You are on page 1of 23

TARİHSEL BAKIŞ AÇISI

� Ergenlikle ilgili ilk yorumlar Platon ve Aristoteles`ten gelmiştir.

� Platon`a göre akıl yürütme çocukluğa ait değil ilk olarak ergenlikte ortaya çıkmıştır. Platon`a
göre çocuklar zamanlarını müzikle ve sporla; ergenler ise fen ve matematik çalışmaları ile
geçirmelidir. (14.yy)
� Aristoteles ise ergenliğin en önemli yönünün seçme yeteneğidir. Ayrıca Aristo ergen
benmerkezciliğinin[1] de farkına varmıştır.
[1]
Ergen benmerkezciliği: Bireyin kendi düşüncesini başkasının düşüncesinden ayırt edememesi ,
bakış açılarında ayrım yapamamasıdır.
� Orta çağda çocuklar ve ergenler, minyatür yetişkinler olarak görülüp katı bir disipline maruz
bırakılmışlardır.
� 18.yy`de Rousseau ergen olmanın yetişkinlikle aynı şey olmadığı inancını geliştirmiştir. Ayrıca
akıl yürütmenin ergenlikte geliştiğini düşünmüştür.
� Rousseau`ya göre 12-15 yaşındakilerin eğitiminde merakın özellikle teşvik edilmelidir. 15-20`li
yaşlardan itibaren bireyler duygusal olarak olgunlaşmışlardır ve benmerkezcili diğer insanlara
olan ilgiyle yer değiştirmiştir.
� 19. ve 20. yy ergenlik kavramının keşfine sahne olmuştur. (StanleyHall ve Fırtına - stres [2]
görüşü)
[2]
Fırtına ve stres görüşü: Ergenlik, çatışma ve duygudurum dalgalanmaları ile dolu bir zamandır.
[3]
StanleyHall, ergenliğin doğasını biyolojik temelli olarak düşünmüştür.
� Margaret Mead Samoa adalarında ergenlerle çalışmıştır ve ona göre ergenliğin doğası
sosyokültürel temellidir.
� Buluşçular`a göre ergenlik Sanayi Devriminden sonra ortaya çıkmıştır.
[4]
Kohort Etkisi: Bireyin doğum zamanından, çağından ya da kuşağından kaynaklanan etkilerdir.
� Milenyum çocukları 2000`li yıllardan sonra ergen olan çocuklardır. Etnik farklılıkları ve
teknolojiye bağımlılıkları ön plandaki özellikleridir.
[5]
Pozitif Gençlik Gelişimi Yeterlik İlişkiler Yardımseverlik
Kendine güven Karakter veya Merhamet
GELİŞİMİN DOĞASI

BEBEKLİK OYUN OKUL ERGENLİ BELİREN ORTA YAŞLILIK


ÇOCUĞU ÇOCUĞU K YETİŞKİNLİK YETİŞKİNLİ
K

İlk Son (Arnett)


Çocukluk Çocukluk

0 2 6 12 18 25 35 +60

BELİREN YETİŞKİNLİK

1
[6]
Çocukluktan ergenliğe geçişte biyolojik, bilişsel ve sosyoduygusal değişimler vardır. Bunlardan
büyüme atağı, hormonal değişimler ve puberta ile birlikte gelen cinsel olgunlaşma biyolojik
kökenli; soyut, idealist ve mantıklı düşüncedeki artış bilişsel kökenli; bağımsızlık arayışı,
ebeveynlerle çatışma ve akranlarla daha fazla zaman geçirme isteği ise sosyoduygusal kökenlidir.

BİYOLOJİK GELİŞİM
● Psikoseksüel Gelişim Evreleri

▪ Latent dönem hariç her evrede belirli bir beden bölgesine odaklanılmıştır.

▪ Psikoseksüel gelişim ergenliğe kadar uzanır

▪ En önemli üç evre oral, anal ve falliktir. İlk beş yıl Freud için önemlidir.

▪ Freud`a göre fiksasyon varsa değişimi zordur.


1. Oral Dönem (0-1,5 Yaş): Haz bölgesi ağız, spesifik düzlemse ise dudaklardır. Temel haz
kaynağı dudak bölgeleridir. Bebek emerken ya da yerken haz alır. Freud’a göre az ya da çok
emme sakıncalıdır.
2. Anal Dönem (1,5-3 Yaş): Haz anüs kaslarıdır. Bu dönemde tuvalet eğitimi önemlidir. Bu
dönemde fiksasyon olursa cimrilik, psikolojik kabızlık-ishallik gözlemlenebilir. Ayrıca Freud’a
göre obsesif kompulsif bu döneme özgü fiksasyonlardır.
3. Fallik Dönem(3-6): Odaklanma genital bölgededir. Çocuk cinsel organlarından haz alır. Bu
dönemde elektra ve oedipal çatışmalar ile kastrasyon olur. Elektra, kız çocuğunun annesini
kendisine rakip görmesi (hedeflenen baba); oedipal ise erkek çocuğunun babasını kendisine
rakip görmesi (hedeflenen anne). Kastrasyon ise erkek çocuğunun penisinin kesilme korkusu.
4. Latent Dönem (6-12): Çocuk sosyal ortama açılır. Kız ve erkeklerin oyunları farklılaşır.
5. Genital Dönem (12-18): Birey tekrar üreme organlarına odaklanır. Ergenlik dönemi
içerisindedir
● Psikososyal Gelişim Evreleri

▪ Erikson, Freud`un kuramını kabul eder ve kendi kuramını bu kuramın üstüne kurar.

▪ Freud daha çok biyolojik öğelere atıfta bulunurken Erikson daha çok psikososyal
üzerinde durur.
▪ Freud’a göre değişim zor iken Erikson’a göre daha kolaydır.

▪ Freud’un kuramı ergenlikle son bulurken Erikson’un kuramı yaşam boyunu kapsar.

▪ Freud daha çok çocukluk dönemine atıfta bulunurken Erikson tüm yaşama atıfta
bulunur.
1. Temel güvene karşı güvensizlik (0-1,5): Bebeklik döneminde çocuğun ihtiyaçlarının
karşılanmasına bağlı olarak çocukta güven duygusu oluşur ya da tam tersi annenin tutumu
çok önemlidir

2
2. Özerkliğe karşı kuşku ve utanç (1,5-3): Özerklik bedene dayalıdır ve çocuğun kendi
eylemlerine rol etmesine olanak vermek özerklik duygusunu geliştirir.
3. Girişimciliğe karşı suçluluk (3-6): Bu dönemde özerklik bedensel alanı aşar ve sosyal alana
yönelir. Çocuk çevresindeki olayları anlamak için sürekli sorular sorar. Çocukları bu yüzden
azarlamak suçluluk duygusunun gelişmesine neden olur.
4. Çalışkanlığa karşı aşağılık duygusu (6-12): Okul dönemidir. Çocuğun yaptığı iş takdir edilir ve
başarılı olabileceği söylenirse çocuğun kişiliği olumlu yönde etkilenir. Çocuk yaptığı işlerle ilgili
onaylanma olmazsa aşağılık duygusu oluşabilir.
5. Kimliğe karşı Kimlik karmaşası (12-18): Ben kimim sorusunun cevaplandığı ve kişinin kimliğini
tanımladığı dönemdir.
6. Yakınlığa karşı yalıtılmışlık (18-30): Bu dönemde bireylerin görevleri yakın ilişkiler kurmaktır.
Eş seçimi bu döneme denk gelir.
7. Üretkenliğe karşı verimsizlik (30-60): Bireyler üretkenliği ya mesleki kariyer ya da evlat
yetiştirme ile değerlendirir. Yeni kuşağın gelişimi ile ilgilenme üreticilikle açıklanır.
8. Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk (60 ve üzeri): Çok fazla varsa keşke deniyorsa
umutsuzluk vardır. Az deniyorsa ego bütünlüğü vardır. Bu dönemde kişi geçmişini düşünür.

