Professional Documents
Culture Documents
Şerafettin TURAN-
Öz
Cumhuriyetin ilk on yılındaki eğitim ve kültürel atılımlarda önemli görevler
üstlenen ve milletvekilliği görevinde bulunan Reşit Galip'in 15 Aralık 1927'de
kaleme aldığı ve "Huzur-ı Devletlerine (Yüce katımza)" diye başlayan ve '12'
sayfayı bulan uzun mektubunda, kendisinin Atatürk tarafından kabul edilmemesine
neden olduğunu sandığı Meclis koridorlarındaki bazı konuşmalar üzerinde
durmakta, bunların Başbakan İsmet İnönü 'ye yanlış yorumlanarak aktarılmış
olabileceğini belirtmekte ve bununla ilgili bazı açıklamalarda bulunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Reşit Galip, Atatürk, İsmet İnönü, Doğu İlleri, Kürtler
Abstract
MD. Reşit Galip, who was assumed important duties in educational and
cultural progress in the firstdecade of Republic and served as deputy in the Grand
National Assembly, wrote a.n letler to the Atatürk in 15th December, 1927. In this
paper the letler, in which he -v.:plained the reasons why he was not recieved into his
presence and his complaints to related to this issue will be dealt with along with his
some explainations in this regard.
Key Words: Reşit Galip, Atatürk, İsmet İnönü, Eastern Provinces, Kurds
Prof. Dr., Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Tarih Bölümü Emekli
Öğretim Üyesi.
Şerafettin Turan
2
12 H. Rıza Soyak, Atatürk 'ten Hatıralar, 48 vd, krş. İsmet Bozdağ, Atatürk'ün Sofrası, 77 vd.
13 Nazmi Kal, Atatürk'le Yaşadıklarıl1l Anlattılar, 38.
14 Birinci Türk Dili Kurultayı, İstanbul: 1933.
15 Elman, s. 187.
Dr. Reşit Galip'in Atatürk'e Yakınmaları
9
16 A.g.y. s. 63
---------~---------------._----------
Dr. Reşit Galip'in Atatürk'e Yakınmaları
II
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Azasına Mahsustur
***
Huzur-ı devletlerine,
Pek muhterem, muazzez Paşa hazretleri,
Bu teselsül ile söz almak neticesine vasıl oldum. Söz alıp almamış
olmaklığımda ehemmiyet tevehhüm idecek küstahlığım yokdur. Fakat
maalesef İsmet Paşa Hazretlerinin beyanatı etrafında tahliller yürütürken
kendilerini asla istemeksizin rencide idecek /9/ ve herhalde mugayir-i hürmet
değil, fakat belki şedid geçidIer yapmış olduğumdan bu nokta üzerinde de
maruzatta bulunmaklığıma müsaade-i devletlerine rica iderim:
---------------------------------- 4
Kaynakça
Atatürk'ün Söylev ve DemeçIeri, II
Aybars Ergün, İstiklal Mahkemeleri, İzmir: ı988
Birinci Türk Dili Kurultayı, İstanbul: ı933.
Birinci Türk Tarih Kongresi, Ankara: 1932.
Bozdağ İsmet, Atatürk'ün Sofrası,
Elman Şevket, Dr. Reşit
Kal Nazmi, Atatürk'le Yaşadıklamu Anlattılar,
Metin, Atatürk Araştlrma Merkezi Dergisi, c.I s.l
Okyar Fethi, Üç Devirde Bir Adam Galip,
Soyak H. Rıza, Atatürk'ten Hatıralar
Tunçay Mete - Özen H., "1933 Darülmnun Tasfiyesi", Yeni Gündem-Bilim
ve Sanat, Ekim, 1984.
Turan Şerafettin, Mustafa Kemal Atatürk,
Yeni Mersin gazetesi
Widmann Horst, çev. A. Kazancıgil- S. Bozkurt, Atatürk ve Üniversite
Reformu, İstanbul: 1981.
m:
\",vl'
I';""'/~
.'
r-I'l)~
.. ' i
"r
.• •
~t~(,'(",gp
rf' '/
') ••
;"'r'''~I,
i
"i'
(:,J ,r
r
•
'ı' \ " r
rr/-, '?r- , \'.~' f'f? 'ın (~rı: .,,:"[r)";"r; j~ ¥ r-ır,f) ı(rr~.J,' (;<iO'J1 (""'1 ~i {"-ıl',) li
;,. i~.. i : • ,) . , rı, ı ,I ,'v' i' tl. t
- 'ı~:ı) ~f'.....
,~ :vı;.:r" " ii ••.••
;r ı~(.? '~'I' :...//,11
f{';;~ '/~~W~I'~r({I',i
i,,)' i , i i •• ii
. ,' , ,
'", ı
ı~g!~)ı"""''''rı'nı~rı ",.,;ı .•..•.
J'I1l':',.,~~
f !.
1;"~""J'. ;;~..'.' "r)).ı!",' 'r".'«.,c",ı',';;""';." ~, • ,1, ': VL 1'. i ı i
'i;
" " ./1' \ ,',
f'~(~i ~ ;:>1 rr(~., ' 'p? "(~Ilu1(1 tf;(;)••••'"1
l~rırı. ~)',~
• i. /'., ',"
ı:", ~r~) ii) ~L~
~.
ıa:~:'.~(
~P
y'
(.ili" ~ry;I\~
i ~
{tl /'r"(-.-':("
iii' i
1,.:,(1' i
1
.J' •
~~Jl~w~;
• ~Q'V, ~
,
\
!
,
~? r~:;:ıI'({D
tl / • , i "I LI.
.,
\?j'~ ,(rı ';"tf,. LLL
., .'(" ..' i '?i J • '~ ••••
o'
-{f'. '
. , i ,,1: , /
'ii) (:,)
. . rı'ı~'"(1j'~'rirr~~'rfrı.'~r:':!.
-1 ~
(
r-
j
ı~{r.('\~~ ~\~i~
t11\, •• • " t. i ı .•
~~f~''W
r~1tr~rıf!~'(~''':''''ı r~ Ç(d/;J(~(.
;.r.-,;~rı~' -'.'\(~
' , I, I,. ' ıl' i) ~r'rl'\~
'"
...r,'ıf
, , \," ,
(ırr.:''I.
"
ı
rrr'r ••. C"tl' (?ıl' :ı,.) }f(~r~} (~,,','
i~fl {;j:yrıı rJ r'rr;.ımJr, ,"
',1 1'1...- 'U ,,'
. /
'Ii
"\
(-;;. i ~f ~ j~~
i)
',j;"('"r'~~!r- ) . rr--ı?-<r rr~: r;r1rı ~':;.)
C" ii J., '1(\
'J' '(
""'... . •••••.•rl',J ,
ri'!;!"ı 'f,r;ı(rJl' 1('1 ~:\ il"T'r',~I;"'\ i. Iı'
i. I. I, \ ;' " I, i,
fr~ç(r, '1 ii
. i",
"';1"1(11 ~ cl" ,."./11'
': '\'
(:i~ f i(y
, rı)/. rrr" ~:LY({I) ) '
j.. 1,-" 1
' •...
i-
~.
, .•' i
,;;;l.,'I",Y,I':;,
1,(",
" .\ -
l .. ",~", ~_
~_~...
~_
,_
~~~rgj''1\I~~i&8,~r~!~~;f::~1\
(ii: ....
c,,
.. <r .
'.,.,.' r i'il.IJlT~,> " ....
,.(
.. :) (~ ',f,,)7,.", ."'. ~' 'A"
"fJ~IJ"111""'{I'ı'f''''I''I''ift,
.:.',
••
•••••fr" 'iD ~ ~ 1"'1\."
",',',
ı? \"'\ ,'{Il
' ••
7/q r. ,ii
J
" "'. -':~"\."r").'Ç\f'j:'~'
" ,'f '.' ','~,~~
. i (\~'ni-v.. "I f"
' /(1
,i ,
(r.•.•
"I
~~r~
ı, ' f.:.
i
'-'.-4'~""., rırGl\~{(lr~f,~(irJ"
. ".:"."
'ı'.. " .
':'',1 ."
rl'r~~, ~\ır'ı~
ıl"'" ii
~1:{r~Il((f/,;
t .OJ • 1
1
.'.. - :-'r~~n~J
'.".';"";'
..,4,,/r.'r!)
II",.
(~).
'
,"'~
~"
i
i
~ r:~1(e'ı": 'ff rrrt'\ ~
'i , i i
Cil
i"
,.to/'r. • ,
ı,
~~I:,:;;,r~1'7'.rg~lrl,
" ~:")(lıA'(r~\~;~'~f.(.~lrırrr'lr~ .
. ro . ",'"
. ~
ro, "".
(
r
(
• • ~. . • ',' '. tM'.
'.....,
•
( ,
•
' : "1
.,,:;
' •
,i••
i
,'
',
\~")'}ı. '1?I.:{ ıı~r, !?"(;'17 '''''''(M' i i( i" ~~ ~ ıf? ~'~ (rrı <'ttı""
i.
, 0 . ) '. (1/ • . •.. \1
i). • i
•.
" "''''ırıı'''<;''''~,;
. 'r ;ı'.,
""'~rl'''1'~(;,\i.
. . . '<i~' '
1- \1710~ı'",,(1'
~' ,
: ~N Tı'f"""}4'I/,1
1,' " ( i,I ~ :.
(if..sı •• • ' .' •
" . ,:,,~r~
11~ ~r, ;~1"'~:re~1!'7'1J~, fk't ~D ~I:"~0"~r.I~~1~I~i\"(r
,
'
Fr'/rr-.N
. /'
,(/,,.~ r.;...(~ı. r~ r:.r.-. .....•.
..r I'.i ....
, ''f. i " .. ,r"'1 ..,
'\ ') - ,..,
r?» rn-:-;ıı i\~
r1'ı(~(~\.;i(;..
",'
..,r''/ i ~'(ı
,;
~r". f'r~r~ı il'~;'
r.~ '('( :.M(t'~.'....
"ı",r \'i'" ~ '5'",r((",,> •
~ LI i /' .~.,,......
ıt ~'t', " " ~ "
,ci,? ')'.(ı'r :11:~ 'J' ,'('"'f;' '?" ;Jf; _i 'f.". " ~" J
' ,
":'1(ı'(~rr~/f'rrr'Jl,ıfvrr~(),
. "'"'' ..\ i
"".
"'•. ir"''' rr,J'!
(
i' ro r \'J.ITP'i",.r;-:/
~1'.,1')' ')
y' i i, ;". • ,'. i
ı~,,>,' , '. ,..... ~\r~"""I !
• 'ıl
~f' I)rı
, L
~'(:!
r!r~t~
(' , J
J•
!
i~~ ,'(:'7 '11 ,{("'};'Ifrrrroryı r(rY),'~, r. "ıı7)r,. i rf' ~",Q{fl, :'f?, ~~ı1~''''':'
'
,
:,",
- "
,'1)
'. ~
. ,
•.
'rı
i
"
1 ıi' f i' • i. " ••
Ir, "")
'
,
-,!,-:":'~""""""';r~.~--, ..~~....
:.. ~"..
.-"._~'.''~'."""-.'. __'_._",':'"".::"
.."~-"':":"":' .•..
" ~'.."
tremı upldj'eı;ıs tZ
"-
~~.
o"'~f~\rrr'~-'.
, ~/ I"
.',
"
. ıd' . i)
. '. ". ....•...•....... .' /
./ /:. ..1'• ~.
~~~"',~~(0 ,;'~,),
" \
i'",
.;'
rı.~~\f~6("ip ;",;~
i ~V i • . /.' o o ).-
IWJr(lf
",' J \,
,~/"'~:~;"!I(
i. r. _ ;l' 1'~;"8i1[7"
• ı.' \, ff~~)!~
t.
mı,.o' li f"';~~
.• '1'
f \,..
'r""~. 'ı""lrr('~
,
~~
lo I. .
ı';rn". r(r~IT JI~ \r~
v'
ı~'" ;.,"'1 ilt'
•• 1., i f
r),
;,r. ii"
\ \'
~'{".-'I7'(rt,J1;"'.
, ). i
~:~f" ~'(rSl"r~r; "I(('i~r
\ o ç", • ''\.'
~~~:... o ')
•
'rr- ....\ (..,~'«rf! ıf ~J~:
o, o ~, \
o !
~i(~
;'
Ô~(.,;;j1ır(b;;.j
. "I"
'J,'
~:ı" '~r('":'\~~>'.'
/ \' i' -\
Qf<o
'. " \ • /
r. j ~r": 'd"'f
,i
fl'f {'r(r\;'.J~ f
~
•...1p
'
~ ::ı\-
l ~~. ~_
_ J
Roma İmparatoru Septimius Severus Döneminde
. Anadolu
Anatolia in the Period of Roman Emperor Septimius
Severus
Öz
Kuzey Aji-ika 'da rripolitwıia denilen üç yerleşim biriminden birisi olan Lepcis
Magna 'da dünyaya gelmiş olan Septimius Severus, Roma 'nın ilk eyalelli imparatoru
değildi. Fakat o, Romalı ya da İtalyalı geçmişi olmayan ilk Roma imparatorudur.
Fenike kökenli olan Septimius Severııs, imparatorluk tahtmı yasal yollarla elde
etmiş de değildi. Başkent Roma 'daki Muhafiz Alayı (=Praetoria cohors) 'ndan
imparatorluk talıtmı parayla satm almış olan Didius Julianus 'a karşı halkııı
sergilediği olumsuz tavır, Septimius Severus 'u iktidara getirecek süreci başlatmıştl.
Bu süreç boyunca onun iki rakibi oldu. Bu iki rakibinden ilki, Septimius Severus 'un
eşinin ülkesi olan Suriye'de valilik yapıyordu. Septimius Sevenıs, ls. 193 ydmda
Roma imparatoru ilan edildikten sonra ilkin Pescennius Niger adl1l1 taşıyan bu
rakibi ile Anadolu 'da savaştı. Hem Niger'e karşı savaşlar hem de daha sonra
Doğu ya yaptığİ seferler dolayısıyla Anadolu içinden geçen yollan kullandı.
Anadolu 'daki eyaletler, kentler ve daha küçük yerleşim birimleri Olnlll Anadolu 'dan
geçişinden ya da imparatar olarak hayatta kaldığı süre içerisinde icra ettiği
politikaSl1u1an olumlu ya da olumsuz yönde etkilendiler.
Aııahtar Kelime/er: Septimius Severus, Roma İmparatorluğu, Anadolu,
E"'yaletler,Kentler
Abstract
Septimius Severus who was bom in Lepcis Manga, one of the three towns of
Tripolitania in northem AFica, was not the first provincial emperor of Rame.
However, he was not the jirst emperor not originally Roman and Italian. Septimius
Severus, who was originally Phoenike, was not reached the throne throughout the
legal ways. Negative attitudes of Roman People agahıst Didius Iulianus, who had
bought Fom Praetorian Quard imperial throne, had been the starting process in
which Septimius Severus accessed the throne of Rome. In this process, he had two
rivals. The first of his rivals was governing in Syria province which was the territory
of Septimius' wife. Septimius Severus jirst fought with this rival, named Pescennius
Niger, in Anatolia. He used roads passing through Anatolia both in these wars and
his campaigns towards to the East. The Romalı provinces, cities, towns and villages
in Anatolia were influenced positively or negatively during his campaigns via
Anatolia and his policy as an emperor.
Key words: Septimius Severus, the Roman Empire, Anatolia, Provinces, Cities
°
XVI. 2-3. Bu zafer unvanı sikkelerde ve yazıtlarda da görülür. Bk.
Mattingly-Sydenhaın 1936, IVil, II m. 150, vd., 114 m.176., 115 m. 183 vd. Traianus için
bk. Magie 1950,608 vd., 1466 vd.
2 Cassius Dia, LXXVILI5.2-3.
3 Herodianus, II1.8.4-5. Campbell 1978, 153 vd. Akşit ı985,330.
------- ~--~---~----------------------- •..----""l!=~.-""'__
._
4 Cassius Dio, LXXVI. 8. 1-6. Öldürülenlerin listesi için bk. SHA, Severus XIII. 1-8. SHA'da
(Severus VII.5-7) Severus'un senatoya danışmadan senatorlerin öldürülmemesi gerektiğini
söylediği ifade edilmiştir.
5 Cassius Dio'ya ( LXXV.8A) Niger'i öldürülmesinden sonra senatorlere yönelik bir
cezalandırma girişiminde bulunulmadı. Hiç kuşkusuz bunun nedeni Clodius Albinus'un
potansiyel bir rakip olarak hala duruyor olmasıydı. Asia Eyaleti valisi olarak bir procurator
ataması, el koyulan ya da kamulaştırıIan malikaneler nedeniyle idi. Bk. Aşağıda n.53.
6 Cassius Dio, LXXV.8A. Herodianus, IIIA.7; 8.2. SHA, Severıs XL3-4. Broughton 1959,
656.
i SHA Severus VIII.I3. Suriye'de imparator ilan edilmiş olduğu konusunda bk. SHA, Severus
VI.7-8. Ayrıca bk. Martin 1982, 92.
8 Martin 1982,93.
IVil, 19 vd.
LO Cassius Dio, LXXV.6.4 vd. Herodiamıs III.ı. 1 vd. SHA, Severııs Vn1.l5-16. Ayrıca bk.
Magie, 670, 1538.
i i Dio, LXXIV II vd. Ayrıca bk. Aşağıda n.64 vd.
12 Cassius Dio (LXXV 6.4), Herodianus (III.2.1-5) ve SHA (Sevenıs VIII. 15 vd.) bu savaştan
söz ederler. Ancak onların hiç birisi savaş ile ilgili ayrıntıya girmez. Ayrıca bk. bk. Magie
1950,1539. Birley 1999, ıLO ve 112.
i3 Mattingly-Sydenhaın i936, IVil, 60. Septimius Sevenıs, ikincisini Kyzikos yakınındaki
savaştan sonra, üçüncüsünü Nikaia'daki Savaştan sonra, dördüncüsünü İssos savaşından sonra
aldı.
14 Bk. Yukarıda n. ıı. Niger'in Perinthos'a saldırısı ve Byzantion'a dönüşü için bk. Cassius
Dio, LXXV.6.3. (Niger'in Byzantion'a dönüşüne olumsuz bir ebınetin neden olduğu ima
edilir. Bir kartal bir askeri sancağın üstüne konmuş ve yakalıncaya kadar orada kalmışl! l.
Roma imparatoru Sernpimus Severus Döneminde Anadolu 31
savaşın yapıldığı bu yer hakkında bilgi veren eskiçağ tarihçisi Cassius Dio,
Nikaİalıdır. Bu nedenle Septimius Severus döneminde consuIlüğe kadar
yükselmiş olan Dio'nun savaşın yeri konusunda anlattıklarının doğru
olmadığını düşünmek için bir neden yokturl5.
Niger'in ordusu Askania Gölü'nün güney kıyısındaki düzlükleri,
Candidus'un ordusu tepeleri tutmuştu. Bulunduğu yerin verdiği avantajı iyi
kullanan Septimius Severus'un generali Ti. Claudius Candidus
komutasındaki ordu, bir kez daha savaştan galip ayrılan taraf oldu. Niger'in
kendi komutasındaki ordusunun bu savaşta tamamen imha olmasına gece
karanlığı engeloldu. Yenilen Niger, imha olmaktan kurtulan ordusuyla
birlikte ka~ıp, Suriye'ye döndü16. Zafer haberi 31 Ocak 194 yılında Roma'ya
ulaştırıldı i . Bu nedenle bu savaşın 193 yılının Aralık ayı sonlarına doğru
yapılmış olması gerekir.
Nikaia yakınında yapılan bu savaşta da ordusunun başında olmayan,
Perinthos' daki karargiihında kalmaya devam eden Septimius Severus,
ordularınca üçüncü kez imparator ilan edildi ve bu ilan diğerleri gibi
sikkelere yansıtlldllS. Pescennius Niger'in peşine düşen Septimius'un
generali Comelius AnuIlinus kışın Toros Dağlarındaki geçitIerden birisinde,
muhtemelen Gülek Boğazı'nda, bu geçidi tutmakta olan Niger'in ordusuyla
karşı karşıya geldi. Niger'in buradaki birlikleri, ondan aldıkları emir
gereğince Severus'un ordularının durdurulması için barikat kurınuşlardı.
Galiba Pescennius Niger, Septimius Severus'a karşı yapmayı tasarladığı yeni
bir savaşın gerektirdiği hazırlıkları tamamlayabilmek için zaman kazanmayı
hesaplıyordu. Öyle görülüyor ki o, Toros Dağlarına geri dönmek dışında,
amacına ulaştı. Niger'in birlikleri, AnuIlinus komutasındaki ordunun karlarla
kaplı olan bu geçidi aşmalarına kış boyunca izin vennediler. Ancak baharın
gelmesiyle birlikte yağan yağmurlar, barikatı zayıflattı ve AnuIlinus geçidi
aştı. Buradaki savaş konusundaki tek kaynağımız Herodianus'tur'9. Çünkü
Cassius Dio, Nikaia yakınındaki savaşı anlattıktan heh •.en sonra "Kilikia
Kapıları (=Pylais)" yakınında dediği İssos Savaşı'nı anlatmaya başlar20.
Severus'un ordusu, Toros dağlarındaki barikatı aştıktan hemen sonra
Kilikia Ovasına indi2l• Anadolu toprakları üzerinde yapılan son savaş, Dio
Cassius ve Herodianus'a göre, burada, Büyük İskender'in Pers kralı
Dareios'u yenmiş olduğu İssos'ta (=Deli Çay) meydana geldi. Bu iki
kaynaktan ikincisi, savaşın yapıldığı yerin büyük bir ova olduğunu söyler.
IS Cassius Dio, 193/4 yılında PraetorIuk. 205/6 yılında consuIluk yaptı. Bk. Grant 1996,87.
16 Cassius Dio, LXXV.6Avd. Herodianus, IIIA.2. SHA, Severus IX. i-2.
17 Birley 1999, IIO.
Ancak Dio Cassius'a göre savaşın yapıldığı yer, onun "kapılar" dediği
Kilikya-Syria geçidinde, dağ ve deniz arasındaki küçük lssos Ovasının
güneyidir. Septimius Severus'un ordusunun komutanları Valerianus ve
Anullinus'tu. Pescennius Niger, ordusunun başındaydı22.
Dio Cassius'un savaşın yapıldığı İssos Ovası konusunda anlattıkların
doğru olduğu tespit edilmiştir23. Ancak bu savaşın tam olarak hangi tarihte
yapıldığı bilinmiyor. 194 yılının Mart ayında ya da en geç Nisan ayında
yapılmış olması gerekir. Çünkü Toroslardaki barikatın yağan ya~murların
karları eritmesi sayesinde aşıldıktan sonra Kilikya Ovasına inilmişti 4 •
Pescennius Niger, lssos'ta, kış boyunca karargahı olarak kullandığı
Antiokheia'da bulunduğu sırada toplamış olduğu büyük bir ordunun
25 .
başındaydı . O, lssos'daki bu savaşın başlangıcında, hem asker sayısı hem
de tuttuğu mevki bakımından rakibinden üstündü. Fakat savaş sırasında
patlak veren yağmurla karışık fırtınanın Niger'in askerlerinin yüzüne
gelmesi ve bu fırtınayı arkasına alan düşman süvarilerinin beklenmedik
saldırısı, yenilgiyi getirecek olan ilk büyük darbe oldu. Ardından Niger'in
ordusu bozguna uğradı ve 20 bin askeri bu savaşta öldürüldü2G• Niger, önce
Antiokheia'ya sığındI. Fakat sakinleri tarafından boşaltılmış olan bu kent
kendini takip edenler tarafından kısa sürede ele geçirildi. Niger, Parthlara
sığırınıak umuduyla Fırat Innağı'na doğru kaçarken yakalandı ve başı
uçurulmak suretiyle öldürüldü. Septimius Severus kendisine gönderilen
Niger'in kesik başını, bu sırada Byzantion'u kuşatma altına tutmakta olan
ordusuna gönderdi. O, bir kazık ucuna geçirilm~ olan bu kesik baş sayesinde
kentin direnmekten vazgeçeceğini düşünmüştü2 •
Septimius Severus, lssos Savaşı'nda da ordusunun başında değildi.
Çünkü Cassius Dio, bu savaşı anlattıktan sonra, Niger'in yakalanmasıyla
ilgili olayları anlatmaya geçmeden önce, Septimius Severus 'un Pannonia' da
bulunduğu sırada buradaki lupiter tapınağının rahibinin gördüğü rüyadan söz
eder ve ardından birden bire Septimıus Severus'un kentlerin ve kişilerin
cezalandırma ve ödüllendirilmesiyle ilgili cümlesi gelir28. Ancak Septimius
Severus'un, Anadolu'daki bu son savaştan sonra, dördüncü kez imparator
29 Bk. Yukarıda dn. 13. IMP IILI lejantlı sikkeler ve tarihi için bk. Mattingly-Sydenham 1936,
IVil, 60, 96 no. 40 vd.
30 SHA, Sevel1ls XIV.2 (ordusunu da denizden sevk ettiği ifade edilmiştir ki bu doğru
değildir.). Ayrıca bk. Hasebroek 1921, III vd. Birley 1999, 129.
31 Bk. Yukarıda n. 24 (Antiokheia'yı (=Antakya) karargiih olarak kullandı).
32 Prusias Hippiuın için bk. IGRR III 60 ve 62 (Septimius ve oğlu earacalla'nın buradan
geçtiği ifade edilmiştir). İlk yolculuğun Bithynia-Galatia-Kappadokia üzerinden olduğu
konusunda bk. Herodianus, III. 3.1. Yol konusundaki farklı görüşler için bk. Hasebroek 1921,
59 vd. Magie 1950, 1542.
r-----------------~--
34 Mehmet Ali Kaya
elçilerin kendisini yakalamak için gelmiş olduğunu öğrenince gizlendi ği sığınağında zehir
içerek öldü. Bk. Cornelius Nepos,. "Hamikar ve Hannibal" (çev. M. Ali Kaya). Belleteıı
LN/211 (1991), 1231. Ayrıca onun ölüınüyle ilgili kaynaklar ve mezarı için bk. .Mansel 1968,
527 vd.
!~-
i
43 Magie 1950, 547 (Septimius Severus öncesi yollar), 677 (eski uygulamanın terk edilmiş
olduğu ). Ancak valilerin yol yapmaları yasaklanmış değildi. Nitekim Galatya Eyaleti valileri
hem Septimius Severus döneminde hem de ondan sonra yol yapım ve tamiriyle ilgilemeye
devam ettiler. Bu valilerden birisi L. Petronius Verus, diğeri L. Iulius Apronius Moenius Pius
Salamallianus 'tur. İlki 197/S yılında ikincisi 222-226 yıllarında valilik yaptı ve onlar
Pompeiopolis (=Taşköprü) ve Neoklaudiopolis (=Vezirköprü) arasındaki yolu tamir ettiler.
