Professional Documents
Culture Documents
me/tarihogretmeni )
Telegram kanalımızın linkidir
DAVETLİSİNİZ
11. SINIF
TARIH
DERS NOTLARI
HAZIRLAYAN
OSMAN EMİR
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
✓ Şehzadelerin sancağa çıkma uygulamasına son veren “Kafes Usulü” uygulamasına geçilmiştir.
o Şehzadeler Topkapı Sarayı'nda eğitim almaya başlamışlardır.
o Şehzadeler ülkeyi tanımadan, halktan uzak kalmışlardır.
o Devlet işlerinde yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmadan yetişmişlerdir.
o Tahta geçtiklerinde saray çevreleri tarafından kolayca yönlendirilmişlerdir.
o Sancağa son çıkan padişah III. Mehmed olmuştur.
OSMAN EMİR 1
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
Osmanlı Devleti'nin XVII. yüzyılda yönetim, ekonomi, toplumsal ve askerî alanlarda yaşadığı
sorunlar zamanla Batı karşısında sahip olduğu üstünlüğün azalmasına neden olmuştur.
Bütün bu sonuçlar merkezî otoritenin zayıflamasına devlete olan güvenin sarsılmasına neden
olacak, iç sorunlar, ayaklanmalar artacaktır. Devletin her alanda genel başarısı azalacaktır.
XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti'nde idari, askerî, ekonomik ve sosyal alanlarda yaşanan sorunlar,
devlet yöneticilerini ıslahat (iyileştirme) yapmaya itmiştir.
✓ Osmanlı Devleti'nin Duraklama Dönemi (XVII. Yüzyılda) dış politikası mevcut sınırları
korumak, gücü oranında yeni kazançlar sağlamaktır.
✓ XVII. Yüzyılda Osmanlı Devleti doğuda İran ve Rusya ile batıda ise Venedik, Avusturya,
Lehistan ile siyasi ve askeri mücadelelerde bulunmuştur.
OSMAN EMİR 2
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
✓ III. Mehmed ordunun başında sefere çıkarak 1596’da Haçova Meydan Muharebesi'ni yaptı.
o Bu zaferle Eğri, Kanije ve Estergon kaleleri ele geçirilmiştir.
o Haçova zaferi, Osmanlı Devleti'nin batıda kazandığı son meydan muharebesidir.
Bu anlaşmayla iki devlet arasındaki diplomatik ilişkilerde mütekabiliyet esası belirleyici oldu.
Mütekabiliyet, karşılıklı denk olma durumu anlamına gelir.
Devletler arası ilişkilerde maruz kalınan davranışa aynı şekilde karşılık verme prensibidir.
OSMAN EMİR 3
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
Osmanlıların bütün zor şartlara rağmen en küçük bir yılgınlık göstermeden büyük bir azim ve
sebatla otuz sekizinci günde kaleyi fethetmeleri “Uyvar önünde bir Türk gibi kuvvetli” deyimini
tarihe mal etmiştir.
OSMAN EMİR 4
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
Bu antlaşma ile 1578’den beri aralıklarla devam eden 61 yıllık savaş durumu sona ermiştir.
Bu antlaşma ticari yasakları da kaldırıp eski tarihî yolların yeniden canlanmasını sağlamıştır.
XVII. yüzyılın ilk yarısında Safevilerle giriştikleri yoğun mücadele sebebiyle askerî güçlerinin
büyük kısmını İran üzerine seferber eden Osmanlı Devleti, Otuz Yıl Savaşları ile uğraşan
Avrupa’nın güçsüz ve zayıf durumundan istifade edememiştir.
Strateji: Devletler arası ilişkilerde, bir devletin çıkarlarını korumak ve hedeflerine ulaşmak
amacıyla kullanabileceği yöntem ve araçlar olarak tanımlanır.
Tehdit: Bir devletin egemenlik hakları, toprak bütünlüğü, rejimi, toplumsal ve ekonomik yapısına
yönelik oluşabilecek iç ve dış tehlikeler olarak tanımlanır.
OSMAN EMİR 5
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
✓ Hotin Kalesi kuşatmışsa da Yeniçerilerin disiplinsiz ve lakayt tavırları nedeniyle kale alınamamış
ve taraflar arasında Hotin Antlaşması (1621) imzalanmıştır.
Hotin Antlaşması 1621
o Hotin Antlaşması Lehistan’la imzalanan ilk resmi antlaşmadır.
o Hotin Kalesi Osmanlı Devleti’ne verilecek.
o Lehistan, Kırım Hanlığına senelik vergi vermeye devam edecek.
o Hotin Antlaşması ile; Lehistan Osmanlı Devleti'ne tazminat ödeyecek.
o Lehistan'ın Osmanlı topraklarına müdahalesi önlendi.
o Bu seferden yeniçerilerin isteksizliği nedeniyle sonuç alınamamıştır.
o II. Osman savaş sırasındaki disiplinsiz tutumlarından dolayı Yeniçeri Ocağı'nı
kaldırmaya karar vermiştir.
OSMAN EMİR 6
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
OSMAN EMİR 7
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
OSMAN EMİR 8
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
✓ Kuşatmayı kaldırarak Belgrad'a geri çekilen Osmanlı ordusu düştüğü bozgundan kurtulamamış,
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa idam edilmiştir.
✓ Viyana Kuşatması’nın hezimetle sonuçlanmasının siyasi olduğu kadar idari, sosyal, ekonomik ve
kültürel sonuçları da önemliydi.
✓ İkinci Viyana hem Osmanlı Devleti hem de Avrupa tarihinde bir dönüm noktasıdır.
✓ 1683 yılı gerek Avrupa’nın gerekse Osmanlı Devleti için tarihin akışını değiştirmiştir.
Avrupa’nın savunmadan saldırıya geçişinin ilk aşamasıdır.
OSMAN EMİR 9
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
Kutsal İttifak
✓ Osmanlı ordusunun Viyana önlerinde bozguna uğraması, Avrupa’da heyecana yol açtı.
o Osmanlı Ordusunun düştüğü bu durum Avrupalı devletlerini ümitlendirmiştir.
✓ II. Viyana Kuşatması’ndaki bozgundan sonra 1699 yılına kadar, 16 yıl süren savaşlarda 5 ayrı
devlete karşı 5 ayrı cephede savaşan Osmanlı Devleti başarısız oldu.
o Osmanlının Avrupa’daki yenilmez imajı sarsıldı.
✓ Karlofça Antlaşması ile Osmanlı Devleti ilk kez büyük çapta toprak kaybetmiştir.
✓ Batı yönündeki egemenlik alanı daralmış, Osmanlı Devleti'nin nüfusu azalmış, buna bağlı olarak
da devletin vergi gelirlerinde düşüş yaşanmıştır.
✓ Osmanlılar için Macaristan ve Tuna boylarının kaybı, dış siyaset ve diplomaside yeni bir
dönemin başlangıcı olmuştur.
OSMAN EMİR 10
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
✓ Osmanlı Devleti Karlofça Antlaşması ile ilk defa yabancı devletlerin (İngiltere ve Hollanda) ara
buluculuğunu kabul etmek zorunda kalmıştır.
o Bu kabullenme Osmanlı için önemli bir itibar kaybıdır.
✓ Osmanlı Devleti’nde ilk büyük toprak kaybının yaşandığı Karlofça Antlaşması ile bir daha
toparlanamayacağı uzun bir savunma dönemine girmiştir.
✓ Karlofça Antlaşması’ndan sonra devlet idaresinde bürokratik unsurlar, askerî unsurlara göre
daha fazla ön plana çıkmaya başladı.
o Reis’ül küttab (dışişlerinden sorumlu divan üyesi) Mehmet Rami Efendi’nin hemen
Karlofça’dan sonra sadrazamlığa getirilmesi bunun göstergesidir.
Konjonktürel İttifak
✓ Birden çok Avrupa Devleti ile aynı anda savaşacak güce sahip olmayan Osmanlı Devleti, bu
dönemde Avrupa siyasetindeki mevcut duruma göre dönemin durum ve şartlarını menfaatleri
doğrultusunda gözeterek konjonktürel ittifaklar kurmuştur.
Konjonktürel İttifak: Bir devletin içinde bulunduğu dönemin durum ve şartlarını menfaatleri
doğrultusunda gözeterek kurduğu dostluk ilişkilerine denir.
✓ Karlofça Antlaşmasından sonra Fransa, Osmanlı Devleti nezdinde giderek itibarını kaybetmeye
başladı ve bu boşluğu İngiliz ve Hollandalılar doldurdu.
o Levant ticaretinde (Doğu Akdeniz ticareti) üstünlüğü elinde bulunduran Fransa, ticari
faaliyetlerde büyük düşüşler yaşadı.
✓ Bütün bu süreç ve ortaya çıkan yeni dengeler Osmanlı Devleti'nin diplomasiye önem vermesine ve
güncel politikalara göre ittifaklar kurmasına yol açmıştır.
✓ Karlofça Anlaşması’nın Osmanlı Devleti üzerindeki bir diğer etkisi de iç işlerinde önemli
gelişmelere yol açmasıydı.
o Ülkenin ekonomik kaynaklarıyla birlikte moral kaynağı da yok olmuş, yüzyıllardır var
olan Müslümanların hâkim millet olduğu olgusu zedelenmişti.
o Bu sosyo-psikolojik değişim, devletin kötüye giden işlerini düzeltmenin yolunun klasik
düzeni tesis etmekle mümkün olacağı şeklindeki düşüncenin yıkılmasına yol açmıştı.
o Artık Osmanlı ıslahatları kendi iç dinamiklerinden çok Avrupa ilham alınarak
yapılmaya çalışıldı.
OSMAN EMİR 11
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
✓ Luther, başta endüljans satışı olmak üzere kilisenin maddi uygulamalarına 95 maddelik bildiri ile
karşı çıkmış ve Avrupa’da dinî ayrışmalar başlamıştır.
✓ Protestanlarla Alman imparatoru arasında yirmi beş yıl süren bir savaş sonrasında 1555’te
Augsburg (Ogsburg) Antlaşması imzalanmıştır.
✓ Protestanlar bu antlaşma ile önemli haklar elde etmiş ve Katoliklerle eşit konuma gelmiştir.
o Her ne kadar bu antlaşma Almanya’daki ayrılıkları sona erdirmeyi amaçlasa da biri
Protestan diğeri Katolik olmak üzere iki Almanya’yı ortaya çıkarmıştır.
✓ Avrupa geneline yayılmaya başlayan Lutherci hareketlere karşı Papalık, Katolik reformunu
gerçekleştirmek zorunda kalmıştır.
o Bu reformla Katolik Hristiyanlığa karşı girişilen hareketlerin hızı kesilmeye çalışılmış
ancak alınan kararlar Katolikler ile Protestanların anlaşmasını imkânsız hâle getirmiştir.
OSMAN EMİR 12
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
o XVI. Yy. sonlarından itibaren, özellikle Avusturya ve İspanya kralları papa ile iş birliği
yaparak Protestanlara ve Protestanlığı benimsemiş prenslere baskı kurmaya başlaması,
o Katolik İspanya, Hollanda’yı işgal edip Batı Avrupa’da yayılmacı bir politika izlemesi,
o Avusturya Kralı Ferdinand, Protestanlara inanç özgürlüğü mahiyetindeki Augsburg
Anlaşması’nı ihlal etmesi,
o Protestan din adamlarını sınır dışı edip Protestan öğretilerini yaktırması,
o Protestanların 1618’de Prag’da Ferdinand’ın danışmanlarını hükümet binasının
camından aşağı attırması,
gelişmeleri sonucu Avrupa'da 30 Yıl Savaşları olarak isimlendirilen 1618-1648 savaşlarını başlatmıştır.
✓ Habsburg Kralı Ferdinand Almanya genelinde Protestanlara karşı büyük bir savaş başlatmıştı,
hızlı bir şekilde Protestanlaşan küçük Alman prensliklerini işgale başladı.
Savaşın Tarafları
o Protestan Birliği: Fransa, Danimarka, Bohemya (Çek Cumhuriyeti’nde bir bölge), İsveç,
Norveç, Hollanda, İngiltere, Protestan Alman Prenslikleri
✓ Dinî sebepler ile başlayan mücadelelerde din faktörü zamanla önem kaybetmiş ve siyasi sebepler
ön plana çıkmıştır. Katolik olan Fransa’nın bir süre sonra Protestan ittifakına dâhil olması da
bunu kanıtlar niteliktedir.
o Almanya’nın tek yönetim altında birleşerek güçlenmesini çıkarlarına aykırı bulan Katolik
Fransa Protestan ittifakının yanında savaşa katılmıştır.
✓ Bu gelişmeler barış görüşmelerini hızlandırmış ve Otuz Yıl Savaşları’na dâhil olan devletlerin
çoğunun katılımı ile barış gerçekleşmiştir. 1648’de Katolik müttefikler ile Protestanlar arasında
Westphalia Barışı imzalandı.
OSMAN EMİR 13
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
✓ Avrupa’da dinî etkenlerin yerini modern diplomasi almış ve uluslararası alanda modern
devletler hukukunun temelleri atılmıştır.
✓ Evrensel imparatorluklar yerini ulusal krallıklara ve ulus devletlerine bırakmıştır.
✓ Modern devlet anlayışı Avrupa’da Westphalia Antlaşması’ndan itibaren ortaya çıkmıştır.
✓ Modern devlet anlayışında kilisenin, devlet ve toplum üzerindeki etkisinin azaltılması esastır.
✓ Böylece merkezî otoritenin, ülkede tek hâkim güç olması sağlanmıştır.
✓ Modern devletlerde merkezî bir ordu bulunur ve
✓ Merkezî otoritenin koyduğu hukuk kuralları her zaman geçerlidir.
✓ Westphalia Barışı sıradan bir antlaşma metninin çok daha ötesindeydi.
o Bu metin, artık devletlerin daha seküler (dünyevi) bir düzlemde pozisyon aldığını, papalık
makamının devletin hâkimiyet sahasına artık daha fazla karışamayacağına, devlet
çıkarlarının savaşlarda birincil husus olduğuna işaret ediyordu.
✓ Westphalia düzeni günümüzdeki egemenlik anlayışı ve uluslararası toplum için modern bir
başlangıç noktası oldu.
Westphalia Antlaşması’nın Giriş Metni: “Bundan sonra Avrupa, kendi yasalarına göre hareket eden, kendi siyasal ve
ekonomik çıkarlarını izleyen, serbestlik içinde ittifaklar kuran ve bozan, savaş ile barış arasında, güç dengesi kurallarına
göre durum değiştiren, elçi gönderip kabul eden bağımsız ve özgür devletlerden oluşacaktır. Devletlerin üzerinde, onların
ilişkilerini düzenleyen herhangi bir üstün otorite yoktur. Çıkar çatışmaları güç kullanarak çözümlenmektedir.”
