You are on page 1of 124

IV.

K‹TAP: OSMANLILAR VE
DÜNYA (1600-1800)
HÜSEYİN ÇINAR
Selçuklulardan Günümüze TARİH EL KİTABI, ed. A.N.Turan, Ankara 2006,s.297-454.

Osmanl› klasik düzeni, 16. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda, içeride ve d›flar›da meydana ge-
len bir tak›m olaylar›n etkisiyle de¤iflmeye bafllad›. O dönemin ça¤dafl yazarlar› bu
de¤iflmeyi, timar ve devflirme sistemleri gibi Osmanl› klasik düzeninin temelini tefl-
kil eden uygulamalar›n, yavafl yavafl ortadan kalkmas› olarak yorumlarken, günümüz
tarihçileri genel olarak bu durumu “de¤iflim”, “dönüflüm” “çözülme”, “duraklama”,
“buhran” ya da “kriz” fleklinde tan›mlanmaktad›rlar. Bu tan›mlamalar› Osmanl› tari-
hinin bir sonraki yüzy›llar›n›n tümü için kullanmak belki yersiz olur. Çünkü bu dö-
nemler içinde parlak baflar›lar›n elde edildi¤i devirler de vard›r.
Mevcut uygulamalar ve olaylar›n tarihi seyri göz önüne al›nd›¤›nda, 16. yüzy›l›n
son çeyre¤inden 19. yüzy›l›n bafllar›na kadarki dönem klasik sonras› dönem olarak
adland›r›lmaktad›r. Bu dönemin temel özelli¤i, sosyal hayatta ve insan yaflam›nda de-
¤iflmeler yaflanmas›na ra¤men, devletin yap›s›nda köklü de¤ifliklik olmamas›d›r. An-
cak, yaflanan süreç, 19. yüzy›lda ortaya ç›kan yeni uygulamalara ve modern Osman-
l› kurumlar›na öncülük etmifl ve zemin haz›rlam›flt›r.
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun yaflad›¤› de¤iflim süreci, onun bir parças› oldu¤u Av-
rupa’daki geliflmelerin etkisinde kalm›flt›r. Avrupa bu dönemde, dünya tarihinin son-
raki yüzy›llar›n› ve kuflaklar›n› do¤rudan etkileyecek bir de¤iflime sahne olmufltur.
Katolik Kilisesi’nin otoritesinin zay›flamas›, ulus temeline dayanan yeni meflrûtî mo-
narflilerin ortaya ç›kmas›, bilimsel düflünce kavram›n›n geliflmesi, ayd›nlanma felse-
fesinin genifl kitlelere yay›lmas›, teknik alanda yeni icatlar›n gerçekleflmesi, sermaye
birikiminin kapitalizme ve 18. yüzy›la damgas›n› vuran Sanayi Devrimi’ne yol açma-
s›, etkisi sonraki yüzy›llarda daha çok hissedilen Frans›z Devrimi’nin gerçekleflmesi
ve nihayet 19. yüzy›lda Avrupa’n›n dünya hegemonyas› kurmas› gibi olaylar ve ge-
liflmeler bu de¤iflimin öne ç›kan örnekleridir. 16. yüzy›ldan 19. yüzy›la kadarki döne-
me, bu özelliklerinden dolay›, Avrupa tarihinin kültürel de¤iflim veya dönüflüm ça¤›
denilmektedir.
Osmanl› klasik düzenindeki de¤iflim bir anda ortaya ç›kmam›flt›r. Buna bir tak›m
iç ve d›fl faktörler zemin haz›rlam›flt›r. Bu süreç içerisinde 17. yüzy›l, devletin mev-
cut durumunu sorgulama ve “kanûn-› kadîm” olarak adland›r›lan klasik düzen uygu-
lamalar›na yeniden dönülmesini savunan gelenekçi ayd›nlar›n çabalar›n›n yo¤unlafl-
t›¤› bir dönem olurken; 18. yüzy›l, içeride yerelleflmenin, bir bak›ma adem-i merke-
ziyetçili¤in öne ç›kt›¤›, ›slahat düflüncesinin yo¤unlaflt›¤›, kaybedilen topraklar› geri
alma arzusunun gündemde tutuldu¤u, dünyay› tan›ma, anlama ve diplomasiyi öne ç›-
karma dönemi olmufltur.
16. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun siyasî ve askerî baflar›-
lar›nda bir duraklama görülür. Bilhassa Kanuni döneminin sonlar›nda Osmanl› top-
raklar›n›n do¤al s›n›rlar›na ulaflt›¤› kabul edilir. Art›k bu dönemden itibaren Osman-
l› ordular›, afl›lmas› zor, güçlü siyasî ve co¤rafî engellerle karfl›laflm›fl, s›n›r bölgele-
rine ulaflma zamanlar› uzam›fl, bu da yeni fetihleri ve toprak kazan›mlar›n› haliyle
zorlaflt›rm›flt›r. Hem karada hem de denizde güçlü rakiplerle karfl› karfl›ya gelen Os-
238 manl›lar›, bat›da Viyana önlerinde Habsburglar, do¤uda Kafkaslarda ve ‹ran plato-
sunda Safevîler, Hint Okyanusu’nda Portekizler, Akdeniz’in bat›s›nda ‹spanyollar,
TAR‹H EL K‹TABI

kuzeyde Ruslar ve Afrika’da çöl durdurmufltur.


A. UZUN SAVAfiLAR, BUHRANLAR VE DE⁄‹fiMELER
Osmanl› - Avusturya Savafl›
1593-1606 y›llar› aras›nda Osmanl›larla Avusturya Habsburglar› Macaristan cephe-
sinde bir dizi savaflta karfl› karfl›ya geldi. Yaklafl›k on dört y›l süren bu savafllar›n Os-
manl› taraf›ndaki nedenleri aras›nda; Habsburglar›n daha önceki antlaflmalar gere¤i
ödemeleri gereken vergileri göndermemeleri, Osmanl›’ya ba¤l› Erdel (Transilvanya /
Macaristan), Eflak (Romanya) ve Bo¤dan (Moldavya) voyvodalar›n›n ayaklanmaya
teflvik edilmeleri, s›n›r ihlâlleri ve Bosna beylerbeyi Telli Hasan Pafla’n›n öldürülme-
si gibi olaylar öne ç›kmaktad›r. Bunlara ilaveten Osmanl› devlet adamlar› aras›ndaki
rekâbet, bilhassa Ferhad Pafla ile Koca Sinan Pafla aras›nda oldu¤u gibi, vezirler ara-
s›ndaki çekiflme ve kap›kulu askerinin yeni bir cepheye yönlendirilerek ‹stanbul’dan
ve devletin iç sorunlar›ndan uzak tutulma giriflimleri, savafl›n öne ç›kmayan gerekçe-
leri aras›nda say›labilir.
Avusturya ‹mparatoru II. Rudolf’un (1576-1612), bu savafl›, Müslüman - H›risti-
yan mücadelesine dönüfltürme giriflimi k›sa zamanda Avrupa’da yank› buldu. Pa-
pa’n›n deste¤iyle Osmanl›’ya karfl› Mukaddes ‹ttifak ilan edildi. Savafl›n henüz bafl-
lar›nda Erdel, Eflak ve Bo¤dan voyvodal›klar› Avusturya saflar›nda savafla kat›ld›lar.
Böylece karfl›l›kl› s›n›r ihlalleriyle bafllayan ve zamanla Macaristan ve Orta Avru-
pa’ya hakim olma mücadelesine dönüflen Osmanl› - Avusturya savafl›, pek çok Kato-
lik, Protestan ve Ortodoks H›ristiyan’›n Macar cephesinde bir araya gelmesine ve Os-
manl›larla savaflmas›na neden oldu. Osmanl›lar aç›s›ndan Erdel’in karfl› tarafa geç-
mesi, Tuna yolunun kapanmas›, erzak ve mühimmat naklinin durmas› demekti. Ta-
raflar›n bafllang›çta birbirine üstünlük sa¤layamad›¤› savafl, ilk baflta voyvodal›klar
üzerinde yo¤unlaflt›.
Osmanl› taraf›nda savafl›n bafllamas›ndan iki y›l sonra, III. Murad (1574-1595) öl-
dü ve yerine o¤lu III. Mehmed (1595-1603) padiflah oldu. Yeni padiflah ertesi y›l or-
dunun bafl›nda sefere ç›kt› ve Kuzey Macaristan’da, Avusturya’n›n elinde bulunan
E¤ri kalesi al›nd›. Arflidük Maximillien idaresindeki Avusturya ve Macar müflterek
ordusu Haçova’da bozguna u¤rat›ld›. Bu zafer, Osmanl›lar›n kazand›klar› son mey-
dan savafl› olarak tarihe geçti. III. Mehmed’in bir an evvel ‹stanbul’a dönmek isteme-
si, Osmanl› taraf›n›n bu zaferden gere¤i gibi yararlanmas›n› ve kal›c› bir sonuç elde
etmesini engelledi. Savafl sonraki y›llarda Estergon, ‹stolni Belgrad, Yan›kkale (Ra-
ab), Yerköyü, Bükrefl, ‹brail, Varadin, Kanije ve Budin gibi flehir ve kaleler etraf›n-
da devam edip gitti.
Osmanl›lar bat›da Habsburglarla mücadele ederken, do¤uda Safevîler bofl durma-
d›. 1590 Ferhad Pafla Antlaflmas›’yla kaybettikleri topraklar› geri alabilmek için çe-
flitli aray›fllara giren fiah I. Abbas (1587-1629), Osmanl›’ya karfl› müttefik bulabil-
mek için Avrupa’ya elçiler gönderdi. 1599’da Viyana’ya giden ‹ran elçi heyeti, ‹m-
parator taraf›ndan s›cak karfl›land› ve onlara, do¤uda Ruslar ve Gürcülerle Osmanl›-
lara karfl› ittifak kurmak istedikleri iletildi. Ayr›ca, Avrupa’daki H›ristiyan krallar›n
da bir Haçl› Ordusu etraf›nda birlefltirilmeye çal›fl›ld›¤› belirtildi. Safevî fiah› Avru-
pa’dan ald›¤› bu destekle, 1603’te Osmanl› Devleti’ne savafl ilan etti. Böylece Os-
manl›lar, bat›da Avusturyal›lar, do¤uda Safevîler, içte de 1596’dan itibaren artarak
devam eden ve Anadolu’yu bafltan bafla yak›p y›kan Celâlî isyanc›lar›yla olmak üze- 239
re, üç cephede mücadele etmek zorunda kald›. Bu arada Osmanl› taht›nda de¤ifliklik

OSMANLILAR VE DÜNYA
meydana geldi; III. Mehmed’in ölümüyle yerine on dört yafl›ndaki o¤lu I. Ahmed
(1603-1617) geçti.
Savafl›n ileriki safhalar›nda Protestan Erdelliler’in Avusturya Habsburglar›’na is-
yan etmeleri, Avusturya’n›n dikkatini Erdel sorununa yöneltti. Bu isyandan yararlan-
ma yoluna giden Osmanl› Devleti k›smen de olsa durumunu düzeltti. Sadrazam Lala
Mehmed Pafla Budin’de Erdel prensi Stefan (‹stvan) Bocskay’› huzuruna kabul etti ve
ona “Macar Kral›” unvan› vererek tâç giydirdi (1605). Böylece Osmanl› himayesine
giren Bocskay, Erdel’in yeni kral› olurken, Osmanl›-Avusturya s›n›r›nda yeni bir
tampon bölge olufltu.
Avusturya aç›s›ndan bölgede flartlar de¤iflmeye bafllad›. Kanije kalesi kahraman-
l›klarla dolu bir savunmadan sonra Osmanl›lar’da kal›rken, daha önce Avusturyal›la-
ra geçen Estergon, 1605’te yeniden geri al›nd›. Bütün bu geliflmeler iki taraf› bar›fla
yanaflt›rd›. Do¤u’da Safevîler’le ve içte de Celâlî isyanlar›yla u¤raflan Osmanl› Dev-
leti, 1606’da Avusturya Habsburg ‹mparatorlu¤u’yla Zitvatoruk Antlaflmas›’n› imza-
lad›. Böylece III. Murad’›n saltanat›n›n son y›llar›nda bafllayan Osmanl›-Avusturya
savafllar›, I. Ahmed’in saltanat›n›n bafllar›nda sona erdi. Osmanl›lar bu bar›fl› yap-
makla k›smen rahatlad› ve gücünü art›k bundan sonra, do¤u’da Safevîlere, içte de Ce-
lâlî isyanlar›na yo¤unlaflt›rd›.
Orta Avrupa’da Osmanl› yay›lmas›n›n durdu¤unu ilan eden Zitvatoruk Antlaflma-
s›, on yedi maddeden oluflmaktad›r. Antlaflman›n hükümlerinin geçerlili¤i, I. Ahmed
ve II. Rudolf’un yönetimde olduklar› dönemle s›n›rl› kalmay›p, yirmi y›l olarak be-
lirlendi. Bu antlaflma ile Osmanl› taraf›, art›k bundan sonra Avusturya ‹mparatoru’na
“Nemçe Kral›” yerine “Roma Çasar› (Kayser = ‹mparator)” diye hitap edecekti. Fet-
hedilen E¤ri, Kanije ve Estergon kaleleri Osmanl›larda kal›rken; Avusturya’n›n Ka-
nuni döneminden beri Osmanl›lara her y›l vermekte oldu¤u 30.000 duka alt›n tutar›n-
daki vergi kalkacak, fakat bir defaya mahsus 200.000 gurufl -takriben 67.000 duka al-
t›n- savafl tazminat› ödenecekti. Avusturya ‹mparatoru ile Macar Kral› Bocskay ara-
s›nda imzalanan Viyana Antlaflmas› Osmanl› taraf›ndan tan›nacak; Padiflah ile ‹mpa-
rator iki senede bir, birbirlerine hediyeler gönderecekti. S›n›r kaleleri tamir edilecek,
ama yeni kaleler yap›lmayacakt›.
Osmanl›lara Kanije ve E¤ri d›fl›nda yeni toprak kazand›rmayan bu uzun savafl,
malî, askerî ve diplomatik aç›lardan pahal›ya mal oldu. Eski Macaristan Krall›¤›’n›n
Habsburglar’›n elinde kalan topraklar› için, Osmanl›’n›n 1533 ve 1547 antlaflmalar›-
na göre ald›¤› vergiden ve toprak iddias›ndan vazgeçildi. Osmanl› Padiflah› ile Habs-
burg ‹mparatoru’nun eflit kabul edilmesi, Osmanl› d›fl siyaseti ve diplomasisi aç›s›n-
dan yeni bir dönemin bafllang›c› ve Avrupa’da Türk üstünlü¤ünün kaybolmaya bafl-
lad›¤›n›n göstergesi olarak kabul edildi. Osmanl› Devleti bundan önceki antlaflmalar-
da kendi tespit etti¤i flartlar› karfl› tarafa dikte ettirirken; bu antlaflmay› taraflar, eflit
hukukî haklara sahip, uzun görüflmeler sonras›nda, mütekabiliyet esas›na göre imza-
lad›lar. Bu bak›mdan Zitvatoruk Antlaflmas›, Avrupa devletleriyle Osmanl› Devleti
aras›nda devletleraras› hukuka uygun yap›lan ilk antlaflma kabul edilmektedir. Avus-
turya’yla yaflanan bu uzun savafl dönemi bir baflka gerçe¤i daha ortaya koydu. Art›k
Osmanl› ordusu eskisi gibi, savafl tekni¤i ve silah bak›m›ndan, Avrupa ile bafl edecek
güçte de¤ildi.
240 I. Ahmed’den IV. Murad’a Osmanl›-‹ran Savafllar›
Ferhad Pafla Antlaflmas›’yla Kafkasya ve Azerbaycan topraklar›n› s›n›rlar›na dâhil
TAR‹H EL K‹TABI

eden Osmanl› Devleti, bölgede yeni sorunlarla karfl› karfl›ya geldi. Osmanl› hakimi-
yeti buralarda bir türlü tesis edilemedi. Türkçe konuflan, fakat fiiî olan halk ve Ana-
dolu’dan kaçan Türkmen alevi-k›z›lbafl afliretler Safevî Devleti’nin hizmetine girdi-
ler ve kendilerine flahseven ad›n› takt›lar. Bölgede sadece fiirvan Sünnî idi. Osmanl›-
lar’›n getirdi¤i idare tarz› ve nüfus tahririne dayanan vergi sistemi, timar usulü ve al›-
fl›lmam›fl vergiler, bu topraklarda yaflayan halk aras›nda hoflnutsuzlu¤a neden oluyor-
du.
Yerli hanedanlar ve kabile reisleri, bilhassa Kürt ve Türkmen afliretlerin ço¤un-
lukta bulunduklar› Irak-› Acem’de (bugünkü Kuzey ‹ran ve Azerbaycan bölgesi),
merkeziyetçi Osmanl› idaresi yerine, daha gevflek feodal karakter gösteren fiah’›n
idaresini tercih etmekteydiler. Ayr›ca bölgenin, Osmanl›’n›n ileri üsleri olan Ba¤dat,
Diyarbekir, Erzurum gibi eyaletlerinden uzak olmas›, herhangi bir olay s›ras›nda as-
kerî ve malî yard›m›n ulaflt›r›lmas›na engel olmaktayd›. Bölgede timar alan Osmanl›
askeri aç›s›ndan da durum iyi de¤ildi. Çünkü halk›n büyük k›sm› ‹ran’›n iç bölgele-
rine göçmüfl, bunun sonucunda da timar gelirleri azalm›flt›. Bu da timar alan askerin
bölgede tutunmas›n› zorlaflt›r›yordu. Bütün bu olumsuz geliflmelerin bir araya gelme-
si, bölge üzerinde Osmanl› hakimiyetinin pekiflmesini engellemekteydi.
Osmanl› Devleti, fiah I. Abbas zaman›nda ‹ran’dan iktisadî alanda büyük darbe
yedi. Bu dönemde ‹ran ipe¤inin Avrupa’ya tafl›nmas›nda takip edilecek transit ticaret
yolu tart›flmalar›, iki ülke aras›ndaki iliflkilerde belirleyici rol oynad›. ‹ran önemli bir
servet kayna¤› olan ipek ticaretinden Osmanl› Devleti’ni mahrum b›rakmak için Av-
rupa devletleriyle ittifaklara giriflti. ‹spanyollarla yap›lan görüflmeler sonras›nda ipe-
¤inin, Hürmüz Bo¤az› üzerinden Lizbon’a tafl›nmas› kararlaflt›r›ld›. Bu amaçla ‹ran’-
da Benderabbas liman› kuruldu. fiah I. Abbas ‹spanyollarla yapt›¤› ittifakla yetinme-
di, di¤er taraftan 1592’de kurulan Do¤u Akdeniz Ticaret Kumpanyas›’yla (Levant
Company) bölgede siyasî ve iktisadî nüfuzu artan ‹ngilizlerle de anlaflma yoluna git-
ti. ‹ran’›n ticarî alandaki bu hamleleri Osmanl› taraf›nda da karfl›l›k buldu. ‹ran’›n
fliddetle ihtiyaç duydu¤u k›ymetli madenlerin ve bak›r›n bu ülkeye ihrac› yasakland›.
Bu da haliyle ‹ran’da para buhran›na neden oldu.
‹ngilizler, ‹ran ipe¤ini Avrupa’ya tafl›rken, ‹spanyollarla çat›flmamak için 1554’te
kurulan Moskova Kumpanyas› güzergâh›n› kulland›lar. K›sa bir süre sonra da Hint
Okyanus’unda hakimiyetlerini tesis edince, bu kez Moskova yolu yerine Hint yolunu
tercih ettiler. ‹ran ipe¤inin Avrupa’ya tafl›nmas›nda ortaya ç›kan bu yeni yollar, Os-
manl›lar için büyük malî kay›plara yol açt›. Ancak, ‹ngilizlerin kulland›klar› yollar›n
uzunlu¤u, ipe¤i nakit para yerine mal satarak alma arzular› ve Do¤u Akdeniz Ticaret
Kumpanyas›’n›n kendi menfaatlerini öne ç›karmas› gibi nedenler, Osmanl› limanla-
r›ndan ‹ran ipe¤inin tam olarak çekilmesini engelledi. Osmanl›lar, 17. yüzy›l›n ilk
çeyre¤inden itibaren, Bat› ile Hint ticareti aras›nda arac› olma rolünü tamamen kay-
bederken, ‹ran’la ticaretini k›smen de olsa korudu.
Safevî fiah›, Osmanl›larla imzalad›¤› antlaflmadan on üç y›l sonra harekete geçti
ve 1603-1611 y›llar› aras›nda devam eden, yeni bir savafl bafllatt›. Bu durumda Os-
manl› Devleti, bat›da Avusturya’yla, içte de Celâlîlerle u¤rafl›rken, ayn› anda do¤uda
Safevîler’le savaflmak zorunda kald›. Osmanl›larla yapt›¤› bar›fl› iyi de¤erlendiren
fiah I. Abbas, bir taraftan do¤uda Özbeklerle mücadele ederken, di¤er taraftan da içe-
ride merkezîyetçi yönetimi güçlendirdi. Yepyeni bir askerî teflkilat kurdu ve ateflli si-
lahlar bak›m›ndan zay›f olan birliklerini takviye etti. Avrupa ülkeleriyle de, yukar›da 241
belirtildi¤i gibi, dostluk iliflkilerine girdi, ittifaklar kurdu.

OSMANLILAR VE DÜNYA
Safevîler öncelikle Tebriz, Revan, Gence, Derbend, Nahc›van gibi merkezleri ele
geçirdiler. Bu sald›r›lar karfl›s›nda Osmanl› ordusu pek varl›k gösteremedi. 1578-
1590 y›llar› aras›nda ‹ran’dan al›nan topraklar birer birer elden ç›kt›. Eski sadrazam
Ca¤alazâde Sinan Pafla’n›n ‹ran serdarl›¤› döneminde pek baflar› elde edilemedi. Bu
y›llarda Osmanl› ordusu Revan ve Tebriz taraflar›nda a¤›r yenilgiler ald›. Ca¤alazâ-
de Sinan Pafla, bu arada, kendisine yard›ma geç gelen Halep beylerbeyi Canbulato¤-
lu Hüseyin Pafla’y› idam ettirdi. Hüseyin Pafla’n›n idam›, daha sonra ye¤eni Ali Pafla
taraf›ndan kan davas›na dönüfltürülecek ve o y›llarda devam eden Celâlî isyanlar›na
yeni bir halkan›n daha eklenmesine neden olacakt›r. Ca¤alazâde’nin ölümünden son-
ra (ö. 1605), devletin bütün gücü sadrazam Kuyucu Murad Pafla’n›n serdarl›¤›nda Ce-
lâlî isyanlar› üzerine yo¤unlaflt›. Bu arada ‹ran cephesi uzun süre bofl b›rak›ld›. Bu du-
rum, sadrazam Kuyucu Murad Pafla’n›n Anadolu’yu Celâlîler’den temizleyip
1610’da ‹ran cephesine serdar tayin edilmesine kadar devam etti. fiah I. Abbas, Ku-
yucu Murad Pafla’n›n ‹ran cephesine gelmesi üzerine bar›fl teflebbüsünde bulundu.
Ancak, Pafla’n›n 1611’de Diyarbekir’de ölümüyle, bu teflebbüs sonuçsuz kald›. Os-
manl› taraf›nda sadrazaml›¤a ve ‹ran serdarl›¤›na bu kez, do¤u cephesini iyi bilen Na-
suh Pafla getirildi.
Sadrazam Nasuh Pafla’n›n serdarl›¤› zaman›nda Safevîlerle bar›fl görüflmeleri de-
vam etti. Bu arada fiah, Osmanl›lar’dan ald›¤› Tebriz, Revan ve fiirvan flehirlerini
kaybetmek istemiyordu. Nihayet, Kanunî ile fiah Tahmasb aras›nda 1555’te imzalan
Amasya Antlaflmas› s›n›rlar› esas al›nmak üzere, 1612’de Nasuh Pafla Antlaflmas› im-
zaland›. Bu antlaflmayla Osmanl› taraf›; 1590 Ferhad Pafla Antlaflmas›’yla ‹ran’dan
ald›¤› yerleri iade edecek, buna karfl›l›k fiah I. Abbas da ele geçirdi¤i bu topraklar için
y›lda 200 yük ipek vergi verecek ve daha önceki antlaflmalarda yer alan dinî hüküm-
ler aynen muhafaza edilecekti. Böylece Osmanl› Devleti, bat›da Avusturya savafllar›
ve içte Celâlî isyanlar› nedeniyle, ilk baflta fazla önem vermedi¤i ‹ran cephesinde, da-
ha önce elde etti¤i topraklar›ndan vazgeçerek, geri ad›m atm›fl oluyordu.
Nasuh Pafla Antlaflmas› ancak üç y›l sürdü. Safevîlerin antlaflmadaki hükümleri
yerine getirmemeleri, iki ülke aras›ndaki iliflkilerin yeniden bozulmas›na neden oldu.
fiah I. Abbas her y›l göndermeyi taahhüt etti¤i ipe¤i göndermemifl, ayr›ca elçi olarak
‹ran’a giden ‹ncili Mustafa Çavufl’tan da iki y›ldan beri haber al›namam›flt›. Buna bir
de Safevîler’in Avusturya ile yapt›klar› anlaflma eklenince, Osmanl›-Safevî iliflkileri
kopma noktas›na geldi. ‹ran cephesindeki geliflmeler, 1615’te yeni bir savafl›n baflla-
mas›na neden oldu. Önce, sadrazam Öküz Kara Mehmed Pafla’n›n, daha sonra onun
yerine tayin edilen Halil Pafla’n›n zaman›nda, ‹ran cephesinde baflar›s›z sonuçlar al›n-
d›.
Osmanl› ordusu ‹ran cephesindeyken Osmanl› taht›nda de¤ifliklik oldu. I. Ah-
med’in ölümünden sonra, kardefli I. Mustafa (1617-1618, ilk saltanat›) tahta ç›kar›l-
d›. Ancak, onun bu saltanat› üç ay kadar sürdü ve yerine I. Ahmed’in o¤lu II. Osman
(1618-1622) geçti. Bu arada, Osmanl› ordusunun Serav Ovas›’nda Safevî ordusuna
yenilmesi üzerine, ‹ran üzerine yeni bir sefer düzenlendi. Osmanl›larla savaflmak is-
temeyen fiah I. Abbas, çeflitli hediyeler ve bol miktarda zahireyi Osmanl› ordusuna
göndererek bar›fl teklifinde bulundu. 1618 y›l›nda daha önce Nasuh Pafla’n›n yapt›¤›
antlaflman›n flartlar›na benzeyen, Serav Antlaflmas› yap›ld›. Bu antlaflmadaki tek fark,
Safevî fiah›’n›n her y›l 200 yük ipek yerine, 100 yük ipek, kumafl vs. eflyay› ‹stan-
bul’a göndermeyi kabul etmesidir.
242 Osmanl›-Safevî iliflkileri IV. Murad’›n tahta ç›k›fl›na kadar, yaklafl›k befl y›l sakin
bir dönem geçirdi. Yeni padiflah›n henüz on iki yafl›nda bir çocuk olmas›n› ve Osman-
TAR‹H EL K‹TABI

l›lar›n kendi iç sorunlar›yla u¤raflmas›n› f›rsat bilen Safevî fiah› yeni bir hamle yapt›
ve 1624 y›l›n›n bafllar›nda Ba¤dat’›, arkas›ndan da Kerkük, Musul ve bütün Irak’› Os-
manl›lardan ald›. Ba¤dat, iktisadî ve siyasî bak›mlardan Osmanl›lar için stratejik öne-
me sahipti. Kanunî Sultan Süleyman taraf›ndan 1534 y›l›nda fethedilen bu flehri geri
almak için, Osmanl› paflalar› Diyarbekir’i üs yaparak 1625-1630 y›llar› aras›nda so-
nuçsuz giriflimlerde bulundular. Her ikisi de sadrazaml›k yapm›fl olan Haf›z Ahmed
Pafla ve Hüsrev Pafla’n›n teflebbüsleri bunlar›n en ciddileriydi. Bu baflar›s›zl›klar›n te-
melinde II. Osman’›n katledilmesinden sonra ortaya ç›kan kargafla ortam›n›n büyük
pay› vard›.
II. Osman’›n kap›kulu askeri taraf›ndan tahttan indirilip öldürülmesini kan dava-
s›na dönüfltüren Erzurum valisi (beylerbeyi) Abaza Mehmed Pafla, etraf›na toplad›¤›
sekban askeriyle isyan etti. Devleti uzun süre u¤raflt›ran bu isyan, haliyle Osmanl›-
Safevî savafllar›n› ve Ba¤dat’›n geri al›nmas›n› olumsuz etkiledi. Bu arada Safevi tah-
t›nda de¤ifliklik yafland›. 1587’den beri ülkeyi yöneten I. Abbas öldü ve yerine fiah
Safî (1629-1642) geçti. I. Abbas’tan sonraki Safevî flahlar›n›n, nispeten zay›f karak-
terde kimseler olmalar›, ülke yönetiminde içe kapanmaya neden oldu. Bu da haliyle
Osmanl› Devleti’nin ifline yarad›, çünkü do¤usunda güçsüz bir devletin bulunmas›,
bat› ile mücadelesini önemli ölçüde rahatlat›yordu.
IV. Murad 1632-1635 y›llar› aras›nda uygulad›¤› s›k› disiplinle, devlet yönetimin-
de padiflah›n mutlak otoritesini yeniden tesis etti. Daha sonra da ordunun bafl›na ge-
çerek sonuç al›c› seferlere ç›kt›. Osmanl› ordusu 1635’te Revan kalesini kuflatt›. Ka-
le’nin hâkimi Emirgûneo¤lu Tahmasb Kulu’nun Osmanl› taraf›na geçmesiyle, Revan
ve çevresi Osmanl› topraklar›na kat›ld›. Osmanl› ordusu daha sonra Tebriz’i ald›. Pa-
diflah IV. Murad ‹stanbul’a döndükten sonra ‹ran seferindeki baflar›n›n an›s›na, Top-
kap› Saray›’ndaki Revan Köflkü’nü yapt›rd›. Osmanl› ordusu ile ‹stanbul’a gelen Re-
van hâkimi Emirgûneo¤lu ise, daha sonra kendi ad› verilecek olan Emirgan semtin-
deki köflkünde yaflamaya bafllad›. Ancak, Osmanl› ordusunun bölgeden çekilmesin-
den sonra kazan›lan topraklar yeniden Safevîlerin eline geçti. Böylece IV. Murad’›n
birinci ‹ran seferi sonuçsuz kald›. IV. Murad 1638’de ikinci kez ‹ran üzerine yürüdü.
Osmanl› ordusunun hedefi bu kez Ba¤dat’t›. On befl senedir Safevîlerin elinde bulu-
nan Ba¤dat, bu sefer sonras›nda yeniden Osmanl›lar›n eline geçti.
Ba¤dat al›nd›ktan sonra IV. Murad ‹stanbul’a dönerken, sadrazam Kemankefl Ka-
ra Mustafa Pafla cephede kald›. Onun giriflimleriyle 1639’da Osmanl›larla Safevîler
aras›nda Kasr-› fiirin Antlaflmas› yap›ld›. Bu antlaflmaya göre; Ba¤dat, fiehrizor, Mu-
sul, Van ve Kars vilayetleri Osmanl›larda kal›rken, Revan ve Azerbaycan ‹ran’a b›-
rak›ld›. Böylece Osmanl› taraf› Azarbeycan üzerindeki iddialar›ndan tümüyle vazgeç-
ti. Kasr-› fiirin Atlaflmas› ile Osmanl›-‹ran s›n›r› nihaî olarak çizildi. S›n›r›n çizilme-
sinde daha çok, son savafllar sonras›nda ortaya ç›kan sonuçlar göz önünde bulundu-
ruldu. Bu antlaflman›n bir baflka özelli¤i de, daha sonra yap›lan Osmanl›-‹ran antlafl-
malar›na kaynakl›k etmesi ve çizdi¤i s›n›rlara s›k s›k at›f yap›lmas›d›r. Bugünkü Tür-
kiye-‹ran s›n›r› da k›smen Kasr-› fiirin Antlaflmas›’n›n çizdi¤i s›n›rlar› kapsamaktad›r.
IV. Murad ‹stanbul’a döndükten sonra, ç›kt›¤› ikinci ‹ran seferindeki baflar›n›n an›s›-
na, bu kez de Topkap› Saray›’ndaki Ba¤dat Köflkü’nü yapt›rm›flt›r.
1578’de Osmanl› ordusunun Azerbaycan’a girmesiyle bafllayan savafllar, aral›k-
larla altm›fl y›l sürdü. Uzun ve çetin geçen savafllar iki tarafa da bir fley kazand›rma-
d›. Bilakis her iki ülkeyi, askerî ve malî bak›mlardan olumsuz etkiledi ve bofl yere 243
güçlerinin yok olmas›na neden oldu. Art›k bundan sonra gerek Osmanl›lar gerekse

OSMANLILAR VE DÜNYA
Safevîler, uzun süren savafllara girmemeye özen gösterdiler. Bölge uzun süre sakin
kald›. Ancak, Osmanl›lar bat› ve kuzeyde Avrupa devletleri ile savafl halinde iken,
do¤uda potansiyel bir tehdidin sürekli varl›¤›n› hiçbir zaman gözden uzak tutmad›.
Anadolu’da Büyük Buhran: Celâlî ‹syanlar›
1519’da Amasya, Turhal ve Tokat civar›ndaki halk› isyana teflvik etmesinden dolay›,
daha sonralar› benzer türden isyanlara Celal’e mensup anlam›nda “Celâlî” denmifltir.
Celâlî isyanlar› ilk bafllarda Osmanl› idaresinden memnun olmayan zümrelerin ve fiiî
e¤ilimli Türkmen gruplar›n, Safevîlerin de tahrikiyle, devlete baflkald›rmalar› fleklin-
de ortaya ç›km›flt›r. Kanunî döneminde bu tür isyanlar uzun bir mücadele sonras›nda
sona erdirilmifltir. 16. yüzy›l›n sonlar›nda bafllay›p 17. yüzy›l›n ilk on y›l›nda Osman-
l› ülkesini büyük bir kargafla ve krize sürükleyen isyanlar ise, yüzy›l›n ilk yar›s›nda-
ki isyanlardan farkl› bir görünüm tafl›maktad›r. Bu isyanlar, 16. yüzy›l›n ikinci yar›-
s›ndan itibaren imparatorlu¤un genelini meflgul etmeye bafllayan sorunlar›n bir sonu-
cudur.
Nüfus art›fl› ve bunun sonucu oluflan nüfus bask›s›, fiyat art›fllar›, paran›n de¤eri-
nin düflürülmesi, ateflli silahlar›n yayg›nlaflmas›, taflradaki idarecilerin bask›lar›, sa-
vafllardan kaçan levent ve sekban gruplar›n›n eflk›yal›¤a bafllamas› gibi sebepler Ana-
dolu’daki kriz ortam›n›n oluflmas›na zemin haz›rlam›flt›r. Bunlara, uzun süren ‹ran ve
Avusturya savafllar›n›n devlet ve toplum üzerinde b›rakt›¤› karamsar hava da eklene-
bilir. Bu flartlar›n do¤urdu¤u sosyal ve ekonomik ortamda krizin ve isyan›n patlak
vermesi, Haçova Meydan Savafl› sonras›nda sadrazam Ca¤alazâde Sinan Pafla’n›n fi-
rarî askerleri tespit için yapt›rd›¤› yoklamaya dayand›r›l›r. Yoklama sonras› firar et-
ti¤i anlafl›lan timar ve zeamet sahipleri ile kap›kulunun ellerindeki beratlara ve dirlik-
lerine el konuldu ve bulunduklar› yerlerde öldürülmeleri yönünde emirler ç›kar›ld›.
Can ve r›z›k derdine düflen yaklafl›k 30.000 firarî asker, kendilerini kurtarmak için
Anadolu’ya ve s›n›r bölgelerine kaçt›lar. Bunlara, çeflitli zamanlarda orduya al›nan,
fakat ihtiyaç sona erdi¤inde terhis edilen levent ve sekban denilen kimselerle, ifl güç
sahibi olmayan kimselerin de kat›lmas›, Anadolu’da büyük bafl› bofl bir silahl› kitle-
nin oluflmas›n› sa¤lad›. Anadolu’daki bu insan kaynaflmas› Celâlî denilen isyanc› li-
derlerin ifline yarad› ve onlar›n asker kayna¤›n› oluflturdu. Bu gruplar etraf›na toplan-
d›klar› Celâlî denilen isyanc› âsi liderlerinin öncülü¤ünde, Avusturya ve 1603’ten
sonra yeniden bafllayan ‹ran savafllar›n›n içte do¤urdu¤u güvenlik zaaf›ndan yararla-
narak, Anadolu’da büyük bir kargafla ortam›n›n yaflanmas›na neden oldular.
Anadolu’da isyan eden ilk büyük âsi lider Karayaz›c› Abdülhalim’dir. Karayaz›c›
Abdülhalim sekbanbafl›l›k ve subafl›l›k gibi devlet görevlerinde bulunmufl, Malatya
taraflar›nda eflk›yalarla mücadele eden il-erlerine yi¤itbafl› olarak kat›lm›flt›r. Karaya-
z›c›, muhtemelen u¤rad›¤› bir haks›zl›ktan sonra Celâlî olmufl, k›sa bir sürede
20.000’e yak›n kifliyi etraf›na toplam›fl ve üzerine gönderilen mahallî kuvvetleri yen-
mesi ile de flöhret sahibi olmufltur. Urfa’y› zaptedip, âdeta hükümdarl›¤›n› ilan eden
Karayaz›c›’ya, isyan eden eski eflk›ya müfettifli Karaman beylerbeyi Hüseyin Pafla da
kat›lm›fl ve böylece isyanc›lar›n gücü bir kat daha artm›flt›r. Hüseyin Pafla örne¤inde
de oldu¤u gibi, devlete küskün olan pek çok kimse âsi liderin etraf›nda toplanm›flt›r.
Karayaz›c›’n›n üzerine önce Hac› ‹brahim Pafla, onun yenilmesi ile de Ba¤dat valisi
vezir Sokolluzâde Hasan Pafla gönderilmifltir. Asî Karayaz›c› 1601’de Elbistan yak›n-
lar›nda Hasan Pafla’ya yenilmifl ve bunun üzerine etraf›ndaki kuvvetlerle birlikte
Samsun taraflar›na çekilmifltir. Âsi lider, 1602’de Canik da¤lar›nda ölmüfltür.
244 Karayaz›c› öldükten sonra etraf›na toplad›¤› insanlar da¤›lmam›fl, bafllatt›¤› isyan
devam etmifltir. Bu kez isyanc›lar›n bafl›na Karayaz›c›’n›n kardefli Deli Hasan geç-
TAR‹H EL K‹TABI

mifltir. O, önce Sokolluzâde Hasan Pafla’y› Tokat’ta kuflatm›fl ve burada öldürmüfl,


daha sonra da üzerine gönderilen Diyarbekir beylerbeyi Had›m Hüsrev Pafla’y› yen-
mifltir. Bu arada cesareti artan Deli Hasan, Anadolu beylerbeyli¤inin merkezi olan
Kütahya’ya gelip flehri yak›p y›km›flt›r. Avusturya savafllar› ile meflgul olan devlet
yöneticileri, Anadolu’daki duruma müdahale edemeyeceklerini düflünerek, Deli Ha-
san iflini tatl›ya ba¤lamak istemifller. Deli Hasan’a 1603’te Bosna beylerbeyli¤i, etra-
f›ndaki önde gelen âsilere de sancakbeyli¤i ve kap›kulu süvarili¤i gibi görevler veril-
mifltir. Affedilen âsilerin Bosna ve Macaristan cephelerine gönderilmeleri ile Anado-
lu’daki isyanlar›n biri daha sona ermifltir.
Anadolu Celâlî isyanlar› ile çalkalan›rken ‹stanbul, 1603’te zorba isyan› denilen
sipahilerin bafllatt›¤› bir isyana sahne olmufltur. Sipahileri k›flk›rtma noktas›nda, sad-
razam Yemiflçi Hasan Pafla’n›n fleyhülislaml›ktan azlettirdi¤i Sun‘ullah Efendi’nin
önemli rol oynad›¤› bu isyan, Anadolu halk›n›n Celâlî eflk›yas› karfl›s›nda u¤rad›¤›
haks›zl›¤› öne ç›karm›flt›r. Avusturya cephesinde bulunan sadrazam, isyan haberini
al›r almaz hemen ‹stanbul’a dönmüfl ve can›n› kurtarmak için yeniçeri oca¤›na s›¤›n-
m›fl; bununla da kalmayarak yeniçerileri sipahilere karfl› k›flk›rtm›fl ve çok say›da si-
pahinin Kurflunlu Han’da k›st›r›larak öldürülmesine neden olmufltur. Devlet adamla-
r› aras›ndaki ihtiras, Osmanl› ordusunun iki kuvveti aras›na düflmanl›k sokmufl ve
aralar›n› açm›flt›r. Bu olaya sebep olan sadrazam ise k›sa bir süre sonra azledilmifltir.
Bu dönemde Anadolu’da isyan eden bir baflka âsi lider de Tavil Ahmed’dir. Sek-
banl›ktan yetiflme olan Tavil Ahmed, üzerine gönderilen kuvvetleri yenerek büyük
güç kazanm›fl, Deli Hasan örne¤inde oldu¤u gibi, 1605’te fiehrizor beylerbeyli¤ine
tayin edilmifl; fakat o, bununla yetinmeyip, Harput kalesini kuflatm›fl, o¤ullar›ndan bi-
rini de sahte fermanla Ba¤dat valili¤ine göndermifltir. Tavil Ahmed’in isyan› ancak,
etraf›ndaki kuvvetlerin da¤›t›lmas›yla son bulmufltur. Anadolu’da bu isyanlar yafla-
n›rken en büyük s›k›nt›y› yerleflik halk çekmifl; köyler ve kasabalar boflalm›fl, üretim
yap›lamaz hale gelmifl, daha güvenli olan flehirlere ve Rumeli taraf›na göç yaflanm›fl-
t›r. Mustafa Akda¤’›n deyimi ile Anadolu bafltan bafla harap olmufl ve Büyük Kaçgun-
luk denilen göç hareketine maruz kalm›flt›r.
Kilis ve Halep taraflar›ndaki genifl bir aileden gelen Canbulato¤lu Ali Pafla’n›n
bafllatt›¤› isyan, di¤erlerine nazaran daha farkl› bir karaktere sahiptir. Canbulato¤lu
Hüseyin Pafla ‹ran seferine kat›lmakta gecikince, Ca¤alazâde Sinan Pafla taraf›ndan
1604’te idam edildi. Bunun üzerine ye¤eni Ali Pafla, etraf›na toplad›¤› 20.000 kadar
âsi ile Kilis civar›nda isyan etti. Osmanl› devlet adamlar› Ali Pafla’y› Halep beyler-
beyli¤ine getirerek isyan› yat›flt›rmak istedilerse de, âsi liderin bölgedeki faaliyeti,
Lübnan’daki Dürzî fleyhi Maano¤lu Fahreddin ile birlikte artarak devam etti. Halep
ve çevresindeki nüfuzu, ya¤ma ve tahrip yoluyla Adana taraflar›na kadar yay›ld›. Bu
arada kendi ad›na para bast›r›p, hutbe okuttu ve düzenli bir ordu kurma yoluna gidip
Toskana Büyük Dukal›¤› ile de temasa geçti. Böylece amac›n›n bölgede ba¤›ms›z bir
devlet kurmak oldu¤unu aç›kça ortaya koydu. Bu davran›fl biçimi ile Ali Pafla, di¤er
Celâlî isyanc›lar›ndan ayr›lmaktad›r.
Osmanl› Devleti Zitvatoruk Antlaflmas›’n›n hemen sonras›nda bu isyanlar› bast›r-
mak için sadrazam Kuyucu Murad Pafla’y› görevlendirdi. Antakya civar›nda Oruç
Ovas›’nda 1607’de yap›lan savaflta, 30.000 kadar tüfekli askeri oldu¤u belirtilen Can-
bulato¤lu Ali Pafla ma¤lup edildi. Böylece Halep ve fiam çevresinde Osmanl› hâki-
miyeti yeniden tesis edildi. Âsi lider, bir süre kendine s›¤›nacak yer arad›; ancak gi- 245
debilecek bir yer bulamad›. Yakalan›p ‹stanbul’a getirildi¤inde (1608), padiflah ken-

OSMANLILAR VE DÜNYA
disine iyi davrand› ve Temeflvar beylerbeyli¤ine tayin etti. O, 1609’da Temeflvar’dan
kaç›p Belgrad’a s›¤›nd› ve 1610’da da idam edildi.
Anadolu’daki bir baflka âsi lider de Kalendero¤lu Mehmed’dir. Kalendero¤lu di-
¤er isyanc›lar gibi devlet hizmetinde bulunmufl; hattâ Kuyucu Murad Pafla Canbola-
to¤lu isyan›n› bast›rmaya giderken ona da Ankara sancakbeyli¤ini vermiflti. O, Anka-
ra’ya gitmifl; fakat kad› Vildanzâde Ahmed’in önderli¤inde bir araya gelen halk, bü-
yük bir direnifl sergileyerek, onu flehre sokmam›fllard›. Bunun üzerine Kalendero¤lu
yönünü Bursa, Mihaliç ve Manisa taraflar›na çevirmifl ve eflk›yal›¤a bu çevrede de-
vam etmifltir. Sadrazam Kuyucu Murad Pafla’n›n karfl›s›na Alaçay›r’da ç›kan Kalen-
dero¤lu, burada Osmanl› ordusuna yenilmifl, Anadolu’da tutunamayarak ‹ran’a kaç-
m›fl ve orada ölmüfltür.
Anadolu halk› üzerindeki Celâlî bask›s› bilhassa Kuyucu Murad Pafla’n›n sert ve
kanl› tedbirleri sonucu etkisini kaybetmifltir. Binlerce Celâlînin ortadan kald›r›lma-
s›yla huzur sa¤lanm›fl, isyana meyilli olanlar da can korkusuyla sinmifltir. Anado-
lu’daki huzur ortam› II. Osman’›n kan›n› dava ederek isyan eden Erzurum valisi Aba-
za Mehmed Pafla’n›n isyan›na kadar devam etmifltir.
Devleti yaklafl›k on befl y›l meflgul eden kargafla ortam› sona erdi¤inde, halk› ra-
hatlatmak ve asayifli sa¤lamak için baz› tedbirler al›nm›flt›r. En baflta eflk›yal›¤a sebep
oldu¤u gerekçesiyle flehirlerdeki esnaf›n tüfek yap›m›na ve halk›n tüfek bulundurma-
s›na yasak getirilmifltir. Bu konuda teftifl yapmak üzere Anadolu’ya müfettifller gön-
derilmifltir. Devlet, yerinden yurdundan göç edenlerin yeniden eski yurtlar›na dönme-
si, buralar›n flenlenmesi, ticaretin canlanmas› ve asayiflin sa¤lanmas› için vergilerde
indirime gidilmesi ve halka çeflitli muafiyetler tan›nmas› gibi, sosyal ve ekonomik ba-
k›mlardan rahatlat›c› tedbirler alm›flt›r. Padiflah bütün bunlar›n eksiksiz olarak yerine
getirilmesi için pefl pefle adâletnâme denilen fermanlar›, ilgili yöneticilere göndermifl
ve “ehl-i örf” denen devletin taflradaki temsilcilerinin (beylerbeyi, sancakbeyi, kad›,
nâib, subafl› vs.) reâyâya zulmetmemesi ve onlar› koruyup himaye etmesi emredilmifl-
tir. Reâyân›n korunup kollanmas› temeline dayanan bu fermanlar, devletin memurla-
r›na adaletle davranmalar› konusunda önemli bir uyar›d›r.
Celâlî isyanlar›n›n bast›r›lmas›ndan sonra bir gelenek daha canland›r›lm›flt›r. Bu
gelenek, ‹slam ‹mparatorlu¤u’nun zaferler kazanm›fl hükümdarlar› olarak Osmanl›
sultanlar›n›n savafl alanlar›ndaki baflar›lar›n› yaflatmak için büyük âbideler yapt›rma-
lar›d›r. Bu çerçevede sadrazam Kuyucu Murad Pafla, son Celâlî seferinden de bafla-
r›yla dönünce, I. Ahmed bu zaferi âbidelefltirmek istemifltir. Sultan I. Ahmed’in dü-
flüncesi ‹stanbul’da büyük bir külliye yapt›rmakt›. Ancak, bunun yap›laca¤› yer nere-
si olmal›yd›? Öncelikle bunun tart›flmas› yap›ld›. ‹lk olarak III. Mehmed’in annesi
Safiye Sultan için 1597’de yap›m›na bafllanan Vâlide Câmii’nin (Yeni Câmi) ve et-
raf›ndaki külliyenin tamamlanmas› düflünüldü. Çünkü buras›n›n yap›m›, III. Meh-
med’in 1603’te ve Safiye Sultan’›n da 1605’te ölmeleri üzerine durmufltu. Sultan I.
Ahmed’e öncelikle bu külliyenin tamamlanmas› telkin edildi. Sebep olarak, flehirde
külliyeye uygun bir yerin bulunamamas› gösterilmiflti.
I. Ahmed en sonunda, At Meydan›’nda ‹brahim Pafla Saray›’n›n karfl›s›ndaki ve-
zir ve pafla saraylar›n› y›kt›rarak, buraya kendi ad›n› tafl›yan külliyeyi yapt›rmaya ka-
rar verdi. Yer seçimi üzerine yap›lan uzun tart›flmalardan sonra 9 Ekim 1609’da Sul-
246 tan Ahmet ad› ile an›lan caminin temeli at›ld›. Mimar Sedefkâr Mehmed A¤a’n›n ne-
zâretinde infla edilen, alt› minaresi ve on alt› flerefesi bulunan Sultanahmet Câmii, ye-
TAR‹H EL K‹TABI

di buçuk y›lda tamamland› ve 6 Haziran 1617’de ibadete aç›ld›. Bu külliye ile birlik-
te, bir zafer daha eski ananeler üzere âbidelefltirilmifl oldu.
Celâlî isyanlar› Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun düflüfle geçiflini bafllatan bir olay de-
¤ildir. Ancak, Osmanl› tarihinin önemli bir dönüm noktas›d›r. William J. Griswold
Anadolu’da Büyük ‹syan adl› eserinde bu isyanlar› genel olarak iki kategoride ince-
lemifltir. Bunlardan birincisi, Celâlîlerin, Osmanl› devlet sistemine yeniden kat›lmak
ve ma¤duriyetlerinin giderilmesini istemekti. Yoksa ayr› devletler kurmak de¤ildi.
Celâlî isyanc›lar›n›n uzun dönemli ç›karlar›, Avrupal› devletleri ya da ‹ran Safevî
Devleti’nin ç›karlar› ile de¤il, Osmanl› Devleti’nin ç›kar›yla örtüflüyordu. Bu neden-
le affedilmelerinin hemen ard›ndan, tayin edildikleri eyalet ya da sancaklara gidip,
devlete hizmet etmeye bafll›yorlard›. Böylece mevcut sistem içinde kendilerine yeni-
den yer buluyorlard›. ‹kincisi, Canbulato¤lu Ali Pafla’n›n Kuzey Suriye’de bir devlet
kurma giriflimiyle ilgilidir. Canbulat ailesinin Oruç Ovas› Savafl›’n›n ard›ndan birden-
bire çöküflü, Ali Pafla’n›n haz›rl›k ve savafl gücünün yetersizli¤ini gösterir. Ama Ana-
dolu Celâlîleri onunla ayn› kaba konulmamal›d›r. Onun hedefi, girmifl oldu¤u ittifak-
lar, para bast›rma, hutbe okutma ve yeni bir askerî teflkilat oluflturma giriflimlerinde
de görüldü¤ü gibi, Osmanl›’dan ayr› ba¤›ms›z bir devlet kurmakt›. Bu bak›mdan di-
¤er Celâlî isyanlar›ndan Canbulato¤lu isyan›n› karakter olarak ayr› tutmak gerekir.
Osmanl› Hanedan› Ve Tahta Geçme Usulünde De¤iflme
16. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndan itibaren Osmanl› hanedan›n›n yap›s›nda bir dizi de¤i-
fliklik yaflanm›flt›r (tahta geçifl sistemi için bkz. III. kitap). Kanuni, o¤ullar›ndan Mus-
tafa’y› 1553’te, Bâyezid’i de 1561’de kendi hükümdarl›¤›na karfl› ç›kmalar› nedeniy-
le idam ettirmiflti. Bu olaylardan ders alan II. Selim (1566-1574) ve III. Murad (1574-
1595) sadece en büyük o¤ullar›n› sanca¤a göndermifller; bir nevi yaflarken veliaht ta-
yin etmifllerdi. Bunlar da babalar›n›n ölümü üzerine herhangi bir direniflle karfl›laflma-
dan tahta ç›km›fllard›. III. Murad tahta ç›kt›¤›nda ilk ifl olarak befl kardeflini, III. Meh-
med (1595-1603) ise, on dokuz kardeflini öldürtmüfltü.
III. Mehmed flehzade iken sanca¤a ç›kan son sultan oldu. fiehzadelerin sanca¤a
gönderilme uygulamas› onun saltanat› s›ras›nda ya düflünülerek ya da o¤lunu henüz
sanca¤a gönderemeden erken ölümü sonucu ortadan kalkt›. Buna bir dizi hanedan içi
rastlant› da eklenince bu uygulama âdeta yeni bir kurala dönüfltü. 1603’ten 1648’e ka-
dar, yar›m yüzy›ll›k befl saltanat dönemi boyunca - I. Ahmed (1603-1617), I. Musta-
fa (1617-1618 + 1622-1623), II. Osman (1618-1622), IV. Murad (1623-1640) ve ‹b-
rahim (1640-1648) - hiçbir flehzadenin geleneksel sanca¤a ç›kma yafl›na eriflemeden
tahta ç›kmalar› da bunda etkili oldu. Leslie Peirce bu yeni uygulama ile birlikte fleh-
zadelerin, imparatorluk saray›ndan ayr›lmalar›na ve tahta geçene kadar da çocuk sa-
hibi olmalar›na izin verilmedi¤ini; bunun da flehzadelerin d›fl dünya ile ba¤lant›lar›-
n›n kesilmesine ve hayatlar›n› saray›n duvarlar› aras›nda, kafes denilen bölümde ge-
çirmelerine neden oldu¤unu belirmektedir.
fiehzadelerin sancaklara vali olarak atanmalar› bu yeni dönemde de sürdü. Ama
bu sadece formaliteden ibaretti. fiehzadeler kendilerine verilen sanca¤›n ifllerini de-
netlemek ve gelirini toplamak üzere yerlerine kethüdalar gönderdiler. Bir flehzadenin
padiflah oluncaya kadar yerine getirdi¤i tek kamu görevi, sünneti arac›l›¤›yla saltanat
debdebesinin sergilenmesini sa¤lamakt›. Sanca¤a ç›k›p ç›rak-hükümdar olamayan
flehzadenin, saraydaki konumu da pek iç aç›c› de¤ildi. Kendilerine tahsis edilen gün-
lük 100 akça, padiflah›n yak›nlar› içinde, en düflük olan›yd›. Bu maafl, evlenmemifl k›z 247
kardefllerininki ile ayn›yd›.

OSMANLILAR VE DÜNYA
Bu yeni düzenlemelere ra¤men kardefl katli uygulamas› 17. yüzy›l›n ilk yar›s›nda
tamamen ortadan kalkmad›. Bu dönemde Osmanl› padiflahlar› içinde kardefl katlini
uygulamayan ilk padiflah, I. Ahmed’dir. O, 1603’te, on dört yafl›nda tahta ç›kt›¤› za-
man, dokuz yafl›ndaki kardefli I. Mustafa’y› idam ettirmedi. I. Mustafa’n›n hayat›n›n
ba¤›fllanmas›n›n nedeni, genellikle aklî zay›fl›¤› yüzünden a¤abeyinin saltanat› için
bir tehlike oluflturmamas› gösterilir. Ancak, daha sonralar› I. Mustafa’n›n tahta ç›ka-
r›lacak kadar akl› bafl›nda kabul edilmesi, bu erken aflamada aklî zay›fl›¤›n›n ne de-
rece belirgin oldu¤unu akla getiriyor. Mustafa’n›n hayatta kal›fl›n›n daha makul bir
aç›klamas›, hanedan›n devam›n› henüz ergenlik ça¤›na gelmemifl tek bir erkek çocu-
¤a ba¤layarak -yani Ahmed’e- büyük bir riske girmemek gösterilebilir. Ahmed’in ço-
cuklar› olduktan sonra kardeflinin hayatta kalmas›n› pek istemedi¤i; hatta idam›n› ta-
sarlad›¤› yönünde çeflitli görüfllerin olmas› da bunu destekler niteliktedir. Ahmed,
1617’de yirmi yedi yafl›nda ölünce, geride erkek evlat b›rakt›¤› halde, saray içindeki
baz› entrikalar›n da etkisiyle, tahta I. Mustafa ç›kart›ld›. Mustafa’n›n bu ilk saltanat›
yaklafl›k üç ay sürdü. Tahttan indirilince yerine I. Ahmed’in büyük o¤lu II. Osman
padiflah yap›ld›.
Mustafa’n›n idam edilmemifl olmas›na ra¤men, kardefl katli uygulamas› bu dö-
nemde tamamen ortadan kalkmad›. II. Osman 1621’de Hotin seferine ç›karken kar-
defllerinden en büyü¤ü, on alt› yafl›ndaki Mehmed’i, iç kar›fl›kl›¤› önleme bahanesiy-
le Rumeli kazaskerinden ald›¤› fetva ile idam ettirdi. 1622’de tahttan indirilip bu de-
fa kendisi katledildi¤inden geride hiç çocu¤u yoktu; tek çocu¤u henüz bebekken öl-
müfltü. Çocu¤u olsa bile, en büyü¤ü üç yafl›ndan fazla olmayacakt›. Hanedan›n di¤er
erkek üyeleri ise, Osman’›n befl kardefli idi. Bunlar›n en büyükleri de henüz on iki ya-
fl›nda olan IV. Murad’d›. Dönemin devlet adamlar› belki de yafl›n›n küçüklü¤ünden
dolay› IV. Murad’›n yerine, aklî durumu bozuk olan amcas› I. Mustafa’y›, ikinci kez
tahta ç›kard›lar.
I. Mustafa hiçbir çocuk b›rakamadan bir y›l sonra yine aklî durumu gerekçe gös-
terilerek tahttan indirildi ve yerine kardeflinin o¤lu IV. Murad tahta ç›kart›ld›. IV. Mu-
rad padiflahl›¤› s›ras›nda kardefllerinden üçünü öldürttü. O, kardefllerinden Bâyezid ve
Süleyman’›n ölümlerini perdelemek için Safevîlere karfl› kazan›lan 1635 Revan (Eri-
van) zaferinin törenlerini kulland›. 1638’de Ba¤dat’a ç›kaca¤› sefer öncesinde de ha-
yattaki iki kardeflinden birisi olan Kâs›m’› öldürttü. Son kardefli ‹brahim’i ise, anne-
si Kösem Mahpeyker Sultan’›n araya girmesi ya da kendisinin hayatta erkek çocu¤u
kalmamas›ndan dolay› ba¤›fllad›. IV. Murad 1640’da, yirmi sekiz yafl›ndayken öldü.
Yerine hanedan›n hayattaki tek erkek üyesi, kardefli ‹brahim geçti. Sekiz y›l sonra
tahttan indirilen ‹brahim, geride en büyükleri henüz yedi yafl›ndaki IV. Mehmed ol-
mak üzere üç erkek evlat b›rakt›.
IV. Mehmed (1648-1687) yedi yafl›nda tahta ç›kt›¤›nda kardeflleri Süleyman ve
Ahmed’i öldürtmedi. Otuz dokuz y›ll›k saltanattan sonra IV. Mehmed, 1687’de taht-
tan indirilince, 1617’den beri ilk kez, önceki sultan›n o¤lu ve kardefli aras›nda tercih
yapma gere¤i ortaya ç›kt›. Tahttan indirilen padiflah›n yerine iki kardeflinden biri mi,
yoksa en büyük o¤lu mu tahta geçmeli tart›flmas› yafland›. Sonuçta ekberiyet ilkesi
a¤›r bast›. IV. Mehmed’den sonra kardefli II. Süleyman (1687-1691) ve onun ölümün-
den sonra da di¤er kardefli II. Ahmed (1691-1695) padiflah oldular. Bu iki padiflah,
IV. Mehmed’in çocuklar›n› öldürtmediler. Böylece II. Ahmed’den sonra IV. Meh-
248 med’in o¤ullar› II. Mustafa (1695-1703) ve III. Ahmed (1703-1730) s›rayla hüküm-
dar oldular. Halil ‹nalc›k’›n da belirtti¤i gibi bu son uygulamalarla birlikte yaklafl›k
TAR‹H EL K‹TABI

bir as›rl›k tart›flmalardan sonra, saltanat›n babadan o¤ula geçmesi âdetinin yerine,
Avrupa ülkelerinde oldu¤u gibi, hanedan üyeleri içerisinde yafla göre tahta geçme,
yani ekberiyet gelene¤i yerleflti. Tâ ki, Osmanl› taht›na kimin ç›kaca¤› konusu,
1876’da Kanûn-› Esâsi ile birlikte resmî bir kurala ba¤lanana kadar böyle devam et-
ti.
Ekberiyet sisteminin kurumsallaflmas› ve bunun do¤al sonucu olarak flehzade san-
ca¤›n›n ortadan kalkmas›, hanedan›n zay›flamas›na neden oldu. Hanedan içerisinde
daha önceleri esas güç ekseni olan baba-o¤ul aras›ndaki ba¤, ekberiyete geçiflle bir-
likte, art›k daha az önem tafl›r hale geldi. Bu boflluk yafll› kufla¤›n en önemli temsil-
cisi anne (vâlide) taraf›ndan doldurulmaya çal›fl›l›rken, baba taraf›ndan verilmesi ge-
reken bilgiler, art›k “vâlide sultan” taraf›ndan verilmeye baflland›. Bu da haliyle sa-
rayda onlar›n nüfuzlar›n› art›rd›. Ahmet Refik Alt›nay’›n tâbiriyle de “kad›nlar salta-
nat›” denilen devir yafland›.
17. yüzy›ldaki verasete iliflkin belirsizlik, iktidar kavgas›na girenlerin bir padifla-
h› indirip, yerine bir baflka hanedan üyesini tahta ç›karmalar›na yol açt›. 17. yüzy›l-
dan önce hiçbir padiflah tahttan indirilmemiflken, bu yüzy›l›n ilk yar›s›ndaki befl pa-
diflahtan sadece ikisi -I.Ahmed ve IV. Murad- görevlerinin bafl›nda ölmüfltür. Padi-
flahlar›n ilk kez zorla tahtan indirilmesinin (I. Mustafa ve II. Osman), ekberiyet uygu-
lamas›na geçifl ile ortaya ç›kmas› her halde bir rastlant› de¤ildir. Tahta ekberiyet yo-
lu ile ç›kan padiflahlar›n büyük ço¤unlu¤u, kendi istekleri d›fl›nda taht› b›rakmak zo-
runda kalm›fllar. Bunda, padiflahlar›n tahta ç›kmalar›na karar veren güç odaklar›n›n,
kamuoyunun kendini ifade etme flekli olan veraset mücadeleleri yerine, fliddete daya-
l› tahtan indirme yöntemine baflvurmalar› etkili olmufltur.
fiehzadeler daha önceleri, babalar›n›n iktidarlar›na karfl›, onun politikas›nda bir
de¤iflikli¤i zorlayamasalar da kamuoyu deste¤ini kendi yanlar›na çekerek alternatif
olduklar›n› gösterebiliyorlard›. Onlar›n sarayda, kafes denilen yerde yaflamaya baflla-
mas›, protesto inisiyatifini de zorunlu olarak hanedan d›fl›na kayd›rm›flt›r. Bu konum-
da vâlide sultan, Leslie Peirce’›n da belirtti¤i gibi, sarayda ve saray d›fl›nda yat›flt›r›-
c› ya da uzlaflt›r›c› rolü en iyi oynayan kifli olmufl; kargafla dönemlerinde hanedan›n
süreklili¤ini sa¤lamada etkili olmufltur. Kösem Mahpeyker Sultan (1585-1651) ve
Hatice Turhan Sultan’›n (1627-1683) o¤ullar›n›n yerine, nâibe (vekil) olarak devleti
yönetmelerinde oldu¤u gibi.
Baflar›s›z Bir Reform Teflebbüsü Ve Tecrübesiz Bir Padiflah: II. Osman
I. Ahmed 1617 y›l›nda öldü¤ünde, devletin ileri gelenlerinin mutabakat› ile kardefli I.
Mustafa tahta ç›kart›ld›. O zamana kadar saltanat veraset sistemindeki uygulamaya
göre taht›n vârisi, babas› öldü¤ünde on dört yafl›nda olan Osman’d›. Bundan sonra
saltanat veraset sisteminde yeni bir dönem bafllayacakt›r. fieyhülislam Esad Efendi ve
sadaret kaymakam› Sofu Mehmed Pafla’n›n da aralar›nda bulundu¤u bir k›s›m devlet
adam›, büyük flehzade dururken küçük yafltaki çocu¤un tahta ç›kart›lmas›n›n uygun
olmayaca¤›n› ileri sürerek, dengesiz davran›fllar›na ra¤men flehzade Mustafa’y› padi-
flah yapt›lar. Baz› iddialara göre bu karar›n al›nmas›nda I. Ahmed’in efli Kösem Mah-
peyker Sultan’›n etkisi vard›r. O, Ahmed’in hasekilerinden Mahfiruz Sultan’dan do¤-
ma Osman’›, saltanattan mahrum b›rakarak kendi o¤lu Murad’a yol açmak düflünce-
sindedir.
Tahta ç›kt›¤›nda yirmi befl yafl›nda olan I. Mustafa, a¤abeyi I. Ahmed’in saltanat 249
y›llar›nda hayat›n› sarayda ölüm korkusu içerisinde geçirdi. Uzun y›llar süren bu kor-

OSMANLILAR VE DÜNYA
ku, onun aklî dengesini olumsuz yönde etkiledi. Mustafa’n›n üç ay kadar süren padi-
flahl›¤›, etrafa para saçmak, devlet adamlar›na karfl› âdaba ayk›r› davran›fllarda bulun-
mak gibi sebeplerle, yine onu tahta ç›karanlar›n görüflü do¤rultusunda sona erdi ve
yerine on dört yafl›ndaki I. Ahmed’in büyük o¤lu Osman (II. Osman), 26 fiubat
1618’de tahta ç›kart›ld›. Böylece I. Mustafa’n›n ilk saltanat› sona erdi.
II. Osman’›n (Genç Osman) tahta ç›k›fl›n›n ilk aylar›nda Safevîlerle bar›fl antlafl-
mas› yap›ld›. Amcas› Mustafa’n›n, o zamana kadarki uygulamalar›n d›fl›na ç›k›larak
kendi yerine tahta ç›kart›lmas›n› ve gereksiz yere cülûs bahflifli da¤›t›lmas›n› bir tür-
lü unutamayan genç padiflah, buna sebep olan sadaret kaymakam› Sofu Mehmed Pa-
fla’y› görevden ald› ve yerine Öküz Kara Mehmed Pafla’y› tayin etti. Ayr›ca, fleyhü-
lislam Esad Efendi’nin I. Mustafa’n›n tahta ç›kart›lmas›nda tak›nd›¤› tav›rdan dolay›,
fetva verme d›fl›ndaki bütün yetkililerini elinden ald›. Padiflah sadrazaml›¤a önce
Öküz Mehmed Pafla’y›, daha sonra da k›ymetli hediyeler takdim ederek göze giren
Güzelce Ali Pafla’y› getirdi. Ali Pafla sadarette bulundu¤u s›rada ad› daha çok zengin-
leri haraca ba¤lamak ve genç padiflah›n paraya olan zaaf›n› kullanmakla an›l›r oldu.
Bu da haliyle padiflaha karfl› bir tepkinin do¤mas›na zemin haz›rlad›.
II. Osman döneminin d›fl politikadaki en önemli olay› Lehistan (Polonya) ile olan
iliflkilerdir. Osmanl›-Lehistan iliflkileri III. Murad zaman›nda bafllam›fl ve bu ülke sa-
mur vergisine ba¤lanm›flt›. Uzun süre dostane ölçüler içerisinde giden iliflkiler 1617
y›l›ndan itibaren bozulmaya bafllad›. K›r›m Han›’n›n Lehistan’a ak›nlar› ve buna kar-
fl›l›k Lehistan’›n denetimi alt›ndaki Kazaklar›n Osmanl› s›n›rlar›n› ihlâli, Bo¤dan
voyvodas›n›n merkeze karfl› itaatsizli¤i ve buna Lehistan’›n destek vermesi gibi se-
bepler, Osmanl›larla Lehlileri karfl› karfl›ya getirdi. Bu geliflmeler üzerine Padiflah,
Özi beylerbeyi ‹skender Pafla’y› Lehistan üzerine gönderdi, Pafla da 1620’de bu ülke-
ye ait bir orduyu yenerek, bölgede güvenli¤i sa¤lad›.
Lehistan s›n›r›nda güvenli¤in k›smen sa¤lanmas›na ra¤men, II. Osman ertesi y›l
Lehistan seferine ç›kt›. Eylül 1621’de Hotin kalesi kuflat›ld›, fakat yeniçerilerin sa-
vaflta isteksiz davranmalar› ve k›fl›n yaklaflmas› üzerine bu kale al›namad›. Bu gelifl-
meler üzerine Padiflah, Lehistan’›n bar›fl teklifini kabul etmek zorunda kald›. 1621’de
imzalanan Hotin Antlaflmas›’na göre; Hotin kalesi Bo¤dan voyvodal›¤›na verilecek,
Kanunî dönemindeki s›n›rlar esas al›nacak, Kazaklar Osmanl› topraklar›na, K›r›ml›-
lar da Lehistan topraklar›na ak›n yapmayacaklar ve Lehistan’›n K›r›m han›na ödedi-
¤i y›ll›k 40.000 alt›n flori haraç ödenmeye devam edecektir. Lehistan seferi ile Bo¤-
dan’da Osmanl› hâkimiyeti yeniden tesis edilmifltir. Bu seferin bir baflka sonucu da
genç padiflah ile kap›kulu askeri aras›nda karfl›l›kl› güvenin ortadan kalkmas›d›r.
Böyle bir ortam›n oluflmas›na Osman’›n sefer s›ras›nda askerin ulûfelerini vermeme-
si, bizzat kendisinin ceza verme ve yoklama yapma gibi uygulamalara baflvurmas›,
askerin de savafl alan›nda isteksiz davranmas›na neden olmufltur.
Padiflah ‹stanbul’a döndükten sonra darüssaade a¤as› Süleyman A¤a ve hocas›
Ömer Efendi gibi yak›nlar›n›n etkisiyle, kap›kulu askerine çeki düzen vermeyi veya
yeni bir ordu kurmay› düflünmeye bafllam›flt›r. Onun ayr›ca, baflkenti Anadolu’ya
nakletmek, ilmiye s›n›f›n›n siyasî nüfuzunu k›rmak, saray geleneklerini de¤ifltirerek
Harem-i Hümâyun’u tasfiye edip hanedan erkeklerinin Türk ailelerinden nikahla k›z
almalar›n› sa¤lamak, Fatih ve Kanuni devirlerinden kalan kanun ve mevzuat› de¤ifl-
tirmek gibi düflüncelerinin oldu¤u da ileri sürülmektedir. Osman’›n yapmak istedi¤i
250 reformlar içerisinde yer alan sadece cariyelerle evlenme gelene¤inin kald›r›lmas› dü-
flüncesi, onun fleyhülislam Esad Efendi ile Pertev Pafla’n›n k›zlar› ile evlenmesiyle bir
TAR‹H EL K‹TABI

nevi uygulamaya konulmufltur. Dönemin kaynaklar›nda baflkentin Anadolu’ya de¤il


de Kahire’ye tafl›nmas› düflüncesi yer al›rken, yeni bir ordu kurma düflüncesi yer al-
mamaktad›r. Padiflah›n ilmiye s›n›f›n›n siyasî nüfuzunu k›rma teflebbüsü ise, fleyhü-
lislam›n yetkilerini k›smas› ve ulemân›n elindeki arpal›klar› kesmesiyle iliflkilendiril-
mektedir.
Osman’›n yapmay› tasarlad›¤› reformlar aras›nda zikredilen ilmiyeyi devlet iflle-
rinden uzaklaflt›rma, baflkenti Anadolu’ya tafl›ma, eski kanunlar› kald›rma ve k›l›k k›-
yafet de¤iflikli¤i gibi bir tak›m “millî ve laik” reformlar yapaca¤› yönündeki görüfl-
ler, döneminin kaynaklar›na dayanmak yerine, son yüzy›llar›n milliyetçilik görüflü
çerçevesinde flekillenen tarihçilik anlay›fl›na dayanmaktad›r. Ama fluras› da bir gerçek
ki, II. Osman, Osmanl› padiflahlar› içerisinde ilk reformcu padiflaht›r. O, yazar› belli
olmayan Kitab-› Müstetab adl› nasihat türü eserde de yer alan görüfllerin etkisinde ka-
larak, devletin yap›s›ndaki zay›flamay› görmüfl ve buna çareler aramaya bafllam›flt›r.
II. Osman tasarlad›¤› reformlar› ‹stanbul’da yapabilecek bir ortama sahip de¤ildi.
Bunun üzerine darüssaade a¤as› Süleyman A¤a ve hocas› Ömer Efendi, padiflah› hac
için Hicaz’a gitme bahanesiyle ‹stanbul’dan ayr›lmaya teflvik etmifller, o da bu fikri
uygun bulmufltur. Ancak, fleyhülislam Esad Efendi, “Padiflahlara hacdan ziyâde ada-
let ile hükmetmek gerekir. Kald› ki, bir fitne ç›kmas› ihtimal dâhilindedir” diyerek bu
teflebbüse karfl› ç›km›flt›r. II. Osman tepkilere ald›r›fl etmeden hacca gitmek için Üs-
küdar’a geçince, padiflah›n Anadolu, Suriye ve M›s›r Türklerinden bir ordu kurma ni-
yetinde oldu¤u ve bunun haz›rl›klar›na giriflti¤i yönünde söylentiler ‹stanbul’da do-
laflmaya bafllam›flt›r. 18 May›s 1622 günü toplanan yeniçeriler ve sipahiler, padiflah›n
hacca gitmesini engellemek ve ona bu fikri verenlerin sürgün edilmeleri için ayaklan-
d›lar. Padiflah, isyanc›lar›n hacca gitmeme tekliflerini kabul etti; ancak, di¤er istekle-
rini kabul etmedi. Bunun üzerine isyanc›lar daha da ileri giderek Osman’› tahttan in-
dirdiler ve I. Mustafa’y› ikinci kez tahta ç›kard›lar. Daha sonra da Osman’› feci bir
flekilde öldürdüler ve tarihe “Hâile-i Osmâniye” yani Osmanl› trajedisi olarak geçen
bu kanl› olay› gerçeklefltirdiler. Böylece Osmanl› tarihinde bir padiflah ilk defa idare
etti¤i insanlar›n kurban› oldu. Onun ölümü ile birlikte devlet yeniden kargafla ortam›-
na girdi ve bu durum IV. Murad’›n yönetime tamamen hâkim olmas›na kadar devam
etti.
Sipahiler ve yeniçeriler II. Osman’›n öldürülmesinden sonra buna taraftar olma-
d›klar›n› ileri sürerek, sorumlular›n cezaland›r›lmas›n› istediler. Ortaya ç›kan tepkiler
üzerine sadrazam Kara Davud Pafla önce azledildi, ortal›k sakinleflmeyince de olaya
aktif olarak kat›lanlarla birlikte öldürüldü. I. Mustafa’n›n ikinci saltanat› on alt› ay
sürdü. Bu dönem içerisinde kap›kullar›n›n etkisiyle alt› kez sadrazam de¤iflikli¤i ya-
fland› ve a¤›r bir buhran dönemi geçirildi. Bu arada iki kez sadrazam olan Mere Hü-
seyin Pafla’n›n yeniçerileri de arkas›na alarak ‹stanbul’da halk› fliddet kullanarak sin-
dirmeye çal›flmas›, büyük tepkiye neden oldu. Özellikle, Peygamber soyundan bir ka-
d›ya dayak atmas› sonras›nda Fatih Câmii’nde toplanan ulemâdan otuz dokuz kiflinin,
sadrazam›n gönderdi¤i acemi oca¤› mensuplar›nca öldürülmesi, fliddetin boyutunu en
üst seviyeye ç›kard›. Bu arada ‹stanbul’daki kar›fl›kl›k Anadolu’ya da s›çrad›. Erzu-
rum beylerbeyi Abaza Mehmed Pafla, katledilen padiflah›n kan›n› dava ederek, sek-
banlara dayanan askeri gücü ile kap›kullar›na karfl› genifl çapl› bir mücadele bafllatt›.
Orta ve Do¤u Anadolu’da çok say›da kap›kulu katliama tâbi tutuldu. Küllenen Celâ-
lî isyanlar› Anadolu’da yeniden bafllad› ve 1628 y›l›na kadar devleti meflgul etti.
Güçlü ve Karizmatik Padiflah ‹maj›: IV. Murad 251

OSMANLILAR VE DÜNYA
Osmanl› taht›na on iki yafl›nda oturan IV. Murad, kendisinden önceki Osmanl› hü-
kümdarlar› içerisinde, yaflça en küçük olan›yd›. Çocuk yafltaki padiflah Eyüp Sul-
tan’da fieyh Aziz Mahmud Hüdâyî Efendi’nin elinden k›l›ç kufland› ve befl gün son-
ra da sünnet edildi. Arka arkaya gelen cülûs bahfliflleri nedeni ile hazinenin içine düfl-
tü¤ü zor durum göz önünde bulundurularak askere yeni bir bahflifl verilmedi.
Padiflah›n küçük yaflta olmas›ndan dolay› iktidara kimin hâkim olaca¤› ilk zaman-
da çekiflme konusu oldu. Bu sorun, padiflah›n annesi Kösem Sultan’›n vesayetine b›-
rak›lmas›yla çözüldü. 1632 y›l›na kadar devleti saltanat nâibesi (saltanat vekili) ola-
rak vâlide Kösem Sultan yönetti. Bu süre içerisinde sekiz sadrazam ve dokuz bafldef-
terdar de¤iflikli¤i yap›ld›. Kösem Sultan’›n saltanat nâibeli¤i yapt›¤› bu dönemin bel-
li bafll› olaylar› aras›nda Abaza Mehmed Pafla’n›n yukar›da bahsetti¤imiz isyan›, dev-
leti içte u¤raflt›ran en önemli olay oldu. Abaza Pafla 1624’te affedilerek yeniden Er-
zurum’a beylerbeyi (vali) tayin edildi. Ancak, çok geçmeden Abaza Pafla yeniden is-
yan etti. Onun ikinci isyan› Bosna beylerbeyli¤ine tayini ile 1628’te sona erdi. Fakat,
Pafla’n›n bu isyanlar› Osmanl›lar›n Safevîlerle olan mücadelesini sekteye u¤ratt›. O,
uzun bir süre Rumeli’de çeflitli vilayetlerde valilik yapt›. Yeni bir isyan›ndan flüphe-
lenildi¤i için de 1635 y›l›nda padiflah›n emriyle idam edildi.
IV. Murad devlet yönetimini tamamen eline ald›¤› y›llarda ülke kaos içindeydi.
‹ran seferinde baflar›s›z olan sadrazam Hüsrev Pafla azledilmifl yerine Haf›z Ahmed
Pafla getirilmiflti. Bu arada Hüsrev Pafla’n›n azlini bahane eden yeniçeriler, sadrazam-
l›kta gözü olan Topal Receb Pafla’n›n da teflviki ile saraya yürüyüp, sadrazam Haf›z
Ahmed Pafla ile padiflah›n on yedi yak›n›n›n kellelerini istediler. Çaresiz kalan padi-
flah, çok sevdi¤i sadrazam›n›n âsiler taraf›ndan parçalanarak öldürülmesinden sonra
istemeyerek de olsa Topal Receb Pafla’y› sadarete getirdi. IV. Murad bu isyandan so-
rumlu tuttu¤u eski sadrazam Hüsrev Pafla’n›n üzerine Murtaza Pafla’y› göndererek
onu Tokat’ta öldürttü.
Hüsrev Pafla’n›n öldürülmesinden sonra yeniçerilerden ve sipahilerden oluflan is-
yanc›lar saray› bast›lar ve baz› devlet adamlar›n›n katledilmelerini sa¤layarak eski
âdetlerini yerine getirdiler. ‹syanc›lar bu arada, flehzadelerin sa¤ olup olmad›klar›n›
görmek istediler. Çünkü IV. Murad’›n kardefllerini öldürtmüfl olabilece¤ini düflün-
mekteydiler. ‹syanc›lar›n bu tavr› bir noktada padiflaha göz da¤› vermek, senin yeri-
ne onlardan birini tahta ç›kartabiliriz tehdidinde bulunmakt›. fiehzadelerin isyanc›la-
ra gösterilmesi, onlar›n isteklerini sona erdirmedi. Bu kez flehzadelerin öldürülmeye-
ceklerine dair garanti istediler. Onlar›n bu istekleri, sadrazam Topal Receb Pafla ile
fieyhülislam Ahizâde Hüseyin Efendi’nin kefaleti ile kabul edildi. Padiflah bu kefalet
olay›n› herhalde hiç unutmad› ki, ileride sadrazam ve fleyhülislam› bir f›rsat›n› bulup
idam ettirdi. Öyle ki, Ahizâde, tarihe ilk idam edilen Osmanl› fleyhülislam› olarak
geçti. ‹syan sona erdi; fakat arka arkaya gelen bu olaylar IV. Murad’›n üzerinde flok
etkisi yapt›. Bundan sonra o, sert ve kanl› yöntemlere baflvurarak, padiflah otoritesini
yeniden tesis etme yoluna gitti.
1632 y›l› IV. Murad için yeni bir bafllang›ç oldu. Genç padiflah önce zorbalar› tefl-
vik etti¤ine inand›¤› Topal Receb Pafla’y›, yukar›da da belirtildi¤i gibi sadrazaml›k-
tan azledip idam ettirdi ve yerine Taban›yass› Mehmed Pafla’y› getirdi. Böylece an-
nesinin vesayetinden de kurtulmufl oldu. Ayr›ca kap›kulu ocaklar› üzerinde otorite te-
sis ederek, merkezde ve taflrada asayifli sa¤lad›. Bal›kesir çevresinde isyan eden ‹lyas
252 Pafla ile Cebel-i Lübnan’da ba¤›ms›z bir devlet kurabilmek için Avrupal› devletlerle
iflbirli¤ine giren fiam valisi Dürzî Emiri Maano¤lu Fahreddin, üzerlerine gönderilen
TAR‹H EL K‹TABI

Küçük Ahmed Pafla taraf›ndan ma¤lup edildiler. Daha sonra bu kimseler ‹stanbul’a
getirilerek idam edildiler. IV. Murad’›n uygulad›¤› fliddete dayal› tedbirler k›sa za-
manda etkisini gösterdi ve baflta ‹stanbul olmak üzere ülke genelinde asayifl sa¤lan-
d›.
Kanuni Sultan Süleyman’›n 1566’da ölümünden 1632’de IV. Murad’›n mutlak ik-
tidar› ele al›fl›na kadar hiçbir sultan büyük bir kahraman ve fatih rolü sergileyemedi.
Geleneksel hale gelen padiflahlar›n bu durumu, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun gerile-
mesini h›zland›ran tesadüfi yard›mc› etkenlerden biri olarak görülmektedir. Bu dö-
nemde karizmatik karaktere sahip padiflah gelmemifltir. IV. Murad güçlü ve otorite
sahibi bir hükümdar olarak yeniden eski gelene¤i içte ve d›flta canland›rmaya çal›fl-
m›flt›r. Devleti içinde bulundu¤u buhran dönemlerinden, IV. Murad gibi muktedir ve
güçlü padiflahlar veya daha sonraki dönemlerde sadrazaml›k yapan basiretli ve otori-
te sahibi Köprülüler gibi devlet adamlar› ç›karmaya çal›flm›fllard›r. Devirleri aç›s›n-
dan baflar›l› say›lan bu kiflisel çabalar, 16. yüzy›l›n ortalar›ndan beri çözülmeye bafl-
layan klasik Osmanl› düzeninin yok olmad›¤›n›, çürümelere ve bozulmalara ra¤men
hâlâ kendini muhafaza etti¤ini ortaya koymaktad›r. Bu da dönemin gözlemcilerinin
s›k s›k “kaht-› ricâl” olarak dile getirdi¤i, güçlü, devleti her bak›mdan kuflatabilecek
ve aya¤a kald›rabilecek bilgili birikim sahibi padiflah ve devlet adamlar›n›n azl›¤› ya
da yoklu¤u düflüncesini teyit etmektedir. Aksi takdirde IV. Murad ve Köprülüler’in
yönetimde olduklar› devirlerdeki k›p›rdanma gerçekleflmezdi.
Devletin içine düfltü¤ü buhran dönemi ve bundan kurtulma çareleri 16. yüzy›l›n
sonlar›ndan itibaren baz› Osmanl› ayd›nlar› taraf›ndan risâleler (raporlar) veya kitap-
lar halinde haz›rlan›yor ve dönemin devlet adamlar›na sunuluyordu. Gelibolulu Mus-
tafa Âlî (öl.1600), Hasan Kâfî el-Akhisarî (öl.1616), Veysî (öl.1628), Koçi Bey
(öl.1648) gibi yazarlar ve yazar› belli olmayan H›rzü’l-Mülûk (Hükümdarlar›n T›ls›-
m›) ve Kitâb-› Müstetâb (Güzel Hofl Kitap) gibi eserlerde dirlik sisteminin bozulma-
s›, kap›kulu askerindeki art›fl, rüflvet ve iltimas gibi konular üzerinde durulmakta ve
bunlar›n çözüm yolunun da “kanûn-› kadîme”de yani klasik dönemde uygulanan ka-
nunlar› uygulamada yatt›¤› vurgulanmaktayd›.
Dönemin ayd›nlar›n›n dile getirdi¤i sorunlar ve çözüm önerilerinden padiflah IV.
Murad da haberdard›. Hatta Murad yapaca¤› düzenlemelere ›fl›k tutmas› için güven-
di¤i kimselerden raporlar istemifltir. Bunlar›n en meflhuru, onun 1632’de düzeni sa¤-
larken esinlendi¤i Koçi Bey’in yazd›¤› Risâle’dir. Bu risâlede, kap›kulunun durumu,
timar sistemi, padiflah ve di¤er devlet adamlar›n›n güçlü olmas› ve yönetime hâkim
olmalar› gibi konular yer almaktayd›.
Koçi Bey’in merkezî ordunun azalt›lmas› ve timar siteminin canland›r›lmas› yö-
nündeki teklifleri Avrupa cephelerindeki savafl düzeninde meydana gelen de¤iflimden
dolay› pratik bir çözüm olarak görülmedi. Ancak, otoritenin sa¤lanmas› ve gelir-gi-
derin bir düzene sokulmas› yönündeki önerileri, genç padiflah›n yapaca¤› düzenleme-
lere ›fl›k tuttu. Kap›kulu askerinin zorbal›klar›na son veren padiflah, 1632-1633 y›lla-
r›nda timarlar›n ve dirliklerin tespitini yapt›rd› ve haks›z olarak timar tasarruf eden-
lerin ellerinden gelirlerini ald›. Vergi kay›tlar›n› yeniden gözden geçirtti ve vergilerin
düzenli al›nmas›n› sa¤lad›. Devlet adamlar› içerisinde rüflvet alanlar tespit edildi ve
bunlardan bir k›sm› öldürülürken bir k›sm› da sürgüne gönderildi. Haks›z kazan›ld›-
¤› tespit edilen paralar müsâdere edildi. Bunlar›n d›fl›nda, fitne ve bozgunculuk kay-
na¤› olarak görülen kahvehaneler ve kendisi de içki içmesine ra¤men, meyhaneler ka- 253
pat›ld›; yang›nlara sebep oldu¤u gerekçesi ile de tütün içimi yasakland›. IV. Murad’›n

