Professional Documents
Culture Documents
Devletin Unsurlari Tolunay Akay
Devletin Unsurlari Tolunay Akay
Tolunay Akay
Devlet Kavramı
Uluslararası Hukukun kişileri dendiği zaman aklımıza gelmesi gereken üç kişi
vardır. Bunları devletler, uluslararası örgütler ve uluslararası hukukun yetki
tanıdığı bazı özel kişiler olarak sıralayabiliriz.
Belirli bir coğrafi alanda yerleşmiş, bir siyasi otorite altında yaşayan insan
topluluğunun oluşturduğu, sürekli egemen varlık.
Ülke unsurunu, bir devletin egemenlik yetkisine sahip olduğu yeryüzü parçası
olarak tanımlayabiliriz.
Kara Ülkesi
Deniz Ülkesi
Her devlet mutlaka kara ülkesine sahip olmak zorundadır. Kara ülkesine
sahip olmayan bir devletin varlığından söz edilemez. Deniz Ülkesi ise her
devletin denize kıyısı olmadığından olmazsa olmaz bir alan değildir. Hava
ülkesiyse, kara ülkesi ve deniz ülkesi üzerinde olan boyutları çeşitli
anlaşmalar ile belirlenmiş atmosfer kütlesidir. Atmosferin dışında kalan
Kara Ülkesi
Günümüzde denize kıyısı olmayan ülkeler kara ülkesi olarak nitelendirilir.
Günümüz de 43 ülkenin okyanusa ya da okyanusa açılan denize kıyısı
bulunmamaktadır.
Hukuki anlamda kara ülkesi toprak ve üzerinde ki doğal kaynakları, toprak altı
ve madenleri, nehir ve gölleri kapsamaktadır.
Takımada Devleti: Bütünüyle bir veya bir çok takımadadan oluşan ve başka
adaları da ihtiva edebilen bir devlet. (Ay. Bknz. BM, 82 Deniz Hukuku Söz, md.
46)
Hava Ülkesi (Hava Sahası)
Hava ülkesi, uzay hariç devletin kara ve karasuları üzeründe bulunan alanı
kapsar. Devlet, hava ülkesinde tam egemenlik yetkisi sahibidir.
Hava sahası ihlali, devletin egemenliğine karşı yapılmış direkt olarak bir ihlal
olduğundan angajman kuralları çerçevesinde ihlali yapan cisim ya da araç
askeri tepkiye maruz kalabilir.
En büyük hava sahası birimi uçuş bilgi bölgesi olarak bilinen, ikaz hizmeti ve
havacılık meteorolojisi hizmeti verilen hudutları belirlenmiş bir hava sahasıdır.
Her ülkenin hava sahası bir ya da daha fazla uçuş bilgi bölgesine bölünür.
Ülkenin Sınırlarının Belirlenmesi
Bir devletin sınırları kural olarak anlaşmalar ile belirlenir. Bu anlaşmalar ikili ya
da çok taraflı olabilmektedir. Örneğin ülkemizin tabir-i caizse tapu senedi olan
Lozan Anlaşması bir çok taraflı anlaşma örneğidir.
Sınır anlaşmaları belirlenirken enlem ve boylam gibi doğal olmayan ögeler baz
alınacağı gibi akarsular ve dağlar gibi coğrafi ögeler baz alınabilir.
Uti possidetis ilkesi ile bir takım koşullar yüzünden meydana gelebilecek köklü
değişikliklerin mevcut sınırları etkilememesi amaç edinilmiştir.
İnsan Topluluğu
İnsan Topluluğu
Bir devletten bahsedebilmek için gerekli olan ilk unsurdan yani ülkeden bir
önceki bölümde bahsettik. Ülke unsurunun üzerinde yaşayan siyasi anlamda
örgütlenmiş bir insan topluluğunun bulunması, devlet oluşumu bakımından
gerekli olan ikinci unsurdur.
Oluşan nüfus için bir alt limite sahip olma şartı aranmaz. Yani nüfusun az ya
da çok olmasının bir önemi yoktur. Ancak nüfusun sürekli olması aranan bir
ölçüttür.
Devletlerin Eşitliği ilkesi gereği nüfusu ne olursa olsun BM Genel Kurulunda her
devletin eşit oy hakkı bulunmaktadır.
İnsan Topluluğu
İnsan topluluğunun aynı etnik kökene sahip kişiler tarafından meydana
gelmesi ya da aynı dine mensup kişiler tarafından oluşturulması gibi bir şart
bulunmamaktadır ancak aynı devletin uyrukluğunda bulunmaları şarttır.
Uyrukluğun tanımını vatandaşları belli bir devlete bağlayan ve devamlılık arz
eden hukuki ilişki şeklinde yapabiliriz.
Uyrukluk için gerekli olan şartları her devlet kendisi belirlediğinden uyrukluk
bir iç hukuk meselesidir.
Kelime anlamı olarak kendi kökenini tayin etme anlamı taşımaktadır. Bu ilkeye
göre kendi geleceğini şekillendirme yalnızca ulusun kendisine ait olup başka
hiç kimse tarafından müdahale edilememektedir. Bir başka değişle bir ülke de
yaşayan halkın, başka bir devletin etkisi olmaksızın yönetimini kendisinin
belirlemesidir.
Self Determinasyon (Self-Determination)
Kavramı
İnsan topluluğunun aynı ırk ya da dine mensup kişiler tarafından
oluşturulması gerekmediğinden biraz önce bahsettik. Buna karşın günümüzde
pek çok etnik ya da dinsel farklılıklara mensup topluluklar self determinasyon
ilkesine dayanarak bağımsızlık talebinde bulunmaktadır.
Self determinasyonun iki çeşidi vardır. İçsel self determinasyona göre halk,
hiç bir baskıya maruz kalmadan kendi yönetim biçimini seçebilmelidir. Dışsal
self determinasyonda ise halk istediği devlete bağlanabilmekte yahut
bağımsız bir devlet kurabilmektedir.
Self Determinasyon (Self-Determination)
Kavramı
Self Determinasyon ilkesi ikinci dünya savaşının ardından uluslararası alanda
rağbet gören ve kullanılmaya başlanan bir kavram haline gelmiştir. BM
sözleşmesine Sovyetler Birliğinin ısrarı ile bu kavram eklenmiş olup, ilgili
madde de ‘’principle’’ yani ilke olarak bahsedilmiştir.
Buraya kadar devlet olmak için gerekli olan iki unsurdan bahsettik. Ülke
Unsuru ve İnsan Topluluğu Unsuru. Devlet olabilmek için gerekli olan bir diğer
unsur ise siyasal otorite sahibi olmaktır. Belirli bir ülkeye yerleşmiş insan
topluluğu siyasal otoriteye sahip değilse, devlet olmanın gerektirdiği
unsurlardan birisi eksik kaldığından bir devletin varlığından söz edemeyiz.
Devletin egemenliği tektir ancak iç ve dış egemenlik olmak üzere iki farklı
şekilde incelenebilir.
Egemenlik
Dış egemenlik, devletin hiç bir zorlama veya baskı altında kalmadan yani kendi
isteği ile kabul ettiği sınırlamalar dışında uluslararası alanda tamamen
bağımsız olmasıdır.
Devletin Egemenlik Yetkileri