Bk. Kaya 2000, ISI.
44 Mitchell 1994, I, 127 n. 64.
45 Magie 1950,677.
55 Cassius Dio, LXXVII.8.1. SHA, Severus XV.5 (Apronianus'un öldürülmesi ima ediliyor
ve Septimius tarafından öldürülmüş olan bir çok kişi sayılıyor) . Magie 1950, 678. Birley
1999,165.
56 Birley 1999, 110,121. Miller 1971, 7.
57 Cassius Dio, LV.23.2 (Cassius Dio, eyaletin ikiye bölümnüş olduğu konusunda tek antik
edebi kaynaktır).
• •• •
58 Magie 1950,670., Birley 1999, 112. Herodianus'a (III.2.R) göre Nikomedia kenti, Kyzikos
Savaşı'ndan hemen sonra Septimius Severus'a elçilerini gönderip onun tarafında yer
aldıklarını söylediler. Bu sırada Nikaia, Nikomedia'nın rakibi olması nedeniyle hala Niger'i
destekliyordu.
59 Birley 1999,141.
olan sikkeleri içİn bk. Mattİngly-Sydenham 1936, IVil, 60, 100 no. 73 vd.
70 Bk. Yukarıda n.13.
71 Cezalandırınalarla ilgili bilgiler için bk. Cassius Dİo, LXXV.8.3. Herodianus, IllA.7. SHA,
Severus IX.8 vd. Ayrıca bu konuda bk. Magie 1950,672.
72 Broughton 1959,742.
,3 Cassİus Dio'nun kamu görevleri için bk. Yukarıda n.15.
74 Cassius Dio, LXXIll.23.1 vd.
75 SHA, CaracaUa 1.7.
Roma İmparatoru Sempimus Severus Döneminde Anadolu 41
76 IGRR III 239 (=Pisa), 325 (=Conana), 352 (=Sagalassos), IV 91 (=Mitylene), 693
(=Otreia), 1321 (=Phokaia), 1536 (=Erythrai). Ayrıca bk. Hasebroek 1921, 92 vd. Magie
1950, 1540 n.21.
77 IGRR III 879,880,882. Magie 1950,672. Mitchell 1993, I, 221.
;S Cadoux 2003, 372.
himaye ci olarak ilan edilmiş olan Septimius SeverusSI, ayrıca bazı kentler
tarafından basılan sikkelerle onurlandırıldı. Hatta onlar, Caracalla 'nın
Caesar tayin edilmiş olduğu tarihe kadar, Caesar unvanına sahip olan
Britanya valisi Claudius Albinus'u bile unutmadılar. Zira bazı kentlerin
bastıkları sikkelerde Clodius Albinus Caesar unvanıyla yer aldı. Kios
(=Gemlik) ve Nikomedia (= İzmit) kentleri ise bastıkları sikkelerle
Septimius Severus ile birlikte genel bir zenginliğin geldiğini vurguladllar8l.
193-194 yılındaki iç savaşta Septimius Severus'u desteklemiş olan
Nikomedia, hiç kuşkusuz savaştan zaferi e ayrılan tarafın Septimius Severus
olması nedeniyle en büyük sevinci yaşayanlardan birisiydi. Çünkü bu savaşı
yalmzca Niger kaybetmemiş, onunla birlikte rakibi Nikaia da yenilmişti.
Artık eyaletin birinci kenti olma onurunun Nikaia'da kalması söz konusu
olamazdı. Septimius Severus, kendisini destekleyen bu kenti "Eya/etin
metropolisi ve birinci kenti", imparator kültünün "Tapmak Bekçisi"
unvanlarını vererek onurlandırdl83.
Kentlerin Septimius Severus'u onurlandırmaları, gerçekte, bu imparator
zamanında kentlerin genel memnuniyetinin ya da zenginliğin delilleri
olmayabilir. Zira bazı kentler, örneğin Nikaia, iç savaşta yanlış tarafı
desteklemiş olmaları nedeniyle kedilerine verilecek cezanın affedilebileceği
ya da daha az bir zararla kurtulabileceklerini umdular. Bazı kentler, örneğin
Nikomedia, imparatorun teveccühünü kazanarak kendi adlarına maddi ya da
manevi çıkarlar elde edeceklerini düşündüler. Gerçekte genel bir zenginlin
olmadığı, Septimius Severus 'un imparatorluk Denariuslarındaki gümüş
miktarını %71'e düşürmüş olduğundan da tahmin edilebilir84. Bunun nedeni
hiç kuşkusuz orduya ve Roma halkına yaptığı cömert bağışlardı. Doğal
olarak bu yöntem onun sahip olduğu iyi paraların en az o oranda kendisinin
zenginleşmesini de sağlamıştı. Ancak Denarius'un gümüş içeriğinin
düşürülmesi öyle görülüyor ki eyaletleri de etkiledi. Özellikle ticaret ve iyi
~araya sahip olma nedeniyle satın almalar nakit para spekülasyonuna neden
oldu. Miletos (=Milet-Balat)'un bu spekülasyona engelolacak bir takım
önlemler almak zorunda kaldığı bilinmektedir Dahası 3. Yüzyılın ilk
yarısında basılan bronz sikkeler, en azından Anadolu'nun altı önemli
kentinde, önceki yüzyılda basılmış olanlara göre daha fazlaydl85. Ancak bazı
kentler, kesinlikle Septimius Severus 'tan gördükleri bir iyiliğin karşılığı
olarak ona şükranlarını sundular. Bunlardan birisi Eumeneia (=Işıklı)
97 Rostovtzeff 1959,388.
9R Rostovtzeff 1959, 412. Magie 1950,679.
99 Pompeius'un kurduğu kentler için bk. Mitchell 1994, I, 31 vd.
100 Rostovtzeff 1959,714. Birley 1999, 146 vd.
101 Başta Kartaca olmak üzere kuzey Afrika'daki yerleşmeler, Septimius Severus'un doğup
büyüdüğü Lepcis Magna da diihil Fenike kökenlidir. Onlar İ.Ö. 8. yüzyılda Tyros'tan gelip
kuzey Afrika'yı kolonize ettiler.
~----- ----.......--._----------~~---~--~--
BİBLİYOGRAFYA
Akşit 1985 O. AKŞİT, Roma İmparatorluk Tarihi. İstanbul 1985.
Alfaldy 1968 G. Alfaldy, "Septimius Severus und der Senat".
Bonnerlahrbüclıer 168 (1968),112-160.
Birley 1999 A.R. Birley, Septimius Severus. The African Emperor.
London-Newyork 1999.
Bosch 1967 E. Bosch, Quellen zur Geschischte der Stadt Ankara
im Altertum. Ankara 1967.
Bowersock 1969 G.W. Bowersock, Greek Sophists in the Roman
Empire. Oxford 1969.
Broughton 1959 T.R.S. Broughton, An Ecomic Survey of Ancient
Rame ( 4 cilt). IV: Roman Asia Minor. Newyork 1959
(Birinci basım Baltimore 1939)
Cadoux 2003 C.J. Cadoux, İlkçağ'da İzmir. Kentin En Eski
Çağlardan ts. 324 'e Kadar Tarihi (çev. B. Umar).
İletişim Yayınları. İstanbul 2003.
Roma İmparatoru Sempimus Severus Döneminde Anadolu 47
Miller 1971 S.N. Miller, "The Army and the Imperia1 House". The
Cambridge Ancient HistOlY XII (Cambridge 1971), 1-
56.
Mitchell 1993 S. Mitchell, Anatolia. Land, Man and Gods in Asia
Minor. C. 1, Oxford 1993.
P1autner 1918 M. P1autner, Life and Reign oj the Emperor Lucius
Septimius Severus. Oxford 1918.
Rostovtzeff 1979 M. Rostovtzeff, The Social and Economic Histry oj
the Roman Empire. 2 cilt, Oxford 1979.
SHA Scriptores Historiae Augustae, vo1s. I-II (çev. D.
Magie), LOEB. London 1979.
Wagner 1983 J. Wagner, "Provincia Osrhoenae. A New
Archaeo1ogica1 Finds Illustrating the Mi1itary
Organization under the Severan Dynasty". Armies and
Frontiers in Roman Byzantine Anatolia (ed. S.
Mitchell) . Oxford 1983.
.. .._-_ .•..
--~~~~-~-~-~-~--~-~-------------- --
Öz
Avrupa 'da çıkan 1848 ihtilal/eri, özellikle Avusturya 'daki isyanlar yüzünden
Osmanlı Devleti 'ni de ilgilendirmiştir. İsyanların başlamasından itibaren Osmanlı
Devlet adamları, Avrupa 'daki elçileri vasıtasıyla olayları sıkı bir şekilde takip
etmiştir. Özellikle Balkanlar 'daki topraklarda yaşayan halkların durumu kontrol
altında tutulmaya çalışılmıştır. İlk tedbirler de savunmaya yönelik olarak Boğazlar,
Balkanlar 'daki eyaletler ve adalarda alınmıştır. Buralarda askere ihtiyaç varsa,
ordunun asker ve malzeme, adalarda da donanmanın gereksinmeleri giderilmeye,
boğazlarda ise , tamiri gereken kaleler ve yollarla ilgili tespitler yapılarak
güçlendirilmeye çalışılmıştır. Bu makalede bütün Balkanlarda ve diğer yerlerdeki
gelişmeler ve alınan önlemler ele alınmıştır.'
Anahtar Kelimeler: 1848 İhtilali, Balkanlar, İsyan.
Abstract
1848 Revolutions of Europe was concerned the Ottoman State too especially
because of the revolutiOlls took place in Austiria. After the breaking out of revolts,
.the Ottoman statesman followed the events closely by their ambassadors in Europe.
Particularly the situation of the people who lived in Balkans tried to get under
control. Straits, provinces in the Balkans and islands were taken in the jirst
precautionary measure. if there was a need for recrıitment or equipment in the army
and also in the navy they were tried to be supplied. The castles and state of the
roads, which were in need of repairment, were fixed and tried to be fortified. The
developments as well as the precautions in all of the Balkans and other places are
dealt with in this artiele.
Avrupa 'yı sarsarak 1848 İhtilallerini hazırlamıştır. 1848' den önceki yıllarda
liberalizmi ifade eden fikirler ve kavramlar, anayasalı siyasal rejim, seçim
hak ve hürriyeti, basın hürriyet i gibi ilkelerde toplanmıştı. 19. yüzyılın ilk
yarısında Avrupa toplumlarının geçirmiş olduğu önemli bir gelişme de
ekonomik alanda ortaya ÇıkmıŞtır. Sanayi bu dönemde büyük gelişme
kaydetmiştir. Sanayin gelişmesi ve üretimin artması, ulaşım sorununu ortaya
çıkarmış ve bunun sonucu olarak da demir yolları yapımı hız kazanmıştır.
Ekonomik alandaki bu gelişmelerin, fikir bakımından bir takım sonuçları
olmuştur. Ulaştırma araçlarının gelişmesi, toplumları birbirine yaklaştırmış
ve bu da fikir akımlarının yayılmasını kolaylaştırmıştır. Bir diğer sonuç da,
artan üretimin önce Avrupa kıtasında pazar araması, gümrük duvarlarına
tepki göstermesi ve milletlerarası ticaret alanında serbesti fikrinin
gelişmesidir. Bu durum hürriyetçilik akımına da güç kazandırmıştır. Bir
başka sonuç ise sanayinin ortaya çıkardığı problemler olmuştur. Bu da işçi
sınıfının büyümesi, ücretlerin düşüklüğü ve şehir nüfusunun genişlemesi
sonucu, özellikle sanayi şehirlerindeki sefalet sorunudur.
19. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan kuvvetli bir akım da
Nasyonalizmdir. Bu akım özellikle İtalya ve Almanya'da gelişmiştir!. İşte
bütün bu sebepler bir araya gelince böyle bir ortamda 1848 İhtilalleri patlak
vermiştir.
ı 1830, 1848 İhtilallerinin genel bir değerlendirmesi için bkz. Rıfat Uçarol, Siyasi Tarih,
İstanbul, 2000,Fahir Arınaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914), Ankara, 1997, ayrıca,
Coşkun Üçok, Siyasi Tarih Dersleri, Ankara, 1957, Jonathan Sperber, The European
Revolutions 1848-1851, New York, 1994.
2 Bkz.Rudolf Kiszling, Die Revolution im Kaisertul11 Österreiclı 1848-1849, Vienna 1948, 2
vols.
Hamiyet Sezer
52
tarihli belgeler.
9 BOA.BOA.İrade-i Mesail-i Mühimme, No: 1942, 14.04.1848- 9 Ca 64 Tarihli Donanma
Müşiri Halil Paşa'nın yazısı.
10 BOA.İrade-i Mesail-i Miihimme, No:1942, 16 Nisan 1848- IL Ca 64 tarihli D~r-ı Şur~-yı
Askeri tezkeresi.
1848 İhtilalleri Sırasında Osmanlı Devleti'nin Balkan ve Adalarda Aldığı Önlemler 55
topçu askeri ve bazı kalelerde redif topçu askeri vardı. Bu yeterli değildi. Bu
yüzden bir bölük topçu askerinin Bosna' da görevlendirilmesi gerekliydi.
Ayrıca, mühimmat cephane ve barut gönderilmeliydi19.
Yukarıda içeriğini verdiğimiz mazbata dışında, ondan birkaç gün sonra
Bosna Eyalet Meclisi üyelerinin mühürlerinin yer aldığı başka bir mazbatada
da yazılı olduğu gibi Avrupa' da ortaya çıkan ihtilalin gün geçtikçe büyüdüğü
anlaşılmıştı. Şöyle ki Bosna Eyaletine civar olan Avusturya Devleti 'nde sınır
bölgelerde yaşayan halk ile Sırp, Hırvat ve Dalmaçya eyaletlerinde olan Slav
halk, bazı Hırvatlar başlı başına olmak ve kendilerinden bir Slav krallığı
kurmak istemel<:teydi. Sırp, Bulgar, Bosna Eyaleti reayasını da kendi
taraflarına çekmek, Belgrad'ı krallıklarına merkez yapmak konusunda ittifak
yaptıklarını gazeteler aracılığıyla ilan etmişlerdir. Hatta, Bosna'da oturan
reayanın akıllarını çelmek için gazeteler göndermişlerdir. Bunlar tercüme
edildiğinde onlara nasıl yardım edecekleri, kendileriyle ittifak etmeleri
konularında bilgi verildiği anlaşılmaktaydı. Bosna Eyaleti'nin etrafı iki tarafı
Hırvat, bir tarafı Karadağ diğer tarafı da Sırplar ile çevriliydi. Asker ve
mühimmat gönderilmesi gerektiğinde zorlukla karşılaşılacaktı. Çünkü,
Rumeli'ye tek bağlantısı Yenipazar üzerinden olan yoldu ve yarım saat
mesafedeydi. Bu durumda hemen yardım zor olabilecekti, Bosna'da olan
ehl-i İslam'ın da dayanma ve karşılık vermesi mümkündü. Bunlar yüzünden
daha önce istenen asker ve askeri malzemenin ola lar çıkmadan biran önce
Bosna'ya gönderilmesi için izin çıkması istenmişti2 . 6
Zagreb'de yayınlanan 27 Mayıs Cumartesi günü tarihini taşıyan Novine
adlı gazetede Bosna'ya dair olaylarla ilgili bilgiler tercüme edildiğinde
görülmektedir ki Bosna' daki reayanın aklı karıştırılmaya çalışılmaktadır.
Gazetede yazdığına göre; Dalmaçya halkı Hırvatlarla beraber olmak
istiyordu. Bosna reayası ile kardeşliklerini kuvvetlendirmek gerektiğini
düşünüyorlardı. Onların Bosna'nın tarım ürünleri ve hayvanlarına, Bosna
reayasının da onların tuz;"şarap, zeytinine muhtaç olduğu fikrindeydiler. Bir
bayrak altında olmalarını, ticaret yolunu açmalarının yararlı olacağını
gazetede açıklıyorlardı2ı.
Yukarıda söz edilen yazışmalardan anlaşıldığına göre, Bosna Eyaleti
oldukça kışkırtılmaktaydı. Avusturya' daki olaylar Osmanlı topraklarında
yaşayan özellikle Sırp ve Hırvatları etkilemiş olup, bu etkiyi Bosna
Eyaletindeki reayaya da yayarak bir isyan çıkarmayı ve kendi devletlerini
kurmayı planladıkları öğrenilmektedir.
19 BOA.İrade-i Mesail-i Mülıimme, Belge- 1947,4 Haziran 1848 ( Gurre-i Recep 264) tarihli
eyalet meclisinin yazısı, 14 imza vardır.
20 BOA. İrade-i Mesail-i Mülıill1l11e, Belge- 1947, Bu belgede Eyalet Meclisi azalardan
14'ünün mührü bulunmaktadır. 10.06.1848 (7 Recep 264) tarihini taşımaktadır.
21 BOA.İrade-i Mesail-i Mülıill1me, Belge-1947.
Hamiyet Sezer
60
23 BOA.İrade-i Mesail-i Miihiııııııe, Belge- 1969, tezkere tarihi 02.06.1848 (29 C 64).
24 BOA.İrade-i Mesail-i Mühimme, Belge-1969.
25 BOA.İrade-i Mesail-i Mühiııııııe, Belge- 1947.
Öz:
Aleksandros 'un ardıllarının Hellenizm 'i yaymakta kullandıkları etkin
politikalardan biri de yeni yerleşimler kurma yoluyla şehirleşmedir. Bu yeni
yerleşimler başlangıçta çoğunlukla koloni olarak kurulmuştur. Söz konusu koloniler
ise ilk etapta askeri ordugahlar şeklinde karşımıza çıkmaktadır. işte Makedonlar'a
ait garnizon kökenli bu koloniler yazıtlarda "Katoikia" olarak geçmektedir.
Katoikia 'lar Hellenleştirme kapsammda merkezi sistem içinde tek tip ve tek elden
yönetilen birçok yerleşimin çekirdeğini oluşturmuştur. Hatta Katoikia kökenli
yerleşimler Roma döneminde bile, her ne kadar yönetim biçimleri değiştirilmiş olsa
da, farklı karakterleriyle varlıklarıııı sürdürmüşlerdir.
Anahtar Kelimeler: Hellenleştirme, Yerleşim Politikası, Anadolu, Katoikia
Abstract:
One of the effective strategies that the Successors of Alexandros use to spread
Hellenism is urbanising by founding new settlements. Most of the time these
settlements were originally founded as colonies which originally occur as military
headquarters. These colonies with a garnison background are named as "Katoikia"
in the inscriptions. Despite their form of government being these settlements with
Katoikia origin have continued to exist with dijferent characteristics even in Roman
Time. When their settlement locations are closely observed it can be better
understood why the Katoikia settlements have a military background. That is the
Diadochoi were in need of military controlnot only for their internal struggles and
their safety in places recently settled in but also for the systematic deployment they
• Yrd. Doç. Dr., Ayşe Gül AKALIN, A.Ü- DTCF. Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı, TR 06500
Sıhhiye- Ankara, akalin@humanity.ankara.edu.tr
66 Ayşe Gül Akalın
had to put into force. They have been able to ensure the safety betweel1 their borders
and control the native il1habitants around with the help of these headquarters which
were located on strategic spots. After all these the headquarters, Le Katoikia have
been made into cities either through the enforced immigration of native or greek
rooted people from neighbour settlements or other places or through enforced
synoikismos. Katoikia have consequently formed the basis of many uniform
settlements ruled by one governor in a central system under the umbrella of
Hellenism.
Key Words: Hellenization, Urbanization, Anatolia, Katoikia
6 Mersin Üni versitesi "nden Prof. Dr. S. Durugönül ve ekibi, Yrd. Doç Dr. Ü.
Aydınoğlu Kilikya"da bu konuları aydınlatacak kazı ve kapsamlı yüzeyaraştırmalarına
devam etmekte ve sonuçları düzenli olarak yayınlamaktadırlar. Paralelinde Istanbul
Üniversitesi"nden Prof. Dr. M.H Sayar ve ekibi de bölgenin Epigrafik
araştırmalarını sürdürmekte ve önemli belgeleri gün ışığına çıkartıp
yayınlamaktadırlar.
70ertel, 1921,3, Cohen, 1995,424 vd.
68 Ayşe Gül Akalın
18 a.g.e, 201
21. OGIS i 21 i yazıtında Apollan'a ithaf yer almaktadır ve bununla beraber, bu yerleşimdeki
Makedonya askeri tümeninden bahsedilmektedir. Strabon'a göre (Strab. XIII 4,4) Thyateria ı.
Seleuko5 kolonisi olarak kurulmuştur. Bu da yaklaşık IÖ 274 yılında karşılık gelmektedir
(Cohen ı995, 438)
--------------------------- ....
---------.22---
22.Cohen, 1991,43
23.Rostovzeff, 1955,373
24. Oertel, 1921. 12 ve Billows, 1995. 17S,
25.Troas'da IÖ 21S yılında Trakya'dan getirilen Galat askerleriyle kurulmuş Aigosages
kolonisi bu duruma bir örnek teşkil eder ( Cohen 1991, 46); Oertel, 1921. 3
26. Aydınoğlu, 2004, 173 , ve yine 2004 s. ISl'de" (Olba) Territorimunda gerçekleştirilen
yerleşim düzenlemesi temelde Hellen savunma mimarisinin bir yansıması olsa da, bölgesel
özellik olarak savunma yapılarıyla sivil ihtiyaçlar da birleştirilmiş olmalı" ibaresi aslında bu
alanların başından beri birer Katoikia (garnizon kökenli sivilleştirilen koloni) olarak
kurulduklarının arkeolojik kanıtları şeklinde ele alınabilir. Yine de bu görüş için son sözü
epigrafik kaynaklar söyleyecektir.
27. Aydınoğlu, 2003, 253, 255. Hüseyinler, Veyselli, Tabureli, Pasıı, Takkadın gibi Makedon
kurulumu kalelerI ön karakollar daha sonra yailan idari organizasyon ve halk göçüyle
olasılıkla birer sivil katoikia haline getirilmişlerdir. Ancak kaynaklarda yer olan bu bilgileri
destekleyecek kanıtları hala bu bölgede sürdürülmekte olan kazı ve yüzeyaraştırmaları açığa
çıkacaktır.
28.Magnesia ad Sipylos buna en güzel örnektir Magnesia ad Sipylos. Rostovzeff,
1955
70 Ayşe Gül Akalın
30
belgelerdir29. Özellikle Blaundos'dan bulunmuş yazıt önemli bilgiler verir ;
İçeriğinden Attalos Katoikialar'ında Makedon olmanın ön planda olmadığı,
içinde İonia1ı, Karialı ve Galat askerlerin bulunduğu anlaşılmaktadır3!. Bu
yazıtların çoğunda Attalos Katoilcia'larının da hangilerinin askeri
hangilerinin sivil koloniler olduklarını tam olarak anlaşılamamaktadır.
Ayrıca Katoikia'larda yaşayan halkın ne kadarının Grek ya da Makedon
32
olduğu, bunların içlerinde ne kadar yerli olduğu da bilinmiyor .
Seleukoslar'ınkilerle faralel ve hemen sonrasında Ptolemaios kurulumu
Katoikia'lar da vardır 3. Bunların ise yayılma alanlarının daha çok Kilikya
bölgesinin batısı olduğu görülür34.
Tüm bu kolonilerin niteliklerine bağlı yönetim düzenlerine
baktığımızda şüphesiz askeri olanlarla olmayanlar arasında farklılıklar
olduğunu tahmin edebiliriz. Fakat belirtildiği üzere hangilerinin askeri
hangilerinin sivilolduklarının henüz kesin saptanamadığından ancak kendi
zamanlarından sonraya ait belgeler ve aynı topraklarda süregelen bazı
geleneksel yönetimler ele alınarak fikir yürütülmektedir. Buna göre
hakimiyet altındaki toprakları ve sınırları korumak için uç noktalarda
konumlandırılmış olan Katoikia'lar büyük ölçüde askeri amaçla kurulmuş
olmalıdır ki buranın halkı da her an saldırıya hazır mobil birlikler olan
askerlerden oluşmuştur35. Yazıtlardan askeri olması gereken Katoikia'ların
daha çok garnizon düzeni şeklinde organize oldukları anlaşılmaktadır. Bu
düzende n£soı= piyadeler, ınnw; =süvari birlikleri ve O''tp<X'twrraı ünvanlı
askeri yöneticilerle ııy£I.!Ov£S ünvanlı sivil yöneticiler yer almıştır36• Yine
yazıtlarda bu komutanlara verilmiş olan topraklardan bahsedilmektedir37ki
29 Cohen 1991,46
30. Blaundras IGR LV 717 ve Cohen, 1995,292 ve Filges, 2001, 232
3l Cohen, 1995,145
32. OGIS 233 (Austin, ll. ~90, 3 i 1 vd.) yazıtı Maender Magnesia'sı ile ilgili bir
ı.
dekrettir. Bu dekrette Antiokhos'un buradan bir grup halkı Antiokhia Persis'e
gönderdiğinden söz ediliyor, aynı durum Psidia Antiokhia'sı için de geçerlidir
(Strab.xn.8. 14). Yani büyük bir Grek yerleşiminden Katoikia' ya kolonistler transver
edilmektedir.
33. Durugönül, 1999.74 ve 2002,59; Cohen, 1995,417
34. Durugönül, 1998,71 vd. ve 2002, 62, Sayar, 1995,279
35 . Rostovtzeff, 1955, 392
36 OGIS 229 (Austin, n. 182,297 vd) yazıtında Smyma ıle Magnesia arasında bir
anlaşma konu edilmiştir. Burada Symrna'daki kolonıstlerden bahsedilirken ve
bunların burada yaşayan süvari ve piyadeler olduğu belirtiliyor. Dertel' e (I 92 I, 5)
göre burada aktif görev yapan bu askeri kolonistler buraya 3. Suriye savaşı sırasında
güvenligi sağlamak ve ayaklanmaları önlemek amacıyla gönderilmişlerdi. (Cohen, 1995,216)
37. Insch v. Perg. ı58 (Welles, RC 16, 85 vd. ve RC 51,205 vd.) yazıtı, İö 2. yy la
aittir ve Pergamon'da komutanlara verilen kleraslardan bahseder. Buna gore
komutanlarda birine 100 plethren tarla, ıO plethren bağ, bir diğerine 50 pJethren tarla,
5 plethren bağ verilmiş. Böylece bir Katoikia icinde birden fazla Kleros'un da
Hellenleştirmede Bir Yerleşim Ögesi:Katoikia 71
olabileceğini anlıyoruz.