OSMANLILAR VE DÜNYA
ald›¤› bu tedbirlere genel olarak bak›ld›¤›nda bunlar›n risâle yazarlar›n›n dile getirdi-
¤i eski uygulamalara ifllerlik kazand›rmaktan ziyade, pragmatik çözümler üreten ni-
telikte oldu¤u görülür. Padiflah ülke içerisindeki otoritesini sa¤lamlaflt›rmak ve dev-
leti yeniden düzene sokabilmek için bu tür uygulamalara baflvurmufltur.
IV. Murad iç huzuru sa¤lad›ktan sonra önce Kazak ak›nlar› ve s›n›r olaylar› nede-
niyle Lehistan üzerine sefere ç›kmaya karar verdi. Ancak, padiflah sefere ç›kmadan
Lehistan sorunu bar›fl yolu ile halledildi. Padiflah bat›daki sorunu çözdükten sonra bu
kez 1623’ten sonra kaybedilen topraklar› geri alabilmek için ‹ran üzerine iki sefere
ç›kt›. Yukar›da ‹ran savafllar›ndan bahsederken de de¤inildi¤i gibi 1635’te düzenle-
nen birinci sefer Revan üzerine yap›ld›. Ancak, bu sefer sonuç itibar› ile baflar›s›z ol-
du. Çünkü Osmanl› ordusu bölgeden çekildi¤inde son al›nan topraklar, yeniden Safe-
vîlerin eline geçti. ‹kinci sefer 1638’de Ba¤dat üzerine yap›ld›. On befl y›ldan beri Sa-
fevîlerin elinde bulunan flehirlerle birlikte, Ba¤dat yeniden Osmanl› idaresine geçti.
IV. Murad’›n ‹ran üzerine düzenledi¤i bu iki sefer sonras›nda, 1639 y›l›nda Kasr-
› fiirin’de Osmanl›-Safevî Bar›fl Antlaflmas› imzaland›. Böylece iki devlet aras›nda
uzunca bir süre devam edecek olan bar›fl ortam› sa¤lanm›fl oldu. 1638’de Karade-
niz’den Kazaklar›n uzaklaflt›r›lmas›, Akdeniz’de Venedik donanmas›n›n Osmanl›lara
ait donanmay› Avlonya liman›nda ablukaya almas› ve gemileri al›p götürmeleri, IV.
Murad döneminin di¤er d›fl olaylar›d›r. Avlonya bask›n› ard›ndan bozulan Osmanl›-
Venedik iliflkileri, 1639’da yap›lan antlaflma ile yeniden düzelmifl ve Venediklilerin
savafl tazminat› ödemeleri kabul edilmifltir. IV. Murad döneminde Avrupa devletleri
ile herhangi bir savafl yap›lmamas›ndaki en büyük etken, afla¤›da ele al›nacak olan
1618-1648 y›llar› aras›nda meydana gelen Otuz Y›l Savafllar›’d›r. Bu savafllar Avru-
pa’y› bafltan bafla etkisi alt›na al›rken, Osmanl› Devleti bu dönemde Avrupa’n›n mer-
kezindeki savafllara kay›ts›z kalm›flt›r. IV. Murad annesinden bütün yetkiyi devrald›k-
tan sonra, sekiz y›lda ülkeyi içte huzura kavufltururken, d›flta da devleti uzun süre
meflgul eden ‹ran savafllar›n› sona erdirmifltir. 1640 y›l›nda, yirmi sekiz yafl›nda, dam-
la hastal›¤›ndan ölmüfltür.
Sultan ‹brahim ve Girit Seferi
Sultan I. Ahmed’in en küçük o¤lu olan ‹brahim, IV. Murad’›n ölümünden sonra Os-
manl› hanedan›n›n hayatta kalan tek erkek üyesiydi. O, yirmi befl yafl›nda, 1640 y›-
l›nda padiflah oldu. Yeni sultan yaflça yetiflkin olmas›na ra¤men, gençli¤inde iyi bir
e¤itim alamad›. ‹brahim padiflah oldu¤unda, sadarette a¤abeyi IV. Murad’›n da sad-
razam› olan Kemankefl Kara Mustafa Pafla bulunmaktayd›. Sultan ‹brahim’in saltana-
t›, tarihçiler taraf›ndan genellikle iki k›sma ayr›l›r. Bunlardan ilki, Kemankefl Kara
Mustafa Pafla’n›n sadarette oldu¤u dönem, di¤eri de saltanat›n›n geri kalan k›sm›.
Kara Mustafa Pafla IV. Murad döneminde sa¤lanan huzur ve otoriteyi, sadarette
kald›¤› dönemde de devam ettirdi. Ülkede düzeni sa¤lamak için çeflitli tedbirler ald›.
Yeniçerilerin ve sipahilerin say›lar›n›n tasarruf gayesiyle azalt›lmas›, ayar› bozuk ve
kar›fl›k akça yerine yeni sikke kesilmesi, piyasada bolluk ve ucuzlu¤un sa¤lanmas›
için narh uygulamas›na a¤›rl›k verilmesi, vergi düzeninin sa¤lanmas› ve bu gaye ile
avâr›z vergisi toplan›rken esas al›nmak üzere yeni bir tahrir yapt›r›lmas› gibi malî sis-
teme yönelik düzenlemeler, onun sadrazaml›¤› s›ras›nda öne ç›kan uygulamalard›.
Padiflah ise bu dönemde devlet ifllerini sadrazam›na b›rakarak köflesine çekilmiflti.
254 Sadrazam›n reform çabalar› ve üstün kiflili¤i Osmanl› saray›nda pek çok kimseyi
rahats›z ediyordu. Padiflah›n ve valide sultan›n saray ve devlet içindeki nüfuzlar› azal-
TAR‹H EL K‹TABI

makta, bu arada al›nan malî tedbirlerle ç›karlar› zedelenen gruplar da sadrazama kar-
fl› oluflan muhalefet içinde yer almaktayd›. Sonuçta Halep beylerbeyi Nasuh Paflazâ-
de Hüseyin Pafla etraf›na toplad›¤› askerlerin kendine verdi¤i güvenle, çeflitli talepler-
de bulundu. ‹stekleri kabul edilmeyince de ‹stanbul’a yürüdü. Sadrazam Kara Mus-
tafa Pafla ordusu ile Bo¤az’› geçti ve Hüseyin Pafla ve kuvvetlerini ‹stanbul’a gelme-
den durdurdu. Böylece sadrazam› devirmek için yola ç›kan Hüseyin Pafla’n›n isyan›
1643’te bast›r›ld› ve isyanc› Pafla idam edildi.
Kemankefl Kara Mustafa Pafla’ya karfl› oluflan muhalefet zamanla artt›. Bu kez
muhalefet, padiflah›n lalas› ve sinir krizleri esnas›nda kendisine okuyarak flifa verdi-
¤ine inand›¤› Cinci Hoca lakapl› Safranbolulu Hüseyin Efendi ile daha önce silahdar
iken vezirli¤e getirilen Yusuf Pafla’n›n etraf›nda yo¤unlaflt›. Padiflah, bu iki yak›n›n›n
k›flk›rtmas›yla sadrazam›na karfl› cephe ald›. Sadrazam ise kendisine karfl› tak›n›lan
bu tav›r üzerine Cinci Hoca ve vezir Yusuf Pafla’n›n aleyhinde, saray kap›s›nda yeni-
çerilerin ve sipahilerin ayaklanmalar›n› teflvik etti. Bu olaylardan haberdar olan padi-
flah, kendi yak›nlar›na karfl› haz›rlanan bu komployu bahane ederek Kemankefl Kara
Mustafa Pafla’y› azletti ve 1644 y›l›n›n Ocak ay›nda idam ettirdi. Padiflah›n tutumun-
da meydana gelen bu de¤iflme, k›sa sürede saray, ulema, kap›kulu ve divan üyeleri
aras›nda, çekiflmelerin ve entrikalar›n yeniden bafllamas›na neden oldu. IV. Murad
döneminde sa¤lanan istikrar yeniden bozuldu.
Sultan ‹brahim’in saltanat›n›n son dört y›l› kar›fl›kl›k, siyasî çekiflmeler ve Girit
seferinin gölgesinde geçti. Bu dönemin en önemli olay› Girit’i almak için Venedik’e
savafl aç›lmas›yd›. Avrupa’da bu dönemde devam eden Otuz Y›l Savafllar›, Osman-
l›’n›n Orta Avrupa’da sakin bir dönem geçirmesine neden olurken, do¤uda da Safe-
vîlerle bar›fl süreci devam ediyordu. Böyle bir siyasî ortamda, Girit’in fethi için sefer
düzenlendi. IV. Murad döneminden beri bozulmaya bafllayan Venedik’le iliflkiler de,
bir bak›ma bu savafl›n ç›kmas›na zemin haz›rlad›.
1644 y›l›nda meydana gelen bir korsanl›k olay›, Venedik’le iliflkilerinin bozulma
nedeni kabul edildi. Bu y›l, darüssaade a¤as› (k›zlara¤as›) iken görevinden azledilip
M›s›r’a sürgüne gönderilen Sümbül A¤a ile önemli kiflileri tafl›yan bir gemi, Girit ya-
k›nlar›nda Malta korsanlar› taraf›ndan ele geçirilmifl ve ya¤malanm›flt›. Korsanlar el-
de ettikleri ganimeti Girit’e ç›karm›fllar, bir k›sm›n› da valiye vermifllerdi. Bu olay,
‹stanbul’da duyulunca, devlet adamlar› aras›nda büyük bir infiale neden olmufltur.
Kaptan-› Derya Yusuf Pafla, Cinci Hoca ve Vâlide Sultan’›n teflvikiyle Sultan ‹bra-
him, Malta seferi görüntüsü alt›nda 1645’te Girit’e bir sefer düzenlemeye karar ver-
di. I. Ahmed’den beri fethi düflünülen Girit, Akdeniz’in bir Türk gölü olmas›n›n
önündeki en büyük engeldi. Ayn› zamanda bir korsan yata¤› olan ada, M›s›r-‹stanbul
aras›ndaki ticaret yolu için de bir tehditti. Boflalan hazinenin yeniden doldurulmas›
için de uygun bir seferdi.
K›sa sürede haz›rlanan Osmanl› donanmas›, Yunanistan’da ve Anadolu’da Ege k›-
y›lar›na y›¤›lan asker ve malzemeyi Girit Adas›’n›n Hanya liman›na tafl›d›. ‹ki ay içe-
risinde Hanya kalesi Osmanl›lar›n eline geçti. Bu arada adan›n, Venediklilerin ve Ka-
toliklerin bask›s›ndan y›lm›fl olan Ortodoks Rum halk› da Osmanl›lar› destekledi.
Hanya’n›n al›nmas›ndan sonra kaptan-› derya Silahdar Yusuf Pafla, sadrazam ve sa-
ray mensuplar›n›n kendisini çekememesi ve padiflah›n da Girit’ten az ganimetle dö-
nülmesine içerlemesi üzerine gözden düfltü ve sonra da idam edildi. Girit serdarl›¤›-
na önce eski sadrazam Semin Mehmed Pafla, onun ölümü ile de Budin beylerbeyi De- 255
li Hüseyin Pafla getirildi (1646). Savafl›n bundan sonraki aflamas›nda Girit’teki Os-

OSMANLILAR VE DÜNYA
manl› ordusu, ‹stanbul’da devlet adamlar› aras›ndaki çekiflmeden dolay› pek fazla
yard›m göremedi. Venediklilere ise Avrupa’dan yard›m gelmeye bafllad›.
Bütün bu olumsuzluklara ra¤men Osmanl› ordusu adan›n üçüncü flehri olan Res-
mo’yu 1646’da fethetti. Ertesi sene de Kandiye kuflatmas› bafllad›. Girit savafl› s›ra-
s›nda Osmanl› donanmas›n›n zay›fl›¤› ortaya ç›kt›. Bunu fark eden Venedikliler sa-
vafl› denizlere çektiler. Girit’e gidecek asker ve mühimmat sevkini önlemek için 1648
y›l›nda Çanakkale Bo¤az›’n› ablukaya ald›lar ve Bozcaada’ya asker ç›kard›lar. K›sa
bir süre sonra Venedikliler Bozcaada’dan ç›kar›ld› ise de Bo¤az’›n ablukas› kald›r›-
lamad›. Bu durum ‹stanbul’da iafle s›k›nt›s›na ve pahal›l›¤a neden olurken, padiflah›n
da taht›n› sallamaya bafllad›. Girit’in al›namamas› üzerine padiflah, bu sefer için gö-
revlendirdi¤i serdarlar› s›k s›k de¤ifltirdi. Bu da haliyle askerin moralini bozdu. Bu
arada Deli Hüseyin Pafla’n›n çabalar› da Kandiye’nin al›nmas›na yetmedi. Bu kale ve
Girit Adas› ancak 1669 y›l›nda, Köprülüzâde Faz›l Ahmed Pafla taraf›ndan tamamen
fethedilebildi.
D›flar›dan Girit savafl›n›n etkisi, içeriden de padiflah ve çevresinin yaflam tarzlar›,
otoritenin sars›lmas›na ve hazinenin boflalmas›na neden oluyordu. Tahta ç›kt›¤›nda
‹brahim’den baflka hanedan›n soyunu devam ettirecek baflka erkek vâris kalmamas›,
onun bir erkek çocuk sahibi olmas› için kendisini harem hayat›na kapt›rmas›na neden
oluyordu. Ayn› zamanda padiflah›n asabi bir kiflili¤e sahip olmas› ve kad›nlar›n etki-
sine kolayca girmesi, devlet ifllerine müdahaleye zemin haz›rl›yordu. Padiflah›n e¤-
lence ve sohbetle geçen saray hayat›, devlet ifllerinin aksamas›na da neden oluyordu.
Bu dönemin öne ç›kan bir baflka özelli¤i de padiflah›n samur merak›yd›. Onun salta-
nat› döneminde Topkap› Saray› ve çevresindeki köflklerin duvarlar› ve tavanlar› sa-
murla kaplanm›flt›. Hediyeler bile samur cinsinden al›n›r verilir olmufltu. Öyle ki, bu
devre samur devri denildi. Bu da kürk ithalinin artmas›na, çok miktarda gümüfl ve al-
t›n›n Kuzey ülkelerine ve Rusya’ya gitmesine neden oldu. Rüflvetin ola¤anlaflmas›,
görevlerin para ile al›n›p sat›lmas›, paran›n de¤erinin düflmesi bu dönemde devleti iç-
ten içe kemiren di¤er sorunlard›.
Hezarpare Ahmed Pafla’n›n sadareti döneminde devlet görevlerinin aç›ktan a盤a
rüflvetle sat›lmas›, padiflah ve hasekilerinin arzular›n› karfl›lamak için valilerden ve
merkezdeki görevlilerden bayram harçl›¤›, samur ve amber ad› alt›nda vergiler isten-
mesi huzursuzlu¤a neden oluyordu. Bu çerçevede mesela, padiflah ad›na Sivas valisi
Varvar Ali Pafla’dan 30.000 kurufl bayram harçl›¤› ile Anadolu beylerbeyi ‹bflir Mus-
tafa Pafla’n›n Sivas’taki, güzelli¤i padiflah›n kula¤›na kadar giden kar›s›n›n ‹stanbul’a
gönderilmesi istenmiflti. Bu istekler üzerine Varvar Ali Pafla isyan etti ve 1647 y›l›n-
da ‹stanbul’a yürüdü. ‹syan› bast›rma görevi, Pafla’n›n dostu olan ‹bflir Mustafa Pa-
fla’ya Sivas eyaleti ile birlikte verildi. Böylece iki dost isteksiz de olsa karfl› karfl›ya
geldi ve neticede bu isyan ‹bflir Pafla taraf›ndan bast›r›ld› ve Ali Pafla idam edildi.
Taflradaki valiler d›fl›nda ‹stanbul’daki üst düzey devlet görevlilerinden de samur,
amber ve bayraml›k gibi çeflitli hediyeler talep edildi. Ancak, ocak a¤alar›, sadraza-
m›n padiflaha ve yak›nlar›na yaranabilmek için istedi¤i bu hediyeleri vermek isteme-
diler. ‹ki taraf aras›nda bafllayan mücadeleyi, ocak a¤alar› kazand›. Sadrazam Hezar-
pare Ahmed Pafla can›ndan oldu ve yerine Sofu Mehmed Pafla sadrazam yap›ld›. Bu
arada padiflah›n da durumu tart›fl›lmaya baflland› ve neticede tahttan indirilmesi gün-
deme geldi. Bunun üzerine vâlide Kösem Sultan, kap›kulu a¤alar›, ulema ve devletin
256 önde gelen di¤er erkân› ittifakla Sultan ‹brahim’i tahttan indirdiler ve yerine henüz
yedi yafl›n› doldurmam›fl olan flehzade Mehmed’i, A¤ustos 1648’de tahta ç›kard›lar.
TAR‹H EL K‹TABI

Tahttan indirilen ‹brahim, önce Topkap› Saray›’nda bir hücreye kapat›ld›. On gün
kadar burada hapis hayat› yaflad›ktan sonra yeniden tahta ç›kar›lma endiflesiyle, otuz
üç yafl›ndayken öldürüldü. Böylece II. Osman’dan sonra tahttan indirildikten sonra
öldürülen ikinci padiflah, ‹brahim oldu. IV. Mehmed’in padiflah olmas›yla Osmanl›
saltanat gelene¤inde saltanat nâibeli¤i dönemi yeniden bafllad›. Bu kez, bu görev için
iki aday vard›. Bunlar; çocuk yafltaki padiflah›n vâlidesi Hatice Turhan Sultan ve bü-
yük vâlidesi Kösem Sultan’d›. IV. Mehmed’in saltanat›n›n ilk y›llar›, bu iki güçlü ka-
d›n›n çekiflmesi alt›nda geçti ve olaylar onlar›n etraf›nda flekillendi.
B. OSMANLI’DA ‹Ç ÇALKANTILAR, KÖPRÜLÜLER,
II. V‹YANA VE KARLOFÇA
IV. Mehmed’in ‹lk Y›llar›: Kösem Sultan ve A¤alar Saltanat›
Avrupa’da Westfalya Antlaflmas›’n›n imzaland›¤› y›l (1648), Osmanl› taht›na oturan
çocuk yafltaki IV. Mehmed’in nâibi acaba kim olacakt›? ‹lk tart›flma bu konuda ya-
fland›. Önde gelen devlet adamlar›, vâlide Hatice Turhan Sultan’›n yerine, tecrübeli
büyük vâlide Kösem Sultan’›n saltanat nâibesi olmas›n› onaylad›. Böylece Kösem
Sultan, ilki o¤lu IV. Murad döneminde olmak üzere ikinci kez saltanat nâibesi oldu.
Art›k bundan sonra vâlide sultan konumuna yükselen Hatice Turhan ile saltanat nâ-
ibesi olan büyük vâlide Kösem Mahpeyker aras›nda içten içe bir çekiflme yaflanacak-
t›r.
Yeni padiflahla birlikte, Sultan ‹brahim’in son sadrazam› ve onun tahttan indiril-
mesinde ve öldürülmesinde önemli rol oynayan Sofu Mehmed Pafla görevine devam
etti. Sadrazam, ilk ifl olarak kendisinden önceki meslektafllar›n›n savurganl›klar›na
son verdi. Devflirme asker alma uygulamas›n› terk etti ve iktidar›n› pekifltirmek için
de saraydaki iç o¤lanlardan ço¤unu serbest b›rakt›. Devletin gümrük vergileri üzeri-
ne konan tekeli kald›r›p, tuz ve tütün gelirlerini toplamak için ayl›kl› memurlar gö-
revlendirerek hazineye gelir teminine çal›flt›.
Sadrazam Sofu Mehmed Pafla’n›n bir di¤er icraat› da sipahilerin elindeki 1.000
kadar kadroyu, yeniçerilere devretmek oldu. Sadrazam›n böyle bir uygulamaya bafl-
vurmadaki gayesi, Sultan ‹brahim’in tahttan indirilmesinde birlikte hareket eden ye-
niçerilerle sipahilerin aras›n› açmak ve oluflan yeni ortamda yeniçerilerin deste¤ini
alarak iktidar›n› kuvvetlendirmekti. Buna uzun süredir ödenmeyen sipahi ulûfeleri de
eklenince, 1648 y›l›nda ‹stanbul’da, tarihe Sultanahmet Câmii Vak‘as› diye geçen si-
pahi isyan› ç›kt›. Sadrazam, isyan› bast›rmalar› karfl›l›¤›nda yeniçeri a¤alar›na belli
bafll› saray ve devlet görevleri ile ‹stanbul ticaretinden pay vaat etti. Sipahilerin isya-
n›, bu askerî gruba mensup pek çok kiflinin, yeniçeriler taraf›ndan öldürülmesiyle
kanl› fleklide sona erdirildi. Yeniçeriler bu arada Sultan ‹brahim döneminin güç ve
servet sahiplerinden Cinci Hoca’y› önce hapsettiler, sonra da öldürdüler. Cinci Ho-
ca’n›n serveti hazine ad›na müsadere edildi ve IV. Mehmed’in cülûs bahflifli olarak
kap›kulu aras›nda paylaflt›r›ld›.
Sultanahmet olay› yeniçeri oca¤› a¤alar›n›n gücünü bir kat daha art›rd›. Kösem
Sultan ve sadrazam bu olaydan sonra tamamen a¤alar›n etkisi alt›na girdiler. Bu dö-
nemde devleti, ocak a¤alar›ndan befl kifli idare etmeye bafllad›. Bunlar Kara Murad
A¤a, Bektafl A¤a, Muslihiddin A¤a, Kara Çavufl ve Kethüda Bey idi. Ocak a¤alar› si-
pahi isyan›n› bast›rd›ktan sonra Sofu Mehmed Pafla’n›n sadarette kalmas›n› sa¤lad›-
lar. Bu arada ocak a¤alar›ndan Kara Murad A¤a yeniçeri a¤as› oldu ve ocakta otori- 257
teyi eline geçirdi. Sadrazam bir taraftan da yeniçeri a¤alar›n›n devlet içinde güç ka-

OSMANLILAR VE DÜNYA
zanmalar›ndan endiflelenmekteydi. Önce bozulmas›na sebep oldu¤u sipahi-yeniçeri
güç dengesini yeniden tesis edebilmek için bu kez sipahi a¤alar›n› desteklemeye bafl-
lad›. Sipahilerin önde gelenlerinden tutuklu olanlar serbest b›rak›ld› ve “yeniçeriler-
den padiflah› kurtarmak” için, Anadolu’daki Celâlîler ‹stanbul’a ça¤›r›ld›.
Bu arada devlet adamlar› aras›nda gruplaflmalar da bafllad›. Bir tarafta sadrazam,
di¤er tarafta yeniçeri a¤as› Kara Murad A¤a bafl› çekiyordu. Gruplar içinde a¤›rl›k
Kösem Sultan’›n da destekledi¤i Kara Murad A¤a’n›n taraf›ndayd›. Kösem Sultan,
Sofu Mehmed Pafla’n›n ald›¤› kararlardan rahats›zl›k duyuyordu. Hatta kendisini öl-
dürtme planlar› yapt›rd›¤› yönünde haberler al›yordu. Bu geliflmeler üzerine saltanat
nâibesi Kösem Sultan, yafl› seksenin üzerindeki sadrazamdan kurtulmaya karar verdi.
Nihayet Venediklilerin Çanakkale Bo¤az›’n› abluka alt›na almalar› ve donanman›n
baflar›s›zl›¤› bahane edilerek, yaklafl›k dokuz ayd›r sadarette bulunan Sofu Mehmed
Pafla azledildi ve sonra da idam edildi. Mal› da hazineye devredildi. Boflalan sadra-
zaml›¤a, henüz vezir bile olmayan yeniçeri a¤as› Kara Murad A¤a, usûle ayk›r› ola-
rak, Kösem Sultan’›n deste¤ini alarak getirildi. Kara Murad A¤a’n›n sadarete getiril-
mesiyle, yeniçeri ocak a¤alar›n›n devlet ve saray içindeki nüfuzlar› daha da artt›.
Bundan dolay› bu döneme a¤alar saltanat› devri denildi.
Kara Murad Pafla sadarete geçtikten sonra, büyük vâlide Kösem Sultan’›n da ona-
y›n› alarak, fleyhülislam Abdürrahim Efendi’yi azlettirip yerine Mehmed Efendi’yi
geçirtti. Anadolu’daki Celâlî isyanlar›n› bast›rd›. Devlet idaresinde bafl›na buyruk
davranmaya bafllad›. Ocak a¤alar› zamanla sadrazam Kara Murad Pafla’dan yüz çe-
virdiler. Bunun üzerine sadrazam, ocak a¤alar›n› kastederek “bir memlekette dört ve-
zir-i âzam olmaz iflte mührün” diyerek sadaret mührünü padiflaha teslim etti. Sadare-
te bu kez ocak d›fl›ndan birinin getirilmesi düflünüldü. Akla IV. Murad’›n k›z› Kaya
Sultan ile evli olan Damad Melek Ahmed Pafla geldi ve ona teklif götürüldü.
Ocak a¤alar›n›n devlet içindeki etkinliklerini bilen Ahmed Pafla, önce bu görevi
kabul etmek istemedi; ancak, daha sonra ileri sürdü¤ü “ocaktan bir fert ifllere müda-
hale etmesin” flart›yla, 1650’de sadrazam oldu. Sert yarat›l›fll› Kara Murad Pafla’dan
sonra sadrazam olan Melek Ahmed Pafla, gayet yumuflak bir mizaca sahip oldu¤u için
devlet içindeki anarfliyi sona erdiremedi. Bu arada malî durum iyiden iyiye bozulma-
ya bafllad›. Devlet maafl olarak da¤›t›lacak paradan kâr etmek amac›yla ayar› bozuk
akçalar› sa¤lam akçalarla de¤ifltirme yoluna gidince esnaf ayakland›. ‹syanc›lar, fley-
hülislam› da önlerine alarak saraya yürüdü. Esnaf›n bafl›n› çekti¤i ve halk›n da kat›l-
d›¤› bu isyan, yaklafl›k bir y›ld›r sadarette bulunan Melek Ahmed Pafla’n›n istifa et-
mesine neden oldu.
Sadrazaml›¤a bu kez Abaza Siyavufl Pafla getirildi. Ancak, onun sadrazaml›¤› da
k›sa sürdü. ‹syanc› halk, sadaretteki bu de¤iflikli¤e ra¤men tatmin olmam›flt›. Onlar›n
hedefi devleti istedikleri gibi yöneten ve ülkeyi büyük bir buhran›n içine sürükleyen
a¤alard›. Halk yeniden galeyana gelerek saray› bast› ve büyük vâlide Kösem Sul-
tan’dan a¤alar›n azlini istedi. Ocak a¤alar› bu bask›ndan kurtuldular; fakat, bu kez
baflka bir çekiflme gün yüzüne ç›kt›. Bu, büyük vâlide Kösem Sultan ile IV. Meh-
med’in annesi Hatice Turhan Sultan aras›ndaki gerilimdi. Asl›nda esnaf ve halk›n,
son saray bask›n›n›n arkas›nda da bu çekiflme vard›.
258 Sarayda bu çekiflme yaflan›rken, kap›kulu ocak a¤alar›ndan destek alan Kösem
Sultan, henüz on yafl›n› bitirmemifl IV. Mehmed’i zehirletip, annesini daha kolay
TAR‹H EL K‹TABI

kontrol alt›na alabilece¤i veliaht-flehzade Süleyman’› tahta geçirtmeyi planlam›flt›.


Bundan darüssaade a¤as› Uzun Süleyman A¤a vas›tas›yla haberdar olan Hatice Tur-
han Sultan, rakiplerinden önce davran›p saray halk›n›n da deste¤iyle 2/3 Eylül 1651
gecesi Kösem Sultan’› öldürttü. Vâlide Hatice Turhan Sultan ve adamlar›n›n tertip et-
ti¤i darbeden sonra, IV. Mehmed a¤alar›n hâkimiyetine son vermek için ulemay› ve
sipahileri yan›na çekebilme düflüncesi ile sancak-› flerifi (peygamber sanca¤›) ç›kart-
t›. Padiflah›n bu daveti üzerine yeniçeri oca¤› mensuplar› a¤alar›n› terk edip, sancak-
› flerifin alt›nda topland›lar. Sultan IV. Mehmed bu olaylardan yararlanarak a¤alar sal-
tanat› denilen dönemi, onlardan bir k›sm›n› öldürterek bir k›sm›n› da sürgüne gönde-
rerek sona erdirdi. Böylece ocak a¤alar›n›n üç y›l› aflan saltanat ve iktidar› son erdi.
Kösem Mahpeyker Sultan, Osmanl› tarihi içinde ad›ndan en fazla söz ettiren ka-
d›nd›r. Öldü¤ünde altm›fl iki yafl›ndayd›. I. Ahmed ile evlenmesinin (1604) üzerinden
k›rk yedi y›l geçmiflti. ‹ki o¤lu, IV. Murad ve ‹brahim’in saltanat y›llar›nda yaklafl›k
yirmi befl y›l vâlide sultan; o¤lu IV. Murad’›n çocuklu¤unda ve torunu IV. Meh-
med’in saltanat›n›n ilk y›llar›nda olmak üzere yaklafl›k on bir y›l dokuz ay saltanat nâ-
ibesi oldu. Kösem Sultan’›n b›rakt›¤› imaj; son derece zeki, kurnaz, hilekâr, karma-
fl›k entrikal›, politik planlar› iyi yapan, konuflmas› ile kifliler üzerinde etki b›rakan bir
kifliliktir. Öldü¤ünde b›rakt›¤› muazzam servet hazineye devredildi.
Vâlide Hatice Turhan Sultan ve ‹ktidar Mücadelesinde Harem A¤alar›
Ukrayna as›ll› olan vâlide Hatice Turhan Sultan, saltanat nâibesi oldu¤unda yirmi
dört yafl›ndayd›. Sultan ‹brahim’in ilk çocu¤u Mehmed’i do¤urarak, Osman o¤ullar›-
n›n neslinin kesilmesini ve devletin da¤›lmas›n› önledi. Saltanat nâibesi olduktan son-
ra, devlet ifllerini darüssaade a¤as› Uzun Süleyman A¤a ile birlikte yürüttü. Yeni dö-
nemde Kösem Sultan’›n yerini Turhan Sultan, ocak a¤lar›n›n yerini de saray a¤alar›
ald›. Süleyman A¤a devlet ifllerinde sadrazam›n da önüne geçti. Bu durumdan ilk sad-
razam Siyavufl Pafla rahats›z oldu. Darüssaade a¤as› Süleyman A¤a’n›n iste¤i do¤rul-
tusunda Siyavufl Pafla sadaretten azledildi ve yerine 1651’de Gürcü Mehmed Pafla ge-
tirildi. Yeni sadrazam›n yafll› ve zay›f karakterli olmas›, onun Süleyman A¤a ile iyi
geçinmesine neden oldu. Bu da harem a¤alar›n›n saraydaki gücünü bir kat daha art-
t›rd›.
Girit seferinin uzamas› ve Abaza Hasan Pafla’n›n isyan› devletin malî durumunu
olumsuz yönde etkiledi. Dönemin devlet adamlar›n›n istikrar aray›fl›, s›k s›k sadrazam
de¤iflikli¤ine neden oluyordu. Gürcü Mehmed Pafla sekiz ay kald›¤› sadaretten, iste-
nilen baflar›y› gösteremedi¤i gerekçesiyle azledildi. Yerine, y›pranmam›fl ve malî ifl-
lerden anlayan bir kifli olmas› göz önünde bulundurularak, vezir Tarhuncu Ahmed
Pafla getirildi. Tarhuncu, sadrazaml›¤› “alaca¤› malî tedbirlere kimsenin müdahale et-
memesi” flart›yla kabul etti. O, sadaret mührünü ald›¤›nda yapaca¤› iflleri flu flekilde
s›ralad›: Girit’in fethini gerçeklefltirmek, donanmay› ›slah etmek, devlet giderleri için
gerekli paray› sa¤lamak, halktan olsun yönetici s›n›ftan olsun hazineye borcu olanlar-
dan borçlar›n› tahsil etmek, gereksiz makam ve gelirleri kald›rmak.
Tarhuncu Ahmed Pafla, bütçeyi denklefltirmek için verilen gereksiz hediye ve bah-
fliflleri kald›rd›. Saray harcamalar›n› azaltmaya çal›flt›. Daha önceden de devletin ge-
lir ve giderlerini gösteren muhasebe defterleri tutulmufltu. Ama bunlar senesi bittik-
ten sonra, geriye dönük yap›lmaktayd›. Tarhuncu, ilk kez malî y›l bütçesini önceden
haz›rlatt›. O, devletin kurtulufl yolunun maliyedeki düzelme ile olaca¤›na inan›yordu.
Bunun için de esasl› bir vergi reformu yapma taraftar›yd›. Yapt›rd›¤› hesaplamalar 259
sonras›nda devletin y›ll›k geliri ile harcamalar› aras›nda fark oldu¤unu tespit etti.

OSMANLILAR VE DÜNYA
Harcamalar gelirden fazlayd›. Bunun üzerine, padiflah ve vâlide sultan›n da deste¤ini
alarak genifl kapsaml› bir vergi reformu yapt›. Kimi zaman zorbal›kla kimi zaman da
yeni vergiler salarak hazinedeki a盤› kapatmaya çal›flan Tarhuncu, yeniçerilerin sa-
y›s›n› azaltt›. Rüflvetin önünü kesmeye çal›flt› ve harcamalarda da tasarrufa gitti. Har-
camalar› k›s›lanlar aras›nda saray mensuplar›, hatta padiflah›n annesi de vard›. Üst dü-
zey memurlara daha yüksek vergiler sal›n›rken, hanelerle de¤irmenler de vergiye
ba¤lad›. Hazineye nakit para ak›fl›n› sa¤lamak için baz› eyalet ve sancaklar iltizama
verildi.
Devleti sa¤lam bir malî yap›ya kavuflturmay› arzulayan sadrazam›n teflebbüsleri,
hazineyi kendi ç›karlar› için kullanmaya al›fl›k olanlar›n ifline gelmedi. Bunlar aras›-
na baz› saray ve devlet görevlileri de kat›ld›. Bu kesimler, sadrazama düflmanca tav›r
içine girdiler. Tarhuncu’nun sadarete getirilmesini tavsiye eden Hocazâde Mesud
Efendi’nin saraydan uzaklaflt›r›lmas›, sadrazam›n saraydaki deste¤ini yitirmesinde et-
kili oldu. Sonunda sadrazam›n aleyhinde çeflitli iddialar ortaya at›ld›. Bunlardan biri
de Tarhuncu’nun, padiflah› taht›ndan indirip yerine kardefli flehzade Süleyman’› ge-
çirtece¤i yönündeydi. Padiflah ve annesi söylenenlere inand›; dokuz buçuk ayl›k bir
görevden sonra Tarhuncu, 21 Mart 1653’te idam edildi. O, sadrazamlar içerisinde
devflirme kökenli olup, sarayda yetiflen son sadrazam olarak tarihe geçti. Öldürülme-
sinden sonra ülkede siyasî istikrar tekrar bozuldu. Yeteneksiz kifliler yeniden yöneti-
me hâkim oldular. Reformlardan, devlet bütçesinin denklefltirilmesinden ve yeni ver-
gi kanunlar›ndan vazgeçildi.
Tarhuncu’dan sonra sadarete, önce Dervifl Mehmed Pafla, hastal›¤› nedeni ile az-
ledilmesi üzerine de 28 Ekim 1654’te Abaza Mehmed Pafla’n›n ye¤eni ‹bflir Mustafa
Pafla getirildi. ‹bflir Mustafa Pafla sadrazam olmadan önce aç›ktan isyan etmese de ‹s-
tanbul’daki yöneticilere karfl› muhalif bir tav›r içine girmiflti. O, ‹stanbul’a gelmeden
ülkede düzeni sa¤lamaya çal›flt›. Rakip gördü¤ü devlet adamlar›n› tasfiye edip, mal-
lar›n› müsadere etti. ‹bflir Mustafa Pafla sadrazam olunca Anadolu’daki sipahiler ve
Celâlî liderleri onun yan›nda yer ald›lar ve Pafla ile birlikte ‹stanbul’a geldiler. Bu
arada sadrazam gerek özel ordusuna gerekse yan›nda gelen sipahilere verecek paray›
hazinede bulamad›. Bunun üzerine adamlar›n›n ‹stanbul’u alt üst etmesine ve halktan
para toplamalar›na göz yumdu. Bu davran›fl bir bak›ma onun sadrazaml›¤›n›n sonunu
getirdi. Daha önce Kösem Sultan’›n da deste¤i ile yeniçeri a¤al›¤›ndan sadrazaml›¤a
getirilen Kara Murad Pafla, ‹bflir Mustafa Pafla’n›n muhaliflerinin ve yeniçerilerin
deste¤ini alarak sadrazama karfl› yeni bir hareket bafllatt›. Sonunda ‹bflir sadrazaml›k-
tan azledilip, idam edildi. Yerine de Kara Murad Pafla, ikinci kez sadrazam tayin edil-
di.
Kara Murad Pafla’n›n üç ay kadar süren bu sadrazaml›¤› s›ras›nda, ülke yeniden
kargafla ortam›na sürüklendi. Öldürülen ‹bflir Mustafa Pafla’n›n adamlar› Anadolu’ya
döndükten sonra yeni bir Celâlî isyan› dalgas›n› bafllatt›lar. Bu arada isyan eden Aba-
za Hasan Pafla, isyan sebepleri aras›nda ‹bflir Mustafa Pafla’n›n idam edilmesini de
gösterdi. Kara Murad Pafla’n›n yapt›¤› di¤er bir icraat da, Tarhuncu Ahmed Pafla’n›n
yeniçeri say›s›na koydu¤u s›n›rlamay› kald›rma oldu. Sadrazam böylece kendisine
destek olan kap›kulunu ödüllendirdi. Kara Murad Pafla’dan sonra önce Damad Süley-
man Pafla, onun azli ile Girit serdar› Deli Hüseyin Pafla ve arkas›ndan da Zurnazen
Mustafa Pafla sadarete getirildi. Birbirini takip eden sadrazam de¤ifliklikleri devletin
içine düfltü¤ü zaaf› aç›kça ortaya koymaktayd›.
260 Ülkede istikrar› sa¤lamak için s›k s›k sadrazam de¤iflikliklerine baflvurulmas›, yö-
netime istikrars›zl›ktan baflka bir fley kazand›rmad›. Buna bir de arka arkaya al›nan
TAR‹H EL K‹TABI

hatal› kararlar eklenince, siyasî ve ekonomik durum iyiden iyiye kötüleflti. Hazinede-
ki s›k›nt› nedeniyle askere züyuf akçadan ulûfe verilmesi ve esnaf›n da bu paralar› ka-
bul etmemesi, yeniçerileri ve sipahileri yeni bir isyan›n efli¤ine getirdi. Ma¤dur duru-
ma düflen yeniçeriler ve sipahiler bu iflin sorumlular› olarak, hazineyi ya¤malay›p ser-
vet biriktiren saray a¤alar› ile devlet adamlar› aras›ndan, otuz kiflinin ismini tespit et-
tiler. Girit seferinden dönüp de dokuz ayd›r maafl alamayan yeniçeriler de bu gruba
kat›l›nca, ‹stanbul’da büyük bir kargafla ortam› olufltu. Mart 1656’da patlak veren is-
yan›n ciddiyetini kavrayan padiflah, isyanc›lar›n isteklerini kabul etti. Katledilenlerin
Sultanahmet’teki ç›nar a¤ac›na as›lmas›ndan dolay›, bu olaya Ç›nar Vak‘as› veya
Vak‘a-i Vakvâkiye denildi. Bu isyanla birlikte, saray a¤lar›n›n ya da di¤er bir deyiflle
harem a¤alar›n›n nüfuzu k›r›ld›; ama, bu kez de ortaya meydan a¤alar› olarak an›lan,
kap›kulu sipahileri a¤alar› ç›kt›. ‹syan s›ras›nda sadrazaml›¤a, önce ikinci kez olmak
üzere Siyavufl Pafla, onun ölümü ile de Boynue¤ri Mehmed Pafla getirildi.
Boynue¤ri Mehmed Pafla sadrazaml›¤a getirildikten sonra ilk ifl olarak devlet oto-
ritesini sa¤lamay› amaçlad›. Sefer haz›rl›¤› görüntüsü alt›nda devlet ileri gelenleri ve
a¤alarla bir toplant› yapan sadrazam, bu toplant› sonras›nda kap›kulu sipahileri a¤a-
lar›ndan dördünü öldürttü. Böylece Ç›nar Vak‘as›’na kat›lan sipahi zorbalar›n›n gücü
k›r›lm›fl oldu. IV. Mehmed tahta geçtikten sonra önce ocak a¤alar›, arkas›ndan ha-
rem a¤alar› (saray a¤alar›) ve en sonunda da sipahi a¤alar› devlet yönetiminde et-
kili olmufltu. Boynue¤ri Mehmed Pafla’n›n sadarete gelmesiyle ‹stanbul’da asayifl ye-
niden sa¤land›. Ancak, bu kez yafll› sadrazam› bekleyen en önemli sorun, Venedik
donanmas›n›n Çanakkale Bo¤az›’n› ablukaya almas›, Bozcaada ve Limni’yi zaptet-
mesi oldu. Padiflah IV. Mehmed, Venediklilerin Çanakkale Bo¤az› aç›klar›ndan
uzaklaflt›r›lamamas›ndan ve sadrazam›n icraatlar›ndan memnun de¤ildi.
Osmanl› tarihinde ikinci fleyhülislam öldürme olay› bu dönemde gerçekleflti. Ha-
t›rlanaca¤› üzere daha önce IV. Murad, fleyhülislam Ahizâde Hüseyin Efendi’yi önce
sürgün etmifl, sonra da bo¤durtmufltu. Bu kez fleyhülislam Hocazâde Mesud Efendi,
1656 y›l›nda IV. Mehmed’in yerine kardefli flehzade Süleyman’› tahta ç›karma ve
sadrazam› azlettirme planlar› içine girmiflti. Bundan haberdar olan sadrazam Boynu-
e¤ri Mehmed Pafla, kendisinin sadarete getirilmesinde etkili olan fleyhülislam Hoca-
zâde Mesud Efendi’nin planlar›n› padiflaha arz edince, fleyhülislam önce Diyarbekir’e
sürgüne gönderilmifl; ancak, daha sonra isyan edebilir düflüncesi ile idam edilmifltir.
Böylece Osmanl› devlet gelene¤i içinde ulemaya karfl› baflvurulmayan bir uygulama,
ikinci defa gerçekleflti. Bu arada Boynue¤ri Mehmed Pafla’n›n kendisinden beklenen-
leri yerine getirememesi ve yafll› olmas›, padiflah›, vâlide sultan› ve di¤er devlet
adamlar›n› yeni bir sadrazam aray›fl›na soktu. Sonunda, Vâlide Sultan’›n kethüdas›
Mimar Kas›m A¤a’n›n tavsiyesi ile Kâtip Çelebi’nin “sahibü’s-seyf” (k›l›ç sahibi) ta-
n›mlamas›na uyan Köprülü Mehmed Pafla sadarete getirildi.
Osmanl›’da Bilim ve Düflünce
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda bilim ve düflünce hayat›n›n oluflmas›nda; ‹slam, Türk ve
üzerinde yaflan›lan co¤rafyan›n kültür ve medeniyetinin büyük pay› vard›r. Osmanl›
toplumunda bilimsel faaliyetler ilk zamanlarda Selçuklular›n devam› niteli¤indeydi.
Birbiri ard›na ‹znik, Bursa, Edirne, ‹stanbul ve di¤er flehirlerde aç›lan medreseler, Os-
manl› ilim ve kültür hayat›n›n merkezi oldular.
16. yüzy›l Osmanl› ilim ve kültür hayat› bak›m›ndan canl› bir dönem oldu. Astro- 261
nomi bilimi, III. Murad döneminde, Takiyüddin Mehmed ile zirveye ç›kt›. Hoca Sa-

OSMANLILAR VE DÜNYA
deddin Efendi’nin padiflah III. Murad nezdindeki giriflimleri sonucunda, 1578’de ‹s-
tanbul Tophane’de bir rasathane (gözlemevi) aç›ld›. O s›ralarda M›s›r’dan ‹stanbul’a
yeni gelen Takiyüddin Mehmed, rasathanenin bafl›na getirildi. Gözlem ve hesaplar
için çok say›da aletin bulundu¤u bu rasathanede, Takiyüddin Mehmed çok say›da
gözlem ve deney yapt›. O s›ralarda ‹stanbul’da bafl gösteren veba salg›n›n›n yaratt›¤›
olumsuz ortam› f›rsat bilen, Hoca Sadeddin Efendi’nin muhalifi fleyhülislam Ahmed
fiemseddin Efendi, astronomi gözlemlerinin u¤ursuzluk getirdi¤ine iliflkin itirazda
bulununca, III. Murad rasathanenin kapat›lmas›na karar verdi. Verilen bir emirle kap-
tan-› derya K›l›ç Ali Pafla 1580 y›l›nda, bir gecede buras›n› topa tutarak yerle bir et-
ti. Osmanl› Devleti’nde bundan sonra rasathane ancak 19. yüzy›lda aç›labildi.
Osmanl› bilim ve düflünce hayat›ndaki parlak dönem uzun sürmemesinin bir bafl-
ka göstergesi de 17. yüzy›ldan itibaren Osmanl› medreselerinde aklî ilimlerin, f›k›h
ve kelâm gibi naklî ilimlerin yan›nda a¤›rl›¤›n›n azalmas›d›r. Bunun sonucunda ma-
tematik, mant›k ve astronomi gibi aklî ilimler ikinci plana düfltü. Önceki as›rlara gö-
re Osmanl› Devleti’nde bilim ve düflünce hayat› k›s›r bir döneme girdi. Bu dönemde
aklî ilimlerle u¤raflan de¤erli bilim adamlar›n›n pek fazla yetiflmemesi Koçi Bey ve
Kâtip Çelebi gibi dönemin düflünürlerinin de yak›nmas›na neden olmufltur.
Avrupa’da bilim 17. yüzy›lda büyük geliflmeler gösterirken, Osmanl› ülkesinde
durgunluk ve atâlet hâkimdi. Her fleye ra¤men yine de sahalar›nda baflar›l› olan bir-
kaç bilim adam› göze çarpmaktad›r. Bunlar aras›nda IV. Murad’›n baflhekimi Emir
Çelebi, genel sa¤l›k bilgisi veren ve ilaçlar› ayr› ayr› ele alan Enmûzecü’t-t›bb adl›
eserini 1620 y›l›nda yazm›flt›r. Bu dönemde yaz›lm›fl bir baflka t›p kitab› da fiemsed-
din Itakî’nin (1578-1632?) Risâle-i Teflrîh-i Ebdân adl› anatomi kitab›d›r. Sak›zl› bir
Rum aileden gelen, Karlofça Antlaflmas› görüflmelerinde Divân-› Hümâyun tercüma-
n› olarak görev yapan Aleksandre Mavrokordato (1641-1709) Padova Üniversite-
si’nde t›p e¤itimi görmüfl ve burada Harvey’nin kan dolafl›m› kuram›n› ele alan bir tez
haz›rlam›flt›r. Mavrokordato’nun ça¤dafl t›p bilgilerinden çevresi pek yararlanmam›fl-
t›r. 17. yüzy›lda Osmanl› toplumunda Kâtip Çelebi, Hezarfen Hüseyin Efendi, Evli-
ya Çelebi, Naima Mustafa Efendi, Ebubekir bin Behram ed-D›m›flkî gibi düflünce ve
bilim adamlar› öne ç›km›flt›r.
Hezarfen Hüseyin Çelebi (öl. 1691) tarih, t›p, tasavvuf, ahlâk ve siyaset konula-
r›nda eserler yazm›flt›r. Bunlar içerisinde en meflhur olanlar›, Tenkih-i Tevârih-i Mü-
lûk ve Telhisü’l-Beyân fî Kavânîn-i Âl-i Osman adl› eserlerdir. Bu iki eser, Osmanl›
tarihi ve kurumlar› hakk›nda oldukça genifl bilgi sunmaktad›r. Ünlü seyyah Evliya
Çelebi (1611-1684?), 17. yüzy›lda yaflam›fl en renkli simâlar›ndan biridir. O, yazm›fl
oldu¤u Seyahatnâme adl› eseri ile uluslararas› üne kavuflmufltur. On ciltten meydana
gelen Seyahatnâme, Osmanl› tarihi ve kültürü aç›s›ndan önemli bir kaynakt›r. Evliya
Çelebi gördü¤ü memleketlerin ve milletlerin bütün özellikleri ile yak›ndan ilgilenmifl,
sahip oldu¤u gözlem ve anlama yetene¤iyle de bunlar› eserinde anlatm›flt›r. O, gezdi-
¤i flehirlerde ve kasabalarda mevcut cami, mescit, medrese, kale, sur, han, hamam,
çarfl›, pazar gibi mekânlar› ve buralarda yaflayan toplumlar›n hayatlar›n› uzun uzun
anlatm›flt›r.
Naima Mustafa Efendi (1655-1716), kendi ad› ile (Naima Tarihi) meflhur olan ta-
rihin yazar›d›r. O, resmî Osmanl› tarih yaz›c›l›¤› makam› olan vak‘anüvislik görevi-
ne ilk getirilen kiflidir. fiaml› Ebubekir bin Behram ed-D›m›flkî (öl. 1691) Tercüme-i
262 Atlas Mayor ad› ile alt› ciltlik co¤rafya ile ilgili çeviri bir eser yay›nlam›flt›r. Bu ese-
rin en önemli özelli¤i, Osmanl›larda ilk kez Kopernik’in günmerkezli sisteminden
TAR‹H EL K‹TABI

bahsedilmifl olmas›d›r. Kopernik’in 1543’te ortaya koydu¤u günmerkezli sistem, yüz


k›rk iki y›l sonra 1685’te bu eserde ele al›nm›flt›r. 17. yüzy›l klasik Türk müzi¤i aç›-
s›ndan bir dönüm noktas›d›r. Bu müzi¤in en önemli bestecisi Mustafa Itrî Efendi’dir
(1640-1712). Kendisi hem dinî hem de din d›fl› konularda bir çok eser vermifltir. Gü-
nümüze ulaflan k›rk iki eseri vard›r.
17. Yüzy›lda Örnek Bir Düflünce Adam›: Kâtip Çelebi (1609-1657)
Devrinin ulemas› ona Kâtip Çelebi, kalem çal›flanlar› Hac› Halife, bat›l›lar da Hac›
Kalfa derdi. Ama as›l ad› Mustafa idi. 1609’da ‹stanbul’da do¤du ve 1657’de yine ay-
n› flehirde öldü. 17. yüzy›l Türk ilim dünyas›nda hür düflünceyi temsil eden Kâtip Çe-
lebi, ilk memuriyete 1623’te Anadolu Muhasebesi Kalemi’nde bafllad›. IV. Murad
Dönemi’nde giriflilen Do¤u Seferlerine kâtip olarak kat›ld›. Nihayet IV. Murad’›n Re-
van seferinde de bulunduktan sonra 1635’te ‹stanbul’a dönerek kendisini tümüyle
okuyup yazmaya verdi. Bu arada kendisine kalan mirasla da bir hayli kitap sat›n al-
d›.
Dönemin önemli ulemas›n›n derslerine kat›larak medrese ö¤renimindeki eksiklik-
lerini giderdi. Tarihten t›pa, co¤rafyadan astronomiye kadar genifl bir ilgi alan› olan
Kâtip Çelebi’nin, ayn› zamanda zengin bir kitapl›¤› da vard›. 1645’te s›ras› geldi¤i
halde yükselemedi¤i için kalemdeki görevinden ayr›ld›. Ancak, 1648’de Takvimü’t-
tevârih adl› eseri dolay›s›yla fleyhülislam Abdürrahim Efendi arac›l›¤›yla kalemde
ikinci halifeli¤e getirildi. Bundan sonra da ö¤renme ve ö¤retme yolundaki çabalar›n›
sürdüren Kâtip Çelebi pefl pefle eserler vermeye bafllad›. Girit seferi s›ras›nda harita-
lar›n nas›l yap›ld›¤›n› ö¤rendi ve bu konuyla ilgili eserleri tan›ma imkan› buldu. Te-
lif ve çeviri olmak üzere yirmi befl kadar kitap yazd›. En önemlileri tarih, co¤rafya ve
bibliyografya alan›ndad›r.
Kâtip Çelebi düzenli bir e¤itim almamakla birlikte büyük ‹slâm düflünürlerini
okuyarak ilmî bak›mdan kendisini gelifltirdi. O, teferruata inmeden bütün ilimleri
kavramaya çal›flm›fl ve ilmi; “tasa ve kötülü¤ü ortadan kald›ran, gaflet ve tembelli¤i
yok eden, kini ve ihtilaf› ortadan kald›ran, insanlar› ve milletleri yücelten” bir araç
olarak tan›mlam›flt›r. ‹bn-i Haldun’un görüfllerini Osmanl› ilim dünyas› içinde en er-
ken dile getirenlerden biri de Kâtip Çelebi’dir. ‹nsan hayat›nda oldu¤u gibi, devlet ha-
yat›nda da do¤ma, büyüme, duraklama, gerileme ve y›k›lma evrelerinin kaç›n›lmaz
oldu¤u görüflü, Kâtip Çelebi’de de kendine yer bulmufltur. Ancak o, ‹bn-i Haldun’un
kaderci yaklafl›m›ndan ayr›larak, vaktinde tedbir al›n›rsa devletlerin de yaflama süre-
lerin uzat›labilece¤i görüflünü ileri sürer. Böylelikle insan›n bilgi ve iradesinin gücü-
ne vurgu yapar.
Kâtip Çelebi’nin tarih alan›ndaki ilk eseri 1642’de tamamlad›¤› klasik ‹slam tarih-
çili¤ine uygun olarak Dünya’n›n yarat›l›fl›ndan 1639’a kadar kurulan devletler ve
meydana gelen önemli olaylar›n k›saca anlat›ld›¤› Arapça Fezleke’dir. Bu eserin de-
vam› niteli¤indeki Türkçe Fezleke ise, Kâtip Çelebi’nin 1591-1654 y›llar› aras›ndaki
olaylar› anlatt›¤› bir Osmanl› Tarihi’dir. Onun bir di¤er tarihle ilgili eseri de Takvi-
mü’t-tevârih’dir. Bu eser, yarat›l›fltan 1648 y›l›na kadar geçen tarihî olaylar›n krono-
lojik cetveli niteli¤indedir.
Girit seferi dolay›s›yla Osmanl› donanmas›n›n içine düfltü¤ü durum, Kâtip Çele-
bi’yi denizcilik ve haritac›l›k üzerine çal›flmaya yöneltmifltir. Onun en tan›nm›fl eser-
lerinden biri olan Tuhfetü’l-kibâr fî esfâri’l-bihâr (Deniz savafllar› hakk›nda büyük- 263
lere arma¤an) adl› eserinde, kurulufl döneminden 1656’ya kadar Osmanl› denizcili¤i

OSMANLILAR VE DÜNYA
k›sa bir flekilde ele al›nm›fl, bunun yan›nda Osmanl› donanmas›, tersane ve bahriye
teflkilat›n›n iflleyifli, kaptan-› deryalar›n hayat hikayeleri verilmifltir. Eserin sonunda
da Girit seferinde u¤ran›lan baflar›s›zl›klar› gidermek için baflvurulacak yollar anlat›l-
m›flt›r.
Osmanl› döneminde kaleme al›nan co¤rafya alan›ndaki eserlerin en önemlisi Ci-
hânnümâ’d›r. Bu eser, Osmanl› co¤rafyac›l›¤›nda yeni bir 盤›r açm›flt›r. Kâtip Çele-
bi Cihânnüma’y› yazarken klasik ‹slâm co¤rafyac›lar›n›n yan› s›ra, do¤ulu ve bat›l›
co¤rafyac›lar›n eserlerinden de yararlanm›flt›r. Bilhassa Mehmed ‹hlasî adl› bir Fran-
s›z mühtedinin yard›m›yla Latince’den Türkçe’ye çevirtti¤i Gerardus Mercator’un
Atlas Major’unun (Büyük Atlas) bir özeti olan Atlas Minor (Küçük Atlas), yaralan-
d›¤› eserlerin en önemlilerindendir. Cihânnümâ’da Dünya’n›n yuvarlak oldu¤unu or-
taya koymaya çal›flan fizikî co¤rafya a¤›rl›kl› bir girifl bölümünden sonra, Kristof Ko-
lomb ve Macellan’›n kefliflerinden söz edilmektedir. Ard›ndan Japonya’dan bafllaya-
rak Asya ülkeleri tarihleri, yönetim biçimleri, ekonomileri, inançlar› ile birlikte anla-
t›l›r. Cihânnüma’da anlat›lan do¤udaki son yer Van’d›r. Ayr›ca Osmanl› Avrupas› ve
Anadolu ile ‹spanya ve Kuzey Afrika hakk›nda haritalarla desteklenen bilgiler bulun-
maktad›r. Kâtip Çelebi’nin bir di¤er önemli eseri de Keflfü’z-zünûn’dur. Arapça bir
bibliyografya sözlü¤ü olan bu eserde, 14.500 kitap ve risâlenin ad› ile 10.000 kadar
yazar ad›na yer verilmifltir. Bilim tasnifine göre ve alfabetik olarak düzenlenmifl olan
bu kitap, Kâtip Çelebi’nin okudu¤u ve sahaf dükkânlar›nda gördü¤ü eserlerden olufl-
maktad›r.
Kâtip Çelebi, devlet ve toplum hayat› hakk›ndaki görüfllerini Düstûrü’l-amel li-›s-
lâhi’l-halel (Bozukluklar›n düzeltilmesi için rehber) ad›ndaki eserinde anlatm›flt›r.
1652-1653 y›llar›nda devlet bütçesinde gelirin az masraf›n çok olmas›n›n nedenleri-
ni, Kâtip Çelebi bir hazine uzman›n›n bak›fl aç›s›ndan ziyade, bir âlimin bak›fl aç›s›y-
la de¤erlendirmifltir. Küçük çapl› rapor niteli¤indeki bu eser, k›sa k›sa dört bölümden
oluflmaktad›r. Eserde, yukar›da da bahsedilen ‹bn-i Haldun’un etkisi aç›kça görül-
mektedir. Kâtip Çelebi, toplumlar›n da canl›lar gibi do¤up, geliflip, öldü¤ü görüflünü
yineler ve bu dönemlerin uzunlu¤unun ya da k›sal›¤›n›n toplumlara ve kiflilere göre
de¤iflti¤ini ekler. Eserde, Osmanl› toplumunun ömrünün uzamas› için de reâyâ, asker
ve hazine aras›ndaki uyum ve ahengin sa¤lanmas›n›n flart oldu¤unu belirtir. Bunu da
ancak dönemin flartlar› içerisinde sert ve otoriter, “sâhibü’s-seyf” yani asker kökenli
bir kimsenin yapabilece¤ini belirtir. Padiflah›n henüz on iki yafl›nda bir çocuk olma-
s›ndan dolay›, Kâtip Çelebi’nin çizdi¤i kurtar›c› portresi, hükümdar d›fl›ndaki bir yö-
neticiye dikkatleri yöneltir. Nitekim Köprülü Mehmed Pafla’n›n sadarete getirilmesi
ve geliflen olaylar, Kâtip Çelebi’yi hakl› ç›karm›flt›r.
17. yüzy›l Osmanl› toplum ve düflünce hayat› hakk›nda bize az çok bilgi veren bir
baflka eser de Kâtip Çelebi’nin 1656’da kaleme ald›¤› Mizânü’l-hak fî ihtiyâri’l-ehak
adl› eseridir (En do¤ruyu seçmek için hak terazisi). Kâtip Çelebi bu son eserinde, o
s›rada tart›fl›lan toplum ve din hayat› ile ilgili meseleler hakk›nda tahliller yapm›fl, tar-
t›flmalar› kavgaya sürükleyen taraflar› yermifltir. Kâtip Çelebi dönemin önemli sosyal
ve dinî hareketlerinden biri olan kad›zâdeliler ile tekke mensuplar› aras›ndaki müna-
kaflalara, bu eserinde âdeta hakemlik etmifl, müspet bilimlerin medreselerde okutul-
mas› gerekti¤ini savunmufl, bat›l düflünce ve inan›fllara karfl› ilmi ve felsefeyi öne ç›-
karm›flt›r. Eserinin sonunda da kendi hayat hikayesini anlatan Kâtip Çelebi, Osmanl›
264 düflünce ve ilim hayat› içerisinde âdeta bir sembol olmufl ve döneminin olaylar›na du-
yars›z kalmayarak görüfllerini yazd›¤› eserlerle dile getirmifltir.
TAR‹H EL K‹TABI

‹stikrar ve Fetih Siyaseti: Köprülüler Dönemi ve Köprülü Mehmed Pafla


Hatice Turhan Sultan, o¤lunun tahta ç›kmas›ndan Köprülü Mehmed Pafla’n›n sadare-
te getirilmesine kadar geçen sekiz y›ll›k sürede vâlide sultan, bunun da son befl y›l›n-
da saltanat nâibesidir. Bu dönemde istikrar› sa¤lamak için s›k s›k sadrazam de¤iflik-
li¤ine baflvurulmufl; ama kötü gidifl bir türlü sona erdirilememifltir. Devletin içinde
bulundu¤u durumdan ç›k›fl çareleri aranmaya bafllad›. Sadrazam olmas› için teklif gö-
türülen Köprülü Mehmed Pafla baz› flartlar ileri sürdü. Osmanl› tarihinde ilk kez bir
kifli sadrazam olmak için bu kadar a¤›r flartlar ileri sürüyordu. Saray devlet ifllerine
kar›flmayacak, istedi¤i atamalar› yapacak, hakk›nda bir flikayet olursa savunmas› al›n-
madan bir ifllem yap›lmayacakt›. fiartlar› kabul eden IV. Mehmed, 15 Eylül 1656 ta-
rihinde, yetmifl sekiz yafl›ndaki Köprülü Mehmed Pafla’y› sadrazaml›¤a getirdi.
Padiflah›n yafl› on befl, vâlide Hatice Turhan Sultan’›n yafl› da yirmi dokuz olmufl-
tu. Art›k padiflah devlet yönetebilecek olgunlu¤a gelmiflti. Bunun üzerine vâlide sul-
tan’›n saltanat nâibeli¤i görevi sona erdi. Hatice Turhan Sultan, 1683’te elli alt› ya-
fl›nda ölünceye kadar, bir daha aktif olarak devlet ifllerine müdahale etmedi. O, yak-
lafl›k otuz befl y›l vâlide sultanl›k yapt›. Bu unvan› Osmanl› tarihinde en uzun süre ta-
fl›yan kad›n oldu. III. Mehmed’in annesi Safiye Sultan ad›na 1597’de Mimar Davud
A¤a taraf›ndan yap›m›na bafllanan, ancak gerek padiflah›n gerekse annesinin ölümü
üzerine yar›da kalan Vâlide Camii (Yeni Cami), kald›¤› yerden 1661’de onun taraf›n-
dan tamamlanmak üzere Mimar Mustafa A¤a’ya ›smarland›. Yeni Camii (Yeni Vâli-
de Camii ad› ile) ve M›s›r Çarfl›s›’n›n da içinde bulundu¤u bu külliye, 1664 y›l›nda
faaliyete geçti.
Turhan Sultan’›n devlet ifllerinden eline çekmesiyle birlikte, Ahmet Refik Alt›-
nay’›n isimlendirdi¤i “kad›nlar saltanat›” dönemi son buldu. Art›k bundan sonraki
y›llarda, Osmanl› tarihinde bir daha kad›nlar, saltanat ifline do¤rudan kat›lmad›lar.
Padiflah IV. Mehmed de yeni dönemde devlet ifllerine kar›flmak istemeyen bir hüküm-
dar olmay› tercih etti. Hal böyle olunca bütün yetki Köprülü Mehmed Pafla’n›n elin-
de topland›. Böylece 1683’e kadar yirmi yedi y›l sürecek olan, 17. yüzy›l›n zafer ve
baflar›larla dolu, Köprülüler devri bafllam›fl oldu. Hatta baz› tarihçiler bu dönemi Ka-
nunî devri ile mukayese edilmeye lay›k bir devri olarak gördüler.
Köprülü Mehmed Pafla sadrazam olduktan sonra kendisine IV. Murad’› örnek al-
d›. Ancak sadrazam, IV. Murad’›n ince kültürüne sahip de¤ildi. Ülkede asayifli sa¤-
layabilmek için sadece onun fliddet politikalar›n› uygulayabildi. Öncelikle durumunu
güçlendirmek için düflmanlar›n› ve muhtemel rakiplerini ortadan kald›rd›. Yerine ge-
tirilmek istenen kaptan-› derya Seydi Ali Pafla’y› Bosna valili¤ine tayin edip, onu ‹s-
tanbul’dan uzaklaflt›rd›. Maafllar›n› bahane ederek isyan haz›rl›¤›ndaki sipahilere kar-
fl› yeniçerileri yan›na çekti ve a¤alar›n›n evini tafllayarak isyan eden sipahileri 1657
y›l›n›n ilk günlerinde cezaland›rd›. Afla¤›da ayr›nt›l› olarak ele al›nan Kad›zâdeliler,
Fatih Camii olay›ndan sonra önce nasihat ile yola getirilmek istendi, ancak olaylar ya-
t›flmay›nca önde gelenleri K›br›s’a sürüldü. On befl y›ld›r ‹stanbul’da yaflayan ve ke-
ramet sahibi oldu¤unu iddia ederek haks›z paralar kazanan Ma¤ribli fieyh Salim idam
edildi. Bu arada Eflak voyvodas› Konstantin’i isyana teflvik edici bir mektubu ele ge-
çirilen Rum patri¤i III. Partenios, Parmakkap›’da idam edildi. Köprülü’nün sert tavr›
ve uygulad›¤› fliddet politikas›, kendine karfl› ç›kanlar› ve huzuru bozanlar› sindirdi.
Sadrazam Köprülü Mehmed Pafla ‹stanbul’da asayifli sa¤lad›ktan sonra Girit’te 265
devam eden savaflla ilgilenmeye bafllad›. O, Çanakkale Bo¤az›’n› Venedik donanma-

OSMANLILAR VE DÜNYA
s›n›n ablukas›ndan kurtarmak için 1657 y›l›nda hem ordu hem de donanma ile sefere
ç›kt›. Karadan fliddetli top at›fllar›n›n deste¤iyle, Osmanl› donanmas› Venedik ablu-
kas›n› bo¤azdan uzaklaflt›rd› ve Venedikliler taraf›ndan iflgal edilen Limni, Bozcaada
ve ‹mroz adalar› 1657’de geri al›nd›. Böylece ‹stanbul rahat bir nefes ald›. Sadrazam
bu esnada kendisine rakip gördü¤ü Girit serdar› Gazi Deli Hüseyin Pafla’y› önce ser-
darl›ktan ald›, sonra da baz› bahanelerle 1658’de idam ettirdi. Venedik donanmas›n›n
gücünden çekindi¤i için savafl› karaya çekmek istiyordu. Ancak, Tuna prensliklerin-
de Osmanl› aleyhtarl›¤›n›n artmas› Girit’teki savafla gerekli a¤›rl›¤›n verilmesini en-
gelledi.
Otuz Y›l Savafllar›’ndan sonra Osmanl›-Avusturya Habsburg çekiflmesi Erdel
(Transilvanya) üzerinde yo¤unlaflt›. Erdel, Protestanl›¤›n kalesi olmas› nedeniyle, bu
savafllar s›ras›nda iki devlet aras›nda bir bak›ma denge unsuru oldu. Ayr›ca Westfal-
ya Antlaflmas› sonras›nda Orta ve Do¤u Avrupa siyasetinde önemli rol oynamak is-
tedi. II. Rakoczy 1648 y›l›nda Erdel kral› olmufl, Osmanl› hükümeti de bunu kabul et-
miflti. Erdel bir taraftan Avusturya ve Lehistan’›n da rakibi olan ‹sveç’le ittifak yap-
m›fl ve kendi bafl›na davranmaya bafllam›flt›. Osmanl› Devleti bu ittifaka pek s›cak
bakmad›. Çünkü ba¤›ml› olan bir prensli¤in kendilerinin görüflü al›nmadan böyle bir
d›fl iliflkiye girmesi son derece sak›ncal› görülüyordu. Bu nedenle Köprülü Mehmed
Pafla Venedik seferini ileri bir tarihe b›rakt› ve Macaristan ile Lehistan aras›nda bir
köprü vazifesi gören Erdel’in kesin bafl e¤mesini sa¤lamaya yöneldi. O, bir bak›ma
Kanuni’nin Orta Avrupa siyasetini devam ettirmek istiyordu.
Hersek ve H›rvatistan üzerinden Venedik topra¤›na girmeye haz›rlanan Osmanl›
ordusu, yön de¤ifltirip 1658’de Erdel’e girdi. Böylece uzun zamand›r ara verilen ku-
zey siyasetine yeniden dönüldü. Sadrazam ve serdar-› ekrem Köprülü Mehmed Pafla
ilk olarak Osmanl›lar aç›s›ndan kilit bir bölge olan Yanova kalesini ald›. Bunun üze-
rine âsi prens II. Rakoczy kaçt›. Ancak, o s›rada Anadolu’da ç›kan Abaza Hasan Pa-
fla isyan›, sadrazam›n bu seferi yar›da b›rak›p geriye dönmesine neden oldu. Erdel
cephesinde bundan sonraki harekat serdarlar taraf›ndan yürütüldü. II. Rakoczy öldü-
rüldü ve Varat kalesi Osmanl›lar›n eline geçti. Halk›n arzusu do¤rultusunda Apafi
Mihail, 1661 y›l›nda Osmanl› Devleti taraf›ndan Erdel Krall›¤›’na getirildi. Osmanl›-
lar bölgedeki hâkimiyetini pekifltirmek ve Erdel’in merkeze ba¤l›l›¤›n› daha s›k› ha-
le getirmek için Yanova ve Varat’› bir eyalet haline getirdi.
Abaza Hasan Pafla ‹syan›
Sultan IV. Mehmed dönemindeki en büyük Celâlî isyan›n› ç›karan âsi reisi Abaza
Hasan Pafla, silahdar bölü¤üne mensup kap›kulu süvarilerindendi. Anadolu’da Türk-
men boylar›n›n a¤as› olan Haydaro¤lu Mehmed’in ç›kard›¤› isyan› bast›rarak meflhur
oldu. Bu baflar›s› dolay›s›yla Yeni ‹l Türkmen voyvodal›¤›na tayin edildi. Ancak, bir
süre sonra görevden al›nmas›na k›zarak isyan etti. Gerede ve Bolu aras›ndaki bölge-
yi hükmü alt›na ald› ve bu s›rada isyan etmifl olan ‹bflir Mustafa Pafla ile birleflerek
üzerine gönderilen Kat›rc›o¤lu’nu yendi. Bunun üzerine isyan›n› önlemek gayesiyle,
Osmanl› yöneticileri taraf›ndan yeniden Türkmen a¤al›¤›na tayin edildi.
Abaza Hasan Pafla, ‹bflir Mustafa Paflan›n sadrazaml›¤› s›ras›nda ona dan›flmanl›k
yapt›. ‹bflir’in idam› üzerine onun intikam›n› almak gayesiyle tekrar isyan etti. Os-
manl› ordusu Erdel seferinde iken etraf›na toplad›¤› kuvvetlerle ‹stanbul’a yürüdü. ‹s-
yan›n hareketinin büyümesiyle sadrazam Köprülü Mehmed Pafla, Erdel’den ‹stan-
266 bul’a dönmek mecburiyetinde kald›. Bu arada Hasan Pafla, Köprülü’nün sadrazaml›k-
tan azlini sa¤lamak için, on befl kadar vali ve sancakbeyi ile birleflerek harekete geç-
TAR‹H EL K‹TABI

ti. Bunun üzerine Anadolu serdar› Diyarbekir valisi Murtaza Pafla 1658’de isyanc›la-
r›n üzerine gönderildi. Hasan Pafla, üzerine gönderilen orduyu Ilg›n civar›nda ma¤lup
etti. K›fl›n bast›rmas› üzerine askerin iaflesini sa¤lamakta zorluk çekince, etraf›ndaki
askeri da¤›tt›. Bu esnada Murtaza Pafla ile Halep valisi Tutsak Ali Pafla’n›n oyununa
geldi ve affedilece¤i ümidiyle, adamlar›yla birlikte Halep’e giderek teslim oldu. Mur-
taza Pafla da teslim olan Abaza Hasan Pafla ile otuz adam›n› fiubat 1659’da öldürdü
ve bafllar›n› ‹stanbul’a gönderdi. Böylece Erdel seferinin yar›da kalmas›na neden olan
isyan bast›r›lm›fl oldu.
Köprülü Mehmed Pafla’n›n sadareti döneminde ülkede asayifli sa¤laman›n d›fl›nda
malî alanda da yeni düzenlemeler yap›ld›. Afl›r› harcamalar k›s›tland›, madrabazlar
(sahte para basanlar) kovuflturuldu, timar ve zeamet sahipleri harç karfl›l›¤› beratlar›-
n› yenilemekle yükümlü tutuldu. Vergiler düzenli topland› ve nihayet 1660-1661
(h.1071) bütçesi hemen hemen dengeye kavufltu. Devlet bütçesi 580 milyon akça ge-
lir, 593 milyon akça masraf olarak tespit edildi. Ancak, bu dönemde Girit seferinde
bir durgunluk görüldü. Belki buna Gazi Deli Hüseyin Pafla’n›n haks›z olarak idam
edilmesinin ordu üzerindeki olumsuz etkisi neden oldu. Fransa kral› XIV. Louis’nin
Venediklilere yard›m etmesi, Osmanl›lar› ‹stanbul’daki Frans›z tüccarlara karfl› ön-
lem almaya itti.
Sadrazam seksenli yafllara geldi¤inde, kendisi öldükten sonra yerine o¤lu Faz›l
Ahmed Pafla’n›n getirilmesini padiflaha kabul ettirdi. 30 Ekim 1661’de de Edirne’de
öldü. O, kimi zaman afl›r› sertlikle suçlansa da, ça¤dafl yazarlar›n, Naima gibi döne-
min tarihçilerinin övgüsünü kazanm›flt›r. Çünkü IV. Murad’›n ölümünden sonra uçu-
rumun kenar›na gelen Osmanl› Devleti’ni, birkaç y›l içinde yeniden 16. yüzy›ldaki gi-
bi düzene soktu ve istikrar› sa¤lad›.
Osmanl› Toplumunda Sosyal ve Dinî ‹ki Hareket: Kad›zâdeliler ve Sabetay Se-
vi
17. yüzy›lda biri Müslümanlar di¤eri Yahudiler aras›nda Osmanl› toplum hayat›n›
sosyal ve dinî yönlerden etkileyen iki hareket ortaya ç›km›flt›r. Müslümanlar aras›n-
da dinî-tasavvufî tart›flmalara neden olan Kad›zâdeliler ile onlar›n karfl›s›nda yer alan
tekke ve tasavvufu temsil eden Abdülmecid Sivasî taraftarlar›. Yahudiler aras›ndan
mesih (kurtar›c›) oldu¤unu iddia ederek ortaya ç›kan ‹zmirli Sabetay Sevi ve onun or-
taya att›¤› görüfller. Bu iki hareket Osmanl› devlet adamlar› taraf›ndan dikkatlice ta-
kip edilmifl, kendi s›n›rlar› içerisinde kal›p devlete yönelik bir tehdit oluflturmad›kça
müdahale edilmemifltir. Ne zaman fikir plan›ndan ç›k›p toplum içinde anarfli do¤ur-
maya bafllanm›fl, o zaman sert tedbirler al›nm›flt›r.
Kad›zâdeliler ya da daha az kullan›m› ile Fak›lar denildi¤inde, 17. yüzy›lda Os-
manl› toplum hayat›na etki eden, dinî ve sosyal hareketi bafllatan vâizler ve bunlar›n
hareketine verilen ad anlafl›lmaktad›r. IV. Murad, Sultan ‹brahim ve IV. Mehmed de-
virlerinde Osmanl› toplum hayat›n›, bilhassa ‹stanbul’da, meflgul eden Kad›zâdeliler
hareketi, ad›n› IV. Murad dönemi vâizlerinden Kad›zâde Mehmed Efendi’den (öl.
1635) alm›flt›r. Kad›zâde Mehmed Efendi ile dönemin tan›nm›fl Halveti fleyhlerinden
Abdülmecid Sivasî (öl.1640) aras›nda önce fikrî seviyede bafllayan tart›flmalar, daha
sonra sosyal ve dinî hayat yan›nda devletin önemli kurumlar›n› da etkisi alt›na alarak
geliflme göstermifltir. Kad›zâdeliler, tasavvuf ehline afl›r› düflmanl›k besleyen bir vâ-
izler gurubu olarak dikkati çekmifltir.
Kad›zâde Mehmed Efendi ve onun takipçileri, Hz. Peygamber döneminden sonra 267
ortaya ç›kan bir tak›m âdet ve davran›fllar› bidat olarak nitelemifller ve onlara fliddet-

OSMANLILAR VE DÜNYA
le karfl› ç›km›fllard›r. Hatta devletin geri kal›fl›n› ve buna ba¤l› olarak siyasî ve eko-
nomik bir y›¤›n problemin sebebini de bidatlere ba¤lam›fllard›r. ‹slam toplumunda
daha önce de benzer görüfller selefiyeci yani tasviyeci bir hareket olarak, bilhassa ‹bn
Teymiyye’nin görüflleri çerçevesinde kendini göstermifltir. Osmanl›lar zaman›nda bu
hareketin ilk savunucusu Birgivî Mehmed Efendi’dir (öl.1573). 17. yüzy›lda Kad›-
zâde Mehmed Efendi, Üstüvânî Mehmed Efendi (öl. 1668) ve Vanî Mehmed Efendi
(öl. 1685) gibi vâizler, onun görüfllerini devam ettirmifllerdir. Kad›zâdelilerin görüfl-
leri, önderlerinin ‹stanbul’un önemli camilerinde vâizlik yapmalar›n›n sa¤lad›¤›
avantajla, daha genifl kitlelere ulaflm›flt›r. Osmanl› devlet ve toplum yap›s›n›n 17. yüz-
y›lda içinde bulundu¤u bunal›ml› sosyal ve siyasal flartlar da bu hareketin yay›lmas›-
na katk› sa¤lam›flt›r.
Kad›zâdeliler aklî ilimlerin ö¤renilmesine karfl› ç›kmakta, ezan, mevlit ve Ku-
ran’›n makamla okunmas›n›n uygun olmad›¤›n›, tarikat ehlinin mûsikî, sema, devran
gibi uygulamalar›yla, kabir, türbe gibi yerlerinin ziyaret edilmesinin haram oldu¤unu
ileri sürmekteydiler. Bu kimseler, padiflahlar ve saraydan da zaman zaman taraftar
buluyorlard›. Nitekim IV. Murad’›n tütün yasa¤›n› koymas›n›n arkas›nda Kad›zâde
Mehmed Efendinin tütünün haram oldu¤u yönündeki görüflünün etkili oldu¤u bilin-
mektedir. Ancak, IV. Murad, Kad›zâde Mehmed Efendi’ye yak›nl›k duyarken, onun
rakibi durumundaki tarikat ehlini ve Abdülmecid Sivasî Efendi’yi de gücendirmeme-
ye çal›fl›yordu.
Kad›zâdelilerin Osmanl› devlet ve toplum hayat›nda etkili olduklar› bir baflka dö-
nem de IV. Mehmed devridir. Üstüvânî Mehmed Efendi’nin Ayasofya vâizli¤ine
yükseldi¤i IV. Mehmed’in saltanat›n›n ilk y›llar›nda, tarikat ehli ve tekkelere giden
halk küfürle itham edilmeye baflland›, hatta tekkeler y›k›ld›. Bu durum Kad›zâdelile-
rin Saray’daki koruyucular›n›n Ç›nar Vak‘as›’nda ortadan kald›r›lmas›na kadar sür-
dü. Kad›zâdeliler faaliyetlerini Köprülü Mehmed Pafla’n›n sadaretinin ilk günlerinde
Fatih Camii’nde ç›kan olaylara kadar devam ettirdiler. Fatih Camii’nde müezzinler
cuma namaz› s›ras›nda nât-› flerif (Hz. Peygamberi öven fliir) okurken, Kad›zâdeliler
buna engel olmak istediler. Ç›kan tart›flmalar ‹stanbul sokaklar›nda çat›flmaya dönü-
flünce, Köprülü Mehmed Pafla ulema ile yapt›¤› toplant› sonras›nda, Kad›zâdelilerin
katli için padiflahtan ferman ald›. Ancak, daha sonra bu ferman sürgüne çevrildi ve li-
derlerinden Üstüvânî Mehmed Efendi ile di¤er önde gelenler K›br›s’a sürüldü.
1656 y›l›ndaki sürgünden sonra Kad›zâdeliler bu kez Vanî Mehmed Efendi’nin
çevresinde toplanmaya bafllad›lar. Vanî Mehmed Efendi, Faz›l Ahmed Pafla’n›n sad-
razam olmas›yla güç kazand›. Çünkü onunla yak›nl›¤› Pafla’n›n Erzurum valili¤i y›l-
lar›na kadar gitmekteydi. Vanî daha sonra IV. Mehmed ve flehzade Mustafa ile de ya-
k›nl›k kurdu ve onlara hocal›k yapt›. Hatta padiflah üzerindeki etkisi öyle hal ald› ki,
IV. Mehmed yay›nlad›¤› fermanlarla meyhaneleri kapatt›, kabir ziyaretini yasaklad›,
Osmanl› maliyesindeki bir çok örfî vergiyi bidat oldu¤u gerekçesiyle kald›rd›. Kad›-
zâdeliler hareketi Vanî Mehmed Efendi’nin 1685’te ölümünden sonra da devam etti;
ama etkisini kaybetti. Kad›zâdeli hareketinin etkisi padiflahtan en alt tabakaya kadar
her kesim taraf›ndan hissedildi. ‹yili¤i emredip kötülükten sak›nd›rma prensibi üzeri-
ne hareket ettiklerini ileri süren Kad›zâdeliler, bunal›m dönemindeki kargafladan isti-
fade ederek yay›lma gösterdiler, devlet düzenine tehdit oluflturmaya bafllay›nca da fa-
aliyetlerine siyasî otoritece izin verilmedi.
268 Sabetay Sevi’nin bafllatt›¤› hareket, 17. yüzy›l›n ortalar›nda ortaya ç›kt› ve Faz›l
Ahmed Paflan›n sadrazaml›¤› döneminde en üst seviyesine ulaflt›. 1626’da ‹zmir’de
TAR‹H EL K‹TABI

do¤an Yahudi Sabetay Sevi, 1648 y›l›nda mesihli¤ini ilan etti. Bu hareket Yahudiler
aras›nda büyük çalkant›lara neden oldu. ‹spanya’dan sürülme ve Do¤u Avrupa’da
yaflad›klar› s›k›nt›lar üzerine bafl gösteren bunal›mlar, bu dinî toplulu¤u bir mesih
beklentisi içine sokmufltu. Sevi’nin mesihlik iddias› dünyadaki Yahudiler aras›nda
büyük bir yank› uyand›rm›fl ve Yahudi din adamlar› yo¤un bir tepki göstermifllerdi.
IV. Mehmed’in emri ile Osmanl› devlet adamlar›, bafl gösteren kargaflay› gidermek
için Sabetay Sevi’nin önüne 1666’da iki tercih koydular; ya hayat› ya da Müslüman
olup kurtulmas›. Sabetay Sevi, etraf›ndakilerin bir k›sm› ile Müslüman olmay› kabul
etti¤ini aç›klad›. Bir k›s›m taraftar› da Yahudi kalmay› tercih etti. Müslüman olunca
Mehmed Efendi ismini ald› ve Edirne’deki Saray’da 1673 y›l›na kadar maafll› memur
olarak çal›flt›. Sevi’nin eski inançlar›n› devam ettirdi¤i yönünde flikayetler sadrazam
Faz›l Ahmed Pafla’ya iletilince, yan›ndakilerle birlikte Arnavutluk’un Berat kasaba-
s›na sürüldü. Üç y›l sonra burada öldü.
Sabetay Sevi’nin Müslüman olmas› Osmanl› Devleti’ndeki Yahudileri rahatlat-
m›flt›. Çünkü huzurlu bir yaflam sürdükleri Osmanl› Devleti s›n›rlar› içinde kendileri-
ne zarar gelmesinden korkuyorlard›. Ancak, mesih olarak ortaya ç›kan, daha sonra da
‹slâmiyet’i tercih eden Sabetay Sevi, bu dönemde ve daha sonra taraftarlar› ile birlik-
te Selanik ve di¤er ikamet etti¤i flehirlerde, zâhiren Müslüman gibi görünmekle bir-
likte, gizlice kendi yorumuyla Yahudilik’ten evirilme yeni bir inanç sistemini dar bir
taraftar toplulu¤u aras›nda yayd›. O, Müslüman olduktan sonra eski inançlar›n› ve
mesihlik iddialar›n› b›rakmam›fl, gizlice kendisine ba¤l› dinî bir cemaat oluflturma
yoluna gitmifltir. Görüfllerinin yay›lmas›nda ona yard›m edenlerden birisi de Gazzeli
meflhur Haham Nathan’d›r. Haham Nathan, yeni din yorumunun ve Sabetay’›n fikir-
lerinin kabul görmesinde etkin bir rol oynam›flt›r.
Köprülüzâde Faz›l Ahmed Pafla (1661-1676) ve Kuzey Siyaseti
Köprülüzâde Faz›l Ahmed Pafla 1635’te Vezirköprü’de do¤du. Küçük yaflta ‹stan-
bul’a gelerek devrin tan›nm›fl hocalar›ndan dersler okudu. 1657’de Sahn-› Seman mü-
derrisli¤ine terfi etti. Fakat bir müddet sonra bu mesle¤in kendine uygun olmad›¤›n›
görüp idarî göreve ayr›ld›. Bundan sonra vezirlik rütbesi ile 1659’da Erzurum ve
1660’da da fiam eyaletlerinde valilik yapt›. fiam valili¤indeki baflar›lar›ndan sonra,
babas›n›n hastal›¤› ve vasiyeti üzerine Edirne’ye hareket etti ve Eylül 1661’de sada-
ret kaymakaml›¤›na getirildi. Babas›n›n ekim ay›n›n sonunda vefat etmesi üzerinde
de yirmi alt› yafl›nda sadrazam oldu. Böylece Faz›l Ahmed Pafla’n›n on befl y›l süre-
cek olan sadrazaml›¤› bafllad›.
Faz›l Ahmed Pafla’yla fetih ve gaza ruhu yeniden canland›. Macaristan meselesin-
den dolay› Avusturya Habsburg ‹mparatorlu¤u ile Kanuni devrinden beri sürmekte
olan mücadele bu dönemde yo¤unluk kazand›. Venedik üzerine sefer haz›rl›¤› yap›-
l›rken, genç sadrazam, babas›n›n yapt›¤› gibi yönünü Avusturya üzerine çevirdi. Os-
manl› ordusu 1662’de Erdel’e girdi. Bu karfl›laflma uzun bir süreden sonra Habsburg-
larla Osmanl›lar›n tekrar karfl› karfl›ya gelmesinin bafllang›c› oldu. Sadrazam Faz›l
Ahmed Pafla 1663’te ordunun bafl›nda sefere ç›kt›. Habsburglar›n bar›fl için ileri sü-
rülen flartlar› kabul etmemesi üzerine Budin-Viyana aras›nda Slovakya’da yer alan
Uyvar kalesi 24 Eylül 1663’te, Novigrad kalesi de 4 Kas›m 1663’te fethedildi. Böy-
lece Osman ‹mparatorlu¤u bat›daki en genifl s›n›rlar›na ulaflt› ve fethedilen bu bölge-
de yeni bir eyalet kuruldu.
K›fl› Belgrad’da geçiren Osmanl› ordusu, ertesi y›l harekâta devam etti. Ordusu- 269
nun bir k›sm›, Mogersdorf’ta Saint Gotthard Manast›r› yak›n›nda Raab suyunu geçer-