OSMAN EMİR 14
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
✓ İspanyolların Amerika’ya ve Portekizlilerin Hint Okyanusu'na yaptığı keşifler daha ileri düzeyde
denizcilik faaliyetlerinin gerekliliğini ortaya çıkarmıştı.
o Bu nedenle 16. yüzyılda İngiltere, Hollanda ve Fransa gibi deniz güçleri, okyanuslardaki
faaliyetlerini sürdürmek ve geliştirmek için büyük paralar harcamaya başladı.
o XVI. yüzyıl sonunda iyi silahlanmış ve ekonomik yönden desteklenmiş okyanus
denizciliği, Avrupa siyaseti üzerinde büyük bir etki meydana getirdi.
İngiltere
✓ İngiltere, 16. yüzyıl sonunda İspanya’yı mağlubiyete uğratarak deniz hâkimiyetine son verdi.
✓ Bir ada devleti olmasının sağladığı avantajla hızlı bir şekilde dünya ticaretine açılan İngiltere, 17.
yüzyılda İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’ni kurarak İngiliz sömürgeciliğinin ilk ciddi temelini attı.
✓ İngiltere, doğudan batıya büyük bir coğrafyadaki kaynakları kontrol eden bir deniz imparatorluğu
hâline geldi. İngiltere’ye bu yıllarda “üzerinde güneş batmayan imparatorluk” unvanı verilmiştir.
Hollanda
✓ Hollanda, XVII. yüzyıl başlarında Hollanda Doğu Hindistan Şirketi’ni kurdu. Bu şirket sayesinde
Hollandalılar, Ümit Burnu’ndan Doğu Hint adalarının ucuna kadar uzanan bölgede büyük bir
sömürge imparatorluğu meydana getirdi.
✓ Hollandalı tekne sahipleri Avrupa teknelerinin yarısına hâkim olarak dünya deniz taşımacılığının
büyük kısmını ele geçirip bütün Avrupa’nın ticaret aracıları hâline geldi. Böylece Hollanda ticari
ve mali gücü ile kısa zamanda Avrupa'nın önde gelen devletlerinden biri oldu.
OSMAN EMİR 15
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
Fransa
✓ Dönemin diğer bir deniz gücü olan Fransa, XVI. yüzyılda siyasi istikrarını sağlayarak sanayisini
ve özellikle de deniz ticaretini güçlendirdi.
✓ Ardından denizaşırı bölgelerde yayılma faaliyetlerine girişen Fransa, Amerika kıtasına açılarak
zenginliğini artırmaya çalıştı.
✓ Fransa sömürgeci ülkeler arasında ilk defa Afrika Kıtası’na yönelen ülkedir.
Ticaret Gemilerinden Savaş Gemilerine: Hollandalılar ve İngilizler başlangıçta iyi silahlanmış yelkenli ticaret
gemilerini savaşlarda kullanarak donanmalarındaki gemi sayılarını artırmışlardı. XVII. yüzyıl sonlarına kadar
devam eden savaşlarda tüccar kaptanlara güvenilmeyeceğini anlayan bu iki devlet, askerî disiplini sağlamaya
yönelik tedbirler aldı. Bunun için tüccar kaptanların yerine deniz subayları tercih edildi ve savaşta tüccar
gemilerine duyulan bağımlılık azaltıldı. Böylece savaş gemisi yapımı başlatılarak savaşta kullanılan ticaret
gemileri tasfiye edildi. Artık okyanuslarda yelkenli savaş gemileri, donanmanın esasını oluşturdu.
Rusya
✓ Rusya, coğrafi konum bakımından kuzeyindeki buzlarla kaplı denizler ile güneyinde Boğazlar’a
ve Karadeniz’e sahip Osmanlı Devleti arasında sıkışıp kalmış, sıcak denizlere çıkışı olmayan bir
ülke konumundaydı.
✓ Rusya, XVII. yüzyılın sonlarında tahta geçen Çar I. Petro'nun belirlediği politikalarla büyük
devlet olma yolunda önemli adımlar atmaya başlamıştır.
✓ Bu politika doğrultusunda; Baltık Denizi üzerinden Atlas Okyanusu'na açılma, Osmanlı
egemenliğinde yer alan Balkanlar (Panslavizm), Karadeniz ve Boğazlar ile Kafkaslar üzerinden
Anadolu'ya doğru ilerleyerek Akdeniz'e ulaşma politikalarını hayata geçirmek istiyordu.
Köle Ticareti: Köle, bütünüyle başka bir insanın malı olan, herhangi bir eşya gibi alınıp satılabilen kişiye
denilirdi. Kölelik, eskiçağlardan XIX. yüzyıla kadar çeşitli biçimlerde varlığını sürdürdü. İnsanların
köleleştirilmeleri; savaşta tutsak edilmek, bir suç nedeniyle cezalandırılmak, borcunu ödeyememek veya köle
ana babadan dünyaya gelmek ile oluyordu. Avrupa kolonileri içinde iş gücünden yararlanılan Amerikalı
yerliler yani Kızılderililer ilk kölelerdendir. Bu durum Afrika’dan yüklü miktarda ve uygun fiyata köleler
getirilinceye kadar sürdü. Köle ticaretinin üç ayağı vardır. Bunlardan biri Avrupa’dan ticari malların Afrika’ya
ihracatıdır. Bu ticaretin ikinci ayağını oluşturan Afrika hükümdarları ve tüccarları, 1440 yılından 1900 yılına
kadar köle ticareti içinde aktif rol oynadılar. Her köle karşılığında Afrikalı hükümdarlar Avrupalılardan yüklü
miktarda ticari mal temin ettiler. Yeni Dünya’da esirlerin işgücü ile üretilen pamuk, şeker, tütün, pekmez gibi
ticari malların Amerika’dan Avrupa’ya nakli ise üçüncü ve son ayağını teşkil etti. Köle ticaretinde ön plana çıkan
ülkeler: İspanya, Portekiz, Fransa, İngiltere, İskoçya, Almanya, Danimarka ve Hollanda. Zaman içinde
denizcilikte güçlenen İngiltere köle ticaretinde lider konumuna geldi.
OSMAN EMİR 16
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
✓ 1700 İstanbul Antlaşması ile Azak Denizi kıyılarına yerleşen Ruslar ilk kez Karadeniz'e çıkış
için üs elde etmişlerdir.
✓ Ardından Rus tüccarlar, 1739 Belgrad Antlaşması ile Osmanlı gemileri aracılığıyla Karadeniz'de
ticaret yapma hakkına sahip olmuşlardır.
✓ Rusya, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım'ın Osmanlı egemenliğinden ayrılmasını
sağlamış, 1783'te Kırım'ı ilhak ettiğini açıklamış, 1792 Yaş Antlaşması ile de Osmanlı Devleti'ne
bu durumu kabul ettirmiştir.
✓ Yaş Antlaşması’na göre Osmanlı Devleti Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu resmen kabul etti. Bu
durum aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin Karadeniz hâkimiyetinin zayıfladığının göstergesi oldu.
OSMAN EMİR 17
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
OSMAN EMİR 18
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
✓ XVIII. yüzyıl devletler arası politika ve çıkar çatışmalarında diplomasi ve ittifaklar ön plana
çıkmıştır. Ülke çıkarları dönemin en belirleyici unsurudur.
✓ Yüzyılın başında, Kutsal İttifak savaşları sonucunda 1699 Karlofça Antlaşması ve 1700 İstanbul
Antlaşması ile yaşanan büyük ölçekli toprak kayıpları, Osmanlı dış politikasında değişime
gidilmesine neden olmuştur.
✓ Kuruluştan itibaren yürütülen fetih politikası yerine, "kaybedilen yerlerin geri alınması"
politikası benimsenmiştir.
✓ 1718 Pasarofça Antlaşması ile yeni toprak kayıplarının yaşanması üzerine, "mevcut toprakları
koruma" politikasına geçilmiştir.
✓ Bu gelişmeler yönetim, ordu ve halk arasında huzursuzluklar yaşanmasına neden olmuştur.
✓ 18. yüzyıl, Osmanlı Devleti'nin Avrupa karşısında gerileme yaşadığı devir olarak tarihe geçmiştir.
✓ Bu dönemde en fazla Avusturya ve Rusya ile savaşılmıştır.
OSMAN EMİR 19
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
OSMAN EMİR 20
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
Osmanlı-Avusturya İlişkileri
✓ Osmanlı-Venedik Savaşı’na başlangıçta ses çıkarmayan Avusturya, sıranın kendine geleceğini
düşündüğünden tarafsız kalmaktan vazgeçti.
✓ Osmanlı Devleti'nin Rusya ve Venedik karşısındaki bu başarıları ile yeniden güçlenmesi ihtimali
Avusturya'yı endişelendirmiştir.
✓ Mora'nın yeniden Osmanlının eline geçmesiyle Karlofça Antlaşması'nın bozulduğunu iddia eden
Avusturya, Osmanlı Devleti'ne savaş açmıştır. (1716)
✓ Osmanlı ordusu bir taraftan Venedik ile mücadele ederken bu yeni durum karşısında gücünü
bölmek zorunda kalmıştır.
✓ Sadrazam Silahtar Ali Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Tuna Nehri kıyısında
Petervaradin’de Avusturya ordusu ile karşılaştı. Taktik hatalar sonucu Osmanlı ordusu
Petervaradin’de bozguna uğradı.
✓ Avusturya’nın Belgrad'ı alıp ilerlemeye başlaması üzerine Osmanlı Sadrazamı Damat İbrahim
Paşa’nın barış isteği ve kapitülasyonlar nedeniyle Osmanlı topraklarında çıkarları bulunan
İngiliz ve Hollanda elçilerinin girişimiyle 1718’de Pasarofça Antlaşması imzalandı.
✓ Karlofça sonrası kaybedilen yerleri geri alma girişimlerinde Rusya ve Venedik’e karşı verdiği
mücadelelerde başarılı olan Osmanlı Devleti, Avusturya-Venedik ittifakına karşı başarısız oldu.
OSMAN EMİR 22
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
OSMAN EMİR 23
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
OSMAN EMİR 24
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
✓ Rusların, Osmanlı Devleti'ne ait Balta kasabasına saldırması sonrası Kırım Hanı, Kırım Giray’ın
1769’daki seferi ile savaş başlamıştır.
✓ Ancak Kırım Giray’ın ölümü üzerine yerine geçen Devlet Giray, Osmanlı Devleti’ne destek olmak
bir yana Kırım’da bile düzeni sağlayamamıştır.
✓ Ayrıca Sadrazam Mehmed Emin Paşa’nın ordunun sevk ve idaresindeki yetersizliği, gerekli
erzak hazırlığının yapılmaması, askerlerin maaşlarının zamanında ödenmemesi gibi sebepler
de Osmanlı kuvvetlerini zor duruma sokmuştur.
✓ Buna karşın Rus ordusunun daha hazırlıklı ve disiplinli olması, Osmanlı kuvvetlerini zor duruma
düşürmüştür. 1769-1770 kışında Rus orduları, Tuna’ya kadar ilerlemiş ve Eflâk ile Boğdan’ın
merkezi durumunda olan Bükreş’i işgal etmiştir.
✓ 1770’teki muharebede 100.000 kişilik Osmanlı ordusunun yaklaşık üçte biri şehit olmuş, bir o
kadarı da kaçarken Tuna’da boğulmuştur. Mühimmat, top ve tüfekle birlikte ordunun bütün
erzakı da Rusların eline geçmiştir.
✓ Yaşanan bu olumsuz gelişmeler karşısında III. Mustafa savaşın ağır sonuçlarına dayanamayarak
1774 yılı başında vefat etmiş, savaşı sona erdiren Küçük Kaynarca Antlaşması I. Abdülhamid’in
iktidarı sırasında imzalanmıştır.
OSMAN EMİR 25
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
✓ Kırım’ın Osmanlı Devleti’yle olan bağlılığına son vermiş, Kırım’ı müstakil bir hanlık hâline
getirmiş ve böylece Kırım, Osmanlı Devleti’nin himayesinden çıkmıştır. Bununla beraber dinî
bakımdan Kırım’ın halifeye bağlılığı devam etmiştir.
o Osmanlı Devleti, ilk defa halkı tamamen Türk ve Müslüman olan bir toprağı
kaybetmiştir.
o Osmanlı Devleti siyasal ilişkilerde ilk defa halifeliğin dinsel gücünden yararlanmıştır.
Böylece, Kırım ile dini ve kültürel bağların devam ettirilmesi amaçlanmıştır.
o Yeniçeri Ocağının yozlaştığı dönemde askerî boşluğu dolduran Kırım’ın askerî
kuvvetlerinden mahrum kalmıştır.
✓ Rusya, Osmanlı ülkesinde istediği yerlerde konsolosluk açabilecek ve İstanbul’da sürekli elçi
bulundurabilecektir.
o Rusya’nın, Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmasına ortam hazırlanmıştır.
✓ Rusların İstanbul’da bir Ortodoks Kilisesi inşasına izin verilmiş ayrıca Rusya bu kilisenin
himayesini üstlenmiştir. Ruslar, kutsal yerleri serbestçe ziyaret edebilmiştir.
o Rusya, Küçük Kaynarca Antlaşması ile İstanbul’da bir Ortodoks Kilisesi inşa ederek burada
ibadet edenleri himayesi altına alma hakkını elde etmiştir.
o Küçük görünen bu taviz, Rusya’nın daha sonraları Osmanlı Devleti’ne müdahale etme
hakkına sahip olduğu iddiasının gerekçesini oluşturmuştur.
(Antlaşma maddelerinin kasıtlı olarak yanlış yorumlanması Ruslara, Osmanlı Devleti’ne
müdahale imkânı tanımıştır.)
o Antlaşmanın orijinal metinlerinde olmamasına rağmen Ruslar, Fransızca metne Ortodoks
Hristiyanların himayesinin Ruslara verildiğini yazmışlar, bu sayede dünya kamuoyunun
Osmanlı Devleti'ne baskı kurmasına çalışmışlardır.
✓ Osmanlı Devleti tarihinde ilk kez savaş tazminatı ödemek zorunda kalmıştır. (4,5 milyon ruble)
✓ Osmanlı Devleti, uluslararası siyasette büyük bir güç kaybına uğrarken Rusya güç kazanmıştır.
✓ Küçük Kaynarca ve sonrasındaki gelişmeler Osmanlı Devleti’nin bekası için bir dönüm noktasıydı.
✓ Bu antlaşma akabinde Osmanlı Devleti hem iç işlerinde ve hem de uluslararası ilişkilerde dış
güçlerin müdahalesine açık hâle geldi.
✓ Bu savaşta Rusların Balkan topraklarında hızla ilerlemesi, bölgede güçlü bir Rusya istemeyen
Avusturya ve Prusya’yı endişelendirmiş ve iki ülke antlaşma yapılması için aracılık yapmıştır.