38 .Rostovtzeff, 1955,221 ve Oertel, 1921. 14
39. Der Kleine Pauly, Bd.3, 1979,252 vd.
40 . Rostovtzeff, 1955, 577 ve 700
41 . a.g.e, 958 .
42. Aydınoğlu, 1999, 155 vd.
"\ Aydınoğlu'nun (1999,155-167) üzerinde çalıştığı Kiliki~'daki Yilla
Rustica'lar arasında saptamış olduğu, özellikle kuleli örnekler dikkate alındığında, yapıların
savunma mimarisi izleri taşıması, erken dönemlerden beri bu alanda askeri işlevli binaların
ağırlıkta olduğu bir Katoikia'nın devamını akla getirmektedir. Öyle ki Kilikya'nın kırsalında
bile yerel değil, Roma mimarisine özgün tipte (ıtalya ve Hellas'daki örneklerle paralel)
görkemli büyük binalar yapılması , yerel zenginin gücünü değil, oradaki Roma gücü ve
otoritesine işaret ediyor olabilir. Cicero söylevierinde, kendi yaşadığı dönemde bile, özellikle
Kilikya'daki dağlı, yerli kabilelerin/halkların Imparatorluk için sorun yarattığından
bahsetmektedir. Durum böyle iken Roma'nın bu bölgenin kırsalında sadece tarımı denetiemek
değil, aynı zamanda hala mobil askeri kuvveti er bulundurma ihtiyacı da söz konusudur. Bu
nedenle bu viIlaların Roma'ya bağlı tımar sahibi Katoikos/Kleroukhoi'un kullandığı konut ve
tahıl deposu olmaları yanında, küçük ordugah merkezi işlevini de görmüş olmaları akla
yakındır.. Aydınoğlu'nun sürdürmekle olduğu araştırmalar kapsamında, söz konusu binaların
bulunduğu alanlar ve çevresini tümüyle araştırılıp değerlendirilecek olması, bu görüşe/soruya
da şüphesiz açıklık getirecektir. Eğer bulgular önesürülen yönde ise, bu Roma'nın eyaletIerde
yürüttüğü politika çerçevesinde özellikle kırsal anlanlarda yaptığı düzenlemeler konusunun
aydınlanmasında ciddi bir adım olacaktır.
72 Ayşe Gül Akalm
Kısatmalar ve Bibliografya
Sema AL TUNAN**
Öz
After the OUoman Enıpil'e had formed apoiilical union, focused on Roumelia
and followed the policy of expansionism in Roumelia. The OUomans, who used the
main roads available tııen, followed three ways to reach Roumelia. One of these
roads was Roumelia main road, wlıich was also called Via Militaries since il had
been used by Romans and Byzantines for mililary purposes. This road, which was
the middle road of the OUoman 's three road system, had a starting point in
İstanbul and was leading Belgrade via Silivri, Çorlu, Edirne, Filibe, Sofia and Niş.
These roads, which were used in communication, alsa showed the directian of
GUaman 's proceedings in Roumelia. The middle road known alsa as central road
due to its militmy importance were used as militmy itinerary in GUoman 's
campaigns in this directian.
Key Words: Menzil, Militmy Roads. Villages of Menzil, İstanbul, Edirne.
Giriş
Osmanlı Devletine başkentlik yapmış olan iki önemli merkez; İstanbul
ve Edirne arasındaki menzillerin XVII.yy. sonlarındaki durumu bu bildirinin
konusunu oluşturınaktadır. Bu menzilleri tek tek incelemeye geçmeden önce
Osmanlı Devletinde menzillerin önemine ve işlevlerine değinmek yerinde
olacaktır.
Osmanlı Devletinde menziller gerek Anadolu da gerekse Rumeli de
üçlü yol a~ı üzerinde belirli noktalarda oluşturulmuş konaklama
merkezleridir. Birinci işlevleri Osmanlı Devletinin resmi haberleşme
hizmetini yerine getirmek olan menziller posta istasyonları olarak görev
yapmışlardır2. Aynı zamanda bulundukları yerin ve yolların güvenliğini
sağlamak, yöreye sosyal ve ekonomik hareketlilik kazandırmak ve sefer
sırasında ordunun konaklama ihtiyacını karşılamak gibi işlevleri de
bulunmaktadır. Özellikle sefer sırasında ordudaki asker ve hayvanların yem
ve zahire ihtiyaçlarının karşılandığı merkezler3 olarak askeri fonksiyonları
büyük olmuştur.
Yerine getirdikleri askeri4, ekonomik ve sosyal işlevlerinin yanı sıra
birinci işlevleri resmi haberleşmeyi sağlamak olan menziller bu işlevlerini
ulaklar aracılığıyla yerine getirmişlerdir. 5 Osmanlı Devletinde menzil
i Merızil kelime olarak; konak, iki konak arası ve bir konak yol anlamlarına gelmektedir.
(Bkz. Şemseddin Sami, Kamiis-ı Türki, İstanbul, 1978, s. i44; M Zeki Pakalın, Osmanlı
Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, il (İstanbul, 1983),s.479; Mithat Sertoğlu, Osmanlı
Tarifı Lugatı, İstanbul, 1986, s.221 vd.
2 Menzillerle ilgili bkz. Yusuf Halçağlu; Osmanlılarda Ulaşım Ve Haberleşme (Menziller),
Ankara, 2002; Ayrıca bkz. Sema Altunan; "Osmanlı Devletinde Haberleşme Ağı:
Menzilhaneler", Türkler Aıısiklopedisi, C. iO, s. 913-919.
3 Sefer sırasında ordunun ihtiyaç duyduğu iaşenin cinsi ve miktarı, ordunun izlediği güzergah
üzerinde bulunan menzillerde toplanırdı. Bunun için menzilin bulurduğu yerdeki kazanın
kadısına bir ferman gönderilirdi. Menzillerde toplanan iaşenin cinsi ve miktarıyla ilgili olarak
bkz. Rıza Bozkurt, Osmanlı İmparatorluğunda Kollar, Ulak ve İaşe Menzilleri, Ankara,
1966, s. 21-42.
4 Menzillerin askeri fonksiyonları için bkz. Yaşar Ertaş, "XVIII. Yüzyıl Başlarında
Rumelideki Menzillerin Askeri Fonksiyonları", CBÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dergisi, s. 91-
98.
5 Ulak sistemi ile ilgili bkz. Colin J.Heywood, 'The Ottoman Menzilhane and Ulak System in
altına alma anlamına gelmesidir. Nitekim üçlü yol sistemi içinde en işlek
olan yol da işte bu orta kololmuştur. Dolayısıyla bu yol üzerinde bulunan
menziller de önemli işlevleri yerine getirmişler ve yoğun bir ulak trafiğine
sahne olmuşlardır.
Bu çalışmada üzerinde durduğumuz İstanbul ile Edirne merkezleri
arasındaki menziller de Osmanlı üçlü yol sistemi içinde işte bu orta kol
üzerinde yer almışlardır. XVII. yy. sonlarında seferler nedeniyleorta kol
üzerindeki menzillerin kapasiteleri arttırılmıştır. Özellikle İstanbul ile Edirne
arasında yoğun bir ulak trafiği yaşanmıştır. Bu iki merkez arası
"Sultan/Devlet Yolu", "İstanbul Caddesi" ve "Ulu Yol" olarak
adlandırılmıştır. Ayrıca bu yol, menzillerde inşa edilen menzil külliyeleriyle
de dikkat çekmektedir.12
İstanbul, başkent olarak ve taşra ile iletişimi sağlayan bir merkez olarak
şüphesiz büyük bir öneme sahipti. Rumeli'nin en önemli istasyonlarından
biri olan Edirne ise kavşak noktası olması açısından İstanbul'dan sonra ikinci
derecede önemli bir merkezdi. İmparatorluğun kurye trafiğinin en yoğun
olduğu yer Edirne'ydi.13 Özellikle savaşlar nedeniyle bu yoğunluk daha da
artıyordu. Bu durumda İstanbul'dan Edirne'ye dek uzanan yol üzerinde yer
alan menzillerde de yoğun bir faaliyet yaşanıyordu. Başkent ile Edirne
arasındaki iletişimin seri ve güvenilir bir şekilde olması bu iki merkez
arasındaki menzillerin yeterli bir kapasite ile düzenli olarak işlemesine
bağlıydı. Özellikle de incelediğimiz dönemde (XVII. yy. sonları) seferlerin
artması ile birlikte resmi haberleşmede ve konaklamada artan talebin
karşılanma çabalarıyla dikkat çekmektedir. Bu tarihlerde menzi!
defterlerinde seferler nedeniyle artan ulak trafiğinin karşılanması amacıyla
bu yöndeki menzillerin kapasitelerinin arttırıldığı görülmektedir.
Kapasiteleri arttırılan menzillerin doğalolarak masraflarında da artışlar
izlenmektedir. Bu artan masrafları karşılamak amacıyla menzilin yükünü
çeken menzilkeş köy ve kasabalara ek vergiler kanma yoluna gidilmiştir.
Menzilin sürekliliğini sağlamak amacıyla menzillerin civarındaki köy
ve kasaba halkı menzilkeş tayın edilmişlerdir. Menzilkeş tayin edilen köy ve
kasabalar, menzillerin masraflarını karşılamak ve çeşitli işlerini görmekle
yükümlü tutulmuşlardır. Menzilkeş tayin edilen köyler gelirlerine göre
menzile para veya mal vennişlerdir. Bu hizmetlerinin karşılığında da çeşitli
örfi vergilerden ve avarızdan muaf tutulmuşlardır. 14
Pakalın, c.n,s. 104 c.m, s. 300, Lütfi Güçer, XVI ve XVIL Asır/arda Osmaıılı
İıııparator/ultuııda Hububat Meselesi ve Hububattali Alıııaıı Vergiler, İstanbul, 1964, s. 95
vd., 115 vd.).
80 Sema Altunan
21 İmdadiye nakit veya zahire olarak alındığı gibi bazen çevre kaza ve köylere beygir tevzi
---------~---~-~~-----.---------------
XVII. Yüzyıl Sonlarında İstanbul-Edirne Arasındaki Menziller ve Baz) ... 81
biri yine 52 akçeden hesaplandığında 520 akçe; yıllık masrafları ise 354
günlük hizmet süresine göre 184.080 akçe; beygir bahası ise yine her biri 33
es edi guruştan 330 esedi guruş (= 39.600 akçe) dir. Bu 10 menzil beygirinin
yıllık toplam masrafları ise 223.680 akçe (=184.080+39.600) olarak
.hesaplanır.22
Bu durumda İstanbul menzilinin 1l04~1l05/1692-1693 yılları arasında
yıllık toplam masrafı, 20 adet menzil beygiri ve 10 adet imdad olarak yazılan
beygirlerle birlikte 671.040 (= 447.360+223.680) akçedir.
2- Büyük Çekmece Menzili
XVII.yy'a ait menzil defterlerine kayıtlı olmayan bu menzil XıX.yy'da
redif askerinin oluşturulması sırasında menzil noktalarını ve mesafelerini
göstermek amacıyla düzenlenen cetvelde yer almış; İstanbul'a 6 saatlik
mesafede olduğu belirtilmiştir. 23
3- Silivri Menzili
İstanbul menzilinde menzilci olan Segar adlı zimmi aynı zamanda
1691' den 1694' e kadar Silivri Menzilinde de görev yapmıştır. Bu örnek
aynı kişinin birden fazla menzilin yönetimini üstlendiğin i göstermektedir.
Bununla birlikte bir menzilin birden çok menzilci tarafından da idare
edildiği olmuştur. Çorlu, Bergos, Kuleli ve Edirne menzillerinde bunun
örnekleri görülmektedir. Aynı zamanda aynı aileden birkaç kişinin
menzilcilik görevini üstlendikleri de olmuştur. Örneğin Bergos menzilinde
1694-1695 yılları arasında aynı aileden baba, oğul ve torun menzilcilik
görevini üstlenmiştir.
XVII.yy sonlarında, özellikle bu yönde artan seferler nedeniyle Silivri
Menzilinin beygir sayısı sürekli arttırılmıştır. 1691' de menzil sayısı 18' den
30'a çıkarılmıştır. Bu 30 menzil beygirinin günlük masrafı, her birinin
günlük ortalama 52 akçelik bir masrafı olduğu göz önüne alınırsa 1.560 akçe
olarak hesaplanır. Yılda 354 gün hizmet veren menzilde, menzil
beygirlerinin yıllık masrafları ise 552.240 akçedir. Bundan başka her biri 33
esedi guruştan, beygir bahaları hesaplandığında 990 esedi guruş (118.800
akçe) bulunur. Menzil beygirlerinin yıllık masrafları ile beygir bahalarının
toplam tutarı 671.040 (=552.240+ 118.800) akçedir.24
Öte yandan savaşlar nedeniyle menzil beygirlerine olan ihtiyacın
artması üzerine menzile 1692 yılında imdad olarak 20 menzil beygiri daha
yazılarak, beygir sayısı 50'ye çıkarılmıştır. Buna göre imdad olarak yazılan
20 menzil beygiri ile birlikte menzilin yıllık toplam masrafı 1.118.400 (=
671.040+447.360) akçedir. Bu masrafın 372.800 akçelik kısmı Hazine-i
Amire tarafından geriye kalan 745.600 akçelik kısım ise İstanbul cizye
malından karşılanmıştır. 25
Askeri önemi büyük olan orta kolun İstanbul'dan sonra en önemli
menzil noktalarından biri olan Silivri menzilinde 1691 'den itibaren savaşlar
nedeniyle yoğun bir ulak trafiği yaşanmıştır. İstanbul'a 12 saatlik mesafede
bulunan menzilin26 haberleşmeyi sağlıklı ve hızlı bir şekilde sağlayabilmesi
için menzil beygiri sayısı sürekli arttmlmıştır. Buna göre menzildeki beygir
sayısı 1691 'de 18'den 30'a, l692'de 50'ye, 1693'te 80'e, 1694'de 130'a ve
ardından aynı yılISO'ye çıkarılmıştır.27
Öte yandan 1105/1693' de İstanbul ve Silivri menzillerindeki beygirlerin
ihtiyaçlarını karşılayacak ot ve arpa sıkıntısı çekilmiştir. Savaşlar nedeniyle,
beygir sayılarının artması ile ot ve arpaya olan ihtiyacın da artmasından
başka üstelik birde menzildeki otluk ve arpa mahzeninin yanması bu
sıkıntıya yol açmıştır. İstanbul ve Silivri menzillerinde menzileilik görevini
sürdüren Segar bu durumu merkeze ileterek zararın karşılanmasını ve
kendisine menzillerin masraflarının karşılanmasında kolaylık sağlanmasını
istemiştir (26.Ca.l 105).28
Bu durumda Silivri menziline 50 menzil beygiri beslemek üzere beygir
bahası ve masrafları için yılda 1.118.400 akça ve İstanbul menziline de 30
menzil beygiri beslemek üzere beygir bahası ve masrafları için yılda 671.040
akçe olmak üzere her iki menzil için toplam 1.789.440 akçe tayin
olunmuştur. Ayrıca Nisan l692-Nisan 1693 tarihleri arasında 100.000 akçe
imdad verilmiştir. Böylece bir yılda iki menzil için toplam 1.889.440 akçe
tayin edildiği kayıtlıdır.29
Bununla birlikte her iki menzilinlie menzileisi olan Segar, 1692-1693
yılları arasında büyük bir zarara uğramış; İstanbul yangınında 5.000 kileden
fazla arpası yanmıştır. Üstelik yine aynı tarihlerde Çorlu, Bergos ve Kuleli
menzillerinin bozulması nedeniyle Silivri Menzili beygirleri Edirne'ye kadar
gitmek zorunda kaldıklarından çoğu helak olmuştur. Bunun üzerine menzili
Segar kendi malından yeniden beygir tedarik ederek masraflarını
karşılamaya çalışmış sa da çok eksiğinin olduğu tespit edilerek, menzilin
hizmet vermesini sağlamak amacıyla gerekli yardımlar yapılmıştır.
25 KK.2742, s.4
26 Redif Askerleri Talimatnamesi
27 KK 2742, s. 4; MAD 4030, s. 47.
28 KK. 2742, s. 5.
29 KK. 2742. s. 6.
-----------.-_ ..-...• -----...•_-----_ ..•..._.....,-_....••.
Ertesi yıl (l106/1694) Silivri menziline Arslan adlı bir zimmi Silivri
kadı naibi olan Mevlana Mehmed bin İsmail'in şer'i hüccetiyle, Segar'ın
vekili olarak menzilei tayin edilmiştir (21 1. 1106).30 Ayrıca 1694'de
menzilin beygir sayısı 130 olarak kayıtlıdır ve yapılan 20 adetlik bir artışla
beygir sayısı ISO'ye çıkarılmıştır. Böylece önemli devlet işlerinin
aksatılmadan görülmesi ve resmi haberleşmenin hızlı bir şekilde sağlanması
amacıyla gelen ulaklara yeteri kadar menzil beygiri verilmesine çalışılmıştır.
Ayrıca bir menzil beygirinin diğer bir menzile geçirilmemesi ve menzil
civarındaki kasaba halkından beygir talep edilmemesi, halkın sıkıntıya
sokulmaması yolunda menzileiden taahhüd alınmıştır. Böylece her menzilei
seçiminde ve atanmasında alınan sözlü ve yazılı taahhütlerle menzileinin
yetkilerini kötüye kullanmasının ve menzil civarındaki halkı sıkıntıya
sokmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır.
Silivri Menzili, Büyük Çekmece Menziline 6 saat İstanbul Menziline ise
12 saatlik mesafede hizmet vermiştir.
4- Çorlu Menzili
İstanbul ve Silivri menzillerinden başka çorlu menzilinde de menzilei
olan Segar adlı zimminin, çorlu menzilinin üzerinden alınmasına yönelik
talebi dikkate alınarak yerine yine o bölgeden güvenilir bir kişinin menzilei
seçilmesi emredilmiştir. (9 Za 1102) Bu arada da menzil işlerinin vilayeti
tarafından yürütülüp düzene sokulması için gerekli düzenleme yapılmıştır.
Bu tarihte (1690) çorlu menzilinde 6 adet menzil beygiri kayıtlıdır.
Menzilin 104.436 akçelik masrafı ise çorlu Kasabası "nefsi" tarafından
karşılanmaktadır.(l5 Recep II 02i'.
1691 yılından itibaren Çorlu menziline Mehmed ve Ahmed adlı kişiler
Çorlu kasabası naibi Mevlana Şeyh Osman'ın hüccetiyle menzilci tayin
olunmuşlardır. Bu t[lrihte menzilin beygir sayısında artış görülmektedir. Zam
olarak 14 menzil 'beygiri kaydedilmiştir. Artan menzil masraflarını
karşılamak üzere Çorlu Ermenileri ve Çorlu kasaba halkı avarız karşılığı
menzilkeş tayin edilmişlerdir32.
Böylece 1103- 1104/1691 - 1692 yılları arasında menzilin toplam beygir
sayısı 14 adetlik artışla birlikte 20'ye ulaşmıştır. Menzilin yıllık masrafı ise
352.800 akçe olarak kaydedilmiştir. Beygir masrafları ise her biri 39
akçeden günlük 780 akçe ve yıllık (360 gün) ise 280.800 akçe olarak
hesaplanmıştır. Beygir bahası ise her biri 30 guruştan 600 esedi guruş
30KK. 2742, s. 7.
31KK. 2742, s. 9.
32 Halkın menzil iındadı için verdikleri akçeden başka yükümlülükler altına sokulmamaları
ve rencide edilmemeleri için fermanla emir verilmiştir. (20 N i 103) (KK. 2742., s. 9)
s • 2 c • •
84 Sema Altunan
40 Menziki, Çorlu kasabası halkı tarafından kendi aralarından seçilmiş ve Çorlu kazası kadısı
olan Mevlana Şeyh Osman arzıyla menziki tayin edilmiştir. 20 Şevvaıı ıo5 (KK. 2742, s.8).
41 260.000+148.594+141.406= 550.000 akçe. .
.•----------
-~---------~-------------_
XV [i. Yüzyıl Sonlarında İstanbul-Edirne Arasındaki Menziller ve Bazı ... 85
Öte yandan bir önceki yıldan 62.000 akçelik bir masraf artışı ortaya
çıkmıştır. Çorlu kasabası halkının çoğunluğunun çiftlik ve koyun sahibi
olduğu göz önüne alınarak artan bu imdadı çekebilecek güçte oldukları
düşünülmüştür. Bu durumda 1693'de olduğu gibi 550.000 akçenin yine aynı
mahallerden alınması ve 62.000 akçelik fazlalığın ise Çorlu kasabası
halkından toplanınası kararlaştırılmıştır.(20 L. 1105t2
1106/1694 yılında ise menzil beygirlerinin sayısında büyük bir aı1ış
gözlenmektedir. Beygir sayısı 110'a çıkarılan menzile Hacı Osman ibn-i
Halil, menzil beygirlerini başka bir menzile geçirınemek ve halktan beygir
talep etmemek kaydıyla menziki tayin edilmiştir. (21 L. 1106)43
Çorlu Menzili Silivri menziline 8 saat, İstanbul Menziline ise 20 saatlik
mesafede hizmet vermiştir.
5- Bergos/Lüleburgaz Menzili
1102-11 03/1690-1691 yılları arasında 6 adet menzil beygiri ile hizmet
veren Bergos Menzilinin yıllık 104.436 akçelik masrafı bulunmaktadır. Bu
masrafı karşılamak üzere avarız karşılığında menzilkeş tayin olunan Geyik,
Mir-Ali, Oklağılı, Kara-Muslulı ve Mestili köylerinden toplam 104.436
akçelik bir gelir sağlanmıştır.
Kısa süre sonra, seferler nedeniyle ulak trafiğinin yoğunlaşması üzerine
menzile 14 beygir ilave edilmiştir. (20 Z. 1102) Menzil masrafı da 177.618
akçe daha artmıştır.
Ayrıca eskiden beri menzilci olan Ören-Seki köyüne de avarız karşılığı
11.300 akçe tayin edilmiştir.44
Bergos Menziline imdad olarak Bergos, Havass-ı Mahmud Paşa, Vize,
Hayrabolu, Pınar-his arı kasabalarından da toplam 155.150 akçe gelir
sağlanmıştır.
Ayrıca Tekir-dağı gümrük malından da 1103/1691 yılında 10.808 akçe
Bergos Menziline havale edilmiştir.45
Bu durumda menzil gelirlerinin toplamı; 11.300 akçe Ören-Seki
karyesinden, 155.150 akçe civar kasabalardan ve 10.808 akçe de Tekirdağı
gümrük malından olmak üzere 177.258 akçeye ulaşmaktadır.
1691-1692 yılları arasında menzilde 20 adet beygir hizmet
vermektedir. Bu tarihler arasında menzilin yıllık masrafı ise 352.800 akçe
olarak kaydedilmiştir. Beygirlerin masraflarına gelince; her biri 39 akçeden
41 KK. 2742, s. 8.
43 KK. 2742. s. 9.
44 KK. 2742, s. 10.
45 KK. 2742. s. 10.
Sema Altunan
86
günlük toplam 780 akçe ve yıllık (360 günlük) 280.800 akçe olarak
hesaplanmıştır. Bu tarihler arasında menzilkeş köylerden avarız
karşılığında menzile sağlanan gelir toplam 115.736akçe; cıvar
kasabalardan sağlanan gelir ise toplam 166.318 akçedir.
Bu durumda 1691-1692 yılları arasında menzil gelirlerinin toplamı;
69.342 akçe cizye geliriyle birlikte 351.396 akçeye ulaşmaktadır.
Zaman zaman menzilin artan yükü karşısında menzileilerin firar ettiği
veya menzilkeş ahalinin yerlerini terk ettikleri görülmektedir. Nitekim 1692
yılında savaşlar nedeniyle ulak trafiğinin ve menzil masraflarının artması
Bergos Menzileisinin firarıyla sonuçlanmıştır. Bunun üzerine menzilin boş
bırakılmaması ve sürülebilmesi için bölge halkı arasından uygun ve güvenilir
bir kimsenin kefiliyle birlikte menziki tayin edilmesi için merkezden emir
gönderilmiştir. (4 S. 1104) Bunun üzerine Bergos kadısı Mevlana
Mehmed'in şer'i hüccetiyle Hacı Mustafa 1103-1104/1691-1692 yılları
arasında 500.000 akçeyle menzilei tayin edilmiştir46. Menzilin bir yıl içinde
yapacağı masraf önceden hesaplanarak, menzilei tayin edilen kişiye menzil
civarındaki halk tarafından vergi olarak ödenirdi. Bu verginin kaç taksitte
verileceği menzilei ile halk temsileileri arasında mahkeme huzurunda
yapılan bir anlaşma ile belirlenirdi. Böylece menzilei, menzili işleterek
yapacağı masrafı menzil civarındaki köy ve kasaba halkından vergi olarak
alırdı. Ancak bunun dışında halktan para veya beygir vb. herhangi bir şey
istemeyeceğini ve üstlendiği görevini de hakkıyla yerine getireceğini taahhüt
eder ve bir de kefil gösterirdi. Böylece menzilei denetim altında tutulmuş ve
görevini kötüye kullanması engellenmiş olurdu47
Bergos menzilinin toplam gelirinin 351.396 akçe olduğu göz önüne
alınırsa yeni tayin edilen menzileinin 500.000 akçeye ulaşabilmesi için
148.604 akçe açığı bulunmaktadır. Ayrıca bu açık yapılan ilavelerle (17.382
akçe), 165.986 akçeye çıkınıştır. '.
Merkezden gönderilen emirle bu açığın miriden talep edilmeyerek,
menzilkeş tayin olunan köy ve kasabalardan karşılanması istenmiştir. (20 N.
1103)
Menzilkeş tayin olunan köy ve kasabalardan talep edilen imdadiye
miktarları tabloda ı69 ı-ı692 yılına ait kısımda (+) işareti ile
gösterilmiştir.
Ancak tayin edilen bu miktarların tahsil edilmesi mümkün
olmadığından tahsili için merkezden yeniden emir verilmiştir.(26 Ra. 1104)
Bu da menzilkeş köy ve kasabaların sıkıntı içinde olduklarını ve ilave
masrafları ödemekten kaçındıklarını göstermektedir.
48 Kara Muslulı köyüne fennanla 12.000 akçelik bir indirim uygulandığından menzi1keş
köylerinden sağlanan toplam gelir 171.436 akçeye düşmüştür. (Bkz. KK. 2742, s. 1 I).