OSMANLILAR VE DÜNYA
ken 1 A¤ustos 1664’te yenilgiye u¤rad›. Ancak, kendileri de a¤›r kay›p veren Habs-
burglar, Fransa tehdidinin de etkisiyle bar›fla yanaflt›lar. Bunun üzerine Habsburglar-
la Osmanl›lar aras›nda 10 A¤ustos 1664’te Vasvar Antlaflmas› imzaland›. On madde-
den meydana gelen Antlaflman›n önemli maddeleri flunlard›r: 1- Avusturya Habsburg
‹mparatorlu¤u Erdel’de iflgal etti¤i yerleri boflaltacak. 2- Erdel prensi Apafi yerinde
kalacak ve bu prenslikteki Osmanl› egemenli¤i tan›nacak. 3- Uyvar, Novigrad ve çev-
resindeki kaleler Osmanl›larda kalacak. 4- Bu antlaflma yirmi y›l sürecek. 5- Habs-
burg imparatoru Osmanl› padiflah›na 200 guruflluk piflkefl gönderecek, padiflah da bu-
na uygun bir karfl›l›k verecekti. Osmanl›lar bu antlaflma ile Orta Avrupa’daki hedef-
lerine ulaflm›flt›.
Erdel meselesinin çözüme ba¤lanmas›ndan sonra sadrazam Faz›l Ahmed Pafla
uzun süredir meflgul olunamayan Girit’e yönünü çevirdi. 1645’te bafllayan Girit sefe-
ri ile Hanya ve Resmo gibi iki önemli kale flehir al›nm›fl; ancak, Kandiye kalesi bir
türlü al›namam›flt›. Girit seferine serdar tayin edilen sadrazam, Kas›m 1666’da bura-
ya ulaflt›. Gerekli haz›rl›klar› yapt›ktan sonra May›s 1667’de ordunun bafl›na geçerek
Kandiye kuflatmas›n› bafllatt›. Bu arada kaleyi savunan Venediklilere, Papal›k, Fran-
sa ve Malta donanmalar›ndan yard›m geliyordu. Osmanl› donanmas›n›n Girit’i ablu-
kaya almas› zaferi kolaylaflt›rd›. 1669 A¤ustos sonlar›nda Venedikli komutan ile Av-
rupal› destekçileri aras›nda anlaflamazl›k ç›kt› ve Avrupal›lar yard›mlar›n› çektiler.
Sadrazam Faz›l Ahmed Pafla’n›n seferi zaferle sonland›rmadan adadan ayr›lmamas›,
Venediklilerin dayanma gücünü bitirdi. Yirmi alt› ay süren kuflatmadan ve fliddetli
çarp›flmalardan sonra Venedikliler, Osmanl› ‹mparatorlu¤u s›n›rlar› içinde kendileri-
ne ticarî imtiyazlar verilmesi flart›yla, Kandiye’yi 5 Eylül 1669’da teslim ettiler. On
sekiz maddelik Kandiye Antlaflmas›’n›n imzalanmas› ile Girit’in fethi tamamlanm›fl
oldu. Böylece yirmi dört y›l› aflk›n süren Girit savafl›, sadrazam Faz›l Ahmed Pafla’n›n
üç buçuk y›l hiç adadan ayr›lmadan ordusunun bafl›nda kalmas›yla sona erdirilebildi.
Faz›l Ahmed Pafla Osmanl› Devleti’ni y›llarca u¤raflt›ran Erdel ve Girit meselele-
rini hallettikten sonra, orduyu uzun süre bofl tutmamak ve devlet s›n›rlar›n› genifllet-
mek siyaseti çerçevesinde yeni fetih alan›n› belirledi. Bu saha Karadeniz’in kuzeyin-
deki Ukrayna idi. Ukrayna Kazaklar› Rusya ve Lehistan’›n bask›lar› aras›nda kalm›fl
ve bu iki devlet Özi nehri s›n›r olmak üzere Ukrayna’y› paylaflm›fllard›. Bölgedeki
Kazaklar, bu paylafl›m› kabul etmeyip bafl kald›rm›fllard›. Bu arada Özi Kazaklar›’n›n
hatman› (baflbu¤u) Doroflenko Osmanl› Devleti’nden yard›m talep etti. Bunu f›rsat
bilen Osmanl› devlet adamlar›, öteden beri dikkatle takip ettikleri Ukrayna üzerine
sefere ç›kmaya karar verdiler. Öncelikle Kazaklar, 1669’da Rusya ve Lehistan’a kar-
fl› himaye alt›na al›nd›. Ayr›ca Lehistan, bar›fla ayk›r› hareketlerden vazgeçmesi için
uyar›ld›. Lehistan bu uyar›lar› dikkate almay›nca 1672’de, padiflah ve sadrazam›n da
bizzat bafl›nda oldu¤u Osmanl› ordusu Kamaniçe kalesini ald›. Osmanl› ordusunun
Lvov’a kadar ilerleyip, çevredeki kaleleri almas› üzerine, Lehistan bar›fl istedi.
18 Ekim 1672’de imzalan Buçafl Antlaflmas›’n›n belli bafll› maddeleri flunlard›r: 1-
Podolya Osmanl›lara b›rak›lacak. 2- Ukrayna, Osmanl› himayesindeki Kazaklara ve-
rilecek. 3- Lehistan’a Osmanl› valileri ve ba¤l› beylikler taraf›ndan sald›r›da bulunul-
mayacak, buna karfl›l›k Lehistan da Osmanl›larla savaflan Avrupa devletlerinin yan›n-
da yer almayacak. 4- Lehistan her y›l Osmanl›lara 220.000 duka alt›n haraç ödeye-
cek. Ancak, bu antlaflma Lehistan Diyet Meclisi taraf›ndan onur k›r›c› bulunarak tas-
270 dik edilmedi ve antlaflma hükümleri yerine getirilmedi. Bunun üzerine Lehistan üze-
rine 1673’te yeni bir sefere ç›k›ld›. 1676’ya kadar devam eden bu ‹kinci Lehistan Se-
TAR‹H EL K‹TABI

feri’nin ilk aflamas›na padiflah IV. Mehmed de kat›ld›. Padiflah›n av yapmak amac›y-
la Babada¤› k›flla¤›na dönmesiyle, seferin bundan sonraki aflamas› sadrazam›n serdar-
l›¤›nda yürütüldü. Lehliler bir ara Hotin’i ele geçirdilerse de Osmanl›lar›n Podolya ve
Ukrayna’daki egemenliklerini sona erdiremeyeceklerini anlad›lar. Bu arada Köprülü-
zâde Faz›l Ahmed Pafla’n›n hastalanmas› üzerine, 1675 y›l›nda Lehistan serdarl›¤›na
‹brahim Pafla tayin edildi. Padiflah ve sadrazam›n birlikte Edirne’ye dönmesinden
sonra, ‹brahim Pafla k›sa sürede k›rk sekiz kale ve palangay› fethedince, Lehistan ba-
r›fl istedi. 27 Ekim 1676’da imzalanan Zorawno Antlaflmas› ile y›ll›k vergi maddesi
hariç, daha önce imzalan Buçafl Antlaflmas›’n›n maddeleri aynen kabul edildi. Sadra-
zam Köprülüzâde Faz›l Ahmed Pafla antlaflman›n imzaland›¤› haberini ald›ktan k›sa
bir süre sonra 3 Kas›m 1676 tarihinde vefat etti.
Faz›l Ahmed Pafla’n›n on befl y›ll›k sadrazaml›k dönemi Osmanl› Devleti’nin ye-
niden fetihler peflinde kofltu¤u bir dönem oldu. Onun sadrazaml›k yapt›¤› y›llarda Le-
histan ile imzalanan Buçafl ve Zorawno antlaflmalar› ile Podolya ve Kamaniçe Os-
manl› s›n›rlar›na dahil edildi. Bu yeni fetihlerle Osmanl› topraklar› Karadeniz’in ku-
zey ve bat›s›nda en uç noktaya ulaflt› ve buralarda Podolya ve Kamaniçe eyaleti ku-
rularak güvenlik sa¤lanmaya çal›fl›ld›. Ayr›ca Ukrayna’da Kazaklar Osmanl› himaye-
sine al›nd›. Daha sonra Merzifonlu Kara Mustafa Pafla’n›n sadaretinin ilk y›llar›nda
da Osmanl›lar›n Lehistan ve Rusya üzerine seferleri devam etti. Bu seferler ve fetih-
lerle kuzey topraklar› emniyet alt›na al›n›rken, ayn› zamanda geçmifl dönemlerdeki
baflar›lar yeniden haf›zalarda canlanmaya bafllad›.
Merzifonlu Kara Mustafa Pafla (1676-1683) ve ‹lk Rus Seferi
Faz›l Ahmed Pafla’n›n ölümünden sonra yerine Köprülü Mehmed Pafla’n›n damad›
Merzifonlu Kara Mustafa Pafla sadarete getirildi. Babas› bir asker olan Kara Mustafa
Pafla, 1634 y›l›nda Merzifon’da do¤du. Babas›n›n IV. Murad’›n Revan seferinde fle-
hit olmas›ndan sonra onu Köprülü Mehmed Pafla himayesine alm›fl ve o¤ullar› ile bü-
yütmüfl, daha sonra da k›z›yla evlendirmiflti. Böylece o, adeta bir sadrazam haneda-
n›na dönüflen Köprülü ailesinin bir ferdi kabul edilmifltir. Padiflah IV. Mehmed, Köp-
rülü Mehmed Pafla ve o¤lu Faz›l Ahmed Pafla’n›n sadrazaml›klar›ndan memnun kal-
d›¤› için, o ailenin yetifltirmesi Kara Mustafa Pafla’y› sadrazam yapmada tereddüt
göstermedi. Bu arada padiflah, devlet ifllerini sadrazama b›rak›p kendisi av merasim-
lerine devam etti.
Merzifonlu Kara Mustafa Pafla sadrazam olduktan sonra Lehistan ve Ukrayna so-
runlar›n› karfl›s›nda buldu. Daha yeni Zorawno Antlaflmas› yap›lm›fl, fakat bu kez Uk-
rayna sorunu patlak vermiflti. Kazak hatman› Doroflenko, 1669’dan sonra Osmanl›
padiflah›n› metbû tan›m›flt›. Osmanl›lar›n Lehistan ile yapt›klar› son bar›fltan sonra
Rus çar› Aleksey’in (1645-1676) k›flk›rtmas›yla kuzeyden Osmanl› topraklar›na sal-
d›rd›. Kara Mustafa Pafla, Osmanl›lardan yüz çevirip Ruslara yanaflan Doroflenko’nun
yerine Hmelnitsky’yi hatmanl›¤a getirip, vezir fieytan ‹brahim Pafla’y› Çehrin’i al›p
yeni hatman› bafla geçirmek üzere görevlendirildi. K›r›m han› Selim Giray’›n askeri-
nin de aralar›nda bulundu¤u Osmanl› ordusu 1677’de Çehrin kalesini kuflatt›. Ancak,
Rus ve Ukraynal› askerlerin baflar›l› savunmalar› sonucunda, kale kuflatmas› bir ay
sonra kald›r›ld› ve Osmanl› ordusu geri çekildi. Bunun üzerine hem ‹brahim Pafla
hem de K›r›m han› Selim Giray azledildi.
Ukrayna’daki geliflmeler üzerine padiflah IV. Mehmed, sadrazam Kara Mustafa 271
ile birlikte 1678 y›l›nda sefere ç›kt›. Bu sefer-i hümâyun, bir Osmanl› padiflah›n›n

OSMANLILAR VE DÜNYA
Rusya üzerine ilk seferdir. Rusya üzerine sefer yapma görevi bu tarihe kadar, serdar-
lara ve bilhassa K›r›m han›na verilmiflti. Osmanl› ordusunun, daha önce fieytan ‹bra-
him Pafla taraf›ndan kuflat›l›p al›namayan Çehrin kalesine kadar gelmesi üzerine, bu
sefere Çehrin Seferi denildi. Osmanl› ordusu Edirne’den ayr›ld›ktan sonra padiflah ve
sadrazam Tuna kenar›ndaki Hac›o¤lu Pazar›’na kadar beraber gittiler, seferin bundan
sonraki aflamas›nda IV. Mehmed av yapmak üzere o çevrede kal›rken, Kara Mustafa
Pafla da ordunun bafl›nda Çehrin üzerine yürüdü. Kiev yak›nlar›ndaki Çehrin kalesi,
Tasma suyu kenar›nda etraf› batakl›k ve sarp kayalarla çevrili muhkem bir kaleydi.
Sadrazam, A¤ustos 1678’de bu kaleyi ald› ve Ukrayna’n›n kaypak siyasal zemininde
Kazak deste¤i olmadan tutunman›n zor oldu¤unu bildi¤inden buras›n› y›kt›rd›. Çün-
kü ordu geri çekildikten sonra bu kalenin âsi Kazak hatman›na ve Ruslara s›¤›nak ol-
mas›ndan endifle ediliyordu. Osmanl› ordusu Çehrin’i almakla kuzeydeki en uç s›n›-
r›na ulaflt›. K›fl›n yaklaflmas› üzerine sadrazam ordu ile birlikte Edirne’ye döndü.
Osmanl› ordusu Ukrayna’dan çekildikten sonra Ruslar yeni sald›r›lara geçti. Bu-
nun üzerine 1680 y›l›nda padiflah›n da kat›laca¤› ikinci bir Rusya seferi gündeme gel-
di. Osmanl› ordusunun sefer haz›rl›¤›ndan haberdar olan Rus çar›, K›r›m han› arac›-
l›¤› ile bar›fl teklifinde bulundu. Osmanl› ordusu henüz sefere ç›kmam›flt›. Bar›fl tek-
lifini de¤erlendiren Osmanl› yöneticileri sonunda yirmi y›l geçerli olacak on iki mad-
deden oluflan Bahçesaray Antlaflmas›’n› 11 fiubat 1681’de imzalad›. Bu antlaflma Os-
manl›larla Ruslar›n do¤rudan imzalad›klar› ilk antlaflma oldu. Bahçesaray’da (K›r›m)
yap›lan görüflmeler sonras›nda imzalan antlaflman›n önemli maddeleri flunlard›r: 1-
Ukrayna, Özi (Dinyeper) ›rma¤› s›n›r kabul edilerek Osmanl›larla Ruslar aras›nda
paylaflt›r›lacak. 2- Kiev Rusya’ya b›rak›l›rken, iki devletin s›n›r boylar›nda kale ve
palanga yapmamalar› kabul edilecek. 3- Ruslar K›r›m’a y›l›k vergi vermeye devam
edecekler, bunun karfl›l›¤›nda da K›r›m hanlar› Rusya topraklar›na düzenledikleri
ak›nlara son vereceklerdi. K›r›m hanlar›n›n 1475’ten beri her yaz mevsiminde adeta
geçim kayna¤› olarak gördükleri Rusya üzerine ak›nlar›, bu antlaflma ile son buluyor-
du. Bunun anlam›, art›k bundan sonra K›r›m atl›lar› Rusya’dan ganimet ve esir geti-
remeyecekti. Bir bak›ma bu madde ile K›r›ml›lar›n elleri kollar› ba¤land›. ‹leriki y›l-
larda antlaflman›n bu hükmü K›r›m hanlar› ile Osmanl› yöneticileri aras›ndaki iliflki-
leri olumsuz yönde etkileyecektir. Öte yandan Osmanl› Devleti’nin önce Lehistan
sonra da Rusya ile yapt›¤› antlaflmalarla, K›r›m ve Bo¤dan’›n güvenli¤i sa¤lanm›fl,
kuzeyde ve uçlarda en genifl topraklara ulafl›lm›fl oldu.
II. Viyana Kuflatmas› ve Avrupa’dan Geri Çekilifl
Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Pafla kuzeyde kazan›lan topraklardan memnun-
du. Bu baflar›lar hem orduyu hem de padiflah ve sadrazam›n moralini yükseltmiflti.
Baflta sadrazam olmak üzere Osmanl› devlet adamlar› yeni fetih aray›fllar› için f›rsat
kollamaya bafllad›lar. Sadrazam bu kez Osmanl› ordusunu Orta Avrupa’da yeni fetih-
lere yöneltti. Bunun için de karfl›lar›na ç›kan Orta Macaristan Krall›¤› meselesine mü-
dahale etme ihtiyac› duyuldu. Orta Macaristan denilen bölge Kuzey Macaristan’da
Avusturya Habsburg ‹mparatorlu¤u’nun idaresi alt›ndaki Yukar› Macaristan’d›. Ye-
ni bir krall›k kurma amac›nda olan bu bölgenin halk› Protestan’d›. Katolik Avustur-
ya’n›n bask›s› karfl›s›nda Protestan Macar halk› direnifle bafllad› ve genç liderleri Tö-
keli ‹mre Osmanl›’ya müracaat ederek kendilerine tâbi bir devlet kurmak istedikleri-
ni bildirdi. Kara Mustafa Pafla da öteden beri bekledi¤i f›rsat›n karfl›s›na ç›kt›¤›n› dü-
flünerek Tökeli ‹mre’nin teklifine s›cak bakt›.
272 Sadrazam›n görünürdeki amac›, Osmanl› Devleti’ni Kanuni dönemindeki gücüne
kavuflturmakt›. Bunun da ancak yeni fetihlerle mümkün olaca¤›n› düflünüyordu. Orta
TAR‹H EL K‹TABI

Avrupa’daki geliflmeleri yak›ndan takip eden Kara Mustafa Pafla, Kanuni’nin daha
önce kuflat›p alamad›¤› Viyana’y› hedefliyordu. E¤er bu fetih gerçekleflirse, hem Os-
manl› Devleti’nin en güçlü oldu¤u zamanda al›namayan ezeli rakibi Avusturya’n›n
merkezi ele geçirilmifl olacak, hem de flan ve flöhret artacakt›. Bu ruh hali içindeki
sadrazam Kara Mustafa Pafla, bir taraftan sefer haz›rl›klar›na bafllarken di¤er taraftan
da diplomatik ata¤a geçip Avusturya’ya karfl› isyan eden Protestan Macarlar› Osman-
l› himayesine ald›. Bu arada 1682 y›l›nda Orta Macaristan’›n merkezi Kafla’ya giden
bir Osmanl› kuvveti Tökeli ‹mre’yi kral olarak tahta oturttu.
Bölgedeki geliflmeleri yak›ndan takip eden Avusturya Habsburg imparatoru I. Le-
opold yirmi y›l geçerli olmak üzere 1664’te imzalanan Vasvar Antlaflmas›’n›n süre-
sini uzatmak istiyordu. Ancak, baflta sadrazam olmak üzere Osmanl› devlet adamlar›
buna pek s›cak bakm›yordu. ‹mparator I. Leopold ayr›ca en güvendi¤i adamlar›, IV.
Mehmed’i savafltan vazgeçirmek için Osmanl› merkezine gönderdi. Bunun yan›nda
Protestan Macarlar› tekrar kazanmak için onlara özgürlük, mezhep serbestli¤i ve ver-
gi adaleti sa¤lamay› vaat etti. Leopold’un gerek Osmanl› gerekse Macarlara yönelik
teflebbüsleri sonuçsuz kald›. Bu kez yönünü Otuz Y›l Savafllar›’ndan sonra toparlan-
ma süreci yaflayan Bat› H›ristiyan dünyas›na çevirdi ve onlardan yard›m talebinde bu-
lundu. ‹mparatorun yard›m toplama giriflimi baflta papal›k olmak üzere Avrupa dev-
letleri aras›nda olumlu karfl›land›. Hatta Avusturya’n›n ezeli rakibi Fransa bile ittifa-
ka s›cak bakt› ve çekimser kald›.
Avrupa taraf›nda bu geliflmeler olurken Osmanl› merkezinde savafl›n ne tarafa ola-
ca¤› konusu kesinlik kazanmam›flt›. Padiflah ve vâlide sultan baflta olmak üzere baz›
devlet adamlar› savafla karfl› ç›k›yordu. En istekli kifli ise sadrazamd›. O, Avustur-
ya’n›n tekliflerine, karfl› teklifle cevap veriyor, bar›fl teflebbüslerine olumlu bakm›yor-
du. Padiflah› savafla ikna ederken düzenlenecek seferin Yan›k (Raab) ve Komaron ka-
leleri üzerine olaca¤›n› belirtmifl, ayr›ca Tökeli’nin davetini de savafl gerekçesine da-
yanak yapm›flt›. Anlafl›l›yor ki, sadrazam ve Osmanl› ordusu sefere ç›kt›¤›nda hedef-
leri henüz Viyana de¤ildi. Ordu yolda iken sadrazam›, Viyana’y› kuflatma maceras›-
na yönlendiren kifli reisülküttab Mustafa Efendi olmufltur. Zaten istekli olan sadra-
zam, reisülküttab›n tahrikiyle hedefini Viyana olarak belirledi. Ancak, ‹stolni-Belg-
rad’a kadar düflüncesini kimseye açmad›. Burada toplanan savafl meclisinde seferin
Viyana üzerine olaca¤›n› belirtti.
Seferin Viyana üzerine olaca¤› yönündeki görüfl, devlet adamlar› aras›nda flaflk›n-
l›kla karfl›land›. Bir k›s›m devlet adam› sadrazam›n teklifine kat›lmasa da, ondan çe-
kindikleri için itiraz edemedi. Bir k›sm› da öncelikle Estergon ve Yan›kkale’nin al›-
n›p Macaristan Avusturyal›lardan temizlendikten sonra Viyana üzerine gidilmeli gö-
rüflünü ileri sürdü. Aksi takdirde geri güvenli¤i sa¤lanmadan giriflilecek bir Viyana
seferi, hezimetle sonuçlan›rd›. Sadrazam›n Viyana seferi düflüncesine karfl› ç›kanla-
r›n bafl›nda K›r›m han› ile savafl toplant›s›nda bulunmayan Budin beylerbeyi ‹brahim
Pafla geliyordu. Karfl› görüfllere ra¤men sadrazam Kara Mustafa Pafla fikrini de¤ifltir-
medi ve Yan›kkale önüne gelindi¤inde seferin Viyana’ya oldu¤unu padiflaha bir tel-
hisle bildirdi. Padiflah, sadrazam›n Viyana’y› kuflatma karar›na flafl›rm›fl ve tepkisini
flu flekilde göstermiflti: “Kasd›m›z Yan›k ve Komaron kaleleri idi. Viyana dilde yok-
tu. Pafla ne tuhaf sayg›s›zl›k edip bu sevdaya düflmüfl. fiimdi Allah kolay getirsin. La-
kin önceden bildirseydi, r›za vermezdim” demifltir.
Osmanl› ordusu bu zamana kadar sefer için haz›rlanan ordular›n en kalabal›k olan- 273
lar›ndand›. Ordu Belgrad’dan ayr›ld›ktan sonra Avrupa’da büyük bir heyecan baflla-

OSMANLILAR VE DÜNYA
d›. Viyana, Avrupal›lar taraf›ndan H›ristiyan dünyas›n›n kalesi olarak görülüyordu.
Bu nedenle Avrupa’n›n bir çok devletinden Viyana’n›n savunmas›na yard›m geldi.
Viyana’n›n surlar› güçlendirildi. Bu arada ‹mparator I. Leopold, 20-25 bin kiflilik bir
kuvvet b›rakarak flehri terk edip, uzak bir yere yerleflti. Türk ordusunun öncüleri 12
Temmuz 1683’te Viyana önlerine geldi ve kuflatma 14 Temmuz’da bafllad›. Kara
Mustafa Pafla kuflatman›n baflar›l› olabilmesi için baz› tedbirler alm›flt›. Bunlar aras›n-
da en dikkati çekeni K›r›m han› Murad Giray’›n Tuna üzerindeki ‹skender köprüsü-
nü tutmas› ve düflman askerinin geçmesini engellemesi, geçmesi durumunda da Bu-
din beylerbeyi ‹brahim Pafla’n›n düflmana karfl› koymas›yd›. Sadrazama muhalif olan
iki kifliye verilen bu önemli görevler, savafl›n ilerleyen safhas›nda kuflatman›n kade-
rini belirleyecektir.
Altm›fl gün süren kuflatma s›ras›nda Viyana’a on sekiz hücum gerçeklefltirildi. An-
cak, büyük ve son sald›r› için Merzifonlu Kara Mustafa Pafla sürekli bekliyordu. fieh-
rin düflmesine say›l› günler kalm›flt›. Bu arada Papa XI. ‹nnocent, bütün Avrupa H›-
ristiyanl›¤›n› harekete geçirdi. Papan›n bu ça¤r›s›yla Lehistan, Saksonya, Bavyera ve
Almanya prensliklerinden oluflan yaklafl›k 120 bin kiflilik kutsal ittifak askerleri Vi-
yana’n›n yard›m›na geldi. Özellikle Lehistan kral› Jean Sobiesky’nin 80 bin kiflilik
ordusu Viyana’ya büyük moral ve güç kazand›rd›. Lehistan ordusu Viyana’ya yard›-
ma gelirken, K›r›m han› Murad Giray taraf›ndan tutulan Tuna üzerindeki köprüden,
K›r›m kuvvetlerinin yeterli gayret ve mücadeleyi göstermemesi üzerine hiçbir engel-
le karfl›laflmadan geçti.
Lehistan ve Avrupa askerlerinin Viyana önüne gelmeleri flehri kuflatmakta olan
Osmanl› ordusunu, Viyana’y› savunan askerlerle yard›ma gelen Avrupal› ittifak gü-
cü askerlerinin atefli aras›nda b›rakt›. 12 Eylül 1683 günü Kahlenberg (Alaman Da¤›)
denilen yerde Viyana kuflatmas›n›n kaderini belirleyen savafl gerçekleflti. Bu savafl s›-
ras›nda sadrazam Kara Mustafa Pafla taktik hatas› yapm›fl, kuflatma düzenini bozma-
mak düflüncesiyle siperlerdeki ve kuflatma halindeki 40 bin askeri savafl alan›na ç›-
kartmam›flt›r. Geri kalan kuvvetlerle merkezde sadrazam›n kendisi, sa¤ kolda Budin
valisi ‹brahim Pafla ve sol kolda K›r›m han› ve vezir Sar› Hüseyin Pafla oldu¤u halde
savafl düzeni alm›flt›r. Savafl an›nda ilk önce Budin valisi ‹brahim Pafla’n›n bulundu-
¤u sa¤ kol bozulmufl, sonra K›r›m han› bozguna u¤ram›flt›r. Sadrazam ve siperlerde-
ki askerler merkezde uzun süre savaflm›flsa da bunda baflar›l› olamam›fllar, bunun üze-
rine asker aras›nda çözülme ve panik bafllam›flt›. Düflman birliklerinin Osmanl› ordu-
gâh›ndaki çad›rlar›n önlerine kadar gelmesi, sonuçta ordunun da¤›lmas›na ve büyük
bir bozguna u¤ran›lmas›na neden olmufltu. Sadrazam geri kalan askerlerle birlikte, 14
Eylül’de düzensiz bir flekilde önce Budin’e oradan da Belgrad’a do¤ru geri çekildi.
Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Pafla’n›n komutas›ndaki Osmanl› ordusunun
Viyana kuflatmas›nda baflar›s›z olmas›n›n sebepleri aras›nda flunlar› saymak müm-
kündür:
1- fiehrin zorla al›nma ihtimali olmas›na ra¤men, ya¤ma ve tahrip edilmemesi dü-
flüncesiyle kuflatman›n gereksiz yere uzat›lmas›.
2- Merzifonlu Kara Mustafa Pafla’n›n kuflatma düzenini bozmamak düflüncesiyle,
Viyana’n›n yard›m›na gelen Avrupal› H›ristiyan güçleri, bilhassa Sobiesky’yi kü-
çümseyerek karfl›lar›na siperlerdeki askeri ç›karmamas›.
274 3- Osmanl› ordusunda ganimet h›rs› ile hareket edenlerin askerin disiplinden ça-
bukça uzaklaflmas›na neden olmas›.
TAR‹H EL K‹TABI

4- Osmanl› askerinin Viyana’n›n konumu nedeniyle güçlerini belli bir noktada


toplayamamalar›, oysa Avusturya ve ittifak güçlerinin merkezî bir noktada savunma
ve sald›r› yapmalar›yla onlar›n hem say›ca hem de güç bak›m›ndan üstün konuma ge-
tirilmesi.
5- Osmanl›lar›n atefl gücünün az olmas›, bilhassa sefer mesafesinin uzun olmas›
nedeniyle büyük toplar›n yerine hafif toplar›n Viyana’ya götürülmesi.
6- Osmanl› ordusunun zahire k›tl›¤› çekmesi.
7- Osmanl› ordusundaki devlet adamlar›n›n bilhassa K›r›m han› ve Budin beyler-
beyinin sadrazama karfl›, sadrazam›n da di¤er devlet adamlar›na karfl› tavr› ve karfl›-
l›kl› güvenin ortadan kalkmas›.
8- Osmanl› taraf›nda savafla giren Tökeli ‹mre ile Bo¤dan ve Eflak voyvodalar›-
n›n, beraberinde pek çok H›ristiyan askerle birlikte karfl› cepheye geçmesi.
Viyana kuflatmas› baflar›s›zl›kla sonuçlan›nca sadrazam Kara Mustafa Pafla aske-
rini toplay›p az bir kay›pla Budin’e kadar çekildi. Bu arada savafl s›ras›nda ihmali ol-
du¤u gerekçesiyle Budin valisi ‹brahim Pafla idam edildi ve yerine Kara Mehmed Pa-
fla getirildi. Sadrazam, Budin’de bir ay kadar kald›ktan sonra Belgrad’a döndü. Bu
arada Osmanl› ordusunu takip eden Avusturya ordusu Komaron, Ci¤erdelen ve Es-
tergon kalelerine sald›rd›. Sadrazam buralar için tedbir ald›ysa da, kalelerin düflmesi-
ne engel olunamad›. Ci¤erdelen kalesine gitmesi istenilen K›r›m han›, ordusunun az-
l›¤›n› ileri sürerek gitmek istemedi. Bunun üzerine görevden al›n›p, yerine K›r›m Gi-
ray’›n o¤lu II. Hac› Giray, Kas›m 1683’te han tayin edildi.
Sadrazam Kara Mustafa Pafla Belgrad’da kald›¤› süre içinde orduyu toparlama ve
uçlarda düflmana karfl› koyma çabalar›n› sürdürdü. Bütün bu baflar›s›zl›klara ra¤men
yine de Osmanl› ordusunu derleyip toparlayabilecek ve savafl öncesi duruma getire-
bilecek tek kifli Kara Mustafa Pafla idi. Padiflah da Viyana bozgunundan sonra ona
olan güvenini hemen yitirmemiflti. Zira savafl sonras›nda ona k›l›ç ve kaftan gönder-
miflti. Cephede bu geliflmeler olurken Kara Mustafa Pafla’n›n saraydaki düflmanlar›
Viyana’y› alma baflar›s›zl›¤› ve onu izleyen bozgundan sadrazam›n sorumlu oldu¤u-
nu padiflaha inand›rd›lar. Bunun üzerine Merzifonlu Kara Mustafa Pafla sadrazaml›k-
tan azledildi ve 15 Aral›k 1683’te de Belgrad’da idam edildi. Mal ve mülkü müsade-
re edilen Merzifonlu’nun cesedi, Belgrad Camii avlusuna gömüldü.
Osmanl› ordusunun alm›fl oldu¤u bu a¤›r yenilgi, hem Osmanl› hem de Avrupa ta-
rihi aç›s›ndan bir dönüm noktas› oldu. Osmanl›lar fetih amac›yla ikinci kez kuflatt›k-
lar› Viyana’da hezimete u¤ram›fllar ve bunun sonucunda Sakarya Meydan Muharebe-
si’ne kadar devam eden, bir dizi yenilgi ve geri çekilme yaflam›fllard›r. Bu yenilgi bir
noktada sonun bafllang›c›, zirveden geri dönüfl olarak tan›mlan›rken, Osmanl›lar›n
temsil ettikleri ‹slam dünyas›n›n, Papa’n›n önderlik etti¤i H›ristiyan Haçl› ‹ttifak› ta-
raf›ndan Avrupa’n›n ortas›nda durdurulmas› olarak yorumlanm›flt›r. Viyana’daki ye-
nilgi ve sonras›nda pefl pefle gelen baflar›s›zl›klar›n ortaya koydu¤u bir baflka gerçek
de Osmanl› askerî düzeninin ve ateflli silahlar›n›n, Otuz Y›l Savafllar› gibi uzun bir
deneyim geçiren Avrupa devletleri karfl›s›nda, gerileme içerisinde oldu¤unu a盤a ç›-
karm›fl olmas›d›r. Osmanl› Devleti bu yenilgiye ra¤men, yine de zaman›n›n en büyük
devletlerinden biridir. Ancak, bundan sonra Viyana’ya gönderdi¤i büyüklükte bir or-
duyu bir daha sefere ç›karamam›flt›r. Viyana bir bak›ma Osmanl›’n›n bat›da ulaflt›¤› 275
en uç nokta olurken, art›k bundan sonra gaza ve fetih ideolojisinin yerini vatan top-

OSMANLILAR VE DÜNYA
raklar›n› savunma düflüncesi alm›flt›r.
Osmanl›lar›n Viyana’dan geri dönüflü ile kaybettikleri, olaya Avrupal›lar aç›s›n-
dan bak›ld›¤›nda, onlar›n kazançlar› oldu. Osmanl› ordusunun Viyana’da yenilmesi
Avrupa’da büyük bir heyecan uyand›rd›. Avrupa devletleri, uzunca zamand›r devam
eden siyasî ve dinî gerekçeli savafllardan dolay› birbirlerine hiç bu kadar yak›n olma-
m›fllard›. Viyana önünde Osmanl›lar sadece Avusturyal›larla savaflmad›, Papa’n›n ön-
derli¤inde bir araya gelen Avrupa devletleri ile de savaflt›. Bu bak›mdan H›ristiyan
dünyas› bu baflar›y› Avrupa birlik ve beraberli¤inin bir tezahürü ve ‹slam dünyas› kar-
fl›s›nda kazan›lan zaferlerin ilki olarak görmüfltür. Osmanl› art›k bu yenilgiden sonra
devaml› toprak ve güç kaybeden ülke olurken, Avrupa ilerleyen, kazanan, geliflen
co¤rafyay› temsil etmifltir. Bat›da o zamana kadar yayg›n olan Türklerin yenilemeye-
ce¤i ve Avrupa’dan at›lamayaca¤› düflüncesi, yerini Türkleri önce Avrupa’dan sonra
da Balkanlardan atma düflüncesinin temeli olan Do¤u Sorunu’na b›rakm›flt›r. Bu dü-
flünce ile Avrupa devletleri, Türkleri Avrupa’dan ç›karma umuduna kap›l›p kutsal it-
tifak etraf›nda topland›lar.
Merzifonlu Kara Mustafa Pafla’dan sonra sadrazaml›¤a Kara ‹brahim Pafla getiril-
di. Yeni sadrazam kay›plar› telafi edebilecek kabiliyette de¤ildi. Savafltan korktu¤u
için ordunun bafl›na geçerek seferlere ç›kmad›. Yerine serdarlar göndermeye bafllad›.
Macaristan cephesinde Avusturya Habsburglar› ile savafla Bekri Mustafa Pafla’y›, Le-
histan cephesine de Sar› Süleyman Pafla’y› görevlendirdi. Art›k yeni dönemde sadra-
zam yerine uç valileri, cephelerde birden çok düflmanla mücadele etmeye bafllam›flt›.
Avusturya Habsbuglar› Osmanl›lar› Viyana bozgunundan sonra fazla takip ede-
memifllerdi. Çünkü Fransa kral› XIV. Louis, Avusturya Osmanl›larla savafl› devam
ederken ‹spanya’n›n yönetimindeki Hollanda flehirlerini iflgal etmiflti. Ancak, Fran-
sa’n›n bu sald›r›lar› uzun süreli olmad›. E¤er Fransa bat›da Avusturya Habsburg ‹m-
paratorlu¤u’nu s›k›flt›rsayd›, Osmanl›lar yenilgiden sonra kendilerini rahat bir flekil-
de toparlayabilirlerdi. XIV. Louis burada kendi istedi¤i topraklar› ald›ktan sonra tek
bafl›na bar›fl yapt› ve 16. yüzy›la kadar uzanan Osmanl›-Fransa dostlu¤una itibar et-
medi. Bu arada Avrupa’da Papa’n›n önderli¤inde Osmanl› Devleti’ne karfl› kutsal it-
tifak ad› ile yeni bir H›ristiyan devletler birli¤i kuruldu. Ayn› dönemde XIV. Louis
Fransas›’n›n yay›lmac›l›¤›n› durdurmak için Augsburg Birli¤i ad› ile yeni bir oluflum
gerçekleflmiflti. Osmanl›lara karfl› da benzer bir ittifak 1684 y›l›nda oluflturuldu.
Kutsal ‹ttifak denilen bu birlik içinde Avusturya Habsburg, Venedik, Lehistan,
Malta, Toskana ve Papal›k yer ald›. Ukrayna üzerinde Lehistan ile pazarl›k yapan
Rusya, istediklerini elde edince Kutsal ‹ttifaka 1686 y›l›nda kat›ld›. Böylece Osman-
l› ordular›, 1684’ten itibaren Macaristan, Bosna ve S›rbistan’da Avusturya Habsburg-
lar› ile; Dalmaçya, Arnavutluk ve Mora’da Venediklilerle; Ukrayna’da Lehistan’la;
1686’dan sonra da K›r›m, Eflak ve Bo¤dan’da (Prenslikler) Rusya ile savaflmak zo-
runda kald›. Osmanl› Devleti’nin bu kadar genifl bir cephede 1683-1699 y›llar› ara-
s›nda yapt›¤› savafllar ve bunun do¤urdu¤u sonuçlar tarihçiler taraf›ndan “Felaket Se-
neleri” olarak tan›mlanm›flt›r.
Kutsal ittifak devletleri içinde, gerek askerî gerekse siyasî bak›mdan en güçlü ola-
n› Avusturya Habsburglar›’d›r. Viyana sonras›nda Avusturya, ilk olarak Osmanl›la-
r›n elindeki Estergon, Komaron, Ci¤erdelen ve Viflegrad kalelerini ald› ve Budin’i
276 kuflatt›. Ancak, dört aya yak›n süren Osmanl› savunmas›, bu kalenin düflmesine engel
oldu. Osmanl›lar Avusturya cephesinde 1685 y›l›ndan itibaren s›k›nt›l› günler yaflad›
TAR‹H EL K‹TABI

ve arka arkaya önemli flehirlerini kaybetti. Bunda hiç flüphesiz s›k s›k de¤iflen komu-
tanlar›n ordunun disiplinini sa¤layamamalar› etkili olmufltur. Melek ‹brahim Pafla’n›n
Estorgon önünde Avusturya ordusuna yenilmesinden sonra, daha önce Faz›l Ahmed
Pafla taraf›ndan al›nan Uyvar kalesi, elli günlük savunmadan sonra 19 A¤ustos
1685’te Avusturyal›lar›n eline geçti. Bu arada sadrazam Kara ‹brahim Pafla kendi ye-
rine getirilece¤i endiflesiyle iyi bir asker olan Damad Melek ‹brahim Pafla’y› 3 Ara-
l›k 1685’te idam ettirdi. On befl gün sonra da IV. Mehmed, sefere gitmeyi sevmeyen
sadrazam› azletti ve Rodos’a sürdü. Kara ‹brahim Pafla 1687 y›l›nda burada idam
edildi.
Kara ‹brahim Pafla’dan sonra sadrazaml›¤a üçüncü vezir Sar› Süleyman Pafla ge-
tirildi. 1686 y›l› Mart ay›nda yeni sadrazam serdar-› ekrem unvan›yla Avusturya cep-
hesine sefere ç›kt›. Belgrad’dan ç›k›p Macaristan’a ulaflt›¤›nda, yüz k›rk befl y›ld›r
Osmanl›lar›n elinde bulunan Budin, Hammer’in içinde pek çok millete ait askerin bu-
lunmas›ndan dolay› Haçl› ordusuna benzetti¤i ve ço¤unlu¤u Macar, Alman ve H›rvat
askerlerden meydana gelen bir ordu taraf›ndan kuflat›lm›flt›. Sadrazam, Budin beyler-
beyi Abdurrahman Abdi Pafla’ya gerekli yard›mda bulunmad› ve Pafla’y› âdeta kade-
ri ile bafl bafla b›rakt›. fiehir, yetmifl dört günlük kuflatmadan sonra 2 Eylül 1686’da
düflman eline geçti ve Abdurrahman Abdi Pafla da flehit oldu. Budin düflman eline
geçti¤inde, flehirdeki seksen bir cami baflta olmak üzere pek çok Türk mimarl›k ese-
ri barbarca yak›ld› ve tahrip edildi. Budin’in Avusturya ve ittifak güçlerinin eline geç-
mesinden sonra fiimotorna (Simotornia), fiiklofl, Peç (Peçuy) Segedin, Kapoflvar gibi
kaleler Avusturyal›lar›n eline geçti.
Kutsal ittifak›n denizlerdeki güçlü üyesi Venedik Cumhuriyeti, Temmuz 1684’te
Osmanl› Devleti’ne karfl› Dalmaçya, Bosna, Arnavutluk ve Mora üzerinden dört cep-
heden hücuma geçti. Venedikliler 1684’te Preveze’yi ve Ayamavra Adas›’n›, 1685’te
Koron’u ald›lar ve bütün Müslüman ahaliyi katlettiler. 1686’da Navarin, 1687’de Pat-
ras, Korent, ‹nebaht›, Mizistre’yi alan Venedik, 25 Eylül 1687’de Atina’y› da alarak
Mora’n›n yönetimini eline geçirdi. Osmanl›lar, o dönemde sadece Jean Sobiesky’nin
kral oldu¤u Lehistan karfl›s›nda tutunabildi. Sobiesky Viyana’da gösterdi¤i baflar›y›
1683-1687 y›llar› aras›nda göstermedi. Lehistan ordusu Kamaniçe ve Turla ›rma¤›
boyunda K›r›m han› I. Selim Giray Han ile Özi beylerbeyinin ortak kuvvetleri karfl›-
s›nda baflar›s›z olurken, Leh halk› da Tatar ak›nlar› karfl›nda zor günler yaflad›.
Avusturya ve Venedik karfl›s›nda al›nan ma¤lubiyetler ve önemli kalelerin kaybe-
dilmesi Osmanl› Devleti’nde büyük yank› uyand›rd›. Bilhassa Budin’in Osmanl› hâ-
kimiyetinden ç›kmas›, gerek ordu gerekse devlet adamlar› üzerinde üç y›l önce bafla-
r›s›z Viyana kuflatmas›ndan daha büyük tesir yapt›. fieyhülislam Çatalcal› Ali Efendi
devlet yöneticilerini a¤›r flekilde elefltirdi. Bunun üzerine yaklafl›k on iki y›ld›r otur-
du¤u meflihat makam›ndan azledildi. Bu arada sadrazam›n komutas›ndaki Osmanl›
ordusu, Kanuni’nin yüz altm›fl bir y›l önce büyük bir zafer kazanarak Macaristan’› ül-
ke topra¤› yapt›¤› Mohaç sahras›nda, 12 A¤ustos 1687’de yap›lan meydan muhare-
besinde yenildi. Böylece Macaristan’›n büyük bir k›sm› Avusturya topra¤› oldu. Bu
yenilgiden sonra Osmanl› ordusu defterhane ve ordu hazinesini savafl meydan›nda b›-
rakarak Petervaradin’e çekildi. Ordunun iyiden iyiye morali bozuldu ve isyanlar bafl-
lad›. Hedefte sadrazam Sar› Süleyman Pafla vard›. Sadrazam geliflmeler üzerine ‹stan-
bul’a kaçt› ve 19 Eylül 1687’de istifa etti. Bu geliflme karfl›s›nda cesareti artan isyan-
c›lar aralar›nda karar al›p Köprülü Mehmed Pafla’n›n damad› Siyavufl Pafla’y› sadra- 277
zam yapmak istediler. Padiflah da isyanc›lar›n iste¤ine uyarak Sar› Süleyman Pafla’y›

OSMANLILAR VE DÜNYA
idam edip, Siyavufl Pafla’y› sadarete getirdi.
‹syan eden kap›kulu askerleri sadrazam de¤iflikli¤i ile yetinmediler ve çocuklu-
¤undan beri devlet yönetimini önce annesine, sonra da Köprülü sülalesine b›rakan IV.
Mehmed’i paran›n k›ymetinin düflmesi ve askerî baflar›s›zl›klar›n sorumlusu olarak
görmeye bafllad›lar. Bunda padiflah›n afl›r› dereceye varan av düflkünlü¤ü ve hazine-
nin büyük av flölenleri ile tüketilmesinin de büyük pay› vard›. 1683 y›l› padiflah IV.
Mehmed aç›s›ndan bir kâbus y›l› oldu. Bir taraftan onun en büyük destekçisi olan an-
nesi Hatice Turhan Sultan ölmüfl, di¤er taraftan da II. Viyana kuflatmas› bozgunla so-
nuçlanm›flt›. Gün geçtikçe cephelerden gelen haberlerin de etkisi ile devletin zaaflar›
birbiri ard›na ortaya ç›kmaya bafllam›flt›. Bu durum karfl›s›nda kap›kulu askerinin des-
te¤i ile sadrazam olan Siyavufl Pafla, fleyhülislam ve uleman›n görüfllerini de alarak
üst düzey devlet adamlar›n›n haz›r bulundu¤u bir toplant›da, Sultan IV. Mehmed’in
tahttan indirilip yerine kardefli flehzade Süleyman’›n geçirilmesine dair bir karar al-
d›rd›. Bu karar›n asl›nda, kendisi de Köprülü ailesinin damad› olan Siyavufl Pafla’n›n
ve ‹stanbul kaymakam› Köprülüzâde Faz›l Mustafa Pafla’n›n, padiflah›n Köprülü ai-
lesini iktidardan düflürmesine bir tepki oldu¤u düflünülmektedir. Böylece IV. Meh-
med, 8 Kas›m 1687 tarihinde 46 yafl›nda iken tahttan indirildi ve otuz dokuz y›l üç ay
süren saltanat› sona erdi. Yerine kardefli II. Süleyman (1687-1691) padiflah oldu. IV.
Mehmed bundan sonraki hayat›n› Edirne Saray›’nda geçirdi ve 6 Ocak 1693’te öldü.
Cenazesi ‹stanbul’a nakledilerek annesi Turhan Sultan’›n türbesine defnedildi.
‹stikrar Arayan ‹ki Kardefl: II. Süleyman ve II. Ahmed
Sultan ‹brahim’in o¤lu olan II. Süleyman 1642 y›l›nda do¤du. A¤abeyi IV. Meh-
med’in tahta ç›kt›¤› 1648 y›l›ndan, kendisinin padiflah ilan edildi¤i 8 Kas›m 1687 ta-
rihine kadar Topkap› Saray› fiimflirlik Kasr›’nda mahpus hayat› yaflad›. II. Süley-
man’›n saltanat›yla beraber ülke içinde bir tak›m huzursuzluklar meydana geldi. Bun-
lar›n bafl›nda kap›kulu askerlerinin ç›kard›¤› isyan gelmektedir. Kap›kulu askeri önce
cülûs bahflifli istemeyece¤ini taahhüt etti. Ancak çok geçmeden ulûfe ve cülûs bahflifl-
lerinin ödenmesini istediler. Hazinenin durumu iyi olmad›¤› için bir taraftan iç hazi-
ne ve kilerde ne kadar alt›n ve gümüfl varsa Darbhane’ye gönderilerek sikke kestiril-
di, di¤er taraftan da zenginlerden imdâdiye ad› alt›nda para toplan›p askere cülûs bah-
flifli verildi.
Fakat ‹stanbul’da asayifl bir türlü sa¤lanam›yordu. Gerek asker gerekse iflsiz güç-
süz kalabal›k gruplar içinde, baflta sadrazam Siyavufl Pafla olmak üzere di¤er devlet
yöneticilerine karfl› büyük bir tepki oluflmufltu. Neticede isyan eden askerler, Siyavufl
Pafla’n›n saray›n› 1 Mart 1688’de kuflatt›lar ve zorla sadaret mührünü ald›lar. Daha
sonra da sadrazam›n bütün mallar› ya¤ma edildi ve Pafla ile birlikte elli adam› öldü-
rüldü. Yerine önce Ayafll› ‹smail Pafla getirildi. Onun iki ayl›k sadaret döneminde ‹s-
tanbul’da asayifl yine sa¤lanamad›. Onun sadaretten azli üzerine bu kez yerine Bekri
Mustafa Pafla getirildi.
E¤riboz’un Venedikliler taraf›ndan kuflat›lmas› üzerine ordunun sefere ç›kmas›
kararlaflt›r›ld›. Ancak hazinede para yoktu. Bunun üzerine padiflah II. Süleyman ya-
y›nlad›¤› bir fermanla, bir okka halis bak›rdan 800 mang›r kesilmesini ve bunun da
ikisinin bir akça olmas›n› emretti. Meyhanelerde, hatta evlerde sat›lan içkilerden da-
ha önce yasaklanan verginin al›nmas› için Hamr Emâneti yeniden kuruldu. ‹lk kez
278 resm-i duhan ad› ile tütünden vergi al›nd›. Vak›f gelirleri vergilendirilirken, askerlik
ve iafle bedeli ad› alt›nda yeni vergiler konuldu. Zenginlerin birer kese gümüfl verme-
TAR‹H EL K‹TABI

leri ve ‹stanbul halk›n›n süvari birliklerinin teçhizat›n› karfl›lamalar› istendi. Ekono-


mik tedbirlerin yan› s›ra 1689’da nefir-i âmm denilen bütün imparatorluk genelinde
eli silah tutan bütün Müslümanlar›n askere ve vatan savunmas›na ça¤r›lmas› uygula-
mas›na baflvuruldu. Sosyal ve iktisadî durumun kötüleflmesi nedeniyle sefere ç›kacak
orduyu teçhiz edebilmek için âdeta ekonomik seferberlik bafllat›ld›. Ordunun asker
ihtiyac› için de genel seferberlik ilan edildi.
II. Süleyman ülkede asayifli ve bozulan malî yap›y› düzeltmeye çal›fl›rken, bu du-
rumdan istifade etmek isteyen Avusturya, Venedik ve Rusya devletleri yeni sald›r›la-
ra geçti. ‹stanbul’daki kar›fl›kl›ktan dolay› yard›m edilemeyen E¤ri kalesi 14 Aral›k
1687’de düflman eline geçti ve Macaristan’›n kuzeydo¤usu Osmanl› hâkimiyetinden
ç›kt›. Avusturya ordular› bundan sonra da ilerlemelerini sürdürdü ve Lipva çevresin-
deki kaleleri ald›ktan sonra 6 Eylül 1688’de ‹stolni-Belgrad ve 8 Eylül 1688’de de
Belgrad’› ald›. Böylece Avusturya’ya Balkanlar›n yolu aç›lm›fl oldu. Belgrad Avus-
turyal›lar›n eline geçmeden Müslüman ahali flehri terk etmiflti. Ancak, geride kalan-
lar ve Türk garnizonu tamamen k›l›çtan geçirildi ve yüzün üzerinde cami kiliseye
çevrildi. Bu arada Ösek, Banyaluka ve Zvornik de Avusturya’n›n eline geçti. Avus-
turya cephesindeki baflar›s›zl›klar›n aksine, Lehistan ve Rusya cephelerinde Osman-
l› Devleti’nin durumu daha iyiydi. Fakat Rus ordusu ilk defa K›r›m’›n kap›s› olan Ur-
kap›’ya (Orkap›) yaklaflm›flt›.
Kutsal ‹ttifak›n bir baflka üyesi Venedik’te doç (cumhurbaflkan›) seçimi yap›ld› ve
1687 y›l›nda Mora’y› Osmanl›lardan alan Morosini Venedik doçu seçildi. Dalmaç-
ya’n›n tamam› onun zaman›nda Venedik’e geçti. Morosini 1688’de Atina’ya geldi.
Avrupa devletlerinden de yard›m alan Venedikliler, E¤riboz’u ele geçirmek istiyor-
du. Kutsal ittifak donanmas› taraf›ndan E¤riboz adas›n›n merkezi E¤riboz kuflat›ld›,
Çelebi ‹brahim Pafla’n›n yüz alt› gün süren savunmas› sonras›nda Venedik ve mütte-
fikleri 30 Ekim 1688’de E¤riboz’dan çekilmek zorunda kald›lar. Osmanl›lar›n bu ba-
flar›s› k›smen de olsa Venediklilerin ilerleyiflini durdurdu. Ancak, Mora’daki son Os-
manl› kalesi Beneffle, ertesi y›l yeniden kuflat›ld›. Kale, on dört ay savunulduktan son-
ra at›lacak top güllesi kalmay›nca 10 A¤ustos 1690’da Venediklilere teslim edildi.
Avusturya ve Venedik cephelerinden gelen haberler üzerine Osmanl› ordusunun
maneviyat›n› yükseltmek için padiflah II. Süleyman, sa¤l›k durumunun iyi olmamas›-
na ra¤men Avusturyal›lara karfl› Macaristan (Engürüs) seferine ç›kt›. Avusturya ile
bar›fl görüflmeleri yapmaya giden Osmanl› elçisi Zülfikar A¤a’n›n gözalt›na al›nd›¤›
yönünde haberlerin gelmesi, padiflah›n sefere ç›kmas›nda etkili oldu. II. Süleyman
1689 yaz›nda ordunun bafl›nda Sofya’ya kadar geldi ama daha ileriye gidemedi. Os-
manl› ordusunun serdarl›¤›na Arab Receb Pafla getirildi. Ancak, onun liyakatsizli¤i
1689’da Batucina’n›n ve Nifl’in düflmesine neden oldu.
Osmanl› topraklar›n›n arka arkaya düflman eline geçmesi üzerine sadrazam Bekri
Mustafa Pafla kendisini kurtarmak için, Receb Pafla’y› baflar›s›z oldu¤u gerekçesiyle
idam ettirdi. Nifl’in Avusturya’n›n eline geçmesi, bölge halk›n›n büyük ço¤unlu¤u-
nun Anadolu’ya göç etmesine neden oldu. Osmanl› ordusu savaflmadan h›zla geri çe-
kiliyordu. Vidin, Fethülislam ve Üsküp Avusturya’ya geçti. Bu arada Rusya, K›r›m’a
sald›rd›. Osmanl› ordular› Venedik, Lehistan ve Rusya cephelerinde baflar› kazanma-
lar›na ra¤men Avusturya cephesinde bir türlü baflar›l› olam›yorlard›. Bunun sebeple-
ri tart›fl›lmaya baflland› ve nihayet Edirne’de toplanan saltanat flûras›nda padiflah, fley-
hülislam ve ulema tek çarenin Köprülüzâde Faz›l Mustafa Pafla’n›n sadarete ve ser- 279
dar-› ekremli¤e getirilmesi oldu¤una karar verdiler. Bu görüfle sadrazam Bekri Mus-

OSMANLILAR VE DÜNYA
tafa Pafla da kat›ld› ve istifa etti. Böylece 25 Ekim 1689’da Köprülüzâde Faz›l Mus-
tafa Pafla sadarete getirildi.
Köprülülerden Bir Sadrazam: Faz›l Mustafa Pafla
Köprülü Mehmed Pafla’n›n ortanca o¤lu ve Faz›l Ahmed Pafla’n›n kardefli olan Faz›l
Mustafa Pafla, sadrazam olduktan k›sa bir süre sonra devleti yeniden 1683’teki duru-
muna getirdi. Sadrazam devlete çeki düzen verirken oldukça sert tedbirlere baflvurdu.
Öncelikle devlet kademelerinde ve orduda düzeni sa¤lad›. Görevlerini yapmayan
yaklafl›k 30.000 yeniçeriyi askerlikten mesle¤inden ç›kartt› ve orduda disiplini sa¤la-
d›. Yetenekli kiflilere orduda ve devlet kademelerinde görev verdi. Haks›z yollardan
servet edinenler idam edilip, mallar› müsadere edildi. Rumeli’deki gayrimüslimlerin
ayaklanma nedenleri aras›nda a¤›r vergilerin de yer ald›¤› anlafl›ld› ve cizye tahsiline
yeni düzen verildi.
Köprülü Faz›l Mustafa Pafla 1690 k›fl›n› haz›rl›klarla geçirdi ve yaz›n Avusturya
üzerine sefere ç›kt›. Pafla’n›n komutas›ndaki yenilenmifl Osmanl› kuvvetleri, Nifl, Vi-
din, Fethülislam, Semendire ve çevre kalelerle 8 Ekim 1690’da Belgrad’› geri ald›.
Böylece Avusturyal›lar Tuna ve Sava’ya kadar olan bölgeden uzaklaflt›r›ld› ve Tuna
hatt› yeniden kuruldu. Faz›l Mustafa Pafla sadarete geldikten sonra arka arkaya al›nan
baflar›lar II. Süleyman’› çok sevindirdi ve padiflah›n Edirne’den ‹stanbul’a dönmesi-
ne neden oldu. Düflman› Tuna’n›n öte taraf›na atan Faz›l Mustafa Pafla ‹stanbul’da
muhteflem bir törenle karfl›land›. Padiflah üzerindeki kürkü ç›kart›p, Faz›l Mustafa Pa-
fla’ya giydirerek onu onurland›rd› ve hançerini hediye etti.
Faz›l Mustafa Pafla ‹stanbul’a döndükten sonra reformlar›na devam etti. Yüksek
memurlar›n padiflaha piflkefl denilen arma¤anlar verme gelene¤ini kald›rd›. Vezirlerin
say›s›n› ve gücünü azaltarak padiflahla iliflkilerinde sadrazam›n arac›l›¤› flart›n› koy-
du. Böylece sadrazaml›k makam›n›n gücünü art›rd›. Osmanl› adalet ve yönetim siste-
mi onun zaman›nda etkin konuma geldi. ‹stanbul halk› enflasyonun yüzde otuz civa-
r›nda olmas›ndan dolay› hayat›ndan pek memnun de¤ildi. Faz›l Mustafa Pafla bu kez
hayat pahal›l›¤› sorununa e¤ildi. fier‘î konular› iyi bildi¤inden “kitapta yeri yoktur”
diyerek daha önce kimsenin kald›rmaya cesaret edemedi¤i narh uygulamas›n› kald›r-
d›. Piyasan›n arz-talep dengesine göre oluflmas›n› savundu. Bunu f›rsat bilen ‹stanbul
esnaf› her fleyin fiyat›n› art›rd›. Bu durumdan halk›n büyük k›sm› zarar gördü ve eko-
nomik s›k›nt› daha da artt›.
Sadrazam Faz›l Mustafa Pafla 14 Nisan 1691’de yeni bir sefere ç›karken, padiflah
II. Süleyman a¤›r hasta idi. Bunun üzerine kendisi seferde iken padiflah›n ölmesi du-
rumunda, muhaliflerinin mahpus hayat› yaflayan IV. Mehmed’i ya da veliaht flehzade
Ahmed’i tahta ç›kartabileceklerini düflünerek, onlar› da Edirne’ye götürdü. Sefere
ç›kmadan önce, II. Süleyman’dan sonra tahta kardefli II. Ahmed’in geçmesini, di¤er
üst düzey devlet adamlar› ile yapt›¤› istiflarede karara ba¤lad›. II. Süleyman da ordu
ile birlikte Edirne’ye gitti. Bu arada Erdel’de Avusturya’n›n destekledi¤i II. Apafi,
Osmanl›lar›n destekledi¤i Tökeli ‹mre’ye üstünlük sa¤lam›fl ve onu buras›n› terke
zorlam›flt›. Bu geliflmeler üzerine sadrazam, arkas›nda a¤›r hasta bir padiflah b›raka-
rak, 1691 y›l›nda Erdel sorunu nedeniyle Avusturya üzerine ikinci seferine ç›kt›. Fa-
z›l Mustafa Pafla Belgrad’a vard›¤›nda, son iki y›l›n› yatak hastas› olarak geçiren II.
Süleyman’›n Edirne Saray›’nda öldü¤ü ve yerine 22 Haziran 1691’de kardefli II. Ah-
280 med’in geçti¤i haberi geldi. Çocu¤u olmayan II. Süleyman’›n cenazesi, yeni padifla-
h›n emri ile ‹stanbul’a getirilerek Süleymaniye Camii yan›ndaki Kanuni’nin türbesi-
TAR‹H EL K‹TABI

ne gömüldü. II. Ahmed, a¤abeyleri IV. Mehmed ve II. Süleyman’›n saltanat dönem-
lerinde mahpus hayat› yaflad›. O tarihe kadar padiflah olanlar›n en yafll›s› olarak, k›r›k
sekiz yafl›nda tahta oturdu.
Yeni padiflah, Faz›l Mustafa Pafla’y› görevinde b›rakt›. O da sefere kald›¤› yerden
devam etti. Sadrazam, Belgrad’da iken Avusturya ordusunun Salankamen’de oldu¤u
haberini ald›. Çevresinde bulunanlar K›r›m kuvvetleri ile eyalet askerlerinin beklen-
mesi yönünde görüfl bildirdiler. Fakat o bunlar› dinlemedi ve Avusturya ordusunun
üzerine gitmeye karar verdi. 19 A¤ustos 1691 günü bafllayan savafl, ilk bafllarda Os-
manl› taraf›n›n üstünlü¤ü ile devam ederken, ön saflarda savaflan Faz›l Mustafa Pa-
fla’n›n aln›na isabet eden bir kurflunla ölmesi, komutans›z kalan ordunun panikleyip
disiplinden uzaklaflmas›na ve bozguna u¤ramas›na neden oldu. Sadrazam›n savafl
meydan›nda ölmesi ve Salankamen’de al›nan yenilgi, Osmanl›lar›n Avusturya’ya
karfl› sald›r›lar›n› durdurdu. Avusturya da bat›da Fransa ile u¤raflt›¤› için Osmanl›
topraklar›na herhangi bir sald›r›ya geçmedi. Hatta Avusturya, ‹ngiltere ve Hollanda
elçileri vas›tas›yla Osmanl›lara bar›fl teklifinde bulundu, ama bundan bir sonuç ç›k-
mad›. Fakat Tuna, iki imparatorluk aras›nda yeni sabit s›n›r oldu. II. Ahmed’in padi-
flahl›¤› döneminde Koca (Arabac›) Ali Pafla, Çal›k Hac› Ali Pafla, Bozoklu Mustafa
Pafla, Sürmeli Ali Pafla arka arkaya sadaret makam›na getirildiler. Ama hiç biri Faz›l
Mustafa Pafla’n›n bafllatt›¤› reformlar› ve cephelerdeki baflar›y› devam ettiremedi.
II. Ahmed döneminin sonlar›nda, Ocak 1695’te Osmanl› malî sisteminde önemli
bir uygulama yürürlü¤e girdi. Osmanl› hazinesinin içinde bulundu¤u s›k›nt›y› gider-
mek ve artan savafl masraflar›na bir çözüm olmak üzere malikâne ad› alt›nda ömür
boyu verilen iltizam uygulamas› bafllat›ld›. Daha önce timar, iltizam veya emanet
usulü ile iflletilen devlet gelirlerinin bir k›sm›, mukataa denilen bölümlere ayr›larak
iflletmeye verildi. Malikâne sahibi olmak isteyen kifli di¤er adaylarla aç›k art›rmaya
girerdi. Art›k aç›k art›rma ancak bir kere ödenen muaccele denilen ön ödeme içindi.
En yüksek ödemeyi yapan kifli, bundan böyle ömrünün sonuna kadar, sabit olan y›l-
l›k vergilerini ödemek flart› ile bu mukataaya yani iflletmeye sahip olacakt›. Malikâne
uygulamas› zamanla daha genifl alanlara yay›ld›. Sancaklar›n ve eyaletlerin vergileri-
nin toplanmas› ve yönetimi de kiflilere malikâne usulü ile verilmeye baflland›. Bu ba-
k›mdan malikâne sistemi sadece hazinenin nakit a盤›n› kapatmak için baflvurulan bir
yöntem de¤il, idarî ve malî yönü de olan bir uygulama oldu. Malikâne sistemi, bire
bir örtüflmese de günümüzde baflvurulan özellefltirme politikalar›na benzemektedir.
II. Ahmed döneminde Lehistan ve Venedik cephelerinde hareketlenmeler oldu.
Lehistan’›n amac› daha önce de almaya çal›flt›¤›, 1672 y›l›nda Osmanl›lar taraf›ndan
fethedilen, Podolya eyaletinin merkezi Kamaniçe’yi ele geçirmekti. Ancak Lehis-
tan’›n kuvvetli hücumlar›na direnen Kahraman Pafla, Kamaniçe kalesini korumay›
baflard›. Venediklilerin hücumlar› karfl›s›nda da baflar›l› direnifller yap›ld›. E¤riboz
kalesi yine kahramanca savunuldu ve Venediklilerin eline geçmesi engellendi. Bu
arada Sak›z kalesi Venediklilerin sald›r›s›na u¤rad› ve tüm çabalara ra¤men 21 Eylül
1694’te flartl› olarak Venediklilere teslim edildi. Sak›z’›n Osmanl› hâkimiyetinden
ç›kmas› ‹stanbul’u alt üst etti. Padiflah, kayba çok üzüldü ve “Sak›z içimi yakt›, Sa-
k›z’›n geri al›nmas›n› göreyim de öleyim, gam yemem” fleklinde sözler söyledi. Kal-
yonlar kaptan› Mezomorta (Yar› Ölü) Hüseyin Pafla komutas›ndaki Osmanl› donan-
mas›, padiflah›n emri ile Sak›z’› geri almak üzere sefere ç›kt›. Ancak, elli iki yafl›nda-
ki II. Ahmed, Sak›z’›n geri al›nmas›n› göremeden 6 fiubat 1695’te Edirne’de öldü. 281
Cenazesi ‹stanbul’a getirilerek Kanuni’nin türbesine defnedildi.

OSMANLILAR VE DÜNYA
II. Mustafa ve Avusturya Seferleri
II. Ahmed’in ölümünden sonra Osmanl› taht›na, hanedan›n tek yetiflkin flehzadesi
olan IV. Mehmed’in o¤lu II. Mustafa geçti. Otuz bir yafl›nda tahta ç›kan II. Mustafa,
saltanat›n›n üçüncü günü sadrazama bir hatt-› hümâyun gönderdi. Yeni padiflah bu
hatt-› hümâyunda izleyece¤i siyaseti, “atalar› gibi fetihler yapmak, kaybedilen top-
raklar› geri almak için ordunun bafl›nda sefere ç›kmak” olarak ilan etti. Bu görüfller
devlet erkân› aras›nda uzun uzad›ya tart›fl›ld›. Her kesimde padiflah›n sefere ç›kmas›
düflüncesi büyük bir memnuniyetle karfl›lan›rken, tek ayk›r› görüfl sadrazam Sürmeli
Ali Pafla’dan geldi. O, sefere ç›kman›n büyük masraflara neden olaca¤› düflüncesiyle
padiflah›n Edirne’de kalmas›n› istiyordu. Ancak padiflah sefere ç›kmada ve kaybedi-
len topraklar› geri almada kararl›yd›. Edirne’deki saraya yerlefltikten sonra Erzu-
rum’da sürgünde bulunan hocas› Seyyid Feyzullah Efendi’yi fleyhülislam yapt›. Sa-
vafl durumu nedeniyle cülûs bahflifli k›s›tl› olarak da¤›t›ld›. ‹lk önemli icraat›, fleyhü-
lislam›n da tavsiyesiyle, orduyu seferden al›koymakla suçlanan sadrazam Sürmeli Ali
Pafla’n›n azledilmesi ve yerine Elmas Mehmed Pafla’n›n getirilmesi oldu.
II. Mustafa tahta ç›kt›¤›nda Avusturya ve Venedik’le savafllar devam etmekteydi.
Lehistan ve Rusya ile do¤rudan savafl hali olmasa da iliflkiler gergindi. Onun saltana-
t›n›n ilk günlerinde sevindirici bir zafer kazan›ld›. II. Ahmed’in son zamanlar›nda Ve-
nedik’in eline eline geçen Sak›z adas› befl ay sonra 18 fiubat 1695’te Koyun Adalar›
zaferi ile yeniden Osmanl› hâkimiyetine geçti. Bu zafer, kalyonlar kaptan› Mezomor-
ta Hüseyin Pafla’n›n kaptan-› derya olmas›n› sa¤lad›. Venedikliler Sak›z’› tekrar ala-
bilmek için yeni sald›r›lara geçti. Ancak, Hüseyin Pafla bunlar›n hepsini baflar› ile
püskürttü.
Padiflah, Koyun Adalar› zaferinin de verdi¤i moral ile düflüncelerini yerine getire-
bilmek için Avusturya üzerine üç sefer düzenledi. Bunlardan ilki 30 Haziran 1695’te
ordunun Edirne’den Belgrad’a hareketi ile bafllad›. Padiflah›n düflüncesi Avustur-
ya’n›n elindeki Macaristan’› almakt›. Bu sefere ilk Avusturya seferi denildi. Belg-
rad’da toplanan harp meclisinde Lippa, Lügofl ve fiebefl kalelerinin ele geçirilmesine
karar verildi. Osmanl› ordusu önce uzun zamand›r Avusturyal›lar›n askerî bak›mdan
güçlendirdikleri Lippa ve fiebefl kalelerini ald›. K›r›m han› I. Selim Giray’›n da ka-
t›ld›¤› Lügofl Savafl›’nda Osmanl› ordusu galip geldi. Avusturya ordular› komutan›
General Vetarani bu savaflta öldürüldü. Bu arada al›nan kaleler y›k›ld› ve k›fl mevsi-
minin yaklaflmas› üzerine padiflah, dört ay kadar süren seferden sonra ‹stanbul’a dön-
dü.
II. Mustafa’n›n Osmanl› taht›nda bulundu¤u y›llarda Rus çar› I. Petro, bir taraftan
askerî ve idarî alanlardaki reformlar›n› yaparken, di¤er taraftan önceki çarlar›n da he-
defleri aras›nda yer alan kuzeyde Balt›k Denizi’ne, güneyde de Karadeniz’e ç›kma
çabas› içindeydi. Osmanl›lar›n Avusturya ve Venedik’le olan savafllar›ndan yararlan-
mak isteyen Rus çar›, Karadeniz’e inmek için önemli bir geçit olan Azak kalesini
1695 y›l›nda üç aydan fazla bir süre kuflatm›fl, fakat alamam›flt›. Petro’ya pahal›ya
mal olan bu kuflatmada 50.000 kadar Rus askeri ölmüfltü. Bu yenilginin öcünü almak
isteyen Rus çar›, bu kez Venedik, Avusturya, Hollanda ve Prusya’dan da yard›m ala-
rak 1696’da Azak’› tekrar kuflatt›. Kalenin savunmas›na b›rak›lan 500 kadar Osman-
l› askeri, yaklafl›k 100.000 kifliden oluflan Rus ordusuna altm›fl dört gün dayanabildi.
282 Yard›ma gönderilen kuvvetlerin zaman›nda yetiflememesi, Azak’›n düflman eline
geçmesine neden oldu.
TAR‹H EL K‹TABI

II. Mustafa, ikinci bir sefere daha karar verdi. Ancak devletin malî durumu o ka-
dar iyi de¤ildi. Padiflah ‹stanbul’da kald›¤› befl ayda, artan savafl masraflar›n› karfl›la-
mak için haks›z kazanç sa¤layanlar›n mallar›n› müsadere ettirdi. Vergilerin toplan-
mas›nda yeni düzenlemelere gidildi. Gerekti¤inde ileriki y›llara ait vergilerinin önce-
den tahsili yönünde malî karar al›nd›. Piyasadaki paran›n çeflidini azaltmak ve sürü-
mü kontrol etmek için üzerinde padiflah›n tu¤ras› bulunan tu¤ral› cedîd altun denilen
yeni para bast›r›ld›. Piyasadaki yabanc› paralar toplat›larak Darbhâne’ye eritilmek
üzere gönderildi. Vergilerin de bu para ile toplanmas› için fermanlar gönderildi. Ver-
gi a盤›n› kapatabilmek için tütün ekenlere ve ithal edenlere vergiler konuldu. Daha
önce ordunun asker ihtiyac› için nefir-i âmm uygulamas› bafllat›lm›flt›. Halk› can›n-
dan bezdiren bu uygulamaya son verildi. Ayr›ca 1696 y›l›nda bütün kanunsuzlukla-
r›n kayna¤› olarak görülen saruca-sekban teflkilat› kald›r›ld›. Merkezden uzak devlet
görevlilerinin ve valilerin kap›lar›nda sar›ca-sekban ad› alt›nda asker beslememeleri
tenbih edildi. Böylece taflrada asayifli bozabilecek silahl› gruplar da¤›t›lm›fl oldu.
1696 y›l›nda II. Mustafa bu kez ikinci Avusturya seferine ç›kmak üzere hareket et-
ti. Bu arada devlet hazinesinde yeterince para bulunmamas› sefer haz›rl›klar›n› etki-
ledi. Buna çare olarak devlet erkân›ndan durumu uygun olanlardan masraflar› kendi-
lerine ait olmak üzere asker tedarik etmeleri emredildi. Ayr›ca saray›n hizmet s›n›f›n-
dan olan bostanc› oca¤›ndan ilk kez 1.500 bostanc›n›n sefere kat›lmas› kararlaflt›r›l-
d›. Genel seferberlik uygulamas›ndan vazgeçildikten sonra, devlet asker ihtiyac›n›
karfl›lamay› belirli bir kesimin üzerine y›kt›. Bütün bu uygulamalar devletin içinde
bulundu¤u malî krizi aç›k bir flekilde ortaya koymaktad›r. Padiflah II. Mustafa ordu
ile hareket halinde iken Avusturya’n›n Temeflvar’› kuflatt›¤› haberi Osmanl› ordugâ-
h›na ulaflt›. Avusturya ordusu kuflatmay› b›rak›p geri çekildi ise de Osmanl› ordusu
düflman› takip etti. Sonunda Osmanl› ordusu, Saksonya kral› Friedrich August ile Ge-
neral Heisler kumandas›ndaki düflman kuvvetleriyle 1696 yaz›nda karfl›laflt›. 27
A¤ustos 1696’da Olafl (Ulafl) yak›nlar›nda meydana gelen savaflta düflman kuvvetle-
ri fazla dayanamad› ve geri çekildi. Böylece Temeflvar yeniden Osmanl› hâkimiyeti-
ne geçti. Padiflah ve ordu, alt› ayl›k bir sefer sonras›nda Edirne’ye döndü.
Padiflah arka arkaya ç›kt›¤› iki Avusturya seferinden baflar› ile dönünce ordunun
ve devlet erkân›n›n morali iyice yükseldi. II. Mustafa bu atmosfer içinde Avustur-
ya’ya son ve kesin bir darbenin vurulmas› için yeni bir sefere ç›k›lmas› gerekti¤ine
inan›yordu. Nitekim Nisan 1697’de üçüncü Avusturya seferi bafllad›. A¤ustos ay›nda
Belgrad’da savafl›n ne tarafa olaca¤› konusu tart›fl›ld›. Burada iki görüfl ortaya ç›kt›.
Birincisi, Pançova taraf›na geçilip Temeflvar istikametinde ilerleyip Tisa nehrinden
karfl›ya geçilmesi; ikincisi de Sava nehrinden Zemun sahras›na geçilerek Petervara-
din’in kuflat›lmas› fikri idi. Belgrad’›n güvenli¤i aç›s›ndan buras›n›n al›nmas›n›n flart
oldu¤u orduda hâkim görüfltü. Birinci görüflü sadrazam Elmas Mehmed Pafla ve Te-
meflvar muhaf›z› Koca Cafer Pafla’n›n bafl›n› çekti¤i bir grup savunmaktayd›. Onlara
göre askerin azl›¤› ve geç kal›nmas› böyle bir karar›n al›nmas› için flartt›. Belgrad mu-
haf›z› Hüseyin Pafla ikinci görüflü savunuyordu. Ona göre Petervaradin’i kuflatma ye-
rine ileri harekâta devam edilirse T›m›fl, Bega ve Tisa gibi nehirler geçilmek zorunda
kal›nacak ve bu esnada düflman sald›r›s›na u¤rama ihtimali ortaya ç›kacakt›.
Sonunda sadrazam›n görüflü ile padiflah yanl›fl yola sevkedildi. Osmanl› ordusu
Tisa nehrini Zenta yak›nlar›nda karfl›ya geçmekteydi. Elmas Mehmed Pafla ve on üç
beylerbeyinin de aralar›nda bulundu¤u Osmanl› askerinin sekizde biri henüz nehri 283
karfl›ya geçmiflti. Avusturya ordusunun baflkomutan›, o dönemin en büyük askerlerin-

OSMANLILAR VE DÜNYA
den biri kabul edilen Savoie prensi General Eugéne’di. Osmanl› ordusu hakk›nda ca-
suslar› vas›tas›yla hayli bilgi toplam›fl ve askerin az bir k›sm› karfl› tarafa geçince ani
bir bask›n düzenlemiflti. Böylece Osmanl› askeri kendilerinden alt› kat fazla olan
Avusturya askeriyle savaflmak zorunda kalm›fl ve al›nan her türlü tedbire ra¤men çar-
p›fla çarp›fla eriyip gitmiflti. 11 Eylül 1697’de meydana gelen bu savafl›, padiflah›n da
aralar›nda bulundu¤u geri kalan Osmanl› askeri, aralar›ndaki köprünün y›k›lm›fl ol-
mas›ndan dolay› nehrin öbür yakas›nda uzaktan seyretmekle yetinmiflti.
Tarihe Zenta Bozgunu olarak geçen bu faciada, sadrazam Elmas Mehmed Pafla ile
on üç beylerbeyi ve binlerce asker flehit oldu. Sadrazam›n koynundaki sadaret mührü
ile Macar krall›k tâc› ve ordudaki de¤erli eflyalar, hazine ve a¤›rl›klar Avusturya as-
kerinin eline geçti. Bu bozgun, Osmanl› taraf›n›n kaderinin belirlendi¤i an oldu. Os-
manl› ordusundaki iç çekiflme bir bak›ma bu savafl›n sonucunu belirledi. Padiflah II.
Mustafa, geri kalan askerle Temeflvar’a çekildi ve sadrazaml›¤a Amcazâde Hüseyin
Pafla’y› getirdi. Zenta bozgunun etkisiyle Osmanl› ordusunda disiplin kalmad›. Art›k
bundan sonra II. Mustafa, bir daha sefere ç›kma cesaretini kendinde bulmad›. Osman-
l› ordusunun geri çekilmesinden yararlanan Avusturya kuvvetleri Sava nehrini geçe-
rek Bosna eyaletine kadar ilerledi. Saraybosna flehrine kadar olan sahalar tahrip edil-
di. Ancak, Bosna beylerbeyli¤ine getirilen Daltaban Mustafa Pafla bu bölgedeki
Avusturya kuvvetlerine karfl› baflar›l› bir savunma yapt› ve onlar› Bosna’dan uzaklafl-
t›rd›.
Gerilemenin Bafllang›c›: Karlofça Antlaflmas›
Zenta yenilgisi ve ordunun haz›rlanmas› s›ras›nda yaflanan siyasî ve malî s›k›nt›lar,
devlet adamlar› aras›nda art›k Tuna’n›n ötesindeki topraklar›n geri al›namayaca¤› gö-
rüflünün yayg›nlaflmas›na neden oldu. Benzer yaklafl›m Avusturya Habsburg taraf›n-
da da taraftar bulmaktayd›. Avusturyal›lar on dört y›ld›r Osmanl›larla Orta Avrupa ve
Balkanlar’da çeflitli cephelerde savafllar yapmakta, fakat kimi zaman baflar›l› olmala-
r›na ra¤men kesin bir sonuç alamamaktayd›lar. Art›k Avusturya da Tuna’n›n do¤u-
sunda tutunman›n bu flartlarda zor oldu¤unu anlaflm›flt›. Bundan dolay› iki imparator-
luk aras›nda Tuna tabiî s›n›r kabul edildi.
Avusturya’n›n Osmanl›lar d›fl›nda Avrupa’da da rakipleri vard›. Bunlar›n bafl›nda
Fransa gelmekteydi. Nitekim 1689-1697 y›llar› aras›nda Fransa ile di¤er Avrupa dev-
letleri aras›nda devam eden savafllar, 1697 y›l›nda Ryswick Antlaflmas› ile sona ermifl,
Fransa bu savafllardan güçlenerek ç›km›flt›. Bir baflka sorun da ‹spanya kral› II. Car-
los’un ölümünden sonra yerine kimin geçece¤i tart›flmas›d›r. Burada da Fransa ve
Avusturya karfl› karfl›ya gelmiflti. Ufukta yeni bir savafl görünüyordu. Bu endifleyi da-
ha sonra 1701-1713 y›llar› aras›nda cereyan eden ‹spanya Veraset Savafl› do¤rula-
maktad›r. Bu bak›mdan Avusturya Habsburg imparatoru I. Leopold, Osmanl›larla ba-
r›fl yapmaya haz›rl›kl›yd›. Gerek Osmanl›’n›n gerekse Avusturya’n›n içinde bulundu-
¤u flartlar, taraflar› nihayet 1683’ten beri devam eden savafllara son verecek olan Kar-
lofça Antlaflmas›’na götürdü.
1683’ten itibaren Osmanl›lar›n savafl halinde oldu¤u alt› devletten biri olan Vene-
dik, Mora’n›n d›fl›nda toprak kazanamam›fl, Bosna’da ve E¤riboz’da yenilgiye u¤ra-
m›flt›. Yeni geliflmeler, Venedik’i de bar›fl görüflmelerinde Avusturya ile beraber ha-
reket etmeye yöneltti. 1695’ten itibaren Rusya’daki durum da farkl› de¤ildi. Rusya
284 1696’da Azak kalesini alm›fl ve hedefi olan Karadeniz’e biraz daha yaklaflm›flt›.
Avusturya ve Avrupa’daki di¤er H›ristiyan devletler bar›fla s›cak bakarken, Rusya sa-
TAR‹H EL K‹TABI

vaflta yaln›z kalma ihtimalini göz önünde bulundurarak bar›fl görüflmelerine kat›lmak
zorunda kald›. Kutsal ‹ttifak’›n bir baflka üyesi olan Lehistan da önce bar›fla yanafl-
mak istemedi. Çünkü uzun zamand›r almak istedi¤i Kamaniçe’yi bir türlü alamam›fl-
t›. O da Rusya gibi di¤er müttefiklerinin bask›s› sonucunda bar›fl görüflmesine kat›l-
mak zorunda kald›.
Zenta yenilgisi Osmanl› devlet adamlar›n› bar›fla taraftar hale getirdi. Yeni sadra-
zam Amcazâde Hüseyin Pafla bar›fl için nab›z tutmaya bafllad›. Savafllar dolay›s›yla
ticarî faaliyetleri kesintiye u¤rayan deniz afl›r› sömürge devletlerinden ‹ngiltere ve
Hollanda’n›n (Felemenk) ‹stanbul’daki elçileri, Avusturya ve Osmanl› yöneticileri
aras›nda arac›l›k yapmak istediklerini her iki devlete de bildirdiler. Bu teklif her iki
tarafça kabul etti. Ön görüflmeler yap›l›rken Avusturya hem kendi hem de müttefik-
leri ad›na, “her ülkenin ele geçirdi¤i topra¤›n yine kendinde kalmas› (alâ hâlihî/ uti
possidetis/ status quo)” prensibini görüflmelere bafllamak için flart kofltu. Osmanl›
Devleti bar›fl görüflmeleri s›ras›nda Erdel’i kaybetmek istemiyordu. E¤er bu flart› ka-
bul ederse Erdel üzerinde hiçbir hakk› olamayacakt›. Bu endifleye ra¤men ‹ngiliz ve
Hollanda elçilerinin arac›l›¤›yla 27 Ocak 1698’de Edirne’de bir protokol antlaflmas›
yap›ld›. Böylece bar›fl görüflmelerinin haz›rl›klar› resmen bafllam›fl oldu.
Osmanl› ‹mparatorlu¤u ad›na reisülküttab Ramî Mehmed Efendi baflmurahhas
(bafltemsilci), ‹skerletzâde Aleksandre Mavrokordato da tercüman olarak görüflmele-
re yetkili k›l›nd›. Görüflmelerde Avusturya’y› C. d’Ottingen, C. de Marsigli, C. de
Schlick, Til ve Talman; Lehistan’› P. de Posnanie K. Malacowsky; Venedik’i Ch. C.
Ruzzini; Rusya’y› ise Bogonowitsch temsil ederken, ‹ngiltere’nin ‹stanbul elçisi Wil-
liam Paget ile Hollanda’n›n ‹stanbul elçisi Jacobus Colliers de arabulucu olarak yer
ald›. Bar›fl görüflmelerinin nerede yap›laca¤› konusu ilk tart›flma konusu oldu ve
Avusturya’n›n Viyana veya Debreczin’de toplanmas› fikrine, Osmanl›lar Budin,
Ösek veya Salankamen gibi flehirleri önerdiler. Sonunda, görüflmelerin Tuna k›y›s›n-
daki Karlofça kasabas›nda yap›lmas› kararlaflt›r›ld›. 1698 Eylül ay›nda iki taraf›n el-
çileri karfl›l›kl› olarak Karlofça’ya hareket ettiler. Elçilik heyetleri birkaç bin kifliden
olufluyordu.
Karlofça görüflmeleri bafllamadan protokol tart›flmalar› yafland›. Yirmi gün kadar
süren tart›flmalar› ‹ngiliz elçinin arac›l›¤›yla son buldu. ‹ngiliz elçisi, görüflmelerin
büyük bir çad›r›n kurularak burada yap›lmas›n› ve taraflar›n çad›ra girmesi için de
dört ayr› girifl kap›s› konulmas›n› önerdi. Böylece uluslararas› diplomaside s›k s›k tar-
t›flmalara konu olan “önde gelme” prensibine çözüm bulunmufl oldu. Görüflme çad›-
r›n› kimin kuraca¤› konusu da, yine ‹ngiliz elçisinin teklifiyle Osmanl› taraf›n›n kur-
mas› yönünde karara ba¤land›. Antlaflma öncesinde yaflanan tart›flmalar ve k›l› k›rk
yaran protokol kurallar›, görüflmelerin zorlu geçece¤inin habercisiydi. Karlofça’da
görüflmeler için haz›rl›klar devam ederken II. Mustafa s›n›r tecavüzlerine karfl› sadra-
zam Amcazâde Hüseyin Pafla kumandas›ndaki yaklafl›k 100.000 Osmanl› ve 30.000
K›r›m askerini Belgrad’a gönderdi. Ayr›ca Akdeniz, Karadeniz ve Tuna donanmala-
r› yeni gemilerle takviye edilerek harekete haz›r hale getirildi. Semendire ve Belgrad
önlerinde bekleyen Osmanl› ordusu, bar›fl görüflmelerinin bafllamas› ve uzun bir gö-
rüflme sürecinin bafllamas› üzerine, Kas›m 1698’de geri döndü.
Karlofça bar›fl görüflmeleri 13 Kas›m 1698’de bafllad› ve otuz alt› oturum halinde
yetmifl iki gün sürdü. Görüflmeler s›ras›nda her iki taraf toplu halde görüflme yapma-
d›. Osmanl› temsilcisi, önce Avusturya sonra Lehistan ve daha sonra da Venedik ile 285
görüflmeler ve antlaflmalar yapt›. Rusya ile yap›lan görüflmelerden ise bir sonuç al›-