1768 - 1774 Osmanlı - Rus Savaşı sırasında Fransa ve İngiltere, Amerika'daki bağımsızlık mücadelesi
nedeniyle birbirleriyle savaşa girmişti. Bu durum Rusya'nın Avrupa'da daha rahat hareket
etmesine olanak sağlamıştır.
OSMAN EMİR 26
DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ 1595 1774
Rusya ve Kırım
✓ Küçük Kaynarca Antlaşması'yla Kırım'ın bağımsız hâle getirilmesi, Rusya'nın Akdeniz'e inme
planları açısından son derece önemli bir adımdı.
✓ Ruslar, Kırım'ı tamamen ele geçirmek için faaliyetlerine devam ettiler.
✓ Kırım yöneticileri, Osmanlı ile Rusya arasında ikiye bölündü ve millî birlik bozuldu.
✓ Ruslar, iç karışıklıkları bahane ederek Kırım'ı işgal ettiler ve Rus yanlısı Şahin Giray'ı Kırım
hanı seçtirdiler (1777).
✓ Bu durum Osmanlı Devleti'ni savaş hazırlıkları yapmaya itti. Fransızların arabuluculuğu ile iki
taraf arasında 1779'da Aynalıkavak Tenkihnamesi imzalandı (1779).
✓ Tenkihname: Eskiyi esas alarak yeniden düzenleme yapma anlamına gelir.
✓ Aynalıkavak Tenkihnamesi ile, Kırım'da bulunan Rus askerleri geri çekildi, Osmanlı Devleti de
Şahin Giray'ı Kırım hanı olarak tanımak zorunda kaldı.
✓ Ancak bir süre sonra çıkan ayaklanmaları bahane eden Rusya, Kırım'ı işgal ederek topraklarına
kattığını ilan etti (1783).
✓ Osmanlı Devleti, 1787 - 1792 yıllarında Rusya ile yaptığı ve başarsız olduğu savaşlar sonucunda,
1792 Yaş Antlaşması ile Kırım'ın Rusya'ya ait olduğunu kabul etmek zorunda kaldı.
OSMAN EMİR 27
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
✓ Roma Katolik Kilisesi, eğitim ve öğretimi tekeline almış ve serbest düşünmenin önünde bir engel
oluşturarak kendi ürettiği bilgiyi halka yaymış, bunun dışındakileri reddederek engellemişti.
✓ Farklı düşüncelerinde ısrar edip kilisenin felsefesine karşı çıkanlar aforoz edilerek dışlanmıştı.
✓ Bu öğretilere karşı çıkanlar ise Engizisyon mahkemelerinde yargılanmıştır.
o Engizisyon mahkemeleri ile kilise kendi ceza mekanizmasını oluşturmuş, bundan dolayı
da bilimsel çalışmalar ilerleyememiştir.
✓ Avrupa’da toplum iki sınıfa bölünmüştü: Ruhban ve aristokratların oluşturduğu birinci sınıf
insanlar ve Yoksul halkın oluşturduğu ikinci sınıf insanlar.
✓ Avrupa’da Orta Çağ boyunca egemen olan feodalite rejimine dayalı siyasi ve sosyal yapı XV.
yüzyıldan itibaren değişmeye başladı.
✓ Fransa ve İngiltere feodal sistem zayıflamış ve mutlakıyet rejimi güçlenmiştir.
✓ Yaşanan bu değişimler dönemin en büyük siyasi ve sosyal otoritesi olan Katolik Kilisesinin
çıkarlarına uymuyordu.
o Kralların güçlenmesi, feodal yapıyı siyasi güç olarak kullanan kilisenin de siyasi
otoritesini kaybetmesi anlamına geliyordu.
✓ İşte bu duruma karşı Avrupa’da faaliyet alanlarını genişleterek yükselmek isteyen burjuvazi,
kilisenin bu kısıtlayıcı ve aşağılayıcı yaklaşımından kurtulmak istemiştir.
o Bu durum, savaşlar için paraya ihtiyaç duyan krallar ve asillerin tek umudu horlanan
tüccarlar olmaya başlayınca değişmiştir.
o Bu nedenle tüccarlara karşı duyulan horlama ve aşağılama duygusu, yerini hayranlık ve
saygıya bırakmıştır. Kendilerinden borç alındığı ölçüde tüccarların istekleri kabul edilmiş
ve koşullar iyileştirilerek serbest ticaret yapmalarına göz yumulmuştur.
o Böylece Avrupa’da burjuvazinin aristokrat sınıfa karşı yükselişi hızlanmıştır.
OSMAN EMİR 1
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
✓ Burjuvazi sınıfının yükselişe geçtiği dönemde Avrupa, İslam kültür ve medeniyeti ile sistemli bir
temasa geçmiştir. Arapça ilim ve felsefe eserleri Latinceye tercüme edilmiştir.
✓ XI. yüzyıldan XVI. yüzyıla kadar geçen süreçte Batı, İslam dünyasından yaptığı çevirilerle
skolastik düşünce yüzünden yitirdiği Eski Yunan felsefesini yeniden keşfetmiştir.
✓ Böylelikle Avrupa, Orta Çağ boyunca kendisini bağlayan otoritelerin baskısına karşı çıkarak
bilimsel aydınlanmayı başlatmış ve akıl tutulmasından kurtulmayı başarmıştır.
Aydınlanma ile birlikte özgür düşüncenin önü açılarak kiliseye karşı alternatif dünya görüşü
oluşturulmuştu.
Rönesans
✓ “Yeniden doğuş” anlamına gelen Rönesans, XV. yüzyılın sonunda İtalya’da başlamıştır.
✓ Rönesans, Avrupa ülkelerinde görülen bilim, güzel sanatlar ve edebiyat alanındaki gelişmeleri
ifade eder.
o Bu dönemde, Avrupa’da radikal değişimler yaşanmıştır.
✓ XIV. Yüzyıldan itibaren bazı bilim insanları Yunan ve Roma dönemine ait kaybolmuş veya
unutulmuş el yazmalarını araştırmış ve yayımlamıştır.
✓ Avrupalılar bu eserleri İslâm dünyası aracılığıyla unutmaktan kurtulmuş ve yeniden hatırlamıştır.
✓ Roma, Venedik ve Floransa’da ilk akademiler ve halk kütüphaneleri açılmıştır.
o Bu çalışmaları yapan aydınlar daha sonra hümanist olarak adlandırılmıştır.
✓ Hümanist akım; şair ve yazar Petrarca (Petrarka) ile başlamış ve hümanistlerin çalışmaları,
matbaanın gelişimi ile daha da yaygınlaşmıştır.
✓ Rönesans ile birlikte Yunan ve Roma dönemine artan ilgi, Avrupa’da edebiyatın yanında resim
ve heykel gibi sanatların da canlanmasını sağlamıştır.
✓ Bu süreci Fransa, Hollanda, Almanya ve İngiltere gibi birçok Avrupa ülkesinde benimsenmiştir.
✓ Rönesans sanatçıları, dinî ve toplumsal tabuyu önemsemeden sanat yapmayı ilke edinmiştir.
OSMAN EMİR 2
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
Rönesans'ın Gelişimi
✓ İtalya’da başlayan Rönesans, Hristiyanların Papayı ziyareti sonucunda Avrupa ’ya yayıldı.
✓ İtalya'da edebiyat (Dante, Petrarca, Bocaccio), resim (Leonardo Da Vinci, Rafaello, Bellini)
mimari (Michelangelo, Donatello)
✓ Fransa’da bilim ve siyaset (Rabelais, Calven, Montaigne)
✓ Almanya'da dinî metinler (Erasmus, Luther)
✓ İngiltere'de edebiyat (Shakespeare)
✓ İspanya'da edebiyat (Cervantes)
✓ Polonya'da astronomi ve bilim (Copernicus) alanlarında Rönesans'ın gelişmeler görülür.
Rönesans’ın Sonuçları
✓ Özgür düşüncenin temeli atıldı.
✓ Avrupa ülkelerinde bilim, sanat, edebiyat alanlarında yeni bir dünya görüşü ortaya çıktı. Bu
görüşle birlikte skolastik düşünce terk edildi.
✓ Deney ve gözleme dayanan pozitif düşünce bu sayede ortaya çıktı.
✓ Rönesans’ın bir diğer sonucu da reform hareketlerinin başlamasına zemin olmasıdır.
Rönesans ve Osmanlı
✓ Osmanlı Devleti Rönesans hareketleri başladığında en güçlü olduğu dönemi yaşıyordu.
✓ Osmanlı bilim, teknik ve mimari alanlarda Avrupa’dan ileri düzeyde idi.
✓ Bu sebeple Osmanlı Devleti, Avrupa’da yaşanan bu gelişmelerden yararlanma ihtiyacı duymadı.
✓ Fakat Avrupa devletleri Rönesans’ın etkisiyle bilimsel ve askerî alanda hızlı bir şekilde geliştiler.
Reform
✓ Reform, Avrupa’nın modern çağa geçerken uğradığı dönüşümün önemli bir gelişmesidir. Din
ve kilise, yüzyıllardır toplumun temelini oluşturduğu için Reform, Avrupa’yı derinden sarsmıştır.
✓ Dinî değişim gerek devletler arasında gerekse devletlerin kendi içerisinde büyük mücadelelere
neden olmuştur.
✓ Yeniden düzenleme anlamına gelen reform, Yeni Çağ başlarında Avrupa’da meydana gelen dinî
düzenlemeleri ifade etmektedir.
✓ XVI. yüzyılda Katolik mezhebindeki bozulmalarla ilk olarak Almanya’da başlayan reform
İngiltere, Fransa ve Kuzey Avrupa ülkelerine de yayılmıştır.
✓ Reformu başlatan kişi Katolik Kilisesi'ni eleştiren fikirleriyle öne çıkan Alman din adamı Martin
Luther'dir.
✓ Reform öncelikle Almanya’da başlamasının nedenleri: İncil’in öncelikle Almancaya çevrilmesi,
Matbaanın Almanya’da yoğun olarak kullanılması ve Almanya’nın ulusal birlikten yoksun olması
(merkezî otorite olmaması).
OSMAN EMİR 3
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
Reformun Gelişimi
✓ Martin Luther, Katolik Kilisesinin yanlış uygulamalarını eleştiren ve Tanrı ile kul arasına kimsenin
giremeyeceğini belirten 95 maddelik bir bildiriyi Wittenberg Kilisesinin kapısına astı (1517).
✓ Luther'in düşünceleri fakir Alman halkı tarafından desteklendi. Papa tarafından aforoz edilen
Luther, Alman prenslerinin himayesinde yasak olmasına rağmen İncil'i Almancaya çevirdi.
✓ Papayı savunan Kutsal Roma Germen İmparatoru Şarlken, Luther ve Alman prensleriyle çatışmaya
girdi. 1529'da başlayan savaşlar 1555 Ogsburg Antlaşmasıyla sona erdi.
✓ Ogsburg Antlaşması sonucunda, Protestanlık mezhebi kuruldu. Papa ve Şarlken Protestan
mezhebini tanıdı. Alman prensleri istedikleri mezhebi seçmekte özgür oldular.
✓ Alman prensleri ülkelerindeki dinî işlerin mutlak hâkimi hâline geldiler.
✓ Almanya'dan Avrupa'ya yayılan Reform düşüncesi Fransa'da Calven'in çalışmalarıyla yayılmış,
Nantes Fermanı (1598) ile Kalvenizm bir mezhep olarak resmen tanınmıştır.
✓ İngiltere'de Kral VIII. Henry, Reform'la ortaya çıkan yeni düşüncelerin halkı arasında yayılmasını
sağlamıştır.
✓ İngiliz Kilisesini papa ve Katolik hâkimiyetinden çıkararak kendi kontrolüne almış ve
İngiltere'de Anglikan Kilisesini kurmuştur.
✓ İskoçya (Presbiteryenlik), Norveç, İsveç ve Danimarka da Protestan mezhebinin kabul gördüğü
diğer Avrupa ülkeleri olmuştur.
OSMAN EMİR 4
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
Hümanizm
✓ XIV. Yüzyıldan itibaren bazı bilim insanları Yunan ve Roma dönemine ait kaybolmuş veya
unutulmuş el yazmalarını araştırmış ve yayımlamıştır.
✓ Avrupalılar bu eserleri İslâm dünyası aracılığıyla unutmaktan kurtulmuş ve yeniden hatırlamıştır.
✓ Roma, Venedik ve Floransa’da ilk akademiler ve halk kütüphaneleri açılmıştır. Bu çalışmaları
yapan aydınlar daha sonra hümanist olarak adlandırılmıştır.
✓ Hümanist akım; şair ve yazar Petrarca (Petrarka) ile başlamış ve hümanistlerin çalışmaları,
matbaanın gelişimi ile daha da yaygınlaşmıştır.
✓ Hümanizm, insanı değer kabul eden, onu her şeyin ölçütü olarak tanımlayan, insanın doğasını,
yeteneklerini, sınırlarını veya ilgilerini konu edinen bir felsefi akımdır.
✓ Bu anlayışa göre insan, yeryüzündeki yaşantısında mutlu olmalıdır.
✓ Hümanizm, edebiyat, bilim, sanat alanlarında ortaya çıkmıştır. Hümanizmin önemli temsilcileri
arasında: Dante, Petrarca (Petrark), Montaigne (Monteyn), Erasmus ve Cervantes (Servantes)
sayılmaktaydı.
Sekülerleşme
✓ Sekülerleşmenin sözlük anlamı, dünyevîleşmek demektir.
✓ Protestanlığın ortaya çıkması ile Papalık, Hristiyanların üzerindeki dinî, politik ve ekonomik
üstünlüğünü kaybetmiştir.
o Böylece Hristiyanlığın devlet ve toplum hayatındaki etkisi azalmış ve sekülerleşme adı
verilen kavram ortaya çıkmıştır.
✓ Sekülerizm, dinî olanın karşıtı anlamına gelmektedir.
✓ Sekülerizm, bir düşünce akımı veya bir hayat tarzı olarak Protestan ülkelerde ortaya çıkmıştır.
✓ Katolikliğe bir tepki olarak doğan Protestan söylem, beraberinde sekülerleşmeyi getirmişti.
o Sekülerizmde insan aklının dini bağlardan ayrılması ve dinin bir vicdan meselesi haline
getirilmesi istenmiştir.
✓ Din, kamu hayatından giderek ayrıştırılmış, kişiye özel hâle getirilerek manevi dünyanın inşasına
kaydırılmıştır. Böylece Batı’da din sosyal önemini de yitirmiştir.
✓ Orta çağ Avrupası’nda Papa ilahi liderken imparator ise dünyevi bir liderdi.
o Reform hareketleriyle birlikte kilise dışlandı, feodal devletler güç kaybetti ve ulusal
krallıklar kuvvetlendi.
