You are on page 1of 43

TSOC 104

SOSYOLOJİYE GİRİŞ

Uzm. Psk. Pınar Ergüneş


SOSYALİZASYON
Sosyal Deneyim

• Sosyalizasyon; insanların potansiyellerini geliştirdikleri ve kültürlerini öğrendikleri hayat boyu


devam eden sosyal deneyim süreci olarak tanımlar.
• Davranışları çoğunlukla ya da tamamen biyoloji ile belirlenen yaşayan diğer türlerin aksine
insanlar, hayatta kalabilmek ve kültürlerini öğrenebilmek için sosyal deneyime gereksinim duyar.
• Sosyal deneyim; kişiliğin , bir bireyin oldukça tutarlı davranma, düşünme ve hissetme biçimi
temelidir.
• Kişiliğimizi çevremizdekileri benimseyerek oluştururuz. Ancak sosyal deneyim olmazsa, kişilik
neredeyse hiç gelişmez.

pinarergunes@gau.edu.tr 3
Sosyal İzolasyon

• Etik sebeplerden dolayı, araştırmacılar ne olacağını araştırmak için insanoğlunu tamamen izole
edemezler.
• Ama geçmişte insan olmayan primatlar (tüm maymun türlerini kapsayan memeliler) üzerinde
sosyal izolasyonun etkilerini araştırmışlardır.
• 1962 yılında yapılan bir araştırmada; insan davranışlarına şaşılacak bir şekilde benzer davranış
gösteren rhesus maymunlarını çeşitli izolasyon ortamlarına soktular. Yeterli beslenme ile
izolasyonda altı ay süre geçiren maymunların gelişiminin ciddi bir şekilde bozulduğunu
keşfetmişlerdir. Kendi gruplarına döndüğünde bu maymunlar pasif, sinirli ve korkak olmuşlardır.

pinarergunes@gau.edu.tr 4
Sosyal İzolasyon

• Aynı araştırmada yavru maymunları, kablolardan yapılmış, tahtadan bir kafası olan ve memesinin
olması gerektiği yerde bir beslenme tüpünün emziği bulunan bir yapay anneyle kafeslere
yerleştirildiğinde; bu maymunlar hayatta kalmayı başarmıştır ancak gruba konulduğunda; diğer
maymunlar ile iletişime geçmemişlerdir.
• İzole edilmiş çocuklar üzerine yapılan çalışmalar

pinarergunes@gau.edu.tr 5
Sosyalizasyonu Anlamak
Sigmund Freud’un Kişilik Öğeleri
Temel İnsan Gereksinimleri
• Freud, biyolojinin insan gelişiminde, belirli içgüdüler bakımından olmasa da, önemli bir yeri
olduğunu iddia etmiştir.
• İnsanların doğumdan itibaren iki temel gereksinimi olduğunu kuramlaştırmıştır.
• Birincisi; Freud’un terimleri ile ‘’hayat güdüsü’’ ya da Antik Yunan aşk Tanrı’sının ismi Eros olarak
bilinen cinsel ve duygusal ilişkidir.
• İkincisi ise saldırgan olan güdümüz ‘’ölüm içgüdüsü’’ ya da Thatanos (Yunanca ölüm) ‘tur.
• Bilinçdışında sürekli hareket halinde olan bu iki zıt güç derin bir iç çatışma yaratır.

pinarergunes@gau.edu.tr 6
Sosyalizasyonu Anlamak
Sigmund Freud’un Kişilik Öğeleri
Freud’un Kişilik Modelleri
• Freud temel ihtiyaçları ve toplumun etkisini bir kişilik bir kişilik modeli olarak üç ana başlık
altında toplamıştır.
• Id; insanoğlunun bilinçdışına yerleşmiş, anında tatmin edilmek isteyen temel güdülerini temsil
eder.
• Ego; bir kişinin toplumun ihtiyaçlarını kendi içsel haz güdüleriyle bilinçli bir şekilde dengeleme
çabalarıdır.
• Süperego; bir birey tarafından içselleştirilmiş kültürel değerler ve normlar bütünüdür.