OSMANLILAR VE DÜNYA
namad›. Osmanl› baflmurahhas› reisülküttab Ramî Mehmed Efendi, dört ayr› görüfl-
meyi ayn› anda sürdürmesine ra¤men, müttefik elçilerini flafl›rtacak bir performans
sergiledi. Onun gayesi padiflah›n flan ve itibar›n› ayaklar alt›na alacak bir antlaflma
imzalamamakt›. Bu nedenle, kutsal ittifak devletlerinin karfl›s›nda onlar›n her dedi¤i-
ni kabul eder pozisyona düflmemek için “bedel (quid pro quo)” ilkesini ileri sürdü.
Bununla müttefiklerin ele geçirdikleri bir k›s›m topraklar› geri vermeleri, baz› kale,
palanga ve bölgeleri boflaltmalar› istendi.
Osmanl› heyeti görüflmeler s›ras›nda sadece Avusturya heyetini kendisi ile ayn›
seviyede görmüfl, Lehistan’a daha alt düzeyde muamele yapm›fl, Rus ve Venedik he-
yetlerine de sert davranm›flt›r. Karlofça görüflmeleri s›ras›nda müttefik devletler de
birbirlerine tam destek olamam›fl, Avusturya sadece Lehistan’a Kamaniçe kalesi ko-
nusunda destek vermifltir. Osmanl› taraf› en hararetli tart›flmay›, Avusturya ile Erdel
ve Temeflvar’›n gelece¤i konusunda yapm›flt›r. Görüflmeler s›ras›nda her devletin bir-
biri ile ayr› ayr› anlafl›l›p karar almas›n›n d›fl›nda, otuz alt› oturum sonras›nda komis-
yonlar ortaklafla topland› ve antlaflma metni haz›rland›. Al›nan karar›n ard›ndan 26
Ocak 1699’da bütün heyet temsilcileri görüflme çad›r›nda haz›r bulundu ve antlaflma
metni törenle imzaland›. Antlaflma sonras›nda Osmanl› ve Avusturya elçileri karfl›l›k-
l› ziyaretlerde bulundular ve dostluklar› pekifltirmeye çal›flt›lar. Osmanl› heyeti 23
fiubat 1699 günü Edirne’ye döndü. Ertesi günü yanlar›nda sadrazam ve fleyhülislam
da oldu¤u halde padiflah›n huzuruna ç›kt›lar. Padiflah II. Mustafa da onlar› de¤erli
kürkle taltif etti.
Karlofça Antlaflmas› ile Avusturya’ya, Küçük Eflak da denilen Temeflvar (Banat)
d›fl›nda, Erdel (Transilvanya) dâhil bütün Macaristan verilirken, Sava ve Tisa nehir-
leri s›n›r kabul edilmifltir. Ayr›ca her iki ülkenin tüccarlar›n›n birbirleri ile ticaret ya-
pabilmeleri, Katoliklere dinî özgürlük tan›nmas› gibi yirmi madde, antlaflma metnin-
de yer alm›flt›r. Lehistan cephede pek baflar› gösterememesine ra¤men toprak bak›-
m›ndan kazançl› ç›km›flt›r. On bir maddeden oluflan antlaflma ile Lehistan’a; Kama-
niçe, Podolya ve Ukrayna eyaletleri verilirken, bunlar›n karfl›l›¤›nda da Bo¤dan bo-
flalt›larak Osmanl› yönetimine b›rak›lm›flt›r. Bunlar›n yan›nda Lehistan’›n Osmanl›
Devleti’ne verdi¤i haraç son bulmufl ve K›r›m Tatarlar›n›n sald›r›lar›n›n da durdurul-
mas› kararlaflt›r›lm›flt›r. Venedik’le on alt› maddeden oluflan bir antlaflma imzalan-
m›flt›r. Bu antlaflma ile Mora, Dalmaçya ve Ayamavra Venedikliler’de kal›rken, bun-
lara karfl›l›k Dalmaçya k›y›lar› ile ‹nebaht› ve Preveze kaleleri y›k›ld›ktan sonra Os-
manl›lara b›rak›lm›flt›r.
Görüflmelere kat›lan Rusya’n›n bar›fla s›cak bakmamas› üzerine, bu ülke ile uzun
vadeli bir antlaflma yerine, iki y›l süreli bir antlaflma yap›lm›flt›r. Nihayet 14 Temmuz
1700 tarihinde imzalanan ‹stanbul Antlaflmas› ile Rusya ile görüflmeler sonuçland›-
r›lm›fl ve buna göre, Azak kalesi Rusya’ya b›rak›lm›fl ve ‹stanbul’da bir daimi elçi bu-
lundurma izni verilmifltir. Ayr›ca Ruslara ba¤l› Kazaklarla, Osmanl›lara ba¤l› K›r›m
Tatarlar›n›n karfl›l›kl› olarak birbirlerinin topraklar›na ak›n yapmamalar› kararlaflt›r›l-
m›flt›r. Özi (Dinyeper) civar›ndaki baz› kaleler ise Osmanl›lara b›rak›lm›flt›r.
Osmanl› Devleti büyük toprak kay›plar› ve hezimete varan savafllar sonras›nda
Karlofça’da masaya oturmufltu. Buna ra¤men görüflmeler s›ras›nda Râmi Mehmed
Efendi’nin diplomatik iliflkilerdeki becerisi, olaylara so¤ukkanl› yaklafl›m›, ikna ka-
286 biliyeti ve sabr› Osmanl›’n›n zararlar›n› en aza indirdi. Osmanl›lar ilk defa ma¤lup ta-
raf olarak antlaflma masas›nda yer almas›na ra¤men, diplomasi kurallar›n› en ince ay-
TAR‹H EL K‹TABI

r›nt›s›na kadar uygulad› ve diplomasi mesle¤i art›k bundan sonra ön plana ç›kmaya
bafllad›. Karlofça Antlaflmas› ile bafllayan dönemde Osmanl›lar art›k savunmaya
önem veren ve kaybetti¤i topraklar› tekrar alabilme mücadelesine giren taraf oldu.
Bu antlaflma ile Osmanl›lar 300.000 km2’den fazla toprak parças›n› kaybetti. Pro-
testan Macaristan art›k bundan sonra hiç geçinemedikleri Katolik Avusturya’n›n ida-
resi alt›na girdi. Erdel ve Lehistan Osmanl›’ya karfl› asker ve vergi yükümlülüklerin-
den kurtuldu. Böylece Osmanl›lar›n Orta Avrupa’daki egemenli¤i sona erdi. Karlof-
ça Antlaflmas› bir baflka aç›dan da dönüm noktas› oldu. Osmanl›lar art›k Avrupa’n›n
askerî ve teknik sahalardaki ilerlemesinin s›rr›n› daha ciddi araflt›rmaya bafllad›lar.
Bu suretle 17. yüzy›lda devleti kendi bünyesine göre ›slah etme düflüncesi, 18. yüz-
y›lda yerini Avrupa’y› örnek alma ve ondaki uygulamalar› kendi bünyesine uydurma
fikrine b›rakt›.
Sultan II. Mustafa, Karlofça Antlaflmas›’ndan sonra bilhassa Amcazâde Hüseyin
Pafla’n›n öncülü¤ünde askerî ve malî alanlarda bir tak›m reform çal›flmalar› bafllatt›.
Köprülü Mehmed Pafla’n›n a¤abeyinin o¤lu olmas›ndan dolay› Amcazâde denilen
Hüseyin Pafla (öl.1702) uzun süren savafllar s›ras›nda art›r›lan vergilerde indirime git-
ti. Akçan›n gümüfl oran› artt›r›larak paran›n ayar› yükseltildi. Savafl zaman› konulan
vergilerden hazineye olan borçlar affedildi. Geleneksel vergilerde ödeme kolayl›¤›
sa¤land›. Göçebe afliretler iskân edilmeye çal›fl›ld›. O, bu tedbirlerle savafllardan bu-
nalan halk› biraz olsun rahatlatmak istiyordu. Ayr›ca kap›kulu askerlerinin ayl›klar›-
n› gözden geçirdi ve göreve gitmeyenleri tespit ettirip ocaktan att›rd›. Onlar›n yerle-
rine de Anadolu köylülerinden asker ald›. Böylece kap›kulu askerlerini disiplin alt›-
na almaya çal›flt›. Kaptan-› derya Mezomorta Hüseyin Pafla (öl.1701) donanmada re-
form yapt›. Çekdiri usulünün kullan›lmas› terk edilerek kalyon sistemine geçildi.
Bahriyenin ›slah› ve ihtiyaçlar›n›n giderilmesi için bir kanunnâme haz›rland›. Ancak,
yap›lan reformlardan memnun olmayan bir kesim olufltu. Bunlar›n aras›nda bafl› ka-
p›kulu ocak mensuplar› çekiyordu.
Karlofça Antlaflmas›’n›n etkisi yavafl yavafl azal›rken Osmanl› devlet adamlar›
aras›nda çekiflme yeniden su yüzüne ç›kmaya bafllad›. Amcazâde Hüseyin Pafla befl
y›la yak›n yürüttü¤ü sadaret görevinden 4 Eylül 1702’de istifa etti. Amcazâde, padi-
flah›n üzerinde de büyük nüfuzu olan fleyhülislam Seyyid Feyzullah Efendi’nin dev-
let ifllerine müdahale etmesinden ve önemli görevlere yak›nlar›n› ve adamlar›n› tayin
ettirmesinden rahats›zl›k duyuyordu. Bu nedenle fleyhülislam ile aralar›nda çekiflme
vard›. Sadrazam›n istifas›n›n bir baflka nedeni de halas›n›n o¤lu K›blelizâde Ali
Bey’in bir Osmanl› sultan› (Osmanl› imparatorluk prensesi) ile gizli iliflki kurdu¤u id-
dias› üzerine padiflah›n, Amcazâde’nin ›srarl› yalvarmalar›na ra¤men, genç adam›
idam ettirmesi gösterilmektedir. Padiflah›n bu tavr›na k›r›lan sadrazam istifa etmifl ve
az bir zaman sonra da üzüntüsünden ölmüfltür. Yerine önce Daltaban Mustafa Pafla
getirildi. Dört ay kadar süren sadrazaml›¤›, idam› ile son buldu. Bu arada Karlofça
görüflmelerinin parlak diplomat› k›rk dokuz yafl›ndaki Râmi Mehmed Efendi vezir
payesi ald› ve efendilikten paflal›¤a terfi etti. Daltaban Mustafa Pafla’n›n azledilme-
sinden sonra da 24 Ocak 1703’te sadrazam oldu. Râmi Mehmed Pafla’n›n sadrazam
olmas›, 18. yüzy›lda yeni bir uygulamaya bafllang›ç teflkil etti. Art›k kalemiyeden sa-
darete yükseliflin önü aç›ld› ve efendi paflalar dönemi bafllad›.
C. 18. YÜZYIL: ISLAHAT, D‹PLOMAS‹ VE 287
KAYBED‹LEN TOPRAKLARI GER‹ ALMA ÇABALARI

OSMANLILAR VE DÜNYA
Edirne Vak‘as› ve III. Ahmed
Viyana bozgunundan sonra bafllayan savafllar ve ard›ndan Karlofça ile meydana ge-
len büyük toprak kay›plar› Osmanl› Devleti’ni siyasî, askerî, iktisadî ve sosyal ba-
k›mlardan bunal›m içine sürükledi. Padiflah II. Mustafa, tahta ç›karken ortaya koydu-
¤u heyecan› kaybetmifl ve kendisini babas› IV. Mehmed gibi Edirne’de oturarak ava
ve e¤lenceye vermiflti. Devlet iflleri Amcazâde Hüseyin Pafla’dan sonra tamamen pa-
diflah›n hocas› fleyhülislam Seyyid Feyzullah Efendi’nin kontrolüne geçmiflti. Onun
istedikleri sadrazam oluyor, istemedikleri azlediliyor ve idam ediliyordu. Son sadra-
zam Ramî Mehmed Pafla da Seyyid Feyzullah Efendi taraf›ndan sadarete getirtilmifl-
ti.
fieyhülislam›n yak›nlar› ve adamlar› yüksek dereceli devlet memuriyetlerine geti-
riliyor, bir nevi aile nepotizmi yani aile kay›rmac›l›¤› yaflan›yordu. Hatta Seyyid Fey-
zullah Efendi o kadar ileri gitmiflti ki, kendisinden sonra ilmiyenin terfi kap›s›n› ka-
patacak flekilde o¤lu Seyyid Fethullah Efendi’nin fleyhülislam yap›lmas›n› padiflaha
kabul ettirmiflti. fieyhülislam›n davran›fllar› liyakat ve terfinin ortadan kalkmas›na ne-
den olurken, baflta ilmiye mensuplar› olmak üzere di¤er devlet adamlar› aras›nda tep-
kiye neden olmufltu. Padiflah›n Edirne’de oturmas› ve devlet ifllerine pek kar›flmama-
s› devlet düzenini iyiden iyiye bozdu. II. Mustafa, hocas›n›n isteklerini bir bir yerine
getirirken, sadrazam Râmi Mehmed Pafla’n›n da fleyhülislam›n isteklerini yerine ge-
tirmesini istemifl; hatta sadrazam›, Feyzullah Efendi’nin arabas›n›n önünde yaya yü-
rütmüfltü. Devlet içinde bozulan hiyerarfli ve düzenden sadrazam da memnun de¤ildi.
Ama tepkisini aç›ktan gösteremiyordu.
II. Mustafa, sekiz buçuk y›ll›k saltanat›nda iki kez ‹stanbul’a gelmifl ve sadece se-
kiz ay kalm›flt›. ‹stanbul halk› ve esnaf›, artan vergiler ve hayat pahal›l›¤› gibi sorun-
larla padiflah›n ilgilenmedi¤ini düflünüyor ve merkezin Edirne’ye kayd›r›lma endifle-
sini yafl›yordu. Bu da ‹stanbul’da padiflahtan ve yönetimden memnun olmayan bir kit-
lenin do¤mas›na neden oldu. 1703 y›l›na gelindi¤inde ortaya ç›kan tablo hiç de iç aç›-
c› de¤ildi. Padiflah›n; zaman›n›n ço¤unu devlet iflleriyle ilgilenmeyip vaktini av ve
e¤lence ile geçirmesi devlet adamlar›n›; yeniçeri a¤al›¤›ndan sadrazaml›¤a kadar
yükselen Daltaban Mustafa Pafla’n›n idam edilmesi yeniçerileri; fleyhülislam Feyzul-
lah Efendi’nin ilmiyedeki önemli görevleri o¤ullar›na ve yak›nlar›na vermesi de ule-
may› memnun etmemiflti. Sonuçta çok genifl bir kesime yay›lan tepki ortam› olufltu.
Edirne Vak‘as› ya da Feyzullah Efendi Vak‘as› denilen ayaklanma, ‹stanbul’daki
cebecilerin ulûfelerini alamamalar› üzerine bafllad›. Cebeciler, 15 Temmuz 1703’te
Atmeydan›’nda topland›. Bu arada isyanc› askerlere halktan yüzlerce kifli de kat›ld›.
Ayaklanman›n gerisinde sadrazam Râmi Mehmed Pafla vard›. ‹syanc›lar, padiflah›n
Edirne’den ‹stanbul’a gelmesini, fleyhülislam Seyyid Feyzullah Efendi ile o¤ullar› ve
yak›nlar›n›n yarg›lanmalar›n› istediler. Birkaç gün sonra ulema ve esnaf da isyanc›la-
r›n yan›nda yer ald› ve büyük bir kalabal›k Etmeydan›’nda topland›. Dükkânlar kapa-
t›ld›, adeta ‹stanbul’da hayat durdu. Topkap› Saray›’ndan sancak-› flerif ve h›rka-i fle-
rif ç›kart›ld› ve istekler Edirne’ye bildirilmek istendi; ama bunda baflar›l› olunamad›.
Bunun üzerine isyanc›lar Edirne’ye yürümeye bafllad›.
Asker, esnaf ve di¤er kesimlerden oluflan büyük kalabal›k Silivri’ye vard›¤›nda
hedeflerinin II. Mustafa oldu¤unu ve onun tahtan indirilmesi için fetva yaz›lmas›n› is-
288 tediler. Bu arada Râmi Mehmed Pafla’n›n ikili oynad›¤› isyanc›lar taraf›ndan fark
edildi. ‹syanc›lar onun yerine sadrazaml›¤a sadaret kaymakam› Kavanoz Ahmed Pa-
TAR‹H EL K‹TABI

fla’y›, fleyhülislaml›¤a da ‹mam Mehmed Efendi’yi getirdiler. ‹syan ilk planda fleyhü-
lislam ve yak›nlar›na karfl› bir tepki olarak bafllam›flken, içten içe oluflan tepki ile
Edirne’deki iktidara ve padiflaha karfl› bir harekete dönüfltü.
‹stanbul’daki isyana karfl› Edirne’de karfl› önlemler al›nd›. Padiflaha ba¤l›l›k yemi-
ni ettirilenlerden bir savunma oluflturuldu. ‹ki taraf Çorlu’da karfl›laflt›. 19 A¤ustos’ta
Hafsa’ya gelen padiflah, ordunun kendisini desteklemedi¤ini anlay›nca geri Edirne’ye
döndü. Görünen o ki, Osmanl› askeri ‹stanbul ve Edirne kuvvetleri olarak ikiye ayr›l-
m›flt›. Ertesi gün ‹stanbul’dan hareket eden isyanc›lar Edirne’ye yaklafl›nca II. Mus-
tafa taht› kardefli III. Ahmed’e b›rakt›¤›n› duyurdu. Seyyid Feyzullah Efendi ve o¤lu
Fethullah Efendi kaçarlarken Pravadi’de yakaland›lar ve Edirne’ye getirildiler. Baba
ve o¤ul Edirne’de a¤›r iflkencelere maruz kald› ve 3 Eylül’de Feyzullah Efendi par-
çalanarak öldürüldü. O¤lu Fethullah Efendi ise ‹stanbul’a getirildi ve orada öldürül-
dü. Böylece Edirne Vak‘as› ile bir taraftan padiflah de¤iflikli¤i sa¤lan›rken di¤er ta-
raftan Seyyid Feyzullah Efendi ve yak›nlar› devlet kademelerinden ya öldürülerek ya
da sürgüne gönderilerek uzaklaflt›r›ld›. II. Mustafa, tahttan indirildi¤i 22 A¤ustos
1703 tarihinden, ölüm tarihi olan 20 Aral›k 1703’e kadar Topkap› Saray›’nda kendi-
sine ayr›lan özel dairede yaflad›. Onun saltanat›n›, Karlofça öncesi ve sonras› diye iki-
ye ay›rmak mümkündür. O, ordunun bafl›nda sefere ç›kan son Osmanl› padiflah› oldu.
Ondan sonra gelen padiflahlar bu gelenekten vazgeçtiler.
IV. Mehmed’in 1673’te do¤an o¤lu III. Ahmed, Edirne’deki biat merasiminden
sonra ‹stanbul’a geldi ve ilk bafllarda isyanc›lardan kimseye dokunmad›. Bu arada is-
yanc›lar devlet ifllerine kar›flmayacaklar›na dair söz verdiler; ancak yine de eski al›fl-
kanl›klar›na devam ettiler. Yeniçeri a¤as› Çal›k Ahmed Pafla’y› sadrazam yapt›rmak
istediler. Padiflah öncelikle, ulûfelerini alamad›klar› için isyan eden saray bostanc›la-
r›n›n isyan› bast›rd› ve onlar›n yerine yenilerini saraya ald›. Kendisine karfl› bask›la-
r›n artmas› üzerine de Çal›k Ahmed Pafla’y› önce sürgüne gönderdi ve ard›ndan da
idam ettirdi. Takip eden günlerde isyanc›lar›n elebafl›lar› ve yak›nlar› büyük bir usta-
l›kla birbirine düflürülerek ortadan kald›r›ld›. ‹syanc›lar›n bask›s› ile sadrazam yap›-
lan Kavonoz Ahmed Pafla ile fleyhülislam ‹mam Mehmed Efendi de görevlerinden
uzaklaflt›r›ld›. Böylece padiflah, 1704 y›l›n›n bafllar›nda devlet yönetimine tamamen
hâkim oldu.
III. Ahmed, saltanat›n›n ilk döneminde s›k s›k sadrazam de¤iflikliklerine baflvur-
du. Damad Hasan Pafla, Kalayl›koz Ahmed Pafla ve Baltac› Mehmed Pafla’n›n sadra-
zaml›k dönemlerinde, daha ziyâde devletin iç sorunlar› halledilmeye çal›fl›ld›. Balta-
c›’n›n bu ilk sadrazaml›¤› yaklafl›k bir y›l dört ay (25 Aral›k 1704-3 May›s 1706) sür-
dü. Onun azledilmesiyle yerine Çorlulu Ali Pafla getirildi. II. Mustafa’n›n k›z› Emine
Sultan ile evli olan Çorlulu Ali Pafla, sadrazam olduktan sonra devleti savafllara sok-
mamak için büyük gayret sarf etti. Sadarette kald›¤› 1710 y›l›na kadar bütçeyi denge-
de tutmaya çal›flt› ve saray masraflar›n› k›smay› önererek bu giriflime padiflah›n ve ai-
lesinin de kat›lmas›n› istedi. O, bir taraftan da kendisinden önceki gelenekçi reform-
cular gibi devletin ekonomik durumunu düzeltmek için çeflitli tedbirler ald›. Timar ve
zeametlerin gelir sa¤lamak için iltizama dönüfltürülme uygulamas›na devam etti. Ti-
mar ve kap›kulu askerleri güçlendirildi ve onlara çeki düzen verildi. Ayn› zamanda
denizcilikteki reformlara da devam edildi. Çorlulu ald›¤› bu tedbirlerle, 18. yüzy›l›n
bafllar›nda yeniden güçlü vezir imaj›n› ön plana ç›kard›.
Çorlulu Ali Pafla’n›n sadarette oldu¤u y›llarda Avrupa’da iki savafl devam etmek- 289
teydi. Bunlar yukar›da da belirtilen 1701’de bafllayan ‹spanya Veraset Savafl› ve Le-

OSMANLILAR VE DÜNYA
histan meselesinden dolay› Fransa’n›n destekledi¤i ‹sveç’le, Rusya, Avusturya ve
Danimarka’n›n Büyük Kuzey Savafl› (1700-1721) idi. Osmanl›lar, Karlofça Antlaflma-
s› sonras›nda Avrupa’daki savafllardan uzak durmaya çal›fl›yordu. Avrupa aç›s›ndan
Osmanl›, art›k tek bafl›na korkulacak bir devlet de¤il; ancak, denge unsuru olabilecek
bir güçtü. Benzer durum Osmanl›lar aç›s›ndan da söz konusudur. Avrupa’da daha ön-
ceki yüzy›l›n Protestan-Katolik çat›flmas›, art›k yerini devletleraras› rekabete ve yeni
sömürgeler elde etme mücadelesine b›rakm›flt›. Bu flartlar içinde Avrupa devletleri,
birbirleri ile olan mücadelelerinde Osmanl›lar› kendi yanlar›nda görmek istiyorlard›.
Özellikle ‹ngiltere, Hollanda ve ‹sveç gibi Kuzeybat› Protestan Avrupa devletleri ve
onlar›n müttefikleri, Osmanl›larla iyi geçinme düflüncesindeydiler.
Avrupa’daki güçler aras›ndaki mücadeleyi Osmanl›lar da yak›ndan takip ediyor-
du. Avusturya, Venedik, Lehistan ve Rusya ile mücadelede, Fransa ya da di¤er bat›-
l› devletlerle iflbirli¤i yapman›n gerekli oldu¤una inan›l›yordu. Fransa-Osmanl› iliflki-
leri bir bak›ma önceki yüzy›llara göre so¤uktu. Bilhassa XIV. Louis’nin tav›rlar› Os-
manl›’ya güven vermemekteydi. Bu kez Osmanl›lar kendileri ile herhangi bir prob-
lem yaflamad›klar› ‹ngiltere, Hollanda ve ‹sveç’le yak›n iliflki kurmaya bafllad›. Böy-
lece Avrupa’da oluflan güçler aras›nda kendisine yeni müttefikler bulmak istiyordu.
Bütün bu diplomatik geliflmelere ra¤men, Sultan III. Ahmed, Avrupa’n›n güneyinde
ve kuzeyinde devam eden savafllara müdâhil olmak istemedi. Hatta bu dönemde K›-
r›m han› II. Devlet Giray’›n, Osmanl›lar›n Rusya’ya karfl› mutlaka ‹sveç’in yan›nda
savafla girmesi yönündeki k›flk›rt›c› siyaseti de görmezlikten gelindi. Oluflan bar›fl or-
tam›nda Osmanl› sultan›n›n düflüncesi, padiflahl›k makam›n›n ve hanedan›n sars›lan
otoritesini yeniden tesis etmekti.
III. Ahmed’in savafllar d›fl›nda kalma çabas› uzun süre devam edemedi. Osmanl›
Devleti çevresinde olup bitenlerden kendisini soyutlayam›yordu. Nitekim Büyük Ku-
zey Savafl›’n›n iki önemli taraf›n› teflkil eden I. Petro’nun Rusyas› ile Osmanl›lar›n
Demirbafl fiarl dedikleri XII. fiarl’›n bafl›nda bulundu¤u ‹sveç, 1709’da Poltova’da
karfl› karfl›ya geldi. Bu savaflta ‹sveç yenildi ve XII. fiarl, beraberinde Kazak hatma-
n› Mazepa oldu¤u halde Osmanl› Devleti’nden s›¤›nma hakk› istedi. Padiflah ve sad-
razam bar›flç› bir siyaset izlemelerine ra¤men, K›r›m han› taraftarlar›n›n ve Fran-
sa’n›n ‹stanbul’daki elçisinin faaliyetleri sonucunda, ‹sveç kral› ile Kazak hatman›na
s›¤›nma izni verildi. Bunun üzerine Rusya, ‹sveç kral› ve yan›ndakileri takip ederken
Osmanl› topraklar›na sald›rd›. Böylece bir taraftan 1700 ‹stanbul Antlaflmas› hüküm-
leri ihlal edilirken, di¤er taraftan da ‹stanbul diplomatik ve siyasî entrikalar›n merke-
zi haline geldi.
Yaklafl›k dört y›l süren Çorlulu Ali Pafla sadaretinin son dönemi, Osmanl› devlet
adamlar›n›n ‹sveç’le Rusya aras›nda gidip gelen tercihlerinin gölgesinde geçti. Bu
durum, sadrazam›n Rus elçisi Tolstoy’dan rüflvet ald›¤› gerekçesiyle, 1710 Hazira-
n›’nda görevden al›nmas›yla son buldu. Yerine Köprülüzâde Numan Pafla tayin edil-
di. Ancak, onun bu görevi iki ay kadar sürdü. Numan Pafla’n›n azledilme gerekçesi
“Köprülü’nün torunu sadrazam olmufl, varal›m Dersaadet’e gidelim” diyen Anadolu
ve Rumeli Türklerinin, ‹stanbul sokaklar›n› doldurmalar›yd›. Bu gelenlerin ayaklan-
ma ç›karmalar›ndan, ekmek bulamay›nca da soygun yapmalar›ndan korkuluyordu.
Bunun d›fl›nda Osmanl› Devleti’ni Rusya ile savafla sokma girifliminden vazgeçme-
yen K›r›m han› II. Devlet Giray’›n ‹stanbul’a gelmesi ve padiflah› ikna etmesi de sad-
290 razam de¤iflikli¤inde etkili oldu. ‹stanbul’daki savafl taraftar› devlet adamlar›n›n iste-
¤i do¤rultusunda sadrazaml›¤a ikinci defa olmak üzere, 18 A¤ustos 1710’da Baltac›
TAR‹H EL K‹TABI

Mehmed Pafla getirildi. Böylece savafla bir ad›m daha yaklafl›ld›.


Prut Savafl› ve ‹sveç Kral›’n›n Ülkesine Dönmesi
Rusya’ya karfl› sefer aç›lmas› için ‹sveç kral›, K›r›m han› ve Fransa elçisinin uzun za-
mand›r Osmanl› merkezindeki faaliyetleri devam etmekteydi. Di¤er taraftan Osman-
l›larla savafl›n kaç›n›lmaz oldu¤unu düflünen Rus çar› da, el alt›ndan Ortodoks Os-
manl› teb‘as›n› k›flk›rtmaya devam ediyor ve kendisine uygun bir ortam oluflturmaya
çal›fl›yordu. Bu geliflmeler üzerine Osmanl› taraf› 20 Kas›m 1710’da Rusya’ya savafl
ilan etti. Rusya da buna flubat ay›nda karfl›l›k verdi. Bunun üzerine Baltac› Mehmed
Pafla komutas›ndaki Osmanl› ordusu 9 Nisan 1711’de Rusya seferine ç›kt›. Baltac›
yaklafl›k 100.000 kiflilik bir orduyla Tuna’y› geçerek Eflak’a girdi. Di¤er taraftan Os-
manl› donanmas› da Karadeniz’e aç›ld›. Osmanl› kuvvetleri, K›r›m askerinin de des-
te¤iyle Rus birliklerini Prut nehri k›y›s›nda k›st›rarak, etraf›n› çevirdi.
Sadrazam›n esas niyeti Rus ordusunu genel bir taarruzla yok etmekti. Ancak bu-
na bir türlü karar veremiyordu. Her ne kadar yeniçerilere güvenemedi¤i veya Avru-
pa’da oluflabilecek yeni ittifaklardan çekindi¤i yönünde görüfller varsa da, burada
sadrazam›n zay›f karakterli, cesaretsiz ve dirayetsiz bir kiflili¤e sahip olmas› öne ç›k-
maktad›r. O an için kurtulufl imkân› bulunmayan Rus çar› I. Petro’nun içinde bulun-
du¤u zorluk ve ümitsizlik, Moskova’ya yazd›¤› mektupta aç›k bir flekilde görülmek-
tedir. Nitekim o, “e¤er öldü¤ümü duyarsan›z içinizden en liyakatlisini seçin” diyecek
kadar kendisinden ümidi kesmiflti. Ruslar bir taraftan da Osmanl› ordusu karfl›s›nda
yok olup gitmekten kurtulmalar›n›n çarelerini aramaktayd›lar. Bu çerçevede yap›lan
toplant›lardan birinde, çariçe Katerina da haz›r bulundu. O, Osmanl›lara bar›fl tekli-
finde bulunulmas›n› teklif etti. Bu görüfl Rus taraf›nda kabul gördü. Bunun üzerine
çariçe, Rus ordusunda ne kadar mücevher, alt›n, gümüfl ve para varsa hepsini toplat-
t› ve savafl alan›ndaki ileri gelen Osmanl› devlet adamlar›n› verilmek üzere göndert-
ti. Sadrazam ve en yak›n iki adam› sadaret kethüdas› Osman A¤a ile sadaret mektup-
çusu Ömer Efendi de bu paralar› alm›fllar. Her ne kadar Katerina’n›n bizzat Baltac›
ile görüflüp onu bar›fla ikna etti¤i yönünde çeflitli görüfller varsa da, dönemin Rus ve
Osmanl› kaynaklar›nda böyle bir bilgi bulunmamaktad›r.
Ruslar›n bar›fl iste¤i, K›r›m han› ve ‹sveç kral›n›n Osmanl› ordugâh›ndaki temsil-
cisi General Paniatovski’nin muhalefetine ve bir an evvel sald›r›ya geçilip Rus ordu-
sunun yok edilmesini istemelerine ra¤men kabul edildi. 23 Temmuz 1711 tarihinde
imzalanan Prut Antlaflmas› ile; Azak kalesi Ruslardan geri al›nacak, Osmanl› s›n›r›n-
daki Rus kaleleri y›k›lacak, Ruslar Lehistan ve Ukrayna’n›n iç ifllerine kar›flmayacak,
Rusya ‹stanbul’da devaml› elçi bulunduramayacak, ‹sveç kral›n›n ülkesine serbestçe
dönmesine izin verilecek, Rusya eskiden oldu¤u gibi K›r›m Hanl›¤›’na vergi verecek-
ti. Ancak bu antlaflman›n yürürlü¤e girmesi için ciddi bir garanti al›nmad›. Rus çar›
Prut’tan kurtulduktan sonra bir daha arkas›na dönüp bakmad›. Antlaflma ka¤›t üzerin-
de kald›.
Baltac› Mehmed Pafla’n›n Rus ordusunu çevirmiflken imha etmemesi ve antlaflma
flartlar›n›n tatmin edici ve garanti alt›na al›nm›fl olmamas›, Osmanl› devlet adamlar›-
n› sadrazam›n aleyhine çevirdi. Sadrazam ve yak›nlar›n›n rüflvet ald›¤› yönündeki id-
dialar ‹stanbul’da h›zla yay›ld›. Bir de buna Ruslar›n antlaflma hükümlerine uymama-
s› eklenince, Baltac› Mehmed Pafla 20 Kas›m 1711’de görevden ald› ve Midilli’ye sü-
rüldü. Pafla oradan Limni’ye gönderildi ve 1712’de bu son görev yerinde öldü. Ant-
laflman›n imzalanmas›nda önemli rol oynayan ve Ruslardan rüflvet ald›klar› iddia edi- 291
len Osman A¤a ve Ömer Efendi ise idam edildiler. Bu arada sadrazaml›¤a Damad

OSMANLILAR VE DÜNYA
(Silahdar) Ali Pafla’y› getirildi. Ruslar›n antlaflman›n flartlar›na uymak istememeleri
üzerine sadrazam Damad Ali Pafla komutas›nda bir ordu Rusya üzerine gönderildi.
Padiflah da Edirne’ye kadar ordunun bafl›nda gitti. Yeni bir savafl ç›kma ihtimali üze-
rine ‹ngiliz ve Hollanda elçileri, daha önce Karlofça Antlaflmas›’nda oldu¤u gibi, iki
devlet aras›nda arac› oldular. 1712 y›l›nda yap›lan görüflmeler sonunda Prut Antlafl-
mas›’n›n baz› maddelerinde de¤ifliklik yap›ld› ve Rus taraf›n›n da buna uymay› kabul
etmesi üzerine, yeni bir seferden vazgeçildi.
‹sveç kral› XII. fiarl’›n Osmanl› Devleti’ndeki faaliyetleri Rusya ile zaman zaman
gerginli¤e neden oldu. III. Ahmed, 1709’dan beri ülkesinde misafir etti¤i ‹sveç kral›-
n›n ve onunla ayn› düflüncede olan K›r›m han›n›n entrikalar›ndan b›km›flt›. Nihayet
K›r›m han› Devlet Giray tutuklan›p Sak›z Adas›’na gönderildi, XII. fiarl ise Edirne’de
göz hapsine al›nd›. Bu arada Rusya ile 24 Haziran 1713’te Edirne Antlaflmas› imza-
land›. Antlaflmaya göre; Ruslar›n Lehistan’› ve Karadeniz k›y›s›ndaki topraklar› he-
men terk etmeleri, XII. fiarl ve adamlar›n›n yol güvenliklerinin sa¤lanarak ülkelerine
dönmesinin sa¤lanmas› karara ba¤land›. Böylece, Karlofça Antlaflmas›’yla kaybedi-
len Azak kalesi geri al›nm›fl ve ‹sveç kral› XII. fiarl da 19 Eylül 1714’te ülkesine
u¤urlanm›flt›r. Rus sorunu da flimdilik olmak üzere kapanm›flt›r.
Rusya’dan Azak ve çevresini geri alan Osmanl› Devleti, 1699 Karlofça Antlaflma-
s›’yla Venedik Cumhuriyeti’ne b›rak›lan Mora Yar›madas›’n› geri alabilmek için uy-
gun bir zaman kollamaya bafllad›. Bu arada Karada¤l›lar, Venediklilerin tahrikiyle is-
yan ettiler. Bunun üzerine 1714’te Köprülüzâde Numan Pafla bu isyan› bast›rmaya
gönderildi; ancak, bu seferden bir sonuç al›namad›. Akdeniz’de Venediklilerin ya¤-
ma giriflimlerinde bulunmalar› savafl› kaç›n›lmaz k›ld›. III. Ahmed Mora üzerine bir
sefer açt› ve sadrazam Damad Ali Pafla’y› Akdeniz’de Venediklilerin elindeki baz›
adalar› almak üzere görevlendirdi. Damad Ali Pafla komutas›ndaki ordu, Karlofça
Antlaflmas›’yla Venediklilere b›rak›lan Modon, Koron ve Navarin’i tekrar ele geçir-
di ve 22 A¤ustos 1715’te Mora tamam›yla Osmanl› hâkimiyetine girdi.
Avusturya, bafllang›çta Venedik’in güneyde kaybetti¤i topraklar için aç›ktan bir
tepki göstermedi. Ancak, Osmanl›lar›n savafl alanlar›n› Dalmaçya ve H›rvatistan ta-
raflar›na yaymas› Avusturya’y› endiflelendirmeye bafllad›. Osmanl›lar›n Karlofça’da
kaybetti¤i yerleri birer birer geri almas› bu endifleyi art›r›yordu. Bu nedenle 15 Nisan
1716’da Avusturya ile Venedik aras›nda ittifak antlaflmas› yenilendi. Avusturya bu
antlaflma sonras›nda, Osmanl›lardan zaptetti¤i yerleri terketmesini ve Venedik’e taz-
minat ödemesini istedi. Bu geliflmelerden sonra sadrazam Damad Ali Pafla mutlaka
zafer kazan›laca¤› umuduyla sefer yönünü Avusturya üzerine çevirdi. Sadrazam›n
buradaki düflüncesi, Avusturya’y› yenip Macaristan’› kurtarmakt›. Damad Ali Pa-
fla’n›n komutas›ndaki Osmanl› ordusu Macaristan’a girdi. ‹ki ordu 5 A¤ustos 1716’da
Petervaradin’de karfl› karfl›ya geldi. Avusturya ordusunun bafl›nda yine, daha önce
Zenta’da Osmanl› ordusunu ma¤lup eden ordunun komutan› prens Eugéne vard›.
Avusturya ordusu Osmanl› kuvvetlerini yine bozguna u¤ratt› ve sadrazam Damad
(Silahdar/fiehid) Ali Pafla savafl meydan›nda flehit oldu.
Petervaradin bozgunundan sonra önce Temeflvar, arkas›ndan da Belgrad Avustur-
ya’n›n eline geçti. Damad Ali Pafla’n›n yerine sadrazaml›¤a önce Halil Pafla, onun az-
ledilmesiyle de Niflanc› Mehmed Pafla getirildi. Osmanl› ordusunun bozgunu ve
Belgrad’›n düflmesi Müslüman ahali üzerinde panik havas› yaratt› ve iç bölgelere
292 do¤ru büyük göç hareketi bafllad›. Bar›fl yapma düflüncesi Osmanl› taraf›nda aç›ktan
a盤a söylenmeye bafllad›. Bu arada sadrazaml›¤a 9 May›s 1718’de Damad ‹brahim
TAR‹H EL K‹TABI

Pafla (1718-1730) getirildi. ‹ngiliz ve Hollanda elçilerinin her iki ülke aras›nda arabu-
lucu olmas› üzerine Damad ‹brahim Pafla Avusturya’ya bar›fl teklifinde bulundu. 21
Temmuz 1718’de Avusturya ve Venedik’le Osmanl›lar aras›nda Pasarofça Antlafl-
mas› imzaland›. Bu antlaflma, herkesin iflgal etti¤i toprak elinde kalacak (alâ hâlihî)
ilkesine göre yap›ld›. Buna göre; Yukar› S›rbistan, Belgrad, Semendire ve Banat,
merkezi Temeflvar’la birlikte Avusturya’ya; Dalmaçya, Bosna ve Arnavutluk k›y›la-
r› Venedik’e; Mora Yar›madas› da Osmanl›lara veriliyordu. Pasarofça Antlaflmas›,
Osmanl›lar›n Karlofça’dan sonra imzalad›¤› en a¤›r antlaflma oldu. Bu antlaflmadan
sonra art›k, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun hiç Macar tebaas› kalmad›. Belgrad, yirmi iki
y›l sonra yeniden Osmanl›lara geçti; ama Temeflvar bir daha Osmanl› topra¤› olma-
d›.
Damad ‹brahim Pafla’n›n Sadrazaml›¤› ve Lale Devri
Pasarofça Antlaflmas›’ndan sonra Osmanl› ülkesinde yeni bir dönem bafllad›. 1730 y›-
l›ndaki Patrona Halil ‹syan›’na kadar on iki y›l süren bu döneme Lale Devri (1718-
1730) denildi. ‹stanbul’da yetifltirilen çiçek, bilhassa lale merak›, padiflah›ndan yok-
suluna kadar herkesi etkisi alt›na alm›fl, hararetli al›flverifllere konu olmufltur. Zaman
zaman karaborsaya düflen bir bafl lale so¤an›, Ahmed Refik’in ifadesine göre 500 ile
1000 alt›na sat›lm›fl ve lalenin yaklafl›k 800 cinsi yetifltirilmifltir. Yahya Kemal, “O
mu¤beçeyle tan›flt›md› Lâle Devri’nde Fütâdegân›na son bir piyâle devrinde” fleklin-
de bafllayan m›sralarla bu dönemi tan›mlam›fl, ondan ilham alan Ahmed Refik de
1908’de ‹kdam Gazetesi’nde tefrika etti¤i bu dönemle ilgili çal›flmas›na, “Lale Dev-
ri” ad›n› vermifltir. Yahya Kemal’in isim babas› oldu¤u bu ad, Ahmed Refik’in ayn›
adla yay›nlad›¤› kitab›yla, edebi literatürümüze yerleflmifltir. Ancak, bu devrin mi-
marlar› padiflah III. Ahmed ve damad› sadrazam ‹brahim Pafla’d›r. Her ikisinin ortak
mizac›, savafltan nefret, bar›flseverlik ve e¤lenceye düflkünlük olarak tan›mlanabilir.
Lale Devri’nin öncüsü sadrazam Nevflehirli Damad ‹brahim Pafla, daha sonra
onun imar faaliyetleriyle ad› Nevflehir’e dönüflecek olan Muflkara köyünde 1666’da
do¤du. ‹stanbul’a gelip saraya girdi ve çeflitli görevlerde bulunduktan sonra, flehzade-
li¤inde III. Ahmed’in yak›n›nda bulundu. Ahmed’in tahta ç›kmas›yla onun da önü
aç›ld›. Avusturya ile 1716’da savafl bafllay›nca, sadaret kaymakaml›¤›na getirildi. Da-
mad Ali Pafla’n›n Petervaradin’de flehit olmas›ndan bir müddet sonra, Ali Pafla’dan
dul kalan III. Ahmed’in k›z› Fatma Sultan (1704-1733) ile evlenerek padiflaha damat
oldu. Pasarofça Antlaflmas›’n›n imzalanmas›ndan sonra da sadrazaml›¤a tayin edildi.
‹brahim Pafla’n›n ilk eflinden olan o¤lu Genç Muhasib Mehmed Pafla (öl.1768) da Pa-
diflah’›n bir di¤er k›z› Atike Sultan (1712-1737) ile evlendi. Böylece baba ve o¤ul pa-
diflah damad› oldular.
Lale Devri denildi¤inde ço¤u zaman onun e¤lence, zevk, sefa boyutu öne ç›kar.
Her taraf›n nefle ve kahkaha içerisinde olmas› veya Haliç’in üzerindeki kay›klar, ya-
hut yemyeflil çimenler ya da devrin sembolü olan flair Nedim ile, minyatürleriyle Lev-
nî akla gelir. Yazlar› lale flenlikleri, k›fllar› helva sohbetleri ‹stanbul’un e¤lence mer-
kezleri oldu. ‹lk defa dinî mimari yerine sivil mimari ön plana ç›kmaya bafllad›. Ya-
p›lara flen hayat›n sevinçleri aksetti. Osmanl› süsleme sanatlar›nda, hatta mimarisin-
de Avrupaî motifler ilk kez görülmeye bafllad›. Bo¤az’da, Ka¤›thane’de ve ‹stan-
bul’un sayfiye yerlerinde Sâdâbâd, Nefletâbâd, Asafâbâd, Hüsrevâbâd gibi adlar alt›n-
da saraylar, kas›rlar, yal›lar, köflkler infla edildi.
18. yüzy›l, Osmanl› yöneticilerinin Avrupa’y› tan›maya çal›flt›klar› ve diplomatik 293
iliflkiler kurmaya bafllad›klar› bir dönem oldu. Lale Devri bar›fl havas›n›n da etkisiy-

OSMANLILAR VE DÜNYA
le Avrupa ile iliflkiler daha da art›r›ld›. Sadrazam, ‹stanbul’daki yabanc› ülke elçileri
ile düzenli görüflmeler yapmaya bafllad›. Avrupa’n›n önemli merkezlerine ilk defa
diplomatik ve ticarî antlaflma imzalama d›fl›nda, o ülkelerin diplomasisini, askerî gü-
cünü, sanat›n›, sosyal ve kültürel alandaki durumunu görmeye ve bilgi edinmeye ge-
çici elçiler gönderildi. Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi Paris’e (1720-1721), ‹bra-
him Pafla Viyana’ya (1719), Niflli Mehmed A¤a Moskova’ya (1722-1723), Mustafa
Hattî Efendi Viyana’ya (1730) ve Mehmed Efendi Lehistan’a (1730) giderek buralar
hakk›nda sefâretnâme denilen raporlar sundular. Bunlar içerisinde Osmanl› devlet
adamlar› üzerinde en fazla etkiyi, Paris’e giden Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efen-
di’nin sadrazama sundu¤u sefâretnâme yapm›flt›r. Lale Devri’nin fikri plan›nda bu se-
fâretnâmenin büyük yeri vard›r. Osmanl›lar ve Avrupal›lar bu iliflkiler sayesinde, sa-
vafllar d›fl›nda birbirlerini daha yak›ndan tan›maya bafllad›lar.
Lale Devri’nin e¤lence, sefahat taraf› bir yana, o zamana kadar Osmanl› toplu-
munda olmayan bir tak›m yenilikler yap›lm›flt›r. Bunlardan biri ve en önemlisi ilk
Türkçe eser basan matbaan›n aç›lmas›d›r. Johann Gutenberg’in matbaay› icad›ndan
(1450’li y›llar) k›sa bir süre sonra, 1493’te ‹stanbul’da ilk Yahudi matbaas› kuruldu.
Di¤er Osmanl› teb‘as› gayrimüslim ahaliden Ermeniler 1567’de, Rumlar da 1627’de
kendi dillerinde matbaalar›n› açt›lar. Osmanl› toplumunda Türkçe eser basan ilk mat-
baa ise ‹brahim Müteferrika ile Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin o¤lu Said
Mehmed Efendi’nin teflebbüsleri sonucunda aç›ld›. Acaba Osmanl› Devleti’ne Türk-
çe eser basan matbaa neden Avrupa’dan ve kendi az›nl›k cemaatlerinden çok sonra
girdi? Bu konu üzerinde çeflitli görüfller ileri sürülmektedir. Öncelikle iflin ekonomik
boyutu öne ç›kart›lmakta, say›lar› biraz abart›l› olarak 90.000’i buldu¤u belirtilen hat-
tatlar›n tepkisinden korkuldu¤u için matbaan›n geç geldi¤i görüflü ileri sürülmektedir.
Niyazi Berkes matbaan›n Osmanl› dilinde bas›m faaliyetlerine geç bafllamas›n› ve
sonras›ndaki geliflmelerin yavafl gitmesini; teknik alandaki yetersizli¤e, ka¤›t azl›¤›-
na ve okuyucu azl›¤›na ba¤lamaktad›r. Yine onun deyimi ile kitaplar›n bas›m sorunu
bir din sorunu de¤il, bir devlet sorunudur. Bu konuya teknik, ekonomik, siyasal ve di-
nî bir sorun olarak, çok yönlü bakmak gerekir.
‹brahim Müteferrika muhtemelen 1670’li y›llar›n bafl›nda Erdel’in Koloszvar fleh-
rinde do¤du. Müslüman olmadan ve Osmanl› hizmetine girmeden önceki hayat› hak-
k›nda çok az fley bilinmektedir. O, Müslüman olmadan önce Unitarius mezhebine
ba¤l› idi. ‹spanyol Michael Servetus’un düflünceleri çerçevesinde flekillenen Unitari-
us mezhebinin bafll›ca özelli¤i, Teslis’i yani Allah’›n baba, o¤ul ve kutsal ruh fleklin-
deki üçlenmesini kabul etmemek, baflka bir deyiflle Allah’›n birli¤ine inanmak esas›
üzerine kurulmufltur. ‹brahim Müteferrika kendi iste¤i ile Müslüman olmufl; zeka ve
çal›flkanl›¤› ile de k›sa sürede dergâh-› âlî müteferrikal›¤›na, yani padiflah›n özel hiz-
metindeki saray görevlileri aras›na tayin edilmifltir. Tercümanl›k, elçilik gibi görev-
lerinin yan› s›ra Risâle-i ‹slâmiye, Usûlü’l-Hikem fî Nizâmi’l-Ümem (Milletlerin Dü-
zeninde ‹lmî Usüller) gibi eserler kaleme alm›fl, ‹lk matbaan›n kurulmas›n› sa¤lamak-
la da kültür tarihimizde önemli bir yer edinmifltir.
‹brahim Müteferrika, 1726 y›l›nda matbaan›n önemini ve gereklili¤ini anlatan Ve-
siletü’t-t›bâ‘a adl› bir risale kaleme ald›. Bu risalede, matbaan›n aç›lmas›yla yaz›la-
r›n daha okunakl› ve hatas›z bas›laca¤›n›, fiyatlar›n ucuzlayaca¤›n› ve herkesin daha
kolay kitap sahibi olabilece¤ini ileri sürmüfltü. ‹brahim Müteferrika ile Said Mehmed
294 Efendi önce fleyhülislam Yeniflehirli Abdullah Efendi’den dinî eserlerin bas›lmama-
s› flart›yla, olumlu bir fetva ald›lar. Kanuni geçerlili¤i olan bu karardan ba¤›ms›z ola-
TAR‹H EL K‹TABI

rak, ayr›ca devrin ulemas›ndan matbaaya cevaz veren takrizler (takdim ve takdir ya-
z›lar›) yazmalar› sa¤land›. Bunu takiben Padiflah da izin ferman›n› verdi ve 1727 y›-
l›nda ilk Türkçe eser basan resmî matbaa aç›ld›. Matbaada sadece aklî ilimler (müs-
bet bilimler), tarih, co¤rafya, dil gibi ilim dallar›na ait kitaplar bas›lacak, dinî kitap-
lar ise, eskiden oldu¤u gibi yine hattatlar taraf›ndan yaz›lacakt›. Böylece hattatlara
mesleklerini icrâ edebilecek bir alan b›rak›lm›fl oldu. Bas›lacak olan eserlerin denet-
lenmesi ve düzenlenmesi için de ulema ve kad›lardan oluflan dört kiflilik bir heyet
oluflturuldu. Bütün bunlar›, toplumun çeflitli kesimlerinden gelebilecek muhalefeti en
aza indirme çabalar› olarak de¤erlendirmek yerinde olur.
Müteferrika matbaas› ad› ile an›lan bu matbaada ilk olarak 1729 y›l›nda, ‹brahim
bin Hammad el-Cevherî’nin Muhtarü’s-Sahaf ad› ile tan›nan Arapça lügatin, Mu-
hammed bin Mustafa el-Vanî taraf›ndan iki cilt halinde Türkçe’ye çevrilen S›hahü’l-
Cevherî ya da di¤er yayg›n ad› ile Vankulu Lügati adl› eseri bas›lm›flt›r. Yazmas› 350
kurufla sat›lan bu eserin maliyetini ‹brahim Müteferrika 25 kurufla mal edebilece¤ini
belirtmifl, kitap bas›ld›ktan sonra devlet taraf›ndan bu kitaba 35 kurufl k›ymet takdir
edilmifltir. Matbaan›n ilk bast›¤› eserin bafl›na padiflah›n ferman›, fleyhülislam›n fet-
vas›, uleman›n yazd›¤› takrizler ve en sona da Müteferrika’n›n yazd›¤› risale eklen-
mifltir. Vankulu Lügati’nin gelen istekler üzerine 1758 y›l›nda ikinci bask›s› yap›l-
m›flt›r.
Kâtip Çelebi’nin Osmanl› denizcili¤i hakk›ndaki Tuhfetü’l-Kibâr fî Esfâri’l-Bihâr
adl› eseri ‹brahim Müteferrika’n›n bast›¤› ikinci eserdir. Bu eserin içinde ‹brahim
Müteferrika taraf›ndan yap›lan befl adet harita da ekler k›sm›nda yer alm›flt›r. 1730 y›-
l›nda gerçekleflen Patrona ‹syan›’na kadar alt› eser bas›lm›flt›r. ‹syan etkisini kaybet-
tikten sonra, 1732 y›l›nda ‹brahim Müteferrika yedinci eseri basm›fl ve bu faaliyeti
1735’ya kadar sürmüfltür. Matbaan›n aç›l›fl›ndan bu tarihe kadar bas›lan eser say›s› on
üçü bulmufltur. Müteferrika Osmanl›-Avusturya-Rusya savafllar› nedeniyle ald›¤› gö-
revlerden dolay› befl y›l kitap basamam›fl; 1740-1742 y›llar› aras›nda dört kitap daha
basm›flt›r. 1747 y›l›nda da ölmüfltür. Müteferrika zaman›nda matbaada toplam yirmi
üç cilt tutan on yedi eser bas›lm›flt›r. Bunlar›n on biri tarih, üçü dil, üçü faydal› bilim-
ler olarak adland›r›lan co¤rafya, m›knat›s ve askerlik üzerinedir. Bu kitaplar›n baz›-
lar› 1200, baz›lar› 1000 baz›lar› da 500 nüsha bas›lm›fl olup, toplam bask› adedi
13200’dür. Matbaan›n her tülü masraf› devlet taraf›ndan karfl›lam›fl, bas›lan kitapla-
r›n fiyatlar› da yine devlet taraf›ndan tespit edilmifltir.
‹brahim Müteferrika matbaada kullan›lacak ka¤›tlar için Yalova’da bir ka¤›t fab-
rikas› kurulmas›na öncülük etmifl ve bu ifl için 1744 y›l›nda Hotin’den Arslan adl› bir
Musevî’yi Lehistan (Polonya)’a göndererek oradan üç tane ka¤›t ustas› getirtmifltir.
Bütün masraflar› devlet taraf›ndan karfl›lanan bu ustalar›n öncülü¤ünde 1746 y›l›nda
Yalova’daki ka¤›t fabrikas›nda Avrupa ile yar›flabilecek kalitede arslan damgal› ka-
¤›t yap›m›na bafllanm›flt›r.
Bu dönemde ilim ve kültür hayat›na katk› sa¤layan bir baflka yenilik de do¤udan
ve bat›dan tercümeler yapan Tercüme Heyeti’nin kurulmas›d›r. Sadrazam Damad ‹b-
rahim Pafla geçmiflin önemli Arapça ve Farsça eserlerini bu heyete Türkçe’ye çevirt-
mifltir. Eserler aras›nda; Aynî diye meflhur olan Antepli Bedreddin Mahmud’un (öl.
1451) Arapça kaleme ald›¤› Ikdü’l-Cum‘an fî Tarih-i Ehli’z-Zaman isimli yirmi dört
ciltlik büyük tarihi, Hondmir’in (öl. 1535) Farca kaleme ald›¤› Habibü’s-Siyer’i,
Mevlevî Ahmed Dede’nin Arapça kaleme ald›¤› Câmi‘ü’d-Düvel isimli genel tarihi 295
gibi kitaplar vard›r. Bu tercüme heyeti içinde Mirzazâde Mehmed Salim Efendi, ‹s-

OSMANLILAR VE DÜNYA
hak Efendi, Yanyal› Esad Efendi, Tavukçubafl› damad› Mustafa Efendi, Küçük Çele-
bizâde ‹smail As›m, Seyyid Vehbi, Nedim gibi dönemin önde gelen simalar› yer al-
m›flt›r.
Lale Devri’nde Kütahya ve ‹znik’teki çini imalathaneleri ›slah edilerek, ihtiyaca
cevap verecek hale getirildi ve ‹stanbul’da Tekfur Saray›’nda 1725 y›l›nda bir çini
imalathanesi aç›ld›. Matbaa aç›l›nca, onun ka¤›t ihtiyac›n› temin etmek maksad›yla
Yalova’dan baflka ‹zmit ve Ka¤›thane’de de birer ka¤›t imalathanesi aç›ld›. Frans›z
mühtedisi Davud Gerçek A¤a 1725 y›l›nda ‹stanbul’da ilk defa olarak yang›n tulum-
bas› yapt› ve onun a¤al›¤› alt›nda yeniçeri oca¤›’na ba¤l› bir tulumbac› oca¤› kurul-
du. Böylece zaman zaman yan›p kül olan ‹stanbul’da bu yang›nlar› önlemek için ilk
ciddi tedbir al›nm›fl oldu. ‹lk çiçek afl›s› uygulamas› yap›ld›. Damad ‹brahim Pafla’n›n
bir baflka ›slahat düflüncesi de geçmiflte pek çok isyan›n parças› haline gelen yeniçe-
ri oca¤›’n› ›slah etme giriflimidir. Pafla, bu gaye ile 300 kifliden oluflan bostanc› oca¤›
neferi ile Haydarpafla Çay›r›’nda yeni usul ile gizlice e¤itim yapt›rm›fl; ancak bundan
bir sonuç al›namam›flt›r.
Lale Devri denildi¤inde her ne kadar zevk ve sefa anlafl›lsa da, kültür ve sanat
alanlar›nda, imar faaliyetlerinde ve teknik konularda o zamana kadar görülmeyen
tarzda yeni geliflmeler yaflanm›flt›r. Bu dönemde Avrupa’daki geliflmeler, bilhassa
diplomatik yollarla yak›ndan takip edilmeye bafllanm›flt›r. Osmanl› devlet ve toplum
hayat›nda dünyaya yeni bir bak›fl sa¤layan pencereler aç›lm›flt›r. Bu özelliklerinden
dolay› Lale Devri, Osmanl› tarihi içinde ayr› bir yere oturtulmufl ve devletin bat›ya
yöneliflinin bafllang›c› ya da Osmanl› Ayd›nlanmas›’n›n yafland›¤› dönem olarak ta-
n›mlanm›flt›r.
Lale Devri’nin Sonunu Haz›rlayan ‹ran Savafllar› ve Patrona ‹syan›
Osmanl› Devleti Lale Devri’nde Avrupa devletleriyle dostane iliflkiler kurmaya çal›-
fl›rken, do¤uda ‹ran cephesinde bir dizi savafla girmifltir. Bu cephedeki savafllar, bir
bak›ma III. Ahmed ve sadrazam›n›n sonunu haz›rlam›flt›r. ‹ran 18. yüzy›l›n bafllar›n-
dan itibaren kar›fl›kl›klar içindeydi. 1722 y›l›na gelindi¤inde ülkenin Kandehar eya-
letindeki oymaklar, Mahmud Han yönetiminde ‹ran Safevî Devleti’nin baflkenti ‹sfa-
han’a yürümüfller ve bu flehri ele geçirmifllerdi. Safevî flah› Hüseyin, Mahmud Han’a
esir düflmüfl; ama o¤lu Tahmasb ülkenin kuzeyine çekilip Tebriz’de flahl›¤›n› ilan et-
miflti. ‹ran’da Tahmasb ile Mahmud Han aras›nda ülke yönetimini ele geçirme müca-
delesi, Kafkaslarda Rusya ve Osmanl› Devleti’ni karfl› karfl›ya getirdi. ‹ran’›n iç ka-
r›fl›kl›¤›ndan yararlanmak isteyen bu iki devlet bölgedeki geliflmeleri yak›ndan takip
etmekteydi. Bu arada Safevî topra¤› olan Kafkas bölgesindeki fiirvan, Osmanl› koru-
mas› alt›na girmek istemifl ve bu iste¤i kabul edilmiflti. Osmanl› Devleti 1723 y›l›n-
da, bat›da kaybettikleri topraklar› do¤uda kazanabilmek düflüncesiyle ‹ran’a savafl aç-
t› ve üç koldan fiirvan, Tebriz ve Hemedan üzerinden sald›r›ya geçti. ‹ran cephesin-
deki ordular k›sa zamanda Gürcistan, Güney Azerbaycan, Luristan, Erdelan, Kirman-
flah, Tebriz, Gence, Revan ve Nahcivan’› ele geçirdiler. Böylece ‹ran’›n bat› k›s›mla-
r› k›sa sürede Osmanl› hâkimiyetine geçmifl oldu.
Osmanl› Devleti’nin ‹ran’da ilerlemesi, ayn› topraklar üzerinde gözü olan Rusya
ile iliflkilerini çat›flma noktas›na getirdi. Bu s›rada Safevî flah› Tahmasb, ülkesindeki
iç çekiflmelerin de etkisiyle önce Osmanl›larla ittifak yapmak istedi; ancak buna
296 olumlu cevap alamay›nca Ruslara yanaflt›. Bu arada ‹ran üzerindeki Osmanl›-Rus
toprak ve nüfuz mücadelesi en üst seviyesine ulaflm›fl ve iki ülkeyi karfl› karfl›ya ge-
TAR‹H EL K‹TABI

tirmiflti. Bölgedeki geliflmelerden rahats›z olan Fransa, ‹stanbul’daki elçisi Marquis


de Bonnac arac›l›¤›yla Osmanl›larla Ruslar›n aras›n› bulmaya çal›fl›yordu. Nitekim
24 Haziran 1724’te imzalanan ‹ran’›n bat›s›n›n taksimi anlam›na gelen ‹ran Mukase-
menâmesi ya da di¤er ad› ile ‹stanbul Antlaflmas› ile bu sorun görünürde çözülmüfl
oldu. Bu taksim plan›nda Kafkasya’n›n Hazar bölgesindeki Gilan, Esterâbâd ve Ma-
zenderan çevresi Ruslara verilirken, Azerbaycan, Gürcistan ve fiirvan Osmanl›lara b›-
rak›ld›. Osmanl› taraf›n›n öteden beri ›srarla istedi¤i Bakü ve Derbend’den vazgeçil-
di ve buralar›n Ruslarda kalmas› kabul edildi. Antlaflmada ayr›ca, Rusya’n›n iste¤i
do¤rultusunda, ‹ran flah›n›n II. Tahmasb oldu¤u kabul edilirken, Afganl›lara karfl› bu
ülkenin korunmas› kararlaflt›r›ld›.
Bat› ‹ran’›n taksimi ile ilgili bu antlaflma ‹stanbul’da Sünnî ahalinin Rusya’ya b›-
rak›ld›¤› düflüncesiyle pek kabul görmedi ve sadrazama karfl› bir tepki olufltu. Bu ara-
da II. Tahmasb, Afganl›larla girdi¤i mücadelede baflar›s›z oldu. Ancak, Horasanl›
Türkmen afliretler II. Tahmasb’›n yan›nda yer ald›. ‹ran’da devam eden çift bafll› gö-
rünüm Afganl› Mahmud Han’›n yerine geçen amcas›n›n o¤lu Eflref Han zaman›nda
da devam etti. O Tahmasb’la olan mücadelesinde Osmanl›lar› yan›na çekebilmek için
büyük tavizler vererek 4 Ekim 1727’de Hemedan Antlaflmas› veya di¤er ad› ile Ah-
med Pafla Antlaflmas›’n› imzalad›. Bu antlaflma ile ‹ran’daki Osmanl› fetihleri tan›n›r-
ken, Eflref Han da kendi meflruiyetini kabul ettirmifl oluyordu. Di¤er taraftan flah II.
Tahmasb bu antlaflmay› tan›mad›¤›n› ilan ediyordu. ‹ran’da taht mücadelesi olanca
h›z› ile devam ederken, fiah Tahmasb’›n yard›m›na Kaçar Türkmen aflireti beylerin-
den Fetih Ali Han ve Avflar (Afflar) Türkmen aflireti beylerinden ‹mamkulu o¤lu Na-
dir Ali Han yetiflti. Onlar›n yard›m›yla Tahmasb, Eflref Han’a karfl› yapt›¤› üç savafl›
kazand› ve onun öldürülmesinden sonra da Afganl›lar› yaln›z ‹ran’dan de¤il, Afga-
nistan’dan da ç›kard›. Böylece II. Tahmasb kendisine yard›m eden Türkmen liderle-
rinin yard›m›yla 1729 y›l›nda Safevî taht›n›n tek hâkimi oldu.
Safevî Devleti bundan sonra Osmanl›lar›n ve Ruslar›n eline geçen topraklar› geri
alabilmek için mücadeleye bafllad›. Nadir Han komutas›ndaki Safevî ordusu bat›da
Osmanl›lar›n elindeki topraklara sald›rd› ve Tebriz, Luristan, Hemedan ve Kirman-
flah’› geri ald›. Haziran 1730’da yap›lan bir antlaflma ile de Osmanl›lar›n daha önce
Safevîlerden ald›klar› Tiflis, Revan ve Kaht d›fl›ndaki topraklar, tamamen elden ç›k-
t›. ‹ran cephesinden birbiri ard›na gelen toprak kay›plar› ve Sünnî ahalinin Safevîler
taraf›ndan öldürüldükleri yönündeki haberler ‹stanbul’da Lale Devri’nin hofl, e¤len-
celi havas›n›n üzerini bir kara bulut gibi kaplad›. Sadrazam›n ve di¤er devlet adamla-
r›n›n zevk ve sefa içindeki yaflamlar›na ve savurganl›klar›na karfl› alttan alta oluflan
muhalif hava, f›rsattan istifade ortaya ç›kmakta gecikmedi. ‹ran cephesinden gelen
haberlerin de etkisiyle kamuoyunda do¤uya bir sefer düzenlenmesi bask›s› oluflturdu.
Ancak, III. Ahmed yeni bir savafla taraftar de¤ildi. Ordu, Haydarpafla sahras›nda se-
fere ç›kmak için beklerken, sadrazam ‹brahim Pafla ifli a¤›rdan al›yordu. Padiflah da
Üsküdar’da kardefli Hatice Sultan’›n kona¤›nda vakit geçiriyordu. Hükümdar›n ve
sadrazam›n sefer konusundaki karars›zl›klar› bir anda ‹stanbul’da etkisini gösterdi ve
isyan havas›n›n oluflmas›na zemin haz›rlad›.
fieyhülislam Seyyid Feyzullah Efendi’nin o¤ullar›n›n ve yak›nlar›n›n liyakat ve
terfi aranmadan önemli görevlere getirilmesi Edirne Vak‘as›’na nas›l zemin haz›rla-
d›ysa, sadrazam Damad ‹brahim Pafla’n›n da damatlar› kaptan-› derya Kaymak Mus-
tafa Pafla ve sadaret kethüdas› (Dahiliye Nâz›r›) Kethüda Mehmed Pafla’y› uzun süre 297
bu görevlerde tutmas›, terfi bekleyenler aras›nda tepkiye neden oluyordu. Ayasofya

OSMANLILAR VE DÜNYA
vâizi ‹spirzâde Ahmed Efendi ve eski ‹stanbul kad›s› Zülalî Hasan Efendi gibi ulema
da, sadrazama olan kinlerinin etkisiyle isyan›n görünmeyen aktörleri aras›nda yerle-
rini ald›lar. Bu arada ‹stanbul’un artan nüfusu beraberinde iflsizlik sorununu günde-
me getirmiflti. Benzer sosyal, idarî ve ekonomik pek çok nedenin bir araya gelmesi,
isyan›n bir anda genifl kitlelere yay›lmas›n› sa¤lad›.
‹syan›n elebafl›s›, Arnavut as›ll› Patrona Halil’di. Osmanl› donanmas›nda bir ara
levent olarak çal›flan ve görev yapt›¤› “Patrona” adl› gemiden dolay› Patrona Halil
diye meflhur olan isyanc› bafl›, donanmadan ayr›ld›ktan sonra yeniçeri oca¤›na girmifl,
Vidin’de kar›flt›¤› bir ayaklanmadan sonra da ‹stanbul’a kaçm›fl ve burada eskicilik,
sat›c›l›k, tellakl›k ve tellall›k gibi bir tak›m ifller yapm›flt›r. Patrona Halil ve befl arka-
dafl›, 28 Eylül 1730 günü Bayezid Camii’nin Kafl›kç›lar kap›s› taraf›ndan yürüyüfle
bafllam›fllar ve Sultan Bâyezid Türbesi’nin önüne geldiklerinde “Ümmet dükkanlar›-
n›z› kapat›n, fler‘ ile davam›z vard›r” diyerek iflin içine dinî duygular› da katarak, çar-
fl› pazar dolafl›p dükkanlar› kapatt›rm›fllar ve taraftarlar›n›n ço¤almas›n› sa¤lam›fllar.
‹flin asl›na bak›l›rsa isyan›n elebafllar› içinde ne bir devlet adam› ne de bir yeniçeri
a¤as› vard›. ‹syanc›lar, halk›n karfl›s›nda ayr›ca Tebriz’in savunulmad›¤›, Sünnî hal-
k›n ‹ranl›lar taraf›ndan öldürüldü¤ü, bütün bu olup bitenlerden de sadrazam›n sorum-
lu oldu¤u gibi argümanlar› s›kça kullanmaktayd›lar. ‹syan patlak verdi¤inde padiflah
ve sadrazam, ordu ile Üsküdar’da bulunmaktayd›. ‹stanbul’un güvenli¤i de sadaret
kethüdas› Mehmed Pafla’n›n sorumlulu¤undayd›. Bafllang›çta da¤›t›lmas› kolay olan
grup, ‹stanbul’daki görevlilerin mesuliyet almak istememelerinin de etkisiyle engel-
lenmedi. ‹syana karfl› tek ciddi teflebbüs, yeniçeri a¤alar›ndan Hasan Pafla’dan geldi,
fakat o da yetersiz kald›.
Esnaf›n dükkânlar›n› kapamas›, hapishanelerin boflalt›lmas› ve yeniçerilerin de is-
yanc›lar› desteklemesi olay›n boyutunu bir anda de¤ifltirdi. Bir anda büyük kalabal›k-
lar olufltu ve 30 Eylül’de III. Ahmed’den, aralar›nda sadrazam ve onun iki damad›n›n
da aralar›nda bulundu¤u otuz yedi kiflinin idam›n› istediler. ‹flin ciddiyetini anlayan
padiflah, baflta damad› ‹brahim Pafla ve onun damatlar› Kaymak Mustafa Pafla ve Ket-
hüda Mehmed Pafla’y› bo¤durtarak isyanc›lara teslim etti. Patrona Halil ve isyan›n di-
¤er elebafllar›, bu sefer de tüm isteklerini yerine getiren Sultan III. Ahmed’in tahttan
feragat etmesini istediler. Kendisine ve ailesine zarar verilmemesi durumunda tahttan
feragat edece¤ini bildiren padiflah, 1 Ekim 1730’da kardefli II. Mustafa’n›n o¤lu I.
Mahmud’u yan›na ça¤›r›p elini öptürdü ve nasihat ederek tahttan çekildi. ‹syan s›ra-
s›nda ‹stanbul tahrip edildi ve ad› Lale Devri ile özdeflleflen Sâdâbâd Köflkü yerle bir
edildi. Ünlü flair Nedim de isyan s›ras›nda öldürülenler aras›ndayd›.
III. Ahmed tahttan indirildikten sonra o¤ullar› Mustafa ve Abdülhamid ile birlik-
te, Topkap› Saray›’n›n Kafes Kasr› denilen dairesine gönderildi ve burada alt› y›l da-
ha yaflad› ve 1736 y›l›nda öldü. Tahtta oturdu¤u yirmi yedi y›l ülkenin imar› için çok
çal›flt›. Sarayda da¤›n›k yerlerde bulunan k›ymetli kitaplar› bir araya toplayarak be-
yaz mermer havuzlu bahçede bir kütüphane infla ettirdi. Annesi için Üsküdar’da Ye-
ni Valide Sultan Camii’ni ve bunun yan›nda bir sebil, çeflme, s›byan mektebiyle bir
imaret yapt›rd›. Galata Kulesi’ni tamir ettirdi. Topkap› Saray›’n›n Bâb-› hümâyun ka-
p›s› önünde yapt›rd›¤› çeflme, Osmanl› mimarisinin en güzel eserlerindendir. Ka¤›t-
hane’de Ça¤layan Kasr› önünde, Hasköy’de, Aynal› Kavak Kasr› civar›nda, Üskü-
dar’da, Üsküdar ‹skele Camii meydan›nda klasik tarzda dört cepheli olmak üzere pek
298 çok çeflme infla ettirdi. III. Ahmed, ayn› zamanda flair ve hattatt›. Kur’an-› kerimler
yazd› ve kendi yapt›rd›¤› Sultanahmet Çeflmesi’ne, kendi fliirini bizzat iflledi.
TAR‹H EL K‹TABI

Do¤u’da ve Bat›’da Savafllar ve Askerî Islahatlar: I. Mahmud Dönemi


Patrona ‹syan›’ndan sonra, II. Mustafa’n›n 1696 y›l›nda do¤an o¤lu I. Mahmud, 1
Ekim 1730’da tahta geçti. O, padiflah oldu¤unda otuz befl yafl›ndayd›. Padiflahl›¤›n›n
ilk günlerini kendisini tahta ç›karan isyanc›lar›n isteklerini yerine getirmekle geçirdi.
Devlet adamlar› ve memurlar, onlar›n istekleri do¤rultusunda atand›. ‹syanc›lar›n li-
deri konumundaki Patrona Halil, her ne kadar I. Mahmud’a ba¤l›l›¤›n› bildirmiflse de
devlet ifllerine müdahaleden bir türlü vazgeçmiyordu. Patrona, bir ara padiflahtan ken-
disini sadaret kaymakam› yapmas›n› istedi. Padiflah ve önde gelen devlet adamlar›,
Patrona’n›n art›k sorun olmaya bafllad›¤›n› düflünmeye bafllad›lar. Bu geliflmeler üze-
rine kaptan-› derya Can›m Hoca Mehmed Pafla bir plan haz›rlad›. Plana göre Patrona
ve arkadafllar›, ‹ran meselesinin konuflulaca¤› divan toplant›s›na davet edilecekler ve
bu esnada yakalan›p öldürüleceklerdi. Patrona ve arkadafllar› 25 Kas›m 1730’da di-
van toplant›s›na davet edildiler ve planland›¤› gibi burada yakalan›p öldürüldüler. ‹s-
yan›n elebafllar›n›n ortadan kald›r›lmas›yla ortal›k tamamen yat›flmad›. Takip eden
günlerde yeni bir isyan teflebbüsü daha görüldü. I. Mahmud, halk› da can›ndan bez-
diren bu kargafla ortam›na son vermek için sancak-› flerif’i ç›kartt› ve 28 Ocak
1731’de genifl bir kitlenin de kendisini desteklemesiyle isyan k›sa sürede bast›r›ld›.
Böylece Patrona ‹syan›’n›n do¤urdu¤u anarfli ortam› sona erdi.
Osmanl›-‹ran Savafllar› ve ‹ran’da Hanedan De¤iflikli¤i
I. Mahmud tahta geçti¤inde Osmanl› Devleti’nin muhtemel rakipleri ‹ran-Safevî,
Avusturya ve Rusya idi. Devlet öncelikle do¤uda ‹ran ile III. Ahmed devrinden beri
devam eden savafllara son vermek istiyordu. fiah II. Tahmasb bir taraftan Osmanl›lar-
la anlaflma çabas› içine girerken, di¤er taraftan büyük bir ordu ile Revan üzerine yü-
rüdü. Osmanl› yöneticileri Safevî flah›n›n elçi göndermekteki amac›n›, dikkatleri bafl-
ka bir tarafa çekerek oyalama takti¤i gütmek olarak de¤erlendirdiler. ‹ran elçi heyeti
Mardin kalesine hapsedildi. I. Mahmud ‹ran seferine serasker (baflkomutan) olarak
Ba¤dat valisi Ahmed Pafla’y› tayin etti. Erzurum valisi Hekimo¤lu Ali Pafla da Revan
üzerine gönderildi.
Ahmed Pafla 30 Temmuz 1731’de Kirmanflah’› savafl yapmadan ele geçirdi. Os-
manl› ordusunun ilerledi¤i haberini alan Safevî flah›, Ahmed Pafla’n›n üzerine geldi
ve 15 Eylül 1731’de Hemedan yak›nlar›nda Kûrican sahras›nda yap›lan savaflta ‹ran
kuvvetleri bozguna u¤rat›ld›. Hekimo¤lu Ali Pafla da kuzeyde 11 Ekim 1731’de Ur-
miye kalesini ve 4 Aral›k 1731’de de Tebriz’i ald›. Osmanl› ordusunun arka arkaya
kazand›¤› baflar›lardan sonra Safevî flah› bar›fl istedi. I. Mahmud döneminin ilk ‹ran
savafl›, 10 Ocak 1732 tarihinde imzalanan Ahmed Pafla Antlaflmas› ile sona erdi. Bu
antlaflmaya göre; Tebriz baflta olmak üzere Bat› Azerbaycan ‹ran’a b›rak›ld›, sadece
Kafkasya Osmanl›larda kald›. Güneyde, Kasr-› fiirin s›n›r› de¤iflmezken, kuzeyde de
Aras nehri s›n›r kabul edildi. Savafl meydanlar›nda kazan›lan yerlerin antlaflma ile ter-
kedilmesi, Padiflahta ve halk aras›nda hoflnutsuzluk yaratt›. Bunun üzerine sadrazam
Topal Osman Pafla azledildi ve yerine Mart 1732’de Hekimo¤lu Ali Pafla getirildi.
Ahmed Pafla Antlaflmas› Osmanl› taraf›n› oldu¤u kadar ‹ran taraf›n› da memnun
etmemiflti. ‹ran’da ortaya ç›kan kargafladan istifade eden Avflar Nadir Ali Han, II.
Tahmasb’› tahttan indirip, yerine henüz bir yafl›nda olan Tahmasb’›n o¤lu Abbas’›,
Temmuz 1732’de Safevî taht›na geçirdi. Asl›nda bu taht de¤iflikli¤i sembolik bir an-
lam tafl›maktayd›. Bu de¤ifliklik bir bak›ma, Nadir Ali’nin ‹ran’da yönetimi ele geçir-
mesinin önünü açmaktayd›. ‹ran’daki taht de¤iflikli¤inden sonra yap›lan aç›klamada 299
Osmanl›larla yap›lan Ahmed Pafla Antlaflmas›’n›n tan›nmad›¤› ilan edildi. Böylece

OSMANLILAR VE DÜNYA
Osmanl› ‹ran iliflkileri yeniden bozulmaya bafllad›.
Osmanl› Devleti ‹ran’›n bu tavr› karfl›s›nda 1732’de tekrar savafl ilan etti. Bu ara-
da Nadir Ali Han da Ba¤dat’› kuflatt›, fakat Erzurum valili¤ine tayin edilen eski sad-
razam Topal Osman Pafla’n›n yard›m› ile bu kuflatma kald›r›ld›. Ancak, Osmanl›-‹ran
kuvvetleri önce Musul, sonra da fiehrizor (Kerkük) yak›nlar›nda karfl› karfl›ya geldi.
Musul taraf›nda baflar› sa¤layamayan Safevîler, Kas›m 1733’te fiehrizor yak›nlar›n-
da Osmanl› ordusunu yendi. Bu savaflta Topal Osman Pafla flehit oldu. Nadir Ali Han
güneydeki baflar›lar›ndan sonra ayn› y›l Kafkaslarda da sald›r›ya geçti. Ruslar›n yar-
d›m›yla fiirvan’› ald›. Tiflis’i kuflat›p alamayan Nadir Ali Han, 14 Temmuz 1735’te
Bogeverd civar›nda Arpaçay’da yap›lan savaflta, Abdullah Pafla komutas›ndaki Os-
manl› ordusunu yenilgiye u¤ratt›. Bu savafltan sonra Gence, Tiflis ve Revan ‹ran’a
geçti. Safevî Devleti Kafkasya’daki baflar›s›n› Irak cephesinde de sürdürdü ve Derne
ve fiehrizor gibi flehirleri ele geçirdi.
Nadir Ali Han Kafkaslarda ve Irak cephesinde büyük ölçüde hedefine ulaflm›fl, s›-
ra Osmanl›larla bar›fl yapmaya gelmiflti. Bu arada bat›da Avusturya ile Rusya aras›n-
da, Osmanl›lar aleyhinde bir ittifak yap›lm›flt›. Osmanl› Devleti muhtemel bir savafl
durumunda zor duruma düflmemek için Nadir Ali Han’›n bar›fl teklifini kabul etti.
Her geçen gün Nadir Ali Han’›n ‹ran’daki itibar› ve gücü art›yordu. O, Ruslar› ve Os-
manl›lar› ‹ran’dan atan komutan olarak görülüyordu. Bu s›rada çocuk yafltaki Safevî
flah› III. Abbas’›n ölmesi üzerine, ‹ran’›n önde gelen temsilcileri Nadir Ali Han’› 6
Mart 1736’da flah ilan ettiler. Böylece 1500’lü y›llar›n bafl›nda fiah ‹smail ile tarih
sahnesine ç›kan Safevî hanedan›, 236 y›l süren bir hükümranl›ktan sonra yerini Av-
flar hanedan›na b›rakt›. Yeni hanedan›n›n ilk hükümdar› da Nadir Ali Han oldu.
Osmanl› Devleti ile ‹ran aras›nda 1723’ten beri devam eden savafl art›k sona ge-
linmiflti. 16-17. yüzy›llardaki savafllarda oldu¤u gibi, yine iki ülke kayda de¤er bir ba-
flar› elde edememiflti. Sadece her iki taraftan pek çok kimse ölmüfl, kaynaklar bofl ye-
re harcanm›fl, hatta Osmanl› taraf›nda Lale Devri denilen bir dönem kanl› bir flekilde
kapanm›flt›. Bu savafllar ‹ran taraf›nda da etkisini göstermifl, taht de¤iflikli¤inden de
öte hanedan de¤iflikli¤ine neden olmufltu. Osmanl›larla, ‹ran-Avflar Hanedan› aras›n-
da, 1639 Kasr-› fiirin Antlaflmas›’nda kabul edilen s›n›rlar esas olmak üzere 1736 y›-
l›nda ‹stanbul Antlaflmas› imzaland›. Bu antlaflma s›ras›nda tart›fl›lan en önemli konu,
fiiî-Caferî mezhebinin ‹slam dünyas›nda beflinci mezhep olarak tan›nmas› yönünde-
ki ‹ran taraf›n›n teklifiydi. ‹ran’›n yeni flah›, Sünnîler taraf›ndan kabul edilen Hanefi,
fiafiî, Hanbelî ve Malikî d›fl›nda beflinci f›k›h mezhebi olarak Caferî mezhebinin de
kabul edilmesini istiyordu. Osmanl› ulemas› uzun tart›flmalardan sonra Caferî mez-
hebinin hak mezhep olmad›¤› hükmüne vard›. Osmanl› taraf›ndan olumsuz görüfl gel-
mesine ra¤men, Nadir Ali fiah kendi ülkesinde Sünnî mezhepleri resmen tan›d›. O,
böyle bir karar vermekle, ‹ran’la Osmanl› aras›ndaki gerginli¤i azaltma ve ülkesinde-
ki Caferî din adamlar›n›n nüfuzunu k›rma amac› gütmekteydi. ‹stanbul Antlaflmas› ile
Osmanl›lar, Nadir Ali’nin flahl›¤›n› resmen kabul ettiler. Daha sonra ‹ran’a gönder-
dikleri elçi heyeti ile de Nadir Ali’yi tebrik ettiler.
Lehistan Veraset Savafl› ve Rusya-Avusturya ‹ttifak›
Rusya, çar I. Petro’nun 1725’te ölümünden, bir Alman prensesi olan III. Petro’nun efli
çariçe II. Katerina’n›n [Yekaterina] (1762-1796) tahta ç›k›fl›na kadar, istikrars›z bir
dönem geçirdi. K›sa süre baflta kalan yöneticiler, saray darbeleri ve asillerin yeniden
300 güçlenmesi gibi bir tak›m iç geliflmelerin de etkisiyle, I. Petro’nun gerçeklefltirdi¤i re-
formlar devam ettirilemedi. Bu dönemde Rus d›fl iliflkilerine çarlardan daha çok on-
TAR‹H EL K‹TABI

lar›n yard›mc›lar›n›n yön verdi. Bu dönemde Rusya’n›n d›fl politikas›na yön verenle-
rin bafl›nda Ostermann ve Bestujev gelmektedir. Bu iki diplomat devlet adam› 1725-
1762 y›llar› aras›nda Rusya’n›n d›fl siyasetinde aktif rol ald›lar. Yay›lma sahalar› için-
de yer alan ‹sveç, Lehistan ve Osmanl› devletlerini zay›flatmak ve Avrupa ülkeleri ile
diplomatik iliflkiler kurmay› esas alan politikalar gelifltirdiler. Bu arada ‹sveç’in art›k
eski gücünde olmamas›, Rusya’n›n Lehistan ve Osmanl› üzerine yo¤unlaflmas›na ne-
den oldu.
I. Petro d›fl iliflkilerde Fransa ile ittifak oluflturmaya önem veriyordu. Onun ölü-
münden sonra yerine geçenler ve d›fl iliflkileri yönlendirenler Fransa ile ittifak giri-
flimlerini önemsemediler. I. Petro sonras› dönemde, Avusturya Habsburglar› ile ilifl-
kiler ön plana ç›kmaya bafllad›. Nitekim Rus diplomat ve d›fl iliflkilerden sorumlu Os-
termann 1726’da Avusturya ile ittifak görüflmeleri yapt›. Bu görüflmeler Rusya’n›n
1762’ye kadarki d›fl siyasetinde Avusturya’n›n yerini belirledi. Bu dönemde Rus yö-
neticilerde, Avusturya’n›n Fransa’ya göre Rusya’ya daha yak›n bir müttefik olabile-
ce¤i ve Fransa’n›n askerî gücünün fazla abart›ld›¤› düflüncesi olufltu. Rusya’n›n dip-
lomatik alanda saf de¤ifltirmesi Fransa’n›n Rusya’ya karfl› propaganda yapmas›n›n
önünü açt›. Bu arada Ostermann, 1733’ten itibaren Avusturya ile oluflturulan ittifak›
ülkesinin yarar›na kullanmaya bafllad›. Petro zaman›nda ‹sveç’in zay›flat›larak Balt›k
k›y›s›ndaki limanlar›n ele geçirilmesinden sonra, flimdiki hedef Lehistan’›n hâkimi-
yet alt›na al›nmas›yd›.
Lehistan kral› ››. August (Ogüst) 1733 y›l›nda öldü. Onun yerine kral olmak için
iki aday ç›kt›. Bunlardan biri, Fransa kral› XV. Louis’nin kay›npederi Lehistan eski
kral› Stanislaw Lençinski (1704-1709), di¤eri de III. August’tu. Taht adaylar›ndan bi-
rincisini Fransa, ikincisini Rusya desteklemekteydi. Böylece Rusya ve Fransa, Lehis-
tan kral› seçimi yüzünden karfl› karfl›ya geldi. Bu arada Avusturya da Rusya’n›n ya-
n›nda yer ald› ve iki taraf aras›nda 1733-1735 y›llar› aras›nda Lehistan Veraset Savafl-
lar› ad› verilen bir dizi savafl yap›ld›. Bu savafllar› Rusya taraf› kazand› ve Lehistan
taht›na III. August (1733-1763) geçti. 1738’de imzalanan Viyana Antlaflmas› ile Le-
histan Veraset Savafl’› tamamen sona erdi. Rusya kazand›¤› bu baflar›dan sonra Av-
rupa’da hat›r› say›l›r devletler aras›na girdi ve nüfuzunu art›rd›. 1741’de D›fl ‹liflkiler
Bakanl›¤›’na getirilen Bestujev, d›fl siyasetteki u¤rafl alan›n› bu kez Prusya olarak be-
lirledi. Rusya’n›n Prusya ile olan mücadelesinde Avusturya Habsburglar› da yanlar›n-
da yer ald›. Çünkü Prusya, Avusturya topraklar› üzerinde genifllemek istiyordu. ‹ki
ülke aras›ndaki ortak ç›kar ister istemez beraber hareket etmeye zemin haz›rlad›.
Avrupa’daki güçler aras›ndaki mücadelede Osmanl› Devleti, istese de olaylar›n
d›fl›nda kalam›yordu. Oluflan ittifaklara do¤rudan kat›lmasa da, bazen kendileriyle il-
gili bir plan›n parças› oluyordu. Lehistan’da taht mücadelesinin bafllad›¤› y›l, Rus ça-
riçesi Anna ile Avusturya imparatoru VI. Karl (imparatorlu¤u 1711-1740) Osman-
l›’ya karfl› ittifak oluflturdular. ‹ki ülkenin ald›¤› karara göre Avusturya, Bosna ve
Hersek’i alacakt›. Osmanl› topraklar›na karfl› ilk sald›r›y› Ruslar yapacak, daha sonra
Avusturya imparatoru görünürde Osmanl›larla Ruslar›n aras›n› bulmaya çal›flacakt›.
Bu arada zaman kazanan Avusturya, Rusya’n›n yan›nda savafla kat›lacak ve Osman-
l›lara karfl› yeni bir cephe aç›lacakt›.
Osmanl›-Avusturya-Rusya Savafllar›
Rusya, Lehistan sorununu çözdükten sonra yönünü Osmanl› topraklar›na çevirdi. Bu
arada Osmanl›-Rusya s›n›r›nda, Kazaklar ve Tatarlar birbirlerinin topraklar›na karfl›-
l›kl› ak›nlar yapmaktayd›. Rusya bu ak›nlar› bahane ederek, Nisan 1736’da Azak ve 301
K›lburun kalelerine sald›rd›. Ayr›ca Don nehri üzerinde donanma bulundurarak, Os-

OSMANLILAR VE DÜNYA
manl›lara ‹ran seferi için yard›ma giden K›r›m kuvvetlerini Kabartay bölgesinden ge-
çirtmedi. Rusya, Osmanl›lar›n ‹ran’la yapt›¤› savaflta, Nadir Ali fiah’› destekliyordu.
Ruslar›n bu sald›rgan tav›rlar› karfl›s›nda, ‹ran’la savafl halinde oldu¤u için, Osman-
l›lar fazla ses ç›karamad›. Azak ve K›r›m’a yap›lan son Rus sald›r›lar›, ‹ran’la bar›fl›
h›zland›rd›. Rusya ve Avusturya’n›n Avrupa’daki rakibi Fransa ise, Lehistan’da ba-
flar›s›z olduktan sonra Osmanl› Devleti’ni Rusya’ya karfl› savafl açmaya teflvik ediyor-
du. Fransa bu görevi ‹stanbul’daki elçisi Marquis de Villeneuve’e (Marki dö Vilnöv)
b›rakm›flt›. Frans›z elçisinin de teflvikiyle I. Mahmud 2 May›s 1736’da Rusya’ya sa-
vafl ilan etti.
Rusya’n›n Alman as›ll› Mareflal Münich komutas›ndaki ordusu, tarihte ilk defa
Urkap›’y› afl›p, 28 May›s 1736’da K›r›m’a girdi ve burada büyük tahribat yapt›. K›sa
süre sonra II. Fetih Giray, Ruslar› yenip K›r›m’dan att› ve Ukrayna içlerine kadar Rus
ordusunu takip etti. Osmanl›lar›n savafl bafllatma gerekçeleri aras›nda, Rusya ve
Avusturya’n›n daha önceki antlaflmalara ayk›r› olarak Lehistan ifllerine müdahale et-
meleri ve Ruslar›n Osmanl› topraklar›na sald›rmalar› yer al›yordu. Rusya cephesin-
den gelen sald›r› haberleri üzerine sadrazam Silahdar Mehmed Pafla Babada¤›’na ha-
reket etti. Di¤er taraftan Osmanl› donanmas› da Karadeniz’e ç›kt›. Avusturya, Rusya
ile yapt›¤› ittifak gere¤i arabulucu rolüne büründü. Ancak, Avusturya’n›n niyeti Os-
manl› ordusunu oyalamak ve savafl haz›rl›¤› için zaman kazanmakt›.
Ruslar›n savafl›n ilk günlerinde arka arkaya baflar›lar kazanmas›ndan ümitlenen
Avusturya, 1737 y›l›nda Osmanl› Devleti’ne savafl ilan etti. Böylece Pasarofça Ant-
laflmas›’nda belirlenen yirmi y›l savafl yapmama maddesi ihlal edilmifl oldu. Ruslar›n
Özi’yi ele geçirdikleri günlerde Avusturyal›lar da Osmanl› topraklar›na üç koldan;
Banyaluka, Nifl ve Bükrefl üzerinden sald›r›ya geçtiler. Cephelerdeki bu geliflmeler
üzerine sadrazaml›¤a Muhsinzâde Abdullah Pafla getirildi ve serdar-› ekrem tayin
edildi. Yeni sadrazam orduya moral ve canl›l›k kazand›rd›. Zaten Osmanl› ordusun-
da, dönemin en parlak asker devlet adamlar› bulunuyordu. Köprülüzâde Ahmed Pafla
Nifl’te; eski sadrazam Bosna beylerbeyi Hekimo¤lu Ali Pafla Banyaluka’da; ‹vaz
Mehmed Pafla da Vidin’de Avusturya kuvvetlerini yendiler. Üstün Osmanl› komutan-
lar› karfl›s›nda Avusturya kuvvetleri Eflak ve Bo¤dan’da istedikleri baflar›y› elde ede-
mediler. 1737 y›l› Osmanl›lar aç›s›ndan Avusturya cephesinde olumlu geçti. Ertesi y›l
sadrazam Ye¤en Mehmed Pafla komutas›ndaki Osmanl› ordusu Belgrad ve Adakale
gibi flehirleri geri alabilmek için sefere ç›kt›. Çevredeki pek çok kale Osmanl›lar›n eli-
ne geçmesine ra¤men Belgrad al›namad›. Bu s›rada sadrazam, Avusturya’n›n yöneti-
mi alt›nda kalmak istemeyen Macar halk›n› yan›na çekebilmek için Tekirda¤’da ika-
met eden II. Rakoczy Ferenc’in o¤lu Erdel prensi Rakoczy Josef’i ‹stanbul’a getire-
rek padiflah›n huzurunda krall›k kürkü giydirdi ve Erdel’e gönderdi. Ancak, Rakoczy
Josef’in cephede ölmesi Osmanl› Devleti’nin plan›n› bozdu.
Osmanl› Devleti savafl›n ilerleyen aflamalar›nda Rus cephesindeki durgunlu¤u da
üzerinden att›. Numan Pafla komutas›ndaki Osmanl› ordusu Aksu ve Turla boylar›n-
da Ruslar›n sald›r›lar›n› durdurdu. Karadeniz’e ç›kma arzusunda olan Rus donanma-
s› Osmanl› donanmas› taraf›ndan saf d›fl› b›rak›l›rken, Özi ve K›lburun kaleleri de
Ruslardan geri al›nd›. Fransa bu kez savafl› durdurmak için arac› olmak istedi. Ancak,
Avusturya ve Rusya’n›n arka arkaya ald›klar› yenilgiler, bar›fl masas›nda istedikleri-
ni alamayacaklar› endiflesiyle antlaflmay› zorlaflt›r›yordu. Osmanl› ordusu 1739 baha-
302 r›nda yeni bir sefere ç›kt›. Sadrazam ‹vaz Mehmed Pafla komutas›ndaki Osmanl› or-
dusu Belgrad üzerine yürüdü ve 1 Eylül 1739 günü Avusturya ordusunu yendi ve ba-
TAR‹H EL K‹TABI

r›fla mecbur etti.


