You are on page 1of 7

Fonet!

Ünlüler
Düz Yuvarlak
Gen$ş Dar Gen$ş Dar
Kalın a ı o u
İnce e $ ö ü

1. D$l$n durumuna göre:


– Kalın ünlüler: a, ı, o, u
– İnce ünlüler: e, ", ö, ü
2. Dudakların durumuna göre:
– Düz ünlüler: a, e, ı, "
– Yuvarlak ünlüler: o, ö, u, ü
3. Ağzın açıklığına göre:
– Gen$ş ünlüler: a, e, o, ö
– Dar ünlüler: ı, ", u, ü

Kalın A
-D$l doğal duruşundan ger$ye doğru b$raz yüksel$r, dudaklar harekets$z, yanaklar gevşek ve çene
açık.
-Sözcük başında, ortasında, sonunda bulunur.
-Ay, dağ, kar, çaba, aday, ata, amaç, atlas, adam, kaya
– Aç at yol almaz, aç $t av almaz.
– Elâlem ala dana aldı ala danalandı da b$z b$r ala dana alıp aladanalanamadık.
– A be kuru dayı ne kuru sarı darı bu darı a be kuru dayı
İnce A
-Söylerken yumuşatıp $nceltmem$z gerek$yor.
-A’dan önce e harf$ koyarsak $ş$m$z kolaylaşır.
-K, g, l ünsüzler$nden sonra görülür.
-kâğıt, last$k, alkol, lala, hatta, harf, kabahat, sıhat, nane, cah$l,
– Lala lat$fe lalel$ lambasını lac$vert lake lavabodan naz$k, nad$de şefkate verd$
Uzun A
-ma:v$, tar$h, ada:let, şa:$r, bera:ber, ka:$de, ca:h$l, la:zım, ha:k$m, ka:nun, ha:k$m, s$ya:set, ka:t$l,
A:zerbaycan, la:le, a:h$ze, a:kıbet, a:zam$, ra:kım
Not: Türkçede bazı a’lar kısa seslet$l$r ama kel$men$n sonuna ünlüyle başlayan ek gel$rse ya da
ulama olursa a’lar uzar.
Örnek;
1 - devam - deva:mı - deva:m etmek
2- ahlak - ahlak:ı
Açık E
-Dudaklar harekets$z, yanaklar gevşek, çene açık, d$l $ler$ doğru yüksel$r.
-eş, ben, sen, sene, yel, her, terb$ye, ver, güzel, pembe
– Edeb$ edeps$zden öğren
– Ekmeğ$ ekmekç$ye ver, b$r ekmek de üste ver
– B$r el$n nes$ var, $k$ el$n ses$ var
– Sen dede ben dede bu atı k$m tımar ede
Kapalı E
-Dudak kenarları kulaklara doğru b$raz yaklaşır.
-Çene haf$fçe sıkılarak söylen$r, kasılır.
-İ’ye yakın b$r sest$r.
-pencere, tencere, en, genç, ell$, kend$, benz$n, sen$, ben$, önem, penguen, hem, bedel, eld$ven,
rende
– Ben$ en beğenen hep ben$m, ben$ en beğenen hep kend$ kend$m$m.
– Send$kanın pembe mend$ller$n$ kend$ elb$ses$ne ekled$
– Kenya Büyükelç$l$ğ$, genç hakemlere renkl$ kalem verd$
– Gece penceredek$ benekl$ tek$r ked$ tenceredek$ et$ yed$
I
-Dudakların köşes$ kulaklara doğru açılır.
-Boğumlanma noktası damağın arkası.
-Kel$me başı, ortası, sonunda olur.
-Isı, ışık, ılıcalı
– Ihlamuru ısır. Tıkır tıkır, mırıl mırıl, şıkır şıkır, yığın yığın, kıpır kıpır, gıcır gıcır
İnce İ (kısa İ)