✓ Avrupa’da egemenlik kavramı ve bağımsızlık önem kazanmaya başladı.
✓ Devletler arasındaki ilişkiler sekülerleşmeye başladı.
OSMAN EMİR 5
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
✓ XVII. yüzyıl Akıl Çağı olarak adlandırılırken XVIII. yüzyıl Aydınlanma Çağı olarak
adlandırılmıştır. Rönesans ve Reform sonrasında XVII. ve XVIII. Yüzyılda Avrupa’ya egemen olan
bilimsel ve akılcı düşünce sistemi yıllarına Aydınlanma Çağı adı verilmiştir.
✓ Aydınlanma; Avrupa’da ilk olarak İngiltere’de toplumsal değişimle başlamış, Fransa’da özgürlük
hareketine dönüşmüş ve Almanya’da da felsefi temelleri atılmıştır.
✓ Böylece tüm dünyayı etkileyecek bir modernleşme hareketi hâline gelmiştir.
✓ Aydınlanma Çağı, akılcı düşüncenin önünde engel olan eski, geleneksel ve değişmez kabul edilen
tüm düşünce ve görüşlerin kaldırılmasını öngören gelişmeleri kapsayan dönemdir.
✓ Aydınlanmacı düşünürler doğa, insan, akıl, din, tanrı, bilim gibi kavramları eski bilgilerden
arındırarak akıl, deney ve gözlem yoluyla yeniden anlama yoluna gittiler.
✓ Aydınlanmacı düşünürler; akıllarıyla kavrayamadıkları, deney ve gözlem yoluyla
kanıtlayamadıkları bilgileri reddetme yoluna gittiler.
✓ Haçlı Seferleri ile Doğu'nun bilgi birikimi ve zenginliklerinin Avrupa'ya taşınması, İslam biliminin
gelişmesi ve Müslümanların Eski Yunan-Roma eserlerini tercüme etmeleri:
o Bilimsel ve teknolojik gelişmelere sebep olmuştur.
✓ Bilimsel ve teknolojik gelişmeler:
o Coğrafi Keşifler, Feodalitenin yıkılışı, Merkezî krallıkların güçlenmesi, Bilginin hızla
yayılmasını sağladı.
✓ Coğrafi Keşifler Feodalitenin yıkılışı Merkezî krallıkların güçlenmesi Bilginin hızla yayılması:
o Rönesans Hareketleri ve Reform Hareketlerini ortaya çıkardı.
✓ Rönesans Hareketleri ve Reform Hareketleri:
o Hümanizm ve özgür düşüncenin ortaya çıkması, Skolastik düşüncenin yıkılması,
Pozitif bilimlerin değer kazanması, Ulus Devlet anlayışının ortaya çıkmasını sağladı.
✓ Ve tüm bu gelişmelerin sonucu olarak:
o Akıl Çağı ve Aydınlanma Çağı doğdu.
OSMAN EMİR 6
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
Copernicus (1473-1543)
✓ Güneş Sistemi’ni keşfetmiş, Dünya’nın yuvarlak olduğunu ve Güneş’in etrafında döndüğünü
ispatlamış ve teorisini 1543’te yayımlamıştır.
✓ Copernicus, bu teorisiyle kilise tarafından dogma hâline getirilen Aristo ve Batlamyus’un
öğretilerine karşı çıkmıştır. Bu sebeple Copernicus’un yeni teorisi, modern bilimsel devrimin
başlangıcı sayılmıştır.
Machiavelli (1469-1527)
✓ XVI. yüzyılda eserler veren Machiavelli Aydınlanma Dönemi’nde yeni toplumun ve yeni devletin
şekillenmesine yardımcı olmuştur.
✓ “Hükümdar” adlı kitabında Machiavelli, İtalya’da siyasi birliğin ancak güçlü bir hükümdarla
sağlanabileceği fikrini ortaya atmıştır.
✓ “Hükümdarın önünde onu sınırlayacak hiçbir engel olmamalıdır.” diyen Machiavelli; din ve
ahlak kurallarının bile hükümdarı durdurmaması gerektiğini ileri sürmüştür.
✓ Machiavelli, bir yandan siyaseti din kurallarından ayırarak laikleştirmiş bir yandan da dini,
devletin denetimine alarak iktidarın bir aracı hâline getirmeye çalışmıştır.
✓ Amacına ulaşma uğrunda her şeyi mubah gören “Makyavelizm” akımının doğmasına neden oldu.
Ona göre esas olan devletin birliğinin sağlanmasıdır.
OSMAN EMİR 7
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
✓ Thomas More, Sanayi Devrimi'nden çok sonra uygulamaya koyulan kadın erkek eşitliği, çalışma
saatlerinin sınırlandırılması, temel eğitimin genel, parasız ve zorunlu olması, sağlık
hizmetlerinin devletçe yerine getirilmesi, yaşlıların ve düşkünlerin devletçe gözetilmesi gibi
görüşlerin öncüsü sayılır.
✓ More açısından yönetici, seçimle işbaşına gelmeli ve görevini kötüye kullanmadığı sürece
işbaşında kalmalıdır.
✓ Halk kurultaylarında ülke meseleleri konuşulmalı, bunun dışında bir araya gelerek ülke
meselelerinin konuşulması ise yasaklanmalıdır. Savaş gerektiğinde savunma amaçlı yapılmalıdır.
OSMAN EMİR 8
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
✓ Krallar ve asillerin siyasi güç kazanması devletin kiliseden ayrı olabileceği fikri gelişmiştir.
✓ Orta Çağ’daki derebeylerin yerine krallar ortaya çıkmış ve merkezî yönetim güç kazanmıştır.
✓ Bu kralların yönetimi altındaki halklar, ulus olarak tanımlanmaya başlamış ve kral, otoritesini
ulusun varlığına dayandırmıştır.
✓ Bu süreçte devletin içeride ve dışarıda görevlerini yerine getirebilmesi için güçlü olması gerekliydi.
✓ Ulus-devletlerin kurulma sürecinde yaşanan mali sorunları çözmek için devletlerin sömürgeciliğe
yönelmesi, daimî ve merkezî bir ordu bulundurma zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır.
✓ Bu durum kralların hazinede sürekli altın bulundurmasını gerekli kılmış ve bu gereklilik
merkantilizmin doğmasına neden olmuştur.
✓ Avrupa’da nüfus, merkantilizmin amacı ile doğru orantılı olarak artırılmaya çalışılmıştır. Fazla
nüfus; ucuz iş gücü, fazla üretim, çok kazanç ve asker sayısının artması anlamına gelmektedir.
✓ Avrupalı devletlerin üretim ve ihracatı artırabilmek için kurdukları atölyeler, şehirleri büyük
merkezler hâline getirmiştir. Bu merkezlerin ihtiyacı olan iş gücü, Avrupa’da kırsaldan kente
göçlerin yaşanmasına sebep olmuştur.
✓ Feodal sistemin çökmesiyle, orduların yapısı değişmiş, ağır atlı birliklere dayalı küçük askerî
birlikler yerlerini sayıca daha kalabalık, ucuza mâl edilebilir mızraklı piyadeler öne çıkmıştı.
✓ Askerî ve teknolojik gelişmeler gemilerin geliştirilmesinde de görülmüştür.
✓ Denizcilik alanında yaşanan gelişmeler okyanus gemiciliğinin gelişmesini sağladı.
✓ Özellikle XVI. yüzyılın sonunda kadırgaların yerini kalyonların almasıyla kargo kapasitesi artmış,
deniz savaşlarında ve ticarette büyük değişimler yaşanmıştır.
OSMAN EMİR 9
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
OSMAN EMİR 10
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
Merkantilizm ve Osmanlı
✓ Merkantilizm, ülkelerin güç ve zenginliğinin sahip olduğu değerli madenlerle ölçülebileceği
fikrine dayanan bir ekonomik sistemdir.
✓ Merkantilizm, ithalatı (dış alım) kısıtlayıp, ihracatı (dış satım) teşvik ederek güçlü ve zengin bir
devlet inşa etmeyi amaçlayan milliyetçi bir ekonomik yaklaşımdır.
✓ Merkantilizme göre, zenginlik ve güç için ihracat artırılmalıdır.
✓ Merkantilist devletlerin amacı, ticaret yoluyla altın ve gümüş elde etmek olmuştur.
✓ 17. yüzyıldan itibaren merkantilist bir politika güden Avrupa'ya kıymetli maden akışı hızlanmıştır.
✓ Aynı tarihte Osmanlı ise kıymetli maden darlığı içine girmiştir.
✓ Osmanlı akçesinin istikrarını yitirmesi de bu dönemde başlamıştır.
✓ Takip eden dönemlerde Osmanlı parası, Batı Avrupa'daki maden akışına bağlı olarak sık sık değer
yitirmiştir.
✓ Osmanlı Devleti zaman zaman tedavüldeki parayı çekerek yerine değeri ayarlanmış akçe
çıkartmasına neden olmuştur. Bu para ayarlamalarına “sikke tashihi” denmiştir.
✓ Bazen de altın ve gümüş sikkelerin bakır oranı artırılmış veya sikkelerin hacmi küçültülerek “sikke
tağşişi” politikası uygulanmıştır.
✓ Avrupalılar, merkantilist ekonomi sistemi sayesinde zenginleşerek Askerî Devrim yaparak dünya
harp tarihi yeni bir döneme girdi ve savaşlarda üstünlük sağlaya başladılar.
✓ Bu gelişmelerle gelişen savaş teknolojisi beraberinde devlete büyük bir ekonomik yük getirdi.
✓ Zira askerî harcamaların büyük bir kısmı, tımarlardan sağlanan gelirlerle karşılanırken ateşli
silahlarla donatılmış sipahiler, savaşlarda etkili olamıyorlardı.
✓ Çözüm olarak sayı itibarıyla az olan kapıkulu askerlerinin sayısı birkaç kat arttırıldı ve ateşli
silahlarla donatıldı. Yeniçerilerin sayısını önce 30.000’e daha sonra da 50.000’e çıkarmıştır.
✓ Bu askerlere ulûfe ve bahşişlerin ödenmesi devlet ekonomisine büyük bir yük getirdi.
✓ Bu dönemde devşirme sistemi, Yeniçeri Ocağı’nın asker ihtiyacını karşılamada yetersiz kalmıştır.
✓ Bu sebeple İstanbul’a iş bulmak için gelen fakir delikanlılar bile ocağa alınmış ve asker açığı
kapatılmaya çalışılmıştır.
o Böylece ocağın yapısı bozulmuş ve dağıtılan ulufeler devlet hazinesine yük olmuştur.
✓ Avrupa’nın ilk daimî ordusu Yeniçeri Ocağı’nın bozulmasında en önemli etken, devşirme sistemi
kurallarına aykırı bir şekilde ocağa kayıt yapılmasıdır.
OSMAN EMİR 11
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
OSMAN EMİR 12
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
✓ Osmanlı vergi sistemi, temelde örfî ve şeri olmak üzere iki kısma ayrılmıştır.
o Öşür, haraç ve cizye gibi şeri vergiler; ayni veya nakdî olarak tahsil edilmiştir.
o Örfî vergiler ise devletin gerekli gördükçe şeri kurallara dikkat ederek değişik zamanlarda
halktan aldığı vergilerdir.
✓ XVI. yüzyıl boyunca Osmanlı Devleti’nin gelirleri, giderlerine oranla daha fazla artmış, XVII.
yüzyıldan itibaren ise bu durum tam tersine dönmüştür.
✓ Büyük ordular kurmak ve bu orduyu sürekli olarak eğitme zorunluluğu Osmanlının finansal
yapısını bozarken uzun ve yıpratıcı savaşlar, ekonomik sorunları daha da ağırlaştırmıştır.
✓ Girit Kuşatmasının yirmi dört yıl sürmesi ve II. Viyana Kuşatması ile başlayıp Karlofça
Antlaşması'na kadar süren on altı yıllık uzun savaş dönemi, devleti ekonomik olarak zora sokmuştur.
İltizam ve Mukataa
✓ XVII. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı Devleti’nde mali sıkıntılarla birlikte nakit ihtiyacının
artması, tımar topraklarının merkezî hazineye bağlanmasına yani iltizam hâline getirilmesine
sebep olmuştur.
✓ Genel anlamda iltizama vermek bir toprağın gelirlerinin açık artırma yoluyla bir süreliğine
kiraya verilmesi anlamına gelmektedir.
✓ İltizam, devlet gelirlerinin bir bölümünün peşin bir bedel karşılığında kişilere devredilerek
toplanması yöntemidir.
✓ Geliri dirlik olarak kimseye verilmeyen ve doğrudan merkez hazinesine aktarılan vergilere ve vergi
kaynaklarına mukataa denmektedir.
✓ Tımar sisteminin uygulandığı yerlerde, merkez hazinesinin nakit ihtiyacını karşılamak için
memleketin zengin vergi kaynakları, mukataa olarak ayrılmıştır.
✓ Mültezimler, peşin para ödeyerek vergi toplama hakkını aldıkları toprağın (mukataa) işlenmesinin
yanında, köylünün ve bölgenin yönetimiyle de ilgilenmeye başladılar.
✓ Devlet bu sistemle hazineye peşin para girmesini sağlamasına rağmen, zaman içinde
mültezimler köylüye baskı yapmaya başlayınca köylüler toprakları terk etmeye başladı.
✓ XVI. yüzyıldan itibaren savaşların uzun sürmeye başlaması ve tımar sisteminin sarsılması
sonucunda Osmanlı ordusunda asker sayısında azalmalar yaşandı.
✓ Asker ihtiyacı tüfek kullanan yeniçerilerin artırılmasını ve sekban, sarıca ve levent gibi ücretli
asker alımlarını gerekli kıldı.
OSMAN EMİR 13
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
Malikâne Sistemi
✓ 1695 yılında "malikâne usulü" olarak adlandırılan bu sistem defterdarlık tarafından ilan edilen bir
fermanla yürürlüğe girmiştir.
✓ Fermanın amacı sürekli değişen mültezimlerin fazla kâr sağlama amacıyla tahrip ettikleri vergi
kaynaklarını yeniden canlandırarak sürekli hâle getirmek ve değişmez bir mültezime
bırakmaktır.
✓ Malikâne sisteminde, tımar ve iltizam sistemi âdeta kaynaştırılmıştır. Merkezî hazinenin nakit
ihtiyacının giderek artmasıyla devlet, mukataaları mültezimlere ömür boyu tahsis etmeye
başlamıştır.
✓ Mukataaların ömür boyu kiralanma uygulamasına malikâne sistemi adı verilmiştir.
✓ Malikâne sistemi ile toprağın vergi gelirlerinin miras bırakılması hakkı getirilmiştir. Bu da
malikâne sahiplerine büyük güç kazandırmıştır.