pinarergunes@gau.edu.tr 7
Sosyalizasyonu Anlamak
Jean Piaget’in Bilişsel Gelişim Kuramı
• Duyusal Motor Dönemi (Sensori-Motor)
• İlk aşama, bireylerin dünyayı sadece duyuları vasıtasıyla algıladığı gelişim evresi olan duyusal motor evresidir.
Hayatın ilk iki yılında bebekler 5 duyu organları (görme, işitme, dokunma, tat alma, koklama) ile dünyayı
algılarlar.
• Ön Operasyonel Dönem (İşlem Öncesi Dönem)
• Çocuklar yaklaşık iki yaşındayken bireylerin dili ve diğer sembolleri kullandığı ön operasyonel gelişim evresine
girerler. Çocuk bu vakitten sonra zihnini kullanarak dünyayı düşünmeye başlar ve hayal eder.
• Ancak iki ve altı yaş arasındaki ‘’işlem öncesi’’ çocukları hala ayrıntılı deneyimlere ve nesnelere anlam veremez.
Bir oyuncağı en çok beğendiği oyuncak olarak belirleyebilir, ama ne çeşit oyuncaklar beğendiğini belirtemezler.

pinarergunes@gau.edu.tr 8
Sosyalizasyonu Anlamak
Jean Piaget’in Bilişsel Gelişim Kuramı
• Somut Operasyonel Dönem (Somut İşlemler Dönemi)
• Bir sonraki aşama bireylerin çevreleri ile nedensel bağlantı kurduğu somut operasyonel evresidir.
7 ve 11 yaşlarında çocuklar çevresinde olup biten olayların neden ve nasıl olduğuna odaklanırlar.
• Buna ek olarak çocuklar bir sembolü özel bir olaydan ya da nesneden ziyade daha fazla olayla ya
da nesneyle ilişkilendirebilirler.
• Örneğin, 5 yaşındaki bir çocuğa bugün Çarşamba olduğunu söylerseniz, bugünün onun doğum
günü olduğunu söyleyerek bir sembolü bir zamanda kullanır. Ama 10 yaşındaki soyut işlemler
dönemindeki çocuk "Evet bugün Çarşamba, ayrıca benim doğum günüm" der.

pinarergunes@gau.edu.tr 9
Sosyalizasyonu Anlamak
Jean Piaget’in Bilişsel Gelişim Kuramı
• Formel Operasyonel Dönem (Soyut İşlemler Dönemi)
• Gelişimin son dönemi olan formel operasyonel dönemi, bireylerin soyut ve eleştirel bir şekilde
düşündükleri evredir.
• Yaklaşık 12 yaşından sonra gençler somut durumları düşünmekten ziyade soyut bir şekilde düşünmeye
başlarlar.
• Örneğin, yedi yaşındaki bir çocuğa büyüdüğünde ne olmak istiyorsun diye sorulduğunda, somut bir
cevap olan "öğretmen"'i duyarız. Ancak çoğu genç böyle bir soru karşında daha soyut düşürebilir ve
"başkalarına yardım edebileceğini bir meslek sahibi olmak istiyorum" der.
• Soyut düşünme kapasitesine eriştikleri için gençler mecazı anlayabilirler.

pinarergunes@gau.edu.tr 10
Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemleri
Dönem Yaklaşık Yaşlar Psikososyal Krizler Önemli Kişiler / Psikososyal Vurgular
İlişkiler
I Doğum-18 ay Güvene karşı güvensizlik Anne Almak
Vermek
II 18 ay-3 yaş Özerkliğe karşı utanç ve kuşku Ebeveynler Tutmak, Gitmesine
izin vermek
III 3-6 yaş Girişimciliğe karşı suçluluk Çekirdek Aile Yapmak (peşinden gitmek) Yapar
gibi yapmak (oynamak)
IV 6-12 yaş Çalışkanlığa karşı aşağılık duygusu Komşular, Okul Bir şeyler yapabilmek,
Birlikte bir şeyler yapabilmek
V 12-18 yaş Kimlik kazanmaya karşı rol Arkadaş grupları ve Kendisi gibi olma (ya da olmamak)
karmaşası lider modeller
VI Genç Yetişkinlik Samimiyete karşı yalnızlık Yakın arkadaşlar, Başkalarında kendini kaybetmek ya
cinsellik, rekabet ve iş da bulmak
birliği
VII Orta Yetişkinlik Üreticiliğe karşı verimsizlik Bölünmüş işler ya da Dikkat çekmek
paylaşılan ev işleri
VIII Geç Yetişkinlik Benlik bütünlüğüne karşı ‘’İnsanlık’’ ‘’Benim Yapamadıklarıyla karşı karşıya
pinarergunes@gau.edu.tr
umutsuzluk gibiler’’ kalmak 11
Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemleri
1. Dönem: Güvene Karşı Güvensizlik (Doğumdan-18 aylığa Kadar)
• Doğum ile ilk 8 ay arasında bebekler hayatlarının ilk sınavını verir: güven duygusu kazanmak,
dünyalarının güvenilir bir yer olduğunu hissetmek. Bu sürede ailelere bebeklerin bu ilk sınavında
büyük bir rol düşer.
2. Dönem: Özerkliğe Karşı Utanç ve Kuşku (18 aylık-3 yaş)
• İkinci bir sınav, dünya ile tutarlı bir şekilde baş etmenin öğrenildiği 3 yaştır. Öz kontrol kazanmada
başarısız olmak çocukları kendi yetenekleri hakkında kuşku duymaya yönlendirir.
3. Dönem: Girişimciliğe Karşı Suçluluk Duygusu (3-6 yaş)
• Bu yaşlardaki çocuklar çevreleri (ailesi dışındaki insanlar ile ilişki kurmayı) ile meşkul olmayı ve
ailelerin ve diğerlerinin beklentilerini karşılamada suçluluk ve başarısızlığı öğrenmelidirler.
pinarergunes@gau.edu.tr 12
Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemleri
4. Dönem: Çalışkanlığa Karşı Aşağılık Duygusu (6-12 yaş)
• 6 ve 13 yaşları arasında çocuklar okula başlar, arkadaş edinir ve kendi başlarınna olmayı
öğrenirler. Başarılarından ya gurur duyarlar ya da zorlukların üstesinden gelemeyeceklerinden
korkarlar.
5. Dönem: Kimlik Kazanmaya Karşı Rol Karmaşası (12-18 yaş)
• Ergenlik yaşlarında gençler kendi kişiliklerini oluşturmakla mücadele ederler. Kendilerini diğerleri
ile özdeşleştirir ama tek ve özel olmak da isterler. Neredeyse bütün gençler kendi kişiliklerini
oluşturmakla mücadele ederken bu karmaşayı yaşarlar.