49 KK. 2742, s. 1 ı.
Kazalar Akçe
Keşan 100.000
Baba-yı Atik 45.000
İnecik 40.000
Hatun-ili 35.000
Ahyolu 56.222
Toplam 276.222 akçe
Ayrıca Hazine-i Amire'den nakit olarak 69.342 akça; Vize livası
nüzü1 bedeli ve avanz malından 34.812 akçe; Gümülcine kazasından da
imdad olarak 1.000 esedi guruş(=120.000 akçe) menzile gelir sağlanmıştır.
Böylece menzil'in gelirleri toplamı 500.376 akçeye ulaşmıştır.56
II 05- 1106/1693- 1694 yılları arasında Keşan, Baba-yı Atik, İnecik,
Hatun-ili ve Ahyolu kazalarından imdad olarak sağlanan gelir miktarı bir
önceki yılolduğu gibi yine 276.222 akçedir. Menzilei yine Hacı
Mustafa'dır. Hazine-i Amire önceki yıl verdiği 69.342 akçeye 40.000 daha
zam yaparak 109.342 akçe vermiştir. (26 N. 1105) Gümüleine kazasından
imdad olarak bir önceki yılolduğu gibi yine 1.000 esedi guruş (=120.000
akçe) alınmıştır. Ayrıca Vize livası nüzül bedeli ve avarız malından
sağlanan imdadlarla birlikte menzilin gelirleri 582.258 akçeye ulaşmıştır.5?
Kuleli menzili Bergos'a 7 saat, İstanbul'a ise 37 saat mesafede hizmet
vermiştir.
7- Edirne Menzili
1102/1690 yılında 6 menzil beygiri bulunan ve yıllık masrafı 104.436
akçe olan Edirne Menzilinde Hacı Mehmed menzileidir. Bu tarihte Edirne
Menzili menzilkeş köylerinden sağlanan gelir şöyledir58 (15 Receb 1102):
Menzilkes Köyler Akçe
Etmekci 8.200
Hacı-Köyü 8.850
Küstü 8.800
Kara-bulud 14.500
Derviş-depe 8.800
Ahi 4.450
Ozgaş 11.350
Avarız 18.300
Evciler 2.911
Sürgün 7.200
Sirem 10.675
Toplam 104.03659
1691 yılında duyulan ihtiyaç üzerine menzile 14 adet menzil beygiri
daha ilave edilmiş (l8 L. 1103) ve 119.196 akçe daha aı1an menzil
masrafının eski menzilci köylerinden karşılanması yoluna gidilmiştir. Bu
masraf eski menzilci köylerine şöyle paylaştırılmıştır6o:
Menzilkes Köyler Akçe
Dimitri 51.000
Açinovo 32.000
Soğıcak 36.196
Toplam 119.196
Böylece 1691 yılında beygir sayısı 20 'ye çıkarılan menzilin yıllık
masrafı 259.200 akçe; beygir masrafları 187.200 akçe ve beygir bahaları
ise 600 esedi guruş (=72.000 akçe )'ye ulaşmıştır.
Menzile ilave edilen 14 adet beygirle menzilin masrafı 148.680 akçe,
14 beygirin masrafı ise 420 esedi guruş (=50.400 akçe) olarak kayıtlıdır.
Bu durumda menzilin toplam masrafı 259.200+148.680= 407.880
akçedir61. Menzil masrafının menzilkeş köylerinden karşılanması yoluna
gidilmiştir.
Aşağıda 16.Z.11021l690'dtm 1105-11061l693-1694'e kadar
menzilkeş köylerinden Edirne menziline sağlanan gelirler gösterilmiştir62:
59 Menzilkeş köylerinden sağlanan gelir toplamı 104.036 akçe olması gerekirken menzil
defterine yanlış olarak i04.436 akçe kaydedilmiştir. (KK. 2742, s. 15)
60 KK. 2742, s. 15.
Akça Arpa Buğday Akça 1\rpa IBuğday Akça Arpa Buğday Akça '\rpa Buğda,'
(kile)
kile) kile) (kile) kile) (kile) kile) (kile)
Etmekçi 5.814 4.5 14.040 4,5 14.04C 14.014 25 14,5
Kara-bulud 10.294 8,5 24.794 5 4.79' 24.794 40 8,5
Ozgaş 8.059 6.5 19.409 6,5 19.40\ 19.409 60 6,5
Sürgünı 5.336 4,5 12.936 4,5 12.93( 12.936 21 4,5
Hacı-köyü 6.242 5 15.092 5 15.09 15.092 25 5
Derviş-depe 36.200 32 5.000 32 5.00C 45.000 155 32
Kiisti 6.200 9 15.000 9 15.00C 15.000 55 9
Ahi 3.096 5 7.546 5 7.546 7.546 13 5
Avarız 18.300 11 18.300 II 18.30C 18.300 50 20
Sirem 0.000'" 17 20.000 17 O.OOC 20.000 85 17
Lefke 53.900 20 153.900 20 153.90C 0.000 90 20
Dimitri 35.240 30 86.240 30 6.24C 86.240 140 30
Nusretli 23.716 --- ---
8 --- 23.716 38 8
Evciler 13.259 7 16.170 7 16.17C 16.170 52 7
Mihaliç 56.240 33 56.240 33 6.24C 56.240 160 33
Açinovası 21.900 20 53.900 20 3.90C 53.900 90 20
Sağıcak 38.184 130 27 74.380 130 27 4.39C 74.380 130 27
Üsküdar 24.149 110 23 48.150 110 23 8.15C 48.150 110 23
(Mehmed-ce
Mezrası ile)
63 Sirem köyünden alınan 51.744 akçenin 31.744 akçelik kısmı Değirmenderesi köyü üzerine
yüklenmiştir (23 Muharrem 1103) Bkz. KK. 2742., s. 15.
64 Lefke köyünden alınan akçe miktarı 27 Za 1104 tarihli fermanla 13.900 akçe indirime
gidilmiştir (KK. 2742, s. 16).
65 Lefke köyünde fermanla 115,5 esedi guruş (=13.860 akçe) luk indirime gidildiği
belirtilmektedir. (KK. 2742, s. 18.)
66 Mihaliç köyünden alınan 86.240 akçenin 30.000 akçelik kısmı Derviştepe köyüne
yüklendiğinden (4 R. 1103), Mihaliç köyü 56.240 akçe vermiştir. Bkz. KK. 2742, s. 15.
Sema Altunan
92
1692/93 636.8916~
1693/94 636.991 1.339 268
Öte yandan aynı yol üzerinde bulunan ve aynı sayıda menzil beygiri
ile hizmet veren menzillerin masraflarında farklılıklar gözlenebilmiştir.
Bunun nedeni menzilin kapasitesi, bulunduğu konum ve önemi ile ilgili
olduğu kadar, menzileinin tutumuyla da ilgili olmuştur. Zaman zaman
menzileiler yapmadıkları masrafları da menzil giderleri arasında
göstermişlerdir.
Haberleşme gibi devlet için vazgeçilmez bir işlevi yerine getiren
menzillerin sürekliliğinin sağlanması, devlet açısından öncelikli geliyordu.
Bir yandan menzilin ayakta kalmasını sağlamak bir yandan da menzili
destekleyen menzilkeş köylerin ~ükünü hafifletmek amacıyla menzillerde
yeni düzenlemelere gidilecektir.7 .
Sonuç
Sonuç olarak i7.yy sonlarında İstanbul ve Edirne arasındaki
menzillerin kapasitelerinin ve faaliyetlerinin arttığı gözlenmektedir. Ayrıca
Rumeli orta kol üzerinde yapılan seferlerde ordunun izlediği güzergah
üzerinde olmaları nedeniyle askeri ve stratejik açıdan da önemli bir
fonksiyona sahip olmuşlardır. Özellikle seferler sırasında merkezi e
haberleşmenin çabuk ve düzenli bir şekilde sağlanması büyük önem
taşımıştır. Böyle olağanüstü durumlarda menzillerin yoğunlaşan ulak
trafiğini karşılayabilmeleri için öncelikle menzil beygirlerinin sayılarının
arttırılmasına gidilmiştir. Bu durumda artan masrafların karşılanması yine
menzilin civarındaki menzilkeş tayin edilen köy ve kasaba halkına
düşmüştür. Üstelik kıtlıkların olması veya yangınların yaşanması da
durumu değiştirmemiştir. Özellikle i7.yy sonlarında her yıl artan oranlarda
vergi (imdadiye) alınmaya devam edilmiştir. Böylece herşeye rağmen,
menzilleri ayakta tutmak, sürekli hizmet vermelerini sağlamak
amaçlanmıştır.
Özellikle halkın omuzuna her yıi ağırlaşarak binen imdadiyeler sonucu
menzilkeş köylerin halkının köylerini terk etmesi ve yine menzileilerin artan
masrafları karşılayamayarak menzillerinden firar etmeleri i7.yy sonlarında
sıkça rastlanılan örneklerdir. Bunun üzerine merkezi yönetim yeni
düzenlemelerle menzil sistemini ayakta tutmaya çalıştığı görülmektedir.
Nitekim yapılan düzenlemelerle Posta Teşkilatı kuruluncaya dek menzil
teşkilatı ayakta kalabilmiş ve imparatorluğun her köşesi ile haberleşme bu
teşkilat sayesinde yapılmıştır.
7S 169Tden itibaren menzillerde yeni bir uygulamaya gidilerek menzil beygirleri yol/saat
ücreti ile kiralanmaya başlamıştır. MAD 3169, s. 2-4; Özkaya, s. 351 vd.; Halaçoğlu, s. 17.
XVll. Yüzyıl Sonlarında İstanbul-Edime Arasındaki Menziller ve Bazı ... 95
Menzil Mesafeleri
Menziller Onceki menzile uzaklığı Istanbul'a
(saat) uzaklıi!ı (saat)
Büyük çekmece 6 6
Silivri 6 12
çorlu 8 20
Bergos/Lüleburgaz LO 30
Kuleli 7 37
Edirne 7 44
Akça
i 1104.1105/ı692-93 1105.1106/1693-94
KAYNAKÇA
KK 2742
MAD3169
MAD3858
MAD4030
MAD4034.
Redif Askeri Talimatnamesi Sureti, Süleymaniye Kütüphanesi, Türkçe
yazmalar, Hüsrev Paşa Kıs.nr. 813/4.
Lütfi Paşa, Tevarih-i Al-i Osman, İstanbul, 1341,
Lütfi Paşa, Asa/-name, İstanbul, 1326.
Altunan, Sema; "Osmanlı Devletinde Haberleşme Ağı: Menzilhaneler",
Türkler Ansiklopedisi, C. 10.
Bostan, M. Hanefi, "Osmanlı Devletinde Yol ve Haberleşme Sistemi", Türk
Dünyası Araştırmaları, 82 (1993).
Bozkurt, Rıza Osmanlı İmparatorluğunda Kollar, Ulak ve İaşe Menzilleri,
Ankara, 1966
Çadırcı, Musa "Posta Teşkilatı Kurulmadan önce Osmanlı İmparatorluğunda
Menzilhane ve Kiracıbaşılık", VILI Türk Tarih Kongresi (11-15 Ekim
1976). c.n, Ankara, 1981.
Ertaş, Yaşar "XVIII. Yüzyıl Başlarında Rumelideki Menzillerin Askeri
Fonksiyonları", CBÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dergisi.
Güçer Lütfi, XVI ve XVII. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğunda Hububat
Meselesi ve Hububattan Alınan Vergiler, İstanbul, 1964.
Halçoğlu, Yusuf, Osmanlılarda Ulaşım Ve Haberleşme (Menziller),
Ankara, 2002.
Halaçoğlu, Yusuf "Klasik dönemde Osmanlılarda Haberleşme ve Yol
Sistemi ", çağını Yakalayıın Osmanlı, ıRCıCA, Yay.Haz.E.İhsanoğlu-
M.Kaçar, İstanbul, 1995.
Halaçoğlu, Yusuf, Osmanlı İmparatorluğunda Menzil Teşkilatı ve Yol
sistemi, İstanbul, 1982.
Heywood, Colin J. "The Ottoman Menzilhane and Ulak System in Rumeli in
the Eighteenth Century", I. Uluslcmırcısı Türkiye'nin Sosyal ve
Ekonomik Tarihi Kongresi Tebliğleri, Yay.Haz. O.Okyar-H.İnalcık,
Ankara, 1980.
XVII. Yüzyıl Sonlarında İstanbul-Edirne Arasındaki Menziller ve Bazı ...
99
Mithat AYDIN"
Öz
Bu çalışma, Büyük Devletlerin çıkarlarını uzlaştırmak için topladıkları
jstanbul konjerwısının, jngiltere 'nin "Doğu" politikasındaki yerini ve Osmaniı-
jngiliz ilişkilerine etkisini ortaya koymaktadır. Bu çerçevede konferans süresince
Rus temsilci Ignatiew ile "uyum içinde" çalışan Lord Salisbu,y 'nin takip ettiği Rus
yanlısı ve anti- Türk politikanın jngiltere 'nin geleneksel Doğu politikasında meydana
getirdiği ikilem izah edilmektedir.
Aııahtar Kelime/er: jstanbul Konferansı, "Doğu Sorunu ", Lord Salisbwy, Sir
Henry Elliot.
Ahstract
This study reveals the signijicance ofjstanbul Con{erence, which was held to
reconcile Great Powers' interests, for Great Britain 's Eastem policyand for its
effect on Ottoman-British relations. In tlıis /rame. it explicates the dilemma in
Great Britain '05 traditional Easte,:n policy wlıich was cal/sed by Pro-Russian and
anti-Turkish stance Iıeld by Lord SalisbUlY wlıo jointly worked witlı Russian
representative Ignatiew.
Keywords: Istanbul Conference. "Eastem Question ", Lord SalisbUlY, Sir
Henry Elliof.
Giriş
i876' da Hersek Ayaklanması 'nın açtığı "Doğu Sorunu", "Hasta
Adam"ın mirasını paylaşmak için sadece bölgesel güçleri değil, aynı
zamanda Avrupa'nın Büyük Devletleri'ni de harekete geçirdi. 1876
Mayısındaki Bulgaristan Ayaklanması ve aynı yılın Temmuz ayında
Sırpların ve Karadağlıların bağımsızlık ve toprak kazanmak amacıyla
Osmanlı Devleti'ne karşı açtıkları savaş, "lızayıp giden Dağlı Sorulllı"nun
önemli evreleri oldu. Sonuçta, Osmanlı kuvvetlerinin 29 Ekiml876'da
Morova' da Sırp kuvvetlerine sağladığı üstünlükten sonra Rusya hükümetinin
Babıiili'yc verdiği ültimatomal karşı İngiliz kabinesi bir konferansın
toplanması önerisinde bulundu. Bu önerinin kabul edilmcsi üzerine Büyük
Devletler, "Doğu Sorunu"nun çözümünde çıkarlarını uzlaştırmak için
İstanbul' da bir araya geldiler. Ancak daha başından beri Bulgaristan
olaylarının Avrupa kamuoyunda Türkler aleyhine meydana getirdiği
olumsuz hava konferansa hakimdi. Özellikle de "Bulgar Vahşeti"
kampanyalarına dönüştürülen Bulgaristan olaylarının İngiltere'de meydana
getirdiği anti-Türk kamuoyu baskısı, İngiliz hükümetinin tavrında ciddi bir
değişim mcydana getirmekle beraber konferans ın seyri üzerinde oldukça
etkin oldu. Diğer taraftan konferanstaki İngiltere temsilcisi, Hindistan
Bakanı Lord Salisbury'nin "Bulgar Vahşeti" kampanyalarının ileri
gelen!erınuen biri olması, konferanstaki Türk aleyhtarı kötü imajın
kuvvetlenınesine zemin hazırladı. Bu nedenle konferans suçlu kabul edilen
Türk halkının yargılanması için kurulan "Avrupa mahkemesi" niteliği
taşımakta idi.
Osmanlı sultanı ve hükümeti de Bulgaristan olayları nedeniyle İngiliz
kamuoyundaki Türk yanlısı duyguların silindiğinin farkında idi. Bu nedenle
Türk hükümeti, dışişlerinde temel dayanağı yaptığı İngiltere'nin sempatisini
kazanmayı ve zedelenen ilişkileri tamir etmeyi bir amaç haline getirdi.
Bunurı için Sultan II. Abdülhamit İstanbul'daki İngiliz elçisi Sir Henry
Ellioftan yardım istedi.2 Ancak bu tür girişimler hiçbir sonuç vermedi.
Sulta.n, Aralık ayının başında bile, Salisbury ve Elliot ilc yaptığı ~örüşmede
hala Ingiltere'nin sempatisini elde edememenin endişesi içinde idi.
ı Rus ültimatomu her ne bdar İngiltere'de Rus fobisini canlandırdıysa da, konferansın
toplanmaya başladığı Aralık ayında İngiltere'deki Türk aleyhtarlığı' etkisini korumaktaydı.
Bakınız: George E:ırl Buckle, The Life of Beııjamiıı Disraeli, voLVL New York 1920, s.l 07;
L:ıdy Gwendolen eecil, The Life of Robert Marquis of Salisbıııy, 1868-1880, vol.II, London,
1913. s 114.
" B:ıkınız: Azmi Özcan, Pal1-iv/ami::.m-Osmalılt Dev/eti Hil1dislall Mı'is/iimaıı/al'l ve iııgiltere
(/877-/924), Anbra, 1997 (2.Baskl), s.56
.' Sir Henry Eliot, Same Revolıııioııs aııd Other Diplomatic Experieııces, London, 1922,5.279.
e_ • • - •
4 Mihaila D. Stajanavıe, Tlıe Great Powers aııd Tlıe Balkaııs 1875-1878. Cambridge, 1939,
s.131- i32; Mahmud Celaleddin Paşa, Mıl' 'at-i Hakikat (haz. İsmet Mirağlu), İstanbul, 1983,
s.208-2 IL; Engelhardt. Taıızimat ve Türkiye (çev: Ali Reşad), İstanbul, 1999,5.368-369.
Mithat Aydın
104
19 Iseminger, a.g.e .. 5.339, Wirthwein, a.g.e., s. i57. İngiltere donanması Mayıs ayından beri
Beşike Koyu'nda bulunmaktaydı.
~O Shannon, Biraz daha ileri giderek Başbakan Disraeli ve Dışişleri Bakanı Derby'nin
Salisbury'i tanımadıklarını belirtir. The Crisis of 1mperialism 1865-1915, Great Britain.,
[1976), 5.132.
21 Buckle, a.g.e., s. i i i-1 12.
43 Gordon Liewellyn Iseminger, Britain's Eastem Policyand the DUolııan Christians 1856-
1877. Norman, Oklahoma, 1965, s.338.
44 Sir Henry Elliot, a.g.e., s.287.Elliot' un 15 Ocak öncesinde de "küçültülmez azlıkta"ki
reformlara sultanı ikna etmek için gayret sarf ettiğini görmekteyiz. British Docuıııents on
Foreign Affiıirs. vol.3. Elliot'tan Derby'ye, i 1 Ocak 1877, Doc.497 ,s 207-208.
45 Millman. a.g.e .. S.228.
KAYNAKÇA
Ahmed Saip, Abdülhamid 'in Evail-i Saltanatı, Sadeleştiren: Ruhi Turfan,
Kahire, 1326.
British Documents on Foreign A.fJairs: Reports and Papersfrom the Foreign
Office Confldential Print, The Near and Middle East, The Ottoman
Empire: Diplomacy of the Powers, 1876-1878, General Ed. Kenneth
Boume and Cameron Watt, Ed. David Gillard, PartI, Series B, vol. 3,
1984.
BUCKLE, George Earl, The Life of Benjamin Disraeli, vol.VI, 1876-1881,
The Macmillan Company, New York ,1920.
CECIL, Lady Gwendolen, Life of Robert Marquis of SalisbUlY, 1868-1880,
vol.lI, London, 1923.
DA WSON, Harbutt, "Forward Policyand Reaction 1874-1885", The
Cambridge History of British Foreign Policy, 1783-1919, Cambridge
University Press, Cambridge ,1923, s.72-148.
DEVEREUX, Robert, The First OUoman Constitutional Period, A Study of
the Constitution and Parlamend, The Johns Hopkins Press, Baltomore,
1963.
Engelhardt, Tanzimat ve Türkiye (çev: Ali Reşad), Kaknüs Yayınları,
İstanbul, 1999 (1. Baskı).
ISEMINGER, Gordon Liewellyn, Britain's Eastem Policyand the OUoman
Christians 1856-1877, Norman, Oklahoma, 1965.
KOCABAŞ, Süleyman, Sultan ll. Abdülhamit - Şahsiyeti ve Politikası,
Vatan Yayınları No: 14, İstanbul, 1995.
KüLüGLU, ürhan, Avrupa 'nm Kıskacında Abdülhamit, İletişim
Yayınları:478, İstanbul, 1998.
Mahmud Celaleddin Paşa, Mir'at-ı Hakikat-Tarihi Hakikatların Ay/lası
(haz.İsmet Miroğlu), c.I-ll-III, İstanbul, 1983.
MILLMAN, Richard, Britain and the Eastern Question 1875-1878,
Clarendon Press, Oxford, 1979.
MüRLEY, John, The L~reofGladstone, voU!, New York, 1903.
- - ~~-- ...•_-_..---
~------~---~-----.----------
Günver GÜNEŞ'
Öz
Serbest Cumhuriyet Fırkası (Partisi) Tek Parti döneminde kurulan ikinci
muhalefet partisidir. Fethi Bey'in başkanlığında kısa sürede örgütlenen parti,
1930' lar Türkiye 'sinin sosyal-ekonomik zorlukları arasıııda, özellikle kıyı
kentlerinde yoğun bir ilgiyle karşılanmıştır. Fethi Bey 'in Ege gezisi bu ilgiyi doruğa
çıkarmıştır. Bu gezinin önemli duraklarından biri de Aydın şehriydi. Aydııı 'da
Serbest Cumhuriyet Fırkası 'nın örgütleıımesi muhalefete hazır bir kitle
bulunduğundan oldukça kolayoldu. Serbest Cumhuriyet Fırkası aynı zamaııda, Türk
siyasi yaşamının önemli isimlerinden Adnan Menderes 'i de ilk kez siyasete çeken
partidir. Adnan Menderes, Serbest Cumhuriye! Fırkası 'nın Aydın il başkanlığını
yapmıştır. Faaliyet gösterdiği kısa süre içerisinde bir kez belediye seçimlerine
katılan Serbest Cumhuriyet Fırkası, umulanın ötesinde başarı elde etmiştir. Başarı
kazandığı şehirlerden biri de Aydın olmuştur. Belediye seçimleri ve seçimler
sırasıııda yaşananlar Aydın 'da kavgayı körüklemiş, halk arasında ayrılıklara yol
açmıştır. Serbest Cumhuriyet Fırkası, gerilen siyasi ve toplumsal yapıyı
sakinleştirmek için kendini feshetmiş, ikinci çok partili hayata geçiş denemesi
başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Partinin kendisini feshetmesinin yankılarının
ardından, Cumhuriyet Halk Fırkası 'nın toplumu yeniden toplaması, partinin devletle
bütünleşmesi sonucunu hazırlamıştır.
Anahtar Kelimeler: Serbest Cumhuriyet Fırkası, Cumhuriyet Halk Fırkası
(Partisi), Aydın, Adnan Menderes, Fethi Okyar
Abstract
The Free Republican Party is the second party in the single-party era. The
party, organized in a very short time under the leadership of Fethi Bey, was greatly
concemed by the people especially in the coastal cities during the socio-economical
problems happened in Turkey of 1930s. Fethi Bey's Aegean expedition made this
interest higher. One of the most important places of this expedition was the city of
Aydm. The organization of the Free Republican Party was so easy there due to the
crowds of people ready for the opposition. It was the Free Republican Party that an
important personality of the Turkish political life, Adnan Menderes, started politics
at jirst. He became alsa the chief of the party in Aydm. The party which participated
in the municipality election only once in a short time after being organized, made a
great success than expected in lots of cities, one of which was Aydm. The events,
during the municipality election and the election, urged the conjlicts and led to the
struggles in public. To calm the uneasy political and social situation down, the Free
Party abolished itself and thus, the second attempt to the multi-party system ended
in fai/ure. After the abalition of the Free Republican Party, this led to re-gathering
of the community by the People 's Republican Party and agreement between this
party and the state again.
Key Words: The Free Republican Party, The People 's Republican Party,
Aydm, Adnan Menderes, Fethi Okyar
ve Toplum, sayı: 167, Kasım 1997, s.25-34, Cem Emrence, "Politics of Discontent in The
Midst of the Great Depression: The Free Republican Party of Turkey (1930) New
Perspectives of Turkey, 23 Fall 2000, s.31-52, Cem Emrence, "Muhalif Basına Göre 1930
Belediye Seçimleri ve Baskı politikası", Tarih ve Toplum, sayı: 210, Haziran 2001, s.44, Cem
Emrence, "Muhalif Perspektiften 1930 Belediye Seçimleri CHP'nin Baskı ve Propaganda
Yöntemleri", Tarih ve Toplum, sayı: 200, Ağustos 2000, s.47-51
Güven Güneş
120
görmek istemiştir. İki partili bir sisteme geçilmesi aynı zamanda Türkiye'nin
batı kamuoyundaki saygınlığını arttıracaktı.7 M. Kemal Paşa ve Fethi Bey
arasında gerçekleşen bir dizi görüşmenin ardından muhalefet partisi 12
Ağustos'ta Serbest Cumhuriyet Fırkası adıyla kurulmuştur. İzleyen günlerde
Cumhuriyet Halk Fırkası'ndan istifa eden 15 milletvekili yeni muhalefet
partisine katıldı. İktidar partisi devletçi bir çizgi izlerken, muhalefet partisi
daha liberal bir program benimsemiştir. Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın
kendine aİt bir yayın organı olmamakla beraber başta Arif Oruç'un Yarın'ı
olmak üzere Son Posta, Hizmet, Yeni Asır ve sonradan yayın hayatına giren
Serbest Cumhuriyet isimli gazeteler tarafından desteklenmiştir.8
Kurtuluş biçimi Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın danışıklı olarak
kurulduğu yapay ve güdümlü bir parti olduğu izlenimi vennekteydi.
Önceden tasarlandığı biçimiyle parti mecliste yumuşak bir muhalefet
yaparak iktidar' da ki Cumhuriyet Halk Fırkası'nı eleştirecek ve
denetleyecekti. Oysa bir muhalefet partisinin kurulmasına izin verilmesi ülke
genelindeki hoşnutsuz kesimlerin hızla bu partiye yönelmesine yol açtı.