Avusturya’n›n bar›fl› kabul etmesi müttefiki Rusya’y› zora soktu. Rusya’y› bar›fla
zorlamak için baflta Fransa olmak üzere baz› Avrupa devletlerinden bask› gelmeye
bafllad›. Bu arada ‹sveç-Fransa ittifak›, k›sa bir süre sonra patlak verecek olan 1741-
1743 Rus-‹sveç Savafl›’na zemin haz›rlad›. Osmanl› Devleti bir taraftan da Avrupa’da
diplomasi ata¤›na geçti. Prusya ile görüflmelere bafllad› ve ‹sveç ile ticaret antlaflma-
s› imzalad›. Avusturya’n›n savafltan çekilmesi, artan siyasî ve diplomatik bask›lar ve
‹sveç’le savafl ç›kma ihtimali, Ruslar› da bar›fla zorlad›. 18 Eylül 1739 tarihinde
Avusturya ve Rusya ile Osmanl› taraf› Belgrad Antlaflmas›’n› imzalad›. Antlaflmay›,
Osmanl› Devleti ad›na sadrazam ‹vaz Mehmed Pafla, Avusturya ad›na Kont Neipperg
imzalad›. Yirmi yedi y›l geçerli olmas› kabul edilen Belgrad Antlaflmas›, yirmi üç
maddeden oluflmaktayd›. Bu antlaflman›n öne ç›kan maddeleri flunlard›r: 1- Avustur-
ya, Belgrad ve Sabacz’› Osmanl›lara b›rakt›. 2- Tuna ve Sava iki devlet aras›nda s›-
n›r kabul edildi. 3- Avusturyal›lar›n yapt›klar› baz› askerî tesislerin y›k›lmas› ve esir-
lerin de¤ifltirilmesi benimsendi. Fransa elçisi Marquis de Villeneuve arac›l›¤›yla Rus-
ya ile de on befl maddeden oluflan bir antlaflma imzalanm›flt›r. Bu ‹kinci Belgrad Ant-
laflmas›’n›n öne ç›kan maddeleri flunlard›r: 1- Azak kalesinin y›k›larak arazisinin ta-
rafs›z hale getirilmesi kabul edildi. 2- Büyük ve Küçük Kabartay topraklar› ba¤›ms›z
hale getirildi. 3- Rusya’n›n Karadeniz’de savafl ve ticaret gemisi bulundurmamas› ka-
rarlaflt›r›ld›.
Osmanl› Devleti, Karlofça ve Pasarofça antlaflmalar›nda kaybetti¤i topraklar›n bir
k›sm›n› Belgrad Antlaflmas› ile yeniden ele geçirdi. Bu antlaflman›n bir baflka özelli-
¤i de, Osmanl› Devletinin bat›da imzalad›¤› son kazançl› antlaflma olmas›d›r. Belgrad
Antlaflmas›’ndan sonra Osmanl› Devleti, Avusturya ve Rusya’ya elçi göndermifl, o
ülkelerden de buna karfl›l›k verilmifltir. Antlaflma, geçici bir dönem için de olsa Os-
manl›lar›n toparlanmas›n› sa¤lam›flt›r. Bu arada, gerek savafl gerekse bar›fl görüflme-
leri s›ras›nda Osmanl›lar›n taraf›n› tutan Fransa ile 1740 y›l›nda Kanuni döneminde
tan›nan imtiyazlar› geniflleten ve süre s›n›rlamas› koymayan yeni bir kapitülasyon
antlaflmas› imzalanm›flt›r. Böylece Fransa, bir taraftan iki rakibinin de zarar›na sonuç-
lanan antlaflmalarla onlar› zay›flat›rken, di¤er taraftan geniflletti¤i ticarî imtiyazlarla
‹ngiltere ve Hollanda’n›n önüne geçmifltir.
‹ran’la Yeniden Savafl
Osmanl›lar bat›da Avusturya ve Rusya ile savafl›rken, ‹ran’da tahtta bulunan Avflar
hanedan›ndan Nadir Ali fiah da 1737-1741 y›llar› aras›nda do¤uya, Afganistan ve
Hindistan üzerine seferler düzenledi. Nadir Ali fiah do¤uda ald›¤› baflar›larla gücünü
art›rm›fl ve yönünü Osmanl›’ya çevirmiflti. Yeni dönemde de Osmanl›larla iliflkileri-
ni 1736’da b›rakt›¤› yerden sürdürmeye kararl›yd›. 1741’de önce fiirvan’a yöneldi.
Orada büyük bir direniflle karfl›lafl›nca geri çekildi. Bu arada daha önce antlaflmay›
uzatmak için Hac› Han ad›ndaki bir elçiyi, beraberinde 3.000 kifli oldu¤u halde ‹stan-
bul’a gönderdi. ‹ran elçi heyetinin getirdikleri hediyeler aras›nda üzeri eflsiz mücev-
herlerle ifllenmifl akmifle (ipekli) kumafllar, on fil ve de¤erli silahlar vard›. fiaflal› bafl-
layan Osmanl›-‹ran iliflkileri bir anda yerini eski tart›flmalara b›rakt›. Nadir Ali fiah,
Caferî mezhebinin beflinci mezhep olarak kabul edilmesi, hac s›ras›nda Kâbe’nin
çevresindeki dört mezhep minberlerinin yan›na bir de Caferîler için minber konulma-
s›, ‹ranl› hac›lar›n Kâbe’ye giderken kendi hac emirleri ile gitmesi gibi isteklerini Os-
manl› padiflah›na iletti.
I. Mahmud’un önde gelen Osmanl› ulemas› ile yapt›¤› toplant›da, ‹ran fiah›’n›n is- 303
teklerinin kabul edilemeyece¤i yönünde bir karar ç›kt›. Bu arada Osmanl› taraf› yeni

OSMANLILAR VE DÜNYA
bir savafl için de haz›rlanmaya bafllad›. ‹ran’la iliflkileri iyi bilen Hekimo¤lu Ali Pa-
fla, sadrazaml›¤a ikinci defa getirildi. Osmanl› Devleti bir taraftan savafl haz›rl›klar›-
n› sürdürürken di¤er taraftan da ‹ran’daki siyasî ortam› kar›flt›rma çabas› içine girdi.
Sak›z Adas›’nda rehin tutulan fiah Hüseyin’in çocuklar›ndan fiah Safî, ‹stanbul’a ge-
tirilip flah ilan edildi ve bafl›na flahl›k tâc› giydirilerek s›n›r bölgesine gönderildi. Ey-
lül 1743’te Hekimo¤lu Ali Pafla sadaretten azledildi ve yerine Seyyid Hasan Pafla ge-
tirildi. Onun sadarette oldu¤u y›llarda ‹ran’la fliddetli çat›flmalar oldu ve Osmanl›lar
‹ran’a karfl› üstünlük sa¤lad›. ‹ran taraf›nda da ifller pek yolunda gitmiyordu. ‹ran’da-
ki han ve beyler Nadir Ali’den yüz çevirmifl, iç çekiflmeler had safhaya ulaflm›flt›. Ni-
hayet iki ülke aras›nda 4 Eylül 1746’da Kasr-› fiirin Antlaflmas› esaslar› üzerinden,
‹stanbul Antlaflmas› ad› ile an›lan bir antlaflma daha imzaland›.
Bu yap›lan ‹stanbul Antlaflmas›’n› Kasr-› fiirin Antlaflmas›’ndan ay›ran üç önem-
li nokta vard›r. Birincisi, ‹ranl› hac›lar›n Osmanl› hac›lar› gibi Mekke Emiri’nin hi-
mayesinde olmas›, ikincisi, her iki tarafta üç y›lda bir de¤ifltirilmek üzere karfl›l›kl›,
maslahatgüzar seviyesinde temsilciler bulundurulmas›, üçüncüsü de, her iki ülkenin
savafl esirlerini karfl›l›kl› olarak geri göndermeleri. Böylece 1746’da imzalanan ant-
laflma ile 1723’ten itibaren aral›klarla devam eden Osmanl›-‹ran savafllar› sona erdi.
1739 Belgrad Antlaflmas› ile bat› ve kuzey, 1746 Osmanl›-‹ran Antlaflmas› ile de do-
¤u s›n›rlar›n› emniyet alt›na alan I. Mahmud’a, baflar›lar›ndan dolay› “Gazi” unvan›
verildi. Osmanl›larla yap›lan antlaflmadan sonra ‹ran’da iç kar›fl›kl›k devam etti. K›-
sa bir süre sonra Nadir Ali fiah öldürüldü ve yerine Ali Han hükümdar oldu. I. Mah-
mud saltanat›n›n takip eden y›llar›nda ‹ran’daki kargafla ortam›ndan yararlanmay› dü-
flünmedi ve yap›lan antlaflmaya sad›k kald›. Sonraki dönemlerde Osmanl›larla ‹ranl›-
lar bir daha uzun süre karfl› karfl›ya gelmediler.
Askerî Islahat Teflebbüsleri ve Osmanl› Hizmetindeki Avrupal›lar
Osmanl› askerî düzeninde bozulma, yukar›da da de¤inildi¤i gibi, 16. yüzy›l›n sonla-
r›ndan itibaren bafllam›fl, zamanla ivme kazanarak 18. yüzy›lda en üst seviyesine ulafl-
m›flt›r. Yeniçeri Oca¤›’nda öncekilere göre genifl çapl› ilk ›slahat teflebbüsü 18. yüz-
y›l›n bafllar›nda II. Mustafa ve sadrazam Amcazâde Hüseyin Pafla’n›n çal›flmalar›yla
sergilenmifl, ocaktaki yabanc›lar temizlenmifl ve bu sayede 70.000 olan mevcut, yar›-
ya indirilmifltir. Ayn› dönemde yaya ve süvari kap›kulu ocaklar› da say›ca azalt›lm›fl-
t›r. Yine bu yüzy›l›n bafllar›nda timarl› sipahi teflkilat›nda da düzenlemelere gidilmifl
ve timar sahiplerinin beratlar›n› yenilemeleri sa¤lanm›flt›r.
18. yüzy›lda Osmanl› ‹mparatorlu¤u, arka arkaya gelen toprak kay›plar›ndan son-
ra Avrupa’n›n askerî yönden üstünlü¤ünü aç›ktan fark etmeye bafllad›. Bunun için ça-
reler aramaya bafllayan yöneticiler, Avrupa’daki geliflmeleri yak›ndan tan›yan kimse-
lerden yararlanmak istediler. Bu düflüncelerle Osmanl› askerî düzeninde yap›lmas›
gerekenlerle ilgili, Fransa’da Huguenot da denilen kalvinistlere karfl› sergilenen sert
tav›r sonras›nda ülkesini terk eden De Rochefort ad›ndaki subaya, III. Ahmed döne-
minde bir rapor haz›rlat›ld›. De Rochefort bu raporunda Avrupa’n›n geliflmifl ve üs-
tün askerî tekniklerini bilen dan›flmanlar›n getirilmesini ve onlar›n gösterdi¤i yolda
ilerlenmesini tavsiye etmifltir. Askerî birimlerde teknik ›slahatlar yap›lmas› görüflü,
kendisini matbaan›n kurucusu olarak tan›d›¤›m›z, ama bu özelli¤inin ötesinde yazd›-
¤› eserler ve sundu¤u raporlarla da dikkati çeken ve ilk defa Osmanl› Devleti’nde ni-
zâm-› cedîd (yeni düzen) tabirini kullanan ‹brahim Müteferrika taraf›ndan da öneril-
304 mifltir. I. Mahmud bu düflüncelere kat›lmakla birlikte, Osmanl› Devleti içinde Avru-
pa’n›n askerî teknikleri hakk›nda detayl› bilgiye sahip kimse olmamas›ndan, Avrupa
TAR‹H EL K‹TABI

kökenli askerî dan›flmanlardan yararlanma yoluna gitti.


I. Mahmud’un saltanat›n›n ilk y›llar›nda ‹stanbul’a gelen Frans›z soylusu Ale-
xandre Comte de Bonneval (1675-1747), ayn› zamanda iyi bir asker olan dönemin
sadrazam› Topal Osman Pafla’n›n dikkatini çeker. Bonneval, XIV. Louis’nin ordu-
sunda ‹spanya savafllar›na kat›lm›fl, kral ile anlaflmazl›¤a düfltükten sonra Avrupa’n›n
çeflitli ülkeleri ad›na savafllara kat›ld›ktan sonra Saraybosna’da Osmanl› Devleti’ne il-
tica etmiflti. Topal Osman Pafla, Avrupa taktikleri, disiplini ve silahlar› ile donanm›fl
modern bir piyade kuvvetinin kurulmas› yönündeki görüflünü daha önce padiflaha an-
latm›fl ve onun ilgisini çekmiflti. fiimdi hem padiflah›n hem de sadrazam›n askerî ko-
nularda kendisinden yararlanabilecekleri Avrupal› bir asker karfl›lar›nda durmaktad›r.
Ancak, sorun Bonneval’in bir H›ristiyan olarak devlet hizmetinde çal›flt›r›lmas›n›n
alaca¤› tepkidir. Bu konu, Bonneval’in ‹slâmiyet’i kabul etmesi ve Ahmed ad›n› al-
mas› ile çözülmüfltür.
Ahmed A¤a ilk olarak padiflaha bütün askerî kurumlar› Frans›z ve Avusturya ör-
neklerine göre yeniden kurmak için bir plan sundu. Buna göre, askerlik bir meslek ha-
line getirilecek, askere düzenli ayl›k ve emeklilik ayl›¤› ödenecek, yeniçeri birlikleri
daha küçük parçalara ayr›lacak, bafllar›na kendi yetifltirece¤i subaylar getirilip disip-
lin sa¤lanacakt›. Yeniçerilerin bu planlara karfl› gelmesi ve henüz flartlar›n da bu tür
›slahatlara uygun olmamas› üzerine padiflah, onu timar düzeninin bozulmas›yla art›k
kullan›lmayan humbarac›, yani bir nevi el bombas› kullanan birlikleri ›slah etmekle
görevlendirdi. Pafla unvan› da verilen Ahmed A¤a böylece humbarac›bafl› oldu. Bun-
dan sonra da kendisine Humbarac› Ahmed Pafla denildi.
Sadrazam Topal Osman Pafla, Ahmed Pafla’ya e¤itim alanlar›, k›fllalar ve Üsküdar
yak›nlar›nda Ayazma Saray›’nda yeni bir çal›flma yeri tahsis etti. Humbarac›bafl›’na
‹slâmiyet’i seçen üç Frans›z subayla, ‹rlandal› ve ‹skoçyal› paral› askerler de yard›m-
c› olarak görevlendirildi. Humbarac› Ahmed Pafla buraya saray›n muhaf›z› olan Bos-
tanc› birliklerinden ö¤renci ald›. Humbarac› oca¤› 1734 y›l›nda, 300 kifli ile Avrupa
tarz›nda giyinen, bat›da kullan›lan silahlarla talim yapan bir birlik haline getirildi.
Ayr›ca bu ocakta baflar›l› ve ça¤dafl bir e¤itim verilebilmesi için Hendesehane ya da
Humbarahane denilen bir askerî mühendis okulu kuruldu. Bu okul, Osmanl› döne-
minde askeri amaçla aç›lan ilk okul olup, flimdiki Topçu At›fl Okulu’nun çekirde¤i
kabul edilmektedir.
Humbarac› Ahmed Pafla’n›n birlikleri 1736 y›l›nda Avusturya cephesine götürül-
dü. Modern e¤itim alan humbarac›lar cephede, teknik bak›mdan geri kalm›fll›¤›n›n
fark›nda olan yeniçerilerin muhalefeti ile karfl›laflt›lar. Ayr›ca Humbarac› Ahmed Pa-
fla ile sadrazam Silahdar Mehmed Pafla aras›nda ç›kan sert tart›flmalar, humbarac›
oca¤›n›n gelece¤ini etkiledi ve 1738 y›l›nda Ahmed Pafla Kastamonu’ya sürgüne gön-
derilirken, okulu ve ö¤rencilerinin ödenekleri de kesildi. Ancak bu sürgün uzun sür-
medi. K›sa bir süre sonra Humbarac› Ahmed Pafla görevine iade edildi ve 1747 y›l›n-
da ölene kadar hizmetine devam etti. Onun ölümünden sonra humbarac› oca¤›ndaki
e¤itim hizmeti evlatl›¤› Milanolu Süleyman A¤a ad›ndaki mühtedî taraf›ndan devam
ettirildi. Fakat yeniçerilerin artan muhalefeti üzerine, 1750’de oca¤›n faaliyeti tama-
men durduruldu.
Humbarac› Ahmed Pafla sadece askerî alanlarda de¤il, d›fl ifllerinde de I. Mah-
mud’a dan›flmanl›k yapt›. O imparatorlu¤un savunmas›n›n sadece askerî gücün art›-
r›lmas› ile mümkün olamayaca¤›n›, ayn› zamanda ekonomik güce de sahip olunmas› 305
gerekti¤ini ileri sürmüfl ve tavsiyelerde bulunmufltur. Ayr›ca saray teknik hizmetleri-

OSMANLILAR VE DÜNYA
nin modernlefltirilmesine katk› sa¤larken, top dökümhanesi, baruthane ve tüfek fabri-
kas› da kurdurmufltur. Humbarac› Ahmed Pafla sadece topçu oca¤›nda düzenleme ya-
p›lmas› ile yetinilmemesini, di¤er askerî alanlarda da yenili¤e gidilmesini istiyordu.
Ancak padiflah, yeni bir isyan endiflesiyle, Humbarac›’n›n bu görüfllerine pek s›cak
bakmad› ve eski düzen içinde yenilik yap›lmas› yolunu tercih etti.
Sultan I. Mahmud’un saltanat›n›n son y›llar› bar›fl içinde geçti. Yaln›z bu y›llarda
meydana gelen müzmin yang›nlar ‹stanbul’a büyük zarar verdi. 29-30 Temmuz
1754’te bütün Trakya’y› sarsan fliddetli deprem, özellikle Hafsa ve Edirne’de büyük
hasarlara neden oldu. Edirne’de baflta Selimiye Camii, Üçflerefeli Camii olmak üze-
re pek çok yap›da büyük hasar meydana geldi. Aral›klarla birkaç ay devam eden dep-
remlerde, binlerce insan öldü ve yaraland›. Trakya depreminden bir ay kadar sonra bu
kez 3 Eylül 1754’te ‹stanbul’da bir deprem oldu. ‹ki dakika süren sars›nt›yla baz› bi-
nalar y›k›ld› ve surlarda hasar meydana geldi. Deprem 5-6 gün devam etti ve flehir on
dört defa salland›. Fatih, Ayasofya ve Bayezid camilerinin kubbeleri ile baz› camile-
rin minareleri y›k›ld›.
Hayat›n›n son iki y›l›n› hasta geçiren Sultan I. Mahmud, 13 Aral›k 1754 tarihinde
59 yafl›nda vefat etti. I. Mahmud saltanat› döneminde ülkede pek çok imâr faaliyetin-
de bulundu; ilim, kültür ve sanat alanlar›nda çok k›ymetli eserler yapt›rd›. K⤛thane
civar›ndaki Bahçeköy ile Balaban köyleri aras›ndan geçen iki çay›n sular›n› toplayan
Topuzlu Bendi, onun taraf›ndan yapt›r›ld›. Burada toplanan sular Taksim’deki depo-
ya aktar›ld› ve oradan Tophane, Azapkap›, Befliktafl, Galata, Kas›mpafla, Tepebafl› gi-
bi semtlerin çeflitli yerlerindeki k›rk kadar çeflmeye da¤›t›ld›. Halk bol ve tatl› suya
kavufltu. Padiflah, Ayasofya Camii içinde, Fatih Camii yak›n›nda ve Galata Saray’da
olmak üzere ‹stanbul’da üç ve Belgrad’da da bir kütüphane yapt›rd›. Ayasofya Camii
Kütüphanesi’ne saray›n hazine odas›ndan k›ymetli, nâdide kitaplar gönderdi¤i gibi,
devrin devlet adamlar› da hediyelerde bulunarak 4.000 cilt kitap topland›. ‹slâm âle-
minin en meflhur hattatlar›ndan Ya’kût-› Musta’s›mî, fieyh Hamdullah ve Hâf›z Os-
man hatlar›yla Mushaflar ve Hz. Osman ve Hz. Ali’ye ait oldu¤u söylenen iki
Kur’ân-› Kerim de kondu. Kütüphanenin masraf›n› karfl›lamak için Ca¤alo¤lu’nda
Çifte Hamam (Ca¤alo¤lu Hamam) yapt›r›ld› ve geliri buraya vakfedildi. Nuruosma-
niye Camii’nin temeli 1749 y›l›nda at›ld› ve Mahmud’un ölümünden bir y›l sonra,
Aral›k 1755’te Sultan III. Osman taraf›ndan törenle ibadete aç›ld›.
Avusturya Veraset Savafl› ve Osmanl›lar›n Bat›da Bar›fl Dönemi
Osmanl› Devleti Belgrad Antlaflmas›’n› imzalad›ktan sonra bat›da ve kuzeyde bar›fl
dönemine girerken, bat›daki ezeli rakibi Avusturya Habsburg ‹mparatorlu¤u buhran-
l› bir dönem yaflad›. ‹mparator VI. Karl, 1740 y›l›nda öldü. Erkek evlad› olmad›¤› için
yerine k›z› Maria Theresia imparatoriçe (1740-1780) oldu. Ancak, Avusturya Habs-
burg hükümran imparatoriçesi unvan› kendisine verilmedi. Çünkü bu unvan Avustur-
ya’da sadece erkeklere mahsustu. Tahta sadece hanedan›n erkek üyeleri ç›kabilirdi.
Bunun üzerine Maria Theresia, 1745 y›l›nda Toskana Büyük Dukas› Franz ile evle-
nip, onu I. Franz ad›yla (Françis / Osmanl›lar Fransuva derdi) Avusturya Habsburg
imparatoru (imparator: 1745-1765) ilan etti ve bunu da çevresindekilere kabul ettir-
di. Böylece kendisi, ‹mparator I. Franz’›n efli olmas› s›fat›yla, imparatoriçe unvan›n›
kulland›. Asl›nda devleti I. Franz de¤il, Maria Theresia yönetti. ‹mparator I. Franz’›n
ölümünden sonra, ‹mparatoriçe Maria Theresia büyük o¤lu II. Joseph’i (imparator:
306 1765-1790) imparator ilan etti. Durum de¤iflmedi, devleti yine ölene kadar kendisi
yönetti. 1740’tan sonra taht›n gerçek varisinin kim oldu¤u tart›flmalar› ve bunun so-
TAR‹H EL K‹TABI

nucunda da bir dizi savafl meydana geldi. 1740-1748 y›llar› aras›nda Avrupa, Maria
Theresia’n›n imparatoriçeli¤ini savunanlarla, onlar›n muhalifleri aras›ndaki savafllara
sahne oldu. Genel olarak Avusturya Veraset Savafl› denilen bu savafllara; Avusturya,
Prusya, Saksonya, Fransa ve ‹spanya kat›ld›.
Veraset Savafl›’nda Avusturya’daki kar›fl›kl›ktan istifade eden Prusya kral› Büyük
Friedrich (1740-1786), Silezya’y› topraklar›na katt›. Bu savafllarda Avusturya ve ‹s-
panya ile, do¤rudan savafla kat›lmasa da Avusturya’y› destekleyen ‹ngiltere bir taraf-
ta; Prusya, Bavyera, Saksonya ve Fransa da di¤er tarafta yer ald›. Avusturya Veraset
Savafl› her ne kadar imparatorun kim olaca¤› tart›flmas› üzerine ç›ksa da, Prusya ve
Avusturya aras›nda cereyan eden ve müttefiklerinin de kat›ld›¤› I. Silezya Savafl›
(1740-1742) ve II. Silezya Savafl› (1744-1745) etraf›nda yo¤unlaflm›flt›r. Bu savafllar
s›ras›nda Avrupa devletlerinin birbirleriyle olan çekiflmeleri yeniden su yüzüne ç›k-
m›fl; bilhassa ‹ngiliz-Frans›z düflmanl›¤› 1744 y›l›nda savafla dönüflmüfltür. Prusya,
savafl›n 1745-1748 y›llar› aras›ndaki evresinde olaylara seyirci kalm›fl, Silezya’y› ele
geçirdikten sonra müttefiki Fransa’y› ‹ngiltere ile baflbafla b›rakm›flt›r. Avusturya Ve-
raset Savafl› ve bu arada bafllayan ‹ngiltere-Fransa savafl›, iki taraf›n malî bak›mdan
zor duruma düflmesiyle 1748 y›l›nda imzalanan Aix-la-Chapelle (Ex-la-fiapel) Ant-
laflmas› ile sona ermifltir. Bu antlaflmada en kârl› ç›kan devlet, Silezya’y› topraklar›-
na katan Prusya olmufltur. Bu arada imparatoriçe Maria Theresia da Avusturya’daki
konumunu güçlendirmifltir.
Avrupa’n›n ortas›nda sekiz y›l süren Avusturya Veraset Savafl›’na Osmanl› Dev-
leti, Fransa’n›n teflvikine ra¤men kat›lmam›flt›r. I. Mahmud, Fransa’n›n Avustur-
ya’n›n do¤usunda bir cephe açma düflüncesini kabul etmemifl; 1739’da imzalanan
antlaflmaya sad›k kalm›flt›r. Bilakis Osmanl›lar, bu savafla son vermek için arac›l›k te-
flebbüsünde bulunmufllard›r. Ocak 1748’de ‹mparatoriçe Maria Theresia ve efli I.
Franz’a, Hattî Hac› Mustafa Efendi bir mektupla orta elçi olarak gönderilmifl ve ara-
daki dostluk pekifltirilmifl, ‹mparatoriçe’nin kötü durumda oldu¤u bir dönemde savafl
yerine dostluk elini uzat›lm›flt›r. Bu çerçevede geliflen Osmanl›-Avusturya iliflkileri
1739-1788 y›llar› aras›nda elli iki y›l dostane bir flekilde devam etmifltir.
III. Osman: Yar›m As›rl›k Gözalt›ndan Osmanl› Taht›na
I. Mahmud’un ölümünden sonra, 1699 y›l›nda do¤an II. Mustafa’n›n o¤lu III. Osman,
13 Aral›k 1754’te Osmanl› taht›na oturdu. Babas› II. Mustafa’n›n 1703’te tahttan in-
dirilmesinden sonra a¤abeyi I. Mahmud ile beraber Topkap› Saray› Kafes Kasr›’na
kapat›lan III. Osman, amcas› III. Ahmed ve a¤abeyi I. Mahmud’un saltanatlar› bo-
yunca hapis hayat› yaflad›. III. Osman’›n elli bir y›l gözalt›nda kalmas›, Osmanl› ha-
nedan tarihi aç›s›ndan bir ‘rekor’du. O devre kadar, yeni bir padiflah tahta ç›kt›¤›nda
mukataa, timar ve zeamet sahiplerinin beratlar› yenilenerek rüsûm-› cülûsiye ad› al-
t›nda bir vergi al›n›rd›. Sultan III. Osman tahta ç›k›nca, bu vergiyi affetti ve ayr›ca as-
kerlere ve emeklilere cülûs bahflifli da¤›tt›. I. Mahmud’un son sadrazam› Bahir Mus-
tafa Pafla’y› da görevinde b›rakt›.
III. Osman’›n saltanat›, do¤uda ve bat›da bar›fl›n hâkim oldu¤u bir siyasî iklimde
bafllad›. Bat›da Belgrad Antlaflmas› ile bar›fl dönemi devam ederken, Rus s›n›r›nda
baz› küçük olaylar meydana geldiyse de kuzeyde de bar›fl ortam› sürdü. ‹çte baz› is-
yanlar meydana geldi. Bunlar da k›sa sürede bast›r›ld›. Padiflah sadrazam Bahir Mus-
tafa Pafla’y› isyanlar s›ras›nda yumuflak davrand›¤› gerekçesiyle azledip, yerine I. 307
Mahmud döneminde iki defa sadrazaml›k yapan Hekimo¤lu Ali Paflay› getirdi.

OSMANLILAR VE DÜNYA
Hekimo¤lu Ali Pafla üçüncü defa getirildi¤i sadrazaml›¤› döneminde yolsuzlukla-
ra ve rüflvete karfl› bir dizi tedbir ald›. Y›llarda ‹stanbul’da rüflvet almak ve devlete ait
s›rlar› yabanc› elçilere satmakla flöhret bulan gümrükçü ‹shak A¤a ad›ndaki kifliyi tu-
tuklatt›. Ancak, bu adam padiflah› da etkisi alt›na ald›¤› için serbest kald›. K›sa bir sü-
re sonra “dokuz kral›n casusu ve yedd-i rüflvetleri olan” flah›s olarak tan›mlanan ‹s-
hak A¤a’n›n ve Silahdar B›y›kl› Ali A¤a’n›n telkinleriyle Hekimo¤lu Ali Pafla sada-
retten azledildi ve önce K›z Kulesi’ne hapsedildi, araya Vâlide Sultan’›n girmesiyle
de K›br›s’a sürgüne gönderildi.
Hekimo¤lu Ali Pafla’dan sonra önce bafldefterdar Naili Abdullah Pafla, sonra da
Silahdar B›y›kl› Ali Pafla sadrazaml›¤a getirildi. Padiflah, B›y›kl› Ali Pafla’n›n rüflvet
ald›¤›n› anlay›nca, onu Kap›aras›’nda bo¤durttu. Saltanat› henüz bir y›l olmadan befl
sadrazam de¤ifltirdi. Bu arada 1756 y›l›n›n sonlar›nda III. Ahmed’in o¤lu flehzade
Mehmed öldü. Bu ölüm, III. Osman’›n bir suikast› gibi görüldü ve dedikodulara ne-
den oldu. S›ras›yla, Yirmisekiz Çelebizâde Mehmed Said Pafla, yeniden Bahir Mus-
tafa Pafla ve en son da Halep valisi Koca Rag›b Pafla sadrazaml›¤a getirildi. III. Os-
man’›n k›sa süren saltanat› döneminde çok say›da sadrazam de¤iflikli¤ine gidilmesi,
devlet yönetiminde istikrar olmad›¤›n› aç›kça ortaya koymaktad›r. Bunda da padifla-
h›n sinirli, iradesi zay›f bir kiflili¤e sahip olmas›n›n pay› büyüktür.
27-28 Eylül 1755 gecesi ‹stanbul’da, tarihinin en büyük yang›nlar›ndan biri ç›kt›.
Hocapafla semtinde Demrikap›’daki bir evden ç›kan yang›n, dört koldan bütün flehre
yay›ld› ve büyük bir afete dönüfltü. Bahçekap›, Paflakap›s›, Defterdar Kap›s›, Kapal›-
çarfl›, Çuhac›lar Han› çevresiyle Mahmudpafla ve Ayasofya çarfl›lar› yang›ndan kül
oldu. Otuz alt› saat süren yang›nda devlet dairelerinin ço¤u yand›. Bunun üzerine Es-
ma Sultan Saray› geçici olarak Paflakap›s›’na (sadrazam köflküne) dönüfltürüldü. 4-5
Temmuz 1756 gecesi ‹stanbul’da, III. Osman döneminin ikinci büyük yang›n› mey-
dana geldi. Cibali semtinde ç›kan bu yang›n, on üç koldan flehri sard› ve iki gün de-
vam etti. ‹stanbul’un fethinden beri nadir görülen büyüklükteki bu iki yang›nda
2.000 ev, 1.000 dükkan, 200 cami ve mescit ile bir çok han, hamam, de¤irmen yand›
veya zarar gördü. Ya¤mac›lar yang›nlar s›ras›nda pek çok eflyay› h›rs›zlay›p ‹stanbul
d›fl›na kaç›rd›. Bunlar›n sat›fl›n›n engellenmesi için vilayetlere fermanlar gönderildi.
Yang›n›n ard›ndan ‹stanbul’da yeni bir imar faaliyeti bafllad›. Sultan III. Osman, pa-
diflahl›¤›n›n üçüncü senesinde, 29 Ekim 1757’de vefat etti.
D. OSMANL› 18. YÜZY›L› KAPAN›RKEN
III. Mustafa ve Osmanl› Rus Savafl›
III. Osman’›n ölümünden sonra Osmanl› taht›na 30 Ekim 1757’de, III. Ahmed’in o¤-
lu III. Mustafa geçti. Babas›n›n tahttan indirilmesinden sonra onunla birlikte Topka-
p› Saray›’n›n Kafes Kasr›’na kapat›lan Mustafa, tahta ç›kana kadar, yirmi yedi y›l, bu-
rada d›fl dünya ile her türlü irtibat› kesilmifl olarak yaflad›. Eyüp Sultan’daki k›l›ç ku-
flanma merasiminde Hz. Ömer’in k›l›c›n› kuflanan III. Mustafa, ilk olarak bir adalet-
nâme yay›nlad› ve ülkenin flen ve bay›nd›r olmas›, halk›n da refah içinde yaflamas›
için çal›flaca¤›n› ilan etti.
Sadrazam Koca Rag›b Pafla’y› görevinde b›rakan III. Mustafa, gayrimüslimlerin
eski giyim kuflamlar›na dönmelerine izin verirken, III. Osman döneminde Müslüman
kad›nlar için getirilen giyim kuflamla ilgili yasaklar› yineledi. Haremeyn vak›flar›na
308 çeki düzen verdi. Bu vak›f gelirlerini haks›z olarak ele geçiren ve saray›n rüflvet iflle-
rini ellerinde tutan Baltac› oca¤›n› kald›rd›. III. Mustafa devletin neredeyse her kesi-
TAR‹H EL K‹TABI

mine sirayet eden rüflvet al›flkanl›¤›n› önlemek için bir ferman yay›nlad›. Saraydaki
görevlilerin k›ymetli ve gösteriflli giysiler giymelerini yasaklad›. Çünkü bu k›ymetli
pahal› giysilerin rüflvet ile al›nd›¤›na inanmaktayd›.
14 Mart 1759’da Hibetullah ad› verilen ilk k›z çocu¤u do¤unca, o zamana kadar
hiçbir flehzade ve sultan için düzenlenmemifl biçimde flenlikler yapt›rd›. Çünkü ken-
dinden önceki iki padiflah›n -I. Mahmud ve III. Osman- hiç çocu¤u olmam›flt›. I.
Mahmud’a ‹ran hükümdar› Nadir fiah taraf›ndan arma¤an edilen fakat fiah’›n öldü-
rülmesinden sonra Ba¤dat’ta bekletilen taht-› tavus, III. Mustafa taraf›ndan ‹stanbul’a
getirtildi ve saray›n hazinesine konuldu. Daha önce iki kez gündeme gelen Sapanca
Gölü’nün ‹zmit Körfezi’ne ba¤lanmas› projesi, ‹stanbul’un odun ve kereste ihtiyac›-
n›n Adapazar› ve Bolu da¤lar›ndan karfl›lanmas› düflüncesiyle yeniden gündeme gel-
di. 1759 y›l›nda bölgeye giden Hezarfen Mustafa A¤a ve mühendis Giritli Ahmed
Efendi ile su yolcular ve la¤›mc›lar ifle bafllad›larsa da bir türlü arkas› getirilemedi.
Lale Devri’nden beri ‹stanbul kad›nlar›n›n yaflant›lar›nda meydana gelen de¤ifliklik
bir kez daha padiflah ferman›na konu oldu. Kad›nlar aç›k saç›k soka¤a ç›kmamalar›
konusunda uyar›ld›. Ço¤u hekimlik ve sarrafl›k yapan Fenerli Rumlar, bizzat padiflah
taraf›ndan devlet aleyhine casusluk yapt›klar› gerekçesiyle s›k› takibe al›nd›. Fenerli
bir tercüman casusluk yapt›¤› belirlenince idam edildi.
Konya valisi Sar› Abdurrahman Pafla’n›n hakk›nda ç›kart›lan idam ferman›, onun
isyan›na neden oldu. Ancak isyan büyümeden padiflah›n Abdurrahman Pafla’y› affet-
mesiyle bast›r›ld›. 24 Aral›k 1761’de III. Mustafa’n›n ilk o¤lu Selim do¤du ve ülke-
de günlerce süren flenlikler yap›ld›. Nas›l Lale Devri’nde Ka¤›thane ve Bo¤az sahil-
leri e¤lence mekan› olmuflsa, III. Mustafa döneminde de Beykoz ayn› konuma kavufl-
mufltur. Dönemin ünlü simalar›ndan Bedesten hâcegisi ve kuyumcubafl› Seyyid Tahir
Çelebi, padiflah için Beykoz’da bir yazl›k saray infla ettirdi. Böylece Beykoz’da ve
Bo¤az’da yeniden yal› infla merak› bafllad›. Beykoz’da ayr›ca çarfl›, cami ve hamam
yapt›r›ld›. E¤lence mekan›na dönüflmesiyle ‹stanbul’un iflsiz, güçsüz, sarhofl tak›m›-
n›n buralar› mesken tutmas›, padiflah›n gösteri dükkanlar›n› ve e¤lence yerlerini y›k-
t›rmas›na neden oldu.
Bu devirde ‹stanbul’da para üzerine çeflitli tart›flmalar yafland›. F›nd›k alt›n› ile
Venedik yald›z alt›n› aras›nda fark oldu¤u flayias›, bilhassa sarraflar taraf›ndan orta-
ya at›ld›. Piyasadan ucuza toplanan f›nd›k alt›n›, Avrupa’ya kaç›r›ld› ve orada yald›z
alt›n› ile de¤ifltirildi. Duruma müdahale eden padiflah, haks›z kazanç edinenlerin önü-
ne geçmek için her iki alt›n›n vezin ve ayar kontrolünü yapt›rd›, f›nd›k ve yald›z alt›-
n› için 155 akçaya rayiç belirledi. Daha sonra da piyasada ayar› noksan olan bütün al-
t›nlar Darbhane taraf›ndan toplat›ld›. Böylece halk›n ekonomik durumunu, paras›n-
dan çalarak zay›flatmaya çal›flanlar›n önüne geçildi.
22 May›s 1766 tarihi ‹stanbul ve padiflah III. Mustafa aç›s›ndan felaket günü ol-
du. O gün ‹stanbul’da tarihe zelzele-i azîm olarak geçen büyük deprem meydana gel-
di. ‹ki dakika süren deprem Edirne’den Bolu’ya kadar etkili oldu. Pek çok insan öl-
dü. ‹stanbul’da neredeyse hasar görmeyen yap› kalmad›. Fatih Camii tamamen y›k›-
l›rken, halkta büyük panik meydana geldi. Meydanlar, aç›k alanlar, cami avlular› in-
sanlar›n topland›klar› mekânlar oldu. Aral›klarla, sekiz ayda dört büyük deprem
meydan geldi ve bu da ‹stanbul’un yar›dan fazlas›n›n harabeye dönmesine neden ol-
du. Padiflah, depremden sonra ‹stanbul’u yeniden infla etti. Uzun süre savafla girme-
yen devlet, bu kez zor zahmet biriktirilen hazineyi, ‹stanbul’un imar›na harcamak zo- 309
runda kald›. Fatih Camii’nin temeli 30 Temmuz 1767’de at›ld› ve cami yeniden infla

OSMANLILAR VE DÜNYA
edildi. Padiflah büyük depremde evleri y›k›lanlarla ve yak›nlar›n› kaybedenlerle biz-
zat ilgilendi, onlara yard›m etti.
Sadrazam Koca Rag›b Pafla ve Denge Politikas›
13 Aral›k 1756’da devrin padiflah› III. Osman taraf›ndan sadarete getirilen Koca Ra-
g›b Mehmed Pafla, ölüm tarihi olan 8 Nisan 1763’e kadar, III. Mustafa’n›n da sadra-
zaml›¤›n› yapm›flt›r. Görev süresi, o dönemlerde pek rastlanmayacak flekilde, alt› y›l
dört ayd›r. Bu onun hem devlet adaml›¤› kariyerini hem de uzun süre sadrazam› ol-
du¤u III. Mustafa ile mizaç olarak uyufltu¤unu ortaya koymaktad›r. 1699 y›l›nda ‹s-
tanbul’da do¤an Koca Rag›b Pafla, iyi bir e¤itim alm›fl, keskin zeka ve kabiliyetinin
de katk›s› ile k›sa zamanda devlet kademelerinde h›zla yükselmifltir. 1724-1730 y›l-
lar› aras›nda Revan, Hemedan ve Ba¤dat eyaletlerinde çeflitli görevlerde bulunmufl-
tur. 1733’te ‹stanbul’a ça¤r›lm›fl ve maliye tezkerecili¤i, 1736’da ordu defterdar› ve
reisülküttab vekili olarak görev yapm›fl ve ayn› y›l Nadir fiah ile yap›lan görüflmele-
re, ‹ran ifllerinden anlad›¤› gerekçesiyle görevlendirilmifltir. 1737’de sadrazam mek-
tupçulu¤u ve arkas›ndan da reisülküttab tayin edilmifltir. 1744’te vezir payesi ile M›-
s›r valili¤i, 1748’de kubbe vezirli¤i ve niflanc›l›k görevlerinde bulunmufl, sadrazam-
l›¤›na kadar Sayda, Rakka ve Haleb valilikleri yapm›flt›r. Pafla, sadarete getirildi¤in-
de “silsile-i merâtibi” yani devlet memuriyetlerindeki hiyerarfliyi takip ederek, sad-
razaml›¤a yükselmifltir.
Padiflah III. Mustafa ile sadrazam Koca Rag›b Pafla’n›n dünya siyaseti ve devlet
anlay›fl› birbirine çok benziyordu. Her ikisi de devletin içinde bulundu¤u durumu iyi
tahlil etmifller, öncelikle düzenin yeniden ›slah edilmesi için bar›fl ortam›n›n devam
etmesi gerekti¤ine inanm›fllard›r. Padiflah ve sadrazam aras›ndaki uyum, III. Musta-
fa’n›n dul kardefli Saliha Sultan’›n Koca Rag›b Pafla ile evlenmesine kadar gitmifltir.
Sadrazam oldu¤u y›llarda Avrupa devletleri aras›nda Yedi Y›l Savafllar› (1756-1763)
devam etmekteydi. Gerek Fransa gerekse Prusya Osmanl› Devleti’ni kendi saf›nda
görmek istiyordu. Her iki taraf da Osmanl› Devleti’ne siyasî, askerî ve malî vaatler-
de bulundular. Padiflah ve sadrazam kendilerine yap›lan teklifleri dikkatle takip etti-
ler ve ittifak sahiplerinin menfaatçi ve planl› hareketlerini yerinde teflhis edip, onlar›
ustal›kla oyalad›lar. Bilhassa Koca Rag›b Pafla’n›n temkinli davran›fl› Osmanl› Dev-
leti’nin savafla girmesine engel oldu. O, s›k s›k müttefik de¤ifltiren Avrupa devletle-
rine güvenmiyordu. Bu nedenle Prusya’n›n ›srarl› askerî ittifak teklifini, 29 May›s
1761’de imzalad›¤› dostluk ve ticaret anlaflmas› ile geçifltirdi. Koca Rag›b Pafla’n›n
sadrazaml›k döneminde iç ve d›fl siyasette uygulad›¤› politika, mevcut durumu koru-
ma üzerine kurulmufltu. O hep “mevcut nizam› bozarsak, korkar›m daha iyisini yapa-
may›z” düflüncesini tafl›m›fl ve olaylara bu bak›fl aç›s›yla yaklaflm›flt›r.
Devlet adaml›¤›n›n yan› s›ra iyi bir flair ve edebiyatç› olan Koca Rag›b Pafla öldü-
¤ünde arkas›ndan çok fleyler söylendi. Vak‘anüvis Vâs›f, onu tarif ederken büyük bir
âlim, devlet adam›, flair ve edip tan›mlamalar›n› kullanm›flt›r. Tarihçi Hammer de
onun, Osmanl› sadrazamlar›n›n en âlimi ve büyük devlet adam› oldu¤unu belirtmifl-
tir. Osmanl› Devleti’ni, yaflad›¤› as›rda t›rnaklar› sökülmüfl arslana benzeten Koca
Rag›b Pafla, yaflam› boyunca çeflitli eserler kaleme alm›flt›r. Siyasî yaz›lar›n› Telhîsât
ad› ile bir araya toplam›fl, Belgrad’›n al›nmas›n› Fethiye-i Belgrad, 1736 Osmanl›-
‹ran bar›fl görüflmelerini Tahkîk ve Tevfîk adl› eserlerinde anlatm›flt›r. Laleli’de ken-
di infla ettirdi¤i Kütüphane’nin bahçesinde gömülü olan Koca Rag›b Pafla’n›n pek çok
beyti halk aras›nda darb-› mesel olarak söylenegelmifltir.
310 Baron de Tott ve Askerî Islahatlar
Yenilik taraftar› olan III. Mustafa, ordunun ve donanman›n yeniden düzenlenmesi ve
TAR‹H EL K‹TABI

yenilenmesi düflüncesindeydi. Öncelikle yeniçeri oca¤› ›slah edilmeliydi. Ancak bu-


nun güçlü¤ünü, neredeyse imkans›z oldu¤unu biliyordu. Bunun için de öncelik, I.
Mahmud döneminde Humbarac› Ahmed Pafla taraf›ndan da üzerinde çal›fl›lan topçu
s›n›f›na verildi. Topçu s›n›f›n›n ›slah› için bu kez bir baflka Avrupal›dan yararlanma
yoluna gidildi. O kifli, Frans›z ordusuna uzun süre hizmet eden bir Macar asilzâdesi
Baron de Tott (1730-1793) idi. Baron de Tott’un önderli¤inde Osmanl› topçular›, Av-
rupa’da o y›llarda gelifltirilmifl olan yöntemlerle yetifltirildi. Süratçiyan cca¤› denilen
hafif topçu birlikleri kuruldu. Tophane yeniden düzenlendi ve a¤›r toplar yerine, bey-
girlerle çekilebilen hafif toplar döktürüldü. Artan top ihtiyac›na cevap vermek için
Hasköy’de modern bir top dökümhanesi kuruldu. Tüfeklere süngü tak›larak talim ya-
p›ld›. Çanakkale bo¤az›ndaki kalelerin planlar› yeniden gözden geçirildi. I. Mahmud
döneminde aç›lan Humbarahane ya da di¤er ad›yla Hendesehane, donanmaya subay
yetifltirmek için Baron de Tott’un teflviki ile Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyun ad› ile
deniz mühendishanesi, 1773 y›l›nda yeniden aç›ld›. Bu okul günümüzde Deniz Harp
Okulunun ilk çekirde¤i kabul edilmektedir.
III. Mustafa askerî ›slahatlar d›fl›nda bütçeyi denklefltirmek için çeflitli tedbirler al-
d›. Bat›daki geliflmeleri yak›ndan takip edebilmek için Paris’e, Berlin’e, Varflova’ya
ve Viyana’ya elçiler gönderdi. Elçiler ve maiyetindekiler Avrupa ülkelerindeki gelifl-
melerden Osmanl› devlet adamlar›n› bilgilendirdiler. Padiflah›n t›p ve astronomiye
olan merak› bu ilim dallar›na ait eserlerin Türkçe’ye çevrilmesine neden oldu. Bu pa-
diflah›n ilm-i nücûma (astroloji) düflkünlü¤ü onun zaaf› olarak görülmüfltür. Nitekim
Prusya kral› II. Friedrich’ten uzman müneccimler istemesi meflhurdur. Ahmed Resmi
Efendi’yi Prusya kral›na elçi olarak gönderdi¤inde, baflar›l› olmas›n›n s›rr›n› ö¤rete-
cek müneccimler göndermesini istemifltir. II. Friedrich, III. Mustafa’ya Ahmed Res-
mi Efendi arac›l›¤› ile “baflar›n›n üç alt›n anahtar› dedi¤i” ö¤ütlerini gönderdi. Buna
göre birincisi; bol bol tarih okumas› ve eski tecrübelerden faydalanma. ‹kincisi; güç-
lü bir orduya sahip olma ve bar›fl zaman›nda askerleri sürekli e¤itime tâbi tutmas›.
Üçüncüsü de; hazinenin daima parayla dolu bulunmas›. III. Mustafa bu ö¤ütleri din-
ledikten sonra ac› ac› gülümsemifl ve sonra da “Biz de bunlar› yapmak niyetindeyiz,
lâkin yolu nedir?” diye m›r›ldanm›flt›r.
Merkeziyetçili¤in Zay›flamas› ve Âyânl›¤›n Yükselifli
Osmanl› Devleti 17. yüzy›ldan itibaren taflradaki güçlü kiflilere vergi ve güvenlik ifl-
lerinde yetkiler tan›maya bafllad›. Halil ‹nalc›k, Evliya Çelebi’nin ifadesine dayana-
rak, 17. yüzy›lda Rumeli’de âyân›n üç kategoriye ayr›ld›¤›n› belirtmektedir. Bunlar;
flehrin nüfuzlu zengin tüccarlar›, ileri gelen ulema ve kap›kulu garnizon a¤alar›d›r.
Donald Quataert da âyân›n ortaya ç›k›fl›n› benzer flekilde aç›klamaktad›r. O da âyân›
üç grup etraf›nda toplam›flt›r. Birincisi, bir bölgeye merkezden gönderilen kimselerin,
zamanla burada kök salarak etkinlik kazanmas›yla ortaya ç›km›flt›r. Buna örnek ola-
rak Manisa ve çevresinde Karaosmano¤lu ailesi ve Musul’da Celilî ailesi gösterilmifl-
tir. ‹kincisi, bulundu¤u kasaban›n veya flehrin önde gelen yerel âyân ve eflrâf›d›r.
Bunlar› yerel seçkinler olarak da tan›mlamak mümkündür. Üçüncüsü, Osmanl› ‹mpa-
ratorlu¤u’nun sadece Arap eyaletlerinde görülen kökeni Ortaça¤ dönemlerine kadar
giden Memlûk kökenli ailelerden gelenlerdir. Bilhassa M›s›r’da ülke d›fl›nda do¤up,
köle olarak buraya getirilen savaflç› ve kabiliyetli kifliler zamanla temayüz ederek ida-
rî ve askerî alanlarda söz sahibi olmufllard›r. Lübnan ve Filistin bölgesinde Sur ve
Akkâ’y› yöneten Ahmed Cezzar Pafla ve Ba¤dat’ta Büyük Süleyman Pafla gibi mem- 311
lûk kökenli kifliler bu kategoride de¤erlendirilmifltir.

OSMANLILAR VE DÜNYA
Osmanl› ve Yak›n-Do¤u ‹slam toplumlar›nda âyân denildi¤inde sözü sohbeti din-
lenir, ileri gelen, halk ile yöneticiler aras›nda arac›l›k yapan kimseler anlafl›l›rd›. 18.
yüzy›lda Osmanl› toplumunda güç ve nüfuz kazanan âyân, flehir ve kasabalarda dev-
let ile halk aras›ndaki iliflkileri düzenleyen yerel bir temsilci konumuna yükselmifltir.
Devletle halk aras›ndaki iliflkileri düzenlerken, Müslümanlar aras›nda âyân ve eflrâf,
H›ristiyanlar aras›nda knez, kocabafl› ve çorbac›lar ile Ortodoks ruhban› öne ç›kmak-
tayd›. Taflrada âyân ve eflrâf olarak ortaya ç›kan zümre, ilk olarak 17. yüzy›l›n çalkan-
t›l› ve buhranl› dönemlerinde halk›n zorbalara ve vergi toplayanlar›n adaletsizli¤ine
karfl› himayelerine s›¤›nd›klar› kimselerdi. Âyân ve eflrâf ayr›ca halka tar›m için ve-
ya vergisini ödemesi için borç para verir ve tefecilik yaparlard›. Avâr›z ve tekâlif tü-
rü vergilerin art›k devaml› al›n›r hale gelmesiyle, halk›n bu yerel güçlere ba¤›ml›l›¤›
daha da artt›. Osmanl› idarî ve malî yap›s› içinde her kaza için toptan belirlenen avâ-
r›z vergisi, halk›n ödeme gücüne göre herkese taksim edilir ve toplan›rd›. Bu ifl için
kazalarda yerel kad›n›n baflkanl›¤›nda âyân ve eflrâf görevlendirilirdi. Devlet bu saye-
de yerel âyân kiflili¤inde verginin toplanmas›n› güvence alt›na al›rd›. Zamanla kad›-
lar›n düzenleyici rolü, nüfuzunun ve gücünün artmas›yla birlikte, yerel âyân›n eline
geçti.
18. yüzy›la genel olarak “âyân asr›” denilmektedir. Âyân›n bu yüzy›lda güç ka-
zanmas›nda devletin malî kaynaklar›n›n bu kimselerin eline geçmesinin büyük pay›
oldu. Uzun savafllar ve malî s›k›nt›lar sonucunda merkezî devlet, 1695 y›l›ndan itiba-
ren ömür boyu geçerli iltizam anlam›na gelen malikâne uygulamas›na geçti. Bu yeni
uygulama ile hazineye nakit ödeme yap›lmas› karfl›l›¤›nda, devlete ait gelir kaynak-
lar›n›n, mukataa denilen birimler halinde, muaccele denilen ön ödemede en yüksek
mebla¤› süren mültezime verilmesi sa¤land›. Sat›fla konulan devlete ait gelir kayna¤›-
n›n bizzat kendisi de¤il, buradan elde edilen vergilerdi. Bu vergi toplama hakk›n›
merkezden ya da bölgeden biri malikâne olarak üzerine al›rd›. Merkezden mukataa
gelirini üzerine alan kifli de sonunda buras›n› yerel âyân ve eflrâftan birisine iltizama
verdi. Dolay›s›yla her iki durumda da bu iflten fayda sa¤layan kesim âyân ve eflrâf ol-
mufltur. Taflrada âyân›n öne ç›kmas›, merkezî otoriteyi ve onu temsil eden devlet gö-
revlilerinin gücünü azaltt›. Hatta ifl o hale vard› ki, devlet yerel güçlerin yard›m› ol-
madan taflrada otoritesini tesis edemez oldu. Di¤er taraftan âyân da devletin kendisiy-
le ortak ifl yapmas›n› meflruiyet aray›fl›na dayanak edindi. Böylece iki taraf aras›nda
fiiliyata dökülmemifl bir anlaflma ortaya ç›kt›. Quataert’›n da belirtti¤i gibi bu durum,
1700-1768 y›llar› aras›nda pazarl›k, karfl›l›kl› tan›ma ve kontrol örgüsü etraf›nda de-
vam edip gitti.
1768-1774 ve 1787-1792 Osmanl›-Rus savafllar› savafl bölgelerinde düzeni sarst›,
cephelerde insan gücü ve malî kaynak s›k›nt›s›na neden oldu. Bu flartlar alt›nda dev-
let yerel âyâna müracaat etti ve onun deste¤ini almay› amaçlad›. Savafl ortam›ndaki
ülkede âyân bir kez daha nüfuzunu ve gücünü artt›rd›. Malikâne sistemi k›smen da-
¤›ld›. Bu da merkezle taflra aras›ndaki ba¤lar› zay›flatt›. Bu savafllar s›ras›nda âyân da
art›k valiler gibi beraberinde askerleri oldu¤u halde, sefere kat›ld›. Bu da âyâna ver-
gi toplama d›fl›nda, asker toplama ayr›cal›¤›n›n da sa¤lanmas› demekti. Âyânl›¤›n 18.
yüzy›lda önem kazanmas› üzerine bu kez flehir ve kazalarda bafl âyân (reis-i âyân)
seçimi tart›flmalar› yaflanmaya bafllad›. 1680’lerden itibaren bafl âyân seçimi, halktan
mahzar denilen toplu dilekçe al›nd›ktan sonra kad›dan ilâm ve validen de buyruldu
312 al›narak gerçekleflirdi. Âyân seçimlerine ilk müdahale 1765’te sadrazam Muhsinzâde
Mehmed Pafla taraf›ndan yap›ld›. Buna göre bafl âyân seçiminde valilerin buyruldu
TAR‹H EL K‹TABI

yetkisi kald›r›lacak, halk›n âyân aday›, kad›n›n ilâm› ile sadarete bildirilecek ve sad-
razam›n onay› ile seçim gerçekleflecekti. 1769’da halk›n seçimi ile âyân tayini siste-
mine geçildi. Ancak, âyânl›k kavgalar›n›n bir türlü bitmemesi üzerine 1779’da yeni-
den 1765’teki sisteme geçildi.
Âyânl›k 1786 y›l›nda kald›r›ld› ve yerine flehir kethüdal›¤› kuruldu. Bundan da is-
tenilen verim al›namay›nca, 1787 y›l›nda bafllayan Rus savafl›n›n da etkisiyle 1790 y›-
l›nda ç›kart›lan bir emirle, her kaza halk›n›n yeniden kendi âyân›n› seçmesi kararlafl-
t›r›ld›. Bu durum 1808’de âyândan Alemdar Mustafa Pafla’n›n sadrazam olmas›na ka-
dar bir süre devam etti. Hatta sadrazam›n önderli¤inde âyân, padiflah II. Mahmud’a
Sened-i ‹ttifak’› imzalatt›. Nihayet 16 Kas›m 1808’de ç›kan bir ayaklanmada, sadra-
zam Alemdar Mustafa Pafla’n›n hayat›n› yitirmesiyle, II. Mahmud yak›n›ndaki en bü-
yük âyândan kurtuldu. Bundan sonraki y›llar II. Mahmud’un merkezî otoriteyi yeni-
den sa¤lama çal›flmalar›na sahne oldu. Osmanl› Devleti, sisteminin bir parças› olma
çabas› içindeki yerel âyân ve eflrâf›n gücünü k›smen de olsa azaltt›. Ancak âyân aile-
lerinin gücü tamamen ortadan kald›r›lamad›.
Osmanl›-Rus Savafl› ve Uzun Süren Bar›fl›n Sonu
Osmanl› Devleti ile Rusya aras›ndaki iliflkiler 1739 Belgrad Antlaflmas›’ndan sonra
uzun bir bar›fl dönemine girmiflti. II. Katerina’n›n 1762’de çariçe olmas›yla, Rusya
dikkatini Lehistan üzerinde yo¤unlaflt›rd›. Çünkü Rus devlet adamlar› II. Katerina’y›
Avrupa devletleri aras›nda yer alabilmenin yolunun Lehistan’›n k›smen veya tama-
men ele geçirilmesiyle mümkün olaca¤›na inand›rd›lar. Rusya’n›n uygulamaya koy-
du¤u bu politika, Osmanl› s›n›rlar›n›n Rus sald›r›lar›na aç›k hale gelmesine neden ol-
du. ‹lk zamanlarda iki devlet aras›nda do¤rudan bir savafl olmad›. Ancak, Ruslar Bal-
kanlar’da ve di¤er bölgelerde Osmanl› aleyhine faaliyetlerine devam etti. Sonuçta iki
devlet aras›ndaki bar›fl dönemi 1768’de bafllayan Lehistan sorunu nedeniyle bozuldu.
Osmanl› Devleti 16. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndan itibaren Lehistan krall›¤›na seçilecek
kiflilerin Avusturya ve Rusya yanl›s› olmamas›na özen göstermifl, bu konuda da ba-
flar›l› olmufltu. Fakat, Rusya 1733-1735 y›llar›ndaki savafllardan sonra Lehistan taht›-
na III. August’un geçmesini sa¤lam›flt›. 1763’te III. August’un ölmesiyle Rusya bu
kez Lehistan Diyet Meclisi’ne bask› yaparak, II. Katerina’n›n da gözdesi olan Stanis-
law Poniatowsky’yi Lehistan kral› seçtirdi. Osmanl› taraf› bu defa, Rusya’n›n Lehis-
tan ifllerine müdahalesini engelleyecek güce sahip de¤ildi.
Rusya’n›n Stanislaw Poniatowski’yi zorla kral seçtirmesine karfl› ç›kan Lehistan-
l› Bar Konfederasyonu ad› ile bir araya geldiler. Bu geliflmeler üzerine Rusya, halk›
sindirmek için Lehistan’a girdi ve Leh vatanseverlerine karfl› ac›mas›z bir mücadele-
ye girdi. Bunun üzerine ayaklanan halk, Osmanl› Devleti’nden Bar Konfederasyonu
arac›l›¤›yla yard›m istedi. III. Mustafa, Osmanl›-Rus iliflkilerinin bozuldu¤u s›rada,
Muhsinzâde Mehmed Pafla’y› Mart 1765’te sadarete getirdi. Yeni sadrazam serhat fle-
hirlerinde uzun süre muhaf›zl›k yapt›¤›ndan, padiflah onun tecrübesinden yaralanmak
istiyordu. Ancak, Muhsinzâde Mehmed Pafla Rus s›n›rlar›n›n harap ve düzensiz hali-
ni bildi¤inden, bu savafla pek s›cak bakm›yordu. Savafl›n ancak s›n›rlar güçlendiril-
dikten sonra aç›lmas›n› savunuyordu. Muhsinzâde’nin bu görüflü kabul görmedi ve
savafl yanl›lar›n›n da bask›s›yla sadrazam, A¤ustos 1768’de azledildi. Sadrazaml›¤a
bu kez Silahdar Hamza Pafla getirildi. Bu arada Ruslar›n takibine u¤rayan Bar Kon-
federasyonu kuvvetleri Osmanl› topraklar›na s›¤›nd›. Ruslar da onlar› takip ederek
Osmanl› topra¤› olan Balta kasabas›na girdiler ve buras›n› yak›p y›kt›lar. Bütün bu 313
geliflmeler üzerine zaten savafl taraftar› olan III. Mustafa harekete geçti. 8 Ekim

OSMANLILAR VE DÜNYA
1768’de savafl ilan edildi. Rusya’da bulunan Osmanl› ticaret heyetinin iadesi için ‹s-
tanbul’daki Rus elçisi Obreskoff Yedikule’de hapsedildi. Sadarette yeni bir de¤iflik-
li¤e gidildi ve k›sa bir süre önce sadrazam olan Silahdar Hamza Pafla azledilip, yeri-
ne Mehmed Emin Pafla getirildi.
Savafl, K›r›m han› K›r›m Giray’›n Ocak 1769’da Rusya’ya ak›nlar›yla bafllad›.
Han’›n ordular› 1769 fiubat›’nda Güney Rusya’ya girerek Ruslar› yendi ve
100.000’den fazla esirle geri döndü. Bu arada Çariçe II. Katerina, K›r›m Giray’›n
Bahçesaray’da saray hekimi olan bir Rum doktor vas›tas›yla zehirleterek öldürttü. 27
Mart 1769’da Rus seferine ç›kan sadrazam Mehmed Emin Pafla, 1 May›s 1769’da Bi-
rinci Hotin Zaferini kazand›. Lehistan’› himaye için giriflilen savaflta, tekrar sald›r›ya
geçen Ruslara karfl›, 12 A¤ustos 1769’da ‹kinci Hotin Zaferi kazan›ld›. III. Musta-
fa’ya bu zaferlerden sonra “Gazi” unvan› verildi. Mehmed Emin Pafla’dan sonra sad-
razaml›¤a getirilen Moldovanc› Ali Pafla, Rus seferine serdar tayin edildi. Ali Pafla
Turla nehrinden orduyu geçirirken köprünün y›k›lmas›yla büyük bir facia meydana
geldi. Bu arada yeniçerilerin artan itaatsizli¤i ve savafllardan kaçmas› ile ateflli silah-
lar›n gere¤i gibi kullan›lmamas› üzerine Rus ordular› K›r›m Hanl›¤› topraklar› ile Ef-
lak ve Bo¤dan’a girdi. Bu arada 21 Eylül 1769’da Hotin Ruslar›n eline geçti.
‹ngiltere ve Fransa’n›n askerî yard›m ve siyasî deste¤i ile Balt›k Denizi’nden yo-
la ç›kan Rus donanmas›, Cebelitar›k Bo¤az›’n› geçerek Akdeniz’e girdi. Böylece I.
Petro (1682-1725) taraf›ndan sistemlefltirilen s›cak denizlere inme projesi, Bat›’dan
da destek ve yard›m görmüfl oldu. Osmanl› topra¤› olan Mora Yar›madas›’nda Orto-
dokslu¤un hâmisi rolü ile slavl›k propagandas› yapan Rus donanmas›ndaki askerler,
Koron, Modon, Navarin gibi flehirlerde Rumlarla iflbirli¤i yaparak buradaki Müslü-
man halk› vahflice öldürdüler. Bunun üzerine Muhsinzâde Mehmed Pafla Mora seras-
keri tayin edildi. ‹lk olarak Mora’n›n merkezi Tripoliçe’nin savunmas›na kat›ld› ve
buras›n› düflman kuflatmas›ndan kurtard›. Osmanl› ordusu daha sonra Patras ve di¤er
kaleleri de geri ald›. Bu baflar›lar üzerine Ruslar, Modon, Koron ve Navarin’den çe-
kilmek zorunda kald›lar. Bu arada Kaptan-› derya Mandalzâde Hüsameddin Pafla’n›n
komutas›ndaki Osmanl› donanmas› da Mora seferine kat›ld›. Gerek karada gerekse
denizde yap›lan savafllardan sonra Mora’da asayifl tamamen sa¤land›.
Akdeniz’deki Rus donanmas›, Osman donanmas› taraf›ndan devaml› taciz edil-
diyse de f›rsattan istifade eden Ruslar, ‹ngiliz subaylar›n›n da yard›m›yla Çeflme li-
man›ndaki Osmanl› filosunu 6 Temmuz 1770’de yakt›lar. Osmanl› donanmas› imha
edilince, ‹ngiliz amirali Elphinstone ve Rus donanma komutan› amiral Kont Aleksey
Orlov, Çanakkale Bo¤az›’n› tehdide bafllad›lar. Cezayirli Hasan Pafla’n›n etraf›nda
toplanan Osmanl› kuvvetleri Ruslara karfl› yeni bir mücadele bafllatt›. Önce Rus do-
nanmas› Çanakkale Bo¤az›’ndan uzaklaflt›r›ld›. Bu baflar›s›ndan dolay› Hasan Pa-
fla’ya “Gazi” unvan› verildi ve arkas›ndan da kaptan-› derya tayin edildi. Ruslar Os-
manl› donanmas› karfl›s›nda Ege Denizi’nde fazla tutunamad›. Buna ra¤men 1774’te
sona eren Osmanl›-Rus savafl›na kadar, Akdeniz’de kald›.
Çeflme facias›ndan sonra Tuna boyunda, Kartal Ovas›’nda bulunan Osmanl› ordu-
su bir kez daha yeniçerilerin itaatsizli¤i yüzünden 1 A¤ustos 1770’te kendisinden sa-
y›ca az olan Rus ordusuna yenildi ve bozguna u¤rad›. 1771 y›l›nda K›r›m, Rusya’n›n
eline geçti. K›r›m Han› Selim Giray ve pek çok kifli ‹stanbul’a kaçt›. Bu arada Gene-
ral Tatloben komutas›ndaki Rus ordusu Ah›ska bölgesinde bozguna u¤ray›p, geri çe-
314 kildi. Rusya’n›n iflgal etti¤i topraklarda kal›c› olabilece¤i endiflesi Avrupa devletleri-
ni yeni bir aray›fla itti. Rusya’n›n yay›lmac›l›k politikas›n›n Avrupa devletler denge-
TAR‹H EL K‹TABI

sini bozaca¤›n› düflünen ‹ngiltere, Prusya ve Avusturya, Osmanl› Devleti’ne bar›fl gö-
rüflmeleri için müracaat ettiler. ‹ngiltere’nin Ruslara Akdeniz’de yard›m etmesi, on-
lardan gelen teklifin reddine neden olurken; 12 A¤ustos 1771’de Avusturya ve Prus-
ya taraf›ndan yap›lan teklifler kabul edildi.
Rusya, bar›fl görüflmelerine bafllayabilmek için K›r›m’›n ba¤›ms›zl›¤›n› Osmanl›-
lar›n kabul etmesi de dâhil baz› flartlar ileri sürdü. Osmanl› Devleti bu teklifi kabul et-
medi. Rusya, 1772 y›l›nda Avusturya ve Prusya ile Lehistan’›n ilk paylafl›m›n› ger-
çeklefltirirken, di¤er taraftan da Tuna’n›n bat› k›sm›n› ve K›r›m’› Osmanl› Devle-
ti’nden tamamen koparm›flt›. Art›k Osmanl›larla bar›fl görüflmelerine bafllayabilirdi.
Arka arkaya al›nan yenilgiler ve toprak kay›plar› da Osmanl› Devleti’ni bar›fla yanafl-
t›rm›fl, sadrazaml›¤a Muhsinzâde Mehmed Pafla’n›n getirilmesi ile de bu düflünce aç›-
¤a vurulmufltu. Muhsinzâde bar›fl taraftar› ve savafltan uzak politika izlemenin devle-
tin menfaat›na olaca¤›n› savundu¤u için sadarete getirildi. 1772 A¤ustosu’nda Fok-
flan’da, ayn› y›l›n Kas›m ay›nda Bükrefl’te görüflmeler yap›ld›. Her iki görüflme de K›-
r›m meselesi ile Yenikale ve Kerç kalelerinin Rusya’ya b›rak›lmas› yönündeki Rus is-
tekleri yüzünden t›kand›.
Ruslar›n ileri sürdükleri a¤›r flartlar yüzünden bar›fl antlaflmas› imzalanamad›. Bu-
nun üzerine Rus ordular› Tuna, K›r›m ve Kafkasya üzerinden Osmanl› Devleti’ne sal-
d›rd›. Rus kuvvetleri 1773 y›l›nda Silistre, Rusçuk ve Varna’da yenilmelerine ra¤-
men, Tutrakan ve Hac›o¤lu Pazar›’na girdi. Kozluca’da bir Osmanl› ordusunu yendi-
ler. Bir müddet sonra Rusçuk, fiumnu ve Silistre de kuflatma alt›na al›nd›. Son gelifl-
melerden sonra sadrazam Muhsinzâde Mehmed Pafla için bar›fl istemekten baflka ça-
re kalmam›flt›. Bu arada Rusya taraf›nda da bar›fl› zorlay›c› geliflmeler ortaya ç›kt›.
1773’te Don Kazaklar›’n›n ç›kard›¤› Pugaçev isyan›, asker aras›nda h›zla yay›lan ve-
ba salg›n› ve malî s›k›nt›, Rusya’y› da bar›fla zorlayan etkenlerdi.
Osmanl›-Rus savafl›n›n bütün ac›lar›n› yaflayan III. Mustafa, befl y›ldan beri de-
vam eden savafllardan Osmanl› Devleti’ni en az kay›pla ç›karmak düflüncesindeydi.
Hatta bizzat askerin bafl›nda cepheye gitmek istedi. Fakat ardarda gelen ac› haberler
sonucunda 21 Ocak 1774’te vefat etti. 1768-1774 Osmanl›-Rus Savafl›, kendisinden
sonra tahta ç›kan I. Abdülhamid’e miras kald›.
I. Abdülhamid, Küçükkaynarca ve K›r›m’›n Osmanl› Tâbiyetinden Ç›k›fl›
III. Ahmed’in o¤lu olan I. Abdülhamid 1725 y›l›nda do¤du. Kardefli III. Mustafa’n›n
ölümünden sonra 21 Ocak 1774’te k›rk dokuz yafl›nda iken padiflah oldu. Saltanat›-
n›n ilk y›llar›nda Rusya’n›n d›fl›nda Avusturya ve ‹ran’la da sorunlar vard›. ‹lk hafta-
larda bir tak›m görevden alma ve tayinlerle yeni bir ekip oluflturdu. Muhsinzâde Meh-
med Pafla’y› sadarette b›rakt›. Cülus bahflifli, hazinedeki yetersizlik ve ‹stanbul’un ia-
fle s›k›nt›s› sebep gösterilerek, da¤›t›lmad›. Bunun yerine askerin birikmifl iki taksit
maafl› ödendi.
Küçük Kaynarca, Aynal›kavak ve K›r›m’›n Rusya’ya ‹lhak›
I. Abdülhamid tahta ç›kt›¤›nda devlet buhran içerisindeydi. 1769’dan beri Osmanl›-
Rus Savafl› devam etmekteydi. Bir çok eyalette de isyanlar baflgöstermiflti. Uzun sü-
ren savafllar›n etkisiyle devlet malî s›k›nt› içindeydi. I. Abdülhamid de, kardefli III.
Mustafa gibi içinde bulunduklar› savafl› en az zararla kapatmak istiyordu. Ancak dev-
letin ve ordunun gücü ortadayd›. En son, Osmanl› ordusunun Kozluca’da yenilmesin-
den sonra sadrazam ve serdar Muhsinzâde Mehmed Pafla’n›n yan›nda ancak 1.200 ki- 315
fli kalm›fl, di¤erleri da¤›lm›flt›. Bu vaziyette Rusya’n›n bar›fl flartlar›n› kabul etmekten

OSMANLILAR VE DÜNYA
baflka çare yoktu.
Bar›fl görüflmeleri için Osmanl› ‹mparatorlu¤u ad›na 18. yüzy›l›n en iyi bürokrat-
lar›ndan biri kabul edilen sadaret kethüdas› Ahmed Resmi Efendi birinci murahhas,
reisülküttab ‹brahim Münib Efendi de ikinci murahhas tayin edildi. Rusya ad›na da
görüflmelere General Repnin kat›ld›. Osmanl› heyeti 12 Temmuz 1774’te Ruslar›n
görüflmeler için belirledikleri Silistre’ye dört saat mesafedeki Küçük Kaynarca kasa-
bas›na hareket etti. Burada Ruslar›n ünlü komutan› Mareflal Romanzov’un karargah›
bulunuyordu. Küçük Kaynarca’y› seçmelerinin bafll›ca sebebi bir y›l önce burada öl-
dürülen General Weisman’›n hat›ras›n› canland›rmakt›. Yenikale, K›lburun ve
Kerç’in Ruslara b›rak›lmas› ön flart›n›n Osmanl› heyeti taraf›ndan kabul edilmesiyle
görüflmeler bafllad›. Di¤er maddeler üzerinde yedi saatlik bir görüflme yap›ld› ve 17
Temmuz 1774’te anlaflmaya var›ld›. Ancak, Rus temsilcisi Repnin, Mareflal Roman-
zov’un emri ile imza dört gün sonraya b›rakt›. Antlaflman›n imzaland›¤› 21 Temmuz,
Çar I. Petro’nun Prut ma¤lubiyetine (1711) rastlayan tarihti. Ruslar böylece Prut ye-
nilgisinin intikam›n› alm›fl olacakt›. Rivayet midir bilinmez, ama dört günlük gecik-
me hat›ralarda böyle yer etti.
21 Temmuz 1774’de imzalanan Küçük Kaynarca Antlaflmas› yirmi sekiz esas ve
iki geçici maddeden ibarettir. Bu antlaflman›n baz› maddeleri flunlard›r: 1- K › r › m
ba¤›ms›z olacak ve Cengiz Han neslinden seçilecek olan K›r›m Hanlar›, hiçbir devle-
te tâbi olmayacak. 2- K›r›m, Kuban, Yedisan, Yediçül Tatarlar› siyasî yönden ba¤›m-
s›z olmakla birlikte, dinî bak›mdan Osmanl› padiflahlar›na ba¤l› kalacaklar. 3- K›lbu-
run, Kerç, Yenikale ve Azak kaleleri ile Özü (Dinyeper) ve Aksu (Bu¤) aras›ndaki
arazi Rusya’ya b›rak›lacak. 4- Akkerman, Kili, ‹smail, Eflak ve Bo¤dan ile Gürcistan
ve Akdeniz’deki adalardan Ruslar çekilecek. 5- Rusya da ‹ngiltere ve Fransa gibi Os-
manl› ‹mparatorlu¤u’nda kapitülasyon denen ticarî ve adlî haklardan faydalanacak ve
Rus ticaret gemileri bundan böyle Karadeniz’de serbestçe dolaflabilecek, Bo¤az-
lar’dan da her türlü geçifle sahip olacak. 6- Ruslar Beyo¤lu’nda bir kilise açacaklar,
bu kilise halka aç›k olacak ve Rus elçilerinin korumas› alt›nda her türlü müdahaleden
uzak olacak. 7- Rusya, ‹stanbul’da orta elçi düzeyinde devaml› bir elçi bulunduracak
ve ayr›ca Osmanl› ‹mparatorlu¤u dâhilinde istedi¤i yerde konsolosluk açabilecek. 8-
Osmanl› Devleti 15.000 kese akça (4.500.000 ruble) savafl tazminat› verecek.
Küçük Kaynarca Antlaflmas›, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun imzalad›¤› flartlar› en
a¤›r antlaflmad›r. ‹lk defa, halk› tamamen Müslüman olan bir Osmanl› topra¤›, K›r›m
kaybedildi. Karadeniz’in bir Türk gölü olma özelli¤i bu antlaflma ile sona erdi. Rus-
ya ilk defa Karadeniz’de sahil edindi. Osmanl›lar tarihinde ilk kez bir devlete savafl
tazminat› ödedi. Rusya’ya kapitülasyonlardan yararlanma imkan› verildi ve Rus tica-
ret gemileri bo¤azlardan serbestçe geçme hakk›na sahip oldu. Asl›nda Küçük Kay-
narca Antlaflmas› ile Rusya’n›n, ‹stanbul’da yeni bir kilise kurma ve himaye hakk› el-
de etmesi büyük baflar›yd›.
‹stanbul’un fethinden sonra mevcut kiliselerin ço¤u faaliyetine devam etmifl, ye-
ni bir kilisenin aç›lmas›na izin verilmemiflti. Beyo¤lu’nda Ruslar›n açaca¤› bir kilise
Osmanl› Rumlar› üzerinde Rus nüfuzunun artmas›na neden olacakt›. Ancak Rusya’ya
verilen Rus-Grek kilisesi infla etme hakk›, bilinmeyen bir sebepten dolay› uygulama-
ya konulmad›. Bunun gerçekleflmeme sebebi belki Osmanl› devlet adamlar›n›n Rus-
lara karfl› oyalama takti¤ine baflvurmalar›d›r. Buna ra¤men Rusya, antlaflma madde-
316 lerini kendine göre yorumlayarak, Osmanl› ülkesindeki Ortodoks nüfusun hâmili¤ine
soyundu ve s›k s›k Osmanl› Devleti’nin iç ifllerine müdahale etmeye bafllad›. Bu ant-
TAR‹H EL K‹TABI

laflma ayn› zamanda Rusya’y›, Avrupa’da ‹ngiltere ve Fransa’dan sonraki üçüncü bü-
yük devlet konumuna yükseltirken, Osmanl›’y› da Rusya’n›n gerisinde b›rakt›. Ant-
laflma ile K›r›m hanlar›n›n tayin yetkisi, halife olmas›ndan dolay› Osmanl› padiflah›-
na b›rak›lm›fl ve K›r›m’›n hâlâ Osmanl›lara ba¤l› oldu¤u izlenimi verilmek istenmifl-
tir. Gerçekte Rusya, bunu göstermelik bir uygulama olarak görmekte ve ilk f›rsatta
K›r›m’› iflgal etmeyi düflünmektedir.
Küçük Kaynarca Antlaflmas›’ndan k›sa bir süre sonra Avusturya, Osmanl› ‹mpa-
ratorlu¤u’nu diplomasi yolu ile büyük bir tehlikeden kurtard›¤›n› iddia ederek, Bo¤-
dan’a ba¤l› olan Karpat Da¤lar› ile Turla (Dinyester) nehri aras›ndaki Bukovino’yu
iflgal etti. “Dokuz kazal›k arazi” olarak tan›mlanan bu bölge, savafls›z bir flekilde, sad-
razam›n mühürledi¤i bir senetle 8 May›s 1775’te Avusturya’ya terk edildi. Bu suret-
le Avusturya Tuna a¤z›ndan Balkanlar’a inmek isteyen Rus kuvvetlerinin gerisine
sarkm›fl, dolay›s›yla böyle bir ilerleyifle, kendi hesab›nca engel olmufltu.
K›r›m’› kaybetme ac›s›n› bir türlü unutamayan Osmanl› devlet adamlar›, el alt›n-
dan bu topraklar› tekrar ele geçirme planlar› yapmaya bafllad›lar. Rusya ise K›r›m’›n
ba¤›ms›zl›¤›n› savunuyor görünüyordu. Çünkü ba¤›ms›z ve Osmanl›’dan kopmufl bir
K›r›m’› kendi topraklar›na katmak daha kolayd›. Bu arada Rusya’n›n baflkenti Peters-
burg’da oturup Rus yanl›s› politika izleyen fiahin Giray, çariçe II. Katerina taraf›ndan
bir orduyla K›r›m’a gönderildi. Halk›n sevmemesine ra¤men fiahin Giray, Rusya’n›n
deste¤i ile K›r›m han› ilan edildi. Bu durum K›r›m’da oldu¤u kadar ‹stanbul’da da bü-
yük tepkiye sebep oldu. Buna karfl›l›k Osmanl› Devleti de III. Selim Giray’› han ta-
yin ederek K›r›m’a gönderdi. Ancak Selim Giray K›r›m’da tutunamay›p, fiahin Giray
ve Rus kuvvetlerine ma¤lup olarak ‹stanbul’a döndü. Rusya’n›n antlaflmaya ayk›r›
olarak K›r›m hanl›¤› seçimlerine kar›flmas›, Osmanl› Devleti’ni Rusya’ya yeni bir sa-
vafl açma aflamas›na getirdi.
K›r›m meselesi yüzünden bir Osmanl›-Rus savafl›n›n kaç›n›lmaz hale gelmesi üze-
rine, Fransa araya girdi ve Haliç Aynal›kavak Kasr›’nda 21 Mart 1779’da iki devlet
aras›nda Aynal›kavak Tenkîhnâmesi imzaland›. Böylece yeni bir savafl›n önüne geçil-
mifl oldu. Bu antlaflma ile, Küçük Kaynarca Antlaflmas›’n›n baz› maddelerinde düzen-
leme yap›ld›. Küçük Kaynarca’n›n ilavesi olarak kabul edilen Aynal›kavak Tenkîh-
nâmesi’ne göre K›r›m ba¤›ms›z kalacak ve Ruslar K›r›m ve Taman’dan askerlerini ta-
mamen çekecek ve bir daha buralara asker sokmayacak; buna karfl›l›k Osmanl›lar da
fiahin Giray’›n hanl›¤›n› kabul edeceklerdi. Ruslar bu flartlarla padiflah›n tasdiki ol-
mad›kça fiahin Giray’›n hanl›¤›n› kabul etmeme fikrinin önüne geçiyordu. Bir oldu
bitti ile Rusya, bir taraftan fiahin Giray’› K›r›m han› kabul ettirirken, di¤er taraftan da
K›r›m’›n Osmanl›lar›n eline geçmesi önlenmifl oluyordu. Osmanl› Devleti ise Rus ifl-
galinde bir K›r›m görmektense, ba¤›ms›z bir K›r›m görmeyi tercih ediyordu. Aynal›-
kavak Tenkihnamesi bundan sonraki y›llarda Rusya’n›n daha rahat hareket etmesine
zemin haz›rlam›flt›r.
Rusya ile yap›lan antlaflmalar›n ard›ndan Osmanl› Devleti, Kuban ve Karadeniz
k›y›lar›ndaki Nogaylar ile Çerkezleri kendi tebaas› oldu¤u gerekçesiyle K›r›m Hanl›-
¤›’ndan ay›rmaya çal›flt›. Bu suretle Osmanl›lar, K›r›m kendi kontrollerinden ç›kt›¤›
için, Karadeniz’in kuzeyinde kendisine ba¤l› bir bölgeyi korumaya çal›fl›yordu. Rus-
ya ise ileride daha kolay ele geçirilebilmek için buralar›n K›r›m’a ba¤l› kalmas›n› is-
tiyordu. Bu s›rada Kuban Türkleri fiahin Giray’a karfl› ayakland›lar ve üzerlerine gön-
derilen kuvvetleri yendiler. K›r›m halk› da zaten öteden beri bir türlü içlerine sindire- 317
medikleri hanlar›na karfl› bafllat›lan isyana kat›ld›lar.