● Puberta (Erinlik)

▪ Ergenlik döneminde biyolojik gelişimin yoğun olarak yaşandığı dönemdir. Üreme


organları görevini yerine getirmeye başlar.
▪ Gelişimin en hızlı olduğu 3. dönemdir.

▪ Yaş aralığı kızlarda 9 - 11,5; erkeklerde 11 - 13,5`tur.

▪ Kalıtım pubertanın ne zaman olacağını, olgunlaşmanın ne kadar olacağını belirler.

▪ Menarş ve spermarş bu dönemde görülür.

▪ Dölüt evresinde sadece ostrojen varken puberta ile birlikte erkeklerde cinsiyet
hormonu androjenler testosterona, kızlarda cinsiyet hormonu ostrojen ostroide
dönüşür.
▪ Gelişmiş sosyoekonomik düzeye sahip ülkelerde puberta dönemine daha erken
giriliyor.
[7]
HippotalamusHipofiz Tiroid Adrenaller Gonadlar

Noradr. Adrenalin Kortizon Geri bildirim


sistemi
[8]
Hippotalamus, hormonların düzenlenmesini denetlemek için hipofiz bezi ile ortak çalışan yapı
(puberta döneminde testesteron yada östrojen hormonu salgılanmasını emreden yada harekete
geçiren kısımdır); hipofiz, diğer bezleri uyaran hormonlar üreten bez; tiroid, hipofiz ile etkileşerek
büyümeyi etkiler; adrenaller, hipofiz ile etkileşir ve puberte gelişiminde rol oynar; gonadlar ise
erkeklerde testisleri, kadınlarda overleri kapsar.
[9]
Adrenarş, böbreğin tam üstünde bulunan adrenal bezlerde hormonal değişiklerle giden puberta
evresidir. Kızlarda puberta öncesi sayılan 6 ila 9 yaş arası oluşur, erkeklerde 1 yıl sonra meydana
gelir.

3
[10]
Gonadarş, birincil cinsiyet özelliklerinin ve ikincil cinsiyet özelliklerinin olgunlaşmasını kapsayan
puberta dönemi. Hormonların salınım düzeyinin artmasıyla büyüme atılımı oluşur ve oldukça hızlı
bir büyüme gerçekleşir. Bu dönemle adrenarş arasında yaklaşık 2 yıl fark vardır. Gonadarş ile
salınım yapılan hormonlarda ortak nokta üreme yeteneğinin ortaya çıkmasıdır.
[11]
Spermarşın veya menarşın başlamasını sağlayan önemli örüntülerden birisi vücuttaki yağlanma
oranıdır. Kadınlarda yağ oranı fazla erkeklerde kas oranı fazladır. Kadınlarda menarjın başlamasını
sağlayan örüntülerden birisi yağlanma oranının ideal bir düzeye gelmesidir.
[12]
Bebeğin doğduğu kilo ile puberta başlangıcı arasında ilişki vardır.

● Çağ Eğilimi (Seküler Eğilim)

▪ Menarş yaşının düşmesidir.

▪ Sağlık koşulları, beslenme, uyaranlara maruz kalma bu durumda etkilidir.


[13]
Büyüme atağı: Birden ortaya çıkan ve hızlı bir biçimde ilerleyen gelişimdir. Ergenlik dönemine ait
bir özelliktir. Hormonal sistemin birden bire atağa geçmesidir. Kızlarda ortalama 9, erkeklerde ise
11 yaşlarında büyüme atağı görülür. Büyüme atağı en üst düzeye kızlarda 11,5 erkeklerde ise 13,5
yaşlarında gelir.

CİNSEL OLGUNLAŞMA

� Erkeklerde sırasıyla penis ve testis büyür, düz pubik kılanma ortaya çıkar, minör ses
değişikliği, ilk ejakülasyon(boşalma), kıvırcık pubik tüylenmenin oluşması, maksimum
büyümenin başlaması, koltuk altı tüylerinin büyümesi fark edilir ses kalınlaşması ve yüzde
kılların çıkmasıdır.
[14]
Erkeklerde cinsel olgunlaşmanın en belirgin 3 bulgusu penisinin uzaması, testisin gelişmesi ve
yüzde kulların çıkmasıdır.

� Kadınlarda önce meme gelişimi başlar onu pubik kıllanması izler ve daha sonra koltuk altı
kullanması görülür. Bu değişiklikler oluşurken, boy da uzama olur ve kalçalar, omuzlardan
daha geniş hale gelir. İlk menarş pubertal dönemin oldukça geç aşamasında meydana gelir.
Kadınlarda pubertal gelişimin en beliğin örüntüleri pubik kullanması ve memelerin
gelişmesidir.

BİRİNCİL ve İKİNCİL CİNSİYET ÖZELLİKLERİ


� Üreme organı ile ilgili özellikler birincil cinsiyet özellikleridir.

� Üreme dışındaki özellikler (sakal bıyık çıkması, sesin kalınlaşması, adem elması çıkması) ikincil
cinsiyet özellikleridir.
[15]
Erken olgunlaşan erkek çocukları kendilerini daha olumlu algılar ve bu durum akran ilişkilerinde
başarılı olmalarını sağlar. Kızların erken olgunlaşması ise genellikle olumsuzdur. Genellikle bu

4
bireylerde içki ve sigara kullanımına rastlanır, depresiftirler, yeme içme bozuklukları ve kurallara
uymama eğilimi görülür.
ERGENLİKTE RİSK ALMA DAVRANIŞI
� Ergenler risk almaya meyillidir çünkü amygdala prefrontal korteksten daha önce gelişiyor.

� Ergenlerin dövme ve peercing yaptırmaları kendi kimliklerini eşsiz olarak göstermek


istemeleriyle ve risk alma davranışıyla ilişkilendirilir.
� 10 - 15 yaş aralığında risk alma ve heyecan arayışı artar, sonrasında ise sabit bir hal alır.
(Erken ergenlikte dopamin miktarı fazladır ilerleyen ergenlikte ise azalmaya başlar)
� Ergenin rol modeli olarak gördüğü kişi sayısı fazla ise risk alma hali azalıyor ancak arkadaşları
ile vakit geçirme durumu fazla ise risk alma hali artıyor.
� Ergenin notları iyi ise risk alma ihtimali düşüktür.
KALITIM ÇEVRE İLİŞKİSİ
� Pasif genotip-çevre ilişkisi: Biyolojik ebeveynlerin çocuk için yetiştirme ortamı sağlaması
nedeniyle oluşan korelasyonlar. (Zeki ve okumaya yatkın olan ebeveynlerin çocuklarına kitap
temin etmeleri sonucu çocuğunda usta kitap okuyucu olması.)
� Uyarıcı genotip-çevre ilişkisi: Bireyin genetik olarak şekillenmiş özelliklerinin, belli fiziksel ve
sosyal çevreyi kendisine çeken ilişkiler. (Gülümseyen çocuğun, pasif, sessiz çocuğa oranla
daha fazla sosyal uyaran alması)
� Aktif genotip-çevre ilişkisi: Çocukların ilham verici buldukları ortamları arayıp bulduklarında
oluşan ilişkiler.

ERGENLİKTE BEYİN GELİŞİMİ


� Miyelinizasyonda artış görülür. (Sinir sisteminde bilgiyi işleme hızı artar)

� Kortekste beyaz maddede artış görülür.

� Sinaptogenesis gerçekleşir ve nöronsal bağlantılar güçlenir.

� Korpus kallosum ergenlikte kalınlaşır ve bu kalınlaşma ile bilgi işleme yetenekleri gelişir.

� Prefrontal korteksteki gelişim beliren yetişkinliğin sonlarına dek devam eder.

