanlardan duyduğum birşey. Çok
sayıda insanın Montauk anıları bilinçaltından yükseliyormuş. Yani bu insanlar “uyanıyorlarmış.” Montauk
deneyinden hayatta kalanlardan biri olduğunu iddia eden bir sürü insan var. Bu adeta bir alt-kültür haline
geldi. Bu mümkün mü? Bu kadar çok insanın...
C: Hayır.

S: (L) Peki bu insanlar neyi hatırlıyor? Anladığım kadarıyla çok samimiler ve o “Montauk deneyi” anılarına
gerçekten sahip olduklarından eminler.
C: Bazıları, ama çoğu değil.

S: (L) O deneye katılmamış olanlar bilinçli olarak yalan mı söylüyor, kaçırılmalarla ilişkili perde anılar mı
onları yanıltıyor, buna inanmaları için onlara bir tür programlama mı yapıldı, yoksa sadece “ilgi
çekmelerini sağlayan” bir tür histeriye mi kapıldılar?
C: En yakını sonuncusu.

S: (L) Aralarında hangilerinin doğruyu söylediğini keşfetmenin bir yolu var mı? Söyledikleri şeylerin
herhangi birini doğrulama konusunda herhangi bir ipucu?
C: Bariz değil mi? İlgili şahısların geçmişini iyice araştırın; bağımsız üçüncü tarafların hatırladıklarına
dayanarak. Eğer ilgili bir şahıs Montauk’a yakın herhangi bir yerde hiç yaşamamışsa, muhtemelen orada
hiç bulunmamıştır.

S: (L) Millennium Group internet sitesinde yayınlanan bir bilgiye göre, Güneş etrafında bir yörüngede
bulunan anormal birşeyin varlığını gösteren bazı fotoğraflar var. Belki yeni bir “gezegen” veya ona benzer
birşey. Güneş sistemimizde, Güneş’e yakın bir yörüngede dolanan yeni bir cisim var mı?
C: Belki.

S: (L) Bu cismin Hale Bopp kuyrukluyıldızının geçişi sırasında ortaya çıktığı yönünde bir tahmin var. Bu
doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Muhtemelen Güneş etrafında bir yörüngede dolanan bu cisim doğal mı, yoksa yapay bir cisim mi?
C: İkincisi.

S: (L) Kim inşa etti?


C: Oryon KH.

S: (L) Peki nedir o cisim?


C: Yönetim Merkezi.

S: (L) Oryon Yönetim Merkezi mi?


C: Sizin yıldız sisteminiz için.

S: (L) Bu cismin “yeni bir cisim” olmasına “belki” dediniz. O yörüngeye ne zaman vardı? Veya ne zaman
o yörüngeye kondu?
C: Siz “zamanı” lineer olarak ölçüyorsunuz.

S: (L) Peki “lineer” bir tarih verebilir misiniz? Yoksa döngüsel, değişken veya seçimli bir şekilde gelip
gidiyor mu?
C: Evet, ama o koordinata yaklaşık 26730 yıl önce vardı.

S: (L) Yörüngesi nedir? Veya Güneş’e mesafesi?


C: 31.230.000 mil.

S: (L) Büyüklüğü nedir?


C: Çapı 1005.6 kilometre.

S: (L) Genel yapısı veya şekli nedir? (A) Küre, top, disk veya silindir?
C: Kısmen küre, altıgen.

S: (A) Dairesel bir yörüngede mi yoksa eliptik mi?


C: Dairesel. Rotasyon kılavuz sistem tarafından ayarlanıyor, çekim gücüne dayalı olarak.

S: (L) Ekliptik düzlemine açısı nedir?


C: 21 derece.

S: (L) Yönetim Merkezi olduğunu söylediniz. Ve oraya gelişinin Hale Bopp’la birlikte olmadığını. Alakasız
bir soru ama Hale Bopp’a eşlik eden birşey var mıydı? Bu söylenti hiçbir zaman bitmeyecek gibi
görünüyor çünkü.
C: Hayır.

S: (L) Oryonlar o cismin içinde ne yapıyor peki? Güneş’e o kadar yakın olmak biraz fazla ısı anlamına
gelmiyor mu? Biliyorum, bu aptalca bir soru. Uzay soğuk.
C: Evet, ve yanıtlar için manyetizmayı araştırın.

S: (L) Oryonlar o cismin içinde KALIYOR mu peki?


C: Yakın.

S: (L) Onu bir transfer portalı olarak mı kullanıyorlar?


C: Evet.

S: (L) Yani bir anlamda bir geçit?


C: Pek çok şey gibi.

S: (L) Bu cisimlerden güneş sistemimizde kaç tane var?


C: İki.

S: (L) Diğeri nerede?


C: Dışarıda, güneş sisteminin sınırında.

S: (L) Devlet veya devletin bir bölümü, bir departmanı, bu cisimden haberdar mı?
C: Evet.

S: (L) Bu cisim hakkında bize söyleyebileceğiniz herhangi başka birşey?


C: Gerek yok. [Fotoğraflara bakmak için mola.]
S: (L) Bu cismin fotoğraflarına bakınca, tepesinde bir kubbe veya enerji akışı kemeri olan iki tane silindirik
cisim gibi görünüyor. Gördüğümüz şeyin ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: O cisim.

S: (L) İki parçalı mı?


C: Hayır.

S: (L) Kemer gibi görünen kısım nedir? Küresel kısmın bir parçası mı?
C: Sizin görsel perspektifinizle.

S: (L) Altıgen şeklin iki silindirik parçası, küresel bir tepe parçasından aşağı mı uzanıyor?
C: Yakın.

S: (L) Genel bir alakası olabilecek başka bir soruya geçelim. Ong’s Hat, Emory Cranston ve Incunabula
Belgeleri var. Bunların bir tür “demokratik zaman yolculuğu” grubu olduğu iddia ediliyor. Birkaç yıl önce
saldırıya uğradıkları, bazılarının öldürüldüğü iddia ediliyor. İlginç bir hikaye var ortada. Ong’s Hat
grubunun kendileriyle ilgili yaptığı tanım doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Ong’s Hat gizli bir tür devlet operasyonu için bir örtü mü?
C: Hayır.

S: (L) Ong’s Hat zaman yolculuğu deneyleri yapan bir grup insan mı?
C: Yakın.

S: (L) Fiziksel zaman yolculuğu deneyleri mi yapıyorlar yoksa bilinç yoluyla zaman yolculuğu mu?
C: Her ikisi, ama sınırlı bir başarıyla.

S: (L) “Malum güçler” tarafından saldırıya uğradıkları, hikayede anlatıldığı gibi bazılarının öldürüldüğü
doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Emory Cranston kim? Bunun takma bir isim olduğunu duydum...
C: Yarı bilimadamı.

S: (L) Ne yaptığını bilen biri mi, yoksa ne yaptığı ile ilgili olarak sadece iyi bir ipucuna sahip biri mi?
C: İkincisi.

S: (L) Bu “Ong’s Hat” olayındaki ipuçlarını takip etmemizin bize herhangi bir faydası olur mu?
C: Pek sayılmaz.

S: (L) Tamam, Philip K. Dick “V.A.L.I.S” diye bir kitap yazmış. Kısaltmanın açılımı “Vast Active Living
Intelligence/Information System” (Geniş Aktif Canlı İstihbarat/Bilgi Sistemi). Verdiği bilgilerden bazıları,
sizden aldığımız bilgilerle şaşırtıcı bir benzerlik gösteriyor. Ama Don Elkins nasıl Ra Bilgileri için yeterince
hazır değildiyse, bu adam da bu bilgiler için hazır değilmiş gibi görünüyor; hayatında pek çok sorun
olmuş. Philip Dick Altıncı Yoğunluk benzeri bir kaynağı mı kanallıyordu?
C: Çoğu zaman değil, ama kısmen.

S: (L) Dünyadışılar tarafından kaçırılıyor muydu?


C: Etkileşim.

S: (L) Gerçekten başka bir evrende yaşadı mı?


C: Hayır.

S: (L) Yani evrenin başka bir dalında, Almanya’nın savaşı kazandığı ve herşeyin korkunç olduğu bir yerde
yaşamadı?
C: Hayır.

S: (L) Başka bir zamanda yaşadığı ile ilgili bu anıları neyden kaynaklanıyordu peki?
C: Deha ile delilik birbirine çok yakındır.

S: (L) Yani fikirleri dahiyaneydi ama onu dengesizleştirdi, öyle mi?


C: Yakın.

S: (L) Benim yaşadığım bazı deneyimlere çok benzer birkaç deneyim yaşadığını iddia ediyor. Bu
deneyimlerde matrix realitesini gerçekten gördüğünü iddia ediyor. Evreni olduğu gibi görmüş. Akan
ışıklar, renkler halinde vs. Bu deneyimlerde aslında 4. yoğunluğu mu görüyordu?
C: Yakın.

S: (L) Daha önce iddia edilen, Rigel’in süpernova patlaması geçirmesi ve gelen optik etkilerin insanlarda
DNA değişiklikleri meydana getirme olasılığını tartışıyorduk. Bu olasılık gerçekten var mı ve muhtemel
mi?
C: Evet.

S: (L) Süpernovanın optik etkileri Dalga’nınkiyle aynı mı?


C: Olduğunuz yerden çok ileri zıplamayın. Dalga buraya vardığı zaman görünür hale gelecek.

S: (L) Bu dalga optik etkiler bakımından süpernovadan farklı mı?


C: Evet.

S: (L) Dalga bir şekilde süpernovayla ilişkili mi?


C: Hayır.

S: (L) 4. yoğunluğa sadece belirli bir frekansa sahip olanlar mı geçiyor, yoksa tüm gezegen geçiyor ve
insanların bu konuda bir seçimi olmayacak mı?
C: Karmaşık konular. Tektiplikler yerine dualiteleri kabul etmenizi öneriyoruz.

S: (L) Varmaya çalıştığım nokta şu: 4. yoğunluğa geçenler 3. yoğunlukta kalanlar için tamamen görünmez
hale mi gelecek?
C: Seçenekleri daha önce tartışmıştık. Gözden geçirebilirsiniz.

S: (L) Okudum ve yayınladım ama bazı insanlar pek anlamadı. İnsanlar birden görünmez hale gelecekleri
bir tür Esrime/Büyük sevinç mi yaşayacaklar, bunu anlamak istiyorlar.
C: Tipik 3. yoğunluk lineer zaman modeline dayalı bir deneyim tektipliğine göre kesin bir yanıt arıyorlar.
(ç.n. insanların bakış açılarının tek boyutluluğu / lineerliği nedeniyle, o soruya verilebilecek bir yanıt yok
anlamında herhalde)

S: (L) Bir okuyucu, Dalga’nın son gelişinde dünyada 6 milyar insan olduğu bilgisini hatırlattı. Ve dalga
şimdi tekrar geliyor ve dünya nüfusu yine hemen hemen 6 milyar. Soru şu: Nüfus durumu Dalga için bir
işaret mi? Kritik bir kütleyi mi temsil ediyor?
C: Rakamlar birşeyin işareti değildir. İşaret olan, psişik aural enerji alanlarıdır.

S: (L) Son iki soru. Bir keresinde “krallık soylarının önceden belirlenmiş faaliyetlerinin dışına çıkma çabası”
anlamında birşey söylemiştiniz. Ben bunu bir tahtın suistimal edilmesiyle ilgili olarak anlamıştım ama
sonra krallık soylarının önceden belirlenmiş faaliyetlerinin ne olduğunu bilmediğimizi fark ettim. ...
C: Kontrol.

S: (L) Neyin kontrolü? İnsanların mı?


C: Yakın.

S: (L) Bir anlamda gerçekliğin kontrolü mü?


C: Aynı derecede yakın değil.
S: (L) KH hakimiyeti anlamında kontrol?
C: Evet.

S: (L) Başka önceden belirlenmiş faaliyetler var mı?


C: Gerek var mı?

S: (L) “Çıkma mücadelesi” derken kontrol kaybı mı? Krallık soyları kontrol mü kaybediyor?
C: Yalnızca döngünün kapanması öncesinde enerjiler biriktiğinde.

S: (L) Aradığım ipucu nedir? Bunun dışına çıkma mücadelesi... Bir isyan gibi... bu olayların belirli bir
döngüsü... belirli bir zaman periyoduyla mı ilgili bu?
C: Yeniden incelemen gerekiyor.

S: (L) İsa’nın karıları konusunu netleştirmek istiyorum. İlk sorduğumuzda İsa’nın evlenmediğini, üç Romalı
kadından üç çocuğu olduğunu söylediniz. İkinci soruşumda Anatylenia adlı bir karısı olduğunu ve bu tek
kadından üç çocuğu olduğunu söylediniz. Sorum şu: İsa’nın altı çocuğu mu vardı? Üçü bu tek kadından
ve diğer üç kadının her birinden de birer çocuk?
C: Hayır.

S: (L) Üç Romalı karısı yoktu, sadece Anatylenia vardı?


C: Hayır.

S: (L) Karısı var mıydı?


C: Üç kadın. Üçü de İsa’nın karısıydı, “İncilsel anlamda.”

S: (L) Peki Anatylenia bu üç Romalı kadından biri miydi?


C: Evet.

S: (L) Anatylenia’nın ebeveynleri kimdi?


C: Sermalain ve Galleinia.

S: (L) İsa’nın bu üç kadının her birinden bir tane olmak üzere, toplam üç çocuğu mu oldu?
C: Evet.

S: (L) Erkek ve kız çocuklar?


C: Evet.

S: (L) Çocuklardan kaçı erkekti?


C: İki.

S: (L) İki erkek ve bir kız. Erkeklerin adları neydi?


C: Hayır, bu geceki celsede değil. Şu anda enerjiler düşük. O yüzden iyi geceler.
22 Ocak 2000

Frank, Laura, Ark

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Anuva.

S: (L) Nereden aktarımda bulunuyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bildiğiniz gibi son celsenin sabahında aşırı ağrı içinde uyandım. Bunu kontrol altına almak birkaç
hafta sürdü ve tüm fiziksel çabalar ya çok az etki etti ya da hiç etmedi. Masöre gittim, akupunktur
yaptırdım, buz... sıcak... bir sürü şey. Bu fiziksel saldırının nedeninin ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Uyku postürüyle ve eterik bedenin mediyal kolateral örtüsündeki psişik yırtılmayla ağırlaşan gerginlik.
Bu durum, zarar verme amaçlı enerjiler için bir saldırı “fırsatı” doğuruyor.

S: (L) Tanımladığınız eterik beden zayıflığının veya “yırtığının” nedeni neydi?


C: Asıl rahatsızlıkla ilişkili duygusal/psişik stres, ve eterik koruma sisteminin zayıflayan direnci.

S: (L) “Asıl rahatsızlık” derken neyi kastediyorsunuz tam olarak?


C: Kaslarla ilgili. Bunu (ç.n.: bu fiziksel sıkıntı durumunu) bir boşluğu istila eden bakterilerin eterik dengi
olarak düşün.

S: (L) Yani eterik yapıda birşey örtüden içeri girdi, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Kimliklerini tespit edebilir miyiz?


C: Bu kadar farkında ve konuşkan olmandan rahatsız olanlar; yani 4. yoğunluk KH.

S: (L) Bir ruh yapışması mıydı yoksa daha çok negatif enerji pompalayan bir boru hattı gibi miydi?
C: İkinciye daha yakın. Son olaylar saldırıya işaret ediyor. Dikkatin güçlendirilmesi gerekiyor! Ark da son
zamanlarda “namlu altında.”

S: (L) Yani saldırı beklemek gerekiyor, öyle mi?


C: Beklemek ve buna uygun olarak da karşı koymak.

S: (L) Bu zayıflığın kökeni hayatımızın veya faaliyetlerimizin hangi yönündeydi: finansal, duygusal veya
diğer?
C: Zayıflığın kökeni farkındalık/dikkat kadar önemli değil.

S: (L) Tanımladığınız, gelmekte olan saldırı; psişik mi olacak, duygusal mı, finansal mı, veya nasıl?
C: Psişik tabi ki. Bu diğer tüm alemleri etkileyebilir! Bunu daha önce tartışmıştık. Ve her zaman farkında
olun. Tanınırlığınız arttıkça, devreye girecek yeni saldırı portalları da artacak.

S: (L) Tom French’in yazmakta olduğu makaleyi mi kastediyorsunuz?


C: Evet ve web sayfası vs...

S: (L) Eğer durum buysa, web sayfamıza koyduğumuz şeylerin tonunu düşürmemiz iyi olur mu?
C: Farkındalık genellikle ödün gerektirmez.

S: (L) Herhangi belirli bir tavsiye?


C: Anahtar husus dikkatlilik/ihtiyat.
S: (A) Asıl soru şuydu; “Bu olay neden son celseden hemen sonra geldi?” Son celselerin hepsi çok enerji
tüketici oldu ve bu bir bozulma durumuna işaret ediyor gibi görünüyor.
C: Farkındalık bunu giderir.

S: (L) Eğer enerjinin tüketildiğinin farkındaysan o zaman bariz çözüm celse yapmayı bırakmak.
C: Hayır. Enerjinizi tüketmek için çabalarda bulunulacağının farkındalığı.

S: (L) Bu son celsede beni bu kadar hassas hale getiren şey neydi? Farkındalık eksikliği mi?
C: Yakın.

S: (L) Kanalın “uyumlandığını” ve artık başka güçlerin burnunu sokamayacağını söylemiştiniz. Bu fikir beni
rahatlatıyordu...
C: Eğer ağız boşluğunda bir bakteri saldırısı varsa, bunun farkındalığı seni oksijenli su ile gargara yapmaya
sevk eder.

S: (L) Oksijenli su ile gargara yapmanın bir celse yaptıktan sonraki durum açısından karşılığı nedir?
C: Farkındalık, enerjisi boşaltılamayacak bir zihinsel/psişik azim sağlar ve saldırı başarısız olur.

S: (A) Ben ne anlamda “namlu altındaydım?”


C: Yaralar/rahatsızlıklar.

S: (L) Grip ve ayak başparmağın sanırım. Bu saldırı konusunda söyleyecek başka herhangi birşeyimiz var
mı? Dikkat etmemiz gereken, en hassas olduğumuz noktalar?
C: Sadece tüm saldırı portallarının farkında olun.

S: (L) Bunun finansal bir etkisi de olabilir mi üzerimizde?


C: Olabilir, ama dikkatliyseniz daha az muhtemel.

S: (L) İş durumunu şu an için istikrarlı görüyor musunuz?


C: Büyük ölçüde.

S: (L) Büyük ölçüde demek tamamen demek değil!


C: Bunu ne etkileyebilir?

S: ... (A) IBR Santilli ile konuştum ve ilan ettikleri bir teşvik ödemesiyle ilgilendiğimi bildirdim. Görünüşe
göre Pazartesi günü Santilli’yi arayıp bir toplantı ayarlayabilirim. Potansiyel olarak tehlikeli bir duruma
mı giriyorum, yoksa potansiyel olarak iyi gelecek fırsatlar getirebilecek bir durum mu? Bununla ilgili
olarak tavsiyeye ihtiyacım var.
C: Daha muhtemel olarak ikincisi.

S: (A) Nasıl bir yaklaşım iyi olur...


C: Doğrudan.

S: (A) Hazır iş konusunda konuşuyorken, başvurduğum Miami işini sormak istiyorum. Elde etme
ihtimalim nedir veya bu başvuru nedeniyle başka bir pozisyon elde etme ihtimalim?
C: Bağımsız bir çalışan olarak geleceğin daha parlak. Başkaları tarafından kontrol edilen alemlerin sınırları
içinde çalışırken oldukça hassassın / incinebilirsin.

S: (L) Ay’daki bir tür “yol”la ilgili bir resim var burada. Bu yol 29 km uzunluğunda ve yaklaşık 1 km
genişliğinde ve bunu bir çeşit “iniş pisti” olarak tanımlıyorlar. Bana göre bir iniş pisti olmak için fazla
büyük. Nedir o yol?
C: Eski bir maden faaliyetinin kalıntısı.

S: (L) Bizim takvimimize göre ne kadar eski?


C: Yaklaşık 350.000 yıl.
S: (L) Bu yol izinin maden faaliyetiyle tam olarak ilişkisi nedir? Şerit şeklinde bir maden miydi? Maden
makineleri o yol üzerinde ileri geri mi gidiyordu?
C: Yeraltı kanal madeni.

S: (L) Yani bir yeraltı madeninin neden olduğu bir çöküntü. Ne arıyorlardı?
C: Linyit ve altın.

S: (L) Bu maden faaliyetini yapan kimdi?


C: Sizi kim yaptı?

S: (L) Oryonlar mı?


C: Evet.

S: (L) Bu linyiti ve altını ne için kullandılar?


C: Elektromanyetizma iletimi.

S: (L) Kullanmak üzere bu maddelerin bir kısmını güneş sistemimizin dışına çıkardılar mı?
C: Kısmen.

S: (A) Burada birşeyi anlamıyorum. 4. yoğunluk varlıkları kadar akıllı olmayan simyacılar altın
üretebilmişler gibi görünüyor. Şimdi bu Oryonlar, ki çok daha gelişmiş bir seviyedeler, neden o
dönüştürmeyi yapmak yerine madencilik yapmaya ihtiyaç duyuyorlar? Eğer o kadar zekilerse neden
demiri altına dönüştüremediler? Neden altın için madencilik yapmak zorunda kaldılar?
C: Zorunda kalmak? Mutlaka öyle olduğu söylenemez. Hırs, eğer birşey alınabilecek halde orada
duruyorsa onu almayı dikte eder. Kalpazan bulduğu bir deste gerçek nakdi almadan geçer mi?

S: (L) Geçen gece gördüğüm rüyada bir anlamda geçmişe seyahat ettik. Bir şekilde o gittiğimiz zaman
Nostradamus’un dönemiydi ve ona rastladık. Bizi izleyen insanlar vardı ve bu insanlar bizim
Nostradamus’la birlikte büyücülük nedeniyle kazıkta yakılmamız gerektiğine karar verdiler.
Nostradamus’la olan bu etkileşim sırasında onun da gelecekten, bizimkinden farklı bir zamandan gelen
bir zaman yolcusu olduğunu öğrendik kendisinden. Onunla geçmişimizdeki bu belirli noktada yollarımız
kesişmişti. Nostradamus’un kazıkta YAKILMAMASI insanlığın geleceği için çok önemli görünüyordu. Ama
geleceğe dönemedik. Gelecekteki olayları inceleyen insanlar zorluğu gördü ve takviye gönderdiler ve bizi
kazıkta yakmaya çalışan tüm o insanları öldüreceklerdi. Bizzat “onun” var olmaya devam etmesi daha
önemli görünüyordu ve bizim yaşamaya devam edip etmediğimizle fazla ilgilenmiyorlardı ama bir
anlamda bu faaliyetin bir neticesi olarak biz de kurtarıldık. Yani kazıkta yakılmaktan kurtulduk. Geçmişe
gelen o grup tarafından alındım; kıyafetimi, görünüşümü değiştirmişlerdi ve beni bir manastıra
gönderiyorlardı ama Ark ve başka birileri gelip beni kurtardı. Geçmişte sıkışıp kaldığımızı ve gelecekten
birinin geri gelip bizi kurtarmasını ümit etmekten başka yapacak birşeyimizin olmadığını fark ettik. Ya da
zaman makinemizi bulup onu tamir edecektik. O yüzden hayatımızı bu geçmiş durumun bir parçası
olarak yaşamaya karar verdik ve aynı zamanda buradan çıkmak için her fırsatı kollamaya başladık.
Faaliyetlerimizi “gizlemek” için bir at çiftliği kurduk. Hatırladığım son şey, rüyanın sonunda, ailemin
Knight tarafından Nostradamus’un soyundan geldiğime ve zaman yolculuğumuzda onunla yolumuzun
“kesişmesinin” nedeninin de bu olduğuna dair bir bilgi verilmesiydi. Yani gelecekteki farklı bir zamandan
geçmişe seyahat eden ve burada tıkılıp kalan biriyle aynı soydandım... Bana bu rüya hakkında birşeyler
söyleyin!
C: Soyağacını kontrol et.

S: (L) Nostradamus geçmişe gelen bir zaman yolcusu muydu? Kısmen veya bazen doğru olan ama
genelde doğru olmayan tüm o kehanetleri yazmasının nedeni bu muydu? Geçmişe yaptığı seyahat
geleceği DEĞİŞTİRDİ mi?
C: Belki, ruh seviyesinde. Ama aynı şeyin şimdi hepiniz için geçerli olmadığını kim söyleyebilir!?!

S: (L) O gece uyumadan önce zaman yolculuğu hakkında düşünüyordum. Nostradamus’u


düşünmemiştim ama zaman yolculuğunu düşünmüştüm. Ve düşündüğüm şey, bir nedenle hepimizin
yanlış yönde gittiğiydi. Bana göre zaman yolculuğu sandığımızdan çok daha kolay ama kafamı toplayıp
neyi kaçırdığımızı bulamıyorum. Bize yardım edebilir misiniz? İnsanlar şu ihtimalleri düşünüyor: a) çekim
dalgasını çökertmek, böylece etraftaki zamanın durması; veya b) ışıktan hızlı gitmek ve böylece zamanın
o şekilde durması. Bu yaklaşımların ikisi de olaya tersten yaklaşıyor gibi görünüyor ama bunun nedenini
açıklayamıyorum. Beynimin ucuna kadar gelen ama kaçırdığım şey nedir?
C: Kanalları değiştirmek.

S: (L) Kanalları değiştirmek mi? Bunu yapmak için kişinin kanalları değiştirebileceğini mi söylüyorsunuz?
C: Evet. Herşey her an mevcut ve ilüzyonunuz da bu noktada düğümleniyor

S: (L) Kanalları değiştirmek, fizyolojik yapı anlamında içsel olarak gerçekleştirilen birşey mi, yoksa
zihinsel/psişik/ruhsal yapıdaki bir değişiklik mi?
C: Daha karmaşık.

S: (L) Daha önce Tesla bobinlerine benzer bir yolla elektromanyetik bir alan yaratılması gerektiğini
söylemiştiniz. Kanalları değiştirip zaman yolculuğu yapmak için çok büyük miktarlarda elektrik üretmek
zorunda mısın?
C: 3. yoğunluktan erişilebilen yol o.

S: (L) Ne kadar güç üretmen gerekiyor?


C: GIGAWATT teriminin tercih edildiğini söyleyelim sadece.

S: (L) Tamam, diyelim ki manyetik bir alan üretiyorsun ve “kanalı değiştiriyorsun”... O zaman birden bir
örümcek ağının merkezi gibi bir yerde mi oluyorsun? Etrafında her yönde seçebileceğin tüm zamanlar
mevcut olacak şekilde?
C: Onun gibi birşey.

S: (L) Uygun kanalı seçmede ne tür bir cihaz veya kontrol sistemi kullanılabilir? Bu tamamen zihinsel bir
faaliyet mi, yoksa belirli bir zamanla veya kanalla uyuşan bir frekansı seçmede kullandığın birşey mi var?
Ve hangi zamanın hangi frekans olduğunu bulmaya yönelik deneyler mi yapıyorsun? (A) İlgili bir zamanı
nasıl seçiyorsun?
C: Zihinsel imajinasyon önerin iyi.

S: (L) Yani zihinsel bir imaj yaratıyorsun. Seni doğru “zaman hattına” çekecek seviyede doğru bir şeyle
ilgili zihinsel bir imaj oluşturman gerekiyor. Yani bir işaretleyici olması gerekiyor. Önemli bir işaretleyici!
C: Tarihler kullanılabilir.

S: (L) Eğer tarih kullanılabiliyorsa, geleneksel takvim sistemleri göz ardı edilip “bundan 2000 yıl öncesi”
deme gibi bir şey mi yapıyorsun?
C: Yöntemlerden biri.

S: (L) Eğer zamanda geri veya ileri yolculuk yapıyorsan, bunu çok belirli bir şekilde yapmak istersin.
Kalabalık bir şehrin bir caddesinin ortasında birden ortaya çıkıp etrafındaki insanların senin
materyalizasyonuna bakmasını istemezsin. Hemen tutup kazıkta yakarlar. Yani eğer durum buysa,
zamanı seçtiğin gibi yerini de seçmek istersin. Bir görüntü olmadan bir yeri nasıl seçersin ve o yerle ilgili
görüntünün doğru olup olmadığını nasıl bilebilirsin?
C: 3. yoğunlukta bilindiği şekliyle görsel spektrumda hemen ortaya çıkmayı varsayıyorsun.

S: (L) Yani bunu yapan bir kişinin hemen materyalize olacağını varsaymak yanlış mı?
C: Mutlaka öyle olmayabilir.

S: (L) Yani zaman yolculuğu yapıp görünmez kalabilir misin? Bir tür eterik halde... Ve istediğin zaman
somut hale gelmeyi seçebilir misin?
C: Eğer becerin/bilgin varsa. Eğer yoksa, bu gerçekten riskli bir girişim olabilir.

S: ...(A) Ama zaman yolculuğunda Boyutlar Arası Remolekülerizasyon var. (L) Sanırım eğer yeteneğin
varsa var, yoksa yok. Çok ilginç. Fransa mağara resimlerine bakıyorum ve bunlar daha sonraki tarihöncesi
dönem sanatından bariz şekilde daha üstün. Belki de bu mağaralar zaman yolcularının giriş ve çıkış
noktaları olarak kullandıkları şeyler. (A) Diyelim ki zaman yolculuğu yapıyorsun. Başka varlıklar, hatta
daha gelişmiş insanlar seni görüntüleyebiliyor mu bir şekilde? Yani zaman yolculuğu yaptığında seni
izleyebilirler mi? Öldürebilirler mi? Engelleyebilirler mi? Kimsenin zaman yolculuğu yapmaması için
“izleme” yapıyorlar mı? Bir filmde gördüğüm gibi, “zaman yolculuğu polisi” gibi birey var mı? Bu mümkün
mü?
C: Gözlenebilir, ama sınırlı bir oranda.

S: (L) Zaman yolculuğu geleceğimizin önemli bir parçası olacak mı?


C: Evet, kesinlikle!!!

S: (L) O diğer gerçekliğe gittiğimizi gördüğüm rüyamda, şato duvarı içindeki bir oluktan yuvarlanarak
iniyorduk ve insanların geçtiği bir koridora kıçüstü oturarak iniş yaptık. bir dakika için bir alanda
duruyorduk, diğer bir dakika içinde o insanlar ortaya çıktı! Uygun şekilde giyinmemiştik bile. (F) Evet, 8.
Henry’ye Calvin Klein’ın kim olduğunu açıklamak zor olabilir! (L) Ama diğer taraftan, enkarnasyon yoluyla
bilincini bir dönemdeki “benliklerinden” başka bir dönemdeki benliklerine odaklama durumu da zaman
yolculuğu kavramı içinde değerlendirilebilir. Sadece odağını değiştiriyorsun.
C: Bunların hepsi gerçeklik. Ve elbette UFO konusu bununla da ilişkili.

S: (L) Bu bana birşeyi hatırlattı: Almanya’daki bir müzede bulunan gerçekten garip bir yaratığın resmi var.
Zaman yolculuğu ve UFO’lardan bahsetmişken, formaldehit içinde saklanan o 265 yıllık yaratık neyin
nesi?
C: Melez gebelik.

S: (L) Melezleme ve genetik manipülasyon faaliyetlerinin geçmişi 300 yıl öncesine kadar uzanıyor mu?
C: Bu şekilde yapılanların çoğu düşükle sonuçlandı.

S: (L) O yaratık doğumdan sonra yaşadı mı?


C: Hayır.

S: (L) Bu deneyin sorumlusu kimdi?


C: Deney değildi. Bir Reptoit (ç.n.: Sürüngenimsi/Kertenkele) “tecavüzüydü.”

S: (L) Yani anneye bir Reptoit tarafından tecavüz edildi. Reptoitler insan kadınlarına neden tecavüz
ediyor?
C: Motivasyonları daha önce tartışmıştık.

S: (L) Evet. Korkuyla, dehşetle besleniyorlar ve cinsel organların ve çakranın yaydığı bir maddeyi de
abzorbe ediyorlar. Bazı durumlarda “genetik programı değiştiriyorlar.” Ama genel olarak bunları
konuşurken, insan kadınlarının Reptoit spermiyle hamile kaldığına değinmemiştiniz. Bu faaliyetin
gebelikle sonuçlanması ne kadar sıklıkla olan birşey?
C: Nadir.

S: (L) Bu vakada meydana gelmiş bir şekilde ve sonuç ortada. Oldukça korkunç. 4. yoğunlukta sağ ve sol
olmadığına dair bir keresinde söylediğiniz şey hakkında düşünüyorduk da... Bunu nasıl
kavramsallaştırabiliriz / anlamlandırabiliriz?
C: Bunu kavramsallaştırmak sizin için zor. Yönler sizin gerçekliğinizin algılanan sınırları içinde mevcut.

S: (L) Yani 4. yoğunlukta bireyler bir “nokta bilinci” halinde var oluyor ve kendileri istemedikçe
maddesellik olmuyor, öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) Möbius şeridinde sağ ve solun olmaması bununla ilişkili mi?


C: Evet.

S: (L) Möbius şeridini düşünmek hiç zor değil. Ayrıca matematikte bir ekstra boyut ekleyerek sağı sola
çevirebildiğini biliyorum. Bu sorun değil. Böyle bir şeyi düşünmemizi tavsiye eder misiniz?
C: Eğer gerçeklikteki herşeyin yapısı daireselse, o zaman yön opsiyoneldir.
S: (L) Mail grubumuzda bir tartışma yapıyorduk ve katılımcılardan biri Kertişler hakkında
söylediklerimizin, onları “kozmik zenciler” olarak gösterdiğini söyledi. Bu katılımcı karanlığı ve ışığı kendi
içinde birleştirme üzerinde odaklanıyor. KH ve BH’nin tek seçenek olmayabileceğini, farkında
olmadığımız başka seçeneklerin de olabileceğini söyledi. Bu ikisinden birini veya diğerini seçmenin, diğer
taraf ALEYHİNE bir seçim olacağını düşünüyor. Ben de yanıt olarak ona Kertişlerin aslında kozmik Naziler
olduğunu söyledim. Sonuç olarak öyle görünüyor ki, bu şahıs Kertişleri “sevmek” istiyor.
C: Bir birey “arzu ettiğinde” KH’yi ifade ediyor.

S: (A) Bilgi arzusu da bununla ilişkili mi?


C: Evet.

S: (L) Yani bilgi arama güdümüzde KH miyiz?


C: KH’siniz, nokta.

S: (L) Peki bilgilendiğimizde BH mi oluyoruz?


C: Hayır.

S: (L) Ama daima bilgi edinmeye çalışmamız gerektiğini söylüyorsunuz her zaman. Kendinizin BH
olduğunuzu ve bizim de BH adayları olduğumuzu söylüyorsunuz. Peki bu durumda...
C: Bu alem içinde olduğunuz sürece doğanız gereği KH’siniz. Bilgi edinme ayrı bir konu.

S: (L) Yani KH olmak dışında bir alternatifinin olmadığı bir alemdeysen, herşeyde olduğu gibi bilgi
edinmede de KH olmak durumundasın. Çünkü değişime yardımcı olabilecek tek şey bu. (A) Birşeyi arzu
etmenin farklı yolları var. NEYİ arzu edeceğin seçimi var. (L) Borsada her an ani bir çöküşün meydana
gelebileceği ihtimalinden bahsediliyor ve bu yüzden ben de herhangi belirli bir tavsiyede bulunmaksızın
bu bilgiyi sitede yayınladım. Bu yıl büyük bir ekonomik çöküş veya kriz yaşanma potansiyeli konusunda
yorumda bulunabilir misiniz?
C: Her zaman “eli kulağında” bir kriz/çöküntü yok mu?

S: (L) Elbette var! Bu, Haftalık Dünya Haberleri dergisinin Dünyanın Sonu’nu bir hafta önce tahmin
etmesine benziyor. En nihayetinde haklı çıkacaklar! (A) Belki de çıkmayacaklar. (L) Mail grubundaki bu
yeni katılımcıyla olan tartışmamızda gündeme gelen konulardan biri, en az bin yıl daha dünyada geçiş
bakımından herhangi önemli bir olayın olmayacağına dairdi. Bu şahıs önümüzdeki bin yıl boyunca yavaş
yavaş bir dönüşüm yaşayacağımızı ve hiçbir felaket veya dünya değişimi olmayacağını söylüyor. Bilinçte
meydana gelen değişimler itibariyle böyle bir seçeneğin mevcut olup olmadığını merak ediyorum.
C: Olabilir. Ama hatırla, “gelecek” yalnızca mevcut pek çok gerçeklikten birinin seçilmesi meselesi.
Seçicilerinin, menüde mevcut gerçekliklerinden hangisini seçecekleri meselesi.

S: (L) Merak ediyorum. Şimdi de bu büyük 05-05-2000 olayı var. Bugün bunun hakkında birşey okudum.
İddiaya göre bu tarihte gezegenler aynı hizada dizilecek ve solar döngüde bir zirve olacak ve bunun
neticesinde de depremler, vesaire, büyük bir karmaşa çıkacak. İnsanların çoğunluğunun BU zaman
hattını deneyimlemesi ihtimali nedir?
C: 0.1

S: (A) Pek çok insan dünya değişiminin en olası tarihinin 2012 olduğunu söylüyor. Bu sizin daha önce
komet kümesinin ve ikiz güneşin varış zamanıyla ilgili olarak verdiğiniz bir son tarihti. ... Elbette bu hiçbir
zaman olmayabilir de ama halen muhtemel mi?
C: Belki...

S: (A) 0.1’den daha iyi bir olasılık mı?


C: 0.1 ile 100 arasında.

S: [Gülüşme] (F) BU bayağı netleştirici olurdu! (L) Bildiğiniz gibi Tom French makaleyi tamamlıyor. Ya 30
Ocak’ta ya da 13 Şubat’ta yayınlanması bekleniyor. Haberi bir “aşk hikayesine” çevirmişler ve siz de
“kozmik çöpçatanlar” olarak sunuluyorsunuz. Yorum lütfen.
C: Haber medyası çok muzip.
S: (L) İhtimallerden biri, ruh eşlerini bulmak isteyen herkesin telefonda kuyruğa girip bize bu konuda
sorular sorması. Böyle birşey olabilir kesinlikle! (F) Ve loto numaraları isteyenler! Tabi, 59.95 $’a bir iyilik
yaparız. İade yoktur! [Gülüşme] Ya ödesinler ya da sussunlar! Eğer insanlar kendi çıkarları için seni arayıp
buluyorsa, karşılığını ödemeliler. Aksi takdirde bir saniye huzur bulamazsın. Her 15 dakikada bir telefon
çalar. (L) Bu fikri sevmedim. (F) Bunu nasıl düşünmezsin? (L) Çünkü şimdiye kadar bu konuda yaptığımız
şeyler için kimseden para istemedik. Asla. (F) Sen işi talep etmesen de iş seni talep edecek. Eğer
Kasyopyalılardan tavsiye alma çalışmasında hepimiz olacaksak, HEPİMİZİN bundan bir kazanç elde
etmesi gerekiyor! Giderek daha fazla tanınmanın pozitif sonuçları yanında negatif sonuçlarını da
düşünmek gerek. (L) Köktendincilerin saldırılarına uğramak, çimenlerimize haç işaretlerinin yakılması ve
benzer şeyler dışında ne gibi negatif olasılık olabilir? (F) Makalenin içeriğine bağlı. Eğer Tom
yorumlarında hızlı ve gevşekse veya editör öyleyse, bu bir sorun olabilir. (A) Bu sol ve sağ konusunda...
Çok, pek çok zaman döngüleri olduğunu ve mekan/zamanın fraktal olduğunu veya ona benzer bir şey
olduğunu söylüyordunuz. Belki mekan/zaman fraktal ama sol ve sağın yokluğu gerçek, büyük, devasa
ekstra boyutlara erişimle ilgili. Sağ ile sol arasında bir ayrımın olmadığını vurguladınız. Buna dayalı olarak
matematik çalışmamda hangi yoldan gitmemi istediğinizi sormak istiyorum. Herhangi bir yorum?
C: En iyisi yanıt vermek üzere önümüze seçenekleri koyman.

S: (A) Seçenekler şunlar: 1) Mekan/zamanın fraktallığı daha üst yoğunluklarda anlam kazanıyor; ve 2) Ek
boyutlar ve hiperuzay var.
C: 2. seçenek.

S: (L) T___ ve J___’nin şu anda ne yaptığını öğrenmek isterdim.


C: Dönmeyi düşünüyorlar.

S: (L) Neden?
C: Taşınmadan memnun kalmadılar.

S: (L) Bu akşam kızımı gördüğümde bana ne bakıyordu, ne de konuşuyordu. Niye?


C: İç gerçeklerle/çatışmalarla yüzleşme ile ilgili duyulan negatif hisler.

S: (L) J___ ve ben bu durumu tartışıyorduk da... Eğer annem yeterince uzun yaşarsa, kızlar eninde
sonunda onun hakkındaki bazı gerçekleri öğrenecek. Ama erken ölürse, bazı şeyleri anlayamayacaklar ve
hep kötü adamın ben olduğumu düşünecekler.
C: Hayır. Asi çocuklar bir ölçüde kaçınılmaz. Ama sürekli bir durum değil, ve senden kaynaklanan birşey
de değil.

S: (L) Geçen gece rüyamda erkek kardeşimin öldüğünü gördüm. Bu beni üzdü. Ona bu rüyayı anlatmalı
mıyım? Bir tür uyarıda bulunmak için? Bu bana yönelik bir uyarı mıydı? Buna nasıl tepki göstermeliyim?
C: Nasıl?

S: (L) “Nasıl öldü” anlamında mı soruyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Sanırım bir kalp kriziydi.


C: O zaman uyarının faydası olur.

S: (L) Kardeşimin kalp krizinden ölme ihtimali var mı?


C: Bu ihtimaller bir ölçüde herkes için mevcut.

S: (L) Son dönemde üç ölüm rüyası gördüğümü hatırlıyorum ama şimdi bakıyorum da, bunlar yaklaşan
boşanma olayımın rüyalarıymış. O yüzden kardeşim hakkında gördüğüm rüyanın onun durumuyla ilgili
yaklaşan bir tür değişimin sinyali olup olmadığını merak ediyorum.
C: Belki, ama onu haberdar etmek en iyisi.

S: (L) Başka birşey?


C: Hayır. İyi geceler.
Frank, Laura, Arkadiusz
5 Şubat 2000

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Tianni.

S: (L) Nereden aktarımda bulunuyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Tamam, küçük bir problemimiz var. Bunu fazla KH olarak düşünmenizden korkmaksızın bazı kişisel
sorular sormak istiyorum.
C: Bu KH ama öyle olsun.

S: (L) Son zamanlarda Tom French’in tutumunda önemli bir değişiklik oldu mu?
C: Hayır.

S: (L) Tom her zaman benim biraz çılgın olduğumu mu düşünüyordu?


C: Evet.

S: (L) Bunu benden gizlemeyi nasıl başardı? Onda ilgi ve entellektüel katılım algıladım. Bu görüntüyü nasıl
sağladı?
C: Konusuna olan ilgisi.

S: (L) Kendi gördüğü şekliyle konusu nedir?


C: Sen.

S: (L) Beni nasıl görüyor?


C: Büyüleyici bir kadın.

S: (L) Peki neden makalesinde bundan ziyade benim çılgın olduğumu düşündüğünü belirtiyor?
C: Seni kelimenin birebir manasıyla “çılgın” olarak görmüyor. Daha ziyade seni tam bir eksantrik olarak
görüyor. Eksantrikliği, tüm insanların yaşadığı hayatta kalma mücadeleleri yönünde kişisel bir yöntem
olarak kullandığını düşünüyor. Daha fazla inceleme gerekiyor. Bay French senden gerçekten hoşlanıyor
Laura. Zaman zaman şehvetli bir ilgi olduğunu söylemek bile tamamen yanlış olmazdı... Ama bu ruhun
durumu böyle. Zarara neden olmak gibi bir niyeti yok. Senin varlığının derinliğini tekrar tekrar yanlış
değerlendirdi ve sıkça etiketlemeye çalıştı. Hala tam olarak anlamıyor. Ama onun alanı sizinki kadar derin
değil. Profesyonel güreş sana ne kadar uzaksa, 6. yoğunluk ışık varlıkları kavramı da ona o kadar uzak.

S: (F) Peki o profesyonel güreşe ne kadar aşina? (L) Sanırım tartıştığımız değişiklikler üzerinde çalışıyor.
Durum bu mu?
C: Bir ölçüde.

S: (L) Ondan makalede yapmasını istememiz gereken herhangi başka bir değişiklik var mı?
C: Belki az miktarda.

S: (L) Şu anda yapılan değişikliklerle birlikte, çıkacak olan makalenin en muhtemel sonuçları nedir?
C: Buketler ve hançerler. İyi ve kötü ün. Ama, Laura, Frank ve Arkadiusz: şu anda içinde bulunduğumuz
alemin durumu öyle ki... Eğer ısıya dayanamıyorsanız mutfaktan çıkın... Ama mutfaktan çıkarsanız
kokuyu özleyeceksiniz. Genel olarak, pozitif tepki göstermeye eğilimli olanlar, edebi içerikten bağımsız
olarak makaleye pozitif tepki gösterecektir ve bunun tersi. (ç.n. makale;
http://www.sptimes.com/News/webspecials/exorcist/ adresinde)

S: (L) Sanırım makale şu anda olduğu gibi. Kızlar bu şeye nasıl tepki gösterecek? A___’nın üzülmesinden
çok endişeleniyorum.
C: A___ bu noktada daha az hassas/incinebilir bir durumda. Herhangi “sorgulanabilir” içeriği, sana karşı
zaten mevcut olan negatif hislerinin basit bir doğrulaması olarak görebilir. Yani içselleştirmek yerine
dışsallaştırabilir.

S: (L) L___ onun robotumsu bir varlık olduğunu düşündüğümü öğrendiğinde buna nasıl reaksiyon
gösterecek?
C: Bunu boşversen daha iyi olur.

S: (L) Bu hikaye bizim üzerimizdeki etkileri dışında, Tom’un kariyerini üzerinde olumlu mu yoksa olumsuz
bir etki mi yapacak?
C: Daha çok olumlu.

S: (A) Şu ana kadar düşündüklerimiz dışında, makalede değiştirmeye çalışmamız gereken herhangi
önemli birşey var mı? Bizim farkına varmadığımız, önemli bir fark yaratabilecek birşey?
C: Çok fazla revizyon yapılamayacak kadar geç oldu. Ama bu durum daha fazla dış ilgi doğurabilir.

S: (L) Bu makale daha fazla dış ilgi mi toplayacak?


C: Evet, TV, haberler, yazarlar, yayıncılar vs. Hatırlayın, Saint Petersburg Times’ın çok ziyaret edilen bir
web sitesi de var!

S: (L) Peki neden kafamıza bir giyotin düşmesini bekliyormuş gibi hissediyoruz?
C: Eğer kişi kafasını çekerse giyotin hedefini kaçırır.

S: (L) A___ ile B___ boşanmadan önce, gerçekten de bir rüyamda onların boşandığı görmüştüm. O
rüyada bir araya gelebilmek için boşandıkları düşüncesi vardı. Ama sonunda B___ fikrini değiştirdi. Ama
görünüşe göre fikrini değiştiren kişi A___ ve B____ de bunun nedenini merak ediyor. Bu doğru mu?
C: Hikayenin tüm bölümleri henüz yazılmadı.

S: (L) A___’nın yeni bir kızarkadaşı var; M___. A___’nın yeri kız arkadaşının onun kafasını karıştırmak,
onun üzerinde bir tür etki yapmak için gönderildiğinden şüpheleniyoruz. Bu algı gerçeğe yakın mı?
C: Buna yakın bir yerde.

S: (L) M___ A___’dan ne istiyor?


C: Emin değil.

S: (L) M___ A___ hakkında aslında ne düşünüyor?


C: Önceki yanıt.

S: (L) M___ ve A___ hakkında bize söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Biz değil, o söyleyemiyor. Tom’un onda ne aradığını tanımlayabilirdik ama sizin popüler deyişinizi
kullanacak olursak: “Bunu bilmek istemezsiniz!”

S: (L) B___’nin şu anda yapabileceği en iyi şey nedir?


C: Sabır meyve verir. Kibarlık genellikle en iyi seçenektir.

S: (L) Santilli işindeki durum nedir? Bedava enerji üreten, en azından tükettiğinden daha fazla enerji
üreten bir makineleri var mı?
C: Hayır.

S: (L) Birini getirtip baktırma fikrine karşı olmalarının nedeni, iddialarının çok abartılmış olduğunun
keşfedilme ihtimali mi? Sadece devlet fonu alabilmek için mi bu iddialarda bulunuyorlar?
C: Devlet fonu alamayacaklar. Bu insanlar “devletin” nasıl “bedava” enerji üretildiğinin tamamen
farkında olduğunun farkında değiller herhalde. Ama Avrupa kökenli bazı özel kaynaklar iddialarıyla
ilgilenebilir.

S: (L) Hileyle fon çekmeye mi çalışıyorlar?


C: Hileden çok beceriksizlik.
S: (L) Santilli’nin böyle acayip insanların arasına girmiş olması gerçekten üzücü! (F) Her zaman öyle değil
miydi? Kesinlikle yanlış insanlardan etkileniyor! Onunla herhangi birşey yapmak istediğimizi
sanmıyorum. (A) Kaluza Klein’dan bahsediyorduk ve Almanların zaman yolculuğuyla ilgili olarak “silindir
döngüsünü keşfetmekte” olduklarını söylemiştiniz. Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum ama bunun
ekstra boyutlarla, hiperuzayla ilgili olduğu düşüncem var. Şimdi, bir keresinde bir soru sormuştuk ve siz
de silindirin aslında ikili bir döngü olduğunu söylemiştiniz. Sonra da bu cümlenin gerçek anlamı üzerinde
düşünmemizi tavsiye etmiştiniz. Nasıl düşüneceğimi bilmiyorum ama nasıl matematik yapacağımı
biliyorum. Buraya üç resim çizdim: biri gerçek bir silindir. İkincisi bir silindir içindeki bir tür silindir ve
üçüncüsü bir torus (ç.n.: simit biçimi). Laura bunlardan hiç biri olmadığını ve tıpkı bir silindir/möbius
şeridi gibi tek yanlı olması gerektiğini, sağ ve sol olmaması gerektiğini söyledi. Bu da bir 4. seçenek
olabilir; yani bir Klein şişesi gibi olabilir. Veya bükülmüş bir simit gibi bir 5. seçenek olabilir. Bunlardan
hangisi? 1, 2, 3, 4 veya 5? Veya 6, hiç biri? Bunlardan biri mi?
C: Seçenek 3.

S: (A) 3, torus. (L) Silindirin döngüsü nedir? Evet, bir döngü var ve bir döngü daha var. Döngülerden biri
muhtemelen bizim zaman -döngüsel zaman- dediğimiz şey.
C: Zaman döngüsü.

S: (L) İkinci döngü nedir?


C: Dahil ama kapsayıcı değil.

S: (L) Sanırım bunun anlamı bunun içinde olduğu ama tüm şey olmadığı. Ne anlama geliyor bu?
C: Evet.

S: (L) Bir saniye, ikinci döngünün ne olduğunu sordum. İkinci döngü burada içeriliyor ama kapsayıcı değil
mi?
C: Hatırlayın, sizin de döngüleriniz var ama bu mutlaka döngüsel anlamına gelmez. Döngünün 3 boyutlu
tasviri. Daha fazlası için altıgene bakın. Geometrik teori cevabın anahtarını veriyor. Yıldız pencerelerine
bakın. Sekizgen, altıgen, beşgen.

S: (L) Bunlar farklı yoğunluk seviyeleri mi?


C: Hayır, ama ilgili. Geometri sizi oraya götürür; cebir sizi “özgürleştirir!”

S: (A) Bu tuhaf. Tony Smith’in web sitesi var ve ne zaman bir anahtar kelime arasam oraya çıkıyor.
Doğrudan Tony Smith’in sayfasına gidiyorum. Orada herşeyi anlatıyor. (L) Ama ne yaptığını biliyor mu?
(A) Herşeyi anlatıyor. Şimdi yeni bir çekim teorisi üzerinde çalışıyor. (L) Ama eğer gerçekten birşey
biliyorsa nasıl hala ortalıkta geziyor? Başka birşey?
C: Hayır, şimdi değil. İyi geceler.
19 Şubat 2000

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Kimle birlikteyiz?


C: Wonin.

S: (L) Nereden iletişim kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Öncelikle bugün bizi ziyaret eden misafirlerimiz hakkında herhangi bir yorumunuz olup olmadığını
öğrenmek istiyorum.
C: Spesifik sorular sormalısın.

S: (L) Bize “ölüme yakın deneyim” hikayesini anlattı. Hep birlikte bu konuda konuşurken ondan net bir
yanıt alamadığımı fark ettim. Yarım saat boyunca 50 farklı yönde konuştu; ölüm tehditlerinden bahsetti,
ölüme yakın deneyim dediği o olaydan bahsetti, ki kesinlikle değildi; olayları sırasıyla anlatması için onu
sürekli durdurup baştan almasını istemek zorunda kaldık. Halüsinasyonlardan, psikotikleşmekten,
şizofreniden vs bahsetti. Ve ilginçtir, sonra birden “Oo, bir UFO gördüm” dedi. Bu konuyla ilgili tuhaf bazı
izlenimlerimiz var. Bu adam bizim burada yapmakta olduğumuz şeyi bozmak için gönderilmiş bir ajan
mı?
C: Hayır.

S: (L) Bir kaçırılma deneyimi mi yaşadı?


C: Kaçırılma değil ama yakın bir karşılaşma.

S: (L) Deneyimlediği etkiler o bölgedeki bir 4. yoğunluk “sızıntısının” parçası mıydı?


C: Bir ölçüde.

S: (L) Tüm bu olaylar onu epey sarsmış. Tıpla ilgili işinden ayrılıp normal hayatını bırakacak kadar. Bizden
ne istediğini söyleyebilir misiniz?
C: Yıllardır devam eden programlamanın yarısından uyanmanın neden olduğu sarsıntıyla dağıldı. Yaşadığı
şey bir “sinir çöküntüsü”ne yakın birşey ama bundan daha derine gidiyor. Sizin yaşadıklarınıza
benzetilmesi biraz zor çünkü siz tüm hayatınız boyunca “gerçeklerin izindeydiniz”. O standart bir
oyuncuydu. Şiddetli deneyimler onu uçurumun kenarına getirdi. Şimdi hem geri kalan değerli şeylerin
parçalarını topluyor hem de onu parmakla çağıran tamamen yeni alanı keşfediyor.

S: (L) Bu haliyle celseye katılmasının pek iyi bir fikir olmadığı izlenimimde haklı mıydım?
C: Belki, ama belki gelecekte kendini biraz daha toplayacak...

S: (L) Şimdiye kadar makalenin bir sonucu olarak tek bir yayıncıdan, yazardan, televizyon kanalından,
radyodan veya benzer bir kaynaktan tek bir telefon veya email almadık. Tamamen battı!
C: Sadece bekle Henrietta Higgins, sadece bekle!

S: (L) Geçen Pazar çok travmatik bir deneyim yaşadım. Makalenin çıktığı gün. Kalp krizi geçireceğim
sandım. Ne oldu?
C: Panik atak.

S: (L) Korkunçtu. Kalbim durdu adeta. O kadar titriyordum ki göğsüm titriyordu. Nabzım atmıyordu.
Kalbimin tamamen duracağını sandım. (F) Muhtemelen 6. yoğunluk varlıkları tarafından kurtarıldın. (L)
Ark kurtardı. Pekala, makale çıktı. Ne düşünüyorsunuz?
C: Çeşitli olasılıklara bir açılış.

S: (L) Anlıyorum. Tamam. Küçük email listemde, meydana gelebilecek büyük birşeyin havadaki kokusu
tartışılıyor. Son zamanlarda Yukon üzerindeki üç ateş topu olayı vardı. Larry S Pasifik’in ısınmasından
bahsediyor. Birkaç tane devasa TKA (Taçküre Kütle Atımı) olayı vardı. Bunlardan bir tanesi bugün oldu
sanırım. Bir tanesi de Pazar veya Pazartesi günü olmuştu. Bu ateş toplarının ve diğer şeylerinin komet
parçalarıyla ve benzer şeylerle ilgili olup olmadığını merak ediyoruz. İnsanlar birşey olmak üzereymiş gibi
hissediyor. Bu fikir hakkında yorumda bulunur musunuz?
C: Görünüşe göre bazıları her küçük olayda büyük birşeyin olmak üzere olduğunu düşünüyor! Gerçekten
“birşey” olursa, bu zavallı kitlenin hiç beklemediği bir zamanda olur!

S: (L) Yani bir bakıma şu anda bizi bekleyen herhangi bir büyük olay yok diyorsunuz. Bu insanların hepsi
birbirini bir taşkınlığa sürüklüyor gibi görünüyor. (A) Birşey teklif ediliyor gibi görünen bu garip, kısa email
beni düşündürüyor. Bunda bir tehlike mi var?
C: Email’le birşey sunulmaz.

S: (L) Sanrım eğer birşey “sunuluyorsa”, bunun email’le sunulmayacağını kastediyorlar. Verecekleri
birşey olması bir şey, onu vermek ayrı bir şey. Asenberg’lerin bir arkadaşından da bir email aldık. Sabrina
adlı kayıp bebeğin nerede olduğunu sormamızı istiyorlar. Onlara yanıt yazdım ve ebeveynlerin bizzat
kendisi sorana kadar bu konuda bizim bir soru soramayacağımızı söyledim. Siz buna dair zaten bazı
yorumlarda bulunmuştunuz. Ve önceki yorumlarınıza dayalı olarak bana öyle geliyor ki, ebeveynler
kendileri bu konuda birşey sormayacak. Ama yine de bu konuda söyleyebileceğiniz birşey olup olmadığını
merak ediyorum.
C: Uygun değil.

S: (L) Ben de öyle düşünmüştüm. Tamam, bu kitaba göre milattan önce 1. yüzyılda yazan Diodorus
Siculus şöyle demiş: “Hyperboreanlardan Scythia’ya (ç.n.: İskitya diye geçiyor sanırım) saman içinde bazı
kutsal nesneler getirilmiştir. Ve komşu halklar bu nesneleri sırayla ele geçirmiş ve kutsal nesneler
Adriyatik’e kadar gelmiştir. Oradan güneye inmiştir ve bunları ele geçiren ilk Yunanlar Dodonalılardı.
Sonra bu hediyeler iyice güneye giderek Malia körfezine, Eğriboz’a ve oradan da bir şekilde Karistos’a
ulaşmıştır. Karistoslular bunları Tenos’a götürmüş, onlar da Delos’a götürmüştür. İşte bu şeylerin
günümüzde bulundukları Delos’a bu şekilde geldiği söylenmektedir.” Hyperboreanların sürekli olarak
Delos Adası’na kutsal bazı şeyler göndermek gibi bir uygulamaları varmış gibi görünüyor. Delos Adası’nın
Phoebus Apollo’nun doğumyeri olduğu söyleniyor. Leto’nun oğlu. İddiaya göre Cynthus dağında
doğmuş. Bu çok ilginç bir durum. Medeniyetin Yakın Doğu’da başladığı ve kültürel akışın Akdeniz’den
Kuzeye doğru olduğu fikrine zıt görünüyor. Kuzeyden Güneye doğru bir kültürel akışa işaret ediyor.
Hyperboreanların Delos Adası’na gönderdikleri bu eski şeyler neydi?
C: Şifreli kodlar içeren yapraklar.

S: (L) Hyperboreanların, ki Britanya’nın Keltlerinin de onlara dahil olduğunu düşünüyorum, Delos halkıyla
ilişkisi neydi?
C: Kuzeyli insanlar daha üstün olan dünyadışı temelli genetik düzenlemeleri içinde mevcut olan
kodlanmış sırlarla Akdeniz/Adriyatik halklarını uygarlaştırdı. Bahsettiğin uygulama nesiller boyu devam
eden bir alışkanlıktı.

S: (L) Hyperboreanlardan bazılarının Stonehenge’i kullanarak üst yoğunluk varlıklarıyla iletişim kurması
ve bazı bilgiler alması gibi birşey oldu mu?
C: Stonehenge tonal kanallarla (ç.n.: ses/ses perdesi) rezonasyona giriyor ve psişik olarak taç çakra
algılama sistemi yoluyla bilgi aktararak, normalde eğitilemeyenleri eğitiyordu.

S: (L) Stonehenge’in tam olduğu, tüm taşlarının yerinde olduğu bir zaman oldu mu hiç? ...
C: Elbette.

S: (L) Kayıp taşlara ne oldu? Bu kitapta muhtemelen mimarı öldüğü için Stonehenge’in hiç
tamamlanamadığı yazıyor.
C: Saçma. Çağlar boyunca pek çok yıkıcı etkiye uğradı.

S: (L) Peki Stonehenge bu yazarın iddia ettiği aşamalarda mı yapıldı? Aubrey halkaları denen yuvarlak
çukurlarının yapıldığı zamanda, dairesel bir çukur halinde mi başladı?
C: Hayır.

S: (L) Bir kerede ve tamamen mi inşa edildi?


C: Evet.

S: (L) Efsaneye göre tanrı Phoebus Apollo her ondokuz yılda bir Stonehenge’de dans etmiş. Bu neyle
ilgili?
C: Sembolik. Gelgitler, ay tutulumları, o tür şeyler. Bilgi süper otoyolundaki (ç.n. internet) Wiccan’ları
düşün!

S: (L) Sonuçta şu anda eksik olan taşlar var! Böyle büyük taş parçalarını kim alıp götürmüş olabilir ki?! (A)
Sen kayıp taşları sorunca pek çok yıkıcı etkinin meydana geldiğini söylediler. (L) Evet. Peki bu yıkıcı etkiler
neydi?
C: Bazıları depremdi. Bazıları ise dünya güçlerinin dış “güçlerle” çatışması sırasında meydana gelmiş EM
temelli parçalanmalardı.

S: (L) Bu taşlardan bazılarının ışın silahı gibi birşeyle buharlaştığını mı söylüyorsunuz?


C: EM faaliyeti.

S: (L) 56 Aubrey halkasının amacı neydi?


C: Topraklama. (ç.n.: Orijinal metindeki kelime olan “Ground”, toprak, zemin, topraklama, yer gibi pek
çok anlama geliyor. Tam olarak neyin kastedildiğini bilmiyorum.)

S: (L) Neden bunlara ceset küllerini gömdüler?


C: O sonraydı... parçalı şüpheler.

S: (L) Stonehenge bir zamanlar Ambrius Geçidi olarak mı biliniyordu?


C: Evet.

S: (L) Ambrius kimdi?


C: Druid geleneği / perde.

S: (L) Perdelediği şey neydi? Ambrius kimdi?


C: Kim değil. Ne.

S: (L) Ambrius neydi?


C: Onlar tanrı derdi. Siz başka birşey de diyebilirsiniz.

S: (L) İskitlerin (Scythians) taptığı, yere batırılmış kılıcın anlamı neydi? Bu arada İskitler Hyperboreanlarla
ve Britanyalı Keltlerle ilişkili.
C: Scithe.

S: (L) Bu neydi?
C: Scythe.

S: (L) Kılıç Tanrısı mı? Satürn mü?


C: Hayır.

S: (L) Toprağa batırılmış kılıcın anlamı mı bu? Buna scythe mi deniyor?


C: Güçlendirici, ya da onlar öyle düşündü.

S: (L) Toprağa batırılmış kılıç hangi tanrıyı temsil ediyordu?


C: Belki Zeus.

S: (L) Berengar Sauniere bir sütunda herhangi bir parşömen gibi birşey buldu mu?
C: Evet.

S: (L) Kodlanmış mesajlar mıydı?


C: Bu nitelikte pek çok şey vardı ve var.
S: (L) Bulduğu kodlanmış mesajlar, ‘Kutsal Kan, Kutsal Kase’ kitabında gösterilenlerle aynı mı?
C: Hayır.

S: (L) Kitaptakiler uydurma mı?


C: Bozulmuş.

S: (L) Bu solar maksimum meselesinde bakmamız gereken herhangi belirli bir yön var mı?...
C: Solar maksimumlar 3. ve 4. yoğunluk manzaranız etrafındaki kemerlerde elektromanyetik izler
bırakıyor.

S: (L) Yani bu konudaki tüm bu hayhuy bir zaman ve enerji kaybı. ...Tamam, bazı olasılıklar şekillendiğine
göre, kim başkan seçilecek?
C: Açık.

S: (L) Aaah! Bu güzel değil! Şu anda hayatımızda karşımıza çıkabilecek şeylerle ilgili olarak sizin
görebildiğiniz, bizim de görmemizin iyi olacağı birşey var mı?
C: Neşeli kalplerle bırakın olaylar gelişsin.

S: (L) Bu iyi görünüyor. Hepimizin mutlu olacağını mı kastediyorsunuz?


C: Belki, bekleyin ve görün.

S: (A) Ve birşey YAPIN! (L) Oğluma yardımcı olmak için ne yapabileceğimi öğrenmek istiyorum. Son
günlerde çok zor bir süreçten geçiyor. Yapabileceğimiz herhangi birşey var mı? Bu gerçeklikle
mücadelesine yardımcı olabilecek herhangi bir yaklaşım?
C: Bununla ilgili olarak müdahalenin tavsiye edilebilir olduğunu düşünmüyoruz. Hormonları köpürüyor,
bilirsiniz!

S: (L) Peki ne yapmam lazım? Gidip birkaç Playboy dergisi mi satın alayım?
C: Bayiden bunları istemenin utancına katlanabileceksen!

S: (L) Bunu yapabileceğimden emin değilim. Yaşadığı şeyi GERÇEKTEN anladığımızı söylemeye
çalışacağım ona. Bu normal birşey. Ama internette oynamakta olduğu türde oyunları oynamaya devam
edemez. Bu şahsen bizim için çok tehlikeli. Hayatlarımızı ve tamamen bize bağlı olan kendi hayatlarını
tamamen mahvedebilir. Eğer resim istiyorsa, çizebilir, satın alabilir veya herneyse... ama bizim
bilgisayarımızda değil! Oğlum için herhangi başka birşey?
C: Yakında “gerçek zamanlı” deneyleri olacak.

S: (L) Ne?! Seks deneyimi mi yani?


C: Sadece bilginiz için. Çok fazla ayrıntıya girmeye gerek yok.

S: (L) Bu konuda bana yardım edin! Stresten kalp krizi geçireceğim!


C: Yakında bir çıkış noktası.

S: (L) Yakında bir kızarkadaşı olacak anlamında mı? Yoksa benim stresim için bir çıkış noktası mı? Hangisi?
C: Belki. Belki biri diğerini sağlar.

S: (L) Eğer doğru dürüst, saygılı bir kızarkadaş olursa sorun yok. Ama seks deneyerek bir kızı hamile
bırakıp hayatını mahvetmesini istemiyorum.
C: Tüm 3. yoğunluk gebelikleriniz hayatları mahvediyor mu?

S: (L) Neyi kastettiğimi biliyorsunuz! Başka birşey?


C: Hayır. İyi geceler.
18 Mart 2000

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Ponola.

S: Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (A) Benim iki sorum var. İlki Heim adında bir Almanla ilgili. Çekim, antiçekim hakkında bazı kitaplar
yazmış. Doğru yönde olduğuna inandığım çeşitli garip teorileri var. Bu teoriler internette arkadaşımız
Berkant tarafından tanıtılıyor ve bu teorilere baktığımda bunları ilginç buldum. Kitaplar Almanya’da ve
pahalı. Bu kitaplar faydalı olabilir ama riskli de olabilir. Bunların değerli olup olmadığını bilmenin bir yolu
yok. Bu kitaplar yatırım yapmaya değer mi?
C: Söz konusu kitaplar değerli bilgiler içeriyor ama tamamen geçerli değil. Dikkatli bir şekilde ele alınması
gerekir. Statik elektrik sürecin bir parçasıyla bağlantılı.

S: Bu kitaplarla ilgili mi bu söylediğiniz?


C: Evet. Üç çatallı araç. Dalga çevirici.

S: (L) Yani bu kitapları incelemek faydalı olur mu?


C: “Heim”. Takma isim?? İpucu?

S: Benim sorularım bu kadar.


C: Daha fazla soruya ihtiyaç var.

S: BW’yle ilgili durum nedir? Ne tür bir şirket için çalıştığını bilmiyoruz. Niyetlerini bilmiyoruz. Arkadaş
mı yoksa ajan mı bilmiyoruz.
C: Ajanlar arkadaş bile olabilir. Düşündüğünüzden daha karmaşık.

S: BW yıldız sistemlerinin oluşumu ve bu tür sistemlerde ikili bir yıldız sisteminin gerekliliği hakkında bir
makale yazdı. Onun hesaplamalarına ve teorisine göre hesaplanan ikiz yıldız kütlesi, bizim yıldız
sistemimizdeki ikiz yıldızın kütlesiyle ilgili olarak sizin belirttiğiniz oranın çok daha düşük olması gerektiği
sonucunu doğuruyor. BW iki yıldız arasındaki ilişkinin bir protonla bir elektron arasındaki ilişkiyle aynı
olması gerektiğini söylüyor kütlesel olarak. Haklı mı?
C: Atomun özellikleri bulmacasını tamamen çözdüğünüzü düşünene kadar, ayna-yansıması atom
özellikleri tuzağına düşmemek daha iyi.

S: BW’nin kendine özgü bir şekilde yorumladığı ekin çemberine dair siz bir yorumda bulunabilir misiniz?
C: Belki güneş sistemine benzer bir yıldız sistemi. Belki yöneticisi Güneş olmayan bir sistem.

S: Güneş değilse hangi yıldız? Sanırım önemli olmalı ki bir ekin çemberine konu oluyor.
C: Belki.

S: Hangi yıldız sistemi? Yıldızın adı ne? Bildiğimiz bir yıldız mı?
C: Epsilon’da veya Epsilon’la ilişkili.

S: Hangi Epsilon?
C: Majör.

S: “Epsilon” olarak adlandırılan bir sürü yıldız var. Hangi takımyıldız?


C: Bitişik takımyıldız.

S: Hangisi?
C: Şu anda verilebilecek başka bir bilgi yok.
S: Bu yıldız sistemi, gezegenimizi ziyaret eden dünyadışı varlıkların bazılarının geldiği yer mi?
C: Onun gibi birşey... Birinin geldiği.

S: Kim?
C: Kaba bir tahminde bulunun!

S: KH mi yoksa BH mi?
C: KH.

S: Ekin çemberlerinin 6 yoğunluk düşüncelerinin ifadeleri olduğunu söylemiştiniz. Şimdi bununla ilgili bir
uyarıda mı bulunuyorsunuz?
C: Yanlış izdesiniz. Daha çok tarihsel bir piktogram gibi.

S: Gezegensiz olarak gösterilen yörünge, yok olan bir gezegeni mi ifade ediyor?
C: Hayır.

S: Gezegensiz yörünge neyi ifade ediyor?


C: Transfer.

S: Gezegenin başka bir aleme transferi mi? Neyin transferi?


C: Prototip nüfus tamamlandıktan sonra başka bir yere transfer edilenler.

S: Yani insan ırkının ana gezegeninin piktogramı mı bu?


C: Yakın. Şu anda mevcut olduğu şekliyle insan ırkına kaynaklık eden.

S: Bizim zaman ölçüm biçimimize göre, bu piktograf hangi zaman periyodunu temsil ediyor? Geçmişe
doğru?
C: Milyonlarca yıl.

S: Dünya ve ikiz güneş meselesine dönelim. Barry bu ekin çemberindeki gezegen konumlarına dayalı
olarak, kometlerin dünyaya 2003’te düşmeye başlayacağını tahmin ediyor. Bu ekin çemberi bizim güneş
sistemimizdeki gezegen konumlarının bir temsili olmasa bile, Barry psişik olarak algıladığı bir bilgiyi
mantıksallaştırmada mı kullanıyor bu ekin çemberini? Bu fikrin veya tahminin doğru çıkma olasılığı nedir?
C: Muhtemelen olmayacak.

S: Kendi hesaplamalarına göre, ikiz yıldızın yörüngesinin yaklaşık 5000 yıl olduğunu söyledi...
C: Bizim “ikiz yıldız”la ilgili olarak verdiğimiz bilgiler, rehberlik etme amaçlarına yönelik birer ipucu.
Mutlak değil.

S: Michael’ın insanlığın başlangıcını 58.000 yıl öncesine dayandırması meselesi hakkında ne


söyleyebilirsiniz?
C: Hayır. 58.000 yıl önce, sizin algıladığınız şekliyle, dünya üzerindeki insan türleri çok uzun süredir kök
salmış güçlü bir tekno-toplum durumundaydı.

S: Michael bilgisini nereden alıyor?


C: Sapla samanı birbirinden ayırın.

S: Sapla samandan bahsetmişken, Ark son zamanlarda neden bu kadar çok hapşırıyor?
C: Artan polen sayısı nedeniyle bu yıl polen alerjisi meydana geliyor.

S: Polen sayısı demişken de, yağmura ihtiyacımız var. Yağacak mı?


C: Evet.

S: Çok mu yağacak?
C: Evet.
S: Yakında mı?
C: Evet.

S: Son zamanlarda, önceden verdiğiniz tahmin listenizde bulunan bazı dünyasal olaylar oldu. Bunlardan
biri Ukrayna patlaması, diğeri ise Afrika’daki seldi. Sel manşetleri sizin söylediklerinizle neredeyse
tamamen aynıydı. Bu şeyler olmaya başladığına göre ve siz bu tahminleri bir grup halinde verdiğinize
göre, o gruptaki diğer tahminler de çok yakın olabilir mi?
C: Olabilir.

S: Daha önce buz çağlarının, çoğu insanın sandığından çok daha hızlı meydana geldiğini söylemiştiniz...
C: Evet.

S: Birkaç Mukluk ve kar ayakkabısı almamız gerekiyor mu?


C: ??

S: Yani kışlık odun stoklamaya başlamamızı tavsiye eder misiniz?


C: Belki.

S: O kadar hızlı olabilir yani?


C: Oo, evet. Global “ısınmaya” tepki olarak daha da hızlı.

S: “Isınma” kelimesini tırnak içinde belirttiniz. Bu kelimeyi normal anlamından başka bir anlamda da
kullanmış oldunuz?
C: Ve/veya aslında “ısınma” değil.

S: Whitley Strieber ve Art Bell “The Coming Global Superstorm” diye bir kitap yayınladı. Bu kitapta
verdikleri bilginin doğruluk oranı yüksek mi?
C: Uygun olduğunda çıplak gerçek sunumlarında bulunmasıyla tanınan insan-dışı kaynaklardan alındı.
(ç.n.: “çıplak” olarak çevirdiğim “stark” kelimesi aynı zamanda “karamsar”, “katı üsluplu” gibi anlamlara
da sahip. İlgili varlıkların bazı gerçekleri kendi negatif amaçları doğrultusunda ve buna uygun bir tarzda
sunması kastediliyor muhtemelen.)

S: Şu anda bu bilgilerin verilmesini “uygun” kılan nedir?


C: Planlara uyuyor.

S: Ne planları?
C: Bilmiyor musunuz?

S: Dünyanın fethedilmesi ve insanlığın kontrolünün ele geçirilmesi mi?


C: O kadar basit değil.

S: Söylediğim cümle nasıl daha doğru hale getirilebilir?


C: Buna karışım/alaşım diyebilirsiniz. (ç.n.: (bir duruma) alıştırma?)

S: Tutankamon’un kafası hakkında bir soru sormak istiyorum. Kafası neden aşırı derecede uzundu? Ve o
ailenin diğer üyelerinin kafaları?
C: İz gen.

S: Bu iz gen nereden geldi?


C: Son “çağrı.”

S: Nefilim’in son ziyareti mi?


C: Yeterince yakın.

S: Bu gen Ankesenamon’dan mı geliyordu yoksa Nefertiti’den mi?


C: Biri nefilim kelimesine benziyor, yani sizin “Nefilim”inize.
S: Yani Nefertiti’den geliyor. Peki Nefertiti nereden geliyor? Büyük bir muamma. Ben onun İbrahim’in
karısı Sarai olabileceği fikri üzerinde duruyordum. Bu fikre göre Mısır firavununun İbrahim’in karısını
çalması ve bunun da bir “belaya” neden olması hikayesi aslında Nefetiti ile Akenaton’un evlilik
hikayesiydi ve onun fiziksel karakteristiklerini de açıklıyordu. İbrahim’in karısının çok güzel olduğu ve
Nefertiti adının “Güzel bir kadın geldi” veya buna benzer bir anlam taşıdığı söyleniyor. Kimse onun
nereden geldiğini veya kim olduğunu bilmiyor. Sonra da tarihten kayboldu. Ne onun ne de Akenaton’un
cesedini kimse bulmadı. Büyük bir gizem. Nefertiti nereden geldi?
C: Biraz daha araştırmanıza izin vereceğiz.

S: Bulacağım ipuçlarına dayalı olarak bu sorunun cevabını çıkarabileceğimi ima ediyorsunuz sanırım.
Whitley Strieber ve Art Bell’in bilgilerini aldığı kaynağın, dünyayı fethetmek ve ele geçirmek isteyen
“insan-dışı” kaynaklar olduğunu söylediğiniz noktaya geri dönmek istiyorum. Art ve Whitley bu bilgi
kaynağıyla olan bağlantılarının tam olarak farkında mı?
C: Alaşım dedik, “fetih” demedik.

S: Ama daha önce dünyadışı varlıkların zaman yolculuğu yoluyla insanlığı manipüle etme planından ve
dünyayı ele geçirmek üzere bir altyapı hazırlıyor olmalarından bahsetmiştiniz. Yani bu öyle bir şekilde
yapılacak ki, bunun olmakta olduğuna dair “dışarı” hiçbir işaret verilmeyecek, öyle mi?
C: Yakın.

S: Yani biz tam şu anda burada oturup konuştuğumuz sırada dünya yavaş yavaş ele geçiriliyor ve
insanların çoğu bundan haberdar bile değil?
C: Onun gibi birşey...

S: İnsanlar herhangi bir noktada bunun farkına varacak mı? Uyanacaklar mı? Yoksa bu doğanın işleyiş
biçimi mi?
C: Doğal süreçler.

S: Yani dünyadışılar daha önce belirttiğiniz şekilde hiçbir zaman gökyüzünde görünmeyecek; bir savaş
olmayacak...
C: YAVAŞ!

S: Söylediğiniz şey bunu ima ediyor!


C: Hayır. Aceleyle hızlı ve paketlenmiş bir tanım almaya çalışıyorsun.

S: Bunun doğal bir süreç olduğunu söylüyorsunuz. Ele geçirilmekte olduğumuzu söylüyorsunuz. Bunun
bir fetih olmadığını söylüyorsunuz. Ama yine de, bunun bir gele geçirme olmadığını söylemediniz, ki bu
da sürecin bir parçası, öyle değil mi?
C: Buna evrim denebilir.

S: Gökyüzündeki savaşlar ve lazer ışınları kullanan uzay gemilerini içermeyen doğal süreçleri getiriyor bu
insanın aklına...
C: Bu sürecin bu yönde kuralları olduğunu söylüyor?

S: Sizin söylediklerinizden çıkardıklarımı söylüyorum. Bunun tamamen doğal bir süreç olduğunu
söylüyorsunuz. 4. yoğunluk varlıklarından bahsediyoruz....
C: Doğal süreçler önyargılarda mevcut olan sınırlarla sınırlanmaz.

S: Olaya şu şekilde yaklaşayım: Strieber ve Bell’in kitaplarının ardında olan varlıklar bir tür savaşta yer
alacak olanlardan mı? Buradaki sorun şu ki, “fetih” kelimesini bunun dışında tuttunuz. (A) Sanırım fetih
kavramının geçersiz olduğunu söylemelerinin temel nedeni, çoğu insan için bunun bir fetih olmaması.
İnsanlar buna izin veriyor. Çoğu insan açısından bir fetih yok...
C: Bu da sürecin bir parçası, ama eğer denerseniz, programlanmış fikirlerinizi aşabileceğinizi biliyoruz.
Fethin söz konusu olması veya olmaması bir fikir/algı meselesi.

S: Şunu netleştireyim: Strieber ve Bell’in kitabı KH dünyadışıların planlarına nasıl hizmet edecek?
C: Kitap değil, tasvir edilen olaylar.
S: Whitley ve Art bu bilgiyi yaymakla hepimize bir iyilik mi yapıyor yani? Bunun faydası mı oluyor?
C: Çok az fark ediyor.

S: Fark yaratabilecek herhangi birşey var mı? Veya buna gerek var mı?
C: En büyük resimde, hayır.

S: Yani bir fark yaratmak önemli değil, öyle mi?


C: Önemli olan ruh. Beden değil.

S: Yani en büyük resim bu. Şimdi resmi küçültelim. Fark yaratabilecek birşey var mı? Görünüşe göre en
büyük resimde hiçbir şey fark yaratmıyor çünkü...
C: Bir zamanlar Kızılderililer de buna benzer sorular sormuştu!

S: Bu da konuyu Kızılderililere getiriyor. Şu anda onların pek çoklarının öğretmekte olduğu şeye göre
dünyadışılar, Griler ve ilgili diğerleri iyi varlıklar. Bize öğretmek ve ilerlememize yardım etmek için buraya
gelen “yıldız insanları”! Onlarla temas kurmanın, kaçırılmaların “iyi” birşey olduğunu vs vs söylüyorlar.
C: Hayır. Bozulmuş mesaj. İlk bazı temaslar BH varlıklarıylaydı.

S: Ve şimdi kafaları karışıyor, çünkü geçmiştekilerle aynı varlıklarla temas kurmakta olduklarını sanıyorlar,
öyle mi?
C: Yakın.

S: Küçük mail grubumuzda meydana gelen ilginç bir yan etki var. Bu insanlar okumuş, son derece bilinçli
insanlar. Ama bu insanlar farkındalıklarını arttırmak üzere materyalimizi okumaya başladığı zaman çok
garip şeyler oluyor onlara. Bazıları ÇOK garip davranışlar sergiliyor!
C: Bunu zaten biliyorsun.

S: Genel olarak gruba verebileceğimiz herhangi bir tavsiye mesajınız var mı?
C: Tabi... BİLGİ KORUR, BİLGİSİZLİK/İHMAL TEHLİKE YARATIR!

S: Öyle görünüyor ki, insanlar bazı ipuçları elde etmeye başlayınca saldırılar artıyor ve durum çok moral
bozucu bir hale geliyor. Sürecin bu aşamasını nasıl atlatabiliriz?
C: Kişi saldırıyı bilmeli, beklemeli ve sonra da saldırıyı etkisizleştirmeli. Bazı yazışmacılarınız fazla saf.

S: Başka herhangi bir tavsiye? Bazıları şu anda oldukça sağlam darbeler yiyor...
C: Konuya bu noktadan yaklaşabilirsin. Ve şu anda yorgunlaşıyorsun...

S: Biliyorum, ama hızlıca bir soru daha sormak istiyorum. Belçika’dan JM diye biri var. Birkaç yıl önce
Çin’e giderken geceleyin bir trende ruhsal bir olay yaşamış. Ve bu deneyim Kasyopya takımyıldızıyla da
ilişkiliymiş. Bu şahıs sizinle “bağlantı halinde” olduğunu düşünüyor. Önümüzdeki ay Florida’ya gelip
bizimle tanışmak istiyor. Gerçekten sizinle bağlantı halinde mi? Yoksa bir ajan mı? Hatta arkadaş canlısı
bir ajan?
C: Kimin umrunda? Öğrenmek eğlencelidir! Bir-iki ayak parmağı kaybedilse bile.

S: Bizimle ilgili makalenin pek çok önemli sonuçları olacağını söylemiştiniz. Şu ana kadar: sıfır, hiç... Ne
tek bir kelime, ne başka birşey. Bunun yalnızca yirmi dakika süren bir heyecan olduğunu düşünmeye
başlıyorum...
C: Şu ana kadar demek şu ana kadar demek.

S: Bununla ilgili olarak yaklaşan şeyler hakkında herhangi birşey söyleyecek misiniz?
C: Hayır.

S: Yaklaşan şeyleri sevecek miyiz peki?


C: Bekleyin ve görün... iyi geceler.
8 Nisan 2000

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Rinira.

S: Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: Okuyuculardan bazı sorular var. Okuduğum kitaplarla ilgili sormak istediğim bazı kendi sorularım var
ve son birkaç gün içinde ortaya çıkan bazı fikirlerle ilgili bazı sorularımız da var. Hangisiyle başlamak daha
iyi olur?
C: Hangisinden istersen.

S: INS ile görüşmemizi yaptık. Oldukça nahoş bir deneyimdi, en hafif deyişle. Sürekli ikamet
gerekliliklerini aşıp doğrudan vatandaşlık aşamasına geçmek için biraz yardım gerekecek gibi görünüyor.
Bunu gündeme getirmemin iyi olacağını düşündüm, çünkü Ark’ın güvenlik izni alabilmesi için vatandaş
olması gerekiyor. Yaptığı işte ilerlemesi için güvenlik izni şart. George ve Ark Constellation’dan ayrılıp
kendi başlarına askeri bir iş için proje bazlı sözleşme konusunu konuşmaya başladı.
C: Riskli.

S: George şirket hakkındaki farklı yorumlarında ve şirketle olan etkileşimlerinde Ark’ı herhangi bir şekilde
saptırıyor mu?
C: George gizemli.

S: George neden gizemli?


C: Zihinsel enerjilerde odak eksantriklikleri/çarpıklıkları.

S: (A) Bir süre önce Constellation şirketinin durumu hakkında sorular sormuştuk ve durumun istikrarlı
olduğunu söylemiştiniz. George’un söylediğine göre şirket ancak Aralık’a kadar istikrarlı olacak ve ondan
sonra bizim şu anda üzerinde çalıştığımız projeler için para olmayacakmış. Yani durum çok istikrarlı
görünmüyor. Sorum şu; ne tür önlemler alırsak...
C: Constellation büyüyor, küçülmüyor.

S: (A) George’un dediğine göre onunla başkan arasında bir mücadele varmış ve bu mücadeleden ve
düşmanlıktan dolayı, anladığım kadarıyla, George’a bağlı olarak yapmakta olduğum programlama işi için
daha fazla para ayrılmayacakmış. Elbette Constellation’un bana başka bir iş verme ihtimali de var ama
bunun olup olmayacağı belli değil. Yani gelecek açık ve biz endişeliyiz.
C: Kendini çok fazla ona göre ayarlaman akıllıca olmaz.

S: (A) Kiminle konuşmamı tavsiye edersiniz?


C: Kiminle değil. Yeteneklerine konsantre ol.

S: (A) Bu ne anlama geliyor?


C: Sen ticari bir değersin, diğerleri ise belki de sadece tuhaf tipler.

S: Başkan Ark’ın yaptığı işin, değerinin farkında mı?


C: Bir ölçüde, ama filtreleme yoluyla kısmen manipülasyon yapmak isteyebilecek olanlardan dolayı bir
ölçüde de şüpheli.

S: Yani George “filtreleme” yoluyla manipülasyonda mı bulunuyor?


C: Gözünüzü açık tutun.

S: Yeteneklerine konsantre olması dışında şu anda Ark’a verebileceğiniz en iyi tavsiye ne olur? Daha
spesifik olun.
C: Kendi sözcün ol, bu konuda başkalarına güvenme.

S: Yani Ark’ın oturup başkanla konuşmasını, öğlen yemeği yemesini, sohbet etmesini mi tavsiye
ediyorsunuz?
C: Buradaki mesele, iletişim konusunu diğerlerine emanet etmemek.

S: (A) Yani George’a diyeyim ki askeri elemanlara ekstra proje için Constellation’a para ayırmalarını
tavsiye etsin, böylece ben de George üzerinden değil doğrudan Constellation üzerinden çalışayım?
C: Neden George üzerinden faaliyette bulunman gerektiğini hissediyorsun?

S: Ama eğer başkana herhangi birşey söylenirse George bunu duyabilir ve sorun çıkarabilir.
C: George senin en yüksek çıkarını düşünerek mi hareket ediyor? Veya kendisinin?

S: (A) Bizde öyle bir izlenim uyandırdı. Bize karşı iyi davrandı.
C: Peki bu durum şu anda nereye doğru gidiyor?

S: (L) Şu andaki durum büyük bir çöküşle sonuçlanabilir. Senin en yüksek çıkarlarına göre hareket ediyor
gibi görünen biriyle karşılaşabilirsin. Onlara güvenebilir, tavsiyelerini dinleyebilirsin ama bazen bir çukura
da düşebilirsin. Ama diğer taraftan bazen de gerçekten senin en yüksek çıkarına göre hareket
ediyorlardır. Belki de tamamen kendi en yüksek çıkarlarına göre hareket ediyorlar ama belki de bunun
nedeni kendi çıkarlarıyla senin çıkarlarının tesadüfen aynı olmasıdır.
C: Örtüşen çıkarlar mı, yoksa bağımlı çıkarlar mı?

S: (L) Diğer bir deyişle George zor bir konumdaydı; Ark’ı buldu ve kendi imajını şişirmek için Ark’ın yaptığı
işi kullandı. Ark’ın yaptığı işin prestijinden George yararlanıyor. Ama Ark’ın ona sağladığı desteğe, gece
gündüz çalışmasına rağmen George hala ilerleyemiyor veya olduğunu sandığı gibi algılanmıyor. Ve şimdi
George o şirketteki işinden ayrılmak istiyor ve Ark’ı da kendisiyle birlikte çıkarmak istiyor. Çünkü Ark’ın
ona kendi başına kazanamayacağı parayı kazanmasında yardımcı olacağını düşünüyor.
C: İsteksiz bir şekilde bile olsa zaten sezmiş olduğunuz şeyi ortaya koyduk yalnızca.

S: (A) Şirkette birine verilebilecek açık bir pozisyon vardı ve belki hala var. Bunun için başvurabilirim ama
George’dan anladığım kadarıyla, her gün Constellation’a gitmemi gerektirecek bir iş yapmak yerine
projeye dayalı bir sözleşmeyle çalışmak daha iyi. Bu George’un tavsiyesiydi.
C: Hatırla, Constellation bir değere sahip olduğunu düşündüklerini elinde tutmak istiyor!

S: (L) Yani belki de Ark’ın bu başkanla o açık pozisyon için konuşması gerekiyor. Projeye dayalı bir
sözleşme ile şirkette bir pozisyon sahibi olmak mümkün değil mi? George neden onu işten atmalarının
mümkün olmadığını söylüyor? Eğer birini işten atmak söylediği kadar kolaysa, tüm bu düşmanlık
meselesi varken neden onu işten atmadılar? (A) Muhtemelen Constellation kurulurken George ordu
tarafından tayin edildi. (L) Bunun iyi bir mazeret olduğunu sanmıyorum. Bunu o mu söyledi? (A) Hayır,
ben öyle düşünüyorum. Başka türlü nasıl başkan yardımcısı olmuş olabilir? Biri tarafından tayin edilmiş
olmalı.
C: Manipülatörler manipüle eder... İşleri budur.

S: (A) Şu anda durum öyle görünüyor ki, eğer Constellation için çalışırsam ve işi alırsam, başka herhangi
birşey için hiç vaktim olmayacağı kesin. (L) Belki de adama bu endişenden bahsedip o pozisyona
başvurmakta bu yüzden kararsız kaldığını söylemen iyi olur.
C: Gerçek değere sahip olanlar “fiyatlarını söyleyebilirler.”

S: (L) O adamla konuşman gerekiyor bence. Herhangi birinin sana tavsiyede bulunduğundan
bahsetmezsin. Tam zamanlı bir işçi olman durumunda kendi araştırmaların için vaktinin kalmayacağını
düşündüğünü söylersin. Ama, anladığın kadarıyla dönemsel yarı-zamanlı projeler için sadece Aralık’a
kadar para olacağı için yine de bu pozisyonu düşündüğünü, kabul etmen durumunda statünün ne
olacağını merak ettiğini söylersin. Bina içinde geçireceğin zaman ve sorumluluklar bakımından statün ve
muhtemel koşullarının ne olacağını sor. Kendini ucuza satma. Ben gerçekten George’un kendi çıkarı için
senin yaptığın işi sermaye gibi kullandığını düşünüyorum.
C: “Amerikan yolu.”
S: (L) Önceden George’a başkanla konuşacağını ve o pozisyona başvuracağını söylemen gerektiğini de
düşünmüyorum. (A) Neden? (F) Çünkü o zaman manipülasyona başvurur... Şapkasından birşey çıkarır...
(A) Hayır... (L) Ne yapacağını önceden ona söyleme. Haklı mıyım?
C: Evet.

S: (L) Bir sonraki gidişinde George’a başkanın orada olup olmadığını sor ve koridordan geçip onunla
konuş; George’a önceden birşey yapacak zaman bırakma. Konuşmanın ayarlanmasını önceden George’la
yapma. Haklı mıyım?
C: Evet.

S: (A) Bu askeri iş projesi sözleşmesi konusunda ne yapılabileceğine dair George’a bir tavsiyede bulunma
sözü verdik. George’a ne tavsiyede bulunursunuz? Buradaki temel sorun şu ki, eğer bir askeri sözleşme
isteyecekse, önümüzdeki yıla bütçe ayrılabilmesi için bunu hemen yapması gerekiyor.
C: Riskli. Pek çok zorluğu olduğu gibi, “pastada pek çok parmak” da var.

S: (L) George’a bu yanıtı verdiğin zaman, yani onun da şu an için Constellation’da kalması gerektiğini
söylediğin zaman, o pozisyona başvurmak istemenin nedeniyle ilgili de bir zemin hazırlamış olursun.
C: Bir güçlendirici örnek daha vereceğiz: bu bütçe nereden geliyor?

S: (A) Muhtemelen bu konuyla ilgilenen bir milletvekili var. (L) Peki o milletvekili kimin arkadaşı?
George’un mu, yoksa şirketin başkanının mı? (A) Muhtemelen başkanın arkadaşı, evet. (L) İşte bu. Eğer
George aleyhte gitmeye devam ederse kaybeder. Tamam, şimdi tamamen başka bir konuyu gündeme
getirmek istiyorum, çünkü bu çok garip. Bu şahıs şöyle bir mesaj yollamış: “St. Petersburg Times’daki
makaleyi okudum ve web sayfanızda yayınlanan yazıların pek çoğunu da okudum. Ben de sizin gibi
Tampa Bay bölgesinde oturuyorum. Bana bir iyilik edip K’lere bir soru sormanızı rica ediyorum. Ben bir
Wiccan’ım. Bir gece bir çember içindeyken astral seyahat yapıyordum. Uzayın derinliklerindeyken,
komuta güvertesinin olması gereken yerde büyük bir penceresi olan bir araç gördüm. Bu pencereden
baktığımda dünyadışı kökenli varlıklar gördüm. Beyazımsı-sarımsı lekeli derileri, uzun gözleri ve
alınlarında bir çıkıntıları vardı; Neandertalimsi. Ve astral halimle beni görüyor gibi doğrudan bana bakıyor
gibiydiler. Sormanızı umduğum soru şu: gördüğüm o varlıklar dünyaya gelmek için Dalga’yı kullanan
grupların üyelerinden miydi? Ve benim astral formumu görebilmelerinin nedeni daha yüksek yoğunlukta
olmaları mıydı? Celselerinizden birinde bu soruyu sorarsanız çok memnun olurum. Eğer benimle iletişim
kurmak isterseniz bu mail üzerinden görüşebiliriz. Henüz tanışmamış olduğumuz için başka bir bilgi
verme konusunda isteksizim.” Tanımadığım birine bilgi vermemi istiyor ama! Benim zamanımı kullanıyor
ama bana kendisi hakkında birşey söylemek istemiyor! Şimdi onun için zamanımı harcamak istemiyorum,
çünkü onu tanımıyorum! Belki aşırı hassasım şu anda. Evet, hiç karşılaşmadık ve gazetedeki makaleden
benim hakkımdaki herşeyi okudu.
C: Tavsiyemiz: astral seyahat yapmadan önce çok fazla “Uzay Yolu” seyretmemek en iyisi!

S: Bir başkasından kısa bir mesaj: “Siz çıldırdınız mı? Hangi varoluş seviyesindesiniz?” Emily Gotchnaur.
C: Buna yanıt vermemiz gerektiğini düşünüyor musunuz?

S: O mesajla Ark ilgilendi bile. Ama böyle birşey yazacak insanı, o insanın ne tür bir varoluş seviyesinde
olduğunu merak ediyorum. Ne tür bir şahıs bu?
C: Yapmaktan değil yıkmaktan hoşlanan biri.

S: Güzeldi. Brad birkaç kez yazdı. Flight 19 celsesini okumuş ve şöyle diyor: “Ben bundan şunu anlıyorum;
uygun koşullar altında algı gerçekliğe dönüşebiliyor.” Bu varsayım doğru yönde mi? Uygun koşullar
olduğunda algı gerçekliğe dönüşebilir mi?
C: Temel olarak evet, ama bundan daha karmaşık, çünkü koşulların sizinkinden farklı olduğu başka
gerçekliklerin etkileri de var.

S: Ve şöyle diyor: “Eğer bu doğruysa, bir birey kendi gerçekliğini yaratabilir; yani istenen sonucu
üretmeye yetecek kadar enerji odaklanabilirse.” Bunun bizimkinden başka gerçekliklerin enerjileriyle de
ilgili olduğunu söylüyorsunuz. Ama o şu şekilde devam ediyor: “Bu sanırım şuna varıyor; baskın inanç
neyse, üretilen netice de çoğunlukla o oluyor. Eğer on kişi bir UFO gördüğüne inanıyorsa ama üç kişi bir
UFO gördüğüne inanmıyorsa, bu durumun neticesi ne olur peki? UFO gördüğüne inanan on kişinin
inancın etkisiyle, UFO gördüğüne inanmayan o üç kişi sonunda UFO görür mü?”
C: Koşullu bazı kavramsallaştırmaları dayatmaya çalışan bir soru. Tekrar inceleyin: 3. yoğunluk
farkındalığı.

S: Soru şu; eğer on kişi bir UFO gördüğüne inanıyorsa ve üç kişi de inanmıyorsa, UFO gördüğüne
inanmayan o üç kişi UFO görür mü?
C: Kavramın katılığı nedeniyle soru geçersiz/uygulanamaz.

S: Devam edeyim: “Eğer yazınızı doğru okuduysam, baskın veya popüler inanç daha az popüler olan
inancı bastırıyor gibi görünüyor. Dini gruplar tarafından kullanılan dezenformasyon ve propagandanın
neden bu kadar etkili olduğunu açıklayan birşey bu. Yazınızdan bunun tam olarak nasıl işlediğini
anladığımdan emin değilim. Görünüşe göre bir bireyin yaygın olarak benimsenen bir inanç veya düşünce
trendine karşı koyabilmesi, kendi gerçekliğini veya istediği bir neticeyi yaratabilmesi için çok güçlü bir
iradeye sahip olması, iradesini ve niyetini yeterince güçlü bir şekilde odaklama yeteneğine sahip olması
gerekiyor. Çok kafa karıştırıcı bir durum. Eğer on kişi Napolyonun ölmediğine, hala yaşadığına inanıyorsa
ve iki kişi de onun öldüğüne inanıyorsa, baskın inanca göre Napolyon’un hala yaşıyor olması gerekir. Belki
daha sonra bu konunun ayrıntılarına inebilirsiniz. Pek çok New Age öğretilerinde söylendiği gibi eğer
herşey bir ilüzyonsa, o zaman gerçekliğin ne olabileceğiyle ilgili hiçbir sınırlandırma yok demektir.”
C: Hiç sınırlandırma yok mu? O halde sınırlar empoze etme çabası neden?

S: Sanırım Flight 19’la ilgili celsede kaçırdığı birşey var. Atlantis kristalinin anormal faaliyetlerinin bir EM
alanı yarattığını, Düşünce Düzlemi dediğiniz şeye bir açıklık oluşturduğunu ve o alan açık kaldığı sürece
de bu koşulun devam ettiğini söylemiştiniz. Ama bizim yaşadığımız koşullar çoğu durumda öyle değil.
C: Ve EM kristalinin kendisi de geçici. Kristal mekan/zaman sürekliliğinde “Philadelphia Deneyi” modu
yaratıyor.

S: Flight 19 olayı anormal bir durum örneğiydi. Ve o anormallikler bile doğal bir şekilde veya yapay bir
şekilde olabiliyor. Bazen planlı, bazen rastgele. Doğru mu?
C: Bir bakıma.

S: Bizim konsensusa dayalı gerçekliğimizde, örneğin gezegenimizdeki yaşam koşulları, konsensus


gerçekliğinin bir neticesi mi?
C: Önceki yanıtla aynı.

S: Tamam. Bir bakıma. Beynimizde işleyen programların olduğunu, dünyayı saran bu matrix güç alanının
bu programların etkilerini sürekli hale getirdiğini söylüyorsunuz. Bazı insanlar kontrol örgüsünün dışına
çıkıp asıl gerçeği görebiliyor ama çoğu insan bunu yapamıyor.
C: Evet, veya yapmıyor.

S: Eğer kritik bir kütle oluşturacak sayıda insan birşeyleri görmeye ve programlamadan çıkmaya çalışırsa,
bu durum diğerlerinin de gerçekliği deneyimleme biçiminde bir değişiklik yaratır mı, veya...
C: Konsensus “seçene” kadar öyle bir “kritik kütle” meydana gelmez.

S: Yani üst yoğunlukların manipülasyonlarıyla ve bir tür matrix kontrol sistemi yoluyla devam ettiriliyor
olsa bile, içinde yaşadığımız gerçeklik bizim tarafımızdan SEÇİLMİŞ bir gerçekli mi?
C: Yakın.

S: Gerçekliği değiştirmeyle ilgili fikre dönmek istiyorum: Bir birey veya bir grup birey, artık konsensus
gerçekliğine iştirak etmek zorunda kalmadan, kendi kişisel gerçekliklerini yaratabilir mi?
C: Mümkün.

S: Okuyucumuzun dediği gibi, bunu yapabilen insanlar çok güçlü iradeli oldukları, gerçekliği değiştirecek
şekilde iradelerini ve niyetlerini odaklayabildikleri için mi bunu yapabiliyorlar?
C: Sınırlar sınırlandırır.
S: Evet. Web sayfamızdaki matrix bölümünde bu konu tartışılıyor. Yani bir kişi BU gerçeklikteyse bir
şekilde bu gerçekliği seçmiş demek oluyor ve seçimini değiştirene kadar da bu gerçekliğin koşulları ile
sınırlanıyor. (A) Soru şu: İnsanlar bu seçim değişikliğini ne sıklıkla yapabilir? Evet, mümkün, ama buna
dair daha fazla bilgi verebilir misiniz?
C: Gerçekten nadir bazı tipler geçici olarak bu yeteneği kullanıyor. ...

S: Bir keresinde Ark’a şöyle demiştiniz: “Aslanın iradesine sahip olan kişi farenin kaderini yaşamaz.” Sonra
da şunu eklediniz: "Ben BİR olanım... Dünyaların yaratıcısı." Bu cümlelerin ne ima ettiğini anlamak
istiyorum.
C: Kavrayış keşifle sağlanır, açıklamayla değil.

S: Bunu söyleyeceğinizi tahmin etmiştim! Şimdi, “Arktos” adlı bu kitap... Kitapta söylenen birşey daha
önce sizin söylediğiniz birşeyi çağrıştırıyor. Diyor ki: “Dünyanın Güney’den Kuzey’e insan yayılımıyla
birlikte aydınlandığı şeklindeki genel önyargının aksine, aydınlanmanın Kuzey’den gelmiş gibi görünüyor
olması çok ilginç bir durum. İskitler dünyanın en eski milletlerinden biri. Çinliler onların soyundan geliyor.
Mısırlılardan da önce, Atlantisliler onların soyundan geliyor.” Siz de medenileştirici etkinin Kuzey’den
Güney’e geldiğini söylemiştiniz. Ama tüm standart metinler medeniyetin Mezopotamya’da başlayarak
Güney’den Kuzey’e doğru yayıldığını iddia ediyor.
C: Şimdi duralım. Mezopotamya’nın başlangıç olduğunu düşünmek, bir kitabın 12. bölümden başladığını
düşünmeye benziyor.

S: Biliyorum. Sorun konuyla ilgili kalıntılar bulmada. Araştırıp duruyorum. Şurada küçük birşey, burada
küçük birşey... ama Tanrım! Ya hiçbir şey hayatta kalmamış, ya da...
C: Cisimlerin sınırlı bir raf ömrü vardır!

S: Evet! 100-200 bin yıl öncesinden, hatta daha da öncesinden hümanoit tip örnekleri buluyorlar ama
bulunan modern insan türlerinin hiç biri o kadar eski değil. Bunun nedeni nedir? Yanlış yerlerde mi
arıyorlar?
C: Örneklerin uzun süre korunması tamamen şansa bağlı.

S: Yani ellerindeki örnekler için bile sevinmeleri gerekir. Belki de bir modern insan türünün çok eski bir
örneğini buldukları zaman buna inanmayacaklar. “Anomali” olarak tanımlanacak! ÇOK eski bazı
buluntular mevcut ve bunlar modern tür insanın varlığına dair kanıt teşkil ediyor ama bilimadamları bu
konuda birbirleriyle ölümüne bir tartışma içinde.
C: Evet.

S: Bunları görmezden geliyorlar. Neandertal insanı Dünya’dayken Modern insanla yanyana mı yaşadı?
C: Evet. Ama modern insan o zaman farklıydı.

S: Hangi bakımlardan?
C: DNA ve psiko-elektriksel frekanslar.

S: Fiziksel görünüşleri bizim modern insan dediğimiz türünkinden farklı mıydı?


C: Parlaklık.

S: Nasıl yani parlaklık?


C: Siz bulun!

S: Bu ilginç. Kuzeyli insanların damarlarında “ışık” olduğuna dair efsaneler var. Çok eski bir inanç.
Kastettiğiniz şey bununla mı ilgili?
C: Belki.

S: Bu ışık hemoglobin seviyesiyle ilişkili miydi? Kandaki demir seviyesiyle?


C: Belki.

S: Gerçekten kanlarındaki demir seviyesi çok daha yüksek miydi?


C: Muhtemelen...
S: Kadim Arktos efsanesine göre, çok eski zamanlarda Dünya farklıydı çünkü dikey eksenli bir
oryantasyonu vardı. Bu durum altın çağa veya Cennetimsi duruma katkıda bulunuyormuş. Altın Çağ’da
mevcut koşullardan biri gerçekten bu muydu?
C: Evet, ama yapbozun hala birkaç parçaya daha ihtiyacı var.

S: Presesyon döngüleriyle ilgili verilen birkaç tahmini rakam var. Bu döngünün tam olarak ne kadar uzun
olduğu konusunda pek bir uzlaşma yok gibi. 309,882 yıl yaklaşık olarak 12 presesyon döngüsü yapıyor.
Zodyağın oniki burçtan veya evden oluşmasının nedeni bu mu?
C: İlgili, evet.

S: Presesyon döngüsünün hesaplanmasına dair tartışmalar son zamanlarda epeyce yaygınlaştı. Sanırım
bu döngü ile ilgili eski ipuçlarının asıl nedeni, bu presesyon döngülerinin 12 tanesinin uzunluğunun bir
BÜYÜK DÖNGÜ yapıyor olması ve bu gerçekten büyük bir ipucu.
C: Bununla ilgili biraz araştırma yapmanı gerektiriyor.

S: Bu Kuzeyden gelen medeniyet konusundaki ilginç şeylerden biri, en temel Ari tutumlarından birinin
Erkek egemen din olması. Erkek egemen din nasıl “egemen oldu”? Ari grubunun eğilimi her zaman bu
muydu?
C: Dinden başka şeylerle de ilişkili. Din kolaylaştırıcı.

S: Neyin kolaylaştırıcısı?
C: Geleneksel psiko-sosyal alışkanlık.

S: Kimin?
C: Ari dediklerinizin.

S: Ariler erkek odaklı din “alışkanlığını” nereden edindiler? Diğer herkes o veya bu şekilde bir tanrıçaya
tapıyordu. Ama bu erkek egemen teoloji Kuzeyli insanların ayırt edici özelliklerindendi. Bunu nereden
edindiler?
C: Kendi yuvaları olan gezegende oluştu.

S: Kantek mi?
C: Kesinlikle.

S: Kantek’in yok olmasına katkıda bulunan şeylerden biri de bu erkek egemen din miydi?
C: Hayır.

S: Kendi gezegenlerindeyken, neden dişi temelli bir din değil de erkek temelli bir din geliştirdiler? Bazı
bakımlardan kadınların hayatın kaynağı olmaları gerçeği düşünülecek olursa?
C: Sizin yoğunluğunuzda erkeklik-dişilik şansa dayalı birşey. Hatırlayın, üst yoğunluklarda cinsiyet mevcut
değil.

S: Burada yaşadığım sorun şu: erkek egemen din temelde monoteist özellikli...
C: Sizin referanslarınızda.

S: Eski erkek egemen din politeist nitelikli miydi?


C: İzden uzaklaşıyorsun.

S: Ariler her zaman diğer herkesten daha iyi olduklarını düşündüler...


C: Kendilerini arasında bulduklarından daha ileriydiler.

S: Ama görünüşe göre İbrani monoteizmi Ari monoteistik erkek egemen dininden türetilmiş. Ve sonra
İbranilik Hıristiyanlığı doğurmuş. Hıristiyanlık 2000 yıldır etkisi altında yaşadığımız ataerkil vahşi savaş
savunuculuğuna temel oluşturan şey. Bu Batılı, Avrupalı aklı... Arilerden geliyor. Kuzey’den.
İncelenebilecek her açından buna “medenileştirici” etki dendi. Bu düşünüş türünün gücü ve hakimiyeti
diğerlerine yönelik medenileştirici bir etki yaptı ama diğer yandan aynı medeniyet egemenliği,
öldürmeyi, savaşı, bölgeciliği, Hitler’i ve diğer herşeyi meydana getirdi. Bu istenebilecek herşeyin zıddı.
Ama siz Kuzeyli İnsanlarla binlerce yıldır temas içinde olduğunuzu söylediniz. Evet, Kasyopya bir Kuzey
Takımyıldızı ve muhtemelen bu insanların ilk efsanelerinde de bilmediğimiz bir şekilde sayılıyordu ama
temsil ettikleri herşey KH.
C: Siz de öyle, peki o halde sizinle neden temas kurduk?

S: Ben o monoteistik, egemenlikçi, savaş savunucusu, herkesi tek tip düşünceye uydurmaya
çalışanlardan değilim!
C: Başka herkesin buna uyum sağladığını mı düşünüyorsun? Yoksa son analizde önemli olan ruh mu?

S: Tamam, elbette herkes farklı ve bazıları onların yoluna uymadı.


C: Siz de öyle.

S: Anladım. Bu konu çok karmaşık. Keşke bununla ilgili gerçekleri bana hemen söyleyiverseniz! Arilerin
hala gezegendeki tüm insanlara empoze etmeye çalıştığı bu erkek-egemen, monoteistik anlayışı verenler
kimler?
C: Etkileşimler yoğunluklar-arasıydı.

S: Son bir soru sorayım. Karındeşen Jack hakkında bir kitap okuyorum. Yazar asıl Jack’in “delirmiş bir
cerrah” olduğunu iddia ediyor, ki bu daha önce sizin söylediğiniz şey. Bu kitap ayrıca cinayetlerin ardında
siyasi bazı ilhamlar da olduğunu söylüyor. Tüm o cinayetlerin belirli birinin öldürülmesinin üstünü örtmek
üzere planlandığı iddia ediliyor. Hatta Masonların da bununla ilişkili olduğu ve bu cinayetlerin sembolik
Masonik bildirimler olduğu iddia ediliyor. Bu teori doğru mu?
C: Belki biraz.

S: Bu yazara göre katil Dr. William Gull’dı. Kraliçe Victoria’nın doktoru. Bu teori sizin söylediğiniz şeylere
o kadar yakın ki, kitap bende tam bir şaşkınlık yarattı. Bazıları ise Karındeşen Jack cinayetleri sürecinde
Dr. Gull’ın felçli olduğu ve dolayısıyla o cinayetleri işleyebilecek bir fiziksel durumda olmadığı,
muhtemelen bir yardımcısı olduğunu iddia ediyor. Cinayetler sona erdikten hemen sonra Dr. Gull tıp
mesleğini bırakmış ve “kendine yabancılaştığını” söylemiş. Bir iddiaya göre ölmüş, bir iddiaya göreyse
aslında bir tımarhaneye kapatılmış ve sahte bir cenaze töreni düzenlenmiş. Bu kitabı yazan adam
gerçekten de bir örtbasa dair kanıtlar bulmuş ama ben örtbas edilen şeyin tam olarak bu olup
olmadığından emin olamadım. Çok etkileyici bir hikaye. Dr. Gull felç geçirdikten sonra, ki iddiaya göre
bunu epileptik inmeler izlemiş, gerçekten de başka varlıkların etkisi altına mı girdi? Hatta o o mu? Dr.
William Gull Kardındeşen Jack miydi?
C: Teori yakın, ama ayrıntılar yanlış.

S: Merakımı giderebilir misiniz?


C: Hayır, bu gece değil.

S: Ama BİLMEK istiyorum! Dr. Gull Karındeşen Jack miydi?


C: ... İyi geceler.
15 Nisan 2000, Ark, Laura, Frank, TR, JR, J, S

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Yojon.

S: (T) Bu gece misafirler var... (L) Evet, onlara söyleyecek birşeyiniz var mı?
C: Soru akışının başlaması daha iyi olmaz mı?

S: (L) Tamam. İnternetten bir makale indirdim. Diyor ki: “Mayıs ayında iki gün boyunca, güneşten sürekli
esen Solar Rüzgar neredeyse tamamen durdu. En uzun süren ve en dikkat çekici artış buydu. Normal
yoğunluğunun yarısına indi...”
C: Biraz anormal bir olay, evet, ama gözlem ekipmanları gelişti, değil mi?

S: (T) Yani bunun şimdi meydana geldiğinin “gözlenmesi”, bunun daha önce hiç meydana gelmediği
anlamına gelmiyor.
C: Evet.

S: (L) “Güneşten gelen enerjik elektronlardaki düşüşten dolayı, elektronlar dünyaya ‘stroa’ olarak bilinen
dar ışınlar halinde aktı. Normal koşullar altında, güneşten gelen elektronlar, gezegenler arasındaki boşluk
ve dünyanın manyetik alanı nedeniyle seyreliyor, karışıyor ve sapıyor. Bu son olayda, dünyanın
manyetosferi normal büyüklüğünün beş-altı katı büyüdü. Bu durum uydulardan gözlendi. Dünyanın
manyetosferide şok dalgası oluşumu yoktu.”
C: Permeasyon. (ç.n.: geçme, nüfuz etme, yayılma)

S: (L) 4. yoğunluğa geçişten sonra dünyanın manyetik alanının daha güçlü hale geleceğinden,
genişleyeceğinden bahsetmiştiniz. Bu son olay bununla ilgili mi?
C: Geçici bir görüntüsü.

S: (L) Bunu anlatırken herşeyin “açılmasından” bahsediyordunuz. Dünyanın dönüşünde çok küçük bir
yavaşlama olması durumunda bile, çekimsel olarak herşeyin “açıldığını” söylemiştiniz. Ama bu durum
dünyanın hızından ziyade güneş faaliyetleriyle ilgili gibi görünüyor.
C: Güneş ve dünya faaliyetleri birbiriyle bağlantılı.

S: (L) 5 Mayıs 1999’daki bu olay ne gibi etkiler meydana getirmiş olabilir?


C: Biyogenetik. Hastalık patojenleriyle ilgili.

S: (L) Ne anlamda?
C: Transmutasyon.

S: (L) Yani o olay hastalık patojenlerinin mutasyon geçirmesine mi neden oldu? Hastalık patojenleri daha
zor uğraşılır hale mi geldi, yoksa daha hafif formlara mı dönüştüler?
C: Bazıları her iki yönde.

S: (L) Bu güneş rüzgarı kesintisi sırasında meydana gelen en önemli olay bu mu?
C: Şimdilik. Çok kısaydı.

S: (L) Güneş rüzgarının kesilmesinin nedeni neydi?


C: Kozmik enerjilerin döngüsel dalgası.

S: (L) Bu dalganın kaynağı neydi?


C: Antimadde parçacığı kümeleriyle ilişkili derin uzay “rüzgarları”. Maddenin aynadaki yansıması gibi.

S: (L) Demek bu dalganın kaynağı buydu. Aynı durum gelecekte daha sık mı olacak, yoksa bu tesadüfi
miydi?
C: Bileceksiniz.

S: (L) Onun için soruyorum!


C: Ve biz de bu yanıtı vermiyoruz!

S: (A) Sanırım yanıt daha önceki bir sorunun içinde. Galiba bu olay standart birşey ama gözlem
yeteneğimiz arttıkça fark ediyoruz bunları. Yani evet, döngüsel bir şekilde oluyorsa, tekrarlanıyor
demektir. Ama ne kadar sıklıkla olduğunu bilmiyoruz.
C: Ve döngüler içinde döngüler var.

S: (L) Sürekli sormak istediğim bir soru vardı ama sürekli unutuyordum. Bu sefer unutmamak için not
aldım. “Merkaba” nedir? Tüm new age tipleri heryerde sürekli bundan bahsediyor ve ben de yapılan
standart yorumun gerçeğe yakın olup olmadığını öğrenmek istiyorum. Merkaba nedir?
C: Yaratıcı bir yaratım.

S: (L) Yani bunun...


C: Evet.

S: (L) Ama sorumu bitirmeme izin vermediniz!


C: Sorunu içinde duyduk.

S: (L) Kayda geçmesi açısından yine de sormak istiyorum, Merkaba’nın ne olduğu ile ilgili olarak tüm bu
insanların yaptığı tanımlar uydurmaca mı?
C: Ama yine de; uydurulan kısmı hangisi ve neden? O kadar basit değil!

S: (L) Eski literatürde bahsedilen bir Merkaba var ama bu son derece gizemli şeyin tanımı çağların akışı
içinde yitirilmiş. İbrani Midraş yorumları gibi kaynaklar tarafından yapılan pek çok “açıklama” var ama
tüm bunlara dair pek çok tartışmalar var. Öyle görünüyor ki kimse bunun ne olduğunu bilmiyor. Ve şimdi
bu New Age milleti çıkmış Merkaba’nın ne olduğunu bildiğini söylüyor ve dönen çift tetrahedron olarak
tanımlıyorlar...
C: Eğer kimse ne olduğunu bilmiyorsa, bu da diğer tüm açıklamalar kadar iyi bir açıklamadır.

S: (L) Merkaba hakkında yazan eskilerin ne demek istediklerini öğrenmek istiyorum. Eski yazarların
kullandığı şekliyle kelimenin anlamı nedir?
C: Orijinal tanım daha eski.

S: (L) Erişimimiz olan eski yazılardan öncesine giden o orijinal tanım nedir?
C: Sence?

S: (L) İlginç bir kelime. İki veya üç kelimeden oluşuyor: mer kaba veya mer ka ba. Üç kelimeli olarak
düşünürsek, Mısırca Ka astral beden demek ve Ba kelimesi de Ka’ya benzer. Sanırım bunlar astral beden
ve genetik beden olarak düşünülebilir. Ve bir de Ab var. Bu insanın içindeki hayatın temel unsuru gibi
birşey. Tanrısal kısım veya ruh gibi. Ab kırmızı bir taş olarak temsil ediliyormuş. İnsandaki arzuyu, şehveti,
cesareti, bilgeliği, hissedişi ve zekayı ifade ediyormuş. Hepsi birlikte soyut, yaratıcı bir ilkeyi temsil ediyor.
Kaaba/Kabe Arapça küp anlamına geliyor; Mekke’de Siyah Taş’ın tutulduğu küp şeklindeki yapı. Kabe’nin
İsmail ve İbrahim tarafından inşa edildiği söyleniyor. Şimdi; Mer, Ka, Ab ve Ba kelimelerini
düşündüğümüzde, eterik benliğin temel parçalarından oluşan bir küp geliyor akla ve içinde bir taş var.
Ruh taşı mı? Ana taş?
C: Wau, anladı!

S: (L) Tamam, ruh taşı veya ana taş. Veya tüm taşların anası. Şimdi bu tanıma göre Merkaba neyin
nesiydi?
C: Ana Taş. (ç.n.: Anne/Anaerkil Taş gibi)

S: (L) Ana Taş Mekke’deki taş mı?


C: Burada sembolizm çok hakim.
S: (T) Felsefe Taşı denen şey de bu mu?
C: Eskiler dedikleriniz için “Taş”, “yüksek bir kaynaktan” gelen bağlantıyı temsil ediyordu.

S: (L) Taşta, eskilerin onu iletişimle ilişkilendirmesine neden olacak özellik neydi?
C: Radyo dalgaları.

S: (L) Radya dalgaları taşla nasıl etkileşiyordu? O taş radyo dalgalarını mı kaydediyordu? Yoksa aktarıyor
muydu?
C: Aktarım.

S: (T) Kristaller de taş. Kristaller radyo aktarımları için kullanılıyor.


C: Evet.

S: (L) Daha önce Stonehenge’in dev bir aktarıcı ve alıcı olduğu söylenmişti. Stonehenge’in asıl amacı
mesaj almak ve mesaj iletmekmiş. Bugünlerde insanların bahsettiği gibi Druid vudusu falan değilmiş. Yani
bir anlamda bir makineymiş. (JM) Yani bir yerde bir taşla temasa geçen biri sonra başka bir yere gidiyor
ve başka bir taşla temas kuruyor ve bir taştan diğerine birşey mi aktarıyor?
C: Farkındalık kanalı uyumlanışı nedeniyle kişinin yetenekleri gelişiyor.

S: (L) Taşlarla olan temasla birlikte gelişen şey nedir?


C: Yetenekleriniz.

S: (L) Ana Taş’tan bahsederken, enerji toplayan, dağıtan ve/veya dönüştüren Atlantis kristallerine benzer
birşeyden mi bahsediyorsunuz?
C: Daha sembolik. Ama doğru izdesin.

S: (L) Yani Merkaba’dan bahsederken, yükselmeni veya bir tür “astral araç” oluşturmanı sağlayan, dönen
tetrahedronlardan bahsetmiyoruz. Kendini bu tetrahedronlardan birinin içinde
düşünmenin/görsellemenin insanı yükselttiğini falan söylüyorlar.
C: Bunu yapmanın da faydası olabilir.

S: (L) Neye faydası olabilir?


C: Bu sorulardan bazılarının yanıtını tamamlamak için kendi yeteneklerinizi kullanmalısınız. Ama sonuçta
bu bir “dönüş” biçimi, değil mi?

[ç.n.: katılımcıların kendi arasındaki uzunca bir konuşma atlandı. soru kısmına geçiyorum.]

S: ...(JM) Tüm taşların anası gibi birşeyden bahsederken, bu dünyanın göbeği gibi birşey mi? Ayers Rock
(Uluru) gibi birşey mi? Uluru dünyanın en büyük taşı ve dünyanın göbeği olarak adlandırılıyor. (L)
Uluru’nun bununla herhangi bir ilgisi var mı?
C: Hayır. Bir zamanlar tüm ihtiyaçların karşılanması için taşlardan yararlanılıyordu. Taşlar yoluyla
aktarılan enerjiler hipofiz beziyle doğrudan bağlantıya geçerek 3. ve 4. yoğunluğun ruhsal gerçekliklerini
madde alemleriyle birleştiriyordu. Yani “taş” gerçekten Anne olarak görülüyordu!

S: (L) Bu tür faaliyetlerle ilişkili varlıklar 3. yoğunluk muydu, 4. yoğunluk muydu, yoksa çift-yoğunluk
muydu?
C: Esas olarak 4. yoğunluktu. Yuva başka yerlerdeyken.

S: (L) Hipofiz bezinin kendisi vücudun “ana taşı” olarak düşünülebilir mi peki?
C: Öyle de düşünülebilir. Şimdi farklı bir soru alanına geçilmesini öneriyoruz.

S: (L) Steph’in bir sorusu var. Çok kısa tutacağını söylüyor. Uygun mu?
C: Elbette.

S: (S) Cildimin temizlenmesine yardımcı olacak ne yapabilirim?


C: Duygusal durum hala cereyan halinde. Altta yatan çatışma. Çözülmemiş konular. Tamam mı? Bu mu?
Kesinlikle eminiz!
S: (S) Bu çatışma nedir?
C: Bunu biliyorsun.

S: (JM) 1985’te Manyetik Ada’da sahilde bulduğum şey neydi?


C: Anlam mı arıyorsun? Merkezden başla.

S: (JM) Avustralya’nın merkezinden mi? Neyin merkezinden?


C: “Merkez”de bulundun.

S: (JM) Merkez dediğiniz şeyin fiziksel bir yer olup olmadığından emin değilim. Bana göre bulduğum şey
bilginin merkeziydi. Manyetik Ada’da başladı ve anlamının farkına varmam 12 yıl aldı. Benim için bir
kutsal kaseydi veya kutsal kasenin temsili.
C: Köke sahipsin, şimdi çiçeğin “açmasını” bekle.

S: (JM) Şimdi aynı yere yine gideceğim! Çiçek kökü bulduğum yerde mi açacak?
C: Asıl önemli olan yer değil.

S: (L) Bulduğun şey onu nerede bulduğundan daha önemli. (JM) Evet, doğru. Sizin Kutsal Kase hikayenizin
ne olduğunu bilmiyorum ama benim için, bulduğum şeyi anlamak on iki yıl aldı ve ben onu Kutsal Kase
veya onu temsil eden şey olarak yorumluyorum. Çiçek açılması konusu ilginç...
C: İpuçlarıyla gelişiyoruz ve siz de öyle!

S: (L) Stephanie’ye sorununu çözmede yardımcı olmak istiyorum.


C: Neden zahmet edesin? Sorunu örtüyor. Henüz bazı şeyleri paylaşma konusunda kendini rahat
hissetmiyor.

S: (S) O konunun ne olduğu konusunda bana birkaç ipucu verseler keşke!


C: Bunu biliyorsun canım.

S: (L) Şimdi hafif farklı bir yöne doğru gitmek istiyorum. Bugün web sitesindeki materyallerin başka dillere
çevrilmesini tartışıyorduk. Böyle birşey yapma ve bilgiyi yayma konusunda, bunu kurumsallaştırmadan
yapmanın bir yolunu gösterebilir misiniz? Bir organizasyon kurduğun zaman odağını kaybettiğini hepimiz
biliyoruz. Ama böyle bir çalışmaya katılacak herkes, kendi ihtiyaçlarının da karşılanmasına ihtiyaç
duyacaktır. Bize doğru yönü gösterebilir misiniz?
C: Çeşitli tercüme programları var. En sonuncuları çok daha az editasyon gerektiriyor.

S: (L) Yani asıl sorun sadece basit bir dağılım/dağıtım.


C: Yakın.

S: (J) İnsanlar internette web sayfalarını hemen çeviremiyorlar mı? (T) Tüm arama motorları bunu
yapmıyor. (J) Anahtar kelimeleri diğer dillere aktarmak isteyebilirsiniz. İnsanların bu materyali bulmasına
yardımcı olur.
C: Tamam, aradığınız yanıtları buldunuz.

S: (JM) Bir organizasyon kurmadan bilgiyi mümkün olduğu kadar çok insana yaymanın en iyi yolu ne
olabilir? Bu muhtemelen yeterince kesin/spesifik bir soru değil.
C: Haklısın; yeterince spesifik değil.

S: (JM) Bilgi paylaşma benim yıllarca ilgili olduğum birşey.


C: Teknolojinizdeki üssel gelişim nedeniyle bu süreç doğal olarak genişliyor zaten. Ve bu arada, bu, nihai
olarak 4. yoğunluğa geçişin yapısal bir parçası. Teknoloji nedeniyle değil, teknolojinin
kolaylaştırdığı/kolaylaştıracağı bilgi tabanı patlaması nedeniyle.

S: (J) Hipofiz bezinin Stonehenge’le ilgili işlevi tam olarak nedir?


C: Hipofiz bezi yukarıyla bağlantınız. (ç.n.: uplink: yerel sistemin ana sistemle olan bağlantısı, ayrıca yer-
uydu bağlantısı anlamında bir terim)
S: (L) Radyo dalgaları, bir süpernovanın dalgaları ve çevredeki başka frekanslar gibi dış kaynaklarla
hipofizin uyarılması mümkün mü?
C: Evet ve deneyler yapıldı.

S: (L) Bu tür şeylerle deneylerle yapmamız bizim için faydalı olur mu?
C: Akıllıca olmaz. Aşırı heves nedeniyle kendinizi kızartabilirsiniz.

S: (J) Belki de aslında hipofiz beziniz üzerinden radyo dalgalarıyla kanallama yapıyorsunuz.
C: Bu kanallama süreci geniş kapsamlı. Ruhsal/psişik/fiziksel.

S: (L) Ama sanırım bununla ilgili herhangi bir deney yapmamamız gerekiyor.
C: Deney yapabilirsiniz, ama teknolojik olarak değil.

S: (L) JM’nin birkaç siyah aynası var. Benim standart aynamı siyah bir aynayla değişdokuş etmem avantajlı
olur mu?
C: Gerekli değil. Sadece ışığı doğru kullanman gerekiyor.

S: (L) Psikomantiyumu kullanırken eşyaları şu şekilde düzenliyorum... [gösteriyor] Bu küçük lambayla


denedim, aynanın görüş açısının altına, zemin üzerine koyduğum mumlarla denedim. Işığı doğrudan
göremiyorum ama sonuçta aydınlık oluyor. Bu iki ışık kaynağından hangisi en iyisi?
C: Mumlar. Ama uygun şekilde konumlandırılmalı.

S: (L) Tamam, eğer ben buradaysam ve ayna da oradaysa, mumları nereye koymam gerekiyor? Ve kaç
tane?
C: 5 tane. Arkada, yukarıda.

S: (L) Mumların arkamda mı olması gerekiyor?


C: Evet.

S: (L) Benden ne kadar yukarıda?


C: Hemen yukarında.

S: (L) O zaman bir ayaklık veya uzun bir şamdan almam lazım. Aynanın eğimi kaç derece olsun?
C: 12 derece.

S: (L) Beş mum çok. Yukarı ve sola bakmam gerekiyor.


C: Işık titremesi burada bir anahtar.

S: (L) Bu solar maksimumun Japonya’daki volkan patlaması ve Afrika’daki kitlesel mezhep intiharıyla
ilişkilendirilmesine dair herhangi bir yorumunuz var mı?
C: Hayır.

S: (L) Ben de öyle düşünmüştüm. Herşeyin döngüsü var. Son zamanlarda rüyalar hakkında pek çok kişi
mesaj yolladı. Gökyüzünden bizim gerçekliğimize giren varlıklarla ilgili rüya gören pek çok kişi var sanırım.
Pek çok garip şeylerle ilgili rüyalar.
C: Varlıklar her zaman gelip gidiyor. Asıl önemli olan insanların farkındalığının artışı.

S: (L) Diğer bir rüya konusu da takip edilme, saldırılma, aileden koparılma, konsantrasyon kamplarına
konma gibi şeyler.
C: Hepsi olası gelecekler. Sadece bekleyin ve görün. Sizin fiziksel araçlarınızı yeni bir “modelle”
değiştirme planları olan dünyadışı bir ırk var.

S: (L) Eski modelleri ne yapacaklar?


C: “Emekli edecekler.”

S: (T) Hangi ırk bu?


C: Oryon KH.

S: (L) Neandertallere olan şey bu muydu?


C: Evet!

S: (L) Neandertaller bir süre dünyada yeni modelle, yani kro-magnon’la veya hangisiyse, o türle birlikte
yaşamaya devam etmişler gibi görünüyor.
C: Bazıları.

S: (L) Neandertal “yeni model”le ne kadar süre birlikte var oldu?


C: 233 yıl.

S: (L) Neandertallerin çok, çok uzun zaman önce burada olduğunu düşünüyordum. Eğer dediğiniz gibi
modern insan gezegene 70-80 bin yıl önce vardıysa, Neandertaller o sırada zaten burada değil miydi?
C: Zaman referansları yanlış hesaplandı.

S: (L) Zaman referanslarını kim yanlış hesapladı?


C: Bilim.

S: (L) Bulunan Neandertallerin en eskisi hangisi, bilen var mı? Neandertal dünyada ne zaman ortaya çıktı?
C: 5.3 milyon yıl önce.

S: (L) Yani bilim modern insanın 35-40 bin yıl önce ortaya çıktığını ve Neandertal’in de aynı süreçte
ortadan kaybolduğunu söylüyor ama gerçek zaman çerçevesi 70-80 bin yıl önceydi, öyle mi? İki katlık bir
yanılma.
C: Yakın.

S: (L) Ve elbette metamorfoz nedeniyle herhangi bir tarihleme yöntemine güvenemiyoruz.


C: Ve genetik manipülasyon.

S: (L) Yani BİZ de bir bakıma yok olmanın eşiğindeki yeni Neandertalleriz. 4. yoğunluğa mevcut bedeni
içinde geçecek olanların bir tür gençleşme sürecinden veya bedensel yenilenmeden geçeceğini
söylemiştiniz. Şu anda kullanmakta olduğumuz “Neandertal” tipi bedenler 4. yoğunluğa uygun birşeye
mi dönüşecek? Bazı bedenler buna uygun genetik bir kodlamaya mı sahip?
C: Onun gibi birşey.

S: (L) Yani o yüzden nesiller boyunca belirli soyların peşine düştüler. DNA’yla oynuyorlar ve patlamayı
bekleyen zaman ayarlı genetik bombalar kullanıyorlar. (A) Asıl ilginç olan; bu insanları bulmaya,
kaçırmaya çalışanlar onları nasıl tespit ediyor? Bilgiyi nasıl elde ediyorlar? Bir soyu takip mi ediyorlar?
Uzak mesafeden bir tür araçla insanları izleyip “burada ilgilendiğimiz biri var” veya “burada tehlikeli biri
var” veya “bunu kaçıralım” gibi bir şey mi? Nasıl seçiyorlar? Soy ağacı araştırması mı yoksa bir tür uzaktan
algılama mı?
C: Bu ilginç Arkadiusz, çünkü bireyin hücresel yapısının atomik “imzasıyla” ilişkili. Ve buna ek olarak,
eterik beden okuması ve frekans rezonans titreşimi. Bunların tümü birbiriyle ilişkili ve uzaktan görüş
teknolojisi/yöntemi kullanılarak uzaktan okunabilir.

S: (L) Psişik araçlar kullanmadan, tamamen mekanik bir şekilde yapılabilir mi bu?
C: Başka bir anlayış seviyesinde, ikisi harmanlanarak tekleşiyor.

S: (T) Bilgisayarlı psişik uzaktan görüş belki. Yapay zeka gibi. Belki de bilgisayara bağlı bir akıl?
C: Yakın, evet.

S: (T) Bildiğimiz kadarıyla bu bizim henüz yapamadığımız birşey. (J) Eminim Ruslar yapıyordur. (L) Neden?
C: Çalışıyorlar mı? Evet. Başarı elde ediyorlar mı? Çok değil.
S: (L) Bir başka konu... Bizi yönlendirdiğiniz şekilde haritayı incelerken, Novosibirtsk’den Urkutsk’a
uzanan hizada, “Sayan” veya “Sayany” denen bir dağ dizisi olduğunu keşfettim. Asıl Siyon Dağı bu mu?
Gizli laboratuarın olduğu alan burası mı?
C: Evet, ama Siyon Dağı değil.

S: (L) Asıl Siyon Dağı neydi?


C: Sinai.

S: (L) Novosibirtsk ile Urkutsk arasındaki bu dağlarda ne var?


C: Manyetizma laboratuarı.

S: (L) Nicholas Roerich bir tapınağa bir taşı götürmek üzere Sibirya’ya giderken, o olaydaki taş neydi?
C: Persia’dan alınan bir elmas.

S: (L) Bu tapınağa adanmasını yaptığı sırada gördüğü UFO ne türdü? Bunun Tunguska’yla aynı çizgi
üzerinde oluşunu da göz önünde bulundursak...
C: UFO bir probdu. (ç.n.: prob: izleyici)

S: (L) Prob onlar orada olduğu için mi oradaydı? Yoksa alakasız mıydı?
C: Alakalı.

S: (L) O elmasın önemi neydi?


C: Enerjilendirilmiş.

S: (L) Ne tarafından?
C: Ne tarafından değil; ne için.

S: (L) Ne için enerjilendirilmiş?


C: Bağlantı.

S: (L) Neyle bağlantı?


C: Senin sıran.

S: (T) O manyetizma laboratuarı, Tallahassee’dekiyle ilişkili mi? (L) Sanmam. O kadar gizli ki, biz bile daha
yeni duyuyoruz. (T) Tallahassee’de de bir tane var. Yüksek enerji manyetizma laboratuarı.
C: Farklı oryantasyon/amaç.

S: (L) Araştırılmaya sevk edildiğimiz o laboratuar, ki gerçekten buna ‘sevk edildik’, o laboratuarın
matrix’in üretildiği ve devam ettirildiği bir faaliyet merkezi olduğunu düşünüyorum. Zamanın zamansız
doğası bakımından, oranın çok kadim şeylerle de ilişkili olduğunu düşünüyorum. (S) Orada “zaman” mı
üretiyorlar? (L) Belki de.
C: Sadece Ruslara ilgili birşey değil.

S: (L) Bu sadece Ruslarla ilgili birşey değil. Bence orası Konsorsiyum ağının merkezi. Ana üsleri. Bir hiçliğin
ortasında. Yakınlarında hiçbir yer yok.
C: İyi geceler.
27 Mayıs 2000, Ark, Laura, F___, B.T., S___

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Olonajya.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Sanırım bu gece herkesin aklındaki ilk soru YAĞMUR! Yağmura ihtiyacımız var. Şimdi, a) bize yakında
yağmur yağıp yağmayacağını söyleyebilir misiniz? Veya b) Yağmur yağdırmak için yapabileceğimiz birşey
var mı?
C: Sizin bulunduğunuz bölgede olağandışı seviyede inatçılaşan atmosferik bir inversiyon var, evet. Ama
geniş kapsamlı alçak düzeyli sıcaklık yakında bu yoğun yüksek basınç sisteminde delikler açacak ve bu
durum havanın yükselip alçak düzeyli nemle birleşip yükselerek çok beklenen presipitasyonu/yağışı
meydana getirmesini sağlayacak.

S: (A) “Yakında” ne anlama geliyor? Belki iki gün, belki de iki yüz gün. [Gülüşme]. Bir sınır verebilir misiniz?
C: Önemli bir rahatlama için size sizin zaman ölçümünüzle 10 gün veriyoruz. Yanınızda oturana herhangi
bir önizlemesi olup olmadığını sorun.

S: (L B’ye) Bir önizlemen oldu mu? (B) Yağmurla ilgili mi? Yalnızca uzun süre önce hakkında yazmış
olduğum bir rüya. (L) Rüya neydi? (B) Herşey bataklığa dönüyor. Filleri kurtardığım rüya. (L) Evet, şimdi
hatırladım. Garip bir rüya.
C: Yağış da gördün.

S: (L) Ark ve ben birkaç gece önce, aynı gece sel rüyaları gördük.
C: B, 11 gün önce başka bir yerdeydi.

S: (B) Kaliforniya’dan yeni dönmüştüm. (L) Dün gece gerçekten evin üzerinde yağmur sesleri duyduğumu
düşündüm. Ya yağmurdu, ya da Sylvia’nın radyonikleri bu alandaki şeytani varlıkları kovalıyordu!
Duyduğum şey yağmur muydu?
C: Hayır.

S: (L) Neydi?
C: Yapraklar.

S: (L) Evet, sonuçta rüzgar da vardı! Mail listemizdeki biri bize bir kaynaktan öğrendiklerinden bahsediyor
ama kaynağın ne olduğunu söylemiyor. “Kasyopyalılar bu bilgileri veren tek kaynak değil” diyor. O
kaynaktan şunu öğreniş: “4. yoğunlukta olduğumuzda dünya şu andaki gibi olacak ama yabansı ve
bozulmamış olacak. Tüm yaşam formları daha yüksek bir zeka ve/veya doğal yetenek durumuna evrilmiş
olacak. Avcı hayvanlar daha etkili olacak! İnsanlar ile hayvanlar arasında pek çok iletişim olacak. Örneğin
bir at binicisini seçecek, binici atı değil. Belki de sonunda rüyalarımın atına bineceğim. Diğer bir deyişle
bu bir cennet değil, pek çok bakımdan tehlikeli olan, eski çağlara özgü bir dünya olacak. Çevremize karşı
dikkatimiz artacak ve sıcaklık güney Kaliforniya sahil iklimine benzer olacak; 4. yoğunlukta Club Med.”
Bu birey 4. yoğunluk hakkında bunları söylüyor. İlginç bir tasvir. Bunun ne kadar doğru olduğunu
öğrenmek istiyorum.
C: Hatırlanması gereken şey, bu tür tanımların ele alınmasının zorluğu; çünkü alıcı bunları 3. yoğunluk
bir perspektiften görmeye zorlanıyor. O eski “elmayla portakalın karşılaştırılması” örneği, bilirsiniz!

S: (L) Algılama esas olarak kendini semboller halinde sunan bir enerji yapısının kavranması demek oluyor.
Bu bakımdan, bu şahsın yaptığı tanım 4. yoğunluk enerjisinin sembolik bir temsili mi oluyor? (B) Ama 4.
yoğunluk arzuya dayalı düşünmenin en üst seviyede olduğu alem. Belki bu örnekte de bu söz konusu?
(S) Ben 4. yoğunlukta elementlerin nasıl olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Beklentiyi dizginlemenizi tavsiye ediyoruz.
S: (L) Yani “arzuya dayalı düşünüşe” son verin diyorsunuz. Ben herhangi birşey beklentisi içinde değilim.
Sadece yapılan o tasviri ilginç ve çekici buldum, o yüzden sordum.
C: Sadece sana hitap etmiyoruz.

S: (S) Benim son sorum için verdiler o yanıtı sanırım.


C: Hayır.

S: (L) O yanıt sadece benim için değil, bu 4. yoğunluk tanımını yapan kişi dahil herkes için geçerli
anlamında mı?
C: Evet.

S: (L) Stephanie 4. yoğunlukta hava, toprak, ateş ve su elementlerini soruyor.


C: Yine; bu tür tanımlar sizin işinize yaramaz. Daha önce bu konuda bazı tanımlar sunmaya çalıştık ama
bu sembolik amaçlarlaydı. Birebir tanımlar sınırlar.

S: (L) B’nin yoğunlukların ilerleyişi ile ilgili ilginç bazı fikirleri vardı. Belki şimdi bunları gündeme getirmesi
için uygun zamandır.
C: B sahneyi alsın!

S: (B) Web sitesinde “Wave 6”yı okurken, 4. yoğunluk farkındalığı hakkında çıkarımda bulunmaya yönelik
bir çerçeve oluşturmak amacıyla 2. yoğunluk farkındalığı ile 3. yoğunluk farkındalığının karşılaştırılmaya
çalışıldığı bir bölüm vardı. Orada söylenen şey şuydu; biz cisimleri benzerliklerine dayalı olarak
algılıyor/tanıyoruz. 2. yoğunluk varlıkları ise cisimleri farklılıklarına göre tanıyor. Bu fikri ilerletecek
olursak, 4. yoğunlukta tüm cisimlerin aynılığını mı bileceğiz? Ve bu da 3. yoğunluktaki şeylerin bilinçli bir
manipülasyonunu mu sağlıyor? Ayrıca, eğer hayvanlar herşeyi iki boyutlu olarak algılıyorsa ve 3. boyutu
tıpkı bizim zamanı algılayışımız gibi bir geçiş veya hareket olarak algılıyorsa, o zaman belki biz de 4.
yoğunlukta zamanı 4. boyutsal bir ölçüm olarak algılayacağız. 2. yoğunluk varlıkları için üçüncü boyut bir
ilüzyon faktörü. 3. yoğunlukta da öyle ama biz ilüzyonun farkındayız ve dolayısıyla onu gerçekliğe
ekliyoruz. Buna göre, 4. yoğunlukta zaman artık bir ilüzyon olmadığı için somut ve manipüle edilebilir
halde mi olacak?
C: Oldukça yakın. Şimdi dikkatinizi verin! Ya 2. yoğunluktaki varlık cisimleri benzerliklerine dayalı olarak
algılıyorsa, 3. yoğunluktaki varlık cisimleri farklılıklarına dayalı olarak algılıyorsa ve 4. yoğunluktaki varlık
da cisimleri kendisinin tüm o cisimlerle birliğine dayalı olarak algılıyorsa? (ç.n.: acaba “benzerlik/farklılık”
derken, varlık ile cisim arasındaki benzerlik/farklılık mı, yoksa cisimlerin kendi aralarındaki
benzerlikleri/farklılıkları mı???)

S: (B) Tüm o cisimlerle birliğine dayalı olarak mı? Bunun BİR SONRAKİ yoğunlukta olacağını sanıyordum.
C: Hayır.

S: (B) Yani 4. yoğunluk sadece gelişimsel bir adım değil, DEV bir adım mı? (L) Evet. Sanırım adımlar sıra
sayılarından ziyade matematikteki kare artışına benzer bir şekilde ilerliyor. (B) Evet, 1. yoğunlukla 2.
yoğunluk arasındaki farkı düşünecek olursak bunun doğru olması gerekir. MEGA bir sıçrayış! (A) “4.
yoğunluktaki varlık da cisimleri kendisinin tüm o cisimlerle birliğine dayalı olarak algılıyorsa?” cümlesiyle
ilgili bir sorum var. Cisimlerle birlik halinde olan kim?
C: Algılayıcı.

S: (L) Evet. İnsanın bedeni dışındaykenki algısına benziyor. Benim bununla ilgili deneyimim gerçekten
ilginçti. Birşeyi düşünür düşünmez, onu hemen sadece dışından “görerek” değil, aynı zamanda “içini de”
görerek algılıyordum. Sanki onun içine girmişim gibi. Onun bir parçası olmuşum gibi. Eğer bir küre
düşünmüşsem, sadece “orada duran” bir top görmüyordum; onunla “birlik halindeydim.” Kürenin
“içindeydim” diyemem çünkü bu “dışarısı” ve “içerisi” ayrımını doğuruyor. Öyle birşey yoktu. Hepsi aynı
anda. Burada konuşmakta olduğumuz şey bununla mı ilgili?
C: Bir kısmı.

S: (L) Tamam, bu gece sormak istediğim başka şeyler de var. Meraktan ölüyorum bir konuda...
C: Henüz ölmüyorsun!
S: (B) Böyle bir yanıt geleceğini tahmin etmen gerekirdi! (L) Evet. Ama neyi kastettiğimi biliyorsunuz!
C: Evet, ama sizinle eğlenmek istiyoruz!

S: (L) Şimdiki konuda benimle oynamayın! Malta adasındaki “at arabası izleri” denen şeyleri meydana
getiren şeyin ne olduğunu öğrenmek istiyorum. (ç.n. http://www.cartrutsmalta.com adresinde konuyla
ilgili ingilizce açıklamalar ve resimler var.)
C: İzler.

S: (L) Bunu BİLİYORUM! Ama o izler öyle bir şekilde oluşmuş ki, isimlerinde geçtiği gibi at arabalarının
izleri olamazlar. [ç.n.: Laura’nın konuyla ilgili bir kitaptan yaptığı uzun bir alıntıyı atlayıp soru kısmına
geçiyorum]. Yani bu da bir keşfin otoriteler tarafından gözden düşürülerek üstünün kapatılmaya
çalışılmasının bir örneğini teşkil ediyor gibi görünüyor. Olayı basit bir beyin jimnastiğiyle açıklayıp
geçiştiriyorlar. Sormak istediğim şey: araba izleri olamayacak olan o akıl almaz izlerin nedeni neydi?
Araba izleri olmalarının imkanı yok!
C: Enerji izleri.

S: (L) Ne tür enerji?


C: Gezegenin manyetik alanında distürbans sırasında meydana gelen bir tür kısadevre gibi birşey.

S: (L) Orada gömülü olan, o enerjiyi aktaran birşey mi vardı? Bu kayanın bu şekilde erimesinin nedeni,
yer altından geçirilen enerji aktarım hatları mıydı?
C: Bir zamanlar kozmik ve dünyasal enerji alanlarını toplamak ve dağıtmak için kristal jeneratörler
kullanılıyordu.

S: (L) Bu izler veya oluklar ne kadar zaman önce oluştu?


C: Sizin ölçüm biçiminizle 14019 yıl önce.

S: (L) Bu olay Malta’daki tapınak yapılarının inşa edilmesinden önce mi oldu?


C: Evet. O tapınakları hayatta kalanlar inşa etti. (ç.n.: Atlantis tufanından hayatta kalanlar kastediliyor
sanırım)

S: (L) Bu izler yolun ortasından geçiyor. Yürüyüş için bariz tehlike oluşturuyorlar. Belki de bu izleri
toprakla kapatmışlardı ve sonra o toprak katman gidince tekrar ortaya çıktılar.
C: Manyetik distürbans, insan kaynaklı.

S: (L) Nasıl yani? Manyetik distürbansa insanların neden olduğunu mu söylüyorsunuz, yoksa manyetik
distübansın o izlerin nedenlerinden biri olduğunu, izlere neden olan asıl şeyin insanlar olduğunu mu
söylüyorsunuz? Eğer ikincisiyse, manyetik distürbans bakımından insanlar o izlerin oluşmasına nasıl
neden oldu?
C: Hayır. Manyetik distürbansa neden olan şey afetlerdi. Global kristal gücü ağında bir kısadevre düşün.

S: (L) Yani manyetik distürbanslar nedeniyle küresel bir kristal gücü ağı kısadevre yaptı. Demek o insanlar
tüm gezegene enerji hatları döşemişler. Eğer durum buysa, başka yerlerde de o hatlardan olmalı. Sadece
taşlar mı eridi?
C: Malta’daki durum, korunum açısından özgün sayılır.

S: (L) Enerji hatları boyunca olan kayalar eridi mi?


C: Daha çok atomik yapısal değişimler.

S: (A) O hatların inşa mı edildiği, yoksa doğal enerji akış hatları mı olduklarını anlamadım. O enerji ağı
yapay mıydı yoksa doğal mı?
C: Doğal enerji alanlarından yararlanmaya yönelik yapay bir teknoloji.

S: (L) ...Bir sonraki soru: Bu kafamı kurcalayan birşeydi ve biri aynı soruyu soran bir email yolladı. Finlerin
kökeni nedir? Komşularından oldukça farklılar. İlginç birşey var gibi.
C: Geçiş sırasında kabile bölünmesi.
S: (L) Ne kabilesi?
C: Yani “sen üst yoldan git, ben de alt yoldan...”

S: (L) Macarlardan mı ayrıldılar? Macarlarla Finler köken olarak aynı kabile miydi?
C: Evet.

S: (L) Peki Macarlarla Finlerin ayrılmadan önceki kökenleri neresi?


C: Karpatya bölgesi.

S: (L) Köken bölgelerini öğrenmiş olduk. Peki genotiplerinin kökeni nedir? Çünkü diğerlerinden biraz farklı
duruyorlar.
C: Sizin fikriniz nedir?

S: (L) Sanırım onlar da bir deneysel yaratımdılar. Genetik bir “uyarlama” gibi.
C: Bize makul göründü. [gülüşme]

S: (L) Tamam. Kısa sorularım bitti. Roswell’le ilgili bir sorunum var. Kal Korff’un “Roswell: What they don’t
want you to know” (Bilmenizi istemedikleri) kitabını yeni bitirdim. Yıllar ilerlerken ortaya çıkan pek çok
tanık tarafından yayıldığı iddia edilen yalanların ve kafa karıştırmaların ayrıntılı bir ifşası denebilir. Jesse
Marcel olayını ayrıntılı bir şekilde inceliyor, itfaiyecinin kızının hikayesini inceliyor; cenazecinin hikayesini
parçalarına ayırıyor. Phil Corso’nun hikayesini inceliyor. Herşeyi ayrı ayrı, ayrıntılı ve derinlemesine bir
şekilde ele alıyor. Ve bence mükemmel bir şekilde yapmış bunu. Tanık oldukları iddia edilen çeşitli
kişilerce görülen “üzerinde hiyeroglifler bulunan küçük sopaların” kökenini tespit etmiş gibi görünüyor.
Bu tüm hikayeyle ilgili CİDDİ bir sorun yaratıyor. Problem şu ki, adam tüm hikayeleri çok güzel bir şekilde
parçalarına ayırmış olmasına rağmen, onun da açıklayamadığı şeyler var ve bunlar hakkında yaptığı
açıklamalar kendi tezine uymuyor. Roswell üssündekilerin top secret balon projesini BİLMEDİĞİNİ, çünkü
projenin çok gizli olduğunu söylüyor! Bundan haberdar olmamaları mümkün değil halbuki! Generalin
gerçekten dünyadışı etkileşimlerle ilgili birşeylerin olmakta olduğu yönündeki yazılı beyanatını alıntılıyor
ve bu yazılı beyanı bir “söylenti” olarak önemsiz gösteriyor. Buna göre a) biri zamanda ileri-geri giderek
bazı gerçekleri değiştiriyor; tıpkı Marcel’in askeri kayıtları ve cenazecinin konuştuğunu söylediği
hemşirenin kayıtlarının bulunamaması gibi, b) yine zamanda geçmişe gidip insanların gerçekte olandan
başka birşeyi hatırlamaya başlamalarına neden olan bir durum ve “sahte anılar” yaratıyorlar, ya da c)
sadece tüm bu insanlar yoluyla dezenformasyon yayıyorlar ve meydana gelmiş birşeyi örtbas için her tür
tanık ve garip şeyler ortaya çıkarıp baştan bir senaryo yarattılar. Yorumda bulunabilir misiniz? Gerçek
kazanın Roswell’de değil, San Augustin düzlüklerinde meydana geldiğini söylemiştiniz.
C: Senaryo 3’ü dene.

S: (L) Yani tüm bu “Roswell tanıklarıyla” dezenformasyon yayıyorlar, öyle mi?


C: Yakın.

S: (L) Gerçekten meydana gelmiş birşeyi örtbas etmek için mi?


C: Evet.

S: (L) Ve dezenformasyon yaymak için ileri çıkardıkları tüm o insanların beyanları da iddianın sahte
olduğunun sanılmasına neden oluyor, doğru mu?
C: Pek sayılmaz. Kafa karıştırıcı hikayeler ve uydurmalar, gelecekte yapılabilecek ifşalara karşı suları
bulandırmak için kullanılıyor. Ve tek bir taşla pek çok hedefi vuran yazarlara dikkat et. Tüm komplo
gizemlerinde olduğu gibi, kanıt dizisindeki ilk unsurlar üzerinde odaklı kalmaya devam et. Örneğin
“Roswell Ordu Hava Güçleri Roswell bölgesine düşen bir uçan disk ele geçirdi.”

S: (L) Oo, gazete manşetleri. Evet. Hmmm... T___ Roswell olayının gizli bir ABD grubu tarafından yapılan
bir mekan-zaman yolculuğunu örtbas etmeye yönelik olduğunu düşündüğünü söylüyordu.
C: Hayır.

S: (L) Yani Roswell konusunda daha önce vermiş olduğunuz bilgiler geçerli. Şu anda bu konuya eklemek
istediğiniz başka herhangi birşey var mı?
C: Roswell olayı gerçekten insan-dışı istihbarat kanıtları içeriyor.

S: (L) Bazı şeylere gerçekten katlanamıyorum. Bu araştırmacılar olay yerine gidip birşeyler eşelemeye
başladıklarında bu sürekli oluyor. Yeterince derin kazmıyorlar...
C: Araştırmacı olarak tanımlanan çok sayıda kişiye bakılırsa Kennedy herkes tarafından öldürüldü.

S: (L) Evet, çok iyi anlıyorum. Olayı “dikkatli bir şekilde araştıran” bir araştırmacının kitabına göre tek bir
suikastçi adayı var. “Çok iyi araştırılmış” başka bir kitap okuyorsun ve başka bir aday var. Zaman içinde
okuduğun bir süre kitaba göre Kennedy’yi herkes öldürmüş olmalı. En azından Dealey Plaza’da bulunan
herkes. (F) Araştırıp duruyorlar ama eğer ipuçlarını bulmak istiyorsan en başa gideceksin. “Çimenli
tepecikteki” silahlı bireylerle ilgili raporlar vardı. Orada bulunanlardan edinilen ilk kanıtlar tamamen göz
ardı edildi ve “alakasız” veya “yanlış algılama” diye önemsizleştirildi. (B) Kurşunların kaynağını bildikleri
için saklanan, ortadan kaybolan insanlar da vardı! (L) Evet, panikten dolayı ortadan kayboldular çünkü
olayı gerçekleştiren Oswald’dı! Ve Jack Ruby tam da yapılması gerekeni yapıp, bir daha hiç
konuşamaması için Oswald’ı ortadan kaldırdı. (F) Ve Jack Ruby kanserden ölmeden önce sadece Dorothy
Kilgallen’la konuşmuştu. Kilgallen ise intihar etmek için en iyi vaktin Ruby’yle yaptığı röportajın hemen
sonrası olduğuna karar verdi ve doğal olarak o röportajla ilgili tek bir kelime yazamadı. (L) Roswell
sürecinde olan tüm o olayların gerçeğine dair kesin bir kanıt elde etmemizi sağlayacak herhangi bir iz var
mı?
C: Algılayıcı istekli olmadıkça “kanıt” mevcut değildir.

S: (L) Çok doğru. Tıpkı Malta izleri gibi. ...Bir sonraki soruya geçiyorum: Anıların, geçmiş hayat anılarının
nasıl saklandığını tartışıyorduk. Bu da ruhun yapısı ve bileşimi ile ilgili bir soru getirdi gündeme. Ruh nasıl
hatırlıyor? Bir hayattan diğerine, bir bedenden diğerine, ardıl veya eşzamanlı enkarnasyonların anılarını
nasıl taşıyor? Ruh anıları nasıl “depoluyor”?
C: Atomsal ilkelerle ilgili. Atomsal ilkelerle birlikte çekim, maddesel olanla olmayanın sınırını oluşturuyor.
Sizce burada temeli oluşturan hangi teorik atomik parçacık olabilir?

S: (L) Takyonlar mı?


C: Belki nötronlar?

S: (A) Nötronlar mı yoksa nötrinolar mı?


C: Nötrinolar.

S: (A) Önce nötronlar dediler, sonra da nötrinolar. Daha doğrusu “Belki nötronlar” dediler. Ben
“nötrinolar mı” dedim, onlar da “evet” dedi. Yani “belki” kelimesi yalnızca bir yönlendirici. Nötrinolar
tuhaf parçacıklar, çünkü kütlesizler. Ama bazı insanlar nötrinoların var olduğuna inanmıyor. Benim
tahminime göre varlar. Nötrinolar var mı?
C: Tamam, dikkatliliği bir kenara bırakıp “evet” diyeceğiz. [Gülüşme]

S: (L) Nötrinolar ve ruh bileşimi... Anılar bu nötrinolarla nasıl oluşturuluyor veya tutuluyor?
C: Uygun olduğunda bırakılmak üzere nötrinolar içinde tutuluyor.

S: (L) Anılar nötrinolar içinde mi depolanıyor?


C: Yakın.

S: (L) Nötrinoların oluşturduğu kalıplar içinde mi?


C: Daha yakın.

S: (L) Yani eğer bir “bilinç birimi” veya ruh başka bir bilinç biriminden daha fazla anıya veya deneyime
sahipse, o zaman onun daha fazla nötrinosu var demek oluyor, öyle mi?
C: Hayır.

S: (B) Kalıplar mı farklı oluyor?


C: Hayır.

S: (L) Fark nedir?


C: Birim başına daha fazla veri, gibi.

S: (L) Yani bir nötrino veri içeriği bakımından başka bir nötrinodan daha “yoğun” olabiliyor mu?
C: Yakın.

S: (L) Bu artan veri yoğunluğu o nötrinonun yapısını veya işlevini değiştiriyor mu?
C: Belki de farkındalığın işlevini değiştiriyor, böylece de çevreyi.

S: (L) Bir bilinç birimi veya ruh meydana getiren belirli bir nötrino sayısı var mı?
C: Sayının doğru kavram olduğu pek söylenemez. Oryantasyon/yönelim daha yakın.

S: (L) Yönelim seçenekleri nelerdir?


C: Titreşim frekansları.

S: (L) Veri yoğunluğunun artmasıyla birlikte titreşim frekansları artıyor mu, yoksa azalıyor mu?
C: Değişiyor; nicelememek daha iyi.

S: (A) Ruhtan bahsediyoruz. Kavramsal olarak ruhun yoğunluğu nedir?


C: Ark, nötrinolar bir şekilde saf enerjiye giden köprü kavramıyla ilgili mi?

S: (A) Evet. Ben de bunu düşünüyordum. Neden fotonlardan değil de nötrinolardan bahsettiğinizi merak
ediyordum. Çünkü bence fotonlar da saf enerjiye giden bir köprü. Fotonlarla nötrinolar arasındaki fark
şu ki, fotonlar bozon, nötrinolar ise fermiyon. Nötrinolar birbirlerine dokunmamak için dans etmek
zorundalar. Bozonlar nötrino ve foton çiftleri gibiler. Bozonlar mekanda/boşlukta istedikleri gibi hareket
edebiliyorlar.
C: Bu tartışma bağlamında fotonlardan bahsedebilirdik ama Web Sayfalarını okuyan bazılarının “sevgi ve
ışık” fantazisi temelinde konuyu yanlış yorumlama eğilimi nedeniyle bahsetmiyoruz.

S: ... (A) Nötrinolar herşeyin temel yapı taşları mı? Yani en temel parçacık?
C: Daha ziyade küresel dışa genişleme niteliğine sahip bir orta nokta. Tetrahedron, beşgen, altıgen.

S: (L) Hızlı bir şekilde şunu sormak istiyorum: Ayaklarım neden bu kadar çok şişiyor?
C: Kan dolaşımı anormalliği.

S: (L) Bunu gidermek için ne yapabilirim?


C: Aspirin terapisi. Eğer başarısız olursa, naturopatik tedaviler yeterli oluncaya kadar plavix dene.

S: (L) “Plavix” nedir?


C: Pıhtıönleyici. (ç.n.: kan inceltici).

S: (S) Geçen gün bir uçağı izliyordum ve havada iki küre gördüm. Gökyüzünün kendisinden biraz daha
parlaktılar. 30 saniye boyunca onları izledim. Bir uçağın yapamayacakları şeyler yapıyorlardı. Gördüğüm
şey neydi?
C: UFO gözlem faaliyeti.

S: (L) Onun iyiliği için mi oradaydılar yoksa sadece orada mıydılar?


C: 2. seçenek.

S: (L) F___ ve ben borsa hakkında konuşuyorduk. Şu anda bize ne tavsiyede bulunacağınızı merak
ediyoruz. Bazen diğer insanlara oldukça isabetli çıkan yatırım stratejileri önerdiniz. Bazen bu
stratejilerden yararlanamadık Ama şu anda biraz artıdeğerimiz var. Çalışmaya daha az, araştırmaya daha
çok vakit ayırabilmek isteyen birine yardımcı olabilecek ne tür yatırım stratejileri önerirsiniz?
C: Sabırlı ol ve muhtemel şirketlerin yönetim kurulu üyeleriyle doğrudan iletişime geç. Küçük ölçekli
teknoloji ve biyoteknoloji firmaları en iyi uzunvadeli yatırım potansiyelini sunuyor.

S: (L) Eğer “dalga” gelecekse veya herhangi başka garip birşey olacaksa, uzunvadeli yatırım ne işimize
yarar?
C: Dalga ne zaman geliyor?

S: (B) Bu işe şimdi, o işe de o zaman bakman gerekiyor sanırım! (L) Sanırım! Herhangi bir şirket, herhangi
bir isim? Altın mı satın alalım? Borsa çökecek mi? Tahvile ne dersiniz? Borsa şu anda çok istikrarsız.
Çıldırmış gibi. Şu anda borsaya girmek neredeyse korkutucu!
C: Borsa istikrarsız değil. Hırs-ustalarının faaliyeti neticesinde kısa süreli bir istikrarsızlık oldu.

S: (L) Tüm olay bu mu? Bundan fazlası değil mi?


C: Daha fazla ne arzu ediyorsun?

S: (L) Geçen gün izlediğim o film gibi. Birşeyin değerinin artacağını tahmin etme, değeri artmadan önce
onu satın almada kullanılabilecek türde bir formül var mı?
C: Formüllere ihtiyacın yok. Sadece sezgiye ihtiyacın var. Senin yeteneğin iletişim alanında! Buna uygun
olarak uygulama öneriyoruz.

S: (S) Borsa konusuna diğer konulara gösterdiğin özeni gösterirsen rahat olacaksın gibime geliyor. (L)
Bunun için VAKTİM yok! Borsayı araştıracak vaktim yok. Web sayfası üzerinde çalışmaya devam
edebilmek için beni doğru yöne yöneltecek birşey istiyorum.
C: Eğer finansal kazanç sizin için çekici bir seçenekse, bununla yüzleşelim; sizinki bir 3. yoğunluk KH alemi.
Süreç ilerledikçe daha önce tespit edilmemiş “zaman” kaynakları keşfedeceğini düşünüyoruz.

S: (L) Yani seçenekleri kontrol etmeden zıplamamamı söylüyorsunuz... çünkü sokağa atacak paramız yok.
C: Evet, ama sen Laura, kurul odalarında oturanların hayali öneminden/ciddiyetinden çekinip yolundan
sapmazsın, yılmazsın.

S: (B) Karakter yapın... Normalde bir başkasını bir şirketin kurul odası kapısından girmekten vazgeçirecek
şey seni vazgeçiremez. Korkusuzca yapmak istediğini yaparsın... (L) Ama bunun hisse senedi satın
almayla ne ilgisi var? (B) “Sabırlı ol ve muhtemel şirketlerin yönetim kurulu üyeleriyle doğrudan iletişime
geç” dediler. (L) Eğer farklı hisseleri araştırırsam... (F) Belki de sadece onlara email atıp “hey, sizin
şirketinizde durum nedir?” diye sorman gerekiyor. Çünkü şirketin ne durumda olduğunu öğrenmen
gerekiyor. (L) Bu geceyi sonlandırmadan önce herhangi bir son sorusu olan? (B) 4. yoğunluğa varınca
düşündüğüm kadar hassas/incinebilir durumda olacak mıyız? Tamamen yeni bir yere taşınmış çocuklar
gibi olacağız!
C: Şu anda zaten haddinden fazla hassas/incinebilir değil misiniz?

S: (L) Evet, öyleyiz. Daha da öyle olacak mıyız?


C: Eğer önemli olanın ruh olduğunu ve ruhun yok edilmez olduğunu hatırlarsanız, ne korkunuz olur. İyi
geceler.
24 Haziran 2000, Ark, Laura, Frank, Barry, JM

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Morra.

S: (L) Nereden iletişim kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (J) Bir iş planı hakkında sorular sormak ne kadar faydalı bilmiyorum ama daha genel bir sorum var:
Laura ve Ark’a arayışlarında en iyi ne şekilde yardımcı olabilirim?
C: “Arayış” evrenseldir. Bunun Ark ve Laura’yla sınırlı olmadığını ekleyerek durumu netleştirmemiz
gerekiyor.

S: (J) Yapıyı şimdi oluşturmak önemli mi?


C: Daha önce sınırlamalara karşı sizi uyarmıştık, fakat belirttiğiniz alanda seçenekler mevcut.

S: (L) Sınırlandırıcı herhangi birşeyden sakınmamızı ama bir yapı oluşturma konusunda tavsiye almadan
da yapabileceğimiz seçimler olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Hayır.

S: (A) Anladım sanırım. Daha önce kendimizi sınırlamalara mahkum etmememizi, daha açık alanlara
yönelmemizi söylediler. Ama açık alanda çeşitli seçenekler var ve bu seçeneklerden bazıları çalışmamıza
dair bir plan yapma alanında bulunuyor. Yani soru şu: Bu seçenekler nelerdir?
C: Başka bir yaklaşım deneyelim; sınırlama tahmin/umma meydana getirir. Sizin girdiğiniz yol bir
kurum/şirket değil. Fakat eğer bu gerçekle ilgili dersleri daha doğrudan bir şekilde öğrenmek istiyorsanız,
biz kim oluyoruz ki seçeneklerinizin önünde durabilelim!

S: (L) %100 içgüdüye, sezgiye dayalı hareket etmemiz gerektiğini mi söylüyorsunuz? (A) Plansız?
C: Şimdiye kadar katedilen yolun gözden geçirilmesi belki de bir ipucu sağlayacaktır. Şimdiye kadar ilginç
birşey oldu mu?!?

S: (L) Sanırım iyi şeyleri ummamamız gerekiyor. Ama saldırıları ummamız mı gerekiyor?
C: Saldırı umulmaz, farkına varılır canım!

S: (L) Yani saldırının düşündüğün anda değil, herhangi bir anda meydana gelebileceği farkındalığı, öyle
mi?
C: Saldırının var olduğu farkındalığı.

S: (L) Tamam, bir kitap yazıp yayınlama ve tanıtma konusunda, bunun faturalarını ödemek için finansal
bir yapıya sahip olmamız gerekebilir gibi görünüyor. Bunun için emek harcayacak olan insanların her
birinin giderlerini karşılayabilmek için...
C: Herşeyin sağlanacağını söyledik. Yanıldık tabi, değil mi?

S: (L) Hayır, yanılmadınız.


C: “Eski günleri” hatırlıyor musun?

S: (L) Evet.
C: Finansal olarak o günler, algılanan şimdiye benziyordu, değil mi?

S: (L) Hayır. Anladım. Yani inanca dayalı hareket!


C: Kazançlı bir finans kaynağının eşiğine kadar yönlendirildiniz. Sanırız ki çekiniyorsunuz. Belki de eşiği
geçmek cesaretinizi biraz arttıracaktır!?!

S: (L) Kazançlı bir finans kaynağı derken kitabı mı kastediyorsunuz?


C: Kitaptan bahsetmiyoruz canım!

S: (L) Kitaptan bahsetmiyor musunuz? (B) Belki de genel anlamda söylüyorlardır...


C: Hayır.

S: (L) Neden bahsediyorsunuz?


C: Size 20 tahmin hakkı veriyoruz! (ç.n.: bir yarışma programına atıf)

S: (J) “Yönlendirildiniz...” Belki de seni kastediyorlar, Laura? (L) Kimi kastediyorsunuz?


C: Hepiniz.

S: (L) Hepimizden bahsediyorlar. (A) Yani konu kitap değil.


C: Kitapta sorun yok, ama çabuk bir finansal potansiyeli temsil etmiyor.

S: (L) Şimdi gerçekten gizemli oluyorsunuz. Neden bahsediyorsunuz tanrı aşkına? (B) Borsa alanlarını
izleme ve araştırmaya dair ipuçları verdikleri geçen celseyi mi kastediyorlar?
C: Güzeldi Barry! Ödülü sen kazandın!

S: (B) Geçen celsede hisse senetlerinden bahsediyordunuz. Borsanın varlığını sürdürüp


sürdürmeyeceğinden bile emin değildiniz ve onlar da teknoloji ve biyoteknoloji endüstrisi üzerinde
odaklanmanızı söylemişti. Araştırmaya başlamanızı söylemişlerdi. (L) Piyasada bir patlamaya olacağını ve
eğer şimdi gerekeni yaparsak bundan yararlanabileceğimizi mi kastediyorsunuz?
C: Gerekeni ne zaman yaparsanız durumunuzu düzeltirsiniz; tabi sağduyulu, sabırlı ve iradeli olmanız
koşuluyla.

S: (L) “Çabuk finans kaynağı” dediniz. Bu bana pek hızlı bir finans kaynağı gibi görünmüyor!
C: Her tırmanış ilk adımla başlar.

S: (L) Bunun şu andaki mevcut konumuzla ilgisi nedir peki? Elimizdeki materyalleri dünyanın dikkatine
sunma konusuyla?
C: Herşey yerini bulacak.

S: (L) Bunu söyleyip duruyorsunuz!


C: Neden inanmıyorsun? Deneyimlerin hiçbir rehberlik sunmuyor mu? Belki de önceki hayatına dönmeyi
tercih ediyorsun?

S: (L) Bu konuda başka birşey?


C: Oo çok şey var, ama eğer sabırsızsan, anlarız.

S: (L) “Teknoloji” ve “biyoteknoloji” dediniz. Bu öneriniz hala devam ediyor mu, yoksa buna eklenecek
birşey var mı?
C: Konu sadece “teknoloji” ve “biyoteknoloji” değil. Önemli olan bu alanlardaki çeşitli oyuncular. Sabırlı
araştırma ve buna ek olarak iletişim halinde olduğun insanlar arasında konuyla ilgili “sezgileri” olanlardan
alınacak tavsiye anahtarı sunacak.

S: (B) Bir şirket değil de bir kişi olursa, bu daha hızlı bir tırmanış mı sağlar?
C: İkisinden biri.

S: (A) Anlamadığım birşey var. Bu hisselerden bahsederken durum şuydu: Tüm yapabileceğin hisse satın
almak, yatırım yapmak ve bunu yapmaya devam etmek, ama gerçek bir finans yok burada, çünkü
satmaya başladığında vergi ödüyorsun ve bunun hiçbir anlamı kalmıyor. Sizin dediğinize göre çok
uzunvadeli bir yatırım yapmamız gerekiyor bu konuda ki vergisi giderek azalsın. 59 yaşımıza falan gelince
ancak gerçekten kar etmeye başlarız bu şekilde. O yüzden burada bir belirsizlik var!
C: Saldırı portalı sizi yoldan uzaklaştırıyor!!

S: (F) Biri size eğer hisse satarsanız vergi ödemek zorunda olduğunuzu mu söyledi? (L) Evet! (F) Elde
edeceğiniz tüm karın her kuruşunu vergi olarak ödemeniz gerekeceğini mi düşünüyorsunuz? (J) Bunun
tek çözümü ÇOK para kazanmak ve böylece ne kadar vergi verirsen ver, elinde hala büyük bir kar kalması.
(F) Evet, bir sürü vergi veriyorsun ama elindeki kazanç da az değil. (J) Evet. İşin başında Microsoft’u satın
alsaydınız ne olurdu, düşünsenize! Belki de bir sonraki Microsoft’u bulabilirsiniz! (L) Tamam, bir sonraki
Microsoft hakkında bize ipucu verin. (B) Sanırım burada verdikleri en önemli ipucu, konuyla ilgili bazı
bireyleri bulmanız gerektiği.
C: Sabırlı araştırma; ağ çalışması. Enerjileri birleştirin.

S: (L) Hepimizin araştırması, ağ çalışması yapması ve enerjileri birleştirmesi gerektiğini söylüyorlar. ...
C: Bu hususta size yardım etmek için son bir çabada bulunacağız: Eğer “tarlada elmas” arıyorsanız, bunu
nasıl yaparsınız??? (ç.n. “diamond in the rough” bir deyim.)

S: (B) Elmas madeni olduğu bilinen bir yerin civarındaki toprağı kazardım! (L) Evet, toprak kazmak!
C: Hemen küreğinizi çılgınca toprağa saplar mısınız?

S: (L) Hayır, dikkatli bir şekilde kazarsın.


C: Peki civarda bir elmas madeni olduğunu nasıl öğrendiniz?

S: (L) Belki de bir tabelada yazıyordu “Elmas Madeni” diye! Veya belki de kapatılmış ve etrafı çevrilmiş
bir yer! (B) Yoksa araştırmayı mı kastediyorlar sadece?
C: Bingo! Barry bu akşam canlarına okuyor!

S: (L) Şunu bilmenizi istiyorum ki bu gece buraya oturmamızın sebebi bir kitaptan bahsetmekti! Bunun
önemi olmadığını mı söylüyorsunuz?
C: Kitap iyi, ama herşeyin yeri var.

S: (L) Yani kitap çıkarabilmemiz için paramız olması gerekiyor. (B) Bu konuda herhangi birşey yapmaya
çalışırken içinde bulunabileceğin en kötü durum yeterince sermayen olmaması. (J) Evet. (B) Asıl konu kar
elde etmek olmadığı halde, elimizde sermaye olmadan hiçbir şey yapamayız. K’lerin çözmeye çalıştığı
sorun da bu sanırım. İnternette derinlemesine araştırmayı mümkün kılan bir tür internet şirketine ne
dersiniz? Son zamanlarda bunun tartışıldığını duydum. (L) Barry önemli birşeyin üzerinde mi şu anda?
Aradığımız “tarladaki elmas” bu tür birşey mi?
C: Bu iyi olabilir, ama kapıyı açana kadar sahipsiz definenin özelliğini tanımlamaya çalışmasak daha iyi
belki de.

S: (L) Yeterli bir kazanç elde etmek için yatırmamız gereken ilk sermaye miktarı olarak ne önerirsiniz?
C: Bu hususta başka yardım sunamayız, üzgünüz!

S: (J) Laura’ya internete girmesini söylediniz ve bu sayede Ark’ı buldu. Benim durumumda bunun sonucu
ne olacak? (L) Aferin sana!!!
C: Şaka yapıyor olmalısın!

S: (L) Yapmıyor! Ciddi! Ama şunu söylemek istiyorum. Benim internete girme sebebim sadece
araştırmaydı. Bu misyonumun bir parçasıydı. Benim için doğru kapıları açan şey o odaktı. Hiçbir fikrim,
beklentim, umduğum birşey yoktu. HİÇBİR ŞEY. Hatta bence eğer birşeyi arıyorsan, hayatında ihtiyaç
duyduğun o şeyi ENGELLİYOR olacaksın belki de? Belki sonsuza kadar.
C: Evet!

S: (L) JM aradığı kişinin Ivey olduğunu düşünüyordu!


C: Umuyordu. Şimdiye kadar bunun biraz hayalkırıklığı yaratıcı olduğunu öğrenmiş olmanız gerekirdi.

S: (L) Bence vazgeçmelisin. Ben öyle yaptım. Sadece tek birşey üzerinde odaklandım: gerçeği arayış. Ve
bir şekilde Ark da aynı şey üzerinde odaklanmıştı ve bizim yolumuzu kesiştiren şey de bu oldu. (B) Biriyle
çıkma gibi birşey. Çok özenle birşeyler giyinip bara gidiyorsun ve bütün gece yalnız oturuyorsun. Sonra
lastik değiştiriyorsun; umursamaz ve ateşli oluyorsun, ateşini atmak için bana gidiyorsun ve biriyle
tanışıyorsun! (L) Bu dosyadaki sorularıma geçiyorum. Karinya sitesinde LS, web sitesindeki Kertenkele
hikayesiyle ilgili küçük bir anket yapmış. İnsanlara bu hikayenin doğru olduğunu düşünüp
düşünmediklerini ve bir yorumları olup olmadığını sormuş. Bir kişi şöyle yazmış: “Gerçek olduğunu
düşünüyorum. Wave serisi hakkında da aynı şeyi düşünüyorum. Korunma hakkında önerilerinizi duymak
istiyorum. Burada o kadar çok doğru bilgi var ki, son 3 gündür gözlerin kan çanağına döndü Favori Web
sayfamı takip ederken: Kasyopya transkriptlerindeki bilgiler... İnanılmaz bir yardım!! Bu bilgileri online
sunduğunuz için size teşekkür ederim.” Ama bir başkası şöyle yazmış: “Hikaye doğru ama bazı parçaları
bizim gerçekliğimiz / zaman hattımız için gerçek değil. Bizim zaman hattımızdaki şeyler Kasyopyalıların
algıladığı hikayeyle tam olarak aynı değil. Kontrol edilemeyen bir grup komet değil de, yapay olarak
yönlendirilmiş bir 10. gezegenle (Nibiru) karşılaşacağız. Reptoidler astral/4. yoğunluk seviyesinden
faaliyet gösteriyor ama “yoğunluk” tanımları nispi olarak doğru yalnızca ve sadece 7 yoğunluk kavramı
oldukça yanlış yönlendirici. Tüm reptoidler veya griler KH planlarına kilitlenmiş değil ve herşey bu
hikayede ifade edildiği kadar basit ve kasvetli değil. Umarım bu insanların dramayı daha iyi anlamlarına
yardımcı olur!” Nibiruan web sitesini ziyaret etmemizi öneriyor ve orada yoğunluk seviyeleri hakkındaki
GERÇEĞİN öğrenilebileceğini söylüyor. Ben de size şimdiye kadar verdiğiniz bilgilerde herhangi birşeyin
değişip değişmediğini sormak istiyorum. Bu okuyucunun iddia ettiği gibi, sizden aldığımız bilgiler eski bir
“zaman hattına” mı ait?
C: Hayır.

S: (L) Mevcut zaman hattında, 10. gezegen – Nibiru diye birşey var mı doğal olarak?
C: Eğer o şekilde isimlendirmek istiyorsanız.

S: (L) Bazılarının Nibiru demeyi tercih ettiği bu 10. gezegen, yapay olarak yönlendirilmiş bir gezegen mi?
C: Laura, bu soruları sorarken konuyla ilgili zaten bazı bilgi-sezgilere sahip olduğunu hatırla.

S: (L) Evet, elbette. Reptoidlerin ve Grilerin KH olduklarını ve 4. yoğunluk olduklarını biliyorum. Aralarında
BH olanların, söz etmeye değmeyecek kadar az olduğunu biliyorum. Ayrıca yoğunluk seviyeleri hakkında
yeterince araştırma da yaptım. Kanallanmış kaynaklar dışında, tarihsel ve matematiksel olarak verilen
pek çok bilgi de bu yönde...
C: Griler ve reptoidler KH ve SİZ de öyle. Ve dolayısıyla sanıyoruz ki bir yerde birileri üçüncü yoğunluk
dünya insanlarını “kötü adamlar” olarak tanımlıyor.

S: (L) Oo evet. Özellikle karafatmalar. Onlar açısından bakılacak olursa ben ya intikam alan bir tanrı, ya
da şeytanım! Bir okuyucu şöyle yazmış: “Laura, vizyonunu, girişkenliğini, cesaretini takdir ediyorum...
Sunduğunuz materyalin büyük bir bölümümü büyük ilgiyle okudum. Söylediklerinizin doğru olduğunu
hissediyorum, ama birkaç sorum var: Fizik duyularla ilgili arzularımız nedeniyle fiziksel bir durumun içine
hapsedildiğimiz veya cezbedildiğimiz fikri ile, bitki ve hayvan seviyelerinden geçtiğimiz fikrini
uzlaştıramıyorum.” Bu iyi bir soru. Yaratılış enerjisi bitki ve hayvan aşamalarından geçiyor gibi görünüyor.
Hayvanlar üçüncü yoğunluğa mezun olup insan olabiliyorlar ve insanlar da 4. yoğunluğa mezun
olabiliyorlar. Bu bilgi ile, insan ruhlarının tuzağa düşürülüp Kertenkeleler tarafından üçüncü yoğunluk
bedenler içine hapsedildiği fikrini nasıl uzlaştırabiliriz? İki farklı işlevden mi bahsediyoruz? İki farklı grup?
(ç.n.: soru şu anlamda sanırı: fiziksel bedenlere girmeden önce herşeyin tamamen eterik olduğu bir
alemdeydiysek, bitki ve hayvan seviyelerini nasıl deneyimledik? [bitki ve hayvan aşamalarının mutlaka
fiziksel olması gerektiği ‘varsayılarak’])
C: “Kertenkeleler” insanları tuzağa düşürmedi.

S: (B) Buna biz gönüllü olduk! (L) Kertenkelelerin doğru ruh matrisinin “içeri adım atmasını” beklediklerini
söylemişlerdi. Demek biz doğru ruh matrisiydik ve Kertenkelelerin yarattığı, üzerinde oynanmış
bedenlerin içine girdik. Öyle söylemiştiniz. Genetik olarak oluşturulmuş bu üçüncü yoğunluk bedenleri
içine girme olayımız ile ruhsal evrim gereği bitki ve hayvan aşamalarından geçmiş olmamız gerçeğini nasıl
uzlaştırabiliriz?
C: Şimdiye kadar sunulan materyale daha dikkatli bir şekilde bakarsanız; insanların ve pek çok diğerlerinin
şu anda temsil ettiği bilinç seviyelerinin herhangi birşeye değil de FİZİKSELLİĞE “adım attığı” söylendi.
(ç.n.: belki de bitki ve hayvan seviyesi [2. yoğunluk] deneyimlerinin mutlaka “fiziksellik” gerektirmediğini
kastediyorlar? formun/biçimin varlığı, fiziksellikten bağımsız olabilir.)

S: (F) Belki de bireysel bilinç birimleri farklı fiziksel formlar içine girdi. Bazıları hemen insan formu içine
girdi ve bazıları başka. (B) Hiçbir evrim sisteminde bir başka seviyeyi bekleme diye birşey yok. Herşey
sürekli ve eşzamanlı. (F) Pek çok farklı formda fizikselliği deneyimlemeyi BİZ seçtik, belki de lineerden
ziyade eşzamanlı bir şekilde, ama zamanı algılama biçimimiz nedeniyle bu bir ilerleme gibi görünebilir.
Halbuki başka gerçekliklerde bambaşka varlıklar olabiliriz. (L) “Eşzamanlı dağılım” fikriyle mi ilgili bu yani?
Herşeyin yarısı madde halinde “uyumayı” seçti ve diğer birimler veya gruplar ise bununla eşzamanlı
olarak maddeyle etkileşime girmeyi, çok çeşitli türler halinde onu biçimlendirmeyi ve bilgilendirmeyi mi
seçti? Yani ya uzun dalga döngüsünde çok yavaşça, çok uzun sürelerde yoğunlukları kateden ruhlar var,
bir de doğrudan fiziksel bedenlere girip o bedenleri değiştirmek gibi farklı bir yöntemle bunu
hızlandırabileceğini düşünen ruhlar. Sanırım bu, o bedenlerin enerjilerinin ve uzun dalga döngüsünde
gelişmekte olan bilinçlerinin özgür iradesinin ihlal edilmesi oluyor açıkça. O sırada tam olarak anlaşılmasa
bile, aslında burada KH var. Ve böyle bir eylemin, “arzu temelli dengesizlik” dediğiniz şeyi açıklayan pek
çok önemli sonucu oluyor. Bu da bizi Kayıp Çocuk hikayesine getiriyor tekrar. Ruhlar ve onların birden
fazla yöntemle gerçekleşen evrimleriyle ilgili çok karmaşık bir kavram söz konusu burada sanırım.
C: Evet.

S: (L) Ve sonuçta bu sürekli bir kitlesel bölünme ve dağılım. Her zaman öyleydi ve her zaman öyle olacak,
öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Hangi hümanoit türlerin Lyra kökenli olduğuna dair bazı sorular var. Bildiğim kadarıyla Lyra bir
gezegen değil, bir takımyıldız. Ama bu şahıs şöyle diyor “görünüşe göre tüm insan ırkı Lyra kökenli”.
C: Hayır.

S: (L) Bu yönde pek çok bilgi var. Billy Meier bile bu iddiada bulunuyor. Bir okuyucu ise şöyle demiş:
“İnsan ırkı Lyra’da var olmadı; başka bir galaksiden geldi ama bizim galaksimizde önce Lyra sisteminde
evrim geçirmeye başladı.”
C: Daha yakın.

S: (L) Andromedalılara göre “bizimkine en yakın 8 galakside 135 milyar insan bulunuyor. Başka ırklar da
var. Bu ırklardan bazılarının insan ırkıyla pek çok çatışması var ve çatışma sürüyor. Ama bu sorunu
hafifleteceği umulan bazı gelişmeler de var...”
C: Mevcut konumunuzda, mevcut fiziksel formunuz üzerinde gelişmiş biyogenetik mühendislikle çeşitli
ayarlar yapıldı. Bu devam eden bir süreç.

S: (L) Burada şöyle diyor: “dünyadışı ırkların pek çok üyesi 1000 ile 1500 yıl arası ortalama bir ömre
sahip.” Siz 4. yoğunlukta bu tür ömür sürelerinin olabileceğini söylemiştiniz. Ama burada şöyle diyor:
“Andromedalılar ortalama olarak 2007 yıl yaşar. Onların zamana bakışı bizimki gibi değildir. Hakkında
birşeyler bildiğimiz ve bilmediğimiz herşeyden oluşan evrenimizin 21 trilyon yıllık bir hologram olduğunu
söylerler. Evrenimizdeki bütün maddenin karadeliklerden geldiğini söylüyorlar. Tüm galaksilerin altında,
herşeyin geldiği bir karadelik olduğunu söylüyorlar.” Galaksimizdeki herşey bir karadelikten mi geldi?
C: Yavaş! Bekle bir dakika! “Yıl” terimi 3. yoğunluk insan türüne özgü bir kavram.

S: (L) Yani diğer bir deyişle, burada yazan herşey gülünç mü?
C: Hayır, hepsi gülünç değil. Bazıları olabilir, ama hepsi değil.

S: (L) İlginç şeylerden biri: “Andromedalılara göre 23 Mart 1994’de, bilinen evrendeki tüm
karadeliklerden belirli bir ses ve renk frekansı yayılmaya başladı. Bu enerjinin ve frekansın yaptığı şey,
tüm boyut seviyelerinde holografik bir etki yaratmak. Toplam 11 varoluşsal yoğunluk seviyesi var. Bu
yeni holografik etki 12. yoğunluğu oluşturdu. Ve bu 12. yoğunlukta mevcut olan tek frekans, daha alt
seviyelerdeki tüm boyutları yukarı doğru çekiyor. Aralık 2013’de, bizim bildiğimiz şekliyle 3. yoğunluk
sona erecek. Kendi içine patlayıp yok olacak. 11. seviyedekiler 12. seviyeye gidiyor. Biz de 4. seviyeye ve
sonra da 5. seviyeye gidiyoruz. Andromedalılara göre 4. yoğunluk bir bilinç ortamı. Birbiriyle telepatik
olarak iletişim kuran bütün bir ırk. Hepsi birbirinin farkında, birbirini hissediyor. Ayrı bireyler ama tek
akıl. Beşinci yoğunluk, 3. yoğunluktaki varlıkların ışık olarak algılayacağı varlıkların seviyesi.
Andromedalılar kendi bilimlerine dayalı olarak, en geç Aralık 2013’de bunların bize olacağını
söylüyorlar.” Bu bilgileri aktaran AC şu yorumda bulunuyor: “Bunların doğru olup olmadığını biliyor
muyum? Siz öğrendiğiniz zaman öğreneceğim ben de. Ama şimdiye kadar hiç yanılmadılar.” Ne dersiniz?
C: Yorum yok.

S: (L) Karadeliklerden yayıldığı söylenen o ses ve rengin gerçekten olup olmadığını söylemeyecek misiniz?
C: Karar size ait.

S: (L) Bu Andromedalılara göre ve aynı zamanda Ra’nın kanalı Carla’ya göre, asteroit kuşağı haline gelen
gezegen Maldek’miş, Kantek değil.
C: Ama bu isimlendirmeyi yapan kim?

S: (L) Görünüşe göre o gezegende yaşamış olanların kendisi değil. Bu gece bana zor bir vakit
geçirtiyorsunuz.
C: Hayır, sen bize zor bir vakit geçirtiyorsun.

S: (L) Şimdi, [yıldız şekilli bir metal gösteriyor] JM’nin böyle küçük bir aleti var. Bu aleti ayaklarımın
etrafında salladı ve görünüşe göre bileklerimdeki ağrı ortadan kalktı. Bu aletin bunu nasıl sağladığını
söyleyebilir misiniz?
C: İlginç küçük bir alet!

S: (L) Ağrıyı nasıl geçirdi? Test ettim. Bir gün bir ayağı, diğer gün diğer ayağı yaptık. Herhangi bir metal
parçası da aynı şeyi yapar mıydı?
C: Uygun şekilde ayarlanırsa.

S: (L) Kişi mi, yoksa alet mi?


C: Her ikisi.

S: (L) İşe yarıyor gibi görünüyor. (A) İşe yaramasında şeklin önemi var mı? Yoksa diğer şekiller de aynı
etkiyi yapar mı?
C: Şeklin faydası var.

S: (L) Peki ya üzerine işlenmiş semboller? Onların da faydası oluyor mu?


C: Belki.

S: (L) Yapıldığı metalin?


C: Belki.

S: (L) Sanırım en önemli şey şekil. (B) Ya aleti kullanan kişinin niyeti?
C: Evet.

S: (L) Beni doğru yöne yöneltecek uygun bir konu başlığı önerisinde bulunur musunuz?
C: Bırak aksın canım!

S: (L) Süleyman’ın tapınağı ile Stonehenge aynı şey mi? Veya Piramit’le? Görünüşe göre İsrail’de
Süleyman’ın Tapınağı diye birşey olmamış hiç. En azından Babil esaretine kadar. O süreçte Yahudiler’in
evlerine gidip gerçekten bir tapınak inşa etmelerini sağlamak üzere milliyetçi duygular oluşturmak için,
tüm tarihleri hakkında propaganda yapılmış onlara. Yoksa bu tapınak tamamen başka birşey mi?
C: Görünüşe göre yukarıdakilerden en az biri. Harika! Ya Stonehenge, ya Büyük Piramit, ya da tamamen
farklı birşey! Bu herşeyi bir seçenek haline getiriyor!

S: (B) 1970’lerin ortasında Berkeley civarında Kaliforniya çiftçilik bakanlığının bir yan kuruluşunda
çalışıyordum ve o şirketin mali işler müdürü tarafından, gizli gibi görünen bir kuruluşun üyeliği için
düşünülüyordum. Onlar neydi veya kimdi? Ve benim bu daveti reddetmemin, içeri doğru yolculuğumun
sona ermesiyle herhangi bir ilgisi var mıydı? (ç.n.: şirketin içine doğru mu?)
C: Bir ipin ucunda sallanan bir kukla olmaktan hoşlanmadığın sürece, o teklifi reddetmiş olman
muhtemelen iyi. O organizasyon, “Zebulon” adlı finansal bir konsorsiyumla bağlantılıydı.

S: (L) Bu Kutsal Kitap’tan bir isim. (J) Milwaukee’deyken o olayda ne yaşadığımı öğrenmek istiyorum. Otel
odamda yatağımdaydım ve sorular soruyordum ve orada birşey oldu. Kimdi o konuşan? Bir ses kayıt
cihazım vardı. K’lerin gelmesini istemiştim. Onun kim olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: 4. yoğunluk menajer. (ç.n.: “skipper”: menajer, antrenör, çalıştırıcı, kaptan gibi anlamları olan bir
kelime)
S: (L) Nasıl yani?
C: Boyutlararası bildirimde bulunmaya çalışan biri.

S: (L) Peki orada olan şey neydi? Menajer JM miydi?


C: Hayır.

S: (L) Onunla konuşan varlık mı “menajer”di?


C: Evet.

S: (L) Bu varlık KH miydi yoksa BH mi?


C: KH.

S: (L) KH varlıkları iletişim kurarken nasıl oluyor da iyicil ve sıcak hisler uyandırabiliyorlar? İçimizde bu tür
şeyleri anlayabilmemizi sağlayacak içgüdüsel birşey yok mu?
C: “Kırmızı Başlıklı Kız” gibi.

S: (L) Kırmızı Başlıklı Kız gibi olan biz miyiz? Ve onlar da büyükanne gibi giyiniyorlar. (B) Ve biz büyükanne
görüyoruz çünkü görmek İSTEDİĞİMİZ şey bu. (J) Evet. Eğer Kasyopyalıları görmek istersen onlar gibi
giyinirler! (L) Kırmızı Başlıklı Kız bunu nasıl anladı? Kurt sıçrayıp ona saldırana kadar anlamadı. Evet! Ve
kurt büyükanneyi yemişti bile! Kurdun onu yemek için sıçradığı ana kadar, kafasını karıştan birşey
olduğunu görse de, Kırmızı Başlıklı Kız durumun farkında değildi! Büyük gözler falan...
C: Tabladan Kasyopyalılara sordu.

S: (L) Bir keresinde gezegendeki başka insanlarla da iletişim kurduğunuzu söylemiştiniz. Ve biz ouija
tablasını kullanarak belirli bir bilgi netliği, bir objektiflik elde ettik ve bu başka türlü mümkün değildi...
C: Evet.

S: (L) Gezegen üzerinde başka kaç kişiyle iletişim kuruyorsunuz?


C: Değişiyor ama 50 kişiyi buluyor.

S: (L) Bu büyük bir rakam değil. Tablayla iletişim kurmanın hem avantajları hem de bazı sınırlamaları var.
Peki o diğer insanlarla iletişim kurarken genellikle hangi biçimde veya hangi yöntemle iletişim
kuruyorsunuz?
C: Bireysel kanallama.

S: (L) Bu insanlar trans halinde mi kanallama yapıyor, sokakta yürürken iletişimi kafalarında mı yapıyorlar,
meditatif bir halde mi olmaları gerekiyor, yoksa bunları yazıp paylaşıyorlar mı?
C: Hepsi.

S: (L) İletişim kurdukları varlıkların isim olarak Kasyopyalılar olduğunu biliyorlar mı?
C: Çoğunlukla hayır.

S: (B) Kendi algıları nedeniyle mi?


C: Kısmen.

S: (L) ... JM Tayland’da bir trendeyken o şaşırtıcı deneyimi yaşamış ve bunun Kasyopya’dan geldiğini
ANLAMIŞ. Gerçekten o olaydaki varlıklar siz miydiniz?
C: Evet.

S: (L) Sizinle iletişim kurduklarının farkına varan diğerlerini de araştırmamızı tavsiye eder misiniz?
C: Eğer ihtiyaç duyulursa onlar sizi bulur.

S: (B) 1950’lerde bir gece kafamda belirli bir dizi düşünceyle uykuya daldım ve ertesi sabah tıpatıp aynı
düşüncelerle, kaldığım yerden düşünmeye devam ederken uyandım. (L) Sanki aradan hiç vakit geçmemiş
gibi.
C: Astral Seyahat ettin.
S: (B) O ışığı görmemle aynı olay mıydı bu?
C: Hayır.

S: (L) O neydi? (B) Klasik bir ölüme yakın deneyimdi.


C: Evet. Barry’nin bununla ilgili tam olarak açıklamadığı bazı taşkınlıkları oldu.

S: (L) O sıralar taşın biri miydin? (B) Muhtemelen. (L) Hmmmm. (B) Açıklamadığım şey nedir?
C: İlgili periyottaki kavgacı yapı.

S: (L) Kavgalara falan mı girdin? (B) O zamanlar oldukça sakindim. (L) Tam olarak neye dair söylediklerini
bilmiyorum bunu. Işığı görme olayıyla mı ilgili? Yoksa astral seyahatle mi? Hangisi?
C: Pek çok şeyle ilgili.

S: (L) O iki deneyimden başka şeyler de mi deneyimledin? (B) Oo, pek çok şey. Genel psişik deneyimler
başlığı altında. Bu olayları yaşamamın deneysel olduğunu ama aslında belirli bir amaca yönelik olması
gerektiğini hissettim ve o yüzden de bunlardan uzaklaştım.
C: Enerjiler gelişiyordu.

S: (L) Ne tür enerjiler?


C: Pek çok.

S: (L) Küçük mail listemizdeki bazı üyeler korkutucu bazı rüyalar görmüş son zamanlarda. Caroline’in
çantası çalınmış. Saldırıya uğramayla ilgili rüyaları olanlar var, ve benzer şeyler. Caroline’in rüyasıyla ilgili
ilginç durum şu: Rüyasında marketten aldığı bazı şeylerin çalındığını görmüş. Birkaç gün sonra ise
markette çantası çalınmış. Rüyasını bize o olaydan önce yazmıştı. Rüyayı analiz etmiştik ama yeterince
üzerinde durmadık. Bu rüya hakkında yorumda bulunur musunuz? Bu bir tür saldırı mıydı, yoksa rastgele
bir olay mıydı? (A) Üçüncü bir olasılık: Bu rüyayı gördü ve sonra da o olayı kendine çekti...
C: Uyarı. Rüya yaklaşan bir olayın uyarısıydı.

S: (L) Bu rüya ve rüyayı takip eden olay, yazmakta olduğu kitapla ilgili bir tehlikeye dair bir uyarı mı?
C: Hayır.

S: (L) Yani bu olay kitabında ifşa ettiği şeylerle veya etrafındaki insanlarla ilgili değildi?
C: Saldırı.

S: (L) Yani rüyanın o olayla ilgili bir uyarı olduğunu ve olayın ise aslında bir tür saldırı olduğunu
söylüyorsunuz. O kilise sistemiyle ilişkili insanlardan uzak durarak saldırının seviyesini azaltabilir mi?
C: Derslerini öğrenmesi gerekiyor. Hangisi daha önemli; ilişki mi yoksa gerçeği arayış mı? İkisi çatıştığı
zaman, çoğu kişi bunu göremiyor!!!!!

S: (L) Pekala. Şu anda takip etmemiz gereken başka bir soru hattı var mı?
C: Size bağlı.

S: (J) Birkaç ay önce yatakta A___’nın yanında uzanıyordum ve aynı zamanda bir tür başka
gerçeklikteydim. O diğer gerçeklikte kafamdan bir tel çıkarıyordum ve tel koptuğunda dişim uyuştu.
Bunun ne olduğunu merak ettim çünkü bu gerçeklikte değildi. Yengem de o diğer gerçeklikteydi. Ona o
tele bakmasını ve hatırlamasını, çünkü önemli olduğunu söyledim. Neydi bu?
C: Sıkça yapılan psişik bir alıştırma.

S: (L) Ne? (J) Anlamadım. (A) Bunu sıkça yaşayan kim?


C: Deneyimleyici.

S: (L) JM’nin bunu sıkça yaptığını ama bunu bilmediğini mi söylüyorsunuz?


C: Biraz biliyor.

S: (L) Kafasından çıkardığı telin özelliği neydi?


C: Görselleme.

S: (L) Neyin görsellemesi?


C: Tel.

S: (L) O tel neyi temsil ediyor?


C: İzden uzaklaşıyorsun.

S: (L) Başka bir gerçeklikteki gerçek bir tel miydi, yoksa psişik bir tel miydi?
C: Her ikisi.

S: (L) O teli çekip çıkararak JM ne yapmış oldu?


C: Bir yeteneğin farkındalığı.

S: (J) Evet! İlk defa bunun BİLİNCİNDEYDİM!


C: Kendini test etme rutini.

S: (L) Birden bu boyutta bu deneyimin bilincine varmasını sağlayacak ne oldu? Ya da en azından bu


farkındalığı yitirmemesini?
C: Ne olduğuyla ilgili değil. Bu tür şeyleri sıkça yapıyor, daha fazla deneyim için.

S: (L) Peki nasıl oldu da bunun ilk kez farkına vardı? Bunu sıkça yaptığını söylüyorsunuz ama o bunu sıkça
yaptığının farkında değil.
C: Farkında.

S: (L) Evet, ikili bilincin farkındayım ama ilk kez bu kadar tam bir şekilde farkına vardım! Aynı anda hem
uyanıktım, hem de uyuyordum. İlk kez o kadar derin birşey yaşadım.
C: Herşeyin bir ilki vardır.

S: (L) Bu kitap işiyle ilgili olarak konuşacak ilginç şeyler olduğunu düşünmüştük... Ama siz bu konuya
girmediniz. (A) Bir sorum var: kar amacı gütmeyen bir kurum mu tavsiye edersiniz, yoksa kooperatif türü
mü.
C: Kooperatif türü birşey hedefe daha uygun.

S: (L) Tamam, konuştuğumuz konularla ilgili başka birşey?


C: Hayır. İyi geceler.
15 Temmuz 2000 Ark, Laura, Frank

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Maranata.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Önce saldırı konusunu çözelim. Frank yakın bir gelecekte bize doğru bir saldırının yaklaşmakta
olduğuna dair birşey sezmiş. Bu doğru bir değerlendirme mi?
C: Evet.

S: (L) Saldırının kaynağını tanımlayabilir misiniz?


C: Pek çok olası kaynak, ama hastalık tehlikeleri önemli. Ark’ın içinde hala belirli bir “mikrop” var. Bu
mikrop herhangi bir anda patlayabilir ve tüm evi saran bulaşıcı bir kargaşa yaratabilir!

S: (L) Bunu önlemek için önceden ne yapılabilir? Ne tür bir mikrop bu ve ne tür önlemler alınabilir?
C: Bakteriyel. Solucan türü bir bağlantısı var. Kolon hidroterapi tavsiye ediyoruz.

S: (L) Bu mikrop nereden geldi?


C: Köken Polonya.

S: (L) Ve kolon hidroterapi bunu giderir diyorsunuz? Ağızdan herhangi birşey?


C: B vitamini alımını arttırın.

S: (L) Frank saldırının Constellation’dan geleceğini hissetmiş ama eğer Ark hasta olursa bu bir bakıma
doğru çıkacak çünkü o zaman Ark çalışamaz. Frank’in saldırıyı bu şekilde yorumlamasının nedeni bu
muydu?
C: Kısmen ama pusuda bekleyen başka komplikasyonlar var... B’li bir ismi olanla kıskançlık artıyor.

S: (L) O durumu önlemek için herhangi bir tavsiye?


C: Diğerleriyle görüşmelerinizde dikkatli olun.

S: (L) Dikkatli olmak dışında herhangi belirli birşey?


C: Bu noktada değil.

S: (L) Başka herhangi potansiyel saldırı kaynakları var mı? Veya en azından bir sonraki en önemli olanı?
C: [Oğlun]. Yolda tek başına seyahatin tehlikelerinin yeterince farkında değil henüz.

S: (L) Bununla ilgili bir sorunu önlemenin herhangi belirli bir yolu var mı?
C: Hatırlat ve dua et.

S: (L) Oğlumun bir kaza geçireceğini söylemiyorsunuz, öyle değil mi?


C: Mümkün.

S: (L) Bir zaman dilimi verebilir misiniz?


C: Yolculuk mesafesi arttığında.

S: (L) 24’ünde okula başlıyor ve dolayısıyla her gün arabayla Tampa’ya gidip geliyor olacak. Bir süre onu
arabayla bizim götürüp getirmemizi mi tavsiye edersiniz? Veya onunla birlikte gitmemizi?
C: Finansla ilişkili konularda çok güçlü tavsiyelerde bulunma konusunda tereddüt ediyoruz ama yeni
arabalar, fiziksel hasarı önleyebilecek daha güvenli özelliklere sahip.
S: (L) Hazır finans konusundayken, eğer Constellation’la ilgili bir sorun çıkacaksa, elbette borçlarımızı
arttırmak istemeyiz ve paramızın bir kısmını da borsaya yatırdım. Yani...
C: Bekle bir dakika. Eğer dikkatli olunursa yakın dönemde Constellation’la aranızda bir sorun olmayacak.
Bu isim bir ipucu.

S: (L) Hayatımızdaki bazı hareketlilikler arttığına göre sanırım dikkati de attırmamız gerekiyor.
C: Bu kesinlikle tavsiye edilebilir.

S: (L) Borsa yatırımım hakkında başka bir tavsiye? Atmam gereken adımı attım ve siz bana spesifik olarak
ne yapmam gerektiğini söylemediğiniz için kendi başıma elimden gelenin en iyisi yaptım. Şimdiye kadar
yaptıklarımın doğru olup olmadığını söyleyebilir misiniz?
C: Şu ana kadar iyi gidiyorsun.

S: (L) Başka bir tavsiye? Hisse alıp elimde mi tutayım, yoksa alıp satayım mı?
C: Savunma yatırımları al.

S: (L) Savunma yatırımları nedir?


C: Ekonomik durgunluk zamanlarını en iyi atlatan hisseler.

S: (L) Hangileri onlar?


C: Gıda, ilaç, enerji vs.

S: (L) Peki daha önce söylediğiniz teknoloji ve biyoteknolojiye ne oldu? Araştırdığım şey buydu ve gayet
ciddi bir şekilde bu işin içine girdim.
C: Bu iyi!

S: (L) Şimdi gıda ve ilaç gibi bir çeşit eklemenin iyi olabileceğini söylüyorsunuz. Gıdayla ilgili hangi hisseler
var? (F) Nabisco, General Mills, Kraft, Post, Bordens. İlaçta Abbot, Merck, Ligget Myers, Pfizer vs. (A)
Eğer teknoloji ve biyoteknoloji söylediğiniz gibi yükselme eğilimindeyse, neden başka birşeye yatırım
yapalım? Eğer şu anda teknoloji ve biyoteknolojiye yatırım yapmak iyi bir fırsatsa neden sadece onu
yapmıyoruz? Çeşitlilik neden?
C: İyi bir fırsat. Eğer çeşitlendirirseniz, daha fazla ve daha hızlı para kazanma şansınız artar!

S: (L) Belki de gıda, ilaç, teknoloji ve biyoteknoloji hisselerinin hepsinin avantajlı olduğunu söylüyorlardır?
C: Evet.

S: (L) Yakıta ne dersiniz?


C: Enerji.

S: (L) Kömür endüstrisi gibi mi? “Topraktaki elmas” deyince kömür geliyor aklıma, doğru mu?
C: İyi.

S: (L) Ama en iyisi değil. Tampa Electric veya Con-Ed ve o tür şeyler?
C: Onlar istikrarsız.

S: (L) Enerjiden neyi kastediyorsunuz? Gaz mı?


C: Ve petrol ve nükleer ve yeni türler.

S: (A) Nükleerden daha yeni olan ne var? “Bedava enerji” nükleerden daha yeni. (L) Tom Bearden! (A)
Doğru!
C: Evet.

S: (L) Perceptronics’le ilgili herşey, sizin birkaç hafta önce söylediğiniz şeyle çok uyuşuyor ve gerçekten
ucuzdu. O yüzden birkaç yüz hisse aldım.
C: İyi!
S: (L) Frank’in annesine gelelim. Frank’in yapıyor olduğu şeyler dışında, annesinin iyileşmesi için
yapılabilecek başka şeyler var mı?
C: Şu anda daha hızlı bir şekilde düzeliyor.

S: (L) Tedavisine eklenmesi gereken herhangi birşey? Tavsiye edeceğiniz birşey?


C: Şu an için yok.

S: (L) Kızkardeşinin yarattığı stresi azaltmak için Frank’in yapabileceği herhangi birşey var mı?
C: Sadece orada bulunmanın faydası oluyor...

S: (L) Frank eğer annesi ölürse intihar edeceğini söylüyor. Bu iyi bir fikir mi?
C: Hayır, bu olmayacak.

S: (L) Gördün mü?! Annenin ölmeyeceğini söylediler.


C: Annesinin durumu Frank’inkinden iyi.

S: (L) Frank’in neye ihtiyacı var?


C: Genel olarak iyi ama annesi güçlü bir genetik hat nedeniyle özellikle güçlü. Frank babası nedeniyle
aynı derecede güçlü değil.

S: (L) Kendisi için yapabileceği herhangi birşey var mı?


C: Şimdi değil.

S: (L) Kutsal Kase sayfalarıma yanıt olarak çok gizemli bir email aldım. [Email’i okuyor] Bunu yazan
çatlağın teki mi, yoksa örtülü bir tehdit mi bu?
C: Birincisine yakın: Çatlak.

S: (L) Şimdi ana konuya gelelim. Bir yılda Roswell konusunun geçtiği celseler sürecinde, 7 Ekim 94
celsesinde devlet tarafından araçtan çıkarılan cesetlerin sayısını sorduk. Siz de “üç ölü, bir işlevsel” cevabı
verdiniz ve o varlığın ruha sahip bir fiziksel varlıktan ziyade, robotik, biyogenetik bir varlık olduğunu
söylediniz. 2 Eylül 1995’de yine 4 varlıktan söz edildi ve bunları melez olarak tanımladınız. Ve bu
dünyadışı varlığın otopsi videosuyla ilgiliydi. Yani, insan ve Gri genetiğinin kombinasyonundan oluşan
dört adet melez varlık söz konusuydu. 21 Ekim 1995’de otopsi videosu ile ilgili hikayeden bahsediyordum
ve kameraman dört adet varlık gördüğünü ve birinin ölü, üçünün ise aracın dışında çığlık attığını ve
ellerinde kutu denebilecek şeyler tuttuklarını anlatıyordu. Bunun doğru olup olmadığını sordum ve siz
de “evet” dediniz. Bu olayla az önce bahsettiğimiz dört melez olayının aynı olması gerekmiyor mu? Ama
kameramanın hikayesinde bir ölü, üç canlıdan bahsediliyor. Konuya devam etmiştik ve belirli bir kazada
kaç ölü olduğunu sormuştuk ve siz de 21 demiştiniz. Raporlarda neden bu rakamın 4 olarak geçtiğini
sorduk ve siz de raporların bastırıldığını ve fragmante olduğunu çünkü çok az kişinin aracın içini
gördüğünü söylediniz. Yani o durumda aracın içinde 17 beden daha vardı. Ama o olaydaki aracın,
inceleme için araca ölü bedenler almayı kapsayan bir görevde olduğu gerçeğinden bahsediyorduk.
İçerdekilerden beşi insan, ikisi kocaayak türüydü. Daha önce aracın kaza yapmadan önce “çok özel bir
keşif görevi” yapmakta olduğunu ve o bölgede meydana gelen nükleer bir kazanın sonucu olarak
bölgenin çevresel koşullarını incelediklerini söylediniz. Ama bu görev öyle görünmüyor. Bir görev var
demek başka bir görev yok demek değil tabi, ama bir çelişki var gibi görünüyor. Ama en büyük çelişki
dört bedenin ele geçirilmesiyle ilgili durumda görünüyor. Birinde üç ölü, bir canlı, diğerinde üç canlı ve
bir ölü ve sonra birden 21 varlık söz konusu oluyor ve tamamen başka bir manzara görünüyor.
Sorularımızın soruluş biçiminden ve sahip olduğumuz farkındalıktan kaynaklanan durumlar olabileceğini,
bunların verilen yanıtların farklı olmasına neden olabileceğini anlıyorum. Ama şimdi bu konuda birşeyler
yazıyorum ve ortada bir karışıklık var.
C: Roswell çevresinde farklı zamanlarda birden fazla kaza oldu. Dört varlık senaryosu en sık bahsedilen
olayı ifade ediyor.

S: (L) “En sık bahsedilen dört varlıklı olay” derken, kaçı yaşıyordu?
C: Üçü ölü, biri canlı.

S: (L) Üç canlı ve bir ölünün olduğu olay nedir peki?


C: Evet, Haziran’ın başında, Roswell bölgesinin yaklaşık 100 mil batısında.

S: (L) Yani Haziran başındaki olayda üç canlı ve bir ölü vardı. Kameramanın bahsettiği olay bu muydu?
C: Evet.

S: (L) Ve sonra da Temmuz ayında, üç ölü ve bir canlının bulunduğu olay oldu. Ve Roswell tanıklarının
çoğunun bahsettiği olay da bu oluyor, değil mi?
C: Bir tane daha.

S: (L) Başka bir kaza daha mı oldu?


C: Evet.

S: (L) Yani Temmuz ayı sürecinde üç tane kaza oldu, öyle mi?
C: Haziran/Temmuz.

S: (L) İki tane Haziran’da ve bir tane de Temmuz’da mı?


C: 4 Haziran, 1 Temmuz ve 4 Temmuz.

S: (L) Haziran ayındaki kaza Roswell’in 100 mil batısında olan mı?
C: Evet.

S: (L) 1 Temmuz’daki kaza nerede oldu?


C: White Sands’in 67 mil güneydoğusu.

S: (L) Ve üçüncü kaza da San Augustin ovalarında meydana gelen olay mı?
C: Evet.

S: (L) Kazalardan hangisinde 21 beden vardı?


C: İkincisi. Bu durum meşhur Roswell haberi olayını açıklıyor çünkü tüm bu olaylar nedeniyle askeri üs
çok hareketliydi.

S: (L) Eğer askeri üs tüm bu olaylar nedeniyle hareketliydiyse, örtbas hikayelerini de hazırlamış ve yaymış
olurlardı gibime geliyor. O durumda o meşhur haber meydana gelemezdi.
C: Hayır.

S: (L) Daha önce Kal Korff’un kitabını sormuştum ve siz de bu gibi yazarların tüm bu tanıklar üzerinden,
çeşitli senaryolarla yalanlar yaydığını söylediniz. Ortaya sürüp insanların dikkatini çekmede kullandıkları
tanıkların sonra da “sahtekar olarak ifşa edilmesini” sağlamaları bir örtbas planının parçası. Böyle olup
olmadığını sorduğumda siz de “yakın” dediniz. Ne kadar yakın olduğunu öğrenmek istiyorum. Tüm bu
tanıklar üzerinden nasıl dezenformasyon yaydıklarını öğrenmek istiyorum. Görünüşe göre bu insanlar
söyledikleri şeye inanıyorlar.
C: Evet.

S: (L) Neden inanıyorlar?


C: Hatırladıkları şeyleri söylüyorlar ama durumun çarpıtılmasına neden olan paralellikler hafızalarını
etkiliyor.

S: (L) Bunu kendi kendilerine mi yapıyorlar?


C: Hayır. Olayların birbirine karışması.

S: (L) Hepsi bu 4 Temmuz kazasını hatırlıyor gibi görünüyor veya öyle söylüyorlar.
C: Evet.

S: (L) Bu konuda ne söylediğinizi anlamıyorum.


C: Olaylar içiçe geçiyor.

S: (L) Yani tanıklardan bazıları farklı olaylara mı tanıklık etti?


C: Olayların parçalarına.

S: (L) Kaçırılma veya aşılanan anılar veya perde anı gibi müdahaleler oldu mu?
C: Hayır.

S: (L) Aralarından herhangi biri devletin onların fikirlerini etkilemek için tasarladığı sahte
olaylarla/durumlarla karşı karşıya bırakıldı mı?
C: Hayır.

S: (L) Yani hepsi samimi ve dürüst tanıklar ama farklı olayların tanıkları ve hepsi de aynı olaya şahitlik
ettiğini sanıyor, öyle mi?
C: Şüpheli koşullar diye tanımlanan şey, olayı örtbas etmek isteyenlerin kullandığı bir uydurmadan ibaret.

S: (L) Şimdi, örneğin itfaiyeci gerçekten bir kaza yerine gidip, kızının söylediği şeye tanıklık etti mi?
C: Evet.

S: (L) Gördüğü şey gerçekten de dünyadışı bir aracın kaza yeri miydi?
C: Evet.

S: (L) Jesse Marcel düşmüş bir UFO gördü mü?


C: Parçaları.

S: (L) Glen Dennis sonradan ortadan kaybolan bir hemşireyle gerçekten konuştu mu?
C: Evet.

S: (L) O kadın nasıl ortadan kayboldu? Kal Korff onun varlığına dair hiçbir kayıt bulamamış.
C: Transfer edildi, görevden çıkarıldı ve kayıtlar silindi.

S: (L) Peki hemşire öldü mü?


C: Evet.

S: (L) Şüpheli koşullar altında bir ölüm mü?


C: Hayır.

S: (L) Küçük balsa ağacı parçası, Korff’un iddia ettiği gibi gerçekten bir oyuncak şirketine mi aitti?
C: Hayır. Kal Korff’a hikayeyi saptırması için para verildi ama ordu onun kitabı yayınlandıktan sonra
hikayesini tekrar değiştirdiği için onun hikayesi de anlamını yitirdi.

S: (L) Kal Korff’un yaptığı şeylerden biri Jesse Marcel’in geçmişini araştırmaktı ve Marcel’in hiçbir zaman
iddia ettiği gibi bir geçmişe sahip olmadığını ve temelde bir yalancı olduğunu iddia ediyor. Bu konuda
kanıt olarak da askeri bazı kayıtları gösteriyor. Marcel’in kayıtları değiştirildi mi?
C: Jesse Marcel hiçbir zaman askeri bir pilot olduğunu iddia etmedi. Özel pilot lisansına sahip bir
istihbarat subayıydı.

S: (L) Kal Korff’un söylediği şey bu değil. Stanton Friedman’dan ve William Moore’dan ve Roswell
hakkında yazan diğerlerinden yaptığı alıntılarda Marcel askeri bir pilot olarak görev yaptığını söylüyor. ...
C: Jesse yalan söylemedi.

S: (L) Tamam. “Roswell’in insan dışı istihbarat kanıtları içerdiğini” söylediniz. Bu sadece dünyadışıların
ziyaretlerinin gerçekliğiyle ilgili bir bilgi miydi, yoksa ima ettiğiniz başka birşey mi vardı?
C: İma edilen birşey yoktu.

S: (L) Şimdi, iki kocaayak türü varlığın da bulunduğunu söylediğiniz o ikinci kazada, kocaayaklar da ölü
müydü?
C: Evet.
S: (L) Ayrıca, o kazalardan biri sırasında varlıklardan bazılarının 4. yoğunluğa gittiğini de söylemiştiniz.
Tam olarak ne oldu?
C: Karmaşık ama tekrar 4. yoğunluğa geçtiklerini söylemek yeterli.

S: (L) Aracın içinde inceleme amaçlı olarak alınan beş insan cesedinin de bulunduğunu söylemiştiniz. O
cesetleri nereden aldılar?
C: Meksika ve Güney Amerika.

S: (L) İki veya üç durumda, Roswell olayı ile yeraltı bölgeleri ve Kanarya Adaları arasında modern bir
bağlantıyı araştırmamı tavsiye ettiniz. Roswell olayının o isimler dışında Kanarya Adalarıyla bağlantısı
nedir? Kanarya adaları bir tür karargah mı?
C: İpucu, benzer enerjilerin kullanılmış olması.

S: (L) Geçenlerde St. Pete’deki o hipnotizmacıya gittim. O da beni çocukluğumdaki o olaya geri götürdü.
İzlenimim şu ki üzerimde bazı ilaçlar kullanılmış. Bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) O ilaç eydi?


C: LSD.

S: (L) İnsanları kontrol eden bir tür konsolun başında oturan kurtadam türü o varlığı gördüğüm sırada,
bu şeyleri bana yapanların robot türü varlıklar olduğunu, insan olmadıklarını ve o kurtadam türü varlık
tarafından kontrol edildiklerini hissettim. Bu da doğru muydu?
C: Yakın.

S: (L) Peki o kurtadam kimdi? Bir Kertenkele görmeyi bekliyordum. Bekleyeceğim en son şey bir
kurtadamdı. Lazer gibi gözleri vardı.
C: Perde maske.

S: (L) Perdenin arkasındaki neydi?


C: Biliyorsun.

S: (L) Kertenkeleler mi?


C: Evet.

S: (L) Neden kendilerini bir kurtadam olarak gösteriyorlardı?


C: Kılık değiştirme.

S: (L) O hipnoz seansında herhangi birşeyi hallettim mi? Yoksa o kadın gitmem gereken doğru kişi değil
miydi ve bu konuda yapmam gereken başka şeyler mi var?
C: Bu yeterli.

S: (L) Bir veya iki kez, Val Valerian’ın “blok yıkıcı” bilgilere sahip birileriyle bağlantıya sahip olduğu konusu
geldi gündeme. Bu kişilerin kimler olabileceği ile ilgili birkaç fikrim var. Aslında Val Valerian’ın
umulabileceği kadar güvenilir olmadığını keşfettik. Tam bir dezenformasyon yayıcısı gibi görünüyor. Bu
durumda Val’in ilişkili olduğu varlıklar kim? Dünyadışılar mı?
C: Hayır.

S: (L) Devlet içinden tipler mi?


C: Evet.

S: (L) Yani Val hem bilgi hem de dezenformasyon yayma kanalı?


C: Evet.

S: (L) Kısa süre önce o kadar saçma bazı mesajlar yayınladı ki, tam anlamıyla iğrendim. Kendini
Scientology’ye ve Black Magick’e mi kaptırmış? Bilgileri son zamanlarda bunlara yöneliyor görünüyor.
Samuels denen adam dezenformasyonla yüklü gibi görünen garip şeyler yazmış.
C: Pek çokları gibi Val de yanılgı içinde kalıyor.

S: (L) Bu Samuels kim? Ardında kim var? Yazdığı şeyler Scientology’yle çok benzeşiyor...
C: Bunu önemseme, ama sahip olduğu bazı bilgiler ciddi incelemeyi hak ediyor.

S: (L) Bunu biliyorum! Ama bu son yazıklarıyla gerçekten iyice zıvanadan çıkmış! Bir insanın böyle
tuzaklara düşmemesi için ne yapması gerekir?
C: Kendi yolunu bulması.

S: (L) Dünyadışı varlık otopsisi videosunda, Ray Santilli bu filmin yayınlanmasının ardında kimin olduğu
konusunda herhangi bir bilgi vermeyi sürekli olarak reddetti. Ona bu kaydı kimin verdiğini söyleyebilir
misiniz? Yaramaz bir çocuk muydu, yoksa bu bilinçli bir sızdırma mıydı?
C: İkincisi.

S: (L) Ve herhangi birine kaynağı açıklamayı reddetmesinin nedeni de bu. Bunu yapamaz. Tanımladığı
kameraman gerçekten var mıydı?
C: Yakın.

S: (L) Yani Ray Santilli bu konuda kendini savunmak için herhangi söylemesini tamamen imkansız hale
getiren bir sınırlandırma altında. Bunu yapamaz ve de yapmayacak.
C: Yakın.

S: (L) Teşekkürler. İyi geceler.


22 Temmuz 2000, Ark, Laura, Frank, LC, CF, AK, IT-J, SF, PC

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Vostora.

S: Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: Bu gece konuklarımız var! Fark ettiniz mi?


C: Gerçekten mi?? Şaka yapıyorsun, değil mi?

S: Şaka yapmıyordum ama sanırım sen yapıyordun!


C: Evet.

S: (I) Kuantum tünellemesi önemli mi?


C: Belirsiz, canım.

S: (I) Metroda meditasyon yaparken neden birden aklıma bu geliverdi?


C: Kapalı alan (enclosure) kavramı ve onunla birlikte hareket kavramıyla ilgili. Kapalı alan, gerçek bir
fiziksel durumdan ziyade, algılayıcının görüşüne göre tanımlanan bir alan.

S: (I) [Verilen yanıtı zorlukla tekrar okumaya çalışıyor]


C: Öneri: Harfleri kağıda geçirirken, kelimelere bölmeden yazmayı dene. Daha pratik olur.

S: (I) Doğru. Ne söyleyeceklerini tahmin etmeye çalışıyorum. (L) Ve bu faaliyetin ilginç yanı, aklını tahmin
etmemeye koşullandırıyor olması. (ç.n.: “beklentisel/arzuya dayalı tahmin yaklaşımını bıraktırıyor”
anlamında).
C: Ki bu gerçekten iyi birşey.

S: (I) Gerçek bir fiziksel durumdan ziyade bir algıdaki görselleme... Birşey algılıyorum ve onu kelimelere
dökmeye çalışıyorum anlamında mı? Ne algılıyorum? Kuantum tünellemesi nedir? Bunun hakkında
düşünüyordum ve sonra kendi kendime “Unut gitsin! Hiçbir şey ışığın hızından daha hızlı gitmiyor...”
diyordum.
C: Yakında bileceksin. Daha önce de söylediğimiz gibi: öğrenmek eğlencelidir!

S: (I) Yani adım adım gitmem gerekiyor. Kaçırıldım mı?


C: Özellikle atalarınla ilgili bazı olaylarla bağlantılı olarak bazı deneyimlerin oldu. “Soyunda” psişik olarak
olağandışı derecede güçlü iki kadın görüyoruz canım!

S: (I) Bilmiyorum! (L) Her ne deneyim yaşadıysan, bunun soyunla ilgili olduğunu söylüyorlar sanırım. (I)
O İskoç meselesi mi bu?
C: Hayır.

S: (I) Belki de annem. Kişisel meselelerle ilgili böyle şeyler sormak istemiyorum ama verdikleri cevaplarla
şimdi beni bu konuda düşündürmeye başladılar! Bu, büyükannemin ölmeye karar verme nedeniyle ilgili
birşey mi?
C: Elbette. Düşündükçe bağlantıları görmeye başlıyorsun.

S: (I) Evet, çok doğru. Düşünmeye çalışıyorum. Büyükannem hayatını daha fazla kaldıramadığı için mi
ayrıldı?
C: Hayır. Büyükannen geçiş yaptı çünkü vakti gelmişti. Ama diğerleri bunu iyi niyetli birşey olarak
görmedi.

S: (I) Hiçbir şey anlamadım. Şimdi kafam tamamen karıştı.


C: Doğru bir noktada “ayrıldı.” Ama diğer insanlar bundan pek memnun olmadı ve duruma depresif
yaklaştılar.

S: (L) Büyükannenin ölümünün zamanı ve yeri hakkında yorumda bulunan insanlar bunu bir mesele
haline mi getirdi?
C: Hisler, Laura.

S: (I) Annem ile büyükannem arasında bir tür uzlaşma olmuştu. Annemi büyükannem büyütmemiş.
Bununla ilgili derin bir mesele var. Tüm hayatım boyunca büyükannemi sadece iki kez gördüm. Bir kez
çok küçükken görmüştüm. Ondan sonra buraya taşındık ve o da Bahamalar’a taşındı. Annemle onun bir
ilişkisi yoktu ve sonra birden, sanırım büyükbabam ölünce, annem annesini daha iyi tanımaya karar verdi.
Büyükannem bizi New York’ta ziyaret etmeye geldi ve herşey çok iyi gitti. Bu da onu ikinci görüşümdü.
Annemle iletişim kurmaya başladı. Tekrar bizi ziyaret etmeye gelecekti ve biz de o gelmeden evin
bitirilmesini bekliyorduk ama gelmeden öldü. Sanırım annem bu konuda kendini çok suçlu hissediyor. Bu
durum annemde çok sert bir etki yaptı. Hala bunu kabul edemiyor. Neyse, sanırım annem
psişik/medyumik biri. Sanırım diğer psişik kişi de büyükannem. (L) Tüm bunların I___’nın kaçırılıp
kaçırılmadığıyla ilgisi nedir?
C: Kaçırılmadan bahsetmiyorduk.

S: (I) Ama kaçırılıp kaçırılmadığımı sorduktan sonra o cevabı verdiniz!


C: Evet. Mevcut durumla ilgili en iyi yanıtları verdik. Kişi kaçırılmalarla ilgili şeyleri duymaya hazır olmadan
önce, uygun şekilde koşullandırılmalı. Buna kaçırılmanın karmaşık mekanik yapısı hakkındaki uygun
farkındalık seviyesi de dahil!

S: (L) Sanırım soyunla, ilişkilerinle ve bununla bağlantılı faktörler üzerinde düşünmeni istiyorlar...
C: Pekala, Laura, her öğrenci kendi yolunda.

S: (I) Katılıyorum. Hiç bir kaçırılma algılamadım, hiç UFO görmedim, dolayısıyla belki de kaçırılmayı
düşünmem gerekmiyordur...
C: Aklı aç.

S: (I) Belki de yanlış şey üzerinde çok fazla odaklanıyorum?


C: Hayır, iyi gidiyorsun, ama daha gelecek çok şey var.

S: (I) Yani her ne gelecekse gelecek. (LC) Gerçekten merak ediyorum. Hepimizin buraya bir neden için
çekildiğini düşünüyorum. Buraya gelirken çok zorlu şeyler yaşadık her birimiz, ama bir şekilde geldik ve
şimdi tüm bunların neyle ilgili olduğunu merak ediyorum. Neden hepimiz bu kadar derin bir şekilde
burada olmamız gerektiğini hissettik?
C: Merak etmekten ziyade onay arıyorsun.

S: (I) Belki de birlikte bir amacımız olduğunu veya başka bir seviyede birbirimizi tanıdığımızı algılıyorsun
ve sadece bu algının onaylanmasına ihtiyaç duyuyorsun... Bilmiyorum. Neden birlikte buraya çekildiğimiz
konusunda sen düşünüyorsun? (LC) Bilmiyorum. Sadece güçlü birşey hissediyorum.
C: Buradaki herkes birden fazla seviyede düşünüyor. Bu durum zaten her birinizi statükodan farklı bir
kategoriye sokuyor. Hepinizin oldukça gelişmiş algıları var ve bundan da zor olan bir görev ise mesajlara
güvenmeyi öğrenmek. Hatırlayın; üçüncü yoğunluk seviyesinde hepiniz, psişik farkındalığınızın raydan
çıkması için tasarlanmış negatif programlamaya maruz kaldınız. Artık bunun sahte programlama
olduğunu biliyorsunuz ama sizin için bilinçaltı merkezlerinin üstesinden gelmenin daha zor olduğunu
anlıyoruz. Sabır size çok faydalı olacak!!!

S: (P) Ben bütün bu durum hakkında şöyle düşünüyorum: her birimizin birbirimizin yanındayken yarattığı
enerji bir anahtar. Bu birşeyi açıyor ve bu nedenle bu noktada bir araya gelmeye karar verdik ama bunun
tam olarak ne olduğu şu anda belli olmayabilir ama olacak. Böyle düşünüyorum. (I) Evet. Gelmek
zorundaydım. Ne olursa olsun. (P) Evet. (LC) Sanırım ben neden gelmek zorunda hissettiğimle ilgili bir
onay istiyordum! (L) Ve onlar da bize “sabır size çok faydalı olacak!” diyor. Çok sık böyle şeyler
söylemezler ve söyledikleri zaman bu gerçekten büyük birşeyle ilgilidir. Ama konuyla ilgili bir ipucu
alamıyoruz çünkü eğer beklentili bir şekilde tahmin edersek, onu engelliyor olacağız! [gülüşme] Eğer
önümüze düşen işi yapmaya devam edersek, olmakta olan şeyler bize rehberlik etmeye devam edecek.
(F) Bu gece bu odadaki enerjinin gerçekten güçlü olduğunu fark ediyorum. (P) Evet. Ağlayacakmış gibi
hissediyorum. Yorgunum ama enerjilenmiş durumdayım. (I) Harfleri takip etmekte çok zorlanıyorum. Bir
kerede bir harfi duymaya çalışıyorum... (ç.n.: tablada işaretlenen harflerin takibi ve yazılmasıyla ilgili
olmalı). (L) Burada sürekli yaptığımız şey işte. Harf harf. (LC) Bir harfi duyduktan sonra üç harf olana kadar
elim kımıldamıyor! (ç.n.: ?) Bu çok zor birşey! Çok hızlı gidiyor. (A) Hepimizde var olan o programlamanın
özelliği nedir? Negatif olduğunu biliyorum ama spesifik olarak ne türde?
C: Günlük hayatta pek çok kaynaktan programlama alıyorsunuz, ama nihai kaynak temel olarak aynı.

S: (I) Evet, TV, baz istasyonları, o tür şeyler sanırım...


C: Çocukluk eğitimi vs.

S: (I) Çocukken din bombardımanına maruz kaldım. Bundan nefret ediyordum. Kutsal Kitabı baştan sona
okumaya çalışıyordum ama “Mısır’dan Çıkış” bölümüne gelene kadar bunun bir saçmalık olduğunu
anlıyordum. Mormonları denedim. İkinci bölümün ötesine geçemedim çünkü o da bir yığın saçmalıktı.
Yehova’nın Şahitleri’ni denedim ve o da saçmalıktı. Ateist olmayı denedim, o da aynı. Karşıma çıkan
herşey çöplüktü. (L) Evet. Hepimiz kesinlikle bataklığın içindeyiz!
C: Evet, ama “bataklık” güçlü öğrenme fırsatları sağlıyor...

S: (I) ÇOK doğru. Daha önce de pek çok kez bataklıktaydım ve HALA bataklığın içindeyim! (LC) Pekala, bir
başka soru... Ve bu biraz bencilce olabilir...
C: Bir dakika, hatırlayın, mevcut varlık düzleminiz doğası gereği KH ve bu normal, çünkü hepinizin şu anda
bulunduğunuz yerde bulunmanızın bir nedeni var... Pekala L___, şimdi sıra sende ve istediğin kadar
bencil ol canım. [Gülüşme]

S: (LC) Tamam, madem öyle! Kendi aramızdaki geçmiş hayat ilişkilerini öğrenmek istiyorum. Eminim
vardır.
C: Spesifik ol.

S: (I) Hepimizin bir tür geçmiş hayat bağlantısı var mı?


C: I___ L___ değil.

S: (L) LC’nin sırası! [Gülüşme] (LC) Tam sormak istediğimi sordu! (L) Ama burada seni düşündürmeye
çalışıyorlar. (LC) O halde I___’nın söylediğini tekrarlayayım. Bu odadaki kadınlar arasında herhangi
spesifik geçmiş yaşam bağlantıları olanlar var mı?
C: Kim?

S: (LC) Laura’yla başlayalım. Laura’yla bir geçmiş yaşam bağlantım var mı?
C: Bunu yanıtlamadan önce, bir geçmiş yaşam bağlantısından ne algıladığını duymak istiyoruz.

S: (I) Ben SF’yle bir geçmiş yaşam bağlantım olduğunu hissediyorum bir şekilde. Ya bir ebeveynim
olduğunu veya bana kendim hakkında bir sürü şey öğreten biri olduğunu hissediyorum. Onunla olan
yazışmalarımız bana bunu hissettirdi. Siz ne düşünüyorsunuz? (LC) Bilmiyorum... Bu soru buraya
geldikten sonra aklıma geldi.
C: Reenkarnasyon sürecinin nasıl olduğunu düşünüyorsunuz?

S: (LC) Birlikte gelmeyi seçtiğin insanlarla birlikte buraya geri dönüyorsun. Karmik olarak ilişkili olduğun
insanları seçiyorsun. (I) Ben bunu biraz daha farklı görüyorum!
C: Aha! Bir görüş farklılığı!

S: (I) Bence ölüyorsun ve 5. yoğunluğa gidiyorsun ve her enkarnasyonda bazı insanlarla anlaşmalar
yapıyoruz ve buraya döndüğünde o insanlar da anlaşmaları yerine getirmek için hayatına giriyor. (LC)
Evet, benim düşündüğüm de öyle. Ama, K’ler o soruyu sorduklarında, yakınlık dolayısıyla birlikte
döndüğün insanlar olduğunu düşünüyordum. Biri bir hayatta annen olabilir ve aranızda bir sevgi bağı
vardır ama dünyaya birlikte geldiğin başka insanlar vardır çünkü yakınlaşmaktan ziyade o insanla
arandaki bir meseleyi halletmek zorundasındır.
C: Bu kısmen doğru. Ama bundan fazlası var. Örneğin bir varlık sadece sizin şu anda algılamakta
olduğunuz varoluş düzleminde değil, çeşitli varoluş düzlemlerinde enkarne olabilir. Ve bir varlık aslında,
eğer bunu yapabilecek kadar ilerlemişse, birden fazla düzlemde eşzamanlı olarak reenkarne olabilir.

S: (I) Bir medyum bana aynı anda iki hayatım olduğunu söylemişti... (L) Şunu mu kastediyorsunuz...
C: Evet, onu kastediyoruz!

S: (L) Bitirmeme izin vermediler. Kayda geçmesi için söyleyeyim, burada hepimizin aynı ruh biriminin
parçaları olduğumuzu düşünüyordum.
C: Bir ölçüde, ama o anlamda bir “ruh biriminin” tam olarak ne olduğunu da henüz anlamıyor olabilirsin.
Ve elbette, bu konuda anlaşılması gereken başka hususlar var. 3. yoğunluk KH yaşam formlarının ya 4.
yoğunluğa geçiş öncesinde ya da tam geçiş çizgisinde öğrenecekleri “numara”, mutlak şekilde sınırsız
olasılıklarla düşünmektir. Bu süreçteki ilk ve en somut adım, ummayı/beklentiyi (ç.n. anticipation)
tamamen bırakmaktır. Bu sizin için çok zor. Bunu anlıyoruz, ama bu nedenle de bu noktayı tekrarlayıp
duruyoruz. Örneğin, geçmiş hayatlarınızdan birinin aynı zamanda gelecekteki bir hayatınız olduğunu
düşünür müsünüz?

S: (I) İşte kuantum tünellemesi!


C: Evet.

S: (I) Konu geçmiş ve gelecek hayatlarla ilişkili.


C: Evet.

S: (I) Ama bir şekilde parçaları birleştiremiyorum. Bağlantı kuramıyorum.


C: Kuracaksın. “Herşeyin zamanı var, güzelim, herşeyin zamanı var.” (ç.n.: Oz Büyücüsü’nün yazarı L.
Frank Baum’un “Marvelous Land of Oz” kitabına bir gönderme.)

S: (L) Bu Oz Büyücüsü kitabından bir cümle! Dorothy Toto’nun nerede olduğunu öğrenmek istediği
zaman söylenen. (P) Şunu söylemek istiyorum ki, sanırım hepimiz şu andaki durumu değiştirmek için
zamanda buraya geri döndük. Uyanıp neler olduğunu görmek için kendimizi bu zaman periyoduna
koyduk. Bu 3. yoğunluk düşünüşü, biliyorum, ama bunu ancak bu şekilde tanımlayabiliyorum. Neler
olduğunu görmek için geri baktık, yani dünyanın şu anda içinde bulunduğu duruma ve birşeyleri
değiştirmek için geri geldik... (C) Belki de “geçmiş hayat/gelecek hayat” bağlantımız da budur. (P) Doğru,
hepimiz kendimizi bu zaman hattına yerleştirmeyi kabul ettik... (L) Yani gerçekten gelecekten geliyoruz...
(P) Çünkü dünya kötü bir yöne gidiyor ve BİRŞEY yapılması lazım. Benim gördüğüm şey bu. (I) Evet.
Hepimiz buraya geri dönmeye karar verdik ama uyanamama ve bağlantı kuramama gibi güçlü bir ihtimal
de vardı. Bizi bir araya gelmekten alıkoymaya yönelik bu kadar çok şeyin meydana gelmesinin nedeni de
buydu. (P) Sadece o da değil, uyanma periyodumuzu sürekli geciktiren şeyler oluyor! Tüm hayatımız
boyunca bir sürü şeyin bombardımanına maruz kaldık. (I) Evet, uyanmaya başladığımızda ve yapacağımız
şeyi yapmak için bir araya gelmeye karar verdiğimizde de bunu önlemek için her türlü şey olmaya başladı.
Caroline’nin kedileri bile! [Gülüşme] (S) Eşzamanlılıkla ilgili bir soru sormak istiyorum.
C: Bir dakika... biri az önce gerçeğe şaşırtıcı derecede yakın birşey söyledi. Şimdi bir dakika... düşünün
lütfen.

S: (L) Polly gelecekten geldiğimizi ve kendimizi bu zaman hattına yerleştirdiğimizi söylüyordu...


C: Evet. Bu tamamen doğru olmaya yakın!

S: (L) Reenkarnasyon bakımından, hepimiz kendimizin farklı seviyelerde enkarne olmuş


enkarnasyonlarıyız. Bulunduğumuz gerçeklik seviyelerinden biri bu, ama başka seviyelerde başka şeyler
düşünen ve yapan başka benliklerimiz de var ve diğer seviyeleri biz gelecek olarak algılıyoruz...
C: Belki bazılarınız için, ama çok ileri sıçramayalım.

S: (P) K’ler gelecekteki BİZ olduklarını söylüyor. Ve bir kısmımız şu anda yaptığımız şeyi yapmak, Dünya’da
olmakta olanların yönünü değiştirmek için, biz olarak geçmişe döndük...
C: Yakın ama bundan daha karmaşık. Bu noktada bunu tamamen anlamanız zor olur, ama sadece yakın
olduğunu söyleyelim.
S: (C) Biz burada biz olarak yaşarken, aynı anda birden altıya kadar tüm yoğunluklarda da hayatlar
yaşamakta olup olmadığımızı merak ediyorum... Yani şu anda aynı anda başka yoğunluklarda bir ağaç,
su olabilir miyim?
C: Hayır, ama iyi bir çaba!

S: (A) Polly gelecekten dönme konusunda söylediği şeyle bingoyu buldu. ... Üzerinde düşünmemizi
söylediler.
C: Bu düşünceden yansıyan herşeyi düşünmenizi tavsiye ediyoruz!

S: (L) Herşey. Neden yansıma sözcüğünü kullandılar? ...


C: “Alice’in aynası.”

S: (L) Alice aynadan geçtiğinde başka bir gerçeklikteydi. (I) Biz şimdi alternatif/başka bir gerçeklikte
miyiz?
C: Evet. Ama yine de, tüm gerçeklikler “alternatif” değil midir?

S: (I) Doğru, çünkü “kaynak” GERÇEK gerçeklik ve geri kalan herşey alternatif gerçeklik.
C: Çok yakın I___. Bir gümüş yıldız kazandın!

S: (I) Siz oradakiler çok eğlencelisiniz! Yıldızları severim, ve gümüşü de.


C: Güzel, evet ama altın yıldızlar daha da iyi!

S: (I) Günlüğüme süpernovaların Big Bang’e doğru adımlar olduğuna dair birşey yazıyordum, o bakımdan
her süpernova kendimizin bir yansımasını temsil ediyor...
C: Daha fizyolojik bir anlamda süpernovalar, bir varlık yeterli bir yakınlık mesafesinde bulunduğunda,
varlığın bilincinin değerini arttıran enerjileri temsil eder. (ç.n.: orijinal cümlede geçen “up the ante”
deyimi, özellikle kağıt oyunlarında bir bahis miktarının arttırılmasını ifade eden teknik bir terim. Bu
gruba/girişime yatırım yapın gibi bir mesaj belki de.)

S: (I) Oldukça yakın bir zamanda, 1658 civarında meydana gelen Cassiopeia A (Cas A) süpernovasının, şu
andaki bilinç çabamızla bir ilişkisi var mı? (ç.n.: Kasyopya süpernovası, halen gökyüzünün “en
berrak/temiz astronomik radyo sinyali” olarak tanımlanıyor: http://tr.wikipedia.org/wiki/Cassiopeia_A)
C: Bu kanalla bir ölçüde ilişkisi var.

S: (I) Bunu hissetmiştim. “Supernovae, Vehicle of Ascension?” (Süpernovalar Yükseliş'in Araçları Mı?)
makalesini okudum. O süpernovada olan şey, şu anda bizi...
C: Daha ilginç soru şu olurdu; ya BİR SONRAKİ süpernova?!?

S: (I) Bir tane geliyor ve sanırım 4. yoğunluk dalgasını kastediyorsunuz değil mi? Yoksa...
C: Hayır hayır hayır. Beklentisel tahmin yok lütfen.

S: (L) Siz “ya BİR SONRAKİ süpernova” deyince, bunu yapmak zor.
C: Düşünme, evet, beklentisel tahmin? Hayır! (ç.n. “anticapation” kelimesi için beklentisel tahmin gibi
bir tanım kullanmak zorunda kalıyorum. Her ikisinin özelliklerini de içeriyor sanırım. ikisinin bir karışımı.)

S: (I) Bu düşünme olayına dönmemiz lazım sanırım çünkü bizi oraya yönlendirip duruyorlar. (C) Biraz
önce söylenen şeylerden biri, belki de bizim bir grup olarak bir tür enerji veya bariyer oluşturmuş
olduğumuzdu. (P) Sanırım bir araya gelmeden yaratamayacağımız bir olasılık yaratıyoruz.
C: Evet, ama bu çoğu benzer durum için geçerli. Asıl soru, ihtimalin önemlilik derecesinin ne olduğu.
(ç.n.: gerçekleşme ihtimali)

S: (I) Şu anda burada yaratmakta olduğumuz ihtimalin gerçekleşme şansı nedir?


C: Bunu göreceksiniz.

S: (L) Yani bilmiyoruz.. Evreni değiştirmeyle ilgili çok önemli birşey algılıyoruz. (L) Bireysel olarak ve grup
olarak yaklaşan olaylara nasıl tepki göstereceğimizi seçmek de bize bağlı. “Pek çok kişi çağrılır, çok azı
seçilir” diye ifade edilen deyişi “Pek çok kişi çağrılır ama çok azı çağrıya yanıt vermeyi seçer” diye
değiştirmeli. (P) Herkes çağrılıyor! (L) Evet. Pek çok kişi saldırılara boyun eğiyor, engelleri ve bariyelreri
aşamıyor ve hayata dünyevi, yüzeysel bir şekilde bakmayı seçiyor. Dürtmeye yönelik bir itiş geldiğinde
kaç kişi gerçekten yanıt veriyor? 3. yoğunluk gerçekliğinin görüşümüzü engellemek için gönderdiği çelişki
yaratıcı sinyaller batağındaki “görünmeyeni görmek” ve işaretleri okumak çok incelikli bir ustalık isteyen
birşey. (P) Evet. Hayvanlar türlerini sürdürebilmek için çok yavru yapıyor. Sanırım bizim sayımız da çok
ve BİRİLERİ uyanacak. İhtimaller aleyhte ve o yüzden de bu amaçla bizden pek çokları buraya gelmiş
durumda. (S) Deniz kaplumbağaları. (P) Hepimizin uyanacağının hiçbir garantisi yok. (I) Evet,
BAZILARIMIZ uykuya geri dönebilir! (P) Evet. (L) Bu hepimiz için sürekli bir tehlike. Bir okuyucunun
gönderdiği ilginç bir şey vardı. Don Juan geleneğinde “Kartal’ın Çığlığı” denen bir an var, kritik bir seçim
anı. Bir ruh, hayatını sonsuza dek değiştirecek tek bir eylemi seçmeye davet ediliyor. Ve o ruh o çağrıya
ya yanıt verecek, ya da vermeyecek. Çağrı yapıldığında, o an geldiğinde, eğer varlık bunu seçmezse, o
çağrı bir daha hiçbir zaman gelmiyor çünkü o an sonsuza kadar geride kalmış durumda. Ruhlara yapılan
bir çağrı. Bundan uzaklaştıklarında veya tekrar geleceğini düşündüklerinde, başka fırsatlar da olacağını
düşündüklerinde, çağrıyı reddetmiş oluyorlar ve o çağrı bir daha gelmiyor. Bunu ya yaparsın, ya da
yapmazsın. (LC) Ve o süreçte saldırılar da başlıyor!
C: Hayır L___. Saldırılar sürekli mevcut.

S: (I) Saldırılar her zaman var, ama uyanmaya başladığında, bunların neler olduğunun farkına varıyorsun,
bunların yapısını algılamayı seçiyorsun ve bunları aşmayı seçiyorsun... Ya da bunu olağan kabul
ediyorsun, buna “uymak” zorunda olduğunu düşünüyorsun ve koşullara boyun eğiyorsun...
C: Evet. Farkındalık anahtar; bilgi korur, bilgisizlik/duyarsızlık tehlike yaratır.

S: (I) Evet, planladığım gibi yeterli paramın olmayacağını fark ettiğim anda evde de kalabilirdim. Bu
kesinlikle gelmemi önlemeye yönelik bir saldırıydı. (LC) Evet, aynı şey bana da oldu. Ama “dünyanın sonu
parası” dediğim bir para koymuştum bir kenara. Onu uzun zamandır biriktiriyordum ve kocama
“dünyanın sonu paramı” kullanacağımı söyledim. [Gülüşme] (I) Evet. Ben ne olursa olsun gelmeye
kararlıydım. Ve sonra, havaalanında uçağımı kaçırdığım zaman, başka bir uçağa binemememiz
mümkündü... AMTRAK trenine binmek, bir araba kiralamak gibi ihtimalleri düşündüm. Ne olursa olsun
gelecektim. (LC) Evet! I___ normalde araba kullanmaz ama araba kiralayacaktı! (I) Evet, hepimizin karşı
karşıya kaldığı seçim..
C: Problem saldırının farkındalığının eksikliği. Ama bu normal, çünkü hepimiz kendi hızımızla öğreniyoruz.

S: (LC) C___ gelmedi çünkü kedisinin yavruları olacaktı. (L) Sanırım onu gelmemeye ikna eden
veterinerdi? (LC) Ama kendisi de gelmemesi gerektiğine dair net uyarılar gördüğünü söylüyordu.
Astroloji haritaları şu anda oradan ayrılması için zamanın “uygun” olmadığını gösteriyormuş. (L) Bu tür
bir yaklaşımın kendisinde bir tür saldırı sözkonusu olabilir. Özellikle de zamanlama ve bilgi kaynağı
düşünülecek olursa. Neyse başka bir konuya geçelim. Vincent Bridges beni aradı ve Wave serisinin
gerçekten ciddi bir etki yarattığını söyledi. Greenbaum konferansıyla meşhur Dr. Hammond’la bağlantısı
var gibi görünüyor ve Andrija Puharich ile de bazı görüşmeleri olmuş. Vincent UFO fenomeninin,
dünyadışı varlıklarca kaçırılma fenomeninin ve konuşup araştırdığımız ve tartıştığımız diğer pek çok
başka şeyin, Puharich ve Tesla teknolojisinin kullanımına dayalı süper gelişmiş teknolojik, insan kontrollü
beyin-programlama projelerinin bir ürünü olduğunu düşünüyor. O kadar gelişmiş bir teknoloji ki, zihinleri
okumakla kalmıyor, aynı zamanda kontrol ediyor. Yani neticede tamamen insan mühendisliğine dayalı
bir programlama. Söylediği şey kısmi olarak da olsa doğru mu?
C: Fenomenin 3. yoğunluk KH insan mühendisliğiyle bağlantılı olabilecek unsurları var, ama genel
itibariyle durum bu değil.

S: (L) Ayrıca, tüm bu beyin programlama komplosu ağının merkezinin Teksas - Tyler’da olduğunu
düşünüyormuş. Bu doğru mu?
C: Ne ne?!?

S: (L) Programlama komplosunun insan dalının merkezi dersek?


C: Vincent’ın pillerini biraz şarj etmesi gerektiğini hissediyoruz.

S: (L) Ayrıca, yaşadığımız bölgenin, tıpkı Nazi/Black magick kültisleri gibi belirli bir programlama deneyinin
merkezi olduğunu söyledi.
C: Bu tür şeylerle başınızın dönmesine müsaade etmemek daha iyi. Hatırlayın, 4. yoğunluktan 3.
yoğunluk KH bireylerine yöneltilen tüm “negatif” enerjilerinin kökü esas olarak aynıdır.

S: (LC) Şu anda 4. yoğunluk KH tarafından izleniyor muyuz?


C: Her zaman!

S: (A) O helikopterler.
C: O daha muhtemel olarak 3. yoğunluk. Bununla ilgili daha iyi bir kavrayış için Nazi Almanyasındaki
durumla ilgili transkriptleri tekrar inceleyin. ... Bazı şeyleri öncelikli olarak hatırlatmak istiyoruz. Naziler
tarafından ileri sürülen “üstün ırk” kavramı, 4. yoğunluk KH ruhlarının 3. yoğunlukta kullanımına uygun
doğru frekans rezonans titreşimine sahip fiziksel bir araç/beden yaratmaya yönelik bir 4 yoğunluk KH
çabasıydı. Aynı zamanda, geleceğiniz olarak algıladığınız periyoda yönelik olarak planlanan olaylar için de
bir “denemeydi.”

S: (L) Yani güçlü bir KH frekansı aracılığıyla 3. yoğunlukta doğrudan bir “araca” sahip olabilirler, öyle mi?
C: Doğru. Frekans rezonans titreşimi! Çok önemli.

S: (L) Programlamaların ve deneylerin nedeni bu olmalı. Bazılarının “programlanmış” olarak tanımladığı,


ortada dolaşan tüm o tipler, gerçekten negatif KH 4. yoğunluğa ev sahipliği yapmaya yetecek kadar
negatifliklerini yükselten bireyler olabilir belki de. Negatif walk-in gibi birşey belki de?
C: Dünyanızda henüz bunlardan fazla mevcut değil, ama 4. yoğunluk KH türlerinin bazılarının planı buydu
ve hala da bu.

S: (A) O siyah helikopterleri kullananlar kim?


C: Helikopterler KH 3. yoğunluk; şüphesiz 4. yoğunluk KH’den etkilenmiş olarak.

S: (A) SCIONS toplantısında o programlanmış bireylerden birinin sözünü kesip duran kadın, toplantı
amacını saptırmak için gönderilmiş bir ajan mıydı?
C: Hayır, sersem/kafası dağınık biri.

S: (A) Doğu Teksas’ta ne olduğunu öğrenmek istiyorum! (L) Evet. Vincent oranın ağın merkezi olduğu
fikrinde haklı olmasa bile, Kennedy suikastinden sonra Hoover’ın yaptığı ilk telefon görüşmesinin
Tyler’daki biriyle olduğunu söylüyor.
C: Doğu Teksas’la, daha doğrusu Kuzeydoğu Teksas’la ilgili ilginç şeylerden biri, suların çok ağır bir şekilde
florid/florür içermesi. Bu durum insanları ELF beyin programlama türlerine karşı daha açık hale getiriyor.
Bu bölgede bununla ilgili bazı deneyler yapıldı.

S: (A) ELF Çok Alçak Frekans anlamına mı geliyor?


C: Evet.

S: (A) Ama oranın suyunun tadı çok GÜZELDİ! Hayatım boyunca içtiğim en iyi suydu! Ciddiyim.
C: Tasarımı nedeniyle.

S: (A) Oo, ne kadar kurnazlar! O suyu içince “Bu gerçekten ÇOK iyi!” diyorsun. Ve tekrar tekrar içmek
istiyorsun!
C: Eğer arıları yakalamak istiyorsan belki biraz bal kullanabilirsin!

S: (A) Bu çok anlamlı. (I) Broolyn’de de bu sorun var mı?


C: Hayır, Brooklyn’in başka sorunları var.

S: (I) Evet, Dwayne ve ben o bölgedeki çocukların sadece giysileriyle ve müzikleriyle ilgilendikleri
konusunu tartışmıştık. Gerçeklikleriyle ilgili sorular sormuyorlar ve bunu düşünmüyorlar bile.
C: “Doğu New York” bölgesinin altında birşey var.

S: (L) Doğu Teksas’daki ELF dalgaları nereden üretiliyor? (I) Doğu New York’da olan şey nedir? (L) Önce
Teksas konusunu halledelim!
C: İki üretim noktası merkezi var: Bryan-Kolej İstasyonu ve Houston’un batısındaki Fort Bend County’de
bulunan, NASA/NORAD’L bağlantılı Derin devlet tesisi.

S: (A) ...Houston’dan ta oraya kadar mı? (C) Bryan Koleji bize yaklaşık bir saat mesafede yalnızca!
C: “Geri sıçrama” yöntemiyle sinyali yoğunlaştırmak için uydular kullanılıyor. Doğu New York’daki yeraltı
tesisi Enerji Santrali ile örtülüyor. Hiç dikkat çekmeyen bir görüntü. New York City’de oturulabilecek en
sağlıklı kent Bronx.

S: (I) Evet. Buna inanıyorum. 94 veya 95’de o sinir çöküntüsünü yaşadığım sırada kelimenin tam
anlamıyla çıldırıyordum. Dwayne’le birlikte Bronx’a taşındık ama sonra ebeveynlerimle birlikte şu andaki
evi bulduğum için sonunda geri taşındık. Ama Bronx’taki hayat benim için en iyi deneyimdi. Çok
iyileştiriciydi. (P) Birşey söylemek istiyorum. Şu anda biraz hayal kırıklığı içindeyim. Bu benim
beklentim/tahminim olabilir ama bu geceki sorulardan dolayı biraz hayalkırıklığı hissediyorum çünkü bir
yere gitmemiz gerekiyormuş gibi hissediyorum... (I) Evet, bunu ben de hissediyorum... (P) Ve benim için
çok önemli olan bu fırsatın, gitmesi gereken yöne gitmiyor olduğunu düşündüğüm için hayalkırıklığı
hissediyorum. Hepimizin bilmesi gereken birşey olduğunu hissediyorum. Nedir o şey? Hepimizin
duyması gereken?
C: Mevcut şu anın olarak algıladığın bu gruptan ayrıldığında, katmanlar senin için giderek daha hızlı bir
şekilde açılacak. Anahtar sabır, çünkü öğreniş bir sürekliliktir... Yani, bu deneyimlerin bir neticesi olarak,
şu andan itibaren bir hafta, bir ay, bir yıl içinde, ve daha yakında, yeni gerçeklikler size kendini
gösterdiklerinde, bunun değeri, sanki herşey size bu gece burada bütünüyle açıklanmış kadar güçlü
olacak.

S: (A) Benim için önemli olan sadece burada olmak ve bağlantıyı kurmak. Kendimi geri itilmiş gibi
hissetmiyorum. Burada olduğum için büyük bir sır ifşası da beklemedim, ama...
C: Bu devam eden bir süreç.

S: (P) Herkes “umma!/bekleme!/tahmin etme!” (don’t anticipate) diyor! Ve bu benim için çok ciddi
birşey! Bunu düşünemiyorum bile! Burada bir neden için bulunuyorum. Burada sadece iyi vakit geçirmek
için bulunmuyorum, her ne kadar bu da bunun bir parçası olsa da. Benim için burada bulunmanın
hayatımdaki çok önemli bir olay olduğunu hissediyorum...
C: Ama bunun tüm öneminin tam şu anda burada çözülmesini bekledin mi?

S: (P) Hayır. Ama bu gece burada birşeyi kaçırdığımı hissediyorum. Söylemem veya sormam gereken ama
sormadığım birşey varmış gibi hissediyorum. (Ark) Her zaman birşeyleri kaçırırız! (P) Eve gittikten sonra,
birşeye dikkat etmediğim için veya başka bir nedenle “bunu berbat ettim” diye düşüneceğimi
hissediyorum. Odada çok fazla karışıklık var ve odaklanamıyorum... (F) Markete gittiğin zaman mutlaka
birşeyi almayı unutursun (P) Evet. Ama markete gidip birşey almayı unutmak çok önemli değil. (I) Her
zaman tekrar buluşabiliriz...
C: Bu şekilde hissetmen normal, ama en az beklediğin bir anda tüm parçalar birden bir araya gelirse
şaşırma.

S: (P) Yani haklıydım. Önemli olan fiziksel olarak burada bulunuyor olmam. (L) Belki de bu bir tür
subliminal (bilinçaltı) anahtarı gibi birşeydir?
C: Anahtarlığına bir anahtar eklendi!

S: (L) Yani burada, tam olarak anlamadığımız seviyelerde bir çeşit etkileşim var. (LC) Süpernova
hakkındaki soruya dönmek istiyorum. Başka bir süpernova olup olmayacağı sorusunun daha ilginç
olduğunu söylediler.
C: Bekleyin ve görün.

S: (I) Evet, bilmem gerekeni bilmek için gidecek uzun bir yolum ve yapacak çok işim var...
C: Hepimizin gidecek çok uzun bir yolu var ama oraya varmak eğlencenin yarısı. Ve bu yanıtla birlikte, iyi
geceler.
5 Ağustos 2000, Ark, Laura, Frank, J & C

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Komori.

S: (L) Nereden iletişim kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu akşam konuklarımız var: J___ ve C___. Ohio’dan geldiler...


C: Gerçekten mi?

S: (L) Evet, gerçekten. J___ açılışı yapmak ister misin? Veya C___? [Negatif] Tamam. Önce ben
başlayayım o zaman...
C: Konuklarını duymak isterdik...

S: (J) Burada bulunmaktan memnunum, ve...


C: Daha önce de “burada” bulunmuştun.

S: (J) Buradaki hizmetin çok önemli olduğunu hissettiğimi eklemeliyim sanırım.


C: Önem iyi, ama subjektif. Sorularını sor J___.

S: (J) Tamam...
C: Mel’i hatırlıyor musun?

S: (J) Hayır.
C: Araştır... “Topu” yuvarlamaya çalışıyoruz. J___ isteksiz. [Uzun bekleyiş] Tamam, eğer J___ şu anda
katılmak istemiyorsa, kendini rahat hissettiği zaman katılsın.

S: (L) Benim bir sorum var. Nexus Seven tarafından yazılan bu Çok Gizli belgede şöyle yazıyor: “Netice
olarak, ARC şunu fark etti ki, onaylama, doğrulama ve konsensus bilimsel kabul, bir istilaya açık bir davet
anlamına gelir. Bunu düşünün. İnkar, gelişmiş dünyadışı varlıkların gerçekliğinin insan konsensus
bilincinde açıkça kabulünü önleyen, elimizdeki en güçlü önlemlerden biri olabilir. İnkar bir silah.” Yani
diyorlar ki, dünyadışı varlıklar fikri fantazi aleminde kaldığı sürece, imkansız ve hastalıklı birşey olarak
kabul edildiği sürece, bu durum dünyadışılara karşı bir savunma hattı meydana getirir. İnkarın psikolojik
bir silah olduğunu ve dünyadışı varlıkları yaygın gerçekliğe girmekten caydırdığını söylüyorlar. Çünkü
dünyadışılar bireysel ve grupsal bilince ve özgür iradeye askeri güçten daha fazla saygı duyuyor gibi
görünüyor. Dolayısıyla yaygın medyada dünyadışıların varlığını kabul ettiğimizde, onlarla açık temas
karşısındaki sınırlamaları da kapatmış oluyoruz. Buna göre açık istilayı tetikleyen şey onların varlığıyla
ilgili genel insan kabulü. Gerçekliğin inkarının bir koruma olduğu fikri hakkında yorumda bulunabilir
misiniz? Bu gerçekten böyle mi?
C: Hayır. Koruma farkındalıktan gelir, diğer türlü değil.