pinarergunes@gau.edu.tr 13
Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemleri
6. Dönem: Samimiyete Karşı Yalnızlık (Genç Yetişkinlik)
• Gençler için sınav, diğer kişiler ile yakın ilişkiler kurmak ve sürdürebilmektir. Yakın arkadaş olmak
ya da aşık olmak, bağlılık ihtiyacı ve ayrı bir kimliğe sahip olma ihtiyacını dengelemekle gerçekleşir.
• 7. Dönem: Üreticiliğe Karşı Verimsizlik (Orta Yetişkinlik)
• Yetişkinlik döneminin sınavı ailedeki, işteki ve daha geniş bir çevrede bireylerin hayatına katkıda
bulunmaktır. Bunda başarısız olunduğunda, bireyler içine kapalı ve kendi sınırlı ilgilerine bağımlı
yaşar.

pinarergunes@gau.edu.tr 14
Erikson’un Psikososyal Gelişim Dönemleri
8. Dönem: Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk (Geç Yetişkinlik)
• Hayatın sonu yaklaştığı için, insanlar geçmişe dönüp memnuniyet ve bütünleşme hissi içinde neyi
başardıklarını görmek için hevesli olurlar. İçine kapalı olanlar için yaşlılık sadece mutsuzluk ve
kaçırılmış fırsatları göz önüne getirir.