Böylece parti toplum içinde hızlı bir şekilde kök salarak büyük bir toplumsal
desteği arkasına aldı ve hiç umulmadık bir biçimde çok kısa sürede adeta bir
iktidar seçeneği haline geldi. Partinin gördüğü bu büyük ilgi nesnelolarak
partiyi kuruluş amacından uzaklaştırmış oluyordu ve bu durum
beklenebileceği gibi hızla partinin sonunu getirdi.
Fethi Bey'in İzmir Seyahati ve Yaşanan Olaylar
Serbest Cumhuriyet Fırkası kurulduktan sonra Fırka lideri Fethi Bey
bazı fırka arkadaşlarıyla birlikte İzmir' den başlayarak Menemen, Manisa,
Aydın, Balıkesir ve Akhisar'ı içine alan bir seyahate çıktı. Fethi Bey'in bu
seyahate çıkmasının sebebi; Hem Başvekil ve Cumhuriyet Halk Fırkası'nın
Genel Başkanı olan İsmet Paşa'nın Sivas Nutkuna cevap vermek, hem de
İzmir'de yeni fırka'nın teşkilatını kuımak idi.
İzmir'e gitmek için İstanbul'dan 3 Eylül 1930 günü Konya Vapuruyla
yola çıkan Fethi Bey yanına yeni fırkanın ileri gelenleriyle birlikte 4 Eylül
1930 günü İzmir'e vardı.9 Fethi Bey'in İzmir'den başlayan bu seyahati
Yahya S. Tezel, Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi (/923-1950) Ankara 1986, s.206-
207, Walter F. Weiker, "Serbest Fırka Başarı ve Başarısızlık" Forımı Dergisi, c.XII, Ankara
1961, s.167, İlhan Tekeli-Selim İlkin, 1929 Dünya Buhraııında Türkiye'nin İktisadi Politika
Arayış/arı, Ankara 1983, s.75-78.
R Abdülhamit Avşar, Bir Partinin Kapanmasmda Basmııı Ro/ü, Serbest Cumhuriyet Fırkası,
İstanbul 1998, s.93-96. Çetin Yetkin, Atatürk'ün Başarısız Demokrasi Devrimi-Serbest
Cumhuriyet Fırkası, 2.Baskl, İstanbul 1997, s.215-216. Hakkı Uyar, Serbest Cumhuriyet
Gazetesi, Tarih ve Toplımı, sayı: 95, Kasım 1991, s.46-50.
9 Ahmet Ağaoğlu, Serbest Fırka Hatıra/an, 2. Baskı, İstanbul 1969, s.31, Fethi Okyar, Üç
Devirde Bir Adam (Haz: Cemal Kutay), İstanbul 1980, s.496, Vakit 6 Eylül 1930, Hakimiyet-i
Milliye 5-6 Eylül 1930, Hizmet 5 Eylül 1930, Anado/u 5 Eylül 1930.
--~-----~~---~ --~------~---------" ,,_"' -ı
sırasında baş gösteren olaylar Serbest Fırka ile Türkiye de ki çok partili
hayat için bir dönüm noktası olmuştur.ıa
Fethi Bey birlikte seyahate çıktığı fırka arkadaşları ve hatta Gazi
seyahat sırasında İzmir ve çevre yörelerdeki halkın Serbest Fırka liderine
ters bir tepki gösterebileceğinden ve olumsuz davranışlarında
bulanabileceğinden kaygı duyuyorlardı. Hatta Fethi Bey'in can güvenliğinin
bile tehlikeye girebileceği düşünülüyordu.] i Nitekim Fethi Bey ve fırka
arkadaşları daha İzmir'e gelmeden mahalli idare'nin tutumu sebebiyle
şehirde bazı olaylar ÇıkmıŞtı.12
Asıl büyük ve kanlı olaylar ise 5 Eylül günü başladı. Bir çocuğun ölümü
yedi kişinin yaralanmasına neden olan olaylar silsilesinin ardından Fethi Bey
İzmir' de yapacağı konuşmayı güvenlik gerekçesiyle ertelemek zorunda
kaldLI3
Fethi Bey'in güvenlik gerekçesiyle ertelenen mitingi ise 7 Eylül 1930
günü İzmir Alsancak Stadı'nda gerçekleşti. 14 Fethi Bey buradaki mitinginde
büyük bir kalabalık önünde iki saate yakın süren konuşmasında Serbest
Cumhuriyet Fırkası'nın programı ve İsmet Paşa'nın Sivas söylevine cevap
vermiştir. Bu konuşma sırasında Fethi Bey'in sesi kısılmış, zor konuşmaya
çalıştığından sesini ancak yanındakilere duyurabilmiştir. Fethi Bey ve
arkadaşları İzmir ve Karşıyaka'da Serbest Fırka teşkiliitını tamamladıktan
sonra trenle Menemen, Manisa, Aydın ve Balıkesir' e yeni fırka teşkilatını
oluşturmak amacıyla yola çıkmıştır. Fethi Bey'in İzmir'den Balıkesir' e
kadar olan gezisi CHF'na hiç olmazsa Ege'de halkın desteğini ve güvenini
yitirmiş oldu~unu, bir genel seçim sonucunda iktidarı da yitirebileceğini
kanıtlamıştI.l Bu arada İzmir' de çıkan olaylar üzerine geniş bir soruşturma
başlatılmış, olayların sorumlusu olarak görülen bazı SCF'lılar tutuklu ya da
tutuksuz olarak mahkeme önüne çıkarılmışlardır. Tutuklananlar arasında
gazeteciler de bulunuyordu. 16
ıo çetin Yetkin, Serbest Cumhuriyet ... s. 166, Serap Tabak, "Serbest Cumhuriyet Fırkası",
Türkler Ansiklopedisi, c. 16, Ankara 2002, s.556.
ii Ahmet Ağaoğlu, Serbest Fırka Hatıraları, 2. Baskı, İstanbul 1969, s.3 1.
12 Hizmet 4 Eylül 1930, Yeni Asır 5 Eylül i930, Yeni Asır 5 Eylül 1930.
13 Yaşanan olaylarla İlgili ayrıntılı bİlgİ İçİn bkz: Hakimiyet-i Milliye 6 Eylül i 930, Yeni Asır
6 Eylül 1930, Son Posta 6 Eylül 1930, Ahmet Ağaoğlu, a.g.e, s.36, Osman Okyar-Mehmet
Seyitdanlıoğlu, Fethi Okyar'l11 All/ları: Atatürk, Okyar ve Çok Partili Türkiye, Ankara 1997,
s.73-75, Çetİn Yetkin, Atatürk'ün Başarısız ... , s.175,183, Feridun Kandeınir, Serbest Fırka
Nasıl Kurulclu ? Nasıl Kapatıldı, Siyasi Dargınlıklar, c.N, İstanbul 1955, s.90.
14 Yeni Asır, 8 Eylül 1930, Anadolu 8 Eylül 1930, Hizmet 8 Eylül 1930, Milliyet 8 Eylül
1930, Hakimiyet-i Milliye 8 Eylül 1930, Ahmet Ağaoğlu, a.g.e, s.39, Fethi Okyar, Serbest
Fırka Nasıl Doğdu? Nasıl Feshedildi? ( Haz: Nermin Kırdar ), İstanbul 1987, s. 104- 106.
15 Çetin Yetkin, Atatürk'ün Başarısız ... , s. 185.
°
16 Hakimiyet-i Milliye 8 Eylül i930, Cumhuriyet i Eylül 1930, Hizmet 15 Eylül 1930, Çetin
Yetkin, Atatürk 'ün Başarısız ... , s.179- 180.
Güven Güneş
122
17 Protesto ilanında isimleri bulunan kişiler ve kurumlar içinde spor kulübü temsilcilerinin ve
Türk Ocağı üyelerinin ve Ticaret Odası erkanının da yer alması oldukça ilginçtir. Aydınspor
ve Gençlerbirliği adına Fuat Ali, Türkocağı azasından Etem Vassaf, Tüccardan Selahattin
Nuri, Çiftçi Etem, Marangoz Cemiyeti Reisi Saim bu isimlerden birkaçıdır. Hizmet 7 Eylül
1930.
18 Telgraflar için Bkz. Hizmet 7 Eylül i930, Yeni Asır 7 Eylül 1930.
19 T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü, Türkiye 'de Siyasi Dernekler, C. i i,
Ankara 1950, s.77-84.
Serbest Cumhuriyet Fırkası 'nın Aydın'da Teşkilatlanması ve i930 Belediye... 123
Merkez Ocağı büyük kongrece seçilen dokuz asıl ve beş de yedek üyeden
meydana gelmektedir. Genel başkan, genel sekreter ve muhasip olacak
kişiler bu dokuz kişi arasından seçileceklerdi.20
Yeni fırkanın genel merkezi olarak önce Ankara düşünülmüş, fakat
merkezi İstanbulolmuştur. Fırkaya üye kayıtları 21 Ağustos'ta başlamıştır.
Uygulamada SCF örgütü fırkanın kurucularının ve mebuslarının
görevlendirdiği ya da onayladığı kişilerce kurulmuştur. Kısa süreli yaşamına
karşın Serbest Cumhuriyet Fırkası 63 ilden 37'sinde örgütlenmeyi
2l
başarınıştı. SCF'nin örgütlenmede en başarılı olduğu yerler genellikle kıyı
bölgeleri ve buralara yakın yerlerdi. Bu durumunda örgütle görevalanların
niteliklerini belirleyen bir etken olduğu söylenmelidir. Çünkü gerek pazar
için ve gerekse dış satıma yönelik üretimde bulunan yerler, bu bölgelerdi. Bu
nedenle de özellikle 1929 ekonomik bunalımından etkilenen nüfus, en çok
bu bölgelerde bulunuyordu. Bu nüfusu oluşturan kişilerin, sorunlarına bir
çözüm aramak savı ile ortaya çıkan bu yeni partiye koşmalarını da doğal
karşılamak gerekir. Konuya bu açıdan bakılınca ticaretle uğraşan ve meslek
sahibi olan kesimden kişilerin SCF örgütü içinde yer almış bulunmaları
kendiliğinden anlaşılır bir davranıştı. Kaldı ki SCF'nin programın tacirlerin
ve serbest meslek sahiplerinin çıkarlarına uygun ilkeler içerdiğini de görmüş
bulunuyoruz.22
SCF'nin en hızlı örgütlendiği şehirler İstanbul, İzmir23, Samsun ve
Antalya oldu. Bu şehirleri Aydın izledi. SCF'nin Aydın'da örgütlenmesi
diğer şehirlerdeki kadar sıkıntılı olmadı. Zaman zaman sert polemiklere
zemin hazırlanmış olsa da yeni parti Aydın'da örgütlenrnek için kendisine
diğer şehirlerden daha uygun bir zemin buldu.
Aydın şehri Yunan işgal i sürecini büyük kayıplar ve tahribatla
geçirmişti. Şehrin sakinleri 1922 yılı Eylül ayı başlarında yaşadıkları
mahalleIere geri döndüklerinde<yanmış yıkılmış, talan edilmiş ev, dükkan,
mağaza ve mahalleler karşısında korkunç bir manzarayla yüz yüze
kalmışlardı. 1922 yılı sonlarında Aydın'da yaşayanların sayısı binlerle ifade
edilebiliyordu. Mübadil ve muhacirlerle artan nüfus 1927 yılı sayımında
1L.978'e, 1930'larda ise 13 bin civarına ancak ulaşabilmişti. Bu rakam
Yunan işgali öncesi 30 bin olan şehir nüfusunun yarısı bile değildi.
Harabeden farksız hale gelmiş olan şehir Cumhuriyetin ilk yıllarında yeniden
imar edilmeye başlandı. Bunun için büyük ekonomik kaynaklara ihtiyaç
duyuluyordu. Zaten kıt olan semmye tamamen şehrin imarında kullanıldı.
24 Günver Güneş, Cumhuriyetin İlk Yıllarında Aydın, Tarih ve Toplum, sayı: 239, Kasım
2003, s. 48-49.
25 "Aydın Teşkilatı", Hizmet 8 Eylül 1930.
26 Menderes böylelikle siyasi hayata ilk kez Serbest Fırka ile atılmıştır. Şevket Süreyya
Aydemir, Menderes'in Dral11l, Remzi Yayınevi, İstanbul 1969, s. 81. Aynca Menderes'in
SCF'na girişinin dönemin Aydın Milletvekili Reşit Galip'in teşvikleriyle olduğuna dair,
Samet Ağaoğlu, Arkadaşll11 Menderes. İstanbul 1967, s.27.
~7 Anadolu 25 Eylül 1930.
~S Anadolu LO Teşriu-i Evvel 1930, Bilgin Çelik, a.g.l11.s. 14.
30 Osman Okyar ~ Mehmet Seyitdanlıoğlu, Fethi Okyar'm Anıları, Atatürk, Okyar ve Çok
Partili Türkiye. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1997, s.190.
31 Yeni Asır 10 Eylül 1930, Hizmet 10 Eylül 1930, Son Posta 10 Eylül 1930, Cumhuriyet 10
Eylül 1930.
32 Hizmet 7 Eylül 1930, Son Posta 8 Eylül i930, Yeni Asıı' 8 Eylül 1930.
Güven Güneş
126
Belediye seçimleri başlamadan önce SCF mensupları köy köy, ilçe ilçe
dolaşarak yeni partiyi halka tanıtmışlardır. Aydın örgütlenmesinde önemli
bir rol üstlenerek öne çıkan isimlerden biri de Avukat Etem Vassaf
41
olmuştur. Yeni Fırka teşkilatlanma aşamasında siyasetten uzak durması
gereken Türk Ocakları'ndan da yararlanmıştır. Toplantı ve konferansıarını
çoğu kez Türk Ocakları'nda gerçekleştiren SCF Aydın teşkilatının bir kısım
üyesinin de Türk Ocaklı olması dikkat çekicidir.42 Türk Ocakları dışında
Aydın'da gençlik örgütleri ve spor kulüplerinin de yeni fırkaya destek
verdikleri görülmüştür.43 Aydın Ticaret Odası Heyeti'nin toplu istifası
sonrası yeni fırkayı destekleyeceklerine dair açıklamalarda bulunması da,
esnaf, çiftçi ve tüccar gruplarının SCF'ya desteğini açıkça ortaya
koymaktadır.44
Fethi Bey'in Aydın Gezisi
Fethi Bey'in Aydın seyahati 10 Eylül Çarşamba günü
kararlaştırılmasına rağmen ansızın bir önceye alınarak 9 Eylül Salı gunu
gerçekleşmiştir. Hizmet gazetesinin geniş bir biçimde değerlendirdiği
seyahat ve Fethi Bey'in Aydın'a gelişi, karşılanışı şöyle aktarılmıştır:
" ... Lider bütün istasyonlarda beklenildi ve halk tarafından hararetle
alkışlandı. Bilhassa Selçuk'ta kuvvetli tezahürat yapılmıştır. İstasyonlarda
köylü kadınların çokluğu dikkat çekmekteydi. Halk Fethi Bey'in ayağına
kapanmış ve muhabbetini göstermiştir. .. ".45 Fethi Bey' e istasyonlarda halkın
en çok sorduğu soru "buhrandan ne zaman kurtulacağız" idi. Fethi Bey ise
kendini karşılayan ahaliye Yeni fırkanın programını izahettikten sonra
kendisiyle ve partisiyle ilgili yapılan eleştirilere yanıt vererek; " .... Bazı
mevki ve menfaatleri haleldar olanlar güya benim bütün vergileri
kaldıracağım ve Arap hadlerini, fesleri iade edeceğim yolunda bana isnat ve
iftiralarda bulunuyorlar. Bunlara inanmayınız (Halk asla inanmadık ve
inanmıyoruz diye bağırıyor). Biz köylünün sırtından tufeyli geçinenleri
ortadan kaldıracak, iktisadiyatımızı ezen bazı manasızlıkları yok edeceğiz
(Yaşa sadaları)." Tren Selçuk İstasyonundan alkışlar arasında ayrılmıştır.
Selçuk ve Reşadiye (Ortaklar) İstasyonlarında halkın izdihamı nedeniyle
durmak zorunda kalan Fethi Bey'i taşıyan treni buralarda Kuşadası'ndan,
Söke'den davul ve zurnalarla coşkulu binlerce erkek ve kadın karşılamış,
Fethi Bey ve refakatindekilere ayran ve kuru meyveler ikram edilmiştir.
Reşadiye İstasyonu'nda Söke'den gelen heyetin umumi isteği üzerine
kısa bir konuşma yapan Fethi Bey buradaki konuşmasında; " ... Bugün
fırkamız size ne vaat ediyor. Hayat vaat ediyor. Siyasette hürriyet, ticarette
hürriyet vaat ediyor. İnhisarlar serdettiğimiz prensiplerin başında gelir ..."
(Kahrolsun inhisarlar sesleri) Fethi Bey konuşmasının devamında
inhisarlardan uzun uzadıya bahsetmiş, ekonomi üzerindeki olumsuz
etkilerine temas ettikten sonra halk tarafından sürekli alkışlanmıştır. Fethi
Bey programını eleştirenlere de yanıt vermiş ve " ... saydığım şeyler uygun
bir program olamazmış, muarızlarıma şunu söyleyeyim ki bütün bu
söylediklerimin yapılabilmesi mümkün olan şeylerdir. Bunları yapabilirsem
kendimi bahtiyar addederim (Yapacaksın varal, biz arkandayız sesleri)
mücadele yolumuz inhisar mücadelesidir. Cumhuriyet prensipleridir.
Hakkımda gösterdiğiniz muhabbete teşekkür ederim. Fikir sahasında
şahsiyetten uzak kalmanızı rica ederim" demiştir.
Fethi Bey'in konuşması tamamlandıktan sonra kalabalıktan bir genç
"Şu gördüğünüz iktisadi buhranın muzdaripleri hep sizinle beraberdir.
Programınızın hepsini tetkik ettik; size sadığız, muvaffak olmanız için
kendimizi ortaya attık. Hürriyet havasını ufkumuzda estirirseniz yalnız bu
kafidir" dedi. Söke kafilesinden Eczacı Halil Bey de Fethi Bey'e hitaben
Sökeliler adına Halk Fırkası'ndan çekilen telgrafın doğru olmadığı, bu
telgrafın Söke'de Halk Fırkası'na mensup birkaç muhtarın eseri olduğu
söylenmiş, ardından Fethi Bey Söke'ye davet edilmiştir.46
Fethi Bey'i taşıyan tren Germencik İstasyonu'nda da durdurulmuş ve
burada Tahir Bey bir konuşma yaparak, halkın sorunları ve sıkıntıları
hakkında Fethi Bey'e bilgiler vermiş, bu sorunların çözümünü yeni partiden
beklediklerini belirtmiştir. Erbeyli ve Karapınar da da diğer istasyonlarda
görüldüğü gibi coşkulu kalabalıklar göze çarpmıştır. Fethi Bey ile Serbest
Fırka erkanını taşıyan tren Karapınar İstasyonu'nda bir kez daha
durdurulmuştur. Burada birçok konuşmalar yapılmıştır. Bu konuşmalar
içerisinde en çok dikkati çeken ise genç bir Karapınarlının yaptığıydı. Bu
genç çok müessir sözlerle Fethi Bey'e hitaben" ... ayakları çıplak, karınları
aç sefalet içinde yaşayan köylü, bu vaziyette kaldıkça bina-yı devlet payidar
olamaz. İstihsalimiz sizin programınızdadır. İktidar mevkiine geldiğiniz gün
köylünün bu vaziyetini gözünüzün önüne getiriniz ve vaatlerinizi
unutmayınız" demiş; Köylünün sorunlarını Fethi Beyin bilgilerine
sunmuştur. Fethi Bey'e Karapınar'da Serbest Fırka sempatizanları tarafından
bir buket çiçek takdim edilmiş, burada da halk tarafından tezahüratta
bulunulmuştur.
Fethi Bey Aydın'da
Fethi Bey'i Aydın İstasyonu'nda bir bando muzika takımı ile davul ve
zuma eşliğinde büyük bir halk topluluğu karşılamıştır. İstasyondan Aydın
Palas Oteline geçen Fethi Bey ve Serbest Fırka erkanı burada birer kahve
içerek Aydın'da ki heyetlerle kısa bir sohbet etmişlerdir. Hizmet gazetesi
muhabirinin anlatımına göre "Bu esnada gözyaşı akıtanlar az değildi. Aydın
baştan başa bayraklarla donatılmıştır. Sükunet, nizam ve asayiş
mükemmeldir. İzmir' deki gibi zabıta müdahalesi olmamıştır. CHF mutemedi
de orada bulunuyordu. Seyahati baştan sona takip etti."
Serbest Fırka taraftarı gazetelerin belirttiğine göre Fethi Bey
konuşmasını 25 bin kişilik bir kalabalık huzurunda gerçekleştinniştir.47 Fethi
Beyin Aydın nutku ise özgürlükler, ülkeni ekonomik durumu ve yine
inhisarlar üzerinde yoğunlaşmıştır. Daha önce bir yerde yayımlanmadığı için
Fethi Bey'in Aydın nutkunu aynen veriyoruz.
"Muhterem Aydınlılar
Bu candan yürekten gelen muhabbetinize nasıl teşekkür edeceğimi
bilemiyorum. Bu samimi tezahüratın karşısında hissettiğim heyecanı tarif
edemem. Bu muhabbetiniz, yürekten tezahüratını teşkil ettiğim SCF'na derin
bir itimat irae eder. Fırkamız sizin gibi çalışkan, zeki, namuslu vatandaşların
muzaheretine naloldukça mühim hizmetler ifa edeceğimize mütıneinim.
Görüyorum ki teşkil ettiğim SCF bütün milletin derinden hissettiği bir
ihtiyacın meyvesidir. Mefkuremiz milletin ifa ettiği mefkureye mutabıktır.
Bundan naşı hissettiğim kuvveti ve itimadı tarif edemeyeceğim. Fırkamız
nedir? Ve size ne vaat ediyor? Bunu birkaç kelime ile hulasa edeyim.
Fırkamız serbest münakaşa ülküsüne müstenit, Cumhuriyetin
temellerini sağlamlaştınnağa malik, mesaisinde muvaffakiyetle koşacaktır.
Kelam hürriyeti, matbu at hürriyeti, düşünce hürriyeti fırkamız esasıdır.
Arkadaşlar
Hür Türk evladı bu mefkureden istifade edecektir. İktisadi buhrana
çareler arayacağız. İktisadi buhran umum dünyaya şamildir. Bundan bize
muzdaripiz. Fakat bize mahsus bir buhran vardır ki; Bence onun izalesi
mümkündür. Serbest münakaşa isteyen fırkamız ticarette de serbestiyet arzu
eder. Bu serbestiye muhalif olan ve köylüyü, çiftçiyi tazyik eden inhisarların
aleyhindedir (Fethi Bey'in bu sözlerinin ardından Hizmet gazetesi
muhabirinin ifadesiyle tam 10 dakika alkışlanmıştır).
Bu inhisarlardan doğrudan doğruya değil, mahsulatımız sebebiyle
alakadar olduğumuz liman inhisarı vardır (Kahrolsun sesleri). Liman işlerini
47 Hizmet iO Eylül 1930, Son Posta iO Eylül 193, Yeni Asır 10 Eylül 1930. Toplantının
yapıldığı alan 3-5 bin kişinin ancak alabileceği bir yerdir. Üstelik 1930 yılında Aydın'ın
merkez kazası nüfusu 12 bin kişi civarındadır. Serbest Fırka taraftarı basın, mitingi
izleyenıerin sayısını epey abartmıştır. Anadolu 16 Eylül 1930, Günver Güneş, Cumhuriyetin
İlk Yıllarında Aydın, Tarih ve TOPlılııl, sayı 239, c. 40, İstanbul 2003, s.53.
130 Güven Güneş
53 Hizmet i5 Eylül i930, Hizmet i7 Eylül ı930, Son Posta ı6 Eylül ı930, Yeni Asır ı7 Eylül
1930.
54 Anadolu LOEylül 1930, Hizmet LOEylül 1930.
55 Taner Beyazıt, İzmir Basınıııda Demokrasi Mücadelesi (1923-1950), İzmir 1992, s. 61.
61 Hizmet 21 Eylül 1930, Yeni Asır 20 Eylül 1930, Son Posta 21 Eylül 1930.
Güven Güneş
134
62
(Arkayın) Bey'i karıştınnası Aydın'da alay konusu olmuştur. Muhalif
basının eleştiri oklarından nasibini alanlardan biri de Aydın Hilal-i Ahmer
Cemiyeti Başkanı Dr. Hasan Bey idi. Hizmet gazetesinin iddiasına göre
seçimler sırasında Halk Fırkasının rey sandığı başına mobile'sini ve
daktilosunu göndermek suretiyle bir hayır kurumu olan Kızılay'ı siyasete
karıştınmştır.63 Aydın'da 1930 Belediye seçimleri mevcut Belediye Başkanı
Ahmet Emin (Arkayın) üzerinde yoğunlaşan tartışmalar ve polemiklerle
iyice gerginleşmiştir. Hizmet gazetesi, SCF taraftarı olarak Belediye
başkanını her fırsatta eleştiri yağmuruna tutup, çeşitli iftiralara muhatap
kılarken, Anadolu gazetesi de Ahmet Emin Bey'in Kurtuluş Savaşı'ndan
1930 yılına kadar geçen sürede Aydın'a yaptığı hizmetler üzerinde duruyor,
Ahmet Emin Bey'in kendini savunduğu mektuplarına yer veriyordu.64
Hizmet gazetesi seçimler sırasında bahçelerden gelen halkın sandık
başlarında bulunan encümen azalarının baskılarıyla karşılaştığını, Aydın
Valisi'ni de oy verıne işlemlerinde yaşanan suiistimalleri görmezden
gelmekle suçlamış ve Dahiliye Vekaleti'ne şikayet etmiştir.65
Aydın ve çevresindeki siyasi gelişmelerden de söz eden İzmİr basını
içinde özellikle Hizmet gazetesi 24 Eylül tarihi itibarıyla Nazilli' de ki
seçimlerde SCF'nın 150 oyaldığı, Halk Fırkası'nın ı oy bile alamaması
nedeniyle seçimlerin durdurulduğunu belirtirken, Halk Fırkası'nın taraftar
bulamadığını bu nedenle belediye seçimlerine aday gösteremediğini
kaydetmiştir.66 Bütün bunlar olup biterken, Serbest Cumhuriyet Fırkası
kanunsuz usulsüz hareketlerinden dolayı intihabat encümenini noter
vasıtasıyla protesto etmiş, protestonun bir suretini de vilayete teslim etmiştir.
Seçim, soruşturınalar sona erinceye kadar Aydın'da durdurulmuştur.
Seçimin durdurulduğu 25 Eylül sabahı vilayetten halka duyurulmuştur.