ERGENLİKTE BİLİŞSEL GELİŞİM


● Piaget`in Kuramı

▪ İnsanoğlu doğuştan meraklıdır (temel önerme)

▪ Ergenler yalnızca çevreden bilgi almaz, aktif olarak kendi bilişsel dünyalarını kurarlar. Bu
dünyayı kurarken şemaları[16] kullanırlar.
▪ Şemalar da özümseme[17] ve adaptasyon[18] için kullanılır.

▪ DENGE YENİ UYARAN DENGESİZLİK UYUM DENGE

5
[16]
Şema: Bilginin içine yerleştirildiği çerçeve.
[17]
Özümseme: Yeni bilginin var olan şemaya eklenmesi.
[18]
Adaptasyon: Gelen bilginin var olan şemaya yerleştirilememesi durumunda yeni bir şema
oluşturulmasıdır
● Duyusal Motor Dönem (0-2 Yaş)

▪ Bu dönemde bebekler dünya anlayışlarını fiziksel, motor hareketler ve duyusal


deneyimleri oluşturur.
▪ Refleks dönem (0-1 Ay), birincil döngüsel tepkiler (1-4 Ay), ikincil döngüsel tepkiler (4-8
Ay), ikincil döngüsel tepkilerin eş güdümlenmesi (8-12 Ay) üçüncül döngüsel tepkiler (12-
18 Ay), şemaların içselleştirilmesi (18-24 Ay)
● İşlem Öncesi Dönem (2-7 Yaş)

▪ Bu dönemde çocuklar zihinsel işlemlerde hata yaparlar. Dünyayı sözcükler, imgeler ve


çizimlerle keşfeder ve böyle anlayış benimserler. (dil gelişimi ve semboller bu dönemde)
● Somut İşlemler Dönemi (7-11 Yaş)

▪ Bu dönemde çocuklar işlemleri başarabilirler. Belirli veya somut örneklerle mantıklı akıl
yürütmeyi gerçekleştirebilirler. Korunum ve tersine çevire bilme örüntüleri oluşmuştur.
● Soyut İşlemler Dönemi (11-20 Yaş)

▪ Ergenler hayali durumları canlandırabilirler ve onlara dair mantıklı akıl yürütmeye


çalışırlar.
▪ Olasılıklı düşünme, çok boyutlu düşünme, düşünme üzerine düşünme, soyut düşünme ve
idealist olma bu dönemde görülür.
▪ Soyut kavramlar hakkında düşünme: Sadece soyut işlemler döneminde soyut düşünceler
oluşur. Birey siyaset, politika ve felsefe üzerine konuşmalarını yoğunlaştırır. Ayrıca birey
sözel problem çözme yeteneğine ulaşmıştır.
▪ Olasılıklar üzerine düşünme: Ergenlikte bireyler olasılık üzerine daha fazla
yoğunlaşabilirler. Varsayımsal olayların devamındaki olasılıkları mantıklı şekilde devam
ettirebilirler. Soyut işlem dönemindeki bireyin olasılıksal düşünmesi şimdi ve geleceğe
odaklanmasıdır. Somut işlemdeki birey ise sadece şimdi ve buraya odaklanır. Hipotetik
düşünce gelişmiştir. Ayrıca en üst akıl yürütme yöntemi olan tümdengelimsel akıl
yürütme yöntemi kullanır.
▪ Düşünme üzerine düşünme: Üst bilişsel kavramı gelişir. Bireyin kendi bilişsel süreçleri
hakkındaki düşünme faaliyetidir. Bireyde düşüncenin kendisiyle ilgili düşünmede artış
eğilimi görülür. Düşündüğümü düşündüm, neden düşündüğümü düşündüm misali.
▪ Şiir yazma, şarkı yazma, politika ile yoğun ilgilenme bu dönemde görülür.
[20]
Somut ve soyut dönem arasındaki en önemli fark varsayımsal düşünmedir.
[21]
Ergen benmerkezciliği bu dönemde ortaya çıkar. Hayali izleyiciler (herkesin gözü ergende) ve
kişisel efsaneler (yaşantı benzersizliği) durumları da vardır. Elkind kişisel efsane durumunun

6
olumsuz olduğunu düşünürken Lapsley ve arkadaşları ego gelişimine katkı sağladığını iddia ederek
olumlu olduğunu düşünür.
● Soyut Ötesi Düşünce

▪ Görecelik: Örneğin bir yetişkin iş ile ilgili sorun yaşadığında sorunun çözümünün evde
olmadığını bilir.
▪ Geçici: Bilginin geçicidir. Gerçeği aramak süreklidir ve bitmeyen bir süreçtir.

▪ Gerçekçi düşünme: Her zaman soyut düzlemde düşünülemeyeceği, birçok ortamda


gerçekçi ve pragmatik olunması gerektiği anlaşılır.
▪ Duygu ve düşünce birliği: Yetişkinler düşüncelerinin duygularından daha fazla
etkilendiğini ergenlere göre daha iyi anlarlar.
▪ Ariel`e göre bireyler soyut işlemler döneminde problem çözerken soyut sonrası dönemde
soru sormaya başlıyor.
● Vygotsky`nin Sosyokültürel Bilişsel Kuramı

▪ Kültür ve sosyal etkileşim bilişsel gelişime yön verir.

▪ Gelişimi evrelere ayırmamıştır. Bilişsel gelişimin son aşaması toplum tarafından belirlenir.
[22]
Yakınsak Gelişim Alanı: Bir bireyin tek başına egemen olması zor olan ama yetişkinlerin veya
becerikli akranlarının rehberlik ve yardımıyla egemen olabileceği görevler aralığı.
● Bilgi İşleme Kuramı (Robert Siegler)

▪ Düşünme, bilgiyi işlemedir.

▪ Bireyler bilgiyi işlemek için yeni stratejiler geliştirirler.


[23]
Seçici Dikkat: Birçok uyarandan sadece bir tanesine odaklanmak
[24]
Bölünmüş Dikkat: Aynı zamanda birden fazla etkinliğe yoğunlaşmak. (Ders dinlerken telefona
bakma)
[25]
Sürekli Dikkat: Seçilen uyarana uzun bir süreyle dikkati sürdürme
� Bellek Duygusal Bellek: Duyu organlarından gelen veriyi KSB`ye aktarır.
Kısa Süreli Bellek: Duygusal bellekten gelenleri saklar, USB`ye aktarır veya gelen
veriye işlem yapıp dışa vurur.
Uzun Süreli Bellek: Uzun bir süre için büyük miktarlardaki bilgiyi tutan kalıcı
bellek.

YÜRÜTÜCÜ İŞLEVLER
� Bilişsel kontrolü sağlamada karar verme, akıl yürütme, eleştirel düşünme yaratıcı düşünme ve
metabilişi içeren üst düzey bilişsel etkinliği kapsar.
� Bilişsel Kontrol: Dikkati kontrol etme, aykırı düşünceleri azaltma ve bilişsel olarak esnek olma
gibi bir dizi alanda etkili kontrol ve esnek düşünmeyi kapsar.
� Eleştirel Düşünme : Üretken ve yansıtıcı olarak düşünce ve kanıtları değerlendirmedir.

7
� Yaratıcı Düşünme : yeni yollarla düşünme ve problemlerle benzersiz çözüm bulma
yeteneğidir.
� Metabiliş: Düşünme üzerine düşünmedir.

ZEKA TESTLERİ ve ZEKA KURAMLARI


� Zeka, Piaget`e göre çevreye uyum sağlamadır

� İlk zeka testini Binett uygulamıştır.

� Zeka testleri ile zeka bölümü[26] hesaplanır.

� Weshcler Ölçekleri sadece IQ`yu vermez, kişinin zayıf ve güçlü yönlerini de ortaya çıkartır.

� Zeka ranjını belirleyen kalıtım, zeka durumunu belirleyen çevredir.