pinarergunes@gau.edu.tr 15
Sosyalizasyonun Faktörleri
Aile
• Aile, sosyalizasyonu birkaç yönden etkiler. Çoğu insana göre aile belki de sosyalizasyonun en önemli
bölümüdür.
Çocukluğun İlk Dönemindeki Sosyal Çevre
• Bebekler ilgi ve bakım için tamamıyla birilerine bağlıdır. Güvenli ve uygun bir ortam sağlanması
genellikle anne-baba ve diğer aile üyelrine düşer.
• Birkaç yıl boyunca, en azından çocuklar okula başlayana kadar, aile çocuklarına beceriler, değerler ve
inançlar öğretir.
• Sonuç olarak, araştırmalar gösteriyor ki, aileden başka hiçbir şey çocuğa yeterli mutluluğu ve uyumu
sağlayamaz. Aileden öğrenilen şeylerin tamamı doğrudan anne-baba tarafından sağlanmaz. Çocuklar
aynı zamanda yetişkinlerin yarattığı ortamdan da bir şeyler öğrenirler. 16
pinarergunes@gau.edu.tr
Sosyalizasyonun Faktörleri
Irk ve Sınıf
• Aile sayesinde, ebeveynler çocuklarına sosyal bir kimlik verirler. Sosyal kimlik ırkla da ilgilidir.
• Sosyal sınıf, ırk gibi, bir çocuğun kişiliğinin oluşmasında önemli bir rol oynar.
• Yüksek ya da düşük sosyal sınıfta doğmaları, çocuklara zamanla ailelerinin sosyal sınıflarının, diğer
insanların onlara karşı nasıl baktıklarını ve zamanla kendilerini nasıl göreceklerini etkilemektedir.
• Buna ek olarak, araştırmalar sınıfın ailelerin çocuklarına ne kadar para harcadığını ve aynı
zamanda ailelerin onlardan ne beklediğini belirlediğini göstermektedir.
• Ülkelerde çocuklarda bulunan en iyi özelliklerin yer aldığı bir listeden seçim yapmaları
istendiğinde, düşük sınıfta olanlar itaat ve topluma ayak uydurmayı seçmişlerdir. Zengin aileler ise
iyi değerlendirme ve yaratıcılığı seçmişlerdir.
pinarergunes@gau.edu.tr 17
Sosyalizasyonun Faktörleri
• Melvin Kohn (1977), sosyal düzeyi düşük insanların sınırlı eğitime sahip olduğunu ve yakın
denetlenme altında rutin işlerde çalıştığını belirtmiştir. Çocuklarının da benzer konumda olacağını
varsayan aileler onları itaatkâr olmaya teşvik ederler, hatta fiziksel şiddete bile başvurabilirler.
• Zengin aileler ise daha fazla eğitimlidir ve genellikle hayal gücü ve yaratıcılık gerektiren işe
sahiptirler.
• Bu yüzden çocuklarında da bu özelliklerin olmasını isterler. Bilinçli ya da bilinçsiz, aileler
çocuklarının onların yolunda gitmesini isterler. Daha zengin aileler çocuklarına boş zaman
aktiveleri (spor, seyahat, müzik dersleri gibi) sağlarlar.

pinarergunes@gau.edu.tr 18
Sosyalizasyonun Faktörleri
Okul
• Okul, öğrencilere geçmişleri dışındaki insanlarla tanıştırma olanağı sunarak, sosyal dünyalarını genişletir.
• Çocuklar geçmişleri dışındaki insanlarla karşılaştıklarında ırk ve sosyal düzeyin önemini kavrarlar. Bunu
anladıkları zaman tek bir ırk, cinsiyet ve sınıftan oluşan oyun gruplarında bir araya gelirler.
Cinsiyet
• Okul da aileye benzer olarak, çocuğun cinsiyet rolünü öğrenmesinde önemli bir yere sahiptir.
Araştırmalar gösteriyor ki, okulda erkek çocuklar daha fazla fiziksel aktivite de bulunurlar, vakitlerinin
çoğunu dışarıda harcarlar.
• Kızlar ise daha çok sınıf içerisinde küçük işlerle uğraşırlar. Erkek çocuklar sınıf içerisinde daha fazla
hareket gerektirecek işleri yaparken, kız çocukları daha sessiz ve sakindirler.
pinarergunes@gau.edu.tr 19
Sosyalizasyonun Faktörleri
• Bütün çocuklar için okulda öğrenilen dersler resmi ders planıdan daha kapsamlıdır.
• Okullar gayriresmi olarak çok şey öğretir, bu da gizli müfredat olarak adlandırılır.
• Sporlar öğrencilere becerilerini, kapasitelerini geliştirmeyi öğretirken; rekabeti ve uyum içerisinde
nasıl çalışılacağı hakkında önemli dersler verir.
• Okul, aynı zamanda öğrenciler için ilk bürokrasi deneyimidir. Okul günleri kişisel olmayan kurallara
ve katı zaman çizelgelerine dayanır. Bu özellikler, daha sonra karşılaşılacak geniş topluluklar için bir
ön çalışmadır.

pinarergunes@gau.edu.tr 20
Sosyalizasyonun Faktörleri
Akran Grubu
• Okula başladıkları zaman çocuklar üyelerinin ilgi, sosyal düzey ve yaş seviyesi bakımından aynı
oldukları bir akran grubuna katılırlar.
• Aile ve okulun aksine, akran grubu çocuklara yetişkinlerin denetiminden kaçma imkânı sağlar.
• Çocuklar, akranları arasında kendi başlarına nasıl ilişki kurabileceklerini öğrenirler.
• Akran grupları aynı zamanda ailelerin pek fazla paylaşmadığı konuları (kıyafet, popüler müzik gibi)
ya da izin vermedikleri şeyleri (uyuşturucu ve seks gibi) tartışma şansı verir.