Seçimde ortaya çıkan şikayetlerin araştınıması için memur edilen Emniyet-i
Umupı.iye Müfettişierinden Feyzi Bey de 25 Eylül'de Aydın'a gelmiştir. Bu
62 Hizmet 2 i Eylül i930, Eminierin karıştırıldığı şeklindeki düzeltme için bkz. Anadolu 22
Eylül i930, Anadolu 30 Eylül 1930.
63 Hizmet 3 Teşrin-i Evvel 1930
64 Ahmet Emin Bey'i hedefalan eleştiriler için bkz. Hizmet 26 Eylül 1930, Ahmet Emin Bey'j
himaye eden, öven yazılar için bkz. Anadolu 26 Eylül 1930. Son Posta ve Hizmet gazetelerine
göre Ahmet Emin Bey parti'de ki gücünden ve belediye başkanlığından yararlanarak Selanik,
Girit ve Manastır göçmenleri ile İstanbul'dan gelenleri oylarını Halk Fırkası aleyhine
vermekle suçlayıp, kentte yaşama şansları olmadığı tehdidini savurduğunu iddia etmiştir.
Bilgin Çelik, a.g.m .. s.13-23, Cem Emrence, "MuhalifBasına Göre 1930 Belediye Seçimleri
ve Baskı Politikası", Tarih Toplııııı, sayı: 210, Haziran 2001, s.44.
65 Hizmet 22 Eylül 1930
66 Hizmet 25 Eylül 1930. Söke'de ise ancak oylarını hükümet partisine verirlerse toprak alma
şansına kavuşabilecek iki yüz göçmen. baskı gördüklerini belirterek Söke Kaymakamını
Valiye şikayet etmişlerdir. Hizmet 26 Eylül i930, Cem Emfence, Muhalif Basma Göre ... ,
s.44.
~~~-~----------_ _ ------_ .._---.__ c_. _
79
yazdılar. 21 Ekim'de de Nazilli, Kuyucak, Karacasu, Söke'de CHF'nin
seçimleri kazandığı Anadolu gazetesi tarafından kamuoyuna duyuruldu.
Hizmet ve Yeni Asır bunun aksine tüm bu yerleşimlerde SCF'nin seçim
galiba olduğunu belirtmiştir.80
Ortada anlaşılmaz bir durum vardı. Seçimin bir galibi olması
gerekirken, hem CHF hem de SCF tüm seçim bölgesinden zaferle
çıktıklarını açıklıyorlardı. Halkın kafası iyice karışmıştı. 23 Ekim tarihli
Anadolu gazetesi Söke'de ki kesin seçim sonucunu Halk Fırkası: 608,
Serbest Fırka: 402 şeklinde okuyucularına duyurdu. Bu sonuca göre Eyüp
Bey Söke'de Belediye Başkanı olmuştur. 8 i Aydın'da da oyların tamamının
sayıldığı 113 farkla Halk Fırkası'nın Belediye seçimini kazandığı
kamuoyuna açıklandı. 82
RS Serbes Cumhuriyet, 27 Teşrin-i Evvel 1930, Hizmet 27 Teşrin-i Evvel 1930, Yeni Asır 27
Teşrin-İ Evvel 1930.
Güven Güneş
140
sık sık "Yeni Fırka mı?,,96, "SCF ihya edilecek gibidir,m, "SCF dirilecek
98
mi?" gibi başlıklarla, bir umudu, bir özlemi yaşatmaya çalışıyorlardı.
CHF ise 1930 belediye seçimleri sırasında özellikle kıyı şehirlerinde ve
kırsal kesimde yaşadığı şoku üzerinden atabilmek için parti teşkilatlarını
yenileme yoluna gitmiştir. Bu amaçla Aydın'da da bir dizi faaliyetlerde
bulunuldu. Böyle bir yenilerneye gidilmesinde son belediye seçimlerinin ve
Serbest Fırka'nın etkinliğinin önemli bir neden olması yanında, CHF
kadrolarının zayıflaması, partinin halk tarafından itibar edilmeyen şahısların
elinde kalması ileri sürülmüştür. CHF'nın Aydın'da yeniden yapılanma,
teşkilatını yenileme çalışmaları doğrultusunda partinin önemli isimleri Celal
(Bayar) Bey, Vasıf (~ınar), Münir ve Kars Mebusu Halit(Onaran) Beyler
Aydın'a gelmişlerdir. 9 Aydın'da Türk Ocağı'nda kapatılmış olan SCF
üyeleriyle bir toplantı yapan heyet, daha sonra Yedi Eylül Okulu'nda
öğretmenlerle birlikte Halk Fırkası'nın yeni oluşumuyla ilgili bilgi verip,
öğretmenlerin dilek ve görüşlerini dinlediler. Temaslar sonrasında
çoğunluğu eski SCF'lı on kişi CHF'nın yeni teşkilatını yapmakla
görevlendirilmişlerdir. Bunların arasında SCF Aydın İl Başkanı Adnan
(Menderes) Bey de bulunuyordu. ıoo Bu gelişmeyi Adnan Menderes
anılarında şu şekilde ifade etmektedir:
" ... Fethi Bey'in partisi malum şartlar altında feshedildi. Memlekete
derin bir teessür hakim oldu. Halk Partisi kendisini toparlamak istedi.
Vilayetıere heyetler gönderildi. Bu arada İzmir ve Aydın'a da Celal Bayar
riyasetinde bir heyet geldi. Ben gelen heyetle bir hafta temas etmedim.
Nihayet Celal Bayar tanıdığım ve hürmet ettiğim bir zattı. Vasıf Çınar İttihat
ve Terakki Mektebinden hocamdı. Heyetten HalilOnaran da iyi tanıdığım
olmak itibarıyla kendileriyle temas, çekinilmez bir hal aldı. Ve temas edildi.
Bu muhterem zatların ibram ve ısrarı üzerine Halk Partisine girerek,
fikirlerimizi parti içinde müdafaa etmek muvafık olacaktı. O zamana kadar
ve benimle beraber Halk Partisine karşı çekingen tanınan arkadaşlarla Halk
Partisine girdik".loı .
Heyet aynı zamanda Aydın kaza ve bucak teşkilatlarını da yeni baştan
düzenlemiştir. Kars Mebusu Halit Bey CHF teşkilatları oluşuncaya kadar
Aydın' da kalmış, kazaları da tek tek dolaşarak heyetler faaliyete başlayan
~. i 102
d egın ayrı mamıştır.
108 Etem Vassafın Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa ile olan akrabalık ilişkisi ise olaya daha
farklı bir boyut kazandırmaktadır. Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam, c. i, Remzi Kitabevi,
İstanbul 1964, Atatürk'ün soyağacında Dedesİ Kınliızı Hafız AhmetEfendi'nin Kız Kardeşi
144 Güven Güneş
1931 yılı Haziran ayı ortalarında yine Aydın çıkışlı haberlere göre
SCF'nın yeniden ihya edilmeye çalışıldığını öğreniyoruz. Başını Avukat
Etem Vassafın çektiği bir grup eski SCF'lı, Serbest Fırka'nın yeniden
kurulmasını düşüncesini ortaya atmışlardır. Liderlik için ise önce Fethi
Bey'e, ardından da Hüseyin Cahit (Yalçın) ve Müderris İsmail Hakkı Bey'e
teklif götürınüşlerdir.109 Bu ?irişim Fethi Bey'in olumsuz yanıt vermesiyle
başarısızlıkla sonuçlanmıştır. 10
Etem Vassaf Bey'in Çakmarlı Emin imzasıyla Aydın gençliğinin Çiftçi
ve İşçi Fırkası'nı desteklediğine dair çeşitli gazetelerde çıkan yazılarına ise
Aydın ve çevresinden büyük tepki gösterilmiştir. Aydın, Koçarlı, Köşk,
Karapınar gençliği böyle bir düşüncelerinin hiç olmadığı ve CHF'na
gönülden bağlı bulunduklarını beyan ederek, Etem Vassafı protesto
etmış. 1er d'ır. ılı
Sonuç
Aydın'da ikinci çok partili hayata geçiş denemeleri sırasında oluşan
muhalefet geçici bir süre da olsa dizginlenebilmiş, her şey tek partinin
kontrolü altına geçmiştir. Ancak 1946 yılına kadar geçen zaman içinde aynı
muhalefet CHF içinde kendine hayat şansı bulmuş, büyümüş ve 1946'da
ortaya Demokrat Parti'yi çıkarmıştır. SCF olayı ve Aydın örneği çok partili
hayata geçişin açıklanmasında o nedenle bir çıkış noktası olarak
görülmelidir. Bu süreç aynı zamanda siyasette Adnan Menderes gibi yeni
yüzlerin ortaya çıktığı bir dönemi de beraberinde getirmiştir.
KAYNAKÇA
Gazeteler:
Anadolu İzmir
Cumhuriyet İstanbul
Hakimiyet-i Milliye Ankara
Hizmet İzmir
Milliyet İstanbul
Serbest Cumhuriyet İzmir
Nimeti Hanım'ın Hatice ve onun kızı Münire'nin 5 çocuğundan biri Etem VassaftıL Ayrıca
bkz. Toktamış Ateş, "Atatürk'ün Soyağacı", Cumhuriyet 19 Mart 2005 Cumartesi. Gündüz
Vassafın Annesi Belkıs Hanımı anlattığı hatıralarında babası Etem Vassaftan çok az söz
etmesi Etem Vassaf1a ilgili bilgilerimizin sınırlı bir çerçevede kalmasma neden
olmaktadiLBkz: Gündüz Vassaf, Annem Belkıs, İletişim Yayınları, İstanbul 2002
ı09 Hizmet 2 i Haziran 193 1.
110 Hizmet 28 Haziran 1931.
SonPosta İstanbul
Vakit İstanbul
Yeni Asır İzmir
Basılmış Eserler:
AGAOGLU, Ahmet, Serbest Fırka Hatıraları, 2. Baskı, Nebioğlu Yayınevi,
İstanbul 1969.
AGAOGLU, Samet, Arkadaşım Menderes, İstanbul 1967.
AYŞAR, Abdülhamit, Bir Partinin Kapanmasında Basının Rolü: Serbest
Cumhuriyet Fırkası, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1998.
AYDEMİR, Şevket Süreyya, Tek Adam, C:L, Remzi Kitabevi, İstanbul 1964.
AYDEMİR, Şevket Süreyya, Menderes'in Dramı (1899- 1960), Remzi
Kitabevi, 4. Baskı, İstanbul 1998.
Aydın Halkevi Broşürı'i, Aydın 1993.
BALİ, Rıfat, "1930 Yılı Belediye Seçimleri Ye Serbest Fırkanın Azınlık
Adayları", Tarih Ve Toplum, sayı: 167, Kasım 1997, ss:25-34.
BEYAZIT, Taner, İzmir Basınında Demokrasi Mücadelesi (1923-1950),
İzmir 1992.
BEYAZIT, Taner, "İzmir de Serbest Cumhuriyet Fırkası Ye Basın Üzerine
Düşünceler", Tarih Ve Toplum, C:XYII, sayı: 98, Şubat 1992, ss: 118-
120.
ÇAVDAR, Tevfik, "Serbest Fırka", Cumhuriyet Dönemi Türkiye
Ansiklopedisi, eyııı, İstanbul 1983.ss.2025-2059.
ÇELİK, Bilgin, "Aydın da Serbest Fırka", Toplumsal Tarih, sayı: 84, Aralık
2000, ss. 13-24.
EMRENCE, Cem, "Ödemiş'te Serbest Fırka", Toplumsal Tarih, sayı:72,
Aralık 1999, ss:28- 33.
EMRENCE, Cem, "Politics Of Discontent İn The Midst Of The Great
Depresssion: The Free Republican Party Of Turkey (1930)", New
Perspectives O/Turkey, 23 Fa1l2000 , ss. 31-52.
EMRENCE, Cem, " Muhalif Perspektiften 1930 Seçimleri CHP' nin Baskı
Ye Propaganda Yöntemleri, Tarih Ve Toplum, Cilt:34, sayı: 200,
Ağustos 2000, ss:47-51.
Güven Güneş
146
İlknur HA YDAROGLU*
Öz
Gayri Müslinılere ait olan ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde faaliyetlerine
başlayan eğitim kurumları, Osmanlı Devletinin zayıflamaya başlamasıyla
denetimden uzak çoğalmaya ve siyasi çalışmalar içerisinde olmaya başlamışlardır.
Ancak o dönem için bu okulları denetim altına almak isteyen Osmanlı Devleti
çıkardığı yasalara ve bu yasaların uygulanması için gösterdiği çabaya rağmen
çeşitli nedenlerle başarılı olamamıştır. Biraz da Devletinin yıkılışını hazırlayıcı
unsurlardan olan bu okullar Cumhuriyet Döneminde de faaliyetlerini sürdürmüşler
ancak eğitim çalışmaları yaptıkları sürece hayatta olmuşlardır.
Denetimden uzaklaşabilme çabaları çeşitli fırsatlarla ve tekliflerle denenmiş
ancak yasalarla buna meydan verilmemiştir.
Araştırmamızda belgeler ışığında Osmanlı dönemindeki durum çeşitli
yönleriyle ele alınmış, başarısızlığın nedenleri irdelenmiş daha sonra Cumhuriyet
Dönemindeki uygulamalar ve Türk Hükümeti 'nin kararlılığı ortaya konmaya
çalışılmıştır.
Anahtar Kelime/er: Yabancı Okul, Denetim, Maarif Nizamnamesi, Beyrut,
Cumhuriyet Dönemi
Abstract
Educational institutions, whiclı belonged to non-Muslims and started their
operations during Ottoman Empire period, increased in number rapidly as they
were exempt fi"om control of state and they started engaging into political activities .
GUoman State who tried to keep these schools under control by the help of the
laws that they enacted during the period was unable succeed despite their efrort to
enforce those laws. These schools "vhich were partially responsible about the end of
the state continued their presence during Republican period but they lasted as long
as they continued their educational works.
Ejforts to be exempt from audit were conducted on several occasions and ojfers
were tried but they were prevented with laws.
Their situation during the GUoman period dealt with in various ways in the
light of the documents and the reasons for their failure and later on the practices
during the Republican period along with Turkish government 's determination were
discussed in this study.
Key Words: Foreign Schools, lnspection, Regulations of the Ministry of
Education, Beirut, Republican Period
1 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, İrade Hususi, No: 101. s.l, 1917 tarihli belge.
2 Atilla Çetin, "MaarifNazırı Ahmed Zühdü Paşa'nın Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Yabancı
Okullar Hakkındaki Raporu", İ,Ü. Edebiyat Fakültesi, Güneydoğu Avrupa Araştırmaları
Dergisi. S.10-ll, 1981
3 American National Archives, Despatclıes from v.s. COIlSUltS in Harput (1895-1906) T.579,
Rol i, No: 44,13 Mart 1901 tarihli Rapor
Bilal Şimşir, Ermeni Propagandasıııııı Amerika Boyutu Üzerine, Atatürk Üniversitesi Yay.,
628, Erzurum 1984, s. 92.
152 İlknur Haydaroğlu
8 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Mukteza Defteri, Belge No: 20/993, Belge Tarihi 1900.
9 Okul binasının kapı sayısının sorulduğuna ilişkin 1913 tarihli bir belgede Giresun'da ki bir
Osmanlı Devleti'nde Yabancı Okullarda Denetim ve Cumhuriyet Dönemine... 153
Ermeni Okulunun 43 odalı 3 ana kapılı, 140 pencereli ve 5 mağazalı oluşundan söz
edilmektedir. Bu rakamlar bize binanın büyüklüğünün ne boyutlarda olduğunu
göstermektedir. İşin ilginç yanı okul binasında 5 mağazanın bulunmasıdır. Bu mağazalar
kiraya verilmekte, geliri okul için harcanmaktadır. Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Kilise
Defteri, Belge no: 7/15.
LO Okullar arsa alımı, bina yapımı ve okul faaliyetlerini sürdürme gibi işlevler için gerekli
parayı birçok yoldan elde ediyorlardı. Hem bağlı bulundukları devletlerden veya vakıflardan
ya da kiliseden para yardımı alıyorlar, malzeme satışı, balo, diploma töreni gibi etkinlikler
düzenleyerek bilet satışı, şahıslardan alınan bağışlar, öğrencilerin kayıt işlemi sırasında
verdikleri harçlar ve Osmanlı Devleti 'nin vermeyi taahhüt ettiği ancak gecikince protesto
edildiği paralar gibi gelir kaynaklarıyla gerekli nakİti sağlıyorlardı. Bkz. Haydaroğlu, İ.P;
a.g.e., s. 76-85.
i i Geniş bilgi için bkz. Haydaroğlu, İ.P; a.g.e., s. 65.
13 Milli Eğitim Bakanlığı Arşivi No: i40, i20/b, i33/a, i48/b, il2/b, 60/a.
"Mademki daha önce vardı bundan sonra da devam etsin"ıo diyecek kadar
denetimi elden kaçırmaya başlamıştır. Bunun nedenleri, tıpkı denetimsiz
yapılanmayı ve çoğalmayı sağlayan nedenler gibi aynı temellerden
doğmuştu. Hoşgörü, Yabancı Devlet baskısı, Milliyetçilik akımının getirdiği
hakların öne sürülmesi, Osmanlı Devleti'nin maddi-manevi her açıdan zaafa,
zayıflığa düşmesi, Batılılaşma Akımı 'nın yol açtığı Batıya yönelik olma
düşüncesi, batıyla iyi ilişkiler sürdürme kaygısı ve her konuda alt yapı
hazırlamadan uygulamalara, şartlar oluşmadan temelsiz yatırımlar yapmaya
geçilmesi, hazmedilmemiş gelişmelerin tabii sonucu olan başarısızlıklar ...
Bütün bunlar Azınlık ve Yabancı Devlet Okullarının istediği ortamı
hazırlamıştı.
Denetimin işleyişinde başarısız olduğunun farkında olan Osmanlı
Devleti, Yabancı Okullar konusunda düştüğü açmazı ve alınması gerekli
tedbirleri anlatan raporlara rağmen duruma çözüm getirecek bir adım
atamıyordu. Azınlık ve Yabancı Okullarını, eğitim sistemini irdeleyen bu
raporlardan ilki 1892 tarihlidir. Raporun yazarı ve Osmanlı vatandaşı olan
Mihran Boyacıyan, Beyrut Vilayeti, Kudüs Mutasarrıflığı'nda yüksek
dereceli bir memur olarak görev yapmaktaydı. İki kısımdan oluşan raporun2l
birinci kısmında Osmanlı topraklarındaki Yabancı Okulların tehlike
oluşturduğundan söz etmekte, ne gibi tedbirlerin alınması gerektiğinden ve
Beyrut'taki Fransız politikasından, İngiliz rekabetinden, Alman
mücadelesinde, Jesuitlerin faaliyetlerinden bahsetmekte, ikinci kısımda ise
Osmanlı toprağı olan Beyrut vilayeti hakkında bazı bilgilere yer
vermektedir.
Osmanlı vatandaşı olan bir Ermeni'nin gözüyle o zamanlar Osmanlı
toprağı olan Beyrut'la ilgili bilgiler çok çarpıcıdır. Kısaca aktarırsak;
a. Beyrut halkının YÜzdesekseni eğitim ve öğretim görmüştür.
b. Beyrut halkının yüzde yirmisi Avrupa'da bulunmuş ve ticarette,
sanatta emsallerine nazaran büyük gelişme göstermiştir.
c. Yüz bini aşkın nüfusunun yirmi milyon civarında serveti vardır.
d. Kişi başına iki yüz lira gelir hesap edilmektedir. Avrupa da dahi
böyle bir gelir yüksekliğinin zor bulunacağı muhakkaktır. (Tabi o
dönem için söz konusudur.)
e. Kasapve kunduracı esnafına varıncaya kadar Fransızca ve İngilizce
yaygın bir dildir.
f. Avrupa' dan gelen çeşitli gazetelerin yanında şehirde haftada yirmi
bin nüshayı aşkın "12" kadar haber yayını vardır.
1922 tarihli bir belge23 örneğinde olduğu gibi; " ... tedrisatın Türkçe
öğretmenlerin Türk olması şartlarıyla okuldaki yetimlerin eğitimine herhangi
bir yasaklama getirilmediği ve getirilemeyeceği ... ,,24 İfadesine dikkat
edersek yetimhane ya da okul açılması yasaklanmamış, yalnızca kurallara
uyması gerektiği hatırlatılmıştır. Başka bir belgede Amerikalıları ilgilendiren
Merzifon Yetimhanesi'nin25 şartlara uymadığı gerekçesiyle kapatıldığı, adli
soruşturmanın devam ettiği, soruşturma süresince kurumun kapalı olacağı
belirtilmiştir.26
Bu da bize yasayla uyulmasını sağlamak için ayrıntılı bir şekilde
değerlendirme yapıldığını, bu değerlendirıne çerçevesinde okullar için
düşünülen teftiş uygulaması üzerinde de titizlikle durulduğunu
göstermektedir.
Teftiş konusunda her Yabancı Devletin yaptığı gibi Fransızlar da
itirazda bulunmuşlar kendi okullarının teftişini konsolosluk vasıtasıyla yine
kendileri yapmayı teklif etmişlerdir.27 Bu durumun denetim açısından ne
derecede sağlıklı olduğu göz ardı edilmemelidir. Üstelik Konsoloslar bu
işleme katılmakla duruma siyasi bir nitelik de kazandıracaklardır. Ancak
Türk Hükümeti'nin cevabında hem böyle bir teftişe izin verilerneyeceği hem
de okul ile ilgili her türlü konuda okul müdürlerinin muhatap alınacağı
belirtilmiştir.
Teftiş ve denetim her konu için geçerli olup, özellikle öğrencinin
olumsuz yönde etkilenmesine yardımcı olacak unsurların yani kitapların ve
ders programlarının içeriğinin bilinmesi durumunda büyük bir önem
kazanıyordu.
Bu Türk Hükümeti'nin yabancı bir devletin okulundan alınan
diplomanın denkliğinin sağlanması gerekçesini ileri sürerek, Yabancı Devlet
Okullarındaki Ders Programlarının ve kitapların kontrol edilmesi ve
sınavlarına gözlemciler gönderilmesi gereğini ifade edişinden anlıyoruz.
23 Osmanlı Devleti dönemindeki birçok uygulamanın farklı türdeki yeni yaptırımları 192 1-
1938 tarihlerini kapsayan bir belge takımında ayrıntılı bir şekilde yer almaktadu. Cumhuriyet
Arşivi'nden alınan bu belgelerin büyük bir kısmı yeri geldiğince tarafımızdan ele alınmış
olup, Osmanlı Dönemi üzerinde yoğunlaştığımız için Cumhuriyet Dönemine ait sınırlı bir
zaman dilimi içerisinde durum değerlendirmeye alınmıştır.
24 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, 1580 sayı ve 8 Mayıs 1338 (1922) tarihli belge.
25 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, 1581 sayı ve 20 Şubat 1338 (1922) tarihli belge.
26 Yetimhane, hastane, eczane gibi hayır kurumları genellikle Misyonerlerin idaresindeydi.
1922 tarihli bir belgede "Amerikan Şark-ı Karıp Heyeti" ile "Misyoner Şirketi" ifadeleri yer
almakta ve Burdur, Konya, Silifke, Merzifon gibi yerlerde hem Amerikalıların hem de
İtalyanların yetimhaneler açılması için izin istemelerinden söz edilmektedir. (Cumhuriyet
Arşivinden 774 sayı ve 24 Mayıs 1338 tarihli Kararname ile 1718 sayı ve 30 Temmuz 1338
(1922) tarihli kararname) Bu ifadeler Cumhuriyet Döneminde bile çok kapsamlı ve teşkilatlı
bir Misyoner topluluğunun yoğun çabasını işaret etmektedir kanısındayız.
27 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, i 162 sayı ve 15 Mart 1923 tarihli belge.
-
Kaynakça
i. Arşiv Belgeleri
American National Archives, Despatches from US consults in Harput
(1895-1906) T. 579, Po41
Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Belge Say no: 262, 774,1161,1580,
1581,1718, 11142-58/5326
Başbakanlık Osmanlı Arşivi İrade Hususi Belge no: 101
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Kilise Defterleri, Belge no:7 115
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Mukteza defteri, Belge no: 19/231,
20/993, 21/204 Dışişleri Bakanlığı Hariciye Arşivi, Hazine-i Evrak, Dosya
no: 83/98, 104,384/11
Milli Eğitim Bakanlığı Arşivi, Belge no:60/a, 90, 112/b, 120/b,133/a,
138/b, 140, 148/b
II. Makale ve Kitaplar
Atilla çetin, "Maarif Nazırı Ahmed Zühdü Paşa'nın Osmanlı
İmparatorluğu'ndaki Yabancı Okullar Hakkındaki Raporu", İ.Ü. Edebiyat
Fakültesi, Güney Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi S. 10-11,1981
Bi1al Şimşir, "Ermeni Propagandasının Amerika Boyutu Üzerine",
Atatürk Üniversitesi yay. 628, Erzurum, 1984
İlknur Polat Haydaroğlu, Osmanlı İmparatorluğu 'nda Yabancı Okullar,
Kültür Bakanlığı yay. 1202, Ankara 1990.
r
r
Aydın Vilayetinde Donanma Cemiyeti'ne Yapılan
Yardımlarla İlgili Bir Belge
A Document Related to Cash Grants Given to the National
Charity for Imperial Navy from Aydın Province
Öz
Donanma Cemiyetinin İstanbul'da Kurulmasını takip eden günlerde
İmparatorluğun bütün vilayet ve livalarında şubeleri en kısa sürede açılarak
faaliyete geçmişti.
Aydın Vilayeti, Cemiyet örgütlenmesinin en çabuk yapıldığı yerler arasında
bulunmaktadır. Vilayete bağlı liva, kaza ve kasabalarda 1909 yılı içerisinde şubeler
açılmış yardımlar toplanarak Merkez 'e gönderilmiştir. Bu çalışma ile yaklaşık bir
yıllık sürede hangi şubelerde ne kadar gelir- gider olduğunu gösterir bildnço
L
i
özetlenerek aktarılacaktır.
i
Anahtar Kelime/er: Donanma Cemiyeti, Aydın Vilayeti, Osmanlı Bankası,
Ir kurban derisi, iane, bildnço.
Abstract:
National Charity for Imperial Navy afier its establishment spread to all of the
cities and liva (county) in a veıy sJlort temı
Aydın province is one of the cities where tlıe organization of the clıarity was
completed veıy fast. Brach offices were opened in livas, kazas and towns connected
with the province and tlıe cash grants were sent to the Central administration. bı
this study annual financial statement, wfıich slıows the income and expenditure
accounts of the branclı, wil! be dealt with in suill.
