Professional Documents
Culture Documents
2022
yerine getirmeye muktedir bir insan topluluğunun varlığının bir veya birçok devlet
tarafından kabul edilmesi ve bu devletlerin yeni devleti uluslararası camianın bir üyesi
olarak sayma niyetlerini açıklayan serbest bir tasarruftur.” Yapılan bu tarife göre
tanıma, bir veya birden çok devletin bir birliğin tüm hukukî sonuçlarıyla bir devlet
oluşturduğunu onayladıkları bir tek taraflı hukukî işlem görünümündedir.
2. Tanımanın Fiilî şartları
1) Devletin oluşumunu sağlayan unsurlardan birincisi, sınırları tayin edilmiş bir toprak
parçasının, yani bir ülkenin varlığıdır.
2) Bir varlığın devlet niteliğini kazanıp tanınmayı talep edebilmesi için taşıması gereken
şartlardan biri de egemen-üstün bir otoritenin varlığıdır.
3) Tanınacak olan devletin uluslararası hukuktan doğacak yükümlülükleri yerine
getirmeye muktedir olması gerekir.
DEVLETLERİN TANINMASI KONUSUNDAKİ BAŞLICA SORUNLAR
1. Tanımanın Kurucu veya Açıklayıcı Olması Sorunu
a. Tanımanın Kurucu Olduğu Görüşü
Tanımanın kurucu nitelik taşıdığı iddiası, bu kurumu devletin kurucu unsurlarından biri
haline getirmektedir. Yani tanıma; devletin oluşumu için gerekli olan ülke, insan
topluluğu ve egemen-üstün kamu otoritesi unsurlarının yanında dördüncü unsur olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Bir devlet ancak tanıma ile uluslararası kişiliğini, uluslararası hukuk süjesi olma vasfını
ve kendisini tanıyan devletlerle ilişkilere girme ehliyetini kazanabilmektedir. Yani,
tanınmadan önce devletin hukukî şahsiyeti yoktur. Bu görüşe göre, mevcut devletin arzu
ettiği takdirde ve arzu ettiği zamanda ve kendisince gerekli şartların varlığı halinde
gerçekleşen tanıma, uluslararası hukuk kişiliğinin doğumunu sağlamaktadır. Sonuç
olarak, hak hâkim devletlerin iradesinden doğmakta, bir devlet tanınmadıkça
yaşayamamaktadır.
DEVLETLERİN TANIMA YOLLARI
De Facto (Fiilî) ve De Jure (Hukukî)Tanıma Yeni bir devletin tanınmasında ortaya
çıkan güçlükler, bu devletin bağımsızlığı, ülke üzerindeki otoritesi ve devamlılığı
konusundaki şüpheler ve erken tanımanın uluslararası alanda yaratacağı sorunlar,
devletlerin dereceli bir tanıma usulüne başvurmalarına yol açmıştır. Uluslararası
uygulamada, tartışmalı olmakla beraber, yeni devletlerin de facto ve de jure olarak
tanınabildiği görülmektedir
De facto tanıma, var olan devletlerin, yeni bir devleti tam olarak tanımakta belirli
şüphelerinin bulunduğu ve bu yüzden sınırlı ve geçici olarak hukukî ilişkilere girme
isteğini ortaya koydukları bir tanıma yoludur. De facto tanımada, tanıyan devletin, yeni
devletin bağımsızlığına, ülke üzerindeki otoritesine ve/veya devamlılığına ilişkin
birtakım şüpheleri bulunmakta ve kendisini tam olarak bağlamak istememektedir. Bu
tür bir tanıma yolu seçildiğinde, hem de facto tanınan devletle sınırlı da olsa ilişki
kurulabilmekte, hem de gerektiğinde bu işlem geri alınabilmektedir.
De jure tanıma ise tam tanımadır. Tanımanın bütün hukukî etkilerini bünyesinde taşır.
De jure tanıma ile, tanıyan devlet, yeni devletin varlığını tamamen kabul edip, bu yeni
13.11.2022
devletle uluslararası ilişkiler kurma niyetini kesin olarak ortaya koyar. De jure
tanımanın de facto tanımanın aksine geri alınabilmesi mümkün değildir. Burada
belirtilmesi gereken önemli bir husus da bir devletin de facto tanıdığı yeni bir devleti,
gerekli şartları tanıdığı kanaatine vardığı takdirde de jure tanıyabilmesi, yani de facto
tanımayı de jure tanıma haline dönüştürebilmesidir. Nitekim, tanıyan devletin de facto
tanıdığı devlet hakkında istikrar ve otoriteye dair şüphelerinin ortadan kalkması halinde,
de facto tanımayı de jure tanımaya dönüştürebilmesi mümkündür
Kıbrıs’ta de facto tanımına uyar.