pinarergunes@gau.edu.tr 21
Sosyalizasyonun Faktörleri
Kitle İletişim Araçları
• Yapılan araştırmalar okul çağındaki gençlerin TV karşısında daha fazla zaman harcadığını
(ortalama 6-6,5 saat) göstermektedir.
• Çocuklar video oyunu oynamayı tercih ederken, gençler daha çok müzik videoları ve internette
dolaşmayı tercih etmektedirler.
• TV ve diğer kitle iletişim araçları bizi hem eğlendirir hem de eğitim içerikli programlar ile
hayatımızı zenginleştirir. Medya aynı zamanda bizi farklı kültürlerle besler ve günümüz konularını
tartışmamızı sağlar.

pinarergunes@gau.edu.tr 22
GÜNLÜK YAŞAMDA SOSYAL ETKİLEŞİM
Sosyal Yapı
• Sosyal etkileşim; insanların başkalarıyla ilişkili olarak etki ettikleri ve tepki gösterdikleri süreçtir.
Statü
• Bugünün toplumlarında insanlar günlük hayatlarını statü; bir kimsenin sahip olduğu sosyal konum,
düşüncesini kullanarak inşa etmektedir.
• Statü, sosyal kimliğimizin parçasıdır ve başkalarıyla olan ilişkilerimizi belirlemeye yardım eder.
• Statü Seti
• Her birimiz aynı anda birçok statüye sahibizdir. Statü seti terimi; bir kimsenin belli bir anda sahip
olduğu statülerin toplamına işaret eder.
• Genç bir kız; anne-babası için bir evlat; kardeşi için bir kız kardeş; okulda bir öğrenci ve voleybol
takımında bir oyuncu olabilir. 23
pinarergunes@gau.edu.tr
Sosyal Yapı
• Statü setleri, yaşam boyunca değişmektedir.
• Bir çocuk ebeveyn olmak için büyümekte; bir öğrenci psikolog olmak için mezun olmakta ve bekar
biri evli olmak için (eş olmak için) evlenmektedir.
• Bir kuruma katılmak veya bir iş bulmak statü setimizi genişletirken, etkinliklerden geri durmak
statü setini daraltır.
• İnsanlar hayat boyu statü elde eder ve kaybederler.

pinarergunes@gau.edu.tr 24
Sosyal Yapı
Doğuştan Kazanılan ve Sonradan Kazanılan Statüler
• Doğuştan Kazanılan Statü; bir kimsenin doğuştan sahip olduğu veya daha sonra iradesi dışında
kabullendiği sosyal konumdur.
• Doğuştan kazanılan statüler; hakkında az seçeneğimizin olduğu veya hiç seçeneğimizin olmadığı
durumlardır.
• Sonradan Kazanılan Statüler; bir kimsenin özgür iradesiyle elde ettiği, kişisel yetenek ve çabayı
yansıtan sosyal konuma işaret etmektedir.
• Onur listesine giren öğrenci, sporcu, bir meslek sahibi bireyi kapsamaktadır.

pinarergunes@gau.edu.tr 25
Sosyal Yapı
Rol
• Rol; belli bir sosyal statüye sahip olan birinden beklenen davranıştır. Bir kimse bir statüye sahip olur ve bir
rolü gerçekleştirir.
• Örneğin; öğrenci statüsüne sahip olma; kişiyi derslere katılma ve ödevleri tamamlama rolünü
gerçekleştirmeye sevk eder.
• Rol Çatışması & Rol Gerilimi
• Rol Çatışması; iki veya daha fazla statüye bağlı roller arasındaki çatışmadan bahsetmektedir. Örneğin;
ebeveynlik ve ev dışında çalışmanın birleşimi fiziksel ve ruhsal olarak yorucudur.
• Rol Gerilimi; tek bir statüye bağlı roller arasındaki gerilime işaret eder.
• Örneğin; bir eğitimci; öğrencileriyle arkadaşça bir tutum içersinde olmaktan hoşnut olabilir; ancak aynı
zamanda; öğrencilerini adil bir şekilde değerlendirmesi için kişisel mesafeyi de korumalıdır. 26
pinarergunes@gau.edu.tr
GRUPLAR VE ÖRGÜTLER
Sosyal Gruplar
• Hemen herkes grup yaşantısının önünü oluşturan aidiyet duygusunu hissetmek ister.
• Bir sosyal grup, kendilerini bir diğeriyle tanımlayan ve birbirleriyle etkileşime giren iki veya daha
fazla kişidir. İnsanlar çiftler, aileler, arkadaş grupları, dini kuruluşlar, kulüplerler, işler, komşuluklar
ve büyük örgütler içerisinde bir araya gelebilir.
• Şekli ne olursa olsun, bir grup ortak deneyimleri, bağlara ve çıkarları olan kişilerden oluşur.
Kısacası, sosyal grupların üyeleri bireyselliklerini korurken, özel anlamda kendilerini "biz" olarak
düşünürler.