S: (L) Bu bana ilginç bir fikir gibi gelmişti, o yüzden sormak istedim. Bu belgedeki diğer bir fikir, ataerkil,
monoteist dinin genel bir koruma örtüsü sağladığı şeklinde. Bu değerlendirmeye göre, ataerkil
monoteizm dünyaya yerleştirilir yerleştirilmez, dünyadışılar çekildi. Bu geçerli bir kavram mı? Ataerkil
monoteizm dünyadışıların bizim gerçekliğimizi istila etmeye karşı bir koruma mı sağlıyor?
C: Bu karışık bir kavram. Eğer sonuç temas fırsatının kapanmasıysa, dünyadışılar neden monoteist ilkeler
yerleştirsin ki?

S: (L) Ben de bunu düşünmüştüm. Temas kurmak için Tanrı, İsa veya melekler veya Kutsal Ruh’tan daha
iyi bir kılık mı var? Bana göre monoteist dinler gerçekliğimizin dünyadışılar tarafından istila edilmesini
kolaylaştırdı. Ama diyorlar ki, monoteizmin kurulmasından sonra AÇIK dünyadışı teması çok daha azaldı
ve o yüzden de böyle bir sonuç çıkarıyorlar.
C: İki olay ya tesadüfi ya da yanlış ölçülüyor.
S: (L) Çok açık ki monoteist din, dünyadışıların kutsalların kutsalı tapınaklar içinde insanlıkla beslenmeye
devam etmesi için mükemmel bir cephe sağladı. Bu durum bu dokümanda iddia edildiği gibi sona
ermedi. Hayvan kurban etme, tanrılara sunulanlar, şarkılar, dualar, tüm o şeyler... Tüm bunlar sığır
mutilasyonlarına yepyeni bir anlam kazandırıyor! Şşşşş! Tamam, bu dokümanda çok ilginç birşey var.
“Gizli gerçeğin son ontolojik matrisi nedir? Geçmişimiz, şimdimiz ve geleceğimizde UFO fantazmasının
tüm yönlerini açığa çıkaran şey nedir? Bilgi gizleme ve teknolojik üstünlük dışında, insanlığın
tepesindekilerin kritik amaçları nelerdir? Geleceğin hiper-istihbaratının odak noktaları nelerdir? Güneş,
güneşimiz, ölüyor, hem de çok yakında. Bunun nedeni ise 90.000 yıl önceki bölgesel boyut vorteksi
kapanışı. Solar dengesizlik 40 yıl içinde Dünya üzerindeki hayatın çoğunun sonunu getirebilir. Eski astro-
teoloji takvimleri şimdiye yakın bir tarihte sona eriyor. Gezegenler arası tehlikeli cisimler de var. Bunlar
medeniyeti tehdit edici bir kapasiteye sahip ve 150 yıl daha Dünyaya ciddi zararlar verebilirler. O veya
bu şekilde, er veya geç dünyayı terk etmemiz gerekiyor. Bu, hakim olan gizli bir gerçek. Kontrolü elinde
bulunduranlar tüm insanlık için endişelenmektense, sadece kendilerini ve birkaç seçkini kurtarır.
Aralarında birkaç iyi niyetli ama aldatılmış gerçek insanseverler de var.” Güneşimiz gerçekten ölüyor mu?
C: Evet, tıpkı diğer herşey gibi.

S: (L) Bu 40 yıl içinde mi olacak?


C: Niyetlendiğimiz kinayeyi anlamadın. Ne ölmüyor ki?

S: (L) Bunu BİLİYORUM, ama güneşimizin ÇOK YAKINDA ölmekte olduğunu söylüyorlar.
C: Hayır. “Çok yakın” nedir?

S: (A) Kırk yıl kesinlikle çok yakın!


C: Neden?

S: (A) Çünkü bilimadamları güneşe çok daha uzun...


C: Peki “bilimadamları” gerçekten biliyor mu?

S: (L) Bize yardımcı olmuyorsunuz! Bu adamın haklı olduğunu mu söylüyorsunuz?! Artık bundan
bahsetmek istemiyorum!
C: Sabırlı ol Laura, bu bir ders.

S: (L) Maya takvimine de uygun olarak güneşimiz 2012’de sönecek mi?


C: Soruyu biz SİZE sorduk. Yanıt vermemek kabalık!

S: (A) Hayır, bilimadamları kesin olarak birşey bilmiyorlar; ama tahminde bulunuyorlar.
C: A ha! Tahmin!

S: (L) Ne demek istiyorsunuz?


C: Şunu demek istiyoruz: çok erken nedir ve neden?

S: (L) Çok erken... Tamamen objektif bir şekilde düşünülecek olursa, “çok erken” diye birşey yok. Birşey
olduğu zaman, o onun olması için tam olarak doğru zamandır. Birşey olduğu zaman, herşey
mükemmeldir.
C: Evet.

S: (L) Yani, en derin manasıyla bakıldığında, hiçbir şey çok erken değil... ama... (C) Bunun kırk yıl içinde
olması için hangi durumların mevcut olması gerekir?
C: Sınırsız sayıda durum...

S: (L) Güneşin kırk yıl içinde genişleyip kırmızı bir dev olması, gazını bitirip süpernova patlaması geçirmesi
için gerekli olan durumlardan herhangi biri şu andaki zaman hattında mevcut ve etkin mi?
C: O olasılıklardan bazıları her zaman mevcut, özellikle de çok sayıdaki dış koşulla birlikte.

S: (L) Ne gibi dış faktörler?


C: Güneşin, uzayda çeşitli lokasyonlarda mevcut olan enerjilerden veya kozmik güçlerden geçmesi gibi
örneğin.

S: (L) O enerji veya güçlerden herhangi birinden geçecek miyiz peki?


C: Bekleyin ve görün.

S: (L) Bunu bana yapamazsınız!


C: Evet, yapabiliriz!

S: (L) Bu konuda bir sonraki sorumu sorayım. Bu meselenin, Sirius bölgesinde 90 bin yıl önce boyut
vortekslerinin kapanmasıyla herhangi bir ilgisi var mı?
C: “Vorteks sürecinin boyutsal kapanışı” kavramını bilmek isteriz doğrusu. Açıklayabilir misin lütfen?

S: (L) Boyut vorteksi diye birşey var mı?


C: Semantik.

S: (L) Siz neye boyut vorteksi dersiniz?


C: Bir kez daha ifade etmek istiyoruz ki, bu soru dizisi akmıyor, çünkü subjektif bildiriler arasında rastgele
bir şekilde ilerliyorsun.

S: (L) Yani derin ontolojik gerçeklere dair yapılan bu analizin tümünün sadece subjektif bildirimler
olduğunu söylüyorsunuz. Bu materyali yazan kişinin algılamış olabileceği, 90 bin yıl önce meydana gelen
bir boyut vorteksi kapanışı diye birşey oldu mu hiç?
C: O da nedir?!?

S: (L) Yani temel olarak, boyut vorteksi kapanması diye birşey olmadığını söylemeye çalışıyorsunuz. Ama
Kantek gezegeninin 70-80 bin yıl kadar önce patladığını söylemiştiniz, doğru mu?
C: Eğer öyleyse, yazarın tarif etmeye çalıştığı şey bu değil.

S: (L) Acaba bir süpernova olabilir mi?


C: Buraya bak! Bu anlamsız.

S: (L) Yani tüm bu bir saçmalık mı?


C: Hayır.

S: (L) Burada söylemeye çalıştığınız şeyi anlayamayacak kadar kalın kafalı olduğumu mu söylüyorsunuz?
C: Normal olarak bu kadar sert bir şey söylemeyiz.

S: (L) Eklemediğiniz tek şey “ama”ydı.


C: Tamam; “ama.”

S: (L) Yani burada anlatmaya çalıştığınız şeyi gerçekten kaçırıyorum demek. Tamam. Söylediklerinizden
ve söylemediklerinizden çıkardığım şey şu ki, bu adam burada birşeyi tarif etmeye çalışıyor ve söylediği
şeyin ardında birşey VAR ama ben doğru yanıtı vermeniz için gerekli doğru soruyu bulamayacak kadar
kalın kafalıyım.
C: Kalınkafalı mı? Hayır canım! Sadece öğreniyorsun, tıpkı hepimiz gibi.

S: (L) 90 bin yıl önce. 90 bin yıl herhangi birşeyin parametresini teşkil ediyor mu? Buradan başlayabilir
miyiz?
C: Bundan şüphe duyuyoruz!

S: (L) Bu 90 bin yıllık döngünün, güneş sistemine yaklaşmakta olduğunu söylediğiniz, güneşin ikizi olan
kahverengi yıldızın döngü süresi olabileceği düşüncesi gelmişti aklıma. Bu adamların bahsettiği şey
bununla ilgili olabilir mi?
C: Daha yakın.
S: (L) Yani aslında bahsettikleri veya bir şekilde görmüş olabilecekleri şey aslında ikiz yıldız. Kendi
güneşimizin ölümü değil. (A) Basit bir soru sorayım. Güneşin 40 yıl içinde ölme ihtimali konusunda bir
tahminde bulunur musunuz?
C: Pek olası değil.

S: (L) Oh, rahatladım! (A) Cevabımızı aldık! İhtimali nedir tam olarak?
C: 189 milyonda 1 ihtimal.

S: (L) Bu Çok Gizli dokümanda konunun güneşle ilgili olduğunu söylüyorlar ve ben de gerçekten buradan
neye varmaya çalıştıklarını merak ettim! Derin devlet gerçekten bu saçmalığa inanıyor mu? Eğer
inanıyorlarsa ve tüm eylemlerini buna göre ayarlıyorlarsa, o zaman bu çok şeyi açıklar. Ama eğer buna
inanmıyorlarsa, bu yazıyı hazırlayanlar belki de insanların paniğe kapılması ve devlet karşıtı eylemlere
geçmeleri için bir dezenformasyon yayıyor olarak da düşünülebilirler. Kitlelerin daha fazla sıkıştırılıp daha
fazla özgürlüğün ellerinden alınmasına neden oluyorlar belki de. Bu Nexus Seven en önde doğrudan
şöyle demiş: “Bu doküman, dengesiz insanların akıl sağlığı için açık ve mevcut bir tehlike oluşturur!”
GERÇEKTEN uyarmışlar bizi! [Gülüşme] (A) Bir Val Valerian kaynağı! Bir veya birkaç şeyin yanlış olması,
herşeyin yanlış olduğu anlamına gelmez!
C: Arkadiusz’dan tam isabet!! Orada pek çok doğru bilgi ve araya karıştırılmış bir miktar dezenformasyon
var!

S: (L) [ç.n.Laura’nın uzun bir yorumu atlandı. soru kısmına geçiliyor:] Sirius’un süpernova olma ihtimali
nedir?
C: Sirius gerçekten de bir süpernova adayı.

S: (L) Yaklaşık 8 ışık yılı uzaklıkta. İnsan ırkının buna dayanabileceğini sanmıyorum!
C: Bilge bir filozofun dediği gibi: Kızarırdınız!

S: (A) Bilge bir filozofmuş. (L) Önümüzdeki yaklaşık yüz yıl içinde Sirius’un süpernova olma ihtimali nedir?
C: Yüksek değil.

S: (L) Bunu şimdilik unutabiliriz o halde. Son celsede Frekans Rezonans Titreşimi konusunu gündeme
getirdiniz. Bazı KH güçlerinin 3. yoğunlukta doğrudan ortaya çıkmak amacıyla frekansını yükselttikleri
bazı bedenler geliştirmeye, yaratmaya veya ayarlamaya çalıştıklarını söylediniz. Sanırım açık bir istilayı
asıl önleyen asıl engel yoğunluk farkı. Biz 3. yoğunluktayız, onlar 4. yoğunlukta. Şimdi, aynı şey BH
bireyleri için de geçerli olabilir. Özgür iradeyi ihlal etmemek amacıyla enkarnasyon yoluyla gelecekten
bu zaman periyoduna gelen pek çok birey dikkatli bir şekilde belirli DNA yapısına sahip bedenleri seçiyor
ve 4. yoğunluk veya daha üst benliklerinin bu gerçeklikte ortaya çıkabilmesi için bu DNA’ları adım adım
etkinleştiriyor gibi görünüyorlar. O varlıkların, 3. yoğunlukta uyandırılmış veya ayarlanmış bu tür
bedenlerde ortaya çıkması mümkün mü?
C: BH bu süreci herşeyin doğal akışı içinde gerçekleştirme eğilimindedir. KH kendi amaçları
doğrultusunda yaratılış süreçlerini değiştirmeye çalışır.

S: (L) Bu Çok Gizli doküman ve de bir ölçüde Anna Hayes’in yazdıkları, pek çok kaçırılmanın “gelecekteki
benliklerimiz” tarafından gerçekleştirildiğinden bahsediyor. Yani gelecekteki varlığımız geçmişe, yani
bizim şu anımıza geliyor, kendi bedenlerini kaçırıyorlar ve kendilerinin başka bir zaman hattında
yaptıkları hataları yapmayıp ilerleyebilmeleri için o bedenler üzerinde genetik bazı ayarlamalar
yapıyorlar. Bu gerçekten senaryonun bir parçası mı?
C: Gerçeğe çok yakın!

S: (L) Kendini BH tarzında kaçırıp bu şekilde kendine yardım edebilir misin peki? Bu BH olabilir mi?
C: Hayır, bu BH değil.

S: (L) Yani bu olduğu zaman, eğer oluyorsa, KH parametresinde oluyor?


C: Evet.

S: (L) BH ne yapıyor peki?


C: Böyle şeylerle ilgilenmiyorlar.
S: (L) Eğer KH’ler bizim algılamadığımız bir nedenle, farklı bazı sonuçlara ulaşabilmek için kendileri
üzerinde genetik bazı oynamalar yapıyorlarsa, BH tarafında da bunu dengeleyecek bir eylem olması
gerekmez mi?
C: KH temelli düşünüyorsun. Ama bu doğal, çünkü 3. yoğunluk insan KH.

S: (L) BH varlıkları böyle şeylerle ilgilenmez diyorsunuz. Gelecekten gelen BH bireyleri neyle ilgileniyor
peki?
C: Yardım çağrılarına bilgiyle yanıt veriyorlar.

S: (L) Geçmişe gelen KH bireyleri, atalarını genetik olarak değiştirmekle ne yapmayı umuyorlar? Farklı
meydana gelmesini istedikleri ne oldu?
C: Bu sorunun sonsuz sayıda olası yanıtı var.

S: (L) Yani çok çeşitli zaman hatlarından her tür amaçla geliyorlar ve yaptıkları herşey kendilerine hizmet
etmek üzere tasarlanıyor. (J) Ben başka bir konuya dair sorular üzerinde düşünüyordum. 1995’de Büyük
Piramit’deydim ve Kral odası çıkardığımız belirli ses tonlarıyla etkinleşiyor gibi görünüyordu.
C: Piramitler ses dalgası odaklaması yoluyla inşa edildi.

S: (J) Yani o oda gerçekten o tona yanıt mı verdi? Onu etkinleştirdik mi?
C: Evet. Etkinleştirmediniz, uyardınız. Blok düştü. (ç.n.: o uyarım, bir taş bloğunun düşmesine neden oldu
anlamında mı?)

S: (J) Zamanda yolculuktan bahsediyorduk... en azından içine tıkılıp kaldığımız bu zaman/mekan


boyutunun dışına çıkmaktan... Bu önemli birşey mi?
C: Bunun bir kısmını parça parça deneyimlediniz bile. Gördüğün ışıltı “zaman portalı açılışına” işaret
ediyor.

S: (L) Bir ışıltı mı gördün? (J) Belki. Hatırlamıyorum ama.


C: Evet. Çabalara devam etmek önemli. Bulunan gen. (ç.n. “Found gene.” “Geni buldun” anlamında da
olabilir)

S: (L) Birşey mi düşünüyordun? (J) Hayır. (A) Devam etmenin önemli olup olmadığına dair önceki sorunun
yanıtı... (J) Zaman Teknolojisi üzerinde çalışmanın önemli olup olmadığını sormak istemiştim.
C: Yanıtladık.

S: (L) “Bulunan gen” nedir? Belki de bununla ilgili bir genin var?
C: Laura, bırak olduğu gibi kalsın lütfen.

S: (L) Tamam, susuyorum.


C: Helen kim?

S: (L) Kimse bilmiyor. Truvalı Helen mi? J___ bu akşam pek konuşkan değil...
C: Yorgun ve kederli.

S: (L) Neden?
C: Düşünüyor. Zaman yolculuğunu bulmaya çalışıyor. Konu, bazı mevcut ve eski tanıdıklarıyla birlikte
kavranmaya çok yakın.

S: (L) Zaman makinesini çalıştıracak olan şey ses mi?


C: Ağ çalışması.

S: (L) Mevcut tasarım başlangıç için iyi bir temel oluşturuyor mu?
C: Başka bir yorumda bulunmak istemiyoruz.

S: (L) Sanırım buna çok yakın olduğunu söylüyorlar... (A) Sadece biraz daha güç...
C: Başka bir konuya geçin.
S: (L) Şu anda izleniyor muyuz?
C: Belki.

S: (A) Bu Nexus Seven’ın yapısını merak ediyorum. Bu bir birey mi, yoksa bir grup mu?
C: Grup.

S: (L) Kimle ilişkililer?


C: Hallinden.

S: (L) Bu nedir? Hal Linden mi? Bu Çok Gizli belgede şöyle diyor: “Eğer nasıl başarabileceğinizi biliyorsanız,
bu basit şifre anahtarını çözün ve süper sırlar kapılarını size açsın.” Sonra kodu veriyorlar ve birkaç da
ipucu. Bunun şaka mı yoksa gerçek bir kod mu olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Kod geometrik. Şaka değil.

S: (L) Bu kodun anlamı nedir? Eğer çözersek, kapımıza takım elbiseli adamlar gelir mi?
C: Yalnızca çözümü telgraflarsan.

S: (A) Bu kodun amacı nedir?


C: İletişim potansiyeli ilgisini ölçmeye yönelik egzersiz.

S: (A) Ölçecek olan kim?


C: Yazar ve diğerleri.

S: (L) Yani eğer biri bu kodu çözerse ve onlara bildirirse, ne olur?


C: Temas kurarsan, “gruba alınırsın.”

S: (A) Ha, anladım. Ve kod grupla nasıl iletişim kurulacağı ile ilgili!
C: Yakın.

S: (A) O gruba katılmak istiyor muyuz?


C: Size bağlı.

S: ...(L) Hisselerle ilgili sorularımı sormak istiyorum. Neden elimdeki hisselerin hepsi değer kaybediyor?
Bana bunları almamı siz söylediniz ve şimdi hepsi değer kaybediyor. Burada çok para kaybediyorum.
C: Hayır.

S: (L) O zaman, borsaya ne olacak söyleyin bana!


C: Orada olacak.

S: (L) Offff! Hisselerim tırmanacak mı?


C: Sence?

S: (L) Hiçbir fikrim yok! Bana bir yüzde verin... bir olasılık. Aralık ayında elimdeki hisselerle gerçekten
mutlu olma ihtimalim nedir?
C: Yüzde 67. [celse sonu]
17 Ağustos 2000

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Zalla.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Sizin KH 5. yoğunluk karanlık güçler vs olduğunuzu söyleyen birinden bir mesaj aldık. Ona göre siz
bizi baslında “iyi niyet taşlarıyla çevrili” yola sevk ediyormuşsunuz. Bu çok üzücü bir email’di çünkü Ra’nın
söylediği herşeyin mutlak bir şekilde SON SÖZ olduğunu ve sizin değersiz olduğunuzu söyledi. Bunu hiç
sormasam daha iyi...
C: Üzülmeye gerek yok.

S: (L) Biliyorum. Ama Don Elkins’in intiharının nedeninin enkarnasyon öncesi bir plan olduğunu iddia etti.
O intihar olayı enkarnasyon öncesi yapılmış bir planın parçası olabilir mi?
C: Mevcut pek çok seçenekten biri.

S: (L) Don’un durumunda, o noktada intihar etmek onun planı mıydı, yoksa aşırı saldırı altında olduğu
için mi intihar etti?
C: İntiharı kendi seçimiydi.

S: (L) Enkarne olmadan önce yaptığı bir seçim miydi? Bu enkarnasyonun planlanmış bir parçası mıydı?
C: Herkese açık bir seçenek.

S: (A) Bu intiharın nedeninin ne olduğunu öğrenmek istiyorum. Bunu yapma nedeni neydi?
C: Bir kaçıştı.

S: (L) Neyden kaçış?


C: Hoşnutsuzluk.

S: (L) Kimden hoşnutsuzluk? Kendiden mi yoksa başkalarından mı?


C: Pek çok şey.

S: (L) Bu memnuniyetsizlik neyle ilgiliydi?


C: Önemli değil!

S: (L) Carla’dan hoşnutsuzluk mu?


C: Önceki yanıta bak.

S: (L) İntihar ederken aklında olan şeyle ilgili önemli olan husus neydi?
C: Biri hoşnutsuzluk hissettiğinde, bazen çıkmayı seçer.

S: (L) Yani kendinden hoşnutsuzdu. Hayattan hiç keyif almıyor muydu? Aracılık ettikleri bilgiler nedeniyle
herşey kasvetli ve karanlık mıydı?
C: Laura, bu konu üzerinde daha fazla durman gerekmiyor.

S: (L) Eğer siz bir KH 5. yoğunluk kaynak olsaydınız, öyle olup olmadığınızı bize söylemezdiniz. Ama,
söylediğiniz pek çok şeyin doğrulanmış olması nedeniyle öyle olduğunuzu sanmıyorum. Ama diğer
taraftan, KH güçlerinin, verdikleri dezenformasyonu doğrulamak için onaylayıcı eşzamanlılıklar yaratma
yetenekleri olduğunu söylediniz. Yani birşeylerin doğrulanması mutlaka BH yöneliminin kanıtı değil.
Bunun aptalca bir soru olduğunu biliyorum ama, 5. yoğunluk bir KH kaynağı nasıl tespit edilebilir?
C: Genellikle pek konuşkan değillerdir.
S: (L) Ben 5. yoğunluk KH varlığını, kapalı, çok içe çekilmiş, ve herhangi birşey VERMEK için pek zahmet
etmeyen bir varlık olarak düşündüm. Bu tür varlıkların sadece düşüncede yaşadıklarını ve iletişim
kurmaya istekli olmadıklarını düşünüyorum. Doğru mu?
C: Aşağı yukarı.

S: (L) Birkaç hafta önce JC buradaydı. Celseye katıldığında tek bir kelime edemedi neredeyse. Daha sonra
ise, konuşamamasının çok sıradışı bir durum olduğunu söyledi. Bariz bir şekilde neredeyse felç olmuş
gibiydi. Bize bunun nedenini söyleyebilir misiniz?
C: J___ eğlenceli bir tip.

S: (L) Ne anlamda?
C: Eğlendirici.

S: (L) İnandığı gibi, evrenin değiştirilmesine yardımcı olmak üzere bu yoğunluğa gelmiş bir 5. veya 6.
yoğunluk ruhu mu?
C: Şu ana kadar bu soruyu kendin yanıtlamana yetecek kadar bilgi edinmiş olduğunu düşünüyoruz.

S: (L) Kitabımızı yazmamızla ilgili olarak bizimle konuşmak üzere bir kadın Çarşamba günü buraya geliyor.
Adı Bobbie Jensen ve şirketi de CasAnanda Yayıncılık. Bu projede profesyonel bir tavsiye ve yardıma
ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum, çünkü ne yaptığımızı bilmiyormuş gibi görünmek istemeyiz.
C: Belki de ne yaptığınızı bilmemeniz daha iyidir.

S: (L) Yani bu işi tamamen kendimiz yapmamızın daha iyi olacağını düşünüyorsunuz sanırım. Ne
yaptığımızı bilmiyor olsak bile. Ama bir “nasıl yapılır” rehberliğine ihtiyacımız var!
C: Gözlemle ve başka yollarla öğrendiğinizi düşünüyoruz!

S: (L) Kitabı Ocak’a yetiştirmeye çalışmak fazla aceleci mi olur, yoksa Mayıs şovunu beklememizi mi
tavsiye edersiniz?
C: Bu tür meselelerde program yaparken, kendinize stres yaratmakla kalmıyorsunuz, pek çok fırsatı da
kaçırabiliyorsunuz. O eski “beklenti” virüsü yine, bilirsiniz!

S: (L) Yani şu anda bu konuyla ilgili farkında olmadığımız birşeyler olabilir.


C: Bu konuda üssel bir şekilde yükselen çıkarlar görüyoruz... Bu konuda sorumluluk almak üzere kim bilir
kimler öne çıkacak.

S: (L) Yatırım kulübü işe yarayacak mı? Grubun bir birleştiricisi mi olacak, yoksa bir münakaşa kaynağı
mı?
C: Eğer herkes olayın mekaniğini anlarsa, münakaşa olmaz. Bu arada sabırsız bir yatırımcısın herhalde!
Sabırlı olanlara ve beklentiden sakınanlara iyi şeyler olur.

S: (L) Bundan neyi kastediyorsunuz? Sadece daha fazla hisse almak istiyorum ve param yok.
C: ...Para beklenmedik kaynaklardan akar.

S: (L) Küçük e-grup tartışma listemiz büyüyor. Herkes Wave (Dalga) hakkında konuşuyor. Bu dalganın ne
anlama geldiği, ne olduğu, ne zaman geldiği, bunu nasıl anlayacağımız hakkında vesaire. Elimizdeki
materyali bir araya getiriyorum ve düzenliyorum. Bu süreçte çok şey de öğreniyorum. Henüz bitmedi
ama ilerledikçe pek çok soru da birikiyor. Dalganın ilerleyişiyle ilgili biraz ipucu öğrenmek istiyorum.
Ayrıca evreni bir program olarak kabul edersek, bu dalganın, bir bilgisayar programının yeniden
derlenmesi gibi birşey olup olmadığını öğrenmek istiyorum. Dalganın ilerleyişi ne durumda ve bu
evrenimizin programının yeniden yazılması gibi birşey mi olacak?
C: Tek cümleye pek çok soru sıkıştırdın. Ama, bunun gerçekleşme şekli şöyle olabilir: Birden, olmuş olan,
olmakta olan ve olacak olan herşeyin yenilenmesi. Programlar değişir ve bize göre ne müthiş bir olay
gerçekten!

S: (L) Eğer herşeyin potansiyel olarak yenilenmesine ve gezegenin veya evrenin şu andaki durumunun
farkındalığına dair bilgi paylaşılıp yayılırsa ve mümkün olduğu kadar çok sayıda insan dalganın varışı
sırasında bu farkındalığa sahip olursa, dalganın olumlu etkiler yapması ve evrenin pozitif bir şekilde
değişme ihtimali daha fazla mı olacak, yoksa bu aslında hiç önemli değil mi ve kim ne yaparsa yapsın,
dalga değiştireceği şeyi değiştirecek mi?
C: 2.’sine daha yakın.

S: (L) Yani ne yapıyorsak yapıyoruz ve ne yaptığımızın aslında bir önemi yok. Dalga gelecek, herşey
değişecek, yeni olacak, bu mu?
C: En önemli olan şey diğerlerinin şimdiye kadar ne yaptığı, ne yapmakta olduğu ve ne yapacağı.

S: (L) Kim bu diğerleri?


C: Program yeniden-yazıcıları. Yani siz ve gelecekteki biz.

S: (L) Burada önemli olan “BİZ” miyiz? Sanırım birşeyi kaçırdım. Bizim ne yaptığımızın bir öneminin
olmadığını söylediniz sanmıştım.
C: Diğerleri sizsiniz/olacaksınız.

S: (L) Bizim şu anda yaptığımız şey bu sürece nasıl yardımcı oluyor veya engelliyor?
C: Yardım/engel değil, sadece ne ise o.

S: (L) Tüm bunlar daha önce yapıldı mı yani? Herşeyin nasıl meydana geleceği zaten belli mi? Olmuş
bitmiş birşey mi?
C: Hayır Laura, lineerliğini bırak!

S: (L) Anlamıyorum. Bizim yaptığımız şey bir fark yaratıyor mu?


C: “Zaman” nedir?

S: (L) Zaman bir ilüzyon. (A) Yapmak da mı bir ilüzyon?


C: Eğer lineer “zamana” göre düşünüyorsanız.

S: (L) Yani bir BH geleceğinin ortaya çıkması için en iyi yol, yaptığımız HERHANGİ birşeyin bir öneminin
olmasını beklememek mi? Çünkü eğer yaptığımız şeyin bir fark yaratmasını beklersek, o zaman fark
yaratmayacak. Bu arzulayış. (A) Yaptığım işin faydalı olacağını düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi!
(L) Ben de öyle, çünkü bunu YAPIYORUM. Kendim oluyorum. Ama beklentiyi kesmemiz gerekiyor. Zaten
içimizde olan şeyi, bir öneminin olup olmamasını beklemeden yapıyoruz.
C: Ve yaptığınızı yapıyorsunuz çünkü durumu bildiğiniz bir başka varoluş düzleminden kendinizi bunu
yapmak üzere yönlendiriyorsunuz. Mevcut farkındalık düzleminde bulunduğunuz yerde, tamamen
değilse bile büyük ölçüde bilinçsizsiniz.

S: (L) Yani BU realiteyi başka bir realite seviyesinden yaratıyoruz, öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) Şu andaki gerçeklik seviyemizde, geleceğin realitesini yaratma konusunda ne kadar girdiye sahibiz?
C: Yaklaşık olarak, küçük bir çocuğun, bindiği uçağı nasıl süreceğini düşündüğü sırada sahip olduğu kadar
farkındalığa sahipsiniz.

S: (L) Daha önce Dalga’dan bahsetmiştiniz ve ben de yapmamızı önerdiğiniz bazı şeyleri yapmaya yetecek
zamanımız olmamasından şikayet etmiştim. Sizse bunları yapacağımızı ve bunların bizi bu olaya
“hazırladığını” söylemiştiniz. Olaya lineer bir bakış açısıyla baktığımızda, hala o sütunlu havuzu
yaptırmamız, bir Nobel ödülü kazanmamız, ekin çemberleri konusunda bazı insanlarla çalışma yapmamız
vs gerekiyor. Tüm bu şeylere içinde olduğumuz bu lineer zaman perspektifinden mi bakıyoruz biz şimdi?
Çok büyük bir uçaktaki küçük bir çocuğun o uçakla ilgili sahip olduğu kadar farkındalığa mı sahibiz?
C: Eğer uçmasına izin verirseniz uçacak.

S: (L) Siz gelecekteki bizsiniz ve biz de geçmişteki siz. Bunu söylerken, yani “gelecekteki biz” kavramında,
TÜM insanlığı mı kastediyorsunuz, yoksa insanlığın belirli bir grubunu mu?
C: O sınırlı seçenekler arasında bir yer.

S: (L) Daha net olarak ifade edebilir misiniz?


C: Hayır, çünkü “anlamazsınız.”

S: (L) Web sitesine yolladığım materyalleri sıcak bulanlar, bu tanımın onları da kapsadığını düşünüyor.
Bu yoğunluk açısından bakıldığında, bir Birleşik Düşünce Formu varlığının çok büyük bir grubu ifade
ettiğini düşünüyorum. Sınırlı bir farkındalığa sahibiz, evet; ama bu tanım Kasyopya seçeneğini SEÇEN tüm
insanları mı kapsıyor?
C: Uygulamayı kabul edenleri kapsadığını söylemek en iyisi belki de.

S: (L) Yani bunu kabul edenler, tanımlananların kendileri olduğunu bilenler bunun bir parçası. (A) Ama,
lineer-olmayan şekilde düşündüğümüzde, bunu kesinleştirmek bize kalmış birşey. Soruyu soruş şeklin,
sorunun kesin bir yanıtı olduğunu varsaydığını gösteriyor. Ama yanıtın tam olarak ne olduğu henüz
seçilmemiş olabilir veya yanıtın o mu yoksa bu mu olduğuna karar verecek olan biziz.
C: Lodestar sizin için bir ipucu. (ç.n.: yol gösterici yıldız / kutupyıldızı / rehber gibi anlamları olan bir
kelime)

S: (L) Bu bir tür yön gösterici yıldız anlamında sanırım. Mitolojide Kasyopya, Danae ve Atena işbirliği
yapıyor ve Gorgon’un kafasını uçurup deniz canavarını öldürmede ve Andromeda’yı kurtarmada
Perseus’a yardım ediyorlar. Tüm mitolojik kahramanlar arasında Perseus öne çıkıyor çünkü BAŞARILI
oldu. Arayışa çıktı, görevini başardı, başı dertte olan kızı özgürlüğüne kavuşturdu, birkaç Kertiş tipini
öldürdü, etrafındaki durumu dengeledi ve daha sonra hep mutlu yaşadı. Amacından vazgeçmedi ve
başarısız olmadı... Neredeyse gerçekten başarılı tek efsane bu. Başarmış. Ve iyi başarmış.
C: Arayışta bir kerede bir adım başarıyla atılır. Merdiveni ölçmeye gerek yok. (ç.n.: “quest”:
arayış/serüven/mücadele)

S: (L) Bu Kasyopya bağlantısının, hatta “Kasyopya” teriminin öneminin tek sebebi, belirli bir işlevin
arketipi...
C: Bu iyi, kitap fuarları mı planlıyorsun? Belki o kadar iyi değil. Göreceğiz!

S: (L) Kitap konusunun başlangıcından beri, yapılabilecek başka birşeyin var olduğunu ima ediyorsunuz.
Sanki bunu hiç denemememiz gerekiyormuş gibi...
C: Bunun kötü bir yol olduğunu söylemedik. Gerektiği zaman yolun aydınlanacağını ima ettik.

S: (L) Birşeylerin meydana gelmesi için bir dış baskı olması iyi sanırım. Mozart gibi bestecilerin üretmek
için baskı altında kalması gerekmiş. Basınç olmalı. Havuzu onarmak ve diğer işleri yapmak için gelirimiz
olması gerekiyor. Eğer bunları belirsiz bir tarihe ertelersek... (L) Ama paranın beklenmedik kaynaklardan
geleceğini söylediler. Bunun ne olabileceğini, nasıl olabileceğini bilmiyorum. Ama SİZ kendiniz kesinlikle
beklenmedik birşeydiniz! Sizinle bu tür bir iletişim kuracağımızı ancak hayal edebilirdim! (A) Belki
beklenmedik bir milyoner gelip benim yerimi alır! (L) Kimse senin yerini alamaz! (A) Bu beklenmedik
parayı başka nasıl açıklayabiliriz?
C: Açıklamaya da gerek yok, beklemeye de! Şunu da bilmelisiniz ki, Mozart dış baskı altında bir kez müzik
yazdı, onda da hızlı bir şekilde 5. yoğunluğa gitti.

S: (A) Ben en iyi olarak standart dış baskı altında çalışabildiğimi biliyorum.
C: Hayır, sadece bazen o baskının dışsal olduğunu düşünüyorsun ama aslında değil. Dış baskıya “maruz
bırakıldığında” hep isyan ettin.

S: (A) Tamam. Birleşik Alan Teorisi konusuna gelelim. Bu neye yaradığını bilmediğim şeylerden biri ve
Dalga herşeyi silip yeni yapacak. Ama sonuçta bu merak ettiğim birşey ve o yüzden de sormak istiyorum.
...Einstein BAT için yaklaşık 30 yıl çalıştı. Belki daha fazla. Yöntemlerini değiştiriyordu. Bir noktada bir
çözüm bulduğunu mu fark etti? Tüm bu otuz yıl boyunca, doğru çözümü bulduğu bir nokta oldu mu?
C: Evet, ama ne yazık ki BAT için bulduğu çözüm TOR’u büyük ölçüde sildi. (ç.n.: TOR herhalde “Theory
of Relativity”nin kısaltması)

S: (A) Bu çözümü bulur bulmaz TOR’u ret mi etti? BAT’ın TOR’u sildiğini düşündüğü için?
C: Hayır. Eistein’ın başındakiler statükoyu korumak için TOR’u mühürledi.

S: (A) Einstein’ın TOR’u silen çözümü hangi yıl bulduğunu söyleyebilir misiniz?
C: Elbette; 1938’de.

S: (A) Bildiğim kadarıyla 1935 ile 1938 yılları arasında, Einstein’ın hiçbir şey yayınlamadığı bir dönem
vardı. 38’de Bergman’la birlikte, Kaluza Klein teorisinin yeniden ortaya çıkışını teşkil eden bir yazı
yayınladı. Bu tam 1938’de oldu. Sanırım o çözüme en yakın yazı da oydu.
C: Bir kopyasını edinebilir misin?

S: (A) Evet, bende bir kopyası var.


C: İyi!!! İçinde bol miktarda ipucu var.

S: (A) Anlamadığım şey, neden birkaç yıl sonra bunu tamamen terk edip tamamen farklı bir çözüm
üzerinde çok sıkı bir şekilde çalışmaya başladığı.
C: Kontrol altındaydı.

S: (A) Ama birini nasıl kontrol edip yıllarca... Oou! Zihin kontrolü! Zihnini kontrol altına aldılar!
C: Bir kere neden ABD’ye göç etti sanıyorsun?

S: (L) Bu bir sürpriz değildi. Nobel Ödülü kazanmıştı ve Amerika tüm Nobel Ödülü kazananları toplamaya
çalışıyordu ve ayrıca Avrupa’da Yahudiler işkence altındaydı. O yüzden bu doğaldı.
C: Bu konuda bundan fazlası var. Ya Freud?

S: (L) Sanırım Freud’u istemiyorlardı! BAT hakkında hiçbir şey bilmiyordu! (A) Şimdi, görünüşe göre Von
Neumann da BAT’ın uygulanmasıyla ilişkiliydi. Ama bildiğim kadarıyla tamamen farklı bir matematik
türüyle çalışıyordu. Aslında geometri, diferansiyel geometri bile bilmiyordu. Tamamen farklı şeyler
yapıyordu. Peki Von Neumann’ın Einstein tarafından keşfedilen BAT’la ilişkisi neydi? Bu projeye ne kattı?
C: Von Neumann Princeton’da 7. seviye güvenlik izni ve serbest bütçe isteme izni olan üç yöneticiden
biriydi.

S: (L) Von Neumann bir zaman makinesinin yapılmasıyla da ilişkiliydi sanırım, değil mi?
C: Evet.

S: (L) O projede başarılı oldu mu?


C: Evet.

S: (L) Peki neden bir beyin tümörü geliştirdi ve öleceğini anladı? Hiçbir ümit olmadığını öğrenince bir
bebek gibi bağırmış. Eğer bir zaman makinesine erişimi olan biriydiyse, aklını yitireceğine neden bu
konuda birşey yapmadı? Çığlıklarının yankısıyla ilgili betimlemeler korkunç. Muhteşem zihninin yakında
duracağını fark etmiş. Eğer bir zaman makinesine erişimi vardıysa, onu bu sorunun çözümü için kullanırdı
herhalde. Ölümünü engellemek için her yolu denerdi.
C: Hayır Laura, o şekilde olmuyor. Ve ayrıca, eğer bir beyin tümörün varsa, bazı zihinsel garipliklerin de
hoşgörülebiliyor!

S: (L) Hastayken neden zaman makinesini kullanarak bir çözüm bulmak için geleceğe veya birşeyi
düzeltmek üzere geçmişe gitmediğini anlamıyorum...
C: Zaman makinesi onun malı değildi.

S: (L) Yani ondan ihtiyaç duydukları şeyi aldılar ve sonra ölüme terk ettiler. (A) Tuhaf bir durum var.
Kanseri çok ani bir şekilde ortaya çıkmış. Özel olarak meydana getirilmiş birşey bile olabilir. (L) Bu da bir
düşünce. (A) Ölmekte iken beyninin mükemmel bir şekilde çalıştığı ve bunun da onun hikayesinin bir
trajikliği olduğu söyleniyor. Yaşasaydı düşünebilirdi, üretebilirdi, bir dahiydi. (L) Öldükten sonra ona ne
oldu?
C: 5. yoğunluk.

S: (L) O kadarını tahmin etmiştim. (A) Daha önce BAT’lar hakkında konuşurken, söylediğim çeşitli
seçenekler arasında torsiyon konusunu izlememi söylediniz. Tüm o Ruslar torsiyondan bahsediyor.
Einstein’ın 1938 yazısı bir Kaluza Klein yazısı. Torsiyonla ilgisi yok. Torsiyonla ilgili bu hikaye nedir?
C: Metinde ipuçları gizli.
S: (A) J___’nin güvenliği için yapmamız veya düşünmemiz gereken herhangi birşey? Hava yastıklı diğer
arabayı aldık. Güvenliği ile ilgili olarak göz önünde bulundurmamız gereken herhangi başka birşey?
C: Aşırı aktif libidosu.

S: (L) O konuda ne yapabiliriz? Bunun kendi kendine hallolacağını söylemiştiniz.


C: Evet, ama yolda tümsekler olabilir.

S: (L) Ona söyleyebileceğimiz herhangi birşey, verebileceğimiz herhangi bir yardımcı kimyasal madde...
yapabileceğimiz birşey?
C: Hayır.

S: (L) “Yoldaki tümsekler” derken tam olarak neyi kastettiniz?


C: Bekle ve gör.

S: (L) J___ veya diğer çocuklar hakkında herhangi başka birşey?


C: Hayır.

S: (L) Bu gece A___ aradı doğum günü için A___ ile konuşmak istedi. Oğlumdan duyduğum kadarıyla
A___ büyükannesine kızmış ve çıkmış çünkü büyükannesi A___’nın erkek arkadaşına Times makalesini
göstermiş ve o da bu yüzden büyükannesiyle artık konuşmuyor. Bu çocuğa şeytani bir ruh mu ilişti
gerçekten öğrenmek istemiyorum. Bu gerçekten aşırı bir durum!
C: Kendi adımlarıyla öğreniyor.

S: (L) Bir süre önce Ark’ın kızından birkaç email aldık. Aldatıcı bir dizi soru sorup Ark’ı felsefi bir kandırma
ve teorik durumlar içine sıkıştırmaya çalışıyor gibi görünüyordu. Bunun özellikle hazırlanmış bir tuzak
olduğu açıktı ve Ark’ı çok etkileyip gözyaşlarına boğmak için planlanmıştı. Kendisi için “doğru insan
olabilecek” yarı-uydurma gibi görünen bir sevgiliden bahsediyor. Ama bu insanın doğru insan
olduğundan emin değilmiş ve eğer yanılıyorsa, tekrar tekrar yanılabilirmiş vs. Biz de ona yanıt yazdık ve
eğer tüm o sorular yeni erkek arkadaşıyla ilgiliyse, o zaman onun kesinlikle aradığı insan olmadığını
söyledik. O da bize yanıt yazdı ve bizim bu canavarca ve korkunç şeyi söylememizden birkaç saat sonra
o şahsın bir araba kazasında öldüğünü söyledi. Bahsettiği şekilde öyle bir erkek arkadaşı var mı?
C: Manipülasyonlar başarısız oldu.

S: (L) Yani mahvolan tek şey bize yönelik manipülasyon planlarıydı. Ölen biri yoktu?
C: Son yanıta bak.

S: (L) Yani yaptığı manipülasyonlar başarısız oldu!


C: Yakın. Ya da olmalı. Buna ne kadar az enerji harcanırsa, o kadar iyi.

S: (L) Amacı nedir? En başta bunun doğru olduğunu sandım ve sonra bunun bir oyun olduğunu fark ettim.
Bana A___’yı hatırlattı.
C: Belki seni rahatsız etmekten hoşlanıyor. Hoşçakalın.
9 Eylül 2000

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Larya.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (A) Komet kümesinin gelişiyle ilgili hesaplamalarıma dair... Verilen tüm verileri göz önüne aldığımda,
bu geçen 300.000 yıl boyunca komet kümesinin periyodunda bir değişiklik olmuş olmadıkça, verilerin
uyumsuz olduğu sonucuna vardım. Sürenin azaldığını düşünüyorum. Bu çıkarım doğru mu?
C: Ziyaretçinin ziyaretleri arasındaki periyot azalıyor.

S: (A) Ziyaretçi kim?


C: Karanlık.

S: (L) Oo, karanlık yıldız. (A) Tekrar sorayım. Şu anda karanlık yıldızı tartışmaya hazır değilim. Belirttiğim
hesaplamalar, anladığım kadarıyla bağımsız bir ziyaretçi olan komet kümesiyle ilgiliydi. Komet kümesinin
ziyaret periyodu konusunda ne dersiniz? O da azalıyor mu?
C: Uyumlu olarak.

S: (A) Karanlık yıldızın periyoduyla uyumlu olarak mı?


C: Küçülen yörünge düzlemi.

S: (A) Periyodun azalmasını da göz önünde bulundurursak, tüm verilerden çıkardığım sonuca göre,
komet kümesinin gelişi muhtemelen 2009’un ortasında olacak; artı eksi 6 ay. Yani 2009’da. Bu
hesaplamalar doğru mu?
C: İyi gidiyorsun.

S: (A) Yani komet kümesi 2009’da mı gelecek?


C: Burada geri çekiliyoruz.

S: (A) Benim sorularım tamam. (L) Birinin bana gönderdiği bir veri var. Diyor ki, Filistinli isyancıların bavul
büyüklüğünde, düşük tesirli, düşük kapasiteli üç tane nükleer bombası varmış. Ayrıca Filistinli liderlere
şantaj amaçlı olarak İsrail’e saldırmak için baskı yapılıyormuş. Kritik zaman aralığı Eylül’ün üçüncü
haftasıymış. Sanırım BU Eylül’ü kastediyorlar. Ve eğer bu olursa, İsrail’in acımasızca karşı saldırıda
bulunacağı yazıyor. Diğer Arap devletleri de Ekim’in son haftasında İsrail’e saldırmak üzere
birleşecekmiş. Önce şunu sorayım: Filistinli isyancıların nükleer bombaları var mı?
C: Bu çabanın ardındakiler Filistinliler değil.

S: (L) Kim peki?


C: Karmaşık ama Pers etkilerinden oluşuyor.

S: (L) Oo, İranlılar. İsrail’e şantaj yapmak için bu tür bir tehdit kullanmayı mı planlıyorlar?
C: Böyle bir çaba gösterilirse, işe yaramaz.

S: (L) Eğer şantaj işe yaramazsa, o bombaları kullanacaklar mı?


C: Hayır. Düşün: İsrail’deki nükleer kapasiteli bombalar Filistini de pişirir, çünkü esas olarak aynılar!

S: (L) İran, Irak, Suriye, Suudi Arabistan ve tüm o devletler... Bu bilgiye göre, ülkemizdeki nükleer araçlar
kullanılarak, o saldırı öncesinde Amerika’nın dikkati saptırılacakmış. ABD’de nükleer bombalar
kullanmayı mı planlıyorlar?
C: Bunu nasıl yapacaklar?
S: (L) Sanırım teröristler bunları bir şekilde gizlice sokar, yerleştirir ve havaya uçurur! Al sana bombalama!
C: Çok basitmiş gibi söylüyorsun.

S: (L) Şu anda ABD’deki Filistinli isyancıların veya gerilla gruplarının elinde bu nükleer bombalardan yedi
tane olduğunu söylüyorlar. Bunlar Meksika sınırından sokulmuş. Ayrıca diyor ki, vurulma ihtimali en
büyük olan şehirler New York, San Francisco ve diğerleri. Tüm bunlar, Oryon takımyıldızıdan 19 ırk ve
Dragonlar ve Siryuslulardan oluşan “gerici dünyadışı varlıklar” konsorsiyumu tarafından
destekleniyormuş. Kabul etmeliyim, bu yazı her satırda daha da tuhaflaşıyor!
C: İyi hikayeciler!

S: (L) Bunları nereden buluyorlar? (A) Bombalarla ilgili çeşitli komplolar var. Şimdi bu bombaların en iyi
kullanımını tartışıyorlar sanırım. Benim görebildiğim kadarıyla bunların en iyi kullanımı, para elde etmeye
yönelik şantajda kullanılması. ABD veya İsrail hükümetine şantajda bulunabileceklerini düşünüyorum.
Ama işe yaramayacak ve o zaman da bir sonraki şantajın işe yaraması için o bombalardan bir tanesini
kullanacaklar. En olası senaryo bu olabilir.
C: Hayır. Parayı kim ödeyecek? Ve ne için ve kime? Dünyanız o şekilde işlemiyor.

S: (L) ...Yani bu tür tüm bilgiler tamamen kafa karıştırmaya ve saptırmaya yönelik birer dezenformasyon.
Doğru mu?
C: Yakın ve ayrıca bazı Ruslardan “düşük tesirli” silahlar satın alınabilir, ama o silahlar çalışır mı?

S: (L) ...Tamam. şimdi bir başka okuyucumuzun astroloji araştırmasıyla ilgili sorusu: Astrolojik faktörlerin
bir bireyin karakteri, yapısı ve kaderi üzerindeki etki derecesine dair bir sayı veya yüzde verebilir misiniz?
C: Algılayıcının önceden edinilmiş kavramlarına göre değişir.

S: (L) Yani buna inanan birine çok etki edebilir veya buna inanmayan birine hiç etki etmeyebilir. Eğer
buna hiç inanmazsan, gerçekten hiçbir etkisi olmaması mümkün mü?
C: Hayır.

S: (L) Yani astrolojik faktörlerin etkisi olduğuna inansan da, inanmasan da bir etkisi var, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Tamamen şüpheci olan biri için, bu etkinin yüzdesi ne olur?


C: Bu şekilde ölçülemez.

S: (L) Yaklaşık olarak da olsa bir rakam veremez misiniz?


C: Yanlış kavramsallaştırıyorsun.

S: (B) Bir yüzde verememenizin nedeni, bu koşullar altında bile yüzdelerin değişken olması mı?
C: Evet.

S: (L) Değişken bile olsa, genel anlamda geçerli bir yüzde var mı?
C: Daha önce ilüzyondan bahsetmiştik.

S: (L) Astroloji genel olarak yanlış bir varsayım mı?


C: Astroloji yüksek bilgilere bir basamak.

S: (L) Bugün bilindiği şekliyle astrolojik kavramların en faydalı uygulaması nedir?


C: Diğer 3. yoğunluk tiplerin neşeyle satın alacakları ürünler yayınlamak!

S: (L) Bu çok alaycı bir yanıttı! Bu şahıs “Doğal Ev Sistemi” dediği birşey geliştirmiş. Şöyle soruyor: “Bilinen
diğer sistemlerle karşılaştırıldığında, Doğal Ev Sistemi astrolojideki “evler” sorununa daha iyi bir yaklaşım
sağlıyor mu?” Bu şahsın fikri, var olan diğer fikirlerden daha iyi mi?
C: Eğer yeteri sayıda başka insanı ikna edebilirse.

S: (L) 4. yoğunlukta 3. yoğunluk astrolojisine denk birşey var mı?


C: Orada ihtiyaç duyulmuyor.
S: (L) Bir sonraki konuya geçiyoruz. Bir makale yayınlamış olan bir adam şöyle diyor: “NASA yıldızlararası
yolculuğu inanılır kılmak için yaratıldı. Apollo uzay programı insanın Ay’a gidip üzerinde yürüyebileceği
fikrini yaymak için düzenlendi. Tüm Apollo misyonu Nevada çölündeki Atom Enerjisi Komisyonu’nun Çok
Gizli test bölgesinde dikkatli bir şekilde prova edildi, filme alındı ve Ay’ın tam boy bir taklidinin kurulduğu
Walt Disney stüdyolarında seslendirildi.” Apollo seferleri gerçekten bu iddiada belirtildiği şekildeki filmler
miydi?
C: Hayır.

S: (L) Apollo seferlerinde gerçekten bizim bildiğimiz şekilde uzaya gidildi mi?
C: Evet.

S: (L) Bu şahıs ayrıca şöyle diyor: “Apollo uzay programındaki tüm adlar, misyonlar, iniş bölgeleri ve
olayları, İlüminati gizli dininin okült mecazlarına, ritüellerine ve sembolojisine benziyor. Bunların en
barizi, 13 Nisan 1970’de saat 01:13’de ‘Aquarius’ olarak adlandırılan Apollo 13 uzay aracındaki sahte
patlamaydı ve bu, Lion’s Paw (Aslanın Pençesi) grubu tarafından, ölüm, tabuta yerleştirilme, ruhsal
dünyayla iletişim, adaya ezoterik bilgiler aktarma, inisiyenin yeniden doğumu, Anka’nın yükselişi ve Kova
Yeni Çağı’na yönelik bir mecazdı...” Vesaire vesaire. Bu olaylardaki okült çağrışımlar kasıtlı mıydı, yoksa
tesadüfi mi?
C: Belki rastlantısal.

S: (L) Rastlantısal bir şekilde uygulanan tüm bu ilkeler, altta yatan eşzamanlı veya yerel olmayan bir birlik
gerçekliğine mi işaret ediyor?
C: Bu akşam öne sürülen fikirler eğlendirici!

S: (A) ...Üye olduğum bir mail listesinde, D’Aquino adlı bir Brezilyalı fizikçi ile ilgili bir haber vardı. Anti-
çekim ile ilgili deneyler yapıyormuş. Ama yazdıkları bana hiçbir anlam ifade etmedi. Anti-çekimde bazı
başarılar elde ettiğini söylediği bir makale yayınladı son olarak ama bu bana bir kandırmaca gibi geldi.
Yaptığı tanım GERÇEK bir anti-çekim etkisinin tanımı değildi. Yine de NASA bu adama araştırmalarına
devam etmesi için 600 bin dolar bağışta bulunmuş. Sorum şu: Bu adam gerçekten anti-çekim üretmeyi
başardı mı?
C: Bir dikkat saptırıcı üretmeyi başardı.

S: (L) Yani eğer biz de bir dikkat saptırıcı üretirsek, bize de para verirler mi?
C: Yapılan ödeme yalnızca bir dikkat saptırma değeri taşıyor. Belki siz de bir bağış alırdınız ama bu parayı
teorinizi değiştirmek için kullanamazsınız!

S: (L) [ç.n. biraz özetleme ile] Mail grubumuza P___ adlı biri katıldı. Ekonomik olarak çok zor
durumdaymış. Evi yok, işi yok, arabası yok, ailesi tarafından reddedilmiş. Bunun elbette çok çeşitli
nedenleri olabilir. Eğer bilgisini arttırmak için buradaysa, bu konuda doğru yere geldiğini düşündüm.
Bizden ekonomik yardım istedi. Biz de aramızda bir miktar toplayıp ona verdik. Ama P___ e-grubumuzda
moderatörlük yaparken, Kasyopya sitesiyle ilgili olumsuz bazı görüşler bildirmeye başladı. Ben normalde
bu tür bir durumda kimseye sevdiği veya sevmediği şeyler konusunda eleştiride bulunmam. Ama bir
moderatör olarak ona bazı sınırlamaları olduğunu hatırlattık. Çeşitli konularla ilgili yaptığı bazı yorumların
da grupta bir istikrarsızlık yaratmış olabileceği görüşü var. Sonunda onu moderatörlükten çıkardık. LC
bunun hepimiz için büyük bir ders olduğunu ve bundan anlamamız gerekeni anlamazsak, bu şeyleri
yaşamaya devam edeceğimizi söyledi. Gerçekte “istemeyen” birine birşeyler vererek onun özgür
iradesine karşı koyduğumuzu ve bunun hepimize yönelik bazı saldırı kanallarının açılmasına neden
olduğunu düşünüyor. Bu konuda grup üyeleri arasında görüş farklılıkları da oldu. Vermenin bir hata
olmadığını düşünenler var ve bir de o adama herhangi birşey vermekle büyük bir hata yaptığımızı
düşünenler var. Tam o noktada gruptaki çeşitli bireyler, bu yanlış “verme” olayıyla ilgili olduğunu
düşündükleri fiziksel sorunlar yaşadı. Verme konusuyla ilgili bir yorumunuz var mı?
C: Vermeden önce dikkatlice araştırmak en iyisi.

S: (L) L___ “ona hiçbir şey vermemeliydik” görüşünde haklı mı?


C: Biri birşey verdiğinde, HERHANGİ BİR netice beklememek en iyisi.
S: (L) Ben beklemedim. Sanırım LC ona verdiğimiz şeyin onu “kurtaracağını” bekliyordu. Ben böyle birşey
düşünmedim hiç. Ama o büyük bir beklenti içine girdi sanki ve o yüzden de sonradan hayalkırılığı yaşadı.
C: Evet.

S: (L) Ciddi bir diş ağrısı yaşadı ve ancak duygu ve düşüncelerini döktükten sonra geçti sıkıntısı.
C: Diş ağrısı tesadüfi ama kalp ağrısı değil.

S: (L) Yani aslında kalbinde bir sıkıntı yaşadı ama bu dişine yansıdı, öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) Ama bu konuda söylemek istediklerini söyledikten sonra diş ağrısı sona erdi.
C: Negatif enerji “boşaltıyordu”. Bu “boşaltan” için her zaman meseleyi çözer ama “boşaltılanlar” için
aynı şey söz konusu olmayabilir.

S: (L) Anlıyorum. Dışında böyle bir olay gördüğün zaman, bu aslında kişisel hayatındaki birşeyi yansıtıyor
sanırım. Birşey veriyorsun, bunu kişisel bir şekilde yapıyorsun ve sevgi istiyorsun ama alamıyorsun. LC’nin
yaşadığı şey bu muydu?
C: Yansıma mevcut olabilir ama bireylerin dersleri bireylere ait.

S: (L) Genel bir anlamda, P___’ye para göndererek onun özgür iradesini ihlal ettik mi?
C: Hayır.

S: (L) Derslerine müdahale ettik mi? Yoksa zenginleştirilmiş bir dersin parçası haline mi geldik?
C: İkincisine daha yakın.

S: (L) PC’nin bağırsak sorunu nasıl ortaya çıktı? LC’nin negatif enerjisini boşaltmasının bir sonucu muydu?
C: Hayır.

S: (L) Bunu sormamı istedi.


C: PC’nin, kızgınlığın içselleştirilmesi ve buna tekabül eden fiziksel durumlarla ilgili henüz öğrenilmemiş
dersleri var.

S: (L) Bu sorunu çözmek için neyi araştırabilir?


C: Geçmiş deneyimler iltihap yaratıyor.

S: (L) Bu konuyu halletmede benimseyebileceği en iyi yaklaşım ne olabilir?


C: Affedicilik faydalı olur, özellikle artık 5. yoğunlukta olanlarla ilgili olarak.

S: (L) Bir ipucu olacak şekilde onunla iletişim kurabilir misiniz?


C: Zor, ama imkansız değil.

S: (L) Negatif enerjiden bahsetmişken, LC’nin biriktirdiği negatif enerji nereden geldi? P___’ye yaptığı
yardım nedeniyle onunla bir bağlantı mı oluşturdu?
C: Onun sorunları temelde P___’yle ilgili değil.

S: (L) Yani LC’nin büyük bazı sorunları var ve bu olay tüm o sorunlar için bir suçlamada bulunmak için bir
mazeretti. Bu negatif enerji onun yanlış kavramsallaştırmalarından mı kaynaklandı? Dışından mı geliyor?
Birileri mi ona projekte ediyor? İçindeki bazı aşırı güçlenen duygular mı? Beklentileri veya ilüzyonlar mı?
C: Yukarıdakilerden bazıları ve diğer.

S: (L) PC’nin durumuna dönersek, sıkıntısını halletmesi için yapabileceği birşey var mı?
C: Kolon hidroterapi.

S: (L) Bu tür fırtınaları atlatmada faydalı olacak bir ipucu öğrenmek istiyorum. Böyle bir duygu
tırmanışının grubu yok etmesine izin vermek çok yazık olurdu.
C: Bilgi korur.
S: (L) Soruna yaklaşımımda herhangi bir hata yapıyor muyum?
C: Elbette!! Eğer hata yapmıyor olsaydın, işte bu bir problem olurdu!

S: (L) Bunun ne anlama geldiğini anlamadım. Hata yapmam iyi mi?


C: Geri dönüşsüz olarak daha üst bir yoğunluğa hızlı bir geçiş yapmak istemedikçe.

S: (L) Bu ne anlama geliyor? Hata yapmıyorsan, öğrenmeyi durdurmuş olursun anlamında mı?
C: Derslerini bitirmiş olursun anlamında... “İlerleme vakti.”

S: (L) Bu konuda LC’ye yardımcı olabilecek herhangi birşey var mı? Görmesi gereken birşey mi var?
C: Bununla mücadeleyi bırakana kadar durumu görmeyecek.

S: (L) Onu tanıyorum. Çok inatçı. Neyse, bunu geçelim. Bu Toltek kitabı diyor ki, 13 Haziran 1994’de çok
önemli bir dolunay vardı. İddiaya göre o gün dünya çok önemli bir çağa girmiş. Theun Mares’in iddia
ettiği gibi o dolunay özel bir öneme mi sahipti?
C: Hayır.

S: (L) Bu, insanların hangi tarafı seçeceklerine dair tavırlarını belirleme vakti mi? KH veya BH? Şu anda
olan biten herşey bununla mı ilgili?
C: Hayır.

S: (L) 4. yoğunluğa geçiş fırsatı bakımından, insanlar için odaklanması en önemli olan şey nedir?
C: Böyle birşey yok!

S: (L) Anlamıyorum. (A) EN önemli diye birşey yok. Bir birey için önemli olan şey o birey için önemlidir ve
bu her birey için farklı olabilir.
C: Evet, teşekkürler Ark!!!

S: (B) Louisiana’dan her geçişimde kulaklarımda bazı sesler duyuyorum. Uzak bir çınlama sesi duydum.
Bunun herhangi bir anlamı var mı?
C: Pek çok şey duyabilirsin, çünkü o şekilde psişik duyarlılığını arttırdın.

S: (L) Daha önce bahsettiğin o kalp ve akciğer konusunu sorsana. (B) Ne soracağımı bilmiyorum.
C: Lütfen izin ver, Barry ne isterse onu sorsun.

S: (B) Celseyi kişisel meselelerle doldurmak istemedim. Daha sağlıklı bir akciğer ve dolaşım sistemi için
yapmamı tavsiye ettiğiniz spesifik birşey var mı?
C: Diyet tarzı. Sebzeyi arttır.

S: (B) Bu iyi bir özetlemeydi. İntraven şelasyon veya peroksitin herhangi bir faydası olur mu?
C: Şelasyon bypass cerrahisine tercih edilebilir. Peroksit: sadece topikal; içsel değil.

S: (L) Bir sprey şişesine koyup banyodan sonra sıkabilirsin sanırım. (B) Yatırım kulübüyle ilgili veya genel
olarak farkında olmamız, özel ilgi göstermemiz gereken herhangi birşey var mı?
C: Yolunda.

S: (L) Scientology tarikatine bağlı olduklarını öğrendiğim bazı konuklarımız vardı bugün. Casusluk için mi
geldiler buraya?
C: Belki kişisel bir anlamda.

S: (L) L. Ron Hubbard’ın Scientology’si, insanların gezegendeki Kontrol Sistemi’nden kurtulmasına yardım
etme konusunda doğru yönde mi gidiyor?
C: Yer değiştirme, sınırlı bir derecede.

S: (L) Kontrol sisteminin bir yerden başka bir yere geçmesi gibi mi?
C: Onun gibi birşey.
S: (L) JW dedi ki, bir şahsa Scientology uygulaması yapıldığında, hiç değilse birey uyuşturuculardan,
alkolden uzaklaşıyor, karılarını ve çocuklarını dövmeyi bırakıyor ve üretken insanlar oluyorlar. Ve bu
gerçekten doğru görünüyor! Hastalıklı bağlarından kurtuluyorlar ve kendilerini pek çok bakımdan
geliştiriyorlar. Bu pozitif birşey olarak görülemez mi?
C: Elbette.

S: (L) Böyle olumlu birşeyin olumsuz yanı nedir?


C: Bireysel keşfi azaltıyor.

S: (L) Scientology’ye göre 70 milyon yıl önce dünyadışı bir grup bir yanardağa indi, yanardağ patladı ve
insan ırkını başlattı, veya buna benzer birşey. Bunun kısmen bile olsa bir doğruluğu var mı? Bu, nihai
olarak incelenmesi gerekecek olan “ilk olay”mış. Bu, insanın maddeye inişini sembolize ediyor olabilir
mi?
C: Bireysel algılayıcıya bağlı.

S: (L) Scientology neden bu kadar gizli? Bunu çok umursamıyorum aslında ama...
C: Mason Tapınağı neden bu kadar gizli?

S: (L) Scientology, onların aleyhinde konuşan bireylerin bildirdiği kadar agresif bir şekilde yıkıcı mı
insanlara karşı?
C: Hayır.

S: (L) L. Ron Hubbard bilgisini başka insanların eserlerinden aşırma ile mi edindi?
C: Fazlasıyla genel bir anlamda.

S: (L) L. Ron Hubbard JWParsons ve Aliester Crowley ile birlikte cinsel sihir ritüellerine katıldı mı?
C: Belki.

S: (L) Bilgisinin veya öğretisinin bir kısmını o sihirli seks ritüellerinden mi edindi?
C: Belki.

S: (L) L. Ron Hubbard Greenbaum’lanmış (ç.n. özel ve yoğun bir tür programlamaya tabi tutulmuş) biri
mi?
C: Belki.

S: (L) Cinsel sihir ritüelleri doğru şeyleri kavrayış için bir kaynak olabilir mi?
C: Olabilir, ama diğer herşey de öyle. Kavrayış bireyin tercihlerine bağlı.

S: (L) L. Ron Hubbard’ın ölümüyle ilgili koşullar nelerdi? Gerçekten çıldırmış mıydı veya uyuşturucu
bağımlısı mı olmuştu?
C: Laura, bu inanılmaz ölçüde önemsiz!

S: (L) Bir insanın Scientology’i araştırma ve denetleme sürecinden elde edebileceği herhangi bir doğru
kavrayış var mı? İzlenmesi faydalı bir yol olabilir mi?
C: Daha şimdi ne dedik???

S: (L) Tamam, anladım. Değinmemiz gereken ama değinmediğimiz herhangi birşey var mı? Bilmemiz
gereken birşey? Varsa lütfen belirtin.
C: Spesifiklik bu gece burada rağbette değil.

S: (L) İnsanların sormak istediği şeylerdi bunların hepsi. Web sitesine aktarıyorum bu bilgileri. O yüzden
hazırladığım başka bir soru dizisi yoktu.
C: Zaten bildiğin şeylerle ilgili soru sorman gerekmiyor. Yani; artık Andromedalılarla ilgili yeni bir
tartışmaya gerek yok!

S: (L) Biliyorum. O konu hastalıklı. Ama insanlar böyle şeylerle çok ilgileniyor!
C: Ne olmuş?!? Bu senin dersin değil. O halde bunları neden bize danışıyorsun? İnsanlar neye inanmak
istiyorlarsa ona inanacak.

S: (L) Bu yıl dünyadışılar dünyaya inecek mi? Önemli bir UFO akını olacak mı? Gezegeni kızartacak büyük
bir güneş patlaması olacak mı?
C: Laura, bundan daha iyisini biliyorsun!

S: (L) Sadece şaka yapıyordum...


C: Yanıt: evet, hayır, evet, evet, hayır, evet.

S: (L) Şimdi siz şaka yapıyorsunuz! 3 soru için altı yanıt verdiniz!
C: İyi geceler!
23 Eylül 2000

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kinema.

S: (L) Bu akşamki ilk sorumuz ____ County’den VB adlı kişinin sorusu. Şöyle yazıyor: “SV ile ilgili olarak,
görünüşe göre kötü bir uçak yolculuğu sırasında, yolculuk boyunca uyumuş olmasına rağmen,
Kasyopyalılar onun uçağı emniyette tuttuğunu söylemişti. Onunla ilgili diğer bazı şeyler de onun “iyi
adamlardan” biri olduğu yönündeydi. Ama tuhaf bir şekilde hayatı parçalanıyordu. İçiyordu ve kara
büyüyle uğraşan insanlarla bağlantıları vardı. Sorum şu: Sizce veya K’lere göre o bir 4. yoğunluk Nordik
mi?”
C: Hayır.

S: (L) Onun bizim gördüğümüz en cesur insan olduğunu, kanun dışı motorsiklet çetesini çökerttiğini vs
söylemiştiniz. Tüm bu şeyler onunla ilgili belirli bir kalıbı anlayabilmemi sağlamak için verdiğiniz birer
ipucu muydu, yoksa tüm bunlar gerçekten doğru muydu?
C: Gerçek farklı bir seviyede yatıyor.

S: (L) Yani onun başka bir yoğunluk seviyesinde “iyi adamlardan” biri olduğunu, ama bu yoğunluk
seviyesinde derin bir ilüzyonda olduğunu ve kullanıldığını mı söylüyorsunuz?
C: Evet, ama farklı bir yoğunluk değil, bu yoğunluğun başka bir seviyesindeki farkındalık.

S: (L) Onun bu diğer bilinç seviyesinin gelip onun olağan bilincine işleme ve hayatını alt üst etme ihtimali
var mıydı, veya var mı?
C: Evet.

S: (L) VB’nin bir sonraki sorusu: “Şu anda gezegende kaç tane 4. yoğunluk Nordik tipi olabilir? Yani
gezegende kaç tane 4. yoğunluk Nordik BH varlığı var?”
C: Eğer bunu bilmek faydalıysa, sonuca yaklaşmak için kendi algı güçlerinizi kullanın.

S: (L) Bence sayı tüm gezegen nüfusunun %2’si gibi birşey olabilir.
C: Hayır.

S: (L) Daha fazla mı, yoksa daha az mı?


C: Az.

S: (L) Belki yaklaşık olarak doğrudur?


C: Hayır.

S: (L) Yaklaşık olarak bile doğru bir yüzde değil bu, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Şu anda gezegende olan, yani 3. yoğunluk KH olarak ortaya çıkmış olan varlıkların, zamanda belirli
bir noktada, bir olay nedeniyle, mesela Dalga nedeniyle genetik olarak etkinleşip 4. yoğunluk BH
Nordiklere dönüşme ihtimali var mı?
C: Yakın. Ama yanıt fiziksellikten ziyade ruhsallıkla ilgili.

S: (L) Yani 4. yoğunluk BH varlıklarının kanalları veya projeksiyonları olan pek çok 3. yoğunluk insan
mevcut olabilir şu anda öyle mi?
C: Ruhlar canım, ruhlar!

S: (L) Yani 4. yoğunluk ruhların kaldığı 3. yoğunluk bedenler var, ama BH’nin özgür iradeyi onurlandırması
nedeniyle bu bedenlerin hepsi şu anda 3. yoğunluk sınırlandırmaları altında, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) ...Scientology’deki “Auditing” (denetleme) bir bütün olarak gezegene fayda sağlıyor mu? İnsanların
daha zeki olmasına yardımcı oluyor mu?
C: Belki.

S: (L) Herhangi bir denetleme yapılması, hiç denetleme yapılmamasından daha iyi mi?
C: Denetleyiciye bağlı.

S: (L) VB devam ediyor: “Ron’un öğretileri ve teknolojisi sayesinde ben ve milyonlarca başka insan,
bilincimize yerleştirilmiş KH obsesyonlarından ve programlarından kurtulduk ve böylece kabusların
çılgınlığından umut verici yeni günlerin sıcak ışığına kavuştuk.” Soru şu: Denetleme kolektif bilinçaltındaki
elektrik yükünü dağıtıp onu daha bilinçli hale mi getiriyor?
C: Belirsiz.

S: (L) Soru mu?


C: Hayır.

S: (L) Belirsiz olan nedir?


C: Tanımlanan kavram.

S: (A) Sanırım elektrik yükünü kastediyorlar. Öncelikle bunun tüm kolektif bilinçaltı kavramına
uygulanabilir olduğunu sanmıyorum. Tam olarak neyin kastedildiğini bilmiyorum. (L) O zaman basit bir
soru soralım. Kolektif bilinçaltının bir elektrik yükü var mı?
C: Pek sayılmaz.

S: (L) VB diyor ki KH grubu, yani sanırım dünyadışı/insan konsorsiyumu, Ron’u Donanma hizmetine geri
çağırarak onun yaptığı işi çarpıtmaya çalıştı. Görünüşe göre bazı rüşvetler denemişler ama bu işe
yaramamış. O yüzden onu kaçırmaya, işkence etmeye, uyuşturucular vermeye, zihin kontrol teknolojisi
uygulamaya çalışmışlar. Ron bunlara maruz kaldı mı?
C: Ron mu? Ron Hubbard kendi kaderinin yönetimindeydi. Nokta.

S: (L) Sorumluluğunda olduğu o kaderde kaçırılma, işkence, uyuşturucu ve zihin kontrol teknolojisi var
mıydı?
C: Bunlar onun ve “şirketteki” iş arkadaşlarının kullandıkları yöntemlere benziyor daha çok.

S: (L) ...VB diyor ki, “K’lere onları giderek sevdiğimi söyleyin.” Vs. Vs. “Benim hakkımda ne düşündüklerini
sorun.” VB’nin en merak ettiği şey ölünce ne yapacağıymış. Bana kısa bir süre içinde ölecekmiş gibi
görünmedi hiç ama, ne olacağını hiç bilemeyiz.
C: VB maceracı biri. “Özgür bir ruh”; her zaman öyle oldu. Tüm uğraşlarında başarılı olmaya devam
edecek.

S: (L) Sormak istediği konu bir insanın ölünce ne yapması gerektiği.


C: Bu bir konu değil.

S: (L) Neden? Bazı insanlar için bu büyük bir konu gibi görünüyor.
C: Birinin bedeni sona erdiğinde, gidilen yolu belirleyen şey bireyin bilinci ve deneyimleri/beklentileridir.

S: (L) VB ona eğitmenlik yapmamı istiyor. Bu ona faydalı olur mu? Belki bu benim zihnimi de biraz daha
keskinleştirir.
C: Eğer istiyorsan. Zararı olmaz.

S: (L) Bu konuda bir dayanışma ruhu hissediyorum ve VB’nin çok keskin bazı soruları olduğunu tahmin
ediyorum. Şunu sorayım: Ron öldüğünde ışığa gitti mi?
C: Çok muhtemel.

S: (L) Tamam. Şimdi sırada geçen gün Jon C___’nin gönderdiği mesaj var. Niburu Konseyi’nden J___ S___
tarafından yazılmış bir mesajı aktarıyor. [Gruptan sızlanma sesleri.] Üzerime gelmeyin! Faydalı birşey
olabilir içinde! JS’nin mesajı şöyle: “27 Ağustos sabahı erkenden uyandım ve kafamdaki bir ses ‘Toplanış
başladı’ diyordu. Saate baktım; 02:22’ydi. (gece). Aklıma hemen çocuklukta okuduğum bir hikaye
kitabında Nuh’un gemisine binen hayvanlar geldi. Kolektif bir ses gibiydi. Pek çok ülkeyi ve ırkı temsil
eden bir ses. Bunların her bir ırkın Büyükleri olduğunu düşündüm. Aklıma gelen isim, Yıldız Büyükleri’ydi.
Bana insanları bir araya toplamaya başladıklarını söylüyor gibiydiler. Yıldız tohumlarını, walk-inleri ve ışık
işçilerini kastediyorlar gibi anladım. Bunun yeni bir aşamanın başlangıcı olduğundan şüphem yoktu.
Niburu Konseyi’nin bir elçisi olarak, bu mesajı insanlara aktarma görevi veriliyordu bana.” Yeni başlayan
bir toplanış var mı gerçekten? Bunu sormamın nedenlerinden biri, çeşitli insanların çeşitli bilgiler aldığı
ve bu veri parçalarının birleştirilmesi gerektiğini söylemiş olmanız. Jelaila’ya da tüm saygımı sunarak şunu
sormak istiyorum; Jelaila’nın tanımladığı şekilde başlayan bir toplanma var mı gerçekten? Yani yıldız
tohumlarının, walk-in’lerin ve ışık işçilerinin bir araya gelmesi şeklinde?
C: Ne düşünüyorsunuz?

S: (L) Öncelikle, herhangi bir yıldız büyüğünün herhangi birilerini bir araya gelmeye çağırması gibi birşey
olacağını sanmıyorum çünkü gezegendeki herkesin burada bulunma nedeni, bu yönde bir özgür irade
seçiminde bulunmuş olmaları. Buradaki herkes planlarında yapmak istedikleri şey neyse, onu yapmak
için burada. Birileriyle işbirlikleri var veya yok. Ama kimsenin onları çağırmasına ve birşey yapmalarını
söylemelerine ihtiyaçları yok. İkinci olarak, herhangi birilerini “bir araya gelmeye çağıranlar” KH eğilimli
varlıkları olmalı çünkü üst bir yoğunluktan böyle bir emir verecek olanlar ancak KH gruplarıdır. Çünkü BH
grubu kimseyi kimseyle bir araya gelmeye çağırmaz. Eğer birileri birileriyle yanyana gelecekse, bu karar
içten, özgür irade seçeneği ile gelecektir. Dışarıdan bir çağrı olduğu için değil.
C: Evet.

S: (L) Diğer taraftan, Başkalarına Hizmet tipleri eğer gerçekten bir araya gelirse, bu bir araya gelmedeki
uyaran ne olabilir veya olacak?
C: Doğal ilerleyiş.

S: (L) Jelaila ayrıca kendisine gösterilen bir vizyonu yazıyor: “Birbirlerinden uzayın derin siyahlığıyla
ayrılan ışıktan şehirler olarak tanımlayabileceğim şeyler vardı. Her biri birbirine ışıktan ızgaralarla
bağlıydı. Bir çember içindeydiler. Bir atlı araba tekerleği veya bir örümcek ağı gibi. Şehirlerin hepsi
merkezin sağındaki bir şehirle bağlantılıydı. Şehirlerin hepsini bu merkez şehre ve birbirlerine bağlayan
ızgaralarda ilerleyen ışık nabızlarını gördüm. Merkezdeki şehir diğer bazıları gibi fantastik veya parlak
değildi ama diğer şehirlerdeki insanlar yoluyla üst alemlerden alınan bilgiler için bir birleşme vorteksi
hizmeti sağlıyordu. Bu bilgileri alıp daha büyük evrensel resme yerleştiriyor ve sonra her bir gruba, her
bir ırkın işbirliğini geliştirmede nasıl bu resmin bir parçası olduğunu gösteriyordu. Bu sanırım gördüğüm
en muhteşem şeydi. Sonra biri bana telepatik olarak, o ışıktan şehirlerin İnternet’teki web siteleri
olduğunu, gördüğüm o uzay boşluğunun internetteki siteler arasındaki siber uzay boşluğu olduğunu
söyledi. Yani verilen mesaj, yıldız tohumlarının, walk-inlerin ve ışık işçilerinin bu ışık şehirlerini / web
sitelerini oluşturmalarına veya oluşturulanlarda bir araya gelmelerine yönelikti. Peki bu toplanma
yerlerinde ne yapacaklardı? Amaçları neydi? Işık şehirleri / web siteleri insanların misyonlarına devam
etmek ve tamamlamak için bilgi, eğitim ve duygusal/fiziksel destek alacakları yerler olacaktı. Birkaç gün
önce bir arkadaşla konuşurken bunun hakkında bir bilgi geldi aklıma ansızın. İkinci Büyük Dünya Deneyi
gösterildi ve ikinci deneyin başarısız olma nedenlerinden birinin, yıldız tohumlarını bir araya
getirememeleri ve toplanmayı tamamlayamamaları olduğu şeklinde bir mesaj vardı.” Bu yorumların
makul olabileceğini biliyoruz elbette, ama sonra şöyle devam ediyor: “Odakları gruplar ve kanallanan
bilgiler arasındaki farklılıklar üzerindeydi ve kimin bilgisinin doğru, kimin bilgisinin yanlış olduğu
konusunda kavga ediyorlardı. Bu durum onların herkesin iyiliği için bir araya gelmelerini zorlaştırıyordu.
Herkesin bilgisinin bir değeri olduğunu ve çok boyutlu olarak yorumlandığında, o grubun veya ırkın
gerçeği büyük evrensel resimde bir yere sahipti. Çok boyutlu gerçek kavramını anlamıyorlardı. Bu soruna
ek olarak başka bazı sorunlar gezegenin yok olmasıyla sonuçlandı ve kutupsal bütünleşmeyi
gerçekleştiremediler.” Jelaila’nın mesajı böyle. Bana öyle geliyor ki, burada yaptığı şey, öğrenme ve ayırt
etme zahmeti göstermeyen bir insan grubu ağının veya tuzağının bir parçası olmaya yönelik bir itaat fikri
aşılıyor. “Yıldız tohumlarını bir araya toplayamadıkları” şeklinde bir suçluluk yansıması da var ve bunun
nedeni “kimin bilgisi doğru, kimin bilgisi yanlış” diye yapılan kavgaymış. Bana öyle geliyor ki, yanlış bilgiyle
bir araya gelirsen, yanlış nedenle bir araya geliyorsun demektir!
C: Evet.
S: (L) Neyin gerçeğe en yakın olduğunu, neyin olmadığını keşfetmek için buna zaman ayırmanın çok
önemli olduğunu düşünüyorum. Test, araştırma ve öğrenme yoluyla ayırt etmeyi öğrenmek bir insanın
yapabileceği en faydalı ve değerli şey. JS ile her kim konuşuyorsa, temelde bilgi edinimini saptırmaya
çalışıyor gibi görünüyor.
C: Bir ölçüde.

S: (L) Gördüğü vizyon kontrole mi, yoksa birliğe mi dayalı?


C: İkisi de değil.

S: (L) Bu konuda başka bir yorumunuz var mı?


C: Gerek yok.

S: (L) Bir de şöyle diyor: “Işık şehirleri / web siteleri yeni 5B topluluklar haline gelecek. Yemek, giyim,
eğitim vs dahil olmak üzere tüm mal ve hizmetler mevcut olacak ve alışverişler daha üst boyutlu bir
değişdokuş yoluyla olacak. Bunlar fiziksel olarak yaşadığınız yerde olacak ama çok boyutlu olacak. Yani
bu yeni dünyada boyutlararası erişimleriniz olacak ve bilgisayarınızdan istediğiniz zaman bağlantıya
geçebileceksiniz. Bilgisayarınız boyutlararası 5B topluluğuna açılan kapı.” Jelaila’nın 5. yoğunluğun
gerçekte ne olduğuyla ilgili bir ipucuna sahip olduğunu sanmıyorum.
C: Sevgi kapısı yediden ay ışın gemisiyle girecek olan büyük ışık mesihinin gelmesi için gerekli olan güçlü
kemikler ve dişler için, yulaf kepeğiyle dolu fıçıları küreklemeye hazır olun...

S: (L) Yulaf kepeği kemikleri ve dişleri güçlendirmez ki, bağırsaklarını temizler. Oo! Anladım! Yani bu görüş
tam bir saçmalık. Ve şöyle diyor: “Yeni şehirler için teknolojiyi kurmak üzere gezegenimize gelen ırklar
hakkındaki bilgi dahil olmak üzere, bu yeni aşama hakkında yazacak başka şeyler var. Bunları yazacağım.
Şu anda karşılaştıkları zorluk ve onlara yapabileceğimiz yardım, bir sonraki makalemde. Şimdilik,
sunmam istenen mesajın sonu bu. Bir kez daha, umarım ki bu mesaj bulmaca parçalarınızın birazının
daha bir araya gelmesine yardımcı olmuştur. Bir sonraki sefere kadar, ben Niburu Konseyi’nden mütevazı
elçiniz JS.”
C: Ego berbat birşey!

S: (L) Şimdi bir başkasının gönderdiği diğer ilginç bir konu. Giriş kısmını geçip doğrudan ilginç bölüme
geliyorum. Diyor ki: “Gezegeninizde kendine ‘insan’ diyen bazılarının eylemleri, düşünceleri ve sözleri bir
tür canavarınkine benziyor. Başkalarına veya başkalarının acılarına karşı hissiz. Bu bireylerdeki “sevgi
katsayısı” neredeyse sıfırdır, ama bu da onların öğrenişinin bir parçasıdır. Hitler dediğiniz kişiyi düşünün.
Aydınlanmış mıydı? Mutlu muydu? Hayatının ona getirdiklerinden memnun muydu? Yanıt bariz şekilde
“Hayır”dır. Hitler dediğinizin ruh hala iç düzlemlerdedir; o hayatın etkileri üzerinde düşünüyor ve neyin
bu kadar kötü gittiğini anlamaya çalışıyor.” Bu bireyin KH’nin yapısını anladığından emin değilim. Hitler’in
“sevgi katsayısı” eksik değildi aslında. Son derece yüksekti ama kendine dönüktü. Sorum şu: Hitler
hayatının ona getirdiklerinden mutlu ve memnun muydu?
C: Başlangıçta.

S: (L) Sanırım mutsuz olabileceği tek şey, tamamen adanmış bir KH varlığı olarak neden daha başarılı
olamadığıydı herhalde.
C: Evet.

S: (L) Hala iç alemlerde neyin yanlış gittiğini anlamaya mı çalışıyor?


C: Hayır.

S: (L) Hitler şu anda ne yapıyor? Geri dönüp tekrar denemeyi mi planlıyor? [Gülüşme] Cidden, Hitler şu
anda ne yapıyor?
C: Hareket halinde.

S: (L) Nereye hareket halinde? 5. yoğunluğun dışında bir yerde mi?


C: Hayır.

S: (L) 5. yoğunlukta mı?


C: Ayrılmaya hazırlanıyor.
S: (L) Ne için?
C: Geri dönmek için.

S: (L) Bir bedene girmek için mi hazırlanıyor?


C: Evet.

S: (L) Yani şu anda 5. yoğunlukta ve tekrar enkarne olmaya hazır, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Bu korkutucu bir düşünce! Biliyoruz ama, geldiği yer dünya mı?
C: Bekleyin ve görün.

S: (L) Bu kulağa pek hoş gelmiyor. Bu olduğu zaman insanlar bunu bilecek mi?
C: Belki.

S: (L) Bir sonraki hayatına enkarne olduğunda, bir öncekinde olduğu gibi Karanlık tarafa satılmış mı olacak
yine? Yoksa arınıp iyi eylemlerle karmasını mı dengeleyecek?
C: Açık.

S: (L) Bir de şöyle diyor: “Her biriniz belirli kavrayışları elde etmek için enkarne oldunuz. Bu KH için de
böyledir, BH için de.” Sanırım bu şahıs şu anda dünya üzerinde BH insanların bulunmadığının farkında
değil. En azından bir fark yaratacak kadar yok. Sanki gezegende pek çok BH varlığı mevcutmuş gibi
yazmışlar. Şöyle bir şey söyleniyor: “Gezegeninizde kendilerini güç eliti olarak konumlandıranlar herşeye
el koymak ve yararlanmak için büyük planlar yaptılar. Fakat elde ettikleri tüm güç sadece ekonomiye
dayalı.” Gezegendeki elitin güç temeli ekonomiye mi dayalı?
C: Yakın.

S: (L) Devam edelim: “Ekonomik sistem işlemeye devam ettikçe ve insanlar ihtiyaçları için o ekonomik
sisteme bağımlı oldukça, güç eliti dünyaya hakim olma planlarını uygulamaya geçirmekte
zorlanmayacak. Fakat bu diğer herkesin seçimlerinin bir ihlali olurdu ve Dünya’nın seyrinde şu anda
herşey seçimlerle ilgili. Gezegenin kendisi, herkesin seçme fırsatına sahip olması için şeyleri düzene
koymada önemli bir faktör olacak. Yaklaşan önemli fırtınalar var; ekonomik, jeofizik ve siyasi. İnsanlar bir
seçim yapmaya zorlanacak: kendilerini korumaya mı yönelecekler yoksa birbirlerine yardım etmek için
mi çalışacaklar? Bu mesajları okuyan ve değer verenleriniz, olayların en kötü kısmına maruz kalacak,
çünkü çok yakın bir gelecekte sizin için oldukça dramatik olaylar var yaklaşan ‘Çok yakın’ elbette göreli
bir terimdir ve üst boyutlarda bulunan bizler için zaman birşey ifade etmez. Zaman her zaman “şimdi”dir.
Yakın gelecekte titreşiminiz artarken, kendinizi çok farklı bir gelecekte yaşıyor hissedeceksiniz. Bu ani bir
değişim değil, hiçbir şeyin aynı olmadığı yönünde, farkındalığınızdaki aşamalı bir şafak sökmesi gibi
olacak. Aynı zamanda bu tür şeylere hassas olanlarınız bir eşiği sezecek ve üçüncü yoğunluğu
dördüncüden ayıran bir bariyerden güvenle geçeceksiniz. Dünya’yı seçen ama henüz uyanmamış
olanlarınız, kişisel arınma fırsatlarının ve pozitif yol seçimlerini berraklaştırma süreçlerinin bir parçası
olarak yaklaşan fırtınaların etkilerini deneyimleyecek.” Evet makul görünüyor. Bu monoloğun temelde
söylediği şey, özgür irademizle bir seçim yapmamız için koşulların ayarlanacağı şeklinde AMA
bahsettikleri seçim onların “pozitif yol” versiyonu; yoksa mahvolursun. Eğer onların mesajlarını dinlersen
ve kendini onların mesajlarıyla uyumlandırırsan, iyi olacaksın. Yoksa, astalavista bebeğim! Bu tıpkı tüm
Yahudi-Hıristiyan öğretisi gibi: ya bizim yolumuza gelirsin, ya da mahvolursun. Bu adamların özgür irade
kavramını anlayıp anlamadıklarından emin değilim. Doğru mu düşünüyorum?
C: Yakın.

S: (L) Neyse, böyle devam ediyor. Ve imza: “Amen. Adonoy Sabayoth. Biz Cennetin Topluluğuyuz.” (F)
Elbette! Başka kimden olabilirdi ki! (L) Başlığı “Yaklaşan Fırtına”. Hiçbir şey kesin bir şekilde söylenmemiş
veya öngörülmemiş. Temelde söyledikleri şey, eğer bu mesajlarla “uyum içinde değilseniz”, yandınız!
Kızaracaksınız. Ekonomi çökecek, güneş herşeyi yakacak, savaşlar olacak, ekinler hasat edilemeyecek,
açlık olacak, seçkinler herkesi egemenliği altına alacak, ama bir süreliğine. Sonunda ise bambaşka sözler
ve hiçbir önemli şey söylenmiyor. (F) Bunu daha önce de defalarca duyduk! Gong Show’da her zaman
borazanını çalan adamın yaptığı gibi. (L) Bunu okuduktan sonra bu konuda birşey sormak istediğimden
bile emin değilim. Geçelim. Daha önce derinlemesine inceleyip analiz ettiğimiz ama hiç burada masaya
yatırmadığımız Wingmakers bilgileri hakkında bir sorumuz var. Wingmakers şeyi bazı analizcilerin ileri
sürdüğü gibi tamamen bir kandırmaca mı?
C: Hayır.

S: (L) Wingmakers sunumu, eğer kişi nasıl deşifre edeceğini bulursa, iyi bazı ipuçları için bir kaynak olabilir
mi?
C: Evet.

S: (L) İpuçları şiirlerde mi, felsefe sayfalarında mı yoksa sanatta mı?


C: Hepsi.

S: (L) Wingmakers bilgileri ile ilgili hikaye doğru mu?


C: Kısmen.

S: (L) Wingmakers materyali birinin şu anda bulması için gelecekten geçmişe mi “bırakıldı”?
C: Yakın.

S: (L) Liste üyelerimizden birinin bir yorumu: “Gerçekliğimiz neyin doğru olduğuna inandığımıza bağlı.
Neye inandığımız ne algıladığımıza bağlı. Algımız ne aradığımıza bağlı. Ne aradığımız düşüncelerimize
bağlı. Ne düşündüğümüz bilgelik durumumuza bağlı. Bilgeliğimiz farkındalık durumumuza bağlı.
Farkındalığımız sezgimize bağlı. Sezgimiz ruh olgunluğumuza bağlı. Ruh olgunluğumuz tek sonsuz zekayla
ilgili imgelemimize bağlı. Tüm imgeler bu zihnin hologramları. Orijinalin birer kopyasıyız.” Bu,
gerçekliğimizin doğru bir temsili mi?
C: Yakın. İlişki zincirlerinden biri, ama hepsi değil. Bağımlı ilişkiler bundan çok daha karmaşık.

S: (L) Şimdi KENDİ sorularıma geçiyorum! Bir keresinde DNA çekirdeğinin karbonla ilişkili, henüz
keşfedilmemiş bir enzim olduğunu söylemiştiniz. Bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Bu kitapta diyor ki: “DNA sekansının nispeten küçük bir bölümünün yapısal genler denen şeylere
yönelik olduğuna dair kanıtlar artıyor. Yapısal genler protein üretimi sağlıyor. Ortalama 5000 baz çiftli
yaklaşık 50.000 yapısal gen vardır ve bunlar da tahmini 3 milyar baz çiftinin yalnızca 250 milyonunu
açıklamaktadır. Peki DNA’nın geri kalanı ne için? DNA’nın bir kısmı tekrar sekansları denen şeyler, yani
binlerce kez tekrarlanıyor. Fonksiyonu bilinmiyor. Örneğin ALU tekrarında, aynı 300 baz çifti sekansından
300.000’in üzerinde kopya mevcut. Elbette bu DNA çöp değil ve gen düzenleme kromozomal
mimarisinde veya kromozomal kopyalanmada önemli bir rol oynuyor. 1977’ye kadar, genlerin tekli DNA
sekansları olduğu, sonra RNA’ya, sonra da proteine kodlandığı düşünülüyordu. Ama sonraki çalışmalar
bundan çok daha karmaşık bir durumun söz konusu olduğunu gösterdi. Bir gen içinde, proteine
çevrilmeyen DNA parçaları olduğu biliniyor artık. Bu araya giren sekanslar ya da İNTRON’lar bir bakıma
bir gizem ama çok yaygın bir fenomen gibi görünüyor.” Bahsettiğiniz şey bu intronlar mı? Bahsettiğiniz
çekirdek bunlar mı?
C: Kısmen.

S: (L) Aynı baz çifti sekansından 300.000’den fazla kopya içeren bu ALU tekrarı nedir peki?
C: Tribal birim.

S: (L) Tribal birim nedir?


C: Önemli belirleyici bileşiklerin kesitselleşmiş bölgesi.

S: (L) Bu neyin kodunu sağlıyor?


C: Fizyolojik/ruhsal birlik profili.

S: (L) “Tribal”i tanımlayabilir misiniz?


C: Sen tanımla.

S: (L) DNA’nın yapısal genleri kodlamayan kısmı neyi kodluyor? Başka ne yapıyor olabilir?
C: Kesilen akış.

S: (L) Neyin kesilen akışı?


C: Sıvıların.

S: (L) Sıvıların nereden nereye akışı?


C: Senin algın nedir?

S: (L) Hangi sıvılar?


C: Senin girdi ekleme sıran.

S: (L) Bunlardan bazıları...


C: Hayır, tamam değil: sana bir soru sorduk!

S: (L) Tamam. Sıvıların kesilen akışı. Bunun ne anlama geldiğini anladığımdan emin değilim. (A) Belki
birşey akıyordu, birşey onu kesti ve akış durdu ve artık geliştirilemiyor. Birşeyin kesilmesi anlamına
geliyor. (L) Kesilen akış, durdurulan bir sıvı akışı anlamına mı geliyor?
C: Evet. Tasarımın değiştirilmesi nedeniyle!

S: (L) Akışı durdurulan o sıvı, kimyasal bir aktarıcı mı?


C: Evet.

S: (L) Bu kimyasal aktarıcı, eğer akabilseydi, DNA’nın diğer bölümlerinde önemli değişikliklere mi neden
olacaktı?
C: Evet.

S: (L) Yani DNA’mızın önemli bazı bölümlerinin kilidini açacak olan o sıvı akışını, kimyasal aktarıcıyı veya
nöropeptidi kesmek için oraya bilinçli olarak yerleştirilen bir kod parçası var, öyle mi?
C: Yakın. Biyogenetik mühendislik.

S: (L) Bu sıvı akışının kesilmesinin sorumlusunun Kertişler ve onların ekibi olduğunu varsayıyorum?
C: Yakın, ama daha muhtemel olarak Oryon KH tasarımcılar. (ç.n.: bunlar sanırım 4. yoğunlukta daha üst
aşamada bulunan ve kertişleri yönettiği söylenen hümanoit tipler.)

S: (L) Bize hangi sıvı veya aktarıcının kesildiğini söyleyebilir misiniz?


C: Düşük dalga frekansı yükü için en etkili kimyasal bileşik iletkenini düşün.

S: (A) Altın olabilir... (L) Asetilkolin mi?


C: Hayır.

S: (L) Su mu?
C: Hayır.

S: (L) Salin? (ç.n.: tuz veya tuzlu bir bileşik)


C: Daha yakın. Doğal olarak bağlanan bir kombinasyon.

S: (L) Bunu araştırmam gerekecek. 3 milyar baz çiftimiz varmış. “Çöp DNA” denen parçaların bir kısmı
eğer etkinleştirilirse, 23 çiftten daha fazla çiftle kromozomal replikasyon gerçekleşir mi?
C: Kısmen.

S: (L) Faaliyetler veya benzer şeyler yoluyla yapabileceğimiz herhangi birşey var mı bu konuda?
C: Hayır. Biyogenetik mühendislik.

S: (L) Zamanın bir noktasında, birşeylerin bedenlerimizdeki genlerin açılmasına ve fiziksel olarak
dönüşmemize yol açabileceği şeklinde, geçen gece aklıma gelen fikir, 4. yoğunluğa geçiş sırasında
olabilecek olan şeyin doğru bir algısı mı?
C: Büyük ölçüde, evet.
S: (L) DNA’nın etkinleşmesi durumunda, fiziksel bedenlerimizin dönüşebileceği şeylerin herhangi bir sınırı
var mı? Eğer DNA gerekli komutları verebilirse uzayabilir miyiz, gençleşebilir miyiz, fiziksel
görünümümüzü, yeteneklerimizi değiştirebilir miyiz?
C: Algılama kapasitesi.

S: (L) Algılama kapasitesi nedir?


C: Daha geniş algılama kapasitesine geçiş.

S: (A) ...Alıcının gücüne bağlı.


C: Evet.

S: (L) Alıcı nedir? Fiziksel beden mi?


C: Merkezi sinir sistemi yoluyla üst seviyelere bağlı olan zihin.

S: (L) Yani bilgi edinme ve bedenin üzerindeki kontrolü geliştirme meselesi bu. Eğer zihnin ve merkezi
sinir sistemin daha üst bilinç seviyeleriyle uyumlanırsa, algılama kapasiten için bu önemli bir sonuç
doğurur öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) Birkaç durumda ağaçlardan bahsettik. Ağaçların beni bir yanıta götüreceğini söylediniz. Sonra kayın
ağacı, meşe ağacı, kan soyları, aile ağaçları ve Nordik Kovenantı’ndan bahsettiniz. Nordik Kovenant’ını
sorduğumda cevabı bulacağımı, ağaçların beni yanıta götüreceğini söylemiştiniz. En az sapmış bilgilere
ulaşmak için hangi kaynağa gitmem gerektiğini sordum. Yine “ağaçlar” diye yanıt verdiniz. Sonra kitap
içindeki ağaç yapraklarına işaret ettiniz. Sonra tamamen ağaçlar hakkındaki kitabı okurken, gelip ejderha
yumurtasını serbest bırakacak olan, belirli bir soydan birine ihtiyaç olduğu yazıyordu. “Yılanları harekete
geçirsin veya geçirmesin, ancak o soydan o şahıs derine inip oradan ruhu getirebilir. Eğer zamanın
kapılarında yerini tutabilirse.” Ayrıca bana yanıt olarak “Göremiyor musun?” diye sordunuz. Belirli
soydan olan bu şahsın, zamanın kapılarını açmak için insanla tanrılar arasında bir köprü kurma görevi
olduğu da söyleniyor. Bana bu şeylerin zaten bariz olan açıklamaları olduğunu söylediniz. Sonra ben bu
kitapla ve içindeki ağaçlarla ilgili soru sorunca, bunun bu kitaptaki şeyleri anlamamı sağlayacak bir ipucu
olup olmadığını sorduğumda siz de “elbette” diye yanıt verdiniz. Tüm o şamanik konular, dünya ağacı,
dünya ekseni, bunlarla ilintili birşey olarak bir merdiven inşa etme fikrinden bahsettiniz. Bir misyonu
gerçekleştirmekten bahsettiniz, misyonun örümceğin delinmesi olduğunu söylediniz ki bu da yine
dünyanın ekseni ve dünya ağacıyla ilgili bir şey ve adım adım çıkılması lazım. Sonra VB’den ve
Beanstalk’dan bahsettiniz, ki bu da dünya ağacının diğer bir örneği. Kaderleştirilen bir eylemle ilgisi olan
tüm bu ağaç simgeleriyle tekrar tekrar karşılaşıyoruz. Bir kişinin, insanlığın geri kalanı için “zamanın
kapılarında durup” fiziksel olarak bir aktarıcı görevi görmesi gerektiği yönünde ipuçları veriyor gibisiniz.
Sonra kısa bir süre önce kutupyıldızına değindiniz. Hayatımda böyle birşeyi yapabilecek biri olarak
kendimi düşündüğüm zamanlar olmuş olabilir. Ama eğer düşündüysem, bu ego düşünüşüydü. Böyle
birşey için biraz yaşlanıyorum, o yüzden bunun benim rolüm olduğunu sanmıyorum. Ama dünyadaki
birinin rolünün bu olduğunu düşünüyorum. O kişinin aramamız gereken biri olup olmadığını o kişiyi bulup
bulmayacağımızı sormak istiyorum.
C: Belki bulacaksın, belki de o / onlar seni bulacak!

S: (L) Bu omzumdaki yükü biraz azaltıyor. Sanırım öyle birşey yapan biri bir daha herhangi birşey için asla
faydalı olamaz. Böyle birşeyi yapan kişi bir kurban gibi olur. Böyle bir dönüştürücü görevi görerek hayatını
başkaları için feda edecek ve tüm devrelerini yakacak. Yorumda bulunabilir misiniz?
C: Hayır.

S: (L) Bunu yapan kişinin temelde kendini feda ettiği ve bu süreçte kendini kızarttığı fikri doğru mu?
C: Bazı durumlarda.

S: (L) Zamanın kapılarında durup bir köprü görevi görecek olan birini aradığımız doğru mu?
C: Belki. Göreceksiniz...
S: (L) Tamam, bir süre önce bahsettiğiniz bu VB ve Beanstalk’u ve “büyük anlam” konusunu anlamak
istiyorum. Sürekli birşeyin köşede olduğu, çok yaklaştığını söylüyorsunuz ve biz de herhangi birşey
yapacak vaktimiz olmayacağını düşünüyoruz sürekli. Ark’ın inceleyecek 800 sayfa Maxwell’i var. Bunu
yapmayı kesemez. 800 sayfa denklem çok iş. Aylarca sıkı çalışma. Ve zaman geçiyor. ...
Sabırsızlanmıyorum, ama zaman geçiyor. Siz 6. yoğunluksunuz. Bunun sizin için hiçbir anlamı yok. Ama
biz yaşlanıyoruz. Birşeylerin harekete geçmesi için bir bağlantıyı kurmamız gerekiyorsa, ne yapmamız
gerekiyor?
C: Çok endişelisin. Belki de katedilen mesafeyi incelemen iyi olur. Yoksa 10 yıl önce aynı durumda
mıydın?

S: (L) On yıl önce gözlük takmıyordum. İhtiyacım da yoktu! İğneyle dikiş dikebiliyordum! Siz fark edin
veya etmeyin, bu zaman denen şey fizyoloji üzerinde derin bir etki yapıyor! Biliyorum, önemli olan ruh,
ama benim düşüncem şu ki biz bu bedenlerin içindeyiz ve birşey YAPMAK için bu araçların içindeyiz.
C: Ama büyük bir macera değil mi?

S: (L) Son zamanlarda çok çalışma ve kölelik deneyimledik. Faturaları ödemek için çalıştık. Şirket bize
ödemesi gerekeni ödemediği zaman hayatta kalmak için kredi kartlarımızla borç çekmek zorunda kaldık.
Şimdi hem onu geri ödememiz, hem de yaşamaya devam etmemiz gerekiyor. Çalış, çalış, çalış!
C: O halde seninle ilk temas kurduğumuz zamanki haline dönmelisin belki de?

S: (L) Hayır! Şikayet etmiyorum!


C: Evet, ediyorsun, yumuşak bir şekilde de olsa.

S: (L) Çok şey yaptınız, bizi bir araya getirdiniz, tüm bu şeyleri yaptınız... ve...
C: Gerisinin gelmeyeceğini mi düşünüyorsun?

S: (L) Hayır... Ama...


C: Ama ne?!?

S: (L) Birlikteyiz ve mutluyuz. Birlikte ve mutlu olduğumuz için birşeyler başarmamız gerektiğini
düşünüyoruz...
C: Başarmıyor musunuz peki?

S: (L) Büyük, faydalı bir şekilde değil.


C: Öyle diyorsun. Bu yargılama alanında uzman değilsin neyse ki!

S: (L) Yüzeyde hiçbir şey olmuyormuş gibi görünmesine rağmen, bir seviyede birşey oluyor yani, öyle mi?
C: Oo, evet!! O yüzden... Şikayet edip durmayı bırak.

S: (L) Farkında olmadığımız o diğer seviyelerde, bu kadar önemli ne olduğuna dair minicik bir ipucu
vermenizi istemem çok mu?
C: İste.

S: (L) İstedim. Bana minik bir ipucu verin... Üç kelimeli bir ipucu. Beni sakinleştirecek birşey... Geceleyin
rahat uyumamı, dünyada herşeyin yolunda olduğunu bilmemi sağlayacak birşey...
C: RAM.

S: (L) İpucu bu mu?


C: Evet.

S: (L) Bu bir kısaltmamı, yoksa bir kelime mi?


C: Ara, bulacaksın.

S: (A) RAM. Random Access Memory. (Rastgele Erişimli Bellek)


C: Evet.
S: (L) Bunun daha yüksek seviyelerde olan şeylerle ilgisi nedir? Yaptığımız herşey veya projenin hareketi,
psikomantiyum projedeki durumuma mı bağlı?
C: Biraz.

S: (L) Bu bekleme sürecinin bir kısmı, Wave serisini yazmayı bitirmemle mi ilgili? Çünkü Mayıs’tan beri
bu tüm vaktimi tüketiyor.
C: Evet.

S: (L) Bu seriyi yazmak giriştiğim en eğitici projelerden biriydi. Yazarken transkriptleri taramak zorunda
kaldım. İnsanlara bunu açıklamak zorundaydım ve bundan da önce kendime açıklamak zorundaydım.
Zihnimi derinden açıcı etki yapan birşey haline geldi.
C: Güzel.

S: (L) Doğrudan birşeyler okuyup öğrenmek kadar, verdiğiniz parçaları birleştirme yoluyla öğrenmek de
çok eğlenceli. Ve şimdi de bunları yazıyorum.
C: Kısmen. (ç.n. “birlikte yazmış oluyoruz” anlamında herhalde)

S: (L) Yani Wave’i yazmayı bitirmem lazım. Bitirdiğim zaman sırada bekleyen bir iki şey daha var. Eğer
bunu bitirebilirsem, eğer Tanrı istiyorsa, dere yükselmezse ve nefes almaya devam ediyor olursam,
şimdiye kadar elimizde biriken tüm materyali web’e aktarmak için bir beş yılımı daha harcayabilirim. Ama
bu çok büyük bir iş. Gece gündüz, kafamda yazarak, yazmaya hazırlanarak, yazarak ve yazılanların
üzerinden geçerek. Her gün. Tüm vaktimde. Son soru: Ark’ın karnında bir mikrop var ve şu ana kadar
yaptığımız dışında yapabileceğimiz başka birşey olup olmadığını bilmek istiyorum. İki defa kolon
hidroterapi, hint yağı presi, perhiz vs yaptık.
C: Kolonda değil. Karaciğeri ve safra kanallarını deneyin.

S: (L) Ama sağda değil, sol tarafta.


C: Sinir yankıları/yansımaları.

S: (L) Karaciğer temizliği tavsiye eder misiniz?


C: Evet.

S: (L) L-glutatyon?
C: Belki.

S: (L) Bira içmeyi bırakması?


C: Belki.

S: (L) Sorun ciddi mi?


C: Şu an özel özellikle ciddi değil.

S: (L) Karaciğer olabilir diyorsunuz.


C: Kanal kökü.

S: (L) Sanırım şu anda başka sorumuz yok...


C: O halde hoşçakalın.
02 Aralık 2000

"Frank" Kasım 2000'de gruptan ayrıldı. Onunla yapılan son celse 23 Eylül 2000'deydi. Ben "Amazing
Grace" kitabı üzerinde çalışırken bir belirsizlik vardı. Hala Frank'in kendini toplamasını bekliyorduk ve bir
moladan sonra döneceğini düşünüyorduk. Aralık ayında kardeşim geldi ve Frank'siz bir deneme
yapabileceğimizi düşündük.
Ark, Laura, Tom K., Barry T.

S: Merhaba.

C: Merhaba.

S: Bu akşam kimle birlikteyiz?

C: Soalam.

S: Nereden bağlantı kuruyorsunuz?

C: Kasyopya.

S: Tom'la yeniden uyumlanma çalışması yaptığımız için evet-hayır sorularıyla başlayalım. Frank gruptan
ayrıldığı için yeniden uyumlamayı sağlamak üzere kaç celsenin gerekeceğini sormak istiyoruz.

C: Dört. Uyumlanma üzerinde çalışın.

S: Frank'siz bu kombinasyon daha mı iyi?

C: Evet. Muhtemelen.

S: (TK) [Masanın üzerindeki büyük kristale işaret ediyor.] Yeni kristali sevdiniz mi?

C: Evet.

S: (L) Onu tablanın üzerinde bulundurmak faydalı oluyor mu?

C: Fark yok.

S: (L) Frank'in moralini bozan ve gruptan ayrılmak istemesine neden olan şey nedir?

C: Yüzük.

S: (TK) "Yüzük" derken?

C: Frank'in önemi.

S: (TK) Ark ve Laura'nın evleniyor olmasından dolayı gruptaki öneminin azalmasına üzülüyor? Yüzük
derken kastettiğiniz bu mu?

C: Evet.

S: (L) Başka güçler tarafından manipüle ediliyor olabilir mi acaba?

C: Başka güçler yoluyla.

S: (L) Yani bunlar onun kendi düşünceleri ve kendi hisleri ama birileri tarafından tırmandırılıyor. (BT)
Frank bizi izlemek için kullanılıyor muydu?
C: Evet. Bir miktar.

S: (L) Frank elimizdeki bilgi materyalinin kendisini etkiliyor muydu?

C: Yalnızca alanı zayıfladığında. Ay'ınki gibi.

S: (L) Frank'in alanı zayıfladığında mı? (B) Yoksa Frank'in dezenformasyonu ay gibi döngüsel miydi? (L)
Yükselip alçalıyordu. Yani şimdiye kadarki celseleri gözden geçirip döngüsel bir kalıp uygulayarak etkileri
tespit edebiliriz?

C: Evet.

S: (L) Geçen gün evde duyduğumuz bip sesi neydi?

C: 318 no'lu izleyici.

S: [kahkaha] (L) Fiziksel bir izleme cihazı mı?

C: Evet.

S: (L) Evimizdeki birşey mi ve hala orada mı?

C: İzleyici. Evet.

S: (L) Aniden biplemesine neden olan bir tür hata mı yaptı?

C: Evet.

S: (L) Onu oraya kim koydu? Yani fiziksel olarak?

C: D___.

S: (L) Evde çalışma yapan adam mı? Tavan arasında mı?

C: Evet. Çok küçük.

S: (L) D___ bunu yaptığının farkında mıydı?

C: Hayır.

S: (L) Aklıma gelmişken: D___ zımba makinemizi geri vermeyi unuttu mu?

C: Evet.

S: (TK) O izleme cihazı yoluyla herhangi bir şekilde dezenformasyon beslenebilir mi?

C: Evet.

S: (BT) Bu konuda yapmaya çalışmamız gereken birşey var mı?

C: Hayır.

S: (A) "318 no'lu izleyici" dediniz. Yani evimizde en az o sayıda izleyici mi var? O kadar küçükler mi? Tavan
arasına yalıtım yapmak için geldiklerinde bunun dinleme cihazları yerleştirmek için mükemmel bir yol
olduğunu düşünmüştüm. Ama küçük ve çok sayıda olmaları gerekirdi. (TK) Evet. Bu evde kaç tane izleme
cihazı var?
C: 85.

S: (BT) Düzenli olarak evin önünde duran arabalarla bir ilgisi var mı bunun?

C: Hayır.

S: (TK) Bu tür işleri yapmak için yaklaşmaları gerekmiyor aslında. İzleyici cihazlara erişmek için
yaklaşmaları gerekiyor mu?

C: Hayır.

S: (BT) Bu cihazları kullananlar 3. yoğunluk mu yoksa 4. yoğunluk mu?

C: 4.

S: (L) Evin önünde duran o arabaların izleyici cihazlarla bir ilgisi olmasa bile bizimle herhangi bir ilgileri
var mı?

C: Evet.

S: (L) Ne yapmaya çalışıyorlardı? Ya o kapıya gelenler? İzleme amacıyla mı gönderildiler?

C: Evet. Köstebekler takımı.

S: (BT) Yani kılık değiştiren tipler mi?

C: Evet. Mekanik kumandalı.

S: (L) Yani onlar makine mi? Sammy Davis Junior'u çok iyi taklit etmişler. (A) Peki bu izleyici cihazları kim
yerleştiriyor?

C: Illuminati Nacionale şövalyeleri.

S: (A) Kulağa İtalyanca geliyor. Hmmm. (L) Tom'un da evinde bu tür eğlenceli cihazlar var mı? (TK) Evet!

C: Evet.

S: (TK) Kaç tane?

C: 85.

S: (TK) Bu rakamı kesinlikle seviyorlar! (A) Neyi izliyorlar?

C: Ses.

S: (TK) Sesle mi etkinleşiyorlar?

C: Evet.

S: (L) Belki de çocukları üst katta garip müzikler çalmaya teşvik etsek iyi olacak. (TK) Yani herhangi bir
sesle etkinleşip kayıt mı yapıyorlar? Sonra da o kayıtlar indiriliyor mu?

C: Evet. Sıkça.

S: (L) Söylediğimiz herşeyi kaydetmek dışında bir amaçları var mı?

C: Kontrol.
S: (L) O cihazlar herhangi birşey yayıyorlar mı? (B) Hem pasif hem aktif bir işlevleri mi var?

C: Evet.

S: (TK) Hepsi aynı mı yoksa birbirleriyle etkileşimli farklı türde izleyicilerin bir karışımı mı bu?

C: Evet.

S: (L) Barry'nin evinde de var mı bunlardan?

C: Evet.

S: (BT) Zilin tetiklenmesiyle herhangi bir ilgisi var mıydı?

C: Evet.

S: (A) İzleyicilere katlanabilirim. Ama sadece pasif değil aynı zamanda aktif olmaları biraz sinirimi
bozuyor. Eğer aktiflerse, o zaman muhtemelen üzerimizde sürekli etki eden bir tür titreşim üretiyorlar
herhalde.

C: Evet.

S: (TK) Ses mi yoksa titreşim mi? (A) Ne tür bir faaliyetleri var?

C: Psişik.

S: (L) Bu çok geniş bir alan. (A) Sanırım bizim için önemli olan, parapsişik yöntemlerle, farkındalık yoluyla
veya başka bir şekilde, örneğin fiziksel olarak bu kontrole karşı yapabilecek birşeyimiz olup olmadığını
öğrenmek çünkü bu şey genlerimize, doğrudan hücrelerimize, vücut kimyasallarımıza etki ediyor ve her
şeyi mahvediyor. O zaman bana karşı birşey yapmak gerekir. (TK) Eğer bu şeyler frekans yayıcıysa ve bizi
psişik olarak etkiliyorsa, bunlara karşı yapabileceğimiz veya bunları etkisiz hale getirebilecek birşey var
mı?

C: Evet.

S: (L) Fiziksel birşey mi yoksa psişik mi?

C: Fiziksel.

S: (TK) Etkilerini engelleyecek bir karşı-titreşim mi?

C: Evet.

S: (L) Yani belirli bir frekans üreten bir cihaza mı ihtiyacımız var?

C: Evet.

S: (TK) Bu ticari olarak mevcut olan birşey mi?

C: Başka.

S: (L) Yapılması gerekiyor. (TK) Kristalleri de kapsayan birşey mi bu?

C: Evet.
S: (A) O zaman bir sorunumuz var çünkü 85 tane izleyici olduğunu söylüyorsunuz. Sesi izliyorlar. Yani şu
anda bizi dinliyorlar.

C: Evet.

S: (TK) Bu izleyicilere karşı yapmamız gereken şeyi tespit edebilsek bile bu bir zaman kaybı olacak çünkü
gelip yenilerini takacaklar veya yaptığımız şeyi etkisiz hale getirecek birşey yapacaklar. Öyle değil mi?

C: Evet.

S: (TK) Peki tamamen çaresiz bir durum mu bu o zaman?

C: Hayır.

S: (L) Yani bir yolu var. (TK) Bu izleyicilere karşı ne yapabileceğimiz konusunda bize bir fikir veremez
misiniz? (L) Evet, benzin ve kibrit. [kahkaha] (TK) Örneğin başka bir yerde yaptığımız bir celsede
konuşalım bunu?

C: Belki.

S: (TK) Bunun da kesin bir çözüm olmayabileceğini söylüyorlar. Uzunvadeli bir çözüm olmayacak.

C: Evet.

S: (L) Evi satalım, başkasını izlesinler.

C: Hayır.

S: (TK) Bu odayı yalıtmanın bir yolu var mı? En azından geçici olarak?

C: Evet.

S: (TK) Ama onun da celseler arasında faydası olmaz. Celseler arasında o frekansların bombardımanına
maruz kalmaya devam edeceğiz. Ama eğer bilgi aldığımız sırada bu alan korunursa... Kendimizi bu
etkilerden korumak için taşıyabileceğimiz veya giyebileceğiniz bir tür kişisel cihaz mı yapmamız lazım?
Bu mantıklı bir seçenek mi?

C: Evet.

S: (A) Bu şeyler bir yerden enerji alıyor olmalı. Belki de her yerde mevcut olan elektromanyetik alandan
enerji alıyorlar. (TK) Öyle bir cihazda, koruma cihazında kristallerin kullanılması gerekir mi?

C: Evet.

S: (L) Enerji alanları olan kristallerin bu anlamda faydalı olduğunu söylemişlerdi. Görünüşe göre Güneş'in
enerjisi de faydalı. (TK) Tamam, eğer bu tür bir cihazı nasıl yapacağımızı öğrenirsek, böyle bir cihaz saldırı
frekansındaki değişikliklere yanıt verecek şekilde ayarlanabilir mi?

C: Evet.

S: (L) O metal barakaları düşünmüştüm. Verirsin elektrik akımını, girersin içeri ve işini yaparsın. (BT)
Faraday kafesi gibi birşey değil mi o? (TK) Öyle bir alan celseler için koruma sağlardı ama celseler
arasındaki süre için işe yaramazdı. Bu çok büyük birşey mi olmak zorunda? (L) Yani çok pahalı ve yapımı
zor birşey?

C: Hayır.
S: (L) Dalgalar var. Dalgalar üretebilirsin. (TK) Ve dalgaları iptal edebilirsin. Örneğin beyaz gürültü vesaire.
(L) Belki de o beyaz gürültü makinelerinden bir tane edinmemiz gerekiyor. Bunun faydası olur mu?

C: Biraz.

S: (TK) Neye göre ayarlayacağını nereden bileceksin? Süper düşük veya süper yüksek bir frekans olması
lazım. (A) Farklı bir olasılık daha var. Elektrik akımı içeren birşey kullandığımızda üzerimizden geçen bir
akım olacak. Bu tip birşey o izleyicilerin meydana getirdiği fiziksel değişikliklerin etkinleşmesini
engelleyebilir mi?

C: Evet. Bir noktaya kadar.

S: (BT) Bu 318 no'lu izleme yaygın birşey mi yoksa "özel" insanlara yönelik birşey mi?

C: Hayır.

S: (A) 318 neyi temsil ediyor? Model numarası mı?

C: İzleyicinin numarası.

S: (A) Kullanıcı numaramız gibi birşey. Biz 318 no'lu lokasyonuz. Harita gibi birşeyleri olmalı.

C: Büyük bir kayıt.

S: [kahkaha] (L) Harita değil, bir tür büyük veritabanı. Eğer biz 318 numaraysak, 1 numara kim? (TK) Bu
rakam önem sırasıyla mı ilgili?

C: Hayır.

S: (BT) Sadece tanımlama amaçlı bir yer numarası. (A) Sanırım belirli sayıda yerleri var ve numaralar
veriyorlar. Eğer başarılı bir "izleme" sonucu insanlar ölürse, o zaman o rakamı bir başkasına veriyorlar.
(L) Evet, sosyal güvenlik numaraları gibi. Esas meseleye dönecek olursak, odayı metalle, alüminyum
folyoyla kaplamak işe yarar mı?

C: Hayır.

S: (L) Odayı folyoyla kaplayıp folyoya elektrik vermek faydalı olur mu?

C: Hayır.

S: (TK) Bakır örgüye ne dersiniz?

C: Daha iyi.

S: (TK) Gemide testler yaparken hangar güvertesine bazı yük römorkları yüklüyorlardı ve orada gerçekten
sofistike ve özel ekipmanlar kullanıyorlardı. Römorkları radar taramalarına karşı korumak için bakır
örgüyle kaplıyorlardı. Herhangi bir akımla etkinleştirilmeleri gerekmiyordu ama topraklanmaları
gerekiyordu. O bakır örgüler radar sinyallerini emip toprağa yöneltiyordu ve böylece bir tespit
yapılmasını engelliyordu. Bir de radar ışınlarını emen Radar Abzorbe Edici Malzeme (RAM) diye birşey
vardı.

C: Evet.

S: (TK) Pahalı bir malzeme. (L) Peki ya ipek?

C: Evet.
S: (L) Simyacılar vücudu dış frekanslara karşı korumak için ipek giyilmesi gerektiğini söylüyorlar. Bunun
kulağa çılgınca geldiğini biliyorum ama dedikleri bu. İpek tam bir yalıtıcı. (TK) Eğer alanı ipek bir çadırla
kapatırsak veya ipek giysi giyersek... (A) İpeğin kendisi işe yaramayabilir, belki de yalnızca vücuda temas
ettiği zaman işe yarıyordur. (TK) Alanın etrafının bakır bir örgüyle kaplaması faydalı olur.

C: Evet

S: (TK) RAM'in faydası olur mu?

C: Evet.

S: (TK) İpeğin faydası olur mu?

C: Evet.

S: (TK) Her üçünün bir kombinasyonu mı gerekiyor?

C: Evet.

S: (TK) Çok büyük paralardan bahsediyoruz o zaman. (TK) Daha basit bir yolu yok mu? O derecede bir
koruma gerekli mi?

C: Evet.

S: (L) Şunu anlıyoruz ki, eğer engelleyici bir frekans üretirsek, bu sefer de kullandıkları frekansı
değiştirecekler. Yani sürekli köşe kapmaca oynarız o zaman. (A) Standart izleyicileri var. Ayarını biraz
değiştirebilirler ama sürekli yeni cihazlar yerleştirmeden fazla birşey yapamazlar. Belki de frekansların
değiştirilmesinin bir sınır vardır. Yani kendi cihazımızı onların cihazına nasıl ayarlayacağımızı bilirsek bunu
başarabiliriz. (TK) İhtiyaç duyduğumuz şeyin komplike bir cihaz olup olmadığını bilmiyorum. Belki de
sadece bir frekans üreticisine ihtiyacımız var. Bir kristale bağlı basit bir cihaz. Doğru yönde gidiyor
muyum?

C: Evet.

S: (A) Örneğin bizim zapper cihazımız çok basit bir cihaz. Tek bir entegre devre ile çalışıyor. (TK) Frekans
üretici ucuz olabilir. Amplifikasyon için bir kristale bağlarsın.

C: Pek çok frekansı dahil etmeniz gerekiyor.

S: (A) Aralığını bilmemiz gerekiyor. (TK) Bize frekans aralığını söyleyebilir misiniz?

C: Evet. 549 hz'den 832 hz'e.

{Tipik ses frekansları kalın bir erkek sesi için 90 hertz civarından ince bir çocuk sesi için yaklaşık 300 hertze
kadar uzanıyor. Duyulabilir ses bantları yaklaşık 10 hertzden başlıyor. Kozmik Işınlar 1035 Hertz. Kablosuz
iletişimler duyulabilir aralıkta olan 3KHz'den başlayarak görünür ışık aralığındaki ve bazı lazer-temelli
sistemlerin çalıştığı yaklaşık 1015 Hertz'e kadar uzanıyor. Bu frekansların hepsinin yayılma
karakteristikleri ve parazitlere duyarlılığı farklı ve bu da onların belirli bir amaç için değerlerini belirliyor.
Çoğu uygulamalar için kullanılabilir spekturum yaklaşık 300GHz'de sona eriyor ve orada da infrared bandı
başlıyor. Normal bir insan 20 Hz ila 20.000 Hz arasındaki frekansları duyabilir.}

S: (A) Yani bu ses. Standart ses. O zaman beyaz gürültü kısmi bir çözüm sağlayabilir. Bu rakamlar oldukça
geniş bir frekans aralığı üretmemiz gerektiğini gösteriyor. (TK) Ben ihtiyacımız olan şeyin ya çok düşük ya
da çok yüksek bir frekans olduğunu, duyulabilir aralığın dışında olacağını düşünmüştüm. (L) Sanıyorum
izleyicilerin ses izleyicileri olmasıyla ilgili birşey bu. (TK) Peki kayıtları nereden alıyorlar?

C: Gemi.
S: (BT) 4. yoğunluk demişlerdi değil mi? (TK) Uzay gemisi mi?

C: Evet.

S: (A) Bu küçük şeyler doğrudan bir uzay gemisine bilgi gönderebiliyor mu? (L) Dördüncü yoğunluk
teknolojisi olduğu düşünülürse... (TK) Doğru mu bu?

C: Evet.

S: (A) Bunu tartışmak istiyorum. Eğer biz bunlara karşı üçüncü yoğunluk teknolojisiyle birşey
yapabiliyorsak... (L) O zaman o izleyicilerde üçüncü yoğunluk bir teknoloji unsuru da var demektir. (A)
Evet. (L) Olmak zorunda. Bizim henüz hayal bile edemediğimiz olağanüstü bir çip olabilir. Nanoteknoloji
kullanıyor olabilirler sonuçta. Vücudumuzda da bu tür nanoteknolojik izleyiciler olabilir. (TK) Kendimizi
korumak için ne tür bir kişisel cihaz yapabileceğimizi nasıl belirleyebiliriz?

C: Daha fazla ipek.

S: (L) Bu faaliyetin çoğu vücuttaki bezlerle veya nöropeptitlerle etkileşime girecek şekilde mi
tasarlanıyor?

C: Label meier.

S: (BT) Meier marka bir giysi üreticisi mi bu? (L) Billy Meier'e ne dersiniz? (TK) Giysi üreticisi mi?

C: Label Meier.

S: (L) 1 ila 10 arasındaki bir ölçekte, Frank'le çalışırkenki aktarım ne kadar temizdi?

C: 5

S: (TK) Peki 1 ila 10 arasındaki bir ölçekte, şu andaki bağlantının temizlik derecesi?

C: 2.

S: (TK) Yani aldığımız bilgiler karışık. (L) Yeni bir alıcı kombinasyonuyla çalıştığında durum her zaman bu
oluyor. Sanırım şu anda aldığımız bilgileri iyice gözden geçirmemiz gerekiyor ve belki de sonradan bu
hususlara tekrar dönebiliriz. (TK) Evet. Bir kısmı iyi bilgi ama hangisinin ne olduğunu çözmemiz gerekiyor.
(L) Uyumlanmaya devam etmemiz gerekiyor çünkü kalite o şekilde artıyor. (TK) Son seferkinden daha iyi
durumda mıyız?

C: Hayır.

S: (TK) Yaklaşık olarak aynı mı?

C: Evet.

S: (A) Kanalın temizlenmesi iki anlama geliyor: daha hassas olmak, ki daha hassas olduğun zaman daha
fazla veri geliyor ve mutlu oluyorsun ve o kadar mutlu oluyorsun ki farkına varmadan veriler üzerinde
etki ediyorsun. Verileri çarpıtıyorsun. Daha fazla bilgi aldıkça, bu bilgiler üzerindeki kendi etkini artırma
eğiliminde oluyorsun. Yani çok bilgi aldığında daha sessiz olmaya çalışman lazım.

C: Labirent.

S: (BT) Bu bilgi aktarımının bir labirent olduğunu mu söylüyorsunuz yoksa bahsettiğiniz cihaz labirent gibi
birşey mi olmalı? (L) İçinde bulunduğumuz çorbadan çıkmak bir labirentten çıkmak gibi, sanırım bunu
kastediyorlar. Ark'ın bahsettiği gibi genel anlamda bir labirent içindeyiz. Sormak istediğim birşey var.
Önceden, Frank'le çalıştığımız dönemin sonuna doğru borsaya yatırım yapma konusunda çok teşvik
vardı. Bu Frank'in tutkusuydu. O bilgi Frank'in neden olduğu sapmış bir bilgi miydi?

C: Şimdi bak.

S: (BT) Şu anın borsaya bakmak için iyi bir zaman olduğunu mu kastediyorsunuz?

C: Hayır.

S: (BT) Bize yatırım programı konusunda bilgi vermeniz için mi iyi bir zaman?

C: Hayır.

S: (L) Şimdi borsaya mı bakalım?

C: Hayır.

S: (L) Kitap yazma konusunda endişelenmemize gerek olmadığını, bunun kendiliğinden hallolacağını da
söylemişlerdi. Bunun bir problem olmadığını.

C: Problem değil.

S: (L) Uyumlanma sürecini hızlandırmak için yapabileceğimiz herhangi birşey var mı?

C: Daha fazla kanallama.

S: (L) Yani sadece bunu daha fazla yapmamız mı lazım?

C: Evet.

S: (L) Son birkaç hafta yazı yazarken içinde bulunduğum zihin halinin nedeni neydi? Çok karmaşık bir
haldeydim ve yazamıyordum. Bu Frank'in hareketlerinden ve düşünüşünden mi kaynaklanıyordu?

C: İzleyiciler.

S: (L) Ne tür bir kimyasal üretiyorlar? {BT'nin cep telefonu bip sesleri çıkarıyor ve kapanıyor. Kahkaha.}

C: Fe fe fe fe fe fe.

S: (L) Bu nedir? (A) Fe demir demek. (L) Oo! Evet, benim kaotik durumumu soruyorduk. (TK) Laura'nın
sorusuna verdiğiniz yanıt mı bu? (L) Demir seviyem mi düşük?

C: Evet.

S: (L) Biz belirli bir soru sormadan önümüzdeki bir-iki hafta için bilmeniz gereken herhangi birşey var mı?

C: Herkes dikkatli olmalı.

S: (L) Bu çok genel bir tavsiye. (BT) Fiziksel mi, zihinsel mi yoksa duygusal anlamda mı?

C: Hepsi.

S: (L) Şu anda özellikle şiddetli bir saldırı altında olduğumuz bir dönemde miyiz?

C: Hayır.

S: (L) Olağandışı bir durum yok.


C: Evet. Hoşçakalın.

Celse Sonu.
3 Şubat 2001

Ark, Laura, Terry R., Jan R., BT.

[Giriş sırasında kayıt cihazı çalışmıyor]

S: (L) Kar amacı gütmeyen organizasyon konusunda doğru yönde miyiz?


C: Evet. Kayıp seçilmişleri uyandırma projesine doğru, ileri.

S: (T) Bu akşam tartışmamız gerektiği halde tartışmadığımız herhangi birşey var mı?
C: Evet. Kayıplar.

S: (L) Yani kaybolanları uyandırmak olan asıl projemiz üzerinde yeterince odaklanmadık, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Bunu yapmak için çabuk olmamız gerekiyor, çünkü başkaları var.
C: Şimdi değil. Dinleyin. Dikkat edin. Işığa doğru ileri. Dinleyin.

S: (L) Şu anda bağlantı bloke mi oluyor?


C: Evet.

S: (L) Frank’in gruptan ayrılmış olmasının iyi birşey olduğunu düşündük. Ama hala bunu neden yaptığını
bilmek istiyoruz.
C: Ego. Olmama korkusu. Ego.

S: (L) Egosu olmamaktan mı korkuyordu?


C: Evet.

S: (L) Frank’le ilgili bu duruma nasıl yaklaşmamız gerekiyor?


C: Ne yapmanız gerekiyorsa onu yapın.

S: (T) Ve şu an için zayıf bir kanal bağlantımız var.


C: Evet. Tekrar uyumlanma zaman alır. 6. yoğunluk yakın.

Bağlantı sona erdi.

Vincent Bridges’le etkileşimde bulunduğumuz ve Vincent’ın bilinçaltımdaki gizli sırların “kilidini açmak”
için ihtiyaç duyduğum süper hipnoterapist olduğuna beni ikna etmek için yalanlar ağını yavaşça ve
dikkatlice ördüğü birkaç ayın sonrasında bizi ziyaret etmesi ve bilincime “nazi-satanik ritüel suistimali”
yoluyla yerleştirildiğinden emin olduğu muhtemel negatif programlamayı ortadan kaldırmak üzere bana
çeşitli hipnoz seansları yapması için gerekli hazırlıkları yaptık (uçak parasını ödemek dahil). Vincent
Bridges’in bu iddialarını içeren email’ler ve ayrıca bizim ve e-grubumuzun üzerinde çevirdiği giderek
artan sahtekarlıkların kanıtlarını açıklayacağız, ama şu an için sadece “ayna celsesi” ile ilgili ayrıntıları ela
almamız daha basit olur.

Bridges 2001 Martında evimize geldi. Benimle birkaç hipnoz seansı yaptıktan sonra (Ark tüm bu süre
boyunca yanımızdaydı) hiçbir satanik suistimal, cinsel suistimal veya benzer birşeyle ilgili kanıt ortaya
çıkmayınca, ouija tablası başında Vincent’la birlikte Kasyopyalılarla bir celse yapmaya karar verdik. İlk
denememizin neticesi:
17 Mart 2001

Ark, Laura, Vincent Bridges (notlardan düzenlenmiştir)

S: (L) Kimse var mı?


C: Evet.

S: (L) Adın nedir?


C: Oksacil.

S: (L) Adın bu mu?


C: Evet.

S: (L) Kasyopya’dan mı bağlantı kuruyorsun?


C: Evet.

S: (L) Bizim için herhangi bir mesajınız var mı?


C: Diğer kapıyı aç.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?


C: Şimdi aynaya bak Laura.

S: (L) İletişim için ayna kullanmamızı mı tavsiye ediyorsunuz şu anda?


C: Evet.

S: (L) Vincent’in bu sürece yardımcı olmak için yapabileceği herhangi birşey var mı?
C: Açık.

S: (V) Bu konuda herhangi birşey yapmayı özgür irademle istersem, bu iletişimin kolaylaşmasına faydası
olur mu?
C: Laura üzerinde çalış.

S: (V) Ark’ın dediği gibi celse öncesinde Laura üzerinde bazı çalışmalar yapmamız gerektiği anlamında bu
acaba?
C: Ark’ı dinle.

S: (V) Yani daha önce Ark’ı dinlemediğimiz için herşeyi berbat mı ettik?
C: Hayır. Ark’ı dinle.

S: (V) Ark’ın bugün daha evvel söylediği birşeyi mi kastediyorsunuz?


C: Evet.

S: (V) Laura üzerinde yapmamız gereken bu çalışmayla ilgili olarak bize bir anahtar kelime verebilir
misiniz?
C: Beş Sayısı.

S: (V) Beş sayısının bununla ilgisi nedir?


C: Laura. Ark’ı dinle.

S: (L) Kızım için bir soru: Ölen kedicik, Sweetheart, iyi mi?
C: Evet.

S: (L) Şu anda kediler cennetinde mi?


C: Hayır.

S: (L) Reenkarne mi oldu?


C: Evet.
S: (V) Beş sayısı ipucuna dönecek olursak, bunun konumuzla ilgisi nedir?
C: Diğer kapıyı açın.

S: (V) Ayna yoluyla mı?


C: Şimdi açın.

S: (V) Aynayı hemen şimdi denememiz gerektiğini mi söylüyorsunuz?


C: Evet.

S: (V) Bu bana 1987’de söylenen şeyle ilgili mi?


C: Evet. Fazlası.

S: (L) Verebileceğiniz başka bir ipucu var mı?


C: L V...

S: (L) Anlamıyoruz.
C: Bilgi korur.

S: (L) İyi de L V nedir?


C: L V süreci. Kaynak.

S: (V) Programı kaldırma süreci kaynağa erişim sağlayacak anlamında mı bu?


C: LV I 3 5 Ark.

S: (bu son ipucuyla ilgili şaşkınlık ifadeleri)


C: Daha fazlası için L 5 I 3. Ayna.

S: (V) Yani ayna yoluyla daha fazlasını öğrenebileceğiz?


C: Evet. Hoşçakalın.

Şimdi geri dönüp baktığımızda, özellikle de şu ana kadar olan “Adventures” serisini okuyanlar için, K’lerin
beni aynaya baktırmak ve birşeyi görmemi sağlamak için çok kararlı olduğunu ve ouija tahtasında
Vincent’la iletişim kurmaktan pek hoşnut olmadıklarını anlamak zor değil. Ayna celsesini yaptık. Uzun bir
celse oldu. Celsenin büyük bir bölümü Vincent’ın beni “Ahit Sandığını” veya “Kutsal Kaseyi” “görmeye”
yönlendirmeye çalışmasıyla ilgiliydi. Mekan/zamanda bu objenin yerini belirlememi çok istiyordu.

Ayna celsesiyle ilgili olarak beni gerçekten şaşırtan şeylerden biri, Vincent’ın üst boyutlara açılan bir
kapının varlığında bariz bir şekilde ortaya çıkan korkusuydu. Ark daha sonra bu davranışı fazlasıyla tuhaf
olarak tanımladı. Ben kendimi bir tünelden geçip farklı bir gerçekliğin ışığında ortaya çıkıyor olarak
algıladığım sırada, Vincent resmen elini yüzünden ileri doğru sallayıp bazı işaretler ve hareketler
yapıyordu ve aynadan sıçrayıp “onu yakalayacak” korkunç yaratıklar olarak düşündüğü şeyleri savmaya
çalışıyordu.

Ben bu tür yaratıkları gerçekten gördüm ama tüm yapılması gerekenin onlara bakmaktı ve ruhun gözler
yoluyla fırlattığı ışık onların korkuyla kaçmasına neden oluyordu. Benim yaşadığım şey buydu, ama
Vincent’ınki bu değildi.

Vincent ayna çalışmasından o kadar korktu ki (aynı zamanda tüm süreç boyunca kendisinin “uzman
rehber” olduğunu ve onun ritüelleri ve rehberliği olmadan çok büyük tehlikede olduğumu iddia
ediyordu) ertesi gün tekrar ouija tablasıyla iletişimi denedik.

[ç.n.: “ertesi günkü celse”, çevirip yayınlayacağımız bir sonraki celse. ondan sonraki celse de “ayna
celsesi.”]
19 Mart 2001

Ark, Laura, Vincent Bridges

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: Karşımızda biri var mı?


C: Hava. Kasyopya.

S: Kasyopyalılar mısınız?
C: Size.

S: Adın var mı?


C: Faytic.

[Laura’nın notu: İlginç isim. Arapça hissi veriyor]

S: (L) Pekala, bugün bir hipnoz seansı yaptık. Kilitleri açmak için gereken herşeyi yaptık mı?
C: Yakın.

S: (V) Şu an için gereken şeyi yaptık mı?


C: Yakın.

S: (A) Gerekenin yüzde kaçını yaptık?


C: Yüzde 49.

S: (V) 49 doğru rakam mı?


C: Evet. Laura’nın daha fazla noktada açık penceresi var.

S: (L) Dün gece ipuçlarından doğru bir şekilde yararlandık mı?


C: Evet. Şimdi bizimle konuşmak için bizi aramanız/bakmanız gerekiyor.

S: (L) Telefon defterinden bakar gibi mi yani? (V) Aynadan bakmak.


C: Anahtar FI 3 [“phi” 3?]

S: (V) Anahtar “phi 3” mü? Sizi şakacılar! (L) Phi 3 nedir? (V) Phi’nin 3’üncü kuvveti mi? (L) 3 turlu bir phi
çemberi mi?
C: Route. (ç.n.: rota/yol)

S: (V) Bu phi 3 bir yol falan mı?


C: Kendininkini aç.

S: (V) Kendi phi 3’ümüzü mü? (A) Route Fransızca’da yol anlamına geliyor ve “F” de Fransa anlamında
olabilir. Ve “I-3” Fransa’daki bir yolun numarası olabilir.
C: Evet.

S: (V) Bizi Fransa’da bir yere mi yönlendiriyorsunuz?


C: Evet.

S: (V) Bu Ark’ın veya benim daha önce bulunduğumuz bir yer mi?
C: Hayır.

S: (V) Gitmemizi tavsiye ettiğiniz bir yer mi?


C: Evet. O T.
S: (V) Operating Thetan mı? ... (A) Yol numarasını biliyoruz. O T birşeyin baş harfleri olmalı. Aldığın küçük
kitapta vardır belki de hatta. (V) Şu ana kadarki tahminlerimiz iyi gidiyor mu?
C: Evet.

S: (V) Bize O T’den biraz daha bahseder misiniz?


C: O T.

S: (L) Bu çok netti! O T Operating Thetan mı demek?


C: Hayır.

S: (L) Geri dönelim... “Route” diyorsunuz. (V) Bu Fransa’da bir yer mi?
C: Evet.

S: (L) Yerin ismi mi bu?


C: Hayır. Laura görebilir.

S: (L) Görme sürecini geliştirmek için daha fazla hipnoz mu yapmamız gerekiyor?
C: Evet.

S: (L) Mümkün olduğu kadar çabuk mu yapmamız gerekiyor bunu? Mesela hemen?
C: Açık.

S: (L) Çiftli bir kelime ipucu var mı? [planşet enerji toplar gibi alfabeyi dolaşıyor.]
C: Anahtar rakam ve F karışımı değil.

S: (V) Ne?!
C: Evet. Beş 3.

S: (L) Yani bunun bir harfle birlikte bir rakam olmayabileceğini söylüyorsunuz. Anahtar Beş 3 O T.
C: Evet. Kilit F I 3 değil. Route I 3.

S: (L) “Phi” değil, ama F’li bir route sanırım. Pek birşey anlayamadık bundan. Bize birşey söylüyorsunuz,
anlıyorum ama bunu başka bir şekilde anlatmanız gerekecek çünkü bu şekilde birşey anlamıyoruz. (V)
Anladığımızı düşündüğümüz şeyi anlıyor muyuz?
C: Evet.

S: (V) Ama burada anlamadığımız birşey var. Daha net olabilir misiniz?
C: Titus lair.

S: (V) Titus bir imparatordu ama şu anda tüm hatırlayabildiğim bu. [Durup bir kitaptan Titus’u araştırdık
ve Titus’un Kudüs’ü yağmalayan ve “Titus Kemeri” ile anılan kişi olduğunu öğrendik. Tapınak hazinesinin
Roma’ya götürüldüğü ve Vizigotlar tarafından Roma’dan çalındığı söyleniyordu.] (L) Pekala bu Titus ve
Tapınak hazinesi konusunda bir yerlere varabildik mi? O T “Old Temple” mı? (Eski Tapınak)
C: Evet.

S: (L) Bunun Perseus’un amacıyla bir ilgisi var mı? (ç.n.: perseus foundation: Laura ve ekibinin o zamanlar
kurduğu bir dernek)
C: Daha şimdi söyledik. F I 3’ü yavaşlatmak için Laura’nın gitmesi gereken yer.

S: (L) “F I 3’ü yavaşlatmak için” mi? Yavaşlatılması gereken bu F I 3 nedir?


C: Sinsi saldırı.

S: (L) Yani bu “sinsi bir saldırının” giriş yolunun kodu gibi birşey mi? (A) Ve bu saldırıyı yavaşlatmak için
mi oraya gitmemiz gerekiyor? (V) Bize bu saldırıdan biraz daha bahsedebilir misiniz?
C: 4 KH.

S: (V) Peki 4 KH şeyleri neye saldırıyor?


C: Dünyaya.

S: (L) Yani orada gelebilecekleri veya geçebilecekleri bir geçit olduğunu veya o geçitten bir enerji veya
birşey gönderdiklerini mi söylüyorsunuz?
C: Hayır.

S: (L) Orada gömülü birşey var ve onu bularak bu saldırıyı yavaşlatmamız mı gerekiyor?
C: Evet.

S: (V) Eğer onu bulursak, bu saldırıyı yavaşlatır mı?


C: Yavaşlatmakla kalmaz. 2010 uzay savaşında meteor çarpmalarına karşı korunmak için gerekli korumayı
da yükseltecek.

S: (L) Bilmek istiyorum... neden orada olmam gerekiyor? (V) Bu odadaki her üçümüzün de orada olması
gerekiyor mu?
C: Evet.

S: (V) Neden?
C: Kanal (conduit) oluşturulması gerekiyor.

S: (L) Toplanması gereken yedi kişi olayıyla mı ilgili bu yine?


C: Hayır.

S: (L) Yedi olması gerekmiyor yani. (V) Üçümüzün mü yapması gerekiyor?


C: Evet.

S: (V) Başkalarını da getirebilir miyiz?


C: Evet.

S: (V) Sadece kontrol ediyorum. (L) Ben çocuklarımdan ayrılmıyorum! (V) Tüm aileyi getirmeye ne
dersiniz?
C: Perceval Üçlüsü, sizi burada arayışa çeken şey insanlığın yaşam umudu.

S: (L) İlgilenmemiz gereken küçük bir faktör daha var ve o da para faktörü. Görünüşe göre bu misyonu
gerçekleştirmemiz için çok paramız olması gerekiyor. Hemen eşyaları toplayıp, evi satıp taşınmamız mı
gerekiyor?
C: Dünyayı kurtarmak için “bilgi korur” ritine oy vereceksin Laura. Bilginin terk edilmesi değil, içgüdüler.
Zaman uygun olduğunda taşının.

S: (V) Bu bana çok ilginç geldi niyeyse. (L) Söyledikleri tüm şey bu. Bilgi koruma riti “farkındalık.” Gerçek
bir tür ritüeli mi kastediyorsunuz?
C: Hazırlıklı olun.

S: (L) Evet. Bilgi nasıl korur? Farkındalıkla, hazır olarak. Hazır olmak, “bilgi korur” ritüeli. (V) Hazır olmak
için yapmamız veya bilmemiz gereken birşey var mı?
C: Evet. Kitap satın.

S: ...(A) Kitap satmak için kitap yazmak gerekir. Kitap yazmak bilgi edinme ve bilgi yayma için bir fırsat.
(L) Vincent yarın ayrılmadan önce bir başka hipnoz seansı yapmamız gerekiyor mu? Avantajlı olur mu?
C: Olabilir. Şu anda acil değil.

S: (L) ...Eğer bir celse daha yaparsak, odağımıza kılavuzluk edecek anahtar kelimeler ne olurdu?
C: Güvenlik kapısı.

S: (A) “Güvenlik kapısını” tanımlar mısınız? (V) Sana erişebilecekleri bir arka kapı mı? Güvenli bir giriş?
Ne?
C: Post-hipnotik kapı açısı-kapatıcısı.
S: (L) Post-hipnotik bir kapı açıcı-kapatıcı... Benim veya Ark’ın bir kapıyı açmada veya kapatmada
kullanabileceğimiz post-hipnotik bir kelime dizisi telkin etmesini mi istiyorsunuz Vincent’ın?
C: Evet.

S: (V) Ne tür bir kapı? (L) Açılabilen ve kapanabilen bir kapı. (V) Bilgi koruması ritiyle de ilgili. Aynaya
bakarken, görüş kapısını açmak ve kapatmak için bir telkin mi bu?
C:Evet. Aynen. Sadece birkaç kelime.

S: (L) Leh dilinde mi?


C: Hayır.

S: (V) ...Bu hipnotik güvenlik kapısı bir tür gizli silah mı?
C: Evet.

S: (V) Verebileceğiniz herhangi başka bir bilgi var mı?


C: Evet.

S: (V) Şimdi verebilir misiniz?


C: Kelime oyunları veya sloganlar.

S: (V) Kelime oyunları...


C: Evet.

S: (L) Yani kendi hipnotik tetikleyicilerimizi oluşturmak için bazı kelimeler geliştirmemiz gerekiyor...
C: Evet.

S: (V) Bu Laura’nın ayna görüşünü açmasını mı sağlayacak?


C: Evet.

S: (V) Sanırım bu acil değil. Arayışa çıkmadan önce yapmamız gerekiyor.


C: Evet. Pek çok yol izlemeniz gerekiyor.

S: (L) Yani daha öğrenecek çok şeyimiz var. [Ve ancak şimdi meselenin özünü kavrayacağımız aşamaya
doğru ilerlemeye başlıyoruz sanırım.] Yani sadece aynaya güvenemeyiz. Bazı hazırlıklarımız olması
gerekiyor. Yapacak çok işimiz var.
C: Evet. ...

Celse sonu.

Laura’nın notu. Bu celse çeşitli nedenlerle sorunluydu. Öncelikle K’ler “misyonumuzu” her zamankinden
çok daha açık bir şekilde ortaya koyuyor gibi görünüyordu. Bu pek onların tarzı değildi. Bize her zaman
birşeyleri keşfetmemiz gerektiğini söylüyorlardı. Örneğin “Birinci Seviye Kader Profili” meselelerini
kendimiz keşfetmemiz gerektiği, bunu onların söyleyemeyeceği gibi. Geçmişi değiştirmenin neden
olabileceği paradokslardan ayrı olarak, bu daha basit bir şekilde bir özgür irade ihlali olurdu.

Bir diğer husus, “Perceval Üçlüsü” tanımlamasıydı. Bu da K’lerin alışıldık tarzının tamamen dışındaydı.

Birşeyler yanlıştı.

Benim ilk tepkim K’lerin artık çok daha açık konuşması nedeniyle çok mutlu oluşumdu. Bunun sebebinin
de “doğru” insanı, yani Vincent Bridges’ı bulmamız olduğundan emindim. Meseleye daha derinden
bakmam gerektiğiyle ilgili tüm ipuçlarını gözden kaçırmıştım. Ancak ayna celsesinde K’ler özgür irademi
veya öğrenme sürecimi ihlal etmeden bana göstermek istedikleri şeyi göstermeyi başardılar. ...

[ç.n.: bu celse de ouija tablası ile başlıyor. bağlantıda bazı problemler olduğu için bir sürü anlaşılmaz harf
dizisi geliyor. Sonunda K’ler Vincent Bridges’in Laura’yı hipnoza sokarak aynaya baktırmasını söylüyorlar
ve Laura’nın aynada 4. yoğunluktan manzaralar da göreceğini söylüyorlar. Bu ayna seansı Vincent ile
Laura arasında geçiyor. Vincent sorular soruyor, Laura yanıtlıyor. Laura bazen tamamen kendi
gördüklerini tanımlıyor, bazen doğrudan K’lerin söylediklerine aracılık ediyor gibi görünüyor.]
5 Temmuz 2001

S: (VB) Ne görüyorsun?
C: (L) [uzun bekleyiş]

S: (VB) Her ne görüyorsan, kendini göstermesine izin ver.


C: (L) [uzun bekleyiş]

S: (VB) Aynada her ne görüyorsan tanımla.


C: (L) Işıklar.

S: (VB) Güzel. Bakmaya devam et. Gördüğünü tanımlamaya devam et.


C: (L) Plazma bulutlar.

S: (VB) Aynaya odaklanmaya devam et. Bulutlara. Ne gördüğünü söyle. Sadece ne gördüğünü söyle.
C: (L) [çoğunlukla duyulmuyor. Gelip geçen şekilsiz bulutların tanımları gibi görünüyor.]

S: (VB) Aynaya odaklanmaya devam et. Derin bir nefes al ve tüm bedensel duyumlarının solup gitmesine
izin ver. Kolayca ve çabasızca konuşabiliyorsun. Aynaya derinlemesine baktıkça bedeninin farkındalığını
yitiriyorsun. Gördüğünü tanımla.
C: (L) Belirli birşey yok. Sadece belirli bir şekli olmayan ışıklar ve bulutlar. Şekiller. Geometrik şekiller.

S: (VB) O şekillerden birine çok yakından bak ve gördüğünü tanımla.


C: (L) [gelip geçen şekiller, renkler, ışık bulutlarıyla ilgili tanımlar]

S: (VB) Bakmaya devam et. Şekillerden birini takip edebiliyor musun?


C: (L) Şekilsiz gibi görünüyor. Hareket eden bulutlar. Bazıları yavaşça dalgalanıyor, bazıları sadece hızlıca
geçiyor.

S: (VB) Geçenlerden bir tanesine ulaş ve onu yavaşlat.


C: (L) Oo, onları yavaşlatamıyorsun.

S: (VB) Onların hızına yetişip yakından bak. Ne görüyorsun?


C: (L) Işıklar ve bulutlar dışında hiçbir şey.

S: (VB) Derin bir nefes al. Tekrar derin bir nefes al. Ve ver. Her nefes verişte aynaya daha derinlemesine
odaklanıyorsun. Nefes al ve verirken farkındalığının aynaya daha derinden odaklanmasına izin ver.
Aynanın derinliğine. Güzel. Ne görüyorsun.
C: (L) [uzun bekleyiş]

S: (VB) Daha derinlemesine. Sadece aynadaki şekillere. Bu oda ve bedenin sadece bir serap. Aynada
gördüğün ise gerçek. Kendini ona aç. Gerçekliğini hisset ve gördüğünü tanımla. Üçe kadar sayacağım ve
sonra tüm farkındalığın sadece aynadaki görüntülere odaklanacak. [sayış] Gördüğünü tanımla.
C: (L) Belirsiz şekiller, renkler ve ışıklar. Şekil almayı bekleyen şeyler.

S: (VB) Gördüğünü tanımla.


C: (L) Geometrik ışık. Ancak bu şekilde tanımlayabiliyorum.

S: (VB) Kendini gevşet ve aynanın derinliğine gir. Aynanın daha derinine git. Aynanın içindesin. Geometrik
ışıkların alanındasın. Zihninin gözüyle etrafına bakabiliyorsun. Ne gördüğünü söyle.
C: (L) Sorun şu ki, herhangi birşeyin şekil alması için spesifik bir soru sorulması gerekiyor. [kasette kalp
atışı sesi.] Belirsiz yönlendirmeler ancak belirsiz sunumlara neden oluyor.

S: (VB) Tamam. Birşey görmen için bir soru sorman gerekiyor. Tamamen gevşe. Açık kal ve aynaya
derinlemesine odaklan. Sorunu sor.
C: (L) Soracak olan ben değilim.
S: (VB) Neden?
C: (L) Uygun değil.

S: (VB) Neden? Tamam! Şu anda ne deneyimliyorsun?


C: (L) Sıkışma duyumları.

S: (VB) Sıkıştıran nedir?


C: (L) Kendin için sormak, sadece kendine hizmet. Soran kişi ben olamam. Bu içe yönelik ve sınırlandırıcı.

S: (VB) [el şaklatma sesi.] Bakmaya devam et. Şu anda ne hissediyorsun?


C: (L) Şimdi daha iyi. Bir tehlike geçti.

S: (VB) Derin nefes al. Nefes verirken o mekana geri git. Mekanın içine. Bulutları gör. Laura’nın K’lerin bir
görüntüsünü görmesini istiyoruz. Kasyopyalıların bir görüntüsünü görebilir miyiz?
C: (L) Zihnin gözünde.

S: (VB) Aynaya bakıyorsun. Şekil alışını izle. Ne gördüğünü söyle.


C: (L) Şekiller, ışık.

S: (VB) Bakmaya devam et. İyice gevşe. Laura’ya bu görüntüyle ilgili daha fazlasını gösterebilir misiniz?
C: (L) Uzayda dönen spiral bir galaksi görüntüsü görüyorum.

S: (VB) Laura’ya 4. yoğunluğu gösterebilir misiniz?


C: (L) Bu uygun olmayan bir ifade şekli. Sıkışmaya neden oluyor. Göğsümde sıkışma.

S: (VB) Neden?
C: (L) Çünkü kendinle kendin arasındaki bir soru gibi ifade ediliyor.

S: (VB) Tabladayken Laura’nın aynaya bakması durumunda 4. yoğunluğu göreceğini söylemiştiniz.


Bundan neyi kastettiniz? Laura’ya her neyi kastettiyseniz onu gösterebilir misiniz?
C: (L) 4. yoğunlukla ilgili neyi görmek istiyorsun?

S: (VB) Aynayla tamamen birleşmemeye çalış. Laura’nın 4. yoğunlukla ilgili görmesi gereken şey nedir?
Şu anda yaptığımız ve önemli olan şey? Onu ona gösterin.
C: (L) Bu uygun olmayan bir istek.

S: (VB) Tablada Laura’nın hemen aynaya bakması gerekmesinin bir nedeni olduğunu söylediniz ve bunun
4. yoğunluğu görmeyle ilgisi olduğunu söylediniz.
C: (L) Pek çok soru var.

S: (VB) Devam et.


C: (L) Neden soruları sormuyorsun?

S: (VB) [ses gerginleşiyor ve sertleşiyor] Laura, K’leri görebildiğinden veya duyabildiğinden emin olmanı
ve onların söylediğini tekrarlamanı istiyorum. Kendi sesinle yanıt verme. Anlıyor musun?
C: (L) Yanıtların benim üzerimden geldiğini anlıyorum.

S: (VB) Tamam. Ben de onu söylüyorum. Aynada gör veya duy. Tamam mı? Aynayla bağlantı kur.
Aynadaki varlık konuşsun. Neden Laura’nın şu anda 4. yoğunluğu görmesi gerekiyor?
C: (L) Soruların yanıtları, sorular düzgün bir şekilde sorulduktan sonra görülerek elde edilebilir.

S: (VB) [belirgin bir rahatsızlık] Tamam Laura. Sadece aynaya bak, gözlerini aynada tut ve ne görüyorsun
söyle.
C: (L) Solda ışık sütunları görüyorum. Sağ üstte dalgalanan ışıklar. Orta derinlikle ışık dalgalanmaları. Her
yerde yanıp sönen ışıklar. Gelip geçen şekilsiz görüntüler.

S: (VB) [çok otoriter bir şekilde] Pekala. ŞİMDİ Laura’ya görmesi gereken şeyi gösterin.
C: (L) Soru uygun terimlerle spesifik bir şekilde sorulmalı.

S: (VB) Laura’nın şu anda 4. yoğunlukta neyi görmesi gerekiyor?


C: (L) Soruların yanıtlarını.

S: (VB) Bu yanıtları nasıl görecek?


C: (L) Soru sorulduğu zaman.

S: (VB) Yanıtları nasıl görecek?


C: (L) Sorular sorulduğunda yanıtlar görünecek. Belirsiz sorular belirsiz yanıtlar getiriyor.

S: (VB) Yani soracağımız şeyler dışında bildirmeniz gereken birşey yok, öyle mi?
C: (L) Ancak sorarsan yanıt alırsın. (ç.n.: iki anlamlı cümle: “ancak istersen alırsın”)

[uzun bekleyiş]

S: (VB) Pekala Laura. Derin bir nefes al. Derin nefes. Nerede olduğunu hisset. Psişik durumunu hisset.
Aynadaki açıklığı hisset. Şimdi bunu bırakıp bilinçli olarak geri adım atmanı istiyorum. Şimdi koltukla ayna
arasında, ayna ile olan bağlantına bakmanı istiyorum. Ne görüyorsun?
C: (L) Silüet benzer şekil.

S: (VB) Aynada mı?


C: (L) Evet. Silüet gibi bir şekil.

S: (VB) O şekle bakmaya devam et. Şekil değişmeye başlıyor. İzlediğin sırada giderek daha fazlasını
görebiliyorsun. Şekle ne oluyor?
C: (L) Şekil orada ve derinliklerden geçen görüntüler var. Biçimsiz.

S: (VB) Siyahlıkta ne görüyorsun.


C: (L) Işıklar. Görünüp kayboluyorlar.

S: (VB) Işıkları izle. Işıkları izlemeye devam et. Ne yapıyorlar? Nereye gidiyorlar?
C: (L) Merkezden geliyorlar ve her yöne parlıyorlar.

S: (VB) Merkeze odaklan. Farkındalığın o merkeze doğru hareket etsin. Bakmaya devam et. Merkeze
doğru hareket ettiğinde ne gördüğünü tanımla.
C: (L) Hareket ediyor, dalgalanıyor.

S: (VB) O dalgalanmayla bağlantını sürdür. Dalgalanmayı hisset.


C: (L) Oo! Şuna bak!

S: (VB) Ne gördün? Tanımla.


C: (L) Canlı ışık. Parıldayan şekiller. Parıldayan yumurtalar gibi.

S: (VB) Şu anda onları görebiliyor musun?


C: (L) Hayır. Ortaya çıktılar ve kayboldular.

S: (VB) Dalgalanan karanlığı hisset.


C: (L) Evet. Mor.

S: (VB) [çok keskin bir ses] Bu ayna çalışmasını yapmanın amacı nedir?
C: (L) Başka bir gerçeklikle bağlantı kurmak.

S: (VB) Ne gerçekliği?
C: (L) Dördüncü yoğunluk.

S: (VB) Peki 4. yoğunlukta neyle bağlantı kurmaya ihtiyacın var?


C: (L) Farkındalık. Gördüğün zaman daha farkında oluyorsun. Daha farkında oldukça o gerçeklikte daha
fazla işlerlik gösterebiliyorsun ve sınırlama ve aldatmadan daha fazla bağımsız olabiliyorsun.

S: (VB) Yumurtaları tekrar görebiliyor musun?


C: (L) Şimdi sol üstten sağ alta bir ışık sütununun indiğini görüyorum. Işın gibi.

S: (VB) O ışığa doğru gittiğini hayal etmeni istiyorum. Aynada kendini o ışının içine girerken gör. Herhangi
birşey değişiyor mu?
C: (L) Herşey daha parlak.

S: (VB) Işının içinde kendini nasıl hissediyorsun?


C: (L) İyi. Nabız gibi atıyor.

S: (VB) Laura’nın daha fazla şey görmesi...


C: (L) Eğer uygun soru sorulursa.

S: (VB) Laura aynadan neler olduğunu görebilir mi?


C: (L) Eğer uygun soru sorulursa.

S: (VB) Laura’ya cismin nerede olduğunu gösterebilir misiniz?


C: (L) Ne cismi?

S: (VB) Geçmişte tablada tartışılan cisim.


C: (L) Uygun zamanda.

S: (VB) Yani gösterebilirsiniz ama şu anda göstermeyeceksiniz, öyle mi?


C: (L) Bunun öncesinde atılması gereken birkaç adım var.

S: (VB) Bu adımları söyleyebilir misiniz?


C: (L) Basit bir soru sorman gerekiyor. Basit ve spesifik bir soru olması gerekiyor.

S: (VB) [keskin ve sabırsız bir şekilde] Bir soru sorarak bunu denemek isteyen BAŞKA biri var mı? (Ark)
Kabala ağacını görebiliyor musun? Gerçek yapısını? Tüm yoğunluklardan?
C: (L) Hmm! Mümkün olan yakın bir temsilini...

S: (VB) [araya giriyor] Aynadan bakarak onu görebiliyor musun?


C: (L) [görünüşe göre VB’yi dikkate almaksızın] Bak bu çok garip.

S: (VB) Tanımla.
C: (L) Aaa! Bu çok akışkan bir yer. Wuuu!

S: (VB) Tanımla. “Akışkan” derken neyi kastediyorsun?


C: (L) Aa! Işık burada düz ışınlarla gitmiyor. Şey gibi... Şey... Halat veya ip gibi. Kabala ağacını sorduğun
zaman birden ipler, sicimler, yapılar görüyorum. Bizim kabala ağacı olarak çizdiğimiz obje çok yapısal ve
statik birşey. Gerçeğiyle hiçbir alakası yok! İşte burada – neredeyse tarif edilmez birşey.

S: (VB) Bakmaya devam et. İzlemeye devam ederken ne oluyor? Ağacı hala görebiliyor musun?
C: (L) Evet, hareket eden ve sonsuz geniş bir ağla bağlantı kuran canlı ışık...

S: (VB) [araya giriyor] Laura’ya zaman makinesini gösterebilir misiniz?


C: (L) Zaman makinesini SEN görmek ister miydin?

S: (VB) Elbette. Laura’ya zaman makinesini gösterebilir misiniz?


C: (L) Bu uygun olmayan bir istek.

S: (VB) Neden?
C: (L) Uygun bir şekilde ifade edilmiyor.
S: (VB) Laura zaman makinesini görebilir mi?
C: (L) Zaman makinesini SEN görmek ister miydin?

S: (VB) Laura’nın zaman makinesini görmesini ve bize tanımlamasını isterdim.


C: (L) Yaklaşık çok büyük bir ekmek kutusu büyüklüğünde bir cisim gibi görünüyor. Bir alan veya
parıldayan bir ışın yayıyor. Cisimle temas halinde mi olman gerekiyor, ışının içinde mi yoksa yakınında mı
durman gerekiyor emin değilim. Filmlerdeki gibi “içine” girilen birşey olmadığı açık. Önemli olan ürettiği
alan. Işın filmdeki gibi; ışınları göğe tutuyorlar ve dalgalandırıyorlar. Onun gibi ama şekli var. Uzun değil.
Düz ve borumsu. Daha ziyade koni gibi. İşte orada...

S: (VB) [araya giriyor] Şimdi odağını sürdürmeni istiyorum...


C: (L) [araya girişi dikkate almıyor] Açıları var. Metal plakalar. Yapının kendisi geometrik bir boru gibi...

S: (VB) Laura onu hatırlayıp çizebilecek mi?


C: (L) Aslında, biraz tuhaf ama, şekli yandan statik hayat ağacının şekline benziyor. Çiftli ve möbius şeridi
gibi içe dönüyor...

S: (VB) Sandık denen şey bu mu?


C: (L) Evet...

S: (VB) Sandık. Nuh’un Gemisi/sandığı. Ahit sandığı... Zaman Sandığı...


C: (L) Bahsettiğin cisim içeri gidiyor... Alan...

S: (VB) Şimdi, bakmaya devam et ve aynanın dışında kal. Laura’ya gösterip bu makinenin zamansal
kökenini tanımlayabilir misiniz?
C: (L) Aa! Bu tuhaf. Yanıt MÖ 10.000 olarak geliyor.

S: (VB) Peki yakın geleceğimizde bu cisim nerede?


C: (L) Evet.

S: (VB) Laura’ya cismin yakın gelecekte nerede olacağını gösterebilir misiniz?


C: (L) Yakın gelecekte.

S: (VB) Ona cismin gezegende nerede olduğunu ve geleceğimize ne zaman girdiğini gösterebilir misiniz?
C: (L) Uygun zamanda.

S: (VB) Bu neden uygun zaman değil?


C: (L) Çünkü tehlike yaratırdı.

S: (VB) Tamam, devam edelim. MÖ 10.000. O zaman ile yakın gelecek arasında nerede bulunuyor?
C: (L) Defalarca bulundu ve kullanıldı. Çok negatif amaçlarla kullanıldı ve o yüzden alınması ve...

S: (VB) [araya giriyor] Aynaya doğru çekilme... bu tarafta kal!


C: (L) [anlaşılmayan yorumlar]

S: (VB) Laura’ya geleceğimizdeki, yakın geleceğimizdeki felaketsi durumu gösterebilir misiniz?


C: (L) Bu aşamalı olacak gibi görünüyor. Yağmurun başlayışı gibi. Önce birkaç büyük soğuk damla
düşüyor, sonra birkaç damla daha ve sonra sağanak.

S: (VB) Ne gördüğünü tanımlar mısın?


C: (L) Taşlar görüyorum. Ama çok büyük değiller. Yumruk büyüklüğünde. Sadece birkaç tane. Bir karışıklık
yaratıyorlar. İnsanlar heyecanlanacak... çok üzgünler. Sadece iki – iki küçük kaya gibi görünüyor. Sonra
bir süre hiçbir şey olmuyor ve insanlar bunu unutuyor. Herşey unutuluyor. Sonra bir üçüncü, dördüncü,
beşinci ve altıncı, ve belki bir yedinci. İzole olaylar veya öyle görünüyor. Hala küçükler. Sonra bir tane
büyük. Tüm bunlar birkaç aylık bir zaman zarfı içinde olacak.
S: (VB) Derin bir nefes al, aynanın bu tarafında kal... bakmaya devam et. Aynaya bakmaya devam et.
Laura’ya gösterebilir misiniz? Percival’le ilgili durumu? Percival Üçlüsü.
C: (L) Daha önce bahsedilen zaman makinesi spesifik bir yere yerleştirildi. Eylem durumu tam belli değil
– zamanda o noktada bir seçim var...

S: (VB) Ne tür bir seçim?


C: (L) Bir grup makineyi alıp gidebilir veya bir başka grup farkındalıklarıyla bağlantı kurup makineyi
kullanabilir ve dünyayı yıkım yolundan çıkarabilir. Bu maddi anlamda bir kaydırma değil, zamansal bir
kaydırma.

S: (VB) Komet geldiğinde dünya orada olmasın diye mi?


C: (L) Doğru.

S: (VB) ...Zamansal olarak ne kadarlık bir sıçrama gerekecek?


C: (L) Bir gün.

S: (VB) Dünyanın ekseni etrafındaki bir dönüşü sırasında katettiği mesafe, doğrudan bir çarpışmadan
sakınmak için yeterli mi?
C: (L) Evet.

S: (VB) Gezegeni ve üzerindeki herkesi bir gün boyunca ileri veya geri kaydırmanın sonuçları ne olacak?
C: (L) Eğer bunu yapabilirsen, kaydırmadan sonra çoğu insan bir tehlike yaşanıp yaşanmadığını bile
hatırlamayacak.

S: (VB) Bu iyi birşey mi?


C: (L) [iç çekiyor]

S: (VB) Evet, biliyorum. Tuzak soru. Şimdi derin bir nefes al. ... Laura’nın bilinci beni net bir şekilde
duysun. Seni bu bağlantı konusunda rahatsız eden herhangi birşey var mı? Bağlantını sürdürürken bilinçli
olarak hissedebildiğin herhangi birşey? Seni rahatsız eden herhangi birşey?
C: (L) Sadece soru soruşta bir rahatsızlık var. Soru soruş biçimi bilinci sınırlandırıcı ve yönlendirici.
Soruların açık olması gerekiyor. Yanıtın bozulmadan gelebilmesi için sorunun varsayıcı olmayan bir
şekilde sorulması gerekiyor gibi. Benim görünen şeyin aracısı olabilmem için ve diğerlerinin sorular
sorabilmesi için, soruların sınırlandırıcı olmaması gerekiyor. Bu sınırlandırma fiziksel olarak hissediliyor.
Soru, sorumluluğu doğrudan kendin almak yerine bir benden diğer bene yöneltilecek şekilde
sorulduğunda, anında bir sınırlandırma meydana geliyor. Anlıyor musun?

S: (VB) Şimdiki sorum, neden Laura aynaya doğru kayıyor? Bu tarafta kalmak onun için neden bu kadar
zor?
C: (L) Aaa... Bir farkındalık bağı oluşumu var. Çok uzak olmayan bir gelecek zamanda ben olan bir başka
benlik var. O benimle iletişim kuruyor. K’ler bana yaklaşıyor. Çünkü 4. yoğunlukta daha yakın. Gelecekteki
benliğimle birleştiğimde çift yönlü olarak iletişim daha kolay. İki sabun köpüğünü birbirine yaklaştırmak
gibi birşey. Birleşiyorlar. Bu negatif birşey değil...

S: (VB) Bunun olmasından sakınmaya çalışmak istiyoruz gibime geliyor.


C: (L) Öyle olmayabilir. Her birimizin farkındalık bakımından yüksek benlikle birleşmeye başlamaya
ihtiyacı var... [duyulmuyor]

S: (VB) Neden negatiflik algılıyorum?


C: (L) Güvensizlik.

S: (VB) Kendi enerjimle ilgili hiçbir sıkıntım yok. Bu başka neyden kaynaklanıyor olabilir?
C: (L) Ooo! [görünüşe göre aynada birşey görüyor]

S: (VB) Ne görüyorsun?
C: (L) Köpek yavruları ve çiçeklerin bir kombinasyonu gibi... Bu seninle birlikte olan birşeydi. Senin içinde
mi yoksa etrafında mı bilemiyorum. Hala yanında taşıdığın birşey. Çok ağır bir bavul gibi. Kapatabilmek
için üzerine çıkıyorsun ve aralıklardan içine birşeyler sıkıştırıyorsun ve kayışlarla bağlıyorsun, yoksa
açılacak.

S: (VB) Tamam, şimdi aynaya daha derin bak. Gördüğünü tanımlamaya devam et.
C: (L) Hmmm. Şu anda hareket eden şekilsiz ışıklar ve bulutlar görüyorum.

S: (VB) O dalgalanan mor karanlığa doğru gitmeye devam et. Orada etrafına dikkatlice bak ve ne
gördüğünü söyle.
C: (L) [duyulmuyor]

S: (VB) Bize bir tanımlamada bulunması için Laura’nın o mekanda etrafına bakmasını sağlayabilir misiniz?
C: (L) Bu komik. Bir kalem varlığıyla çizilen bir çizgi film gördün mü hiç? [Gülüyor] Oo, bu komik. Aynen
buna benziyor.

S: (VB) Çubuk şeklindeki şey su arama çubukları gibi mi?


C: (L) Hayır... bu... bu... [Gülüyor] Ne kelime oyunu ama! Çok komikler! “Öz/çekirdek benlik” (core being)
kelimelerini biliyorsun değil mi? Bu şaka değil! [Kahkaha] Kendini bir ışık varlığı olarak düşün. Bazı
insanların düşüneceği kadar şekilsiz değil. Bir esneklik var. Bu gerçeklikte katı maddelerin neyse o
olduğunu ve onu kontrol edemediğimizi biliyorsun. 4. yoğunlukta şekilsiz madde her yerde. Ve bu
maddeyi iradesiyle şekillendirebilen “öz benlik” var. O zaman o madde tıpkı bizim alemimizde gıda
maddelerinin bedenimiz haline gelmesi gibi daha yapısal bir hale geliyor. Ama burada dönüştürme daha
uzun zaman alıyor. Orada oldukça hızlı. Öz benlik var ve gerçekten öz!

S: (VB) Elma çekirdeği gibi mi?


C: (L) Hayır. Neredeyse borumsu. Ama bilirsin, insanların çoğu ondan bu şekilde yararlanmaz, çünkü
mevcut materyallerle (ç.n.: beden ve diğer fiziksel cisimler?) oynamayı severler. Daha eğlenceli. Ama bu
gerekli değil. Farklı koşullar altında, tıpkı elbiselerini çıkardığın gibi tüm o şeyleri çıkarabilirler.
[duyulmuyor] Bu daha değerli.

S: (VB) Geneli mi kastediyorsun, yoksa o dördüncü yoğunluktaki çubuk biçimli şey ben miyim?
C: (L) 4. yoğunluktaki herhangi biri.

S: (VB) Biz 4. yoğunlukta mıyız?


C: (L) Ben oradayım.

S: (VB) 4. yoğunluk olarak mı görüyorsun şu anda?


C: (L) Ben ve diğerleri.

S: (VB) Yani o çubuk 4. yoğunluktaki sen misin?


C: (L) 4. yoğunluktaki herhangi bir bireyin öz benliğinin görsel temsili. Öz.

S: (VB) Derin bir nefes al. Şahsen emin olmadığım bazı mekanizmalar işliyor sanırım. Bunu daha kolay
hale getirmek için söyleyebileceğin herhangi birşey var mı?
C: (L) Daha spesifik sorular sorabilir misin? Tam olarak neyden emin değilsin?

S: (VB) Bu bağlantının niteliğinden emin değilim. Algının yapısından emin değilim. Bunu neden bu şekilde
deneyimlediğimden emin değilim. Tüm bunları yapmanın neden gerekli olduğundan emin değilim.
C: (L) Tamam.

S: (VB) Herhangi bir yanıt?


C: (L) Soruyu sor. Soru sormazsan yanıt veremem.

S: (VB) Sıraladığım bu belirsizlikleri neden yaşıyorum? Bu süreci daha kolay hale getirmek için ne
yapabiliriz?
C: (L) Bu belirsizlik şeyle ilgili... “Neden bu belirsizlikleri yaşıyorum” diye sorunca yanıtlaması zor.

S: (VB) Bu belirsizlikler sürecin parçası mı?


C: (L) Belirsizlikleri nasıl algılıyorsun?

S: (VB) Belirsizlik, bunu nasıl yaptığımla mı ilgili? Bu süreci yapış şeklimizdeki beceriksizliğimizden mi
kaynaklanıyor?
C: (L) Bilinmeyen bir alan. Özellikle senin için aşina olunmayan bir süreç, çünkü esas doğası çok açıklık
gerektiriyor...

S: (VB) [keskin bir şekilde araya giriyor] TAMAM! Laura’nın gördüğü şeyi neden görüyorum?
C: (L) Bu şu anda sürecin bir parçası oluyor olmanla çok ilgili olmalı.

S: (VB) Neden sürecin bir parçasıyım?


C: (L) Genetik bağlarla ilgili ve zamanda belirli bir noktada belirli şeyler yapmak üzere başka seviyelerde
yapılmış seçimler...

S: (VB) Eğer bunu YAPMAMAYA karar vermiş olsaydım, sonuç ne olurdu?


C: (L) Bir başkası gelir yerini alırdı. Evren kendine bakmaya sonsuz bir biçimde muktedir.

S: (VB) Burada olan bu mu? Evren işini mi görüyor?


C: (L) Oo evet! Bu...

S: (VB) Ne görüyorsun?
C: (L) Sen, ben, biz EVRENİZ. Bizim aracılığımızla eylemde bulunuyor.

S: (VB) Araştırmamıza fon sağlamak için ne yapmamız, neyi bilmemiz gerekiyor?


C: (L) [Kahkaha] Aklıma ilk gelen şey bir dizi rakam ve bunları sıralayacağım: 6, 14, 25, 48, 52.

S: (VB) Bunlar tarih mi?


C: (L) Bilmiyorum.

S: (VB) Onlara sor.


C: (L) Sen sor.

S: (VB) [bağırıyor] Bunlar tarih mi?!


C: (L) Hayır.

S: (VB) Ne peki?
C: (L) Dilediğin gibi kullanabileceğin rakamlar.

S: (VB) Bu rakamlarla ne yapmamız gerekiyor?


C: (L) Ne istersen.

S: (Ark) Sanırım bu rakamlarla ne yapacağımızı biliyorum. (VB) Bu bir soru mu? (Ark) Hayır. (VB) Seni
duyamadım. Tekrarlayabilir misin? (Ark) Bunlar muhtemelen loto numaraları. (VB) Bunlar loto
numaraları mı?
C: (L) Olabilir.

S: (VB) Neden daha spesifik olmuyorsunuz? Çok spesifik bir soru soruyorum.
C: (L) Loto numarası olabilirler. Çeşitli şekillerde kullanılabilirler. Önümüzdeki üç ay boyuncaki seçimler
için geçerliler. Bu rakamlarla alakalı birine rastlayabilirsin. Bilmen gereken bazı şeyleri içeren bir kitabın
sayfalarında bu rakamlara rastlayabilirsin. Çok katmanlı birşey. Pek çok uygulaması var. Sadece “loto
numaraları” olduğunu söyleyerek diğer olasılıkları kapatma. Olabilirler ama çok daha fazlası da olabilirler.

S: (VB) [kızgınlıkla iç çekiyor] 52’yi söylemiş olmaları beni şüphelendirdi.


C: (L) Tersine çevirebilirsin.

S: (VB) Bir de 25 var.


C: (L) O zaman iki tane 52 var.
S: (VB) Pekala, farklı bir yöne gidelim. Derin bir nefes al. Bir sonraki adımı atmak için ne yapmamız
gerektiğini Laura’ya gösterebilir misiniz?
C: (L) Sınırsız bir şekilde sor, herşey yerini bulacak. Endişelenme, bizim bile hakkında birşey bilmediğimiz
alanlarda olan biten şeyler var ve bunlar çok ilginç şekillerde birleşecek. Hatta bilmemek daha iyi, çünkü
o zaman tahmin edersin/varsayarsın ve onu engellersin.

S: (VB) [keskin bir şekilde] Pekala! Ari bugün neden buradaydı?


C: (L) Çok güçlü bir ilgisi var. Eskiden olduğu kadar cesur ve özgür olabilmek istiyor. Ama onu sınırlayan
bağlardan kurtulmak onun için mümkün olmayabilir. Ama herhangi bir yönde harcanmış bir enerji,
istediğin tepkiyi vermeyen birine bile harcanmış olsa, o kişi senin yanından ayrıldığında onu bambaşka
yerlere taşıyabilir ve bir başkasına ulaştırabilir. Bir amaca yönelik olarak harcanmış enerji, yanlış 25 kişiyle
bile konuşmuş olsan, açıkça bir amaca enerji harcıyor olmandan dolayı...

S: (VB) [keskin bir şekilde araya giriyor] Şimdi gördüğün görüntü neydi?!
C: (L) Sadece ışıklar ve geometrik şekiller...

S: (VB) Bu ışıkların belirli bir fonksiyonu var. Bu fonksiyon nedir?


C: (L) Görüntülerin maddesi gibiler, nihayetinde çok somut ve gerçekçi bir form alacak şekilde
kaynaşacaklar. Bunlar yeni başlayan görüntü oluşum maddeleri.

S: (VB) Öyle sanıyorum ki bu ışıklar, yani bu çekirdek düşüncelerin bazıları aynadan bu gerçekliğe geçmek
istiyor. Bu doğru bir varsayım mı?
C: (L) Ben böyle birşey görmüyorum; hayır.

S: (VB) Bana bu izlenimi veren nedir?


C: (L) Sen söyledin: varsayım. Çok fazla varsayımın var. Tüm o varsayımlarla ilgilenmek çok zor. [aynadaki
görüntülerle ilgili duyulmayan tanımlar]

S: (VB) BU bizim gerçekliğimize geçmiyor mu şimdi?


C: (L) Hayır. Sadece bakıyorlar. Küçük şirin köpek yavruları gibiler. Enerji formları. Sevimliler.

S: (VB) Başka sorusu olan? (Ark) Vincent’ın koluna dokunduğunu hissettiği şey neydi?
C: (L) Onunla birlikte seyahat eden bazı arkadaşları var ve onu beladan uzak tutmaya çalışıyorlar. Bu
olayda, biri onun omzuna dokunarak sorun olmadığını göstermeye çalışıyordu gibi görünüyor.

S: (VB) Bu benimle birlikte seyahat edenler ne tür arkadaşlar?


C: (L) Bir tanesi takım elbiseli. Yeleğinden zincirli bir saat sallanıyor. Ama zaman diye birşeyi yok, ve bu
komik. Kahverengi elbise, ...orta boylu. Parmağını sıkça işaret etme amaçlı kullanıyor. Gözlüklü. Sana
düşkün. “Yapışık” ruh olup olmadığını bilmiyorum tam olarak ama senin etrafında olmayı seviyor.

S: (VB) Nereden gelmiş?


C: (L) Bunun açık bir projeksiyon olduğunu görüyorum. Bu görüntüyü projekte ediyor. Bu başka bir
hayattaki sen bile olabilir.

S: (VB) Tamam, omzuma vuran o değil. [çok güçlü bir ses tonuyla] K’ler mi dokundu omzuma? Geçmişte
de omzumda ellerinin bir izini bırakmışlar mıydı?
C: (L) [aşırı baskı hissediyor ve komuta/varsayıma direnemiyor. Çok düşük ve zayıf bir sesle] Evet.
[boğulma hissi.]

S: (VB) Pekala. Şimdi, K’ler bavulumdaki çeşitli şeylerin oldukça farkındalar. Onlara bavulumda ne
olduğunu sorar mısın?
C: (L) Kirli iç çamaşırı!! [Kahkaha. Sıkışma birden geçiyor ve cevap neredeyse VB sorusunu bitirmeden
patlıyor. Soru sorulduğu an, daha önce bahsedilen büyük, aşırı doldurulmuş, kayışla bağlanmış bavul
açılmış olarak görülüyor ve yüzlerce kirli iç çamaşırı her yana dağılıyor. Çamaşırlar sadece kirli olmakla
kalmıyor, üzerlerinde dışkı lekeleri var ve sanki onları yıkamak veya yıkanmaya ihtiyaçları olduğunu kabul
etmek yerine, her biri saklanmış ve koleksiyona sürekli yenileri eklenmiş. Fakat tüm bu görüntüler özel
olarak talep edilmediği için sözlü olarak ifade edilmedi...]

S: (VB) Bakmaya devam et! Başka? Hadi!


C: (L) [Güçlü ses] Gerçekten komik eski moda bazı elbiseler var. Eğer bu pantolonu insanların içinde
giyersen, beni tanıdığını söyleme sakın. Korkunç. Askıları var. [Çok büyük, çuval gibi, dikey renkli şeritleri
olan palyaço pantolonu.] Deri bir çanta var.

S: (VB) Deri çantayı aç. Ne görüyorsun?


C: (L) Deri çantanın içinde birkaç küçük şişe var. Haplarla dolu. Mavi haplar. Bir tıraş takımı, bir tarak.
Tarağın eksik dişleri var...

S: (VB) Orada başka herhangi birşey görebiliyor musun?


C: (L) Mendiller var, eski bir ayna ve temiz, beyaz gömlekler. Ambalajlarından hiç çıkarılmamışlar. O
gömlekleri hiç giymemişsin.

S: (VB) Gerçekten iyi görüyorsunuz. K’ler lütfen bu bavulu neden taşıdığımı Laura’ya açıklayabilir mi?
C: (L) Neden mi taşıyorsun? Çünkü bırakamıyorsun.

S: (VB) Neden bırakamıyorum?


C: (L) Çünkü her zaman hazırlıklı olmak istiyorsun.

S: (VB) Ne için hazırlanıyorum?


C: (L) Bir tanesi bir yolculuk. Birşeyin yanlış trene binmene neden olmasından korkuyorsun.

S: (VB) Evet. “Yanlış treni” daha açık kelimelere çevirebilir misiniz?


C: (L) Bununla ilgili tuhaf birşey var. Öyle görünüyor ki asıl sorun, oraya gittiğin zaman ihtiyacın olanı
satın olacak paran olmadığını/olmayacağını düşünmen.

S: (VB) [keskin bir şekilde] Tamam, güzel ama boşa zaman harcıyoruz. Başka sorusu olan? (O___) [Sağlıkla
ilgili birşey soruyor]
C: (L) [Sağlık konusuyla ilgili yorumlar yapıyor.] [Kaset bitiyor. Sonraki kasedin başında büyük bir bölüm
eksik.]

S: (VB) K’ler bir sonraki sefer bu teması kurmamızı sağlamak üzere Laura’nın zihninde
görüntüleyebileceği bir sembol verebilir mi?
C: (L) Aldım.

S: (VB) Tanımlaman gerekiyor mu?


C: (L) Hayır.

S: (VB) O simgeyi net bir şekilde gör. O simgenin soluşunu göreceksin ve bu bağlantı sona erecek. Simge
soldukça ayna normal bir ayna haline gelecek. Bedenine geri dönüyorsun. Derin bir nefes al. [uyanma
için geri sayım.] [celse sonu]
28 Temmuz 2001

Ark, Laura

Bu, ikimizin başbaşa yaptığı ilk celseydi. Bir-iki dakika bekledik. Planşet yavaşça dönmeye başladı.

S: (L) Adın nedir?


C: Xyenri.

S: (L) Hiç kendi bedenin oldu mu? (ç.n.: ölüp öbür tarafa geçmeyen “dünya” ruhlarından biri olup
olmadığı anlamında olmalı)
C: Hayır. Kasyopya.

S: (L) Bağlantı kurmakta zorluk yaşıyor musunuz?


C: Evet.

S: (L) Yeniden uyumlanmış bir bağlantıya ne zaman kavuşacağız?


C: Kısa süre içinde.

S: [Köpek havlaması sesi geliyor] (L) Köpek neden havlıyor?


C: Sokaktaki aktiviteler.

S: (L) Vincent konusunda ne yapmamızı tavsiye edersiniz?


C: Para gelene kadar anlaşma yok.

S: (L) İşin kötüsü paraya şu anda ihtiyacımız var. Ne yapacağımızı bilmemiz gerekiyor. Onun hiç
gerçekleşmeyecekmiş gibi görünen sözlerine güvenirsek her geçen gün borca batacağız. Bize uygun
yönde göstergeler verebilir misiniz?
C: Sunuculuk.

S: (L) Sunuculuk mu?! Ne sunuculuğu?


C: Yakında bir teklif gelecek.

S: (L) Ne tür bir teklif?


C: Sunuculuk.

S: (L) Ne sunuculuğu?
C: TV programı.

S: (L) Bu hayatımda duyduğum en çılgınca şey! [gülüşme] Bir TV programı sunmak mı? Bu duyduğum en
çılgınca şey. Hadi ama. Ekonomik olarak ciddi anlamda bir yardıma ihtiyacımız var. Bize gerçek bir ipucu
vermeniz gerekiyor.
C: Para yakında gelecek!

S: (L) [Gülüşme] Şunu sorayım: Vincent konusunda ve onun şu ritüel sihir saçmalığı konusunda üzgün
olmakta haklı mıyım?
C: Evet.

S: (L) Onun yaptığı şeyin ne olduğunu bile bilmediğini, benden bilgi almak için gönderilmiş bir ajan
olduğunu düşünmekte haklı mıyım?
C: Evet.

S: (L) İddia ettiği gibi çocukluğunda ve daha sonra yetişkinliğinde onunla temasa geçenler Kasyopyalılar
mı?
C: Hayır.

S: (L) Bilinçli olarak mı ajanlık yapıyor?


C: Hayır.

S: (L) [iç çekiş] Eğer yakında para gelmezse, sonra yapmamız gereken şey nedir? Tüm önemli konuları
konuşmak istiyorum.
C: Ama gelecek. Para gelecek.

S: (L) [Gülüşme] Artık bunu duymak istemiyorum. Bağlantıyı geliştirmek için ne sorabiliriz? (A) TV
Programına ne dersin? Bunu yapmalı mıyız? (L) Bunu ciddiye alacağımı sanmıyorum.
C: Güzel bak. Çirkin bakarsan anlamazsın. [Gülüşme] (ç.n.: smart: “güzel” / “akıllıca”)

S: (L) Bu doğru değil. Bize rağmen bir mizah duygunuz olması güzel.
C: Evet!

S: (L) Eski bir hippi olmadığından emin misin?


C: Hayır.

S: (L) Isınmaya çalışıyoruz. Bağlantıyı arttırıyoruz.


C: BH’leşme yolu gösterecek.

S: (L) Hmmm... Grace diğerlerine yardım etmek için yapması gerekenleri yapıyor mu?
C: Evet.

S: (L) Kitaplarımızı kendimiz yayınlamamızı tavsiye eder misiniz?


C: Yakın.

S: (L) Gelecekte Vincent’la anlaşma yapacak mıyız?


C: Pek muhtemel görünmüyor.

S: (L) Ben de öyle tahmin etmiştim. Vincent’ın üzerimde yaptığı hipnoz çalışması faydalı mıydı?
C: Normal.

S: (L) Daha fazla çalışma yapmaya ihtiyacım var mı?


C: Evet, 5 kere daha.

S: (A) Kim tarafından?


C: Ark.

S: (A) Şaka mı yapıyorlar? (L) Hayır. Sadece sen bunu yapabilecek kadar biliyorsun beni. Bunu yapabilecek
tek kişi sensin. Böyle düşünüyorum.
C: Güzel.

S: (L) Vincent buradayken açılan “Percival 3” konusu nereden çıktı?


C: Vincent.

S: (L) “Titus sığınağı”nın ardında gizli birşey var mı?


C: Hayır.

S: (L) Gerçekten bir 2010 uzay savaşı olacak mı?


C: Hayır.

S: (L) 2010’da dünyayı korumak için gerçekten birşey inşa etmemiz gerekiyor mu?
C: Hayır.

S: (L) BİR sebeple bir teknoloji oluşturmamız gerekiyor mu?


C: Evet. Daha sonra.

S: (L) Misyonumuzun ne olduğunu söyleyebilir misiniz?


C: Öğrenmeyi sürdürün.

S: (L) Bunlar kesinlikle K’ler. Bunu ancak onlar söyler! Şu anda bundan fazlasını bilemeyiz, öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) Ne yakın?
C: Hoot holler!

S: (L) Hoot holler mi? Dalgayı mı kastediyorsunuz? Dalga yakın mı?


C: Evet.

S: (L) Frank neden email’lerime yanıt vermedi?


C: Ayrıldığı için üzgün. Birini dinledi.

S: (A) Kim üzgün? (L) Kimi dinledi?


C: M___.

S: (L) Anlıyorum. Kardeşim bana kızgın mı?


C: Hayır.

S: (Laura Ark’a) Sürekli başım dertte. Bana kızmayan tek kişi sensin.
C: Frank!

S: (L) Bunlar kesinlikle K’ler çünkü duymak istediğim cevaplar vermiyorlar! Duymak istemediğim bir yanıt
daha almak için başka ne sorabilirim?
C: Evet. 5 milyon.

S: (L) Hiç bir işe yaramayan bir yanıt almak için sorabileceğim 5 milyon soru daha var yani, anlıyorum.
C: Voila! Neşe! Şimdi Öğren!

S: (L) Öğrenmek eğlenceli mi?


C: EĞLENCELİ!

S: (L) Sizin için eğlenceli olabilir ama bu 3B ortamıyla ilgili belirli gerçekler var. Ayağını taşa vurduğun
zaman canın acıyor. Sahip olduğundan daha fazla para harcayınca borca giriyorsun.
C: O şekilde eminiz daha eğlencelidir.

S: (L) Fransa’ya taşınmamız gerekiyor mu?


C: Evet.

S: (L) Emin misiniz?


C: Evet.

S: (L) Fransa’ya ne zaman taşınacağız?


C: 2003.

S: (L) [Gülüşme] Fransa’da birşey mi YAPMAMIZ gerekiyor?


C: Evet.

S: (L) Ne?
C: Daha fazla çalışma.

S: (L) Aman ne güzel! Taşınmadan önce bu ev üzerindeki çalışmamızı bitirmemizi tavsiye eder misiniz?
C: Evet.

S: (L) Fransa’ya taşınmadan önce evimizi satalım mı?


C: Evet.
S: (L) Yani taşındıktan sonra hiç geri gelmeyeceğiz?
C: Hayır.

S: (A) Bu çok hoş! (L) Fransızca öğrenmem mi gerekecek?


C: Evet.

S: (A) Oui. Je tem. (L) Je ne parle. Pekala. Demek daha fazla çalışmak için Fransa’ya gideceğiz?
C: U 5. (ç.n. “siz beşiniz” anlamında olabilir)

S: (L) Biz ve üç çocuk mu?


C: 8835 milyon.

S: (A) Bu ne anlama geliyor? (L) Hmm. Bu gece bize vermek istediğiniz belirli bir mesaj var mı? Bağlantıyı
arttırmak için?
C: Ümit ve zafer yaklaşıyor! (“hope and glory” adlı bir filme atıf da olabilir.)

S: (L) Başka herhangi birşey?


C: Işık alemlerindeki sevgiye giden yolu göster. Ona güven.

S: (Laura Ark’a) Sormak istediğin birşey var mı? Bu bir vakit kaybı değil.
C: Evet.

S: (L gülüyor) (A) Komik olan nedir? (L) Soru sorma konusunda çok çekingensin. Bağlantıyı bu şekilde
geliştiriyoruz. Çok fazla baskın olmak istemiyorum.
C: Şimdi Sir Ark’ı dinle.

S: (L) Oo, bu bana birşey hatırlattı. O bitki çaylarından sonra Ark’ın mide sorunu düzeldi mi?
C: Evet.

S: (L) Doktorun dediği gibi bizim kalplerimiz yatay mı?


C: Evet.

S: (L) Neden?
C: Sevgi o şekilde daha fazla kenetleniyor.

S: (A) Bu doğru.
C: Şimdi bir mola verin.

S: (L) Frank buradayken neden bize pek çok şeyi şifreli bir şekilde söylediğinizi öğrenmek istiyorum.
C: Frank köstebek.

S: (A) Eğer Frank köstebekse neden ayrıldı?


C: KH kendi sularına kanca atmak için kendi zamanına bakıyor. Yakında kendini yanıtlayacak.

S: (L) Bu M___ denen şahıs başka sorunlar yaratacak mı?


C: Belki.

S: (L) Bizim bildiğimiz, Frank’in bilmediği şey nedir?


C: Bir prototipin nasıl yapılacağı.

S: (L) Neyin prototipi?


C: Demolekülerizatör.

S: (L) Demolekülerizatör mü? Harika! İyi bir bağlantı oluşturmamız ne kadar sürecek? Şu anda iyi ama
daha iyi olması gerekiyor.
C: Yakında. 45 dakika.
S: (L) Bunu her seferinde 45 dakika yapmamızı mı söylüyorsunuz? Haftada bir?
C: Evet.

S: (L) Sanırım 45 dakika geçti. İyi geceler deme vakti mi?


C: Evet.

S: (L) İyi geceler.


C: İyi geceler.
7 Ağustos 2001

Laura, Ark

S: (L) Merhaba. Kimse var mı?


C: Merhaba.

S: (L) ...Bize adını söyle.


C: Daoha.

S: (L) Hiç kendi bedenin oldu mu?


C: Hayır.

S: (L) Neden buradasın?


C: Kasyopya.

S: (L) Kasyopya aracılığıyla bağlantı kuran 6. yoğunluk varlıkları mısınız?


C: Evet.

S: (L) Şunu söylemek istiyorum ki, altı gün geçti ve elimize hiç para geçmedi. Felaket bir durumdayız.
Aslında felaket değil. Öncekinden çok daha temiz bir durumdayız ama hala hangi yöne gitmemiz ve şimdi
ne yapmamız gerektiği konusunda ciddi bazı sorunlarımız var.
C: Para gelecek.

S: (L) Tamam. Vincent’ın eyleminin ardındaki güç neydi? 4. yoğunluk manipülasyonları mı?
C: Yakın.

S: (L) Herhangi bir satanik tarikat faaliyetiyle bağlantısı var mı?


C: Hayır.

S: (L) Ayna celsesinde gördüğüm gibi çok sayıda yapışık ruhu var mıydı gerçekten?
C: Evet.

S: (L) Bu ilişik ruhların kaynağı neydi?


C: Ritüeller.

S: (L) Pekala. Beni “ahit sandığının” gömülü olduğu yeri keşfetmeye zorlamasının ardındaki amaç neydi?
Onu bulmaya yönelik kendi arzusu mu yalnızca?
C: Evet.

S: (L) Bu soru sormaya veya aramaya programlandı mı?


C: Evet.

S: (L) Eğer benden yanıtı almayı başarmış olsaydı bunun sonuçları ne olurdu?
C: Öldürülürdünüz.

S: (L) Kendisi bu olasılığın farkında mıydı az da olsa?


C: Evet.

S: (L) Görünüşe göre yeterince farkında değilmiş. Hala bunun bir oyun olduğunu düşünüyor.
C: Evet.

S: (L) Sırra çok yaklaşırsan ölürsün. Hala bunun ne kadar ciddi olduğunu anlamıyor.
C: Evet. Sen de anlamadın.

S: (L) Pek çok soruyu yanıtlamamanızın nedeni bu mu?


C: Evet.
S: (L) Bu iyi bir neden sanırım. Bizi hayatta tutmak. (Ark) Vincent’a bu emri kim verdi? Programlandığını
biliyoruz. 4. yoğunluk tarafından mı? (L) Şöyle sorayım. Bu bilgiye ulaşmaya programlandığına göre ve 4.
yoğunluk KH bu sırrı ya bilmiyor veya erişemiyor, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Keşfetmek için sabırsızlanıyorlar. Hem de çok.


C: Evet.

S: (L) Grubumuzun üyelerinden birinin sorusunu sorayım. Bu gezegenin Kertişlerin yaşam döngüsü için
bir kuluçka ortamı olduğunu iddia eden bir materyal okumuş. Bu kaynağa göre dünyanın yer altı dişi
Kertişin mekanı oluyor ve erkek her çağın başında dişinin yanına dönüyor. Bu faaliyetin odağı büyük
piramitmiş ve eğer BH’ye geçersek bununla ilgili kötü durumdan kurtulabilirmişiz... Bu doğru bir tanım
mı?
C: Hayır.

S: (L) ...Bu bilginin kaynağı veya ardındaki enerji nedir?


C: KH zihin kontrol sinyali.

S: (L) Bu sinyalin amacı nedir?


C: Bu sinyali almaya programlanmış olanlara ulaşmak.

S: (L) Bu sinyallerin bazıları 3. yoğunluk kaynaklı, doğru mu?


C: Evet.

S: (L) Bir yerlerde bilim kurgu kitaplarını okuyup bu çılgınca teorileri şeytani bir şekilde bir araya
getiriyorlar ve sonra bunları bilgisayara aktarıp insanların beyinlerine ışınlıyorlar. Böyle birşey oluyor mu?
C: Evet.

S: (A) RC’nin rock müzikte, rock konserlerinde zihin kontrol sinyallerinin kullanımıyla ilgili iddiaları da
doğru sanırım. (L) Evet. Belirli zihin halleri meydana getiriyorlar ve insanları yaklaşan birşeye
programlıyorlar. (L) Evet. Vincent’ın tanımladığı “Ophanic istihbarat” nedir?
C: 4 KH.

S: (L) Kısa bir süre önce, dinlerine inanmadığımız için anti-semitik olduğumuzu iddia eden bir Yahudi
kurumunca ciddi bir saldırıya uğradık. Bu üzerine gitmememiz gereken bir durum mu? ...Konuyla ilgili
yazıyı web sayfasında tamamen kaldırsam, bizim için durumun daha parlak olma ihtimali artar mı?
C: Evet.

S: (L) Cesurca birşey yapıyoruz ama mutlaka gerekli değil. Sitede söyleyeceğimizi söyledik. (A) Veya
bununla ilgili makaleleri Kasyopya sitesiyle alakasız başka bir sitede yayınlarız. Bu bize yasal bir avantaj
sağlayabilir. Saldırılara karşı bir koruma olabilir.
C: İyi fikir.

S: (L) Yazıda Yahudilere karşı olan derin sempatimin de...


C: Yahudiler her halükarda yok edilecek.

S: (L) Bu sevimli bir yanıt DEĞİLDİ! En iyisi o yazıları o sayfadan kaldırmak. Bırakalım aptallıklarına devam
etsinler ve kendilerini yok etsinler. Kimsenin bu konuda yapabileceği birşey yok sanırım. (A) Evet.
C: Evet.

S: (L) Moral bozucu. (Ark’a) Üzerinde çalıştığın konuyla ilgili sorman gereken herhangi birşey var mı?
Kanal uyumlanmasını geliştirmek için soru sormamız gerekiyor. (A) Bugün hiç sorum yok. Ödevimi
yapmadım. Diğer meselelerle çok meşguldük. Başka bir gece devam ederiz. (L) Evet, çalışmam gerekiyor.
C: Evet. Önceki uyumlanmadan dolayı kök güçlü.
S: (L) Tamam. B___’nin sorusunu yanıtladık. Aklıma başka bir konu gelmiyor. Gidip o sayfayı kaldıracağım.
Bunu bu gece yapacağım. Yahudi konusuyla ilgili yazıyı.
C: Evet.

S: (L) Pekala o halde. Çok teşekkür ederiz. Bilmemiz gereken, sormamız gerektiği halde sormadığımız
önemli birşey varsa lütfen sorulmuş kabul edin. Söylemeniz gereken önemli birşey varsa lütfen söyleyin.
C: Tutun bana.
10 Ağustos 2001

Ark, Laura

S: (L) Merhaba?
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Viagmor.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Vincent Bridges ve Jay Weidner hakkında birşeyler sorabilir miyiz?


C: Evet.

S: (L) Bize karşı niyetleri nedir?


C: Kötü.

S: (L) Vincent o satanik insanlarla gerçekten bağlantılı mı?


C: Evet.

S: (L) Onların çekirdek grubuyla bağlantılı mı?


C: Hayır.

S: (L) Gerçekten inisiye bir Sufi mi?


C: Hayır. Karma geliyor.

S: (L) Onlarla ilgili endişelenmemizi gerektiren bir durum var mı?


C: Hayır.

S: (L) Şu ana kadar yaptığımız şeyler dışında, web sitesine onlar hakkında daha fazla bilgi koymak gibi
şeyler yapmamız gerekiyor mu?
C: Evet.

S: (L) Ne gibi?
C: Web’de daha fazla bilgi.

S: (L) Perseus sitesine Vincent’la ilgili öğrendiğim şeyi koymamı tavsiye eder misiniz? Ünlülük iddiasıyla
ilgili raporu?
C: Hayır.

S: (L) Spesifik olarak neyi kastediyorsunuz?


C: Dava dosyaları onu çıldırtıyor. …

S: (L) Yani onu avukata gitmeye zorlayacak yeni yazılar koyabilirim? Onu iyice çıldırtmak için?
C: Evet.

S: (L) Jay Weidner’den bu sabah aldığımız mektubu da yayınlayayım mı?


C: Evet.

S: (A) Bunun amacı nedir? (L) …Avukat onlara kendilerini dava açılmaya müsait hale getirmeye çok
yaklaştıklarını söyleyebilir.
C: Evet.

S: (L) Ayrıca Vincent’ın makalesini veya iftira ve karalama hakkında yazdığı mektubu da yayınlayabilirim.
C: Evet.
S: (L) Bu şeyleri yapmak istediğimden emin değilim. Kendimi berbat hissettiriyor. Neden bunları
yapmamızı söylüyorsunuz?
C: Sence Vincent nasıl hissedecek?

S: (L) Kesinlikle benim hissettiğimden çok daha berbat hissedecek. Bunu düşüneceğim ve yarın sabah
kararımı vereceğim. Eğer çekip giderlerse ve kendi işlerine bakarlarsa mesele yok. Yarına kadar başka
saldırıda bulunup bulunmadıklarına bakacağım. (A) Eğer bir konferans düzenlemeye karar verdiyseler,
enerjilerini o işe ayıracaklar ve bizi rahat bırakacaklar demektir. (L) Hiçbirşey düzenledikleri yok. Tek
yaptıkları sahtekarlık. İnsanların parasını alıyorlar. Tüm yaptıkları bu. (A) Bundan emin değilim. (L) Tüm
bu yaptıkları insanların paralarını alabilmek için yaptıkları bir sahtekarlık değil mi?
C: Kısmen.

S: (L) Jay Weidner o e-mail’i yazarken aklından neler geçiyordu bilemiyorum. Bir fiziksel bedeni işgal eden
ne tür bir bilincin bunları yazabileceğini anlayamıyorum.

[Email:

Gönderilme Tarihi: 10 Ağustos 2001 04:53:29 -0700


Gönderen: Jay Weidner
Konu: Kanallanmış Yalanlar

Diğerlerinin konferanstan vazgeçtiğine dair neden yalan söylüyorsun? Bu doğru değil. Senden başka
kimse vazgeçmedi (bunun için Tanrıya şükürler olsun!!!). Sen bir yalancısın ve nedense bu beni
şaşırtmıyor. O varlıklar hakkında da yalan söylüyorsun. Senin hakkında yazmakta olduğum makale için
bana bol miktarda materyal sunduğun için teşekkür ederim. Tüm ahmaklıkların not edilecek. Kim
olduğunu biliyorum ve ne için çalıştığını tüm dünyaya anlatacağım. 6. ve 7. yoğunluk varlıklarıyla ilgili
söylediğin şeylerin hepsi saçmalık ve kendine Doktor diyorsun. Sen kapıcı olarak bile iş bulamazsın.
Vincent’a diyorum ki ‘doğru şeyi yap ve şunlara dava açıp mahkemeye göm.’ Şovunuzu yöneten
çocuklara bizim hafifsenecek insanlar olmadığımızı göstermesi gerekiyor Vincent’ın. İftira suçundan size
dava açacağız. Jirka Rysavy’ye bunu yapmasını söylüyorum. Siz kendi kendinize mükemmel enayiler
olduğunuzu gösterdiniz. Tüm bilgileriniz yalanlarla dolu. Celselerinizi kronolojik olarak listelemiyor
olmanın nedeni bu. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrendikçe materyalin tarihlerini buna göre
ayarlıyorsun. Klasik bir istihbarat operasyonu. Şeytana meydan okunduğunda kaçabildiği kadar hızlı bir
şekilde kaçtığını biliyorum. Tüm bu dünyadışı varlıklar hakkındaki yalanları, bu kanallanmış saçmalıkları
ve yeni dünya düzeninin inanmamızı istediği diğer tüm yalanları ortaya koymanın zamanı geldi. Eğer bir
Ouija tablası kullanmanın satanizm olmadığına herhangi birinin inanmasını bekliyorsan, o zaman o
saçmalığı organizasyonuna ekle. Vincent’a senin kim olduğunu ve zamanının geleceğini söyledim.

Jay Weidner]

C: KH sevgisi.

S: (L) Kendine Hizmet sevgisi. Kendi içine doğru patlatıyor olmalı. Pekala. Bir yayıncı bulduk. İste ve
yayınla şeklinde bir konsepti var. Ürünün tam kontrolüne sahibiz ve bunun oldukça iyi bir yol olduğunu
düşünüyoruz. Bu kitap işine şimdi odaklanmamızı tavsiye eder misiniz? Çünkü bunu bu şekilde yapabiliriz
ve üzerinde epeydir çalışıyoruz. Buna mı odaklanalım yoksa bırakıp başka bir şeyle mi ilgilenelim?
C: Bunu şimdi yapın!!!!

S: (L) Kitaplarımız iyi satacak mı?


C: Evet!!!!

S: (L) Vincent ve Jay Weidner’ın bu şöhret savaşı ve saldırılarından kurtulabilecek miyiz?


C: Hayır.

S: (L) Neden?
C: Şöhretin kapısını açacaklar. (ç.n. kendileri için değil sanırım)
S: (L) Ne?! Bu NASIL mümkün olabilir? (A) Bize iftiralar attıkları için mi?!
C: Hayır, konuyla ilgilenecek tanıdıkları var.

S: (A) Kimleri var? (L) Bu olan bitenle ilgilenecek tanıdıkları varmış. Bu garip. Terri Burns ve Vincent
Bridges’ın iddia ettiği gibi B.T. bir KH ajanı mı?
C: Hayır.

S: (L) Listemizde berbat KH ajanları var mı? (ç.n.: email yazışma listesi kastediliyor olabilir)
C: Evet.

S: (L) Kaç tane?


C: İki.

S: (L) Uzun zamandır mı oradalar yoksa kısa bir süredir mi?


C: Biri uzun, biri kısa bir süredir.

S: (L) Vincent’ın ileri sürdüğü gibi J___ R___ satanizmle ilişkili mi?
C: Hayır.

S: (L) Jon Benet Ramsey’i kim öldürdü? (uzun bekleyiş ve sonra gülüşme) Bunu cevaplamayacaklar.
Vincent’ın iddia ettiği gibi J___ R___ bu olayla ilişkili miydi?
C: Yakın.

S: (L) Olaya yakın mıydı, yoksa olayla ilişkili miydi?


C: Olaya yakındı.

S: (L) Olayın meydana gelmesiyle ilişkisi var mıydı?


C: Hayır.

S: (L A’ya) Sormak istediğin herhangi bir soru var mı? Sormadığımız ama sormamız gereken herhangi bir
şey var mı? Çok yorgunuz. Tüm gün boyunca çok çalıştık. Sorulmuş kabul edin. (uzun bekleyiş). Oo, M___
ajan mı?
C: Evet.

S: (A) Ajan olması iyi. En azından biliyorsun. (L) Başka bir tane göndermezler. (A) Evet. … (L) P___’ye ne
oldu bu arada? Kendini bayağı zorlu bir sürece soktu! (A) Bunu ikinci kez yaptı değil mi? (L) Evet.
C: Irksal obsesyon!

S: (A) Ne anlama geliyor bu? (L) Nordik meselesini takıntı haline getirdi. (A) Oo. (L) Biliyorsun, sarı saçlı
ve mavi gözlü ve özel. Seçilmiş kişi! (A) Eğer seçilmiş kişiyse ve takdir görmüyorsa… (L) Onu takdir
etmeyen herkesi ezip geçecek. S___ de böyle söylüyordu…. Bizi 4. yoğunluğa götürecek teknolojik bir
cihaz üretmemiz gerekiyor mu?
C: Muhtemelen.

S: (L) Önemli olan bu cihazı yapmak mı, yoksa cihazın kendisi mi? Bana öyle geliyor ki asıl önemli olan
cihazı yapabilmek; yani bunun bilgisine sahip olmak.
C: Evet.

S: (L) Bunu yapabilme bilgisini elde etmek. Farkındalık seni gerçekliğe bağlıyor. Bugün Plato’nun
Mağarası’nı okuyordum. Biliyorsun, duvardaki gölgeler falan. Orada gerçekten ilginç bazı şeyler söylemiş.
Tamamen 4. yoğunluğa benzeyen şeyler. Neyse… (A) Tony Smith’in bahsettiği Rodin bobinleri ve toroidal
yapılar bir noktada muhtemelen çok önemli olacak. (L) Bunu aynada gördüm. Işına benzeri birşey çıkaran
cihaz. O gerçekten bir tür zaman makinesinin gerçek bir görüntüsü müydü, yoksa Vincent’ın benim
zihnime projekte ettiği birşey mi?
C: İyi yakaladın.
S: (L) Evet, o resmi onun web sitesinde gördüğüm zaman, seans sırasında o görüntüyü zihnime projekte
ettiğini anladım. Görebilmem için buna odaklanmıştı. ... Fransa’da bulmam gereken gömülü bir cisim var
mı?
C: Evet.

S: (L) Bulacak mıyız?


C: Evet.

S: (L) Bulacağımız yılı söyleyebilir misiniz?


C: İki.

S: (L) Bu cisim nedir?


C: Kutsal Kase.

S: (L) Kutsal kase nedir? [bu noktada kasette çok yüksek gürültüler var. Planşet dönüyor ve şekiller
çiziyordu.] Birşey mi çizdiler yoksa sadece oyun mu oynadılar bilmiyorum. Sanırım bunu
yanıtlamayacaklar. İsrail’de yaklaşan büyük patlamalar var mı? Patlayan herhangi bir yanardağ, herhangi
bir deprem veya gezegende başka önemli olaylar var mı?
C: Solar faaliyet yavaşlıyor.

S: (L) Bu bir bakıma hayır anlamında sanırım. Bir komet veya asteroit dünyaya çarpacak mı? (A) Ne
zaman?
C: Yakında!

S: (L) Sizin için yakın önümüzdeki binyıl da olabilir! [gülüşme] (A) Yakında! “Yakında para gelecek!” (L)
Evet! Siz “yakında”dan ne anlıyorsunuz? (A) Sekiz gün mü? Altı gün mü? Zaman konusunda sorunları var!
[gülüşme]
C: Para çok yakında gelecek!!

S: [Kahkahalar] (A) Ne yapacağımızı biliyoruz. Bunları web’e koyma konusunda emin değiliz. Ama
birşeyler koyabiliriz. (L) Evet. Sadece Vincent’ı iyice uçurumun kenarına sürüklememiz gerekiyor sanırım.
İşini zorlaştıralım eğlence olsun diye. [gülüşme] Bilgi korur; o zaman bilgiyi oraya koyalım.
C: Bilgi gerçekten korur.

S: (L) Vincent bize zarar vermek için üzerimizde “çalışmalarını” yapıyor mu? Özel elbisesini giyinip
pentagramlar çiziyor mu, şarkı söylüyor mu, başımıza yıldırım düşmesi için Ophanic istihbarata çağrıda
bulunuyor mu?
C: Yakın.

S: (L) Bunun işe yaramadığını görünce hayalkırıklığına uğruyor mu?


C: Evet.

S: (L) Terri’ye bilinçli olarak bir aşk ısırığı yaşatmaya mı çalışıyordu?


C: Evet.

S: (L) Bunda amacı neydi?


C: Kontrol. Hoşçakalın.

S: (L) Evet, uykumuz geliyor.


20 Ağustos 2001

Laura, Ark, Terri Burns

Terri’nin varlığı teması engelliyor gibi görünüyordu.

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Kimle konuşuyoruz?


C: Gillror.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bu akşam Terri bizimle.


C: Terri’ye merhaba.

S: (T) Merhaba.
C: Eğlendiğinizi görüyoruz!

S: (L) Pekala, bu gece bazı sorularımız var. Vakit öldürmek yerine gerçekten sormak istediğimiz sorular.
Sorularımızı soralım mı yoksa biraz daha ısınmamız mı gerekiyor?
C: İyi iş.

S: (L) Pekala, ilk soru. Levilerin kökeni nedir?


C: Hititler. Ay’a Tapanlar.

S: (L) Hititler Hititler olmadan önce neydiler?


C: Hint-Avrupalılar.

S: (L) Bu Hint-Avrupalıların kaynağı neydi?


C: Ari alt ırkı.

S: (L) Ariler’in Hint-Avrupalıları oluşturmak için karıştığı başka herhangi bir grup var mı?
C: Dördüncü Yoğunluk genetik ayarlaması.

S: (L) İbrahim Levilerden miydi?


C: Evet.

S: (L) Sara Nefertiti?


C: Evet.

S: (L) Nefertiti ve ailesinin garip kafatası şeklinin nedeni neydi?


C: Genetik oynama.

S: (L) Bu 4. yoğunluk genetik oynaması KH tarafından mı yapıldı yoksa BH mi?


C: KH.

S: (L) Eğer Leviler Ay’a Tapan Hititlilerse, Nefertiti’yle takılan Akhenaton nasıl oldu da Güneş Tapınımı’nı
kurdu? Bu anlamlı değil.
C: Gelecekteki Ho.

S: (L) Gelecekteki ne?


C: Ho.
S: (L) HO’nun bir anlamı olmalı. Anlamadım. Akhenaton’un Güneş tapınımına neden olan kişi Nefertiti
miydi?
C: Büyük ölçüde.

S: (L) Neden Ay tapınımı yerine Güneş tapınımı?


C: Ra’nın gelecekteki onurlandırması. 353535’e git. İlah.

S: (L) Yani geleceğe yönelik olarak başka bazı kavramların temelini atıyorlardı?
C: Evet.

S: (L) Girit’te Knossos’taki tapınak, Wunderlich’in iddia ettiği gibi aslında bir mezarlık mıydı?
C: 5. yoğunluk bekleme odası.

S: (L) Orada insan kurban ettiler mi?


C: Evet.

S: (L) Hayvan kurban ettiler mi?


C: Evet.

S: (L) Hangi hayvanları kurban ediyorlardı ve kime?


C: Apis Boğası, kısmen.

S: (L) Diğer kısım?


C: Haho 353535.

S: (L) “Ho” bir isim olmalı. Ho bir tanrının adı mı?


C: HOH 353535.

S: (T) Su mu? ...


C: İrlanda domuzunu hatırla.

S: (L) Bu tapınak Süleyman’ın Tapınağı efsanelerinin kaynağı olan tapınak mı?


C: Evet.

S: (L) Süleyman aynı zamanda Girit’in Minos uygarlığındaki Kral Menes mi?
C: Hayır.

S: (L) Süleyman bir Mısır kralı mıydı?


C: Evet.

S: (L) Mısır’ın hangi kralı Süleyman’a tekabül ediyordu?


C: Narmer.

S: (L) Masonların Hiram Abiff’i olarak ünlenen “mimar” Daedalus muydu?


C: Yakın.

S: (L) Thera patlaması, sonradan Çıkış’a (Exodus) eklenen afetin hikayesi miydi?
C: Evet.

S: (L) Akdeniz bölündü mü?


C: Hayır.

S: (L) Bu, İbrahim’in Akhenaton’dan Nefertiti/Sara’yı da alarak kaçtığı süreçte mi oldu?


C: Evet.

S: (L) Akhenaton’a ne oldu?


C: Nil’de boğuldu.
S: (L) Davut’un hikayesi Perseus efsanesinin bir yansıması mı?
C: Evet. Ama bundan fazlası.

S: (L) Başka ne söyleyebilirsiniz?


C: Bir 4. Yoğunluk Hikayesi.

S: (L) Yani bireylerden ziyade gruplarla ilgili bir etkileşim?


C: Evet.

S: (L) Kasyopya hikayesinin Etiyopyası nerede? Bugün nerede?


C: 4. Yoğunluk.

S: (L) Eğer bu arketipal bir ifadeydiyse, grup anlamında hangi insanlara referansta bulunuyordu?
C: Gaul.

S: (L) Bu garip. Mısır’ın Akrep Kralı, Kutsal Kitap’taki “Yusuf” mu?


C: Temel olarak.

S: (L) Yusuf çok yönlü bir hikaye mi?


C: Evet.

S: (L) Akrep Kral Büyük Sargon’un oğlu muydu?


C: Yakın.

S: (L) Yusuf hikayesinde anlatıldığı gibi kaçırılıp Mısır’a mı satıldı?


C: Hayır.

S: (L) Mısır’ın birleştirilmesi ve oradaki kontrol sistemine yardım etmek için mi oraya gönderildi?
C: Yakın.

S: (L) Midyalılar ile İsmaililer aynı mıydı?


C: Kısmen.

S: (L) Danaanlar mıydı?


C: Hayır.

S: (L) Thera yanardağının patlaması sırasında Akhenaton İbrahim ve Sara’yı izliyordu. Nilin suları önce
çekilip sonra onu içine mi aldı?
C: Kısmen.

S: (L) Yani yanardağ patlaması Nil’i etkiledi ve dengesizleştirdi, öyle mi?


C: Evet.

S: (L) Bazı Masonların birşey aramak için Etiyopya’ya gittiğini okuduk.


C: Yakın.

S: (L) Hanok Kitabı’nı Etiyopya’da mı buldular?


C: Yakın.

S: (L) Biraz daha yaklaştırabilir misiniz?


C: Mısır.

S: (L) Ama Etiyopya’da bulduklarını mı iddia ettiler? İnsanları saptırmak için?


C: Çok muhtemel.

S: (L) Kitabı orada aramaları gerektiğini nasıl biliyorlardı?


C: Howah işaret verdi.

S: (T) Howah’nın kim olduğunu sormalı mıyız? (L) Söylemişlerdi. Bir “İrlanda Domuzu” tanrısıyla ilgili
birşey. Faslılar “Casablanca” adının, Portekizli gemicilerin birileriyle buluştuğu beyaz bir binadan geldiğini
söylüyor. Bu doğru mu?
C: Kısmen.

S: (L) Önemli mi?


C: Hayır.

S: (L) “Beyaz Ev/Beyaz Saray”la ilgili önemli şey nedir?


C: Gelecekle ilgili. 4. yoğunluk....

S: (L) Beyaz ev/saray gerçekte ne anlama geliyor?


C: Oradan 4. yoğunluğa geçiliyor.

S: (L) Peki bu terimin gerçek anlamı nedir? Bir bina mı, yoksa ezoterik bir anlamı mı var?
C: Genetik yapı.

S: (L) Babil’le ilgili kitapta bahsedilen kuş dili (green language) anlamında bir “ev” mi daha çok?
C: Evet.

S: (L) Wisconsin’deki Rock Lake de mezar mıydı?


C: Hayır.

S: (L) Rock Lake’deki yapıları inşa eden insanlar nereden geldi?


C: Pek çok yerden.

S: (L) “M” tepesi doğal bir oluşum mu?


C: Hayır.

S: (L) Kim yaptı?


C: F 353535

S: (L) Bu ipuçları araştırmaya değer mi?


C: Evet.

S: (L) Kuzey Wisconsin, Minessota ve Michigan’da Isle Royale’deki gibi bakır madenciliği yapanlar kimdi?
C: Ariler.

S: (L) Bakırı ne için istiyorlardı?


C: Silahlar.

S: (L) Silahlar için demir daha iyi değil mi?


C: 4. yoğunlukta değil.

S: (L) Bu gezegende 4. yoğunlukla olan sızıntı olaylarının sandığımızdan çok daha fazla gerçekleştiğini
hissediyorum.
C: Evet.

S: (L) Bu etkileşimler bazen bunu nasıl yapacağını bilenler tarafından mı gerçekleştirildi?


C: Yakın.

S: (L) Pencere noktalarının nerede olduğunu biliyorlar mıydı?


C: Evet.

S: (L) Rock Lake’nin Tikal’le aynı boylamda olması önemli mi?


C: Evet.

S: (L) Pencereler konusuyla ilgisi var mı bunun?


C: Yakın.

S: (L) Kafataslarımızdaki kırmızımsı doğum lekesinin bir önemi var mı?


C: 4. yoğunluk bağlantı noktası.

S: (L) Akhenaton III. Amenhotep’in gerçek oğlu muydu?


C: Evet.

S: (L) Terri sosyo-kültürel programlama dışında bir tür programlamaya maruz kalıp kalmadığını öğrenmek
istiyor.
C: Evet.

S: (L) Herhangi bir satanik suistimale maruz kaldı mı?


C: Hayır.

S: (L) Programlama 3. yoğunluk varlıkları tarafından mı yapıldı yoksa 4. yoğunluk mu?


C: 4.

S: (L) Bu programlamanın amacı neydi?


C: Enerjiyi dağıtmak, karıştırmak ve saptırmak.

S: (L) Çocukken kaçırıldı mı?


C: Evet.

S: (L) Hayatında kaç kez kaçırıldı?


C: 13 kez. 5 yaşında implant takıldı.

S: (T) Nerede?
C: Burun geçidi.

S: (L) Bunlar fiziksel kaçırmalar mıydı yoksa ruh çıkarma ve kopyalama kaçırmaları mı?
C: Her ikisi.

S: (L) Kaç kez fiziksel kaçırma?


C: 3.

S: (L) Kimler tarafından kaçırıldı?


C: Griler ve Kertenkeleler.

S: (L) Çocuklarından herhangi biri kaçırıldı mı?


C: Evet.

S: (L) Bunlar fiziksel mi yoksa ruh çıkarma-kopyalama kaçırılmaları mıydı?


C: Çoğunlukla ikincisi.

S: (T) Bunu durdurmanın bir yolu olup olmadığını sorabilir miyim? (L) Bunu hepimiz istiyoruz. Terri
uyanışlarında kaçırılmadan şüphelendiği süreçte hiç oldu mu?
C: Hayır.

S: (L) Temel koruma farkındalık mı?


C: Evet.

S: (L) Programlamayı çözmek, temizlemek için en iyi yol nedir?


C: Farkındalık ve direnç.
S: (L) Vincent kaç kez kaçırıldı? [gülüşme]
C: 136.

S: (T) Aman tanrım! (L) Bunu sormam gerekiyordu. (A) Her güç günde bir. [Gülüşme] (L) Ophanic
İstihbaratçıları her çağırışında. Terri’nin yapışık ruhunu çıkarmada başarılı olduk mu?
C: Evet.

S: (L) Şu anda başka yapışık ruhu var mı?


C: Hayır.

S: (L) Adının “Hayat Ağacı” olduğunu söyleyen yapışık ruh Vincent tarafından bilinçli olarak mı
yerleştirildi?
C: Hayır.

S: (L) Diğer bir deyişle Vincent bunu başarmak için ne yaptığını bilmiyor, sadece onunla takılmak bile
buna neden oluyor, öyle mi? [gülüşme]
C: Evet.

S: (T) En son ne zaman kaçırıldı? Dün mü? Geçen hafta mı?


C: ...Yakın bir zamanda.

S: ...(T) D___’nin ajan olup olmadığını soralım mı? (L) Vincent’ın iddia ettiği gibi, grubumuzdaki D___ bir
ajan mı?
C: Kısmen.

S: (L) Yani ajan ama bunun bilinçli olarak farkında değil, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Çin’in Sarı İmparatoru’nun bazı konuşan, yürüyen tripod’ları vardı. Bu şeyler Ahit Sandığı’na benzer
şeyler miydi?
C: Hayır.

S: (L) O tripod’lar neydi?


C: Yerden iletişim cihazları.

S: (L) Neyle iletişim kuruyorlardı? Birbirleriyle mi yoksa gökyüzündeki birşeyle mi?


C: Her ikisi.

S: (L) Gökte iletişim kurdukları şey neydi?


C: Ana gemi.

S: (L) Ana gemide ne vardı?


C: Kertenkeleler.

S: (L) Muhteşem. (T) Rock Lake’i pek çok grubun inşa ettiğini söylediniz. Bu pek çok gruptan bazıları
kimlerdi?
C: Ariler.

S: (L) Kiminle işbirliği içinde?


C: Kertenkeleler.

S: (L) Kızılderililerin yılan şeklindeki oymalarının nedeni bu mu?


C: Evet.

S: (L) Çok ilginç. (T) David (Terri’nin eski erkek arkadaşı) dünyadışı varlıklarla iletişim kurduğunu
düşündüğü sırada kimle iletişim kuruyordu?
C: KH Karargahı.

S: (T) Harika. David bir “Yıldız Çocuğu” muydu?


C: O nedir?

S: (T) ABD Hükümetinin özel eğitim veya programlama amacıyla elinde tuttuğu elit bazı parlak çocuklar
grubu.
C: Hayır.

S: (T) Bu Vincent’ın fikriydi. (L) ABD hükümetinin özel eğitime tabi tuttuğu herhangi bir özel parlak çocuk
grubu oldu mu?
C: Hayır.

S: (L) Aldıkları özel birkaç kişi var mı?


C: Evet.

S: (L) Jack Sarfatti’yle telefonda metalik bir sesle konuşan kimdi?


C: 4 KH.

S: (T) David hiç zaman yolculuğu deneyimledi mi?


C: Evet.

S: (T) Onunla son karşılaştığımda gerçekten daha genç miydi?


C: Evet.

S: (L) Bu iyi birşey olmayabilir. (T) Hayır, iyi birşey olduğunu düşünmedim. David’in Florida Üniversitesi’ne
gelmesinin amacı özellikle beni bulup normalde yapacağım birşeyi yapmaktan alıkoymak mıydı?
C: Evet.

S: (T) Şu anda ne yapıyor?


C: Durumu kötüleşiyor.

S: (L) KH’nin araçlarının genel kaderi mi bu?


C: Evet.

S: (T) Hamile kaldığımda ve bebeği kaybettiğimde bu bir kaçırılma deneyinin parçası mıydı? [uzun
bekleyiş] (L) Bunu yanıtlamayacaklar. Bu onlar için hassas bir konu. Dünyadışı KH tarafından alınan bir
bebeği oldu mu hiç?
C: Çok muhtemel.

S: (T) Kaybettiğini yazdığın o bebekle ilgili olarak sordun mu bunu hiç? (L) Evet. Bunu bilmek istemediğimi
söylediler. (T) Annem doğduğu sırada onu saran garip sarı sıvının ne olduğunu sorabilir miyim?
C: Geç doğumdan kaynaklanan normal sıvılar. Karaciğerin etkinleşmesiyle ilgili.

S: (T) Erkek kardeşimin bir ikizi var mı veya hiç oldu mu?
C: Hayır.

S: (L) Vincent onunla benim bir tür astral ikiz olduğumuzdan neden o kadar emindi?
C: Dalavere. [gülüşme]

S: (L) İnanmadım zaten. (A) Güzeldi. (T) Ne soracaktık? Şöhret hakkında mıydı? (L) Oo, şov programı. (T)
Hayır... (L) Aa evet, daha önce Vincent ve Jay’in saldırılarının bize şöhret getireceğini söylemiştiniz... Bu
konuda daha spesifik birşey söyleyebilir misiniz?
C: Zarar vermeye çalışarak yardım.

S: (L) Hepimizin Vincent’a karşı takınması gereken tutum nedir? Ona herhangi birşeyi açıklamaya
çalışmalı mıyız?
C: Hayır.

S: (L) Anlar mıydı?


C: Çok muhtemel olarak anlamazdı.

S: (L) ...Anlamak İSTİYOR MU?


C: Hayır.

S: (A) Doğru soru değil. Bu soru bir “o” olduğunu varsayıyor. 20 tane “o” var. O bir “Ben” değil.
Gurdjieff’in tanımladığı şeyin tipik bir örneği. Bir sürü kişiliği var; belirli bir tanesi başta gelmiyor, hepsi
farklı tanrılara hizmet etmek istiyor. Biz “o” diye soruyoruz ama belirli bir “o” yok. Perşembe günü bir
“o” var, Çarşamba günü bir “o” var. Geceleyin bir “o” var, gündüzleyin bir “o” var.
C: Doğru.

S: ... (L) PM-9 diye yeni bir asteroid var. Bu asteroid 10 Mayıs 2003’te çarpacak mı? (A) Belki.
C: Çok muhtemel.

S: (L) Büyük olay bu mu?


C: Belki.

S: (L) Eğer Pasifiğe çarparsa, Ranier bir kaldera olur, tsunamiler Puget Sound’u vurur ve hoşçakal Hawaii!
C: Evet.

S: (A) Eğer çarparsa nükleer radyasyona maruz kalacağız.


C: Evet.

S: (T) Daha önce olasılıklar veriyorlardı... (L) Olasılık nedir?


C: Yüksek.

S: (L) O zamana kadar Fransa’ya taşınmış olacak mıyız?


C: Evet.

S: (T) Wisconsin’den taşınacak mıyım?


C: Evet.

S: (L) Söylemek istediğiniz birşey yoksa iyi geceler demek istiyoruz.


C: Tüm seviyelerde ilerlemeler kaydediliyor, o halde yola devam edin! İyi geceler.
23 Ağustos 2001 Ark, Laura, Terri Burns

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Cemona.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Sormak istediğimiz ilk soru: e-grubumuzdaki Daniel P-N gerçekten öldü mü?
C: Evet.

S: (L) Tamamen doğal nedenlerden mi öldü?


C: Evet.

S: (L) 11 evli zodyağı araştırmasıyla hiçbir ilgisi yoktu yani öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) Bunun araştırmasıyla bir ilişkisi var mıydı?


C: Evet.

S: (L) Saldırıya açıklığının yeterince farkında değildi sadece, öyle mi?


C: Evet.

S: (L) Tamam, son celsede Wisconsin’deki “M” tepesinden bahsediyorduk. Doğal bir yapı olmadığını ve
“F 353535” için inşa edildiğini söylediniz. Bunun hakkında başka ne söyleyebilirsiniz? Bir şekilde etraftaki
insanları genetik olarak manipüle etmek için mi kullanıldı? ... İçinde birşey mi gömülü?
C: Güç alanı üreticisi.

S: (L) Orada bulunan kayaların cinsinden dolayı mı bir alan üreticisi? [TB’ye] Altında ne olduğunu görmek
için hiç x ışınlarıyla incelediler mi orayı? (TB) Tüm bölge bir kurşun ve çinko maden alanı. Civarda pek çok
kurşun yatağı var. Belki de tepenin etrafını kapatıyorlar ama doğal bir oluşum olduğu varsayılıyor. Ama
K’ler doğal bir oluşum olmadığını söyledi. (L) ... Oradan bir ley hattı geçiyor mu?
C: Yakın.

S: (TB) O bölgede inanılmaz yüksek bir kanser oranı var. O tepe bu yüksek kanser oranıyla ilişkili mi?
C: Evet.

S: (A) Kanserin nedeni suya sızan kurşun olmalı. (TB) Doğru. (L) Genetik olarak etraftaki insanları
manipüle ediyor.(TB) KH kontrol alanı. (L) Bunu mu kastediyorsunuz?
C: Yakın.

S: (L) Carlos Castaneda’nın öğretmeni olan Don Juan Matus diye biri var mıydı gerçekten?
C: Yakın.

S: (L) Bazılarının iddia ettiği gibi “kompozit bir kişi” miydi?


C: Evet.

S: (L) Carlos’un tanıdığı çeşitli kişilerin bir bileşimiydi yani?


C: Evet.

S: (L) Michael Topper’la ilgili olarak, yazdıkları ne ölçüde doğru?


C: %57.

S: (L) Karısı onun kanalı mıydı?


C: Evet.

S: (L) Bozulma seviyesinin nedeni o bilgileri almak için ritüellere girmiş olmaları mıydı?
C: Yeterince yakın.

S: (L) Pekala. Val Valerian’ın web sitesinde bahsedilen şu “son enkarnasyon” kim? İddia edildiği gibi son
enkarnasyonunda olan biri mi, yoksa uyduruldu mu? Yoksa Val’in kendisi mi?
C: Val.

S: (L) Val gerçekten “son enkarnasyonunda” mı?


C: Yargılamamak en iyisi.

S: (L) Bahsettiği KH son enkarnasyonu mu yoksa BH mi?


C: KH.

S: (L) Son KH enkarnasyonunda olmanın böyle birşey olduğunu iddia ediyor ve öğretilerini sunuyor yani?
C: Evet.

S: (A) Son enkarnasyon nedir? (L) Şahıs spiritüel olarak o kadar ilerliyor ki bu hayatından sonra artık
enkarne olmak zorunda olmuyor. (A) Sonra ne oluyor? (L) Bilmiyorum. Sanırım 4. yoğunluğa gidiyorsun.
(A) Aa, anlıyorum. (TB) George Green çeşitli “Handsbooks for the New Paradigm” (Yeni Paradigma İçin
El Kitapları) yazdı. Bu bilgilerin bir varlıktan geldiğini söylüyor. O varlık kim?
C: George Green.

S: (L) Bu kitaplar her yerde. Finansmanını kim yapıyor?


C: Konsorsiyum.

S: (L) Bu çok şey anlatıyor. Bir sonraki soru: “DOVE” (ç.n.: güvercin, barışçıl, uysal) gerçekten New Age
dini programlamasına eğilimli olanları hedeflemek üzere tasarlanmış bir programlama sözcüğü mü?
C: Belki.

S: (L) [Elindeki soru listesiyle ilgili olarak TB’ye soruyor] Grup üyelerimizden M___ Grilerle mi
konuşuyormuş? (TB) Evet. (L) Kendisi mi konuşuyormuş, yoksa birinin konuşmalarını mı aktarıyormuş?
(TB) Emin değilim. Kendisi konuşmuş gibi anlatıyor. Onunla artık yazışmak istemememin nedenlerinden
biri de bu. Mağara resimleriyle ilgili o diyalogları yapan kişiydi. Bir grup Griyle. (L) M___ Grilerle
konuşuyor mu?
C: Evet.

S: (L) E-grubumuzdaki “Gri ajanlarından” biri mi?


C: Evet.

S: (L) Pekala, bir sonraki soruya geçiyoruz: I___’nın ve benim teorimizde olduğu gibi, Samiler Ari
genetiğiyle Zenci genetiğinin bir karışımı mı?
C: Kısmen.

S: (L) Bir keresinde Sami genetik kod yapısının “misyon kader profili ön kodlamasından” bahsetmiştiniz.
Elbette bunun 130.000 yıl önce yapıldığını söylemiştiniz. Çok uzun bir süre önce. Peki o orijinal kod yapısı
başta Siyah insanların genetiğine mi kondu? Siyahların Sami Arilerle olan karışımları yoluyla diğer ırklara
yayılması için?
C: Kısmen.

S: (L) Diğer kısmı nedir?


C: Samiler üzerinde genetik ayarlama.

S: (L) Güney Sahra Afrika genlerinde kişiyi daha BH eğilimli yapan birşeyler var mı?
C: Hayır.
S: (L) Öyleyse neden bu insanları yok etmek için sürekli bir çaba harcanıyor gibi görünüyor? Bu sadece
karma mı? [TB’ye] Bunu daha önce de sormuştuk ve cevap bunun kısmen karmik olduğu, çünkü Siyah
insanların geçmişte yüksek bir medeniyetleri olduğu ve zalim oldukları söylenmişti. Aynı şey Yahudiler
için de geçerli. Onlar reenkarne olan Atlantisliler. Ve holokost da, daha önce küresel medeniyeti yok
etmelerinin suçunun hafifletilmesinin bir parçasıydı. Pekala, 4. yoğunluk Nordikleri aramızda görme
vaktine yaklaşıyor muyuz?
C: Yakın.

S: (L) Herhangi birimiz onlardan herhangi birine rastladı mı?


C: Yüksek olasılık.

S: (L) Pekala, TB önceden arkadaş olduğu David’in gözleri hakkında birşey öğrenmek istiyor. (TB) Evet,
gözleriyle beni bir şekilde manipüle etmeye çalışırken ne yapıyordu? Sadece bir hile miydi? Aslında hiçbir
şey yapmıyor muydu?
C: Mevcut olmayan büyük bir ruhsallık izlenimi veriyordu.

S: (L) Bu anlamlı geliyor mu? (TB) Sanırım. Hiç bu şekilde düşünmemiştim. (L) Pekala, şimdi Domuz Tanrı
hakkında: domuzları Tanrı enerjisinin tezahürü için veya sadece bir araç olarak ideal bir sembol kılan şey
nedir?
C: Genetik olarak manipüle edilmiş RU 353535.

S: (L) Bu kod neyle ilgili?


C: Tribal (kabilesel/soyla ilgili) kod yapısına temel oluşturan ırk.

S: (L) İnsan DNA’sının “tribal bir kod yapısıyla” ilgili bir kodonunun bir hayvana mı eklendiğini
söylüyorsunuz?
C: Yakın.

S: (L) Neden bir insana değil de hayvana? KH enerjisi çok kontraktil (ç.n.: kısılır/daralır) olduğu için domuz
uygun bir alıcı mıydı? (ç.n. konuyu anlamadığım için son birkaç cümlenin çevirisi özellikle sorunlu
olabilir).
C: Evet.

S: (L) Garip. Devam edelim. Bakır ne tür 4. yoğunluk silahlar için kullanılıyordu?
C: Çoğunlukla EM enerjilerinin iletimi.

S: (L) Thera yanardağının patlaması MÖ 1627 veya civarında mı oldu?


C: Yakın.

S: (L) Thera’nın patlamasını tetikleyen şey neydi?


C: Venüs.

S: (L) Ondan 40 yıl sonra da MÖ 1588’de komet kümesi vardı, doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Nefertiti Akhenaton’un hükümdarlığının 12. yılında tarihten silinmiş gibi görünüyor. Akhenaton
hükümdarlığının 17. yılında ölmüş. Eğer Nefertiti Sara’ydıysa, ve Akhenaton İbrahim/Musa onu alıp
gittikten sonra peşlerine düştüğü sırada öldüyse, Nefertiti o beş yıllık süre içinde neredeydi?
C: Bir yere kapatılmıştı.

S: (L) Yani Nefertiti Sara’ydı ve İbrahim gelip bir şekilde onu kurtardı, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) MÖ 1627 ile MÖ 1588 arasında komet kümesinin geçişi sırasında ne oldu? Büyük bir dramanın
meydana gelmesine neden olan olaylar mı...
C: Evet.
S: (L) İbrahim Sara’yı aldı, Akhenaton onların peşinden gitti ve nehirde boğuldu, öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) MÖ 1627 ile MÖ 1588 arasında yaklaşık 40 yıllık bir çöl yolculuğu olmuş gibi görünüyor. Thera
patladığı sırada kaçmış olmalılar ve kırk yıl sonra da kometler gelmiş. O sırada İbrahim ve etrafındakiler
ne yapıyordu?
C: Bedeviler.

S: (L) Bu kabilede kaç kişi vardı?


C: 623.

S: (L) Yani Kutsal Kitap’ın bizi inandırmaya çalıştığı gibi binlerce kişi değil. Pekala, İbrahim oğlu İshak olarak
geçen kişiyle aynı mı?
C: Hayır.

S: (L) Mısırlıların Nefertiti olarak tanıdığı Sara 90 yaşındayken bir çocuk doğurdu mu?
C: Hayır.

S: (L) Sara İshak’ın annesi miydi?


C: Evet.

S: (L) İbrahim neden oğlunu kurban etmek istedi?


C: Böyle birşey olmadı.

S: (L) Mısırlı Hacer kimdi?


C: Mısır Prensesi.

S: (L) Sara’nın hizmetçisi miydi?


C: Hayır.

S: (L) Sara’nın kızı mıydı?


C: ..Sara’nın Akhenaton’dan kızı.

S: (L) İbrahim’in Hacer’den bir çocuğu oldu mu?


C: Evet.

S: (L) Oldukça ensestimsi bir durum. Sara kendi kızının çocuğuna karşı büyük bir kıskançlık duyup
İbrahim’in onu (ç.n. Hacer’i?) terk etmesini istedi mi?
C: Yakın.

S: (L) Bu kabile İsrail’e ne zaman varıp yerleşti? Bedeviler olarak geçirdikleri 40 yıldan sonra mı oldu bu?
C: Evet.

S: (L) Kral Davut konusunu da incelemem gerekiyor. Robin Hood gibiymiş. Peki, İbrahim’in Tanrı’yla
konuşması konusu nedir? Monoteizm bundan mı doğdu?
C: Yakın.

S: (L) Yani İbrahim ve kabilesiyle birlikte başladı. Hitit diyarından gelip kabilesine katılan Levi kardeşleri
oldu mu?
C: Yakın.

S: (L) Bu hikayede değinmem gereken ama değinmediğim herhangi bir ayrıntı var mı?
C: Davut bir Levi’ydi.

S: (L) İbrahim’in soyundan mı geliyor?


C: Hayır.
S: (L) “Hitit diyarından” mı geldi?
C: Yakın.

S: (L) Ailesi Filistin bölgesine geldikten kaç nesil sonra doğdu?


C: 5.

S: (L) İbrahim’in akrabaları mıydılar?


C: Kısmen.

S: (L) Uzaktan akrabalık. Peki Davut ne yaptı? Gelip insanları mı birleştirdi?


C: Evet.

S: (L) Ahit Sandığı onlarda mıydı? Bu cisim 4. yoğunluk tarafından bu insanlara mı verildi?
C: Yakın.

S: (L) Esas olarak kime verildi?


C: İbrahim.

S: (L) Kim verdi?


C: Sara.

S: (L) Rachel’in babasının evinde yaptığı hırsızlık hikayesi aslında Sara’nın Akhenaton’dan Ahit Sandığı’nı
çalması hikayesi mi?
C: Evet.

S: (L) Akhenaton’un hırsla onları takip etmesine şaşmamak lazım. Demek Sara’nın peşinde değilmiş, Ahit
Sandığı’nı geri almak istemiş.
C: Evet.

S: (L) O cismi Akhenaton’a kim verdi?


C: KH 4. Yoğunluk.

S: (L) Burnuma kötü kokular geliyor! Davut’un büyükannesi Ruth’un bir Moablı olduğunu okuduk. O
hikaye de başlıbaşına bir gizem. Pekala, Yahudi’lerin hapsedilme, köleleştirilme, ezilme vs ile ilgili
anlattığı hikayenin kökeni nedir? Esaretle ilgili bu kabile anısının kaynağı nedir?
C: Sümer kavramı.

S: (L) Bu anlamlı. Sümerlerin Kutsal Kitap hikayelerindeki karışıma katkıları bu esaret fikri yani.
Sümerlilerin genetik olarak kölelik için yaratılmayla ilgili kadim bir efsaneleri var. Tanrıların
hizmetçileriydiler... Diğer bir soru: Çin imparatoru Huang Ti’nin kullandığı söylenen “12 ayna” ne işe
yarıyordu?
C: Enerji toplama.

S: (L) Gerçekten ayna mıydılar?


C: Hayır.

S: (L) Gören insanlar onları ayna olarak algıladı o halde veya bununla ilgili aktarılan bilgi bozuldu. (A) Ne
enerjisi topluyorlardı?
C: Elektromanyetik.

S: (L) Bu enerji ne için kullanılıyordu?


C: İmparatorun aracı ve diğer makineler için enerji.

S: (L) Huang Ti’nin kökeni nedir?


C: Oryon Laboratuarı.
S: (L) Literatüre göre robot veya makine adamlar olarak tanımlanan şeyleri varmış. Diğer makineler de
onlar olmalı. Bu makineler neler yapıyordu?
C: Pek çok şey.

S: (A) Elektromanyetik enerji topluyorlardı diyorsunuz. Bu enerji nereden geliyordu? Ben de EM enerjisi
toplamak isterim. Bu EM enerjisi solar (güneş) enerji miydi, sıfır-noktası enerjisi mi, kozmik enerji mi,
veya ne? Bu enerji nereden geliyordu?
C: Solar Ay. (ç.n.: Ay’dan yansıyan Güneş enerjisi anlamında sanırım)

S: (L) Bu ne anlama geliyor?


C: Yansıyor, böylece değişiyordu.

S: (L) Huang Ti’nin “ayna” kavramı bununla ilişkili olmalı. Tamam. Daha önce Rock Lake’in bir mezar
olmadığını söylemiştiniz. Neydi?
C: Kontrol merkezi.

S: (L) Devil’s Lake de mi aynı amaca hizmet ediyordu?


C: Yakın.

S: (L) [Okuyor] Gottschalk Kayalığı’nda Kızıl Boynuzlu Devler ve Yıldırım Kuşu hikayesi resmediliyor. Bu
hikaye neyi anlatıyor? Yıldırım Kuşu neyi ifade ediyor?
C: UFO.

S: (TB) Ne tür bir UFO?


C: KH aracı.

S: (L) [Soru listesinden okuyor] Uçurtmaların Maori kökeni. Maoriler neden uçurtma uçuruyordu?
C: Tanrılarla iletişim çabası.

S: (TB) Efsaneleri de aynen bunu söylüyor. (L) Hangi tanrılar?


C: KH.

S: (L) Bunu anlamalıydık. Son yaklaşık üç yüz bin yıldır başka birşey olduğu yok. Pekala, bir başka soru:
Danaanlar başka hangi adlarla biliniyordu?
C: İskitler.

S: (L) İskitler Mısır’a nasıl geldi?


C: Akad yoluyla.

S: (L) Sargon bir İskit miydi?


C: Evet.

S: (L) Hititler İskitlerin genetik olarak değiştirilmiş bir grubu muydu?


C: Yakın.

S: (L) İskitler nereden geliyordu?


C: Çin.

S: (L) Çin’e nasıl gittiler?


C: Kafkaslardan.

S: (L) Yani kökenleri Kafkaslardı, oradan Çin’e gittiler ve sonra Çinliler tarafından tekrar Batı’ya
püskürtüldüler, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Kuzey Çin mi, yoksa güney mi?


C: Kuzey.
S: (L) Galle ile Gaul arasındaki fark nedir?
C: İpucu.

S: (L) Her ikisi de Fransa’yı mı ifade ediyor?


C: Hayır.

S: (L) Galle Rhineland’ı mı ifade ediyor?


C: Yakın.

S: (L) Bugün Malta adalarından birinin, şu anda Gozo olarak adlandırılan adanın bir zamanlar “Gaul” diye
adlandırıldığını keşfettim. Yaklaşıyor muyum?
C: Yakın.

S: (L) Söylemeyeceksiniz yani. (TB) Sri Lanka olmadığından emin misiniz? (L) Sri Lanka mı?
C: Hayır.

S: (A) Einstein ve Bergman 1935 teorilerini neden bıraktılar? Yanlış mıydı?


C: Hayır.

S: (A) Neden terk ettiler o teoriyi?


C: Sonuçlarından korktular.

S: (L) O teoride gördükleri sonuçlardan mı korktular, yoksa dışarıdan gelen bazı tehditlerden mi?
C: Her ikisi.

S: (L) O halde, sonuçları görür görmez birileriyle konuşmuş olmalılar...


C: Yakın.

S: (A) Bildiğimiz dördüncü yoğunlukla Einstein ve Bergman’ın beşinci boyutu arasındaki ilişki nedir?
C: Aynı.

S: (A) Bu beşinci boyut hakkında neden bilgimiz yok?


C: 4 KH tarafından kavramın önüne konan engeller.

S: (L) Bu kavram bariyerleri, yazılarımda karşılaştığım şeyin bir parçası mı? Monoteist felsefenin lineer
zamanının ve dini kontrollerin dayatılması, ki bu da pek çok saldırı ile sonuçlanıyor?
C: Evet.

S: (L) Bunun hakkında düşünmek bile “dini olarak” insanları korkutuyor. (A) Mekanda iki insanın
birbirinden 50 santim uzakta olmasının ne anlama geldiğini biliyorum. Zamanda gelecekten 20 dakika
uzakta olmanın ne anlama geldiğini biliyorum. 5. boyutta uzaklık nasıl oluyor? Bunu düşünemiyorum...
C: Uzaklık/mesafe, bilinç enerjisi ızgara yapısıyla ilgili bir 3. yoğunluk sınırlamasıdır.

S: (L) Bilinç enerjisi bir ızgara yapısıyla mı uzanıyor? Nasıl soracağımı bile bilmiyorum. (A) Einstein,
Bergman ve Bargmann 5. boyutta iki şeyin birbirine uzaklığını ölçmek için mesafeyi kullanıyordu. Bilinci
kullanmıyorlardı. Izgara kullanmıyorlardı. Mesafe kullanıyorlardı. Bırakmak zorunda kaldıklarına göre iyi
bir teori olmalı. Ama mesafeden bahsetmelerine rağmen bilinç hakkında hiçbir şey söylemediler. Sorum
şu: mesafe bir bilinç ifadesi mi? İki nokta arasında, örneğin 2 milyon atom diye bir mesafe var mı? Bu bir
mesafe mi? Bilincin bununla ilgisi nedir? Bu 5 boyutlu dünyada atomlar nasıl modelleniyor?
C: Izgara olarak.

S: (A) Neyin ızgarası?


C: Enerji.

S: (A) Bu ızgarada 5. boyutun rolü nedir?


C: Silindirin kenarı.
S: (A) Kenar nedir?
C: Döngünün yüzeyi.

S: (A) 3. boyuttaki döngü mü, 5. boyuttaki mi?


C: 5.

S: (L) Bu bana uçuk geliyor. (A) Onlara biraz cebir öğretmem gerekecek.
C: Evet. Uyumlanma zaman alıyor.

S: (TB) Bu bana çok normal görünüyor. (L) Evet, önemli olan uygulama. Bize doğrudan cevabı vermek
yerine, çözüm üzerinde çalışabilmemiz için kesin yanıtın biraz sağını veya solunu söylüyorlar. (TB)
Einstein bu 1935 teorisinden ne çıkacağını düşünüyordu?
C: BAT (Birleşik Alan Teorisi).

S: (A) Anlamıyorum. Eğer 1935’te sonuçları gördüyse ve “pekala bu iyi bir teori ve sonuçları
görebiliyorum” diye düşündüyse, sonraki 20 yıl boyunca neden yanlış teoriler üzerinde çalıştı? Yanlış
olan şey üzerinde çalışmasının amacı neydi?
C: Para verildi.

S: (A) Paraya ne için ihtiyacı vardı? (L) Yaşamak için. (A) Herhangi başka bir üniversiteye gidebilir ve
istediğini yapabilirdi! (L) Eğer Konsorsiyum “hayır” dediyse, hayır. Hiç bir yere gidemez ve hiçbir şey
yapamazdı. (A) Pekala. Belki de hayatının sonuna kadar bu konuda birşey ifşa etmeyeceğine dair birşey
imzaladı.
C: Evet. Ve iyi geceler.
14 Eylül 2001, Ark ve Laura

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Vupuuri.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: Bu son olayla ilgili bir dizi sorumuz olacak. Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan saldırı Müslüman
teröristler tarafından mı gerçekleştirildi?
C: Hayır.

S: (L) Saldırının arkasında kim vardı?


C: İsrail.

S: (L) İsrail olduğu anlaşılacak mı? İfşa edilecekler mi?


C: Evet.

S: (L) İsrail'in yıkılmasına neden olacak olan olay bu mu?


C: Evet.

S: (L) Yahudilik’te tapılan tanrı, Yahve, yani Howa, Domuz Tanrı mı?
C: Evet.

S: (L) Bazılarının tahmin ettiği gibi önümüzdeki hafta ABD’de başka saldırı olacak mı?
C: Hayır.

S: (L) ABD’nin yakın geleceğinde herhangi bir zamanda bu tür başka terörist saldırı olacak mı?
C: Hayır.

S: (L) Bu 3. Dünya Savaşı’nın başlangıcı mı?


C: Hayır.

S: (L) ABD Afganistan’ı bombalayacak mı?


C: Yakın gelecekte mümkün.

S: (L) Başka saldırı olmayacağını söylüyorsunuz; size güvenebilir miyiz?


C: Size kalmış.

S: (A) İsrail'in ifşa olacağını söylüyorsunuz; ne kadar bir süre içinde?


C: Ay. (ilk ipuçlarının ortaya çıkması.)

S: İsrail’in ifşası mı için mi? Nasıl?


C: Evet, açık. Belki daha kısa bir sürede.

S: (A) Nasıl bir hata yaptılar?


C: Sızıldı.

S: (A) Arkalarındaki tanrılarıyla birlikte çok akıllı görünüyorlar. Böyle büyük birşey yaptılar ve aslında bir
hata yaptılar. (L) Sanırım olayların nasıl gelişeceğini görmek için beklememiz gerekiyor. Bu çok acayip bir
fikir. Uzunvadeli diplomatik ilişkileri olan ülkeler arasında böyle birşey keşfedildiğinde bu ülkeler ne
yapar? Normalde birbirleriyle konuşuyorlar, birbirlerinin sırtını sıvazlıyorlar. Şimdi ne yapacaklar? Herkes
çok mutlu bir evliliğiniz olduğunu düşünürken boşanmaya benziyor bu. Veya eşinin çocuklarınızı öldürüp
arka bahçeye gömdüğünü öğrendikten sonra ondan boşanmaya. (A) Evet, ama o kadar net değil. Çünkü
“İsrail” dediğin zaman bu tek birşey değil. Farklı partiler, fraksiyonlar var ve birbirleriyle mücadele
ediyorlar. Bilmiyoruz.
C: Capitol Hill’de Gore düğmelere basıyor.

S: (L) Gore’un herhangi birşeyle ne ilgisi var? Seçimi kaybetti. (A) Lieberman’la ortaklık yapıyor. Ne tür
düğmeler? (L) Olayı ifşa etmek için mi basıyor düğmelere, yoksa bastırmak için mi?
C: Bastırmak için.

S: (L) Bu duyduğum en berbat şeylerden biri. Bazılarının iddia ettiği gibi ABD dördüncü uçağı vurdu mu?
C: Evet.

S: (L) ABD hükümeti bu saldırının gerçekleşeceğini önceden biliyor muydu? İlgili yetkili konumdaki
insanlarımızdan herhangi biri biliyor muydu?
C: Hayır.

S: (L) Yani tamamen habersizler miydi?


C: Hayır. Ama beklemiyorlardı.

S: (A) Yani olacağını biliyorlardı ama ne zaman ve tam olarak nasıl olacağını bilmiyorlardı, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Yani bu gerçekten bir “istihbarat başarısızlığı” mı?


C: Evet. Kasıtlı.

S: (L) Saldırıyı planlayanların arasına sızan kişi birşeyler öğrenmiş olmalı ama herhalde olayı tam olarak
çözemedi.
C: Yakın.

S: (A) En muhtemel senaryo nedir? Aralarına sızan bazı kişiler vardı, bu kişiler bazı şeyleri biliyorlardı ve
bu bilgiyi istihbarat örgütünün bir birimine gönderdiler ama istihbaratın o birimi bunu daha üst kısımlara
aktarmadı mı?
C: Evet. Ve bilinen plan bu değildi.

S: (L) Yani sızanlar kesin planı bilmiyordu. Saldırıyı ayarlayanlar aşırıya gittiler. Kibir. (A) Saldırının ardında
İsrail hükümetinin hangi kanadı vardı? (L) Muhtemelen Kochav gibi derin seviyeli ortodoks bir gruptur.
C: Evet.

S: (A) Ama bir sürü Yahudi'yi de öldürdüler. (L) Umurlarında değil. 2. Dünya Savaşı'nda Yahudiler pek çok
Yahudi öldürdüler.
C: Hırs.

S: (L) Hard diskimden herhangi birşey kurtarılabilecek mi?


C: Hayır.

S: (L) Hard diskime ne oldu?


C: 4. Yoğunluk KH.

S: (L) Nuh’un kitabının peşindeler, değil mi?


C: Evet.

S: (L) Orada uzun süredir söylenmesi gereken şeyler söylüyorum. Kitabı basana kadar hayatta kalabilecek
miyiz?
C: Evet.

S: (L) Nasıl hayatta kalacağız?


C: Kendini belli edecek.
S: (L) Bu uzun yağmur fırtınasına neden olan şey nedir? Tropik bir sistem olması yanında, uzun bir süredir
tepemizde bulunuyor.
C: 4. yoğunluk savaş.

S: (A) Hard diskimizin ölümüne yol açan türde, aklımızda bulunmayan, önlem almamızı gerektiren
herhangi birşey var mı?
C: Tehlike önleyici farkındalık.

S: (L) Ayak bileklerim neden bu kadar şişti?


C: Bilgisayar karşısında oturuşun.

S: (A) Duraksamadan günde on dört saat, her ikimiz. (L) Günde bir saatimizi egzersize verseydik...
Farkında olmamız gereken herhangi başka birşey? (A) Web sitemizde dikkat çeken siyasi bir havaya
girdik. Bu otomatik ve doğal bir şekilde oldu. Ama aklımıza gelmemiş, pek doğal olmayan başka şeyler
olabilir. Dikkate almamız gereken herhangi başka birşey var mı? (L) Sanırım bu saldırının arkasında
İsrail’in olduğunu web sitesine koymamam gerekir, doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Haber grubunda Sollog gibi mesajlar yazan kişi “kahin” denen kişi mi?
C: Evet.

S: (L) İsraillilerle ilişkisi var mı?


C: Hayır.

S: (L) Bu olayı nasıl bildi?


C: Dördüncü Yoğunluk KH bağlantısı.

S: (L) İstedikleri zaman çok doğru bilgiler verebilmelerinin diğer bir örneği mi bu?
C: Evet.

S: (L) Yani bu adam planın içinden biri değildi?


C: Hayır.

S: (L) Buna inanmakta zorlanıyorum.


C: Sabır.

S: (L) İnsanlar onun söylediklerine inansın diye herşeyi doğru bilen biri gibi bir görüntü takınıyor?
C: Evet.

S: (L) ...Haber grubundaki kişi yedi gün içinde birşey olacağını tahmin etti. Bu garipti. Ne olacağını
söylemedi ama mesajın başlığı 9/11’di. Eğer ne olacağını bilseydi en azından bir ipucu verirdi. (A) Ama
bu onun için çok tehlikeli olurdu.
C: Evet. Daha çok bir ıskalama.

S: (L) O uçakları binalara çarpıp intihar etmeyi o şahıslara nasıl kabul ettirdiler?
C: Zihin kontrolü.

S: (L) Sanırım bu gecelik bu kadar.


C: İyi geceler.
24 Eylül 2001 Laura ve Ark

S: (L) Merhaba.
C: Tekrar burada olmak güzel.

S: (L) Bu akşam kimle görüşüyoruz?


C: Hoskim.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (A) Radyo şovu yapma teklifini soralım. Acaba bu radyo...


C: Evet. İyi bir şov sunun.

S: (L) Yaklaşık bir ay önce K’ler bir şov sunma hakkında birşey söyledikten sonra o adamın arayıp bir şov
sunmak isteyip istemediğimizi sorması çok tuhaftı. Hatırlıyor musun? Çok şaşırdım. Terri buradayken mi
söylemişlerdi? Yoksa daha önce mi?
C: Evet.

S: (L) Son celsede Dünya Ticaret Merkezi’ne yönelik saldırının arkasında İsrail’in olduğunu söylediniz.
Olayın ardında Usame bin Ladin ve ekibinin olduğuna dair kanıtlar topluyorlar. Bu kanıtları kendileri mi
üretiyor?
C: Evet.