✓ Büyük zenginliğe kavuşan bu gruplar, taşra yönetiminde daha çok sorumluluk almıştır.
✓ Malikâne sistemi ile ekonomik olarak güçlenen kişiler, Anadolu’da başıboş sekban, sarıca ve
levent gibi askerî grupları da bünyelerine katarak ekonomik güçlerinin yanı sıra askerî güce de
sahip olmuştur.
✓ XVIII. yüzyılda birçok âyan, büyük mukataa gelirleri olan bu mültezimlerin içinden çıkmıştır.
✓ Sistem sayesinde başlarda Osmanlı hazinesine önemli miktarda nakit para akışı sağlandı. Diğer
yandan uzun dönemde ise bu sistem beraberinde yeni sorunları getirdi.
✓ Malikâne sahiplerinin önemli bir kısmı İstanbul'da kalmaya ve mukataaları yasa dışı yollarla
iltizama vermeye başladı.
✓ Malikâneciler ayrıca vergi kaynaklarına devletin istediği özeni göstermeme eğilimine girdiler.
Malikâne sistemi 1840'ta resmen kaldırıldı.
Avarız Vergisi
✓ Osmanlı’da 16. yüzyılın sonlarında ihtiyaç hâlinde toplanan bir vergi olarak ortaya çıkmıştır.
✓ Ancak savaşların uzaması ve gelir kaynaklarının azalmasıyla düzenli olarak toplanmıştır.
✓ Hem Müslüman hem de gayrimüslimlerden alınan avarız vergisi, başlangıçta olağanüstü
hâllerde alınsa da zamanla devamlı hâle getirilmiştir.
✓ Avarız vergileri, artan hazine açıklarını kapatmada büyük bir paya sahip olmuştur.
✓ Osmanlı Devleti’nde savaşlara bağlı ekonomik sıkıntılar nedeniyle varlıklı kişilerden imdadiyye
adı altında yardımlar toplanmaya başlanmıştır. Zamanla adeta bir varlık vergisine dönüşmüştür.
✓ Önceleri sefer masraflarını karşılamak için koyulan ve “imdad-ı seferiyye” adı verilen bu vergi,
XVIII. yüzyıl sonlarından itibaren sürekli hâle getirilmiştir.
OSMAN EMİR 14
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
OSMAN EMİR 15
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
✓ Mevki sahibi olmak ve rakiplerini ortadan kaldırmak isteyenler, yeniçerileri çeşitli vaatlerle
yanlarına çekmek istemiştir.
OSMAN EMİR 16
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
OSMAN EMİR 17
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
Karayazıcı İsyanı
✓ Haçova Savaşı’nda, Sivas sancakbeyine vekâlet etmiş paralı bir asker olan Karayazıcı’nın devlete
karşı isyanı, ilk büyük Celâli İsyanı’dır.
✓ Sivas sancakbeyi görevinden alınınca işsiz kalan Karayazıcı; tımarları elinden alınan sipahileri,
başıboş sekban ve leventleri etrafına toplayarak yağma hareketine başlamıştır.
✓ Karayazıcı, isyanı bastırmak için gönderilen kuvvetler tarafından öldürülmüş olsa da bu isyan
hareketleri uzun süre devam etmiştir.
✓ Anadolu toprakları; Karayazıcı, Deli Hasan, Tavil Halil, Kalenderoğlu Mehmed, Canboladoğlu
gibi makam peşinde olan Celâli liderlerinin eşkıyalık hareketleriyle talan olmuştur.
OSMAN EMİR 18
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
Büyük Kaçgun
✓ Celâli İsyanlarının yarattığı en büyük sonuçlardan biri, “Büyük kaçgun” adıyla anılan Anadolu
köylüsünün geniş çaplı bir göçe başlamasıdır.
✓ Göç eden nüfusun büyük bir kısmı vergi toplayıcılarının ulaşamayacağı dağlara çekilmiş, bir
kısmı da daha emniyetli yerler olan surlarla çevrili şehirlere göç etmiş, kalanları ise Celâliler
arasına katılmıştır.
✓ Bu göçler sonucunda başta İstanbul olmak üzere büyük şehirler güvenli yerler olmaktan çıkmış,
bu şehirlerde asayiş ciddi bir sorun hâline gelmiştir.
✓ Büyük kaçgun sırasında köylüler merkeze ilettiği şikâyetlerde, zulümlerden kurtulamazlarsa
“terk-i diyar” eyleyeceklerini bildirmiştir.
✓ Bu şikâyetlerin hakikat olduğu 1603’teki olaylarda görülmüş ve bu tarihte, Anadolu köylüsünün
büyük bir kısmı mallarını ve hayvanlarını bile yanlarına almadan köylerini terk etmiştir.
✓ Büyük kaçgun esnasında köylerini terk edenlerin, toprağa bağlı olan ve vergi ödeyen köylüler
olması önemlidir.
Eyalet İsyanları
✓ Merkezî yönetimin otoritesinin zayıflamasına bağlı olarak merkezden uzak bazı eyaletlerde
ayaklanmalar çıkmıştır. Eflâk, Boğdan, Erdel, Yemen, Bağdat, Basra, Trablusgarp ve Kırım.
✓ Osmanlı İmparatorluğu’nun merkezi otoritesinin zayıflamasına bağlı olarak eyaletlerde otorite
boşluğu görülmesi
✓ Bazı eyalet yöneticilerinin rüşvet ve iltimasla göreve geldikleri için Liyakad sahibi
olmamalarının getirdiği sıkıntılar
✓ Eyaletlerdeki kötü yönetimin halkı isyana yöneltmesi
✓ Osman Devleti ile mücadele halinde olan, Avrupa devletlerinin eyalet yöneticilerini isyan
etmeleri için kışkırtmaları etkili olmuştur.
✓ 17. yüzyıl isyanlarında milliyetçi düşüncenin etkisi yoktur. Bu isyanlar neticesinde Osmanlı
topraklarından ayrılan bir eyalet yoktur.
OSMAN EMİR 19
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
Suhte İsyanları
✓ XVI. yüzyılda Sivas’ın batısında kalan Anadolu topraklarında Suhte Ayaklanmaları görülmüştür.
Bu isyanların genel sebebi, klasik medrese eğitiminin bozulmasıdır.
✓ Klasik medrese geleneğinin bozulmasında; ulema çocuklarının hak etmeden ayrıcalık kazanması,
ilmiyede yükselmenin rüşvet ve iltimasla olması, medreselere kapasitesinin üzerinde talebe
alınması gibi uygulamalar etkili olmuştur.
✓ Bunun yanında nüfus artışı ve enflasyon sebebiyle gençlerin yatılı ve burslu olan medreselere
sığınması, medreselerin işsiz güçsüzlerin geçim yeri hâline gelmesine sebep olmuştur.
✓ Enflasyon nedeniyle medreselerin geliri de azalınca maddi koşullar yoksul öğrenciler için çok
sıkıntılı bir hâle gelmiştir. Bu nedenle devlet, medrese öğrencilerine cer, nezir ve kurban adıyla
para toplamaları için izin vermiştir.
✓ Bu izni kötüye kullanan çok sayıda medrese öğrencisi çeteler kurarak köyleri ve kasabaları
yağmalamış, eşkıyalık faaliyetlerinde bulunmaya başlamıştır.
Cerre çıkmak: Müderrisler ve yetişmiş talebeler dokuz ay derslerle meşgul olduktan sonra üç
aylarda ve özellikle ramazan ayında şehir, kasaba ve köylere giderek camilerde vaaz verir, Kur’an
okur ve diğer din hizmetleriyle halkı irşad ederler, soruları cevaplandırır ve çocukların yetişmesine
yardımcı olurlardı. Buna karşılık halk da olanlara maddî yardımlarda bulunurdu.
✓ Bu durum medrese eğitimini ve öğretimini aksatmış ve geriletmişti. Bundan dolayı hem iyi hoca
yetişmemiş hem de iyi âlim olmanın arzusunu taşıyan talebe sayısı azalmıştır.
✓ Talebeler çalışmadan, bilmeden, kolayından icazet almış; hak etmeden mevki ve vazife alma
peşinde koşmuşlardır.
✓ XVI. yüzyılda Sadrazam Kuyucu Murat Paşa'nın müdahalesi sayesinde Suhte İsyanları etkisini
yitirmiştir.
EHLİYET: Bir işi yapabilme gücünü sağlayan ustalık, beceriklilik, kābiliyet ve kifâyet, yeterlik.
EHLİYETLİ: Belli bir işi başarmaya yetecek ustalığı, yetenek ve becerikliliği olan
LİYÂKAT: Lâyık olma, uygunluk
LİYÂKATLİ: Yetenekli, başarılı, ehil, işe yatkın
ADÂLET: Hak ve hukūka uyma, herkesin hakkını gözetme, doğruluktan ayrılmama, hakkaniyet
ADÂLETLİ: Adâletle hareket eden, adâlete uygun davranan, âdil
OSMAN EMİR 20
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
OSMAN EMİR 21
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
OSMAN EMİR 22
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
✓ Layihaların içerikleri dikkate alınarak bu gidişata son vermek ve Osmanlı Devleti'ni tekrar eski
gücüne ulaştırmak amacıyla hükümdarlar ile sadrazamlar döneminde ıslahatlar yapılmıştır.
OSMAN EMİR 23
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
✓ Şartları kabul edilen Mehmet Paşa 1656 yılında sadrazamlığa atandı. Böylece Köprülüler Dönemi
başlamış oldu.
✓ Orduyu disiplin altına aldı. Hatalı gördüğü devlet adamlarını hiç düşünmeden görevden alarak
cezalandırdı.
✓ İstanbul’da, ulema arasındaki dini tartışmalara son vererek devlet otoritesini yeniden sağladı.
✓ Görevlerini yerine getirmeyen asker ve memurların maaşlarını keserek hazineden gereksiz yere
para çıkmasını önledi.
✓ Merkezi otoritenin kuvvetlenmesi ve asayişin sağlanmasına çaba göstermiştir.
✓ 5 yıllık sadaretinin ardından devlet tekrar rayına girmeye başlamıştır. Köprülü Mehmet Paşa'nın
bu faaliyetleri ile devlet Duraklama Dönemini içinde Yükselme Dönemi yaşamıştır.
✓ Köprülü Mehmet Paşa'nın başarıların nedeniyle oğullarına da sadrazamlık verilmiştir. Köprülü
Mehmet Paşa Osmanlı tarihinde ilk kez çeşitli koşulları ileri sürerek sadrazam olan ilk
görevlidir.
✓ Şiddet kullanarak düzeni sağlamış ve yönetime canlılık getirmiştir.
OSMAN EMİR 24
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
OSMAN EMİR 25
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
✓ Mimari üslup olarak genellikle Batı mimarisinin Barok ve Rokoko tarzları benimsenmiştir.
Kağıthane’deki Sadabad Köşkü ve Topkapı Sarayı’nın girişindeki III. Ahmed Çeşmesi döneme
ait en ünlü mimari eserlerdir.
✓ Avrupa'nın önemli merkezlerinde ilk kez geçici elçilikler açılmıştır. Paris, Viyana, Varşova,
Lehistan ve Rusya’ya giden bu elçiler diplomatik ve ticari görüşmelerde bulundular.
✓ Elçiler, Avrupa kültürü, sanatı, sanayisi, tarımı, birlikte askerî-teknolojik gücü ve diplomasisi
hakkında bilgi edindiler. Edindikleri bu bilgileri birer rapor hâlinde İstanbul’a sundular.
✓ Avrupa’ya gönderilen ilk geçici elçi 1719 yılında Paris’e giden Yirmisekiz Çelebi Mehmed
Efendi olmuştur.
✓ Bu elçilerin önemli bir kısmı görevlerinden döndüklerinde Sefaretname adı verilen eserler kaleme
almış ve gözlemlerini padişaha sunmuşlardır.
✓ Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi’nin Paris elçiliğinin ardından saraya sunduğu raporla Osmanlı
Devleti'nde Batılılaşma hareketleri fiilen başladı.
✓ Paris’ten getirdiği kitaplar, elbise ve mobilyalar İstanbul’da Fransız modasının yayılmasına
neden olmuştur.
✓ Batının üstünlüğü kabul edilmiş ve Batılı ülkeleri, toplumları incelenmeye, Batılı uzmanlardan
yararlanılmaya başlanmıştır. Bütün bunlar Tanzimat Dönemi’ndeki Osmanlı düşünce uyanışının
başlangıcıydı.
✓ Dönemin coşkusunu, duygularını gazellerinde dile getiren Nedim ve Şeyh Galip, Lâle Devri’nin
önemli şairlerindendir. Osmanlı sanat ve kültürünün belirli bir gelişme gösterdiği dönemde yaşayan
Levnî, minyatür sanatında büyük başarılar ortaya koymuştur.
✓ Dönemin şairi Nedim’in “Gülelim eğlenelim, kâm alalım dünyadan” dizesi devrin felsefesini
ortaya koymaktadır.
✓ Lâle Devri’nde kültür, mimari, sağlık ve sosyal alanlarda gerçekleştirilen bütün bu olumlu
gelişmelere rağmen lüks merakı ve israflarından dolayı sadrazam ve devlet adamlarına karşı
tepkiler artmıştır.
✓ İsraf dolu harcamalarına ek olarak halka yüklenen ek vergiler ve İstanbul’da hüküm süren işsizlik
sorununun aşılamaması tepkinin isyana doğru evrilmesinde önemli rol oynamıştır.
✓ Halkın tepkisini isyana dönüşmüş ve isyanın liderliğini de Kapalıçarşı’da tellallık yapan Patrona
Halil üstlenmiştir.
✓ Bu dönem 1730’daki Patrona Halil İsyanı ile kanlı bir şekilde sona ermiştir. Devrin sembolü
hâline gelen Sadâbad Sarayı ise yerle bir edilmiştir.
✓ İsyancılar sadrazamı idam etmekle yetinmemiş ve III. Ahmed’i tahttan indirerek yerine I.
Mahmud’u getirmişlerdir
✓ Patrona Halil İsyanı yeniliklere karşı değil lüks ve israfa karşı çıkmıştır. Bunun göstergesi
matbaa, itfaiye ve fabrikalara dokunulmayıp sadece eğlence mekanlarına zarar verilmesidir.
OSMAN EMİR 26
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
✓ 1773 yılında donanmanın subay ihtiyacını karşılamak için, “Palabıyık” lâkaplı Cezâyirli Gâzi
Hasan Paşa önderliğinde Mühendishâne-i Bahr-i Hümâyun (Deniz Mühendishanesi) adıyla ilk
denizcilik okulu açılmıştır.
✓ Esham Kanunu çıkartılarak esham senetlerinin düzenlenmesiyle ilk kez iç borçlanmaya
gidilmiştir. Galatalı bankerlerden (Rum, Ermeni, Yahudi) borç para alınmıştır.