Key Words: Clıarity For IlIlperial Navy, Aydııı Proviııce, DUolııan Bank Caslı
Graııts, Dmıations.
Donanma-yi Osman! Muavenet-i Milliye Cemiyeti, II. Meşrutiyet
Dönemi'nde hızla kuruluşunu tamamlayarak İmparatorluğun belli başlı
merkezlerinde şubeler açmayı başarmış önemli derneklerin başında
gelmektedir. II. Abdülhamit döneminde Osmanlı donanmasının uzun süre
demirli tutulması, mevcut savaş gemilerinin eskimiş olması ve benzeri
birçok nedenlerden dolayı yetersiz kalmış olması İttihat ve Terakki
yöneticilerini harekete geçirmiştir. Bunların telkinleriyle basında, Mebuslar
Meclisinde Donanmanın güçlendirilmesi için yayınlar, konuşmalar yapılarak
kamuoyu oluşturulmuştur. Diğer taraftan mevcut gemilerle i909 baharında
Karadeniz'de yapılan manevrada istenilen sonuç alınmamış, yetersizlik
açıkça görülmüştü. 3 Temmuz i909 tarihinde Sultan Mehmet Reşat'ın
huzurunda gerçekleştirilen resmigeçit, savaş gemilerimizin içinde bulunduğu
hazin durumu bir defa daha gözler önüne sermiş, kamuoyunun dikkati
yeniden Donanmaya çevirmişti i .
Donanmanın Devlet imkanlarıyla ıslah edilmesinin zor olduğu
bilindiğinden ancak halktan yardım sağlanarak gerekenlerin yapılabileceği
aşikardı. Nitekim öyle de oldu. İstanbul'da II. Belediye Dairesi
çalışanlarından bazılarıyla, subay, tüccar, avukat, gazeteci ve Gayri Müslim
bir doktorunda aralarında bulunduğu bir grup, i9 Temmuz i909 günü
"Donanma-yı Osman! Muavenet-i Milliye Cemiyeti"ni kurdular. Bunun için
gerekli hazırlıkları yapmışlar, ilgili mercilere başvurup izin almışlardır.
Onayalındıktan hemen sonra Cemiyet, kamuya yararlı demek olarak kabul
görmüş, Padişah' ın himayesinde faaliyete geçmiştir2.
Öncelikle bir Nizamname hazırlanması için çalışmalar başlamış
oluşturulan komisyon hazırladığı taslak Cemiyetin İdare Heyet'ince gözden
geçirilerek Nizamnameye son şekli verilmiştir. Hükümetin onayı 4 Kasım
i909'da alınarak kesinleşmiştir. 25.maddesi Cemiyetin taşra teşkilatının
nasıloluşturulup çalışacağını kurala bağlamaktadır. Ancak bu ilk düzenleme
yetersiz kalmış daha sonra Köy, Nahiye, Kaza, Liva ve Vilayet düzeyinde
açılacak şubelerin uyacaklan kurallar ayrıntılı olarak belirlenmiştir.
Cemiyete üye olanlardan oluşacak "Umum Meclis" İdare Heyetini seçecek,
Heyette yer alanlardan bir reis ve yardımcısı gizli oyla saptanacaktı. İdare
heyetleri beş üyeden oluşacak, bağımsız olarak iş görecekler ve doğrudan
Gelirler
Giderler
"'T"'"n.••...•...;•• ; <.;:. <;- •• -~:"' -(1'ırr.~r .,'.~ -;'0'1:(.""'< ~,,.. 1-:-4 ''(..;(~' f
•. ,"",,:':',"ı,-;.,.l"' .:.' y .\...,~.~7'--1- ~.,'o(:,"" -'r" ~.~:rr, 1'::1o,;,- ı;r~('...-;
....,.-:-
~~r •.• ~ ı''':'''' ..-.'1":,, ""'! r.ı':'" c.."., ".r "'~,-' .,.--:.17'" ._4'_ .•.• (, •. ~~,~~
'(..;ô •.;... ; ır;-",",
•.••••.. _~,.:("-:- ,,,:,""""J ' ..••. \!""Vr •.l"r:,'o !'r.l"7' -,;" : .•• .,. ı..•.
'":"
•.~.
\'1" .",r." r"' (:,..-:- i,-:-- .••.,.~ )I:"\":-r ":1 't;""~. ~LI\ .!:..r~ .• - .•.. r" rı~ ~-"- ı...•.
~;7' -- .•..:,•• ı",,-;.r"' ,'-r,;y' ,~:-,. -:--f" I;......,.F:~ y:..';~r•••••7 ••.••.
':7' _\!'" il"!" ,/!'" ~;.~':'C" '." .••. y. ':" ','- ..1,'7 , •.•. 'i.!'" jr > c" .•• '.' .., ,'••. ~ \'~;("'. ]';:- 0" Lr.
""!~1-.:',••(~ ;"'0'" ı',ıl" ~;' •..•-l~:.l'(' ~ rf' r.ı~' .,/' 'f~lr!'::-,-"!-~~'7 "f~~';'!"'" "T-.fr ~1'"r.;..,..r l'nr
i••....•
:. "'!""''';.l':,:~ r'
.,4',.•. •••••".-:o-;," r.•!'" .'~~ .,.....: :.••.-1, .•••('" .:.r ~' ••.• .J •..•.: ~.~ '.<"~ ••• ~ ,~ •. i;" .' .•.....
- .'L)
~~:~~:#'i:';~~~
"T""("'"l:n-~ -:'" A,\"V\-:"' •.(' 01 \ ~t" .••.....••
_r.~:'~.~:'.~;l~:;
::~~::~~.:':~.~"~~~;rv;
~.O~\":I"~;,~;'~~,::~:>:.:~~.'''~~~ iA'~~''''''''lr,C' ô'~ç ~ •• " .••:'cr ıt \t:'" l ~.. f:l~rı.-rır ,~~.t r-ı:'~ ',,-~ .': ..• ',~.r,~.. '.i .~-~
t",\'~"'f' !:),.. ı''''r ~t"" ;~,~-r ••• ~--- ı:r :'.11"' 'r...,r ....
.••. 'I: • .;...!" ';".'1,7' .,~: i":": ,,-?r'•• !t" •... _'ti" .•.r' rcr ,:nr' i ••...•• ;,.'-:-'"':~.t: •....,..
!"~.(.••. ,~.•.:f' ,':ı/" '~''7' -..."'.-:r.t .•..p .'ı7"'"':" \.~ 1"5 .,r '~ç .,..'(} :--';,,;-:>- ;~.ı.
"'...•.
~",~~"'1','.'7
Aydın Vilayetinde Donanma Cemiyeti'ne Yapılan Yardımlarla İlgili Bir Belge 169
------ •..~ -
'>
-•..
==----=-----=
._--=."--=- . ~"='-=..•.
-~----------------------------------.._-_.
Hülya BOYANA.
Öz
Bu makalenin konusunu 1997 yılı Mayıs ayında, A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih
Anabilim Dalı 'nda Edebiyat Doktora ünvanı alarak mezun olduğumuz, "Bithynia Tanrıları
ve Kültleri" adlı doktora tezimiz oluşturmaktadır.
• Dr., A. Ü. Dil ve Tarih-Coğrafva Fakiilıesi, Tarih Böliiıııii.
Hülya BOY ANA
ın
i C. Bosch, ızmit Şehriııiıı Muhtasar Tarihi. çev. Osman Nuri Andağ, İstanbul 1937, s.7.
2 Marcade Jean, Reeueil Geııeral des Moııııaies greeques d'Asie Miııeure i, Paris, 1953. s.14 .
.ı C. Bosch, a.g.e .. S.2.
4 W. Ruge. "Nikomedeia". RE, XVii' 1,1936, s.471; J.Sölch, "Bithynische Stadte im
Altertum". Klio, XIX, 1925, s.142.
s J. Sölch. a.g.I1I.. s. 143; Head, HN, London, 1911. s.51O; Imhoof BlumeT. MOl7lıaies
greeques, Paris, 1883, s.232-238.
Nikomedeia Kenti Ve Tanrıça Demeter 173
13 B.D. Meritt. HT. Wade-Gery. M.F. Mc Gregor, The Arheııiaıı TribUle Lisrs, vol. I,
Princeton. 1939, s.523.
174 Hülya BOY ANA
bir kartal inerek yanmakta olan hayvanı alır. Bu sırada bir yılanda hayvana sanıır. Yılan
karadan, kartal havadan Nikomedeia'nın temellerinin atılacağı yerde bulunurlar.Kahinlerce
tann şehrin buraya kurulmasını istemiştir. Böylece Nikomedeia'nın temelleri atılır. Ayr.
bkz. J.Sölch. a.g.e., s.146, dip not 4.
18 Levha I, No.S.
19 N. Fıratlı.izmit Şehri ve Eski Eserleri Rehberi, İstanbul 1970, s.5.
.-- ~-~-------~-----~---------------_ ..._-=-
10 Dio CasS., XXXVi. 104, Ed. lonnes Melber, lIistoria Romana, Lipsiae, 1890.
11 Memn .. XLIII. i. D.Magie, Roman RI/le in Asie Minor, PIineeton ı950. s. 320.
II Brandis, "Bithynia". RE, V ,1897, s.524 vd.
14 Levha II.Nikomedeia Forumunun şeması N.Fıratlı, İzmit Şehri ve Eski Eserleri Rehberi,
İstanbul 1970' den alınmıştır.
l; Levha I. NO.2,4.
Rheia'nın kızı, ikinci tanrı kuşağındandır. Sonra Demeter baş tanrı Zeus ile
birleşir ve Persephone'yi doğurur. Demeter ekinleri ve özellikle buğdayı
simgeler, onun tek efsanesi mevsimleri simgeleyen bir efsanedir. Bu efsane
Grek dünyasının daha çok buğday üreten bölgelerinde gelişmiş, tutunmuştur.
En çok tapıldığı yerler Eleusis ve Sicilya ovalarıdır. Ama tapımına Girit'te,
Trakya'da ve Peloponnesos'ta da rastlanır.29
Demeter ismini açıklamak sadece kısmen mümkün olmaktadır.İsmin
ikinci kısmı (IJIlH1P) "anne" anlamına gelmektedir. ~rı ön ekinin anlamı
belirsizdir. Bu ön ekin yer annesi birleşik kelimesini belirtecek şekilde yer,
toprak anlamına gelen bir dialekt farklılığı olduğuna dair var olan eski görüş
d. İlk iki neokor tapınakları arasında yüksek sütun üzerinde,49 yine yazı
bul unmamakta,
g. Himation'un uzun olan ucu ileri doğru uzatılmış sağ kolu üzerinde
asllıdır.52
2. Sol elinde uzun, yanan bir meşale bulunmakta aşağı doğru serbest
bırakılmış sağ eli ile sarkmış başakları tutmakta ve başında örtünün üstünde
kalathos bulunmaktadır.
a. Sola doğru,5}
-d
b. Saga -
ogru, 54
3. A-l 'deki gibi ön kısmında kanadı açılmış bir kartalolan altı sütünlu
tapınakta görünmekte,55
4. A-l 'deki gibi, ön kısmında birbirine dolanmış iki yılan arasında bir
büstü dört sütunlu bir tapınakta görünmekte,56 Demeter ortada ayakta
durmaktadır.
50 RG 532. i20,XCII, I.
51 RG 535,142.XCII,19.
Sandık, kutu.
58 RG 562,358,XCVII, 18.
59 RG 566,383.XCVII/,7.
60 RG 541,194.XCII/,17.
61 RG 552,276,XCV,21.
62 RG 519,31, LXXXIX,18.
63 RG 522,47.XC.8.
64 RG 555.296.XCVI, LO.
65 RG 532, i23,XCII,4.
66 RG 558,322, XCVI,26.
67 R. Pococke, A Description of the Near East and some other coUlıtries I, London, \ 943.
s.140. Nikomedeia çevresindeki tarım arazilerinin verimli ve taşsız olduğuna dikkat
çekmektedir.
68 Koerte. "Kleinasiatische Studien V", AM, XXVI, 1989. s.4 13.414.
---------~-------------------------_ .•.
Nikomedeia Kenti Ve Tannça Demeter 181
heykel ilkçağda orijinal tarzları ile üne kavuşmuş olup bir çok kopyaları
yapllmıştır.80 Demeter'e ait heykel de Doidalses'e maledilebilir.81 Bu
heykelin tarihini yaklaşık M.Ö. 260 olarak belirleyebiliriz.
C grubunda daha önce belirttiğimiz gibi tanrıça sola doğru dönük
olarak, sol elinde uzun, yanan bir meşale sağ eli ile sarkmış başakları
tutmakta ve iki ejderha tarafından çekilen bir arabanın üstünde ayakta durur
bir vaziyette görülmektedir. Bu sikke üzerindeki figür tanrıçanın
Nikomedeia'ya girişini göstermektedir.82 Demeter'in bu tasvirle
Nikomedeia'ya girişi tabii ki kültünün de başlangıcı anlamına gelir. Bu
başlangıç Atina'lı kolonistler tarafından M.Ö. 5 yüzyılda yapllmıştır.83
Persephone'ye Nikomedeia'da rastlamamaktayız ve O'nun ile
ilişkilendirebileceğimiz hiçbir resim yoktur. Yazılı belgeler üzerinde de
Persephone hiçbir zaman anılmamıştır.84 Sadece Arrianus85 Bithyniaka'da
Demeter'in rahibinin Demeter'in kızına da hizmet ettiğini
yazmaktadır.Persephone'nin sadece geçici bir rolü olmuş ve zamanla
tamamıyla kültten kaybolmuştur.
Nikomedeia'dan elimize geçen sikke resimlerinde az miktarda da olsa
tapınaklar yer almaktadır. Sikkeler üzerinde yer alan şehir tanrıçasına ait
tapınak fiıfjürü86 veya Demeter'in ayakları dibinde resmedilen tapınak
figüründe, bu figürleri kazıyan sanatçılar sekiz sütunun belirgin olmasına
dikkat etmişlerdir. Ancak, daha sonra bu çizimlerin daha küçük olarak
yapılmaları gerektiğinde, sütun sayısını azaltmışlardır.88 Sikkeler üzerindeki
çizim yapılan alan yetersizliği iki Neokorie tapınağının Gordianus'a ait bir
sikke üzerinde altı sütunlu olarak çizilmesine neden olmuştur.89 Diğer bir
sikke üzerinde Demeter tapınak içinde, elinde başak demeti ile sütunlar
arasında görülmektedir.90 Bu tapınak üç basamak üzerinde korint tarzında
sütun başlığı bulunan altı sütundan oluşmaktadır. Arşitrav ve sima oldukça
süslenmiş, alınlık ve köşeler akroter olarak hurma dalı biçimindeki süslerle
bezenmiş ve alınlık yüzeyinde kanatları açık bir karta i durmaktadır.
Demeter'in dört sütunlu tapınağı daha vardır.9\
81 C. Bosch. a.g.e.,s.249.
82 C .Bosch, a.g.e., s.250.
90 RG 55Z,279'xCV.Z3.
92 RG 552.279.XCV,23; RG 571,407.XCVIII,28.
93 RG 550, 263, XCV, iO.
94 Pogodin-Wulff, a.g.e., s. 148.
95 Pogodin- Wulff, a.g.e., S. 149
96 C. Bosch, a.g.e., 5.249.
97 RG 53 i, 116, XCI,32.
184 Hülya BOYANA
Kısaltmalar ve Bibliyografya:
Akşit, O., Roma imparatorluk Tarihi, İstanbul 1985.
AM: Mitteilungeıı Arehiiologiseheıı l1ıstitlıts. Athenische Abteilung.
Arr."Bithyniaka": Arrianos, "Bithyniaka", Seripta Miııora et Fragmellta, ( Ed. AG.,
Roos), Lipsiae 1928.
Bosch, c., izmit Şehrinin Muhtasar Tarihi, çev. Osman Nuri Arıdağ, İstanbul 1937.
Bosch, c., Die KleiTıasiatisclıelı Müıızeıı der römisehen Kaiserzeit, Teil II, Band I,
Stuttgart 1935.
Brandis, "Bithynia", RE V, 1897, s.507-539.
Dio Cass.: Dio Cassius, Historia Romana. Ed. Ionnes Melber, Lipsiae 1890.
Erhat, A, "Demeter ", Mitoloji Sözlüğü, İstanbul 1984.
Farnell, L.R., The Cults o/the Grek Statess III, Oxford 1896.
Fıratlı, N., İzmit Şehri ve Eski Eserleri Rehberi, İstanbul 1970.
F Gr Hist: Die Fragmeııte der grieehisehcıı Historiker (Ed. F. Jacoby), Leiden 1962.
Head, HN ,B. Head, Historia Numorum, London 191 ı.
Herodian.: Herodianus, Tes meta Markon basileias historiai, TLG CD Rom ,
California 2000.
Hes. Theog.: Hesiodos, TheogOlıia.Hesiodos Eseri ve Kaynakları, ( çev. Sabahattin
Eyüboğlu - Azra Erhat), Ankara 199 ı.
Hom.!!.: Homeros, ilyada( çev .A. Erhat - A Kadir), İstanbul 198 ı.
Hom.Od.: Homeros, Odysseia( çev .A Erhat - A Kadir), İstanbul 198 ı.
IGR : Iııseriptiones Graeeae ad Res Romanas Peniııente. Paris.
Imhoof-Blumer, Moıınaies Graeeques, Paris 1883.
Izvestija: Russkago Archeologiceskago Instituta, Konstantinopel.
Kern, O., "Demeter", RE IV, 1903, s.2713-2764.
Klio : Beitrage wr alten Gesehiclıe,Berlin.
Koerte, "Kleinasiatische Studien V", AM XXVI ,1989, s. 398-450.
Magie, D., Roman Rllle in Asia Miııor. Princeton 1950.
Mansel, AM., Ege ve YlUlml Tarihi, Ankara 1984.
Mareade,J., RG: Reeueil Ge/l(:ral des Moııııaies grecqııes d'Asie Miııeııre I, Paris,
1953.
•
Meritt, B.D.- Gery, H.T.- McGregor,M.F., Tlze Atlzenian Tribute Lists, Princeton
1939.
.~
Nikomedeia Kenti Ye Tanrıça Demeter 187
Levha il
NIKOMEOEIA
FORUM'unun
şeması
i. Tiyatro
2. Demeter mabedi
3. imparator mabedi
5. üemeter direği
,;~
, ,
~~t
\:..:~
j
Liman
--~~----------"---------------"------------_.S-
Fahriye EMGİLi*
Öz
Biib-ı Ali 1877'den itibaren göç ve göçmen işlerine daha fazla önem
vererek . göçmenlerin iskanlarının gerçekleştirilmesi için vilayetlerde
komisyonlar oluşturdu. Eyaletlerde görev yapan eski göçmen
komisyonlarının görevlerini başarılı bir şekilde yerine getirmedikleri
anlaşıldığından merkezden eyaletlere gönderilmek üzere yeni ekipler
oluşturuldu. Seçilen yeni iskan memurlarının tecrübeli olmasına dikkat
edilmişti. 1877'de çıkartılan bir kararla her vilayete bir iskan heyeti
görevlendiriidi. Tarsus'un bağlı olduğu Adana Vilayeti'nede Ziya Bey
memur olarak gönderildi9• Mersin'de kurulan "Muhacirun Komisyonu"nun
yetkisi de 1888' de Liva teşkilatının kurulmasıyla genişletilerek arttırıldı.
Tarsus'ta İhsaniye köyünün kurulmasında bu komisyonun çalışmaları etkili
oldu
I-Göçmenlerin İskanı
Biib-ı Ali, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Anadolu'ya gelen
göçmen kitlelerini iskan edebilmek için uygun araziler bulmaya çalışmıştır.
Bu amaçla meralar, yaylaları, miri çiftlik ve çayırları yerli halka ait olup, boş
durumda olan araziler, satın alınıp göçmenlere dağıtılmıştırıo. '
Göçmenlerin iskanı için çıkarılan padişah iradesinde göçmenlerin, iskan
edilecekleri yerleşim birimlerinde kurulacak köy ve kasabaların düzenli,
sağlığa uygun olması istenmişti. Göçmenlerin barınması için inşa edilecek
evlerin güzel, fen kurallarına uygun olmasına dikkat edilecekti. Ayrıca ucuz
da olmalıydı. Her kasaba ve köyde mektep-camilerin de inşa edilmesi
gerekiyordu. İnşaatlar kış gelmeden bitirilmeli,' göçmenlere gerekli hayvanat
ve tohumluk da sağlanmalıydı. 1900 senesine" kadar Girit gÖrmenierinin
kendi ihtiyaçlarını sağlayıncaya kadar gerekli önlemler alınac~ktı i.
Yerleşim alanları saptanırken, iklim şartlarının göçmenlere uygun
olmasına, yerleşim yerinin akarsu civarında, anayollara, istasyon, iskeleiere
yakın yerlerde kurulmasına, bataklık olmamasına çalışılacak, orman sahaları
ile kurak bölgelere göçmen yerleştirilmemesine de dikkat edilecektiıı.
1877-1908 döneminde iskan mahallerine sevk edilen göçmenlerin ilgili
talimatname gereği meskenlerinin inşası bitinceye kadar beher on haneye bir
göçmen ailesi düşecek şekilde merkez köylere dağıtılmaları planlanmıştı.
Göçmenler evlerinin inşası bitinceye kadar yerli halk tarafından
ağırlanacaklardı. İlke olarakgöçmenlerin mevcut köylerde iskan edilmesi
kararlaştırılmıştı. Ancak zorunluluk halinde göçmenler için yeni köy
kurulacaktı 13.
9 Ahmet Cevat Eren, Türkiye 'de Göç ve Göçmen Meseleleri Tanzimat Devri, İlk Kurulan
Göçmen Komisyonu, Çıkarılan Tüzükler, Nurgök Matbaası, İstanbul, 1966, s.84.
Lo B.O.A., İrade Dahiliye (İD), no: 1320/8.
L.Arşiv Belgeleri
Başbakanlık Osmanlı Arşivi (B.O.A):
A.MKT.MHM, no: 503/29, 24.C.1316-9.1 1.1898, no: 54/64, 17 RA 1319-
04.07.1901, no: 54/64, 14 ZA 1318-05.03.1901, no: 527/20, 27 RA
1321.-26.03.1903, no: 519/2, 17 RA 1320-23.06.1902 ,no: 512/14,21 L
1318-11.02.1901, no: 519/734,29 C 1320-02.10.1902.
B.O.A., AD, no: 1151/179-1, no: i151/179-1.
B.O.A, Y.PRK.A, no:86-9/823, 2-4 Mayıs 1899.
no:86-9/823, 2-4 Mayıs 1899.
B.O.A, YE.RES, no: 101-29,20 Haziran 1899.
B.O.A., İrade, Girit, no: 1363, lef 2.
B.O.A., İrade Dahiliye, no: 1320/8, no:RA, 1316/27.
B.O.A., DH.MUİ, no:5-1/50, ıı.ş.13ı7.
B.O.A, DH.İ.D, no:21/97-1, 17 Cemaziyel- Evvel 1327-3 Mayıs 1911.
Tarsus Şerriye Sicili, 1305-1309,316 nolu defter, no: 320/2-13.
ı.Araştırma ve İnceleme Eserler
.\dıyeke, Nükhet, Osmanlı İmparatorluğu ve Girit Bunalımı (1896-1908),
. TTK, Ankara, 2000.
Süleyman Beyoğlu, Girit Göçmenleri (1821-1924), Türk kültürü
incelemeleri Dergisi 2, İstanbul, 2000.
Emgili, Fahriye, "Girit'ten Antalya'ya Yönelik Göçler (1897-1912)", "Son
Bin Yılda Antalya" Sempozyumumda Sunulmuş Yayınlanmamış Bildiri,
Akdeniz Üniversitesi Tarih Bölümü, 18-20 Aralık 2003, Antalya.
Emgili, Fahriye, Mersin Mübadilleri, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin, 2004.
35Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi ile Mersin ve Tarsus'a gelen Girit göçmenleri ile ayrıntılı
bilgi için bkz. Fahriye Emgili, Mersin Mübadilleri, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin, 2004.
Tarsus'ta Girit Göçmenleri (1897 - 1912) 197
Ali SÖNMEZ.
Öz
Tanzimat Fermanı sonrası kurulmaya başlanan zaptiye teşkilatı, iç
güvenliğin merkezileşmesine yönelik adımlardan birisi olmasına ve Tanzimat
dönemi boyunca İmparatorluk genelinde çok önemli görevler üstlenmesine
, rağmen, teşkilatın düzenlenmesine yönelik bilgilerimiz oldukça sınırlıdır. Nitekim,
" zaptiye teşkilatıyla ilgili geniş çaplı ilk düzenlemenin 1869-1870 yılları arasında
gerçekleştiği kabul edilmekle birlikte, Zaptiye Müşiriyeti 'nin. kuruluşunu müteakip
hazırlanan 1846 tarihli Zaptiye Askeri Nizamnamesiyle, Islahat Fermanı sonrası
1861 ve 1864 yıllarında yürürlüğe giren nizamname ve yönetmelik hakkında,
günümüze değin herhangi bir bilgiye yer verilmemiştir. Bu sebeple çalışmanın
konusu, 1840-1869 tarihleri arasında zaptiye birliklerinin yapısı ve işleyişinde
ortaya çıkan sorunların giderilmesi için uygulamaya konulan düzenle~elerin, yeni
kaynaklar ışığında değerlendirilmesi olarak tasarlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: İç Güvenlik, Zaptiye, Zaptiye Teşkilatı, Zaptiye Müşiriyeti
.Abstract
Our information regarding the arrangement of the corps are very limited
although the Zaptiye Teşkilatı which had been started to establish in the aflermath of
Tanzimat Ferman was one of the steps towards centralization of internal security
and that it had taken very significant roles in Empire in general during the Tanzimat
period. As amatter of fact, it was understood that the first wide scale arrangement
regarding the Zaptiye Teşkilatı had been accepted to be realized between the years
of 1869-1870, and that no extant information has been provided regarding the
"Zaptiye Askeri Nizamnamesi" which was prepared afler the establishment of
Zaptiye Müşiriyeti and regarding the regulations and instructions in 1861 and 1864
afler the Islahat Ferman .Therefore, the subject of this study has designed to
evaluate the arrangements whieh were applied in resolving the problems faeed in
• Arş. Gör. Dr., Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyaı Fakültesi, Tarih Bölümü.
Ali Sönmez
200
proeeedings and the strueture of Zaptiye Teşkilatı between the years of 1840-1869 in
lights ofnew resourees.