S: (L) Gerçek ortaya çıkacak mı?


C: Evet.

S: (L) Bunun ne zaman veya nasıl olacağıyla ilgili bir ipucu verebilir misiniz? Ne zaman sorusunun iyi bir
soru olmadığını biliyorum ama peki nasıl? (A) Geçen sefer ne söylediklerini biliyorsun. (L) Ne? (A) Bir ay
veya daha kısa bir süre içinde. (L) Ama onların zaman anlayışı biraz gevşek. (A) Evet, bizim zamanımız
onların zamanı değil. (L) Kesinlikle. ...Borsa kendini toplayacak mı?
C: Evet.

S: (A) O binanın nasıl çöktüğünü merak ediyorum. Sorduk mu? (L) Sanırım birşey sormuştuk ama... Pek
çok insan binanın çökmesinin nedeninin binaya yerleştirilen patlayıcılar olduğunu söylüyor. (A) Veya
başka birşey. Çünkü sadece bir uçak çarpmasıyla olabilecek gibi görünmüyor. (L) O binaların çöküşüyle
ilgili izlediğimiz görüntülerin dışında şeyler var mıydı? Uçağın çarpması, yangın, patlama, uçak yakıtı vs.
Bundan fazlası var mıydı?
C: Hayır.

S: (L) Peki bu bir çeşit savaşa neden olacak mı?


C: Yakın.

S: (L) ABD’de başka terörist saldırılar olacak mı? Buna hayır demişlerdi ama bu olayı gerçekleştirenlerin
aslında terörist olmadığını biliyoruz. Teröristlerin bir neticesi olarak değilse bile “malum güçlerin”
başlatacağı daha fazla şiddet olayları olacak mı?
C: Evet.

S: (L) Bu şiddetin yakın gelecekte meydana gelebileceği herhangi bir yer belirtebilir misiniz?
C: Indianapolis.

S: (A) O nedir? (L) Indiana’da bir şehir. Bu daha önce hiç bahsedilmeyen birşey. Ne tür bir şiddet?
C: HAARP ışın odaklanması yoluyla vuruş.

S: (L) Bu garip. (A) Kazayla mı?


C: Hayır.
S: (L) HAARP’ın ışınının odaklanması yoluyla Indianapolis’in vurulmasının neticesi ne olacak?
C: Zihin kontrolü etkisiyle şiddet.

S: (L) Bunun nasıl bir biçimde gerçekleşeceğini öğrenebilir miyiz?


C: Silahla vurma.

S: (L) Bomba, uçaklar, anthrax, small pox, veya diğer herhangi türde kimyasal veya biyolojik savaş
faaliyetleri olacak mı? Bunlardan herhangi biri?
C: Evet.

S: (L) Hangileri?
C: Mikrop yayma ihtimali yüksek.

S: (L) Ne tür mikrop?


C: Nezle.

S: (L) Ölümcül bir nezle türü mü?


C: Evet.

S: (L) Ama anthrax veya small pox veya gerçekten berbat olan diğer yöntemler değil, öyle mi?
C: Hayır. Bakmaya ve dinlemeye devam et.

S: (L) Planımız bu. Ortadoğu’nun, Afganistan’ın vb durumu ne olacak?


C: İnsanların daha derin kontrole yönlendirilmesi.

S: (L) Bu artan kontrolün amacı nedir?


C: Filistin’de savaşa hazırlık.

S: (L) Ama kimse Filistin’de bir savaştan bahsetmedi. Herkes Afganistan’daki bir savaştan bahsediyor.
Filistin’in bununla ilgisi nedir?
C: İsrail’in nihai amacı.

S: (L) Neden kendi ülkelerinde savaş yapmak istesinler? Bunu uzun zamandan beri zaten yapıyor olmaları
dışında? Sanırım bunu bir nihayete erdirmek istiyorlar. Bu planın neticesi ne olacak?
C: Yahudilerin imha edilmesi.

S: (L) Ama planladıkları şey bu değil, öyle değil mi?


C: Hayır.

S: (L) Filistinlileri yok etmeyi planlıyorlar, değil mi?


C: Evet.

S: (L) Öyle görünüyor ki, tarih boyunca Yahudiler ne zaman birilerini yok etmeyi planlasalar, sonunda yok
olan kendileri oluyor. Yoksa tarihi yanlış mı okuyorum?
C: Hayır.

S: (A) Ekonomik olarak aylardır bir mücadele içindeyiz. Kurtarma, tamir vs. Şu anda ne durumdayız? Bu
durum devam edecek gibi görünüyor. ...Ama şu anda özellikle sormak istediğim şey, araştırmalarımla
ilgili olarak neye konsantre olmam gerektiği. Eksik parçaların ne olduğu. Yardım edebilir misiniz?
C: Yakında davet gelecek. Geldiğinde nazikçe kabul et. Senin için önemli bir değişimin önünü açacak.

S: (A) Bu teklifin kısa sürede geleceğini umarım. ...Teklifin gelmesiyle şu an arasında ne üzerinde
konsantre olmamı tavsiye ettiğinizi öğrenmek istiyorum.
C: Üst boyut fiziği.

S: (A) O halde Maxwell’i, süperluminali, elektromanyetizmayı, Rodriquez’i, katerniyonları bir kenara


koymam gerekecek. Dönüp bakmak gereken şey...
C: Evet. 1969. Evet, en faydalısı.

S: (A) Tamam, 1969. Kaluza-Klein teorilerini düşünüyordum. Cebirleri ve sonsuz boyutlar üzerinde
oynuyordum.
C: Evet.

S: (A) Madde ile antimadde arasındaki simetriyi düşünüyordum.


C: Evet.

S: (A) Ve bu bizi Fransız arkadaşımız Jean Petit’e götürebilir.


C: Evet. Pronto!

S: (A) [Gülüşme] Pronto mu? Aa! 1969’daki diğer birşey. Pronto’yu öğrenmiştim. 1972’den Roma’ya
gidip Sergio Doplicher’le tanışmıştım ve telefona ‘pronto, pronto!’ diye cevap veriyordu. O sıralar
elektromanyetizmayı ve sonsuz metrik dediğim şeyi tanımlamak için bu cebirleri kullanıyordum. 1969’da
yazacağım ilk makale buydu ama o süreçte yayınlamadım.
C: Pronto! Sevgili dostlar, misyonunuzu başardığınızı görmek istiyoruz.

S: (A) Ne misyonu?
C: Keşfedeceksiniz.

S: (L) Keşfettiğimizde mutlu mu olacağız yoksa mutsuz mu?


C: Tarifsiz sevinç!

S: (L) Geçen gece rüyamda bir bebek gördüm. Bu bebek neyi temsil ediyordu?
C: İlerleyişiniz, keşif yolunuz.

S: (L) Şu anda endişelenmemiz gereken herhangi birşey? Mesela FBI’ın gelip kapımızı çalması, derimizin
altına bir isim ve numara çipi aşılamaya çalışması gibi? Veya gelip bizi buradan çıkarmaya çalışacaklar
mı? Veya önümüzde bu tür başka bir tehlike görüyor musunuz?..
C: Hayır, ama izlemeye devam etin.

S: (L) Eve bir silah almamızı tavsiye eder misiniz?


C: Hayır.

S: (L) Tamam. İstemiyordum zaten. Ama bilemiyorsun. ...Yüzme havuzunda küçk bir girdap yaratmamız
mı neden oldu o yağmura? [Ark gülmeye başlıyor.]
C: Hayır.

S: (A) ...Sebep ve sonuçlar her zaman karışabilir. Yağmur yağacağını zaten biliyorduk. (L) Bilmiyorduk. O
yüzden yağmur yağdırmak istedim. Hiçbir yağmur işareti yoktu. (A) Bir başka yoğunlukta bunu biliyorduk
ve buna neden olduk. (L) Havuzun altındaki o bakır spiral ve diğer küçük spiral herhangi faydalı bir netice
üretiyor mu? (A) [Kahkahalar içinde]
C: Evet.

S: (L) ...Bana bu etkinin ne olduğunu söyleyebilir misiniz?


C: Hidro-enerjik geçiş.

S: (L) Neye geçiş?


C: Fiziksel rehabilitasyon.

S: (L) Yani spiral sudaki enerjiyi topluyor ve eğer sudaysan o enerjiyi bedene transfer ediyor öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Yani göğe herhangi bir enerji gönderip yağmur veya fırtına yaratmıyor?
C: Hayır.
S: (A) [Gülüyor] Yani yağmur bile yağsa her gün yüzmemiz lazım! (L) Orgon akümülatörleri yağmur
yağdırıyor mu?
C: Hayır.

S: (L) Orgon akümülatörleri orgon mu topluyor? [gülüşme]


C: Evet.

S: (L) Orgon nedir?


C: Hayat gücü.

S: (L) Hayat gücü nedir? (A) Fiziksel olarak en yakın ifade nedir?
C: EM substratı.

S: (A) Substrat nedir?


C: Baz.

S: (L) EM substratı veya bazı nasıl... (A) Vakum noktası mı? Vakum.
C: Yakın.

S: (A) İnsanların sıfır noktası enerjisi dedikleri şeyle ilgili birşey mi?
C: Yakın.

S: (A) 1969’la ilgili birşey mi bu?


C: Pronto!

S: (L) Nasıl yağmur yağdırılabileceğini öğrenmek istiyorum. Bunun faydalı bir bilgi olacağını
düşünüyorum. Bunun bir yolu var mı?
C: Elbette.

S: (L) Orgon tabancası yapmak gibi basit bir yol var mı?
C: Hayır.

S: (L) Kahretsin! (A) Bu gece öğrenmem gereken herşeyi öğrendim. Gidip okuyacağım ve üzerinde
düşüneceğim. Ne yapacağımı biliyorum. Eğer orgon edinirsem ve vakumu öğrenirsem, bu enerjiyi fırlatıp
yağmur yağdırmak için gerekli herşeye sahip oluruz. (L) Ben ekonomiyi düşünüyorum. Faizin düşmesi ve
yeni finans düzenlemesine atlamak iyi bir fikir olur mu?
C: Bekleyin ve olayları görün.

S: (A) Bir yıl önceyi hatırlıyor musun? Aralık’ta mutlu olacağımızı söylemişlerdi. Şimdi bir başka Aralık
geliyor. (L) Bu Aralık’ta elimizdeki hisselerden memnun olacak mıyız?
C: Evet.

S: (L) Buna şaşırırım. ...Bu gece sormadığımız ama bilmemiz gereken herhangi birşey? Dünyadaki
gelişmeler, e-group, web sitesi, kitap, radyo programı, iş vs?
C: Hayır.

S: (L) O halde iyi geceler. İyi uyu, tatlı rüyalar ve iyi geceler.
C: İyi geceler.
5 Ekim 2001, Laura ve Ark

S: (L) 5 Ekim. 1984’de büyükannemi gömdüğümüz gün. Merhaba.


C: Merhaba sevgili dostlar. Yardım için dinleyin.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Hayliya.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Hazır mısın? (A) Evet. (L) [İçki alıyor] Sulandırmak için içine küçük bir buz attım.
C: Yavaş ve hafif.

S: (L) Viskiyi mi? Yavaş ve hafifçe mi içeyim?


C: Evet.

S: (L) [Bir yudum alıyor] Çok yavaş ve çok hafif. (A) Mevcut durumum ve uykululuk halim hakkında sıradan
bir soru sormak istiyorum, çünkü uykusuzluğum zaman zaman çok güçlü hale geliyor. Muhtemelen pek
çok nedeni var ama ben en önemli olanı öğrenmek istiyorum. Araştırma yapma vakti geldiği zaman
başlayan bu uykululuk hakkında ne söylersiniz?
C: “Bobin arızası.”

S: (A) Ne bobini? Bobin arızası mı? Beynimde bir bobin mi var?


C: Hipotalamus. [Laura’nın notu: Beyin yarıkürelerinin altında talamus ve hipotalamus var. Talamus çevre
ile korteks arasındaki bir aktarım merkezidir. Vücudun hemen her bölgesinden duyusal veriler alır, tüm
verileri filtreler ve sonra filtrelenen verileri beyin korteksine aktarır. Hipotalamus büyük ölçüde talamus
gibi çalışır ama işini hipofiz bezinden hormon salımlarını kontrol ederek yapar. Başlıca işlevleri vücut
ısısının düzenlenmesi, kalp ve solunum oranlarının ayarlanması ve yeme ve içmenin uyarılması ve
engellenmesidir.]

S: (A) Ne tür bir arıza?


C: Enerji taşması kısadevreye neden oluyor.

S: (A) Ama bu olay bazen haftalarca, hatta aylarca sürüyor.


C: Evet.

S: (A) Neden belirli faaliyetler beni uyanık tutuyor, belirli faaliyetlerse uyutuyor?
C: Arıza genetik temelli. [Duraksama] Diren!

S: (L) Bu eğilime direnmek ne sağlar?


C: DNA kilitlerini açar.

S: (L) Direnme dışında faydalı olabilecek ne söyleyebilirsiniz?


C: Yaşlanma beynin kullanılmayan kısımlarını köreltiyor.

S: (L) Yani kullanırsın, ya kaybedersin. (A) Ama yaklaşık yirmi yıl önce de aynı sorunu yaşıyordum.
Direnmek ve DNA’yı açılmaya zorlamak dışında faydası olabilecek herhangi birşey var mı?
C: Pek sayılmaz. Bazı şeyleri kendi çabanla çözmen gerekiyor.

S: (L) Direnip bu sorunu aşarsa, bunun faydaları ne olur?


C: Yeteneklerin bir adım yükselmesi.

S: (L) Uykuya direnirse, bunun düzelmesi ne kadar sürer? Benim fikrim bu. Yani buna karşı mücadele
etmesi. En iyi bu şekilde tanımlayabiliyorum.
C: Evet.
S: (L) Bunu görmezden gelmenin herhangi bir faydası olacağını sanmıyorum. Eğer uzanman gerekiyorsa,
uzanırken mücadele et. Bir kitap al ve uykululuk haliyle mücadele et. Eğer uyuyakalırsan, kitabı elinde
tut ve uyanır uyanmaz kitaba geri dön. (A) Evet, bu benim de aklıma yatıyor. Konuyu değiştirelim. Son
konuştuğumuzda 1969’dan bahsetmiştiniz... Nedense bulamadığım şeyler oldu ve...
C: Anahtar saç.

S: (L) Ha? [Ark’a] Saçın ne zaman beyazladı? (A) Fikrim yok. (L) Aşamalı olarak mı oldu? Sanırım bu genetik
birşeyle ilgili. (A) Karatahtada yazı yazarken çektirdiğim ve saçlarımın hala siyah olduğu bir fotoğrafım
var. Ama saçım beyazladığında da hala okuldaydım. Muhtemelen 32 yaşımda falan. Emin değilim. (L) Saç
neden anahtar? Ne tür bir anahtar?
C: Gen bloğu aktivasyonu.

S: (L) Gen bloğu aktivasyonu. (A) Bu ne anlama geliyor? Dışsal olarak mı etkinleşiyor yoksa sadece içsel
olarak mı? Bu genlerin yapısal özellikleriyle mi ilgili? Dışsal birşey nedeniyle bir gen bloğu mu etkinleşti?
C: Kuvvet, evet.

S: (L) Faydalı olabilecek besinler veya faaliyetler var mı?


C: Spirulina.

S: (A) Pekala, saç genetiğiyle ilgili birşey var. Ama bu 1969 konusundaki sorunumu çözmüyor, çünkü
bunun ne tür bir anahtar olduğu konusunda hiçbir fikrim yok. 1969’a dönmemi tavsiye ettiniz. Anladığım
kadarıyla 1969’da üzerinde düşündüğüm veya çalıştığım bir konu vardı. Bu konunun tam olarak ne
olduğunu bulamıyorum.
C: Öncesindeki yıllara git.

S: (A) Öncesindeki yıllarda belirli konular vardı. Bunlardan biri cebirdi, biri sonsuz metrik ve olasılıklar. O
sıralarda bu iki konu üzerinde çalışıyordum. Daha sonra da bu iki konu üzerinde çalışmaya devam ettim.
Bu ikisini tek konu haline getirmeye çalışıyordum. 1969 dediğiniz zaman, cebir ve sonsuz metriği mi
kastediyorsunuz?
C: Evet, parçalardan biri.

S: (A) Yalnızca bir parçası. Bu durumda bunun diğer parçasının kesinlikle aklıma gelmiyor olması gibi bir
sorunumuz var. Başka herhangi birşey düşünemiyorum.
C: Geometriyle ilişkilendir.

S: (A) İlişkilendir, ekle anlamında mı?


C: Kısmen, ayrıca tamsayıları de ekle!

S: (L) Bu ne anlama geliyor? (A) Tamsayıların önemli olduğu anlamına geliyor sanırım. Tamsayı şeklinde
matris girdilerinin olduğu bir cebir konusu var. Ve...
C: Ve...

S: (A) Sanırım bu bana yardımcı olabilir. O zamanlar tamsayılarla ilgili ilginç birşey bulmuştum.
Tamsayılardan oluşan Lorentz transformasyonu üzerinde bir makale yazan birini bulmuştum. Yani eğer
uzay-zaman bir tür ızgara veya örgüyse...
C: Öyle.

S: (A) Bunun faydası olabilir! Tamam, tamsayı konusunu kontrol edeceğim. 1969’la ilgili olarak... Noyes’in
ve diğer bir şahsın yazdığı makaleyi buldum. Kuantum mekaniğini negatif olasılıklar temelinde
açıklamaya çalışıyor vs. Anlaması çok zor 80 sayfa içeriyor ve bu beni özellikle uykuya itiyor.
C: Diren!

S: (A) Bu makalede döngüler, negatif olasılıklar ve Von Neumann gibi ilginç anahtar kelimeler var ve
buradaki mesele bu konunun yatırım yapmaya değer bir konu olup olmadığı. Ya %99 saçmalıksa?
C: Diren!

S: (A) 1968’e dönecek olursak... Olasılık teorisiyle ilgili çeşitli kitaplar almıştım.
C: Pencereler hakkındaki makaleyi bularak başla.

S: (L) Ne tür pencereler?


C: Matematiksel.

S: (A) Aklıma gelen tek pencereler, kaotik fenomenlerde basit bir algoritma yaparak elde ettiğin
pencereler. Bir sayı alıyorsun, bu sayıya çok basit birşey yapıyorsun ve bir başka sayı elde ediyorsun. Bu
basit şeyi bir başka sayıya daha yapıyorsun ve bu işlemi tekrarlıyorsun. Bir dizi rakam elde ediyorsun ve
diyorsun ki “Aa! Bu kaotik! Hiçbir şey. Kaos. Hiçbir düzenlilik yok. Ama istisna olarak burada bir pencere
elde ediyorum. Algoritmamla ürettiğim sayılar bu pencereye hiç düşmemeleri dışında kaotikler! İşte bir
başka pencere. Bu tuhaf pencereler nereden geliyor?” Bilgisayarda basit bir programla bu pencereleri
yaratabilirsin. Bir pencere buydu. Bahsettiğiniz pencere bu mu, yoksa başka mı?
C: Yeterince yakın.

S: (A) Pencereler neden önemli?


C: Göreceksin.

S: (A) Kesinlikle, çünkü pencereler algoritmalarla, kaosla, popülasyon oranlarıyla ilişkili. Bu beni uyutmaz.
Pencereler üzerinde oynayacağım. (L) Ama diğer şey üzerinde direnmen gerekiyor. (A) Evet. (L) Terri
Burns’e ne olduğunu sormak istiyorum.
C: Hormonları bir beyin kaynamasını tetikledi.

S: (A) Bu ne anlama geliyor? “Kaynama”? (L) Son derece kaotik bir durum anlamında. Son zamanlardaki
tek endişem, Vincent’ın aldığı ve geri vermediği CD. Ne planladığını merak ediyorum. O celselerde pek
çok insan hakkında pek çok kişisel bilgi var. Bu konuda farkında olmamız veya yapmamız gereken birşey
var mı?
C: Vincent size şöhret getirecek.

S: (L) Ya bu kötü bir şöhret olursa? [gülüşme]


C: Hayır.

S: (L) Hormonları onu saptırdığına göre Terri Burns Vincent’ın güçlerine mi katılacak?
C: Hayır.

S: (L) Terri’ye ne olacak?


C: Son durak hastane.

S: (L) Eğer denerse düşüncelerini kontrol edebilir mi?


C: Hayır.

S: (L) İddia ettiği gibi sürekli ilaç alması mı gerekiyor?


C: Belki arada sırada.

S: (L) Bilmemiz gereken herhangi birşey? Kızların durumu iyi mi?..


C: Evet.

S: (L) Nuh kitabı konusunda ne yapmam gerektiğini bilmem gerekiyor.


C: Para yakında gelecek!!!

S: (L) Neden bunu söyleyip duruyorsunuz? Bu paranın nereden geldiği konusunda bir ipucu verebilir
misiniz? Nuh’u bitirmeden önce mi gelecek, yoksa sonra mı?
C: Önce.

S: (A) Bu çok iyi, kitabı bitir! [gülüşme] Yarından sonra. (L) Hemen bitiremem, belirli bir zaman
gerektiriyor. K___’nin dediği gibi: bir kitabı asla bitiremezsin, sadece artık yazmayı bırak ve basımevine
ver. [gülüşme] Nasıl gitmesi ve nasıl bitmesi gerektiğiyle ilgili bir çerçeve var kafamda. Oraya doğru
gidiyor! Harddisk arızasında kaybettiğim bölümü yeniden yazmam gerekiyor. Bitişten önceki büyük
bölümdü o. Hem standart Mısır bilimi tarihlemesini yıkacak, hem de çözümü önerecektim. Örneğin
İbrahim aslında kimdi? Musa kimdi? Herşey aslında ne zaman ve nasıl oldu? Önerecek bazı yanıtlarım
var. Ama bunu yapmadan önce mevcut sahte temelin yıkılması gerekiyor ve kaybettiğimiz bölüm de
bununla ilgiliydi. Siz K’ler çok zekisiniz. Daha tam olarak ne kadar çalışma yapmam gerektiğini
biliyorsunuz!
C: Hoşçakalın.
9 Ekim 2001

Ark ve Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Leycua.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

[kasette bir bölüm kayıp]

C: Ark’ı dinle.

S: (A) Döngüden çıkmanın, dışarıdan bakmanın, yolu değiştirmenin ve aktif birşey yapmanın mutlaka
gerekliği olduğu fikrimin bir doğrulamasına ihtiyacım var. (L) Kitabı bitirmem gerekiyor... (A) Kitabı
bitirmiyorsun çünkü çok sayıda şeyle ilgileniyorsun. (L) Kitabı bitiriyorum. Bitişe çok yakın. (A) Çok iyi,
bugün ne yaptık? (L) Bugün kitap üzerinde çalışmadım... (A) Arada bir, örneğin haftada bir kez masanın
başından ayrılıp kutunun dışında birşey yapmanın faydası olur. (L) Tamam.
C: Evet.

S: (L) İki gecedir hissettiğim o korkunç hissin kaynağının ne olduğunu öğrenmek istiyorum. Kendimi o
kadar korkunç hissettim ki, zorlukla katlanabildim. Dün gece sabahın dördüne kadar uyuyamadım ve
buna katlanabilmek için mücadele ettim.
C: Dolaşım sisteminin durgunluğu sağlığa zarar veriyor.

S: (L) Soruma yanıt vermediniz. (A) [Gülüyor] (L) Bu Afganistan bombalamasının sonucu ne olacak?
C: Çıplak yalanlar.

S: (L) ABD’de başka terörist saldırı olacak mı?


C: Şimdi Florida’da daha muhtemel.

S: (L) Evimizi satıp taşınmamızı tavsiye eder misiniz?


C: Henüz değil.

S: (L) 2003’te Fransa’ya taşınacağımızı söylemiştiniz. 2003’ün ilk aylarında mı olacak bu?
C: Yakında netleşecek.

S: (L) Sahne arkasında bizim adımıza bir çalışma yapıyor musunuz?


C: Çok muhtemel.

S: (L) Amazing Grace’i siteden kaldırmalı mıyım? Çok şahsi. Ama o kitaptan fayda gören çok insan var.
Ama Vincent Bridges’ın tüm bu faaliyetlerinden sonra, silmemin daha iyi olabileceğini düşünmeye
başladım. Basit gerçekleri alıp bunları çirkin yalanlara çevirdiler. Yani kendi içlerinde olan şeye... (A) Yoksa
ben bir kontrol edip sayfalarda biraz editasyon mu yapayım?
C: Evet.

S: (L) K___ çok editasyon yaptı. (A) Ama o belirli şeylere bakıyor, ben belirli şeylere. Uyumanı engelleyen
başka ne var aklında. Sor. (L) Üzülmeme ve uyuyamamama neden olan şey neydi? Bu çıldırmış insanların
psişik saldırılarına mı maruz kalıyordum?
C: Evet.

S: (L) Eğer grubumuz bu çıldırmış insanlara karşı bir eylemde bulunursa bu bir koruma kalkanı oluşturur
mu?
C: Evet.

S: (A) Bir anlamda, ne yapmamız gerektiğini biliyorum. Odağımızı korumamız ve amacımıza


ulaşabileceğimizi göstermemiz gerekiyor. Yüksek güçlerin yardımı ancak başarı güvencesi verebilenlere
geliyor. İlerleyiş zorlaştığında ilerleyemeyen ve böyle bir güvence veremeyene yardım gitmiyor. Ancak
amaca ulaşmaya mutlak bir şekilde kararlıysak yardım gelecek. İrademizle bunu sağlayacağız. (L) Vincent
gibi insanlardan uzak durmamıza yardımcı olabilecek birileriyle karşılaşıyoruz belki de. Onları tespit
etmek için hangi ipuçlarını aramalıyız? Geçmişlerini araştırmak dışında?
C: Hayır.

S: (A) Kuantum fraktalları konusunda... Birkaç gün içinde bir web sayfası oluşturup kuantum fraktallarıyla
ilgili hesaplamalar yapmak istiyorum. Bundan hoşlanıyorum ama aynı zamanda farklı bir konu olduğu
için dikkatimin dağılmasını istiyorum. Bunu yapmalı mıyım?
C: Heyecanlandıran şeyi yapmak iyi fikir.

S: (A) Bazen beni heyecanlandıran birden fazla konu oluyor. Birini yaptığımda diğerleri odağımdan
kaçıyor. Önemli bir atılım yapmak istediğimizi de göz önünde bulunduracak olursak, bunun yolu ne
olabilir?
C: Riemann ve Pauli.

S: (L) Ne?! Pauli’nin bununla ne ilgisi var? (A) Pauli’nin iki sebeple bununla ilgisi var: bugün Pauli hakkında
düşünüyordum çünkü fizik araştırma grubundaki birisi bir Riemann manifoldundaki Dirac
operatörlerinden bahsediyordu ve ben de düşündüm ki... Oo! Pauli bu konuda bir makale yazmıştı ve
hatta Pauli’nin o kitabındaki birşeye...
C: Evet.

S: (L) Telepatik birşeyler oldu sanırım! [gülüşme] (A) Tanrım!


C: Mekanda kayıp işaretleri at. (ç.n.: Drop off signs lost in space: bu ifadenin çevirisinden hiç emin
değilim).

S: (L) Bu tuhaf. Eskiden “Lost in Space” diye bir dizi vardı.


C: Operatörler Riemann ile Pauli’yi birbirleriyle ilişkilendiriyor.

S: (L) Operatör nedir? (A) Dirac operatörleri. İşaretleri atmak: bu, dejenere metriğe gitmek anlamına mı
geliyor?
C: Jenere, doğru yönde gitmeyen yerel operatörler anlamına geliyor.

S: (A) Burada bu iletişimden dolayı sanırım tuhaf bir durumla karşılaşıyoruz, çünkü kastettiğim şey
“metrik jenere” değil, “metrik dejenere” denen bir teknik terim. Sizin cevabınız “jenere” terimiyle
başlıyor. Bunun bir anlamı olabilir ama sorumu yanıtlamıyor. Farklı bir anlamda kullandığım bir kelimenin
bir parçasıyla ilgili olmalı. O yüzden ben dejenere olan metrik hakkındaki soruma dönmek istiyorum.
İşaretleri atlamaya mı tekabül ediyor?.
C: İşaretlerden Riemann’a ulaşırsın.

S: (L) Ha? (A) Evet, işaretler var. Artı veya eksi, buradan Riemann’a ulaşıyoruz. Eğer yalnızca artılar veya
sadece eksiler varsa. Birkaç artı ve birkaç eksi varsa buna yarı-Riemann diyoruz. Artılar ve eksiler yerine
sıfırlar olduğunda buna dejenere diyoruz. İşaretlerden Riemann’a ulaştığımız doğru. Ama soru şu:
işaretleri atmak, onları sıfırlarla değiştirmekle aynı mı? Farklı mı?
C: Senfoniyi duymak, radyoyla aynı şey değildir.

S: (A) Pekala. Bu kavram benim için yeni. İşaretlerin atılması konusunda bana yardımcı olabilir misiniz?
C: Riemann radyo.

S: (L) Diğer seçenek senfoni olmalı. İşaretleri düşürmek?


C: 6 işaret.
S: (A) Uzun süre önce işaretleri konuşuyorduk ve altıgen içinde dört artı ve iki eksi olması gerektiği
sonucuna vardık. Altı işaretten bahsedince akla gelen bu. Ama bunun işaretlerin atılmasıyla ilgisi nedir?
Riemann ve Pauli üzerinde düşünmem gerekecek.
C: Yol berraklaşacak.

S: (A) Pekala. (L) MKULTRA ya da Puharich vb gerçek bir zihin kontrol programı var mı?
C: Evet.

S: (L) Terri Burns’ün zihni programlandı mı?


C: Kısmen.

S: (L) Aklımıza gelmeyen ama bilmemiz veya sormamız gereken başka herhangi birşey var mı?
C: Şimdi değil. Tatlı rüyalar!
13 Ekim 2001, Ark, Laura, BT

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Lorya.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) İlk sorum... İnsanlar dünyada şu andaki duruma karşı doğru tutum, doğru eylem veya davranış veya
tepki hakkında tartışıyor. Terörist faaliyetler, devletin artan kontrolleri falan. Yani insanlar belirli bir
eyleme mi geçmeleri, yoksa sadece gözlemlemeleri mi gerektiğini öğrenmek istiyor. Bu konuda bir
yorumda bulunur musunuz?
C: İnsanların çoğu doğrudan şekillerde zarar görmeyecek.

S: (L) İnsanların çoğu doğrudan şekillerde zarar görmeyecekse... (A) Önce şuna dikkat çekmek istiyorum;
“çoğu insan” ifadesi belirsiz bir terim. Bu sadece yarıdan biraz fazlası anlamına da geliyor olabilir.
Dolayısıyla çok sayıda insan doğrudan zarar görecek olabilir buna göre. (L) Bu hususta daha net olabilir
misiniz?
C: Güç kontrolden çıkmayacak.

S: (A) Yani küresel olarak “çok önemli olmayan miktarda insan zarar görecek” gibi anlıyorum bunu.
C: Evet.

S: (L) ...Bir sayı verebilir misiniz? (A) Hayır, çünkü o zaman ülkeyi belirtmek ve bir sürü ayrıntıya da girmek
gerekecek. Dört bin, küresel olarak göz ardı edilebilir bir rakam olabilir. (B) İnsanların karşılaşacağı temel
zarar psikolojik mi olacak?
C: Kısmen ama ayrıca somut kısıtlamalar.

S: (L) Kontrol ve özgürlüklerin kaybı gibi mi? Bu sınırlama fiziksel mi olacak, yoksa özgürlüklerimiz
üzerinde mi olacak, yoksa her ikisi mi?
C: Her ikisi.

S: (L) McCarthy döneminde olduğu gibi bu ülkede devletin potansiyel terörist veya anti-Amerikan olarak
tanımlamak istediği insanlara yönelik bir cadı avı olacak mı?
C: Önce yasalar yoluyla kontroller olacak. Sonra daha fazla güç uygulanacak.

S: (L) Tüm bunlar şu anda etkinleştirilmekte olan bir plana göre mi ayarlanıyor? Malum güçler tüm
bunları belirli bir sonuca doğru mu götürmek istiyor?
C: Büyük ölçüde, ama zıt güçlerden beklenmedik hamleler olacak.

S: (L) Bu zıt güçler kim? İyi adamlar mı var, yoksa bu sadece küresel çete savaşları gibi mi? Tabi çete
sözünü mecazi anlamda söylüyorum.
C: 4. yoğunluk BH bazı 3. Yoğunluk gruplarına yardım edecek.

S: (L) Yardım edilecek olan o 3. yoğunluk grupları arasında biz de var mıyız? [Gülüşme]
C: Yakın.

S: (L) Bu yardım özellikle bana ve Ark’a yönelik mi, diğerleri hariç olacak şekilde?
C: Grup.

S: (L) Grubu kastediyorlar. Tamam, demek bazı beklenmedik şeyler olacak. Küresel veya ulusal durumda
meydana gelebilecek bu beklenmedik olayların belli başlılarıyla ilgili bir örnek verebilir misiniz? Bu ilginç
bir gösteri olacak gibi görünüyor. Bilmememiz daha mı iyi? Eğer BH güçleri birşey planlıyorlarsa, süpriz
olarak kalması için belki de bunu bilmememiz daha iyidir? Doğru mu?
C: Yakın. Sadece yardımın yakın olduğunu bilin.

S: (L) BT ve benim daha önceden tartıştığımız bir sorumuz var. Terri Burns ve Vincent Bridges’ın 9 veya
10 Eylül’den beri aynı ekip içinde yer alıp almadığını öğrenmek istiyoruz.
C: Vincent planlıyordu. Terri sonradan bu plana dahil oldu.

S: (L) Geçen ay boyunca birbirleriyle iletişim halinde miydiler?


C: Evet.

S: (L) Terri buraya ziyarete gelmeden önce birbirleriyle irtibatta mıydılar?


C: Evet.

S: (L) Terri buraya VB adına mı geldi?


C: Evet.

S: (B) Bunu bilinçli olarak mı yapıyordu?


C: Evet.

S: (L) Bu iyi değil. (A) Birşeyleri bilinçli olarak yapmak, bilincin bir kısmını ifade ediyor. Bir başka parça
oyun oynuyordu. Bilincin bir parçası bir amaç belirleyip sonra kapanabilir. (L) Terri Andrija Puharich’in,
çok uzun zaman önce “ajan” olarak programlanan “becerikli çocuklarından” biri mi?
C: Farklı bir dal.

S: (L) Gösterebileceğimiz en iyi tepki ne olur? Göstereceğimiz hangi tepki sonunda en iyi BH neticesini
üretir?
C: Onlarla ilgilenmeyin.

S: (L) Şu ana kadar bizim düşündüğümüz şey de buydu. Bir sonraki soru: Ülke genelinde birkaç kişiye
bulaşan şarbon hastalığı, ülkemize karşı yabancı teröristiler tarafından düzenlenen bir terör eyleminin
neticesi mi?
C: Hayır.

S: (L) Kaynağı nedir?


C: ABD devleti.

S: (L) Bu hiç iyi değil. (A) “ABD Devleti” hepsi kendi arasında savaş halinde olan pek çok parçadan
herhangi biri olabilir. (L) Pekala, “ABD Devleti” derken, bu bizim devletimiz olarak düşündüğümüz devlet
mi, yoksa derin devlet mi? Yani seçilmiş yetkililerimizin onayı olmadan faaliyette bulunan başınabuyruk
bir dal mı?
C: İkincisi.

S: (A) Bu da belirsiz bir durum. Seçilmiş yetkililerden en az bir tanesinin bu işin içinde olduğundan
eminim. Belirli soruların cevapları az çok belli. Netice olarak şarbon ABD devletinin parçalarının birinden
geliyor. Başınabuyruk bir parça. Hangi parça olduğunu bilmiyoruz ve bilmek isteyip istemediğimizi de
bilmiyoruz. (L) Muhtemelen istemiyoruz. (A) Bu şarbonun kökenini araştırdıklarında muhtemelen başka
bir ülkeye yönlendirecekler durumu. Afganistan veya başka bir yer. (L) Evet. Bu da bir yeri veya birilerini
bombalamak için izin sağlamış olacak. (A) Bu doğru mantık mı? (L) Bu suçu yabancı bir unsura mı
atacaklar?
C: Evet.

S: (L) Hangi unsur?


C: Irak.

S: (L) Irak’ı bombalamaya doğru mu gidiyoruz?


C: Evet.
S: (A) Ama dünyanın her yanında ABD’ye karşı protestolar başladı. İnsanlar Avrupa’da protesto için
sokaklara dökülecek. Bu protestoya maruz kalmamak için ABD muhtemelen yeni bazı kanıtlar üretecek.
Belki bir şarbon patlaması veya belki tamamen yeni birşey. (L) Bu meydana gelecek birşey mi?
C: Evet.

S: ...(A) Belki Avrupa ülkelerini ikna etmek için Avrupa’da bir yerde kalkışacaklar buna. (L) Yani kim en
çok protesto ediyorsa, muhtemelen o hedef olacak. (A) Ama diğer taraftan, ABD’nin orada birşeyler
çevirmesi kolay olmayabilir. Çünkü kontrolün tamamen ellerinde olduğu ABD’de bunu çok daha kolay
bir şekilde yapabilirler. (L) Eğer bunu başka bir yerde yapmaya çalışırlarsa, yakalanabilirler.
C: Sırada, Fransa nükleer bir silahla vurulabilir.

S: (L) Bu hiç hoş değil! (A) Mantıklı olabilir. Afganlar, Cezayirliler ve Fransa arasında bir bağlantı var.
Cezayir geçmişte Fransa’yı korkutmuştu ve şimdi bunun üzerinden çalışabilirler. (L) Dedikodu
gazetesinde sözü edildiği gibi bu ayın 31’inde bir terör patlaması olacak mı?
C: Muhtemel değil.

S: (L) Sollog denen adam birkaç yıl önce bir dizi olayla ilgili kehanetlerde bulundu. Uçağın büyük bir
binaya çarpması, ardından Papa’nın ölümü, ardından görevdeki ABD başkanının ölümüne dair
kehanetlerde bulunduğunu iddia ediyor. Eğer bu doğruysa, “büyük bina” konusundaki kehaneti doğru
çıktı ve her an gitmesi mümkün çok yaşlı bir Papamız var. Görev sırasında ölecek bir Amerikan başkanı
konusu açıkta kalıyor. Önümüzdeki bir iki yıl içinde böyle bir olay olma ihtimali var mı?
C: Evet.

S: (A) Bu olasılık %1 olabilir. (L) Olasılık yüksek mi?


C: Hayır.

S: (BT) Cheney’nin böyle bir senaryoyla ilişkili olabileceğini düşündüm. Bu ipleri oynatan başınabuyruk
grubun bir parçası olabilir mi o?
C: Yakın.

S: (L) Bunun bilincinde olmayabilir. Bence çoğu bu durumun farkında değil. Diğer herkes gibiler: kontrol
edilen kuklalar. ...Kamuoyunun gözü önündeki devlet adamlarından, karar vericilerden herhangi biri,
gezegenin KH güçleri tarafından ele geçirilmesi planına hizmet ettiğini biliyor mu? Ana oyuncular
arasında?
C: Hayır.

S: (L) Bush sadece bir kukla. Pinokyo gibi. Ağzını her açışında burnu sürekli uzuyor. Yakında burnu o kadar
uzayacak ki odada yürüyemeyecek. (A) Polonya’da sıkıyönetim getiren Jaruzelski denen adam vardı.
Generaldi. Asker olduğu için annem onu desteklerdi. Ama ben o adamın nasıl biri olduğunu
görebiliyordum. (L) Bush’un herhangi başka biri kadar ahmağın teki olduğunu anlayana kadar adamın
yaptıklarına üzülüyorsun. Ne kadar aptal biri olduğu hakkında yapılan espriler doğru! Bir kuklaya nasıl
kızabilirsin ki? Yazılıp önüne konmadan bu adamın herhangi zeki bir laf ettiğini duymadım hiç. Önüne
konanı bile berbat etmeyi başarabiliyor. (A) Öyle görünüyor. Çünkü geçmişte aptal olmadığını kanıtlayan
liderler kendilerini... (L) ...ölü buldular. (A) Ya da kendileri hayatta kalabilmek için milyonlarca insanı
öldürebileceklerini kanıtladılar. (L) Evet, öyle görünüyor. (A) Çok zeki bir şekilde de aptal olabilirler. (L)
Tüm bu insanlar ifşa edilecek mi, yakalanacak mı, gerçekleri ortaya çıkarılacak mı?
C: Nihai olarak.

S: (BT) Evet, bu da KH programının bir parçası olabilir sonuçta. Onları ifşa et ve yerlerine daha kötüsünü
koy. İnsanlar devletin bizi kurtarmasını beklerken, bu durumda olmamızda devletin doğrudan parmağı
olduğunu görecekler. (L) Evet! O zaman insanlar kimin başa geçmesi için ağlayacak acaba? Uzaylıların
mı? (A) Bu “özgür” bir seçim. [Gülüşme] (L) Ülkeni temsil ettiğini düşündüğün başkanının böyle biri
olduğunu bilmek korkunç bir duygu. Bazı insanlar onun gerçekten iyi bir iş çıkardığına ve gerçeği
söylediğine inanıyor. Biliyorum, anket sonuçlarını açıkladılar ama anketler genellikle kamuoyu görüşünü
yönlendirmek için yapılıyor. Gerçeğin doğru bir temsili olmuyorlar. Gerçek yüzde nedir?
C: %53.
S: (L) Yarının biraz üstü. Bu bile çok moral bozucu bir rakam. Şarbon tehlikesiyle karşılaşacak mıyız?
C: Çok muhtemel olarak ne şarbon ne de başka bir tehlikeyle karşılaşacaksınız.

S: (L) Ne olur ne olmaz diye klima için bir mikron filtre sipariş ettik! (A) O binaların nasıl çöktüğünü sormak
istiyorum ve neden. Bununla ilgili tartışmalar artıyor. (L) WTC binaları iç sabotajla mı çöktü, yoksa sadece
uçakların çarpması sonucu mu?
C: Uçaklar.

S: (L) Yani içeriden sabotaj olmadı?


C: Evet.

S: (L) Binaların çökmesine neden olan şey neydi?


C: Yapısal zayıflıklar.

S: (L) Yere doğru giden tuhaf, koyu bir nesne gösteren bir video izledik. O neydi?
C: 4. Yoğunluk enerji patlaması.

S: (L) Nereden çıkan ve nereye giden bir enerjiydi?


C: Yıkım enerjisi zaman kilidinin tepesinden yere.

S: (L) O bölge üzerinde bir zaman kilidi tepesi mi vardı? Bedenleri veya enerjileri “hasat edebilmek” için
o bölgeye “zaman kilidi” mi koydular?
C: Yakın.

S: (BT) Bu hasadın ardında başka herhangi bir amaç var mıydı?


C: Kayıtların, altınların alınması, ruhların çekilmesi, dedi.

S: (L) Kim dedi?


C: Gazeteci.

S: (L) Bu “gazeteci” kim veya ne?


C: Haber kaynağı.

S: (L) Bu soruyla ilgili bilgiyi aldığınız bir haber kaynağı olan bir “gazeteci” mi var?
C: 4. Yoğunluk BH gözlemci.

S: (L) Altını ne için istiyorlardı?


C: 4. Yoğunluk altını teknoloji için kullanıyor.

S: (BT) Antik zamanlarda altın madenciliği yapan “tanrılarla” ilgili pek çok efsane var. (L) Kayıt derken,
somut nesneler mi?
C: Kısmen.

S: (L) Bu kayıtlar ayrıca ölmekte olan insanlardan bazı “kayıtların” alınmasını da kapsıyor olabilir mi?
C: Evet.

S: (L) Çektikleri ruhları ne için kullanmak istiyorlardı?


C: Remolekülerizasyon.

S: (L) Bu remolekülerize varlıkları ne için kullandılar?


C: Kaçıp kurtarılmaları için tekrar binaya koydular.

S: (L) Yani bu olayın kitlesel bir kaçırma olayının perdelemesi olarak kullanılma fırsatı doğurduğunu mu
söylüyorsunuz?
C: Evet.

S: (L) Kaçırdıkları insanlara ne yaptılar? Kitlesel bir kaçırma için spesifik bir neden var mıydı?
C: Programları açmak.

S: (BT) Yani “kaçmayı başaranların” ortaklıkta serbestçe dolaşan programlanmış bireyler olması çok
muhtemel öyle mi? Bir noktada cinnet geçirmek üzere programlanmış insanlar?
C: Yakın.

S: (A) Hala bir problem var. İsrail’in parmağı. İsrail’de ne olacağı konusunda tartışıyorduk. Şu anda tüm
tehlike ABD’ye yöneltilmiş durumda.
C: Amerika suçu başkasına atabilir.

S: (A) Rus kadını bir gazeteci vardı. Kocasının Mossad olduğu biliniyordu ve bu şahısların Afganistan’da
birşeyler yaptıkları biliniyor. Küçük bazı şeyler ortaya çıkmaya başlıyor. (L) Pekala. E-grup hakkında birkaç
şey sormak istiyorum. Grubun yapması gereken şeylerden birinin, etraflarında bir program
etkinleştiğinde bunu nasıl okuyacaklarını öğrenmek olduğunu düşünüyorum. Politika ve komploları
tartışabilecek bir sürü grup var ama birey üzerindeki gerçek çalışma bundan biraz daha zor. Yapmamız
gereken en önemli şeyin enerjimizi nasıl serbest kılacağımızı ve böylece frekansımızı arttıracağımızı
öğrenmek olduğunu düşünüyorum. Grupta zaten öğrenmiş ve yapmakta olduğumuz şeyler dışında bunu
en iyi nasıl gerçekleştireceğimize dair herhangi bir rehberlikte bulunabilir misiniz?
C: Gruptakilerin kendilerindeki programları okumalarına yardımcı olun.

S: (L) Bir tanesini biliyoruz. J___. Kesinlikle bir programı çalışıyor. Ona defalarca grup içinde
manipülasyonda bulunmakta olduğu ve enerji emme oyunu oynadığı söylendi. Ve o da kalkıp Ark’ı bir
“güç programı” yürütmekle suçladı. Bu adamın orada bulunma amacının herhangi birşey öğrenmek
olduğunu sanmıyorum. Bu doğru bir değerlendirme mi?
C: Evet.

S: (L) Gruba neden katıldı?


C: Saptırmak ve akıl karıştırmak.

S: (A) Yani belirli bir misyonla girdi. Peki ipleri kim kontrol ediyordu?
C: 4 KH.

S: (A) Şu anda grupta grubun misyonu için tehlikeli olan ve tespit edilip atılması gereken herhangi biri
var mı?
C: Evet.

S: (A) Bu tür insanları tespit etmek için neye dikkat etmemiz ve nasıl bir eylemde bulunmamız gerektiği
konusunda bize önerilerde bulunabilir misiniz? Bizim fikrimiz, yardım talebimize verilen yanıtlara bakmak
ve yalnızca yanıt verenleri içeride tutmaktı... (L) Yanıt verenlerin gerçek bir “ağ modunda” olup
olmadıklarını anlayabilir miyiz?
C: Yakın. Yardım BH’dir.

S: (L) Ve BH isteyen herkese verir. (A) Sanırım geriye yaklaşık 20 kişi kalır. (L) Henüz oraya varmamış olan
ama potansiyel sahibi olanlar var. Elbette hiç yanıt vermeyen pek çok kişi de var. (A) Yanıt vermeyenler
sürece katılım için yeterli motivasyona sahip değil herhalde. Önceliği olan başka meseleleri var. (L)
Pekala, sormadığımız ama sormamız gereken birşey varsa, sorulmuş kabul edin.
C: Sabır.

S: (L) İyi geceler.


C: İyi geceler.
31 Ekim 2001 Ark ve Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba canlarım.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Hayfaa.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) B___’nin bazı soruları var, o yüzden önce onun sorularını soracağım. “Albert Pike tarafından
yeniden keşfedilen orgon enerjisi, Baron von Reichenbach tarafından sunulan Odik Güç (Odic Force) ile
aynı şey mi?
C: Evet.

S: (L) İskoç ritüelini anlamak, bu enerjiyi anlamak için ve kullanmak için faydalı mı?
C: Hayır.

S: (L) Orgon enerjisi Giza’daki piramide enerji vermek için kullanılan enerji mi?
C: Hayır.

S: (L) Orgon enerjisi Stonehenge’e enerji vermek için kullanılan enerji mi?
C: Hayır.

S: (L) Orgon enerjisi hastalıkları iyileştirmek için kullanılabilir mi?


C: Yardımcı olur.

S: (L) Daha önce bahsettiğiniz silikon değnekte kullanılanla aynı enerji mi bu?
C: Hayır.

S: (L) Orgon enerjisini kullanmak için silikona ihtiyaç var mı?


C: Hayır.

S: (L) Orgon enerjisi DNA’nın ışıkla yakılan veya pasifleştirilen parçalarını etkinleştirmede kullanılabilir
mi?
C: Gerekli değil.

S: (L) Pekala, orgon enerjisinden faydalanmada, Elder Futhark alfabesinin geometrisi faydalı olur mu?
C: Hayır.

S: (L) Orgon enerjisi kavramı, Birleşik Alan Teorisi’ni tamamlamada faydalı olur mu?
C: BAT için portal gerekli. Orgon evrenseldir. (ç.n.: portal’dan kastedilen ne acaba?)

S: (L) Orgon enerjisi Vril Topluluğu tarafından uzayda itişgücü (propulsion) geliştirme çalışmalarında
keşfedilen güç mü?
C: Hayır.

S: (L) Odik Güç Atlantis’te kullanılan kristallerden yayılanla aynı mı?


C: Hayır, bu konu işlenmişti.

S: (L) Evet, biliyorum. Mmmm... Mısırlılar alnın etrafına sarılan metal bir şerit aracılığıyla bu gücü kullandı
mı?
C: Hayır.

S: (L) Bu enerjiyi kullanmak için demir gerekiyor mu?


C: Hayır.
S: (L) Bu gücün pozitif ve negatif bir bileşeni var mı?
C: Hayır.

S: (L) Einstein orgon enerjisi kavramını kabul etmiş miydi?


C: Evet.

S: (L) Bu ona BAT’da yardımcı oldu mu?


C: Hayır.

S: (L) Devlet Philedelphia Deneyi’nde orgon enerjisi kullandı mı?


C: Hayır.

S: (L) Orgon enerjisi dünyadaki bir noktadan bir diğer noktaya transportasyon için kullanılabilir mi?
C: Hayır.

S: (L) Odik Güç’ün kökeni Nefilim mi?


C: Hayır.

S: (L) Nefilim ile Bünyamin’in Kabilesi arasında bir evlilik oldu mu?
C: Hayır.

S: (L) Odik Güç İskandinav olduğuna göre, Sinclair ve Oak Island’la ilişkili mi?
C: Saçma.

S: (L) Vril Güç Ahit Sandığı ile mi etkinleştirildi?


C: Hayır.

S: (L) Altın ve rutil kuartzdan mı oluşuyordu?


C: Hayır.

S: (L) B___ bu soruları sorduğuna göre çok garip bir kitap okuyor olmalı. Vril Enerji Kundalini ile aynı şey
mi?
C: Hayır. Evet, saçma.

S: (L) B___ alakasız birşeyin üzerinde. Dan Winter türü saçmalıkları okuyor ve işe yarayacak birşey
bulduğundan çok emin. Pekala, bu konuda bu kadarı yeterli. ...Novosibirtsk ile ilgili birşey soracaktım. Bir
keresinde Rusya’da bir dağ geçidinde büyük bir sırrın yattığını söylemiştiniz ve Novosibirtsk ile Urkutsk
arasındaki bir çizgiden bahsetmiştiniz. O dağ geçidinde bulmamızı bekleyen önemli birşey mi var?
C: Evet.

S: (L) Kutup kayması hakkındaki bir web sitesini hazırlayan şahıslar, kutupların nereye kayacağının tahmin
edilebileceğini söylüyor. Bu doğru mu?
C: Hayır.

S: (L) Kutup kaymaları neden tahmin edilemez? Yeni kutbun nerede olacağını bilemez miyiz?
C: Kaotik bir işlev söz konusu.

S: (L) Bir kutup kaymasında gezegenin litosferi çekirdek üzerinde kayıyor mu? (A) Çok spesifik olmamız
gerekiyor. Kutup kayması adı altında incelenebilecek üç olası şey var. Bunlardan biri de gerçekleşebilir,
ikisi de, üçü de. Sonra dönüş ekseninin yıldızlara göre konumu değişiyor, örneğin düzleşiyor. Geri kalan
herşey eksenle, litosferle ve manyetik alanla birlikte hareket ediyor. İkinci olarak, eksen olduğu yerde
kalır, belki çok az kayar, litosfer olduğu yerde kalır, belki yalpalar ama manyetik alan değişir. Örneğin ters
döner. Üçüncü olarak, eksen ve manyetik alan aynı kalır ama litosfer kayar. Yani üç çeşit kutup kayması
olabilir. Tabi kesişen şeyler var. Dışarıdan görülebilecek en ciddi durum dönüş ekseninin değişmesi olur.
Daha az dramatik olanı belki litosfer değişiklikleri olur. Üçüncü olarak da manyetik kutup değişiklikleri.
Biz ana değişikliğin ne olacağını anlamaya çalışıyoruz. (L) Sanırım daha da basit bir soru sormamız
gerekiyor: bir kutup kayması oluyor mu gerçekten? Başlangıç noktası bu. (A) Pekala. (L) Önümüzdeki on
yıl içinde bir kutup kayması olabilir mi?
C: Evet.

S: (A) Tatlım, kutup kayması olabilir mi diye soruyorsun, tabi ki olabilir. Ama bu ihtimalin sıfıra yakın
olduğunu düşün. “Olabilir mi” doğru soru değil. “Olacak mı?” Soru bu. (L) Sen sor. (A) Önümüzdeki
yaklaşık on yıl içinde yüksek bir ihtimalle gerçekleşecek bir kutup kayması söz konusu mu?
C: Evet.

S: (A) Bu kutup kayması kavramında, tartışmakta olduklarımız arasında en belirgini hangisi olacak?
C: Yeni eksen yönelimi ve manyetik ters dönüş.

S: (L) Bu oldukça ciddi. (A) Pekala, eksen değişimi veya eksen yönünün değişmesi... Ekliptik düzlemine
neredeyse dik bir hale geleceğimizi söyleyebilir miyiz? Yoksa, diğer bir olasılık olarak, ekliptiğe neredeyse
paralel mi olacak? Üçüncü olasılık da 180 derecelik bir dönüş olur. Bunun son derece öngörülmez birşey
olduğunu biliyoruz ama en güçlü olasılığın ne olduğuyla ilgili bir ipucu öğrenebilir miyiz?
C: Dikey konum tekrar sağlanacak.

S: (A) Eksenin önemli oranda değişeceğini ve manyetik bir ters dönüş olacağını biliyoruz. Tek başına
litosferde bir değişiklik veya kayma olup olmayacağına değinmediniz.
C: Bir ölçüde litosferik kayma olacak.

S: (A) Buna göre ekvator neredeyse hiç değişmeyecek, çünkü...


C: Doğru.

S: (A) Yani küçük bir kayma olacak ve Hawaii’ye kadar kaymayacak. (L) Bu benim teorimdi! Ve iyi bir
fikirdi. (A) Peki ya litosferdeki değişiklikler: Litosferdeki hareketler ve su seviyesindeki değişiklikler
sonucunda coğrafi olarak meydana gelebilecek değişimi bir ölçüde tahmin edebilir miyiz?
C: Kaotik özellikler hakim ama genel olarak iç kesimler ve dağlık alanlar daha güvenli olacak, çünkü bu
tür yerlerde daha az katlanma olur.

S: (A) En büyük değişim olan eksen yönelimi değişimi ile ilgili olarak... Bu eksen değişimini tetikleyecek
ana tetikleyici, güç veya faaliyet ne olabilir?
C: Kometler.

S: (L) Güneş sistemindeki gezegenler normal yörüngelerinden sapacak mı? Bu bir olasılık mı?
C: Evet.

S: (A) Sadece kometlerin yörüngesinden dolayı mı?


C: Evet. Ayrıca ikiz güneş.

S: (A) Kometlerden bahsederken, bunların çarpmalarından mı bahsediyoruz?


C: Bazıları çarpacak.

S: (A) Elektriksel fenomenler bir rol oynayacak mı?


C: İkiz güneş tüm sistemdeki elektrik akımını topraklıyor ve böylece “motor” çalışmaya devam ediyor.

S: (L) Yani solar sistemdeki tüm cisimler bir çeşit devasa bir makine mi oluşturuyor? Ve bu elektrik akımı
bunlar arasından akarken, pozisyonlarına göre bu makinenin çalışma biçimini etkiliyorlar mı?
C: Evet, aşağı yukarı.

S: (A) Bu manyetik kutup ters dönüşü hakkında birşey sormak istiyorum. Dinamo mekanizması açısından,
gezegenlerin manyetik alanıyla ilgili mevcut teori ve anlayışa göre, sıvı bir metal var; demir. Konvektif
akımlar var ve manyetik alan üzerinden bir kendini uyartım var. Mevcut model bu. Bu manyeto-hidro-
dinamik türüne dayalı olarak manyetik kutup yer değiştirmesi fenomenini modellemeyi başardılar. Bu
model temel olarak doğru mu?
C: Yalnızca kısmen.
S: (A) Bu modelde eksik olan en önemli şey nedir?
C: Kristalin amonyak çekirdek.

S: (A) Herkes çekirdeğin bir kristal demir olduğunu düşünüyor. Mevcut düşünüş bu yönde. Diyelim ki
amonyak bir çekirdek var. Manyetik alanı olan tüm gezegenlerde bir amonyum çekirdek mi var?
C: Bu bakış açısıyla hayır, ama organik yaşam bakış açısıyla evet.

S: (A) Kristalin amonyak derken, bilimadamlarımız tarafından henüz bilinmeyen yeni bir kristalin
amonyak türünü mü kastediyorsunuz?
C: Aşağı yukarı.

S: (L) Sanırım bu kristalin amonyak hakkında birşeyler öğrenmemiz gerekiyor. (A) En çekirdekte onun işi
ne? (L) Bilmiyorum. Soruyu nasıl soracağımızı bilebilecek kadar bile anlamıyoruz bu konuyu henüz.
Jüpiter ve amonyaktan bahsettikleri sırada bunun çılgınca birşey olduğunu düşünüyorduk ama sonra
Jüpiter’de bu amonyak kendini göstermeye başladı. Üzerinde fazla düşünmemiştik çünkü bunun çılgınca
birşey olduğunu düşünüyordum. Belki de amonyak hakkında birşeyler öğrenmemiz gerekiyor. Kristalin
amonyak. (A) Dünyanın merkezinde mini bir karadelik var mı?
C: Hayır.

S: (L) Küçükken yaptığımız tuhaf birşey geldi aklıma. Bir tür kimya deneyiydi. Bir takım kimyasalları
birleştiriyorsun ve kristaller türüyor. Sanırım amonyak da vardı. Sanırım kristaller oluşması için amonyak
kullanmak gerekiyordu. (A) Pekala, dünyanın içindeki bu kristalin amonyağın büyüklüğünü öğrenebilir
miyiz? Yarıçapı nedir?
C: 300 km.

S: (L) Etrafında ne var? Bir sonraki tabaka? (A) Normal olarak bir demir kristali olduğu düşünülüyor.
C: Doğru.

S: (A) Çekirdekte kristalin amonyak... (L) Etrafında kristalin demir. Demir kristal mi? (A) O basınçta
muhtemelen kristaldir. (L) Amonyağın etrafındaki demir kristalin mi?
C: Evet.

S: (L) Peki bir sonraki katman?


C: Eriyik demir.

S: (A) Pekala, biliyoruz ki bazı gezegenlerde bu kristalin amonyak var, bazılarında yok. Peki içinde bu
kristal amonyağa sahip gezegenler o noktaya nasıl geldi? Gezegenin oluşumundaki ilk durum bu mu?
Yoksa önce gezegen oluştu da sonra mı amonyak içeri çöküp kristalleşti?
C: Amonyağın süpernovalardan demir toplaması doğal oluşum süreci.

S: (L) Bir yerde okumuştum. Sahip olduğumuz demirin tek kaynağı süpernovalarmış. Buna göre güneş
sistemimiz bir süpernovadan oluşmuş, öyle değil mi? Peki ne ne zaman patladı? (A) Anladığım kadarıyla
bu 300 km yarıçaplı kristalin amonyak çekirdek çok önemli bazı manyetik özelliklere sahip olmalı. Çünkü
dinamo teorisindeki en önemli eksiklerden biri olduğu belirtildi. Veya ısı iletimiyle ilgili çok önemli
özellikler. Amonyak manyetik alan için neden önemli? Hangi özelliklerden dolayı?
C: Süperiletken.

S: (A) Bildiğimiz kadarıyla dünyanın içi basınçtan dolayı çok sıcak. Bu amonyak da demir kadar sıcak mı?
C: Bir soğuyor, bir ısınıyor.

S: (A) Çok sıcakken de süperiletken özellikte mi?


C: Hayır.

S: (A) Soğuduğu zaman ne kadar soğuyor?


C: Mutlak sıfırın altında 55 derece.
S: (L) Mutlak sıfır nedir? (A) Altına inemeyeceğin birşey. O yüzden mutlak sıfır deniyor. Yeni bir termo
dinamik. (L) Hal değiştirme ne sıklıkta oluyor?
C: Saatlik periyotlara yakın.

S: (L) Çok soğuyup süperiletken hale geldiğinde, bu süperiletim mi neden oluyor ısınmasına?
C: Evet.

S: (L) Peki bir kez ısındıktan sonra tekrar soğumasına neden olan nedir?
C: Artık iletmiyor.

S: (L) İlettiği şey nedir? Birşey süperiletken olduğunda ilettiği şey nedir?
C: Elektronlar.

S: (A) Birşey süperiletken olduğunda hiç direnç göstermez. Yani içinden geçen akım onu ısıtmıyor. Ama
şimdi süperiletken olduğu için ısındığını öğrendik. Bu biraz çelişkili, çünkü süperiletken olduğunda, sıcak
dış demir kabuğunun mevcudiyeti dışında çekirdeğin ısınması için bir neden yok. Isınmasının nedeninin
bu olması çok muhtemel. Süperiletkenliğin tanımı gereği, süperiletim sırasında ısınmazsın. Eğer büyük,
çok büyük akımlar varsa, evet, bunlar süperiletkenliği durdurabilir. O zaman ısınır.
C: Bu nitelikteki akımlar, çevredeki demirin ısı üretecek şekilde titreşmesine neden oluyor. Akımın kendi
ürettiği ısı değil.

S: (L) Bu mutlak sıfırın 55 derece altı konusuna gelmek istiyorum. Bunun hakkında bir doğrulama duymak
isterim. Çünkü mevcut fizik bilgimize göre, termodinamik bilimine göre, mutlak sıfırda hiçbir şey hareket
etmez, dolayısıyla bu derecenin altına inemezsin. Eğer mutlak sıfırın altında 55 derece derseniz, o zaman
fiziği ve termodinamiği değiştirmek gerekir.
C: Farklı bir aleme girdin.

S: (A) Ne?
C: Fiziğin ölçtüğü hareketsizlik 3. yoğunluk kabullerine dayalı.

S: (A) Peki dünyanın merkezinde bu yeni fiziğin ortaya çıkmasına neden olan şey nedir? Etrafımızda bu
yeni fiziğe bir ihtiyaç görmüyoruz. Ama görünüşe göre gezegenin merkezinde öyle koşullar var ki, bunlar
yeni bir fiziğe girilmesini gerektiriyor.
C: Pencereler.

S: (L) Çok yoğun bir elektromanyetik alana maruz bırakılan birşeyin sıcaklığını ölçmek mümkün olsaydı,
nasıl bir sıcaklık derecesi çıkardı? (A) Soru farklı. Önce dünyanın içinde neden amonyak kristal
bulunduğunu sorduk. Yanıt bunun doğal bir süreç olduğuydu. Ama şimdi içeride bir pencere olduğunu
öğreniyoruz. İçeride bu pencerenin bulunma nedeni nedir? Sana göre içeride pencere bulunmasının
nedeni, bir şekilde çok güçlü elektromanyetik alanlar olması. İçerideki pencere standart fiziğin ötesine
geçmemizin gerekliliğiyle mi ilişkili? İçeride çok güçlü elektromanyetik bir alan olmasıyla mı ilişkili?
C: Çift taraflı işlev.

S: (L) Amonyak neyden oluşuyor? (A) Amonyak mı? NH3, bir nitrojen ve üç hidrojen atomu ve bir şekilde
dönüyor. Amonyak bu. (A) Nitrojenin numarası kaçtı? Altı mı? Yoksa yedi mi? Yedi fosfordu değil mi? (L)
Bilmiyorum, hatırlamıyorum. Hatırlayamayacak kadar yorgunum. (A) Çok yorgunsun. (L) Pekala, celseyi
sonlandırmadan önce başka aklımıza gelen birşey? Bu gece veya yarın herhangi bir türde terörist saldırı
olacak mı?
C: Muhtemel değil.

S: (L) ABD’de herhangi başka bir terör saldırısı olacak mı?


C: Mümkün ama muhtemel değil.

S: (L) Yaşamlarımızda bir sonra meydana gelecek önemli olay hakkında ipuçları verebilir misiniz?
C: Çok büyük bir şekilde yaşamlarınıza ışık girecek.
S: (L) Bu oldukça belirsiz birşey. Ne tür... (A) Yıldırım mı? (L) Evet, bir yıldırım daha mı yiyeceğiz?
(gülüşme) Pekala, sormadığımız ama sormamız gereken herhangi birşey?
C: Birbirinizi sevin.

S: (L) Bu... Neyse, çok yorgunum. İyi geceler, teşekkürler.


C: Hoşçakalın.
29 Kasım 2001 Ark, Laura

S: Merhaba.
C: Merhaba sevgili dostlar.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kasyopya Ana.

S: (L) Bu garipti. [Gülüşme]. İlk sorum: Bridges meselesiyle optimal bir şekilde ilgileniyor muyuz?
C: Yakın.

S: (L) Durumu optimize etmek için şu anda yapmakta olduklarımıza ne ekleyebiliriz veya neyi yapmayı
bırakabiliriz?
C: Büyüleri için enerjinizi istiyor.

S: (L) Peki herhangi bir enerjiyi nasıl kesebiliriz?


C: Atıp tutmalarına yanıt vermeyin öncelikle.

S: (A) “Yanıt vermeyin” diyorsunuz. Mevcut rapor sayfalarını olduğu gibi muhafaza etmeli miyiz, yoksa
onları da arşivden silmeli miyiz?
C: Muhafaza edin ve gerektiği şekilde güncelleyin ama bireysel bir bağlantının kurulabileceği şekilde
herhangi bir forumda ona veya yazdığı herhangi birşeye yanıt vermeyin.

S: (L) Yani yanıtlarımızı sadece genel olarak insanlara vermeliyiz ve doğrudan ona hitap ederek dinamik
bir bağlantı kurmamalıyız.
C: Yakın.

S: (L) Bunu daha da doğru hale nasıl getirebiliriz?


C: Şahsi yanıt forumları psişik bağlantı oluşturuyor.

S: (L) İddia ettiği gibi bir avukatı var mı?


C: Hayır.

S: (L) Bize dava açmayı planladığını iddia ediyor. Planlıyor mu bunu?


C: Hayır.

S: (L) Saldırılarını arttırmayı mı planlıyor?


C: Evet.

S: (L) Hiç yanıt vermeden saldırılarını arttırmasına izin versek daha mı iyi olur?
C: Çoğunlukla. Hiçbir şey işe yaramazsa bile kitaplarınız yayınlanacak.

S: (L) Tüm bu durumun neticesinin ne olacağını bilmek istiyorum, çünkü gerçekten yoruldum. Bıktım. Bu
adamın dünyadan kaybolmasını istiyorum. Gitmesini nasıl sağlayacağımı bilmek istiyorum. Söyleyin,
çenesini kapatıp gitmesini nasıl sağlayabilirim? Hayatının kalanı boyunca ne isterse söylesin ve yapsın
ama bir daha asla adlarımızı ağzına almasın. Bizi rahat bırakmasını istiyoruz yalnızca. Bunu nasıl
yapabiliriz?
C: Özgür iradesi var.

S: (L) Sonucun ne olacağını öğrenmek istiyorum yalnızca. (A) Tatlım, bunu sormamalısın. Sonuç ne
yapacağımıza bağlı. Bize bağlı. (L) Bak! [Kedi birden masanın ortasına sıçrıyor, köpek havlamaya başlıyor.]
(A) Kasyopyalılar! Kasyopyalıları duyuyor! (L) Kedi dışarı mı çıkmak istiyor?
C: Yiyecek istiyor.

S: [Gülüşme. Kediyi beslemek için mola] (L) Bir sonraki sorum, elbette Vincent’ın sorununun ne olduğu.
Onu bunları yapmaya sevk eden şey nedir?
C: O bir robotoid.
S: (L) Programlamasını kim yaptı?
C: 4. yoğunluk KH.

S: (L) Kendi özgür iradesine sahip olduğuna göre bu durum onun için çelişki yaratmıyor mu?
C: Hayır. Minimal düzeyde de olsa robotların bile bilinci vardır.

S: (L) Yani tüm o sızlanmaları, “vah beni” mızmızlanmaları sadece bir program mıydı?
C: Evet.

S: (L) Sanırım bu durum onun neden hiçbir deneyimden birşey öğrenmediğini açıklıyor. Bir köpek bile
şimdiye kadar durumu çözerdi.
C: Evet.

S: (A) Ne olursa olsun sürekli sızlanıyor. (L) Dolayısıyla onun berbat, düşüncesiz yalanlarını ve saldırılarını
durdurmanın bir ümidi yok. Kendi kendini imha edene kadar bir robot gibi sürekli devam edecek. (A)
Onu durdurma konusunda bir ümit var. (L) Devreleri yandığı zaman. (A) Hayır, hayır. Ortada bir robot
var. Çalışıyor. Bir enerjiyle çalışıyor. Çalışırken enerji alıyor. Eğer program artık çalışmazsa, enerji durur.
O zaman başka bir enerji kaynağı aramak zorunda kalır. Eğer kimse onu beslemezse, er ya da geç bir
başka program devreye girip “yeni bir enerji kaynağı ara” diyecek. Ama yeni bir enerji kaynağı aramaya
başlayınca, o enerji kaynağını bulana kadar aç kalma durumu var. O yüzden programı değiştirmek kolay
değil. (L) Robotun niyetini başka birşeye saptırmak için bir numara var mı?
C: Ona biraz zaman verin.

S: (A) S___ T___’yle olan ve benim tasvip etmediğim bağlantı hakkında birşey sormak istiyorum. S___’ye
Vincent hakkında bilgi vermeye devam etmeli miyiz?
C: Muhtemelen Vincent’ın durdurulmasına yardımcı olacaktır.

S: (A) Bunu yapmada herhangi bir tehlike var mı?


C: Bunu sizin yapmanız durumundaki kadar tehlike yok.

S: (L) Şu anda bu durum hakkında bilmemiz gereken başka herhangi birşey?


C: Vincent çok yüklü, bırakın dava açsın!

S: (L) Evini kaybetmekte olduğunu söylüyor.


C: Palavra.

S: (L) Eğer daha fazla dava açabiliyorlarsa, evlerini kaybetmenin eşiğinde olamazlar. Bu durum hakkında
başka birşey?
C: Sadece sabırlı olun.

S: (L) Nuh kitabının ilk yarısı büyük ölçüde bitti. Şu andaki haliyle, işlenen konular doğru seçenekler veya
algılar sunuyor mu?
C: Evet.

S: (L) Eklemediğim ama eklemem gereken herhangi birşey var mı? Herhangi bir konu?
C: Sadece bitir.

S: (L) Tamam. Nuh’ta yazdığım gibi makrokozmik bir kuantum sıçramasına doğru mu gidiyoruz? Bir dalga
kırılması ve geçici olarak da olsa maddenin çözülmesi durumuna doğru?
C: Yakın.

S: (L) Beni kesin fikre biraz daha yaklaştırabilir misiniz?


C: Makrokozmik bakımdan madde sizin varsaydığınızdan biraz farklı.

S: (L) Neyi kastediyorsunuz? Yıldızlar ve güneş sistemleri anlamında madde mi?


C: “Daha büyüğe” ne dersin?
S: (L) Maddeyi atomlardan ve moleküllerden oluşuyor olarak düşünüyoruz. Güneş sistemi ve kozmik
madde daha büyük birimlerden mi oluşuyor?
C: Evet.

S: (L) Bu daha büyük birimlerin en küçüğü nedir?


C: Canlı şeyler.

S: (A) Çeşitli yoğunluklardaki canlı varlıklar...


C: Evet.

S: (A) Peki tıpkı bizim atomlardan oluşmamız gibi bu varlıklar da yıldızlardan mı oluşuyor?
C: Belirli bir anlamda, evet.

S: (A) Yani daha geniş anlamda, canlı şeyleri yalnızca maddeden oluşuyor olarak değil, aynı zamanda
maddenin birimleri olarak ekledik. (ç.n.: ?)
C: Evet.

S: (L) Diğer bir deyişle, makrokozmik kuantum değişiklikleri anlamında bir olay olduğunda, bu belirli bir
madde miktarının canlı varlıklar olarak bir evre geçişini mi temsil ediyor? ... Hayattaki bir karar gibi. Bir
karar verdiğinde bu karar bilincinde bir değişimi temsil eder. Ve makrokozmik kuantum geçişine
baktığında, bu da bir anlamda bir karar. O anın bir yanında kararını veriyorsun ve o anın diğer tarafında
herşey çok farklı. ...Bir olay olduğunda birşey kazanılıyor veya kaybediliyor. Bu olaydan sonra atomik
durumda önemli bir fark oluşuyor. (A) Sanırım 4. yoğunluğa geçişte meydana gelen şeyin ne olduğunu
anlamaya çalışıyorsun. (L) Evet.
C: “Meydana gelmek” tam olarak doğru terim değil, daha çok “olmak.”

S: (A) “Olmak” tamamen yeni birşey yaratmak. “Meydana gelmek” birşeylerin değişmesi, hareket etmesi,
yeni bir düzen alması.
C: Evet.

S: (L) Bu yaklaşan geçişle ilgili yapmamız gereken herhangi birşey var mı?
C: Evet.

S: (L) Ne olduğunu öğrenebilir miyiz?


C: Henüz değil!

S: (L) Şu anda yapmadığımız ama kendimizi hazırlamamız için yapmamız gereken herhangi birşey?
C: Fiziksel enerji seviyelerine biraz daha dikkat etmek faydalı olabilir.

S: (L) Bu da demek oluyor ki fiziksel enerji önemli ve bir şekilde gerekli olacak.
C: Alfalfayı spirulina ile birlikte kullanmayı hatırlayın.

S: [kaset bitiyor, yeniden başlatılıyor] (L) E-grup’tan B___, oğlunun ölümle burun buruna geldiği bir kaza
geçirdiğini ve kendisinin de o sırada bazı varlıklarla etkileşime girdiğini yazdı. Bunun ne olduğunu
öğrenmek istiyor. Kazadan hemen önce olmuş.
C: Kendi diğer benlikleriyle ve oğlununki dahil başkalarının diğer benlikleriyle görüşüyordu. (ç.n.:
“alternate self” ifadesini daha önce “alternatif benlik” olarak çevirmiştim diye hatırlıyorum. “diğer
benlik” ifadesinin daha uygun bir karşılık olacağını düşünüyorum.)

S: (L) Bu görüşme o ölümcül kaza olayının meydana gelmek üzere olmasıyla mı ilgiliydi? Bir tartışma ve
karar görüşmesi miydi?
C: Evet, oğlu için olası bir ayrılma noktasıydı ama oğlu karmik alışveriş listesine başka unsurlar eklemeye
karar verdi bir anlamda.

S: (L) Aman tanrım. Karma alışverişe gitmeyi seviyor mu? “Şundan iki ders alacağım, şuradakinden beş
tane! Bunlardan bir düzine lazım!” Ne düşünce! “Karmik alışveriş listesi”! Mevcut ekonomik durumumuz
hakkında birşeyler soracaktım ama o zaman Vincent Bridges bizim oturup para kazanmanın yollarını
sorduğumuza dair iftiralarda bulunacak.
C: O bir robot.

S: (L) Yani yalnızca programlandığı şeyi söylüyor ve yapıyor, öyle mi?


C: Evet.

S: (L) Bu programın amacı nedir? Tasarım amacı?


C: Devam etme iradenizi kırmak.

S: (L) Planı her zaman bu muydu, yoksa Temmuz’da buradayken birşeyler değişti mi? O noktada farklı bir
evren mi seçtik?
C: Plan her zaman ya sizi karanlık güçlerin kullanımına yöneltmek ya da çalışmanızı ve iradenizi kırmaktı.

S: (L) Temmuz’da ne oldu? O zamandan beri herşey değişti.


C: Vincent sizin/bizim tarafımızdan ifşa edildi.

S: (L) C___ B___’nin J___ M___ ile yaşamakta olduğu benzer bir durum var. Bu J___ tam bir ruh hastası.
C___ bu durumda ne yapacağını öğrenmek istiyor.
C: C___ biraz abartıyor. Güvenilir bir kaynak değil.

S: (A) Bu Vincent Bridges olayı boyunca, tamamen durumumuzu geliştirecek çok sayıda şey yapmaya
odaklanmış durumdaydım. Tüm yazışmaların yürütülmesi gibi. Bu çok zaman aldı. Şimdi ne yapmalıyım?
(L) En son nerede kalmıştın? (A) Rodriguez işi...
C: BAT’ta kaldığın yerden devam et.

S: (A) Önümüzdeki yıl davet edildiğim iki konferans var. Bielefeld’de Blanchard tarafından organize edilen
bir konferans var ve bir de Tennessee’de Clifford Cebiri konusundaki konferans var. Bu konferanslara
gitmeyi ciddi bir şekilde düşünmemi tavsiye eder misiniz?
C: Elbette!

S: (L) Bizi sevindirecek bir parça iyi habere ihtiyacımız var. Uzun süredir tek deneyimlediğimiz şey sürekli
çalışmak, suistimal edilmek, iftiralara maruz kalmak ve korkunç insanlarla uğraşmak. “Artık bunu
yapmaya devam etmek istemiyorum” diye düşündüğüm bir noktaya geldim birkaç defa. Evet, tüm bunlar
benim bunu yapmam için tasarlanıyor zaten ve bununla mücadele etmem gerekiyor. Ama normal hayata
dönüp Bridges, Burns ve Williams gibi insanları unutmak çok çekici görünüyor. Devam etmemi sağlayan
tek şey, soru soran insanlar için yapmakta olduğum şey.
C: Yardım yolda.

S: (L) Eğer Vincent Bridges burada oturup ona ne söyleyeceğinizi soruyor olsaydı, ona ne söylerdiniz?
C: Git kendine bir hayat kur seni robotoid sloozer.

S: (L) “Sloozer” nedir?


C: “Slow loser” (ç.n.: yavaşça kaybeden)

S: (L) Pekala, iyi geceler diyelim.


C: İyi geceler.
19 Aralık 2001, Ark, Laura, BT

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Colya.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (A) İlk soru. Amsterdam’daki web sunucusunun neden çöktüğünü merak ediyorum.
C: Sahibi üzerinden saldırı.

S: (A) Sahibi üzerinden mi?


C: Bilinçli bir şekilde değil.

S: (A) Farklı bir sunucu seçmemizi tavsiye eder misiniz?


C: Evet.

S: (A) Kanada’da bir sunucu seçimi uygun mu?


C: Size bağlı.

S: (L) En iyisi başlıca seçenekleri sırala ve hangilerinin daha iyi olduğunu sor. (A) Evet. Şu anda Kanada’da
bir sunucu olasılığı var, bir de Hong Kong’da. Saldırıları önleme bakımından hangisinin daha iyi olduğunu
bilmiyorum.
C: Saldırılar her halükarda gelecek, o yüzden genel özelliklerle ilgili olarak içgüdülere dayalı olarak seçim
yapın.

S: (A) İkna edici, değil mi? (L) O zaman gerekli düzeltmelerin yapılabilmesini sağlayacak gibi görüneni seç.
(A) Tamam. (L) En çok ihtiyaç duyduğumuz özellik bu gibi görünüyor. Siteyi onarıp online tutmaya hazır,
istekli ve muktedir biri. (A) Tamam. (B) Veya ilk panik işaretinde siteyi kapatmaya eğilimli olmayan biri.
(A) Evet. (L) Pekala, bir sonraki soru. (A) Son erime durumunun ardındaki neden veya mekanizma neydi?
C: Temizlenme.

S: (B) Siz ikinize yönelik şahsi bir temizlik miydi bu, yoksa grup için mi? (ç.n.: tam olarak neden
bahsettiklerini anlamadım)
C: Her iki taraf da faydalanacak.

S: (L) Son birkaç ayın dinamiklerine baktığımızda, gruba a) sızmaya, b) ele geçirmeye, c) yok etmeye, d)
karalamaya yönelik çok sayıda ajanın varlığına maruz kaldığımızı fark ediyoruz.
C: İlk üçü. Sonuncusu doğaçlama b planı.

S: (L) Yok etmek yerine kullanmaya çalıştılar. (A) Hıhı. (L) Terri bilinçli bir ajan mı?
C: Evet.

S: (L) JoJo Doyle?


C: Hayır.

S: (L) Olga?
C: Hayır.

S: (L) Vincent?
C: Hayır.

S: (L) Demek Terri tek bilinçli olanı. (A) Kuklalar. (L) Hmmm, bu oldukça ilginç. M___’ye ne oldu?
C: Kaçırıldı. TSSB (Travma Sonrası Stres Bozukluğu).
S: (L) Peki onu gruptan çıkarmakla doğru şeyi yaptık mı?
C: Kesinlikle!

S: (A) Bir sonra etkinleştirilecek ve gruptan çıkarmamız gerekecek olan kişi B___ görebildiğim kadarıyla.
Bu şahıs kim tam olarak?
C: Diğer hepsi gibi programlanmış bir insan. Onun durumunda programlama daha şiddetli ve değişime
daha az yatkın. Bunu anlamanız gerekiyor.

S: ... (B) Grubu kapatmamız gerektiğini düşünmekte haklı mıyım? Serbest katılıma kapatma?
C: Evet ama katılımla ilgili daha önce tanımlanmış bazı değişikliklerle birlikte.

S: (A) Ne tür değişiklikler? ...(B) Bireysel ilgiyi büyük ölçüde azaltmak. Grup işlerinin çoğunu diğerlerine
bırakmak.
C: Evet.

S: ...(A) İki gün önce I Ching yapıyorduk ve suçlulara karşı artık affedici ve unutucu olmamamız gerektiği
sonucu çıktı. VB’yle uğraşmayı bırakmamız ve ortaya çıkan diğer şahıslarla ilgilenmemiz gerektiğine
yordum bunu. (L) Yani artık onunla doğrudan ilgilenmemeliyiz. (A) Hatta onu daha fazla araştırmayalım
ve siteye artık onun hakkında başka birşey koymayalım.
C: Evet.

S: (L) Sitede şimdiye kadar onun hakkında yazdıklarımızı kaldırmamızı tavsiye eder misiniz?
C: Hayır.

S: (A) ___ ile ilgili bir sorumuz olduğunu sanmıyorum. Onunla etkileşip ne olacağını görmek ilginç bir
macera, öyle değil mi? Bir tehlike görmüyorum, ama bir şekilde onunla ilgili bir durum olduğunda bazı
kararlar almamız gerekebilir ve birkaçımızın bununla ilgilenmesi gerekebilir. (L) Tabanca gibi bir kendini
koruma aracı edinmemizin tavsiye edilebilir olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Sonuçta ikiniz de o aracı kullanamayacağınız için, gerekli değil.

S: (B) Bir zapper? (L) Evet, çoban sopasına ne dersin?


C: Belki. Veya biber spreyi.

S: (L) Herhangi bir fiziksel tehlike ile karşı karşıya mıyız? (A) Her zaman.
C: Evet ama bilgi korur.

S: (L) Birini vurabilir misin? (A) Silahla mı? Hayır. (L) Ben de. ...(B) D___ gerçekten gökte söylediği gibi bir
yırtılma gördü mü?
C: Son zamanlarda bunlardan çok oluyor, ha?

S: (L) Chem-trail ilaçlama uçaklarının amacı göğe elektromanyetik bir tür etkisi olan bir madde koyup
tüm bu ilüzyonu sürdürmek mi?
C: Yakın.

S: (L) Beyinleriniz ve fizyolojimiz üzerinde kimyasal bir etkisi de var mı?


C: Evet.

S: (L) Anlamıyorum. Bu chem-trail denen şeyler aracılığıyla birileri oraya birşeyler koyuyor. Amaçları ne?
(B) Matrix ilüzyonunu sürdürmek için mi? (L) Evet. Pekala. Şu anki en tam haliyle Nuh kitabı ne kadar
önemli?
C: Son derece!!!

S: (L) Doğru yayın şirketine gittik mi?


C: Yeterince iyi.

S: (L) Grace ne yapacak?


C: Büyük Gracie! İyi geceler Gracie.
10 Ocak 2002, Ark, Laura

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Fiyac.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Bildiğiniz gibi bu akşam Frank’in karanlık tarafa geçtiğini büyük bir şaşkınlıkla öğrendik. Bu doğru
bir algılama mı?
C: Yeterince yakın.

S: (L) Uzun yıllar önce, iki üç kez Frank’in karanlık güçlerle mücadelesi ve onların baskısına direnip
direnemeyeceğiyle ilgili şeyler söylemiştiniz. Başarısız olacağı her zaman biliniyor muydu?
C: Frank bir başarısızlık değil.

S: (L) Ne demek istiyorsunuz?


C: KH’nin bakış açısıyla, o bir başarı.

S: (L) Madem Frank KH ile BH arasındaki sınırdaydı, nasıl BH kanallaması yapabildik?


C: Frank, doğumundan önce senin şu anki bedenine kodlanmış olan sırları “download” etme amacıyla
programlandı. Başarısız oldu, çünkü bozulmaz durumdaydın. Şimdi Vincent Bridges ile birlikte,
misyonunu gerçekleştirme yeteneğini yok etmek üzere görevlendirilmiş durumda.

S: (L) O halde Frank’in katıldığı celselerde bozulmalar olmuş olması güçlü bir ihtimal. Celselerin saflık
derecesi ile ilgili verdiğiniz %72’lik oranın nedeni bu muydu?
C: Evet.

S: (L) Yani Frank’in varlığının o %30’luk bozulmaya neden olduğunu mu söylüyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Bu bozulma en çok ne şekilde meydana geldi? Tespit edebilir miyiz?


C: Kehanetler ve korkutma taktikleri.

S: (L) Peki şu anda izlememizi tavsiye ettiğiniz yol nedir? Yapmakta olduğum şeyleri durdurup, Frank ve
Vincent’ın çalışmalarının bir neticesi olarak ortaya çıkan durumlarla ilgilenmek için çok zaman mı
ayıracağım?
C: Bununla mümkün olduğu kadar çabuk bir şekilde ilgilenmek iyi fikir.

S: (L) Hukuki eyleme de geçmemiz gerekiyor mu?


C: Evet, telif hakkı konusunda.

S: (L) Sızma, taciz, hakaret ve şantaj ile ilgili yapacak birşey?


C: Uygun zamanda bunların gereğini yapacaksınız ve bunu ne zaman yapacağınızı bileceksiniz.

S: (A) Neden onları tamamen görmezden gelmiyoruz?


C: Çünkü görmezden gelinmekten etkilenmiyorlar. Ve sizin gerçekliğiniz öyle bir gerçeklik ki, yalanlar ve
yalancılar binlerce yıldır özgür iradeyi ihlal etmede çok egemen oldular. “Öbür yanağını çevir” ve
“Görmezden gelirsen gider” gibi bu olumsuz durumu sürdürmeye yönelik programlarla bunu en etkili
şekilde yapıyorlar. Yalana gereken cevabı verin: Gerçeği.

S: (L) Yani iş dönüp dolaşıp dengeye geliyor. Bir yalanla karşı karşıya olduğumuzda, denge ancak Gerçek
ile sağlanıyor. Şunu sormak istiyorum: Terry tabla başındayken pozitif enerjiye katkıda bulundu mu?
C: Çoğu zaman.
S: (L) Terry ve Jan’in varlığını teşvik etmenizin nedeni bu muydu? Frank’in negatif enerjisini dengelemek
için mi?
C: Evet. Yoksa Frank KH enerji hortumlaması yoluyla kısa süre sonra seni öldürmüş olurdu.

S: (L) Bazı celselerden sonra benim ve diğerlerinin kendini çok yorgun hissetmesine rağmen Frank’in
kendini çok enerjik hissetmesinin nedeni bu muydu?
C: Evet.

S: (L) Resmen enerjimi mi hortumluyordu?


C: Evet.

S: (L) O dönem boyunca çok sayıda sağlık sorunu yaşamamın nedeni bu mu?
C: Evet.

S: (L) Evet, bunun kanıtları çoktu. Sorun bunu yorumlayamıyor olmamdı. İnsan yalanlara inanabiliyor ve
Frank yalan söylemede çok iyiydi. Mükemmel bir yalancıydı. Onun N___ E___’yle ve diğerleriyle olan
etkileşimlerini gözlerken, ne kadar yetenekli bir kandırıcı olduğunu görmüştüm. Fonları zimmetine
geçirme olayı da dahil buna. Bunu görmezden gelmeyi seçtim, çünkü ona yardımcı olabileceğimi
düşünüyordum. Bu projedeki çalışmalarımızın bana olduğu kadar ona da yardımcı olacağını
düşünüyordum. Demek herşey baştan ayarlanmıştı. Başlangıçta gerçekleşen tüm o eşzamanlılıklar, beni
kanallama işine sokmak ve bu kanallama deneyini %72 pozitif hale getirmek içindi. Böylece buna devam
etme cesaretini bulacaktım. Frank de bir başka bilinç boyutunda benden enerji ve bilgi hırsızlığı yapıp
beni öldürmeye çalıştı. Olan biten bu muydu?
C: Büyük ölçüde.

S: (L) Çok moral bozucu. Tüm bu insanlar Ark’tan neden bu kadar nefret ediyor?
C: Çünkü Ark onların seni kendi kötü amaçları için kullanabilecekleri bir obje olarak görmelerine izin
vermez.

S: (L) Ve öyle görünüyor ki Frank tam da Vincent işin içine girdiği sırada çıktı. Vincent yeni “ajandı.”
Zamanını bize yaklaşabilmek için harcadı, böylece Frank’in ele geçirmeyi başaramadığı bilgileri almaya
çalıştı. Yeni plan bunu hipnozla almaktı. Planları bu muydu?
C: Evet.

S: (L) Tüm bu şeyin arkasında ipleri kontrol eden kim?


C: Ayrıntıları bilmemek daha iyi. Ama bir ipucu: KH Konsorsiyumu.

S: (L) Bu durumda koruyucu olacak bazı bilgiler edinmek istiyorum. Hangi adımların atılması gerektiğini
öğrenmek istiyorum, ayrıntılı bazı bilgiler edinmek istiyorum. Bize yardımcı olacak bazı bilgiler. İşte
buradayız. Bu insanlar bizi sürekli endişede bırakıyor. Bu hep böyle mi devam edecek?
C: Endişelenmeye gerek yok, takviye yolda.

S: (L) Keşke şimdi karşımıza çıksalar. Süvarilerimizi kullanabilirdik. Araba katarı daireyi oluşturmuş
durumda, etrafımız haydutlarla çevrili. Son birkaç gümüş kurşunumuz kaldı. Bize endişelenmememiz
gerektiğini, yardımın yolda olduğunu söyleyip duruyorsunuz. Tüm zamanımız sürekli çalışmakla geçiyor,
herhangi bir netice göremiyorum. Sanırım yapmamız gereken şey evi satıp bu işi bırakmak.
C: Henüz değil!

S: (A) Yürümenin neden bu kadar önemli olduğu ile ilgili teorim hakkında birşey sormak istiyorum. İnsan
yürüyerek düşününce, zihin kontrol sinyallerinden sakınabiliyor. İnsan bir yerde hareketsiz kalınca bu
sinyaller oraya yönlendiriliyor ve güçlendirilebiliyor. Bunun bir doğruluğu var mı?
C: Yakın.

S: (L) Kulağımdaki enfeksiyona neden olan şeyin ne olduğunu öğrenmek istiyorum.


C: Stres.
S: (L) Frank’in düşmek üzere olduğu deliği görmesi için onu bilgilendirmeye devam etmemi tavsiye eder
misiniz? Onun için üzülüyorum.
C: Deliğe her şekilde düşecek. Neden ızdırabı uzatasın?

S: (L) Ne tür bir delikten bahsediyorsunuz?


C: İntihar düşünceleri. Bir çıkar beklemeden diğerlerine yardımcı olma yönündeki BH motivasyonuna
sahip olmadığı için. Bu motivasyon BH eğilimlilere büyük sıkıntıları aşma gücü veriyor.

S: (L) Şu anda kalkıştığı şeyi bırakması onun için daha iyi olacak gibi görünüyor.
C: Bırakamaz.

S: (L) Neden?
C: Güdüler.

S: (L) Ne tür güdüler?


C: Ebeveyn suistimali ve ihmali yoluyla programlandı.

S: (L) Şu anda Frank’e herhangi birşey söylemek ister misiniz?


C: Hayır.

S: (L) Ama Frank’e katılımı için, kanalı oluşturmama yardımcı olduğu için şükran hissetmem gerekmez
mi?
C: Amacı bu değildi.

S: (A) Vincent Bridges ile yaptığımız “ayna celsesini” yazıya döküp yayınlamamızı tavsiye eder misiniz?
Gerçeğin bilinmesi açısından?
C: Evet! Tüm Gerçek faydalıdır ve yalanların egemen olduğu, yalanlarla yürüyen bir dünyada dengeyi
arttırır.

S: (L) Evet, ama yalanların egemen olduğu ve yalanlarla yürüyen bir dünyada gerçeği söylemeye
başladığında yalancılar kesinlikle çıldırıyor ve seni yok etmek istiyorlar! Karşılaştığımız basit ve katı gerçek
bu. Yalanların sonunu getirmek mümkün değil. Birbiri ardına pek çok yalan katmanı var. Bu insanların
yalanlarını yutturma biçimlerini anlamak imkansız. Bu beni çok şaşırtıyor.
C: Evet. Misyonunuzun parçası.

S: (A) Bu saldırılara direnme yöntemimin uygun BH yöntemi olup olmadığını merak ediyorum. Örneğin
web sitesine Vincent’ın erişimini bloke ettim. Ziyaretçi defterindeki girdilerini sildim. E-grup’tan
çıkardım. Onun yalanları yayma misyonunu zorlaştırıyorum. Ama bunun bir BH yaklaşımı olup
olmadığından tamamen emin olamıyorum. Bu uygun bir BH yaklaşımı mı?
C: Evet.

S: (L) Onun yalanlarının istendiği yerlerde, istediği yalanları söylemeye sonuna kadar hakkı var. Bizim
mekanımıza girmeye ve yalanlar söylemeye hakkı yok, çünkü yalan istemiyoruz. Bu bizim kendi
mekanımızda gerçeği keşfetmeye çalışma özgür irademizi ihlal ediyor. Onun Matrioshka grubu var ve o
gruptaki insanlar onun yalanlarını dinlemek istiyor. Gerçeği ayırt etmeye çaba harcamıyorlar. Ark o
grupta gerçekleri yazdığında çok bozuldular. Özgür iradenin ihlal edilmesinin nasıl bir his olduğunun
sadece küçük bir örneğini gösterdi orada. Vincent orada istediği yalanları söylüyor çünkü bu yalanlar
isteniyor. Başka herhangi bir tavsiyeniz var mı?
C: Sadece devam edin ve sabırlı olun.

S: (L) Yardım almayı hızlandırmak için yapabileceğimiz herhangi birşey?


C: Yolda.

S: [Gülüşme] (L) 6. yoğunlukta zamanın olmadığını biliyorum. Ama bu delilerle uğraştığımız aylar bana
altı yıl, hatta altı bin yıl gibi geliyor. Sadece mızmızlanıyorum.
C: Her şekilde gelecek. “Uyumadan önce gidecek kilometrelerce yol var.” Yürümeye devam. Hedefe
ulaşılacak. (ç.n.: “Miles to go before you sleep” Robert Frost’un bir şiirine göndermeymiş.)
S: (L) Sormadığımız, bilmemiz gereken herhangi başka birşey?
C: Şu an için yok. İyi geceler.
23 Şubat 2002, Ark, Laura, BT, RO, VG, J&MN

S: (L) Merhaba.
C: Evet. Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Filya.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Evet. Kasyopya.

S: (L) Bu kadar çok insanla birlikte olmaya alışık değiller. Pekala kim başlamak ister? (grup sessizliği). ...
(B) E-grupta tartışıldığı gibi, “A” ile biten veya “A” sesini içeren isimlerin bir ilişkisi var mı? (L) Neyle
ilişkisi? (B) Kaynağın doğruluğu ile. (L) Aa!
C: Yakın, frekans üretiyor.

S: (B) Peki eksikliği herhangi birşeyin göstergesi olabilir mi?


C: Parçalı enerjinin göstergesi olabilir.

S: (V) İlginç. (B) E-gruptaki kişilerden biri, en doğru görünen celselerin ya “A” ile biten, veya “A” sesinin
de dahil olduğu bir sesli harf kombinasyonuyla biten bir “isim” tarafından verildiğini düşünüyor. Biraz
alakasız veriler içeriyor gibi görünen celselerde bu durum yoktu, Frank’in de varlığını da göz önüne
alarak. (L) Pekala, sorunu sor V. (V) 1 Aralık’ta beni arayan DG, 22 yıldır görmediğim kocam/eski kocam
mı gerçekten?
C: Evet.

S: (V) Wau!
C: Kayıtları kontrol et. Sağlık sorunu.

S: (V) Bir sağlık sorunu mu var?


C: Evet.

S: (L) Seni başka neden arıyor olabilir? (V) Bu sağlık sorunu oğlum için genetik bazı anlamları olabilecek
birşey mi?
C: Hayır.

S: (V) 22 yıldır bizi aşağıladığı için kendini kötü hissediyor belki de.
C: Hayır.

S: (V) Bu beni şaşırtmadı (gülüşme)!


C: Mızırdanıyor.

S: (V) Kim mızırdanıyor? Ben mi? (L) Hayır. Onu sormuştun. (V) Aa. Sağlık meselesi. Mızırdanıyor mu?
Arayanın o olmasının şaşkınlığı içindeyim hala. Dürüst olacağım ve burada beni gerçekten tanımayan bir
sürü yabancının arasındaydım, ama kocam beni terk ettiğinde oğlum yalnızca birkaç aylıktı. O zamandan
sonra hiçbir şekilde bize destek olmadı. Hiçbir ekonomik yardımda bulunmadı. 1 Aralık’ta aradığından
beri kendimle didişip duruyorum. O numarayı hiç geri aramadım ve mesaj falan da yoktu. Bir parçam
diyor ki onu mahkemeye...
C: Vakit kaybı.

S: (V) Pekala. Yeniden evlendi mi?


C: Hayır.

S: (V) Hiç boşanma davası açmadı mı?


C: Hayır.

S: (J) Onunla hala evlisin. (V) Ben boşanmadım, çünkü bir tür güvenlik faktörü olarak gördüm bunu.
C: Onun yokluğunda hayatı sevinçle doldur.

S: (V) Evet. (L) Çok daha kötü de olabilirdi. (V) Biliyorum! Yüce Tanrım, bu sadece bir mücadeleydi,
kafama inen bir çekiç değildi. O yüzden...
C: Rahatla ve sevin.

S: (V) Peki o ölüyor mu?


C: Henüz değil (odada bir kahkaha patlaması).

S: (J) Sorumu sorabilir miyim? (L) Elbette. (DN) “The Allies of Humanity” (insanlığın müttefikleri) değerli
bir kaynak mı?
C: Açık bir zihin ve uygun bir bakış açısıyla incelenirse, herşey değerlidir.

S: (L) Daha spesifik sormalısın. Biliyorsun, belirsiz soru, belirsiz yanıt. Bu işin en zor kısmı soruları
oluşturmak. (V) Bu “Allies of Humanity” kitabının içindekiler bölümüne gözattım. Pek çok şeyi açıklamaya
çalışıyorlar gibi görünüyor. Tanrı’nın ne olduğunu tanımlamaya çalışıyorlar...
C: Kendi bakış açılarıyla.

S: (V) Bu bilgi nereden geliyor.


C: Kanallandı.

S: (V) Kanallayan kim? (JN) Marshall Summers. (V) Peki Marshall Summers kimi kanallıyor? (JN) İnsanlığın
Müttefikleri. (V) Ne demek istediğimi anlamadın. Bu kendi kendilerine verdikleri isim. Ne tür bir kaynak
olduklarını sormak istiyorum.
C: 4. yoğunluk.

S: (V) KH mi, BH mi?


C: BH baskın.

S: (V) Wau!
C: 4. yoğunluk BH perspektifinin, o alemin frekans seçimi itibariyle, belirli faktörleri gözardı etme eğilimi
olduğunu aklınızda bulundurun. Bu şu anlama geliyor; 4. yoğunluk BH’nin ders profili, KH ile sürekli temas
içermeyen ağlar içinde birleşme yoluyla enerjiyi arttırmaktır; bu nedenle bakış açıları pozitif BH deneyimi
üzerinde odaklanır. (ç.n.: birbiriyle var gücüyle savaşan 4. yoğunluk grupları da var ama bu 4. yoğunluğun
genelini kapsayan bir durum değil. özel temaslar. iki tarafın gücü eşit neticede)

S: (R) Yani frekans seçimleri itibariyle KH ile temasları yok, çünkü KH aynı frekansta değil. (L) 4.
yoğunlukta, BH’ye mezun olanlar bir seçim yapmaktan ziyade, yapılmış olan seçimin geliştirilmesi
üzerinde odaklanıyor. Seçim yapılmış durumda. (R) “Açık bir zihin ve uygun bir bakış açısıyla incelenirse,
herşey değerlidir” dedikleri noktaya dönelim. Bizim bakış açımızla bakılacak olursa, 4. yoğunluk BH’den
herhangi bir yardım alma durumunda, bizim uğraşmak zorunda olduğumuz şeylerle uğraşmak zorunda
olmadıklarını aklımızda bulundurmamız gerekiyor. (L) Evet. (R) Onlardan herhangi bir yardım aldığımızda,
buna ek durumları da eklememiz gerekiyor... (L) Kendi gerçekliğimizle ilgili durumları...
C: Önce seçimin farkındalığı gelir. Sonra seçimin yapılması. Sonra mezun olmak için enerjinin arttırılması.
3. yoğunluğun sorunu, seçenekleri tanımlamada. Çünkü pek çok şey perdelenmiş durumda.

S: (R) E-grupta sanırım birkaç hafta önce yaptığımız tartışmayla ilişkili bu. Mümkün olan çok şey var ama
bunları bilmezsen, seçemezsin. Bilmediğin birşeyi nasıl seçebilirsin? (B) Seçimin faydalarına erişmek için
burada seçimi yapman gerekiyor. (L) Evet. Eğer bir seçeneğin olduğunu bilmezsen seçim yapamazsın. (R)
Kirlenmiş sudaki balık gibi. (L) Evet. O ortamda yaşamayı öğreniyorsun, ona alışıyorsun ve artık alternatif
algılamıyorsun. Sıradaki soru. (R) Kişisel birşey sorabilir miyim? Ayrıldığım kız arkadaşımla ilgili. Onun
hakkında biraz endişeliyim, çünkü karanlıktan çok korkuyor. Bundan bahsetmek istemiyor. Bunun
nedeninin ne olduğunu merak ediyorum.
C: Bu yeterince ciddi bir mesele hale geldiğinde bunun hakkında konuşacaktır.

S: (JN) “Bu sizi ilgilendirmez” demenin nazik bir yolu mu bu?


C: Sebep belki de bunun meydana getirdiği ilgidir.
S: (V) Kendi karanlığını mı yaratıyor? Bunu kendi sürdürüyor... (J) Bilinmeyen korkusu. (R) Evet. Aa, evet.
Kesinlikle. (V) Bunu kendi kendine yapıyor. Çocukken karanlık bir dolaba kilitlenmişti gibi bir durum
olmayabilir. (R) Ama kendisi tam da öyle açıklıyor. (V) Ou! (gülüşme) (R) Öyle söyledi. Ona inanmadım.
Bu korku o kadar aşırı ki... (V) Ebeveynleriyle tanıştın mı? (R) Evet. (L) Onlar yapmış olabilir mi? (R) Hayır
hayır, çocukken erkek kardeşi onu kilitlemiş... (JN) Ben de tam bu ancak bir erkek kardeşin yapacağı
birşey diyecektim. (V) Ama bundan fazlası var gibi görünüyor. (R) Bunu kendisi sürdürüyor gibi
görünüyor. Bu en sonunda gerçek bir problem haline gelinceye kadar da bunu arttırmaya devam edecek.
(L) Sempati toplamaya çalışıyor da olabilir. (J) Bir nedenle buna yapışıyor. (V) Drama, drama, drama. Çok
dramatik. Bu senin ona daha teatral davranmana neden oldu, değil mi? (R) Hayır, bu... Evet, aslında her
zaman öyle davranmak zorunda kaldım... (J) Işığı sürekli açık tutmak zorunda kaldın. (R) Kesinlikle.
C: Shakespeare dedi ki: “Gerçek bir anlamı/dayanağı olmayan bir sürü gürültü, bir sürü çılgınlık.” (ç.n.:
“Sound and fury signifying nothing”)

S: (L) Sanırım bir ara o alıntının tamamını okuyup Shakespeare’in ne söylediğini incelemeliyiz. Ben pek
Shakespeare’ci biri değilim. (V) Bu alıntı hangi eserden? (L) Şunu bilin ki ben bir Shakespeare hayranı
değilim, o yüzden bunu kesin! (Laura tablaya doğru bunu söylerken kahkahalar) (V) Bunun
Shakespeare’in hangi eserinden olduğunu söyleyebilir misiniz? Böylece biraz daha inceleyebiliriz.
C: Fırtına. [Laura’nın notu: Alıntı aslında “Fırtına”dan değil “Macbeth”den. Anlaşılan K’ler Shakespeare
hayranı değil]

S: (R) Pekala, benim sorularım bitti. (V) Başkası sormayacaksa ben birşey sormak istiyorum. Son 3 veya
dört yılda belki iki kez oldu bu; bir kez USF’deyken, bir kere de dairemdeyken. Yürürken birden tüm
çevrem değişti ve sanki ışıktan bir varlıktım. Bunun ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
C: 4. yoğunluk sızıntısı. Daha önce buna alışmanız gerektiğini söylemiştik.

S: (V) Bu pek “alışılması gereken” birşey değil. Sadece iki kere oldu ve harikaydı. Tam bir deneyimdi. Artık
“deneyimliyim” diyebilirim (gülüşme). ... Hiç beklemediğim bir anda meydana geldi. Bunu kendi kendime
tekrar yapmamın bir yolu var mı?
C: Bunu KH yapar.

S: (V) Ne yapar? (L) Sırf deneyim olsun diye böyle deneyimler üretmeye çalışır. (R) Matrix yoluyla,
teknolojiyle, ritüellerle, ilaçlarla vs. (JN) O sırada ne içiyordun? (gülüşme) (V) Peki bunun pozitif veya
negatif bir yönü var mı?
C: Deneyimli olmadığın sürece, hayır! [Laura harfleri söylerken kahkahayla gülüyor] (ç.n.: çıkardığım iki
olası anlam: “madem böyle birşey deneyimledin, yaşadığın şeyin pozitif mi, negatif mi olduğunu anlamış
olman gerekir” veya “evet, o anda pozitif bir deneyim yaşadın ama sonuçta hala 3 KH frekans alanı içinde
olduğunu unutmasan iyi edersin”)

S: (L) Böyle bir yanıtın geleceğini tahmin ettim ve bu çok komikti! (V) O farklı bilinç durumu içindeyken
etrafımdaki insanlara aynı mı göründüm?
C: Evet.

S: (R) Bireysel bir perspektifte yaşanan birşey demek.


C: Algı farkındalığa bağlıdır. Diğerleri seninle ilgili kendi farkındalıklarına bağlılar, vb.

S: (V) Bu bana olurken, etrafımdaki alana da oluyor muydu?


C: Hayır. Muhtemel değil. Yüksek farkındalığın ne kadar nadir olduğunu henüz anlamıyorsunuz.

S: (JN) Bunu tetikleyen şey neydi?


C: Violette’nin o anki ortamı içindeki kalıp iz tekrarı nedeniyle meydana gelen frekans örtüsü incelmesi.

S: (V) Pekala sizi büyük beyinler, frekans örtüsü nedir? (R) [Ark’a] Dalga üreten bilgisayar programında
yaptığımız şey değil mi bu? (A) Frekans örtüsü öyle birşey.
C: Farkındalığınız, çevrenizdekilerle uyum içinde bir frekans yayımı yapar. Sizinle çevreniz arasında ve
sizinle bir başkası arasındaki frekans bağlantılarında dalgalanmalar olduğunda, bu dalgalanmalar
kesintilere/aralara neden olur.
S: (R) Anladım. (L) Anladın mı? (V) Anlat o zaman. (R) Pekala. Rezonans gibi. Eğer çevrenin belirli bir
frekansı varsa... hmm... (V) Frekans örtüsünün ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. ... (L) Sen enerji
yayıyorsun, etrafındaki insanlar enerji yayıyor. Seninle çevren ve seninle etrafındaki biri ve çevre
arasında bir enerji alışverişi var. Etrafında sürekli bir enerji örtüsü var. Ama peki ne oluyor?
Dalgalanmalar mı? (R) Aa! “Farkındalığınız, çevrenizdekilerle uyum içinde bir frekans yayımı yapar.” Eğer
çevren daha yüksek bir frekansa izin veren bir frekansa sahipse... Yani çevre her zaman daha düşük
frekansta ama bazı durumlarda daha yüksek bir frekansa izin verebilir. (L) Çevredeki dalgalanmalardan
bahsediyorlar. Eğer çevrendeki birşey veya biri... Violette’deki dalgalanmaları kastettiler. (R) Çevreyle
uyum içinde. (L) Ve çevrendeki insanlarla uyum içinde. Yani birşey oluyor ve artık seninle çevrendeki
insanlar arasındaki frekans bağlantısı aynı değil. Bir dalgalanma oluyor. Birşeye çok enerji yüklediğinde
ne oluyordu? Değişkenleşiyor. Gerçeklik yapılandırman değişiyor. Ben böyle düşünüyorum. (R) Daha
büyük bir deliğe oturtacağın daha büyük bir bilyen oluyor.
C: Sevinin! Gelişiyorsunuz.

S: ... (V) Pekala. Bakış açısı çok sık karşılaştığımız bir kelime. Bununla ilgili bir soru soracağım. Hepimiz
aynı dünyada yaşıyoruz ama etrafımızda olan biten şeyleri farklı biçimlerde görebiliyoruz. Birkaç yıl önce
psişik bir danışmanın yanındaydım. P___ adında bir kadın. Onun dünyasında yağmur ormanlarının
azalmadığında ısrar ediyordu...
C: KH bu tür bildirimlerde bulunma eğilimlidir, daha şimdi tanımladığımız ilkenin inkarından dolayı. (ç.n.:
büyümeyi reddetme?)

S: (V) Orada oturuyorduk ve ben de insanların dünyaya ne kadar kötü davrandıklarından bahsediyordum.
O zamanlarda Çevre Bilimi okuyordum. O kadın da onun dünyasında yağmur ormanının iyi durumda
olduğunda ısrar etti. Ben de ona şaşkınlıkla baktım. Bu kadın farklı alemler arasında gidip geliyor mu
acaba diye geçirdim aklımdan.
C: Her türlü farklı yanıtı ve yeteneği reddediyordu.

S: (V) Bir süre önce de bu tür psişik insanlarla görüşmeyi bıraktım (gülüşme).
C: İyi plan! Kendi tabelanı as, onlar sana gelsin!

S: (V) Bir medyum hayatı yaşayabilir miyim, bilmiyorum... (L) Sanırım bu bir şakaydı. (V) Evet, çünkü ben
de “hiçbir şekilde bunu yapmam” diye düşünüyorum. (R) O kadın “benim dünyamda yağmur ormanları
iyi durumda” dediği zaman, bu yargının... (V) Evet, benden daha iyi bir yerde yaşıyor gibiydi. (L) Evrenin
bilgeliğine karşı bir yargıda bulunmak bu. Eğer yağmur ormanları ölüyorsa, belki de bunun bir nedeni
vardır anlayışını görmezden geliyor. (R) Kesinlikle. Varolan herşey derslerdir. (V) O sıralarda Jeoloji
dersine giriyordum ve Güney Florida’da bir dalışa gidecektik ama bir fırtına nedeniyle bu plandan
vazgeçildi. Ama ondan önce, o medyum bana oraya gittiğimi, onun şifa tavsiyelerine uyduğumu ve
oradaki tüm ölü mercanların tekrar canlanacağını gördüğünü söylemişti.
C: Evren ölü mercanı canlandırmaya hazır olduğunda, ölü mercanın canlanacağından emin olabilirsiniz.

S: (V) Oradaki tüm ölü mercanları tek başıma iyileştirmek zorunda kalacağımdan korkmuştum ben de.
Bakış açısı meselesine dönecek olursak... Şahsi algı...
C: Frekans örtüleri yoğunluklardır, ama bu örtüler başka faktörlerle de “uyuşumlu/etkileşimlidir”, yani
belirli bir seviyede, belirli bir derecede müzik yazılabilir. Orkestra iyi çalmıyorsa, bazı üyeler bunu
yapabilir. Bazıları yanlış bir akortta çalar. Bazıları diğerleriyle uyumlu çalmaz. Bazıları çalacağı şeyi
yanındakinin çalmasını bekler.

S: (R) 4 KH ve BH’nin temas kurmayı sevmemesini de iyi açıklıyor bu, çünkü tamamen uyumsuz bir müzik
olur bu. (V) Benim frekans örtüm benim bilincim mi oluyor? Bilincimin temsili? (R) Hayır, frekans örtüleri
yoğunluklar. ... (L) Sen bir orkestranın parçasısın. Bir ses üretiyorsun. Kendi bölümünü çalıyorsun ve ya
iyi çalıyorsun, ya da iyi çalmıyorsun. (R) Ama sen iyi çalsan bile... (L) Etrafındakiler iyi çalmıyor olabilir. (R)
Kesinlikle. 3. yoğunluğun bu kadar düşük frekanslı bir yoğunluk olmasının bir nedeni de bu. Çünkü çok
fazla frekans sınırlayıcı var. Eğer bir grup KH eğilimli bireyi bir köşeye, bir grup BH eğilimli bireyi de diğer
köşeye koyarsan, o kadar çok frekans sınırlama olmaz. Kendi orkestranda olduğu için, yüksek
frekanslardan yararlanmak için bireysel olarak çok fazla farkındalığa sahip olman gerekmez. (V) Çünkü
yanındakilerle birlikte uyumlu bir şekilde çalıyor olurdun. (L) İstersen bir orkestran olabilir. Hızlı bir soru:
2003’te Nibiru’nun, Planet X’in veya herhangi ilginç birşeyin görünmesi gibi birşey olacak mı?
C: Siz bulun!

S: (L) İpucu vermeyecekler. (R) Önceki konudan devam edebilir miyim? Frekans örtüleri ve algının bilince
bağlı olmasıyla ilgili olarak... Kanal yaratma konusunu sormak istiyorum. (ç.n.: “conduit/kanal”: üst
yoğunluğa erişmede yararlanılacak bir “geçit/yol” anlamında) K’ler sizin burada bir kanal yarattığınızı
söylemişlerdi değil mi? (L) Evet. (R) Burada bulunan insanların birlikteki rezonansı bunu kolaylaştırıyor
olabilir. Bunun için gerekli enerji miktarını azaltıyor olabilir.
C: Orkestra uyum içinde olduğunda daha yüksek bir ses çıkarabilir.

S: (R) Evet. Bir “geçit/kanal” yaratımı anlamına da geliyor mu bu?


C: Yakın. Frekans örtüsünün pek çok uygulamaları var.

S: (R) Bu uygulamalara birkaç örnek verebilir misiniz? Bu çok belirsiz bir soru mu oldu? (V) Bana çok
spesifik göründü. (R) Evet, ama pek çok uygulaması var ve bu tür bir kanal/geçidin de pek çok uygulaması
olabilir.
C: Bir örnek: Yuşa ve “Eriha’nın Duvarları.”

S: (R) Elbette. Eriha’nın duvarlarını yıkmak için bir grup insandan oluşan bir orkestranın rezonansını
kullandılar.
C: Aşağı yukarı, ama aslında yer Eriha değildi.

S: (L) Pekala, ama prensip geçerli. (V) Madem bu orkestra benzetmesini kullanıyorsunuz, her birimiz ne
tür enstrümanlarız?
C: Violette flüt olmak istiyor. RO, Fransız borusu. Laura, Arp. BT, Tuba. JN, piyano. MN, çan. Ark, keman.

S: (V) Teşekkürler, bu çok eğlenceliydi. (R) Bir sorum var. Eğer Eriha’nın duvarları değildiyse, neyin
duvarlarıydı?
C: Efsanelerin kökenleri için Atlantis olaylarını araştırın.

S: (R) Anladım. ...Pekala üzerinde çalıştığımız bilgisayar programını soralım. [Ark ve bir Java uzmanı olan
RO geçen haftayı bu programı yaratmak için harcadı. Program Schrödinger denklemine ve Ark’ın ‘Event
Enhanced Quantum Theory’sine dayalı. Kuantum olasılık dalgalarının dağılması, interferansı ve
çökmesinin grafik simülasyonunu yapıyor.] Programda görmekte olduğumuz grafik artifaktlar gerçek mi,
yoksa programdaki nümerik hata veya problemlerden mi kaynaklanıyor?
C: Nümerik serendiplik daha doğru bir tanım olur.

S: (A) Ne? (L) Sanırım “serendiplik” şanslı bir keşif anlamına geliyor. “Land of Serendip” hikayesinden
geliyor. (R) Yani gördüğümüz artifaktları araştırmamızı tavsiye eder misiniz?
C: Kesinlikle. Benzen halkasını hatırlayın. Önce fikir yapısı görüldü, uygulama gerçekleştirildiğinde de
açıklaması yapıldı.

S: (R) Yani eğer bir uygulamasını görebilirsek, geri mühendisliğini yapabilir ve nedenini anlayabiliriz. ...(A)
Bir uygulamasını görüyoruz; bir ekran koruyucu (gülüşme). (R) Sanırım daha ilginç bir uygulama
bulabiliriz, belki o zaman bunun ne olduğunu anlayabiliriz. (A) Doğru. Bize nasıl bir uygulamaya
ihtiyacımız olduğu konusunda yardım edebilir misiniz? Bir ipucu?
C: Benzen “halkasını” düşünün.

S: (R) Bu sadece kimyada mı kullanılıyor? Yoksa matematikte de kullanılıyor mu? (L) Benzen halkasının
hikayesini biliyor musun? (B) Hayır. Sadece kimyayla ilgili olarak duydum. (M) Adam rüyasında kuyruğunu
ısıran bir yılan görmüş. Bu yuvarlak görüntüyü benzenin molekül yapısına uygulamış. Bu yapı çift bağ ve
tek bağ sırasıyla gidiyor. (R) Yani doğru iz üzerindeyiz ve deneme yanılmayla birşey bulup
bulamayacağımıza bakacağız. (L) Belki de anahtar “halka” kelimesidir. (A) ...Programda her tür artifaktlar
oluşuyor. Ama tek boyutlu olarak bile oluşturulsalar, bunlar üç boyutlu spirallere benziyorlar. Bu konuda
bir açıklamam yok. Hiçbir fikrim bile yok. Bu ekstra boyutlar nereden geliyor? (MN) Çözene kadar
açıklaması olmayacak.
C: Halka.

S: (R) Çünkü bir halka. Bir döngü gibi. (L) İki sınır arasında gidip gelecek şekilde yapmıştınız değil mi?
Uçlarını birleştirebilir misiniz? (R) Evet. Ama o zaman birşey olmuyor, çünkü o zaman aynı şekilde hareket
ediyor hep. İlk şekil aynı şekilde kendini tekrarlıyor. Başka hiçbir şey olmuyor. (M) Dalga değişmiyor. (R)
Evet. Bir sınırla karşılaşınca farklı birşey oluyor. (L) Hmmm. ...(B) Sınır bir yoğunluğu temsil ediyor olabilir
mi? (R) Evet olabilir.
C: Çift döngü.

S: (R) Çift döngü, kesinlikle. (MN) Çift sarmal mı? (R) Evet, çünkü bir döngü içinde. 3B parçasına bakarsan
spiral değil, koni. (A) Doğru. (R) O şekilde spiral yaptığı için, eğer çözünürlüğü arttırırsan, tam bir koni
olur. Şu şekilde hareket eder (el hareketleriyle gösteriyor). Denge nedeniyle o şekilde hareket ediyor.
Çünkü diğer tarafta eşit bir enerji miktarı olması gerekiyor. (V) Enerjiyi kendi içinden mi üretiyor? (R)
Evet, şöyle; eğer şu şekilde giden bir enerji paketi varsa ve bir sınırla karşılaşırsa, ya kendi basıncıyla şöyle
katlanıp geri yaylanır, ya da ekstra boyutlardan ve sarmaldan yararlanabilir. Bir sicime bu hareketi
yaptırdığında tek bir noktada olmuyor. Burada da aynı şey oluyor sanırım. Ama bunu nasıl bulacağız? 3.
boyutta bu katlanmayla ilgili bir algoritma geliştirmemiz gerekiyor. (A) Evet. (V) Ya orada görmediğiniz
birşey oluyorsa? Celsenin başında konuştuğumuz gibi? Perdeli olduğu için göremediğiniz birşeyler
olabilir. Orada keşfedilmeyi bekleyen birşey olma olasılığı nedir? (R) Bunun ortaya çıkmasının tek olası
nedeninin, dalganın bir sınıra çarpması olduğunu düşünüyorum. 3. boyut olarak bu her zaman bir
olasılıktı zaten ama dalga bir sınıra çarpana kadar ortaya çıkmadı. Yani neticede bu sınır bir ek boyut
yaratıyor. Her zaman oradaydı ama dalganın önüne bir sınır çıkana kadar görünmedi.
C: Bilinç enerjisi yönlendiricileri.

S: (R) Kesinlikle. Eğer dalga bir sınıra çarpıyorsa, eğer mekanik yasalarını izliyorsa, katlanacaktır, çünkü
yasa böyle. Fakat eğer enerjiyle etkileşen bir bilinç varsa, şöyle diyebilir; “hey, bak, eğer katlanmazsan
daha verimli oluyor. Eğer bu ek boyuttan yararlanırsan daha verimli. Çünkü eğer bu ek boyutu
kullanıyorsan dalgadaki basınç daha az oluyor.” Ama o bilincin “hey, bak, yararlanabileceğin bu ek boyut
var” demesi gerekiyor. Ve bundan nasıl yararlanılabileceğini söylemesi gerekiyor, çünkü katlanmaya
başlaması için bir yön seçmesi gerekiyor. (B) Eğer bilincimiz 3. yoğunluğun parametrelerini belirliyorsa,
dalganın her iki yanındaki sınırlar, 3. yoğunluğun bu ileri ve geri yöndeki sürekli döngüye neden olan dış
parametrelerini temsil ediyor olabilir mi? Ve o bariyerlere sahip olmayan farklı bir yoğunlukta başka
birşey yapıyor olabilir.
C: Frekans rezonans örtüsü.

S: (R) Evet, çok mantıklı. Yani yoğunluklar frekans rezonans örtüleri. Ve programımızda dalga ancak bir
sınıra çarptığı zaman ilginç şeyler oluyor. Ve ekstra boyutu ortaya çıkarması için birinin dalgaya o ekstra
boyuta katlanacağı yolu seçmede yardımcı olması gerekiyor. Eğer yoğunluklar frekans rezonans
örtüleriyse, ki bunlar birer sınır teşkil ediyor, o enerji dalgaları onlar içinde rezonansa girebiliyor. Bu
mantıklı. (JN) Sınır bilinç seviyesi mi? (R) Aynen. Bilinç enerjisi yönlendiricileri. Farkındalığın arttıkça,
enerjiyi yönlendirmedeki olasılıkların artıyor. (J) Daha az sınır. (R) Seçebiliyorsun. (V) Birşeyin öyle
olduğunu, çünkü bunun bir kanun olduğunu söylüyorsun, ama... (R) Evet, çünkü bunlar gördüğün
parametreler, ama daha fazla farkındalığın oldukça daha fazla şey görüyorsun, daha fazla şey
bulabiliyorsun, o zaman kaçabileceğin daha fazla boyutu bilebiliyorsun. İçinden çıkamadığımız bir kutuda
olduğumuzu düşün. Farkındalığın arttıkça kutunun dışındaki bir başka boyutu görebiliyorsun. Bu
söylediğim anlamlı mı?
C: Doğru yönde gidiyorsun...

S: (R) Bu biraz da mizahi, çünkü bilinçten enerji yönlendiricisi olarak söz ettiler ve doğru yönde gidiyoruz.
Enerjiyi bilinçli bir şekilde doğru frekans rezonans örtüsüne doğru yönlendiriyoruz. (L) Neden
bahsettiğini biliyor olman iyi. ...(R) Temel kavram şu; programımızdaki sınırlara benzer bir şekilde,
yoğunluklar frekans rezonans örtülerini teşkil ediyor. Bir bilgisayar programında yoğunlukları
modelledik. Enerji ileri geri hareket ediyor ve o enerjiden bilinçli bir şekilde yararlanmadıkça, ileri geri
hareket etmekten başka bir işe yaramaz. Ama o enerjiyi yönlendirmeye başladığında, frekans örtüsünü
aşacak şekilde yönlendirebiliyorsun. Örtünün sınırını yeniden belirliyorsun.
C: Asal sayılar kapıyı gösteriyor.
S: (R) Mükemmel. Simülasyonda spiraller her zaman asal sayılar gibi görünüyor. 3, 5 ,7, 11, 19’u gördük
sanırım. (A) 2 de asal sayı (gülüşme). (V) 13 değil mi? (R) 13’ü de gördük sanırım. Uyguladığın
parametrelere bağlı. Değerlere bağlı olarak bir sürü asal sayı bulabiliriz sanırım. (A) Sanmıyorum. (R) Ark
aynı fikirde değil. (A) Hayır. Bu bir hipotez.
C: Ark yanılıyor.

S: (A) Yanılmıyorum. Göstereceğim! ...(L) Nasıl göstereceksin? (A) Bir deney yapacağım ve o spirallerdeki
sayıların asal sayılar olmadığını göstereceğim. Ve K’ler sözlerini geri almak zorunda kalacaklar! (gülüşme).
Ama asal sayıların bu oyuna girebileceği pek çok başka yol var ve muhtemelen giriyorlar. Ve bunu bulmak
keyifli olacak.
C: Bulun gerçekten de.

S: ...(R) Çok ilginç bir yoldayız, çünkü bir yoğunluğun ne olduğunu tanımladık. Bir frekans rezonans
örtüsü. (A) Ama soru şu: neyin frekansı?
C: Evet, orkestradakilerin.

S: (L) Anlaşmaya bağlı. (A) Nasıl yani? (L) Orkestrada olmak. (B) Sadece orkestrada olmak değil, aynı
zamanda uygun parametrelerle çalmak. (L) Ne çalınacağını kim belirliyor?
C: Burada sorun yaşanıyor!

S: (B) İsteyen herkese açık. ...


C: Seçimi bu seviyedeki siz yapmıyorsunuz. Gelecekteki siz yapıyor. Soru şu: Ne kadar iyi çalıyorsunuz ve
diğerleri doğru çalmadığında siz doğru çalabilir misiniz?

S: (M) Bunu ikinci kez söylediler. (R) Evet, yani şu anda yaptığımız şey, konser öncesi orkestrayı toplamak
ve enstrümanları akort etmek. (L) Hiç orkestra konsere hazırlanırken oturup izledin mi? (J) Kaos. (L)
Aynen öyle. (R) Ama bir süre sonra uyumlanıyor. Ama tüm Kasyopya iletişimi de öyle. Henüz çalmıyoruz.
Akort yapıyoruz. (L) Evet. (JN) Eğer bilinç seviyelerimiz dalganın davranışını belirleyen sınırları
yaratıyorsa... (R) Hayır hayır hayır. Özür dilerim kestiğim için. Bilinç seviyemiz sınırları yaratmıyor, sadece
o sınırların farkına varıyor. Şöyle diyor: “Aa, sınırlar şurada. Görebiliyorum, tamam. O zaman şunu
çalıyorum.” Ama farkındalığın arttıkça, farklı sınırlar görüyorsun. “Pekala şu daha geniş sınırlar içinde
çalacağım.” (ç.n.: katılımcılar arasında geçen bir bölüm atlandı)
C: Müzik çalınmadan çok önce sayfada duruyor.

S: (R) Yani orkestra çalmaya başladığında, notalar, zamanlamalar önlerinde oluyor. Doğru. Ama önemli
olan orkestranın ne kadar iyi çaldığı ve ne kadar uyumlu olduğu.
C: Sayfadaki notalar Frekans Rezonans Örtüsü (Frequency Resonance Envelope). Yani seçim. “Çalış” ise
“olayları” teşkil ediyor.

S: ... (L) “Sizinle çevreniz arasında ve sizinle bir başkası arasındaki frekans bağlantılarında dalgalanmalar
olduğunda, bu dalgalanmalar kesintilere/aralara neden olur” denmişti. (R) Kesinti kuantum sıçraması
mı?
C: Evet.

S: (R) Ama bunun için iyi ayarlanmış bir orkestran olması gerekiyor.
C: “İyi Geceler Bayanlar”ı çalma vakti. Değil mi?

S: (L) Son sorular? (R) Evet. Alakasız bir sorum var. Nette iletişim kurduğum bir kızla ilgili. Tüm o çılgın
manipülasyonları kendi başına mı yapıyordu, yoksa ona yardım mı ediliyordu?
C: FRV robot. Yaklaşan zamanlarda çok daha fazlasına rastlayacaksınız.

S: (L) FRV, Frequency resonance vibration / frekans rezonans titreşimi. (R) Peki yaptıklarını kendisi mi
yapıyordu, yoksa kontrol mü ediliyordu? (L) FRV robotlar kontrol edilir. Herhangi bir anda belirli birşeye
yönlendirilebilirler. (V) Hızlı birşey sorayım. 12 Şubat’ta markette beni takip ettiğini fark ettiğim adam
neydi?
C: Uyarı!!!
S: (J) Ne yaptı? (B) Evet, ne oldu? (V) Biri beni izliyordu... ama neden?
C: Hatırlayın, kesintiler frekansların uyumsuzlaşmasıyla meydana gelir. (ç.n.: iyi ve kötü yönde farklı
“kesintilerin” olabileceği mi ima ediliyor?)

S: ... (R) Neyle olan frekansların uyumsuzlaşması?


C: Gerçekliğini kim paylaşıyor?

S: (V) Evimde mi?


C: Evet!

S: (V) Bir saniye. Laura’yla konuştuğumuz konudaki gibi mi: slayt projektörü hata yapıyor, sıralamayı
karıştırıyor. O adam da sıralamadaki bir karışma mıydı?
C: Sadece slaytın takıldığını söyleyelim.

S: (L) Pekala, iyi geceler diyelim.


C: Hoşçakalın.
26 Şubat 2002, Ark, Laura, RO

S: (L) Merhaba.
C: Kasyopya.

S: (L) Bu gece kimle birlikteyiz?


C: Goorpplo.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Celseleri ne sıklıkta yapmamızı tavsiye edersiniz?


C: En iyisi düzenli yapılmasıdır. Gerekirse haftada iki kez.

S: (L) TB neden aradı?


C: Mümkünse bir yoklamak için.

[Jay Weidner’in yolladığı bir mektuptan yapılan alıntılar atlandı.]

S: (L) Jay Weidner, Fransa’nın güneyinde çok kötü birşeyler olduğu konusunda haklı mı?
C: Hayır. Ama sırları saklayanlar bu şekilde tanımlanabilir. Diğerlerini böyle düşündürmek istiyorlar.
Machiavelli!

S: (L) İşe yarıyor. Zamanın sonundaki güvenli yer, Jay Weidner’in düşündüğü gibi Peru’da mı?
C: Hayır.

S: (L) Güvenli yer bu gezegendeki bir yer mi?


C: Hayır.

S: (L) Güvenli yer farklı, üst boyutsal bir varoluş hali mi?
C: Evet.

S: (L) Mevcut karşı-istihbarat programı neden çok sayıda insanı Peru’nun büyük bir bilgelik, iyilik, ruhsallık
vs yeri olduğuna ikna etmeye çalışıyor?
C: Her zaman olduğu gibi: bilgi yaymak. (ç.n.: dezenformasyon anlamında olmalı)

S: (L) Kamerayı kim gönderdi? (ç.n. atlanan uzun bir notta, evlerine kimden geldiği belli olmayan bir
webcam gönderildiğine değiniliyor)
C: ONI.

S: (L) Office of Naval Intelligence / Deniz Kuvvetleri İstihbarat Dairesi (gülüşme). (R) Ne amaçla?
C: Daha ziyade bir mesaj olarak.

S: (L) Mesaj olarak mı? (A) Sizi gözlerimizle izliyoruz! (L) Bu beni çıldırtıyor. (R) Kamera geldiği sırada
etrafta dolaşıp duran Kablo TV aracını soralım mı? (L) O sırada etrafta dolanan Warner Cable
görevlilerinin bununla herhangi bir ilgisi var mıydı?
C: Muhtemel değil. Sadece çalışıyorlardı.

S: [Laura ve Ark, çevrelerinde fark ettikleri bazı tesadüfler hakkında kısa bir tartışma yapıyorlar] (L) Bu
kadar kısa bir süre içinde etrafımızda meydana gelen bu kadar çok sayıda tesadüfün, bir program
değişimi veya gerçekliklerin köprülenmesi olduğu şeklindeki değerlendirmemiz doğru mu?
C: Evet, iyi yönde.

S: (L) Vincent Bridges’in Ahit Sandığı veya Kutsal Kase’yi aradığı yönünde bazı teorilerimiz var. Bunun
çeşitli önemli faydaları olan bir tür lensing (ç.n. lensleme?) cihazı olduğunu düşünüyorum. Doğru mu?
C: Evet.
S: (L) KH gruplarının, evet dünyadaki herkesin KH olduğunu biliyoruz, ama, şu daha ağır KH gruplarının
bir zamanlar bu cihaza sahip olduğunu, sonra onu kaybettikleri veya kontrolünü kaybettikleri tahminini
ifade etmiştik daha önce. Bu doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Nasıl kaybettiler?


C: “Kaybolmaktan” ziyade “alınıp” emniyetli bir yere götürüldü.

S: (L) Kim aldı?


C: 4. yoğunluk BH misyonu.

S: (L) Şu anda arayanlar kim? 3. yoğunluk KH mi, yoksa 4. yoğunluk mu?


C: Her ikisi.

S: (L) Eğer 3. yoğunluk bir cihazsa, 4. yoğunluk varlıklar onu neden istiyor?
C: Her iki boyutla da bağlantısı olan bir cihaz.

S: (L) Eğer 4. yoğunluk KH teknik olarak o kadar ilerilerse, neden başka bir tane yapamıyorlar?
C: Bu cihaz bilinç ile ayarlanıyor. Öyle bir frekansta ki, KH yetenekleri böylesine bir kesinlik üretemiyor.
Frekans genişliği çoklu olasılık vektörlerini kapsıyor. KH dar bir frekans aralığında faaliyet gösterir.

S: (R) Yani yenisini yapamıyorlar, ama kullanabilirler. Yapılmış olanı bulmaları gerekiyor. (L) Bu mümkün
mü? (A) Bilinçle mi çalıştırılıyor? (L) Çalıştırılıyor demediler, ayarlanıyor dediler. [bu konunun tartışılması]
...Ayarlanıyor derken, yaratımın ayarlanması mı, yoksa cihazın çalışma için ayarlanması mı? (ç.n. cihaz
yoluyla yapılan bir yaratım mı kastediliyor?)
C: Yaratım.

S: (A) Yani bir kez ayarlanınca, ayarlanmış oluyor. (R) Evet. Ve eğer bizim bilgisayar simülasyonumuza
benziyorsa, benzer frekanslara maruz bırakılarak ayarlama yapılıyordur. (L) Veya kendi ürettiği frekanslar
yoluyla. Ama KH’lerin onu görüp göremediklerini anlayamadık henüz. O cihazı bulamama nedenleri, ya
bir frekansla veya birşeyle korunuyor olması, ya da cihazın nerede olduğunu bilmiyor olmaları. Doğru
mu?
C: Çoğunlukla. Genel bir fikirleri var.

S: (L) Cismin kesin yerini tespit edip ele geçirmelerini önleyen şey nedir tam olarak?
C: Oklüzyon. (ç.n.: örtme/kapatma)

S: (A) Oklüzyon nedir? (R) Sanırım...


C: Frekans çiti.

S: (R) Konuştuğumuz şeye de benziyor bu. Eğer aynı frekansta değilsen, bu... (L) Veya cismin etrafını
belirli bir frekansla çevreliyorlar ve KH’ler o frekansı delemiyor. (R) Bir anlamda görünmez oluyor. (L)
Ama yine de bir şekilde bir bölgeyi veya birşeyleri belirleyebiliyorlar. Ama bu bir gürültü veya benzer
birşey olabilir. O kadar çok gürültü var ki, sinyalin kesin yerini belirleyemiyorlar. Bu insanların sürekli
peşimize gelmelerinin nedeni bu mu? Bu şeyi bulmalarına yardım etmemizi mi istiyorlar?
C: Aşağı yukarı. Tek neden değil.

S: (R) Sanırım diğer bir önemli neden, genel olarak çalışmaları bozmak. ...Jay Weidner Frank’in şimdi onu
bulmalarına yardımcı olacağını düşündüklerini, Frank’in Set’in kanalı olduğunu söyledi. (A) Bunun doğru
olup olmadığını bilmiyoruz. Jay Weidner’ın söyledikleri, Frank’le ilgili ümitleri. Eğer bu doğru olsaydı
Frank’le meşgul olurlardı, bizi rahatsız etmezlerdi. Dolayısıyla bunun o kadar önemli olduğunu
sanmıyorum. (L) Ben de. Jay’in attığı bir yem sadece. (R) Bu cihazın olası pozitif kullanımlarını merak
ediyorum?
C: Çeşitli. Kadim zamanlarda bu cisme Tanrı’nın Hediyesi deniyordu. Yaşamı sürdürmek için gerekli
herşeyin tezahür ettirilmesinde bir yardımcı olarak kullanılıyordu.
S: (A) Tezahür mü? (R) Bu akla Merkaba’yı getiriyor. Ana Taş. Anne Taşı. (A) Demek her tür şeyi yapmak
için kullanılabilir... (R) Bu cisim Merkaba mı?
C: Anne Taş, evet.

S: (R) Demek buymuş! Merkaba’nın gerçek anlamı bu. Oldukça anlamlı. Ve bunlardan sadece bir tane
var. (L) Bu cisim nerede yaratıldı?
C: Kantek.

S: (L) Kanteklilerin Dünya’ya taşınmasında da bu cisimden yararlanıldı mı?


C: Bazılarının. Diğerleri Kertenkeleler tarafından taşındı.

S: (L) Bu durum olaya yeni bir bakış açısı getiriyor. Bunun ayrıntılarıyla ilgili sorular sorduğumuzda,
örneğin yeri hakkında falan, yanıtlar çok yavaş geliyor. Başka bir soruya geçelim. (R) Bir kez daha şu kadın,
HR hakkında birşey sormak istiyorum. Bu kadın oto-pilottaydı da ben onun yoluna mı çıktım, yoksa biri
onu kontrol edip benim yoluma mı çıkardı?
C: HR hem gerçek hem de üretimdi. Frekansın okunduğunda, kontrol programı etkinleştirildi. Ama pek
çoklarının mevcut olduğundan haberiniz olsun. Ve bazen programın etkinleştirilmesi öncesinde biraz
gecikme oluyor. O zamana kadar duygular körleştirici hale gelmiş oluyor.

S: (L) Bu tip bir insana ilk rastladığında, etkinleştirilip etkinleştirilmeyecekleriyle ilgili olarak sana ipuçları
veren çok küçük şeyler var her zaman. Eğer o ipuçlarını takip edersen, ve eğer bir-iki ipucu görürsen, o
zaman kendini korumaya alırsın. Eğer üç-dört ipucu görürsen, oradan ayrılmak en iyisidir. Ama bunu
yapmak kolay değildir. Benliğimizin paylaşmaya ihtiyaç duyduğumuz belirli bir bölümü vardır, çünkü
bunları paylaşacak kimsemiz yoktur. O yüzden, bu tür arkadaşlıklara çekilmemizin çok çeşitli nedenleri
vardır. Ama başta bize verilen o küçük tehlike işaretleri vardır. Ve bunları gözardı etme eğilimindeyizdir,
çünkü birşeye ihtiyacımız vardır veya birşey istemekteyizdir. (A) Başkalarının tepkilerinden ziyade kendi
tepkilerimize dikkat etmek gerekir. Kendime bakıyorum ve birşeyi gizlemeye, birşeyleri halının altına atıp
atmaya çalışıp çalışmadığımı görmeye çalışıyorum. Bir insanı kızdırmamak, memnun etmek için bir
parçamı bastırıyor muyum, bastırıyor muyum? ...Ve kendimizle ilgili bu şeyleri fark ettiğimiz zaman
sessizliğe, bunun üzerinde düşünmeye ihtiyacımız vardır. Sonra bunun bizi uyarmakta olan doğru bir
işaret olup olmadığını anlarız. (sessizlik) (R) Fraktal simülasyonlarımızdaki platonik katılar ile fraktal
kalıplar arasındaki ilişki nedir? Tetrahedronlarla altıgenler hakkında daha önce yaptığınız tartışmalarla
ilgili görünüyor bu. (A) Evet. Bu kuantum simülasyonu için, haklarında fazla birşey bilmeden
tetrahedronları kullanmam tuhaftı. Soru şu: tetrahedronlar neye yarıyor? Belki önemliler, belki değiller.
(L) Deney yapıp bulabilir misin? (A) Hayır, çünkü nasıl deney yapacağımızı, onlarla ne yapacağımızı
bilmiyoruz. Örneğin bu insanlar, kutsal geometriciler bu katıların, 200 hücre veya 600 hücre, bir nedenle
önemli olduğunu düşünüyorlar. Bunun nedeni konusunda hiçbir fikirleri yok. Bu şeklin işlevinin ne olduğu
ile ilgili bir fikirleri yok.
C: Bu tür politoplar birer üründür, başlatıcı değil.

S: (R) Yani başka birşey bunu başlatıyor ve politoplar ortaya çıkıyor. Fraktal kalıplar neyi temsil ediyor?
C: Olaylar.

S: (R) EEQT teorisinde kullanmakta olduğumuz dedektörler gerçek mi? Dahil etmemizi tavsiye eder
misiniz? (A) Bence bu dedektörleri kullanma biçimimiz geçici ve henüz modellemediğimiz farklı bir
yoğunluk veya boyuta geçişi temsil ediyorlar. (R) Yani geçici bir basitleştirme olarak kullanıyoruz. (A) Evet.
C: Ortaya çıkacak!

S: (Ark ve Rickard önceki bir celseden bir yanıt okuyor) (R) “Alterasyonlar göz önünde bulundurulmak
koşuluyla, kuantum sıçramalarının anahtarı her zaman yeni matematiğin keşfine bağlıdır.” (ç.n. 10 Ekim
98 celsesinden. O zaman o cümleyi biraz farklı çevirmiştim.) Benim ilk sorum bu “alterasyonlar göz
önünde bulundurulmak koşuluyla” ifadesi. Çok şüpheli göründü bana. Bir ipucu veriliyor gibi. Burada
çiftli bir anlam olduğunu tahmin ediyorum. Doğru mu?
C: Di/bi/çift.

S: (L) Di dipol, bi bipol ve çift. Üçlü bir anlam. (A) Asal sayılarla ilgili olan p-sel sayılara dair sorumu
sorduğumda, bu yeni matematik cevabı verilmişti. P-sel sayılar hakkında bir kitap aldım. Ve bu yeni
matematiğe atlamaya hazırım ama yanlış bir şeye atlamak istemiyorum. Soru şu: “yeni matematik”
nedir? Kuantum sıçramalarıyla ilişkilendirilebilir mi?
C: Bu anlamda, yapbozu pek çok parçayla birleştirmen gerekecek.

S: (L) Yani herşeyi kapsayan belirli bir matematik biçimi yok. (R) Fraktallar var, p-sel sayılar var, asallar
var, halkalar ve gruplar var. Aa! Benzen halkasının grup matematiği veya halka matematiği ile ilişkili olup
olmadığını sorabiliriz. (A) Evet, cebirin önemli lduğunu biliyoruz. Cebirin ana matematik olduğunu
biliyoruz. Cebirle ilgili sorarsak, yanıt kesinlikle “evet” olacak ama spesifik bir yanıt olmayacak. (R) Pekala.
Halka matematiği ile asal sayıların kombinasyonunu sorabiliriz. (A) Bunun da yanıtı kesinlikle “evet”
olacak, çünkü asal sayılar üzerinde çalıştığımız zaman otomatik olarak halkalarla karşılaşıyoruz. Bundan
kaçmanın yolu yok. (R) Bu konuda tek bir sorum kaldı ve o da, dedektörlerin bilinç arayüz noktaları olup
olmadığı. Dedektörler bilincin gerçeklikle karşılaştığı yerler mi?
C: Frekans farkındalık sınırları.

S: (L) Frekans farkındalık sınırları neyden yapılıyor? Kimin farkındalığı? (R) Evet, güzel soru. (L) Evet, ama
kimin farkındalığının sınırı? (R) Sanırım bizim. (A) “Biz” kimiz? Kimin farkındalığı? Evrensel mi?
C: 7. yoğunluk yapı/bölümler.

S: (A) Pekala, bu Gurdjieff’in dünyalar dediği şey mi? Çok güzel bir tanım yapıyor. (R) Benim sorum şu:
örneğin bu odadaki üçümüz. Biz, bu frekans farkındalık sınırlarını kullanan 7. yoğunluk aracılığıyla mı
gerçeklikle etkileşiyoruz? Nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum.
C: 7. yoğunluk sizin üzerinizden bölümlerle/parçalarla etkileşiyor.

S: (R) Yani biz gerçeklikle 7. yoğunluk üzerinden etkileşmiyoruz, tam tersi. 7. yoğunluk bizim üzerimizden
bölümler kavramıyla etkileşiyor. (A) Bu şekilde işliyor. (L) Biziz. (R) Arayüz biziz. (R) Elbette, hıh! (L) Bir V-
8Q alabilirdik! (ç.n. ?) (A) Konu ile ilgili doğru anahtar kelimeleri araştırırken Matti Pitkanen’e rastladım
ve okumaya başladım. Aklımda olan ve K’lere sorup aldığım yanıtların hepsini içeriyordu... (L) Dan Winter
da öyleydi. (A) Matti bir fizikçi! (L) Kendi iddiasına göre Dan Winter da öyle! (A) Offf! Matti tüm doğru
bileşenlere sahipti, matematik biliyordu; p-sel sayıları ondan öğrendim. Kompleksifikasyon, boyutlar,
hatta kuantum sıçramaları. Matti tüm bu doğru anahtar kelimelerle nereye varıyor? Rolü nedir? Tüm bu
doğru şeylerle rezonansta olmasını sağlayan nedir? Bu tür insanlar ne yapıyor, bu şeylere nasıl varıyor,
anlamıyorum.
C: Acı çekmek, DNA reseptörlerini açan nöro-kimyasalları harekete geçiriyor.

S: (A) Acı çekmek istemiyorum. (L) Buna özel bir acı çekme icat etmemiz gerekiyor. (gülüşme) Bu Vincent
Bridges işinde Temmuz’dan Ocak’a kadar çektiğimiz acıyla çok zekileşmiş olmalıyız. Ama artık başka
enfeksiyonlar yaşamak istemiyorum. Bu doğru bir acı çekme yöntemi değil. Belki de nöro-kimyasalların
etkinleşmesinin kanıtıydı! ...Ark da ben de çok zorlu bir enfeksiyon geçirdik. Ciddi antibiyotikler almak
zorunda kaldık. Ağrı korkunçtu. Bu enfeksiyonların nedeni neydi?
C: İlk açılış stresti. İkinci kısım, yönlendirilmiş negatif enerji dalgasıydı. Üçüncüsü, bu frekansla
etkinleştirilen bakterilerdi. Sonuç, sisteminizin verdiği tepkiydi, ki faydalı bir tepkiydi.

S: (R) Sol kulağımın üzerindeki başağrımın nedeni nedir?


C: Psişik stres.

S: (R) Teşekkürler. (L) Psişik stres mi? (A) Evet, çevre. (R) Doktorun söylediğiyle aynı. (celse sonu)
30 Mart 2002, Ark, Laura, BT, VG

S: (L) Merhaba.
C: Sizi gördüğümüze sevindik.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kolonya.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Pekala. Herhangi birimizin önceden sormayı planladığı bir soru var mı? VG’nin soruları var. (V)
Önceki celselerden birinde aldığımız reiki sembolüyle başlayacağım (bir kağıt parçası üzerine çizilmiş
sembolü gösteriyor). Bu şekilde çizilmişti ve kesin şekil olmasa bile yeterince yakın olduğu söylenmişti.
Bunun daha yakın olup olmadığını merak ediyorum (iki alternatif çizim gösteriyor).
C: Köşeleri dıştaki spiralle eşleştir; ne içte, ne dışta.

S: (V) Tamam, sanırım şimdi anladım. Diğer soru, çok ilginç olduğunu düşündüğüm bu sembolle ilgili.
Ortasında bir L var. Bunun herhangi bir önemi var mı?
C: Kıvrılan şekil, üst boyuta hareketi simgeliyor.

S: (V) Bir sonraki soru: sembollerin isminin tekrarlanması, ki bu bir mantra gibi olur ve uygunsuz olur
sanırım, sembolün kendisinin tekrarlı kullanımı kadar etkili mi?
C: Hayır. Önemli olan kısım geometri.

S: (V) Yani sembolün kullanımı, kişinin bedenine geometrik bir denklemin konması gibi birşey...
C: Yeni bir devre lehimlemek gibi düşün.

S: (V) DNA’daki yeni bir devre mi?


C: Daha çok yüksek bilinç dönüştürücüsü. DNA değişikliklerinin meydana gelmesi uygulamaya bağlı.

S: (V) Pekala. Bize verdiğiniz şu diğer reiki sembolü; An-nu-ki (sembolü gösteriyor). Laura’nın bunu doğru
çizip çizmediğinden emin olmak istiyorum.
C: Yakın.

S: (L) Göstereyim. (V) Daha da yakın olması için ne yapabiliriz?


C: Kapalı taban.

S: (V) Aa! Tamam. An-nu-ki ne anlama geliyor?


C: Tanımlanmıştı. Enerjinin korunması.

S: (V) Bir sonraki soru. Bunu Laura’ya da sormuştum. Eter borusu bağlantısı sembolüyle bilinçaltına
doğrudan iyileştirici reiki enerjisi göndermek mümkün mü? Anlamlı bir şekilde?
C: Evet. Tartışılmıştı. Uygulayış devre etkisini arttırıyor.

S: (L) Daha önce tekrarlı reiki uygulamaları karmayı bile iyileştiriyor olabilir mi diye sormuştuk ve yanıt
“evet”ti. Sanırım karmayı iyileştiren birşey hemen hemen herşeyi kapsıyordur. (V) Laura ve ben Karuna
reiki sembollerine bakıp tartışıyorduk. Bunların geçerliliğiyle ilgili bir ipucu verebilir misiniz?
C: Bir deneyin ve mucidinin geçmişini araştırın. Çok ilginç birşey keşfedebilirsiniz.

S: (V) Ben bunları kullandım çok derinlemesine olmasa da. En çok kullandığım sembol, negatif enerjiyi
uzaklaştırmak için kullanılan Rama sembolü. Bu sembol iddia edilen şeyi yapıyor mu gerçekten?
C: Bir sembolün senin veya bir başkasının bilincini kontrol edebileceğini mi düşünüyorsun?

S: (V) Sanırım ben bunu bir tür araç olarak görüyorum (daha önce gösterilen sembolü tutup kaldırıyor).
Hayır, bir sembolün bilinci kontrol edebileceğini düşünmüyorum. Ama aynı zamanda birer araç olarak
kullanılabileceklerini düşünüyorum. Belki doğru, belki değil, ama şu anda böyle düşünüyorum.
C: Bir sembolün bilince etkisini meydana getirmek için bir bireyde hangi özelliğin bulunması gerekir?

S: (V) Anlamadım. (L) Sanırım, negatif bir enerjinin varlığının negatif bir bilincin varlığına işaret ettiğini
söylüyorlar. Bu ya bunu deneyimleyen kişinin bilinci ya da bir başkası tarafından projekte edilmiş olan
bilinçtir. Ve eğer bu ikisinden biri mevcutsa, örneğin sende sana bir başkası tarafından gönderilen negatif
enerji mevcutsa, ve sen bu sembolü o negatif enerjiye karşı kullanmak istersen, bunun işe yaraması için
sende hangi özelliğin bulunması gerekir? (V) Negatiflik eksikliği mi? (L) Sanmıyorum. Negatif enerjin var
zaten, değil mi? O yüzden o sembolü kullanmak istiyorsun. Sembolün işe yaraması için ne yapman
gerekir? (V) Bilinçli bir çaba mı? (L) İnanç. Sembole inanman gerekir. Eğer sadece sembole inanırsan, o
zaman senin dışındaki birşeye güç yüklüyor olursun, negatif bilince karşı dayanma yeteneğin olduğuna
inanmıyorsun demektir. Diğer taraftan, eğer negatif bilinç senin bilincinse, ve bir sembolün kendi
negatifliğine karşı etkili olabileceğine inanıyorsan, negatifliğin nereden geldiğini araştırmaya
çalışmıyorsun demektir. (A) Bir aracın nasıl çalıştığını iyi bilmen gerekir, yoksa o bir araç olmaz. O zaman
sen başka birşeyin aracı olursun. Aracın mucidi senin en yüksek çıkarını düşünmüyor olabilir. O yüzden
eğer bir araç araç olacaksa, onu tam olarak tanımalısın. Araç, senin içinde olan birşeyin uzantısı,
yansımasıdır.
C: Yoksa sen aracın aracı olursun.

S: [gülüşmeler] (L) Birşeyin ne olduğunu ve ne fonksiyon gördüğünü gerçekten anlamazsan, sen aracın
aracı olursun. ... (V) Pekala, Easter’la çektirdiğim resmi sormak istiyorum. [Laura’nın açıklaması: Easter
V___’nin kedisi. Bahsedilen fotoğrafın çekilmesi sırasında yaşlılığından dolayı ölmek üzereydi. V___ ölüm
geçişine yardımcı olmak için Easter’ın kafası üzerine Ohm sembolünü koymuştu ve bunun hemen
ardından çekilen Polaroid resimde V___’nin başının üzerinde bir ışık noktası görünüyor]. Kafamın
üzerindeki ışık noktası, baskıdaki veya fotoğraf makinesindeki bir hata mı?
C: Hayır. Arkadaş ruhun bilincinin ışığıydı. Sana bir teşekkür olarak verdi.

S: [Laura ile Violette arasında karuna reiki sistemi hakkında geçen bir tartışmadan sonra sorulan soru]
(V) Semboller hangi yoğunluktan geliyor? KH mi, BH mi?
C: Para kazanma yoğunluğu. 3. yoğunluk.

S: (V) Kanallanmadı bile yani öyle mi?


C: Sembollerin çoğu bütünüyle veya kısmen diğer literatürlerde bulunabilir.

S: (V) Bir soru üzerinde düşünüyordum ama unuttum. Az önce düşündüğüm soruyu biliyor musunuz?
C: Sen biliyor musun?

S: [gülüşme] (V) Evet, biliyorum ama bir an için aklımdan çıktı. Neyse, gittiyse gitti. ... Pekala, sizden
virüsler üzerinde işe yarayan bir sembol almamızın mümkün olup olmadığını sormak istiyorum.
C: Virüsler ancak bilinçte boşluklar olduğu zaman girebilir. Tam genişlikte bir farkındalık boşlukları
kapatır. Arttırılan bilgi yoluyla ruhu iyileştirin, bu DNA değişiklikleri meydana getirir ve bu da boşlukları
kapatır. Bunu başka türlü yapmak, kendi seçtiğiniz ders profillerini kendi kendinize ihlal etmeniz
demektir.

S: (A) Peki ya şifacılar? Dünyanın her tarafında şifacılar var ve şifa veriyorlar. Çoğu zaman etkileri geçici.
Sadece gelip şifa isteyenleri mi iyileştiriyorlar? Tabi asıl soru, bilinçteki boşlukları kapatıp kapatmadıkları.
Eğer iyileştirebiliyorlarsa, virüsleri bile bir şekilde öldürebiliyorlar demektir. Bunu nasıl yapıyorlar?
C: Eğer şifa gerçekse, birden fazla seviyede meydana gelir. Önceden mevcut olan seçim potansiyelinin
bir etkileşimidir.

S: (V) Yani işe yarayıp yaramaması, zamanının gelip gelmediğine bağlı veya bunun senin kaderin olup
olmamasına. Sanırım. (B) Eğer işe yararsa, birey o sırada onun işe yaramasına izin vermiş demektir, ve
şifacı burada daha ziyade o bireyin üst bir seviyedeki şahsi seçiminin gerçekleşmesine aracılık ediyor.
C: Evet.

S: (A) İki kişi arasındaki bir tür etkileşim. (L) Bir elektrik düğmesi gibi. Olay meydana gelmeye hazırsa “şifa
eylemi” düğmeye basıyor. (B) Şifa içeriden gelir. İster psişik olsun, ister fiziksel. Başka tetikleyiciler de
olabilir. (L) Evet, nasıl çeşitli fikirlerimizi ifade etmek için çeşitli kelimeler kullanıyorsak, bu iş için de her
tür sembolü kullanıyoruz. İnsanlar arasında etkileşimler yoluyla, yeni bir oluş şekline doğru ilerlemeye
hazırlığımızı ve istekliliğimizi gösteriyoruz. (A) Şifacılar belki de ne yaptıklarını bilmiyorlar. O anda şifacı
orada, şifaya ihtiyaç duyan kişi orada ve doğru şey oluyor. (V) Bunu ego temelli yapmadıkları sürece. (L)
Doğru. Bir yerde bir şifaya ihtiyaç duyan biri var ve bir de içgüdüsel olarak bunun için ne yapılacağını,
bunun nasıl yapılacağını bilen başka biri var. Bunu yapıyor, çünkü yapabiliyor. Anlık gelişmeler. Birden
önüne çıkıyor. Yolda yürürken bir kağıt parçası görmek gibi. Yanından geçip gitmek veya alıp bakmak
gibi. (A) Ama başka birşey daha olabilir. D___ adlı Bulgar adamı düşünüyorum. Görünüşe göre bazı psişik
yeteneklere sahip ve araştırmalar da yapmış. Bu yeteneği zihin kontrol ve benzer işler için kullanan
adamlardan bahsetti bana biraz. Ama ondan hiç beklemediğim birşey yazdı. Belki bunu bizim sayfalardan
okumuştur, bilmiyorum. Söz konusu bir insan kontrol edilmeyi istemediği sürece, o karanlık tiplerin bile
herhangi birşey yapamayacağını söyledi. (L) Ama bu sadece derin bir seviyede geçerli. Şurası çok açık ki
KH güçleri kendilerinin varlıklarından ve yeteneklerinden haberdar olmayanların özgür iradesini ihlal
edebiliyor. Dolayısıyla bence D____ sadece new age saçmalığını tekrarlıyor. Zihin kontrol deneylerini
yapanlar hepimizin böyle düşünmesini isteyecektir. Evet, doğru, kişinin kendi özgür iradesiyle bunu
seçmesi gerekir. Çok derin bir seviyede gerçeği aramayı, nihai olarak pozitif enerji almayı seçen bir kişi
negatif deneyimler yaşadığında bunu bilgisini arttırmak için bir motivasyon olarak kullanacaktır. Bu da
onun farkındalığını arttıracak, sonra benzer insanlarla iletişim kurma ve etkileşme doğrultusundaki BH
yeteneklerini arttıracaktır. İnsanlar kandırılma ve manipüle edilme seçimlerinde özgür iradelerini çok
derin seviyelerde kullanıyorlar. Bunun sebebi ya KH’nin onların nihai seçimi ve hedefi olması, ya da
farkındalıklarını arttırmak için öğrenmeleri gereken bir dersle ilgili birşey. Bilgiyi aramayı reddetmeyi
seçtiklerinde, seçimlerini yapmışlar demektir...
C: Bu seviyede belli olmasa da, her durumda özgür irade en önemli faktör.

S: (L) Oğlum geçen celsenin kaydını okumuş ve kendisinin ne tür bir müzik enstrümanı olduğunu
öğrenmek istiyor.
C: Bas viyola.

S: ... (J) Bunu rastgele mi tespit ediyorsunuz? Rastgele bir sayı belirlemek gibi birşey mi bu? ...(J___)
Pekala, ben bir basım. Basçıyım. Sevdim bunu. Teşekkürler. (B) Tubama karşı ritim atacak birine ihtiyacım
var. (L) A__y hangi enstrüman?
C: Fransız kornosu.

S: (L) Peki A___?


C: Pikolo.

S: (B) Biri daha fransız kornosuydu. (L) R___’ydi. İki fransız kornosu ha? ...Pekala. Geçen haftaki o ölü
kedi olayı hakkında birşey sormak istiyorum. Ağacımı sulamak için dışarı çıktım, sonra tam eve geri
dönerken birşey dikkatimi çekti. Yatak odası penceremizin yanındaki çiçekliğin kenarında ölü bir kedi
yatıyordu. Görünüşe göre en fazla 5-6 saat önce ölmüştü. Öğleden sonra olduğu için, muhtemelen
gündoğumu sırasında ölmüştü. Büyük bir kediydi. Herhangi bir sorunu varmış gibi görünmüyordu. Sanki
yürüyüp oraya gelmiş ve uzanıp ölmüş. Miko’ya (ailenin kedisi) çok benziyordu. A___ gelmeden hemen
birşey yapmamız gerektiğini düşündüm. Yoksa nöbet geçirebilirdi. Çok üzülürdü, bu onun için korkunç
olurdu. Belediyeyi aradık ve gelip aldılar. Çok üzücüydü. O ölü kedi nereden geldi?
C: Ölmek için enerjinin bu geçişe en iyi yardımcı olabileceği yere geldi.

S: (L) Yani bunu tuhaf bir insan yapmadı. Bize vudu yapmaya çalışan biri falan değildi?
C: Hayır.

S: (L) Kedi neyden öldü?


C: Parazitler.

S: (A) Enerji konusu nedir? Neden buraya geldi? (V) Enerjinin bu geçişe en çok yardım edebileceği yer.
Kedi hakkında başka soru? (L) Hayır, bu konuda başka bir sorum yok. (V) Bu çok... (L) Tüyler ürpertici; bu
koşullar altında. VB ve arkadaşları bir yerlerde vudu dansları yapıp sihirli sözler söylüyorlardır herhalde
diye düşündüm. (V) Ama hayvanın ölmek için burayı seçmiş olması ilginç. Pet mezarlığı [gülüşme]. (B) O
yüzden burada çok takılıyorum, ne olur ne olmaz diye! [kahkahalar] [mola]
S: (V) Bu soru benim bulunmadığım başka bir celsede sorulmuş olabilir, eğer öyleyse özür dilerim. Yaratıcı
görselleme ile imajinasyon arasındaki fark nedir?
C: Fazla değil.

S: (V) Pekala. Bazı transkriptleri okudum ve “bilinç, enerjinin yarı-ömrüdür” diye bir cümle gördüm. Bu
bana çok ilginç geldi. Kimyada örneğin uranyumun yarı-ömrünün ne olduğunu tam olarak biliyorlar. Yani
falanca yıl içinde başka birşey dönüşüyor... (L) Ama bu istatistiksel. (V) İstatistiksel. Tamam. Bu enerjinin
bilince dönüştüğü zaman süreci veya referans çerçevesi nedir?
C: Fiziksel anlayışın geçerli olduğunu varsayıyorsun. Bu durumda şu daha iyi bir soru olurdu: Enerji nedir?

S: (L) [Ark’a soruyor] Enerji nedir? (A) Bilmiyorum. (L) Ne demek “bilmiyorum”? (A) Kimse bilmiyor. (L)
Aa! Şimdi ne anlatmaya çalıştıklarını anladım. Enerji, atomik bir elementin falan yarı-ömrü gibi fiziksel
bir süreçle karşılaştırılamaz. (V) Pekala, bir diğer varsayımım da, enerjiyi düşünce süreçleriyle
ilişkilendiriyor olmam.
C: “Düşünüşün” enerji olduğunu nasıl biliyorsun?

S: (V) Tam olarak o olduğunu sanmıyorum. Sadece tahmin yürütüp hakkında düşünüyorum.
C: “Kullanım”a ne dersiniz? (ç.n.: utilization: faydalanım/yararlanım)

S: (V) Peki, nedir enerji? Atomu ve çekirdeği biliyorum ve enerji fiziğini temel düzeyde anlıyorum, ama
bahsettiğiniz şey bu mu?
C: Bir örnek: Işık, çekimin enerjisel ifadesidir. Çekimin kullanılması ışık “üretir.”

S: (A) Sorun şu ki, kavramları tanımlayamıyoruz. Bunları çok genel bir çerçevede tanımlayıp diğer
kavramlarla ilişkilerini kuruyoruz ve bir kelimenin doğru kullanımının ve yanlış kullanımının ne olduğunu
ifade ediyoruz. Bu matematikte böyle değil. Matematikte herşey ilkel kavramlarla tanımlanıyor. Burada
ilkel kavramların ne olduğunu bilmiyoruz. Işık diyoruz ve ışığın bir enerji ifadesi olduğunu söylüyoruz.
Peki ışığın en temel özelliği nedir? Fizikten öğrendiklerin üzerinde düşünebiliyorsun. Fiziğe göre,
biliyorsun ki ışığın kütlesi yok; ışık saf enerji kuantumu. Bunun ne anlama geldiğini gerçekten bilmiyoruz.
Işık abzorbe edildiğinde fiziksel bir etkisi var ama bu arada nereye gidiyor? Işık kütle değil. Enerji gibi
sana çarpabilen birşey ama somut birşey değil, saf enerji. Sonra görelilik teorisinden biliyoruz ki, ışık 4
boyutlu Einstein uzayında bir noktadan bir noktaya seyahat ederken, o 4. boyutta ölçülen mesafe sıfır.
Eğer bir ışık huzmesinin üzerine oturursan, anında her yerdesin. Seyahat eden ışık için zaman yok. Enerji.
Zaman ancak kütle için geçerli. Kütle zamanın ne olduğunu anlıyor. Işık için herşey eşzamanlı. Yani
enerjiyi tanımlayamıyor gibi görünsek de, enerjinin ne olduğunu az çok öğreniyoruz.
C: Ve tahmin ettiğiniz gibi, bilinç, bir enerji ifadesi olarak ışıktan “önce geliyor.” Yani soru şu: Sizin
ölçümleriniz ne kadar geçerli?

S: (A) Kasyopyalılar için bir test sorum var. Şu iki olasılıktan hangisi doğru: a) Belirli koşullarda enerji bilinç
yaratabilir. b) Belirli koşullarda bilinç enerji yaratabilir.
C: B: bilinç enerji yaratabilir.

S: (V) Işık aynı zamanda bilgi değil mi?


C: Işık kullanım/yararlanımdır.

S: (V) Tamam, ışık yararlanım. Bu nasıl yapılıyor? Bir süreç mi? “ışığın kullanımı” deyince daha iyi
anlıyorum.
C: Işığı ne için kullanırsınız?

S: (V) Bilinci arttırmak için. Farkındalığı arttırmak için.


C: Işık bilinci nasıl arttırır?

[ç.n.: katılımcılar arasında geçen uzun bir bölüm, ve “Frank” adlı şahsın ekipten ayrıldıktan sonra Vincent
Bridges ile birlikte ekip aleyhinde yürüttüğü çalışmalara dair yapılan yorumlar atlandı; zaman kazanma
açısından. Kasyopyalılarla olan soru cevap kısmından devam ediyor]
S: (L) Savaşlardan bahsetmişken: Frank’in aklında gerçekten ne olduğunu öğrenmek istiyorum. Ne gibi
amaçları var? (V) Tüm bunlardan ne fayda sağlıyor?
C: O 4 KH’nin bir aracı. O seçti.

S: (V) O mu seçti? Bu birinin bir dükkana gidip beyaz ekmek yerine çavdar ekmeği seçmesi gibi birşey
mi?
C: Uyandıkça hatırladığı bir planla geldi bu enkarnasyona.

S: (L) Önceden yapılmış bir seçim miydi? (B) Seçim farklı bir seviyede yapılmıştı ve şimdi seçim kendini
ifade ediyor, öyle mi? (V) Bu karmik mi?
C: Seçim. Bazıları ışığı sever, bazıları karanlığı sever.

S: (L) Ne zaman uyandı ve bunun farkına vardı? Başından beri bize yalan söyleyip kandırıyor muydu?
C: Yarı farkındaydı. Pek çokları gibi kafası karıştı.

S: (L) Ne şekilde kafası karıştı?


C: Dünyanızın sembollerini tam olarak anlamadı.

S: (L) Bizden farklı olduğunu ve bizimle aynı yolda asla olamayacağını kesin olarak ne zaman anladı?
C: 1998’in sonu veya 1999’un başında uyanmıştı.

S: (V) Ark’ın gelişi bu uyanışı hızlandırdı mı?


C: Kısmen.

S: (V) Hazır onun neler düşündüğüyle ilgili konuşurken, herhangi bir pişmanlığı olup olmadığını merak
ediyorum. Olanlar konusunda pişman mı?
C: Sadece istediğini elde edemediği için pişmanlık duyabiliyor.

S: (V) Pekala, o 4. yoğunluk KH’nin bir aracı... Peki onun açısından sonuç nedir? Ne sonuç elde ettiğini
düşünüyor?
C: Kendi öneminin ilüzyonu içinde kaybolmuş durumda. Diğerlerinin onun bu değerlendirmesine
katıldığını düşünüyor.

[ç.n. katılımcıların kendi aralarında konuyla ilgili konuşması atlandı]

S: ... (V) Evet, alternatif bir gerçeklik.


C: Frank ve Vincent diğer gerçeklik!

S: (V) Wau! Herşey aynı anda meydana geliyor ha? Laura’nın çalışmasının antitezi gibi bir anlamda mı,
diğer gerçeklik?
C: Aşağı yukarı, evet.

S: (L) Frank/Vincent Bridges ile yaşadığımız bu durum, bu çatışma, bir diğer gerçeklikte örneğin şu anda
Yahudilerle Araplar arasındaki gibi bir çatışma şeklinde de mevcut mu?
C: Çok yakın, şu anda pek çok şekillerde yansıyor.

S: (L) Şunu bilmenizi isterim ki bizim tarafın durumu pek iyi değil. (V) Neden böyle söylüyorsun? (L) Eğer
bu çatışmalar tüm gezegende pek çok seviyede pek çok şekilde yansıyorsa, gezegenin şu anki durumuna
baktığımızda, iyi adamlar dediklerimizin şu andaki durumu pek de iyi değil. (B) Evet, bu gerçeklik onların
gerçeği. (V) Ben buna biraz farklı bakıyorum. Bence bu durumdayız, çünkü biz bu gerçeklikten değiliz.
Farklı bir seçim yaptık. (L) Ama sayımız çok az.
C: Yardım yolda.

S: (V) Ünlem işareti yok! [gülüşme] Bu gece sadece bir noktayla bitirdiler. Ayda bir bir ünlem işareti
geliyor. Sonraki ay iki, sonra üç, o zaman yardımın çok yakın olduğumuzu anlıyoruz. Ne ölçücüymüşüm!
[gülüşme] Arzulu düşünüş, ha? (B) Eğer bu ortamın, bu yoğunluk seviyesinin, bu dersin durumu buysa,
bundan özgürleşen herkes bir artıdır, çünkü o zaman şüphesiz bu dengeleyici bir faktördür. (V) Doğru.
Ne kadarını başarabilirsen.
C: Ve sonunda dengelenecek.

S: (L) Bu iyi olurdu. (V) Bu denge 4. yoğunluğa geçişimiz için gerekli mi?
C: Denge sonuç.

S: (V) Denge, 4. yoğunluğa geçişimizin sonucu mu?


C: Evet. Ama herkes geçmeyecek.

S: (V) Denge %50-50 anlamına gelir. (B) Hayır, çünkü biz yaratılıştaki tek oyun değiliz. Burası yaratılışın
toplamı değil. Bu gerçeklik yaratılışın sadece bir yönü. Bunun diğer doğrultuda olduğu başka gerçeklikler
olabilir. (L) Bence bir diğer faktör, insanların ağ çalışması yapması, fikirlerini, gelişim durumlarını
paylaşması. O zaman bu parçalarının toplamından daha fazla birşey oluyor. İnsanlar bir ağda
birleştiklerinde, öğrendiklerini paylaştıklarında, bu bir şekilde diğerlerinin de bilgisine ekleniyor. Eğer
insanlar o gruba bağlılarsa, gruplarının deneyimlerinden çok şey öğrenebiliyorlar. Bireysel olarak her biri
kendi başına 4. yoğunluğa geçebilecek insanlardan oluşan bir grup, bu özelliklerinden dolayı birlikte
ilerliyor. Diğer taraftan KH modunda, gruplar veya paylaşım anlamında herhangi birşey yapmadıkları için,
bu avantaja sahip değiller. Her birinin bireysel olarak ilerlemesi daha fazla enerji gerektiriyor. Kendi emir-
komuta zincirlerinde yalanları paylaşarak ve inanarak sürekli enerji kaybediyorlar. Bu nedenle, sayıları
daha az da olsa, avantaj BH grubu tarafında görünüyor. BH’ye yarı hazır bile olsalar, bu geçişi yapabilecek
bu tür insanlardan oluşan büyük bir grubun toplam enerjisi, KH’ye hazır olan daha küçük bir
grubundakinden çok daha büyük olabilir. KH gruplarının çoğu 3. yoğunluğu tekrarlamak zorunda olacak.
(A) Denge kavramı tam olarak neyin dengelenmesi gerektiğine bağlı. Bir terazin olduğunda, terazinin bir
kefesinde çok miktarda un olduğunda, diğer tarafta ise küçük bir altın parçası olduğunda, miktarlar çok
farklı da olsa birbirlerini dengelerler. (V) Belki de BH adayları daha büyük bir şeye sahipler... (L) yüke mi?
(ç.n.: yük/enerji) (V) Evet. (L) Öyle birşey, çünkü varlıklarının çok derininde bir paylaşıma sahipler. (V)
Yani KH adayları %90, BH adayları %10 olsa bile... (L) Olabilir.
C: Çok yakın. Ama o anlamda sayılara takılmayın. Yardım yolda!

S: (L) Bir ünlem! Yardımda çok yaklaştılar demek! (V) Ne için?


C: Hepiniz için.

S: (B) Bu, spesifik, bireysel bir yardım biçimi değil de genel bir yardım mı?
C: Bekleyin ve görün!

S: (L) BT’nin sağlığını sormak istiyorum. B___’nin bacaklarındaki kramplara bir son vermek için ne
yapması veya ne yapmaması gerekiyor?
C: Statik/durgun olmayı bırak. Laktik asit granülleri.

S: (V) Kafa üstü dur. (B) Tabi, o zaman laktik asit granülleri kafama gider, bu herşeyi çözer. [gülüşme] (L)
Yürüdüğün zaman o granüller ağrıya neden oluyor demek. (B) Laktik asit asimilasyonu için ___’den
yardım isteyeyim mi?
C: Hayır.

S: (L) Sormadığımız ama bize söylemeniz gereken birşey yoksa, iyi geceler diyeceğiz. Çok aydınlatıcı,
küçük, şirin bir celse oldu.
C: Elev. (ç.n.: yarım bırakılmış bir kelime gibi görünüyor. elevation/yükseliş kelimesi olabilir)

S: (L) Neden böyle çekingen oluyorlar? Son olarak tüm söyleyeceğiniz bu mu?
C: Evet. Hoşçakalın.

Bu kısa celsenin arka planı aşağıdadır:


Bizim avukatımızla, "Frank Scott'un avukatı arasında çok sayıda yazışma yapıldı. Frank’in saçmasapan
talepleri ve iddialarının arkasında Teresa Burns ve Vincent Bridges’in manipülasyonlarının olduğunu
anlayabildim. Fark ettim ki o içinde bulunduğu tehlikeyi anlamamıştı ve onu kendi felaketine sürükleyen
arkasında başkaları olmalıydı. Bu beni dehşete düşürdü, çünkü hala Frank’e sempatim vardı ve onun
böyle utanmazca kullanılmasına kızıyordum. Daha kötüsü, onu kullanan her kimse annesini suistimal
etmesine de neden oluyordu, aynı daha önce babasının parasını boğazına geçirdiği gibi. Frank’in
annesinin sağlık durumunun hassas olduğunu biliyordum ve Frank’in umurunda olmasa da bu beni
ilgilendirdi. Onu ilgilendiren tek şey, annesinden birşeyleri gizlemeye devam edip, avukat parasını
ödemeye devam etmesini sağlamaktı. Bunun arkasında Vincent Bridges’in olduğu çok açıktı. Bu noktada,
her şeyi geçmişte bırakmak için gerçekten aptalca bir düzenlemeyi neredeyse kabul etmiştik ki Frank’in
avukatından avukatımıza gelen mektup bu anlaşmaya da ara vermemize neden oldu:

“Bu meseleyi dostane bir şekilde çözmeye yönelik bu fırsatı kaçırmak istemiyorsan, müvekkillini kontrol
altına alman iyi olacaktır diye düşünüyorum. [...] Benim sabrım ve müşterimin çek defteri tükenmiş
durumda. [..] Son bir not olarak, müvekkilini, bu anlaşmadan hiçbir fayda sağlamadığı şeklindeki yanlış
fikirden kurtarmanı tavsiye ederim. Emin ol, eğer dava açmış olsaydık, bundan çok daha azına razı olmak
zorunda kalacaktı”

Bir okuyucumun sayesinde ülkenin en iyi telif avukatlarından bazılarıyla görüştükten sonra anladım ki bu
ya kocaman bir blöftü ya da Frank’in avukatına tamamen çarpıtılmış bilgiler veriliyordu. Vincent Bridges
ve onun yalanı daha fazla yalanla kapatma eğilimini bildiğimden şablonu tanıdım. Frank ve Vincent’a biz
ve Frank’in annesi de dahil olmak üzere insanların hayatları üzerine oynadıkları, sonu gelmeyen oyunlar
için kızgınım. Hayatımda tanık olduğum en aşağılık, en bayağı davranıştı ve buna Frank’in ortak olduğuna
inanamıyordum. “Adventure” (Macera) başlıklı yazı dizisini yazmak için yapılan araştırmada, Vincent’ın
bir psikopat olduğunu anladık. K’ler tarafından verilen ipuçları kadar, bu da onun davranışını açıklıyordu.
Üzücü olan bunun Frank için de açıkça geçerli olduğunu anlamaktı. Fakat sonra fark ettim ki bu ipuçları
her zaman vardı – Frank hep böyleydi ve bunu görmeyen sadece bendim.

Sonunda karar verdim. Oturup, neyin karşısında olduğunu, eğer uyanmazsa ona, annesine ve bütün
geleceğine ne olacağını açıkça anlatan bir mektup yazdım. Bir kez mahkemeye düşünce, daha fazla yalan
olmayacağına dikkat çektim. Hepsi kanıtlanacaktı – ve Frank’in hiç kanıtı yoktu. Kaybetmeye mahkum
olduğu bir davayı açmak için annesinin parasının harcanacağı düşüncesi beni hasta ediyordu. Dahası,
bunun annesini öldüreceğini hissetmiştim. Bu mektuba imzalamayı kabul edeceğimiz tek sözleşmeyi de
ekledim. Bir kopyasını annesine gönderdim. Ulaşıp ulaşmadığından emin değilim, çünkü ondan bilgileri
hatta postalarını saklayabileceğinin (geçmişteki davranışları ve icraatlarından dolayı) farkındayım. İşte,
aşağıdaki celseyi yaptığımız zamanki durumumuz buydu.
25 Nisan, 2002

Laura, Ark

S: (L) Merhaba
C: Merhaba

S: (L) Bu akşam kiminleyiz?


C: Figliaea.

S: (L) Ve nereden bildiriyorsunuz? (Nereden aktarım yapıyorsunuz / Nereden bağlantı kuruyorsunuz?)


C: Kasyopya.

S: (L) Bu gece sorulara başlamadan önce bizim için bir mesajınız var mı?
C: Frank sözleşmeyi imzalamayacak.

S: (L) Ne yapacak?
C: Yıkımı bekle ve suratını as.

S: (L) Peki, başka?


C: Yalana isteneni verin: Gerçeği.

S: (L) Peki, bu durumda hangi özel gerçek isteniyor?


C: Açık.

S: (L) Anlıyorum. Başka deyişle dava aç?


C: Yakın. Yaz.

S: (L) İnternet sitesi için yapılan başarısız yasal görüşmeler hakkında yazmak?
C: Evet ve daha fazlası. Mektuplar.

S: (A) Ne mektubu?
C: Yetkililere.

S: (A) Neyi halledecek?


C: Birilerini harekete geçirebilirsiniz.

S: (A) Frank’in sözleşmeyi imzalamasını sağlayacak bir eylem mi?


C: Onu yasalarla sıkıntıya sokacak bir eylem.

S: (A) Frank’in yasalarla sorun yaşamasının bize ne faydası olacak, ne kazanırız? Bencilce görünüyor.
C: Gerçekleri yayınlayın.

S: (A) Neye yarar, gerçekleri biliyoruz, ne olmuş.


C: O bunu kabul etmese de bir yanlışın içinde olduğunu insanların bilmesini sağlayın. O şu anda kendini
yok etme modunda. Şimdi (Artık) yapacak bir şey yok.

S: (A) İşimizi gücümüzü bırakıp sürekli onlarla ama sadece onlarla meşgul olmamızı çok akıllıca bir
şekilde başardıkları izlenimine kapılıyorum. %100 başardılar.
C: Ama bak ne çok insan tecrübelerinizden öğreniyor.

S: (A) İyi de bunun şimdi bizi bekleyen şeylere ne faydası olacak?


C: Göze görünmeyen, pratik örneklerin çoğalmasıyla öğreniliyor.

S: (A) Peki ya Nuh?


C: Nuh üzerine çalışma neredeyse tamamlandı.
S: (A) Ama yayınlanmadı.
C: Uzun sürmeyecek. Yardım alacaksınız.

S: (L) Zamanımızın büyük bir bölümünü kendimizi terbiye etmekle geçirdiğimiz fikrindeyim. Çünkü, bu
doğru, şu veya diğeri yanlış gibi kesin bir düşüncemiz var ve bazen bir şeyi yapmamak, makul derecede
bir kontrolle yapmaktan daha fazla enerji alabiliyor. Mütemadiyen bunu yapma, bunu yapma, bunu
yapma diye düşünmek çok daha zor. En sonunda yapıyorsun, içinde tutup durmaya bir son veriyorsun
ve sonunda kendini hiç de kötü hissetmiyorsun. Bitiyor. Değil mi?
C: Evet.

S: (L) Şimdi ne sormamızı istersiniz?


C: Gidip biraz uyuyun!

Celse sonu

Bu celseden sonra, Frank’in hayatındaki asıl otorite ve kanun olan annesinin konuyla ilgili gerçek bilgileri
alması için bazı adımlar attım. 2 gün sonra, bizim şart koştuğumuz şekilde anlaşmaya varıldı, anlaşma
imzalandı ve telif hakkı meselesi sona erdi.
4 Mayıs 2002

Laura, Ark, BT

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kim bizimle?


C: Kasyopya.

S: (L) Pekala, ilk genel soru: İnternet sitesinden onun hakkındaki raporumuzu kaldırmaz ve bir anlaşmaya
varmazsak Jay Weidner’ın önerdiği şekilde, Vincent Bridges gerçekten iddia ettiği gibi bize dava açmayı
planlıyor mu?
C: Yapamaz.

S: (L) Neden yapamaz?


C: Parası yok.

S: (L) Jay Weidner'ın arabuluculuk denerken motivasyonu nedir?


C: O paraya aç. Parayı elinde tutmayı sevmiyor ve sürekli daha fazlasını istiyor. Şu anda şöhreti tehlikede.

S: (L) Dolayısıyla, sanırım kitabını korumak için Vincent Bridges’ı korumak zorunda olduğunun hesabını
yapıyor. Yapmaya çalıştığı bu.
C: Evet.

S: (A) VB’nin parası yoksa, Weidner’a ödeme yapamaz, bu şekilde muhtemelen hapse girebilir, değil mi?
Belli ki Jay Weidner yalan söylüyor.
C: Evet.

S: (L) İddia ettiği şeylerin hiç biri değil o, inisiye olmuş değil, gelenekten gelmiyor, Bridges gibi bir başka
sahtekar? (Ç.N. Burada kullanılan con-artist deyimi insanların güvenini kazandıktan sonra suistimal eden,
güveni kötüye kullanan kişi için kullanılır.)
C: Evet

S: (L) Pekala. Eğer yola gelmezsek (onun istediği şekilde hareket etmezsek) Storm Bear ve Vincent
Bridges’in olayları tırmandıracağını ve söylemek bile istemediği korkunç şeylerin olabileceğini ima etti.
Bunun az çok bir tehdit, ya da şantaj olması bir yana, nasıl tırmandırmayı planlıyorlar?
C: Şiddete başvurarak.

S: (L) Fiziksel şiddet mi?


C: Mümkün.

S: (B) Alternatifleri azaldığı için olabilir mi?


C: Evet.

S: (A) Tekrar düşünelim: Tavsiye istediğimiz noktaya dönersek, bizim tek derdimiz telif hakkımızdı.
Tamam, şimdi bu halloldu, öyleyse bundan sonra takip edeceğimiz iyi ve genel yön ne olmalıdır, tabi şu
anda yaptığımız hariç?
C: Durumu muhafaza edin.

S: (L) Vincent Bridges’in bütün ifadelerini sitemizden kaldırsak mı?


C: Vincent Bridges’e güle güle.

S: (L) “Vincent Bridges’e güle güle” ne anlama geliyor? Bu onun bütün yazdıklarını siteden kaldırmak
demek mi?
C: Sadece durumu muhafaza edin.
S: (B) Yani bir saldırı portalı olarak VB'nin yerine başkasını mı koyacaklar?
C: Hayır.

S: (L) Peki, durumu muhafaza etmek, almamak demek… yani, bilirsin… (B) Yani, onların taleplerine boyun
eğmemek. (L) Doğru.
C: Evet

S: (L) Sanki tavsiye vermek zorunda kalmaktan kaçınıyorsunuz? (A) Yani, bu basit bir problem değil,
çünkü, şiddet gösterirlerse, biz de bir şeyler yapmak zorunda kalırız ve biz bu tip şeylerden
hoşlanmıyoruz…
C: Şimdiye kadar hünerlerini çok göstermediler. Bunun değişeceğini size ne düşündürtüyor?

S: (L) Başka deyişle, yüzlerine gözlerine bulaştıracaklar ve Vincent Bridges hapishaneye gidecek. (A)
Şiddet ne anlama geliyor, fiziksel şiddet mi? Hala hayal edemiyorum.
C: Aşırı değil. Sizi takip etmek için civara gelmeyi deneyebilir.

S: (A) Nasıl yani? (B) Köşede park edip yerimizi gözleyerek. (L) Bizi takip ederek. Bunu yaparsa eğer, sırf
bu yüzden tutuklanır tabi. Fiziksel bir şey yapmak dışında olayları tırmandırma şansı yok. (A) Peki, olayları
tırmandırma, bilgisayarımıza (server) şiddet anlamına da gelebilir. (L) Siteyi çökertmeyi deneyebilir. (B)
Evet ama onlar fiziksel bir sızma dediler, siber-sızma değil.
C: Günden güne algısı kapanıyor.

S: (L) Bir başka deyişle, çok aptalca şeyler ve hatalar yapacak ve kendini büyük belalara bulaştıracak. İşte
bu benim varsayımım.
C: Yakın

S: (L) Pekala, senin soracağın neler vardı B___? (B) Önce kişisel olanı ele alalım: Torunumun birlikte
oynadığı okul arkadaşının ailesinden gelecek, bizi bekleyen bir saldırı var mı?
C: Bu durumu yakından takip et. Çanlar çalıyor.

S: (B) Tamam. 28 Temmuz 2001 celsesine gidelim, Laura Fransa’ya taşınmayla ilgili bir soru sordu. Ve
cevap olarak "U 5" denmiş. Sonra: 'Biz ve üç çocuk mu?' diye bir soru sorulmuş. Ve siz de “Ümit ediyor
ve zafer yaklaşıyor. Işık alemlerindeki sevgiye giden yolu göster. Ona güven." gibi bazı cevaplar
vermişsiniz. Üyelerimizden birisi U5 ifadesi üzerine araştırma yaptı ve Comet C 1998 U5 Linear hakkında
verilere rastladı. Bu daha yakından araştırmamız gereken mi yoksa daha da yaklaşmamız gereken bir
alan mı?
C: Bu yakında kendi kendini açıklayacak bir kod.

S: (B) O zaman onlar haklıydılar. Psikopatlar ve öyleymiş gibi görünenler hakkında bir tartışma vardı ve
aşılardaki civa içeriğine işaret edildi. Laura’nın dediğine göre bebeklerin beyinlerini doğrudan etkileyerek
onları psikopatlara dönüştüren aşılamaların olması belirgin bir olasılık. Psikopatlarla ilgili
araştırmalarımızda izlememiz gereken 3. alan bu mu?
C: Bu tip aşılar, sinir sisteminin 4. Yoğunluk KH’nin yükleme ve manipülasyonlarına daha kolay uyum
sağlayabilmesi için tasarlanıyorlar.

S: (A) Hangi aşılar? (L) Çocuk aşıları. (B) Bir çocuğun şimdi, bebeklikte aldığı 18 aşının içindeki yüksek civa
içeriği. Laura ve ben daha önce düşünce paketleri ve konuşma analizleri hakkında konuşuyorduk .
Psikopat ve psikopat olmayanların konuşma modellerini analiz etmeye çalışmak işe yarar mı?
C: Yapılabilir. Ama daha kolay yollar var.

S: (L) Hangi daha kolay yollar?


C: Gözlem içgüdüyle ikiye katlanır.

S: (L) Bir kez programı bilirsen, bağlantıyı kurarsın. (B) Daha önce yapılan bazı özel yazışmalarda, ifşaya
neden olabilecek yasal prosedürlerin meydana gelmemesine özen gösterecek şekilde, dezenformasyon
aktörlerini ve COINTELPRO operatörlerini finanse eden insanlardan söz edilmişti. Vincent Bridges / Jay
Weidner olayında da bu tür şahıslar söz konusu mu?
C: Onların durumunda değil. Onlar, kontrol edildiklerinin hiç farkında olmayan, gerçekten 'yabancı'
aracılar. Böylece bilinçli ajanlara gerek kalmıyor. 4. yoğunluk bu şekilde paradan tasarruf ediyor!!

S: [Gülüşmeler] (L) Önceden okuduğum T. Illion’ın yazdığı bir kitap hakkında soru sormak istiyorum.
İddiasına göre Tibet’e gitmiş, bir yer altı şehri bulmuş ve oradaki tuhaf insanlarla etkileşime girmiş. Bu
adamın yaptığı 3. yoğunluk seviyesinde yapılmış gerçek bir seyahat miydi?
C: 4. yoğunluk gerçekliklerinin bir tasviri olduğu gibi, ruhsal nitelikte gerçekleri nakletmek için bir maske.

S: (L) O gerçekten Tibet’e yolculuk etti mi?


C: Hayır.

S: (B) Sanki içsel bir farkındalık yaşadı da, bu hikayeyi onu nakletmek için kullandı gibi geliyor. (L) Herhangi
bir yere seyahat etti mi?
C: Evet.

S: (L) Başka bir yere yolculuk etti, bu bilgiyi aldı ve sonra Tibet’i merkeze koyarak isabetli bir şekilde
resimledi.
C: Evet.

S: (B) Onun yolculukları 3. yoğunlukta mıydı?


C: Evet

S: (B) Nereye yolculuk ettiği önemli mi?


C: Evet.

S: (B) Peki, bir sonraki sorunun ne olduğunu biliyorsunuz. (Gülüşmeler) Varış noktası neresi oldu? Nereye
yolculuk etti?
C: Sibirya.

S: (B) Sibirya’daki o nokta ile veya elektromanyetik laboratuarların olduğu Rus dağlarıyla veya daha önce
konusu geçen başka herhangi bir şeyle ilgisi var mı?
C: Yakın.

S: (A) Peki hala soru şu: kitapda Tibet dilini bildiğini söyledi.
C: Biliyordu.

S: (A) Sibirya’da Tibet dili konuşulmuyor. (L) Tibet dilini kullanmak zorunda değildi. (A)
Sibirya’da kullandığı dil muhtemelen Rusça. (L) Bilmiyorum. Orada hiç bulunmadım. Zaten onun Rusça
bilmediğini söylemediler. (A) Doğru. (L) T. Illion, negatif bir yer hakkında bilgi sahibi olmasını sağlayan
pozitif bir yere mi yolculuk etti?
C: Evet.

S: (B) Elektromanyetik şeyle ilgili soruma verdiğiniz “yakın” cevabı fiziksel yakınlık mı, anlam olarak
yakınlık mı?
C: Her ikisi.

S: (B) İkisi bağlantılı o zaman, ikisi arasında bir bağ olduğunu mu söylüyorsun?
C: Belirsiz

S: (B) Neden Stone.. [kaset kaydında anlaşılamayan/duyulamayan sözcük veya sözcükler] merak
ediyorum. Izgarayla bir ilgisi var mı?
C: Kısmen.

S: (L) J___ sırtını neden incitti?


C: İdeal ağırlığının üzerinde; ilk vuruş karmik hafızasından.
S: (A) Frank meselesine dönmek istiyorum. Çünkü, son celsede sorduk ve onun anlaşmayı
imzalamayacağını söylediniz, fakat 2 gün sonra imzaladı. Bunu nasıl anlamalıyız, ne dersiniz? C: S___’nin
mektubu olmamış olsaydı, direnirdi.

S: (L) S___’nin mektubunda onu ikna eden şey nedir?


C: Frank sizden korkmuyor, çünkü sizi manipüle edebileceğini düşünüyor, ama S___ onun için
beklenmedik bir faktördü.

S: (L) O cevabı verdiğinizde, bizi bir tahmin/beklenti içine girmekten ve böylece pozitif bir neticeyi
engellemekten alıkoymak için yaptınız bunu gibi geldi bana.
C: Sizin bunu beklememeniz, onun o imzayı atmasına yardımcı oldu.

S: (A) Problem şu, bütün bunlar Nuh’un tamamlanmasına engel olmak için tasarlanmış gibi görünüyor.
Her ikimiz de hep bu saldırı meseleleriyle meşgulduk ve Laura Nuh üzerine çalışmayı bıraktı.
C: Onun ne geliyorsa yazmasını sağla. Nuh en uygun zamanda bitirilecek. İyi geceler.
22 Haziran 2002

Ark, Laura, BT

S: Merhaba.
C: Merhaba!

S: Ve bu akşam kiminleyiz?
C: Nomihha.

S: Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya [Planşet pek çok spiral hareket yapıyor] Biraz daha uyumlanma gerekiyor.

S: (A) Sanırım daha sık celse yapmalıyız.


C: Pratik mükemmeli yaratır. [Her harf arasında daha fazla spiral hareketi meydana geliyor.]

S: (L) Bu celse transkriptlerinin, yaptığımız araştırmaların ve grubumuzun faaliyetlerinin ve pek çok


alandaki araştırmalarının neticesi olarak ortaya koyduğumuz tüm bu ilkeler, oluşturduğumuz ağ ve
elimizdeki yazılı materyal konusunda insanların farkındalığını arttırmak için herhangi bir tanıtım
faaliyetine girmemizin iyi olup olmadığını tartışıyorduk. Tanıtım bir BH aktivitesi midir, değil midir
tereddütünü yaşıyoruz. (A) Aslında başka bir problem var. Tanıtımla ilgili şüphelerimizin nedeni, dar bir
kapsamda çalıştığımız sürece ne saldırı, ne de dikkat çekmeyeceğimizi bilmemizdi. Dar alanda kaldığımız
sürece, matrisde kalabiliriz veya onaylanabiliriz. Genişlediğimiz zaman, matris yeni güçler yaratabilir,
çünkü genişleyen herhangi bir şey matris tarafından tehlike olarak algılanabilir. Bu yüzden, kapsamı
genişletip, daha fazla insanın ilgisini çektiğimiz anda daha fazla saldırıya hazırlıklı olmalıyız. İşte göze
batmamaya çalışmamızın nedenlerinden birisi de bu. (L) Peki, adım adım gidelim. Öncelikle, tanıtım bir
BH aktivitesi olarak düşünülebilir mi? Yapmaya çalıştığımız veya yapmakta olduğumuz şey için tanıtım
faaliyetleri bir BH yaklaşımı mıdır? [Aşağıdakilerin tümü çok hızlı ve çok gayretli gönderildi.]
C: Kesinlikle. Yalana gerekeni veriyor: Gerçeği.

S: O halde tanıtım aktivitesi daha geniş bir kitleye hizmet olarak düşünülebilir. Açıkçası, tanıtım faaliyeti
kendi kendini desteklemek zorunda. Yaptığımız şeyin kapsamını genişleten, sadece bizim tarafımızdan
değil diğer insanlar tarafından da çaba, zaman ve yeteneğin ortaya konulması için ihtiyaç yaratan ve
bunun için de desteklenmesi gereken bir şey. Yine de, ne türden olursa olsun bir para alış verişi veya
tanıtımı içeren herhangi bir faaliyetin KH olarak algılanması mümkün.
C: Bilinsin ki KH sistemi ancak “yılan kadar akıllı, güvercin kadar ılımlı” olunarak delinebilir. Ağ
çalışmasında olumsuz hiçbir şey yok. Ağ çalışmalarının detayları arasında alışveriş sırasında enerji yatırımı
yapmaya uygun kişilerin bulunması gerekliliği de vardır. Birey, bir başkasının hayat eseriyle
karşılaştığında ve bu eserden kazanç beklediğinde, onlar doğal olarak harcadıkları enerjiyle orantılı
olarak kendi pozisyonlarını dengelemek isteyeceklerdir. Aksi takdirde bir enerji dengesizliği oluşacaktır.
Bu, sonra bir KH piramidinin oluşmasına neden olur. Bu prensibin tersinden örneği gerçekte işini
yapmadığı halde ücret talep eden bir öğretmendir.

İşin aslı siz ikiniz de bu işe kendinizi kısa bir süreliğine adamadınız, bütün hayatınızı verdiniz ve bu yoğun
emeğin karşılığında bir destek istemediniz. Gerçekte bu durum, faydalananlar için bir dengesizlik yarattı.
Kendi hayatlarında tıkanıklıklar yaşayanların çoğu, bu tıkanıklıkların, alışveriş sırasında enerji akışının
açılmasıyla çözüleceğini fark ederler.
Sizin dünyanızda para eşittir enerji!!!

S: (BT) Saldırıyla ilgili kaygılarımızı yöneltmeye gerek duyuyoruz. (L) Evet. Soru şu: Daha aktif bir şekilde
meseleye yaklaşırsak, biz insanların din değiştirmelerini istemiyoruz. Sadece farkında olmalarını
istiyoruz. İzleyebilir, kabul edebilir, atabilir, her ne istiyorlarsa onu yapabilirler. Sanırım farkındalık
faktörü hedeflediğimiz şey. Bu gezegende 6 milyar insan yaşıyor, çoğu uykuda ve bunu bilmiyorlar bile.
Dolayısıyla, mesele, hakikati görmek için farklı bir seçenek olduğunun varlığını fark etmek. Bu farkındalık,
saldırı seviyesini ne kadar yükseltir?
C: Bilgi korur. Uzun zamandır “saldırı okulu”ndaydınız, çok yakında sizi mezun edecek seviyede bir ders
alacaksınız. Öğrendiğiniz prensipler sizi iyi bir yerde tutacak. Işık ateşten gelir!
S: (A) Çeşitli zamanlarda bize “yardımın yolda olduğu” söylendi. Nasıl bir yardım?
C: Potansiyel ağ çalışmalarını genişletmeye başladığınızda, pek çok kişiyi rahatsız edeceksiniz.

S: (L) Kaygılanıyorum, böyle fikirler beni geriyor. Genel anlamda, böyle yaklaşımlar bir organizasyonu,
daha sonra bir tüzüğü gerektirir ve bu da her türden problemi meydana getirir. Bunu kişisel ve basit
düşünemezsiniz. Daha büyük ağ faaliyetleri daha fazla insan ve kıvırma, çarpıtma, sorunlar için daha fazla
fırsat demektir. Bizimle, grupla aynı niyeti taşımayan insanların müdahil olması ve burada akla gelen
şeylerin tümünün başa gelmesi riski çok fazla. Büyümeye başladığınız zaman, her şeye yeterli dikkati
gösteremezsiniz. Şimdilik, her şeyle kendimiz ilgileniyoruz. Biz grubu koruyoruz ki onlar farkındalıklarını
artırabiliyorlar, olağanüstü ilerlemeler gösterebiliyorlar. İşler büyüyünce bunu nasıl başarabilirsiniz?
C: Bir noktada grubunuzdan öğretmenlik misyonunu üstlenecek ve ileriye taşıyacak kişiler çıkacaktır.
Öğretmenlerin öğretmenleri olarak rolünüz, BH hasatının bereketli olması için gerekli dengeleyici
enerjiyi üretmektir. Belki de dünyaya ilk adımını atan çocuğunuzdan korkmamalı ve rahatlamalısınız?
Grubunuzda pek çok öğretmen var. Onların her biri uygun olduklarında kendi misyon kader kimliklerine
uyanacaklar.

S: (A) Önümüzdeki toplantılar için küçük bir tavsiye rica ediyorum. Bir takvim mi belirleyelim, yoksa her
şeyi doğal seyrine mi bırakalım?
C: İkisi arasında bir şey olsa? Esas odak BH ilkelerine göre ağ çalışması yapmak olmalı.

S: (L) Kahve fincanları, tişörtler, mouse pedleri, kitap ayıraçları gibi tanıtım malzemeleri hakkında
konuşuyorduk. Bunları sadece tanıtım için düşündük, para kazanma amaçlı değil, sadece internet
sitesinin bilinirliğini artırmak için. Bu fikre karşı pek çok tepki geldi, “ticarileştirmek” olarak görenler bile
oldu. Kasyopya’yı, insanların çoluk çocuk bakmak isteyecekleri, merak uyandıran bir sözcük haline
getirmeyi planlıyorken, hiç bu şekilde düşünmemiştim. Ayrıca, orantı yasasına göre ne kadar çok insan
siteye girerse, o kadar çok rezonansa giren insan bulunur. Amaç, materyal satmak değil, materyali
tanıtmak. Fikir gelişirken, materyali destekleyen böyle satışların olabilirliği öne çıktı ve eğer elimizdeki
materyali ücretsiz bir şekilde sunmaya devam edebilmek üzere satılabilecek birşeyler olursa, bunun iyi
olabileceğini düşündüm. Tişört, mouse pad, kitap ayıracı gibi şeyler hakkındaki bu bayat fikirler için ne
söylemen gerekiyor?
C: KH hakimiyetinin nasıl yaratıldığına ve muhafaza edilme şekline dikkatlice bakın. Niyet bilgiyi tanıtmak
değildi. Bildiğiniz gibi, niyet gerçeği saklamaktı. Karanlıkta olanlara daha geniş bilgi potansiyelinin
bulunduğu kapıyı göstermenin nesi yanlış? Kapıdaki ışığı yakabilirsin. Onu açma veya önünden geçip
gitme seçimi, gerçeği arayan kişiye kalmıştır.

S: (BT) Sanırım burada önemli olan niyet. Buzdolabı süsü, tişört, kitap ayıracı vs kullanmak neyi değiştirir?
Bütün bunlar, yaşadığımız gerçeklikte bir ürüne insanların dikkatini çekmek için kullanılan tekniklerdir.
Gerçek şu ki işe yararlar. İnsanları sözcüklere, temalara, ifadelere alıştırırlar. Bu kesinlikle “kapının ışığını
yakmak” olarak görülebilir. (L) Son günlerde Boris Mouravieff’in eserleri üzerine çalışıyorduk. Pek çok
ilişkiyi görebiliyoruz. Onun politik görüşleri ve Kutsal Ruh döngüsü adını verdiği seviyeye dünyayı
çıkarmak için elit bir sınıf yaratma fikri hakkında sormak istiyorum. Mouravieff’in görüşleri ne kadar
isabetli?
C: Mouravieff, “gelenekten” yetişmiş ve geleneği koruyan pek çoğu gibi ancak taşıyıcıdır, bir üstadın
kapasitesinin yorumcusu değildir. Gerçek üstad, gerçek anlamda Çok Boyutlu ve İç İçe Geçmiş
“dünya”ların doğasını anlar. Dolayısıyla, Mouravieff ve diğerleri geçerliliği olmayan 3. seviye hiyerarşik
terimlerle düşünerek, yanlış anlarlar ve yanlış yorumlarlar.

S: (L) Pekala, durmak zorunda kalacağız, çünkü Ark bütün gün bir şey yemedi ve başı ağrıyor.
C: Yeniden uyumlanıyor. Geçmiş döngülerin bloklarını itiyor. En iyisi şimdi sona erdirmek. Yakında
farkındalık patlaması bekleyin! İyi geceler.
13 Temmuz 2002

Ark, Laura, BT, VG

[Laura’nın notu: Ses kayıt cihazındaki bir arıza nedeniyle celsenin bir kısmının kaydı yitirildi ve sorulardan
birkaçı hatırlama/tahminle tekrar oluşturuldu. Fakat K’lerin yanıtları kağıtlardaki notlardan dolayı harfi
harfine kayıtlıdır.]

S: Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Cifya.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (V) “Frank”in gruptan ayrılmasından ve Ark’ın bu sürece doğrudan katılmayı kabul etmesinden beri bu
aktarımlarda meydana gelen temel fark nedir?
C: Kanal bilgiden oluşur. Şimdi “Frank” ile Arkady arasındaki farkı düşünün. En büyük öğrenme
patlamasına hazırlanın!

(ç.n.: ilk cümlede ‘kanal’ diye çevirdiğim kelimenin orijinali ‘channel’ değil, ‘conduit.’ Yukarıdakilerin
aşağıdakilere bilgi aktardığı kanaldan ziyade, aşağıdakilerin yukarı tırmanış kanalı gibi bir anlamda diye
tahmin ediyorum.)

S: (L) Son celsede, sonlarda bir yerde Boris Mouravieff’in çalışması konusuna girmiştik. Bu kaynağı
okumaya devam ederken, bu kaynak ile Kasyopya aktarımlarında mevcut olan çeşitli ipuçları arasında
pek çok bağlantı kurmaya başladım. Bana bu kaynakta en önemli görünen bilgi Merkezlerle ilgili olan
bilgi: vücutta yerleşik olmayan üç alt ve üç üst merkez, ve manyetik merkezin oluşumu. Mouravieff daha
sonra “A” etkileri ile “B” etkileri arasındaki farktan bahsediyor ve “manyetik merkezi” birleştirmek için
“B” etkilerinin sindirilmesi gerekliliğini anlatıyor. (ç.n : ‘fuse’ birleştirmek/kaynatmak?) Ondan sonra
manyetik merkez de ruhun veya yüksek merkezlerin bedene ‘yerleşmesini’ sağlıyormuş. Mouravieff’in
yaptığı bu tanımlara göre, sizin bize yaptırmaya çalıştığınız şey de bu. Ve Vincent Bridges, Frank ve
diğerleriyle olan son deneyimlerimiz bile sanki buna hizmet etti sanırım. Daha önce dediğiniz gibi “Işık
ateşten gelir.” Tüm bu meselelerle uğraşırken, öğrendiklerimizi uygulamaya mecbur kaldık kesinlikle ve
bu zihinsel olarak, fiziksel olarak ve en önemlisi de psişik ve ruhsal olarak üzerimizde derin etkiler yaptı.
Tüm bu süreç, Mouravieff’in deyişiyle “manyetik merkezin birleştirilmesi”nin ciddi bir bölümünü
oluşturuyor muhtemelen. Mouravieff’in bu konularla ilgili aktardığı bilgiler yeterince doğru mu?
C: Sadece yeterince değil. Bu bilgiler “Düşüş” zamanından beri muhafaza edilegeldi.

S: (L) Mouravieff çok açık bir şekilde bu öğretinin “ince bir şekilde örülmüş” sözlü bir gelenek olduğunu,
çeşitli yerlerde yaşayan keşişlerin de bu öğretinin yazıya dökülmediğini kabul ettiğini, hiçbir zaman “bir
araya” bile getirilmediğini söylüyor. Bu elbette biraz problematik ama öyle görünüyor ki Mouravieff bu
gelenekle ilgili bu bilgileri sunmak için samimi bir çaba harcamış. Hatta bu öğretiyi, çok uzun zamandır
çok popüler olan okült bazı Avrupa gelenekleriyle, özellikle de Rene Guenon’un senarşik görüşleriyle
ilişkilendirmek için epeyce zaman harcamış. Öyle görünüyor ki Mouravieff pek çok şeyi “A etkisi” şeklinde
yorumlamış. Ve ayrıca “dünyalar” ile ilgili bir tanımı var. Görünüşe göre onun “dünyalar” dediği şey,
“yoğunluklar” ile çok yakından benzeşiyor, ama KH-BH dengesi olmadan.
C: Eğer hiper-boyutsal gerçekliklerle ilgili esas bağlamında anlaşılırsa. Ayrıca “dünyalar” ve “notlar” (ç.n.:
notalar?) konuları üzerinde de bazı sapmalar ve tahrifler var. Ama bu bile sadece küçük ölçekte.

S: (L) Mouravieff diyor ki iki tür insan var: “Adem-öncesi insan” (pre-Adamic) ve “Ademi insan” (Adamic)
[bkz. Gnosis III]. Buradaki fikir şu: Adem-öncesi insan türleri temelde bir “ruha” sahip değil ve ruh
geliştirme olasılıkları da yok. Bu çok korkunç bir fikir ama gerçekten de “mekanik” olan, “içsel bir benliğe”
veya “yüksek benliğe” sahip olmayan insanların mevcudiyetiyle ilgili klinik kanıtlara dair, son zamanlarda
konuyla ilgili akademik tartışmalar vardı. [bkz. Gnosis: “Division of Consciousness” (Bilinç
Ayrımı/Bölünmesi] Gurdjieff ve Castaneda da bu konudan bahsediyor. Mouravieff’in bu iki temel insan
TÜRÜ hakkında sunduğu fikirler doğru mu?
C: Evet, ama yine “dinsel/incilsel” bir tahrif var.

S: (L) Mouravieff “Adem-öncesi” insanların yüksek merkezlere sahip olmadığını ve bu döngüde bu


merkezleri geliştirme olasılıkları da olmadığını söylüyor. Ki Mouravieff’in bahsettiği bu döngü, sizin daha
önce bahsettiğiniz ve 300.000 yıl civarında olduğunu söylediğiniz Büyük Döngü oluyor sanırım. Bu tanım,
“Adem-öncesi” varlıklarıyla ilgili doğru bir tanım mı?
C: Evet, onlar yoğunluk seviyeleri arasındaki “organik” portallar. (ç.n.: portal: geçiş/geçit/köprü. Bu
bağlamda kastedilen şeyliyle ‘organik portal’: iki yoğunluk seviyesi arasındaki geçiş türü.)

S: (L) Mouravieff’in dediklerine bakılırsa, bu tür bireylerin bilinçlerini arttırmaya yönelik herhangi bir çaba
başarısız olmaya mahkum.
C: Büyük ölçüde. Bunların çoğu çok etkili birer makine. Psikopat olarak tanımladıklarınız “arıza” yapanlar.
En iyi olanları, uzun ve dikkatli gözlem dışında ruhlu bireylerden ayırt edilemez.

S: (V) Ben veya bu odadaki herhangi biri, bu ruhsuz bireylerden herhangi birine rastladık mı hiç? Ve
rastladıysak, referans olması açısından bir örnek verebilir misiniz?
C: Nüfusun yarı yarıya dağılımlı olduğunu düşünürseniz, sıradan bir “ruhlu” bireyin, hayatı boyunca
rastlayacağı ruhlu bireylerin yarısı kadar ruhsuz bireye rastlayacağını anlayabilirsiniz. AMA birey
“gelişme” ve ruhunu güçlendirme aşamasında olduğunda, Kontrol Sistemi o şahsın hayatına daha fazla
ruhsuz birim sokmaya çalışır. Şimdiye kadar rastladığınız tüm insanları, özellikle de yakın olduğunuz veya
size yakın olanları düşünün. Bu insanların kaçını organik portal diye tanımlardınız? Söylemesi zor, ha?

S: (BT) Kutsal Kitap’ta bahsedilen “soyun kirlenmesi” kavramının esas anlamı bu mu?
C: Evet.

S: (L) Bu durum, “Frank”, Vincent Bridges, Terri Burns, Olga ve ekibin diğer geri kalan tüm üyeleriyle olan
deneyimlerimize yönelik yepyeni bir bakış açısı sunuyor! Yani, bu organik portalları ruhlu insanlardan
ayırmak, yükselme süreci denen şey için çok önemli görünüyor. Enerji dönüşümü ve korunumu hakkında
temel kavrayışa sahip olunmaksızın, manyetik bir merkezi etkinleştirme olasılığı yok. Ben ‘Adventure
Serisi’ni yayınlarken Bridges ve ekibinin ve COINTELPRO tiplerinin çıldırmasına şaşırmamak lazım! Ve
şimdi bu organik portal konusu onları çıldırtacak! (V) Dönüp hayatımı düşündüğümde, sanırım babam
kesinlikle o organik portallardan biriydi.
C: Şimdi, yeterince düşünmeden etiketlemeye başlamayın. Çelişkili davranışlar sergileyen bireylerin çoğu
durumda mücadele içindeki ruhlu bireyler olabileceğini hatırlayın.

S: (L) Çok iyi olanları, uzun gözlem dışında ayırt edemiyorsun. Psikopatları incelerken keşfettiğimiz önemli
şeylerden biri, eylemlerinin sözlerine uymaması. Ama ya bu bir zayıflık ve iradesizlik semptomuysa? (A)
Ruhum olup olmadığını nasıl bilebilirim?
C: Bir başkası için üzülür müsün hiç?

S: (V) Sanırım empatiden bahsediyorlar. Bu ruhsuz insanlar başkalarının başına gelenleri umursamıyor.
Bir başka insan acı veya sefalet içinde olduğunda, ne yapacaklarını bilmiyorlar.
C: Deneyimledikleri tek acı “besinin” veya konforun veya istedikleri şeyin “geri çekilmesidir.” Aynı
zamanda, empatik görünebilmek için, diğerlerinin algılarını çarpıtma konusunda ustadırlar. Ama genel
olarak bu eylemler sadece kontrolü sağlamak içindir.

S: (A) Ruhlu olmanın veya olmamanın, soyla ne ilgisi var?


C: Genetik ile ruh evlenir, eğer ruh mevcutsa.

S: (L) Organik portallar öldükleri zaman beşinci yoğunluğa gidiyor mu?


C: Çok kısa bir süre için. “İkinci ölüme” kadar. (ç.n.: ikinci ölüm: bir sonraki enkarnasyonun başlangıcı
(doğuım) anlamında olmalı. Ra bilgileri’nde de bu bireyler “otomatik-enkarneler” olarak geçmişti diye
hatırlıyorum.)

S: (V) Bu organik portal insan türlerinin “kökeni” nedir? Yaratılış planında nereden geliyorlar?
C: Esasen, 2. yoğunluk ile 3. yoğunluk arasındaki köprünün bir parçasıydılar. Şimdi kısadalga döngüleri
ve uzundalga döngüleri konusunda verilen bilgiler için transkriptleri inceleyin.

(ç.n.: “ruhlu” insanlık kitlesi, uzundalga döngüsünden kısadalga döngüsüne ‘geçtiği/düştüğü’ sırada
(veya o zamandan beri) bu henüz ruhsuz olan bireyler 2. yoğunlukla 3. yoğunluk arasında bir
yerdeymişler anladığım kadarıyla. Şu anda teknik olarak 3. yoğunluktalar ama 3. yoğunluğun o kadar
başlarındalar ki, hala 2.-3. yoğunluk arası kabul edilebilirler. Ra’nın deyişiyle, 3. yoğunluğun daha ileri bir
aşamasında yeşil enerji merkezinin (kalp çakrasının) etkinleşmesiyle birlikte bu bireyler de kendi ruhlarını
uyandırmaya başlayacaklar. ama bu “yakın bir zamanda” veya bir-iki enkarnasyon içinde olabilen birşey
değil görünüşe göre.)

S: (A) Transkriptlerde, uykunun insanlar için gerekli olduğu, çünkü bunun bir dinlenme ve tekrar
enerjilenme olduğu söylenmişti. Beden uyurken RUHUN dinlendiğini de söylemiştiniz. Sorum şu: Hem
bedeni hem de ruhu yeniden enerjilendirmek için bağlantı kurulan enerjinin kaynağı nedir?
C: Sorunun bölünmesi gerekiyor. Ruhlu bir bireye olan şey, bir organik portala olandan farklıdır.

S: (L) Sanırım bu şu anlama geliyor: Organik portallardaki yaşam gücü, bitkiler ve hayvanlarda mevcut
olduğu söylenen ruh havuzu gibi birşey. Bu elbette psikopatların şaşırtıcı ve açıklanamayan
benzerliklerini de açıklıyor. Psikopatların birbirlerinden farkı ancak örneğin iki ağacın birbirinden farkı
gibi. Peki eğer ruhları yoksa, organik portalları şarj eden enerji nereden geliyor?
C: Tanımladığın havuzdan.

S: (L) Peki ruhlu bir bireyi şarj eden enerji de benzer bir havuzdan, örneğin bir “insan” havuzundan mı
geliyor?
C: Hayır, yüksek bir yaratıcı enerji merkezi olan cinsel merkezden enerji şarjı yapılıyor. Uyku sırasında alt
zihinsel merkez ve hareket merkezi tarafından bloke olmayan duygusal merkez, cinsel merkezden enerji
alıyor. Ve yine uyku sürecinde, yüksek duygusal ve zihinsel merkezler, alt merkezler tarafından çok
sevilen sinir bozucu organik portallarla etkileşim nedeniyle o merkezlerde meydana gelen enerji
boşaltımına karşı dinlenebiliyor. Sadece bu ara bile bir fark yaratmak için yeterli. Ama bundan da fazlası,
uyku sırasında cinsel merkezin enerjisi diğer yüksek merkezlere de gidiyor.

S: (L) O halde bir sonraki soru şu: “cinsel merkez” denen merkez enerjisini nereden alıyor?
C: Cinsel merkez, “dişil” yaratıcı “Seni seviyorum” düşüncesi içinde, 7. yoğunlukla doğrudan temas
içindedir. Kısıtlanmanın giderilmesini sağlayan “Tanrısal nefes.” Nabız. Değişken Çekim Dalgaları.

S: (L) Mouravieff’in tanımladığı “merkezler”, “çakralar” fikriyle ilişkili mi?


C: Çok yakından. Organik portal olan bir bireyde, yüksek çakralar diye tanımlanan çakralar, bu enerjinin
ruhlu bireylerden çalınması yoluyla “teşkil edilir.” Bu onlara ruhlu bireyleri taklit etme yeteneği verir.
Ruhlu birey bu tür bir bireye “ruhsal nitelikler” atfederken, kendi ruhunun bir aynasını algılamaktadır.

S: (L) Mouravieff tarafından tanımlandığı şekliyle cinsel merkez, bazal/kök çakrasına mı tekabül ediyor?
C: Hayır. “Cinsel merkez” solar pleksusa tekabül eder. Alt hareket merkezi: bazal çakra. Alt duygusal
merkez: cinsel çakra. Alt zihinsel merkez: boğaz çakrası. Yüksek duygusal merkez: kalp çakrası. Yüksek
zihinsel merkez: taç çakra.

S: (L) Peki ya yedinci çakra veya “üçüncü göz çakrası” denen şey? (ç.n.: görünüşe göre yedinci değil,
altıncı çakrayı kastediyor)
C: Görücü. Yüksek duygusal ve yüksek zihinsel merkezlerin birliği. [Laura’nın notu: Bu, “çobanın asasının
kıvrımındaki” “devreyi kapatıyor” (ç.n.: bunun ne anlama geldiğiyle ilgili hiçbir somut fikrim yok. bilgi
eksiğim nedeniyle bu ve diğer çeşitli bilgilerin çevirisi ‘ideal’ durumda olmayabilir.]

S: (V) Peki ya şu anda Barbara Marciniak gibi new age kaynakları tarafından öğretilen 12 çakrayla ilgili
fikirler?
C: Böyle birşey yok. Bu, fiziksel endokrin sisteminin aktivasyonunun, manyetik merkezin yaratılması ve
birleştirlmesiyle aynı şey olduğu yanlış düşüncesine dayalı bozuk bir kavramsallaştırma. Yüksek
merkezler ancak “manyetize” olunarak ‘yerleşikleştirilir’. Ve bu aşağı yukarı “Dışsal” olan durum bazı
bireylerce algılanmış ve daha sonra da algılanan potansiyel ‘yerleşim’ yerleriyle birleştirilmiştir. Bu,
varsayıma dayalı bir “çapraz kavramsallaştırmaya” neden oldu.

S: (L) Mouravieff tarafından tanımlanan inisiyasyon seviyeleri ve basamak seviyeleri yeterince doğru mu?
C: Evet, ama diğer yaşamlar olarak tanımlanan yaşamlarda erişilen farklı seviyeler, bir “başka” hayattaki
bazı seviyelerin şiddetini azaltabilir.

S: (L) Yani eğer ruhlu bir bireyden bahsediyorsak, farklı enkarnasyonlarda benlik üzerinde yapılan
çalışmalar kümülatif bir etki yapabilir, öyle mi? En son kaldığın yerden devam edebiliyorsun.
C: Evet. Bir ölçüde. Şimdilik iyi geceler.
31 Temmuz 2002 Ark, Laura, JQ, SM, HS, IT, MW

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Merhaba Kasyopya’nın adamları.

S: (I) Neden “adamları”?


C: Merhaba Kasyopya’nın I___’sı!!!

S: [Gülüşme] (I) Uzun zaman oldu.


C: Ve K’ler yok!

S: [Gülüşme]
C: Anladınız mı?! Merhaba M___. Nerenin M___’si?

S: (M) İyi bir soru. Bilmiyorum. Ben hiç Kasyopya’da bulunmadım. Merhaba. (L) Pekala bir soru sormak
istiyorum. Credo Mutwa hakkında birşeyler öğrenmek istiyorum.
C: Geçerli bir bağlantısı var ama etrafında çok statik var.

S: (S) Geçerli bağlantı ne anlama geliyor?


C: Kaynağı.

S: (I) Bazılarımız son zamanlarda Zulu halkının, Zulu dilindeki anlamıyla Işık Savaşçıları olmaları fikrini
tartışıyoruz. Bu fikrin bir temeli var mı gerçekten?
C: Bir anlamda, ama tam olarak düşünüldüğü şekilde değil. İnsan grupları, küreselden ziyade kozmik
anlamda enerji portallarını temsil ediyor. Işık savaşçıları kozmik bir seviyedeki “konektörler.”

S: (L) Neyle ne arasındaki konektörler?


C: Tıpkı kapasitörler gibi geçiş enerjisi çeviricileri!

S: (L) Kapasitör nedir? (M) Elektriksel olarak, akan bir enerjinin toplanıp boşaltılması; enerjiyi biriktirip
ani bir enerji patlaması şeklinde bırakma. Kapasitörler küçük miktarlarda enerjiyi uzun bir süre
biriktirdikten sonra çok büyük enerjiler bırakabilir. Akümülatör de deniyordu. (J) Geçiş derken?
C: Sizin mekan/zaman sektörünüzün geçişi.

S: (I) Yani Işık Savaşçıları... Enerji biriktiriyorlar ve belirli bir noktada bizim geçişimize yardımcı olmak
için... (S) Geçiş için gerekli enerjiyi mi sağlıyorlar?
C: Kısmen. Enerjiyi yönlendirmek için ne kadar çok farkındalık üretmeyi başardığınıza bağlı.

S: (I) Zulular, Işık Savaşçıları. Bu genetik bir işlev mi?


C: Aşağı yukarı.

S: (L) Biliyorsunuz, K’ler beklemediğiniz bir yanıt veriyor ve ne yapacağınız size bağlı. Hepinizin önceden
belirlenmiş bazı kavramları var ve onlarla ilgili küçük bir onaylama alacağınızı düşünüyorsunuz ve sonra
birden verdikleri yanıtlarla bunu reddediyorlar. (S) Ama bu tamamen yeni bir kavram... Belki de değil. (I)
Zulular ve diğer siyah insanlar Dünya’yla daha uyum içindeler... Ve K’ler diyor ki, bu gezegensel enerjiyi
yönlendirmek için ne kadar farkındalık üreteceğimiz bize bağlı. Yani eğer bu farkındalığı üretmezsek,
farklı türde bir enerji mi dönüştürüyor olacaklar?
C: “Ay’a besin olabilirler” veya ruha besin olabilirler.

(ç.n.: “ay’a besin olma” kavramı sanırım ilk kez gurdjieff tarafından geliştirilen bir fikir. genel olarak
insanın, doğasının düşük/mekanik yanlarına teslim olmasını ifade ediyor gibi görünüyor. ama doğrudan
ay’ın dünya üzerindeki etkileriyle bazı ilişkilendirmeler de yapılıyor ve başka açıklamalar. araştırılıp
tartışılabilecek bir konu.)
S: (I) Uzun zamandır Ay’a besin oluyorlar zaten. (L) Herkes de öyle. (S) Hepimiz için geçerli olan birşey.
Peki onların herhangi bir özelliği, diğerlerinden bir farklılığı var mı?
C: Kesinlikle.

S: (J) Genetikleri. Genetiklerinin bir neticesi... (A) Benzer yapıda başka bir millet veya kabile olup
olmadığını sormak istiyorum. (S) Evet, belki de dünyanın her bölümünde bu nitelikte bir kabile falan
vardır.
C: Mouravieff’in söylediği gibi bir “spektrum” var, ama Zulular bir tür monoton ton oluşturuyor. (ç.n.:
“Drone” tone, diye geçiyor orijinalde)

S: (S) Bu onların kasıtlı olarak yaptıkları birşey mi, yoksa bilinçli olmayan bir şekilde mi?
C: “Temsil ettikleri” 4. yoğunluk enerjilerinin bir işlevi.

S: (A) Pekala, yani bu bir monoton ton. Armoni bilimindeki temel, ana ton. Bu altyapı üzerine müzik
oluşturuyorsun. (L) ‘Drone’ var, bas var, melodi var. (J) Mouravieff’teki gibi bir spektrumun mevcut
olduğunu söylüyorlar. Geçiş için ışık taşıyan veya ışık görevi görebilen bir genetik spektrum. Bunun nasıl...
(L) Bence bir ruh tonundan bahsediyorlar. (I) Zuluların o kendine özel şarkı söyleme biçimi, o monoton
tonu mu sembolize ediyor?
C: Evet, tıpkı tüm gerçekliğin, başka oluş seviyelerindeki ve “derinliklerindeki” şeyleri sembolize etmesi
gibi. Zulular için “atalar” aynı zamanda “gelecek benliklerdir.” Bunlar, sizin kültürel bağlamınız için aşina
olmayan anlamlar taşıyan terimler.

S: (I) Atalar onların kültürlerinin büyük bir parçası. (S) Evet, yani K’lerin bu materyali, tüm bu bilgiler
kültürler arasında bir köprü sanırım. (A) “Ajanlar” konusu da son zamanlarda tartıştığımız şeylerden biri.
Özellikle de geçen haftaki konferansımız sırasında meydana gelen garip şeylerden sonra. “Ajanları” ayırt
etmek için dikkat etmemiz gereken ipuçları nelerdir?
C: Madem sordunuz... [grup kahkahası] hayal gücünüz rehberiniz olsun.

S: (S) Açık uçlu bir yanıt.... (L) Önceden biliş veya zamanda yolculuk farkındalığı gibi faaliyetler de var mı
bunun içinde?
C: Önceki yanıta bak.

S: (I) Hayal gücümüz. (L) Neden sonunda en çok zarara neden olanlar, herhangi birşey hakkında hiç kesin
bir “his” üretmiyorlar? Neden her zaman bu kadar “tarafsız” görünüyorlar?
C: Tasarım gereği.

S: (S) Birşeyi organize eden birinin yaptığı tasarım anlamında mı, yoksa bu şahısların tasarlanmış bireyler
olması anlamında mı?
C: Konuyu sonlandırın.

S: (A) Zaten bildiğimizden fazlasını bilmeye ihtiyacımız yok yani? (I) Hayal gücümüz yeterli. (S) Hayal
gücünü konuştur. (L) Pekala, bir sonraki soru? (M) “Nerenin M___’si” dediler. Bu benim bir seçim
konumunda olduğum anlamına mı geliyor, yoksa celse incelemelerimin çok durgun, çok yavaş, çok soluk
olmasıyla mı? Veya...
C: Çitte oturana kıymık batar. (ç.n.: bir atasözü olmalı)

S: (M) Doğru.
C: Ve birey, çitte oturanların keskin nişancılar için baş hedefler olduğunu fark edip aceleyle çitten
atladığında, bu kıymıklar çok daha kötü olabiliyor.

S: (I) S___ C___ ve konferans sırasında onunla olan deneyimlerin. K’ler senin üzerinde odaklandı
nedense... (M) Konferans ilginçti, ama sanırım cevaplar sadece benim için değil. (Herkes aynı anda
konuşuyor). Elbette bu bir seçim meselesi ve incinebilir durumda olan başkaları da var.
C: Pek çokları net bir görüş elde edebilmek için çite yaklaşmadı bile.

S: (M) Yani ben nispeten net bir görüşe sahibim, ama riskli bir konumdayım. Bu anlamlı. (I) Mutlaka seni
kastediyor olmayabilirler. (J) Bunu anlamak istiyorum. Hedef olduğunu anladığında, hangi yöne
gideceğine kesin karar vermediğin için ‘çitte oturuyor’ oluyorsun. Ama aşırı hızlı bir şekilde çitten
atlamamak da gerekiyor, o zaman çitte mi kalman gerekiyor? (S) Çitin üzerinde oturduğun zaman ağ
güvenliğin yok demek oluyor bu. (J) Ama eğer aceleyle atlarsan, keskin nişancılar için öncelikli bir hedef
olduğunu anlarsan... (S) Atladığın zaman hangi tarafa atladığını bilmen gerekir. (L) Çitte çok uzun süre
oturduğun için birinin seni bulup vurmasından ziyade, çitten bilinçli ve dikkatli bir şekilde atlama fikriyle
ilgili bu bence. (M) Bunu yapıyordum gerçekten ama net bir görüş elde ettiğimi düşünmemiştim.
Celseleri, tartışmaları okuyorum, Alman genetiği hakkındaki, vahşilik eğilimi hakkındaki şeyleri
okuyorum. Almanya’da oturuyorum ve bu beni çok rahatsız ediyor. Herşey çok karışık. Benim net bir
görüş elde ettiğimi söylediler gibime geldi, veya çitte oturanların... (L) Bir net görüş var, bir de arzulu
düşünüş var. (M) Temiz bir bakış açısı elde ettiğimi düşünmüyordum, ama öyle varsayıyordum belki de.
Örneğin KH tipleri 1980’lere geri gidip falcılar ve sabit gelecek fikirleri, evlilikler ve çocuklarla ilgili
hikayeler ayarlayıp, bir tür ayartma yoluyla zayıf noktaları vurabiliyor mu?
C: Bu KH için standart operasyon.

S: (M) Yani bunu doğru tespit ettim. Ve S___ C___ buna dair kehanetlerde bulunuyordu. (I) Emin
değildin, çünkü sürekli S___ C___’nin şunu yaptığını, bunu yaptığını söyleyip duruyordun. Söylediği diğer
tüm şeylere dayalı olarak onun ne yapmaya çalıştığını biliyorsun. O halde neden onun kehanetleri veya
okumalarından bu kadar etkilendin? (M) Sizinle paylaşabileceğimden fazlası var. O sabit geleceğe sahip
olduğumu düşündüm ve sonra C___ ortaya çıktı ve “Bir tapınak şövalyesi olman gerekiyor, Kasım’da işini
bırakman gerekiyor’ diyince, çanlar çalmaya başladı. (J) Keskin nişancı ateş ediyor, ha? (M) Ama geçmişte
de kullanıldım.
C: O kadar çok düğmen var ki, seni akordiyon gibi çalıyorlar.

(ç.n.: orijinal cümlede aslında "concertina" diye bir enstrüman geçiyor. bilinen bir karşılık bulamadım.
akordiyona benzer, küçük yuvarlak düğmeleri de olan bir enstrüman. bir concertina resmi)

S: (M) Peki bu nasıl çözülebilir? Hipnoz veya yapışık ruh temizleme tedavisiyle mi? Karar sürecinin daha
iyi olmasını açısından, bu nasıl daha az riskli hale getirilebilir?
C: Çekiç gibi düşün.

(ç.n.: “kendini bir çekiç olarak düşünürsen, herşey sana bir çivi gibi görünür” gibisinden bir atasözü var
ingilizcede sanırım. Burada ‘yapman gereken şeye konsantre ol’ gibi bir anlamda sanırım.)

S: (M) Tamam. Bunu geçmişte bir süre yaptım, ama...


C: Emek olmadan yemek olmaz.

S: (M) Herkes için iyi ipuçları ve güzel bir yanıtlama biçimi. Seçim bariz görünüyor. Tüm bu şeyler, bu
girişimler, berbat hisler... (I) Bu bir düğme! (L) Akordiyon adam! [grup kahkahası]. (M) Evet, tüm o
düğmeler. Tamam, çekiç gibi düşünmem gerekiyor. Yapışık ruh çıkarma tedavisi falan demediler. (I)
Düğmelerin neler olduğunu bulman gerekiyor. (L) Ve çalışman. Yapman gereken bir çalışma var. Ruh
çıkarma tedavisi ve benzer şeyler, kolay yolu aramak gibi birşey. Hiç durup, içinde bastıkları o küçük
duygusal düğmelerin sadece duygusal birer program olduğunu ve bu konuda ustalaşman gerektiğini
düşündün mü? Sadece hipnoza girip onlardan kurtulamazsın veya bir başkasının bunu senin için
yapabileceğini düşünemezsin. (M) Çok önemli bir husus. Belki de S___ C___ birşey görüyordu. Anlatması
için ona birşeyler söylendiğini söyleyip duruyor. Belki de bunun bir nedeni var. Belki de yapışık bir ruhum
vardı ve belki de o yapışık ruh eski bir Tapınak Şövalyesi’ydi [herkes aynı anda gülüyor]. (L) C___’nin sana
anlattığı herşeyin bir saçmalık olduğunu anlaman gerekiyor. “Ortalıkta benim düğmelerime basan kötü
insanlar var” de ve artık bunu bırak. Düğmelerine basıyorlar ve ortalıkta deli gibi dolaşmana neden
oluyorlar. Söylediğimi tekrarla M___: “Ortalıkta yalan söyleyen pek çok kişi var ve beni kandırmaya
çalışıyorlar” [M tekrarlıyor ve kabul ediyor]. (I) Ve eğer o düğmeye basılmasına izin verirsen, seni her
zaman elde edebilirler. (L) Şunu söyleyebilmelisin: “Bunlar negatif güçlerin ajanları ve düğmelerimize
basmak için tasarlanmış herşeyi söylerler. Hepsi keskin nişancı ve düğmelerimize basıyorlar.” (I)
Birşeyleri görebiliyorsun ama gördüğünden yararlanman da gerekiyor. (M) Beni ayakta tutan birşey vardı
ve o da... Daha deneyimli olduğunuz için bunu binlerce kez duymuş olabilirsiniz, ama benim baktığım
şey... [I___ gülmeye başlıyor] (L) Söyleyeceğin her kelimeyi yazıya geçireceğimi unutma [sürekli
kahkahalar]. (J) S___ senin düğmelerine bastığında bu işe yarıyordu; onların istediklerini yapıyordun.
Artık bunu yapma. (I) Bir sorum var. Konferans boyunca grupta çok kahkahalar oldu ve şunu sormak
istiyorum: siz oradakiler tüm hafta sonu boyunca gülüyor muydunuz?
C: Şöyle söyleyelim: bu “alemlerde” büyük bir neşe var ve kahkaha da dahil gerçekten.

S: (I) Ben henüz orada değilim ama eğer orası bu hafta hissettiğime benzer birşeyse, oraya ulaşmak için
bekleyemiyorum. [herkes gülüyor]. Tüm hayatım boyunca hiç bu kadar gülmemiştim.
C: M___, çok zayıf bir duygusal merkezin var.

S: (M) Ve bu kabul edilemez birşey. Sanırım bu çok doğru. (S) Küçük adımlar atmaya çalış. Bir anda
gelişmiş bir duygusal merkeze sahip olmak için sıçraman gerektiğini düşünme. Sadece küçük bir adım
atman gerekiyor, sonra bir küçük adım daha... (M) Benim için en uygunu nedir: ani şok tedavisi mi,
adımlar mı... [gülüşme] yoksa... Örneğin, İngiltere’de tanıştığım o insanların değerli bir tanıdığı olabilecek
miyim hiç? Bu beni çok düşündürüyor.
C: Sevgiyi hep yanlış yerlerde arıyorsun. Eğer gerçeğe katlanamıyorsan, sevgiyi nasıl bilebilirsin?

S: (M) Gerçeği duymaya katlanamıyorum...


C: Arzulu düşünüş gerçekle arana giriyor.

S: (M) Üzerinde çalışmam gereken şey bu... (L) Temelde sevgi arıyorsun. Peşinde olduğun şey bu. Ama
eğer gerçeğe dayanamıyorsan, nasıl sevgi bulabilirsin? Önce gerçeği ara, sevgiye ulaşacaksın. (A) Gerçeği
aramak, faydasız arzularını bırakman anlamına geliyor. (M) Gerçeğin bir kısmının tamamen sevinçli bir
şaşkınlık ve neşe olduğunu gördüm, ama sonra... (L) Ama katlanamadığın bazı gerçekler de var. Tüm
gerçekler güzel değildir. Tüm gerçekler zevkli değildir. (A) Anladığım kadarıyla gerçeği bulmanın ilk adımı
şunu fark etmek: “Yalnızım ve bana olan herşeyden sorumluyum.” Bunu anladığın zaman, yani “Yalnızım,
tamam, ve sorumluyum, ve bu keskin nişancılar var ve bana ateş ediyorlar”... Bunu anladığında,
durumunun tam olarak farkına varırsın. Ve yalnızsın. Ancak o zaman YAPABİLİRSİN.
C: Herhangi birinizin farkında olduğundan çok daha fazlası var. Hatırlayın, gruplar kozmik enerjiyi
“dönüştürüyor.” Sizin bir araya gelmenizle birlikte aleminize aktarılan enerjiyi düşünün.

S: (I) Hiç bu kadar gülmemiştim! BH’nin nasıl olabileceğiyle ilgili küçük bir örnek. Farkında olduğumuzdan
çok daha fazlası. (S) Gülmeyle, kahkahayla ilgili özel birşey var mı? (I) Enerji mi üretiyor?
C: Saf kahkaha sizin aleminizde nadir deneyimlenir. 4. yoğunluğu bekleyin!

S: (I) Dediğim gibi, bekleyemiyorum... (H) Kendi kendime güldüğüm o an, buna yakın birşey miydi?
C: Kısmen. Daha çok bir blokajın kalkmasıydı.

S: (L) Benim durumum da öyle birşey mi? Gülmeyi engelleyemiyorum.


C: I___’da farklı. Büyük bir bloğu aştın bile.

S: (A) Ajanlar konusuna dönmek ve oda 103’teki adamı sormak istiyorum. Onun fonksiyonu neydi, eğer
varsa?
C: ‘Ajana karşı ajan’ fikrini düşün. Yaptığınız şeye ilgi duyan birden fazla grup var. Daha sonra kullanmak
üzere veri topluyorlar. Şimdi, hepiniz şu ana kadar farkında olduğunuzun çok daha ötesinde bir değere
sahipsiniz. Bunu hatırlamak ve dikkatli olmak akıllıca olur. Bu noktadan sonra bu bilgiyle neşe içinde gidin
ve bunu savunun/koruyun. Hoçkakalın.
18 Ağustos 2002, Ark, Laura, Terry, Jan

[Bu celse, T&J’nin 3 Şubat 2001’den beri katıldığı ilk celseydi. Aradan neredeyse 18 ay geçmişti. O süreçte
Bridges ve Frank Scott olayı ile uğraşlarımız nedeniyle o kadar çok şey olmuştu, bizde ve grupta o kadar
önemli gelişmeler meydana gelmişti ki, görünüşe göre bu celsede T&J’nin enerjileriyle artık uyumlu
durumda değildik. “Parçalı” enerjilerin temasta meydana getirdiği problemlere dikkat edin ve benzer bir
durumun, Vincent Bridges’in tabla başında olduğu üç celsede de meydan geldiğini hatırlayın.]

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Xtqf.

S: (L) İsim bu mu?


C: Evet.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya. (ç.n.: önceki celselerde bu isim “Cassiopaea” şeklinde geçerken, bu celsede “Cassiopeia”
şeklinde geçiyor.)

S: (L) Bunu genellikle bu şekilde yazmıyordunuz, neden farklı yazdınız?


C: 3 niyet.

S: (L) 3 niyet mi? (T) Siz Kasyopyalılar mısınız?


C: Merhaba. Hayır.

S: (T) Kimsiniz?
C: Niyet.

S: (T) Sizin niyetiniz mi?


C: Size yardımcı olmak.

S: (T) Ama Kasyopya’dan değilsiniz, öyle mi?


C: Hayır.

S: (T) Adın Xtqf mi?


C: P I R

S: (L) Hmmm, ilginç. Vincent’ın tabla başında olduğu zaman dışında hiç böyle birşeyle karşılaşmadım. (T)
P I R nedir?
C: Pirpimmoonikknqe.

S: (L) Terri masada olduğu için meydana gelen enerji farklılığından mı kaynaklanıyor bu durum?
C: !

S: (L) Görünüşe göre tabla başındaki konumlarımızı tekrar ayarlamamız gerekiyor, çünkü şu anda
enerjiler farklı.
C: Oo!

S: (T) Steno kısaltmaları falan mı kullanıyorsunuz?


C: !

S: (T) Ünlem işaretini ne anlamda kullanıyorsunuz? Birşeyin kısaltması mı bu?


C: Evet.

S: (T) Ne tür bir stenografi bu?


C: Kayıp rhhjlmos.

S: (T) Bağlantıyı mı kaybettik?


C: Hasta.

S: (J) Hasta mı?


C: Evet.

S: (J) Kim hasta?


C: Geçici.

S: (T) Kanal mı zayıflıyor?


C: Bakın! Merhaba! Bakın! Merhaba!

S: (T) Şimdi merhaba dediniz. Kasyopya orada mı?


C: Evet.

S: (T) Bu gece bizimle konuşacaklar mı? [Planşet tabla etrafında dolanıp duruyor, Ark ile Laura arasında
duruyor, neredeyse masadan fırlayacak gibi oluyor ve sonra duruyor.]

S: (T) Gittiniz mi? Bize nasıl yardımcı olacaksınız? Hala orada mısınız? Kimse var mı?
C: Diğer.

S: (T) Diğer ne?


C: TQ.

S: (L) Hiçbir şey. (T) Neden durum böyle farklı? (L) Hasta falan mısın? (T) Hayır. (L) Neden “hastalık”tan
bahsediyorlar?
C: E I T H 1.

S: (T) Bu ne demek?
C: Mücadele ediyorsun.

S: (T) Neyle mücadele ediyoruz? (A) Şimdi birlikte deneyelim...


C: Evet.

S: (T) Mücadele etmiyoruz, sadece tartışıyoruz.


C: Terry.

S: (T) Evet, bu benim? Ben mi mücadele ediyorum?


C: Evet.

S: (T) Neyle?
C: Kasyopya.

S: (T) Ne?
C: P I I G H K M O R [Planşet tabla etrafında “zıplıyor.”]

S: (L) Pekala, şimdi sen bize bırak, bakalım ne olacak. [Terry elini planşetten çekerek Ark ve Laura’ya
bırakıyor]

S: (L) Merhaba, kimse var mı?


C: Terry dinlensin.

S: (L) “Terry dinlensin” derken?


C: Uzun süre burada bulunmadığı için akordu bozulmuş durumda.
S: (L) Hasta dediğiniz şey neydi?
C: Uyumsuz enerji rezonansı. Terry’nin yeniden uyumlanması gerekiyor.

S: (L) Terry nasıl yeniden uyumlanabilir? (T) Evet, nasıl yeniden uyumlanabilirim? (L) Herhangi bir insan
nasıl yeniden uyumlanabilir?
C: Önce öğrenmeye diğerleriyle aynı seviyede zaman ayırarak ve onlarla rezonans halinde olarak.

S: (T) Planşet şimdi daha hızlı hareket ediyor! (L) Yani diğer bir deyişle... mmm.... bilmiyorum. (A)
Kasyopyalılarla konuşmuyoruz, bilinmeyen bir başkasıyla konuşuyoruz.
C: Evet, Kasyopya.

S: (L) Neden başta farklı bir yazılışla yazdınız kasyopya sözcüğünü?


C: Rezonans eksikliği.

S: (T) Sanırım ben rezone değilim. (L) Terry neden rezonansta değil?
C: Uzun süre burada olmadığı için ve hayatla ilgili meseleler.

S: (T) Çok fazla 3. yoğunluk yani?


C: Evet.

S: (T) Yoğun bir yazdı. (J) Pek çok şey oluyor. (L) Pekala, bu konuda ne yapmamız gerektiğini söyleyin.
C: Etkileşim son derece arzu edilebilir bir husus. Sadece email yoluyla bile olsa.

S: (T) Email mi? 6. yoğunlukta email var mı?


C: Uyumlanma uzun bir süreç.

S: (T) Yani uzun süre uzakta kalmak, uyumlanmanın, frekansın kaybedilmesine mi yol açıyor?
C: Kaybolması değil, ağ sürecinin hızlı ilerleyişine ayak uyduramama.

S: (T) Evet, olabilir. (L) Hiçbir şey kaybetmedin. (T) Ama hiçbir şey kazanmadım da. (J) Hikayeyi takip
edemedik çünkü başka şeylere çok odaklandık. Kuzeye taşındığımızdan beri dört yıldır çoğu zaman uzak
kaldık. Ama Terry bu konulara ilgisini hep sürdürdü. Ama ilgilendiği diğer işler nedeniyle yeterli zaman
bulamadı.
C: İlgisini koruyor.

S: (T) Eh, bu da hiç yoktan iyidir. En azından ilgili sayılırım. Tekrar deneyebilir miyim? (L) Dene.
C: Evet, sinyalleşmeye devam et.

S: (T) Merhaba. Merhaba. (L) Bunun hakkında çok düşünüyoruz ve bu bir sinyal-parazit meselesi gibi
birşey, ve ayrıca elbette... (J) Bir radyoyu belirli bir istasyonuna ayarlamak gibi birşey. (L) Evet.
C: İnek.

S: (Gülüşme) (L) Pekala, ineğin ne anlama geldiğini anlamam lazım. (T) Bana inek mi diyorsunuz? Möööö
(Gülüşme).
C: Kutsal inekler.

S: (T) Ben kutsal bir inek miyim? Benim kedilerim var, kutsal kediler. Sokağın aşağısında inekler var. Ne
tür kutsal ineklerden bahsediyoruz? (L) Kutsal inek, insanların yapıştıkları, bırakmaları gereken belirli
varsayımlar, fikirler anlamında kullanılıyor grubumuzda. (J) Bu fikirler insanı geri tutuyor... (L) Doğru.
Küçük resmimizi gördün mü? “Kutsal inek yok, Yalan yok!” Terry’nin kutsal inekleri olduğunu mu
söylüyorsunuz?
C: Gibi.

S: (T) Herkesin yok mu? (L) Hah! Artık değil. Çok acılı bir şekilde de olsa bunlardan nasıl kurtulacağımızı
öğrendik. (T) Ben de kendimi hep bir kutsal inek avcısı olarak görürdüm.
C: Terry’nin grup uyumuna dahil olması gerekiyor.
S: (T) Bunu nasıl yapabilirim?
C: Ağ çalışması işe yarar.

S: (T) Arada sırada mesaj panosuna mesaj atmam gerektiği anlamına mı geliyor bu? Yazılan edilenleri
takip etmeye çalışayım. Bu başlı başına bir iş.
C: Dikkat iki yönlü bir sinyaldir. Alışveriş içindeyken en iyi etkisini gösterir.

S: (J) Yani katılımla karşılaştırıldığında sadece mesajları okumak fazla enerji üretmiyor, bunu mu
kastediyorsunuz? (A) Bu tıpkı birşeyi öğrenmek ile öğrendiğin o şeyle ilgili pratik yapmak arasındaki
ilişkiye benziyor. Pratikler insanı yanıt vermeye sevk ediyor. Ancak yanıt verdiğin zaman gerçek bir
yardım sürecine giriyorsun. Hiç yanıt vermeden sadece okuduğunda, bu farklı bir süreç. (T) Mantıklı.
Ouija tablası çalışmasında diğerlerinin durumu nasıldı? Daha önce hiç dokunmamış olanların? (L) Bu çok
şüpheli bir durum yarattığı için uzun süredir başkasıyla yapmıyoruz. (A) Ama başlangıçta birlikte ilk
denediğimizde zorlandık. (J) İkiniz dışında birinin de tabla başında olduğu celseler yaptınız mı? (L) Hayır.
Artık bunu yapmıyoruz. (J) Yani hep sadece ikiniz. (L) Evet, rezonans bundan kaynaklanıyor sanırım. (J)
İki kişi olarak bu sürece uyumlanmış durumdasınız yani... (A) Evet, muhtemelen. (J) Terry çok uzun
zamandır uzakta olduğu için, meydana gelen pek çok şeyden dolayı enerjisel uyumluluk içinde değil. (T)
Enerjinin kendisi değişmiş olabilir mi? Yoksa herkesin farklı bir enerjisi mi var?
C: Saf rezonans doğrudaşlığın (collinearity) bir özelliğidir. Dolayısıyla aynı saflıktaki daha güçlü bir sinyalle
rezone olabilir.

S: (A) Doğrudaşlık temelde aynı yönde gitmek demek. (J) Benzer hatlar üzerinde ilerlemek. Siz ikiniz şu
anda doğrudaşsınız. İlişki kurduğunuzdan beri doğrudaşsınız. Birbirinizle olan rezonansınız, tabla
iletişimiyle uyumlanmanızı sağlıyor. (L) Evet. (T) Ben de Jan’le doğrudaş mıyım bu durumda? Belki birkaç
uyumsuzlukla birlikte? (J) Bence doğrudaşız. (L) Etkileşim sayesinde grupta meydan gelen veya meydana
gelmekte olan şeylerden biri az çok doğrudaş hale gelmek. Bu artıyor. Herkes aynı noktaya geliyor...
Bunu nasıl ifade edebileceğimi bilmiyorum. Tam olarak aynı da değil, çünkü herkesin hala kendi bakış
açısı var, ama aynı şeye katkıda bulunuyorlar. Bir sürü insan bir çember etrafına dizilmiş birşeye bakıyor
gibi ve hepsi o baktıkları şeyle ilgili kendi perspektifini tanımlıyor. (T) Bir fili tanımlar gibi. (L) Ve bundan
bütün bir fil çıkıyor. (J) Böylece herkesin konsantrasyonu ve kendine özgü odağı gelişiyor. Herkes masaya
odaklanıyor ve bundan birşey çıkarıyorlar. (L) Evet, ancak bu kadar tanımlayabiliyorum çünkü herkesin
bireysel algıları var, ama öğrendiğimiz şey, herkesin katkısından doğan, ortadaki birşey. Ve burada duran
şahıs görüşünü sunduğunda, oradaki şahıs ona erişebiliyor, bilebiliyor. (J) Eğer devam ettikçe gelişen bir
durumsa, gelişme devam ettikçe herkesin bununla ilgili algısı da giderek değişiyordur. (L) Evet, ve bu
alışveriş aynı zamanda herkesi birbirine bağlıyor. (T) Anlamlı. Eldeki materyal internette sunuldukça ve
daha fazla insan bunu okudukça, ona daha fazla uyumlanıyorlar.
C: Terry’nin katkıda bulunabilecek pek çok değerli şeyi var ve aynı oranda kazanacağı şeyler de.

S: (T) Pekala, kutsal ineklerim nedir?


C: Fikirlerin.

S: (T) Fikirlerim kutsal inek mi? Hangi fikirler? Pek çok fikrim var. Neyle ilgili fikirlerim?
C: Pek çok bakış açısının mevcut olduğu ağ çalışması yoluyla daha büyük farkındalığa açılabilecek olan
pek çok konu. Hiçbir kapıyı kapatmamak önemli.

S: (T) Doğru ama fikirlerim çok garip olabiliyor ve insanları gücendirebiliyorum. (J) Yoksa kapıları mı
kapatıyorsun? (T) Fikirlerimi ifade etmediğimde kapıları mı kapatıyorum?
C: Kapılar, eşit “gariplikte” fikirler üzerinde çalışmayarak kapatılıyor.

S: (T) Ama fikir fikirdir ve birini gücendirmek tamamen farklı birşey ve fikirlerimle insanları gücendirmek
istemiyorum. (L) Sanırım mesele bu değil. Sadece garip fikirleri olmayan insanlarla konuşuyorsun. (T) Çok
garip fikirleri olan insanlarla konuşuyorum ama. Hatta onların yanında ben normal kalıyorum. ... (A) Çok
güçlü bir fikrin olduğunda ve o fikir bir başkasının fikriyle uyuşmadığında bir çatışma çıkıyor ve buradaki
mesele şu: Ya “umrumda değil” dersin ya da analiz yoluyla çatışmayı çözmeye çalışabilir, fikrini
değiştirmeye açık olabilirsin. İlle bir başkasının fikrini kabul etmen gerekmeden. İki farklı şeyi analiz etme
yoluyla, fikrini tamamen yeni bir yönde değiştirmenin nasıl mümkün olduğunu görecek şekilde adım
atabilirsin. Bu siyah, bu beyaz, bundan ne çıkarabiliriz? Gökkuşağının tüm renklerini çıkarabiliriz. Çıkacak
şeylerin varlığından bile haberdar olmayabiliriz. (J) İki fikrin arasında yerler de var. (L) Grupta meydan
geldiğini gördüğümüz şeylerden biri de şu: Birinin bir fikri var. Benim bir fikrim var ve herhangi birinin
bir fikri olabilir ama “fikirler hakkında konuşmayı çok sevmiyoruz” diyorlar. Bu dinamiğin nasıl çalıştığını
gördünüz. Bir konuda bir fikrin var; “benim doğrum” dediğin birşey. Sonra biri diyor ki “Fikrini neye
dayandırıyorsun, açıkla.” Ve fikrin açıklanması sürecinde “Hm, bu fikir hakkında bir düşünelim” diyorlar.
Herkes o fikir hakkında konuşuyor ama sonunda, farklı bir nedenle de olsa yine en baştaki fikrimize sahip
olabiliyoruz. Veya fikrimizi değiştirebiliriz de tabi. ... [tartışma devam ediyor]

S: (T) Peki üzerinde çalışmaya başlayabileceğim şekilde belirtebileceğiniz herhangi belirli bir fikir var mı,
kutsal inek kategorisinde? (L) Oo Terry, bunu sormaman gerektiğini biliyorsun! (gülüşme)
C: Kasyopya Anneyi kandırmaya çalışıyor. Bugün değil!

S: (T) İyi deneme ama başarısız. (gülüşme)


C: Kestirme yol yok!

S: (T) Üzerinde çalışmam gereken pek çok şey var, değil mi? Herşeyle ilgili fikirlerim var. (L) Hepimizin
yok mu? (T) Ama hangisi... (L) Ortaya koymaya başla sadece. (T) Sizi kızdırmadan nasıl ortaya dökebilirim
bunları? İnsanları gücendirmemek için çok çaba gösteriyorum...
C: Soru sor!

S: (A) Çok basit. Eğer sadece fikirlerim varsa ve sadece fikirlerimi insanlara ifade etmek istiyorsam, bu
herhangi birşey öğrenmek istemediğime dair bir işarettir. Herşeyi bildiğimi düşünüyorum; peki açıklık ve
gelişim nereden girecek içeri? Çözüm tüm fikirleri askıya almak, merak etmek, sorular sormak ve birşey
öğrenip öğrenemediğine bakmak. Sadece yap. “Tüm fikirleri askıya alıyorum. Bir fikrim olsa bile ifade
etmeyeceğim.” Çünkü sorular sorarsan, insanlar er veya geç düşünmeye başlayacak, yanıt vermeye
çalışacaktır. O zaman sormaya başlayacaklar: “Bize senin ne düşündüğünü söyle.” Değil mi? ...Dinamik
bir alışveriş haline geliyor bu.
C: Ağ çalışması işe yarıyor!!!

S: (T) Antique Show’lar (?) yaptığımızdan beri çok daha fazla insanla konuşuyorum. Bazılarının öyle
fikirleri var ki, kendimi iyi hissetmemi sağlıyor!
C: Doğrudaşlar mı?

S: (L) Doğrudaş. Doğrudaş aynı yönde giden demek. (T) O insanların benimle aynı fikirlere sahip olup
olmadıklarını mı soruyorlar? (A) Hayır hayır. Aynı yönde giden. (L) Aynı fikirde olmak zorunda değilsin
ama aynı yönde gitmek isteyebilirsin. Amaçları ne? (T) Bilmiyorum. Şovlarda konuştuğum insanlar
sadece. Ve onlarla sadece birkaç dakika konuşuyorum. (J) Orada bir doğrudaşlık yok. (A) İlgilerde bile bir
doğrudaşlık yok. Ticari ilgiler dışında. (T) Oradan geçen insanlara BH felsefesinden bahsetmeye
çalışmanın bir zararı yok. Nazik ve dostane olmak ve tüm dünyanın onlardan nefret etmediğini
göstermek. ...Bu konuda söyleyeceğiniz başka birşey var mı?
C: Önce amaçlarını seçmelisin. Sonra bu amaçları gerçekleştirmek için, benzer amaçlara sahip olan
diğerleriyle ağ çalışması yap. Ne istiyorsun? Mezun olmak mı, yoksa sınıfı tekrarlamak mı?

S: (T) Mezuniyet her zaman en iyisi. (L) Gurdjieff’in ne söylediğini biliyorsunuz: “Kimse yalnız çıkamaz.
Bir grubun olması gerekiyor, bir planın olması gerekiyor ve çalışman gerekiyor.” Kimse bunu tek başına
yapamaz. Bunu daha önce yapmış birinin yardımıyla yapman gerekiyor. Gurdjieff’in söylediği şey çok
önemli. Önce bir hapishanede olduğunu anlaman gerekiyor, sonra hapishaneyi tanıman gerekiyor ve
oradan nasıl çıkacağını öğrenmen gerekiyor. Ve bunu oradan zaten çıkmış birinden öğrenebilirsin ancak.
Ve bunu tek başına yapamazsın, çünkü bu bir takım çalışması gerektiriyor. (T) Hapishaneden çıkmak için
mi? (L) Evet, Gurdjieff öyle diyor ve çok doğru. Çünkü matrix’i dolaştığın sürece iş gelip senin kafana
varıyor. (T) Matrix bizi burada tutmak için programlı. Ve bizi aptal tutmak için. (L) Evet. Pekala, seninle
ilgili olarak bu kadarı yeterli mi Terry? (T) Sanırım evet! Ama bir sorum var. Bu haftasonu Ark ile Laura’nın
bilgisayar sistemine ne oldu?
C: Temel olarak, yaklaşan kuantum değişiminin psişik bir sinyali.

S: (T) Bilgisayar bu yüzden mi bozuldu? Biraz daha açıklayabilir misiniz?


C: Gerçekliğin akışkanlığı, bu tür akışkanlığa hassas olan bu tür “donanımları” etkiliyor.
S: (A) Yani birşey değişecek, gerçeklik akışkan ve donanım bundan etkileniyor. Dışarıda olan şeyle
donanımın etkileşimi nedeniyle herşey bundan etkilenebiliyor sanırım. Gerçek temel nedeni bulmak zor.
(L) Bazen gerçeklik akmaya başladığı zaman, psişik olarak bu gerçeklik akışının psişik olarak farkına
varıyorsun. Ve senin kendi sistemindeki psişik enerji, çevrende o enerjiyle duyarlı olan şeyleri etkiliyor.
Böylece psişik enerjin sana sinyal verebiliyor. Siyah kedinin oradan iki kere geçmesi gibi birşey sanırım.
(A) Bugün bahsettiğin sihirbaz gibi. El çabukluğu ile gerçek sihri karıştıranlar. İkisi birbirine yardım ediyor.
Hepsi tamamen el numarası değil. Bazıları evet, ama bazıları gerçek sihir. Ama sihirbaz ikisini karıştırıyor,
çünkü bu işe yarıyor. Gerçek sihir her zaman işe yaramıyor. Arada sırada işe yarıyor ve üzerinde tam
kontrolün yok. O yüzden egzersizlerle yardımcı olması gerekiyor. Gerçekliğimizle olan etkileşimimizde
de aynı durum. Belirli bir haldeyken gerçeklik akıcı. Bizim durumumuzdan dolayı akıcı olduğu zaman,
elektriksel şeyler de belirli bir halde oluyor. Ve bizim etkileşimimiz nedeniyle bu tür şeyler olabiliyor.
Neden neydi? Neden kısmen sıradışı birşey olması, kısmen binlerce kez cihazın düğmesini açıp kapatmış
olman, belki kısmen her zamankinden farklı bir şekilde açıp kapatmış olman.
C: Kaos, yeni bir gerçekliğin koşullarının veya yaratımının bir parçasıdır.

S: (T) Yıkılacak pek çok gerçeklik var... Yaklaşan kuantum değişikliği nedir?
C: Gözlemciye bağlı.

S: (T) Mantıklı. Değişiklik seni nasıl etkiliyorsa, onunla nasıl etkileşiyorsan ona bağlı. Ve herkes farklı bir
şekilde etkileşiyor. Ayrıca güzelce kıvırıp soruya yanıt vermediler. (J) Hayır, sorunun belirli bir yanıtı yok.
Yani birşey geliyor ve bilgisayar da o yüzden bozuldu. [Ofis civarından ve ağırlık kaldırma ekipmanından
bir çarpma sesi geliyor. İncelemek için herkes oraya gidiyor ama hiçbir şey bulunamıyor.]

S: (T) Az önce bizim için bir kuantum kapısı mı açtınız?


C: Ha ha! Bu sizi ayaklandırdı.

S: (T) Nasıl yani? (J) Odadan çıktık, öyle değil mi? (T) Bunu siz mi yaptınız?
C: Siz yaptınız. (ç.n. “Sen yaptın” anlamında da olabilir.)

S: (T) Biz mi yaptık? Yoksa ben mi yaptım? Bunu nasıl yaptım? (A) Hiçbir fikrim yok.
C: Psişik akış.

S: (T) İnşallah bu sefer de bilgisayar değildir. Ark o cihazı bugün tekrar çalıştırmak için çok zaman harcadı.
[Terry’nin, evlerinde duydukları ve bir kapının açılıp çok gürültülü bir şekilde kapanması sesiyle ilgili bir
tartışma]
C: Açığa çıkarılan tüm potansiyeli düşünün.