✓ Subay yetiştirmek amacıyla İstihkâm Okulu açılmıştır. İlk kez “Yeniçeri Sayımı” yapılmıştır. İlk
kez “Ulûfe alım satımı” yasaklanmıştır. Levent Teşkilâtı kaldırılmış ve denizci asker yazımına
son verilmiştir. Cülus bahşişi kaldırılmıştır.
OSMAN EMİR 27
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
Kâtip Çelebi
✓ Kâtip Çelebi 1609-1657 yılları arası yaşamış, XVIII. yüzyıl Türk bilim dünyasının pozitif ve hür
düşünceyi savunan ismidir. Bilimsel çalışmalarıyla Türk tarihinde ve Batıda ilgi uyandırmıştır.
✓ Avrupa ile Osmanlı ilim dünyası arasındaki açığı fark eden ilk Osmanlı âlimi, Avrupa’da “Hacı
Kalfa” ismi ile tanınan Kâtip Çelebi’dir.
✓ Kendisinden önceki âlimlerden farklı olarak birçok önemli eserin tercümesini yapan ve Batı’daki
ilmî gelişmeleri de yakından takip eden Kâtip Çelebi, Arapça ve Türkçe eserler kaleme almıştır.
✓ Osmanlı ilim ve irfan geleneğindeki yenilik arayışlarının ilk hamlesini yapan Kâtip Çelebi,
ülkesini Batı’daki gelişmelerden haberdar etmeye çalışarak döneminin aydın kesimini
eleştirmiştir.
✓ Kâtip Çelebi’nin eserlerinin altyapısını genel olarak ziyaretlerde elde ettiği bilgi, gözlem ve
materyaller oluşturmuştur.
✓ Tarih, coğrafya ve bibliyografya alanlarında önemli yapıtlar vermiş; İslam bilginlerinin
eserlerinin yanı sıra, batılı kaynaklara da müracaat ederek, çağını anlamaya çalışmış bir
aydındır.
✓ Osmanlı bilim ve düşünce hayatında önemli bir yer edinen Kâtip Çelebi’nin “Keşfü’z-Zunûn” adlı
eseri, kapsamlı bir bibliyografya ve ilimler ansiklopedisi özelliğini taşımaktadır. Avrupalıların
coğrafya konusundaki bilgileriyle İslam yazarlarının bilgilerini kıyaslayıp Cihannüma adlı eserini
hazırlamıştır.
Evliya Çelebi
✓ Edebiyatçı, halk tarihçisi, halk bilimci, hattat gibi yönleri ile öne çıkan Evliya Çelebi XVII.
yüzyılda yaşamış bir Osmanlı aydınıdır.
✓ Çocukluğundan itibaren seyahat etme arzusundadır. Babasının anlattığı hikâyeler onu çok
etkilemiş ve onda farklı yerleri gezip görme hevesi uyandırmıştır.
✓ İlk seyahatini Bursa’ya yapan Evliya Çelebi, kırk iki yılda yaptığı seyahatler sonucunda gezip
gördüğü yerleri ve şahit olduğu olayları usta bir ressam bakışıyla “Seyahatname-i Evliya Çelebi”
adlı eserinde bir araya getirmiştir.
✓ Seyahatnamesinde gezdiği bölgelerde bulunan inanışlar, gelenekler, kültürel ögeler, yararlı su
ve bitkiler hakkında bilgiler vermiştir. Gezdiği topraklarda bugün otuzdan fazla devlet mevcuttur.
✓ Evliya Çelebi, iyi bir eğitim almanın yanı sıra zamanının geçerli yabancı dilleri olan Arapça,
Farsça, Rumca ve bir miktar da Latince öğrenmiştir. Evliya Çelebi hiç evlenmemiştir.
✓ Seyahatname’yi okumadan bu geniş coğrafyanın tarihini yazmak mümkün değildir. Eseri toplam on
cilttir ve dört bin sayfaya yakındır. Bu hacimde bir seyahat metni dünyada tektir.
✓ Seyahatnâme, Osmanlı dünyasının geniş bir coğrafya panoraması ile yerleşim yapısını tarihî
perspektiften verir ve yazarın seyahatle geçen hayatını içerir.
✓ Eserde yazarın gayrimüslimlerin yaşayışına ve kültürüne ait pek çok örnek yer alır.
OSMAN EMİR 28
DE Ğİ Ş İM Ç AĞ IND A AV R UP A VE OS M AN LI
Naima Efendi
✓ 1655-1716 yılları arasında yaşayan ve Osmanlı Devleti’nin ilk vakanüvisti olan Naima Efendi,
Kâtip Çelebi’nin ilim ve irfan geleneğinde açtığı yolda ilerlemiştir.
✓ Tarihe olan sevgisi ve merakı nedeniyle devrin büyüklerinin dikkatini çekmiştir. Tarih ilminin
önemi üzerinde duran Naima, tarih yazarlarında doğru sözlü olmak ve olayların aslını iyi
araştırmak gibi özelliklerin bulunması gerektiğini vurgulamıştır.
✓ Naima Efendi, “Târîh-i Naîmâ” adlı eserinde olayları, kronolojik bir sıra içerisinde nakleden
geleneğe sıkı sıkıya bağlıdır.
✓ Eserde yaklaşık 1400 başlık yer alır. Bazı başlıklar altında vakalar uzun uzadıya anlatılırken çok
yönlü değerlendirmeler yapılır, kişiler ve kurumlar hakkında önemli bilgiler verilir.
✓ Eserde sadece İstanbul ve saray merkezli haberlere değil taşradaki olaylara ve devlet
teşkilâtıyla ilgili konulara da yer verilmiştir.
✓ Târîh-i Naîmâ, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde çok kullanılan, okunan bir eser olmuştur.
✓ Naima’ya göre tarih, en eski devirlerden beri meydana gelen hadiseleri ve ibret alınacak vakaları
öğreten ilimdir. Ona göre tarih, âlimlerin zekâsını artırır ve akıllı insanlar, tarih bilgisi sayesinde
daha uyanık olur.
✓ Halk tarih sayesinde eski hadiseleri öğrenir ve yüksek zümre ise onun sayesinde bazı sırları çözerek
irfan derecesi kazanır.
OSMAN EMİR 29
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
Denge Politikası
✓ XIX. yüzyıl başında Osmanlı Devleti, toprak bakımından dünyanın en büyük devletleri arasında
yer almaktaydı. Bu geniş sınırlar içinde uzanan toprak ve denizlerin kapladığı alan yaklaşık dört
milyon kilometre kareydi.
✓ Devletler arası politikada “kendine yeterlilik” ilkesiyle hareket eden Osmanlı Devleti, değişen
dünya dengeleri karşısında yeni adımlar atarak gücünü korumaya çalıştı.
✓ Bu amaçla 18. yüzyılda devlet kurumlarında askerî ve teknik alanlar başta olmak üzere geniş çaplı
ıslahatlara girişildi. Batı’nın daha yakından takip için Avrupa’da daimî büyükelçilikler açıldı.
✓ XIX. yüzyılın başına gelindiğinde, güçsüzlüğü ve siyasi yapısının iyice bozulmuş olduğu görülen
Osmanlı Devleti, batılı devletler tarafından baskı altına alınmaya başlandı.
✓ Sanayi İnkılabı sonrasında artan ham madde ve pazar ihtiyaçlarını sömürgecilik yoluyla
karşılama politikasını benimseyen Avrupalı devletler, sömürge yolları üzerindeki Osmanlı
Devleti'ni daha da güçsüzleştirmeye çalıştılar.
✓ Bu doğrultuda, çok uluslu yapıya sahip Osmanlı topraklarındaki gayrimüslim(azınlık) ulusları
isyana teşvik ettiler.
✓ Osmanlı Devleti de düştüğü bu durumdan kurtulmak ve varlığını korumak amacıyla, Avrupa
devletleri arasındaki çıkar çatışmalarından yararlanma yoluna gitti.
✓ Osmanlı Devleti XIX. yüzyılda varlığını koruyabilmek amacıyla dış ilişkilerinde "denge politikası"
uygulamıştır. Osmanlı Devleti dışardan kendisine yönelen tehlikelere karşı, yanına en az bir
büyük devleti almak suretiyle siyasi denge meydana getirerek varlığını korumaya çalıştı.
✓ Bu politika, kendisine baskı kuran veya doğrudan saldıran bir devlete karşı, bu durumdan
çıkarları zarar gören bir başka devlet yahut devletler grubundan yardım almak şeklinde
yürütülmüştür.
OSMAN EMİR 1
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
OSMAN EMİR 2
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
Şark Meselesi’nin ilk aşaması 1071 Malazgirt Savaşı ile başlamıştır. Bu aşamada Türkleri
Anadolu’ya sokmamak için uğraş veren Avrupalı devletler, başarısız olunca savunmaya geçmiştir.
Bu dönem içerisinde Türklerin Anadolu’da durdurulması için Haçlı Seferleri düzenlenmiş ancak
başarı sağlanamamıştır. Bu aşama Batı’daki Türk ilerleyişinin durdurulduğu 1683 II. Viyana
Kuşatması ile sona ermiştir.
Şark Meselesi’nin ikinci aşamasında saldırıya geçen Avrupa devletleri Balkanlardaki
gayrimüslim unsurların bağımsızlıklarını kazanması için uğraşmış ve bunda da başarılı olarak
Osmanlı Devleti’nin parçalanmasını hızlandırmıştır. Nihayet Anadolu’daki Türk varlığına son
vermeyi hedefleyen Avrupalı devletler, bu amaçlarını Sevr Antlaşması ile gerçekleştirmek
istemişlerse de Türk milleti buna izin vermemiştir.
OSMAN EMİR 3
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
✓ Fransız İhtilali sonucunda çıkan karışıklıklar neticesinde Avrupa’da, Fransa’ya karşı bir cephe
oluşmuştur. Bu cepheleşme, Osmanlı Devleti’nin bir süre Rus tehdidinden uzak kalmasını
sağlamıştır.
✓ Fransa ve Avusturya arasında yaşanan savaşlar 1798 Campo Formio Antlaşması ile sona
erdirilmiş ve bu antlaşma ile Venedik toprakları iki ülke arasında paylaşılmıştır. Campo Formio
Antlaşması Osmanlı Devlet ile Fransa’yı sınır komşusu haline getirmiştir.
✓ Bu dönemde İngiltere ile büyük bir mücadele içerisinde bulunan Fransa için yeni hedef stratejik
konumu ve İngiltere’nin Hindistan’a uzanan ticaret yolunu kesmek için Mısır olmuştur.
✓ Kadim dost olarak bilinen Fransa’nın, 1798’de Mısır’ı işgal etmesiyle Osmanlı için tehdit ve
saldırının yönü kuzeyden Akdeniz’e kaymıştır.
✓ Fransızların Mısır’ı işgali karşısında diğer Avrupalı devletler, kendi menfaatleri için Osmanlı
Devleti’ni savunmuştur. Rus donanması ilk kez boğazları geçerek Akdeniz’e gelmiştir.
Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki Nizamıcedit ordusuyla yapılan savaşı Napolyon kaybetti
(1799). III. Selim döneminde kurulan Nizâm-ı Cedit ordusu, 1798’de Cezzar (Kasap) Ahmet Paşa
komu tasında Fransızlara karşı Akka Kalesi’ni (Suriye) savunmuş ve ilk zaferini elde etmiştir. Akka
mağlubiyeti sonrasında Napolyon “Eğer Türkler beni Akka Kalesi önünde durdurmasaydı,
bütün Doğu’yu ele geçirmek işten bile olmayacaktı. Ancak kader, Akka’da beni bir ihtiyarın
(Cezzar Ahmet Paşa) oyuncağı etti.” demiştir.
✓ Savaş 1801 El-Ariş Antlaşması sona ermiş ve Fransa Mısır’dan çekilmiştir. Osmanlı- Fransız
Savaşı sonrasında 1802’de imzalanan Paris Antlaşması imzalanmıştır.
✓ Bu antlaşma ile, Mısır Osmanlı Devleti’ne verildi. İngiltere’ye Karadeniz’de ticaret yapma
hakkı tanındı. Fransa, Akdeniz'deki üstünlüğünü yitirmiştir. Osmanlı Devleti, Fransa'ya verdiği
kapitülasyonları kaldırmıştır.
✓ Osmanlı Devleti’nin dış siyasetinde, Napoleon’un 1798 Mısır Seferi’yle başlayan ve XIX. yüzyıl
boyunca sürdürülen denge politikası takip edilmiştir. Osmanlı’nın giderek zayıflaması sonucunda
ortaya çıkan denge politikası ile devlet, varlığını sürdürmek istemiştir.
✓ Bu politika ile Osmanlı Devleti, Avrupa’nın büyük devletleri arasındaki çıkar çatışmalarından
yararlanmıştır. Bunun için Rusya’ya karşı İngiltere, Fransa’ya karşı Rusya; İngiltere, Fransa ve
Rusya üçlüsüne karşı ise Almanya denge unsuru olarak kullanılmıştır. Genel olarak Osmanlı
Devleti, 1878’e kadar İngiltere’ye bu tarihten sonra ise Almanya’ya yakınlaşmıştır.
OSMAN EMİR 4
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
Rusya ve Panslavizm
✓ Balkanlar'da nüfuz sağlayarak Akdeniz yolunu açmak isteyen Rusya, bölgedeki Slav
topluluklarını Osmanlı yönetimine karşı bağımsızlık için kışkırtmıştır.
✓ Rusya'nın bu yolla Osmanlı Devleti'ni Balkanlar'dan çıkarma ve Slavları kendi egemenliğinde
tek bir bayrak altında birleştirme düşüncesine Panslavizm adı verilmiştir.
✓ Panslavizm politikasının nihai hedefi, Rusya'nın Balkanlar üzerinden Akdeniz’e inişini
sağlamaktır.
İsyanın Nedenleri:
o XVIII. yüzyılda yaşanan Osmanlı - Avusturya savaşlarında Sırp topraklarının savaş
alanına dönüşmesi
o Milliyetçilik akımının etkisi (Panslavizm)
o Osmanlı merkezî otoritesinin zayıflaması
o Bölgedeki yeniçerilerin halka kötü davranması
o Rusya ve Avusturya’nın kışkırtmaları
Gelişimi:
✓ İlk ayaklanma, 1804’te Kara Yorgi önderliğinde çıktı ve aralıklarla 1878’e kadar sürdü. 1806- 1812
Osmanlı- Rus Savaşı, isyanın bastırılmasını geciktirdi.
✓ Osmanlı Devleti’ne karşı isyan eden ilk gayrimüslim (Hristiyan) topluluktur. Sırplar aynı zamanda
Osmanlı Devleti’nden ayrıcalık elde eden ilk azınlıktır.