Zeka Yaşı
Zeka Bölümü¿
[26]
x 100
TakvimYaşı
[27]
Mental Yaş: Bireyin başkalarına göre zihinsel düzeyi
[28]
Normal Dağılım: Puanların çoğunluğunun puanların yığılma yaptığı aralığa düşmesi şeklinde
oluşacak dağılım
[29]
Flyn Etkisi: Binett`in ortaya koyduğu testten iyi skor alan bireylerin günümüz testlerinden kötü
skorlar alması.
� Zeka testlerinin sadece matematiksel veya sadece sözel zekayı ölçmesi eleştirilmiştir ve çoklu
zeka kuramı ortaya atılmıştır.
ZEKA KURAMLARI
STERNBERG GARDNER GOLEMAN/MAYER/SALOVEY

Analitik Sözel
Matematiksel

Yaratıcı Uzamsal
Hareket
Müzikal

Pratik Kişiler arası Duygusal


İçsel

Doğacılıkla ilgili

� Çoklu Zeka Kuramı Analitik: Analiz etme, yargılama, kıyaslama ve farkı bulma
Yaratıcı: Tasarlama, icat etme, oluşturma ve hayal etme
Pratik: Fikirleri kullanma, uygulama, yerine getirme ve pratiğe dökme

� Gardner`ın zeka çerçeveleri;

8
1. Sözel: Sözcüklerle düşünme ve 5. Müzikal: Sesin perde, melodi,
anlamları dili kullanarak anlatma. ritim ve tonuna duyarlılık.(besteci,
(gazeteci, yazar, sunucu) müzisyen, duyarlı dinleyici)
2. Matematiksel: Matematiksel 6. Kişiler Arası: Anlama ve
işlemleri gerçekleştirme. (bilim başkalarıyla etkili iletişim
insanı, mühendis) yeteneği. (başarılı öğretmen)
3. Uzamsal: Üç boyutlu düşünme 7. İçsel: Kendini anlama yeteneği
yeteneği. (mimar, ressam, denizci) (ilahiyatçı, psikolog)
4. Bedensel - kinestetik: Nesneleri 8. Doğacı: Doğadaki örüntüleri
elle işleme ve fiziksel olarak usta gözleme, doğal ve insan yapımı
olma yeteneği. (cerrah, zanaatkâr, sistemleri anlama yeteneği. (çiftçi,
dansçı, atlet) botanik, ekolojist, bahçıvan)

[30]
Gardner`ın kuramı ile ;
⊗ Geleneksel zeka anlayışı reddedilmiştir.

⊗ Bireylerin yapabildiklerinden çok neler yapabilecekleri üstünde durulmuştur.

⊗ Her insanda bütün zeka çerçeveleri mevcuttur.

⊗ Farklı zeka çerçeveleri birbiriyle işbirliği içinde çalışır.

⊗ Her insanın öğrenirken kullandığı zeka çerçevesi farklıdır.

⊗ Zeka öğretilebilir kabul edilmiştir.

� Duygusal Zeka (David Goleman)

▪ Kendini gerçekleştirmiş, öz yeterliliği, öz saygısı ve benlik değeri olan kişilerde gözlenir.

KURAMIN ÖGELERİ DUYGUSAL ZEKASI GELİŞMİŞ KİŞİLERİN


ÖZELLİKLERİ

⮲ Kendi duygularının farkında olmak ⮲ Öz saygısı ve özgüveni gelişmiştir.

⮲ Sıkıntı verici duygularla başa çıkmak ⮲ İlgi, yetenek, kapasitesini bilme ve etkili
kullanma

⮲ Kendini başarıya odaklamak ⮲ Empati kurabilme

⮲ Başkalarının duygularını anlamak ⮲ Risk alabilme

BENLİK, KİMLİK, DUYGU ve KİŞİLİK

9
● Kişilik

▪ Bireyi diğerlerinden ayıran, bireye özgü olan ve süreklilik gösteren kavramdır.

▪ En kapsamlı kavramdır. (Kimlik>Benlik>Kişilik)

▪ Mizaç ve karakterin bir bütünüdür. Mizaç[31], kişiliğin biyolojik ve duygusal tarafıdır; sosyal
ve ahlaki taraf ise karakterdir.
▪ Büyük Beşli (Deneyimlere Açıklık, Sorumluluk, Dışadönüklük, Uyumluluk, Nörotizm)

▪ Deneyimlere Açıklık; hayalci ya da pratik, çeşitlilikle ya da rutinle ilgili, bağımsız ya da


uyumcu.
▪ Sorumluluk; düzenli ya da düzensiz, dikkatli ya da dikkatsiz, disiplinli veya dürtüsel.

▪ Dışadönüklük; Sosyal ya da değil, eğlenceli veya sıkıntılı, sıcakkanlı veya mesafeli.

▪ Uyumluluk; yumuşak kalpli veya acımasız, güvenen ya da şüpheci, yardımsever veya


işbirliği yapmayan.
▪ Nörotizm (Duygusal Tutarlılık); sakin ya da kaygılı, güvenli ya da güvensiz, kendinden
memnun veya kendine acıyan
[31]
Zor Çocuk: Pek çok duruma olumsuz tepki veren ve yeni deneyimleri kabullenmekte yavaş
davranan çocuktur.
[32]
Kolay Çocuk: Genelde olumlu bir ruh halinde olan, çabucak düzenli alışkanlıklar oluşturan ve
yeni deneyimlere kolaylıkla uyum sağlayan çocuklardır.
[33]
Yavaş Isınan Çocuk: Düşük etkinlik düzeyine sahip, kısmen olumsuz ve düşük yoğunlukta bir ruh
hali gösteren çocuktur.
● Benlik (Rogerian Yaklaşım)

▪ Bireyin kendisi hakkındaki fikirleri ve değerlendirmeleridir.

▪ Benlik kavramı: 'Ben' ile ilgili her şey, kişinin düşüncelerini tanımlamasıdır; bilişsel bir
aktivitedir.
▪ Benlik saygısı: Bireyin benliğini kendisine olumlu ya da olumsuz
değerlendirmesidir;duyuşsal bir aktivitedir.
[34]
Benlik saygısı, benliğimizle ilgili daha genel bir değerlendirme; benlik kavramı ise daha
özel, daha dar bir alana ilişkin değerlendirmedir.
[35]
Benlik kavramı bağlama göre değişir. Yani arkadaş ortamında çok dışa dönük, konuşkan
biri; sınıf ortamına girdiğinde suskunlaşıp içe dönük birisi olabilir.
[36]
Benlik kavramı , saygısı , kimlik her dönem vardır ancak daha çok ergenlik ve beliren
yetişkinlik döneminde daha ön plandadır.Çünkü;
1)Yaşanan biyolojik değişimle birlikte birey kendini yeniden tanımlar.
2) Bilişsel gelişimle birlikte araştırmalar daha çok artar,soyut düşüncele gelişir ,olasılık , düşünme
üzerine
3)Toplumsal değişimler çocukluk özelliklerinden yetişkinlik sorumluluklarına geçilmesi beklenir.

10
BENLİK

Benlik İmajı (Gerçek Benlik) İdeal Benlik Benlik Saygısı


Bireyin kendisi hakkındaki Bireyin olmak istediği benlik Benlik imajı ve ideal benlik
fikirleridir. arasındaki mesafe
(Şimdiki Durum) (Gelecekteki Durum)

İkisi arasındaki fark fazla ise


birey mutsuz, fark az ise birey mutludur.
Gerçek Benlik İdeal Benlik
1- PDR Öğrencisi <-----Benlik Saygısı---->Rehber Öğretmen (Olumlu) (mutludur)
2- PDR Öğrencisi <-----Benlik Saygısı-----> Hukuk Fakültesi (Olumsuz)(mutsuzdur)
● Benlik (Marcus - Nurius Yaklaşımı)

▪ Rogers`ın önerdiğinin tam tersi bir şekilde ideal benlik ile gerçek benlik arasındaki fark ne
kadar fazla ise olumlu özellikler o kadar fazla olur. Bu durumda birey güdülenir.
▪ Örnekteki ikinci birey bu yaklaşıma göre mutludur.
[36]
Olası Benlik: Bireylerin ne olabilecekleri, ne olmak istedikleri ve ne olmaktan korktuklarıdır.
Ergenlikte ortaya çıkar.
[37]
Benlik saygısını fiziksel görünüm, akademik yetkinlik ve sosyal kabul etkiler.