pinarergunes@gau.edu.tr 27
Sosyal Gruplar
• Sosyal gruplar, üyelerinin birbirlerine karşı kişisel ilgilerinin derecesine bağlı olarak iki şekildedir.
• Birincil grup, üyelerinin kişisel ve kalıcı ilişkileri paylaştığı küçük gruptur. Birincil ilişkiler aracılığı ile
bağlayan kişiler birbirleri ile çok fazla zaman geçirir, çok geniş kapsamlı faaliyetleri birlikte yapar
ve birbirlerini çok iyi tanıdıklarını düşünürler. Aile, tüm toplumların en önemli birincil grubudur.
• Bu gruplar hayatta ilk tecrübe ettiğimiz gruplar arasında yer almaktadırlar. Buna ek olarak, aile ve
arkadaşlar tutumlarımızı, davranışlarımızı ve sosyal kimliğimizi biçimlendiren sosyalizasyon
sürecinde temel öneme sahiptir.

pinarergunes@gau.edu.tr 28
Sosyal Gruplar
• İkincil grup, üyelerinin belirli bir hedef veya faaliyet için bir araya geldiği büyük ve kişisel olmayan
gruptur.
• Birçok bakımdan, ikincil gruplar birincil gruplarla zıt niteliklere sahiptir.
• İkincil ilişkiler, zayıf duygusal bağları ve kişilerin birbirleri hakkında az bilgi sahibi olmasını
içermektedir.
• Birçok ikincil grup kısa vadelidir, başlangıcı ve bitişi belirgin özellikler göstermez.
• Dönem bittikten sonra belki birbirlerini bir daha görmeyecek üniversitede aynı dersi alan
öğrenciler, ikincil gruplara örnek gösterilebilir.

pinarergunes@gau.edu.tr 29
Sapma
• Sapma; kültürel normların gözle görülür şekilde ihlalidir.
• Normlar hemen hemen tüm insan faaliyetlerini yönlendirir; bu nedenle sapma kavramının
sınırları oldukça geniştir.
• Sapmanın bir kategorisi suç; bir toplumun resmi olarak koyduğu ceza yasasının ihlalidir.

pinarergunes@gau.edu.tr 30
Sapmanın Sosyal Temelleri
• Sapmayı, bireylerin özgür seçimi ya da kişisel başarısızlıkları şeklinde görme eğilimimiz olsa da -
uyum kadar sapma da- toplum tarafından biçimlenir.
• 1. Sapma kültürel normlara göre değişir. Hiçbir düşünce eylem kendiliğinden sapkın değildir.
Sadece bazı normlarla ilişkili bakımından sapkın hâle gelir.
• Sapma, tüm dünya söz konusu olduğunda çok daha farklılıklar göstermektedir. Örneğin;
Arnavutluk, her tür dini inancın, örneğin haç çıkarmak gibi, kamusal alanda gösterimini
yasaklamıştır.

pinarergunes@gau.edu.tr 31
Sapmanın Sosyal Temelleri
• 2. İnsanlar başkaları öyle nitelendirdiği için sapkın olurlar. Herkes kültürel normları en az bir kere
ihlal eder. Hiç kendi kendinize konuşarak yolda yürüdünüz mü ya da iş yerinizden bir kalem "ödünç
aldınız» mı?
• Bu gibi davranışların bizleri akıl hastası veya suçlu olarak tanımlaması diğerlerinin bizi nasıl
algıladıklarına, tanımladıklarına ve tepkilerine göre değişmektedir.
• 3. Toplumların norm tespiti ve de kural ihlalini tanımlamaları sosyal iktidarı içinde
barındırmaktadır. Karl Marx’a göre yada; iktidar sahiplerinin kendi çıkarlarını korumak için
kullandıkları araçtır.
• Örneğin; bir sokağın köşesinde hükümet aleyhine konuşan evsiz bir insan huzuru bozmaktan dolayı
hapse girme riskini taşır; ancak seçim kampanyası sırasında tam da aynısını yapan bir belediye
başkan adayı polis korumasına tabidir. 32
pinarergunes@gau.edu.tr
Sapmanın İşlevleri: Yapısal İşlevsel Analiz
• Yapısal işlevsel yaklaşımın temel öngörüsü sapkınlığın sosyal örgütlenmenin gerekli bir parçası
olduğudur.
• Durkehim’ın Temel Varsayımı
• Emile Durkheim sapmayla ilgili hiçbir şeyin anormal olmadığını öne sürmüştür. Aslında sapma
dört esas işleve sahiptir:
• 1. Sapma; kültürel normları ve değerleri onaylar. Ahlaki yaratıklar olarak insanlar, bazı tutum ve
davranışları ötekilerine tercih etmek zorundadırlar. Fakat erdemin herhangi bir tanımı kötüye ait
zıt düşünceye dayanır. Kötü olmadan iyi olamaz ve suç olmadan adalet olamaz. Sapma, ahlakiliği
desteklemek ve tanımlamak için gereklidir.