S: (J) Deminki şeyi hepimiz mi yaptık, yoksa Terry mi yaptı?


C: Büyük ölçüde Terry; şu andaki kaotik içsel durumu nedeniyle.

S: (T) Tamam, bir tür kaotik durum içindeyim. (J) Kafein ve şeker yüzünden mi bu?
C: Hayır. Terry bir yol görüyor ve ilerideki seçeneklerin ve potansiyellerin içsel farkındalığı nedeniyle
karmaşa içinde. Geçmişte pek çok amaçtan vazgeçti. Büyük bir kayıp hissi ve yola dönme arzusu var.

S: (T) Pekala, bu çok ağır. (J) Evet.


C: Düştüğü zaman da öyleydi. (ç.n. “It was when it fell, too.” Terry kastediliyor ama cümlenin öznesi eril
“he” değil, nötr “it” zamiri)

S: [Gülüşmeler] (T) Pekala, mizah, neşe. Düştüğü zaman. Bunu sevdim. İyiydi. Daha önce benimle ilgili
hiç böyle konuşmamışlardı. Ne soracağımı bilmiyorum. Başka söyleyecek neyiniz var, devam edin. Bana
birşeyleri açıklamaya devam edin ve ben de yeni şeyler sorup soramayacağıma bakayım. Şu anda biraz
kafam karışmış durumda! (A) Senin söyleyeceğin, soracağın birşey yok muydu Laura? (L) Hmmm, evet
ama ne soracağımı unuttum. Herşey yere döküldü. (A) Daha önce hakkında konuştuğumuz birşeydi. (L)
Daha önce tartıştığımız o diğer durumla ilgili başka birşey yapmam gerekip gerekmediğini soracaktım.
BT konusunda.
C: Farkındalık iyidir ve kendilerini kandırıyor olabilecek olanlara bile bizzat bu yolla yardımcı
olunabileceğini anlamak da öyle.

S: (L) Hm, evet anladım. Yani eğer bir “gibi yapma” durumu veya kandırma çabası varsa, biz bunun
farkında olduğumuz sürece, eğer bu durumun o kişiye bir yardımı dokunabilecekse bu durumun devam
etmesine izin verebiliriz. Ki onların sunduğu önemli faydalar da var. Bazen insanlar kendilerini
olduklarından farklı gösteriyorlar ve sonra o şekilde girdikleri ortamdaki etkileşimlerden sonra orayı
gerçekten sevdiklerini fark edebiliyorlar ve öncekinden daha gerçek olabiliyorlar. Kastettiğim şeyi
anlayabildiniz mi? (T) Evet, kesinlikle. (L) Belki de BT’yle ilgili durum da budur. (T) Olabilir. Bilgisayar
problemiyle ilgili bir sorum daha var. Ark her ihtimale karşı diğer sunucuya tekrar Windows 2000 kursa
iyi olur mu?
C: Bu sorun yakında çok sıradışı bir şekilde çözülecek.

S: (T) Oo, iyi, o zaman oraya tekrar 2000 kurmana gerek yok. (A) Belki şu anda çalışıyordur. ... (L) Şu anda
bilgisayarla ilgili olarak endişelenmemizi gerektiren birşey yok. (T) Benim üzerinde durmam gereken bazı
meselelerim var ama bunlar kolayca halledilebilir. Takip etmem gereken bir yol var. (L&J) Bunun kolayca
yapılabileceğinden emin değilim! (T) Kendimi ikna etmeye çalışıyorum. Yalnız ben olsam Windows 2000’i
yeniden yüklerdim! Son sözler? Başka sorusu olan? Herhangi bir tavsiye, düşünce, fikir? “Keşfet”
dışında?
C: Önce kalbin arzusunu arayın, diğer herşey yolunu bulur.

S: (T) Şu klasik küçük deyişleri seviyorum. İyi bir tişört çıkar bundan. Başka soru? (L) Tek sorum... İşte o
lanet olası helikopter! (T) Bu garip. Bu Bayflight helikopteri değil, değil mi? ...(J) Benim Terry’ye yardımcı
olmak için yapabileceğim herhangi birşey var mı?
C: Bu meselede idareyi ona bırakmak en iyisi.

S: (T) Pekala, bir sorum daha var. Biliyorum herkes çok yorgun. O vazgeçtiğim amaçlarda, sebep sadece
kendimle ilgili basit bir salaklık mıydı, yoksa o sırada gerçekten birilerine yardımcı oluyor muydum?
C: Çoğunlukla ilki. Ve bu çoğu durumda kaybetme korkusuyla ilgiliydi.

S: (T) Söyledikleri şeyi anlamaya ve hayatımla ilgili olarak bir perspektife sokmaya çalışıyorum. Bu
amaçlardan vazgeçerken KH eğilimi içinde miydim, yoksa BH mi? KH eğilimi içindeydim gibi görünüyor.
Yani kendimi incitiyordum.
C: Eğer derin seviyelerdeki neden korkuysa, diğerlerine yardım etme isteği sıkça KH olabiliyor.

S: (T) Ne korkusu?
C: Kaybetme.

S: (T) Hmm, bunun üzerinde biraz düşünmem gerekiyor. (L) Neyin kaybedilmesi? (T) İyi soru. Neyin
kaybedilmesi?
C: Saygı, sevgi, diğerlerinin fikirleri... ve büyük bir tane daha: öz-imaj (ç.n.: kendiyle ilgili sahip olunan
imaj)

S: (L) Sanırım diğerlerine yardımcı olmak için yapman gerektiğini düşündüğün bazı şeyler vardı ve
bunlardan vazgeçtin çünkü eğer kendinden, isteklerinden, ihtiyaçlarından, takip etmek istediğin
şeylerden fedakarlıkta bulunmazsan insanların sana verdiği değerin azalacağından, artık seni
sevmeyeceklerinden, senden hoşlanmayacaklarından, seni bencil, adi biri olarak göreceklerinden
korktun. (J) Ve öz-imajını yitireceğinden. (L) Ve öz-imajın bir kurtarıcı, çözücü, yardımcıydı. (T) Bu herşeyi
özetliyor sanırım, değil mi? (L) Hepimiz aynı şeyi deneyimliyoruz. Kaybetme korkusu. Öz-imajını
kaybetmek. (T) Tamam, bunun üzerinde çalışabilirim. Başka birşey?
C: Hoşçakalın.
24 Ağustos 2002

Ark, Laura, SF, LM, SB

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Koroiya.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya! Uyumlanma artıyor. Konuklar mı var?

S: (L) L___ ve S___ var. S___’yi tanıyorsunuz.


C: Büyülendik.

S: (L) Tabla uyumlanışımızın arttığını biliyorum. Mevcut olan başka enerjilerden dolayı mı artıyor
uyumlanma?
C: Evet. Eşdoğrusal frekanslarla çalışmak daha kolay.

S: (L) Pekala. Herkesi ilgilendiren ana konuya girmeden önce bir sorum var. Dünya Ticaret Merkezi’ne
yapılan saldırı ve devlet komplosu hakkında topladığımız materyali web sitesine koyup web korsanlarının
falan saldırılarına maruz kalmaktansa bir kitap veya kitapçık haline getirmemizin daha iyi olabileceğini
düşünüyoruz. Bunu birilerini kızdırmadan nasıl yapabileceğimizi sormak istiyoruz. (A) Bunu yaptığımızda
sınırı ciddi ölçüde geçmiş olur muyuz?
C: Dikkatli bir şekilde yapılırsa sınırlar geçilebilir.

S: (A) Bu durumda sınırı dikkatli bir şekilde geçmek nasıl olabilir?


C: Söyleyeceklerinizi muğlak bir şekilde söylemeye dikkat edin.

S: (L) Bu örnekte nasıl bir muğlaklık mesela?


C: Dolaylı referanslar.

S: (L) Bu saldırıyı tartıştığımız celselerde sizin yanıtlarınız muğlak değildi ama?


C: 3. yoğunluk da değiliz. Biz bunun üreteceği sıcaklığı kaldırabiliriz. Siz ise yanabilirsiniz. O kısmı biz
yapalım, siz sadece “bu doğru olabilir mi?” diye sorun.

S: (L) Yani böyle küçük bir kitap yayınlayabiliriz ama bunun doğru olduğunu beyan etmemiz gerekmiyor.
(A) Bilmiyoruz, sadece sorular soruyoruz, öyle değil mi? (SB) Evet, olabilecek en muğlak yöntem bu
olabilir. (A) İki durum var, hangisi doğru bilmiyoruz. Her iki yanıt üzerinde de düşünüyoruz.
C: Hikayenin her iki tarafını sunmak da iyi bir fikir olur. İddiacıların ve iddia konusu olanların “geçmişiyle”
ilgili biraz bilgi verilebilir ve böylece okuyucu kimin doğru olup olmadığının daha muhtemel olduğuyla
ilgili bir temele sahip olabilir.

S: (L) İlgili birkaç husus hakkında biraz tarihsel bilgi veririm ve sonra da şu anda olan biten hakkında biraz
bilgi veririm. (A) Tamam, sakınılması gereken herhangi belirli bir konu var mı?
C: Kendiniz “Yahudi meselesine” girmeyin. Sadece bizim yorumlarımızı aktarın.

S: (L) Tamam, şimdi 64.000 dolarlık soru geliyor: Pentagon’daki yangına ve patlamaya neden olan şey
neydi? Bir Boeing 757 miydi?
C: Hayır. Tahmin ettiğiniz şeye çok yakındı: Tanıklara belirli “izlenimler” verecek şekilde modifiye edilmiş
bir insansız uçak. Pencereler bile “gerçek” değildi.

S: (S) Nasıl yani? (A) Bir bilgisayar tarafından yönlendirilen bir uçak. Pilot koltuğu bile yok. (L) Tamam,
şimdi 64.001 dolarlık soru: Flight 77’ye ne oldu?
C: İndi ve şimdi kısmen dördüncü yoğunlukta bulunuyor.
S: (L) Nasıl “kısmen”?
C: Daha önce de söylediğimiz gibi belirli üsler, dördüncü yoğunluk sakinleriyle doğrudan etkileşim
nedeniyle bu özelliğe sahip.

S: (L) Yeraltında katları olan üslerden bahsetmişlerdi. (A) “Kısmen” derken bu işin mekanik kısmıyla da
ilgili olabilir, insan kısmıyla da. (L) Bir keresinde 3. ve 4. yoğunluk arasında gidip gelebilen çift-yoğunluklu
varlıklardan bahsetmişlerdi. “Kısmen” derken tam olarak neyi kastettiğinizi söyleyebilir misiniz?
C: Şu kadarını söyleyelim, “insan” kısmı şu anda 5. yoğunlukta.

S: (L) 5. yoğunluğa giden şey ruh. Yani bedenler ölü. Kaza “kalıntılarının” olduğu yerde kanıt üretmek için
bu bedenlerin parçalarını kullandılar mı?
C: “Parçalar” doğru kelime. Herhangi birinin yaşamasına izin verilebilir miydi sanıyorsunuz?

S: (A) Eğer bir yere indiyse, bununla ilgili teknik bir sorum var. Standart askeri takip uyduları o uçağın
yerini biliyor mu, yoksa normal uydu, daha doğrusu askeri gözlem sınırları dışına mı çıkmıştı?
C: Normal bir şekilde indi.

S: (A) O halde ordu veya belki aynı zamanda Beyaz Saray o uçağın indiğini biliyor...
C: Beyaz Saray herhangi bir olayda asıl meydana gelenler hakkında çok az şey biliyor.

S: (A) Evet. Ama başka casus uydular var. Diğer bazı ülkeler Flight 77’nin Pentagon’a çarpması
hikayesinin...
C: O seviyelerde tek bir “Yönetici” var.

S: (L) O seviyeler mi? Hangi seviyeler?


C: Birşeylerin bastırılması emirlerini verebilen seviyeler.

S: (L) Yani örneğin Fransız, Rus, Çin uyduları herhangi birşeyi fark etmiş olsa bile, bu bilgilerin
bastırılmasını emredebilecek bir kontrol seviyesinin mevcut olduğunu söylüyorsunuz... (A) Peki bu emre
saygı mı duyuluyor? Neden?
C: O seviyede bulunanlara yaklaşan afetlerle ilgili bilgi verilerek ve sonrasında hayatta kalma ve güçlü
konumlar elde etme vaatlerinde bulunularak bu kişiler satın alındı. Şu anda güç/yetki konumlarında bu
tür tiplerin zaten mevcut olduğunu fark etmek zor değil. Bu türler için güç sadece çekici olmakla kalmaz,
o güçle en kolay şekilde yozlaştırılabilen kişiler bunlar aynı zamanda.

S: (SB) Yani satın alınıyorlar ve... (L) Onlara neler olacağını söylüyorlar, bunun hayatta kalmanın tek yolu
olduğunu ve hayatta kalmalarına yardım edileceğini söylüyorlar. Herşey geçtikten sonra kontrolün
kendilerinde olacağını söylüyorlar. Peki Flight 77’deki insanları zaten öldürecektiyseler neden o uçağı
doğrudan Pentegon’a çarptırmadılar?
C: Çünkü o zaman hasar kontrol edilebilir olmazdı.

S: (A) Evet, bu gayet açık. Eğer orada gerçek uçak korsanları ve gerçek pilotlar olsaydı, kaza öncesinde
bir kavga falan olabilirdi. O zaman kimbilir uçak nereye düşerdi. (L) Yani bu olayın dikkatli bir şekilde
kontrol edilmesi gerçekten önemliydi. Çok spesifik bir nedenle çok spesifik bir hedefe çarpması
gerekiyordu. (A) Evet. Jet yakıtının yanmaya başlaması... kontrol edilemeyen yangın... (S) Pentagon’un
daha gözden çıkarılabilir bir yeri vardı belki de. Oraya odaklanmış olabilirler. (L) Lu’nun keşfettiği ilginç
birşey var: o olayda Pentagon’da ölen insanların çoğu düşük statülü kadın işçilermiş. Tüm büyükbaşlar o
sırada binada başka yerlerdeymiş. (A) Peki bu kitabı yayınlamanın sonuçları ne olacak? Eğer bu konuları
ekleyeceksek, bunu yayınlamanın amacı nedir?
C: Siz istediniz.

S: (A) Nasıl yani? (L) Bunun yayınlanmasını isteyen biziz, bunu onlar önermedi. (A) Aa. Böyle bir kitabı
yayınlamaya adanacak zaman değecek mi peki bu?
C: Kim parçaları makul ve tutarlı bir şekilde bir araya getirecek eğer siz getirmezseniz? Herkes gerçeği
arıyor. Gerçeği ortaya koymada ne yanlışlık var?

S: (L) Bazen gerçeği ortaya koyduğunda başın fena derde giriyor.


C: Ve bazen de gerçeği ortaya koymamak, birilerine gerçeği ortama koymanızı engelleme ümidi veriyor.
Gerçek bir kez ortaya konduktan sonra daha emniyettesiniz, çünkü o noktadan sonra yapılan “saldırılar”
ancak gerçeğin doğrulanmasına, onaylanmasına hizmet eder.

S: (SB) Denizaltı tanıtım ziyaretinde herhangi bir tehlike var mıydı?


C: Eğer katılsaydınız çok güçlü bir olasılıkla olacaktı.

S: (LA) Oğlumla birlikte katıldığım Uzay Kampıyla ilgili birşey sormak istiyorum. Orada çocuklara herhangi
birşey oldu mu?
C: Bu tür programlar daha derin karanlık projelerin öncüleri. Ne pahasına olursa olsun uzak durun.
Hayatınızda bu tür başka pek çok portallar var.

S: (S) Aman tanrım! Oğlum J___ uzay kampına gitti. (SB LA’ya) Ben de gittim bir kampa. Sen gittin mi?
(LA) NASA çocuklar için bir Uzay Kampı kuruyor. Ben bir refakatçi olarak gittim. (SB) Benim gittiğimin
sponsoru Georgia eyaletiydi ama Keşif Kampı diye adlandırılıyordu. İkinci yılı hatırlamıyorum.
C: Dolan’ı okuyun ve bu tür programlardan nasıl yararlanılabildiğini algılamak için hayal gücünüzü
kullanın. Flight 77’yle ilgili olarak haklı bir şekilde şüphelendiğiniz potansiyelleri bilmek, Konsorsiyum’un
nasıl çalıştığıyla ilgili bir kavrayış sunuyor olmalı size. O uçakta bir “grubun” Uzay Kampı’na gittiğini
düşünün. Kullanışlı, ha?

S: (L) Yani bu yolla grupları programlıyorlar ve herhangi bir zamanda kullanıma hazır hale getiriyorlar.
Sıradaki soru... Yoksa herkesin canı sıkkın mı? (LA) Bunu anlıyor olman gerekir, değil mi? (SB) Sıkkın
yetersiz bir ifade. (L) Tam şimdi ve burada bu gezegenin başı gerçekten derin dertte. Gezegenin
direksiyonunda bir sarhoş var ve kimse ona sarhoş olduğunu söyleyecek ve anahtarları ondan alacak
kadar cesur değil gibi görünüyor. Sarhoşların daha iyi sürdüğünü düşünmeyi seçen bir sürü kişi de var
üstelik. Bunu benimseyen pek çokları var ve diğer tarafta bu berbat durumdan gerçekten çıkmak
isteyenler. Biliyorum, K’ler arkanıza yaslanın ve şovun tadını çıkarın dedi. Oldukça dramatik olacak
sanırım. Bunun herhangi biri pozitif yönü var mı?
C: Grupların enerjileri dönüştürmesinden bahsettik. Belirli gruplara yapılacak “yardımdan” bahsettik. Siz
de düzenli olarak “kelebekler ve fırtınalar”dan söz ediyorsunuz. Eğer sabırlı ve azimliyseniz, şu anda
tahmin bile edemeyeceğiniz kadar faydasını göreceksiniz bunun.

S: (A) Pozitif yönü açık; eğer birşey yapabilirsek... (L) Önümüzde yapmak için duran şeyi yapmaya sabırlı
bir şekilde devam ediyoruz. Biz sadece bir kelebeğiz. (A) Bunun nasıl bir değişim yaratacağını tahmin bile
edemiyoruz. (S) Tüm dünyada, ana akım medyada, bizim görmeye başladığımız seviyeye yakın
denebilecek bir seviyede tüm bu olan bitenleri anlayarak yayın yapan birileri var mı?
C: Hayır. Maalesef. Sizin kendi haber şovunuzu sunmaya ihtiyaç duyduğunuzu düşünüyoruz!

S: (S) Bu ne kadar harika olurdu! (L) Seyircimiz yok ve bunu sürdürebilme ihtimalimiz çok yüksek değil.
Web sitemiz var. Bizim sesimiz o site. En büyük seyirci kitlesini toplayanlar yalancılar. Çünkü para onların
arkasında. Saldırıya uğramadıkları gibi sürekli terfi ediyorlar. Pekala, şu anda herkes sıkkın. Sanırım iyi
geceler desek iyi olacak. İyi geceler demeden önce söylemek istediğiniz herhangi birşey?
C: Yapabilecek küçük motoru hatırla sadece. Hoşçakalın.
14 Eylül 2002, Ark, Laura, BT, TC, CC, AM, JM, VG

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba!

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Ohelya.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Pekala, başka konulara geçmeden önce sormak istediğimiz bir şey var. Grup üyelerimizden, oğlu
geçen yıl (2001) 11 Eylül olayından birkaç gün önce intihar eden D___ hakkında...
C: Babasının askeriyedeki işi nedeniyle zihin programlamasına maruz kaldı.

S: (L) Babası bunun farkında mıydı?


C: O da zihin programlamaya maruzdu.

S: (L) Ne bakımdan?
C: Temel olarak oğlunu kullanıma hazır hale getirmek için ondan yararlanıldı.

S: (L) Bu konu hakkında başka birşey?


C: Baba kendini sorumlu hissetmemeli. Askeriye dışında da bu tür pek çok şey oluyor. Oğlu kan soyu
nedeniyle seçildi. Başarısızlığın nedeni direnç gücüyle ilişkiliydi.

S: (L) Yani diğer bir deyişle oğlunu kontrol edemediler, öyle mi?
C: Aşağı yukarı.

S: (L) Yani D___’yi incitmek için oğlunun intihara sevk edilmesi gibi bir durum söz konusu değildi?
C: Hayır.

S: (L) Çocuk içindeki birşeyle çelişen birşey yapmaya mı programlandı?


C: Temel olarak. FRV’si (frekans rezonans titreşimi) bu tür kontrollere elverişli değildi.

S: (J) İntihar etmesi, zihin kontrolüne yönelik son bir savunma biçimi miydi? Yani bilinçaltı seviyede
durumun farkında mıydı? Yoksa başarısız olduklarını anlayıp “kendini öldür” deyip onu intihar mı
ettirdiler? Yoksa çocuk bir direnç biçimi olarak mı intihar etti?
C: Daha çok dirençti.

S: (L) Pekala, sanırım sorunun cevabını aldık. 15 Ağustos 2002 tarihinde meydana geldiği düşünülen ekin
çemberini sormak istiyorum. İlk sorum, “kim yaptı?” (ç.n.: söz konusu ekin çemberinin resimleri)
C: 4. yoğunluk teknolojisiyle üretildi.

S: (V) KH mi yoksa BH 4. yoğunluk teknolojisi mi?


C: KH.

S: (L) Tamam. 4. yoğunluk teknolojisi dediniz. Ama 4. yoğunluk varlıkları tarafından yapıldı demediniz...
C: Doğru. 4. yoğunlukla etkileşim nedeniyle 3. yoğunluk aleminde epeyce ilerleme meydana geldi.

S: (V) 3. yoğunlukla kim arasında?


C: Konsorsiyum.

S: (L) Geçen yıl aşağı yukarı aynı tarihte bir kadın yüzü gösteren bir ekin çemberi ortaya çıkmıştı.
Chilbolton ekin çemberleri. O da 4. yoğunluk ürünü müydü? (ç.n.: o ekin çemberinin resimleri)
C: Hayır.
S: (L) Ayrıca 15 Ağustos Ana Tanrıça’yla ilgili eski bir bayram günü ve geçen yıl o yüzün ortaya çıkmasının
anlamlı olduğunu düşünmüştüm. Hatta onunla ilgili bir rüya görmüştüm. Hemen hemen aynı tarihte
ortaya çıkan bu yeni ekin çemberi sanki geçen yılki yüz imgesine bir yanıtmış gibi göründü bana. Bu yeni
ekin çemberinde çözülen mesaj: “Sahte yetenek sahiplerinden ve onların tutulmayan sözlerinden
sakının. Çok fazla sıkıntı ama hala vakit var. [bilinmeyen bir sözcük] orada iyilik var. Biz kandırmacaya
karşıyız. Kanal kapanıyor. (çan sesi).” Bu mesajın anlamı nedir?
C: Niyetlenilen ilk şey ekin çemberi fenomenini korkutucu hale getirmekti. İkinci şey, elverişli olanlara,
gri dünyadışı varlıkların “iyi adamlar” olabileceği izlenimini vermekti. Üçüncü şey doğrudan bu odaya bir
şüphe mesajı göndermeye yönelikti.

S: (J) “Kanal kapanıyor.” K’ler baştan beri bir kanal açılmasından bahsediyorlardı ve onlar da bizi kanalın
kapanmakta olduğuna ikna etmeye çalışıyorlar. Bozulmuş kelime neydi? “İnanın” mıydı?
C: Evet. Hata teknolojinin uygulanış biçiminden kaynaklandı. Bu da KH kaynağı ile ilgili ipucu sağlıyor.

S: (J) Tamam, yani amatörce beceriksizlikleri bu hataya neden oldu. (A) Yazılımdaki hata herhalde insan
unsuruyla ilgiliydi. Kirlilik vardı...
C: Arzulu düşünüş her defasında sizi yakalar.

S: (L) Yani arzulu bir düşünüş içindeydiler ve yaptıkları herşeyin mükemmel olduğunu sanıyorlardı ama
öyle değildi. (A) Yine de bu ekin çemberinin fiziksel karakteristiklerinin gerçek bir ekin çemberinin fiziksel
karakteristikleriyle uyuşup uyuşmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Yaklaşabilirler. Ama yine de farklılıklar var. Eğer kişi farkındaysa ve bakıyorsa bunlar tespit edilebilir.

S: (J) Karşılaştırma yapabilmemizi sağlayacak herhangi bir ölçüt verebilir misiniz? Özellikle dikkat
edilebilecek birşey var mı? Yoksa bir ekin çemberinde anlamlı olmayan garipliklere mi bakmamız
gerekiyor?
C: Bakılabilecek şeylerden biri, alana verilen gelişimsel zarardır. Gerçek çemberler yaratıcı ilkeyi bozmaz.

S: (J) Bu yaratıcı ilkenin bozulmaması, KH mi yoksa BH tarafından yaratılan ekin çemberleri için mi
geçerli? Yoksa her ikisi için mi?
C: BH.

S: (J) Yani BH yaşam döngüsüne zarar vermiyor ama eğer KH tarafından yapılmışsa durum değişiyor. Bu
anlamlı. KH’yle irtibat kurmayla ilgili bildirilen etkiler var: soğukluk, yanma, yoğun negatiflik. Bu
muhtemelen yaşam döngüsüne zarar verici. Yapılış biçimiyle ilgili olarak, 4. yoğunluktan yönlendirildiğini
söylüyorsunuz. Gelip bir tür fiziksel aletle mi yaptılar?
C: 4. yoğunluktan yapılmadı.

S: (J) Şu anda söz konusu olan örnekten bahsetmiyorum. BH bir ekin çemberi yarattığında, fiziksel bir...
C: Gerçek ekin çemberleri 6. yoğunluk birleşik düşünce aleminin düşüncelerini temsil ediyor.

S: (J) Tamam. Yani onlar gelişime zarar vermiyorlar. KH 4. veya 3. yoğunluk üzerinden teknoloji
kullanırken, onlar düşünce formları kullanıyorlar. Doğrudan 4. yoğunluk KH tarafından yapılan herhangi
bir ekin çemberi var mı?
C: Çok az ve şu ana kadar oldukça acemice.

S: (V) Bir örnek verebilir misiniz?


C: Bir tanesi okült şifreye benzer bir “semboller” dizisi. Verileri kontrol edin.

S: (L) Sanırım onu gördüm. Gerçek olduğu iddia edilenlerden çok farklıydı çünkü. Fate Dergisi için yazan
ve ekin çemberlerinin derin devlet teknolojisi ile üretildiğini iddia eden Rosemary Ellen Guiley’nin
Konsorsiyum’un içinden biriyle bir irtibatı olabilir sanırım. Ekin çemberlerini bir inceleyelim. (A) Yunanca
falan olduğunu söyledikleri bir ekin çember vardı, hatırlıyor musun?.. (L) Bu ekin çemberi hakkında başka
birşey? Pekala ekin çemberleri konusuyla işimiz bitti. Portallar konusuna girmeden önce sorunu sor
V___. (V) Bir buçuk yıl kadar önce önkolumda birkaç kez çok küçük bir nokta fark ettim. Mavi renkliydi.
Birkaç kişiye bahsettim ve iki kişi kendilerinde de buna benzer noktalar çıktığını söyledi. O zamandan beri
bu noktaların nedenini merak ediyorum. Çünkü bu olduğunda kendimi kaçırılmış gibi hissediyordum.
Kaçırılma konusundaki hislerimden dolayı, hala kaçırılmaya açık olmamdan dolayı utandım. Hala
kaçırılmaya veya benimle uğraşılmasına izin veriyor olmaktan dolayı.
C: Yeni projeksiyonlar?

S: (C) Projeksiyonlar derken neyi kastediyorlar?


C: Bazıları projekte eder... bazıları yansıtır...

S: (V) Pekala, kolumdaki o mavi nokta neydi?


C: Bir enerji taşması “yanığıydı.” EM nitelikli.

S: (V) Bu benim içimdeki bir kaynaktan mı çıktı, yoksa dışımdaki mi?


C: Her ikisi.

S: (V) Sorabilir miyim, KH mi, BH mi diye?


C: Alem perdesi EM enerji taşması.

S: (V) 4. yoğunluk sızıntısı gibi mi?


C: Anladın.

S: (V) “Yanık” kelimesini kullandınız. Sanki iğne izi gibiydi. Herhangi bir yorum?
C: Bunu Laura’ya sor. Onda da var.

S: (V) Senin kolunda da mı mavi bir nokta var? (L) Hayır, karnımda çıkmıştı, ama... (V) Gördüğün zaman
ne düşündün? (L) Korktum, çünkü ortasında minik bir delik vardı. (V) Benimki güzel bir mavi renkle
başladı sonra çürük rengi aldı. (L) Benimki bir rüyadan sonra oldu. Rüyamda içimden havaya birşey
fırlatıldığını gördüm. Ertesi gün banyoda bu noktayı fark ettim ve ortasında da bir delik vardı. Rüyamda
birşey fırlattığımı gördüğüm yerde. Rüyada içimden küçük bir roket gibi birşey fırladığını gördüm. Evin
tavanına değdiğinde şemsiye gibi açıldı ve aşağı süzüldü. (V T’ye) Orgonun mavi renk olduğundan
bahsediyordun, değil mi? (T) Evet. (V) Orgonla herhangi bir ilişkisi var mı?
C: Hayır. Mavi renk fizyolojik tepki. Tıpkı kabarcığın ısıya bir fiziksel tepki oluşu gibi.

S: (V) Peki eğer bu onun fiziksel yönüyse, metafizik yönü nedir?


C: EM enerji tırmanışı.

S: (V) Bu olduğunda onlara bu konuda ne sordun? (L) Evet, ama ne söylediklerini hatırlamıyorum. Kontrol
ederim. Sanırım enerji artışı gibi birşeydi; bir savunma hareketi gibi. (V) Laura’nın söylediği şey doğru
mu? Bu EM enerji tırmanışı bir savunma mekanizması mı?
C: Çoğu zaman.

S: (V) Neye karşı savunma mekanizması?


C: Davetsiz misafir.

S: (V) Böyle birşey yapıyor olmamız güzel. İşe yaradı mı?


C: Sen söyle, yaradı mı?

S: (V) Bunu ben size soruyorum.


C: Tamam, yaradı.

S: (C) Yani o tür noktalardan birinin her çıkışında bu durum bir negatif ziyaretçinin bulunduğuna ve
başarılı bir şekilde savıldığına mı işaret ediyor?
C: “Noktaya” ve bireye bağlı. Ama genel olarak, eğer aynı renkse, evet.

S: (V) Aynı şeyin farklı renklerde de olup olmadığını merak ettim. (L) Tıpkı sıcaklığa tepki olarak bir
kabarcık oluşması gibi, mavi rengin de EM şeyine yönelik fizyolojik bir tepki olduğunu söylediler. Başka
türde şeylere yönelik fizyolojik tepkiler de söz konusu olabilir. Tıpkı yanıkların çiziklerden, kesiklerden,
sıyrıklardan farklı olabildiği gibi. (V) Karındaki bir nokta ile önkoldaki bir nokta arasındaki fark nedir?
C: Savunmanın niteliğini sembolik olarak ifade ediyor. Seninki kişiseldi, dolayısıyla kol. Laura’nınki
çocuklar içindi, dolayısıyla yumurtalık.

S: (L) Evet. Çocuklarımın tehdit edildiğinin farkındaydım ve bu şey içimden tavana kadar fırladı ve bir
şemsiye gibi açılıp etrafa yayıldı. Sembolik bir koruma gibi. Çocuklar için dev bir kalkan gibi. Çok ilginçti.
Ne kadar güzel birşey olduğunu düşündüm. Vücudunda bu roket atıcıların bulunması yani! (kahkaha) Bir
sorum var. Dolan’ın kitabını okuduktan sonra geçen gece birşey düşündüm. Dolan devletin zihin kontrol
teknolojisinden falan bahsediyordu ve devletin veya ordunun dünyadışı varlıkların mevcudiyetini ve
dünyayla olan etkileşimlerini nasıl gizlemeye çalıştıklarını, asıl niyetlerinin ne olduğunu, aslında neler
yaptığını. Tüm bunları okurken aklıma bir düşünce geldi. UFO fenomeninin en başından beri kaçırılmalar,
inişler ve temas hikayeleri vardı. Budd Hopkins ve Whitley Strieber, özellikle Whitley, gri dünyadışı
imgesini standart Amerikan kaçırıcı olarak sundu. Bu kitapların yayınlanmasından sonra tüm Amerikan
kaçırılmaları gri dünyadışı varlık kaçırılması kalıbını takip ediyor gibi görünüyordu. Ama bu temel olarak
bir Amerikan fenomeni. Dünyanın diğer çoğu yerinde böcek gözleri olan küçük gri uzaylılar yok. Bilmek
istediğim şey şu: gri dünyadışı kaçırılma senaryosu a) bir perde anı mı? b) belirli koşulları ve etkileşimlere
uygunluk/alışma kazandırmaya yönelik olarak Amerikan askeri kitlesel zihin programlama projesinin bir
yaratımı mı? c) başka birşey mi? d) yoksa herkesi kaçıran gerçekten sadece gri dünyadışılar mı?
C: İlginç bir soru sordun gerçekten. Daha önce de belirttiğimiz gibi fiziksel kaçırılmalar nadirdir. Sadece
bu da değil, bazı kaçırılmalar kurbanın geri bırakılmasıyla sonuçlanmaz. Bu gerçeği gizlemek için ne
yapardın? Geri bırakılmayla sonuçlanan ve “hiçbir zararın verilmediği” bir sürü kaçırılma “yaratabilirsin.”

S: (L) Bu yanıt seçeneklerimden biri değildi! Yani Budd Hopkins ve onun ardından Whitley Strieber’in
birlikte çalıştığı insanlar tarafından bildirilen kaçırılmalar sahnelenmiş olaylar mıydı?
C: Sizin için yeterince yakın.

S: (L) Peki yanıta nasıl daha fazla yaklaşabiliriz?


C: Devlet deneylerini de kapsayan çeşitli deneyim türlerine ne dersiniz? Bazı vakalarda aşırı travma
olduğu halde bazılarında hiç olmadığına dikkat ettiniz mi? Aynı genel hikaye ama biri derin bir gerçeklik
algısı ile anlatılırken diğeri öyle değil. Neden bu kadar çok sayıda “kaçırılan” kişi deneyimi rahatça
anlatma şansı bulurken bazı kaçırılmalar hayatların mahvolmasıyla sonuçlanıyor?

S: (L) Yani bu kişiler gerçekten kaçırılmıyor. Sadece zihinlerine birşeyler projekte ediliyor. Bu ne kadar
zamandır olan birşey?
C: 30 yıldan uzun.

S: (L) 1970’lere kadar uzanıyor yani. Peki Whitley’in gri uzaylıları nereden çıktı? Ve bunun bildiğimiz siber-
genetik robotlar olan grilerle ilgisi nedir?
C: “Griler” gerçekten var. Ama devletin düşünmenizi istediği kadar her zaman ve her yerde değiller.

S: (L) Whitley herkese bunun nasıl birşey olduğunu anlatıyor ve EM zihin kontrol alanının kapsamını
genişletiyor. Zihin programlama dalgaları kullanılıyor ve böylece çok sayıda insanı gri dünyadışılarla
temas halinde olduklarına inandırıyorlar. Neden bazıları bu etkilere daha açıkken bazıları değil?
C: Bu etkilere maruz kalanlar çoğu zaman organik portallar değil.

S: (L) Bu da şu soruya gidiyor: organik portallar hiç kaçırılıyor mu?


C: Gerek yok.

S: (L) Yani bunu bir anlamda bir ayıklama mekanizması olarak kullanıyorlar?
C: Aşağı yukarı.

S: (L) Yani kaçırılma diye birşeyin kesinlikle asla olmadığını ve asla bunun kanıtının olamayacağını iddia
edenler OP olabilir mi?
C: Genellikle, evet.

S: (V) O varlıklar hakkında bilgiye sahip ve belirli psişik yeteneklere sahip ruhlu bir insan kaçırılmaz ama,
değil mi? (L) Bunun mutlaka doğru bir çıkarım olduğunu sanmıyorum. (V) Neden? Bir keresinde bilgi
seviyen arttığında artık kaçırılmayacağını söylemişlerdi sanırım. (L) Bunun kesin bir çıkarım olduğunu
düşünmüyorum. Evet bilgin arttığında neler olup bittiğiyle ilgili bir fikrin olur. Özellikle de zihnin o zihin
kontrol dalgalarından etkilenmeyecek kadar güçlü olduğunda o saçmalığa bir son verebilirsin kesinlikle.
Ama bu fiziksel olarak kaçırılmayacağın anlamına gelmiyor. Eğer o 4. yoğunluk varlıkları veya devlet bunu
yapmaya karar verirse, artık bunun zihin kontrol dalgalarına karşı mücadele etmekle bir ilgisi kalmaz.
Eğer seni elde etmek istiyorlarsa hayatına bir OP gönderirler ve sana o insan aracılığıyla ulaşmaya
çalışırlar. (J) Ama “genellikle” dediler, “her zaman” demediler. Yani bir OP bir kaçırılma portalı olmak
üzere programlanabilir. (C) Bir soru sorabilir miyim? Geçen sonbahar kaçırıldığımı düşünüyorum. Bir
griyle ilgili birkaç görüntü bile var zihnimde. Bir masada uzandığımı hatırlıyorum. Ayrıca vücudumda bir
kaçırılmaya dair fiziksel işaretler vardı. Şimdi ben gerçekten mevcut olan griler tarafından kaçırıldım mı,
yoksa devletin zihin kontrol çalışmaları yoluyla bunu yaşadığımı düşünmem mi sağlandı? (A) Ne tür
fiziksel... (C) Rahim bölgesinde ağrım vardı, göz nezlem vardı, üzerimden bir tren geçmiş gibi
hissediyordum. Gerçekten çok kötü birşey yaşadığıma dair tüm bu fiziksel semptomlar vardı ve önümde
bir gri dururken bir masada uzanmış durduğuma dair bir de anı. (L) Travma Sonrası Stres sıkıntın var mı?
(C) Bildiğim kadarıyla hayır. (V) Panik atak? (C) Anksiyete veya panik atak yok. ... (L) Gürültülü sesler. (C)
Evet, her gürültülü ses, herşey beni korkutuyor, zıplatıyor. Yüksek gürültülü seslere karşı anormal bir
reaksiyon gibi ve... (V) Sana masada ne yapıldığını hatırlıyor musun? (C) En az beklediğim bir anda geldi
bu anı aklıma. Ne olduğunu anlar anlamaz, yani bir griye baktığımı anlar anlamaz korktum ve kendimi bu
anının içinden çıkardım. O yüzden ne yapıldığı konusunda hiçbir fikrim yok. Ama kendimi tamamen
kontrol altında, sakin hissediyordum diye hatırlıyorum. Yani masada uzanırken korku içinde değildim. O
varlık korkmamamı sağlıyor gibiydi. Beni kontrol ediyor gibiydi. Ama uyuşmuş durumda olduğumu
görünce korktum ve bu anıdan koptum hemen. Bunun gerçekten olup olmadığını merak ediyorum.
Gerçek griler tarafından mı kaçırıldım, yoksa bir zihin kontrol deneyi miydi bu?
C: İlle “griler” tarafından yapılmayan gerçek kaçırılmalara ne dersiniz? Griler çok popüler birer ekran.

S: (V) Peki griler değilse kim yaptı?


C: C___’nin erkek kardeşine sor!

S: (C) Pekala, kardeşim devlet ajanları tarafından kaçırılmakta olduğunu iddia ediyor. Peki beni kaçıranlar
da mı onlar bu durumda? (L) Ya öyle ya da kardeşin bunun kendisine olduğunu iddia etmesine rağmen
aslında kaçırılan sensin. Böyle söylemesinin nedeni de ekranın bir kısmının kendisi olması. Projekte
ediyor, yansıtıyor. Saptırıyor. (C) K’ler ne söylüyor? (AM) Belki de kardeşin dikkat saptırmak için
kullanılıyor. O veya bu şekilde sana ulaşmak için. (A) O halde C___ bir tür derin devlet faaliyeti türüne
karışmış durumda, öyle mi? (L) Öyle görünüyor. (J) Neden belirli ekranlar seçtikleriyle ilgili belirli bir
neden var mı? Bazı insanların sürüngenimsilerle ilgili deneyimleri var, bazılarının mantislerle
(peygamberdevesi tipi varlıklar) ve başka türde dünyadışı varlıklarla ilgili deneyimleri var. Neden böyle
bir ekran seçiyorlar? Bir insanın duygularıyla, perspektifiyle oynamak için mi?
C: Sürüngenimsiler ve mantisler ekran değil.

S: (J) Yani onlar gerçek varlıklar, öyle mi?


C: Evet.

S: (V) Gerçek 4. yoğunluk KH varlıklar. (L) Grilerle ilgili olarak... Aklıma bir düşünce geldi ve yataktan
fırladım. Gecenin ortasında yataktan kalktım çünkü sürekli bunun hakkında düşünmeye başladım.
Dolan’ı okumuştum; o programları ve bu programı ozon tabakası ile dünya arasındaki tüm boşluğa
yayabildiklerini okumuştum. Sonra “Neden Amerika’daki neredeyse tüm kaçırılmalar griler tarafından
gerçekleştiriliyor?” diye düşünmeye başladım. Ve neden dünyanın geri kalanı başka türde yaratıklarla
ilgili deneyimler yaşıyor? Neden Amerika’daki deneyimle dünyanın geri kalanındaki deneyim birbirinden
farklı? K’lerin bir keresinde Amerika’nın KH’nin başkenti olduğunu söylediklerini hatırladım ama bu tüm
bu kaçırılmaların gerçekten meydana geldiği anlamına gelmiyordu. ABD’de gri dünyadışı varlıklarca
kaçırılmaların sayısının inanılmaz ölçüde fazla olması gerçeği ile ABD’nin KH’nin başkenti olması gerçeğini
bir arada düşündüğümde, bir de buna zihin kontrol araştırmalarıyla ilgili sızıntıları eklediğimde, “burada
neler oluyor?” sorusunu sormaya başladım. Dolan’ın anlattığı fenomene baktığımızda devletin kesin bir
şekilde UFO’larla ve dünyadışı varlıklarla ilgilendiğini görüyoruz. Ayrıca devletin bu meseleyi örtmek için
gerçekten Makyavellist bir şekilde çalıştığını ve böyle birşey mevcut dahi değilmiş gibi davrandığını
görüyoruz! “Bunun bir gerçekliği yok” fikrini o kadar aşırıya taşıdıklar ki, insanlar deli diye görülmekten
korktuğu için bundan bahsetmeye korkar oldu. Ya bu kasıtlıysa? Böylece eğer biri GERÇEK bir kaçırılma
yaşadıysa ve GERÇEK kanıtlar ortadaysa veya gerçekten korkunç birşey oluyorsa, bunu kolayca akıl
kaçıklığına atfedebilecekler. Ya bazı korkunç şeyler konusunda GERÇEKTEN endişelilerse? Ya bazı şeyleri
gerçekten gizlemeleri gerekiyorsa? Bu fenomeni inkar etmek ve herşey sadece insanların zihinlerinde
oluyormuş gibi davranmak yeterli değil, çünkü bariz bir şekilde bu doğru değil. Peki Makyavelli ne
yapardı? Öncelikle yıkmak için çöpten bir adam yapardı. Dikkati gerçek dünyadışılardan saptırmak için
belirli bir dünyadışı varlık türü yaratırdı. Tam zihin kontrol araştırması uygun bir aşamaya geldiğinde bir
gün Whitley Strieber devletin örtbas edebilmek için bariz bir şekilde insanları öldürdüğü şeyler hakkında
çok satan kitaplar yazıyor. Eğer derin devlet gerçekten bu meseleyi toplumdan gizlemeye çalışıyorsa,
Whitley gerçeği anlatan bir kitap yayınlayabilir miydi? Ve bu kitap bestseller olur muydu? Tek bir kitap
da değil, aynı konu hakkında birden fazla sayıda kitap. Ve tam kapakta dünyadışı varlığın resmi. O resmi
görür görmez mideleri bulanan, o tür bir deneyim yaşamış olan insanlar hakkında yazılar okudum. Herkes
birden grileri görmeye başladı. Strieber’in kitabı öncesinde aynı türde olaylarla ilgili yalnızca birkaç vaka
vardı. Strieber’in kitabı bestseller olunca bu fenomen birden patladı. Gecenin ortasında bilincine vardım
bu durumun. Bir başka ilginç şey daha vardı. O Roswell videosuna baktığında kendine şunu soruyorsun:
bu bir kandırmaca mıydı ve eğer ben böyle bir sahtekarlık yapacak olsaydım, nasıl yapardım? Sonuçta bu
hilenin ‘ikna edici’ olması gerekiyor, öyle değil mi? Eğer hileydiyse, hilecilerin onu standart gri gibi
yapmaları gerekirdi. Ama o varlık standart griye benzemiyordu. Üstelik her bir elinde ve ayağında altı
parmak vardı. Tıpkı bir çocuğun bedeni gibiydi. Büyük bir fetüs gibi görünüyordu. Eğer o video sahte
olsaydı veya “popüler uzaylı realitesini” onaylamak üzere sahte bir uzaylı yaratacak olsalardı, onu tipik
bir griye benzetirlerdi, çünkü herkesin beklediği şey buydu. Mike Lindemann dahil olmak üzere
araştırmacı denen pek çok kişinin bu videoyu sahte diye etiketleme nedenlerinden biri, gri denen
uzaylılardan biri olmamasıydı! Reddettiler, çünkü griye benzemiyordu. Ve elbette herkes uzaylının tıpkı
Whitley Strieber’in tanıttığı gibi küçük dört parmaklı, böcek gözlü yarı böceğimsi yarlık gibi görünmesi
gerektiğine ikna olmuştu. Gerçek şey önlerinde durduğu halde Whitley’in grileri gibi görünmediği için
onu reddettiler. (J) Belki de otopsi videosunun yayınlanma nedeni, projenin ne kadar iyi gittiğini test
etmekti... (L) Pekala, sonuçta gerçekten bazı griler var ama bunlar Whitley’in grisi gibi görünmüyor
olabilir... Tıpkı Whitley’in grileri gibi görünen gerçek griler var mı?
C: Whitley ıskaladı.

S: (V) Benim o kaçırılmada hatırladığım şeyler Whitley’in grilerine tamamen uymuyordu. O küçük
varlıklar neydi?
C: Gerçek şey.

S: (V) Üsleri Ay’da mı?


C: Çoğunun üssü Dünya’da.

S: (L) Pekala. Organik portallara gelelim. Daha önce OP’lerin ikinci ve üçüncü yoğunluklar arasında bir
köprü olarak var olduklarını ve daha sonra 4 KH tarafından bir kontrol mekanizması olarak kullanılmaya
başladıklarını söylediniz. Mouravieff OP’lerin bu döngünün sonunda ruhlu bireylere bağımlı olmanın
ötesine geçebilme potansiyelleri konusunda haklı mı?
C: Pek sayılmaz. Döngüden bağımsız olarak bir ruh izi gelişebilir. Ama bir ruhun 4. Yoğunluk BH ile
etkileşim halinde “gelişmesi” daha muhtemeldir. KH enerjiyi kendi kullanımı için boşaltma eğilimindedir.

S: (L) OP’lerin sayısıyla ilgili bir konu gündeme geldi ve siz ruhlu insan kadar OP’nin mevcut olduğunu
söylemiştiniz. Matematiksel olarak OP’lerden ziyade ruhlu bireylere rastlayacağımız, onlarla
etkileşeceğimiz belirtilmişti. Nüfusun eşit dağılımlı olduğunu söylerken, nüfusun yarısının organik
portallardan, yarısının da ruhlu bireylerden oluştuğunu söylüyorsunuz aşağı yukarı, değil mi?
C: Evet.

S: (L) Ruhlu bir bireyin, rastlayacağı ruhsuz bireylerden yarı yarıya daha fazla ruhlu bireyle karşılaşacağını
söylerken neyi kastediyorsunuz? (ç.n.: 13 Temmuz 2002 celsesinde geçen bilgiye bir referans. orijinalde
geçen “half as many” ifadesini çevirirken yanlış yorumlamış, ‘ruhlu birey kadar ruhsuz bireye [yarı-yarıya]
rastlanacağı’ şeklinde çevirmiştim. bu vesileyle o celsede de gerekli düzeltmeyi yaptım.)
C: “Ruhlar” çoğu zaman aileler halinde deneyim kazanır. Dolayısıyla ruhlu bir birey, ki burada “potansiyel
olarak tam ruhlu” bir bireyi kastediyoruz, muhtemelen daha çok diğer ruhlu insanlara rastlayacak ve
onlarla etkileşecektir. Fakat uyanış sürecinde rastlayacakları OP sayısı artabilir.
S: (L) Yani ruhlu bireyler genellikle aileler halinde yaşıyor ama bazı sapmalar olabilir. Veya çoğunlukla
OP’lerden oluşan bir ailede zaman zaman ruhlu bir birey olabiliyor ve o zaman o aile o bireyle ne
yapacağını bilemiyor. Aynı şekilde çoğunlukla ruhlu bireylerden oluşan bir ailede zaman zaman bir OP
olabiliyor. Ama çoğu durumda ruhlu bireyler başka ruhlu bireylerle evleniyor. Ama uyanma tehlikesi
gösterdiklerinde hayatlarına daha fazla OP yönlendiriliyor. Ama genel olarak, yanılıyorsam düzeltin,
herkes kendi seviyesine uygun bireylerle iletişime girmeye çalışıyor.
C: Aşağı yukarı.

S: (L) ...Pekala, bir başka soru. Yeniden canlandırılan veya remolekülerize edilen ölüler ve OP’ler dışında
başka ruhsuz varlık türleri var mı? Etrafta dolaşan holografik projeksiyon varlıklar var mı bu zaman ve
noktada?
C: Bir bakıma hepiniz “holografik” projeksiyonlarsınız. Ama soruyu yanıtlayacak olursak, nadir.

S: (L) Yani holografik projeksiyon türü varlıklar var veya olabilir ama sayıları çok az. Bir sonraki soru.
OP’leri tespit etme konusunda sizden alabileceğimiz başka herhangi belirli ipuçları var mı?
C: Başka ipucuna gerek var mı? Unutmayın ki bazı şeylerin öğrenilmesi gerekiyor.

S: (C) Bu konuya dikkat harcamamız, hatırlamamız ve kendimiz anlamamız gerekiyor diyorlar. (J) Genel
olarak OP’ler kaçırılmıyor mu demişlerdi? (L) Geçen yıllar boyunca pek çok ipucu gördüğümüz kesin.
Sadece hazır değildik ve neden bahsettiklerini bilmiyorduk. (C) Belki de bu daha iyidir. Çünkü bazı şeyleri
deneyimlerimizden kendimiz öğrenmemiz gerektiğini söylüyorlar. Onların hazır verdikleriyle
karşılaştırıldığında, kendi gördüklerinden daha fazla şey öğreniyorsun. (L) Bir diğer soru, 3. ve 4.
yoğunluğun birleştiği alanlarda Siyahlı Adamlar’ın kendilerini ortama projekte etmelerinin daha kolay
olup olmadığıydı.
C: Elbette.

S: (J) Bir keresinde çift yoğunluklu varlıklardan bahsetmişlerdi. 4. yoğunluk varlıklar ile 3. yoğunluk
varlıklar arasındaki melezler gibiler denmişti. Yoksa bu tür birey genetik olarak gelişmiş bir insan mı
aslında?
C: İnsanlar bir zamanlar “çift-yoğunlukluydu.” Ve bazıları doğal şekilde tekrar olabilir. 4 KH “üretimi”
olanlar da benzer nitelikte. Onları motoru güçlendirilmiş bir tür OP olarak düşünün.

S: (L) Sorum şu: son zamanlarda web sitesinde epeyce gevezelik yaptım. O kadar çok yalan ve sahtekarlık
görünce ve pek çok insanın potansiyel olarak bundan görebileceği zararı fark ettiğimde ağzımı kapalı
tutamıyorum. Biliyorum, herşey olacağına varıyor ve ne yapacaksak onu yapacağız ama gördüğümü
gördüğümde sessiz kalmak mümkün değil benim için. Faaliyetlerimin herhangi birinin faydalı olma
ihtimali nedir?
C: Fark yaratıyor gibi görünmeyebilecek olmakla birlikte, bazen eylemler gelişimi hızlandırır.

S: (C) Şahsi gelişim mi yoksa herkesin kolektif gelişimi mi? (B) Yoğunlaşmış dersler biçiminde mi? (L) Evet!
(gülüşme).
C: Şahsi gelişim. Ve bunun sonu derslere çıkabilir ama aynı zamanda testi geçme nedeniyle bir yıldıza da
çıkabilir.

S: (L) Pekala, bir sonraki soru. (A) 80’lerde UFO’lar için magno-craft diye isimlendirdiği bir itiş sistemi
planı yapan Polonyalı Pajak adlı şahıs hakkında birşeyler soralım. Bu şahıs planını geliştirdi ve bir destekçi
edindi. Ama son zamanlarda etrafında garip olaylar oluyor, özellikle de eski İtalya Güzeli olan bir kadın
onunla irtibata geçtikten sonra. Bu kadın telepatik piramitler inşa etmeye yönelik planlarla ilgili bilgi
almış...
C: Plan, hedefe daha fazla yaklaşmalarını engelleyecek şekilde saptırıldı.

S: (A) Magno-craft denen o itiş makinesi çalıştırılabilir mi?


C: Yayınlandığı şekilde değil.

S: (A) Pekala. Şimdi asal sayılar. Çok önce yapılmış celselerde geçen bazı matematik konuları ve asal
sayılarla ilgili. O sırada bir piramit kullanarak piramit sayılarından bir grafik oluşturma fikri vardı. Ama
geçen hafta, sizden haberi olmadığı halde bunu yapan bir Alman’a rastladım tesadüf eseri. Bu tür bir
grafik oluşturmuş. İşte [resmi gösteriyor]. Bunu o yapmış. Tamamen rakamlardan oluşan bir grafik ve
bunu bir piramit haline getirmiş ve asal sayıların nasıl belirli çizgilere denk gelecek şekilde dizildiğini
görebiliyorsun. Belirli bir düzen var. Sorum, onun yaptığı şeyin benim yapmaya çalıştığım şey olup
olmadığı. Çünkü asal sayıları üç boyutlu bir piramit etrafında toplamaya çalışıyordum. Bu sizin tanımınıza
uymuyor. Çünkü o diyagram üç boyutlu birşey değil. Sorum şu: o adamdan edindiğim bu piramit, benim
yapmaya çalıştığım şey mi?
C: Yakın ama henüz orada değil.

S: (A) Neyin eksik olduğuyla ilgili bir ipucu alabilir miyim? Farklı bir rakam dizilişi daha iyi mi olur?
C: Çok muhtemel. Doğru yönteme “rastlayacaksın.”

S: (L) Asal sayılarla ilgili bir başka soru: asal sayılarda rezonans bulacağımızı söylediniz ve...
C: İpucun bu.

S: (A) Bunun sesle ilgili olması gerekiyordu. Ama sesle ilgili bir sorunum var çünkü ses frekansı sesin
yayıldığı ortama bağlı. Ortam hava olabilir, taş olabilir, herhangi birşey olabilir; frekans spektrumu
ortama bağlı. Şimdi piramitlerden bahsediyoruz ve ses de piramitlerle ilişkili. Bu...
C: Evet. Piramit, Pireneler, Pir (Pyr)...

S: (V) Pir’le ilgili birşey olmalı. Pir’in asal sayılarla ilgisi nedir? (A) Piramit isminin kökeni neydi? ‘Pyro’,
‘fire’ (ateş) öyle değil mi? (L) Evet, ateş.
C: Işık frekansı...

S: (A) Sonolüminesans. Ama bir de bu frekans terimi var. Sizin frekans terimini kullanış biçiminizle ilgili
ciddi bir sorunum var. Frekans birim zamandaki salınımların sayısıdır. Ama burada zamanın birimi nedir?
Saniye mi, dakika mı, saat mi, yıl mı?
C: “Nano” diyebilir miyiz?

S: (A) Bu pek bir anlam ifade etmiyor gibi görünüyor, çünkü nano nedir? Frekansın hangi birimde
ölçülmesi gerektiğini açıklamıyor. Hangi zaman birimi olduğunu söylemezsek frekans diye birşey yoktur.
Nano, nano düzeyde bir frekans ölçümünü ima ediyor olabilir veya doğal frekans. Ama bir zaman birimi
olarak işlev görecek belirli bir frekans bilmiyorum.
C: Bir büyük döngü ne uzunlukta? O altbirimlere göre düşün.

S: (L) Büyük döngü 309.000 yıl. Bunun ilgisi nedir? (A) Bu temelde bir zaman birimi tanımlıyor. Eğer
frekansın 1’e eşit olduğunu söylersem, bu bir büyük döngü demektir. Eğer frekansın 10 olduğunu
söylersem, bu bir büyük döngüde 10 salınım demektir. Pekala, bu bir tür yanıt oluşturuyor. Bununla
birşey yapabilirim. Daha önce asal sayılardan bahsederken Zuber adını belirttiniz. Bunun ne anlama
geldiğini sordum ve siz de “araştır” dediniz. Araştırdım elbette. Google’ı kullanarak gözattım. Zuber ve
asal sayılar hakkında birşeyler aradım. Ve sürpriz! Aslında çok az referans vardı ve bunların tümü Matti
Pitkanen’eydi. Bu şahsın asal sayılarla ilgili pek çok makalesi ve asal sayılara dayalı herşeyle ilgili teorisi
var... (L) Zuber adıyla ilgisi nedir? (A) Zuber o referanslardan biriydi çünkü referanslardan biri, benim
elimde de bulunan ve Zuber adlı bir fizikçi tarafından kuantum alan teorisi hakkında yazılmış ünlü bir
kitap! Sorum şu: Kuantum alan teorisi ve konformal teoriler hakkındaki o kitaptaki Zuber, doğru Zuber
mi?
C: Ne düşünüyorsun?

S: (A) Bence ihtimal %50. O olmayabilir.


C: %80!

S: (A) %80 fazla yardımcı olmuyor! Matti Pitkanen’in yazdığı o makale var elimde. Belki bunu yeniden
değerlendireceksiniz. Makalenin adı Kuantum Kritikliği ve 1/f gürültü. Ve işte Zuber. Okuyayım, hmm...
[okuyor] Konformal invaryans, evet aynısı olmalı. Pekala, yüzde 90! [gülüşme]
C: 100!

S: (T) Bunun daha önce ele alınıp alınmadığını bilmiyorum ama aralıklı kulak çınlamasının olası nedenleri
nedir? (C) Benim bununla ilgili bazı teorilerim var ama doğru olup olmadığını bilmiyorum.
C: İzleme, programlama sinyallerinin alınması ve ayrıca bir miktar arkaplan “evren” gürültüsü.

S: (C) Ben belirli bir kalıp fark ediyorum. Hatta bununla ilgili notlar da tuttum, çünkü çok garip. Ne zaman
matrix konusuyla ilgili bir teoriyi biriyle yüksek sesle veya kendi kendime konuşacak olsam kulağım
çınlıyor. (L) İzleniyor olabilirsin. (C) Evet. Bazen önemli bir düşünce geliyor, bilirsin drone’lar, matrix,
programlar, holografik eklentiler vs. Birden kulağım çınlıyor. Bazen sol, bazen sağ ama kalıbın ne
olduğunu anlamaya çalışıyorum. Notlar tutuyorum. (T) Çınlama sesini yaratan süreç nedir?
C: Kısmen, potansiyeli sezip semptomatik uyarıda bulunan nöral süreçlerin yaptığı “yorum.”

S: (C T’ye) R___’yle ilgili olanı hatırla, bir uyarı olduğunu söylemiştim. Şimdiye kadar yaşadığım en yüksek
sesli kulak çınlamasıydı. Kulağımı yaktı. (L) K’lerin söylediklerinden anladığım kadarıyla ruhsal veya psişik
algın birşey algılıyor, onu subliminal bir şekilde zihnine transfer ediyor ve sonra nöral süreçlerin onu
tercüme edip bir uyarıda bulunuyor. Bu şekilde mi? (C) Sanırım. Ne zaman sahte insanları, holografik
eklentileri, organik portalları falan düşünsem sağ kulağımda güçlü bir çınlama sesi. (L) Bu bir anlamda bir
erken uyarı sistemi. (C) Hı hı. (V) Benim biriyle konuşmama bile gerek yok. Belirli birşeyi düşünce çınlama
meydana geliyor birden. (L) OP’lerin kulaklarının çınlayıp çınlamadığını merak ediyorum.
C: Sor bir tanesine.

S: [Gülüşme] (A) Fizyolojik nedenlerden kaynaklanan kulak çınlaması da var bir kere. (L) Evet, tinitus.
Elbette kulaklarında fizyolojik çınlama olabilir. (C) Bende özellikle belirli konuları düşününce oluyor. (T)
Sesin frekansının herhangi bir önemi var mı? (C) Evet bazen yumuşaklar. Farklı tonlar var, bilirsin. Bazen
sağ kulakta, bazen sol kulakta.
C: Gözlemleyin, böylece belki içsel “kodlarınızı” öğrenebilirsiniz.

S: (C) Ben de öyle düşünmüştüm. Kod gibi. (A) İnsanlar hipnoz altında veya biyo-geribildirim eğitiminde
parmak kodu kullanabiliyor. Bir şekilde eğitimle bilinçli müdahaleyi baypas edebiliyorsun. (L) Evet, bilinçli
kontrolün baypas edilmesi. ...(A) Sormak istediğim şu: Bu izlemelerin bir şekilde bozulup
bozulamayacağı. Acaba fiziksel birşey bunu...
C: Elbette, mesele pek çok frekansı ve yön değişimini kapsamak.

S: (A) Bir yudum viski bunu halleder miydi merak ediyorum. Göttingen’de o deneyimleri yaşadığım sırada
tavsiye edilen şey... (L) Bir yudum viski! Şimdi viskini mi istiyorsun? [kahkaha] (A) Elbette, izlenmeyi
önlemek için!
C: Bazı durumlarda kimyadaki bir değişim etkiye açıklıkta bir değişim anlamına da gelebilir ama faaliyetin
kesilmesi değil.

S: (L) Yani viski bunu durduramaz ama etkilenebilirlik durumunu geçici olarak azaltabilirsin belki. (V) Bir
yudum viski mi? Bu biraz fazla kolay olmaz mı? (A) Biliyorsun lineer olmayan bir dünyadayız ve dolayısıyla
biraz daha az etkilenir hale gelmek çok ciddi fark yaratabiliyor. (V) Doğru. (B) Yoksa bu bir mazeret mi?
[kahkaha] (L) Elimizde bir miktar Southern Comfort var. Sıradaki soru? (V) Bir sorumu aradan çıkarayım,
çünkü aylardır merak ediyorum bunu: bir gün meditasyonda gelen o sembol hakkında biraz bilgi almak
istiyorum. Ankh işareti ve o işaretin haznesi içinde ve dışında titreşen sonsuzluk işareti. Bu sembol
nereden geldi?
C: Bilincinden.

S: (V) Geliş biçimi çok ilginçti çünkü tıpkı bir insanın arkaya doğru takla atması gibi takla atarak geldi, sol
kolumun hizasından inip doğrudan üçüncü gözümün önüne indi... bu bana çok garip görünüyor...
C: Kendine dramatik mesajlar göndermekten hoşlanıyorsun.

S: (V) Bu sembolün sonsuz yaşam anlamına geldiğini düşünüyorum, doğru mu?


C: Yeterince yakın.

S: (L) Sonraki? (V) 4. yoğunluğun OP’lerden enerji emip emmediğini sorduk mu?
C: 4 KH’nin OP’ler üzerinden enerji emdiğini belirttik.

S: (A) NY lotosunda 911 sayısının gelmesinin ardındaki mekanizmayı merak ediyorum. (V) Evet, ben de.
C: Uyarı. Bitmedi!!!
S: (A) Kim uyarıyordu?
C: Kitle bilinci açık ve mevcut tehlike konusunda kendine uyarıda bulunuyor.

S: (A) Anlamlı. (C) Onu kendimiz mi yarattık? (L) Hayır, kitle bilinci açık ve mevcut tehlike konusunda
kendine bir sinyal gönderiyor... Hangi açık ve mevcut tehlike?
C: Bekle ve gör.

S: (L) Irak’la ilgili olabilir mi?


C: Kandırmaca yok.

S: (V) Pekala. Merak ediyorum ve daha önce soruldu mu bilmiyorum. Çin’in Irak konusundaki rolü nedir?
C: Büyük soru işareti, ha?

S: (V) Aklıma gelip duruyor, Çin, Çin, Çin, Çin... Şu anda çok sessizler, herhangi birşey söylediklerini
duymuyorum...
C: Gerçekten de...

S: (V) Iraklılara kimyasal ve biyolojik silahlar mı sağlıyorlar?


C: Ve...

S: (V) Nükleer silahlar?


C: ?

S: (V) Söyleyemez misiniz?


C: Hayır.

S: (A) Belki de cevabı böyle veriyorlar. Cevap evet. Eğer Çin veya Rusya’nın yerinde olsaydın, elinde
nükleer silahlar olsaydı ve ÇOK paraya ihtiyacın olsaydı ne yapardın? (L) Elindeki şeye ihtiyaç duyan biri
var ve işin içinde tüm o petrol ve para var, şaka mı yapıyorsun? Eğer Saddam’ın elinde bombalar olmasa
bu kadar kendinden emin davranmazdı. Ve silahlar bize çevrilmiş durumda, garanti edebilirim. (V)
Devletimiz ve onun istihbaratı denen şey bunun olduğunu biliyor mu? (A) Elbette. (V) Onlarla işbirliği
içindeler mi? (L) Elbette. (A) Belirli bir seviyede herkes herşeyi satıyor. (L) O seviyelerde öyle çünkü
Dünya’nın nüfusunu kırmaya çalışıyorlar. (V) Çin Irak’a silah beslemesi yapan tek güç mü? (L) Neden öyle
olsun? ABD de onlara silah sağlıyor. Olayın kirlilik derecesi kavranamayacak düzeyde. Hepsi aynı yatakta.
(V) Laura haklı mı? Dünya liderlerinin amaçladığı...
C: Plan bu.

S: (A) Ama hatırlamalısın ki eğer bir ülke diğer bir ülkeye silah satıyorsa, bu silahların çalışacağı anlamına
gelmez. Satmak birşey, kullanmak farklı birşey. Zaman zaman bu silahlar çalışmıyor. (V) Ne kadar pis bir
oyun, ha? (L) Korkunç.
C: Bu hoş düşünceyle birlikte, hoşçakalın.
21 Eylül 2002, Ark, Laura

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba! Elini elime koy.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kalonya.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (A) Son birkaç haftadır fark ettiğim gibi, evin içindeki durumla karşılaştırıldığında dışındayken çok daha
berrak bir şekilde düşünebiliyor olmam objektif bir gerçek mi?
C: Evet. Evdeki uzun dalga yoğunlaşma kalıbı nedeniyle.

S: (A) Bunun sebebi dış bir kaynak mı?


C: Evet.

S: (L) Kaynağın yeri nerede?


C: Gizli kaynak. Genel “kontrol” için spesifik yerlere yerleştirilen askeri üreteçlere benzetebilirsin.

S: (L) Yani bunlar herkesi bombardımana maruz bırakıyor ve dolayısıyla kimse düşünemyor. Herkes
uykuda. (A) Neden beni Laura’dan daha fazla etkiliyor?
C: Seni daha fazla etkilemiyor. Sadece farklı semptomlar gösteriyorsunuz.

S: (A) Yine de merak ediyorum, neden dışarıda yürürken...


C: Geometrik yapılar “yoğunlaşmaya” neden oluyor.

S: (A) Bir şekilde bu etkiyi zayıflatacak a) bir kalkan, b) bir başka antidot hazırlaybilir miyiz?
C: En iyi antidot hareket etmek. (ç.n.: ‘to move’; hem ‘hareket etmek’ hem de ‘taşınmak’ gibi anlamları
olan bir kelime. celsenin kalanından anlaşıldığı kadarıyla kasyopyalılar burada ‘taşınmayı’ kastetmiş ama
laura cevabı yanlış anlıyor, durum daha sonra netleşiyor. ark belki de doğru anlıyor.)

S: (A) Evet, bu en iyi çözüm. Ama hareket etmek için belirli şeyler yapmamız gerekir. Bu şeyleri daha iyi
bir zihinsel kapasiteyle yapmamız iyi olurdu. Dolayısıyla, hareket etmeden önce uygulanabilecek en iyi
çözüm nedir?
C: Etkiyi devredışı bırakmak için geniş-spektrum kapasiteli bir dalga üreteci.

S: (A) Ne dalgaları? Ses mi yoksa elektromanyetik mi?


C: EM.

S: (A) Bu dalga üreteçleri bir yerde satılıyor mu?


C: Muhtemelen hayır. Neden bir tane yapmıyorsun?

S: (A) Tamam, bir dalga üreteci yapabiliriz. Nasıl bir güç gerekiyor? Bu EM dalga üreteci sadece EM
gürültü yaratacak, doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Yani kendimizi iki kez zehirliyor olacağız! (A) Doğru!


C: Ayarlanabilir bir dedektör ekleyip uygun iptal edici frekansa ayarlanırsa, hayır.

S: (L) Sanırım hareket etmek daha ucuz bir yol. (A) Genişbant bir dalga üreteci. Tıpkı bozulmuş bir
floresan tüpünün her tür EM gürültüsü oluşturması gibi. Ama eğer frekansı ayarlaybilirsek... (L) Hem bir
ayarlayıcı hem de bir dedektörünün olması gerekiyor. Hareket etmek daha ucuz.
C: Aynı zamanda daha iyi!

S: (A) Bedeni bu tür etkilerden daha az etkilenir hale getirmenin bir yolu olmalı.
C: İpek giysi ve başlık.

S: (A) Biliyorum! Alüminyum piramitler! [Gülüşme.]


C: İpek kaplamalı.

S: (L) Isı koruması sağlayan metalize reflektör perdelere ne dersiniz? Onların bir faydası var mı? Ve şunu
da unutma senin ofisinin tepesinde katedral tipi bir tavan var. Piramit. Geometrik yapıyla ilgili birşey
söylemişlerdi.
C: Evet.

S: (A) Pekala, eğer geometrik yapıyı bir şekilde değiştirirsek bunun faydası olur, değil mi? (L) Tavana
hareket eden birşey asabiliriz. Bir tavan vantilatörü? Gürültü üretir, EM üretir, havayı hareket ettirir...
(A) Bunun faydası olabilir. Eğer ozon üretecimiz olsaydı, bir vantilatör iyonları etrafa yayardı. Hareket
eden iyonlar elektrik akımı üretir. Böylece gürültü üretir. Bunun faydası olabilir. (L) Yani ozon
jeneratörünü kurmamız gerekiyor.
C: Hepsi faydalı. Ama yine de en iyi seçenek evi satıp taşınmak.

S: (L) Bize ASLA evi satıp taşınmanın iyi bir fikir olduğunu söylememiştiniz. Bunu her sorduğumda yanıt
olumsuzdu. Neden şimdi durup dururken evip satıp taşınmak iyi bir fikir oluyor?
C: Şu anda herşey çok hızlı gelişiyor.

S: (L) Vincent Bridges’in iddia ettiği gibi 22 Eylül’de önemli birşey olacak mı?
C: Muhtemel değil.

S: (L) Eğer insanlar onun “djed’i yükseltme” dediği o aptal seremonisini yaparsa ne olur?
C: Hiçbir şey.

S: (L) George Bush’un istediği bu Irak bombalaması... Bu çetenin savaşa gitmesini durdurmanın herhangi
bir yolu var mı?
C: Hayır.

S: (L) Bu yöndeki tüm çabalarım boşa mı gitti?


C: Hayır.

S: (L) Eğer Irak bombalamasını durdurma konusundaki çabalarım boşa gitmediyse ama bombardıman
devam edecekse, benim çabamın faydası nedir?
C: Çabalarının farklı getirileri olacak.

S: (L) Evi satmaya çalışmadan önce evi iyice düzeltmek için yapı çalışmaları gerekmez mi?
C: Çabuk yapabilirseniz.

S: (L) Taşınma derken, buradan ayrılıp yakınlardaki bir eve taşınmamız anlamında mı, yoksa ülkeden
ayrılmak anlamında mı?
C: Fransa.

S: (L) Fransa’ya nükleer bir saldırı olacağını söylemiştiniz sanıyordum?


C: Hala olası ama daha az muhtemel.

S: (L) ABD’ye yönelik nükleer bir saldırı olacak mı?


C: Şüphesiz.

S: (L) En büyük kızım ve annem konusunda ne yapmam gerekiyor?


C: Anlamalarına yardımcı ol.

S: (L) Peki anlamazlarsa.


C: Yapabileceğin birşey yok.
S: (L) Amatör bir astronom tarafından Dünya’nın etrafındaki bir yörüngede döndüğü gözlenen cismi
merak ediyorum. Astronom bunu haber verir vermez bunun Güneş etrafında dönen eski bir roket iticisi
olduğu ve şimdi Güneş’in yörüngesinde dönmekte olduğu açıklandı. 1969’dan beri Güneş’in etrafında
dolanıyormuş. O cisim gerçekten de eski bir roket parçası mı?
C: Hayır.

S: (L) Ne peki?
C: Yüksek seviyeli bir sektör tarayıcısı.

S: (L) Radar gibi mi? Uydu?


C: Benzer ama daha gelişmiş.

S: (L) Kime ait?


C: Yüksek seviye konsorsiyum.

S: (L) İnsan mı, dünyadışı mı?


C: Her ikisi.

S: (L) Kısa bir süre önce Hollywood civarında görülen ve kıtalar arası bir füze olduğu iddia edilen şey
neydi?
C: Saçma. Yoğunluklar arasında geçiş yapan bir araçtı.

S: (L) Daha önce Ocak veya Şubat için planlanan Irak savaşı Kasım’a çekildi anladığım kadarıyla. Bu
çılgınlık. Denetleyicilerin girmesine izin vermediği için Ocak veya Şubat’ta Saddam’ı bombalayacaktık.
Şimdi Saddam denetleyicilere izin verdi ve bu sefer onu daha da erken bombalamya karar verdiler. Bunu
bana açıklayın! Çıldırmış bir dünyada yaşıyormuşuz gibi hissediyorum!
C: Öyle.

S: (L) Şu anda yapmamız gereken en önemli şey nedir?


C: Taşınmak için gerekli hazırlıkları yapmaya odaklanın.

S: (L) George Bush ve çetesinin amacı nedir? [Bitkin bir ifadeyle soruluyor.]
C: Hayat düşündüğünüz kadar zor olmayacak.

S: (L) Böyle birşeyi nasıl yapabileceğimizi bilmiyorum. Bunu yapabilecek bir pozisyonda değiliz. Biliyorum
böyle bir karar vermeniz gerekti ve ne yaptıysanız bunu kendi başınıza yaptınız. Ben de çeşitli kararlar
vermek zorunda kaldım ve bu konuda bu söylediğiniz şey benim verdiğim kararla uyuşmuyor. Yani, bunu
yapmak istiyorum ama bunu düşününce, bir dağa tırmanmak gibi. Şu anda herşeyi toplayıp taşınmak için
paramız yok! (A) Bir çözüm var: adım adım.
C: Evet.

S: (L) Benim için bu gecelik bu kadarı yeter.


C: Para çok yakında gelecek. İyi geceler.
28 Eylül 2002

Ark, Laura, AM, BT

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba!

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Raponya.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: [Laura aniden yoğun bir sıcaklık hissettiği için kapının açılmasını istiyor.]
C: Hayat dindir.

S: (L) Bu ne anlama geliyor?


C: Yaşam deneyimleri kişinin Tanrı'yla etkileşimini yansıtır. Uykuda olanlar, yaratılışla etkileşimleri
konusunda çok az inanca sahiptir. Bazıları dünyanın hakkından gelmeleri, görmezden gelmeleri,
susturmaları ya da sona erdirmeleri gereken birşey olduğunu düşünüyor. O bireyler için dünyalar sona
erecek. Hayata ne veriyorlarsa tam da o olacaklar. "Geçmişteki" bir hayal olacaklar. Objektif realiteye
her yönüyle sıkı bir ilgi gösterenler "Geleceğin" gerçekliği olacaklar.

S: (L) JN ile yaşadığımız son olaya dair birkaç sorum var. Görünüşe göre olan biteni benim duyduğumdan
farklı bir şekilde duymuş ve onun yazdığı şeyleri okurken kastettiği şeyi doğru temsil etmeyen bir
perspektifle bakmışım. Bana demişti ki: “Karmaşaya dikkat etmiyorsun, sadece buraya yapmaya geldiğin
şeyi yapıyorsun.” Ben bunu tamamen farklı bir anlamda anladım. Onun bakış açısıyla “etraftaki
karmaşaya dikkat etmemek ve yapmaya geldiğin şeyi yapmak” dünyayı yenerek ve görmezden gelerek
“yükselmenin” yollarını ve araçlarını keşfetmek anlamına geliyormuş aslında. Bana göre ise “karmaşaya
dikkat etmemek”, olan bitene çok dikkat etmek ama kafanın karışmasına izin vermemek, karmaşanın
ortasında gerçekliği görmek anlamına geliyor. (AM) Bir insanın karşılaştığı herhangi yeni bir bilgi, o
bilginin gerçekliğiyle uzlaşana kadar karmaşaya neden olabilir. (L) Görünüşe göre burada önemli olan
olayın “karmaşa” yönü üzerinde durmamak, karmaşanın içinde gömülü olan bilgiyi öğrenmeye
konsantre olmak. Öğrenmen gereken şeyin ne olduğunu anlamaya çalışmak. JN’nin fikrine göre eğer
birşey karmaşaya neden oluyorsa, ona ilgini TAMAMEN kesmelisin, herhangi bir yönüne dikkatini
harcamamalısın, sadece huzurlu hissetmeye konsantre olmalısın. Whitley Strieber’in söylediği şey de
aynıydı: “Sahip olabileceğin tek özgürlük senin içinde.” Sanırım K’lerin açılıştaki sözlerine neden olan şey,
bu konu üzerinde kafa yormakta oluşumdu. O açıklamanız kafamda bu konuyla ilgili meselelere bir yanıt
mıydı?
C: Aşağı yukarı.

S: (L) Üzerinde düşünmekte olduğum bir diğer şey, ruhsal olarak gelişmek için bir tür keşiş hayatına
çekilmen gerektiği fikri. Benim gözlemlediğim şey şu ki, dünya tam da varoluş derslerinin öğrenilmesi
için gereken şey. Ruhsal olmak için bir manastıra çekilmesi, meditasyon yapması, şu veya bu “ruhsal
uygulamayı” yapması gerektiğini düşünenler Tanrıyla ve hayal edilebilen yaradılışla en büyük
etkileşimden uzaklaşıyorlar. Büyük bir nimeti geri tepiyorlar. Dünyada yaşayarak ve herşeyin içindeki
ruhu görmeye çalışarak başarılabilecek olanlar, hiçbir saptırmanın olmadığı, hiçbir denge ve kavrayış
testinin olmadığı bir manastıra çekilerek başarılabileceklerden çok daha fazla. Dünyada olmak ve “ruhu”
görüp deneyimleyebilmek bence çoğu insanın farkına vardığından daha dini birşey. Gerçek dünya
uyduğumuz yerdir. Doğduğumuz yerdir. Eğer bu dersten kaçmaya çalışırsak, tekrar tekrar geri dönmemiz
gerekir. (A) Belki de bu gerçekten onların dünyasıdır? Bir manastıra kaçarak veya dünyayı görmezden
gelmek onlar için gerçekten de doğru olan şeydir. (AJ) Ama burada mesele, etrafımızdaki dünyayı
anlamayı öğrenmeye çalışıp çalışmadığımız. Bazı insanlar dünyayı anlamayı umursamıyor. “Dünyayı
umursamamak en güzeli. Bu sizin işiniz. Biz görmezden gelmek istiyoruz.” diyorlar resmen. (L) Ve
geçmişin bir anısı, primal madde oluyorlar ve döngüye baştan başlıyorlar. Bu alemde olmamız, buraya
uyduğumuz anlamına geliyor. Ve öyle görünüyor ki bir sonraki seviyeye ulaşmanın tek yolu büyümek. Ve
bu da büyüme aracının tam olarak kavranması, dünyanın kavranması, olduğun yerde nasıl ruhsal
olunacağının öğrenilmesi anlamına geliyor. Kendini nerede bulduysan orada büyümek ama her zaman
ışığa doğru.
C: Yuva kalbin olduğu yerdir.

S: (AM) Yakın gelecekte başka bir ülkeye taşınmak fiziksel varlığım için hayati bir öneme sahip mi?
C: Bedende olmak hiç “hayati” değil. Ama bu alemde görevi olanlar için fiziksel aracı korumak oldukça
faydalı. Dolayısıyla, eğer kişi insanlığa karşı sorumluluk gömleğini giymeyi kabul ediyorsa, görev
tamamlanana kadar fiziksel aracı korumak oldukça faydalıdır. Mevcut durumda bunun ihtimali ABD
dışında daha yüksek olacaktır.

S: (AJ) Polonyalı mühendis Pajak’ın 1990’da yazdığı ve bir UFO itiş sistemini tanımladığı kitabını
okuyorum. İcatların periyodik cetvel gibi geldiği bir “periyodik ilke” keşfettiğini iddia ediyor ve şimdi bu
UFO itiş sistemini keşfetme vakti olduğunu söylüyor. Söylediği şeylerin pek çoğu mantıklı görünüyor. Pek
çok iyi fikir veriyor ama genellikle yanlış nedenlerle. Bu kişinin fikirleri sağlam mı? UFO’ların onun
tanımladığı makineleri kullandığı doğru mu?
C: Pajak’ın temel engeli, üst boyut fiziği konusundaki bilgi eksikliği.

S: (AJ) Doğru. Ama böyle birşey yapabilmek için 3B teknolojisini kullanmamız gerekir çünkü sahip
olduğumuz şey bu. 4B teknolojisi kullanamayız çünkü 4B araçlara erişimimiz yok.
C: Olacak.

S: (AJ) Pajak’ın tanımladığı 3B teknolojisi gerçekten tanımladığı şey mi?


C: Genel olarak. Ama tasarlandığı şekliyle o kadar çok eksiği var ki, prototipler hiçbir iş yapmayacak.

S: (AJ) Onun fikri alınıp başkaları tarafından, örneğin askeriye tarafından başarıyla uygulandı mı?
C: Buna ihtiyaç yok. Bu hususta söz konusu olan tek amaç, Pajak’ın yeni keşiflerinin önlenmesi.

S: (AJ) Fikirleri oldukça orijinal. Bu fikirleri nasıl edindiğini merak ediyorum.


C: Çok orijinal değil, sadece mantıklı. Diğerlerinin bu fikirleri edinememesinin nedeni, hipnoz nedeniyle
mantıklı düşünememeleri.

S: (AJ) Benim de hipnoz nedeniyle mantıklı düşünme konusunda problemlerim var!


C: Önceye göre daha az.

S: (AJ) Bu da demek oluyor ki hala hipnoz altındayım ve Bay Pajak’tan daha fazla hipnoz altındayım çünkü
ben şu ana kadar onun kadar...
C: Sen mühendis değilsin.

S: (L) Bu bana birşey hatırlattı! Neden sürekli mühendis ve bilgisayarcı tiplerle karşılaşıyoruz? (A)
Bilgisayarcı tipler, açık: bir tek onlar vakit buluyor! [Gülüşmeler] (L) Bence K’ler mühendis gibi tiplere
gerçekten çekici geliyor. (AJ) Polonya’da birkaç yıl boyunca aynı yerde ortay çıkan ekin çemberlerini
sormak istiyorum. Son defasında insanlar kameralarını almış orada hazır bekliyorlardı. Bazı oluşumları ve
geceleyin garip ışıkları çekmeyi başarmışlar. Pusula ibreleri hareket etmiş vs. Adamın bir tanesi bana
mektup yazdı ve ekin çemberleri yapan gerçek bir UFO gördüklerini söyledi. (L) Herhangi somut cisimler
çekmişler mi? (AJ) Sadece ışıklar. Tabi bu üç yıla yayılan bir fenomen ve bu süreçte bu ekin çemberlerinin
aynı yöntemle yapıldığının bir garantisi yok. Soru şu: bu çemberleri kim yaptı?
C: Bilinçli zihinlerinin bir başka seviyedeki “psişik” bir farkındalık itkisini mantıksallaştırmış olması, haklı
oldukları anlamına gelmiyor.

S: (L) Yani bu şahısların meydana gelen şeyle ilgili olarak başka bir seviyede psişik bir etki veya farkındalık
deneyimlediklerini, bu nedenle birşeyin ortaya çıkmak üzere olduğuna dair bir ipucu sezdiklerini ve sonra
da buna dair mantıksal bir açıklama türetmeye çalıştıklarını söylüyorsunuz, öyle mi? Ve bu
mantıksallaştırma doğru olabilir de, olmayabilir de. Yani o farkındalığı deneyimlemeleri ve sonra da gökte
ışıklar görmeleri, o ışıkların mutlaka UFO olduğu anlamına gelmiyor...
C: Evet.

S: (AJ) Anlamıyorum. Bu ekin çemberleri mevcut sonuçta. Bunları yapan birşey var. Nedir o?
C: Düşünceler.

S: (BT) Gözlemciler mi, başkası mı?


C: 6. Yoğunluk.

S: (AJ) UFO’lar da mı düşüncelerle yapılıyor?


C: Herşey öyle.

S: (AJ) Ama biz bazı düşüncelere madde diyoruz. Örneğin bu fincan bir madde. Ve bu fincanı üreten bir
teknoloji var. Soru, bu ekin çemberlerinin yapımının ardında bir teknoloji olup olmadığı.
C: Düşündüğün anlamda yok.

S: (L) Sanırım buradaki problem, bu insanların ekin çemberleri yapılırken bazı ışıklar görmeleri
neticesinde o çemberleri UFO’ların yaptığını ve o ışıkların UFO olduğunu varsaymaları. Mantıksallaştırma
kısmı bu. (AJ) Uçan bir bumerang görmek, gökte bir ışık görmekle aynı şey değil mi? (L) Hayır. Benim
gördüğüm uçan bumerang her ne kadar üst boyuta ait olsa da somut bir cisimdi. Bizim anladığımız
şekliyle kaynağı somut cisimler olmayan ve sıradışı şeyler yapan ışıkların görülmesine dair pek çok olay
var. (AJ) Anladım. Geçen hafta Fransız bilimci Joel Scherk’i araştırıyordum yine. Eylül 1979’da anti-çekim
hakkında bir makale yazmış. Daha önce de zaman hakkında makaleler yazmış. 1980’de ölmüş. Şeker
hastalığı deneyimlediği sırada kimse ona insülin vermemiş. Soru şu: Scherk’in ölümü “ayarlanmış” birşey
miydi?
C: Evet, benzer pek çok durumda olduğu gibi. Beden kimyasallarının uzaktan dalgalarla manipüle
edilebildiğini aklınızda bulundurun!

S: (AJ) Süper-simetri konusunda bir uzamandı. Süper-simetri geçerli bir fikir mi?
C: Belirli “hallere” yönelik kısmen doğru bir yaklaşım.

S: (AJ) Başka bir konu. Bir ozon jeneratörü yapmak istiyorum. Yani bunun iyi bir fikir olabileceğini
düşünüyorum. Kim bilir belki de kötü bir fikirdir, çünkü ozon yüzünden ölebiliriz de. Mikropları öldürüyor,
bizi de öldürebilir. [gülüşme] Bir transformatör sipariş ettik. Bu bizim yüksek voltajla ilk deneyimimiz
olacak. Ozon hakkındaki sorum: Ozonla oynayabiliyor miyiz? Bu iyi bir fikir mi?
C: Siz oda dışındayken çalışmasını sağlayın, uzun süreli doğrudan maruziyeti sınırlandırın.

S: (L) Ozon jeneratörü UFO’ların etrafta dolaşmasını önler mi?


C: Eğer önleseydi, sizin etrafta dolaşmanızı da önlerdi.

S: (L) Pajak’ın bahsettiği bazı UFO dedektörleri hakkında ne söylersiniz?


C: Çoğu saçma. UFO’lar bu tür cihazların kolaylıkla üstesinden gelebilir.

S: (L) Pajak’ın hikayesini okurken, eski İtalya Güzellerinden biri tarafından yazılmış birşey gördüm. Bu
şahıs bir tür “temas”tan bazı bilgiler edinmiş. Bu dünyadışı bir temas olabilirmiş. Bu temas yoluyla bir
“telepatik iletişim piramidinin” nasıl yapılabileceğini öğrenmiş. Bu şey gerçekten iddia edildiği gibi birşey
mi?
C: Kısmen ama arzu edildiği şekilde değil. Dünyada kalmış ölülerin ruhlarıyla temas kurulmasını sağlıyor.
Yani bir benzetmeyle, 4. yoğunluktan 3. yoğunluk varoluşunu “uzaktan-görüntülemeye” çalışmak kadar
faydalı ancak.

S: (L) Terörist saldırılar ve benzer yöntemlerle insan kitlelerinin daha fazla manipüle edilmesine yönelik,
yani şu anda yürütülmekte olan negatif amaçları ilerletmeye yönelik herhangi başka girişimler olacak
mı?
C: Şüphesiz! Bu şahıslar o kadar ümitsiz durumda ki, bu noktada kaybedecek hiçbir şeyleri yok.

S: (L) Evet, acı ama gerçek. İki uçağı dünyadaki en uzun iki binasına çarptırıp Pentagon’da da sahte bir
çarpışma düzenleyip bu kadar insanı öldüren insanlar gerçekten çok ümitsiz durumda olmalılar. Çıldırmış
olmalılar. Vincent Bridges gibi. Çılgınlığını göremiyordu bile. Sonunda kendi bindiği dalı kesene kadar
tırmandı durdu bu. “Perdenin arkasındaki adamı” gördük ve onunla ilişkilerimizi kesmekle doğru şeyi
yaptığımız konusunda hiçbir şüphemiz yoktu. Bu açıdan bakacak olursak, bu saldırılar bir bakıma iyi
birşey.
C: Bir anlamda, çünkü başarısız olacak.

S: (L) Evet, ama aynı zamanda pek çok korkunç şey olacak. (BT) Fransa hala bir saldırı konusunda hassas
bir yer mi?
C: Bunu ifşa ettiğinizden beri daha az muhtemel.

S: (L) Evet. Niyetim buydu. Bizim tahmin ettiğimiz şeyleri yapmaya devam edemezler ne de olsa. Fazla
“eşzamanlı” olur. (AJ) Peki ya TS? Yardım için müdahale etmeyi denemeli miyiz?
C: Yardımı kendisi istesin.

S: (L) Pekala sanırım bu gecelik bu kadar...


C: Ruhların gözlerini açın. Yakında gelecek! İyi geceler.
*Başkalarına hizmet sitesindeki çevirilerini kendim PDF’e geçirdim herkese sevgiler.
2003 (3)
18 Ocak 2003
Ark, Laura, Andromeda

S: Merhaba.
C: Merhaba. Sizi tekrar gördüğümüze memnun olduk.

S: Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Koroniya.

S: Nereden iletişim kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: Steve C’nin bize gönderdiği bilgilerin kaynağını merak ediyoruz. Arkadaşını mı kanalladı?
C: 3. yoğunluk bedensiz varlıkların yalanları.

S: (L) Para toplama girişimimiz umduğumuz neticeleri üretmiyor. Evi piyangoyla verme fikrinin yanlış bir
yöne doğru sapıp sapmadığını merak ediyoruz.
C: Hayır, çünkü adanmayı simgeliyordu.

S: Peki ister piyango yoluyla olsun ister yalnızca web sitesi üzerinden olsun, reklam vermek BH bir şekilde
yapılabilir mi?
C: Elbette! Basit tutun. Sitede verilen reklamlar ve site trafiğinin artırılması doğru tarafları size getirecek.
Piyango başarılı olmasa bile yardım alacaksınız.

S: Fransa’ya taşınma fikrini azimle sürdürmeli miyiz?


C: Evet, sürdürmelisiniz. Tam farkındalıkla şimdide yaşamayı sürdürün, gelecek kendine bakar.

S: Pekala, aldığımız borsa tavsiyesinin tam bir fiyasko olduğunu söylemek istiyorum.
C: Borsa tavsiyesinin kaynağı Frank’ti, biz değil!

S: Bundan ben de ciddi bir şekilde şüpheleniyordum. Borsa onun takıntısıydı. Parmağını bile oynatmadan
para kazanmanın yolunun bu olduğunu düşünüyordu. Çaba göstermeden para kazanmanın yollarını
arıyordu hep. Başka bir konuya gelelim: Geçen gün yine o “elektrik deneyimlerinden” birini yaşadım.
Hiçbir açıklaması yok gibi görünüyordu. Ne zaman birşeye dokunsam neden elektrik çarpıyor ve neden
bir mağazaya girdiğim her defasında o korkunç baş dönmelerini yaşıyorum?
C: Gezegen ortamındaki EM. İçinde meydana gelen değişiklikler seni aşağı yukarı bir kapasitör haline
getirebilir!

S: Tamam, aynı günün akşamı, uykuya geçmeye hazırlanırken evde peşpeşe iki seri halinde “tak tak tak”
sesleri geldi. Ses o kadar güçlüydü ki çocuklar bile ne olduğunu anlamak için aşağı indi. O seslerin kaynağı
neydi?
C: Laura.

S: Eğer o seslerin kaynağı bendiysem, kendime ne söylemeye çalışıyordum?


C: Tavana üç kere vurdun...

S: (A) Şaka mı yapıyorsunuz?


C: Çok ciddiyiz.

S: Eski grup üyelerinden birinin kansere yakalandığını ve büyük birşey yapılmazsa yakında muhtemelen
öleceğini öğrendik. Durumu için hiç ümit var mı?
C: İçsel öfkesini bırakmadığı sürece yok.
S: (A) G___ ve P___ konusunda kafam karışık. “Takipçi” olma konusunda çok doğal ve disiplinli
görünüyorlar ama bize o kadar çok mali yardım yapıyorlar ki, bu tam da ihtiyaç duyduğumuz zaman
alabileceğimiz en iyi yardım gibi görünüyor. Nasıl olur da bu insanlar ajan olur?
C: Böyle akıllıca bir hile beklemez misin?

S: (A) Kesinlikle bizden hiçbir yardım istemediler ve almadılar.


C: Henüz. Avrupa’ya taşınma fikri nedeniyle herşeyi satmakta olmalarını garip bulmuyor musunuz,
özellikle de bu fikir hakkında bu kadar çok isteksizlik ifade ettikten sonra?

S: G___ ve P___ bizden ne almayı bekliyor?


C: Orada ne bulursanız.

S: Arkalarında kim var?


C: “İlüminati” olarak düşünün, bu yeterince yakın bir cevap.

S: “Casus casusa karşı” tipi insanların ilgisini nasıl oldu da bu kadar çektik? Eğer aradıkları birşey varsa
bize neden ihtiyaçları olsun?
C: “Göremiyorlar” veya “kılıcı kayadan çıkaramıyorlar.”

S: (A) Yani bazı bilgileri var ama bu bilgiden yararlanamıyorlar, öyle mi? O zaman şunu sormak istiyorum:
Bize yardım ediyorlar ve birşeye ulaşmak istiyorlar. Buna devam mı edelim ve bu bizi rahatsız
etmiyormuş gibi mi davranalım?
C: Kesinlikle. Ama gözünüzü dört açın.

S: (L) Havanın garipliğiyle ilgili biraz merak içindeyiz. Bu buz çağının başlangıcı mı?
C: Bir belirti.

S: (L) Bush’u Irak’la savaşmaya iten şey nedir?


C: Emirler. Bush neyi niye yaptığı konusunda çok az şey biliyor.

S: Bu savaş draması dikkatimizi dağıtıp bizi bir koku hali içinde tutmak için oynatılan bir oyun mu yalnızca?
C: Aşağı yukarı.

S: ABD’nin bombalanacağını söylemiştiniz ama bir başka defasında da nükleer savaş olmayacağını
söylediniz.
C: “Bombaların” hepsi “nükleer” değil. Ve ayrıca “doğal bombalar” var.

S: (A) Dünya Ticaret Merkezi’nin çökmesi ile ilgili birşey sormak istiyorum. Maddeyi parçalamış gibi
görünen sismik faaliyetlere ve olağandışı darbelere dair bazı kanıtlar var.
C: Çok iyi gözlem ama bu insan kaynaklı sabotaj anlamına da gelmiyor. Kesinlikle “darbeler” vardı. Bunlar
“şekillendirilip” yönlendirilen “doğal” bir kaynaktan geliyordu.

S: “Doğal kaynak” derken?


C: Gezegen enerjilerinin yapay yollarla toplanıp kullanılması. Bir tür yapay deprem.

S: Ama sonuçta bu da teknoloji. Bu tür şeylerin operasyon merkezi neresi?


C: 4. yoğunluk teknolojisi.

S: Bunu biliyoruz. Ama bu işin içinde insan beyni de var. Bu olayın ardındaki beyinler kim?
C: Pentagon’un neden pentagon (beşgen) olduğunu düşündünüz mü hiç? İpucu!

S: Pentagon’u da 11 Eylül saldırında vurulacak binalardan biri olarak seçmelerinin nedeni bu mu?
Şüpheleri azaltmak için mi?
C: Aynen öyle!

S: Pentagon’un 4. yoğunluk bölümleri var mı?


C: Kesinlikle. Derinde ve gizli bir yer.

S: (A) Şimdi, bir yanda Pentagon var, bir yanda bir diğer süpergüç olan Rusya var, onun dışında bir Çin
var...
C: Yalnızca tek bir süper güç var. ABD’nin tek özelliği merkezde olması.

S: (A) Hmm. (L) Belki de bu diğer ülkelerin başlarının hepsi George Bush gibi. Yaptıklarını neden
yaptıklarını bilmiyorlar. Senaryo hep başka bir yerden belirleniyor. (A) Avrupa... Fransa veya Rusya ve bir
başkası böyle bir teknolojiye karşı nasıl zafer kazanabilir? Tek bir merkez olduğuna göre ve bu
teknolojinin merkezi ABD olduğuna göre durum çok ümitsiz görünüyor.
C: Perseus’u, Davut ve Calut’u (Golyat) hatırlayın. Ayrıca, yardım yaklaşıyor.

S: (A) Yardım. (L) “Yardım yaklaşıyor” diyorlar ya, bazen bunun aslında “geleceğin” yaklaştığı ve yardımı
yapacak olanların da biz olacağımız anlamına geldiğini hissediyorum! [kahkaha]
C: Yakın, ama hepsi bu değil.

S: (A) Yani bizi bekleyen sürprizler var. (L) Savaş karşıtlığına konsantre olmanın bir zaman kaybı olduğunu
düşünüyorum. “Bush’u savaş suçuyla itham etme” üzerinde odaklanmaları gerektiğini düşünüyorum.
Ama Bush’u hesaba çekmek ne işe yarayacak ki? Gore da olsa aynı şey olacaktı. İnsanlar 4. yoğunluk
manipülasyonu gerçekliğine uyanana kadar hepimiz lağım batağında sürünmeye devam edeceğiz.
C: Doğru.

S: (L) Sanırım tüm insanlar savaş meydanında toplanacak ve karşı tarafın ödünü patlayacak birşey olacak.
C: Belki...

S: (A) Mesele şu ki, insanların seçeneği yok. Köşeye sıkıştırılıyorlar. Şu anda tek yapabilecekleri şey Bush’u
yargılamak. Bunu yapmazlarsa yapabilecekleri başka birşey yok. Çünkü hiçbir şey yapmazlarsa, hiçbir şey
yapmamanın suçunu taşıyacaklar. Tıpkı Almanya’nın Hitler’den sonra yaptığı gibi. Aynı işaretler şimdi ve
burada mevcut: Durum tıpkı 1939 Avrupası gibi.

(L) Ne yaparsak yapalım, sonucu tahmin edemeyiz. Faydası olup olmayacağını bile bilemeyiz.
Bildiklerimize dayanarak en iyi çabalarımızı gösterip bir andan diğerine doğru olanı yapmamız gerekiyor
sadece. Çünkü Bush’u yargılama konusunda ısrar etmeyi sürdürürsek, sonunda “vatan düşmanı” olarak
kendimizi hapiste bulabiliriz.

(A) Ne öğrendik? Yardımın yolda olduğunu. Çalışmayı bırakamayacağımızı biliyoruz. Bir anlamda,
yardımın meydana gelmesine yardım ediyoruz.

(L) Bazı insanlara, savaş karşıtı duruşun insanları daha fazla bölmekten başka bir işe yaramadığını yazdım.
Bush’u desteklemek için savaşı savunan insanlar var ve diğer yanda ise savaşı ve Bush’u
desteklemeyenler var. Bush’u destekleyip desteklememe üzerine dönüyor herşey. Herkes Saddam’ın
kokuşmuş biri olduğunu kabul ediyor ama Bush’un meseleyi çözme biçiminin uygun olup olmadığı
konusunda uzlaşamıyorlar. İnsanlar bu meselede karşı karşıya getirilmekte olduklarını ve bu durumun
Bush’un işine geldiğini unutuyorlar. GERÇEK meseleler üzerinde odaklanmaları gerekiyor: Bush bir
yalancı. O bizim yasal başkanımız bile değil; seçimi alçakça yollarla kazandı. Kriminal bir aileden gelen
kriminal biri. Bush’un gerçekte kim veya ne olduğu ile ilgili somut gerçeklerin ve haberlerin paylaşılması
gerekiyor. İşte ancak o zaman asıl tartışılması gereken mesele tartışılır: Bush’un kendisi ve onu kendi
amaçları için kullanan Konsorsiyum.

Bush yalnızca bir temsilci. Konsorsiyumun temsilcisi. İnsanlar tüm meselenin tıpkı Eisenhower tarafından
öngörüldüğü gibi Endüstriyel-Askeri Kompleksin çıkarı için manipüle edildiğini görmüyorlar. Bush bu
Konsorsiyumun bir kuklası yalnızca. İnsanlar asıl tehlikeyi görebilse, Konsorsiyumun bir ürünü olan
Bush’u hesaba çekse ve onun yerine tıpkı Kennedy gibi iyi birşeyler yapmaya çalışan doğru dürüst birini
başkan yapsa...
Anlıyoruz ki Kennedy tehlikeyi yeterince ciddiye almadı. Alsaydı, belki de yapmak istediklerini yapabilirdi:
CIA’yı dağıtabilirdi, ordunun elini bağlayabilirdi, halk için daha eşitlikçi birşeyler yapabilirdi, sivil hakları
ve sivil özgürlükleri geliştirebilirdi.

Suikaste uğramayacak kadar zeki, temiz ve konsorsiyum tarafından köşeye sıkıştırılamayacak birini Beyaz
Saray’a getirebilseydik, birşeyler GERÇEKTEN DEĞİŞEBİLİRDİ.

(A) Sorun yalnızca Amerika’da. Amerika rahat dursaydı, Saddam meselesi doğru dürüst çözülebilirdi.
Kimse Saddam’ı sevmiyor. Saddam’ın birşeyi yok. Kimse için bir tehlike değil. Ama Bush tüm dünya için
bir tehlike. Bu krizi yarattı ve tüm dünyayı birkaç ay içinde cehenneme çevirdi.

(L) Yaptığı şeyi yapabilmesini sağlayan şey de medya. Tüm dünyayı yok etmeye çalışıyor. Medya
Yahudilerin elinde ve onların da tek amacı var: Tüm Filistin’i ele geçirmek ve intikam almak. Bush’un
önüne takip etmesi için bir havuç sarkıtıyorlar ve eninde sonunda kendi sonlarını da getirecek birşeye
kalkıştıklarının farkına bile varmıyorlar. Yahudiler aslında tüm Sami halkları yok etmek isteyen
Konsorsiyumun senaryosunu uyguluyorlar ve kibirleri bunun farkına varmalarını engelliyor. Bu yüzden
de George Bush’un tüm gezegeni kaosa sürüklemesine yardım ettiler. Son an geldiğinde neden herkesin
onlardan nefret ettiğini merak edecekler, tıpkı Amerikalıların neden dünyada en nefret edilen ülke
olduklarını merak edecekleri gibi. Kibirleri gözlerini kör ediyor.

(A) Oyun Teorisini azami derecede uyguluyorlar. Bu oyunu oynuyorlar. Hassas dengeyi kendi istedikleri
noktaya yönlendirmek için nerelerde düğmeye basıp insanları birbirine düşürmeleri gerektiğini biliyorlar.

(L) Siyaset dünyasında kimse temiz değil. Kimse. Hepsi kirli ve tüm bunları görebilirsen yapmak istediğini
yapabilirsin. Suçu Yahudilere atmak korkunç birşey gibi görünse de herşey gelip onlara çıkıyor. Gerçek
buysa ne yapabilirsin ki? İzleri takip ediyorsun ve izler onlara çıkıyor: Siyonistler.

(A) Onların oyun teorisini yıkacak birşey meydana geldiğinde tüm operasyonları çökecek. Oyun teorisi
verilere dayalı.

(L) Vincent Bridges gibi. Onun oynadığı oyun bizi sinirlendirmek, şantaj yapmak, “tüm korkunç hikayenizi
anlatacağım” diye tehdit etmek üzerineydi. Önce ben söyleyeyim! Mükemmel değilim ve kesinlikle
hatalar yaptım. Ama kimse bunu kullanıp beni kontrol edemez. Eğer insanlar da bunu yapabilirse, yani
eğer hatalar yapmış olmaktan dolayı yargılanma korkularını yenebilirlerse, o zaman kimse de bunları
kullanarak seni kontrol altına alamaz.

(A) Şimdi bu Bush var ve Skull and Bones adlı gizli örgüt var. Ve İlüminati var. Ve bunlar birşeyin peşinde.
Yani Bush’un arkasındaki kişi de muhtemelen birşeyin peşinde. Muhtemelen bizim insanlara yardım
etmek için yapabileceğimiz tek şey bu proje üzerinde çalışmak. Belki o zaman bu karanlık gruplar peşinde
oldukları şeyi elde edebileceklerini umarak insanları kitleler halinde yok etmeye bir son verirler. Sonuçta,
eğer dünyayı yok ederlerse elde edebilecekleri hiçbir şey yok.

(L) Bir de Kuzey Koreli herif var. George Bush’un kopyası; söylediği ve yaptığı herşeyde George Bush’u
model alıyor. Yaptıklarını izlemek komik hatta. “Dünyayı havaya uçuracağım!” “Hayır, siz değil, onu önce
ben havaya uçuracağım! Amerika’yı bir ateş denizine çevireceğim.” Bush “Irak’ı öyle bir bombalayacağım
ki, onu taş devrine geri döndüreceğim” diyor. Öbürü de “Hayır, döndürmeyeceksin, siz bunu yapmadan
önce biz SİZİ taş devrinden de öncesine döndüreceğiz!” diyor. Özdeş karakterler. Delirmişler! Bunların
cehenneminde yaşıyoruz. Herhangi bir yorum?

C: Durum gerçekten pek iç açıcı görünmüyor. Ama KH’nin Aşil topuğunu hatırlayın: Arzuya Dayalı
Düşünüş.

S: Bu durumda, onların arzuya dayalı düşünüşünün bizlere nasıl bir faydası olacak?
C: Büyük bir hata yapılacak. Bu hata sonucu “perdenin ardındaki adam” ifşa olacak.
S: Yani yapmakta olduğumuz şeyi yapmaya devam etmemiz gerekiyor. Tıpkı Bridges gibi bir hata
yapacaklar ve gerçek yüzleri ifşa olacak. Sormadığımız ama bilmemiz gereken başka herhangi birşey var
mı?
C: Yalnızca yolunuzda yürümeye devam edin. İyi gidiyorsunuz! Hoşçakalın.

2 Şubat 2003
Ark, Laura SF-konuk ve Galahad

S: Merhaba.

C: Merhaba. Kasyopya’dan bir grup.

S: (L) Bu gece sormak istediğimiz ilk sorulardan biri, kaybedilen Uzay Mekiği olayıyla ilgili. Öncelikle, bu
olay bir patlama mıydı, yoksa bir parçalanma mıydı?

C: Bir “doğrudan vuruştu”.

S: Neyle yapılan doğrudan bir vuruş?

C: EM vuruşu.

S: (S) Bu EM vuruşunun kaynağı neydi?

C: 3. / 4. yoğunluk Konsorsiyum.

S: Bush Konsorsiyum’un kuklasıydı, değil mi? (A) Ordunun UFO’ları takip etmek için uçaklar uçurduğunu
biliyoruz. Hatta uçakların UFO’lara ateş açtığına dair ve ayrıca UFO’lar tarafından parçalanan askeri
jetlere dair haberler de var. UFO’lar bir şekilde konsorsiyumla bir işbirliği içinde. Öyle görünüyor ki
Konsorsiyum’un kontrolü Bush ve ekibinde değil ve belki de onlara bu gerçeği “hatırlatıyorlar”?

C: Bush’a birşey hatırlatılmasından ziyade reaksiyon göstermeye stimüle edilmesi gerekiyor.

S: (L) Daha önce Bush’un çok az şey bildiğini veya “Beyaz Saray’ın” Konsorsiyum planlarını
gerçekleştiriyor olmasına rağmen bu konuda çok az şey bildiğini söylemiştiniz. Yani Bush’un veya Beyaz
Saray’ın farkında olmadıkları veya anlamadıkları güçler tarafından yönlendirildiğini söylüyorsunuz?

C: Kesinlikle. Bush bir “reaksiyon makinesi.”

S: (L) MOSSAD’ın son zamanlarda sunduğu, Saddam’ın “badigardı” olduğu iddia edilen adam hakkında
birşey sormak istiyorum. O gerçekten de Saddam’ın eski badigardlarından biri miydi?

C: Bir ölçüde, evet. Ama kesinlikle sunulan biçimde değil. Şunu hatırlayın: eğer pilotlar kesin ölüme uçan
uçakları kullanmaya koşullandırılabiliyorsa, bir “badigard” “üretmek” ne kadar zor olabilir?

S: (L) Çocuk oyuncağı sanırım. (A) O badigard İsrailliler kendisinden ne söylemesini istiyorlarsa tam olarak
onu söylüyor. Gerçekten önemli olan herhangi bir bilgi sunmuyor. Sadece genel şeyler. Herhangi bir kişi
de böyle şeyler söyleyip “badigard” olarak isimlendirilebilir. (L) Kesinlikle. Uzay mekiğinin bir EM
vuruşuyla vurulduğunu söylediniz. (A) EM vuruşu nereden geldi?

C: Uzaydaki bir uydudan.

S: (A) NASA durumun nedenini biliyor mu?

C: Şüphelenen bazıları var.


S: (L) Herkesi bunun bir sabotaj olmadığına ikna etmek için bu kadar telaş yapmalarının nedeni de bu
olmalı. Tıpkı Wellstone’un ölümü gibi. Bunun bir terör saldırısı olduğu konusunda hiçbir şüphe yoktu.
Wellstone’un ölümünün ardındaki muhtemelen Bush cuntasıydı. Her iki olayda da nedeni “biliyorlardı”
ve dikkati bundan uzaklaştırmak istiyorlar. Ama mekik olayında “suçlu” değiller fakat işin başında
kendilerinin olmadığını kimsenin anlamasını istemiyorlar kesinlikle. Bu da Kasyopyalıların birkaç yıl önce
Askeri Endüstriyel Kompleks faaliyetlerinin artması ve yaptıkları manipülasyonlar hakkında söyledikleri
birşeyi aklıma getirdi. Kasyopyalılar GERÇEK düşmanın “ortada” olduğunu ve savaşın asıl amacının
onların neler yaptıklarının kitleler tarafından anlaşılmasını önlemeye yönelik bir “örtü” olduğunu
söylemişlerdi. Belki de Bush ve çetesi kendi zihinlerinde insanlığı bu tehdide karşı “korumak” için
faaliyette bulunduklarından gerçekten eminler. Bu arada Konsorsiyumun amaçlarını gerçekleştirmek
üzere yönlendiriliyorlar tabi. Mekiğin Texas’a bağlı Palestine üzerinde parçalanması da çok ilginç. Sanki
Bush’a neler olacağını söyleyen bir mesaj gibi: Filistin senin yıkımın olacak. Ama elbette Bush olayı o
bağlamda algılayabilecek kapasitede değil. Bu olayda gerçekten bir mesaj mı verilmek istendi gerçekten
de?

C: Her zaman olduğu gibi, kafa karışıklığı yaratılarak maskeleme yapılıyor.

S: (L) Yani herkesin olaya reaksiyonu kendi bağlamlarına göre değişiyor. Bu olayın “Bush’a bir mesaj”
olduğuna dair bir görüş var. Bush ve çetesi elbette bu olayı daha hızlı ve daha “kararlı” bir askeri
faaliyette bulunmak için bir neden olarak görecek. Olayı nasıl görmek istiyorlarsa öyle görünecek. (A) Ve
elbette bu olayı nasıl kullanacaklarını merak ediyoruz.

C: Kitleler arasındaki birincil etki şok olacak ve bu da onları Bush’un politikalarına karşı daha az dirençli
hale getirecek. Başka bazı gruplar ise bu olayı Bush ve arkadaşlarının faaliyetleri nedeniyle maruz
kaldıkları bariz tehdit olarak görecek. Elbette Bush ve arkadaşları olayın anlamını bilmemelerine rağmen
olaydan yararlanmaya çalışacak. Ama olayda “Başına buyruk” bir unsurun söz konusu olduğuna dair
aralarında bir farkındalık olduğundan emin olabilirsiniz. Hatta Bush bu olayla ilgili olarak bir parça ilkel
korku “hissetti”.

S: (L) Don Palomar’a küçük bir gezi yaptı. Sizin daha önce bahsettiğiniz kayayı buldu. Kaya üzerinde garip
bir delik olduğunu, kayanın türü, boyutu ve deliğin şekli göz önünde bulundurulduğunda o kayada o
deliğin oluşmasının pek kolay olamayacağını düşünmüş. O kayayı merak ediyor. O kaya doğru kaya mı ve
oraya çıkarsa ne yapması gerekir? Önce şöyle sorayım, o kaya sizin bahsettiğiniz kaya mı ve o kayadaki
deliği kim açtı?

C: Evet. 4KH güçleri.

S: (L) Kayadaki deliğin amacı nedir?

C: Bir çeşit “duvar prizi” denebilir.

S: (L) Yani o deliğe birşey mi takılıyor?

C: Evet. Bir anten olarak düşünebilirsin.

S: (L) Don kendine gece görüş gözlükleri almış ve oraya çıkıp orayı izlemek istiyor. Orayı kayadan mı
izlemeli yoksa başka bir yerden mi?

C: Giderse, kayayı ve başka şeyleri belirli bir mesafeden izleyebileceği bir konum almak isteyebilir.

S: (L) Pekala, arabalarla ilgili garip bazı rüyalar gören kızımızın bir sorusu var. O rüyalar neyle ilgiliydi?

C: Yaklaşan değişimlerle ilgili verileri düzenliyor.

S: (L) Gece evin etrafında duyduğumuz garip gürültülerin de ne olduğunu öğrenmek istiyor.
C: Evin tüm bireyleri çeşitli dalga bombardımanları deneyimliyor ve bu da kendini psişik kargaşalar
şeklinde gösteriyor.

S: (L) Duyduğumuz gürültüleri üreten şey ev halkının üyeleri mi yoksa dalgalar mı?

C: Savunmaya yönelik psişik EM patlamaları tarafından oluşturuluyor.

S: (A) Savunma olduğuna göre bu gürültüleri biz üretiyoruz demektir. Birşeye karşı bir savunma
yapıyoruz. Evimiz bir tür saldırı altında. Yani savunmalarımız elektromanyetik. Ne tür saldırılar?

C: Çeşitli dalgalar.

S: (L) Demek vurma seslerinin kaynağı biziz. O sesleri duyduğum sırada hiç korkmamıştım. (L) Ben de.
Vuruş sesinin dış bir kaynaktan, mesela bir avcıdan geldiğine dair bir his yoktu. Birşey dışarıdan
geldiğinde, bir davetsiz misafir varmış gibi bilinçaltı bir korku duyuyorsun her zaman. Bu olayda öyle
birşey yoktu. (A) Doğru. (L) Öyle birşey olsaydı yataktan sıçrayıp ne olduğuna bakmazdım! Tamam, şimdi
araştırmamız hakkında birşeyler soralım. Hemen netleştirmek istediğimiz meselelerden biri Kutsal Kase
ve Ahit Sandığı. Ahit sandığı denen şey, yani daha önce tanımladığınız şekliyle Musa öncesi Yahudilere
verilen cisim Kutsal Kase ile aynı şey mi?

C: Hayır.

S: (L) Yani tamamen farklı iki teknoloji var bu olaylarda?

C: O şekilde tanımlamak istersen.

S: (L) Neden böyle bir yanıt verdiler? İkisi arasındaki ayırt edici olan şey nedir? (A) Belki de “o şekilde”
demelerinin nedeni bunları “teknoloji” olarak isimlendirmiş olman. Belki de doğru terim bu değil.
Teknoloji bu işin bir parçası olabilir ama belki de en önemli kısmı değil. (Galahad) Söz konusu iki unsurdan
biri bir KH aracı, diğeri de bir BH aracı mı?

C: Evet ve hayır.

S: (Galahad) Teşekkürler! Bu herşeyi netleştirdi!

C: Bu yakında kendiliğinden netleşecek bir mesele.

S: (L) Dünyadaki farklı grupların mimari veya sanatsal veya megalitik yapılarına bakarak aşağı-yukarı
teknoloji denebilecek şeylerin varlığını tespit edebileceğimiz şeklindeki görüşüm doğru mu?

C: Bir ölçüde, evet. Ama tek ipucunun bu olmasına izin verme. “Yaşam tarzını”, metallerin varlığını ve
kullanımlarını, örneğin bir yanda altın, diğer yanda demir kullanımını göz önünde bulundurabilirsin.

S: (L) Yani bu konuda bakılabilecek bir sürü farklı ipuçları var. Tamam o zaman. Ahit Sandığı dediğimiz
şey Baalbek’te miydi?

C: Hayır. Ama orada ileri bilgiye sahip olanlar vardı kesinlikle.

S: (L) Bunu yapmalarından nefret ediyorum: teorimi paramparça ediyorlar. Bir “kutsal kase grubu” ve bir
“ahit sandığı grubu” var mıydı?

C: Öyle söylenebilir.

S: (L) Baalbek Ahit Sandığı Grubu tarafından mı inşa edildi, Kutsal Kase Grubu tarafından mı?

C: Ahit Sandığı Grubuydu.


S: (Galahad) İşin bu kısmını netleştirdik. (L) Bir keresinde Nefertiti ve Sarah adlı kişilerin aynı kişi olduğunu
konuşuyorduk. Şu anda da, kadim belgelerdeki önemli bazı ipuçlarına dayalı olarak bu bireyin aynı
zamanda Truvalı Helen olabileceğini konuşuyoruz. Bu gerçekten de takip etmesi faydalı bir fikir mi?
İpuçlarının doğru bir değerlendirmesi mi?

C: Öyle!

S: (L) O zaman hikayeye göre Paris/Alexander de İbrahim’le aynı kişi ve Herodot’un Paris ve Helen’in
Mısır’da geçici olarak kalmasına dair hikayesi doğruydu?

C: Evet.

S: (L) Bir de ele almamız gereken erkek kardeş meselesi var. İbrahim’in Lut adlı bir yeğeni var. Bir yanda
da Musa ve Harun, Yakup ve Esav, İshak ve İsmail var. Tüm bu kardeş çiftleri, kardeş olsunlar veya
olmasınlar aynı hikayelerin, aynı kişiliklerin farklı yansımalarından mı ibaretti?

C: Büyük ölçüde ama başka hikayelerin unsurlarıyla da harmanlandı.

S: (L) Bu gerçek kardeşler anlamında bir kardeş/kardeş ilişkisi miydi?

C: Hayır. “Kardeşlik” ilişkisi “sahte” aktarım hattını meşrulaştırmak için yaratıldı.

S: (L) Yani bir kardeşlik ilişkisi yoktu, tabi hikayenin herhangi bir kısmının doğru olduğunu kabul edersek.
Öyle mi?

C: Evet.

S: (L) Hikayedeki değişiklik unsurlarından biri Yakup’un kardeşi Esav’a bir “nimet” veya “hediye”
vermesiydi. Bu anlatım, o hikayede Yakup olarak görünen Musa’nın bir başka birine birşey, önemli birşey
verdiği gerçeğinin bir yansıması mı?

C: Evet.

S: (L) Veren Musa/İbrahim miydi?

C: Evet.

S: (L) Verdiği şeyi kime verdi?

C: “Musa” soydaşlarının yozlaşmaya direnme yeteneğiyle karşılaştırıldığında cismin tehlikesinin daha


büyük olduğunu sonunda anladı. Cismi yaratıcısına verdi.

S: (Galahad) Cismi yaratanlar KH güçleri miydi yoksa BH güçleri mi?

C: KH güçleri.

S: (Galahad) Yani Ahit Sandığı KH güçleri tarafından yapıldı. Bu durum Musa’nın bazı gerçeklerin farkına
varmasını mı sağladı? Musa uyanmaya mı başladı?

C: Evet. “Melekle mücadele” hikayesi önemli bir dönüş noktası ve geri veriş anıydı.

S: (L) Esav’ın söyledikleriyle ifade edecek olursak, verilen nimet neydi? Eğer cismin “meleğe” verilmesi
ahit sandığının iade ediliş olayıydıysa? Oradaki hikaye neydi?

C: İki ayrı olay.


S: (L) Kısacası ahit sandığı melek denen şeye iade edildi. Ama sonra bir başkasına bir başka şey verdi.
Daha önceden size bu konuda soru sorduğumda, Esav’a verilen şeyin “Ezilmiş gazap yaprakları, enkarne
mavi elmalar” olduğunu söylemiştiniz ve bunun “çekirdek anlamını” araştırmam gerektiğim söylendi.
(ç.n.: ing. “core” = çekirdek)

C: Peki “Kore” kimdi?

S: (L) İbrahim’in kızı mıydı?

C: Perseid ailesinin yaşayan son üyesiydi.

S: (L) Kadın mıydı, erkek mi?

C: Kadın.

S: (L) Peki İbrahim bu kadını nasıl ele geçirdi?

C: Metni araştır, göreceksin.

S: (Galahad) Kore’nin Perseid ailesinin son üyesi olduğunu söylediniz. Peki Paris o ailenin bir üyesi miydi?

C: Hayır.

S: (L) İbrahim onu kaçırdığı için o kişi İbrahim’in grubunun bir parçası mı oldu?

C: Bu soru doğru yönde gidiyor ama o kadar basit değil.

S: (Galahad) Kaçırılan kişinin bir kadın olduğunu mu söylüyorlar? Helen olabilir mi?

C: Hayır!

S: (L) Daha önce Helen’in genetik olarak üzerinde oynanmış bir Hititli olduğunu söylemiştiniz. Onun
ebeveynleri mitoloji dışında bizim aşina olduğumuz biri miydiler?

C: Hayır.

S: (L) Yani soyu tamamen mitolojikti. İddia edildiği gibi saygın bir ailenin veya bir kraliyet ailesinin bir
üyesi miydi?

C: Bununla ilgili bir keşif yapacaksın.

S: (L) Perseid ailesinin yaşayan bu son üyesine dönecek olursak... Yakup kişiliğiyle İbrahim’in bir başkasına
verdiği kişi kimdi? Bu kişi kime verildi ve neden?

C: “Helen”in hiddetinden korunmak için.

S: (L) Mısırlı Hacer’in hikayesinde bunun bir yansıması var. Kime verildi?

C: “Ejder Öldürenler.”

S: (L) Daha önce Helen/Nefertiti/Sara’nın Akenaton tarafından kilitlendiğini söylemiştiniz. Tam olarak
neden kilitlendi?

C: Akenaton işlev gösteremeyecek hale geldi ve eylem başkaları tarafından gerçekleştirildi.


S: (L) Tahmin ettiğim gibi Akenaton delirdi mi?

C: Öyle denebilir.

S: (L) Bir firavunla ilgili hikayede anlatıldığı gibi Nil’e düşüp bir timsah tarafından yendi mi?

C: Timsah yok.

S: (L) Sadece suya düşüp boğuldu mu?

C: Kendisine bu hususta “yardım edildi” demek daha doğru olur.

S: (L) Zavallı adam başından beri bir kurbanmış gibi geliyor bana.

C: Evet.

S: (L) Menotho’nun anlattığı veba hikayesi bir cüzzam hikayesi miydi yoksa başka birşey mi?

C: Cüzzam dahil pek çok unsur.

S: (L) Diğer unsurlar nelerdi?

C: Göktaşı yağmurlarıyla ilgili yazıları dikkate al.

S: (L) Radyasyon hastalığının herhangi bir kısmı, tahmin ettiğimiz gibi ahit sandığının etrafında olmaktan
mı kaynaklandı?

C: Koruyucu bir kap içinde tutulduğundan pek sayılmaz.

S: (L) Helen/Nefertiti/Sara bir yere kilitlenmesinin gerekmesine katkıda bulunan bir tür hastalığa
yakalandı mı?

C: Hayır, hatta onu bir şüphe konusu haline getiren şey hastalanmamasıydı.

S: (L) Yani cüzzama yakalanmadı. Miryam o halde Helen/Nefertiti/Sara unsurunun bir parçası değildi,
doğru mu?

C: Evet.

S: (L) Helen Argolu muydu?

C: Hayır.

S: (L) Argolu biri var mıydı?

C: Evet.

S: [Gülüşme] (L) Yani, özellikle bu hikayenin içindeki biri anlamında sordum.

C: Evet, elbette ve bu çok önemli bir ipucu olabilir!

S: (L) Metinleri okurken Libyalıları ve Etiyopyalıları okuduk ve öyle görünüyor ki, Delta’da yaşamayan
herkes ya Libyalı olarak tanımlanıyor ya da Etiyopyalı. Libyalı/Etiyopyalı denen, Mısır’da ve Kuzey
Afrika’nın diğer bölgelerinde yaşayan bu kişiler kimlerdi ve nereden gelmişlerdi?

C: Çeşitli zamanlardaki çeşitli kimlikler.


S: (L) Yani farklı zamanlarda farklı halklara verilen isimlerdi bunlar ve meseleleri netleştirmek için belirli
zamanlardaki belirli gruplar hakkında spesifik sorular sormamız gerekecek. Manetho’nun bir Libya isyanı
olarak kaydettiği, MÖ 2676’daki Çıkış olayındaki “Libyalılar” kimdi?

C: Sümer ve Ari karışımı.

S: (L) Bu grup en sonunda Girit’e mi gitti?

C: Evet.

S: (L) Daha önce Mısır’daki piramitlerin, yani Gize’deki Büyük Piramit’in ve onun yanındakilerin
Atlantislilerin torunları tarafından inşa edildiğini söylemiştiniz. Atlantislilerin torunlarının tam olarak
hangi grubunun o piramitleri inşa ettiğini öğrenmek istiyoruz.

C: Birkaç noktayı daha birleştirene kadar bu soruyu beklet.

S: (L) Bu bizi şaşırtacak mı?

C: Şüpheniz olmasın!

S: (Galahad) Argos’un önemi Jason ve Argonotlar efsanesiyle mi ilgili?

C: Evet.

S: (Galahad) Bunun Koç üzerinde uçan bireylerle herhangi bir ilgisi var mı?

C: Mmmmm.... ve Helle gerçekten boğuldu mu?

S: (L) Bu kızın adının Truvalı Helen’inkine benzemesi önemli mi?

C: Bir ipucu olabilir. Tüm bu hikayelerde hep hapsolmaktan kaçış, uçma ve afetler var. Kim hapsedildi?
Neden? İyi geceler.

S: (Galahad) Kaçış hikayeleri.. Daidalus ve İkarus’un hikayesi var... Kolhis, Yason ve argonotlar var. Perseid
ailesinin yaşayan son üyesi var... Tümü İbrahim ve Sara’nın yani Paris ve Helen’in hikayesiyle karıştırılmış.
Helen aynı zamanda Nefertiti olarak bilinen kişi. (L) Ve İbrahim bu bireyi Helen’in hiddetinden korumak
istemiş. (S) Peki Helen neden kızgındı? Helen’i kızdıracak ne oldu? (Galahad) Bin tane gemi yola çıkarıldı...
(L) Ve çok sayıda insan öldü ve bu monoteist saçmalıktan beri de ölmeye devam ediyor. Ve öyle
görünüyor ki Helen/Nefertiti/Sara tüm meselenin ana kaynağı. Peru’daki İka’da bulunan başlar gibi
büyük kafataslı bir Hitit melezi... Ve Kasyopyalılar Peru’daki melezlerin doğrudan KH enkarnasyonuna
yönelik 3. yoğunluk bedenleri yaratma amaçlı girişimler olduğunu söylemişti. Öyle görünüyor ki
Sara/Helen/Nefertiti onlardan biriydi. Kadınların adının kirlenmesine şaşırmamalı. Yüzleşmemiz gereken
ciddi bir iş var.

17 Ağustos 2003
Laura, Ark, Andromeda, Perceval, Atriedes, Johnno, Mr. Scott, Galahad, SM1 & SM2

C: Kendinizdekine bakın! Pratik mükemmelleştirir!

S: Bu akşam kimleyiz?

C: Ayorya. Bilgi korur!

S: Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya. Epey zaman oldu, ha?

S: Pekala, kimin sorusu var?

{Tartışma: Grup afallamış durumda. Epeyce süredir beklentisizlikle ilgili pratik yapmakta olduğumuz için
artık nasıl soru soracağımızı bilmediğimiz şeklinde bir yorum yapıldı.}

C: Doğru! Ama şimdi de beklentisiz olacaksınız diye soru sormuyorsunuz. (ç.n.: Kasyopyalılar İngilizce’de
bu cevabı esprili bir kelime oyunuyla veriyor.)

S: (L) Montalk ve Carissa evimize geldiğinde Carissa’ya yanıt olarak çeşitli tuhaf ifadelerde bulundunuz.
Örneğin “İzleme”, “düşünme”, “projeksiyon” gibi. Carissa veya Montalk hakkında incelikli bir şekilde
birşeyler mi söylemeye çalışıyordunuz?

C: Muhtemelen.

{grup kahkahası - “aradan o kadar zaman geçti ki, Kasyopyalılar da hatırlayamıyor” şeklinde bir yorum
yapılması üzerine grup yeniden kahkaha atıyor.}

S: (L) Montalk’la olan bu son olay göz önünde bulundurulduğunda, bize vermeye çalıştığınız mesaj neydi?

C: Bunu sizin yapmanıza izin vereceğiz, öğrenmek eğlencelidir!

S: (L) Bunun hakkında birkaç soru sorabilir miyim?

C: Elbette.

S: Hadi millet, birkaç soru sorun.

(Perceval) Montalk Vincent Bridges’a benzer bir ajan mı?

C: Şimdi bu gerçekten ilginç bir soru! Programı yükle ve oynasınlar.

S: (A) Bu programları kimin yaptığını merak ediyorum.

C: Carissa’nın hikayesini hatırlıyor musunuz? Kaynağa işaret ediyor. 4. yoğunluk etkilerinin de yardımıyla
tabi.

S: (L) Hm, bu anlamlı! (S) Peki bu işin içinde Mossad da var mı?

C: Mossad 3. yoğunluk konsorsiyumun zirvesine yakın. O seviyede sınırlar bulanıklaşıyor.

S: (Perceval) Mossad ile Rothschild’lar arasındaki ilişki nedir?

C: Mossad “parlak bir buluş.” (ç.n.: Kasyopyalılar yine esprili bir kelime oyunu yapıyor. “brainchild” =
“parlak buluş”. [Rothschild/Brainchild])

{Şakaya kahkahalar.} (Perceval) Rothschild’lar konsorsiyumun zirvesinde mi, yoksa onlar da kullanılıp
kenara atılacak birkaç aptal mı?

C: Zirvede sınırlar bulanıyor. Rothschild’lar biraz Sargon’u andırıyor. Derin seviye işaretleyici.

S: (L) Derin seviye işaretleyici nedir?

C: Belirsiz gibi görünen bir yerden çıkıp tarihte “iz bırakan”. Nereden geldiklerini merak etmiyor
musunuz? “Derin” düşünün.
S: Yeraltı üsleri gibi mi?

C: Ne kavram ama!

S: (L) Helen de mi oradan geldi?

C: Evet.

S: (L) Kimsenin onların kim olduğunu bilmemesine şaşırmamalı... Bu Demeter ve Persefone hikayesi mi?
Yeraltı dünyası efsanelerindeki gibi yeraltı üslerine gitmekten mi bahsediyorlar?

C: Hayır. Kavramları karıştırıyorsun... ama iyi deneme!

S: (A) Şu bölge başkanına karşı nasıl bir tutum izleyeceğimizi soralım. (L) Auch’taki idari başkan veya
şahıslar konusundaki gelişmeler nelerdir?

C: Durum karmaşık. Eğitilmiş Bürokratlardan çok az fazlası var yerel seviyede, o kadar. Böyle düşünün.

S: (L) Bunun pek faydası olmadı. (Galahad) En azından bunun kasıtlı bir plan olmadığını ifade etmesi
açısından yararlı bir cevap oldu. Yerel güç dinamiklerine yakalanan insanlar yalnızca bunlar.

C: Bırak Grichka bu olayda rehberlik etsin.

S: (L) Ağlayabilecek durumdayım! Durum çok stresli!

C: Yardım yolda!

S: (Perceval) Öyle görünüyor ki süreç şu şekilde işliyor: Yapmamız gerekeni yapıp başımızı belaya
sokuyoruz, sonra da yardım geliyor. (Galahad) J___ potansiyel bir tehdit teşkil ediyor mu?

C: Şimdi bu da soru içinde farkındalık taşıyan o ilginç sorulardan biri oldu. Değil mi? Bilgi korur,
kullanılırsa.

S: J___ bunu bilinçli olarak mı yapıyor?

C: Çoğunlukla bilinçli bir şekilde sizi kontrol altına almaya çalışıyor ama bunu “yumuşak” bir şekilde
yapıyor. Dirençle karşılaştığında ise o kadar yumuşak olmuyor. Kızgınlıkla birşeylere girişiyor ama bunu
arkaplanda yapıyor.

S: (A) Peki J___’yi telefonla arayıp onu manipüle eden kimdi?

C: Marten ile başladı ama “komplo” daha çok kendi kıçlarını kurtarmaya çalışan alt seviye bürokratlar
tarafından yapıldı.

S: (Galahad) Biz de öyle düşünüyorduk. Bu şahıslar soruşturmayı ele alış biçimleri nedeniyle haklarında
olumsuz yargıların gelişeceği bir konumda buldular kendilerini. (Johnno) Marten onlara şantaj mı
yapıyor?

C: Bir anlamda, evet... (Yanıtın geri kalanı kasetin çıkarılıp çevrilmesi sırasında kaybedildi)

S: (L) Peki Zulu’nun amacı neydi?

C: Bunun cevabını buldunuz.

S: (Perceval) Evet, bizi “tarikatlaştırmaya” çalıştı.


C: Tüm bu faaliyetler aynı “dürtüden” kaynaklanıyor. Waco’yu ve kullanılan silahları düşünün. Bunu
Montalk ve onun silahlarıyla ve “tarikat” suçlamasıyla birleştirin.

S: (L) Bizi öldürtebilirdi!

C: Durun ve şu olasılığı düşünün: Belki de çalışmanız önceden biliniyordu ve bugünkü manasıyla tarikat
suçlamasında bulunmak üzere tüm hazırlıklar önceden yapıldı.

{Grup gergin bir şekilde gülüyor ve bu olasılığa şaşırıyor.}

S: (L) Bunu zaman yolculuğu yoluyla mı yaptılar?

C: Gerekli değil. “Geleceğe ait kitle rüyaları”na ne dersiniz?

S: (L) İnsanların geleceği görmeye yönlendirildiği kitap. Kendi zihninde yaptığın bir zaman yolculuğu gibi.
(Johnno) Bu bir tür uzaktan izleme (remote viewing) mi?

C: Aynen öyle!

S: (L) Yani geleceği görebiliyorlar ve bunun Montauk projesiyle bir bağlantısı var. Şimdide bazı
ayarlamalar yapmak suretiyle geleceğe dair birşey yapmaya çalıştılar belli ki.

(Johnno) “Aviary” denen gruptaki kişilerin bununla bir ilgisi var mı?

C: Ne kadar çok kişinin bu işin içinde olduğuna inanmazsınız. Pek çoğu masumane bir şekilde elbette.

S: (L) Mahvolmuşuz! New York’taki geniş çaplı elektrik kesintisine neden olan şey neydi?

C: 4. yoğunluk sızıntısı. Yaşanan olayın az çok “doğal” diye açıklanmasının nedeni de buydu.

{Grup bunun gerçekten de “doğal” olduğu ve Malum Güçler’in bir kez olsun doğru söylediği yorumunda
bulunuyor}

S: (A) Big beng (büyük patlama) diye birşey oldu mu?

C: Çok sayıda big beng var!

S: (Perceval) Kaç tane? (Kahkaha)

C: Rakamı bulmak için ayıracak birkaç yılınız var mı?

S: (Galahad) Narmer isyanı hangi yılda oldu?

C: MÖ 3211

S: “Where Troy Once Stood” kitabında tanımlanan olaylar tanımlandığı şekilde yeterince doğru mu?

C: Evet ve Hayır. Tek bir kez olmuş gibi sunulan çok sayıda olay var.

S: (L) Tarihin belirli bir döneminde Mısır Fransa’nın ve başka ülkelerin kuzeyinde yer aldı mı hiç? Mısırlılar
bu yazarın onları tanımladığı şekilde ve verdiği isimlerle var oldular mı hiç?

C: Yaklaşık olarak MÖ 2200.


S: Yani Truva savaşı hikayesi bile MÖ 1600’de meydana gelen olayın üzerine konumlandırıldı. MÖ
2200’de Baillie’nin bahsettiği felaketler oldu mu?

C: Kontrol et.

S: (A) Kozmik arkaplan radyasyonu nereden geliyor? Bir veya daha fazla sayıda big benglerden mi
kaynaklanıyor, yoksa tamamen farklı bir kaynaktan mı?

C: Karanlık madde.

S: (L) Şıklar arasında bu yoktu. (A) Fizik haber grubundaki biri bu konu hakkında birşeyler anlatıyordu ve
belki de bu yanıt onun görüşünün bir doğrulaması oldu. (L) Bakın! Yağmur yağıyor. (Aylar süren
olağandışı sıcaklık ve çok sayıda ölümden sonra yağmur anlamlıydı.)

{Gidip yağmura bakmak için mola.}

S: (A) Dün havada meydana gelen değişimle ilgili birşey soralım o zaman. Havadaki değişim bizim kendi
durumumuzdaki bir değişimin işareti mi?

C: Bir gün gelecek, gerçekten bardaktan boşanırcasına yağmur yağacak.

{grup kahkahası}

S: (Perceval) Yakınlarda bir buz çağı bekleyebilir miyiz?

C: Birkaç yıl bekle ve termometreyi kontrol et!!!

{grup kahkahası}

S: (L) Birkaç yılı bir ipucu olarak mı verdiniz?

C: Öyle mi yaptık? Hmm...

(kahkahalar)

S: (L) Sanırım bunu bir evet olarak kabul edebiliriz. (Galahad) Maunder Minimumu hakkında bazı bilgiler
toparladık. Bu konuyu ele alışımızda doğru yönde miyiz?

C: Biz de bunu yapmanızın ne kadar süreceğini merak ediyorduk.

S: Signs of the Times sitesinin gidişatı hakkında herhangi bir tavsiye?

C: Harikasınız. Birbirinize karşı harika olun! Hoşçakalın.

2004 (1)
23 Ekim 2004
Laura, Ark, Perceval, Mr. Scott, Galahad, Atriedes, Andromeda, Alice {Laura’nın Annesi}, JM {konuk}

C: Bakın, sevin, Merhaba çocuklarım!

S: (L) Kimle birlikteyiz?

C: Lurinya

S: (L) Nereden veya neresi yoluyla bağlantı kuruyorsunuz?


C: Rigel

S: (L) Kasyopya'ya ne oldu?

C: Kasyopya anne emekli oldu!

S: (L) Bu ne anlama geliyor?

C: Far noon!

S: (L) Hiç insan bedeninde bulundun mu?

C: Farnoon!

S: (L) Bu ne demek?

C: Merhaba Oryon'dayız.

S: (L) Kasyopyalılarla konuşmak istersek ne olacak?

C: Mesajı iletirim.

S: (L) Kasyopya neden emekli oldu?

C: 5 ay önce aktarıcıyı bozan galaktik bir patlama oldu.

S: (L) Sen uzaylı mısın?

C: Diğer

S: (L) Ne demek istiyorsun?

C: Yoğunluk 6 piquawmns/for p5t oriaea.

S: (L) Bu anlamsız!

C: Anlamsız değil! Yeniden uyumlanmanız gerekiyor.

S: (Atriedes) George Lucas'ın hayal ettiği gibi, mevcut dünya teknolojisi ile yapılmış bir ışın kılıcı var mı?

C: Hayır

S: (L) ABD'de seçimi kim kazanacak?

C: Seçim yok.

S: (Galahad) Seçimler iptal mi edilecek?

C: Bir mucize olmazsa hayır.

S: (Ark) Bize o galaktik patlamayla ilgili neden hiçbir uyarıda bulunulmadı?

C: Kuantum olasılıkları ve telefonu açmıyordunuz.


S: (A) Bilincin denklemlerle modellenmesine dair daha önce söylediğiniz şeyi düşünüyordum da...
Çekimin geometrik temsilini ters çevirmekten bahsetmiştiniz. Benim fikrim kompleks mekan ve
kompleks zamanla başlamak...

C: Bu başlangıç için yeterince yakın. Fakat bundan daha basit olabileceğini göreceksin.

S: (A) Peki ya Igor ve Grichka'nın önerdiği gibi yalnızca kompleks zamanı kullanırsam?

C: O kadar basit değil!

S: (A) Yalnızca kompleks mekan?

C: Bu daha yakın.

S: (A) Peki eğer kompleks zaman yoksa zaman yolculuğu nasıl mümkün olabilir?

C: Pek çok dünyalar var diyelim.

S: (L) Kasyopya'yla ilişkiniz nedir?

C: Bir olunduğunda ilişki anlamsız oluyor.

S: (L) O zaman farklı bir aktarıcı kullanan aynı kaynaksınız?

C: Kesinlikle. Ve eğer bağlantıyı daha düzenli olarak alırsanız daha kolay olur.

S: (L) Galaktik patlama nerede oldu?

C: Kasyopya'da.

S: (A) Bize ne kadar uzaklıkta oldu?

C: Muhtemelen 2600 ışık yılı.

S: (Galahad) Bizim burada hissettiğimiz herhangi bir etkisi oldu mu? (A) Evet, Kasyopyalıları kaybettik!

C: Fark edilemeyecek kadar minimal.

S: (Perceval) ABD'de yakında başka bir terör saldırısı olacak mı?

C: Bush'un ihtiyacı yok, dolayısıyla hayır.

S: (Perceval) Bush Başkan olarak devam edecek mi?

C: Ölene kadar.

S: (Perceval) Suikaste mi uğrayacak?

C: Muhtemel değil.

S: (Galahad) Kalıcı bir lider, bir Führer olmaya mı çalışacak?

C: Deneyecek.

S: (Galahad) Peki hasta mı ve hastalıktan mı ölecek?


C: Hayır...

S: [hastalandırılması veya başka nedenlerden ölmesi hakkında tartışma.]

C: Ölmenin pek çok yolu var.

S: (Perceval) Markette Laura'nın resimlerini çeken şahıs kimdi?

C: Pek çok grup var.

S: [Olasılıklarla ilgili tartışma...]

C: Şu kadarını söyleyeyim ki Laura bazılarının nefret etmekten hoşlandığı kişilerden biri.

S: (L) Bunu değiştirmek için yapabileceğim herhangi bir şey var mı?

C: Eğer bunu yapsaydın sen sen olmazdın ve buraya yapmak için geldiğin şeyi de yapamazdın.

S: (Perceval) Bu gruplardan herhangi birinin daha doğrudan veya fiziksel bir saldırıya teşebbüs etmesi
muhtemel mi?

C: Yalnızca dikkatinizi azaltmanız durumunda.

S: (A) Bu hafta Rennes-le-Château'ya gideceğiz. Bakmamız gereken herhangi bir şey var mı?

C: Ummak yerine yeteneklerinize güvenmek daha iyi.

S: (L) Grup ve marketteki adamla ilgili bize bir ipucu verebilir misiniz?

C: Kim porno endüstrisinde?

S: (L) Avrupa'da büyük bir porno endüstrisi var ve görünüşe göre merkezi Hollanda ve temel olarak
Yahudi konsorsiyumlar tarafından idare ediliyor. Bunun MOSSAD'ın kollarından biri, yani para kazanma
yollarından biri olduğuna dair görüşler var. Pek çok New Age ve komplo sitelerinin pornoyla, özellikle
çocuk pornosuyla bağlantıları var gibi görünüyor. Pekala, üyelerden biri bir süre önce rüyasında
Kasyopya sitesinin yerini porno bir sitenin aldığını görmüş. Olacak olan şey bu mu?

C: Bilgi korur. Daha fazla uydu site desteğine ihtiyacınız var.

S: (L) Uydu siteler bize link veren, bizim hakkımızda makaleler yazan, genellikle "üçüncü taraf" desteği
sunan başka siteler anlamına geliyor. Porno endüstrisiyle ilgili bir araştırma yapmamızı da tavsiye eder
misiniz?

C: Bu fena bir fikir değil.

(Bazı bireylere dair hukuki meseleler hakkındaki tartışma silindi çünkü bu konunun ayrıntıları
paylaşılamayacak bazı kişisel bilgiler ve genel stratejiler içeriyor. Aşağıdaki iki soru ve cevabı bu tartışılan
bireylerden biri hakkında ve herkes için önemli bazı bilgiler içerdiği için paylaştık ama bağlamını silmek
zorunda kaldığımız için kusura bakmayın.)

S: (H) S___'yle ilgili manipülasyonlar derken, bunlar içsel mi yoksa dışsal mı?

C: Her ikisi ama çoğunlukla dışsal ve ortamda doğrudan algılanabilir değil.

S: (L) Bunun anlamı şu mu; eğer kişi bir ilüzyona inanırsa, bu onun savunmasında bir boşluk meydana
getirir?
C: Aşağı yukarı.

S: (L) Görünüşe göre bu gece çok hızlı düşünmüyoruz. Gözden kaçırdığımız ve sormamız gereken
herhangi bir şey var mı?

C: Varsa biz buradayız.

S: (Galahad) Şu anda grubun deneyimlediği en büyük sorun nedir?

C: Duraksayan frekans dalgaları.

S: (L) Grubu tekrar harekete geçirmek için ne yapabiliriz?

C: İrade ve bilgi gerektiriyor. Siz paylaştığınızda onlar da irade bulurlar, eğer bulunacak irade varsa.

S: (A) Paylaşmamız gereken bilgi nedir?

C: Görememelerinin veya yapamamalarının kasıtlı duraksamadan meydana geldiği.

S: (Galahad) Bunu açabilir misiniz?

C: Sonradan tüketilecek bir gıda olarak bir frekans çiti içinde depolanıyorlar.

S: (A) Biz de o çitin içinde miyiz? Yoksa biz farklıyız?

C: Çok.

S: (L) Bizim durumumuz çok farklı yani?

C: Evet.

S: (L) Bizi farklı kılan nedir?

C: Görüyor ve yapıyor olmak.

S: (L) Eğer bir ağımız varsa, farklı insanlar farklı şeyler yapıyorlar. Farklı seviyelerde bulunuyorlar. Bu
konuda bunu da göz önünde bulundurmamız gerekmez mi?

C: ABD'den ayrılmadan önce siz de kötü durumdaydınız, hatırlıyor musunuz?

S: (Galahad) Bu saplanıp kalma durumunu aşabilirler mi?

C: İsterlerse.

S: (L) Montalk ve Carissa ile ilgili mesele nedir?

C: "Fondler"ı hatırlıyor musun? {Başka bir celsede tartışılan bir kişiye referans}

S: (Galahad) Dünya Ticaret Kulesine çarpan uçaklar resmi hikayedeki gibi gerçekten ticari uçaklar mıydı?

C: Evet.

S: (Galahad) Gerçeğe ulaşmak isteyenlerin kafasını karıştırmaya ve saptırmaya yönelik pek çok
dezenformasyon var.
C: CIA kafa karıştırma cambazı.

S: (Galahad) Pentagon'a konmuş herhangi bir patlayıcı var mıydı?

C: Patlayıcıları uçak getirdi.

S: (L) Şüphelendiğim gibi tam da o iş için yapılmış bir uçak mı? Hem özel materyallerden yapılmıştı, hem
de kanıt kalmaması için o özel materyalleri paramparça edecek şekilde bir bomba düzeneği vardı bence.

C: Evet. Kesinlikle.

S: (Perceval) Daha önce Denver Havaalanı'ndaki bir skandaldan bahsetmiştiniz. Bu hala geçerli mi yoksa
bir şeyler değişti mi?

C: Bununla bağlantılı olarak meydana gelecek şeyler var. Takip etmeye devam edin.

S: (Galahad) Bunun 11 Eylül olaylarıyla bir ilgisi olacak mı?

C: Evet. Oo, evet!

S: (Perceval) Uçuş simülatörleriyle bir ilgisi var mı?

C: Hayır.

S: (L) 77 sefer sayılı uçağı Denver'a mı indirdiler?

C: Çok mümkün.

S: (Galahad) Daniel Hopsicker ajan mı?

C: Elbette. Bunu görebilirsiniz.

S: (Galahad) ABD'de ajan olmayan herhangi biri var mı?!

C: ABD'de görmek zor.

S: (A) Bizimle temas kuran Stein denen kişi Bohem fiziğinden bahsediyor. Bu vaktimi ve enerjimi
harcamaya değer bir yatırım mı?

C: Şimdiye kadarki sezgin ne diyor?

S: (A) İlginç bir yöne gidebileceğini seziyorum. Siz ne seziyorsunuz?

C: Biz gelecekteki seniz ve doğru seziyorsun. İlginç bir şey var fakat bildiğin şekliyle fizik değil.

S: (A) Neden Rigel'den aktarım yapıyorsunuz? Rigel'le ilgili özel olan şey nedir?

C: Bilmek isterdiniz, değil mi?

S: [Bunun ne anlama gelebileceğiyle ilgili tartışma. Laura daha önce süpernovalarla ilgili bir tartışmada
Rigel'e değinildiğine dikkat çekiyor.]

C: "Açık!"

S: (Galahad) Gruba bu Rigel'le ilgili değişikliği söylememiz gerekir mi?


C: Biraz bekleyin ve ne kadar zeki olduğunuzu "görün".

S: (Galahad) SD ajan mı?

C: Maskeleri düşene kadar herhangi birinin olduğu gibi. SD'nin maskesi çok yakında düşebilir.

S: (Andromeda) Bazı rüyalar görüyorum fakat bunlar aslında rüya değil. Uykuyla uyanıklık arasında
oluyor. Bir varlıkla mücadele ediyorum. Bazen kazanıyorum, bazen de kaybediyorum. Bu içsel bir varlık
mı yoksa dışsal mı?

C: Etrafın savaşçılarla dolu. Tek başına mücadele etmenin anlamı yok. Tüm yapman gereken istemek.
Seni durduran şey sana aldatıcı bir şekilde fısıldanan sahte gurur.

S: [Verilen son yanıtın ne anlama geliyor olabileceğiyle ilgili tartışma.] Dışsal bir varlık gibi...

C: Ayrı "güç" ilüzyonuna son ver ve bu arada bağlantı zayıflıyor.

S: [Tekrar tartışma. "Ayrı güç ilüzyonunun" bir sorunu yardım almadan tek başına çözmek anlamına
geldiği sonucu çıkarılıyor.]

C: Paylaşılan yük hafifler. Bu tür güçlerle savaşırken bunu tek başına yapabileceğini düşünmek kibirdir.
Bu kibir aldatma sürecinin bir parçasıdır.

S: (A) En Laurenc'ta garaj ön ündeki yoldan yukarı doğru giden gümüş rengi Mercedes'teki kimdi?

C: Markettekiyle aynı grup. MartenJ'nin "ilginç" arkadaşları var.

[Son kasedin "pause" (duraklatılmış) durumunda olduğunu fark ettik. Laura kayıt düğmelerine bastı ve
diğerleri de bunu gördü. Ama şimdi yine "pause" durumundaydı.]

S: (L) "Pause" tuşuna kim bastı?

C: PK.

S: Gelecek hafta görüşürüz.

C: Güzel! Hoşçakalın.
Bu çevirmediğimi tespit ettiğim celseler arasında en eskisi.

Kasyopyalıların bu celsede Oryon takımyıldızındaki Rigel yıldızı civarından paylaşım yaptıklarını


söylemeleri celse katılımcılarının dikkatini çekiyor. K'lar bildiğiniz gibi dünyaya gelen bir Dalgayla çeşitli
yerlerden geçtiklerini ve geçtikleri yerlerdeki bazı güçlü sinyal kaynaklarından yararlandıklarını
söylüyorlar. Yine çevirmediğim ve yakında çevirip paylaşacağım celselerden birinde bu konuyla ilgili biraz
daha açıklama vardı yanlış görmediysem.

"Far noon" ve "Farnoon" ifadelerinden neyin kastediliğini anlamadım. Sözlüklerde böyle bir terime /
deyime rastladım. Normalde İngilizcede "far" sözcüğü "uzak" anlamına geliyor ve "noon" sözcüğü de
"öğle" anlamına geliyor. Ama far noon / farnoon ifadelerinden neyin kastediliği bana çok belirsiz geldi.
Grubun Kasyopyalılarla uzun süredir iletişim kurmadıkları bir dönemde yapılmış bu celse sanırım ve grup
mensuplarının "yeniden uyumlanma" gerekliliğine dikkat çekiyor zaten K'lar. 2004 yılına ait yayınlanmış
tek celse bu anladığım kadarıyla. O yıla (veya herhangi bir yıla) ait yayınlanmamış başka bir celse olup
olmadığını bilmiyorum.

George Bush'la ilgili kehanet sorunlu görünüyor. (Ölene kadar başkan). Ama nedense bu celsede Bush'la
ilgili verilen yanıtlar bana Tayyip'i çağrıştırıyor. Hatta 11 Eylül saldırısından sonra yeni bir büyük terör
saldırısı olup olmayacağı sorusuna Bush'un artık yeni bir patlamaya ihtiyaç duymadığı cevabı veriliyor.
Bu bana AKP'nin son seçim zaferinden sonra AKP İzmir İl Başkanı'nın "Artık ülkemize şehit gelmeyecek"
demesini çağrıştırdı. Şehitten ziyade, Suruç ve Ankara bombalamaları gibi katliamlara artık ihtiyaç
olmayacağını ima ediyor belki de.

Celsedeki uçak ve bomba bahsi de nedense Rus yolcu uçağının düşürülmesiyle ilgili bir çağrışım yaptı
bende. Algıda seçicilik herhalde.

Celsenin ses kaydını alırken teyp tuşlarıyla ilgili yaşadıkları soruna verilen cevaptaki "PK" kısaltmasından
psiko-kinezinin kastedildiğini tahmin ediyorum.

Celse çok dolu ve doyurucu değil ama grup üyelerinin pek konsante olmadıkları bir zamanda yapılmış
gibi görünüyor. Yine de ilginç ve faydalı bilgi ve yaklaşımlar içeriyor diye düşünüyorum.

2005 (4)
09 Ocak 2005
S: Merhaba.

C: Çocuklarım.

S: Bu gece kim bizimle?

C: Kasyopya

S: Rigel’e ne oldu?

C: Uzaklaşma.

S: Ne demek bu?

C: Parazit sorunu geçti, bu yüzden de değişikliğe gerek kalmadı.

S: (A) Peki süpernovaya ne oldu? (L) Sanırım 6. yoğunluk olduğun zaman bu yalnızca ilk patlama sırasında
soruna neden oluyor.

C: Yeterince iyi cevapladın.

S: (A) Şüpheleniyorum… (L) Neresi aracılığıyla veya nereden iletişim kuruyorsunuz?

C: Rigel.

S: (L) O zaman niye Kasyopya diyorsunuz?

C: Yalnızca sizin için bir tanımlayıcı olarak.

S: Rigel’in süpernova olması gerekmiyor muydu?

C: Rigel süpernova oldu bile.

S: Ne zaman?

C: Bakın ve dinleyin demiştik ve açık!

[Rigel’in süpernova olduğunu düşündüğümüz zaman üzerine tartışma, 1229 civarı, fakat ışık yılı
bazındaki gerçek mesafe tartışmalı.]

C: Kaba tahminler.
S: (L) Bu son deprem ve tsunamiye dair, doğal bir fenomen olmadığına dair bir tartışma var internette.
Bazıları bunun bir meteor olabileceğini söylüyor; diğerleri bunun ABD tarafından patlatılan nükleer bir
bomba olduğunu; bazıları ise Hindistan’ın ve İsrail’in derin deniz çukurlarında birşeyler çevirdiğini
söylüyor. Ayrıca bir çeşit EM silahı üzerinde spekülasyon mevcut. New-age’ciler bunun nihai ‘Dünya
Değişimlerinin’ başlangıcı olduğunu söylüyor. Peki, İran’daki depremden tam bir yıl sonra, bir saat daha
erken gerçekleşen bu depreme gerçekte ne neden oldu?

C: Dünyanın içindeki basınç. Sunulan önerilerden hiçbiri değil. Ama şunu unutmayın ki insan döngüsü
afet döngüsünü yansıtıyor ve insanlığın kitlesel bilinci de bunda bir rol oynuyor.

A: (L) Kitlesel bilinç nasıl bir rol oynuyor?

C: Yüksek merkezleri olanların yaratıcı enerjilerini tam olarak ifade etmeleri engellendiğinde, bu enerji
bir yere gitmek zorunda. “Dışarıda” yaratamıyorsan, “içeride” yaratırsın.

S: (L) Diğer bir deyişle KH konsorsiyumunun yüksek merkezleri olanların yaratıcı enerjisini bastırmaya,
çalmaya ve kontrol altına almaya yönelik faaliyetleri kendi yıkımlarının nedeni olabilir çünkü bu enerji
kontrol edilemez. (A) Evet ama bu herkesin başına bela oluyor. (Perceval) Belki de planları budur,
sonuçta gezegeni yıkmak istiyorlar. (L) Evet ama zannetmiyorum ki Bush ve kafadarları gibi insanlar
gezegeni yıkmak istesin, ama onlar yine de olup biteni çok fazla bilmiyorlar. Peki, bu konuda başka bir
şey? (A) Bir iddiaya göre ABD, İngiltere, Rusya ve Fransa hepsi yaklaşan tsunamiyi biliyorlarmış ama
kimseye söylememişler. Bazı somut kanıtlardan ABD ve İngiltere’nin bildiğini biliyoruz ama peki ya
uydular gibi yollarla böyle şeyleri açığa çıkartacak bu kapasitelere sahip olan Fransa ve Rusya?

C: Gerçekten de biliniyordu ve gizli tutuldu ve Fransa ve Rusya’yı küçümsemeyin.

S: Bu mesele teknolojiyle veya kötü niyetlerle mi alakalı?

C: Teknoloji ama biraz da “kötülük”. Fransa’da hala biraz denge var. Bu olayda “kötüler” önceden
biliyorlardı.

S: Dünya Ticaret Merkezi’ni vuran iki uçakta da yolcular ve mürettebat var mıydı?

C: Evet.

S: Uçaklarda sözü edilen hava korsanlarından herhangi biri var mıydı?

C: Hayır.

S: Dünya Ticaret Merkezi’ni vuran uçaklar yakınlardaki helikopterler veya başka uçaklar tarafından mı
kontrol ediliyordu?

C: Gerekli bile değil. Uçakların bilgisayarları yeterli.

S: Peki yolcular ve mürettebat, bilinci nasıl kaybetti?

C: Uçaktaki havalandırma sistemi ile salınan gaz hakkında tahminde bulunmuştunuz bile.

S: Barbara Olsen yaşıyor mu?

C: Şimdi bu çok ilginç bir soru. Taşınma partisi için sığınağını daha konforlu hale getirmekle meşgul
diyelim.

S: Delta 1989 indikten sonra Cleveland’da ikinci bir mecburi iniş var mıydı?
C: Hayır, bu sadece mevzuyu bulanıklaştırmak içindi.

S: Yani bu sadece istihbarat servislerinin gerçek zamanlı olarak dezenformasyon tohumu ekme
çabalarından bir diğeriydi. Bu da 93 numaralı uçağın gerçekten de Pensilvanya’da çakıldığı anlamına gelir.

C: Çakılma?

S: Yani vurulduktan sonra çakıldı. O zaman vuruldu?

C: Kesinlikle. Bunu güvenilir bir kaynaktan öğrenmiştiniz.

S: Öyleyse, vuruldu çünkü yolcular kontrolü ele almaya hazırlanıyordu ve bu da ortaya çıkmasını
istemedikleri birşeyin ortaya çıkmasına neden olacaktı?

C: Evet.

S: Peki neden bu insanlar Dünya Ticaret Merkezi’ne çarpan uçaklardakiler gibi gazlanmadılar?

C: Mekanik aksaklık. Arzulu düşünce her zaman ayağa dolanır.

S: Peki 93 numaralı uçak vurulmasaydı nereye gidecekti?

C: Beyaz Saray. Yangın bunun beklentisiyle önceden çıkarılmıştı ve söndürülmesi ve örtbas edilmesi
gerekti.

S: O sırada uçak çarpmadan önce Pentagon’da da yangın haberleri vardı, bu Beyaz Saray’daki gibi birşey
miydi?

C: Evet.

S: Dick Eastman’ın öne sürdüğü gibi 77 numaralı uçak Başkent Washington’daki Reagan Havalimanı’na
iniş yaptı mı?

C: Wright Patterson Hava Üssü’nü dene.

S: Başka bir yere gitti mi, WP’den sonra?

C: Sadece parçaları.

S: Ama eski bir celsede 77 numaralı uçağın Denver’a iniş yaptığı ve bunun Denver Havalimanı skandalının
muhtemel kaynağı olabileceği söylenmemiş miydi? [“Parçaları” ifadesinin anlamı üzerine tartışma. Uçak
ve yolcuların “ayırıldığı” ve uçağın parçalarının başka bir yere, muhtemelen Denver’a taşındığı sonucuna
varıldı.]

C: Şimdi anlıyor musunuz?

S: O gün halka açıklanmayan başka uçak kazaları var mıydı?

C. Bunu araştırıp çelişkili bilgiler bulabilirsiniz. Ama, yoktu.

S: Pentagon’daki hava saldırısı yasal eğitim tatbikatlarına katılan ve o günkü olayların gerçeğini
anlayabilecek insanları ortadan kaldırma amaçlı mıydı?

C: İlginç bir soru daha! Peki ya donanma?

S: Ne olmuş donanmaya?
C: Belki de anlatmadıkları birşeyler biliyorlar. Belki de bildikleri şey onlara “doğalarıyla” ilgili bir saygınlık
kazandırıyor ve burunlarını sokma konusunda onları tereddüde düşürüyor.

S: Açabilir misiniz?

C: Donanmanın zorbalarla oynamayacağını söyleyelim sadece çünkü daha büyük zorbaları biliyorlar.
Donanma, Philadelphia deneyinden çok şey öğrendi. Baba George Bush, duyduğu ve gördüğü şeyler
hakkındaki tüm veriyi elde etmeyi denedi ama başaramadı.

S: Donanma, şu an ne yapıyor?

C: Kendini öne çıkarmadan bekliyor.

S: 11 Eylül saldırılarını planlayan taraflardan biri diğerine şantaj yapmaya çalıştı mı?

C: Kesinlikle ama bununla ilgili sorunlar çıktı.

S: Denver havalimanı skandalı hükümeti açığa çıkaracak demiştiniz; devlet başka bir tarafça kasten ifşa
mı edilecek?

C: Havalimanlarının hem KH hem BH tarafından kullanıldığını söylemiştik.

S: Yüksek seviyelerde bulunanlar arasında nasıl devam edileceği konusunda bir iç anlaşmazlık var mı?

C: Çeşitli seviyelerde, evet. Ama “tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş” deyişini bilirsiniz.

S: Ne anlamda?

C: Tepedekiler, her birinin gizlediği bir amaç nedeniyle oradalar. Nüfuz etmek için harekete geçme
fırsatını bekliyorlar. Ama Bush’u kontrol etmenin giderek zorlaştığını öğreniyorlar.

S: Pentagon saldırısı videomuzu kaç kişi izledi?

C: 300 milyon.

S: Arapçası da piyasaya çıkınca bir çıngar çıkmasını beklemeli miyiz?

C: Belki.

S: Arafat’ın Percy Hastanesi’nde ölümünün ve 11 rakamının sembolik bir anlamı var mıydı?

C: Diana’nın durumunda olduğu gibi, işaret.

S: Belicena kitabının orijini nedir?

C: Belicena orijini; Güney Amerika’ya sürülen Aryan tiplerin araştırmaları.

S: Yaşadığımız bu ev, bir zamanlar bir manastır mıydı?

C: Evet.

S: Tepeciğin altında gömülü önemli bir şey var mı? Veya mülkiyetteki başka bir yerde (kilise kalıntıları,
gölet vs.)?

C: Hayır.
S: Şato veya eski şato ile manastır arasında bir tünel var mı?

C: Hayır.

S: Arabanın tekerlek somunları nasıl gevşedi?

C: Uyarı.

S: Pazardakiyle aynı grup muydu?

C: Evet.

S: Uyarı ne hakkındaydı?

C: Kamera, lastik; ilerleme.

S: Sırada neyi bekleyebiliriz?

C: Farkında olursanız, belki hiçbir şey.

S: Atlantis ve “Atina” arasındaki savaşın olaylarını ve akabindeki felaketi en doğru tasvir eden kitap
hangisidir?

C: Velikovsky’nin vebalarla ilgili yorumu, ama Venüs değil. Sosyal yapılar için sadece dünyanın mevcut
durumunu gözlemle.

S: ABD ekonomisinin bu yıl çökmesi muhtemel mi?

C: Bekle ve gör.

S: Fiziki altına yatırım yapmak hala iyi bir fikir mi?

C: Evet.

S: Son birkaç gece gökte gördüğüm iki ışık neydi?

C: Ön belirtiler. Son zamanlarda onlardan çok var.

S: (L) Tamam, başka bir şey var mı yoksa hepsi bu mu? (A) Peki ya ayın 19’unda birşey olmasıyla ilgili
rüyam?

C: Bunu zaten anlamadın mı??? Haberci, şüphesiz.

S: Peki ya Sevilla, gitmek iyi bir fikir mi?

C: “Doğru zamanda” değil, zaman doğru olduğunda gidin.

S: Meyssan’ın tanımladığı şekilde bir “saray darbesi” oldu mu? Bazı insanlar nükleer silah kodlarına sahip
miydi ve Bush’u bununla mı tehdit ediyorlardı ve Bush o günü bu insanlarla pazarlık yaparak mı geçirdi?

C: Pek sayılmaz.

S: Tamam, bizim için herhangi bir yorumunuz var mı, herhangi bir tavsiye veya cesaretlendirme?

C: İyi gidiyorsunuz. Tetikte kalın ve ağ çalışması yapın. İyi geceler.


Celsenin sonu

06 Ağustos 2005
S: (L) Bu akşam kim bizimle?

C: Lonomiah

S: Ve nereden aktarım yapıyorsunuz?

C: Kasyopya, uzun süredir K’lar yok.

S: Bunun gelecekteki Galahad olmadığına emin misiniz?

C: Belki!

S: (L) Evet biliyoruz K’lar uzun süredir yok ama yoğunduk.

C: Hep iş ve oyun yokluğu Laura’yı sıkıcı bir kız yapıyor.

S: (L) Pekala, çok sıkıcı olmamaya çalışacağım.

C: Çalışma, yap.

S: (L) İsminin usta Yoda olmadığına emin misin?

C. Hayır, usta Yoda “burada” değil.

S: (L) Tamam, Rus arkadaşlarımızdan bir sorumuz var ve onların gerçekten bizim dostlarımız olduklarını
bilmek isterim?

C: Olmaya çalışıyorlar.

S: (L) Aktif olarak 4. yoğunlukta bir şey yapmaya çalıştıklarını söylüyorlar. Bu mümkün mü?

C: Mümkün olduğunda, mümkündür. Ama dikkat edebileceğiniz bir husus var: manipülatif türden
değilsen, yani KH değilsen, genelde geri gelmezsin.

S: (A) Tarihte kaç kişi 3. yoğunluktan kurtulmayı başardı?

C: Çok çok nadir Gece!!!

S: (L) Gece ne anlama geliyor?

C: Henry’nin şakaları.

S: (A) Gerçekten yaklaşık bir sayı bilmek istiyorum.

C: Bu döngüde 3000’den az.

S: (L) Bu, oldukça iç karartıcı.

C: Dalgayı hatırla. Ağ çalışması işe yarar.

S: (A) Arkadaşımız A****(K’lara ilgi duyan DST adlı Fransız şahıs) hakkında sormak istiyorum. Özel bir
görev için mi buraya gönderildi? Desarab Nicolescu, Jakob Bohm vs.yi tartışıyorduk.
C: Elbette. İlgililer.

S: (H) Bize dostlar mı?

C: Genel olarak.

S: (Perceval) Marketteki kameralı adamdan ve araba tekeri somunlarıyla ilgili olaydan sonra çitin
kesilmesi üçüncü uyarı mıydı?

C: Muhtemelen. Ama onları izleyen başkaları var. Fransa, Amerika’yı korkutan şeye epey ilgi duyuyor.

S: (L) Yani, Amerika’yı korkutuyor muyuz?

C: Tam olarak “korkutma” sayılmaz, güçleri rahatsız ediyorsunuz diyelim, Galahad!

S: (A) Yani, izleyenleri izleyenler, A*** ile mi alakalı?

C: Büyük olasılıkla.

S: (Perceval) Irak savaşının başlangıcından bu yana gerçekte kaç asker öldürüldü?

C: 7500.

S: (H) Bush’u destekleyenler ABD nüfusunun yüzde kaçı?

C: %36.

S: (H) Amerikan hükümetinin 11 Eylül olayında suç ortağı olduğunu düşünenler ABD nüfusunun yüzde
kaçı?

C: %47.

S: (H) ABD nüfusunun yüzde kaçı gerçekten düşünüyor?

C: Katı bir tanımla %12. (Grubun bu orana şaşırması)

C: HAARP beyinleri tapyokaya çevirirken başka ne bekliyorsunuz?

(Perceval) O zaman bu, bir zombi ulusu?

C: Ağzımızdan aldın.

S: (Perceval) Peki HAARP sadece ABD nüfusunu mu etkiliyor?

C: Çoğunlukla.

S: (Perceval) Grup üyeleri açısından, tek çözüm, ABD dışına çıkmak mı? Bu, doğru mu?

C: Veya farkında olmak ve ağ çalışması.

S: (Mr. Scott) Sormalıyım; şu ana kadar Pentagon videomuzu kaç kişi seyretti?

C: 500.000’e ilerliyor.

S: (Perceval) Madrid tren bombalamasını kim gerçekleştirdi?


C: Favori sahte bayrak çetemiz.

S: (Galahad) Londra tren bombalamasının ardında da mı onlar vardı?

C: Orada MI5’in parmağı var. Profesyonellik eksikliği de bunu gösteriyor.

S: (Galahad) John Kaminski düşündüğü gibi Fransa’ya gelmiş olsa, gerçek bir tehlike mevcut mu?

C: Hayır.

S: (Galahad) O zaman birisi onu gelmekten alıkoymaya çalışıyor?

C: Amerikan CoIntelPro vs.

S: (Konuk JM) Romanya gizli servisi üyeleri ABD’ye gidip uzmanlıklarını sundular mı?

C: Muhtemel değil.

S: (Perceval) Dünya’nın petrol kaynakları, tehlikeli bir düzeyde tükendi mi?

C: Yakın bile değil.

S: (Galahad) Yani, kuşkulandığımız gibi, petrol üretiminin zirveye ulaşıp artık düşmeye başlaması
meselesi insanları dikta altına almak için politik bir manipülasyon?

C: Dikkati dağıt ve fethet.

S: (JM) Tony Blair, kendi inançlarına göre mi hareket ediyor yoksa şantaj mı yapıldı?

C: “Mest Özel”de ona bir yer vaat edildi.

S: (IR) Neden Fransızlar, Uluslararası Termonükleer Deneysel Reaktör için bu kadar çok çaba harcıyorlar?
Güya petrol tükenecekmiş?

C: İnsanları meşgul tutuyor ve Bush’un çetesini mutlu tutuyor. Fransa’nın tüm bu saçmalığı yuttuğunu
düşünmüyorsunuz, değil mi? Manevra yapmak için zaman ve mekan kazanması gerekiyor.

S: (Perceval) “Dünya’nın sonu” meselesinde aptalı oynuyorlar yani?

C: Tilki kadar aptal!

S: (IR) Yani iki grup var, biri Fransa’da ve biri ABD’de ve müttefik değiller?

C: Şu an değiller. Ama herkes şu eğlenceli Yahova yardakçıları çetesini düşünmek zorunda. Nazik
oynamıyorlar.

S: (Perceval) Bir tür mikrop yayma olasılığı konusunda herhangi bir güncelleme var mı veya bunun gibi
eli kulağında olan bir şey?

C: Bu sonbahar ciddi bir faaliyet bekleyin.

S: Hazırlanmak için yapmamız gereken herhangi bir şey?

C: Sağlıklı kalın
S: Biyolojik savaş sadece ABD’de mi olacak?

C: Başlıyor bile.

S: (Perceval) Dünya çapında mı olacak?

C: Aynı derecede değil.

S: (Perceval) Gribin ölümcül bir biçiminden mi bahsediyoruz?

C: Nihai olarak öyle olacak.

S: (Perceval) 587 sefer sayılı uçağın düşmesinin sebebi neydi?

C: Örtbas edildi. MOSSAD’ı heceleyebilir misin? Buna bir “hatırlatıcı” de.

S: (Perceval) Sahte bayraklı terör saldırıları konusunda piyasada tekel olmuş gibi görünüyorlar.

C: Bu, onların uzmanlık alanı.

S: (IR) Fransızların “Hayır” oyunun arkasındaki etki nedir?

C: Çoğunlukla özgür düşünce.

S: (Perceval) Peki Fransa’da gerçekten düşünebilen insanların oranı nedir?

C: %59.

S: (IR) Sarkozy, herhangi bir okült grupla ilişkili mi?

C: Kesinlikle.

S: (IR) Detaylandırabilir misiniz?

C: Kabala’dan çok etkilendiğini söyleyelim yalnızca.

S: (Perceval) Barbara Olsen’den başka 77 sefer sayılı uçuştan sağ çıkan oldu mu?

C: 2

S: Rummy’nin Pentagon’daki departmanı için bir web sitesi yapan eski IDF görevlisi onlardan birisi miydi?

C: Yüksek olasılık.

S: (Galahad) Çeşitli internet sitelerinde özel savcı Fitzgerald’ın Bush çetesine karşı olan suçlamaları geri
çekeceği yönünde dedikodular var. Bu sadece daha fazla dezenformasyon mu?

C: Şu an bir sürü pazarlık devam ediyor. Büyük olasılıkla Bush ağır basacak.

S: (Perceval) 24. kattaki itfaiyecilerin ve bodrum kattaki sivillerin bildirdiği gibi Dünya Ticaret Merkezi’nde
gerçekten patlamalar var mıydı?

C: Evet, ama doğrudan yıkım için değil, sadece “şekillendirilmiş” elektomanyetik darbeye yardımcı olması
için.
(Bu belirtilenlerin ne olabileceğine ve önceki celsede bahsettikleri “konturlanan” doğal dalga ile devrilen
kuleler hakkında tartışma)

S: (A) Uzun bir süre önce bilincin matematiksel olarak modellenmesi hakkında bir soru sormuştum ve
cevap “çekim geometrik modelinin ters temsilini gözünde canlandır” idi ve bu beni bilincin geometrik
modeline yönlendirecekti. Ama ters temsilin ne anlama geldiğini bulamadım. Peki nedir bu?

C: O çekim modeli için bir denklemin var mı?

S: Hayır, herhangi bir denklemim yok. Model bir model ve çok farklı denklemlere sahip olabilir. Denklem,
modelin bir şekilde veya başka bir şekilde çalışmasını sağlayan ilave bir şeydir.

C: Denklemi bul ve sonra “ters çevir”.

S: (A) Tamam, diyelim ki denklemi buldum; hala denklemi nasıl ters çevireceğimi bilmiyorum. Geriye mi
okumalı? Alt-üst olarak ters çevirmek mi?

C: Çekim, “ifade edilen” bilinçtir.

(Ark, cevap yardımcı olmadığı için memnun değil. “İfade edilenin” ne anlama gelebileceği hakkında grup
tartışması.)

S: (A) Dan Winter’dan ne “almalıyım?” Uzun zaman önce Dan Winter’den birşey çıkarmam gerektiğini
söylediniz.

C: Bir yirmi yaş dişi (grup gülüşmesi) Dan çıldırmış durumda, onun ve çetesinin Laura’nın çalışmasıyla
ilgili çarpıtmalar yapmaya başlamalarını bekleyin.

S: (IR) Grup, grubun çalışması, Dünya’nın durumuna nasıl bir etki yapıyor, eğer yapıyorsa?

C: Görebilirseniz, “yanıtları” fark edeceksiniz.

S: (IR) Yani etkimiz var ama tezahürlerini göremeyebiliriz?

C: Kesinlikle ve bazı etkileri görebilirsiniz.

S: (L) Ben bunu şöyle anlıyorum; biz birşeyler yaptıkça… (Perceval) herşey daha da
kötüleşiyor(gülüşmeler), Armageddon’u bile getirebiliriz! Bizim yüzümüzden mekanı mahvedecekler!
(gülüşmeler) Bana öyle geliyor ki, pozitif veya faydalı bir doğası olan bir şeyle öne çıktığımızda, onlar
sadece yalanları artırıyorlar ve daha çok çirkinleşiyorlar ve şiddetleniyorlar. Yani horoz dövüşü gibi birşey
bu!

S: (Galahad) Hiçbir sıkıntı olmaksızın Kanada’ya girip çıkabilecek miyim?

C: Muhtemelen, ama şansını zorlama.

S: Tamam. Yapmamam gereken herhangi bir şey var mı?

C: Asla güvende olduğunu varsayma. Paranoyak da olma.

S: (A) Rus arkadaşlarım 1998-2001 sürecinde sizinle bağlantımızın özellikle sorunlu olduğunu
düşündüklerini söylediler ve tabi ki arada sırada bağlantının bozulduğu oldu ama demek istiyorlar ki,
bunun söz konusu olduğu belirli süreçler var. Şimdi elbette celselerimize bakabiliriz, ama aradığımız şey
net değil. (L) Frank’ten çok fazla parazit vardı ve çok muhtemel ki, dışarıdan buraya yönlendirilen ışınlar
vardı.
S: (Perceval) John K zamanda bu noktada gelme veya gelmeme konusunda bir karar veriyor mu?

C: Evet.

S: (L) Gruptaki Kathy O’nun sorunu ne?

C: Bazı insanlar hizmet etmek için doğar, diğerleri de hizmet edilmek için.

S: (Laura Ark’a) Başka bir şey sormak istiyor musun, mızmızlık yapmak istiyor musun? (Ark) Evet mızmız
olmak istiyorum…

C: Bu gece bir rüya göreceksin!!! Devreleri aç!!! Cevabı biliyorsun!!!

S: (Ark) Evet bunu yapacağım. Bir anahtara ihtiyacım var.

C: 1969.

S: (Ark) İlk önce 1967’ydi, şimdi 1969 oldu.

S: (Laura) Tamam, iyi geceler demek istiyorum. İyi geceler diyin hepiniz. (Hepsi) İyi geceler!

Celsenin Sonu

20 Ekim 2005
Laura, Ark, Perceval, Andromeda, Mr. Scott, Foofighter, DW, Galahad

S: Merhaba.

C: Merhaba.

S: Bu akşam kim bizimle?

C: Kasyopya. Lorogieae, hizmetinizde.

S: (L) İlkini soracağım. Neden bu korkunç bel fıtığına yakalandım, ne zaman ve neredeyken?

C: Yüksek seviye negatif enerji kaynağının yoğunlaşması. Alışılmadık yerlerde uyumak hakkında uyardık.

S: (L) Anlıyorum. (Perceval) Tam olarak ne zaman oldu bu? (L) Trieste’deyken ikinci veya üçüncü gece
bağırarak uyandığım zamandı. Başarılı bir şekilde bunu çözebilecek miyim?

C: Şüphesiz.

S: Gelecekte alışılmadık yerlerde koruma için yapabileceğim herhangi bir şey?

C: Farkındalık. Uygun önlemlere yönlendirecektir.

S: (A) Anlamıyorum. İlk defa alışılmadık bir yerlerde olduğumuz bir zaman değil. Bu sefer niye bu oldu?
Bu özel yerle ilgili çok özel olan neydi?

C: Geziden önceki saldırılar nedeniyle enerji düşüktü.

S: (Perceval) Neyden bahsettiklerini biliyor musun? (L) Tüm Temmuz dönemi. Melissa C**** ile başladı.
Sonra Tanya ve erkek kardeşi vardı, GLPciler ve Kathy O. Bunun Matthew ve eve getirdiği kadınla bir ilgisi
var mıydı?
C: Bunu sorman ilginç!

S: (L) Bu yüzden sordum.

C: Pek çok ipucu vermedik mi?

S: (A) İpuçları neredeydi? (L) Matthew ile ilgili mi? Sevgiyi tüm yanlış yerlerde aramak, çiti atlamak ve
kıymıkların batması. Nasıl işlediğine dair teorim doğru mu? Kadının enerjisi Matthew aracılığıyla rotaya
sokuldu, bana yönlendirildi boyun sistemimi zayıflattı?

C: Yeterince yakın.

S: (Foofighter) Nüfusun %94'ünün taşıyıcı olarak veya yeni bir ırka yönelik parçalar olarak kullanılması
konusunda verdiğiniz bilginin “tüm bu çabalar başarısızlıkla sonuçlanacak” şeklindeki açıklamanızla nasıl
örtüştüğünü merak ediyorum.

C: Nüfusun 94’ünün "ölebilecek" olmasının KH güçleri için başarı anlamına gelmesi şart değil.
“Taşıyıcıların” enerjisi, pozitif olarak veya negatif olarak kullanılabilir. Ayrıca, dikkat ederseniz, o planlar
sizin grubunuzun çabalarından önce açıklanmıştı. Çırpan kelebek kanatlarını hatırlayın!

S: (Perceval) İşte. Hiçbir şey kesin değil. Ne yaptığına bağlı, Foofighter! (Foofighter) Bunun için
teşekkürler. (L) Kanatlarını çırp. (Perceval) Kanatlar temin et ve çırp onları. Pentagon’u vuran dron,
binaya çarpmadan hemen önce binaya füze mi fırlattı?

C: Evet.

S: (Perceval) Harika. Planın bir parçası olarak Beyaz Saray’ı vurmak için de bir dron hazırlanmış mıydı?

C: Evet, ama patlama şiddetini tek bir noktaya odaklayan türde bir füzesi yoktu. Ayrıca, oldukça farklı
görünümlü bir araçtı.

S: (Perceval) Neye benziyordu? Ne çeşit bir araç? (Gülüşme) UFO mu? (Herkes gülüyor.)

C: Daha çok "Usame spesiyali" (Orijinal metinde "Osama special". Usame bin ladin’e bir gönderme olsa
gerek) gibi.

S: (Perceval) Sonuçta 93 sefer sayılı uçağın Beyaz Saray’ı vurması planlanmamıştı.

C: Muhtemelen öyle ama “neokonlar” bütün “plandan” haberdar değildi.

S: (L) İhanet de var işin içinde, desenize? (Perceval) 93 sefer sayılı uçağın yolcularının gazlanmasıyla ilgili
bir sorun olduğu, uçağın o yüzden düşürüldüğü söylendi. Gaz yayılmamış. Tek aksaklık bu muydu yoksa
uçağın kontrolünü kaybettiler de o yüzden mi düşürmeleri gerekti yoksa başka aksaklıklar mı mevcuttu?

C: Düşürmek zorundaydılar çünkü pek çok açıdan artık kontrol altında değildi. Hiç kimsenin hayatta
kalmasına izin verilemezdi.

S: (Galahad) 93 sefer sayılı uçaktan çok sayıda telefon çağrısı yapıldığı söyleniyor, yoksa bu iddialar yalan
mı?

C: Bazıları gerçekti.

S:(Perceval) Medyada rapor edilenler gerçek miydi?

C: Evet, fakat “artırmalarla.”


S: (Perceval) Hadi şu gerçek zamanlı ses değiştirme teknolojisinden bir tane edinelim! (Galahad) Barbara
Olson gerçekten telefon etti mi?

C: Oo, evet!

S: (Galahad) Eğer plandan haberdarsa neden arasın ki?

C: “Haberdardı” ama planın 77 sefer sayılı uçağı kapsamaması gerekiyordu.

S: (Galahad) Yine bir ihanet. (Perceval) Bekle, sonuçlara atlamayalım. Olson'un bir şekilde kaçırılması
veya bir sigorta olarak kullanıldığına dair hipotezinde Laura haklı mı… durum bu mu?

C: Yakın.

S: Daha yakını nedir?

C: Sigorta, şantaj ve “kötü şeylerin habercisi”.

S: (Galahad) Yani görünüşe göre kocasının bir şeylerin planlandığı gibi gitmediğini bilmesi için telefon
ediyordu. (L) Kendi kazdığı kuyuya düşmüş demek. (Perceval) Tüm operasyonun Flight 77yi içermesi
gerekmiyordu.

C: Doğru.

S: (Perceval) Kafamdakileri yerli yerine oturtayım. Peki neden planın 77 sefer sayılı uçağı kapsaması
gerekti? (L) İhanet. (Galahad) İsrailliler bir rehine alıp ABD'yi zor duruma düşürmek istediler. (Perceval)
Yani buna karışan iki grup var demektir.

C: (L) Düşünsenize, Amerika ve bir seviyede bu neokonlarla İsrailli ajanlar veya her kimseler, neokonlar,
“Oo evet, bu harika bir fikir” dedi çünkü kafalarında “Oo evet, İsrail’in bunu yapmasına izin verelim. Bu
bizi Ortadoğu’ya götürür ve o zaman İsraillilerin üzerinde de tepinebiliriz. Her şeyi alabiliriz. İşleri onların
aleyhine çevirebilir ve herşeyi elde edebiliriz.” diye düşünüyorlar. Ve sonra İsrailliler “Ne düşündüğünüzü
biliyoruz. Bize yardım edeceğinizi ve her şey bittikten sonra da suçu üzerimize yıkabileceğinizi
düşünüyorsunuz. Peki tahmin edin? Size gününüzü göstereceğiz.” diye düşünüyor. Yani neokonlar
Pentagon’u “Usame spesiyaliyle” vurmayı planladılar. Bunun dikkatli bir saldırı olması gerekiyordu, evet,
ama oldukça farklı bir şey gibi görünmesi için boyanması gerekiyordu. Bu arada İsrailliler, bir şeyi
Amerikan Havayolları uçağı gibi görünmesi için boyuyorlar ve başka bir uçağı rehin alma planları var. Ve
sonra randevular, görüşmeler veya her ne sebep ile olursa olsun Barbara Olson’un bu uçağa binmesini
sağlıyorlar, plan bu. Ve sonra Barbara Olson, ellerinde. O, seçildi çünkü o; genç, çekici bir televizyon
şahsiyeti. Ve sonra hafifçe bir Amerikan Havayolları uçağı gibi görünmesi için boyanan bir Amerikan
ordusu uçağıyla Pentagon’u vurdular. (Perceval) Olay bu. Usame’nin bir Amerikan ordusu uçağını nasıl
ele geçirdiğini açıklayamazlardı. Orijinal planda bir “Usame spesiyali” ile vurulacaktı. Bu ne olurdu? (L)
Muhtemelen daha küçük, daha hafif ve daha az ölümcül bir şey. (Perceval) Küçük bir Cessna gibi veya
içinde bombalar olan bir şey. (L) Gerçekten Usame’den gelen bir şey gibi görünmesi gerekiyordu.
(Perceval) Usame'nin erişimi olan bir çeşit uçak gibi, doğru mu? Ve bunu onlara söylüyorlar. Planın bir
parçası bu. Patlayıcılarla dolu bir uçakla Pentagon’u vuracağız. Ama İsrailliler bunu neokonlara söylerken
yalan söylüyorlar. 77 sefer sayılı uçağı alma planı yapıyorlar: dron. Yani tüm operasyonla ilgili plan iki
grup arasında bölünüyor. (Galahad) Dünya Ticaret Merkezi’ni merak ediyorum. Orijinal planın bir parçası
mıydı yoksa bu da bir ihanet miydi?

C: Dünya Ticaret Merkezi orijinal “ana” plandı. Sembolik değerine ihtiyaç duyuldu.

S: (L) Yani böyle yapacağız dediler. Ama... Mossad’ın Pentagon’daki bu neokonlara söylediği şeyi
zihninizde canlandırın. “Tamam, siz elbette geride duracaksınız ama yine de sizi gizlemek için birşey
yapmamız lazım. İşte yapacağımız şey. Sanki size de saldırılıyormuş gibi görünmesini sağlayacağız ve
sonra asla kimse buna dahil olduğunuzdan şüphelenmeyecek. Kitaptaki en eski psikopatik numara.
Masumiyetini “kanıtlamak” için kendine saldır. (Perceval) Ve bunu televizyona koyacağız sonra bütün
insanlar bunun Usame'nin işi olduğunu düşünecek. (Galahad) 93 sefer sayılı uçak orijinal planda var
mıydı?

C: Evet, ama farklı bir hedefle. Washington Anıtı ve bir sürü masum sivile ne dersiniz?

S: (Perceval) Yani Beyaz Saray üzerinde “Usame spesiyalinin” başka bir tipini kullanmayı planlıyorlardı ve
kullanmadılar. Neden?

C: Bush’u pantolonu düşmüş halde bıraktı, öyle değil mi?

S: (Gülüşmeler) (Perceval) Bush ve neokonlarını epeyce zor duruma düşürdüler. Tamamen farklı bir plan
anlattılar onlara. (L) Ve sonra... şok! (Perceval) Ve etrafta koşturup “Ne bok oldu böyle?” diyorlar. (DW)
Bu, Pentagon’daki örtbasın neden çok yetersiz ve neden çok açık olduğunu izah ediyor. Bunların hepsi
sonradan tasarlandı. (L) Önceden planlanmış olsaydı daha iyi bir örtbas hikayesi uydurabilirlerdi. (A)
Dünya Ticaret Merkezi üzerinde sıra dışı bazı silahlar mı kullanıldı?

C: Oldukça basit bir “vuruştu” ve bina da özel olarak hazırlanmıştı.

S: (Perceval) Peki çelik kirişlerin öyle tamamen çökmesini sağlamak için ne kullandılar? Bununla alakalı
bir sorunuz var mıydı? (A) Şey, binanın özel olarak hazırlanması, kirişleri kesecek patlayıcılar demektir.
Ama çok fazla kiriş var. (Galahad) Ama biz, binadaki patlayıcılar hakkında sorduk ve bunun daha çok
şekillendirici… (Mr. Scott) Evet EMP (Electro Magnetic Pulse=Elektro Manyetik Darbe). (Perceval)
Şekillendirilmiş EMP'li iletkenler. (Galahad) Bu da demektir ki, şekillendirilmiş EMP dalgalarını kullanmak
“oldukça basit” . (Gülüşmeler) (Perceval) Columbia’yı indirebilselerdi… (Galahad) Columbia
mekiğindekiyle aynı teknoloji miydi?

C: Evet.

S: (Galahad) Aynı kaynaktan mı geldi? (Perceval) Uzaydan uyduyla mı?

C: Şimdi sıcak sulara giriyorsunuz.

S: (Galahad) Çok sıcak sulara girmek istemeyiz sanırım… (Kahkaha) (A) Bizi ilgilendirmez. (Galahad) Merak
kediyi öldürdü.

C: George’u bile korkuttuğunu hatırlatalım.

(Kaset 1 bölüm 1'in sonu)

S: (Perceval) Robin Cook öldürüldü mü?

C: Sence? Laura’nın bel fıtığı var. Kalp fıtığına ne dersin?

S: (Perceval) Ama o zaman ilginç olan soru, eğer bu kasıtlıysa, açıkçası, negatif enerji yoğunlaşması
nereden geliyordu?

C: “Yerel bir kanal” olmalı.

S: (Perceval) O zaman bu, İtalya hakkındaki soruya yöneltebilir. Caneto’daki geçen iki yılda birkaç defa
meydana gelen ani yangınların sebebi neydi?

C: “Uygulama” ve saflaştırma teknolojisi diyelim. Düşün, yanan metal borular; “dağılan” çelik kirişler.
Bağlantı?
S: (Perceval) Alevlere boğulan boruları biliyor musunuz? (A) Evet. (L) Metal alevlere boğuluyordu.
(Perceval) Metal borular. Elektrikli cihazlar. (Galahad) Ve Dünya Ticaret Merkezi’ndeki çelik kirişler.
(Perceval) Birkaç yıl önce. (Foofighter) Dünya Ticaret Merkezi’nin videolarına bakıyorduk ve kirişlerin
nereden geldiğini merak ediyorduk. (A) Bunun arkasında ne çeşit bir fiziğin olduğunu hala öğrenmek
istiyorum. Çünkü hiçbirini hayal edemiyorum.

C: Hakkında okuduğun nanoteknoloji doğru yönde gidiyor.

S: (Perceval) Nanoteknoloji hakkında mı okuyordun? (A) Evet. O zaman sıcak sulardayım. (L) Ihh hmmm.
(Gülüşmeler) (A) Tamam. Sıradaki soru nedir? (Gülüşmeler) (Perceval) Sıcak sulardasın! (Gülüşmeler)
(Foofighter) İsveç Dışişleri Bakanı Anna Lindt hakkında bir sorum var. (Perceval) Mossad olayıydı. (L)
Bunu anlamak kolay. (Perceval) Amerikan karşıtı ve Irak Savaşı karşıtıydı. (Foofighter) Peki katilin bunu
yapmasını nasıl sağladılar? (Perceval) Sirhan Sirhan. Oswald. (L) Oradaki herkes. Mançuryalı Aday.
İzlediniz mi? (Foofighter) Evet. (Perceval) Ax les Termes’te tanıştığımız Amerikalılara dair dikkate değer
bir şey var mı? Oldukça şüpheli buldum. (L) Sanat öğrencileri mi?

C: Her yerdeler!

S: (L) Özel dikkate değer bir şey yok sanırım. Her yerde olduklarına göre, arada bir onlara rastlama
ihtimali çok yüksek. Özel olarak hedef alındığınızı hissettiniz mi? (Perceval) Evet… (L) Yani bir olasılık. Eve
dönüş yolunda orada ayaklarımızı suya sokma alışkanlığımız olduğu için, büyük ihtimalle bunu biliyorlar
ve oraya birini yerleştirmiş olabilirler. (Perceval) Nasıl başladığını bilmiyorum ama Andromeda onlara
yaptığımız şeyden bahsediyordu. Ayrıntılı değil ama bilirsiniz konuşma o noktaya vardı. (L) Onlara ne
anlatıyordun? (Andromeda) Sadece kitaplar yazdığını ve bu yüzden burada Fransa’da yaşadığını
söyledim. Onlar da “Neden Fransa’ya geldiniz ki?” dediler. (Perceval) Herhangi bir insan neden burada
yaşamak ister?!?(Gülüşmeler) (L) Bunu mu dediler?!? İnsan başka herhangi bir yerde yaşamayı neden
istesin ki?! (Perceval) Adam Amerikalıydı. Kadın da Amerikalıydı ama Oxford’da bir yıl Yahudilik hakkında
eğitim almış. (L) Ve İngiltere’de mi yaşamak istiyor? Tanrım. Her çeşidi var. Bazı insanlar tuvalet
temizlemek ister. Bazı insanlar bilim insanı olmak ister. (Galahad) Peki ya Paris’te havaalanında tanıştığım
eleman? Sadece bir “tesadüf” müydü?

C: Orada tesadüf yok.

S: (Perceval) Galahad, seni denemek ve başka bir şeye cezp etmek için oradaydı. (L) (Tekin olmayan bir
sesle) Seni okuyordu. Bir profil çıkarıyordu. (Perceval) Rita Kasırgasının radar görüntüsündeki bu garip
oluşumlar hakkında bilmek istiyorum.

C: 4. yoğunluk “savaşı”. Bazı “pratikleri” de içeriyor.

S: (L) Yeni silahlarla pratik yapıyorlar. (Perceval) Bazı insanlar Katrina’nın HAARP ile Körfez sularının
ısıtılması sonucu ortaya çıktığını söylüyor.

C: HAARP ve hava konularına değinilmişti. Transkriptleri oku.

S: (DW) (Transkriptlerden alıntı yapıyor) “HAARP’in havayla veya onunla bağlantılı elektro manyetizma
ile hiçbir bağlantısı yok.” (Galahad) Hava ile bağlantılı EM varlığını akla getiriyor bu. HAARP’ın parçası
olmayan, havayla bağlantılı elektromanyetik bir şey olabilir. (L) 4. yoğunluk. (Perceval) Fırtınaların hepsi
3. yoğunluktan mı üretilmişti yoksa doğal mıydı?

C: Üçüncü yoğunlukta üretim? Hayır. Söylediğimiz gibi… 4. yoğunluk savaşları hava durumu olarak yansır.
Ama “perde” inceliyor.

S: (Foofighter) Yani daha fazla hava olayı varsa, bu daha fazla savaş nedeniyle ve perde giderek inceliyor.
(Perceval) Muhtemelen örtünün incelmesi daha fazla doğal olaylar… (L) Veya doğal olmayan, nasıl
baktığına bağlı. (Mr. Scott) Pekala, birkaç sorum var. Geçen celsede K’lar dedi ki, Amerikalıların %47'si
hükümetin 11 Eylül saldırısında suçlu olduğuna inanıyor. Ve dediler ki, Amerikalıların %12'si gerçekten
düşünebiliyor. Yani, farz edelim ki, düşünebilen %12, Amerikan hükümetinin 11 Eylül'de suçlu olduğuna
inanan %47'nin bir parçası; bu, %35'in hükümetin suçlu olduğuna düşünebildiği için inandığını değil de
bunu düşünmeye programlandığı için inandığını gösterir. Eğer durum buysa, o zaman neden bu insanlar
şüphelenmeye veya Bush hükümetine karşı programlanıyorlar?

C: Bush ve diğerlerinden şüphelenmeye programlanmıyorlar, aksine.

S: (L) Başka bir deyişle, Bush’un suçlu olmadığına inananlar, programlananlar. Düşünmeyenler ise %35'in
parçası olsalar bile hiçbir zaman programlanmadılar. (Foofighter) Programlananlar, şüphelenmemeye
programlandılar. (A) Şüphelenebilirsin, ama bu illa düşünebildiğin anlamına gelmez. (L)
Şüphelenmeyenler, programlanan kişiler ama bu demek değil ki… OP'ler sadece OP olabilir. Kötü veya
iyi olmak zorunda değiller, onlar sadece fırsat olmadığı için kimsenin farkedemediği kişiler… Belki de çok
televizyon seyretmeyi istemeyen insanlardır. Veya bir şekilde bunun tersi. Şüphelenen bir grup insan
görüyorlar ve şüphelenmeyenlerin peşinden gitmek yerine onların peşinden gidiyorlar. (Mr. Scott)
Bush’un bir führer olmayı “deneyeceğini” söylediler, yani ölene kadar başkan olarak devam edecek.
Acaba bu son koşullarda… Bush atılacak ve başka birisi mi gelip führer olacak?

C: Sıcak sular. Bunu bilmek çıkarınıza olmaz.

S: (A) Bunaldım. On yıldır veya daha çok süredir üzerinde çalıştığım tüm bu EEQT konusu yanlış sanırım.
Neye ve nereye sıçranacağına karar vermek o kadar uzun hesaplamalar gerektiriyor ki, doğa bunu
yapamaz veya ben doğanın bunu nasıl yaptığını bilmiyorum. Ne yapmalıyım?

C: 4. yoğunluğu hatırla. Teorine nasıl dahil olur?

S: (A) Hiçbir şekilde dahil olmaz ve bu durumda EEQT'yi bırakıp başka bir şey mi aramalıyım?

C: Şart değil. Mesela, borsa modeli. Borsanın “manipüle” edildiğini çok iyi biliyorsun, değil mi?

S: Evet, ama bu manipülasyonun kuantum sıçramalarda nasıl dolaştığını bilmiyorum. Kim manipüle
ediyor ve nasıl?

C: Şimdi 4. yoğunluktaki enerji ekleyen ve çıkaran güçleri, hatta enerji “savaşlarını” hayal et.

S: (A) Acımaması için bu zavallı kola (Laura’nın kolu) ne yapılabilir?

C: Akupunktur oldukça etkili gözüküyor, ha?

S: (Genel gülüşmeler) (Perceval) Yılsonundan önceki ekonomik çöküş konusunda ne diyorsunuz? Hala
muhtemel mi?

C: İhtimali yüksek görünüyor, değil mi? Bill Gates bile elindekileri satıyor.

S: (Perceval) Tamam.

C: Noel sonrasına kadar bekleyebilir, ama…?

S: (Laura) Noel demişken, Mr. Scott'un Noel için eve gitmesi konusunu soralım. Pekala, neden
sormuyorsun? (Mr. Scott) Şükran Günü veya Noel için eve gidip anne-babamla ilgili meseleyi iyi bir fikir
mi?

C: Neden?

S: (Mr. Scott) Pekala... (Uzun bir ara)

C: Cevap lütfen…
S: (Mr. Scott) Bilmiyorum. Çünkü bu onlarla daha etkili bir şekilde ilgilenmeyi öğrenmeme veya beni
rahatsız etmemelerini sağlamaya yardımcı olabilir...

C: Burada onlarla uğraşmak zorunda kalacağını mı düşünüyorsun?

S: (Mr. Scott) Evet, ziyarete gelsinler veya gelmesinler, öyle… (L) Sanırım sürekli bir şekilde onlarla
uğraşmayı öğrenmek zorunda kalıp kalmayacağını soruyorlar. (Mr. Scott) Yani… (Galahad) Yani, acaba
bunu buradan yapabilir misin?

C: Kendinle ilgilenmen lazım.

S: (Mr. Scott) Nasıl yani?

C: Yaralısın; yara kapanmadan önce dışarı gidip çamurda oynar mısın?

S: (S) Kesinlikle hayır. Yapmakta olduğum şey dışında iyileşmeme yardım edecek herhangi bir öneri,
günlük tutmak gibi?

C: İyi fikir. Ama unutma ki onlar fiziki ebeveynlerin, ruhsal değil. Bu herkes için geçerli. Bazı durumlarda,
döngüdeki bu özel zamanda, ruhların bu toplanışına katılmak için plan yapan pek çok kişi, enkarnasyonel
seçenekler açısından “alabileceğini” almak zorundaydı. Çoğu durumda güçlü ebeveyn-çocuk bağları
genetik bedenin bir parçasıdır.

S: (Tartışma) (Mr. Scott) Sadece meraktan soruyorum, ABD’ye gitseydim, oradan çıkabilir miydim?

C: Son yorumu düşündükten sonra bu riski almaya istekli misin?

S: (Tartışma) (L) SD’nin burada olmaya hazır olmadığı kanaatindeyiz. Bizim genel analizimize dayanan bu
kanaat muhtemelen doğru mu?

C: Muhtemelen. Onun buna nasıl yanıt verdiğini gözlemlemek ilginç olacaktır.

S: (L) Çirkinleşecek mi?

C: Ajanlar genelde “uyum sağlamaya” çalışır. Sanırım, ajan olup olmadığını bileceksin.

S: (Perceval) Bir kurumdan mı talimat alıyor? Burada kendini olduğundan farklı biri olarak mı gösteriyor?

C: Büyük ihtimalle.

S: (Andromeda) Ajan olduğunun farkında mı?

C: Oo… Büyük ihtimalle.

S: (Galahad) Daha önce onun gözlerinin açıldığını söylemiştiniz. Bu onun oynadığı rol hakkında içsel bir
çatışma yaşadığı anlamına mı geliyor?

C: Evet, ama bu o zamandı…

S: (Cevabın tartışılması) (Andromeda) Kimin için çalışıyor?

C: Size söyledi.
S: (SD’nin ordudaki geçmişi hakkında açıkladıklarına dair tartışma) (L) Bir soru sormak istiyorum. DW,
şimdiki ve/veya gelecekteki işi hakkında bir belirsizlikte gibi görünüyor. Onun için herhangi bir tavsiyeniz
var mı?

C: İletişim kurmalı. Ayrıca, sott.net çalışmalarında taze “kan” ihtiyacı var. Atriedes dahil hepinizin
hazırladığı bir sayfa nasıl olurdu caba? Çekiciliği artırın.

S: (Mr. Scott) Neden bunu daha önce yapmadık? Tüh!

C: Tüh, şüphesiz.

S: (Galahad) 11 Eylül'le ilgili kitaptaki transkriptleri okurken, 130.000 yıl önce yapılan genetik müdahale
hakkında kafam karıştı. Tüm Samilere yapılan bir müdahale miydi, yani sadece Yahudilere yönelik değil
miydi?

C: Burada soru, Sami nedir?

S: (Galahad) Hitler’le ilgili olayın dünya sınırlarını aştığını söylemiştiniz. Yani bu, Kantek’in patlamasından
önce orada devam eden bir şey miydi?

C: Evet.

S: (Galahad) Samilerin Atlantis’in çöküşünde önemli bir rolü var mıydı?

C: Aynen!

S: Yani, bir tekrar oynatmaya bakıyoruz resmen şu anda!

C: Evet.

S: (Samiler kimdi tartışması) (Galahad) Yani gerçek Samiler Ariler mi?

C: Anladın!

S: (L) Yani bu demektir ki, Yahudiler ve Araplar sadece bir geleneği taşıdılar… Sadece aracıydılar. Esas
Samilerin önemli bazı özelliklerini alıp kendilerine uyguladılar. (Perceval) Samiler Ortadoğulular, değil
mi?

C: Öyle mi, öyle miydi?

S: (Galahad) Genetik müdahale Ari Samilere mi yapıldı yoksa bugün Yahudi dediklerimize mi?

C: Ari. “İbrahim” soyundan gelen Yahudilerinin imhasının nedeni.

S: Kolum gerçekten acıyor, iyi geceler demek istiyorum.

Celse sonu

19 Kasım 2005
Laura, Ark, Andromeda, Perceval, Mr. Scott, Atriedes, DW, Galahad

S: Merhaba

C: Merhaba biraz eğlence!

S: Bu gece kimleyiz?
C: Aorya

S: Nereden iletişim kuruyorsunuz?

C: Kasyopya

S: [Grup kurabiye ve çikolata yiyor] (S) Kurabiye veya çikolata ister misiniz?

C: Bir Kasyokurabiye lütfen.

S: (L) Şirket yapımızla ilgili olarak konuşmamız gerekiyor. Son günlerde SD ile konuşuyoruz. SD bizi
korumasını umduğumuz bir şirket yapısı oluşturmada öncü rolde ve onun planladığı yöntemin arzu edilir
olup olmadığını, bu konuda yapmamız gereken birşey olup olmadığını sormak istiyoruz. Yani sanırım
sorumuz şu: SD'nin şirket yapısını oluşturma şekli bizim için uygun mu?

C: Vücudunu terk etmek istiyorsa.

S: (L) "Vücudunu terk etmek istiyorsa" derken?

C: Şimdiye kadar öğrenmiş olmanız gerektiği gibi size "ihtiyaç duyuluyor". SD yalnızca "faydalı bir aptal".

S: (L) Bir yanıt aldığımıza göre konuyu daha da aydınlatacak bir soru sormak isteyen var mı? (Galahad)
Önerdiği yapıya baktığımızda, SD'nin kendisi bu yapının içinde yer almazsa, o yapı bizim için faydalı olur
mu?

C: Çok kötü değil. Sorun şu ki SD'nin "saldırıyla" ilgili hiçbir gerçek fikri yok. Bir tam vuruş altında
ezilmesinin kesin olduğu bir pozisyona sokuyor kendisini.

S: (L) Ona göre, bizi koruyabileceği bir durum yaratmaya çalışıyor. (Atreides) K'lar SD'nin sizi
koruyamayacağını, çünkü meseleye vakıf olmadığını söylüyorlar. (L) Evet, yani niyeti ne kadar iyi olursa
olsun, kullanılıyor.

C: Evet.

S: (A) Ne tür bir saldırıdan bahsediyoruz?

C: Şu an için kesin olan birşey varsa, o da SD'nin halledebileceğini varsaydığı seviyeye uygun bir
pozisyonda olmadığıdır.

S: (A) Anlamıyorum çünkü onun ajan olduğunu söylüyorsunuz ve benim bildiğim kadarıyla ajanlar sadece
kendilerine söylenenleri söylerler ve kendi başlarına herhangi birşey yapma özgürlükleri yoktur. Yani
eğer ajansa ve birinden emir oluyorsa nasıl olur da iyi niyetli olabilir? Ajan dediğin sürekli kontrol
altındadır.

C: SD harcanabilir nitelikte ve niyet de "harcamak".

S: (A) Hmm. (Perceval) Yani SD'yi kontrol edenlerin bir amacı var ve o bunu bilmiyor. Kendisine her şeyin
söylendiğini sanıyor ama aslında söylenmiyor. Ve nihai amaç ondan kurtulmak. (A) Hmm. (Perceval) Peki
SD'nin kendini bu durumdan kurtarmasının herhangi bir yolu var mı? Eğer bize karşı niyeti iyiyse, bizimle
herhangi bir geleceği var mı? Grubun bir üyesi olmaya devam edebilir mi?

C: SD bu evin dinamiklerini gözlemleyerek buranın hem kendisi hem de yapabileceği herhangi bir katkı
için en emniyetli yer olduğunu görmeli. Samimi olursa, hayal ettiğinden çok daha fazlasını başarabilir,
ama olmazsa hiçbir şey başaramaz. Hepiniz çeşitli testlerden geçtiniz. SD geçmedi. Ve kesinlikle test
edilecek. Koşulları karşılayabilirse, "karşılığını" alacak.
S: (A) Bu celse SD'nin "yöneticileri" tarafından izleniyor mu?

C: Hayır, onun "yöneticilerinin" burada bir gücü yok.

S: (Perceval) Konusu açılmışken, bu evde herhangi bir dinleme aygıtı olup olmadığını sormak istiyorum.

C: İhtiyaç duyulmuyor.

S: [kahkaha] (Atreides) 80'lerin televizyonları gibi. (A) "İhtiyaç duyulmuyor." (Mr. Scott) Eğer düşünceler
ışınlayan bir Ari orduları varsa, o zaman sanırım bunu oturdukları yerden rahatça yapabilirler.

C: Scotty yakın.

S: (Mr. Scott) Bu benim resmi adım olmalı. (A) Scotty ne dedi? (Mr. Scott) Dedim ki eğer malum güçlerin
yaratıcı insanlar tarafından alınan düşünceler ışınlayan bir Ari psişik projektörler ordusu varsa... (L) Ve
durugörü... (Mr. Scott) Celseyi uzaktan izleyebilirler veya buna benzer şeyler yapabilirler. (L) Ve belki de
dışarıdaki bir ağaçta görüntü veya ses alabilen çok küçük cihazları var, bilmiyorum. (A) Şu anda
izlenmediğimizi söylediler... (Galahad) SD'nin yöneticileri tarafından. (L) Şirketin yapısı konusuna
dönelim. Bu konuda takip edebileceğimiz en iyi yol nedir?

C: Ark'tan Scotty'ye kadar hepiniz için en emniyetli şey, işinizle ilgili herhangi bir şirketin hisselerinin
çoğunluğunu veya önemli kısmını elinizde bulundurmak. Bunun başlıca nedeni psişik blokajın
özellikleriyle ilgili. SD henüz camlarını temizlemedi ve henüz sizinle eşgüdümlü bir amaç takip etmiyor.

S: (L) Evet. Bu konuyu çözümlemek için birşeyler düşündüm ve bugün bunu yazdım. Yazdığım şey
yapmamız gereken şeyler açısından uygun mu?

C: Yakın.

S: (L) Peki ya SD'nin oluşturduğu şirket?

C: Eğer SD kendi mevcut blokajını aşabilirse, o konu da bir şekilde çözümlenecek.

S: (L) SD'nin blokajı nedir?

C: Gerçekten güvenememe diye tanımlanabilecek şeyle desteklenen korku. Kontrol ettiği ipler onu
boğabilecek halatlara dönüşebilir.

S: (L) [plastik ambalajdan alınan kurabiyelerin hışırtılı sesleri.] Bu kaset bu hışırtı sesleriyle dolacak. (A)
Oo, nerede bu hışırtılı şeyler?! (Perceval) Yani burada ilginç bir denge var. Eğer SD güvensizliğini
aşamazsa, onu yönetenlere yapışacak. Eğer güvensizliğini aşabilirse... (L) Sınırsız seçenekleri olacak.
(Perceval) Ama o bağlı olduğu çevreden kurtulabilecek mi? [Çok hışırtı sesi.] (Mr. Scott) Veya nasıl...

C: Bekleyin ve görün. Sadece şunu soralım, "İnsan bütün dünyayı kazanıp da canından olursa, bunun
kendisine ne yararı olur?"

S: (Perceval) İsa. (L) İsa'yı kanallıyoruz! [kahkaha] (Perceval) Haleluya! Muhafazakar okurlarımız küplere
binecek. (Galahad) Bizi kazıkta yakmak için dışarı çıkacaklar.

C: Bunu ifade etmenin bir diğer yolu, "eğer kendini eski yaşayış şekline sabitlersen, o yaşayış şeklinin
sonuna geldiğinde o yolla birlikte çukura gidersin."

S: (A) Bunu bize mi söylediler, SD'ye mi? (L) SD'ye. (A) Bunu ona söyleyebiliriz. (L) Bu konu üzerinde
yeterince durduk mu? Bir sonraki konuya geçelim. (Atriedes) Yeni Signs sayfasını beğendiniz mi?
C: Harika kan!

S: (Atriedes) Güzel. (Perceval) Bu son celseye bir referanstı sanırım. (L) "Yeni kan". (Atriedes) Seksi bir
Signs sayfası. (Perceval) İsrail'deki yeni ABD üssünün amacı nedir? İsrail'deki 65 km2'lik ABD üssü?

C: Hangisiyle ilgili sorduğuna bağlı: İsrail veya ABD.

S: (Perceval) İsrail için soracak olursak?

C: Çıkarları korumak.

S: (Perceval) Peki ABD açısından sorarsak?

C: Çıkarları korumak.

S: (Kahkaha) (L) Bunun geldiğini biliyordum. (Galahad) Peki SİZE sorsak, kendi açınızdan ne derdiniz? (L)
Bir saniye. "Çıkarları korumak" dediler. (Perceval) Görünüşe göre ABD'nin çıkarları İsrail'in çıkarları değil.
İkisinin de farkında olmadığı başka, üçüncü bir neden var mı?

C: Elbette.

S: (Perceval) Peki o ne olabilir?

C: Bilmek istemezsin.

S: (Perceval) Evet, isterim!!! [kahkaha] Böyle şeyleri her zaman bilmek isterim.

C: Hayal gücünü kullan ve makul bir tahmin yürüt.

S: (Perceval) Armagedon'u başlatmaya yönelik karanlık operasyonlar için kullanacaklar bunu. (Galahad)
Pazartesi günü Signs'ın ön sayfasını görebiliyorum. [kahkaha] (Atriedes) Bir filtre oluşturmamız
gerekecek! (L) Kehanetlerdeki kitlesel inişleri düşünsenize. Ya Bubbles'ın soruları? (Perceval) Bubbles
hafıza kaybının neyden kaynaklandığını bilmek istiyor.

C: Çok fazla TV ve beyni jelleştirici sinyallerle kodlanmış çok fazla müzik. Düzgün uyumayı öğren ve müziği
iyice azalt. O tip müziği yalnızca fiziksel olarak aktifken dinlemek daha iyi.

S: [Bubbles odaya giriyor] (Mr. Scott) Tam senden bahsediliyordu. (Bubbles) Ne? (Atriedes) Gerçekten.
Bir yanıt aldık. (Bubbles) Yanıt mı aldınız? Ne? (Galahad) Hoşuna gitmeyecek. (Perceval) İkinci sorusunu
sormam gerekiyor. Kendi ifadesiyle, uyandığında odasında algıladığı "yeşil canavarsı şey" ve korkutucu
hisler nedir?

C: Daha önce belirtilen sorunun yan ürünleri.

S: (Perceval) Sebebi şuymuş: "Çok fazla TV ve beyni jelleştirici sinyallerle kodlanmış çok fazla müzik.
Düzgün uyumayı öğren ve müziği iyice azalt. O tip müziği yalnızca fiziksel olarak aktifken dinlemek daha
iyi." Ve gördüğün korkutucu canavarlar da bu sorunun neticeleri. (L) Dinlediğin müzik yoluyla beynine
gönderilen sinyaller var ve bunlar beyninin jelleşmesine ve böylece harici güçlerin senin gerçekliğine
girip canını sıkmasına neden oluyor. (Mr. Scott) O müziği egzersiz yaparken dinleyebilirmişsin. (Perceval)
Ama muhtemelen doğrudan kulağının içinde dinlememen daha iyi.

C: Özet!

S: (Perceval) Beynini pişiriyor ve birşeyler görmene neden oluyor. (Ar) Hepsi 2 yıl önce belirli bir süreçte
başladı. (Perceval) Yıllardır beynini kızartıyorsun. Beynin çalışmaya devam ediyor ama onu fazla
kızarttığında, biftek kızartmak gibi. Bir süre aynı görünüyor ama sonunda... (L) Beynin etki altında.
(Andromeda) Çok fazla müzik dinliyorsun. (Bubbles) Çok fazla müzik dinlemiyorum. Sadece uyurken
dinliyorum. (L) Bu uyurken yapabileceğin belki de en kötü şey çünkü beynine bir sürü şey giriyor ve sen
uyurken bu devam ediyor. (Galahad) "Düzgün uyumayı öğren ve müziği iyice azalt" demelerinin nedeni
bu olmalı. Müzik dinlemenle düzgün uyumaman arasında bir ilişki var. (Bubbles) Evet böyle birşey var.
Müzik dinliyorum ve uykuya dalıyorum. (Perceval) Uyurken dinlediğin müziğin türünü değiştirebilirsin.
Sinyallerle kodlanmamış belirli müzik türleri var. (L) Uyurken klasik müzik dinle. (Bubbles) Bazen
dinliyorum! (Perceval) Bunu daha fazla yapman ve mesajlarla dolu çıldırmış müzikleri dinlemeyi azaltman
gerekiyor. (Atriedes) Eminem malum güçlerin tam bir kuklası mı? Bazen iyi bir yönü varmış gibi
görünüyor, bazense öyle görünmüyor.

C: Eğer popülerse ve/veya çok satıyorsa, "programın" parçasıdır.

S: (S) Yani hepimizin garip Galahad müziği dinlememiz gerekiyor. (DW) Teksas'ın Tyler şehriyle ilgili
önemli birşey var mı? Orada olan birşey?

C: Araştırdın mı?

S: (Bubbles) Dünyanın herhangi bir yerinde bir cin bulmak mümkün mü? İstekleri yerine getiren bir cin?

C: Elbette.

S: (Bubbles) Nasıl?

C: Ter.

S: (Galahad) Yani bunun için çalışman gerekiyor.

C: %10 ilham, %90 sıkı çalışma.

S: (Ark) Konsantrasyon konusunda zorluk yaşıyorum, çözmem gereken sorunlar veya hesap yapmam
gereken şeyler olduğunda sonuca varmakta gerçekten, gerçekten çok sorun yaşıyorum. Beynime birşey
olmuş gibi hissediyorum. Önceden yapabildiğim şeyi yapmakta şimdi zorluk çekiyorum. Yaptığımı
hatırlamakta ve anlamakta zorlanıyorum. Düşünüşümü geliştirmek için ne yapabilirim?

C: Kan şekerini istikrarlı hale getir.

S: (A) Daha fazla kurabiye yiyerek mi örneğin? [Kurabiye poşetinde bir elin hışırdatma sesleri.]

C: "Kötü yiyecekler" almayarak. Egzersiz programına daha hafif bir şekilde tekrar başlamanın da faydası
olur.

S: [kahkaha] (A) Ne tür yiyeceklerden bahsediyorsunuz? "Kötü yiyecek" derken, hangi tür yiyecekler
benim için kötü?

C: [kahkaha] Andromeda'ya sor.

S: (A) Andromeda, benim için "kötü yiyecekler" hangileri? (Andromeda) Kırmızı et, domuz eti, patates.
(Perceval) Sosis ve patates. (Bubbles) Şeker alabilir miyiz? (Andromeda) Şeker çok sınırlı miktarda.
(Galahad) Tavuk sosisi yiyebilir ama daha fazla patates püresi yememeli. (Andromeda) Çoğunlukla sebze
meyveler. (Ark) Tüm hayatım boyunca patates ve domuz eti yedim ve bir sorun yaşamadım.
(Andromeda) Bubbles'ın müzikle yaşadığı şey gibi. Bazı durumlarda zararlı olabiliyor.

C: Tarihi kontrol et.


S: [Genel kahkaha] (Atriedes) Oo, Arki! (Perceval) Yaşlandığında daha dikkatli olman gerekiyor. Genç gibi
davranamazsın. Tavuk sosisi ve tatlı patates püresi yiyebilirsin. Bunların ikisi de senin için iyi. (L) Diyetini
değiştirmen gerekiyor. (Ark) Dinlediğim müzik türünü de değiştirmem gerekiyor mu?

C: Hayır ama biraz rock'ın zararı olmaz.

S: [Genel kahkaha] (L) Pink Floyd hayranları, biliyorsun. (Bubbles) Bush müzik grubunun kötü mesajlar
gönderip göndermediklerini sor. (Atriedes) Onu yanıtladılar zaten. (Bubbles) Ama Bush grubu artık o
kadar popüler değil. (Atriedes) Önemi yok. (Ark) 1967'de ne yaptığıma bakarken "mekanın nicelenmesi"
terimini buldum. Bu da beni bir web sitesine ve cebir ve rakamlarla ilgileniyor gibi görünen D*** diye
ilginç bir şahısla yazışmaya yöneltti. Bu "mekanın nicelenmesi" konusu gerçekten önemli mi? Bana bu
konuyu işaret ederken aklınızdaki bu muydu?

C: Oldukça eşzamanlı görünüyor, değil mi?

S: (Bubbles) Benim hava durumu üzerinde herhangi bir etkim olup olmadığını sor. Veya birşey
istediğimde onun olması sadece bir tesadüf mü?

C: Birşeyin olmasını istemenin nedeni bir "biliş" mi yoksa? Hmm...

S: (Bubbles) Bu ne anlama geliyor? (L) Sanırım sen birşeyin olmasını isteyip de onun olduğunu sandığında
aslında onun olacağını bildiğin için istiyorsun. Olacak olan birşeyi kendine bu şekilse sinyallemiş
oluyorsun. Bilinçli zihnine doğuveriyor. Yağmur yağacağını biliyorsun, bu yüzden de yağmur yağmasını
istiyorsun. Ama yağmur zaten yağacaktı ve sen bunu sezdin ve kendine bu şekilde sinyal gönderdin. (A)
Medyumsun. (Perceval) Sigara içmenin benim için herhangi bir faydası var mı?

C: Muhtemelen yok.

S: (Perceval) Peki olumsuz etkisi?

C: Hafif.

S: (Andromeda) Peki ya ben?

C: Annesi gibi.

S: (Andromeda) O zaman faydalı. (Atriedes) Peki ya ben? (Mr. Scott) Tek tek herkesle ilgili söyleyebilirler
mi? (L) Atriedes kendi durumunu soruyor.

C: Aynı.

S: Bubbles?

C: Aynı.

S: (A) Yakın zamanda bir deney yaptım. Pipo aldım ve sigara da denedim... [Laura'da şok ifadesi!] Evet,
deneyler yaptım, bilimsel deneyler. [kahkaha] (Atriedes) Tütüne tekrar başlamıyordu, deney yapıyordu!
(A) Sonuç olarak içime temiz hava çekmeyi çok daha fazla tercih ediyorum, bu şekilde çok daha iyi ve çok
daha berrak düşünebiliyorum... (L) Sigara içmeyi denediğine inanamıyorum! (A) Evet! Denedim! Ama bu
yalnızca bir deneydi. (L) Kimin sigarasıydı peki? (A) Tabii ki senin! (L) Bunu ne zaman yaptın? (A) Dün gibi.
[kahkaha] (Perceval) Arkadaki kulübelerin orda! (A) Dışarı çıkıyordum. (Perceval) Ağaçların arkasındaki
bahçede! (A) Sonuç olarak... (L) Senin için çok negatif. (A) Evet, doğru. Vardığım sonuç buydu. Sigarasız
çok daha berrak düşünebiliyorum ve hafızamda çok daha iyi oluyor. (Perceval) Galahad ve sigara için ne
söylersiniz?

C: Gerekli.
S: (Mr. Scott) Peki ya ben?

C: Yarı yarıya.

S: (Galahad) Yarım sigara içmen lazım o zaman. (Mr. Scott) Sigara içtiğim zaman daha iyi, çok daha berrak
düşünebildiğimi hissediyorum. Ama bazen çok fazla içiyorum ve o zaman kendimi çok kötü
hissediyorum. Bunu yaptığımın farkına varıyorum çünkü bunu alışkanlık gibi tekrarlıyorum. (L) Peki ya
DW?

C: Gerekli değil.

S: (L) DW'nin bilgisayarındaki sorun nedir? Parçaları değiştiriyoruz, onarıyoruz ama hard disk hata verip
duruyor.

C: Belki yeniden formatlamanın faydası olur.

S: (Atriedes) George A. Dillman ve Jean-Paul Bindal ve o grubu sormak istiyorum. (L) Kim onlar?
(Atriedes) Dövüş sanatı ustaları. Öğrendiklerimden anladığım kadarıyla kendine hizmet eden, egzoterik,
piramit-tipi bir kurumları var. Bu konuda herhangi bir yorumunuz var mı?

C: Dikkatli olun. O saha mayınlarla dolu.

S: (Perceval) Elinde patlayabilir. (L) Başka son sorular? (Andromeda) Charlie W ve onun sağlık sorunlarını
sormak istiyorum. Sallanmaları doğuştan mı veya bu bir hastalık mı?

C: En iyi olarak derin doku çalışmasıyla çözülebilecek çeşitli sorunları var.

S: (L) Akupunktur faydalı olur mu?

C: Evet.

S: (L) Sanırım akupunktur Charlie için daha iyi olur, eğer bu onu yeterince rahatsız ederse, belki sorunun
ne olduğunu bulmaya çalışır çünkü rahatsız olmadığı sürece bu konuda birşey yapmaz. Ciddi bir fiziksel
sıkıntım olduğunda doktora giderim ve sorunun çözülmesini sağlarım. Acı çekmek istemem. Çözüm
isterim. Bu arada, ağrım geçmiş olsa da kolumun neden ağrıdığını öğrenmek istiyorum.

C: Sinirler incindi.

S: (A) Egzersizin faydası olur mu?

C: Bir miktar.

S: (L) Bana egzersiz yaptırmadan rahat etmeyeceksin sanırım... (A) Benim de patates ve sosisi bırakmam
gerekiyormuş... (L) Benim de seninle birlikte acı çekmem mi gerekiyor? [kahkaha] Burayı bir acı çekme
evine çevirelim, hepimiz birlikte acı çekelim. (Andromeda) Yaptığımız şey bu değil mi zaten? [kahkaha]
(Atriedes) Bruce Lee'ye ne oldu? Fiziksel anlamda değil. Birşey mi keşfetti? Birşeye mi ulaştı, yoksa
öylesine öldü mü? (A) Kim? (Perceval) Bruce Lee. (A) Presley mi? (Perceval) Bruce Lee. Acaba çalışmaları
yoluyla önemli bir sonuca, ruhsal bir duruma falan mı ulaştı yoksa doğal bir şekilde mi öldü?

C: İkincisi.

S: (Perceval) Mortu çekti yani. Fiziksel açıdan çok iyiydi. Fizik anlamında ulaşılabilecek sınırlara yakındı
belki de. (DW) Ne? Iıı... hayır, bu soruyla bant genişliğini harcamak istemiyorum. (Perceval) Sınırımız
nedir? Şaka yapıyorum. (L) Bilmek istediği nedir? (DW) Hayır, sormayacağım... (L) Soru nedir? (DW) Şeyi
soracaktım... hayır... (L) Lanet olası soruyu soracak mısın? [kahkaha] (DW) S___'nin arabası yoldan
çıkınca öldüğü kazayı soracaktım... Sürücü hatası mıydı yoksa arabada mı sorun vardı? (L) O kim?
(Perceval) Formüla 1 yarış arabası sürücüsü. (L) Bir yarış arabası sürücüsünü mü soruyoruz? (Atriedes)
Günümüz dünyasındaki önemli insanları soruyoruz. (Perceval) Sürücü hatası mıydı yoksa arabayla
uğraşıldı mı, yani kirli birşeyler mi dönüyordu? (DW) Arabasına ne oldu? (Perceval) Doğal ölüm müydü,
yoksa...

C: Sürücü. Kibir.

S: (Bubbles) En Laurenc'da arazide koştuğunu gördüğüm garip, küçük, siyah şeyler neydi?

C: Poltergeist olaylarını incele.

S: (Bubbles) Poltergeist olaylarını incelemek istemiyorum. (L) Nasıl görünüyorlardı? (Bubbles) Etrafta
koşan küçük siyah şeylerdi. (Bubbles) Hmm. Buğday boyundaydılar hemen hemen. (Perceval) Öyleyse
poltergeist olaylarını araştır, o zaman bununla ilgili birşeyler öğrenebilirsin belki. (Bubbles) Neden
söylemiyorlar? (Galahad) Yaptıkları şey bu Bubbles. Bize gidip kendimiz öğrenmemizi söylüyorlar. En
azından sana belirli bir yön gösterdiler! (Perceval) Hayatta da bu böyledir hep, zorlu kısmını kendimiz
yapmamız gerekir. (Mr. Scott) Yüzde 10 ilham, yüzde 90 ter. (L) Belirli yeteneklerin var. O yeteneklerle
ne yapacağın ise tamamen sana kalmış. Ben bitkinim. İyi geceler demek istiyorum.

C: Bubbles'ı öpün. Hoşçakalın.

[Celse katılımcıları Bubbles'ı öpmeye başlıyor. Kaset sona ererken Bubbles'ın çığlığı duyuluyor.]

Celse Sonu

2006 (3)
29 Temmuz 2006
Laura, Ark, Perceval, Andromeda, Galahad, Mr. Scott, Galatea, Atriedes

C: 3 Gece! Tamam.

S: (L) Kim bu akşam bizimle?

C: Eilltea

S: (L) Nereden iletim yapıyorsunuz?

C: Aslan 3 gece!

S: (L) 3 gecenin neyi ifade ettiğini bize söyleyebilir misiniz?

C: Sadece bekle ve gör!

(L) Kim sorularla başlamak ister?

S: (Galahad) Neden Aslan takımyıldızından bağlantı kuruyorlar?

C: “Sıradaki durak” demiştik.

S: (Laura Ark’a) Şu pil masadan düşecek dikkat etmezsen. (Ark pili kaldırıyor ve dirseğini sandalyeye
çarpıyor ve pil elinden uçuyor.) (J: Masadan düşmekle kalmadı, uçtu!) (A: Üstelik parmaklarım
elektriklendi. Laura: Tamam, sıradaki soru.

(Galahad) Şu anda Aslan takımyıldızından bağlantı kuruyor olmanızla alakalı olarak bizim alemimizde
kayda değer birşey olacak mı?
C: Oo, evet. Yardım yolda.

S: (Galahad) Geçenlerde yaptığımız ilginç testlerin bazılarıyla da ilgisi var mı bunun?

C: Kısmen.

S: (Ark) Hangi testler Galahad? (Galahad) Şey, son birkaç ay çok gergin geçti. E****, A***, L*** G***
hakkında düşünüyordum…

S: (Ark) Eli kulağında bir tehlike var mı?

C: Hayır.

S: (J) Bize yönelik olarak mı? (Ark) Sadece üç gece! (Gülüşmeler) (Perceval) Tahmin etmemize müsaade
var mı? (Laura) Bekleyelim ve görelim. (Perceval ağlamaklı bir şekle) Hayır! (Gülüşmeler) (Galahad) Tüm
Dünya’yı uyarmak üzere bir websitesi yapmak için vaktimiz var! (Gülüşmeler) (Perceval) Ziyaretçi sayısını
düşünün! (Daha fazla gülüşme). Ekonomi olabilir veya büyük bir deprem… Piyangoyu kazanabiliriz. (Mr.
Scott) Üç gece boyunca olacak birşey olabilir ama belki bundan bir ay sonra. (L) Bırakalım, biraz gizem
daha eğlenceli! Tamam, sorularla devam edelim.

{Galahad’ın şahsi soruları mahremiyet nedeniyle silindi}

S: (L) Tamam, sıradaki soru:

S: (Galatea) Ben salondayken piyano çalıp duran görünmez varlık nedir? (Galatea salonda yalnızken
piyanodan tuşlarına basılıyormuş gibi ses geldiğini söylemişti.)

C: Sen.

S: (Galatea) Ne demek istiyorsunuz?

C: EM patlamaları.

S: (Galatea) O nedir? (Diğerleri EM patlamasının ne olduğunu açıklıyor.)

C: Bastırılmış müzik.

S: (gruptakiler Galatea’ya poltergeist faaliyetten ve yaratıcılıktan ve bu enerjinin bir kanala ihtiyaç


duyduğundan, aksi takdirde farklı şekillerde tezahür ettiğinden bahsediyorlar.)

C: Ortaya çıkmamış pek çok yeteneğin var. Televizyon izlemeyi kes; beyinde baskılayıcı kimyasallar
üretiyor.

S: (Galatea) Yolda uzaktan gördüğüm, garip hareketler yapan o insanlar kimdi?

C: Engelliler.

S: (Galatea) Kaybolduğunu gördüğüm arabaya ne oldu?

C: Yaşadığın bir disosiyasyon.

S: (Galatea’ya disosiyasyon durumları hakkında açıklama)

C: Tekrar, televizyonu bırak.


S: (Galatea) Geceleyin yatak odamın duvarında gördüğüm garip çarpık ışıklar ne?

C: 053 DNA aktivasyonu.

S: (Galatea) O da ne?

C: Kodon adı.

S: (Galatea) Ne demek bu? (Galatea’ya kodonlar hakkında ve bunun muhtemelen belirli bir DNA
kodonuna ilişkin bilimsel bir adlandırma olduğuna dair açıklama.)

C: Olacak.

S: (053 DNA’nın muhtemelen belli bir DNA tipine ilişkin gelecekteki bir isimlendirme olduğuna dair
tartışma. Galatea, DNA ve onu aktive etme hakkında başka sorular soruyor ve gördüğü ışıkların ne
olduğunu, ne manaya geldiğini soruyor)

C: Daha yüksek algılar.

S: (Galatea) Yüksek algılara sahip olduğum anlamına mı geliyor bu?

C: Sızıntı; duyarlısın.

S: (Galatea) Önceki hayatımda kimdim? Marilyn Monroe mu?

C: Sonra.

S: (Galatea, “sonranın” ne anlama geldiğini merak ediyor, Galatea bunun aynı celsede daha sonra sorma
anlamına geldiğini sansa da, bunun muhtemelen başka tarihte sorma manasına geldiği anlatılıyor.)

(Atriedes) George Dillman birine dokunmadan nakavt edip öldürebiliyor mu?

C: Hayır.

S:(Atriedes) Kantekli insanlar dünyaya bir dövüş sanatı getirdi mi?

C: Elbette, gezegenlerini nasıl yok ettiler zannediyorsun?

S: (Atriedes) Bu dövüş sanatı nihai olarak Çin’e mi gitti?

C: Çin değil, daha eski. Danslar konusuyla ilgili.

S: (Atriedes) Bu dansları örneklerinden tekrar yapılandırmak mümkün mü?

C: Kelt danslarında çok benzerini görebilirsin.

S: (Atriedes) (o danslar bir çeşit dövüş sanatı için mi kullanılıyordu?)

C: Dans, güç hücrelerini hizalandırıyordu.

S: (Dansların güç sağladığı ve sonra bu gücün çok çeşitli amaçlarla kullanıldığına dair tartışma.)

C: “Dövüş sanatları” denen şeyler, bir zamanlar tamamen enerji ustalığıyla yapılan teknikleri fiziksel
olarak uygulamaya yönelik teşebbüsler.
S: (Laura) Tamam sıradaki soru. (Perceval) J*** sağ orta parmağının ve sol el işaret parmağının altındaki
küçük siyah noktaların ne olduğunu bilmek istiyor?

C: Kalsifikasyon.

S: (Perceval) Kalsiyum yığılması mı?

C: Laktik asit kristalleri.

S: (L) Sanırım S***'nin sorusunu sorsam daha iyi olacak, ama gerçekten sorunun tam olarak ne olduğunu
bilmiyorum, belki kendisi sorsa daha iyi olur. (Galahad: Birkaç ay beklemek sorun olmayacaksa) Laura:
Tamam, belki de S*** için herhangi bir tavsiyeniz olup olmadığını sorsak yeter.

C: Şimdilik faydalı bir yola giriyor. İşe yaraması için zaman tanıyın.

S: (Perceval) 11 yıldan uzun süre önce, üstün Nazi ırkı fikrinin ardındaki amacın, 4. yoğunluğa yükseliş
öncesi 3. yoğunluğun tam kontrolünü sağlamak üzere Nefilimin tekrar dünyaya getirilmesi için bir üreme
zemini yaratmak olduğunu ve bu amacın gerçekleştirilemediğini söylemiştiniz. O zaman Laura yeni
planlarının ne olduğunu sormuştu ve siz de bunu söyleyemeyeceğinizi, çünkü Laura'nın bu bilgiyi
yaymaya çalışacağını ve bunun da onun yıkımına yol açacağını söylediniz. Sorum şu (gülerek), artık o
cevabı alabilecek seviyeye ulaştık mı?

C: Cevabı tahmin ettin.

S: {Herkes Perceval'e önemli birşey biliyormuş gibi bakıyor.} (Perceval) Hiçbir şey bulmadım, sadece bu
konuda düşünüyordum ve yeni planın belirli hatlarda gezegenin tam kontrolünü sağlamak için
psikopatları ileri sürmek olduğu sonucuna vardım.

C: Ve psikopat olmayanları “ayırmak”.

S: (Perceval) Yanan Dünya Ticaret Merkezinin 2. binası çökmeden hemen önce o dumanlar arasında uçan
helikopter ne yapıyordu? Ve dumanlar arasındaki helikopterden geliyor gibi görünen parlak ışıkların
kaynağı neydi?

C: Fotoğraf çekimi.

S: (Perceval) Kanada’daki arkadaşlarımızın araba camları parçalanmış. Farkında olmaları gereken bir
tehdit var mı?

C: Burada sizin karşı karşıya olduğunuz tehditten fazlası değil.

S: (Galatea) Oo! Bir sabah saat yedide avluda gördüğüm, garaj yolumuzda yürüyen eleman kimdi?

C: İyi niyetli bir meraklı.

S: (Ses kayıt cihazının fişinin çıktığı fark edildi ve yeniden takıldı) (Perceval) Geçen altı yılda Filistinli intihar
bombacılarının yaptığı iddia edilen saldırıların yüzde kaçı gerçekten Filistinli intihar bombacıları
tarafından yapıldı?

C: %0.05.

S: (Perceval) Rezillik. Ne kadar kötü olduğunu görüyor musunuz? Bütün bir halka yapılanı görüyor
musunuz? (Şaşkın sessizlik).

C: Fakat bu oran ciddi ölçüde artabilir.


S: (Perceval) Evet, bunu İran’ın batıya saldırmaya hazır binlerce intihar bombacısına sahip olduğu
iddialarıyla ayarladılar. Bence bir popülasyonda psikolojik olarak böyle birşey yapmaya hazır insan
yüzdesi çok küçük. (Perceval) Evet, çok düşük. (L) Ve bu yüzden gerçek şu ki; çoğunluk, programlanan
veya psikolojik olarak üzerinde çalışılan veya ayarlanan ve intihar bombacısı olduklarını bile bilmeyen bu
bireylerin, sözde “fanatik popülasyon” içinde bile gerçekten gidip kendilerini havaya uçuracak insanların
sayısı her koşul altında gerçekten küçük. Yani, kaç tane intihar bombacısı vardı ki İrlanda’da? (Perceval)
Kesinlikle, hiç. Ve devam eden sözde diğer “terörist” savaşlarında da, bunu onlar yapmıyor. (L) Evet, bu
büyük bir iftiraydı. (Galahad) Evet. (Perceval) Batılı insanların zihninde bir milyar insana deli diye,
kendilerini havaya uçuruyorlar diye tamamen iftira attılar!

S: (Perceval) Dünya Ticaret Merkezi 7. Binasını neden yıktılar?

C: Komuta merkezini ve gizli kayıtlar da dahil olmak üzere çeşitli kötü amaçlı faaliyetleri örtbas etmek
için.

S: (Perceval) Naziler Yahudileri öldürmek için gaz odaları kullandılar mı?

C: Hayır.

S: (Perceval) Naziler tarafından toplam kaç Yahudi öldürüldü Holokost’ta?

C: 3.2 milyon.

S: (Mr. Scott) Başka yollarla mı öldürdüler?

C: Evet. Silahla vurma, aç bırakma, deneyler, deney için kasıtlı enfeksiyon dahil olmak üzere hastalıklar.

S: (Mr. Scott) Bu çok tuhaf. İsrail gidip istediği kadar Arabı öldürebiliyor ve hiç kimse “Hitler’in yaptığını
yapıyorsunuz” diyemiyor çünkü o zaman “Hayır, biz gaz odaları kullanmıyoruz, o kadar korkunç değiliz"
diye cevap veriyorlar, halbuki o gaz odaları hiç olmadı. (Galahad) Evet, ama bugün hepimiz için
planladıkları şeyler temelde aynı şeyler.

S: (Perceval) Dick Cheney’in Whittington’ı vurmasının ardındaki gerçek hikaye nedir?

C: İçerken kadın meselesi.

S: (Gülüşmeler, ciddi misiniz?!) (Perceval) Gerçek anlamda Dick Cheney hiç insan avladı mı?

C: Bu ilginç bir soru… kısa cevap: avladı, avlıyor, daha büyük av için plan yapıyor.

S: (Ark) Ara vermem gerekiyor. (L) Kolun mu? (Ark) Evet. {Mola. Ark yorulan kolunu dinlendirirken kayıt
birkaç dakikalığına durduruluyor. Son cevap tartışılıyor ve Perceval Cheney’in dünyada gelmiş geçmiş en
iğrenç insan olduğunu söylüyor. İnsan avlama ahlaksızlığına ve “büyük av planının” manasına dair daha
tartışma.}

S: (Perceval) Morgellons hastalığının kökeni nedir?

C: Gezegen dışı veba.

S: (Galahad) Aman tanrım! (Perceval) Daha fazla yayılmak için ayarlı mı?

C: Genetik olarak yatkın olanlara.

S: (Perceval) Bir sayı var mı?

C: Açık.
S: (Galahad) Peki bu patokratların farkında olup bilinçli olarak yaptığı birşey mi?

C: Hayır.

S: (Perceval) Belki de uzaylı etkileşimleriyle veya uzaylı kaçırmalarıyla alakalıdır… (L) Evet, ya bunu
Kertenkelelerden kapıyorlarsa? Demek istediğim, kaçırmalar hakkında okuduklarıma göre, Kertenkeleler
tarafından kaçırıldığını iddia eden insanların salmonella kaptıkları durumlar var… (Galahad)
Kertenkelelerin zührevi bir hastalığı gibi… (Perceval) Bu hastalıkta sanki derinin altında böcekler
geziniyormuş gibi hissettiriyor ve yaralar oluşuyor ve yaradan ince, kıla benzer telcikler çıkıyor. (Atriedes)
Gerçekten tuhaf. (Perceval) Evet, gerçek bir bilim kurgu. (L)Tamam, sıradaki soru. (Perceval) Tamam, son
soru: Ummit meselesinin kaynağı nedir?

C: 3. yoğunluk programlama deneyi.

S: (Perceval) Zavallı Jean Pierre. (L) Sorun var mı Mr. Scott? (Mr. Scott) Hayır… (Atriedes) Fotoğraf okuma
hakkında bir-iki sorum var. (L) Fotoğraf okuma hakkında, ne gibi? (Atriedes) Bilmiyorum. (L) Önemli olsa
iyodür çünkü Ark’ın kolu yoruldu… (Galahad) K’ların bir keresinde orijinal Yahudilerde bulunduğunu
söylediği anti-Nefilim genlerini Araplar da taşıyor mu?

C: Pek çoğu, evet.

S: (Galahad) Günümüzde, Arap ve Yahudilerin dışındaki topluluklar da taşıyor mu?

C: Pek çoğu.

S: (Perceval) Gözlerinin içine bakan kötülüğü ayırt edebilen düzgün insanlar onlar. (Laura Atriedes’e)
Fotoğraf okuması hakkında ne sormak istedin?

S: (Atriedes) Fotoğraf okuması herhangi bir şekilde başarılı oluyor mu?

C: Sana kalmış.

S: (Atriedes) Pratik yapmak dışında, fotoğraf okuma yeteneğimi geliştirebileceğim herhangi bir yol var
mı?

C: Hayır.

S: (Galatea son sorusunu sormak istiyor) (L) Tamam, son bir soru. (Galatea) Tamam, geçmiş yaşamımda
kimdim?

C: Sonra.

S: (L) Bence sonra derken, daha ileri yaşları kastettiler. (Galahad) Evet, sonra derken celsede sonrayı
kastetmediler…(Gülüşmeler) (Galatea) Sonra derken hangisini kastediyorsunuz, yıllar anlamında mı?
(Galahad) Yaşça daha büyük olduğunda. (Galatea) Yaşım büyük olduğunda bilecek miyim? (Perceval)
Yaşın büyük olduğunda bileceksin veya… (Galatea) Sonranın manası ne?

C: Yıllar.

S: (L) Tamam, “iyi geceler Gracie” diyelim mi artık? Oo, bir saniye; sormadığımız halde, herhangi birimize
söylemek istediğiniz birşey var mı?

C: Duruma hakimsiniz.

S: (L) Pekala, iyi geceler Gracie.


C: Hoşçakalın.

Celse Sonu

25 Ağustos 2006
Laura, Ark, Perceval, Andromeda, Mr. Scott, Konuk:SD, Atriedes, Alana, Galahad

S: Merhaba?

C: Gökkuşağının üzerinde.

S: Bu akşam kim bizimle?

C: Ronnjia

S: Ve nereden iletim yapıyorsunuz?

C: Kasyopya/Aslan.

S: “Gökkuşağının üzerinde” neyi ifade ediyor?

C: Dünya’nın sonu/4. yoğunluk.

S: (Perceval) Bu Dünya’nın sonu yakın demek mi?

C: Bir yerde!

S: (Perceval) Tamam {duyulmuyor} zaman döngülerine işaret ediyor. (Laura) Şey, sormak istediğim ilk
soru… {Andromeda’ya} belki senin sorman daha iyidir. (Andromeda) Büyükannenin durumu nasıl olacak?
İyi olacak mı?

C: Çok olası.

S: (Laura) Bu, gerçekten spesifik bir soru değil. (Andromeda) Pekala. Şey, tamamıyla iyileşecek mi?

C: O kadar olası değil.

S: (Andromeda) Buraya gelecek kadar iyi olacak mı?

C: Derhal mi? Hayır.

S: (Andromeda) Onu buraya getirme hakkında düşünmek iyi bir fikir mi?

C: Şu an değil.

S: (Laura) Peki, bir huzurevi mi yoksa erkek kardeşim ve karısıyla mı?

C: Zor bir seçim, ama normal bir ev hanesinin sunamayacağı bakımı görmek zorunda.

S: (Laura) Tekrar konuşabilecek mi?

C: Minimal derecede.

S: (Laura) Tamamıyla bilinçli mi ve tüm zihniyle farkında mı?


C: Çoğunlukla, biraz kapasite kaybı.

S: (Laura) Tamam, o zaman. (Andromeda) Bu durumu genel olarak nasıl ele alacağımıza dair herhangi
bir tavsiye var mı?

C: Gelişmelerin karar vermesine izin verin.

S: {Laura ve Andromeda, A***** hakkında soru sorup sormamayı tartışıyor.} (Perceval) Andromeda’nın
sırt ağrılarına ve göğüs problemlerine neyin sebep olduğunu bilmek istiyorum.

C: Çoğunlukla stres.

S: (Andromeda) Kemik uzmanı ziyareti faydalı olacak mı? Çoğunlukla… fiziksel bir şeyle mi alakalı?
(Perceval) Hayır, bu, stres.

C: Meditasyon, bu durumda çözüm.

S: (Perceval) Meditasyon… (Galahad) Seni strese sokan şey üzerine meditasyon yap. (Laura) Onu strese
sokan şeyi sormayın, tanrım, bütün bir günümüz yok. (Galahad) Hayır, hayır, hayır… bu değil… Perceval,
ne üzerinde meditasyon yapması gerektiğini söylüyordu. Ben de, onu strese sokan şey üzerine diyordum.
(Perceval) Tamam, hatırlamak zorundasın… (Laura) Pekala. Sıradaki? (Atriedes) Pekala. Ben, devam
edeceğim. Çinlilerde enerji hareketleri, beş tane. Budistlerde biraz farklı. Hangisi doğru ya da ikisi de
yanlış mı? (Laura) Bu, iki soru öncelikle. Ve o kadar spesifik değil. Parçalara ayır. (Atriedes) Çinlilere göre,
beş enerji hareketi var. Doğru mu?

C: Yeterince yakın.

S: (Atriedes) Fazladan iki meridyen, yozlaştırma için mi yoksa daha iyi yapmak için mi eklendi?

C: Yozlaştırma, başka bir alanın öğelerini ekleme.

S: (Atriedes) Birisi bir basınç noktasına vurduğunda ve birini nakavt ettiğinde, kişinin bilinçsizleşmesinin
sebebi nedir?

C: Merkezi sinir sistemi şoku.

S: Yani hiç de basınç noktalarıyla alakalı bir şey değil.

C: Evet.

S: Ama beş enerji döngüsüyle alakası var mı?

C: Evet.

S: (Laura) Pekala. Hadi. Hadi bazı soruları halledelim burada. (Ark) Belki ben devam edeceğim. Bazı
sorular soracağım. Başım belada. Peki, benim sorum: Başım belada çünkü sırada ne yapmam
gerektiğinden emin değilim ve üç olasılık görüyorum. Olasılık bir, ampulü yapmada işe yaramayan çeşitli
yollar denediğim bu kuantum sıçramaları üzerinde çalışmaya devam etmek. Hiçbir şey işe yaramıyor.
Mevcut fikirlerimin hiçbiri işe yaramıyor yani burada ilerlemenin hiçbir yolunu göremiyorum ama ampul
yapmayı denemeyi sürdürebilirim. Ama belki bu, doğru yol değil. Sıradaki seçenek, seçenek B, eski dalga
projesine yönelmek, ama öyleyse, başka sorularım olacak. Ve seçenek C, tamamıyla farklı bir şey yapmak.

C: Belki dalga burada soru birin cevabına yönlendirecek.

S: (Ark) Devam etmek isterim. Eğer dalga seçenek bire yönlendirecekse, diyelim, belki, ama o zaman
dalga üzerinde düşünmeye başladığımda, dalganın birinci seçeneğe yönlendirdiğini düşünmüş olsam
bile, dalganın seçenek birde olmayan yeni bir çekim teorisine yönlendirebileceği fikrine sahiptim. Diğer
düşüncem de doğru mu?

C: Evet ve evet.

S: (Ark) Pekala. Göreceğiz. (Konuk:SD) İki seçeneğim var. Öylece istifa edip bununla barışık mı olayım
yoksa bazı finansal avantajlar mı kazanmaya bakayım?

C: Yılan gibi bilge olarak kazanabilirsin.

S: (Konuk:SD) Dikkat etmem gereken özel bir düşman var mı?

C: Baş harfleri, CH.

S: (Laura) Bu baş harflerle birisini biliyor musun? (Konuk: SD) D**** isimli patronum, onun hemen
üzerinde bu… (Konuk:SD'nin aklına kimse gelmiyor… düşünüyor) Ah! “Bankada” demedim. (Perceval)
Sorduğun sorunun cevabını aldın. Sorun, spesifik değildi. Spesifik değilsen, o zaman bu çok geniş.
(Konuk:SD) Tamam. Eylül sonunda bankadan ayrılmaya mı bakmalıyım?

C: Belki. Ama sıradışı bir gelişme, geciktirebilir.

S: (Konuk:SD) En geç ne zaman Fransa’da olmalıyım?

C: Son tarih Nisan.

S: (Galahad) “Son tarih”. Tanrım! (Perceval) Dolu bir cevap. (Galahad) “Son tarih” sadece Konuk:SD için
mi geçerli yoksa daha genel mi?

C: Genel.

S:(Mr. Scott) Oh, harika! (Alana) Son tarih ne anlamda? (Perceval) Kulağa ne gibi geliyor? Son tarih.

C: Bekle ve gör.

S: (Andromeda) Bunu demeyi seviyorlar! (Perceval) Bu, onların favori cevapları. (Gülüşmeler) (Konuk:SD)
Burada bulunmam mı daha işe yarar yoksa beklemek…

C: Mevcut pencere ve yakındaki gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, soru kendi kendini
cevaplayacak.

S: (Laura) Bize bir şey vermiyorlar, değil mi? (Konuk:SD) Sadece çok, çok bilgece. (Laura) Evet. Bence
dedikleri her şeyi açık tutuyor. (Perceval) Ama yıl sonuna kadar bir yere taşınman gerekip gerekmediğini
bilmen gerekiyor. (Galahad) Konuk:SD için bir gelişme olması hakkında konuştuğunuzda, bu Konuk:SD
için mi yoksa daha genel mi?

C: Konuk:SD…

S: (Mr. Scott) O zaman genel olarak son tarihimiz Nisan. (Galahad) Ama çok yakında bir gelişme olacağını
söylediler. (Mr. Scott) Oh, doğru. (Atriedes) Görüşmek üzere, ahbap. (Gülüşmeler)

C: Hiçbir zaman öfkeli bir kadının planlarını küçümsemeyin.

S: (Herkes) Ooh! (Konuk:SD) M****?

C: Bu fazla açıklayıcı olurdu.


{Konuk:SD’nin akabindeki soruları ve yanıtlar gizlilik sebebiyle silindi.}

S: {Gülüşmeler} (Perceval) Bu Evren’in bir kanunu. (Galahad) Hepimiz bunu yaşadık mı yaşamadık mı?
(Laura) Bu kadarı yeterli. Sıradaki. Başka bir şey, herhangi biri? (Alana) Bilmiyorum. Soracak çok sorum
var, ama hepsi genel. Kafamda spesifik bir şey oluşturamıyorum. (Atriedes) Ben oluşturuyorum. I
Ching’in DNA’ya bağlı olduğunu söyleyen şu elemanlar, manyak mı?

C: Hayalci.

S: (Laura) Bir şey sormayacak mıydık? (Konuk:SD) İslam. (Laura) Evet, buydu. (Galahad) Ve Eylül’ün
ikisindeki şey. (Laura) Oh, evet. Ne yapmalıyız? (Galahad) Eylül’ün ikisi olduğuna dair hesaplamalarda
doğru muyuz?

C: Evet.

S: Elvis’in portal aracılığıyla gelecek olması hesaplamalarında doğru muyuz? {Gülüşmeler} (Perceval)
Eylül’ün ikisinde ne olacak? Yani şey dışında…

C: Çakraları birleştirmeyi deneyin.

S: (Perceval) Kim, biz mi? (Mr. Scott) Karaoke!

C: Fena fikir değil.

S: {Gülüşmeler} (Perceval) Pekala. Yani hepimiz yapacağız. (Atriedes) En elverişli olan herhangi bir şarkı?
(Perceval) John Lennon’dan “Imagine”. (Alana) Bu, düşündüğüm şeydi. (Atriedes) Yoksa "Shake it up,
baby" mi? (Perceval) "The Devil Went Down to Georgia." (Atriedes) Evet! "Wooly Bully!" (Herkes) Hayır!
(Perceval) Bunun neyi çekebileceğini biliyor musunuz?

C: Biraz meditasyonun zararı olmaz.

S: (Perceval) O gün, hep beraber mi?

C: Evet.

S: (Perceval) Psikomantiyumda mı?

C: Hayır. Dışarıda.

S: (Andromeda) Peki ya dönmek?

C: Evet.

S: (Perceval) Herhangi özel bir yer? Yani, çimlerde mi olmalı.

C: Arkada, yeraltı suyunun üzerinde.

S: (Andromeda) Saat yönünün tersi yönde mi, saat yönünde mi?

C: Farklı hareketler. Hangisi her birinize doğru hissettiriyorsa.

S: (Mr. Scott) Arkada yeraltı suyu üzerinde anlama geliyor? (Perceval) Dışarıda, arkada, su akıntılarının
geldiği yeraltı suyu. (Laura) Mağara’dan geçip gölete giden yeraltı akıntımız var. (Mr. Scott) Yani hepimiz
orada arkamıza yaslanıp meditasyon yapacağız ve komşuların bizi izlemediğini umacağız. (Perceval) Ve
dönecek, dönecek, döneceğiz. (Galahad) Dönmek ve meditasyon yapmak. (Perceval) Dönmek ve
meditasyon yapmak. Semazenler gibi mi?
C: Büyük bir ateş yakmak güzel olur. Zeytinyağını kullanın.

S: (Gülüşmeler) (Galahad) İsrail zeytinyağını kullanalım. (Perceval) Zeytinyağını kullanmanın harika yolu!
Ateşte kötülüğü yakacağız. Ateş onu dönüştürecek. Kan dökülerek, kötü bir yolla elde edilmiş o
zeytinyağını alıp onu ateşte yakacağız. (Ark) Önce kaidenin üzerindeki anıtı düzeltmemiz gerekmiyor mu,
dikleştirmemiz? (Andromeda) Onu indirmeliyiz.

C: İyi fikir.

S: (Perceval) Doğrultalım mı? (Ark) Evet. (Galahad) Azize Theresa’yı düzeltelim. (Mr. Scott) Bu yarın için
bir proje. (Perceval) Hepimiz oraya gideceğiz ve o heykeli doğrultacağız. (Laura) O şey ağır! (Perceval)
Tüm ihtiyacımız olan bir traktör ve bir halat. (Mr. Scott) O traktör küçük bir yokuşu bile çıkamaz.
(Perceval) Uzun bir halat, bilirsin. Belki komşuya büyük traktörü getirtebiliriz. Ona istediğimizi söyleyin…
(Perceval) Hayır, bunu biz yapabiliriz. (Galahad) Evet. “Ayın ikisinde ne yapıyorsun komşu?” diye sorarız.
(Perceval) Sadece takılıp bir parti yapacağız, biraz meditasyon ve dönme. (Galahad) Ve bir ateş.
(Perceval) Biraz zeytinyağı yakacağız. Bilirsin, gülüşme, eğlenme. (Andromeda) Diğer insanların buna
katılması iyi olur mu, dünya çapında bir etki yapar mı?

C: Evet.

S: (Konuk: SD) Benim o tarihte Singapur’da birşey yapmamı tavsiye eder misiniz?

C: Kesinlikle. Ama M***’ye nedenini söyleme.

S: (Konuk:SD) Ne yapmalıyım ve nerede yapmalıyım?

C: Barbekü?

S: (Konuk:SD) Barbekü mü? (Perceval) Bu, sembolizm. Ateş yakma nedenin. M****’ye söyleme; o
kömürler aslında ateş. (Konuk:SD) Nerede?

C: K**** ile dön. Dışarıda, doğal bir parkta. Barbekü sadece ateş için mazeret.

S: (Laura) Doğada barbekü alet-edevatı olan bir park var mı? (Konuk:SD) Doğu sahilinde bir park var.
(Laura) Çok insan var mı? (Perceval) Bir yürüyüş için gidebilirsin. “K***, hadi, kendi etrafımızda dönelim”
diyebilirsin. (Laura) Barbekülü bir balkonunuz var mı? (Konuk:SD) Hayır. (Perceval) Hayır, bir parka
gidebilirler. (Konuk:SD) Doğu Sahil Parkı. (Laura) O zaman bir yürüyüş için gidin ve biraz dönün. Bilirsin,
dönüp yere düşmek. (Konuk:SD) K*** ve ben dışında biri olmalı mı?

C: Pek değil.

S: (Andromeda) Peki ya müzik? Herhangi bir müzik olmalı mı? (Mr. Scott) Pink Floyd?

C: Kelt her zaman iyidir. Gayda müziğin var mı?

S: (Perceval) Gaydacımız var mı? (Galahad) Michael Collins? (Laura) Kötü bir mektup yazdım ona bugün.
(Galahad) Öyle mi? (Laura) Evet. Şu röportajı dinledim ve ona kendisinden utanması gerektiğini
söyledim. (Konuk:SD) Peki gayda? (Laura) Yanına taşınabilir bir radyo al ve gaydalı güzel bir müzik dinle.
O tuhaf gaydaya ne deniyordu? (Perceval) Uilleann pipes. (Konuk:SD) Riverdance gibi. (Laura) Evet.
(Konuk:SD) Günün hangi zamanı bunu yapmalıyım?

C: 2241 UT.

S: (Konuk:SD) 2241 UT. (Laura) Greenwich zamanı. (Galahad) Yani senin için Pazar günü olacak.
(Konuk:SD) Evet! Sabah saat beşte! (Gülüşmeler) (Laura) Öyle mi? Bir Pazar günü sabah saat beşte mi?
(Konu:SD) 2241 UT Greenwich zamanı. Yani sekiz saat ekliyorum. Yani Pazar sabahı 6:41'de. K*** ile bir
Pazar saat 6:41'de bir barbekü için dışarı mı çıkmam gerekiyor? {Gülüşmeler} (Laura) Domuz pastırması!
(Galahad) Kamp yapmaya gidin. (Atriedes) O gece kamp yapmaya gidin. (Galahad) K***’yı o gece kamp
yapmaya götür. (Alana) Singapur’da kamp yapabileceğiniz bir yer var mı? (Konuk:SD) Evet. (Mr. Scott)
Harika bu… İşte bu. Ama M*** kamp yapmaya gelmeyecek. (Perceval) Kamp yapmaya giden bir baba ve
oğuldan daha doğal olan nedir? (Laura) Ve sabahleyin domuz pastırması pişirecek bir ateş yakmaktan.
Oldukça erkenden. (Perceval) Erken kalkalım. (Konuk:SD) Güneş yükselmeden önce! (Laura) Ve egzersiz
yapmalısınız çünkü bu bir çeşit… Şu dansın adı neydi? (Atriedes) Tai chi. Bir tai chi egzersizi o. (Konuk:SD)
Her neyse! Her neyse! (Perceval) K****’ya şafak söktüğünde erkenden kalmanız ve Güneş’in yükselişini
izlemeniz gerektiğini söyle. (Laura) Ve bu tai chi'yi yaparak kendimizi Güneş’in yükselişini izlemek için
hazırlayacağız. Dönme. (Mr. Scott) Ve barbekünüz var. (Laura) Bu arada ızgaranın üzerinde pişen domuz
pastırmanız olacak. (Konuk:SD) Yani senaryo bu. K**** ve ben, Singapur’da Doğu Sahili Parkı’nda
Singapur zamanıyla Pazar günü 3 Eylül’de 6:41'de dönüyoruz, yapmam gereken şeye yakın bir yerde mi
olacağım?

C: Oldukça yakın!