GERÇEK BENLİK ve SAHTE BENLİK


� Sahte benlik maske taktığımız haldir.

� Belli bir anda, olmadığımız halde olduğumuzu düşündüğümüz benliktir. (İçe dönük birisi
olmamıza rağmen, sevdiğimiz kızın yanında dışa dönük gözükmeye çalışmamızdır.)
� Ergenlik dönemi romantik ilişkilerinde sıklıkla sahte benlik kullanılırken aile ve arkadaşlar
yanında sahte benlik kullanımı azdır.

NARSİZM ve BENLİK SAYGISI

� Kişiler arası ilişkilerde kişinin kendini merkeze alması, benmerkezci bir tutum sergilemesidir.

� Kendilerini diğerlerinden üstün görüp ilişkilerinde karşısındakini aşağıya çekme, kendilerini


üste çıkarma eğilimleri vardır.
� Benlik saygıları çok yüksektir. Yüksek benlik saygısı ile saldırganlık arasında yüksek bir ilişki
vardır.
� Üniversite öğrencilerinin uyum düzeylerinin narsizme göre değiştiği bulunmuştur. Orta
düzeyde narsizme sahip bireyler sağlıklı uyum sağlarken düşük düzeyde narsizme sahip
bireylerin uyum sorunu olmuştur.
� Milenyum neslinin daha narsist bireyler olduğuna dair önermeler vardır.

11
� Erken ergenlikten orta ergenliğe gelindiğinde benlik saygısında bir düşüş olur.

� Benlik saygısı beliren yetişkinlikte biraz daha sabitlenir.

� Orta yetişkinlik döneminden, altmışların sonuna kadar bir yükselişte olduğunu, daha sonra
tekrar düşüte olduğunu görüyoruz benlik saygısında.
[38]
Gençlik dönemlerinde erkeklerin benlik saygısı yüksekken yaşlılık döneminde kadınların benlik
saygısının yüksek olmasının temel dinamiği toplumsal cinsiyet ile ilgili durumlardır. Kadınların
menopoz durumu erkeklerin antropoz durumuna göre daha tolare edilebilir bir şey olduğundan
yaşlılıkta kadınların benlik saygısı daha yüksektir.
KİMLİK
� Bir kişinin kim olduğu, benlik anlayışının bir sentezi ve bütünleşmesini temsil eder.

� Kimliğin iki alt boyutu vardır: Kişisel kimlik (ben kimim?), toplumsal kimlik (biz kimiz?)

� Erikson`a göre egonun hakimiyet ve kimlik duygusunu sağlama işlevleri vardır.

� Kimlik duygusu;
1. Bireysellik: Bireyin diğerlerinden farklı olduğuna ilişkin yargılar,
2. Aynılık ve Süreklilik: Bireyin kimliğinin devamlılığı ve sürekliliği,
3. Bütünlük: Bireyin sahip olduğu özelliklerin bütünlüğü,
4. Sosyal Dayanışma: Bireyin tanımlaması ile çevrenin bireyi tanımlaması arasındaki uyumu
sağlar.
� Erikson`a göre gelişim epigenetik temelli olduğu için kimlik gelişimi de epigenetik temelli olur.
(sperm ve yumurta birleşince 39 hafta aynı gelişim aşamalarından geçer ve çevre etkisi
yoktur. Erikson bu bilgiyi kimlik için de kullanmıştır.)
� Bireyler 8 evre boyu bunalımlarını başarı ile atlatırsa ego gücü oluşturur.

Erikson Evresi Ego Gücü


Temel Güvene Karşı Güvensizlik Umut
Özerkliğe Karşı Kuşku ve Utanç İrade
Girişimciliğe Karşı Suçluluk Amaç
Çalışkanlığa Karşı Aşağılık Yeterlilik
Kimlik Duygusuna Karşı Rol Karmaşası Bağlılık/Sadakat
Yakınlığa Karşı Yalıtılmış Sevgi, aşk
Üretkenliğe Karşı Durgunluk İlgi
Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk Bilgelik

[39]
"Ben kimim?" sorusuna yanıt verdiğimiz zaman Arnett`e göre beliren yetişkinlik iken Erikson`a
göre ergenliktir.
MARCIA`NIN KİMLİK STATÜLERİ

� Marcia Erikson’ın kuramını tamamen kabul eder.

� Kimliğin ölçülebileceğini düşünür ve bu düşüncesi ile ilgili iki değişken öne sürer;
1. Keşif - Seçeneklerin Araştırılması: Kimlik alanı ile ilgili araştırmaların yapılması.

12
2. Bağlanma (İçsel Yatırım): Keşif sonucunda bir karara varma, bağlanma
� Bağlanma, kişilik türlerinin oluşmasındaki temel dinamik olarak karşımıza çıkar.

� Bireyler genellikle moratoryum veya ipotekli olarak başlar, amaç başarılı kimliğe ulaşmaktır.

� Başarılı kimliğe genellikle beliren yetişkinlik döneminde ulaşılır.


Başarılı İpotekli Moratoryum Dağınık
Kimlik Kimlik Kimlik Kimlik

Keşif + - + -

Bağlanma + + - -

Kimlik statülerini oy kullanma düzleminden örneklendirirsek;


� Başarılı: Tüm partileri araştırır sonra bir tanesinde karar kılar,

� İpotekli: Ailesi ile aynı partiye oy verir, gerekçe olarak ailesini gösterir,

� Moratoryum[40]: Partileri araştırır ama oy konusunda kararsız kalır

� Dağınık: Ne araştırır ne oy kullanır


[40]
İpotekli kimliğe sahip bireyler mutlu olduklarını düşünürler ancak mutlu değillerdir. Buna
rağmen moratoryum ve dağınıklara göre daha "mutludurlar"
[41]
Marcia`nın kuramı Erikson’ın kuramını tam yansıtmadığı ve çok kategorik olduğu nedeniyle
eleştirilir.
[42]
Bireyler Marcia`ya göre MAMA(araştırma-bağlanma-araştırma- bağlanma) döngüsü şeklinde
gider.
BEŞ BOYUTLU KİMLİK BİÇİMLENMESİ MODELİ

� İçsel Yatırımda Bulunma: Kimlik ile ilgili konular hakkında karar verme derecesini gösterir.

13
� İçsel Yatırımla Özdeşleşme: Kişinin içsel yatırımlarını değerlendirdikten sonra bununla
özdeşleşme ve bunların kendisine ne oranda uyduğu konusundaki duygularının derecesini
gösterir.
� Seçeneklerin Genişlemesine Araştırılması: Bireylerin içsel yatırımlarda bulunmadan önce kimlik
alanları ile ilgili farklı araştırma derecesini gösterir.
� Seçeneklerin Derinlemesine Araştırılması: Kişinin sahip olduğu içsel yatırımların, kendisine ne
kadar uyduğunu değerlendirmesi için onları derinlemesine değerlendirme derecesini
göstermektedir
� Seçeneklerin Saplantılı Araştırılması: Kişilerin güçlü içsel yatırımlara ulaşmasını zorlaştıran
araştırma sürecine saplanma derecesini gösterdi.
YAKINLIK ve KİMLİK (ERİKSON vs SULLIVAN)

� Erikson`ın kuramında önce kimlik sonra yakınlık oluşur. Kimlik ergenliğin, yakınlık yetişkinliğin
konusu.
� Sullivan ilk olarak yakınlığı sonra kimlik duygusunu oluşturduğumuzu söyler.