pinarergunes@gau.edu.tr 33
Sapmanın İşlevleri: Yapısal İşlevsel Analiz
• 2. Sapmaya yanıt vermek ahlaki sınırları açıklığa kavuşturur. İnsanlar, bazı bireyleri sapkın olarak
tanımlarken, doğru ile yanlış arasına bir sınır çizerler. Örneğin, bir üniversite kopya çeken
öğrencileri cezalandırmak sureti ile akademik dürüstlük ve kopya çekmek arasındaki çizgiyi
kalınlaştırır.
• 3. Sapmaya yanıt vermek insanları bir araya getirir. İnsanlar ciddi sapkınlıklara ortak tepkilerde
bulunur. Bu durum, Durkheim‘a göre, insanları birbirlerine bağlayan ahlaki bağları pekiştirir.
• Örneğin, 11 Eylül 2001’deki terör saldırısından sonra, tüm ABD'dek insanlar ülkenin korunması ve
sorumluların adalet önüne çıkarılması konusunda birleşmişlerdir.

pinarergunes@gau.edu.tr 34
Sapmanın İşlevleri: Yapısal İşlevsel Analiz
• 4. Sapma toplumsal değişmeyi teşvik eder. Sapkın kişiler, durağanlığa alternatifler önermek ve
değişimi teşvik etmek yoluyla toplumun ahlaki sınırlarını genişletirler. Durkheim'a göre,
günümüzün sapkınlığı, geleceğin ahlaki değerleri olabilir.
• Örneğin; 1950’lerde ahlaksızlık olarak suçlanan Rock-and-Roll birkaç sene sonrasında milyon
dolarlık bir sanayi haline gelmiştir, aynı şekilde hiphop müzik aynı yolu izlemiştir.

pinarergunes@gau.edu.tr 35
Sapma ve Eşitsizlik: Sosyal Çatışma Analizi
• Sosyal çatışma yaklaşımı sapma ile sosyal eşitsizliği ilişkilendirir. Bir başka deyişle kimin veya neyin
sapkın olarak etiketlendirildiği, hangi kategorideki kişilerin toplumda güç sahibi olduğuna bağlıdır.
• Sapma ve Güç
• Alexander Liazos, sapkın olarak nitelendirmeye eğilimli olduğumuz insanların – yani kaçık diye
dışladıklarımızı- güçsüz oldukları kadar kötü veya zararlı olmadıklarını vurgulamaktadır.
• Çevreyi kirletenler yada uluslararası silah satıcıları değil de; sokak köşelerindeki işsizler veya
giyimleri bize benzemeyenler sapkınlık damgasını taşırlar.

pinarergunes@gau.edu.tr 36
Sapma ve Eşitsizlik: Sosyal Çatışma Analizi
• Sosyal çatışma kuramı bu kalıbı üç şekilde açıklar.
• İlk olarak, tüm normlar -özellikle herhangi bir topluma ait yasalar- zengin ve güçlülerin çıkarlarını
temsil ederler. Zenginleri tehdit eden insanlar, ister mallarını almış (adi hırsızlar), ister daha
eşitlikçi bir toplum talebi olanlar (siyasi radikaller) sapkın olarak etiketlendirilirler.
• İkincisi, davranışları sorgulansa da, güçlüler sapkın etiketlerin kaynaklarına sahiptir. Yöneticilerin
çoğunluğu yakın zamanda şirket skandallarına karışıp henüz tutuklanmamıştır, sadece az bir kısmı
hapishaneye girmiştir.
• Üçüncü olarak, kanun ve normların doğal ve iyi olduğuna dair yaygın inanış, siyasi karakterlerinin
maskesidir. Bu sebeple yasaların eşit uygulanmamasını kınamamıza rağmen, yasaların kendilerinin
adil olup olmadığını sorgulamayız.
pinarergunes@gau.edu.tr 37
Sapma ve Kapitalizm
• Markist geleneğe bağlı Stewen Spitzer (1980), sapkın etiketlerin kapitalizmin işleyişine müdahale
eden kişilere uygulandığını iddia etmektedir.
• Birincisi, kapitalizm mülkiyetin bireysel kontrolü üzerine temellendiğinden, başkalarının mallarını
tehdit edenler -özellikle zenginlerden çalan fakirler- sapkın olarak etiketlendirilmeye öncelikli
adaylardır.
• Öte taraftan, fakirlerden faydalanan zenginlerin sapkın olarak etiketlendirilmesi daha düşük
olasılıktır.
• Örneğin, kiracılarının mahsullerinden yüksek kira talep eden ve ödenmediğinde onları kovan
toprak ağaları sadece "işini yapmaktadır".

