You are on page 1of 3

BİLGİLENDİRİCİ DİNLEME ÖDEVİ BÜYÜK YOK OLUŞ

DİNOZORLARIN SON ANLARI

Bundan 66.milyon yıl önce bugünkü Meksika’nın Yucatan yarımadasının ucundaki Chicxulub isimli
kasabada hiç beklenmedik bir anda dinozorları yok eden bir meteor gerçekleşmiş. Bu meteorun 10-
11km (10.000metre)çapa sahip olduğu düşünülürken ama başka kaynaklara göre bu 81 km’ye kadar
çıktığı da bildiği söyleniyor.

10,000
9,000
8,000
7,000
6,000
5,000 Tablo 1:Çernobil ve Rusya meteor
4,000 çap karşılaştırması
3,000
2,000
1,000
0
Çernobil Rusya

Çap

Şöyle düşünün 2013 yılında Rusya‘nın Çernobil kasabasında düşen meteor sadece 20 metre çapa sahip
ve buna rağmen 1500 civarı canlı yaralandı ve 7200 bina hasar aldı.
Dinozorları yok eden meteor bundan 500 kat büyüktü ve 15 katrilyon kilogram ağırlığındaydı.
Bu meteorun Dünya’ya çarpması sonucu açığa çıkan enerjinin %99’u etrafa ve uzaya geri dönerken
%1’i dünyanın zil gibi çalmasına neden oldu. Bu çarpmanın etkisi ile 150km‘lik çap ve 30 km
derinlikte bir krater oluştu.
Ama bu Dünya’ya düşen ve kayıtlara geçen en büyük meteor değil. Bundan daha büyük meteor
yaklaşık 300 km çapa sahip devasa bir meteor günümüzden 2 milyar yıl önce Güney Afrika civarına
düşmüştü.