OSMANLILAR VE DÜNYA
K›r›m’da ç›kan bu isyan üzerine fiahin Giray Yenikale’ye kaçt› ve Ruslara s›¤›n-
d›. Bu geliflmeler üzerine K›r›m halk›, Eylül 1782’de Osmanl› padiflah›ndan yeni bir
han tayin etmesini istediler. Befl y›l önce padiflah›n han olarak gönderdi¤i Baht Giray
yeniden ortaya ç›kt›. Fakat çok geçmeden fiahin Giray, Rus kuvvetleriyle geri geldi.
Rus generali Potemkin, yafll›, çoluk, çocuk ay›rt etmeden yaklafl›k 30.000 K›r›ml›y›
öldürttü ve K›r›m’› Rusya’ya ilhâk etti. Böylece 8 Nisan 1783’te K›r›m, Rus Çarl›-
¤›’n›n bir vilayeti haline getirildi. Osmanl› Devleti, o s›rada Rusya’ya yeni bir savafl
açacak durumda de¤ildi. Nihayet 8 Ocak 1784’te ‹stanbul’da imzalanan bir antlaflma
ile K›r›m, Taman ve Kuban’›n Rusya’ya ilhâk› Osmanl› Devleti taraf›ndan verilen bir
senet ile kabul edildi. Yeni durumda Kuban nehri iki taraf aras›nda s›n›r kabul edildi.
K›r›m Rus idaresine geçince halk›n büyük bir k›sm› ‹stanbul’a, Anadolu’ya ve Özi
eyaletine göç etti. Böylece Rusya, Küçük Kaynarca ile bafllatt›¤› K›r›m’› önce Os-
manl›’dan koparma, sonra da kendi topraklar›na katma plan›n› gerçeklefltirmifl oldu.
Art›k bundan sonraki y›llarda Sultan I. Abdülhamid, saltanat›n›n geri kalan k›sm›n›,
K›r›m’› yeniden alabilme düflüncesiyle geçirecek ve Rusya ile müttefiki Avustur-
ya’ya karfl› yeni bir savafla giriflecekti.
I. Abdülhamid Dönemindeki Di¤er ‹ç ve D›fl Olaylar ‹le Islahat Çal›flmalar›
I. Abdülhamid’in ilk sadrazam› Muhsinzâde Mehmed Pafla Küçük Kaynarca Antlafl-
mas›’n›n a¤›r flartlar›n›n üzüntüsü ile hastaland› ve ‹stanbul’a dönerken 4 A¤ustos
1774’te yolda öldü. Muhsinzâde’den sonra sadaret makam›na s›ras›yla ‹zzet Mehmed
Pafla, Dervifl Mehmed Pafla, Darendeli Cebecizâde Mehmed Pafla, Kalafat Mehmed
Pafla, Silahdar Kara Mehmed Pafla, yeniden ‹zzet Mehmed Pafla ve Ye¤en Mehmed
Pafla getirildi. I. Abdülhamid, 1783 y›l›na kadar ad› Mehmed olan sekiz sadrazamla
çal›flm›flt›r. Bunlardan Muhsinzâde Mehmed Pafla ve Silahdar Kara Mehmed Pafla gö-
revlerinin bafl›nda ölmüfltür. Arad›¤› istikrar› bir türlü bulamayan I. Abdülhamid, s›k
s›k sadrazam de¤iflikli¤ine baflvurdu. 1783 y›l›n›n bafl›nda sadrazaml›¤a ‹spartal› Ha-
lil Hamid Pafla getirildi. K›rk alt› yafl›ndaki yeni sadrazam reformcu bir karaktere sa-
hipti. Halil Hamid Pafla’n›n iki y›ldan fazla süren sadrazaml›¤›, I. Abdülhamid’i taht-
tan indirip daha radikal görüfllere sahip olan ye¤eni III. Selim’i tahta geçirtmek iddi-
as› üzerine, 31 Mart 1785’te idam› ile sona erdi. Halil Hamid Pafla’dan sonra sadra-
zaml›¤a k›sa bir süre için fiahin Ali Pafla getirildi. Onun azledilmesi ile de kaptan-›
derya Cezayirli Hasan Pafla’n›n yan›nda yetiflen Koca Yusuf Pafla 24 Ocak 1786’da
sadarete getirildi. Böylece Koca Yusuf Pafla I. Abdülhamid’in son, III. Selim’in de ilk
sadrazam› oldu.
I. Abdülhamid’in saltanat›n›n ilk y›llar›nda Osmanl› Devleti do¤uda ‹ran ile 1775-
1779 y›llar› aras›nda Basra ve çevresinde yo¤unlaflan bir dizi savafl yapt›. ‹ran’da bu
y›llarda, Türkmen hanedan› Kaçarlar yönetimi ele geçirmeye çal›fl›yordu. Kaçarlar›n
‹ran’daki rakibi Kerim Han Zend, Rus savafl›ndan büyük kay›pla ç›kan Osmanl› Dev-
leti’ne karfl› baflar› kazan›rsa, ülke içindeki konumunu güçlendirecekti. Bu nedenle
1775’te Basra’y› kuflatt› ve on üç ayl›k kuflatmadan sonra bu flehir ‹ran’a geçti. 1777
y›l›nda ‹ran ile yap›lan iki savafl Osmanl› lehine sonuçland›. Do¤uda dört y›l süren sa-
vafl, sonunda Basra’n›n Osmanl›’ya iade edilmesiyle, s›n›rlarda hiç bir de¤ifliklik ol-
madan sona erdi.
318 Osmanl› Devleti Rusya ile savafl› sona erdirdikten sonra iç meselelere yöneldi.
Kaptan-› derya Cezayirli Gazi Hasan Pafla vas›tas›yla iç isyanlar bast›r›ld›. Bilhassa
TAR‹H EL K‹TABI

Suriye’de, 1768 Rus savafl›n›n do¤urdu¤u kar›fl›kl›klar s›ras›nda, Akdeniz’deki Rus


donanmas› amiralleri ile ifl birli¤i yapan Zâhir Ömer’in isyan› 1775’te bast›r›ld›. Yi-
ne ayn› y›llarda ‹skenderiye’deki Rus konsolosunun tahrikiyle M›s›r’da isyan eden
Kölemenlerden Murad Bey ve ‹brahim Bey’in isyan› ve yine Rusya’n›n tahrikiyle
Mora’da ç›kan isyan 1779’da bast›r›ld›. Bu isyanlar› bast›rabilmek için kaptan-› der-
ya Gazi Hasan Pafla ile Cezzar Ahmed Pafla büyük gayret sarfetti.
Avrupa ordular› ile boy ölçüflebilmek için askerî ve teknik ›slahatlara önem veren
ve çok say›da askerî dan›flman getirten I. Abdülhamid, bunlar›n Müslüman olmalar›
ya da Osmanl› üniformalar› giymeleri gibi flartlar› kald›rd›. Onun ›slahatlar yönünde
en büyük yard›mc›s› sadrazam Silahdar Kara Mehmed Pafla (1779-1781), sadrazam
Halil Hamid Pafla (1782-1785) ve kaptan-› derya Cezayirli Gazi Hasan Pafla oldu. Bu
dönemin ›slahatlar›nda Baron de Tott, Aubert ad›ndaki Frans›z subay ve ‹ngiliz as›l-
l› Müslüman Kampel Mustafa gibi Avrupa kökenlilerin de katk›s› oldu. Kara levend-
leri teflkilat› 1775 y›l›nda kald›r›ld›. Levend ad›n›n kullan›lmas› yasakland›ysa da, bu
kimselerin eflk›yal›klar› uzun süre devam etti. 1777 y›l›nda timar ve zeamet sistemin-
de düzenleme yap›ld›. Dönemin di¤er askerî ›slahatlar› aras›nda yeniçeri oca¤›n›n ›s-
lah›, la¤›mc› ve humbarac› ocaklar›n›n yeniden teflkilatland›r›lmas›, Fransa ve ‹ngil-
tere’den uzmanlar getirtilerek eski askerî kurumlar›n modernlefltirilmesi gibi düflün-
celer ön plana ç›kt›.
Kaptan-› derya Cezayirli Gazi Hasan’›n çal›flmalar› ile denizcilik, Ege ve Do¤u
Akdeniz k›y›lar›ndaki köylerden toplanan gençlere iyi bir e¤itim ve disiplin verilerek,
meslek haline getirildi. Baron de Toot’un tavsiyesi ve önayak olmas›yla aç›lan Mü-
hendishane-i Bahrî-i Hümâyun, 1775 y›l›nda Tersane’ye nakledildi ve bundan sonra
buras› Tersane Mühendishanesi olarak an›lmaya baflland›. 1784 y›l›nda Halil Hamid
Pafla’n›n sadaretinde, Mühendishane’ye bir de ‹stihkâm Mektebi ilave edildi ve bura-
s› yeniden düzenlendi. Mühendishane buradaki faaliyetine 1793’e kadar devam etti.
Bu tarihte III. Selim, Humbarahane ve Mühendishane’yi Hal›c›o¤lu’ndaki k›fllaya ta-
fl›d› ve buras›n› geniflletti. Arkas›ndan da 1795’te topçu subay› yetifltirmek üzere Mü-
hendishane-i Berrî-i Hümâyun ad› ile kara mühendishanesini açt›. Bu okulun son flek-
li, günümüzdeki ‹stanbul Teknik Üniversitesi’nin çekirde¤i kabul edilmektedir.
Bu okullarda Baron de Tott ve Kampel Mustafa’n›n d›fl›nda, dönemin Osmanl›
ilim adamlar›ndan Gelenbevî ‹smail Efendi, Kasabbafl›zâde ‹brahim Efendi, Seyyid
Osman Efendi ile Frans›z uzman De La Fayette de dersler verdi. Ayr›ca top döküm-
hanesinde çal›flmak üzere Frans›z topçu dökümhanesinin müdürü François Alexi eki-
biyle birlikte ‹stanbul’a geldi. Ancak, 1787’de Rusya ile savafl ç›k›nca bu ekip Fran-
sa’ya geri döndü. Devrin ›slahatç› devlet adamlar›ndan Halil Hamid Pafla iki y›ldan
fazla süren sadrazaml›¤› s›ras›nda say›lar› 300 olan Sürat Topçular›’n›n say›s›n›
2.000’e ç›kartm›fl ve yeni bir birlik oluflturmufltur. Yine onun taraf›ndan ulufeli asker-
lerin yoklamas› yapt›r›lm›fl ve mevcutlar›n›n say›s› dondurulmufl, ulûfe sat›fl› da ya-
saklanm›flt›r.
Osmanl› – Rusya - Avusturya Savafl› (1787-1792)
Rusya’n›n K›r›m’› topraklar›na katmas› Küçük Kaynarca Antlaflmas›’n›n sonu anla-
m›na geliyordu. Ancak Osmanl› Devleti herhangi bir savafl› göze alabilecek güce sa-
hip de¤ildi. Hal böyle olunca uluslararas› siyasî arenadaki geliflmeler Osmanl›’ya ye-
ni bir yön çizdi. Sadrazam Halil Hamid Pafla K›r›m meselesi yüzünden er geç Rusya
ile bir savafla girilece¤i düflüncesiyle s›n›rlardaki kaleleri tahkim ettirdi ve askeri de 319
düzene soktu. Bu arada Rusya, Lehistan’dan sonra gözünü Osmanl› topraklar›na çe-

OSMANLILAR VE DÜNYA
virmiflti. K›r›m Rusya’n›n eline geçmifl, Avrupa devletleri bu oldu bittiye ses ç›kar-
mam›fllard›. Hal böyle olunca Rusya bununla da yetinmeyip yay›lma politikas›na h›z
verdi. Geç de olsa iflin vahametini anlayan Avrupa devletleri bu kez Osmanl› Devle-
ti’ni Rusya’ya karfl› k›flk›rtmaya bafllad›lar. Baflta ‹ngiltere ve Prusya’n›n ‹stanbul’da-
ki elçileri sadrazam Koca Yusuf Pafla’ya K›r›m’›n geri al›nabilmesi ve Rusya’n›n dur-
durulmas› için savafl aç›lmas› gerekti¤i yönünde telkinlerde bulundular.
Rusya uzun zamandan beri Osmanl› Devleti üzerinde planlar yap›yordu. II. Kate-
rina, 1779’da do¤an erkek torununa Kostantin ad›n› koymufltu. Rus Çariçesi, hayalin-
deki Helen Devleti’nin bafl›na torununu geçirmek istiyordu. 1780 y›l›nda bu düflünce-
sini Avusturya ‹mparatoru II. Joseph’e açt›. Ertesi y›l da her iki devlet aras›nda Rus-
ya’n›n baflkenti Petersburg’da gizli bir paylafl›m projesi haz›rland›. Buna göre, Eflak
ve Bo¤dan birlefltirilip Avusturya’n›n himayesine verilecek; Kuzey Bosna, S›rbistan
ile Banat ve Küçük Eflak da do¤rudan Avusturya’ya ba¤lanacakt›. Ege Denizi’ndeki
baz› adalarla, Bulgaristan ve Karadeniz’in sahil boyu, Dinyester’e kadar olan arazi
Rusya’ya verilecekti. Geri kalan Osmanl› topraklar›n›n bilhassa Avrupa ve Anado-
lu’daki arazisi birlefltirilecek ve merkezi ‹stanbul olan bir Helen Devleti kurulacakt›.
Bu devletin bafl›na kral olarak da II. Katerina’n›n torunu Kostantin getirilecekti. Bu
devlet ayn› zamanda Rusya’n›n himayesinde olacakt›. Osmanl› Devleti’nin Asya’da
ve Afrika’daki topraklar› ise Türklerin ve di¤er Avrupa devletlerinin inisiyatifine b›-
rak›l›yordu. Bizans’›n yeniden kurulmas› anlam›na gelen ve “Grek Projesi” olarak da
an›lan bu planlar uygulamaya konulamad›; ama Osmanl› Devleti y›k›lana kadar “fiark
Sorunu” ad› ile hep gündemde tutuldu.
K›r›m’›n Rusya’ya ba¤lanmas›ndan sonra Osmanl›-Rus iliflkileri yukar›da da be-
lirtildi¤i gibi her an yeni bir savafl beklentisi içinde geçti. ‹ki devlet aras›ndaki Eflak-
Bo¤dan çekiflmesi, Kafkas kabilelerinin Rus topraklar›na ak›nlar›, Varna’ya Ruslar›n
konsolos tayini, K›lburun civar›ndaki tuzlalar›n kime ait oldu¤u gibi sorunlar da arka
arkaya gelince iliflkiler daha da gerginleflti. ‹ngiltere ve Prusya’n›n Osmanl› Devle-
ti’ni savafla k›flk›rt›c› tav›rlar› da devam etmekteydi. Osmanl› taraf›nda bu geliflmeler
olurken, çariçe II. Katerina, 1787 y›l›nda yaklafl›k 60.000 askerle K›r›m’a geldi. Ça-
riçe ve onu ziyarete gelen müttefiki Avusturya imparatoru II. Joseph, K›r›m valisi
prens Potemkin taraf›ndan, Dinyeper a¤z›ndaki Kerson liman›nda üzerinde “Bizans
Yolu” yaz›l› bir zafer tak›n›n alt›ndan geçirilerek karfl›land›. Küçük Kaynarca’dan be-
ri bir türlü düzene girmeyen Osmanl›-Rus iliflkileri, Rusya’n›n Osmanl› topraklar›n›
paylaflma düflüncesini a盤a vurmas› ile bir kez daha iki ülkeyi savafl›n efli¤ine getir-
di. Bu geliflmeler üzerine Rus elçisi Bâb-› âlî’ye ça¤r›larak K›r›m’›n Osmanl›’ya ia-
desi istendi. Elçinin uygun cevap vermemesi üzerine de 13 A¤ustos 1787’de Rus-
ya’ya savafl ilan edildi. Bunun üzerine Rusya’n›n müttefiki olan Avusturya da Os-
manl› Devleti’ne savafl açt›. Böylece 1787-1792 y›llar› aras›nda Osmanl› Devleti, ay-
n› anda Avusturya ve Rusya cephelerinde yeni bir savafla bafllad›.
Serdar-› ekrem sadrazam Koca Yusuf Pafla önce Avusturya’y› savafl d›fl› b›rakmak
istedi. 25 Mart 1783’te ‹stanbul’dan ayr›lan Osmanl› ordusu, Avusturya ‹mparatoru
II. Joseph’in ordugah›n› kurdu¤u Erdel’in güneyindeki fiebefl’te karfl› karfl›ya geldi.
Burada yap›lan meydan savafl›nda Osmanl› ordusu Avusturya ordusuna a¤›r zayiat
verdirdi. ‹mparator II. Joseph, 21 Eylül 1788’de yap›lan fiebefl Meydan Savafl›’nda
can›n› zor kurtard›. Bu zafer üzerine I. Abdülhamid’e “Gazi” unvan› verildi. fiebefl
zaferi Belgrad ve çevresinin daha bir as›r Osmanl› hâkimiyetinde kalmas›n› sa¤lad›.
320 Böylece Avusturya savafl d›fl› b›rak›lm›fl oldu. Ancak, Rusya cephesinde savafl Os-
manl› aleyhine gelifliyordu. Prens Potemkin’in 80.000 askerle Osmanl›’n›n Karade-
TAR‹H EL K‹TABI

niz’in kuzeybat›s›nda en önemli kalesi olan Özi’yi 17 Aral›k 1788’de iflgal etmesi,
Osmanl›lar için büyük bir hezimet oldu. Özi kalesi Ruslar›n eline geçince burada bü-
yük bir mezalim yafland›. Çocuk, genç, ihtiyar, kad›n ayr›m› yap›lmadan yaklafl›k
30.000 kifli öldürüldü. Özi’den sonra Hocapafla (Odesa) kalesi, K›r›m’›n bat›s›ndan
bafllayan Karadeniz’in kuzeybat› sahili ve Podolya’daki Hotin kalesi Ruslar›n eline
geçti. Bu arada Özi’nin Ruslar›n eline geçmesi ve burada yap›lan mezalim, sadrazam
taraf›ndan ‹stanbul’a iletildi¤inde, padiflah I. Abdülhamid kederinden felç oldu, çok
geçmeden 28 Mart 1789’da vefat etti. Onun saltanat›, Osmanl›-Rus savafllar› ve K›-
r›m’›n önce ba¤›ms›zl›¤›, sonra da Rusya’ya ba¤lanmas›n›n gölgesinde geçti. O¤ulla-
r›ndan ikisi, IV. Mustafa ve II. Mahmud, padiflah oldular.
I. Abdülhamid’in ölümünden sonra kardefli III. Mustafa’n›n o¤lu III. Selim (1789-
1807) tahta oturdu. III. Selim padiflah oldu¤unda Osmanl› ordular› Rusya ve Avus-
turya ile savafl halindeydi. Bu arada Ruslar Bo¤dan’a yerleflti ve oradan Tuna nehri-
ni geçerek Kalas’› iflgal etti. Bunun üzerine padiflah III. Selim, Koca Yusuf Pafla’y›
azledip, yerine Cenaze Hasan Pafla’y› sadrazam yapt›. K›sa bir süre sonra Osmanl›
kuvvetleri önce 1 A¤ustos 1789’da Fokflan’da, ard›ndan da 22 Eylül 1789’da Buze’de
Avusturya-Rusya kuvvetlerine yenildi. Bu yenilgilerden sonra Ruslar Akkerman,
Bender ve Basarabya’y›; Avusturyal›lar da Belgrad ve Semendre’yi ald›lar. Osmanl›
gerileyifli devam etti. Bu arada sadrazaml›¤a eski kaptan-› derya Cezayirli Gazi Ha-
san Pafla getirildi (Kas›m 1789). Osmanl› Devleti Avrupa’dan müttefik aray›fl›na gir-
di. 11 Temmuz 1789’da ‹ngiltere’nin de teflvikiyle ‹sveç’le bir ittifak antlaflmas› ya-
p›ld›; ancak bu ittifak uzun süreli olmad›. Çünkü 1790 y›l›nda ‹sveç, Rusya ile bir ant-
laflma imzalad› ve savafltan çekildi. Osmanl› Devleti bu arada Prusya ile 31 Ocak
1790’da ittifak antlaflmas› imzalad›. Bütün bu giriflimler Rusya ve Avusturya’ya kar-
fl› baflar›l› olabilmek ve geri çekilifli durdurabilmek içindi.
Osmanl› Devleti’nin imdad›na Frans›z ‹htilali yetiflti. Çünkü Avusturya, komflu-
sundaki geliflmelerden endifleliydi. Bu nedenle önce Avusturya, onun savafltan çekil-
mesinden sonra da Rusya, Osmanl› Devleti ile bar›fl yapt›. 4 A¤ustos 1791’de Avus-
turya ile Zifltovi Antlaflmas› imzaland›. Bu antlaflma ile Osmanl›lar, savafl s›ras›nda
Avusturya taraf›n› tutan Bosna, S›rbistan ve Karada¤’da af ilan edecekti. Avusturya
ise, Belgrad dâhil, ald›¤› yerleri iade edecekti. Ruslar savafla devam ederse, Avustur-
ya onlara yard›m etmeyecekti. Osmanl› Devleti Rusya ile de 10 Ocak 1792’de Yafl
Antlaflmas›’n› imzalad›. Bu antlaflmaya göre, iki devlet aras›nda kuzeydeki Dinyester
nehri, Kafkasya’da ise Kuban nehri s›n›r olacakt›. Ayr›ca Ruslar Eflak-Bo¤dan’› tah-
liye ederek Osmanl›’ya verecekti. Bu iki antlaflma ile 1787-1792 Osmanl›-Avustur-
ya-Rusya savafllar› sona erdi.
E. 17. YÜZYILDAN 19. YÜZYILA
DÜNYA’DAK‹ S‹YASÎ GEL‹fiMELERE GENEL B‹R BAKIfi
Avrupa’da Gerileyen Güç: Habsburg ‹mparatorlu¤u
Habsburg ‹mparatorlu¤u taht›na 1519 y›l›nda oturan V. Karl (Charles Quint = fiarl-
ken = Carlos), 1556 y›l›nda görevinden feragat etti ve ülkesini ikiye böldü. Kardefli
Ferdinand’› Kutsal Roma Germen ‹mparatoru unvan› ile Avusturya kral› ve Alman
imparatoru ilan etti. O¤lu Felipe’ye (1556-1598) de ‹spanya ve Hollanda’y› verdi.
Böylece Habsburg ‹mparatorlu¤u 16. yüzy›l›n ortalar›nda Avusturya ve ‹spanya ko-
lu olmak üzere ikiye bölündü.
II. Felipe’nin tahtta oturdu¤u y›llar Habsburglar›n, özellikle ‹spanya kolunun gü- 321
cünün zirvede oldu¤u bir dönemdi. Avrupa’n›n en güçlü krallar›ndan ve Katolik Ki-

OSMANLILAR VE DÜNYA
lisesi’nin de en ateflli savunucular›ndan biri kabul edilen Felipe, bu özelliklerinden
dolay› s›k s›k savafllara girmek zorunda kald›. Akdeniz’de Osmanl›larla, Avrupa k›-
tas›nda Fransa ve ‹ngiltere ile devaml› bir mücadele içinde oldu. D›fl siyasî olaylar›n
yan› s›ra, kendi teb‘as› olan Protestan Hollandal›lar›n, 1565-1609 y›llar› aras›nda sü-
ren isyan›, Habsburglar›n bat› kolunu oldukça y›pratt›. ‹çte ve d›flta meydana gelen
kimi olumlu kimi olumsuz bir tak›m olaylara ve geliflmelere ra¤men, II. Felipe döne-
mi, ‹spanya Habsburglar›n›n yine de alt›n ça¤› oldu.
II. Felipe’nin 1598’de ölümünden sonra ‹spanya Habsburg ‹mparatorlu¤u buna-
l›m dönemine girdi. Yeni Dünya’dan gelen alt›n, gümüfl gibi k›ymetli madenlerin ar-
t›k ‹spanya limanlar› yerine Fransa, ‹ngiltere ve Hollanda gibi di¤er Avrupa ülkeleri-
ne gitmesi, uzun süren iç isyanlar, fiyat art›fllar›, nüfus art›fl›, bankerlerden al›nan
borçlar›n artarak katlanmas› gibi nedenler ‹spanya’n›n gerilmesinde etkili oldu. II.
Felipe’den sonra tahta, önce III. Felipe (1598-1621), arkas›ndan da IV. Felipe (1621-
1665) geçti. Onlar›n dönemlerinde yaflanan Otuz Y›l Savafllar›, Portekiz’in 1640’da
‹spanya’dan ayr›lmas›, 1648’da Westfalya (Westphalia) Antlaflmas›’n›n ve 1659’da
da Fransa ile savafla son veren Pireneler Antlaflmas›’n›n imzalanmas›, ülkenin duru-
munu siyasî, askerî ve iktisadî bak›mlardan daha da kötülefltirdi. K›ta d›fl›ndaki sö-
mürgeler tek tek elden ç›kmaya bafllad›. 17. yüzy›l bir bak›ma ‹spanya aç›s›ndan hal-
k›n yoksullaflt›¤›, toplumsal huzurun bozuldu¤u, isyanlar›n ç›kt›¤› bir dönem oldu.
Art›k, 1500’lerden sonraki yüz elli y›lda Avrupa’ya flekil veren Habsburg gücü iyice
zay›flam›fl ve yerini Fransa Krall›¤›’na b›rakm›flt›.
Habsburg hanedan›n›n ‹spanya kolunun zay›flamas› üzerine bu hanedan›n di¤er
kolu olan Avusturya veya di¤er bir ad› ile Kutsal Roma Germen ‹mparatorlu¤u,
Habsburglar›n önderli¤ini ve Avrupa’da Katolik davas›n›n savunuculu¤unu üzerine
ald›. Habsburg hanedan›n›n Avusturya kolu V. Karl’›n kardefli Ferdinand’›n (1556-
1564) soyundan devam etmekteydi. II. Maximilian (1564-1576), II. Rudolf (1576-
1612), Matthias (1612-1619), II. Ferdinand (1619-1637), III. Ferdinand (1637-1657)
Avusturya Habsburglar›’n›n 17. yüzy›l›n ilk yar›s›ndaki imparatorlar›yd›. II. Rudolf
uzun süren Osmanl›-Avusturya savafl› sonras›nda 1606’da Zitvatoruk Antlaflmas›’n›
imzalam›fl ve Osmanl›lara karfl› durumunu güçlendirmiflti. Ancak, onu bundan sonra-
ki dönemde u¤raflt›ran en önemli sorun, imparatorluk içindeki Katoliklerle Protestan-
lar aras›ndaki mücadelenin yeniden bafllamas›yd›.
1608’de Kalvin mezhebini kabul eden ilk Alman yöneticisi Palatinate elektörü III.
Friedrich (Frederick)’in Protestan Evangelist Birli¤i’ni (‹ncil Birli¤i) kurmas›, onla-
ra karfl› Katoliklerin de 1609’da Katolik ‹ttifak›’n› kurmas› Avusturya’y› dinî bak›m-
dan ikiye böldü ve yeni bir rekabeti ortaya ç›kard›. Dinî gruplaflmalar bu kez Avrupa
devletlerinin siyasî ç›karlar› ile de birleflince, ‹spanya Katolik Avusturyal›lar›, Hol-
landa ve ‹ngiltere de Protestanlar› desteklemeye bafllad›. Böylece 1555’te Katolikler-
le Lutherci Protestanlar aras›ndaki dinî çat›flmalar› ortadan kald›ran Augsburg Dinî
Bar›fl› ihlal edildi.
Otuz Y›l Savafllar› ve Westfalya Bar›fl Antlaflmas›
Avusturya Habsburg ‹mparatorlu¤u’nda dinî çat›flmalar›n yeniden bafllamas›n›n bafl-
l›ca nedeni, Kalvincili¤in 1556-1618 y›llar› aras›nda Almanya’da h›zla yay›lmas›
gösterilir. Bu mezhebin Augsburg Bar›fl› ile tan›nmam›fl olmas› hem kendi geliflimle-
322 rini engelleyen Luthercileri hem de Katolik Avusturya’y› rahats›z ediyordu. Bunun
üzerine Katolik Avusturya, Karfl› Reform çal›flmalar›na h›z verdi. Bu geliflmeler üze-
TAR‹H EL K‹TABI

rine II. Rudolf ve Matthias dikkatlerini kendi topraklar› içerisindeki Bohemya’ya


(Çek) çevirdiler.
1617’de ‹mparator Matthias, resmi prosedürde Bohemya devletlerinin kendi kral-
lar›n› seçme kural›na ra¤men, Ferdinand’› kral seçtirmek istedi. Bu müdahale Prag’da
hoflnutsuzluk yaratt›. Ayr›ca, 1618’de Avusturya imparatorunun Protestanlara yöne-
lik bir tak›m müdahaleleri içeren bir ferman yay›nlamas› da iliflkileri kopma noktas›-
na getirdi. Böylece Avusturya Habsburg ‹mparatorlu¤u topraklar› içerisinde dinî ve
milliyetçi bir direnifl hareketi bafllam›fl oldu. Sonuçta Bohemya, 1618’de Habsburg
yönetimine isyan etti ve Otuz Y›l Savafllar› olarak tarihe geçecek olan savafllar baflla-
d›. Ertesi y›l Bohemya’da Ferdinand tahttan indirildi ve yerine V. Friedrich geçirildi.
‹syan bundan sonra Almanya’n›n di¤er merkezlerine de s›çrad› ve do¤rudan impara-
toru hedef ald›. 1618-1648 y›llar› aras›ndaki savafllara Otuz Y›l Savafllar› denilmesi,
o dönemin bir adland›rmas› de¤ildir. Bu savafllara Bohemya ‹ç Savafl›, ‹sveç Savafl›
gibi adlar verilmekteydi. Otuz Y›l Savafllar› ad› ilk defa Westfalya Antlaflmas›’ndan
yirmi y›l sonra kullan›lm›flt›r.
Otuz Y›l Savafllar›, befl büyük savafl› ve Westfalya Bar›fl görüflmelerinin devam et-
ti¤i süreci içine almaktad›r. Kendisinden önceki Avusturya Habsburg imparatorlar›-
na göre daha enerjik ve ac›mas›z olan II. Ferdinand, 1619’da imparator oldu. II. Fer-
dinand’›n adamlar› Katolik restorasyonu ad›na yerel haklar› ve dokunulmazl›klar› bir
bir ortadan kald›rd›. Sonuçta Bohemya’da patlak veren isyan, Avrupa’n›n di¤er ülke-
lerini de içine alacak flekilde geniflledi. Savafl›n ortaya ç›kmas›nda Protestanlarla Ka-
tolikler aras›ndaki çat›flma ve Alman prensleri ile Avusturya Habsburg ‹mparatoru
aras›ndaki egemenlik görüflündeki farkl›¤›n›n da etkisi vard›. II. Ferdinand’›n savafl›
kazanaca¤› anlafl›l›nca, s›ras›yla Danimarkal›lar, ‹sveçliler ve Frans›zlar Habsburgla-
ra karfl› savafla kat›ld›lar. Böylece mezhep mücadelesi bahane edilerek bafllayan sa-
vafllar, devletlerin birbirine hâkimiyet kurma mücadelesine dönüfltü.
Avusturya Habsburglar› önce Bohemya Savafl›’n› (1620-1622) kazand›. Ancak bu
savafl, çat›flmalar›n Orta ve Kuzey Almanya’ya s›çramas›na neden oldu. Katolik bir-
liklerinin kuzeye do¤ru sald›r›s› üzerine, 1625’ten sonra Danimarka kral› IV. Christi-
an, ‹ngiltere ve Hollanda’n›n da deste¤i ile hem Protestan Alman devletlerine yard›m
etmek hem de Almanya’n›n kuzey topraklar›n› ülkesine katmak düflüncesiyle Avus-
turya’ya karfl› savafla kat›ld›. Danimarka, Katolik Avusturya ordular›na yenilince,
1629 y›l›nda imzalad›¤› Lübeck Bar›fl› ile savafltan çekildi. Bu kez Kuzey Alman-
ya’n›n ve Balt›k Denizi’nin kontrolü konusunda Habsburglarla z›tlaflan ‹sveç,
1630’da savafla girdi. Wallenstein komutas›ndaki Avusturya ordular› ile Kuzey Al-
manya topraklar›nda mücadeleye giren ‹sveç kral› II. Gustaf Adolf, Protestanl›¤› kur-
tarmak ve ‹sveç’in önderli¤inde güçlü bir Protestan imparatorluk kurmak istiyordu.
Bu dönemde ‹sveç, di¤er Avrupa devletlerinin aksine paral› askerlerden oluflan bir
ordu yerine, disiplinli ve e¤itimli milli bir ordu meydana getirmiflti. ‹sveç kral› II.
Gustaf Adolf, 1630-1632 y›llar› aras›nda karfl›laflt›¤› Avusturya imparatorluk ordula-
r›n› hep yendi. Nihayet 1632’de Lutzen’de, Wallenstein komutas›ndaki imparatorluk
ordular› ile karfl›laflt›. Bu savafl› da ‹sveç ordusu kazand›; ama kral savafl meydan›n-
da öldürüldü. Buna ra¤men ‹sveç ordular› Viyana’ya kadar ilerledi. Kral Gustaf
Adolf öldükten sonra ‹sveç’in Avrupa devletleri aras›ndaki etkisi azald›.
Fransa Otuz Y›l Savafllar›’na 1635 y›l›nda kat›ld›. Bu dönemdeki Frans›z-Habs- 323
burg Savafllar›, 16. yüzy›ldaki savafllardan daha kapsaml›yd›. Otuz Y›l Savafllar› de-

OSMANLILAR VE DÜNYA
vam ederken Fransa kral› XIII. Louis (1610-1643) d›fl iflleri görevini, Habsburg oto-
ritesini yok etmeye kararl› olan baflbakan› Kardinal Richelieu’ya (Riflelyö/Riflliyö) b›-
rakt›. Baflbakanl›k ve d›fliflleri bakanl›¤› görevlerini üzerine alan Richelieu’nun en bü-
yük amac› ‹spanya’n›n ilerlemesini durdurmak ve Habsburg hanedan›na son vermek-
ti. Onun bir baflka düflüncesi de Fransa’y› do¤al s›n›rlar›na ulaflt›rmakt›. Fransa Otuz
Y›l Savafllar›’n›n ilk aflamas›nda savafla do¤rudan kat›lmad›. Ancak, ezeli düflman›
Habsburglara karfl› ‹sveç’i destekledi. Fransa’n›n do¤rudan savafla girmesi II. Gustaf
Adolf’un ölümünden sonra gerçekleflti. 1633-1637 y›llar› aras›nda Habsburglar kar-
fl›s›nda pek baflar› elde edemeyen Fransa ordusu, 1640’lar›n bafl›ndan itibaren savafl-
lar kazanmaya bafllad›. Bilhassa 1645-1648 y›llar› aras›nda Fransa ve ‹sveç ordular›
Habsburglara karfl› büyük baflar› kazand›lar. Bu arada Fransa’y› savafla sokan Riche-
lieu 1642 y›l›nda öldü. 1648’de bar›fla ulafl›ld›¤›nda, Fransa savafla kat›lma gerekçe-
lerini büyük ölçüde elde etmiflti. Ama Richelieu Avrupa’n›n bu yeni yükselen gücü-
nü göremedi.
Otuz Y›l Savafllar› bafllang›ç ve geliflme aflamalar›nda dinî bir savafl görünümün-
dedir. Ancak, savafl›n ilerleyen aflamalar›nda siyasî ç›karlar, dinî çat›flmalar›n önüne
geçmifltir. Bilhassa Katolik Fransa’n›n Protestan cephede savafla girmesi ve önceki
yüzy›l›n Fransa-Habsburg savafllar›n› yeniden bafllatmas› bunu aç›kça ortaya koy-
maktad›r. Otuz Y›l Savafllar›’nda savaflan taraflar dengeli bir flekilde ayr›lm›flt›. Bir
tarafta Habsburg hanedan›n›n ‹spanya ve Avusturya kollar› ile Güney Almanya
prenslikleri, di¤er tarafta da Fransa, ‹sveç, Danimarka ve Kuzey Alman prenslikleri
yer alm›flt›. ‹ki güç aras›ndaki denge, savafl›n bu kadar uzun sürmesinde etkili olmufl-
tur. Almanya topraklar›nda nüfusun azalmas›na ve halk›n yoksullaflmas›na neden
olan bu savafllar, Avusturya Habsburg ‹mparatoru III. Ferdinand’›n bar›fl iste¤i ile
1648 y›l›nda sona erdi. Ancak, ‹spanya Habsburglar› ile Fransa aras›ndaki savafl,
Flandre bölgesinin Frans›zlara geçmesine kadar devam etti. ‹ki ülke aras›nda bar›fl,
1659 y›l›nda imzalanan Pireneler Antlaflmas› ile sa¤land›. Böylece Fransa-Habsburg
çekiflmesi sonraki y›llara b›rak›ld›.
Westfalya Antlaflmas› denildi¤inde Habsburg ‹mparatorlu¤u temsilcilerinin Fran-
sa ile Münster’de, ‹sveç ile de Osnabrück’de imzalad›klar› antlaflmalar›n tümü anla-
fl›lmaktad›r. Bu antlaflma Avrupa tarihinde bir kilometre tafl› kabul edilir. Çünkü bu
antlaflma ile Almanya’daki dinî ortam yeniden düzenlenmifltir. Büyük güçlerin ve Al-
man prensliklerinin siyasal geliflmelerine ve bundan sonraki yüz elli y›ll›k dönemde-
ki uluslararas› iliflkilere Westfalya Antlaflmas› yön vermifltir. Antlaflma görüflmeleri
Avrupa sorunlar›n›n tart›fl›ld›¤› Protestan ve Katolik devlet temsilcilerini bir araya ge-
tiren uluslararas› kongre niteli¤i tafl›maktad›r. Bu antlaflma ile Katolik, Lutherci ve
Kalvinci mezhepler Avusturya Habsburg ‹mparatorlu¤u’nca tan›nd›. Ancak, Alman
prenslikleri Augsburg Bar›fl›’nda da oldu¤u gibi kendi inand›klar› dini, teb‘alar›na da-
yatma haklar›n› korudular. Almanya üç yüz elli devletten oluflan bir konfederasyon
olarak kal›rken, Habsburglar›n birlik umutlar› bir kez daha gerçekleflmedi. Ancak,
Avusturya’ya ek olarak ikinci bir Alman gücü, Brandenburg ortaya ç›kt›. Bu Alman
devleti daha sonraki y›llarda Prusya olarak tarih sahnesine ç›kacak olan devletin te-
melini teflkil etti. ‹spanya ile iç savafl› 1609’da sona eren Hollanda’n›n ba¤›ms›zl›¤›
da yine bu antlaflma ile tan›nd›.
324 Savafla kat›lan devletleri Westfalya Antlaflmas› farkl› flekillerde etkilemifltir. Bu
antlaflmadan sonra ‹spanya Avrupa’daki üstünlü¤ünü Fransa’ya, sömürgelerinde de
TAR‹H EL K‹TABI

‹ngiltere ve Hollanda’ya b›rakm›flt›r. ‹sveç, gücünün zirvesine ulaflt›; ama bu da uzun


süreli olmad›. Avusturya Habsburg ‹mparatorlu¤u’nun gücü k›smen azald› ise de,
yüzy›l›n sonlar›nda tekrar toparlanma içine girdi ve yay›lmas›n› do¤uda Osmanl›lara
karfl› sürdürdü. Otuz Y›l Savafllar› devam ederken Osmanl› taht›nda II. Osman, I.
Mustafa, IV. Murad ve ‹brahim bulunuyordu. Bu dönemde Osmanl› ‹mparatorlu¤u,
bir taraftan kendi iç sorunlar›yla, di¤er taraftan da ‹ran, Lehistan ve Girit üzerine dü-
zenlenen askerî seferlerle u¤raflt›. Osmanl›lar›n içinde bulundu¤u mevcut durum, Av-
rupa’daki siyasî ve askerî geliflmelerin d›fl›nda kalmas›na neden oldu. Bu da en fazla
Orta Avrupa’da karfl› karfl›ya geldikleri Avusturya Habsburg ‹mparatorlu¤u’nun ifli-
ne yarad›
Mutlak›yetten Parlamentarizme Geçifl Sürecinde ‹ngiltere
Avrupa’da 17. yüzy›lda öne ç›kan devletlerden biri de ‹ngiltere’dir. ‹ngiltere mutla-
k›yetçi devletini 1485 y›l›nda baronlar aras›ndaki savafllara son veren Kral VII. Henry
zaman›nda (1485-1509) kurdu. Henry devletin temel güç ve yetkilerini Lordlar ve
Avam kamaras›ndan oluflan parlamentonun d›fl›nda, ‹ngiltere kral›n›n üzerinde topla-
d›. 1509’da VII. Henry’nin yerine geçen o¤lu VIII. Henry (1509-1547) Kilise toprak-
lar›n› kamulaflt›rmak suretiyle devletini daha da güçlendirdi ve Katolik Kilisesi d›fl›n-
da Protestan Anglikan Kilisesi’ni kurdu. K›z› I. Elizabeth (1558-1603) ise, ‹ngilte-
re’yi bir dünya devleti haline getirdi. ‹ngiltere merkeziyetçi sistemi 17. yüzy›la gir-
meden Tudor henedan› (1485-1603) zaman›nda, büyük bir ordu ve yayg›n bir bürok-
rasiye baflvurmadan, daha çok deniz gücünü gelifltirerek gerçeklefltirdi. ‹ngilizler bu-
nu yaparken askerî yay›lma yerine, ticaret alanlar›n› geniflletmeyi tercih ettiler. Tica-
retten elde edilen gelirle büyük bir orduyu besleme gere¤i duyulmad›. Ayr›ca ülkenin
küçük olmas› hem vergi toplama hem de hükümdar›n otoritesini kurmas›nda kolayl›k
sa¤lad›. Fizikî ve co¤rafî konumunun da sa¤lad›¤› avantajla k›sa sürede merkantilist
politikalar›n en iyi uyguland›¤› merkeziyetçi ülke oldu. 1554’te kurulan Moskova
Kumpanyas›’na, 1600’de de Do¤u Hindistan Kumpanyas› kat›ld› ve ‹ngiltere’nin
dünya ticaretinde söz sahibi oldu¤u gösterildi.
Tudor hanedan›n›n ‹ngiliz taht›ndaki son temsilcisi I. Elizabeth, hiç evlenmedi¤i
için varis b›rakmadan 1603’te öldü. Bunun üzerine Elizabeth’in k›skand›¤› ve yirmi
y›l esir tutup daha sonra sebepsiz yere bafl›n› kestirerek idam ettirdi¤i ‹skoçya krali-
çesi Maria Stuart’›n o¤lu ‹skoçya kral› VI. James, 1603’te I. James (1603-1625)
ad›yla ‹ngiltere ve ‹skoçya kral› oldu. Böylece ‹ngiltere taht›nda hanedan de¤iflikli¤i
gerçekleflti ve Tudor hanedan›n›n yerini Stuart hanedan› ald›. 1707 y›l›nda ‹skoçya ve
‹ngiltere kesin olarak birleflti ve bunlara ‹rlanda’da kat›ld›. Art›k bundan sonra bu üç
krall›k, Birleflik Krall›k ya da Büyük Britanya olarak an›lmaya baflland›. Stuart hane-
dan›n›n ‹ngiltere’deki yönetimi de 1714 y›l›na kadar devam etti.
I. James’den sonra ‹ngiltere ve ‹skoçya krall›¤›na o¤lu I. Charles (1625-1649)
geçti. Onun tahta bulundu¤u y›llarda, Almanya topraklar›nda Otuz Y›l Savafllar› de-
vam etmekteydi. Bu savafllara kat›lmayan ‹ngiltere’de, 1642-1648 y›llar› aras›nda ‹n-
giliz ‹ç Savafllar› cereyan etti. Bu savafl›n ç›k›fl nedenleri aras›nda I. Charles’›n ken-
dinden önceki ‹ngiliz krallar›n›n 400 y›ld›r uygulad›klar› Magna Carta’ya uymama-
s›, 1376’dan beri toplanan Lordlar (Soylular) ve Avam (Yurttafllar) kamaras› diye iki-
ye ayr›lan ‹ngiliz Parlamentosu’na hiç dan›flmadan kararlar almas› gösterilmekteydi.
Kral›n bu davran›fllar› mutlak monarfli yönündeki genel e¤ilime de ters düflmekteydi.
Ülkenin içinde bulundu¤u bu durum, 1642’de iç savafl›n bafllamas›na neden oldu.
‹ngiltere’de yaflayan halk›n büyük k›sm› Protestan mezhebine ba¤l›yd›. Bunlara 325
ayn› zamanda “temiz, dürüst” anlam›na gelen Püritenler denilmekteydi. Yaflam bi-

OSMANLILAR VE DÜNYA
çimleri gösteriflten ve lüksten uzak olan Püritenlerin bafl›nda, Oliver Cromwell (1649-
1658) ad›nda yoksul bir soylu bulunuyordu. Püritenlerin bafllatt›¤› hareket, 1649’da
kral›n idam edilmesiyle son buldu. Kral’›n idam›ndan sonra ülkeyi önce Oliver
Cromwell, onun ölümünden sonra da o¤lu Richard Cromwell (1648-1649) yönetti.
Oliver Cromwell, kral yerine “ülkenin koruyucusu” s›fat›n› kulland›. Bundan dolay›
1660’a kadar ‹ngiltere’de devletin yönetim flekli cumhuriyet oldu. ‹ngiliz Parlamen-
tosu Cromwell’in baflta oldu¤u y›llarda yerel ve ulusal ç›karlar› dengelemeyi baflard›.
Ancak parlamentoculuk o dönemde, kural d›fl› ve ça¤a uygun olmayan bir uygulama
olarak görüldü. Bu nedenle di¤er ülkeler taraf›ndan yad›rgand›. Bütün bu geliflmele-
re ra¤men Oliver Cromwell’in ölümünden sonra k›sa bir süre daha devam eden cum-
huriyet dönemi, daha çok onun Parlamento’ya tahakkümü ve diktatörlü¤ü ile an›l›r
oldu.
Cromwell’in ölümünden sonra Lordlar Meclisi ve Avam Meclisi toplant›ya ça¤-
r›ld›. Al›nan karar sonras›nda 1660’ta Stuart hanedan›ndan II. Charles (1660-1685)
‹ngiltere ve ‹skoçya krall›¤›na getirildi. Stuartlar›n yeniden tahta geçti¤i bu döneme
Restorasyon dönemi denildi. Ancak, bu dönemde ne krall›k, ne kilise ne de aristok-
rasi eski sayg›nl›¤›n› kazand›. II. Charles ölmeden önce Katolik mezhebine girdi ve
1685’te öldü. Yerine kardefli II. James (1685-1688) geçti. O da tahta geçmeden ön-
ce kardefli gibi Katolik oldu. Yeni kral, ülkesinin mezhebini reddedince ‹ngiltere’nin
iki büyük partisi Whrigs ve Tories onu krall›ktan düflürdü ve yerine onun Protestan
mezhebine ba¤l› olan k›zlar›ndan Mary ile kocas›, Hollanda stathouderi yani cumhur-
baflkan› III. Willem (William of Orange; orange, Hollanda hanedan›) birlikte tahta ç›-
karmaya karar verdiler. Ayn› zamanda anne taraf›ndan Stuart hanedan›ndan olan III.
Willem 1688’de ‹ngiltere ve ‹skoçya kral› (William of Orange olarak tan›mland›), ka-
r›s› II. Mary de hükümran kraliçe oldu. Böylece Bütün ‹ngiliz ordusu ve halk yeni
kral›n yan›nda yer al›nca, II. James Fransa’ya XIV. Louis’nin yan›na kaçt›. Kans›z bir
saray darbesi fleklinde gerçekleflen bu taht de¤iflikli¤ine ‹ngiltere’de Görkemli Dev-
rim denildi. Böylece parlamento egemenli¤ine dayanan meflrutî krall›k dönemi bafl-
lam›fl oldu.
Yüzy›l›n ilk yar›s›nda devlet yönetiminde etkin olan mutlak›yetçi anlay›fl, art›k
bundan sonra yerini parlamentoya dayanan meflrutî yönetim anlay›fl›na b›rakt›. Kral
III. William, parlamentonun haz›rlad›¤› ‹nsan Haklar› Bildirisi’ni 1689 y›l›nda ilan
etti. Buna göre parlamentonun onay› olmadan yasalar yürürlükten kald›r›lamayacak,
seçimler serbest flekilde yap›lacak ve keyfi vergi uygulamas›na baflvurulmayacakt›.
1701 y›l›nda ç›kart›lan bir kanunla da ‹ngiltere’de Katoliklerin kral olmas› yasaklan-
d›. Yeni dönemde parlamentonun üstünlü¤ü tekrar sa¤land›. Bu arada ‹ngiltere ve
Hollanda 1689-1702 y›llar› aras›nda beraber yönetildi. Görkemli Devrim ile ‹ngilte-
re’nin geleneksel özgürlükleri pekifltirildi ve vicdan özgürlü¤ü benimsendi. Sir Ro-
bert Walpole’un 18. yüzy›lda gerçeklefltirdi¤i ‹ngiliz parlamento rejiminin temelleri
ve 18-19. yüzy›llara damgas›n› vuran tar›m ve sanayi devrimlerinin tohumlar› bu y›l-
larda filizlenmeye bafllad›.
‹ngiltere ve Sanayi Devrimi
‹ngiltere 18. yüzy›l›n bafllar›nda taht veraset sisteminde s›k›nt› yaflad›. Kraliçe II.
Mary’nin 1694’te, kocas› ‹ngiltere ve Hollanda ortak kral› III. William’›n da 1702’de
çocuksuz ölmeleri üzerine, Stuart hanedan›ndan kraliçe Ann (Anne) Stuart (1702-
326 1714) tahta geçti. Kraliçe Ann’inin bütün çocuklar›n›n kendisinden önce ölmesi üze-
rine, Stuart hanedan› 1714’te ‹ngiltere’de sona erdi. Bu arada 1603’ten 1707 y›l›n›n
TAR‹H EL K‹TABI

sonlar›na kadar ‹ngiltere krallar› ‹ngiltere ve ‹skoçya kral› unvan›n› kullan›rken, ar-
t›k bu tarihten sonra ‹ngiltere, ‹rlanda ve ‹skoçya krall›klar›n›n birleflmesiyle Birleflik
Krall›k ya da Büyük Britanya Krall›¤› ad› kullan›lmaya baflland›. Stuart hanedan›n›n
‹ngiltere’de sona ermesiyle birlikte, I. James’in k›z› Elizabeth’in k›z› Sophia’n›n o¤-
lu Hannover elektörü Georg, Londra’ya davet edildi ve ‹ngiltere taht›na ç›kart›ld›.
Elektör Georg, Büyük Britanya taht›na I. George (1714-1727) ad› ile ç›kt›. Böylece
1714-1901 y›llar› aras›nda, Büyük Britanya Krall›¤› taht›na Hannover hanedan› so-
yundan gelenler oturdu. I. George’› takiben 18. yüzy›lda s›ras›yla, II. George (1727-
1760) ve III. George (1760-1820) tahta geçti.
18. yüzy›l ‹ngiltere’sine siyasî ve askerî faaliyetlerin d›fl›nda damgas›n› vuran en
önemli geliflme sanayi devrimidir. ‹ngiltere’de iktisadî hayat 18. yüzy›l›n sonlar›na
kadar tar›m, küçük el sanatlar› ve denizafl›r› ticarete dayan›yordu. Bilimsel ve tekno-
lojik geliflmeler, ‹ngiltere’nin merkantilist politikalarla elde etti¤i yüksek kazanç ve
sermaye ile birleflince, buhar gücü ile çal›flan makinelerin ve endüstrinin do¤mas›na
neden oldu. Sanayi Devrimi, Avrupa’da ilk olarak 1750-1830 y›llar› aras›nda ‹ngilte-
re’de ortaya ç›kt›. Sanayi Devrimi’nin önce ‹ngiltere’de ortaya ç›kmas›n›n bafll›ca se-
bepleri flunlard›r: Denizafl›r› sömürgelerden elde edilen ucuz hammadde ve pazar im-
kan›n›n iyi kullan›lmas›; mutlak monarfliye dayal› merkezî bir yönetimin bulunmas›;
co¤rafî ve jeopolitik konumun kazand›rd›¤› nehirler, limanlar ve bunlarla ba¤lant›l›
çal›flan demiryolu a¤›n›n ülke içindeki ulafl›m› kolaylaflt›rmas›; ticarî deniz tafl›mac›-
l›¤›n›n ve donanman›n komflu di¤er ülkelere göre ileri seviyede olmas›; kömür, demir
gibi enerji kaynaklar›n›n bol miktarda bulunmas›. ‹ngiltere’de bafllayan Sanayi Dev-
rimi ancak, 19. yüzy›lda di¤er Avrupa ülkelerinde etkisini göstermeye bafllam›flt›r.
Sanayi Devrimi ile birlikte ‹ngiltere’de, büyük flehirlerde nüfus art›fllar› yafland›.
Dokuma sanayinde küçük atölyeler kapan›rken, modern tezgahlarla, ucuz ve kaliteli
mal üreten fabrikalar gündelik hayata girdi. Sanayideki geliflmeler ve makineleflme,
tar›mda da kullan›lmaya baflland›. Bunun sonucunda üretim artt›. Artan ticaretle bir-
likte ülkede burjuva s›n›f›n›n oluflmas›, beraberinde genifl ve büyük toprak edinme
politikalar›n› gündeme getirdi. Bir taraftan tar›msal üretim artarken, di¤er taraftan
çiftçilerin elindeki topraklar burjuva s›n›f› taraf›ndan sat›n al›nmaya baflland› ve çok
say›da çiftçi ya fabrikalarda iflçi ya da tar›m alanlar›nda kirac› olarak çal›flmaya bafl-
lad›. Teknolojik geliflmeler, üretimin kol gücünden ç›karak makine ile yap›lmas›na
neden oldu. James Watt 1760’ta buhar makinesini buldu. Bu bulufl sanayide, bilhas-
sa dokuma endüstrisinde büyük geliflmeye neden oldu. Ülkenin iç tafl›mac›l›¤› liman-
larla ba¤lant›l› demiryollar› ile gerçeklefltirilmeye baflland›. Bu da ülkenin hemen her
yerine ulaflmay› ve nakliyat› kolaylaflt›rd›. Zamandan ve enerjiden tasarruf sa¤land›.
Siyasî ve askerî alanlarda izlenen politikalar, ülkenin ekonomik gücüyle de birleflin-
ce, Büyük Britanya Krall›¤› 18. yüzy›l›n ortalar›ndan itibaren dünyan›n en büyük
devleti haline geldi.
Avrupa’da Yükselen Güç: Fransa
Mutlak›yetçi devlet anlay›fl›, Fransa’ya 17. yüzy›lda yerleflti. Hükümdar›n siyasal gü-
cünü Tanr›dan ald›¤› düflüncesi bu yüzy›lda Fransa’da doru¤a ç›kt›. Kral, Tanr›dan al-
d›¤› yetki ile tüm insanlardan üstündü ve teb‘as›ndan mutlaka ba¤l›l›k bekleme hak-
k›na sahipti. 15. yüzy›ldan itibaren XI. Louis (1461-1483), VIII. Charles (1483-1498)
ve XII. Louis (1498-1515) ileride Fransa ad›n› alacak topraklar› birlefltirdiler. Fransa
17. yüzy›lda her ne kadar duraklama dönemini yaflasa da, Osmanl› ‹mparatorlu- 327
¤u’ndan sonra Avrupa’n›n en büyük askerî gücüne sahip devleti idi. Bu yüzy›l›n or-

OSMANLILAR VE DÜNYA
talar›nda ‹spanya’n›n geri planda kalmas›yla, bilhassa Bat› Avrupa’da ortaya ç›kan
boflluk Fransa ve ‹ngiltere taraf›ndan dolduruldu. Ancak, Fransa’n›n üstünlü¤ü Avru-
pa ile s›n›rl› kald›. Deniz gücü ve deniz afl›r› ülkelerdeki üstünlük ise Hollanda ve ‹n-
giltere’nin eline geçti.
Fransa 16. yüzy›lda, Avrupa’daki din savafllar›ndan yo¤un flekilde etkilendi. IV.
Henri’nin krall›¤› döneminde (1589-1610), 1598’de Nantes Ferman› yay›nland› ve
ülkedeki Protestanlara mezhep hakk› tan›nd›. Böylece Fransa’da dinî çat›flmalar sona
erdi. Otuz Y›l Savafllar›’n›n devam etti¤i y›llarda Fransa taht›nda XIII. Louis (1610-
1643) oturmaktayd›. Bu dönemde Fransa’da kral›n ad›ndan çok, ayn› zamanda din
adam›, baflbakan ve d›fliflleri bakan› olan Kardinal Richelieu’nun (1624-1642) ad› du-
yuldu. ‹yi bir diplomat da olan Richelieu, 1624’ten itibaren Fransa’n›n yönetiminde
söz sahibi olu. O, görevde oldu¤u y›llarda Fransa’da monarflinin güçlenmesinde
önemli rol oynad›. Fransa’y› Otuz Y›l Savafllar›’na ince bir diplomasi ile 1635’te sok-
tu ve Habsburg hanedan›n›n ‹spanya ve Avusturya imparatorluklar›na büyük darbe
vurdu. Richelieu 1642’de öldü¤ünde Fransa henüz savafltan istedi¤i sonuçlar› alama-
m›flt›. Onun ölümünün ertesi y›l›nda, XIII. Louis de öldü. Fransa’da 1643 y›l›ndan iti-
baren roller de¤iflti. Kardinal Richelieu’nun yerini kardinal Mazarin (1643-1661) bafl-
bakan olarak, XIII. Louis’nin yerini de henüz befl yafl›ndaki XIV. Louis (1643-1715)
kral olarak ald›. XIV. Louis, önce annesinin niyabetinde (vekilli¤i, 1651’e kadar),
1661’e kadar da baflbakan Mazarin’in etkisinde ve kontrolünde kald›. 1661-1715 y›l-
lar› aras› ise, onun iktidar› tamamen eline ald›¤› dönem oldu.
Bu yeni dönemde, Jean Baptiste Colbert ve François Louvois gibi devlet adamla-
r› kardinal Mazarin’in bafllatt›¤› merkezilefltirme hareketini daha da gelifltirdiler.
Krall›k, Fransa’da o zamana kadar görülmeyen bir otoriteye kavufltu. XIV. Louis,
“devlet benim” diyor ve ülkesini merkeziyetçili¤in sembolü olan Avrupa’n›n en gör-
kemli saray› Versailles’dan yönetiyordu. Dolayl› vergilerin toplanmas› mültezimlere
b›rak›l›rken, üretim ve ticaret yolu ile hazine zenginleflmekteydi. Bu arada askeri ba-
flar›lar Fransa’y› Avrupa’n›n en güçlü devleti yapm›flt›. Ancak, XIV. Louis’nin ken-
disini Katolik Kilisesi’nin hâmisi görmesi, ülkede dinî hoflgörüyü sa¤layan 1598 ta-
rihli Nantes Ferman›’n›n 1685’te yürürlükten kald›rmas›na neden oldu. Yaflama ve
mezhep haklar› ellerinden al›nan Huguenot ya da Kalvinci denilen Frans›z Protestan-
lar ülkeyi terk ettiler. ‹spanyollar›n iki as›r önce Müslümanlara ve Yahudilere uygu-
lad›¤› politikay›, bu kez XIV. Louis Fransa’s› Huguenotlara uygulad›. Bu göç hare-
keti bir taraftan ülkenin nüfusunu azalt›rken, di¤er taraftan da ço¤u ticaretle u¤raflan
elit bir kesimin, baflta Almanya olmak üzere di¤er Avrupa ülkelerine gitmesine neden
oldu.
XIV. Louis “Günefl Kral” unvan› yan›nda 1680’de de “Büyük” unvan›n› ald›.
Onun döneminde herhangi bir çat›flma yaflanmasa da Fransa-Osmanl› iliflkileri gele-
neksel dostluk havas›ndan uzaklaflt›. Öte yandan Fransa’n›n sald›rgan ve geniflleme-
ci tavr› Avrupa ülkelerinde endifle yaratt›. 1667-1668 y›llar› aras›nda ‹spanya ile sa-
vaflan Fransa, ‹ngiltere ve Hollanda’n›n s›k›flt›rmas›yla, 1668’de Aix-la-Chapelle Ant-
laflmas›’n› imzalad›. Bu antlaflma, Fransa’ya Flander’de yeni topraklar kazand›rd›.
Böylece Avrupa’daki dengeler Frans›z yay›lmac›l›¤› karfl›s›nda de¤iflmeye bafllad›.
Otuz Y›l Savafllar›’nda müttefik olan Hollanda, ‹sveç ve Alman devletleri ‹spanya,
Avusturya ve ‹ngiltere gibi devletlerle birlikte hareket ediyordu. Bilhassa 1681’den
328 sonra Alman flehirlerine karfl› Fransa’n›n tak›nd›¤› tav›r Avrupa devletlerinin Augs-
burg Birli¤i’ni kurmalar›na neden oldu. Bu birlikte, Fransa karfl›t› devletler bir araya
TAR‹H EL K‹TABI

gelmiflti. Gaye XIV. Louis’nin Fransa’s›n› durdurmakt›. 1688-1697 y›llar› aras›nda


Augsburg Birli¤i’ne ba¤l› devletlerle Fransa, Dokuz Y›l Savafllar› olarak adland›r›lan
bir dizi savafla girdi. Sonuçta 1697’de imzalanan Ryswick Antlaflmas› ile savafl önce-
sindeki statükoya yeniden dönüldü. Bu savafl süresince Frans›zlar›n karadaki emelle-
rinin önü kesilmifl, denizlerde de güç kaybetmesi sa¤lanm›flt›.
XIV. Louis’yi belki de en fazla u¤raflt›ran savafl, afla¤›da da ele al›nacak olan
1701-1713 y›llar› aras›nda cereyan eden ‹spanya Veraset Savafl›’d›r. O, bu savafllara
son veren Utrecht Antlaflmas›’n›n sonuçlar›n› tam göremeden 1715 y›l›nda öldü.
XIV. Louis ülkesini yetmifl iki y›l kral olarak yönetti. Bu özelli¤i ile tarihte en uzun
süre hükümdarl›k makam›nda kalan kifli oldu. Onun tahtta oldu¤u y›llarda, Osmanl›
taht›na alt› padiflah oturdu. Bunlar: ‹brahim, IV. Mehmed, II. Süleyman, II. Ahmed,
II. Mustafa ve III. Ahmed idi. XIV. Louis’nin Fransa’s›, bilhassa 1661-1715 y›llar›
aras›nda Avrupa tarihinin ve co¤rafyas›n›n flekillenmesinde do¤rudan etkili olmufltur.
18. yüzy›lda Avrupa’da, dünyaya siyasî, askerî, iktisadî ve düflünce alanlar›nda
yön veren iki ülke vard›. Bunlar, Fransa ve ‹ngiltere idi. Fransa, XIV. Louis’nin ül-
keyi geniflletme ve Avrupa’ya egemen olma düflüncesi ile açt›¤› savafllarda bir çok
baflar› kazanmas›na ra¤men, hazinesini boflaltm›flt›. XIV. Louis’nin 1715 y›l›nda ölü-
münden sonra yerine torunu, befl yafl›ndaki XV. Louis (1715-1774) Fransa kral› oldu.
Fransa onun döneminde, en büyük rakibi ‹ngiltere karfl›s›nda geriledi. Yedi Y›l Sa-
vafllar› sonras›nda imzalanan Paris Antlaflmas› ile Fransa, Avrupa ve H›ristiyan dün-
yas›n›n en kudretli devleti olmaktan ç›kt› ve yerini ‹ngiltere’ye b›rakt›. XV. Louis’nin
savurgan tavr› Fransa’n›n malî olarak da zay›flamas›na neden oldu. Onun yerine ge-
çen XVI. Louis’nin (1774-1792) beceriksizli¤i ve denizafl›r› sömürgeleri arka arkaya
kaybetmesi, Fransa’y› çalkant›l› bir döneme soktu. Bu y›llarda Fransa’da Ayd›nlan-
ma düflüncesi etkisini göstermeye bafllad› ve bu ak›m 1789 Frans›z ‹htilali’ne giden
süreci h›zland›rd›.
Avrupa’da Dengeleri De¤ifltiren Savafl: ‹spanya Veraset Savafl›
Avrupa’da Fransa ile karfl›t› devletleri karfl› karfl›ya getiren en önemli savafl 1701-
1713 y›llar› aras›nda cereyan eden ‹spanya Veraset Savafl›’d›r. Bu savafl›n ç›k›fl ne-
deni, Habsburg hanedan›ndan son ‹spanya kral› II. Carlos’un (kral: 1665-1700) hiç
çocu¤u olmadan 1700 y›l› sonunda ölmesi ve bu hanedan›n ‹spanya kolunda tahta ç›-
kacak hiçbir prens ve prensesin kalmamas›d›r. Bu durumda ‹spanya taht› için tek al-
ternatif kal›yordu, o da kral›n k›z kardeflleri taraf›ndan birinin tahta ç›kmas›yd›. Avus-
turya ve Fransa’n›n aksine, ‹spanya’da hanedana mensup kad›nlar ve onlar›n soyun-
dan gelenler tahta ç›kabilirdi. Daha II. Carlos hasta yata¤›nda iken ‹spanya taht›na
Avrupa’daki hangi hanedandan bir prensin oturaca¤› konusu tart›fl›lmaya baflland›.
‹spanya taht› için iki aday vard›. Biri, XIV. Louis’nin Fransas›’ndan, di¤eri de ay-
n› hanedan›n bir baflka kolu I. Leopold’un (imparator: 1657-1705) imparator oldu¤u
Avusturya Habsburglar›’ndand›. Görünürde taht›n vârisi, XIV. Louis’nin on yedi y›l
önce ölen kar›s› Fransa kraliçesi Maria Terasa’dan do¤an büyük o¤lu Louis idi. Çün-
kü Maria Terasa ‹spanya kral› II. Carlos’un en büyük ablas›yd›. Bu durumda ‹span-
ya taht›na Louis’nin ç›kmas› gerekiyordu. Ancak, bu büyük o¤ul Fransa kral veliah-
d› idi ve Fransa taht›na ç›kacakt›. Maria Terasa’n›n XIV. Louis’den baflka çocu¤u da
olmam›flt›. Hal böyle olunca s›ra Fransa veliahd› Louis’nin büyük o¤luna geliyordu;
ancak, onun da babas›ndan sonra tahta ç›kacak olmas› ve ayn› anda iki ülkenin kral›
olamamas› söz konusuydu. Fransa kral› XIV. Louis bu kez, o¤lu veliaht Louis’nin 329
ikinci o¤lu Anjou dukas› Philippe’i ‹spanya taht› için düflünmeye bafllad›.

OSMANLILAR VE DÜNYA
Avusturya Habsburg imparatoru I. Leopold ise kendilerini ‹spanya’da sona eren
hanedan›n bir kolu olarak görüyor ve taht›n vârisinin kendileri oldu¤unu ileri sürü-
yordu. Leopold ayr›ca ‹spanya’daki son Habsburg kral› II. Carlos’un k›z kardefli ile
de evliydi. Ona göre ‹spanya taht› bir Habsburg’dan boflalm›flt›. Yine bir Habsburg,
o tahta oturmal›yd›. Bu gerekçe ile Leopold, büyük o¤lu Joseph (do¤um 1678) Avus-
turya taht›na oturaca¤› için ikinci o¤lu Arflidük Karl’› (1685 do¤umlu), III. Carlos ad›
ile ‹spanya kral› ilan etti. Bu durum Fransa’y› aya¤a kald›rd›. Avrupa devletleri ise
Fransa’n›n ‹spanya taht›n› ele geçirmesini istemiyordu. Nihayet ‹spanya kral› II. Car-
los ölünce vasiyeti aç›ld› ve herkesi flafl›rtan bir karar ç›kt›. Buna göre Carlos, XIV.
Louis’nin torunu Philippe’i evlat edindi¤ini ve ‹spanya taht›na onu vâris b›rakt›¤›n›
aç›kl›yordu. Böyle bir karar›n arkas›nda Fransa’n›n Avrupa’n›n en güçlü H›ristiyan
devleti olmas› ve ‹spanya’n›n haklar›n› en iyi bu ülkenin koruyaca¤› düflüncesi yat-
maktayd›. Böylece ‹spanya taht›nda hanedan de¤iflikli¤i gerçekleflti ve Habsburg ha-
nedan›n›n yerini Capet-Bourbon (Kape-Burbon) hanedan› ald›.
‹spanya taht›n›n vârisi olan Fransa’ya karfl› Avrupa’da yeni bir cephe olufltu. Bu-
na göre bir tarafta Fransa, di¤er tarafta Avusturya, Hollanda, ‹ngiltere, Danimarka,
Portekiz, Savoie, Brandenburg-Prusya ittifak güçleri vard›. Bu iki güç aras›nda 1701-
1713 y›llar› aras›nda ‹spanya Veraset Savafl› ad› alt›nda bir dizi savafl yap›ld›. Fran-
sa’n›n karfl›s›ndaki güçlerin bir araya getirilmesinde XIV. Louis’nin ülkeden göç et-
melerine sebep oldu¤u Kalvinistler (Huguenotlar) büyük rol oynad›. ‹spanya Veraset
Savafl›, Fransa’n›n ‹ngiltere ve Hollanda ile 1713’te Utrecht’te; Avusturya Habsburg
‹mparatorlu¤u ile de 1714’te Rastatt’ta yapt›¤› antlaflmalarla son erdi. Utrecht Ant-
laflmas›, bilhassa 19. yüzy›lda ortaya ç›kan siyasal yap›lanmada önemli rol oynam›fl;
günümüz dünyas›n›n oluflmas›na Westfalya’dan daha fazla etki yapm›flt›r. Antlaflma-
lara genel olarak bak›ld›¤›nda en kârl› ç›kan ülke ‹ngiltere oldu. Cebelitar›k, Minor-
ca, Nova Scotia, Newfoundland, Hudson Körfezi ve ‹spanyollara ait Yeni Dünya’da-
ki ticarî imtiyazlar ‹ngiltere’nin eline geçti. ‹ngiltere taht›na Protestan krallar›n geç-
mesi yine bu antlaflma ile resmen kabul edilirken, Fransa ve ‹spanya krall›klar›n›n da-
ima birbirinden ayr› olmas› kabul edildi.
Avusturya’ya, ‹spanya Hollandas› denilen Belçika ve ‹talya flehir devletlerinden
Milano, Sardunya, Napoli verildi. Hollanda Cumhuriyeti ba¤›ms›zl›¤›n› korudu; ama
güçlü ve korku uyand›ran bir deniz gücü olmaktan ç›kt›. Kendi güney s›n›rlar›n› ko-
ruma telafl›na kap›ld›. Bu savafl›n Fransa aç›s›ndan en önemli sonucu, XIV. Louis ile
had safhaya ulaflan toprak kazanma emelleri sona erdi. Malî durum kötüleflti ve savafl
öncesine göre borçlar› yedi kat artt›. Nas›l Otuz Y›l Savafllar› sonras›nda imzalanan
1648 Westfalya Antlaflmas› döneminin en büyük gücü ‹spanya Habsburg ‹mparator-
lu¤u’nun gerilmesini ve yenilgisini tescil etmiflse; 1713 Utrecht Antlaflmas› da West-
falya Antlaflmas›’ndan sonra Avrupa’n›n birinci gücü olan Fransa Krall›¤›’n›n kont-
rol alt›na al›nmas›n› sa¤lam›flt›r. Art›k Avrupa’da yükselen yeni güç ‹ngiltere Birle-
flik Krall›¤›’d›r. Utrecht Antlaflmas›’n›n bir baflka önemi de fluradad›r: Bir kere, daha
önce ad› çok az duyulan iki küçük devlet, Brandenburg ve Savoie Avrupa’daki siya-
sî arenada yükselme¤e bafllam›flt›r. Bu iki ülkenin yöneticisi, galip tarafta olduklar›
için, kral kabul edilmifllerdir. Bunlardan birincisi Prusya (1870’lerde Almanya), ikin-
cisi de Sardunya ya da Piyemonte (bu ülke 1860’lardan sonra ‹talya) olarak Avru-
pa’da ad›n› s›kça duyuracakt›r.
330 Orta Avrupa’da Tampon Bir Devlet: Lehistan
Günümüzde Polonya olarak bilinen Lehistan, Orta Avrupa’da topraklar› her zaman
TAR‹H EL K‹TABI

savafl tehlikesi yaflanan bir co¤rafyadad›r. XVI. ve XVII. yüzy›llarda Avrupa’n›n ha-
t›r› say›l›r devletleri aras›nda yer alan Lehistan, XVIII. yüzy›lda üzerinde en çok ko-
nuflulan ve plan yap›lan devletlerdendir. Katolik Kilisesi’ne mensup olan Lehistan bu
dönemde; do¤usunda Ortodoks Rusya’n›n, bat›s›nda Katolik Avusturya Habsburg ve
XVIII. yüzy›ldan itibaren devreye giren Prusya’n›n, güneyinde Osmanl›lar›n, kuze-
yinde ‹sveç’in geniflleme alan›nda kalm›flt›r. Adeta bölgenin tampon ülkesi olan Le-
histan’a büyük devletler ya do¤rudan ya da kendilerine yak›n kimseleri kral seçtire-
rek hâkim olmak istemifllerdir. Bu da Lehistan’› parçalaman›n ve üzerinde politikalar
gelifltirmenin merkezine oturtmufl, bir zamanlar›n Orta Avrupa’n›n Do¤u Sorunu ola-
rak görülmüfltür.
Osmanl› Devleti’ne XVI. yüzy›l›n sonralar›ndan itibaren vergi veren ve onu tan›-
yan Lehistan, 1795’teki son parçalanma sürecine kadar Osmanl› nüfuz ve ilgi alan›n-
da kalm›flt›r. III. Murad döneminde bafllayan resmi iliflkiler, II. Osman döneminde
k›smen bozulmufl, II. Viyana’ya giden yolda, Köprüler döneminde Osmanl›’n›n Ku-
zey Politikas›’n›n merkezinde yer alm›flt›r. 1683 Viyana Kuflatmas›’nda Osmanl›
Devleti’nin prestijini k›ran Lehistan, 18. yüzy›lda çevresinde büyüyen Prusya ve Rus-
ya ile eski müttefiki Avusturya’n›n sald›r›lar›na maruz kald›. Bu dönemde Osman-
l›’n›n devlet politikas› Lehistan’›n savunulmas› üzerine kurulmufl, komflusu olmas›na
ra¤men, Lehistan’a savafl açmam›flt›r. Hatta Lehistan yüzünden Rusya ile 1768-1774
y›llar› aras›nda savafla girmifltir.
Lehistan, yukar›da da anlat›ld›¤› gibi, 1733-1735 y›llar› aras›nda veraset savafl›
yaflam›flt›r. Lehistan III. August’un ölümünden sonra da benzer bir durumla karfl›lafl-
m›flt›r. Bu kez Rus çariçesi II. Katerina’n›n sevgilisi Stanislaw Paniatowski (1763-
1795) Lehistan taht›na ç›kart›lm›flt›r. Paniatowski’nin devrinde Lehistan, komflu dev-
letlerinin üç aflamal› paylafl›m› ile tarih sahnesinden silindi. Bu paylafl›mlardan ilki
1772 y›l›nda Avusturya, Prusya ve Rusya aras›nda; ikincisi 1793 y›l›nda Rusya ve
Prusya aras›nda; üçüncüsü de 1795 y›l›nda ilk paylafl›ma kat›lan her üç devlet aras›n-
da gerçeklefltirildi. Son paylafl›mda Lehistan’›n do¤u fleridi Rusya’ya, Krakovi ve
çevresi (Küçük Polonya Bölgesi) Avusturya’ya, Varflova’n›n içinde bulundu¤u Ma-
zovya ise Prusya’ya verildi. Lehistan’›n bu durumu, 1918’de Polonya Cumhuriyeti
ad› ile tarih sahnesine yeniden ç›k›fl›na kadar devam etti.
Disiplinli Ordunun Öne Ç›kard›¤› Ülke: ‹sveç
17. yüzy›lda ‹sveç’in s›n›rlar› Kuzey Avrupa’da devaml› flekilde genifllemifltir. ‹sveç
ad›n› daha çok Otuz Y›l Savafllar›’ndaki baflar›lar ve kazand›¤› topraklarla duyurmufl-
tur. II. Gustaf Adolf (1611-1632) ve XII. fiarl (Carl/ Karl/ Demirbafl fiarl/ fiarlken/
Charles) (1697-1718) ‹sveç’in askerî baflar›lar›n›n arkas›ndaki krallard›r. Her ikisi de
ça¤lar›n›n di¤er komutanlar›yla karfl›laflt›r›ld›klar›nda özel yeteneklere sahipti. II.
Gustaf Adolf ülkesinde zorunlu askerlik sistemini gelifltirirken, ordusunu da k›sa
menzilli ve a¤›r silahlarla donatarak manevra kabiliyetini yükseltti. Böylece ‹sveç or-
dusu Avrupa’daki en iyi ordulardan biri haline geldi. Otuz Y›l Savafllar›’nda ‹sveç’in
baflar›l› olmas›n›n arkas›nda da böyle disiplinli bir orduya ve Gustaf Adolf gibi bir
krala sahip olmas› yatmaktayd›.
‹sveç, ordusu ve askerî gücü sayesinde 1629-1721 y›llar› aras›nda Dünya’n›n bü-
yük devletlerinden biri haline geldi. Avrupa’daki güç dengeleri içerisinde Fransa’n›n
yan›nda yer ald› ve bu ülkenin artan nüfuzundan yararland›. 1655-1660 y›llar› aras›n- 331
da devam eden I. Kuzey Savafl›’nda Lehistan, Danimarka, Hollanda, Rusya, Avustur-

OSMANLILAR VE DÜNYA
ya ve Branderburg’un (Prusya) elinden Fransa’n›n deste¤i ile kurtuldu. Yine bu dev-
letlerden Rusya d›fl›ndakilerle uygun flartlarla 1660’da Oliva Antlaflmas›’n› imzala-
d›. ‹sveç’in Rusya ile savafl› bir y›l daha devam etti¤i için bu ülke ile bar›fl, 1661’de
imzalanan Kardis Antlaflmas› sa¤land›. Rusya’n›n daha önce Estonya ve Litvanya’da
ele geçirdi¤i yerler, bu antlaflma ile yeniden ‹sveç’e geçti.
Osmanl›lar›n da yak›ndan tan›d›¤› ve befl y›l kadar ülkesinde misafir etti¤i XII.
fiarl, Büyük Kuzey Savafl› (II. Kuzey Savafl›: 1700-1721) denilen uzun savafl y›llar›n-
da aral›klarla Rusya, Avusturya, Prusya, Polonya (Lehistan) ve Danimarka ile savafl-
t›. ‹sveç’in 1709’da Rusya’ya Poltova’da yenilmesi, Büyük Kuzey Savafl›’nda k›r›l-
ma noktas› oldu. Bu savafllar s›ras›nda Fransa, ‹ngiltere ve Osmanl› devletleri ‹sveç’e
zaman zaman yard›mda bulundularsa da bir sonuç al›namad›. XII. fiarl’›n ölümünden
sonra birkaç y›l daha ‹sveç’e yönelik savafllar devam etti ve 1721’de imzalanan
Nystad Antlaflmas› ile Balt›k flehirlerinin ço¤u Rusya’n›n eline geçti. Bundan sonra
da bölgede Rus üstünlü¤ü ve yay›lmas› h›zla artt›.
Brandenburg’dan Prusya’ya: Almanya’da Yükselen Güç
Westfalya Antlaflmas›’ndan sonra Avrupa’da ortaya ç›kan devletlerden biri de Prus-
ya idi. Otuz y›l Savafllar›’n›n y›k›c› etkileri alt›nda iktisadî aç›dan gerileme içinde
olan Almanya’da, Büyük Elektör (Seçici) Friedrich Wilhelm (1640-1688) atalar› Ho-
henzollern ailesinden kalan da¤›n›k topraklar›, sert ve s›k› bir disiplinle, merkezîlefl-
mifl bir devlet haline getirdi. Friedrich Wilhelm ülkesinde öncelikle hem savunma
hem de genifllemeyi sa¤layacak güçlü ve sürekli bir ordu oluflturdu. Bunu gerçeklefl-
tirirken Avrupa’da ilk defa genel askerlik uygulamas›na baflvurdu. Böylece Prusya
militarizminin temelleri at›ld›. Sonraki dönemlere damgas›n› vuran özerklik ve bürok-
rasi ile birlikte bu militarizm, Prusya’y› di¤er devletlerden ay›ran önemli özellikler
oldu.
Son Brandenburg elektörü ve Prusya dükas› olan III. Friedrich (1688-1701), ba¤-
l› bulundu¤u Avusturya Habsburg ‹mparatorlu¤u’nun ‹spanya veraseti meselesiyle
meflgul olmas›ndan yaralanarak, imparator Leopold’a krall›¤›n› ve devletini 1700 y›-
l›nda onaylatt›. Böylece Brandenburg olarak adland›r›lan topraklar üzerinde, merke-
zi Berlin olan, günümüz Almanya’s›n›n temellerini teflkil eden Prusya ad› ile Protes-
tan bir devlet kuruldu. Son elektör ve düka III. Friedrich de, I. Friedrich (1701-1713)
olarak ilk Prusya Kral› oldu.
18. yüzy›lda Prusya, I. Friedrich Wilhelm (1713-1740) döneminde bafllayan re-
formlar›na devam etti. Büyük Friedrich (II. Friedrich Wilhelm) (1740-1786) döne-
minde geniflleme politikas› gütmeye bafllad›. Önce Silezya’y› Avusturya’dan ald› ve
arkas›ndan da 1756-1763 y›llar› aras›nda devam eden Yedi Y›l Savafllar›’na kat›ld›.
Bu savafllar›n ard›ndan imzalanan 1763 Paris Antlaflmas› ile Prusya büyük devletler
aras›na kabul edildi. 1772, 1793 ve 1795 y›llar›nda Lehistan (Polonya) topraklar›n›n
paylafl›m›na kat›ld› ve s›n›rlar›n› geniflletti, 18. yüzy›lda Avrupa devletleri aras›nda
siyasî ve askerî alanlarda yükselen güç oldu.
Deniz Afl›r› Sömürgelerle Yükselen Ülke: Felemenk (Hollanda)
Felemenk 16. yüzy›lda Habsburg hanedan›n›n idaresi alt›ndayd›. Habsburglar›n ‹s-
panya ve Avusturya olmak üzere iki kola ayr›lmas›ndan sonra, Felemenk topraklar›
‹spanya Habsburg ‹mparatorlu¤u’nun s›n›rlar› içinde kald›. Burada, ‹spanya’n›n ak-
332 sine Protestanl›k mezhep olarak kabul edilmifl ve o yüzy›l›n hararetli din savafllar›
aras›nda kabul edilen, ‹spanya’ya karfl› 1568’de bafllay›p 1609’da anlaflma ile sona
TAR‹H EL K‹TABI

eren bir isyan gerçekleflmifltir. Bu isyan, ‹spanya kral› II. Felipe’yi askerî ve ekono-
mik aç›dan oldukça y›pratt›. ‹spanya’ya karfl› verilen iç savafl sonras›nda, yedi Fele-
menk vilayeti, içlerinden en kuvvetlileri olan ve oluflan siyasî yap›ya da ad›n› veren
Hollanda’n›n önderli¤inde gevflek federal bir birlik oluflturdular. Hollanda Cumhuri-
yeti ya da Birleflik Eyaletler de denilen bu birlik, varl›¤›n› savafltan sonra da sürdür-
dü ve Hollanda’y› 1621-1713 y›llar› aras›nda dünyan›n en büyük güçlerinden biri
yapt›.
Hollanda’n›n ba¤›ms›z bir devlet olarak tan›nmas› 1648 Westfalya Antlaflma-
s›’n›n bir parças› olan Münster Antlaflmas› ile gerçekleflti. Deniz ticareti, bankac›l›k,
mücevhercilik gibi faaliyet alanlar› bu ülkenin zenginleflmesinde önemli yer tuttu. Bir
bak›ma o dönemde Avrupa’n›n finans merkezi oldu. 1602’de Do¤u Hindistan Kum-
panyas›’n› ve 1621’de de Bat› Hindistan Kumpanyas›’n› kurarak Hint Okyanusu ti-
caretini Portekiz’den ald›lar. 17. yüzy›l›n ortalar›ndan itibaren de Asya k›tas›nda top-
rak kazanmaya ve Endonezya’da sömürgecili¤e bafllad›lar. Hollanda’n›n ticarî alan-
daki h›zl› geliflmesi, ayn› yüzy›l›n ortalar›nda komflu devletlerin dikkatini çekti. Bu
arada ‹ngiltere ve Fransa ile arka arkaya yap›lan savafllar, askerî aç›dan zaten fazla
bir yat›r›m› olmayan Hollanda’y› zora soktu. Nihayet ‹spanya Veraset Savafl› sonra-
s›nda imzalanan 1713 Utrecht Antlaflmas›’ndan en zararl› ç›kan devlet oldu. Hollan-
da’n›n gerilemesi 18. yüzy›lda elindeki sömürgeleri arka arkaya kaybetmesiyle de-
vam etti.
Modern Rusya’ya Giden Yol: IV. ‹van’dan I. Petro’ya Rusya’n›n Yükselifli
Rurik hanedan›ndan (825-1598) IV. ‹van, 1533 y›l›nda babas› IV. Vasiliy’nin ölümü
üzerine üç yafl›nda Moskova Büyük Prensi oldu. Onun büyük prensli¤i, 1547 y›l›nda
niyâbetten (vekillikten) kurtulup “çar” unvan› (bu unvan› Rusya’da ilk o kulland›) al-
mas›na ve yeniden taç giymesine kadar devam etti. Rusya taht›nda meydana gelen bu
de¤ifliklikle, 1277’den beri devam eden Moskova Büyük Prensli¤i son bulurken, Çar-
l›k dönemi bafllad›. IV. ‹van (1547-1584) ülkeyi idare etti¤i y›llarda mutlak iktidar
kavram›n› savunmufltur. Bunu gerçeklefltirebilmek için de baz› yerel otorite sahiple-
rinin yani boyarlar›n›n gücünü k›rm›fl ve toplumu tam itaat alt›na alarak çarl›k otori-
tesini pekifltirmifltir. Ona, merkezi güçlendirmek maksad›yla giriflti¤i bu k›y›m hare-
keti sonras›nda, “Korkunç ‹van” denmifltir. IV. ‹van’›n kanl› eylemleri ülkede soylu
s›n›f›n gücünü o kadar k›rm›fl ki, Rusya’n›n “S›k›nt›l› Y›llar›” olarak bilinen 1604-
1613 y›llar› aras›nda, eski boyar ailelerinden hiçbiri, bir varl›k gösterememifltir.
Çar IV. ‹van merkezî otoriteyi kurarken halk›n göçebelik al›flkanl›klar›n› terk et-
mesine ve toprak sisteminin yeniden düzenlenmesine özen gösterdi. Topraklar›n sa-
vunulmas›n› kolaylaflt›rmak ve ba¤›ms›zl›¤›n süreklili¤ini sa¤lamak amac›yla strelt-
sis alaylar›n› (Rus kap›kulu askeri) kurdu. Böylece Rusya savunmaya dayal› strateji-
den fethe dayal› stratejiye geçifl yapt›. Bunu da 1552’de Kazan’›, 1556’da Astrahan’›
ele geçirmek suretiyle uygulamaya koydu. IV. ‹van döneminde Rus s›n›r› güneye ve
kuzeybat›ya do¤ru geniflledi. Onun döneminde Rusya’n›n rakipleri Lehistan (Polon-
ya), Litvanya ve ‹sveç’ten oluflan bat› koalisyonu ile, Osmanl› himayesindeki K›r›m
hanl›¤› olmufltur. Bu arada Ruslar›n kürk ticareti arzusu, gözlerini Ural da¤lar›n›n
ötesine çevirmelerine neden oldu. Ruslar bu dönemde Sibirya’ya yerleflirken, 1583’te
‹sveç’le imzalad›klar› antlaflma ile Balt›k’a ç›kma ümitlerini yitirdiler. Onlar›n bu
emelleri, ancak 18. yüzy›l›n ilk on y›l›ndan sonra gerçekleflti. IV. ‹van 1584 y›l›nda
öldü¤ünde, Rusya’da merkezî otorite sa¤lanm›fl ve ülke da¤›n›k görünümünden kur- 333
tulmufltu. Ancak, K›r›m hanl›¤›na vergi vermeye devam etmekteydi.