✓ Sırpların bu şekilde imtiyaz elde etmesi diğer azınlıkları cesaretlendirmiştir.
✓ Sırplar 1812 Bükreş Antlaşması ile ayrıcalıklar kazandı.
✓ 1829 Edirne Antlaşması ile özerklik kazandılar.
✓ Osmanlı Devleti'nin Rusya'ya yenildiği 93 Harbi'nin sonunda imzalanan Berlin Antlaşması ile tam
bağımsız oldular. (1878)
OSMAN EMİR 5
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
OSMAN EMİR 6
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
İsyanın Nedenleri:
✓ Milliyetçilik akımının Rumlar arasında yaygınlık göstermesi
✓ 1814'te Rusların yardımları ile kurulan Filiki Eterya Cemiyeti’nin, İstanbul Ortodoks Patriği'nin
önderliğinde Bizans'ı yeniden diriltmek istemesi (Megalo İdea)
✓ Rusya’nın Panslavizm politikası kapsamında Yunanlıları kışkırtıcı faaliyetleri
✓ Avrupalı devletlerin Yunan halkını Avrupa medeniyetinin kurucusu olarak görmesi ve Yunan
toplumuna sempati ile yaklaşması
✓ Yanya Valisi olarak görev yapan Tepedelenli Ali Paşa’nın bölgedeki Yunan halk üzerinde baskıcı
bir idare anlayışı izlemesi ve bir süre sonra isyan ederek bölgedeki Osmanlı hâkimiyetini zaafa
uğratmasıdır.
✓ 1821’de önce Eflâk ve Boğdan’da ardından ise Mora’da, Yunan İsyanları çıkmıştır.
Gelişimi:
✓ Yunan İsyanı ilk olarak Alexander İpsilanti liderliğinde 1820'de Eflak'ta başlamış, ancak
Ruslardan ve Romanya halkından yeterli destek alınamadığı için başarısız olmuştu.
✓ 1821 yılında Mora’da başlayan ikinci isyan ise kısa sürede genişledi.
✓ Bu süreçte Avrupalı devletler de Yunanlılara duydukları sempatiden dolayı Osmanlı Devleti
üzerinde siyasi baskı kurmuşlardır.
✓ İsyan günlerinde Avrupa kamuoyunda Osmanlı askerlerinin Hıristiyan köylerini bastığı,
katliamlar ve tecavüzlerle Yunan halkı öldürdüğü ve kiliseleri ateşe verdiği gibi sayısız yalan
propaganda haberi yayılmış ve yine bu dönemde birçok Avrupalı medeniyetlerinin kurucusu
olarak gördükleri Yunanlılarla beraber Osmanlı askerlerine karşı savaşmak için gönüllü olarak
Mora’ya gelmiştir.
✓ Avrupa tarafından desteklenen Yunan İsyanı bastırılamayınca; II. Mahmut, Mısır Valisi Mehmet
Ali Paşa’dan yardım istedi.
✓ Yardım karşılığında Mora ve Girit valiliklerini isteyen Mehmet Ali Paşa’nın istekleri kabul edildi
ve oğlu İbrahim Paşa komutasındaki Mısır donanmasının desteğiyle isyan bastırıldı.
✓ Ancak İngiltere, Rusya ve Fransa, 1815 Viyana Kongresi'nde Osmanlı'ya karşı aldıkları karar
doğrultusunda yaptıkları antlaşma ile Osmanlı yönetimine ültimatom vererek Mora'dan
çekilmesini ve Rumlara özerklik vermesini istediler.
✓ Bu istek reddedilince Osmanlı'ya karşı birlikte hareket etme kararı aldılar.
✓ Üç devlet, isteklerini kabul ettirmek amacıyla harekete geçerek Navarin limanında bulunan
Osmanlı ve Mısır donanmalarını yaktılar (1827).
✓ Navarin Faciası’nın ardından Fransa isyancılara destek amacıyla Mora’ya asker çıkartmıştır.
Mısır kıyıları İngilizler tarafından abluka altına alınmıştır. Rusya Osmanlı Devleti’ne savaş
ilan etmiştir.
OSMAN EMİR 7
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
OSMAN EMİR 8
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
Hasta Adam
✓ Osmanlı Devleti için "Hasta Adam" kavramı, ilk kez Çar I. Nikola tarafından 1853'te İngiliz
elçisiyle yaptığı bir görüşme esnasında kullanılmıştır.
✓ Bu görüşmede Rus Çarı, İngiliz elçisine "Hasta Adam" olarak gördüğü ve dağılacağını düşündüğü
Osmanlı Devleti'nin topraklarını aralarında paylaşmayı teklif etmiştir.
✓ Ancak Rusların Osmanlı topraklarında etkinlik kurarak Akdeniz'e doğru genişlemesini istemeyen
İngilizlerden olumsuz cevap almıştır.
✓ İngiltere'nin bu fikre yanaşmayınca Osmanlı'ya karşı tek başına hareket etme kararı almıştır.
OSMAN EMİR 9
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
Savaşın Gelişimi
✓ Sinop Baskını sonrası İngiltere ve Fransa, Ruslardan Osmanlı Devleti ile anlaşmasını istedi. Rusya
tarafından bu talep kabul edilmedi.
✓ Bu gelişme üzerine İngiltere ve Fransa, Ruslardan Eflak ve Boğdan’ı derhal terk etmelerini,
Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü tanımalarını ve Ortodokslar üzerindeki koruyuculuk
politikasına son vermesini istedi.
✓ Hiçbir talebi kabul etmeyen Rusya ise ordularını Tuna Nehri’nden geçirip işgale devam etti.
✓ İngiltere ve Fransa, bir ittifak antlaşması yaparak Osmanlının yanında savaşa girdiler (1854).
✓ İtalyan birliğini sağlamaya çalışan Piyemonte de bir müddet sonra İngiltere ve Fransa’nın desteğini
alabilmek için Rusya karşısında savaşa dahil oldu.
✓ Bu süreci fırsata dönüştürmek isteyen Avusturya Rusya’dan Eflak-Boğdan bölgesini boşaltmasını
istedi ve çok fazla düşman istemeyen Rusya bu teklifi kabul etmek zorunda kaldı.
✓ Avusturya, Osmanlı Devleti’nin onayını aldıktan sonra geçici olarak Eflak ve Boğdan’ı işgal etti.
Bu durum Balkanlarda savaşı sona erdirmiş ve cephenin yerinin değişmesine neden olmuştur.
✓ İngiltere, Fransa, Piyemonte ve Osmanlı Devleti uzun süren mücadeleler sonucunda Kırım’a asker
çıkardılar. Müttefikler Kırım’da Sivastopol’u alıp Rus donanmasını yakınca Rusya barış istemek
zorunda kalmıştır (1856).
✓ Kırım Savaşı, Avrupalı devletlerin müdahalesi ile uluslararası bir boyut kazanmıştır.
o Hemşirelik mesleğinin kurucusu olarak kabul edilen ve Lambalı Kadın olarak da tanınan
İngiliz hastabakıcı Florance Nightingale Kırım Savaşı sırasında Selimiye Kışlası’nda
Osmanlı askerlerinin tedavisi ile ilgilenmiştir.
OSMAN EMİR 10
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
OSMAN EMİR 11
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
Balkan Buhranı
✓ Rusya bu dönemde, Balkan topluluklarını, bir çatı altında toplamayı amaçlayan Panslavizm
politikaları doğrultusunda onları Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtmaya devam ediyordu.
✓ Rusya’nın bu çabaları 1875’te Bosna-Hersek İsyanı ve 1876’da Bulgar İsyanı’nın çıkmasına
neden oldu. Sırbistan ve Karadağ isyanları ise devam etmekteydi.
✓ Bu isyanlar Osmanlı-Rus savaşlarının adeta ayak sesi oldu.
✓ Balkanlar’da bu gelişmeler yaşanırken II. Abdülhamit tahta geçmişti. Osmanlı Devleti, Sırp
İsyanı’nı başarıyla bastırdı ve Balkanlar’da kontrolü yeniden sağladı.
OSMAN EMİR 12
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
Savaşın Gelişimi
✓ II. Abdülhamit savaş öncesinde asker sayımı yaptırarak ordunun ihtiyaçlarını tespit etti. Osmanlı
ordusunun mevcudu 490 bindi. Ordu içerisinde eğitimini tamamlayan asker sayısı 150 bin idi.
✓ Orduda subay kadrosu sayısının az olması ve teknik donanım yetersizliği gibi sorunlar da vardı.
✓ Rus ordusu ise Balkanlar’da 250 bin Kuzeydoğu Anadolu’da ise 160 bin civarındaydı. Öte
yandan Romanya’dan 60 binden fazla bir güç Rus ordusuna katıldığı gibi Sırplar da Ruslara
yardım ediyordu.
✓ Savaşın başlamasının ardından Prens Carol idaresindeki Romanya bağımsızlığını ilan ederek
Osmanlı Devleti’nden ayrılmış ve Rusya ile birlikte bu savaşa dahil olmuştur.
✓ Bu nedenlerden dolayı Osmanlı ordusu kendisinden sayı ve silah bakımından fazla olan Rus
ordusu ile savaşmak zorunda kaldı.
✓ 93 Harbi’nde Osmanlılar, Kafkasya ve Tuna olmak üzere iki cephede savaşmak zorunda
kalmıştır.
✓ Osmanlı Devleti, Kafkasya’da sayıca kendisinden çok üstün Rus ordusuna karşı, Ahmed Muhtar
Paşa komutasındaki sınırlı sayıda askerle mücadele etmiştir.
✓ Kafkasya Cephesi’nde Ahmed Muhtar Paşa, Ruslara karşı uzun süre direnmişse de Doğubeyazıt,
Ardahan, Kars ve Erzurum Ruslar tarafından işgal edilmiştir.
✓ Nene Hatun ve diğer Erzurumlu vatandaşlar, Aziziye Tabyası’nı Ruslara karşı büyük bir cesaretle
savunmuştur.
✓ 93 Harbi’nde Balkanlardaki muharebeler Rusların, Tuna Nehri’ni geçerek Osmanlı topraklarına
girmesiyle başlamıştır. Rus birlikleri Osmanlı ordusunu Plevne’de abluka altına almıştır.
✓ 145 gün Plevne’yi savunan Gazi Osman Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Rus ve Romen
orduları karşısında 10 Aralık 1877’de başarısız olmuştur.
✓ Plevne’nin düşmesinden sonra Sırplar da Osmanlılara karşı saldırıya geçmiştir. Hızla ilerleyen Rus
orduları Edirne ve Silivri’yi de alarak Ayastefanos’a (Yeşilköy) kadar ilerlemiştir.
✓ Bunun sonucunda Osmanlılar barış istemek zorunda kalmıştır.
o Osmanlı Devleti ile Almanya arasındaki yakınlaşmadan rahatsız olan İngiltere ve Fransa;
Rusya’dan Süveyş Kanalı’na dokunmama ve Boğazlarla ilgili statüyü bozmama
garantisi alarak savaşta tarafsız kalacaklarını ilan etmişlerdir.
Bir Kadın Kahraman: Nene Ha tun Doğu cephesinde Ruslar, tüm maddi üstünlüklerine
rağmen Osmanlı karşısında bir başarı elde edememekteydi. Ruslar, Ermenilerin desteğiyle 8
Kasım’ı 9 Kasım’a bağlayan gece Aziziye Tabyası’na saldırdılar. Tabyadaki askerleri uykuda
yakalayarak şehit ettiler. Tabyadan yaralı olarak Erzurum’a gelen bir askerin haber
vermesiyle bu olay duyuldu. Minarelerden müezzinler halka: “Rus ordusu Aziziye Tabyası’nı
ele geçirmiştir, herkes cihada!” sözleri ile tüm Erzurum halkı genç, yaşlı, kadın ve erkeği
Aziziye Tabyasına doğru koşmuştu. Haberi duyanlardan birisi de henüz 20 yaşında olan Nene
Hatun idi. Kocası cephede düşmanla çarpışmaktaydı. Ağabeyi Hasan, cepheden yaralı olarak
dönmüş ve o gece kollarında son nefesini vermişti. Nene Hatun, kundaktaki üç aylık bebeği ni
emzirmiş ve ondan biraz büyük olan oğlunu da evde bırakıp “Sizleri bana veren Allah, ben
de sizleri Allah’a emanet ediyorum.” diyerek ağabeyinin silahını ve evdeki satırı alıp düşman
üzerine cihada koştu. Haberi duyar duymaz cepheye koşan Erzurumluların ellerinde sopa,
tüfek, kazma, kürek, satırlar; dillerinde Allah Allah nidaları ile düşman üzerine atıldılar.
Nene Hatun “Vurun kardeşlerim, vurun bacılarım, kâfirlere aman vermeyin.” diye haykırması
Erzurumluları coşturmuştu. Mükemmel silahlarla ve teçhiz atla donanmış Rus askerleri, kalbi
vatan sevgisi ve iman ile dolu olan Erzurum halkı karşısında ancak yarım saat tutunabilmişti.
Nene Hatun, düşman Erzurum’u terk edinceye kadar yaralı olduğu hâlde cephane taşıyarak,
yaralılara hemşirelik yaparak, yemek pi şirip su dağıtarak Kafkas Cephesi’nin sembolü hâline
gelmiştir. Nene Hatun, Erzurum’da 22 Mayıs 1955 tarihinde doksan sekiz yaşındayken
zatürreden vefat etmiştir. Doksan sekiz yıl hayırlı ve bereketli bir ömür süren Nene Hatun,
kurtuluş mücadelesini verdiğ i Aziziye Tabyası’na defnedilmiştir.
OSMAN EMİR 13
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
✓ Ayastefanos Antlaşması ile sınırları çizilen Bulgaristan, Berlin Antlaşması ile üç bölgeye
ayrılacaktır. Böylece Rusya’nın Bulgaristan üzerinde sıcak denizlere inmesine engel olundu.
OSMAN EMİR 14
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
OSMAN EMİR 15
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
OSMAN EMİR 16
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
OSMAN EMİR 17
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
Ermeni Meselesi
✓ Osmanlı Devleti’nde Ermenilerin yaşadıkları toprakların stratejik değerini göz önünde
bulunduran İngiltere, XIX. yüzyılın sonlarına doğru Ermenilerle ilgilenmeye başlamıştır.
✓ 93 Harbi’nden sonra Ermenileri kullanma girişiminde bulunan Rusya, önce Ayastefanos ardından
da Berlin Antlaşması’yla Ermeniler lehinde kazanımlar elde etmiştir.
✓ Böylece Ermeni Meselesi, uluslararası bir sorun olarak ortaya çıkmıştır.
✓ Doğu Anadolu’nun bir kısmının Rusya’nın eline geçmesi de bölgedeki Ermeniler üzerinde Rus
etkisini artırmıştır.