S: (Gülüşmler) (Atriedes) Bu, gerçek bir meydan okuma. (Perceval) Çılgın bir gidişat olacağını söylediler.
Sadece detayları söylemediler! (Laura) Şöyle bakalım. Eğer bir şey yapmazsanız, çılgın bir gidişat olacak!
(Konuk:SD) Evet. Tamam. (Laura) Bunun gibi birkaç garip şey yaparsanız, bunu daha az çılgın yapabilir.
(Konuk:SD) Herhangi bir şey için dikkat etmeliyim? Veya bunu mu yapayım? Ne kadar süre için bunu
yapmalıyım? (Laura) Neyi? (Konuk:SD) Sahilde gündoğumundan önce K*** ile dönmeyi.

C: 33 defa.

S: (Konuk:SD) El tutuşarak dönme mi? Yoksa bireysel mi. (Laura) Bireysel dönme. Nasıl döndüğümü
bilmek ister misin? (Konuk:SD) Bunun gibi kollar dışarı mı?(Kollar düz dışarı.) (Laura) Hangi el yukarı?
Bence sol el avuç içi yukarı, sağ el avuç içi aşağı. (Andromeda) Her bireyin kendisine göre. (Laura) O aynı
kalıyor. Ve yaptığım şey sola dönüyorum, saat yönünde ve eline bakıyorsun. Elini izle. (Perceval) Elini
izlemek sersemleşmeni engeller. (Laura) Evet sürekli ellerine bakıyorsun çünkü… (Galahad) Ve sonra
bitirdiğinde, avuç içlerini göğsünün ortasında bunun gibi bir araya getiriyorsun ve çok güçlü bir şekilde
birbirine bastırıyorsun. Bu da baş dönmesinden hızlıca kurtulup merkezlenmene yardım ediyor. (Laura)
Ben hep suda aşağı yukarı hareket etmekten zevk almışımdır. (Andromeda) Veya zeminin üzerinde.
(Laura) Dönmemi hep havuzda yaptım. (Perceval) Seninki kolaymış. Oğlunla birlikte bir kamp gezisinde
olacaksın ve şafak söktüğünde kalkacaksın ve bu yapması eğlenceli bir şey. Diyebilirsin ki, “K***, şu
Sufileri bilirsin, dönen dervişler.” Sana bir cevap vermiyorum. Diyorum ki, onumuz aşağıda olacağız,
çamurun arka tarafında muhtemelen! Ve komşular belki oradan geçiyor olacaklar veya arazideki insanlar
bizi izliyor olacaklar! (Laura) Aşağı gitmeliyiz ve noktamızı seçmeliyiz ve onu temizleyip hazırlanmalıyız,
ateş yakmalıyız ve her şeyi hazırlamalıyız. (Konuk: SD) K*** ile mi kamp yapmalıyım?

C: Neden olmasın, işe yarar!

S: (Laura) Her ne işe yararsa. (Perceval) İşe yarayanı yap. (Laura) Peki neden suratın asıldı? (Konuk:SD)
Gerçeklikle yüzleşmek zorunda olmak. Güzel, uygun bir yolunu bulabileceğimi sandım.

C: Kendini beğenmişlik her zaman başını belaya sokar.

S: (Perceval) Bu gerçekten sert bir cevap. {Şahsi tartışma silindi} (Konuk:SD) Tamam. Diyelim ki kalıyorum,
Fransa’ya taşınmıyorum, İngiltere’ye taşınıyoruz. Hangi ay eşyaları yollamalıyım?

C: Kasım.

S: (Konuk:SD) Başka hangi hazırlıkları yapmalıyım?

C: Arkadaşlar edin, insanları etkile, kendini beğenmişliği kontrol altına al, gözden geçirme yap.
S: (Alana) Gözden geçirme derken? (Konuk:SD) Hayatına bakmak. (Galahad) Hayatını gözden geçirmek
ve kendine bakmak. (Laura) Merhamet olmaksızın ve kendine acımaksızın. (Perceval) Kendinin gerçekçi
bir değerlendirmesini ediniyorsun. (Alana) Gözden geçirmenin hepsini bir kerede bir anda yapmak mı
daha iyi yoksa yavaşça, yavaşça daha küçük adımlarla yapmak mı?

C: Niyetin bedeni terk etmek olmadıkça, hepsini bir kere yapman imkansız.

S: (Alana) Teşekkürler. (Perceval) Şoktan ölürdün. (Konuk:SD) Odaklanmam gereken spesifik şeyler var
mı?

C: Varsayımlar ve illüzyonlar, tahmin.

S: (Laura) Diğer insanların seninle aynı şekilde hissettiğini sanmak ve tahmin etmek. Uğraştığımız şey bu.
Zor bir mesele. (Konuk:SD) Yani diyorlar ki kendimi bir sıkıntının içine soktum ve geçmişte aynı sıkıntıya
girme şekillerime bakmaya ve kendimi kurtaracak bir yol bulmaya ihtiyacım var. (Laura) Evet. (Konuk:SD)
Tamam. Yani ilk şey durumu değerlendirmek ve ayırmaya ihtiyacım olduğunu anlamak. Bu, ilk şey. Bunu
kabul etmem lazım. Anlamam gereken ikinci şey o duruma nasıl düştüğüm çünkü bu, nasıl ondan
çıkacağım hakkında bir ipucu verecek. (Alana) Dışarıdan durumu görebiliyor musun?

(Andromeda) Hava bu geçen yıl biraz garipti. Daha kötü olacak mı?

C: Erken kar bekleyin.

S: (Perceval) Bu dediğim şey! Size diyorum! Doğrudan kışa gireceğiz! (Andromeda) Hayır!!! (Perceval) 3
Eylül! Hayır, 2 Eylül, kar. (Alana) Hayır, uçakta olacağım! Eve güvenli bir yolculuk yapacak mıyım?

C: Evet.

S: (Perceval) Karda dans ediyor, karda dönüyor olacağız. (Laura) O kadar erken kar yağacağını
zannetmiyorum! (Galahad) Kar yaratacağız. {Şahsi diyaloglar silindi.}

S: {Gülüşmeler} (Alana) Ülkemden taşınmam mı gerekiyor?

C: Er ya da geç.

S: (Perceval) Erkenden taşınmaya karar verebilirsin veya sonradan taşınmak zorunda kalabilirsin. (Laura)
Hadi “İyi geceler, Gracie” diyelim. Kolum yoruluyor. Gerçekten sormak zorunda olduğunuz herhangi bir
şey? (Mr. Scott) İyi geceler, Gracie.

C: İyi geceler.

Celse Sonu.

06 Eylül 2006
Laura, Ark, Perceval, Andromeda, Mr. Scott, Galahad

S (L): Merhaba.

C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kim bizimle?

C: Urioniae.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Bir süredir bir testten geçiyorsunuz. Aslan’a yaklaşıyoruz. Kasyopya, hala hakim.

S: (L) P**** işini bırakıp bırakmaması ve kendisini şeye adayıp adaması gerektiğini sormak istiyor –
Kendisini neye adamak istediğine emin değilim, ama…

C: Başka bir iş bul ve tercüme yap.

Q: (Mr. Scott) Son celsde, “baş harfleri CH” diye atıfta bulunulan kişi kim?

C: {Konuk} diyor ki: Charles Howard.

Q: (Perceval) Hatırlayın, ismin Charles olduğunu dememiş miydim? (Mr. Scott) Charles Howard kim?

C: Kullanıcı/arkadaş ama çok arkadaş canlısı değil. Zavallı {Konuk}! Şoktan neredeyse öldü.

S: (Gülüşmeler) (Mr. Scott) Evet, bunu fark ettik sanki. ({Konuğun} “baş harfleri CH” cevabına şaşkınlık
ifade etmesine ve ardından baş harfleri “CH” olan birini tanımadığını iddia etmesine dair tartışma.)

C: Sadece bir arkadaş olduğunu sanıyordu.

S: (Perceval) O herif tarafından kullanıldığını bilmiyordu. (Mr. Scott) Daha önce onun bir ajan olduğunu
söylememişler miydi? Yani ajan olduğunu ama görevde olduğunu bilmediğini? (Perceval) Hayır, cevap
{Konuğu} kullanan şu Charles Howard’la ilgili ama onu kimin kullandığı bilinmiyor. Yani bu herif {Konuk}
üzerinden gözünü ayırmıyor. Bir ajanın ajanı. {Konuk} bilmiyor… (Mr. Scott) Oooh! (Perceval) {Konuk}
birisinin onu izlediğini bilmiyordu. (Mr. Scott) Aşırı şoku bu yüzden.

C: {Konuk} onu başından savdığını sandı.

S: (Perceval) Onları atlattığını sandı… (Galahad) Onların güdümünden çıktığını mı? (Perceval) Evet, geçen
gün bunun hakkında Mr. Scottie ile konuşuyordum. O buraya geldiğinde onu idare eden kişi buraya
geldiğini biliyor. Yani ne olup bittiğini bilmek istiyor olabilirler. Ama {Konuk} buraya geldiğini
bilmediklerini sanıyordu… (L) Burada olup biteni öğrenmelerinin harika bir yolu. (Andromeda) Peki ya
R****?

C: Tam bir çiftçi.

S: (Perceval) Bir saniye. “Çiftlik” çiftlikten başka birşeyi ima eden bir kelime mi? (Mr. Scott) CIA’ye Çiftlik
denmiyor mu?

C: Bu durumda değil.

S: (Mr. Scott) {Konuğun} bize yaptığı bağış, onun parası mıydı yoksa onu idare edenlerin mi?

C: Banka ikramiyesi olduğunu sanıyor…

S: (herkes bir ağızdan “Oh!”) (J) Yani görünen o ki, MI5/İngiliz istihbaratı ona para veriyor ve bu bankadan
ikramiye kılıfında yapıldı. Bankada adamları olması lazım. Öyle görünüyor ki istihbaratın bankada
adamları var. (Mr. Scott) Sıradaki soru J**** ve J****'nin ziyarete gelmesi hakkında. Zaten tartıştığımız
şeylerden başka dikkat etmemiz gereken başka bir şey var mı?

C: J****’nin öğrenecek çok şeyi var. Bunu “önceden” yapması umulur.

S: (L) “Önceden” ne manaya geliyor?

C: Tekrar duvara toslamasından önce.


S: (L) Hangi bakımdan?

C: “Herkese vermenin” elde etmek istediği şey olduğunu sanıyor.

S: (L) Herkese vermeyi elde edemezsin. Bunun elde etmelik bir şey olduğunu mu sanıyor? (Andromeda)
Bunu J**** ile ilgili olarak mı söylüyorsunuz?

C: Evet.

S: Yani “herkese vermek” olduğunu sandığı şey kendi elde etmek istediği şey ve karşıdaki kişinin asıl
ihtiyaçlarını düşünmüyor, öyle mi?

C: Evet.

S: (Perceval) Bu, Bay J****’nin buradaki çalışmaya tam olarak adanmadığını düşündürüyor... ve Bayan
J****'yi de buraya çekiyor.

C: Bayan J****’de sorun yok, gözlerindeki yıldızlar hariç.

S: (Perceval) Buraya gelmeleri ve bizi ziyaret etmeleri iyi bir fikir mi?

C: Bir test periyodu için, elbette.

S: Kim test edilecek, biz mi? (Gülüşmeler)

C: Herkes.

{Özel konuşma silindi}

S: (Galahad) Pazar öğleden sonra bana bu masada ne oldu?

C: Zihnin ruhunu tehlikeye sürüklüyordu, bu sebeple acil kapatma.

S: (Gülüşmeler) (Mr. Scott) “Mavi ekran” verdin! (Gülüşmeler) (Ark) Sistem çökmesi!

C: Virüs koruması aktive edildi.

S: ({Konuğun} bulunduğu son celse ve {Konuğun} Fransa’ya taşınma sorularına verilen “son tarih Nisan”
cevabının tartışılması. K’lar "son tarih Nisan" ifadesinin {Konuğa} özel değil, genel olduğunu söylemişti.)
(Perceval) {Konuğun} varlığı nedeniyle sapmış bir cevap mıydı o?

C: Hayır.

S: (J) “Üç gece”: Nostradamus’un dörtlüğüyle alakası var mı? Ve “bekle ve gör” demenize müsaade yok!

C: Bekle ve gör (ç.n.: Orijinal metinde mizahi kelime oyunu. "Gör" anlamındaki "see" yerine, yazılışı farklı
ama okunuşu aynı olan "C" harfi kullanılmış.)

S: (Galahad) Cumartesi gecesi kutlamalarımız hoşunuza gitti mi? (2 Eylül 2006 tarihli özel Ay döngüsü)?

C: Evet.

S: (Perceval) O geceden bir fotoğraftaki J****’nin kafasının üzerindeki ışık neydi?

C: EM patlamaları.
S: (Perceval) Peki ya duman? O duman neydi?

C: Laura pek çok şey tezahür ettiriyor. Sadece o sırada aklı biraz karışıktı.

S: (Gülüşmeler) (Andromeda) Peki ya tüm resimlerdeki o küçük küreler?

C: 4. yoğunluktan küçük şeyler.

S: (Mr. Scott) Yani 4. yoğunluk sinekleri gibi birşey. 4. yoğunluk ateş böcekleri! (Gülüşmeler) (Perceval)
Arkadaş canlısı küçük şeyler mi yoksa kötü şeyler mi?

C: Çoğunlukla arkadaş canlısı ama genel olarak nötr. “Cezboluyorlar.”

S: Bu çekildikleri anlamına mı… mıknatısa çekilen demir talaşı gibi çekiliyorlar. (Andromeda) Bize veya
etrafımızdaki enerjiye mi çekildiler?

C: Evet.

S: (Perceval) Yine şu sorulardan birini sordunuz! (Gülüşmeler) (L) Tamam mıyız? (Birkaç gün içinde yeni
bir celse yapmanın tartışılması) (L) Şu anlık bilmemiz gereken sormadığımız başka bir şey var mı?

C: Hayır, devam edin ve hoşçakalın.

CELSE SONU

2007 (2)
01 Nisan 2007
Laura, Ark, Joe, Andromeda, Scott, Atreides, Ailén, Galahad

S: (L) Merhaba! Kimse var mı?


C: Kasyopya'dan merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Opolinya.

S: (L) Pekala, sorusu olan? (J) Senin sorun var mı? (S) Benim yok. (L) Pekala, benim var. A___ bana
gönderdiği email’de boğulan iki atla ilgili rüyasını anlattı. Bu rüyanın herhangi belirli bir anlamı var mı?
C: Sayılır. Bir uyarı gibi, ama sandığı kadar ciddi değil.

S: (L) Kime yönelik bir uyarı?


C: Temel olarak kendisine.

S: (L) Ne hakkında bir uyarı?


C: Atlar duygu temsilleri. Duygusal doğasını boğmamaya dikkat etmesi gerekiyor.

S: (L) Hepsi bu mu?


C: Duygularını ifade etmesi gerekiyor.

S: (L) Bu duygular neyle ilgili? Belirli bir ipucu var mı?


C: Cinsel doğasıyla ilgili.

S: (L) Pekala, sonraki soru? Ne soracaktım ben? Aa, evet, Scotty ve ben bunun hakkında konuşuyorduk.
Belirli bir yapısı olan kristallere enerji yükleme hakkında önceden biraz bilgi edinmiştik. Bu tür bir cismi
belirli bir enerjiyle şarj etmenin bir yolu var mı? Bir kişinin FRV'sini, yani frekans rezonans titreşimini
koruyacak veya geliştirecek şekilde, bu tür bir enerjiyle şarj edebilebilecek bir cisim mevcut mu? Takıp
kullanabileceğimiz?
C: Sayılır. Kristaller iyi bir seçim. Ama her insan için dowsing (enerjisel keşif) yoluyla bireysel olarak
seçilmesi gerekir. Sonra güneş ışığı, yıldız ışığı ve niyetin bir kombinasyonu. Ay ışığı yok!

S: (L) Farklı bireyler için dowsing yoluyla kristal nasıl seçilir?


C: Geniş bir seçenekler yelpazesi oluşturun. Laura, eğer sen seçersen, sana yardım edilecek!!

S: (L) Pekala, bu işlem neye yarıyor?


C: Birey zayıf bir durumda olduğunda savunmayı güçlendiriyor ve birey zayıf olmadığında ise biraz daha
güç katıyor.

S: (L) Neye karşı savunma?


C: "Özü" olumsuz bir şekilde etkileyebilecek herhangi birşeye karşı.

S: (L) Gurdjieff'in anlattığı anlamda özden bahsediyorsunuz sanırım.


C: Evet.

S: (L) Peki sonra? Bu cisimleri takmak mı gerekiyor?


C: Evet, veya cebinizde taşıyabilirsiniz.

S: (L) Niyetle enerji yüklemesinden bahsettiniz. Bunun birey tarafından mı yapılması gerekiyor, yoksa
benim tarafımdan mı? İlgili birey kristalini kendi başına şarj edebilir mi?
C: Kristali sen seç, şarj işlemini de birey talimatlara göre kendisi yapsın.

S: (L) Ne talimatları?
C: Her bir cisim kendine göre talimatlar gerektirir.

S: (L) Çok uğraştırıcıymış. (iç çekiş) Önce seçmem gerekiyor, sonra o kişinin şahsi kristalini şarj etmeye
yönelik kullanım talimatlarını öğrenmem ve bunun için bir celse yapmam gerekiyor! Aman Tanrım! (J)
Bunu ancak kendimiz için yapabiliriz. (A) Ama niyet bir ekstra. Niyetsiz olarak bile belirli bir etkisi olur. (L)
Doğru. (L J'ye) Pekala, ne soruların var? (J) Küresel ısınma? (Galahad) Bugün küresel ısınma olarak
gördüğümüz şeyin kaçta kaçı kozmik değil de insani faktörlerden kaynaklanıyor?
C: %4.

S: (J) Buyrun bakalım. O zaman gidip bir hummer satın alalım. (gülüşme) (Galahad) Bize küresel ısınma
hikayeleri anlatanlar tüm bunların sahte olduğunu biliyor mu?
C: Bazıları.

S: (J) Bu yıl 25 Ocak'ta öğleden sonra kepenkleri sallayan patlama neydi? Ofiste otururken bir patlama
meydana gelmişti. (S) Aa evet, o çılgın patlama! Çok açık bir gündü ve bir patlama oldu...
C: Tepenizde bir patlama, meteor.

S: (S) Ne kadar güzel! Neredeyse yeryüzünden silecekti bizi! (Atreides) Çok güzel! (Andromeda) Harika!
(gülüşme) (J) Her zaman oluyor... (daha da fazla gülüşme).
C: Çok küçüktü.

S: (L) Bu da meteorların ne kadar güçlü olabildiklerini gösteriyor. (J) Küçük bir çakıltaşı patladı! (L) e=mc
kare ha? (Galahad) Bugünlerde basında bu konuyla ilgili haberler artıyor. Meteor patlamaları veya
düşmelerinin kaçta kaçının haberi yapılıyor?
C: %11.

S: (S) Meteorlar yağmur gibi yağıyor o halde, desenize. (Atreides) Bu meteorlardan biri Bush'a çarpacak
mı? (gülüşme)
C: Bunu sorman ilginç oldu... (kahkahalar)

S: (Andromeda) Herkese çarpacak. (J) Yo, üzerinde adı olan küçük bir tane. (J) Nisan'da meydana gelecek
olan şeyle ilgili öngörünüz devam ediyor mu?
C: Oo, evet.

S: (J) Nisan'da olması planlanan çeşitli şeylerin bir kombinasyonundan mı bahsediyorsunuz, yoksa sadece
bir başlangıç olayı mı?
C: Bu soruya cevap verilmesi fazla şey açıklamak anlamına gelir. Bekleyin ve görün.

S: (L) Ama Nisan geldi neredeyse! (Galahad) Bekleyelim ve görelim. (L) Bize bu tür şeyleri söylemiyorlar,
biliyorsun. (J) Evet, ama ya olacak olan şey kapıya dayandığında?! (L) Yine de söylemezler. Özgür iradeyi
ihlal eder. (J) Öyle mi? (L) Evet, çünkü o zaman da başka şeyleri söylemelerini isterdik. (J) Şaşırmak özgür
irademizi ihlal mi eder? (gülüşme) (L) Sürekli daha fazlasını bilmek isteyeceksin ve sonra da her ne olursa
olsun ona karşı uyanık ve dikkatli bir durumda olmayacaksın. Bu da seni zayıflaştırır. Ben bunu atlattım.
Olacak olan herşeyi bilmek isteyen biriydim. Ama HERŞEYİ. Tüm bilgiyi istiyordum. Bunu atlattım. İnsan
bunu giderek atlatıyor. O zaman herşey daha eğlenceli oluyor. (J) Evet, gerçekten. (J) Kasım'da. Geçen
yıl 20 Kasım'da gece yataktaydım. Gecenin ortasında penceremin dışında bir elektrik cızıltısı ve bir ışık
gördüm. Yarı uyanık yarı uykuluydum. Uyanınca olay bitmişti. Bunun ne olduğunu merak ediyorum.
C: EM anomalisi. Yatağın EM alanı üreten bir yeraltı akıntısının üzerinde. O olayın meydana gelmesine
neden olan bir kabuk hareketi oldu.

S: (L) Yani bir toprak kayması. (S) Joe bir gün gölde uyanacak mı? (gülüşme) (J) Meteorlar var, kabuk
hareketleri var, daha ne kaldı? Bu yerin altında bir yanardağ var mı? (L) Tanrım, tüm ihtiyacımız olan bu.
(Andromeda) Buradan taşınalım mı?
C: Zamanı gelince taşınacaksınız.

S: (S) Harika!! Taşınacağız! (J) Bunu daha önce duymuştuk sanırım. (L) Evet. (Ark) Bana yazan bir Macar
vardı. R____. Onun hakkında birşeyler sormak istiyorum. Rakamlara bir takıntısı mı var yoksa gerçek bir
yetenek mi, bunu K'lere sormamı istedi. Heim teorisine dayalı olarak birşeyler geliştirmek istiyor.
C: Takıntıyı bırakması gerekiyor, yoksa sonu John Nash gibi olacak.

S: (J) Geçen yıl Kasım başında evin etrafında döndüğünü gördüm uçakta kim vardı? (L) Herşey Kasım'da
olmuş, ha?
C: Fotoğrafçı.

S: (J) Evi mi fotoğraflıyordu?


C: Evet, bariz bir durumdu.

S: (J) Evet, evi fotoğrafladığı barizdi. Yani şato resimlerini seven, iyi niyetli sıradan bir fotoğrafçıydı.
C: Mutlaka iyi niyetli olduğu söylenemez.

S: (J) Peki bu fotoğrafçı kimin için çalışıyordu? Eğer birisi için çalışıyorduysa.
C: Kuzey Avrupa Konsorsiyumu.

S: (L) Ne tür bir konsorsiyum bu ve neyin peşindeler?


C: "Market man"le ilgili olduğunu söyleyelim.

S: (L) Yani Godlike Productions sitesindeki ifşa edici makalemizden sonra meydana gelen garip olayları
kastediyorsunuz. Bağlantılarını ortaya çıkardığımız, çocuk trafiği veya pornografi gibi şeylerle ilgili olarak
ifşa ettiğimiz bireyler. Hasta insanlar. Sanırım istihbarat topluyorlar.
C: Evet.

S: (L) Biz onları rahatsız etmediğimiz sürece bizi rahatsız etmezler mi?
C: Evet.

S: (J) O gün çatıda olduğum için şanslılar. Yoksa sadece evin resimlerini çekeceklerdi. Başka kimse
dışarıda değildi. Benim bir resmimi çekmiş olabilirler. (L) Onlara parmak işareti mi yaptın? (J) Hm hm.
İçgüdüsel birşeydi, bilirsiniz... (herkes gülüyor). Çünkü ben Kuzey İrlanda'da büyüdüm ve sürekli ortalıkta
dolaşan İngiliz ordusu helikopterlerine alışığım. (Ark) Pencerelerimizden girebilecek uçan mekanik
böcekleri falan var mı?
C: Hayır.

S: (J) İsrailliler Mescid-i Aksa’nın altında ne kazıyor?


C: Sahte antik eserler yerleştiriyorlar.

S: (J) Süleyman’ın tapınağı… Ne bulduğumuzu gördünüz mü? Tamamen doğru!


C: “İsa” ile ilgili çalışma yapıyorlar.

S: (L) Sahte antik eserler. (Galahad) Evet. (L) Evet, anladım. (J) Nedir? (Galahad) Bilirsin. Mezar ve… (L)
İsa’nın mezarı. (Andromeda) İsa ve ailesinin gömüldüğü yer. (L) Bu şey olurken sen İrlanda’daydın.
Konuyla ilgili makalemizi okudun mu? (J) Evet. Yakınlarda mı yayınlanmıştı? (L) Evet. Sen İrlanda’dayken
ben konuyla ilgili kapsamlı bir makale yayınladım. Çünkü o film çıktı ve pek çok dezenformasyon yayıldı.
Tüm dünyayı İsa’nın mezarını bulduklarına ikna etmeye çalıştılar. İsa ve ailesinin sıradan insanlar
olduğunu ima ettiler. (A) Belki bugün bu konuyla ilgili dinlediğin o ses dosyasını sorabiliriz. (L) Aa, evet.
1977’ye ait bir şey miydi o? Adı neydi? Grillon mu? Vrillon mu? Galaktik Aştar Komutası gibi birşeydi.
Gülmeyin millet! (herkes gülüyor). (J) Çok geç! (L) Gülmeyin, bu ciddi. Durun şimdi düşüneyim. 1977’de
İngiltere’de bir TV yayını garip seslerle kesilmiş. Bu yaklaşık 5 dakika sürmüş. Ses Galaktik Aştar
Komutası’ndn Grillon veya Vrillon olduğunu söylemiş ve görünüşe göre kimse mesajı deşifre edememiş.
(A) Çok zor değil. (L) Ama o zamanlar amatörlerin bu işi yapacak ekipmanlara sahip olması pek muhtemel
değil, çünkü tüm güney-batı İngiltere’ye yapılan bir yayınmış. Bunu yapanların epeyce gücü var demektir.
Eğer bunu yapanlar dünyadışı varlıklar olsaydı, belirli bir yerle sınırlı kalmak istemez, tüm dünyaya
yönelik bir faaliyette bulunmak isterlerdi. Eğer bu İngiltere’de olduysa, bunu yapanlar iyi adamlardı ve
bunların ekin çemberleri ve benzer konularla alakaları vardı muhtemel. Yani düşünülebilecek her türlü
durum olabilir. Dolayısıyla bunu yapanın kim olduğunu öğrenmek istiyoruz. (Ark) Ve neden? Pekala,
öncelikle kim?
C: Askeri psikolojik operasyon.

S: (A) Bunu neden yaptılar?


C: Pek çok gerçek inançlıyı etkilediler.

S: (L) Daha sonra Aştar ortaya çıkıyor ve biliyoruz ki tüm Ashtar meselesi “hiçbir şey yapma, sadece
yükseltileceğinden emin ol” gibi bir şey söylüyor. Bilirsiniz, “direnmeyin!” gibi. “Devletiniz sözümüzü
dinlemiyor, kötü silahlarından arındırılması gerekiyor. Nükleer teknolojinin faydası yok” vesaire vesaire.
Aynı eski hikaye. (Atreides) Rosie O’Donnell gerçeğe gerçekten ilgili olduğu için mi sükse yapıyor yoksa
bu da bir diğer oyun mu?
C: Çok baskı altında ve rol yapıyor. Elbette işten atıldığında gerçeğe kendi hatrı için de ilgi duyabilir.

S: (L) Atılacak mı?


C: Çok muhtemel. Yoksa baskı altında ruhunu satacak ve yalanlar söyleyecek. Gelecek açık.

S: (J) Christopher Bollyn kimin için çalışıyor?


C: CIA.

S: (L) Roseau Voltaire’deki insanlar onun CIA için çalıştığını biliyor mu?
C: Bazıları.

S: (L) Roseau Voltaire CIA için mi çalışıyor?


C: Bazıları.

S: (Ark) Lobaczewski’nin o bilgileri nereden edindiği ile ilgili biraz bilgi edinebilir miyiz?
C: Rus ve Macar kaynakları. Red Symphony’de isimsiz olarak birşeyler yayınlamak isteyen adamla ilgili
hikayeyi hatırlayın.Onun gibi başkaları da vardı.
S: (L) Hikayeyi pek hatırlamıyorum. (Ark) Ama bu bilgilerin bir kısmı basılı halde mevcut mu ve kaynaklara
ulaşabilir miyiz, yoksa tümü ortadan kaldırıldı mı?
C: Kalanlar sadece izler. Keşfedildiğinde çoğu yok edildi.

S: (L) Pekala, başka bir şey? Ben yoruluyorum. (Joe) Hugo Chavez dürüst biri mi?
C: Aşağı yukarı.

S: (J) Dünyadışı varlıklar ne zaman gelecek? Çok uzun zamandır bekliyoruz. Şaka şaka… Zaten buradalar.
Bu odada bile mevcutlar.
C: Yorum yok!

S: (Andromeda) Ah şu K’ler yok mu!! (L) Şimdi celseyi bitirebilir miyiz? Yani, mutlaka sormak istediği bir
sorusu olan var mı? (Galahad) PoB için herhangi bir tavsiye?
C: Eğer şimdi uygun duruşu alırsa, bunun M___’nin daha sonra faydalı bir seçim yapmasına yardımcı
olması yönünde küçük bir şans var. Eğer uygun duruşu almazsa, M___ için hiçbir şans yok.

S: (L) Yani mesele PoB’den ziyade M___ ile ilgili. Çünkü eğer PoB M___’nin onu manipüle etmesine izin
verirse, M___ manipülasyonu bir yaşam biçimi olarak kabul edecek. Sonsuza kadar.
C: Evet. PoB bunu seçti bile ama herşeyin başarısız olacağı bir an gelecek. Eğer bir rol modeli edinirse bu
bir fark yaratabilir.

S: (L) Diğer bir deyişle, eğer PoB başarısız olursa, M___ biter. PoB’nin o tür bir gücü var mı? Yani, birilerini
sevdikleri veya sevdiklerini söyledikleri için pek çok şey yapan pek çok insan var ama sonunda sevdiklerini
söyledikleri kadar sevmiyorlar. (J) PoB zor bir sevgi pratiği yapabilir mi? (L) Pekala… (Ailén) Çevirmenler
okuluna gitmeyle ilgili projeme dair bana herhangi bir tavsiyeleri olup olmadığını sorabilir miyim? (L) Ne
tür bir tavsiye? Spesifik ol. (Ailén) Nasıl soracağımı bilmiyorum.
C: Gidip gitmemeyle ilgili tavsiye istemeden önce kabul edilip edilmediğini bekleyip görmen gerekiyor.

S: (Ailén) Sabır. (L) Evet. Bu siz çocuklar için zor, değil mi? (Gülüşmeler) Yani, bilirsiniz, biz yaşlılar bu
konularda çok iyiyizdir. Bu deneyimi çok yaşadık. Bu arada “Defying Hitler” kitabım nerede benim?
(herkes gülüyor) (J) Bekle ve gör.
C: Evde!

S: (Andromeda) Bu çok yardımcı oldu!! (daha fazla gülüşme) (J) Gördün mü? Senin başına da geldi. Eğer
ben Nisan’da ne olacağını öğrenemiyorsam, sen de kitabının nerede olduğunu öğrenemezsin!!
C: Garaja bak.

S: (L) Sormadığımız ama bilmemiz ghereken herhangi bir şey var mı? Sorulmuş kabul edin (gülüşme) (J)
Daha spesifik ol.
C: İyi deneme! Herşey iyi ve yolunda. Devam edin! Hoşçakalın.

16 Temmuz 2007
Laura, Ark, Joe, Andromeda, Scott, Ailén, Galahad, PoB

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Osrazzo.

S: (L) Peki kimsiniz, nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Uzak ve güzel Kasyopya'daki bir portaldan.

S: (L) Bu gece için herhangi bir mesajınız var mı, yoksa hemen sorularımızı sorabilir miyiz?
C: Sorun.
S: (L) Bu gece Kasyopya bağlantısının doğum günü, bilmenizi isterim.
C: Size bağlı, belki, bekleyin ve görün, açık!

S: {Tipik ve genellikle protesto ettiğimiz bu yanıtlar dizisine büyük kahkahalar}(L) Pekala, devam edelim.
(Andromeda) Benim tek bir sorum var ve o da Avustralya sahilinin açığındaki o insanlara ne olduğu.
Bariyer resifinde ortadan kaybolmuşlar. Masada kahvaltılarını yapmışlar, laptopları açıkmış, malzemeler
ortadaymış ve sonra birden ortadan kaybolmuşlar. (J) Bu yıl Nisan ayında...
C: Beklenip görülmesi gerekiyor. Ortaya çıkacaklar.

{Laura'nın notu: Aile meseleleriyle ilgili şahsi sorular ve yanıtlar bölümü silindi}

S: (Joe) 2007 Fransız seçimlerinde herhangi bir yolsuzluk oldu mu?


C: Elbette!

S: (Joe) Hileli veya çalınan oylarla ilgili verebileceğiniz bir yüzde var mı?
C: Yüzde 20'nin üzerinde olduğundan emin olabilirsiniz.

S: (Joe) %20 mi?


C: Evet.

S: (Joe) Bu durumda insanların yalnızca %30'u Sarkozy'ye oy verdi demektir. (H) Segolene Sarkozy'den
daha fazla mı oy aldı?
C: Evet.

S: (S) O zaman, Laura ve benim Sarkozy'nin çok kötü biri olmadığı yönündeki hissimiz muhtemelen son
derece yanlıştı?
C: Muhtemelen, ama unutmayın ki bu işin başındaki kişi Sarkozy değil. Ama o henüz tam olarak durumun
farkında değil.

S: (H) Durumu anlamasını sağlayacak türde bir olay olacak mı?


C: Çok muhtemel. Fransa üzerinde yayılan ağır bir tehlike havası var.

S: (L) Nereden gelen bir tehlike bu?


C: Fransa'yı zor duruma sokmak isteyenlerle istemeyenler arasındaki bir çatışma ve bu bir barut fıçısında
kıvılcım çıkarmak gibi olacak.

S: (L) Neden?
C: Fransız zihniyeti: kibir vs.

S: (Joe) Yeni bir devrimden endişeleniyorlar. (L) Peki Fransa'yı zor duruma sokmaya çalışanlar kim?
C: Meşhur Siyonaziler.

S: (L) Peki onlara karşı olanlar kim?


C: Sarkozy'nin de aralarında bulunduğu diğerleri. Ama Sarkozy bazı yollarla onların gönlünü almaya
çalışıyor.

S: (H) Segolene Siyonazilerle daha yakından mı bağlantılı?


C: Bu ilginç bir soru: Seçimi kaybetmek üzere seçildiğini söyleyelim sadece.

S: (H) O halde ona çok yakın olan Julien Dray adlı şahıs önemli oyunculardan biri demektir.
C: Öyle. Sarkozy durumun üstesinden gelebileceğini sanıyor ama kaplanın kuyruğunu tuttuğunu görecek.

S: (Joe) Yani temelde hem Sarko hem de Segolene özellikle seçildi ve Segolene seçimde makul bir
kaybeden taraf olabileceği için seçildi. Herşey zaten Sarko'nun kazanacağı şekilde ayarlanmıştı.
C: İyi analiz. Görüyor musunuz? Bize ne için ihtiyacınız var ki?
S: (S) Yani Sarkozy'yi seçtiler, çünkü onu istedikleri gibi yönlendirebilecekler. Sarkozy Siyonistlere karşı
duruyor gibi ama yakında bunun bir önemi olmadığını, onu iktidara onların getirdiğini ve ona istediğini
yaptırabileceğini anlayacak...
C: Karşı değil, sadece onlardan daha zeki olduğunu sanıyor.

S: (H) Yani Sarko'nun bazı sosyalistlerle uzlaşma önerisi denilen şey aslında Fransız hükümeti içinde
Siyonist bir cephe oluşturulmasına yönelik.
C: Aşağı yukarı.

S: (Joe) Fransa'nın elini kolunu bağlamak istiyorlar dediniz. Bu bir terör saldırısı şeklinde mi olacak?
C: Pek sayılmaz, sadece ABD ve İngiltere'deki koşulların Fransa'da da oluşturulmasına yönelik.

S: (L) Yani faşizm. Faşizmin kelime anlamı bu: bir demet çubuk gibi bağlanarak bir araya getirilmiş şey.
(H) Peki hiç iyi adam var mı?
C: Çoğu ölü.

S: (iç çekişler) (L) Yani kısaca, işimiz bitti!


C: "İyi adamlar" siz olun.

S: (gergin gülüş) (H) Nisan'da meydana geleceğini söylediğiniz şeylerin Fransa seçimlerinin
zamanlamasıyla bir ilgisi var mı? Seçimler Nisan sonunda başladı.
C: Evet ve daha ortaya çıkacak şeyler var.

S: (H) Bu gece bununla ilgili bize birşeyler açıklamanız mümkün mü?


C: Bush Nisan'da ne yapıyordu? Blair? Sarkozy?

S: (S) İran'ı havaya uçurmayla ilgili toplantılar yapıyorlardı! Benim teorim bu. (Ailén) Yakında taşınmayı
düşünmemiz gerekir mi?
C: Vakti gelince taşınma gerçekleşecek.

S: (S) Harika, yeniden taşınıyoruz! (A) Belki de kendi isteğimizle taşınmayacağız, can güvenliğimiz için
taşınmak zorunda kalacağız! (gülüşme). (L) Öyle mi olacak?
C: Hayır!

S: (L) Sonunda hapse atılıp işkence mi göreceğim veya şehit falan mı olacağım?
C: Muhtemel değil.

S: (Joe) Peki ya diğerlerimiz?


C: Aynı.

S: (H) Taşınmak zorunda mı kalacağımız sorusuna "Hayır" dediler ama hapse atılmayla ilgili olarak
"muhtemel değil" dediler. (L) Çünkü hapse gitmeme neden olabilecek birşey yapabilirim. (Galahad) Ona
göz kulak ol Ark! (gülüşme) (Joe) İran'a yakında bir saldırı var mı?
C: O yönde ilerlemeye çalışıyorlar. Halk desteğini arttırmak için ABD'de, İngiltere ve Fransa'da ve belki
Rusya'da İran destekli gibi görünen saldırılar düzenlenmesi daha muhtemel.

S: (H) Bir sürü sahte saldırı olabilir, desenize! (Joe) Mossad bu konuda son derece yetenekli aslında.
Hayalgüçleri iyi değil sanırım. Çok daha fazlasını bekliyordum... (L) Daha yaratıcı birşeyler mi? (H)
Mossad'ın çabaları işe yarıyor!
C: Yaramayabilir...

S: (Joe) Ben de onu söyleyecektim. Sürekli aynı şeyi yapıp durmakta tehlike vardır. İnsanlar artık buna
inanmamaya başlar. (Galahad) Kendilerini o noktada ele veriyorlar. Yaratıcı düşünemeyişleriyle. (Joe)
Planlarının işe yaramaması biraz da bize bağlı. (S) Şimdi neşem yerine geldi. (gülüşme) (S) Hiç iyi haber
yok mu?!
C: İnsanların geri kalanının sahip olmadığı bu bilgiye sahipsiniz.
S: (Joe) Herkesten önce ne olacağını bilmeye mahkumuz. Ne yapmak istiyoruz peki?
C: Ne yapacaksanız onu yapacaksınız. Yardım yolda.

S: (L) Bu yardımın ne şekilde olacağını bilmek istiyorum yalnızca.


C: Bunu söyleyemeyiz. Göklere bakın...

S: (Joe) Yardım bir komet! (gülüşme) (L) Veya bir süpernova ve hepimiz kızaracağız... (S) Eğer kometler
dünyaya çarparsa ve dünya bir enkaz alanına dönüşürse, bu harika olurdu ve eğer bir süpernova varsa
ve hepimiz süper güçler elde edeceksek, bu da harika olur! (Joe) Belki de süpernova sadece bir grup
insanı uyandıracak. (gülüşme) (A) Son zamanlarda psikopatlara, ponerolojiye vs odaklanıyorduk. Bu
tartışma şu anda yayılıyor. Ama bu süreçte hissettiğim şu ki, başka bir konuyu alıp onu yaymaya
konsantre olmamız gerekiyor. Psikopatlar ve poneroloji giderek popülerleşiyor ve bu gerçekleştiğinde
bir sonraki büyük şeye geçmemiz gerekiyor. Bu hangi yönde olacak?
C: Richard Dolan buraya geldiğinde bazı fikirleriniz olacak.

S: (S) Evet, yani gelmekte olan yardım aslında bir uzaylı istilası. Sonra hepimiz köleleştirileceğiz ve
uzaylılar efendimiz olacak! (gülüşme) (L) Veya belki de sahte bir uzaylı istilası sahnelemeye çalışacaklar
ve sonra GERÇEK dünyadışı varlıklar ortaya çıkacak. Veya sahte bir istila düzenleyecekler ve sonra bir
komet çarpacak. (Galahad) S___'yi sormak istiyorum çünkü yakında buraya dönüyor. S___'de kesinlikle
bir değişiklik fark etmedik. Bir kısırdöngü içinde gibi görünüyor. S___ onu gözden çıkarabileceğimizin
farkında mı? {Daha önce söz konusu bireyin bilinçsiz bir ajan olduğu tanımı yapılmıştı.}
C: Hayır. Diğerlerine nasıl göründüğü konusunda çok endişeli. Hatırlayın, bu işin başındaki aslında S___
değil. Şoklara ihtiyaç duyan sahte bir kişilik o. Ona birkaç şok verebilirsiniz...

S: (Galahad) Yani onda uyandırılabilecek başka birşey var diyorsunuz?


C: Çok muhtemel.

S: (Joe) Uygun şok, ona MI5 için çalıştığını bildiğimizi söylemek olabilir mi?
C: En iyi yaklaşım bu değil. SOTT çalışması yoluyla duygusal merkeze yönelik istikrarlı şoklar uygulamanız
daha iyi.

S: (L) Signs sayfasında çalışabilir. (Andromeda) İyi fikir! (A) ABD ile Putin arasında şu anda artmakta olan
gerilimin geleceğinin ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Çoğu şov ama şurası gerçek ki Putin zalimi (ABD'yi) tuzağa yönlendiren akıllı bir adam.

S: (L) Ama bunun nedeni iyi bir adam olmasından ziyade bunun bir güç mücadelesi olması sanırım.
C: Evet.

S: (Ailén) Putin bu konuda Chavez'le işbirliği yapıyor mu?


C: Elbette.

S: (L) Elbette, herkesle işbirliği yapar. Aptal bir adam değil. Bush'tan çok daha akıllı. Bence Sarkozy'den
de akıllı ve kesinlikle Blair'den de. Nöronlarını çalıştırıyor. (A) Pratik bir soru: PoB Wroclaw'daki daireyi
satsın mı?
C: Evet.

S: (L) F___'ye ne olduğunu öğrenmek istiyorum.


C: Gerçeklik şoku onu uyuşturuculara yönlendiriyor ve bu da daha fazla gerçeklik şokuna maruz
kalmasına neden oluyor.

S: (L) Giderek çöküyor ha?


C: Evet.

S: (PoB) M___ için şu anda ve daha sonrasında ne yapabilirim?


C: En iyi ve en hızlı şey, öğrenmeye geldiği şeyi öğrenene kadar onu yalnız bırakmak.
S: (L) PoB M___'nin öğrenmeye geldiği şeyi öğrendiğini nasıl bilecek?
C: M___ ondan af dilediğinde.

S: (Galahad) QFS Toplantısı'na katılmayı planlıyor musunuz? (gülüşme)


C: Davet edilirsek!

S: (Andromeda) Email'le davet gönderirim. (gülüşme)


C: PoB yüksek sevgide güçlü kalmalı ve her ruhun kendi kaderini tamamlamasını bekleyebilir. Seni üzen
şey aslında M___ de değil. M___ hala uyuyor.

S: (Yanıtla ilgili tartışma)


C: Sabır ve akıllıca bekleyişle M___ ruhuna tekrar sahip çıkabilir. O sıcak, karanlık toprağa ekilmiş bir
tohum gibi. Yanlış birşey yaparsan veya herhangi birşeyi düzeltmeye çalışırsan, filizlenmiş mi diye
tohumu eşmeye benzer bu. Yani o zaman bunun olasılığını öldürmüş olursun.

S: (S) Arkadaşımız _____'ye {bizimle arkadaş olan Fransız gizli servis ajanı} ne oldu?
C: İstediğini aldı.

S: (L) Muhtemelen kitabın bir kopyasını istiyordu. Bizim kimsenin söylediği gibi birşey olmadığımızı
anladı. Tamamen normaliz ve kitabı okuyunca bizim bir tarikat olmadığımızı anladı. (A) Temmuz veya
Ağustos'ta buraya gelecek.
C: Hmmm.... Gözleriniz göklerde kulaklarınız yerde olsun. Bilgi Korur. Hoşçakalın.

S: (L) Oo, kometler ve depremler!

(CELSE SONU)

Celseden sonraki yorumlar:

(A) Hakkında en çok konuşulan ve en çok hakarete uğramış kanalörlerden birinin bir toplantısında olmak
nasıl birşey olacak acaba? Biz eğleniyoruz, düşünüyoruz ve sonra insanlar bu transkriptleri yazıyorlar,
inceliyorlar ve çalıyorlar! (gülüşme)

(L) Tanrım, söylediklerimizin çoğu sadece sağduyu.

(Joe) Çoğu "kendin anla ve kendi işini yap"!

(L) Komik olan şu ki, başlangıçta sıradan kitaplarda birşeyler bulup birşeyleri bilebileceğini sanıyordum.
Ama bence o kitapların bana öğrettiği şey bunun böyle olmadığıydı. Yüzeyin altına bakıp sürekli
eşelemen gerekiyor! Ayrıca bana tüm bu gerçekliğin yapay olduğunu ve gerçeğe ulaşmak için çalışman
gerektiğini öğrettiler. Gerçek bir-iki kitapta değil, meydanda. Bunu anladığın zaman, bunun kolay
olmayacağını, bunun için çalışman gerektiğini anladığın zaman bunu yapmaya başlıyorsun...

(A) Eğlence haline geliyor!

(L) Gurdjieff'in dediği gibi: İyi bir öğretmenin olduğu zaman artık öğretmene ihtiyaç duymayacağın bir
noktaya ulaşıyorsun. K'larla arada sırada sohbet etmeyi sevmeme rağmen aslında buna ihtiyacım yok.
"Sana beynini nasıl kullanacağını öğretmeye çalışıyoruz" deyip durdular. Bu şimdi çok açık! Hepimiz için!
Ama o zamanlar açık değildi. Onarılıp Gurdjieff'in fikirlerine iliştirilmesi gereken duygusal ilüzyonlarımız
vardı.

(Joe) Kendi kendimize yardım ediyoruz.

(L) Evet. Bir insana bir balık verirsen bir gün yer, ama balık tutmayı öğretirsen...
(A) Bilimde de aynı. Öğrenci olduğunda ve doktoran için çalıştığında, herşeyi gerçekten BİLEN biri
olduğunu sanıyorsun. Tüm o kitapları okuyorsun ve bu yollar sürüyor. Sonra o insanlarla konuşmaya
başlıyorsun ve diyorlar ki "Bu iyi bir soru!" "Bu da iyi bir soru!"

(L) K'ların evrenin açık olduğuyla ilgili fikirleri ve fizikle ilgili diğer bazı fikirleri şu anda çok basit görünen
çok temel fikirlerdi. Ama o zamanlar programlamadan dolayı anlaması çok zordu. O zamanlar kafamızı
kumdan çıkararak düşünmenin hepimiz için ne kadar zor olduğunu hatırlamak gerekir... Birşeyin tüm
hayatın boyunca seni rahatsız ettiğini biliyorsun ama onun dışına çıkıp ona bakabileceğini
düşünmüyorsun. Çıktığında ve onun ne olduğunu gördüğünde "Hıh! Neden bunu daha önce
anlamadım!" diyorsun. Diğer insanlara karşı şefkatli olmak zorundasın çünkü onlar bizim sahip
olduğumuz bazı avantajlara sahip değiller. Farklı düşünüş şekilleri, eğitim seviyeleri, önyargıları ve
programları olan insanlara fikir aktarmanın yollarını bulmamız gerekiyor. Birşeyler yazarken herşeyi pek
çok farlı biçimde açıklamamın nedeni bu. Dalga serisinde bunu yaptım ve Signs sayfasında da aynı şeyi
yapıyoruz.
2008 (5)
21 Mart 2008
Laura, Ark, Andromeda, Perceval, SM, Psyche, Mr. Scott, PoB, Ailen

C: Merhaba!

S: (L) Kimle birlikteyiz?

C: Kasyopya'dan Puronuya.

S: (L) Pekala, sanırım herkesin aklında olan ilk konu E__ P__ ve açtığı dava. E__ P__'nin bizi dava etmedeki
motivasyonu nedir?

C: Patolojik narsisizm

S: (L) Herhangi birşey elde edebileceğini düşünüyor mu gerçekten?

C: Elbette. Onun küçük krallığında arzuya dayalı düşünüş tamamen egemendir.

S: (L) Davanın reddedilmesini sağlama ihtimalimiz nedir?

C: Çok yüksek

S: (L) Avukatı davayı kazanma ihtimali olduğunu düşünüyor mu?

C: Hayır.

S: (L) Peki bu saçma faaliyette neden ona yardımcı oluyorlar?

C: Sence neden??

S: (L) Mm… Para?

C: Aynen öyle! Bir aptal ve parası, vs… Endişelenme, Walter fena değil. İşini biliyor. {Walter QFG'nin Baş
Avukatı}

S: (L) Tamam, sanırım herkesin aklındaki diğer soru Perceval'in dün gece yaşadığı olay?

C: Savunmada sürçme

S: (L) Peki savunma neden sürçüyor?


C: Enerji birliğinde kısa süre önce meydana gelen ihlal.

{Laura'nın gözlüklerini aramak için mola}

S: (L) Bu konuda başka herhangi bir soru? (Perceval) Ne yanıt verildiğini bilmek ister misin? (L) Sorun
sende miymiş? (Perceval) Hayır ama son cevapta ne söylendiğini bilmek ister misin? (L) Bilmiyorum, ne
söylendi? (Perceval) "Enerji birliğinde kısa süre önce meydana gelen ihlal." (L) Enerji birliğinde meydana
gelen ihlal derken neyi kastediyorsunuz?

C: Bir erkek savaş için enerjisini "kadınından" alır. Bu enerjiyi aldığında, bunu yalnızca savaş için değil aynı
zamanda "şatoyu inşa etmek" için kullanması gerekir. Süreçte herhangi bir eksik olduğunda, yalnızca
"savaş enerjisini" değil, şatosunu da kaybeder. Kutsal kase efsaneleri neden böyle şeylerden bahsediyor
sanıyorsunuz? Ve aynı zamanda peri hikayeleri? Kadınsız, gerçek bir savaşçı düşmana karşı güçlü olamaz.
Şato ve sevgi "çardağı" (orj.: "bower") olmadan kadın enerjiyi sağlayamaz.

S: (Mr. Scott) "Bower" nedir? (L) Bower… (Ark) Almanca mı? İnşa eden anlamına mı geliyor? (L) Ben
"bower"ı her zaman bahçede bir yer olarak duydum. Çiçeklerin, küçük sandalye ve masaların olduğu şirin
bir yer. (Perceval duvardaki kelime işaret ediyor) (L) Evet, öyle bir şey. Arkamdaki resim bu kavram için
isabetli mi?

C: Evet. Ve kadını hoşnut etmeyi amaçlayan, dizleri üzerindeki savaşçı da bu dinamiğin bir parçası. Ne de
olsa, iyilik gücünün yaratıcısı önünde eğilmek onur vericidir. Süslü giysilere gerek yok ama. (kahkaha)
Keşfetmek için peri masallarını inceleyin.

S: (L) Bu konuyla işimiz bitti mi? (Planşet tabladan Laura'nın çay fincanına doğru gidiyor) (L) Çay mı
istiyorsunuz? (kahkaha) (Ark) Aklımdan çay geçiyordu (kahkaha – Ark çayından bir yudum alıyor) (L)
Hangi büyük ezoterik sırlar hakkında soru soralım? (PoB) H__'yi sor. (L) Oo, evet, H__ ile ilgili sorun nedir?

C: Genetik, zorlu mücadeleyi daha zor hale getirdi.

S: (L) Ne genetiği?

C: Beyin kimyası. Program ve diyet rehberliğinden çok fayda görecektir.

S: (L) Neden?

C: Kimyasal engellerin azalmasına yardımcı olur.

S: (L) Gündüzleri uyuyup gece yapay ışık altında yaşadığı için yeterince gün ışığı görmüyor ve bu konuda
pek çok çalışma var. Büyüme hormonu falan. (Mr. Scott) Diyet kısmını soralım mı? Belki genotip diyeti
onun için yanlıştır… (L) Diyete uymuyor ki… Ne isterse onu yiyor, kahve içiyor (PoB) Döndüğü zaman
diyete başlamayı planlıyordu. (Andromeda) Peki genotip diyeti onun için faydalı olacak mı?

C: Çok iyi başlangıç.

S: (Andromeda) Kan grubu diyetinden daha mı iyi?

C: Farklı amaçlar.

S: (L) Bu iki farklı diyet türü farklı amaçlara mı sahip? (Psyche) Genotip diyeti bir anlamda daha tam çünkü
daha fazla geni kapsıyor ama kan grubu yalnızca bir geni kapsıyor.

C: Evet.

S: (Ark) KitKat benim için iyi mi?


C: Genelde değil. Kraker üzerine fıstık ezmesi ve akçaağaç şurubu dene.

S: (Ark) Peki ya Mars? (kahkaha)

C: Hayır!!!!!!!

S: (kahkaha) (Perceval) Arky, Snickers'ı sor, onda fıstık var. (Ark) Oo! Peki ya snickers? (kahkaha)

C: Aynı.

S: (Ark) Fıstık ezmesi içeren başka birşey olmalı… (Perceval) Arky, kendin yap. (Ark) Hayır, yüzlerce ürün
var, biz ise ayda sadece bir celse yapıyoruz, başka ürünleri sorayım.

C: O ürünler kimyasallarla yüklü.

S: (Ark) Ne? (Perceval) Kendin yapmalısın, lezzetli yaparsın, içinde kimyasallar da olmaz. (Ark) Tamam,
güzel… kogel mogel… (L) Ben sana fıstık ezmesi ve akçaağaç şurubu yapayım… (Ark) Kogel mogel iyi mi?

C: Son defasında ne oldu?

S: (Perceval) Ben de onu soracaktım… dün gece nasıl oldun?... (Laura) Hayır, son "defasında" dediler.
(Ark) Son defasında mı? (Laura) Kogel mogel yediğin son defasında. (Perceval) Kötü mü oldun? (L) Evet…
(Ark) Oo, çünkü çok fazlaydı! (kahkaha) (Ark) Ve aradan çok zaman geçti, daha sık yapmalıyım… (Mr.
Scott) Bir sorum var. Daha önce kan grubu diyetini sorduğumuzda genel olarak iyi olduğunu
söylemişlerdi. Beyin kimyasını düzenlemek açısından bu diyeti uygun beslenmek yalnızca genel anlamda
mı faydalı yoksa çok kesin bir fayda mı…

C: Daha yakın ama takıntı yapma...

S: (Mr. Scott) Tamam, sanırım bunu halledebilirim. (kahkaha) (L) Dün gece Ark'a ne oldu?

C: Savaş lideri olarak Ark enerjisel anlamda savaşçılarıyla bağlantılı. "Güçte bir sapma" olarak düşün
bunu.

S: (Perceval) Benim hatamdı. (Mr. Scott) Benim hatamdı, moralim bozuktu…

C: Perceval, sevgi hakkında öğrenecek çok şeyin var. Sonuçta "ailenden" sevgi görmedin. Bir sevgi
ilişkisinde iki insanın şunu anlaması gerekir ki en iyileştirici ifadeler, bir bebeğin ifadeleridir ama bu
tamamen yetişkin kontrollü bir dinamikten yapılmalıdır. Diğer bir deyişle, bir bebek gibi sev ama adanmış
ve tamamen verici bir ebeveyn gibi sorumlu ol.

S: (Ark) Ebeveynler hakkında birşey bilmiyor, yalnızca … (L) Hayır, ebeveynler hakkında çok şey biliyor
ama bebekler hakkında yeterince şey bilmiyor. (kahkaha) (Mr. Scott) Daha fazla köpeğe ihtiyacımız var,
Perceval'ın kendi köpeğine ihtiyacı var. (L) Bir şeyin geldiğini hissediyorum, hadi…

C: Perceval, babanın seni nasıl incittiğini biliyorsun. O kaynaktan gelen herhangi bir şeyin herhangi bir
bağlamda bir değeri olacağını neden düşünesin? Masum bir çocuğu inciten bir adam hiçbir şey
konusunda otorite değildir. ... Geride bırak.

S: (Perceval) Neyi geride bırakayım? Kaynağı babam olup da değerli gördüğüm şey nedir?

C: Hayat ve sevgi hakkındaki düşünceler. Genel olarak, eğer bu düşünceler zihnini işgal ediyorsa, bunlar
babanın zehirli etkisindendir. O çürük bir enerji kaynağı. Her zaman "kendi adamın" olmaya kararlı oldun
ama babanın etkisinin zihnini zehirlenmesine izin veriyorsun. Kendi adamın olmak istiyor musun?
Babanın onaylamayacağı, olumsuz bulacağı her ne gelirse aklına, yap onu!! O seni ne kadar onaylamazsa,
hakkında ne kadar olumsuz şey söylerse, aslında sen o kadar başarılı olacaksın. Onun beğenmeyişi senin
ilerlemenin bir ölçeği resmen.

S: (L) Bu ciddiydi. (Ark) Perceval konusunu bitirdik mi? (L) Sanırım... (Ark) D___'ye nasıl yardımcı
olabileceğimizi sormak istiyorum, eğer olabileceksek? Pek mutlu değil.

C: D___ hala acı içinde yaşıyor ve ilüzyonlardan kurtulamıyor. Zeki biri ve etkileşmeye ve her defasında
bir parça rehberlik almaya devam ederken ona bir miktar yardımcı olabilirsiniz.

S: (L) Bu biraz belirsiz oldu. (Mr. Scott) Epeyce kelime var ama çok kesin bir açıklama yok. (L) Sanırım
henüz netleşmemiş açık uçlu bir durum söz konusu. (Ark) Tamam. (L) Başka birşey? Demek dünyanın
bütün ezoterik sırlarını biliyoruz, ne yapacağımızı biliyoruz… (Perceval soru listesini getiriyor) (L) Sakın
listem var deme! (kahkaha) (L) Yoruldum bile… Neler var o listede? (Perceval) Sormaya değer birşey
bulmaya çalışıyorum. (L) Çoğunun yanıtını zaten biliyorsun değil mi? (Perceval) Ne yazık ki… Bir soru
vardı… Gurdjieff'le ilgili gördüğün rüya ve söylediği şey. (L) Rüyada ne söylediğini hatırlamıyorum. (Ailen)
Bunun bir işkence gibi olduğunu Perceval'a anlatman hakkında… (L) Tamam, hatırladım. {Bu genelde
olduğu gibi herkese anlatıp sonradan unuttuğum bir rüyaydı. Özet olarak, Gurdjieff bana tamponlarla ve
programlarla ilgili birşeyler anlatıyordu ve ebeveynlerin çocuklara yaptığı şeylerin çoğunun tamamen
işkence olduğunu ve işkence kurbanları ve bundan gördükleri zarar hakkındaki çalışmaların neden bu
kadar çok insanın programlamaları ve tamponları aşma konusunda çok zorluk çektiğini anlamak için
faydalı olacağını çok güçlü bir şekilde açıklıyordu. Oldukça güçlü bir bilgi aktarımıydı ve bunu Perceval'a
anlatmamı özellikle söyledi.} O rüya hakkında soru sormak istiyor musun? (Perceval) Anlattıkları
doğruysa, tartıştığımız konuyu bütünleyici. (L) Rüyamda Gurdjieff'le gerçekten görüştüm mü? Harika bir
rüyaydı.

C: Evet. Aynı ruh grubunun üyesisin.

S: (Perceval) Sorulabilecek tek diğer şey, deniz altındaki kesik kablolar… (L) Peki bu konuda ne sormak
istiyorsun? (Perceval) Kabloları kesen kimdi veya neydi?

C: Bize bir "M" verebilir misin? Şimdi de bir "O"?

S: (Mr. Scott) Bu garip. O kabloları kesmekle ellerine ne geçti? Gidip tamir edecekler?

C: "Onarımda" çok ilginç şeyler yapabilirler!

S: (Perceval) biz de öyle düşünmüştük. Kestiler ve onarırken de veri izleyicileri yerleştirdiler. (Mr. Scott)
Bunu yapmaya ihtiyaçları olduğunu sanmıyorum, ama… (SM) Burada farklı düzeyler var. (L) İlle de izleyici
koymak için olmayabilir, bence muhtemelen bundan daha karmaşık birşey var… (Mr. Scott) Evet, sanırım
eğer veri trafiği yerleştirmek istiyorsan, ilgili ekipmanlara erişim sağlamak zorunda kalırsın ve o zaman
izlenebilirsin, bunun yerine araya bir cihaz koyup veri trafiği ekleyip olmayan birşeyi varmış gibi
gösterebilirsin, örneğin senin daha önce anlattığın gibi sanki İran belirli şeyler söylüyormuş gibi
gösterebilirsin… (L) Korkunç. (Mr. Scott) Bunu daha önce anlatan sen değil miydin? (L) Sanmıyorum. (Mr.
Scott) Okyanusun her iki tarafında veri aktarım sisteminde yetkisiz erişim sağlayan açıklar varsa, kendi
tasarladıkları veri girişleri yapabilirler. Neler olduğunu bekleyip görmemiz gerekecek. (L) Pekala, bu kadar
mı? Sormadığımız ama bilmemiz gereken birşey varsa sorulmuş kabul edin; herhangi genel bir tavsiye
veya bilgi veya ipucu…

C: Olaylar ilginçleşmek üzere. Herkesin dişini sıkıp yıpratma çabalarına direnmesi önemli. Azimli olun,
izleyin ve bekleyin. Şimdilik hoşçakalın.

CELSE SONU
25 Mayıs 2008
Bu, Nisan 2008’de geçirdiğim ameliyattan sonraki ilk celse. Pepin/HBI davası süreciydi. Epeyce stres
altındaydık. İskoç çoban köpeğim Cherie’nin doğarak aileye katılması, Şubat’taki doğum günüm için bir
hediye gibiydi ve bu o süreçte hayatımızdaki belli başlı parlak noktalardan biriydi.

Laura, Ark, Andromeda, Joe, S**, Psyche, Scotty, PoB, Patience

C: Hoşgeldiniz!

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kasyopya yakınında 5 kişi.

S: (L) Neden beş?


C: Özel bir olay!

S: (L) Yeni bebeğimizle tanışmadınız henüz. Cherie doğduğundan beri yeni celse yapmadık. Cherie
hakkında ne düşünüyorsunuz?
C: Muhteşem!

S: (L) İyi bir zevkiniz var. Sorulara başlamadan önce söylemek istediğiniz herhangi birşey var mı?
C: Yavaşlayın.

S: (L) İnsanlara ouija-tablası türü bir aracı güvenli ve etkili bir şekilde nasıl kullanacaklarını göstermek için
bir video yapmamız gerektiği fikrine sahibim. Böylece insanlar kendi meselelerini halledebilir, bilinçaltı
zihinlerinde dolaşan şeylerin farkına varabilir, belki kendileri üzerinde yapışık ruh temizleme terapisi
yapabilirler (bunu yapmanın yollarından biri olduğu için). Yani bir kendini geliştirme aracı olarak tabla
tipi bir aracı kullanma konusuna ışık tutmak için böyle bir video hazırlanabilir. Bu fikir hakkında ne
düşünüyorsunuz?
C: 5’imiz bunun harikulade bir fikir olduğunu düşünüyor!!!

S: (L) Bu planın herhangi belirli tehlikeleri var mı? Cahil veya ruhsal olarak zayıf insanlar tabla tipi bir araç
kullanmaya çalışırlarsa mutlaka bazı sorunlarla karşılaşacaklardır. Bu doğru değil mi?
C: Elbette, ama asıl cahil ve zayıf olanlar, mutlak şekilde hiçbir uyarı sistemi olmaksızın trans kanallaması
yapmaya kalkışanlardır.

S: (L) Uyarı sistemi derken?


C: Hiçbir bilinçli geribildirim olmaması.

S: (L) Ouija tablası veya ruh tablasıyla oynadıktan sonra kötü bazı deneyimler yaşadığını, bu işte şeytani
birşey olduğunu hissettiğini ve korkup kaçtığını söyleyen insanlar var. Bu tür hikayeler hakkında ne
söylersiniz?
C: Bazıları doğru, çoğu uydurma.

S: (L) Peki ya gerçek olanları?


C: “Uyarı sistemi” derken kastettiğimiz şey bu.

S: (L) Yani?
C: O tür varlıklar pek çok insanın çevresinde mevcut ve bu insanlar perdeyi kaldırıp gerçeği ortaya koyan
tabla türü bir etkileşime girmedikçe bu durumun farkına varmıyorlar.

S: (L) Yani bu tür insanlar bir tabla kullandıklarında, bu durum onlara orada ne olduğunu gösteriyor. Aksi
durumda durumun farkına varmıyorlar, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Eğer bu insanlar başka bir kanallama türünü denerlerse, bilinçaltı zihinlerinin iğrenç veya nahoş
olarak algılamayacağı birşeyle etkileşim kuruyor olacaklar, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Peki neden?


C: “İçeri gir” daveti verildiğinde, negatif varlık bilinçli uyarı sistemini devredışı bırakan güzel hisler
oluşturabilir. Tabla tipi bir araç kullanıldığında, bu durum bir mesafe ve koruma katmanı oluşturuyor.
Çünkü teması sürdürmek isteyip istemediğini seçebiliyorsun. Varlık “içeri” davet edildikten sonra böyle
bir seçeneğin yok.

S: (L) Yani bu bir vampir filmi gibi. Vampir “Özgürce, kendi özgür iradenle gel!” diyor. Eğer girersen ayvayı
yiyorsun. “İçeri gel, benimle konuş, sen benim yüksek benliğimsin!” dersen, ayvayı yiyorsun! Çok ilginç.
Diğer bir deyişle, insanlar tabla kullandıklarında ve nahoş bir deneyim yaşadıklarında, bu aslında iyi
birşey, çünkü devam etmemeye, o varlıkla daha fazla temas kurmamaya yönelik bir uyarı sistemi görevi
görüyor. Böylece o varlıkla teması kesme seçenekleri oluyor. Temelde söylediğiniz şey bu mu?
C: Evet.

S: (L) Ve sonra başka bir varlık için çağrıda bulunabilir mi? Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Eğer o varlığa
gitmesini söylerlerse, o varlık gider mi?
C: Evet, normal olarak ve varlığın gitmemesi durumunda tam beden duyu sistemi uyarıda bulunur. Fakat
şunun hatırlanması da önemlidir: bu şekilde rastlanan çoğu varlıklar zaten “orada” bulunmaktadır.
Nahoş bir varlıkla doğrudan şahsi bir karşılaşma yaşayan bir kişi genellikle yalnızca “komşularla”
karşılaşmaktadır.

S: (L) Yani bu tür denemelerde insanların çoğunlukla rastladığı şey, kendi mekanlarında yaşadığının
farkında bile olmadıkları yapışık varlıklar olacaktır, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Yani gerçekten itici birşeyle karşılaşıp tablayı fırlatan kişi, aslında bu varlık hakkında farkındalığını
geliştirme ve ondan kurtulma konusunda muhtemelen en iyi yöntemlerden birini fırlatıyor, doğru mu?
C: Evet.

S: (L) O tablayı atmaları, rastladıkları varlığın gittiği anlamına gelmiyor. Varlık konuşmaya cezbedilmişti
ve tabla atıldıktan sonra arkaplanda çalışmaya devam ediyor.
C: Evet.

S: (L) Ne kadar berbat birşey. (J) Tabla kullanmanın, daha önce orada bulunmayan bir varlığı çektiği bir
olay oldu mu peki hiç?
C: Evet, eğer birey bilgiliyse ve varlığın yardıma ihtiyacı varsa. Şunun da netleştirilmesi gerekiyor ki,
çocuklar doğal dissosiyasyon (bölünme) eğilimleri nedeniyle bu tür bir faaliyete yakın olmamalıdırlar.

S: (Ark) Pasif katılımcılara ne olduğunu da soracaktık. (L) Ne anlamda pasif katılımcılar? (Ark) Celseyi
yapan insanlardan bahsediyoruz. Onlar tablada “aktif” roldeler ama gözlemciler de oluyor ve onlara
ilişen pek çok varlık var...
C: Bu durum bazen sorunlara neden olabilir. İdeal olarak tüm katılımcıların “temiz” olması gerekir.

S: (L) Pekala. Bununla başka bir sefer ilgileniriz. Başka sorusu olan? Yani temel olarak video yapmak iyi
bir fikir. Paylaşacak pek çok bilgimiz var ve benim fikirlerimin pek çoğu sizin şimdiye kadar
söylediklerinizle doğrulanıyor. Tabi benim daha önce düşünmediğim pek çok şey de söylediniz. Bu
konuda başka sorusu olan? Bu konuyla ilgili temel bazı hususları halletmiş olduk, değil mi? Başka soru?
(Ark) Ya Merkür’ün geri hareketi ve diğer tüm o garip olaylar? Bilgisayar çökmeleri gibi? (L) Evet, çok
sayıda garip olay yaşadık. Bilgisayar arızaları, deja vu, tek tük eşyaların kırılması, dosyaların kaybolması,
ve herhangi birşeyin düştüğünü görmememize rağmen devasa ağaç dallarının düşme sesleri... Çatıdan
düşmüş gibi görünen bazı kırık kiremitler gördük ama düşmelerine neden olacak hiçbir neden mevcut
gibi görünmüyor. Bu şeylerin neyin nesi, söyleyebilir misiniz?
C: Mevcut dişiler tarafından yayılan dinamik enerjiler. Her biri ilgili dişiyi sembolize ediyor.
S: (L) Ben bir dosyayı kaybettim ve bilgisayarım çöktü. PoB arabasıyla ilgili bir deja vu yaşadı. (PoB) Ve
___ (Ark’ın kızı) ile ilgili gördüğüm rüya. (L) Ve düşen şeyler. Düşen şeyleri kimler duydu? (Andromeda)
Ben duydum. (Psyche ve PoB) Ben de! (gülüşme) (L) Yani her üç kadın da bununla ilişkili mi? Kim yaptı?
C: Andromeda.

S: (L) Peki niye? (gülüşme) Ne zamandı? (J) Bir hafta kadar önce. (Andromeda) Bilerek yaptım! (L) Eğer
bu şeyleri kontrol edebilseydik neler yapamazdık ki! (Scott) Evet, eğer bu enerjiyi kullanarak yaprakları
kaldırıp yakabilseydik çok iyi olurdu. (L) Bu düşen şeylerin ne anlama geldiğini çözmemiz lazım...
Gümbürtüyle yere inen birşey gibi. (J) Dallardaki hareket gibiydi, gümbürtü yoktu. (L) Gümbürtü yok,
sadece dallardaki hareketlenme. (Andromeda) Evet, bir dalın kırılıp düşmesi gibiydi veya yola düşmüş
birkaç dalı tekmelemek gibi. (J) Birkaç saniye sürdü. (L) Çok garip. Herhangi bir yorum?
C: Hayır. Bunu çözmek Andromeda’ya kalmış.

S: (Andromeda) Pozitif miydi, yoksa negatif mi? Bir ipucu verebilir misiniz?
C: Doğal enerji patlaması.

S: (L) Başka soru? Ya sen Patience? (Patience) Sanırım... (L) Hadi Patience! Bu gezegende senin durduğun
yerde durmak ve bol miktarda soru sormak için can atan insanlar var. Senin tek bir sorun bile yok mu?
Görünmez adam mısın? (J) Eğer burada oturuyor olsalardı onların da sesi çıkmazdı. “Bu soruları benim
için sorsana” falan derlerdi, bilirsin. (L) İnfrared saunamı ne sıklıkta kullanmam gerekir?
C: Bir hafta boyunca her gün, sonra iki günde bir.

S: (Andromeda) Peki tavuklar? Tavuklar neden ölüyor? (L) Kaç tane öldü? (J) Şu ana kadar dört. (L) Yem
ve su veriyor muyuz? (Andromeda) Ölenler beç tavukları. Cesetlerini topluyorum! (tartışma) (L)
Tavuklarımız neden ölüyor?
C: Amaçsal ürünler.

S: (L) Bu ne anlama geliyor? (cevabın anlamıyla ilgili tartışma) (J) Yayılan köpük gibi, etrafta bulunan
sentetik maddeler mi?
C: Evet.

S: (Scott) Aa! Peki ya tavuk besleme bölümüne koyduğum Veraksil? (L) Ne? (Scott) Küf, mantar ve
böceklere karşı tavuk besleme bölümüne koyduğum madde.
C: Evet.

S: (Scott) Oo! Onu yıkasak iyi mi olur, ne yapalım?


C: Çıkarın.

S: (Scott) O yüzden tavuklar besleme bölümüne yaklaşmıyor. Orada yürüyünce düşüp ölüyorlar! (S___)
Yani bu kuş gribi falan değil?
C: Hayır.

S: (L) Tamam, tavuklarımız hakkında soru sorduğumuza göre gecenin sonuna geldik demektir. Bizimle
olduğunuz için teşekkür ederiz.
C: Hoşçakalın.
12 Haziran 2008
Laura, Ark, Andromeda, Perceval, Psyche, Mr. Scott, PoB, Atriedes

C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Nolonya.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya. Hepiniz yoğun stresli bir süreç yaşadınız. Celsenin kısa olması gerekiyor.
S: (L) Pekala. Son olayları sormak istiyoruz. Burada bulunduğundan beri ____ ne yapıyordu veya onun
üzerinden yapılan şey neydi?
C: Onu her zaman yönlendiren şey: tamamen mekanik kimya.

S: (L) Peki ya ____?


C: Büyük ölçüde aynı. Ama bu onun için normal değil.

S: (L) Bu onun için normal değil diyorsunuz. Peki bu durumun normal göründüğü ____ gibi biri nasıl
oluyor da ____’deki bu normal olmayan enerjiyi tetikleyebiliyor?
C: Bedensel rezonans gibi birşey.

S: (L) Yani benim düşündüğüm şey değil. Yani derin duygusal nitelikte bir enerji emişi veya sızışı.
C: Aa, evet. Duygusal merkezi etkinleştiren şey kimyadır ama genellikle bunun tam tersi varsayılır.

S: (L) Yani duyguların kimyasalları tetiklemesinden ziyade kimyasalların duyguları tetiklemesi gibi bir
durum söz konusu, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) ____’nin gerçeklikten kopuk bir tip olduğu değerlendirmemde haklı mıydım?
C: Evet. Ve duygusal merkezi yok.

S: (L) Yani duygusal merkezinin sersemlemiş olduğunu söylemem yanlıştı.


C: Evet. Garip yaratıklar, öyle değil mi?

S: (L) Yani ____’yi projelerimize dahil etmesek daha iyi olur, öyle mi?
C: Mutlaka o anlamda değil ama yakından izlenmeli.

S: (L) Herhangi birimizi bu tür bir rezonansa açık hale getiren şey nedir? Yani bu tipler nasıl olup da karşı
tarafta bu tür duyguları tetikleyebiliyorlar? Kendimizi buna karşı nasıl koruyabiliriz?
C: Bu gerçekten zor, çünkü bu tür yaratıklar çok ilginç birer taklitçi, öyle değil mi?

S: (L) Kaç insanın duygusal merkezi yok? Bu şekilde mi doğuyorlar?


C: Evet.

S: (L) Gezegende bu tip kaç insan var?


C: Çok. Çoğu zaman otoriter tipler.

S: (Ark) Hiç duyguları olmamanın insan için avantajı nedir?


C: Kolaylıkla entrika araçları haline gelebiliyorlar.

S: (L) Bu iyi değil. (Perceval) ____’nin bir şekilde bize karşı kullanılan bir araç olduğuna dair herhangi bir
hissi var mıydı?
C: Evet. Ama niyet ____’yi yıkmaktı.

S: (Perceval) ____’yi gördüğüm ve saldırıya uğradığımı gördüğüm rüya neydi?


C: Güçte bir düzensizlik gerçekten. Ark acı içinde titredi. (ç.n.: “güçte/alanda düzensizlik” [“a disturbance
in the force”]: “yıldız savaşları” filminde geçen bir replik. çevrede algılanan/sezilen olumsuz bir olay gibi
sanırım.)

S: (Ark) Nasıl yani? (L) Perceval’ın bahsettiği rüyayı hatırla. Saldırılma veya kovalanmayla ilgili gerçekten
kötü bir rüyaydı ve Perceval o rüyayı gördüğü gece sen titreyerek uyandın ve çok garip bir haldeydin. Ve
sana ne olduğunu anlayamıyordun. Sonra K’lara bu durumu sorduğumuzda “Savaş lideri savaşçılarıyla
bağlantı kurdu; güçte bir düzensizlik” gibi birşey söyledi. Sanırım bu Perceval’a yönelik doğrudan bir
saldırıyla ilgili...
C: Yakın. Bunun en derin seviyelerde gerçek bir savaş olduğunu unutmamalısınız. Ruhlar ve gelecek için
yapılan bir savaş. Buradaki her biriniz başarılı sonuç için çok önemlisiniz. Birliğinizi bozmak için her tür
taktiğe başvurulacak. Bu doğumunuzda başladı ve yaşamlarınızda kontrole en müsait olanların ellerinde
erken çocukluk işkencelerini de kapsıyor. Bunlar misyonlarınızın başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesini
engelleyecek bozuk özellikler yaratmaya yönelikti. Büyük bir mücadele. Ama bunu önceden biliyordunuz
ve görev için güçlendirildiniz.

S: (L) Başka herhangi bir soru? (Ark) Evet. Merak ediyorum, Les Visible’nin ziyareti bir tesadüf müydü,
yoksa belirli bir amaçla mı geldi?
C: Bilinçaltından belki. Ama senin radarında bir sinyal oluştu.

S: (Atriedes) Küçük bir sorum var. Boynumla ilgili o şeyi yapmak için bana dokunduktan bir veya iki dakika
sonra gözlerimi kapatmıştım ve uzaylı yüzü gibi birşey gördüm. Hollywood filmlerindeki uzaylı yüzü silüeti
gibi birşeydi. Sonra hemen ellerini benden çekti ve gitti.
C: Ona baktığını gördü!

S: (Atreides) Bu beni çok korkuttu. (L) Ürpertici! (Atreides) Gerçekten çok ürpertici!
C: Les Visible dolu. (ç.n.: “yapışık varlıklarla dolu” anlamında sanırım)

S: (L) Başka soru? ___ konusunda ne yapacağız? (tartışma) (Perceval) Duygusal merkezi olmamak,
psikopat olmakla aynı şey mi?
C: Tam olarak değil, ama yakın.

S: (Andromeda) Herhangi bir duygu hisseder mi?


C: Gerçek duygular dediğiniz şeyleri değil. Ama siz de henüz hepsini deneyimlemediniz.
Deneyimlediklerinizin çoğu kimyasal, ama gerçek bir duygusal bileşen içeriyor. Hala “kuledeki
presensessiniz.” Sizi esir tutmak için oraya konmuş ejderler tarafından esir tutulmaktasınız.

S: (L) Ejderler nedir?


C: Çocukluğunuzda programlanan korku ve duygusal merkez sapmaları. Elmayı yediniz ve transa girdiniz.

S: (Andromeda) Ama kalıcı olarak değil, öyle değil mi?


C: Gerçek sevgi herşeye kadirdir. Ama kimyasallar genellikle yalnızca ejderi besler; en azından ejder
efendi olduğu sürece.

S: (Ark) Duygusal merkezin olmaması bir ölçüde genetik birşey mi?


C: Evet.

S: (Ark) Nasıl oluyor? Her iki nesilde bir mi? Veya babadan oğula? Nasıl?
C: Anneden oğula. Eğer bu oğul baba olursa ve kendisi gibi biriyle evlenirse bir kızda da ortaya çıkabilir.

S: (Perceval) Bu psikopatiye benzer birşey mi? (L) Çok yakın, evet. Eğer duygusal merkezin yoksa
geliştirebilir misin?
C: Hayır.

S: (G) İflah olmaz bir narsist gibi mi?


C: Yakın. Bu tür varlıkların taklit etme ve ayrıca bedensel rezonans meydana getirme yeteneklerini göz
ardı etmeyin. Duygusal merkezi olmayan bir yaratık oldukça önemli etkiler meydana getirebilir.

S: (Mr. Scott) “Yaratık” deyip duruyorlar. Bu gerçekten garip. (Perceval) Duygusal merkezi olmayan biri
başka bir varlığın kontrolüne girmeye veya bedenini tamamen başka bir varlığa devretmeye çok mu
eğilimlidir?
C: Hayır. Kendine saygı duyan hangi bir “hortlak” neden havadan yapılmış yemekler sunan bir lokantada
yemek yemek istesin?

S: (L) Yani başka bir varlık tarafından ele geçirilme olayı, duygularla beslenmeye dayalı birşey. Duyguların
olması gerekir. (Andromeda) Peki onları güdüleyen şey nedir?
C: Saf “doğa.” Bu kadar güçlü bir bedensel rezonansları olmasının nedeni bu. Garip bir şekilde yaratımın
“ilahi maddesine” sizden daha yakın bir şekilde bağlantılılar. Cinsel merkezleri, “sevilmeyi seven” ve
yaratıcı nitelikteki uyuyan ağır maddeyle doğrudan bağlantılı.

S: (Andromeda) Bedensel rezonans nedir tam olarak? (L) Limbik rezonans gibi birşey mi? (ç.n.: limbic
resonance)
C: Yakın ama tam olarak değil. Zorlanan bir titreşim gibi. O özelliklere sahip bir yaratık yaralı veya
zayıflamış bir ava yakın olduğunda, zayıflamış bedeni kendi frekanslarına zorlayabilirler. Ses çıkarmayan
bir keman düşünün. Sonra ilkel tellerden birinin titreştirildiğini düşünün. Çok güçlü çekildiğinde, kemanın
nasıl akort edildiğinin bir önemi yok. Tel tepki verecek, gerçek sesinin distorsiyonlarını üretecektir.
Önceden planlanmayan, doğaçlama bir suç gibi. Tek notalı bir samba olduğuna şüphe yok.

S: (L) Pekala. Toparlamamız lazım. Son sorular? Bu geceyi sonlandırmadan önce bilmemiz gereken
herhangi birşey?
C: Dinlenmeniz gerekiyor. Hoşçakalın.
03 Eylül 2008
(mevcut olanların listesi gizlilik gerekliliğiyle silindi)

(planşet hareket etmeye başlıyor...)

C: ABD yıkıma doğru ilerliyor!

S: (L) Merhaba. Önce merhaba diyebilir miyiz?


C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kasyopya’dan Yeayonya.

S: (L) Kasyopya’dan mı bağlantı kuruyorsun?


C: Evet.

S: (L) Pekala. Bu geceki maceraya neden “ABD yıkıma doğru ilerliyor” diye başladınız?
C: Sonucun değişmesi için herhangi birşeyin yapılabileceği noktayı geçti.

S: (L) Sonuç nedir?


C: Artan iç karışıklık. Almanya’da neler olmuştu?

S: (L) Almanya’da ne zaman ne olmuştu?


C: Savaşın sonuna doğru. Hitler’in çılgınlığı ve dünyanın Almanya’ya karşı nefreti.

S: (L) Pek parlak bir resim değildi sanırım. (J) Dünya Almanya’yı bombaladı...
C: Evet. Bunu nihai olarak ABD’de de bekleyin.

S: (J) Nükleer bombalar mı?


C: Ve fazlası.

S: (A___) Bu durum dünyanın kalanını da mı yok edecek?


C: Pek sayılmaz... ama kozmik faktörlerin yıkıcı etkileri olacak. (ç.n.: muhtemelen kometler vs
kastediliyor)

S: (L) Şu anda bu konuda söyleyeceğiniz başka birşey var mı? Ele almak istediğimiz başka konular da var.
C: Dikkatinizi açık tutun.

S: (L) Tamam, şimdi çeşitli insanlar adına çeşitli sorularımız var... (Laura’nın notu: kişisel soru ve yanıtlar
silindi.) ... Lüsid rüyanın tam olarak ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
C: Diğer sistemler kapalıyken kısmen bilinçli farkındalık ve bilinçaltının sızıntısı. Hipnogojik veya
hipnopompik veya “diğer” hallerde olabilir.

S: (L) Bilinçaltında neler olduğunu öğrenmek veya realiteni değiştirmek gibi birşey için faydalı bir hal mi
bu?
C: Temel olarak eğlence için faydalı olabilir.

S: (L) Yani lüsid rüya denen şeyin pratiğini yapmaktan elde edilebilecek çok önemli faydalar yok yani,
öyle mi?
C: Doğru.

S: (L) Lüsid rüya hakkında başka sorusu olan? (DD) Dün lüsid rüya gördüm! (Ark) Ucuz filmler! (gülüşme)
(L) Sonraki soru: Bildiğiniz gibi (belirli bir bireyle ilgili olarak, çoklu kişilik bozukluğu ve disosiyatif kişilik
bozukluğu hakkında) bir tartışma yapıyoruz. Sorum şu: bir insanı çoklu kişilik bozukluğuna açık hale
getiren şey nedir? Bazıları bölünmeye daha mı yatkın?
C: Evet.

S: (L) Bir insanı buna daha yatkın hale getiren şey nedir?
C: Organik portal olmak (ç.n.: “ruhsuz” diye tanımlanan bireyler)

S: (L) Tamam. Çoklu kişilik bozukluğu olan bir OP’nin bu rahatsızlıktan kurtulması daha düşük bir ihtimal
mi? Veya iyileşmeleri daha mı zor?
C: Evet. Neredeyse imkansız. Ayrıca bazı bireylerin aslında yapılarında pek çok bölümlemelerle
doğduğunun da farkında olun.

S: (L) Bu _____’nin muhtemel bir OP olduğu anlamına mı geliyor?


C: Böyle bir bildirimde bulunma konusunda tereddüt ettik, ama şüphen olduğunu gördüğümüz için, bunu
doğrulayabiliriz.

S: (L) Neden sadece “evet” demiyorsunuz? (gülüşme ve K’lerin bu “hukuki” cevabı ile ilgili tartışma) (L)
Pekala, ____’nin kaç tane alternatif veya farklı kişiliği var?
C: Yedi dominant kişilik ve sıkça doğup ölen pek çok geçici kişilik.

S: (A___) O tüm bu kişiliklerinin farkında mı? (Ark) Hangi “o”? (gülüşme)


C: Kişiliklerinden bir kaçı diğerlerinin farkında ama bir iki tanesi kendisinin tek olduğunu düşünüyor.

S: (A___) Biz onunla iletişim kurarken temel olarak kişiliklerinden bir iki tanesiyle mi iletişim kuruyoruz,
yoksa hepsiyle mi?
C: Dört tanesine rastladınız.

S: (L) Benim için fazla. (A___) Hepsinin kendileri için farklı isimleri var mı?
C: Bazılarının var.

S: (L) Tamam, ruhlu bir bireyde çoklu kişilik bozukluğu veya disosiyatif kişilik bozukluğu yapay bir yolla
meydana getirilebilir mi?
C: Evet, ama son derece zor.

S: (S) Tüm o programlanmış suikastçilerin hepsi OP mi?


C: Çok muhtemel.

S: (DD) (Laura’nın notu: ses net kaydedilemedi ama ruhlu bireylerde yapay olarak bu bozukluğun
meydana getirilmesiyle ilgili bir soruydu)
C: Çok zor.

S: (DD) Askeri ailelerin çok erken yaşlarda alınıp bunlara maruz bırakılan çocuklarıyla ilgili hikayeler var...
C: “Askeri ailelerde” ne tür genetikler söz konusu sence?
S: (L) Bu beni bir sonraki soruya getiriyor. Psikopatların arıza yapan OP’ler olduğunu söylemiştiniz, öyle
değil mi?
C: Evet.

S: (L) Nasıl arıza yapıyorlar? Bunu tam olarak nasıl sorabileceğimi bilmiyorum ama... Öyle mi doğuyorlar?
C: Evet.

S: (L) Çocukluklarında olan birşey yüzünden mi arıza yapıyorlar?


C: Bazen...

S: (A___) Bu tür vakaların bazıları bir tür mühendislikle mi yapılıyor?


C: Özellikle son zamanlarda bazıları mühendislik ürünü. Ama genel olarak genetik bir mutasyon.

S: (L) Eğer bir mutasyondan kaynaklanıyorsa, orijinal mutasyon ne zaman oldu?


C: Birden fazla olay ama ilki elli bin yıl önceydi.

S: (L) Toplumda belli bir yüzdeleri olduğunu biliyoruz. Tarihin çeşitli zamanlarında çoğalıp bir anlamda
dünyayı ele geçirdikleri, çok miktarda yıkım yarattıkları oluyor mu? Ve bizzat bu nedenle birbirlerini de
yok edip kendi sayılarını azaltıyorlar mı? Tıpkı tavşan veya tilki popülasyonları gibi?
C: Çok benzer, evet.

S: (L) Mevcut psikopatlık soyunun Avrupa’daki veya Asya’daki Neandertal ile Ari tipleri arasındaki bir
melezlemeden kaynaklandığı fikrimin herhangi bir geçerliliği var mı?
C: Soylardan biri, evet. Ama tüm psikopatlar değil.

S: (L) Neandertal ve Ari melezlemesinden nasıl bir soy çıkar?


C: Yıkıcı güdülü bir tür.

S: (Ark) Tüm psikopatlar temelde yıkıcı değil mi? (L) Sanmıyorum. Örneğin şizoidal psikopatlar farklı
sanırım. Paranoit psikopatlar var. Saf psikopatlara kadar uzanan bir skala var. Bir spektrum. Bu konuyla
ilgili başka soru düşünebilen var mı? Benim sorularım bu kadar. (Ark) Putin psikopat mı?
C: Bu kandırma olurdu şimdi ama! (ç.n.: bu soru problemli bulunmuş sanırım)

S: (L) Bence psikopat değil. (S) Dinlediğim, hakkında birşeyler okuduğum tüm liderler arasında en makul
ve doğru şeyleri söyleyen kişi gibi görünüyor ama bu onun kötü biri olmadığı veya kötü şeyler yapmadığı
anlamına gelmiyor. Ama diğerleriyle karşılaştırılırsa... (L) O pozisyonda olduğunda, böyle bir dünyada
büyüdüğünde nasıl olmazsın ki... Ama Putin Kötülüğün Diyet Kolası gibi: sadece bir kalori. (Ark) Psikopat
olmadığını göstermek istersen, tamamen farklı birşey söylemen gerekir. (L) Bush bunu her zaman
yapıyor. Her zaman çok farklı şeyler söylüyor ama bunu eylemleriyle desteklemiyor. ABD’deki oligarşları
dağıtmak için hiçbir şey yapmadı. ... Bazı çoklu kişilik vakaları sadece birer ruh ilişmesi vakaları olabilir
mi?
C: Evet.

S: (L) Çoklu kişilik vakalarının bazılarında, aynı bedende birden fazla ruh özü bulunuyor olabilir mi?
C: Olabilir.

S: (L) Ve eğer vaka çoklu kişilik bozukluğu gibi görünen bir ruh ilişmesi vakasıysa, bu ancak ruhlu bir
insana oluyor demektir, doğru mu?
C: Evet.

S: (Ark) Bu ruh ilişmesi olayları ruhlu ve ruhsuz diye ayrılabilir mi?


C: Genellikle hayır.

S: (A___) Bazı vakalara neden olan şey aşırı travma veya... (L) Bunun çok nadir, çok zor olduğunu
söylediler zaten.
C: Evet, düşündüğün gibi, ama yine; zor ve nadir.

S: (Ark bir soru listesi çıkarıyor) (L) Listeyle mi geldin? (Ark) Normalde listeyle gelmem ama eğer listen
yoksa soru soramıyorsun bazen. Aklındaki şeyler buharlaşıyor. Geçmiş celselerin birinde çekimin ters
çevrilmiş geometrik temsilinden bahsetmiştiniz ve ben uzun bir süre bunun ne olabileceğini çözemedim.
Şimdi bunun Burkhard Heim’ın çalışmasıyla ilgili olabileceğini düşünüyorum. ... Tahminim doğru mu,
veya doğruya yakın mı?
C: Çok yakın! ...

S: (Ark) Ama bir cevap istiyorum! (L) Doğru olduğunu söylüyorlar. ... (Ark) Pekala, bir sonraki soru. Uzun
süre önce, pencereler hakkında bir makale bulmamız gerektiğini söylemiştiniz. N pencereleri olduğunu
sormuştuk ve siz de matematiksel pencereler demiştiniz. Bunun kaos, fraktallar ve Mandelbrot’la ilgili
olup olmadığını araştırıyordum. Fikrim bu hala. Ve yedi yıldır kesin bir cevaba ulaşamadım, bu pencereler
hakkında bir makale bulamadım. Belki de elimde mevcuttur ama farkında değilim. Bunun hakkında başka
bir ipucu verebilir misiniz?
C: “Kürenin merkezinin” bir pencere olduğunu hatırla.

S: (Ark) Kürenin merkezi... Yine uzun zaman önce Mandelbrot’a referansta bulunmuştunuz. Hatta
insanlar normalde “Mandel” derken, siz onun ismini normalden biraz farklı olarak “Mandlebrot” diye
belirtmiştiniz. Yıllardır bu Mandelbrot’u araştırıyorum ve bunun fraktallarla ilgili olduğunu düşündüm.
Bu iyi bir başlangıçtı. Ama hala Mandelbrot’un kürenin merkeziyle ne alakası olduğunu bilmiyorum.
Sanırım pencerelerle bir şekilde alakalı. İpucu?
C: Merkezden çıkış. Yüzey, “şeylerin/olayların meydana geldiği” ve fraktalların bir araya geldiği yer.

S: (Ark) 1969’a bakmamı, 1969’da ne yaptığıma bakmamı söylemiştiniz. 1969’da başka pek çok şeyle
birlikte kuantum mantığı üzerinde oynuyordum. Ve bu kuantum mantığı, bilinci açıklamak için ihtiyaç
duyulan bu ters çevrilmiş çekim ifadesiyle ilişkilendirilebilir. Bu kuantum mantığı gerçekten faydalı mı,
yoksa onu unutup başka birşey üzerinde mi konsantre olmalıyım? Kuantum mantığı faydalı mı?
C: Periferal. (ç.n.: çevresel. Merkezi önemi yok anlamında olabilir.)

S: (Ark) Periferal. 1969’da mı periferal?


C: Hayır, başka birşey vardı.

S: (Ark) Teşekkür ederim. (L) Başka sorusu olan? (DD) Evet, servikal düzeltme Laura için faydalı olur mu?
C: Muhtemelen. Ama ana sorun enflamasyon. Fizikseli rahatlatan herşeyin faydası olur yine de.

S: (D) Nano gümüş solüsyonları enflamasyon için faydalı olur mu?


C: Evet.

S: (DD) Belirli bir zaman aralığından sonra dün köpeğime gümüş vermeye başladım. Bunun onun
enflamasyonuna faydası olacak mı? Sindirim sorunlarına yol açar mı?
C: Dozu hafif azalt ve probiyotik ver. Ama en fazla bunu yapabileceğini hatırla. (Köpeğin) mezuniyete can
atıyor; onu çok sıkı tutmamanı tavsiye ederiz. (ç.n.: 3. yoğunluğa mezun olması için bu bedenini terk
etmesi gerekiyor)

S: (DD) Tamam, güzel. Dozu bu sefer 1.5 CC ile sınırladım. Bu da çok yüksek mi?
C: Normal kabul ediyoruz.

S: (DD) Bu kendimi daha iyi hissettirdi. (G) D vitamini takviyelerini soracaktım. L formu bakterilerle
enfekte olmuş olanlar için zararlı mı?
C: Evet.

S: (DD) Gümüş bakteriyel enfeksiyonu halleder mi?


C: Kısmen, ama sorun yeterince doğru bakterilerin mevcut olmaması.

S: (DD) Probiyotik takviyesi.


C: Evet.

S: (A___) Probiyotikler benim için de iyi mi?


C: Kesinlikle.

S: (probiyotikler ve onları herhangi antibiyotiklerle birlikte kullanma hakkında tartışma) (DD) Aldığım
gümüş... Hindistan’daki BioPharma şirketi bu gümüş türünün neden probiyotikleri yok etmediğini
anlayamıyor, çünkü yaptıkları tüm tekli kollodial gümüş deneylerinde takviye kullanmak zorunda
kalmışlar ve bu gümüş türünün probiyotikleri neden etkilemediğini kimse bilmiyor. (A___) Benim de bu
bakteriyle ilgili sorunum var mı?
C: Evet.

S: (A___) Eğer öyleyse, D vitamini üretimine neden olduğu için güneşte uzanmak benim için kötü, öyle
mi?
C: Evet.

S: (A___) Güneş kötü mü? Biraz güneş?!


C: Doğrudan değil. (ç.n.: bu şahıs için doğrudan güneş banyosu zararlı anlamında sanırım)

S: (A___) Öfff, neyse!!! (gülüşme) Bu beyaz beneklerimin nedeni bu mu?


C: Aşırı mantar gelişimi.

S: (DD) Probiyotikle ilgili hızlı bir soru. Bu elemental kolloidal gümüş bağırsak bakterilerini neden yok
etmiyor?
C: “Şekil”den dolayı aynı yolla bağlanmıyor.

S: (DD) Şekli gösteren TDM fotoğraflarını görmüştük. Bu durum, iyonik gümüşün negatif ve pozitif
parçacık yüküyle mi ilgili? Pozitif parçacık yükü, probiyotikleri koruyan bir etki mi yapıyor?
C: Biraz etkisi var, ama ana husus şekil; aynı bağlanma bölgesine uymuyor.

S: (DD) Hmm. İlginç. (Z) Bende D vitamini seviyesi düşük. Bunun nedeni L bakterileri enfeksiyonu mu?
C: Evet ve mevcut başka bakteriler.

S: (DD) Protozoan mı?


C: Hayır.

S: (A___) Bende adrenal yorgunluk var mı?


C: Çok hafif.

S: (DD) Güney Kaliforniya’da yaşamam ve maruz kaldığım elektromanyetik alanlar, acalacia meselesiyle
ilgili miydi? (L) Acalacia nedir? (DD) Yemeği midene indiren nörolojik yemek borusu hareketlerinin
durması. EM kirliliğinin bunda katkısı olup olmadığını merak ediyordum.
C: Kısmen.

S: (DD) Fransa’ya taşınmam bunu azalttı mı?


C: Evet, ayrıca besin tedariğindeki değişiklik.

(Laura’nın notu: kişisel nitelikli son sorular silindi)

Celse Sonu
22 Ekim 2008
Laura, Ark, Chu, Anna, Simon, Scottie, Joe, A___

C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Sayklorya.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (A___) Kimyasallarla havadaki gazlar arasında, DNA’yı değiştirebilecek bir bağlantı var mı? (L) Bunu
biraz daha yavaş söyleyebilir misin? (A___) Hamileyken soluduğun zaman DNA’nı değiştirebilecek
kimyasallar ve gazlar var mı? Bunlar bebeğinin DNA’sını değiştirebilir mi? (L) Tamam, soru şu:
Atmosferde, gebe bir anne tarafından solunması durumunda gelişim halindeki bebeğin DNA’sını
değiştirebilecek kimyasallar veya gazlar var mı?
C: Genelde hayır. Ama plasenta engelini aşabilecek bazı kimyasallar/gazlar mevcut. Bunlar genel olarak
bilindiği için kendiniz araştırabilirsiniz.

S: (Spesifik sorular sormayla ilgili bir tartışma) (L) DNA değiştiği anda seni değiştirebilir. Ama sanırım
bebeği annenin koşullarından koruyacak bazı savunmalar mevcut. Ama elbette solunduğu zaman
DNA’ları etkileyebilecek bir gaz karışımı yok demek değil bu. Mide çeperin her 8 saatte bir kendini
yeniliyor ve her 24 saatte bir tamamen yeni bir pankreasın oluyor. DNA’ların açılması durumunda tüm
vücudunun dönüşmesi teorik olarak mümkün olabilir. Kurtadam efsaneleri muhtemelen bununla ilgili.
Solunduğunda herhangi birinin DNA’sını etkileyecek farklı bir gaz karışımı var mıdır?
C: Elbette, ama tam olarak söylediğin gibi değil. DNA’yı değiştirmesi daha muhtemel olanlar, organik ve
inorganik olarak tüketilen maddelerdir. Bu tür değişimlerin çoğunun zararlı olduğuna da dikkat edin. Ağır
metallerin ve petrol ürünlerinin iyi bilinen etkilerine tanıklık edin.

S: (L) Herhangi başka birşey? (Yanıtlarla ve sorulacak sorularla ilgili bir tartışma) (L) A___ ayrıca şunu
soruyor: Dünyanın her yanındaki mağaralarda canavarlar var mı?
C: Hayır, hepsinde değil. P4 P3 P2 canavarları en yaygın olanları.

S: (L) P4 P3 P2 canavarları nedir?


C: Tür tanımı.

S: (L) Kimin tür tanımı? Belki de bilmek istemiyorumdur!


C: Yaratıcıları, yani 4. yoğunluk.

S: (L) Cheddar mağaralarında bulunduğu söylenen, resmini gördüğümüz o küçük canavar bu P4 P3 P2


canavarlarından biri miydi?
C: P3.

S: (L) Aah! Ürkütücü! P3 mü daha ürkütücü yoksa P4 mü?


C: Bakış açına bağlı.

S: (A___) Malta’daki mağaralarda da canavarlar var mı?


C: Oo, evet.

S: (A___) Tamam, oraya gitmemiz lazım! (Chu) Kanat çırpıp kapıma çarpan, kuş sesi çıkaran şey canlı
birşey miydi? (ç.n.: creature; canlı/yaratık.)
C: Evet. (ç.n.: muhtemelen “evet, bir kuştu” anlamında)

S: (A___) Canavarlar hangi mağaralarda bulunuyor?


C: Yanıt için araştır.

S: (L) O konuda bazı kitaplar var elimde, okuyabilirsin. Tamam, ele almak istediğimiz bazı konular var...

{ Laura’nın notu: bir bölüm silindi; Cass ve Sott için stratejik bir yapılanma hakkındaki sorular}

S: (L) Davalardan bahsetmişken...


{ Laura’nın notu: Eric Pepin ve Higher Balance Institute hakkındaki bölüm şu an için silindi}

S: (L) Pazarladığı o ürün hakkında ne söylersiniz? Kullanan kişiyi süper-psişik yaptığı iddia edilen
“Magneurol”? Bunun herhangi bir gerçekliği var mı?
C: Elbette... Kişiyi mikrodalga ve diğer aktarımlara karşı hassas hale getiriyor. Beynin tıpkı alçalan ışıklar
gibi aydınlanabilir!

S: (Simon) Alçalan ışıklar... (L) Alçalan ışıklar mı? Beynine birşey mi iniyor yani?
C: Anladın!

S: (Simon) Bu madde 4 KH’nin veya dünyadışı bir ırkın veya türün bazı insanları tespit etmesini mi
sağlıyor?
C: Asıl amaç o değil. Belirli “deneyimler” arayan varlıkları çekiyor. {Yanıtın spesifik olarak Eric Pepin’le
ilgili olan kısmı silindi}

S: (L) Yani, bu Magneurol dünyevi ruhların bu insanların üzerine “inmesine” ve onlarla bağlantıya
girmesine neden oluyor ve o insanları Pepin tarafından sahne arkasından desteklenen türde faaliyetleri
arzulamaya veya istemeye sevk ediyor, öyle mi? (earth-bound spirit: dünyevi ruh: “öldükten sonra
spatyoma dönmeyip dünyada kalan ruhlar” anlamında. önemli bir bölümü evrimsel olarak düşük seviyeli
varlıklar sanırım.)
C: Çok yakın.

S: (Joe) Bu yüzden mi bunları anlatmıyorlar? Kendilerinden geçtikleri için? (Scott) Kendilerine ilişen
varlığın tam anlamıyla kontrolüne giriyorlar belki de. (L) Çok ilginç. K’ler bir keresinde demirin yoğunluk
değiştirmeye ve yoğunluklar arasında kolayca hareket etmeye nasıl yardımcı olduğundan bahsetmişti. ...
(Anna) Sarmısak benim için kötü mü?
C: Hayır!!!!!!!

S: (Chu) Peki “yerba mate”?


C: Hayır.

S: (Anna) Son günlerde uyumakta sorun yaşamamın nedeni “mate” mi?


C: Çok muhtemel. Sadece sabahları kullan.

S: (Chu) Kandida/detoks diyetimizi geliştirmek veya değiştirmek için yapabileceğimiz herhangi birşey?
C: İyi gidiyorsunuz. Mineraller ve sırlar hakkında ipucu için transkriptleri araştırın.

S: (Ark) Daha iyi uyumak için ne yapabilirim?


C: Kedi otu.

S: (Ark) Ne? (Anna) Kedi otu. Gevşemene yardım ediyor. Kalsiyum almanın şahsen benim için iyi olmadığı
şeklinde bir hissim var. Bu doğru mu?
C: Evet. Çok fazla reklamı yapılıyor ve başka minerallerle birlikte dengesiz bir şekilde tüketiliyor.

{ Laura’nın notu: spesifik bireylerle ilgili kişisel sorular silindi.}

S: (A___) Detoks/anti-kandida diyeti negatif düşünceler düşünmeyi bırakmama yardımcı olacak mı?
C: Edecek gerçekten! Diyeti ve özellikle takviyeleri takip et. “Sırlar” hakkındaki bilgi senin için de
geçerli!!!!

S: (yanıtın tartışılması)
C: Depresif ve zihin çarpıtan müziğe ne demeli?!

S: (A___) Müziğim depresif değil!


C: Daha fazla şarkı söylemelisin. Berrak melodiler fiziksel yapının titreşimini değiştirebilir.
S: (A___) Banyoda şarkı söylememin nedeni bu.
C: Sanat ve müzik senin yeteneklerin. Onları harcama.

S: (A___) Demek o yüzden şarkı söylüyorum... çünkü bilinçaltından biliyorum...


C: Sesi araştırmanı tavsiye ediyoruz. Rüyalar diyarına biletin olabilir.

S: (A___) Yani bu kandida şeyini takip edersem ve bu kadar garip olmayı bırakırsam, bu amaçlarımı
gerçekleştirmeme yardımcı olabilir mi?
C: Evet. Her zaman. İçteki ses dıştaki sesle uyum içinde olduğunda, melekler seninle birlikte şarkı
söyleyecek.

S: (A___) Tamam. Kulağa iyi geliyor. Yani tüm bunları yaptığımda çiçek açacağım ve nerede olmam
gerektiğini içgüdüsel olarak bileceğim, öyle mi?
C: Evet.

S: (Simon) (nefes egzersizleriyle ilgili soru)


C: Laura sana daha iyi bir teknik öğretebilir.

S: (Chu) Bu müzik ve şarkı söyleme şeyi hepimiz için geçerli mi?


C: Evet.

S: (Anna) A-oo. (L) Sadece aynı düzeyde değil. ... Sanırım şarkı söylemek herkes için faydalı ama A___’nın
durumu için özellikle faydalı. (Scottie) Bir enstrüman çalmak da iyi olmalı o zaman, değil mi?
C: Müzik çoğu insan için iyi bir ifade yöntemi. Ama kalpleri ve sesleriyle diğerlerinin yaşamlarını
değiştirebilecek bazıları var: A___.

S: (L) Son sorular? (Ark) Müziğin herkes için iyi olmasıyla ilgili bir yorumda bulunacağım. Bence bu
kalbinde ve aklında ne olduğuna bağlı. ...
C: Aynen öyle! Hoşçakalın.
2009 (14)
03 Ocak 2009
Laura, Ark, aile, Şato Ekibi, bir konuk

C: !Merhaba QFS! Hava nasıl? Sertleşecek!

S: (L) Kimle birlikteyiz?


C: Kasyopya’dan aktarım yapan Sonorya.

S: (L) Bu gece bazı soruları olan bir konuğumuz var. Çok enerjim olmadığı için kısa kesmek istiyorum. Evet
D___? (D) Geçiş dönemimde ne üzerinde odaklanacağımı öğrenmek istiyorum.
C: Kalbin arzusunu bul. Bu çok kolay değil ama.

S: (D) Herhangi bir ipucu?


C: Kalbin açığa çıkması için sahte kişiliğin ölmesi gerekir.

S: (D) Tamam, o yönde nasıl ilerleyebilirim peki?


C: Bu tek başına yapılamaz. Bu alıştırmayı oldukça iyi biliyorsun ama başlangıç konusunda biraz
çekingensin.

S: (D) Tamam... Bu bilgiyi nasıl kullanacağımdan emin değilim. (L) Sanırım hepsi bu. Bana da
söyleyecekleri şey! (D) Bu tek başına yapılamaz, tamam. Bir soru daha sorabilir miyim? Spesifik veya...
C: Ayna süreci kişinin gerçek yansımasını görmenin en güvenilir yolu. O şekilde ruhunu görebilirsin.

S: (L) “Ayna” derken, birebir anlamda ayna mı, yoksa QFS’de kullandığımız anlamda “ayna” mı?
C: Her ikisi.
S: (L) Sormak istediğim birşey var. Bir çok insan, ezoterizm ile siyasetin birbirine karıştırılmaması
gerektiğini, ezoterik veya spiritüel arayışların “dünyevi” şeylerle ilişkilendirilmemesi gerektiğini söylüyor.
Bu konuda sizin görüşünüzü öğrenmek istiyorum. Siyasete girmekle tamamen yolumuzu şaşırdık mı?
C: Kesinlikle ve hararetle hayır!!! Etrafınızı çevreleyen dünyanın tam bir farkındalığı olmadan gerçek bir
ruhsal çalışmanın ilerlemesi mümkün değildir. “Gerçek din” hakkında ne dedik? Merakınız size rehberlik
etsin. Saf haliyle merak ruhsal bir işlevdir.

S: (L) Sormak istediğim birşey daha var... Oo, evet! 2009 yılı için bir I Ching yaptık. “Isırık” (Biting Through)
çıkıyor. Bir lokmayı ağzına alıp ısırdığında, onu çiğnemen gerekiyor. Önümüzdeki yıl için herhangi bir
yorumunuz olup olmadığını merak ediyorum.
C: Isırık daha çok hazırlıksız olanlar için geçerli olabilir.

S: (L) Ne anlamda hazırlıksız?


C: 2009 “çarpıcı/ezici” bir yıl olacak.

S: (L) Aman tanrım. (J) Kometler.


C: Belki bir tane...?

S: (Yanıtın tartışılması) (L) Peki sen ne sormak istersin J___? (J) Belirli bir soru yok aklımda. (L) Peki
____’nin sağlığı?
C: Bu çalışmanın sona erdiğini görmeyi çok arzulayacak olanların mevcut olduğunu ve sinsice yollarla
saldırmak için iyice alçalabileceklerini hatırlayın.

S: (L) Kim onlar?


C: Gezegenden ve gezegen dışından.

S: (____) Şu andaki diyetim hakkında ne söylersiniz: çoğunlukla meyve ve sebze ve biraz da et?
C: Doğal ve dengeli türde amino asitler için daha fazla protein gerekiyor.

S: (____) Şu anda aldığım amino asit takviyeleri iyi değil mi?


C: Onları bırak ve et ye. Senin tipin en yüksek seviyede ve kalitede proteine ihtiyaç duyuyor.

S: (____) Ama ben et sevmiyorum! (C) Seviyordun! (J) Eti seviyorsun. (____) Sevmiyorum!
C: Mevcut pek çok fikrin ve tercihin “senin” olmayabilir.

S: (A___) Bunu hepimiz biliyoruz...


C: Baskıyı hafifsemeyin.

S: (J) Işınlar yoluyla baskılar mı?


C: Işınlar veya başka şekillerde. Otostopçular ve görüntü oluşumu ve projeksiyonu ve duygusal
manipülasyon; çeşitli EM frekansları yoluyla.

S: (A___) Kendini o frekanslara karşı nasıl koruyabilirsin ki?


C: Gezegende çok az insan böyle özel bir ilgi görüyor.

S: (S) Bir sorum var. “Çeşitli EM frekansları” dediler. Aklıma evdeki WiFi geldi, ve...
C: Çok kötü!!!!!!!!!!

S: (S) Tamam, yani WiFi yerine çok uzun bir eternet kablosu kullanabiliriz.
C: Fikir edinmek için frekansları ve frekansların iptal edilmesi konularını araştırın. Ama temel konu
zihinsel blokaj (ç.n.: yapmamız gereken birşey anlamında sanırım). ____’nin de frekans benzerliği
nedeniyle benzer şekilde etkilendiğine dikkat edin.

S: (J) Kişinin frekansı mı, yoksa...


C: Doğum tarihlerine dikkat edin.
S: (A___) Nümerolojik olarak mı? (L) Bilmiyorum, muhtemelen nümeroloji/astroloji ve belki ayrıca yılın
hangi vakti olduğu ve güneş burcunun frekansları hakkında... Öyle mi?
C: Evet. Aşağı yukarı.

S: (Ark) WiFi’yı sordun ve kötü dediler ama Asus’umuzdaki minik antenli USB cihazını sormak istiyorum.
Cep telefonları gibi mikrodalgalar yayıyor. Dalgaları güçlü mü?
C: O da kötü. Minik şeylerin neler yapabileceğine şaşırırsınız. Fakat her durumda çareler ve güvenlik
önlemleri vardır.

S: (S) Ben de bunu sormak istiyorum. Hepimizin cep telefonları var ve bunlar çok kötü, öyle değil mi? Hiç
cep telefonu kullanmasan bile HER TARAFTA kuleler var. Eğer bir cep telefonu açıksa ve sana yakında,
bu daha da kötü, ama... (L) Bundan tamamen kaçamazsın... Buna karşı diyetsel olarak alınabilecek
önlemler ve yapılabilecek şeyler de var.
C: İpek her zaman iyidir.

S: (Ark) Minik antenli USB cihazına dönecek olursak, ki o anten muhtemelen çok zayıf, güvenli olmak için
ne kadarlık bir mesafe koymamız lazım onunla aramıza?
C: 2 metre.

S: (Ark) Gerçekten çok zayıfmış. (S) Aynı şey WiFi için de geçerli mi? (kötü amaçlı mikrodalgalar ve ne
yapılabileceği hakkında tartışma)
C: Daha güçlü hale gelinceye kadar _____ için bir “Faraday kafesi” düşünebilirsiniz.

S: (____) Beni bir kafese koyacaklar! Aaah! (L) Nereden bulacağız ki? (Ark) Hayır, bu imkansız. (J)
Yapabilirsin! (L) Tırnak içine aldılar, özel birşeyi kastetmiş olmalılar. (S) Yatağının etrafına da ipek bir örtü.
(Ark) Evet, çünkü mikrodalgalara karşı korunmaya yönelik Faraday kafesindeki açıklıklar o kadar küçük
olmalı ki, nefes alacak kadar hava girmez...
C: Scottie doğru fikre sahip.

S: (L) Scottie ne dedi? (S) Eğer yatakta duracaksa, yatağının etrafına cibinlik yerine ipek bir örtü koyarız.
(Ark) Hayır! Eski zamanlardaki savaşçıların kullandığı bir zırh. (L) Bunun çok pratik bir çözüm olduğunu
düşünüyorum canım. (gülüşme) (Ark) İpek bir Faraday kafesi. (S) Neden ipek? İpeğin o şeylere karşı nasıl
bir koruma sağladığını hiç anlamıyorum. (Ark) Hayvanlar yapıyor. (L) Tırtıllar.
C: Dut.

S: (L) Tırtıllar ipek yapmak için dut yiyor. (J) Yani ____ dut özütü mü alsın? (gülüşme) (____) Sonra da
ipek yapmaya başlarım belki? (L) Eğer garip şeyler yapmaya başlarsan ben kaçarım! (gülüşme) (____)
Zihinsel blokaj yapabilmek için ne yapabilirim?
C: Şu anda yardıma ihtiyacın var, çünkü zayıfsın. Ama buradaki genel ilke, “haklı kızgınlık” terimiyle
anlaşılabilir. Evrenin kaderinin sana bağlı olduğu ifadesi hakkında düşünürsen, bu seni kızdırmalı.

S: (L) Bu pek anlaşılır değildi sanırım? (A) İfade mi?


C: Hayır. Eğer resimden çıkarsan, evrenin kaderi negatif olarak değiştirilebilir ve pek çokları acı çeker.
“İstedikleri” şey bu.

S: (D) Yani önceliğin sağlıklı kalmak ve kendine iyi bakmak. (S) Sana bir süper kahraman kostümü
bulmamız lazım. (____) İpekten olsun! (gülüşme)
C: Bu gece burada bulunan her birinizin, yaklaşan kozmik dramada oynayacağı spesifik birer rol var. Bunu
her zaman aklınızda bulundurmanız en iyisi.

S: (A____) Bir soru sorabilir miyim? (L) Evet canım. (A____) Anksiyetemi/endişemi sakinleştirmek için iyi
bir yol önerebilir misiniz?
C: Sistemini alt üst eden gıdalardan dikkatli bir şekilde sakın ve genetik olarak bağlantılı olduğun insanları
etkileyen herşeyin seni de etkilediğini hatırla.

S: ... (J) ____ ne kadar C vitamini almalı?


C: Günde en fazla 6 gram.

S: (L) Ben 8 derdim. (Ark) 6. (S) Ben günde 50 gram falan alınabileceğini sanıyordum. (L) Hasta olduğu
sırada öyle yapıyordu, şimdi bunu bırakması gerekiyor. (S) İpeğin kafayı ve beyni mi kapatması lazım,
yoksa tüm vücudu mu, yoksa fark etmiyor mu?
C: Herşeyi. Ve D___’nin boğazına ipek bir eşarp bağlamasını öneriyoruz.

S: (L) Var mı sende? (D) Evet. Yaz olmasına rağmen mi? Yazın sıcak oluyor.
C: İnce ipek.

S: (D) İnce ipek, tamam. (A___) Neden çok deja vu deneyimi yaşıyorum?
C: Şu anda programa sürekli müdahale ediliyor.

S: (D) Laura ve Ark için bir sorum var. Hayatlarındaki tüm stres ve zorlu şeyleri dengelemek üzere ne
onlara daha fazla mutluluk getirir?
C: Endişelenmeye gerek yok. Zaten bir veya iki altın yıldızları var. Pratik nitelikte daha fazla yardım faydalı
olur.

S: (D) Benim için hangi ülkenin iyi bir yer olacağını sorabilir miyim?
C: Olaylar gelişirken o da belirginleşecek. Bu konuda müdahale etmememiz gerekiyor!

S: (L) Eğer sana falanca ülke derlerse ve sen de o ülkeden biriyle tanışırsan, bu ona karşı tavrını
değişebilir. (D) Oo, evet, önemli bir husus. Teşekkür ederim...
C: Hoşçakalın.
07 Mart 2009

Laura, Ark, G**, Scottie, Ch**, Craig P**, Simon, Don D**, Ar**, An**, Joe

[Craig bestelediği ‘Cassiopaea’ adlı bir parçayı piyanoda çalıyor]

S: (L) Şimdi gel otur. Neden adını Cassiopaea koymaya karar verdin? (Craig) Belki K’lere sorabiliriz?
(gülüşme) (Craig) 23 yaşında bir adam olarak aklımda ne mi vardı? Bilgi arzusu? Neden bu kelimeyi
seçtim? Aklıma o vardı... Aklıma geliverdi işte. Bir besteci olarak bir parçaya isim ararsın. O saund için bu
isim bana uygun göründü.
C: Tatlı bir şaşkınlık için!

S: (L) Kimle birlikteyiz? Merhaba.


C: Kasyopya’dan Hiperyonya.

S: (L) “Tatlı bir şaşkınlık için!” ne anlama geliyor? Ne için söylediniz?


C: Craig’in sorusu.

S: (L) O ismi seçmesinin nedeni mi?


C: Evet.

S: (L) Yanıt, “Tatlı bir şaşkınlık için!”


C: Arada olan biten herşeyi düşününce şimdi tamamen şaşkınlık yaratıcı, ha?

S: (L) Sanırım bunu sana soruyorlar. (Craig) Aradan bunca süre geçmiş olmasına rağmen hala hayranlık
yaratıcı olması mı? (L) Evet, sanırım. (Craig) Belki o bağlantı hissedildi. Şu anda burada olmam.
C: Kesinlikle!

S: (L) Tamam. Sorusu olan insanlar var. Sorabilirsiniz. (Craig) Bu benim için çok önemli bir soru. İlk ruhsal
öğretmenim Maharishi Mahesh Yogi’ye yapılan suikast girişiminin ardında ne vardı?
C: Yanıttan hoşlanmayacaksın. Bazı istihbarat teşkilatları unsurlarının bu olayla ilişkili olduğunu
söyleyelim sadece.
S: (L) O unsurlardan herhangi biri bilinen ama muhtemelen bir istihbarat teşkilatının parçası olarak
görülmeyen kişiler miydi? Yani, bu işle ilgili olanlar arasında, olaya maruz kalanların iyi bildiği, güvendiği
birileri de mi vardı?
C: Evet.

S: (Craig) Bu cinayet girişiminin nedeni, onun dünya barışını etkileyecek meditasyon grupları kurmaya
yönelik çalışması mıydı?
C: Kısmen.

S: (Craig) Şu anda bilmemin faydalı olacağı başka herhangi bir neden?


C: Dikkat saptırmak ve dikkati yanlış yönde odaklama dışında, hayır. Ama bu her zaman böyle değil midir?

S: (L) Dikkati neyden saptırmak?


C: Ruh kavramından.

S: (L) Dikkati neye odaklamak için?


C: Şahsa.

S: (L) “Şahıs üzerinde odaklanma” derken neyi kastediyorsunuz? Çok hassas bir alana girdiğimizi
düşünüyorum. (Joe) Sadece şahıs üzerinde odaklanıp onu bir şehit, bir tanrı haline getirmek için sanırım.
Bir fikir veya kavram ileri süren insanlar var ve belirli bir takipçi kitlesi var ama aslında o yol herhangi bir
yere varmıyor olabilir. Sonra o insanı öldürüyorsun ve birden herkes “Aman tanrım! Öldürüldüğüne göre
doğru birşey üzerindeydi!” der. (Craig) Yani bunun dikkati ruh kavramından saptırmaya yönelik bir
teşebbüs olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Evet.

S: (Joe) Maharishi’nin savunduğu ruh kavramı doğru bir kavram değil anladığım kadarıyla. Çünkü onu
öldürme girişimiyle dikkatler onun üzerinde odaklandırıldı. Böylece sahte bir spiritüalite fikri
yaratıyorlar... (Craig) Onun öğretisi konsorsiyumun veya diğer nahoş veya arzu edilmeyecek unsurların
öğretisiyle mi uyumlu?
C: Bu soru biçimi tam olarak uygun değil.

S: (Simon) Evet. Şöyle birşey sorman lazım: Maharishi’nin öğretisi bilginin arttırılması için faydalı mıydı?
C: Hayır.

S: (L) Ama bu senin spesifik soru biçimindi. (Craig) Onun bakış açısı olan, Eski Vedik bilgilerin tekrar
canlandırılmasında herhangi bir değer var mı?
C: Evet.

S: (L) Yani göze görünenden biraz daha fazlası var. (Craig) Sri Sri Ravi Shankar bunu doğru yönde
götürüyor mu?
C: Hayır.

S: (Craig) Sri Sri Ravi Shankar’ın çalışması tamamen yeni bir yön mü getiriyor?
C: Olabilir...

S: (L) Peki bu Sri Sri neyin peşinde? (Craig) “Yaşama Sanatı” soluması/meditasyonu öğretiyor. Bu
insanlığın faydası için değerli bir program mı?
C: Belirli bakımlardan, evet. Ama denge eksikliği var.

S: (Craig) Dengenin hangi alanda geliştirilmesi gerekiyor?


C: Altmış yıl önce neredeyse tüm dünyanın savaşa karşı olduğunu ama savaşın yine de geldiğini hatırlayın.
Aklı sakinleştirmeye ve üst alemlerle bağlantı kurmaya yönelik meditasyon, bu alemin dengelenmesi için
işe yaramaz.
S: (L) Benim deneyimlerime göre, kendine ve reaksiyonlarına hakim olmak, ustalaşmak için meditasyon
yapmak çok faydalı birşey.
C: Evet. Ama birey o ustalıkla ne yapar?

S: (Craig) Akıllarını veya duygularını nasıl kontrol edeceklerini bilmeyen insanlara faydası oluyor.
C: Evet. Ve insanlara, değişim için o duyguları ne zaman, nerede ve nasıl kullanacaklarını öğretiyor.
Görünürde ve olayların içinde olan bitenlerden etkilenmemek için duyguları yenmek, bir otomat haline
gelmekten çok farklı birşey değil.

S: (Craig) Bu soluma tekniklerinin, yani Sudarshan Kriya’nın faydası olur mu?


C: Kesinlikle!!!!!!!

S: (Craig) Bu, insanların insanlığını tekrar canlandırmada kullanabileceğimiz en iyi araçlardan biri mi?
C: Evet. Ama dengeyi unutmayın. Gerçeklikle yüzleşme ve kendi üzerinde ustalaşma ve bununla dengeli
bir şekilde, iyileşme için meditasyon.

S: (Craig) OP’lerin rehabilite edilme şansı var mı hiç? (OP: Organic Portal. Henüz çevrilmemiş celselerde
geçiyor/tanımlanıyor. Evrimsel olarak 3. yoğunluğun henüz ilk yarısında bulunan, yüksek merkezleri
henüz aktifleşmemiş, bir bakıma hayvanımsı bir hayat anlayışına sahip, “ruhsuz” diye de tanımlanan
insanlar. Dünya nüfusunun yarısını oluşturdukları söyleniyor.)
C: Çok büyük olasılıkla yok.

S: (Craig) Hapishanelerdeki insanların yüzde kaçı OP?


C: Bu realitede bekleyebileceğinizden daha azı.

S: (L) Yani hapishanelerdeki insanların çoğunluğu ruhlu insanlar. (Craig) Hapishanelerde soluma
teknikleri öğretme deneyimim oldu. Çok fantastik insanlar vardı. Burada, bu evde şu anda mevcut olanlar
için, o soluma tekniklerini göstermek faydalı olur mu?
C: Elbette.

S: (Craig) Kısa bir süre içinde bunu yapabilir miyiz?


C: Elbette.

S: (Craig) Buna başlamadan önce, burada mevcut olan seçkin arkadaşımıza sigarayı bırakmasını tavsiye
eder misiniz?
C: Hayır.

S: (gülüşme) (DD) İyi denemeydi ama! (Craig) O tam program mı? Beş günlük program? (L) Beş günlük
programı mı yapacaksın? (Craig) O program bu ortam için doğru seçim mi?
C: Elbette.

S: (An__) Sarmısağı bırakmamız gerekmiyor, değil mi? (gülüşme) (Craig) Seanslar sırasında sigara
içmediğin veya sarmısak yemediğin sürece. (L) Seanslar ne kadar sürüyor? (Craig) İki buçuk saat... (L)
Seansları 45 dakikaya indirmemiz gerekecek. (gülüşme) (Craig) Sudarshan Kriya’nın kökenleri Vedik
dönemlere, Kantek Medeniyetine mi uzanıyor, yoksa modern mi?
C: Modern.

S: (Ark) Nedir o? (Craig) Sistemindeki stresten arınmaya, denge, neşe ve daha fazla enerji getirmeye
yönelik ses ve soluma tekniği. Oo, ilk soruma dönecek olursam: Eğer Mahareshi Mahesh Yogi’ye yönelik
o suikast girişimi dikkat saptırma amaçlıydıysa, neden bunu bir sır olarak sakladılar?
C: Etkilenmesi planlananlar için sır değildi.

S: (Craig) Doğru... (L) Daha geniş halk kitlesi için bunun herhangi bir fark yarattığını sanmıyorum. (Craig)
Organizasyonu sürdürmek için bunu sır olarak sakladılar, ve aslında organizasyon yanlış yöndeydi. Son
olarak, Mahareshi Mahesh Yogi ile Sri Sri Ravi Shankar arasındaki ilişki nedir?
C: 5. yoğunluk anlaşma.
S: (Craig) 5. yoğunlukla çalışan ustalar mı bunlar?
C: 5. yoğunluktan geldiler, buradaki bir misyon için.

S: (L) Temel olarak herkes 5. yoğunluktan geliyor, ama herkes bir misyonla gelmiyor. (Craig) Konsorsiyum
tarafından Sri Sri Ravi Shankar’ı durdurmaya yönelik girişimler olacak mı?
C: Çok muhtemel değil.

S: (Craig) Eğer yaptığı şey dünya-değiştirici bir çalışmaysa, bu nasıl olabilir?


C: Sadece dünya-değiştirici olmak dengeli değil.

S: (L) Eğer o çalışmaya bazı unsurlar daha ekleseydi, saklanması gerekirdi.


C: Daha önce söylediğimiz şeyi hatırlayın: Hayat dindir... (ç.n.: “hayatın kendisi, doğası dışında bir takım
kurallar ve şekilsellikler getirilerek üretilen her türlü din yapaydır ve ardında başka niyetler aramak
gerekir” anlamında diye düşünüyorum)

S: (Craig) Hayat din midir? [konuyla ilgili tartışma] (Joe) Hayat dindir. Her yandaki gerçekliğe ilgi
gösterenler geleceğin insanları oluyor. (L) Hayatı karartmaya çalışanlar geçmişe ait bir hayal oluyor.
Onun gibi birşey... Bir sonraki soru? (Simon) Avebury’nin ne zaman inşa edildiğini öğrenmek istiyorum.
C: MÖ 4233.

S: (Simon) Temel amacı neydi?


C: Gözlem ve hesaplama.

S: (Simon) Ne için?
C: O zaman gökyüzü sizin şu ana kadar bildiğinizden çok daha kalabalıktı.

S: (Simon) Kometlerin gözlenmesiyle ilgili birşey mi yani?


C: Evet.

S: (Simon) Bu yapıdan bugün anlayabileceğimiz herhangi birşey var mı?


C: Pek sayılmaz; yapanların yetenekleri dışında elbette.

S: (L) Her ne gözlüyorlar veya hesaplıyorlardıysa, o şey artık orada değil ve bu yüzden de artık
fonksiyonsuz bir makine. (DD) Bu da konuyu Palomar gözlemlerine getiriyor. Bize dağın altında 4.
yoğunluk varlıklarının üssü olduğunu söylemişlerdi. Rockefellers veya insan unsuru eklenmeden önce
Palomar ne kadar süre boyunca bir üs olarak kullanıldı?
C: 200 yıl.

S: (DD) Demek 4. yoğunluk KH 200 yıl öncesinde o dağdaydı. Rockefeller grubu o operasyona sokulan ilk
insanlar mıydı?
C: Evet.

S: (DD) Görünüşe göre 4. yoğunluk KH’nin o dağda bir gözlemevine ihtiyacı yokmuş. Amaçları neydi?
C: Elbette öyle birşeye ihtiyaçları yoktu, ama minyonlarının var. Onları kontrol altında tutuyor. (ç.n.:
minion: köle/dalkavuk)

S: (DD) K’lerin yorumlarından sonra o dağa üç kez gittik. Dağın altında ve zeminde çok bariz bazı açıklıklar
vardı. Üzerinde büyük bir kapak olan o 3 - 3 buçuk metrelik delik neydi? O kapağı kaldırmak için vinç
gerekir. O deliğe bir kamyon bile düşebilir gibi görünüyordu. O deliğin açılma nedeni neydi?
C: Başka bir girişi olan tesislere çıkıyor. O giriş aslında bir “çıkış” ve içeriden çok kolay bir şekilde açılıyor.

S: (DD) Tamam. Başka, benzer daha küçük bazı delikler de vardı. Havalandırma bacasına benzediğini fark
ettik. Ona çok yaklaştım ve kulağımı verdim. Bir tür makine sesi geliyordu.
C: Tahmin ettiğin şey değil. Büyük bir teleskopik gözlem yerinde, kendi güç kaynağı vs dahil olmak üzere
çok miktarda teknolojik desteğe ihtiyaç olduğunu hatırla.
S: (DD) Aa, tamam. Ray üzerindeki üç yapının amacı bu muydu? Üzerindeki borular birleşip tepeden aşağı
veya yeraltına gidiyordu.
C: Gözlem aparatının parçası.

S: (DD) Tamam. 4 KH bir üs inşa etmek için neden o lokasyonu seçti?


C: Aa! İlginç bir soru geldi şimdi! Belki de lokasyonun geçmişini araştırmanız ve realiteler arası pencereler
kavramını da bu denkleme katmanız gerekiyordur.

S: (DD) South Orange County’de West Coast’da yaşarken çok dikkatimi çeken şeylerden biri, çok sayıda
yeraltı çalışmalarının yapılıyor olmasıydı. İlk gözüme çarpan şey, Laguna’daki zigurat piramit federal
binanın olası yeraltı bileşeniydi {???} O bina o bölgedeki herhangi başka bir yeraltı tesisiyle bağlantılı
mıydı?
C: Oo, evet. Ve bu şeylerin gelecekteki polis devletiyle nasıl ilişkili olduğunu görmek şaşırtıcı olacak.

S: (DD) O El Toro havaalanı meselesine karıştığımızda, 2. Dünya Savaşı sırasında El Toro üssüne, görünüşe
göre silah depolama için oldukça büyük bir yeraltı bileşeni ekledikleri ortaya çıktı. O üs faaliyeti
Palomar’la veya o federal binayla bağlantılı mıydı veya şu anda bağlantılı mı?
C: Doğru iz üzerindesin. Orada pek çok bağlantılar var.

S: (DD) Bağlantılar tünel sistemleri anlamına mı geliyor? Yani West Coast’daki askeri üslerin çoğunluğu o
şekilde mi bağlantılı?
C: Evet.

S: (DD) Federal bina sistemleriyle bağlantılılar mı?


C: Bazı durumlarda.

S: (DD) Palomar’a dönecek olursak. Bulmamızı önerdiğiniz ardıç ağacını bulduk sanırım. Çok belirgindi.
Turuncu bir ağaçtı. Belirttiğiniz o muydu?
C: Evet.

S: (DD) Özelliği neydi?


C: İşaret ve giriş kontrolleri noktası.

S: (Simon) Eğer doğru dalı çekersen... (gülüşme) (L) Palomar konusunda bu kadarı yeterli... (Simon) Az
önce sorduğum soruya dönüp Avebury’nin neden her zaman beni bu kadar çok çektiğini sormak
istiyorum.
C: Geçmiş hayat bağlantısı.

S: (Joe) A___ için bir sorum var. Yeğeni için bir soru sormak istiyordu. Yeğeni 9/11’de o kulede olduğu
söyleyen kişi. Bu onun bir reenkarne olma...
C: Evet.

S: (Joe) Gece dinozorlar görmekten bahsediyormuş. 4 KH kertiş tipleriyle etkileşimler mi bunlar?


C: Evet.

S: (An___) A___ geçmiş bir hayatta onun dedesi miydi?


C: Evet.

S: (Joe) Geçen birkaç yılda, ayakkabı içinde ayakların bulunduğuna dair periyodik haberler vardı. Kopmuş
ayaklar. Sahilde suda yüzer halde. Sonuncusu bu Şubat ayında oldu. Bunların nereden geldiğini merak
ettim.
C: Bazı bireylerin çok hastalıklı bir mizah anlayışları olduğunu söyleyelim sadece.

S: (An___) Onlar gerçek insanlara ait gerçek ayaklar mı? (L) O ayakları elde etmek için birileri mi
katlediliyor?
C: Hayır.

S: (L) Bunları zaten ölmüş olan bedenlerden mi alıyorlar?


C: Evet.

S: (Joe) Ve teknelerinden fırlatıyorlar?


C: Evet.

S: (Joe) Sırf haberlere çıkmak için mi?


C: Evet.

S: (gülüşme) (DD) Bu gece yemekte bunu tartışıyorduk. (L) Pekala, kimsenin başka sorması gereken
önemli bir sorusu yoksa... (Craig) Simon’un Avebury’yle ilişkili bir geçmiş yaşamı var. Orası beni de
çekiyor, benim de orayla bağlantılı bir geçmişim hayatım mı var?
C: Evet. Neden orada oturuyorsun sanıyorsun?

S: (L) ...Başka sorusu olan? (Ar___) Belirli insanlarla konuşurken yaşadığım o rahatlama hissinin nedeni
nedir? Sanki sesleri beni hipnotize ediyor ve kendimi rahatlamış hissediyorum. Bunu neden
deneyimliyorum?
C: Frekans uyumu.

S: (Craig) Rezonans gibi. (Joe) Beyninle rezone oluyor. (L) Rahatlayan parçayla rezone oluyor. Tıpkı benim
sesimin sizi kızdırıp sinirlendiren parçayla rezone olması gibi. (gülüşme) (Ar___) Tanımasam bile bazen
birinin sesini duyunca gevşemeye başlıyorum ve çok rahatlıyorum.
C: Şimdi eğlenin!!!!! Hoşçakalın.
30 Mayıs 2009
Laura, Ark, G***, Scottie, C**, A***, Joe, A***

{Arka planda Thomas Tallis'in koro müziği çalıyor}

(Ark) Kesildi! (ç.n.: bağlantı) (L) Kesilmedi. Sadece bekliyor.

{bir dakika boyunca hiçbir şey olmuyor}

(L) Belki de müziği sevmemişlerdir. {müzik kapatıldı}

C: Teşekkürler!

S: (L) Pekala. Kimle birlikteyiz?


C: Loryenya.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Peki müziği neden sevmediniz?


C: Bizi uyutuyordu!

S: {Gülüşme} (L) Anlıyorum. Ne tür müzik seversiniz?


C: Farklı zamanlarda pek çok farklı türde müzik.

S: (L) L___ A___ yeni hayatına başlayabilmek için iki yaşlı hasta köpeğini dün "uyutmak" zorunda kaldı
ama tek sebebi bu değildi. Bu durumla ilgili başka bir seçeneği de yoktu {Not: Söz konusu birey kalacağı
ve çalışacağı yeni bir şehre taşınıyor ama daireye köpek sokulmasına izin verilmiyor. Köpeklerin ikisi de
oldukça yaşlıydı ve çeşitli ilaçlarla yaşıyorlardı ve bu yüzden başkası tarafından edinilme için iyi birer aday
da değildiler.} L___ şimdi çok üzgün ve onları özlüyor. Bunun doğru şey olup olmadığıyla ilgili bir ipucu
olarak benim veya sizin söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Evcil hayvanlara özel 5. yoğunluğa gittiler. (ç.n.: hayvanların ve hatta 3. yoğunluğun ilk yarısındaki
insanların 5. yoğunluk/spatyom deneyimi çok çabuk bitiyor diye biliyorum. neredeyse otomatik
denebilecek şekilde, hızlı bir şekilde yeni bedenlere geçiyorlar deneyim biriktirmek için. ayrıca 5.
yoğunlukta farklı varlık/evrim türleri için farklı "seviyeler" var gibi görünüyor.)

S: (L) Tamam. Şu anda üzerinde odaklanabileceği herhangi belirli bir amaç?


C: İyileşme nedeni olarak diğerleri üzerinde odaklanmanın faydası olacaktır. Hayatını köpeklere vermesi
dünyaya fazla birşey vermedi ve subjektif ilüzyon dışında fazla bir getirisi de olmadı. Gurdjieff'in dediği
gibi, hayata ne verirsen onu alırsın.

S: (L) Uzunca bir süre köpeklerinden başka hiçbir şeyi yoktu ve şimdi köpekler de gitti. Çok yaslı şu anda
sanırım. Köpeklerin bir bakıma 5. yoğunlukta köpeklere özel bir yere gittiğini söylüyorsunuz...
C: L___'nin bir gün o iyiliği geri ödeyecek bir köpeği olacak.

S: (L) Köpekleri yaşlı ve hasta olduğu için ve ilaç kullandıkları için ve kendisi de hasta ve ilaç kullanan biri
olduğu için, belki kendisinin de aslında yaşamaya değmediğini söyledi.
C: Elmalar ve portakallar. Diğerlerine verilebilecek şeyler konusunda köpekler subjektif ve kişiseldir,
insan ise objektif olabilir.

S: (L) Yani bir köpeği {olağandışı yöntemlerle} yaşatmanın subjektif ve sana özel birşey olduğunu, bir
insanın hayatta tutulmasının ise diğerlerine objektif bir şekilde faydalı şeyler yapılmasına imkan
tanıyacağını mı söylüyorsunuz {bireye bağlı olarak tabi} ?
C: Evet.

S: (L) Sıradaki soru ne? (Tartışma) (L) Aa! Bir keresinde benim metabolizmamdan bahsetmiştiniz. Nikotin
gerektiren ve çok tutumlu olan metabolizmamın post-kataklizmik (afetler-sonrası) dünya için ideal
metabolizma veya genetikte olduğunu söylemiştiniz. Ama orada söylediğiniz şeydeki fikirden
hoşlanmadığımı düşünüyorum. Post-kataklizmik bir dünyada mağara adamı gibi birşey oluyorsun... ve...
C: Kastedileni tamamen kaçırdın. "Post kataklizmik" bir dünya daha üst yoğunlukta bulunan ve
vücudunun ihtiyaç duyduğu gıdaları alabileceğin bir dünya olabilir.

S: (L) Yani metabolizmamın, genetiğimin aslında daha üst bir yoğunluk için tasarlandığını söylüyorsunuz?
C: Evet.

S: (L) Bu garip. Ve ayrıca, gerekirse "Ark'a besin vereceğimi" de söylemiştiniz, veya buna benzer birşeydi.
Bu da çok-katmanlı bir anlamdaydı?
C: Oo evet!

S: (L) Peki söyleyecek misiniz?


C: Kendin düşünüp bul!

{27 Haziran 1998 celsesine bir referans}

S: (L) Araştıracağım. Ark size kızgın, farkındasınız değil mi? Tanımladığınız bu hastalıklı profilin,
mekanizmanın evrimsel avantajı nedir?
C: Bunun "hastalıklı" olduğunu kim söylüyor?

S: (L) Çünkü normal değil. Çok sıradışı. Karşılaştığım kilo sorunlu hemen herkesin fazla yeme problemi de
var ama bende o da yok!
C: "Cat" için bu daha iyi bir metabolizma... Pardon bu bir kısaltma denemesiydi!

S: (L) Neyin kısaltması?


C: Tahmin et.

S: [Gülüşme] (L) İlk kelime "kanallama" mı? (ç.n.: "channelling")


C: CAT...
S: (L) Sonraki harf nedir?
C: "Post cat a clysmic" dünyaya ne dersin? (post-kataklizmik)

S: (L) Ark'ın metabolizması öyle değil... Felaketler sonrası dünyada onsuz kalmak istemiyorum...
C: O zaman yiyeceklerini ona verirsin. (ç.n.: besin)

S: (L) Hangi yiyecekleri?


C: Söz konusu durumla karşılaşman durumunda sahip olacağın yiyecekleri.

S: (L) Yıkılmış, mahvolmuş bir gezegende mi yaşıyor olacağız?


C: Bu her zaman bir olasılık.

S: (L) Bu resmen enerjiyle besin yaratıp insanları besleyebilmek anlamında mı?


C: Evet.

S: (S) McDonalds'ı ziyaret etmek yerine McLaura'yı falan mı ziyaret edeceğiz? (gülüşme)
C: Üçüncü yoğunluk düşünmeyi bırakın.

S: (Joe) Belki de doğadan besinleri emebileceksin ve bir şekilde enerjisel olarak bunları diğerlerine
verebileceksin.
C: Marutları ve onların "gökten" inen zembillerini düşünün.

{"The Secret History of the World" kitabında geçen bir konuya yapılan bir referans}

S: (L) Yani ihtiyaç duyulan besinleri, örneğin ekmek, balık vs. daha üst yoğunluklardan veya boyutlardan
doğrudan tezahür ettirebilmekten bahsediyoruz?
C: Aşağı yukarı.

S: (L) Gençleşeceğimi de tahmin ediyorum. Şu anda öyle birşey için biraz yorgunum!
C: Evet.

S: (L) Art of Living (Yaşama Sanatı) kursu hakkında birşey sormak istiyorum. Craig bize koşullarını
gönderdi. Kurs sırasında sarmısak yememek ve sigara içmemek. Bu fikirler bizim için tavsiye edilebilir
mi?
C: Hayır. Sigara içmemek ve sarımsaktan sakınmak doğrudan zihin programlama sistemleriyle alakalı.
Sistemin kültürünü ve dini bağlamını düşünün.

S: (L) Evet, ama Craig'e gelip bize o kursu vermesinin çok iyi olacağını birden fazla ünlem işaretiyle
söylemiştiniz.
C: O da birşey öğreniyor olabilir!!

S: (L) Onun birşey öğrenmesinden ne kastediyorsunuz?


C: Ona öğretilenleri geliştirmek ve faydalı yönde biraz değiştirmek için sen ve Gaby'nin sunabileceğiniz
pek çok veri var.

S: (L) Fizyolojik veya medikal bilgilerden mi bahsediyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Duydun Gaby! (gülüşme) (J) Yani biraz eleştirel yaklaşmamız gerekiyor... (L) Yani gelip buraya o
yöntemi öğretmesi gerekiyor ve bizim de bunu eleştirel olarak değerlendirip bazı değişiklikler ve
geliştirmeler önermemiz gerekiyor, öyle mi?
C: Evet.

S: (J) Domuz gribi bu kış bir geri dönüş yapacak mı?


C: Elbette. İklim değişikliği çok ilerlemeden nüfusta büyük bir azaltma yapma üzerinde çalışıyorlar. Açlık
içindeki o kadar insanla uğraşamazlar, öyle değil mi?

S: (J) Bunun bizi etkileyip etkilemeyeceğini merak ediyorum.


C: Bu diyetinizle mi?!?! Toksisite, diğer salgınlarla karşılaştırıldığında bu salgında pek çoklarını çok daha
etkilenebilir hale getiriyor. Yoksa neden toksisiteye izin verilsin, hatta teşvik edilsin?

S: (L) Sırada ne var?


C: "Paleo-christianity"ye ne dersiniz?

(ç.n.: paleo/eski-hıristiyanlık: kasyopyalıların bu grubun kurmakta olduğu organizasyon için önerdikleri


isim/yöntem. resmiyette bir din/mezhep/kilise türü altında örgütlenmelerini öneriyorlar. çünkü o zaman
ilgili insanların, "ben falanca dine/mezhebe/kiliseye bağlıyım ve benim dinime göre ben şunları yaparım,
şunları yapmam" deme gibi bazı hakları oluyor ve devlet/yönetim o şahıslara "kendi dinlerine göre" bazı
ayrıcalıklar tanımak durumunda oluyor, özellikle batı hukukunda tabi. yani kuracakları organizasyona üye
olacak insanları yasal zeminlerde/meselelerde çeşitli şeylere karşı korumaya yönelik birşey. kuruluşun
daha bilinen adı: fellowship of the cosmic mind (evrensel akıl kardeşliği). organizasyonun web sitesi:
http://paleochristianity.org bu sitenin yakında bazı kısımlarının/videolarının Türkçe bir versiyonu
eklenebilir bizim çeviri ekibimizin çalışmalarımıza paralel olarak.)

S: (gülüşme) (L) ... Bize paleo-hıristiyanlığı tanımlayabilir misiniz?


C: "Düşüş" öncesi tüm insanların kavradığı/hakim olduğu alemlerin bilgisi.

S: (L) Peki neden Hıristiyanlık deniyor? Hıristiyanlık bildiğimiz Hıristiyanlıkla sınırlı değil mi?
C: Oo hayır! Kelime tekel altına alındı ve Hıristiyanlık diye bildiğiniz herşey saptırıldı. Örneğin ilk "Christ"
(Mesih) bir kadındı.

S: (L) Pekala. Bogomiller ve Katarlar (Cathars) o orijinal gerçeklik hakkında doğruya yakın bir kavrayışa
sahip miydi?
C: Doğrulara çok yakın bazı şeyler biliyorlardı ama kendi zamanlarının pek çok sapmış dini fikirlerinden
de etkilendiler.

S: (L) Peki Paleo-Hıristiyanlık'ın önemi nedir?


C: Aleminizin ve türünüzün yaşaması için tek ümit.

S: (L) Ne anlamda?
C: Amacın birleştirilmesi: psikopatinin gizli tertibinin bir sonucu olarak kafanızın üzerinde sallanan
yıkımdan kurtulma ve sakınma.

S: (L) Yani diğer bir deyişle, konuştuğumuz tartıştığımız süreçler giderek yaklaşıyor, öyle mi?
C: Evet. Aşağı yukarı. Bu taraftan da yürütülen bazı faaliyetler var. Zaman "kısalıyor", aslında zamanın
mevcut olmamasına rağmen. Yılanlar kadar akıllı, güvercinler kadar nazik olma hakkında söylediklerimizi
hatırlayın.

S: (L) Kaç sorumuz kaldı Joe? (J) Dünyanın sonu senaryosu düşünüldüğünde sorularımın önemi azaldı.
(gülüşme) (L) Senin soruların? (Ark) Bu celseye uymaz. (L) Joe'nun sorularıyla birlikte başka bir celseye
aitler yani? (gülüşme) (L) Tamam. Paleohristiyanlık ile ilgili bizim veya insanların bilmesi gereken en temel
şey nedir?
C: İnsanların sizin deyişinizle "patolojiyi" bilmesi gerekiyor. Eski zamanlarda buna çoğunlukla şeytani
pozesyon derlerdi. Bazı durumlarda haklılardı da. (ç.n.: demonic possession; bir bireyin iradesinin şeytani
bir güç veya güçlerce ele geçirilmesi veya onlara teslim edilmesi. kötü güçlere hizmet eden,
patolojik/psikopatik yönetici insanlar kastediliyor)

S: (L) Ama her durumda değil diyorsunuz. Ve bunun mutlak bir şekilde netleştirilmesi gerekiyor çünkü
tamamen hasta bazı insanlar var.
C: Evet. Patolojinin sebebi çoğu zaman üst boyutlardan etkilerdir. Bu gerçeklik seviyesinde diyet ve
beslenme de dahil olmak üzere çeşitli etkiler de buna neden olabilir.

S: (L) Peki başka ne gibi şeyler?


C: Tıpkı vücudun detokslanmasının bereketli bir sağlık getirebilmesi gibi, aklın ve çevrenin detokslanması
da herkes için bereketli bir hayat ve mutluluk getirebilir. Ama tıpkı "düşüşte" olduğu gibi, bunun bir grup
kararı olması ve objektif kavrayışın önüne geçen farklılıkların ve patolojik blokların kaldırılması gerekiyor.

S: (L) Diğer bir deyişle, eğer normal insanlar bir araya gelip bu çeşitli patolojik inanç sistemlerini ve dinleri,
"senin gerçeğin" "benim gerçeğim" gibi şeyleri aşmazlarsa, gezegenimiz ve türümüz için bir ümit
kalmayacak, öyle mi?
C: Evet. Tüm bunlar, dünyayı bir cehenneme çevirip yönetimine geçmek isteyen üst boyutlardan
efendilerinin etkisi altındaki patolojik tipler tarafından yaratıldı ve yayıldı. Rüyalarında göremeyecekleri
kadar başarılı oldular. İhtiyaç duyulan şey, pek çok insanın yüksek merkezleriyle doğrudan bağlantılar
kurmaya başlaması. Bu şimdiye kadar "çalışma" ile yapıldı ama bu süreci hızlandırmak ve ihtiyaç duyulan
yardımı sağlamak için başka yöntemler var.

S: (L) Örneğin?
C: Bağlantıda kalın. Sonraki sefere. Hoşçakalın.

(ç.n. dinler ve patoloji konusunda; örneğin üç dinin peygamberinden ziyade, onların ardından onlar adına
öğretileri negatife saptıran kişiler vs kastediliyor diye düşünüyorum. örneğin İslam tarihinde Emevilerin
etkisi böyle bir etki belki de. ciddi patolojik etkileri olmuş olabilir.

"çalışma" denen şey ruhsal uyanış disiplinleri/yolları. özellikle Gurdjieff disiplini kastediliyor olabilir.)
09 Haziran 2009
Laura, Ark, An**, Joe, Allen B, Craig P, P L, Ar***, Chu, Gaby, Scottie

S: (L) İşte sinirlenmeye başladığım nokta bu. Ya yanıt vermezlerse?


C: Kasyopya sizi yüzüstü bırakmayacak!!!!

S: (gülüşme) (L) Bu gece kimle birlikteyiz?


C: Fortunaea, ki bu bize Carmina Burana’da bundan hoşlanabileceğinizi hatırlatıyor.

S: (Carmina Burana tartışması)


C: Müzik değilse bile, o sözlerin bazıları gerçekten çok eski.

S: (L) Sorular? (J) Air France uçağı kazasına neden olan şey neydi?
C: Tunguska olayındakine benzer, daha yüksekte ama biraz daha küçük bir komet patlaması.

S: (L) Kendi aramızda tartışırken ilk bu aklımıza gelmişti. Ben öyle söylüyordum, bazıları ise bunun
“imkansız” olduğunu söylüyordu. (Ark) Hayır. (L) Evet! (Ark) Sadece muhtemel değil demiştim. (L) Sen
ihtimalin sıfır olduğunu, bense sıfır olmadığını söyledim. (Ark) Karşılaştığımız ihtimal sıfırdı! (An___)
Otoriteler bunu biliyor ama örtbas etmeye mi çalışıyor?
C: Bazıları biliyor.

S: (J) Ne ölüm şekli ama... ansızın. (L) Ama bir ışık şöleni içinde öleceksen, sanırım en iyi yol bu. (Ar___)
En çabuk yol.
C: 5B’ye bir bilet doğal olarak! Bunu bir seviyede onlar seçti. Ölmüşlerin şanslı sayılacağı günler gelecek.

S: (bu tatsız cevap hakkında tartışma)


C: Bazıları için.

S: (Ar__) Önümüzdeki 20 yıldan mı bahsediyoruz?


C: Daha kısa.
S: (Ar__) Aman tanrım... (Alenl) Önümüzdeki yıl mı?
C: Beş.

S: (Ar__) Önümüzdeki beş yılda bundan daha kötü ne olacak?


C: Bekleyin ve görün!

S: (J) Eğer istersen bazı hipotezlerde bulunabilirsin Ar__. (Ar__) Tamam. (L) Bunu daha sonra yapabiliriz.
Bir sonraki soru? (Chu) Craig’in (Yaşama Sanatı) kursu/dersi sırasında yaptığımız müzik hakkında ne
düşünüyorsunuz?
C: Gerçekten uyumlanıyorsunuz!

S: (gülüşme) (An__) Kalıpları kolayca tanıyan obsesif kompülsif bozukluklu insanlarla hipnoz veya
çözülme arasında bir bağlantı var mı? Yani hipnoz veya çözülme konusunda telkin edilebilirlikleri
normalden fazla veya az mı?
C: Hayır. Telkin edilebilirlikle ilgili başka faktörler var.

S: (L) Senin aklında neler var? (An__) Dün (Kriya sırasında) trans haline girmek benim için çok zor
olmuştu. Çok düşündüğümü, sayılar saydığımı, soluma ve konsantre olma kalıplarına çok fazla dikkat
ettiğimi fark ettim ve bunun benim trans haline girmemi engelleyip engellemediğini merak ediyorum.
Herhangi bir bağlantı var mı arada?
C: Dışsal olarak zor telkin edilebilir olmana rağmen, içsel olarak son derece telkin edilebilir niteliktesin.

S: (An__) Kendi kendime telkinlerde bulunduğumu ve sonra da kendimi dinlediğimi mi söylüyorsunuz?


C: Aşağı yukarı.

S: (An__) Tamam, konuyu değiştirelim! (gülüşme) (Allen) bir sorum var. Çocukken anneme elli yaşıma
geldiğimde dünyanın sonunun geleceğini söylediğimi hatırlıyorum. Bunu doğru mu hatırlıyorum, yoksa
sonradan kafamda mı uydurdum?
C: Hafızan iyi ama tahminin hafif sapmış.

S: (L) P___’nin kısmi kol felcinin kökenindeki nedenin ne olduğunu öğrenmek istiyoruz. Yaptığı diyetsel
değişiklikler ve çok fazla magnezyum vs almasıyla mı ilgi?
C: Pek sayılmaz. Buna güçlü bir fiziksel eğilimi olmasına rağmen sorun büyük ölçüde psikosomatik.

S: (P) Psikosomatik faktörler nasıl değiştirilebilir veya azaltılabilir?


C: Bu çalışma gerektirecek. Temel husus anneyle olan ilişki. Sol taraf anneyi ve dişi enerjiyi temsil ediyor.
Annenle olan ilişkinde kendini felç olmuş hissediyorsun ve ifade edilmeyen kızgınlık kendi içinde ifade
buluyor.

S: (P) [geçmişteki bir olumsuz deneyime dair anılar] Bu benim hayalim mi, yoksa gerçekten bununla ilgili
birşey mi var?
C: Senin hafızanda da sorun yok!

S: (L) Siz bunun hakkında konuşmaya başladıktan kısa bir süre sonra bu felç probleminin başlamış olması
ilginç. (P) Yani... (Ar__) Kızgınlığını bir şekilde bastırman gerekiyor. (L) Ya da ifade etmen.
C: Annen tarafından kullanılmış ve son derece suistimal edilmiş olman çok kötü birşey.

S: (P) Peki şimdi bu, o geçmişe rağmen onu affetmem, sevmem gerektiği anlamına mı geliyor?
C: İfade edilmemiş kızgınlık hakkında daha şimdi ne dedik? Sevgi ve affetmek, içinde bastırılmış olarak
durmakta olan şeye ne yapabilir?

S: (P) Yani bu kızgınlığı ifade etmem gerekiyor. İçimdeki bu kızgınlığı ifade etmem gerekiyor...
C: Bunu yapmanın çeşitli zararsız yolları var. Bunu açıkça annene karşı ifade etmen kesinlikle faydalı
olmaz ama bu süreç boyunca onunla etkileşimlerini ciddi miktarda sınırlaman senin için faydalı olur.
S: (L) Yani “bütün kızgınlığını annenin üzerine boşalt” demiyorlar. Bu iyi birşey değil. (Ark) Negatif
duyguların ifade edilmemesi hakkında ne öğrenmiştik? (L) Daha fazla hasar yaratmadan bunları ifade
etmenin bir yolunu bulman gerekiyor. (Craig) Düzenli Kriya’nın buna faydası olur mu?
C: Çok faydalı, evet!

S: (Ark) Görüyorsun, sanırım ilk yapılacak şey sadece hislerinle ilgili gerçekleri kabul etmek. Gerçekten
kızgın olduğunu kabul etmek ve sonra tüm duruma objektif bir şekilde bakmak ve saklamadan en iyi
çözümü bulmak. (L) Bunu saklıyorsun ve kolundaki sorun gibi şeylere yansıyor. (Allen) İlk düşündüğün
şey onu sevmek ve bağışlamak... Bu aslında herşeyi halının altına atmak anlamına geliyor. (P) Evet. ...
Hatırladığım şeylerle ilgili emin değildim, çünkü çok küçüktüm. Bazı görüntüler ve ipuçları vardı yalnızca
aklımda. Şimdi daha eminim ve bununla ilgili birşey yapabilirim. Diğer türlü emin olamıyorum ve annem
hakkında böyle kötü düşünceler düşünmekten dolayı kendimi suçlu hissediyorum...
C: Suçluluk sorunun parçası.

S: (L) Diğer bir deyişle, annen hakkında yazdığın şeyden dolayı suçluluk hissediyorsun... Bunu
düşündüğün, bundan bahsettiğin için! (P) Çocukluk suistimallerinde kurban kendini suçlu, sorumlu mu
hissediyor? O yüzden mi suçlu hissediyorum kendimi? (J) Ama P___, o zaman bir çocuktun. (P) Biliyorum,
ama...
C: Cinsel hisler doğaldır. Çocuktan bu şekilde yararlanmamak ebeveynlerin ve tüm yetişkinlerin görevi
ve sorumluluğudur.

S: (J) Kol felci için güçlü bir fiziksel eğilimin olduğunu söylediler. Buna faydası olması için alabileceği
herhangi birşey olup olmadığını merak ediyorum...
C: Bahsedilmiş olan eski yara.

S: (L) Yani muhtemelen alakalılar. (Chu) O yara üzerinde çalışmanın tedavi sürecine faydası olur mu?
C: Evet. “Rolfed” yaptırmanın da faydası olabilir.

S: (L) Derin doku masajı.


C: Dokularda tutulan duyguların serbest bırakılmasına yardımcı olabilir.

S: (L) Yani hem rolfed yaptıracaksın hem de Kriya yapacaksın! (Allan) Ve bastırılmış kızgınlığını ifade
edeceksin. (L) Eğer rolfed yaptırırsan kızgınlığını ifade edersin, emin ol! (gülüşme) (Craig) P___’nin ileri
seviyeli bir Yaşam Sanatı kursu alması da faydalı olur mu?
C: Evet.

S: (L) Tamam. Sıradaki konu? (P) Bir ara gittiğim o savaş sanatları okulu hakkında bir soru sormak
istiyorum. Taç çakralarımızı birleştiriyorduk. Gerçekten birleştiriyor muyduk?
C: Pek muhtemel değil, ama bunu kendin de düşünüp anlayabilirdin. Daha iyisini bilirken, bu kadar saf
ve ilüzyonlara inanma eğiliminde olma.

S: (L) Sıradaki? (Gaby) Birkaç gün önce nefes egzersizleri yaparken kimin sesini duyduk?
C: Alternatif gerçeklik sızıntısı.

S: (Ar__) Yaptığımız şey mi neden oldu buna?


C: Portal açtı.

S: (L) Yaşama Sanatı, nefes egzersizleri vs hakkında soralım. Aklında bir soru oluşturan var mı? (sorulacak
soru bulma için tartışma) (An__) Bugün Kriya sırasında neden bir menora gördüm? (ç.n.: menora: yedi
kollu şamdan.)
C: Pek çok sızıntı oluyor. Geçmiş yaşamını hatırla!

S: (An__) Yahudi miydim?!


C: Evet.

S: (Ar__) Ben ünlü biri miydim?


C: Belki!

S: (Ari__) Susuyorum! (An__) İyi bir Yahudi miydim?


C: Evet...

S: (An__) Bu ne anlama geliyor?


C: O hayat iyi bitmedi. Dış telkine olan direncin ve içsel telkin ihtiyacın ile Menora ve o deneyimin acısı
ve trajedisi arasında bağlantı kur.

S: (Ar__) Çok kötü birşey sanırım.


C: Şu anda güvendesin.

S: (Ar__) Almanlar tarafından esir alınan bir Yahudi’ydin, ha? Zavallı An__! Eminim onlardan nefret
ediyorsundur. Almanlardan nefret ediyor musun? (An__) Hepsinden değil. (gülüşme) (J) Sonunda
Siyonistlerden nefret edeceksin, eğer... (L) O da onlardan biriydi. Bir Alman Yahudisi. (An__) Wau,
uğraşacağım bir geçmiş yaşamım var. (Ar__) Kendime özgü son bir soru daha sorabilir miyim? Fransa’da
mağaralarda yaşayan canavarlar var mı?
C: Evet.

S: (gülüşme) ... (Ar__) Desenize Malta’ya gitmeme gerek yok!!! Hangi yönde? Kuzey, güney, Paris, doğu,
batı? Hangi mağaralar?
C: Massif Centrale.

S: (Ar__) Nerede o? (L) Onu buna cesaretlendirmeyin! (P) Gévaudan canavarıyla alakalı mı bu?
C: Evet.

S: (P) Yani on sekizinci yüzyılda görülen o canavar hala orada mı?


C: Veya bir akrabası ve diğerleri.

S: (L) Ama on sekizinci yüzyıldaki gibi haberler yok şu anda.


C: Pencerenin tekrar açılmasını bekleyin.

S: (P) Geri gelecek. (An__) İlk geldiğinde...


C: O birinin “hayvanıydı.” (ç.n.: pet: biri tarafından beslenen/tutulan bir canlı)

S: (Ar__) Onları takip edip bulmamın bir yolu var mı? Sadece bir resim çekmek istiyorum.
C: Açık! (ç.n.: cevabı bilinmeyen veya cevabı o veya bu nedenle verilmeyen herhangi birşey anlamında.)

S: (Ar__) Hadi ama!


C: İnan bize, resmini çekmek istemezsin!

S: (J) Bir 4B kertişine ait, tasmasından kurtulmuş bir hayvan...


C: “Cheddar” canavarını hatırlıyor musunuz? O küçük bir tanesiydi!

S: (gülüşme) (daha büyük, daha çirkin bir canavarla ilgili tartışma) (Craig) İngiltere’yle ilgili olarak...
Hükümeti değiştirmek için bir darbe mi deniyorlar?
C: Sadece patolojik tipleri içeri alıyorlar.

S: (J) Biz de bundan şüpheleniyorduk. Vin bunun bir temizlik gibi göründüğünü söylüyordu. O skandala
karışanlardan kurtulmak için. (P) Yeşil Parti’nin Daniel Cohn-Bendit’i 1996’da pedofil olduğuna dair birşey
söylemişti. Ama kimse buna dair bir haber, bir eleştiri vs yapmadı. Merak ediyorum, bu sadece bir blöf
müydü, yoksa gerçek miydi?
C: Herhangi biri neden böyle bir blöf yapsın? P___, gri maddeni daha fazla kullanmaya başlaman
gerekiyor! (ç.n.: “gri madde”: beynin bir içeriği)
S: (L) O kadar gri madden var ve kullanmıyorsun. Duygularının hayatını yönetmesine izin veriyorsun.
(Allen) Ve sanırım hiçbir değişiklik yapmazsan, kolun sadece bir başlangıç olacak. (J) Nefes konusuna
dönelim mi? (L) Evet, bu Kriya hakkında ne düşünüyorsunuz?
C: Harika birşey, değil mi? Lüzumsuz bazı şeyleri azaltın ama.

S: ...(Craig) Davul çalma mı?


C: Davul çalma iyi ve güçlü. Değişen bilinç hallerinde çok fazla “serbest zaman var.”

S: (J) Orada öyle uzandığımızda ve hiçbir şey söylenmediğinde ne kadar çok boş vakit meydana geldiğini
söylemiştim. Buna bir düzenleme getirmemiz gerekiyor.
C: Evi süpürüp temizlediğinizde eğer oraya ne koyacağınıza karar vermezseniz, buna başkaları karar verir.

S: (Craig) Bu söylediğiniz bu grup için mi geçerli, yoksa genel mi?


C: Bu grup değil. Ama entegre (bütüncül) bilince sahip olmayanlar için geçerli kesinlikle. Soluma bir araç,
bir tekniktir ve böyle görülmelidir, bir sonuç olarak değil.

S: (L) Bu anlamlı geliyor mu? (Craig) Evet. (J) Solumayla ilgili yapılması gereken herhangi bir değişiklik var
mı? (Allen) Evet, öğretilmekte olduğu şekliyle soluma yeterince iyi mi?
C: Evet ama önceki gözlemleriniz geçerli ve çok faydalı.

S: (L) Kızgınlıktan kurtulmak için “hah” deme şeyini konuşuyorduk ya, belki de onu başa almamız lazım.
Ama sanırım bu kişiden kişiye ve sorundan soruna değişir. Bazıları kızgınlığını bırakamayabilir. Zamandan
zamana, gruptan gruba, sorundan soruna ve de uygulamacının içgüdülerine göre farklılık gösterebilir. (J)
Karşımızdaki insana göz göze bakıp onu kalbine alma uygulaması hakkında bir sorumuz vardı. (Craig) Göz
göze bakma uygulamasında herhangi bir tehlike var mı?
C: Evet, herşeyde olduğu gibi. Ama bilgi korur. O kısım biraz New Age malzemesi gibi. Göz göze bakma
ve birleşme egzersizlerini ekstra bir dikkatle yapmanızı tavsiye ediyoruz.

S: (L) Dediğim gibi, bunun çiftlerde çok iyi olabileceğini düşünüyorum. (A___) Evet, kişisel, samimi birşey
gibi. Birini zaten sevdiğine karar verdiğin zaman. (J) İyi bir bakış açısı Craig. Çiftlerin soluma egzersizi!
(Craig) Kama Sutra bunun için! (gülüşme) (J) Hayır, onu kastetmiyorum... Kriya için düzenlenebilir yani.
İlişkilerinde sorunlar yaşayan çiftlerin bir araya gelmesine yönelik bazı fikirler geliştirebilirsin... (Ark) Ama
bu orijinal Hindistan tarzının dışına çıkabilir. (J) Ama bu yeni bir çağ için Arky! (Ar__) Bu evrim, millet!
Kimsenin gitmediği yerlere gidiş. (L) Hint toplumunda ve düşüncesinde dini otoritelerle ilgili pek çok
ponerizasyon olmasına rağmen, gözü dönmüş bir psikopatiden nispeten bağımsız görünüyorlar
gerçekten. Yani o toplumda bu tehlikeli değil. Ama batı toplumunda, Judeo-Hıristiyan psikopatik ortamı
içinde büyümüş bir biri için... (Craig) Peki psikopatlar veya Organik Portallar ilk kez Kriya yaptıklarında
buna nasıl tepki gösterir? (ç.n.: siyasi poneroloji (political ponerology): toplumsal adaletsizliklerin
psikopatik temellerinin incelenmesini ifade eden yeni bir terim. “Organik portal”: 3. yoğunluk
deneyimlerinin ilk yarısında olan, yaşama insandan ziyade hayvanımsı bir bakışı olan, ve insanlığın belki
de yarısını oluşturduğu tahmin edilen bir grup/ırk. Henüz çevrilmemiş geçmiş celselerden birinde
tanımlanıyor.)
C: Bireye bağlı. Ama genel olarak, bu çoğunlukla fizyolojik bir süreç olduğu için, kesinlikle radarın altından
uçabilirler.

S: (Craig) Bu, göz göze bakmayla ilgili herhangi bir koruma sağlar mı? ...
C: Hayır. Organik portallar çoğunlukla duygu reaksiyon makineleri olduğu için, rahatlama için bu sürecin
dışına çıkmaya çalışabilirler. (ç.n. “organik portal” (OP) tipi bireylere uygulanacak böyle bir tedavi
biçiminin [çiftler arasında göz göze bakıp birbirini kalbinin içine almayı görselleme], onları daha da
rahatsız edebileceği kastediliyor sanırım. duygu/vicdan konusunda henüz pek gelişkin olmadıkları için.)

S: (Craig) Bunu derslerden tamamen çıkarmamı tavsiye eder misiniz? (L) Neyi? (Craig) Göz göze bakışma.
C: Herhangi birine ne yapacağını söyleme konusunda tereddüt ediyoruz, ama bu durumda, evet, daha
güvenli olurdu. [harfler çok hızlı geliyor] Bir soluma tekniğinin kişiyi psikopatiden koruyabileceği
ilüzyonunda kaybolmayın! Bunu ancak bilgi sağlayabilir ve bazen bir karar vermek için gerekli verileri
toplamak uzun sürer.
S: (L) Bu çok güçlü bir yanıttı. ... (Craig) Kriya’nın Organik Portalları rehabilite etme ihtimali var mı?
C: Neden “rehabilite edilmeye” ihtiyaçları olsun? “İnekleri rehabilite etmeyi” istiyor musunuz?

S: (gülüşme) (Craig) Möö! ... (L) Sanırım insanların OP’ler hakkındaki fikri yanlış. Bence OP’ler hayatın
normal bir parçası. Kendi yerlerinde oldukları ve yapmaları gerekenleri yaptıkları sürece faydalılar.
Onlara yeterli rehberlikte bulunulduğu sürece. Korkulması gereken birşey değil. Onlarla evlenmek
istemezsin veya samimi ilişki geliştirmek istemezsin çünkü kanca atıp doğrudan enerjini boşaltırlar. Ama
onlardan korkmana gerek yok. Tüm yanlış yaptıkları bu. ... (Allen) “Rehabilite” kelimesi onlarda bir
yanlışlık olduğunu ima ediyor. (Craig) Ruhsal gelişim konusunda bir blokajları var. ... (Craig)
Hapishanelerdeki mahkumlarla da çalıştım, ve...
C: Mahkumların çoğu OP değildir. Çoğu OP çok iyi birer “vatandaştır.”

S: ... (Craig) Peki Kriya yapmanın OP’ler için herhangi bir faydası olur mu?
C: Elbette!

S: (L) Rehabilitasyon değil, fayda. Sanırım herkes için faydalı. (Craig) Halk arasından Yaşam Sanatı
derslerine kayıt yaptıran OP’ler var mı? Veya bundan endişe duymalı mıyız?
C: Hayır.

S: (L) Bence normal ruhlu insanlar kadar onlar da kayıt yaptırır çünkü onların da geçmişinde travmalar,
suistimal edilmeler vs vardır. (Craig) Aynı soruyu psikopatlar için de sormak istiyorum. Bu bir sorun
yaratır mı?
C: Oo evet. Özellikle bu faaliyet çok geniş çaplı olarak tanınır hale gelirse.

S: ... (Craig) Benim endişem kursa katılan insanları korumak. (Allen) Ama nasıl ayıklayacaksın?
Psikopatları tespit etmek kolay değildir. (L) Evet, iyi olanları tespit etmek çok zordur.
C: Düşünülecek temel şey: İnsanlar bu pratiği öğrendikçe ve uyguladıkça, “oluşla” birlikte farkındalıkları
gelişebilir. Ve eğer bilgide de buna paralel bir gelişme varsa, Kriya bu bilgiyi ve dolayısıyla korumayı
arttıracaktır. (ç.n.: vurgu orijinal metinden.)

S: (L) Dikkat edilmesi gereken şeylerden biri de bu sanırım. Çünkü bu çok faydalı. Ama daha önce de
söyledikleri gibi, eğer evi temizledikten sonra doğru yerlere doğru şeyleri koymazsan, bunu başkaları
yapar; din, toplum, televizyon gibi. (J) Yaptığımız şeyin tam olarak hangi yönü alternatif bir gerçekliğe
kapı açıyor?
C: Farkındalığın önünde duran duygusal blokajlardan arınma.

S: (Ar__) Holde kimi duyduk? Bir adı var mı? Başka bir gerçeklikten tanıdığımız biri miydi?
C: Belki de gelecekteki “sizdi.”

S: (Ar__) Ben de bunu düşünüyordum. Aramızdan birinin başka bir gerçeklikteki hali olabilir. (An__) Peki
aklımda çakan o görüntü, o geçmiş hayatla ilgili görüntü hakkında ne söyleyebilirsiniz? Ne olmuştu? Nasıl
öldüm? (L) Hangi görüntü? (J) Menora.
C: Senin üzerinde biyolojik madde deneyleri yapıldı.

S: (An__) O zamandan kalma bu duygulardan arınmak için yapabileceğim herhangi birşey var mı?
C: İlk adım farkındalık. Hiçbir şey tamamen kolay değildir. Ama Kriya uygulaması, yüzeye çıkanların not
edilmesi ve duyguların salınması iyi bir başlangıç olacaktır.

S: (An__) G___ için ne söyleyebilirsiniz? İyi mi? (Yakın bir çocukluk arkadaşının üç gün önce bir kazada
öldüğü haberine referansla.)
C: Sonunda huzuru anlıyor ve hissediyor. Onun için üzülmemenizi söylüyor. Yaklaşmakta olan şeyleri
deneyimlemek istemiyordu. Siz de onun bunları deneyimlemesini istemezdiniz.

S: ... (Craig) QFG takımı üyelerinin Yaşam Sanatı kursuna katılmasını tavsiye edip etmediğinizi sormak
istiyorum.
C: Evet. Bu gündemdeydi zaten!

S: (J) Gündemde miydi? (L) Evet, bunu not almıştık. Ama onları göz göze bakma uygulaması konusunda
uyarmamız gerekiyor. (Craig) Sormaya değer: Yerel QFG grubunu bu uygulama konusunda uyarmamızı
tavsiye eder misiniz? (ç.n.: QFG: Quantum Future Group: Laura ve kocasının öncülüğünde oluşturulmaya
başlanan ilk ekip buydu sanırım.)
C: Evet.

S: ... (Chu) Bir soru sorabilir miyim? Yaklaşık bir aydır, uykuya dalmak üzereyken, bir geçmiş hayattan
kalma birşeyin şu anda birşeyi görmemi engellediğine dair vizyonlar görüyorum. Belki bir veya birden
fazla geçmiş hayattan. Bu doğru mu, yoksa şu ana ait birşeyin...
C: Geçmiş ve şimdi bağlantılıdır. An__ için önerilen yöntem senin için de faydalı olacaktır.

S: (L) Başka sorusu olan? Paleo-Hıristiyanlık konusunu sormamız gerekiyor. (J) Sanırım bize süreci nasıl
hızlandıracağımızı söyleyeceklerdi.
C: Bu noktada, bugün bunun hakkında yaptığınız beyin fırtınasından sonra ve Kriya sırasında bizden
aldığınız doğrudan bir mesajla birlikte, yanıtları zaten biliyorsunuz!!!

S: (L) Yani o mesaj transkriptler hakkında bir mesajdı öyle mi? Verilen bilgileri bir araya getirip ne
yapılacağını anlamak. Doğru mu?
C: Evet. Size yıllardır anahtarları veriyoruz! Bunları kullanma vakti geliyor.

S: (L) Başka sorusu olan? Sormadığımız ama sormamız gereken herhangi birşey var mı? Sorulmuş kabul
edin. (gülüşme)
C: Açık! Hoşçakalın.
20 Haziran 2009
Laura, Ark, Don D, Jason, A__, Allen B, C__, G__, Scottie

C: 5 Yıl daha ! Tamamlamak için! 0 Yeni Yıl !

S: (L) Ve bu akşam kiminleyiz ?


C: Poinonia

S: (L) Ve nereden bağlantı kuruyosunuz ?


C: Kasyopya

S: (L) Başlarken, "5 Yıl daha var" gibi bir bildirim yapmanızın belirli bir sebebi var mı ?
C: Yalnızca size hatırlatmak için.

S: (L) Normalde, sizin hiç bir zaman kesin tarih verdiğinizi görmedim.
C: Bu günü gününe bir belirtme değil, ama yeterince yakın.

S: (Joe) Bir çok Yeni Çağcı [New Agers] 2012 de hayal kırıklığına uğrayacak.
C: 2012 konusu bir dikkat dağıtma [ç.n. kandırma, dikkati başka yöne çekme]. Sizlere sürekli geleceğin
"açık" olma özelliğini hatırlattık. Şimdi olduğu gibi, olasılıklar çökmeye başlayıncaya kadar her zaman
açıktır. Ama makro-çöküşler biraz "zaman" alır.

S: (L) Yani diyorsunuz ki halihazırda başlamış olan bir makro-çöküş mü var ?


C: Evet.

S: (L) Bu mümkün mü ? (Ark) Evet, tabii.


C: Bekle ve gör!

S: (A) Aslında daha bugün bunu düşünüyordum, çünkü dün 3 tuhaf olay oldu. Yani şöyle ki; bugün kişisel
blogumdaki istatistiklere baktım, ve normaldeki günlük tekil ziyaretçi [ç.n. unique visitor] sayım 600-700
civarındadır. Üç gün önce için bu sayı 1500 müş, ondan sonraki gün bu sayı 1700 olmuş ve dün de 4000
ziyaretçi olmuş. (A__) Gerçekten mi ? (L) Ve bu sana bir şey anlatmak ister gibi miydi ? (Ark) Evet, yani
bu kuantum sıçraması gibiydi. Bir günlük bir şey değildi anlıyor musunuz, önce artmaya başladı, arttı,
arttı ve dün BOMM, 4000 kişiye ulaştı. (L) Ark' ın sitesindeki ziyaretçi sayısının üssel [exponential] artışına
bir açıklama getirebilir misiniz ?
C: Kitlesel farkındalık [ç.n. toplu bellek bilinci] uyanık durumda ve bir çok noktadan, köşeden gezinmekte
ve aranmakta.

S: (L) Bu bağlamda, yine olmakta olan bazı tuhaf şeyler var. Örnek verecek olursam, bu D__' ye neler
olduğunu öğrenmek istiyorum. D__ bize, öyle veya böyle abuk subuk, tutarsız mektuplar yazardı. Bir
noktadan sonra onunla iletişime geçmeye çalıştık ve onu bir şekilde yardım veya rehberlik alması
gerektiğine veya bir şeyler yapması gerektiğine ikna etmeye çalıştık. Bunu yaptı mı yapmadı mı
bilmiyorum. Ama sanki zihinsel olarak daha da bozuluyor gibiydi. Aynı zaman da bugün, forumun
[ç.n.Laura'nın Kasyopya forum sitesi] eski bir üyesinden bir e-posta aldım, aynı zaman da , geçtiğimiz son
1-2 yıl içerisinde, kısa bir süre için QFS sitesinin de üyesiydi, hiç katılımda bulunmasa da, ya da belki çok
çok az.
Herneyse, isminin M**** olduğunu söylüyor (arapça kökenli bir isim) ve bir Ortadoğu ülkesinde
yaşadığını söylüyor, ama IP adresi Washington DC yi işaret ediyor. E-postaları D__ ninkilere çok benzer;
oldukça abuk subuk, tutarsız ve ayrıca da tehditkar. Eğer bu devirde ismin M**** ise, ortalıkta gezinip,
garip garip Dünya'nın sonu senaryolarıyla ve büyük bir iş olacak gibi ifadelerle birini tehdit etmezsin. Yine
de; yapmakta olduğu şey bundan ibaret. Bu iki kişinin görünen zihinsel deformasyonları arasında bir ilişki
var mı ? (sonradan eklenen not: Aslında her iki kişinin yazım tarzları arasındaki benzerlik bize bir süre
bunların aynı kişi olabilceğini düşündürttü. Ya da daha iyi bir tanımlamayla bir tür şizofreni durumu
olabilceğini)
C: Evet.

S: (L) Ne tür bir ilişki ?


C: Sadece HAARP veya mikrodalgalar gibi şeylerden salınan "dalgalar değil, aynı zaman da kozmos'un
hızlanması. Bütünleşik olamayanlar parçalara ayrılıp gidecekler, hem de şimdiye kadar görülmemiş bir
hızda.

S: (L) Bu bahsettiğimi olayın içerisinde aynı zaman da negatif ruh varlıkları ve yapışıklıklar (obsesyon) da
var mı ?
C: Kişilik bu derecede parçalanmış olduğunda pek şart değil.

S: (L) Peki o zaman. Yapabilceğimiz başka bir şey var mı ?


C: Belki de eskiden duygusal arınma için kullandığın o tekniği başkalarıyla da paylaşırsan, bundan bir çok
kişi- bu iki kişi de dahil olmak üzere- faydalanacaktır.

S: (L) Hangi teknikten bahsediyorsunuz ?


C: Bütün bir gece gözyaşları içerisinde arındığını hatırlıyor musun ?

S: (L) Ha tamam, o sadece benim kendimin geliştirdiği bir meditasyon tekniğiydi. Belirli bir yönteme göre
nefes alıp, nefes almam esnasında, aklımda belirli bazı cümleleri tekrar ediyordum ve bunu her gece
yaptım. Ve tuhaf şeyler olmaya başladı.
C: Tabii ki tuhaf! Tamamen içgüdüsel olarak, etkisi açısından eşsiz olan, antik bir yöntemi keşfettin.
Öyleyse neden paylaşmıyorsun ?

S: (Joe) Hadi ağzındaki baklayı çıkart Laura! (L) Ehh, yani hiç bir zaman bunun özellikli bir şey olduğunu
düşünmedim, sadece bende işe yaradı! Yani, nasıl olur da böyle bir şey, şu Art of Living [ç.n. Yaşama
sanatı] Sudarshan Kriya şeyiyle karşılaştırılır ?
C: AoL (Yaşam sanatı) başlayanlar ve robotlar için!

S: (gülüşmeler) (L) Eee peki neden o zaman Craig bize bunu öğretmeyi teklif ettiğinde bu konuda o kadar
heveslendiriciydiniz ? Yani söylemek istediğim; Craig bize bu Sudarshan Kriyayı öğretmeyi teklif ettiğinde
, size sorduğumuzda , sonunda 7 tane ünlem bulunan bir "Evet" dediniz.
C: Sizi bunu yapmaya teşvik etmemiz ve düşüncenizi sıçratmaya başlatmamız gerekiyordu, öyle
yapmadık mı ?

S: (L) Yani asıl nokta bu yöntemin en iyi olduğu değil, dikkatimizi nefes alma düşüncesine çekmekti, ya
da nefesin kontrol edilmesi, bir tür duygusal şifalandırma yolu olarak. Böyle mi ?
C: Kesinlikle! X7

S: (gülüşmeler) (L) Kısaltma, ha, umm..


C: Hatırla senin kullandığın yöntem çok güçlü bir "tohumu" kullanıyordu.

S: (DD) Tohum mu ? (L) Evet, bu tohumla ve ya tohum olmadan meditasyon yapma konusuna bir
gönderme.b (joe) Tohum neydi ? (L) İçimden tekrar ettiğim söz öbekleri. (Allen) Bunlar özellikle sana
özel şeyler miydi, yani sanki herkes kendisininkileri bulmalıymış gibi ? (L) Açıkçası bilmiyorum, bu
sözcükler özellikle benim için miydi ?
C: Süper güçlülerdi!

S: (C) Dua gibi şeyler miydi ? (L) Evet, ve işin komik tarafı önce İsa duasıyla başlamıştım [ç.n. İsa Duası-
Lord's Prayer- İsa'nın takipçilerine öğrettiği bir tür dua]. Sonra bundan pek memnun kalmadığımı
düşündüm, çünkü yeterince açık değildi. Ve bir takım spesifik dinsel ögelerle bağıntılıydı ve ben de
oturup bunu yeniden yazdım. Şunun gibi bir şeydi: Yapmak zorunda olacağım şey şudur ki... (DD) Bu
sözleri bir tür kalıp olarak mı kullandın ? (L) Evet. (Joe) Ben de bir tür İsa duasının modifiye edilmiş halini
söylerdim. Geceleri, bir mantra gibi bunu sürekli tekrar eder dururdum. (L) Bunu yaparken nefes olayını
da gözönünde bulunduruyor muydun ? (Joe) Bilinçli bir şekilde değil. (L) Benimkisi öyleydi. Çok planlı bir
şekilde kontrol edilen bir nefes alma tekniğiydi. Bunu aylar boyunca her gece yaptım. (DD) Nasıl nefes
alıyordun ? (L) Craig'in öğrettiğine çok benzer [ç.n. Sudarshan Kriya' yı kastediyor], buna Zafer (utku)
Solunumu (nefes alması) diyorlar. [ç.n. İng. Victory Breathing] (Joe) Hem nefes alma hem de verme
burundan mı ? (L) Burundan alıp, ağızdan verme. (Joe) Çünkü ben Zafer Soulunumunun biraz garip
oldugunu düşünmüştüm, çünkü bize kursta ikisinin de burundan olduğunu öğretmişlerdi. (A_) Evet, eksik
olan bu kısmıymış. (L) Evet, burundan alıp, ağızdan veriyordum. Şöyledi : nefes al ve say, tut ve say, nefesi
ver ve say. Ve bunu çok kontrollü bir şekilde yapıyordum...Yani şu Ujjai Solunumu, veya Zafer
Solunumuna oldukça benzer bir teknikti. Bu bana bir şekilde yabancı değildi, çünkü bunu yıllar boyunca
uygulamıştım. (C) Ve buna yaparken de bir yandan da diyordun ki... (L) Bu sözcük öbeklerini tekrar
ediyordum. Ve öyle ayarlanmıştı ki, her bir öbek nefes alışa ve nefes verişe tamtamına denk geliyordu.
Yani ilk sözcükler için nefesi alıyordum, ve bir sonraki sırasında nefesi veriyordum vs. Ve o zaman
koyduğum hedef bunu 20 kere tekrarlamaktı. Hiç 20 ye ulaşabildim mi bilmiyorum, çünkü 11.-12. ye
geldiğimde, sanki bir şekilde bedenimi terkediyordum. Ve bunu bir çok sefer tekrar ettikten sonra, tam
olarak nasıl adlandıracağımı bilemiyorum, şöyle birşey yaşadım, bilemiyorum ; buna kundalini deneyimi
mi demeliyim yoksa başka bir şey mi, ama hissettiğim şey muazzam bir arınma yaşadığım ve bu
duygunun saatler boyunca devam etmesiydi. Bunu daha önce tarif etmiştim. Birşey oluverdi. Herneyse,
bahsettikleri öykü bu. Bilemiyorum şimdi neyi sormalıyız ? (Joe) Bahsettiğiniz fikir bu mu ?
C. Evet ve diğer amaçlar için bir diğer mükemmel teknik de sizin "güç solunumu" adını verdiğiniz şey.

S: (L) Oh, benim Güç Solunumum. (C) Bu nedir ? (L) Benim için bu kısaca enerji kazanımı tekniği. Koşu
bandı üzerinde hızlı adımlarla koşarken bir yandan çok özel ve hızlıca bir nefes alıp verme. Bu kafadan
çok bedene uyumlanan bir şey. Sanki beden zeka ve yürek gibi ve Güç Solunumu da sanki hareket
merkezi ve yürek... Bedenin hareketlerinin, senin nereye gitmen gerekiyorsa götürmesine izin
veriyorsun.
C: Bu tekniğin ne sonuç verdiğini hatırlıyor musun ?

S: (L) oh, evet! (Joe) Ne sonuç verdi ? Uçtun mu ? Süper güçler mi sağladı ? (A_) Bu, şu geçmiş yaşantı
olayı değil mi ? (L) Evet jimnastik sırasında geçmiş yaşantı anısına gittim. (Joe) Nerede, burada mı ? (L)
Hayır, Florida'dayken. Ama kanımca birileri böyle bir şey yapacaklarsa ortamda başka biri de bulunmalı.
Yani sonuç olarak diyorsunuz ki, bu duygusal katmanlara geçebilmek için bir çok yöntem var ve bunlar
bir şekilde Yaşam Sanatı öğretisinden biraz farklılar.
C: Evet, ve muhtemelen inançla kullanılırsa ondan çok daha etkili. Yaşam sanatı sanki nefes alma
tekniklerinin " diet kolası" gibi... Sadece 1 kalori.
S: (Gülüşmeler) (L) Bu söylediğiniz Jason gibi şüpheci geldi kulağıma. (gülüşme) (L) Tamam, senin sormak
istediğin bir soru vardı. (A__) Galler'deki Bridgend' de yaşanan bu intiharlar hakkında ne söyleyebilirsiniz.
Orada olan biten nedir ?
C: Celsenin başında bahsettiğimiz türden dalgaların etkileri, bu mekanın özelliği sebebiyle yükseliyor ve
hızlı bölünmelere, parçalanmalara sebep oluyor.

S: (L) Yani bir yer altı suyu gibi, ya da elektromanyetik bir şey, ya da (orada bulunan) bir güç merkezi ya
da bunun gibi bir şey sebebiyle mi ?
C: Evet.

S: (A) Yani insanlar parçalara ayrışıyorlar ve hepsi kendini asıyor. (Joe) Tam tamına 24 kişi, hepsi kendini
astı. (A__) Ve hepsi 30 yaşın altında. (L) Ee, bir yandan devam eden HAARP'ın etkileri, bir yandan devam
eden mikro dalga kuleleri ve bir yandan da kozmik dalgalar. (DD) Geçen hafta bir Tulsa'daki bir arkadaşım
intihar etti.
C: Tüm Dünya' da daha çok dengesiz (instabil) davranış bekleyin.

[Kısa bir ara]

S: (L) Merhaba yeniden geldik. Geri gelebilir misiniz ?


C: Gitmedik! Geri geleceğinizi biliyorduk.

S: (L) Tamam, şunu sormama izin verin : şu Sudarshan Kriya, bu faydalı ve yardımcı bir şey gibi gözüküyor.
Bu doğru değil mi ?
C: Çoğunlukla grupsal oturumlar için faydalı.

S: (L) Anladım, yani grupsal oturumlar için faydalı. Hmm...


C: Şu anda insanların ihtiyacı olan şey duygusal blokajlarından ve programlarından arınmaları, karmik
yüklerden bahsetmiyoruz bile.

S: (L) Tamam, yani benim sürekli kullanageldiğim bu iki teknik kişisel meditasyon için faydalı ve Kriya da
grupsal aktiviteler için. Bunun sıralamasının ne olması gerektiğini tam çözemiyorum. Demek istediğiniz
şu mu; insanlar önce kişisel olarak kendi duygusal tarafları üzerine özel olarak çalışmalı ve sonra da grup
olarak toplanıp Sudarshan Kriya gibi bir şey mi yapmalılar ?
C: Aşağı yukarı. Ama yine de unutmayın Sudarshan Kriya diye adlandırılan şey yalnızca çok eski antik bir
yöntemin bir varyasyonu.

S: (L) Tamam. Peki bunun antik versiyonu daha mı iyi ?


C: Evet.

S: (L) Peki bunun antik versiyonunu uygulamak için nasıl değiştirmemiz gerekiyor ?
C: Nefes alma sırasında uygun kelimeler kullanılmalı. Joe, yaşam kelimesinin İrlandacası nedir ?

S: (Joe) Hmm..Beatha mı ? ["Bah Hah" şeklinde telaffuz ediliyor]


C: Evet.

S: (Joe) Tamam bu. B-E-A-T-H-A. Orijinal yazılışı bu olmayabilir.


C: Nefes alırken Ba verirken HA.

S: (C) Yani "baha" şeklinde telaffuz ediliyor ? (gülüşmeler ve Kriya'nın "so-hum" yerine "ba-ha" ile
yapılması üzerine konuşmalar)
C: Deneyin!

S: (A) Peki daha önce üzerinde konuştuğumuz sözcük öbekleri ile nasıl olacak ? Boşaltılmış bir zihin ile
mi tekrar edilecek yoksa anlamlarını hissetmeye çalışarak mı ?
C: Anlamlarına odaklan.

S: (L) Tamam... (Joe) Bunu yapması biraz zor, yani nefes alırken aynı anda kelimeleri söylemeye çalışmak.
(L) Onun bahsettiği daha önce konuştuğumuz benim uyguladığım teknikler. Tamam, yani elimizde
"beatha" var, yani yaşam. Yaşamı nefes almak ve yaşamı nefes vermek. Yapılması gereken başka
düzenlemeler var mı ?
C: Süper hızlı nefes alma yöntemini uygulamak zorunda değilsiniz. Bu sadece kimyasallar oluşturuyor ve
kişinin suni bir yükselme deneyimlemesine sebep oluyor.

S: (L) Yani uzun ve yavaş nefesi öneriyorsunuz, ve sonra orta hız, ve yavaşça artarak hızlı, ama hiç bir
zaman süper hızlı değil.
C: Evet.

S: (A) Bunu yapmanın en iyi yolu, bir teyp tarafından ya da bu kelimeleri söyleyen biri tarafından
yönlendirilmek mi, yoksa bunları kafanın içerisinde söylemek mi ?
C: Evet, yönlendirme gerekiyor. Ayrıca, en sondaki sessiz bölüm boyunca da meditasyonun kelimeleri
çok etkilidir.

S: (L) Yani bu nefes çevrimini uyguluyoruz, temel olarak Kriya prensiplerine göre, tek fark nefes alırken
bu kelimeyi dile getiriyoruz. Ve en sonda da, derin meditatif seviyede bu kelimeyi tekrarlıyoruz. Bu
mudur ?
C: Evet.

S: (L) Tamamdır. Peki Kriya prensiplerinde verilen tekrarlama sayıları uygun mudur ?
C: Yeterince yakın ama biz yine de 30'un katlarını öneririz.

S: (Ark) bu yöntemi çalmakla suçlanmamak için dikkat etmemiz gereken bir şey var mı ?
C: Ravi Shankar' ın [ç.n. sanırım şu anda Art Of Living- Yaşam Sanatı organizasyonun başında olan kişi]
iddia ettiği bunun kendi kişisel buluşu olduğu mu ve bunun patentini mi alacak ? Biz size Veda'lardan bile
çok daha eski bir tekniğin tüm detaylarını verdik. Joe, herkese "bilginin büyümesi" [ç.n. ing. growth of
knowledge ]kelimesinin karşılığını söyle.

S: (Joe) Kelimenin "eiri" olması lazım, bunun anlamı yükselme, arzulama ya da isteme. Ve bilgi
kelimesinin karşılığı da "eolas". (L) Tamam ikisini birlikte söyle. (J) Yani tahminime göre kısa versiyonunun
"eiri eolas" olması lazım.
C: Bu orijinaline yeterince yakın.

S: (L) Yani temel olarak, tamamen farklı bir ismi olan tamamen farklı bir yöntem bizimkisi. (Ark) Farklı bir
araba gibi! (C) Nasıl telaffuz ediliyor Joe ? (Joe) Sanırım en doğrusu fonetik olarak kulağa en iyi gelen
versiyonu seçilmeli, çünkü İrlanda'nın farklı bölgelerinde bu tamamen farklı telaffuz edilecektir. Ve dil de
değişime uğradı. Yani sanki , "bilgiyi arzuluyorum" , "Tá me ag éirigh eolas" şeklinde olacak gibi. Ama
buradaki éirigh sözcüğü ingilizcedeki "eerie" gibi okunmamalı. Daha çok "airy" gibi olmalı. [ç.n yani
"eğyri" şeklinde]
C: Olayı çözdün...

S: (L) Başka sorusu olan ? Ben yoruldum. (A__) Ben son zamanlarda çılgın gibi sıkça ortaya çıkmaya
başlayan hayvan şekilli ekin çemberlerini sormak istiyorum. Yani Anka Kuşu, Denizanası, Balıklar ve
Yusufçuk gibi. Bunlar gerçekler mi ? [ç.n. yani gerçekten dünya dışı kaynaklar tarafından yapılıp
yapılmadıklarını soruyor]
C: 6. Yoğunluk düşünceleri.

S: (S) Ben aralarından sadece balıklı olanın sahte olabileceğini [insanlar tarafından yapılmış]
düşünmüştüm. (A__) Size söylüyorum, bu sanki 6. Yoğunluktan seslenen David Attenborough gibi [ç.n.
David Attenborough: BBC' de doğal yaşam ve hayvanlar üzerine prıgramlar hazırlayan bir televizyoncu)
(Joe) Denizanası neyi sembolize ediyor, Medusa'yı mı ? (A__) Ya Yusufçuk ?
C: Ne kadar sembolik değil mi ? Ve aynı zamanda , uyumlanmış (frekansa) olanlara , tehditkar ve
korkutucu olmayan bir yolla mesaj iletmenin bir yolu.

S: (L) Medusa, Yusufçuk. (A__) Balık. Anka. Üç Balık. (L) Üç balık mı ? (A__) Evet bir tanesinde 3 tane balık
vardı. (L) Hatırlamıyor musunuz ? Osiris parçalara ayrılmıştı ve erkeklik organı bir nehire atılmıştı ve sonra
da 3 tane balık tarafından yenmişti. (Joe) Aynısı Dick Cheney'in başına da gelecek mi ?
[Gülüşmeler]
C: Sen nasıl istersen!

S: (Gülüşmeler) (L) Tamam, iyi geceler demek istiyorum, çünkü çok bitkin düştüm.
C: İyi geceler Gracie. Hoşçakal.

04 Temmuz 2009
Laura, Ark, A***, Joe, C**, Don D, Allen B, Scottie, G**

S: (L) Bugün 4 Temmuz 2009. 4, 7, 09. (DD) 11-11. (L) 9-11 veya 11-9. Ürkütücü.
C: ABD için durum her halükarda ürkütücü. Bir tepe üzerinde 5B şehir!

S: (L) Anlıyorum. Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Gronyoya.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya Merhaba!

S: (L) Merhabayı benim demem gerekiyordu. (gülüşme)


C: Her zaman değil!

S: (gülüşme) (L) Tamam. Sorularımız neler? (J) “Bir tepe üzerinde 5B şehir” ne anlama geliyor?
C: Gerçeği çarpıtan fundamentaller için bir mecaz.

S: (J) Tepe üzerindeki şehir. Bu kutsal kitaptan falan mı? (Allen) Evet. Eski Ahit. ... (J) Ondan önce “ABD
için durum her halükarda ürkütücü” dediler. Belki de ABD’de bir tepe üzerindeki bir şehri kastediyorlar.
(L) ABD her zaman kendini tepe üzerindeki yeni bir şehir olarak gördü. (Allen) Ama bir tepe üzerindeki
5B şehir... Bu, ABD’nin bir yıkıma doğru gittiği anlamına mı geliyor?
C: Çok muhtemel.

S: ... (A___) Ben bulut halkalarını, duman halkalarını sormak istiyorum. (L) Hangi duman halkaları? (J)
Duman halkaları hakkında bir makale yazmıştın ya. Geçenlerde ABD’de bir başka yerde bir makale daha
yayınlandı.
C: Makaleyi okuyun.

S: (gülüşme) (A___) Çok teşekkür ederiz! (DD) Bu akşam burada evin üzerinde gördüğüm bulut neydi?
Herhangi belirli bir önemi var mıydı?
C: Bir araya toplanma enerjimizin çektiği birşey.

S: (DD) Benim izlenimim de buydu. Spiral şeklindeydi. (S) Wau! (L) Yazdığınız herhangi bir soru var mı?
(Allen) İnternette haklarında birşeyler okuduğumuz, ekin çemberleri yapan adamlara ne dersiniz? O
adamlardan herhangi biri gerçekten iddia ettikleri ekin çemberlerini yaptılar mı?
C: Bazıları, ama farkı anlayabilirsiniz.

S: (J) Çünkü onlar ekinlere zarar veriyorlar...


C: Ayrıca yeni ekin çemberlerini takip ediyor, onların yanında kendileri yapmış gibi poz veriyorlar. Onlara
verilen görev bu.

S: (A___) Wau. (J) Yani sadece gürültü ve saptırma için oradalar.


C: Evet, öyle denebilir. Ve pek çok insan çok “saptırılabilir” durumda.
S: (L) Tamam. Bu konuda bu kadarı yeterli. Sonraki. (A___) Ben Chaco Kanyonu’nu soracaktım. Oradaki
yapılar ne için yapıldı?
C: Sıradışı yetenekleri olanlar için toplanma yeri.

S: (A___) Orada kalan birileri var mıydı?


C: Daha çok bir “konferans merkezi” gibi.

S: (A___) Peki orayı kullanan insanlara ne oldu?


C: Kozmik çevresel değişimler, bunu takip eden kıtlık, iklim vs dünyasal zorluklar.

S: (J) O sıradışı yetenekleri olan insanlar bir araya geldiklerinde ne tür şeyler yapıyorlardı?
C: Örnek; levitasyon, doğrudan tezahür (madde yaratımları), ve “yolculuk”.

S: (Allen) Gezegendeki bir noktadan başka bir noktaya seyahat edebiliyorlardı, öyle mi?
C: Evet.

S: (A__l) Teleportasyon yapabiliyorlar mıydı?


C: Evet.

S: (A___) Bildiğimiz insanlardan değillermiş, desenize. (gülüşme)


C: Pek sayılmaz, ama çevre de sizin şu andaki çevrenizden farklıydı.

S: (A___) Bu insanlar nereden geliyordu?


C: Atlantis kalıntıları. ...

S: ...(A__l) Yani eğer çevre bu kadar kirli olmasaydı, bizim de süper güçlerimiz olabilir miydi? (L) “Kozmik
çevre” dediler.
C: Çekim şu anda farklı.

S: (A__l) Çekime ne oldu? Nasıl değişti?


C: Uzayda güneş sistemi yolculukları. Bu tür değişikliklere tekrar yaklaşıyorsunuz.

S: (A__l) Yeniden süper mi olacağız?


C: Bazıları olacak.

S: (A__l) Ben? (J) A__l tekrar süper olacak mı? (gülüşme)


C: Eğer hazırsan.

S: ... (A__l) Teleportasyon yapabilecek miyim yani? Ve siz de yapabilecek misiniz? (C) Bilmiyoruz. (A__l)
Teleportasyonla birbirimizin odalarına girebilecek miyiz?
C: Bekle ve gör!

S: (A__) Şu aptal bilgin gibi süper güçlerimiz olacak mı? (Allen) Aptal bilgin değil, sadece bilgin. (A___)
Tamam, bilgin... (C) Daniel Tammet.
C: Bazılarının olacak. Onun deneyimi 4. yoğunluk deneyimine çok benziyor.

S: (A___) Yani sayıları hissedip görebilecek miyiz?


C: Renkleri duyabileceksiniz...

S: (A___) Harika! (C) Peki Daniel Tammet ileri bir tür insan mı, yoksa...
C: Mutlaka ileri denemez, daha ziyade genlerin neden olduğu bir şans. Pek çoklarında bu tür şeyler ve
pek çok başka şey kodlu ve bunlar şu veya bu zamanda etkinleşiyor.

S: (A___) Yani geçirdiği nöbet onda kodlanmış olan şeyi etkinleştirdi. Geçirdiği nöbet beynine birşey mi
yaptı?
C: Kısmen, evet.

S: (A___) Wau, o adamdan biraz istiyorum! (C) Evet... (A__l) Nöbet geçirmek mi istiyorsunuz?! (A___)
Adam bir haftada bir dil öğrenebiliyor!
C: Bir gün bunu siz de yapacaksınız.

S: (A___) Yapabilecek miyim? Buna ihtiyacım var!


C: Sabır faydalı olur.

S: (C) Pratik yaparak benzer yetenekler elde edilebilir mi?


C: Pek sayılmaz.

S: (DD) Fransızcamı beş yıldır ilerletmeye çalışıyorum! (gülüşme) (A__l) Bu çekim değişikliği ne zaman
olacak? (L) Transkriptleri oku. (A___) Önümüzdeki beş yıl içinde. (J) Sinekkuşu ekin çemberini sormak
istiyorum. (A__) Nazka’daki çizgi sinekkuşuna benziyor. (L) Tamam, Joe o sinekkuşu gibi görünen ekin
çemberinin sahte olup olmadığını öğrenmek istiyor.
C: “Gerçek” ama asıl soru şu: “Kim yaptı?”

S: (J) O ekin çemberi bir 6. yoğunluk düşüncesi mi?


C: Hayır.

S: (Allen) 4. yoğunluk KH mi?


C: Evet ve onların insan ajanları/aracıları.

S: (A___) Peki ya orijinal Nazka çizimi? O da mı aynı şey? Yani o çizim onu yapan insanlarla alakalı mı?
C: Hayır.

S: (Allen) Yani bazı ekin çemberlerini yaptıklarını söyleyen adamlar bunların bazılarını kanalladıklarını
söylerken bir anlamda gerçeği söylüyorlar: 4. yoğunluk KH’yi kanallıyorlar, öyle mi?
C: Öyle gerçekten!

S: (L) Tamam, bir sonraki soru nedir? (J) Pentagon’daki taksi şoförü Lloyd hakkında bir sorum vardı... (L)
Onu sonraya bırakalım. P___’u soralım. (J) P___’nin tümörü kötücül mü?
C: Hayır.

S: (G) Gliyom mu?


C: Hayır. Arada birşey.

S: (A___) Tedavi edilebilir mi?


C: İçte ve dışta doğru eylemle herşey tedavi edilebilirdir.

S: (A__l) Ona yardımcı olmak için ne yapabiliriz?


C: Buna o karar verecek.

S: (Allen) Ona Bernie Siegel okumasını tavsiye ettim. Tavsiye ettiği şeylerin faydası olur mu?
C: Kesinlikle. Ama kaçışçılık eğilimli P___ için bu kolay olmayabilir.

S: (DD) Kiropraktiğin ona faydası olur mu?


C: Kiropiraktiğin biraz faydası olur. Öğretmeye hazırlandığınız şekilde meditasyonun çok faydası
olacaktır. Özellikle “Ruhun Duası”nın istençli olarak hazmedilmesiyle birlikte.

S: (C) Kemoterapiye ne dersiniz? Gerekli mi?


C: Eğer daha erken ayrılmak (ölmek) istiyorsa.

S: (A___) Kızgınlaşma konusu? Çocuklukta yaşadığı suistimale gerçekçi bir şekilde kızmasının ona faydası
olur mu, yoksa bunun için çok mu geç?
C: Çok geç değil ama en derin seviyedeki problem o değil.

S: (L) En derin seviyedeki problem nedir?


C: Korunmadığı ve şefkat gösterilmediği için hissettiği keder. Kederlenmeye ihtiyaç duyuyor.

S: (C) Soluma, meditasyon...


C: Bir geçmiş hayat konusu da var.

S: (A__l) P___ ona nasıl yardımcı olabileceğimizi anlamamıza yardım etmek için ne yapmalı?
C: Korkusuzca iletişim kurmak.

S: (A__l) Yani onunla konuşmamız, ve... (Allen) Onun bizimle korkusuz bir şekilde iletişim kurması
gerekiyor. (A___) { “THC kanser tedavisi” hakkında son zamanlarda yayınlanan bir makaleye referansta
bulunarak} Marihuana kullanmanın ona faydası olur mu?
C: Çok değil. Tedavi uygulaması daha spesifik. Acıyı hissetmesi, kabul etmesi ve bırakması gerekiyor.
Depolamaması gerekiyor.

S: ... (C) Eğer kendini toparlamazsa, ne kadar vakti kaldı?


C: Açık.

S: ...(A__l) Üç aydan çok diyebilir miyiz?


C: İstediğinizi diyebilirsiniz.

S: (L) Sonraki soru? J___ hakkında birşey sormayacak mıydın? (C) Evet. Psikoterapi yapıyor ve negatif
enerjilerin ona iliştiğini düşünüyor. Ama son celselerden birini okuyunca, yaşadığı şeyin diğer pek çok
insanın yaşadığına benzer bir dezentegrasyon olup olmadığını merak ediyor.
C: Yer değiştirmeye ve birkaç arkadaşa ihtiyacı var. Ve yine, duanın çok büyük faydası olacaktır. Bir
ilüzyonun içine kaçmak Fransızlarda yaygın bir dert.

S: (DD) Bahsettikleri dua internette yayınladığın, Tanrı’nın duasının varyasyonu mu? (J) Evet. (DD) Nefes
egzersizlerini yaparken mi okunması gerekiyor o duanın?
C: Gelmekte olan talimatlara göre. Revelasyonun birleşmenin bir parçası olduğunu akılda tutun. Siz biz
oluyorsunuz ve biz de siz. (ç.n.:revelation; vahiy/açıklama/ifşa/keşif/açığa çıkma)

S: (L) Sanırım bu Paleo-hıristiyanlık hakkında daha fazla şey sormamız gerekiyor. Videoları nasıl
yapmamız gerektiğini ve neyin en çok işe yarayacağı konusunu konuştuk. Video ve sesi nasıl en etkili
şekilde bir araya getireceğimizle ilgili güzel bir fikrimiz var. Geçmişteki bir deneyimimizi kılavuz olarak
kullandık. Deneyler yaptık, test ettik ve vardığımız sonuçlar bunu yapmanın en iyi yolu sanırım.
C: Evet.

S: (L) Nefes programı, ardından de meditatif nefes... Tamam. Sonraki soru?


C: Bekle... Kaydı dinlerken nasıl gevşediğinizi fark ettiniz mi??

S: (L) Evet, uyuyacağımı sandım. Sesimin sıkıcı olduğunu düşündüm.


C: Sıkıcı değil. Bir keresinde “ses” hakkında ne söylediğimizi hatırlıyor musun?

S: (L) Tam olarak değil. (transkript araştırması için mola)

{12 Aralık 95 celsesinde konuyla ilgili bulunan bir alıntı:

S: (L) Kusura bakmayın ancak; bu akşam diğer konulara başlamadan önce bazı kişisel sorularım olacak.
Oldukça uzun bir süredir deneyimlemekte olduğum bu korkunç depresyonun sebebinin ne olduğunu
öğrenmek istiyorum. Bıktım artık bu durumdan.
C: Bu ezici bir saldırı.

S: (L) Nereden geliyor ?


C: 4. yoğunluk KH

S: (L) Beni darmadağan etmeden önce onu ortadan kaldırmak için ne yapabilirim ?
C: Karşı eylem

S: (L) Ne ile ? Gücümün çok ötesinde olan şeylere karşı nasıl karşı eylemde bulunabilirim ?
C: Bu saldırının sana yansıması 3. yoğunlukta nasıl oluyor?

S: (L) Nasıl mı ? Çünkü öyle görünüyor ki kocam beni sevmiyor. Ve bu duygu bende; kendimi güvende
hissetmeme veya bir eş ya da anne olarak görevlerimi yerine getirme konusunda yeterli olmadığım
duygularını yaratıyor. Ve biliyorum ki kendimden kaynaklanan bir yanlış anlama da var ama bu duygulara
kapılmaktan kendimi alamıyorum. Sürekli beni parçalara ayırmaya çalışan bu duygunun nasıl üstesinden
gelebilirim ? Yalnızca çocukların tüm yükünü sürekli ve destek olmaksızın yüklenmek, ev ya da diğer
herşeyi tek başıma idare etmek değil ama aynı zaman da sürekli kocam tarafından eleştiriye
uğramaktayım. Benim duygularımın hiçbiri dikkate alınmıyor. Kendimi bir kenara itilmiş ve bir buldozer
tarafından gömülmüş gibi hissediyorum. Bilmek istediğiniz bu mu ?
C: Gruptan kopma yoluyla hedeften sapıyorsun.

S: (L) Neyi kastediyorsunuz ?


C : Saldırının hedeflediği amaçlara yönelerek saldırının karşısında duramazsın.

S: (L) Beni ezmek ve baskı altında tutmak dışında bu saldırının amaçları nelerdir ?
C : Planları bozmak için uygun olmayan bir noktada gruptan koparma.

S: (L) Bu noktadan gruptan ayrılma ne gibi planların bozulmasına sebep olur?


C: Ses. (Ç.N: Laura da bu yanıtı anlamamış olmakla birlikte 6. yoğunluktan sesin kesilmesi kastediliyor
olabilir )

S: (L) Ne ?
C: Ve diğer herşey.

S: (L) Peki; eğer gruptan ayrılmak zorunda kalırsam bir çukurun içerisine saplanacağımı hissediyorum.
Sizin de belirttiğiniz gibi.
C: “Eleştrileri” ve diğer memnuniyetsizlikleri göz ardı etmeni öneriyoruz. Bunlar varlığınla ilgili olmadığı
için bunlara içerlememelisin. İçerlediğinde sonuçları depresyon ve diğer illetler şeklinde kendini
gösteren duygusal bozulmalar oluyor. Bu rahatsızlıklar kapsam ve nüfuz ettiği derinlik açısından büyüme
gösterecektir ve böylece herhangi birinin “misyonunu” gerçekleştirmesine yönelik plan ve aktivitelerine
büyük zararlar verecektir.

S: (L) Tamam, bu iyi, bunu anladım. Ama “misyon” tam olarak nedir ?
C: Tam olarak ona doğru uyanmaktasın, teşekkürler!
}

S: (L) Tamam, sanırım bahsettiğiniz şeyi buldum. O celsede bir planın veya kaderin parçası olan bir sesten
bahsediyordunuz. Bu mu?
C: Evet ama sadece o değil. Sonuç olarak: birleşmiş haldeyken konuştuğunda, sesin aracılığıyla kozmik
unsurlar aktarılıyor. Bundan da fazlası, o durumunda sesin benzer amaçlara sahip olan ama henüz doğru
frekansta olmayanlar için iyileştirici gücü var. Kısacası, senin sesin yoluyla, uygun “kandan olanlar” için
frekans rezonansını oluşturabilirsin.

S: (A___) Wau. (L) “Birleşmiş haldeyken” ne anlama geliyor?


C: Diğerlerine yardım etmek için konuştuğunda seninle birleşebiliyoruz.

S: (J) Yani her ne zaman...


C: Şu anda seninle birleşiyoruz!
S: (J) Birşey söyle ve hepimizi iyileştir Laura! (A___) Eğer seminerler düzenleyip bunu gruplar içinde
fiziksel olarak yaparsak, daha da mı güçlü olur?
C: Evet. Bu da gelecek. Ve Don dönüşten de bahsetti. (ç.n.: dönme hareketi). “Labirent dansı” ile birlikte
herşeyin bir yeri var, ama sabır. Meditasyon ve arınma duası önce geliyor. Senin de bir “arınmadan”
geçmen gerekmişti. Şu anda aynı şeyi farklı ve daha etkili bir şekilde yapabilmeleri için onlara araçlar
veriyorsun.

S: (L) Bu meditasyon kasetini hazırladığımızda, insanlar bunu dinlediğinde, sesim aracılığıyla onlarda
tetiklenebilecek bir tür frekans var, öyle mi?
C: Evet. Gruplar içinde sen şahsen konuşurken on kat daha güçlü olabilir.

S: (L) Çok garip. (A___) Bence bu harika! (C) Kitleleri uyandır!


C: Bu yöntem binlerce yıldır kötü amaçlarla kullanıldı. Şimdi FRV’yi (frekans rezonans
vibrasyonu/titreşimi) pozitif bir bağlamda kullanmanın nesi yanlış?! Sevginin gücü de FRV! Son
zamanlarda bunu kimse kullanmıyor.

S: (L) Gırtlak iltihabı hissediyorum... (gülüşme) (A___) A oo! Biri ona bir eşarp getirsin! (J) Sesini
milyonlarca dolara sigortalayacağız Laura. (gülüşme) (Allen) Peki kayıt yaparken seni uygun halde olmanı
sağlamak için yapmamız gereken herhangi birşey var mı?
C: Hayır. Şu anda iyi durumda. Forumunuzdaki bazılarının bu fenomeni fark ettiğine ve deneyimlediğine
dikkat edin.

S: (Allen) ... Kaydı dinleyenlerin ilk tepkisi ilginçti... Sadece sesini dinlemenin bile harika birşey olduğunu
söylediler. (Ark) Katılıyorum. (L) Evet Ark, ama sen benim biricik tatlımsın. Öyle söylemen gerekiyor!
(A___) Küçük bir çocukken bazen annemin adımı haykırışını duyduğumda iliklerime kadar titrerdim.
(gülüşme) (Allen) Başının dertte olduğunu anlıyordun! ... (A___) Ta o zamanlardan onun sesinin güçlü
olduğunu biliyordum. (gülüşme) (ç.n.: A___ Laura’nın kızlarından biri olmalı). (L) Bu gece için başka
sorusu olan? (DD) Küçük bir sorum olacak. Palomar’ın tarihini araştırmamızı söylediler. Bulabildiğim tek
alakalı şey: Morris Jessup’ın orada yarı-değerli taşlar çıkarmak için bir madeni varmış...
C: Dero isteyen?

S: (L) Detrimental Robots. (ç.n. ölümcül robotlar). Yeraltı varlıkları. O ürkütücü filmdeki gibi. Neydi o film?
“Zaman Makinesi” gibi birşey miydi? (Allen) Morlock’lar mı? (L) Morlock’lar, evet! Tamam, yorgunum.
Sormam gereken, sormadığım herhangi birşey?

C: Lütfen kendinize karşı nazik olun... Siz bizsiniz ve biz de siz. Buradaki hepiniz. Bazen bunu unutan S___
bile. Hoşçakalın.

S: ..(S) Hiç unutmuyorum!! Tamam, bazen... (gülüşme)

____________________

ç.n.:

Ruhun Duası (Prayer of the Soul) için yaptığımız bir çeviri:

Ruhun Duası

Ey Yüce Evrensel Akıl!


Tüm yaradılışın kutsal farkındalığı;
Yüreklerde taşınan,
Akılları yöneten,
Ruhların kurtarıcısı,
İçimde yaşa bugün.
Gıdam ol başkalarıyla paylaştığım.
Tüm varoluşun bilgisi içinde büyümeme yardım et.
Gözlerimi arındır ki görebileyim,
Kulaklarımı arındır ki duyabileyim,
Kalbimi arındır ki
Gerçek Varoluşun Kutsallığını
İdrak edip sevebileyim.
Yüce Evrensel Akıl!

Ekibin önerdikleri nefes ve soluma teknikleriyle ve bilgi arttırma çabasıyla birlikte asıl faydasını
göstereceği vurgulanıyor.

soluma ve meditasyon programıyla ilgili daha fazla bilgi gelecek.


16 Temmuz 2009
Laura, Ark, G___, Scottie, C___, P L, Don D, Allen, A___, Joe

S: (L) Bugün 16 Temmuz 2009. Bu gece, K'lerin ilk gelişinden beri 15 yıl oluyor. Yani bu bizim 15.
yıldönümü celsemiz. Karanlık ve fırtınalı bir gece olduğunu söyleyebiliriz. Dışarısı çok fena esiyor, deli gibi
yağıyor ve yıldırımlar ve şimşekler var. Şimdi bir şimşek çaktı ve –aaa! Yıldırımı duydunuz mu? (Gülüşme.
Çok gürültülü bir yıldırım sesi kaydedildi.) Yani bir fırtına var ve hepimiz bu odadayız. Elektriğin
kesilebileceğinden şüpheleniyoruz. O yüzden iki kayıt cihazı var. Bunlardan biri, düğmesine basılır
basılmaz pille çalışmaya başlıyor. Karanlıkta kalırsak mumlarımızı çıkaracağız. Tabii kalmayabiliriz de.
Bekleyip göreceğiz. Bu akşamki giriş cümlelerimiz bunlardı. 15 yıl önce de evde sesler, sallantılar vardı
ama başka nedenlerle. Bir an aklıma o zamanlar geldi… Merhaba? Kimle birlikteyiz?
C: Kasyopyalı Lahriya!

S: (L) Pekala o halde! Şimdi… Forumda iyi sorular soran insanlar var. Ama şu anda bu sorulardan
hangilerini soracağımıza karar vermedik. Aklımızda kendi bazı sorularımız var. Bugün son celseyi
yayınladıktan sonra, forum üyelerinden biri, Labirent Dansları, Ariadne Dansı veya Turna Dansı denen
dans hakkında bir makale yayınladı. (ç.n.: labirent dansı: halaysı/spiral danslar anlamında sanırım.) Bu
dansın download edilebileceği veya izlenebileceği bir link bile koydular. (Ark’a) Download ettin mi? (Ark)
Senin için hepsini indirdim. (L) İzleyebilir miyiz? (Ark) İzleyebiliriz. (L) Tamam, onları sonra izleriz – ya da,
şimdi izlesek daha iyi olur sanırım. Bir mola vereceğiz ve bu danslar hakkında soru sormadan önce onları
izleyeceğiz. (5 dans videosunu izlemek için mola) (L) Hala orada mısınız?
C: Oo, evet! İlham vericiydi, değil mi?

S: (L) Evet. Bu danslardan herhangi biri asıl labirent danslarına yakın mıydı?
C: Birkaçında eski tekno-spiritüel uygulamanın unsurları vardı. Birinci ve ikincisi, adım ve hız olarak en
yakınıydı.

S: (L) Orijinale daha yakın hale getirmek için adım ve hız nasıl olmalı?
C: İki yoldan biriyle: ortadan dönüşte “köprüyle” birlikte spiral biçimde dans yap veya gerçek bir
labirentte dans et ve dönüşlerde aynı hareketleri yap. (ç.n.: henüz, kastedilen videoları tespit edip
hareketleri izlemediğim için, bu cümlede anlatılan manevralarla ilgili talimatları doğru çevirmemiş
olabilirim.)

S: (L) Sanırım köprü, ellerini birleştirip içten dışa döndükleri yer. (DD) Evet, çok güzeldi. Bu dansın
yapılışında uyulan temponun herhangi bir önemi var mı?
C: Evet, fakat amaca göre farklı olabilir. Bu hareketlerin, katılımcıların hareket etmekte olduğu “alanı”
gerçekten değiştirdiğini hatırlayın. Herşeyi pek çok seviyede değiştirebilir, ve buna DNA’nın açılıp
kapatılması dahil.

S: (L) Neredeydi hatırlamıyorum ama bir keresinde her insanın morfik alan gibi belirli bir alanı olduğunu
ve insanların alanlarının, etkileşime girdikleri alanla çeşitli şekillerde bağlantı kurduğunu söylemiştim.
Yani herşeyin bir alanı olduğunu ve tüm bu alanların etkileşime girdiğini... Ve şu anda bilmediğimiz veya
anlamadığımız bir teknolojiye dayalı bazı hareketleri yapan insanların.... çünkü biri bana bir bilgisayarda
bilginin, bir mikroçipte belirli bir şekilde hareket eden tek bir elektron tarafından depolandığını veya
çıkarıldığını, o elektronun izlediği belirli bir yol olduğunu söylemişti. İşte bu yüzden insanların da bir
anlamda, belirli bir alanda hareket eden elektronlar gibi olabileceğini düşündüm. Eğer bir grup elektron
belirli şekilde dizilir ve belirli şekilde hareket ederse, bu çok önemli birşey ortaya çıkarır, büyük bir enerji
akımı gibi, yani bir akım yaratır. Ve bu akım yaratımı, insanın diğer boyutla, diğer yoğunlukla bağlantı
kurmasını sağlayan birşey. Bu tıpkı bir kordon, bir bağlantı borusu veya bir tür...
C: Bir “kanal” belki? (ç.n.: üst seviye varlıklarla kurulan iletişim anlamındaki kanal (“channel”) değil, bir
üst yoğunluğa geçiş için açılan bir çeşit boyut köprüsü anlamındaki kanal (“conduit”).

S: (L) İşte, her neyse, bu doğru mu? (Ark) Teorik olarak anlamlı. Ama diyelim ki bu yapıldı. Ve belki de
pek çok insan tarafından yapıldı. Bunun görünür sonuçları ne olur?
C: Doğru koşullar altında, bilgiyle, farkındalıkla, ve en önemlisi de OLUŞLA (mesajın çok hızlı gelen diğer
kısımlarının aksine, bu harfler çok yavaş bir şekilde geldi), pek çok amaç için pek çok portal açılabilir.
Marutları ve sepetlerini hatırlıyor musunuz? Eğer pozitif bir amaç için ihtiyaç duyuluyorsa, küçük bir
“yolculuğa” ne dersiniz?

S: (L) Tamam, Marutlar belirli özel bir soydan geliyordu, dans ediyorlardı ve dansları tüm kabile için bazı
faydalar sağlıyordu. Gökler açılıyordu, içi yiyecek ve ihtiyaç duydukları şeylerle dolu sepetler iniyordu.
Gökyüzünden kudret helvası inişiyle ilgili hikaye gibi. Ama Marutlarınki tatsız-tuzsuz birşey değilmiş. Tam
istedikleri veya ihtiyaç duydukları şeymiş. Çıtır çıtır (lezzetli mısır gevreği)! (gülüşme)
C: Tekno-spiritüel tekniklerin işe yaraması için, “soydan” insanların arınması/saflaşması ve çakralarının
“birleşmesi” gerektiğini aklınızda bulundurun. Eğer bu yapılırsa, daha da önemli işlevler vardır. Örneğin:
4B KH saldırılarına karşı zihinsel blokaj. 200 kadar insanın bu biçimde toplanıp yağmacılara karşı bir blok
oluşturabileceğini düşünebiliyor musunuz? Üstelik dalga yaklaşıyor ve “dansçılar” bunun gezegeninizi ve
realiteyi nasıl etkilediğini çok iyi bir şekilde anlayabilirler. Dünyanızın “eliti”nin 4B KH güç kaynaklarının
kesilmesi durumunda ne olacağını hayal edebiliyor musunuz? Uyguladıkları zihin kontrol teknikleri ve
frekans çitleri “bozuluverirse”?

S: (L) Wau, bu çılgınca! (Ark) Güç kaynaklarının kesilmesi nasıl olabilir? Anlamadım.
C: Zihinsel blokaj.

S: (DD) Kendi kendilerini mi bloke ederler? (önceki yanıt yeniden inceleniyor) (A___) Danstan
bahsediyorlar. Birlikte bu dansı yapan insanların bir tür blok meydana getireceğini söylüyorlar.
C: Kesinlikle.

S: (A___) Bu, dans yapmayı öğrenmek için iyi bir neden! (Ark) Blokajı yeterince sürdürmek için ne kadar
uzun süre dans etmek gerekir?
C: Bunu dansla, ilahiyle, müzikal halle yaratırsınız ve sonra sadece ihtiyaç duyulduğu kadar güç eklersiniz.

S: (S) Biraz uzatma kablosu koyarız, ve... (gülüşme) (L) Peki ne kadar sıklıkla güç eklenir?
C: Akım dengesizken, yaklaşık haftada bir. Sonra, akım dengelendiğinde, ayda bir kez olabilir... Ay
döngüsü sonunda (ç.n.: Yeniay’dan önceki birkaç gün.)

S: (S) “Güç eklemek” derken neyi kastediyorlar? (L) Tekrar yapmak. (P) Haftanın belirli bir günü mü? (L)
Ayda bir kere, ay döngüsünün sonunda... Oo, eğer haftada bir yapılıyorsa demek istiyorsun. Hangi gün?
C: Ay-günü. (ç.n.: Pazartesi. Moon-day/Monday)

S: (L) Bunlar çok ilginç şeyler. Neden bunları bize daha önce anlatmadınız? (gülüşme)
C: Sanırız bunun nedenini biliyorsunuz! Güç kazanmak için kendi başınıza öğrenmeniz gereken çok şey
vardı ve ayrıca güven faktörü vardı. İnsanlığın defalarca yanlış yönlere sevk edildiğini ve çok miktarda
metafizik “gürültü” olduğunu görüyoruz. Geleceğin ve gerçeğin “açık” yapısını göz önünde bulundurarak
bile, biz sizi yanlış yönlendirmediğimizi düşünüyoruz. İlk 6 yıl, farkındalığınızı arttırmaya çalışarak ve
ilüzyonlardan kurtulmanıza yardım ederek geçti. Şimdi dünyanızda, bahsettiğimiz değişiklikleri
görüyorsunuz. Şimdi, ümidin var olduğunu anlamaya başlayacağınızı ümit ediyoruz, fakat biz ve diğer
tüm BH varlıkları, yalnızca, kolektif anlamda sizin üzerinizden hareket edebiliriz.
S: (L) Anlıyorum. (Ark) Ne anlıyorsun? (L) “Kolektif” kelimesi dikkatimi çekti. (Ark) Ümidin olduğunu mu
söylediler? (ç.n.: cevaplar ouija tablasından harf harf alındığı ve biri tarafından kağıda not edilerek
anlaşıldığı için, bazı katılımcılar verilen cevapları hemen öğrenemiyor. Ark’ın soruları bununla ilgili
olabilir.) (L) Sanırım ümit dalgayla nasıl buluştuğumuza ve dünyanın dalgadan sonraki durumuna bağlı.
Bir dalga, bir tsunami olduğunda, Krakatoa filmindeki adam gibi yapabilirsin. Demir atarsın, gemini
dalgaya doğru çevirirsin, kendini dümene bağlarsın ve dalgayla yüzleşirsin! Çok iyiydi! Demek burada
temel olarak bundan bahsediyoruz? Dalga olacak ve onunla nasıl buluştuğumuz ise hazırlanmak için ne
yaptığımıza bağlı, ve...
C: Evet. Ve “elit”ten pek çokları dalganın altında kalacak. Bir keresinde dediğimiz gibi, Rockefeller ve
onun türündekiler için “üçlü kötü bir gün” olacak.

S: (L) Yani dans etmeyi öğrenmemiz gerekiyor. HERKESİN mi dans etmeyi öğrenmesi gerekiyor?!
(gülüşme)
C: Hayır, yalnızca genç ve bunu yapabilecek olanlar. Gerçekten güçlü olur!

S: (Ark) Evet, bilirsin, birinin bunu yapması gerekiyor (bağdaş kuruyor ve çok zor görünen sıçrama
hareketleri yapıyor)... (L) Aslında kimsenin canını acıtacak bir dans değil. Aşırı çaba gerektirmiyor. (DD)
Dizlerin yere inme hareketleri dışında. (Ark) Tamam, yarın egzersiz yapmaya başlayacağım! (C) Bu 200
kişinin hepsinin aynı yerde olması gerekmiyor değil mi? Yoksa gerekiyor mu?
C: Bir grupta en az yedi kişinin bulunması iyidir. 8 daha iyi.

S: (L) En az. Yani ne kadar çok, o kadar iyi, öyle mi?


C: Evet.

S: (Ark) Bu tıpkı şamanların yağmur yağdırmak için dans etmesine benziyor, değil mi?
C: O yozlaştırıldı. Bunun bir grup işi olduğu ve 3B’de hiçbir bireyin (4B’ye karşı) tek başına duracak
“varlığa” sahip olmadığı bilgisini çoktan yitirmişlerdi.

S: (L) Ama Kızılderililer yağmur dansını birlikte yapıyorlardı, değil mi?


C: Evet. Ama onlar da çok bilgi yitirdiler.

S: (L) Bulunulan yerin, dansın etkililiği üzerinde bir etkisi var mı?
C: Olabilir, ama üzerinde çok fazla düşünecek kadar önemli değil. Ama negatif enerjili yerlerinden
sakınmak isteyebilirsiniz.

S: (DD) Buradaki gibi göle doğru yeraltı sularının aktığı bir yerde değil belki...
C: Akan su iyi.

S: (A___) Bugün çardağı taşıdığımız yer, orada güzel bir açıklık var. (Joe) Bu odadaki yedi kişi şu anda
buna benzer birşey yapabilir mi?
C: Bu çaba, buradaki herkes için, DNA ve diğer faydalar bakımından özellikle ve son derece faydalı olur.
Fakat küresel amaçlar için daha büyük bir sayı gerekiyor. Her bir bireyin eklenmesiyle güç üssel olarak
artıyor. Şu deyişi hatırlayın: Nerede iki veya DAHA FAZLANIZ (harfler yavaş geldi) bir araya...

S: (L) Planşet bu küçük, yavaş, ilginç hareketi yaptığında, büyük harfleri vurguluyorsunuz sanırım, değil
mi?
C: Evet.

S: (DD) Pazartesi günleri dans etmek için belirli bir zaman var mı, gündoğumu veya günbatımı gibi?
C: Günbatımı daha iyi. Hatta küçük bir güneşe bakma uygulaması yapabilirsiniz.

S: (L) Güneşe bakıyorsun, kendini şarj ediyorsun ve sonra da dans etmeye başlıyorsun, öyle mi?
C: Evet.

S: (Joe) Bunun öncesinde nefes egzersizi yapmak iyi bir fikir mi?
C: Kesinlikle!
S: (L) Dans adımlarını atarken biraz Pipe Breathing (ç.n.: kasyopya forumda tanımlanmış bir soluyuş
biçimi sanırım) nasıl olur?
C: Belki. Dene!

S: (DD) Dans adımlarını belirledik mi? (L) Birinci ve ikinci danslardaki adımların doğru olduğunu söylediler.
Veya bunların bir kombinasyonu. (Joe) Ya müzik?
C: Amaca göre değişir. Bunu belirlemek için ağ çalışması yapabileceğinizi düşünüyoruz. (ç.n.: ağ çalışması
/ networking, herhangi bir konuda bilginin arttırılması, birşeyin kararlaştırılması veya bir sorunun
çözülmesi için bir grup insanın birbiriyle görüşmesi, konuşması, tartışması, yardımlaşması vs).

S: (Joe) Eğer amacın şöyle birşeyse (agresif duruşları gösteriyor)... (L) Savaş seslerine ihtiyacın olur
sanırım. (S) Ve kötü adamları bloke etmek için 200 kişiyle yapılacak son dans için, Pink Floyd’un the Wall
şarkısını kullanabiliriz! (gülüşme) (L) Duvara bir tuğla daha, ha? (ç.n.: yapılmaya çalışılan şey için katkı
sağlayan birşey.)
C: Öyle.

S: (gülüşme) (L) Fena fikir değil! (Allen) İnsanlara bu dansların nasıl yapıldığını öğretmek için seminerler
mi düzenleyelim?
C: Önce kendiniz öğrenmeniz daha iyi.

S: (L) Sanırım o ilk iki videoyu tekrar tekrar izlemeniz gerekecek. (A___) Kolayca çözeriz. (L) Pekala millet,
bitiriyor muyuz? Yoksa, sadece bir mola mı veriyoruz? (Mola) (L) İnsanların solumayı öğrenmeleri
gerektiğini vurgulamamız gerek. Soluyuş, fizyolojilerinde birşeyleri değiştirebilir. Ayrıca kendilerini
meditatif bir hale veya biyoenerjitik soluma yapabilecekleri bir duruma getirecek şekilde soluma
yapmaları gerekiyor. Bu da karmik ve mevcut yaşam programlarından kurtulmalarına ve arınmalarına
yardımcı olacak. Temizlenmeye başlar başlamaz, sürekli veri ve bilgi girişine müsait hale gelecekler ve
geldikçe de temizlenecekler. Bu meditasyon ve soluyuş bir kaçış değil, iyileşme. Ayrıca gün boyunca,
realiteye dikkat etmeniz ve ilüzyona düşmemeniz gerekiyor. Tamam, programın bu bölümünü hallettik.
İnsanlar travmalarından ve programlarından arınıp ilüzyonlardan kurtulduklarında, realiteyle daha iyi bir
şekilde yüzleşebilecek ve düşünce güçleriyle çakralarını birleştirebilecek. Sanırım bu, üst entellektüel
merkez ve üst duygusal merkezle bağlantı kurmak anlamına geliyor. Elbette önce duygusal merkezle
bağlantı kuruyorsun ve zeka da onunla birlikte geliyor. Diğer bir deyişle, insanlar bu yolla bir anlamda
gelecekteki kendileriyle birleşiyorlar. Doğru izde miyim?
C: Evet. Ama tüm “ruhlu” bireylerin, parçalı bir 6B ruhunun/varlığının üyeleri olduğunu belirtmek
istiyoruz. Gelecekteki/yüksek merkezleriyle bağlantı kurmaya başladıklarında, bu aynı zamanda, ruh
gruplarının diğer üyeleriyle de doğal bir bağlantı kurulması anlamına geliyor.

S: (L) Tamam, ve insanlar bu bağlantıları yapmaya başlar başlamaz, bu spiral veya labirent hareketini
yapmaya başlıyorlar... Aman tanrım, bu tıpkı insanların, toprak üzerinde ekin çemberleri haline gelmesi
ve dünyanın zihninde veya bedeninde sinir devreleri yaratması gibi birşey. Veya şu anda anladığım şey
böyle. Ve bu da onların zihinsel blokaj gibi şeyler yapmalarını sağlıyor... Bu zihinsel bloklamayı etkili bir
şekilde nasıl yaparsın? Sadece “Ben zihinsel blokajım! Ben zihinsel blokajım” diye düşünüp dans mı
edersin?
C: Hayır hayır hayır! “Ruhun Duası”nı hatılıyor musun?

S: (L) Yani dans ederken bunu söylememiz gerekiyor, öyle mi?


C: Bazen. Bazen de kelimeler farklı olacaktır. Bazen ilahi, bazen şarkı gibi olacaktır.

S: (L) Peki bu kelimeleri nereden bulacağız?


C: Bunları rüyalarınızda size veriyor olacağız.

S: (A___) Çok güzel. (L) Çok şey aldık... Çok kapsamlı bir program. Son zamanlarda forumda, 4. yoğunluğa
geçmek için insanların ölmek zorunda olup olmamasıyla ilgili bir tartışma vardı. Ve sanırım siz, bazılarının
öleceğini, bazılarının ölmeyeceğini söylemiştiniz. Doğru mu?
C: Evet. (ç.n.: henüz çevrilmeyen bir celsede, “birkaç şey almak üzere” 5. yoğunluğa hızlı bir ziyaret
yapılıp dönülebileceği de söylenmişti.)

S: (L) Bazı insanlar 4. yoğunluğa geçecek. Daha önce de söyledikleri gibi bir çeşit gençleşme yaşayacaklar
ve yeni kozmik ortamda DNA’ları açılacak ve bedenleri değişecek. Doğru mu?
C: Bazıları.

S: (L) Ve bunun nasıl birşey olabileceğiyle ilgili şeyler sormuştuk zaten. Tamam... (A___) Bunun bize olup
olmayacağını sormamamız gerekiyor sanırım, değil mi? (gülüşme)
C: Size yapacağınız işi söyledik. Gelecek seçenekleriniz var. Hangisi olacak? Karanlık bir yıldız mı, yoksa
yeniden kurulan cennet mi???

05 Ağustos 2009
Önce bu celseyle ilgili küçük bir açıklama. Bildiğiniz gibi bu celseyi ayın 3’ünde, Pazartesi günü yapmayı
planlıyorduk. Fakat o planı bildirdikten sonra bir sürü şey oldu. Bir yorgunluk dalgası ve bacaklar ve
ayaklarda iltihap ağrıları bunların en hafiflerindendi. Birşey olduğunu anladım ama arkaplandaki bu
şeylerden dolayı, beklemek, sessiz kalmak ve neler olacağını izlemek istedim. Salı günü daha iyiydim ve
celseyi bir sonraki “mantıklı” gün yerine [ç.n.: bir sonraki Pazartesi anlamında olabilir] Çarşamba günü
yapmaya karar verdik ve Perşembe günü neler olduğunu anlayacaktık. Yıllar sonra şunu anladım ki, bazı
saldırılardan sakınmak için, spesifik olarak ne yapacağımı, veya ne zaman veya nerede yapacağımı
bildirmemek en iyisi. Sanırım artık bu tip saldırıların olmayacağını düşünmüştüm, ama görünüşe göre bu
doğru değildi.

Bu celsenin Pazartesi değil Çarşamba günü yapılmasının nedeni bu. Celseleri önceden bildirmeme
politikamıza geri döneceğiz ve bunun yerine celseler yazıya geçirilir geçirilmez yayınlayacağız.

Bu da kısa bir celse çünkü tam olarak iyileşmedim...

Laura, Ark, DD, Joe, A___, PL, Allen, C**, Scottie, G___.

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba 3B insanlar!

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Riyahonoya.

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya. Merhaba. Devam edin.

S: (L) Nefes ve meditasyon programımızın ilerleyiş durumu hakkında herhangi bir yorumunuz var mı
öğrenmek istiyorum; forum okuyucularımız için ve bu çalışmayı yapan diğer insanlar için.
C: Başka alemlerde etkiler yapıyor.

S: (L) Hangi alemler?


C: 4, 5, 6B.

S: (L) Ne gibi?
C: İnsanların, hermetik özdeyişin bazı bakımlardan her iki yönde geçerli olabileceğini hatırlaması
gerekiyor. Kaderlerinde gelecekteki kendileriyle “buluşmak” olanlar, bu çabalardan dolayı şimdi bunu
daha büyük bir kolaylıkla yapabilir. Bir keresinde “gelecekteki sizin” kozmik programları “yeniden
yazabileceğini” söylemiştik... bu diğerleri için de geçerli. Şu anda programlama dilini öğreniyorlar.

S: (L) Forumdaki pek çok kişi kendinden geçme şeyi hakkında konuşuyor, biliyorsunuz... uyanıkken,
kendileriyle ilgili tüm farkındalığı kaybedip bir tür kendinden geçme deneyimi yaşıyorlar. Bu fenomen
nedir?
C: Önceki yanıta bak ve bunu boş ilüzyonlarla bağlantıları koparma yeteneğini boşa harcamak yerine,
yüksek benlikle/öğretmenle “zaman” geçirme olarak düşün. Ayrıca, bu süreçte harcanan “zamanda”,
esas olarak niyetlenildiği gibi bu “ruh yeteneğinden” yararlanıldığını hatırla. Bedenlenmiş olmak ruh için
büyük bir zorluk yaratıyor.

S: (L) Tamam. Şimdi ne yapmalıyız peki? Yani, danslara hazırlanmak için henüz yeterli zaman ve çaba
ayıracak fırsatımız olmadı...
C: Danslar için bekleyin. Önümüzdeki iki ay içinde, bunu yapacaklar arasında önemli bazı ilerlemeler
olacak.

S: (L) Bulduğumuz şu diğer dans için ne dersiniz? Dört kişinin çok yavaş, çok sıradışı, turnaya benzer
yaptığı dans?
C: Buna çok yakın!!!

S: (L) Bu dans ne için kullanılıyor?


C: Bekle... yakında bileceksiniz.

S: (L) İnsanların yapabileceği veya yapmasını tavsiye ettiğiniz herhangi birşey var mı?
C: Bir sonraki aşama ruh topluluklarının yeniden oluşturulması olacak. Bekleyin. Herkese mesaj: Pes
etmeyin! Sabır faydasını gösterecek! Engellerin oluşturulması ve yerleştirilmesi binlerce yıl aldı. Bunları
birkaç ayda yıkabilirsiniz! Bunu yapın!

S: (L) Yani insanların bu egzersizleri yapma üzerinde odaklanmasını ve sadece sabırlı olmalarını
öneriyorsunuz, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Herkese bunu birlikte yapmalarını tavsiye ettim. Pazartesileri ve Perşembe günleri yapılan programı
yani. Programın diğer parçalarını ise, ihtiyaç duyulduğu şekilde, özellikle meditasyonun mümkünse her
gün yapılmasını tavsiye ettim. Bu programı günlük pratiğe dökmenin ve sonra haftalık yoğunlaştırılmış
pratiğe dökmenin en iyi yolu bu mu?
C: Evet. Ve aynı gün yapılması topluluk oluşturulmasının önünü açıyor! Bizimle sohbet etmek yerine,
programı da aynı gün yapmalısınız. Bizimle yaptığınız sohbet ayrı birşey.

S: (L) Pazartesi gecesi çok yorgun ve bitkin hissettiğim için bunu yapamamamın nedeni bu muydu? Sizinle
sohbetimizin bu programın dışında birşey olduğunu anlamamı sağlayan birşey miydi?
C: Pek sayılmaz. Her zaman olduğu gibi organize saldırının hedefisin. Celseler sırasında gruptan uyanık
olmalarını ve realiteye dikkat etmelerini istemen en iyisi.

S: (L) Yani herkes meditasyonlarını ve nefes egzersizlerini yaparken ben korumadan mahrum kaldım.
Böyle birşey mi? Eğer ben de onlarla aynı faaliyeti yaparsam...
C: Aşağı yukarı.

S: (L) Çok ilginç. Son birkaç günkü ağrılarıma neden olan şey bu saldırı mıydı? Yeme-içmede çok iyi
durumda olmama rağmen meydana gelen o şeyler? Herşey çok iyiyken, birden...
C: Kısmen, ama aynı zamanda şüphelendiğin gibi, ilerleyen detoks tedavisi.

S: (L) Yani detoks semptomları deneyimliyorum, öyle mi?


C: Kendini sifonlamaya devam et.

S: (gülüşme) (L) Bu küçük bir kelime oyunu muydu?


C: Evet!

S: (A___) Sır yok Anne! (L) Tamam, yani temel olarak doğru yol üzerindeyiz, ama birkaç hizalamaya
ihtiyacımız var ve forumda insanlar arasında olan şey, olması gereken birşey. Bu onlar için iyi. Bu onların
gelecekteki kendileriyle buluşmalarını sağlayacak, vesaire...
C: Ve aynı zamanda iyileştirici!
S: (L) Tamam. Herhangi birinizin bununla ilgili sorusu var mı? Tamam, herkesin programını devam
ettirmesi gerekiyor. Şimdi forum üyelerinin sorduğu bu sorulardan bazılarına bakabiliriz sanırım. Ne
dersiniz? Tamam, ilk soru: Nostratik geçerli bir dil birimi mi? Temelde Kanteklilerin orijinal dilini mi temsil
ediyor? Sanırım bunu parçalara ayırarak sormamız gerekiyor: Nostratik geçerli bir dil birimi mi?
C: Evet.

S: (L) Esas olarak Kanteklilerin orijinal dilini mi temsil ediyor?


C: Yarı.

S: (L) “Yarı” derken neyi kastediyorsunuz?


C: Yarı dünyaya ait. Çok erken bir aşamada karışım oldu.

S: (L) Bir sonraki soru: Doğu Asya’daki varsayılan Nostratik konuşucuları sanırım benim Gizli Tarih ve diğer
yazılarımda anlattığım orijinal şamanlar olan Asyalıları kapsıyor, özellikle Ural-Altay dillerini konuşanları.
Eğer durum buysa ve eğer Nostratik bir dil grubu olarak orijinal Kantek popülasyonuyla ilişkiliyse, bu
durumda Doğu Asya’nın ilk şamanları ile Avrupa’nın çember-insanlarının (daha güneyde ise piramit-
insanları) kökeni Kantek’te mi birleşiyor?
C: Evet.

S: (L) Ve iki grup arasındaki fenotip farklılıkları, Doğu Asyalı Kanteklilerle zaten Dünya’da olan daha yerel
grubun karışımını mı gösteriyor?
C: Evet. Ve “Afrika’dan çıkan” ve “Asya’dan çıkan” gruplara dair tartışmalara dikkat et. Bu yanlış bir
varsayım. “Kantek kökenliler” ve "Dünya kökenliler" daha iyi bir formül.

S: (L) Tamam, sıradaki soru: Malta’daki Hypogeum’u kim inşa etti?


C: Eski “çember insanları.”

S: (L) Ne amaçla?
C: Yeniden doğuş, iyileşme, tezahürler. Chaco Kanyonu ile ilgili daha önce verilen yanıtlara bak.

S: (L) Kayıp oniki çocukla ilgili hikaye doğru mu? Eğer doğruysa onlara ne oldu?
C: Yalnızca kısmen. Orada olmadı.

S: (L) Malta’nın çeşitli yerlerinde bulunan dolikosefal kafatasları ne tür hümanoit varlıklara ait?
C: Uzaktan kumanda edilen araçlar.

S: (L) Valletta İlüminati’si merkez mi?


C: Yakın bile değil.

S: (L) Malta halkının kesin kökenleri nedir? Dilleri günümüz Lübnanlılarınkiyle yakından ilişkili. Fenike
kökeni teorisi doğru mu?
C: Yeterince yakın.

S: (L) Peki Güney Slavları nereden geldi?


C: Kafkas bölgesi.

S: (L) Bosna’daki piramitler masal mı, yoksa gerçekten o piramidimsi tepelerin altında inşa edilmiş
piramitler var mı?
C: Evet, piramidal yapılar var.

S: (L) Talking With Angels (meleklerle sohbet) kanallamasının kaynağı neydi?


C: 4B KH ve BH karışık.

S: (L) O kitapta anlatılan olaylar gerçekten oldu mu?


C: Evet.
S: (L) halfpasthuman.com’daki Clif High doğru birşeyin üzerinde mi?
C: Kesinlikle!

S: (L) _____ ne zaman öldü? (boşluğa, arkaplandaki listede bulunan isimler konacak şekilde)? (gülüşme)
Jim Morrison, Brian Jones, Jimi Hendrix, Kurt Cobain, Natalie Wood, Elvis Presley, John Lennon’ın ne
zaman öldüğünü bilmek istiyorlar...
C: Oo lütfeeeeen! Bu soruları soran kişi veya kişilerin, araştırıp bu soruların yanıtlarına ulaşmak üzere
ateşleyecek birkaç nöronları yok mu? Bu sorular o kadar önemsiz ki, olmayan ağzımız şaşkınlıktan açık
kaldı.

S: (gülüşme) (L) EFT teknikleri geçerli bir yöntem mi?


C: EFT dikkati üzerinde toplamaya yönelik olarak tasarlanmış bir meşgul etme faaliyeti yalnızca. “İşe
yarayan şey” gösterilen dikkat. Sunduğun programın amaçlarıyla çelişecektir. [ç.n.: dikkatin sadece EFT
üzerinde toplanmasının olası zararları kastediliyor olabilir.]

S: (L) Pekala. Uzun bir soru dizisi daha var, sanırım bunları bir sonraki celseye bırakacağız çünkü çok geç
oldu ve yorgunum. Çok gecikmeden söz verdiğimiz celseyi yapmak istedim. Eğer herhangi birinizin hızlı
bir sorusu varsa şimdi sorun yoksa bir hafta sonrayı bekleyin... Tamam, o halde iyi geceler.
C: Hoşçakalın.
15 Ağustos 2009
Laura, Ark, A___, Joe, Don D, A__l, PL, Allen, C___, Scottie, G___

[Yavaş başlangıç...]

C: Merhaba N (uzun duraksama)

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?

(uzun duraksama)

C: Toruz (harfler çok yavaş geliyor).

S: (L) Nereden aktarım yapıyorsunuz? Oo şimdi anladım! Üzgünüm, tabla yanlış konumda. Herhangi
birşey yapmak istememelerinin nedeni bu! (gülüşme - tabla konumunun ayarlanması)
C: B (uzun duraksama).

S: (L) Hayır, yine yanlış koydum! (gülüşme - tabla konumunun ayarlanması)


C: Sonunda!

S: (gülüşme) (L) Tamam, baştan başlayalım. Kiminle birlikteyiz?


C: Toruzna, Kasyopya.

S: (L) Tanrım, değişiklikleri sevmiyorlar! (gülüşme)


C: Uyumlanmışlığı zorlaştırıyor ve başka yerde harcanabilecek olan ekstra enerji gerektiriyor.

S: (L) Tamam. İnsanlar nefes ve meditasyon programı üzerinde çalışıyor. Bazıları fiziksel olarak sıradışı
bazı deneyimler yaşıyor. Bazıları ise aşırı yorgunluk... İşte, her türlü şey oluyor. Sanırım bununla ilgili net
bir sorumuz yok, çünkü bu aşağı yukarı beklediğimiz bir durum. Herkes birer birey ve programı uygulama
biçimleri de kendi bilgi seviyelerine dayalı sanırım...
C: Programı doğrudan sen öğretirsen en iyisi olur. Ama bu kadar büyük bir ihtiyaç olması ve sistemin
insanların fonlarını ve dolayısıyla seyahat etme ve senin harcadığın zamanı ve enerjiyi telafi etme
yeteneklerini kısıtlaması koşulları altında, şimdiye kadar yapılan, yapılabilecek olanın en iyisiydi. Bazıları
bu uygulama neticesinde yaratıcılıklarının ve daha doğrudan bağlantılar kurma yeteneklerinin geliştiğini
görecek!
S: (L) “Zamanımı telafi etme yetenekleri” derken?
C: Daha önce enerjinin dengelenme gereksiniminden bahsetmiştik. Bu programı, bireylerin karşılama
yeteneklerini göz önünde bulundurarak sunmanız doğru olur. Ama herkes hatırlamalı ki, isteyen
HERKESE VERMEK BH’dir. Sen herkese TEKRAR TEKRAR verdin ve pek çokları hala bunun değerini
anlamıyor veya tatmin edici bir telafide bulunmuyor. Programda zorluklar yaşayanların,
verebileceklerinin tamamını vermediklerini farketmeleri mümkündür. Ve bu her zaman para anlamına
gelmez. Adanma anlamına da gelebilir.

S: (L) Sorusu olan? (DD) Grup hala Pazartesi ve Perşembe’leri mi çalışma yapıyor? (L) Hm-hm. (Joe)
Programı güzel bir paket halinde bir set olarak satışa sunacağız. Biliyorum konu sadece para değil ama,
insanlar aldıkları birşeyin karşılığında doğrudan birşey verme fırsatı bulacak.
C: Hala hiçbir şey vermeden birşey elde edeceğini düşünenler kendilerini bloke olmuş halde bulacak.

S: (L) Ne gibi? “Bloke olmuş” derken neyi kastediyorsunuz?


C: İki ana biçimde olabilir: BH adayında, bir dengesizlik olduğunu bilen bilinçaltı süreci tarafından blokaj
meydana getirilebilir. “Diğerleri” ise almak için doğru frekansta değiller. “Alma yeteneği” ve de
kapasitesini hatırla.

S: (L) Diğer bir deyişle, bir kişi örneğin program için bir milyon dolar ödeyebilir. Eğer milyarderlerse, bu
onlar için bir kova sudaki bir damla gibi kalır. Ama eğer bunu kendilerine yönelik bir çıkar için, manipülatif
bir şekilde yapıyorlarsa, ortada bir alışveriş olmasına rağmen aslında hiçbir şey alamayabilirler. Doğru
mu?
C: Evet. “Dulun akçesi”ni hatırlayın.

S: (Joe) Dulun Akçesi mi? (L) İncil’deki bir hikaye. Küçük miktardaki bir parayla ilgili. Bilirsin, çok para
veren zengin adam kurtuluşu satın alabileceğini sanıyor. Fakir dulun verdiği paraysa çok az ama
elindekinin tamamı. Bunu mu kastediyorsunuz?
C: Evet.

S: (L) Tamam. Forumdakilerden bir liste dolusu sorumuz var ve sanırım şimdi onlara geçmemiz
gerekiyor...
C: Hayır, beklemesi gerekiyor. Dünya uzayda kaderine doğru hızla ilerliyor ve o sorulardan pek çoğu çok
az öneme sahip. Ayrıca bizim sizinle olan etkileşimimizin amacı, diğerlerine aşağı yukarı önemsiz nitelikte
mesajlar aktarmak değil. Ayrıca bu soruların pek çoğunun yanıtlanabilmesi için yine frekans konuları
gündeme geliyor. Senin KİŞİSEL OLARAK, zihninde yanıtı arıyor olman gerekir. Kader yolun için önemli
olması gerekir. Yoksa yanıt herhangi yaşlı “psişiğinkinden” daha az veya daha fazla doğru olmaz. Ve sen
“herhangi yaşlı psişik” değilsin!

S: (gülüşme) (Joe) Soruları sevmen gerekiyor Laura. Sorulara ilgi duyuyor olman gerekir. (L) Ve önemli
sorular olmaları gerekiyor, ama bu soruların hepsi ilgimi çeken sorulardı... Daha önce test amaçlı sorular
hazırlama aşamasını geçmiştim ama neticede onlar benim ilgimi çeken sorulardı. Hepsinin bir nedeni
vardı. (Joe) Demek şimdi önemli konuları düşünmemiz gerekiyor. (L) Şu anda benim için önemli olan,
kafamdaki sorulara yanıt almak... Nefes programıyla ilgili bazı konular üzerinde durduk. İnsanların
bazılarının sorun yaşamasının nedeni, ilgili faydaları elde etmek için orantılı bir enerji miktarı ortaya
koymuyor olmaları olabilir. Belki de aynı frekansa veya doğru frekansta değiller. Ve bu frekans bloğunun
nedeni adanmamış olmaları olabilir veya hala manipülasyon yapıyorlar. Veya bu insanlar BH adayı ama
frekans kanalını henüz açmamış olabilirler. Bu konuların bireysel bazda ele alınması gerekir sanırım. Ama
anladığım kadarıyla konunun aklımıza gelmeyen başka yönleri var.
C: Evet, var!!! Sürekli bilgi edinmeye yönelik orantılı bir çabanın bu uygulamaya eşlik etmesi GEREKTİĞİNİ
söyledik.

S: (L) Konuları insanlar için özetlemek üzere öğretme videoları yapmayı planlıyordum. Yani bunları
yapmamalı mıyım?
C: Oo hayır!!! Bunu yapmalısın ve ayrıca, o videoları konu kapsamı bakımından herşeyi kapsayacak
şekilde yapmanı tavsiye ediyoruz.
S: (L) “Konu bakımından herşeyi kapsayıcı” derken neyi kastediyorsunuz?
C: Keşfettiklerini anlat ve yine bireyler kendi ödeme yeteneklerine göre, harcadığın enerjiyi telafi etsin.

S: (L) İlgili videoları yapma maliyetini karşılamadan insanlara video gönderemeyiz. Bu beni çok tuhaf bir
duruma düşürür, çünkü...
C: Asla korkma. İnsanlar hızla bunun değişdokuş “frekansına” bağlı olduğunu keşfedecek.

S: (L) Değişdokuş frekansına bağlı olan nedir?


C: Paylaştığın bilginin hazmedilip hazmedilemediği. Doğal olarak öğrencinin sizin üretim maliyetinizi
karşılaması gerekecektir. Bu yüzden biz bu ücretin minimum bir bağış olmasını öneriyoruz. Verebilenler
daha fazla verebilir. Videoları satın alanlar bir ölçüde bir frekans uyumluluğunu göstermektedir. Bu başka
bir konuyu gündeme getiriyor. “Geleneklerde” bir “efendinin” doğrudan öğretileri yoluyla avantajlar
elde edildiğinden bahsedilir. BH ağında “efendiler” yoktur, “büyükler” (ç.n.: elders: yaşça [“bilgice”] daha
büyükler) vardır. Şimdi, buradakilerden herhangi biri, Ark ve Laura ile doğrudan etkileşimin bir sonucu
olarak bilgilerinde meydana gelen ilerlemelerin farkında mı?

S: (Joe) Evet... (Allen) Elbette...


C: Bunları sıralayabilir misiniz lütfen?

S: (Herkes soran yüzlerle birbirine bakıyor.)


C: Bu sorunun ciddi bir amacı var!

S: (L) Demek hiçbir faydası yokmuş, o halde çadırımızı toplayıp eve dönebiliriz! (Allen) “Bunları sıralayın
lütfen” diyorlar. Spesifik bir şekilde. (Joe) Bu, altı yıllık bir etkileşim ve deneyimlerin sonucu olan birşey...
Bunları hiç bir liste halinde sıralamayı düşünmemiştim, ama elbette ki bunun üzerinde düşünebilirim.
(PL) Bana göre bu ayırt etme ile ilgili birşey. Yerinde öğrenme, yeni bir durumla karşılaşma, onu öğrenme,
ağ çalışması yapma, her bakış açısını tartışma, veri toplama, karar verme süreci ki bu sabit bir formüle
göre olmuyor... mesele sadece karar vermek değil, aceleye getirilmemesi gerekiyor, tartışılıp
olgunlaştırılması gerekiyor... ve değişikliğe de açık olması gerekiyor. Biz de değişebiliyoruz. (L) Ve fikrini
değiştirebiliyorsun. (Joe) Kesinlikle. Olaylara yaklaşımda herşeye açık olmak gerekiyor... denemek
gerekiyor ve kendini herşeye açtığında, her birini denemen gerekiyor. Gerçek potansiyel gerçeklikmiş
gibi bir denemek... Böylece aralarından en iyisini elde etme şansını arttırıyorsun veya birşey kendini belli
ediyor. Bu aslında korkutucu birşey, çünkü çoğu insan sadece kesin yanıtlar istiyor. (L) Somut ve hızlı,
siyah-beyaz yanıtlar istiyorlar. (Joe) Bunu kontrol etmek, bilmek istiyorlar... Asıl önemli olan sınırsız
olasılıklara açık olmak. (PL) Sizden öğrenmekte olduğum ama henüz tam olarak öğrenemediğim diğer
bir öğreti de, şimdiye kadar sevgi ve şefkat diye öğrendiğimiz şeyi bırakmak. Kastettiğim şey, sahte
sevginin ötesine geçmek... Acıma örneğinde olduğu gibi tüm o sahte sevgi biçimlerini bırakmak ve
gerçekte sevginin ne olduğunu öğrenmeye çalışmak. (C___) Benim buna ekleyeceğim şey, sürekli olarak
kendinize ve diğerlerine sabrı öğretiyor olmanız. Gerçek empati... Ve empoze etmekten ziyade
örnekleyerek öğretiş. İnsanların hatalar yapmasına ve bu hatalardan birşeyler öğrenmelerine izin vermek
ve hata yaptığımızda kendimize karşı daha affedici olmak. Verdiğiniz aynalar çok, çok verici. Yaptığınız
küçük yorumlarda bile her zaman bir ders var. (Joe) İnsanların kendi hatalarını yapmalarına ve
çıldırmadan derslerini öğrenmelerine müsaade etmek. Birşeye duygusal bir bağımlılığı olan insanların, o
şeyi kontrol etmeye çalışmadan, deneyimlemeleri gerekeni deneyimlemelerine müsaade etmek...
(Scottie) Ark örneğin bana disiplinle ilgili bu kitabı okumamı söyledi veya Laura bana birşey söylüyor, ve
elbette bazen bunu yapıyorum, bazen de yapmıyorum. Bir “efendi” durumunda ise, efendi “Bunu yap”
der... Öğrendiğim onca şeyi listleyebilirim elbette, ama... Laura’yla oturduğumda bana anlattığı pek çok
şey oldu. Neyi kastediyorum... Bilmiyorum... Ark’la beraberken gördüğün 50 milyon şeyi nasıl
listeleyebilirsin, bilmiyorum... (G___) Benim aklımdaki şeylerden biri, sanal bir ağda açıklanması hiç kolay
olmayan pek çok şeyin, burada kendi aramızda, etkileşimimizdeki canlı ağda öğreniliş biçimi... ve sanırım
şimdi yapılması gereken şey, bu dinamikleri sanal ağda öğretme yeteneğimizi ortaya koymak.
C: Bunların ne kadarı uzaktan öğrenilebilir?