-Boğumlanma noktası damağın ön kısmında
-İz, d$l, $zc$, a:$le, $nc$r, $pl$k
– İk$ d$nle b$r söyle, $k$ el b$r baş $ç$nd$r
– İnsan kıymet$n$ $nsan b$l$r
Uzun İ
-Süres$ uzun olan $
-İ:cat, b$:çare, b$:tap, b$:ça:re, fenn$:, vel$:, end$:şe, m$:de, ah$:, ah$:l$k, $:cap, $:mar
– İbr$kler$ $cat eden $çl$ $deal$st İffet, $ht$yar $k$z $ler$c$ $mparatoru, İnc$rl$l$ $pekç$ $r$ İspanyol’un
$şaretl$ $t$ $le $z sürüp $y$ce $zled$.
– y$ğ$t; y$:t, s$ğ$l; s$:l, $.ne, ç$.dem,
Not: $ ve e arasındak$ ğ ‘y’ ünsüzüyle okunur. d$ğer; d$yer
– İpeğ$ $mal eden $mparator, İsma$l’$ $zled$
Kalın O
-Genelde kel$me başında görülür.
-Çene açık, dudaklar b$rb$r$ne yakın.
-ot, ova, ocak, orman, oydu, ortak, ortoped$, $deoloj$, koord$nat, or$j$nal, onbaşı, sonra; so:ra
– Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz. Oğlum oldu oydu ben$, kızım oldu soydu ben$
İnce O
-Kalın o’ya göre ağzın ön kısmında boğumlanır.
-L’n$n $ncelt$c$ etk$s$yle olur.
-Loca, loş, Londra, ps$kolog, Türkolog, sosyolog, alkol, mentol, solfej, losyon, lokma, meteoroloj$,
b$blo
– Ps$kolog, Türkolog, et$molog ve antropologlar meteoroloj$ tahm$n$nden dolayı Hollanda’da
toplandı
– Doğramacı oğlu doğduğu zaman doğru yoğurtçuya koşmuş
– Alkol$k lort, lokantanın locasında lokumları lokma lokma yuttu
– Loş Lonca’da lokma lokum y$yen lord lodostan kaçıp lokantaya lokomot$fle g$d$p olaya
normal nokta koyacak
Ö
-Dudaklar öne uzar ve yuvarlak b$ç$m alır.
-D$l öne doğru kalkar.
-Çoğunlukla sözcük başında görülür.
-Öğretmen, ödev, öfke, öbek, ördek, örtü, öykü, örs
– Önce öfkeyle öttüğünden Ökkeş’$ görmed$.
– Ödem$şl$ ödlek Ömer öksürüklü Özdem$r’$n öküzüyle ördeğ$n$ öldürmüş
Kalın U
-kulak, uzun, kuru, ucube, uzak, ulaştırma, unutkan, uyumsuzluk
İnce U
-Kalın u’ya göre daha $ler$den söylen$r.
-B$raz uzun söylen$r.
-buse, numune, ampul, meşgul, Nur$, nur, nüzul, sure, süku:net
-uğultu; u:ltu, kuğu; ku:,
– Hükumet, hukuka aykırı hareket eden mahkumları sükunete davet ett$
Ü
-Dudaklar öne uzar ve yuvarlak b$ç$m alır.
-üzüntü, ümmet, üzüm, üstün, ün, ünlem, ün$vers$te, üye üzüntü
-üslup; üslu:bu, ün$vers$te; ün$verste
-ğ $le kullanılırsa ğ düşer ve ü $k$ ses b$r$m uzunluğunda söylen$r. düğme; dü:me
– Ümran$yel$ Ümmü’nün Ürgüp’tek$ üzümler$nden ünlü ünsüz ürün alamaması Üsküp’tek$
ülkücüler$ de üzdü
– Üveçl$ üvezl$, Ürgüplü üzümcünün üzüm üzüm üzülen, süzüm süzüm süzülen Ünyel$
üzeng$l$ güzel$n$ üvend$reyle ürüye sürüye g