OSMANLILAR VE DÜNYA
Rusya’da IV. ‹van’dan sonra o¤lu I. Fyodor (Fedor) (1584-1598) çar oldu. Fyo-
dor’un çocuksuz ölmesi Rusya taht›nda Rurik hanedan›n›n sonunu getirirken, IV.
‹van’dan kalan k›r›lgan yap› da çökmeye bafllad›. Ve sonunda ülkeye kargafla ortam›
hâkim oldu. 1606’da Rurik sülalesinden prens Vasiliy fiuiski (fiuyskiy, 1606-1610),
kaybolan henedan›n bir baflka dal›ndan oldu¤unu ileri sürerek taht› ele geçirdi. An-
cak, onun yönetimi, Lehistan kral› III. Zigismund’un (Zsygmund/Sigismund)
1609’da Rusya’ya savafl ilan etmesi ve arkas›ndan Moskova’y› ele geçirerek o¤lu
Wladislaw’› (1610-1613) Rus taht›na oturtmas› ile son buldu. Yaklafl›k iki buçuk y›l
süren Lehistan gölgesindeki Rus yönetimi, bir bak›ma Katolik Lehlerle, Ortodoks
Ruslar›n mücadelesine dönüfltü. Nihayet 1612’de bafllayan isyan sonras›nda Lehis-
tanl›lar Moskova’dan ç›kart›ld› ve sald›r› halindeki ‹sveçliler bozguna u¤rat›larak ge-
ri püskürtüldü. Böylece 1613 y›l›nda Rusya’n›n “S›k›nt›l› Y›llar›” sona ererken, dev-
let adeta yeniden do¤du.
Art›k bundan sonra Rusya için en önemli sorun, kaybolan birli¤i ve düzeni sa¤la-
mak için yeni bir hükümdar bulmakt›. O kifli, o s›ralar Lehistanl›lara esir düflen ve do-
lay›s›yla itibar› daha da artan Moskova metropoliti (1589’da ‹stanbul Patriki’nin izni
ve III. Murad’›n tasdiki ile Moskova Metropoliti’nin patrik unvan› tafl›mas›na izin ve-
rilmifltir.) Filaret’in, on alt› yafl›ndaki o¤lu Mihail (Mikhail/Michael) Fyedoroviç Ro-
manov’du. Rusya’n›n yeni çar› Mihail (1613-1645), ana taraf›ndan Ruriklerdendir.
Babas› ise IV. ‹van’›n damad›d›r. Rus Milli Meclisi (Zemskiy Sobor) bu özellikleri
tafl›yan Mihail’i tahta oturttu. Böylece 1917 Devrimi’ne kadar devam edecek olan
Romanovlar hanedan› devri (1613-1917) bafllam›fl oldu.
Rus taht›na Mihail’den sonra Aleksey (Aleksiy) Mihayloviç (1645-1676) geçti.
Gerek Aleksey’in gerekse selefi Mihail’in hükümdarl›k dönemleri Rus tarihi için “ge-
çifl ça¤›” olarak nitelendirilmektedir. Bu ça¤›n temel özelli¤i, geçmiflin al›flkanl›kla-
r›n›n ve gelece¤e damgas›n› vuracak olan Büyük Petro’nun reformlar›n›n olgunlaflma
safhas›n›n bir arada yaflanmas›d›r. Romanov hanedan›n›n bu iki hükümdar›, devleti
sa¤lamlaflt›rmaya ve Rusya’ya yeni ufuklar açmaya çal›flm›fllard›r. Rusya’da bu dö-
nemde ortaya ç›kan, Patrik Nikon’un Ortodoks Kilisesi’nin tören kitaplar›ndaki çevi-
ri hatalar›n› özgün Yunanca metinlere dayand›rma teflebbüsü, siyasî olaylar›n da önü-
ne geçti. Bu düzenleme, çeflitli tart›flmalara ra¤men, hiç flüphesiz Rusya’daki Orto-
doks halk›n ortak bir dinî metin kullanmalar›n›n önünü açt›. Hatta Patrik Nikon’un
bafllatt›¤› bu hareket, onun 1666’da görevden al›nmas›ndan sonra da devam etti.
III. Fyodor’dan (1676-1782) sonra, on alt› yafl›ndaki V. ‹van ile on yafl›ndaki I.
Petro (Pyotr) birlikte çar (1682-1696) oldular. Devleti fiilen nâibe olan ablalar› So-
fia’n›n (Sofiya) vesayeti alt›nda 1689’a kadar yönettiler. Bu y›llarda Rusya taht›nda
iki çar bulunmas›n›n nedeni, ‹van’›n annesi olan çariçenin ölmüfl, kardefli Petro’nun
annesi çariçenin de hayatta olmas›d›r. 1689’dan sonra Rusya’da V. ‹van ve I. Petro
ortak çar olarak ülkeyi yönettiler. Bu ikili durum V. Ivan’›n 1696 y›l›nda çocuksuz
ölümüne kadar devam etti. Bu tarihte I. Petro (1696-1725), art›k Rusya’n›n tek hâki-
mi oldu.
Rusya, Büyük Petro da denilen I. Petro’nun ülke yönetimini tek bafl›na almas›yla
büyük geliflme göstermeye bafllad›. Rusya’n›n modernleflme tarihi aç›s›ndan I. Petro
dönemi, dönüm noktas› olarak kabul edilir. O, Rus çar› olduktan sonra, ilk olarak Os-
334 manl›lar›n elindeki Azak kalesine sald›rd› ve buras›n› topraklar›na katt›. Azak’›n al›n-
mas› Rusya’n›n Karadeniz’e bir ç›k›fl yolu bulmas› demekti. Ruslar›n geçmifle daya-
TAR‹H EL K‹TABI

nan kuzeyde Balt›k’a, güneyde de Karadeniz’e ç›kma düflüncesinin, ilk giriflimi böy-
lece gerçekleflmifl oldu. Art›k bundan sonra, o zamana kadar sadece kara gücü olan
Rusya’n›n, bir de deniz gücü olabilecekti. Bu baflar› I. Petro’nun ülkesindeki gücünü
artt›rd›.
I. Petro’nun bir baflka düflüncesi de ülkesini bat›ya açma ve onlar›n seviyesine
ulaflmayd›. O öncelikle Avrupa’y› tan›maya ve geliflmeleri yerinde takip etmeye ka-
rar verdi. Kendini tan›tmadan, sahte bir kimlikle, yan›ndaki yaklafl›k iki yüz elli ki-
fliyle bafllad›¤› Avrupa seferi, 1697-1699 y›llar› aras›nda gerçekleflti. Bat›’n›n Rus-
ya’ya ö¤retebilece¤i herfleyi ö¤renme arzusu tafl›yan Petro, bütün ülkeleri ziyaret et-
ti, hiçbir tecrübeyi kaç›rmama düflüncesiyle hemen hemen her kesimden insanla gö-
rüfltü. Dünya’da bir baflka örne¤ine rastlanmayan bu gezi sonras›nda, ço¤unlu¤u Hol-
landal› olan sekiz yüz kifli Rusya’ya getirildi. Onlardan donanma inflas›ndan, di¤er
teknik geliflmelere kadar pek çok fley ö¤renildi.
Avrupa’ya yapt›¤› geziden edindi¤i bilgilerin ve Hollandal› gemici ustalar›n›n
yard›m› ile Balt›k Denizi’nde ilk Rus donanmas›n› kurdu. Askerî alanda yapt›¤› re-
formlarda ‹sveç ordusunu örnek al›rken, deniz gücü oluflturma düflüncesini de Hol-
landal›lardan ald›. Ülke için adeta bir “ur” haline gelen streltsis alaylar›n› kald›rd› ve
paral› askerlik yerine zorunluluk esas›na dayanan askerli¤i uygulamaya koydu. Bu da
oluflturdu¤u modern ordunun temelini teflkil etti. ‹darî alanda da düzenlemeler yapan
I. Petro, Avrupa tarz› kurumlar› ülkesinde yerlefltirdi. Neva Irma¤›’n›n a¤z›ndaki ba-
takl›k alan› kurutarak, burada St. Petersburg flehrini kurdu ve buras›n› da baflkent yap-
t›.
Avrupa gezisinden sonras›nda I. Petro, Rus hayat›n›n d›fl görünüflüne de el att›.
Kendisini ziyarete gelen boyarlar›n sakallar›n› bizzat kesti, ruhban s›n›f› ve köylüler
d›fl›nda sakal b›rakmay› yasaklad›. Ruslar›n geleneksel giysilerini yasaklad› ve onun
yerine Alman elbiselerinin giyilmesini istedi. Uymayanlar›n sakallar›n› ve entarileri-
ni kesmek için de yan›nda devaml› ustura ve makas tafl›d›. Bat›’da kullan›lan takvi-
mi, resmi takvim kabul etti. Toplumla iliflki kurmak için 1703’te ilk Rus gazetesi Ve-
domosti(haberler)’yi kurdu. Kilise’nin devlet içindeki gücünü k›rmay› amaçlad› ve
bunu da Patrik Andrian’›n 1700’de ölümü ile yerine patrik seçtirtmeyerek uygulama-
ya koydu. 1721 y›l›na gelindi¤inde Kilise için yeni bir yönetmelik yay›nland› ve bu-
nunla Patriklik kald›r›l›rken, yerine hükümete ba¤l› ifl gören bir daire konumundaki
Din ‹flleri Bakanl›¤› olan Sen Sinond kuruldu. Art›k bundan sonra Rusya’da tek oto-
rite vard›, o da hükümdard›. Bu de¤ifliklik Rusya’da adeta bir devrimdi. Petro’nun
ölüm y›l› olan 1725’te Bilimler Akademisi kuruldu ve bununla da uygulama okulla-
r›n›n aç›lmas›, matematik ve müspet ilimlerin yayg›nlaflmas› amaçland›. I. Petro ül-
kesini Avrupa devletleri seviyesine ç›kartmak isterken, güçlü ve zorba kiflili¤inin de
etkisiyle Prusya ve ‹sveç’in militarist modellerini örnek alm›fl ve ülkesinde despot bir
merkezî yönetim kurmufltur.
Petro Rusya’y› tam bir mutlak›yetle yönetti ve 1725 y›l›nda öldü. Tahtta kald›¤›
otuz alt› y›l›n yirmi üç y›l›nda Rusya’y› macera dolu savafllara soktu. Osmanl›larla
1695-1696 ve 1710-1711; ‹sveç ile de 1699-1721 y›llar› aras›nda (Büyük Kuzey Sa-
vafl›) savaflt›. 1721’de bütün Rusya’n›n imparatoru unvan›n› ald›. Ancak, bir süre bu
unvan Osmanl›lar ve Avrupal› devletler taraf›ndan tan›nmad›. I. Petro ile Rusya, bir
taraftan Balt›k Denizi’ne ulaflamaya çal›flt›, di¤er taraftan da Karadeniz’e ç›kabilmek 335
için Osmanl›larla amans›z mücadeleye girdi. Murat Belge, Rus çar›n› ça¤dafl› Osman-

OSMANLILAR VE DÜNYA
l› padiflah› ile karfl›laflt›r›rken flöyle der: “I. Petro’yu Ruslar “Büyük” s›fat›yla anar,
biz “Deli” deriz. Galiba bu iki s›fatta geçerli. Petro’nun Osmanl› ça¤dafl› III. Ah-
med’di. ‹nsan, III. Ahmed’in Avrupa’ya uzun bir gezi yapmas›n›, ad›n› de¤ifltirerek
bir tersanede çal›flmas›n› tasavvur edebilir mi? Bir gemiden denize düflen gemicileri
kurtarmak için buzlu bir denize atlay›p so¤uk ald›¤›n› ve buna ra¤men sefere ç›kma-
ya kalk›fl›p öldü¤ünü düflünebilir mi? Bunlar› yapan bir Çar’a, hele III. Ahmed’in gö-
rüfl aç›s›ndan bakarsan›z “Deli” demez de ne dersiniz? Ama böyle bir adama “Bü-
yük” de denir elbette”.
18. yüzy›lda Avrupa’da yükselen güçler aras›nda, Rusya da yerini ald›. Yukar›da
da bahsedildi¤i gibi 1721’de imzalanan Nystad Antlaflmas› ile ‹sveç topraklar›n›n bü-
yük bir k›sm›n›n Rusya’ya geçmesiyle Balt›k’a do¤ru geniflleme sa¤lanm›fl, Lehis-
tan’›n paylafl›lmas›nda da aslan pay› al›nm›flt›. Kuzey ve bat›daki bu genifllemelerle,
17. yüzy›l›n iki önemli devleti olan ‹sveç ve Lehistan’›n bölgede varolan siyasî a¤›r-
l›¤›, 18. yüzy›lda Rusya geçmifl oldu. Bu yüzy›l›n ortalar›nda Rusya taht›nda I. Petro
ile I. Katerina’n›n (Yekaterina) k›z› çariçe Yelizaveta (1741-1762) oturmaktayd›.
Rusya onun döneminde Fransa, Avusturya ve ‹spanya ile birlikte ‹ngiltere ve Prus-
ya’ya karfl› Yedi Y›l Savafllar›’na (1756-1763) kat›ld›. Yelizaveta’dan sonra Rus tah-
t›na III. Petro (1762) geçti. O çar olduktan sonra biri içte di¤eri d›flta iki önemli ola-
ya yön verdi. D›flar›da Yedi Y›l Savafllar›’ndan ülkesini çekerek, müttefiklerini yal-
n›z b›rakt› ve bir bak›ma savafl›n sonucunu etkiledi. ‹çeride de I. Petro’nun devlete sa-
d›k bir yönetici s›n›f oluflturmak amac›yla soylulara getirdi¤i zorunlu hizmet uygula-
mas›n› kald›rd›. Bununla ülkedeki soylu s›n›f›n önü aç›ld› ve taflran›n gücü artt›. Prus-
yal› II. Friedrich’in hayran› olan III. Petro’nun saltanat›, bir Prusya (Alman) prense-
si olan kar›s› II. Katerina’n›n haz›rlad›¤› bir darbe ile son buldu. Bir ay sonra da an-
lafl›lmaz bir biçimde öldü.
III. Petro’dan sonra tahta ç›kan II. Katerina (1762-1796), öncelikle kendisinin
Rusya’daki meflruiyetini perçinleyecek politikalar izlemeye bafllad›. Kocas›n›n soylu-
lara karfl› tak›nd›¤› tavr› devam ettirirken, taflrada köylülerin kölelikten kurtar›lmas›
fikrine pek s›cak bakmad›. Böylece o aristokrat s›n›fa dayal› bir yönetim anlay›fl› ser-
gileyece¤inin iflaretini verdi. II. Katerina di¤er taraftan da ço¤u kendisinin âfl›klar›
aras›nda yer alan Grigori Orlov, Nikita Panin, Grigori Potemkin gibi kiflilerden ikti-
dar›n›n çekirdek kadrosunu oluflturdu. Onun döneminde Rusya, bat›da Lehsitan’›n
paylafl›m›nda aktif rol ald›. Osmanl› Devleti ile 1768-1774 ve 1787-1792 y›llar› ara-
s›nda savafllar yapt›. Bu savafllar sonras›nda K›r›m önce Osmanl›’dan kopart›l›p, ba-
¤›ms›z hale getirildi; sonra da Rusya’ya ilhak edildi. Rusya bu dönemde Karadeniz’in
bütün kuzey k›y›lar›n› ele geçirdi ve bu denizde ticaret yapma hakk› elde etti.
II. Katerina dönemi reformlar›n› ve Rusya modernleflmesini, H. C. d’Encaus-
se’nin de belirtti¤i gibi, 1775 öncesi ve sonras› olarak ele almak yerinde olacakt›r. Bu
tarihten önce bir tak›m reform teflebbüsleri olmuflsa da Lehistan ve Osmanl› savaflla-
r›n›n etkisiyle bundan bir sonuca ulafl›lamam›flt›r. 1775’ten sonra reformlar üzerinde
yo¤unlaflman›n önde gelen sebepleri aras›nda Emilian Pugaçev ad›ndaki bir Kazak li-
derin önderli¤inde 1773-1775 y›llar› aras›nda patlak veren Pugaçev ‹syan› gelmekte-
dir. Bu isyan bir bak›ma afla¤› tabakan›n ve angaryadan kurtulmak isteyen köylü ke-
simin, gücü aristokrat kesime dayanan II. Katerina’ya ve yönetimine karfl› bir tepki
336 görünümündeydi. ‹syan, aristokratlar›n da yard›m›yla, ac›mas›zca bast›r›ld›. Bu ara-
da Çariçe II. Katerina da 1796’ya kadar sürecek olan saltanat›nda Rusya’y› modern-
TAR‹H EL K‹TABI

lefltirecek reformlara giriflti. O bu özelliklerinden dolay› 18. yüzy›lda Rusya’da, I.


Petro’dan sonra ikinci büyük unvan›n› alan kifli olmufl ve Büyük Katerina olarak isim-
lendirilmifltir.
Avrupa’da Bilimsel Geliflmeler
Avrupa 14-15. yüzy›llarda yaflad›¤› büyük bunal›mdan sonra kendisini toparlam›flt›.
Co¤rafî keflifler sonras›nda refah seviyesi artarken, matbaan›n bulunmas› ile de kitap-
lar›n bas›m› ve yay›lmas› kolaylaflt›. Avrupa s›ras›yla bu yüzy›llarda Humanizma,
Rönesans ve Reformasyon dönemlerini yaflad›. 17. yüzy›l Avrupa tarihi aç›s›ndan bu-
lufllar ve bu bulufllar›n yayg›nlaflt›r›l›p gündelik hayatta uygulamaya konuldu¤u bir
yüzy›l oldu. Bu dönemde modern bilimlerin temelleri at›l›rken, teknik alanda da
önemli geliflmeler kaydedildi. Bundan dolay› 17. yüzy›la genel olarak bilimde devrim
ça¤› denildi. Devletler ilk defa bilim ve teknoloji alan›ndaki çal›flmalarla ilgilenme-
ye ve bunu sanayilerinin geliflmesinde kullanmaya bafllad›lar.
16. yüzy›ldan itibaren Avrupa’da kendine yer bulmaya çal›flan bilim adamlar›, 17.
yüzy›lda insana ve dünyaya yönelik çal›flmalara büyük önem verdiler. Bu yüzy›lda
bilimsel çal›flmalarda gözlem ve deneye dayan›lmas› fikri ortaya at›ld› ve buna ba¤l›
olarak da fizik, kimya ve biyoloji gibi temel bilimlerin, felsefeden bütünüyle ayr›lma-
s› sa¤land›. Polonyal› Nicholas Copernicus (Nikola Kopernik, 1473-1543), Alman
Johannes Kepler (1571-1630) ve ‹talyan Galileo Galilei (1564-1642) gibi bilim
adamlar› gezegenlerin hareketleri, dünya ve günefl sistemi üzerine çal›flmalar yapt›-
lar. Galilei ayn› zamanda fizik biliminin de gerçek kuramc›s› oldu. Francis Bacon
(1561-1626) bilimde deney ve gözlem metodunu gelifltirdi. Pierre Gassendi (1592-
1655) maddenin kat› ve asla yok edilemez atomlardan olufltu¤unu ortaya koydu. And-
reas Vesalius (1514-1564) insan anatomisi üzerinde çal›flmalar yapt›. William Harvey
(1578-1657) ise, insan›n yüre¤i ile bedeninde ne kadar kan bulundu¤unu, yani büyük
kan dolafl›m›n› buldu. Harvey’nin bu buluflu t›p bilimine ve hastal›klar›n daha iyi in-
celenmesine katk› sa¤lad›.
René Descartes (1596-1650), Gottfried Leibniz (1646-1716), Leonhard Euler
(1707-1783) gibi bilim adamlar› matematik, cebir, fizik ve do¤a bilimlerine büyük
katk› sa¤lad›lar. Ortaça¤›n eski skolastik görüflünü tamamen y›kan yeni bir felsefi
yaklafl›m gelifltirdiler. Büyük gözlemci ve deneyci ‹saac Newton (1642-1727) fizik
ve matematik alanlar›nda çal›flmalar yapt›. Yerçekimi kanunu ve ›fl›¤›n parçalardan
olufltu¤u teorisini ileri sürdü. Modern Kimya Avrupa’da Antonie Lavoiser (1743-
1794), Carl Wilhelm Scheele (1742-1786) ve Henry Cavendish (1731-1810) gibi bi-
lim adamlar›n›n çal›flmalar› ile büyük geliflme gösterdi. Denis Papin (1647-1712) su
buhar›n›n gücünü keflfetti ve sanayide buhar gücünün makinelerde kullan›lmas›n›
sa¤lad›. Bu bulufl enerjide büyük bir devrim olarak kabul edildi. Fizik, astronomi, fel-
sefe, kimya, t›p, biyoloji gibi bilim dallar› üzerinde yap›lan çal›flmalar, bir taraftan ye-
ni teknolojik bulufllara zemin haz›rlarken; di¤er taraftan da ülkelerin siyasî ve askerî
alanlarda geliflmesini h›zland›rd›. Bilime ve tekni¤e bak›fl aç›s›ndaki de¤iflim Avru-
pa’n›n siyasî, askerî ve iktisadî alanlardaki geliflmesine katk› sa¤lad› ve bilhassa 18.
yüzy›l›n sonlar›nda ‹ngiltere’de ortaya ç›kan sanayi devrimine zemin haz›rlad›. Ayr›-
ca 18. yüzy›lda Avrupa’da ayd›nlanma ça¤› olarak an›lan bir dönemin oluflmas›n›
sa¤lad›.
Ayd›nlanma Düflüncesi 337

OSMANLILAR VE DÜNYA
17-18. yüzy›llarda felsefe ve bilimin geliflmesi Avrupa’da yeni görüfllerin, yeni dü-
flüncelerin ortaya ç›kmas›na neden olmufltur. Düflünce Devrimi olarak adland›r›lan bu
dönem için 17. yüzy›la Ak›l Ça¤› ve 18. yüzy›la da Ayd›nlanma Ça¤› denilmifltir. Hu-
manizma, Rönesans ve Reform gibi büyük ak›mlar› ve at›l›mlar› yaflayan Avrupa, 18.
yüzy›lda birey, devlet, hukuk, felsefe, iktisat gibi konularda tart›flmalara sahne olmufl-
tur. Avrupa’da 17. yüzy›l›n sonlar›na do¤ru belirgin bir hale gelen ve 18. yüzy›l bo-
yunca süren fikir hareketi yer yer 19. yüzy›lda da devam etmifl ve günümüze kadar
gelen etkileriyle bir tak›m yeni de¤erlerin oluflmas›n› sa¤lam›flt›r. Bu düflünce yap›s›-
na genel olarak Ayd›nlanma denilmifltir.
Ayd›nlanma düflüncesi, Rönesans gibi Katolik-H›ristiyan damgas› tafl›may›p, laik
bir karakter göstermesinden dolay› Avrupa d›fl›nda da kendisine taraftar bulmufltur.
Ayd›nlanma ile ak›l, tenkit cesareti, vicdan hürriyeti gibi kavramlar›n öne ç›kmas›y-
la eski düflünce kal›plar› terk edilmifltir. Ayd›nlanma felsefesi deist karakterde olup
daha çok burjuvazi taraf›ndan yürütülerek temsil edilmifl ve özellikle mason locala-
r›nca yay›lm›flt›r. ‹lk olarak düflünce plan›nda 17. yüzy›lda ‹ngiltere’de ortaya ç›km›fl-
t›r. ‹ngiltere’nin Parlamento’ya dayal› mutlak›yet sistemi ülke yönetimini anayasaya
dayal› bir monarfliye dönüfltürmüfltü. Bu siyasî ortamda ‹ngiliz Thomas Hobbes
(1588-1679) ve John Locke (1632-1704) ile Hollandal› Hugo Grotius (1583-1645) gi-
bi düflünürler özgürlük, do¤al haklar, yaflama hakk›, eflitlik gibi kavramlar› tart›flma-
ya açm›fl, bir nevi Ayd›nlanma düflüncesinin temellerini atm›fllard›r.
Ayd›nlanma düflüncesi ve do¤al haklar kavram› ‹ngiltere’nin ard›ndan 18. yüzy›l-
da Fransa’da yayg›nl›k kazanmaya bafllad›. Bu yüzy›lda ortaya ç›kan görüfller ve de-
¤erler François Fenelon (1651-1715), Denis Diderot (1713-1784) gibi düflünürler ta-
raf›ndan öncelikle dile getirildi. Filozof ve matematikçi Jean le Rond d’Alembert
(1717-1783) ile filozof Diderot’nun yönetiminde Frans›zlar baflta olmak üzere Avru-
pal› düflünürlerden ve bilginlerden oluflan bir topluluk taraf›ndan 1751-1772 y›llar›
aras›nda on yedisi metin, on biri levha olmak üzere yirmi sekiz cilt halinde Encyclo-
pédie ou Dictionnaire raisonné des sciences des arts et des métiers (Ansiklopedi ya
da Bilimler, Sanatlar ve Zanaatlar Aç›klamal› Sözlü¤ü) yay›nland›. Modern düflünce-
yi özetleyen bu eser, Avrupa’da genifl kitleler taraf›ndan Frans›zca okundu. D’Alem-
bert, Diderot ve arkadafllar›na, bu eseri yay›nlamalar›ndan dolay› Ansiklopedistler de-
nildi. Ansiklopedi’de ayd›nlanma görüflü, do¤al haklar ile devlet ve hükümet kavram-
lar› da ele al›nd›.
Fransa’da ayd›nlanma düflüncesi denildi¤inde akla öncelikle Baron de Montesqu-
ieu (1689-1755), François Marie Voltaire (1694-1778) ve Jean-Jacques Rousseau
(1712-1778) gibi ayd›nlar gelmektedir. Frans›z ‹htilali’nin de fikir babalar› kabul edi-
len Montesquieu, Voltaire ve Rousseau’nun görüflleri sadece yaflad›klar› yüzy›lla ve
ülke ile s›n›rl› kalmam›fl; sonraki yüzy›llarda ve di¤er ülkelerde de etkili olmufltur.
Montesquieu’nun en önemli eseri Yasalar›n Ruhu’dur. O, siyaset bilimini sa¤lam te-
mellere dayand›rmak istiyor ve bunu da ‹ngiliz sisteminde ve özellikle de güçler den-
gesi ilkesinde buldu¤unu anlat›yordu. Voltaire, ünlü Candide adl› hikayesinde dün-
yadaki iyimserleri ve felaketleri hicvetmekteydi. Jean-Jacques Rousseau ise 1762’de
bas›lan ünlü kitab› Toplum Sözleflmesi’nde bireyselcilikten kolektivizme geçifli sa-
vunmufl ve Do¤a Yasas›’ndan ulusal devlete gidifli anlatm›flt›r. Ayd›nlanma düflünce-
si ilk meyvesini Avrupa d›fl›nda vermifltir. Amerika Birleflik Devletleri’nin kurulma-
338 s› aflamas›nda Thomas Jefferson’un (1743-1826) önderli¤inde yaz›lan Ba¤›ms›zl›k
Bildirisi, Ayd›nlanma düflüncesinin ilk temsilcilerinden ‹ngiliz düflünce adam› John
TAR‹H EL K‹TABI

Lock’un fikirlerine dayan›larak haz›rlanm›flt›r. Ayd›nlanma düflüncesinin Avrupa’da-


ki en büyük meyvesi ise, Frans›z ‹htilali olmufltur.
Yedi Y›l Savafllar› ve ‹ngiltere’nin Dünya’n›n En Büyük Gücü Haline Gelmesi
‹ngiltere ile Fransa aras›nda Kuzey Amerika ve Hindistan’› sömürgelefltirme konu-
sunda ortaya ç›kan anlaflmazl›k ve Avusturya’n›n Prusya’ya kapt›rd›¤› Silezya’y› ge-
ri almak istemesi, di¤er Avrupa devletlerinin de kat›l›m› ile yedi y›l süren savafllara
neden olmufltur. Bu savaflta ‹ngiltere ile Prusya birlikte hareket ederken, onlar›n kar-
fl›s›nda Fransa, Avusturya, ‹spanya ve savafl›n son y›llar›na do¤ru Rusya yer alm›flt›r.
Yedi Y›l Savafllar› öncesinde Fransa, Avusturya ile aras›ndaki eski görüfl ayr›l›klar›-
n›n üzerine bir sünger çekip, Avrupa k›tas›nda ‹ngiltere’nin müttefiki olan Prusya’ya
karfl› Avusturya ve Rusya ile birlikte hareket etme karar› alm›flt›r. ‹ngiltere-Prusya
yak›nlaflmas›n›n arkas›nda bir taraftan Almanya as›ll› Hannover hanedan›n›n Büyük
Britanya Krall›¤›’n› elinde bulundurmas›, di¤er tarafta Avusturya’n›n öncülü¤ünde
Fransa ve Rusya’n›n, Prusya’n›n genifllemesini durdurma, hatta ortadan kald›rma dü-
flüncesi yatmaktayd›. ‹lk bak›flta bu ittifaklar içerisinde Fransa-Avusturya-Rusya bir-
likteli¤i askerî bak›mdan büyük bir güç olarak görünmekteydi. Sonuçta k›smen k›ta
Avrupa’s›nda Almanya topraklar›nda, daha çok da denizlerde ve sömürge toprakla-
r›nda süren savafl 1756 y›l›nda bafllad›.
Farkl› ve birbirinden uzak cephelerde devam eden savafllar 1763 y›l›nda sona er-
di. Yedi Y›l Savafllar›’n›n son y›l›nda (1762) Rusya’da taht de¤iflikli¤i oldu. Rusya
yeni Çar ile birlikte savafltan h›zla çekildi. Bunun da etkisiyle Avusturya ve Fransa,
savafl öncesindeki statüye dönmeyi esas alacak bir bar›fl anlaflmas›n› düflünmeye bafl-
lad›lar. Bu durum savafla girerken ‹ngiltere ve Prusya’ya darbe vurmay› amaçlayan
Fransa ve Avusturya’n›n bir bak›ma yenilgiyi kabul etmeleri demekti. ‹ngiltere ve
Prusya’n›n savafl alanlar›nda galip gelmesiyle, 10 fiubat 1763 tarihinde Paris Antlafl-
mas› imzaland› ve böylece Yedi Y›l Savafllar› sona erdi. Bu antlaflman›n önemli mad-
deleri flunlard›r: 1- Kuzey Amerika’da flimdiki Kanada’n›n bulundu¤u Quebec bölge-
si Fransa’dan ‹ngiliz yönetimine geçti. 2- ‹spanya sömürgesi olan Florida’y› ‹ngiliz-
lere b›rak›l›yordu. Böylece New-Orleans d›fl›ndaki, Atlantik’ten Missisipi’ye kadar
olan yerler ‹ngiltere’nin oluyordu. 3- Fransa Hindistan’daki sömürgelerini ve Bat›
Afrika’da Senegal’de bulunan Frans›z üslerini ‹ngiltere’ye b›rak›yordu. 4- Prusya,
daha önce Avusturya’dan ald›¤› Silezya’y› koruyordu.
‹ngiltere, Yeni Dünya’da ve Uzakdo¤u’da bafllad›¤› sömürgecilik mücadelesinde,
17. yüzy›lda ‹spanya’y›, 18. yüzy›l›n ortalar›nda da karada ve denizde en büyük raki-
bi olan Fransa’y› devre d›fl› b›rakt›. Yedi Y›l Savafllar› sonras›nda Kuzey Amerika’da
ve Hindistan’da ‹ngiliz hegemonyas› bütün a¤›rl›¤› ile kendini kabul ettirdi ve ‹ngi-
liz kolonilerinin genifllemesini engelleyebilecek müdahaleler tamamen ortadan kald›-
r›ld›. 1763’den sonra Avrupa’daki savafllar art›k görünüm de¤ifltirdi; din savafllar› ye-
rini millî devletlerin oluflum ve geniflleme kavgalar›na b›rakt›. Avrupa k›tas›ndaki bir
baflka geliflme de II. Friedrich Prusyas›’n›n art›k büyük güçler ve devletler aras›nda
kabul edilmesidir. Paris Antlaflmas› ile büyük darbe yiyen Fransa’n›n bundan sonra-
ki amac› ve politikas› ‹ngilizlerden öç alma ve eski sömürgelerini yeniden ele geçir-
me üzerine kurulacakt›r.
Asya’da Öne Ç›kan ‹slam Devletleri: Safevîler ve Hindistan Timuro¤ullar› 339

OSMANLILAR VE DÜNYA
16. yüzy›l›n sonlar›nda ‹slam dünyas›nda Osmanl›lar›n d›fl›nda iki büyük devlet daha
dünya siyasetinde belirleyici olmufltur. Bunlar; ‹ran Safevî Devleti (1502-1736) ve
Hint-Timur ‹mparatorlu¤u (1526-1858) idi. fiah ‹smail’in 1502’de kurdu¤u Safevî
Devleti, fiiî ‹slam düflüncesini benimserken, Osmanl› ‹mparatorlu¤u ve Hint-Timur
‹mparatorlu¤u, Sünnî ‹slam dünyas›n› temsil ediyorlard›. 16. yüzy›l›n son çeyre¤in-
den itibaren Safevî taht›nda II. ‹smail (1576-1578), Hüdâbende (1578-1587) ve I. Ab-
bas (1587-1629) oturdular. Bunlardan I. Abbas, Safevî hanedan›n›n en büyük hüküm-
darlar›ndan biri kabul edilir. Tahta ç›kt›¤›nda, Osmanl›larla yukar›da bahsedilen 1590
Antlaflmas›’n› yapt›. 1603’e gelindi¤inde önce Özbekleri Horasan’dan kovdu, daha
sonra da Osmanl›lara terk etti¤i topraklar› yeniden ele geçirdi. ‹ran’da merkezî idare-
yi sa¤lamlaflt›rd›. Baflkenti Kazvin’den ‹sfahan’a tafl›d› ve yeni baflkentini o dönemin
en görkemli flehirlerinden biri yapt›. ‹ran ipe¤ini ilk defa uluslararas› iliflkilerde siya-
sî ve iktisadî koz olarak kulland›. Onun k›rk iki y›ll›k saltanat dönemi, Osmanl›-‹ran
iliflkilerinin en buhranl› y›llar› olmufl, ancak ölümünden sonra Osmanl›lar bölgede ye-
niden hakimiyet kurabilmifllerdir.
Asya ve Uzakdo¤u’da 17-18. yüzy›llarda Dünya tarihi içinde kayda de¤er gelifl-
melere sahne olan dört devlet bulunmaktad›r. Bunlar ‹ran’da Safevîler, Hindistan’da
Timuro¤ullar›, Uzakdo¤u’da Çin ve Japon imparatorluklar›. Safevî Devleti, 1736 y›-
l›nda Türkmenlerin Avflar kolundan Nadir Ali Han taraf›ndan ortadan kald›r›ld› ve
‹ran-Avflar Devleti kuruldu. Son iki Safevî flah›na vesayet eden Nadir Ali Han, ‹ran’-
da yönetimi ele geçirdikten sonra Osmanl›lar, Buhara Hanlar› ve Hindistan Timuro-
¤ullar› ile savafllar yapt›. Nadir Ali’nin 1747 y›l›nda ölümü ile, ‹ran’da Avflarl›lar iki
y›l daha ülkenin yönetimini ellerinde tuttular. Bu dönemde her biri, bir y›l bile yöne-
timde kalamad›lar. 1749 y›l›ndan sonra ‹ran ülkesi Afgan, Avflar ve Zend hanedanla-
r› aras›nda paylafl›ld›. Bu hanedanlar içinde Zendler aslen Lor as›ll›d›r ve ülkede
1749-1794 y›llar› aras›nda saltanat sürmüfltür. Zendler’den sonra ‹ran’da yönetimi,
Kaçar hanedan› ele geçirdi ve 1794-1925 y›llar› aras›nda ülkeyi bu haneden yönetti.
Hint-Timur ‹mparatorlu¤u, 1526 y›l›nda Babür fiah taraf›ndan kurulmufl, 1556-
1605 y›llar› aras›nda, Ekber fiah döneminde ülkede merkezi yönetim tesis edilmifltir.
Osmanl›lar gibi Timuro¤ullar› ‹mparatorlu¤u’nun nüfusunun önemli bir k›sm› gayri-
müslimdir. Ekber fiah’›n hükümdarl›¤› zaman›nda Hindularla Müslümanlar aras›nda
dinî ve kültürel iliflkilerde önemli geliflmeler yaflanm›flt›r. Genifl bir alana yay›lan ve
iyi organize olan bir imparatorluk, tüm Kuzey Hindistan’da güçlü konuma getirilmifl-
tir. Ayr›ca merkeziyetçi ve bürokratik kontrole dayanan etkili bir mutlak›yet ile ülke
yönetilmeye çal›fl›lm›flt›r. Ekber fiah’dan sonra önce Cihangir fiah (1605-1627), ar-
d›ndan da fiah I. Cihan (1627-1658) tahta ç›km›flt›r. Onlar›n tahtta oldu¤u y›llar, d›fl-
ta komflu devletlerle mücadele, içte de iç meselelerle u¤rafl›lan bir dönem olmufltur.
Hindistan Timuro¤ullar›’ndan günümüze intikal eden en önemli miras Taç Ma-
hal’dir. fiah I. Cihan’›n efli Ercmend Bânû Be¤im (1592-1632), 1627-1632 y›llar› ara-
s›nda Padiflah-Be¤im yani ‹mparatoriçe olmufltur. Tarihin ünlü kad›nlar›ndan olan
Ercmend Bânû Be¤im, beflinci do¤umu s›ras›nda hayat›n› kaybetmifl; fiah Cihan da
ona olan sevgisinden dolay› bir daha evlenmemifl ve tarihin en büyük aflklar›ndan bi-
rini sembollefltirmek için dünyan›n en güzel eseri Taç Mahal’i, ölen efli için an›t me-
zar olarak yapt›rm›flt›r. fiah Cihan’dan sonra yerine 1658’de o¤lu Alemgîr ya da di-
¤er ad› ile Evrengzîb (Ewreng-zîb) geçmifltir. fiah Cihan tahttan ayr›ld›ktan sonra se-
kiz y›l daha yaflam›fl ve 1666 y›l›nda ölmüfltür. Alemgîr fiah, babas› henüz sa¤ iken,
340 Taç Mahal’deki eflinin mezar›n› daha rahat görebilmesi için baflkenti Agra’dan Del-
hi’ye tafl›m›fl ve öldükten sonra, onu da oraya gömmüfltür.
TAR‹H EL K‹TABI

Alemgîr 1707 y›l›na kadar Hint-Timuro¤ullar› ‹mparatorlu¤u’nu yönetmifltir.


Onun döneminde ülkesi en genifl s›n›rlar›na ulaflm›fl, Bütün Hindistan’›n güneyi de-
netim alt›na al›nm›fl, Tibet ve Bengal üzerine seferler yap›lm›flt›r. ‹ngilizlerle yapt›¤›
savafl, 1690’da antlaflmayla sona ermifltir. Alemgîr’in ölümünden sonra tahta geçen-
ler onun kadar baflar›l› olamam›fllar ve Timuro¤ullar› ‹mparatorlu¤u 18. yüzy›lda za-
y›flamaya bafllam›flt›r.
Hint-Timur ‹mparatorlu¤u yukar›da da bahsedildi¤i gibi Alemgir’in ölümünden
sonra zay›flamaya bafllam›flt›r. Muhammed fiah zaman›nda (1719-1748) Timuro¤ul-
lar›’n›n yönetimindeki eyaletlerde çözülme bafllam›flt›r. ‹ran Avflar flah› Nadir fiah’›n
1739’da Delhi’ye sald›rmas›, Hindistan’da büyük sars›nt› yapm›flt›r. ve bir daha ken-
dilerini toparlayamad›. Afgan hükümdar› Ahmed fiah Devranî (1747-1773) Nadir
fiah’tan sonra Hindistan Timuro¤ullar› ‹mparatorlu¤u’na ikinci darbeyi vuran Müslü-
man hükümdar oldu. O, 1756-1757 y›llar›nda Pencab’a hücum etti ve Delhi’yi iflgal
etti.
Timuro¤ullar› ‹mparatorlu¤u 1759-1806 y›llar› aras›nda, Alem fiah’›n hükümdar-
l›¤› döneminde, eski yönetimi yeniden kurmaya çal›flt›; ama bunda baflar›l› olamad›.
Çünkü Hindistan’da art›k söz söyleme hakk› ‹ngilizlere geçmiflti. ‹ngilizlerle Timu-
ro¤ullar› aras›ndaki çat›flmalar, art›k bölgede s›k rastlanan olaylardand›. 1664’ten iti-
baren ‹ngiliz Do¤u Hindistan fiirketi Hindistan’daki yönetimde söz sahibi oldu. Alem
fiah’›n o¤lu Muhammed Ekber (1806-1837) ve torunu Bahadur fiah (1837-1857) ‹n-
giliz Do¤u Hindistan fiirketi’nin gölgesi alt›nda sadece unvanlar›yla varolabildiler.
Nihayet 1857 y›l›nda Sipahi ‹syan› gerçekleflti ve baflar›s›z olan Bahadur fiah, ‹ngi-
lizler taraf›ndan Birmanya’da Rangoon’a sürüldü ve 1862 y›l›nda orada öldü. Böyle-
ce Hindistan Timuro¤ullar› ‹mparatorlu¤u da tarihe kar›flt›.
Uzakdo¤u: Çin ve Japonya
Uzakdo¤u’da Çin ve Japonya 16. yüzy›lda ilk defa kendi k›talar› d›fl›ndan, Portekiz-
lilerle karfl›laflt›lar. Portekizli tüccarlar 1513’te Güney Çin’e geldiklerinde, ülkeyi
1368’den beri Ming hanedan›na mensup imparatorlar yönetmekteydi. 16. yüzy›l›n
sonlar› bu hanedan›n gücünün zay›flad›¤› y›llard›. Dünya’da denizafl›r› seferlerin bir-
biri ard›na düzenlendi¤i bu yüzy›lda Çin imparatorlar›, Portekizlilerle mücadele ede-
bilecek deniz gücünü ihmal etmifller; hatta bunlar› da¤›tarak kara ordusuna öncelik
vermifllerdi. Bu durum sonraki dönemlerde Çin’in Avrupa devletleriyle mücadelesi-
ni olumsuz yönde etkilemifltir. Portekizlilerden sonra Çinlilerin karfl›laflt›¤› bir baflka
Avrupal› topluluk, ‹talyan bilgini Matteo Ricci’nin bafllar›nda bulundu¤u cizvit mis-
yonerler grubuydu. Ricci ve cizvit misyonerler 1601’de Pekin’de saraya kabul edil-
diler; ama bekledikleri sonucu elde edemediler. Çin yönetiminde 17. yüzy›l›n ortala-
r›na do¤ru hanedan de¤iflikli¤i yafland›. 1644’te bir Mançurya savaflç› birli¤i Çin’de
ç›kan bir isyan› bast›rmak gayesiyle Pekin’e davet edildi. Ülkeye kurtar›c› olarak ge-
len Mançular daha sonra Ming hanedan› ile iflbirli¤i yapmaktan vazgeçip, yönetimi
ele geçirdiler. Böylece 1912’ye kadar sürecek olan Mançu hanedan› devri Çin’de bafl-
lam›fl oldu.
Portekizliler 1540’l› y›llar›n bafllar›nda Japon k›y›lar›na ulaflt›lar. Bu tarihten yak-
lafl›k 50 y›l sonra Japon tak›madalar›, büyük bir savaflç› olan Hideyoshi yönetiminde
birli¤ini sa¤lad› ve ülkeye düzen geldi. ‹mparator Hideyoshi’nin 1598’de ölümünden
sonra Tokugawa hanedan›ndan ‹eyasu Japonya’da ilk flogan oldu ve ülkedeki feodal 341
birlikleri ortadan kald›rarak imparatorun sadece ismini kullanarak devleti yönetti.

OSMANLILAR VE DÜNYA
Modern Japonya’n›n bafllang›c› kabul edilen 1867 y›l›na kadar Japonya’da iki bafll›
bir yönetim vard›. Biri, Edo (Tokyo) flehrinde oturan gölge imparatorlar, di¤eri de ül-
keyi gerçek anlamda yöneten Kyoto flehrinde oturan flogan unvanl› Tokugawa hane-
dan› idi. Asl›nda Tokugawa hanedan› da Japonya’daki imparatorluk hanedan›n›n bir
dal›yd› ve hepsi de imparatorluk prensleriydi.
Çin, 1644 y›l›ndan itibaren Mançurya as›ll› Mançu hanedan›n›n yönetimine girdi.
Yukar›da da belirtildi¤i gibi bu hanedan 1912 y›l›na kadar ülkeyi yönetti. Çin tarihin-
de 1500-1700 y›llar› aras›ndaki dönem, önceki ça¤lardan kalan bilginli¤in ve yaflan-
t›lar›n duyarl›l›¤›nda geçti. Çinliler bu dönemde Avrupal›lar taraf›ndan kendilerine
sunulan yeni bilgilerle karfl›laflt›lar. Bunlar aras›nda yeni co¤rafya ve astronomi bil-
gileriyle sarkaçl› saatler en fazla dikkati çekenlerdi. Çinliler bu dönemde H›ristiyan
Cizvit misyonerlerden yeni bilgileri ö¤rendiler. Bütün bunlara ra¤men H›ristiyan
misyonerlerin Çin’de tutunmalar› pek mümkün olmad›. Baflar›l› olabilen az say›daki
misyoner de ancak, Konfüçyüscü düflünceye sayg› göstermeleri sayesinde bunu ger-
çeklefltirebildiler. Misyonerlik faaliyetlerinin Çin üzerindeki en büyük etkisi, onlar›n
yeniden büyük bir tutku ile klasiklerine sar›lmalar›na neden oldu.
Çin 18. yüzy›lda, tanr› anlay›fl›na dayanmayan din ve geleneksel aristokrasiye da-
yanmayan toplum yap›s›yla ayakta kalan bir ülke olarak, Avrupal›lar›n dikkatinden
uzak kalmad›. 1775’ten itibaren Çin’de, içten içe bir de¤iflim hareketi ve hanedanla-
r›n çöküfllerinin geleneksel iflaretleri görülmeye baflland›. Ülkenin nüfusu büyük
oranda artarken, bununla do¤rudan iliflkili olarak çiftlikler küçük parçalara bölündü.
Bu da ailelerin üretimini olumsuz yönde etkiledi. Borçlanmalar ve mülkiyet sat›flla-
r›n›n h›zlanmas›, topraklar›n tefecinin eline düflmesine ve borçlu köylülerin s›k›nt›la-
r›n›n artmas›na neden oldu. Nihayet 1774’te Çin’de ilk ciddi ayaklanma oldu ve bu
süreç 1850’de patlak veren Taiping ‹syan›’na kadar devam etti. Bölgede ‹ngilizlerin
ticarî hayat içinde yer almaya bafllamas› ve ‹ngiliz Do¤u Hindistan fiirketi’nin faali-
yetleri, 19. yüzy›lda Çin’i Uzakdo¤u’da önemli bir pazar haline getirdi. Bu durum
1839-1841 y›llar› aras›nda gerçekleflen Afyon Savafl›’nda ‹ngilizlerin Çinlileri a¤›r bir
yenilgiye u¤ratmas›yla en uç noktas›na ulaflt›.
Japonya, Çin’de oldu¤u gibi, 17. yüzy›lda H›ristiyan misyonerlerin ak›n›na u¤ra-
d›. Çin’in aksine Japonya’da, gerek H›ristiyan misyonerler gerekse yerli halktan H›-
ristiyan dinine girenlere karfl› sert tedbirler al›nd›. Nitekim 1637 y›l›nda Kiyufliyu
Adas›’nda meydana gelen bir H›ristiyan isyan›, H›ristiyanlar›n büyük k›sm› -ister Av-
rupal› ister Japon olsun- öldürüldü. Çok az› bu k›y›mdan kurtuldu ve sonraki dönem-
de gizli bir hayat sürdü. Japonya bu yüzy›lda bir bak›ma kendi iç sorunlar› ile u¤rafl-
mak zorunda kald›.
18. yüzy›l Japonya için bar›fl içinde geçen bir dönem oldu. Japon toplumunda
1700-1850 y›llar› aras›nda de¤iflimin ilk izleri görülmeye bafllad›. Geleneksel samu-
rai s›n›f askeri gücünü yitirdi. Japon ayd›nlar› bir taraftan Çin’deki bilgi kaynaklar›-
n› ve Konfüçyüsçü düflünceyi ö¤renirlerken, di¤er taraftan da bat›da ortaya ç›kan ye-
ni bilgileri ve geliflmeleri elde etmeye çal›flt›lar. Çin toplumunun içe kapan›k yap›s›,
Japonya’da pek yoktu. Japonya’da toplumun alt kesimlerinden gelen bilgiye ve tek-
ni¤e aç›k olma ve elde etme düflüncesi, ülkeyi yöneten floganlar taraf›ndan da 1854
y›l›nda, istenmeye istenmeye benimsendi. Nihayet Japon toplumundaki de¤iflim arzu-
su 1868’den sonra bafllayan Japon Modernleflmesi’ne zemin haz›rlad›.
342 Afrika’n›n Sömürgelefltirilmesi
Afrika k›tas›n›n kuzey k›y›lar› eski ça¤lardan beri Akdeniz kültür ve medeniyeti ile
TAR‹H EL K‹TABI

iç içeydi. Ancak, bu k›tan›n Büyük Sahra’dan Ümit Burnu’na kadar olan bölümü 15.
yüzy›l›n sonlar›na kadar pek fazla bilinmemekteydi. Afrika’n›n bu k›sm›n›n Avrupa-
l›lar›n gündemine girmesi daha çok ekonomik amaçlarla oluflan ilgiden kaynakland›.
Hindistan’dan Avrupa’ya gelen ipek ve baharat yolu karada güçlü ‹slam devletleri,
denizlerde de Venedikliler taraf›ndan kontrol edilmekteydi. Hindistan’›n zenginlikle-
rine do¤rudan ulaflma düflüncesi, baflta kuvvetli deniz gücüne sahip olan Portekizlile-
ri güneye yönelmeye ve yeni yollar bulmaya sevketti. Portekizler, Afrika’n›n Atlan-
tik sahillerinden güneye do¤ru inerek, Yeflil Burun ve Beyaz Burun adalar› ile, Alt›n
K›y›s›’na ve Angola’ya ulaflt›lar. Daha sonra Bartolomeu Dias, Ümit Burnu’ndan do-
laflarak 1488’de Do¤u Afrika k›y›lar›na ulaflt›. Bu keflifler sonras›nda Portekizliler,
Afrika’n›n çeflitli bölgelerinde, alt›n, baharat ve köle tafl›mak üzere üsler ve antrepo-
lar kurdular. Daha sonra ‹spanyollar da benzer flekilde Afrika’ya yerleflmeye bafllad›-
lar. Portekiz’in 16. yüzy›l›n sonlar›nda zay›flamas› ile birlikte, Afrika’daki üstünlük
‹spanya’ya geçti. Böylece, daha önce az bilinen Sahra alt› Afrikas›’n›n kaynaklar›,
Amerika k›tas›nda da oldu¤u gibi Avrupa’ya tafl›nd›.
17. yüzy›l›n bafllar›nda Bat› Afrika’dan Lizbon’a her y›l ortalama 700 kg. alt›n ve
10.000 kadar kölenin getirilmesi, Avrupa’n›n di¤er devletlerinin dikkatini buraya
çekti. ‹ngilizler, Frans›zlar ve Hollandal›lar da ekonomik, stratejik ve ticarî amaçlar-
la Afrika k›y›lar›na yerleflmeye bafllad›lar ve buralarda üsler, çiftlikler ve koloniler
kurdular. Böylece Afrika k›tas›nda daha önce benzer faaliyetler içine giren Portekiz-
lilerle, k›tan›n kaynaklar›n›n yeni talipleri aras›nda rekabet bafllad›. Bu y›llarda Afri-
ka’n›n bat› ve do¤u k›y›lar›nda sömürge faaliyetlerinde en fazla öne ç›kan ülke Hol-
landa (Felemenk) oldu. Hollandal›lar Bat› Afrika k›y›lar›nda Portekizlilerin elindeki
de¤erli maden ve köle ticaretini ele geçirdiler ve 1652’de Cape Colony’yi kurdular.
Buras› daha sonra Avrupa-Hindistan denizyolu üzerinde önemli bir ikmal merkezi ve
antrepo haline geldi.
Avrupal›lar›n Afrika’ya yerleflmeleri zorla ya da çeflitli antlaflmalarla oldu. Bat› ve
Do¤u Afrika k›y›lar›nda Avrupal›lara karfl› gelen pek çok yerli halk, fliddetli ve kan-
l› bir flekilde ortadan kald›r›ld›. 17- 18. yüzy›llarda alt›n ticareti Afrika’da eski öne-
mini kaybetti. Bu yüzy›llarda fildifli, baharat, palmiye ya¤› ve özellikle de sömürgeci
devletlerin gerek Afrika k›y›lar›nda gerekse Amerika’da kurduklar› büyük çiftlikler-
de çal›flt›r›lmak, ya da Avrupa’daki ihtiyac› karfl›lamak üzere köle ticareti önem ka-
zand›. Hollanda, ‹ngiltere, Fransa, Danimarka ve ‹sveç flirketleri en önemli faaliyet
alan› olarak köle ticaretine yöneldiler. 19. yüzy›l›n ortalar›na kadar devam eden bu ti-
caret, bir taraftan Afrika’n›n demografik yap›s›n› alt üst ederken, di¤er taraftan da
Avrupal›lar›n da zenginleflmesine katk› sa¤lad›. K›ta bu yüzy›lda Avrupal› devletler
taraf›ndan paylaflt›r›larak tamamen sömürgelefltirildi.
Amerikan Ba¤›ms›zl›k Savafl› ve Amerika Birleflik Devletleri’nin Kuruluflu
Amerika k›tas› Hindistan’a baflka bir yoldan gitmek isteyen Avrupal›lar›n ç›kt›klar›
co¤rafî keflifler sonras›nda bulunmufltu. Kristof Kolomb 1492’de Antil adalar›na
ulaflt›¤›nda buray› Hint adalar› zannetmiflti. Daha sonra Amerigo Vespucci’nin sefer-
leriyle ayr› bir k›ta oldu¤u anlafl›lm›fl ve Alman as›ll› Martin Jaldseemüller Hylaco-
milus’un 1507 y›l›nda bas›lan kitab›nda, buraya Vespucci’nin di¤er ad›na atfen Ame-
rika ad› verilmiflti.
Amerika k›tas› çok geçmeden Portekizliler, ‹spanyollar, Frans›zlar, ‹ngilizler ve 343
Felemenkliler (Hollandal›lar) taraf›ndan sömürgelefltirildi. Portekiz d›fl›ndaki di¤er

OSMANLILAR VE DÜNYA
ülkeler Kuzey Amerika’da yo¤unlaflt›lar. 17. yüzy›lda ‹spanya ve Portekiz’in askerî
ve ekonomik gücü zay›flay›nca bu ülkelere ait sömürgeler ‹ngiltere, Hollanda ve
Fransa’ya geçti. ‹ngilizler 1607’de Virginia ve 1620’de Massachussetts’de koloniler
kurdu. 1640’lara gelindi¤inde ‹ngilizler, Frans›zlar ve az da olsa Hollandal› giriflim-
ciler Brezilya ve Karayip k›y›lar›nda Afrika’dan getirilen zenci kölelerin çal›flt›r›ld›-
¤› flekerkam›fl› üretilen büyük çiftliklerde (plantasyonlar) Avrupa pazar› için üretim
yapmaya bafllad›lar. Bu devletler, flekeri ilk olarak tatm›fl olan Portekizlilerin ve ‹s-
panyollar›n ellerinden buralar› ald›lar ve fleker ticaretini ele geçirdiler.
‹ngilizler, 17. yüzy›lda Amerika’daki topraklar›n› genifllettikten sonra ‹ngiltere
baflta olmak üzere çeflitli ülkelerden göçmenler getirerek koloniler kurdular. Bu kolo-
nilerin say›s› 17. yüzy›l›n sonlar›nda on üçü bulmufltu. Kolonilerde 1690’da tahmini
olarak 500.000 kifli yaflmaktayd›. 1763’te 1.500.000’e, 1775’te ise 2.500.000’e ulafl-
m›flt›. H›zl› nüfus art›fl› kimi zaman göçlerden, kimi zaman da büyük çiftliklerde ça-
l›flt›r›lmak için getirilen Afrikal› Zenci kölelerden kaynaklanmaktayd›. Kuzey Ame-
rika’daki koloniler feodal ve mutlak›yetçi bir hayata de¤il, liberal düflünce temeline
dayal› bir yaflam biçimine sahipti. ‹ngiltere bunu ilk defa Virginia kolonisinde uygu-
lamaya koymufl ve 1651’den sonra da koloniler için baz› yasalar ve düzenlemeler
yapm›flt›. Koloniler ‹ngiliz Kral›’n›n tayin etti¤i bir vali taraf›ndan yönetiliyor ve
bunlar›n bir de meclisleri bulunuyordu. Kuzey Amerika’da yaflayan bu insanlar›n ‹n-
giltere’nin özgür vatandafllar›ndan bir fark› yoktu.
18. yüzy›l›n ortalar›nda, Kuzey Amerika’daki ‹ngiliz kolonileri ile ‹ngiltere ara-
s›ndaki iliflkiler gerilmeye bafllad›. ‹ngiltere’nin Yedi Y›l Savafllar›’ndan galip gelme-
sine ve sömürgelerini geniflletmesine ra¤men, uzun süren savafllar›n etkisiyle malî
durumu bozulmufltu. Bunun üzerine Büyük Britanya kral› III. George, 1763 y›l›nda
ald›¤› bir kararla kolonilerden al›nan vergileri art›rd›. 1764 tarihli fieker (ya da Pek-
mez) Kanunu ile, ‹ngiltere’den ithal edilen flekerin vergisi yükseltildi. 1765 tarihli
Pul (Damga) Kanunu ile de her türlü ticarî senet, alkollü içki, oyun ka¤›d› ve gaze-
teye vergi kondu. Yine ayn› y›l, Kral’a ba¤l› askerlerin konaklamalar› için koloniler-
de yaflayanlar›n evlerinden yararlan›lmas› ve yeme içmelerinin bir k›sm›n›n karfl›lan-
mas›n› sa¤lamak amac›yla Konaklama Kanunu ç›kart›ld›. ‹ngiltere’nin kolonilere da-
n›flmadan çeflitli emirlerle malî alanda düzenlemeler yapmas›, 1765 y›l›nda koloniler-
de yaflayan halk›n seslerini yükseltmesine ve tepki göstermesine neden oldu. Bu çer-
çevede Hürriyet Çocuklar› ad› alt›nda bir araya gelen koloni temsilcileri, vergilere iti-
raz ettiler. Bunun üzerine 1766’da Konaklama ve Pul vergileri kald›r›ld›. Ancak, er-
tesi y›l yeni adlar alt›nda yeni vergiler konuldu. ‹ngiltere’den kolonilere ihraç edilen
ka¤›t, kurflun, cam ve çaydan vergi al›nmas› kararlaflt›r›ld›. Yeni vergilere de itirazlar
gelmesi üzerine cam ve ka¤›ttan al›nan vergiler kald›r›l›rken, çay vergisinde ›srar
edildi. ‹ngiliz hükümetinin çaydan al›nan vergiyi kald›rmamas›, ‹ngiltere’den getiri-
len çaylar›n 16 Aral›k 1773 tarihinde Boston Liman›’nda gemiden ç›kart›l›p denize
dökülmesiyle, hiç hesaplarda olmayan isyan hareketi bafllam›fl oldu.
Boston’daki bu hareketten sonra 5 Eylül 1774’te toplanan I. Filedelfiya (Phila-
delphia) Kongresi’nde ‹ngiltere ile savafla karar verildi. 10 May›s 1775’te toplanan
II. Filedelfiya Kongresi’nde al›nan kararla yeni bir ordu kurulmas› kararlaflt›r›ld› ve
kurulan yeni orduya baflkomutan olarak Albay George Washington atand›. Böylece
Amerikan Ba¤›ms›zl›k Savafl› bafllam›fl oldu. 12 Haziran 1776’da Virginia ‹nsan Hak-
344 lar› Bildirisi yay›nland›. Bu bildiri ile Avrupa’da ortaya ç›kan Ayd›nlanma Düflüncesi
ve Do¤al Haklar kavram› ilk defa Amerika Birleflik Devletleri’nin kurulma aflamas›n-
TAR‹H EL K‹TABI

da belirleyici bir rol oynad›. Daha sonra Kuzey Amerika’daki on üç ‹ngiliz kolonisi
ba¤›ms›zl›klar›n› ilan edip Amerika Birleflik Devletleri’ni kurduklar›n› bütün dünyaya
duyurdular. Ba¤›ms›zl›k Bildirisi’nin haz›rlanmas› görevi Filedelfiya’da toplanan
Kongre taraf›ndan 7 Haziran 1776 tarihinde Benjamin Franklin ve Thomas Jeffer-
son’un da kat›ld›¤› bir komisyona verildi. Komisyonun haz›rlay›p Jefferson’un
kaleme ald›¤› belge, 4 Temmuz 1776 tarihinde Kongre’de kabul edildi. Böylece
Amerikan ba¤›ms›zl›k mücadelesi resmen bafllam›fl oldu.
Kolonilerin ‹ngiltere’ye karfl› sürdürdükleri savaflta en büyük yard›m Fransa’dan
geldi. Çünkü Fransa Yedi Y›l Savafllar›’nda ‹ngiltere karfl›s›nda u¤rad›¤› yenilginin
öcünü almak istiyordu. 1778’de Kuzey Amerika’daki kolonilerle Fransa aras›nda bir
ittifak yap›ld›. Fransa’n›n Amerika’daki kolonilere yapt›¤› yard›mlar, Frans›z büt-
çesini ve ekonomisini altüst etti. Ama en büyük rakibi ‹ngiltere’nin kaybetmesine ve
Amerika Birleflik Devletleri’nin ba¤›ms›zl›¤a kavuflmas›na katk›dan vazgeçmedi.
Sonunda ‹ngiltere dize getiremedi¤i kolonilerin ba¤›ms›zl›¤›n› kabul etmek zorunda
kald›.
Savafla son veren antlaflma Fransa’n›n baflkenti Paris’te Versay (Versaille)
Saray›’nda 13 Eylül 1783’te imzaland›. Tarihe Versay Antlaflmas› olarak geçen bu
antlaflma ile ‹ngilizler, on üç koloninin ba¤›ms›zl›¤›n› tan›d›lar ve Atlantik sahilinden
Missisipi’ye kadar olan bölge yeni ba¤›ms›z devlete b›rak›ld›. Antil adalar› ile
Senegal Fransa’ya verildi. Ba¤›ms›zl›klar›n› ilan eden eyaletler içifllerinde serbest ol-
mak flart›yla bir araya geldiler ve anayasa tasar›lar›n› 17 Eylül 1787’de tamamlad›lar.
Amerika Birleflik Devletleri ad›n› alan on üç eski koloni eyalet statüsü kazand› ve
bütün eyaletlerin anayasay› ayr› ayr› onaylamas›yla 4 Mart 1789’da yeni anayasa
yürürlü¤e girdi. Yeni anayasa ile birlikte, Amerika Birleflik Devletleri’nde baflkanl›k
sistemi ad›yla an›lan yeni bir rejim kuruldu. Baflkanl›¤›na 30 Nisan 1789’da, Federal
Kongre taraf›ndan George Washington seçildi. ‹nsan Haklar› Beyannamesi ilan edil-
erek kurulan yeni demokratik rejim, sonraki y›llarda Avrupa’ya örnek oldu. Amerika
sonraki dönemlerde, olaylar›n geliflme seyrinden de anlafl›ld›¤› gibi, Avrupa’ya karfl›
denge unsuru oldu. Bu arada Avrupa kültür ve medeniyeti kurulan yeni devlette
yay›lma alan› buldu. Amerika’ya gerçekleflen göçler sonucunda, Avrupa’da iflsizlik
azald›, siyasî ve dini kavgalar önemini kaybetti. Amerikan ba¤›ms›zl›k hareketi, ay-
n› zamanda Frans›z ‹htilali için de fikri alt yap›y› haz›rlad›.
KAYNAKLAR 345

OSMANLILAR VE DÜNYA
Abou-el-Haj, R›fa‘at Ali, The 1703 Rebellion and the Cardini, Franco, Avrupa ve ‹slam, çev. Gürol Koca,
Structure of Ottoman Politics, Leiden 1984. ‹stanbul 2004.
Abou-el-Haj, R›fa‘at Ali, Modern Devletin Do¤as› -16. Çavuflo¤lu, Semiramis, “Kad›zâdeliler”, D‹A, XXIV,
Yüzy›ldan 18. Yüzy›la Osmanl› ‹mparatorlu¤u-, çev. Oktay s.100-102.
Özel-Canay-fiahin, Ankara 2000. Cezar, Yavuz, Osmanl› Maliyesinde Bunal›m ve
Abou-el-Haj, R›fa‘at Ali, “Karlofça’da Osmanl› De¤iflim Dönemi (XVIII. yy.’dan Tanzimat’a Mali Tarih),
Diplomasisi”, çev. Yasemin Saner Gönen, Toplumsal Tarih, ‹stanbul 1986.
XXXII/191 (1999), s. 38-44; XXXII/192 (1999), s. 39-45. Chaunu, Pierre, Ayd›nlanma Ça¤›, Avrupa Uygarl›¤›,
Acun, Fatma, “Celâlî ‹syanlar› (1591-1611)”, Türkler, çev. Mehmet Ali K›l›çbay, ‹zmir 2000.
IX, ed. H. C. Güzel - K. Çiçek - S. Koca, Ankara 2002, s. Daniflmend, ‹smail Hami, ‹zahl› Osmanl› Tarihi
695-708. Kronolojisi, III-IV, ‹stanbul 1971.
Afyoncu, Erhan, Sorularla Osmanl› ‹mparatorlu¤u, I- Davison, Roderic H., Osmanl› Türk Tarihi (1774
III, ‹stanbul 2001. 1923), çev. Mehmet Moral›, ‹stanbul 2004.
Ak, Mahmut, “Kâtip Çelebi”, Yaflamlar› ve de’Encausse, Hélène Carrère, Tamamlanmam›fl Rusya,
Yap›tlar›yla Osmanl›lar Ansiklopedisi, II, ‹stanbul 1999, çev. Reflat Uzmen, ‹stanbul 2003.
s.21-222. de’Encausse, Hélène Carrère, “II. Katerina: Büyük bir
Akda¤, Mustafa, Celâli ‹syanlar› (1550-1603), Ankara “devlet adam›” m›?”, çev. Saadet Özen, Toplumsal Tarih,
1963. Mart 2004/123, s. 18-23.
Akda¤, Mustafa, Türkiye’nin ‹ktisadî ve ‹çtimaî Do¤ru, Halime, Lehistan’da Bir Osmanl› Sultan› – IV.
Tarihi, II, ‹stanbul 1974. Mehmed’in Kamaniçe – Hotin Seferleri ve Bir Masraf
Akda¤, Mustafa, “Osmanl› Tarihinde Ayanl›k Düzeni Defteri, ‹stanbul 2006.
Devri 1730-1839”, TAD, XIV/23(1975), s.51-61. Dursun, Davut, “Afrika/Tarih”, D‹A, I, s. 418-426.
Aktepe, Münir, Patrona ‹syan› -1730, ‹stanbul 1958. Emecen, Feridun, “Osmanl› Siyasi Tarihi - Kurulufltan
Aktepe, Münir, “III. Ahmed”, D‹A, II, s. 34-38. Küçük Kaynarca’ya”, Osmanl› Devleti ve Medeniyeti
Tarihi, I, ed. Ekmeleddin ‹hsano¤lu, ‹stanbul 1994, s. 5-63.
Aktepe, Münir, “I. Abdülhamid”, D‹A, I, s. 213-216.
Erim, Nihat, Devletleraras› Hukuku ve Siyasi Tarih
Alderson, Anthony D., Bütün Yönleriyle Osmanl› Metinleri (Osmanl› ‹mparatorlu¤u Antlaflmalar›), I, Ankara
Hanedan›, çev. fiefattin Severcan, ‹stanbul 1999. 1953.
(Alt›nay), Ahmet Refik, Lale Devri, haz. Dursun Genç, Mehmet, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Devlet ve
Gürlek, ‹stanbul 1997. Ekonomi, ‹stanbul 2000.
Alt›nay, Ahmet Refik, Kad›nlar Saltanat›, ‹stanbul Goff, Jacques Le, Gençlere Avrupa Tarihi, çev. Alp
2000. Tümertekin, ‹stanbul 1997.
Artan, Tülay, “18. Yüzy›l Bafllar›nda Yönetici Elitin Gombrich, Ernst H., Genç Okurlar ‹çin K›sa Bir
Saltanat›n›n Meflruiyet Aray›fl›na Kat›l›m›”, Toplum ve Dünya Tarihi, çev.Ahmet Mumcu, ‹stanbul 1997.
Bilim, K›fl 83 (1999/2000), s. 292-322. Gökyay, Orhan fiaik, Kâtip Çelebi, Ankara 1986.
Babinger Franz, Müteferrika ve Osmanl› Matbaas›, Griswold, William J., Anadolu’da Büyük ‹syan, 1591-
çev. Nedret Kuran – Burço¤lu, ‹stanbul 2004. 1611, ‹stanbul 2000.
Baykal, Bekir S›tk›, Yeni Zamanda Avrupa Tarihi, II/1, Faroqhi, Suraiya, Osmanl› Dünyas›nda Üretmek,
Ankara 1988. Pazarlamak, Yaflamak, çev. Gül Ça¤al› Güven-Özgür
Belge, Murat, “Osmanl›’da ve Rusya’da Ayd›nlar”, Türesay, ‹stanbul 2003.
Dünden Bugüne Türkiye ve Rusya, der. E. Kazgan - N. Freely, John, Kay›p Mesih - Sabetay Sevi’nin ‹zini
Ulçenko, ‹stanbul 2003, s. 109-124. Sürereken, çev. A. Çetin Tekçe, ‹stanbul 2002.
Berkes, Niyazi, Türkiye’de Ça¤dafllaflma, Ankara Hammer, Joseph von, Osmanl› Tarihi, I-II,
1973. [M.Ata’dan] Bugünkü Dille Özetleyerek Yazan: A.
Beydilli, Kemal, Büyük Friedrich ve Osmanl›lar, ‹stan- Karahan, ‹stanbul 1990.
bul 1985. Hathaway, Jane, Osmanl› M›s›r’›nda Hane
Beydilli, Kemal, “Osmanl› Siyasi Tarihi - Küçük Politikalar›, Kazda¤l›lar›n Yükselifli, ‹stanbul 2002.
Kaynarca’dan Y›k›l›fla”, Osmanl› Devleti ve Medeniyeti Hodgson, Marshall, G., S., ‹slâm’›n Serüveni, III, terc.
Tarihi, I, ed. Ekmeleddin ‹hsano¤lu, ‹stanbul 1994, s. 65- Ercüment Akat, Mete Akçok vd., ‹stanbul 1993.
135. ‹hsano¤lu, Ekmeleddin, Osmanl›lar ve Bilim, ‹stanbul
Beydilli, Kemal, “Avrupa/Tarih”, D‹A, IV, s. 135-151. 2003.
Braudel, Fernand, II. Felipe Dönemi’nde Akdeniz ve ‹lgürel, Mücteba, “Kanunî’den Sonra Osmanl›lar (II.
Akdeniz Dünyas›, I-II, çev. Mehmet Ali K›l›çbay, Ankara Selim’den I. Abdülhamid’e kadar)” Do¤ufltan Günümüze
1994. Büyük ‹slâm Tarihi, X-XI, ‹lmi Müflavir ve Redaktör: Hakk›
Brown, L. Carl (der.), ‹mparatorluk Miras›, Dursun Y›ld›z, ‹stanbul 1989.
Balkanlar’da ve Ortado¤u’da Osmanl› Damgas›, çev. Gül ‹lgürel, Mücteba, “Türkler/Osmanl›lar”, ‹A, XII/2, s.
Ça¤al› Güven, ‹stanbul 2000. 321-342.
Burke, Peter, Avrupa’da Rönesans, çev. Uygar Abac›, Imber, Colin, Osmanl› ‹mparatorlu¤u – 1300-1650,
‹stanbul 2004. çev. fiiar Yalç›n, ‹stanbul 2006.
346 ‹nalc›k, Halil, Osmanl› ‹mparatorlu¤u, Klasik Ça¤ Memo Larousse – Genel Görsel ve Tematik
(1300-1600), çev. Ruflen Sezer, ‹stanbul 2003. Ansiklopedi, I, ‹stanbul 1991.
‹nalc›k, Halil, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun Ekonomik Mert, Özcan, “Âyan”, D‹A, IV, s. 195-198.
TAR‹H EL K‹TABI

ve Sosyal Tarihi, 1300-1600, I, çev. Halil Berktay, ‹stanbul McNeill, William H., Dünya Tarihi, çev. Alaeddin
2000. fienel, Ankara 1994.
‹nalc›k, Halil, Osmanl› ‹mparatorlu¤u, Toplum ve Molnar, F. Monica, “Venedik Kaynaklar›nda Karlofça
Ekonomi, ‹stanbul 1993. Antlaflmas›: Diplomasi ve Tören”, Türkler, IX, ed. H.C.
‹nalc›k, Halil, “Türkler/Osmanl›lar”, ‹A, XII/2, s. 286- Güzel-K. Çiçek-S. Koca, Ankara 2002, s. 783-793.
308. Necatio¤lu, Halil, Matbaac› ‹brahim-i Müteferrika ve
‹nalc›k, Halil, “Osmanl›larda Saltanat Veraset Usulü Risâle-i ‹slâmiye, Ankara 1982.
ve Türk Hakimiyet Telakkisiyle ‹lgisi”, Siyasal Bilgiler Orhonlu, Cengiz, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun Güney
Fakültesi Dergisi, 14/1(1959), s.69-94. Siyaseti, Habefl Eyaleti, ‹stanbul 1974.
‹nalc›k, Halil, “Osmanl› Tarihine Toplu Bir Bak›fl”, Osmanl› Ansiklopedisi – Tarih / Medeniyet / Kültür,
Osmanl›,I, ed. G. Eren, Ankara 1999, s.37-117. IV-V, yay›n kurulu: M. Arma¤an - Ö. Eren - ‹. Kara - A.
‹nalc›k, Halil, “Osmanl› Tarihi Kronolojisi”, Osmanl›, Özcan - B. fiahin, ‹stanbul 1993.
I, ed. G. Eren, Ankara 1999, s.118-132. Osmanl›larda ve Avrupa’da Ça¤dafl Kültürün
‹nalc›k, Halil, “K›r›m Hanl›¤›”, ‹A, VI, s. 746-756. Oluflumu, 16-18. Yüzy›llar, yay›n kurulu: Z. Davran, A.
Denkel, A. Kuran, J. Parla, ‹stanbul 1986.
‹nalc›k, Halil, “K›r›m Hanl›¤›”, D‹A, XXV, s. 450-
458. Öz, Mehmet, Osmanl›’da “Çözülme” ve Gelenekçi
Yorumcular›, ‹stanbul 1997.
‹nalc›k, Halil, “Osmanl› Tarihinde Dönemler: Devlet-
Toplum-Ekonomi”, Osmanl› Uygarl›¤›”, I, Yay›na Haz. Öz, Mehmet, “II. Viyana Seferine Kadar XVII.
Halil ‹nalc›k – Günsel Renda, Ankara 2004, s. 29-239. Yüzy›l”, Türkler, IX, ed. H. C. Güzel - K. Çiçek-S. Koca,
Ankara 2002, s. 711-729.
‹nbafl›, Mehmet, Ukrayna’da Osmanl›lar - Kamaniçe
Seferi ve Organizasyonu (1672), ‹stanbul 2004. Öz, Mehmet, “300. Y›l›nda Karlofça”, Akademik
Araflt›rmalar Dergisi, II/4-5, ‹stanbul 2000, s. 237-257.
‹zgi, Cevat, Osmanl› Medreselerinde ‹lim, I-II, ‹stan-
bul 1997. Öz, Mehmet, “Edirne Vak‘as›”, D‹A, X, s. 445-446.
Karpat, Kemal (haz.), Osmanl› ve Dünya, ed. Mustafa Öz, Mehmet, “Karlofça Antlaflmas›”, D‹A, XXIV, s.
Arma¤an, ‹stanbul 2000. 504-507.
Kennedy, Paul, Büyük Güçlerin Yükselifl ve Çöküflleri, Özkaya, Yücel, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Ayanl›k,
çev. Birtane Karanakç›, Ankara 1991. Ankara 1994.
K›nl›, Onur, Osmanl›’da Modernleflme ve Diplomasi, Öztuna, Y›lmaz, Osmanl› Devleti Tarihi, I-II, Ankara
Ankara 2006. 1998.
Kitâb-› Müstetâb, yay›nlayan: Yaflar Yücel, Ankara Öztuna, Y›lmaz, Devletler ve Hanedanlar, I-V,
1974. Ankara 1996.
Koçi Bey Risâlesi, sadelefltiren: Zuhuri Dan›flman, Özvar, Erol, Osmanl› Maliyesinde Malikâne
Ankara 1985. Uygulamas›, ‹stanbul 2003.
Koçu, Reflad Ekrem, Osmanl› Muahedeleri ve Pakal›n, M. Zeki, Osmanl› Tarih Deyimleri ve
Kapitülasyonlar -1300-1920- ve Lozan Muahedesi, ‹stanbul Terimleri Sözlü¤ü, I-III, ‹stanbul 1971.
1934. Pamuk, fievket, Osmanl›-Türkiye ‹ktisadî Tarihi 1500-
1914, ‹stanbul 2005..
Köprülü, M. Fuad - Uzunçarfl›l›, ‹. Hakk›, “Âyân”, ‹A,
II, s. 40-42. Pamuk, fievket, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Paran›n
Tarihi, ‹stanbul 1999.
Köse, Osman, “XVIII. Yüzy›l Osmanl›-Rus
Münasebetleri”, Osmanl›, I, ed. G. Eren, Ankara 1999, Parmaks›zo¤lu, ‹smet, “Türkler/Osmanl›lar”, ‹A,
s.536-549. XII/2, s. 308-321.
Reflad Ekrem Koçu, Osmanl› Tarihinin Panaromas›, Peirce, Leslie P., Harem-i Hümayun, Osmanl› ‹mpara-
‹stanbul 2003. torlu¤u’nda Hükümranl›k ve Kad›nlar, çev. Ayfle Berktay,
‹stanbul 1996.
Kütüko¤lu, Bekir, Osmanl›-‹ran Siyasî Münasebetleri,
‹stanbul 1962. Pitcher, Donald Edgar, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun
Tarihsel Co¤rafyas›, çev. Bahar T›rnakç›, ‹stanbul 1999.
Kütüko¤lu, Mübahat, Osmanl›-‹ngiliz ‹ktisadî
Münasebetleri, I, (1580-1838), Ankara 1974. Quataert, Donald, Osmanl› ‹mparatorlu¤u, 1700-1922,
çev. Ayfle Berktay, ‹stanbul 2002.
Kütüko¤lu, Mübahat, XX. Asra Eriflen ‹stanbul
Medreseleri, Ankara 2000. Sakao¤lu, Necdet, “Abdülhamid I”; “Ahmed I”;
“Ahmed II”; “Ahmed III”; “‹brahim”; “Mahmud I”;
Lee, Stephen J., Avrupa Tarihinden Kesitler- 1494- “Mehmed III”; “Mehmed IV”; “Murad IV”; “Mustafa I”;
1789, çev. Ertürk Demirel, Ankara 2002. “Mustafa II”; “Mustafa III”; “Osman II”; “Osman III”, “II.
Lewis, Bernard, Modern Türkiye’nin Do¤uflu, çev. Süleyman” maddeleri; Yaflamlar› ve Yap›tlar›yla
Metin K›ratl›, Ankara 2000. Osmanl›lar Ansiklopedisi, I-II, ‹stanbul 1999.
Lewis, Bernard, Ortado¤u - H›ristiyanl›¤›n Sar›cao¤lu, Fikret, Kendi Kaleminden Bir Padiflah›n
Do¤uflundan Günümüze Ortado¤u’nun 2000 Y›ll›k Tarihi- Portresi, Sultan I. Abdülhamid (1774-1789), ‹stanbul 2001.
çev. Mehmet Harmanc›, ‹stanbul 1996. Sar›cao¤lu, Fikret, “1774-1789 Y›llar›nda Osmanl›
Mantran, Robert, 16-18. Yüzy›llarda Osmanl› ‹mpara- Devleti’nin D›fl Politikas›”, Türkler, XII, ed. H. C. Güzel -
torlu¤u, çev. M.A.K›l›çbay, Ankara 1995. K. Çiçek - S. Koca, Ankara 2002, s. 545-553.
Sar›cao¤lu, Fikret, “Cihânnüma ve Ebubekir b. 1600-1789 YILLARI ARASI OLAYLARININ GENEL 347
Behram ed-D›meflkî - ‹brahm Müteferrika”, Prof. Dr. Bekir KRONOLOJ‹S‹

OSMANLILAR VE DÜNYA
Kütüko¤lu’na Arma¤an, ‹stanbul 1991, s. 138-142. 1600 Kanije’nin Osmanl›lar taraf›ndan fethi;
Shaw, Stanford, Osmanl› ‹mparatorlu¤u ve Modern Denizlerde güç dengesinin de¤iflmesi; Hint
Türkiye, I-II, terc. Mehmet Harmanc›, ‹stanbul 1994. Okyanusu’nda ‹spanya ve Portekiz gemilerinin
yerini Hollanda (Felemenk), ‹ngiltere ve Fransa
Stoye, John, Viyana Kuflatmas›, çev. Derin Türkömer, gemilerinin almas›; ‹ngiliz Do¤u Hindistan
‹stanbul 2003. Kumpanyas›’n›n (fiirketi) kurulmas›.
fieflen, Ramazan, Müslümanlarda Tarih-Co¤rafya 1601 Eflak voyvodas› Mihail’in Avusturyal›lar
Yaz›c›l›¤›, ‹stanbul 1998. taraf›ndan öldürtülmesi; Tiryaki Hasan Pafla’n›n
Tabako¤lu, Ahmet, Türk ‹ktisat Tarihi, ‹stanbul 1986. Kanije savunmas›; ‹talyan bilgini Matteo
Tabako¤lu, Ahmet, Gerileme Dönemine Girerken Ricci’nin baflkanl›¤›ndaki Cizvit misyonerler
Osmanl› Maliyesi, ‹stanbul 1985. grubunun Çin saray›na kabul edilmesi;
Hollandal›lar›n Portekiz sömürgelerini ve flirket-
Tanilli, Server, Yüzy›llar›n Gerçe¤i ve Miras›, 16.-17. lerini ele geçirmesi.
Yüzy›llar: Kapitalizm ve Dünya, III, ‹stanbul 1999. 1602 Hollanda (Felemenk) Do¤u Hindistan
Tekeli, Sevim- Kahya, Esin vd., Bilim Tarihine Girifl, Kumpanyas›’n›n kurulmas›.
Ankara 1999. 1603 ‹stanbul’da sipahi ayaklanmas›; fiah I. Abbas’›n
Tilly, Charles, Zor Sermaye ve Avrupa Devletlerinin Tebriz’i almas› ve Osmanl›-‹ran Savafl›’n›n
Oluflumu, çev. Kudret Emiro¤lu, Ankara 2001. bafllamas›; III. Mehmed’in ölümü (22 Aral›k) ve I.
Todorova, Maria, Balkanlar› Tahayyül Etmek, çev. Ahmed’in tahta cülûsu (23 Aral›k); ‹ngiltere’de
Dilek fiendil, ‹stanbul 2003. kraliçe I. Elizabeth’in ölümü ve Tudor
Hanedan›’n›n (1485-1603) sona ermesi; ‹skoç
Türkiye Tarihi, Osmanl› Devleti (1300-1600, 1600- as›ll› Stuart Hanedan›’ndan VI. James’in I. James
1908), II-III, Yay›n Yönetmeni: Sina Akflin, ‹stanbul 1997. ad› ile ‹ngiltere ve ‹skoçya kral› olmas› (Stuart
Uçarol, Rifat, Siyasi Tarih, ‹stanbul 1985. Hanedan› 1714’e kadar); Japonya’da Tokugawa
hanedanl›¤›n›n kurulmas› (1867’ye kadar);
Uçarol, Rifat, “Küçükkaynarca Antlaflmas›’ndan Japonya’n›n d›fl etkilere kap›s›n› kapatmas› ve
1839’a Kadar Osmanl› ‹mparatorlu¤u” Do¤ufltan aç›k denizlere aç›lman›n yasaklanmas›.
Günümüze Büyük ‹slâm Tarihi, XI, ‹lmi Müflavir ve
Redaktör: Hakk› Dursun Y›ld›z, ‹stanbul 1989, s.179-430. 1604 Revan (Erivan), fiirvan ve Kars’›n Safevîlerin
eline geçmesi; Avusturya Arflidükü Matthias’›n
Uzunçarfl›l›, ‹. Hakk›, Osmanl› Tarihi, III (1. ve 2. Buda’y› kuflatmas›; fiehzade Osman’›n do¤umu;
k›s›m) - IV (1. ve 2. k›s›m), Ankara 1983. ‹ngiltere ve ‹skoçya kral› I. James’›n “Büyük
Uzunçarfl›l›, ‹. Hakk›, Osmanl› Devleti’nin ‹lmiye Britanya Kral›” unvan›n› almas›; Cizvit misyoner-
Teflkilât›, Ankara 1988. lerin Paraguay’› ayr› bir eyalet yapmalar›.
Yalç›nkaya, M. Alaaddin , “XVIII. Yüzy›l: Islahat, 1605 Osmanl›lar›n Etienne (‹stvan) Bocskay’›
De¤iflim ve Diplomasi Dönemi (1703-1789)”, Türkler, XII, Macaristan kral› ilan etmesi; Osmanl›lar›n
ed. H.Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, Ankara 2002, Estergon’u fethi; Tütünün ilk defa ‹ngilizler
s.479-511. taraf›ndan Osmanl› ülkesine getirilifli; Hint
Timuro¤ullar› hükümdar› Ekber fiah’›n ölümü ve
Yediy›ld›z, Bahaeddin, XVIII. Yüzy›lda Türkiye’de yerine Cihangir fiah’›n tahta ç›kmas›.
Vak›f Müessesesi, Ankara 2003.
1606 Osmanl›-Avusturya Habsburg bar›fl›, Zitvatoruk
Antlaflmas› (11 Kas›m); Portekizlilerin Vanuatu
tak›madalar›n› keflfi.
1607 Sadrazam Kuyucu Murad Pafla’n›n Anadolu’da
Celalî seferine ç›kmas› ve Canbulato¤lu Ali Pafla
ve Maano¤lu Fahreddin’i Oruçovas›’nda bozguna
u¤ratmas›; ‹ngilizlerin Virginia (Jamestown)
kolonisini kurmas›.
1608 Frans›zlar›n Qubeck kolonisini kurmas› ve
Kanada’ya yerleflmeye bafllamas›; Bir Lehistan
(Polonya) ordusunun Moskova’y› ele geçirmesi
ve kukla bir yönetim kurmas›; Teleskopun icad›.
1609 Sadrazam Kuyucu Murad Pafla’n›n Celalîler üzer-
ine düzenledi¤i seferden ‹stanbul’a dönmesi;
Sultanahmet Camii’nin temelinin at›lmas›;
Hollanda ticaret gemilerinin Japon sular›nda ilk
defa görülmesi; Kral›’n›n ferman›yla
Moriskolar›n ‹spanya d›fl›na ç›kart›lmalar›; ‹ngiliz
Henry Hudson’un Pennsylvania eyaleti toprak-
lar›n› keflfetmesi; Kalvin mezhebinden olan
Alman Palatinate elektörü III. Friedrich’in
Protestan Evangelist Birli¤i’ni (‹ncil Birli¤i) kur-
mas›; Avusturya Katoliklerinin, Katolik ‹ttifak›’n›
oluflturmas›; Amsterdam’da De¤iflim Bankas›’n›n
kurulmas›.
1610 Sadrazam Kuyucu Murad Pafla’n›n ‹ran seferine
ç›kmas›; Ac›-Çay’da Osmanl›-‹ran savafl›; Fransa
348 kral› IV. Henri’nin katledilmesi ve XIII. Louis’in fiahin Giray’›n isyan›; Kazaklar›n Bo¤aziçi’nde
kral olmas›. Sar›yer ve Yeniköyü ya¤malamalar›; Abaza
1611 Sadrazam Kuyucu Murad Pafla’n›n ölümü; Nasuh Mehmed Pafla’n›n yenilgisi.
TAR‹H EL K‹TABI

Pafla’n›n sadrazam olmas›; Kitab-› Mukaddes’in 1625 Haf›z Ahmed Pafla’n›n ilk sadareti ve Ba¤dad
kral James taraf›ndan ‹ngilizce’ye çevriltilmesi. seferi; Kazaklar›n Karadeniz’de yenilgiye
1612 Osmanl›-‹ran bar›fl›, Nasuh Pafla Antlaflmas› (20 u¤rat›lmas›; Abaza Mehmed Pafla’n›n ikinci
Kas›m); Hollandal›lara kapitülasyon (ahidnâme) isyan›; Afrika’n›n Benin’de Dahomey Krall›¤›’n›n
verilmesi; fiehzade Murad’›n (IV.) do¤umu; (Abomey çevresinde) kurulmas›; ‹ngiltere kral› I.
Avusturya Habsburg imparatoru II. Rudolf’un James’›n ölümü ve I. Charles’›n tahta ç›kmas›.
ölümü; Matthias’›n imparator olmas›. 1626 fiah I. Abbas’›n Ba¤dad önüne gelmesi ve
1613 Osmanl› ülkesinde içki yasa¤›; Lehlerin Rus Osmanl› ordusunun geri çekilmesi; Haf›z Ahmed
halk›n›n tepkisi üzerine Rusya’dan çekilmeleri; Pafla’n›n sadaretten azli ve Halil Pafla’n›n
Moskova patri¤inin o¤lu Mihael Fydoroviç sadrazam olmas›. Hollandal›lar›n daha sonra New
Romanov’un Rus çar› ilan edilmesi ve 1917’ye York ad›n› alacak olan, Yeni Amsterdam kolonisi-
dek sürecek olan Romanov hanedan› döneminin ni kurmas›; Francis Bacon’un ölümü.
bafllamas›. 1627 ‹stanbul Patri¤i Kyrillos Lukaris’in ‹stanbul’da
1614 Erdel’de Gabriel Bathory-Gabor’un prens olmas›; Rum cemaat› ad›na matbaa kurmas›; Hint
Osmanl›lar›n Malta seferi; Sadrazam Nasuh Timuro¤ullar› imparatoru Cihangir’in ölümü ve I.
Pafla’n›n idam› ve Kara Mehmed Pafla’n›n Cihan’›n tahta ç›kmas›.
sadarete getirilmesi; Avrupa resim gelene¤inin 1628 Hüsrev Pafla’n›n sadrazam olmas›; K›r›m’da
önderlerinden ‹spanyol El Greco’nun (1541- Canibek Giray’›n han olmas›; Sadrazam Hüsrev
1614) ölümü. Pafla’n›n Erzurum’u kuflatmas›; Abaza Mehmed
1615 Osmanl›-‹ran flavafl›n›n yeniden bafllamas›. Pafla’n›n teslim olmas›; Devrin önde gelen fleyh-
lerinden Aziz Mahmud Hüdaî’nin ölümü.
1616 Bosna valisi ‹skender Pafla’n›n Bo¤dan seferi;
Ünlü ‹ngiliz edebiyatç›s› William Shakespeare’in 1629 Sadrazam Hüsrev Pafla’n›n Ba¤dad seferi; ‹ran-
(1564-1616) ölümü; ‹spanyol edebiyatç› Miguel Safevi flah› I. Abbas’›n ölümü ve yerine fiah
de Cervantes’in (1547-1616) ölümü. Safî’nin tahta ç›kmas›. ‹ran’›n ‹ngilizlere ilk
kapitülasyonu vermesi; Avusturya ile Danimarka
1617 Sultanahmet Camii’nin aç›lmas›; Osmanl›- aras›nda Lübeck Antlaflmas›.
Lehistan bar›fl› (27 Eylül); I. Ahmed’in ölümü
(21/22 Kas›m) ve I. Mustafa’n›n tahta cülûsu (22 1630 Osmanl› ordusunun ‹ran ordusunu Çemhal’da
Kas›m); Zaporog Kazaklar›’n›n Osmanl› toprak- yenmesi; Hüsrev Pafla’n›n Ba¤dad kuflatmas›;
lar›na ak›nlar›. Johannes Kepler’in ölümü.
1618 I. Mustafa’n›n tahttan indirilmesi ve II. Osman’›n 1631 Sadrazam Hüsrev Pafla’n›n azli ve Haf›z Ahmed
tahta cülûsu (26 fiubat); Serav’da Osmanl› Pafla’n›n ikinci kez sadrazam olmas›.
ordusunun Safevî ordusuna ma¤lup olmas›; Serav 1632 Sadrazam Haf›z Ahmed Pafla’n›n isyanc› yeniçer-
Antlaflmas› (26 Eylül); Avusturya’n›n Katolikli¤i iler taraf›ndan öldürülmesi; Topal Receb Pafla’n›n
yeniden canland›rmak amac›yla yerel halklara sadrazam olmas›; Osmanl› baflkentinde anarfli
bask› uygulamas› ve Bohemya isyan›n›n düzeninin hakim olmas›. Eski sadrazam Hüsrev
bafllamas›; Bohemeya isyan›n›n otuz y›l sürecek Pafla’n›n Tokat’ta idam›; ‹stanbul’da sipahilerle
olan dinî ve siyasî amaçl› savafllara dönüflmesi yeniçerilerin isyan›; Sadrazam Topal Receb
(Otuz Y›l Savafllar›, 1618-1648). Pafla’n›n idam›; Taban›yass› Mehmed Pafla’n›n
1619 Avusturya ‹mparatoru Matthias’›n ölümü ve II. sadrazam olmas›; Kösem Sultan’›n nâibelik
Ferdinad’›n (1637’ye kadar) imparator olmas›; devrinin sona ermasi; IV. Murad’›n devlet idaresi-
Hollanda Hindistan›’n›n baflkenti Batavia’n›n ni bizzat ele almas› (8 Haziran) ve sipahilerle
(bugünkü Cakarta) kurulmas›. yeniçerileri sindirmesi; Lützen savafl› ve ‹sveç
kral› II. Gustaf Adolf’un ölümü; Hindistan
1620 ‹ngilizlerin Massachussets kolonisini kurmas›. Timuro¤ullar› ‹mparatoru I. Cihan’›n ölen kar›s›
1621 II. Osman’›n Lehistan (Hotin) seferi; Hotin Ercmend Bânû için Taç Mahal’in inflas›na
kuflatmas› ve bar›fl antlaflmas› (6 Ekim); Hollanda bafllamas› (an›t-mezar 1653’te tamamland›).
Bat› Hindistan Kumpanyas› Guyana’n›n kurul- 1633 ‹stanbul’un yaklafl›k beflte birinin yanmas›;
mas›; ‹spanya kral› III. Felipe’nin ölümü ve IV. Yang›n bahanesiyle kahvehanelerin kapat›lmas›
Felipe’nin tahta ç›kmas›. ve tütün ve toplanma yasaklar›n›n uygulamaya
1622 ‹stanbul’da yeniçeri ayaklanmas› ve II. Osman’›n konulmas›; IV. Murad’›n fliddete dayal› sindirme
tahtan indirilmesi; I. Mustafa’n›n ikinci kez tahta politikas›n› uygulamaya koymas›; Van’a sald›ran
cülûsu (19 May›s); Kara Davud Pafla’n›n Safevî kuvvetlerinin püskürtülmesi. Sadrazam
sadrazam yap›lmas›; II. Osman’›n katli (20 Taban›yass› Mehmed Pafla’n›n ‹ran seferi; Galileo
May›s); Sipahilerin II. Osman’›n kan davas›n› Galilei’nin ikinci muhakemesi ve mahkumiyeti.
güderek isyan ç›kartmas›; ‹ngilizlerin Safevîlerin 1634 IV. Murad’›n ‹znik kad›s› ile fleyhülislam Ahîzâde
yard›m›yla Portekizlileri Hürmüz Bo¤az›’ndan Hüseyin Efendi’yi idam ettirmesi (Osmanl›’da ilk
uzaklaflt›rmas›. fleyhülislam idam›); Padiflah’›n Lehistan seferi
1623 II. Osman’›n kâtili oldu¤u gerekçesiyle sadrazam için Edirne’de ikâmeti; Osmanl› ülkesinde içki
Kara Davud Pafla’n›n azli ve idam›; Erzurum val- yasa¤›; Abaza Mehmed Pafla’n›n idam›; Osmanl›-
isi Abaza Mehmed Pafla’n›n isyan›; I. Mustafa’n›n Lehistan bar›fl›.
ikinci defa tahttan indirilmesi ve IV. Murad’›n 1635 fiair Nef’î’nin idam›; IV. Murad’›n Revan
tahta cülûsu (10 Eylül); Padiflah›n nâibeli¤ini (Erivan) seferi; Lübnan’›n Dürzî emiri Maano¤lu
(vekilli¤ini) annesi Kösem Mahpeyker Sultan’›n Fahreddin’in ‹stanbul’da idam›; Revan kalesinin
(nâibe-i saltanat dönemi 1623-1632) üstlenmesi. Osmanl›lara teslimi; IV. Murad’›n Tebriz’e
1624 Ba¤dad ve Irak’›n Safevilere geçmesi ve Osmanl›- girmesi; Padiflah›n, kardefllerinden flehzade
‹ran savafl›n›n bafllamas›; K›r›m’da Mehmed ve Bayezid ve Süleyman’› ‹stanbul saray›nda idam
ettirmesi; IV. Murad’›n ‹stanbul’a dönüflü; 1645 Osmanl› Devleti’nin Girit seferini bafllatmas›; 349
Fransa’n›n Otuz Y›l Savafllar›’na girmesi. Büyük ‹stanbul yang›n›; Osmanl›lar›n Girit’te