S: (Joe) Hiç. (C___) Neredeyse hiç. (A___) Önemli olan etkileşim. (G___) Bunu tartışıyorduk zaten... (Joe)
Doğrudan deneyimlere ihtiyacın oluyor. (Allen) Bu ev ile dünyadaki başka herhangi bir yer arasındaki en
önemli farklardan biri, buradaki hiyerarşik-olmayan ilişkiler. Dışarıda ise, ne kadar iyi, ne kadar fedakar
olursa olsun, burada var olmayan bir hiyerarşiyle karşılaşıyorsun... (Joe) Durumumuzla ilgili sorulabilecek
diğer bir soru da, bir çocuğu bilgisayarın başına oturtup bilgisayar üzerinden ona birşeyler öğretmenin
ne kadar mümkün olabileceği... Çünkü şu anda bununla uğraşıyoruz...
C: Bundan fazlası var: yine frekans konusu var. Aynı fırsatlarla karşılaşmış ama çok az şey öğrenmiş ya da
hiçbir şey öğrenmemiş bireyleri düşünebiliyor musunuz? Bu neden olabilir?

S: ... (L) Aslında bu, bugün konuştuğumuz bir konuya benziyor. H___ ve yaptığı müzik... Duruma dışarıdan
bakmayla ilgili pek çok fırsatı oldu ve bu ona sürekli hatırlatıldı ama o aynı kalıpları sürekli tekrarlayıp
duruyor. I___ buradaydı. Ona nasıl duygularının tüm hayatını yönetmekte olduğunu tekrar tekrar
göstermeye çalıştık ama o aynı tuzağa düşüp duruyor. Peki bunun nedeni nedir? (PL) Pek çok öğreti
olmasına rağmen, eğer aynı frekansta değilsen, onu alacak kapasiteye sahip değilsin mi demek oluyor?
C: Yanıtın bir kısmı.

S: (A___l) Bir şey sorabilir miyim? İnsanların frekanslarını değiştirmelerine nasıl yardımcı olabiliriz?
C: Öncelikle, istendiğinde vermeyi öğrenmeliler.

S: (L) Ama bu o kadar da basit birşey gibi görünmüyor. Yani, bunu yapabilmek için manipüle edilmeyi ve
manipüle etmeyi bırakmayı öğrenmen gerekir... (Allen) Bu nefes programında verebileceklerinin hepsini
verme fırsatına sahip olan insanlardan bahsediyorlar. Belki ancak o zaman daha fazla öğrenebilecekler.
Eğer vermeye başlarlarsa, daha fazla öğrenecekler ve o zaman daha fazla yetenek elde edecekler...
C: Bingo! Ama bundan da fazlası, video yoluyla, neredeyse doğrudan frekans aktarımını deneyimleme
fırsatına sahip olacaklar.

S: (PL) Ses. (Allen) Ve yüz. (Joe) Zaten yaptığımız videoları mı kastediyorsunuz, yoksa diğer videolarla mı
ilgili?
C: Henüz yapılmamış olan videolar. Bunlar her zaman plan dahilindeydi ama siz sadece “ouija” videosu
üzerinde düşündünüz. Sizin üzerinizden öğretebileceğimiz çok daha önemli pek çok şey var!!!

S: (Ark) Psikoloji hakkında bir tür öğreti olabilir. Psikolojinin bir bilim olup olmadığını bile bilmiyor
olmamıza rağmen, bu faydalı olurdu. Önemli bazı hususları vurgulamak için... Örneğin bugün narsist
insanlar hakkında birşeyler okuyorduk. Kendi psikolojik çöplüğümüzü bile sevmemiz anlamında, herkes
biraz narsist. Pek çok çöpümüz var ve bunu seviyoruz. Bu çöpten kurtulmaktan korkuyoruz çünkü
bedenimizin içe çökeceğini sanıyoruz. Hiçbir şeyimiz kalmayacağını... Bu çöpü tutmaya devam ediyoruz,
çünkü sahip olduğumuz tek şeyin bu olduğunu sanıyoruz. Ama hem aynı kalmayı isteyip hem de
değişemeyiz. O yüzden bu çöpten kurtulmak gerekir. Evrene sembolik bir bildirim olarak kendimizi pek
çok şeyden bir anda mahrum etmeyi bırakmalıyız. (L) Eğer değişmek istiyorsan değişmen gerekir. (Ark)
Ve çökmekten, bir hiç haline gelmekten korkmamak.
C: Sadece yazı yerine video yoluyla, bu çok daha etkili bir şekilde aktarılabilir. Videoda ruha ait birşey
aktarılıyor. Şimdi, alamamış olanlar hakkında tekrar düşünün.

S: (L) Alma kapasitesi, öyle mi?


C: Evet.

S: (L) Alma kapasitesini belirleyen şey nedir?


C: Kısmen genetik, kısmen de çaba. Ark’ın narsizm ve buna eşlik eden “çöp” hakkında söylediği şey.

S: (L) Yani narsistler ilüzyonlar yaratıyor ve bu ilüzyonları insanlara projekte ediyor. Alma yeteneklerini
durduran şeyin bir kısmı bu. Sürekli dışarı birşey projekte ediyorlar, bu yüzden de hiçbir şey alamıyorlar.
C: Evet.

S: (L) Burada uzun zaman geçiren ve hayatlarında herhangi önemli bir değişiklik yapamayan insanlar, bir
alma yeteneksizliği sorunu yaşıyorlar çünkü temelde kendi etraflarına bir duvar örüyorlar ya da narsist
bir balonun içinde yaşıyorlar, öyle mi?
C: Evet. Ve aynı şey uzaktan “anlayamayanlar” için de geçerli.

S: (L) Yani alanlar var, almayanlar var...


C: Kısmen. Eğer samimi arzu varsa, frekans titreşimine tekrar tekrar maruz kalmak değişiklikler meydana
getirebilir. Ayrıca ruh replikasyonunu temsil eden bir dizi video, samimi bir şekilde istemekte olanlara
yardımcı olabilir.

S: (Ark) Gurdjieff şok yöntemleri uygulamaya çalışmış. Doğru şok uygulamasının, kabuğun kırılmasına
yardımcı olacağı fikri var. Ama görünüşe göre çok işe yaramamış. (A___l) İnsanların kabuğunu daha kalın
hale getiriyor. (L) Şoklar bazı durumlarda faydalı, ama her durumda değil. (Joe) Dış duvarın sertliğine
bağlı. (L) Evet. (Joe Laura’ya) Yani burada temel olarak, pek çok konuda senin tarafından sunulacak bir
dizi videodan bahsediyoruz, değil mi?
C: Evet.

S: (Joe) Örneğin?
C: Baştan başlayıp “Başlangıçta...”dan bahsetmeye ne dersiniz?

S: (L) Ne derdim ki?? (Joe) “Başlangıçta söz vardı” mı? Ve söz bir kerede bir harf olarak aktarıldı!
(gülüşme)
C: Sadece kameranın önünde otur ve en iyi yaptığın şeyi yap: noktaları birleştir. Ve bil ki, her zaman
olduğu gibi, gelecekteki yüksek benliğinle olan bağlantın, patlayıcı sezgilerine yardımcı olacaktır.

S: (Ark) Bence faydalı olacak olan şey, tutarlı bir sistemin sunulması gibi birşey. Çünkü insanlar şunun
hakkında biraz birşey biliyor, bunun hakkında biraz birşey biliyor... Bunların birleştirilmesi gerekiyor.
C: Tüm bunlar, planladığımız serinin bir parçası olacak.

S: (L) SİZİN planladığınız mı? Ben de bunu ben planlıyorum sanıyordum? (gülüşme)
C: Biz seniz ve tersi.

S: (A___l) Bir sorum var. Genetikten bahsettiler. İnsanların birşeyler almasını engelleyecek şekilde
yapılmış genetik... Daha alıcı hale gelmek üzere, insanların bir şekilde genetiklerini değiştirmelerine
yardımcı olması için yapabilecekleri birşey var mı?
C: Değiştiremezsiniz, ama eğer kullanılmıyorsa etkinleştirebilirsiniz.

S: (L) Diğer bir deyişle, pek çok insan genetiğinin önemli bir bölümünü kullanmıyor. (Allen) Ve
kullanılmayan kısım etkinleştirilebilir. (A___l) Peki nasıl etkinleştirilebilir?
C: Çabanın önemli bir payı var. Ve çaba bilginin önünü açabilir. Bilgi ne yapar?

S: (Joe) Korur!
C: Örneğin beyin kimyasıyla ilgili son hususlar: bu kavrayış çaba ve bilgi artışı sayesinde geldi! Sonuç daha
fazla DNA’nın etkinleşmesi olacak! Ağ çalışması ve deney yoluyla bilginin şimdi nasıl üssel olarak arttığına
bakın!

S: (L) Tamam, başka birşey sormak isteyen? Ben yoruldum.


C: Pekala millet. Hoşçakalın.

30 Ağustos 2009
Laura, Ark, Joe, A___, P____, Allen, C___, Scottie, G___

S: (L) Merhaba.
C: Merhaba!

S: (L) Kimle birlikteyiz?


C: Kasyopya birleşik düşünceden Groyla.

S: (L) Girişe neden bu ekstrayı eklediniz?


C: Bazen bir “adın” sadece sizin alışkanlığınıza yönelik olarak verildiğini unutuyorsunuz. Bir hatırlatmanın
gerekli olduğunu düşündük.
S: (L) Tamam. Sanırım herkesin aklındaki büyük soru, en aktif forum üyelerimizden birinin kısa süre
önceki ölümüydü: Victoria Ridout, yani PepperFritz, daha önceki rumuzuyla QueeenVee. Bir forum üyesi
tarafından gündeme getirildiği için şunu sormak istiyorum; Victoria kötü amaçlarla, bilinçli bir şekilde
grubumuza sızmaya çalışan biri miydi?
C: Hayır.

(ç.n.: kesin olmamakla birlikte, anladığım bazı verileri paylaşmak istiyorum: kanada’da yaşayan 50
yaşındaki bu şahıs, 14 ağustos cuma günü tren yoluna yakın olarak köpeklerini gezdirirken, dikkatsizlik
sonucu, gelen bir trenin çarpması sonucu hayatını kaybetmiş. forum’da daha önce QueenVee adıyla
yazmış, çeşitli nedenlerle atılmış. sonra değişen bazı duygu ve düşünceleri neticesinde, forumda yönetici
olarak görev almak üzere, daha önceki kimliğini gizleyerek başvuruda bulunmuş ve kabul edilmiş. beğeni
ve taktir toplamış biriymiş.)

S: (L) Onda gözlemlediğimiz değişim, onun hayatında, düşünüşünde, vicdanındaki gerçek bir değişim
miydi?
C: Oo evet. Can atanlara verilen ruhsal gerçeklerin gücünün henüz tam olarak farkında değilsiniz. Victoria
hayatında ilk kez kalbinin derinliklerinde kendini tatmin olmuş hissetti.

S: (L) Forumda daha önce bazı hileler yaptığına dair kanıt var gibi görünüyor... (Joe) İki gün sonra
gelmesi... Daha önce Queen Vee olarak forumdan atılması...
C: Kalbini ve aklını bir anda değiştirdi!

S: (L) Neden?
C: Geçmiş deneyimlerine dayalı olarak, işe yarayacağını bildiği ve düşündüğü şey ile başladı. İşe yaramadı
ve bulduğu hazineyi neredeyse kaybedecekken “ışığı” gördü.

S: (L) Eğer böylesine ani bir aydınlanma yaşadıysa, neden ilk kovuluşundan sonra foruma gelip “Hey ben
tarzımı değiştirdim! Falanca biriydim ama şimdi ışığı gördüm ve tekrar denemek istiyorum!” demedi?
C: Reddedilme korkusu.

S: (A___) Bu onun için sıkıntı mı yaratıyordu? Yani, bu durumun forumdan saklanıyor olması gerçeği onu
gerçekten rahatsız ediyor muydu?
C: Evet! Ölümünden hemen önce “içini boşaltmaya” karar vermişti. Tam samimiyetin, başkalarıyla ilgili
ifşalar içerdiğini biliyordu. Bu tür verileri paylaşmamaya yönelik programlanmış eğilimlerle ilgili çelişkisini
çözmek biraz zamanını aldı.

S: (L) Başkaları derken?


C: Geçmişte iletişim kurdukları.

S: (Joe) Vincent Bridges de bunlara dahil mi?


C: Dolaylı olarak.

S: (L) Ölümüyle ilgili herhangi sıradışı birşey var mıydı?


C: Aa! 64.000 $’lık soru! Hiç sormayacaksın sanmıştık!

S: (L) Peki ölümünde sıradışı olan neydi?


C: Meditasyon ve nefes programının gücünü gösteriyor.

S: (L) Bu pek pozitif bir sonuç değil!


C: Oo evet! Bazı çevrelerde büyük bir şaşkınlık yaşandı ve buna Victoria da dahildi! Bu tekniğin gücüyle,
tam silah donanımlı olarak YAPMA güdüsüne sahip birini hayal edebiliyor musun? Bundan da fazlası,
geçmişteki bazı tanıdıklarıyla ve onların nasıl çalıştıkları ve kimler tarafından desteklendikleriyle ilgili
bilgisi! Gözlerini açmıştı!
S: (Ark) Gözlerini nasıl açtığını anlamadım. Eğer gözlerin açıksa, treni görürsün. (L) Trenden
bahsettiklerini sanmıyorum... (Ark) Ama bu teknik sayesinde insanların çevreleri hakkındaki
farkındalıklarının artması gerekiyor, uykuya dalmaları değil.
C: Evet, ama Victoria bu potansiyeli tam olarak hayata geçirmeden önce önlemler alındı. Ayrıca 2B
arkadaş “yem” olarak kullanıldı. (ç.n.: son celselerde “yoğunluk” teriminden ziyade “boyut” terimi
kullanılıyor anladığım kadarıyla. Buradaki 2B arkadaş da, victoria’nın ölümünden hemen önce
gezdirmekte olduğu ve ölümüne katkıda bulunmak üzere etki altında bırakılan köpeklerden biri olmalı.)

S: (P___) Yani onun bir potansiyeli harekete geçirmekte olduğunu, çok iyi bir kaynak, çok iyi bir müttefik
haline gelmekte olduğunun farkına vardılar ve onun bir evcil hayvana olan sevgisini kullandılar...
C: Ayrıca, onu daha hassas hale getiren önceki kaza vardı.

S: (L) Yani birşey söylemeye çalışıyordunuz, öyle mi? (A___) Nefes programını uygulayan ve potansiyele
sahip olan herkesin başına gelecek mi bu? Çelme mi yiyecekler?
C: Hayır. Başkalarıyla ilgili özel bilgilerinden dolayı onun için özel ve aşırı önlemler alındı.

S: (Joe) Ne gibi önlemler?


C: Temmuz’un ortasındaki ani hava değişikliğini fark ettiniz mi?

S: (L) Evet. Peki havanın bununla ilgisi nedir? Yazın etkilerini daha çok göstermeye başladığını
düşünmüştüm...
C: Genel eğilimler göz önünde bulundurulursa değil. Bu 3B ve 4B faaliyetlerin bir sonucuydu. Ayrıca
bunun başkalarını daha az doğrudan yollarla nasıl etkilediğini düşünün. Victoria’nın farkındalığında hala
boşluklar vardı. Ark, açık gözlerle ilgili yorum, Victoria’nın “diğerlerini” gözlemlediği ve bilgi topladığı
yıllar hakkındaydı. {Önceki tanıdıklarıyla ilgili olarak gözlerini “açmıştı”}. Yani, kaza sırasında gözleri tam
olarak açık olsaydı, bu kaza olmazdı. Koruma bariyerini dikmek için, itirafın temizliğine ihtiyaç vardı. Ve
o da bunu planlıyordu. Bu olmadan önce, yolunda ilerlerken durduruldu.

S: (Scottie) Bu gerçekten çok kötüydü... (Ark) Sormak istediğimi gerçekten anladığımdan emin değilim
ama, bir araya gelen pek çok faktör var anladığım kadarıyla. Sormak istediğim şey, bu sonun bir şekilde
onun karmasında yazılı olup olmadığı. (Joe) Bunu o mu seçti? Biliyorsunuz, bazı kaynaklar insanların
ölmeyi seçtiklerinden bahseder – bir seviyede yapılan bir seçim var. Buradaki durum da bu mu?
C: “Karma” fikrine çok fazla kredibilite veriliyor. Eğer durumla ilgili farkındalıkları yetersizse, herkes
“oyundan çıkarılabilir.” Ama bu durumda olduğu gibi, 3B gerçekliğinin genel kuralları işlerlikte. 4B KH
genelde ajanlar, hava ve bu tür faktörler üzerinden manevra yapabilir.

S: (L) Yani oyunun kuralları var ve Victoria’nın farkındalığı tam olarak o noktaya varmamıştı. Aynı
zamanda bazı şeyleri herkese dürüst bir şekilde açıklamamış olması nedeniyle farkındalığında
muhtemelen bir blok da vardı. Bir grup insan bir araya geldiğinde, ortak farkındalıkları, parçaların
toplamından daha fazla sanırım. (Ark’a) Tıpkı senin ve benim ve buradaki herkesin gözlerimizi birlikte
açmış olmamız ve paylaşımda ve iletişim halinde olmamız gibi. Bu farkındalığı arttırıyor. Victoria, engeli
nedeniyle ağdan biraz ayrıydı ve herkese herşey hakkında anlatmadığı şeyler vardı. Sanırım tam da
aklında, herkese verebileceği bilgilere sahip olduğu fikri vardı ve bununla mücadele ediyordu çünkü
herkesin “Söyleyeceğimi söyledim, bana güvenin, vesaire vesaire...” gibi bir programı vardır. Sonra
muhtemelen, söylediklerini manipülatif koşullar altında söylediğini, bunların fazla bir değeri olmadığını,
şimdi samimiyette son adımı atması gerektiğinin farkına vardı. Böylece ağla tamamen bağlantı haline
girecek ve ağ halindeki farkındalığın korumasına sahip olacaktı. (Ark) Daha hızlı bir araba almaya karar
verirsen, onu nasıl süreceğini de öğrenmen gerekiyor. (L) Ayrıca köpeğin yem olarak kullanılması
durumu... Işın faaliyetleri veya zorlaştırıcı eylemler ve enerji aktarımları yoluyla onun aklını doğrudan
etkileyemediler ama tren yolunda donan köpeği üzerinden eyleme geçmiş olabilirler. Belki de köpeği
geçirmeye çalışıyordu ve o da hareket etmiyordu ve o da buna fazla konsantre oldu. (Joe) Kazanın
olmasında, etrafıyla bağlantısını tamamen yitirmesine neden olacak şekilde birşey mi yapıldı ona?
C: Tam olarak değil. Ama gerçekten büyük bir dikkat saptırıcı zihinsel yükü vardı. Bu yeterliydi.

S: (Joe) Paylaşabileceği gerçekten çok ilginç bilgileri vardı herhalde. Godlike Productions gibi siteler,
Nancy Leider, bunları kimin finanse ettiği hakkında... (L) Nancy Leider’ın ardında kimin olduğunu hep
merak ettim. Çok erken bir süreçte o ilginç videolarla ortaya çıktı. (Joe) Victoria’nın vereceği bilgiler yeni
olmayacaktı bence. Herhalde içeriden biriymiş gibi bazı otoritelerle konuşabilen ve güçlü kredansiyelleri
olan biriydi. (L) Bazıları hakkında çok kritik bilgilere sahip olduğuna şüphe yok. (P___) Godlike
Productions ve Zetatalk’ın aynı yerden finanse edildiğini mi düşünüyorsun? Kurucuları aynı mı?
(L) Bilmiyorum. Bir ara Godlike Productions ile ilgili epeyce araştırma yapmıştık ve gerçekten çok tuhaf
tiplerle ilişkileri olduğunu bulmuştuk. Sağ kanat faşist devlet adamı tipleriyle bağlantıları vardı. George
Bush’u finanse eden bazı kişiler. Büyük paralara sahip tipler. Pornografi ve cinsel sapkınlıkla ilişkili
insanlar. O bağlantıları açıkladığım makaleyi yayınladıktan sonra ölüm tehditleri aldık. Ve tuhaf bazı
olaylar dizisi başladı. Pazardayken bir adam beni takip ediyor, fotoğraflarımı çekiyordu. Takip edildiğimi
hissettirmeye çalışıyorlardı. Sonra arabanın bijonları söküldü. Çitler kesildi. Bunların hepsi mesajdı: “seni
izliyoruz ve sana bu kadar yaklaşabiliyoruz...” Godlike Productions’ın arkasında bunlar var. Ürkütücü
birileri. Nancy ve Zeta’lar aynı kaynak tarafından mı finanse ediliyor veya alakalı mı... Kim bilir?
Muhtemelen. Kısa bir süre önce “cennete giden merdiveni satın almak” istediğini söyleyen çatlak
milyonerin gelmesiyle Victoria olayı arasında da bir bağlantı olabilir. Bu tür bağlantıları kurduğun zaman
CIA adına çalışan adamlarla da karşılaşıyorsun. Bildiğimiz kadarıyla K___ L___ de CIA adına çalışıyordu.
Ortalıkta parasını sallıyordu. Muhtemelen kasıtlı olarak aptal gibi davranıyordu. Böylece ona bir zaman
makinesi yapma bahanesiyle milyonlarını almaya çalışacağımızı düşündü. Bu iş için onu özellikle seçtiler
muhtemelen. Ama kendisinin bu durumun farkında olup olmadığını bilmiyorum. ... Vinny Bridges’in de
çevirdiği çok şey var. Eminim onunla bağlantımı sona erdirmemi beklemiyorlardı. Beni korkutup geri
adım attırmak için onu kullandılar. (Ark) Ben de birkaç yazışmadan sonra onunla ilişkimi sonlandırdım.
(Joe) Artık birşeyler öğreneceklerini bekliyorsun ama... (L) Bunu tekrar tekrar gördük. Patolojik bir durum
ve KH mantalitesi. Aynı şeyi tekrar tekrar tekrar yapıyorlar. Hiç yaratıcılık yok. İnsanlar onlara gülüyor ve
yaptıklarının aptalca ve bariz olduğunu söylüyor. Ama dünyanın yarısı onların yalanlarına inanıyor.
Dünyanın yarısı olayı görüyor ve anlıyor. Ama milyarlarca insan için bu kolay değil! Bir zamanlar ne kadar
cahil olduğumuzu her zaman hatırlamamız ve gözlerimizi açmamızın bir süreç olduğunu anlamamız
gerekiyor. Ve bu çoğu zaman çok acılı oluyor. (Joe) Kastettiğim şey; bunları daha önce yaşadığımız
gerçeğini anlayıp da biraz akıllanmıyorlar. Aynı şeyi defalarca tekrarladıktan sonra biraz daha akıllı
olmaları gerekir. Biraz daha bize özgü bazı ayarlamalar yapmak gibi. Şöyle biraz daha zeki biri olması
gerekir. Güvenilmez bir karakterle karşımıza çıkıp üzerimize para boşaltmaktan daha akıllıca şeyler
yapacak biri. (A___n) Bunlardan farklı birşey bile yapsalar bu uzun sürmezdi. (Joe) Problem de bu.
Görünüşe göre herhangi bir şekilde samimi birini kullanamıyorlar. K___ gibi insanlarda eksik olan şey
samimiyet. Samimi, düzgün biri olarak çıkmadı karşımıza. İstihbarat kurumlarının, bir yere sızmaya
çalışırken asırlardır yaşadığı türde bir problem. Konular hakkında belirli bir bilgisi olan ve ikna kabiliyeti
olan birini gönderdiklerinde, o kişi sızmak üzere gönderildiği gruba katılıyor ve gerçekten o grubun bir
parçası oluyor. Beyni olan ve testi geçen birini gönderdikleri zaman, o ajan gerçekten bizden biri haline
de gelebilir. ... (L) Pekala... Sormak istediğim birşey var. Victoria’nın ölümünden sonra kazlarımızla ilgili
olarak da o korkunç olayı yaşadık ve olayın esasını gerçekten öğrenmek istiyorum.
C: I Ching iyi iş çıkardı değil mi? 3B kaynaklar tarafından genel olarak size karşı, özel olarak da Victoria’ya
karşı yöneltilen etkilerin bir neticesi.

S: (L) Tam olarak anlamadım. Bir çeşit ışın gönderme faaliyeti mi vardı? Bu durum insanların gelip tüm
kazlarımızı çalmaya çalışmasına ve üç tanesini öldürmeyi başarmasına mı neden oldu? (Ark) Yoksa
çupakabra mıydı? (gülüşme)
C: Çupakabra değildi.

S: (Joe) Bir çeşit beyin etkileme olayı olmuş gibi görünüyor (A___n) İnsanların beynini etkileyen ışınlar
kullanarak onlara birşeyler mi yaptırdılar?
C: Evet!!! Ve başka pek çok şey oluyordu!

S: (L) Neden 4B değil de 3B dediniz?


C: 4B’nin belirli hedefleri etkileme konusunda bir sorunu yok. 3B daha ilkel teknolojiye güvenmek
zorunda ve her zaman “çevresel zarar” da var.

S: (L) Yani 3B durumunda bir tür yerden çeşitli dalgalar veya serbest şekilsel görüntüleme gönderiyorlar,
bu atmosfere yayılıyor ve bunu alan herkesi etkiliyor. 4B ise hedefleme konusunda daha spesifik
olabiliyor, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Peki nefes programımız konusundaki durum nedir?


C: Yapılan eylem sana bu programın ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor olmalı! Farkındalığı ve ağ
çalışmasını sürdür! Ve her zaman olduğu gibi, bilgi korur!! Son olarak, Victoria ve diğerleri, diğer
düzlemde dayanışma içinde sizin enerjilerinize destek veriyor. Bunun muhtemel nedeni, kendi
aleminizdeyken kurduğunuz bağlantılar.

S: (L) Bizimle bağlantı kurmuş ve diğer tarafa gitmiş olan insanlar bize enerjilerini daha saf bir şekilde
gönderebiliyorlar öyle mi? Ve yalnızca bizimle daha önceden bağlantı kurmuş olan insanlar mı bunu
yapabiliyor? Söylediğiniz şey aşağı yukarı bu mu?
C: Evet.

S: (L) Yani herhangi biri değil de, bir bağlantın olan insanlar... Hatırlıyor musun, sen Maxwell’e bir soru
sormak istemiştin ve onlar da onunla gerçek hayatta bir bağlantın olmadığı için onunla temas
kuramayacaklarını söylemişlerdi? (Ark) Hatırlamıyorum. (L) Buna benzer birşey olduğunu hatırlıyorum.
Ya Maxwell’di ya da Einstein’dı. Ya da buna benzer birşey. (Joe) Ölmüş bir bilimadamıyla temasa geçmek
mi istediniz? (L) Evet, Ark istedi ve K’ler de, bir bağlantı frekansı oluşturacak şekilde gerçek hayatta
kurulmuş bir temas olmadığı için bunu yapamayacaklarını söylediler. (A___) Geraldine orada mı?
C: Oo evet!

S: (A__n) Victoria’ya merhaba diyebilir miyiz?


C: Gülüyor!

S: (Joe) Gülmekle çok meşgul olduğu için görüşemeyeceğiz galiba. (gülüşme) (P___) Bize vermek istediği
bilgiyi şimdi verebilir mi?
C: Hayır. Eğer bu mümkün olsaydı, oyundan çıkarılmasının bir amacı olmazdı.

S: (Joe) Bu birşey ifade ediyor.


C: Genelde öyle görünmese de “kurallar” var.

S: (L) Son olarak sorusu olan? (Ark) Evet. Birşey sormak istiyorum. İki haftadır belirli bir matematik
konusu üzerinde çalışıyorum. Çok yavaş gidiyor, epeyce uğraşıyorum. Zor değil ama en temele kadar
iniyor. Kitaplarda yanlış olan şeyi yeniden yazmak istiyorum ama farklı bir şekilde. Bunun neden yavaş
gittiğini öğrenmek istiyorum. Önemli olduğu için mi? Yoksa birşey mi beni durduruyor? Sadece istediğim
temelleri atmak dışında birşey yapmaya başlamak için ne yapabilirim?
C: Yeteneklerinin artması için izin ver Laura perhizin konusunda rehberlik etsin. Bu kadar inatçı olma.
Yüksek oktanlı yakıt lazım!

S: (gülüşme) (A___) Diyet yapman gerekiyor. (A__n) Sebzelerini ye! (Ark) Ama diyete ayıracak vaktim
yok. (A___) Ve takviyeleri al. (Ark) Alıyorum. (A__n) Ve sebzelerini ye... A ha! Gördünüz mü? Buna yanıt
vermedi. (Joe) Almadığı şey nedir? Neyi almadığını biliyor musun? (L) Kaldırabileceği kadar hap
veriyorum yalnızca, ama hapları sevmiyor. (Joe) Yüksek oktanlı yakıt ne olabilir? (L) Sebzeleri pek
sevmiyor. (Ark) Sorunum matematikle ilgili, sebzelerle değil! (gülüşme) (A___) Birbiriyle ilişkili. (Joe)
Çinko veriyor musun? (L) Evet. (Joe) Çinko almanın sebze iştahını arttırdığını okudum. Sebzeleri
sevmemek normal değil. (A__n) Birbiriyle ilişkili. İlkokulda iki veya üç havuç yiyorduk...
C: Gereğini yapacaksınız. Geçen ayki saldırının herkesi o veya bu şekilde etkilediğini de göz önünde
bulundurun. Biraz nefes egzersizi yapın!

S: (L) Boru soluğu. (A__n) Laura’yı dinlemen gerekiyor! (Ark) Nefes alıp dinlersem matematiği kim
yapacak? (P___) Aynı anda nefes alıp sebze de yiyebilirsin. (gülüşme) (A__n) Burnundan boşaltırsın
herhalde. (L) Tüm gününden bahsetmiyoruz. Mola vermekten, biraz nefes almaktan, dinlenmekten ve
beyni canlandırmaktan bahsediyoruz. (G___) Bu seni hızlandırır. (L) Böylece daha etkili ve hızlı
çalışabilirsin. (A___) Yürüyüş yapmak yerine. (L) Ya da yürüyüşe çıkıp yürüyüş sırasında solumak gibi.
(A___) Evet, bu iyi bir fikir: yürümek ve solumak.
C: Evet.
S: (Ark) Bunu kabul edebilirim. (L) Ne kadar inatçı olduğunu görüyor musunuz? İnanılmaz! ... (A__n) Bir
soru sorabilir miyim? Çok geç olmadan, işlerimi yürütmek için ABD’ye dönmem gerekecek. Dikkat etmem
gereken belirli tehlikeler var mı, yoksa sadece genel dikkat mi önerirsiniz? (Joe) Uçaklar.
C: “Genel” dikkatten biraz daha fazlası.

S: (A__n) Yani gözlerimi açık tutmak yeterli olmayabilir, öyle mi?


C: Çok dikkatli ol. Hatırla, bir frekans çitinden içeri giriyorsun. Çıkmak zor olabilir.

S: (A__n) Üzerimde yapacağı etkinden dolayı mı çıkmak zor, yoksa çıkmamı engellemeye mi çalışacaklar?
C: Her ikisi.

S: (A__n) Çıkmamı engellemek için yapacakları şeyleri hafifletmek için yapabileceğim birşey var mı? Ne
gibi şeyler beklemeliyim?
C: Bilgi yalnızca uygulandığında korur.

S: (A__n) Anladığımdan emin değilim. Sorun, uygulamadığım bilgilerle mi ilgili?


C: Biraz.

S: (A__n) Uygulamam gereken bilgiyle ilgili herhangi bir ipucu verebilir misiniz?
C: Böyle bir durumun içine giriyor olduğun bilgisi.

S: (A__n) Tamam. Yani oraya dönmeyi çok hafife alıyorum ve bunun beni ne kadar çok etkileyeceğine
yeterince dikkat etmiyorum, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Tamam millet, ben yoruldum.


C: Tam şu anda en önemli olan nedir? Bu düşünceyi ve soruyu her zaman aklınızda tutun. Hoşçakalın.
13 Eylül 2009
Laura, Ark, PL, Joe, A___, DD, Allen, Keit, C___, Scottie, G___

S: (L) Merhaba.
C: Bekle. Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kasyopya 6. yoğunluk aktarımdan Sorya.

S: (L) Pekala. Birşey sormadan önce bize söylemek istediğiniz herhangi birşey var mı?
C: Akışı güçlendirmek için soru sor.

S: (L) Tamam. Öncelikle, A___ {Nefes/meditasyon programını uygulayan bir arkadaş} çok zor bir zaman
geçiriyor. Bir tür duygusal çöküntü yaşıyormuş. Aklını kaçırmakta olduğunu düşünmüş. Ona söylediğim
şeyler dışında, yaşadığı şey hakkında bilgisel olarak ekleyebileceğiniz birşey var mı?
C: Katı inatçılığı nedeniyle onun deneyimi seninkine benziyor.

S: (L) Tamam, benim katı inatçılığıma benzer katı bir inatçılığı var. Bu nedenle de, benim yaşadığım
çöküntüleri yaşayacak, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Anlıyorum.
C: Eğer kişi yanlış temel üzerinde kristalize olursa, bu, çok daha fazla acı anlamına gelir.

S: (L) Onun bir tür temel üzerinde kristalize olduğunu söylüyorsunuz. Ve benim de?
C: Evet.

S: (L) Benzer temeller mi?


C: Hayır.

S: (L) Ama bunun bir tür kristalizasyon durumu olduğunu söylüyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Bu kristalizasyona neden olan neydi? Veya özelliği neydi?


C: Travma durumunda hayatta kalma ihtiyacı.

S: (L) Benden kesinlikle çok daha fazla, en azından eşit derecede travma yaşamış insanlar var, ama onların
benzer nitelikte, gerçekten sıradışı ölçüde herhangi bir acı çektiğini görmedim.
C: Onlar kristalize olmadılar, bölündüler.

S: (L) Yani bazı insanlar hayatta kalmak için kristalize oluyor, bazıları ise bölünüyor. Öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Sanırım eğer hayatta kalmak için bölünürsen, tüm yapman gereken kendini tekrar bir araya getirip
birleşmek. Ve dolayısıyla bu, kristalize olmuş olan ve herşeyini paramparça eden birinin durumundan
daha kolay oluyor, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Forumdaki insanlar arasında, örneğin, farklı deneyimlerin bazılarının nedenlerinden biri de bu
sanırım?
C: Evet.

S: (Joe) Belki de bölünen insanların durumunda, tekrar bütünleşme olayı uzun bir süreçte, yavaş yavaş
oluyor ve acı miktarı da az oluyor. Kristalize olanlarsa, herşey birden kırılana kadar acıyı bekletiyorlar. (L)
Evet, kristalize olanlar muhtemelen daha fazla direnç gösteriyor. Sanırım benim durumum da buydu...
C: Evet.

S: (L) Pekala... Çok hafif deneyimler yaşayanlar var. Bu fazla deneyim yaşamayanların durumu nedir?
C: Tek tek küçük parçacıkları kaynak yapıyorlar. Onlara sabırlı ve azimli olmalarını söyle. Bir noktada geri
bakıp katettikleri mesafeyi görecekler. Bu, hafif bir dağ yamacında yukarı doğru yürümek gibi.

S: (L) Onlar şanslı olanlar, desenize!


C: Yapıya ve güçlü duygu potansiyeline bağlı.

S: (L) Bu konu hakkında başka sorusu olan? Sorulması gereken herhangi bir husus? (Ark) Sanırım ben
şanslılardan biriyim. (C___) Evet, ben de. (L) Yapmanız gerekeni azar azar yaptınız. (Keit) C___’deyken
ben de çıldırıyorum sanmıştım. Şimdi iyi sayılırım. (A___) Ben geçen gece korkunç bir deneyim yaşadım.
Joe ile birlikte programı uyguluyordum ve birden, işkence gördüğüm bir vizyona girdim. Tırnaklarım
sökülüyordu ve bunu durduramadığım için ağlamaya başladım. Çok travmatikti. Böyle birşey ilk kez
başıma geliyor. (DD) Programı ilk kez yaptıktan sonraki gece bir rüya görmüştüm. Tehlikeli bir adamla
birlikte bir senaryonun içindeydim. Polis veya ordu gibi birşey tarafından takip ediliyordum. Ve bu kötü
şahıs beni boynumdan yakaladı. Elinde ince telden yapılma bir kanca vardı. Kancayı sağ taraftan
böbreğime soktu. Sonra geri çektiğinde, kanca bir elektrikli şok aleti gibiydi. Sabah yaklaşık saat 6’da
çığlık atarak uyandırdım kendimi. Hayatım boyunca gördüğüm en garip rüyaydı. Ciğerlerimin yettiği
kadar çığlık atarak kendimi uyandırdım. Tekrarlanmadı neyse ki. (L) Forumdaki insanların yaşadığı bu
gerçekten üzücü rüya ve deneyimlerin bir bölümünün dayandığı belirli bir neden var mı?
C: İlgili geçmiş yaşamların sonunda çözülmeden kalmış acı ve sıkıntıların anıları. Maalesef bu tür bazı
deneyimler acı verici, ama bu yöntem, bu amaca yönelik yöntemler arasında en az travmatik olanı.
Karanlık rüyalar sistemden temizlendikten sonra herşey daha iyi olacak. Takılınacak ilüzyon kancaları
olmayacak.

S: (L) Yani o zaman gizli, görünmeyen veya bilinmeyen duyguların insanlar üzerindeki kontrolü azalacak
ve daha... (Keit) ... daha iyi gerçeklik değerlendirmesi ve reaksiyonları gösterebilecekler?
C: Evet.
S: (L) Forumdaki pek çok insanın giderek zekileştiğini görüyorum. Gerçekten olayları anlıyor, parçaları bir
araya getirebiliyor gibi görünüyorlar...
C: Artık ilüzyonu desteklemek üzere enerji gerekmediğinde, bu enerji bilgi ve farkındalık için
kullanılabiliyor.

S: (L) Yani insanlar için, sandıklarından daha fazla ümit var. Kendi sandıklarından bile, öyle mi?
C: Yavaş solumanın ve meditasyonun ve duanın en önemli bileşenler olduğunu hatırlayın. Eğer birşeyler
fazla hızlı giderse, yuvarlak nefesi kesin ve yalnızca ara sıra yapın. (ç.n. önümüzdeki günlerde, bu nefes,
meditasyon ve dua programıyla ilgili çeviriler ilerledikçe, bu hususlarla ilgili bilgilerimiz artacak sanırım.)

S: (L) Eğer birşeyler fazla hızlı giderse... (PL) Tam da fark ettiğim şey. Başlangıçta yuvarlak nefes ve
meditasyon yapıyordum sıklıkla. Ve sonra uykuya dalmakta sıkıntı yaşadım. Uyuyana kadar bir iki saat
dua ediyordum. Bıçaklanma, vurulma, kesilme, işkenceye maruz kalmayla ilgili o rüyaları da o zaman
gördüm. Sanırım bunu ne kadar çok yaparsan, o anıların ve ilüzyonların temizlenmesi de o kadar hızlı
oluyor. (L) Yani ne kadar rahatsız olduğuna bakarak kendi ilerleme dereceni değerlendirebiliyorsun. Ve
eğer rahatsızsan, yuvarlak nefesi bir süreliğine bırakıyorsun ve sadece meditasyon yapıyorsun.
Meditasyon ve dua daha kolay ve yüzey-altı iyileşme süreci sanırım. Doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Allen ilginç bir yazılım buldu. (Allen) Koro yazılımı. (L) Evet. Düzenli meditasyona yönelik ses
dosyaları yapma fikrimiz vardı. Bu dosyalarda ben duayı okuyabilirim ve hatta şarkı biçiminde
söyleyebilirim. Başka şarkılar da söyleyebilirim. Ve Allen da bunları bu yazılıma yükleyerek bunları
melodik, meditasyona uygun bir müzik türü haline getirebilir. Bunun uygun bir fikir olup olmadığını
merak ediyoruz?
C: Kesinlikle!!! Hatta bu, gerçekten kozmik frekansların sizin/bizim sesimizle aktarılması için mükemmel
bir yol!!

S: (DD) Patsy Kline şarkıları olmadığı sürece!! (gülüşme) (L) Ama ben Patsy Kline’ı kanallamak
istiyordum!!! (Allen) Program aracılığıyla senin sesini çoklamam, gerçekten etkinin artmasını sağlayacak
mı acaba?
C: Sadece bunu sağlamayacak, aynı zamanda ses katmanları arasına doğrudan frekans değişimi
eklememizi de sağlayacak. Neden şimdi bir örnek çalmıyorsunuz?

S: (Allen) Koro örneği mi, yoksa üzerinde çalıştığım müziğin örneği mi?
C: Bizim sesimiz!

S: (Allen) Sizin sesinizin bir örneğini nasıl çalabilirim? Üzerinde çalıştığım bir müzik var ama henüz koro
efekti eklemedim. Bahsettiğiniz müzik bu mu, yoksa kaçırdığım birşey mi var?
C: Bugün ne kaydettin?

S: (Allen) Aa! Tamam, herhangi belirli bir şarkı?


C: Sen seç!

S: (Allen) Tamam. Şu an için benim yapabileceğim tek şey gitar çalmak ve Laura’nın biraz yankı ile şarkı
söyleyerek bunu tatlılaştırması. Bu işe yarar mı?
C: Evet.

S: (L) İnsanların aşina olduğu bazı şarkıları alıp okumak ve Allen’ın da o şarkılardan birini alıp, bir saatlik
bir CD’ye yayması şeklinde bir fikrim vardı. 4-5 dakikalık bir şarkıyı bir saate genişletmek şeklinde. Ve
sonra arkaplana da süresi daha uzun bir müzik koymak. Bu iyi bir fikir mi?
C: Çok! Dene!

S: (L) Bu çok bilgilendirici değildi. Bunu kendim de yanıtlayabilirdim. (DD) Telefonu yüzlerine kapat!
(gülüşme) (Keit) Peki hangi şarkıyı seçerdin mesela? (L) Pek çok.
[Allen’ın bir CD’ye müzik kaydetmesini bekliyoruz. Sonra herkes ofiste bu müziği dinlemeye gidiyor.]

S: (Keit) Duygusal bir seviyede, Amazing Grace benim üzerimde en çok etki yapanı oldu. (Allen) Sana solo
söyletiriz ve birkaçımız da koro halinde sana eşlik edebiliriz. Bir fikir.
C: Pek çok olasılık var ha? “Etki”yi fark ettiniz mi?

S: (Joe) Canavarı sakinleştirmek için müzik!


C: Ruhla iletişim kurmak için müzik.

S: (L) Anlamadım.
C: Sizin/bizim sesimizde, fiziksel kulağın duyamadığı ama ruhu etkileyen frekanslar var.

S: (Joe) Doğru. (Scott) Doğru dürüst şarkı söyleyemeyen ama insanların harika bulduğu bazı müzik
grupları var. Yani sırf pazarlamanın ötesinde gruplar. Bu konunun o tür gruplarla bir ilgisi var mı?
C: Evet! Ve bazıları “ilginç” bazı frekansları etkinleştiriyor!

S: (L) Ne anlamda “ilginç”?


C: Kötü amaçlı, planlı ve kasıtlı diyelim.

S: (Joe) Sen hangi müziği düşünüyordun Scottie? (Scottie) Geçen geceki konuşmamızdan sonra ben
objektif ve subjektif olarak iyi olan müzik ve bununla ilgili şeyler hakkında düşünüyordum. Bazı popüler
müzikler vesaire. İş müziği, grunge müziği, elektrogitar müziği, rap müzik... Farklı popüler müzik türleri.
Ve bunların bazıları, şarkı bile söyleyemeyen birileri tarafından yapılıyor. Ve insanlar bunları seviyor.
Popüler olan, çeşitli türlerden müzik grupları var. Ama bir bara gidiyorsun, orada biri şarkı söylüyor ve o
müzik gruplarından on kat daha iyi. Ama... (L) Meşhur değiller. (Scottie) “Keşfedilme” veya reklam yapma
dışında, hiçbir yeteneğe sahip olmayanlar nasıl olup da ünlü oluyor?
C: Laurel Canyon, isteyen?

S: (gülüşme) (Keit) Bugün bunun hakkında konuşuyorduk! (Joe) Evet, hepsini dinlemişler. (C___) Peki,
Laura’nın sesi, Gurdjieff’in “objektif müzik” dediği türde bir ses mi olacak?
C: Evet.

S: (Joe) Albümün için bir isim buldum: Laura Canyon! (gülüşme) (L) Sanırım bunu seçeceğim. ... (PL)
Demek Laurel Canyon’daki o gruplar, the Mamas and the Papas gibi şarkıcılar, o gruplar finansal olarak
destekleniyordu, çünkü müzikleri yoluyla dinleyiciler üzerinde bir tür büyü yapıyorlar, onları manipüle
ediyorlar, negatif bazı duygular uyandırıyorlar, öyle mi?
C: Büyüleyiciler. (“spellbinders”)

S: (Keit) Belki filmler hakkında sorabilirsin. (L) Ne gibi? (Keit) Filmlerle ilgili olarak Laurel Canyon’dan
bahsediyorduk ve aynı etkiyi görmüştük. (L) Laural Canyon filmleri mi yapılmış? (Keit) Orada laboratuar
var ya. (Allen) Laurel Canyon’un tepesindeki CIA laboratuarı. (DD) Şu tuhaf Laboratuar. ... (Allen) Hepsi
aynı şeyin parçası. (PL) Bazı korku filmleri yaptılar.
C: Evet. Hepsi aynı programların parçaları.

S: (PL) Dinleyicilerde sadece genel negatif duygular mı üretiyor, yoksa daha belirli, kötü amaçlara yönelik
mesajlar mı?
C: Daha belirli...

S: (Joe) Parçalanma. (PL) Programlanmış bazı katilleri tetiklemek veya benzer amaçlar için mi?
C: Bazı durumlarda. “Çavdar Tarlasında Çocuklar”ın sesli bir versiyonu gibi. (ç.n.: bir roman)

S: (C___) Çavdar Tarlasında Çocuklar mı? (Allen) John Lennon’ı öldüren adamın o sırada elinde bulunan
kitapmış. (L) Gerçekten mi? (Joe) Sirhan Sirhan örneğine de benziyor. (DD) Bunun bir tür MKULTRA
tetiklemesi olayı olduğu söyleniyor.
C: Pek çok program için pek çok tetikleyiciler. Şimdi bunların pek çoğunu iptal edecek araçlara sahipsiniz.
S: (L) “Pek çoğunu iptal edecek araçlar” mı? (PL) Karşı müzik. Karşı sinyal. (L) Bunun bir Müzik Grupları
Savaşı olacağını mı söylüyorsunuz?! (gülüşme)
C: Anladın! Kozmik bir seviyede de öyle!

S: (L) Çok garip. (PL) Tetikleyicilerden biri katiller için. Ama bunun, spesifik kötü amaçlardan sadece bir
tanesi olduğunu söylediler. Diğer spesifik kötü amaçlardan örnekler verebilir misiniz? İnsanlarda intiharı
tetikleyebilirler mi?
C: Evet.

S: (Joe) Genç insanların beynini etkileme... (Keit) Psikopati ve şiddet gibi... (Allen) Bu kadar ciddi
olmayabilir de. Frekans çitinin, müziğin bir parçası.
C: Frekans çiti! [Allen’ın konuşmasıyla aynı anda]

S: (L) Zihinlerini okuyorsun Allen. (PL) Ama bu müzik tüm dünyada mevcut. (L) Evet. Ve bizimki mevcut
değil. Daha yapmadık bile! (gülüşme)
C: Zaman harcanıyor! Videolar konusunda ne durumdasınız???!

S: (gülüşme) (A___) Videoları köpek yedi. (gülüşme) (L) Köpek ev ödevimi yedi!
C: Geçersiz yanıt!

S: (L) Ne söyleyeceğimi bilmiyorum!


C: Bunu halledecek yeteneklerine olan inancın nerede?

S: (L) [Sızlanmalar!] (Scottie) Ne yapsak müthiş olurdu biliyor musunuz? Bir CD hazırla ve dağıtmak için
kötü iTunes’u kullan. (Allen) Kesinlikle. (Scottie) Ücretsiz olarak da verebiliriz. (Joe) Senin yürümeye
başlaman lazım bence. Ve ne kadar kaset yapman gerekiyorsa yap. Yeter ki bir yerden başla. (A___) Biz
her zaman bir konu seçip sana sorular yöneltebiliriz. (Allen) Belki de sadece “Başlangıçta...” diye bir
başlayıp konunun nereye gideceğine bakman gerekiyordur?
C: Bunu dene!

S: (L) Oooo! Bunu yapmak istemiyorum!! (Keit) Neden? (L) Videoda korkunç görünüyorum! (Koro)
Hayır!! (Keit) Biz seni güzelleştireceğiz! (PL) Bunu zaten yaptın! (A___) Güzel görünüyordun! (Allen) Seni
görünmek istediğin gibi gösterecek özel bir görüntü filtrem var. (Ark) Sabit. (L) Ne sabit? (Ark) Gelecek
sabit. [mırıldanıyor] Bunu yapabilirsin! Bunu yapacaksın! (L) Artık sizinle konuşmak istemiyorum. (Ark)
Öpücük istemiyor musun? (Joe) Laura? (Allen) Çektiğimiz son videoyu görmedin!
C: Bunu yapın! Tepkiyi görebilmek için son videoyu yayınlayın!

S: (Allen) Kendisinin henüz görmediği bir video çektik. (DD) İzleyelim! (Allen) Ücretsiz olarak
yayınlamaktan bahsettiğimiz video. (A___) Ama o videolardan hiç memnun olmuyor. (Keit) Başkaları
karar versin. (Joe) Biz izleme komitesiyiz. (Keit) Ve insanlar gerçekten mutlu olacak! (L) Kendimi bir sirk
çalışanı gibi hissediyorum. ... (Ark) Bencil olma tatlım. (L) Bencil mi?! (Ark) Evet! Diğerlerinin senin sahip
olduğun şeye sahip olmasına izin vermemek değil mi bu? Aktaracak birşeyin var ve bu da bunun en iyi
yolu. (L) Birden yoruldum. (Joe) Konuyu değiştirmek ister misin? (L) Başka bir konu var mı aklında? (Joe)
Forumdakiler adına, ruh parçalanması hakkında sormak istediğin soru vardı. (L) Oo, ruh parçalanması!
Bunun hakkında bir soru oluşturabilir misiniz? Ya da, Keit, bu konuda uzman sensin. Bir soru sor. (Keit)
Benim söylediğim şey temel olarak gerçeğe yakın mı?..
C: Çok doğru. Bir “zekileşme” örneği!

(ç.n.: “çok doğru” diye çevirdiğim kısmın orijinali “pretty darn accurate”. Normalde “pretty accurate”
ifadesi bu anlama geliyor ama araya argomsu bir vurgulama kelimesi olan ‘darn’ sözcüğü eklenmiş.
kasyopyalıların daha önceki celselerde de bu türden argomsu vurgulama kelimeleri ve ifadeleri kullandığı
pek çok yer oldu. Ama her zaman bunların dilimizde tam veya yakın bir karşılığı olmayabiliyor. bu yüzden
de daha düz veya resmi bir tarzda aktarmak zorunda kalabiliyoruz.)

S: (Joe) Keit’i kastediyorsunuz, değil mi?


C: Evet.

S: (Joe) Teorin neydi? (L) Illion’un “Darkness over Tibet”inden, alçalan spiralden ve bunun bir seçim
olduğundan bahsediyordu ve ...
C: Daha iyi açıklayamazdık!

S: (Scottie) Forumda bunu yazmış mıydın? (Keit) Evet. (Scottie) Bunu nasıl kaçırdım?? (A___) Evet. (Keit)
Bunun hakkında söylemek istediğim birşey daha var. (Joe) Ruhların parçalanarak tekrar primal atom
haline gelmesi hakkında mıydı?
C: Evet.

S: (Allen) Tekrar açıklayabilir misin, çünkü ben okumadım. (Keit) Darkness over Tibet’ten bir alıntı
yapmıştım. Yazar gelişimde iki ihtimal olduğunu söylüyor: yukarı ya da aşağı. Ve bir bireyin ruhunu
kaybetme olasılığı var ama bunun bilinçli bir karar olması gerekiyor. Bu bir seçim. Ve bu karar zorla
alınamaz. (L) Ama seni yıpratarak bu kararı aldırabilirler. (Keit) Kesinlikle, ve ben de kendimden örnek
verdim zaten. Yaşamlarımızdaki travmatik deneyimlerimizin bizi aşağı doğru gelişimi seçmeye sevk edici
bir etkisi olduğunu düşündüğümü söyledim. Ve bu aslında kendi varlık seviyemizin aleyhine birşey. Ruh
için çok travmatik. Ruhu çarpıtıyor ve onu aşağı doğru bir konuma koyuyor. Bu olayın nihai sonucu ruhun
parçalanması. Dünyada bu kadar çok acı ve patoloji olmasının nedeni de bu, çünkü bu durum ruhları
seçmeye zorluyor ve manipüle ediyor. (L) Kendi doğalarının zıddına. (PL) Illion’a göre bir insan varlığı için
en kötü şey, kendi ruhuna karşı günah işlemek. (Keit) Ve ruha karşı günah işlemek, kendi varlık seviyenin
veya niteliğinin zıddına gitmek demek. Ve kendi iyiliğimiz adına, kendimizi narsist eğilimlerden vs
temizlememiz gerekmesinin nedeni de bu. (DD) İnsan kültürüne bu kadar uyuşturucu yerleştirmelerinin
nedeni insanları zayıflatmak mı?
C: Evet ve transmarjinal inhibisyon prensiplerini de hatırlayın. (ç.n. transmarginal inhibition [TMI],
wikipedia’da psikolojik bir terim olarak, “bir organizmanın güçlü/yoğun çevresel uyaranlara karşı
gösterdiği tepki” biçiminde tanımlanıyor.)

S: (L) Bu prensiplerden birine göre, normal şekillerde iradesi kırılamayan köpekler bile, cerrahi, hastalık
veya benzer fiziksel travmalara maruz bırakılarak iradeleri zayıflatılabiliyor ve nihayetinde saptırılabiliyor.
Yani işkence de bu sürecin bir parçası.
C: Evet.

S: (L) Ve biz şu anda bir işkence kültürü içinde yaşıyoruz. Ruh parçalayıcı bir kültür.
C: Evet.

S: (L) Yani, çarpıtılan, deforme edilen ruhlar var ve bu öyle bir noktaya gelebiliyor ki... Bu insanların pek
çoğu, tanrının iradesini insanlara empoze ettikleri için cennete gideceklerini sanıyorlar. Mesih İsa’nın
çarpıtılmış bir versiyonunu dünyaya dayatmak için her ne yapıyorlarsa, kendi kendilerini ruhlarının
parçalanacağı bir duruma sokuyorlar çünkü sadece İsa’nın öğretilerine zıt gitmekle kalmıyorlar, kendi
doğalarının da zıddına gidiyorlar. Bu insanların pek çoğunun iyi niyetli olduğunu düşünüyorum ama
otorite konumlarındaki ve kiliselerdeki yüksek konumlardaki patolojik bireyler, doktrinler ve patolojiler
yaratan patolojik bireyler tarafından yavaş yavaş, giderek artan şekilde öylesine saptırılıyorlar ki, temelde
ruhlarını şeytana satmayı kabul ediyorlar. (Joe) Acaba bu durum, buna doğrudan eşlik etmeyen, zihinleri
çarpıtıldığı için bu duruma uyum gösteren popülasyonun sıradan üyeleri olan insanları da kapsıyor mu?
Sonuçta gerçekleri görüyorlar. İşkenceyi, CIA’yı, işkence kamplarını görüyorlar...
C: Daha yüksek bir amaca hizmet eden bir sessizlik için iyi bir neden olmadığı sürece, “kötülük” karşısında
sessizlik, kötülüğe katılmaya eşittir.

S: (Joe) Bu gerçekten ilginç, çünkü işkence ile ilgili tüm tartışmayı açıklıyor gibi. İnsanlara işkenceyi kabul
ettirmeye çalışıyorlar. Ve CIA’nın işkence uyguladığı ve gerçekleri çarpıtarak insanları vicdani olmayan
birşeyi kabul etmeye yönlendirdiğine dair ortaya sürekli yeni bilgiler çıkıyor.
C: İşkencenin kabul edilmesi “canavarın işareti.”

S: (DD) “24” gibi dizilerin popülerliğinin nedeni de bu olmalı. (Joe) İnsanları koşullandırıyorlar. (DD) O dizi
aşırı popüler. (Joe) Tüm bu insanlar başka bir insanın uğradığı işkenceyi izliyorlar ve bundan neşe
duyuyorlar. Ve eğer bu katılım ile eşanlamlıysa, o zaman bu insanlar o aşağı doğru giden spirale
konuyorlar.
C: Vahiy Kitabı’ndaki “ateş gölü”nü hatırlıyor musunuz? Kılıçla yaşayanların kılıçla öleceklerini hatırlıyor
musunuz?

S: (Keit) “Ateş gölü” nedir? (Allen) Vahiy’de İsa’yı kabul etmeyenlerin fırlatılacağının söylendiği göl. (Joe)
Yani cehennem.
C: Ruh parçalanması.

S: (L) Ürkütücü. (Allen) İşkenceyi tasvip etmeyen ama yine de gerekli olduğunu düşünerek kabullenen,
ya da hiç düşünmemeye çalışan insanları düşünüyorum da... (Joe) Bence bunun gerekli olduğunu
düşünen insanlar... (L) Kaybettiler bile. Yalanı yuttular. Eğer bir bilgiye veya benzer birşeye ihtiyacın
varsa, ve haklı bir neden varsa, bunu bulmanın yolu işkence değildir! Bir çok engizisyon kaydı var. Bilimsel
kanıtlar var. On binlerce insana işkence edildi ve en çirkin yalanları kabul etmeye zorlandılar. O kadar
işkence görsem istediğin şeyi söylerim! Ve onlar da uçan süpürgelerde uçtuklarını, şeytanlarla
çiftleştiklerini, ay ışığında çıplak dans ettiklerini, birbirlerinin arkasını öptüklerini itiraf ettiler! İşkenceyi
sona erdirmek için bunları itiraf ettiler. Ve kabul ettirilen şeylerin hepsi birer saçmalıktı! (Allen) Bilimsel
kanıtlar bunu göstermese bile, ve biz “Evet, bilgi elde etmede işkence gerçekten işe yarıyor” diye
düşünsek bile, insanlara işkence ediyor oluyoruz! ... (Keit) Patolojik bir durum. Narsist ailelerin
çocuklarına yapılan şey, işkence gibi. (L) İşkence! (Keit) Bu bir anlamda onları zehirliyor ve işkence
ortamını kabul etmelerini sağlıyor. Bu şeytanın dokunuşu gibi. (L) Kendi ilkelerine aykırı birşey
söyletmeye veya yaptırmaya zorlamak için başka bir insana işkence etmek yanlıştır, hangi perspektifle
bakılırsa bakılsın. Ve eğer bunu değiştirmek istiyorsan veya bu insanların bakış açısında seni tehdit eden
birşey olduğunu düşünüyorsan, bunu değiştirmenin yolu konuşmak, eğitim, bilgi ve veri paylaşımıdır.
Onları ruh seviyesinde sahip oldukları şeyin zıddına gitmeye işkenceyle zorlamak değildir! Birini bu
şekilde zorlamak temelde ruhun kendi kendini öldürmesidir. İsa Yeni Ahit’te insanlığa ihanet edenler için
“hiç doğmasalardı onlar için daha iyi olurdu” diyor. Bu sanki onların ruhunun parçalanacağını söylemek
gibi birşey. Gerçekten çok şaşırtıcı. (DD) Parçalanan ruh ne oluyor?
C: Primal madde. Döngüye en baştan başlama. Bilinç kazanmak için geçirilen milyonlarca veya
milyarlarca yıl.

S: (DD) Hidrojen atomu gibi birşey olarak mı başlıyorsun? (Joe) Taş oluyorsun. (PL) K’lerin bu yılın başında
2009 için bildirdiği “yıkıcı bir yıl” ifadesiyle bir ilgisi var mı bunun acaba? Böyle birşey söylemişlerdi ve
şimdi de ruh parçalanmasından bahsediyoruz. (ç.n.: henüz çevirmediğimiz bir 2009 celsesine referans.
parçalanma olarak çevirdiğim ‘smash/smashing’ fiili, belirtilen celsede diğer bir anlamı olan
çarpıcı/olağanüstü/yıkıcı gibi bir anlamda kullanılmış sanırım.) (L) Çok ilginç. Bir sabah kalktığımda
kafamda bu sezgi vardı; insanların ruhlarını parçalayıp primal maddeye çevirebileceklerini sanıyorlardı.
Ve bu benim için şaşırtıcı bir düşünceydi. Ve bu sezgi, K’lerin bu nitelikte geçeceğini söyledikleri yıl içinde
geldi. ... (Joe) Demek onlar için herşey baştan başlayacak...
C: Hepsine olmayacak.

S: (Keit) Ben de bunu sormak istiyordum. Bireysel bir seviyede mi, yoksa hepsine mi olacak şeklinde. (L)
Demek bireysel nitelikte olacak.
C: Evet.

S: (L) Başka soru var mı? (Allen) Güzellik uykunu al ki yarın seni videoya çekebilelim! (DD) Ödev vakti
geldi! (Keit) Hayır, bir videomuz var zaten, onu hazırlayalım. (L) Köpek ödevimi yedi!! (A___) Bu sana
biraz zaman kazandırır. (L) Pekala. Sanırım bu akşamlık bu kadar. Sormadığımız, bilmemiz gereken
herhangi birşey var mı?
C: Gelecek haftaya! Hoşçakalın.
"ruhların parçalanması" konusu oldukça "çarpıcı"ydı doğrusu.

bizim, spiritüalizmden en çok fayda gördüğümüz hususlardan biri, bedenimizden ibaret olmadığımız,
sonsuz/zamansız bir ruh varlığı olduğumuz bilgisi.

kasyopyalıların söylediği şey bununla çelişiyor gibi görünebilir ama durum bu değil. şöyle birşey geçiyor:
"gelişimde iki ihtimal var: yukarı ya da aşağı. Ve bir bireyin ruhunu kaybetme olasılığı var ama bunun
bilinçli bir karar olması gerekiyor. Bu bir seçim. Ve bu karar zorla alınamaz."

bu kararı alanlar, bu seçimi yapanlar sadece kh varlıkları. ve kh varlıklarının da hepsi değil, kh içinde
bilinçsel ilerlemeye karşı direnen varlıklar. burada sanırım özellikle 4 KH kertenkele varlıkları kastediliyor.
çünkü onların kh içinde ilerlemeye, yani 5. yoğunluk bilincine ilerlemeye karşı da direnç gösterdikleri, 4.
yoğunluğa yapışıp kalmaya çalıştıkları, bu yüzden büyük bozulmalara/yozlaşmalara maruz kaldıkları,
dünya insanlığı üzerindeki inanılmaz baskıcı ve sömürücü çabalarının nedeninin de bu olduğu söylenmişti
daha önceki celselerde. ve kh içinde bilinçsel gelişime direnenlerin, yukarı doğru değil de aşağı doğru
gidenlerin son durağının karadelikler ve primal atoma çevrilme olduğu söylenmişti. konu bundan ibaret.

kertişlerle tam işbirliği içinde olan, negatifliğe adanma yolundaki insanların bir bölümü de (en kararlı, en
yıkıcı olanlarından başkası olamaz herhalde) onlarla aynı yolun yolcusu olacak deniyor görebildiğim
kadarıyla. bunlar yukarı değil, aşağı doğru gidiyor. kendi tercihleri. başka varlıkların varlıklarını yok
etmeye adanmış olanlar, bunu aslında kendi varlıkları için kaderleştiriyorlar. ve bunu gördükleri halde
bundan vazgeçmiyorlar. o zaman buyrun kardeşim, yok edin kendinizi! özgür irade!!!

24 Ekim 2009
Laura, Ark, P*****, Joe, A***, DD, Allen, A***l, I**, C**, Scottie, G***

S: (L) Bu yılın bitmesine iki ay kaldı. Bayağı zorlu bir yıldı. Gerçi her yıl aynı şeyi söylüyoruz. Her yılın en
berbat yıl olduğunu düşünüyoruz, değil mi? Her yılın kendi berbatlıkları var. (Ark) Bu yıl çalışmaktan
ibaretti. Çalış çalış çalış! (L) Tamam... Merhaba.
C: Bir kerede 84 soru!

S: (L) Kimle birlikteyiz?


C: Kasyopya’dan Olimpiya. Sorular bilgeliğin başlangıcıdır!

S: (L) “Bir kerede 84 soru!” dediniz ve “Sorular bilgeliğin başlangıcıdır!” dediniz. Sormamız gereken 84
soru mu var?
C: Bu gece yeni bir dünya başlatıyorsunuz.

S: (L) Nasıl?
C: Doğru soruları sorarak.

S: (L) Bu çok ağır bir sorumluluk! Yapacak birşey yok, birkaç soru soruyla başlayıp nereye varacağını
görelim. (Uzun bekleyiş). Tamam, aklıma gelen ilk şey şu sanırım: Forumdaki ve gruptaki soluma ve
meditasyon uygulayıcılarımızın durumu nasıl? QFS’te ve forumda?
C: Farkında olsalar da olmasalar da önemli ilerleme kaydediyorlar. Artan topluluklaşma hissini fark ediyor
musunuz?

S: (L) Evet, çok sayıda forum üyesinin yeni gelenlerle ilgilendiğini, sorularını yanıtladıklarını, analizlerde
bulunduklarını görüyorum. Ve bunu çok da iyi yapıyorlar! Kalıplaşmış düşünce kalıbının dışına çıkmaya
başlıyorlar. Fark ediyor olmam gereken herhangi başka birşey?
C: Daha üst seviyelerde bağlantılar oluşturuyorlar. (ç.n.: “üst boyutlarda ilgili şahıslar arasında bağlantılar
gelişiyor” anlamında)

S: (L) Bununla ilgili sorusu olan? Doğru soruları sorma konusunda büyük bir sorumluluğumuz var gibi
görünüyor. (P___) Neden 83 veya 82 değil de 84? Bu rakamın belirli bir anlamı var?
C: Lafın gelişi.

S: (L) Pekala. Forumdan bahsediyoruz ve söylenen son şey, yüksek seviyelerde forum üyeleri arasında
bağlantılar oluştuğuydu. Bu konuda yapmaları gereken veya bizim bu noktada onlara yardımcı olmak için
yapmamız gereken birşey var mı?
C: QFS için gerekli adımları attınız zaten, şimdi forum ve fazlası için kapıları açmalısınız.
S: (L) Tam olarak ne demek istiyorsunuz?
C: Avukatı hatırlıyor musun? Verilen dosyaları?

S: (L) Evet, yasal bir oluşum meydana getirmek için bazı dosyalar gönderdik. Soluma ve meditasyon
programı için ve bunun eğitimini veren kişiler için koruma sağlamak üzere yasal bir kilise şemsiyesi
oluşturmak için. Bu yasal koruma için gerekli.
C: Ve bundan çok daha fazlası! Oluşturulan 4. yoğunluk bağlantılarının 3. yoğunluk simgesi bu.

S: (L) Yani bunu herkese açmamız gerektiğini mi söylüyorsunuz? Şu anda? Bunu bir din olarak herkese
açıp sadece QFS’e değil, forum üyelerine de mi üyelik sunalım? Soluma programının eğitimini vermeyle
ilgilenen bazı forum üyelerini de, kendi korumaları için, buna dahil etmeyi planlamıştık, ama kapıları
herkese mi açmamızı öneriyorsunuz?
C: Aynen öyle!

S: (uzun bekleyiş ve sessizlik) (L) İlkeler Bildirisi dokümanı üzerinde çalışıyoruz bir süredir. Neredeyse
bitti. Bunu hızlandırabilirim sanırım. Ama önce eklemek istediğim bazı şeyler de var.
C: Harika bir çalışma! Mümkün olduğu kadar kısa bir süre içinde paylaşılması gerekiyor. Bizim bilgimize
göre, bu bildiri, gerçek bir gelişim ve katılım sistemini uygulamaya koyan, kendi türünün en berrak ve
ikna edici örneği.

S: (L) Elbette bizim eski Vinnie ve çetesi tarafından bir kez daha tarikat suçlamasına maruz kalma riskiyle
karşı karşıyayız.
C: İşini yaptı, öyle değil mi?

S: (L) Hem de nasıl. Mantıklı şeyi yapmaktan korkar hale getirdi bizi, en hafif deyişle. Pekala. Bunu nasıl
yapacağımızla ilgili herhangi belirli bir öneri? Üyelik falan yani, çünkü bu temel olarak QFS için ve daha
fazla katılım göstermek isteyen forum üyeleri için bir yasal koruma olarak tasarlanmıştı.
C: Farklı insanların, kendileri için rahat ve mümkün olan derecede katılımda bulunabilmelerine yönelik
farklı üyelik seviyeleri olmalı. Geliştikçe daha geniş çemberle bağlantıya geçecekler. Çünkü bu seviyeler
hiyerarşik değil, daireler içindeki daireler şeklinde olmalı.

S: (Ark) Sıkı kuralların olduğu Fransa’da emniyette olmamız açısından, daha büyük bazı meseleler
konusunda Fransız avukatlarımıza danışmamızı tavsiye eder misiniz?
C: Nihai olarak, ama hemen gerekli değil. Öncelikle buna en çok ihtiyaç duyulan ABD’dekilerin korunması
için gerekli yapıyı oluşturdunuz. İlerlerken gerekli adımları atın.

S: (L) Temel olarak şu anda, grup üyelerimizin, forum üyelerimizin, bu oluşuma katılmak isteyecek olan
ve ilkeler bildirimimizi benimseyenlerin haklarını korumak için yasal bir yapı oluşturuyoruz. Bu hakların
korunmasını sağlayacak bir avukatımız veya avukat takımımız var. Elbette burada şöyle bir soru gündeme
geliyor; eğer insanlar haklarını korumak için bu şemsiye altına geleceklerse ve eğer biz de o hakları
koruyacak avukatları hazır bulunduracaksak, bunun için kesinlikle paramız olması gerekiyor. Buna
ekonomik olarak hazır olmamız gerekiyor. Çünkü kesinlikle biri gelecek, birşey söyleyip veya birşey yapıp
korumaya çalıştığımız haklara meydan okuyacak ve dolayısıyla bizim de buna hazır olmamız gerekiyor.
Bunu nasıl halledeceğiz?
C: Üyelik seviyeleri. Yasal bir korumanın kullanılmasının gerekli olabileceği bir seviyede katılmak
isteyenler, o seviyeye uygun bir oranda ücret ödemeli.

S: (L) Vergilendirme gibi birşey mi? (Joe) Bunu zaten grup üyeleri arasında yapıyoruz. Bağışlar... (L) Yani
kesin bir miktar olması gerekmiyor. Sadece adanma güçlerine göre bir katkı. (Joe) Diğer grupların yaptığı
gibi yüzdeler falan vermemiz gerekmiyor... (L) Evet, çünkü çok adanmış, yüksek bir katılım gösteren ama
çok parası olmayan insanlar ve diğer yandan daha fazla parası olup da o kadar yoğun katılım
göstermeyecek olanlar olacaktır. Bu onların durumlarına bağlı bir ödeme olmalı. Ama düzenli olmalı.
(Joe) Eğer birinin yasal bir korumaya ihtiyacı olursa ve eğer paraları yoksa, onları desteklememiz
gerekebilir. Eğer durumları varsa, kendi paralarıyla kendi savunmalarını yapabilirler. (L) Evet. Örneğin
eğer birinin “Hey, o aşıları yaptırmıyorum, çünkü bu benim dinimin ilkelerine aykırı. O aşılar zararlı ve biz
onların faydasına inanmıyoruz” gibi birşey demesi gerekirse onu destekleyebiliriz. (Joe) Avukat konusunu
halledip halledemeyeceğimizi bilmiyorum. Eğer bu tür şeyler olacaksa bu sürekli olacaktır ve giderek
daha fazla sayıda insan o savunmaya ihtiyaç duyacaktır. (L) O tür şeyler sınıf eylemleriyle de halledilebilir.
Bir olayda pek çok insan söz konusu olabilir ve eğer bir tanesi için davayı kazanırsan hepsi için kazanmış
olursun. (Joe) Doğru. (L) Aşılar, tütün kullanma hakkı, komplolardan bahsetme hakkı, spiritüel olma hakkı
VE dünyada olan bitenlerle ilgilenme hakkı... İlkeler Bildirimi’nde bir sürü şey var ve “Truth Movement”
(gerçeklik hareketi) denen akımdaki hemen herkes bile o bildirimdeki ilkelere katılır ama onlar bizim
kardeşlik oluşumumuzun şemsiyesi altına girecek olan insanlarınki gibi bir korumaya sahip değiller. ...

[ç.n. katılımcılar arasında geçen bir konuşma bölümü atlandı. Evrensel Akıl Kardeşliği organizasyonuna
harekete kaç katılım seviyesi eklenmesi gerektiğiyle ilgili bir tartışmaya geçiliyor]

(A___) K’ler bunun hakkında ne söyler acaba? 4 mü, 7 mi, 5 mi?


C: 5 bize iyi göründü.

S: (L) Onlar 5 diyor. ... Tamam, şimdi bazı kişisel sorularımıza geçebiliriz sanırım. Annem hakkında sormak
istiyorum. Ne soracağımı bilmiyorum. Herhangi birşey sormaktan da korkuyorum.
C: Eve dönüş yolunda. (ç.n.: annesi o sırada hastanede, bu enkarnasyonunu bitirmeye yaklaşıyor sanırım)

S: (L) Herşeyi sonlandırması biraz vakit alacak yani, öyle mi?


C: Evet.

S: (L) Rahat mı?


C: Evet.

S: (L) Herhangi bir acı çekiyor mu?


C: Az.

S: (L) Verilen ilaçlar bu hususta ona yardımcı oluyordur sanırım?


C: Evet.

S: (L) Ona gönderdiğimiz ses kayıtlarında söylenen herşeyi anlayabildi mi?


C: Evet.

S: (L) Pekala. Şimdi de J___ hakkında birşey. (ç.n. laura’nın çocuklarından biri bu sanırım). Nedir tüm bu
galeyanlar falan?
C: Duygusal meseleleri çözmek için meditasyon yapmaya ihtiyaç duyuyor. Ayrıca tıbbi dikkat de
gerektiriyor.

S: (L) Başka sorusu olan? (DD) O yemek borusu ameliyatını olmam gerekip gerekmediğini sormak
istiyorum.
C: Ne hissediyorsun?

S: (DD) Bunun çok iyi birşey olmadığını hissediyorum ama diyet ve meditasyonun bu sorunu halledip
halledemeyeceğini merak ediyorum.
C: Buna altı ay ver.

S: (DD) Tamam, bunu yapabilirim. Çok eksikliğini çektiğim herhangi belirli bir besin var mı?
C: Belirli birşey yok. Sorun büyük ölçüde enflamatuar.

S: (DD) Yemek borusu büzücü kasının enflamasyonu mu?


C: Vücut.

S: (DD) Hmm. Peki enflamasyon nasıl azaltılabilir? (L) Diyet bunun için işte. (DD) Hızlı bir çözüm olmaz
ama. (Joe) Sıkı bir diyet olması gerekiyor DD! Kandırmaca yok! (L) Enflamasyonu tam olarak kontrol altına
almak altı ay sürüyor. Veya daha uzun. Bende daha uzun sürdü. Senin için muhtemelen daha kısa
olacaktır. (SS) Enflamasyonun kaynağı gluten mi?
C: Temel olarak. Ayrıca mandıra ürünleri.

S: (Joe) DD, DD, DD! Sana ne söylüyoruz? (DD) Keçi ve koyun sütünden yapılan şeyler mandıra ürünleri
mi?
C: Evet.

S: (DD) Pekala, benim başka sorum yok. Çok teşekkür ederim. ... (Joe) A___’nın pankreası ne durumda?
C: Daha iyi ama tam olarak iyileşmiş değil.

S: (Joe) İyileşmeyi hızlandırmak için yemesi veya yememesi gereken herhangi birşey?
C: Balık, karaciğer, pirinç proteini vs ile iyi gidiyor.

...(P___) Laura’nın Pirenelerdeki bir mağaradaki hazineyle ilgili gördüğü rüyayı sormak istiyorum.
C: Onun için biraz daha bekleyin. Henüz vakti değil.

S: (L) Pekala, grubumuz ve forum üyelerimiz hakkında herhangi birşey? (bekleyiş – yeni soru yok) Bu
organizasyon işiyle bayağı meşgul olacağız. Grup için söyleyeceğiniz herhangi birşey?
C: Dış yapı şekillenmeye başlayınca, gerçek topluluklar oluşacak ve çakra bağlantısı üssel olarak gelişecek.
Çabuk olun, ama nazik ve akıllı olun. Şu anda yapılacak çok daha fazla şey var, o yüzden NEŞE ile ilerleyin.
Hoşçakalın.
28 Kasım 2009
Laura, Ark, A***, Joe, L*****, C******, Allen, I**, P*****, C**, Scottie, G***

S: (L) Bugün 28 Kasım 2009. Bu yılın bitmesine 33 gün kaldı. Sorusu olan? Pekala, celse bitmiştir!
(gülüşme)
C: Önünüzdeki neşeye bakın!

S: (L) Merhaba! Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kasyopya’dan Glorya. Adımlarınızı o yönde attığınız için neşe geliyor!!!!!

S: (L) “Adımlarımızı o yönde atmak” derken neyi kastediyorsunuz?


C: Siz bu gece burada bulunanlar yeni bir dünyanın başlangıçlarını gerçekleştirdiniz.

S: (L) Tüm bu işleri yürütmemiz, üyelik rollerimizi sağlamlaştırmamız, sertifikalar ve kimlik kartları
çıkarma ve yaptığımız diğer tüm çalışmalar anlamında mı?
C: Evet, temeli atmak her zaman zorlu bir çalışma gerektirir ve siz bu çalışmayı yaptınız.

S: (L) Yapacak hala çok şey var. Yapılması gerekenleri nasıl yapabileceğimize dair bazı fikirlerimi sorayım.
Nefes ve meditasyon programını insanlara öğretmemiz gerektiğini düşünüyorum.
C: Evet.

S: (L) Ve, bireyin ilahi bir yönü olduğu kabulü dışında, Paleo-Hristiyanlık veya herhangi bir dine belirli bir
vurgu yapmadan, seküler bir stres-azaltma ve duygusal arınma programı olarak yapılması gerektiğini
düşünüyorum bunun.
C: Evet.

S: (L) Paleo-Hıristiyanlık kilisesinin diğer projelerine yönelik fon oluşturmak için de bunun ideal bir yol
olduğunu düşünüyorum.
C: Evet.

S: (L) Kilise üyeleri bu nefes ve meditasyon eğitimini vermek üzere eğitildikten sonra, ki haklarının
korunması için hepsinin kuruma kesinlikle üye olması gerekiyor, o zaman çıkıp kilisenin onlara vereceği
destekle bu programı sembolik bir ücretle veya ücretsiz olarak öğretecekler ve gelirler DVD satışlarına
dayalı olacak. Yani bilgi her zaman ücretsiz olarak verilmeli ama insanların kendi ev uygulamalarında
kılavuz olarak bu DVD’lere ihtiyacı olacak ve satacağımız şey de bu olacak.
C: Evet.

S: (L) Ve üretim maliyetleri düşüldükten sonra o DVD’lerin satışından elde edilen gelir, eğitimi veren şahıs
ile kilise arasında yarı yarıya bölünecek.
C: Evet.

S: (L) Söylemek veya eklemek istediğiniz herhangi birşey?


C: Hepiniz gelecekteki benliklerinize doğru güzel bir şekilde gelişiyorsunuz ve problemleri kendi başınıza
güzelce çözümlüyorsunuz.

S: (L) Herhangi birinin bu fikre eklemek istediği herhangi birşey? (Ark) Bilgi ve Oluş (Knowledge and
Being) konusundaki bu DVD’leri üretmek için elimizden gelen tüm çabayı göstermeliyiz. (L) Evet. Bunun
için uygun bir sistemi oluşturur oluşturmaz Bilgi ve Oluş videolarına devam edeceğim ve sanırım kamera
önünde oturma konusundaki nefretimi aşıyor gibiyim. Aman Tanrım! (Ark) Ama DVD’lere ek olarak başka
şeyler de olması gerektiğini düşünüyorum... (L) Ne gibi? (C___) Sesli kitaplar (audiobook). (L) Sesli kitap
yapmamı mı istiyorsunuz?! (Ark) DVD birşey, sesli kitap başka birşey. İstediğin zaman dinleyebilirsin.
Dişçiye gittiğinde bile dinleyebilirsin. Dağıtımı da daha kolay. (L) Tamam.
C: Güzel öneriler.

S: (C___) Bazı insanlar Eiriu Eolas nefes programını öğretmek istediklerini ama bunun eğitimini almak
için buraya gelemeyeceklerini söyledi. Buraya gelmeden bu eğitimi alıp sonra da başkalarına bu eğitimi
vermelerine izin vermek iyi bir fikir mi?
C: Kendi eğitim videolarınızı hazırlayın ve onlara bu videoları nasıl kullanacaklarını öğretin. Şu an
itibariyle, yeni videoyla birlikte, kendi başkalarına yapmaları gereken fazla şey yok.

S: ... (Joe) Bilmek isteyeceğimiz şey, nasıl göründükleri, nasıl konuştukları ve kendilerini nasıl sundukları.
(L) Eğitim videosunda bu konuyu da işleriz. (Joe) Yani onları bizim de bir kez görmemiz açısından. (L)
Evet, onları görmemiz gerekir.
C: Bunu kişi bazında ele alın. Görüşün. Bazı durumlarda onlara eğitim vermek için bir başkasını
gönderebilirsiniz veya eğitimi alacaklar minimal bir yolculuk yapabilir.

S: (L) Eğer ABD’de olsaydık, orada diğerlerini eğitecek bir takımımız olurdu ve onlar da bu eğitimleri
vermek için sadece ABD içinde seyahatler yapmak zorunda olurdu. Eğer Avrupa’da biri varsa, Avrupa’da
bazı insanları eğitiriz ve belki onların sayısı ve erişim alanları da artar. Belki de Skype’yi kullanırız dediğin
gibi. Videolu görüşme. (C___) Eğitim verecek olanları eğittikten sonra, onların konuşmasından da
sorumluyuz. Herhangi biri oturup videoları izleyebilir ve bunların eğitimini verebilir ama ondan sonra ne
olduğu da önemli... (L) Evet, bu insanlar birşeyler öğretirken, düzenli meditasyon seansları yapmak,
destek sunmak, merkezlerle sürekli bağlantıda olmak, ağ çalışması yapmak, ilgilenen insanları ağla
tanıştırmak için de erişilebilir durumda olmalı. Çünkü bazı insanlar sadece stres kontrolünü ve
meditasyonu öğrenmek isteyecek ama örneğin düzenli “yuvarlak soluma” yapmak istemeyecektir.
Bunun bireysel olması gerekiyor. Ama eğer bu sorumluluğu alıyorlarsa, o zaman bu konuda tutarlı
olmaları gerekiyor. Bu bir hizmet görevi. Gerçekten öyle. İnsanlara hizmet ediyor olacaklar. (G___) Ve
başkalarına rehberlikte bulunabilmeleri için kendileri de çeşitli konularda araştırma yapıp kendilerini
eğitmeliler. (L) Evet, eğitimleri iyi olmalı. Kitapları okumaları, mevcut materyalleri bilmeleri gerekiyor.
Çıkıp “İşte program bu” deyip herhangi bir bilgi sahibi olmadan sadece papağan gibi bunu
tekrarlamamalılar. Ve bunları kendilerine de uyguluyor olmaları gerekiyor. Diyet ve detoks yapmaları
gerekiyor. Tam bir hayat tarzı. İçinde yaşadığımız bu gerçekten distopyan dünyanın kontrolünden
kendini kurtarmak isteyen herkesin bir parçası olması gereken bir hayat tarzı. Aklınıza gelen başka
birşey? (Ark) Kabul edeceğimiz birinin aslında kötü niyetli olması, herşeyi berbat etmesi ihtimalini
düşünüyorum. İnsanlardan şikayetler geldiğini düşünün. Hizmet sağlayıcılardan biri kötü bir davranışta
bulunduğunda bunun yasal sorumlusu kim olacak? (A___) İyi soru. (L) Bu iş için aramıza katılmak
isteyenler üzerinde kapsamlı bir inceleme yapmamız gerekir. Suç kayıtları, geçmiş kayıtları... Kiliseyi
temsil edecek insanlar arasında aleyhimize kullanılabilecek sorunları olanları kabul etmeme politikamız
olması gerekiyor. (Ark) Ama yine de... (L) Bu yine de olabilir tabi. O zaman bu o bireyin değil kilisenin bir
sorumluluğu olur ve kilisenin kendini savunması gerekir. Eğer patolojik insanları ayıklayacak önlemler
alırsak, o zaman Katolik kilisesinin çocuk suistimalleri ve her tür gizli kötülüklerle ilgili olarak karşılaştığı
sorunlarla karşılaşmayız teorik olarak. ...

(ç.n. celse katılımcılarının arasında geçen bu konuşmaların bir bölümü gereksiz görüldüğü için atlandı)

S: (L) Pekala, yönümüzü neşeye çevirmek için gerekli adımları attığımızı söylediniz. Yeni bir dünyanın
neşesi.
C: Dalga geliyor ve siz de insanlara fırtınalı denizlerin altında sürüklenmek yerine üzerinde sörf yapmayı
öğretiyorsunuz.

S: (L) Bir keresinde dalganın “hiperkinetik duyumsayış” gibi birşey olduğunu söylemiştiniz. Bunun ne
anlama geldiğini merak ediyorum. Bireyin içindeki şeyi çok yükselten birşey mi? Eğer buysa, ve eğer bir
insan pek çok nahoş, acılı, sefil hisler, bastırılmış düşünceler vs içindeyse, hiperkinetik duyumsayış tüm
bunları arttırırsa, o bireye ne olur? Kendini berbat hissettiğin en kötü halinde bunun milyon kat arttığını
düşünsene! Eğer içinde kötü şeyler varsa, içinde tam anlamıyla bir patlama yaşarsın!
C: Ruh parçalanması! (soul smashing)

S: (L) Yani insanların buna hazırlanmak için bu temizlik sürecinden geçmeleri çok önemli, öyle mi?
C: Evet, o zaman “kartallar gibi kanatlanıp yükselecekler” !

S: (L) Yani, Lobaczewski’nin deyişiyle bol miktarda “seçim ve değiştirme” yapan insanlarda bile, rasyonel
zihinlerinin bir parçası gerçeğin ne olduğunu biliyor ama o eğer onların grubu, sosyal ortamı, geçmişi
veya yetiştiriliş biçimleri o gerçeği kabul etmeye uygun değilse, o gerçeği bastırıyorlar ve onu kendilerine
başka şekillerde açıklıyorlar. Ama yine de asıl gerçeği biliyorlar. Eğer gerçeği bilirsen ama onu içinde
çarpıtıp kilitleyip bastırırsan, kendine ona bakma ve onu kabul etme izni vermezsen ne olur? (Ark) O
artış/büyüme olduğunda, ...küçük şeytan büyük şeytan olacak. Seçmek daha kolay olacak. Seçimler de
büyüyecek. [pozitiflikle negatiflik arasında] seçim yapılması gerekecek. Bu karar.... (L) Çok zorlu olacak.
(Ark) Evet, ama aynı zamanda daha berrak olacak. (C___) Ya aklın başında olmadığı için bu seçim berrak
olmazsa? (L) Eğer korkun çok büyükse... (C___) Kör mü olursun? (Ark) Kaybolursun. (L) Beni asıl
şaşırtanlar, aksi yöndeki tüm kanıtlara rağmen yalanlara inanan insanlar. Bunu neden yaptıklarını
anlamıyor değilim, çünkü bunun psikolojik ve beyinsel mekanizmasını biliyorum ve bunun binlerce yıldır
azar azar insanların hayatına sokulduğunu, herşeyin kirlendiğini biliyorum. Bu korkunç birşey tabi. Ama
ya bir psikopat? Duyguları olmayan bir psikopat? Hiperkinetik duyumsayış, yani dalga bir psikopatı nasıl
etkiler?
C: Bir tür “duyguları” var. Karanlığa açlık.

S: (L) O zaman dalganın onlarda arttıracağı şey karanlık açlığı mı? (A___) Daha fazla karanlık. (L) Peki o
zaman ne olurlar? (Allen) Daha da aç gözlü! (L) Kendi kendilerini yerler belki de?
C: Aşağı yukarı. Merkezinde kocaman boş bir delik varsa, ne yaparsın?

S: (Ark) Bunun nasıl olacağını anlayabiliyorum. Bir yanda bu psikopatlar var ama aynı zamanda giderek
dengesizleşen pek çok insan var. Giderek çıldıran bir sürü insan var. Psikopatlar birşeyin, yani yeni bir
fırsatın ortaya çıktığını görebilecek, öyle değil mi? Yeni kurbanlar. “Onlar benim!” “Hayır, BENİM!” deyip
birbirleriyle kavga edecekler. (L) Çünkü açlıkları giderek artacak. Maskeleri düşecek ve insanlar onları
oldukları gibi görebilecek.
C: Evet.

S: (L) Bu çirkin olacak. Ama biz yeni bir dünyaya yöneliyoruz. Tamam, diğer sorulara geçelim. (Ark) Benim
bir sorum var. Bunu açıklamam gerekiyor. 2004 yılında Paris’te ESA tarafından uzaya gönderilmiş olan
kozmik bir sondayla ilgili ilginç birşey oldu iki hafta önce. Bu sondanın dünyaya doğru gelen bir komete
ulaşması gerekiyor. 2014 yılında o komete ulaşması ve eşlik etmesi planlanıyor. Bu sonda 2005 ve 2007
yıllarında dünyanın çok yakınından geçti. Normal plana göre bazı salınımlar yapacak, hızlanacak ve
komete ulaşacak. 2005 ve 2007 yılında sonda bu sallanışlarını yaparken “sallanma anormallikleri” denen
birşey gözlemlendi. Arizona’daki bir radar istasyonu gözlemledi bu anormallikleri. Sonra da başka bir
istasyonda. Sonra Avustralya’da. Sonda anormal şekilde bazı savrulmalar ve yörünge dışına çıkışlar
yaşıyor gibi görünüyor ve kimse bunu açıklayamıyor. İki kere oldu. En son üçüncü olarak da iki hafta önce
13 Kasım’da olması bekleniyordu. Bunu izlemek, takip etmek için hazırlık yapıldı. Ama bu sefer hiçbir
anormallik olmadı! Anormal bir anormallikti bu! (gülüşme) Bu durum Galileo ve diğer Amerikan
sondalarının da başına geldi. Bunu açıklamak için neredeyse yirmi farklı teori var: “Yeni bir çekim
teorisine mi ihtiyacımız var? Einstein yanıldı mı? Karanlık madde mi? Makroskopik kuantum fenomeni
mi?” Sonuçta anormal bir savrulma oldu. Ani bir hız değişimi. Sorum şu: kimsenin anlamlandıramadığı
bu tür anomalilere neden olan şey konusunda bir ipucu verebilir misiniz?
C: Kısmen çekimsel ve kısmen de gözlemsel; gözlem çekimi arttırabilir veya iptal edebilir. Zihnin ve
beklentinin gücü; bundan bir ders alın!

S: (L) Bekleme! (gülüşme) Beklersen, beklediğin şeyi iptal edersin. Çok tuhaf! (Allen) Yani eğer
gözlüyorsan onu güçlendiriyorsun. Ama beklentiyle yaklaşıyorsan, beklediğin şeyi iptal ediyorsun, öyle
mi? (L) Gözlem beklentisel olabilir de olmayabilir de. [ç.n. katılımcılar arası konuşmaların bir bölümü
atlandı]
C: Paleo-Hıristiyanlık kilisesinin tüm üyelerinin bu faktörleri göz önünde bulundurması gerekiyor. Hepiniz
yeni bir hayatın eşiğindesiniz. Evrenin ne yapabileceğini ve ne yapacağını tahmin etmeyin, sadece sizden
istenen işi yapın, o zaman dalga gelip sizle buluşacak ve sizi yükseltecek. (ç.n.: anticipation:
tahmin/beklenti)

S: ... (L) Yani en iyisi dikkatini gerçekliğe vermek, şimdi ve buradaki gerçeklikle en etkili şekilde ilgilenmek
ve evrenin kendi işini yapmasına izin vermek. Sen kendi işini yaptığın sürece o da...
C: Evet.

S: (Ark) Ama sanırım farklı beklenti türleri var. Düşün ki biri bir kaza yapacağını tahmin ediyor ve bu
tahmin/beklentisinin bir kaza meydana getirmesinden korkuyor. Ama farklı bir beklenti/tahmin türü var.
Kazanın olma İHTİMALİ olduğunu tahmin ediyorum ve o yüzden çok dikkatli oluyorum, herşeyi izliyorum,
aşırı heyecanlanmıyorum, anlıyor musunuz? Öyle birşeyin olma ihtimali olduğunu tahmin ediyorum
sadece, bunda bir sorun yok. (C___) Korkmuyorsun. (L) Tahmin/beklenti ile hazırlıklı olmak arasında ince
bir ayrım var gibi görünüyor. (A___) Korku ile endişe arasındaki fark gibi. (Joe) Belki beklenti yeni bir
hayat veya iyi birşeyin beklentisi ile sınırlandırılabilir ama bunun nasıl olacağını, ne olduğunu bilemezsin.
(L) Bunu zihninde sınırlamaman, şekillendirmemen gerekiyor. (Joe) Dedikleri gibi, eğer herkes kendinden
istenen şeye adanırsa...
C: Yapılması gereken çok iş var!

S: (C___) Endişelenmeye vakit yok! (I___) Beklenti/tahminle ilgili mesele, farklı olasılıklara açık olup
olmamakla ilgili belki de? Beklenti yoluyla sadece tek bir olasılık üzerinde odaklandığında sonuçları
beklentinden farklı bir yönde değiştiriyorsun... (L) Evet, seçenekleri daraltıyorsun. (Joe) O halde sonsuz
sayıda şey olabileceğini tahmin etmemiz gerekiyor. (L) Evet. ... (Allen) Birşey olacak sonuçta! (gülüşme)
(I___) Hakkında herhangi bir bilgi sahibi olmadan bu dalga konusunda bu kadar heyecanlanan New
Age’cilere ne dersiniz. Bu da bir beklenti türü...
C: Eğer o dalgada sörf yapmak istiyorlarsa, buna hazırlanmak için çalışmaları gerekiyor. Buna
uyumlanmak için EIRIU EOLAS programını yapmaları gerekiyor. Çok sayıda kişisel dalgacıklar hiçbir şeyi
değiştirmez. 4 KH bunu biliyor ve parçalanmalar meydana getirmeye çalışmalarının nedeni bu. Ayrıca
gizli negatif duygular tarafından ezilme riskine girmeye değmez, o yüzden en iyisi onları temizlemek.
Sonradan üzülmemek için baştan tedbir almak!!!!

S: (Ark) Bu 2012 filmi hakkında birşeyler okuyordum. Rusya’da ilk haftasında büyük bir başarı elde etmiş.
Diğer tüm filmlerden daha fazla hasılat elde etmiş. (L) Bazı insanların bu film hakkında çok negatif
görüşlerde bulunduğunu okuyorum. Ben o kadar da kötü olduğunu düşünmedim. Film patokratların
gerçekte ne yapmaya çalıştıklarına dair bir tür tasvirde bulunuyordu. Bunun büyük uzay gemileriyle mi,
yoksa başka türlü mü yapıldığının bir önemi yok. Nötrinoların dünyanın çekirdeğini ısıtması ve herşeyin
mahvolmasına ve dev dalgaların oluşmasına neden olması bir saçmalıktı sonuçta. Hatalı bir şekilde ele
alınmış. Ama yönetimdeki insanların birşey olacağını bilmesi ve sadece kendilerini kurtarmayla
ilgilenmesi fikri gerçeğe yakın! Filmdeki tüm o insanlar o şeye bir bilet almak için milyarlarca dolar
ödüyor. Paranın gemileri inşa etmek için kullanıldığını söylediler sanırım, ama... Diğer taraftan çıktıkları
zaman ne yapacaklarını düşünüyorlardı acaba? (Allen) Bir bakıma mantıklıydı ama. Yani insanların
milyarlarca dolar harcamaları... Çünkü insanlara bunu tüm insanlık için yaptıklarını söyleyemezler. Çok
büyük miktarda para vermeleri, sessiz olmalarını sağlıyor. (Scottie) Bir sorum var. Bir iki ay önce hepimizi
acayip şekillerde etkileyen o grip hastalığı çok sert ve inatçıydı. Neyin nesiydi bu?
C: Özel üretim.

S: (C___) Domuz gribi miydi, yoksa özel bir mühendislik ürünü mü?
C: Domuz gribine çok yakın. Artık bağışıklığınız var!

S: (Scottie) HA HA! (gülüşme) (Allen) Ben grip olmadım. (A___) Ben de. (L) Sizin gibi genç insanlara
saldırmıyor sanırım. Ya da Allen gibi yaşlı insanlara. (gülüşme) Ben hala tesirinden tam kurtulamadım. Bir
ay geçti, hala savaşıyorum. (G___) Ağır metalleri daha ne kadar süre detokslamamız gerekecek?
C: Yaklaşık bir yıl, hafif hafif.

S: (C___) EE programını öğretmeye başlamayla ilgili bir sorum var. Kendi koşullarıma bakıyorum... Bunu
küçük gruplarla yapmak en iyi başlangıç yolu mu? Yoksa daha işin başında bir yer kiralamamı ve daha
büyük gruplarla çalışmamı mı önerirsiniz?
C: Kısa bir süre için küçük gruplarla pratik yapın, sonra bir yol açılacak!

S: (L___) Birşey sormak istiyorum. Bir laptop alıp bunu PowerPoint’le mi yapayım, yoksa düşük teknoloji
fikrim daha mı iyi?
C: Eğer düşük teknolojin yüksek bir etkiye sahipse, iyi gidecektir.

S: (A___) Minik bir soru sorabilir miyim? L___ buradayken, gözlüklü olan, evinin dışında metalik bir çığlık
sesi duyduğunu söyledi. Evinin dışında o çığlık sesini çıkaran şey neydi?
C: Yeti.

S: (L) “Arthur C. Clarke's Mysterious World” bölümlerini seyretmeyi bitirdiniz mi? Yeti’den,
kocaayaklardan bahsettikleri bir bölüm de vardı. Bir adam bir tanesinin görüntüsünü kaydetmiş. Acayip
birşey! (Joe) Fort Hood olayıyla ilgili birşey sorabilir miyim? Mmm.... Aaaa.... O olay neyin nesiydi?
(gülüşme)
C: [ç.n.: sunulandan farklı bir şekilde gerçeklemiş bir olay olduğu anlamında, deyimsel bir yanıt veriliyor]

S: (Joe) Ateş eden birden fazla kişi mi vardı?


C: Evet.

S: (Joe) Kaç kişi?


C: 3.

S: (Joe) O olayın meydana gelme nedeni neydi?


C: Gizli Takım programı kontrol dışına çıktı. Tetikleyiciler beklenmedik şekilde devreye girdi.

S: (P___) Domuz gribiyle ilgili bir sorum var. Birkaç gün önce Norveç’te bir virüs keşfedildi ve tanımlandı
ve iki gün önce de Fransa’da keşfedildi. Sanırım bu rastgele bir mutasyon değildi?
C: Evet.

S: (P___) Peki bu mutasyonu nasıl yaydılar? Aşı yoluyla mı?


C: Kısmen. Diğer deneylerle ilgili tarihsel kayıtları okursanız, bu şeyleri kolayca anlayabilirsiniz.

S: (L) CIA’nın neler yaptığıyla ilgili bir sürü bilgi var. Uçaklardan yaymışlar, metrolara ajanlar
göndermişler... Bu şeyleri yapma yollarının bir sınırı yok. Ve bu şeyleri GERÇEKTEN YAPIYORLAR! (Ark) Ve
bu aşıları sundukları zaman da... (L) Önlemesi gereken hastalığı yayıyor her zaman. (Ark) Mutasyonlar
meydana getiriyor. Her zaman. Ve her zaman bir mühendislik ürünü. Doğal değil. Mutasyonu hemen
meydana getirmek istemiyorlar, çünkü önce bol miktarda ilaç satabilmek istiyorlar. Sonra bir doygunluk
aşamasından sonra mutasyonu meydana getirmek daha avantajlı, çünkü o zaman ilaç şirketleri evrensel
bir aşı üzerinde çalışmaya başlayacak! (C___) Bir hafta kadar önce bir belgeselde, Tamiflu’nun ve
muhtemelen aşıların bazı yan etkileriyle ilgili bazı görüşler sunuluyordu. Japonya ve diğer bazı ülkelerde
araştırmalar yaptıklarını ve bu ilaçlarla ilgili en büyük problemin zihinsel problemler, psikolojik
problemler olduğunu söylüyorlardı. (Ark) Ama “bu yönde sadece 70 vakaya rastladık, ve bu da bu görüşü
kanıtlamak için yeterli değil” diyorlar sonra.
C: Zaten salgın durumunda olan otoimmün sorunların başında geniş yayılımlı enflamasyon geliyor.

S: (L) Eğer iltihaplanırsan beynin iltihaplanıyor. ...


C: Bugün mevcut olan zihinsel sorunların çoğu otoimmün bozukluklarının bir sonucu.

S: ... (C___) Eğer planladıkları şey insanları sadece öldürmek değilse, kişilik parçalanmasına katkıda
bulunmak veya daha hassas hale getirmek, paranoitleştirmek falan mı?
C: Sadece insanların dayanma eşiğinin giderek zorlanması. Sağlık koşullarını bozma uygulaması yaklaşık
yüz yıldır mevcut.

S: (L) İnsan sağlığını bozma, insanları mahvetme, hassas hale getirme uygulamaları gibi şeyler mi?
C: Evet.

S: (Allen) Bu Sanayi Devrimi’nin bir yan ürünü mü?


C: Evet.

S: (C___) Ve aynı zamanda neşenin gelmekte olduğunu söylüyorlar?!


C: Siz diğer tarafta çalışıyorsunuz ve eğer zemin hazırlanırsa, evrenin neler yapabileceğini ve yapacağını
tahmin etmeyin!

S: (L) Pekala o zaman. Kimsenin çok önemli bir sorusu yoksa, ben iltihaplanmış durumdayım! Sormamız
gereken ama sormadığımız bir soru var mı? ...
C: Yola devam edin. Diğer tarafın bazı “başarısızlıklarının” nedeninin sizin üretmekte olduğunuz enerji
olup olamayacağını merak ettiniz mi hiç?

S: (L) “Başarısızlık” derken?


C: “İklimgate” gibi.

S: (L) Yani grup olarak, forum olarak faaliyetlerimiz bazı enerjiler ürettiğinde, bu bizimle doğrudan
bağlantıda olmayan insanlara bile güç katıyor, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Hmmm! (C___) Böylece çıkıp gerçeğin ne olduğunu söyleme cesareti buluyorlar. (L) Sanırım
yaklaşan bu eğlenceli şeyleri görmek için yola devam etmemiz gerekiyor! (gülüşme) Bu şovu durdurmak
istemem. Işıkları açık tutmaya devam etmemiz gerekiyor.
C: Ve bu eğlenceli düşünceyle birlikte, hoşçakalın.
29 Aralık 2009
Laura, Ark, Anart, Joe, A***, P*****, Allen, C**, I**, Scottie, G***

S: {Işıklar ayarlanırken ve 3 yılbaşı mumu yakılırken genel kargaşa}


C: Merhaba geleceğin insanları. (ç.n.: bkz dipnot 1)

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kasyopyalı Noriha.

S: (L) Tamam... Ark ABD için kanlı bir geleceğin yaklaştığına ve Fransa’nın geleceğinin de çok iyi
olmayacağına dair bazı kehanetler okuyordu. Şu makaleyi bulalım. {Makale mat-
rodina.blogspot.com/2009/12/2010-saga-continues.html adresinde}
C: “Bir tepe üstünde 5B şehir” dememiş miydik? (ç.n.: önceki bir celseye gönderme.)

S: (L) Evet... Tüm bu çılgınlıkları izlerken bana öyle geliyor ki, bu kontrol etme güdüsü sadece yıkımla
sonuçlanıyor. Herşey ölüyorsa ve üzerinde güç sahibi olacağın kimse kalmayacaksa, bu güce sahip
olmanın manası nedir? Herşeyi öldürüyorlar! Sonunda herşeyi kontrol edecekler ama küllerden başka
hiçbir şey kalmayacak. Bu tamamen akıl dışı!
C: Psikopatinin özelliklerinden biri olağanüstü sezgi eksikliğidir.

S: (L) Yani aynen Lobaczewski’nin dediği gibi, vücuttaki mikroplar gibiler; cesetle birlikte toprakta
çürüyeceklerinin farkında değiller.

{Bu cümlede referansta bulunulan Political Ponerology adlı kitaptan alıntı:

“Dolayısıyla şu sorular kendini belli ediyor: Eğer psikopatlar arasındaki kavrayışlar ağı, uluslararası liderlik
konumlarına hakim olmayı başarırsa ne olur? Bu özellikle bu fenomenin sonraki aşamaları sırasında
olabilir. Karakterlerinin dürtüsüyle bu insanlar, kendi yaşamsal çıkarlarıyla çelişse bile buna yönelik güçlü
bir arzu duyarlar... Bunun bir felaketle sonuçlanacağını anlamazlar. Mikroplar, ölümüne yol açtıkları
insan bedeniyle birlikte canlı canlı yakılacaklarının veya toprağın derinliğine gömüleceklerinin farkında
değildir.

Bu tür konumlar ve pek çok yönetim konumları diğer insanların çoğunluğunu yeterince hissetme ve
anlama yeteneklerinden mahrum olan ve ayrıca teknik hayalgücü ve pratik becerileri de (ekonomik ve
siyasi konuları idare etmek için vazgeçilmez yetenekler) olmayan bireylerin elinde olursa, o zaman
kaçınılmaz olarak bu durum hem ilgili ülke içinde, hem de uluslararası ilişkiler bakımından tüm alanlarda
son derece ciddi bir krizle sonuçlanacaktır. İlgili ülke içindeki durum, nispeten rahat bir modus vivendi
(ç.n. anlaşmazlıklarda durumu ‘idare etmeye’ yönelik yarı resmi veya gayrıresmi anlaşma) ile kazançlarını
sağlayan vatandaşlar için bile katlanılmaz hale gelecektir. Dışarısı da bu fenomenin patolojik niteliğini
belirgin bir şekilde hissetmeye başlar. Böyle bir gidişat fazla uzun ömürlü olamaz.”}

C: Evet.

S: (L) İşin kötüsü, insan kitleleri bu mikroplar tarafından öldürülmekte olan vücut olduklarının farkına
varmıyor ve gerçekten, GERÇEKTEN uyanmıyorlar.
C: Gruplarınız için umudunuzu yitirmeyin. Eğer onlar için açılan BH yolunu izlerlerse iyi durumda
olacaklar.

S: (L) Önce bazı ifşalar yaşanıyor, İklim skandalı hakkında biraz umut hissetmeye başlıyorsun. Sonra bir
uçağa yönelik bu bariz “sahte” terörizm saldırısı oluyor ve bu olay herkesi perişan hale getiren baskılarla
sonuçlanıyor. Durum komik derecede açık halbuki.
C: Değişimler yaklaştıkça 4B KH’nin kontrol için azgınlaşacağını söylemiştik bir keresinde. Kontrollerinin
düşürüldüğünü algılıyorlar ve bu onları daha da azgınlaştırıyor.

S: (L) Kontrollerini azaltan şey nedir?


C: Evet, siz tabi ki! Kolektif olarak yani.

S: (Allen) Yani bunu yayınladığımız şeylerle yapıyoruz veya olduğumuz kişiler olarak ve çalıştığımız şeyler
üzerinde çalışarak yapıyoruz, değil mi?
C: Hepsi ve yeni yaratıcı yöntemler geliyor.

S: (L) Yani yaptığımız şeylerin onların bu kontrol altına alma çabalarına neden olduğu söylenebilir mi?
C: Evet ama bu aslında iyi, çünkü azgınlıklarının yönlendirildiği anlamına geliyor. Dolayısıyla daha fazla
hata yapacaklar ve kitleleri daha çabuk karşılarına alacaklar.

S: (L) Yani biz daha pozitif şeyler yaptıkça ve giderek daha yaratıcı hale geldikçe, bu durum onların bizi
bastırmak için dolaylı yollarla herşey üzerinde daha fazla baskı yapmasına neden oluyor ve böylece
“ellerini göstermiş” oluyorlar, öyle mi? Ve bizi doğrudan bastıramıyorlar, çünkü bu durum gerçeklerin
daha fazla ortaya çıkmasına neden olur...
C: Evet.
S: (Joe) Tıpkı gerilla savaşı gibi, değil mi? (L) Gördüğüm en acayip şey. (Ark) Neymiş o? (L) Olmakta olan
herşey... Enerjinin ileri geri hareketi. İlerliyoruz ve herşeyde bir ilerleme oluyor, hamle yapıyoruz ve onlar
bir hamle yaptığında geri itiliyoruz... Ve bu tamamen psişik, zihinsel birşey. (Joe) Durumun tüm
gerçekliğinin farkında olmayla ilgili. Bunu başka bir şekilde algılayamıyorum çünkü erişimimiz gerçekten
sınırlı. Eğer bir etki yapıyorsak, bunun ancak zihinsel, psişik birşey olduğunu varsayabilirim. Ve her bir
birey durumu, durumun asıl gerçekliğini daha net bir şekilde algıladıkça, bu daha fazla etkili oluyor. ...
C: Daha çok şey gördükçe daha da çok şey görülebiliyor! Ve bir keresinde, “Önemli olan nerede
olduğunuz değil, KİM olduğunuz ve ne GÖRDÜĞÜNÜZ!!” demiştik.

S: (Ark) Bana öyle geliyor ki, bizim veya benzer bir başkasının yaptıkları arasında gerçekten böyle bir
ilişkili olup olmadığı değil, “yeni numaralar” denemek çok önemli. Eski numaralar zaten biliniyor ve
hesaba katılıyor. Herşeyi değiştirebilecek ve o kelebek etkisine neden olabilecek olan tek şey yeni bir
numara. Çalışmamız gerekiyor ve PaleoChristianity yeni bir numara ama yeni numaralar icat etmeyi
bırakmamalıyız. (L) Evet, ben de son zamanlarda benzer şeyler düşünüyordum. SOTT.net’i açıkça
Kardeşlik’in (ç.n.: bkz. Dipnot 2) bir projesi haline getirmemizin iyi olacağını düşündüm. SOTT.net’in
haberleri açık bir PaleoChristianity yönelimiyle sunmak üzere kendini uyarlaması gerekiyor. (Ark) Sorcha
Faal gibi birşeyi mi kastediyorsun? (L) Sorcha Faal tamamen dezenformasyon. Eğer SOTT.net
PaleoChristianity’nin (PC) bir projesiyse, siyasi olarak bu kadar tarafsız olmayı bırakıp felsefi bakış
açımızla yorum yazabiliriz. (Anart) Taşkın kapaklarını açmak... (L) Evet, bu konuda taşma vanalarını
açabiliriz ve ayrıca Kasyopyalıları bir süre için PC’den tamamen ayrı tutmamızın da yerinde olabileceğini
düşünüyordum.
C: Hayır, yerinde olmaz!

S: (Ark) Bu iyi olmaz, çünkü... (L) PC’nin ilhamı Kasyopyalılar zaten. %10 ilham. O %10’u katmamız
gerekiyor. Bir makale yazıp şöyle birşey söylemeyi düşünüyordum: “Kurucu benim. Grup ve ben,
Hıristiyanlığı araştırmamıza neden olan bu ilhama dayalı olarak bu organizasyonu kurma fikrini
geliştirdik. Hıristiyanlığı araştırma ve gerçek hikayenin ne olduğunu bulma tutkum her zaman vardı. Ve
işte bulduğumuz şey.” (A___) Dikkatli olup herşeyi nasıl söyleyeceğimizi seçmek yerine, sitelerimizin
hepsi hakkında istediğimizi söyleyebilmek bize çok enerji kazandırır. O enerjiyi başka şeyler yapmada
kullanabiliriz. (Joe) “Hayır yerinde olmaz” yanıtı neye dair verildi? (L) Benim söylediğim şeye dair. Yani,
hayır, Kasyopyalıları ayrı tutmak iyi bir fikir değil.
C: Kesinlikle. Gerçeğe dayalı olan tüm dinlerin özünde gerçek şamanik unsur vardır.

[ç.n.: celsenin bu kısmında, grup arasında, SOTT haber sitesini PC oluşumuyla ilişkilendirmenin şekli
üzerindeki bir tartışma metni atlandı]

S: (Anart) “Bir tepe üzerindeki 5B bir şehir” olacak olan, belirli bir şehir mi? Bunu bilebilir miyiz?
C: Büyük düşünün!

S: (Joe) Büyük bir şehir mi? (P___) Büyük Elma? New York? (A___) Başkent mi? (Allen) Veya bir şehirden
fazlası! (Joe) ABD’nin kendisi, Tepenin Üzerindeki Şehir. Burada kozmik bir felaketten mi bahsediyoruz?
C: Nihayetinde evet.

S: (L Joe’ya) Bu düşünce seni çok sevindirmiş gibi görünüyor! (gülüşme) (Joe) Hayır, sadece bu konuda
başka bir soru daha sorarsam “Şansını zorlama” yanıtı alacağımı biliyorum! (Ark) Bu arada, çok alakalı
olmayabilir ama Rus haberlerinde yeni Putin Doktrini vardı. Artık füzesavar sistemleri
geliştirmeyeceklermiş. ABD’nin füzesavarlarına karşı çok hızlı ve güçlü saldırı silahları geliştireceklermiş.
(L) Artık savunma odaklı değiller yani... (Ark) Hayır. (L) Sadece bizi oyalamaya çalışıyorlar. Oyunun bir
parçası. (Joe) Bu ayın başında, Norveç üzerinde görülen ve Rus ordusuna ait olduğu iddia edilen füze
testi hakkında ne söylersiniz? Füze miydi?
C: Evet.

S: (Joe) Normal, alelade, standart bir füze mi?


C: Evet. Normal olmayan atmosferdi.

S: (Anart) Düşen taşlar veya parça döküntüleriyle ilişkili.


C: Evet.

S: (Joe) Peki Moskova üzerindeki üçgen UFO? Gerçek miydi? (Allen) Sahte!
C: Hayır.

S: (C___) Bu yılın son celsesini yapıyoruz! (A___) Hava hakkında soru soralım mı, yoksa... (Anart) En
sonunda uluslararası yolculuğu kapatacaklar mı?
C: Evet.

S: (A___) Ne kadar yakında?


C: 8 ay içinde olası.

S: (Scottie) Size söyleyip duruyorum, teleportasyon için megalit gibi birşey bulalım! (L) Peki önümüzdeki
yıl? Bizim için, grup için?
C: Doğru yol üzerindesiniz! Hem siz için, hem de grup olarak, yeteneklerinize ve daha yüksek
yoğunlukların ve enerjilerin gerçekliğine inancınızı sürdürün. Bu yaklaşımın etkililiğine dair çok büyük
kanıtlar göreceksiniz. Oyun sahası eşitlenme sürecinde. Ve... Yardım geliyor!

S: (L) Bunu daha önce de söylemiştiniz... Yıllar önce! (gülüşme)


C: Ağı oluşturun...

S: (L) ...ve yardım gelecek!


C: Evet.

S: (L) Yani yardımın gelmesini mümkün kılan adımları atıp atmamak bize bağlı. Öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Anlıyorum. Uyuşan bir frekans olması gerekiyor.


C: Evet.

S: (L) Anlıyorum. (Scottie) Ve bunu yapmak için çok fazla vaktimiz yok.
C: “Zaman” yok!

S: (L) Bunu da duymuştuk! (gülüşme) (Scottie) Bir tepe üzerinde 5B bir şehir... 8 ay içinde uluslararası
yolculukların durdurulması... ve zaman yok!!
C: Tam bir durdurma olmayacak ve uzun süreli de olmayacak.

S: (L) Yani sadece deneyecekler. Birşey olacak ve bir de reaksiyon olacak. (P___) Havayollarını neden
kapatacaklar?
C: Bekle ve gör.

S: (L) Sinsice oraya sızabileceğini düşündün! Kehanette bulunmayacaklarını biliyorsun! (gülüşme)

[Teyp duruyor] (gülüşme)

S: (L) Sanırım bu celse bu kadar! Hoşçakalın.


C: Hoşçakalın.

Dipnot 1: Bu ifadenin kullanımı, 2002 yılına ait henüz çevrilmemiş bir celsede geçen şu bilgilerle ilişkilidir:

28 Eylül 2002
Kasyopyalılar: Hayat dindir. Hayat deneyimleri, kişinin Tanrı'yla etkileşimini yansıtır. Uykuda olanlar,
yaratılışla etkileşimleri konusunda çok az inanca sahiptir. Bazıları dünyanın hakkından gelmeleri veya
görmezden gelmeleri veya susturmaları ya da sona erdirmeleri gereken birşey olduğunu düşünüyor. O
bireyler için dünyalar sona erecek. Hayata ne veriyorlarsa tam da o olacaklar. "Geçmişteki" bir hayal
olacaklar. Her yönüyle objektif realiteye sıkı bir ilgi gösterenler "Geleceğin" gerçekliği olacaklar.

Dipnot 2: “PaleoChristianity” konusu, 2009 yılına ait, henüz çevirmediğimiz celselerde getirildi ilk kez
gündeme bizzat Kasyopyalılar tarafından. Bu ekibin yürüttüğü çalışmaların resmi bir çatı altına alınması
ve takipçilerini yasal olarak meşru bir oluşum içinde koruma altına almaları gerekiyordu, katılımların
miktarının, çeşitliliğinin ve kalitesinin artması için. Uzunca süredir resmi bir ünvan olarak Quantum
Future School (QFS) veya Quantum Future Group (QFG) tanımını/kimliğini kullanıyorlardı. Bu isimle bir
yayınevleri de var. Bu tanımlar özellikle çalışmalarının bilimsel yönünü ifade etmeye yönelik. Laura’nın
kocası Arkadiusz Jadczyk, alanında dünyaca tanınmış bir teorik fizikçi. Ama sadece bilimsellik vurgusu
insanların beklentilerini karşılamaya yetmediği için ve dünyada yasal bir koruma şemsiyesi oluşturmada
en etkili yol, felsefi ve inançsal bir şemsiye altında bu korumayı yasallaştırmak olduğu için, tam böyle
birşeyin arayışı içindeyken, Kasyopyalılar onlara PaleoChristianity tanımını kullanmalarını önerdi bir
celsede (henüz çevrilmemiş bir 2009 yılı celsesi).

Böyle bir öneri beklemiyorlardı çünkü bu grubun en önemli karakteristiklerinden biri, Hıristiyanlığın
İsa’nın öğretilerinden saptırılan, yozlaştırılan yanlarının ifşa edilmesi ve İsa’nın asıl öğretmeye
çalıştıklarını insanların bilincinden silmek için var gücüyle çalışan negatif dünyadışı ve dünyevi güçlerin
icraatlarının ve karakterlerinin (psikopati) ortaya koyulmasıydı.

Ayrıca aynı celsede, Kasyopyalılar’ın “Paleo-Hıristiyanlık” teriminden kastettikleri şeyin “Nasıralı İsa”dan
çok daha öncesine, “cennetten düşüşün” öncesine uzanan bir şeyi ifade ettiği anlaşılıyor. Netice ve özet
olarak, önümüzdeki günlerde daha iyi anlayabileceğimiz gibi, bu kavramdan kastedilen şey, insanların
“düşüş öncesi” sahip oldukları ruhsal değerler ve şimdi tekrar o değerlere yönelinmesidir. Yani bu
terimin, anladığımız şekliyle Hıristiyanlıkla pek bir ilişkisi yoktur. “Paleo” (eski, kadim) kelimesi, insanlığın
dünya üzerindeki yüzbinlerce yıllık hikayesine ve onun da öncesine, yani düşüş öncesinde sahip olunan
ruhsal değerlere, farkındalıklara bir göndermedir. Terimin içinde “Hıristiyanlık” kelimesinin kullanılması,
Batı hukukunun eşikaltı tutucu dinsel eğilimlerinin bir avantaj olarak kullanılmasından ibarettir. İnsanlara
gerçekte hizmet etmediği bilinen bir hukuk sistemin silahlarından birinin kendisine karşı kullanılabilmesi
ilginç ve etkileyici.

Bu bilinçlenme hareketinin asıl adı “Fellowship of the Cosmic Mind” (Evrensel Akıl Kardeşliği) olarak
belirlenmiş. PaleoChristianity ise bir çeşit koruyucu ambalaj terim olarak kullanılıyor. Yani harekete resmi
olarak üye olmak isteyenlere güven vermek, onları yasal düzlemlerde bir koruma ve meşruiyet altına
alabilmek için, dinsel bir oluşum kimliği kullanılıyor. Sonuçta gerçekten bir inanç sistemi bu. Giderek
“biliş” haline gelecek bir inanç.
2010 (7)
30 Ocak 2010
Laura, Ark, Ottershrew, Joe, Andromeda, Belibaste, Nomad, Burma Jones, PoB, Alada, Ailén, Scottie,
Psyche

S: (L) [Parmakları planşet üzerinde, odadaki diğerleriyle konuşuyor]


C: Daha fazla kişi, iyi! 5. yoğunluk yakından izliyor.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Timoron, Kasyopya.

S: (L) Bu akşam neden bu kadar yavaşsınız?


C: Enerji değişken.

S: (L) Enerji değişken... Peki bu gece Ark’ın sorularını ele alabilecek miyiz?
C: Evet. Ark yanıtları biliyor; onlara erişmesine yardımcı olacağız! Dikkatini ver Ark!!
S: (Ark) Yanıtları biliyorum... O zaman sormama gerek yok, öyle değil mi? (L) Yanıtlara erişmene yardımcı
olacaklarını söylediler. (Ark) Anlıyorum. (L) Sor hadi. (Ark) Güneşin ikiziyle ilgili 1998 celsesi. İkiz güneşin
ne kadar yaklaşacağını sormuştum ve siz de “Mesafe, tanığın yerinin kesişim yörüngesi gibi çeşitli
faktörlere bağlı” demiştiniz. Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum. Tanık kim?
C: Dünyadaki siz. En yakın konum sırasında dünya güneşin ters tarafında olabilir.

S: (Ark) Tamam. Tanık benim. Ama mesafenin kesişim gibi diğer faktörlere dayalı olduğunu
söylüyorsunuz. Bu faktörler belirli değil mi? En yakın durum sırasında dünyanın nerede olacağı belli değil
mi?
C: Güneş sisteminin dış bölümündeki çekimsel faktörler nedeniyle, hayır.

S: (L) Yani bunu hızlandırabilecek veya yavaşlatabilecek şeyler olabilir mi? (Ark) Bunu anlamıyorum,
çünkü çekimsel faktörler bellidir. Bizim bilmediğimiz bazı çekimsel faktörler mi var? Karadelikler filan?
C: Dünya biliminin bilmediği cisimler.

S: (Joe) Dev UFO’lar gibi! (Ark) Öyle olmalı...


C: Karanlık...

S: (Ark) Karanlık mı? (Burma Jones) Karanlık madde mi? (Ark) Karanlık madde diye birşey yok. Var mı?
C: Var.

S: (Joe) Şimdi başın dertte! (Ark) Ama bildiğim kadarıyla güneş sisteminin galaksi içindeki yörüngesini
tahmin edebiliriz. Galaksi oldukça iyi biliniyor.
C: Açıklanmamış anomaliler var!

S: (Ark) Pekala. Biraz daha ilerledik sayılır. Bazı hesaplamalar yaptım... (L) Neden o anomalilerin neler
olduğunu sormuyoruz? (Ark) Çekimsel anomaliler. (L) Neyi kastediyorsun? (Ark) Pioneer’ın yörüngesinde
anomali var. Tüm dönen galaksilerde anomaliler var... (L) Ama tüm bunların tahmin edilebilir olduğunu
söylemiştin. (Ark) Aşağı yukarı... Yani bunlar küçük anomaliler, büyük değil. Rakamlar hakkında sormak
istiyorum. Yıllar önce bu rakamları sorduğumuzda kaçamak yanıt vermiştiniz. Hatta kaçamak cevap
vermenizin iyi bir nedeni olduğunu söylemiştiniz. Ben elimden gelen şekilde hesaplamaları yaptım.
Verilerimiz sınırlı olduğu için çıkardığımız sonuçlar da alakasız olabilir tabi. Elde ettiğim rakam 26 milyon
yıllık bir döngü. Bu yaklaşık olarak doğru mu? (ç.n.: ikiz güneşin bir tam turunun süresi sanırım.)
C: Çok yakın; 28.2 milyon yıl.

S: (Ark) Bir de bu ikiz güneşin kütlesi hakkında soru sormuştum ve “güneşinkinden çok daha düşük”
olduğunu söylemiştiniz. Güneşin kütlesinin yarısı olarak kabul ediyorum. Bu yaklaşık olarak doğru mu?
C: 3.4 daha yakın.

S: (Ark) %3 mü?! Yarısı değil mi?? O halde yaklaştığı zaman güneş sisteminde yörünge dengesizliklerine
neden olacak demektir.
C: Öyle!

S: (Ark) Hmm.
C: Geçmişte de bunu yaptı. Kayıtları kontrol etmen yeterli.

S: (Joe) Geçmişte güneş sisteminde yörünge dengesizliklerine mi neden oldu? (L) Yani kayıtlara bakıp
bunların ne tür dengesizlikler olduğunu bulabilirsin. Jeolojik bir kayıt olabilir, tarihsel bir kayıt olabilir,
arkeolojik olabilir vs. (Ark) Bakacağım. Kontrollerim için son bir soru daha. ... Şimdi bu ikili yıldız sistemi...
Güneş ve onun ikizi. Bunlar birbirleri etrafında dönüyor. Güneş çok az hareket ediyor, çünkü ağır. Yarı-
büyük ekseni hesapladım. Düz eliptik bir yörünge. Yarı-küçük ekseni biliyoruz çünkü bu eksenin Plüton
mesafesinde olduğunu biliyoruz. Buna dayalı olarak yarı-büyük ekseni hesapladım ve 87.000 astronomik
birim yanıtına ulaştım, ki bu da yaklaşık 1.3 ışık yılı yapıyor. Bu 1.3 ışık yılı aşağı yukarı doğru yanıt mı?
C: 1.7
S: (L) Tamam. Çok teşekkür ederim. Hesaplamalarıma geri dönüp şimdi aldığımız verileri akıllıca
kullanmak için bu yeterli. Ama bir sorum daha var... (gülüşme) Bununla alakalı değil... ama olabilir de!
Kuantum teorisini çekimle ilişkilendirmek gibi maceracı birşey yapmaya çalışıyorum. Bazı hesaplamalar
yaptım ve ne yapmakta olduğumu aslında bilmiyorum. Bir yere kadar gelebildim. “anti-De Sitter”
kozmolojisi denebilecek bir tür kozmolojiye vardım. Ama gerçekten tıkanmış durumdayım, çünkü şimdi
ne yapacağımı bilmiyorum. Bir ipucu verebilir misiniz?
C: Çekimin yarısını EM ışığına çevir.

S: (Ark) Tamam, çevireceğim. (gülüşme) Başka sorum yok. (L) Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun?
(Ark) Hayır. (Joe) EM ışığı nedir? Elektromanyetik ışık? Elektromanyetik ışık üretmen mi gerekiyor? (Ark)
Biraz üreteceğim. (L) Başka bir soru sormak istemiyor musun? (Ark) Hayır, ödevim elimde. (L) Belibaste,
sıra sende. Sorunu sor. (Belibaste) Coğrafi olarak psikopatların yüzdesini öğrenmek istiyoruz. Örneğin
ABD’de, İsrail’de, Birleşik Krallık’ta vs. (L) Tek tek soralım. (Belibaste) ABD?
C: %23.

S: (Belibaste) Birleşik Krallık?


C: %14.

S: (L) Çünkü hepsi Amerika’ya gitti. (gülüşme) (Ailén) İsrail?


C: %42.

S: (Belibaste) Fransa?
C: 10.

S: (Burma Jones) Rusya?


C: 17.

S: (Belibaste) Etiyopya gibi fakir bir ülke?


C: 3.

S: (Joe) Amerika’da 75 milyon kişi ediyor. (Burma Jones) Çok psikopat varmış. (Ottershrew) En düşük
olan ülke?
C: Samoa.

S: (Belibaste) Samoa’nın yüzdesi kaç?


C: 0.6

S: (Belibaste) Samoa’da oldukça güçlü bir etnik spesifiklik var. (L) Samoa hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
(Joe) Sanırım Maorilerle aynılar. (PoB) Yüzdesi İsrail’den daha büyük herhangi bir ülke var mı?
C: Şu anda yok.

S: (Burma Jones) İsrail şu anda en kötü olanı. (Belibaste) Geçmişte daha yüksek bir yüzdeye sahip olan
bir ülke oldu mu?
C: Çukur/düşük rakımlı ülkeler. (ç.n.: Low Countries: Belçika, Hollanda, Lüksemburg)

S: (Andromeda) Peki İspanya?


C: 2.6

S: (Ailén) Çin?
C: 0.9

S: (Ailén) Çin’in nüfusu çok büyük... (Joe) Çukur ülkelerdeki oralardaki psikopatlar çukur ülkelerden
ayrılıp İngiltere’ye mi gitti?
C: ABD’ye ve Güney Afrika’ya.
S: (Ailén) Peki Hollanda? (L) Çukur ülkelerden biri. (Ailén) Ama o geçmişteydi... (L) Ha, şimdiyi mi
kastediyorsun?
C: Hala yüksek.

S: (L) Bir rakam verebilir misiniz?


C: 13.

S: (Joe) İngilizlerin çoğunluğunda neden Kelt geni olmadığını, neden hepsinin Anglo-Sakson olduğunu
tespit etmeye yönelik araştırmada iki teori var. Bunlardan birine...
C: Tam olarak “Anglo-Sakson” değil, ama kesinlikle Cermen.

S: (Joe) Teoriye göre Anglo-Sakson veya Cermen halkları Romalıların düşüşüyle birlikte gelmişler ve
Britanya’ya gelmişler. Ve burada kalanlar kendi ırklarına dayalı bir toplum kurmuş ve çoğalmışlar.
C: Laura’nın kitabını oku, gerçeklere daha yakın.

S: (Joe) Hangi kitaptı? (gülüşme) (L) Oppenheimer “The Origins of the British” (ç.n.: Britanyalıların
Kökenleri) kitabında bu konuda çok farklı birşey söylüyor. Bir sonraki soruya geçelim. (PoB) Etiyopya
uçağına ne oldu? Kazanın nedeni neydi?
C: Sabotaj. CIA ve ahbaplar.

S: (Joe) Birini öldürmek için mi? Amaç neydi? Uçakta ortadan kaldırmak istedikleri biri var mıydı?
C: Saptırma, uyarma, ve uçaktaki ajanların öldürülmesi.

S: (Joe) Hangi ülkenin ajanları?


C: Fransa.

S: (Joe) Uçakta bir Fransız elçisinin karısı vardı...


C: Önümüzdeki aylarda ülkeler arasındaki ilişkileri izleyin.

S: (L) Sonraki soru? (PoB) Bir soru daha: Bu ayın başında, Ocak’ın 9’unda ve 10’unda New York civarında
çeşitli olaylar oldu. Havaalanlarında bir uçak acil iniş yaparken radyo frekansı sorunları oldu ve 3 eyaleti
etkileyen elektrik dalgalanmaları gibi diğer garip bazı durumlar. Bir okuyucumuzun belirttiği gibi hepsi
ızgaraların etrafında.
C: 4. yoğunluk sızıntısı.

S: (L) Bu olaylarda UFO’ların da payı olup olmadığını merak ediyorum. (Joe) Obama psikopat mı?
C: Hayır, daha çok şizoit.

S: (L) O da bir tür psikopat.


C: Aşağı yukarı.

S: (L) Ben ona şizoit demezdim. Ama... (Joe) Onunla ilgili herşeyi görmüyorsun. (L) Diğer taraftan
babasının ülkesini düşününce... evet. (Burma Jones) Onu yalnızca kontrollü koşullar altında, etrafında
yönlendiricileri varken görüyorsun. Geçen gün aklımıza takılan, biraz aptalca bir soru vardı. Terrance
McKenna’nın makine perileri ve DMT deneyimleri hakkında.... (Ark) Ne ne? (L) Terrance McKenna’nın
halüsinojenik yolculukları sırasında gördüğü makine perileri. Ben de benzer birşey görmüştüm ama
halüsinojenlerin etkisi altında değil, aşırı bir yorgunluk halindeyken. Bana göre o şeyler enerji anlamında
kullanılan benzetmeler. (Burma Jones) Ben de aklın çeşitli yönlerini temsil eden şeyler olarak
görüyordum.
C: Enerji daha yakın, ama o enerji bir bilinçle, yani “kripto-coğrafi” bir varlıkla da ilişkili.

S: (L) O kripto-coğrafi varlıkları biliyoruz!


C: “Operators and Things”i hatırlayın.
S: (L) “Operators and Things”i okudunuz mu? (Burma Jones) Ben okudum. (L) Ürkütücüydü! (Burma
Jones) Çok ürkütücü. (L) Benim gördüğüm o yaratıkla, yine zaman zaman gördüğüm o canlı ışık arasındaki
fark nedir?
C: Canlı ışık aynen o: hayatın ışığı.

S: (L) Sıradaki soru? (Psyche) Bir sorum var. I___’yla birlikte, temel olarak beynin ön lobunda bulunan
bazı hücre türlerini tartışıyorduk. Görünüşe göre kimse bu hücrelerin fonksiyonunu bilmiyor. Bunlara
spindle hücresi veya yanlış hatırlamıyorsam “von Economo nöronları” deniyor. Bu hücrelerin işlevi
nedir?
C: Bilinç oryantasyonu.

S: (Ailén) Hmm. (Andromeda) Sanırım onlardan bol miktarda olması iyi birşey? (Burma Jones) Yani bu
hücreler bilincin kendini nasıl yöneteceğine karar vermesine yönelik bir tespit noktası mı...
C: Enerji yönlendiricileri.

S: (Joe) Sayıları arttırılabilir mi?


C: Mümkün.

S: (Joe) O hücrelerin üçüncü gözle herhangi bir ilgisi olup olmadığını merak ediyorum...
C: Yakın, daha çok bir “hedef güdüm cihazı” gibi.

S: (Joe) Dünyadışı varlıklar açısından mı?


C: Dalga okuyucu. (Laura’nın notu: Kasyopyalılar ruhlu insanları “Dalga Okuyucu Bilinç Birimleri” olarak
tanımlıyor.)

S: (Ailén) I___ bunların devasa hücreler olduğunu söylüyordu, değil mi? (Psyche) Evet. O hücrelerin
eksikliğinin psikopatiyle ilişkili olup olamayacağını merak ediyordu...
C: Oo evet.

S: (Andromeda) Hmm... (Ailén) Şizofrenlerde bu hücrelerden fazla bulunmadığına dair bazı araştırmalar
olduğunu söylüyordu. (Psyche) Bu hücreleri balinalarda da araştırmışlar. (L) Bir sorum var. Birinin
sormasını bekliyordum ama kimse sormadığına göre ben sormak istiyorum. Haiti depremi yapay olarak
meydana getirilmiş bir deprem miydi, yoksa tamamen doğal mıydı?
C: (Planşet ouija tahtası etrafında dönüyor) YAPAY! Bahse gireriz bunu beklemiyordunuz, değil mi?!

S: (L) Dürüst olmak gerekirse beklemiyordum. Çünkü insanlara yapay olmadığını bile söylemiştim. Bunun
çok abartılı olacağını düşünmüştüm. ...Sormak istediğim soru, nasıl yapay olarak deprem meydana
getirebildikleri. (Ark’a) Sence nasıl deprem meydana getiriyorlar? (Joe) Uzaydan uydularla. (Ark)
İnternet’ten araştırman yeterli! (gülüşme) Evet, İnternet’te var. Dünyaya doğru giden özel dalgalar
yaratıyorsun ve doğru yöne yöneltiyorsun... (L) Buna inanmıyorum. Bunu yapacak kadar güçleri yok. (Joe)
Peki depremi kim meydana getirdi?
C: ABD.

S: (Joe) Devlet seviyesinde mi, yoksa süper-gizli saçmalık mı?


C: Derin devlet.

S: (L) Peki bunu nasıl yaptılar? Ark’ın bahsettiği dalga türleriyle mi?
C: Yakın. Ve şu anda kimsenin onlarla münakaşa etmediğine dikkat edin!

S: (L) Yani böyle birşey yapabilecek gücün var, o yüzden de kimse senin işine karışmaz. (Ark) Ama asıl
soru şu: Depremi gerçekten Haiti civarında mı meydana getirmek istediler, yoksa bir hata mıydı?
C: Evet, hazırlık yapıldı.

S: (Andromeda) Yani kasıtlı olarak Haiti’de yaptılar. (Ark) Ben olsam nasıl yapardım? Bir denizaltı
kullanırdım, fay hattına yaklaşırdım ve o denizaltı üzerinden, dalga güçlendiriciyle bir dalga sinyali
yaratırdım. Okyanus altında faylar var. Fayı doğru frekansla doğru yönde hareket ettirmen yeterli olur.
C: O şekilde fazla tehlikeli olur, çünkü dalga sinyalleri denizaltıyı da parçalardı. Çoklu noktalardan uzay
silahları kullanmak daha iyi.

S: (Belibaste) Neden özellikle Haiti’yi hedef aldılar?


C: Güney Amerika’ya yakın. Elverişli bir yer, petrol ve emperyalistik nitelikte başka faktörler.

S: (Andromeda) Bu bir deneme gibi birşey miydi?


C: Hayır.

S: (Burma Jones) Bu şeyi daha önce çok kullandılar mı? (Joe) Kolombiya’da kullandılar.
C: Bir veya iki kere

S: (Joe) Uzay mekiğinde kullandılar. (Psyche) Demek Chavez o yüzden o kadar eminmiş. (Ark) Bir adada
yapmak, karasal bir yerde yapmaktan çok daha kolay... (L) Evet, çünkü okyanus tabanından bir ayrım var
ve farklı katmanlar var. Büyük bir toprak parçasındaki bir fayı harekete geçirsen bu çok kontrol dışı bir
hale gelebilirdi. (Andromeda) Kaliforniya gibi mi? (Joe) “şu anda kimsenin onlarla münakaşa etmediğine
dikkat edin!” derken, dünyadaki başlıca devletler bu olayın aslında bir...
C: Evet.

S: (Joe) İnsanları susturmanın iyi bir yolu.


C: Karşıtlara gözdağı.

S: (L) Sormak istediği başka birşey olan? (Nomad) İki yıl önce başıma gelen garip şeyin ne olduğunu
öğrenmek istiyorum. (L) Spesifik ol. (Nomad) Karanlık güçlerle ilişkili gizemli birşey vardı ve olay sırasında
büyük bir HAARP faaliyeti artışı da vardı. (L) Ne zaman? (Nomad) Z___ olayı. Bir anlamda çıldırmıştım.
C: “Aşk ısırığı” denebilir mi? (ç.n.: Nomad adlı bireyin Z___ adlı bir bireyle yaşadığı, sevgi ilişkisi gibi
görünen ama aslında Nomad’ı ‘çelmelemeye’ yönelik bir çaba olduğu ima ediliyor sanırım.)

S: (Joe) Gizemli birşey mi vardı dedin? (Nomad) Evet, o süreçte bir HAARP faaliyeti de vardı. (L) Z___
olayının onunla ilişkili olabileceğini mi düşünüyorsun. Olabilir. (Nomad) Beni iyice sınıra doğru itmeye
yönelik birşey vardı. (L) Ve sen belki de buna açık bir durumdaydın. Bu şekilde mi sorsak? O olayın HAARP
faaliyetiyle ilişkisi var mıydı?
C: Çok az.

S: (L) İlgili konuları geçen gün foruma kopyaladığım için biliyorum, HAARP’ın temel olarak Kuzey
Amerika’yı kontrol etmek için kullanıldığını söylemişlerdi. Menzili o kadar. (Joe) Bir frekans çiti, öyle değil
mi? (L) Evet. Ama uydular da var. O yüzden... Sanırım manipüle ediliyordun. Ama bunu duymaya
isteksizdin. (Nomad) Hiçbir şey duyabilecek bir durumda değildim. (L) Bu olayı unutma; benzer bir durum
yaşayacak olursan bu sefer duyabilirsin. Başka birşey? (Ailén) EE ile ilgili herhangi birşey? Forum için?
FOTCM için?
C: Hepsi çok güzel bir şekilde ilerliyor. Gerçek bir netice aldığınıza dair sinyallere karşı gözlerinizi ve
kulaklarınızı açık tutun.

S: (L) Pekala. Sanırım yanlış yönde giden herhangi birşey olsaydı şu anda bunu bize söylerdiniz...
C: Evet.

S: (L) Yanlış yönde giden birşey mi var?


C: Hayır.

S: (L) Olsaydı söylerdiniz anlamında, tamam. Sanırım “çalışmalarınıza devam edin” dediğinizi var
sayabiliriz. Dikkatli bir şekilde. Ve inançlı olun.
C: Hoşçakalın.
22 Şubat 2010
Laura, Ark, Andromeda, Perceval, Burma Jones, Belibaste, PoB, Bubbles, Ailén, Mr. Scott, Psyche

S: (L) Bugün 22 Şubat 2010. 2012’ye 2 yıl kaldı. Wau!


C: Endişelenmeyin.

S: (L) Kimle birlikteyiz?


C: Kasyopyalı Kileya.

S: (L) Neyden endişelenmeyelim?


C: 2012. Çok fazla telaş-tantana.

S: (L) Tamam. Bu hususta söyleyeceğiniz herhangi başka birşey?


C: Hayır.

S: (L) Pekala. Sanırım herkesin aklında en çok dolanan şey, Bob ve Sue’nun bebekleriyle birlikte yaptığı
ziyaret ve geçen haftaki olaylar. Bilmiyorum. Herhangi birinizin hazırladığı belirli bir soru var mı?
(Andromeda) Bebek otistik mi?
C: Evet.

S: (Balibaste) Merak ettiğimiz şey: Sue bir ajan mı yoksa sadece bilinçaltında bir agresifliği mi var? [odun
sobasının üzerindeki kül kovasının kapağı yere düşüyor ve büyük bir ses çıkarıyor] [sinirle karışık
gülüşmeler] (Perceval) Cevabın bu!
C: Sue bilinçli bir ajan değil, ama “ticaret” araçlarına ev sahipliği yapıyor.

S: (L) “Ticaret araçları” derken neyi kastediyorsunuz?


C: Rota belirleyici, aktarıcı ve alıcı enerjiler.

S: (L) Fiziksel bir implant gibi mi yani?


C: Evet.

S: (L) Sue’nun Bob’un hayatına konmasının nedeni gelip bizim aramızda casusluk yapması mıydı?
C: Sizden ziyade Bob’a yönelik.

S: (Burma Jones) {Bir devlet kurumu}’nda olan işi nedeniyle mi?


C: Ve fazlası.

S: (Burma Jones) Ayrıca patronlarından bazılarının veya çalıştığı insanların, ClimateGate (ç.n.: bkz
İklimGate) olayıyla ilişkili olduğunu söyledi. Bu durum onun meteorolojik işiyle mi bağlantılı?
C: İlginç çevrelerde dolaşıyor.

S: (Psyche) {Büyük bir haber kuruluşu}’nun başkanının oğluyla Paris’te bulunmuş. Bahsettiğiniz şey bu
tür insanlarla olan bağlantısıyla mı ilgili?
C: Evet.

S: (Mr. Scott) Yani kendi halinde sessiz-sakin bir bilimadamı değil yani, öyle mi?
C: Hayır, ama Pat Z___’yi hatırlayın (ç.n.: 7 Ocak 96 celsesi olabilir)

S: (L) Pat Z___. Fort Detrick’de sekreter olarak çalışıyordu. Oradaki araştırmacılardan biriyle evliydi. Bir
fizikçi; Victor Z___. Victor Mars sondası için bir kalıp tanıma projesinde çalışmış. K’ler Pat’te bir implant
olduğunu ve bu implantın Pat’in patronlarını, kocasını ve kocası üzerinden de kocasının patronlarını
izlemek için kullanıldığını söylemişti. (Perceval) İmplantı kim takmış? (L) Pat Z___’nin implantı mı?
(Perceval) Evet. (L) Ondaki implantın ordu tarafından mı, yoksa dünyadışılar tarafından mı takıldığını
sormuş muyduk, hatırlamıyorum.
C: Bazı seviyelerde ikisi aynı.

S: (L) Yani etrafındaki insanları izlemek için Bob’a da mı bir implant taktıklarını söylüyorsunuz, yoksa
Sue’ya taktıkları implantla mı Bob’u ve etrafını izliyorlar?
C: Evet.
S: (L) Neden doğrudan Bob’a bir implant takmadılar?
C: İradesi güçlü.

S: (L) Ama güçlü iradeli olmak duyguların yoluyla ele geçirilemeyeceğin anlamına gelmiyor. Oo evet.
Sue’yla ilişkisi...
C: Aynen öyle. Bu pek çok insana ders olmalı; Zamanın kendisi kadar eski bir hikaye.

S: (L) Bob’un bir online randevu hizmetiyle bir eş bulabileceğini düşünmüş olması insanı şaşırtıyor!
Onların buraya gelmelerinden sonraki ikinci gece rüyamda bir uçağın kaza yaptığını ve yandığını gördüm.
Rüyam Sue’yla herhangi bir şekilde ilişkili miydi, yoksa aynı gün bir adamın uçağıyla IRS binasına daldığı
o gerçek olayla mı ilişkiliydi (ç.n.: internet haber sitelerinden birinde konuyla ilgili haber:
http://alturl.com/9spz)
C: Neden ikisi birden olmasın? Aynı sinyal verme yöntemi çoklu yanıtlar meydana getirebilir.

S: (L) Sue’nun davranışları sinyallerle mi yönlendirildi?


C: Evet.

S: (L) Temelde masum denebilecek bir insana kötü bir amaçla implant takılıyor, bu şahıs birine aşık
oluyor, bir sürü duygusal ilişki oluyor ve o masum insan üzerinden bir sürü kandırma ve suistimal
meydana geliyor; bu gerçekten çok kötü bir durum. Bu insanların bilinçsiz bir ajan olarak kullanılmaları,
kendi hataları olmaktan ziyade bir trajedi gibi.
C: Peki Sue Bob’a nasıl “aşık oldu”?

S: (L) Bilmiyorum. Nasıl?


C: Programlama ile. Gerçek duygu değil.

S: (Perceval) Sue Bob’un hayatına onu izlemek için yerleştirildi diyebilir miyiz? Ve Bob’un bizimle olan
bağlantısı da bunda etkili olmuş olabilir?
C: Evet.

S: (L) Eğer Bob o programı takip eden, temelde iyi bir çocuktuysa... (Perceval) Bob’un içinde bulunduğu
ilginç çevreler/insanlar endişeli. Bob’un bizimle olan bağlantısı onlar için bir tehlike meydana getirebilir.
Eğer Bob bizimle ilişkili olmasaydı, o ilginç çevreler için bir tehlike yaratmayacaktı, öyle mi?
C: Evet.

S: (Perceval) Bununla ilgili asıl üzücü olan ne, biliyor musunuz? Buna dair hiçbir bilgi almadık ondan.
İçinde dolaştığı çevrelerin ne olduğunu bilmiyoruz. Eğer onlar onu bir tehdit olarak görüyorlarsa, belki
de elinde önemli birşey vardı... (L) Onunla grubumuz arasında daha faydalı bir etkileşim olabilirdi.
(Perceval) Ama hiç bunun hakkında birşey söylemedi.
C: Bob kendi gerçek duygusal meseleleriyle ilgileniyor.

S: (L) Ne gibi?
C: Olağan şey: ruhun yaraları.

S: (L) “Ruhun yaraları” derken, geçmiş hayat mı, şimdiki hayat mı?
C: Her ikisi.

S: (Ailén) Peki ya Sue? (Bubbles) Ona yardımcı olunabilir mi?


C: Öz duruyor, ama feci şekilde engellenmiş ve deforme halde. Sahte kişilik güçlü.

S: (Andromeda) Küçüklüğünden beri tüm hayatı böyle berbat mıydı?


C: Babası öldüğünden beri.

S: (Ailén) Aman tanrım... (Bubbles) Sue düzeltilebilir mi?


C: Bu ona bağlı, ama çok olası olduğu söylenemez.
S: (L) Tamam. Bebeğe dönelim. Bebeğin otistik olduğunu söylediniz. Sanırım soruyu biraz daha farklı bir
şekilde sormamız lazım. Ben şöyle sorardım; “Bebekte bir sorun mu var?” Bebeğin otistik olduğunu
öğrendik. Peki bu genetik mi, yoksa sadece kimyasal mı?
C: Bu olayda her ikisi.

S: (L) Peki ciddi mi?


C: Ciddi olabilir.

S: (L) Yani bu noktada bir ölçüde iyileştirilebilir, öyle mi?


C: Evet. Ama Sue kendi meseleleriyle o kadar meşgul ki, bu konuda gerekli şeyleri yapabilmesi pek
muhtemel değil.

S: (L) Bubbles bir rüya görmüş. (Bubbles) Oo, evet. O şey neydi? Şeytani bir varlık gibiydi. Öylece ortaya
çıktı ve onunla konuştum. “Periler ülkesinde” yaşadığını ve “çocuklarla beslendiğini” söyledi. Bu ne
anlama geliyor?
C: Aklın, özel durumu nedeniyle Sue’nun etrafında dolaşan enerjilere dair psişik algını o şekilde ifade etti.

S: (Bubbles) Bob’la Sue geldikleri zaman yanlarında negatif enerjiler mi getirdiler? (L) Sanırım şunu
söylüyorlar: Birşey algıladın ve aklın bunu demonik (şeytani) birşey olarak yorumladı. Aslında
varsaymamak daha iyi olur: Bu olayla ilişkili, gerçekten başka bir dünyadan veya demonik birşey var
mıydı?
C: Biraz.

S: (Andromeda) Sue ve Bob buraya gelmek üzere ABD’den ayrıldıkları sırada bizim deneyimlediğimiz
garipliklere ne demeli? Elektrik kesilmesi, Bubbles’ın bilgisayarının bozulması, meydana gelen diğer tüm
o gariplikler; annemin düşmesi, fotoğraf makinesinin bozulması, Sue hariç herkesin hasta olması,
mutfaktaki musluğun bozulması, ve unutmuş olabileceğim birkaç şey?
C: O “biraz”dan dolayı.

S: (Ailén) Ya “çok” olsaydı ne olurdu? (L) Ne varsa bozulurdu! Mikroplar, düşme olayı, elektriğin
kesilmesi, fotoğraf makinesinin bozulması, musluğun bozulması, Bubbles’ın bilgisayarının bozulması...
Bu pek “az” değildi!
C: Şaka mı yapıyorsun?!

S: [gülüşme] (Perceval) Evet. Olabilecek daha kötü şeylerle karşılaştırılınca aslında belki de buna “çok”
denemez. (L) Evet, neticede çok önemli şeyler değildi. (Perceval) En azından uzaylılar veya şeytanlar çıkıp
herkesi yemeye çalışmadı! (Bubbles) O tür insanlar o tür varlıkları çekiyor mu?
C: Evet.

S: (Perceval) Sue implantın takılması için kaçırıldı mı?


C: Oo evet. Dünyadışılar ve UFO’lar konusuna neden bu kadar direnç gösteriyor sanıyorsunuz? Bu direnç
ona programlandı.

S: (L) Böyle pek çok insan gördüm. Böyle birşeyin olasılığını bile düşünmeye o kadar şiddetli bir şekilde
karşılar ki, bir nedenle bu konu gündeme geldiği zaman bunun hakkında konuşmak istemiyorlar. Kırılmaz
bir program gibi birşey. Sonra bir bakıyorsun ki hayatlarında garip şeyler oluyor ve anlıyorsun ki aslında
onlar da kaçırılmış olmalı. Ama bunu onlara göstersen de, gerçekleri, kanıtları, tanıkları anlatsan da,
hiçbir şey o direnç duvarını delemiyor.
C: Delemez. Arızaya karşı emniyetli bir program.

S: (L) Yani o direnç duvarları aşılamaz. Eğer bunu bir olasılık olarak bile kabul etseler akıllarını yitirirler
gibi bir durum mu?
C: Evet.

S: (L) Ve sanırım aslında durumu bir seviyede biliyorlar ve konuyu reddetmelerinin nedeni o veya bu
şekilde bir öz-savunma. Gerçeklik hakkındaki gerçeği asla bilemeyecek veya kabul edemeyecek insanlar.
Bu gerçekten üzücü. (Perceval) Bu durum bizim onlar için yapabileceğimiz şeylerin potansiyelini
sınırlandırıyor. (Bubbles) Bazılarımızın Sue’nunki gibi implantları var mı?
C: Hayır.

S: (Bubbles) İyi. [gülüşme] (Ailén) Bob için yapılabilecek herhangi birşey var mı? Bizimle bağlantısını
sürdürmesi için yapılabilecek herhangi birşey? (Ark) Eğer kendisi istemiyorsa neden onun için herhangi
birşey yapalım ki? (Perceval) Bu ona bağlı.
C: Kendisi istesin.

S: (Burma Jones) O küçük kötü varlıkların aramıza girmesine karşı kendimizi korumak için yapabileceğimiz
herhangi birşey var mıydı?
C: Aslında oldukça iyi iş çıkardınız!

S: (L) Yani aslında gerçekten ÇOK DAHA kötü olabilirdi! [gülüşme]


C: Evet.

S: (L) Bunu bilmek rahatlatıcı. (Perceval) Bundan kaçmak için kullandığımız yöntem hastalanıp yatak
odalarımızda saklanmaktı! [gülüşme] (Andromeda) Sue’nun programının amaçlarından biri de Bob’u bir
şekilde bizden ayırmak mı?
C: Evet.

S: (Perceval) Zavallı Bob. (Andromeda) Zavallı Sue. (L) Bu celsedeki bilgileri yayınlamamızı tavsiye ediyor
musunuz; isimleri değiştirerek tabi?
C: Neden olmasın. Başkalarının öğreneceği pek çok şey var.

S: (Ailén) Ama o zaman Bob bunu öğrenecek. Ve Sue da.


C: Biraz bekleyebilirsiniz.

S: (L) Bob ve Sue olayıyla ilgili herhangi başka birşey? (Ark) Fotoğraf makinesi tamir edilebilir mi? {3000
dolarlık bir alet}
C: Evet.

S: (Mr. Scott) Eğer Laura bir şeytan çıkarma yaparsa makine düzelir mi, yoksa mutlaka tamire mi
göndermemiz gerekiyor? Soru bu. [gülüşme] (Burma Jones) O makinenin bozulmasıyla ilgili herhangi
sembolik birşey var mıydı, yoksa sadece Sue’nun yaydığı psişik bir enerjiyle mi ilgiliydi?
C: EM patlamaları/tırmanışları.

S: [yanıtları tartışmak için kısa bir mola] (L) Tamam, bazı yanıtları aldık. Bob ve Sue’yla ilgili olarak
tanımlanan bu senaryo, ya zaman yolculuğuna işaret ediyor, ya da Burma Jones’un dediği gibi, ihtiyaç
duyulduğu zamanda ve yerde etkinleştirilip kullanılmak üzere önceden programladıkları ve hazırladıkları
bir sürü kadın dolaşıyor ortalıkta. Hangisi?
C: Her ikisi.

S: (Perceval) Her durumu kapsıyor. (Bubbles) Yani birileri zamanda geri gidip Sue’nun geleceğini
istedikleri şekilde kalıplandırmak amacıyla birşeyler mi yaptı?
C: Evet.

S: (L) Bu en hafif deyişle eğlenceli. (Bubbles) Onun geleceğini şekillendirmek için zamanda geri giden
kim?
C: “Onlar”.

S: (Bubbles) Bu belirsiz. Onlar kim?


C: Konsorsiyum.

S: (Bubbles) Konsorsiyum mu? (Perceval) Transkriptlerde var. Bakabilirsin. (L) Buraya not aldığımız birkaç
soruyu sorayım. Bu kimin sorusu? (Ailén) Forumda adı Horus’lu birşey olan biri. (L) Tamam, “Alice
Harikalar Diyarında Sendromu”. Wikipedia’ya göre: “Alice Harikalar Diyarında Sendromu (AIWS, Lewis
Carroll tarafından yazılan romanın adından) Aynı zamanda Todd sendromu olarak biliniyor. İnsan algısını
etkileyen, algı bulandırıcı nörolojik bir durum. Bu sendromu taşıyanlar mikropsi, makropsi ve/veya diğer
duyusal araçlarında boyut sapmaları deneyimleyebilir.” Okuyucu şöyle diyor: “Karım ve ben buna
eğilimliyiz. Hatta geçen gece bununla ilgili bir olay yaşadı. Onunla telefonda konuştuktan sonra, bugün
migren semptomları gösterdiğini fark ettim. AIWS etkisi altındayken, herşeyi küçük ve uzakta görüyor.
Görüş alanının, tıpkı bir koninin büyük ucundan küçük ucuna doğru bakarkenki gibi olduğunu söylüyor.
Yani teleskobun ters ucundan bakmak gibi. Bense bu sendromu, nesneleri bana çok yakın ve çok büyük
algılayacak şekilde deneyimliyorum. Örneğin yatağa uzanınca tavana veya odanın öbür ucundaki
duvarlara dokunabilecekmiş gibi hissediyorum. Bu tipik olarak yorgun olduğumda ve uyumak üzereyken
oluyor.” Neyse, sorusu şu: “Alice Harikalar Diyarında sendromunun nedeni nedir?”
C: Beyinsel bir bozukluk.

S: (L) Bunun bir tür beyin bozukluğu olduğunu biliyoruz.


C: Bozuk veya hatalı miyelinizasyondan kaynaklanan sinyal işlevi.

S: (L) Yani beyinde kısadevreler mi yaşıyorlar?


C: Evet. Ve özellikle optik/görsel yollarda.

S: (Ark) Bu sendromu taşıyan insanlar için herhangi bir faydası veya avantajı olabilir mi?
C: Bildiğimiz kadarıyla hayır.

S: (Ailén) Herhangi bir tedavisi var mı?


C: Belki uzunvadede diyet/besin ayarlamalarıyla.

S: (L) Diyor ki, “Bu semptomları yaşarken değişen 3. yoğunluk mekan algısının neticesi ne olabilir?”
C: Azalan objektiflik.

S: (L) Sonra da şunu soruyor; “Bu bir tür 4. yoğunluk ‘sızıntısı’ mı?”
C: Hayır.

S: (L) Karısının tanımladığı şey daha çok görsel bir problem gibi duruyor. Gözlerinde bir sorun var gibi.
C: Retinal bozukluk.

S: (L) Kocası ise yatakta uzandığı zaman uzanıp tavana dokunabilecek gibi hissediyor ve bu özellikle
uyumak üzereyken oluyormuş.
C: Onun durumunda bu temel olarak beyin kimyasıyla tetiklenen birşey.

S: ...(Burma Jones) Bununla ilgili hızlı bir sorum var. Çocukken bunu çok yaşıyordum. Benimki de beyin
kimyasıyla tetiklenen bir durum muydu?
C: Evet. O süreçte çok miktarda serotonin.

S: (L) Bir kere bana da olmuştu. (Bubbles) Bana da. (L) Yatağa uzanmış uyumak üzereykendi sanırım.
(Burma Jones) Benimki de her zaman yatakta uzanırken oluyordu. (Perceval) Ben oturmuş çok uzun süre
konsantre olurken deneyimliyordum. Herşey biraz büyümüş görünüyordu. (L) Beyin kimyasından
kaynaklanan birşey gibi görünüyor. (Perceval) Belki de göz yorgunluğu. (Burma Jones) Benimki kesinlikle
gözlerimle ilgili değildi. Uzak köşedeki duvarda olan kapı sanki 15 metre uzaktaymış gibi görünüyordu.
(L) Çocukluk sürecimde gözlerimde birkaç sıkıntı yaşamıştım. Bir keresinde 10 dakika boyunca herşeyi
çift görmüştüm. Ama o kadar şiddetliydi ki, bunu durduramıyordum. Onu neyin tetiklediğini bilmiyorum
ve bir daha olmadı. Bir başka olayda, bir gece kalktığımda kördüm. Hiçbir şey göremiyordum. Sezgisel
olarak ve el yordamıyla tuvalete gittim ve yatağa geri döndüm. Nedense bundan aşırı bir sıkıntı
duymadım. Sadece uykuma geri döndüm. Ertesi sabah uyandığımda herşey normaldi. (Bubbles) Bu daha
önce bana da oldu ama sadece birkaç saniye sürüyordu. (L) Demek beyinde her tür ilginç şey olabiliyor.
Beyin gerçekten hassas ve karmaşık bir yapı. Çalışması ve çok az sorunla bunu sürdürmesi bir mucize!
(Ark) Ama iki insanın aynı durumu yaşaması bence çok küçük bir ihtimal. Belki de insanların evlerinde
mevcut olan bir kimyasaldan kaynaklanıyor? (L) Bunu tetikleyen nedir? Evde bulunan, maruz kaldıkları
bir tür toksisite/zehir mi?
C: Evet. Diyetsel/besinsel!

S: (L) Tamam, bir başka soru: “Psyche’nin [Cassiopaea.org forumunda] yayınladığı makale gerçekten
ilginçti. Yazarlar tahıl tarımının insanlar arasında yakın zamanlı bir icat olduğunu, son yalnızca 10 bin yıl
içinde geliştirildiğini söylüyor. Belki de bu konuda K’lere sorulabilecek soru, daha önceki medeniyetlerin
herhangi bir tahıl ürünü yiyip yemedikleri veya hatta bugün bildiğimiz şekliyle tarım yapıp yapmadıkları.
Veya, önceki medeniyetler, tahıl diyetinden etkilenmedikleri için, bizim bilmediğimiz bilgilere mi
sahipti?”
C: Bu okuyucunun transkriptleri veya sizin yazılarınızı neden okumadığını merak ediyoruz, çünkü yanıt
orada.

S: (L) Yani bunun “Secret History of the World” kitabımda yazdığım 19-yıllık döngü, ana taş ve boyutötesi
konuyla ilgili olduğunu söylüyorsunuz, değil mi?
C: Evet.

S: (L) Yani daha önceki medeniyetler tarım yapmıyordu, doğru mu?


C: Evet.

S: (L) Tahıl tarımı ve genel olarak tarım yalnızca son 10 bin yıl içinde geliştirildi, ve tekno-spiritüalite
uygulayabildiğimiz o durumdan “düşüşümüzün” bir sonucu olarak meydana geldi, doğru mu?
C: Evet. Yakında tekrar ulaşılması planlanan durum!

S: (Perceval) Kamut yemek bizim için uygun mu? “Eski buğday” gibi birşey.
C: Evet. Roma’dayken...

S: (L) Diğer bir deyişle, 3. yoğunlukta, tekno-spiritüalite yapamazken, insan yapması gerekeni yapmalı.
Kastettiğiniz şey bu mu, temel olarak?
C: Evet.

S: (Bubbles) Bir zamanlar tekno-spiritüalite yapabiliyor muyduk? (L) Evet, insanlık, evet. (Bubbles) Demek
o kadar geriledik ki artık yapamıyoruz?
C: O ve de kozmik ortamdaki değişiklik.

S: (L) Yani bu kozmik ortamdaki veya titreşimlerdeki veya birşeydeki bir değişimle ilgili. (Bubbles) Ama
titreşimler yakında tekrar geri dönecek, öyle mi?
C: Evet.

S: (Bubbles) Harika! (Andromeda) Ve o zaman kendi yiyeceğimizi materyalize edebileceğiz ve bu bizim


için iyi olacak. (Perceval) Kendi sağlıklı yiyeceğimizi materyalize edebileceğiz. (Mr. Scott) Sağlıklı pizzalar
yaratabileceğiz!! [gülüşme]
C: Evet.

S: (Mr. Scott) Wau, GÜZEL!!! Ve hatta mozzarella peyniri gibi tat verebilecek?!
C: Evet, isterseniz!

S: (Mr. Scott) Aman tanrım... (Bubbles) Kendi cinimiz olacağız yani? (ç.n. Alaaddin’in lambası)
C: Aşağı yukarı.

S: (Bubbles) Bir soru sorabilir miyim? Burada herkesin yaptığı şey ve gelecekte yapmakta olduğumuz şey,
gelecek üzerinde bir etki yaratacak mı? Bunlar hatırlanacak mı?
C: Öyle umulur!

S: (L) Sanırım bu evet anlamına geliyor. (Bubbles) Bundan en az yüz yıl sonrasında, dünya üzerinde bir
etki yapmış olacak mıyız?
C: Plan bu.

S: (Bubbles) Harika. (Perceval) Şimdi tek yapman gereken bunun olmasını sağlamak. (Bubbles) Hepimiz
dedim! Bir sorum daha var. Ark’a bir zaman makinesi yapması veya teorilerini geliştirmesi için bir ipucu
verebilir misiniz? [gülüşme]
C: Veriyoruz!

S: (L) Yardımcı oluyorlar. (Burma Jones) Beyin konusunda hızlıca birşey sormak istiyorum. Daha önce
beyin zap’larından (ç.n.: hücum/ezilme/silinme/darbe) bahsetmiştiniz. Ben bunları daha çok bir “FZZT”
olarak yaşıyorum. Genellikle gerçekten yorgun olduğumda ve uyanmak üzereyken oluyor. Bunu biraz
araştırdım ve görebildiğim kadarıyla kimsenin açıklayamadığı şeylerden biri bu. Bunun hakkında daha
fazla bilgiyi nerede bulabileceğime veya bunun endişelenmem gereken birşey olup olmadığına dair bir
ipucu istiyorum.
C: Endişelenmeye gerek yok. Civayı detoksladığın zaman sona erecek.

S: (Burma Jones) Kafamdaki küçük bir termometre gibi! (Perceval) Tüm dünya ölçeğinde klinik
psikopatların yüzdesi nedir?
C: 6.5

S: (Perceval) Bunların kaçı kadın?


C: 1.7

S: (Ark) Ama kadınlar daha tehlikeli.


C: Evet.

S: (L) %6.5’in %1.7’si mi?


C: Hayır.

S: (L) %6.5’teki %1.7’lik kısım.


C: Evet.

S: (Balibaste) Çukur Ülkeler’deki o psikopatik şey hakkında birşey sormak istiyorum. O ülkelerdeki
psikopatlığın hangi yıl arttığını ve yüzdesini merak ediyorum.
C: 18. yüzyıl, %9.

S: (L) 18. yüzyıl için %9 oldukça yüksek derim. (Bubbles) Şimdi, bu çok dünyevi bir soru ve hepiniz bana
güleceksiniz ama, herhangi biriniz kedilerin neden mırladığını hiç çözdünüz mü?
C: Kendi kendine vagus sinirinin uyarılması veya diğer bir deyişle bunun kedilerdeki dengi.

S: (Bubbles) Artık biliyorum! 4 yaşından beri yanıtını öğrenmek istediğim bir soruydu. (Mr. Scott) Demek
bizim kedicik her gün Eiriu Eolas yapıyormuş. (Bubbles) Kediler o yüzden uzun yaşıyor demek. (Ailén) O
yüzden 9 canları var. (L) Başka soru? Sırtım ağrıyor.
C: İleri! Hoşçakalın.
28 Mart 2010

Laura, Ark, Perceval, Andromeda, PoB, Burma Jones, Belibaste, Ailén, Mr. Scott, Psyche

S: (L) Bugün 28 Mart 2010. Sorularımız var ve önce ben başlamak istiyorum. Sonra diğer konuya
geçeceğiz.
C: [uzun bekleyiş; hiçbir harf gelmiyor]

S: (L) Merhaba?
C: Enerji düzensizliği.

S: (L) Enerjiyi düzensizleştiren nedir?


C: Devlet Dalgaları. Enerji toparlanıyor.
S: (L) Yardımcı olmak için yapabileceğimiz herhangi birşey?
C: Hayır. Bekle [uzun bekleyiş] Merhaba!

S: (L) Kimle birlikteyiz?


C: Sorun çözücü Finovroya. Sen ve diğer grup üyeleri üzerinde sinyal bozucular odaklandırıldı.
Sorularınıza başlayabilirsiniz.

S: (L) Bu sinyal bozucuları belki birkaç haftadır bazılarımızın yaşadığı hissin ve gördüğümüz rüyaların da
nedeni mi?
C: Evet. HAARP’ın negatif etkileri.

S: (L) Tamam. Önce sen sormak ister misin? (Ark) Hayır. (L) Neden? (Ark) Çünkü o enerji rahatsızlığı beni
rahatsız etti. [gülüşme] (L) Tamam, topladığımız bazı sorularımız var. İlk soru: “Genetik olarak
değiştirilmiş besinler insan DNA’sını etkiliyor mu?”
C: Evet! Çok kötü.

S: (L) Tamam. Farkındalık ve ruhsal gelişim bakımından bu problemin sonuçları nelerdir?


C: Pavlov’u hatırlıyor musun?

S: (L) Evet... Ne olmuş Pavlov’a?


C: Eğer önce sağlıkları bozulursa, güçlü köpekler bozulabilir.

S: (L) Yani bu etkilerin öncelikle sağlıkla ilgili olduğunu söylüyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Eğer sağlığın tehlike altına girerse, bu senin herhangi bir farkındalık veya ruhsal gelişim elde etmeni
zorlaştırıyor. Bu mu?
C: Evet. Her zaman öyle değil mi?

S: (L) Yani sağlık meselelerinin, insanların sağlığının mahvedilmesinin, buğdayın ve sağlık için uygun
olmayan diğer şeylerin yaygınlaşmasının farkındalık ve ruhsal gelişimi önlemenin yolları olduğunu
söylüyorsunuz?
C: Evet. 4 KH’nin uzun ve dikkatlice düşünülmüş planı.

S: (L) Bir okuyucu şu soruyu soruyor: “Eşcinsellik erken bir belirlenim aşamasında mı belirleniyor?” (ç.n.:
early imprinting stage: çocuklukta izlenimlerin/düşüncelerin şekillendiği süreç anlamında sanırım).
C: Bazı durumlarda. Pek çok neden var.

S: (L) Sorunun ikinci kısmı: “Eğer değilse, erken bir yaşta cinsel yönelimi belirleyen şey nedir?” Pek çok
neden olduğunu söylediler. O diğer nedenlerden bazılarını sayabilir misiniz?
C: Geçmiş hayat etkileri ve daha nadir olarak genetik.

S: (L) Bu üç nedenden en sık gerçekleşeni hangisi?


C: Erken belirlenimin en sık neden olduğu söylenebilir.

S: (Ailén) Çok yaklaşmışsın Laura. (Perceval) Erken belirlenimin çocuk suistimalleriyle ilgisi var mı?
C: Suistimalden ziyade yüksek hassasiyet anlarında uygun girdinin eksikliği. Ayrıca bazı bireylerde
belirlenim dizilerinin sıralaması farklıdır ve çoğunluğun kalıplarıyla eşzamanlı değildir. Dolayısıyla bir
anlamda bu genetik birşey ama bu tür tüm bireyler mutlaka homoseksüel olmaz.

S: (L) Sanırım soruyu soran bunun değiştirilebilir bir durum olup olmadığını öğrenmek istemiş. Bireyin
değişmeyi istediği varsayılarak.
C: Genellikle hayır.
S: (Ailén) Uygun girdinin eksikliği derken, gelişimin bir şekilde normal olmadığını varsayıyorum. Bu,
eşcinsellerin ruhsal gelişimde herhangi bir engeli olduğu anlamına gelir mi?
C: Hayır, bu kastedilmedi.

[ç.n.: katılımcıların kendi aralarındaki bir konuşma atlandı]

S: (L) Genel bir anlamda, bir bireyin cinselliğini belirleyen şey nedir?
C: Spesifik hormonların ve beyin kimyasallarının salgılanmasıyla eşzamanlı olarak belirlenim penceresinin
açıldığı bir anda veya sırada, bir yetişkin modeliyle hoş bir etkileşim.

S: (Perceval) Yani bir çocuğun var. Diyelim ki erkek. Eğer pencere açıksa, o zaman daha çok annelerinden
dişi ilgi görürler. Eğer pencere daha sonra açılırsa, babanın çocukla daha çok ilgilendiği, ona “bir erkek
gibi” davrandığı sırada başlarsa, “Kız gibi ağlama” gibi şeyler söylerse... (L) Yani geciken bir belirlenim
penceresi. (Perceval) Evet, ilgili kimyasallar üretilirken eğer çocuğa o şekilde davranılırsa, dalga geçilirse,
sanki bir kızmışsın gibi davranılırsa... (Burma Jones) Yetişkin modelleriyle “hoş” bir etkileşim dediler.
(Perceval) O ideal olanı. (Belibaste) Bu pencere genellikle hangi yaşta açılır?
C: 18 aylık ile 2.5 yaş arası.

S: (Burma Jones) Bu büyük bir pencere. (L) Evet. Bütün pencere değil, olası tarih aralığı. ... (Burma Jones)
Eğer o belirlenim bir yetişkin modeliyle gelirse, o şahıs aynı zamanda senin birlikte olmak isteyeceğin kişi
türünü mü oluşturuyor?
C: Evet.

S: (Burma Jones) Yani bu aynı zamanda kişinin kendi cinsiyet grubundan biriyle birlikte olmaya karar
vermesine de neden oluyor...
C: Kontrol sistemi modifikasyonu.

S: ... (PoB) Bir insan belirli bir davranış biçimiyle başka bir insanı eşcinsel yapabilir mi yani?
C: Evet.

S: (L) Yani eğer birinin belirlenim hassasiyetini fark edersen... onun belirlenimini belirleyebilirsin. ...
(Andromeda) Aynı cinsten bir rol modelini mi kastettiler, yoksa karşı cinsten mi?
C: Genellikle karşı cinsten.

S: (L) Yani eğer o belirlenim anı sırasında karşı cinsten bir üyeyle hoş bir deneyimin olursa, karşı cinsin
üyelerine çekiliyorsun. ...
C: Şunu da belirtmek gerekir ki bebek, belirlenim penceresini tetikleyebilecek feromon tipi maddelere
hassastır. Bunun bir belirleyiciliği oluyor.

S: (L) Diyelim ki bir kız bebek bir erkeğin feromonunun varlığı ile belirlenim yaşıyor ve etkileşim hoş, o
zaman devreye yazılması gereken şey yazılıyor ve herşey iyi. Eğer feromon pencereyi açarsa ve o
etkileşimde olan şey son derece nahoşsa, o zaman herşey berbat oluyor. Eğer bebekte genetik bir fark
varsa ve penceresi bir kadının feromonlarıyla da açılabilir. Yani çeşitli olasılıklar var. (Ailén) Bazı gay’lerin
gay barları ve o tür şeyler yoluyla cinsel kimliklerini aşırı vurgulamaları kültürel birşey olmalı o zaman?
C: Gay “hareketi”, antipati ve farklılıklar oluşturmak ve bireyleri daha fazla sıkıntı meydana getirme
amaçlarıyla ilişkilendirmek üzere 4 KH tarafından yönlendirilen bir CIA programı.

S: (L) Hıh.
C: Önemli olan ruh.

S: (L) Bu konuda başka bir şey? Tamam. Martha Crow’un ölüm nedenini öğrenmek istiyorum.
C: Farkındalık eksikliği ve bilgiyi uygulayamama nedeniyle etkisi altında kaldığı dalgalar.

S: (L) Yani bir ışın faaliyeti vardı ve o ışınla vuruldu bir anlamda, öyle mi?
C: Evet.
S: (L) Spesifik olarak mı hedeflenmişti?
C: Spesifik olarak değil.

S: (Ark) Farkında olmak nasıl yardımcı olabilirdi? Ne yapabilirdi? (L) Sağlığına dikkat edebilirdi. (Ailén)
Bizimle ağ çalışması yapabilirdi. (L) Birlikte takıldığı o psikopatik erkek arkadaşından kurtulabilirdi.
C: Partneri bir vektördü.

S: (L) Yani bir başka bir insan, seni öldürebilecek dalgalar için bir vektör olabilir resmen? (ç.n.: vektör
derken, bir şekilde o zararlı dalgaların hedeflenmesine/aktarımına katkıda bulunacak biri anlamında
sanırım.)
C: Bazı durumlarda, evet. Bugünlerde bu vektörlerden oldukça çok var.

S: (L) Bir sonraki soru: “Manyetizma bitki büyümesini gerçekten geliştiriyor mu?”
C: Hafif ölçüde.

S: (L) Peki manyetizma değilse nedir? (ç.n.: kendi bildikleri bir örneğe dair soruyorlar sanırım)
C: Elektrik akımları ve akıma çekilen kozmik radyasyon.

S: (Burma Jones) Ne kadar akım?


C: Hafif.

S: (Burma Jones) Yani teller bitkilerin üzerinde bir seviyeye konabilir?


C: Evet.

S: (Burma Jones) İki akım tabakasının birini yere, birini 6 metre yukarı koysak, işe yarayacak bir akım elde
edebilir miyiz?
C: Sıkıntıya değecek kadar değil.

S: (Ark) Yüksek akım kabloları altındaki ağaçların veya bitkilerin daha hızlı büyüdüklerini görmüyoruz.
(Perceval) Belki spesifik bir kozmik radyasyon türüdür. (L) Tamam, bir sonraki soru: Son zamanlarda
hepimiz eski benliklerimize dönmüş gibi hissettik. Forumdaki birçok kişi kendini depresyon altında
hissetti, kazalar geçirdi vs. Bu durum Dünyanın manyetik kutuplarının yer değiştirmesiyle mi ilgiliydi,
yoksa bir tür saldırı mıydı?
C: Her ikisi. Çevre değişiyor ve belirli güçler bunun farkında ve bu durumu engellemeye veya bundan
yararlanmaya çalışıyor.

S: (L) Bir dizi sorumuz daha var ve hepsini bu gece halledip halledemeyeceğimizi bilmiyorum. İlk soru:
“Bir çocuğu memeden kesmek için optimal yaş nedir?”
C: Ne tür bir çocuk yetiştirmek istediğine bağlı.

S: (L) Genel teori şu ki, bazı kültürler çocuklarını üç yaş, dört yaş veya daha sonrasına kadar emziriyorlar.
Maymunlarda ve şempanzelerde de böyle bir model var. Çocuklarını uzun süre emziriyorlar ve bu durum
çiftleşmeyi azaltıyormuş ve çok fazla bebekleri olmamasını ve böylece sağlıklarının bozulmamasını
sağlıyormuş.
C: Maymun büyütmek mi istiyorsunuz?

S: (L) Hayır!
C: Ayrıca maymunlar eğlence için seks yapmaz.

S: (L) Peki sorunun yanıtı nedir? Bir çocuğu memeden kesme için optimal yaş?
C: Optimal koşullar altında, sütten kesme, çocuk kendi başına yemek yiyebileceği hale geldiğinde
başlamalı.

S: (Andromeda) Mantıklı. Dişleri çıkar çıkmaz. (L) Kendi başlarına yemek yiyebildikleri zaman dediler.
Dişin olması mutlaka kendi başına yiyebildiğin anlamına gelmez. Pratik yapman gerekir. Bence bu bir yıl
falan anlamına geliyor. O zamana kadar, yemek yiyebilecek yeterince dişin olur muhtemelen. Bu sanırım
her bebek için farklı olabilir. Ne zaman bir bebeğin yeterince dişi ve pratiği olursa, sanırım o zaman
memeden kesmek gerek. Ama muhtemelen genel bir zaman çerçevesi olabilir. Bir sonraki soru: “Uzun
süreli meme emzirme, çocuğun duygusal gelişimini nasıl etkiler?”
C: Zaten bildiğiniz nedenlerle meme emzirme sorunludur. Annenin toksisitesinin göz önünde
bulundurulması gerekir. Çocuk kesinlikle doğanın sunduğu besinlerden fayda görür fakat yine, şunu
soruyoruz: ne tür bir çocuk yetiştirmek istiyorsunuz?

S: (L) Sanırım ruhsal olarak gelişebilecek çocuklar yetiştirmek isteriz.


C: Öyle mi? O zaman temeli ve kalıbı oluşturmanız gerekir. Bir soru soralım: Eğer belirli travmalarınız
olmasaydı, insanlığın çektiği sıkıntıya yanıtlar bulmaya bu kadar kararlı olur muydunuz???

S: (L) Hayır, herhalde eğer mükemmel bir çocukluğum olsaydı ve eğer herşey mükemmel ve hoş olsaydı,
o zaman bir patates olurdum. [gülüşme] Sanırım bir maymun olurdum!
C: Evet.

S: (L) Yani önce bir güvenlik temeli oluşturursun ve sonra çocuğun kendisinin yüzleşmek zorunda kalacağı
hayalkırıklıkları kalıplarını sunmaya başlarsın? (Ark) Zorluklar. (L) Çocuğun yüzleşmesi gereken zorluklar
mı ayarlarsın?
C: Evet. Ve erkenden!

S: (L) Erkenden derken?


C: Sütten kesmeyle birlikte.

S: (L) Sıradaki soru: “Bebeğin ebeveyn(ler)le birlikte uyuması tavsiye edilir mi?”
C: Bazı durumlarda, sınırlı periyotlarda. Kalıbı erkenden, güvenilir ve sevecen bir şekilde oluşturduktan
sonra, çocuk gerçeklikle yüzleştiğinde fazla travmatize olmaz. Eğer çocuk doğarsa ve dışsal bir “rahmin”
içinde yaşarsa, aslında daha doğmamıştır, öyle değil mi?

S: (L) Bir sonraki soru: Birlikte uyumanın negatif sonuçları nelerdir?


C: Önceki yanıtlardan anlaşılmış olmalı.

S: (L) Çocuk üzgünse veya hastaysa, zaman zaman ebeveynleriyle birlikte yatması iyi olabilir mi?
C: Elbette!!!

[ç.n.: katılımcılar arası bazı diyaloglar atlandı]

S: (L) Bir sonraki soru: Hayatımızın ilk haftaları, ayları veya yılları sırasında “herşey belirleniyor” mu
gerçekten (Evren görüşümüz)?
C: Aşağı yukarı. Belirlenim hakkındaki tartışmayı hatırla. Bebeğin, evrenin bir yaratıcılık ve bolluk yeri
olduğunu bilmeye ihtiyacı var. Bu izlenim ilk altı ayda şekilleniyor. Altı ay boyunca, ebeveynin anında
yanıt vermesi ve hatta bebeğin ihtiyaçlarını tahmin etmesi önerilir; yalnız olmama ihtiyacını bile.

S: (L) Sanırım bu yeterli. Ezildik. Bazı sorularımızı sonraya erteleyeceğiz. Olur mu?
C: Evet. Hoşçakalın.
25 Nisan 2010
Laura, Ark, Rabelais, Perceval, Andromeda, Burma Jones, PoB, Bubbles, Ailén, Belibaste, Mr. Scott,
Psyche, Konuk

S: (L) Pekala, bugün 25 Nisan 2010 Pazar.


C: Merhaba, tekrar aranızda olduğumuza sevindik!

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Kasyopya’dan Nilennoya.

S: (L) Bu isimleri hep merak ediyorum. Ne kadar garip isimler. Bu isimlerin anlamları nedir?
C: Sesli ve sessiz harflerin kombinasyonunun nümerik frekansıyla ifade edildiği şekliyle anın spesifik
titreşim frekansıyla ilişkililer.

S: (L) Sesli ve sessiz harflerin nümerik frekansı nedir?


C: Sizin medeniyetinizin pek anlamadığı bir bilim bu ama bir zamanlar çok iyi biliniyordu. Kelimeler
sandığınızdan daha derin bir anlama sahip.

S: (Bubbles) Nümerolojideki gibi mi?


C: Benzer ama nümeroloji eski bilimin soluk bir yansıması.

S: (L) Bu ilginç bir konu ama sanırım bunun içinde kaybolmak istemeyiz. (Konuklardan Biri) Önümüzdeki
birkaç ay içinde Avrupa’nın kuzey kısmında olması beklenen herhangi bir iklim değişikliği veya afet olup
olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Hemen olmak üzere olan birşey yok. Ama yapman gereken neyse kısa sürede yapmalısın.

S: (Rabelais) Daha önce uluslararası yolculukların durdurulacağını ama bunun geçici olacağını
söylemişlerdi. İzlanda volkanı bununla mı ilgiliydi?
C: İlk örnek.

S: (L) Bu konuda başka birşey? (Andromeda) Uluslararası yolculuklar kısa bir süre sonra kapatılacak mı?
C: Nihayetinde kapatılacak.

S: (Andromeda) Planının emniyetli olup olmadığını sormak ister misin? (Konuk) Önümüzdeki üç ay
sürecinde seyahatte bulunmam benim için güvenli olur mu?
C: Gerekmedikçe hiç seyahat etmemek daha iyi olur fakat eğer edersen, belirli bir pişmanlığı göz önüne
alman gerekir.

S: (L) Neden “pişmanlık” dediniz?


C: “Konuk” bizim karşı yöndeki tüm teşviklerimize rağmen belirli bir süre ciddi bir narsistik balon içinde
yaşadı. Bunun kabul edilmesi, görülmesi, gerçek vicdanın uyandırılması yoluyla telafi edilmesi önemli ve
yakın. Benliğin sürekli gözlenmesi, günlük tutulması ve diğer derin düşünüşler. Belki de Ark günlüklerinin
bazılarını paylaşır. Benzer bir yapıya sahipler ama Ark daha doğal bir şekilde empatik. Dikkat et, bu
hayatta başka fırsatların olmayacağı bir “eşik” noktası var.

S: (Konuk) Düzenli Eiriu Eolas solumasının faydası olur mu?


C: Daha da önemlisi rüya çalışmaları olurdu. Güçlü geçmiş hayat etkileri var.

S: (L) Bence yatmadan önce meditasyon yap ve sonra rüya çalışması yap. (Konuk) Rüya çalışması nedir?
(ç.n. dream work) (Bubbles) Bir film şirketi. [gülüşme] (L) Sanırım Ark’ın günlüklerine yazdığı bazı şeyleri
okuman gerekecek. Onları oku ve onun benlikle ilgili bir soruna nasıl yaklaştığını gör. Nasıl yazdığına,
soruna nasıl farklı açılardan yaklaştığına dikkat et. Sorunları tespit ettikten sonra ve bunlar hakkında ne
düşüneceğine karar verdikten sonra yapman gereken şey meditasyon. Soruna her açıdan bakmaya çalış.
Anılarını düşün ve düşünürken onları incele. Hatırlayabildiğin herşeyi düşün. Yatmadan önce de bunları
aklına getir. Sonra eğer bir rüya gördükten sonra gecenin ortasında veya sabah uyandığında rüyanı yaz.
Gerçekten derin olan alanlardan veriler bu şekilde geliyor. Sorun bazen sadece bu hayatla ilgili bir
disosiyasyondan (çözülme/dağılma) ziyade daha derin birşey olabilir. Buna dair sorular sorman
gerekebilir. (Konuk) Belki de sorun bir geçmiş hayatla ilgilidir. (L) Bununla ilgili herhangi bir işaret veya
hissin var mı? (Belibaste) Veya nereden geldiğini bilmediğin güçlü bir korku veya alışkanlık, veya güçlü
birşey. Bu hayatla ilgili değilmiş gibi görünen birşey. (Konuk) Evet, ama geçmiş hayatlar veya bununla
ilgili alışkanlıklara dair herhangi bir anım yok... (L) Sana özellikle çekici gelen herhangi belirli tarihsel
dönemler var mı? Korku veya sevgi hissinin eşlik ettiği? (Konuk) Küçükken Güney Amerika beni çekerdi.
(Ark) Nesi? (Konuk) Oraya gitmeyi çok istiyordum. (Ark) Neden? (Konuk) Bilmiyorum. (Ark)
İspanyol/portekiz fetihçilerinden biri miydin veya oranın yerlilerinden biri miydin acaba? (L) Yerle ilgili
değil de, tarihsel olarak seni çeken belirli bir dönem var mı? Okulda tarih dersinde ilgini özellikle çeken
bir dönem? “Wau! Bu gerçekten çok korkunç. Bunun hakkında hiçbir şey öğrenmek istemiyorum!” veya
“Bu gerçekten ama gerçekten çok ilginç. Keşke orada olsaydım” dediğin birşey. (Konuk) Derste ne zaman
İkinci Dünya Savaşı’nı, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarını...
C: Bingo.

S: (Konuk) İkinci Dünya Savaşı mı?


C: Evet.

S: (Bubbles) Yahudi miydi?


C: Hayır.

S: (Bubbles) Naziydin demek!!! (Konuk) Nazi miydim?


C: Hayır.

S: (Konuk) Britanyalı mıydım?


C: Hayır.

S: (L) Neden soruyu başka bir şekilde sormuyorsun? (Konuk) Hangi millettendim?
C: Leh.

S: (Konuk) Vahşi bir şekilde mi öldüm?


C: Oo evet. Direniş hareketinde. O zamandan beri direnç halindesin ve hiç birşeye güven göstermiyorsun.

S: (L) Neden?
C: Aldatıldı.

S: (Konuk) Bir kadın tarafından mı?


C: Evet.

S: (Bubbles) Bir Nazi kadını tarafından mı?


C: Evet.

S: (Konuk) İki taraflı bir ajan. Bu kötü bir roman gibi geliyor kulağa. Ona aşık mı olmuştum?
C: Evet.

S: (Burma Jones) Bu filmi görmüştüm. [gülüşme] (Andromeda) Kadın ne yaptı?


C: Kendini kurtarmak için planların ayrıntılarını verdi.

S: (Konuk) Yani çok vahşi bir ölüm değildi. İdam mı edildim? Vuruldum mu?
C: Aşağı yukarı. Ama daha fazla bilgi almak amacıyla biraz işkence de vardı.

S: (Konuk) Tarihin benim en çok dikkatimi çeken kısmı modern tarih. Bunlar beni çok ateşliyor. Şu anda
da olan olaylar gibi...
C: Çok normal.

S: (L) Tamam, bu konuyla ilgili başka birşey sormak isteyen? (Bubbles) Hangi ülkede reenkarne
olacağımıza kendimiz mi karar veriyoruz?
C: Bir seviyede.

S: (Bubbles) Bu ne anlama geliyor? (L) Benliğinin belirli bir seviyesinin bu konuda bir seçim hakkı var.
Ama o anda kararı veren seviye olmayabilir bu, çünkü varlığının birden çok seviyesi var. (Burma Jones)
Konuğa ihanet eden şahsın onun bu hayatta tanıdığı biri olup olmadığını merak ettim.
C: Hayır.

S: (L) Gerçekten tanımak istemeyeceğin biri olurdu herhalde. (Konuk) “Kabul etme, görme, telafi etme”
derken, bu gerçek vicdanı uyandırma için gereken süreç mi?
C: Evet. Önce bir “pislik” olduğunu kabul et. (ç.n.: “jerk”: pislik, iğrenç tip, hıyar) Bu duygusal olarak
bilinmelidir. Tüm hayatın boyunca herşeye bitmiş başka bir hayatın duygularıyla tepki gösterdiğini ve o
hislerin şimdi ve burada da geçerli olduğunu anlaman gerekiyor.

S: (L) Bayağı zor bir iş olacak.


C: Evet.

S: (Konuk) Başaramayacağım kadar mı zor?


C: Hayır.

S: (Bubbles) Başarabilir mi?


C: Öyle düşünüyoruz.

S: (L) Çok şey verilen kişiden çok şey beklenir. Birinin çok yeteneği olduğunda onu kullanması beklenir.
Pek çok yeteneklerin var. Önce kendini düzene sokmaya uygulanmayacaksa, o yetenekler neye yarar?
C: Konuğa bir not: Benliği gözlemenin anahtarlarından biri, ilgiyi eşzamanlı olarak diğerlerine çevirip
yaptığını düşündüğün şeye ve nasıl algılandığınla ilgili fikrine karşı onların gerçek reaksiyonlarının farkına
varmaktır.

S: (L) Acımasızca dürüst olman gerektiği anlamına geliyor sanırım bu. Sen şunu veya bunu yaptığını
düşünüyorsundur ve bunun falanca şekilde anlaşılması gerektiğini düşünüyorsundur ama gerçekten olan
şey bu mu? Aynı zamanda geribildirimde bulunman gerektiği anlamına da geliyor bu sanırım. Yaptığın
birşeyin falanca belirli bir şekilde algılandığını düşünüyorsundur ama belki de durum öyle değildir.
Kendini gözlemek iki dünya arasında yürümek gibi: iç ve dış dünya, eşzamanlı olarak. .... Pekala. Bugün
Amsterdam’a seyahatimi iptal ettim. Bariz bir düzenbaz olduğunu düşündüğüm Jim Humble’ı
getireceklerini öğrendikten sonra gösterdiğim bu reaksiyon doğru reaksiyon muydu?
C: Evet.

S: (L) Özellikle de davet edilmek istediğini bildirdiğimiz halde Richard Dolan’ı davet etmemeleri çok
dikkatimi çekti. Programlarının zamansal olarak buna müsait olmadığını söylediler ve bir anlamda onu
davet etmeyi reddettiler. Sonra son dakikada programa Jim Humble’ı koydular. Bana göre bu onların
belirli bir amaçları olduğu yönünde en net göstergeydi. (Ark) Elbette, amaçları seni tuzağa düşürmekti.
(L) Neydi bu? Bana yönelik bir tür gündemleri mi vardı?
C: Belki orada bulunanların bu yönde kasıtlı bir gündemi yoktu, ama evet.

S: (Burma Jones) Nexus organizatörlerinin bilmediği, Humble’ı yönetenlerin empoze ettiği bir gündem.
(L) Veya başka birinin. (Rabelais) Jim Humble’ı yönetenler kim?
C: Bu tür şeylerde çeşitli inkar edilebilirlik seviyeleri işliyor. Bu yüzden, çok az cointelpro ajanı “şeytanla”
anlaşma yaptıklarının farkına varıyor.

S: (Perceval) Onu davet etme amaçları finansal mıydı?


C: Evet.

S: (Perceval) Onun materyallerini satabileceklerini düşündüler herhalde. (Ailén) Yeni din yaratmayla ilgili
fikri nedeniyle onunla ilgili herşey şüpheli görünüyor. O fikri nereden edindi?
C: O dergiye aboneliğinizi neden kestiğinizi hatırlıyor musunuz?

S: (L) Evet, çünkü içi tamamen boşalmıştı ve bana göre cointelpro’nun hakimiyetine girmişti. Tüm
karakteri değişmiş gibiydi. Ta Florida’da yaşarken aboneliğimi kesmiştim, sekiz-dokuz yıl önce. O
zamandan beri yaptıkları hiçbir şeye ilgi duymuyorum. Dinle ilgili birşey mi sormuştun? (Ailén) Evet, o
fikir nereden geldi?
C: Humble farklı bir seviyeden “yönetiliyor.” Vincent Bridges türü şahıslarla aynı takımda olduğu
söylenebilir.

S: (L) Vinnie’nin patolojik olduğunu söylemiştiniz. Bu Jim Humble için de geçerli mi?
C: Evet.
S: (L) Yani o da bir tür psikopat, öyle mi?
C: Evet.

S: (Rabelais) MMS almanın herhangi tıbbi bir faydası var mı?


C: Hayır. Aşırı derecede tehlikeli.

S: (Rabelais) MMS’in bu kadar popüler olmasının nedeni monoatomik altın gibi insanları kontrol etmede
veya fizyolojilerini mahvetmede işe yaraması mı?
C: Fizyolojik yıkım ve nihai olarak hastalık dayatması.

S: (Ark) Bunu yayınlamamızın herhangi bir tehlikesi olur mu? Humble bize multi-milyon dolarlık bir dava
açar mı?
C: Kime dava açacak? Altıncı yoğunluğa mı?

S: [Gülüşme] (Perceval) İfşa gibi birşey yayınlayabilir miyiz?


C: Evet. Sadece zaten yayınlanmış materyalleri toplayın.

S: (Burma Jones) Humble o kilisenin Piskoposu olmuş ve o kilise David Ferry’nin Piskopos olduğu diğer
kiliseyle bağlantılı. Tüm bunların herhangi...
C: Hepsi örtülü işlerin adamı.

S: (Burma Jones) Tuhaf kötü adamlar. Sanırım bunun ikinci bir anlamı daha var çünkü o diğer kilisede
eşcinsel pedofili olayları olduğu konusu gündeme geldi. (L) Apostolik Kilisesi mi? (Burma Jones) Roma
Katolik Kilisesi ve Spiritist Kilise... (L) Bu şahısların Apostolik Hilafet iddialarında herhangi bir gerçeklik var
mı?
C: Yayıldığı şekliyle “İsa hikayesinin” hiçbir gerçekliği yokken, o iddiaların herhangi bir gerçekliği nasıl
olabilir. Hepsi geçmişte farklı dönemlerde uyduruldu.

S: (L) Jim Humble’ın gönderilmesi o kilisenin oluşturulması ve sahtekarlıkları nedeniyle miydi? Beni
onunla ilişkilendirip karalamak için?
C: Aşağı yukarı.

S: (L) Bizim için herhangi fiziksel bir tehlike var mıydı?


C: Önemli bir risk olduğu söylenebilir.

S: (L) Ne demek istiyorsunuz?


C: Garip yerlere seyahat etme veya garip yerlerde uyuma ile ilgili uyarımızı hatırlıyor musun?

S: (L) Yani fiziksel bir tehlike de olabilirdi?


C: Evet.

S: (L) En çok da Jim Humble’ı davet etmeleri tüm bu durumu ve ellerini ifşa etti.
C: Evet.

S: ... (Bubbles) Neden Konuğun geçmiş yaşam davranışları diğer herkesinkinden daha fazla yansıyor bu
hayata?
C: Deneyimin yoğunluğu nedeniyle. Hafif farklı bir odakla olmakla birlikte diğerlerinin de oldukça benzer
zorlukları olduğuna dikkat et. Andromeda’ya, Atriedes’e, Laura’ya, Ark’a bak. Ama onlar çözüm yolunda
çok şey yaptı. Burada bulunan hepinizin o veya bu derecede bu zorluğu yaşadığınız söylenebilir.

S: (Bubbles) Yaklaşık bir ay önce gece uyandım ve odam sallanıyordu. O deprem miydi yoksa sadece
psişik olarak bir depremi mi hissediyordum?
C: Sinir sistemindeki titreşimler.
S: (Bubbles) O titreşimler odamı mı salladı? (Burma Jones) Eskiden bende yaşardım bunu. (Bubbles)
Yatağımda kendi odamı mı sallıyordum?
C: Evet.

S: (Burma Jones) Benim de eskiden yaşadığım ve “kişisel depremlerim” olarak adlandırdığım şeyle aynı
mı bu?
C: Evet.

S: (Bubbles) Bu neden oluyor?


C: Sisteminiz uyumsuz durumda ve bunun hızla düzeltilmesi gerekiyor.

S: (L) Gerçek bir hikayeye dayalı olduğu söylenen o uzaylı filmi gerçekten gerçek bir hikayeye mi
dayalıydı?
C: Kısmen.

S: (L) Pekala millet, gerçekten durmam gerekiyor. Sormamız gereken ama sormadığımız herhangi birşey
var mı? Sorulmuş kabul edip cevap verir misiniz lütfen?
C: İyi ve başarılı olun! Hoşçakalın.
24 Haziran 2010
Merhaba Arkadaşlar,
Aşağıda yer alan makale Laura Knight-Jadczyk tarafından kaleme alınıp, 24 Haziran 2010 tarihinde SOTT.
net' te yayımlandı. Çevirip sizlerle paylaşmanın uygun olacağını düşündük.

Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimiz İçin - Laura Knight-Jadczyk

Gaz fışkırması ve metan son bir kaç yıldır beni oldukça meşgul eden konular oldu, özellikle de “Kara Ölüm
Üzerine Yeni Bir Bakış: Kozmik Bağlantı” (1) makalesini kaleme aldıktan sonra. Hatta SOTT.net
editörlerinden gaz fışkırması konusuyla ilişkili olabilecek herhangi bir haber için kulaklarının kirişte
olmasını istedim. Eğer araştırırsanız arşivimizde bu konuda hatırı sayılır miktarda malzeme olduğunu
göreceksiniz. Son haberler BP Sızıntısında metan tehlikesi de olduğunu gösteriyor ve konuyla ilgili
haberler her geçen gün kötüleşiyor. Bunun üzerine geçmişte kaleme almış olduğum bazı makale ve
bilgileri sondajlamaya başladım. Ve bir takım ipuçları yakaladıktan sonra, “Tüm Sızıntıların Anası”nın (2)
ilginç bir şekilde nasıl “Tüm Fırtınaların Anası”na dönüşebileceğini düşündüm. Neyi kastettiğimi birazdan
anlayacaksınız!

Öncelikle SOTT’ta yer alan bu makaleyi okuyun: Okyanus Tabanında Bir Çökmenin Gerçek Sonuçları (3)

(http://www.sott.net/articles/show/210863-The-Real-Consequences-of-An-Ocean-Floor-Collapse)

Burada geçen şu ibarelere dikkatinizi çekmek istiyorum:

Olası görünen iki senaryodan birisi Deepwater Horizon Kuyusunun [ç.n. sözkonusu facianın meydana
geldiği BP petrol platformu ve kuyusunun ismi] ve çevresinde okyanus tabanının komple çökmesi, bir
diğeri de kuyunun bir tarafında bir tür toprak, çamur kayması formunda gerçekleşebilecek kısmi bir
çökme.

2007 yılında yazmış olduğum “Ateş ve Buz: Yarından Sonra” (4) başlıklı makalede bir çok farklı bilimsel
makaleden alıntılar bulunuyordu. Bunlardan birisi de “Nyos Gölü Gaz Patlaması, Kamerun 1986”. Bunu
biraz okursak:

Nyos Gölü Dünya’da karbondioksite doymuş olduğu bilinen 3 gölden biridir (diğer ikisi yine Kamerun’da,
yaklaşık 100 km ötede bulunan Monoun Gölü ve Ruanda’daki Kivu Gölüdür). Bölgenin altında bulunan
bir magma haznesi bu bol miktarda karbondioksidin kaynağını teşkil ediyor. Gölün tabanından sızan bu
magma, Nyos Gölü’nün sularına yaklaşık 90 milyon ton CO2 yüklüyor.
Nyos Gölü termal açıdan farklılıklar gösteren katmanlardan oluşuyor; yüzeye yakın bölgede sıcak ve daha
az yoğun su katmanları, göl tabanına yakın kısımda ise daha yoğun ve soğuk su katmanları gibi.
Uzunvadede, göl tabanından sızan CO2 gazı dipteki soğuk suya karışıp büyük miktarlarda çözünüyor.

Çoğu zaman göl bu açıdan bir dengede bulunuyor ve çözünen CO2 alt katmanlarda birikip kalıyor. Ama
zamanla su aşırı karbondioksit yükleniyor ve eğer bir deprem ya da volkanik patlama meydana gelirse,
çok büyük miktarlarda CO2 yüzeye çıkıyor.

Her ne kadar 1984 yılında Monoun Gölü’nde ani bir CO2 gaz çıkışı yaşanmış ve çevrede yaşayan 37 kişinin
ölümüne sebep olmuşsa da, Nyos Gölü’nde benzeri bir tehlikenin oluşması öngörülmemişti. Ancak 21
Ağustos 1986’da, Nyos Gölü’nde, 1.6 milyon ton CO2’nin ani çıkışını tetikleyen büyük bir gaz fışkırması
yaşandı. Çıkan gaz, hızla çevrede bulunan iki vadiye yayılarak neredeyse bütün havayı kapladı ve gölün
20 km çevresinde yaşayan yaklaşık 1800 insanın ve 3500 besi hayvanının boğularak ölümüne neden oldu.
Yaklaşık 4000 kişi bölgeden kaçmayı başardı ama bunların çoğunda da daha sonra, maruz kaldıkları gazın
sonucu olarak solunum problemleri, yanıklar ve felçler meydana geldi.

Bu gaz çıkışı felaketini neyin tetiklemiş olduğu kesin olarak bilinmiyor. Çoğu jeolog bir toprak
kaymasından şüpheleniyor, fakat bazıları da gölün tabanında gerçekleşmiş olabilecek küçük bir volkanik
patlamanın buna sebep olmuş olabileceğini düşünüyor. Bir üçüncü ihtimal de gölün çevresine düşmüş
olan serin yağmur sularının dengeyi bozacak bir tetiklemeye sebep olmuş olması. Sebep ne olursa olsun,
bu olay neticesinde derindeki yoğun karbondioksitli su üst katmanlarla hızla karışmış, azalan basınçla
birlikte alttaki sıkışmış CO2 yüzeye yayılmıştır.

Yaklaşık 1 kilometreküplük bir gazın çıktığı tahmin ediliyor. CO2 havadan daha yoğun olduğu için, onlarca
metre yüksekliğinde katmanlar halinde Nyos Gölü'nün bulunduğu dağlık kesimden bitişikteki iki vadiye
akmaya başladı ve dağılıp gitmeden önce geçtiği yerlerdeki tüm insan ve hayvanların havasızlıktan
ölümüne neden oldu.

Normalde mavi renkte olan gölün suyu, gaz çıkışına paralel olarak diplerden yüzeye ulaşan yoğun demir
içerikli suyun yüzeyde havayla temas edip oksitlenmesi sonucu koyu bir kırmızıya dönüştü. Gölün su
seviyesinin yaklaşık 1 metre alçalması, çıkan gazın hacimsel büyüklüğünü gösteriyordu. Muhtemelen ani
gaz çıkışı göl sularının bir sel meydana getirmesine de sebep oldu. Göl çevresindeki ağaçlar yıkılmıştı.

Belki de Nyos Gölü olayında işin içinde farklı bir gaz vardı. [ç.n. Meksika Körfezi’ndeki olayda CO2 değil
Metan çıkışı ve birikmesi söz konusu] Her halükarda benzer bir olayın metan gazıyla yaşanması çok daha
problemli neticeler doğuracaktır.

Her neyse, 2007’de kaleme almış olduğum o makalede yer alan ve bugün yaşanmakta olan olayla da
benzeşen pek çok unsur bulunuyor:

John Barnes, yazmış olduğu “Tüm Fırtınaların Anası” (“Mother of Storms”) isimli bilim kurgu romanı,
neredeyse tüm Dünya’yı yerle bir eden bir süper fırtınanın tetikleyicisi olan devasa metan gazı çıkışını
anlatıyor.

Tüm Fırtınaların Anası günümüzden otuz yıl sonrasında geçmekte. BM (Birleşmiş Milletler) egemen ve
baskın güç haline gelmiştir ve kitabın başlarında ABD başkanı, BM içerisinde daha fazla hakimiyet
kaybetmemek için çaresizce çırpınmakta, çeşitli manevralar denemektedir. BM, Sibirya Cumhuriyeti’nin
Kuzey Kutbunda denizin altında gizlediği, illegal nükleer silahların bulunduğu bölgeye nükleer bir saldırı
düzenler. Patlama, bölgede bulunan metan birikimlerinden devasa miktarda metan çıkmasıyla
sonuçlanır. Çıkan metan gazı küresel sıcaklıkların bir kaç ayda 5-6 C° yükselmesine yol açan bir sera etkisi
yaratır.

Sıcak ve nemli okyanuslar kasırga oluşumu için mükemmel ortamlardır. Ve çok hızlı bir şekilde bu
kasırgalar tahmin edilemeyen güçte, sürede ve sayıda fırtınalara dönüşür.
Açıkçası eğer böyle bir senaryo günümüzde yaşanacak olsaydı, Barnes’ın hayal etmiş olduğu roller yer
değiştirmiş olurdu: Bir Global Süper-fırtınayı yaratacak metan çıkışını tetikleyecek nükleer saldırı ABD
tarafından gerçekleştirilirdi. Muhtemelen, çok hızlı bir şekilde bu etkiyi oluşturmaya yetecek miktarda
metan gazının çıkmasına sebep olacak şekilde yapılırdı.

Yukarıdaki senaryo gerçekten dikkatimi çekti. “Tüm Fırtınaların Anası” kitabında, metan gazı Kuzey
Kutbunda gerçekleşen nükleer bir patlama sonucu ortaya çıkıyor... Şu ana dek Meksika Körfezi’nde
henüz nükleer birşey patlatmadılar ama görünen o ki oradaki durum gittikçe John Barnes’ın romanında
tarif ettiği yöne doğru ilerliyor. Bu arada John Barnes kitabını yazarken çok sayıda bilimsel araştırma
yapmış; yani henüz okumamış olanlar için, gerçekte neler OLABİLECEĞİ konusunda fikir edinmek için
okumaya değer!

Bir de Meksika Körfezi’ndeki depremler konusu var. Bir kaç sene önce Körfezde meydana gelen
olağandışı bir depreme dikkat çekmiştim ve bununla ilgili haberi SOTT.net’te şu isimde arşivlemiştik:
Meksika Körfezi’nin Tam Ortasında 5.2’lik Deprem – Büyük Bir New Madrid Depremi Öncüsü Mü?
Okuyun ve üzerinde düşünün.

Ayrıca History Channel Mega Felaketler (Mega Disasters) serisinde yer alan Metan Patlaması bölümü var
(5). Tüm bu bahsedilenlerin ne anlama geldiği konusunda size bir fikir vermesi açısından bire bir.

Bahsi geçen felaketlerin hiçbiri gerçekleşmese dahi, Körfez Kıyıları Toksisitesi Sendromuyla uğraşmak
zorunda kalacağız ki bu milyonların ölümüne ya da sakat kalmasına sebep olabilir.

Hidrojen sülfattan benzene kadar bir çok gaz, insanlar için güvenli olan miktarların yaklaşık 4000 katı
kadar miktarlarda havaya salınmakta. Bunun bir sonucu olarak insanlar ağır şekilde hastalanacaklar.
Zehirlenecekler ve ne yazık ki bir kısmı ölecek. Şimdiden Körfez bölgesinde bir takım soluma problemleri
görülmeye başlandı ve daha uzaktaki Atlanta ve Georgia gibi eyaletlerden benzer haberler geliyor.

Körfez’deki bu dev petrol sızıntısı vahşi hayatın yok olmasına, çok sayıda hayvanın ölmesine ve kıyı
ekonomisinin altüst olmasına neden olduğu gibi, Körfez Bölgesi kıyı halklarını, Florida’da yaşayan herkesi
ve (Atlanta’da yaşayan insanlarda ortaya çıkmaya başlayan problemlere bakılırsa) Georgia ve ABD’nin
güneydoğu bölgesinde yaşayan bir çok insanı psikolojik ve fizyolojik olarak çok kötü etkileyecek. Ve
dikkat ederseniz bunlar en kötü senaryoları kapsamıyor bile...

Bazıları da bir metan patlamasının ardından oluşabilecek bir tsunaminin tüm Florida’yı ve Körfez
Bölgesi’nin büyük bir bölümünü vurabileceğinden ve yüksek oranda ölüme yol açacağından endişe
ediyor. Şiddetli rüzgarlar ve kasırgalar bölgede etkili olmaya başladıkça, Körfez Bölgesi’nde ve çok daha
kuzeyde yaşayan on milyonlarca insanın üzerine yağacak toksik yağmurlar da en kötü senaryolar
arasında. Bazıları tüm Kuzey Atlantik bölgesinin siyah ve ölü bir denize dönüşebileceğini öngörüyor.
Kabus senaryoları uzayıp gidiyor ve gezegenimize bu yapılanlar karşısında bunları okuyan duyarlı
okurların göğüslerine birşey sıkışıp kalıyor. Kapitalist kartellerin geriye döndüremeyecekleri birşey
yapmalarına izin verdik ve bu çocuklarımızın geleceği için gerçekten trajik ve üzücü sonuçlar doğuracak.

Biliyorum ki hepimiz bu yaşanmakta olanlar karşısında bir tür travmatik şok yaşıyoruz. Gerçekten de
bunlar çok korkutucu gelişmeler ve oldukça tehlikeli zamanlar. Kasyopyalılara göre çok az bir zamanımız
kaldı. Ve halihazırda yaşadığımız iklim değişikliği konusuna Florida’daki BP faciasının sonuçları da
eklenince, bir “küresel süper fırtınanın” gerçekleşmesi artık o kadar da çılgın bir düşünce değil. Gelecek
kış ya da ondan sonraki kış olabilir...ve ardından da gezegen gelecek 10.000 yıl süresince buzlarla
kaplanır. Bilmiyoruz.

Ama BİLDİĞİMİZ BİR ŞEY VAR ki ekonomik açıdan önümüzdeki yıl çok zor olacak. Değişen hava şartlarının
bir sonucu olarak gezegenin her yerinde sekteye uğrayan hasatları ve tavan yapan gıda fiyatlarını
öngörüyorum. Devrim ve ayaklanmalar da mümkün. Bir şey çok kesin; istikrarsız durumu nedeniyle
Florida terkedilecek ve uzak durulması gereken bir yer haline gelecek.
İnsanoğlu evrimini sosyal bağlarına borçlu. Birbirimize güvenmek, çok uzun zamandır hepimiz için faydalı
olmuş bir evrimsel strateji gibi görünmektedir. Bu evrimsel mücadele içerisinde insanın karşısında hep
“doğal bir düşmanı” vardı: çevre ve onun içerisindeki tüm unsurlar. İnsanın sahip olduğu tek şey ise
güçsüzlüğünü ve yavaşlığını telafi eden büyük beyniydi. Ve tabii aynı zamanda sosyal örgütlenmeleri.

Günümüzde ise artık karşımızda hasım olarak doğa değil, patalojik şahıslar tarafından yavaşça sızılarak
ele geçirilmiş kültürel bir sistem bulunuyor. Bu patolojik dış dünyanın yanında, normal insanlarda da
patalojik bir durum söz konusu: kendilerine benzeyen, ama aslında başka türlere karşı yırtıcı olan
bireylerdeki patolojiyi ayırt edememe hali. İnsanlığın bu patolojiyi algılayamaması, ona uyum sağlaması,
özdeşleşme yoluyla bize dışarıdan dayatılmakta olan iç dünyamızın bağımsız bir güç haline geldiğini
gösterir, ki bu güç, yansıtma yoluyla kendi yaratımımızdır. Ne de olsa bir grup olarak “gerçekliği yaratma”
gücüne asıl sahip olanlar normal insanlardır, patolojik olanlar değil. Patolojiklerin yaptığı şey bizleri -
çoğunlukla da kadınları- belirli şeylerin norm olduğuna inanmamızı sağlayan bir etki altında tutmak ve
böylece onların ipinin ucundaki kuklalar gibi hareket etmemizi sağlamaktır.

Karakterimizin oluşmasında ve yaratıcılığımızın odaklanış biçiminde çok güçlü bir etkisi olan bu dış
realitenin kendisi bir güce dönüştü. Bizi bu değişen duruma evrimsel olarak adapte olabilecek “yeni
varlıklar” haline getirmeye yönelik bir meydan okumayla karşı karşıyayız. Ya tamamen patolojik bir hal
alacağız, ki bu durumda stres ortadan kalkacak (Kendine Hizmet yolu), ya da sosyal bağ ve yapılarımızı
yeniden kurmamızı sağlayacak olan bu yeni “düşman” hakkındaki bilgileri yanımıza alıp köklerimize
döneceğiz ve bizi beklemekte olan büyük değişimlerden geçeceğiz.

Çünkü, gerçekçi düşündüğümüzde, herhangi bir büyük felaket senaryosu gerçekleşmese bile, iki sinir
hücresini çalıştıran herhangi biri, kesinlikle bir “medeniyetler çatışmasına” doğru yol aldığımızı görebilir,
her ne kadar böyle birşey olmayacakmış gibi görünse de. Normal insanlarla patolojikler arasında bir
çatışmadır bu ve tüm sosyoekonomik araçlar patolojiklerin elinde. Bunları hile ve kandırma yoluyla elde
ettiler elbette. Geleceğe dair en iyimser senaryonun bile düşüncesi rahatsız edici. İklim değişimi ve
insanlık üzerindeki etkisi. Güzel bir resim olduğu söylenemez.

Özdeşleşme yoluyla iç dünyamızın dışarıdan ele geçirilmesi ve sonra da yansıtma yoluyla dış dünyanın
değiştirilip iç dünyaya daha da benzer hale getirilmesi ilkesi üzerine ciddi ciddi düşünülmesi gerekiyor.
Yapmamız gereken şey kendi çabamızla bu süreci tersine çevirmek. Dış dünyanın baskısı karşısında bir iç
dünya yaratmalıyız; bu iç dünya KİTLESEL OLARAK giderek güçlenerek dış dünyayı değiştirecek.

Yaratıcı birey, patolojik dış dünyayla özdeşleşmelerin ötesine geçen standartlar yaratabilmeli ve bu
standartları geliştirebilmelidir. Bunu basitçe ifade etmek gerekirse, yüksek benlikle bağlantı
kurabilmeliyiz. Böylece yüksek benlik kişilik düzeyinde bile yaratıcı iradeye bilinçli bir şekilde rehberlik
edecek ve onu yönlendirecektir. Buradaki önemli unsur bireylerin “buradan oraya” gitmesidir. ‘Burası’
derken kastedilen şey patolojik dış dünyada yaratılan sahte kişilik, ‘orası’ derken kastedilen ise
özdeşleşilen şeyleri bilinçli olarak seçerek yüksek benlikle birleşmektir.

Bu bir grup çabası olmalıdır.

İnsanlık için bu noktada görebildiğim tek çözüm uyanış bilinçlerini birleştirmeleri, eğer mümkünse
durumu iyileştirmek üzere ellerinden geleni YAPMALARI ve psikopatların gezegenimizde yarattığı bu
korku halinden kurtulmalarıdır. Önemli soru şu: Bunu etkili ve verimli bir şekilde nasıl yapabiliriz? Diğer
bir deyişle, gerçekten işe yarayacak olan nedir? Herkesi aynı noktada buluşturacak ve Gerçeğe doğru
aynı yönde ilerletecek olan şey nedir? Buna cevabım Kasyopyalıların mümkün olan tek yol olarak
özetledikleri şeyi yapmaktır: etkili ağ çalışmasının, etkili GÖRMENİN ve doğruyu yanlıştan etkili bir şekilde
ayırt etmenin önünde duran eski duygusal programları hızlı bir şekilde temizlememize yardımcı olan
uygulamaya yönelmek: Kasyopyalıların yardımıyla hazırladığım Éiriú Eolas programı. Temelde ticari bir
amacı olmamakla birlikte DVD’leri satın almanızın bize çok faydası olur. Böylece bunları çoğaltıp
yayabiliriz ama aslında ona da gerek yok; tüm programı ücretsiz olarak EE web sayfasında izleyebilirsiniz.

Dolayısıyla, yapılacak ilk iş: temizlenmek. İkincisi ise tüm insanlığın aynı şey için dua etmesi. Bu nedenle
EE programının bir parçası olan Ruhun Duası, tamamen uyanmanıza yardımcı olmak için tasarlanmıştır.
Meditasyon, nefes egzersizleri ve dua, görünmeyeni görmeniz ve diğerleriyle birlikte çalışırken sizin
üzerinize düşenin ne olduğunu bilmeniz için gerekli olan bilinç haline ulaşmanızı hızlı bir şekilde
kolaylaştıracaktır.

EE’nin giriş videosu bölümünde açıkladığım gibi, stres tüm dünyayı saran bir salgındır. Yetişkinlerin
dünyasındaki bir numaralı hastalık depresyondur. Depresyon, sinir sistemimizdeki stresin en uç halidir.

Ama şu da var: stres tepkisi tehlike anında hayatta kalmak açısından hayati bir önem taşır. Sorun, bu
tepkinin fazla kuvvetli ve fazla sık verilmesidir.

Bu anlamda, insanlığın verdiği stres tepkilerinin had safhada olması bize dünya hakkında önemli bir şey
söylüyor! Bir TEHLİKE ile karşı karşıyayız ve bu tehlike patolojik bireyler kılığında aramızda gizleniyor!
Sürekli stres altındayız çünkü bilişsel bir uyumsuzluk içindeyiz. Tehlikeyi hissediyoruz ama
GÖREMİYORUZ çünkü yalanlar ve sahte gerçeklik yapıları yoluyla onu GÖRMEMEYE programlandık.

James Surowiecki’nin ‘Kalabalıkların Bilgeliği’ (“The Wisdom of Crowds”) adlı kitabına göre, uzmanların
sınırlandırılmış bakış açılarından ziyade, farklı kulvarlardan gelen bireylerin çeşitli bakış açıları, karmaşık
konular hakkında bilinçli kararlara varmada hayati öneme sahiptir. Birbirinden epeyce farklı insanlardan
veri toplamak, mikroskoplar, teleskoplar, turnusol kağıdı, gerilme testi, ses ötesi araçları, terazi ve daha
nicesi gibi araçlarla veri toplamaya benziyor.

Elbette burada kastedilen şey bir sürü DUYGUSAL bakış açısıyla durumu değerlendirmek değil, daha çok
dışarıdaki gerçekle, paylaşılan Asıl Realiteyle ilgili algılar ve değerlendirmelerdir. Gerçek bir gerçeklik
olduğunu ve onun olduğu gibi olduğunu kabul etsek bile, hiçbirimiz dışarıda olanın tüm unsurlarını
anlamamızı sağlayacak şekilde bu gerçekliğin her yönünü algılama yeterliliğine sahip değiliz.

Dolayısıyla, oluşturulan ağın kendisi Öğretmendir.

Ama herhangi bir ağın bir yol alması ve entropi (6) tuzağına düşmemesi için belirlenmiş bir yön ve o
anlamda da bir öncü kol olmalıdır.

Öncü kol: 1) ordunun başında ilerleyen asker alayı 2) bir eylem ya da hareketin ön cephesi

Sosyal aktivitelerin gerçek evrimsel yansıması da ortaya koymuştur ki bazıları yolu açan öncülerdir ve
diğerleri de öncüleri destekler, onları korur, göz kulak olurlar. Yol bir kez açıldığı ve gidilecek yere
ulaşıldığı zaman, diğerleri yolu açanların mücadelelerinden yararlanmakla kalmaz, yeni çevrenin
detaylarını organize etmeye ve dengelemeye de koyulurlar. Dolayısıyla, herkesin bir rolü vardır ve eğer
ağ sıkı ise, birlikte daha fazla şey başarılabilir.

Tüm bunlardan çıkan sonuç ise şudur: bu zorluğun içinde birlikteyiz. Ya birlikte batıyoruz ya da teknemizi
limana ulaştırıyoruz ama birinin koordinasyon yapması gerekiyor, aksi takdirde aynı yerde dönüp
duracağız ve kimse suyu dışarı atamayacak, kürek çekemeyecek ya da yönü belirlemek için olan biteni
ve işaretleri değerlendiremeyecek. EE programını oluşturdum ve şu anda yüzlerce, belki binlerce insan
bunu uyguluyor ve inanılmaz sonuçlar alıyorlar. Ayrıca, haklarımızı korumak için yasal bir organizasyon
oluşturdum: psikopatlar tarafından yönetilen bir dünyada, bazen onların tuzaklarından kendimizi
kurtarabilmek için onların kurallarını onlara karşı kullanabilmeniz gerekir. Bu organizasyonun adı:
Evrensel Akıl Kardeşliği (Fellowship of the Cosmic Mind). Programlarından temizlenmek, uyanmak ve
dünyamızı dönüştürmek için eşgüdümlü bir şekilde çalışıp ağ çalışması yapan binlerce insana katılmak
üzere üye olabilirsiniz.

Söylediğim gibi, birbirimize güvenecek şekilde evrimleştik ama o dünya başkalarının güvenilir olduğu bir
dünyaydı. Artık çok farklı bir dünyada yaşıyoruz. Dünyamızdaki hilebazlar onlara güvenmemiz için çok
akıllıca yollar buldular ama insanlığın yaşadığı strese bakarak diyebiliriz ki yanlış yöne gidiyoruz ve
ölümcül bir tehlike ile karşı karşıyayız. Yine de, herhangi bir şey yapabilmek için GÜVENMEK
ZORUNDAYIZ. Ve kime güveneceğimize karar vermek için yine pek çok farklı gözlemcinin oluşturduğu ağ
bize fikir verecektir. Tekrar söylemek gerekirse, çok sayıda DUYGUSAL bakış açısı elde etmekten
bahsetmiyoruz; kastedilen daha çok dışarıdaki gerçeklik, yani paylaşılan Asıl Gerçeklikle ilgili algılamalar
ve değerlendirmeler, bir şeyleri açıklayan, işe yarayan ve kalıcı bir içsel istikrara sahip olan şeylerdir.

Denklemlere patolojiyi de ekleyen yeni evrimsel standartlara dayalı olarak sosyal bağlantıları yeniden
oluşturma görevini üstlenebilenler, evrimsel olarak ilerleyecekler. Evrimsel olarak ilerlemeyenler ise yok
olacaklar.

Kısaca, Kasyopyalıların haklı olduğunu düşünüyorum: bir kaç yılımız kaldı. İnsanların bir an önce EE
programına başlaması çok elzem. Eğer şu anda yapmıyorsanız ya da bir şekilde başkalarıyla
paylaşmıyorsanız, umarım ki durumun aciliyetini anlamaya başlarsınız. Daha önce söylediğim gibi, şu
anda programı uygulamaktan daha önemli bir şey göremiyorum; sadece kişinin kendi potansiyeli için
değil, aynı zamanda başkaları için, çünkü bizi beklemekte olan zor zamanlarda yolunu kaybetmiş olanlara
liderlik yapmak üzere uyanık ve farkındalığı olan bir grup insana ihtiyaç var.

Şu anda bulunduğum yerden gördüğüm bu. Birlikte olursak ayakta durabiliriz, bölünürsek düşeriz.
Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için.

Ç.N.:
(1) “Kara Ölüm Üzerine Yeni Bir Bakış: Kozmik Bağlantı” (New Light on the Black Death: The Cosmic
Connection): Laura Knight-Jadczyk tarafından kaleme alınmış, 19 Aralık 2007 tarihinde Sott.net’te
yayımlanmış bir makale. Bu makalede Laura, çok sayıda tarihi ve bilimsel kaynaktan, özellikle de bir
dendrokronolog [ağaç kesitindeki halkalardan yaşlarını hesaplayan ve tarihteki çevresel faktörleri
çıkaran bilimdalı] olan Mike Baillie’nin yine “Kara Ölüm Üzerine Yeni Bir Bakış: Kozmik Bağlantı” adındaki
kitabından alıntıları derliyor ve bir yorum getiriyor. Burada ve özellikle Baillie’nin kitabında savunulan ve
bir çok bilimsel kanıtla desteklenen teori genel olarak 1300’lü yıllarda tüm Dünya’da ve özellikle de
Avrupa’da on milyonlarca kişinin ölümüne sebep olan [Avrupa nüfusunun yaklaşık 3’te 2’sinin] kara
ölüm-vebanın etkisinin aynı dönemde gerçekleşen komet felaketlerinin ve bunların yol açtığı deprem vb.
diğer çevresel felaketlerin sonucu olarak büyük boyutlara ulaşmış olması.

Makalenin orijinali : http://www.sott.net/articles/show/145683-New-Light-on-the-Black-Death-The-


Cosmic-Connection

(2) İng. Mother of all gushers. Meksika Körfezi’nde gerçekleşmekte olan ve BP’nin sebep olduğu petrol
sızıntısı felaketi “Tüm Sızıntıların Anası” olarak adlandırılıyor.

(3) 22 Haziran tarihli Sott.net’te yayımlanan (orijinali huliq.com) Nick Doms tarafından yazılmış bir
makale. Bu makalede Nick Doms BP Meksika Körfezi felaketi sonucunda okyanus tabanında
yaşanabilecek bir çökme tehlikesine ve bunun sonuçlarına dikkat çekiyor.

(4) “Ateş ve Buz: Yarından Sonra” (Fire and Ice: The Day After Tomorrow) Laura Knight-Jadczyk
tarafından kaleme alınmış, 10 Ocak 2007 tarihinde Sott.net’te yayımlanmış bir makale. Bu makalede
Laura günümüzün en büyük ve popüler manipülasyonlarından biri olarak kabul edilen “Küresel Isınma
(insan etkisiyle gerçekleştiği savunulan)” komplosunun ardındaki gerçekleri irdeliyor ve insanlığı
bekleyen asıl tehlikenin doğal döngüsel bir “Küresel Soğuma” yani yakın gelecekte yeni bir buzul çağı
olduğuna ilişkin bilimsel kanıtlar sunuyor.

(5) History Channel’da yayınlanan Doğal Bir Metan patlamasının küresel boyutta yaratabileceği büyük
felaketle ilgili bir belgesel. Kısa bir bölümü bu adresten izlenebilir :
http://www.youtube.com/watch?v=25BE42PzZZc

(6) Entropi: Entropi kanunu belki de insanların yer yüzünde keşfettikleri en büyük kanunlardan biridir.
Bu kanunun en güzel tariflerinden biri "Kainatta Herşey, kendini minimum enerji ve maksimum
düzensizliğe çekmek ister." şeklindedir. Aslına bakarsanız tanımdaki "maksimum düzensizlik" kavramı da
bir "düşük enerji" eğilimini ifade eder ancak kanunun biraz daha anlaşılabilir olması için güzel bir ilavedir.
Yani aslında gerçek tanım şudur: "Kainatta herşey kendini minimum enerjiye çekmek ister." Bu kanun
kainatın her yanında o kadar çok gözümüz önündedir ki örnekleri saymakla bitmez. Bir kaç örnek verelim.
Ör 1 : Yukarıdan bırakılan bir taş, aşağı düşmek ister. Çünkü aşağı dediğimiz nokta, yukarı dediğimiz
noktadan daha düşük bir enerji seviyesine sahiptir.
Ör 2 : Demir bir kaba sıkıştırılan bir gaz dışarı kendini atmak ister. Çünkü dış ortamdaki gazlar daha
düzensizdir.
Ör 3 : Baskı ile kontrol altına alınan toplumlar o baskıyı kırmak isterler. Çünkü baskı onları bir düzene
sokmak ister ancak toplum daha düzensiz olmak ister.
Budha düşüncesinde de bir entropi yaklaşımı vardır. Budha, "Bileşik olan herşeyin eninde sonunda
çözüleceğini, dağılacağını" söyler. Budha'ya göre bu, evrensel bir yasadır ve istisnası yoktur. Entropi
yasasındaki evrensel "düzensizliğe gidiş" olgusu, Budha düşüncesinde de yer almaktadır. (Vikipedi)

06 Temmuz 2010
Göreceğiniz gibi bu bir test veya uyumlanma celsesi. O kadar iyi gitti ki, yayınlamaya karar verdim. Tabla
başında farklı kişi kombinasyonlarıyla nasıl bir sonuç elde edeceğimizi zamanla göreceğiz.
Laura, Andromeda, PoB, Belibaste, Burma Jones, Psyche, Atriedes, Perceval, Ailén

[Laura ve Andromeda tabla başında]

S: (L) Bugün 6 Temmuz 2010. Sadece deneme yapıyoruz.


C: Merhaba Kasyopya’nın çocukları. Ben Olreila!

S: (L) Merhaba. Şimdi yeni bir kanalı uyumlandırmaya çalışıyoruz.


C: Evet. ‘Andromeda’ yeteneğe sahip!

S: (Andromeda) Yüzümü kızartıyorsunuz! [gülüşme]


C: İnsanlığa yardımda yüzünün kızarmasına gerek yok.

S: (L) Sanırım söz diziminizi kısa süre içinde toparlarsınız.


C: Uyumlanma biraz zaman alıyor.

S: (L) Bu oyunu oynarken herhangi bir sorusu olan var mı? Meksika Körfezi’nde devasa bir metan
patlaması olacak mı? Ve bu Florida’daki herkesi silip süpürecek bir tsunamiye neden olacak mı?
C: Hayır. Fakat metan global “ısınmaya” katkıda bulunan en önemli unsurlardan biri.

S: (L) Meksika Körfezi’nin okyanus tabanından sızan petrol, kuyu dışında yerlerden de sızıyor mu?
C: Evet ama bu başka yerlerde de oluyor. Hepsi “açılma” fenomeninin parçası.

S: (L) Yani dünyadaki tüm o çukurlar, çatlaklar... Tüm bu açılmalara neden olan şey nedir?
C: Dünyanın dönüşünün yavaşlamasından dolayı kabuk katmanlarının yanlış hizalanışı veya daha ziyade
kayması.

S: (L) Peki dönüşün yavaşlamasına neden olan şey nedir?


C: İkiz yıldızın yaklaşmasına ve sistemi “topraklama” eğilimine değinmiştik.

S: (L) Sorusu olan? (Atreides) Geçen gün konuştuğumuz şey hakkında soru sormak istiyorum. BP ve diğer
şirketleri kapsayan büyük bir plan mı söz konusu, yoksa sadece çok bencil ve dikkatsiz oldukları için tüm
bu zararlara neden oluyorlar?
C: ...Gittiği her yerde psikopatiyi takip eden doğal kaos.

S: (Andromeda) Yellowstone hakkında sorabilir miyim? Şu anda meydana gelen “hareketlenmelerin”


herhangi biri yakında Yellowstone’u uyandırıp büyük bir patlamaya neden olacak mı?
C: Bunun ihtimali, okyanus tabanında bir metan patlaması afetinin olması ihtimalinden daha yüksek.

S: (L) Pekala, önümüzdeki 5 yılda Yellowstone’da bir süper volkan patlaması ihtimali yüzdesi nedir?
C: %58.
S: (L) ...Yani önümüzdeki beş yılda yarı-yarıya, veya bundan biraz fazla bir ihtimal söz konusu. (Ailén)
Güney yarımkürede neler olabileceğiyle ilgili bir soru üzerinde konuşmuştuk bugün. (L) Evet. Bugün
izlediğimiz filmde (“Yarından Sonra”) olduğu gibi küresel bir süper fırtına meydana gelirse, böyle bir olay
sırasında güney yarımkürede ne olur? Filmde yalnızca kuzey yarımküre gösteriliyordu.
C: Daha az şiddetli fırtınalar ama yine de fırtınalar.

S: (L) Peki bir buz çağı?


C: Buz çağları güneyi de etkiliyor ama en büyük zarar kıtlık, seller ve depremler yoluyla oluyor.

S: (L) Meksika Körfezi’nde olmakta olan şeyin sonuçta yine de tehlikeli birşey olduğu açık. Bu petrol, buz
çağlarına karşı bir tampon oluşturan termohalin akımı üzerinde bir etki yapacak mı?
C: Oo, elbette! Hasarın afetsel bir şekilde hissedilişi bir veya iki yıl alabilir ama şu anda en büyük tehlike
yağmurla ve komşu bölgelerin genel toksisitesiyle ilgili.

S: (L) İnsanların taşınması tavsiye edilebilir mi?


C: Mümkünse ama eğer taşınamıyorlarsa, toksisiteden sakınmaya ve sakınamadıklarını da detokslamaya
dikkat etmeleri gerekiyor.

S: (Andromeda) Zehirin bir kısmı rüzgar yoluyla Avrupa’ya ulaşacak mı?


C: Evet.

S: (Andromeda) Belki de ulaştı bile?


C: Çok hafif olarak. Üç ay bekleyin.

S: (L) Üç ay içinde ne olacak?


C: Sızan petrol Körfez Akıntısı yoluyla, Avrupa’nın yağmur ve fırtınalarının çoğunun kaynağı olan Kuzey
Atlantik’e taşınmış olacak.

S: (L) Bu çok kötü!


C: Bu süreçte önemli oranda seyrelmiş olacak ama yine de fark edilebilecek.

S: (Belibaste) Eğer dünyanın kabuğu açılıyorsa ve pek çok sızıntı varsa, sanırım insanlar bu sızıntıları
durduramaz. Sızıntı ancak petrol basıncı okyanus basıncına eşitlendiği zaman durur. (L) Yani bu sızıntılar
yıllarca devam edebilir!
C: Evet.

S: (Belibaste) Ne kadar sürecek peki?


C: Hiçbir şey araya girmezse 8 yıl.

S: (L) Birşeyin araya girmesi bekleniyor mu?


C: Olabilir!

S: (Perceval) Orada ciddi bir şekilde nükleer silah kullanmayı düşünüyorlar mı?
C: Evet.

S: (Andromeda) Oo, hayır... (Perceval) Araya girip o sızıntıyı durduracak olan şey bu mu?
C: Kastettiğimiz şey bu değil. Mevcut kozmik koşullar altında orada nükleer bir silah kullanımı sorunu
ancak daha kötü hale getirir.

S: (L) Birşeyler araya girebilir dediğiniz şey bu sanırım. Ama 2014 yılının Haziran veya Temmuz’unda bir
zamanın, yeni dönemin 0. yılı olacağını söylemiştiniz. O halde o süreçte birşeyin araya girip gezegendeki
durumları düzene sokacağını düşünebilir miyiz?
C: Evet, öyle.

S: (L) Hmmm. Bu bizim faydalı diye düşüneceğimiz birşey mi? (gülüşme)


C: Bebek sahibi olmak gibi: kan, su, acı, ama bittiği zaman sevinç.
S: (Andromeda) Bu ne kadar sürecek? (Burma Jones) Evet, doğum ne kadar sürecek? (L) Bazı insanlar
çocuk doğururken ölüyor!
C: Bilgiden yararlanıyorlarsa, hayır.

S: (L) Tamam. (Burma Jones) Son zamanlarda herkesin sağ tarafında çok ağrı yaşamasına neden olan şey
neydi?
C: Gezegensel bağlantı.

S: (Andromeda) Ben bugün şişmiş durumdayım ve Ailén de öyle. Çıldırmış durumdayız. (Belibaste)
“Gezegensel bağlantı” derken, gezegenin bu kadar acı içinde olmasının bizi etkileyişini mi
kastediyorsunuz?
C: Aşağı yukarı.

S: ...(Ailén) O halde bu sıkıntılar kötüleşecek mi?


C: Kötüleşebilir ve muhtemelen kötüleşecek. Bilgi korur.

S: (L) Yani bunu atlatmak için diyetlerimize, takviyelerimizi almaya, kendimize bakmaya çok özen
göstermemiz gerekiyor. Nasıl gezegene bakılmasını, korunmasını istiyorsak, aynı şekilde kendimize bakıp
korumamız gerekiyor.
C: Evet!

S: (L) Başka birşey? Sanırım deneyimiz başarılı. Sormadığımız ama sormamız gereken birşey varsa lütfen
sorulmuş kabul edin ve bize cevabı verin! (gülüşme)
C: Sadece gözlerinizi açık tutun. Hoşçakalın.
22 Temmuz 2010
Laura, Ark, Andromeda, Perceval, Ailén, Galaxia, PoB, Atriedes, Burma Jones, Psyche, Mr. Scott

{Laura, Ark ve Andromeda tabla başında}

S: (L) Bugün 22 Temmuz 2010. Sanırım bugün Paleohıristiyanlık (Paleochristianity) logosu için
kullandığımız o Ying-Yang şeklini içeren sonsuzluk simgeli ekin halkasının yıldönümü...
C: Merhaba Kasyopya’nın çocukları!

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Roçyana.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya. Şimdi dikkatle dinleyin.

S: (L) Dikkatle dinliyoruz.


C: Körfez Akıntısıyla ilgili sorularınız var. “The Dot Connector” dergisi için yaptığın astrolojik okumayı
hatırlıyor musun?

S: (L) Evet.
C: Düşündüğünden daha yakındı ve Körfez Akıntısı eksik ipucu parçasıydı.

S: (L) Tamam, peki ne olacak? Körfez Akıntısı bozuluyor mu? Ve bu bir buz çağı mı getirecek?
C: Getiriyor, getirecek.

S: (L) Bu çok yakın mı?


C: Sebep sadece petrol değil. Ama insanlar sadece petrol nedenini görüp böyle bir felakete neden
oldukları gerekçesiyle elitlere dönecekler. Ayrıca bazı lineer-olmayan etkilerin tam olarak gelişmesinin
biraz zaman alacağına dikkat edin.
S: (L) Yani bazı insanların diğerlerinden daha erken bir şekilde olan bitenin farkına varacağını, sonra bu
bilincin yayılacağını söylüyorsunuz?
C: Evet.

S: (L) Eğer doğru hatırlıyorsam, astrolojik yorumumda Temmuz ortasında her ne olacaksa, bunun
Ağustos ortasında veya sonunda daha tam bir şekilde ortaya çıkacağını söylemiştim. Emin olmak için
dönüp o yorumumu okumam gerekecek. Çünkü onu farklı bir bilinç halinde yazmıştım.
C: Evet. Ve bunun için kullandığın yöntemi geliştirmenle ilgili bir yorumda bulunalım; parlaktı. Kelimenin
gerçek anlamıyla.

S: (L) Çok teşekkür ederim. Hiç astroloji yapmak (ç.n. kullanmak?) istememiştim. Pekala, bunu öğrendik.
Körfez Akıntısı konusuyla ilgili başka herhangi bir sorusu olan? Aa, bir saniye... O cevabı tekrar okur
musun bana? (Önceki cevaplardan biri tekrar okunuyor). “Sebep sadece petrol değil” derken neyi
kastediyorsunuz?
C: Manyetik alan değişiklikleri dahil olmak üzere iç gezegensel değişiklikler.

S: (L) Peki manyetik alan değişikliklerini de kapsayan bu içsel gezegen değişikliklerine neden olan şey
nedir?
C: Hem kozmik çevredeki değişiklik, hem de iç güneş sistemindeki ve yakınındaki yabancı cisimlerin
varlığı. (duraksama) Boyut birleşmesi.

S: (L) İnsanlar bu gezegende minik zerreler gibiler, gezegenin kendisi galakside minik bir zerre ve galaksi
de evrende minik bir zerre. Yani çok geniş bir bakış açısıyla bizim bir önemimiz yok. Ne olacaksa olacak.
C: Aşağı yukarı, ama bazı bilinçliliklerin diğerlerinden daha “ağır çektiğini” hatırla. Ayrıca hatırla; “Gözleri
serçede.” Sizin bakış açınızla durum çok acımasız görünse de, siz bile en küçük parçalarınızı
umursuyorsunuz. (ç.n.: “Gözleri Serçede” [His eye is on the sparrow] İncil’de İsa’nın serçelerle ilgili
verdiği bir örnekten ilham alınarak yazılmış bir ilahi.)

S: (L) Psikopatlar herşeyi mahvetmiş gibi görünüyor.


C: Bu aslında onlar için kötü bir zaman.

S: (L) Onlar için kötü bir zaman mı? Ne demek istiyorsunuz?


C: Tüm suç onlara atılacak!

S: (Andromeda) Bu ilginç... (L) İlginç bir bakış açısı. (Burma Jones) Daha önce Galaxia’nın sormak istediği
şeyi sorayım; bir devrim olacak mı? İnsanlar gerçekten uyanmaya başlayıp... (Galaxia) ...bu olaylara ciddi
bir tepki gösterecek mi?
C: Oo, evet!

S: (Galaxia) İşte duymak istediğim şey buydu! (Andromeda) Bu çok kanlı bir devrim mi olacak?
C: Evet.

S: (Galaxia) Her iki taraf açısından da mı?


C: Evet.

S: (Galaxia) Daha çok kötü taraf açısından mı, yoksa iyi taraf açısından mı?
C: Bekleyin ve görün.

S: (Perceval) Bu devrim dünyanın belirli bir bölgesinde mi odaklanacak? Örneğin dünya genelinde değil
de ABD’de?
C: Evet. “Bir tepe üstünde 5B şehir” demiştik.

S: (Perceval) İnsanlar petrol faciasının bir buz çağına neden olmasından devleti sorumlu tutacakları için
mi devrim yapacaklar?
C: Buz çağının başlamasından önce birkaç adım var. Bu adımlardan bazıları pek hoş değil.
S: (Perceval) Depremler, volkanlar, ekonomik çöküntü... (Burma Jones) Kitlesel açlık. (Perceval) Veba. (L)
Tarımın çökmesi.
C: Hepsi ve fazlası.

S: (Andromeda) Harika! (Perceval) Devrime neden olabilecek o adımlardan biri... (L) Devrimden değil,
buz çağından önceki adımlar dediler. (Ailén) İnsanların sadece petrol felaketini devrim için bir neden
olarak göreceğini söylediler. (Perceval) Evet, ben devrime buz çağının mı neden olacağını soracaktım. (L)
Buz çağı başladıktan sonra devrim yapma ihtimalinin yüksek olacağını sanmıyorum! (Gülüşme) ...Eğer
hasat alınamazsa, ekonomik çökmeler olursa vs bu bir devrime neden olur ve sonra devrimin ortasında
da buz çağı başlar. Benim tahminim bu.
C: Evet.

S: (Perceval) “Hepsi ve fazlası” dediler. O fazlalardan biri 9/11 hakkında ifşalar olabilir mi?
C: O da olabilir, ama umutlarınızı “ifşalara” bağlamayın. Daha ziyade halkın algısında bir değişiklik olacak.

S: (L) Tamam. ...Peki bizim ne yapmamız gerekiyor?


C: Tüm iyi niyetli insanları birleştirecek olan gerçeği ve EE programını yayma çabasına devam edin.

S: (L) İyi niyetli insanları birleştirmek...


C: Hatırla, bir keresinde dünya değişikliklerinden hemen önce insanların “işgale” karşı birleşeceğini
söylemiştik.

S: (L) Evet, Nefalim’den, onların sersemletici silahlarından falan bahsediyorduk. Ama öyle görünüyor ki
psikopatlar yeni Nefalim. Ve sersemletici silahları da var; şok tabancası. Sonra yöneticilerin sahte bir
dünyadışı varlık istilası sahneleyip sahnelemeyeceklerini sorduk. Dünyadışı varlıkları ifşa çabaları
insanları dünyadışıların istilası ihtimaline hazırlıyor. Bir tür sahte istilaya. Siz sorumuza evet diye cevap
verdiniz ama gerçek bir istilanın daha önce olabileceğini ya da dünya değişimlerinin araya girebileceğini
söylediniz. Şunu giderek daha çıplak bir şekilde görebiliyorum ki, 4KH güçleri boyutlararası birer aracı
olarak psikopatları üzerimizde kullanabildiği sürece bir dünyadışı istilaya ihtiyaçları yok. Temelde istilanın
zaten meydana geldiğini söylemiştiniz! Şimdi ve burada. Çünkü psikopatlar iktidarda!

Herkes dünyadışı bir türü arıyor, bekliyor. Dünyadışılar doğaüstü bir fenomen. Evet, belirli bir fizikselliği
var ama bu fizikselliğin... ...kalıcılığı yok. Bizim realitemizde sürekli “titreşemiyor”. Gelip gidiyor ama
burada kalamıyor. O yüzden aracılara ihtiyaçları var. Her zaman aracılara/ajanlara ihtiyaçları vardı.
Kontrol ve manipüle edecek insan-görünümlü varlıklara ihtiyaçları vardı. Sanki üst boyutların birinde bir
kontrol panelinin başında oturuyorlar ve bizim uzaktan kumandalı oyuncakları kontrol etmemiz gibi onlar
da ajanlarını kontrol ediyorlar.

Herkes ifşa gibi birşeyin olmasını bekliyor. Ama bu zaten oldu. ŞİMDİ ve burada! Gelip bunun doğaüstü
veya üst-boyutsal bir fenomen olduğunu söylemedikleri sürece, herhangi bir “ifşa” bir aldatma olacak,
ki bunu söylemezler, çünkü bu onların fiziksel evrene tapan dünya görüşleriyle tamamen çelişir.
Darvinizm... madde bilimi... Bilimsel çalışmalarda paranormalle ilgili araştırmaları devredışı bırakmaları...
Sebebi bu. Bu tür şeyleri asla samimi bir şekilde araştıramazlar çünkü bu onların gerçeklik algılarını yok
eder. İnsanları fiziksel, maddi dünyadışı varlıklara hazırlamaya çalışacaklar. “Uzaylı tanrı” numarasını
deneyip “Uzaylı tanrıya tapın! Arkamızdan gelin! Bizler yüksek rahipleriz!” diyecekler. Ama bu işe
yaramayacak. (Perceval) Gerekirse kullanmak üzere hazırda tuttukları bir proje gibi. İnsanları dünyadışı
varlık fikrine hazırladılar. (L) Bu devasa bir karşı-casusluk programı. Ve özellikle örtmeye, gizlemeye
çalıştıkları temel şey, bu fenomenin doğaüstü olduğu kavramı veya anlayışı. Daha doğrusu, bizim
doğaüstü dediğimiz şey mutlaka “doğa üstü” demek değil, sadece üst boyutlara özgü demek. Binlerce
yıldır bu şeylerin, o diğer gerçekliğin farkındayız. Gelip gidiyorlar. Flatland’deki parmak gibi. Flatland
biziz! Yaklaştım mı? (ç.n.: flatland; bir roman ve film)
C: Doğrudan kehanette bulunmadan yaklaşabileceğin kadar yaklaştın.

S: (L) Werner von Braun muydu o? Bir uzaylı istilası ile ilgili bir ilüzyon yaratılacağı ve bunun büyük bir
yalan ve aldatma olacağını söyleyen? Çünkü olayın temelde paranormal veya üst-boyutsal bir fenomen
olduğunu bildiğini söylemiş. Kastettiği şey bu muydu?
C: Evet.

S: (L) Çünkü mantıklı. Zaten istila edilmiş durumdayız. (Perceval) Bir psikopat istilası. (L) Evet. (Ailén) İnsan
olarak sorumluluk almamanın mükemmel bir mazereti. Bunun suçunu uzaylılara atabilirler. “Hepimiz
eşitiz, hepimiz kurbanız! Bilmiyorduk!” (L) Pekala, bir sonraki soru? Herkes bu konsorsiyumun neden
Avrupa’daki tüm kakao tohumlarını satın aldığını merak ediyor.
C: Bir kez daha arzulu düşünüş hastalığı ortaya çıkıyor!

S: (L) Neyi kastetiyorsunuz?


C: İnsanların çikolatayı umursayacağını sanıyorlar!

S: (Burma Jones) Herşeyin yıkılacağını biliyorlar ve “Tüm bunlar meydana gelmeden bu değerli malı
alalım!” diye düşünüyorlar. (L) Belki de herşeyin yıkılacağını BİLMİYORLAR. Belki sadece bazı şeylerin
yıkılacağını ve çikolatadan çok para kazanacaklarını düşünüyorlar. Ama durumun ne kadar kötü olacağını
bilmiyorlar, çünkü olmakta olan şeyi ciddi bir şekilde hafife alıyorlar.
C: Psikopat olmak için iyi bir zaman değil!

S: (Gülüşme) (L) Yani BP görevlileri gibi. Psikopat oldukları için gerçekten çuvalladılar. Yaklaşan iklim
anormalliklerinin sorumluları onlar. (Perceval) Evet, daha önce söylendiği gibi, psikopatların en büyük
özelliklerinden biri, eylemlerinin gelecekteki sonuçlarını algılayamamaları. Ciddi bazı sonuçlara maruz
kalacaklar. (Ailén) Herşeyden, kendi yapmadıkları şeylerden bile sorumlu tutulacaklar. (Perceval)
Meydana gelmeden önce neyin yaklaşmakta olduğunu bile göremiyorlar. Herhangi bir yedek planları
olmayacak. (Galaxia) Bir sorum var. ABD’deki insanların bazıları neler olduğunu görüp bunun içinden
çıkacak mı?
C: Bazıları.

S: (Galaxia) En azından bazıları yaşayacak.

(Mola. BP petrol sızıntısı ve bunun Körfez Akıntısı üzerindeki etkileri hakkında bir makaleyle ilgili
tartışma.)

S: (Andromeda) O makaleyi görmedim. (Ark) Çok mantıklıydı. (Andromeda) Ne söylüyorlar? (Ark) Buz
çağının çok çabuk geleceğini. (Perceval) Bilimsel makalelere referansta bulunuyordu. Petrolün Körfez
Akıntısı üzerinde bir etki yapmasının çok muhtemel olduğunu söylüyor. (Andromeda) Bunu bu olay
meydana gelir gelmez söylemiştim! (Psyche) Şu anda Güney yarımkürede hava aşırı derecede soğuk.
Binlerce inek ölüyor. (Andromeda) Körfezdeki suyun sıcaklığı ve petrolün yoğunluğu Körfez Akıntısını
etkileyince birşey olacak. Zaten çok hassas bir denge. (Perceval) O seyrelticiyi o petrolün üzerine
sıkmaları da buna yardım ediyor. Petrolü dibe batırıyor. Eğer bunu yapmasalardı petrol az çok yüzeyde
kalacaktı. Şimdi daha fazla yayılıyor. Bence buz çağından önce meydana gelecek ilk şey... (Andromeda)
Çok miktarda kuraklık veya aşırı yağış. (L) Seller. (Andromeda) Büyük oranda yağış, kirli yağmur. (Ailén)
Asit yağmuru. (Andromeda) Asit yağmuru nedeniyle hasat alamama. (L) Düşen buzlar. (Andromeda) Ve
ekonomiler çökecek. (Perceval) Tarım çöktüğünde ekonomi de batacak. Besin yok, iş yok! (Andromeda)
Ve dünya pek çok deprem ve volkanik faaliyet üretecek. Bu dünyanın ateşinin çıkması gibi birşey. Soğuk
algınlığı ve nezle. (Perceval) Yiyecek sıkıntısı çekilen yerleri düşünün. İnsanlar açlıktan ölümle burun
buruna geliyor... (L) Ve birilerinde çikolata var! (Gülüşme) ...(Andromeda) Yiyecek kıtlığında çikolatan
olmasının çok iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. (Perceval) Onları plan yaparken düşünebiliyorum:
“İnsanlar neyi sever? Çikolata! İnsanlar acıkınca ne isteyecekler? Çikolata! Hadi fiyatları kendimiz
belirleyecek kadar çok miktarda çikolata ve kola stoğu yapalım! İnsanlar bunun için yalvaracak!” (Ark)
Belki de insanlar birşeylerden hastalanacaklar ve bunlar da çikolatanın panzehir olduğu bilgisini
yayacaklar! (gülüşme)... (L) Psikopatlardan bahsetmişken... S___ için ne söylersiniz?
C: Az önce söylediğimizi... (gülüşme) İnsanlar durumu giderek kavrıyorlar. S___’nin türü kendi ayağını
vurma eğiliminde.

S: (Perceval) S___ bir psikopat olduğunu biliyor mu?


C: Hayır. Herhangi bir psikopat biliyor mu?
S: (L) Psikopat olduğunu bildiğini söyleyen bazıları var.
C: Buna gerçekten inanmıyorlar. Bu da sadece diğer bir hile.

S: (L) Bazı psikologlar “Psikopat bir hastam var. Psikopat olduğunu biliyor. Hiç bir zaman hissedemeyeceği
bazı hisler olduğunu itiraf ederken yüzlerinde bir üzüntü oluşuyor” şeklinde yorumlarda bulunuyor.
Demek bu psikopatlar aslında o anda psikologla eğleniyor?
C: Evet.

S: (L) Pekala, not aldığımız başka ne sorular var? (Ailén) Son zamanlarda tekrar duyulmaya başlanan
pedofili olayları. Suistimal edilen çocukların bizimle irtibat kurmasına yardımcı olan bir kadınla tanıştık.
“Corruption of Silence” (Suskunluk Yozlaşması) dikkatimizi çekti. Burma Jones’un yaptığı araştırmada
pedofiliye bulaşan King adlı şahıslar dikkat çekiciydi. Birkaç ilginç raslantı oldu. Birileri bu konudan
bahsediyordu ve aynı gün Midsomer Murders dizisinde pedofili konusu işlendi.
C: Farkındalık alanına giriyor.

S: (Ailén) Küresel farkındalık gibi yani. (L) King adının bununla ilişkili olması hakkında ne söylersiniz?
(Burma Jones) Evet, bu olaylara karışan neden bu kadar çok King var?
C: Başka isim kümeleri de olduğuna dikkat edin. Siz sadece bir tanesine rastladınız.

S: (Burma Jones) Nebraska-Omaha’lı Leslie Lynch King ile Lawrence E. King arasında bir akrabalık var mı?
(L) Leslie Lynch King kim? (Burma Jones) Gerald Ford. (L) Oo.
C: Çok eski bir bağlantıları var.

S: (Burma Jones) Tamam. Yani Omaha’lı iki King’in birden pedofiliyle ilgisi büyük ölçüde bir tesadüf
diyorsunuz.
C: Evet.

S: (L) Bunun gibi başka örnekler bulabileceğinden eminim. Omahalı Lawrence King ile güney
Kaliforniya’da aynı ismi taşıyan, cinsel sapkınlığı nedeniyle öldürülen o çocuk arasında bir akrabalık var
mıydı?
C: Hayır.

S: (Burma Jones) Yani sadece isim kümeleri... Diğer isim kümeleri. Adların pedofili gibi olaylar etrafında
kümelenmesinin nedeni belirli genetiklerin hedeflenmesi mi?
C: Evet.

S: (Burma Jones) Hedeflenen kişiler dünyaya yardım etme şansı olan, dolayısıyla çocukken saptırılmak
üzere hedeflenen kişiler de olabilir mi?
C: Bazı durumlarda.

S: (L) Pekala, başka soru? Geçen gün forumda çocuk şaplaklama hakkında bir tartışma vardı. Bazen
bunun yapılabilecek tek şey olduğu durumlar var gibi görünüyor bana, ama yine de bunun çok nadir
olması gerekir. Yani özel durumlar. Belki ben bu yolu izlemedim ama bunun tek çözüm olduğu bazı
durumlar oldu. Yoksa sadece kendimi haklı çıkarmaya mı çalışıyorum? (Ark) Benim için fiziksel müdahale
iyiydi. Yoksa bir suçlu olabilirdim. (gülüşme) (Andromeda) Ya çocuk yolda oynamaya gidiyorsa? Seni
ciddiye almıyorsa? Korunmaları için buna ihtiyaçları var. (Ark) Ben tren yollarında oynuyordum. Annem
beni görüp geldi ve kulağımdan tutup eve kadar götürdü. Bir hafta kulağıma dokunamadım!
(Andromeda) Bu belki de hayatını kurtardı. (L) Bu seni tren yollarından uzak tutmaya yetti mi peki? (Ark)
Oo evet. (L) Başka herhangi birşey işe yarar mıydı? (Ark) Mmm... (L) Eğer annen sana tren yollarında
oynamanın kötü olduğunu söyleseydi onu dinler miydin? (Ark) Bunu kendim de biliyordum! (L) Yani bir
daha gitmemeni sağlayan şey, yeniden şiddete maruz kalma korkusuydu. (Ark) Yoksa tehlikeyi
umursamıyorsun. (L) Yani şaplaklanmanın sana doğru şeyler yaptırdığını düşünüyorsun. (PoB)
Hatırlamanı sağlıyor. (Ark) Fiziksel zorlama bir tarih sınavını geçmemi sağlamıştı. Yoksa aynı sınıfı bir yıl
daha okuyacaktım. (L) Pekala, o halde sorumu tekrar sorayım; eğer...
C: Biz sana soralım: Hayatta kendini fiziksel olarak öne sürmenin uygun olduğu durumlar var mı?
S: (L) Sanırım buna cevabım evet olur. (Andromeda) Kesinlikle. (L) Psikopatlarla, çıldırmış insanlarla,
zorbalarla ve sen ve sevdiklerin için tehlikeli insanlarla dolu bir dünyada...
C: Eğer bir davranış modelleri olmazsa çocuklar bu durumları nasıl öğrenecekler?

S: (L) Bir yetişkinin başka bir yetişkine karşı davranışlarını görerek davranış modeli almayı kastediyordum,
bir yetişkinin bir çocuğa karşı davranışlarını değil.
C: Çocuklar da zorba ve manipülatör olabilir!

S: (Atriedes) Hatta ebeveynleri tarafından hiç şaplaklanmayan çocuklar genellikle manipülatör oluyor.
(L) Gördüğüm kadarıyla, önüne sıkı sınırlar çizilmeyen çocuklar çok iğrençleşebiliyorlar. Bazı insanların
çocuklarını hiç şaplaklamadıklarını, küçük Johnny’lerinin harika olduğunu söylediklerini duyuyorum.
Küçük Johnny’lerinin gerçekte nasıl olduğunu bilmiyorlar. (Atriedes) Toplumun yapısı ve yetişkinler
arasındaki herhangi bir fiziksel reaksiyonu yasadışılaştırması hakkında da şeyler geliyor aklıma. Kavga
etmek yasalara aykırı. Eğer biri seni incitiyorsa, birşey yapıyorsa, birşeyini çalışıyorsa, ve eğer sen onlara
direnirsen başın derde giriyor. Ama onlarınki girmiyor. Elin kolun kanun yoluyla bağlandığı için herhangi
gerçek bir sosyal düzen uygulamanın yolu yok. “Çocuğunuzu şaplaklamayın” meselesinin ardında da bu
var. “Şiddetsizlik” hakkında bir sürü kanun çıkarıyorlar ve dünya iyice şiddete batıyor. Çünkü kurallar
sadece normal insanlar için geçerli, psikopatlar için değil. Özellikle de tepemizdeki psikopatlar. (L) Evet,
oldukça zorlu bir konu. Sanırım bu şaplaklama meselesi forumda tartıştığımız gibi. (Ark) Nadir ve adil.
C: Evet.

S: (Ailén) Sorun da bu. Çoğu ebeveynler bunu doğru durumlarda veya doğru bir şekilde yapmıyor.
(Atriedes) Suistimal ile şaplaklama arasında da bir fark var. Biri bir şahsa egemen olmaya yönelik, diğeri
ise ona yapı ve kuralları empoze etmeye yönelik. Eğer amacın yapıyı ve kuralları uygulamaksa ve bu
konuda bilinçliysen, o zaman bu bir suistimal olmaz. (L) Aynı zamanda sonuçlarla ilgili. Eğer bunu belirli
bir yaşta öğrenmezsen, hiçbir zaman öğrenmiyorsun. Ağaç yaşken eğilir. Çok küçük bir yaş da değil
elbette. Üç yaşından küçük çocukların buna maruz kalmaması gerekir. Ancak üç veya dört yaşından
sonra. O zaman bile sadece hafif bir şekilde olmalı... (Ark) Bir çocuğa birşey öğretebilirsin ve bu on yıl
sürebilir. Ama sonra çocukta yanlış bir davranışa dönüş olur. Bir kez şaplaklarsın ve... (L) Sonsuza kadar
öğrenirler. (Atriedes) Üzücü tarafı şu ki, bazı hatırlamalar sağlamak için acı çok daha etkili. (L) Doğru,
çünkü çoğumuz bir başkasının yaşadığı şeyi ancak kendimiz de aynı şeyi yaşamışsak anlayabiliyoruz.
Birinin parmağını kestiğini görüyorsun ve bunun nasıl bir duygu olduğunu biliyorsun, çünkü sen de daha
önce parmağını kesmişsindir. Vücudunda meydana gelen fiziksel birşey. Sonra birine incitici birşey
yapıyorsun ve o anda akli olarak bunun ciddiyetini anlayamayacak kadar küçüksün ama bu olay üzerine
kıçına bir şaplak yiyince o zaman birini gerçekten incittiğin için o şaplağı yediğini anlıyorsun genetik veya
fizyolojik bir şekilde. Birkaç yıl sonra büyükler sana bu tür davranışların yanlışlığı açıklıyor ama yediğin
şaplaklar olmasa o açıklama biraz temelsiz de kalabilir. Yaptığın herhangi birşeyin neticesi olarak hiçbir
fiziksel neticeyle karşılaşmıyorsan, on yıl sonra yetişkinler sana birşeylerin uygunluğunu veya
uygunsuzluğunu açıklasa bile bu sana fazla birşey ifade etmiyor. Acı çekmenin nasıl birşey olduğunu
anlamayacaksın, çünkü hiç böyle birşey yapmanın neticesiyle karşılaşmadın.
C: Çok yakın. Poneroloji’de karakteropat olarak tanımlanan kadını hatırlıyor musun?