pinarergunes@gau.edu.tr 38
Sapma ve Kapitalizm
• İkincisi kapitalizm üretken emeğe dayandığından, çalışamayan ya da çalışma isteği olmayan kişiler
de sapkın olarak etiketlendirilme riskini taşımaktadır.
• Toplumumuzdaki birçok kişi çalışma dünyasının dışındaki insanları, kendi istekleri ile olmasa bile,
bir şekilde sapkın olarak düşünmektedir.
• Üçüncüsü, kapitalizm otorite figürlerine saygı üzerine kurulu olduğundan, insanların otoriteye
karşı çıkmasına sebep olmak da sapkınlıktır.
• Okulu asan ya da ebeveyn veya öğretmenlerine karşı çıkan öğrencilerle işveren ve polislerle iş
birliği yapmayan yetişkinler bu hususa örnektir.
• Dördüncüsü, kapitalist statükoya karşı çıkan herhangi birinin sapkın olarak etiketlendirilmesi
olasıdır. Bu durum işçi örgütlenmeleri, radikal çevreciler ve savaş karşıtı eylemciler için geçerlidir.
pinarergunes@gau.edu.tr 39
Sapma ve Kapitalizm
• Madalyonun öteki yüzünde ise, toplum kapitalizmi destekleyen herhangi bir şeyi destekler.
• Örneğin, başarılı atletler ünlü statüsüne kavuşurlar, çünkü bireysel edinim ve rekabeti temsil
ederler.
• Ayrıca; uyuşturucu madde (marihuana, eroin, psikiyatrik ilaçlar ya da kokain gibi) kullanımını
sapkınlık olarak kınarız, ancak statükonun uyumunu sağlayan maddeleri (alkol ve kafein gibi)
teşvik ederiz.

pinarergunes@gau.edu.tr 40
Sapma ve Kapitalizm
Beyaz Yakalı Suç
• Yüksek statüde kişilerin mesleklerini icra ederken giriştikleri suç beyaz yakalı suçtur.
• Beyaz yakalı suçlar şiddet içermez ve polislerin silahlı müdahalesini gerektirmez.
• Beyaz yakalı suçlular kendilerini ve başkalarını zenginleştirmek için daha çok güçlü poziyonlarını
kullanırlar.
• En yaygın beyaz yakalı suçlar; banka dolandırıcılığı, iş yeri sahtekarlığı, rüşvettir.
• Beyaz yakalı suçlular cezaya çarptırıldığında ya da yargılandıklarında, genelde cezadan kaçarlar.

pinarergunes@gau.edu.tr 41
Sapma ve Kapitalizm
Şirket Suçları
• Bazen kişiler değil şirketin tümü yasaları ihlal eder.
• Şirket suçu; şirketlerin ya da şirket adına hareket eden kişilerin yasa dışı işlemleridir.
• Şirket suçları hatalı ya da tehlikeli ürünlerin satışından, çevrenin bilinçli şekilde kirletilmesine
kadar uzanır.
• Yer altı kömür madenleri, madenlerde olan kazalar ve maden de çalışan bireylerin akciğer
yetmezliğinden hastalanması veya ölmesi bunlara örnektir.

pinarergunes@gau.edu.tr 42
Sapma ve Kapitalizm
Organize Suç
• Organize suç, yasa dışı yollardan mal veya hizmet sağlayan işletmelerdir.
• Bazen yasadışı örgütler, aynen çetelerin ‘’koruma’’ amaçlı olarak dükkan sahiplerinden para
toplaması gibi, kendileriyle iş yapmaları için zorlarlar. Çoğu olayda, bununla birlikte, organize
suçlar yasadışı mal ve hizmetlerin –genellikle seks, ilaçlar ve kumar gibi- istekli alıcıya satışı
şeklinde olmaktadır.

pinarergunes@gau.edu.tr 43

You might also like