ETNİK KİMLİK

� Etnik gruba üyelik duygusunu ve bu üyelikle ilgili tutum ve duyguları içeren benliğin süreklilik
gösteren bir yanıdır.
� Çift Kültürlülük: Ergenlerin bazı açılardan kendi etnik gruplarıyla özdeşim kurmaları, başka
açılardansa çoğunluk kültürüyle özdeşim kurmalarıyla ortaya çıkan kimlik oluşumu.
� Asimilasyon: Çoğunluk Kültürüyle yakın ilişkiler kurulurken, azınlık gurubuyla özdeşim kuramama
durumu
� Marjinal: Ne azınlık grubuyla ne de çoğunluk grubuyla özdeşim kuramamadır.

� Ayrık: Azınlık grubuyla özdeşim kurarken, çoğunluk grubuyla özdeşim kuramama.


Çoğunluk Grubuyla Özdeşleşme

GÜÇLÜ ZAYIF

Azınlık Grubuyla GÜÇLÜ Çift kültürlü Ayrık


Özdeşleşme
ZAYIF Asimilasyon Marjinal

CİNSİYET
� İnsanların kadın ya da erkek olarak özelliklerine denir.

� Erkek ve kadınların nasıl düşünmesi, davranması ve hissetmesi gerektiğini tanılayan beklentiler


ise cinsiyet rolüdür.

14
� Biyolojik Cinsiyet Kimliği: Bireylerin cinsiyet organlarına ya da beden yapısına dayanarak
kendisini cinsiyet olarak tanımlamasıdır.
� Toplumsal Cinsiyet Kimliği:Toplumlar kültürler tarafından kadın ve erkekler için tanımlanmış
cinsiyet rolleridir. Cinsiyet dediğimizde hem biyolojik hem de toplumsal örüntüyü oluşturur.
CİNSİYET ÜZERİNDE BİYOLOJİK ETKİLER

� Puberte değişimi: Ergenlikte cinsiyet davranışı üzerindeki biyolojik bir etkidir. Evrim psikologları
uyumun sürdürülmesinde cinsiyetin rolünü vurgularlar. Ergenler bedenleri hormonlarla istila
edilirken, genç erkek ya da kız ergenler cinselliği cinsiyet tutum ve davranışlarıyla birleştirirler.
Kızlar cinsel olarak çekici buldukları bir erkekle hassas, edalı tavırlar ve yumuşak sesle
konuşurlarken, erkekler cinselliklerini göstereceğini düşündükleri girişken, kibirli ve güç gösterisi
içeren davranışlara yönelirler.
� Freud ve Erikson`a göre genital yapılar cinsiyet davranışlarını etkilemektedir.

� Freud`un varsayımına göre insan davranışı doğrudan üreme süreçleriyle ilgilidir. Bundan ortaya
çıkan cinsiyetin ve cinsel davranışın temelde öğrenilmiş ve içgüdüsel olduğudur.
� Erikson, genital yapıya bağlı olarak, erkeklerin daha zorlayıcı ve saldırgan, kadınların daha
kapsayıcı ve edilgen olduklarını ileri sürmüştür.
� Evrim psikologları, temelde üremedeki farklılaşan rolleri nedeniyle, erkekler ve kadınların ilkel
çevrelerde farklı baskılarla yüz yüze kaldıklarını iddia ederler. Kısa süreli eşlilik yöneliminden
dolayı erkekler kadınlara ulaşabilmek amacıyla daha fazla kaynağı kullanmak için diğer erkeklerle
yarışırlar. Böylece, erkeklerde rekabet ve risk alma eğilimi geliştirdiklerini söylerler.
� Farklı bir görüş de, kadınların gen havuzuna katkıları, bir aileyi destekleyebilecek uzun süreli eşler
seçerek döllenmeleri için kaynaklarını koruma şeklinde olmuştur.
� Evrim psikologları, hipotezlerinin tarih öncesi spekülasyonlara dayandığı ve hiçbir olayda insan
davranışlarının evrimsel geçmişlerindeki uyumsallıkla kili0tlenemeyeceği sebepleriyle
eleştirilmiştir.

CİNSİYET ÜZERİNE SOSYAL ETKİLER

� Sosyal rol kuramı: Cinsiyet farklılıklarının temelde kadınlarla erkeklerin çelişen rollerinin sonucu
olduğunu, kadınların erkekler göre çok daha az güce sahip olduğunu ve daha az kaynağı kontrol
ettiklerinin söyleyen kuram.
� Genç kızları olan aileler cinsiyet, arkadaş seçimi ve dışarı çıkma konularında erkek çocukları olan
ailelere göre daha çok çatışma yaşadıklarını belirtirler.
� Annelerin sosyalleşme stratejileri: Anneler kızlarını oğullarına göre sosyal alanda daha uysal ve
sorumluluk doygusuyla yetiştirirler, kızın özerliğine daha fazla kısıtlama koyalar.

15
� Babaların sosyalleşme stratejileri: Babalar oğullarına kızlarına olduğundan daha fazla dikkat
ederler, onlarla daha fazla etkinlikte bulunurlar ve oğullarının entelektüel gelişimi için daha fazla
çaba harcarlar.
� Cinsiyetin sosyalleşmesinde kardeşler de rol oynar. Bir araştırma, ön ergenlikteki iki yıllık zaman
sürecinde küçük kardeşlerin cinsiyet rolleri ve serbest zaman etkinlikleri bakımından büyük
kardeşlerine benzediklerini ortaya çıkarmıştır.
� Akranlar da erkeksi ve kadınsı davranış modeli olmaları sebebiyle önemli.

� Öğretmenler kız ve erkek çocuklarına yönelik cinsiyetin sosyal yansımalarına yönelik ayrımcılık
yapar.
� Kitle iletişim araçları aracılığıyla taşınan cinsiyet rollerine ilişkin mesajların da ergenlerin cinsiyet
gelişimi üzerinde önemli etkileri vardır. (You know what it is)

CİNSİYET ÜZERİNDEKİ BİLİŞSEL ETKİLER

� Sosyal Bilişsel Kuramda Cinsiyet: Kuram, çocuklar ve ergenlerin cinsiyet gelişiminin, cinsiyet
davranışlarını gözleme ve taklit yoluyla ve cinsiyete uygun olan ya da olmayan davranışlara
verilen ödül ve cezalarla oluştuğunu vurgular.
� Cinsiyet Şema Kuramı: Bireyin dikkatli ve davranışının cinsiyet temelli sosyokültürel ölçütler ve
kalıp yargıların şekillendirdiği içsel motivasyon tarafından yönlendirildiğini açıklayan kuram.
� Cinsiyet Kalıp Yargıları: Kadınlar ve erkeklere ilişkin algı ve inançlarımızı yansıtan katı
sınıflandırmalardır. (Erkekler güçlüdür, kadınlar zayıftır. Erkeler mekanik konularda iyidir, kadınlar
iyi bakıcıdır. Erkekler sayısal işlemlerde iyidir, kadınlar sözel konularda.)

CİNSİYET BENZERLİK ve FARKLILIKLARI

� Farklılıklar ortalama değerlendirmelerdir, bütün kadınlara ve erkeklere göre genellenemezler.

� Cinsiyet farklılıkları olmasına rağmen, kadınlar ve erkekler arasında, özellikle bilişsel ve sosyo
duygusal gelişimde benzerliklere sıklıkla rastlanmaktadır.
� Farklılıklar temelde biyolojik etkenlere, sosyo kültürel etkenlere veya her ikisine de bağlı olabilir.