Keywords : Internal Seeurity, Zaptiye, Zaptiye Teşkilatı, Zaptiye Müşiriyeti
ı Tahir Taner "Tanzimat Devrinde Ceza Hukuku", Ta.<:zimat I, Milli Eğitim Bakanlığı
Yayınları, İstanbul 1999, s. 226. Ceza Kanunnamesi yeni harflerle Reşat Kaynar tarafından
yayınlanmıştır. Reşat Kaynar, Mustafa Reşit Paşa ve Tanzimat, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara 1991, s. 295-301.
2 Mustafa Nuri Paşa, Netayic ü1-Vukuat, (Sadeleştiren: Neşet çağatay), C. III-N, Türk Tarih
Kurumu Basımevi, Ankara 1992, s. 29 i; Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğunda Derbent
Teşkilatı, Eren Yayınları, İstanbul 1990, s. 155.
3 Musa Çadırcı, "Tanzimat Döneminde Çıkarılan Men-i Mürur ve Pasaport Nizamnameleri",
Belgeler, XV/19, 1993, s. 172.
4 Tanzimat mucibince bazı eyaletiere müşir, ferik ve mirlivalar tayin olunup, umur-u
zaptiyenin bunlara gönderilmesine dair hüküm için bkz; Cevdet Dahiliye, 14521, Zilka'de
i255/0cak-Şubat 1840.
5 Cevdet Zaptiye, No: 2923, 6 Safer 1260/26 Şubat 1844. Tımarlı sipahilel'in kaldırılış
sürecine ilişkin geniş bilgi için ayrıca bkz; Veli Aydın, 'Tımar Sisteminin Kaldırılması Süreci
ve Bazı Değerlendirmeler, OTAM, S. 12, Ankara 2001; Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde
Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapısı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara
1997.
202 Ali Sönmez
6 Takvim-i Vekiiyi, Sayı: 297, 18 Safer 1262/15 Şubat 1846; Osman Nuri Ergin, MecelIe-i
Umur-ı Belediye, Cilt: II, İstanbul 1922, s.887. Zaptiye Müşiriyeti ile ilgili geniş bilgi için
ayrıca bkz; Ali Sönmez, Zaptiye Teşkilatının Kuruluşu ve Gelişimi, Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yaymlanmamış Doktora Tezi, Ankara 2005.
7 YEE, 36/1, i7 Zilka'de 1262/7 Kasım 1846.
8 BEO, A.DVN.MHM, 3-A/55, i7 Muharrem 1263/5 Ocak 1847.
----~---~-----..,..-...-_.--~-----opo-------._--~
..
Ali Sönmez
206
24 BEO, A.MKT. MVL, 44/14, 13 Şevva! 1267/11 Ağustos 1851. Ayrıca konuyla ilgili
Sadaretten Zaptiye Müşiriyeti'ne yazılan takrir için bkz; BEO, A.MKT.NZD, 40/59, 15
Şevval1267/13 Ağustos 1851.
25 Bu bölgelerde zaptiye askerinin arttırılmasına yönelik İrade tasnifinde pek çok belge
bulunmakta olup bir kaçını vermekle iktifa ediyoruz. BOA, İ.MV, 11630, 25 Safer 1270/27
Kasım 1853; BOA, İ.MV, 11836,8 Rebi'lil-ahir 1270/8 Ocak 1854; BOA, İ.MV, 12531,3
Şaban 1270/1 Mayıs 1854; BOA, İ.MV, 12789,24 Ramazan 1270/21 Haziran 1854; BOA,
İ.MV, 14589,8 Zilhicce 1271/21 Ağustos 1855.
--
26 BEO, A.MKT.UM, 276/13, 3 Şaban 1273/29 Mart 1857. Benzer bir örnek Siroz İçİnde
geçerliydİ. BEO, A.MKT.UM, 281/26, 13 Ramazan 1273/7 Mayıs 1857.
27 BEO, A.MKT.NZD, 186/36,8 Şevval 1272/12 Haziran 1856.
28 BOA, İ.MV, 16545, 10 Muharrem 1274/30 Ağustos 1857.
32 BOA, YEE, 36/3, 13 Şevval 1277/24 Nisan 1861. TV, 614, 21 Zilhicce 1277/30 Haziran
ı86 ı.
33 Takvİm-i Vekiiyi'de bir alayın toplam nefer sayısı 1691 olarak verilmiştir. TV, 614, 21
Zilhicce 1277/30 Haziran 1861.
~-------~--~--~------------.-"$S--..J------
_
37 BOA, İ.DH, 36426, 28 Muharrem 1281/2 Temmuz 1864. İşlerin yoğunluğundan dolayı
meclise iki adet müsevvid tayini için ise bkz; BEO, A.MKT.MHM, 309/73, 20 Rebi'ü'l-evvel
1281/23 Ağustos 1864.
38 Bağdat'ta asiikir-i zaptiyenin yeni nizamname gereğince kurulması yönünde çalışmalar
yapmak üzere Saib Paşa'nın atanmasına dair bkz; TV, 614, 21 Zilhicce 1277/30 Haziran
1861.
39 BEO, A.MKT.NZD, 348/32, 28 Şevval 1277/9 Mayıs 1861. Ayrıca, Silistire valisine
sadaretten gönderilen telgrafta, yeni kurulacak zaptiye alayının bölgelere taksimi hususunun
görüşülmesi için Şumnu'ya gelmesi bildirilmekteydi. BEO, A.MKT.UM, 487/69, 21
Muharrem 1278/30 Temmuz 1861.
40 Zaptiye İdare Meclisinin hazırladığı mazbata ve alınan karara dair Sadaretten Hüdavendigar
mutasarrıfına gönderilen yazı için bkz; BEO, A.MK.UM, 495/67, 24 Safer 1278/31 Ağustos
1861.
41 BEO, A.MKT.NZD, 366/28, 4 Rebi'ü'l-evveI1278/l0 Eylül 1861.
42 BOA, İ.DH, 35089, LO Rebi'ü'l-iihir 1278/15 Ekim 1861.
43 BOA, İ.DH, 32585, i Cemiiziyye'l-iihir 1278/4 Aralık 1861.
44 BEO, A.MKT.NZD, 399/66, 13 Şaban 1278/13 Şubat 1862.
48 BOA, Y.EE, 36/7, tarihsiz. Yıldız evrakında rastladığımız bu belgede "her hangi bir tarih
verilmemekle birlikte, nizamname hükümleri incelendiğinde, i864 yılında yayınlanan Tuna
Vilayeti Nizamnamesinden önce kaleme alındığını söylemek mümkündür.
Ali Sönmez
216
girmiş (Düstur, ı. Tertip, C. II, İstanbul 1289, s. 728-733.); hemen akabinde zaptiye
birliklerinin mülki (Düstur, ı. Tertip, C. II, İstanbul 1289, s. 740-746.) ve askeri (Düstur, ı.
Tertip, C. II, İstanbul 1289, s.734-740.) görevlerine dair yönetmelikler çıkarılmıştır.
56 1869-1870 yılları arasında zaptiye teşkilatıyla ilgili yapılan düzenlemeler ayrıntıları ile
bilinmekte olup, şu çalışmalara bakılabilir. Hikmet Tongur, Tiirkiye 'de Genel Kolluk Teşkili
ve Görevlerinin Gelişimi, İç İşleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Yayınları, l, Kanaat
Basımevi, Ankara 1946; Halim Alyot, Türkiye 'de Zabıta (Tarihi Gelişim ve Bugünkü durum),
İç İşleri Bakanlığı Yayınları, Seri III, Sayı 4, Ankara 1947; Hasan Yağar, 'Osmanlı Polis
Teşkilatı ve Yenileşme Süreci', Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, C. 13, Ankara 2002, s. 629-
651.
218 Ali Sönmez
KAYNAKÇA
1- Arşiv Belgeleri
Başbakanlık Osmanlı Arşivi
1- Bib-ı Ali Evrak Odası
Sadaret Amedi Kalemi (BEO. A. AMD): 2/22, 14/57,8/61,25/67,93/75.
Sadaret Divin-ı Hümiylln Mühimme Kalemi (BEO. A.DVN.MHM): 3-
A/55,8-A/92-1.
Sadaret Divin Kalemi (BEO. A. DVN): 75/30, 76/36.
Sadaret Mektllbi Kalemi, Mühime (BEO. A.MKT.MHM): 309/73.
Sadaret Mektı1bi Kalemi, Meclis-i ViIi (BEO. A. MKT.MVL): 44/14.
Sadaret Mektı1bi Kalemi, Veziret ve Deviir (BEO. A. MKT.NZD): 40/59,
186/36,333/42,348/32,350/92,366/28,399/66.
Sadaret Mektı1bi Kalemi, Umum Viliyit (BEO. A. MKT.UM): 276/13,
281/26,487/68,495/67,540/67,548/42.
2- Cevdet Tasnifi:
Dahiliye: 14521
Zaptiye: 2923
3- İrade Tasnifi
Dahiliye: 14137,31564,32585,35089,36426.
Meclis-i Mahslls: 1538.
Meclis-i ViIi: 5481, 7496, 11630, 11836, 12531, 12789, 14589, 16545,
23177, 28200.
Mesiil-i Mühimme: 134, 173.
4-Yıldız Tasnifi
Yıldız Esas Evrak (YEE): 36/1, 36/3, 36/7, 36/8.
11- Basılı Kaynaklar
1- Düstur:
Düstur Defa-i Saniye, İstanbul 1282, s. 517-554.
Düstur ı. Tertip, Cilt 1, İstanbul 1289, s. 748-753
2- Devlet Salnamesi:
Devlet Salnamesi: 1278.
----------------------------- .•------ ...•
Zaptiye Teşkilatı 'nın Düzenlenmesi (1840-1869) 219
111-Gazeteler
Takvim-i Vekiiyi, Sayı: 297,614.
Vakayi-i Zabtiye, Sayı: 9.
IV-Araştırma ve İncelemeler
Alyot, Halim, Türkiye 'de Zabıta (Tarihi Gelişim ve Bugünkü durum), İç
İşleri Bakanlığı Yayınları, Seri III, Sayı 4, Ankara 1947.
Aydın, Veli, 'Tımar Sisteminin Kaldırılması Süreci ve Bazı
Değerlendirmeler, OTAM, S. 12, Ankara 2001.
Çadırcı, Musa, "Eyalet ve Sancak Merkezlerinde Meclislerin Kurulması",
Yusuf Hikmet Bayur'a Armağan, Türk Tarih Kurumu Yayınları,
Ankara 1985, s. 257-277.
Çadırcı, Musa, "Tanzimat Döneminde Çıkarılan Men-i Mürur ve Pasaport
Nizamnameleri", Belgeler, XVI19, 1993, s. 169-182.
_____ ,' Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve
Ekonomik Yapısı, 2. Baskı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara
1997.
Ergin, Osman Nuri, Mecelle-i Umur-ı Belediye, Cilt: II, İstanbul 1922.
Kaynar, Reşat, Mustafa Reşit Paşa ve Tanzimat, Türk Tarih Kurumu
Basımevi, Ankara 1991.
Kılıç, Selda Kaya, Tanzimat'tan Cumhuriyet' e Türkiye'de İl Yönetimi,
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış
Doktora Tezi, Ankara 1995
Mustafa Nuri Paşa, Netayic Üı-Vukuat, (Sadeleştiren: Neşet Çağatay), C. III-
IV, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1992.
Orhonlu, Cengiz, Osmanlı İmparatorluğunda Derbent Teşkilatı, Eren
Yayınları, İstanbul 1990.
Sönmez, Ali, Zaptiye Teşkilatı'nın Kuruluşu ve Gelişimi, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi,
Ankara 2005.
Taner, Tahir, "Tanzimat Devrinde Ceza Hukuku", Tanzimat I, 1940, s.
221-232.
Tongur, Hikmet, Türkiye'de Genel Kolluk Teşkili ve Görevlerinin Gelişimi,
İç İşleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Yayınları, I, Kanaat
Basımevi, Ankara 1946.
Yağar, Hasan, 'Osmanlı Polis Teşkilatı ve Yenileşme Süreci', Türkler, Yeni
Türkiye Yayınları, C. 13, Ankara 2002, s. 629-65 ı.
= -....•
çEvİRİ
Öz
Iktd 'nın İsldm toplumlarında siyasi ve ekonomik konularda son derece büyük
bir önemi vardır. Tercüme edilen bu makalede ıktd nizamının ortaya çıkışı ele
alınmıştır. Iktd 'nın tarihi süreçte gelişmesi ve değişmesi makale içinde tahlil
edilmiştir. Bu konu ele alınırken ıktd 'nın çeşitlerine de işaret edilmiştir. Makalede
Abbasiler, Emeviler ve sonrası Türk hakimiyeti devirlerinde ıktd nizamındaki
değişmeler tetkik edilmiştir. Bu konu ele alınırken özellikle Askeri Iktd nizamının
zuhuruna işaret edilmiştir.
Anahtar Kelime/er: Iktd, İsldm, Emeviler, Abbasiler
Abstract
Iktd system had an important influence on political, economical afJairs in the
Muslim society. In this translated article, Ikta system and its emergence was
elucidated. In the article iktd not onlyas a theoretical issue but alsa its histarical
process was examined. Iktd 's establishment and improvement was analysed. Alsa
Iktd types was investigated. In the article improvements in iktd in the Umayyad,
Abbasid and Turk sovereignty alsa was elueidated. The emergenee of the Military
lktii System was indieated in the article.
gelişti. Soylular ve ıkta sahibi efendiler, arazileri farklı yerlere dağılmış bile
olsa kendileri şehirlerde yaşıyorlardı?
Araplar gelince bu imtiyazları kaldırdılar ve vergi işlerini amil'lerin
uhdesine verdiler. Böylece, himaye sistemi, Emevller devrinin ortalarında
"el-İlca" şeklinde yeniden ortaya çıkıncaya kadar bir müddet kayboldu.
Ancak Arap toplumuna bir bakış ıkta'ın, bu gelişmeden önce arazi
aristokrasisini meydana getirdiğini ve ilca' ın neredeyse hükümdar ailesinden
ümeraya münhasır idiğini gösterir.
İslam'dan önceki Arap toplumlarına gelince, burada iki duruma işaret
etmek yeterlidir: Yemen'de büyük arazi mülkiyetleri ortaya çıkmıştı. Soylu
ailelerin -ki bunlar genellikle kalabalık ailelerdir- elinde ıkta veya ıkta'ya
benzeyen mülkler vardı. Onlar arazilerinde hür veya köle çiftçileri
çalıştırıyorlardı. Arazi, kabilelere veya aşiretlere ıkta edilmekle birlikte,
tahsis, reisler ve şeyhler adına yapılıyordu. Reisierin ve şeyhlerin sultalarını
artıran idari sorumlulukları vardı. Bütün çiftçiler "şa'ab"ı teşkil ediyorlardı
ve bunlar eşrafın himayesi veya "zimmet"inde idiler. Mülk sahibi eşraf,
melik ile birlikte, hükmeden ıkta'lı zümreyi (oligarşi) 0luşturuyordu8.
İslam' ın ilke olarak bu ıkta' lı eşrafın imtiyazlarını veya korumalarını
ortadan kaldırdığını farz etmemiz mümkündür. Ancak, görüldüğü kadarıyla,
büyük mülk sahipliği devam etmiştir. Gelecekteki gelişmelere tesiri
bakımından bu durum ayrıca araştırılmaya değer bir husustur.
Arap Yarımadası'nda kabileIerin elinde geniş araziler vardı. Bu araziler
kabilenin ortak malı sayılan otlaklar idi ve onları sahiplenmek caiz değildi.
Ancak, bu kabileci mülkiyet, İslam'ın su, ot ve ateş ortaklığı prensibiyle
sınırlanmıştır. Buna ilave olarak Ridde savaşları "el-Ahma'''nın sınırlarını
büyük ölçüde daraltmıştı. İslamiyetin hima'ya yaklaşımı, sadece devletin
menfaatleri bakımından kabul edebileceği, doğrultusundadır9.
Arap fetihlerinin yeni ülkeler üzerinde tesirleri olmuştur. Fethedilen
yerlerde takip edilen siyaset, toprağı işleyen çiftçileri yerlerinde bırakmak
şeklinde idi. Ancak, özellikle Irak'ta fethedilen ülke topraklarının ganimet
sayıldığına delalet eden ve muhtemelen bu düşünce ile, bazı arazilerin
dağıtıldığını gösteren, işaretler de vardır. Fakat uygulamadaki farklı
değerlendirmeler ve insanları cihad'a yönlendirme düşüncesi, buna mani
oldu. Arazi milletin malı olarak kabul edilerek, vergiler ve özellikle harac
karşılığında, eski sahiplerinin elinde bırakıldı. Kabileler de bu uygulamayı
kabul ettiler. Ancak onların kendilerine has bir anlayışları vardı: Her ülkenin
geliri orayı fethedenlere bölüştürülmeliydi. Kabileler bu görüşlerinden
7 BkZ.A. Ch. Johnson, C.West, Byzantine Egypt, Economic Studies, s.20,28-29; i. BeIl,
Egypt from Alexander the Great to the Arab Conquest, S.119-126.
8 Bkz. I. Ryckınans, L'lnstitution Monarchique en Arabie Meridionale, s. 124, 178-182.
9 Bkz. el-Beliizuri, Ensab el-Eşraf, V, 38.
226 'Abdulazız ed-DOrl
LO a.e., 5.40.
il Taberı, I, 205, 237-241, 246; el-Belazuri, Futuh el-Buldan, 5.372-373; Ebu Ubeyde, el-
Emval,s.738-744.
12 Belazuri, Ziyad b. Ebihi hakkında şöyle demektedir: "Bir kişiye arazi iki seneliğine imar
etmesi için veriliyordu. Eğer bunu yapmazsa elinden geri alınıyordu,", Futı1h, 5.505-506;
Bkz. Kudame, el-Harac Yazması, s.74b.
13 Bkz. İbn Asakir, I, i75;eş-Şeybani, Şerh es-Siyer el-Kebir, I, 94-95;et-Taberi, I, 2414.
40
el-Makdisı, Fars'taki arazinin çoğunun ıkta olduğunu kaydediyor . O,
bazı İran soylularının muayyen bir miktar para karşılığında, arazilerini
ellerinde tutabildiklerini4! ancak onların da sayısının çok azalmış idiğini;
fakat bu sırada Arap soyundan olanların mülklerinin genişlediğini zikreder.
Böylece Araplar arasından ıkta ve büyük mülk (arazi) sahibi yeni bir güçlü
sınıf ortaya çıkmıştı. Bunlar mutad olduğu üzere şehirlerde yaşıyorlardı.
Hicrl üçüncü ve dördüncü asırlarda çiftçilerin adalet için ve mülk sahipleri
aleyhine olan isyanları desteklemeleri, bu gelişmelerden duyulan
42
rahatsızlığın derinlik ve genişliğini göstermesi bakımından dikkat çekicidir .
Zencl ayaklanması (H. 255-270) Basra bölgesindeki ıkta sahalarının
genişliğini ve arazideki köle sömürüsünü ortaya çıkarmıştır. Bu ayaklanma
aynı zamanda sermayenin oluşumunda ticaretin rolünü ve köle ticaretinin
boyutlarını da ortaya koymaktadır. Zencl İsyanı, tabiatıyla mahdut insanlara
hitap etmesine rağmen, çevredeki pek çok köyden büyük destek gördü. Bu
destek köy toplumundaki çöküşün ve ıkta sahibi efendilerin baskısından
duyulan memnuniyetsizliğin de bir delilidir43. Karmatı hareketi (Hicrl
üçüncü asrın sonu), özellikle de es-Sevad arazisindeki çiftçilerden büyük
destek gördü. Küfe' deki Karmatı propagandacısının ilk sözleri şu idi: "Bu
köyü sulamak, ahalisini zengin etmek, onları kurtarmak ve efendilerinin
servetini, avuçlarına koymak için emir aldım,,44. Propagandacıların
faaliyetleri karşısında hükümetten ilk yardım isteyenler ıkta ve ed-di ya:
sahipleri oldular. es-Sevad'daki isyan kontrol altına alındığında, amil'ler
"isyancıların çiftçilerin ve işçilerin isyancılara katılarak es-Sevad' a zarar
vereceklerinden korkarak" daha mutedil bir siyaset takip etmeğe
başladılar,,45.
Hicrl üçüncü asırda, Abbasller, Türklerden celbettikleri paralı askerlere
dayandılar. Bu onların otoritelerinin sarsılmasına sebep oldu. Ayrılık
hareketlerini ve sosyal ayaklanmaları güçlendirdi. Hicrl dördüncü asrın ilk
çeyreğinin sonunda, ',,'-iskerler emır el-umera'nın başkanlığında s!Y!1sı
parçalanmışlık ve mall karışıklıklar içindeki hiliifete tam olarak hakim
oldular. Aradan on yıl geçmeden Büveyhller Irak'ı istila ettiler ve geniş
ölçüde askerl ıkta usUlünü uyguladılar46.
mıntaka bir emıre "mukata'a" olarak verilir ve o "beyt el-mal"e muayyen bir
meblağ öder ve dilediği gibi ıkta'ına tasarruf ederdi. Mu'nis örneğinde
olduğu gibi, bir kumandana ıkta verilir, o da ıkta'm gelirinden askerlerin
maaşIarını (er-revatib) öderdi54.
Özel durumlar da vardı. Bir şahsa, İbn el-Furat örneğinde olduğu gibi
vergiden muaf veya iğar'da olduğu gibi, vergi nispeti düşürülmüş, ıkta
verilir ve bu şahıs ciibi'lere muhatap olmadan, ıkta'ının vergisini doğrudan
kendisi öderdi55.
Mevat arazi ve bazen de mir! araziler, ıkta'm kaynağı idi. Özellikle
sahibi varis bırakmadan ölen "harac arazisi"de bazen "ıkta" edilirdi.
Harac'a tabi arazilerin bütün müslümanlar için fey,56 kabul edildiği
prensibini ve bu topraktan alınan harac'ın da, vezir Ali b. İsa'nın dediği
gibi, bu arazinin kira bedeli olarak kabul edildiği esasını unutmayalım5?
Öte yandan vergi nizamında da gelişmeler olmuştur. Hicrl üçüncü asrın
sonlarından itibaren, bazı araziler, es-Sevad'da bile, ed-Daman'a
veriliyordu. Bu, beyt el-mal'e uygun zamanda gelir sağlama çabaları
içindeki Türk askerlerinin hakimiyetiyle aynı zamana denk düşen kargaşa
döneminden sonra ortaya çıkmıştır. "Damin" (himayeci), hakimin izni ile
veya izni olmaksızın vergi tahsilini üstlenir, ancak hesapların tedkiki
hükümete ait olurdu58. "Damin" bir tüccar, bir devlet memuru ve hatta bir
kumandan bile olabilirdi. Kumandanların ve vezirlerin "damin" olması, hicrl
dördüncü asrın başında vez!r Hamid b. el-Abbas'ın es-Sev ad damin'i
olmasından sonra, yasaklanmıştır. Bu da hububat fiyatlarının yükselmesine
yol açmıştır59. Buna rağmen kumandanlara, mesela Beckem'e H. 936/325
Ahvaz'ın diman'ı verildi. Bu sırada o, merkezin kendisine
hükmedemeyeceği kadar güçlüydü60. "Daman" (himaye) mutad olarak sınırlı
bir zaman içindi ve sahibine toprakta çalışan insanlar üzerinde özel bir hak
verıniyordu. Ancak bu usı1lun iktisadi çöküşte payı vardır.
Hicri dördüncü asrın başında "beyt el-miil" bir krizle karşılaştı. Hilafet
bu krizi atlatabilmek için halifeliğe ait araziyi satmak (nitekim bu arazinin
bir kısmı 2.5 milyon diniir'a satıldı), tüccarlardan mahdüt miktarda borç
almak, zaruret halinde ödünç para alabileceği merkezi bir resmi banka
(sandık) kurmak, bütçe ve harcamaları daha dikkatli hazırlamak ve kontrol
etmek gibi çarelere başvurdu. Fakat ordunun ve görevlilerin maaşını ödemek
için "ıktii" verme yoluna gitmedi61•
334h.- 945m. yılında Büveyhiler Bağdad'a girdiklerinde durum böyle
idi. Bu yıl sona ermeden, Deylem askerlerinin maaş (el-'atii') talebiyle
çıkardıkları kargaşadan sonra Mu'izz ed-Devle "askeri ıktii" usülünü
uygulamaya başladı62. Mu'izz ed-DevI e kumandanIarına, has adamlarına ve
askerlere maaş (el-'atii') karşılığı olarak "ıktii"lar verdi. Bu ıktii'lar,
müsiidere edilmiş arazilerden Halifelik arazileri, İbn Şirziid'ın arazileri ve
diğerleri ve "harac" arazi'lerdendi. Bu ıktii'lar, Küfe bölgesindeki es-Sevad
arazinin en değerli kısmım kapsıyordu. Mu'izz ed-DevI e vezirlerine ve üst
düzey yöneticilerine ıktii'lar verdi. Arazinin mütebiiki az bir miktarı da asker
ve komutanların ileri gelenleri ve şehir ahiilisinden bazılarına "himiiye"
(damiin) olarak verildi63. Sonra Mu'izz ed-Devle, Türk askerlerinin
ıktii'larını genişletti64• Bazı bölgeleri Deylem'lilerin ileri gelenlerine verdi;
buraları "tu' me" olarak kabul edildi65. Bunu takip eden dönemde, Viisıt,
Basra ve Ahviiz gibi bazı mıntakaların geliri Türk askerlerine verildi ve bu
sebeple buraların geliri kesildi. Çünkü Türkler amil'leri ciddiye almayarak
onları sıkıştırıyor ve Deylem'lilerle anlaşarak "sahanat hukukunu"
çiğniyorlardı. Neticede askerler ıktii'larını genişlettiler ve "ikii" yoluyla
veya mülk sahiplerinin zulüm sebebiyle kaçmaları neticesi, arazileri ele
geçır. d'lı er 66 .
Böylelikle es-Sevad'daki arazilerin çoğu askerlere ıktii edildi ve "askeri
ıktii"lar zamanla genişleyerek, Büveyhilere ait bölgeleri de kapsadı. Mu'izz
ed-Devle'nin halefleri de onun yolundan yürüdüler; hattii daha az öneme
sahip yeni ıktii türleri de ortaya çıktı. "Askeri ıktii"lar genişledi ve halifelik
arazilerini, es-Savafi'yi, özel emliik ve harac arazilerini de içine alarak
yayıldı. Hattii 'Adud ed-Devle vakıfarazileri bile askere ıktii etti67.
66 a.e.,VI, 173-174.
67 Ebu eş-Şuca', s.72-73; İbn el-Esır, VIII, 342-343; es-Siibı, Tarih, s.247, 327-328, 362.
~i
234 'Abdulazız ed-Dur!