Ünsüzler
Ünsüzler$n N$tel$kler$

Ses yolunda b$r engele çarparak çıkan seslere ünsüz den$r.


D!l!m!zde y!rm! b!r ünsüz vardır: b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z
Ünsüzler ses teller!n!n t!treş!me uğrayıp uğramamasına göre !k! gruba ayrılır:
1. Ses teller$n$n t$treşmes$yle oluşan ünsüzlere yumuşak (ötümlü, tonlu) ünsüzler adı ver$l$r: b, c,
d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z
2. Ses teller$ t$treşmeden oluşan ünsüzlere sert (ötümsüz, tonsuz) ünsüzler den$r: ç, f, h, k, p, s,
ş, t

B
-Dudakların b$rleş$p açılmasıyla oluşur.
-Kel$meler$n başında veya ortasında olur.
– Becer$kl$ Bedr$, bebekl$ beyzadelerle beled$yeden bedava beyaz bez beğend$
– Babasının benekl$ bıldırcını b$t$ş$k bostanda böceklerden bunalarak büzüldü
– Büyük büstü büklüm büklüm büken Bünyanlı bücür büyücü, bütün bütün büzüldü
– Babaesk$l$ babacan Bahr$, Beberuh$ Bedr$ $le bıyıksız bıçkıcı bıngıldak B$galı b$kes Bahr$’n$n
B$gad$ç’tek$ bonbon bonmarşes$ne varmışlar, oradak$ler$n yüzler$ne bön bön bakarak,
büyülü büyük buhurdanlığı buğulu buğulu boşaltıp bomboş bırakmışlar, sonra da
Bodrum’da gözden kaybolmuşlar
C
-D$şler daralır.
-D$ş üst kes$c$ düşler$n köküne değer.
-Söylerken çene yavaşça aşağıya $ner ve bu sırada dudaklar b$raz öne doğru gel$r.
-Alıştırmalar: caja, ceje, cıjı, cojo, cöjö, cuju, cüjü ( j’de t$tretme var)
– Cambaz Cevat cılız c$mr$ ç$çekler$, çorbanın çöreğ$n$ ve çuvalları çürüttü.
Ç
-C harf$nden b$raz daha sert söylen$r.
-Patlayan harflerden b$r$.
– Çankırılı çarıklı Çakır, çardakta çalgı çalınırken çapulcularla çan çan ett$.
– Çardaklı çeşmedek$ çırak ç$çekler$, çorbanın çöreğ$n$ ve çuvalları çürüttü
D
-D$l ucunun üst d$ş kökler$ne dokunması $le çıkarılır.
– Data, dete, dıtı, d$t$, dodo, dötö, dutu, dütü
– Derv$ş Dede, destanlarını derlemekten dertler$ne devam edemed$.
F
-Üst kes$c$ d$şler$n alt dudak $ç$ne dokunup açılmasıyla oluşur.
– Felemenkte Felemenkler Felemenkçe konuşurlar.
G
-G ünsüzünün !k! çıkış noktası vardır.
-İnce ünlüler damağın ön kısmından çıkar. ge, g!, gö, gü - gel, güç
-Kalın ünlüler damağın ger!s!nden çıkar. ga, gı, go, gu - gaz, gıcık, guguk
– Get!r!nce el get!r!r, yel get!r!r, sel get!r!r; götürünce el götürür, yel götürür, sel götürür.
Ğ
-Türkçede ‘ğ’ okunmaz.
-Kend!nden öncek! ünlüyü uzatırız. yağmur- ya:mur, ka:ıt, bağır - ba:r
– Kel!mede sadece ! veya e varsa ya da !k!s! varsa ‘ğ’ harf! ‘y’ harf!ne dönüşür. beğenmek -
beyenmek, değ!ş!m - dey!ş!m, teğet - teyet, eğ!t!m - ey!t!m
– değ!l m! ? - dey!l m! ya da d!y!l m! şekl!nde telaffuz ed!l!r. D! m! şekl!ndek! telaffuzlar ya da
yazımlar yanlıştır.
– Sen ağa ben ağa bu !neğ! k!m sağa ?
– C!ğerler! ç!ğ ç!ğ boğazlayan çığırtkan düğümlenen boğazını öğütçü papağan soğuk
yoğurtla ağlaya ağlaya bağlaya bağlaya dağlaya dağlaya açtırdı.
H
-Soluk harf!d!r.
-Haya, heye, h!y!, hoyo, höyö, huyu, hüyü
-h harf!n! gırtlaktan çıkarmayacağız.
-En çok yutularak söylenen seslerden b!r!d!r. Merhaba, Mehmet, Fahr!, daha, kahve, kahvaltı,
muhac!r
– Heceye hevesl! heykeltıraş, heybetl! heybes!n! hemş!res! hendekl! Esma’ya hed!ye ett!.
– Habeş hemş!re hırkalı h!zmetç! hoppa hödüğe hurmaları hürmetle sundu.
J
-D!şler b!rb!r!ne yaklaşıyor, dudaklar !ler!ye uzanır, d!l damağa yüksel!r.
-Halk arasında ‘j’ ünsüzü ‘c’ olarak söylen!r.
-Şarj, Japon, Jandarma
– J!mnast!kç! Jeolog, jüb!ledek! jür!ye jurnal satıp j!lel!t!n! jür!ye verd!.
K
-D!l kökünü gırtlağa çekmeden ve baskı uygulanamadan söylüyoruz.
– Kırk kırık küp, kırkının da kulbu kırık kırk kara küp
L
-D!l!n ucu damaktadır ve üst d!şlere değer.
-‘r’ ünsüzünün ‘l’ olduğuna sıklıkla rastlanır. Buna ‘leleşme’ den!r.
-D!l!m!z! dışarıya çıkarmadan söylemel!y!z.
-laf, leş, l!f, lale, l!m!t, logo, last!k
– Lat!fec!, ladenc! Lam!a, lat!f lambasını laboratuvarda lakırtıcı lavabosuna lac!vert lake
lavabosuna hala koyamadı.
M
-Dudaklar b!rleş!p açılır, damak haf!fçe alçalır.
-Mehmet’!n mercan tesp!h!n! !mamelemel! m!, !mamelememel! m! ?
-Muhalleb!c! melankol!k Mısırlı M!rza modern mösyöyle Murad!ye’de müz!k d!nled!.
N
-D!l!n damağın ön kısmına, d!ş kökler!ne dayanıp açılmasıyla oluşur.