OSMANLILAR VE DÜNYA
1636 Revan’›n Safevîler taraf›ndan geri al›nmas›; Japon Hanya kalesini fethi.
hükümetinin iç sorunlar› nedeniyle, kendi vatan- 1646 Hanya fatihi Silahdar Yusuf Pafla’n›n idam
dafllar›na aç›k deniz gemicili¤ini yasaklamas›. edilmesi; Venediklilerin Bozcaada’y› iflgal
1637 Sadrazam Taban›yass› Mehmed Pafla’n›n azli; etmesi; Gazi Deli Hüseyin Pafla’n›n Girit ser-
Bayram Pafla’n›n sadrazam olmas›; Osmanl› darl›¤›na getirilmesi; Resmo’nun Osmanl›lar
ordusunun ‹ran seferine ç›kmas›; Azak kalesinin taraf›ndan fethi.
Don Kazaklar›’n›n eline geçmesi; Japonya’da 1647 Kandiye kalesinin Osman ordusu taraf›ndan
Kiyufli Adas›’nda H›ristiyan ayaklanmas›; ablukaya al›nmas›; Sadrazam Salih Pafla’n›n
Çinliler ve Hollandal›lar d›fl›ndaki bütün idam› ve yerine önce Kara Mustafa Pafla’n›n,
yabanc›lar›n Japonya’ya giriflinin yasaklanmas›; arkas›ndan da Hezarpâre Ahmed Pafla’n›n getir-
Mançular›n Kore’ye hâkim olmas›; Avusturya ilmesi.
Habsburg imparatoru II. Ferdinand’›n ölümü ve 1648 Sivas valisi Varvar (Vardar) Ali Pafla’n›n isyan›
yerine III. Ferdinand’›n imparator olmas›; ve idam›; Venedik donanmas›n›n Çanakkale
Hollandal›lar›n Elmina kalesini (Gana) Bo¤az›’n› ablukaya almas›; ‹stanbul’da yeniçeri-
Portekizlilerden almas›. lerin ve padiflah›n annesi Kösem Sultan’›n deste¤i
1638 IV. Murad’›n kardefllerinden flehzade Kas›m’› ile, isyan ç›kmas›; Sadrazam Hezarpâre Ahmed
idam ettirmesi; IV. Murad’›n Ba¤dad seferi; Pafla’n›n azli ve idam›; Mevlevî Sofu Mehmed
Sadrazam Bayram Pafla’n›n ölümü; Tayyar Pafla’n›n sadrazam olmas›; Sultan ‹brahim’in taht-
Mehmed Pafla’n›n sadrazam olmas›; IV. Murad’›n tan indirilmesi ve IV. Mehmed’in tahta cülûsu (8
Ba¤dad’› kuflatmas›; Sadrazam Tayyar Mehmed A¤ustos); Sultan ‹brahim’in idam› (18 A¤ustos);
Pafla’n›n flehit olmas›; Kemankefl Kara Mustafa Kösem Sultan’›n, torunu IV. Mehmed’in nâibesi
Pafla’n›n sadrazam olmas›; Ba¤dad’›n olmas› (ikinci nâibe-i saltanatl›k dönemi); ‹stan-
Osmanl›lara teslimi (24 Aral›k); Rus keflifçilerinin bul’da Sultan ‹brahim’in kan davas›n› güden
ve kürk tacirlerinin, Ohotsk’da Pasifik’e sipahilerin, yeniçerilerle Sultanahmet
ulaflmalar›; Ortodoks Rum ve Protestan kiliseleri- Meydan›’nda karfl› karfl›ya gelmeleri
ni birlefltirme gayreti ile tan›nan ‹stanbul Patri¤i (Sultanahmet Camii Vak‘as›) ve sipahilerin
Kyrillos Lukaris’in ölümü. hezimete u¤ramas›; Yeniçeri oca¤› a¤alar›n›n
dikta döneminin bafllamas›; ‹brahim döneminin
1639 Eski padiflah I. Mustafa’n›n ölümü; Osmanl›-‹ran büyük nüfuz sahibi Cinci Hoca’n›n sürgün edil-
bar›fl›, Kasr-› fiirin Antlaflmas› (17 May›s); di¤i Mihal›ç’ta idam›; Celalî Kara Haydar’›n
Ba¤dad ve Basra’n›n Osmanl›lara b›rak›lmas›; IV. idam›; Otuz Y›l Savafllar›’na son veren Westfalya
Murad’›n Ba¤dad fatihi olarak ‹stanbul’a dön- (Osnabrück ve Münster) Antlaflmalar›’n›n imza-
mesi. lanmas›; ‹spanya’n›n Hollanda’y› (Felemenk)
1640 IV. Murad’›n ölümü; ‹brahim’in tahta cülûsu (9 tan›mas›; ‹ngiltere’de iç savafl›n sona ermesi ve
fiubat); ‹stanbul’da büyük yang›n; Portekiz’in IV. Parlamento egemenli¤inin kurulmas›.
Jao’nun yönetiminde ‹spanya’dan ayr›l›p 1649 Sadrazam Sofu Mehmed Pafla’n›n azli; Yeniçeri
ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etmesi; ‹ngiltere’de Püriten a¤as› Kara Murad’›n sadrazam olmas›; Sipahi zor-
Devrimi’nin bafllamas›; Friedrich Wilhelm’in balar›ndan Gürcü Abdünnebi’nin isyan›; Lübnan
Almanya’da Büyük Elektör (Seçici) olmas›; Marunîleri üzerinde Frans›z himayesi;
Prusya’n›n temellerinin at›lmas›; Darfur’un ‹ngiltere’de I. Charles’›n idam›, cumhuriyetin
(Sudan) sultanl›k haline getirilmesi; fiekerkam›fl› ilan› ve Oliver Cromwell’in cumhurbaflkan›
ticaretinin Portekiz ve ‹spanyollardan, ‹ngiliz, olmas›.
Frans›z ve Hollandal› giriflimcilere geçmesi. 1650 Venedik donanmas›n›n Çanakkale Bo¤az›’n›
1641 Emirgûne o¤lu Yusuf’un idam›; Hollandal›lar›n ablukaya almas› ve Girit’e erzak ve mühimmat
Malakka’y› almas›. göndermenin zorlaflmas›; René Descartes’›n
1642 fiehzade Mehmed’in (IV.) do¤umu; Azak ölümü; George Fox’un Kuveyk›r (Quaker)
kalesinin Don Kazaklar›’ndan Osmanl›lara mezhebini kurmas›.
geçmesi; Hollandal› Abel Tasman’›n Van Diemen 1651 Osmanl› donanmas›n›n Nakfla’da Venedikliler
topra¤›n› (bugünkü Tasmanya), Yeni Zellanda’y› taraf›ndan bozguna u¤rat›lmas›; ‹stanbul’da esnaf
ve Avusturalya’y› keflfi; 1648’e kadar devam eden ayaklanmas›; Padiflah›n büyük annesi nâibe
‹ngiliz ‹ç Savafllar›’n›n bafllamas›; Ville- Kösem Sultan’›n öldürülmesi; Saltanat nâibeli¤ini
Marie’nin (Montreal) kurulmas›; Galileo padiflah›n annesi Hatice Turhan Sultan’›n üzerine
Galilei’nin ölümü; Frans›z baflbakan› ve d›fliflleri almas›; Yeniçeri a¤alar›n›n dikta döneminin sona
bakan› Kardinal Richelieu’nun ölümü; ermesi; Saray a¤alar› döneminin bafllamas›.
Barometrenin icad›. 1652 Tarhuncu Ahmed Pafla’n›n sadrazam olmas›;
1643- Nasuh Paflazâde Hüseyin Pafla’n›n, sadrazama Hollandal›lar›n Güney Afrika’da Kape Koloni’yi
yönelik isyan› ve idam›. (Cape Colony) kurmas›; ‹ngiliz John Hawkins’in
köle yüklü ilk gemiyi ‹spanyol sömürgesindeki
1644 Sadrazam Kemankefl Kara Mustafa Pafla’n›n Amerika’ya ulaflt›rmas›.
idam›; Sultanzâde Mehmed Pafla’n›n sadrazam
olmas›. fieyhülislam ve asr›n büyük flairi Yahya 1653 Tarhuncu Ahmed Pafla’n›n idam›.
Efendi’nin ölümü; Fransa’da kral XIII. Louis’nin 1654 Osmanl› donanmas›n›n Çanakkale Bo¤az›
ölümü ve XIV. Louis’nin tahta ç›k›fl›; Çocuk aç›klar›nda Venedik donanmas›na karfl› zaferi;
yafltaki XIV. Louis’nin naibeli¤ini annesi ‹bflir Mustafa Pafla’n›n sadrazam olmas›; ‹stan-
d’Autriche’nin üstlenmesi; Mançular›n Çin’i istila bul’da yeni bir anarfli devrinin bafllamas›;
edip Pekin’i ele geçirmesi ve Ming hanedan›na Ukrayna Kazak hatman› Bo¤dan Himelnitsky’nin
son vermeleri; Çin’de 1912’ye kadar süren Mançu Osmanl›-K›r›m himayesini b›rakarak Rusya’ya
as›ll› Qing hanedan› döneminin bafllamas›. yanaflmas›; X. fiarl’›n ‹sveç kral› olmas›;
350 Portekizli sömürgecilerin Hollandal›lar› getirilmesi; XIV. Louis’nin Fransa’da yönetimi
Brezilya’dan uzaklaflt›rmas›; Rusya’da Patrik tek bafl›na ele almas›; ‹sveç’le Rusya aras›nda
Nikon’un Ortodoks Kilisesi tören kitaplar›ndaki Kardis Antlaflmas›; Tayvan’a yerleflen
TAR‹H EL K‹TABI

çeviri hatalar›n› düzeltme reformunu bafllatmas›; Hollandal›lar›n Çinli korsanlar taraf›ndan kovul-
Termometrenin icad›. mas›.
1655 Sadrazam ‹bflir Mustafa Pafla’n›n idam›; Kara 1663 Sadrazam Faz›l Ahmed Pafla’n›n Avusturya
Murad Pafla’n›n ikinci defa sadarete getirilmesi; seferi; Uyvar ve Novigrad kalelerinin fethi.
Kara Murad Pafla’n›n sadaretten azli ve Ermeni 1664 Avusturyal›larla Saint Gotthard’da yap›lan savafl›
Süleyman Pafla’n›n sadrazam olmas›; ‹ngilizlerin Osmanl›lar›n kaybetmesi; IV. Mehmed’in o¤lu
(1655-1658) Jamaika’y› ele geçirmesi; 1660’a Mustafa’n›n (II.) Edirne’de do¤umu; Osmanl›-
kadar süren I. Kuzey Savafl›’n›n bafllamas›; Pierre Avusturya bar›fl›, Vasvar Antlaflmas›; (10
Gassendi’nin ölümü. A¤ustos). ‹stanbul’da inflas› biten Yeni Camii’nin
1656 Girit serdar› Deli Hüseyin Pafla’n›n sadrazam aç›lmas›; Fransa’n›n Bat› Hindistan
olmas›; ‹stanbul’da Saray a¤alar›na karfl› yeniçeri- Kumpanyas›’n› (fiirketi) ve Do¤u Hindistan
sipahi isyan› (Vak‘a-i Vakvakiye=Ç›nar Vak‘as› - Kumpanyas›’n› kurmas›; ‹ngilizlerin Kuzey
4 Mart); Venediklilerin Osmanl› donanmas›n› Amerika’da Hollandal›lar›n kurduklar› Yeni
Çanakkale Bo¤az› aç›klar›nda bozguna u¤ratmas›; Amsterdam kolonisini ele geçirip, ad›n› New
Bozcaada ve Limni’nin Venediklilere geçmesi; York olarak de¤ifltirmeleri.
Akdeniz yolunun Osmanl›lara kapanmas›; 1665 ‹spanya kral› IV. Felipe’nin ölümü ve yerine II.
fieyhülislam Hocazâde Mesud Efendi’nin idam› Carlos’un geçmesi.
(ikinci fleyhülislam idam›); Köprülü Mehmed
Pafla’n›n genifl yetkilerle sadrazam olmas› ve 1666 Sadrazam Faz›l Ahmed Pafla’n›n Girit seferine
sadarette Köprülüler döneminin bafllamas›; ç›kmas› (15 May›s).
Kad›zâdeliler olarak adland›r›lan grubun, 1667 Venediklilerin elindeki Kandiye kalesinin
sadrazam taraf›ndan bir gece içinde toplu olarak Osmanl› ordusu taraf›ndan kuflatma alt›na
tutuklat›larak sürgüne gönderilmeleri; Sarkaçl› al›nmas› (2 May›s); Hollandal›lar›n ‹ngilizleri
saatin icad›. Guyana’dan ç›kartmalar›.
1657 Venedik donanmas›na karfl› Osmanl› 1668 Bir y›l önce Fransa ile ‹spanya aras›nda bafllayan
donanmas›n›n zafer kazanmas›; Bozacaada ve ‹ntikal Savafl›’n›n, Aix-la-Chapelle Antlaflmas› ile
Limni’nin geri al›nmas›; Katib Çelebi’nin ölümü; sona ermesi; ‹spanya’n›n Marina adalar›n› ilhak
Erdel prensi II. Györgi Rakoczy’nin isyan›; etmesi.
Avusturya Habsburg imparatoru III. Ferdinand’›n 1669 Kandiye kalesinin Osmanl›lara teslimi (27 Eylül);
ölümü ve I. Leopold’un tahta ç›kmas›; Siyam’da Girit’i Osmanl›’ya b›rakan Osmanl›-Venedik
(Tayland) Phra Narai’nin 1688’e kadar süre bar›fl›, Kandiye Antlaflmas› (5 Eylül); Fransa’n›n
saltanat›n›n bafllamas›; ‹lk kan dolafl›m›n› bulan Kuzey Kumpanyas›’n› kurmas›.
William Harvey’in ölümü.
1670 Fransa’n›n Levant (Do¤u Akdeniz)
1658 Eski sadrazam Deli Hüseyin Pafla’n›n idam›. Kumpanyas›’n› kurmas›.
Sadrazam Köprülü Mehmed Pafla’n›n Erdel sefer-
ine ç›kmas› ve Yanova, fiebefl ve Logofl 1672 IV. Mehmed’in sadrazam Faz›l Ahmed Pafla ile
kalelerinin fethi; Anadolu valilerinin Abaza Lehistan seferine ç›kmas›; Kamaniçe kalesinin
Lehistan’dan al›nmas›; Osmanl›-Lehistan bar›fl›,
Hasan Pafla önderli¤inde isyan›; ‹ngiltere cumhur- Buçafl Antlaflmas› (18 Ekim); Podolya’n›n
baflkan› Oliver Cromwell’in ölümü ve o¤lu Osmanl› hakimiyetine geçmesi; Zaporog
Richard Cromwell’in cumhurbaflkan› olmas›; Hint Kazaklar›n›n (Ukrayna) Osmanl›-K›r›m himaye-
Timuro¤ullar› imparatoru fiah I. Cihan’›n ölümü sine girmesi; Ukrayna hatmanl›¤›na Osmanl›lar
ve I. Alemgîr’in ( Evrengzîb) tahta ç›kmas›; taraf›ndan Doroflenko’nun getirilmesi; Avrupa,
Hollandal›lar›n Seylan’› Portekizlilerden almas›. Afrika ve Amerika aras›nda zenci ticareti ile
1659 Abaza Hasan Pafla ve etraf›ndakilerin Haleb’de u¤raflan, ‹ngiliz “Afrika Krall›k fiirketi”nin kurul-
Murtaza Pafla taraf›ndan pusuya düflürülerek mas›.
öldürülmeleri; Fransa ile ‹spanya aras›nda 1673 IV. Mehmed’in Ukrayana seferine ç›kmas›; Bir
Pireneler Antlaflmas›’n›n imzalanmas›; ‹ngiltere Osmanl› ordusunun Hotin önünde Lehistan
cumhurbaflkan› Richard Cromwell’in sürgüne ordusuna yenilmesi; IV. Mehmed’in o¤lu
gönderilmesi. Ahmed’in (III.) do¤umu.
1660 Avusturyal›larla iflbirli¤i yapan Erdel prensi II. 1674 Kazak hatman› Doroflenko’nun Ruslara karfl›
Rakoczy’ye karfl› Osmanl› ordusunun zaferi; Osmanl›lar taraf›ndan himaye edilmesi; Ladzin
‹stanbul’da tarihin kaydetti¤i en büyük yang›nlar- (Ladyzyn) kalesinin Lehistan’dan Osmanl›lara
dan birinin ç›kmas›; Erdel’de Varat’›n Osmanl› geçmesi; Ruslar›n Çehrin önünden çekilmesi.
hâkimiyetine geçmesi; II. Charles’›n ‹ngiltere
taht›na ç›k›fl› ve Sturart hanedan›n›n ülkede 1675 Lehistan’›n Osmanl›’ya bar›fl teklifi; IV.
yeniden yönetimi ele geçirmesi; ‹sveç kral› X. Mehmed’in Ukrayna seferinden dönmesi;
fiarl’›n ölümü ve XI. fiarl’›n tahta ç›kmas›; Lehlilerin Lwow/ ‹lbay (Lemberg) önünde
‹sveç’in Lehistan, Danimarka, Hollanda, Osmanl›lara karfl› baflar› kazanmas›.
Avusturya ve Branderburg (Prusya) ile Oliva 1676 Sadrazam Faz›l Ahmed Pafla’n›n ölümü;
Antlaflmas›’n› imzalamas› ve I. Kuzey Savafl›’n›n Merzifonlu Kara Mustafa Pafla’n›n sadrazam
sonu. olmas›; Lehistan-Osmanl› bar›fl›, Zorawno
1661 1598’de bafllan›p 1605’te ara verilen ‹stanbul’da- Antlaflmas› (27 Ekim); Podolya ve Ukrayna’n›n
ki Yeni Camii’nin inflaat›na, vâlide Turhan Osmanl› topraklar›na ilhak›.
Sultan’›n iste¤iyle yeniden bafllanmas›; Köprülü 1677 Ukrayna Kazaklar› hatman› Doroflenko’nun
Mehmed Pafla’n›n ölümü ve o¤lu Faz›l Ahmed Ruslarla birleflmesi; Sultan IV. Mehmed’in Jorj
Pafla’n›n sadrazam olmas›; Apafi Mihail’in Hmelnitsky’i Ukrayna Kazaklar›na hatman tayin
Osmanl› yöneticileri taraf›ndan Erdel Krall›¤›’na etmesi; Osmanl› Devleti’nin Rusya’ya savafl ilan›;
IV. Mehmed ve sadrazam Merzifonlu Kara indirilmesi ve II. Süleyman’›n tahta cülûsu (8 351
Mustafa Pafla’n›n Rusya seferine ç›kmas›; Kas›m); E¤ri kalesinin Avusturya’ya teslimi;

OSMANLILAR VE DÜNYA
Osmanl› kuvvetlerinin Ukrayna’dan çekilmesi. Newton’un Pirincipia Mathematica adl› eserini
1678 Sadrazam Kara Mustafa Pafla ile K›r›m han› yay›nlamas›.
Murad Giray’›n Ruslar›n elindeki Çehrin kalesini 1688 K›r›m ordusunun Sobiesky’ye karfl› Kamaniçe
kuflatmas› ve almas›. önünde zaferi; Sadrazam Siyavufl Pafla’n›n isyanc›
1679 Thomas Hobbes’un ölümü. yeniçeriler taraf›ndan öldürülmesi; Macaristan,
Erdel ve Bosna’daki kalelerin Avusturya ordusu
1681 Osmanl› Rus bar›fl›, Bahçesaray Antlaflmas› (11 taraf›ndan ele geçirilmesi; Belgrad’›n
fiubat). Frans›z donanmas›n›n Sak›z’a sald›rmas›. Avustuyal›lar taraf›ndan ele geçirilifli; Fransa ile
1682 Tökeli ‹mre’nin Osmanl› himayesinde Orta Macar Augsburg Birli¤i aras›nda 1697’ye kadar süren
kral› tayin edilmesi; Budin beylerbeyi ‹brahim Dokuz Y›l Savafllar›’n›n bafllamas›; ‹ngilizlerin
Pafla’n›n Orta Macaristan’da Kafla’y› fethi; ‹spanyol armadas›na karfl› zafer kazanmas›; III.
Osmanl› Devleti’nin Avusturya’ya savafl ilan› (12 Friedrich’in 1701’e kadar sürecek olan
Ekim); V. ‹van ve I. Petro’nun, ablalar› nâibe Brandenburg elektörlü¤ünün bafllamas›.
Sofia’n›n vesâyeti alt›nda, ortak Rus çar› olmalar›; 1689 K›r›m han› Selim Giray’›n Urkap› (Orkap›)
William Penn’in Filedelfiya (Philadelphia) flehri- önünde Rus ordusunu geri çeklimeye mecbur
ni kurmas›. etmesi; Osmanl› teb‘as› olan tüm müslümanlar›n
1683 IV. Mehmed’in ordu ile Belgrad’a kadar gitmesi; savafla ça¤r›lmas› (nefîr-i âmm ilan›); Sultan II.
Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Pafla’n›n Süleyman’›n Avusturya seferine giden ordu ile
Avusturya seferine görevlendirilmesi; Sadrazam›n Sofya’ya kadar gitmesi; Fethülislam ve Orsova
‹stolni Belgrad’da Viyana üzerine yürüme karar› kalelerinin Osmanl›lar taraf›ndan geri al›nmas›;
vermesi (27 Haziran); Osmanl› ordusunun Osmanl› ordusunun Batucina ve Nifl’te bozguna
Viyana’y› kuflatmas› (14 Temmuz - 31 A¤ustos); u¤ramas›; Köprülüzâde Faz›l Mustafa Pafla’n›n
Osmanl› ordusunun Viyana önünde yenilmesi ve sadrazam olmas›; ‹ngiltere kral› II. James’in taht-
geri çekilmesi (12 Eylül); Kuflatma esnas›nda tan indirilmesi ve Fransa’ya sürülmesi; Görkemli
ihmali görülen Budin beylerbeyi ‹brahim Pafla’n›n Devrim ile II. Mary Stuart’›n, kocas› Hollanda
idam› ve yerine beylerbeyi tayin edilen Kara (cumhurbaflkan›) Orange’l› III. William (Willem)
Mehmed Pafla’n›n Ci¤erdelen kalesi önünde ile birlikte ‹ngiltere ve ‹skoçya Kral› ilan
Lehistan ordusunu yenilgiye u¤ratmas›; K›r›m edilmeleri; ‹ngiltere’de parlamento üstünlü¤ünün
han› Murad Giray’›n azli ve yerine Hac› Giray’›n sa¤lanmas›; Hollanda ile ‹ngiltere’nin 1702’ye
han yap›lmas›; Estergon ve Ci¤erdelen’in kadar ayn› idare alt›nda kalmas›; Rusya ile Çin
Avusturyal›lar taraf›ndan ele geçirilmesi; aras›nda Nerçinsk Antlaflmas› ve iki ülke aras›nda
Merzifonlu’nun Belgrad’da idam› ve Kara ticari iliflkilerin bafllamas›; Rusya’da çar nâibesi
‹brahim Pafla’n›n sadrazam olmas›; Hollanda ile Sofia’n›n ölümü ve V. ‹van ile I. Petro’nun
Fransa aras›nda iki y›l süren savafl›n bafllamas›. vesayetten kurtulmalar›.
Çin’de Ming hanedan›n›n savunuculu¤unu yapan 1690 Kanije’nin Osmanl›lar›n elinden ç›kmas›;
Tayvan’›n, Mançu hanedan›na boyun e¤mesi. Sadrazam Faz›l Mustafa Pafla’n›n Avustuya
1684 Osmanl›’ya karfl› Avusturya, Venedik ve Lehistan seferi; Tökeli’nin Erdel voyvodal›¤›na getirilmesi;
aras›nda, Papa’n›n takdisiyle Kutsal ‹ttifak’›n Belgrad’›n Osmanl›lar taraf›nda geri al›nmas›;
oluflturulmas›; Osmanl› tarihinde 1699’a kadar ‹ngilizlerin, Acdie ve Newfoundland’› Frans›zlar-
süren ‘Felaket Seneleri’nin bafllamas›; Viflegrad dan almas›; ‹ngiliz Do¤u Hindistan
kalesinin Avusturya’ya geçmesi; Avusturyal›lar›n Kumpanyas›’n›n Kalküta’da bir ticaret acental›¤›
Budin kuflatmas›nda baflar›s›l›¤a u¤ramalar›; kurmas›.
Lehistan ordusunun Kamaniçe’de Osmanl› ordusu
taraf›ndan yenilmesi; Venedik’in Osmanl›’ya 1692 Varat’›n Avusturyal›lara geçmesi; Girit’teki
savafl ilan› ve Mora yar›madas›na asker ç›karmas›; Hanya kalesini kuflatan Venediklilerin,
Ayamavra adas›n›n ve Preveze kalesinin Osmanl›lar taraf›ndan ma¤lup edilmesi.
Venediklilere geçmesi. 1693 Edirne Saray›’nda mahpus bulunan IV.
1685 Uyvar kalesinin Avusturayl›lara geçmesi; Mehmed’in ölümü; Bozoklu Mustafa Pafla’n›n
Lehistanl›lara karfl› Osmanl› ordusunun Bojan sadrazam olmas›; Avusturyal›lar taraf›ndan
zaferi; Sadrazam Kara ‹brahim Pafla’n›n azli ve kuflatma alt›na al›nan Belgrad’›n kuflatmadan kur-
Boflnak Sar› Süleyman Pafla’n›n sadrazam olmas›; tar›lmas›.
Fransa’da 1598 Nantes ferman› ile Huguenotlara 1694 Petervaradin’in Avusturyal›lar taraf›ndan
(Frans›z Protestanlar) tan›nan vicdan hürriyetinin kuflat›lmas›; Sak›z adas›n›n Venedikliler
kald›r›lmas›, bunun sonucunda yar›m milyon taraf›ndan kuflat›lmas› ve teslim al›nmas›;
Huguenot’un Avrupa’n›n di¤er ülkelerine göç ‹ngiltere kraliçesi II. Mary Stuart’›n ölümü.
etmesi; ‹ngiltere kral› II. Charles’›n ölümü ve yer- 1695 Sultan II. Ahmed’in ölümü ve II. Mustafa’n›n
ine kardefli II. James’in tahta geçmesi. tahta cülûsu (6 fiubat); Elmas Mehmed Pafla’n›n
1686 Navarin’in Venedikliler, Budin’in de sadrazam olmas›; Osmanl› donamas›n›n Venedik
Avusturyal›lar taraf›ndan ele geçirilmesi; donanmas›n› Koyun adalar›nda yenilgiye u¤rat-
Rusya’n›n Kutsal ‹ttifak’a dahil olmas›. mas› ve Sak›z’›n geri al›nmas›; Padiflah II.
1687 Mohaç’ta Osmanl› ordusunun Avusturya Mustafa’n›n birinci Avsuturya seferi; Lipva ve
ordusuna yenilmesi; Lehistan kral› Sobiesky’nin Lugofl kalelerinin Osmanl›lar taraf›nda geri
Kamaniçe kalesi önünden uzaklaflt›r›lmas›; al›nmas›; Vendiklilere karfl› Osmanl› donamas›n›n
Seferdeki Osmanl› ordusunun isyan› ve ‹stanbul Zeytinburnu zaferi; Rus çar› I. Petro’nun Azak
üzerine yürümesi; Sadrazam Sar› Süleyman kalesi önünden uzaklaflt›r›lmas›; Aflanti (Gana)
Pafla’n›n önce azli ve idam›; Siyavufl Pafla’n›n Krall›¤›’n›n kurulmas›.
sadarete getirilmesi; Atina’n›n Venedikliler 1696 II. Mustafa’n›n ikinci Avusturya seferine ç›kmas›
taraf›ndan zabt›; Sultan IV. Mehmed’in tahttan ve Olafl zaferi; Rus ortak çar› V. ‹van’›n ölümü ve
352 I. Petro’nun tek bafl›na ülke yönetimini ele almas›; 1710 Çorlulu Ali Pafla’n›n azli ve Baltac› Mehmed
I. Petro’nun Osmanl›lardan Azak kalesini almas›. Pafla’n›n ikinci sadrazaml›¤›.
1697 II. Mustafa’n›n üçüncü Avusturya seferine 1711 Osmanl› Devleti’nin Rusya’ya savafl ilan›; Prut
TAR‹H EL K‹TABI

ç›kmas› ve Zenta bozgunu (11 Eylül); Amcazâde Savafl›’nda Ruslar›n yenilmesi ve Prut Antlaflmas›
Hüseyin Pafla’n›n sadrazam olmas›; Dokuz Y›l (23 Temmuz); Baltac›’n›n sadaretten azli ve
Savafllar›’n›n Ryswick Antlaflmas› ile son bul- Silahdar Süleyman Pafla’n›n sadrazam olmas›.
mas›; Fransa’n›n Hudson körfezindeki toprak- 1712 Çar I. Petro’nun Petersburg’u baflkent yapmas›;
lar›n› ve Newfoundland’› ‹ngilizlerden geri ‹ngiliz Thomas Newcomen’›n maden
almas›; Küba’n›n Fransa ile ‹spanya aras›nda ocaklar›ndaki suyu çekecek bir buhar makinesi
paylafl›lmas› ve Haiti’nin bat› bölümünün icat etmesi.
Fransa’ya verilmesi; ‹sveç kral› XI. fiarl’›n ölümü
ve XII. fiarl’›n tahta ç›kmas›. 1713 Rusya ile Osmanl› aras›nda Edirne Antlaflmas› (24
Haziran); Azak’›n yeniden Osmanl›lara geçmesi;
1698 ‹ngiltere ve Hollanda devletlerinin arac›l›¤› ile Damad Silahdar Ali Pafla’n›n sadrazam olmas›;
Macaristan’›n Karlofça kasabas›nda bar›fl ‹spanya Veraset Savafl›’na son veren antlaflmalar-
görüflmelerinin bafllamas› (13 Kas›m); Hâricî dan Utrecht Antlaflmas›’n›n imzalanmas›; Hudson
Musat Sultanl›¤›’n›n (Umman Araplar›n›n) körfezi, Acaide ve Newfoundland’›n büyük k›sm›
Portekizlileri do¤u Afrika’n›n bafll›ca ticaret ile Cebelitar›k’›n ‹ngilizlerin eline geçmesi.
merkezi olan Zengibar’dan sürmeleri; Rus çar› I.
Petro’nun Avrupa gezisi dönüflü genifl çapl› refor- 1714 Bender’de kalan ‹sveç kral› XII. fiarl’›n memleke-
malara bafllamas›. tine gönderilmesi; Osmanl› Devleti’nin Venedik’e
savafl ilan›; ‹spanya Veraset Savafl›’na son veren
1699 Osmanl› ile Avusturya, Venedik ve Lehistan antlaflmalardan Rastatt ve Baden antlaflmalar›n›n
aras›nda Karlofça Antlaflmas›’n›n imzalanmas› imzalanmas›; Kraliçe Ann’inin ölümü ve Stuart
(26 Ocak); Macaristan’›n Osmanl› hanedan›n›n ‹ngiltere’de son bulmas›;
hakimiyetinden ç›kmas›. Almanya’n›n Hannover elektörü Georg’un, I.
1700 Osmanl›larla Rusya aras›nda ‹stanbul George unvan› ile ‹ngiltere taht›na ç›kmas› ve
Antlaflmas›’n›n imzalanmas› (14 Temmuz) ve 1901’e kadar sürecek olan Hannover hanedan›
Azak’›n Rusya’ya b›rak›lmas›; ‹spanya kral› II. döneminin bafllamas›.
Carlos’un ölümü ve yerine Fransa kral› XIV. 1715 Mora’n›n yeniden Osmanl›lara geçmesi;
Louis’nin ikinci torunu Anjou dükü Philippe’nin, Fransa’da XV. Louis’nin tahta ç›k›fl›; Cizvit ve
V. Felipe unvan› ile ‹spanya taht›na ç›k›fl›; 1721’e Fransisken misyonerlerinin Çince’deki “Gök”
kadar süren Büyük Kuzey (‹kinci Kuzey) sözcü¤ünün “Tanr›” anlam›na gelip gelemeyece¤i
Savafl›’n›n bafllamas› ve Rusya’n›n kuzey deniz- yönündeki tart›flmas› ve Papal›¤›n, Gök’ün Tanr›
lerine aç›lmas›. anlam› olmad›¤›na dair görüfl bildirmesi; Çin
1701 Kaptan-› derya Mezomorto Hüseyin Pafla’n›n imparatorunun Gök’ün Tanr› oldu¤unu kabul
ölümü; 1713’e kadar devam eden ‹spanya Veraset etmeyen misyonerleri ülke d›fl›na ç›kartmas›;
Savafl›’n›n bafllamas›; Brandenburg elektörü III. Cizvitler d›fl›ndaki misyoner gruplar›n, Çin’de
Friedrich’in, I. Friedrich ad›yla Prusya kral› ilan gizli faaliyet içine girmesi.
edilmesi.
1716 Sadrazam Damad Ali Pafla’n›n Avusturya seferi;
1702 fieyhülislam Feyzullah Efendi’nin padiflah ve Petervardin’de Osmanl› kuvvetlerinin Avusturya
di¤er devlet görevlileri üzerindeki afl›r› nüfuzu; kuvvetlerine yenilmesi; Sadrazam Damad Ali
bundan rahats›z olan Amcazâde Hüseyin Pafla’n›n Pafla’n›n savafl meydan›nda flehit olmas›;
sadaretten çekilmesi; Daltaban Mustafa Pafla’n›n Temeflvar’›n Avusturyal›lara geçmesi.
sadrazam olmas›; ‹ngiltere kral› III. William’›n
ölümü ve Ann (Anne) Stuart’›n ‹ngiltere hüküm- 1717 Belgrad’›n Avusturyal›lara geçmesi.
ran kraliçesi olmas›. 1718 Nevflehirli Damad ‹brahim Pafla’n›n sadrazam
1703 Daltaban Mustafa Pafla’n›n azli ve idam›; Rami olmas›; Venedik, Avusturya ve Osmanl› devletleri
Mehmed Pafla’n›n sadrazam olmas›; Edirne aras›nda Pasarofça Antlaflmas› (21 Temmuz);
Vak‘as›; II. Mustafa’n›n tahttan indirilmesi ve III. Osmanl› tarihinde Lale Devri diye adland›r›lan
Ahmed’in tahta cülûsu (22 A¤ustos). dönemin bafllang›c›; Frans›zlar›n Lousiana’n›n
merkezi Nouvelle Orleanas’› kurmas›.
1704 Baltac› Mehmed Pafla’n›n ilk sadrazaml›¤›; John
Locke’un ölümü. 1719 ‹stanbul ve çevresinde büyük bir deprem (25
May›s); Büyük ‹stanbul yang›n›.
1706 Baltac›’n›n sadaretten azli ve yerine Çorlulu Ali
Pafla’n›n sadrazam olmas›. 1721 ‹sveç ile Rusya aras›nda Nystad Antlaflmas›; I.
Petro’nun Rus imparatoru ilan edilmesi.
1707 ‹ngiltere ve ‹skoçya’n›n 1603’ten beri süren
birli¤ine ‹rlanda’n›n da kat›lmas› ve ‹ngiltere’nin 1722 Kandehar eyaletindeki oymaklar›n Mahmud Han
Birleflik Krall›k ya da Büyük Britanya ad›n› yönetiminde ‹ran Safevî baflkenti ‹sfahan’› iflgal
almas›; Hint Timuro¤ullar› imparatoru Alemgîr’in etmeleri ve Safevî flah› Hüseyin’in esir al›nmas›;
(Evrengzîb) ölümü ve bu imparatorlu¤un çökme fiah Hüseyin’in o¤lu Tahmasb’›n Tebriz’de
belirtilerinin ortaya ç›kmas›; Farkl› el yazmalar› flahl›¤›n› ilan etmesi; ‹ran’da kargafla döneminin
üzerine yapt›¤› çal›flmalarla, tarihî metinleri bafllamas›; Samoa tak›madalar›n›n Hollandal›lar
inceleme geleni¤inde yeni bir 盤›r açan Jean taraf›ndan keflfi.
Mabillon’un ölümü. 1723 Osmanl›-‹ran savafl›n›n bafllamas›; Gürcistan’da
1709 ‹sveç kral› XII. fiarl’›n komutas›ndaki ordunun Osmanl› fetihleri; Ruslar’›n Kafkaslarda ilerleme-
Potova’da Rus çar› I. Petro’nun ordusuna si; Kirmanflah’›n Osmanl›lara geçmesi.
yenilmesi; XII. fiarl’›n Kazak hatman› Mazepa ile 1724 Hoy’un Osmanl›lara geçmesi; Osmanl› ile Rusya
Osmanl›lara s›¤›nmas›; ‹ngiltere’de kok kömürü aras›nda ‹ran’›n paylafl›lmas› antlaflmas› (‹stanbul
yapma yöntemlerinin bulunufluyla, demir Antlaflmas›/‹ran Mukâsemenâmesi-13-24
cevherinin eritilmesinde kömürden yaralan›lmaya Haziran); Hemedan ve Revan’›n Osmanl›lara
bafllanmas›. geçmesi. Montevideo’nun (Urugay) kurulmas›.
1725 Tebriz, Gence ve Luristan’›n Osmanl›lara geçme- fak›; Prusya kral› II. Friedrich’in 1786’ya kadar 353
si; III. Ahmed’in o¤ullar›ndan Abdülhamid’in (I.) sürecek olan saltanat›n›n bafllang›c›; Avusturya

OSMANLILAR VE DÜNYA
do¤umu; Rus çar› I. Petro’nun ölümü ve I. kraliçesi Maria Theresia’n›n tahta ç›kmas› ve
Katerina’n›n çariçe olarak ülkeyi yönetmeye 1748’e kadar devam eden Prusya, Fransa,
bafllamas›. Bavyera, Saksonya ve ‹spanya’y›, Avusturya ile
1726 ‹ran’daki Afgan hanedan›ndan Mahmud’un yer- karfl› karfl›ya getiren Avusturya Veraset
ine flah olan Eflref’in Osmanl›lardan ald›klar› Savafl’›n›n bafllamas›.
topraklar› geri istemesi. 1741 Yelizaveta’n›n Rus’da çariçe olarak yönetimi ele
1727 ‹ran-Osmanl› bar›fl›, Hemedan/Ahmed Pafla almas›.
Antlaflmas› (4 Ekim); ‹brahim Müteferrika’n›n 1742 Hekimo¤lu Ali Pafla’n›n ikinci sadrazaml›¤›;
Türkçe eser basan ilk Osmanl› matbaas›n› ‹stan- 1746’ya kadar sürecek olan Osmanl›-‹ran
bul’da kurmas›; Büyük Britanya kral› I George’un savafl›n›n bafllamas›; Avusturya topra¤› olan
ölümü ve yerine II. George’un kral olmas›; ‹saac Silezya’n›n Prusya’ya geçmesi.
Newton’un ölümü. 1743 Nadir fiah’›n Irak s›n›r›na sald›rmas› ve Musul’u
1728 Rus donanmas› komutan› Vitus Bering’in, 1741’e kuflatmas›.
kadarki dönemde kendi ad› ile an›lan bo¤az› ve 1744 Nadir fiah’›n Kars’› kuflatmas›; Hint-Nepal as›ll›
Alaska’y› keflfi. Gurha hanedan›n›n Nepal’de, 1780’e kadar süren,
1729 ‹brahim Müteferrika’n›n matbaas›nda ilk eser siyasi birli¤i sa¤lamas›.
olarak Vankulu Lügati’nin bas›lmas›; Türkmen 1745 Nadir fiah’›n Kâgâverd zaferi; Toskana Büyük
aflireti beylerinin Safevî flah› II. Tahmasb’a destek Dukas› Franz’›n, Maria Theresia’n›n efli olarak I.
olmalar›, Eflref Han’›n yenilgiye u¤rat›lmas› ve Franz ad›yla Avusturya Habsburg ‹mparatoru
öldürülmesi; ‹ran’da II. Tahmasb’›n siyasi birli¤i olmas›; Abdülvahab’›n Arabistan’da Vahhabili¤in
sa¤lamas›. ilkelerini oluflturmas›.
1730 Nihavend, Hemedan, Kirmanflah ve Tebriz gibi 1746- Osmanl› ‹ran bar›fl›, ‹stanbul/Kasr-› fiirin
‹ran’›n bat›s›ndaki flehirlerin, Safevîler taraf›ndan Antlaflmas› (4 Eylül); Yalova ka¤›t fabrikas›n›n
geri al›nmas›; III. Ahmed’in ‹ran üzerine sefere aç›lmas›.
ç›kmak için Üsküdar’a Ota¤-› hümayun’u kur-
mas›; Patrona Halil isyan› (28 Eylül-1 Ekim) ve 1747 ‹brahim Müteferrika’n›n ölümü.
Lale Devri’nin sonu; Sadrazam Damad ‹brahim 1748 I. Mahmud’un Nuruosmaniye Camii’nin inflaat›n›
Pafla ile baz› devlet adamlar›n›n idam›; III. bafllatmas›.
Ahmed’in tahttan çekilmesi ve I. Mahmud’un 1751 Çin’in Tibet’i hakimiyet alt›na almas›.
tahta cülûsu (1-2 Ekim); Patrona Halil isyan›n›n
bast›r›lmas› ve isyanc›lar›n ortadan kald›r›lmas›. 1754 Bütün Trakya’y› etkileyen deprem (29-30
Temmuz); ‹stanbul depremi (2/3 Eylül); ‹stan-
1731 Kirmanflah, Urmiye ve Tebriz’in Osmanl›lara bul’da büyük yang›n; I. Mahmud’un ölümü ve III.
geçmesi; Topal Osman Pafla’n›n sadrazam olmas›. Osman’›n tahta cülûsu (13 Aral›k).
1732 Osmanl›-Safevî bar›fl›, Ahmed Pafla Antlaflmas› 1755 ‹stanbul’daki Nuruosmaniye Camii’nin aç›l›fl›.
(10 Ocak); Topal Osman Pafla’n›n azli ve
Hekimo¤lu Ali Pafla’n›n sadrazam olmas›. 1756 ‹ngiltere ve Prusya’y›, Fransa, Avusturya ve
Rusya ile ile karfl› karfl›ya getiren Yedi Y›l
1733 Nadir fiah’›n komutas›ndaki ‹ran ordusunun Savafllar›’n›n bafllamas›; Çungurlar›n yok edilme-
Ba¤dad önüne gelmesi; Topal Osman Pafla’n›n si ve ‹li vadisinin (Orta Asya’n›n) Çinliler
‹ran ordusunu Ba¤dad önünde yenmesi; III. taraf›ndan ele geçirilmesi.
Ogüst’ün Lehsitan kral› olmas›; 1735’e kadar
süren Lehsitan Veraset Savafl›’n›n bafllamas›. 1757 Koca Rag›b Pafla’n›n sadrazam olmas›; III.
Osman’›n ölümü ve III. Mustafa’n›n tahta cülûsu
1734 Humbarac› Ahmed Pafla’n›n Humbarac› oca¤›nda (30 Ekim); Bengal’de ‹ngiliz hakimiyeti dönemi-
›slahat girflimi ve Humbarahane’nin kurulmas›. nin bafllamas›; Fas’ta 1790’a kadar süren III.
1736 ‹ran’da Safevî Hanedan›’n›n sona ermesi ve Muhammed bin Abdullah’›n saltanat›n›n
Avflar Nadir Han’›n flah olmas›yla, Avflar bafllang›c›; Kalmuk konfederasyonunun, Çin
Hanedan› döneminin bafllamas›; Osmanl› ile ‹ran ordular› ve çiçek salg›n› karfl›s›nda çökmesi.
aras›nda 1723’ten beri devam eden savafl›n ‹stan- 1760 Büyük Britanya kral› II. George’un ölümü ve III.
bul Antlaflmas› ile sona ermesi (17 Ekim); Rusya George’un tahta ç›kmas›.
ve Avusturya ile, Osmanl› aras›nda 1739’a kadar
süren savafllar›n bafllamas›. 1761 fiehzade Selim’in (III.) do¤umu; Marathalarla
Afganl›lar aras›nda Panipat çarp›flmas› ve
1737 Hekimo¤lu Ali Pafla’n›n Rusya’n›n müttefiki Marathalar›n çöküflünün bafllang›c›.
Avusturya ordusunu Banyaluka’da yenmesi.
1762 Rusya’da yönetim de¤iflikli¤i, çariçe
1738 Osmanl›lar›n Avusturya ordusuna karfl› Orsava Yelizaveta’ölümü ve yerine III. Petro’nun çar
zaferi; K›r›m han› Safa giray’›n Rus ordusunu olmas›; Yeni çar›n Rusya’y› Yedi Y›l
yenilgiye u¤ratmas›; Lehistan Veraset Savafl›’n›n Savafllar›’ndan çekmesi; III. Petro’nun tahtan
Viyana Antlaflmas› ile tamamen sona ermesi; John indirilmesi ve ölümü; Bir Alman prensesi olan III.
Wesley’in Metodist mezhebini kurmas›. Petro’nun kar›s› II. Katerina’n›n çariçe olmas› ve
1739 Osmanl›lar›n Hisarc›k Bo¤az› zaferi; Belgrad 1796’ya kadar süren saltanat›n›n bafllang›c›.
yeniden Osmanl› topra¤›; Ruslar›n Hotin’i ele 1763 Sadrazam Koca Rag›b Pafla’n›n ölümü; Yedi Y›l
geçirmesi ve Bender’e sald›r›s›; Osmanl›-Rusya- Savafllar›’n›n Paris Antlaflmas› ile son bulmas›;
Avusturya bar›fl›, Belgrad Antlaflmas› (18 Eylül); Fransa’n›n Hindistan’daki topraklar› ile
S›rbistan ve Bosna’n›n yeniden Osmanl› Kanada’y› ‹ngiltere’ye terk etmesi; Québec eyale-
hakimiyetine geçmesi. tinin kurulmas›; Büyük Britanya kral› III.
1740 Osmanl› ile Fransa aras›ndaki kapitülasyon George’un Amerika’daki kolonilerden al›nan
antlaflmas›n›n yenilenmesi; Osmanl›-‹sveç itti- vergileri art›rma karar› almas›.
354 1764 ‹stanbul’daki Laleli Camii’nin aç›l›fl›. 1782 Halil Hamid Pafla’n›n sadrazam olmas›.
1765 Muhsinzâde Mehmed Pafla’n›n sadrazam olmas›; 1783 K›r›m’›n Rusya’n›n egemenli¤ine girmesi ve
I. Franz’›n ölümü ve II. Joseph’in Avusturya K›r›m Hanl›¤›’n›n ortadan kalkmas›; Rusya’n›n
TAR‹H EL K‹TABI

Habsburg taht›na ç›kmas›; Fas’›n Avrupal›larla Kuzey Karadeniz ülkelerini himayesi alt›na
ticaretini bir merkezde toplamak için Mogador’u almas›; Versailles Antlaflmas› ile Amerika
(bugünkü Suvayra) kurmas›. Birleflik Devletleri federe cumhuriyetinin
1766 Büyük ‹stanbul depremi (22 May›s). ba¤›ms›zl›¤›n›n onaylanmas›.
1767 Siyam’›n baflkenti Ayuthia’n›n Birmanlar 1784 Sadrazam Halil Hamid Pafla’n›n
taraf›ndan fethi. Mühendishane’nin yan›na ‹stihkâm Mektebi’ni
açmas›.
1768 Lehistan için Osmanl› Devleti’nin Rusya’ya savafl
açmas› (1768-1774 savafl›). 1787 Osmanl› Devleti’nin Avusturya (1791’e kadar
süren), ve Rusya’ya (1792’ye kadar süren) savafl
1769 K›r›m Han›’n›n Rusya’ya ak›n›; Osmanl› ordusu- ilan›; Rusya ile Avustruya aras›nda Osmanl›
nun Rusya seferi ve Hotin zaferi; Ruslar’›n ülkesini bölme görüflmeleri; Rus himayesinde
Hotin’i iflgali; Bodan ve Eflak içlerine kadar Bizans’›n canland›r›lmas› tasar›s›; Köleli¤e karfl›
yay›lmaya bafllmas›; James Watt’›n silindirli “Anti-Salvery Society” adl› flirketin Sierra Leone
buhar makinesinin patentini almas›. k›y› bölgesini sat›n almas›; Vehhabili¤in kurucusu
1770 Rus donanmas›n›n Akdeniz’e ç›kmas›; Mora’da Abdülvahab’›n ölümü.
Osmanl›’ya isyan; Rus donanmas›n›n Osmanl› 1788 Avusturya ve Rusya’n›n Osmanl›’ya savafl ilan›;
donanmas›n› Çeflme’de yakmas› (6-7 Temmuz); ‹sveç’in Rusya’ya savafl ilan›; Özi kalesinin
Osmanl› ordusunun Ruslar karfl›s›nda Kartal boz- Ruslara geçmesi; ‹ngiliz hükümetinin hapishanel-
gunu; General Phya Tak’›n Siyam’› Birmanlardan erdeki kalabal›¤› azaltmak için mahkumlar›
almas› ve krall›¤›n› ilan etmesi. gemilerle Avusturalya’ya tafl›mas›.
1771 Rus ordusunun K›r›m’› istila etmesi; Osmanl› 1789 I. Abdülhamid’in ölümü ve III. Selim’in Osmanl›
ordusunun Ruslara karfl› Yerköyü zaferi. taht›na cülûsu; Rus tehlikesine karfl› Osmanl›-
1772 Osmanl›-Rus savafl›n› bar›fl› için Bükrefl toplant›s› ‹sveç ittifak antlaflmas› (11 Temmuz); Osmanl›
(9 Kas›m). Lehistan’›n Rusya, Prusya ve ordusunun Fokflan ve Buza’da bozguna u¤ramas›;
Avusturya aras›nda birinci paylafl›m›. Avusturyal›lar›n Belgrad’› ele geçirmeleri;
1773 Osmanl› ordusunun Ruslara karfl› Silistre zafer; George Washington’un ABD’nin ilk baflkan›
Ruslar›n Bulgaristan’› istilas›; Ruslar›n Varna’dan olmas›; Frans›z devriminin bafllamas›: Etats
Osmanl› kuvvetleri taraf›ndan püskürtülmesi; Généraux’nun toplan›p, kendini Kurucu Meclis
Mühendishane-i Bahrî-i Hümâyun’un aç›lmas›; ilan etmesi. ‹nsan ve Vatandafl Haklar›
Bildirisi’nin ilan›; ‹ngiliz Hudson Körfezi
Rusya’da Pugaçev isyan›; Amerika’daki ‹ngiliz
Kumpanays›’n›n Kayal›k Da¤lar› bat›s›ndaki
kolonilerinde isyan›n bafllamas›; Cizvit tarikat›n›n
Kanada topraklar›n›n keflfini tamamlamas›;
papal›kça da¤›t›lmas› ve Çin saray›nda Cizvitlerin
‹spanyollar›n Kuzey Amerika’da Nootka’da misy-
yerini Lazarist tarikat›n›n almas›.
onerlik merkezi kurmalar›.
1774 III. Mustafa’n›n ölümü ve I. Abdülhamid’in tahta
cülûsu (21 Ocak); Osmanl›-Rus bar›fl›, Küçük
Kaynarca Antlaflmas› (21 Temmuz); K›r›m
Hanl›¤›’n›n ba¤›ms›zl›¤›n›n tan›nmas›; Fransa’da
XVI. Louis’nin tahta ç›kmas›; Amerika’daki
kolonilerin delegelerinin Filedelfiya’da ilk kon-
greyi düzenlemesi; Çin’de ilk köylü ayaklanmas›.
1775 Mühendishane-i Bahrî-i Hümâyun’un Tersane’ye
tafl›nmas› ve ad›n›n Tersane Mühendishanesi
olarak an›lmaya bafllanmas›; George
Washington’un liderli¤inde 1783’e kadar sürecek
olan Amerikan ba¤›ms›zl›k savafl›n›n bafllamas›;
Çin’de ve Japonya’da de¤iflme döneminin
bafllamas›.
1776 ‹ran-Osmanl› savafl›; Filedelfiya’da toplanan kon-
grenin Birleflik Devletler’in ba¤›ms›zl›¤›n› ilan
etmesi; 1783’e kadar sürecek olan Amerkan
Ba¤›ms›zl›k Savafl›’n›n bafllamas›; Virginia ‹nsan
Haklar› Bildirisi’nin yay›nlanmas›; La Plata
(Arjantin) ‹spanyol Genel Valili¤i’nin kurulmas›;
San Francisco’nun ‹spanyollar taraf›ndan kurul-
mas›.
1778 Fransa’n›n Amerikan Ba¤›ms›zl›k Savafl›’nda
‹ngiltere’ye karfl› kolonilerin yan›nda yer almas›;
Portekiz’in elinde bulunan Annobon ve Fernando
Poo adalar›n›n (Ekvatro Ginesi) iki y›ll›k bir
mücadele sonras›nda ‹spanya’ya geçmesi;
Siyam’›n Vientiane ve Luang Prabang krall›klar›
üzerinde hakimiyet kurmas›; Jean-Jacques
Rousseau ve François Marie Voltaire’in ölümü.
1779 Ruslarla Osmanl›lar aras›nda ‘Aynal›kavak
Tenkîhnâmesi’nin imzalanmas› (21 Mart).
DEVLETLER, HANEDANLAR, HÜKÜMDARLAR I. Leopold (1657-1705) 355
(1600-1789) I. Joseph (1705-1711)

OSMANLILAR VE DÜNYA
TÜRK‹YE VI. Karl (1711-1740)
Osmanl› Hanedan›(1299-1922) VI. Karl (1742-1745)
III. Mehmed (1595-1603) I. Franz (1745-1765)
I. Ahmed (1603-1617) - (Maria-Theresia, imparatoriçe (1745-1780)
I. Mustafa (1617-1618) II. Joseph (1765-1790)
II. Osman (Genç) (1618-1622) BRANDENBURG VE PRUSYA
I. Mustafa (II.defa) (1622-1623) Brandenburg Elektörleri (Seçicileri) - Prusya Dukalar›
IV. Murad (1623-1640) Joachim Friedrich (1598-1608)
‹brahim (1640-1648) Johann Sigismund (1608-1619)
IV. Mehmed (1648-1687) Georg Wilhelm (1619-1640)
II. Süleyman (1687-1691) Friedrich Wilhelm-Büyük Elektör (1640-1688)
II. Ahmed (1691-1695) III. Friedrich (1688-1701)
II. Mustafa (1695-1703) Prusya Krallar›
III. Ahmed (1703-1730) Hohenzollern Hanedan› (1701-1918)
I. Mahmud (1730-1754) I. Friedrich (Brandenburg elektörü III. Friedrich) (1701-
III. Osman (1754-1757) 1703)
III. Mustafa (1757-1774) I. Friedrich Wilhelm (1713-1740)
I. Abdülhamid (1774-1789) II. Friedrich Wilhelm- Büyük (1740-1786)
‹NG‹LTERE (BÜYÜK BR‹TANYA) ‹SPANYA
Tudor Haneadan› (1485-1603) Habsburg Hanedan› (1516-1700)
I. Elizabeth (1558-1603) III. Felipe (1598-1621)
Stuart Hanedan› (1603-1649) IV. Felipe (1621-1665)
I. James (1603-1625) II. Carlos (1665-1700)
I. Charles (1625-1649) Bourbon Hanedan› (1516-1700)
Cumhuriyet (Commonwealth) Dönemi (1649-1660) V. Felipe (1700-1724)
Oliver Cromwell (1649-1658) I. Luis (1724/ 7 ay)
Richard Cromwell (1658-1659) V. Felipe (1724-1746/ II. kez)
Stuart Hanedan› (1660-1714) VI. Fernando (1746-1759)
II. Charles (1660-1685) III. Carlos (1759-1788)
II. James (1685-1689) IV. Carlos (1788-1808)
II. Mary Stuart (kraliçe) (1689-1694) PORTEK‹Z
III. William of Orange (1694-1702) Habsburg Hanedan›
- 1672’den itabaren III. Willem ad› ile Hollanda/Felemenk ‹spanya-Portekiz Ortak Krall›¤› (1580-1640)
stathouderi ‹spanya kral› II. Felipe’nin I. Felipe olarak Portekiz kral›
Ann (Anne) Stuart (kraliçe) (1702-1714) olmas› (1580-1598)
Hanover Hanedan› (1714-1901) ‹spanya kral› III. Felipe’nin II. Felipe olarak Portekiz kral›
I. George (1714-1727) olmas› (1598-1621)
II. George (1727-1760) ‹spanya kral› IV. Felipe’nin III. Felipe olarak Portekiz kral›
III. George (1760-1820) olmas› (1621-1640)
FRANSA Baragança Hanedan› (1640-1853)
Capet-Bourbon (Cape-Burbon) Hanedan› (1589- IV. Joao (1640-1656)
1792+1814-1848) VI. Alfonso (1656-1683)
IV. Henri (1589-1610) II. Pedro (1683-1706)
XIII. Louis (1610-1643) V. Joao (1707-1750)
XIV. Louis (1643-1715) I. Jose (1750-1777)
XV. Louis (1715-1774) III. Pedro ve I. Maria Bragança
XVI. Louis (1774-1792) Ortak Kral (Pedro 1777-1786; Maria 1777-1816)
ALMANYA ‹SVEÇ
AVUSTURYA HABSBURGLARI/ KUTSAL ROMA Vasa Hanedan› (1523-1654)
GERMEN ‹sveçli
Habsburg Hanedan› (1273-1291, 1298-1308, 1313-1347, I. Sigismund Wasa (1592-1604)
1437-1806) 1587’den 1632’ye kadar III. Sigismund ad› ile Lehistan
II. Rudolf (1576-1612) kral›
Matthias (1612-1618) IX. fiarl (Carl/Karl/ Charles) (1604-1611)
II. Ferdinand (1618-1637) II. Gustaf Adolf (1611-1632)
III. Ferdinand (1637-1657) Kristina (Christina) (1632-1654)
356 Pfalz-Zweibrücken Henadan› (1654-1720) II. Bahadur fiah (1837-1858)
Alman Ç‹N
X. fiarl (1654-1660)
TAR‹H EL K‹TABI

Ming Hanedan› (1368-1644)


XI. fiarl (1660-1697) Shên-tsung (Shenzong / fien-dzung) (1572-1620)
XII. fiarl (Demirbafl fiarl) (1697-1718) Kuang-tsung (Guangzong / Guang-dzung) (1620)
Ulrica-Eleonora (1718-1720) Hsi-tsung (Xizong / Hsi-dzung) (1621-1627)
Hessen-Kassel Hanedan› (1720-1751) Ch’ung-chên (Yizong / Yi-dzung) (1627-1644)
Alman Mançu (Qing / Çing) Hanedan› (1644-1912)
Fredrik (1720-1751) Shun-chih (Shizu / fi›-dzu) (1644-1661)
Schleswig-Holstein-Gottorp Hanedan› (1751-1818) Shêng tsu (Shengzu / fieng-dzu) (1661-1722)
Alman Shih tsung (Shizong / fi›-dzung) (1722-1735)
Adolf-Fredrik (1751-1771) Kao tsung (Gaozong / Gao-dzung) (1735-1795)
III. Gustaf (1771-1792) JAPONYA
‹RAN Go Yôzei Tenno (1587-1611)
Safevîler (1501-1722; 1729-1736) Go Mizunoo Tenno (1611-1629)
fiah I. Abbas (1587-1629) Meiflo (Myôjô) Tenno (1630-1644)
fiah I. Safî (1629-1642) Go Kômyô Tenno (1644-1655)
fiah II. Abbas (1642-1666) Go Sai Tenno (1655-1663)
fiah II. Safî (1666-1694) Reigen Tenno (1663-1687)
fiah I. Hüseyin (1694-1722) Higashiyama Tenno (1687-1710)
Üveysîler / Afgan fiahlar› (1722-1729) Naka-no-Mikado Tenno (1710-1736)
Mahmud fiah (1722-1725) Sakuramachi Tenno (1736-1748)
Eflref fiah (1725-1729) Momozono Tenno (1748-1763)
Safevîler Go Sakuramachi Tenno (1763-1771)
fiah II. Tahmasb (1729-1732) Go Momozono Tenno (1771-1780)
fiah III. Abbas (1732-1736) Kôkaku Tenno (1780-1817)
Avflarlar / Afflarlar (1736-1749) RUSYA
Nadir fiah (1736-1747) Rusya Çarl›¤› (1547-1613)
Adil fiah (1747-1748) Boris Godunov (1598-1605)
‹brahim fiah(1748-1749) II. Fyodor (Fedor) (1605)
fiahruh fiah (Aral›k 1749-18 gün) Dimitri, Düzmece ( 1605-1606)
Zendler / Luristan As›ll› fiîî-Caferî Hanedan (1749- Vasiliy fiuiski (fiuyskiy) (1606-1610)
1794) IV. Wladislaw Vasa (1610-1612)
Muhammed Kerim Han Zend (1749-1779) Romanov Hanedan› (1613-1917)
Ebu’l-Feht Han Zend (1779-6 ay) III. Mihail Fyodoroviç (Mikhael Fedoroviç) (1613-1645)
Muhammed Ali Han Zend (1779-4 ay) Aleksey (Aleksiy) Mihayloviç (1645-1676)
Sad›k Han Zend (1779-1781) III. Fyodor (1676-1682)
Ali Murad Han Zend (1781-1785) V. ‹van (1682-1696) ve I. Petro (Pyotr)
Cafer Han Zend (1785-1789) 1682-1696’ya kadar ortak çar
Lutf Ali Han Zend (1789-1794) I. Petro (1696-1725)
H‹ND‹STAN I. Katerina (Ekaterina) (1725-1727)
Hindistan Timuro¤ullar› ‹mparatorlu¤u (Babür ‹mp.) II. Petro (1727-1730)
(1526-1858) Anna ‹vanova (1730-1740)
I. Ekber fiah (1556-1605) VI. ‹van (1740-1741)
Cihangir fiah (1605-1627) I. Yelizaveta (Elizabeth) Petrovna ( 1741-1762)
I. Cihan fiah (1627-1658) III. Petro (1762)
I. Alemgîr fiah (Evrengzîb) (1658-1707) II. Katerina (1762-1796)
I. Bahadur fiah (1707-1712)
Cihandar fiah (1712-1713)
Ferruh Siyer fiah (1713-1719)
Refiü’d-Derecat fiah (1719)
II. fiah Cihan fiah (1719)
Muhammed fiah (1719-1748)
Ahmed fiah (1748-1754)
II. Alemgîr fiah (1754-1759)
Alem fiah (1759-1806)
II. Ekber fiah (1806-1837)
REHBER B‹BL‹YOGRAFYA Davies, Norman, Avrupa Tarihi, çev. Burcu Ç›¤man, 357
Osmanl› ‹mparatorlu¤u / Genel Elif Topçugil vd. Ankara 2006.

OSMANLILAR VE DÜNYA
Resimli-Harital› Mufassal Osmanl› Tarihi, I-IV, ‹stan- de’Encausse, Hélène Carrère, Tamamlanmam›fl Rusya,
bul 1957-1963. çev. Reflat Uzmen, ‹stanbul 2003.
Daniflmend, ‹smail Hami, ‹zahl› Osmanl› Tarihi Eco, Umberto, Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil
Kronolojisi, I-V, ‹stanbul 1971. Aray›fl›, çev. Kemal Atakay, ‹stanbul 2004.
Do¤ufltan Günümüze Büyük ‹slâm Tarihi, X-XII, ‹lmi Fontana, Josep, Çarp›t›lm›fl Geçmifle Ayna, Avrupa’n›n
Müflavir ve Redaktör: Hakk› Dursun Y›ld›z, ‹stanbul 1989. Yeniden Yorumlanmas›, çev. Nurettin Elhüseyni, ‹stanbul
2003.
Goffman, Daniel, Osmanl› Dünyas› ve Avrupa – 1300-
1700, çev. Ülkün Tansel, ‹stanbul 2004. Goff, Jacques Le, Gençlere Avrupa Tarihi, çev. Alp
Tümertekin, ‹stanbul 1997.
Hammer, Joseph von, Osmanl› Tarihi, I-II,
Gombrich, Ernst H., Genç Okurlar ‹çin K›sa Bir
[M.Ata’dan] Bugünkü Dille Özetleyerek Yazan: A.
Dünya Tarihi, çev.Ahmet Mumcu, ‹stanbul 1997.
Karahan, ‹stanbul 1990.
Hof, Ulrich Im, Avrupa’da Ayd›nlanma, çev. fiebnem
‹hsano¤lu, Ekmeleddin (ed.), Osmanl› Devleti ve Sunar, ‹stanbul 2004.
Medeniyeti Tarihi, I-II, ‹stanbul 1994, 1998.
Huang, Ray, Çin Tarihi – Bir Makro Tarih Yaklafl›m›,
‹nalc›k, Halil, Osmanl› ‹mparatorlu¤u, Klasik Ça¤ çev. Attila Sönmez, ‹stanbul 2005.
(1300-1600), çev. Ruflen Sezer, ‹stanbul 2003.
Kennedy, Paul, Büyük Güçlerin Yükselifl ve Çöküflleri
Iorga, Nicolae, Osmanl› ‹mparatorlu¤u Tarihi, Yay. (1500’den 2000’e Ekonomik De¤iflme ve Askeri
Haz. Erhan Afyoncu, çev. Nilüfer Epçeli, I-V, ‹stanbul Çat›flmalar), çev. Birtane Karanakç›, Ankara 1991.
2005.
Lee, Stephen J., Avrupa Tarihinden Kesitler- 1494-
Itzkowitz, Norman, Osmanl› ‹mparatorlu¤u ve ‹slâmî 1789, çev. Ertürk Demirel, Ankara 2002.
Gelenek, çev. ‹smet Özel, ‹stanbul 1989.
McNeill, William H., Dünya Tarihi, çev. Alaeddin
Karpat, Kemal (haz.), Osmanl› ve Dünya, ed. Mustafa fienel, Ankara 1994.
Arma¤an, ‹stanbul 2000.
Smith, Preserved, Rönesans ve Reform Ça¤›, çev.
Mantran, Robert, 16-18. Yüzy›llarda Osmanl› ‹mpara- Serpil Ça¤layan, ‹stanbul 2001
torlu¤u, çev. M.A.K›l›çbay, Ankara 1995. Tilly, Charles, Zor Sermaye ve Avrupa Devletlerinin
Osmanl› Ansiklopedisi – Tarih / Medeniyet / Kültür, I- Oluflumu, çev. Kudret Emiro¤lu, Ankara 2001.
VII, Yay›n Kurulu: M. Arma¤an - Ö. Eren - ‹. Kara - A. ‹slâm Dünyas› ve Ortado¤u
Özcan - B. fiahin, ‹stanbul 1993.
Cambridge Resimli ‹slam Ülkeleri Tarihi, ed. Francis
Öztuna, Y›lmaz, Büyük Türkiye Tarihi, I-XIV, ‹stanbul Robinson, çev. Zülal K›l›ç, ‹stanbul 2005.
1978.
Hodgson, M. G. S., ‹slâm’›n Serüveni, I-III, tercüme
Öztuna, Y›lmaz, Büyük Osmanl› Tarihi. Osmanl› kurulu: Ercüment Akat, Mete Akçok vd., ‹stanbul 1993.
Devleti’nin Siyasî, Medenî, Kültür, Teflkilât ve San‘at
Tarihi, I-X, ‹stanbul 1994. Karpat, Kemal, Ortado¤u’da Osmanl› Miras› ve
Ulusçuluk, çev. Recep Boztemur, Ankara 2001.
Öztuna, Y›lmaz, Osmanl› Devleti Tarihi, I-II, Ankara
Lewis, Bernard, Ortado¤u - H›ristiyanl›¤›n
1998.
Do¤uflundan Günümüze Ortado¤u’nun 2000 Y›ll›k Tarihi-
Öztuna, Y›lmaz, Resimlerle Türkiye Tarihi, ‹stanbul çev. Mehmet Harmanc›, ‹stanbul 1996.
1970.
Lewis, Bernard, Tarihte Araplar, çev. Hakk› Dursun
Öztuna, Y›lmaz, Devletler ve Hanedanlar- Türkiye Y›ld›z, ‹stanbul 2001.
(1074-1990), II, Ankara 1996. Öztuna, Y›lmaz, Devletler ve Hanedanlar - ‹slâm
Shaw, Stanford, Osmanl› ‹mparatorlu¤u ve Modern Devletleri, I, Ankara 1996.
Türkiye, I-II, terc. Mehmet Harmanc›, ‹stanbul 1994. Toynbee, Arnold J., Dünya, Bat› ve ‹slam, çev.
Türkiye Tarihi, Osmanl› Devleti, Yay›n Yönetmeni: Abdullah Zerrar, ‹stanbul 2002.
Sina Akflin, II-IV, ‹stanbul 1997. Balkanlar
Uzunçarfl›l›, ‹. Hakk›, Osmanl› Tarihi, I-IV (III-IV. Balkanlar El Kitab› – Tarih, Derleyenler: Osman
ciltler ikifler kitap), Ankara 1983. Karatay – Bilgehan A. Gökda¤, I, Ankara 2006.
Yücel, Yaflar-Sevim, Ali, Türkiye Tarihi, I-IV, Ankara Brown, L. Carl (der.), ‹mparatorluk Miras›,
1990-1992. Balkanlar’da ve Ortado¤u’da Osmanl› Damgas›, çev. Gül
Dünya ve Avrupa Ça¤al› Güven, ‹stanbul 2000.
Baykal, Bekir S›tk›, Yeni Zamanda Avrupa Tarihi, II/1, Karpat, Kemal, Balkanlarda Osmanl› Miras› ve
Ankara 1988. Ulusçuluk, çev. Recep Boztemur, Ankara 2004.
Braudel, Fernand, II. Felipe Dönemi’nde Akdeniz ve Todorova, Maria, Balkanlar› Tahayyül Etmek, çev.
Akdeniz Dünyas›, I-II, çev. Mehmet Ali K›l›çbay, Ankara Dilek fiendil, ‹stanbul 2003.
1994. Bilim, Kültür, Tarih, Co¤rafya
Burke, Peter, Avrupa’da Rönesans, çev. Uygar Abac›, Babinger, Franz, Osmanl› Tarih Yazarlar› ve Eserleri,
‹stanbul 2004. çev. Çoflkun Üçok, Ankara 1982.
Cardini, Franco, Avrupa ve ‹slam, çev. Gürol Koca, Berkes, Niyazi, Türkiye’de Ça¤dafllaflma, Ankara
‹stanbul 2004. 1973.
Chaunu, Pierre, Ayd›nlanma Ça¤›, Avrupa Uygarl›¤›, Faroqhi, Suraiya, Osmanl› Tarihi Nas›l ‹ncelenir?, çev.
çev. Mehmet Ali K›l›çbay, ‹zmir 2000. Zeynep Altok, ‹stanbul 1999.
358 Gümüflçü, Osman, Tarihi Co¤rafya, ‹stanbul 2006. Türk ‹ngiliz ‹liflkileri, 1583-1984 (400. Y›l Dönümü),
‹hsano¤lu, Ekmeleddin, Osmanl›lar ve Bilim, ‹stanbul Yay. Baflbakanl›k Bas›n-Yay›n ve Enformasyon Genel
2003. Müdürlü¤ü, Ankara 1985.
TAR‹H EL K‹TABI

McEvedy, Colin, Modernça¤ Tarih Atlas› 1483-1815, Unat, Faik Reflit, Osmanl› Sefirleri ve Sefaretnameleri,
çev. Ayflen Anadol, ‹stanbul 2003. Ankara 1992.
McEvedy, Colin, Yak›nça¤ Tarih Atlas› 1815-2000, Valensi, Lucette, Venedik ve Bâb-› Âli, çev. A. Turgut
çev. Ayflen Anadol, ‹stanbul 2003. Arnas, ‹stanbul 1987.
McEvedy, Colin, Ortaça¤ Tarih Atlas›, çev. Ayflen Celalî ‹syanlar›
Anadol, ‹stanbul 2004. Akda¤, Mustafa, Celâli ‹syanlar› (1550-1603), Ankara
Pitcher, Donald Edgar, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun 1963.
Tarihsel Co¤rafyas›, çev. Bahar T›rnakç›, ‹stanbul 1999. Griswold, William J., Anadolu’da Büyük ‹syan, 1591-
Ronan, Colin A, Bilim Tarihi-Dünya Kültürlerinde 1611, ‹stanbul 2000.
Bilimin Tarihi ve Geliflmesi, çev. E. ‹hsano¤lu-Feza Koçu, Reflat Ekrem, Da¤ Padiflahlar›, ‹stanbul 2001
Günergun, Ankara 2003. (Roman).
fieflen, Ramazan, Müslümanlarda Tarih-Co¤rafya Âyânl›k
Yaz›c›l›¤›, ‹stanbul 1998.
Hathaway, Jane, Osmanl› M›s›r’›nda Hane
Tekeli, Sevim- Kahya, Esin vd., Bilim Tarihine Girifl, Politikalar›,Kazda¤l›lar›n Yükselifli, ‹stanbul 2002.
Ankara 1999.
Karagöz, R›za, Canikli Ali Pafla, Ankara 2003.
Osmanl› Diplomasisi, Antlaflmalar› ve
Kapitülasyonlar Mert, Özcan, XVIII ve XIX. Yüzy›llarda Çapano¤ullar›,
Ankara 1980.
Ah›shal›, Recep, Osmanl› Teflkilat›nda Reisülküttâbl›k
(XVIII.Yüzy›l), ‹stanbul 2001. Nagata, Yuzo, Muhsin-zâde Mehmed Pafla ve Âyânl›k
Müessesesi, ‹zmir 1999.
Ahmed Resmî Efendi, Viyana ve Berlin
Sefâretnâmeleri, sadelefltiren: Bedriye Ats›z, ‹stanbul 1980. Özkaya, Yücel, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Âyânl›k,
Ankara 1994.
Aktepe, Münir, Mehmed Emnî Beyefendi (Pafla)’nin
Rusya Sefâreti ve Sefâretnâmesi, Ankara 1989. Uzunçarfl›l›, ‹. Hakk›, Meflhur Rumeli Âyanlar›ndan
Tirsinikli ‹smail ve Y›l›k-o¤lu Süleyman A¤alar ve Alemdar
Ba¤›fl, Ali ‹hsan, Osmanl› Ticaretinde Gayrimüslimler
-Kapitülasyonlar, Avrupa Tüccarlar›, Beratl› Tüccarlar, Mustafa Pafla, ‹stanbul 1942.
Hayriye Tüccarlar›- (1750-1839), Ankara 1998. Lale Devri ve Patrona ‹syan›
Barbaro, Josaphat, Anadolu’ya ve ‹ran’a Seyahat, 1730 Patrona ‹htilali Hakk›nda Bir Eser: Abdi Tarihi,
çeviri ve notlar: Tufan Gündüz, ‹stanbul 2005. haz. Faik Reflit Unat, Ankara 1943.
Ça¤dafl Türk Diplomasisi: 200 Y›ll›k Süreç – Aktepe, Münir, Patrona ‹syan› -1730, ‹stanbul 1958.
Sempozyuma Sunulan Tebli¤ler, haz. ‹smail Soysal, Ankara (Alt›nay), Ahmet Refik, Lale Devri, haz. Dursun
1999. Gürlek, ‹stanbul 1997.
Davison, Roderic H., Osmanl› Türk Tarihi (1774- ‹stanbul Arma¤an›, IV, Lale Devri, haz. Mustafa
1923), çev. Mehmet Moral›, ‹stanbul 2004. Arma¤an, ‹stanbul 2000.
Erim, Nihat, Devletleraras› Hukuku ve Siyasi Tarih Destârî Sâlih Tarihi, Patrona Halil Ayaklanmas›
Metinleri (Osmanl› ‹mparatorlu¤u Antlaflmalar›), I, Ankara Hakk›nda Bir Kaynak, haz. Bekir S›tk› Baykal, Ankara
1953. 1962.
Girgin, Kemal, Osmanl› ve Cumhuriyet Dönemleri ‹repo¤lu, Gül, Gölgemi B›rakt›m Lale Bahçelerinde,
Hariciye Tarihimiz (Teflkilat ve Protokol), Ankara, 1994. ‹stanbul 2003 (Roman).
Herbette, Maurice, Fransa’da ‹lk Daimi Türk Elçisi Koçu, Reflat Ekrem, Patrona Halil, ‹stanbul 2001
Moral› Esseyyid Ali Efendi (1797- 182), çev. Erol (Roman).
Üyepazarc›, ‹stanbul 1997.
Montague, Mary, Türkiye: 1717-1718’de Lale Devri
K›nl›, Onur, Osmanl›’da Modernleflme ve Diplomasi, Bafllar›nda, çev. R. Ekrem Koçu, ‹stanbul 1939.
Ankara 2006.
Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin Fransa
K›nl›, Onur, Osmanl›’da Modernleflme ve Diplomasi, Sefâretnâmesi, haz. Beynun Akyavafl, Ankara 1993.
Ankara 2006.
Matbaa
Koçu, Reflad Ekrem, Osmanl› Muahedeleri ve
Kapitülasyonlar -1300-1920- ve Lozan Muahedesi, ‹stanbul Ad›var, A. Adnan, Osmanl› Türklerinde ‹lim, gelifltiril-
1934. mifl 4. bask›, haz. Aykut Kazanc›gil - Sevim Tekeli, ‹stanbul
Kuran, Ercümend, Avrupa’da Osmanl› ‹kamet 1982.
Elçiliklerinin Kuruluflu ve ‹lk Elçilerin Siyasi Faaliyetleri Babinger Franz, Müteferrika ve Osmanl› Matbaas›,
(1793-1821), Ankara 1968. çev. Nedret Kuran – Burço¤lu, ‹stanbul 2004.
Kütüko¤lu, Mübahat, Osmanl› - ‹ngiliz ‹ktisadî Ersoy, Osman, Türkiye’ye Matbaan›n Girifli ve ‹lk
Münasebetleri (1580-1838),I, Ankara 1974. Bas›lan Eserler, Ankara 1959.
Kütüko¤lu, Mübahat, Osmanl›-‹ngiliz ‹ktisadî Ersoy, Osman, XVIII. ve XIX. Yüzy›llarda Türkiye
Münasebetleri (1838-1850), II, ‹stanbul 1976. Ka¤›t, Ankara 1963.
Sander, Oral, Anka’n›n Yükselifli ve Düflüflü - Osmanl› Gerçek, Selim Nüzhet, Türk Matbaac›l›¤›, ‹stanbul
Diplomasi Tarihi Üzerine Bir Deneme-, Ankara 1987. 1939.
Tuncer, Hadiye, Tuncer, Hüner, Osmanl› Diplomasisi Gerçek, Selim Nüzhet, Türk Matbuat›, Derleyen: Ali
ve Sefaretnameler, Ankara 1998. Birinci, Ankara 2002.
Kolo¤lu, Orhan, Bas›mevi ve Bas›n›n Gecikme Kurt, ‹smail, Para Vak›flar›, ‹stanbul 1996. 359
Sebepleri ve Sonuçlar›, ‹stanbul (tarihsiz). Mantran, Robert, XVI. Ve XVII. Yüzy›llarda ‹stanbul’-

OSMANLILAR VE DÜNYA
Necatio¤lu, Halil, Matbaac› ‹brahim-i Müteferrika ve da Gündelik Hayat, çev. M. Ali K›l›çbay, ‹stanbul 1991.
Risâle-i ‹slâmiye, Ankara 1982. Orhonlu, Cengiz, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda fiehirci-
Kabacal›, Alpay, Türk Kitap Tarihi, I, ‹stanbul 1989. lik ve Ulafl›m Üzerine Araflt›rmalar, der. Salih Özbaran,
‹zmir 1984.
fien, Adil, ‹brahim Müteferrika ve Usulü’l-Hikem fî
Nizâmi’l-Ümem, Ankara 1995. Ortayl›, ‹lber, Osmanl› Toplumunda Aile, ‹stanbul
2000.
Toplum ve Ekonomi
Ortayl›, ‹lber, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda ‹ktisadi ve
V. Milletleraras› Türkiye Sosyal ve ‹ktisat Tarihi Sosyal De¤iflim, Makaleler I, Ankara 2004.
Kongresi- Tebli¤ler, Marmara Üniversitesi Türkiyat
Osmanl›’dan Cumhuriyet’e - Problemler,
Araflt›rma ve Uygulama Merkezi – ‹stanbul 21-25 A¤ustos
Araflt›rmalar, Tart›flmalar, Yay›ma Haz. Hamdi Can
1989, Ankara 1990. Tuncer, ‹stanbul 1998.
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun Ekonomik ve Sosyal Özvar, Erol, Osmanl› Maliyesinde Malikâne
Tarih, 1600-1914, editör: Halil ‹nalc›k – Donald Quataert, Uygulamas›, ‹stanbul 2003.
çev. Ayfle Berktay vd., II, ‹stanbul 2004.
Pamuk, fievket, Osmanl›-Türkiye ‹ktisadî Tarihi 1500-
Osmanl› Uygarl›¤›,Yay. Haz. Halil ‹nalc›k – Günsel 1914, ‹stanbul 2005.
Renda, I-II, Ankara 2004. Pamuk, fievket, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Paran›n
Akda¤, Mustafa, Türkiye’nin ‹ktisadî ve ‹çtimaî Tarihi, ‹stanbul 1999.
Tarihi, II, ‹stanbul 1974. Pamuk, fievket, ‹stanbul ve Di¤er Kentlerde 500 Y›ll›k
Bretten, Michael Heberer von, Osmanl›’da Bir Köle. Fiyatlar ve Ücretler - 1469-1998, Ankara 2000.
Brettenli Michael Heberer’in An›lar› 1585-1588, çev. Sayar, Ahmet Güner, Osmanl›’dan 21. Yüzy›la –
Türkis Noyan, ‹stanbul 2003. ekonomik, kültürel ve devlet felsefesine ait de¤iflmeler,
Cezar, Yavuz, Osmanl› Maliyesinde Bunal›m ve ‹stanbul 2001.
De¤iflim Dönemi (XVIII. yy.’dan Tanzimat’a Mali Tarih), Tabako¤lu, Ahmet, Türk ‹ktisat Tarihi, ‹stanbul 1986.
‹stanbul 1986. Tabako¤lu, Ahmet, Gerileme Dönemine Girerken
Cizakça, Murat, Risk Sermayesi Özel Finans Osmanl› Maliyesi, ‹stanbul 1985.
Kurumlar› ve Para Vak›flar›, ‹stanbul 1993. Tabako¤lu, Ahmet, ‹ktisat Tarihi – Toplu Makaleler, I
Cohen, Amnon, Osmanl› Kudüs’ünde Loncalar, çev. ‹stanbul 2005.
Nurettin Elhüseyni, ‹stanbul 2001. Yediy›ld›z, Bahaeddin, XVIII. Yüzy›lda Türkiye’de
Dumont, Paul – Georgeon, François (ed.), Vak›f Müessesesi, Ankara 2003.
Modernleflme Sürecinde Osmanl› Kentleri, çev. Ali Berktay, Yüksel, Hasan, Osmanl› Sosyal ve Ekonomik
‹stanbul 1996. Hayat›nda Vak›flar›n Rolü (1585-1683), Sivas 1998.
Dursun, Davut, Osmanl› Devleti’nde Siyaset ve Din, Zilfi, Madeline C. (ed.), Modernleflmenin Efli¤inde
‹stanbul 1989. Osmanl› Kad›nlar›, çev. Necmiye Alpay, ‹stanbul 2000.
Eldem, Edhem – Goffman, Daniel - Masters, Bruce, Hukuk, Kanun
Do¤u ‹le Bat› Aras›nda Osmanl› Kenti - Halep, ‹zmir ve Akman, Mehmet, Osmanl› Devleti’nde Kardefl Katli,
‹stanbul, çev. Sermet Yalç›n, ‹stanbul 2000. ‹stanbul 1997.
Faroqhi, Suraiya, Osmanl›’da Kentler ve Kentliler, çev. Akman, Mehmet, Osmanl› Devleti’nde Ceza
Neyyir Kalyc›o¤lu, ‹stanbul 1994. Yarg›lamas›, ‹stanbul 2004.
Faroqhi, Suraiya, Osmanl› Kültürü ve Gündelik Akgündüz, Ahmet, Osmanl› Kanunnâmeleri ve Hukukî
Yaflam, çev. Elif K›l›ç, ‹stanbul 1997. Tahlilleri, I-IX, ‹stanbul 1990-1996.
Faroqhi, Suraiya, Osmanl› Dünyas›nda Üretmek, An›l, Yaflar fiahin, Osmanl›’da Kad›l›k, ‹stanbul 1993.
Pazarlamak, Yaflamak, çev. Gül Ça¤al› Güven-Özgür Aslan, Nâsi, ‹slâm Yarg›lama Hukukunda fiühudü’l-
Türesay, ‹stanbul 2003. Hal, Juri, Osmanl› Devri Uygulamas›, ‹stanbul 1999.
Gedikli, Fethi, Osmanl› fiirket Kültürü-XVI.-XVII. Ayd›n, M. Akif, ‹slam-Osmanl› Aile Hukuku, ‹stanbul
Yüzy›llarda Mudarebe Uygulamas›, ‹stanbul 1998. 1985.
Genç, Mehmet, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Devlet ve Ayd›n, M. Akif,, Türk Hukuk Tarihi, ‹stanbul 2001.
Ekonomi, ‹stanbul 2000. Bay›nd›r, Abdülaziz, ‹slâm Muhakeme Hukuku
‹nalc›k, Halil, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun Ekonomik (Osmanl› Devri Uygulamas›), ‹stanbul 1986.
ve Sosyal Tarihi, 1300-1600, I, çev. Halil Berktay, ‹stan- Cin, Halil – Akgündüz, Ahmet, Türk Hukuk Tarihi, I,
bul 2000. ‹stanbul 1995.
‹nalc›k, Halil, Osmanl› ‹mparatorlu¤u, Toplum ve Mumcu, Ahmet, Osmanl› Hukukunda Zulüm Kavram›,
Ekonomi, ‹stanbul 1993. Ankara 1985.
Karpat, Kemal, Osmanl› Modernleflmesi - Toplum, Mumcu, Ahmet, Tarih ‹çindeki Genel Geliflimi ‹le
Kuramsal De¤iflim ve Nüfus, çev. A. Zorlu Durakan – K. Birlikte Osmanl› Devleti’nde Rüflvet, ‹stanbul 1985.
Durakan, Ankara 2002. Ortayl›, ‹lber, Hukuk ve ‹dare Adam› Olarak Osmanl›
Kenano¤lu, M. Macit, Osmanl› Millet Sistemi – Mit ve Devleti’nde Kad›, Ankara 1994.
Gerçek, ‹stanbul 2004. Üçok, Çoflkun – Mumcu Ahmet, Türk Hukuk Tarihi,
Khoury, Dina Rizk, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Ankara 1982.
Devlet ve Taflra Toplumu. Musul, 1540-1834, çev. Ülkün
Tansel, ‹stanbul 2003.
TAR‹H EL K‹TABI

360

You might also like