Chicxulub kraterini oluşturan dinozorları yok eden meteor bugüne kadar en iyi çalışılmış meteordur.
Bu konudaki ilginç bir nokta da şu: Jeolojik katmanlar zamanla üzerine yeni çöküntülerin gelmesi ile
örtülüyorlar ve bu Chicxulub kraterinin de üzeri 66 milyon yıl öncesinden 21.yy kadar yaklaşık 600
metrelik çöküntü birikintisiyle kaplandı ama buna rağmen hala en iyi çalışılmış kraterlerden biridir.
Böyle bir meteor çarpması sonucunda oluşacak en kritik şeylerden bir tanesi depremlerdir. Çarpma
noktasından yayılan sismik dalgalar yaklaşık 16-17dk sonra bugünkü Amerika’nın batı kıyısına
ulaştılar yani binlerce km uzağa ulaşarak 11 ve 12 büyüklüğünde depremlere neden oldular. 11 -12
depremi Türkiye’de olan 99 İzmit depreminden yaklaşık 2510kat daha güçlü ve açığa çıkan enerji 125
bin kat daha fazla enerji çıkmasına neden oluyor.
Eğer bu kadar fazla enerjiyi yapay olarak açığa çıkarmak isteseydiniz Hiroşima’ya atılan atom
bombasından tam aynı noktaya aynı anda 500 milyar adet patlatmanız gerekirdi veya aynı anda 100
milyon adet çar bombası patlatılması gerekirdi. Çar bombası insanlığın patlattığı en güçlü atom
bombasıdır. Bu depremler nedeniyle birçok yaşam alanı sadece bu depremler nedeniyle yok oldu.
Meteor düştüğü nokta okyanusun çokta derin bir noktası olmadığı için ufak tsunamiler oluştu ama yine
de bunu mega tsunami sözcüğü ile ifade etmemiz gerekir. Çünkü yaklaşık 100 metreyi aşan dalgaların
oluştuğu hesaplanıyor. Bu mega tsunamilerin yüksekliği 1.4km ulaşmış olabilir.
Ama eğer ki okyanusun çok daha derin bir noktasına ulaşmış olsaydı 4-5 km(4000-5000metre) mega
tsunamiler yaratabilirdi. Tsunamilerin büyüklüğünü şöyle izah etmek gerekirse bir sörf dalgası 22
metredir.
Çapmanın etkilerinden biride atmosfer tabakasında oldu bu kadar yüksek bir basınç etrafa yayıldığı
için saate 1.000 km aşan hızda rüzgârlar oluştu bu nedenle o sırada havada her ne varsa yere çakıldı.
Bu olaylar dünyayı tektonik olarak da etkilendi. Dünyanın 4 bir yanından volkanlar lavlar yaymaya
başladılar. Çarpma şiddetine bağlı olarak yer kabuğu yer değiştirdi.
Bir diğer sorun civardaki bütün ormanlar yanmaya başladı. Bu orada yaşayan çoğu türün sonu
anlamına geliyordu.
Yanmanın etkisi ile kalkan toz ve duman atmosferi kaplamaya başladı. Dolayısı ile güneş ışınlarını
kesti bunlar yeryüzünde foto sentetik canlıların büyük bir kısmı fotosentez yapamayarak ya da kısıtlı
olarak yaparak yok olmak zorunda kaldılar. Sayısız ekolojik zincir altüst oldu. Bu orada yaşayan çoğu
türün sonu anlamına geliyordu.
Bunun günümüzdeki iklim değişikliğinden de bildiğimiz üzere sera gazı etkisi de var yeryüzüne
ulaşabilmiş güneş ışınları atmosfer tabakasının kalın bir şekilde tozla dumanla kaplanması sonucu
atmosfer içerisinde hapsoldu ve buna bağlı olarak gezegenimizin yüzey sıcaklığı hızlı bir şekilde
artmaya başladı. Buda günümüzde iklim değişikliği nedeniyle yaşadığımız birçok sorunun çok daha
kısa bir sürede o dönemde yaşamış canlıları etkilemesine neden oldu.
Öyleki bu kalkan toz ve dumanın tekrar yere inmesinin yaklaşık 10 yıl sürmesi düşünülüyor ve bu
süreç boyunca yaşanılan yüksek sıcaklıklar birçok soğukkanlı hayvanın soyunun tükenmesine neden
oluyor.
Tabi birde zehirli gazlardan söz etmemiz gerekiyor. Çünkü gezegenimiz yer kabuğunun altına
hapsolmuş birçok gaz bu titreşimin ve volkanizmanın etkisi ile yeryüzüne çıkmaya başlıyor. Karbon
monoksit, sülfat, metan gibi birçok gazdan söz ediyorum. Mesela karbon monoksit havadan daha ağır
bir gaz olduğu için bu gazın çıktığı yerlerde etrafta yeryüzünde birkaç metrelik karbon monoksit
tabakaları oluşuyor ve buna bağlı olarak belirli bir uzunluğa sahip olmayan birçok hayvan boğularak,
zehirlenerek ölüyorlar yani çok kaotik bir dönemden söz ediyoruz.
Sülfatı ele alalım yüzeye çıkan sülfatın sadece sera gazı etkisi yok aynı zamanda bir de asit
yağmurlarına neden oluyor. Durup dururken üzerinize asit yağmaya başlıyor ve büyüklüğünüzden
bağımsız olarak asit nedeniyle ölüyorsunuz. Böyle kaotik bir süreçten söz ediyoruz. Bu çarpmanın
etkisi ile olan olaylara baktığımızda hem çarpmanın etkisi ile oluşan gazlardan ötürü hem de asit
yağmurlarından ötürü okyanusta da çok ciddi bir ekolojik yıkım başlıyor. Bir balığın resifin diğer
okyanus yaşantısının yok olmasına neden olacak düzeyde okyanus asitlenmesi yaşandığını görüyoruz.
Günümüzde de iklim değişikliğinin en büyük sorunlarından bir tanesi okyanuslardaki karbondioksit
gibi gazların birikiminin artması ve buna bağlı olarak okyanusun asitlenmesi yaşam döngülerini
bozması tahmin edebileceğiniz gibi bu olaylar sisilesi o dönemdeki yaşamın yüzlercesi hatta binlerce
yıl bu sorunlarla yüzleşmek zorumda kalmasına neden oluyor. Sadece çarpmanın etkisinden dolayı
olan tüm bu olaylar dolayısıyla 25 kg üzerindeki canlıların büyük bir kısmı özellikle de soğukkanlı
hayvanların büyük bir kısmı yok oluyor ve dolayısıyla dinozorlar olarak tanımladığımız grubun büyük
bir kısmının yok olduğunu görüyoruz.
Sadece bir kol bu süreçten başarı ile çıkmayı başarıyor onlarda bugün kuşlar olarak bildiğimiz canlı
sınıfı kuşlar doğrudan dinozorların torunu olan bir sınıf ve günümüzde dinozorları halen temsil etmeye
devam ediyorlar. Bunun haricinde kalan bütün dinozorların gerek çarpmanın direkt etkisi ile gerekse
de bu iklim değişimine bağlı olarak yok olduklarını görüyoruz.
Ancak yok olan tek tür dinozorlar değildi. Memelilerin, böceklerin, kuşların, deniz yaşantısını da
etkiledi. Uçan sürüngenlerin mesela pterezorlar gibi tamamı ya da büyük bir kısmının yok olduğunu
biliyoruz.