P
-Dudaklar açıp kapanır dışarıya hava fırlar.
– Paçaları paramparça paçoz papaz, paçavra paçalıklarını parça parça paketley!p, palyaço
pap!kç!n!n parkasını beş paralık pastırmayla, pay!tahtın pay!dar pad!şahına postaladı.
– Palavracı peltek pısırık p!şk!n poturlu porsuk pulcu püskürdü.
R
-‘r’ gırtlak ses!d!r ve çıkarması zordur. Gırtlaktan gelen havayı t!tret!r.
-r yer!ne l demek daha kolay gel!yor ya da s daha kolay gel!r.
- D!l!n ucu damağa değ!yor ve b!r kav!s yapıyor.
– Radyolu ressam Ram!s Ras!m’!n romanıyla röportaj yaptı.
– Radyolu ressam Rıfkı, r!nt romancıyla röportajcı robottan rüşvet aldı.
S
-Dudaklar açık, alt d!şler!n ger!s!ne temas eder.
-Nefes ses!d!r. Nefes! d!şler!n arasından !tt!rerek çıkarırız.
-’s’ harf!n! çıkarab!lmek !ç!n ’tıs, tıs, tısssss’
-yatsı, tütsü
– Sen sen! b!l, sen sen!, b!l sen sen! sen, sen! b!l, sen sen!, b!lmezsen sen sen!, patlatırlar
ensen!.
Not: Peltekl"kte d"l" dışarıya doğru çıkararak söylemeye çalışıyoruz bu peltekl"ğe neden
oluyor. Kalem çalışması yapılab"l"r. D"l alt d"ş köküne değmel". D"l üzer"ne kalem" yerleşt"rerek
okuma yapab"l"r"z.
Ş
-D!şler!n b!rb!r!ne yaklaşması, dudakların !ler! uzaması ve d!l sırtının damağa yükselmes!nde
oluşan boşluktan sızan havayla oluşur.
– Şavşatlı Şaban, Şarkışlalı ş!pşakçı Şek!p, b!r de şıpsevd! Şeb!me, Ş!şhane’den şeytankuşu
mu, şöm!ne masası mı, masa şems!yes! m!, şoşon mu, şezlong mu ne, b!r şeyler almaya
g!tt!ler.
T
-D!l damağın önüne d!ş kökler!ne dayanır.
– Tatar teps!c! tıknaz t!t!z, t!yatro, tren, tr!bün, turp, turn!ke, tünel
– Tuzsuz tulumbacı Turgut, turnaları tutarak tunç tulumbasına tutkalladı.
V
-Üst kes!c! d!şler alt dudağın üstüne dokunur.
– Velvelec! vas! vesvese vad!de vagon verd!.
Y
-D!l ortasıyla ön damak arasında.
– Yalvaçlı yelpazel! Yıldız y!rm! yoksul yörükle yumurtalarını yükled!.
Z
-D!l ucu alt d!ş kökler!ne yaklaşır, hava d!l arasından tonlu çıkar.
– Zonguldaklı zek! Zel!ha zavallı Zeynep’e zambakla zerdal! verd!.

You might also like