● Fiziksel Benzerlikler ve Farklılıklar

▪ Kadınların bedenindeki yağ oranı erkeklerinkinden iki kat daha fazladır ve daha çok göğüs ve
kalça etrafında birikir. Erkeklerde yağ oranı karında toplanır, erkeklerin boyları kadınlardan
%10 daha uzundur.
● Bilişsel Benzerlikler ve Farklılıklar

▪ Entelektüel alanda belirli bir farklılık bulunmamaktadır. Erkekler görsel-uzlamsal becerilerde


kadınlardan daha iyidir. Sözel becerilerde geçmiş araştırmalarda bayanlar iyiyken daha
sonraki çalışmalarda bir fark olmadığı saptanmıştır.

16
● Sosyoduygusal Benzerlikler ve Farklılıklar

▪ İletişimi güçlendirmeye dayalı konuşma: Konuşma dilidir ve bağlantı kurmanın ve ilişkileri


görüşmenin bir yoludur. Kadınlar ilişkilerine odaklı iletişimi güçlendirmeye dayalı konuşmalar
ve tartışmalardan, erkeklere göre daha fazla hoşlanırlar.
▪ Bilgi vermeye dayalı konuşma: Halka yönelik konuşmalar buna bir örnektir. Erkekler hikaye
anlatımı, şakalar ve ders verme gibi sözel etkinlikleri kapsayan bilgi vermeye konuşmalarla
ilgiyi kendilerine çekerler.
▪ Olumlu sosyal davranış: Çocukluk ve ergenlik boyunca, kızlar erkeklere göre daha fazla
olumlu sosyal davranış sergilerler.
▪ Duygular ve duyguların düzenlenmesi: Kadınlar erkeklere nazaran duygularını daha fazla
ifade ederler, duyguları anlamada daha iyidirler, daha çok güçlüdürler, ağlarla ve daha
mutludurlar. Erkek çocuklar kızlara göre öfke düzenleme becerisini daha az gösterirler.

ERKEKSİLİK, KADINSILIK ve ANDROJENLİK

KADINS ERKEKSİLİK
ILIK
Yüksek Düşük

ANDROJEN KADINSI
Düşük
Erkeksi ve kadınsı özellikleri yüksek Kadınsı özellikleri yüksek,
Yüksek
oranda taşıyan kadın ya da erkektir. erkeksi özellikleri düşüktür.

(En sağlıklısı)

ERKEKSİ FARKLILAŞMAMIŞ
Erkeksi özellikleri yüksek (araçsal
1s Erkeksi ve kadınsı özelliklerin
Düşük özellik) kadınsı özellikleri (ifade edici her ikisine de düşük oranda
Yüksek özellikleri) düşüktür sahiptir.

� Erkeksi ifade örnekleri; Açık düşüncülere karşı savunucu, zorlayıcı, risk almaya hevesli, baskın,
saldırgan
� Kadınsı ifadelere örnek; Sert bir dil kullanmaz, sevecen, çocukları sever, anlayışlı, kibar.

17
� Androjen eğitim programının savunucuları geleneksel cinsiyet tiplemesinin tüm öğrenciler
için zararlı olduğunu, özellikle birçok kızın fırsat eşitliğinden yararlanmasını engellediğini
savunmaktadır.
� Karşıt görüştekiler ise androjen eğitim programlarının aşırı değer yüklü olduğunu ve
toplumumuzdaki cinsiyet rolü çeşitliliğini görmezden geldiğini belirtmektedirler.
[43]
Ulusal Erkeklik Çağı Krizi: William Pollack`a göre erkek çocukların geleneksel yaklaşımlarla
yetiştirilmesi hakkındaki endişeler.
[44]
Cinsiyet rolü geçişi: Bir bireyin yeterliliği söz konusuysa, yalnızca erkeksi, kadınsı ya da
androjenlik çerçevesinde ele alınması yerine, insan temelinde incelenmesi gerektiği görüşüdür.
Kendimizi insan olarak düşünmeliyiz.
[45]
Cinsiyet yoğunlaşması hipotezi: Kızlar ve erkekler arasındaki psikolojik ve davranışsal
farklılıkların, erkeksi ve kadınsı cinsiyet rollerine uyma yönündeki sosyal baskının artması
nedeniyle erken ergenlik boyunca daha da fazlalaştığını belirten hipotezdir.

CİNSELLİK

� Cinsellik yaşamın her döneminde önemli olmakla birlikte ergenlik döneminde daha önemlidir.

� Cinselliğin ergenlik döneminde daha önemli olmasının nedeni, Puberta dönemiyle ilgilidir.
Hormonlar (ostrojen ve androjen) arttığı için ergenler cinselliği daha fazla düşünürler.
� Bilişsel gelişimle birlikte idealizm ve soyutlama kavramları oluşur. Soyutlamayla birlikte ideal
düşünme, soyut kavramlar üzerine düşünme başlar.
CİNSELLİK KÜLTÜRÜ

� Cinsellik kültürüne bakıldığında erkeklerin ve kadınların farklılaşma gösterdiği görülür.

� Kadınlar sadece fiziksel görünüşlerine önem verilen bir cinsel obje olarak, erkeklerde ne pahasına
olursa olsun “skora” yani performansa bakan cinsellik yönelimli oyuncular olarak sunulmaktadır.
� Doğru ya da yanlış cinsellik yoktur. Sağlıklı ya da sağlıksız cinsellik vardır.

HETEROSEKSÜEL TUTUM VE DAVRANIŞLARI


● Ergenlerde Cinsiyet Aktivitelerinin Gelişimi

▪ Erkek ergenler kız ergenlere göre daha fazla cinsel ilişkide bulunmaktadır ve cinsel açıdan
daha aktiftir. Lisedeki gençlerin evlenme nedeni; ailenin bilmemesi dışında cinsel ilişkide
bulunmalarıdır.
● Oral Seks

18
▪ Son 15-20 yılda yaygınlaştı.

▪ Ergenlerin oral seksi tercih etmesinin nedeni hamileliği engellemek, hamilelikten


uzaklaşma amacıdır.
▪ Cinsel yolla bulaşan hastalıkların oral seks ile bulaşmayacağı şeklinde yanlış bir düşünce
vardır.
● Cinsel Senaryolar

▪ Bireyin cinsel açıdan nasıl davranması gerektiğini tanımlayan rol örüntüleridir.

▪ Bireylerin cinsel açıdan nasıl davranmaları gerektiğini toplumsal cinsiyet belirliyor.

▪ Kadınlar cinsel ilişkide erkeklerin her istediğini yapar. Kadın erkeğin istediği zaman cinsel
ilişkiye hazır hale gelir. Erkek serttir. Erkek cinsel ilişki sınavında istediğini söyleyebilir ve
yapabilir.

● Eşcinsellerin Tutum ve Davranışları:

▪ Heteroseksüellerde ve eşcinsellerde kimlik oluşturma benzerdir, fakat toplumsal normlar


nedeniyle eşcinseller kendilerini keşfetmekte zorlanırlar.
▪ Eşcinseller çocukken ve ergenken hemcinslere yönelirler. Bireyler kendilerini genelde
ergenlik döneminde eşcinsel olarak tanımlarlar çünkü toplum heteroseksüelliğe
yönlendiriyor ve birey kendi cinsel kimliği keşfediyor.
[46]
Eşcinseller ile heteroseksüeller arasında hiçbir fark yoktur. Eşcinsellerin intihar oranı yüksektir
çünkü toplumsal kabul görmediklerinde risk artar.
[47]
Homofobi: Eşcinsellere karşı akılcı olmayan negatif duygulara sahip olmak
● Kendini Uyarma(Mastürbasyon) ● Kontraseptif Kullanımı

▪ 12-13 yaşlarında cinsel davranışlar ▪ Planlanmış gebelik ve cinsel yolla


artar. bulaşan hastalıklara karşı
koruyucu yöntemlerin ve
▪ Kadın ve erkeklerin yaşlılığa kadar
bariyerlerin kullanılması.
yaptığı davranışlardır.
▪ Cinsellikle risk almayı yan yana
▪ Doğal bir örüntüdür ve oldukça
getirdiğimizde ergen hamileliği ve
işlevseldir.
cinsel yolla bulaşan hastalıklarla
▪ Erkekler daha fazla mastürbasyon karşılaşabiliriz.
yaparlar.
▪ Mastürbasyon ruh sağlığına zarar
vermez.