S: (L) Kardeşleri kadının söylediği ve yaptığı herşeyi savunuyordu. Yaptığı herhangi birşeyin gerçek
neticesini deneyimlemedi. Peki bunun bir tür beyin hasarı olması gerekmez mi?
C: Aynı şey aşırı hoşgörüden de kaynaklanabilir.

S: (Galaxia) Tek çocuk olmak, beyninde birşeylerin eksik olmasına neden olabilir mi? Kardeşleri olmayan
tek çocuklarda beyin hasarı veya benzer birşey olur mu?
C: Bazen, evet. Çocuklara yönelik disiplinde önemli olan, belirli etki yaratım (ç.n.: imprinting) pencereleri
açıldığı sırada beyin kimyası karışımlarının etkinleşmesidir. İnsan organizması büyük ölçüde evrimsel
baskıların bir ürünüdür. Etrafta hiçbir tehlike yokmuş gibi davranmak, çocuğu düşmancıl bir çevrede
büyümenin doğal neticelerine maruz bırakmadan büyütmek, çocuğu uygun büyüme ve gelişim için
gerekli pek çok sistemik beyin faaliyeti silsilesinden mahrum bırakmaktır.

S: (Ailén) Yani disiplin olmayınca bir gerçeklik algısı etkinleşmesi de olmuyor. (L) Evet, sonsuza kadar bir
balonun içinde yaşıyorlar. (Ailén) Haklı olduklarını, iyi ve doğru olduklarını düşünüyorlar... (Andromeda)
Bu Galaxia’nın tek çocuklar hakkında söylediği şeyle de bağlantılı olabilir. (L) Hiç paylaşmaları gerekmiyor.
(Ailén) Ama disipline edilebilirler. (Andromeda) Ama disipline edilme ihtimalleri aynı derecede yüksek
değil. Kardeşlerle birlikte büyürken bu ihtimal çok daha yüksek. (Galaxia) ____’nin tek çocuk olarak
yetişmiş olması, belirli konuları kavrayamaması, kendini ve etrafındaki şeyleri anlayamamasına katkıda
bulunuyor mu?
C: Onun durumunda bu sadece küçük bir faktör.

S: (L) Pekala, toparlayabilir miyiz? (Galaxia) O celse bitiriş sorunu sor. (L) Oo (gülüşme). Yorgunum, eğer
sormadığımız ama bilmemiz gereken herhangi birşey varsa, lütfen sorulmuş kabul edin ve cevabı verin!
(gülüşme)
C: İyi deneme! İyi geceler ve endişelenmeyin. Sadece farkında olun! Hoşçakalın.
12 Aralık 2010
Laura, Ark, Andromeda, Atreides, REL, Perceval, Mr. Scott, Psyche, Burma Jones, Ailén, PoB, Belibaste

S: (L) Merhaba?
C: Merhaba!

S: (L) Bu gece kimle birlikteyiz?


C: Porsolya.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya. Yakında Aslan’a geçiyoruz.

S: (L) Aslan’a geçiyor olmanız, burada Dünya’da bizim tarafımızdan fark edilecek olan diğer bir potansiyel
olayın işaretçisi mi?
C: Evet. Muhtemel Süpernova. Mesajlarımızın alınmasını çok önemli ölçüde arttıracak.

S: (L) Bunun nedeni nedir? Kozmik dalgalar mı?


C: DNA’nızı ve hazır olanların DNA’larını etkileyecek.

S: (L) Bunun olumlu bir etki olduğunu varsayıyoruz?


C: Evet! Transkriptlere gözatın.

S: (L) Son zamanlarda herkes çok hastaydı. Ailén ve Atreides’de devam eden bir durum var. Bu hastalığın
nedeni nedir ve Ailén ve Atreides’inkiyle de ilişkili mi?
C: Benzer bir sebeple ilişkili.

S: (L) Peki nedir bu sebep?


C: Paleofest toplantısının katılımcılarından birinin getirdiği enfeksiyon aracısının güçlendirilmesi.

S: (L) Bir katılımcı getirdi derken, normal bir nezle miydi, yoksa özellikle bize bulaştırması için mi verilmişti
bu mikrop ona?
C: Evet.

S: (L) Peki o şahıs bu mikrobu nasıl aldı?


C: Halka açık bir yerde.

S: (L) Sanırım o şahsın kim olduğunu sormak sizi kandırmaya çalışmak gibi olmaz?
C: İlk gelenler arasındaydı ve ilk hasta olan kişi.

(kim olabileceğiyle ilgili tartışma)

S: (REL) Bizi hasta etmekten ne kazanacaklardı?


C: Bu bariz olmalı: bir “başarılı vuruş” ümidi.
S: (REL) Başarılı bir vuruş umdularsa çok güçlü bir mikrop olmalı. Bu da demek oluyor ki eskiden
olduğumuzdan daha güçlüyüz aslında.
C: Evet.

S: (Ailén) Daha iyi hale gelmek için ne yapabiliriz? Yeterli çabayı gösteriyor muyuz?
C: Doğru yoldasınız. Karaciğeri koruyun.

S: (L) Bir sonraki sorumuz Julian Assange ve Wikileaks hakkında. Wikileaks kendini sunduğu gibi mi
gerçekten? Bir avuç aktivist hacker’dan falan oluşan, tabandan gelen bir doküman sızdırma hareketi mi?
C: Kısa bir süreliğine öyleydi.

S: (L) Kısa bir süreliğine... Yani nispeten kısa bir süre içinde başka güçlerin kontrolüne geçti. Peki Julian
Assange’ın bir ajan olup olmadığını söyleyebilir misiniz?
C: Bu zaten yanıtlamış olduğunuz bir soru.

S: (L) Kastettiğim şey bilinçli olarak bir ajan olup olmadığı.


C: Bir ölçüde, evet. Hem insan hem de 4. yoğunluk türleri tarafından bir programlama oldu.

S: (Perceval) Bazı İsraillilerle buluşup onlar için zararlı olabilecek belgeler yayınlamayacağı yönünde bir
anlaşma yaptığı doğru mu?
C: Evet.

S: (L) Peki bu küçük gösterinin amacı nedir?


C: Bu öğleden sonra tahmin ettiğiniz gibi; küresel kontrolü kabul etmeye hazırlık. Veya bu amaçla
planlandı.

S: (L) Yani plan beklendiği gibi gelişebilir de, gelişmeyebilir de o halde?


C: Yaklaşacak. Ama “X” faktörünü hatırlayın.

S: (L) X faktörü nedir?


C: Dünyasal değişimler.

S: (L) Dünyasal değişimler hakkında birkaç soru sormak istiyorum. James McCanney’nin yazdığı “Planet
X, Comets and Earth Changes” adlı kitabı aldım. “Plasma Discharge Comet Theory” (plazma yayımına
neden olan kometler teorisi) dediği bir teori var. Bu teoriye göre kometler, bir kapasitör olan Güneş
Sistemi’ne giren asteroit tipi cisimler. Ve Güneş sistemine girdikleri zaman kapasitörün enerjisinin
boşalmasına neden oluyorlar: parlama, aydınlanma, kuyruk vesaire. McCanney kometlerin oluşum
halindeki gezegenler olduğunu ve epeyce kütle toplamış olan gerçekten büyük kometlerin mevcut
olduğunu söylüyor. Güneş sisteminden geçiyorlar, giderek daha fazla madde topluyorlar ve sonunda bir
yörüngeye girip gezegen oluyorlarmış. Jüpiter ve Satürn hariç olmak üzere Güneş sistemindeki diğer
gezegenlerin buraya bu şekilde geldiğini söylüyor. Güneş’le aşağı yukarı aynı zamanda oluşmuşlar. Bu
yazar birşeye yakın mı? Doğruya yakın mı?
C: Doğru iz üzerinde; ama onun modelinde açıklanmayan başka fenomenler var.

S: (L) Bu diğer fenomenler neler olabilir?


C: Victor Clube’ın dev bir kometin parçalanmasıyla ilgili fikri bir ölçüde doğru. Bu teorilerden biri diğerini
geçersiz kılmıyor.

S: (L) Walter Cruttenden’in “Lost Star of Myth and Time” (efsanelerin ve zamanın kayıp yıldızı) adlı bir
kitabı var ayrıca elimizde. O da Güneş’in bir ikiz yıldızının mevcut olduğunu, Dünya’nın ve Güneş
sisteminin, bu ikiz yıldızla birlikte ortak bir çekim merkezi etrafında döndüğü söylüyor. Zodyak
presesyonunu (yalpalama hareketini) yaratan nedenin bu yörünge olduğunu söylüyor. Presesyonun,
dünyayı da içine alan büyük bir yalpalama olmadığını, galakside son derece düzgün bir rota izlediğini ve
presesyona neden olan şeyin, ikiz yıldızı da kapsayan bu ortak çekim merkezi etrafındaki dönüş olduğunu
söylüyor. Bu yazar zodyağın presesyonuyla ilgili teorisinde gerçeğe yakın mı?
C: Kesinlikle!
S: (L) İlginç bazı etkilere değiniyor. Öncelikle Dünya’nın dönüş hızının kaydı konusundan bahsediyor. Çok
hassas bir gösterime sahip sabit bir teleskopları varmış ve bu teleskop son derece hassas ve doğru olan
bir tür süper zaman ölçüm cihazına bağlıymış. Sirius’u sabit bir nokta alarak Dünya’nın tam olarak ne
kadar sürede döndüğünü araştırmışlar. Sirius B’nin (Sirius’un cüce ikizi) Sirius A’yı tutulumladığı sürecin,
Dünya’nın dönüşünü yavaşlattığını bulmuşlar. Ölçümleri bunu göstermiş. Kesin süreyi yanlış hatırlıyor
olabilirim ama Sirius A’nın Sirius B tarafından tutulduğu iki haftalık süre içinde Dünya’nın dönüşünün
yavaşladığını söylüyorlar. Yazar Sirius’un bize doğru yaklaşıyor gibi görünmesine de dayanarak, Sirius’un
bizim güneşimizin ikizi olduğu şeklinde bir teori öne sürüyor. Bu teori doğru mu?
C: Güneş’in ikizi değil; ama kendi küçük kardeşinizle ilgili ipuçları için o yöne bakın.

S: (L) Bu yazarın iddia ettiği gibi Güneş sistemi ikizine yaklaştığında bunun psişik bir etkisi olacak mı?
C: Evet. Yaklaşışını hissediyorsunuz zaten.

S: (L) James McCanney’e göre bu son Güneş döngüsü yani solar maksimum o kadar uzun sürmüş, o kadar
yoğunmuş ki, solar kapasitöre gerçekten büyük birşeyin girmiş olduğunun bir kanıtıymış bu. Ve eğer
durum buysa, muhtemelen Güneş ile ikizi arasında bir akım söz konusu ve bir noktada Dünya, belki Ay
ve diğer astronomik cisimler bu iki yıldız arasındaki akımın içinden geçebilir ve bu biraz sorunlu olabilir!
C: Gerçekten de! Ve bu zaten oluyor. Tüm dünyadaki kanıtları görmüyor musunuz? (ç.n. doğal
afetlerdeki artış kastediliyor herhalde)

S: (L) McCanney Dünya’nın o tür bir akıma maruz kalması durumunda kometimsi bir hale geldiğini ve
‘kirlenme olaylarını’ kendine çektiğini, yani dış uzaydan her tür toz ve maddeyi kendine çektiğini, hatta
bu yüzden dünyadaki su hacminin de arttığını söylüyor. Eğer gerçekten böyle birşey varsa, komet tozu
bulutlarından geçiyor olalım veya olmayalım dış atmosferdeki toz yükünü kendimize çekebiliriz. Garip
bulutlar, uzun süreli contrail’ler, aşırı soğuma... tüm bunlar tam da McCanney’in tanımladığı etkiler
olabilir. Bu elektriksel katmanların atmosferik etkileri de olabilir. Çünkü bu yazar akımların ve akım
katmanlarının farklı türleri olduğunu söylüyor. Gezegenin elektromanyetik alanının nasıl işlediğiyle ilgili
beş katmanlı bir modeli var ve El Nino’nun, depremlerin, fırtınaların, Jet Stream değişikliklerinin, bu tip
başka pek çok şeyin nedeninin bu elektriksel fenomenler olduğunu söylüyor. Kasırgaları yaratan ve
yönlendiren şeyin su sıcaklığı değil Güneş’ten gelen elektrik olduğunu söylüyor. Çünkü eğer bu durum
suyun sıcaklığıyla ilgili olsaydı, bir kasırga gelip tüm sıcaklığı emdikten sonra belirli bir süre boyunca başka
kasırgaların meydana gelmesi imkansız olurdu. Ama kasırgalar çok sık görülebiliyor. Kasırga peşine
kasırga meydana gelebiliyor. McCanney bu teoride gerçeğe yakın mı?
C: Bahse girebilirsin!

S: (Ark) Güneş sisteminin ekseni presesyon/yalpalama yapıyor mu?


C: Bir fark yaratacak kadar değil. Ama Galaksi yapıyor!

(Galaksi ve Güneş Sistemi hakkında tartışma)

S: (Ark) Yani ikiz güneş ekliptik düzleminde?


C: Evet. Kapasitörün bir kısmı.

S: (Ark) Temel olarak iki çekim teorisi var. Bir tanesi düz, normal uzaya ve mükemmel geometrideki bir
zamana dayalı. Ve çekim bir tür alan olarak, yani mekanın arkaplanı olarak düşünülüyor. Bu teori yaygın
olarak kabul edilen teori değil. Einstein’a karşı olan garip insanlara göre bir teori. Einstein’ın teorisine
göre ise hiçbir şeyi bozmayan, güzel bir arkaplan şeklindeki bir çekim olamaz. Ama bu Einstein teorisi
atalet gibi şeylerle açıklanamıyor. Dolayısıyla sorum şu: Hangisi daha iyi bir yaklaşım? Einstein’a karşı
olanlarınki mi, yoksa Einstein taraftarlarınınki mi?
C: Einstein yanıldı... Birden fazla defa.

S: (Ark) Çok uzun zaman önce manyetik tekkutuplardan bahsetmiştik ve siz de bunların var olduğuna
dair bir onaylama sunmuştunuz ama bu konunun derinliklerine inmemiştik. Manyetik tekkutupların
hızlarıyla ilgili üç teori var. Birincisi, ışıktan yavaş olduklarını, ikincisi ışık hızında olduklarını, üçüncüsü ise
ışıktan hızlı olduklarını söylüyor. Hangisi doğru?
C: 3.

S: (REL) Andromeda, Burma Jones ve benim vitamin odasında duyduğumuz metalik çarpma sesinin ne
olduğunu öğrenmek istiyorum.

(bu sesle ilgili tartışma)

C: İncelen örtü. Çarpışma başka yerdeydi ve sızıntı oldu. Bu tür daha fazla fenomen bekleyin.

S: (REL) Buna neden olan şey neydi ve neden hepimiz birden duyduk?
C: Birleşen enerjiler duyuları güçlendirdi.

S: (L) Yakında tüm aşırı faaliyetlerimizi durdurup forumu dikkatli bir şekilde sürdürmeye odaklanmamız
gerekebileceğini düşünüyorum. Herhangi birşey herhangi birşeyi çok fazla etkilemeyecek gibi görünüyor.
Bu faydalı bir düşünce mi?
C: Henüz değil ama nihayetinde evet. Kendinizi, değişikliklere hazırlanma seçimini yapmış olanlara
yardımcı olmaya adamanızın vakti gelecek.

S: (L) Pekala, iyi geceler diyeceğiz!


C: Öpücük. Hoşçakalın.
2011 (4)
13 Şubat 2011
Laura, Ark, Belibaste, Perceval, Andromeda, Ailen, Galaxia, Psyche, Mr. Scott, Burma Jones, PoB,
Atriedes

Bağımsız mikrofon çalışmıyordu. Sorunun neyde olduğunu anlamaya çalıştık. Sonunda vazgeçip ses
kaydedicinin iç mikrofonunu kullandık.

S: (L) Merhaba?
C: Sonunda!! Proje Bozuk Mikrofon sona erdi.

S: (L) Merhaba. Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Soynorka.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya/Aslan.

S: (L) Tamam. (Ark) Soru 1: Çekim. Harold Puthoff diye bir adam var. Bu şahıs fiziksel çekim diye birşey
olduğuna dayanarak yeni bir çekim türü bulmuş. Aslında bulan o değil; tanıtımını yapıp geliştirmiş. (L)
Bulan kim? (Ark) Muhtemelen 19. yüzyıl. Çekimin bizim ‘vakumun geçirgenliği’ dediğimiz şeyin bir etkisi
olduğu şeklinde bir temel fikri var; elektrik ve manyetik. Böylece yeni bir birleşik alan teorimiz de olabilir.
Çekimin düz uzay ve zamana dayalı olması ve tüm çekimin fiziksel vakumun geçirgenliği gibi özelliklerde
olması fikrinin doğru olmadığını öğrenmek istiyorum.
C: Yanlış bile değil.

S: (Ark) Ama bu fikri sevmiştim! (gülüşme) Kendi fikrime uyuyor. Benim fikrim de mi yanlış bile değil?
C: Eğer çekimin bir etki olduğunu düşünüyorsan.

S: (Ark) Pekala, ilk soru için bu yeterli. Fena dövüldüm. ... İkinci soru uzay ve zamanla ilgili: Bir süre önce
Einstein’ın uzay-zamanla ilgili fikrinin doğru olmadığı söylenmiş, başka fikirleri incelemem tavsiye
edilmişti. Bu diğer fikirler, Galileo’nun uzay ve zamanı... Mutlak zaman... Zaman ayırt ediliyor ve mutlak.
Ondan önce Kant’ın fikri vardı. Kant’a göre uzay ve zaman ayrı. Mutlak uzay ve mutlak zaman. Belki de
doğru olanı üçüncüsü. Yani mutlak uzay ama mutlak olmayan zaman. Doğru iz üzerinde miyim?
C: Yaklaşıyorsun.
S: (Ark) Daha da yaklaşmak için ne yapmalıyım?
C: Bir algı olması dışında zamanın mevcut olmadığını hatırla.

S: (Ark) Pekala, hatırlayacağım. Benim sorularım bitti. (Andromeda) Pekala, listemizdeki ilk soru kuş, balık
ve diğer hayvan ölümleri. Bunlar birbiriyle ilişkili mi?
C: Bazıları ilişkili, bazıları değil.

S: (Perceval) Tarım Bakanlığı bazı kuşları kendilerinin öldürdüğünü açıkladı. Bazı sığırcık kuşlarını. Bu bir
yalan mıydı?
C: Öldürdüler.

S: (L) Bu bazı sığırcık ölümlerini açıklıyor. (Perceval) Bu diğer kuş ölümleri meydana geldiği sırada
sığırcıkları öldürüyor olmaları ilginç, değil mi? (Andromeda) Yeni yıl arifesinde Arkansas’taki kuşları
öldüren şey neydi?
C: Havadaki patlama.

S: (Ailen) Bazı hayvanlar bu yüzden ölüyor olabilir. (L) Listedeki olayların üzerinden tek tek geçmeniz
gerekecek sanırım. O kadar çok farklı neden var ki... Bazıları gezegensel değişimlerle ilgili olabilir, bazıları
tesadüfi olabilir, bazıları meselenin kasıtlı olarak çarpıtılmasına, akılların karıştırılmasına yönelik olabilir...
C: Evet.

S: (Andromeda) O konudaki soruları sonlandırabiliriz o halde. İki numara: Grönland’da güneş gerçekten
iki gün erken mi doğdu?
C: Hayır.

S: (Andromeda) Psyche bir deprem hissetti mi?.. (L) Ne olduğunu sormak istemiyor muyuz??
(Andromeda) Sanırım! (gülüşme) (L) Doğrudan sonu sormayı kastediyorum! (Andromeda) Bu bir liste!
(gülüşme) (L) İnsanların neden Grönland’da güneşin ufukta geçen yıla göre iki gün erken göründüğünü
düşündüğünü öğrenmek istiyorum.
C: Atmosferik yoğunluktaki ve sıcaklıktaki değişim ve ayrıca toz yüklenmesi. Ama gezegenin dönüşünün
ve yörüngesinin de değişmekte olduğunu unutmayın.

S: (L) Bu değişime neden olan şey nedir?


C: İkiz yıldızın yaklaşması.

S: (L) Tüm bu olaylara neden olan başlıca şey bu mu? Pek çok elektriksel fenomen var gibi görünüyor.
Sürekli bunun suçunu güneşe atıyorlar. Ama bir solar maksimuma göre düşünülecek olursa güneş şu
anda o kadar da etkin sayılmaz. Daha önceki solar maksimumlarla karşılaştırıldığında yani. Küçük güneş
patlamalarını çok büyütüyorlar, sanki çok sıradışı birşeymiş gibi. Geçmişteki güneş döngüleriyle
karşılaştırıldığında bunlar çok küçük ve önemsiz olaylar. Ama şu anda birşey güneş sisteminde önemli bir
akım yaratıyor gibi görünüyor. Buna neden olan şey ikiz yıldızın yaklaşması mı?
C: Evet.

S: (Ark) Neden astronomlar gezegen yörüngelerindeki bu değişiklikleri algılamıyorlar?


C: McCanney’in iyi bir açıklaması var. Bilimin diğer dallarındaki “tesadüfi” evrim fikriyle benzer nedenler.

S: (L) Peki bunu yapmalarının nedeni nedir?


C: Kontrol gereksinimi veya kontrol ilüzyonu. Yavaş ve emin, bilmiyor musun?!?

S: ...(A) Benim sorduğum şey, astronomların neden bu değişiklikleri görmedikleri... Bu soruya yanıt
verilmedi. (Burma Jones) Sanırım McCanney NASA’nın bunu gizlediğini söylüyor. (Ark) Ama sadece NASA
değil. Muhtemelen binlerce gözlem evi var. Amatör astronomlar var. (L) Sorunu o şekilde sormadın. (A)
O şekilde sordum... (Burma Jones) Amatör astronomlar bunu görmüş olmalı. (Ark) Birileri görmüş olmalı
ve binlerce amatör var. (L) Ben sorunu öyle anlamadım. (Ark) Bir soru daha sorayım: Neden binlerce
uzman ve amatör astronom gezegenlerin yörüngesinin değişmekte olduğunu görmüyor?
C: Bu değişiklikler çok küçük ölçekli ama yine de önemli. Bu ölçümü yapabilecek araçlar sıkı bir kontrol
altında.

S: (L) Sonraki soru. (Andromeda) Psyche dün gece bir deprem hisseti mi?
C: Hayır.

S: (Galaxia) Bu şahsi bir deprem miydi?


C: Hayır.

S: (Galaxia) Peki neydi bu?


C: Boyut bariyerinin çökmesi.

S: (Andromeda) Ev gerçekten sallandı mı?


C: Evet.

S: (Mr. Scott) Boyut bariyerinin çökmesine neden olan şey neydi?


C: Bu son zamanlarda çok oluyor. Dalga yaklaşıyor.

S: (Mr. Scott) Anlaşıldı. (Galaxia) Bir sorum var. 4. yoğunlukta renkleri duyabilmek gibi çeşitli
yeteneklerimiz olacağını söylemiştiniz. Müziği tatmak gibi bir yeteneğimiz de olacak mı?
C: Evet.

S: (L) Bir sonraki soru. (Andromeda) Elenin kometi bu yıl dünyayla etkileşip önemli sorunlara neden
olacak mı?
C: Muhtemel, evet.

S: (Perceval) Bunun tam olarak ne zaman olacağını bilmek muhtemelen mümkün değil. (L) Evet,
gezegenin ve başka pek çok değişkenin durumuna bağlı sanırım. Henüz asteroit kuşağından bile geçmedi.
Asteroit kuşağı Jüpiter ile Mars arasında. Mart ve Nisan’a kadar oradan geçmeyecek. Jüpiter’i geçmesi
gerekiyor. (Ark) Geçti bile. (L) Jüpiter’i geçti mi? Emin misin? (Ark) Evet, dün bakıyordum. (L) O zaman
yörüngesiyle ilgili daha iyi tahminlerde bulunulabilir. Ama daha asteroit kuşağından geçecek sonuçta. ...
(Andromeda) Yaklaştığı zaman sormamız gerekecek.
C: Elenin etkilerini göstermeye başladı.

S: (Perceval) Büyüklüğü nedir?


C: Uzun eksende 500 km çapında.

S: (Perceval) En azından Venüs değil...


C: Büyüyor.

S: [yanıtla ilgili tartışma] (L) Bu konuda başka birşey?


C: Ve bu sadece gövde.

S: (Psyche) Evet, bir de kuyruk var. (Andromeda) Elenin hakkında başka birşey? (Perceval) Bekleyip
görmemiz mi gerekecek? (Psyche) Kara Veba’nın bir dönüşünü mü göreceğiz?
C: Son derece muhtemel.

S: (Galaxia) Önce Avrupa’da mı? Nereyi vuracak?


C: Bekle ve gör.

S: (Galaxia) Oo, hayır. Tüm söyleyebildiğim bu.


C: Belirli bir genetik profile sahip olanların çok az sıkıntı yaşaması mümkün.

S: (Andromeda) Herhangi birimizde o genetik var mı? (Galaxia) Bu herhangi birinin bunun etkilerinden
muaf olacağı anlamına gelmiyor... “Ölmeden önce çok az acı çekecekler” anlamında da olabilir!
C: Tütün kullanımı bir ipucu ve fayda.
S: (L) Genetik profille ilgili bir ipucu mu?
C: Evet.

S: (Psyche) Oo, ilginç. [herkes bir sigara yakıyor ve gülmeye başlıyor] (Psyche) Herkesin keyfi yerinde.
Canım sigara çekti! (gülüşme)
C: Sigara içenleri yemeyi sevmeyenler sadece dünyadışı varlıklar değil. Belirli bir bakış açısından
bakıldığında, bu tür hastalıklara neden olan virüsler de “dünyadışı.”

S: (Belibaste) Yani dünyadışı varlıklar sigara içen insanları sevmedikleri için mi Kara Ölüm virüsünden
hoşlanıyor? (L) Ne? (Psyche) Hayır, “Dot Connector” dergisinin bir sonraki sayısındaki makaleyi
okumalısın: “New Light on the Black Death: The Viral and Cosmic Connection” (Kara Ölüm’e Yeni Işık:
Virüsler ve Kozmik Bağlantı). (L) Olaya 4. yoğunluk açısından baktığında, Kara Ölüm gibi birşey geldiğinde
ve dünya genelinde sorunlar meydan geldiğinde ve çok fazla acı çekildiğinde, 4 KH zengin bir ziyafet
çeker. Çünkü bununla besleniyorlar. Dünyadışı bir virüs 4. yoğunluk realitesiyle etkileşimli olacaktır.
C: Yeterince yakın!

S: (Andromeda) Bu ne zaman başlayacak? (Atriedes) Bu bir tür kehanet olur... (gülüşme) (Galaxia) Çok
yakın veya uzun vade?
C: 18 ay ile 2 yıl arası.

S: (L) Yani eğer Elenin veya başka birşeyin kuyruğunda öyle birşey varsa ve dünya o kuyruktan geçerse,
bu mikrobun dünyaya “yağması” yine de bir yıl kadar alabilir?
C: Evet.

S: (L) Kolloidal gümüş vebayla mücadelede yardımcı olur mu?


C: Tek başına değil ama çok yardımcı.

S: (Galaxia) Diyet değişikliklerimiz bununla mücadelede bize yardımcı olacak mı?


C: Hem de çok!!! Özellikle hücre koruması için yağ tüketimi.

S: (Ark) Ne tür kurabiyeler özellikle iyi? (gülüşme)


C: Un kurabiyesi!

S: (Andromeda) Hindistan cevizi yağlı?


C: Evet.

S: (Andromeda) Asteroit 596 Schiela’nın patlaması Elenin kometiyle ilişkili mi?


C: Evet. Ve diğer cisimler. McCanney’i inceleyin.

S: (Andromeda) O asteroitin komet haline gelmesine neden olan şey neydi?


C: Elektriklendi!

S: (Perceval) Birkaç ay önce o İskoçya ormanında meydana gelen patlama bir meteor çarpması mıydı?
C: Evet.

S: (Andromeda) Güneşin yakın zamanda içinden geçtiği komet fırtınası, fırtına öncesi ilk büyük yağmur
damlaları mıydı, yoksa bir yanılgı mıydı?
C: Söylendiği şekliyle ikisi de değil. Büyüyen fırtınanın parçası ama “büyük yağmur damlaları” geldiğinde,
bu konuda bir yanılgı olmayacak!

S: (L) Sorunun soruluş şekliyle ilgili. Ben olsam dünyaya düşecek “büyük yağmur damlaları” olup olmadığı
şeklinde sorardım. (Andromeda) Önümüzdeki iki yılda meydana geleceği tahmin edilen herhangi bir
süpernova var mı?
C: Evet.
S: (Andromeda) Bununla ilgili soracağımız herhangi başka birşey var mı? Betelgeuse süpernova oldu mu?
C: Hayır. ...Betelgeuse’un süpernova olacağını kim söyledi?

S: (Andromda) SOTT’daki bir makalede vardı. (Perceval) Evet ama belki bu yıl, belki de önümüzdeki bir
milyon yılda olabileceğini söylüyorlardı. (gülüşme) ... (L) Sonraki soru? (Andromeda) Mısır’daki
protestolar ABD ve İsrail tarafından mı yönetildi?
C: Hayır ama gösteriler bir kez başladıktan sonra takımlarını konumlandırdılar. Reed’in tanımladığı gibi,
küresel devrim arzuluyorlar.

S: (L) Douglas Reed mi? “Controversy of Zion”un yazarı mı?


C: Evet.

S: (Andromeda) O halde şunu soralım: Siyonistler kutsal kitapta betimlenen kıyamet senaryolarını
gerçekleştirmeye ne kadar yakınlar?
C: Koşulların iki yıl içinde olgunlaşmasını bekliyorlar.

S: (Perceval) Bunun Ortadoğu’da İsraillilerle Araplar arasında bir savaş hazırlığı olması mümkün mü?
C: Olası ama düşündüğün şekilde muhtemel değil.

S: (L) Sanırım gerçekten birbirlerine düşman olduğunu düşünüyorsun. İnsanlar birbirlerine düşman
ediliyorlar ama bence Arap dünyasında kontrolü elinde bulunduran güçler bile karanlık güçlerle işbirliği
içinde. (Perceval) Ben Ortadoğu’da Yahudileri ve Filistinlileri ve diğer herkesi içine alacak bir yangının
başlaması açısından düşünüyordum. Çeşitli Arap güçlerinin Arap milliyetçiliği etrafında birleşip İsrail’in
karşısına geçeceği bir senaryo yaratabilirler... (L) Evet, bu gerçekten mümkün bence ama onlar kontrollü
bir yangın meydana getirebileceklerini düşünüyorlar ve bence o yangın onların hiç akıllarına gelmeyen
şekillerde kontrol dışına çıkabilir.
C: Evet.

S: (L) İsrail muhtemelen tüm gezegende en konsantre olmuş psikopatlarla dolu bir ülke ve kendi türlerini
yok etmek istemediklerinden eminim. Ama Arapları yok etmek istiyorlar gerçekten. (Perceval) Ama
onları yok etmeye çalışırken kendilerini yok edebilirler. (L) Genellikle yaptıkları bu. Lobaczewski bir
mikrobun, bulaştığı vücudun ölüsüyle birlikte ölüp yok olacağını anlamaz diyor. Ve gerçek gezegensel
değişimleri hesaba katmıyorlar sanırım. Elbette bu olayların bazılarına hazırlanmayı planlayanlar var
aralarında. Ama meseleyi gerçekten anlamaya yakın değiller gibi görünüyor... Meydana geleceği
kesinleşen birşey olursa buna hazırlanabilirler. Örneğin eğer bilimadamları onlara bir tür komet vs olayı
olacağını söylerse, bir tohum bankası yapabilirler. Bunu yapabilirler ama önlem aldıkları ve belirli bir rota
izleyeceğini düşündükleri birşeye karşı şu anda yapmakta oldukları şeyin sonuçlarını düşünemiyorlar.
Yapacakları şeyin tamamen rasyonel olduğunu düşünüyorlar. Oyun teorisi gibi. Oyun teorisinin herkes
üzerinde işe yaramadığını gördüler! ... Pekala, bir sonraki soru? (Andromeda) Neden birden
Endonezya’da ekin çemberleri çıktı ortaya?
C: Dalga geliyor. Ekin çemberleri mutlak yıkımı yaşayacaklara sunulmuş bir lütuf. Neden İngiltere’de o
kadar çok ekin çemberi çıktı ortaya sanıyorsun? Bu hediyeleri alanlar ve bunlardaki mesajları ciddiye
almayanlar kendilerini ve soylarını lanetleyecekler.

S: (L) Birileri yıllardır onlara lütuflar sunuyor ve onlar bu lütufları tekrar tekrar reddettiler. Birilerini bulup
ekin çemberlerinin sahtelerini yaptırdılar, alay ettiler... Evren bu insanlarla konuşuyor ve çiftçiler çıkıp
bu mesajları siliyor...
C: Evet.

S: (L) Düşünebiliyor musun? Evren seninle konuşuyor ve senin tüm düşündüğün şey ekinin mahvolması!
Bunu düşünmek bile ne kadar inanılmaz. (Ailen) Peki neden en çok diğer ülkelerde değil de İngiltere’de?
(L) Başka yerlerde de ortaya çıkıyorlar ama en çok İngiltere’de. İngiltere dünyanın finansal merkezi. Tüm
gezegeni yönetenlerin tümünün geldiği yer. “Batı Medeniyeti” denen şeyin kendisi... Ve ne dediler? Bu
onlara ve onların soylarına bir uyarı. Soyları nerede? Tüm gezegende!
C: Evet. Kesinlikle!
S: (Andromeda) Son zamanlarda deneyimlenen pek çok garipliğin nedeni, dünya genelinde perdenin
incelmesi mi?
C: Evet.

S: (Andromeda) Mısır’da görülen atlı adam hayaleti neydi? (ç.n.: youtube)


C: Perdenin incelmesi.

S: (Belibaste) Peki şövalyenin anlamı neydi? Bir hayalet miydi? Bir yaratık mıydı? Mısır halkıyla mı
savaşıyordu?
C: Selahaddin.

S: (Belibaste) Şövalye veya prens... Arap savaşçısı. ... (Andromeda) Peki Kudüs’teki UFO? (ç.n.: aynı olaya
ait gibi görünen birkaç video: 1|2|3|4)
C: Aynı.

S: (Perceval) Kazakistan üzerinde, komet olduğunu düşündüğümüz şey neydi? Rusların iddia ettiği gibi
bir roket miydi? (ç.n.: youtube)
C: Hayır.

S: (Perceval) Komet miydi?


C: Evet.

S: (Perceval) Kometler hakkında bildiğimiz şeylere dayalı olarak bize de komet gibi göründü.
C: Parça. Çok sayıda “roket fırlatma” mazereti bekleyin. Eğer gerçekten bir “roket fırlatma” olsaydı,
önceden haber verebilmeleri gerekirdi.

S: (Perceval) Kudüs’teki UFO olayıyla komet olayı birbirine çok yakın zamanlarda meydana gelmiş
görünüyor. İkisi arasında herhangi bir bağlantı var mıydı?
C: Evet.

S: (Perceval) Bu bağlantı neydi?


C: Perdenin incelmesi. Elektriksel fenomenler bunu yapabiliyor.

S: (Perceval) O UFO normalde görünebilir değildi ama perdenin incelmesi dolayısıyla görünebilir hale
geldi, öyle mi?
C: Aşağı yukarı. Elektrik akımları insan algısını da etkileyebilir.

S: (Andromeda) PaleoFest’te bazı kişilerin gördüğü UFO’nun nedeni de mi perdenin incelmesiydi?


C: Evet! Ama buradaki neden aynı zamanda ağın algıda meydan getirdiği bir gelişmeydi.

S: (Andromeda) Haberlerde çıkan çatlak uçak camları neyin nesiydi?


C: Elektrik yükleri pek çok şeye neden olabilir. Bu arada hayvan ölümlerinden bazılarının nedeni de bu:
elektrik yükleri.

S: (Belibaste) Çünkü iyonosfer ile dünya yüzeyi arasında çok toz var. (Galaxia) Son zamanlarda elektrikli
cihazlarda sürekli elektrik şokuna maruz kalmamın nedeni de bu mu? (L) Olabilir.
C: Evet.

S: (Perceval) Bu elektrik yükleri güneşten gelen...


C: Yağmur katmanları veya toz artı elektrik. Kar da.

S: (Andromeda) Körfez petrolü sızıntısının kimyasalları Avrupa ve İngiltere sahiline ulaştı mı?
C: Evet.

S: (Andromeda) İnsanlar üzerinde fiziksel etkiler yapmaya başladı mı?


C: Fark edilebilir değil. Dip balıkları yemediğiniz sürece.
S: (Andromeda) Araştırmamızda şüphelenmeye başladığımız gibi sebzeler bizim için aslında iyi değil mi?
C: Evet.

S: (L) Neden?
C: Her canlı şeyin koruyucu bir yaşamsal koruma mekanizması vardır. Hayvanlar için bu onların kaçma,
saklanma veya mücadele etme yeteneğidir. Bu yeteneklere sahip olmayan canlılar doğa tarafından hala
terk edilmiş değil.

S: (Ailen) Temel olarak lektinler... (Psyche) Ve anti-besinler. (Ailen) Aman tanrım... insanlar bu
propaganda ile düşük-yağ propagandası arasında ölüyor.
C: Evet.

S: (Perceval) Hiç takviye almadan tüm besinlerimizi hayvanlardan elde etmemiz mümkün mü?
C: Hayvanlar “doğada beslenmiş” olsaydı daha iyi olurdu ama tahmin edersiniz.

S: (Andromeda) SOTT’un odak noktasındaki değişimle ilgili olarak doğru yönde mi ilerliyoruz?
C: Evet.

S: (L) Sormadığımız ama sormamız gereken herhangi birşey var mı? Sorulmuş kabul edin ve cevabı verin!
(gülüşme) Yorgunum.
C: Pekala!!!! Tatlı rüyalar! Hoşçakalın.
09 Nisan 2011
Ark, Laura, Andromeda, Atriedes, Galatea, PoB, Perceval, Mr. Scott, Psyche, Burma Jones, Ottershrew,
Ailén, Belibaste.

Andromeda ve Laura tablada. Bu bir eğitim/deneme celsesiydi ama başarılıydı! Harflerin akışı hızlı ve
pürüzsüzdü.

S: (L) Bu gece kimle birlikteyiz?


C: Koripfkek.

S: (L) Hiç kendi bedenin oldu mu?


C: Vardı, olacak, var!

S: (L) Ölmüş birinin ruhu musun?


C: Kasyopya 6. yoğunluk tüm seviyelerde mevcut.

S: (L) Şu bacadaki güçlü rüzgarın sesi kasette duyulacak mı? İrkitici olurdu, değil mi? [Celseyi kağıda
geçiren kişinin notu: Gerçekten de rüzgarın uğultusu kasette vardı! İrkitici!] (L) Birkaç soru sormayı
deneyebiliriz sanırım. Listeye bakayım. ... Pekala, önceden yazılmış birkaç soru var burada. İlki: Geçen iki
hafta boyunca neden hepimiz çok rahatsız/düşük enerjili/depresif/asabi hissettik kendimizi?
C: Kozmik değişimler meydana geliyor. Herkes bunu kendi genetiğine ve çevresine göre farklı farklı
deneyimliyor. DNA patlamalarına hazırlık niteliğindeki önceki sıkıntıları hatırlıyor musunuz? Şu sıra
herkes diyet ve psişik hijyen konusunda dikkatli olmalı, çünkü doğal süreci engellemeye çalışan dış
faktörler de var.

S: (L) Bunun super-moon dansımızla da bir ilgisi var mı?


C: Var gerçekten. Ve evrenin dengeye dayalı olduğunu hatırlayın. Her acı çekiş döneminden sonra her
zaman coşku vardır.

S: (Burma Jones) “Psişik hijyen” derken neyi kastediyorlar?


C: “Alanınıza” neleri aldığınız konusunda dikkatli olmak.

S: (L) Ne anlamda?
C: Her anlamda.
S: (L) “Her anlamda” derken?
C: Görmek, duymak, konuşmak vb.

S: (Ark) “Tüm duygularınızı kullanmakla” ilgili bir hikaye anlatayım. Birkaç gün önce dışarı çıktım ve az
daha kaza geçiriyordum. İç periferik şeritte, orta şeride en yakın şeritte gidiyordum. Üç şerit var. Arkadaki
şahıs benim sadece 90 km hızla sürüyor olmamdan çok rahatsızdı. Bir sağa, bir sola gidiyordu ve beni
geçmeye çalışıyordu ve ben de bunu dikiz aynasından görebiliyordum. Sağa baktım ve hiçbir şey
yapamayacağımı gördüm, çünkü bir araba vardı. Görebiliyordum. O yüzden bekledim. Yaklaşık iki dakika
sonra sağdaki araba gitti. Başka bir yöne gitti herhalde. Sonra şöyle yaptım (Ark, sürüş manevrasını
gösteren el hareketleri yapıyor). Araba tam sağ açıda, kör noktadaymış. Genç biriydi ve hızlıydı. Frene
bastı ve birşey olmadı. Normalde böyle şeyler yapmam. Çok hızlı düşünüyordum ve o arabanın gitmiş
olduğunu sanıyordum ama %100 emin değildim. %100 emin olana kadar beklemem gerekirdi. Birşey
olmadı tabi, sadece arkadaki şahıs sinirlendi.
C: Aklımızda fazlası var. Negatif enerjilerle etkileşimlerinize dikkat edin.

S: (L) Bu kendi gerçekliğimizi yaratmak gibi, değil mi?


C: Kastettiğimiz o değildi... Kalkanınızı aktif tutun ve negatif enerjilerin sızmasına izin vermeyin...
Yalanlara inanmak... Pozitif olduğunu sandığınız negatif müzik dinlemek... negatif filmler izleyip bunun
gözardı edilebilir olduğunu düşünmek gibi. Kendine yalan söylememek son derece önemli. Yöneliminin
gerçeği bilindiği, kabul edildiği ve anlaşıldığı sürece pek çok şeyi dinleyebilir, izleyebilirsiniz. Anladınız mı?

S: (L) Diğer bir deyişle: farkındalık. Birşeyi olduğu gibi görmek, negatif birşeyin sana sızmasına izin
vermemek, pozitif olduğunu düşünmemek. Görebilirsin, algılayabilirsin ve varlığını kabul edebilirsin ama
seni etkilemesine izin vermemelisin. Çünkü dünyayla ilgili algılarını kapatamazsın ama algıladığın şeylerin
seni etkileyiş biçimini kontrol edebilirsin. Yani negatif şeyleri olduğundan farklı birşeymiş gibi düşünüp
alanına alma. (Belibaste) Olduğu gibi gör. Negatifse negatif olarak gör. (L) Evet içinde pozitif
değişikliklerin meydana gelebilmesi için gerçek üzerinde odaklanmak gerekir. Yani “pozitiflik” bazı
durumlarda birşeyin negatif olduğunun tespit edilmesi anlamına gelebilir, çünkü bu doğrudur. (Galatea)
Hangi tohumun yeşermesini istiyorsan onu sula. (L) Konuştuğumuz konu temel olarak bu mu?
C: Evet.

S: (Ark) Ben derim ki herkesin geniş açılı bir dikiz aynasına ihtiyacı var.
C: Evet.

S: (L) Çünkü arkana birşeyler yaklaşıyor ve kör noktada kalıyor. Pekala Atreides. Senin sorun. (Atreides)
Biraz şahsi. Halüsinasyonlar görüyorum. Birşeyler çizerken çizdiklerimde bazen hareket eden birşeyler
görüyorum. İnsanların söylemediği şeyler söylediklerini duyuyorum sürekli.
C: Kozmik değişiklikler!! DNA değişiklikleri!

S: (Atreides) Yani delirmiyorum, öyle mi?


C: Hayır.

S: (Galatea) Bana olan şey de aynı mı? Ben de birşeyler görüp duruyorum.
C: Evet. Beş on sene önceki halinizi hatırlayın, şu ana kadar geçen süredeki değişiklikleri fark ediyor
musunuz?

S: (Herkes) “Evet!”
C: Bu değişikliklerin en temel yapınızda da tekrarlandığından / yansıdığından şüphelenmiyor musunuz?

S: (L) Bunun hakkında düşünmemiştim.


C: Kendi üzerinizde çalışınca böyle olur! Sizi daha da büyük ve hızlı değişikliklere hazırlar! Ve bu “Alış
kapasitesidir.”

S: (L) Yani kendi üzerinde çalıştığında ve belirli bir seviyede birşeyi değiştirdiğinde bu daha temel
seviyeler üzerinde, hatta DNA’n üzerinde de etkiler yapıyor. Bu da daha ince veya farklı enerjileri almanı
sağlıyor. Bu da daha fazla değişikliğe imkan tanıyor. Eğer bu meydana gelirse, giderek daha fazlasını
başarmanı sağlıyor. Kastettiğiniz şey aşağı yukarı bu mu?
C: Evet. İfade ettiğin şekliyle tam net değil, ama yeterince yakın.

S: (L) Daha net mi olmam gerekiyor?


C: Olduğun zaman olacaksın.

S: (L) Az önce bahsettiğimiz durumlar ile insanların deneyimlemekte olduğu kurdeşenler arasında
herhangi bir ilişki var mı?
C: Diyete dikkat!

S: (L) Sanırım bu karbonhidratlar konusunda çok dikkatli olmak anlamına geliyor?


C: Evet.

S: (L) Bunun sebebi, şüphelenmekte olduğum gibi ışın bombardımanına maruz kalmamız mı? HAARP
faaliyeti.
C: Evet.

S: (L) Yani üzerimizde bu ağır ışın faaliyeti varken, bu diyet konusunun daha fazla dikkate alınması
gerekiyor. Her tür hijyen konusunda daha da fazla dikkatli olması gerekiyor: fiziksel, zihinsel, duygusal,
ruhsal hijyen.
C: Evet. Az önce söylediğimiz gibi, sürece müdahale etmeye çalışan güçler var.

S: (L) Kırılan şeyler ve herkesin görmekte olduğu garip rüyalar konusunda ne söylersiniz?
C: Önceki yanıtlara bak.

S: (Galatea) Gördüğüm o karanlık adam rüyasının nedeni de bu muydu?


C: Evet.

S: (L) O tür bir rüya görmenin nedeninin, sızmaya çalışan negatif enerjilerin farkına varmakla ilgili
olduğunu düşünüyorum. (Galatea) Alanıma sızmaya çalışan gerçek bir soluk renkli hümanoit varlık mı
vardı?
C: Evet.

S: (Galatea) Korkutucu! (Burma Jones) Peki ben gerçekten gidip onun rüyasında ona yardımcı mı oldum?
C: Evet.

S: (Galatea) Teşekkür ederim! (Burma Jones) Birşey değil! (L) Listedeki bir sonraki soru: Fukuşima
radyasyonu, dünyada 1945’ten beri meydana gelen 2000’den fazla nükleer patlamadan kaynaklanan
radyasyonla karşılaştırıldığında gözardı edilebilir derecede mi?
C: Evet.

S: (L) İnsanları ne ölçüde kötü etkileyecek?


C: Birikimsel durum zaten kötü.

S: (L) 1945’ten beri meydana gelen 2000’den fazla patlamanın kümülatif etkisi mi? Bu son olayla birlikte
kritik bir eşiğe mi varıyoruz?
C: Evet.

S: (L) Peki bu bizim için ne anlam geliyor?


C: DNA değişiklikleri ve diyet, frekansı istikrarlı tutmaya yardımcı oluyor.

S: (L) Peki ya vejetaryenler?


C: Onlar nükleer “tost”, çünkü enerjilerinin çoğunu besinlerinin titreşimlerini arttırmak için kullanmak
zorunda kalıyorlar.
S: (L) Fukuşima tesisi kontrol altına alındı mı?
C: Ne?!?

S: (Burma Jones) “Şaka yapıyor olmalısın” anlamında herhalde?


C: Evet.

S: (L) TV şahsiyetlerinin saçma sapan konuşmalarına neden olan şey neydi?


C: Yukarıda belirtilen faktörlerin tümü.

S: (L) Diyet olabilir, DNA’larının bozulması olabilir, kozmik değişimleri alamıyor olmaları olabilir... Bunlar
mı yani?
C: 3-4 milyar ışık yılı uzaklıktaki “yeni” patlama hakkında ne düşünüyorsunuz? Yani 3-4 milyar ışık yılı
uzaklıkta olduğu düşünülen...

{Laura’nın notu: Görünüşe göre K’ler, 3.8 milyar ışık yılı uzakta olduğu söylenen küçük bir galaksinin
merkezinde meydana gelen bir patlamayla ilgili son habere atıfta bulunuyor. Bkz.
http://www.tgdaily.com/space-features/55258-bizarre-cosmic-explosion-observed ve
http://www.technewsworld.com/story/Cosmic-Fireworks-Erupt-When-Black-Hole-in-Dragons-Belly-
Swallows-Star-72239.html

“Astronomlar daha önce bu kadar parlak, uzun süreli ve değişken birşeyi hiç görmediklerini söylüyor.
Genelde gama ışını patlamaları büyük bir yıldızın sonuna işaret eder ve bu olayların meydana getirdiği
ışınımlar asla birkaç saatten uzun sürmez. Ama bu patlamadan yayılan radyasyon, patlamadan bir hafta
sonra bile parlayıp solmaya devam ediyor.” “Büyük bir yıldızın ölümüyle tipik olarak ilişkilendirilen kısa
ömürlü, genellikle birkaç saatten fazla sürmeyen gama ışını patlamaları yanında, bu patlama bir haftadan
beri devam ediyor ve bilimadamlarının şimdiye kadar gördüğü en parlak, uzun süreli ve değişken etkiyi
meydana getiren yüksek enerjili kozmik radyasyon yayıyor.}

S: (L) Söyledikleri kadar uzakta olmadığını mı söylüyorsunuz?


C: Evet.

S: (L) Peki bu neyi temsil ediyor? Nasıl bir etki yapıyor?


C: Dalga başladı!

S: (L) Ne demek istiyorsunuz?


C: Üst yoğunluklardan sizin evreninize enerji yağıyor.

S: (L) Komşumuzun ölümü ile köpeğimizin bozulan sağlığı arasında herhangi bir ilişki var mı? Bu
üzerimizde yoğunlaştırılan ışın faaliyetiyle mi ilgili yoksa kozmik etkiler mi?
C: Şu ana kadar tanımlanan faktörlerin hepsi.

S: (Mr. Scott) Köpeğimiz de DNA değişiklikleri geçiriyor! (Galatea) Konuşmayı öğrenecek!! (Belibaste)
{Konuşan köpek taklidi yapıyor}(Galatea) Biliyordum! Garip şeyler yapan hayvanlarla ilgili haberleri
okuyorum. Hayvanlar zekileşiyor!
C: Evet!

S: (Galatea) Yakında insan ırkını devirecekler! (PoB) Belki de bu daha iyi olur!
C: Bazıları için bozulma faktörünün de farkında olun.

S: (L) Anadolu’da Derinkuyu ve Kaymaklı’daki yer altı şehirlerini kim kazdı?


C: Afetleri takiben Kuzeybatı Avrupalı mülteciler.

S: (L) Eski Ahit’i hazırlayan kişiler Homer’in ve Hesiod’un Yunanca eserlerini şablon olarak mı kullandı?
C: Sonunda bunu anladınız mı?

S: (L) Bunu anlamamızın çok uzun sürdüğünü mü söylüyorsunuz?


C: Evet!

S: (L) Terapötler Eski Ahit’in yazılmasıyla ilişkiler mi?


C: Kısmen.

S: (L) Yeni Ahit’i Tarsuslu Pavlos mu hazırladı?


C: Hayır.

S: (Burma Jones) Tarsuslu Pavlos gerçekten var oldu mu?


C: Evet.

S: (L) Yeni Ahit’in bazı parçaları Pavlos’un yazılarından mı hazırlandı?


C: Evet.

S: (L) Peki şu andaki metin onun yazdıklarına ne ölçüde yakın?


C: Yüzde 70.

S: (L) Tarsuslu Pavlos herhangi bir felsefi ekol veya mistik gruba bağlı mıydı?
C: Evet.

S: (L) Gizem dinlerinden biri miydi?


C: Benzer ama daha eski. Şurada burada izleri var. Konuyu toparlamada iyi gidiyorsunuz. Bu iletişimin de
aynı şeyin bir parçası olduğunu söyleyebilirsiniz.

S: (L) Bu Gurdjieff’in ezoterik Hıristiyanlık dediği şey mi?


C: Evet.

S: (L) Mitraizmin 7. derecesi ne sağlıyordu?


C: Mitraizm, BH versiyonunun ters çevrilmişiydi.

S: (L) Peki o derecede erişilen şey neydi?


C: Güçlere egemen olma ve olunma.

S: (L) Mitralar neden Frig şapkası giymiş olarak gösteriliyor?


C: Gözlemcilerin kafasını karıştırmak için. İlgili konuların, sorularınızın imkan tanıdığından çok daha
karmaşık olduğunu aklınızda bulundurun.

S: (L) Başka sorular? (Galatea) İyi-şans enerjisinden yararlanmak mümkün mü?


C: Kastettiğin anlamda hayır. Evren dengeye dayalıdır. Hile ve kandırma yoktur.

S: (Galatea) Kaplanlarla ilgili rüyalar görüyorum ve bununla ilgili tesadüflere rastlıyorum. Bu tesadüflerin
arkasındaki anlam nedir?
C: Doğanın gücünün farkındalığı ve biraz korku.

S: (Ark) Bir soru sorabilir miyim? Homo polar motor denen şeyle uğraşıyordum. Bunu yapıyorsun ve
dönüyor. Silindir mıknatıs var ve dönüyor. O şekilde hareket ettiği düşünülen elektrik alanı var {manyetik
alan çizgilerini gösteriyor}. Şimdi, fizikçilerin tartıştığı büyük soru şu: o manyetik hatlar gerçekten var mı
ve mıknatısla birlikte dönüyorlar mı, yoksa manyetik hatlar yok ve {Ark mıknatısların yaptığı şeyi gösteren
el hareketleri yapıyor.}
C: Manyetik akış yönlendiricileri var. Cihazı etkinleştirdiğin zaman elektronları kaydırıyorsun ve bir akış
başlıyor. Bu akış serbest elektronları cihaza çekiyor.

S: (Ark) Fakat ben mıknatısı döndüren şeyin manyetik alan olup olmadığını soruyordum.
C: Değil.
S: (Ark) O zaman başka bir sorum var. Benim tahminim de buydu. Fakat neden manyetik alan bir
kutuptan diğerine gidiyor. “Vektör potansiyeli” denen, manyetik alandan daha ilkel birşey var. Bu vektör
potansiyelinin eterdeki birşeyin gerçek akışını temsil ettiği şekilde bir hipotez vardı. Benim sorum, bu
hipotezin herhangi bir şekilde doğru olup olmadığı.
C: Bu tam da şimdi tanımladığımız şey.

S: (Ark) Son soru. 20’lerde bir Alman fizikçi vardı ve manyetik monopolleri görebildiğini iddia ediyordu.
Bu bugünlerde neredeyse unutulmuş bir konu. Pek çok deneyi ve teorisi vardı. Bu fizikçi manyetik
monopolleri görüyor muydu gerçekten?
C: Evet.

S: (L) Pekala, işimiz bitti mi? Sormadığımız ama sormuş olmamız gereken herhangi birşey var mı?
C: Yardım yolda! Hoşçakalın!
11 Haziran 2011
Laura, Ark, Belibaste, Perceval, Andromeda, Ailen, PoB, Galaxia (AKA Galatea), Burma Jones, Ottershrew,
Psyche, Mr. Scott

[Laura ve Andromeda tablada]

C: OMANDSAPGKNRWAEHL veya derin uzayda yakın olmak şimdi dinle FIOEY çok sayı harika huzur.

S: (L) Bu neyin nesiydi? [Yanıtın incelenmesi] Adın nedir?


C: Goran Lezczek.

S: (L) Hiç kendi bedenin oldu mu?


C: Evet.

S: (L) Ne zaman öldün?


C: 1995.

S: (L) Nasıl öldün?


C: Savaş.

S: (L) Peki neden buradasın?


C: Bu yerden hemen çıkmak istiyorum.

S: (L) Yani ışığa gönderilmek istiyorsun, öyle mi? Tüm yapman gereken etrafına bakmak. Baktığın her
yerde o ışığı görebilirsin. Baktığın her yerde parlayan bir ışık görüyorsun. Ve belirli bir noktadan ona
bakmaya devam edersen, diğer yerlerdekine göre biraz daha parlak hale gelecek. Bunu fark eder etmez
o daha parlak ışık sana yaklaşacak. Yaklaştıkta da tüm yapman gereken ona doğru gitmek. Sadece ışığa
doğru git. Işığa doğru git. Işığa doğru git. Tam bir özgürleşme, tam bir huzur. Işığa doğru git.

{Bu üstteki diyalog ‘ayırıcı tanı’nın kısa bir versiyonudur. Tüm varlıklar sorgulanmalı ve test edilmelidir.
Eğer ‘ölmüş insan’ teşhisi yapılırsa, onu ışığa gönderme formülü uygulanır. Bir kanal tam olarak
uyumlanana ve belirli bir kimlik tanımlama dinamiği kurulana kadar, her varlığa bu süreç uygulanmalıdır.
Bir varlık reddedildiğinde ve yoluna gönderildiğinde kanal temizlenir.}

S: (L) Pekala, kimse var mı?


C: Evet.

S: (L) Kimle birlikteyiz?


C: Hodo.

S: (L) Hiç kendi bedenin oldu mu?


C: Bak öğren hızlı.
S: (L) “Bak öğren hızlı” ne anlama geliyor?
C: Yakında insanlar ölecek.

S: (L) Hangi insanlar?


C: Pek çok.

S: (L) Nerede?
C: Bilderberglilere yakın.

S: (L) Peki neden ölecekler?


C: Komplo.

S: (L) Tamam. Adını öğrenebilir miyim?


C: İsim verdim.

S: (L) Hiç kendi bedenin oldu mu?


C: Bak öğren.

S: (L) “Bak öğren” ne anlama geliyor?


C: Bir sonraki hediye yakın bilgi Laura.

S: (L) Söylediklerin pek bir anlam ifade etmiyor.


C: Bilgiyi izle.

S: (L) Neyin bilgisini?


C: Kanalın uyumlanması.

{Bu noktada zihinsel blokaj uygulandı ve Kasyopya’ya sessiz bir çağrıda bulunuldu. Az önceki faaliyet
durdu ve enerji değişti.}

S: [Planşet saat yönünün tersine daireler çizmeye başlıyor] (L) Tüm bu dairlerin bir nedeni var mı?
C: Şimdi işliyor!

S: (L) Adın nedir?


C: Kasyopya’dan Kocin.

S: (L) Peki senin Kasyopya’dan Kocin olduğunu nereden bileceğim?


C: Sor!

S: (L) Ne sorayım?
C: Ne istersen!

S: (L) Tabladaki tüm bu dönüşlerin ve karmaşanın nedeni neydi?


C: İnterferans. Uyumlanma için işbirliği gerekiyor.

S: (L) Ne tür bir interferans?


C: Size yönlendirilen HAARP benzeri bir ışın.

S: (L) Bu ne kadar süredir devam ediyor?


C: Bir süredir ara ara.

S: (L) Peki bunun kaynağı nedir? 3. yoğunluk mu yoksa 4. yoğunluk bir enerji kaynağı mı?
C: Her ikisi. Çok uzun süredir takip ediliyorsunuz.

S: (L) Eğer onlar için bu kadar sorun yaratıyorsak neden bizi hemen yok etmiyorlar?
C: Edemezler.
S: (L) Neden?
C: Bunun nedenini söyleyemeyiz, çünkü misyonu engeller.

S: (Galaxia) Bu neden misyonu engeller?


C: Eğer bunun nedenini bilirseniz tahmine dayalı hareket edersiniz ve muhtemelen kendiniz için ölümcül
hatalar yaparsınız. Sadece şu kadarını söyleyelim ki, size zarar vermelerinin kendilerinin tamamen
yıkımına ve daha negatif bir zaman hattına kaymalarına neden olacağını “biliyorlar.”

S: (L) Eğer benim ölümüm onların yıkımını getirecekse benim ölmem belki de iyi bir fikirdir, öyle değil
mi? İstediğimiz şey bu değil mi? (Belibaste) Bu onların yıkımına mı neden olur?
C: Yine, size herşeyi söyleyemeyiz. Ama bilin ki varlık olmadan Dünya ve gelecek için pozitif bir sonuç
ihtimali yok. (ç.n. “Laura’nın varlığı olmadan” anlamında söyleniyor gibi.)

S: (L) Yani ben olmadan pozitif bir sonuç şansı yok ama benim ölümüm onların tamamen yıkılmasını
sağlar.
C: Ve diğer herşeyin!

S: (Perceval) Belki de bunun dengeyle bir alakası vardır, öyle değil mi? Evren denge istiyor. Bir tür denge
olduğu sürece herşeyin meydana gelmesine izin veren yüksek bir güç var evrende. Ama eğer sen orada
değilsen, bu dünya tamamen karanlık, negatif bir yıldız haline gelecek. Dünyayı ve onunla ilişkili herşeyi
yok edecek bir mekanizma ortaya çıkacak.
C: Evet.

S: (L) Ama gezegendeki 7 milyar insan içinde tek dengeleyici enerjinin biz olduğumuzu düşünmek oldukça
moral bozucu. (Perceval) Herşeyin havaya uçmamasının tek nedeni birkaç kişinin bir çaba göstermesi.
Evrenin bu kadar küçük bir grubu dikkate alması çok yüce birşey. (L) Bu konuya nereden gelmiştik?
(Galaxia) Aa, demek bu kadar kötü hissetmemizin nedeni buymuş. Çünkü HAARP benzeri ışınlara maruz
kalıyoruz. (L) Evet! Etrafa dolaşan bir böcek gibi son zamanlarda evde ve civarında yaşanan çeşitli negatif
deneyimlerimizin ardındaki sebep bu mu?
C: Evet.

S: (Galaxia) Hepimizin kusma nedeni bu mu? (Perceval) Ve diğer şeyler?


C: Evet.

S: (L) Demek hücrelerimizi titreten ışınlar gönderiyorlar.


C: Evet.

S: (Galaxia) Yani bunun “Kozmik-itis” teorimizle bir alakası yok?


C: “Kozmik”!

S: (Belibaste) Her bir bireye yönelik ışınlama mı yapıyorlar?


C: Hayır.

S: (Belibaste) Bir bölgeye mi ışınlama yapıyorlar?


C: Evet.

S: (Belibaste) Tıpkı şu anda olduğu gibi...


C: Bir oda da hedef alınabilir.

S: (L) Yani hedefi bir odaya da odaklayabiliyorlar. (Perceval) Kendimizi böyle bir ışınlamaya karşı
savunmak veya korumak için yapabileceğimiz herhangi birşey var mı? (Ark) Çatıyı birşeyle spreylemek
gibi? (Perceval) Yeni çatımızın faydası olacak mı? [gülüşme]
C: Şu ana kadar iyi gidiyorsunuz. Gereklilik arttığında bilgi de artacak.
S: (L) Bugün çok daha iyiydim. Birkaç haftadır berbat bir durumdaydım. Kortizon ve biraz DLPA ile bugün
çok daha iyiydim. Yarın başka alır mıyım, bilmiyorum. Gerçekten faydası oldu. Bir çukura düşüyormuş
gibi hisseden diğer herkes için de tavsiye ederim, bunu da deneyin. Ama iki-üç günden fazla almak
istemezsiniz. (Belibaste) Demek diyet ve takviyeler bizi bu ışınlamaya karşı daha az hassas hale getirdi?
C: Evet.

S: (L) Diyetten bahsetmişken, bununla ilgili bir sorum var. Bir saniye, sayfamı alayım. Vejetaryenlik ve et
yeme konusundaki uyanışımızdan beri, ki bu uyanış biraz şans, biraz deneyim, biraz deney, biraz birşeyler
öğrenme ve biraz da zorlu derslerle mümkün oldu, konuyla ilgili pek çok bulgumuzu yayınlıyoruz. Çünkü
farkına vardığımız şeyler bizi konuyla ilgili materyalleri okumaya ve araştırma yapmaya itti. Bu konuyla
ilgili ve alakalı şeylerle ilgili bilgiler yayınlıyoruz. Gluten hakkında, süt ürünlerinin zararı hakkında, lektinler
ve bitkisel besinler hakkında, daha fazla et ve çok daha fazla yağ tüketme hakkında, yani temel olarak
Paleo diyetin insanlar için en uygun diyet olduğu hakkında şeyler yayınladık ve etrafımız zorlayıcı
vejetaryenlerle çevrildi. Fanatik bir tutumları var.

Dün gece bu konu hakkında düşünüyordum. Bob Altmeyer tarafından tanımlanan otoriter kişilik bu
davranışların bazılarını kolaylıkla açıklayabilecek olmakla birlikte, yine bir bölünme ile karşılaştık. Bilincin
beden dışında veya beden öncesinde mevcut olduğunu düşünen insanlar arasında bir bölünme var. Bir
de bilincin maddi evrimin bir yan ürünü olduğunu düşünen Darvinciler var. Ve tabi Darvinciler Big-Beng
tipi insanlar, ki bu da gerçekten garip bir yaratılış teorisi.

Yani bu bölünme var. Darvinciler var, Big Bengciler var ve tuhaf bir şekilde Darvincilere benzeyen
köktenciler var; çünkü onlar da mucizemsi bir yaratılışa inanıyorlar. Yani çitin tam zıt yönlerinde
bulunuyor gibi görünmelerine rağmen, her iki tip insan da otoriter tipte. Bu da Altmeyer’ın otoriterler
hakkında söylediği şeyi vurguluyor. Yetiştiriliş tarzlarına uygun olarak kurumsal otoritelerin inançlarını,
dayatmalarını veya fikirlerini izliyorlar.

Belki bugün değil ama Moskova’daki otoriter bir kişilik komünizmin en iyi hayat biçimi olduğunu
düşünüyor. Ya kabul et, ya öl. Ona göre gerçek olan, iyi olan, doğru olan şey komünizm. Okyanusun öbür
tarafında, ABD’deki aynı kişilik kapitalizmin en iyi seçenek olduğunu düşünüyor. Diğer bir deyişle
hayatlarında belirli otoritelerin varlığıyla yetiştiriliyor ve bu fikirlere uyumlandırılıyorlar. Kişilikleri o
fikirleri kölemsi bir şekilde takip ediyor. Burada anahtar kelime bu: kölemsi.

Aynı bölünme bir başka yerde daha var ama burada bir ideolojiye göre tanımlanmıyor, çünkü tüm
ideolojiler bu kölemsi takipçiliğe hizmet ediyor. Farklı olan şey takipçinin kölemsiliğine karşı gerçekleri
gerçekten umursayan, kültürel koşullandırmalarından çıkabilen ve başka fikirleri düşünebilen kişi.
Sabredin, bir yere varıyorum!

Altemeyer “Amazing Conversions” (şaşırtıcı inanç değişimleri) adlı bir başka kitap yazdı. Bu kitapta güçlü
dini bir geçmişe dayalı ailelerde doğan insanlar hakkında veriler toplayıp analiz etmiş ve bu şahısların
gelişimleri sırasında bu programlamaya çok maruz kaldıklarını görmüş. Ama sonra büyümüşler ve bu
programlamadan çıkmışlar. Eski düşüncelerine ille düşman olmamışlar ama inanmayı bırakmışlar,
fikirlerini değiştirmişler ve başka birşey olmuşlar. Bir de tamamen gayrı-dini ortamlarda yetiştirilen
insanlar var. Hatta bunlardan bazıları anti-dinciymiş ama büyüdükten sonra dini bir inancı veya
köktenciliği benimsemişler. Bu dönüşümleri yaşayanlar genellikle köktenci oluyor. Çoğu Katoliklik veya
Metodistliğe geçmiyor. Yani yazarın dinci olmayan ailelerde yetişen ve sonra dine geçen insanlarla ilgili
fark ettiği şey, çoğunun çok ciddi psikolojik problemleri olduğu yönünde. Bir şekilde suistimal edilmişler,
hasar görmüşler ve kendileriyle, hayatla veya dünyayla uzlaşmalarına yardımcı olacak olan şeyden
yoksunlar. Bu nedenle dışarıda bir kurtarıcı, onlara yanıtları verecek birşey aramak zorunda kalıyorlarmış.
Çünkü bir kez daha kölemsi bir şekilde takip edecekleri birine veya birşeye ihtiyaç duyuyorlarmış.

Dini sonradan terk eden insanlar çok farklıymış. Daha bağımsızlarmış. Kendi aralarında pek çok
farklılıkları var çünkü bir şekilde farklı düşünebiliyorlar, yapabiliyorlar ve olabiliyorlar. Bazıları ateist
olmuş, bazıları spiritüalist, ama dinci değil. Hepsi farklı farklı yolları izlemiş. Çok bireyselcilermiş. Ama
ortak özelliklerinden biri olarak, neyin doğru olduğuyla ilgili güçlü bir içsel inançları varmış. Garip bir
şekilde dini geçmişleri gerçekten işe yaramış. Bu onları gerçeği aramaya sevk etmiş; gerçeği
bulamadıkları veya gerçeğin kesinlikle kendi dinlerinde bulunamayacağı fikrine varsalar bile. Dinin
gerçekle ilgili olduğu fikri içlerine yerleşmiş ve akranlarından daha zekiymişler. İyi notlar alan ve
entelektüel faaliyetlerinde başarılı insanlarmış. Ve sonra, gerçeği bulmak için akıllarını kullanma fikrinin,
hayatı anlamlandırmak için faydalı bir yol olduğunu görmüşler. Böylece onlara en değerli şey olarak
aşılanan gerçeği aramak için akıllarını kullanmışlar. Araştırma konusunda çok faydalı olmadığı anlaşılan
dini eğilimleri sayesinde başlamış araştırmaları.

Yani bu tür iki farklı insan var. Bir yanda köle olmak isteyen veya köle olmaya ihtiyaç duyan insanlar, diğer
yanda ise bireyselleşen, tüm aleyhte koşullara, ailesel, sosyal ve kültürel programlamaya karşı bunu
yapabilen insanlar. Gerçeği istedikleri için dinden özgürleşen insanların çoğu, dinlerinin herhangi birşeyi
yeterince açıklayamadığını görmüş. Bu dinler inanılabilir değilmiş. O yüzden bu insanlar gerçeği istemiş
ve bireyselleşmiş. Anti-dinci evlerde büyümelerine rağmen, köle olmaya İHTİYAÇ DUYDUKLARI için “dini
bulmaya” ihtiyaç duyan kölemsi takipçilerden tamamen farklı hale gelmişler! Tıpkı bazı insanların
Darvinciliği “bulup” onun köleleri olmaları gibi. Veya kölemsi bir şekilde takip edilen diğer herhangi bir
fikir...

Şuraya getireceğim: Aynı şeyi vejetaryenlikte de görüyorum. Güçlü bir vejetaryen yaklaşımını gerçekten
etkili bir şekilde denedik. O süreçte hepimiz bazı sorunlar yaşadık ve bunun detoksla ilgili olabileceğini
düşünüyorduk. Zehirlerden arınıyorsun ve dolayısıyla bununla ilgili bazı sorunlar yaşıyorsun. Bu detoks
diyetlerini yapan hemen herkes de bundan bahsediyordu. “Aa, sen detoks semptomları yaşıyorsun.” Ve
yapılması gereken ve yapılabilecek olan belirli bir detoks seviyesinin var olduğuna inanıyorduk ama
sürekli detoks sendromları yaşayınca ve yaşadığın her sorunun detoks sorunu olduğu söylenince, bu ne
zaman sona erecek acaba diye soruyorsun. Bedenin ne zaman kalıcı olarak detoks sorunlarını
halledebilecek ve böylece her üç veya dört günde bir korkunç önlemler almak zorunda kalmayacaksın?
Ve elbette Atriedes’in yaşadığı deneyim, sebzelerin iddia edildiği kadar faydalı olmayabileceğine dair bazı
ipuçları elde etmemizi sağladı.

Şimdi etrafımızda bir sürü vejetaryen var. Ve fanatiklikleri şaşırtıcı. Dün bunun hakkında düşünüyordum:
Hamamböceği gibi insanlar var: herşeyle hayatta kalabiliyorlar. Bunların vejetaryen olanlarından bazıları
diyor ki “Ben çok sağlıklıyım. Hiç sorun yaşamadım. Hiç kilo kaybetmedim. Hiç güç kaybetmedim.”
Biliyorsunuz, biri size böyle söylediğinde, bu belki doğrudur. O kişiyi şahsen tanımıyorumdur ve doğru
söylüyor olabileceğini kabul ederim. Diğer taraftan sağlıklı olmayan pek çok vejetaryen de var. Bir süre
normal kalıyorlar ve bu göreceli birşey olabilir. Kendilerini ne kadar iyi hissedebileceklerini bilmiyorlar,
bu yüzden de nispeten iyi hissettiklerini düşünüyorlar. Ama sonra bir tür hastalık geliştiriyorlar ve
ölüyorlar ve insanlar merak ediyor. Çünkü diyetleri çok “sağlıklıydı.”

Ve sonra et yiyen insanlara gidip “Ah siz et yiyenler, siz her zaman hastasınız!” diyorlar. Mesele şu ki, her
zaman hasta olmakla suçlanan olağan et yiyiciler aslında Paleo diyetine göre yemiyor. Her tür bozulmuş,
kirlenmiş, toksik yiyeceklerle birlikte yiyorlar eti. Gazlı içecekler içiyorlar, bir sürü karbonhidrat
tüketiyorlar vs. Eğer Paleo diyet yapıyorsan, karbonhidratları azaltıyorsun, süt ürünleri ve o tür şeyler
yemiyorsun.

Tüm bunları düşünürken, kölemsi bir şekilde birşeyi takip eden insanlar ile “Onu yapıyordum, denedim,
bazı problemler yaşadım, araştırmaya başladım ve şunu şunu öğrendim ve farklı birşey denedim” diyen
insanlar arasındaki ayrımı görüyorsun. Fanatik vejetaryenleri düşünüyordum. Elbette vejetaryenliğin o
kadar da iyi birşey olmadığını öne süren bilgileri inceleyip vejetaryenliği bırakabilecek olanlar da var. 20
yıldır katı vejetaryen olan ve vejetaryenliği bırakan ve sağlıkları gelişen bir düzine arkadaşımız var!

7 Ekim 1995 celsesinde söylenen birşeyi hatırladım. Tamamen farklı bir konu üzerineydi ama sonra şöyle
birşey geçti:

S: (L) Ama kişinin karakteri fiziksel bedeninden ziyade ruhuna göre şekillenmiyor mu?
C: Kısmen; hatırla, aura profili ve karmik referans, fiziksel yapı ile birleşiyor.
S: (L) Yani belirli genetik özelliklerin, bir ruhsal eğilimin fiziksel bir yansıması olduğunu mu
söylüyorsunuz? Ruh yalnızca potansiyel olarak bile olsa kendini genetik özelliklerle eşleştirmek zorunda,
öyle mi?
C: Evet, aynen öyle.

S: (L) Yani bir kişinin ruhsal ilerleyişi veya gelişimi büyük ölçüde genlerine mi bağlı?
C: Doğal süreç, mevcut olduğunda sistematik yapı ile birleşiyor.

S: (L) Bu uzun önsözden sonra sorum şu: Bitki veya vejetaryen diyetiyle uyumlu bir genetik vejetaryen
profili var mı? Yani tüm standartlara göre etobur olduğu varsayılan bir insanda?
C: Doğru yönde sayılır ama soru olması gerektiği kadar net değil.

S: (L) Tekrar deneyeyim. “Aura profili ve karmik referans, fiziksel yapı ile birleşiyor” dediniz. (Galaxia)
Belki de kölemsi oldukları için sebzeler onlar için iyidir? (L) Şu anda sormak istediğim o değil. Ruh
potansiyel olarak bile olsa kendini genetiğe uyarlamak zorunda. Ah, bunu nasıl soracağım?.. Bir
keresinde vejetaryenliğin uygun bir beslenme biçimi olup olmadığını sormuştum, siz de genellikle öyle
olmadığını, bunun fiziksele konsantre oluş olduğunu söylemiştiniz. Bunu söylerken neyi
kastediyordunuz?
C: Çoğu vejetaryen bunun daha “ruhsal” olduğunu düşünür. Belirli bir beslenme biçiminin ruhun yapısını,
kaderini veya eğilimlerini değiştireceğini düşünür. Bu bir rahibe günahlarını itiraf edip, kefaret ödeyip
sonra tekrar günah işlemeye benziyor. Ayrıca, sizin de fark ettiğiniz gibi, rastladığınız vejetaryenler son
derece “gayrı-ruhsaldı.”

S: (L) Şu şekilde sorayım: Et yememiz bizim için ruhsal olarak zararlı mı?
C: Kesinlikle değil.

S: (L) Et yiyip yememek ruhsal bir konu değil. (Perceval) Bedenle ilgili bir konu. (L) İşlerimizi yapabilmemiz
için bedenlerimize doğru yakıtı vermek üzere optimal bir şekilde beslenmeye çalışıyoruz. Tüm mesele
bu: bedene optimal yakıtı vermek.
C: Farkı görüyor musunuz? Siz optimal yakıt için yemek yiyorsunuz, onlar bir ilüzyonu sürdürmek için.

S: (L) Hepsinin diyeti bir ilüzyonu desteklemek üzere değil. Pek çoğu sebzelerin optimal bir yakıt ilüzyonu
olduğunu düşünüyor. (Perceval) Ama tüm ayrıntıları gerçekten objektif bir şekilde okuyabilseydiler böyle
düşünmezlerdi.
C: Objektif bilgileri eksik.

S: (L) Pekala. (Perceval) Doğal düzende bitkiler mineralleri yiyor, hayvanlar bitkileri yiyor ve bazıları da
diğer hayvanları yiyor... (Burma Jones) Ancak yoğunlukları anlarsan öyle görünüyor ama onların bakış
açısıyla, fiziksel olarak bizler de hayvanız. (Perceval) Onu kastetmedim, bizim anlayışımız açısından...
C: Evet, önemli bir noktaya temas ettiniz: Genetik beden hayvani doğaya eğilim gösterir. Dikkat edin,
“eğilim gösterir” dedik. “Fanatik” vejetaryen olanlarda bu güdü çok güçlüdür. Hatta, genetik bedenle ve
genetik bedenin enerjik olarak bağlantılı olduğu herşeyle güçlü bir özdeşleşme vardır.

S: (L) “Genetik bedenle ve genetik bedenin enerjik olarak bağlantılı olduğu herşeyle güçlü bir
özdeşleşme” derken neyi kastediyorsunuz? Fanatik vejetaryenlerin et yemek istememelerinin nedeni
bunun onlar için kendi türlerini yemek gibi birşey olması mı? Onlara göre bir ineği yemek yamyamlık gibi
çünkü kendilerini hayvanlar alemiyle o kadar özdeşleştiriyorlar ki...
C: Evet.

S: (L) Kölemsi, otoriter takipçi tipteki gerçekten fanatik vejetaryenlerin şey olabileceğini mi
söylüyorsunuz... Belibaste o kelime neydi? (Belibaste) Organik Portal. (L) Organik Portal?
C: Evet.

S: (L) Hmm. (Galaxia) Yani hayvani öze sahip insanlar?


C: Evet.
S: (Galaxia) İnsan gibi görünüyorlar, ama değiller.
C: Evet.

S: (Galaxia) İnekleri yemiyorlar çünkü bir ineğin özüne sahipler!


C: Evet.

S: (Ark) İneklere gösterdikleri özen, insanlara gösterdikleri özenden fazla.


C: Evet.

S: (L) Yani kendi ruhsal türleri olan hayvanlara empati gösteriyorlar, insanlara değil.
C: Evet.

S: (Burma Jones) Psikopatların insanlara karşı çok duyarsız olmalarına rağmen hayvanlara karşı çok nazik
olabilmesinin nedeni de bu mu?
C: Evet. Ama psikopatlar genellikle kendi amaçlarına hizmet etmeyen herkese karşı vahşidir.

S: (L) Yani hayvanlar ancak amaçlarına hizmet ediyorsa onlara karşı nazik olurlar. (Ark) Kahramanımız
Gandi vejetaryendi bildiğim kadarıyla ama insanları umursuyordu. (Perceval) Gandi organik portal mıydı?
C: Gandi kendisi gibi insan sürülerini “umursuyordu.”

S: (L) Katarlar da vejetaryenmiş. Buna ne dersiniz? Mükemmelliyetçiydiler ve et yemiyorlardı.


C: Onlar da hayatta kalamadı!

S: (Galaxia) Bir soru sorabilir miyim? Tüm bunlar vejetaryenlerin yamyamlığa daha eğilimli olduğu
anlamına mı geliyor?
C: Hayır.

S: (L) Hayır, benim söylediğim şey onların... (Galaxia) Biliyorum ama insanlara karşı çok aldırmaz oldukları
için... (L) Neyi kastettiğini anladım. Belirli koşullar altında insanlara empati duymayıp onları yeme eğilimi
gösterebilirler mi diye soruyorsun. (Galaxia) Evet. (Perceval) Seçme durumunda olsalardı bir insanı mı
yerlerdi, yoksa bir ineği mi? (Galaxia) Eğer açlıktan ölüyorlar olsalardı?
C: Belki bazı durumlarda ama genel olarak değil.

S: (Ailen) Vejetaryenler arasında iki grup olduğu söylenebilir. Bazıları kendilerini böyle daha iyi
hissettiklerini, hayvanları öldürmek istemediklerini, hayvanlar için duydukları üzüntünün, bitkiler için
duydukları üzüntüden daha fazla olduğunu söylüyorlar. Orada duruyorlar. Buna dair ruhsal fikirler ileri
sürmüyorlar. Diğer taraftan insanların et yediği için fiziksel realiteye bağlandığını söyleyen vejetaryenler
var. Bitkisel besinler yiyerek, perhiz yaparak veya örneğin güneşe bakarak aydınlanmış varlıklar haline
geleceklerini düşünüyorlar. Böyle iki grup var. Bunlar arasındaki temel fark nedir?
C: Aynı gövdenin iki dalı!

S: (L) Hayvanlara karşı zalim olmak istemeyen tür kendilerini hayvanlarla daha fazla özdeşleştiriyor. Tüm
mesele bu onlar için. Ruhsal olarak yaklaşanlar daha çok New Age köktencileri. (Ailen) Evet ama özlerinde
veya genlerinde bir tür fark olabileceğini düşünmüştüm.
C: Pek sayılmaz. Ruhlu olanlar için tek kanıt, bedenin yalnızca bir makine olduğunun ve optimal yakıta
ihtiyaç duyduğunun fark edilmesidir.

S: (L) Üzerinde düşündüğüm birşey daha var. Genetik yapının fiziksel potansiyelle evlenmesi meselesi...
Tarih boyunca yüksek ruh potansiyeli fiziksel sorunlarla ilişkilendirilmiş gibi görünüyor. Çok güçlü bir
enerji olan ruhun kendini beden yoluyla ifade ettiği ve eğer ruh mutsuzsa, endişeliyse, sıkıntıdaysa, veya
dünyada bu kadar çok zulüm ve çılgınlık karşısında olduğu gibi huzursuzsa, yüksek ruhsal potansiyellere
sahip insanlar daha fazla fiziksel problem ve sakatlık deneyimlemeye eğilimli oluyor sanki. Bu görüş
doğruya yakın mı?
C: Evet.
S: (L) Dolayısıyla ruhlu olan ve ruhunun yaşadığı sorunlardan dolayı bedeni etkilenen kişilerin bedeni
anlaması, ona optimal yakıt vermesi, ruhsal sorunları nasıl çözeceğini öğrenmesi gerekiyor.
C: Evet.

S: (L) Bu tıpkı Ra’nın Gezginler hakkında söylediği şey gibi. Geleneksel tanıma göre gezginler daha...
(Psyche) Daha hassaslar. (L) Daha hassaslar ve daha etkili bir şekilde beslenmeleri, daha iyi yakıt almaları
ve detoksifikasyon konusunda gerçekten dikkatli olmaları gerekiyor. Ve gezginler vejetaryen olmanın
onlara yardımcı olabileceği inancına eğilimli olabiliyorlar gibi görünüyor ama aslında yardımcı olmuyor!
C: Evet. Carla bir örnek!

S: (L) Evet, Ra grubundan Carla. Eklem iltihabından kötürüm kaldı neredeyse. Ne yediğini bilmiyorum
ama Paleo diyeti ona yarayabilir. (Ailen) Ama çok hasta olan psikopatlar da var. (L) Evet. Bazen bu
tamamen genetik bir tesadüf. Ama bazı durumlarda bu bağlantı var. (Psyche) Ve bugünlerde çok fazla
toksisiteye maruz kalıyoruz. (L) Pekala, bu konuyla işimiz bitti mi? (Ark) Evet, bir sorum var. Yüksek bir
bakış açısıyla bakıldığında, sadece etik falan değil ama yüksek bir felsefi bakış açısından bakıldığında,
yamyamlığın nesi yanlış? (L) Yamyamlığın nesi yanlış? (Perceval) Yanıtı yayınlayabiliriz de,
yayınlamayabiliriz de. (Gülüşme)
C: Bazı durumlarda yanlış bir tarafı yok. Ama genel olarak bir varlık enerjik nedenlerden ötürü kendi
türünü yemez. Etoburlar diğer etoburları yemez, çünkü bu optimal enerji kaynağı değildir.

S: (L) Yani optimal enerjiyi bitki yiyen canlıları yiyerek alıyoruz. Bitkileri de bu şekilde almış oluyoruz. Ama
aynı sürece sahip olan bir etoburu yediğimiz zaman bu bize optimal besin sağlamıyor.
C: Evet.

S: (Andromeda) O zaman vejetaryenleri yiyebiliriz. (Gülüşme)


C: Gülmeyin! Bazı zamanlarda ve bazı yerlerde bazı gruplar bunu yaptı. Hatta dünyada bugün hala
mevcut olan bazı karanlık çevrelerde hala yapılıyor. Bir keresinde belirttiğimiz gibi negatif üst yoğunluk
varlıkları bazı insanları ve insan bedeni ürünlerini besin olarak kullanıyor. Tercih edilenler şişman
çocuklar ve sigara içmeyen vejetaryenler.

S: (Psyche) Vejetaryen olunması gerektiğini söyleyen dinler var. (Burma Jones) Onlar yalnızca iyi bir öğle
yemeği arayan 4KH’lerin çiftlikleri. (Belibaste) İyi yemek. Genellikle organik vejetaryenler! (PoB) Et yiyen
hayvanların eti bizim için iyi değil miymiş? (L) Öyle dediler. (Burma Jones) O halde Hindistan büyük bir
sığır çiftliği demektir. (L) Ve o kalabalıkta kimse insanların kaybolduğunu fark etmez bile. Orada sürekli
insanlar kayboluyor. (Burma Jones) Ve dünyadaki en kötü fakirlik onlarınki. (Belibaste) Celselerde kayıp
çocuklarla ilgili bir bölüm vardı ve Hindistan’da pek çok kayıp çocuk vardı; vejetaryen çocuklar. (L)
Hindistan’daki kayıp çocuk sayısı hayrete düşürücü. İnanılmaz. Sıradaki soruyu sorayım. Elenin
Kometi’nin boyutlarını anlamaya çalışıyorduk ve bir şekilde bunu yüzüme gözüme bulaştırdığımı
hissettim. [ç.n.: “Indian” sözcüğü bazen “Hindistanlı”, bazen de “Kızılderili” anlamında kullanılabiliyor
İngilizce’de. Kayıp çocuklarla ilgili atıfta bulunulan celsede o ifadeyi “Kızılderili çocukları” olarak
yorumlamıştım diye hatırlıyorum. Ama şimdi anlaşılıyor ki Hindistanlı çocuklar kastediliyormuş.]
C: Evet.

S: (L) Öyle oldu. (Gülüşme) Çünkü o sırada zihnim meşguldü. Bu işin içinden çıkıp soracağım: Elenin
Kometi’nin büyüklüğü nedir?
C: Kısa eksende 5 km, uzun eksende yaklaşık 10 km.

S: (L) Onlar 5 km'ye 10 km demeye çalışırken, ben karıştırıp onu 500 yaptım. Onlar 5... falan demiştiler.
Bilmiyorum ne demişlerdi.Tamam, başka soracak sorusu olan? (Perceval) Ekin çemberleriyle ilgili bir soru
var. (L) Evet, onu gördüm ama salakça bir soru olduğunu düşündüm. “Bu yılın ekin çemberleri neden bu
kadar yavan?” (Perceval) Andromeda ısrar etti, ben de yazdım. (Gülüşme)
C: 6. yoğunluk meydandan çekilmeye başladı.

S: (L) “Meydandan çekilmek” derken neyi kastediyorsunuz?


C: Daha önce de belirttiğimiz gibi ekin çemberleri bir almanaktı. Yakında son sayfa çevrilecek.
S: (L) Bu aklıma birşeyi getirdi. Odise efsanesi hakkındaki analizleri okurken, bunun bizim
dünyamızdakine çok benzer bir hikayeyi anlattığını hissettim. Odysseus evine döndüğünde, psikopatik,
tüketici, sarhoş, kaba, iğrenç insanlarla dolu olduğunu görüyor. Kendisi de bir yabancı, bir dilenciyken,
berbat bir muamele gördüğü bir süreçte kendine geliyor. Bu temelde bizim bugünkü dünyamızı
andırıyor. Fakirlere zulmediliyor. Tüm dünya eliti Odise’de Penelope’ye göz dikenlerin rolünü oynuyor
ve bir anlamda Odysseus da diğer herkes. Bu hikaye o kadar çok şeyi anlatıyor ki. İnsanlar kendi sonlarını
getiriyorlar. Burada doğru iz üzerinde miyim?
C: Evet. Forumunuz için iyi bir egzersiz çünkü derin bir seviyede pek çok gerçeği aktaracak.

S: (L) Başka sorusu olan? (Ark) Atena rolünü kim oynayacak?


C: Yorum yok!

S: (Galaxia) Atena ne yaptı? (Ark) O olmasaydı kötüler kazanırdı. (L) Yani o kısmı söylemeyeceksiniz?
C: Şu kadarını söyleyelim: Yardım yolda!! Hoşçakalın.
20 Ağustos 2011
Laura, Ark, Perceval, Andromeda, Bubbles, PoB, Ailen, Burma, Kniall, Ottershrew, Psyche, Mr. Scott,
Belibaste

[Laura ve Andromeda tabla başında]

S: (L) Merhaba?
C: Merhaba.

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Cofora.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Aklımızdaki sorulardan biriyle başlayayım. Hızlı bir soru olur umarım. Forum üyelerinden ____ ve
____’nin faaliyetlerini ve yaptıkları kanallama deneyini merak ediyoruz. Kasyopya Aslan’ı kanalladıklarını
mı iddia ediyorlardı? (Bubbles) 6 Aslan. (L) Bunun nedeni sanırım sizin “Bir sonraki durak Aslan” demiş
olmanızdı. Bu üyeler kimi veya neyi kanallıyorlar?
C: Tam olarak kanallama değil. Onlarla oynayanlar var.

S: (L) Onlarla oynayan kim veya ne?


C: Duygu/düşünce parçalarını okuyan elemanteller.

S: (L) Peki neden forumda bu konularla ilgili başlığa yanıt vermiyorlar.


C: Utanç savunmayı tetikliyor.

S: (L) “Savunma” derken?


C: Kendilerini ikna ediyorlar.

S: (L) Kendilerini kanallama yapabilecekleri ve yaptıkları veya meşru bir bağlantı kurdukları konusunda
ikna ediyorlar yani, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Bu konu hakkında başka sorusu olan? (PoB) O kanallamanın başlatıcısı kimdi?
C: ____.

S: (PoB) Peki ____’nin rolü nedir?


C: ____ güçlü bir egoyla fikir tohumunu ekti.

S: (L) Bu konuda başka birşey?


C: ____ çok sancılı bir ders almak üzere.
S: (L) Sanırım bu konuda bu kadarı yeterli. Sonraki soru: ____’nin bir soruru. (Psyche) ____ diyor ki
“Mesele benim memeli canlıların etini tüketmeyle ilgili zorluğum. Sızıntılı bağırsak sendromu dışında bir
nedeni var mı?
C: Soru yanlış formüle ediliyor.

S: (Perceval) Soru onun memeli etiyle ilgili bir problemi olduğunu varsayıyor. (Ailen) Veya sızıntılı
bağırsak sendromu.
C: Bu sorunu var, ama bu sızıntılı bağırsağın bir özelliği değil. Çoklu sistem çökmesinin bir özelliği.

S: (L) Pekala. Psyche? (Psyche) ____ besin seçimleri nedeniyle bir beyin kimyasalı dengesizliği mi yaşıyor?
(L) Neden çoklu sistem çökmesi konusuna gelmiyoruz? Hangi sistemler? Belki de yanlış soru. Burada
olayın en basit yönünü ele almamızı istiyorlar. (Pscyhe) Epigenetik mi?
C: Evet, temel olarak, ama aynı zamanda spesifik genetik soy sorunları.

S: (L) Birkaç basit soru sorup çözüme ulaşalım. Sistemin çöken temel parçaları hangileri?
C: Öncelikle sistem tasarımının yıllarca kötü kullanılması neticesinde gen ifadesi değişti.

S: (L) Bu Gedgaudas’ın yazdığı şeyle mi ilgili? Uzun yıllar boyu karbonhidrat, tahıl ve benzeri şeyler
yediğinde, vücudun ona koşullanıyor ve bunu değiştirmek çok zor hale geliyor. Meselenin bir parçası da
bu mu?
C: Evet ve fazlası.

S: (Ailen) DNA atrofiye falan mı uğruyor? (L) Bilmiyorum. Belirli DNA’lar kapanıyor sanırım. (Ailen) Çünkü
uzun yıllar boyunca sistemin suistimal edilmesi neticesinde gen ifadesinin değiştiğini söylüyorlar. (PoB)
Bu ters çevrilebilir birşey mi?
C: ____ için büyük ölçüde geri döndürülebilir ama üçüncü nesil olan çocuğu için daha zor.

S: (L) Yani annesi de mi doğal genetik profili hor kullandı?


C: Evet.

S: (L) Pekala. Sonraki soru? (Psyche) Bazı istatistikleri kontrol ediyoruz ve şizofrenlerin kardeşlerinin
genel nüfusla karşılaştırıldıklarında şizofreni geçirme ihtimallerinin dokuz kat ve bipolar rahatsızlık
geçirme ihtimallerinin dört kat fazla olduğunu fark ettik. ____ bu genetik eğilimden etkileniyor mu?
C: Evet, öyle! Ama bu bir açıklama gerektiriyor. Öncelikle, şizofreniyle ilişkili genetik durum ya bir geçit
meydana getirir ya da bir bariyer. İkincisi şizofreninin ortaya çıkması normal olmayan yollardan da
gerçekleşebilir. Yani diyet, olası faydaları iptal ederek şizofreni yolunu etkinleştirebilir.

S: (Burma) Sanırım söyledikleri şey şu: şizofreni gerçekliğin farklı yönlerini görmek için bir yol açabilir
ama yanlış diyetin olumsuz etkisi, hiçbir şey görmeden çıldırmana neden oluyor.
C: İnsan varlıkları için normal olan diyetlere göre beslenen ilkel topluluklarda “şizofren” yoktur ama
“görebilen” şamanları vardır.

S: (Perceval) Yani hayvan yağıyla beslenen şizofrenler şaman mı oluyor? (L) Bir dakika. Burada gerçekten
ince bir husus var. Sanırım söylediğiniz şey şu: şizofrenik genetik yollar yanlış diyet yoluyla etkinleştiği
zaman, şamanik yeteneği berbat edebiliyor, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Yani bizim anladığımız veya tanıklık ettiğimiz şekliyle şizofreni, farklı bir diyet yoluyla tamamen farklı
bir şekilde tezahür edebilecek birşey normalde, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Sadece bir geçit değil, aynı zamanda bir engel olması derken kastettiğiniz şey de bu, çünkü yanlış
diyetle beslenen ve şizofrenisi olan kişiler farklı dünyalar arasında köprü kuramıyor. Kayboluyorlar.
Normal bir yaşam yaşayamıyorlar. İçine girdikleri hayali alemlerden veya gördükleri şeylerden de geri
gelemiyorlar. Belki gerçekten birşeyler görüyorlar ama yardım edemiyorlar veya birşey yapamıyorlar.
Pekala. İnsan varlığı için normal olan diyetten bahsettiniz. Ve biliyorum ki ____ ve pek çok insan, başka
varlıkların etini tüketmeyi gerektiren diyetlerle ilgili sorunlar yaşıyor. Lierre Keith’in konu hakkında
yazdıklarını okuduk. Hayat ve dünyayla ilgili çok etkileyici bir açıklama. Ama bu konu hakkında
anlayabileceğimiz daha ezoterik birşeyin olup olmadığını öğrenmek istiyorum. Bir insan et yiyerek neden
ve nasıl ruhsal gelişim gösterebilir? Tarımın ve sebzelerin ve toprak sahibi olmanın saf KH yıkımları
olduğunu biliyorum ama ya meyve? Elbette, o zamanlar meyveleri yoktu. Herkes gibi ben de bu konuda
sorun yaşıyorum. Yardımcı olabilir misiniz?
C: Şu deyişi biliyor musun: Ancak kan döküldüğünde günahlar hafifler.

S: (L) Evet.
C: Peki ya şu: Alın, yiyin, bu benim bedenimdir.

S: (L) Evet.
C: Ve: Alın, için, bu benim kanımdır.

S: (L) Evet. (Burma) Yani bu kan olayıyla bağlantılı olarak, diriliş veya kurtuluş örneğinde gizli bir anlam
olduğunu söylüyorlar sanırım. Tarımın kötü olduğunu ve hayvan temelli bir beslenme ile iyiye
dönebileceğimizi söylüyorlar.
C: Hayır, tam olarak değil. İnsanlık kaba madde içine “düştüğünde”, geri dönüş için bir yola ihtiyaç
duyuldu. Bu yol basit bir şekilde doğal yasaların bir tezahürüdür. Bilinç de “yemek” zorundadır. Bu, denge
halindeki çevrenin hayat verici özelliğinin doğal bir işlevidir. Dünya, evrensel çocuklarının beslenmesi
için, belirli bir bilinç seviyesine sahip yaratıklar halinde bedenini sunan Muhteşem Anne’dir. O deyişlerin
orijinal anlamı budur.

S: (L) Yani et yemek, aynı zamanda bilinç yemek anlamına geliyor ve bu bilinç birikiyor ve bedenlerimizle
birlikte büyüyor, öyle mi?
C: Yeterince yakın.

S: (Ailen) Ve sebze tükettiğin zaman çok daha düşük seviyeli bir bilinç tüketiyorsun. (L) Sadece bu değil,
bir anlamda asıl ikramı da reddediyorsun ve bilinci beslemiyorsun. Tüm et yiyişler bir dini ayin olmalı
demek oluyor bu.
C: Evet.

S: (Burma) Tarımda yalnızca hediyeyi reddetmekle kalmıyorsun, Anne’yi de hırpalıyorsun. (L) Bu, Habil
ile Kabil hikayesine de yepyeni bir bakış açısı kazandırıyor! (İlk “vejetaryenin” ilk katil de olması ilginç).
C: Evet.

S: (L) Pekala, bu arada... ____’nin sorununa dönecek olursak. Belki de ____’nin sorunu değildi sıradaki
soru. Sonraki soru nedir? (Psyche) ____’de Morgellon hastalığı mı var?
C: Aşağı yukarı!

S: (L) Bir insanı bu hastalığa eğilimli hale getiren ana unsurlar nelerdir? Bu konu hakkında çok fazla
çatışmalı fikir var.
C: “Plastik” yağlar ve yüksek insülin.

S: (Perceval) Yani ____ çok fazla işlenmiş yağ ve benzer şeyler mi tüketiyor? (L) Vücudundaki tüm yağları
değiştirmek uzun zaman alabilir. (Psyche) İki yıl. (L) Vücudundaki yağları değiştirmek iki yıl alabilir ve tüm
o süre içinde de çok dikkatli olman gerekiyor. Sanırım insülin seviyeni çok düşük tutman gerekiyor.
(Psyche) Ketoz hakkında bir soru sormak istiyorum. Ketoz neden beyin için çok iyileştirici bir etki yapıyor?
Epilepsi vakalarında faydalı olmuş ve şimdi bipolar rahatsızlık ve diğer psikiyatrik ve nörolojik
hastalıklarda kullanımlarını da keşfediyorlar.
C: Bir dengeyi yansıtıyor. Yani açgözlülük yok ve tanrıça kanın nimetlerine saygı var.
S: (L) Yani fiziksel olduğu kadar ruhsal bir denge. [Masanın yanında yere uzanmış olan Kitty hakkında
yorumlar] (Perceval) Yani eğer ____ sadece hayvani yağlar ve protein tüketirse, bu Morgellon hastalığı
için olası bir çözüm sağlayabilir mi?
C: Bedeninin istilacılarla savaşmasına yardımcı olur. Ama en önemlisi, istilacıların “konforlu yuvasını”
ortadan kaldırır.

S: (Ailen) Bu istilacılar nedir? (Perceval) “Gezegen dışı bir veba” olduğunu söylemişlerdi. [29 Temmuz
2006 transkripti] (PoB) ____’nin Morgellon hastalığının ____’nin bu diyete direnç göstermesiyle bir ilgisi
var mı?
C: Oo! Şimdi hassas bir yere dokundun.

S: (L) Ne anlamda?
C: ___’nin etrafındaki çok sayıda insan acı çekiyor gibi görünürken onun istediğini gerçekleştirecek
enerjiye sahip olmayı her zaman başarıyor oluşunu fark ettiniz mi?

S: (Ailen) Tüm o kariyer olayı... (L) Yani diyorsunuz ki ____ etrafındaki insanlardan enerji alıyor.
C: Bu onun doğası olduğu için değil, ama yalanlara inanmak her zaman ekstra enerji gerektirir.

S: (L) Peki burada hangi yalanlardan bahsediyoruz? Sağlığı, diyeti, kendisi için neyin iyi olup olmadığı
hakkındaki yalanlar mı?
C: Büyük ölçüde ama paylaşmadığı başka bazı şeyler de var.

S: (L) İlişkilerle ilgili şeyler var sanırım, bilmiyorum. Kariyer konuları, kariyerine olan takıntısı, bu gibi
şeyler. Yani babası, annesi, kardeşi, kızı ve şimdi de kocası... Öyle görünüyor ki ____ ebeveynlerinin
evinden taşındıktan sonra iyice kötüleşti, çünkü artık evinde enerji kaynağı olacak insanlar yok. Bu doğru
bir gözlem mi?
C: Evet.

S: (Perceval) Belirli bir amaca yönelik “drama, drama, drama” diye özetlenebilir sanırım bu. (L) Evet...
C: Bu durumdaki en üzüntülü kurban çocuk.

S: (L) Pekala. ____ ne yapabilir? Yani bu konuda birşey yapmak istediğini veya verdiğiniz bilgilerin
herhangi birini kabul edeceğini varsayarsak?
C: Fizyolojik geçişi yapmak onun için zaman ve kararlılık gerektiriyor. Psikolojik geçiş bazılarının
düşündüğü kadar zor olmayacaktır. ____ son derece zeki ve kendiyle ilgilenirken bile çok inatçı olabilir.
Sadece gerçeklere, verilere ve mantığa ihtiyacı var.

S: (L) ____’ye dönecek olursak... (Perceval) Hiç sormadık ama Morgellon hastalığının bir tedavisi var mı?
C: Evet. Fiziksel ve psikolojik sağlık için optimize edilmiş bir bedene stratejik bir şekilde uygulanan, farklı
protokollerden çeşitli antibiyotikler.

S: (L) Sanırım Psyche o antibiyotiklerin hangisi olduğunu biliyor. (Psyche) Evet. (L) Sadece içsel değil, aynı
zamanda dışsal uygulama. Oldukça somut bir çözüm. (Burma) Ama antibiyotiklerden önce sağlık ve
psikoloji kısmının halledilmesi gerekiyor gibi görünüyor. (L) Evet, önce bunun üzerinde çalışılması
gerekiyor, sonra antibiyotikler. Ancak iki şey bir araya geldiğinde işe yarıyor. (Psyche) Bir de ____’nin
soruları var. Pekala. ____ diyor ki:

“Laura, geçen yıl forumda şöyle yazmıştın:

‘Üzerinde düşünülebilecek bir diğer konu, sistemlerini yaralamış olan ve birlikte etkileşimleri her ikisi için
de tehlike yaratan iki kişinin deneyimleyebilecekleridir. Bu tür durumlarda kimin kimin enerjisini
düşürdüğünü anlamak zordur. Bana göre bu en çok, frekans uyumunun bulunmadığı ilişkilerde meydana
geliyor; partnerlerden her biri diğerini kendi realitesine çekmeye çalışıyor veya karşı taraf istedi diye
kendisi için doğal olmayan birşey haline gelmeye çalışıyor. Bu dinamikte her iki taraf ciddi enerji kaybı
yaşıyor.’
Bu bizim [____ ile ____] ilişkimizde de meydana geliyor olabilir mi?”

C: Pek sayılmaz. Söz konusu problemlerin kökenindeki şey, her iki tarafta da kendini tamamen güvende
hissetme eksikliği. ____ güvenliği ancak zaman içinde hissedecek. ____ ise duygusal ihtiyaçlara ve tam
doğrulamaya dikkat ettiği zaman güvenlik hissini tekrar bulacak. Bu durumda en etkin sorumluluk
____’ye düşüyor. ____’ye gerçekte olduğu değerli bir taş gibi davranmalı.

S: (L) Bir sonraki soru. (Psyche) ____ diyor ki:

“Bazen ____’ye baktığım zaman onu bir kadın olarak geçmiş bir yaşamdan tanıdığımı hissediyorum. ____
ile benim ortak bir geçmiş yaşamımız oldu mu?”

C: Birden fazla defa.

S: (L) Bu konu üzerinde durmak isteyeceğimizi sanmıyorum. (Bubbles) Hızlı bir şekilde sormak istediğim
tuhaf bir sorum var. (L) Bir dakika. ____ hakkında başka birşey var mı? (Psyche) İlişki konusunda
tavsiyeler için başka soruları da var ama görünüşe göre tek bir cevap hepsini kapsadı. Yani temel olarak
o konuda işimiz bitti. (Bubbles) Eiriu Eolası uygulaması yoluyla telepati ve psişik bağlantı yeteneğimizi
geliştirmek mümkün mü?
C: Kesinlikle, daha önce de söylediğimiz gibi. Transkriptleri oku!

S: (Bubbles) Yani bu uygulamayı yaptığımızda diğerlerinin hislerinin ve düşüncelerinin frekanslarına karşı


daha alıcı hale mi geliyoruz?
C: Önceki yanıt.

S: (Burma) Hızlı bir şekilde bugün beynime ne olduğunu sorabilir miyim? (Burma üst katın holünde
zeminden boya kazırken hafif bir baygınlık geçirdi.)
C: Kan basıncı düşmesi.

S: (Ark) Makale çalışmam son zamanlarda neden yavaşladı? Sorun nedir?


C: Hava ve enerji dalgası faktörleri nedeniyle enerji yetersizliği.

S: (Psyche) Dünya genelinde ve özellikle Kiev’deki garip sesleri sormak istiyorum. (L) Evet, gökyüzünde
çalınan bir borazan gibi garip sesler duyuluyormuş.
C: Çoğunlukla Güneş sistemi enerji girdisindeki artış nedeniyle meydana gelen radyo tipi dalgalar.

S: (L) Radyo dalgalarını nasıl duyabilirsin? İnsanlar bunları neden duyuyor?


C: Gezegendeki diğer EM faktörleriyle etkileşim bir amplifikasyon ve dalga çevrimi meydana getiriyor.

S: (Ark) Dünyadaki birşey frekansı değiştiriyor ve titreştirmeye başlıyor. (Mr. Scott) Veya belki de
frekansların eklenip eksildiği bir tür modülasyon gibi ve bunun neticesinde duyulabilir frekanslar
meydana geliyor. (Ark) Hayır, sanırım ikincil bir titreşim. Ama o zaman bu radyo dalgalarının radyo/telsiz
cihazları tarafından tespit edilmesi gerekir. Peki neden öyle belirgin birşey yok? Pek çok radyo/telsiz
cihazımız var ve onlar bu dalgaları tespit etmiyor. (L) İnsanların radar cihazlarında gördükleri o dairelerin
bunla bir ilgisi var mı acaba? Birileri birşey görse bile bize söylerler mi? Ama her havaalanında radar
cihazları var. Herhalde birileri birşey söylerdi. (Ark) Bunlar düşük frekanslı radyo dalgaları mı?
C: Evet. ELF.

S: (L) Yatak odamızda bir hayalet mi var?


C: Evet.

S: [Gülüşme] (L) Ne tür bir hayalet?


C: Rahip.

S: (L) Peki neden orada dolanıyor?


C: Enerjiler uygun olduğunda tekrar etkinleşen bir iz/etki gibi.
S: (L) Dün gece gördüğüm rüyalar bununla mı ilgiliydi? Bu rahibe olan şeylerle ilgili bir rüya görüyordum.
Evi tuğla tuğla elinden gidiyordu ve tüm mobilyaları götürülüyordu ve rahibin gidecek bir yeri yoktu.
C: Evet.

S: (Ark) Uyku problemleri ve diğer problemlere neden olan şey bu hayalet mi?
C: Evet.

S: (L) Bu hayaletten nasıl kurtulabiliriz?


C: Enerjiyi değiştirin.

S: (L) Enerjiyi nasıl değiştirebiliriz?


C: Tuvalet masasının yerini değiştirin.

S: [Gülüşme] (L) Neden?!


C: Ayna pencereye bakıyor.

S: (Bubbles) Ayna pencereye bakınca ne oluyor?


C: Işık enerjisi dalgalarını sıçratıyor.

S: (Bubbles) Yani hayaletli bir ev istersek, tek yapmamız gereken şey pencerelere bakan birkaç ayna
koymak. (L) O kadar basit değil! Yani bu problemler benim mobilyaların yerini değiştirmemden sonra
başladı, öyle mi? (Ark) Mümkün. (L) Tuvalet masasını oraya koyduktan sonra. (Ark) Çekimsel bir
anormalliğe ne dersiniz?
C: Hayalgücü!

S: (Ark) Yatak doğru açıdaymış gibi görünüyor ama değil. Ölçtük. (L) Bunu bizim hayal ettiğimizi
söylemiyorlar sanırım. Enerjinin farkındalığından dolayı hayalgücümüzün onu yarattığını söylüyorlar.
C: Evet.

S: (L) Başka soru? (Psyche) Kültürler ve ülkeler hakkında birşey sormak istiyorum. Gurdjieff’in tanımladığı
gibi ülkelerin bir “özü” var mı?
C: Evet.

S: (Psyche) O halde soru şu: Fransız kültürüyle ilgili bir problem var mı temelde? [Gülüşme]
C: Evet. Çünkü devrim karanlık güçlerin kontrolüne geçti.

S: (Perceval) Sarkozy geldikten sonra olabilir... (Ailen) Veya çok daha öncesi.
C: Ondan öncesi.

S: (Ottershrew) 1789’dan beri mi? (Ailen) Fransız Devrimi.


C: Evet.

S: (L) Yani devrim iyi bir fikir olarak başladı ama sonra kontrolü ele geçirildi, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Sanırım bunun en kötü tarafı eğitim sisteminde ortaya çıktı.


C: Evet.

S: (Perceval) ____ hakkında soru soracak mıyız? (L) Bu ____ meselesi nasıl sonuçlanacak?
C: Bekle ve gör!

S: (L) Bunu söylemeseydiniz uyuyamazdım. [Gülüşme] (Ailen) Yapmadığımız ama yapabileceğimiz birşey
var mı bu konuda?
C: Hayır.
S: (Bubbles) Tüm gezegende en iyi “öze” sahip ülke hangisi? (Perceval) Bizim bakış açımızdan? (Bubbles)
En az kötü olanı?
C: Şu an için hiçbiri. Söylediğimiz gibi zaten tek bir dünya hükümeti var.

S: (L) Öyle bir ülke yok sanırım... Tüm ülkeler aynı durumda. Belirli bir anlamda, kendi açımızdan biz
olabileceğimiz en az kötü ülkedeyiz sanırım.
C: Evet.

S: [Sızlanma ve gülüşmeler] (Perceval) İnsanların kendi küçük ülkelerini düşünmeyi bırakıp bir bütün
olarak dünyayı düşünmesi gerekiyor. (L) Pekala ben yoruldum ve Andromeda da yoruldu. İyi geceler
diyebilir miyiz? Söylenmesi gereken herhangi birşey?
C: Hepinizin daha fazla uykuya ihtiyacı var. Hoşçakalın.
2012 (3)
04 Mart 2012
Laura, Ark, Belibaste, Perceval, Andromeda, Ailen, Bubbles, PoB, Burma Jones, Psyche, Mr. Scott

Bu akşam için yağmur tahmini vardı ama hiçbir fırtına uyarısı yayınlanmamıştı. Tam celseyi yapmayı
planladığımız vakitte rüzgar deli gibi esmeye başladı! Elektrik kesilebilir ve kayıt yapamayabilirdik ama
buna rağmen celseyi yaptık.

S: (L) Bakalım bizimle konuşmak isteyen herhangi biri var mı. (Ark) Evet, dışarıda fırtına var. (L) Bize
ulaşmak için mücadele etmeleri gerekiyor! Merhaba. Kimse var mı?
C: Evet.

S: (L) Bu gece kimle konuşuyoruz?


C: Roykli.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Tamam, ilk sorum, bizimle iletişim kuran Armando adlı bir adam hakkında. Oğlu 10 Ağustos 1996’da
doğmuş ve 7 Ekim 2011’de Santa Barbara’da (Kaliforniya) ölmüş. Armando’nun bazı soruları var ve çok
perişan halde olduğu için bir istisna yaparak onun sorularını sormak istiyorum. İlk soru: “Oğlu 5.
yoğunluğa mı geçti, yoksa burada kalmaya mı karar verdi?”
C: Bedeninden ayrıldıktan sonra dünyada kalması iyi birşey olmazdı. Sergio bir süre karmaşa içindeydi
ama babasının soruları yola devam etmesini sağladı.

S: (L) Babası soruyor: “Ona yardımcı olmak için yapabileceğim herhangi birşey var mı?”
C: Babası sakinleşip oğlunun seçimini kabul etmek dışında yardım sunacak bir konumda değil.

S: (L) Oğlunun ayrılmayı seçtiğini mi söylüyorsunuz?


C: Bir seviyede, evet.

S: (L) Ama korkunç bir kazaymış. Yani kazayla gitmeyi nasıl seçebilirsin ki?
C: Ruh seviyesinde, normalde bu tür olayları önleyen farkındalığı engelleme kararı alındı.

S: (L) Yani kaza spesifik olarak ayarlanmamış olsa bile, ruh bir seviyede gerçeklikle ilgili farkındalığını
kesintiye uğratma seçiminde bulunarak bir kazanın daha muhtemel veya mümkün olmasına izin
verebiliyor, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Bu vakada da öyle mi oldu?


C: Evet.

S: (L) Oğlu neden bu seçimi yaptı?


C: Yaklaşmakta olan olayları biliyordu ve bir sonraki hizmet seviyesine hazırlanmayı seçti.

S: (L) Babası soruyor: “Ölümüne neden olan şey, KH’nin biz ve toplum üzerinde acı ve ızdırap yaratarak
bu negatif duygularla beslenmeye çalışması mıydı?”
C: Hayır.

S: (L) Acısıyla baş edebilmesi için Armando’ya söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı?
C: Ölüm, mental boyutlarda bulunan varlıkların dışındakiler için erişilebilir olmayan bir kapıdan geçiştir
sadece. Eğer babası oğlunu ve oğlunun seçimini tam olarak onurlandırmak istiyorsa, bu olayı kendini
ruhsal olarak daha tam bir şekilde geliştirmek için bir motivasyon olarak kullanması iyi olur. Bundan
fazlası, oğlu için, oğlunun yerine diğerlerine yardımcı olabilir.

S: (Ark) Hazır bu konudayken, bazı matematikçilerle ilgili birşey sormak istiyorum. Dün Polonya’daki
matematikçi arkadaşımdan Branson adlı genç bir matematikçinin ölüm haberini aldım. Çok gençti ve
araba sürerken ölmüş. (L) Kaza mı yapmış? (Ark) Hayır, sürerken. Irving Segal’le çalışmış olan ve
Clausthal’da gölde boğulan genç Alman matematikçinin bir arkadaşıydı. Bir konferans vardı ve gölde
yüzmeye gitmişler. Diğerleri kıyıda izliyormuş ve o saniyeler içinde suya batıp hayatını kaybetmiş. O da
20 küsür yaşlarındaydı. Matematiğin aynı alanıyla ilgili olan Pertti Lounesto da var. O da biz onu
Cookville’de (Tennessee) konferansta gördükten birkaç ay sonra denizde boğuldu. Yine benzer bir iş
yapan Rus matematikçi vardı. O da tatil için Karadeniz’e gitti ve boğuldu. Tüm bu genç insanlar öldü ve
hepsi soyut matematikçiydi. Kazayla çok fazla sayıda bilimci öldü. Bu ne tür bir tesadüftür? Herhangi bir
yorum?
C: Tesadüf değil. Pek çok bakımdan doğru yolda olan çok sayıda insanın, onları frekans-temelli
saldırılardan koruyacak şeyler hakkında bilgi sahibi olmamaları çok kötü; onları doğrudan
manipülasyondan koruyacak diyet değişiklikleri gibi şeyler; başka yoğunlukların farkındalığı gibi şeyler.
Elbette bu sonucundan haberdar olmaları gerekir.

S: (L) Pekala, Facebook arkadaşlarımdan biri olan Lindy’nin Arianna adlı kızı benim doğum günümde öldü.
Bu ilginç, çünkü Armando’nun oğlu olan Sergio da büyükannemin doğum gününde öldü. Arianna uykuda
ölmüş gibi görünüyor. Küçüklüğünden beri nöbet bozukluğu varmış. Glüten ve süt ürünleri içermeyen
bir diyet denemiş ama şekeri bırakamamış. Bununla ilgili herhangi bir yorumunuz var mı?
C: Arianna uyanıyordu ve ruh seviyesinde artık bedeninin faydalı olmadığını fark etti ve bedeninden
ayrıldı.

S: (L) Pekala. Bu 2012 DA-14 denen yeni asteroit hakkında ne söyleyebilirsiniz? Dünya’ya çarpma olasılığı
nedir? (Perceval) Önümüzdeki yıl 15 Şubat’ta? (L) Soruyu biraz farklı sorayım. Olasılıkların ne olduğunu
öğrenmek istemiyorum. Bu aptalca bir soru. Basit bir dille sadece bunun çok olası olup olmadığını
öğrenmek istiyorum. İstatistikleri falan unutalım, çünkü o kitabı okumaktan bunaldım. (kahkahalar) (L)
Çarpması çok muhtemel mi?
C: Hayır. Ama olması çok muhtemel başka şeyler var!

S: (L) Pekala. Bir asteroitin önümüzdeki yıl Şubat ayında dünyaya çarpmasının muhtemel olduğu ile ilgili
makalelerin yayınlanma amacı nedir?
C: Kontrol sisteminin bu yönünü geçmişte iyi değerlendirdiniz.

S: (L) Bununla ilgili ne söylemiştik? İnsanlar üzerinde daha fazla kontrol uygulayabilmek için insanları
“dünyanın sonu” çılgınlığına sürüklemeye çalışıyorlar. Bu mu?
C: Evet.

S: (L) “2012 – Dünyanın Sonu” konusu da bununla mı ilgili? İnsanları dünyanın sonu gelmiş gibi
davranmaya sevk edip otoritelerin “Hepiniz çıldırıyorsunuz. Sizi sizden korumamız gerekiyor! Bunu
yapacağız ve bu yüzden herkesi içeri tıkacağız!” demesini sağlamaya çalışıyorlar.
C: Evet.

S: (L) Diğer sorularıma geçmeden önce sormak istediğim birkaç küçük şey var. ___ neyin nesi?
C: ___! (K’ler bireyin forumdaki adını bir tanım olarak kullandılar. Mahremiyet nedeniyle isim silindi)
S: (gülüşme) (Perceval) Ender görülen bir hayvan mı? (L) Ne? (Perceval) Hatırlıyor musun, ___ adını
sözlükten bakıp neden forum adı olarak onu seçtiğini fark ettiğini söylemiştin. Ne yazıyordu? Nadir mi?
(L) Nadir, içe kapanık ve gizli.
C: Maskeli! Etkili bir beslenme makinesinden biraz fazlası.

S: (Ailen) Belirli bir amaçla burada olduğunun farkında mıydı?


C: Makineler düşünür mü?

S: (L) Protokollere göre çalışırlar: ... ise ... yap. Onu kullanan kimdi?
C: Bahsettiği kitapta ne vardı?

S: (L) Tüyler ürperten birşeydi... Nasıl tanımlarsın Andromeda? (Andromeda) Bir tür ruhsal varlık...
Woodland ruhu mu? (L) ___! Bu mu?
C: Evet. Biz söyledik!

S: (L) Pekala, Psyche’nin birkaç sorusu var. (Psyche) Geçen yılın sonbaharında şiddetli bir erken kar
fırtınası vardı. Bununla ilgili bir tartışmada bir forum üyesi şöyle yazmıştı:

Fırtına gecesi herhangi bir titreşim ağaçların devrilmesine neden oluyordu! Olaylardan biri bir araba
kapısının kapatılmasıydı ve bu yakındaki bir ağacın devrilmesine neden oldu. Diğerleri sadece ayaklarını
yere vuruyordu ve ağaçlar sağa sola devriliyordu! Birkaç kere birkaç dakikalığına arka sundurmaya
gidecek cesareti buldum ama sürekli çatlayan ve patlayan ağaçların sesi o kadar korkutucuydu ki, eve
geri kaçıyordum ama sesler aynı şekilde duyuluyordu!

Bu Kuzey-Doğu ABD’de olmuş. Aynı süreçte, Eylül’de, Kaliforniya’da birkaç tane 1500 yıllık dev sakoya
ağacı devrildi. Görünüşe göre bu çok ama çok nadir bir olaymış. Bu olay 2011 yılı Eylül/Ekim ayında oldu.
Ekim’de o fırtına vardı. (Perceval) Fırtına neredeydi? (Psyche) Fırtına Ekim’de, Meager1 adlı üyenin
yaşadığı yerde olmuş. Sekoya ağaçları Kaliforniya’da düştü ama Meager1 New England’da. Fakat
Kaliforniya’da fırtına yoktu ama ağaçların düşüşünde ilginç bir zaman benzerliği var. Biz de neyin bu tür
birşeye neden olmuş olabileceğini merak ettik. (L) O Ekim ayında başka şeyler de olmuyor muydu? (Ailen)
Elenin olayı vardı. (L) Oo, Elenin! (Perceval) Ama o parçalandı. (L) Parçalanmadan ne anladığına bağlı.
(Ailen) Uzayda ne yaptığına bağlı. (L) Eğer Elenin’in sonucu olarak bir elektrik faaliyeti veya fazla
anlaşılmayan başka bir fenomen, güneş sistemindeki cisimler arasında bir etkileşim meydana geldiyse...
(Perceval) Ama Elenin’in yok olduğunu söylediler. (L) Yok olduğunu mu söylediler? Sadece karanlığa
bürünmüş olabilir. (Perceval) Parçalara bölündüğü şeklinde bir yorum vardı. (Psyche) Dev bir sakoya
ağacı durup dururken devrilmez!
C: İkisi ilişkili. Dünyanın “açılması” çok sayıda ilginç sonuçlar sergiledi bile... Sadece bekleyin! Daha hiçbir
şey görmediniz!

S: (L) Sanırım obrukları, depremleri, volkan faaliyetlerini ve tuhaf sesleri kastediyorsunuz...


C: Evet.

S: (L) Tuhaf seslerden bahsetmiştik ve iki konu arasındaki bağlantılara dair bazı açıklamalar var ve
mantıklı görünüyor ama anlamıyorum.Pekala, bir sonraki soruma geçiyorum. (Ark) Ama biliyorsunuz...
sekoya ağacının devrilmesiyle ilgili olarak... standart sismografların tespit edemediği derecede uzun
dalga titreşimleri meydana getiren depremler var. Youtube’da izlediğimiz o yüzme havuzu gibi birşey
olabilir. Dünyanın o uzun dalga titreşimlerinden biriyle ilgili olabilir. (L) Depremler sırasında yüzme
havuzlarındaki etkileri gösteren videolardan birini seyrettiniz mi hepiniz? Bir otelin güvenlik kamerasının
kaydettiği bir tane var (http://www.youtube.com/watch?v=RJ8MPW7GU80)

Bu beni çok etkiledi ve o yüzden depremler sırasında yüzme havuzlarını videoya alan diğer insanların
videolarını aramaya başladım. Arizona’daki birileri havuzlarını altıda bir veya beşte bir oranında boşaltan
bir depremi hissetmemişler bile. Havuz suları ileri geri sallanmış, dalgalar halinde bahçeye taşmış. Sonra
da öbür tarafa doğru taşmış. Epeyce su! (Ailen) Tsunamileri düşündüğünde bu biraz korkutucu oluyor.
Kilometrelerce ötede olan bir deprem... (L) Okyanusun altında... (Ailen) Sonra o kadar büyük bir dalgaya
neden oluyor. (L) Peki ya okyanuslardaki azgın dalgalar? Aniden dev bir dalga bir gemiyi batırıyor.
(Belibaste) 40 metreye kadar ulaşanları var. (L) Ya bu dalgalar sismografların tespit edemediği çok uzun
dalga titreşimlerin bir sonucuysa? Tespit edilmemesine rağmen dünyayı yerinden oynatan pek çok şey
olduğundan eminim. (Belibaste) Resmi açıklama bunların birbirine giren çeşitli dalga grupları arasındaki
rezonanstan kaynaklandığı yönünde. (L) Eğer bir deprem tek bir uzun dalga gönderirse, çok uzun olduğu
için geri dönene kadar dağılır.

Pekala, vites değiştirelim: David Talbott’un “Symbols of an Alien Sky” adlı videosunu izledik (hangi video
olduğuyla ilgili tartışma) (L) Mars’la ilgili olanı bana ikna edici geldi ama diğer kısımlar aptalcaydı. Çekimi
tamamen bir köşeye atıyor, halbuki uzaya araç göndermek için çekim hesaplamaları yapıyorlar.
C: Çekim ve elektromanyetizma içiçe.

S: (L) Pulsarlarla ilgili sorumu sormak istiyorum. (önceki bir celsenin basılı halini kullanıyoruz). 1 Mart
1997’de... bu ilginç!.. Şu anda 4 Mart’tayız ve ben bu konuyu düşünmeye geçen gün başladım. Tarihlerin
yakın olması ilginç. Yani 15 yıl 3 gün önce bugün. Şunu sormuştuk:

(A) Sanırım soru aktarım yapmak için neden evrende belirli bir yere ihtiyaç duyduklarıydı.
C: Sizin bulunduğunuz yerden görüldüğü şekliyle Kasyopya takımyıldızının 300 ışık yılı arkasındaki
pulsardan dolayı Kasyopya'dan dünyaya olan güçlü sinyal yayını açıklığını kullanıyoruz. Bu, 6'ncı
yoğunluktan 3'üncü yoğunluğa bir temiz kanal aktarımı olanağı sağlıyor.

[...]

S: (A) Bunun arkasındaki şey nedir? Aktarımı sağlayan araç/aracı nedir?


C: Eğer bir araç olsaydı buna şaşırman daha yerinde olurdu, ama araç yok. Görüyorsun ya, sıfır zaman
kullanıldığında, aynı zamanda sıfır mekan var. [...] Belirli bir yere olan ihtiyaç, daha önce açıklandığı gibi,
sizin algılayışınızla, psişik farkındalık profiliniz için faydalı titreşim frekansları nedeniyleydi. Pulsarlara
neden olan şey nedir Arkadiusz?

S: (A) Pulsarlara neden olan şey ne mi? İyi soru... (L) Biliyor musun? (A) Bazı nükleer reaksiyonlar...
C: Nötron "yıldızları."

(L) Sonra ilginç bir şekilde K’ler “Noah Syndrome” (Nuh Sendromu) kitabımın kilit önermesine vurgu
yaptılar ve ben de “Dönüşüm” dedim. Onlar da “Neyle, hangi nedensel faktörle?” diye sordular. Ben de
nedensel faktörün güneş sistemindeki cisimlerin etkileşimi ve enerji alışverişi olduğunu söyledim. Elbette
elektrik enerjilerini kastediyordum. Güneşten, 11 yıllık döngüden ve 220 yıllık döngüden, güneşteki
çeşitli döngülerden söz ediyordum. Hepsi güneş sistemindeki cisimleri elektriklendiriyor ve hepsi
çıldırıyor. Noah Syndrome’un temel önermesi buydu. Hemen sonra K’ler “Pulsar çok hızlı bir oranda atar”
dediler. Döner demediler, atar dediler. Sonra bize nötron yıldızlarının, süpernovaların, kara deliklerin vs
yapısının ne olduğunu sordular. Sonra da hepsinin madde ile antimadde arasındaki kesişim olduğunu
söylediler. Bizim anladığımız şekliyle farklı gerçeklikler arasındaki sınırlar... Maddesel alemler ve eterik
alemler, yoğunluk seviyesi eşikleri, gerçeklikler. Bu pencerelerden rahatlıkla geçilebileceğini ve yıldızların
ve gezegenlerin de birer pencere olduğunu söylediler.

İşte bu konular üzerinde düşünüyordum. Pulsarlarla ilgili olarak elektrikli evren açıklaması bulmaya
çalıştım çünkü K’lerin verdiği bu bilgileri, 1986’da güneş sistemindeki elektrik boşalımlarına dair
geliştirdiğim fikirlerimle birleştirmeye çalışıyordum. Astronomlar pulsarları ilk keşfettiklerinde onların
deniz fenerleri gibi hızlı dönen şeyler olduğunu düşünmüşler. Fakat güneşimizden daha büyük bir kütleye
sahip olmalarına rağmen bazı pulsarlarda gözlenen dönüş oranı saniyede bire kadar çıktığında, bu resmi
açıklama savunulamaz hale gelmiş. Bunun yerine “nötron yıldızı” kavramı çıkarılmış. Ancak bu kadar
yoğun bir yıldız o yüksek dönüş hızlarına dayanabilirdi. Sonra şöyle yazdılar:

Bu gözlenen gerçek karşısında ana akım astrofizikçileri sadece nötronlardan oluşan som maddeden
ibaret yıldızların (nötronyum) varlığını ileri sürmeye devam ediyorlar. Bu, astrofizikçilerin başka türlü
açıklanamayan gözlemleri açıklamak için hayal ettikleri peri tozu örneklerinden biridir. ‘Nötron yıldızı”,
bu kez pulsar boşalımlarının elektriksel fenomenler olduğu fikriyle yüzleşmekten sakınmak için
yarattıkları yeni bir fantazi. Sadece nötronlardan oluşan, çekirdeksiz, yüksüz bir atom hiçbir laboratuarda
oluşturulamamıştır ve asla oluşturulamaz da. [...]

Belki de bazı astronomlar nötronyumun utandırıcı bir şekilde imkansız olduğunu anlamaya başlamıştır.
Her halükarda, şimdi daha az kolay bir şekilde çürütülebilir bir varlık öneriliyor. Walt Thornhill, pulsar
yayılımlarıyla ilgili bu son ana akım açıklamasına dair şeyler yazdı:

Artık pulsarları açıklamak için “tuhaf madde” kavramını çıkardılar:

Nötronlar bir çekirdek içinde protonlarla ilişkili olmadıklarında birkaç dakika içinde proton ve elektron
haline gelirler. Çok fazla nötron içeren atom çekirdekleri dengesizdir. Eğer bir nötron yıldızı oluşturmak
mümkün olsaydı, nasıl dengeli olabilir ki?

Yani elektriksel evren fikri yönde gitmek istemedikleri için “tuhaf maddenin” pulsarları açıklamak için
uydurulmuş bir kavram olduğunu söylüyorlar. Şöyle diyor:

Bazı pulsarlar milisaniye düzeyinde salınırlar. Radyo titreşim karakteristikleri şöyledir: ‘görev çevrimleri’
tipik olarak %5’tir (yani pulsarlar bir strob ışık gibi titreşirler – her bir atımın süresi, iki atım arasındaki
süreden çok daha kısadır); bazı atımların yoğunluğu çok değişkendir; atımın polarizasyonu, kökendeki
güçlü bir manyetik alanın varlığına işaret eder; manyetik alanlar elektrik akımlarının varlığını gerektirir.
Bu karakteristikler iki yakın konumlu çift yıldız arasındaki elektrik atlaması (yıldırım) etkileşimiyle
tutarlıdır. Buna benzer karakteristiklere sahip gevşeme osilatörleri elektrik mühendisleri tarafından
biliniyor ve yıllardır kullanılıyor.

Yani söylediği şey, pulsarın bir birincil yıldız ile çift yıldız arasındaki bir elektrik atlaması gibi olduğu. K’ler
bir nötron yıldızının ne olduğunu sorduklarında, doğru cevabın elektrik atlamalı bir çift yıldız olduğunu
söylüyorlardı sanırım. Nötron yıldızını tırnak içine aldılar. Yıldızı tırnak içine aldılar.

(Ark) Nötron tırnak içinde değildi.

(L) İkinci yıldızın bizim güneşimize yaklaşıyor olması üzerinde düşündüm. Yıldız çiftleri arasındaki
mesafelerin ne olduğu hakkında bilgi bulmaya çalıştım. Aralarında elektrik atlamaları meydana gelen ikiz
yıldızlar arasındaki mesafeler nedir? Mars hakkında, Mars’ta meydana gelmiş gibi görünen elektrik
atlaması hakkındaki “Symbols of an Alien Sky” videosunu izledik ve muhtemelen bu elektrik atlaması,
Velikovsky’nin tahmin ettiği gibi son derece elektrik yüklü bir cisim olarak Venüs güneş sistemine
girdiğinde Mars ile Venüs arasında veya Clube ve Napier’in tahmin ettiği gibi dev bir kometle meydana
geldi. Bunun, Talbott’un düşündüğü gibi Satürn’ün (veya başka bir gezegenin) çok yaklaşmasıyla ilgili
birşey olduğunu sanmıyorum çünkü küçük gezegenleri parçalara ayırabilecek çekimsel etkilerden
bahsediyoruz.

Eğer ikiz yıldızlar arasında bir elektrik atlaması varsa, bu bir yıldırım gibidir. Ama elektriğin havada illa
anlık bir şimşek çarpması gibi değil, yavaş bir akış biçiminde de gerçekleşebileceğini biliyoruz. Yavaş ve
sürekli akımlar olabilir veya artan akımlar olabilir. Peki ya bu şu anda güneş sistemine oluyorsa? Bu ikiz
yıldızın yaklaştığı söyleniyor ve bu akım artıyor. K’ler ikiz yıldızın akışı toprakladığını ve motoru
çalıştırdığını söylüyor. Ama bunu anlamıyorum. Anlayamadığım şey, bunun nasıl gezegenlerin dönüşünü
yavaşlattığı. Çekimi artırdığı için mi? Anlamıyorum. Eğer elektriği bir bobinden geçirirsen güçlü bir
elektromıknatıs yaratmış olursun. Bu sabit bir bobindir. Belki de burada böyle birşey söz konusu. Sabit
bir bobin... (Perceval) Bir kere bir gezegenin dönmesine neden olan şey nedir? (Ark) Hiçbir şey buna
neden olmuyor! (L) Bir akım neden akıyor ve... (Ark) Bir kez dönmeye başladığında dönmeye devam
ediyor. (L) Dönüyor, çünkü, yani Venüs’e bak. 243 günde dönüyor. (Ark) Yani soru neden dönmeye
başladığı. (Perceval) Bu dönüşü ne yavaşlatabilir? (L) Elektrik veya dönen bir mıknatıs yoluyla bir akım
topraklaması nasıl olur da gök cisimlerini yavaşlatır? (Ark) Ne ölçüde yavaşlıyor? (L) Venüs yavaşladı.
Önemli oranda. Bilimciler şok oldu çünkü ciddi bir yavaşlama oldu. (Andromeda) Sirius’la ilgili birşey yok
muydu? (L) Evet, bazı gözlemciler araçlarını Sirius’a çevirmiş ve Sirius’un çifti Sirius’un önünden ve
Sirius’la Dünya arasından her geçtiğinde Dünya’nın dönüşü yavaşlamış ve ikiz yıldız geçtikten sonra
Dünya tekrar hızlanmış. Bu durumda güneşimizin ikiz yıldızı hizalandığında, bunun daha büyük bir
yavaşlatıcı etkisi olması gerekir. (Belibaste) Belki de dönen bir cisim negatif yüklüdür ve etrafındaki alan
da pozitif yüklüdür. Bir motor, bir rotor ve bir stator gibi. Eğer güneş faaliyeti çevredeki alanın yükünü
azaltıyorsa, yani stator, o zaman rotor, yani gezegen daha yavaş dönüyor. İkiz yıldızla güneş arasında çok
büyük bir elektrik boşalması olmuş olabilir... (L) Eğer güneş sistemindeki elektrik artıyorsa (ki bunu
bilmiyoruz ve dediğin gibi azalıyor da olabilir) neden manyetik alanımız azalıyor? Aynı anda bir sürü
problemimiz var. Gezegenlerin dönüşünün yavaşlaması, gezegenlerin ısınması, gezegenimizin açılarak
her yerde obruklar, düşen ağaçlar, garip sesler, depremler, volkan faaliyetleri, Endonezya ve Malezya’da
veya başka yerde çamur fışkırması gibi çeşitli garip şeylere neden olması... Tüm bu şeyler oluyor ve bu
fenomenleri açıklayan bir teorimiz yok! (Perceval odaya dönerek) 6.5 dakika. (L) Venüs günü 6.5 dakika
kısalmış. Bu az değil. [rüzgar gürültüsü...] Ya ikiz yıldızımız, eğer varsa, yaklaşıyorsa ve bir elektrik atlaması
gibi bir durum varsa? Ya Mars’ın başına gelen şey buysa? Ya şu anda asteroit kuşağı olarak bildiğimiz
gezegenin geçmişte başına bu geldiyse? (Belibaste) Sanırım bu gezegenlerin iki yıldıza göre konumuna
bağlı. Eğer iki yıldız arasındaki elektrik akımının içinde veya yakınında bulunursan, elektrik en az direnç
gördüğü yolu takip edecektir. (L) Eğer bir insansan ve orada duruyorsan, uçurtman gökte ve ayakların
yerdeyse ve sen de ortadaysan, yıldırım düştüğünde kızarma vakti geldi demektir! (Burma Jones) “Alien
Sky” videosundaki Mars ve pozitif-negatif etkileri açıklıyor olabilir bu. [yoğun rüzgar!] (L) Gezegenlerin
dağılımını gösteren yasalara baktığında, Venüs’ün ve asteroit kuşağının konumu ve durumu güneş
sisteminde bir dengesizlik meydana geldiğini düşündürüyor. Ve bu süreçler milyonlarca yılda meydana
geliyor... (Belibaste) Çok büyük bir gök cismi olmayan bir kometin güneş sistemizde nasıl bu tür elektrik
boşalımlarına neden olabildiğini ve gezegenlerde büyük iklimsel değişiklikler meydana getirebildiğini
gördüğünde, güneşimizin ikizi gibi büyük bir cisim gerçekten çok büyük bir enerji boşalması meydana
getirebilir. (Ark) Ama belirtmek isterim ki, elektriksel evren savunucularının pulsarlar hakkında söylediği
şey ile K’lerin pulsarlar hakkında söylediği şey arasında bariz bir çelişme var. K’ler açık bir şekilde “nötron
yıldızları” terimini kullandı ama elektriksel evren fikrinin savunucuları nötron yıldızlarına gülüyor. (L) ama
nötron “yıldızı” dediler. Acaba nötron yıldızı gerçekten bir yıldız mı? Ark) Hayır, elektrikli evren
savunucuları nötronyum kavramına gülüyor. (L) Evet. Sanırım sorum şu: güneşimiz ile onun ikiz yıldızı
arasındaki elektrik etkileşimi konusundaki fikrim doğru yönde ilerliyor mu?
C: Evet.

S: (L) Ama görünüşe göre daha çok çalışmaya ihtiyaç var.


C: Evet.

S: (Ark) Elektrik mi yoksa başka birşey mi?


C: Elektrik!

S: (L) Güneş veya yıldız büyük ölçekli bir yıldırım topu tezahürü mü?
C: Yakın.

S: (L) Ama kütlesi var.


C: Evet.

S: (L) Pekala, üzerinde çalışılması gereken birşey. Ampul gibiler. Victor Clube, Hubble gibi teleskoplarla
yapmayı başardıkları güneş sistemi formasyonları gözlemlerinden bazılarını anlatıyor. Bu büyük diskler
oluşmaya başladıklarında çok genç yıldızlardan iki ışık huzmesi çıkıyor. Elektrik akımları gibi. Kuzey ve
güney kutuptan gelen akımlar. Mantıklı, uyumlu görünen pek çok ilginç husus var ve şu anda karşı karşıya
olduğumuz durum aşamalı bir akım, yavaş bir akım veya büyük bir şimşek olabilir. Bilmiyorum. (Ailen)
Ama yavaşlamayla ilgili sorunu cevapladılar mı? (L) Bu yavaşlamaya neden olan şey nedir?
C: Yavaşlama Pierrrr tarafından yeterince iyi açıklandı.

S: (L) Belibaste mi?


C: Evet.

S: (Ark) Perratt! (L) Perratt nedir? (Ark) Perratt plazma kozmolojisini savunan adam. (L) Oo!
C: Her ikisi!

S: (L) Yani Belibaste ve Perratt’tan bahsediyorlar. Elektromanyetik alan neden zayıflıyor?


C: Dönüş yavaşlıyor!

S: (L) Yani dünyanın elektromanyetik alanı dünyanın dönüşünün bir özelliği mi? Ve dönüşü de elektriksel
fenomenlerden etkileniyor. (Belibaste) Evet, bir motor gibi; eğer yavaşlarsa daha az elektromanyetik
alan üretiyor. (Perceval) Bir kutup değişimine hazırlanıyor. (L) Pekala Psyche ve benim üzerinde
düşündüğümüz bir soru var. Virüsler hakkındaki kitabı okuduktan sonra, virüslerin bu gezegende
milyonlarca, belki milyarlarca yıldır meydana gelen genetik manipülasyonun aracı olabileceklerini
düşündük (başka yoğunluklardan bilinçli olarak gönderilen şeyler olarak).
C: Evet.

S: (L) Yani virüs boyutlar-arası bir tezahür mü?


C: Evet. Tezahür eden düşünceler! Bazı ekin çemberleriyle karşılaştırın!

S: (Psyche) Atlastaki bazı virüsler gerçekten de ekin çemberleri gibi görünüyor. [rüzgar sesi Ark’ın
sorusunun duyulmasını zorlaştırıyor] (Ark) ...elbette virüs saf bir DNA gibi. (Psyche) Tipine bağlı olarak
DNA veya RNA olabilir ve kendini korumak için genellikle bir kaplaması vardır. Çok çeşitli virüs türleri var;
sadece bir parça genetik kod da olabilir. (Ark) Pekala, benim sorum, virüsün normal kuantum fiziğinde
veya kuantum kimyasında tanımlanmayan bir özelliğe sahip belirli bir parçası olup olmadığı veya bunun
gibi bilinmeyen ama virüsün tüm organizasyonunu ilgilendiren bir özelliğinin olup olmadığı.
C: Evet. Bilgi alanı madde topluyor.

S: (düşünce ve bilgi ile ilgili konuşmalar) (Belibaste) Bilgi farklı protein veya aminoasitlerin bir virüs
oluşturacak şekilde bir araya gelmesini mi yönetiyor? Virüsün materyalizasyonu?
C: Evet.

S: (Psyche) Bu çok ilginç çünkü “çöp” DNA’mızda kök hücrelerine ve kanser üreten hücrelere yakın
konumlarda virüs özellikleri tespit ettiler. Bu çok ilginç. (Perceval) Bu durumda DNA’mız düşüncenin
maddi bir tezahürü mü?
C: Aşağı yukarı!

S: (Perceval) Ama düşünürken herşeyi berbat ediyoruz. Düşünmeyi ve DNA’mızın tezahür edişine
müdahale etmeyi bırakalım mı? (kahkahalar) (Ark) Zamanın bir döngü gibi olduğu mevcut evren
şeklimden, zamanın sonsuz olduğu ama sonsuz sayıda dönebildiği başka bir evren şekline geçtim. (L)
Neden? (Ark) Neden mi? Evet... Daha önce bir döngü halindeki zamanı seviyordum ama şimdi biraz
kararsızım... ama birşey bana sonsuz zaman fikrini izlememi söylüyor. Doğru yapıyor muyum?
C: Evet. Ve daha büyük bir döngü bulabilirsin!

S: (Ark) Daha büyük bir döngü. Pekala. Bir sonraki sorum: Fotonların şekliyle ilgili eski bir makaleme
döndüm. Bazı hatalar içeriyor ve sanırım bu hataları düzelteceğim ama aynı zamanda “Bu otuz yıl
boyunca öğrendiklerimi ve bu yeni zaman ve mekan fikrini buna ekleyeyim” diye düşündüm. Ama bu
eski fikre dönmem gerekip gerekmediğinden emin değilim. Fotonun şeklini kim umursar?!
C: Önemli birşeyi ortaya çıkarabilir.

S: (Ark) Belki çıkarır ama gerçekten çıkarır mı?


C: Konuyu seviyorsun!

S: (Ark) Tamam, benim sorularım bu kadar. (L) Başka sorusu olan? (Bubbles) Son bir iki yıldır neden bu
kadar zayıf ve hastalıklı oldum? Enerjim nereye gitti?
C: Otoimmün (bağışıklık sistemi) reaksiyonları. Mevcut rejiminde giderek daha iyi hale geleceksin. Sabırlı
ol!

S: (Bubbles) Bu otoimmün reaksiyonları neden aniden oldu?


C: Virüse reaksiyon gösteriyor.

S: (L) Muhtemelen su çiçeği. (Ark) Biraz zaman alır. (L) Pekala, sanırım başka soru yok, değil mi?
(Belibaste) 2012 hakkında bir soru sormayacak mıydın? (L) Sanırım bunu aşağı yukarı öğrendik.
(Belibaste) İnsanların 2012 hakkında ne düşündüğünü kastetmiyorum, 2012’yi tanımlayan bir cümle
veya kelime soracaktık...
C: Devrim!

S: (L) Yani 2012’de dünyada tam totaliter kontroller uygulamaya çalışacaklar ama bekledikleri reaksiyonu
alamayacaklar. Öyle mi?
C: Evet!!!!

S: (L) Pekala. İyi geceler.


C: Hoşçakalın.
22 Temmuz 2012
Laura, Ark, Belibaste, Perceval, Andromeda, Ailen, Atriedes, PoB, E___, T___, Mr. Scott, Kniall

S: (L) Bugün 22 Temmuz 2012, K’lerle ikinci temasın yıl dönümü. 18 yıl önce miydi? Aynı zamanda
Shoemaker-Levy Kometi olaylarının son günüydü. O olaylar 16 Temmuzla 22 Temmuz arasındaydı.
K’lerin geldiği ilk celseyi 16’sında, ikincisini de 22’sinde yapmıştık. Hayatımızı sonsuza kadar değiştirdi!
Merhaba!
C: Dünya’ya Neşe!

S: (L) Bu akşam kimle birlikteyiz?


C: Eyoncoya

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Yeni yıl geliyor!

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya

S: (L) Birşeyle ilgili heyecanlısınız sanki.


C: Evet!

S: (L) Heyecanınız neyle ilgili?


C: Huzur gelecek!

S: (L) Bu huzur ne zaman gelecek? Belki de doğru soru “ne zaman” değil. Huzur nasıl gelecek?
C: Evren evi temizleyecek!!!

S: (Perceval) Bu kulağa çok huzurlu gelmiyor. (L) Evet, bu bence de kulağa çok huzurlu gelmiyor!
C: Sonrasında olacak, inanın bize!

S: (L) Sorulara geçmeden önce söylemek istediğiniz başka herhangi birşey var mı?
C: Hayır, soruları biliyoruz!

S: (L) Sanırım başlangıçta söylediğiniz şeyler, bizim tartışmakta olduğumuz, meydana gelmekte olan
çeşitli garip olaylarla ilgili. [planşet tabla kenarına fırlıyor] Aman Tanrım, enerji dolusunuz! Kolorado’daki
yangının gerçekten meteoritler nedeniyle mi başladığını sormak istiyorum.
C: Evet. Çelimsiz örtbası fark ettiniz mi? Giderek umutsuzlaşıyorlar.

S: (L) Evet, o çelimsiz örtbas çabasını fark ettik. Meteoritlerden bahsetmişken, Kniall’ın şu komet/füze ile
ilgili hazırladığı bir makale vardı. Bu konuyu biraz merak ediyoruz, çünkü konuyla ilgili pek çok gariplik
var.
C: Yıllar önce MIC faaliyetiyle ilgili olarak kimyasal püskürtmelere dair size ne söylediğimizi hatırlayın;
gerçek düşmanın “yukarıda bir yerde” değil, “ortada bir yerde” olduğunu söylemiştik. Clube’un bu
konuyla ilgili söylediği şeyi hemen gözardı etmeyin. Meydana gelmekte olan şeyleri maskelemek için
askeri gök gözlemcilerinin emriyle fırlatılmaya hazır olarak bekleyen çok sayıda füze olduğunu bilmeniz
gerekiyor. Bu bahsettiğiniz olayda da, diğer bazı olaylarda da her ikisi birden vardı: Kitlelerde heyecan
uyanmaması için bir komet patlamasını takiben bir füze fırlatıldı. “Tanrıları” kızdırıyor gibi görünmek
istemiyorlar, bilirsiniz!!!

S: (Perceval) Temelde biz de öyle düşünmüştük. (L) Yani diyorsunuz ki dünyanın çeşitli yerlerinde çeşitli
ülkelere ait bir füzeler ağı var. Herhangi bir anda birisi komet olaylarını örtbas etmek için, doğru yerdeki
birine bir füzeyi ateşleme emri verebiliyor, öyle mi?
C: Aynen öyle. Göksel olayları maskelemek için askeri faaliyete ihtiyaç var. Her zaman öyle oldu.
4 Aralık 1999 Celsesi
C: Herşeyde komplo “görmek”, hiçbir şeyde komplo “görmemek” kadar tehlikeli ve faydasız. Komplo
kurtlarından usanıyoruz. Çünkü çatlaklar. Çünkü GERÇEKTEN geniş çaplı zihinsel/psişik manipülasyonlar
ve kontroller uygulamaya çalışanlara farkında olmadan mükemmel bir şekilde sponsorluk yapmış
oluyorlar.

[ç.n. Contrail’lerle ilgili olarak Laura ile Frank arasında geçen bir konuşma atlandı, doğrudan soru kısmına
geçiyorum. Contrail: ABD’de tam olarak bilinmeyen çeşitli nedenlerle (bazen tarımsal ilaçlama için vs),
devlete/orduya ait çok sayıda uçağın çeşitli bölgelerin üzerinden geçmesi sonucunda gökyüzünde oluşan
çok sayıda uçak izi. Örnek

S: (L) ... Belki savaş oyunları oynuyorlar, belki casus uçaklar ama BİRŞEY yapıyorlar! Herkesin gördüğü,
birbirine geçen tüm o izleri yaratan uçuşların nedeni nedir?
C: Büyük bölümü “eğitim uçuşu” temelli.

S: (L) Neden bu kadar çok sayıda pilotu eğitiyorlar? Neye hazırlanıyorlar?


C: Askeri bütçelerin gerekçelerinin gösterilmesi gerekiyor, bilirsin. Bkz “Askeri-Endüstriyel Kompleks’e
Giriş 1”

S: (L) Yani bunlar sadece bütçeye gerekçe göstermek üzere yapılan eğitim uçuşları ve bundan fazlası
değil, öyle mi?
C: Durumun başka yönlerinin olmadığını söylemiyoruz ama “AEK” deyince çok şey söylemiş oluyorsun
zaten!

S: (L) Belirli bir nedenle bir Askeri-Endüstriyel Kompleks mi inşa ediliyor?


C: “Barış zamanı” boyunca statükoyu korumak için. Bu barış işi pek karlı değildir, bilirsin.

S: (L) Daha fazla para kazanabilmek için bir savaş başlatmak üzere hazırlıklar mı yapıyorlar yani?
C: Belki, eğer halk aldatılabilirse. Ama neyse ki halkın aldatılabilirliği daha az. Belki gerçek düşman
yukarıda değil, ortada. Her zaman öyle değil miydi?

S: (L) Bu artan uçak faaliyetlerinin herhangi birinin, dünyada genel olarak insanların dünyadışı varlıklarla
ilgili artan farkındalıklarıyla ve dünyadışıların artan faaliyetleriyle bir ilgisi var mı?
C: Her zaman olduğu gibi. Ama bu farkındalık fraksiyonlaşmış ve kompartmantalize halde.
S: (L) Çok ilginç. Konu hakkında başka sorusu olan? Sanırım bunu daha önce sordum... “Uzaylı istilası”
denen şeyin aslında kometler olduğunu hissediyorum.
C: Aşağı yukarı.

S: (L) Peki obruklar? Her yerde obruklar var! Bu olay giderek garipleşiyor. Tüm hayatım boyunca
gezegende bu kadar çok obruk oluştuğunu duymamıştım. Evet, Florida’da bir anlamda yaygınlar, ama....
Neler oluyor bu konuda?
C: Gezegenin dönüşündeki çok küçük bir yavaşlamanın herşeyin “açılmasına” neden olduğuna
değinmiştik.

S: (L) Evet, söylemiştiniz.


C: Bunu birebir anlamda söylemiştik.
17 Ocak 1997 celsesi]
S: (T) Geçen hafta MM üzerinde konsantre olduk ve siz de bizi beladan uzak tutmakla uğraştınız.
C: Dünyasal/Evrensel önemde şeyler üzerinde "konsantre" olmayı çok isteriz. Manto tabakası
durduğunda veya yavaşladığında ama yerkabuğu durmadığında veya yavaşlamadığında sizce ne olur?

S: (L) Frank de önceki gece bununla ilgili bir rüya görmüştü. (T) Mantonun yavaşlaması hakkında mı?
Tamam, eğer manto yavaşlarsa ama kabuk yavaşlamazsa... (L) Bir kase çorba taşırken birden durmak
gibi... (T) Dökülür çünkü yüzey hareket etmeye devam ediyor... Tüm okyanusların suyunun etrafa
dağılması mı?
C: Hayır.

S: (L) Çok sayıda deprem mi?


C: Belki ama daha büyük resim nedir?
{...}
S: (J) Çekimsel değişiklikler...
C: Daha yakın...

S: (L) Çekim değişiyor, tamam... Çekim azalıyor...


C: Çekimle ilgili verdiğimiz ipucu neydi?
{...}
S: (L) Eğer çekim hafiflerse, ve çekim bağlayıcıysa, o zaman herşey... Ouu, nereye varmamızı istediğinizi
anlıyorum. (J) Evet, çekim bağlayıcı. Çekim olmazsa herşey dağılır...
C: "Dağılmaz" canım, herşey "açılır!"

S: (L) Açıldığı zaman ne olur?


C: Değişim.

S: (L) Yani bu kozmik olay, buna hazır olan ve bunu pozitif bir şekilde deneyimlemeye hazırlanan insanlar
için değişimin katalizörü...
C: Gibi, ama hatırla... "Doğaüstü" veya "paranormal" yok, herşey doğal ve normal. Yazdığın "Nuh
Sendromu" temelde "kötü" ile iyi arasında bir ayrım ima ediyordu. Hazır oluş bu ayrımları tanımaz!

S: (L) Hazır olmak ne anlama geliyor?


C: İster BH ister KH olsun, bir sonraki yoğunluk seviyesine dönüşümün eşiğinde olmak. Görüyorsunuz ya,
dönüşüm dengeyi koruyor!
S: (L) Pekala, tüm bu obruklar mevcut. Kitlesel kuş ölümleri var, nehirlerde ve okyanusta kitlesel olarak
ölen pek çok hayvan türü var...
C: Hepsi aynı veya benzer süreçlerin parçası.

S: (L) Hepsi nasıl aynı veya benzer süreçlerin parçası olabilir?


C: Okyanus suyu tırmanışları gaz boşalımına ve toprak kaymalarına neden oluyor.

S: (L) Sular tırmanıyor, gazlar çıkıyor, topraklarda obruklar oluşuyor, tepemizde komet patlamaları
oluyor... (Ailen) Depremler, volkanlar... (Belibaste) İklim çıldırmış gibi. (L) Sudaki bilinmeyen bir elektrik
kaynağı nedeniyle aynı gün biri Missouri’de ve biri Tennessee’de olmak üzere iki ayrı olayda ölen
çocuklar hakkında ne söyleyebilirsiniz?
C: Şu işe bak! Elektrik akımlarının insan yapımı kaynakları geliştirdiğini, hatta rehbersiz bir şekilde hareket
ettiğini söylemeyi unuttuk mu?

S: (L) Elektriğin rehberi derken, kabloları mı kastediyorsunuz?


C: Evet.

{Bkz: http://www.sott.net/articles/show/247676-Two-children-mysteriously-electrocuted-and-
drowned-in-Missouri-Lake ve http://www.sott.net/articles/show/248570-Tragic-July-4th-deaths-5-
kids-die-1-hurt-in-Missouri-Tennessee-Iowa }

S: (L) Pekala. ZOMBİLER ile ilgili ne söyleyebilirsiniz??? Tanrım!!!


C: Bundan da bahsetmiştik! İnsanlar bozuluyor!
20 Haziran 2009 celsesi
S: (L) Bu bağlamda, yine olmakta olan bazı tuhaf şeyler var. Örnek verecek olursam, bu D__' ye neler
olduğunu öğrenmek istiyorum. D__ bize, öyle veya böyle abuk subuk, tutarsız mektuplar yazardı. Bir
noktadan sonra onunla iletişime geçmeye çalıştık ve onu bir şekilde yardım veya rehberlik alması
gerektiğine veya bir şeyler yapması gerektiğine ikna etmeye çalıştık. Bunu yaptı mı yapmadı mı
bilmiyorum. Ama sanki zihinsel olarak daha da bozuluyor gibiydi. Aynı zaman da bugün, forumun eski bir
üyesinden bir e-posta aldım. Bu şahıs geçtiğimiz son 1-2 yıl içerisinde kısa bir süre için QFS sitesinin de
üyesiydi, hiç katılımda bulunmasa da, ya da belki çok çok az. Herneyse, isminin M**** olduğunu söylüyor
(arapça kökenli bir isim) ve bir Ortadoğu ülkesinde yaşadığını söylüyor, ama IP adresi Washington DC'yi
işaret ediyor. E-postaları D__ ninkilere çok benzer; oldukça abuk subuk, tutarsız ve ayrıca da tehditkar.
Eğer bu devirde ismin M**** ise, ortalıkta gezinip, garip garip Dünya'nın sonu senaryolarıyla ve büyük
bir iş olacak gibi ifadelerle birini tehdit etmezsin. Ama yapmakta olduğu şey bundan ibaret. Bu iki kişinin
görünen zihinsel bozuluşları arasında bir ilişki var mı ? (sonradan eklenen not: Aslında bu iki kişinin yazım
tarzları arasındaki benzerlik bize bir süre bunların aynı kişi olabileceğini düşündürdü. Ya da daha iyi bir
tanımlamayla bir tür şizofreni durumu olabileceğini)
C: Evet.

S: (L) Ne tür bir ilişki ?


C: Sadece HAARP veya mikrodalgalar gibi şeylerden salınan “dalgalar” değil, aynı zaman da evrenin
hızlanması. Buna uyum sağlamayanlar parçalanma deneyimleyecekler, hem de şimdiye kadar
görülmemiş bir hızda.

S: (L) Bu bahsettiğim olayda negatif ruhlar ve yapışık ruh (obsesyon) faktörü de var mı?
C: Kişilik bu derecede parçalanmış olduğunda gerekli değil.
S: (L) Gerçekten de bahsetmişlerdi. Ama insanların birbirinin yüzünü yiyeceği bir noktaya varacağını
düşünmemiştik bunun! Tanrı aşkına!
C: Eğer yapınız itibariyle hayvansanız veya enerjinizi başkalarından almaya bağımlıysanız, bahsettiğin
türde olaylar bu durumun nihai bir ifadesi yalnızca.

S: (L) Çok hoş. (Andromeda) Birinin yüzünü yemek mi?! (L) İğrenç... Pekala, şu çılgın ateş açma olayına
gelelim. Bu olayla ilgili garip şey, bunun Aurora’da (Kolorado) meydana gelmiş olması. Batman’le ilgili bir
filmdi ve filmin adında “Şövalye” ifadesi de geçiyor. Olay sinirbilim doktorası alan biri tarafından
gerçekleştirildi. Bizim çalışmamızla alakalı görünen birşeyler olduğu için dikkatimizi çekti. Belki de
hakkında sormamız gereken birşey vardır diye düşündük. Ama olay gerçekten tamamen garip.
C: “Greenbaum programlamasından” da bahsettik sanırız? Değil mi? (Temelde MKUltra denen şey)

S: (L) Evet. (Belibaste) Yani sadece bir tesadüf. Yoksa fazlası mı var? (L) Bizim çalışmamızla ilişkili görünen
şey sadece tesadüf müydü?
C: Herkes için bir işaret! Sevinç geliyor!

S: [gülüşme] (L) Tüm bu olaylarla ilgili olarak acayip neşeli görünüyorsunuz... (Ailen) Silahla tarama,
ölümler... (Belibaste) Zombiler...
C: Konu o değil!!! Bunları denge takip edecek. Hastalık kriz aşamasına ulaşıyor, ardından tekrar sağlıklı
duruma dönülecek.

S: (L) Yani insanlık hasta...


C: Konu birden fazla türü kapsıyor!

S: (L) Hayvanları mı kastediyorsunuz?


C: Kısmen ama gezegeni, onun biyosferini düşünün. Ve hangi türün bir virüs gibi davrandığını.

S: (L) İnsanlar mı?


C: Hepsi değil, ama çoğu taşıyıcı.

S: (Perceval) Psikopatlar.
C: Evet ve psikopatlar “dolduranlar.”
S: (L) 4KH’yi mi kastediyorsunuz?
C: Evet.

S: (L) Bu da bizi daha kişisel sorulara götürüyor. FISC’nin (ABD Dış İstihbarat Mahkemesi) yaptığı denetim
özellikle bizi hedefleyen birşey mi?
C: Oo, evet!

S: (L) Bunu yapan kim veya ne?


C: Temel olarak şahsi.

S: (L) Temel olarak şahsi derken neyi kastediyorsunuz?


C: Hamam böceği diyebilir miyiz?

S: (L) Yani bu o kadının yaptığı şahsi birşey, öyle mi?


C: Tam olarak değil. Olumsuz tanıtım yapmanın riskli bazı sonuçlarına maruz kalmak yerine, bunun daha
işe yarar olabileceğini düşündü. Son derece dar olan bakış açısından doğan bir güvendi.

S: (L) Yani “Polis araştırmasını kapatıp bir FISC araştırması başlatalım, onları bu şekilde ezelim, böylece
kötü de görünmeyiz” dedi, öyle mi?
C: Evet.

[ç.n.: grup üyelerinin konu hakkında kendi aralarında yaptıkları bir tartışma atlandı]

S: (L) Pekala, bir sonraki sorumuz: H___’ye neler oluyor böyle? {Bu şahıs uzun bir süredir grubumuzun
bir üyesi. Parkinson rahatsızlığı var ve son birkaç yılda iyice kötüleşti.}
C: Zombiler hakkında verdiğimiz yanıta bakın. Sıkıcı. [gülüşme]

S: (L) Farklı kişiler kendi kapasitelerine göre bozuluyorlar yani. Pekala, C___’nin kedisinin ölümüyle ilgili
o korkunç olay hakkında birşey soracağım. Bunun sebebi C___’nin kedinin mamasına kalsiyum ve
magnezyum koyması mıydı? Bu durum kristal oluşumuna neden olarak kedinin ölümüne mi yol açtı?
C: Hayır, kristaller o kadar hızlı oluşmaz.

S: (L) Temelde kedinin kendisiyle ilgili bir sorun mu vardı?


C: Evet.

S: (L) Tamam. G___’yle ilgili ne soracaktık? {Uzun süredir grubun ve forumun bir üyesi olan ve bir yıllık
bir süreçte öğrendiği herşeyi unutan bir şahıs.}
C: Sıkıcı...

S: [gülüşme] (Perceval) Bunu pek çok şeye yönelik kısa bir yanıt olarak kullanacaklar sanırım. (L) PJ ve
BS?
C: Aynı.

S: (L) Pekala, gördüğüm şu hayaleti sorayım. Gerçekten bir hayalet gördüm mü? {Garaj yolunda bisiklete
binerken güpegündüz gördüm.}
C: Evet.

S: (L) Neyin hayaletiydi peki?


C: Asker aşık.

S: (L) Askerleri seven biri mi?


C: Hayır hayır hayır...

S: (Atreides) Adam buraya geliyordu, çünkü... (Perceval) O zamanlar buradaki evde bulunan birini seven
bir askerdi...
C: Evet.

S: (Perceval) Alman veya Fransız mıydı?


C: Amerikalı.

S: (Belibaste) Evdeki birini mi seviyordu. (Atreides) Mutlu bir son mu yaşadı?


C: Hayır.

S: (Atreides) Tüh. (Belibaste) Bir süre önce oğullarıyla birlikte bizi ziyaret eden aileyle bir alakası var
bence bunun. (Atreides) İki iki daha dört. İnsanların geçmişteki aşk yaşamlarını gözetlemek gibi bu. (L)
Muhtemelen annesiydi.
C: Evet.

S: (Perceval) Bu nadir birşey değil. (L) Bu konudan bahsetmesek daha iyi. (Andromeda) Dr. Zhivago’yu
izledik zaten, teşekkür ederiz. (L) Pekala, E___ burada. Bazı meseleler var ve ... Herhangi bir soru var mı
aklında sormak istediğin E___? (E___) Eğer bir bozulma yaşıyorsam, bu durumu iyileştirmek için yapmam
gereken ama şu anda yapmadığım herhangi birşey var mı? Eğer herhangi bir yolu varsa, bu durumu
düzeltmek için ne yapabilirim? (L) Bir kerede bir soru soralım. İlk sorun nedir? (E___) Eğer bozulma
yaşıyorsam, ne yapabilirim?
C: Evet. Genetikten kaynaklanan beyin sorunları. Parkinson hastalığına yakın.

S: (L) Parkinson hastalığına benziyor ama tam olarak o değil, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Hm hm. (Aillen) Bu ilginç, çünkü bu sabah bu konuyla ilgili birşeyler okuyordum. Alzaymır ve
Parkinson rahatsızlığı hakkındaydı ama frontal korteksteki kortiko-birşeyle ilgili sorunlar hakkındaydı ve
o sorun karar alışı etkiliyormuş...
C: Yapılabilecek düzeltmelerle ilgili fırsat penceren çok dar.

S: (L) Peki bu konuda ne yapması gerekiyor?


C: Araştırma ve çoğunlukla talimatları yerine getirme. Gerçekliği olduğu gibi algılamıyorsun ve algıladığın
şeyi değerlendirme yetin de yok.

S: (E___) Araştırma ve çoğunlukla talimatları yerine getirme dışında, algılama kapasitemi artırmamın
herhangi bir yolu var mı? Gerçekliği olduğu gibi algılama konusunda?
C: Tam dikkatle yapılması gereken şeyler yapmak.

S: (Ailen) “Araştırma” derken, bu beyinle ilgili konuyu araştırmaktan mı bahsediyorlar? (L) Sanırım.
C: Evet. Dikkat: Kavrayışın neredeyse sıfır seviyesinde.

S: (Belibaste) Kendi düşünce sürecine güvenebilecek durumda değilsin. Doğru süreçler ve yapılabilecek
doğru şeyler konusunda diğerlerine güvenmen gerekiyor.
C: Evet.

S: (Belibaste) Belki de tekrar tekrar doğru şeyi yapmak beynin fonksiyonlarını düzeltir ve doğru yolu takip
edebilirsin.
C: Evet.

S: (L) Dikkatini vermek muhtemelen en önemli şey.


C: Kendinden ziyade diğerlerini umursamak da faydalı olur.

S: (L) Ama birşey orada yoksa onu yaratamazsın.


C: Doğru.

S: (E___) Şu anda kendimden ziyade diğerlerine önem verme kapasitesine sahip miyim?
C: Hayır.
S: (E___) Daha sonra?
C: Muhtemel. Senin durumunda bu çok zor, fakat kısa bir süre önce sana iyi bir tavsiyede bulunuldu:
“hoşlanmadığı” şeyi yap.

S: (L) Peki ya I___’nın durumu?


C: Sorunun bir kısmı şu: Her iki şahsın iyi niyetlerine rağmen, ikisi de birbirindeki en kötü şeyi besliyor.

S: (L) Nasıl yani?


C: E___ I___’nın hırsını besliyor ki bu hırs I___’nın zararına ve nihai yıkımına hizmet ediyor. I___ ise
E___’nin hoşlanmadığı şeyi yapmasını talep etmeyerek E___’nin acizliğine katkıda bulunuyor. Bu da
E___’nin nihai yıkımına neden olur. Tango iki kişilik.

S: (L) Zaten sorduğumuz bariz sorunun dışında, ilişkileri konusunda ne yapmaları gerektiğini sorabiliriz.
C: Normal standartlarda bir “ilişkileri” yok.

S: (Ark) Ama benim bir sorum var. Ben de Laura’nın hırslarını besliyorum ve Laura bana hoşlanmadığım
birşey yaptırmıyor. Aradaki fark nedir?
C: Sizi kavrayıştan mahrum bırakacak genetik sorunlarınız yok. Saf hırs, gerçeğe yönelik inanılmaz bir
güdüden ve buna eşlik eden derin bir paylaşma ve besleme güdüsünden çok farklıdır.

S: (L) Yani I___ yaptığı şeyleri yapma nedeni konusunda yeterince dürüst değil. Belki bu nedenleri
bilmiyor bile.
C: Doğru.

S: (Ailen) I___’nın da genetik sorunları olduğunu kastediyorsunuz, değil mi?


C: Evet.

S: (L) Bu konuda başka birşey söylemek istemiyorlar. Genetik sorunlar. Ama I___’nın kavrayış konusunda
sorunu yok, değil mi?
C: E___’ninki kadar değil ama bir kavrayışa yaklaştığı zaman bu kavrayış genellikle duyguyla bastırılıyor.

S: (L) Yani I___’nın duygularını kontrol altına alması gerekiyor gibi görünüyor.
C: Çok doğru!!!

S: (L) Ve bu ayarlamaları yaparlarsa bir ilişkileri olabilir, öyle mi?


C: Evet.

S: (E___) Teşekkür ederim. (L) Ümit var.


C: Ama asla birbirinize yanlış geribildirimde bulunma çukuruna düşmemelisiniz.

S: (L) Pekala, başka sorumuz kaldı mı? (Andromeda) A___ ve B___ ile ilgili durumu soralım mı?
C: I___ o işe bulaşmamalıydı. I____ A___’nın hassasiyetlerini göz önünde bulundurmadı. Ağ çalışması
yoluyla durumun dikkatle incelenmesi ve düzeltilmesi gerekiyor.

S: (L) Bize bu konu hakkında söyleyebileceğiniz başka birşey yok sanırım?


C: Evet.

S: (L) Kendi başımızayız, ha? Başka herhangi bir konu? Yoruldum. T___, sormak istediğin herhangi birşey
var mı? (T___) Hayır. (L) Pekala, o zaman iyi geceler diyelim. Bize söylemek istediğiniz herhangi birşey?
C: Önümüzdeki aylarda ÇOK ilginç gelişmeler olacak? Keyif alın! Hoşçakalın.
21 Aralık 2012
Laura, Ark, Belibaste, Perceval, Andromeda, PoB, Ailen, Data, Thorbiorn, Mr. Scott, Kniall, Bubbles

S: (L) Merhaba. Uzun zamandır sizinle görüşmedik! İlkbahardan beri mi? (Perceval) Temmuz.
C: Artışlar, Ocak. Kasyopya burada!
S: (L) “Artışlar, Ocak” ne anlama geliyor? ...
C: Fiyatlar.

S: (Perceval) Fiyat artışları. (L) Bu çok önemli bir mesele haline mi gelecek?
C: Evet.

S: (L) Neden?
C: Kıtlık giderek bariz hale geliyor, artık örtbas edemiyorlar.

S: (L) Zaten bir kıtlık vardı ve bunu örtbas mı ediyorlardı?


C: Oo, evet!

S: (L) Tamam. Bu konuda başka birşey?


C: Gıda sorunlarını takiben her zaman hastalık gelir.

S: (Andromeda) Veba gibi bir hastalık mı?


C: Çok yakında.

S: (L) Hazırladığımız diğer sorulara geçmeden önce bu konuda söyleyeceğiniz başka birşey?
C: Fark etmemiş olabilirsiniz diye söylüyoruz, bugün dünyanın sonu değildi, fakat yıllardır söylediğimiz
gibi, bir çeşit “son” kesinlikle gelecek. Zaman asla kesin değildir. Ayrıca herşey adımlar ve aşamalar
halinde meydana gelir. Büyük adımlar, kitleler tarafından kabullenilen suikastler gibi şeyleri kapsıyor. Bu
tür şeylere itiraz edilmediğinde, bir sonraki aşama hazırlanır.

S: (L) Bunun dünyanın sonuyla nasıl bir ilgisi var?


C: Bir kitap yazıyorsun, sen söyle!!!

S: (L) Ele aldığım konular, yazdığım bu büyük kitap için yaptığım tarih araştırması sırasında öğrendiğim
şeyler doğru yönde mi ilerliyor?
C: Oo, evet!!! Ve kitabı yalnız da yazmıyorsun!! Poseidonius zihni eğitme konusunda haklıydı. Eğitilmiş
bir zihin, kozmik zekayla daha uyumlu.

{Secret History kitap serisinin şu anda %80’i tamamlanmış durumda olan 3. cildinin metninden bir alıntı:

Bizim için şimdi ve burada, Heraklitos’un Poseidonius tarafından yorumlanan fikirleri daha önemlidir,
çünkü bu fikirler, insan faaliyetlerinin kozmik faaliyeti ve kozmik faaliyetin de insan faaliyetlerini
yansıtabileceği fikrine işaret etmektedir. Eğer durum buysa, eğer Heraklitos’un yazdığı gibi varolan
herşey Kozmik Zeka’ysa ve herşey birbiriyle bağlantılı ve etkileşimliyse, sadece geçmişi incelemek
suretiyle muhtemel geleceği bilmek mümkündür. Fakat bunun için geçmişle ilgili gerçeği bilmeniz
gerekir, muzafferler tarafından yazılmış sahte tarih hikayeleri değil. Bunun dışında, Poseidonius’un ifade
ettiği gibi, gelecek tahminleri, gerçekliğin durumuyla ilgili ipuçları sunabilir ama buna asla güvenilemez
ve yapılan yorum büyük ölçüde gerçeklere duyulan saygıya, kanıtları araştırmak için gösterilen emeğe,
bunun öğrettiği istikrar ve mantığa ve tespit edilen gerçekleri bir araya getirme sonucu ortaya çıkan
kavrayışa dayalıdır.}

S: (L) Hazır bu konu üzerindeyken, muhtemelen Toulouse'da bir yerlerde gömülü çok büyük miktarda
altın olduğuna dair edindiğimiz kanıtla ilgili birşeyler sormak istiyorum. Soru şu: MÖ 106 yılında Toulouse
bölgesinde bir kişi çeşitli tapınak ve kutsal yerlerden 40 ton altın topladı mı gerçekten?
C: Yeterince yakın.

S: (L) Zaman açısından mı yakın, yoksa miktar açısından mı?


C: Her ikisi.

S: (L) Peki ya yer?


C: Evet.
S: (L) Tarihsel kayıtlarda geçen kişiler tarafından mı toplandı?
C: Sen ne düşünüyorsun?

S: (L) Bence bunu yapan Caepio ve en azından bir grup Roma askeriydi.
C: Çok muhtemel.

S: (L) Ve o altınlar için geri gelmeyi planlıyordu ama gelemedi, yoksa gelmedi mi? Durum bu mu? Pekala,
biliyoruz ki o altınlar için geri gelmeyi planlıyordu. Ve yine biliyoruz ki o altınlar Roma’ya hiç gitmedi.
(Belibaste) Arada bir adım daha var. Caepio’nun altını aldığını ve çok kısa bir süre sonra ve uzak olmayan
bir yerde altını sakladığını varsayıyorsun. Geri gelmeyi planlıyordu ama savaşı kaybetti veya başka birşey
oldu ve belki de altın saklandığı ilk yerde duruyordur. Varsayımın bu mu? (L) Evet, aşağı yukarı. Caepio
altını gerçekten sakladı. Yoksa altınları savaşta mı kaptırdı? Ama biliyoruz ki Cimbri kabilesi ile savaşmadı.
(Belibaste) Yani iki olasılık var: 1) Altınları Toulouse yakınlarında bir yerde sakladı, 2) Lejyonlarıyla birlikte
altını Roma’ya geri götürdü. Dolayısıyla ilk soru şu olabilir: Altınları Toulouse yakınlarında bir yerde
sakladı mı? (L) Sonradan dönüp almak üzere?
C: Evet.

S: (Perceval) Peki altınlar için geri geldi mi?


C: Hayır.

S: (Bubbles) O zamandan beri başka herhangi biri o altınları buldu mu?


C: Hayır.

S: (L) Bana bu konu hakkında birşeyler söyleyecek misiniz?


C: Birkaç yıl önce sana bu konuda ipuçları verdiğimizi düşünüyoruz!

S: (Perceval) Pirenelerdeki simyacılar hakkında ipuçları mı?


C: Hayır.

S: (Belibaste) Pireneler konusu da geçmişti ama o asal sayılarla ilgiliydi. (L) Hayır hayır... Neden
bahsettiklerini biliyorum sanırım. (Andromeda) Rhineland’dan mı bahsediyorlar? (L) Sanırım Rhineland
bunun bir parçası ve bana çok tuhaf bir şekilde söyledikleri ve o zamandan beri kafama takılan başka
şeyler de vardı. Onları inceleyip bir araya getirmeliyim. “Hayal edilmemiş hazineler.” Sanırım 40 ton altın
son derece hayal edilmemiş bir hazine oluyor! Ve Rennes-les-Chateau saçmalığında söylendiği gibi Kudüs
tapınağından getirilen altın yoktu. Biliyoruz ki Cimbri kabilesi veya başka herhangi bir Galli kabile
Delfi’deki tapınağı yağmalamadı. Dönüp o ipuçlarını incelemem ve ne anlama geldiklerini tespit etmem
gerekiyor.
C: Sadece sen bileceksin ve sadece alnının teriyle ipuçlarını keşfettiğin zaman bu ipuçları bir anlam ifade
edecek.

S: (L) Yani cevaplar tarih araştırmasında mı? Şu anda yapmakta olduğumuz bu araştırma?
C: Evet.

S: (L) Yani geçmişte yaptığımız celselerin, tüm o araştırma yıllarında okuduğum şeylerin ve şu anda
yapmakta olduğumuz bu çalışmanın bir sonucu olarak ortaya çıkan ek bilgilerin kafamda oluşturduğu
tüm ipuçlarını bir araya getirmem mi gerekiyor?
C: Eğitilmiş bir zihin...

S: (L) Bu, Poseidonius’un tarihi araştırmanın faydasıyla ilgili söylediği şeyi ima ediyor. Gerçeklere saygı
duymayı öğreniyorsun, o gerçekleri bir araya getirirken mantığı öğreniyorsun ve üçüncü şey neydi?
(Bubbles) Kalıp tanıma mı? (L) Nihayetinde bir kalıp tanıma özelliği geliştiriyorsun ve disiplini
öğreniyorsun. Bu bir disiplin işi, çünkü hoşlandığın ama makul olmayan şeyleri atman ve hoşlanmadığın
halde kanıtları olan bazı şeyleri de alman gerekiyor. Araştırmanın herhangi bir noktasında olduğun yerde
durabilir, yirmi farklı yönde devam edebilirsin. Ama kendini, elindeki malzemeyi kontrol etmen gerekiyor
ve doğru yönü seçmek çok önemli. (Perceval) Hangi yolun çıkmaz yol olduğunu anlamak... (L) Ki sonsuza
kadar boşuna kürek çekmeyesin, evet. Tamam, bu konuda bu kadarı yeterli. Aa, şunu sormak istiyorum:
Perceval, Secret History’nin 2. cildi ne zaman çıkıyor? Noel’de mi? (Perceval) Hayır, bilmiyorum. Aşağı
yukarı. Yakın! Yeterince yakın! (Belibaste) Perceval tarih vermez. (Perceval) Eh, bu da yeterince yakın!
(Ailen) Açık. (L) Anlıyorum... Pekala, sormak istediğim birkaç soru var. İlk soru ayrık retina sıkıntısından
dolayı acı çeken bir arkadaşımız için. Bana mesaj yazdı ve bazı sorular sordu ama gönderdiği mesajı
bulamıyorum. Ona yanıt yazdım ama sorularını celse öncesinde yetiştiremedi. Bu nedenle sadece
gözleriyle ilgili durumu sormak istiyorum. Acısını dindirmek için ona yöneltebileceğiniz herhangi bir öneri
var mı?
C: S___, uzun yıllardır konuyla ilgili semptomlar yaşıyorsun. Özellikle de bir yandan başkalarından hızla
eylem bekleyip diğer yandan kendi ayaklarını sürürken hızlı bir tedavi sağlamak mümkün değil. Yaklaş...
Dinle... Bak... Bekle... Zorluklara dirençli ol. Temel olarak SIFIR sapmayla çok sıkı bir diyet kontrolüne, E
vitaminine ve çuha çiçeğine ihtiyacın var. Hepsinden önce de bağırsağının iyileşmesi gerekiyor. Bu vakit
alabilir.

S: (L) Yani bağırsağını iyileştirirse, bedeni kendi kendini bir şekilde onaracak, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Elbette bağırsağını iyileştirmek de sorununun bir parçası. Bağırsağını iyileştirmen için uykuya
ihtiyacın var. (Perceval) Diyet her ikisinin de çözümü. (L) Evet ve sanırım diyet çalışmasına başlayalı fazla
olmadı. (Perceval) Evet ve tüm karbonhidratlar onun bağırsağına zarar verir, bu da uykusuna zarar verir
ve sonuçta kendini kötü hissedip daha fazla kötü şey yer. (L) Ben ne zaman başladım? 2008’de mi?
Muhtemelen bir buçuk yıl sonra kendimi gerçekten daha iyi hissetmeye başladım. Çok kısa bir sürede
kendimi daha iyi hissetmeye başladım ama tüm hasarı gidermek çok uzun zaman alıyor.

Bir soru da bir başka arkadaş için: Şalazyonu var. Herşeyi denemiş ama hiçbiri işe yaramamış. (Belibaste)
Nasıl bir hastalık bu? (L) Gözkapağı içinde tane şeklinde bir kist gibi. Gözün içine akıntı yapıyor. Onun için
ne söyleyebilirsiniz?
C: Senin söylediklerin dışında çok fazla şey değil. Sinsi ve kandırıcı karbonhidrat ziyafetlerine dikkat.

S: (L) Pekala, Denver’daki UFO olayına gelelim. Bariz bir UFO. Bu da onun ne olduğu anlamına geliyor?
C: Daha önceden de anlattığımız gibi üst-boyutsal.

S: (L) Bu yeni birşey mi, yoksa uzun zamandır devam eden birşey mi?
C: Tahmin ettiğinizden daha uzun bir süredir devam ediyor.

S: (L) Görünüşe göre filmi yavaşlatmazsan kameralarda görünmüyor...


C: Geçmişte de bahsettiğimiz gibi bu tipik bir durum.

S: (L) Peki bu durumda bir uzaylı saldırısına doğru mu ilerliyoruz?


C: Yoğunluklardan ve bununla ilgili konulardan da bahsettik. Fark ettiğiniz, tartıştığınız ve dikkat çektiğiniz
pek çok şeyin de göstermekte olduğu gibi, gezegeniniz bir geçiş sürecinde bulunuyor. Fakat şu anda
görünen şey geçici.

S: (L) Yani obruklar, volkanik patlamalar, depremler, gökteki garip gürültüler, elektrik yükleri... Tüm bu
şeyler bu geçişin semptomları mı? Söylemek istediğiniz bu mu?
C: Evet.

S: (L) Ve bu geçici birşey?


C: Evet. Ve UFO’lar bu tür geçişlerde daha belirgin hale geliyor.

S: (Perceval) Denver olayı sıradışı bile değil belki de. (L) Ben de sıradışı olduğunu düşünmedim.
C: Bir “zaman kilidi” ile çıkış ve giriş yapıyor.

S: (L) UFO olaylarıyla ilgili sormak istediğim birşey var. Anladığım kadarıyla söylediğiniz şey şu: Yoğun
veya aşırı UFO faaliyeti olayları, gezegen bir tür yoğunluk geçişi yaparken meydana gelen geçici birşey.
Doğru anlamış mıyım?
C: Evet.

S: (L) Peki ya olacağı varsayılan şu işgal? Neydi? 1994’den itibaren 18 yıla kadar mıydı? Ne zaman
olacaktı? (Kniall) Bu yıl. (L) Aşağı yukarı şu anda. Bu işgale ne oldu?
C: Unutmuş olabilirsiniz diye söylüyoruz, daha önce size yoğunluklar arasındaki iletişimlerin sembolik
yapısını açıklamıştık. Yine, senin kendi sözlerini hatırlatacak olursak: Psikopatlar varken uzaylılara ihtiyaç
var mı? Ve bu konuda size ne kadar çok ipucu verildi? Sonuç olarak; zaten işgal altındasınız!

S: (Perceval) Uzaylı zombiler... (L) Dünyadışı varlıklar üst-boyutta yaşıyor. Yani aslında... (Andromeda)
Burayı işgal edemezler... (L) Ettiler bile! (Perceval) Aracıları yoluyla; psikopatlar. (Perceval) 1994’deki
celsede bir işgalden bahsederken aslında bir ele geçirme veya psikopatik fikirlerin empoze edilmesinden
bahsediyorlardı. (L) Yani 9/11 olayı bir tür işgaldi?
C: Öyle. Çok gizli teknolojiler kullanılarak yapıldı.

S: (Kniall) Bu ilginç, çünkü bir celsede Dünya Ticaret Merkezi’nde olan şeyin bir tür zaman kilidi kubbesi
olduğunu söylemişlerdi. Az önce “zaman kilidi” derken aynı şeyi kastettiler sanırım. (Ailen) Peki UFO’lar
geçiş sırasında neden daha görünür oluyor?
C: Çok boyutlu ortamın frekansları sürekli değişirken, eşleşen frekansları kontrol etmek zorlaşıyor.

S: (L) Sormak istediğim başka birşey daha vardı. (Andromeda) Ofisteyken hepimizin duyduğu o vınlama
sesi neydi?
C: Elektrik yükü.

S: (L) Peki bu tür şeyleri araçlarımızla neden ölçemiyoruz?


C: Araçlar dahil diğer herşey sistemin içinde.

S: (Perceval) Elektrik yükü dediler... (L) Elektrik yükünü başka herhangi birşeyden nasıl ayıracağız peki?
(Perceval) Ofiste duyduğumuz şey bilgisayar amplifikatöründen geliyordu, ama... (Mr. Scott) Eğer birşey
ile toprak arasındaki voltajı ölçersen, eğer her ikisinin yükü artarsa, voltaj aynı olur ama her ikisi
üzerindeki toplam yük çok daha yüksek olabilir. Ama bunu bilemezsin, çünkü sadece iki nokta arasındaki
farkı ölçebilen bir cihaz kullanıyorsun. (L) Belibaste, daha önce bahsettiğin ikiz yıldız topraklamasıyla ilgili
sorun neydi? (Belibaste) Önceki bir celsede, yaklaşan ikiz yıldızın güneşte bir topraklanmaya neden
olduğu söylendi. Bu topraklanmanın tam olarak nasıl meydana geldiğini öğrenmek istedim sadece.
Örneğin, güneş ile ikiz yıldızı arasında bir tür elektrik bağlantısı mı var? Ve öyleyse, bu iki göksel cisim
arasında ne tür bir akım var?
C: İkisi arasında gerçekten de bir elektrik akışı var ama bu sistemin "dışında" oluyor.

S: (Belibaste) Senin söylediğin gibi Ark. Bu bir tür solucan deliği...


C: Solucan deliği iyi!

S: (Belibaste) Güneş tarafında, bu topraklamanın nedeninin azalan pozitif genel akım olduğunu
söyleyebilir miyiz?
C: Evet.

S: (Belibaste) Tamam, yani bu azalan pozitif yük indirgenmiş bir alan meydana getiriyor ve bu da çekimi
artırıyor, değil mi?
C: Evet.

S: (Belibaste) Ve çekimdeki bu artış da, artan komet faaliyetine rağmen güneş rüzgarlarının azalmasını
açıklıyor, doğru mu?
C: Evet.

S: (Belibaste) Tamam, benim başka sorum yok. (L) Sonraki soru? (Perceval) Suikastlerle ilgili bir yorumda
bulundular. Kitleler tarafından kabullenilen suikastlerin büyük adımlar oluşuna dair birşeyler söylediler.
Sandy Hook katliamı da böyle birşey miydi?
C: Aklımızda JFK, RFK, John Lennon, Diana ve diğerleri vardı. Elbette Sandy Hook olayı da bu tür bir suikast
ama daha çok belli bir amaca sahip bir psikolojik operasyondu.

S: (Perceval) Sandy Hook katliamının belirli bir amacı olan psikolojik bir operasyon olduğunu
söylüyorsunuz...
C: İnsanlara şansölye ve ekibine ne kadar çok ihtiyaç duyduklarını hatırlatmak için.

S: (L) “V for Vendetta”daki sahne gibi. (Perceval) Sandy Hook’taki katliamı kaç kişi gerçekleştirdi?
C: 5.

S: (L) Adam isimli genç de bu işin içinde mi? Kimseyi vurdu mu?
C: Ateş etti ama herhangi birşeyi vurdu mu???

S: (L) Onlar onu bu işe soktu sanırım. Zihin kontrolü ve hipnoz yoluyla eline bir silah verdiler... Şüphesiz
tetiği çekip ateş etti, ama... (Belibaste) Sirhan Sirhan gibi. Ateş etti ama asıl katil o değildi. (L) Sadece
gürültü yapmak için oradaydı. Fransız askeri faciası gibi. Halka gösteri yapıyorlardı ve boş silahlar
kullanıyor olmaları gerekirdi ama bir tanesinin silahı doluydu. (Perceval) Sandy Hook olayını planlayanlar,
Adam’ın kardeşi Ryan’ı da bu işe dahil etmeyi planlamışlar mıydı?
C: Gerekli değildi.

S: (Perceval) Hayatta kalan bir personel veya herhangi bir başkası, bir değil beş kişinin ateş ettiğini gördü
mü?
C: Hayır. Öyle olsaydı bile, Pentagon ve Flight 77’yi hatırlayın.

S: (L) Onları görenler öldü sanırım. Onları özellikle öldürdüler. (Perceval) Bunu yapan kişiler CIA gibi gizli
karanlık faaliyetleri olan bir ABD kurumu muydu, yoksa daha kapalı ve gizli birşey miydi?
C: Kapalı doğru. Bu arada, 5 kişi derken bu desteği de kapsıyor. Ateş edenlerin hepsi göz önünde değildi.

S: (Perceval) Çok berbat birşey. (L) 9/11 olayı da öyleydi. JFK suikasti de. Bobby Kennedy’ninki de. Martin
Luther King’inki de. Diana’nınki de. John Lennon’ınki de. (Perceval) Biliyorum ama 6 yaşındaki 20 çocuğu
öldürmekten bahsediyoruz. (L) Fransa’da yaptıklarına bak. Mohammed Merah. (Perceval) Ama tam 20
kişi. (L) Norveç’te kaç kişi öldürdüler? (Thorbiorn) 78 sanırım. Evet. Breivik olayında kaç nişancı vardı? (L)
Breivik delinin teki, çünkü onu yargıladılar. Eğer birini yargılıyorlarsa, bunun nedeni o kişinin akıl
sağlığının yerinde olmamasıdır. Nişancı ölmüşse, birşeyler olduğundan emin olabilirsin. (Perceval) Şahsi
bir katılım seviyesi var. Buna şaşırmam. (L) Neden şaşıralım ki? (Thorbiorn) Breivik’le ilgili olarak başka
kişilerin de bu işin içinde olduğu söylentileri var. Breivik öne çıkarıldı. (Belibaste) Tek bir nişancının 78
kişiyi vurması zor. (L) Evet, belki de sormalıyız. Breivik olayında başkaları da var mıydı?
C: Görüş alanı dışında, evet.

S: (Perceval) Keskin nişancılar. (Belibaste) Dürbünlü tüfekler...


C: Prova çalışması!

S: (Andromeda) Sandy Hook ile aynı gün ve ertesi gün başka pek çok saldırı da oldu. Çin'de öğrenciler
yaralandı ve maket bıçaklı birileri de vardı. 47 silahı olan ve tutuklanan adam bir okul katliamı gibi birşey
yapacağını iddia ediyordu. Bunlar neyin nesi?
C: Bu tür tüm olaylarda HAARP da kullanılıyor ve bu etki iradeyle sınırlandırılamıyor.

S: (L) Yani insanların beyinlerini bulandırmak için HAARP şeyini açıyorlar. İnsanların beyinleri muhallebiye
döndüğünde de planlarını uyguluyorlar. Zaten sınırlarda olan insanlar bu etkilerle birlikte tamamen
çıldırıyorlar.
C: Aynen.

S: (Andromeda) Batman filmiyle ilgili tüm o tesadüflere ne demeli? Batman filmindeki Sandy Hook
referansı? (Perceval) Bu, 9/11 kitle bilincinin kendi kendine sinyallemede bulunması gibi birşey mi?
C: Evet. Kozmik akıl pek çok ipucu gönderiyor ama kim dinliyor? Ve dinlememenin sonucunun ne
olduğunu biliyorsunuz!
S: (Perceval) Evren bu sefer sana çok yüksek sesle bağırıyor! (Kniall) 13 Eylül’de Arizona ve New Mexico
üzerinde birşey görüldü. Bunun ABD ordusu tarafından yapılan bir füze denemesi olduğu iddia edildi.
Sonra da onu düşürmek için iki patriot füzesi fırlatıldı. Bunun göksel bir olayı örtbas etmeye yönelik bir
faaliyet olduğuna dair bir makale yazdım. (Perceval) O cisim bir göktaşı mıydı?
C: Evet.

S: (L) Indiana’daki gaz sızıntısı patlamasına ne dersiniz? (L) Oo, evet! (Perceval) Buna neden olan şey
neydi? Soru bu. En kısa bu şekilde sorabiliyorum. [kahkaha]
C: Gaz sızıntısı değildi!

S: (L) Göktaşı mıydı?


C: Yakın.

S: (Perceval) Bir mikro göktaşı? (L) Sanmam. Daha çok bir komet parçası sanırım. (Perceval) Bir komet
parçasının elektriksel yük boşalımı mıydı?
C: Havada patlama ama çok alçak ve çok yüklü.

S: (Perceval) Evrendeki birşey o iki evden hoşlanmıyordu sanırım.


C: Mesele evler değil, konumdu.

S: (Perceval) Yeraltındaki birşey mi çekti bu olayı?


C: Evet.

S: (Belibaste) Neydi?
C: Yük.

S: (Belibaste) Elektrik yükü.


C: Evet.

S: (Belibaste) Kaynağı yeraltı...


C: Gezegendeki açılmalar!

S: (L) Başka sorusu olan? (Ark) Pekala, birkaç ay önce üzerinde çalışmaya başladığım kitabımla ilgili bir
sorum var. Bundan hoşlanıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum ve kitabı zamanında bitirmeyi
başarabileceğimi umuyorum. Fakat zaman zaman şöyle bir düşünce geliyor aklıma: Ya bu beni daha önce
yapmakta olduğum birşeyden uzaklaştırmaya yönelik bir saptırmaysa?
C: Kesinlikle değil! Laura da Musa konusunda ayak sürtüp duruyordu!

S: (Ark) Ayak sürtmek? Neyi kastediyorlar? (L) Şu anda yazmakta olduğum kitabı aslında yazmak
istemiyordum. Sürekli erteleyip duruyordum. Bu kitabı hızla yazıp onunla işimi bitireceğimi
düşünüyordum. Ama şimdi bunun neye dönüştüğüne bak? Sadece 2000 sayfa metin değil, tüm o
keşifler!.. Bu gerçekten çok ilginç birşey. (Ark) Evet, ama benim durumum biraz farklı sanırım. Çünkü sen
o kitabı yazmayı her zaman düşünüyordun. Benim durumum ise farklı... (L) Bu şekilde yazmayı
planlamamıştım. Kesinlikle hayır! Şu anda Musa’dan neredeyse hiç bahsetmiyorum!! [kahkaha]
Başlangıçta sadece hevesimi kaybetmemek için adını belirtip durmak zorunda kalıyordum. Ondan
bahsetmek için mazeretler buluyordum! Pekala, başka kimsenin sorusu yoksa, ben çok yorgunum.
C: Pekala, Hoşçakalın.
2013 (3)
23 Mart 2013
Laura, Ark, Belibaste, Perceval, Andromeda, PoB, Ailen, Data, Kniall, Mr. Scott

S: (L) Bugün 23 Mart 2013. Fırtınalı bir gün!


C: Bekleyin! Asıl fırtınalar geliyor!
S: (L) Özellikle burayı mı kastediyorsunuz?
C: Ve başka yerler.

S: (L) Bu kaygı verici görünüyor. (S) Sel gibi yağacak, desenize?


C: Evet.

S: (L) Avrupa’da, 1997’de miydi, çeşitli yerlerde “milenyum selleri” meydana geliyordu. Hale-Bopp
göklerdeyken. Hale-Bopp ve Hayakatuke birlikte gelmişti, değil mi? Onun hemen öncesinde veya
sonrasında birşey daha vardı. Neyse, şimdi yine komet olaylarıyla karşı karşıyayız. Bu kometlerle hava
durumu arasında herhangi bir ilişki var mı?
C: Ve çok daha fazlası!

S: (L) Yani kometler dışında şu andaki sıradışı hava durumunu etkileyen pek çok başka şey mi var?
C: Evet.

S: (L) Yani Dünya aslında kapalı bir sistem değil. Dünya’da güneş sisteminden etkilenen pek çok şey var?
C: Ve fazlası.

S: (L) Güneş sistemi dışından.... Evrenden mi?


C: Evet. Ama bilimadamları körlerin peşinden gidip körleşti!

S: (L) “Bilimadamları körlerin peşinden gidip körleşti” derken tam olarak neyi kastediyorsunuz?
C: Bilim öldürmek için kullanıldığında bilimadamları onurlarını ve yollarını kaybetti. Emanet para
benzetmesini hatırlayın. İş için emanet edilen parayı korkup saklayan adam. Sonra efendisi gelince onu
azarlayıp kovdu. Bu örnek yine tekrarlanacak.

S: (L) Tüm gezegende havanın çıldırdığını fark ediyoruz. Ve her yerde devasa obruklar açılıyor.
Okyanuslardan sahillere binlerce, milyonlarca ölü hayvan saçılıyor. (Andromeda) Fırtınalar, tornadolar.
(L) Tornadoların olmadığı yerlerde de hayvan göçleri oldu. Neydi? (Kniall) Yunuslar. (L) Yunusların o
inanılmaz toplu göçü. Köpekbalıklarında da benzer birşey olmadı mı? (Andromeda) O geçen yıldı, ama
evet. (L) Garip yerlerde rastlanan hayvanlar...
C: Hepsi yaklaşan dalganın etkileri.

S: (L) Yaklaşan dalganın etkileri mi? Yani hayvanlar birşey mi seziyor?


C: Hayır, dalga ve onun elektriksel ve manyetik bileşenleri tüm güneş sistemini etkiliyor ve dolayısıyla
Dünya’yı ve belirli jeolojik olayları da etkiliyor. Bu da kitlesel ölümlere neden olabiliyor.

S: (L) Bu gece kimle birlikte olduğumuzu sormayı unuttuk!


C: Pronoya.

S: (L) Nereden bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.

S: (L) Walter Burkert’in Yunan diniyle ilgili kitabını okuyordum da... Yazar “paean” teriminin en kadim
zamanlarda tanrı Apollo’ya ibadet edilirken söylenen türde şarkıları tanımlamak için kullanıldığını
söylüyor. Ve Apollo Hiperbora (Hyperborea) tanrısı olarak biliniyor. Ve eğer tahminlerim doğruysa,
Stonehenge’de tapılan tanrı da oydu. Arada herhangi bir bağlantı var mı?
C: Var.

S: (L) Bu konuda herhangi birşey söyleyecek misiniz?


C: “Ödevinizi” yaptığınızda çok ilginç şeyler keşfediliyor...

S: (L) Çok teşekkür ederim! (Ailen) Bu “Açık!” demenin hoş bir yolu. (L) Pekala, bildiğiniz gibi Rusya’da
ciddi hasara ve çok sayıda insanın yaralanmasına neden olan harika bir küçük komet parçası patlaması
oldu. Çok sayıda insanın yaralanmasına sevinmiyorum elbette ama bu olayın “Comets and The Horns of
Moses” (Kometler ve Musa’nın Boynuzları) kitabımızın yayınlanmasından üç gün sonra meydana gelmesi
çok ilginç bence. İlk sorum şu: Bize o patlayan komet parçası veya nasıl adlandırıyorlarsa, onun hakkında
söyleyebileceğiniz herhangi birşey var mı? Bir asteroit olabilir veya bir komet parçası olabilir, hangisiyse.
C: Denatüre komet ama kimin umrunda?

S: (L) Pekala. Tüm söyleyeceğiniz bu mu?


C: Bir sonrakini bekleyin! Olağanüstü olacak! Ve “arkadaşları” var!

S: (L) Bize bu bir sonraki olayla ilgili tahmini bir zamanlama verebilir misiniz? [gülüşme] (Belibaste) Ve
yeri? (L) Yeri de belki? (Andromeda) Kabaca? (Belibaste) Ve büyüklüğü?
C: Olayın sizin kitabınızın yayınlandığı gün [kuşlar arkaplanda gürültülü bir şekilde cıvıldamaya başlıyor]
meydana gelmesi için gerekli ayarlamaları yapmak isterdik ama BH realitesinde işler öyle yürümüyor.
Aynı şey gelecekteki meteor olaylarıyla ilgili tahminler için de geçerli.

S: (L) Yine “Açık!” demenin hoş bir yolu. Yani daha büyük olaylar olacak ama bize tam olarak ne zaman
olacağını söyleyemezsiniz ama bir sonrakinin olağanüstü olacağını söylüyorsunuz. Doğru mu?
C: Evet. Önceki tüm ipuçlarını bir araya getirerek yaklaşık bir tahmine ulaşabilirsiniz ama evrenin açık
olduğunu ve her zaman bazı değişkenler olacağını da göz önünde bulundurun.

S: (L) Pekala. (Andromeda) Geçmişteki komet olayları mı? (L) Yani bilimsel verileri, örneğin Victor Clube
ve Bill Napier’in verdiği bilgileri ve bizim kendi gözlemlerimizi, artı tarihsel kayıtları ve işaretleri bir araya
getirirsek, yakında çok büyük bir olay olacağı sonucuna varabiliriz. Benim tahminim bu. Sanırım Rusya
üzerinde patlayan meteordan bir veba yayılmayacak ama bir sonrakinden yayılacak. Tahminim bu.
C: İyi tahmin!

S: (L) Pekala. Sırada? (Ailen) Kuşların sesinden hiçbir şey duyamıyorum! (L) Şşşşş, sessiz olun kuşlar! (Mr.
Scott) Az önce sakindiler, birden uyandılar. Harfleri ve yanıtları birbirlerine tekrarlıyorlar. (L) Pekala,
sıradaki konumuz nedir? (PoB) Bir soru daha. Rusya’daki meteorla asteroit DA14 arasında herhangi bir
bağlantı var mıydı?
C: Evet. Bu arada güneş sisteminde ne kadar çok “yeni” cisim bulunduğunu fark ettiniz mi?!?

S: (L) Geçen gün Pluto’nun sanılandan daha fazla uydusu olduğuna dair birşey duymuştum... (PoB) O
uyduların aynı şeyin bir parçası olduğunu mu kastediyorlar?
C: Hayır.

S: (PoB) Yani bağımsız cisimler. (L) Arkadaş cisimler! Sıradaki? (Belibaste) Orta Avrupa’da evine beş-altı
kere meteorit isabet eden bir adam vardı. Bu olayın nedeni o noktada Dünya’nın elektrik akımındaki
yerel bir anormallik mi?
C: Evet.

S: (Belibaste) Pekala. Peki o lokasyon asteroitten veya meteoritten daha pozitif mi, yoksa daha negatif
mi?
C: Negatif.

S: (Belibaste) Daha negatif. Tamam. Bir veya birden fazla birey tıpkı o lokasyon gibi bu tür göksel cisimleri
kendilerine çekebilir mi?
C: Evet.

S: (Belibaste) Bireysel veya kitlesel olarak elektrik yükleri farklı olduğu için mi?
C: Sadece elektrik akımı değil. Bu tür şeylerin bazılarının tezahür ettiği, daha doğrusu “yönlendirildiği”
alemde bilgi kraldır.

S: (L) Yani eğer bir grup birey gerçeğe dik bilgiler, yani yalanlar toplayıp biriktirirse, bu durum
meteoritlere veya komet cisimlerine olan çekimi artırır mı?
C: Evet.

S: (Belibaste) Bunun mekanizması nedir?


C: Az önce diğer aleme referansta bulunduk... Çekim dalgaları.

S: (L) Çekim dalgalarının farklı bir alemin özelliği olduğunu mu söylüyorsunuz?


C: Çoğunlukla.

S: (Ark) Neden çekim dalgaları yerine kuantum teorisi üzerinde bu kadar zaman harcıyorum?
C: Kitabını bitirdiğinde yeni bir kapı açılacak!

S: (Ark) Benim için mi?


C: Evet.

S: (L) Sıradaki? (Andromeda) Duyduğumuz o patlama sesini soracak mıyız? (L) 25 Ocak’ta ben
mutfaktayken oldu. (Bubbles) Ben odamdaydım. (Ailen) Ben salondaydım. (PoB) Ben ofisteydim.
(Andromeda) Ben odamdaydım ve çatı katında birinin olduğunu düşündüm. (L) Mutfaktayken o sesi
duyduğumda, yukarıdaki asma katta birinin olduğunu düşündüm. Herkes kendi bulunduğu yerde sesin
kendi üstlerinden geldiğini düşünmüş. (Ark) Hayır, ben üst kattaki ofisteydim ve sesin alt katlardan bir
yerden geldiğini düşündüm. (L) Alttan geldiğini mi düşündün? (Ailen) Perceval ve Kniall kentteydi ve
onlar da duymuşlar. (PoB) Sesi duyunca dışarı çıktım ve ses arkadan geliyordu. (L) PoB da uçak sesi gibi
bir tür uğultu duymuş. Ses alçalıp yükseliyor muydu? (PoB) Hm-hmm. (L) Yani PoB patlamadan sonra
dışarı çıktı ve alçalıp yükselen uğultu sesini duydu. Bu ses üst atmosferde meydana gelen o komet parçası
patlamalarından birine mi aitti?
C: Evet! Şaşırdınız mı?

S: (L) Hayır! Sadece kontrol ediyorduk. (Belibaste) Evimizin yanında meydana gelen araba kazasını
soralım. Öncelikle, kazanın nedeni neydi?
C: Psişik bariyer dalgalanması.

S: (L) Kazayı yapan kişinin içinde mi?


C: Hayır.

S: (L) Kazanın meydana geldiği alanda veya yol boyunca mı?


C: Evet.

S: (L) Yani orada bir tür psişik bariyer var. (PoB) O hayaletle herhangi bir ilgisi var mı? (L) Gördüğüm o
hayaletle ilişkili mi bu? (Bubbles) Bisiklet hayaleti?
C: Kısmen; o hayalet de o alanı kullanıyor denebilir.

S: (Ailen) Ne tür bir psişik bariyer bu? Dalgalanmaya neden olan neydi? (Perceval) Psişik bariyer nedir?
C: Kısmen sizin buradaki mevcudiyetinizden kaynaklanan, yoğunluklar arası bir çarpışma noktası.

S: (L) Yoğunluklar arası bir çarpışma noktası ve kısmen bizim buradaki mevcudiyetimizden kaynaklanıyor
diyorsunuz... (Belibaste) Daha önceki bir celsede New Mexico’da 3. ve 4. yoğunluklar arasında kısmi
geçişler olduğu söylenmişti. Onun gibi mi?
C: Yakın. Anlıyorsunuz ya, sizi engellemeye veya size zarar vermeye çalışanlar var ve enerjik anlamda sizi
koruyanlar var, ki bu şu anda izin verilen yardım sınırına yakın seviyede ama bu durum koşullarla birlikte
değişebilir.

S: (L) Yani o zavallı adam çapraz ateşe mi yakalandı?


C: Aşağı yukarı ama kendi frekansı da bunda bir rol oynadı.

S: (Belibaste) Çünkü frekansı bize potansiyel olarak zarar verebilecek olanınkine yakındı. (Bubbles)
Frekansı kötü adamlarınkine paraleldi denebilir o zaman!
C: Evet.

S: (Ailen) Psişik bariyerde o dalgalanmaya neden olan şey neydi??


C: Genel gezegensel enerji akışındaki yoğunlaşma.
S: (L) Kabloda bir elektrik tırmanışı! Sıradaki? (Andromeda) Yeni papa hakkında soracağımız birşey var
mı? (L) Hayır. (Andromeda) {Listeye bakıyor.} O halde geçen gün havanın o garip halini sorabiliriz belki.
(L) Oo, evet. Geçen gün arabayla kumaş mağazasına gidiyorduk ve gökte çeşit çeşit bulutlar gördük.
Güneybatıda silindirik bulutlar vardı, daha yüksekte saçakbulutlar vardı. Ayrana benzer bulutlar vardı ve
başka çeşit çeşit bulut vardı. Sonra da gökte büyük oval bir duman halkası gördük. (Andromeda) Hem
yağmur hem de güneşin aynı anda bir arada olduğu bölgede gördük. (L) Yoğun bir yağmur vardı ama
güneş de parlıyordu. Garipti. O halka şeklindeki duman hakkında herhangi bir yorum?
C: Duman halkası.

S: (Andromeda) O bölgede birşey olmuş gibiydi ve içinde deliğe benzer birşey olan başka bir bulut daha
vardı.
C: Deliğe neden olan şey üst atmosfer kaynaklı bir hava patlaması.

S: (Perceval) Halka şeklindeki bulutların çoğuna neden olan şey bu mu?


C: Evet.

S: (Perceval) On yıllardır insanlar bu tip bulutları gözlemliyor. (Kniall) Yani sadece bir duman halkası. (L)
Ama başka bir yönden geliyor. (Perceval) Bu tip bulutların meydana gelişiyle ilgili çeşitli fantastik
açıklamalar yapılıyor ama bunların çoğunun gerçekle bir ilgisi yok. (L) Mutlaka sormak istediği başka
birşey olan? (Bubbles) Demirle ilgili birşey soralım mı? (Ailen) Hemokromatoz? (L) Testleri bekleyeceğiz
sanıyordum ama bir soralım. Bubble’ın vücudundaki demir oranı çok yüksek ve hemokromatoz sıkıntısı
yaşıyor olabilir. Benim dedemde de olan bir hastalıktı bu. (Bubbles) Yüksek miktarda demir içeriğinin
anlamını mı soracaktın?
C: Belirli koşullar altında hayatta kalma.

S: (Perceval) Yani vebanın olduğu bir geçmişte meydana gelmiş kalıtsal birşey olabilir.
C: Kendiliğinden de ortaya çıkabilir.

S: (L) Yani her zaman genetik değil? (Ailen) Belirli koşullar derken neyi kastediyorlar? (Bubbles) Savunma
mekanizması gibi birşey mi?
C: Evet.

S: (Bubbles) Neye karşı savunma?


C: Bariyerlerin ihlali. Psişen daha fazla savunma ihtiyacı hissediyor.

S: (L) Pekala, başka birşey? (Ailen) O polisler hakkında birşey soracak mıyız? (L) Ne sorabiliriz ki? Çok
önemsiz birşey. (Perceval) Açık birşeydi. B____ mektubu aldığında onu sıkıştırdın ve o da seni sıkıştırmak
istedi. [gülüşme] (Belibaste) Hayaletimizin adı neydi? Michael miydi?
C: Çoğunlukla bir tekrar oynatma durumu. Dolayısıyla bir ada ihtiyaç yok.

S: (Andromeda) Yani aslında o bir hayalet veya ruh değil. Bir kaydın tekrar oynatılması. (L) Su akan o
yolda olması ilginç. (Perceval) Lethbridge.
C: Evet.

S: (L) Scipio’yu sorduk mu? (Belibaste) Evet, sorduk. (Ailen) Evet, transkriptlere bakman gerektiğini
söylediler. (Belibaste) O olayda anahtar yalnızca sende. (L) Pekala, o zaman incelemeye başlamam gerek!
Kimsenin soracağı başka birşey yoksa, insanlar için bir bilgelik veya cesaretlendirme sözü söyleyip
söyleyemeyeceğinizi öğrenmek istiyoruz.
C: Geleceğe dahil olmak isteyenler, İncil’de bahsedilen o akıllı kızlar gibi “hazırlanmalı”.

S: (L) Pekala. Sanırım iyi geceler dileyeceğiz, çünkü gerçekten, gerçekten yorgunum.
C: Yakında görüşmek üzere!

S: (Anna) Akıllı kızlar kim? (L) İncil’deki bir hikaye. Akıllı ve akılsız kızlar. Bu İncil göndermelerini yapmaları
tuhaf. Kutsal Kitap’ta anlatılanların çoğunun, medenileşerek kendilerini Yahudiler olarak adlandıran çöl
kabilelerinin başka kültürlerden aldıkları şeyler olduğunu düşünüyorum giderek. Tüm Yehova/İsa olayına
soğuk bakanlar pire için yorgan yakıyor. Tüm bu hikayelerin aslında sadece Yahuda ülkesinin ilkel kabile
tanrısı üzerinde odaklanmadığını, eğer Yahudiler çalıp kendi amaçlarına uyarlamamış olsalardı
kaybolacak olan çok ama çok eski bir hikaye anlatım biçimi olduğunu görebilselerdi çok iyi olurdu. Bu
hikayeleri okuyup aslında nereden geldiklerini anlamak için çok zeki bir insan, iyi bir analizci olmak
gerekiyor.
Celseyle ilgili 2 not:

1- Laura'nın "paean" terimi/eki ile ilgili sorduğu soruyla ilgili olarak; "Kasyopya" teriminin orijinali
"Cassiopaea" diye geçiyor. Kasyopyalı ifadesinin orijinali ise "Cassiopaean" diye geçiyor. Bu terim, yani
Kasyopya (Kraliçe veya Koltuk) takımyıldızı normalde İngilizce'de "Cassiopeia" diye yazılıyor ama
Kasyopyalılar bu terimin daha eski bir kullanımı olan Cassiopaea (ve Cassiopaean) şeklini kullanıyor
özellikle. Bunun kesin nedenini bilmiyorum ama çeşitli celselerde harflerin enerjisel karşılıkları olduğuna
vurgu yaptıklarına göre, bunun nedeni belki de böyle birşeydir.

2- Celsede 2 yerde (fark edebildiğim kadarıyla) İncil hikayelerine referansta bulunuluyor. Bunlardan biri
"Emanet para benzetmesi" (veya hikayesi/meseli), diğeri ise "On kız benzetmesi". Google'da bu tırnak
içindeki ifadeleri arattığınızda bu hikayelerle ilgili İncil ayetlerine ulaşılabiliyor. Merak edenler için. Bu
açıklamaları yapma nedenim İncil veya Hıristiyanlık reklamı/propagandası yapmak değildir.

28 Mayıs 2013
Laura, Ark, Belibaste, Perceval, Andromeda, Kniall, Ailen, PoB, Anart, Athena, Data, mkrnhr, Mr. Scott

S: (L) Bugün 28 Mayıs 2013. Sormak istediğimiz pek çok şey var. Sanırım başlayabiliriz. Merhaba.
C: Yeni dünya geliyor.

S: (L) Bu gece kimle birlikteyiz?


C: Kasyopya geleceğinden Miecekaii.

S: (L) “Yeni dünya geliyor” derken neyi kastediyorsunuz?


C: Geçiştesiniz ve bu yakında çok büyük ölçüde hızlanacak.

S: (L) Kendi aramızda konuştuğumuz gibi, şu anda biz gelecek için yapılan tüm o kehanetlerin içindeyiz;
yani o kehanetler şu anda gerçekleşiyor, öyle değil mi?
C: Evet. Bu muhteşem değil mi?

S: (L) Sanırım bakış açına bağlı. Bu konuyu açtığınıza göre şu soruyu sorayım: 1998’de çok mitoloji
okuyordum ve tüm o kadim efsanelerin ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyordum. Henüz o efsanelerin
çoğunun olası, muhtemel, geniş, kometlerle ilgili anlamlarına odaklanamıyordum. Ama yine de
çalışmalarımda oldukça iyi gittiğimi düşünüyordum. Şimdi geçmiş celselerden bazı alıntılar okuyarak
sormak istediğim soruya geleyim:
19 Temmuz 1997 celsesinden:
S: (L) ...Önceki bir celsede Edgar Cayce'nin açıkladığı şekliyle "Belial'ın oğulları" ve "Birin yasasının
oğulları"yla ilgili ve bunun felsefi mi, yoksa ırksal bir ayrım mı olduğuna dair bir soru sormuştum. Bunun
başta ırksal bir ayrım olduğunu, sonradan ise felsefi ve dini bir ayrım haline geldiğini söylemiştiniz.
Yüzyıllar boyunca tüm dinlerin durumuyla ilgili bilgileri bir araya getirdiğimde, monoteist fikrin, ki
görünüşe göre bu da "Bir'in yasasının oğullarının" temel fikri oluyor, hayatımda rastladığım en zekice ve
aldatıcı kontrol aracı olduğu şeklinde bir sonuca varıyorum. Nereden gelirse gelsin bu insanlar tek
tanrının olduğunu ve bizim de onun hizmetkarları olduğumuzu söylüyorlar. "Bize paranızı verin, biz de
ona öbür dünyada size iyi davranmasını söyleyelim!"
C: Eğer kişi aldanırsa, çok zekice. Eğer aldanmazsa, aptalca.

S: (L) ...Demek "Bir'in Yasası'nın Oğulları" monoteist yahudiliğe döndürüldüler, bu da sonra Hristiyan dini
mitosuna dönüştürüldü ve bu Atlantis zamanında beri sürdürülen bir tema.
C: Işık rolünü oynayanlarca örülmüş bir hikaye.
S: (L) "Işığın melekleri" gibi görünüyorlar. Ve tarihteki herşey bu grup tarafından yeniden yazılmış.
C: Başkalarının kontrolü altındalar. Tahmin et kimin?

S: (L) Oryon KH.


C: Mesajı aktarmak için ışık sütunları ve ateş arabaları gönderiyorlar.

S: (L) Roma'daki bazı mezarlar, Nicolas Poussin, İngiltere'deki bazı mezarlar ve Kanarya adalarında
görülen "melekler" arasında bazı bağlantılar buldum. Bağlantı bu tuhaf ışıklar, veya mumlar, "garip
lambalar"la ilgili görünüyor. "Sonsuz alevler" olarak tanımlanıyor. Bunları ışık frekansıyla birleştirmekten
kastettiğiniz şeyin bu olup olmadığını merak ettim.
C: "Sonsuz alev" JFK'nin mezarını süslüyor. Bağlantı?

S: (L) Evet. Ayrıca Solloi papazlarını ve Peleiades denen rahibelere dair şeyler buldum. Kupalar, kuşlar,
ziller... Çalınında diğer kupalarla, meşe ağaçlarıyla belirli bir rezonansa giren şeylerden bahsediyorlar...
C: Siren şarkısı.

S: (L) Siren şarkısı nedir?


C: Yunan mitolojisi.

S: (L) Evet, bunu biliyorum. Sirenler neyi temsil ediyor?


C: Laura, canım, eğer "pek çok güzel ve ilginç" şeyi gerçekten ortaya çıkarmak istiyorsan, tüm yapman
gereken şey üçlüğü, trilojiyi, triniteyi hatırlamak ve üçlü bir şekilde bağlantılı ipuçlarını aramak. Üçleri
birleştir... Güzel bir şekilde dengelenen üç anlamı bulana kadar dinlenme!!

S: (L) Herşeyin üç yönü mü var?


C: Peki neden? Çünkü bu içinde bulunduğunuz yoğunluk. Bir sonraki seviyenin anahtarlarını edinmek için
Üçüncü Adam Teması'nda uzmanlaşın, sonra rahat bir şekilde ve öngörüyle ilerleyin.
Bu alıntıda önemli olan şey, bir sonraki sorunun bir parçasını teşkil eden “Üçüncü Adam” temasıydı:
4 Nisan 1998 celsesinden alıntı:
S: (L) ...Üçlü Tanrıça'yı araştırırken bir takım ilginç şeylere rastladım. Üçüncü Adam kavramını
araştırmamı önermiştiniz. Bulguladığıma göre, 'adam' kelimesinin orijini aslında bir kadını, bir tanrıçayı
tasvir ediyormuş. [ç.n. : ing. deki 'man' kelimesi kastediliyor.] Türlerin, eril (erkek) olanı için kullanılan en
eski kelime 'wer' miş, aynen 'werewolf' ta ki gibi [ç.n.: werewolf : kurtadam]. Yani Üçüncü adam kavramı
aslında Üçlü Tanrıça anlamına geliyor olabilir. Bu doğru mu?
C: Eğer buğulanmış bir pencerenin ardından bakıyorsan, yakın.
S: (L) Sonra, 1999’da aynı konuya tekrar değindim:
2 Ocak 1999 celsesinden alıntı:
S: (L) ...Bir keresinde Üçüncü Adam Teması hakkında sormuştum ve bunun Man Adası'yla ilişkili Üçlü
Tanrıça'nın bir imgesi olup olmadığını sormuştum... ve siz de "yağmur katmanları ardından bakılacak
olursa" dediniz. (ç.n.: geçmiş celsedeki ilgili cümleyi "Eğer buğulanmış bir pencerenin ardından
bakıyorsan" şeklinde çevirmiştik.) Şu anda okumakta olduğum kitapta Gaul Keltlerinin yağmura
Tanrıça'nın bir tezahürü olarak tapındıklarından, İskoçya Keltlerinin ise Güneş'e, yani erkek Tanrı'ya
tapındığından bahsediyor. Sizin "yağmur katmanları" hakkında söylediğiniz şeyle bunun herhangi bir ilgisi
var mı?
C: Çok sınırlı bir ilgi.

S: "Yağmur katmanları" ipucuna dair söyleyebileceğiniz başka herhangi birşey var mı?
C: Şimdilik yok. Oraya vardığında kadehi bulacaksın.

S: Nerede ve NE kadehi?
C: Bekle ve gör!
S: (L) Sonra, 2003’te Ark arkaplan kozmik radyasyon hakkında birşeyler soruyordu:
S: (L) Sonra, 2003’te Ark arkaplan kozmik radyasyon hakkında birşeyler soruyordu:
S: (Ark) Bu big benglerden birinden veya daha fazlasından mı geliyor, yoksa tamamen farklı bir kaynaktan
mı?
C: Karanlık madde.
S: (L) Sanırım bu senin seçeneklerinden biri değildi. (Ark) Fizik haber gruplarında biri bu konuyu
tartışıyordu, belki onun doğrulamasıdır. (L) Bak, yağmur yağıyor! (Ark) Dünkü o hava değişimini
sorabiliriz. Belki bu bizim kendi durumumuzdaki bir değişimle ilgilidir?
C: Bir gün çok şiddetli yağmurlar gelecek. (grup kahkahası)
S: (L) 17 Ağustos celsesinde Auch’ta 43 derece sıcakta yaşıyorduk. Fransa’daki muhtemelen en sıcak
yazdı. Sıcaktan binlerce insan öldü. O yıl Fransa’da aşırı sıcaklarla bağlantılı sebeplerden 20.000 kişi öldü
ve o zalim Felemenk ev sahibiyle de başımız dertteydi. Sonunda havanın birden değişip yağmur yağması
çok BÜYÜK bir olaydı. Fırtınalar çıktı, yıldırımlar düştü. Ark’ın karanlık maddeyle ilgili önceki sorusundan
sonra havadaki değişiğimin bizim kendi durumumuzdaki bir değişimle ilgili bir işaret olup olmadığı sorusu
geldi ve sizin verdiğiniz cevap “bir gün çok şiddetli yağmurlar gelecek” şeklindeydi ve bu cevap çok
ilginçti. Birkaç ay sonra bu eve taşınmayı başladık ve her bakımdan gelişmeler oldu. Sonra 2011’de
dünyanın her yerinde uçak pencerelerinde çatlama olayları medyana gelmeye başladı. Hatırlayan var mı
bilmiyorum ama biz Sott.net’te bu olayları arşivledik. O süreçte Andromeda şu soruyu sordu:
13 Şubat 2011
S: (Andromeda) Haberlerde çıkan çatlak uçak camları neyin nesiydi?
C: Elektrik yükleri pek çok şeye neden olabilir. Bu arada hayvan ölümlerinden bazılarının nedeni de bu:
elektrik yükleri.

S: (Belibaste) Çünkü iyonosfer ile dünya yüzeyi arasında çok toz var. (Galaxia) Son zamanlarda elektrikli
cihazlarda sürekli elektrik şokuna maruz kalmamın nedeni de bu mu? (L) Olabilir.
C: Evet.

S: (Perceval) Bu elektrik yükleri güneşten gelen...


C: Yağmur katmanları veya toz artı elektrik. Kar da.
(L) Yani şu anda zihnimi meşgul eden “yağmur katmanları / şiddetli yağmur” terimine son referans o
celsedeydi. Bunun aklıma gelmesinin nedeni, şu anda dünyada içine girilen durum. Pek çok yerde çok
yoğun miktarda yağmur yağıyor. Burada en azından Aralık’tan beri yağıyor ve daha önce de yağdı.
(Perceval) Hala pek çok yerde kar yağıyor. (L) Bazı yerlerde kar yağıyor ve bunu geçen celsede de
belirtmiştiniz: “Yağmur katmanları veya toz artı elektrik. Kar da.” Yağmur katmanları konusu bununla mı
ilgili? Elektriği ileten birşey... Aşırı yoğun yağmur ve kar yağışlarında böyle birşey mi oluyor?
C: Evet, yağmur elektriği iletebilir.

S: (L) Yağmur katmanlarından görünen üçlü tanrıça konusuna dönecek olursak, şu anda o “tanrıların” ve
“tanrıçaların” neyi temsil ettiğiyle ilgili anlayışım değişmiş durumda. Onlar muhtemelen göksel cisimleri
temsil ediyordu. Yani yağmur katmanlarından görünen üçlü tanrıça aslında bir komet veya kometler mi?
Elektrik boşalımları mı? (Belibaste) Belki de yağmur katmanlarının nedeni üçlü tanrıça, yani üçlü
komettir. (L) Oo, Belibaste bu konuda haklı mı? Yağmur katmanlarının nedeni üçlü bir komet grubu
olabilir mi?
C: Yakın. “Kadeh gibi” görünenler dahil olmak üzere plazma şekillerini de göz önünde bulundurun.

S: (Belibaste) Bu komet grubu çok yüksek elektrik yüklü ve potansiyel farktan dolayı dünya yüzeyiyle bir
alışveriş var ve bu da yağmurlara, yıldırımlara ve bazıları kadeh şekilli olabilen plazmalara neden oluyor.
(L) Dünya şu anda bir komet tozu akımı içinde olduğu için, bunun havayı çok güçlü bir şekilde
etkileyebileceğini gözlemliyorum son zamanlarda. Bu da çok yoğun bulut katmanları ve yağmur anlamına
geliyor. Son dönemlerde bu durum çok görüldü. Son komet olaylarında açık bir gün görmediğimi fark
ettim. Bunun neyle ilgili olabileceğini merak etmeye başladım. Ve madem gök çoğu zaman bulutlarla
kaplıydı, eskiler iddia edilen kometleri nasıl görmüş olabilirlerdi? Yani bu o durumu açıklıyor olabilir. Pek
çok yakın komet geçişi vardı ve plazma boşalımları bulutlardan veya “yağmur katmanlarından”
görünebiliyordu. Bazı plazma oluşumları çok antropomorfik görünümlü olabiliyor. (Perceval) Kometlerin
gezegen üzerindeki elektrik etkileri gezegeni pek çok şekilde etkileyebiliyor ve yağış artışı da bunlardan
biri olabiliyor, peki bu durum da komet faaliyetini artırıyor mu acaba? (Ark) Benim sormak istediğim şey
bu tozun yapısı nedir? Dünya kökenli mi yoksa komet kökenli mi?
C: Komet kökenli ve bazı yerlerde hala elektrik yüklü.
S: (L) Yağmura ek olarak insanların evlerine, arabalarına çarpan küçük meteoritlerle ilgili pek çok habere
rastlıyoruz. Neredeyse haftada bir veya daha fazla meteorit olayı oluyor. İnsanlar bu olayları daha fazla
fark ediyor ve daha fazla bildiriyor. Durum gerçekten çok anormal hale geldi.
C: Açılış ifadesine bakın.

S: (L) “Yeni dünya geliyor” demiştiniz. Yeni dünyanın gelmesi için eski dünyanın gitmesi gerekiyor. Bu
aslında kulağa çok da hoş birşeymiş gibi gelmiyor.
C: Kozmik geçişlerin afetsi yapısını uzun zamandır biliyorsunuz ve şimdi bu geçiş kapıya geldiğinde neden
kızasınız?

S: (Perceval) Sahne korkusu! (L) Evet, sahne korkusu. Pekala, sorularımızla devam edelim. Meteor ve
komet olaylarının kaçta kaçının farkına varıyoruz?
C: Yüzde 43.

S: (L) Bu son yılda meteor gözlemlerindeki artış oranı nedir?


C: Yüzde 26.

S: (L) Bu Nisan’da İngiltere’nin batısında ve İrlanda’da meydana gelen şiddetli yangınların nedeni neydi?
(Perceval) Bu yangınlar yer hala soğukken, kış hala devam ederken meydana geldi ve İskoçya’nın batı
sahili boyunca karaçalı ve alçak fundalıklarda yüzlerce yangın meydana geldi.
C: Bunun Rusya olayından sonra olduğuna dikkat ettiniz mi?

S: (Perceval) Bağlantılı olabileceği aklımıza geldi.


C: Noktaları birleştirin!

S: (Perceval) Muhtemelen kabaca aynı enlemdeler. (L) Benzer birşey Mayıs başında Kaliforniya’da da
oldu. Bu da aynı konuyla bağlantılı mı?
C: Evet.

S: (L) Peki şunu sorayım: Az önce bahsettiğimiz elektriklenme hususlarını dikkate aldığımızda, bu
yangınlardan bazılarının ille gökte gördüğümüz bir meteoritten değil de elektrik akımlarından meydana
gelmiş olması mümkün mü?
C: Evet, kesinlikle.

S: (Perceval) Bazı yerlerde toprak donmuş durumdaydı ve buna rağmen yangınları çocukların çıkıp ateş
yakmasına bağlıyorlardı. Örneğin İskoçya’nın bir bölgesinde bir günde 160 yangın çıktı. Desene bir ordu
dolusu çocuk çıkıp tüm İrlanda ve İskoçya’yı ateşe vermeye çalışmış! (L) Bir ordu dolusu piroman
(kundakçı) çocuk! (Perceval) Üstelik arazi yapısı çok özel. Fazla ağaç yok. Alçak fundalıklar, bataklık
bölgeler. O sırada o civarda herhangi bir meteor haberi de yoktu, yani onu listeden çıkarabiliriz. (L)
Pekala, bir sonraki soru. Gelen, yani şu anda tezahür eden değişimlere “hazırlıklı” olmak bakımından,
diğer insanlarla gerçekten bağlantı kurmak ne kadar önemli?
C: Eğer gerçeği kendi içinde başarmanın tek yolu buysa, çok önemli.

S: (L) Soruyu istediğim gibi soramadım. Yaklaşan zamanlarda maddi veya fiziksel olarak birbirine yardım
eden bir grup anlamında sormuştum.
C: Eğer içte gerçek varsa, söylediğin şey bir yapbozun parçalarının yerine oturması gibi doğal olarak
meydana gelecektir.

S: (L) Sıradaki soru: Bilinç, bilgi ve maddenin birbiriyle ilişkisi nedir?


C: Gerçeğin farklı konsantrasyonları.

S: (L) Yani madde belirli bir gerçek konsantrasyonu, bilinç belirli bir konsantrasyon ve belki saf bilgi de
saf konsantrasyon mu?
C: İlle öyle değil. Bir gerçekle düzenlenen bilgiler bilinç haline geliyor. Gerçeğin ve objektifliğin çok önemli
olmasının nedeni bu. Yoksa bilinç ve bireysellik kırılır ve dağılır.
S: (L) Bilginin gezegensel değişimlerin tezahür ettiği yerlerle ilgisine dair konuşmuştuk daha önce. Belirli
yerlerin ve belirli insanların kozmik olayları veya elektriksel fenomenleri çekebileceğinden bahsetmiştik.
Yerler ve bireyler negatifleştiğinde olaylar süreç içinde orayı veya onları kızartıyor. mkrnhr geçen gün
bilginin parçalanmasıyla ilgili birşeyden bahsetti. Geniş bir bağlamda konuşuyorduk ama kütüphanelerin,
arkeolojinin imhasından bahsediyorduk ve savaşın kendisi aslında bilgiyi yok ediyor. Yani savaş bilgi-
karşıtı veya nihai dezenformasyon bir bakıma. Ve sormak istediğim şey de, bu elektrikli yağmur
katmanlarının veya elektrik boşalımlarının veya tezahür eden herhangi birşeyin nereyi, nasıl, ne zaman
ve ne kadar etkileyeceği? Soruyu tam olarak nasıl soracağımı bilemiyorum. (Belibaste) Doğru yöne
gitmemizi sağlayabilecek bir sorum var. Son celsede, bir insan popülasyonunun gerçeğe ters bir bilgiye,
yani yalana inanması durumunda bunun kozmik olayları etkileyebileceğinden bahsetmiştik. Bu
mekanizmayı daha doğru anlamak için, bilginin nerede depolandığını öğrenmek istedim.
C: Bilinç.

S: (Belibaste) Yedi kere yıldırım çarpan adamdan bahsediyorduk. Yıldırımdan korkuyordu. Ve bir
keresinde onun yanında dururken karısına da yıldırım çarpmış. Yedi kere yıldırım çarpması pek muhtemel
olmadığına göre bu adamın bir başkasından farkı ne?
C: İç bağlantıları.

S: (Belibaste) İç bağlantıları... (Perceval) Genetik mi?


C: Olabilir.

S: (Belibaste) İç bağlantılar hatalı mı? Ne tür bağlantılardan söz ediyoruz?


C: Bilinç bedenlerinin üçlü döngü örtüsü.

S: (Perceval) Sen sordun! (L) O kutuyu açmak istemiyorum! Soracak başka sorularım var. (Belibaste) Üç
beden mi var? Bunlar nedir? (Perceval) Üçlü döngü... (L) Neyin üçlü döngüsü? (Belibaste) Üç beden
nedir?
C: Psişik/bilinç, genetik, yüksek ruh ailesi.

S: (Athena) Bu çok aydınlatıcı oldu! (Belibaste) Eğer bunların bağlantısı doğru olmazsa... (L) Bir keresinde
hipnozun bilinçaltına bir kapı açtığını söylemişlerdi. Sanırım bilinçaltı süperbilinçle bağlantılı ve
süperbilinç de başka bir seviyedeki süperbilinçlerle bağlantılı. Ama bir bireyin... (Perceval) O şahısla ilgili
bir anormallik var gibi. Yapısında bir farklılık. Yoksa yedi kere yıldırım düşmezdi üzerine. (Athena) Şoka
ihtiyacı varmış. (Ailen) Bilinç örtüsünden bahsediyorlar. (L) O yöne gitmek istemiyorum. Oraya gitmeye
başlarsak diğer sorularımızı araya alamayız! Ama daha önce üçlü bir bedenden bahsettiklerini
hatırlıyorum. Bir örtüdeki yırtıklardan, eterik bedendeki yırtıklardan bahsediyorlardı.
7 Ekim 1995 celsesinden alıntı:
S: (L) Eğer durum buysa ve dünyadışı varlıklar insanları kaçırıyorsa ve genleri üzerinde oynamalar
yapıyorsa, yüksek seviyeli ruhların gelememesi için genleri değiştiremezler mi?
C: Enkarnatif süreç değil, doğal biyolojik süreçler. Enkarnasyon süreci 5'inci yoğunluktaki tamamen eterik
bazı koşullara göre alt yoğunluklarla bir bağlantı sağlıyor ve bu nedenle dışarıdan hiçbir şekilde kontrol
altına alınamayan üç döngülü bir transfer "örtüsüyle" çevreleniyor. Ama yeterli teknoloji mevcutsa,
1'inci, 2'nci, 3'üncü ve 4'üncü yoğunluk süreçlerinin herhangi biri ve tümü istenildiği zaman herhangi bir
derecede manipüle edilebilir.
S: (L) Pekala, karanlıkta ateş ediyor olacağım ama olay şöyle olabilir mi: Bir kişi negatif veya entropik bir
varlıkla bir tür genetik veya içsel bir bilinç bağlantısına sahip ve bu durum da bu tür olayları çekiyor?
C: Evet.

S: (Perceval) Bu yıldırım yoluyla bir şeytan çıkarma gibi birşey o zaman. (Belibaste) Son celsede insanların
bu kozmik veya elektriksel olayları nasıl çektikleriyle ilgili birşey sormuştuk. Sanırım bu kısmen elektriksel,
kısmen de başka şekilde gerçekleşiyordu. Sanırım bu bilinç bağlantısı dediğimiz... (L) İnsanlar kendi
istedikleri şekilde doğmuyor gibi düşünülebilir ama doğmaları ve bilinçlerinde bir entropi lorduyla
bağlantı kurmaları onların kendi tercihleri. Bazı hayvanlar aslan olarak doğuyor, bazıları timsah, bazıları
köpek, bazıları kedi. Ve biz de neysek oyuz. (Ark) Bu bağlamda top şimşek fenomenini sormak istiyorum.
Bunlar tamamen elektriksel olaylar mı, yoksa bilinçle bir bağlantıları mı var?
C: Boyutlar arası kapıların tezahür etmesi.
S: (Ark) Mevcut elektromanyetizma teorisi boyutlararasılıkla ilgilenmediği için çok kötü desenize?
C: Evet.

S: (L) Toparlayalım. Bir sonraki soru: 23 Nisan veya o civarda duyduğumuz patlama gökteki bir komet
patlaması mıydı?
C: Evet. Buna alışın.

S: (Perceval) Hayvanlar gibi koşullanacağız. Bu olayları yeteri kadar çok yaşayınca reaksiyon göstermez
hale geleceğiz. (L) Pekala, geçişlerden, değişimlerden, insanların kendi titreşimsel frekansları veya
bilinçleri veya bilgi yükleriyle orantılı olarak birşeyleri kendilerine çekmelerinden bahsettik. Alabama ve
Teksas’ta kökeni bilinmeyen bir solunum hastalığı var. Bu hastalık nedir ve nedeni nedir?
C: Bu örnekte gizli devlet tesisleri ve onların yaptıkları deneylere bakın.

S: (L) A___ yakın zamanlarda evde gerçekten bir hayalet gördü mü?
C: Elektromanyetik dalgalanmalarla gelen bir iz/etki. Bunlara da alışın.

S: (Andromeda) Evet. Birşey dalgalanıyor. Bu ay ÇOK sayıda deja vu yaşadım. Bazen günde üç kere.
Deliceydi. (Belibaste) Hızlı soru. Bilgi ile elektrik arasında bir bağlantı var mı?
C: Çok yakın.

S: (Belibaste) Yani vücutta ne kadar çok bilgi varsa, elektrik akımı da o kadar yüksek oluyor, öyle mi?
C: Yakın.

S: (L) Ve elektrik akımı arttıkça da dışarıdan elektrik olaylarını çekmen o kadar daha az muhtemel haline
geliyor. (Belibaste) Akıma bağlı. Ben de oraya gelmeye çalışıyordum: Pozitif akım ile gerçek arasında bir
korelasyon var ve negatif yükle de gerçeğe ters bilgi arasında bir korelasyon var. (Perceval) Gerçeğe ters
bilgi yerine kısaca “yalanlar” diyebilirsin! [kahkaha]
C: Takyon sığışması.

S: (Perceval) Buyur bakalım. [kahkahalar] (Ailen) Açıklayabilir misin Ark? (Anart) Muhtemelen düzen ve
bilgiyle ilgili. (Ark) Öncelikle Belibaste’nin elektrik akımını tamamen maddesel bakımdan düşündüğünü
söylemek istiyorum. Elektrik akımını düşünürken solucan deliği konusunu her zaman aklında bulundur.
(Kniall) Bilgi madde değil. (Ark) Bilgi form veren şey. Form verme meydana geldiğinde bunu madde olarak
düşünülebilirsin. Ama formu şekillendiren bilgi. Madde değil. Şekillendirici ilke bilgi. Yani bilgi ile elektrik
akımı arasındaki ilişkiye dair sorun, boyama ile resim arasındaki ilişkiyi sormak gibi. Boyama süreçtir ve
resim de o sürecin sonucudur, değil mi? (L) Boyanın gideceği yere gitmesine neden olan şey bilgi. Sanırım
bu elektriğe tekabül ediyor. Yani bu sonuç gibi ve süreç de... Hm...
C: Sıranın arkasına geç!

S: (L) Tamam. Özür dilerim. (Perceval) Eğer soru listesinde Waco gübre fabrikası yoksa bunu sorabiliriz
belki. (L) Sıradaki soru o değil, bekle! Yaz mevsimsiz bir yıla mı giriyoruz?
C: Arada sırada sıcak noktalar olabilir ama genel olarak soğuk basıyor!

S: (Perceval) Geçen yıl gibi, yalnızca biraz daha kötü. (L) Gerçeği arayanların onları aptalca komplolara
iten çevrelerce yoldan uzaklaştırılmasına dair bir Sott Talk Radio programı yaptık. Dezenformasyon
ajanları, COINTELPRO ajanları vs. saptırma, çarpıtma amacıyla çılgınca teorileri doğruladığı sanılan pek
çok sahte ipucu ve sahte şeyler, hikayeler uyduruyorlar ve gerçeği arayanları birbirine düşürüyorlar.
Atreides Martin Luther King’in konuşmaları ve yazılarını içeren bir kitap okuduğunu söyledi. Tarihe
baktığını ve görünüşe göre şiddet eğilimli grupların asla, asla herhangi birşeyi değiştiremediğini söylüyor.
Devrim yapsan bile sonunda yeni patronla tanışıyorsun ki o da eski patrondan farklı değil. Ama şiddet
içermeyen geniş çaplı ve bütüncül protestolar genellikle önemli değişimler meydana getiriyor. Şidddet
eğilimli olmayan hareketlerin karizmatik liderlerinden pek çoğunun öldürülmesinin nedeni de bu. Bobby
Kennedy, John F. Kennedy, Martin Luther King, John Lennon, Gandhi ve tarihteki benzer kişiler.
Atreides’e göre sahte terör yeni bir Martin Luther King’in ortaya çıkma olasılığına yönelik bir strateji
çünkü karanlık güçler etkileyemedikleri bir grupla karşılaştığında onları silahlı direnişe sürükleyemiyorlar.
John Lennon bir keresinde “Sizi şiddete sevk etmeyi başardıklarında sizi olmanızı istedikleri yere
getirmişler demektir” demişti. Şiddet eğilimli olmayan insanları militarize etmeyi başaramadıklarında
şiddet olayları uydurup bunların suçunu şiddet eğilimli olmayan insanlara yıkıyorlar. Diğer bir deyişle,
hedef saptırma operasyonları yapıyorlar ve bunların suçunu kime yıkmak istiyorlarsa ona yıkıyorlar, o
grup %100 şiddetsiz bir grup olsa bile. Ama önemli olan şey bu şiddetin bir şekilde yaratılması. O kısmı
sahte değil. Ortada bir şiddet olmadan onun suçunu nasıl birisine atacaksın? Bu nedenle, tartışmadan
sonra, Boston terörist saldırısı senaryosunu ve diğerlerini gerçekleştirenlerin aktör olduğu fikrinin doğru
olmadığı sonucuna vardık. İnsanları yalanlara inandırmak ve tüm bu korkunç olayların aslında meydana
gelmediği, herşeyin kontrol altında olduğu ilüzyonunu yaratmak dahil olmak üzere pek çok nedenle bu
dezenformasyonu yayıyorlar. Tüm yapmaları gereken bir senaryo uydurmak. Senaryo uydurmak derken,
sonuçta gerçekten vahşi birşey oluyor. Gerçekten bir bomba var ve gerçekten birileri suçlanıyor. John F.
Kennedy suikastçıları aktör değildi. John Kennedy gerçekten öldürüldü. Ama bu senaryo sahte bir
suçlunun üzerine yıkıldı ve her türlü sahte ipucu, sahte izler yaratılarak yalanlar ve kafakarışıklığı yaratıldı.
Fakat sahte suçlunun gerçekte olan bitenle bir ilgisi yoktu. Neyse, radyo programında bu konuda uzun
bir tartışma yaptık ve sorum şu: bu konuda doğru iz üzerinde miyiz veya kaçırdığımız birşey var mı?
C: Temel olarak doğru, evet. Eksik olan başlıca şey bilgi faktörü. Yalanlara inananlar içten kırılmaya
başlıyorlar, sonra bunu dışa doğru diğerlerine projekte ediyorlar.

S: (L) Sandy Hook’ta öldürülen çocukların resimlerini neden göstermedikleriyle ilgili bir tartışma yaptık
fakat sonra Boston bombalamalarında korkunç resimler gösterdiler. Çocukların resimlerini
göstermemelerinin birkaç olası nedeni olabilir sanırım. Bunlardan biri, toplumun bunu korkunç birşey
olarak algılayacak olması olabilir veya bunun anne babalar için bir işkence olması olabilir. Ama Boston
bombalamasında bacakları parçalanan zavallı adamın resimlerini göstererek insanları dehşete
düşürmeyi başardılar. (Perceval) Aynı zamanda bağlamla ilgili birşey: Sandy Hook olayı terörizmle ilgili
olmayan yalnız bir Amerikalının işi gibi görünüyordu her ne kadar bir komplo teorisyeni olduğu iddia
edilse de. Bu durum o olayın şöhretini gölgede bıraktı. Ama Boston bombalaması bir üst seviyede bir
olaydı. ABD’de yaşayan teröristler tarafından gerçekleştirilmiş bir olay olarak gösterildi. (L) Sonuç olarak
ne öldürülen çocukların resimlerini göstermemiş olmalarının ne de bacakları kopmuş adamın resimlerini
göstermiş olmalarının bu olayların birilerinin iddia ettiği gibi aktörler tarafından sahnelenmiş olaylar
olduğuna bir kanıt teşkil etmediğini düşünüyorum. Bu çok saçma. Öyle değil mi?
C: Evet.

S: (L) Yalanlara inanan insanların giderek parçalandığını söylediniz ve bunun da afetsi olaylarla bağlantılı
olduğunu söylediniz. (L) Karanlık güçlerin ne yaptıklarının farkında olduklarını sanmıyorum. Bence
insanları parçalamak istiyorlar, çünkü... (Perceval) 4 KH açısından bakarsak, mümkün olduğunca çok
sayıda insanın yalanlara inanmasını isterler ki onları yok edebilsinler. (L) 4. yoğunluk açısından elbette,
ama kanıtlanabilir birşey olmadığı için tartışabileceğimiz birşey değil bu. Tarihe dayalı olarak tartışabiliriz
çünkü iddiaya göre Roma imparatorlarından biri çeşitli eyaletleri yöneten valilerine “Tek bir kuruşları
kalmayana kadar onları sıkın” demiş. Bu tip davranışlar tarih boyunca çok yaygın. Son defasında gübre
fabrikasıyla ilgili ne gibi sorular sormuştuk ve ne cevaplar verilmişti? (Perceval) Son celseden sonra oldu.
(Kniall) Boston bombalamaları aynı hafta oldu ama sonra... (L) Yani gübre fabrikasındaki patlamayla ilgili
hiçbirşey sormadık. O zaman sorun! (Perceval) Waco gübre fabrikasının havaya uçmasına neden olan
şey neydi?
C: Çok güçlü elektrik yüklü küçük bir komet parçası biçiminde bir aşırı bilgi yüklemesi.

S: (Perceval) Patlama öncesinde bir yangın çıkmıştı. O yangına neden olan şey neydi?
C: İlk parça.

S: (L) Patlamaları “bilgi aşırı yüklemesi” olarak tanımlarken kelime oyunuyla espri yaptılar sanırım?
C: Evet.

S: (L) Pekala, bir sonraki soru: F5 ölçeğinde bir tornado birkaç dakika içinde meydana gelebiliyor. Bunun
4. yoğunlukta olan şeyle bağlantısı nedir? Bu nasıl oluyor? Mekanizması nedir?
C: Bir kez daha bilgi ve elektrik yükü bakımından düşünmelisiniz. Dünya üzerinde elektrik yükü birkaç ayrı
şekilde oluşuyor ve tornado da top şimşeğe benzer bir elektrik fenomenidir.
S: (L) Yani az önce söylediğimiz şeyi söylüyorlar. (Belibaste) İletkenlik arttıkça daha fazla elektrik boşalımı.
(L) Daha fazla insan yalanlara inandıkça daha fazla kaos meydana geliyor. Gezegendeki insanlar kendi
yıkımlarını çekiyor. (Perceval) Çünkü yalanlara inanıyorlar. (L) Yüce İsa. Judy Wood’u sormak istiyorum.
Onu radyo programımıza davet ettik ve tam bir çatlaktı. Bunu peşinen söylemem gerekiyor. Bazı hatalar
içermesine rağmen kitabından biraz etkilenmiştik. Birkaç dağınık ve kaba araştırması vardı ve çok büyük
varsayımları vardı ama kendisinden başka kimsenin varsayımlar yapmaya hakkı olmadığını düşünüyor
gibiydi. Ama genel olarak, temeldeki fikir, 11 Eylül olaylarında yıkılan binayı toza çeviren bir çeşit garip
ve sıradışı silah veya olay veya anlamadığımız birşey olduğuydu. Judy Woods cevapların ne olduğunu
bildiğini iddia ediyor, ki bu doğru değil, ama yine de bu olayın ardında bilmediğimiz birşey olduğu
yönündeki fikrinin doğru olduğunu düşünüyoruz. Öyle mi gerçekten?
C: Evet.

S: (L) Judy Woods 6 yıl komada kaldı mı?


C: O kadar uzun değil ama evet. Hepsi onu daha iyi programlamak için.

S: (Belibaste) Bir kaza geçirdi. Yaya olarak yürürken yaklaşık 130 km hızla giden bir araba ona çarptı.
Birkaç yıl hastanede kaldı ve o sırada zihni, şu anda söylediği şeyleri söylemesi için programlandı.
(Perceval) Belki de doğrudan değil. (L) Pekala, hızlı bir şekilde sorup geçmek istediğimiz sorular var.
(Anart) Tornado konusunda bir netleştirme sorusu sormak istiyorum. Eğer tornadolar top şimşeklere
benzer bir olaysa, tornadolar da mı birer boyut kapısı? Boyut kapılarının fiziksel tezahürleri?
C: Evet.

S: (Perceval) Tornadolarda kaybolan insanlar oldu mu?


C: Evet.

S: (Kniall) Judy Wood’un kitabında toz bulutlarına yakalanan insanlarla ilgili 6-7 kişinin yaptığı tanıklıklar
vardı. Bunun bir tornadonun içinde kalmaya benzediğini söylüyorlar. (Perceval) Bazıları ise kendilerini o
toz bulutlarına yakalandıkları yerden çok uzakta bulmuş... (Kniall) Bazıları kendilerinin “alınıp”...
C: O gün orada söz konusu olan güçlerle ilgili verdiğimiz yanıtlara dönün. Judy Wood da “aktör
komplocuları” gibi klasik yöntemle bilgiyi yok etmek için gönderilenlerden biri.

S: (L) Yani pek çok anormallikle ilgili önemli ipuçları toplamış olmasına rağmen saptırıcı bilgiler de yayan
Judy Wood’un bilgiyi parçalamak için programlandığını mı söylüyorsunuz? Ve aynı şey şiddet olaylarıyla
ilgili olarak “aktör senaryosu”nu savunanlar için de geçerli. (Perceval) Kasyopyalılara göre Judy Wood’un
kitabı aslında önemli bazı bilgiler içeriyor. Ama kendisi aslında bilgiyi yok ediyor...
C: “Aktör senaryosuna” eşit yanlış teorik yanıtlara yönlendirerek ve davranışlarıyla.

S: (L) Kulenin toza dönüşmesinde sıradışı ve bilinmeyen birşey olduğu fikri muhtemelen doğru şeylerden
biri. Ama yanıtları, Hutchison Etkisi ve Sıfır Noktası muhabbeti hep onun varsayımları. Hep yanlış
cevapları veriyor. Buna inanan insanlara da yanlış cevapları yayıyor ve onların bilgiyi kaybetmesine neden
oluyor. Verdiği yanıtların ve davranışlarının absürtlüğü nedeniyle, sorunu inceleyip çözebilecek insanları
doğru izden uzaklaştırıyor. (Andromeda) Aktör teorisini ileri süren kişilerin yaptığıyla aynı şey. Bir tuzak
ve bir drama vardı ama onlar herşeyi iyice absürt hale getirdiler. (L) Jacques Vallée’nin Gerçek Treni
dediği şey. Eğer insanlar gerçeğe giden bir trendeyse, onları saptırmanın en iyi yolu lokomotife geçip
ateşi sürekli canlandırmak ve böylece trenin aşırı hızlanıp raydan çıkması ve herkesin ölmesi, çünkü başka
şekilde treni durdurmaya çalışsan seni görürler. (Perceval) Düşünebildiğim tek şey şu: Judy Wood’a
paralel olarak biri çıkacaktı ve karanlık güçler de diğer şahsı devre dışı bırakmak için Judy Wood’u öne
çıkardılar. Bu kadar geç bir aşamada, elde hiçbirşey olmamasındansa onun kitabının var olması daha iyi.
(Anart) Ama sen o kitabı zaten bilgi sahibi olarak okuyorsun. Diğer insanlar seninle aynı bilgiyle okumuyor
ve yazarla aynı sonuçlara varıyorlar. Sen ise yazarla aynı sonuca varmıyorsun. Kitapta önemli bilgiler
olduğunu söylüyorsun, AMA... (L) Erin Kasırgası 11 Eylül saldırılarında bir rol oynadı mı?
C: Evet: kullanılan enerjiler için portal.

S: (L) Manyetik alan değişiklikleri Dünya Ticaret Merkezi kompleksini yok etmekte kullanılan teknolojinin
nedeni miydi, yoksa bir semptomu mu?
C: Semptom.
S: (L) Bir sonraki soru: Psikopatlar ve çeşitli kişilik bozuklukları olan insanlar dahil olmak üzere,
gezegendeki yaşayan insan varlıklarının veya insan gibi görünen varlıkların kesin sayısını söyleyebilir
misiniz? (Kniall) Hümanoitler? (L) İnsan görünümlü temel grup?
C: 835543653... milyar bazında yeterince yakın. Süreç içinde geçişler var.

S: (Perceval) 8.35 milyar mı? (Birden fazla kişi) Hayır... (Mr. Scott) Son sayıyı belirtmediler ve milyar olarak
yeterince yakın dediler. Son rakam belirtilemez çünkü o anda doğan, kaçırılan, ölen insanlar var. (L) Evet,
Kasyopyalılar bu rakama bakarken doğan ve giden insanlar var. (Mr. Scott) 10’lar basamağına inmiş
olmaları çok etkileyici! (Ailen) Ama biz kesin bir rakam istedik. (L) İstedik! Onlar da denedi. (Kniall) O
halde şu ana kadar rakam verenlerin gerçek rakam konusunda bir fikirleri yok... 7 milyar insan olduğunu
sanıyorlar. (L) Yeraltında çok sayıda insan var mı?
C: Yoğunluklar arası durumda; trogloditler hariç!

S: [kahkaha] (L) Mağarada yaşayanlar. Pekala, az aşağıda oturan arkadaşım ____ için bu soruyu
soracağıma söz vermiştim. Evlat edinildiğini ve ebeveynlerinin iddia ettikleri kişiler olmadıklarını
düşünüyor. Ama doğum kayıtlarında bazı anormallikler var ve babasından aile soyuyla ilgili bir DNA testi
yapmasını istediğinde babası kızıp reddetmiş. Arkadaşım evlat mı edinildi?
C: Tam olarak değil ama yakın.

S: (Athena) Kimin çocuğu?


C: Aileler arası transfer.

S: (Perceval) Yani bir amcanın veya kuzenin çocuğu mu, veya... (L) Bir yeğen veya öyle birşey.
Ebeveynlerinin doğum kayıtlarında neden bir belirsizlik olduğuyla ilgili cevaplar vermekten sakınmasının
nedeni buymuş demek ki.
C: Evet.

S: (L) ____ için benzer bir soru sormak istiyorum. Sanırım ____ annesinin neden onu evlatlık vermek
istediğini bilmek istiyor.
C: Annesinin seçim şansı yoktu. Annesine bebeğin öldüğü söylendi ve çocuk satıldı.

S: (L) Anlıyorum. Ona annesinin orduda görevli bir adamla ilişkisi olan bir çiftçi karısı olduğu ve hamile
kalıp çocuğu doğurduğuyla ilgili anlatılan hikaye doğru mu? Veya öyle birşey. O hikayenin herhangi bir
parçası doğru mu?
C: Hiçbir parçası. Bebeğin satılması olayını örtbas etmek için uyduruldu.

S: (L) Yani bebek satan birileri onu çaldı, bebeği nereden aldıklarıyla ilgili bir hikaye uydurup onu birilerine
sattılar ve bebeğin annesi bundan hiç haberdar olmadı. Ve eğer bu hikayeye bakıp ailesini arayacak
olursa sonuç alamaz, çünkü o hikayenin hiçbir kısmı doğru değil, öyle mi?
C: Evet.

S: (L) Peki onun nerede doğduğu hakkında bir bilginiz var mı, bununla ilgili herhangi bir bilgi verebilir
misiniz?
C: Burada hazır bulunması ve o soruları kendisi sorması gerekiyor.

S: (L) ____ bugün bana AB’nin sitesinde çılgınca bir saçmalık yazan biriyle ilgili bir e-posta attı. Sorun şu
ki, bu kişinin kim olabileceğiyle ilgili olasılıkları daraltan iki parça bilgi var. İlk bilgi parçası, forumda ___’yi
sıkça savunmuş olmam. İkinci bilgi parçası ise ____ ve ben onun doğumuyla ilgili koşulları Kasyopyalılara
sorma konusunu tartışmıştık. Ben başta onun evlat edinilmiş olmasıyla ilgili birşey söylemiş olabileceğimi
düşündüm. Evet, bunu Kasyopyalılara soracağım demiş olabilirim. Hatırlayamıyorum. O nedenle dönüp
forumu araştırdım, hatta doğrudan sordum ve böyle birşeyi hiçbir zaman söylemediğimi anladım. Bugün
Anart’a sordum ve ona bu konuda hiçbir şey söylemediğimi söyledi. ___ için bir soru sormam gerektiği
konusunu evde bir-iki defa söylemiş olabilirim ama soracağım soru hiçbir zaman belirtilmedi ve
yazılmadı. Ya hep unuttum veya soramayacak kadar yorgundum. Yani bu tartışma konuları arasında
değildi. O halde bu şahıs o iki şeyi nereden biliyordu? Öncelikle, o kişinin forumda bir moderatör olmuş
olması gerekirdi ve ikinci olarak da o kişinin benim ___ ile onun doğumu hakkında Kasyopyalılara soru
sormayı tartıştığım bilgisini bir başkasından öğrenmiş olması gerekir. Burada neler oluyor?
C: ___ ile oynanıyor olmasına şaşırmayın. Gerçekten bir kalbi ve potansiyeli var ve etrafında onu sürekli
sinirlendiren ve aklını karıştıran birileri var.

S: (L) Onu kullanan birşey mi var?


C: Az önce tanımladığımız gibi.

S: (L) Bu konuda yapabileceğimiz herhangi birşey var mı?


C: Duvara çarpana kadar değil, ki bu da çok yakın görünüyor. Kalbinin etrafında karanlık bir alan var.

S: (Perceval) AB’nin sitesinde mesaj yayınlayan kişinin kim olduğuyla ilgili bir cevap alamadık. Ya eski bir
forum üyesi... (L) Onu sinirlendiren kişi eski bir forum moderatörü olduğundan şüphelendiğimiz ve aynı
zamanda ___ ile irtibatta olan kişi mi?
C: Hayır. Burada birbirini tanımıyor olabilecek birden fazla oyuncu var.

S: (L) Yani bir tarafta onunla oynayıp onu sinirlendiren birileri olabilir ve diğer bir yandan onunla oynayan
başka biri de olabilir. Diğer bir deyişle... (Perceval) AB’nin forumunda o bilgileri yayınlayan kişi bizim
forumumuzun eski moderatörlerinden biri mi?
C: Evet.

S: (Anart) Kötü niyetle ___ üzerinde çalışan kişiler bizimle ilişkili kişiler mi?
C: Evet ve aynı zamanda onun potansiyelini azaltmak için. “Paketlenmiş gerçekleri” olan yetenekli bir kişi
düşünün?!

S: (Anart) Onun için yapabileceğimiz herhangi birşey var mı?


C: Kendisi isteyene kadar, gerçekten isteyene kadar, hayır.

S: (L) Bir soru daha. İnsanın inanç kapasitesinin özelliği ve işlevi nedir?
C: Otomatik kalıp tanıma yazılımı çıldırıyor.

S: (L) Çok yoruldum. Oo! Minesota’da Mille Lacs Gölü’nde sahile vuran buz tsunamisine neden olan şey
neydi??
C: Meşhur “yağmur katmanları”.

S: (Perceval) Yağmur katmanları meşhur oldu. Onlardan o kadar çok bahsettik. (Belibaste) İsa hakkında
birşey sormak istiyor musun? (L) Hayır. Çok yorgunum. Ayrıntıya girmem gerekir ve bunun için çok
yorgunum. Sen bir-iki soru sormak ister misin? (Ark) Evet. Kolay olacak. Kimsenin açıklayamadığı çok
yüksek enerjili kozmik ışınların kaynağı nedir? Bunlar imkansız gibi ve dünyaya o kadar yüksek enerjiyle
geliyorlar ki insanlar bunlar için bir kaynak bile uyduramıyor.
C: Boyutlararası, yani karanlık madde.

S: (L) Bu saksağanı soralım. Büyük bir beyin tümörü olan bu zavallı ölü saksağanla ilgili herhangi bir
sembolizma var mıydı?
C: İşaret!

S: (Perceval) Bubo işareti mi? (L) Kişisel mi yoksa küresel mi?


C: Yerel.