 Sayısal olarak konuşmak gerekirse o dönemde yaşamış olan her 4 türden 3 tanesi bu meteorun
ve sonrasında gelen olayların etkisi ile maalesef yok oluyor.

Meteor sonrasında gelişen olaylar


 Depremler
 Mega Tsunamiler
 1.000 km aşan hızda rüzgârlar
 Tektonik olaylar
 Yer kabuğu yer değiştirmesi
 Orman yangınları
 Zehirli Gazlar
 Asit yağmurları

Tablo 2:Meteor sonrasında gelişen olaylar bütünü

Evrim Tarihinde birçok bunun gibi yıkım yaşandı. Bu söylediğim 66 milyon yıl önce yaşanan yok
oluşta bugüne kadar görülmüş en ölümcül yok oluş değil. Eğer Permian Triassic yok oluşunu
düşünecek olursanız o dönemde yaşamış bütün türlerin %90 yok olmuştu.
Ama her yok oluş evrimsel olarak yepyeni başlangıçları mümkün kılıyor. Hepimizin yakından bileceği
üzere memelilerin yükselişi dinozorların yok oluşu sayesinde mümkün oluyor. Çünkü dinozorlar
memeliler için çok büyük kısıtlayıcı bir faktör görevi görüyor. Dinozorlar hayatta iken memelilerin
çok ciddi avcıları vardı. Ama bunların ortadan kalkmasına bağlı olarak memeliler kendilerine yepyeni
yaşam alanları buldular. Hızlı bir şekilde çeşitlenmeye başladılar.
Balinalara, yarasalara ve primatlara gidecek soy hatları çok ciddi bir şekilde evrimsel yayılım
geçirdiler. Buna adaptif radyasyon adını veriyoruz. Jeolojik olarak daha kısa zaman dilimlerinde çok
ciddi çeşitlenmenin yaşandığı dönemler bunlar.
Bu 66 milyon yıl önce yaşanan yok oluşta bunun en güzel örneklerinden bir tanesidir. Memeliler
içerisinden ayrılan ufak bir kemirgen grubu sonradan primatlar olarak adlandırılan bir gruba evrimleşti
ve o yok oluştan 60 milyon yıl sonra primatlar içerisinde yaşanan bir diğer ayrım bugün homosapien
olarak adlandırılan biz insanlara kadar gelecek olan soy hattını mümkün kıldı.

You might also like