19
CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR
● Virüs Yoluyla Bulaşan Hastalıklar

▪ AIDS, HIV virüsü aracılığıyla oluşur. Cinsel yolla ve kan yoluyla bulaşır. Kondom
kullanımıyla engellenir. HIV`in AIDS durumuna geçmesi 8 yıl sürer. Çok çabuk hasta olma,
yüzde belirgin yaralar, çok çabuk yorulma gibi belirtileri vardır. ELIZA testi ile HIV virüsü
tanımlanır.
▪ Genital uçuklar; temastan 3-5 gün sonra kabarcık, ağrıyı takiben kaşıntı ve döküntü
şeklinde kendisini belli eder. Lateks olmayan kondom kullanımı, kontroseptif köpük ve
krem kullanımı ile geçebilir. Bilinen bir tedavisi yoktur.
▪ Genital siğiller; HPV virüsünün sebep olduğu bir hastalıktır. Tanılaması zordur, çok
bulaşıcıdır. Genellikle penis üzerinde, vajinal bölgelerde veya anüs çevresinde küçük, sert,
acısız yumrular olarak görülür. Tedavisinde ilaçlar, dondurma yöntemi veya cerrahi
yöntemler kullanılsa da tedavi sonrasında siğiller yeniden çıkabilir ve kansere dönebilir.
● Bakteri Yoluyla Bulaşan Hastalıklar

▪ Gonore, bel soğukluğu olarak bilinen cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır.

▪ Sifiliz, penil-vajinal, oral-genital veya anal temasla bulaşır.

▪ Klamidya, en yaygın bulaşan cinsel hastalıktır. Enfeksiyonlu kadınlarda ya semptom


görülmemekte ya da çok az görülmektedir. (Mentstrüal döngünün bozulması gibi)

AHLAKİ GELİŞİM, DEĞERLER ve DİN


� Ahlak: toplumun yaşamını düzenleyen kurallar örüntüsüdür.

� Davranışçılara göre; Davranıştan sonra davranış pekiştirilirse olumlu davranıştır, ceza verilirse
davranış kınanır yani kötüdür.
� Sosyal Bilişsel Kuram`a göre taklit ve model alma yoluyla ahlak öğrenilir. Birey kendi
davranışını aktif bir şekilde düzenler (öz değerlendirme). Herkesin kopya çektiğine inanan bir
öğrenci kendi kopya çekmesini ahlak dahilinde görebilir.
� Psikanalitik Kuram`a göre ahlak örüntüleri fallik dönemde vicdan denilen örüntüyle ortaya
çıkar. Fallik dönemde çocuk anne-babanın doğru ve yanlışını içselleştirerek ahlaki örüntüleri
oluşturur. Ahlak anne-babadan öğrenilir ve ahlaki değerlendirmelerin kaynağı anne-babadır.
� Ahlakın bilişsel gelişimi açısından incelemesini Kohlberg ve Piaget yapıyor.

● Piaget`in Ahlaki Gelişim Kuramı

20
▪ Ahlaki gelişim, bilişsel gelişimle paralel ilerler.

▪ Piaget çocukların ahlaki gelişimini anlamada, kuralların nasıl yorumlandığının önemli


olduğunu düşünür.
▪ Piaget çocukların oyunlarını gözleyerek kuram oluşturur.

▪ Ahlaki akıl yürütmeler önemlidir.


1. Heteronom Dönem (5-10 Yaş)
▪ Niyet dikkate alınmaz, sonuç önemlidir.

▪ İyi ya da kötü dışarıdakiler tarafından belirlenir ve iyi ya da kötüler değişemez. (Baba kötü
dediyse baba o kişi için iyi demedikçe kişi çocuk için kötüdür)
▪ Çocuklar kuralların değişmezliğine inanır ve kurallara uymayanların otomatik olarak
cezalandırılması gerektiğini düşünürler.
▪ Kayıtsız şartsız otoriteye uyma söz konusudur.

▪ Yanlışlıkla 20 bardak kıran çocuk bilerek 2 bardak kıran çocuğa göre daha suçlu
2. Otonom (Özerk Dönem) (10-14 Yaş)
▪ Kurallar insanlar tarafından belirlenir ve gerekirse kurallar değişebilir.

▪ Niyet önemlidir.

▪ İyi ya da kötünün ölçüsü bireydir.

● Kohlberg`in Ahlak Kuramı

▪ Piaget`in kuramını genişletmiştir.

▪ Ahlaki gelişim ve bilişsel gelişim paralel ilerler.

▪ Bireylere 11 adet dilema (ikilem) sorarak kuramını oluşturur.

▪ Kohlberg üç düzey ahlaki gelişim düzeyi belirlemiştir. İlerleyen her evrede ahlak daha
içsel ve daha olgun hale gelir.
▪ Ahlak, adalettir.
1. Gelenek Öncesi Düzey (3-9 Yaş)
▪ Temel özellik benmerkezcilik olup, dışa bağımlılık vardır. Sonuç, niyetten önemlidir. Ödül
getiren davranış iyi, ceza getiren davranış kötüdür.
▪ Ceza ve itaat evresi, saf çıkar evresi gibi alt evreleri vardır.
a) Ceza ve İtaat Evresi dayandırırlar. Büyüklere itaat
vardır.
▪ Ahlaki düşünme genellikle cezaya
b) Saf Çıkar Evresi
dayalıdır. İnsanlar ahlaki
kararlarını cezadan korkmaya

21
olmaması önemlidir. Doğru
▪ Somut bir ödüle ulaşmak için
davranış karşılıklı olan davranıştır.
kurallara uyulur. Çıkarın olup

2. Geleneksel Düzey (9-14 Yaş)


▪ Temel özellik empatidir. Aile, grup ve ulusun beklentileri önemlidir. Otoritenin kuralları
kabul edilir.
a) İyi Çocuk Evresi b) Yasa ve Düzen Evresi
▪ Ahlaki yargılarda güvene, ilgiye ve ▪ Yasaları koruma ve düzeni
diğerlerine bağlılığa önem verilir. sağlama.
Başkaları ne der? "İyi oğlan","İyi
kız".

3. Gelenek Sonrası Düzey (+14 Yaş)


▪ Adalet, evrensel ahlak ilkeleri önemlidir. İnsan hakları gözlenir. Akıl ve mantık gerçekçi
olmaya yöneliktir.
a) Sosyal Sözleşme Evresi b) Evrensel Ahlak İlkeleri
▪ Herkesin yararına göre olan iyidir. ▪ Birey tüm insanların eşit olduğu
düşüncesine ulaşır.
▪ Kurallar toplumun yararına göre
değişir. ▪ İnsan hakları ve evrensel değerler
temel ölçüttür. İnsan hayatı
önemli.

● Ahlaki Duygu

▪ Vicdan sızısı önemli kavramdır.

▪ Ahlaki gelişim fallik dönemde oluşur.

▪ Soyutla ilgili eğitimler 12 yaşından sonra verilmelidir.

▪ Süperego İdeal Benlik: Ana-babanın çocuk hakkındaki olumlu düşünceleri


Vicdan: Onaylanmayan ideal standartlar.

DEĞERLER, DİN ve MANEVİYAT

Değerler: Yapılması gereken şeylere ilişkin Yaşamdaki amaç bireyin değerlerini gösterir.
inanç ve tutumlardır.

22
Din: Bireylerin kutsal ve yüce unsurlarla Maneviyat: Başkalarının ve toplumun
ilişkisini arttıran inanç sistemidir. faydasına olacak şekilde ve kendisinin
ötesinde yüce bir şeyler yatmaktadır.
Dindarlık: Dine bağlantı derecesi.

23

You might also like