S: (L) Yani bizim hayaletler ve yolun kenarında araba kazasında ölen adam gibi yerel birşey mi?
C: Benzer. Yerel haberleri yakından takip edin!

S: (L) Saksağana benzeyen ve muhtemelen ölecek olan birini bulmamız gerekir o durumda sanırım. (Mr.
Scott) Saksağanların özellikleri nedir? (Athena) İstifçidirler. (Andromeda) İstifçi ve hileci. (Belibaste)
Büyük bir beyin tümörü olan biri. Kafasını koparacaklar!
C: Mümkün!
S: (L) İyi geceler diyeceğim ve teşekkürler.
C: Zevkti! Hoşçakalın.
07 Eylül 2013
Laura, Ark, Belibaste, Perceval, Andromeda, Kniall, PoB, Atriedes, Ailen, Mr. Scott

S: (L) Bugün 7 Eylül 2013. Yani önümüzdeki yıl 2014 olacak. Kasyopyalılar ilk kez 1994’de geldiğine göre,
önümüzdeki Temmuz ayında 20 yaşında olacaklar! Son celsemiz 28 Mayıs’taydı, değil mi? Üç aydan biraz
fazla olmuş. Netice itibariye burada toplandık ve geçen birkaç ayda pek çok macera yaşadık {28 Mayıs
2013 tarihli son celsenin değerlendirmesi}
C: Merhaba iyi insanlar.

S: (L) Size de merhaba; bu akşam kimle konuşuyoruz?


C: Roycka

S: (L) Nereden veya neresi yoluyla aktarım yapıyorsunuz?


C: Kasyopya

S: (L) Bu akşam biraz yavaşlar. (Ark) Buna benim bakır bileziğim mi neden oluyor?
C: Evet

S: {Ark bakır bileziği çıkarıyor} (L) Bakır bilezik kötü mü?


C: Genelde değil.

S: (L) {Aktarım hızındaki değişikliğe değinerek} Bu çok garip. (Andromeda) Peki bakır bileziğin herhangi
birşeye faydası var mı?
C: Biraz.

S: (Belibaste) Lakhovsky’nin kitabında açıkladığı şekilde bir faydası var mı?


C: Hayır.

S: (Belibaste) Peki nasıl bir faydası var? (L) Faydası çok azsa niye umursuyoruz ki? (Perceval) Tarz
anlamında faydası var. Takınca daha iyi görünüyorsun. (Atriedes) Anlamıyor musunuz? Aksesuar takmak
önemli!
C: Etkisi büyük ölçüde bundan ibaret.

S: (L) Pekala. Grup üyelerimizin, en azından FOTCM forumundaki grup üyelerimizin bilmek istediği şey
şu: {isim çıkarıldı} ile ilgili mesele nedir?
C: Kişilik çatışması.

S: (L) Şahsen benimle olan bir kişilik çatışması mı?


C: Evet.

S: (L) Bu çatışmanın niteliği nedir?


C: {______} baskın çıkmak istedi.

S: (L) Baskın çıkmak için garip bir yol. Baskın çıkmak için güttüğü yol acıma duygusunu suistimal etmek
mi?
C: Genellikle o şekilde değil midir? Ama dikkat ettiysen, acıma duygusu sadece kendisiyle sınırlıydı.

S: (L) Bunun narsizm gibi birşey olduğunu mu söylüyorsunuz?


C: Aşırı derecede!

S: (L) Bu konuda söylemek istediğiniz başka veya daha derin birşey var mı?
C: Bu genellikle manyetik merkezi eksik olanların bir işaretidir.
S: (L) Hmm. Bu geçen gün tekrar okuduğum, iç iskelet ile dış iskelet hakkındaki makalede anlatıldığı gibi
mi? Bu adamın teorisine göre dış iskelet tipi insanlar dış dünyada kurallara ihtiyaç duyuyorlar, çünkü
içeride herhangi birşeyi bütünleyemiyorlar. {bkz: http://www.sott.net/article/163349-Moral-Endo-
skeletons-and-Exo-skeletons-A-Perspective-on-Americas-Cultural-Divide-and-Current-Crisis}
C: Yakın. İçerideki o kadar bebeksi ki, benliğinden ötesini göremiyor.

S: (L) Sanırım bu konuda başka birşey sormaya ihtiyacımız yok, değil mi? (PoB) Eşcinsel olma ile bu durum
arasında herhangi bir bağlantı olabilir mi? (L) Daha önce eşcinselliğin çeşitli nedenleri hakkında birkaç
soru sormuştuk. Çeşitli sebepler söylendi. {____}’nin narsizmi ve bebeksi içsel durumunun nedeni
eşcinsel olması mı? Daha doğrusu şöyle sorayım: İkisi arasında bir bağlantı var mı? Diğer bir deyişle, bu
kadının eşcinsel olması ve aynı zamanda bebeksi bir içsel yapıya sahip olması aynı nedene mi dayalı?
C: Son söylediğin yakın. Ama bu o türdeki tüm insanlar için de geçerli olmak zorunda değil.

S: (L) Ama bir kısmı için geçerli diyorsunuz, değil mi?


C: Evet

S: (L) Geçerli olduğu insanlarda genellikle aynı dinamikte mi tezahür ediyor?


C: Evet

S: (L) Yani...
C: Bu heteroseksüeller için de geçerli.

S: (L) Yani heteroseksüellerde de benzer bir dinamik var ya da heteroseksüellerdeki farklı bir dinamik de
aynı sonuçları doğurabiliyor.
C: İkincisine evet.

S: (L) Pekala, başka birşey? Şimdi, {İsim gizlendi} ile ilgili durum nedir? {Uzun bekleyiş} Sanırım bu iyi bir
soru değil. {Kahkahalar} (L) Cevap yok! {____} düzenbaz mı?
C: Yakın.

S: (L) Son derece garip olan tüm o sürecin tetikleyici unsuru neydi?
C: {____} kendini destekleyecek insanlar topluyor.

S: (Atriedes) Eski deyişte olduğu gibi: Dürüst bir insanı aldatamazsın. (L) Hm. Peki bu sorunun çözümü
nedir?
C: {____}’nin daha dürüst olması gerekiyor.

S: (L) Yani bu bir paylaşımsızlık, iletişimsizlik ve insanlara neler olduğunu bildirmeme haliydi ve herşeyi
kendi başına yoluna sokabileceğini düşündü.
C: Evet. Ve geçmişinin gösterdiği gibi bunu yapamıyor.

S: (L) Başka birşey? (Andromeda) Artık daha dürüst davranabilecek durumda mı?
C: Daha, evet. Ama sorumluluk alabilecek kadar mı? Pek muhtemel değil. Gurdjieff’in söyleyeceği gibi,
“yanlış bir temel” üzerine kristalize oldu.

S: (L) Bu kristalizasyon nasıl oldu?


C: Annesiyle arasındaki dinamik yoluyla.

S: (L) Peki yapabileceği birşey var mı?


C: Çok yoğun çalışma gerekiyor.

S: (L) Anladığım kadarıyla bu bizim sağlayabileceğimiz birşey değil. Çok iyi bir terapiste ihtiyacı var
sanırım. Haftada bir veya iki defa bire-bir görüşebileceği biri.
C: Evet
S: (L) Pekala, sıradaki? (Perceval) Sende bir soru listesi var. (L) Evet ama o soruları sormayı çok da
istemiyorum. Herhangi birini sormaya çok ilgi duymuyorum. (Andromeda) Suriye’den bahsetmek istiyor
muyuz? (Ark) Ne gibi? (L) Daha kişisel meselelerden başlayıp yavaş yavaş dünyasal olaylara doğru
genişletmek istiyorum soruları. Hepiniz hemen son konulara atlıyorsunuz! (Andromeda) Oo, tamam, şu
anda bireylerle ilgili tartışıyoruz. Forumla ilgili olarak tartışılması gereken başka neler var? (Ailen) {____}
belki? (L) Ah! {____}!
C: Bu uzun bir tartışma konusu!

S: (L) Peki bizim için özetleyebilir misiniz?


C: Beyin hasarı.

S: (Andromeda) O şekilde mi doğdu yoksa daha sonra mı meydana geldi?


C: Perinatal ve yaşamı boyunca durum kötüleşti.

S: (L) Anladığım kadarıyla bir dizi ameliyat ve hormon tedavileri görmüş. Bilmiyorum. {____} için kimsenin
yapabileceği birşey var mı? {____}’nin kendisi için yapabileceği birşey var mı?
C: Detoks!

S: (L) Tamam. Oğluyla ilgili soruları olan {____} var bir de. (Ailen) Oğlu ve kızları. (L) Onun hayatındaki bu
durumun sebebi karmik mi, yoksa saldırı mı?
C: İkisinden de biraz. Unutmayın ki saldırı her zaman bilgi ve farkındalıktaki zayıflıklar yoluyla gelir.

S: (Perceval) Bir evet veya hayır sorusu sormak istiyorum bu konuda: Bu şahsın düzenli olarak kan
vermesi onun vücut sistemini herhangi olumsuz bir şekilde etkiliyor mu?
C: Evet. Tıbbi bir neden olmadığı sürece bunu yapmak tavsiye edilmez. Vücut sıvıları yaşam gücünün ve
farkındalığın tutucularıdır.

S: (L) Çocuklarına yardımcı olmak için en iyi yol nedir? Bu çok belirsiz bir soru oldu. Hangi çocuk! (Ailen)
En başta eski erkek arkadaşını öldürmeye çalışan oğlu. Şimdi bir tür psikiyatrik koğuşta ve cinayet
teşebbüsüyle suçlanıyor. Sürekli intihar etmek istediğini söylüyormuş. Kızlardan biri de bir kraliyet savcısı
veya ona benzer birşeymiş ve kardeşinin sicili nedeniyle terfi etmesine izin verilmiyormuş. Diğer kız ise
sicili kirlenen çocuğun gönderildiği merkezde psikolog olarak çalışıyor ve bu yüzden de işinden çıkarılmak
üzere. (L) Tüm bu durum boyutötesi bir ayarlama gibi görünüyor. (Perceval) Çocuğa yardımcı olmak için
yapılabilecek herhangi birşey var mı?
C: At kaçtı bir kere.

S: (L) Sanırım artık ahırın kapısını kapatmanın bir manası yok, çünkü at zaten kaçtı. Çok geç. (Ailen) Bilgi
ve farkındalıktaki zayıflık derken neyi kastettiniz? {____} bu konuda ne yapabilir?
C: {____} duygularıyla düşünüyor; oğlunun da öyle yapmasında şaşıracak ne var?

S: (Atriedes) Bu korkunç şeyi yapıp kendi kız kardeşinin çalıştığı yere gönderilmesi ve onu işinden etmesi
ilginç bir tesadüf gibi görünüyor. Tesadüf olamayacak kadar ilginç. Bilinçaltında kardeşlerinden intikam
falan mı alıyor? Burada evrensel karma gibi birşeyin mi etkisi var?
C: Kısmen, evet.

S: (L) Evet, çocuğun yaptığı şey her iki kız kardeşin işini bozuyor, çünkü çocuk tıpkı babası gibi duygularıyla
düşünüyor. Yani bir bakıma {____}’nin duygularıyla düşünmeyi bırakıp oğluna örnek olmaya başlaması
gerekiyor. Bu kadar geç bir noktada bile yapabileceği en iyi şey bu gibi görünüyor bana. Doğru mu?
C: Evet. Ama bunun gerçekleşmesi pek de kolay değil.

S: (L) Çocuklarıyla ilgili bu berbat durumu yaşamasıyla eşzamanlı olarak, partneri de torunuyla ilgili o
olayları yaşamış. Yani ikisi de çocuklarıyla ilgili korkunç şeyler deneyimliyor. (PoB) Eyüp’ün İncil’deki
hikayesi gibi. (L) Evet. Bu... Soruyu nasıl soracağımı bile bilmiyorum. Tüm bu olaylar bu partnerlerin bir
araya gelmesiyle başlamış gibi göründüğüne göre, acaba bizzat bu ilişki mi tüm bu enerjileri onların
yaşamlarına çekti?
C: Aynen öyle!
S: (L) Torun doğuştan gelen sorunu nedeniyle neredeyse hiçbir şey yiyemiyor. (Ailen) Eti ve yağı
kaldıramıyor. (Andromeda) Yani bu ilişkide sağlıksız birşey mi var?
C: Bu konuyla ilgili sorulara yanıt vermek konusunda isteksiziz ama “nöronlarını” ateşleyenler durumun
ne olduğunu anlayabilir.

S: (L) Düşündüğüm şeyi söylemekten çekiniyorum. (Andromeda) Ne? (L) Genetiğin psikofizyolojiyle
ilişkisi var. Orada birşey oluyor ve bunu illa bir kişilik bozukluğu gibi açıkça tezahür ettirmek zorunda
değilsin ama yine de enerjileri çekebilirsin... (Ailen) Bu genetik bozuklukla ilgili olarak beni en çok şaşırtan
şey bunun “evrimin tersine doğru” bir mutasyon gibi görünüyor olması. Biri onların genlerini o kadar
değiştiriyor ki, artık insanın yemesi gereken şeyleri yiyemiyorlar?! (L) Bilmiyorum... Kasyopyalılar bu
konuda fazla birşey söylemek istemiyor. Yani söylenecek şey doğru algılanmayabilir. Devam edelim mi?
Sonraki soru grubuna geçmeden önce sorabileceğimiz başka kişisel bir soru var mı? (Perceval) {____}’nin
durumunu sormak istiyor musun? (L) Oo, evet, {____}’nin durumu nedir? Yaptığı şey sırtıma bıçaklar
saplamasıyla aynı şey. Benim hakkımda, ailemin her bireyi hakkında, işim hakkında ve herşey hakkında
her türlü kötü şeyi söyledi. Bunu öğrenmek çok moral bozucu ve inciticiydi. Buradaki mesele nedir
acaba?
C: Onun kalbinin bir bulutla kaplı olduğunu söylemiştik.

S: (L) Bu bulut nedir?


C: Yalanları seçiyor ve dolayısıyla durumu giderek kötüleşiyor.

S: (L) Sadece arkadaş olmaya çalıştım ama öyle görünüyor ki bana söylediği herşey yalanlardan ve algı
yönetiminden ibaretti. Ama az da olsa psişik bir yeteneği var gibi görünüyor. En azından biraz, öyle değil
mi?
C: Az. Cherie’ninkiyle hemen hemen aynı düzeyde.

S: (Ailen) Fırtınaların yaklaştığını sezebiliyor! (Belibaste) Psişik yetenekleri olduğunu neden düşündün?
(L) Çünkü grupta kötü biri olduğunu ve o kişinin {____} olduğunu söylemişti. Bu konuda haklıydı ama o
kişinin kim olduğu konusunda yanıldı. (Ailen) Ama söylediği gibi bir psikopat değildi. Önümüzdeki iki ay
içinde gruptaki birinin çıldırması ihtimali nedir? (L) Demek psişik yeteneği Cherie’ninki kadardı. Hepinizin
bilmesini isterim ki Cherie’m harika bir köpektir! Pekala, şimdi, dış dünyaya açılalım: Suriye başkanı ve
güçleri isyancılarla mücadelede herhangi bir kimyasal silah, sarin gazı veya bu tür herhangi birşey
kullandı mı?
C: Hayır!

S: (L) O kadar aptal değil.


C: Kesinlikle ve o kadar kalpsiz de değil!

S: (L) Bir sonraki soru? (Andromeda) Tüm bu savaş gösterisi yaklaşan komet olaylarını örtbas etme amaçlı
mı?
C: Kısmen ama daha üst seviyedeki oyuncular bile durumun tam olarak farkında olmayabilir.

S: (Atriedes) İngiltere Lordlar Kamarası veya Avam Kamarası veya her neyse neden onca gösteri yapıyor
ve savaş ilanında bulunma yetkisini geri almaktan bahsediyorlar ve Obama aniden savaşa gitme fikrini
değiştirip “Meclisle konuşmaya gideceğim!” diyor? Bu konudaki tüm bu gösterinin anlamı nedir?
C: Çeşitli kesimlerin çok daha önemli meselelerle ilgili yaptığı baskıları azaltmak için bir tiyatro.

S: (Ark) Sanırım eski füzelerden kurtulmaları gerekiyor çünkü bu masraflı bir iş. Yenilerini almak çok daha
iyi, böylece eskilerinden kurtulmak zorunda kalıyorsun. Fransa ve ABD için durum bu. Eski füzelerden
kurtulmaları gerekiyor.
C: Halk için asıl önemli olan şey, yaklaşan ve tamamen hazırlıksız oldukları Dünya olayları.

S: (L) Sanırım onlar için kısavadede önemli olan şey iş ve ekonomi ve tüm bunlar da iklim değişikliğiyle
yakından ilgili, öyle değil mi?
C: Evet
S: (L) İklim değişikliğiyle ilgili hiçbir şey yapmıyorlar. Ne küresel ısınma, ne de küresel soğumayla ilgili.
Gezegende çok büyük birşey oluyor ve bu konuda hiçbir şey yapmıyorlar. Zenginlerle fakirler arasındaki
büyük eşitsizliği giderecek hiçbir şey yapmıyorlar... (Perceval) Suriye meselesi belirli bir düzeydeki birileri
tarafından kararı verilmiş birşey miydi?
C: Evet, elbette! Herşeyi allak bullak eden grupları kim gönderdi sanıyorsunuz??!?

S: (Perceval) Stratejik sömürgecilik meselelerinden bahsedip duruyorlar: boru hatları vs vs...


C: Ceplerini milyarlarla doldurmaları dışında başardıkları herhangi birşey oldu mu şimdiye kadar?

S: (Perceval) Ortalığı karıştırıp karmaşada çıkarlarının peşine düşüyorlar!


C: Evet

S: Para kazanmak ve insanları saptırmak için. (L) Yakayı ele vermemek için insanları sürekli korku içinde
tutup dikkatlerini saptırıyorlar.
C: Evet evet evet evet evet evet.

S: (Perceval) Bunu gerçekten anlayamıyorum; sırf para kazanmak için hiç yoktan savaş yaratıyorlar.
C: İşte size psikopati!

S: (Atriedes) Hillary Clinton Libya’yla ilgili kötülüklerini sergilemeden hemen önce onun birden şiştiğini
ve çok iltihaplı bir görünüm kazandığını fark ettim. Sonra John Kerry de bu Suriye olayından hemen önce,
onun da gözleri ve yüzü şişti ve tembel göz sendromu oldu. Ve şişmeye devam ediyor. Mega-iltihaplı bir
hale geldiklerinde bu onların iyice kötülüğe yöneldiklerinin bir işareti gibi mi oluyor?
C: Kötülük vücudu da kötüleştiriyor.

S: (Atriedes) Desenize kötülüğü kesmek kalorileri kesmekten daha önemli. (L) Evet, öyle! (Andromeda)
Yani tüm bu devrim oyunlarına rağmen asıl niyetleri Suriye’deki insanlara bir devrim yaptırmak falan
değil?!
C: Tabi ki! Bazıları milyarlar kazanacak ve bazıları da gelip küller üzerinde dükkanlarını kuracaklar. Ama
az önce sorduğumuz gibi: İddia ettikleri amaçlara yönelik planları ne zaman gerçekten işe yaradı ki?

S: (Ark) Sanırım başka bir nedeni var. Savaşı başlatıyorsun, sonra bu isyancıların bazılarının nükleer
silahlara erişmesini sağlıyorsun. Tüm o “İslamcı isyancıların” o silahları ele geçirmesine izin vermen
durumunda ne kadar daha çok İç Güvenliğin olacağını hayal edebiliyor musun? Düşmanına gelişmiş
silahlar ver, Esed’i devirmelerine yardımcı oluyormuşsun gibi yap ve sonra da “Oo, onların terörist
olduklarını bilmiyorduk ama şimdi bu silahlara sahipler! Sınırlarımızı kapatmak zorundayız! Herşeyi
kontrol altına almak zorundayız!” de... (Andromeda) İç Güvenlik Bakanlığı’nın zırh delici çok miktarda
kurşun sipariş etmesi ve çitli binalar inşa etmesiyle ilgili raporlar korkutucu... Bir çeşit devrime karşı
hazırlanıyorlar sanki. (Perceval) Acaba o raporlar yalnızca...
C: Bildiğiniz gibi gerçek savaş taşeronlar üzerinden normal insanlara yönelik olarak yürütülüyor.

S: (Kniall) Ruslar gerçekten bunu durdurmaya çalışıyor mu?


C: Şu an için.

S: (Perceval) Yani...
C: Putin de o kadar vicdansız değil.

S: (Perceval) Amerikalıların ve Fransızların Suriye’yi bombalaması durumunda Putin ve Rus ordusunun


karşı yanıt verme ihtimali nedir?
C: Durumlar değişmezse çok yüksek.

S: (Mr. Scott) Mesele şu ki durumlar beş dakikada bir değişiyor, dolayısıyla bu çok anlamlı değil. (L) Evet.
(Perceval) Evet, değişken durumlar var. (L) Son birkaç sorumuzu soralım. Belibaste? (Belibaste)
Endüstriyel dumanların komet boşalımlarını çekebileceği şeklinde bir tahminimiz var. Bu doğru bir
tahmin mi?
C: Evet

S: (Belibaste) Sanayi dumanları elektrik yüklü olduğu için mi?


C: Evet

S: (Belibaste) Dumanın elektrik yükü yaklaşan cismin yükünden daha negatif mi?
C: Evet

S: (Belibaste) Oo, bu çok ilginç gerçekten. On bir yıllık güneş döngüsünün temel nedeni nedir?
C: İkiz güneşin geçişlerinden kaynaklı yankılaşımlar.

S: (Perceval) Güneşin ikizi her on bir yılda bir mi geçiyor?


C: Rezonans.

S: (L) Her on bir yılda geçmiyor. Her geçtiğinde bir tür rezonans yaratıyor. (Belibaste) İkiz güneşten
bahsetmişken, şu anda dünyaya ne kadar uzak? (Ailen) Açık!
C: Açık!

S: (L) O cevabı alamayacağını biliyorsun Belibaste. (Ark) Hızlı bir cevap almaya çalıştı... (L) Acele et, imkan
varken sen de şansını dene! {Kahkahalar} (Belibaste) Dünyanın jeomanyetik alanıyla ilgili üç nedenin var
olduğunu düşünüyorum: zengin demir içerikli kabuktaki kalıntı manyetizma, büyük çaplı rüzgar
akımlarının neden olduğu manyetik alan ve daha önce bahsettiğiniz çekirdek. Bu üçü jeomanyetik alan
için geçerli nedenler mi?
C: Ana nedenler değil.

S: (Belibaste) Ana neden nedir?


C: Elektrik akımı.

S: (Belibaste) Jeomanyetik alanın ana nedeniyle ilgili olarak, ne ile ne arasındaki elektrik akımından
bahsediyoruz?
C: Güneş ile kozmik çevre.

S: (Andromeda) Eğer jeomanyetik bir kutup değişimi olursa, bu durum “Magnetic Reversal” adlı kitaptaki
adamın bahsettiği gibi büyük patlamalara neden olabilir mi?
C: Olabilir.

S: (Andromeda) Yani bu bahsedilen jeomanyetik kutup yer değiştirmesi olayını yaşarsak, ki bu daha önce
defalarca oldu diye kabul ediliyor, bu durum insanlarda ve diğer canlılarda mutasyonlara neden olabilir
mi?
C: Olabilir.

S: (Andromeda) Bu adamın bu kitapta söylediğine göre domuzlar ve insanlar aynı süreçte ortaya çıkmış...
C: Evet

S: (Andromeda) Bu yanyana olan bir mutasyon mu, veya... Tam olarak ne sormaya çalıştığımı
bilmiyorum... Biz primat ile domuz melezi miyiz?
C: Hayır.

S: (Andromeda) Demek bu bir mutasyondu?


C: Evet

S: (Andromeda) Bu mutasyon insanlar ve domuzlar için aynı zamanda mı gerçekleşti?


C: Evet. Virüs Kaynaklı.

S: (Belibaste) Jül Sezar bir insan mıydı?


C: Evet.
S: (Belibaste) Bilinen çocukları dışında başka çocukları oldu mu?
C: Evet. Caesarion değil.

S: (Belibaste) Sezar’ın soyundan gelen birileri var mı şu anda bu gezegende yaşayan?


C: Evet

S: (Belibaste) Kaç tane?


C: Daha önce sorulmuştu.

S: (Belibaste) Ama o soru İsa hakkında sorulmuştu.


C: Evet...

S: (Kniall) Yani Sezar bir uzay gemisine mi alındı?


C: Komet!

S: (Belibaste) Sezar’ın kometi! (L) Sanırım komiklik yapıyorlar. Şunu anlaman gerekiyor ki, insanlar soru
sorarken, tıpkı senin şu anda yaptığın gibi varsayımlarla soruyorlar. (Perceval) Daha net olalım: 2000 yıl
önce, Roma İmparatorluğu / Orta Doğu bölgesinde insanlara Gnostik öğretilerdekine benzer ruhsal
gerçekleri öğreten ve Sezar OLMAYAN ama küçük bir ölçekte hayatı Sezar’ın hayatıyla birleştirilen bir
birey var mıydı?
C: Çok küçük bir ölçekte ve tanımladığın gibi bir öğretmen değil, Roma’ya karşı savaşan bir isyancı.

S: (Perceval) Yani İsa Halkı’nın sosyal eleştirmenler olduğu fikri muhtemelen en yakın...
C: Evet

S: (Ailen) Ve o tarihe geçen ve herhangi bir şekilde kaydedilen biri değildi.


C: İsa’nın “babası” Josephus’ta bazı ipuçları bulunabilir.

S: (Atriedes) Octavian Çiçero mektuplarını yayınladı mı?


C: Evet

S: (L) Octavian bana biraz psikopat biri gibi geliyor. Bu değerlendirmem doğru mu?
C: Yakın.

S: (Atriedes) Çiçero’nun hayatıyla ilgili çeşitli anlatımlar arasında onun çok cesur falan olduğuna dair
olanlar doğru değil sanırım. Bazı anlatımlara göre takip edilip edilmediğine bakıp duruyormuş, bir
diğerine göre aleyhte konuşmalarını bırakmak üzere söz verip serbest bırakılmak için yalvarıyormuş.
Bunlardan hangisi gerçeğe en yakın?
C: Sonuncusu. Çiçero tam bir ödlekti.

S: (L) Birkaç gündür bu konu hakkında düşünüyorum ve aklıma gelip duruyor. Çiçero hakkında okudukça
bana birini hatırlatıyor. P___ A___’yı. { Telesio Galilei Academy sahtekarlığına karışan 4 yüksek dereceli
Fransız bir profesör} Çiçero’yu hayal etmeye çalıştığım zaman P___ A___’yı görüyor ve duyuyorum.
(Ailen) Tükürmesi ve herşeyiyle mi? {Görünüşe göre tükürük saçmadan konuşamıyor.} (Atriedes) Ben de
son üç gündür bu konuyu düşünüyorum ve Çiçero’nun %100 klonunu buldum; hakkında bir film yapılan
modern bir şahıs. (L) Kim? (Atriedes) Jack Abramoff; film ise Casino Jack. (L) Onun hakkında şahsi olarak
hiçbir şey bilmiyoruz. Elimizde yalnızca film var. Ben şahsen tanıdığım birinden bahsediyorum. P___
A___’yı tanıyorum ve bana Çiçero’yu hatırlatıyor. Şu anda aklımda onu canlandırıyorum ve hayalimdeki
kişinin Çiçero’ya benzeyip benzemediğini soruyorum.
C: Çok çok yakın!

S: (Ailen) Ihh! (Perceval) Onu bir otorite pozisyonunda düşünmek... (Andromeda) Bir keresinde kendi
şerefine bir parti düzenlemişti, değil mi? (L) Mesele de bu. P___ A___ gibi birini yönetici bir pozisyonda
hayal et, işte o zaman Çiçero’yu yönetici pozisyonunda görmüş olursun. Luc Ferry’nin başarısızlıklarına
sevinip sonra ona saygı sunma, sonra da onunla çatışmaya girme arasında gidip gelişini izlemek mide
bulandırıcı. (Atriedes) Bu filmi izleyin. Ne demek istediğimi anlayacaksınız. (L) Pekala, filmi izleyeceğim.
Başka sorusu olan? (Kniall) Benim sorum kimyasal tesisler konusuyla ilgili tekrar. Toulouse’daki AZF
kimya fabrikasının patlaması, gökte patlayan bir kometin neticesi miydi?
C: Hayır.

S: (Ailen) Chirac’a bir uyarı mıydı?


C: Evet.

S: (Perceval) Biri tarafından yerleştirilen bir bomba mıydı?


C: Evet.

S: (Perceval) Mossad gibi birileri tarafından mı?


C: Evet.

S: (Belibaste) Bomba bir helikopterden mi bırakıldı? {kahkaha}


C: Kim bilir!?

S: (L) Bombanın fabrikaya nasıl ulaştığı önemli mi? (Belibaste) Patlamadan hemen önce gökte iki
helikopterin uçtuğunu gören insanlar olmuş. (L) Oo. (Belibaste) Bazıları bombayı onların bıraktığını
düşünüyor. (L) Bence biri yeterince yaklaşıp bir ateşleyicinin düğmesine basmıştır. (Belibaste) Ama şok
dalgalarını inceleyen ve iki patlamadan birinin yerde meydana geldiğini ama ilkinin 3.5 kilometre havada
olduğu sonucuna varan bir uzman var. (L) Bu çok garip. (Perceval) Öncelikle, bu uzman dürüst biri miydi
acaba? Yani... (L) Bu konuya giremeyecek kadar yorgunum. Beyinlerimiz ne için? Düşünüp bulmamız
gerekiyor. (Atriedes) Bir sorum var. Belki iyi bir soru değil. Son zamanlarda ve son birkaç yılda, alt sınıflar
ile üst sınıflar, zenginlerle zengin olmayanlar arasındaki uçuruma dair, çok çeşitli çevrelerden çok çeşitli
konuşmacıların açıklamalarında artış var. Sınıf farklılıklarından bahseden bir tür Marksist dil kullanmaya
başladılar. Bana öyle geliyor ki bu ilk komünist devrimlerde olan şeyin bir tekrarı olabilir. Karizmatik
komünist bir liderin yeni bir tür Komünist Manifesto yazdığı, bir devrim veya sorunlar başlattığı bir
duruma mı şahitlik ediyoruz? Veya tüm bu gösteriler birileri tarafından özel olarak mı hazırlanıyor?
C: Çok muhtemel.

S: (Mr. Scott) Ama yine milyonlarca başka olasılık var. Yarın sabah kalktığında ne olduğuna bağlı. (L) Evet,
herşey değişebilir. (Perceval) Hayır, ama hırsın şahlandırıldığı ve sonra birşeyin gelip herşeyi dengelediği
tarihsel bir döngü var. (Mr. Scott) Evet, bu doğru. (L) Pekala, başka birşey? İyi geceler demek istiyorum.
Yorgunum.
C: Evet. Hoşçakalın.

2014 (18)
22 Mart 2014
Laura, Ark, Pierre, Perceval, Andromeda, PoB, Kniall, Chu, Data, Alana, Timotheos, Mr. Scott

S: (L) Bugün ekinoks olması lazım, değil mi? 21 Mart mıydı, yoksa 22’si miydi? (Andromeda) Dün değil
miydi? (L) Evet. Pekala, bugün 22 Mart 2014 Cumartesi. Hava kapalı, rüzgarlı ve yağmur yağıyor ve bizim
de burada yanan bir ateşimiz var. Tamam... Merhaba.
C: Herkes çok sağlıklı görünüyor! Aman tanrım! Saldırılar sizin üzerinizde işe yaramıyor! Onların
kurallarına uymayanlara zarar vermeyi nasıl beklerler?

S: (L) Bu akşam kimleyiz?


C: Komesyas.

S: (L) Nereden veya nere üzerinden iletişim kuruyorsunuz?


C: Kasyopya.
S: (L) Yaptığınız kısa açıklama dışında, sağlıkla ilgili bu giriş neyi ifade ediyor? Zarar mı dediler? Yani şu
anda bize yöneltilmiş bir saldırı var. Sağlığımıza zarar vermeye yönelik elektromanyetik veya elektronik
cihazlarla veya buna benzer bir yolla bize saldırıyorlar, değil mi?
C: Evet.

S: (L) Bacağımdaki şişmenin bununla bir ilgisi var mı?


C: Evet. Ama hemen "dondurdun". (ç.n. İngilizce’ye özgü bir kelime oyunu yapılıyor)

S: (L) Ha ha ha! [Kahkahalar, çünkü Laura tavsiye üzerine sauna ve takiben buz gibi kalça banyolarını
kapsayan bir programa başlamıştı.] Peki o zaman. İnsanların vücutlarının çeşitli yerlerinde yaşadıkları
sorunlarla ilgili sorularımızın yanıtını da aşağı yukarı almış oluyoruz sanırım. Herkes kendi zayıf
noktalarıyla ilgili sorunlar yaşayabiliyor anladığım kadarıyla?
C: Evet.

S: (L) Pekala, bu konu hakkında bu kadarı yeterli belki de. Sanırım herkesin aklındaki konu Uçak [Malezya
Hava Yolları 370 No’lu Uçuş]. Uçak, uçak! {Fantazi Adası} (Pierre) Uçak nerede?
C: Bir uzay/zaman kilidi kuyusunda.

S: (L) Çinliler bir enkaz bulduklarından eminler.


C: Bu koşullar altında bulunan herhangi bir "enkaz" son derece şüpheli görülmeli.

S: (Pierre) Kasıtlı bir olay mıydı yoksa bir tesadüf müydü?


C: Sızıntılar karışıklığa neden olduğunda meydana geliyor. (ç.n.: burada "sızıntı" terimi, 4. yoğunluk
enerjilerinin bir sızıntısı anlamında)

S: (L) Karışıklık derken?


C: Alemler ve içindeki herşey.

S: (Perceval) Karışıklık uçağın yön değiştirmesinden belliydi gibi görünüyor ve sonra da bir zaman ve uzay
kuyusunda kayboldu demek. (Data) Uçaktaki yolcular iyi mi?
C: "İyi"yi nasıl tanımladığına bağlı.

S: (Perceval) Meşhur 19 No’lu Uçuş’a (Flight 19) benzer bir durum mu? (ç.n.: bkz 1, 2)
C: Evet.

S: (Perceval) Geçmiş celselerde bununla ilgili açıklama var. Yani yolculara neler olabileceğiyle ilgili...
Gezegendeki Malum Güçler durumdan haberdar mı?
C: Elbette! Kırım ve Rusya olayında neden geri adım attılar sanıyorsunuz?

S: (L) Yani o konuda daha saldırgan bir tutum izleme planları vardı ama... (Perceval) O uçağın
kaybolmasının Malum Güçler’in korkmasıyla veya geri adım atmasıyla nasıl bir bilgisi var? "Geri adım"
dediler, değil mi? O uçağın kaybolmasıyla ilgili olarak neyden endişelendiler de Kırım ve Rusya konusunda
geri adım attılar? (Pierre) Tıpkı haksız bir savaş yaratma örneğinde olduğu gibi çok fazla yalan söylersen,
çok fazla kaos yaratırsan bir sızıntının meydana gelme ihtimalini mi artırıyorsun?
C: Malum Güçler’in bu tür konularla ilgili "danışmanları" ve "yorumcuları" var.

S: (Pierre) Yani danışmanları dedi ki, eğer bu saldırıyı, yalanları, manipülasyonları sürdürürseniz... (L) Öyle
birşey söyleyeceklerini sanmıyorum. (Perceval) Elbette o şekilde söylemezler. (L) Yani o tür kelimelerle
ifade etmezler. (Pierre) Ne söylerlerdi? (L) Sanırım şey gibi... Bilmiyorum... "Şunu şunu yaptık ve geri
adım atmazsak bundan çok daha fazlasını yapacağız!" gibi birşeyler söyleyen danışmanları ve
yorumcuları vardır belki de. Yani onlara nasıl iyi çocuk olunacağını öğretmekten ziyade, tehdit edici bir
şekilde...
C: Aşağı yukarı öyle.

S: (L) Dünyada psikopatlara "Eğer kaos yaratıp durmaya devam edersen herşeyi mahvedeceksin! Seni
kötü çocuk!" diyen yüksek bir güç olduğunu düşünmekten hoşlanıyoruz hepimiz. Ama böyle birşeyin
olması pek muhtemel değil, çünkü... (Perceval) Farklı güç seviyeleri fikri var burada. Birileri açık açık
Kırım’ı karıştırıyor. Ve o güçlerin danışmanları var ve belki de o danışmanlar o güçlerin Bush ve ekibi için
Kolombiya uzay mekiğini havaya uçuranlar gibi daha yüksek bir güç olduğundan şüpheleniyorlar. Bu uçak
olayını da "o güçlere" atfediyorlar ve "Geri adım atalım" gibi bir yorum getiriyorlar. Çok geniş bir
teknolojiye sahip olan ve örneğin bir uyarı göndererek Amerikan hükümetini ve politikalarını
etkileyebilen daha yüksek bir gücün varlığı... Yani belki de bu tür olayları gözlemleyenler o uçağa baktı
ve "Belki de bu bize yönelik bir çeşit uyarıdır" dedi.
C: Bir miktar boyutlararası şantaj oluyor olabilir. "Gerçekliği yaratan" Amerikan Malum Güçleri’nin
dünyanın en büyük kabadayısı olma doğal hallerinden geri adım atmaları ne kadar muhtemel birşey
sizce?

S: (Pierre) Peki o daha yüksek varlıklar neden Malum Güçler’in Kırım ve Rusya konusunda geri adım
atmasını istedi?
C: Sonuçların ne olacağını anlıyorlar.

S: (Perceval) Yani olay tamamen kontrolle ilgili... nükleer veya global savaş ve herşeyin sonu. Her zaman
herşeyi kontrol altına almayı istediler ve insanları sürekli daha fazla sıktılar. (L) Bir psikopatı korkutan
veya durduran şey daha büyük bir psikopattır. MOSSAD’ın tüm bu olaylarda parmağı olduğunu
hissediyorum. O uçak olayında bile parmakları olabilir belki de...
C: Belki de sloganlarının hakkını veriyorlar?

S: (L) "Aldatarak savaşacaksın" Yani MOSSAD o danışmanlarla, yorumcularla da bağlantılı bir şekilde...
(Perceval) Daha önce MOSSAD’ın hiyerarşide en üst seviyeye yakın olduklarını söylemişlerdi. (L) O halde
MOSSAD’ın zirvesinde bir yerde üst boyut KH varlıklarıyla bir bağlantı var.
C: Evet.

S: (L) Demek... (Perceval) İsrailliler seçilmiş insanlar! Böyle bir iş için başka kim seçilebilirdi? (L) Evet.
Tamam. Uçak konusu bu demek. Aa, telefon konusunu sormak istiyorum. Nasıl oluyor da uçak
kaybolduktan üç gün sonra uçaktakilerin hala telefonları çalıyor?
C: Başka bir zaman/mekan "mekanında" olmak elektronik sinyallerin kapsama alanından çıkmak
anlamına gelmiyor ve ayrıca zaman anomalisi durumu da var.

S: (L) Yani dünyadışı varlıklar gerçekten de dünyadaki birini telefonla arayabilirler? [Kahkahalar]
C: Evet.

S: (Perceval) Ama o kişi gelen aramayı o arama yapıldıktan önce veya sonra alabilir! (L) Evet, dün alacak
gibi.
C: Onun gibi birşey.

S: (Chu) Şimdi konuyla ilgili haberleri susturabilirler ama bu konuda birşeyler uydurmaları gerekecek. (L)
Sadece görmezden gelecekler. Her türlü şeyin insanların zihninden tamamen kaybolmasını sağlayan o
büyük görmezden gelme taktiği. (Perceval) Evet. Hiçbir şey olmamış gibi. O şekilde kaybolan ve hiç
bulunamayan yaklaşık 50 uçak var. (Chu) Ama uçaktakilerin ailelerinin açlık grevine falan başlayacakları
söyleniyordu. (Perceval) Haberlerde o insanlara yer verilmezse kimse bunu bilmez. (L) Evet, haberlere
çıkamadıktan sonra bu yaptıkları ne işe yarar ki? Facebook ve Twitter. (Andromeda) Bu türde daha çok
olay görecek miyiz?
C: Oo, evet!!!

S: (Mr. Scott) Müthiş! (Perceval) Pentagon’un kaybolma ihtimali var mı hiç?


C: Onun farklı bir kaderi var!

S: (Chu) Bir göktaşı mı?!


C: Bekle ve gör!

S: (L) Yani görecek miyiz? Gördüğümüz şeyden HOŞLANACAK MIYIZ?


C: Muhtemelen.
S: (L) Pekala, pek çok insanın aklındaki soru şu sanırım: Vladimir Putin konusunda ne söyleyeceksiniz?
C: Mükemmel değil ama şu anda ve mevcut durumda gezegeninizin sahip olduğu en iyisi.

S: (L) Yani bir psikopat değil?


C: Hayır.

S: (Perceval) Ona emir veren herhangi biri var mı? Şu anda yapmakta olduğu doğrudan bir kontrol altında
mı yapıyor?
C: Kastettiğin manada değil ama vicdan anlamında, evet.

S: (Ark) Sanırım burada değerli olan şey, doğru bir danışman takımına sahip olması. Danışmanların
olduğunda, danışmanların akıllı ve bilgili olduğunda, belirli alanlarda uzman olduklarında "Bunu yaparsan
sonuç şu olacaktır, o nedenle benim tavsiyem şudur..." gibisinden tavsiyelerde bulunan danışmanlar.
C: Gerçekten de Rusya’da Batılılar için hayal etmesi güç bir zorlu gerçeklik okulunda dersler almış olan
pek çokları var. En önemlisi de, genel anlamda daha eğitimli olmaları.

S: (PoB) Putin’in suikaste uğrama ihtimali yüksek mi?


C: O ihtimal her zaman var ama boşuna KGB olmadı.

S: [kahkahalar] (L) "LG olayından" beri celse yapmadık, değil mi? LG İfşası’ndan önce mi yapmıştık? (Mr.
Scott) Sonuncusu 7 Eylül 2013’teydi. (L) Evet sanırım LG’yi ve diğerini sorsak iyi olacak. LG’de gerçek bir
dişi psikopatın tam bir örneğine rastladığımızı düşünmekte haklı mıyız?
C: Hasarlı bir organik portal anlamında evet. Ama tam olarak bir "doğuştan psikopat" değil.

S: (Chu) Sonuçta kendi kendine zarar veren pek çok şey yapmasını açıklıyor bu. (L) Evet. Tamam, peki ya
B___?
C: Aynı; iyi bir kalp ama onda da hasar var.

S: (Perceval) Bir süredir aklımızda dolandığı halde bu soruyu sormadık sanırım. Bazı yerlerde ve bazı
zamanlarda, örneğin kışın meydana gelen büyük çaplı yangınlara neden olan şey nedir?
C: Gaz emisyonları ile aktif plazmaların birleşmesi.

S: (L) Yani bunun mutlaka gökteki meteor patlamalarından kaynaklanması gerekmiyor. (Perceval) Gazla
alakası olabileceğini düşünüyorduk. (Andromeda) Ve elektriksel faaliyetler. (Pierre) Yani her ikisi. Aktif
plazma göktaşı faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Ve dünyanın açılması faktörü de var. (L) Yakın zamanda
New York’ta meydana gelen gaz patlamasına ne demeli?
C: Büyük bir örnekti: Bu tür şeylerle ilgili olarak sizi uyarmıştık ve daha fazlası gelecek. Üzerinde
bulunduğunuz gezegen açılıyor!!!

S: (Perceval) "5 Yıl daha ! Tamamlamak için!" gibi birşey söylemiştiniz? (ç.n.: bkz. 20 Haziran 2009 celsesi)
C: Ne demek istiyorsun? Şu anda oradasın! Görmüyor musun?

S: (Perceval) Evet, elbette. (Pierre) Peki ya "0 Yeni Yıl"? (Perceval) Yani bu tarihin sonun başlangıcı
olduğunu mu söylüyordunuz?
C: Nasıl depremler küçük bir açılmanın zincirleme reaksiyonla büyümesiyle gerçekleşiyorsa, alemlerin
değişmesi de öyle. Hatta ikisi arasında pek çok ortaklık var.

S: (Andromeda) Evet, Kaliforniya’da, Güney Amerika’da meydana gelen tüm o depremler, Pasifik Ateş
Çemberi... (Pierre) Evet, Pasifik Levhası civarında sürekli yanardağ faaliyeti oluyor. Zincirleme etki
derken, acaba tüm Pasifik Plakası birbiriyle bağlantılı da şimdi o levha hareket mi ediyor? (Chu)
Zincirleme etkiyle bir açılma oluyor. Gazlar çıkıyor, farklı açılmalar... (L) Evet. (Andromeda) O halde
yakında çok büyük bir olay mı olacak? (Chu) Bekle ve gör!
C: Bekle ve gör!
S: [kahkaha] (Pierre) Depremler ile değişen alemler arasında pek çok ortalık var dediler. Bu ne anlama
geliyor? (Andromeda) Yellowstone da var. (Perceval) Tek bir deprem, dünyayı açan, büyük bir değişim
meydana getiren zincirleme reaksiyonu başlatabiliyor... (L) Değişen alemler frekansları değiştiriyor, bu
da dünyanın frekanslarını değiştirebilir ve bu da depremleri tetikleyebilir. Depremler de alemlerde
açılmalar meydana getiren elektromanyetik sinyaller yayabiliyor. Yani her iki yönde de bir sürü
elektromanyetik şey oluyor.
C: Evet.

S: (Ark) Kuantum rastgeleliğinin kilit noktası nedir?


C: Uzun cevap.

S: [kahkaha] (Perceval) Tablada gerekli simgeler falan yok. (Pierre) Bunun için özel bir tablaya ihtiyacımız
var!
C: "Saf" rastgelelik diye birşey yok.

S: (Ark) Kitabımı okuyorlar. [kahkaha]


C: Herşey bilgiyken saf rastgelelik diye birşey olabilir mi? Sizin aleminizde gerçekten var olan herşey daha
üstteki bir bilgi aleminden türer. O halde nasıl "rastgele" olabilir? Kümeler.

S: (Ark) Kümeler mi? (Perceval) Matematiksel kümeler. Yanıt bu. (Pierre) Ne kümeleri?
C: Sizin aleminiz, yani 3. yoğunluk ve zaman bir "küme" teşkil ediyor.

S: (Ark) Küme teşkil ediyor...


C: Küme tanımlıdır.

S: (Ark) Ne? (Perceval) "Küme tanımlıdır."


C: Sınırlıdır.

S: (Mr. Scott) Yani eğer 4. Yoğunluğa gitmek istiyorsan, daha büyük bir küme yazabilmen için daha büyük
bir kağıt parçasına ihtiyacın var demektir. Daha büyük bir kek dilimi. (L) Tamam, bu konuda başka soracak
birşeyimiz var mı? (Pierre) MÖ 2300 civarında meydana gelen afetler gezegenimizin eksenel eğimini
değiştirdi mi?
C: Evet.

S: (Pierre) Kaç derece?


C: 20. Bir "anda" değil ama dikkate değer ölçüde hızlı.

S: (Pierre) Şu anda bu odada Sezar’ın soyundan gelen kaç kişi var? (L) Bu biraz hileli bir soru!
C: Hepiniz! Sezar "çok dolandı."

S: [kahkaha] (Pierre) Kesinlikle aktif biriymiş! (Ark) Bir sorum var. Sen {Laura} bu soğuk banyoları
alıyorsun ama benim de bu baş ağrılarım var. Acaba sabah başağrılarımı durdurmak için benim de başımı
soğuk suya mı koymam gerekiyor?
C: Evet ve yeniden modelleme planlarının da çok faydası olacaktır.

S: (Chu) Yatak odanızın yeniden modellenmesi. (L) Başağrılarını yatakta yaşıyor. Başağrılarıyla uyanıyor.
Bence o kavisli duvarların bunda çok etkisi var. Zorlayıcı kavisler! (Pierre) O sorunu çözmemiz gerekiyor.
(L) Ama korkuyorum da; çok dökülecek orası.
C: Ama bittiği zaman seveceksiniz. Psişik ve fizyolojik sınırlandırmaların kalkmasıyla birlikte gerçeklikte
büyük değişiklikler olacak.

S: (Chu) Bunu hemen yapmanız gerekiyor! (L) Pierre’in yatak odasındaki kapı ve Feng Shui hususunda
haklı mıydım?
C: Kesinlikle!
S: (Pierre) Beni punduna getirdin! [kahkaha] (PoB) Forumda bir soru sormamızı isteyen bir kişi vardı ve
sen de... (L) Oo, bir BH Nordik varlığı gibi birşey olduğuna inanan J___ adlı bir bayan var. Forumda bana
özel mesaj atan bu J___’yle ilgili birşeyler sorsak iyi olacak. O gerçekten de bir 4BH Nordik varlığı mı?
C: Saçmalık! Bu konuyu kapsamlı bir şekilde ele aldık!

S: (L) Öyle olduğunu düşünüyor. Gerçek işini yapmasını engelleyen sürekli ve korkunç saldırılara
uğradığını söylüyor.
C: Çifte saçmalık!! Eğer o iddianın ima ettiği gibi bir "görevde" olsaydı, bahsettiği saldırılarla mücadele
etme yolları da "paketin bir parçası" olurdu. Şahsın hiçbir önemli "eseri" olmaması, bunun yerine sadece
"saldırılarla" ilgili mazeretleri olması çok şey anlatıyor.

S: (L) Yani söylediği gibi bir varlık olsaydı, sorunlarıyla nasıl başa çıkacağını da biliyor olurdu diyorsunuz.
Tıpkı bizim gibi deneyimleyerek ve derslerin zorluklarına dayanma gücünü göstererek sorunlarla nasıl
ilgileneceğini öğrenirdi. Bunlar paketin birer parçası. Yapman gereken şeyleri yapmak üzere öğrenmen
gerekenleri öğrenmek için bir güdün ve ayakta kalma direncin olur. Ve bu içten gelen birşey.
C: Evet.

S: (L) Pekala. Bu şahısla ilgili durum nedir? Daha doğrusu bu konuda başka birşey söylemek istiyor
musunuz?
C: Söylediklerimiz dışında bir yorumumuz yok.

S: (L) Yani herşey ortada diyorsunuz. Pekala, sormadığımız ama sormuş olmamızın faydalı olacağı
herhangi birşey var mı? [kahkaha] Hile yapıyorum, değil mi?
C: Yorgunsun ama kurnazsın. Herşey ilerlemesi gerektiği gibi ilerliyor; hepiniz iyi gidiyorsunuz ve yakında
başkaları da sizin gerçekliğinize katılacak. Hoşçakalın.

26 Nisan 2014
Tablada Laura ve Andromeda

Pierre, Perceval, PoB, Chu, Kniall, Mr. Scott, Data, Alana, Timotheos

Skype ile katılanlar:

Approaching Infinity, Zadius Sky, Odyssey, trendsetter37, JGeropoulas, KJN, Menrva, suelarue, Magpie,
A Jay

S: (L) Normal pozisyonumuzda değiliz çünkü kamerada görünebilmek için herşeyi geri taşıdık.
Andromeda son zamanlarda sıkça yaptığı gibi bugün benimle birlikte oturacak çünkü Ark kitabında
düzeltmeler yapıyor. Tablama biraz talk pudrası koyayım. Pekala, başlayabiliriz... Bugün 26 Nisan 2014
[celseye katılanların incelenmesi]. Çok sayıda katılımcı var; kendinizi gösterecek misiniz? Aa, tabla yanlış
oldu... Bekleyin! Tamam. Kimse var mı?
C: Emin olabilirsin! Kasyopya’dan Elonya.

S: (L) Tamam. Bu akşam daha enerjiksiniz. Bugün harika bir doğum günü kutladık. Kahve yağı bombası,
çilek yağı bombası ve çikolata yağı bombası katmanları halinde devasa bir Yağ Bombası yedik. Üzerine
de çilek sosu döktük. Doğum günü için tamamen masum, lezzetli birşeydi. Mousse gibiydi. Harikaydı.
Pierre ve Alana’ya mutlu doğum günleri diliyoruz ve şu anda burada olmayan herodancer’ın da doğum
gününü kutluyoruz. Yine aramızda bulunmayan Heimdallr’a da merhabalar gönderiyoruz. Fakat uzakta
olanlar da bir şekilde bağlantı kurup celseye katıldı. Pekala şu anda buradayız. Sorusu olan var mı?
[sessizlik... sonra kahkaha]

Pekala ben bir soru sorayım... Dünya olaylarını mı soralım, ev olaylarını mı soralım... Aa, kediciğimizle
ilgili sorun nedir? Kediciğimiz hasta! İyi olacak mı?
C: Yarın çok muhtemel.
S: (L) Tamam, kediyle ilgili bu kadarı yeterli. (Mr. Scott) Hazımsızlık. (L) Evet. Pekala, siz oradakiler,
sorularınız? (Odyssey) Şu anda yayılmakta olan Ebola virüsü... Yaklaşmakta olan veba bu mu yoksa bu
yalnızca izole bir olay mı?
C: İşaret. (ç.n.: haberci, öncü)

S: (Chu) Cevap yanlış yazılmış. (L) Yani yaklaşan vebanın bundan daha kötü birşey olduğunu mu
söylüyorsunuz? (ç.n. işaret/haberci anlamına gelen “precursor”, Kasyopyalılar tarafından “precurser”
şeklinde yazılmış; bir kelime oyunu gibi görünüyor. curse: lanet/bela.)
C: Her zaman daha kötü olabilir!

S: (L) Harika! (PoB) Ne kadar iyimser bir durum! [kahkaha] (L) Ketojenik diyet vebaya direnç konusunda
yardımcı olacak mı, hatta Ebola’ya karşı?
C: Çok muhtemel ama ruhsal hazırlık yolunda fazlasına ihtiyaç var.

S: (L) Ne gibi? Herkes cevapları takip edebiliyor mu? [cevabın incelenmesi] (Mnrva) Ruhsal hazırlık... EE
mi? (Eiriu Eolas) Topluluk yaşantısı gibi mi? Sabah mutfak masasında toplanıp konuşmamız...
C: Süper güç ve direnç için çakraları birleştirin.

S: (Approaching Infinity) Çakraları birleştirmek için yapabileceğimiz belirli pratik egzersizler var mı?
C: [harfler çok hızlı geliyor] Mekanizmayı çalıştırmanın yolu konuşarak meseleleri çözümlemek. Dahası,
benliğe hakim olmak gerekiyor, ki bu da acı çekmeyi gerektiriyor; acı DNA’yı etkinleştiriyor.

S: (L) Kısacası çalışmak gerekiyor.


C: Anladın!!!

S: (L) Sonraki? (Menrva) [trendsetter37’ye] Daha önce konuştuğumuz şeyi sormak ister misin?
Teleportasyon ve diğer fikirlerin hakkında?
C: Onun için 4D’yi bekleyin!

S: (Perceval) Konuştuğunuz şeyi duymamıştık. Sorunun ne olduğunu bile bilmiyorduk ve bu cevap verildi.
(Chu) Sizi duymamıştık. (L) Soru neydi? (Menrva) Bu sabah kahvaltı masasında ilginç birşeyi tartıştık. Çok
ilginç sorular vardı... trendsetter37 gerçekten parlak biri. Görüş almak üzere forumda bazı fikirler
paylaşmaya dair konuşuyorduk. Konu bununla ilgiliydi. (trendsetter37) Forumda o sohbetle ilgili bir
mesaj yayınlayacağım. Bu sabah tartıştığımız konuları forumda tartışmak güvenli mi? Yoksa bu yalnızca
kendi aramızda konuşmamız gereken birşey mi?
C: Bir güvenlik bariyeri sağlayan iletişim sisteminin ve grup ortamının kurulmasını bekleyin.

S: (L) Bu konuda ihtiyatlı olmanız gerekiyor sanırım. (KJN) Amerika Birleşik Devletleri’ndeki para
sisteminin durumu nedir? Eğer bankada paran varsa onu orada mı bırakmak lazım yoksa daha proaktif
birşey mi yapmak lazım?
C: Parayı tilkiye yüklerseniz onu çok kısa bir süre sonra onu kaybedeceksiniz demektir. (ç.n. cümleyi tam
olarak anladığımdan emin değilim, deyimsel bir ifade olabilir.)

S: (Odyssey) Parayı altına veya gümüşe yatırmak iyi bir fikir olur mu?
C: Kısmen ama ya “ihtiyaç duyulan şeyler”?

S: (KJN) Yani paramızı altına veya bankaya yatırmak yerine şu anda ihtiyaç duyduğumuz şeylere
harcamamız gerekiyor, bunu mu kastediyorsunuz?
C: Çoğunlukla. Yakında paranın hiçbir değeri olmayacak, mülkiyet bir süre daha devam edecek. (ç.n.:
mülkiyet derken mülk / gayrimenmkulü mü kastediyorlar?)

S: (L) (KJN) Kuzey Karolina’ya gönderdiğim ve bir daha haber alamadığım kutu nerede?
C: Depo.

S: (L) Kaybettiğin şey nedir? (KJN) Buraya taşındığımda senin kitaplarının olduğu kutuyu kaybettim.
Gizemli bir durumdu. Onları postayla buraya gönderdiğimi düşünüyordum ve gelen kutuda daha önce
hiç görmediğim başka kitaplar vardı. Yani benim kitaplarım nerede şimdi? Yani senin kitapların?
[kahkaha] (Andromeda) Bu garip!
C: Biri ders alıyor.

S: [kahkaha] (Menrva) Ders alan kim?


C: NSA’yı deneyin. (ç.n. ABD Ulusal Güvenlik Kurumu’nun kutuyu aldığı ima ediliyor sanırım.)

S: (KJN) Ciddi misiniz? Gerçekten mi?


C: Edward Snowden’e sor!

S: [kahkaha] (Approaching Infinity) Uluslararası durumla ilgili bir sorum var. Rusya ABD’de casusluk
faaliyetleri yürütüyor mu?
C: Oo, kesinlikle.

S: (suelarue) Kişisel bir sorum var. Erkek kardeşim pek çok psikopatik özellikler sergiliyor, yani Cleckley,
Stout ve diğer uzmanların tanımladığı özellikleri. Pek çok yıldır onu gözlemliyorum ve şimdi onun bir
psikopat mı yoksa bir organik portal mı olduğunu merak ediyorum.
C: Bu şekilde “teşhiste” bulunmayacağımızı tahmin edersiniz. Ama bu ihtimali aklında bulundurman
faydalı olabilir...

S: (suelarue) Bulunduruyorum! (Mnrva) Benim kardeşimin durumu nedir? Geçişi yaptı mı? İyi mi?
C: İsim?

S: (Mnrva) [İsim silindi]


C: “Takılmış” gibi görünüyor. (ç.n.: 5. yoğunluğa geçmemiş, halen dünyada?)

S: (Mnrva) Yardımcı olabilmek için yapabileceğim herhangi birşey var mı?


C: Onunla konuş.

S: (Mnrva) Onunla konuşayım mı? (Odyssey) Ona öldüğünde ne olduğunu anlatman gerekiyor.
(Approaching Infinity) Süreci düşünerek onunla konuş. (Mnrva) Aa, tamam. (trendsetter37) 18 Nisan’da
bir deneyim daha yaşadım. Bedendışı bir deneyim olup olmadığını bilmiyorum ama... “Thirty Years
Among the Dead” (Ölüler Arasında Otuz Yıl) kitabını okuduktan sonra... Bunun halüsinatif birşey mi yoksa
gerçekten beden dışına çıkma benzeri birşey mi olduğunu merak ediyordum... Neydi o? Bu tür olayları
birden fazla defa yaşadım ama emin değilim. Çok kafayı takmıyorum, dikkatimi saptırmasını
istemiyorum.
C: Bir elektrik çarpması hissettin mi?

S: (trendsetter37) Bir elektrik cızırtısı hissettim ve belirgin titreşimler vardı. Ama daha önce meditasyon
yaparken de bu tür bir elektrik şokuna maruz kaldım.
C: Bedende kalmayı sorunlu hale getirebileceği için şu an için bu tür faaliyetleri sınırlandırmak
isteyebilirsin.

S: (trendsetter37) Yani beden dışı deneyimleri sınırlandırmam gerekiyor... (Mnrva) Sorunlar yaşadığında,
sınırlandır. (trendsetter37) Tamam. Nasıl durduracağımı hatırlıyorum. Araba alarmları... Bazen sabah çok
erken bir saatte dışarıda olduğumda araba alarmların çaldığını fark ediyorum ama arabalar bana çok
yakın değilken. Bu bazen benden başka kimsenin uyanık olmadığı durumlarda oluyor. Bazen kendimden
kaynaklı psişik olayların meydana geldiğini fark ediyorum... Araba alarmı olaylarının anlamı nedir?
C: Sorduğun bir önceki soruyla ilgili: bir alarm/uyarı.

S: (Magpie) Ve bu Paskalya’dan hemen önce oluyor. (trendsetter37) Endişeliydim... (Approaching


Infinity) Kişisel bir sorum var. Duygularımı hissetmek yerine onları mantıksallaştırma eğilimimin kaynağı
nedir?
C: Olduğun gibi kabul edilmeme korkusu. Son derece basit, ha?

S: (Mnrva) Kanadalılar gibi!


C: Neden mantıksallaştırmak istedin? (ç.n. bu cevabı kime yönelttiklerini anlayamadım)

S: (KJN) Bir dermatoloğa gitmem gerekiyor mu?


C: Sence?

S: (KJN) Muhtemelen.
C: Öyleyse git.

S: (Odyssey) Kişisel bir sorum var. Yaptığım son iş görüşmesiyle ilgili olarak... Pozisyon sunulursa kabul
etmemi tavsiye eder misiniz yoksa hemşireliği tamamen bırakmalı mıyım?
C: Hemşirelik sana toplumda bir prestij veriyor ve dolayısıyla koruyucu olabilir.

S: (Mnrva) Ev bulmayla ilgili bir soru soralım mı? Bir ev veya bir lokasyon bulmak... belki de bir önemi
yoktur. (Approaching Infinity) Baktığımız evler için ne düşünüyorsunuz?
C: Eğer alabilirseniz sonuncusu güzel görünüyor.

S: (Approaching Infinity) Alabilirsek. (...) (KJN) Carolina Bays’e ne dersiniz? (...) Şu anda Kuzey Karolina
için ne söylersiniz? (ç.n. noktalı yerlerde belirsiz ifadeler vardı)
C: İyi konumlanmış durumdasınız.

S: (Perceval) Bu birden fazla anlama gelebilecek bir cevaptı. [kahkaha] (L) Evet, ne için iyi konumlanmış
durumdayız? Bir göktaşı çarpması için mi örneğin??
C: Eğer güçlü bir grup kimliği geliştirirseniz koruyucu etkiler etkinleştirilebilir.

S: (Mnrva) Çakraları birleştirmekten bahsediyorlar ve sanırım bu bizim şu anda mutfak masasında


konuşuyor olmamız gibi birşey. Döngüsel toplantılarımızı yapıyoruz. Programlar ve diğer konularda bizi
rahatsız eden şeyleri masaya getiriyoruz. Sanırım bunu yapmaya devam etmemiz, bireysel olarak
kendimiz üzerinde çalışmaya devam etmemiz gerekiyor.
C: Kesinlikle!!! Samimi ve doğru geribildirim ile birlikte öz-disiplin egzersizlerinin gücünü küçümsemeyin.
Beş yıl önce nerede olduğunuzu hatırlayın ve şimdiyle karşılaştırın. Gerilemek mi istiyorsunuz yoksa
yükselmeye devam etmek mi?!? Şablon mevcut, dolayısıyla hepiniz için bu daha hızlı gerçekleşecek.
Fakat kuralı unutmayın: Daha yeni geride bıraktığınız basamağa başkalarını yerleştirmek için
çalışmalısınız!

S: (A Jay) Bir sorum var. İlişik ruh çıkarma terapisi ve EE’yi sürdürmek benim yoğun anksiyetemi
çözümlememe yardımcı olur mu yoksa özellikle işe yarayabilecek herhangi başka birşey var mı?
C: Kısmen. Diyet de grup çalışması kadar önemli.

S: (A Jay) Tamam, bu sorumu yanıtlıyor. Kuzey Karolina’ya taşınmak üzere birkaç iş seçeneğim var. Gruba
ve yürütülen çalışmalara daha fazla katılma konusundaki niyetlerim için özellikle iyi bir seçenek var mı
bunlar arasında?
C: Seçeneklerin neler?

S: (A Jay) Postane için iyi bir referansı olan bir arkadaş var. İşin şu anda çalıştığım şirket için Asheville’de
açılımları var. Bir de eğitimcilerden birinin bir dövüş sporları okulu açma ihtimali var.
C: Üçünü de dene hangisinin en iyi potansiyellerle öne çıktığını gör. Fakat okul işinin başarılı olması daha
az muhtemel.

S: (Mnrva) Sanırım biraz daha araştırma yapmam gerekiyor ama... Benim ilişik/parazit ruh çıkarma
çalışmamda, mecazi veya sembolik olarak taç çakram yoktu ve bazal çakram - solar pleksus çakram ne
yazık ki turuncu değil yeşildi. Geçmişte yaptığım neyin bu duruma neden olduğunu merak ediyordum.
Ve bunlar dikkat çekmeye yönelik sembolik mecazlardan mı ibaret yoksa gerçekten de taç çakram kayıp
mı oldu veya çalışmıyor mu? Bu duruma nasıl neden olduğumu anlamak istiyorum.
C: Endişelenme! Yalnızca sembolik! Yine de orada önemsenmesi gereken bir ders var. O “parçaların”
eksik değil, yalnızca biraz yetersiz gelişmiş.
S: (L) Pekala, ben yorulmaya başladım. (Uzaktaki gruba) Teşekkürler! Oradakilere mutlu doğum günleri!
Sormadığımız ama sormamızın iyi olacağı herhangi birşey var mı? Belki de celseye devam ederiz ama şu
anda bir mola vermem gerekiyor. Ara verme düğmesi nerede? Neyse, hepinizi birlikte görmek güzeldi...
(Approaching Infinity) Bu gece ilk önemli adımımızı atıyoruz: İlk grup karaoke seansımızı yapıyoruz!
[kahkaha, sevinç sesleri] (L) İyi iş! Unutmayın, karaoke harika bir gevşeme yöntemi. Vagus sinirinizi
uyarıyor ve başka güzel etkileri var. Karaokenin amacı mükemmel şarkı söylemek değil. Odyssey orada
ayaklarınızı yerden kesecek. [kahkaha] Onlara nasıl yapıldığını göster Odyssey! O kızı seviyorum, iyi şarkı
söylüyor! Pekala, bu akşamlık bu çalışmayı sonlandırıyoruz ve günün kalanında harika bir şekilde
dinleneceksiniz. Eğlenin, yapmak istemediğiniz şeyler yapmayın. (Andromeda) Ve bize resimler
gönderin! (L) Çok resim gönderin! Pekala sizi öpüyoruz! Hoşçakalın! Ve herodancer’a bizden mutlu
doğum günleri!

[Skype kapatılıyor]

S: (L) Pekala, başka sorumuz var mı? (Alana) Kuyruk kemiğim hakkında birşey sormak istiyorum. Ağrıyla
ilgili bir bilgi verebilir misiniz? (L) Kuyruk kemiğine ne oldu? (Alana) Sanırım incittim fakat 2 ay falan
önceydi. Ama şu anda daha çok ağrıyor. (L) Nasıl incittin? (Alana) Bir boya veya cila işi yapıyordum ve
çok sert bir şekilde yeni makinenin üzerine düştüm. (Pierre) Belki de kemiğini kırdın. (L) Pekala soralım.
Alana’nın kuyruk sokumu kemiğine ne olduğunu öğrenmek istiyoruz.
C: Çatladı!

S: (Alana) Tek yapmam gereken iyileşene kadar beklemek mi?


C: Her zaman yastık üzerinde otur!

S: (L) Gittiğin her yere götürsen iyi olur. (Alana) Tamam, teşekkürler. (L) Çok can yakıcı birşey. Altı ay
sürebilir ve çok dikkatli olman gerekiyor. (L) Varsa bir sonraki soru? (Pierre) Yıllar önceki bir celsede bir
erkekle bir kadın seviştiğinde bunun ruh seviyesinde bir tür birlik olduğuna dair birşey söylenmişti. Tam
olarak öyle söylenmemişti, farklı kelimelerle ifade ediyorum. Bunun yalnızca karşı cinsler arasında olan
birşey olup olmadığını öğrenmek istiyorum?
C: İlle öyle olmak zorunda değil.

S: (Pierre) Tamam, daha kişisel nitelikte bir soru daha. Sanırım geçmişte böyle birşeyi bir kez
deneyimledim. Bu doğru mu yoksa yalnızca hayal mi kuruyorum?
C: Aşağı yukarı ama enerjileri taşıyabilmiş olsaydın şu anda hatırlayabileceğinden çok daha fazlası da
olabilirdi.

S: (Pierre) Wau! Çokmuş. (L) Bu tür şeyleri öğrenmek istemiyorum Pierre! Yüce İsa! [kahkaha] (Pierre)
Hayır, cinsel birşey değildi, çok güzeldi. (L) Biliyorum, yalnızca takılıyorum. (Pierre) Ve bundan çok daha
fazlası olabileceğini mi söylüyorlar? (L) 220 voltluk bir şebekede 110 voltluk bir cihaz çalıştırmak gibi
olmuş seninki sanırım. (Alana) Menrva kardeşinden bahsetti ve onun iki alem arasında sıkışmış bir
durumda olduğunu öğrendik. Görünüşe göre pek çok kişi ölümden sonra takılıp kalıyor. Bu iş için bir yol
haritası olup olmadığını merak ediyordum... Yani insanların “Ölme Sanatı” konusunda bir fikir edinmesi
için, ölünce gitmeleri gereken yere gitmeleri için.
C: İyi fikir!

S: (L) Kitap yaz! (Pierre) Etkili Ölme Sanatı! (L) Bir kitapçık... (Andromeda) Gerçekten iyi bir fikir. (Mr.
Scott) İnsanlar ölüme yakın deneyimler hakkında pek çok şey yazıyor ama kimse NASIL ölüneceğini
yazmıyor. (Alana) Evet, öbür tarafa düzgün bir geçiş yapacak şekilde. (Chu) Ölüme Giriş I.
C: Değerli bir proje!

S: (L) Bu konuda bir e-kitap çıkaralım! [kahkaha] (Alana) Nasıl Ölünür... Sağlıklı Bir Geçiş... Sanırım bu
biraz da ölmeden önce nasıl yaşadığınla ilgili birşey. Bu aynı zamanda spiritüel çalışma da gerektiriyor
çünkü ilüzyon niteliğindeki inançları bırakman gerekir. (Pierre) Dini inançlar... (Timotheos) Her bir din
için bir bölüm konabilir kitaba. (Alana) Bazen birilerini koruman gerektiği için kalman gerektiğini
hissediyor olabilirsin. (L) Bunun neden gerekli olmadığını ve bu tür konuların hepsini konuşmak gerek.
Bu geride bırakılan kişiler için bir enerji kaybından başka birşeye neden olmaz. Kalmak için bir şekilde
enerji bulman gerekecek ve bu enerji de önem verdiğin kişiden gelecek aslında. Dolayısıyla aslında onlara
iyilik yapmış olmuyorsun. Yardım etmekten çok incitiyorsun. Akışına bırakman gerekiyor vesaire vesaire.
Böyle bir kitabı hem bir insan diğerlerine okuyabilecek şekilde hem de kendi başkalarına okuyabilecek
şekilde dikkatlice yazmak gerek. Şiir gibi akacak şekilde. (Pierre) Yatıştırıcı bir tarzda. (Alana) Bu insanların
korktuğu bir konu olabileceği için nazik bir şekilde yapılması gerekir. Pekala, bunun hakkında konuşsak
iyi olur. (L) Evet, başka birşey? İyi geceler diyeceğiz. İlk küçük deneysel Skype seansımız hakkında
herhangi bir yorumunuz var mı?
C: Ne kadar çok, o kadar iyi! Hoşçakalın.

03 Mayıs 2014
Tabladakiler; Laura ve Andromeda
Pierre, Perceval, Possibility of Being, Chu, Data, Kniall, Mr. Scott, Alana

Skype’dan katılanlar:
Mr. Premise, Echo Blue, Falling Water, Nienna, Menna

S: (L) [Selamlaşmalar] Bugün 3 Mayıs. Celseye uzaktan katılanlar arasında Echo Blue, Falling Water,
Nienna, Menna ve Mr. Premise bulunuyor. Burada hazır olarak ise Kniall, Possibility of Being, Chu,
Perceval, Pierre, Alana, Mr. Scott, Data ve tablada ben ve Andromeda varız. Pekala artık başlayalım... Bir
Pink Floyd müziğinin geldiğini hissediyorum. (Pierre) Hangisi? (L) Orada kimse var mı?!
C: Ay’a bakan deli!

S: (L) Orada bir Pink Floyd hayranı var galiba, ha? Tamam. Bu gece kimle birlikteyiz?
C: Honilya

S: (L) Nereden veya nere yoluyla bağlantı kuruyorsunuz?


C: Kasyopya

S: (L) Tahmin ettiğim gibi az önce Pink Floyd’a mı referansta bulundunuz?


C: Evet.

S: (L) Tamam, aramızda Massachusetts ve New England bölgesinden üyelerimiz var ve sanırım bazı
soruları var. Mr. Premise, senin sıran! (Mr. Premise) Teşekkür ederim. Geçen haftaki celseyi Kuzey
Karolina’dakilerle yapmıştık. Onlar orada bir ağ halinde yaşıyorlar ama buradaki durum farklı. Burada
yürüttüğümüz çeşitli faaliyetler için çeşitli çabalar harcıyoruz fakat yaşantımız biraz daha dağınık
durumda ve bu da işleri zorlaştırıyor. ABD’de frekans çitinin etkilerini çok yoğun bir şekilde hissediyoruz.
Fransa’dan döndüğümden beri bunu sürekli fark ediyorum. Birkaç hafta boyunca enerjiktim, sonra
çamura saplandım. Bu yüzden bu konuda yapılabilecek şeyler olup olmadığını merak ediyoruz. Biliyorum,
muhtemelen tüm dünyada benzer durumda başkaları da var. Daha fazla yapmamız gereken şeyler var
mı? Daha fazla enerji kazanmak için, çakraları birleştirmek için?..
C: Yeni yerinizde ne kadar alanınız var? Bir “aile kabilesi” kurmak için yeterli mi?

S: (Mr. Premise) Öyle sanıyorum, evet. 370 metre karelik bir evimiz ve ayrıca yaklaşık 50 metre karelik
bir alanımız daha var .
C: O zaman sorun nedir? İnsanlar var ve biraz da yer var... Yayılın!!

S: (L) Neyi kastettiklerini anlıyorsun, değil mi? Bir kabilenin çekirdeğini teşkil edebilecek bir aileniz var.
Kabile büyüyen bir aileye ihtiyaç duyuyor. Genişlemeye ihtiyaç duyuyor, yere ihtiyaç duyuyor. Çünkü zor
zamanlarda bu tür ilişkiler çok değerli olabilir. Özellikle de ekonomik çöküntü, karmaşa ve hatta siyasi
kargaşa zamanlarında. Belki de tüm ihtiyaç duyulan şey geniş bir aile... Herkesin geniş ailesi yok... Yani
birlikte yaşamak istedikleri gerçek aileleri. Ruh ailesi gibi olan insanlar arasından kendi aileni kurmak
zorundasın bir bakıma. Burada yaptığımız şey de buna benziyor. Bir tür çekirdek ailemiz var: ben ve Ark
ve çocuklarımız. Ben buradakileri geniş bir aile olarak görüyorum. Buradaki diğer tüm insanlar
çocuklarımız gibiler. Çok sayıda çocuğum var. Sadece hepsini doğurmak zorunda kalmadım! Böyle birşey.
Ama bu da gerçek bir ebeveyn olma sorumluluğunu getiriyor. Gerçek manada bir ebeveyn olma
sorumluluğu. Heveslerinin, duygularının, rekabet tarzı şeylerin sana egemen olmasına izin veremezsin.
Gerçek sorumluluk alman gerekiyor. Neyse, sıradaki soru.

(Falling Water) Aynı konuyla ilgili bir sorum var. Bu topluluğu oluştururken, Kuzey Karolina grubuyla ilgili
söyledikleri gibi koruma altına girebilmek için bu insanların fiziksel olarak topluluk içinde olması gerekiyor
mu?

C: Daha iyi ve daha hızlı olur çünkü gerçek bir kanalın gelişmesi için sürekli girdi bazında güçlü geri
bildirim gerekir. Destek ve iyileşme gerektiren sürekli günlük mücadeleleri de düşünün.

S: (L) Eğer insanlar sürekli seninle birlikte olmazsa, sorunlar insanı bunaltır. Birbirimize sahip olmasaydık
hayatta kalamazdık. Herhangi bir insanın hayal edebileceği en şiddetli iftira saldırılarından birine maruz
kaldık. Öyle ki çadırını toplayıp eve gitmek istiyorsun. Eğer birbirimize sahip olmasaydık, bunu çoktan
yapmış olurduk! (Mr. Premise) Mantıklı. (L) Pekala, sıradaki? (Echo Blue) Buna yanıt verilip verilmediğini
bilmiyorum ama eğer aynı yerde fiziksel olarak birlikte yaşayamıyorsak, yapılacak bir sonraki en iyi şey
nedir? Mümkün olduğu kadar sık bir şekilde bir araya gelmek mi? Bundan emin olamadım.
C: Evet.

S: (Echo Blue) Tamam.

(Perceval) Ayrı ayrı olan yaşamlarınızdaki sorunları paylaşmanız gerekirse... Birlikte olduğunuzda, günlük
hayatta birbirinize karşı daha gerçekçi ve samimi olarak o “birlikte yaşam” yönünü taklit edebilirsiniz...

(L) Bence ideal olarak, hepiniz aynı evde değilseniz bile mümkün olduğunca birbirinize yakın olmanız iyi
olur. Birbirinize çok yakın olabilirsiniz. Benim anladığım şeylerden biri şu ki, dünyadaki en muhteşem
şeylerden biri birlikte kahvaltı yapmak. Kalkmak, birlikte yemek yapmak, birlikte kahvaltı yapmak,
haftada bir kere bir Film Gecesi yapmak. Oturuyoruz, bir film seyrediyoruz, tartışıyoruz veya... Hepimiz
sürekli web siteleri veya projeler üzerinde çalıştığımız veya kitaplar yazdığımız veya araştırmalar
yaptığımız için, herkesi sıkça bir araya getiriyoruz... neler üzerinde çalıştığımızdan bahsediyoruz,
fikirlerimizden bahsediyoruz, bizi nelerin strese soktuğunu anlatıyoruz... Keşke diğerleri de böyle
yapabilse... bu genişleyen bir spiral meydana getiriyor; genişleyen bir fikirler, enerjiler ve karşılıklı destek
spirali. Ve elbette gerçekten aptalca bir fikrin olduğunda, bunu herkes hemen anlayıp söylüyor ve boşu
boşuna aptalca bir fikrin peşine düşüp kendini rezil etmiyorsun. Ama eğer fikirlerinde yalnızca birkaç
sorun varsa, onun hakkında konuşabilirsin ve insanlar hemen sorunlu kısımları söylüyor, bilirsiniz. Pek
çok şey oluyor ve hep birlikte oturabileceğin ve birlikte yemek yiyebileceğin, herşey hakkında
konuşabileceğin bir yere sahip olmak gerçekten harika. Belki de çok sayıda insan için ideal olan şey
bağımsız yaşam birimlerine ama aynı zamanda insanların birlikte yemek yedikleri bir yemek salonuna
sahip olmak. Birlikte yemek yemek gerçekten dinamik birşey... Ve birlikte yemek yapmak! Birlikte yemek
yapmak için mutfağa girdiğimizde... kaç kişiyiz? Yedi kadın. Mutfağa girip yemek yaptığımızda bu harika
birşey! Yedi tane kadın var ve hepsi birbirine yardım ediyor. Bu dehşet birşey.

(Chu) Erkekler de yemek yapıyor!

(Andromeda) Onlar da yapım-inşaat projelerinde bir araya geliyor.

(L) Çoğunlukla birşeyler yapıyorlar ve tamire ihtiyaç duyduğunu düşündüğümüz şeyleri tamir ediyorlar!

(Pierre) Ve tanrım, çok erkek var! [kahkaha]

S: (L) Herşeyi ortaklaşa yapıyoruz. Öyle bir noktaya varıyor ki, birlikte çalıştığın zaman konuşmak zorunda
bile kalmıyorsun, çünkü diğer kişinin senden ne yapmanı istediğini anlıyorsun. Ve yapıyorsun. İyi
yağlanmış bir makine gibi oluyorsun. “Çakraları birleştirmek” dediğimiz şeyin kısmen bununla ilgili
olduğunu hissediyorum. Mr. Premise, sen burada bulundun ve bunun nasıl birşey olduğunu biliyorsun.
Bir sürü şey yapıyoruz ve bu gerçekten harika. Elbette, bir mutfakta yedi kadın kulağa yaklaşan bir felaket
gibi gelebilir ama eğer sevgiyle hareket ediyorlarsa felaket diye birşey olmuyor. LG’yi düşünün, tamamen
bölgeci, kıskanç bir tipti! Biri gelip onun “fincanına” bile dokunsa, isteri nöbeti geçiriyordu! [kahkaha]
Öyle olamazsın. Bölgeci olamazsın, sürekli “O benim! Benim! Benim!” diye bakamazsın herşeye. Bu
öğleden sonra ön kapının önünde bir araba olduğunu gördüğüm zaman biraz moralim bozuldu ama.
“Benim evimin önünde kim park etmiş?!” dedim. [kahkaha]

(Perceval) O bölgecilik değil. Estetik.

(L) Evet bu estetik yönetim çünkü ön kapının önüne araba park edilmez.

(Perceval) Doğru anlıyorsam, hepinizin Mr. Premise’le aynı yere taşınması pek mümkün görünmüyor,
öyle değil mi? Şu anda yaptığınız şey yarı düzenli bir şekilde bir araya gelmek. Ama bunu yapıyorsunuz...
Mr. Premise, ailen şu anda nerede?

(Mr. Premise) Yaklaşık 20 dakika mesafedeler. Şu anda Echo Blue’nun evindeyiz ve Echo Blue’nun evine
10 dakika mesafeye taşınıyorum. Nienna yaklaşık 15 dakika mesafede. Falling Water bir saat mesafede.
Menna burada Echo Blue ile aynı kentte yaşıyor.

(Perceval) Yani Mr. Premise’in yeni evi bir tür merkez olacak gibi görünüyor ve yakınlarda oturan diğerleri
de teorik olarak orayı ziyaret edip geniş bir ailenin üyeleri olacaklar. Akşam yemeklerini daha sık bir
şekilde birlikte yersiniz...

(Andromeda) Doğum günleri...

(Perceval) Evet, doğum günleri, ve bu sadece basit bir buluşma konusu değil. Evin bir çeşit merkez haline
geliyor.

(L) Ve karın da pek çok şeyle ilgileniyor ve çocuklarının da geniş bir aileye maruz kalmaması için bir neden
yok. (Laura Andromeda’ya) Ben bunu size yaptığımda bundan nefret ettiniz mi?

(Andromeda) Hayır.

(L) Çok sayıda erkek ve kız kardeşin, halaların, teyzelerin, amcaların, dayıların olması gibi birşey.

(Perceval) Giderek büyüyebilir. Başlangıçta yalnızca yakın arkadaşların bir araya gelmesi gibi. En önemlisi
de, sanırım karının bu konuda öncü bir rolde olması gerekir.

(L) Anne olması gerekecek.

(Mr. Premise) Yeni ev insanları ağırlama gibi birşey için çok daha iyi bir yapıda. Harika bir fikir gibi
görünüyor.

(L) Dolayısıyla buradaki iki bayan da teyze/hala olmak durumunda olacak. (...)

(Perceval) Eğer herkesin bir aile gibi bir arada yaşaması mümkün değilse, o zaman evinde buna mümkün
olduğu kadar yakın birşey yap.

(L) Eğer yerin yeterince büyükse, uzun ziyaretler için bir tür misafir yeri inşa edebilirsin. Örneğin bizim
burada grup üyelerinden uzun ziyaretlere gelenler için bir yerimiz var. Belki de hep birlikte katkıda
bulunarak bir prefabrik satın alabilirsiniz. Ve Falling Water bir mimar ne de olsa! Tasarlayıp yapabilir. O
adamın odunlarla çalışmasını görmeniz lazım! [kahkaha]

(Mr. Premise) Evet, tamamen kurulu vaziyette gerçekten harika prefabrik şeyler gördüm. Bu harika bir
fikir.

(Chu) Kaçınız aynı yere taşınabilecek durumda? Hiç biriniz mi?


(L) Sanırım bunun üzerinde durmaları gerekiyor. Bunun organik bir şekilde gerçekleşmesi gerekiyor.
İnsanlar bir araya gelir... Kniall’ı düşünün. Kniall ayrı bir dairede kalıyordu. Hatta bir süre Belçika’da kaldı.
Tatillerde geliyordu ve vaktini burada çalışarak ve yardım ederek geçiriyordu. Sonra yakın bir yerde kendi
dairesine taşınmayı başardı, çünkü bize daha yakın olmak istiyordu ama hala düzenli işinde çalışıyordu
çünkü işini internetle yapıyordu. Sonra burada giderek daha fazla vakit geçirmeye başladı. Vaktinin
yarısında geceleri burada oluyordu. “Neden eve gidiyorsun Kniall, yemeğini ye, bir duş al ve bir yatak
bul!” Bir süre sonra ise “Ne diye o dairede kalıyorsun ki; hiç oraya gitmiyorsun, hep buradasın!” Bu oldu.
Ve başka insanlarla da oldu. Örneğin Pierre. Hastalığın iyileşene kadar gel bizimle kal dedik. Bir süre sonra
da “Marseille’deki o dairede ne diye kalıyorsun hala? Oraya hiç gitmiyorsun ki; o yüzden bırak orayı!”
oldu. Yani insanlar geliyor, uyum sağlıyor, kendilerini rahat hissediyorlar ve herkesle uyuşuyorlar. Birlikte
olmaktan, birleşikte çalışmaktan hoşlandığında, projeleriniz olduğunda bu organik bir şekilde meydana
geliyor.

(Perceval) Aşamalı bir ilerleme.

(Pierre) Adım adım.

(L) Evet ve bu tamamen organik bir şekilde oluyor. Pekala, başka soru?

(Echo Blue) Kuzey Karolina grubuyla yaptığınız son celsede bir Ölme Sanatı kitabı yazmaktan bahsettiniz.
Ben bir düşkünler evinde çalışıyorum ve orada genellikle ölüm sürecindeki insanlar var. Gerçekten orada
değiller çünkü onlara ilaç veriliyor. Ya ağrıları olduğu için ya da olan biten şeylerle ilgili olarak çok endişeli
oldukları için ilaç alıyorlar. Onlarla çalıştığım için birşeyi merak ediyorum. Yoğun bir şekilde ilaç alarak
ölmek yerine, bu geçişi onlar için daha kolay hale getirebilecek başka birşey var mı? Bunun mümkün olup
olmadığını bilmiyorum, ama...
S: (L) İlaçlar bilinci kapatmıyor. Bilinçsiz “görünseler” bile onlarla yine de konuşabilirsin.

(Echo Blue) Evet, biliyorum, ölmek üzereyken yapabilecekleri son şey duymak. Bir sonraki sorum: Onlarla
konuşmanın en iyi yolu nedir?
C: Laura bunu yaptı.

S: (L) Annem ölürken ne yaptığımı söylemiş miydim sana hiç? Telefonlaştım. Birkaç günde bir ona telefon
ettim.

(Echo Blue) Aa, şarkı söylemiştin!

S: (L) Şarkıları kaydettim. Çocuklar onun en çok sevdiği şiirleri kaydetti. Ben ona telefon ettiğimde
kardeşim telefonu onun kulağına tutuyordu, böylece onunla konuşuyordum. Ona o süreçte ne
bekleyebileceğini anlattım. “Ölüm son değildir, yalnızca bir başka oluş durumuna geçiştir. Kendini
kaybetmiyorsun, bilincini kaybetmiyorsun, algılama, sevme, hissetme yeteneğini kaybetmiyorsun.
Bırakabilirsin, bedenini bırakabilirsin.” Ona bedenini bırakmanın çok sıkı bir ayakkabıyı çıkarmak gibi
birşey olduğunu anlattım. Kendini çok özgür hissedeceksin; vücudun tüm ağrıları ve sınırlandırmaları
sona erecek... Bunları anlatırken bunu kalbimde hissettim ve hatta bunu yaparken ağladım. Ama ölüm
süreci boyunca annemle bunları konuşmak zorundaydım çünkü ölmekten çok korkuyordu. Kendimi bir
bakıma çocuğuyla ilgilenen bir ebeveyn gibi hissettim. Yeni bir deneyim yaşayacak olan çocuğu
rahatlatarak. Sanırım en önemli olan şey bu.

Onlara ne bekleyebileceklerini anlatın: “Oraya doğru gittiğinde bir ışık göreceksin. Ve ışığa bakarsan,
sevdiğin insanları göreceksin.” Ona çoktan ölmüş olan ve çok bağlı olduğu kişilerin adlarını söyledim ve
orada onları göreceğini, onun için orada olacaklarını söyledim. “Oraya doğru git, elini uzat, seni elinden
tutacaklar, onlarla yeniden birleşeceksin...” Vesaire vesiare. Ölen grup üyemiz DW’yi hatırlıyor musunuz?
Aynı şeyi onun için de yaptım. Korkunç bir şekilde acı çekiyordu ve direniyordu. Sonunda onu aradım,
konuştum, muhtemelen ne olacağını anlattım. Ona artık savaşmak zorunda olmadığını söyledim. Çok
şiddetli bir şekilde mücadele ediyordu. Çünkü ölmeyi bir başarısızlık olarak görüyordu! Ona bunun
başarısızlık olmadığını, bu tarafla karşılaştırıldığında öbür tarafta bizim için daha fazla şey yapabileceğini
açıkladım. Bedensel olarak tüm o sorunları yaşarken...
Onlarla kalpten konuşman gerekir. Sadece bir yerden bir formül okuyup “şimdi şunu yapacaksın, sonra
şunu yapman gerekiyor” gibi değil. O kişiye gerçekten yardımcı oluyorsun ve onu seviyorsun. Anneme
söylediğim şeylerden biri “Bedeninden ayrılır ayrılmaz bana gel. Evet, ben okyanusun diğer yanındayım
ama öbür taraftayken bu tür şeyler sorun teşkil etmez. Tüm yapman gereken beni düşünmek, ve burada
olacaksın.” Ve tahmin edin! Yatak odasındaydım ve onu hissedebiliyordum. “Anne, gerçekten çok
yorgunum, şu koltuğa uzanıver” dedim. Bir yastık ve battaniye çıkarıp uyuması için koltuğun üzerine
koydum ve ona konuşmayı sabah yapacağımızı söyledim.

Ertesi gün bir celse yaptık ve annemle iletişim kurdum ve kapanış türü pek çok şey yaşadım. Ve o seans
boyunca ağladığım türde seanslardan biriydi çünkü bu gerçekten çok duygusal. Bunu yapmanız gerek.
Kendiniz halletmeniz gerek... Kendi kendine şefkat gösteremezsin. Bu, kendini kötü hissetmesine
rağmen bir çocuğa bakmak zorunda olan bir ebeveynin durumu gibi. Kendini kötü hissetsen de bunu
yapmak zorundasın. Kendini toplayamıyor gibi hissetsen de, o ölen kişi için bunu yapmak zorundasın.

Yani eğer orada ölen biri varsa, onunla konuşamaman için bir neden yok. Tamamen bilinçsiz bir durumda
bile olsa seni duyacaktır. Bu hayattan ayrılmaya çalışan parçasıyla konuşuyorsun. Kısık, rahatlatıcı,
sakinleştirici ve çok destekleyici bir şekilde onlarla konuşmamanız için bir neden göremiyorum. Onlara
korkacak hiçbir şey olmadığını söyleyin. Bu korkunç birşey değil. “İyi olacaksın. Seninle birlikte olacağım,
sana eşlik edeceğim.” Bunu söyleyebilirsin çünkü söylüyorsun.

Aynı şekilde burada grubumuzdan herhangi biri herhangi bir ameliyata gireceği zaman, hastaneye
gidiyoruz ve bir tür zihinsel koruma formunda onları sarıyoruz. Eğer biri ilaçlar nedeniyle bilinçsiz
durumdaysa veya zayıf bir durumda iseler, herhangi bir ilişik ruhun veya başka garip şeylerin olmasını
istemezsin. Yaptığımız şeylerden biri de bu; bir ameliyat olduğunda veya biri ölürken grup halinde orada
bulunmak... Bence bu çok büyük bir hizmet.

Pekala, sonraki soru?

(Falling Water) Aynı konuda ama daha kişisel bir şekilde birşey sormak istiyorum. Babamın hayatının son
birkaç gününde doğru karar alıp almadığımızı merak ediyordum.

C: Evet.

S: (Falling Water) Teşekkür ederim.

(L) Karar neydi?

(Falling Water) Parkinson’u vardı. Ve bize önceden uyarıda bulunmuştu. Herhangi birşey olursa, hiçbir
bir yaşam desteği vs istemiyordu. Babalar Günü’nde kalp krizi geçirdi ve tamamen yatalak hale geldi.
Onu eve getirdik ve ölmesini bekledik. Ne yemek yedi, ne de su içti. Kalbi güçlüydü ve bu yüzden de 12
gün daha hayatta kaldı. Bize 2 ila 10 gün içinde öleceğini söylemişlerdi.

(L)) Anneme olan şey de buna çok benziyor. Ona yemek vermeyi bıraktığımızda son dakikaya kadar
herhangi bir ağrı ilacı almayı reddetti. Ve sonunda onun isteklerini dinlemedim çünkü acı çekiyordu. 2
gün sonra da öldü. O noktada o ilaca ihtiyacı olduğunu düşündüm.

(Falling Water) Evet, biz de tüm o süreç boyunca ona her birkaç saatte bir morfin veriyorduk.
C: Güzel bir geçişti.

S: (L) Sıradaki? Ya sen Nienna?

(Nienna) Soracak birşeyim yok gerçekten.

(L) İyi görünüyorsun!


(Nienna) Teşekkür ederim. Hmm, tamam, bekle. Çok kişisel birşey. Kısa bir süre önce bir hastalığı
atlattım. Yedi gün boyunca hiçbir şey yemedim. Gerçekten acıkmadım. Ve hastalık ciğerlerime oturdu.
Gerçekten çok zayıf ve yorgundum. Yemek yemediğimde tüm semptomlar konusunda kendimi daha iyi
hissediyorum. Şimdi tekrar yemeye başladım ve semptomlar önceki kadar kötü değil. Ama hastalık
sırasında yemeği bıraktığım zamankinden daha kötü. Ne oluyor?
C: Aralıklı perhizin faydası olur.

(L) Ama daha yeni yaptığımız şeyi biliyorsun, değil mi? Hindistan cevizi sütü ve Hindistan cevizi yağı içeren
yağ bombalarını almayı bıraktım çünkü sanırım beni rahatsız ediyordu. Chu sadece su, domuz yağı,
tereyağı, yumurta sarısı ve biraz ksilitol ve kakao ile deneysel bir yağ bombası yaptı. Ve çok lezzetliydi.
Su ve yağ kullanıp bol miktarda yumurta sarısı ekleyip blendırla karıştırırsan, neredeyse hiç karbonhidrat
içermeyen o harika kremsi şey haline geliyor. Tek karbonhidrat, yumurta sarısından ve biraz da
ksilitolden veya eritritolden gelen az miktardaki karbonhidrat. İnanılmaz. Hindistan cevizi olmasa bile
hatta tereyağı olmasa bile, sanırım aynı şeyi saf domuz yağı, su, yumurta sarısı, kakao ve biraz tatlandırıcı
ile yapabilirsin. Ve böylece günlük yağ ihtiyacını karşılayabilirsin. Çünkü enerji ihtiyaçların için birşey
yapman gerekiyor. Hiç yemeden yapamazsın.

(Chu) MKScarlett domuz ayağı ve kemik suyu içeren bir tarif verdi bu tarif mineral dolu. Öğleden sonra
3’te yemeği bırakıp sonra da yatağa gidebilirsin ve 13 saat boyunca birşey yememen gerektiği için bu da
aralıklı perhiz sayılır. Ve sabah da açsan bir yağ bombası veya daha fazla kemik suyu, sonra 3’te tekrar
yemeği bırakıyorsun.

(L) Domuz pastırması ve sosisle de iyi bir kahvaltı yapabilirsin. Perceval ve Andromeda kahvaltıda
yumurta yiyor fakat yumurta akını ayırıp köpeklere veriyorlar çünkü yumurta akı onları rahatsız ediyor.
Ama sarısını yiyebiliyorlar. Ama kahvaltı yaptıysan, belki öğleden sonra 2-3 gbi Chu’nun tarifini aldığı
koyu, zengin et suyundan büyük bir kase alabilirsin. Blendır kullandığında kremalı çorba gibi oluyor, sonra
tatlı niyetine bir yağ bombası alıyorsun ve 3’ten sonra başka şeye ihtiyacın olmuyor. Ertesi sabah 8’e
kadar birşey yemezsen, aralıklı perhize başlamış olursun ama sıkıntısız. Çünkü aç değilsin ve perhiz
yaptığın sürenin büyük bir bölümü boyunca uyuyorsun.

(Nienna) Ben de ne yaptığımı anlatayım. Henüz domuz eti yiyemiyorum ve yumurtaya alerjim var.
Yumurta sarısı deneme konusunda da şüpheliyim. Sığır eti ve don yağı yiyorum. Sabah saat 8 veya 8
buçuk gibi yiyorum. 4’e kadar tutuyor ve benzer şeyler yiyorum ve sonra ertesi sabaha kadar başka birşey
yemiyorum. Yağ bombasına ihtiyacım yok çünkü etle birlikte domuz yağı yiyorum. Kulağa iğrenç geliyor
olabilir ama alıştım. Ve tok hissediyorum. Şu anda yiyebildiğim tek şey sığır eti çünkü başka herşey
sinüslerimi etkiliyor.

(L) Eğer öyle rahat ediyorsan öyle sürdür. Hindistan cevizi sütü konusunda çok hevesliydim ama bir de
baktım ki benim için iyi değil. Birşey bana yaramadığında bunu kolayca anlıyorum çünkü çok miktarda
balgam üretmeye başlıyorum. Öksürüp duruyorum. Bu arada Gotu Kola’yı denediniz mi?

(Nienna) Ben ona gerçekten kötü reaksiyon gösteriyorum.

(L) Öyle mi?

(Nienna) Sadece bir gün denedim ama aldıktan sonra çok kötü gitti. Sinüsler kaşınıyor. Hasta olmadan
hemen önceydi.

(L) Pekala, sıradaki?

(Perceval) Menna uyudu!

(L) Menna! Menna orada mı?

(Menna) Birşey sormak için üye olmak gerekmiyor, değil mi?


(L) Hayır.

(Menna) Tamam, Çalışma’yla beş yıl önce tanıştım. Üç dört şeyi uyguladım. Yani doğru bilgiler aldım,
olumsuz duyguları temizlemede EE ciddi bir ilerleme sağladı, diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri... Alkol ve
uyuşturuculardan uzak durmanın da faydası oldu. Sorum şu: Çalışma’nın, hayatımı daha verimli hale
getirmeme yardımcı olabilecek herhangi bir yönü var mı?
C: Diğerlerinin öğrenmesine yardımcı olmak ve onları sizin geride bıraktığınız bir önceki basamağa
yerleştirmek.

S: (Menna) Tamam. Referansı Gurdjieff üzerinden almıştım. Öğretmenler merdivende önümüzde


bulunuyor. O yüzden bilgiyi paylaşmak önemli. Belki de bilgiyi diğerleriyle paylaştığında, bu yardım
sayesinde sana da yeni bilgi geliyor. Dolayısıyla sanırım neyi kastettiklerini anladım.

(Perceval) Birkaç Padawan bulup onlara yardımcı olman gerektiğini söylüyorlar! Padawan’ı bul.

(L) Herhangi başka bir soru?

(Echo Blue) Kişisel bir soru sorabilir miyim?

(L) Evet.

(Echo Blue) Muhtemelen cevabı biliyorum ama bu konuda ne yapabileceğimi merak ediyorum. Özet
geçeyim. Kızım evlenirken sol omzumda tutulma yaşadım. Bir süre sonra geçti. Kızım şu anda hamile ve
bu sefer de sağ omzumda tutulma yaşıyorum. Beden-zihin bağlantısı konusunda birşeyler okumam
gerektiğini biliyorum ama bu konuda ne yapabilirim?
C: Onun kendi derslerini öğrenmesine izin vermen ve onu omuzlarında taşımayı bırakman gerekiyor.

(Echo Blue) Bunun üzerinde çalışıyordum...


C: O yalnızca bu yaşamda kızın...

S: (Echo Blue) Teşekkürler. Kızım 3 yaşındayken bir kayanın üzerine oturmuş güneşi izliyorduk. Bana “Ben
senin erkek arkadaşın mıydım?” dedi. Ben de ona “Evet, sanırım!” dedim. Bu konu bir daha açılmadı.
C: Akıllı çocuk.

S: (Echo Blue) Gerçekten öyle. Teşekkürler.

(L) Başka birşey? Ya sen Falling Water?

(Falling Water) Tamamen farklı bir konuda birşey vardı aklımda. SOTT’da 2001 yılından beri dünyaya
nükleer güçte 26 asteroit çarptığını söyleyen 3 astronotla ilgili bir makale vardı. Bu beyan ne ölçüde
doğru?
C: Yakın ama sayı aslında daha fazla.

S: (L) Pekala, bu gecelik kapatıyoruz. İyi geceler Gracie! Şimdi hepiniz ne yapacaksınız? Karaoke mi
yapacaksınız?

(Mr. Premise) Herşeyle ilgili birkaç tartışma. Karaoke makinemiz yok. Sanırım bir tane alacağız.

(Menna) Ve Laura, o kitabı tavsiye ettiğin için teşekkür ederim [Gabor Mate, “When the Body Says No”
(Beden Hayır Dediğinde)] Bana yardımcı oldu.

(L) Söyledim ya, o kitap benim için bir işkenceydi. Romatoit artritim var ve tüm o kadın sorunlarım var
ve çocuklarımda otoimmün durumları var... Kendimi gördüm, etrafımdaki herkesi gördüm, tanıdığım
herkesi gördüm ve dedim ki “Aman TANRIM! Hepimiz MAHVOLMUŞUZ!!” [kahkaha] Bu kitabı okuyup
bu konunun üstesinden gelmemiz gerekiyor! Pekala demek eğlenceli vakit geçireceksiniz. Herkesi
görmek çok güzeldi ve hepiniz harika görünüyorsunuz. Pekala, iyi geceler!
10 Mayıs 2014
Laura ve Andromeda tablada
Pierre, Perceval, Chu, PoB, Kniall, Data, Mr. Scott, Alana

Skype’la katılanlar:
Emma, Renaissance, Nancy2feathers, shellycheval, Pete, Divide by Zero, Puck, seek10, Jerry,
ankhepiphan, Pegasus, Nuke, ve köpekler Pancho ve Rusty

S: (L) [Selamlaşmalar] Bugün 10 Mayıs 2014. Bir başka Pink Floyd anı yaşıyorum. Merhaba? Kimse var mı
orada?
C: Her zaman! Kasyopya’dan Opinya! Konuklara da merhaba!

S: {İşaretleyici birkaç kez dönüyor} (L) Oo, bu gece enerjik bir bağlantımız var! Tamam, sorulara
geçiyoruz: Geçen gece Paul Levy ile bir röportaj yaptık. Wetiko Virüsü olarak adlandırdığı şey hakkında
bir kitap yazmış. Bahsettiği şeylerden biri Castaneda’nın avcı zihnine ve Gurdjieff’in tamponlarına
benziyor; yani bilinçli zihnin adaptif bilinçaltındaki bozuk duygu veya algılara yanıt olarak yarattığı
programlar gibi. Sanırım bu bizim sıkça tanıklık ettiğimiz birşey. Ama yazarın bahsettiği asıl şey şu:
insanlar bu virüse sahip oldukları zaman bunu anlayabiliyorsun çünkü tüm gölgeyi dışarı, diğerlerine
projekte ediyorlar. Bir de yaratıcılıklarını, birşeyler yapabilme yeteneklerini kaybediyorlar. Buna da çok
şahitlik ettik çünkü geçen birkaç hafta boyunca vergilerle uğraşıyorduk. (umarım hepiniz bu
organizasyonu ayakta tutmak için ne kadar sıkıntıya maruz kaldığımızı anlıyorsunuzdur. Ve devam ediyor:
Bu sabah 4:30’da kalktım ve vergi formuyla göndermek üzere vergi listesini hazırladım. Yarın bunu
tekrarlamam gerekecek çünkü işim bitmedi. Her bir organizasyon için yaklaşık 50 sayfa vergi iadesi çıktı).
Şunun farkına vardım ki, herşeye bakmak zorunda olduğun için...

[Skype bağlantısı kopuyor... Tekrar kopuyor... Modemin resetlenmesi ve yeniden bağlantı için bir mola...]

S: (L) Birşey kaçırmadınız. Ara verip modemi resetledik. Şimdi kaldığımız yerden devam edebiliriz.
Konuşmayı durdurduk. Herşey dondu. Pekala, neyse, bu vergi çalışması sırasında fark ettim ki, sürekli bir
şekilde ciddi miktarlarda bağışta bulunan yaklaşık 20 kişi var ve bu insanlar bir bakıma herşeyin devam
etmesini sağlıyorlar. Ve bu kişilerin de çoğu bu yoğun koşturmacada burada bize yardım eden kişiler;
forumdakilere yardım eden, SOTT’ta çalışan, çevirilerde çalışan vs. Bazıları skype kamerasının karşı
tarafındalar. İsim vermiyorum. Neyse, merak ettiğim şey şu: geçen celsede frekans çitinden, yani
herhangi birşey yapmanı önleyen frekans çitinden bahsetmiştik. İnsanların potansiyellerini açığa
çıkaramamalarının kökenindeki neden frekans çiti mi? Gerçek neden frekans çiti mi? Ve bu Paul Levy’nin
bahsettiği Wetiko virüsü gibi birşey mi?
C: Eğer senin aleyhine işleyebilen birşey hakkında bilgi sahibiysen, o zaman kalbinin savaşta olduğunu
varsayarsak, savaşın yarısını kazanmışsın demektir.

S: (L) Tamam, sıradaki soru şu: insanların dünyada meydana gelen ve herkesi mutsuz eden şeylerle ilgili
bastırılmış duygularının bir kısmını serbest bırakabilmesi için yaratıcı nitelikte çok sayıda faaliyetimiz var.
SOTT’a girebilirler, yorum yazabilirler, forumda çalışabilirler, forumda birşeyler yazabilirler, fikir
alışverişlerinde bulunabilirler, başkalarıyla buluşmalar yapabilirler. İnsanların yapabileceği pek çok şey
var fakat her zaman şu mazeret var: “Oo, frekans çiti. Hiçbir şey yapamam çünkü depresyondayım, şu
durumdayım, bu durumdayım.” Savaşın yarısını kazandığımızı söylüyorsunuz ama görünüşe göre durum
bundan daha zorlu. Başka birşey var. O ilk direnç nasıl aşılabilir?
C: Boğayı boynuzlarından tutmak hayalde her zaman korkutucudur fakat hayvana yaklaştığında
genellikle çöker ve teslim olur.

S: (L) Bu sorumu yanıtlamıyor. Tamam, “hayvana yaklaşmayı” somutlaştırabilir misiniz? Çünkü herkes
orada takılıyor gibi görünüyor...
C: Yoda’nın dediği gibi, deneme, sadece yap, azıcık bile olsa. Engel böyle aşılır. Kelebek etkisi, vs.

S: (L) Spesifik bir örnek vereyim. SOTT’ta 108 editör var. SOTT’ta çalışmaya gönüllü olan 108 kişi var. Peki
kaç kişi çalışıyor? (Mr. Scott) Çok değil. (Chu) 15 - 20? (Mr. Scott) Son zamanlarda kontrol etmedim ama
muhtemelen 15 -20 kişi. Ama en çok sayıda haber yayınlayan 3 - 4 kişi var genelde. (L) Yani işin çoğunu
yapanların sayısı 3-4. Ve aynı şey diğer diller için de geçerli. Milyonlarca okuyucumuz var ve bu platform
insanların gerçekten yaratıcı olmasına, birşeyler söylemesine, birşeyler yapmasına, mesajı yaymasına, o
yaratıcı süreci başlatmasına yönelik bir platform. Ama bunu yapamıyorlar. Bunun nedenini de biliyorum,
çünkü bu çok kasvetli geliyor! Haberleri okuyorsun ve “Aman Tanrım! Herşey ne kadar berbat, neden
gidip kendimi bir tepeden atmıyorum?!” diyorlar. Yani, bunu anlıyorum...
C: Önceki yanıta bak ve zaman içindeki kümülatif etkiyi küçümseme. Hepiniz bundan beş veya on yıl önce
nerede olduğunuzu hatırlamalısınız. Bu değişiklikler bir gecede olmadı, değil mi?

S: (L) Varmak istediğim noktaya varabilmemiz için başka bir soru düşünebilen biri var mı? (shellycheval)
Bireyler olarak, yapmamız gereken en önemli şey nedir? Yani yapmaya çalışmayıp gerçekten yapmamız
gereken şey? Bireyler olarak kendimizi motive etmek için ne yapabiliriz? Söyleyebileceğimiz veya
yapabileceğimiz birşey var mı?
C: Başkalarına Hizmet. En sorunlu kişilerin sürekli kendilerinden ve dertlerinden bahseden kişiler
olduğuna ve aynı zamanda en az veren kişiler olduklarına dikkat edin. Evrensel HAYAT yasasına güvenleri
yok: Birşeyleri yerinden oynatıp hayatınızda enerjinin akabileceği bir boşluk yaratın.

S: (L) Yani insanların bunu bir tür yasa olarak düşünmesini tavsiye ediyorsunuz... Zebur’da dendiği gibi,
“Ekmeğini suya at, birkaç gün sonra sana dönecektir” gibi birşey mi? Beklenti olmadan yap ve yapmaya
devam et?
C: Kesinlikle! Bu doğru ve işe yarıyor. Çok veren insanlara dikkat edin: Zamanı kendileri üzerlerinde
odaklanarak mı geçiriyorlar? Hayır!

S: (L) Evet ama herkesin yaraları ve dertleri var ve üzerinde çalışmaları gereken şeyler...
C: [harfler çok çabuk geliyor] Denge! Günün bir kısmı düşünmeye ayrılabilir ama çok uzun değil. Wetiko
Virüsü şudur: kendini ve subjektif kişisel meseleleri takıntı haline getirmek. Ümitsizliğe doğru kaydığınızı
hissettiğiniz bir sonraki seferde ne hissettiğinizi diğerlerine söyleyin ve bir başkasının aynı hislerden
muzdarip olmasını önlemek için yapabileceğiniz birşey düşünün. [harfler şimdi daha yavaş geliyor]
Böylece gerçek empatinin doğuşuna tanıklık edeceksiniz.

S: (L) Tamam, bu konu üzerinde yeterince durduk. Şimdi isteyen sorusunu sorabilir. (Jerry) Sormak
istediğim kişisel bir sorum var. (L) Sorabilirsin. (Jerry) Küçük bir çocukken, bir keresinde yalnız
başımaydım ve bir anda korkunç birşey çarptı bana ve bunun nasıl bir fiziksel ve zihinsel bir tehdit
olduğunu kimsenin bilmesini istemedim. Kusacağımı sandım. Kendimi banyoya kitledim ve tanrıya dua
ettim; çocuktum. Eğer tanrı bu sıkıntıyı üzerimden alıp uzaklaştırırsa, tüm hayatımı Kutsal Ruh’u alan
insanlara adayacağıma söz verdim. Bir Katolik olarak yetiştirildim. Tüm hatırladığım bir altın ışık ve bir
sonraki anım ise normal bir çocuk olarak arkadaşlarımla ve ailemle oyun oynadığımdı. Tüm hayatım
boyunca bu olayı düşündüm. Orada ne oldu?
C: İlişik ruh geldi ve kabul edildi.

S: (Jerry) Peki bu bir tür komut muydu? Bana gelen tehdit, bir tür boyun eğdirici müdahale miydi?
C: Yeterince yakın. Önceki süreci düşün ve zayıf duruma ve incinebilirliğe bak.

S: (Jerry) Teşekkür ederim. (L) Sıradaki soru? (ankhepiphan) Benim elektronik cihazlar yapmayla ilgili bir
takıntım var... [sorunun kalanı net bir şekilde duyulmadı ama sonuç olarak şahıs yaptığı çeşitli elektronik
aygıtların faydalı olup olmadığını öğrenmek istiyor]
C: Almak için öne çıktığını ama isteneni, gerçekten ihtiyaç duyulanı ve yardımcı olabilecek olanı vermek
için nadiren hazır olduğunu fark ediyoruz. Wetiko...

S: (ankhepiphan) [düzensiz kalp atışı ile ilgili soru...]


C: Diyet alışkanlığın nasıl? Soda?

S: (Pegasus) Soda mı içiyorsun?! (ankhepiphan) Hayır, sınırlandırmaya çalıştım ama... (Pegasus) Sormana
bile gerek yok. O tür şeyler kalbi hızlandırır. (ankhepiphan) Sanırım birkaç yıl önce kalbime yerleştirilen
stentle ilgili. Çünkü bir basınç birikiyor ve sonra serbest kalıyor ve bu çok garip birşey...
C: Eğer “dışarıda” yaratmazsan, bedenin “içeride yaratır”.
S: (Renaissance) “When Body Says No” (Beden Hayır Dediğinde) kitabı. (Pete) Hızlı bir sorum var.
Kardeşimin ölümünün birinci yıl dönümü. 5. yoğunluğa geçip geçmediğini merak ediyorum. (L) Adı ne?
(Pete) A___.
C: Evet, geçiş biraz “zaman” aldı ama geçişi gerçekleştirdi.

S: (Pete) Tamam, teşekkür ederim. (L) Sonraki soru? (Nancy2feathers) Boşanmamla ilgili olarak bu
Pazartesi dahil dört kez ertelenen bir mahkeme tarihim var. Bunu hızlandırmak için yapabileceğim birşey
var mı?
C: Yaşamı değiştiren büyük olayların gerçekleştirilmesi genellikle zaman ve enerji alır. Ama sebatla
gerçekleştirilecektir. Ayrıca, bu akşamın temasına uygun bir şekilde ifade edecek olursak, bir boşluk
yaratarak, vererek ve yaparak enerji akışını hızlandırabilirsin!

S: (L) İşe yarayacaktır. (seek10) 1912’de batan gemi Titanik miydi? [batan geminin Titanik değil, kardeş
gemisi Olympus olduğu ve bir tür sigorta sahtekarlığı yapıldığına dair iddia]
C: Bunun ne gibi bir önemi olurdu?

S: [kahkaha] (seek10) Sadece gerçeği bilmek için. (Puck) Bazen çi enerjisinde gerçekten şiddetli
tırmanmalar yaşıyorum ve bunun ne olduğunu merak ediyorum.
C: Yaşam tarzındaki değişikliklerden kaynaklı DNA değişiklikleri.

S: (L) Sıradaki? (Renaissance) Kasyopyalıların Kuzeydoğu grubu için herhangi bir mesajı var mı?
C: Orada iyi bir temel attınız, tüm ihtiyaç duyulan, ağ ilkelerine uygun olarak karşılıklı işbirliğini ve
bağlantıyı artırmak. Eterik seviyede yardımcı olacağız ama enerjinin daha iyi akması için sizin tarafınızda
da eylem gerekiyor.

S: (L) Pekala, son bir-iki soruyu alalım çünkü yoruluyorum. (shellycheval) Çiftliği satıp küçültme
konusunda doğru şeyi mi yapıyorum?
C: “Kankalarına” yardımı olacak mı?

S: (L) O etki Puck’tan geliyor, emin ol! [kahkaha] (shellycheval) Herkesi oraya taşınmaya davet ettim ama
kimse DC’ye o kadar yakın bir yerde yaşamak istemiyor. (ç.n.: DC kısaltması ABD’nin başkenti
“Washington DC” anlamında olmalı. Laura’nın Puck adlı katılımcıya yapmış gibi göründüğü ve kahkaha
konusu olan göndermeyi anlamadım. Puck belki de soruyu soranın kankası)
C: Sen de DC’ye o kadar yakın yaşamamalısın!!!

S: (shellycheval) Oo, en kısa zamanda oradan uzağa taşınsam iyi olacak. Anladım. (Emma) 1988’de
babam 59 yaşındayken öldü. Ben Macaristan’da büyüdüm ve babam da askeriyede bir teknisyen olarak
devlet için çalışıyordu. Ve 1988’de nasıl olduğunu anlamadığımız bir şekilde öldü. Ölümünün nedenini
bilmiyorum. Otopsi yaptırmadık ve ölümüne neyin neden olduğunu merak ediyorum. Teşekkürler.
C: Ağır metaller.

S: (Emma) Ağır metaller mi? Wau! Teşekkür ederim. (L) Başka sorusu olan? Hadi Puck! (Nuke) Benim
kişisel bir sorum var. Çocukken, yaklaşık 3 yaşındayken, bir bebek bakıcımız vardı. O noktaya kadar birkaç
anım var ama sonrasında eksik olan parçalar var. Bir terapist bulmayı düşündüm ama güvenebileceğim
birini bulmak zor. Bu yüzden bu soruyu soruyorum. Orada ne oldu? O bakıcı bayan herhangi birşey yaptı
mı? Çocukluğumun çoğunu hatırlayamamamın nedeni nedir?
C: Taciz edildin ve utandırıldın. Sizin toplumunuzdaki tüm çocukların neredeyse yarısına oluyor. SRT daha
hızlı ve daha ucuz olabilir. (ç.n.: SRT kısaltması muhtemelen “Spirit Releasement Treatment” / İlişik-
Parazit Ruh Temizliği)

S: (Nuke) Teşekkür ederim. (Jerry) Josephus aslında İncil’deki Aziz Paul müydü?
C: Hayır.

S: (ankhepiphan) Bir sorum daha var. Sorum şu: ben tamamen kayıp mıyım [???]
C: Sorunlarından ve meselelerinden düşünerek kurtulabileceğini sanıyorsun hala. O şekilde
kurtulamazsın. KORKUNU ve KIZGINLIĞINI ne zaman bırakacaksın?

S: (ankhepiphan) Neye dair korku ve kızgınlık?


C: Hayat senin onun olmasını istediğin gibi olmadığı için.

S: (Puck) Bir soru için daha vakit var mı Laura? (L) Tamam, bir soru daha. (Puck) Yazarlık yapmam ve
dairemi kiralamam finans durumumu düzeltmek ve Kuzey Karolina’ya taşınabilmek için iyi bir plan mı?
C: Evet.

S: (Puck) Sayı! Teşekkür ederim. (L) Pekala millet, yoruldum, iyi geceler diyeceğiz. [Vedalaşmalar] (L) Biraz
karaoke ve EE yapacaksınız. Orada Karaoke makineniz var mı? (Pete) Hayır. (Emma) Enstrümansız bir
şarkı söyleyebiliriz, merak etme! (L) Tamam, söyleyin, söyleyin! İyi geceler!

17 Mayıs 2014
Tablada Laura ve Andromeda
Pierre, Perceval, Chu, Possibility of Being, Data, Scottie, Kniall, Mr. Scott, Alana

Skype’dan katılanlar:
Nicolas, Aleana, Horseofadifferentcolor

S: [Açılış cümleleri] (L) Merhaba.

C: Merhaba. Kasyopya’dan Zopvila.

S: (L) Pekala. Bu celseye aklımdaki birkaç şeyden bahsederek başlayacağım. Aslında iki şey var. Birincisi,
son celseden sonra fark ettim ki, forumda o celseyi tartışan çok sayıda kişi, şunu veya bunu yapmaya
yardımcı olabilecek şeylerle ilgili pek çok bilgi katkısında bulundular. Bir kişinin geride bıraktığı basamağa
başkasını yerleştirmesi gerektiği bilgisi geldiğinde, bunun doğrudan Çalışma ile ilgili bir bilgi olduğu
izlenimini edindik. Yani o kişinin merdivendeki, yani yoldaki birisi olması gerekir. Bu hususu netleştirebilir
misiniz? Kastedilen şey gerçekten bu muydu? Yani gerçekten isteyen, kendisi üzerinde çalışmaya
yönelen birini mi kastettiniz?

C: Ondan da fazlası, ağ ile yapılan enerji alışverişine tamamen katılmak anlamına geliyor. Eğer bir kişi
başkalarının çabalarından faydalar sağlıyorsa ama hiçbir enerji dönüşü yoksa, hayatlarında her tür
engeller olacaktır.

S: (L) Tamam, “Hayatlarında her tür engeller olacaktır” derken, ne tür engeller?

C: Engeller veremedikleri şeyi yansıtacaktır. Eğer bir kişi samimi olamıyorsa, kişisel hayatında kendisiyle
samimi olmayan kişileri deneyimleyecektir. Eğer bir kişi bir başkasının çabalarının değerini düşürüyorsa,
kendi çabalarının da değerinin düştüğünü görecektir. Eğer hayatınızın belirli bir bölümündeki bir engeli
kaldırmanız gerekiyorsa, istediğiniz veya ihtiyaç duyduğunuz şeyi verme çabası gösterin.

S: (L) Özellikle Çalışma’ya odaklanmış insanlardan mı bahsediyorsunuz yoksa genel olarak herhangi
birinden mi?
C: Herhangi biri ama Çalışma’da bunun önemi iki kat daha fazla.

S: (L) Tamam. Bu konuda aklına bir soru gelen kimse var mı? Bu hususta soracak herhangi başka birşey
düşünebiliyor musunuz?

(Nicolas) Bu durumun forumdaki geçerliliği kişisel hayattaki geçerliliğinden daha fazla çünkü fiziksel
olarak Çalışma’ya odaklanan çok fazla kişiyle etkileşmiyoruz, öyle değil mi?
C: Çalışma’yla etkileşmenin pek çok yolu var!!!
S: [Harfler ve yazım yanlışlarıyla ilgili bir konuşma] (L) Merak ediyor olabilirsiniz diye söylüyorum, bu gece
nedense harfleri okuma konusunda çok hata yapıyorum.

(Andromeda) Yorgunsun.

(L) Evet. Biraz daha senkronize olmaya çalışacağız. Biraz daha tütüne ihtiyacım var. Pekala, sen fiziksel
düzlemde Çalışma’yla etkileşen kişilere rastlamadığımızı söyledin ve Kasyopyalılar da “Bunun pek çok
yolu” olduğunu söylediler. Sanırım bu forumdaki faaliyetlerle ve vermek, yapmak, projeler üzerinde
çalışmakla falan ilgili. Şu an için küçük biçimlerde bile olsa, sanırım. Sonrasında “yoldaki” diğerleriyle
daha doğrudan etkileşmek için bir kapı açılıyor diye düşünüyorum.

(Aleana) Peki ya günlük hayatta? Yani, insanlarla sağlık konularında konuşmak biçiminde bile olsa... Yani
insanları bu konuda zorlamıyorum ama birşeyler söyleyip ne gibi yanıtlar aldığıma bakıyorum. Yoksa bu
çabayı forumla ve Çalışma’yla sınırlandırıp SOTT’ta ve forumda yapabileceğimin en fazlasını mı yapmam
gerekir?
C: Aldığın enerjiyi dengelemek açısından ikincisi çok önemli. Fakat isteyen olursa etrafındakilere de
yardımını sunabilirsin.

S: (L) Başka birşey? Bu konuda sormamız gereken başka herhangi birşey?

(Chu) Sanırım söyledikleri şey şu; yani dışındaki insanlara karşı saygısızsan veya onların veya yaptıkları
herhangi birşeyin değerini düşürüyorsan, o zaman Çalışma ilkelerini de uygulamıyorsun demektir.
Stratejik olman gerekir.

(L) Evet, dışarıyla olan etkileşim biçimini göz önünde bulundurmak gerekiyor.

(Chu) Evet.

(L) Pekala, bu hususta başka birşey?

C: Pek çok insan bu ağda ne kadar büyük miktarda emek harcandığının tam olarak farkında değil. Bu
nedenle de, gerçekliğinizin temel derslerini sunma konusunda pek çok yaşama bedel olan Çalışma’ya
genellikle değer vermiyorlar. Ve eğer bu değeri görmezlerse ve yeterli bir enerji iadesi yapmazlarsa,
yollarının tıkandığını görecekler.

S: (L) Pekala, bu konuda bu kadarı yeterli. Yani, bu konuda söylemek istediğiniz herhangi başka birşey
var mı? Ben söyleneni anlıyorum sanırım.

C: Evet! Ama okuyucular “anlayacak” mı?

S: (L) Bilmiyorum. Sanırım bunu göreceğiz! Pekala, aklımdaki bir sonraki şey: Bu öğleden sonra forumdaki
bir mesaja yanıt yazıyordum. Bu mesaj “Political Ponerology” adlı kitabın tartışıldığı bölümdeydi. Yanıt
yazarken, yıllardır zihnimi meşgul eden bir sorunun birden berraklaştığını fark ettim. Yanıt netleşti.
Sorun, komünizme karşı sosyalizm, sosyalizme karşı kapitalizm ve hangisinin daha iyi olduğuna dairdi.
Ben kapitalist bir sistemde yetiştiğim için kapitalizmle ilgili pek çok korkunç şey görüyorum. Şimdi büyük
ölçüde sosyalist bir ülkede yaşıyorum ve sosyalizmde de pek çok sorun olduğunu görüyorum. Komünist
sistemler hakkında pek çok şey okudum ve komünist ülkelerde meydana gelen olayların da pek hoş
sonuçlanmadığını görüyorum. Sosyoloji konusunda çok şey okuyorum ve anlıyorum ki ilk insanlar bir tür
komünizm olmadan hayatta kalamazdı ve evrim geçiremezdi. Mesele, bunun şu anda komünist
ülkelerde nasıl yapıldığı. “İsa Hareketi” adlı hareketin ilk mensupları bir tür komünizm uygulamışlar her
ne kadar günümüzdeki fundamentalistler bunu unutmuş görünseler de. Bu mesele zihnimi meşgul edip
duruyordu: Hangi sistemin hangi parçalarını alıp bir araya getirirsek mükemmele yakın, insanlığa en iyi
şekilde hizmet edebilecek gerçekten iyicil bir ekonomi ve hukuka ulaşabiliriz diye.
Birden anladım ki bu aslında ölçeğe bağlı. İhtiyacımız olan şeyin ailesel kabile seviyesi olduğunu
düşündüm. Kabile diyorum çünkü kabile geniş bir aile gibi. Yakın arkadaşlar, birbirine arkadaşlık ve şefkat
bağlarıyla bağlı olan insanlar. Bu insanlar komünal kalıpta işlev gösterebilir sanırım.

Bir sonraki seviye yerel toplum veya kasaba falan olur sanırım ve kapitalist seviyede işlev gösterebilir.
Bununla yüzleşelim, kapitalizmde çok faydalı olan şeyler de var. İnsanlar evlerinden çıkıp çalışarak aileleri
için para kazanabiliyor. Dükkanlar, fabrikalar var. Fabrikalar birşeyler üretiyor ve dükkanlara satıyor ve
çeşitli üretici ve tüketici gruplar arasında bir alışveriş oluyor; sonra topluluklar arasında alışverişler
oluyor, ithalat ve ihracat şeklinde. Bir ailenin/kabilenin çalışıp para kazanan üyeleri bu parayı eve
getiriyor ve herkesle eşit bir şekilde paylaşıyor ve ailenin çeşitli üyeleri çalışıp çocuklar, yaşlılar, sakatlar
dahil tüm aileye bakabiliyor.

Yani aile seviyesinde komünizm var; toplulukların birbirleriyle etkileştikleri toplumsal seviyede kapitalizm
var ve hükümetin yüksek seviyelerinde sanırım sosyalizm olması gerekir çünkü sosyalizm bir politika
üretme aracı olabilir. Herkesin suya, elektriğe, sağlık bakımına, yollara, çöp toplama hizmetlerine, temiz
havaya, temiz suya ücretsiz bir şekilde erişmesini sağlamak üzere servet vergisi ve küçük bir kişi başı
vergi şeklinde fon toplayan bir kurum olmalı. Yani eğer servet vergisi ve baş vergisi hükümete gidiyorsa,
o hükümet tüm bu hizmetleri tüm topluluklara sağlayacaktır. Toplanan bu fonlarla desteklenen yerel
askeri güçler de olacaktır. Yani bana öyle geliyor ki, eğer bu üç farklı ölçekte işleyen üç farklı sistem varsa,
bu durum işlevsel olabilir. Bunda herhangi bir yanlışlık gören var mı?

(Nicholas) Bu konuyu gündeme getirmene sevindim çünkü çok uzun zamandır benim de aklımda dolanıp
duruyordu. İdeal bir toplumsal yaşam için çözümü nasıl bulabiliriz meselesi yani. Yeni bir oluşuma giden
yolu açmaya çalışıyoruz. Bu nedenle bu konunun gündeme gelmesine sevindim; çok ilgi çekici
görünüyor.

(Chu) Benim gördüğüm tek sorun şu: Ya klanların veya kabilelerin bir kısmı veya tamamı patolojikse?
Dürüst, komünal kabileler olabilir ama patolojik bir kabile de olabilir. Onlar kapitalist sisteme
yöneldiklerinde diğerlerini yok etmeye mi çalışacaklar?

(Perceval) Bir süre önce bundan bahsediyorduk ve hangi “izm”le, hangi ideolojiyle ilişkili olduğunun bir
önemi yok. Eğer birşeyde patoloji ve psikopati varsa, hangi ideoloji olduğunun önemi yok. Yozlaşmış
demektir.

(L) Herşeyi mahvedecektir. Sanırım o durumda kabileler o patolojiyi ayıklamak için bir yol bulmak
zorunda kalacaktır. Belirli bir kabiledeki grup üyelerinden birinin patolojik olduğu tespit edildiğinde, o
kabiledeki insanların bu durumla ilgilenmeleri gerekecektir. Ama Chu’nun da dediği gibi, eğer tüm kabile
patolojikse, o zaman kapitalist seviyede herşeyi yozlaştırmaya başlayacaklardır; bu gayet mümkündür.
Ama bir şekilde, bu üçlü yapının akıllıca bir çözüm olduğunu düşündüm. Joe’yla bunu konuştuktan sonra
forumda bir yazı yazarken böyle bir çözümün bir anda aklıma gelmesi çok ilginç ve harikaydı.

C: Uzun zaman önce “biz gelecekteki siziz” demiştik. İletişimlerin artan sıklığının bir sonucu olarak
gelecek artık daha güçlü bir şekilde tezahür ediyor. “Sohbet etmeye” oturmadan saatler önce konulara
konsantre olmaya başlıyorsunuz. İletişime ayrılan sürenin artmasının aynı zamanda kanalı
derinleştirdiğinin ve genişlettiğinin de farkında olun. Ayrıca, “konuklar” ekstra bir boyut katıyor ve tüm
gezegeni saran ağı güçlendiriyor.

S: (Horseofadifferentcolor) Bugün bundan bahsediyorduk. Hepimiz bazı sorular hazırladık. Bu soruları


yazarken, yıllardır üzerinde düşündüğümüz şeylerden bazıları tamamen berraklaştı. Acaba bu sizinle
uyumlanmakta olduğumuz için mi oluyordu diye merak ettik veya bu berraklaşmayı sağlayan etki
nereden geliyordu diye.

C: Kastettiğimiz şeyin örneklerinden biri!!


S: (L) Şimdi söylediğin şeyin, bir celse yaklaştığı zaman konulara konsantre olmayla ilgili bir önceki
cevapta kastettikleri şeyin bir örneği olduğunu söylediler anladığım kadarıyla. “Uyumlanmaya” devam
ettikçe bu giderek herkes için geçerli olacaktır sanırım.

(Horseofadifferentcolor) Evet.

(Aleana) Birkaç gün önce kendimi çok bloke olmuş gibi hissediyordum ve bunu aşamıyordum. Sonra
hislerimi serbest bıraktım ve birden o tıkanlık durumunu aştım. Forumda birkaç şey yazdım ve
söylediklerimin yanlış olmadığını hissettim. Cevapların kolayca geldiğini ve bu akışı takip edebildiğimi
hissettim. Acaba bu enerji Kasyopyalıların enerjisinin bir akışı mıydı yoksa sadece kendi hislerimin akışına
dair bir gözlem miydi, bilmiyorum. Veya belki her ikisinin bir karışımı.

C: Bu giderek daha sık olacak ve bu iletişimlere katılan giderek daha fazla sayıda kişi bunu
deneyimleyecek. Ümit edelim ki bu çabaya gereken değer verilsin ki çaba devam edebilsin!

S: (L) Pekala. Bazı sorular hazırladığınızı söylediniz. Bu sorulardan bazılarının yanıtlarını aldığınızı
söylediniz. Ama cevabını alamadığınız ve sormak istediğiniz sorular var mı?

(Nicholas) Benim bir sorum var. Kasyopyalılar bir keresinde iletişim için bir başka takımyıldıza
geçeceklerini söylemişlerdi. Bunun olup olmadığını merak ediyorum. Aslan takımyıldızı veya onun gibi
birşeydi.

C: Süreç devam ediyor, daha fazlası için bekleyin!

S: (L) Sanırım “daha fazlası için bekleyin” derken bu durumda netleşme sağlayacak bir haber veya bilgi
gelmesini bekleyin demek istiyorlar. Eğer örneğin Aslan takımyıldızında bir süpernova veya buna benzer
birşey olursa, bu durum bu ışık hızı ötesindeki iletişimi etkileyebilir ama bir süredir bu konuda yeni bir
haber veya bilgi edinmedik. Aslan takımyıldızında veya başka bir yerde. Görsel bir doğrulayıcı olmadan
önce bu iletişimde buna dair bazı etkiler görürüz sanırım. Yani ışık hızından daha hızlı bir iletişim
gerçekleştirdiğimizi düşünürsek. Bu sadece benim teorim. Bu teori gerçeğe yakın mı?

C: Yeterince yakın.

S: (L) Başka soru?

(Horseofadifferentcolor) Ukrayna’daki durumla ilgili birşeyi merak ediyorum. Kasyopyalılar bir keresinde
Nazi Almanyası’nın bugün olmakta olan herşey için bir prova olduğunu söylemişlerdi. Naziler bir bakıma
şu anda Ukrayna’da tekrar faaliyete geçtiklerine göre, acaba bu durum gerçekten Nazi Almanyası’nda
olan şeyin devamı mı yoksa sadece ABD ve onun hırsı ve her zamanki oyunları mı? Yoksa bu Ukrayna
meselesiyle ilgili farklı birşey mi var?
C: Bir kombinasyon. Nazi ideolojisi çok uzun zamandır çeşitli yerlerde varlığını sürdürüyor. ABD’de ve
İsrail’de benzer güçler tarafından teşvik edilegeldi.

(Horseofadifferentcolor) Uygunsa kişisel bir sorum var.

(L) Sorabilirsin.

(Horseofadifferentcolor) Büyük ebeveynlerim kısa bir süre önce öldüler ve gitmeleri gereken yere
gittiklerini umuyorum.

C: Biraz tereddüt içindeler. Uygun bir geçiş için onlara güven verebilir, teşvik edebilirsin.

S: (Horseofadifferentcolor) Benim yüzümden mi gitmediler?

C: Kısmen. Bu yüzden onları rahatlatmanı tavsiye ediyoruz.


S: (Horseofadifferentcolor) Teşekkür ederim.

(Nicholas) Gabor Mate’in ayahuaska kullanımına dair bir sorum var. Sorumluluk duygusu son derece
gelişkin biri gibi görünüyor ve gerçekten faydalı olabilecek birşey bulmuş olabilir. Yaptığı şeyin tutarlı
olup olmadığını merak ediyordum.

C: Kendisininki dahil olmak üzere son derece umutsuz vaka ve durumlar üzerinde çalışıyor. Kendisinin
yapmakta olduğu gibi bitki maddelerinin kullanımı, başka hiçbir şeyin işe yaramadığı ve zamanın çok
kritik olduğu durumlarda başvurulan son çarelere benzetilebilir. Bazı durularda, ağrı döngüsünü kırmak
için aspirin kullanmada olduğu gibi, bu tür şeyler bu tür bir döngüyü kırmak için bir kez kullanılabilir ve
bir daha kullanılmasına ihtiyaç olmaması gerekir. Bu bir “resetleme” gibi düşünülebilir. Ama şunun
farkında olun ki, gerçek ruhsal gelişim bu şekilde kazanılmaz. Ama eğer kişinin normalleşmek için bir
“resetlemeye” ihtiyacı varsa, bu tür birşey faydalı olabilir.

S: [kahkaha] (L) Tamam, belki bir soru daha için vaktimiz olacak.

(MR. Scott) Kısa cevaplı bir soru...

(Aleana) Evet veya hayır!

(L) Yorgunluktan ölüyorum.

(Nicholas) Kişisel bir sorum var. FOTCM (Evrensel Akıl Kardeşliği) bağışlarının nasıl en üst düzeye
çıkarılabileceği konusunda. Borsada pek iyi gitmeyen bir yatırımım var ve acaba bu yatırımı hemen geri
mi çeksem yoksa daha iyi gelir getirmesini umarak beklesem mi bilmiyorum.

C: Hisse senetlerinin geleceği pek parlak değil.

S: (Aleana) Kısa vadede mi yoksa belirli bir zamanlama var mı?

C: 11 ay.

S: (Nicholas) Şu anda “açığa satış” yapıyorum ve bunun akıllıca bir yol olup olmadığını merak ediyorum.

(L) Asla bilemezsin.

(Aleana) Son celselerden birinde parayı hesaplarda tutmamayı önermişlerdi. Faydalı şeyler satın almaya
başlamayı tavsiye ettiler. Eğer bir emeklilik hesabında birşeyler varsa, bu konuda bir zaman sınırlaması
var mı acaba? Kısa bir süre sonra emekli olmayı düşünüyorum ve yaşantımı sürdürecek bir gelire sahip
olmak istiyorum. Acaba emeklilik hesabındaki parayı çeksem mi? Bu fon şu anda para piyasasında ve
bununla ilgili zamanlamayı bilmiyorum.

(Horseofadifferentcolor) Emekliliğin için birkaç paket tuvalet kağıdı alırsın belki? [kahkaha]

C: Yalnızca “birkaç paket tuvalet kağıdı satın almak” değil. En iyi yatırımlar işlevsel bir topluluk
oluşturmaya yönelik olacaktır.

S: (L) Evet çünkü eğer bir topluluk içindeysen, çalışamıyorsan ve toplulukta çalışabilen daha genç insanlar
varsa... Çünkü topluluklar her tür yaştan ve çok çeşitli yeteneklerde insanlardan oluşur ve eğer biri
hastalanırsa, sakatlanırsa veya yaşlanırsa bile, yatırım yaptığı topluluğun bir üyesi olduğu için onunla
ilgilenilecektir.

(Aleana) Benim planım da bu, çünkü Kuze Karolina topluluğunun bir parçası olmak istiyorum. Topluluğa
elimde birşeyle gelmek istiyorum ama emeklilik yatırımımı çekip tümünü topluluğa yatırmam ve diğer
gerekli şeyleri yapmam tavsiye ediliyorsa ve gelecekte para konusunda endişelenmemize gerek yoksa,
bu iyi.
(L) Evet, çünkü... Bunu soralım. Kim sormak ister?

(Aleana) Arabamın borcunu kapatmak ve paranın geri kalanıyla da eve yatırım yapmak istiyorum ve eğer
o zaman sosyal güvencem olacaksa iyi ama olmazsa çalışabilirim. Bunu tam olarak nasıl söyleyeceğimi
bilmiyorum. Yani, bu iyi bir plan mı?

C: Aslında çok iyi çünkü yakında para diye birşey olmayacak. Bankaların şimdiden fonlara el koyma
sinyalleri verdiklerine dikkat edin.

S: (L) Evet, bu doğru, bunu yapıyorlar.

(Perceval) Yakın zamanda İngiltere’yle ilgili bir haber vardı. Hükümet, eğer insanlar vergilerini
ödememişlerse insanların banka hesaplarından para çekebilmek üzere bir yasa çıkarmaya çalışıyormuş.
Ve elbette vergi-mergi ödemeyen o büyük şirketler var ve hükümet o şirketlerin borçlarını umursamıyor
ve hatta görmüyor. Birkaç bin dolar vergi borcu olan sıradan küçük insanlara odaklanıyorlar ve onların
paralarına el koyabilecekleri bir noktaya doğru yaklaşıyorlar.

C: Bu bir “sinyal”. Hızla daha aleni hale gelecek. Topluluğun avantajı şirket hukuku dahilinde
yapılabilmesidir ve böylece parçalanması çok daha az muhtemel hale gelir çünkü elitler bu yasal
korumayı kullanıyor.

S: (Perceval) Demek ki bu günlerde şirket yatırımları yapmak iyi bir fikir.

(Mr. Scott) Ama borsaya değil.

(Perceval) Öyle şirketleri kastetmiyorum! ABD’de birkaç özgün şirket var... [kahkaha] Aslında yalnızca iki
tane var...

(Chu) Peki ya bir kredi nedeniyle borçlanılmışsa? Bir bankadan kredi çeken insanlar? Eğer...

(Perceval) Birşeyi güvence göstermen gerekir...

(Chu) Evini elinden alabilirler...

(Perceval) Örneğin mortgage (gayrimenkul rehini).

(Chu) Mortgage’i olan insanlar çok iyi bir konumda değil. Fonu kendin oluşturman en iyisi.

(Perceval) Aleana’nın dediği gibi, bir emeklilik fonu veya toplu bir parası var. Bu paranın bankada veya
borsada durmaması lazım, yoksa yağmalanacak.

(Chu) Ama eğer borç para alırsan bu sefer banka elini kolunu bağlıyor.

(L) O zaman ödemeni yapman gerekir. Ödeyebilecek durumda olmaya hazırlıklı olman gerekir. Borç para
alıyorsan ödemeleri bir şekilde yapabilecek durumda olman gerekir derim.

(Perceval) Tek sorun şu ki, bir kriz durumunda çok büyük bir enflasyon vs meydana gelir. Kim bilir neler
olur.

(L) Bir diğer şey de, eğer bir mülke, yaşayacak bir yere yatırım yapmışsan... Ticari bazı “mallara” yatırım
yapmışsan... bu her zaman faydalıdır. Herşey çok kötü hale gelse bile önceden almış olduklarını
satabilirsin veya başka mallarla takas edebilirsin veya karşılığında hizmet alabilirsin ve böylece kredini
ödeyecek parayı bulursun; yani bir kredi çekmişsen.

(Andromeda) Eğer bu bir yere sahip olmak için tek seçeneğinse, o zaman...
(L) Sanırım şirket hukuku üzerinde çok daha sonra oynayacaklar, belki de hiç oynamayacaklar. Çünkü
şirket hukuku da elitlerin kullandığı birşey.

(Perceval) Ülkenin yarısına sahipler.

(L) Burada önemli iki faktör var: şirket hukuku. Eğer bir şirketin varsa, ki sanıyorum bu bizi genel manada
koruyan birşey oldu çünkü bir şirket kurduk ve avukatlar edindik. Peşimize düşmek istemiyorlar. Mali
denetimimizde bile geri adım attılar çünkü bu Amerikan şirket hukuku. Fazla üzerimize gelemediler!
“Şirket! Vergi Anlaşması!” diye bağırıyorsun ve ellerini çekiyorlar. Çünkü kendi silahlarının kendilerine
çevrilmekte olmasına dair dikkat çekmek istemiyorlar. Başkalarının bunu bir emsal durum olarak
görmesini istemiyorlar. Amerikan hukuku emsallere dayalı. Eğer biri bir mahkemeye gidip bariz bir emsal
gösterirse karşı taraf mahvoluyor. Toplum içinde bunlardan pek bahsetmiyoruz. Şirketlerimiz var, vergi
beyanlarında bulunuyoruz, tüm formaliteleri yerine getiriyoruz. Vergiciyi, en büyük şirketi mutlu edecek
herşeyi yapıyoruz ve bu seviyede bizi rahatsız etmiyorlar. Fransızlar denetim yaptıklarında bunu iyi
anladılar.

(Perceval) Sonuç olarak şu anda parayı borsaya yatırmak gerçekten kötü bir fikir. Sanırım borsada herkes
yanmıştır. Elitler daha zengin hale gelebilsin diye sıradan insanların paralarını borsaya yatırmalarını
istiyorlar. Sistem bu şekilde işliyor. Elitler de borsaya yatırım yapıyor ama onlar büyük bir miktarda
yatırım yapıyorlar, fiyatlar artıyor, sonra açığa satış yatırımı yapıyorlar çünkü on gün sonra tüm hisselerini
çekeceklerini bildikleri için borsanın düşeceğini biliyorlar. Borsa onların çıkarlarına uygun olarak
düzenlenmiş.

(L) Nicholas, sen açığa satış yatırımı mı yapıyorsun?

(Nicholas) Evet, bir VXX endeksi. Yani eğer piyasa düşerse, benim hissem yükselecek.

(L) O zaman belki de paranı bir süre orada tutman daha iyidir.

(Nicholas) Evet, belki de. Sabırlı olmam gerekiyor!

(L) Evet, sanırım. O şekilde bir yatırım yaptıysan, sürdür. Pekala, son sorular?

(Aleana) Kağıt tabak tutucuları aldınız mı?

(L) Oo, EVET! Ve çok teşekkür teşekkür ediyoruz! (Andromeda) Kullandık bile. İki kere! Henüz hava çok
iyi değil, o yüzden dışarıda yalnızca iki kere yedik. (L) Evet, fark etmişsinizdir, süveter giyiyorum. (Aleana)
Evet, burası sıcak. (Horseofadifferentcolor) Geçen hafta bir gün hava soğudu ve Mayıs’ta kapşon takmak
zorunda kaldım. Çok nadir görülen birşeydi. (Aleana) Evet, geçen hafta 7 dereceye kadar düştü. (L)
Burada neredeyse her gece öyle. (Nicholas) Sabırsızlanıyorum! [kahkaha]

(L) Sizi haberdar edeceğiz. Şimdilik iyi geceler ve sayonara diyelim çünkü yorgunluktan ölüyorum burada.

(Aleana) Evet, bunu şimdi görebiliyorum. Cevapları harf harf almak çok yorucu!

(Horseofadifferentcolor) Bunu görmek gerçekten çok ilginçti, çok teşekkürler!

(Aleana) Bu harikaydı!

(Nicholas) Teşekkürler!

[herkese öpücükler, iyi geceler, hoşçakalınlar]

S: (L) Bize şahsen söylemek istediğiniz birşey yoksa iyi geceler diyeceğiz sanırım.
C: İyi gösteri! Hoşçakalın.

7 Haziran 2014
Laura ve Andromeda tablada
Pierre, Perceval, Possibility of Being, Chu, Kniall, Data, Atreides, Mr. Scott, Timótheos, Alana

Skype’dan katılanlar:
Breton, Jefferson, Tomiro, Aragorn, Seppo Ilmarinen

S: (L) Bugün Haziran 7, 2014. {Celsede mevcut olanların incelenmesi}Hepinizin bilmesini isterim ki, bu
celsenin herkese yönelik kısmıyla ilgili planlanmış hiçbir şeyimiz yok. Ekibimize özel bir celse planlattık
çünkü önceki celseden devam edeceğimiz bazı meseleler var. Ama temel olarak, gündemimizde belirli
birşey yok. O yüzden, bunu sizlerin yapmasını umuyoruz!

(Breton) Evet, oluşturduğumuz Fin grubuyla ilgili birşeyler düşünmeye çalıştık.

(L) Tüm ilgilendiğiniz bu mu? Ya Rusya? Ukrayna? Kızıl Çin? Çin hala kızıl mı? Bu tür sorular?

(Perceval) Çin’in rengi nedir? [Kahkaha]

(L) Yo, sadece şaka yapıyoruz! Tamam... Bakalım birisi gelecek mi.

S: (L) Sanırım merhaba dememiz gerekiyor.

(Andromeda) Merhaba? Kimse var mı?

C: Kasyopya’dan Mryoyoig.

S: (L) Bu gece burada Finlandiyalı grubumuz var. Burada, evde ve başka yerde olan pek çok şey var.
Herhangi belirli bir sorumuz yok, o yüzden ilk sorumuzu onların sormasını isteyeceğiz. Hadi!

(Breton) Bildiğiniz gibi Fin grubunda beş kişiyiz. Ben kısa bir süre sonra buradan taşınıyorum ama Fin
grubu Kardeşliğin amaçlarına en iyi şekilde hizmet etmek için enerjilerini nereye odaklamaları gerektiği
hakkında çok düşünüyor. Tüm bu iklim değişikliklerinin ortasında kuzeydeki bir ülkede olduğumuz için
kendimizi kritik bir durumda hissediyoruz. Şu anda yapmakta olduğumuz şeylerden biri web sayfası
hazırlayıp birkaç makaleyi Finceye çevirerek Fince konuşan insanların konuya ilgisini artırmaya çalışmak.
Şu andaki sorumuz: Bu çabamız gerçekten faydalı mı? Yani web sayfası ve çeviriler?

C: Elbette. Boş zamanlarınızda. Bu başkalarına hizmet. Kendinden vermek, hem yakın çevreye hem de
evrene özel bir sinyal gönderir. Diğer meselelerle ilgili olarak, aceleci hamleler yapmayın. Çeşitli
biçimlerde desteğe ihtiyaç var. Eğer kolayca gelip hazırlığa yardımcı olabilirsen, bu iyi. {şimdi harfler daha
hızlı geliyor} Ama, eğer doğru sinyali gönderiyorsanız, doğru anda ne yapmanız gerektiğini bileceğinize
güvenin.

S: (L) Pekala. Bir sonraki soru? Bu yeterince açık bir yanıt mıydı? Bu cevapla ilgili daha fazla açıklama ister
misiniz veya ek sorular sormanız gerekiyor mu?

(Aragorn) İklim meselesi... Bunun üzerinde durabilir miyiz? Sanırım durabiliriz. Kafamızı kurcalıyor.

(Breton) Sanırım Aragorn’un sorduğu şey benim daha önce atıfta bulunduğum şey: dünyanın bu
kısmında kendimizi daha büyük bir risk altında hissediyoruz. Ama burayı terk etme planları yapmak
herkesin gündeminde en üst sıralarda mı olmalı örneğin?

C: {harfler çok hızlı geliyor} Eğer herkes gerçekliğe yeterince dikkat ediyorsa, uyarıyı zamanında
alacaksınız. Ve eğer bu grubun yaptığı hazırlıklar destekle birlikte uyumlu ilerlerse, “yerleşecek” bir yer
ve oraya gitmek için vakit olacak.
(Breton) Evet, tamam.

(L) Diğer bir deyişle, SOTT üzerinde çalışmak muhtemelen yapabileceğiniz en iyi şey. Neler olup bittiğiyle
ilgili bizi güncelleyen şey bu. Sinyallerimizi oradan alıyoruz.

(Breton) Evet.

(L) Tüm global duruma, havaya, gezegensel değişimlere dikkat etmek vs.

(Perceval) Ve eğer bu grubun yaptığı hazırlıklar destekle uyuşumlu olarak ilerlerse...

(L) Evet.

(Pierre) SOTT üzerinde çalışırsanız daha fazla bağış alırız ve üslerin hazırlanması için fon sağlayabiliriz.
Sinyaller yeterince güçlendiğinde sizin için bir yerleşim alanı inşa edebiliriz.

(L) Oradan buraya arabayla ne kadar sürüyor?

(Breton) Birkaç gün. Yaklaşık 3000 kilometre. Ve genellikle bir feribot kısmı da var.

(L) Yani birkaç gün önceden uyarıya ihtiyacınız var?

(Breton) Teorik olarak, evet.

(L) Sanırım bunu başarabiliriz. Hatta olaylar çok garipleşirse bir-iki hafta önceden de birşeyler yapabiliriz.
Mesele şu ki ne günü biliyoruz, ne de saati. Şüphelerimiz genel nitelikte çünkü çok çeşitli sinyaller falan
var. Ama şu an ne olduğuna konsantre olmamız gerekiyor. Çok çeşitli şeyler oluyor. ABD’de devam eden
projemiz var. Sanıyorum ki en sonunda bu Avrupa evi var olan tek Avrupa evi olacak: içinde
bulunduğumuz bu ev ve anlaşma imzalamaya hazırlandığımız aşağıdaki ev. O ev, yani o çiftlik
muhtemelen 25-30 kişi alabilir. Sunabildiğimizden, sunmaya hazır veya istekli olduğumuzdan fazlası
olabilir mi, bilmiyorum. Elbette dünyamızda hiçbir şey olmadığını düşünen bir sürü kişi olacak ve onlar
da en sonunda ağlayıp “Oo, keşke bunu daha önce düşünebilseydim!” diyecek. Ama bilirsiniz, genel
olarak, Avrupa kısmında, burada 25-30 kişi olacağız. ABD tarafında çok daha fazla kişi var. O yüzden
sanırım herkes sonunda buraya yerleşecek... Bu noktada herkesin oradan oraya sıçramasına,
taşınmasına yönelik gerçek bir ihtiyaç yok... Breton gibi gelip bize yardımcı olma pozisyonunda olan
birkaç kişi var. Hazırlık çalışması. Ama işleri, aileleri ve farklı şeyleri olan ve şu anda kalmakta oldukları
yerde kalmaları daha iyi olan insanlar var. Örneğin Aragorn’un hiçbir garip şey olmayacağını düşünen bir
karısı var. Tabi o an geldiğinde, “Oo, lanet olsun! Haklıymışsınız!” diyecek ve arabaya atlamaya çok daha
istekli olacak.

(Aragorn) Evet, elbette.

(L) Yerinde kalırsan ve global çabaya destek verebildiğin şekillerde mümkün olduğu kadar yardımcı
olursan, o zaman olduğun yerde doğru şeyi yapıyorsun demektir. O zaman bırakırsın, uygun konumdaki
bireyler gerekli hazırlıkları yapar. Tam olarak ne olacağını bilmiyoruz. Elimizden gelen tedbirleri almak
zorundayız. En kötüsü için hazırlanman, en iyiyi umut etmen ve geleni alman gerekiyor. Her an önünde
olan işi, önemli olanı, doğru olanı yapmaya devam et. Ve bu kaçıp gitmek, aileni terk etmek falan
anlamına gelmiyor. Herkes farklı pozisyonlarda farklı şeyler yapıyor. Evet... Sıradaki soru?

(Aragorn) Bir sorum var. Kardeşliğe yardımcı olmak, ailemi korumak ve seçeneklerimi artırmak için ne
gibi bir işin peşinden koşmam gerektiğini merak ediyorum. Üniversitede bir kariyer izlemek hala iyi bir
seçenek mi veya başka birşey?

C: Herşey eşit olsaydı ve para bir mesele olmasaydı ne yapardın?


S: (Aragorn) İş olarak şarkı söyler ve şarkı söylemeyi öğretirdim sanırım.

(L) Üniversitede mi, başka bir yerde mi?

(Aragorn) Üniversitede değil, hayır. Motivasyonum var ama...

C: Bulunduğun yerden o realiteye nasıl geçebilirsin?

S: (L) Neye ihtiyacın var?

(Aragorn) Tanrım... Hm... Bunun için bir çaba göstermem gerekir.

(Breton) Belki de kendi işini kurman gerekiyordur?

(Aragorn) Evet ama... mmm.... Bununla ilgili bir soru: Bu tür bir plan üzerinde düşünmeye çalıştığım her
defasında neden korkunç bir yorgunluk ve enerjisizlik hissediyorum? Sanki bir blokaj var...

C: Sana yakın olanlar psişik enerjini emiyor.

S: (Aragorn) O yakın olanların kim olduğunu sormak mümkün mü?

C: Biliyorsun.

S: (Aragorn) Biliyorum. Tamam. Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.

(Breton) Bunun üzerinde düşünmen gerekiyor belki de.

(Aragorn) Bunun üzerinde düşüneceğim. Diğer sorulara geçelim.

(Breton) Seppo Ilmarinen veya Tomiro?

(Tomiro) Kişisel bir sorum var. Burada daha önce grupla birlikte benim partnerim ve onun kız arkadaşıyla
ilgili durumu konuştuk. Merak ediyorum, eğer onun ve çocuklarının yanına taşınırsam ve kendi dairemi
satarsam... Bu başkalarına hizmete yönelik iyi bir fikir olabilir mi yoksa burada bir tür program mı
dönüyor? Belki de görmem gereken bazı şeyleri göremiyorum.

C: Az önce söylediklerimizi incele. Ani bir değişikliği daha kolay hale getirmek üzere yapabileceğin şeyler
var mı?

S: (L) Daireni satmaktan bahsettin. Neden daireni satıp bulunduğun yerde kiraya geçmiyorsun şu an için?
Yani yükünü hafiflet ama çok büyük değişiklikler yapma.

(Tomiro) Hm hm...

(L) Sadece hazır ol. Cassius Clay [Muhammed Ali] gibi: kelebek gibi uç, arı gibi sok.

(Pierre) Taşınmaya hazır ol.

(Perceval) Onun düşündüğü şey de bunu yapmak ama kız arkadaşının ve çocuklarının yanına taşınmak.

(Jefferson) Kız arkadaşı hamile.

(L) Hamile. Peki bu senin hatan mı?

(Tomiro) Hayır.
(L) Hayır mı??

(Jefferson) Tüp bebek.

(L) Bu kimin fikriydi?

(Tomiro) Kız arkadaşımın.

(Perceval) Baba kim?

(Tomiro) Tüp bebek.

(Jefferson) Sperm bankası. Kız arkadaşı bunu ona danışmadan, tek taraflı yaptı.

(L) Ben olsam böyle birşey yapan birinden uzak dururdum.

(Perceval) Ne kadar zamandır kız arkadaşınla birliktesin?

(Tomiro) Bir-iki yıldır.

(Pierre) Yaptığı şeyden sonra ne hissettin?

(Atreides) Kız arkadaşın gidip bir başka adamdan hamile mi kaldı?

(L) Hayır, bir sperm bankasına gitmiş.

(Atreides) Spermi içine nasıl aldığının bir önemi yok bence.

(Pierre) Bu olay konusunda ne hissediyorsun Tomiro?

(Tomiro) Pek iyi değil.

(Possibility of Being) Seni onunla birlikte olmaya sevk eden nedir?

(Tomiro) İnatçı biri. 35 yaşına basmadan bir çocuk sahibi olmaya karar vermiş.

(L) Çocukları yok muydu zaten?

(Tomiro) Bir çocuk evlat edindi.

C: Acıyanlara acıyın.

S: (L) Eğer acıma nedeniyle bu ilişkiyi sürdürüyorsan veya kalıyorsan, acınacak durumda olan sensin
demektir.

(Tomiro) Hm hm.

(Perceval) Kız arkadaşın bir çocuğa acıyıp onu evlat edinse bile...

(L) Her yerde acıma var.

(Perceval) “Acıyanlara acıyın” demek, acıyanlara acımamız gerektiği anlamına gelmiyor. Acımanın iyi
birşey olmadığı anlamına geliyor. Acıyan insanlar iyi birşey yapmıyor.

(Andromeda) Birşeyler yaparken acıma duygusunun seni yönetmesine izin verme.


(L) Pekala, bu zor bir durum.

(Perceval) Evet, ben derim ki...

(L) Ben olsam arkama bakmadan kaçarım. Bazı şeyleri öğrendik. Ama sen hala gençsin ve hormonlarla
dolusun. Hiçbir şey diyemem.

(Perceval) Kendini özgür kılıp birşeyler yapabilmek açısından düşünülecek olursan, bence onun evine
taşınman “seni bağlayacak bir bağ” gibi.

(L) Ayı tuzağı.

(Pierre) Peki kız arkadaşın onun çocuklarını kendi çocukların olarak kabul etmeni mi istiyor?

(Tomiro) Sanırım... Bu konuda gerçekten emin değilim. Sanırım onların babası olmamı veya onları
büyütmemi istiyor...

(L) Bilmiyor musun?!

(Pierre) Bir sonraki adım o: seni kilitlemek.

(Chu) Eğer bilmiyorsan, çok açık bir ilişkin yok demektir.

(L) Oy oy. Bir sonraki soruya geçelim. Bu meseleyi çözmen gerekiyor.

(Perceval) Görünüşe göre bütün kararları kız arkadaşın veriyor ve sen de figüran gibisin. Sen öyle
düşünmesen bile. Kadınlar bu konuda erkeklerden daha zekidir.

(Possibility of Being) Bu konuda daha fazla geri bildirimi forumdan isteyebilirsin.

(L) Evet, neden bu meseleyi forumda açmıyorsun?

(Tomiro) Evet, bunu yapmayı planlıyorum.

(Perceval) Kız arkadaşın senin için bir plan yapıyor ve sen onun yolundan gittikçe bunun ne olduğunu
göreceksin.

(L) Bilme ihtiyacı duymuyorsun. Bir kız arkadaşım var. Şu anda o 70’lerinde ve ben 60’larımdayım.
Arkadaşlığımıza başladığımızda ben 20’li o 30’lu yaşlarındaydı. 3 erkek arkadaşı vardı. Ben onların ablası
gibiydim. Bir gün oturup benden tavsiye istediler. Onlara dedim ki, fermuarınızı kapalı tutamıyorsanız,
koruma kullanın. Çünkü oradaki her kız hamile kalmak istiyor, böylece bir erkeği bir ilişkiye veya
sorumluluğa kilitleyebilir. Çoğu kadın aile yaşamında, ev yaşamında son derece mutsuzdur... Besleme
içgüdüsü, bebek yapma içgüdüsü çok güçlüdür. Bir kadının bebek yapma içgüdüsü, bir erkeğin “bir
kadınla birlikte olmak istiyorum” içgüdüsü kadar güçlüdür. Güven bana. O yöndeki kendi güdülerinin ne
kadar güçlü olduğunu biliyorsan, kadınların bebek yapıp erkeği kapatma güdüsünün de en az o kadar
güçlü olduğundan emin olabilirsin. Bunu aklında bulundurmalısın.

(Perceval) Ruhani ilişki yerine dünyevi ilişki! İnsanlığın ilerlemesini engelleyen şey.

(L) Genel Yasa. Siz ne fısıldaşıyorsunuz orada?

(Aragorn) “Psişik enerji emme” yorumunun beni gerçekten çok rahatsız ettiğini söylüyordum. Soracak
vakit varsa...

(L) Elbette, sor.


(Aragorn) Bu kasıtlı mı ve bu konuda ne yapabilirim?

C: Hayır, kasıtlı değil. Nadiren kasıtlıdır. Bilgi ve farkındalık ve kritik anlarda hakkını savunabilmek faydalı
olacaktır.

S: (Aragorn) Tamam. Teşekkürler.

(L) Pekala. Devam edelim!

(Perceval) Peki ya Seppo Ilmarinen? Sabırsızlanıyor!

(Seppo Ilmarinen) Benim sorum... Çocukluğumla ilgili neden zihnimde bu kadar çok boş nokta var?
Çocukluk anılarıyla ilgili?

C: Suistimal genelde çözülmeye yardımcı oluyor. Yazmak faydalı olabilir.

S: (Breton) Sanırım yazma egzersizlerine aşinayız.

(Seppo Ilmarinen) Evet, bunu yapıyorum.

C: Sadece “yazma egzersizleri” değil! Hayatını yazmayı kastediyoruz ve bunu elle yap, klavyeyle değil. Ne
kadar çok şeyin hafızana geri döneceğine şaşıracaksın, özellikle de eğer biraz otomatikliğe izin verirsen.
Ayrıca, SRT tavsiye ediyoruz.

S: (Seppo Ilmarinen) Teşekkür ederim. Bir SRT seansı rezervasyonu yaptım.

(Breton) Sona yaklaşıyor muyuz?

(L) Soruların sonuna yaklaşıyor muyuz?

(Jefferson) Mümkünse bir sorum var. Evde pek çok çocuk ve eski karımla ve potansiyel sağlık veya
zihinsel bloklarla ilgili karmaşık durumum göz önünde bulundurulacak olursa, sorum şu: çalışma
anlamında enerjimi nereye odaklayabilirim? Yani kardeşlik grubuna ve aileme en iyi hizmet etme
anlamında, kendi üzerimde yapacağım çalışma?

(L) Bunu iki soruya bölebilir misin?

C: Ekildiğin yerde büyü.

S: (Jefferson) Çocuklarıma ve eski karıma zarar verip vermediğimi merak ediyorum...

C: Çok öz-disiplin eksikliğin var. Sorumlu olup herşeyi derinlemesine görmek senin için iyi olacak.
Başkalarını senin seçimlerinin sorumluluğunu almaya zorlamanın yollarını bulmaya çalışmaktan vazgeç.

S: (L) Sonraki soru?

(Breton) Başka sorusu olan? Benim son sorum, uygunsa, bir çeşit toparlama sorusu. K’ların Fin grubu için
herhangi bir mesajı var mı? Veya sormadığımız ama bilmemiz gereken birşey?

C: Eğer kendi aranızda güçlü bir bağınız varsa ve aranızdan biri buraya gelirse, bu, diğerlerinin de burayla
manyetik bir bağlantısı olmasını sağlayacaktır. Tomiro, senin için biri var ama eğer sen kendisine yardımcı
olup ona güç vermezsen kendisini hayatının düğümlerinden kurtaramaz.

S: (Breton) Hızlı bir kişisel soru sormak istiyorum. Benim SRT seansların gerçekten sürümcemede. Benim
İlişik Ruh Tedavisi yapmamın iyi bir fikir olduğunu düşünüyor musunuz?
C: Senin için çok da acil değil.

S: (Breton) Tamam, benim başka sorum yok.

(Jefferson) Hala vakit varsa ve çok yorgun değilseniz birşey sormak istiyorum. Biliyorum, disiplin
sorunlarım var. Ve bu noktada duvarımı yıkıp disiplin konusu üzerinde odaklanmaya gayret ediyorum ve
bilinçaltından suçu başkalarına atıyorum, başkaları üzerinde odaklanıyorum... Pratik anlamda
yapabileceğim birşeyler, belirli bir çalışma var mı? Disiplin konusunda bana yardımcı olabilecek birşey?

C: Jefferson, adanarak ve herşeyden önemlisi dürüstçe çalış. Bu her anlamda çalışmalar için geçerli.

1. İş
2. Aile
3. Grup
4. İsteyen herkese mümkün olan en büyük ölçüde yardımcı ol.

S: (L) Şimdi bir şarkı söyleyecek misiniz?

(Aragorn) [gülüyor] Belki.

(Breton) Sizin için bir şarkı kaydettik millet.

(L) İzleyebilmemiz için Paleos gruba yükle videosunu.

(Breton) Elbette.

(L) Çünkü şu anda çok bitkin durumdayım.

(Breton) Evet, bundan şüphem yok. [teşekkürleşmeler]

(L) Öpücükler! İyi geceler!

14 Haziran 2014
Tablada Laura ve Andromeda
Pierre, Perceval, Possibility of Being, Chu, Kniall, Data, Mr. Scott

Skype’la katılanlar:
Mimimari, 1984, Shijing, Tempo

S: (L) Bu gece hafifçe farklı bir yol izleyeceğiz, çünkü geçen hafta gerçekten çok yorucuydu. Siz {skype’dan
katılan üyeler} burada olmasaydınız soracağımız sorularla başlayacağız ve nasıl gittiğine bakacağız.
Zihnimi meşgul eden birkaç soruya yanıt aldıktan sonra sıra size gelecek ve siz de o zamana kadar aptalca
sorular sormayacak kadar gevşemiş olacaksınız. [kahkaha]

(Pierre) Basınç yok.

(L) Pekala... Bugün 14 Haziran 2014. (Possibility of Being) Che Guevara’nın doğumgünü. (L) Che
Guevara’nın doğumgünü! Oo!! Çok yaşa Che! Ölmüş olduğu için üzgünüm tabi. Neyse, 14 Haziran 2014.
Yani 14-6-14. Bu da 5-6-5 yapar, bunun da toplamı 7 oluyor. (Andromeda) Çok iyi sayı.

[Celsede mevcut olanlara dair yorumlar]

(L) Bilmiyorum, çok yorgun olabilirim. Hepinizin şunu bilmesini isterim ki o adamlar yatak odamı yıktı,
duvarı indirdi ve ben de yedek odada uyuyorum. Tüm eşyalarım etrafıma yığılmış olarak. Bir mağarada
uyuyorum. Beş gündür uykumu alamıyorum!
(Pierre) Aa...

(L) İyi bir ruh halinde değilim! [kahkaha]

(Pierre) Kasyopyalılara bununla ilgili birşeyler soralım...

(L) Yatak odam ne zaman bitecek? [kahkaha]

(Perceval) Bekle ve gör.

(L) Zaman yok! Pekala. Merhaba? Orada kimse var mı? Yüce İsa, nasıl bir dünyada yaşıyoruz...

C: İsa değil, Kasyopya’dan Korilla. Fakat duygunuzu anlıyoruz. Bazı yerlerde herşey çok kaotikleşti, değil
mi? Bekleyin! Dahası geliyor!

S: (L) Evet, ilk sorum bununla ilgiliydi. Ukrayna’da durum çok kötü bir noktaya doğru gidiyor. Ve durup
dururken Irak “yeniden işgal ediliyor” ve bunun ABD ve/veya NATO tarafından silahlandırılan güçler
tarafından yapılmakta olduğuna dair fikirler var. Durum gerçekten bu mu? Irak’ın yeniden işgal
edilmesinin ardında Batı mı var?

C: Aynen öyle. Fakat daha önce de olduğu gibi “Müttefikler” garip arkadaşlardan oluşuyor ve ittifak
devam etmeyecek. Bu durum büyük bir tehlike sinyali veriyor çünkü kozmik durumu yansıtıyor.
“İktidarda” olanların pek çoğu aslında ne kadar çok kontrol altında olduklarını veya bunun nedenini
görmüyorlar.

S: (L) Pekala, bariz soruyu soralım o zaman: Neden kontrol altındalar ve savaş kışkırtıcılığı yapmaya
yöneltiliyorlar?

C: Kozmik adalet geliyor.

S: (L) Hm...

C: Yaptıklarının neticelerine maruz kalmaya yaklaştıklarını hissediyorlar.

[Mikrofon sorunlarını düzeltmek için ara verildi, çünkü skype tarafındakiler birşeyler söylüyordu ama biz
onları duyamıyorduk.]

S: (L) Pekala, nerede kalmıştık?

(Chu) Yaptıklarının sonuçlarına maruz kalacaklar...

C: Değişimler yaklaşırken basıncı hissediyorlar ama bu basıncın ne olduğunu anlamıyorlar. Hissettikleri


tek şey doymak bilmez bir açlık ve hiçbirşeysiz kalacakları korkusu. Ele geçirip yok etme güdülerinin
sebebi bu.

S: (Pierre) Yani bir tür geri besleme döngüsü var. O liderler gezegensel değişimlerin giderek arttığını
hissediyorlar ve bu yüzden giderek daha da yıkıcı oluyorlar. Bu da kozmik reaksiyonu hızlandırıyor.

(Perceval) Hissettikleri korkuyu insanlara projekte edip baskılarını artırıyorlar. Sonra insanlar tepki
gösteriyor ve bu da onların korkularını ve baskılarını artırıyor.

(L) Şu anda tek söyleyebileceğim durumun gerçekten ama gerçekten çirkin, ümitsiz ve tehlikeli
gözüktüğüdür. Ve tüm bunlar bu kahrolası gezegen iklim, depremler, yanardağlar bakımından çıldırırken
oluyor.

(Perceval) Köpekbalıkları bakımından da! Onlar da çıldırıyor!


S: (L) Köpekbalıkları bunun dışında! O meseleyi çözdük.

(Perceval) Çözdük mü?

(L) Makaleyi oku. Köpekbalığı sorunu çözüldü.

(Perceval) O makaleye inanmıyorum.

(L) Makalelerim nerede? Pekala... Bunu soracağım, dayanamıyorum. Bu makale diyor ki 3 metrelik bir
köpekbalığına takip cihazları verilmiş. Ve bu cihazlar sahile vurmuş ve görünüşe göre hayvanın
midesinden çıkmışlar. Diyorlar ki “takibin gerçekleştiği 3 hafta boyunca ölçülen sıcaklıklar beyaz
köpekbalığının temel vücut sıcaklığıyla uyumluydu ama katil bir balina için çok düşüktü.” Ve bir noktada
takip cihazının 570 metre derinliğe indiğini söylüyorlar. Bunun beyaz köpekbalıkları için olağandışı bir
durum olmadığını, hayvanın normal davranışı olduğunu söylüyorlar. Bu dalış, takip cihazının 3 haftalık
dönemdeki en yüksek sıcaklıkları kaydetmesinden yaklaşık bir hafta önce gerçekleşmiş, bazılarının
bildirdiği gibi hemen öncesinde değil. İki olay ilgisiz. Söylenen bu.

(Perceval) Takip cihazını yiyen köpekbalığı mıydı, yoksa başka birşey mi?

C: Hikaye doğru ama küçük bir husus var: Köpekbalığı neden o kadar derine daldı? Bir başka mesele: O
derinlikte başka ne oluyor? Bazı yerler çok sıcak, değil mi?

S: (L) Pekala, demek köpekbalığına olan buydu.

(Perceval) Köpekbalığı derine inmek zorundaydı çünkü denizaltı yanardağları suyun üst katmanlarını
ısıtıyordu, bu yüzden de köpekbalıkları belirli bir su sıcaklığını sevdikleri için aşağı inmek zorunda kaldılar.

(L) Sebep bu muydu?

C: Çok yakın!

S: (L) Pekala, yani suyun üst katmanı fazla sıcaktı. Köpekbalığı kendini sıcak bir noktada buldu ve
serinlemek için derine daldı. Öyle mi?

C: Yakın.

S: (L) Yeterince yakın bir yanıt.

(Perceval) Ne olduğunu biliyorum. Bir sualtı volkanı, takip cihazını taşıyan köpekbalığını öldürdü. Sonra
bir başkası onu yuttu ve sonra “Burası çok sıcak, buradan gidiyorum” dedi. Derine indi. Veya pişirildi.
Köpekbalığını yemek için pişirdiler!

C: Hayır.

S: [kahkaha] (L) Teslim ol Perceval! Köpekbalığı konusunu yeterince konuştuk. Birşey sormak istiyorum...
Böyle bir olay olmuş. Deniyor ki, “Slovak yetkililer Avrupa’nın göbeğinde DÜZİNELERCE uçağın gizemli bir
şekilde hafa trafiği kontrol ekranlarından kaybolmasının suçlusunun elektronik askeri tatbikatlar
olduğunu söyledi.” Yani, doğru hatırlıyorsam AB’ye çok yakın bir geçmişte giren küçük bir ülke olan
Slovakya’ya, hava trafiği kontrol iletişim cihazlarını devre dışı bırakma yetkisi verildi bir şekilde.

(Perceval) Hayır, NATO olduğunu söylemişlerdi.

(L) Hayır, hayır, bitireyim. Slovakya durumu biliyordu ve işin içindeydi ama görünüşe göre Avrupa’daki
başka hiçbir ülke durumun farkında değilmiş nedense? Çünkü bu durum 5 Haziran’la 10 Haziran arasında
Avusturya, Almanya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya’da meydana gelmiş. Tam beş gün! Ve böyle birşey
olduktan bir veya iki gün sonra, üst makamlardan birine bir bilgi verileceğini ve onların da meseleyi
çözeceğini düşünürsün. Ama görünüşe göre durum tam beş gün boyunca devam etmiş. Bu bana son
derece şüpheli göründü. Slovakya durumun suçlusunun planlı askeri tatbikatlar olduğunu söyledi.
Görünüşe göre o diğer ülkeler bu planlı tatbikatlardan haberdar değilmiş. Çünkü Almanya’nın bir
açıklama yapmasını beklersin... Yani tüm olayla ilgili çok şüphe uyandırıcı birşeyler var. Radarlarla ilgili
sorun tespit edildikten sonra, ki 5 Haziran’da tespit edilmiş herhalde, tatbikatı düzenleyen tarafa bilgi
verilmiş ve tatbikat durdurulmuş. Halbuki durumun tam beş gün boyunca devam ettiği söylenmişti!

(Perceval) Farklı ülkelerde farklı zamanlarda beş günlük bir süre boyunca uçaklar birkaç saniyeliğine
“kaybolmuş”.

(L) Biliyorum.

(Perceval) Muhtemelen NATO tatbikatlarıydı. Ve bu konu hakkında konuşmak istemezler.

(L) İlk kaybolma sorunlarının NATO Macaristan’da elektronik savaş tatbikatı yaparken gerçekleştiği
söyleniyor. Ve durumu 7 Haziran’da bildirmişler. Telegraph gazetesinin haberine göre o tatbikatlar
sırasında NATO düşman radarına müdahale edebilen cihazlar kullanıyormuş. Alman hava trafiği kontrolü,
sinyal kesintilerinin nedenini tespit etmeye çalıştığını söylemiş. Bu hikayelerle ilgili kafa karıştıran şeyler
var ve ben olayın aslının ne olduğunu merak ediyorum. NATO planlı askeri tatbikatlar yapıyordu ve amaç
telsiz iletişim frekanslarını kesintiye uğratmaktı diyorlar, bu doğru mu?

C: Hayır, yakın bile değil!

S: (Pierre) Yoğunluklar arası sızıntı mı meydana geldi?

(L) Bu olaylar boyutlararası bir etkileşimden veya 4. yoğunluk sızıntılarından mı kaynaklandı?

C: Evet. Tıpkı 370 no’lu uçuşta olduğu gibi. (ç.n.: 8 Mart’ta 227 yolcusuyla birlikte kaybolan ve hala
bulunamayan Malezya uçağı).

S: (Pierre) Peki bu olay da tıpkı Malezya uçağında olduğu gibi Malum Güçler’e verilen bariz bir mesaj
mıydı?

C: Hayır, bir mesaj değil, “işaret”. Irak sorununun ne kadar hızlı bir şekilde geliştiğine dikkat edin.

S: (Pierre) Yani kaybolan Malezya uçağı üçüncü dünya savaşına dair bir işaretti ve bu son radar
sorunlarıyla ilgili olay da Irak işgalinin işareti miydi?

(L) Bence Malezya uçağını bu işe karıştırmak zorunda değilsin, çünkü o uçağın bir işaret olduğunu
söylemiyorlar. Ama son olaydaki radar sorunlarının bir işaret olduğunu söylüyorlar.

(Perceval) Malezya uçağı olayı garip birşeyler olduğu şeklinde yorumlandı demişlerdi...

(L) Evet...

(Perceval) Belki de Malum Güçler üzerinde artmakta olan basıncın bir parçasıydı: o korkuyu, basıncı
hissediyorlar ve bu da herşeyi daha kötü hale getiriyor. Aynı şeyin tekrar meydana geldiğini görüyorlar
ve “Lanet olsun! Neler oluyor?! Gidip Irak’ı yakalım. Bu iyi bir çözüm olur!” diyorlar.

(L) Onların faaliyet tarzına uyuyor.

C: Bizim açımızdan da makul bir açıklama!

S: (L) Pekala, bu çok ama çok ilginç.


C: Bu tür arızalar giderek daha fazla meydana gelecek!

S: (Data) Bu tür olaylar yalnızca uçaklara mı etki ediyor?

C: Elbette hayır! Olan bitenlere dikkat ediyor musun?

S: (L) Sanırım her tür şey olduğunu kastediyorlar. Kaybolan ve garipleşen pek çok şey var muhtemelen
ve bunların pek çoğunu hiç tespit edemeyiz bile, çünkü...

(Pierre) Uçak olayı çok bariz çünkü takip cihazları var...

(L) Ve çok dikkat çeken bir durum. Ve olayı örtbas edemezler çünkü olayı izleyen ve tanıklık eden pek
çok hava trafiği kontrolörü var.

(Perceval) Aynı zamanda olayın kaynağının ne olduğu da önemli. Eğer 4. yoğunluk sızıntısıysa veya bir
tür elektromanyetik gariplikse bunun tek sonucu bir uçağın kaybolması değil, pek çok başka şeyin...

C: Sızıntılar EM olayları.

S: (L) Yani her tür EM olayı olabilir... Tıpkı fırtınalar sırasında ortaya çıkan o garip sesler gibi.

(Andromeda) Ve o daireler çizen ateştopu...

(Pierre) Oo, evet! Arabalara düşen yıldırımlar, kimsenin duymadığı garip patlamalar...

(Perceval) Garip sesler.

(Pierre) Öyle görünüyor ki elektromanyetik olaylar 4. yoğunlukta olanların bizim yoğunluğumuza sızması
sonucu meydana gelen algılanabilir tezahürler.

(L) Evet, o daireler çizen ateştopu vardı. Bir fişek miydi o?

C: Hayır

S: (L) O da mı elektromanyetik bir olaydı?

C: Evet

S: (Perceval) Herhangi maddesel bir yapısı var mıydı peki?? Yani bir kaya veya meteorit parçası mıydı?

C: Evet.

S: (L) Yani bir tür EM döngüsü tuzağına yakalanmış bir meteoritti?

C: Evet

S: (Perceval) Döngü tuzağı artık resmi...

(L) ...bir teknik terim!

(Pierre) Evet, cisim spiraller çiziyordu. Bir elektrik alanı vardı ve bir manyetik alan ve...

C: Eskiler bu tür olayları ve çok daha fazlasını anlatıyor. Yalnızca bekleyin ve görün. Garip birşey
gördüğünüzü mü düşünüyorsunuz?!?
S: (Perceval) O daireler çizen ateştopunu gördüğümde onun öyle birşey yapan bir meteorit olabileceğini
düşünmüştüm gerçekten ve Baillie’nin kitabında anlatılanlar gibi neden insanların bu tür şeylere bir tür
zeka atfettiğini de anladım.

(L) Elbette.

(Perceval) Ama bunların kanıtı yok. Biz şahsen öyle şeyler görmedik. Görenlerse gördükleri şeyin bir tanrı
olduğunu veya canlı olduğunu söyleyebiliyor.

(L) Benim okuduğum “The Book of Miracles” (Mucizeler Kitabı) da çok ilginç. En garip hikayelerle dolu!

(Andromeda) Evet!

(L) Aldığım o Mucizeler Kitabı’ndakiler gibi şeyler görecek miyiz?

C: Evet, kesinlikle!

(Andromeda) Aman tanrım.

(L) Bu eğlenceli olacak.

(Perceval) Bunlarla ilgili ne tür resmi açıklamalar yapılacağını duymak için sabırsızlanıyorum...

(L) Çok ÇILGIN şeyler olacak...

(Perceval) Uzaya fırlatmak üzere geliştirdiğimiz yeni bir roketti ve kendi kendine patladı diyecekler. Yeni
teknoloji diyecekler. Ruslar diyecekler!

(L) Sormam gereken herşeyi sormuş muyum, bir bakayım...

(Perceval) Putin yeni bir uzay gemisinin içinde!

(L) Tamam, benim sorularım yanıtlandı.

(Chu) Benim bir sorum var. Bu celsenin başındaki birşeyle bağlantılı... Dinozorlardan başlayarak, eğer
insanlar tıpkı Roma medeniyeti gibi kendi başlarına bu kadar felaket getirebiliyorsa, geçmişteki komet
çarpmalarının nedeni neydi? Benim teorim, bu işte başka birşey olması gerektiği yönünde. Ya bu olaylar
o veya bu şekilde olacak ve insanlar çıldırıp garip davranışlar sergilemeye başlayacak, çünkü birşeyin
geldiğini seziyorlar ve/veya muhtemelen...

C: Siz bir deneysiniz! Evrimsel ilerlemenin devam etmesi gerekiyordu ve bu yüzden de dinozorların
gitmesi gerekti!

S: (Pierre) Bunu kitabında yazmıştın. Dinozorların yeryüzünden silinmesinin nedeninin evrimsel


anlamında doğru yolda gitmemeleri olduğunu yazmıştın. Ve “doğru” evrimi destekleyen doğal bir
reaksiyon meydana geldi...

(L) Ve bizim yaşamakta olduğumuz şey de doğal reaksiyon. Dinozorlardan çok farklı değiliz.

(Chu) Yani bunu kendimize çekiyoruz çünkü...

(L) Yaşayan sistemin bir parçasıyız, ve...

(Perceval) Ama bir anlamda da doğal değil... Çünkü ilk söylenen şey “Siz bir deneysiniz!” Yani biri
gezegene insana dönüşebilen maymunlar koyabilmek için mi dinozorları sildi yeryüzünden?
C: Kısmen, evet.

S: (Perceval) Sürece yardım ettiler.

(L) Evet.

S: (Chu) İnsanlık başarısız olunca olayı çekiyor.. Eğer deney doğru yönde gitseydi, böyle birşey olmazdı,
değil mi?

C: Çok daha iyileştirilmiş bir biçimde olurdu.

S: (Perceval) Sanırım burada önemli olan şey bizim bir deney oluşumuz. Yani mesele canlı sistemle ilgili
değil. Üzerimizde bazı oynamalar yapıldı ve insan evrimini negatif yöne doğru çekmek üzere
boyutlararası bir tür etkiye maruz bırakıldık.

(L) Pekala, soracağımız soruları sorduk mu? Skype’dan katılanlardan sorusu olan var mı?

(Shijing) [Ses kalitesi ÇOK kötü... Neredeyse anlaşılmıyor] Bizim buradaki grubumuz konusunda
verilebilecek bir bilgi olup olmadığını merak ediyoruz. Bu konuda birkaç fikrimiz var. Bu konuda birşey
sormak istedik.

C: Önceki bilgileri okuyup koşulları kendi durumunuza uygularsanız herşey olması gerektiği gibi
gidecektir.

S: (Shijing) Şu anda Arizona’dayız ve mevcut koşullarda {???} tam olarak ne gibi şeyler yapmamız
gerektiğini {???} merak ediyoruz...

C: Zaten başlatılmış olan çabaları destekleyen biçimlerde hareket ederek enerji bağlantılarınızı yapın,
böylece ihtiyacınız olanı doğru zamanda kendinize çekeceksiniz. Bulunduğunuz yerde grup enerjisini
dağıtırsanız, geri tepmelerle uğraşmak zorunda kalacaksınız.

S: (L) Bence şunu söylüyorlar; kendiniz için birşeye ulaşmak istiyorsunuz ama önceden yatırım yapma
konusunda istekli değilsiniz. Bulunduğunuz yerde kurtarılmak istiyorsunuz ve zihninizde bunun
olacağına, işe yarayacağına karar verdiniz. Buna kendi koşullarınızı koydunuz; Arizona olması lazım. Bu
şekilde olması lazım, şu şekilde olması lazım. Bunu planlamamız lazım ve gerçekleştirmemiz lazım. Ve
tüm bunlar enerjileri dağıtıyor.

(Shijing) Bu amaçla birşeyler yapıyoruz. Çabalar başlıyor, duruyor ve tekrar başlıyor.

(Perceval) Bu kırık bir enerji örneği. Değişken olduklarını söyledi.

(L) Skype bağlantısının zayıf kalitesi, sizin oradaki grup bağlantınızın zayıflığının yansıması sanki.

(Shijing) Uygunsa kişisel bir sorum var. Kızımla ilgili [???] konusunu düşünüyorum. Söylemiyor
olabileceğim şeyler [???]. Bir tür [???] alıp alamayacağımı merak ediyordum.

(L) Anlayan oldu mu?

(Chu) Kızının sorunları var ve bu konuda herhangi bir tavsiye olup olmadığını soruyor.

(Perceval) “Kızımla ilgili herhangi bir tavsiyeniz var mı?” demenin uzun bir ifadesiydi sanırım.

(L) Oo, tamam. Shijing kızıyla ilgili herhangi bir tavsiye istiyor.

[Tabla işaretleyicisi spiral çiziyor... Skype bağlantısından gıcırtılar ve ıslıklar geliyor]


(L) Oo... Düşünüyorlar

C: Kızının kendi alanına, kendi hayatına ve sağlıklı bir duygusal ortama ihtiyacı var.

S: (Shijing) Tamam. Neyin benim kontrolümde olduğunu sormamın bir faydası olur mu?

C: Sorun da bu zaten: senin kontrolün. Sana geldiğinde bu kontrol eksik ama ona geldiğinde aşırı.

S: (L) Herhangi başka bir soru?

(1984) Mümkünse anneme ilgili kişisel bir soru sormak istiyorum. Bu yılın başında öldü ve Hıristiyan
inancına çok bağlıydı. İyi bir geçiş yapıp yapmadığını merak ediyorum.

C: Işık onu itmedi, çekti, böylece iyi bir geçiş yaptı.

S: (1984) Teşekkürler.

(L) Pekala, başka herhangi birşey? Pekala, o zaman iyi geceler diyeceğiz! [Teşekkürler, Öpücükler, İyi
geceler...]

(Perceval) Bu ilginçti... Konuşmanın çoğunu yapan Shijing Skype bağlantı kalitesi bakımından tek bir
cümleyi bile net olarak iletemedi. Her konuştuğunda bağlantı bozuldu ama diğerlerininki çok netti.

(L) Bu gece celseyi kapatmadan önce bilmemiz gereken herhangi başka birşey?

C: İyi gidiyorsunuz ve her tarafta olaylar ısınıyor!! Ama bunu endişelenmeniz için söylemiyoruz, çünkü
herşey iyi ilerliyor. Daha fazla yardım aldıkça enerjiniz daha da artacak ve yardım edenlere fayda
sağlayacak. Şimdilik hoşçakalın.

21 Haziran 2014
Tablada Laura ve Andromeda
Pierre, Perceval, Possibility of Being, Chu, Kniall, Data, Mr. Scott, Alana, Timótheos

Skype’la katılanlar [çok kötü, pikselleşen video ile]:

no-man's-land, Gawan, Aiming, Altair, Pashalis, Mikel

S: (L) Bugün 21 Haziran 2014. Yaz gün dönümündeyiz, yılın en uzun günü. Uzun ve sıcak bir gündü! 95
derece Fahrenayt. (Pierre) Selsiyus. [gülüşme] (ç.n. 95°F = 35°C [Celcius/Selsiyus])

(L) Fahrenayt! Selsiyus olarak kaçtı?

(Perceval) O kadar sıcak değildi.

(L) Tamam, 90 gibiydi.

(Andromeda) Çok sıcaktı!

(L) 95 gibi hissettirdi. Tamam. Başlıyoruz. Oradakiler, bizi duyabiliyor musunuz? {skype’dan “evet”
yanıtı}. Pekala.

C: Kasyopya’dan merhaba! Seven yüzler görmek güzel.

S: (L) Bu güzeldi. Tamam. Hmmm... Aklımda herhangi birşey var mı...

[Skype bağlantısının diğer ucunda yüksek sesli bir alarm çalıyor ve insanlar ekranın dışına koşuyor.]
(Pierre) Makineli tüfek mi o? [kahkaha]

(Possibility of Being) Hala hayatta mısınız?

(L) O neydi?

(Aiming) [Birşey] gitti.

(L) Ne gitti?

(Chu) Tabak.

C: Unutmayın ki alarm pek çok başkaları için ve çok değişik bir biçimde çalacak ve kapatma seçeneği
olmayacak.

S: (L) Pekala. Aklımdaki soru: Son 10 gündür veya 2 haftadır çok garip bazı kasırgalar oldu. Tarihsel olarak
tornadoların pek sık meydana gelmediği, hatta hiç meydana gelmediği yerlerde kasırgalar görüldü. Ve
tam bir ikili kasırga vardı... O neydi? Çoklu hortumları mı vardı?

(Kniall) İki olay vardı. Birinde ikiz kasırga vardı, birinde ise çoklu hortumlu tek bir kasırga vardı.

(L) Tamam. Tüm bunlar...

C: “Yarından Sonraki Gün”ü ve yaklaşan global süper fırtına hakkında bir “süre” önce yaptığımız
yorumları hatırlayın. Zaman ilerledikçe şiddetlenecek olan şeylerin pek çoğuna şahitlik ediyorsunuz şu
anda. Müthiş değil mi?!!

S: [kahkaha] (Chu) Duyabildiniz mi? {Skype katılımcılarına soruyor.}

(BİRİ) Maalesef, hayır.

(Perceval) Herkes harfleri mi yazıyor?

(L) Hepiniz not mu alıyorsunuz?

(BİRİ) Hayır, yalnızca aramızdan iki veya üç kişi not alıyor.

(L) Burada herkes genellikle bunu yapıyor çünkü bazen bu iş herkesin çabasını gerektiriyor. Alman
yeteneğinizle bunu düşünmüş olmalısınız? [kahkaha]

{Eklenen not. Celseler sırasında notlar almak beyindeki sinirler arasında gerçekten bağlantı kuruyor ve
herkesin beklentisiz bir modda olması için iyi bir pratik sağlıyor.}

(Andromeda) Gerçekten Alman mısınız?

(L) Alman olduklarını sanmıyorum.

(Possibility of Being) Hepsi değil. Almanlar not alıyor.

[Tüm skype katılımcıları kağıt kalem alıyor]

(L) Tamam, başka hangi sorularımız var? Oo, manyetik alanın zayıflaması hakkında soru soracaktık.

(Aiming) Tamam.
(L) Bugünün haberlerinde dünyanın manyetik alanındaki çok anormal görünen bir faaliyet veya
davranışla ilgili birşeyler vardı. Sanırım çok uzun zamandır yaklaşık %6’lık bir oranda zayıflıyor ve bazıları
bu oranın %10-15 arasında olduğunu söylüyor. Mevcut zayıflama hızıyla, çok uzak olmayan bir gelecekte
tamamen sıfıra inecek demektir. Bunun zorlu bir durum olduğu açık, çünkü bizi kozmik ışınlardan
koruyan şey manyetik alan. Bunu sormak neredeyse aptalca çünkü Pierre’in kitabında bu meseleyi büyük
ölçüde çözümledik ama manyetik alanın zayıflamasının mevcut akışın azalması olduğu, çünkü yaklaşan
devasa bir yıldızın mevcut akımı çekip zayıflattığı fikriyle ilgili bir doğrulama alıp alamayacağımızı merak
ediyorum.

C: Evet ama devasa bir yıldız değil.

S: (L) Tamam, dünyayla karşılaştırılırsa devasa.

(Perceval) Dünyayla karşılaştırılırsa gerçekten devasa mı?

(L) Bence öyle.

(Pierre) Nemesis’in boyutuyla ilgili bir soru sormuştuk ve kütlesinin güneşin kütlesinin 0.56’sı olduğunu
öğrenmiştik.

(Andromeda) Güneşin yarısı.

(Pierre) Evet, insan varlıklarıyla karşılaştırıldığında son derece büyük.

(L) Dünyanın büyüklüğüyle karşılaştırılırsa oldukça büyük.

(Data) Bugün dünyanın manyetik alanıyla ilgili bir hesaplama yaptım. 2014’te yalnızca altı ay içinde
manyetik alan Kuzey Amerika’da %10 oranında zayıflamış. Yani 6 mikroteslalık bir azalma olmuş, ki
ortalama manyetik alan 60 mikrotesla. Ve YALNIZCA Kuzey Amerika üzerinde. Rusya ve Çin’de biraz daha
güçlenmiş.

(L) Yani manyetik alan esas olarak Kuzey Amerika üzerinde mi zayıflıyor? Bunun bir anlamı, önemi var
mı?

C: Olmaz mı!

S: (L) Peki o anlam ne olabilir?

C: Yalnızca bekleyin!

S: (Perceval) Zayıflayan manyetik alanın meteor çarpmaları olaylarının artmasıyla herhangi bir ilgisi var
mı?

C: Veya jeolojik faaliyetler!

S: (Chu) Sanırım manyetik kutbun Rusya’ya, Sibirya’ya doğru kaymakta olduğu söyleniyordu haberlerde.

(L) Tamam, son defasında insanlığın bir deney olduğundan bahsetmiştiniz. Bu deneyi yapan kim veya
ne?

C: Bu bağlantıda bu konuyu çeşitli açılardan ele aldık. Bu deney kısmen “doğal akış”, kısmen de kasıtlı
manipülasyon. Ama bu manipülasyonun “doğal akışta da” yer aldığını aklınızda bulundurmanızı tavsiye
ederiz.

S: (L) Tamam. (Possibility of Being) 3. yoğunluk bu tür deneylere maruz kalan tek yoğunluk mu, yoksa bu
daha üst yoğunluklarda da var mı?
C: Bu şekilde sadece 3. yoğunlukta, evet. Ama tüm yoğunluklar doğal ve yaratıcıdır. Soyların tükenme
şekillerine bakın. Doğa zengin ve çok yaratıcı.

S: (L) Bu Gurdjieff’in tanımladığı “yaratılış ışınlarına” veya yaratılışın dallarına benziyor.

C: Yeterince yakın.

S: (L) Benim başka sorum yok. {Alman grubuna} Sorularınız var mı?

(Altair) İlk sorumuz bir evi kaldırıp geri bırakan hortumla ilgili ilgili. Yerinden kalkıp geri oturan eve birşey
olmadı. Bunun nasıl olduğunu merak ettik.

C: Özellikle iyi inşa edilmiş ve rüzgar tüneli parametreleri tam uygundu.

S: (L) Tamam, sıradaki?

(no-man’s-land) Richard Rockefeller’ın bir uçak kazasında ölmesi bir kaza sonucu muydu, yoksa kasıtlı
olarak mı öldürüldü?

C: Kaza. Bu da oluyor. Ama kaza bile olsa “kurban” bir seviyede durumun farkındaydı ve katılım gösterdi.
Seçim.

(Chu) Kimdi o?

(Perceval) John D. Rockefeller’ın büyük torunu. Çocuklarının çoğu ressam falan. Yaptıkları belirli birşey
yoktu... Başka insanların parasını harcamak dışında. Ama oyundan çıkarılmak istenmesine neden
olabilecek herhangi birşey yapmıyordu.

S: (L) Sıradaki?

(Gawan) Pekala, bir sorum daha var. 1. tip şeker hastalığı. Ketojenik diyet yaptığımda iyi durumda
oluyorum. Sormak istediğim şu: 1. tip şeker teşhisi konmuş bir çocuk ketojenik diyet yaparsa şeker
hastalığı iyileşmeye başlar mı?

C: Evet.

S: (Gawan) Tamam, sonraki sorum: Benim şekerimin iyileşme şansı var mı?

C: Kök hücrelere bak.

S: (Gawan) Kök hücreler.

(Aiming) Gurdjieff’in ruhunun ne durumda olduğunu merak ediyoruz?

(L) Ne?

(Aiming) Yani onun şu anda ne yapmakta olduğunu merak ediyoruz. Şu anda nerede, veya...

C: Uzun süredir dikkatini dünya meselelerine veriyordu ama artık 4. yoğunlukta tekrar doğuş için tam
derin düşünce hazırlığına geçti.

S: (L) 4. Yoğunlukta insanların doğduğunu mu söylüyorsunuz?

C: Evet. Şimdiye kadar aksi yönde birşey söyledik mi?


S: (L) Söylemediniz ama ben emin değildim.

(Chu) Fiziksellikte değişiklikler olduğunda insanların o ağrılı doğumlarından kurtulacağını


düşünüyorsun...

C: Yalnızca bazı bakımlardan biraz daha yoğun.

S: (Data) Gurdjieff’in “insan” terimini kendi tanımlama şekliyle, Gurdjieff bu terimin tam anlamıyla bir
“insan” mıydı?

C: Yakın. Gurdjieff’in en büyük sorunu, o sırada hemen ardındaki basamağa yerleştirecek kimse
olmamasıydı ve bu nedenle biraz sürçtü.

S: (Pashalis) Mouravieff organik portal kavramını nereden aldı?

C: Almadı. “Adamic” insana ve “pre-adamic”e referansta bulundu.

S: (L) Hatırlayacak olursan organik portal kavramını K’lar sunmuştu ve Mouravieff’in adamic ve
preadamic insan fikrini nereden aldığıyla ilgili sorularımıza yanıt olarak açıkladı bunu. Dönüp o
transkriptleri tekrar okuman gerekiyor.

(no-man’s-land) {Haberlerde bahsedilen} radar arızaları ile son zamanlardaki uçak kazaları arasında
herhangi bir bağlantı var mı? Sanırım en son Münih’te bir kaza oldu ve sonra [duyulmuyor] yakınlarında
bir tane oldu...

(L) Uçak azaları ile ne arasındaki bağlantılar?

(no-man’s-land) Avrupa’daki radar sorunları.

(Perceval) Bir çeşit sızıntıydı...

C: İfade edildiği gibi değil. Tarihte EM anormalliklerinden kaynaklı çok sayıda kaza var. Radar arızaları da
EM anormalliklerinden kaynaklanıyordu. Ama tüm vakalardaki durum aynı değil. [Skype bağlantısının
Alman tarafından garip gürültüler geliyor] Ayrıca ille biri diğerine neden olmuyor.

S: (Andromeda) Orada neler oluyor?

(Perceval) Bilgisayarın yanında su kaynıyor sanki! Bilmiyorum.

(L) Belki de bir tren. Tamam, son soru veya sorular?

(Gawan) Son bir sorumuz var. Alman grubu olarak üzerinde çalışmamızı tavsiye ettiğiniz belirli birşey var
mı?

[Skype bağlantısından ibibik sesleri gibi sesler geliyor]

(Perceval) İbibik sesi gibi. Ya da orada bir uluyan maymunları var.

C: Daha az yapısal bir etkileşim tavsiye ediyoruz. [kahkaha]

(Perceval) Pek işe yaramıyor.

(Aiming) Daha az yapısal mı? [kahkaha]

C: Rahatlayın! Daha fazla şarkı söyleyin. no-man’s-land size gösterebilir!


S: (Pierre) Aha! no-man’s-land! Şarkıcı no-man’s-land!

C: Ve en önemlisi: Başkalarına yardımcı olma üzerinde çalışmaya başlayın, endişeyi bırakın!

S: (Perceval) Alman endişesi.

(no-man’s-land) Teşekkürler.

C: Birşey değil ve hoşçakalın!

(L) Rollerinizi seçmeniz ve Neşeli Günler’i yeniden çevirmeniz gerekiyor.

(BİRİ) Ne?

(L) Onlara bunun nasıl olacağını göster no-man’s-land!

(Aiming) Bize nasıl daha az yapısal olunacağını göstermeniz gerekiyor...

(L) Hey! Burada bir endişe var! [kahkaha] Celse transkriptinin hazırlanmasını beklemeniz gerekiyor çünkü
konuşulanlar art arda dizildiğinde herşey daha net hale geliyor. Anlaştık mı? Sizinle şakalaşıyoruz çünkü
daha fazla rahatlamanız gerekiyor.

(Perceval) Ve no-man’s-land buradayken ve karaokemiz varken çok şarkı söylüyordu, değil mi? Yani no-
man’s-land şarkı söyleme yoluyla nasıl rahatlanacağını ve nasıl daha az endişeli olunacağını biliyor.

(L) Ve eğlenmeyi.

(Pierre) Hergün akşam saat 4 ila 8 arasında bunu gayrıresmi bir şekilde yapabilirsiniz. [kahkaha]

(Perceval) no-man’s-land’in buna öncülük etmesi gerekiyor!

(L) Neredesiniz?

(Aiming) Görlitz.

(L) Orası nerede?

(Perceval) Polonya sınırına yakın.

(L) Aranızdan biri orada mı yaşıyor?

(Perceval) Gawan.

(L) Gawan, orası senin evin mi?

(Aiming) Evet.

(Gawan) Evet.

(L) Onu öğrenmek istemiştim. Karaoke makineniz var mı?

(Gawan) Mikrofonumuz yok.

(Aiming) Ama mikrofonsuz şarkı söyleyeceğiz.

(L) Ama karaoke CD’leriniz var, değil mi?


(Gawan) Evet, var. Tam donanımlıyız. [kahkaha]

(L) Tam işlevli karaoke Ölüm Yıldızı, ha? Tamam çocuklar. Şimdi gidiyoruz, çünkü bugün çok yorgunum.
Tüm gün çok yoğun çalıştım ve diğer herkes de öyle. O yüzden yorgunuz. Ama evinize küçük bir Kasyopya
Neşesi getirmek istedik.

(Andromeda) Endişenizi dağıtmak için.

(L) Evet, endişenizi atın. Yarın herşey eğlenceli olacak.

[Teşekkürler, Guten Nacht’lar ve hoşçakalınlar]

26 Temmuz 2014
Laura ve Andromeda tablada

Pierre, Perceval, PoB, Chu, Kniall, Parallel, Oxajil , Data, Thorbiorn, Mr. Scott, Terran, Alana, Timótheos

Toronto’dan Skype’la katılanlar: Turgon, Aya, dugdeep, Manitoban, fabric

S: [Başlangıçta Toronto grubuyla Skype’dan bağlantı kuramadık] (L) Bugün 26 Temmuz 2014. Olağan
grubumuza ek olarak Parallel ve Oxajil, Thorbiorn, Timótheos, Alana ve Terran var. Görünüşe göre teknik
bazı zorluklar yaşıyoruz... Merhaba?

C: Herkese merhaba!

S: [Skype sonunda arkaplanda bağlanıyor] (L) Bu akşam kimleyiz?

C: Kasyopya’dan Filniya.

S: (L) Tamam.

(Perceval) Merhaba! [Skype üzerinden merhabalaşmalar] Geciktiniz!

(fabric) Bizi duyabiliyor musunuz?

(Perceval) Evet. Ama göremiyoruz.

(fabric) Tamam, bekleyin... [Ayarlamalar yapılıyor, uzaktaki kamera yeniden konumlandırılıyor. Tekrar
merhabalaşmalar.]

(Perceval) Tamam.

(Andromeda) Kalem-kağıtlarınız hazır mı?

(Toronto grubu) Evet!

(L) Neredeyse sizinle bağlantıdan vazgeçiyorduk, biliyor musunuz? Celseye başladık bile. Bıraktığımız
yerden devam edeceğiz. İlk sorumuzu soracağız. Girişi yaptık zaten. Pekala, ilk sorum... Siz kendi
sorularınızı biraz bekleteceksiniz! Geç kaldığınız için cezalısınız. [Kahkaha] AH 5017 no’lu Air Algeria
uçağının yaptığı kazaya neyin neden olduğunu bilmek istiyorum. O kazaya neden olan neydi?

C: Birden fazla unsur söz konusu. Öncelikle, yıldırımın gücünü dörde katlayan bir elektrik akımı girdabı
meydana geldi. İkincisi, girdap nedeniyle boyut perdesinde bir delik açıldı. Bunun meydana getirdiği EM
etkileri pilotların dikkatini dağıttı. Gelecekte gezegen genelinde bu tür daha fazla olay bekleyin.
S: (Pierre) Neden bir elektrik akımı girdabı meydana geldi?

C: Akım topraklandı ve dolayısıyla daha fazla gerilim “akışı” oluştu. Pierre’in kitabını okuyun! (ç.n.: Aynı
Pierre’in [Pierre Lescaudron] Laura ile birlikte yazdığı ve bu yıl yayınlanan “Earth Changes and the
Human-Cosmic Connection” [Gezegen Değişimleri ve İnsan-Kozmos Bağlantısı] adlı kitap kastediliyor
esprili bir şekilde. Kitap elektriksel fenomenlere de geniş bir şekilde yer veriyor.)

S: [Kahkaha] (Pierre) İlginç tavsiye.

(Kniall) Duymuş muydun o kitabı?

(Andromeda) Geçen gün duyduğumuz, o çok şiddetli yıldırımlar neyin nesiydi?

C: Bir başka girdap ama yer seviyesinde o kadar şiddetli değildi.

S: (L) Sormak istediğim bir soru vardı ama kafamdan uçuverdi... Evet, dairesel bir fırtına meydana geldi
ve tüm yıldırımlar ve şimşekler bizim etrafımızda ve tüm Fransa etrafında çemberimsi, dairesel veya
siklonik bir hareket halindeydi. Birkaç kez kontrol ettiğim radar ekranında gördüm bunu.

(Pierre) Atmosferde artan toz miktarı topraklamaya neden oluyor. Lokal olarak atmosferde daha fazla
elektrik yükü toplanıyor ve bu da daha fazla dengesizliğe ve boşalmalara neden oluyor.

(L) Şu anda son derece aktif olması beklenen güneşteki aşırı sessizlikle herhangi bir ilgisi var mı bunun?
Güneş faaliyetlerinin maksimumda olması gerekiyordu şu anda ama güneş diski birkaç gündür tamamen
hareketsiz.

C: Evet, söylediğimiz gibi, sistem topraklanıyor.

S: (L) Güneş sistemi mi topraklanıyor yani?

C: Evet.

S: (Alana) Bu tür şeyler daha fazla mı meydana gelecek?

(Perceval) Evet, öyle dediler: “Gelecekte gezegen genelinde bu tür daha fazla olay bekleyin.”

C: Daha önce de fark ettiğiniz gibi, [uçağın] tamamen parçalanmış ve kömürleşmiş olduğuna dikkat edin.

S: (L) Tamam. Şu anda sorusu olan herhangi biri? Tamam. Benim sorularım bitti. Siz oradakiler şimdi
sorularınızı sorabilirsiniz.

(dugdeep) Frekans çiti sınırını merak ediyorduk. ABD ile ilgili olarak her zaman bahsi geçen birşey ama
ya Kanada ve Meksika? Bizi de etkiliyor mu?

C: Kesinlikle! Mekansal sınırları yok, yalnızca hedeflenen alanlara yakın yerler daha şiddetli bir şekilde
“vuruluyor”.

S: (fabric) Kuzey Amerika üzerindeki manyetik alan zayıflamasının frekans çiti üzerinde bir etkisi olur mu?

C: Oradaki manyetik alan zayıflaması frekans çiti faaliyetlerinin bir sonucu daha ziyade.

S: (dugdeep) Enneagram kişilik tiplerine bakıyoruz ve bunun geçerli bir rehberlik olup olmadığını merak
ediyoruz. Kişinin kendi üzerinde yapabileceği bir Çalışma olarak epeyce bilgi sağlayabilir gibi görünüyor.

C: Yaklaşık yüzde 54 geçerlilik. Bunun temelde “uydurulmuş” birşey olduğunu unutmayın.


S: [Toronto bir başka soru sormaya başlıyor]

C: Toplumunuzdaki çoğu insan psikolojisi sistemlerinde olduğu gibi.

S: (Perceval) [Son 2 yanıtı Toronto grubu için tekrarlıyor]

C: Laboratuar ve toplum çalışmalarına dayalı olduğunda bilişsel (kognitif) psikoloji bir istisna teşkil ediyor.

S: (L) Fark edeceksiniz ki konuşurken sizi duyamıyorum. Siz konuştuğunuzda bu sefer buradan size gelen
ses kesiliyor. Bir kişi konuşurken kesilip tek taraflı olarak çalışan bir hoparlör gibi. Yani K’lar bir
konuşmada araya girip birşey söylüyorsa ve siz o sırada konuşmaya başlamışsanız veya konuşmaya
devam ediyorsanız K’ların cevabını kaçıracaksınız demektir. Bir sonraki soru?

(Turgon) Kanada’daki havayla ilgili... Bu yaz ve kış hava sürekli sıcak ile soğuk arasında dalgalanıyor. Buz
çağının ne şekilde meydana geleceğiyle ilgili birşeyi merak ediyoruz. Önümüzdeki birkaç yıl boyunca
yağışlara paralel olarak yazlar giderek daha soğuk hale mi gelecek?

C: Hayır, taşma noktasına ulaşıldığında buzulla kaplanma süreci birkaç ay içinde gerçekleşecek.

S: (Aya) Japonya’da veya Japonca olan ve topluma yardımcı olmak için korunması gereken herhangi bir
bilgi veya materyal (kaynak) var mı?

C: Faydalı şeylerin çoğunun Batı’ya zaten aktarılmış olduğunu söyleyelim yalnızca. Ve pek çok başka şey
gibi bunların da epeyce bir kısmı bozulmuş durumda.

S: (Manitoban) Burada üç yıldır EE (Éiriú Eolas) eğitimi veriyoruz ve herhangi bir ilerleme kaydedip
kaydetmediğimizi merak ediyoruz. Sadece katılımcılar için değil de, herhangi lineer-olmayan etkiler de
yarattık mı mesela?

C: Evet ve bu üzerinde düşünülmesi ilginç birşey: Görünür bir sonuca ulaşmaya çok önem vermeden,
çalışıp aleminize enerji aktarmaya devam etme gereksinimi.

S: (L) Bu da benim aklıma bir başka soru getirdi. Sürekli aklımda olan şeylerden biri; çok sayıda grup
üyesinin faydalı şeyler yapma, örneğin ağa yardımcı olma, gruba yardımcı olma, Çalışmaya yardımcı
olma, süreci sürdürme konusunda karşılaştıkları zorluk. Bazen başlıyorlar ama sonra yitip gidiyorlar.
Bazen çok büyük, çok çabuk, çok hızlı birşey deniyorlar ve sonra cesaretleri kırılıyor... Dolayısıyla buradaki
grup olarak kendimizi yıllardır ve hatta en zorlayıcı koşullar altında bile bu işe adamamızı sağlayan şeyin
ne olduğunu merak ediyorum. Bir insanın, bunu söylediğim için beni bağışlayın ama, kıçını kaldırıp işleri
yürütmesi için sahip olması gereken nitelik nedir? İhtiyaç duyulan nitelik nedir?

C: Uyanmış vicdan.

S: (L) Fakat vicdanlarımızı uyandırmayı nasıl başardık ve diğer insanlar bunu nasıl yapabilir?

C: Nasıl başladığınızı hatırlayın, dünyanın vicdanı olarak kendiliğinizden hareket ettiniz.

S: (L) Açıklayabilir misiniz?

C: Neden sizin varoluş düzleminizde meydana gelen herşeyi görmek için çaba göstermeye başladığınızı
hatırlayın.

S: (L) SOTT mu? Signs of the Times sayfam mı?

C: Evet.
S: (L) Çünkü insanların bir kahrolası günden diğerine geçerken neler olduğunu hatırlamadıklarını
görebiliyordum! Neler olduğunun hergün kendilerine hatırlatılmasına ihtiyaç duyuyorlardı.

C: Vicdanınızı geliştiren şey de buydu. Ve buna yardımcı olanlar da bu sürecin içinde.

S: (Andromeda) Neler olup bittiğiyle ilgili sürekli uyanık kalman gerekiyor.

(L) Her zaman ve HERŞEY hakkında uyanmak ve uyanık kalmak zorundasın. Kendini uykuya bıraktığın her
dakika vicdanını uyutuyorsun. Kişilik çözülmesi vicdanını uykuya daldırıyor. Tamam, bu konuda sormak
istediğim buydu. Devam edelim.

(fabric) Endişelendiğimiz konulardan biri, iletişimin kopması durumunda, diğer gruplarla iletişim
kurmada ruh tablasının kullanılıp kullanılamayacağı. Yani örneğin Şato’yla ve Tobacco House’la iletişim
kurmak için. Eğer elektriğimiz olmazsa veya birbirimizle hiçbir iletişim kurma aracımız olmazsa, tablayla
iletişim kurabilir miyiz? Bir kanal oluşturamazsak ölülerin ruhlarıyla mı irtibat kuruyor oluruz sadece?

C: O şekilde iletişim pek ihtimal dahilinde değil ve tavsiye edilebilir de değil. İhtiyaç duyulan şeyi daha
önce söyledik: Uygun ağ çalışması yoluyla çakraları birleştirin.

S: (Perceval) Yani uygun ağ çalışması yoluyla çakra bağlantılarını yapan insanlar, söylenmesi gerekmeden,
ağın bir parçası olarak ne yapılması gerektiği konusunda ilham ve sezgi sahibi olacak anlamında mı bu?

C: Ve fazlası. Frekanslar değiştiğinde telepati yeteneği de artacak. “Alıcılık kapasitesi” üzerinde


çalışırsanız, diğer herşey doğal bir şekilde gelecektir.

S: (L) Alıcılık kapasitesi üzerinde nasıl çalışılabilir?

C: Vicdanı uyandırarak ve Mouravieff’in tanımladığı şekilde merkezleri akort ederek.

S: (L) Tamam. Sonraki soru?

(dugdeep) Homeopatinin ardındaki mekanizmayı açıklayabilirler mi?

C: Frekans titreşim rezonansı. Kendinizi gezegene yönelik “homeopatik ilaçlar” olarak düşünün.

S: (Perceval) Bu güzel bir tanımlama. Makro ölçekli homeopati. İnsanlar ilacın küçük bir dozu olarak işlev
gösterdiğinde, bu diğer varlıklarla rezonans sağlayabilir.

(Pierre) Yani doğru titreşim frekansındaki bireyler makroorganizma üzerinde, yani Dünya Gezegeni
üzerinde pozitif bir etki yapabilir.

(dugdeep) Peki homeopatik maddeler neden sulandırıldıkça daha kuvvetli hale geliyor?

C: O zaman rezonans solüsyonda daha geniş bir alana yayılıyor ve herşeyi maddenin bütünlüğüne uygun
bir frekansa getiriyor.

S: (dugdeep) Burada diyetle ilgili bir paragraf var ama bunu parçalara ayıracağım. [Paleo/keto diyetlerle
ilgili olarak] Burada mesele toplam karbonhidrat ve proteinden ziyade artan insülinle mi ilgili?

C: Evet.

S: (dugdeep) Cılız insanlar neden çok fazla kilo kaybediyor gibi görünüyor? Çok fazla kilo kaybetmemek
için insülinlerini belirli bir düzeyin üstünde tutmaları mı gerekiyor? Yoksa daha fazla yağ tüketerek mi
dengeyi sağlayabilirler?

C: Daha fazla yağ. İnsülin tüm vücutta strese neden oluyor.


S: (dugdeep) Vücut ısısının düşmesi, özellikle el ve ayakların soğuması kalorinin çok düşük olmasından
kaynaklı bir düşük tiroit işlevi göstergesi mi?

C: Her zaman değil.

S: (Turgon) Adrenal yorgunluk da buna neden oluyor olabilir mi?

C: Evet ve başka nedenler.

S: (dugdeep) Evet... Kişisel bir soru sorabilir miyim?

(L) Deneyip görelim.

(dugdeep) Birkaç gece önce uyurken çok çılgın bir deneyim yaşadım. Üzerime çok sayıda enerji dalgası
geldi sanki ve vücudumda bir gerilme gibi hissettim bunları. Neler oluyordu?

C: Beyin kimyasal ayarlaması.

S: (dugdeep) Tamam.

(skype’dan soru soran, tespit edilemeyen bir kişi) MH 17 Malezya uçağında zaten ölü olarak yerleştirilen
herhangi biri var mıydı?

C: Hayır.

S: (Perceval) Uçarken patlatıldılar!

(dugdeep) Siğiller virüs olduğuna göre, siğillerin olması vücudunun virüslerle savaşamadığı anlamına mı
gelir? Veba tarzı hastalıkların yaklaşıyor olmasıyla ilgili olarak...

C: Mutlaka o anlama gelmez. Siğiller vücudun virüsleri sarmalayıp kapatmasından da kaynaklanabilir. ...
Yerine, sayısına ve türüne bağlı.

S: (dugdeep) Siğillerden kurtulmayla ilgili herhangi bir tavsiye?

C: Soğuk tedavisi (kriyoterapi) genellikle etkili oluyor.

S: (Chu) Hazır virüslerden bahsetmişken, belki Oxajil’in durumunu da sorabiliriz. Bir gizem.

(Oxajil) Evet, önceki celsede sağ gözüm için nasıl bir çözüm sağlanabileceğini konuşuyorduk. Hatta
sorunun bir herpes virüsüyle ilgili olup olmadığını.

C: Mevcut tedaviyi sürdür; uzun vadeli, düşük doz doksisiklin eklenebilir.

S: (L) Uzun vadeli, düşük doz doksisiklin siğiller için de faydalı olur mu?

C: Evet.

S: (L) Uzun vadeden kasıt nedir?

C: 12 ay.

S: (Turgon) Bir sorum daha var. Heartmath.org sitesinde kalp ve beyin dalgası bütünlüğü hakkında verilen
bilginin herhangi bir geçerliliği var mı yoksa da o da EFT gibi kısa vadeli bir çözüm mü?
C: Tamamen saçmalık; kimlik çözülmesi ve vicdan tahribatına neden oluyor. Egomani isteyen?

S: (Data) Sibirya’da açılan şu deliği sormak istiyorum. Obruğa benzeyen ama aynı zamanda çevresine
bazı maddeler saçan delik. O deliğe neden olan şey neydi?

C: Gezegenin içinde gaz patlaması. Gezegenin dönüşündeki çok küçük bir yavaşlamanın bile herşeyin
“açılmasına” neden olacağını söylemiştik. Gelecekte bu tür daha fazla olay bekleyin. “Patlamayı” neyin
tetiklediğini sormadınız. Bir kez daha büyük elektrik gerilimi akışını düşünmenizi söyleyebiliriz.

S: (L) Yani elektrik tetiklemeli bir gezegen içi patlama. Tüyler ürpertici!

(Pierre) Dünya açılıyor, gaz salınıyor ve bir yandan da elektrik akımları boşalıyor.

(Perceval) Bir yıldırım da böyle bir patlamaya neden olabilir mi yani?

C: Evet.

S: (L) Yani dünyaya bir yıldırım düştüğünde, eğer belirli bir mesafede gaz varsa...

(Pierre) Her yerde meydana gelen o çılgın yangınlar... Gaz, yıldırım, göktaşları, patlamalar...

(Kniall) Harlem’de olan şey böyle birşey miydi? Bir binada bir gaz patlaması olmuştu ve obruk gibi birşey
açılmıştı. Aynı tipte olabilir.

(L) Bir süre önce yangınları sorarken elektrik akımı boşalmalarından bahsetmişlerdi. Yani ille göktaşları
olması gerekmiyor.

(Perceval) Donmuş çalılık ve bataklık tarzı yerlerdeki yangınların gazla ilgili olduğunu söylemişlerdi.

(L) Bir yandan gaz salınıyor ve bir yandan da kıvılcımlar geliyor. Tamam, başka sorusu olan? Kısa bir süre
içinde celseyi kapatacağız.

(Aya) Toronto grubu için herhangi bir tavsiye?

C: Uyanma sürecinde tezahür eden savrulmalar sırasında gerçekten adanıp birbirinizi desteklerseniz, bu
takımın başarabileceği çok şey var. “Uyanışın” ne olduğu konusunda: Duygusal merkezin açılması ve
gerçek vicdanla birleşmedir.

S: (L) Tamam, bu gecelik bitirelim. Hepiniz dağılıyorsunuz.

[Teşekkürler ve hoşçakalınlar. Skype seansı kapatıldı.]

S: (L) Tamam, bizim grubumuz için eklemek istediğiniz herhangi başka birşey?

C: İyi bir grup. Hoşçakalın.

CELSE SONU

12 Temmuz 2014
Tablada Laura, Ark, and Andromeda

Pierre, Perceval, Polonel,, PoB, Chu, Atriedes, Data, No-man's-land, Mr. Scott, Alana, Timotheos

S: (L) Bugün 12 Temmuz 2014. Sezar’ın doğum günü veya ona yeterince yakın bir tarih. Tüm o takvim
değişikliklerinden sonra bunu nasıl bilebilirsin ki? [Celsede mevcut olanların incelenmesi] Pekala,
kollarımızı sıvayalım!... İşte buradayız. Siz neredesiniz?
C: İşte buradayız!

S: (L) Peki bu akşam kimle birlikteyiz?

C: Kasyopya’dan Juinius L R.

S: (L) Mr. Scott, bize biraz toz getirebilir misin? Çok çekme var... Kimsenin çok bastırdığını sanmıyorum.
[Tozun yeri bulunuyor ve tablaya uygulanıyor] İşte başlıyoruz. Bunun daha iyi olup olmadığına bir
bakalım.

C: İyi iş!

S: (L) Bu gece yana çektiğinizi fark ediyorum. Biri bana şu printer’ın yanındaki kağıt parçasını getirsin.
Pekala, forumda birinin sorduğu birkaç soru var. Şöyle diyor:

“Wal Thronhill diyor ki Satürn bir Kırmızı Cüce yıldızken Dünya, Mars ve Venüs Satürn’ün uydularıymış
ve sonra Satürn Güneş’in alanına yakalanmış ve onun kromosferinde kalmış. Satürn Güneş’in alanına
yakalanınca kendi kromosferini kaybetmiş ve üç tane büyük uydusu da elektrik etkileşimlerinden dolayı
Güneş’in yörüngesine girmişler. Satürn gerçekten de önceden bir Kırmızı Cüce miydi?”

C: Hayır, bir birikimin ürünüydü. Bir gün bir Kırmızı Cüce olabilir ama bu o kadar uzak bir gelecekte ki,
önemli değil.

S: (L) Pekala. Yani Satürn önceden bir Kırmızı Cüce değildi ve o zaman muhtemelen Dünya da Satürn’ün
bir uydusu değildi. Bir sonraki soruya geçelim. “Dünya Satürn’ün kromosferinde bir uydu muydu?”

C: Hayır.

S: (L) “O dönemde medeniyetler var mıydı?”

C: İlgisiz.

S: (L) “Mars’ın yüzeyindeki yaralar Satürn’ün güneş sistemine girmesinin bir sonucu mu oluştu?”

C: Hayır, daha önce de tanımlandığı gibi Mars sisteme yeni giren Venüs’le etkileşti.

S: (L) Bu konuda bu kadarı yeterli. Bu elektrik evreni işindeki elemanların küçük bir sorunu var gibi
görünüyor ve o temel sorunun ne olduğunu merak ediyorum.

C: Fazla elektrik ve yetersiz astronomi.

S: (L) Yani teorilerinde epeyce ilerlediler ama birşeyi hesaba katmadılar... Tam olarak anlamıyorum.

C: Bazı astronomik modellerin belirli bir geçerliliği var.

S: (L) Elektrikli evren teorisinin destekçileri pire için yorgan yaktı. TÜM astronomik teorileri reddettiler,
halbuki bazıları geçerli.

C: Çoğu yıldız etrafında birikim olur.

S: (L) Gezegen oluşumuyla ilgili birikimsel disk teorisinden mi bahsediyorsunuz?

C: Evet. Ama başka cisimler bütün halinde gelebilir. Ayrıca Thornhill ve arkadaşları ikiz yıldızı gözardı
ediyor.
S: (L) Konuyu değiştirmeden önce sormak istediği başka birşey olan? Herkes konunun değiştirilmesini
bekliyor... Tamam, önceki tüm celseleri gözden geçiriyorum ve ilk yıl, yani 1994 yılında İsa konusuna çok
takmışım. Bunun nedeni de dini yetiştirilişim, geçmişim vesaire. Ve bu konuya ciddi bir enerji, sadece
enerji de değil, çok fazla duygu yükledim. İsa konusunda önceden verdiğiniz yanıtları okuyordum. Ve
şimdi Jül Sezar’ın gerçekten İsa mı olduğunu yoksa İsa için bir model mi olduğunu sormak istiyorum.
Neden bana bazen Sezar için geçerli olan, bazense olmayan cevaplar veriyordunuz?

C: Alamazdın. Bir soruyu güçlü bir önyargıyla sorduğunda, inanma iradeni ihlal edemeyiz.

S: (L) Filistin’de yaşamış olan ve...

(Perceval) İsa Hikayesi’nin yaratılmasında herhangi bir rol almış gerçek bir kişi var mıydı acaba?

(L) O sırada ne cevap vermişlerdi?

(Perceval) Biri vardı.

(Pierre) Bilinmeyen bir kişi.

(L) Bir keresinde İsa’nın görünüşünün nasıl olduğunu sormuştum ve siz de belirli bir tanımda
bulundunuz... Ve sanırım sorarken “Nasıralı İsa” veya “Filistin’deki İsa” gibi belirli tanımlayıcılarla
sormuştum. Yani sorularıma bazı tanımlayıcılar, ayırt ediciler de ekledim.

(Perceval) Ve aldığın cevap...

(L) Evet, soru nasılsa cevap da öyle oldu. Nasıl sormam gerektiğini bile bilmiyorum! O birey hikayeyle bir
şekilde ilişkili miydi? Marangoz olarak tanımlanan kişiyle?

C: İsa efsanesine çok az katkıda bulunmuş olması dışında uzun zaman önce unutulmuş, yerel olarak ünlü
bir stoacı filozof.

S: (L) Yani İsa’yla ilgili güçlü bir inanca sahip bir kişi, belirli bir bölgede yaşayan ve belirli şeyler yapan
İsa’yla ilgili sorular sorabilir ve o bireyle ilgili cevaplar gelebilir ama daha büyük resimde asıl model
Sezar’dı, öyle mi?

C: Evet.

S: (L) Tamam. Şunu sormak istiyorum: Bir keresinde İsa’nın bir süper bilinçlilik halinde olduğunu,
ruhunun kopyalanıp insanlarla iletişim kurduğunu falan anlatmıştınız. Bunun Sezar’la herhangi bir ilgisi
var mı?

C: Var gerçekten!

S: (L) Hmm...

(Perceval) Bir soru sorabilir miyim?

(L) Evet.

(Perceval) Sezar, insanların bir anlamda İsa’ya atfettikleri nitelikte bir ruh muydu? Daha yüksek bir
yoğunluktan veya seviyeden gelen çok ilerlemiş bir ruh muydu?

C: Son derece yükleme yapılmış önyargılı hikayelerden bile bu anlaşılabilmeli.

S: (L) Şuna geri geleyim. Bunun için henüz pek hazır değilim. Bir başka soru sorayım. İsa’yla ilgili bir soru
sorarken, komatoz bir durumda üç gün geçirdiğini, 96 saat’lik bir temiz kanal meditasyonu yaptığını,
sonra taraftarlarına bazı kehanetlerde bulunduğunu ve sonra da bir ana gemiye yükseldiğini
söylemiştiniz. Bu bilgiler NEREDEN geldi??

C: Çoğunlukla sen ve Frank’ten.

S: (Andromeda) Peki ona benzer herhangi birşey oldu mu?

(L) Herhangi bir zamanda herhangi bir kişiyle buna benzer birşey yaşandı mı?

C: Hayır.

S: (L) Yani Frank UFO’larla çok ilgiliydi ve ben de çok sıradışı birşey olmuş olduğundan çok emindim. Çok
güçlü inançlarla o soruları sorduğumuzda başka bir bilgi gelmesine şaşırmamalı sanırım.

(Perceval) İsa’nın mağaraya gelmesi veya bir mağaraya yerleştirilmesi... Bu da senin İncil’le...

(L) Benim İncil eğitimim! Ve UFO’lar. Frank UFO’larla çok ilgiliydi! [kahkaha]

(Perceval) Trans meditasyonu. O sırada o işe çok girmiştiniz.

(L) Bana öyle geliyor ki, transkriptlerin pek çoğu bakımından, muhtemelen en iyi bilgi herhangi birşeyle
ilgili hiçbir inancımız veya varsayımımız olmadığı zaman geldi. Sırf meraktan sorduğumuz şeyler.

C: Evet

S: (L) Tamam, burada Sezar’la ilgili tüm inanç ve varsayımlardan sakınmaya çalışacağım. [kahkaha]

(Mr. Scott) Evin her yanındaki Sezar büstlerini gözardı etmeye çalışın! ... K’lara söylüyordum. [kahkaha]

(L) Sezar’ın hayatıyla ilgili sorular sormak istiyorum.

(Perceval) Sezar hiç varoldu mu? En temelden başlayalım! [kahkaha]

(L) Sezar gerçekten yaşadı mı?

C: Evet.

S: (L) Pekala! [kahkaha] Sezar büyük ölçüde tarihsel anlatımlarda tanımlandığı gibi mi yaşadı? Yani
Çiçero’nun ve Sallust’un ve Suetonius’un ve diğer tarihçelerin falan anlattığı gibi?

C: Tarihçiler önyargılıydı ve onun kalibresini anlayabilecek durumda değillerdi.

S: (L) Bu benden almayı bekleyebileceğiniz bir yanıt!

(Atriedes) Kalibre ha?

(L) Galya Savaşlarını Sezar’ın kendisi yazmış gibi görünüyor. Metin çalışmaları gerçekten de bu kayıtlarda
BAZI değişiklikler yapılmış olabileceğine işaret ediyor ama çok değil. Sezar’ın stilinde yazı yazmak çok zor.
Sezar’ın tarzının Latin dilinde yazılmış en kusursuz ve ihtişamlı yazı olduğu söyleniyor...

(Perceval) Önyargısız bir soru sorabilir miyim? [kahkaha]

(L) Evet?

(Perceval) Galya Savaşlarını Sezar mı yazdı?


C: Evet.

(Perceval) Güzel. Önce bu temel kavramları oturtmamız gerekiyor!

(L) Dediğim gibi, Galya Savaşlarını o yazdı. Galya Savaşları tam bir bilmece. Bir yanda inanılmaz parıltılı
bir ruh görüyorsun, diğer yanda da o inanılmaz barbarlıkları okuyorsun. Mesele şu ki Galya Savaşlarıyla
ilgili bildiğimizin çoğu Sezar’ın “yazdığı” şeyler....

(Pierre) Roma’daki insanları etkilemek için savaştaki kayıp sayısını abarttı mı?

C: Sadece o değil! Başkaları korku faktörünü artırmak için buna eklentiler yaptılar. Sezar’ın en yakın
arkadaşı İspanya’dan bir Galyalıydı. Sezar’a ölümünden yüzyıllar sonra bile Galya’da olağanüstü bir onur
atfedildiğine dikkat edin. Dünyaya büyük bir ruhun geldiği efsanesini düşünün!

S: (L) Son cümle neydi? [yanıtın ve belirsiz son cümlenin incelenmesi] O son cümle eksik miydi?

C: Evet... “ölümünden sonraki günlerde onun hakkında oluşturulan.” (ç.n.: bir önceki yanıtın son
cümlesinin “Sezar’ın ölümünden sonraki günler içinde dünyaya büyük bir ruhun geldiği yönünde
oluşturulan efsaneyi düşünün!” şeklindeymiş anladığım kadarıyla.)

(Atriedes) Bir sorum var. Sezar aynı zamanda Artur efsanesine de ilham mı oldu?

C: Evet.

S: (Atriedes) Ve onun kayadan kılıcı çekmesi Sezar’ın kılıcı Crocea Mors’a bir referans mıydı?

(L) Sezar’ın nesi?

(Atriedes) Kayaya saplı kılıç hikayesi Sezar’ın kılıcı olan Crocea Mors’a, yani Sarı Ölüme bir referans mıydı
acaba? Çünkü bronzdan yapılmış...

(L) Sezar’ın kılıcı o muymuş?

(Atriedes) Evet.

(L) Bunu kim söylüyor?

(Atriedes) Oturup birlikte okuduk ya! Nennius onun kılıcının kalkanına saplanmasıyla ilgili bir efsanesi
anlatıyor. Kılıcın adı Sarı Ölüm imiş.

C: Yakın.

S: (L) Yakın diyorlar ama görünüşe göre Nennius o bilgi üzerinde biraz oynamış.

(Atriedes) Elbette oynamıştır.

(L) Hm...

(Perceval) Sezar’ın kendisi herhangi birini öldürdü mü?

C: Kesinlikle pek çok kişiyi.

S: (Perceval) Savaşlarla dolu bir zamandı ve pek çok ölüm oluyordu... Bir tür Büyük Ruh dünyaya geliyor...
İsa gibi insanların ayaklarını öpen bir barış yapıcısı olması gerekmiyor, değil mi? “Ruhsal olarak ileri”
olmanın bir gereği olarak başkalarının öldürülmesinin yasaklanmasından ne anlamalıyız?
C: O fikir çoğunlukla abartılmış bir insan felsefesi ürünü.

(Perceval) İyi olmak için öldürmeyeceksin şeklindeki fikir...

(Atriedes) Peki bu fikir hangi dinden geliyor? Dünyadaki en ölümcül dinden!

(Perceval) Normal bir insan için bir başka insanı öldürmek gerçekten de son derece travmatik birşey gibi
görünüyor.

(Atriedes) Sosyal olarak aşılanan bir fikir.

(Perceval) Şüphem var. Askerler savaştan döndüğünde Travma Sonrası Stres Bozukluğu deneyimliyor.
Öldürmek üzere eğitiliyorlar ama sonra kendilerini öldürmek istiyorlar, biliyorsunuz. Deneyimlerini
kaldıramıyorlar...

(Pierre) Belki de fark şu ki, Sezar neden öldürdüğüyle ilgili çok temel bir nedenin farkındaydı...

C: Sezar öldürmeyi ortadan kaldırmaya veya büyük ölçüde azaltmaya niyet etti. Neye karşı olduğunu
biliyordu.

S: (L) Tamam... Şunu sorayım: Sallust’un aktardığı, Sezar’a ait olduğu söylenen bir konuşma var. Catilina
ile Savaş. Sallust bu konuşmayı Sezar’ın konuşması olarak aktarıyor. O konuşma esas konuşmaya ne
kadar yakın?

C: Yüzde 80.

S: (L) Çünkü o konuşmada Sezar ölüm cezasına bile tamamen karşı. Böyle birşeyi okurken karşı karşıya
kaldığın bilmecelerden biri bu. O konuşmayı yaparken kendi hayatını riske atıyordu! Etrafı Çiçero’nun
komutası altında bulunan ve o insanları idam etmeye kararlı silahlı adamlarla doluydu. Ama Sezar tüm
düşmancıl senatoya karşı durdu ve ölüm cezasına karşı çıktı. Hatta o sırada insanların kılıçlarını çekip onu
öldürmek istedikleri yorumu yapılıyor. Bu İncil’deki İsa hikayesine çok benziyor. İnsanların kılıçlarını çekip
onu öldürmek istemesi ama onun o gruptan kaçması ve grubun onun kaçtığını görmemesi. Gerçekten
garip birşey. Bir insanın Sezar’ı katil bir psikopat olarak suçlaması çok zor. Ama Galya’daki ölü sayısı ve o
korkunç olaylar... Bir çelişki var gibi. Önceki bir celsede İsa’yla ilgili soru sorarken, İsa’dan çocukları olan
üç Romalı kadın olduğunu söylemiştiniz. O üç Romalı kadın aslında Jül Sezar’dan mı çocuk sahibi oldu?

C: Evet.

S: (L) Peki o kadınlar metres gibi birşey miydi?

C: Evet.

S: (L) Sadece o üçü mü vardı?

C: Hayır ama diğerlerinin uzunvadeli ilişkisi olmadı. Ayrıca “Romalı” terimi mutlaka “Roma” veya İtalya
anlamına gelmiyor. Pek çok Galyalı birer “Romalıydı.”

S: (L) Yani o kadınların aslında Galyalı Romalılar olabileceğini söylüyorsunuz? Belki de bir varsayımda
bulunuyorum...

C: Evet.

S: (L) Soruma mı, yoksa varsayımıma mı evet? [kahkaha]

C: Her ikisi.
(Atriedes) Bir sorum var. İki soru. Aslında çok sorum var. Şunu sormak istiyorum: Cato gerçekten
anlatıldığı gibi mi intihar etti, yoksa o hikaye onu iyi göstermek için mi uyduruldu? Basitçe kendini mi
astı?

C: Cato tamamen çıldıran, şiddetli kişilik bozukluğu olan bir bireydi. Sezar’dan hıncını almak için kendi
bedenini parçalaması mümkündü. Judas Iscariot’un kendini asması ve yere düştüğünde bağırsaklarının
bedeninden fırlaması hikayesini düşünün; Cato ve onun Sezar’a karşıtlığının bir yansıması ve anısı.

(Atriedes) Pekala... Bir sonraki soru: Tarihsel sorular... Benim bildiğim kadarıyla Çiçero’nun ölümüyle ilgili
iki hikaye var. Bir tanesi, onurlu bir şekilde başını uzatıp, onu öldürmek için gönderilen askerlerin kafasını
kesmesine izin verdiği şeklinde. Diğeri ise, onları rüşvetle satın almaya çalışmış. Askerler çok eğitimsiz
oldukları için onun kafasını üç darbede koparabilmişler. Bu hikayelerden hangisinin gerçeğe daha yakın
olduğunu öğretmek istiyorum. Eğer yakınlarsa.

C: İkincisi gerçeğe en yakın olanı. Çiçero’nun yazdıklarından anlayabileceğiniz gibi, onun vücudunda tek
bir cesur kemik yoktu.

S: (Atriedes) Sezar Kilikyalı korsanlar tarafından kaçırıldı mı gerçekten?

C: Hayır.

S: (Atriedes) Peki herhangi bir korsanı haça gerdi mi?

C: Hayır.

S: (Pierre) Kilikyalı korsan hikayesi gerçekte olan birşeyin dönüştürülmüş bir versiyonu mu?

C: Sezar bilimsel nitelikte başka bir maceradaydı.

S: (Pierre) “Bilimsel nitelikte” macera derken?

C: Öğretmeni Posedonius ile birlikte kısa seyahatler.

S: (Atriedes) Sezar’ın cüzdanı var mıydı?

(L) Sezar’ın nesi? Cüzdanı mı?

(Atriedes) Gülün Adı mıydı? Neyse... Ama daha önemli bir sorum var. Sezar 18 yıl boyunca Roma’nın
sorunlarını düzeltmek için siyasi bir çözüm bulmaya çalıştı. Belirli bir noktada bunun olmayacağına karar
verdi ve kendine bir ordu kurmaya karar verdi. O noktada 42 yaşında falandı.

(L) 18 yıl boyunca bunu barışçıl bir şekilde yapmaya çalıştı.

(Atriedes) Birden bir orduya sahip olmaya karar veriyor. Bronz Çağında mıydı? O sırada Roma hangi
çağdaydı?

(Pierre) Bronz Çağından sonra.

(Atriedes) Demir Çağı.

(L) Ne söylediğinizi anlamıyorum.

(Atriedes) Bir orduyu yönetmeyi nereden öğrendi? Öğrenmek için gidip birini mi buldu yoksa herşeyi
kendisi çözecek kadar harika mıydı?
C: Açıktır ki o sırada bunu öğrenebileceği biri yoktu. Fakat Sezar çok sevdiği ve onurlandırdığı Marius adlı
amcasını iyi bir rol modeli olarak kullandı. Sezar’ın olağanüstü zekasını ve sezgisini küçümsemeyin.

S: (L) Yani kendisi çözdü. Bir hata yapıp tüm gece uykusuz kaldığı ve bu hatadan dolayı kendin suçladığına
dair bir hikaye var. Yaptığı her hatadan ders almış ve fazla hata yapmamış. Sulla Sezar’ın yasağını
kaldırdığı sırada gerçekten “Onu alabilirsiniz, onun içinde 40 Marius var” dedi mi?

C: Onun gibi birşey.

S: (Perceval) [Dünyaya gelen ruhlar hakkında...] Sezar’ın büyük bir misyonu vardı belki de? Belki de o
sırada dünyanın ve insanlığın durumunu gördü... Peki başarısız mı oldu? Belki de bir başarı veya
başarısızlık meselesi değildi. Onun misyonu neydi veya misyonunun somut sonuçları neydi? Anladığım
kadarıyla o öldükten sonra Roma cehenneme dönmüş, sonra yok edilmiş. Eğer verilen zaman çizgisi
doğruysa. Yani Sezar neyi başardı?

C: Karmayı dengeledi ve kendi zamanına kadar mevcut olmayan bir şablon yarattı. Merhamet daha önce
hiç bu şekilde gösterilmemişti. Sorun her zaman olduğu gibi sizin aleminizdeki KH egemenliği. Ama Sezar
başarısız olmadı. Ölümüyle 2000 yıldan uzun bir süre onurlandırıldı ve hatırlandı, sahte bir efsaneyle
çerçevelenmiş olsa bile.

S: (Perceval) Olabileceğinin en iyisi. Sonuçta elimizde saptırılmış bir ünvan ve bir din var...

(L) Olabileceğinin en iyisi.

(Atriedes) Sonuçta 2000 yıldan sonra bile insanlar onun var olduğunu biliyor.

C: SİZ de ŞU ANDA onun hakkında soru sormuyor musunuz??

(Perceval) Evet ama sokaktaki ortalama insan açısından düşünürsek... Sadece bir ismi biliyorlar ve onun
“çılgın bir diktatör” olduğunu düşünüyorlar...

C: Dalga tarafından güçlendirildiğinde, kelebek kanatları herşeyi daha hızlı harekete geçirebilir.

S: (Pierre) Bu ne anlama geliyor?

(Mr. Scott) Kanat çırpmaya devam et. Dalga geldiğinde bu çabanın etkisini artıracak, gibi birşey.

(Pierre) Evet ama kanatlar nedir? 2000 yıl önce merhametle ilgili sunulan şablonun dalga ile güçlenecek
olması mı?

C: Siz ve başkaları gerçeğin farkına vardı.

S: (L) Carotta bu şey üzerinde ne zamandan beri çalışıyor?

(Perceval) Çok uzun zaman. 82’den beri sanırım.

(L) Yani benim tüm meditasyonlarıma ve yaptığım işe ayırdığım kadar zaman harcamış çalışmasına. Ve
bir de Gary Courtney var. Son 30 veya 40 yılda üç kişi. Son 30 yılda 2000 yıllık aynı gerçeğin farkına varan
üç kişi. Başka kimsenin olduğunu sanmıyorum. Son 2000 yılda aynı şeyi söyleyen başka kimse oldu mu?

(PoB) Evet. Birkaç Alman vardı. Biraz saptırılmışlar...

(L) Çıkıp “İsa Sezar’dı” mı demişler?

(PoB) Evet.
(L) Onların çalışması hakkında ve ne yaptıkları konusunda birşeyler biliyor musun?

(PoB) Hakkında okudum.

(L) Peki bu ne zaman olmuş?

(PoB) 1950’ler, belki 40’lar... O civar.

(L) Yani son 60-70 yılda fark edilen birşey.

(PoB) Başlangıçlar 19. yüzyılda olmuş ve doğru hatırlıyorsam sonrasında da fikir geliştirilmiş.

(L) Yani son birkaç yüzyıldan bahsediyoruz.

(Atriedes) Bu inanılmaz birşey.

(L) 2000 yılda...

(Data) Mommsen ve diğer adam var.

(L) Mommsen Sezar’ın İsa olduğunu mu söylemiş? Onun yaşamış en büyük insan olduğunu söylemiş.
Ama İsa olduğuna dair birşey söylememiş.

(Kniall) Alexander Hamilton o yorumu birine yapmış.

(L) Evet, bir entelektüeller çevresi varmış...

(Atriedes) Yani İsa efsanesi Sezar’a dayalıydı ama bu gerçekten büyük bir saptırma...

(L) Evet ama efsaneleri araştırdığında, efsanelerin nasıl çarpıtıldığını anlıyorsun.

(Atriedes) Kesinlikle, kesinlikle. Mesele de o...

(Perceval) Ben tam olarak emin değilim. Kendi zamanında gelip erdemler öğrettiğini söylediler.
Merhamet ilk kez o şekilde sergilenmiş. Çok kötü bir zamanmış.

(L) KORKUNÇ bir zamanmış... Yüce İsa!

(Perceval) Ama bizim zamanımızda küçük patatesler gibi görünüyor, çünkü biz daha “aydınlanmış”
durumdayız.

(Atriedes) Eleştirdiğim şey o değil. Ayrıntılardan, eşeğe binmelerden falan bahsediyorum... (ç.n.: celsede
konuşulan çeşitli şeyleri / yorumları muhtemelen bilgi eksikliğim nedeniyle yeterince anlamadan
çevirmek zorunda kaldığımı söylemeliyim.)

(L) Ama İsa hikayesinde bile Sezar’ın hayatından pek çok gerçek unsur bulunması ilginç. Yani bunlar İsa
efsanesi başlamadan önce, İncil belgeleri üretilmeden önce tarihsel olarak kaydedilen şeyler. Bir süredir
aklımdan geçen birşeydi bu. Antias Brütüs ve ekibinin işlediği cinayet için bir özür yazıyor. Onu
öldürmeleri gerekmiş çünkü o bir kral olmak istemiş. Hikayeye göre İsa neyle suçlandı? “Sen Yahudilerin
Kralı olduğunu söylüyorsun.”

(PoB) Bir sorum var. Hıristiyanlık dini ve İsa’nın icat edilmesi... Bu Schumacher anlamında esasen
insanlara yardımcı olmaya yönelik olarak yapılmış birşey miydi? Çünkü insanların dine ihtiyacı vardı ve
din sonradan yozlaştırıldı belki de. Yoksa en başından beri zaten kötü müydü?
C: Hıristiyanlık çok uzun bir sürece yayılan bir dizi gelişmeydi ve dolayısıyla sorduğun soru, sorduğun
şekliyle herhangi bir cevaplanma olasılığına yaklaşmıyor.

S: (L) Sanırım Hıristiyanlığın son ambalajlanması...

(Perceval) Daha yakın zamanda olmuş.

(L) Çok yakın bir zamanda. Belki 9. veya 10. yüzyılda. Bu tarihten öncesinde Sezar efsanelerinden ve Sezar
tapınımından ibaretti.

(Perceval) Hıristiyanlığın ilk gelişimi... Yani ilk geliştirilme biçimi olarak... Sezar’dan sonra, insanların
Sezar’ı ve onun değerlerini tanrılaştırmasına verilmiş bir yanıt mıydı?

C: Evet.

S: (Chu) Eğer kutsandıysa...

(Perceval) Başlangıcı buydu.

C: Carotta dil meselelerinin aktarımları ve saptırmaları nasıl etkilediğiyle ilgili analizinde gerçeğe çok
yakın. Eğer bu işte kötüler varsa, Flavian’lar ve Carolingian’lardır.

S: (Pierre) Yani Carotta haklıydı. Flavian’lar Hıristiyanlık mitini yarattılar. Sonra imparatorluğun
çökmesinden sonra Carolingian’lar Hıristiyanlığın 2.0 versiyonunu yarattılar.

(Perceval) Karanlık Çağlar, Roma’nın düşmesi ile ilgili elimizdeki zaman ölçeği aşağı yukarı doğru mu?

(L) Neyi kastediyorsun?

(Perceval) Bizim zaman hattımıza göre, Sezar’ın ölümünden Roma’nın düşmesine... Kozmik felaketten...
o 500 yıl veya her neyse...

C: O kadar sık bir şekilde yıllar eklendi ki, tabloyu çözmek çok sıkı bir çalışma gerektirir!

S: (L) Zaman hattının segmentlerini Halley Kuyrukluyıldızına göre tarihlendirme fikrimde haklı mıyım?
Halley Kuyrukluyıldızının gelişleri yeteri kadar düzenli mi? Yani döngülerini geri doğru takip edip o geçmiş
zamandaki olayları tarihlendirmede kullanılabilir mi?

C: Evet

S: (L) Yani Halley Kuyrukluyıldızı aşırı geniş aralıklı süreçlerde gelmiş gibi görünüyorsa, orada tarihe
yılların eklendiği dönemler olabilir?

C: Evet.

S: (L) Ve bazı durumlarda eklediler, bazı durumlarda ise eksilttiler. Çok garip. 10 yıl ekleyip sonra 5 yıl
çıkarabilirler. Toplamda 200 yıl kadar saptırma olduğunu düşünüyorum.

(Pierre) Belki de bunu sorabilirsin. Sezar resmi takvimlerimize göre yaklaşık olarak 2,114 yıl önce doğmuş.
Peki gerçekte Sezar kaç yıl önce doğdu?

C: 1635. {379 yıllık bir fark}

S: [genel şaşkınlık sesleri] (Perceval) Herşey ne kadar saptırılmış. Biz de 400-500 yıl daha nasıl sürdüğünü
düşünüyorduk.
(L) Sürmemiş.

(Perceval) Evet, sürmemiş. Belki 100 yıl sürmüş.

(Pierre) Ya da MS 400 veya 500’de bir çöküş oldu ve Fomenko’nun dediği gibi eklenen kısımlar MS 400-
500 ile MS 1000 arasında yer alıyor.

C: Kalıntıları kontol edin. Bazı durumlarda ardıl olarak değil, aynı zamanda birden fazla “imparator” vardı.

S: (L) Hiçbir kalıntısı olmayan bazı imparatorlar bile var. Historia Augusta’da yazılı bu. Ama kimse o
imparatorların varlığını kanıtlayacak tek bir sikke bile bulmamış!

(Atriedes) Yani Sezar öldükten sonra herşey kaosa sürüklendi. Bir avuç despot çıkıp kontrolü eline aldı.
Bundan kısa bir süre sonra ise çöküş yaşandı...

(L) Augustus vardı ve kısa bir sürede olan biten şeyler vardı... Augustus herşeyi belirli bir şekilde düzene
koydu ve bu da birşeylerin gelişmesi için zaman sağladı. Ama bana göre Sezar’ın ölümünden sonra ve
Augustus’un kontrolü ele geçirmeyi başarmasından önce ciddi bazı afetsi olaylar oldu. Ben Actium
Savaşı’nı çok şüpheli bir olay olarak görüyorum.

(Perceval) Yani eklenen yılların Sezar ile Roma’nın çöküşü arasında eklendiğini düşünüyorsun.

(L) Evet, orada birkaç yıl eklendi...

(Perceval) O durumda, Mike Bailey’in ağaç halkalarıyla ilgili açıklaması gibi... Önceki bir celsede 560
yılında bir ateştopunun Batı Avrupa’nın çoğunu saran bir yangın başlattığını söylemişlerdi.

(L) O dönemde birden fazla olay vardı.

(Perceval) Ama tarihleme yapabilmek için, 1400-1500 yıl önce diyebilirsin... Yoksa daha kısa mıydı? Bize
daha yakın bir zamanda mı oldu?

(L) Bence bize çok daha yakın bir zamanda.

(Pierre) 5 yüzyıl eklenmiş. Şunu sorabiliriz: O 5 yüzyıldan kaçı çöküşten önce, kaçı çöküşten sonra
eklendi?

(L) Bu konuda biraz daha çalışma yaptıktan sonra soralım. Bunu şu anda bize söyleyeceklerini
sanmıyorum.

(Pierre) Ama söylediklerine bakarsan çoğunun daha önce eklendiğini düşünüyorum.

(Perceval) Anlamlı.

(L) Çöküşten önce en az 100 yıl eklendiğini sanıyorum... Belki daha fazla. ... Çöküşten önce neredeyse
200 yıl eklendi bence.

(Pierre) 4 yüzyıl eklenmiş. Sezar’ın ölümü MÖ 44 ve çöküş MS 540. 5 yüzyıldan fazla... [??? Burada Pierre’i
duymak çok zor...]

(Chu) Ama Fomenko’ya göre daha sonraydı.

(L) Evet çünkü o çöküşten sonra tarihin yeniden yaratıldığını anlamıyordu. 410’a kadar izleri takip
edebiliriz ve sanırım o tarihten sonra pek çok şey ikiye katlandı. Buna döneceğiz çünkü şimdi 64,000
Dolarlık soruyu sormak istiyorum! Pekala, Sezar o hayatından beri hiç reenkarne oldu mu?
C: Hayır.

S: (L) Yani insanların onunla temas kurup iletişim kurabileceği süper bilinç halinde mi hala?

(Perceval) İsa e-postalarını yanıtlıyor mu? [kahkaha] İsa adına yapılan duaları yanıtlıyor mu?

C: Evet, paketler ulaştığında!

S: (Chu) Sezar şu anda başka bir yoğunlukta mı, yoksa?

C: 5.

S: (L) Tamam. Sezar’la doğrudan iletişim kurmamız mümkün mü?

C: Evet.

S: (L) Hm, bu bağlantı üzerinden bir iletişim ayarlayabilir misiniz? [kahkaha]

(Atriedes) Bizi ana hat üzerinden Sezar’a bağlayabilir misiniz lütfen?

C: Kenara çekiliyoruz.

S: (L) Umarım Sezar İngilizce iletişim kurabilir. Ave Sezar! [kaset bitiyor, bir başka kaset yüklemek için
bekleniyor] Lütfen bekleyin!

(Atriedes) Yüce Lordumuzu ve Kurtarıcımızı hatta beklettiğine inanamıyorum! [kahkaha]

(L) Tamam, döndük Sezar. Tekrar deneyelim. Şimdi kendimizi toparlayalım... Orada zaman olmadığına
göre hiçbir şey olmadı. Sanırım bir soru sormamız gerekiyor. Jül Sezar, orada mısın?

C: Evet.

S: (L) Adını doğru telaffuz ettim mi?

C: Hayır.

S: [kahkaha] (L) Hm, özür dilerim. Nasıl telaffuz edeceğimi bilmiyorum.

C: İpucu için yüksek Latin stiline bak. [harfler çok daha yavaş geliyor]

S: (L) Adını doğru telaffuz edip etmediğim konusunda konuşarak zamanı harcamak istemiyorum! Adını
doğru telaffuz edersem bunun bir faydası olur mu?

C: Hayır.

S: (L) Tamam, bu konuda enerji harcamayacağım. Kimsenin Sezar’a sorusu var mı?

(Pierre) 15 Mart sabahı öldürüleceğini biliyor muydun?

C: Evet.

S: (L) Epilepsin var mıydı?

C: Hayır.

S: (L) Ölümünden önceki yıllarda birkaç olayda ani baş dönmeleri yaşadın mı?
C: Evet.

S: (L) Bunlar muhtemel uzun, sefil bir ölüme neden olacağını bildiğin bir hastalığın işareti miydi?

C: Evet.

S: (L) Öldürüleceğini biliyorduysan, kim tarafından öldürüleceğini biliyor muydun?

C: Hayır.

S: (L) Sürpriz miydi?

C: Evet.

S: (Pierre) Tarihçilerin sen ölürken söylediğini bildirdikleri sözleri gerçekten söyledin mi?

C: Çok yakın ama etkileşimde daha önce.

S: (Pierre) Yani cinayetten önce bir tür karşı karşıya gelme yaşandı...

(L) Hayır, bence etkileşim cinayetin kendisiydi. Etkileşimde daha önce... O sözleri ölürken söylememiş.
Doğru mu? Brütüs’ün bu olayla bağlantılı olduğunu gördün, ona birşey söyledin ve sonra saldırı başladı.
Bu daha yakın mı?

C: Evet.

S: (L) Pekala, Sezar karşınızda. Soru sorun!

(Atriedes) Marius’un askeri bir lider olarak senin modelin olduğu doğru mu, yoksa Büyük İskender’den
veya Scipio’dan mı etkilendin?

C: Tümü ve ayrıca askeri nitelikte olmayan başka etkiler.

S: (Atriedes) Ordunun başına geçtiğinde o orduyu bir iç savaşta kullanman gerekecek olmasının çok
büyük ihtimal olduğunu biliyor muydun?

C: Hayır. Bu benim kalbimi kıran ve sağlığımı bozan şeydi. Roma tepenin üzerindeki parlayan şehir
olabilirdi, dünyanın ışığı olabilirdi.

S: (Atriedes) Eğer çok kişisel değilse... Clodius Bona Dea ile ilgili olay neydi? Bu gerçekten oldu mu yoksa
bir olayı örtbas etmeye yönelik bir hikaye mi? Çok kişisel değilse?

C: Clodius’un sadakatini kazanmaya yönelik bir dizi manevraydı.

S: (L) Sanırım karın o sırada gözden çıkarılabilirdi?

C: O Çiçero’nun bir arkadaşı ve onun partisinin bir taraftarıydı.

S: (L) Bu Çiçero’nun karısı veya karısının kızkardeşi yoluyla mı oldu?

C: Evet.

S: (L) Pekala. Başka soru? (Pierre) Reenkarne olmayı düşünüyor mu?

C: Ancak yeni bir dünyada.


S: (L) 4. yoğunluğa geçişten sonra mı yani?

C: Evet.

S: (L) Sezar, hiç yakın bir arkadaşın oldu mu?

C: Çeşitli ama onlar güç istemedi.

S: (L) Ve onlar güç istemediğine göre, tarihte kayıtlı değiller.

(Chu) Ama kendini yalnız hissetmedin, değil mi?

C: Hissettim.

S: (Atriedes) Eğer dünyaya 3 tavsiyede bulunacak olsaydın, bunlar ne olurdu?

C: Örnek teşkil ederek kitleleri değiştirebileceğimi düşünmekle hata ettim. İnsanlar çoğunlukla değişken
ve ben-merkezli. Bu yüzden, eğer gerçekten birşeyleri değiştirmek istiyorsanız, bu ancak erken eğitimle
yapılabilir ama o zaman bile durum hassastır ve devam etmeyecektir. Nihayetinde, kendi gerçek
doğanıza sadık olmalı ve hiçbir şeyden korkmamalısınız. Eğer bunu yaparsanız, gittikten sonra fark
yaratabilirsiniz. Bu tam olarak senin sorduğun şey değil ama tüm amaçlara hizmet edecek 3 parça tavsiye
de mevcut değil.

S: (L) Augustus’un senin ölümünden sonra olayları yönetme biçiminden memnun oldun mu?

C: Herkesi ve herşeyi manipüle eden kötü bir çocuk.

S: (Atriedes) Anının ve imajının bir dinde kullanılıyor olması seni rahatsız ediyor mu?

C: Eğer gerçeğin anlaşılmasıyla yapılıyorsa, hayır. Benim ordumun gösterdiği gibi, insanları bir araya
getiren birşeyden başka nedir ki din?

S: (Atriedes) Şuradaki büst sana gerçekten benziyor mu?

C: Daha gençken.

S: (L) Kaç yaşındaki haline benziyor?

C: 43.

S: (Atriedes) Hiç yardımcıların oldu mu?

C: Beni kontrol eden, hiç.

S: (Alana) Sana ilham veren şeyin ne olduğunu merak ediyorum. O zor zamanlara rağmen devam etmeni
sağlayan? İnancın nasıldı?

C: Çoğunlukla Posedonius’tan ve kadim zamanların Stoacılarının fikirlerinden ilham aldım. Beni devam
ettiren şey sevgi ve acımaydı.

S: (L) Kime karşı sevgi ve acıma?

C: İnsanlık.

S: (L) Acımak, neden?


C: İnsanlık kaybolmuş durumda.

S: (L) Başka birşey? (Andromeda) Bugün gerçekten senin doğum günün mü?

C: Evet.

S: (Herkes) DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN!!

C: Ave Kasyopya’nın İnsanları! Hoşçakalın.

S: (Ark) Bu Sezar konusu başladığında fiziksel bir his duydum. Önce başımın sağ yanında elektriksel bir
ürperti. Ve sonra saçlarımın kalktığını hissedebiliyorum. Birkaç kez kontrol ettim, gerçekten saçım
hareket ediyor mu diye. Birşey bulamadım. Ama sonra buradan (şakağına dokunuyor) saçımın hareket
ettiğini hissettim. Hareket etti. Birşey söylemek istemedim. Sonra, bir ara konuşurken gözlüklerim eğildi.
Başta sorun yoktu. Birşey yapmadım. Sonra gözlüğüm düştüğü için düzeltmek zorunda kaldım. Bu daha
önce olmamıştı.

(Andromeda) Hmm.

(L) Sezar senin yolunla bağlantı kuruyor olmalı.

CELSE SONU

19 Temmuz 2014
Laura, Ark ve Andromeda tablada.

Pierre, Perceval, PoB, Chu, Kniall, Bubbles, Oxajil, Terran, Alana, Timotheos, Parallel, Athena, Data

C: Merhaba.

S: (L) Tamam, merhaba dediler. Bu akşam kimle birlikteyiz?

C: Kasyopya’dan Ceriponya

S: (L) Bu akşamın konu başlıklarına geçmeden önce birkaç ön soru sorayım. İlk soru: Jül Sezar’la
konuştuğumuzu varsaydığımız son celsede Ark şakağındaki saçlarında birşeyler hissetti ve gözlükleri
yamuldu. Neler oluyordu?

C: Ark’ın frekansı Sezar’ınkine en yakındı; bağlantı nedeniyle EM patlamaları oldu.

S: (L) Tamam, bu da beni bir sonraki soruma götürüyor. Bir keresinde bize 5. yoğunluktaki biriyle bağlantı
kurmak için o kişiyle aramızda güçlü bir bağ olması gerektiğini söylemiştiniz. Peki Jül Sezar’la
kurduğumuzu varsaydığımız bağlantıyı nasıl kurabildik?

C: Tüm grubun frekansı bu temas için elverişliydi.

S: (L) Bunun nedeni neydi?

C:

You might also like