✓ Rusya’nın bu tutumundan rahatsız olan İngiltere, Ermenileri Rus nüfuzundan çıkartmak istemiş
ve Berlin Antlaşması’yla Ermeniler’e bağımsızlık yolunu açmayı planlamıştır.
✓ Bu durum, Doğu Anadolu’da bağımsız bir devlet oluşturmayı amaçlayan Ermeni örgütlerinin
ortaya çıkmasına ve bu örgütlerin her türlü kanlı eylemlerde bulunmasına yol açmıştır.
✓ Ermeniler bu dönemden itibaren komitacılık faaliyetleriyle emellerine ulaşmak için harekete
geçmişler ve Osmanlı ülkesinde birçok isyan girişiminde bulunmuşlardır.
✓ 1890 Erzurum ve Adana isyanları: Ayrılıkçı milliyetçi karakter taşıyan ilk isyanlardır.
✓ Sultan II. Abdülhamit’e Suikast Girişimi (1905): Ermeni komitacılarınca 21 Temmuz 1905 Cuma
günü Sultan II. Abdülhamit’e karşı bombalı suikast düzenlendi. Padişah, camiden geç çıktığı için
suikasttan kurtuldu ancak birçok vatandaş hayatını kaybetti.
✓ Adana Olayları (1909): 1909 yılında Adana ve havalisinde cereyan eden Ermeni isyanları ve
olayları; yol kesme, karakol basma, sivil insanları katletme gibi saldırılar olarak ortaya çıktı.
OSMAN EMİR 18
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
OSMAN EMİR 19
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
İtalya 1870
✓ İtalya, Avrupa’da siyasi birliğini geç tamamlayan devletlerden biri olmuştur. Bir kısmı
Avusturya’nın işgali altında olan İtalya’da Piyemonte, en kuvvetli devlet olarak dikkat çekmiştir.
✓ Siyasi birliğini sağlamak için dış desteğe ihtiyaç duyan Piyemonte, Kırım Savaşı’na katılmıştır.
Böylece Fransa’nın desteğini kazanmış olan Piyemonte, 1859 yılında Avusturya’yı mağlup
ederek 1870’te İtalyan birliğini sağlamıştır.
✓ Siyasi birliğini kurduktan sonra İtalya, sömürgecilik hareketlerine başlamış ve kısa zamanda
Avrupa politikasında söz sahibi devletlerden birisi olmuştur.
✓ İtalya millî birliğinin kurulmasında 1807’de kurulan “Carbonari” (Karbonari) adlı örgüt etkili
olmuştur. Gizli bir örgüt olan Carbonari, 1821’e gelindiğinde bağımsızlık ve birlik yanlısı ilk
isyanları başlattı.
Almanya 1871
✓ X. Yüzyıldan bu yana Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu tarafından yönetilen Almanya
toprakları Yeni Çağ yıllarında büyük olaylara sahne olmuştur.
✓ 1804 yılında Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu sona ermiştir. 1815 yılındaki Viyana
Kongresi’nde Alman toprakları üzerinde 39 tane bağımsız eyalet kurulmuştur.
✓ XIX. Yüzyılda Hegel, Kant, Goethe, Beethoven gibi entelektüellerin öncülüğündeki
Romantisizm akımı Alman milliyetçiliğini geliştirmiştir. Bu dönemde Alman milliyetçi
hareketinin önderliğini Prusya yürütmüştür.
✓ “Demir Şansölye” olarak adlandırılan Bismarck, Prusya’nın güçlenmesi için gerekli olan
politikanın “kan ve kılıç politikası” olduğu fikrine ulaştı. Tarihe geçen bu ifade Bismarck
tarafından uygulanarak Alman siyasi birliğinin yolu açıldı.
✓ Otto von Bismarck (Otto fon Bismâk) 1864’te Danimarka’ya, 1866’da Avusturya’ya ve 1870-
1871’de Fransa’ya karşı kazandığı savaşlarla Alman siyasi birliğini sağlamayı başarmıştır.
✓ Prusya’nın Fransa’yı Sedan’da yenmesi ve Alsace-Lorraine’i (Alsas-Loreyn) ele geçirmesi
sonrası kurulan Alman siyasi birliğine diğer Alman devletleri de siyasi ve ekonomik sebeplerle
katılmıştır.
✓ Prusya Kralı I. Vilhelm ise Alman imparatoru ve Otto von Bismarck da Alman Şansölyesi
olmuştur ve Almanya, Avrupa’daki siyasi dengeleri çok derinden etkilemiştir.
✓ Böylece Almanya, Avrupa’nın kuvvetli devletlerinden biri olarak sömürgecilik hareketlerine
girişmiş ve Avrupa’da devletlerarasında bloklaşma başlamıştır.
OSMAN EMİR 20
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
OSMAN EMİR 21
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
OSMAN EMİR 22
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
Vehhabilik Hareketi
✓ Vehhabilik; XVIII. yüzyılın ortalarında, Suudi Arabistan’ın Necd Bölgesi’nde yeni bir dinî akım
olarak ortaya çıkmıştır. Vehhabilik, Muhammed b. Abdülvehhâb tarafından kurulmuş ve genel
olarak tasavvufu, bidat olarak görmüştür.
✓ Özellikle tevhit inancına yönelik farklı görüşleriyle bazı âlimlerin tepkisini çeken Muhammed b.
Abdülvehhâb, 1745’te Suud ailesinin siyasi desteğini kazanmıştır.
✓ İslâmiyet’in gereklerini yerine getiremeyenlerin katli, mallarının yağmalanmasının vacip olduğu
düşüncesiyle hareket eden Vehhabilik, Araplar arasında taraftar buldu.
✓ Mekke ve Medine, Vehhabilerin eline geçtiği için hac görevi de yerine getirilemiyordu. Mehmet
Ali Paşa, Vehhabi Meselesi’ni çözmek için görevlendirildi ve bunun karşılığında kendisine Necd
bölgesi valiliği vaat edildi.
✓ Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa komutasındaki ordu bölgeye gönderildi. İsyan kısa
sürede bastırıldı. Mısır ordusu, 1813’te Mekke’yi Vehhabiler’den geri aldı.
✓ Bu hadise İslam âleminde büyük yankılar uyandırdı. Mehmet Ali Paşa’nın adı her tarafa
yayıldı.
o Osmanlı Devleti’ndeki Nizamıcedit Islahatlarından etkilenen Mehmet Ali Paşa, Mısır’ın
kalkınması için çeşitli ıslahatlar yaptı. Avrupa’dan getirttiği uzmanlarla kendine güçlü
bir ordu ve donanma kurdu. Mısır’daki Memluk egemenliğine kesin olarak son verdi.
o Osmanlı Devleti’nden önce Avrupa’ya öğrenci gönderdi.
OSMAN EMİR 23
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
✓ Mehmet Ali Paşa, Nizip Savaşı’nda Osmanlı ordusunu mağlup etti. Bu sırada II. Mahmut öldü,
yerine I. Abdülmecit padişah oldu (1839).
✓ Konferansa İngiltere, Prusya, Rusya, Avusturya ve Osmanlı Devleti katıldı. Mehmet Ali Paşa’yı
destekleyen Fransa bu konferansa katılmamıştır. Görüşmeler sonunda Londra Antlaşması
imzalandı (1840). Antlaşmaya göre:
✓ Mehmet Ali Paşa, Fransa’ya güvenerek Londra Konferansı’nın hükümlerini kabul etmedi. Fakat
Osmanlı ve İngiliz donanmaları Mısır’ı abluka altına alınca Mehmet Ali Paşa durumu kabul
etmek zorunda kaldı.
OSMAN EMİR 24
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
OSMAN EMİR 25
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
OSMAN EMİR 26
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
I. Balkan Savaşı
✓ I. Balkan Savaşı 8 Ekim 1912’de Karadağ’ın saldırısıyla başladı. Balkanlar’daki Osmanlı
askerlerinin bir kısmı terhis edilmiş diğer bir kısmı ise Makedonya ve Trakya’ya sevk edilmişti.
✓ Osmanlı Devleti, savaş esnasında hem yeterli erzak ve lojistik ihtiyacını karşılayamamış hem de
Yunanistan İngiltere’den deniz gücü desteği almıştı.
✓ Osmanlı ordusu “Şark (Doğu) Ordusu” ve “Garp (Batı) Ordusu” olarak iki koldan savaştı. Şark
Ordusu Bulgaristan ile Garp Ordusu ise Yunan, Sırp ve Karadağ güçleriyle savaştı.
Batıların isteğiyle toplanan Londa Konferansı'nda imzalanan Londra Antlaşması (1913) ile;
o Midye-Enez hattı Osmanlı-Bulgar sınırı olmuştur.
o Trakya ve Edirne Bulgaristan’a bırakılmıştır.
o Güney Makedonya, Selanik ve Girit Yunanistan’a verilmiştir.
o Sırbistan, Kuzey ve Orta Makedonya’yı almıştır.
o Silistre ise Romanya’ya bırakılmıştır.
o Arnavutluk’un bağımsızlığı kabul edilmiştir.
OSMAN EMİR 27
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ (1774 -1914)
II. Balkan Savaşı sonrası Osmanlı Devleti, Balkan devletleriyle ayrı ayrı antlaşmalar imzaladı.
✓ Sonuç olarak Balkan devletlerinin sınırları değişti. Osmanlı Devleti Meriç Nehri’nin batısındaki
tüm topraklarını kaybetti.
✓ I ve II. Balkan Savaşları sonunda Balkan devletleri büyük toprak kazançları sağlasa da hiçbiri
aldıkları paylardan hoşnut olmadı.
✓ I. Dünya Savaşı’nın başlamasına bir yıldan az bir süre kala Balkan coğrafyasındaki siyasi kazan
kaynamaya devam etti.
OSMAN EMİR 28
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
İHTİLALLER ÇAĞI
✓ 1789 yılında yaşanan Fransız İhtilali’nden sonraki süreçte dünyanın yepyeni bir rotaya girmesi,
devlet-toplum ilişkilerinde meydana gelen dönüş ile Yeni Çağ kapanmış ve Yakın Çağ olarak
adlandırılan dönem başlamıştır.
OSMAN EMİR 1
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
OSMAN EMİR 2
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
İhtilalin Sonuçları
o Eşitlik, özgürlük, ulusçuluk, ulusal egemenlik, demokrasi, laiklik, adalet gibi düşünce
akımları ve kavramlar tüm dünyaya yayıldı.
o Milliyetçilik (nasyonalizm) akımı çok uluslu devletlerin yıkılmasına neden oldu.
o Liberalizm ve milliyetçiliğin Avrupa’ya yayılmasıyla ulus-devlet anlayışı ortaya
çıkmıştır. Ulus egemenliği fikri yaygınlaştı.
o Mutlak krallıkların yıkılabileceği anlaşıldı.
o Yeni Çağ'ın sonu, Yakın Çağ'ın başlangıcı oldu.
o Avrupa ve dünya dengelerinde değişiklikler meydana geldi.
o İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi yayımlanmıştır.
OSMAN EMİR 3
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
OSMAN EMİR 4
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
Sanayi Devrimi
✓ Sanayi Devrimi, insan ve hayvan gücüne dayalı üretim tarzından, makine gücüne dayalı üretim
tarzına geçiştir.
✓ Bu üretim tarzı, XVIII. yüzyıl sonunda İngiltere’de ortaya çıkmış ve zamanla Avrupa’nın diğer
ülkelerine yayılmıştır.
✓ Sanayi Devrimi’nin temeli, kömürün enerji kaynağı olarak kullanılmaya başlanması ve James
Watt (Ceyms Vat) tarafından buhar makinesinin geliştirilmesiyle atılmıştır.
✓ Daha sonra makineleşme tekstil sanayisine uygulanmış ve özellikle demir-çelik üretim
yöntemlerindeki gelişmeler bu süreci ileri aşamaya taşımıştır.
✓ Sanayi Devrimi’nin ortaya çıkmasında Avrupa’da düşünce alanındaki gelişmeler ve teknik
buluşlar etkili olmuştur.
İşçi Sınıfı
✓ Sanayileşmeyle birlikte üretim fabrikalarda yapılmaya başlanmıştır. Fabrikaların çoğalmasıyla da
işçi sınıfı ortaya çıkmıştır.
✓ Sermaye sahibi burjuva sınıfının kurduğu büyük fabrikalarda işçiye ihtiyaç duyulduğundan
köylerden kentlere göç hızlanmıştır. Böylece Avrupa’da hızlı bir şehirleşme süreci yaşanmıştır.
✓ Avrupa’da tarımsal alanlardan sanayi merkezlerine gerçekleşen göçler, yeni sosyal
problemlerin de doğmasına sebep oldu. Fabrika çevreleri, hayat şartları iyi olmayan yeni
işçilerin yerleşim bölgeleri hâline geldi.
✓ Yetişkin erkeklere göre daha düşük ücret ödenen kadın ve çocukların çalıştırılması yaygınlaştı.
Çalışma saatleri uzun ve çalışma şartları çok ağırdı.
✓ Çalışanlara verilen ücret bütün aile fertlerinin çalışmalarını gerektirecek kadar azdı. Hafta tatili ve
iş güvenliği uygulamaları ile sağlık ve emeklilik sigortaları henüz mevcut değildi.
✓ Bütün bu olumsuz şartlar, çalışan kesimde genel bir hoşnutsuzluğa yol açtı.
OSMAN EMİR 5
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
✓ Zaman içerisinde insanlar daha çok üretmiş, teknolojik gelişmeler doğrultusunda daha kaliteli ve
uzun bir ömür sürmeye başlamıştır.
✓ Ancak bununla birlikte Sanayi İnkılabı sürecinde hızla artan hammadde ve üretilen malların
satılabileceği pazarlara olan ihtiyaç sömürgecilik faaliyetlerine hız kazandırmıştır.
✓ Sömürge topraklarında yaşayan insanlar MODERN BİR KÖLELİK DÜZENİNE MAHKÛM EDİLMİŞ
ve sanayileşmiş ülkeler arasındaki sert rekabetin sonucu olarak 1914- 1918 yılları arasında I.
Dünya Savaşı yaşanmıştır.
✓ Üretim tarzının değişmesiyle makineleşme, makineleşmenin etkisiyle de işçi sınıfı ortaya çıkmıştır.
Bu durum Sanayi Devrimi'nin en büyük sorunu olmuştur.
✓ Proletaryanın (işçiler) haklarını korumak için sendikalar ve siyasi partiler ortaya çıktı.
✓ Gelişmiş ve hatta gelişmekte olan ülkelerde gözlenen en büyük değişikliklerden biri boş
zamanlardaki kayda değer artıştır. Boş zamanın artışı, etkinlik yarışına giren sektörlerde
canlanmaya neden olmaktadır.
✓ Örneğin moda, turizm, spor, oyun, hobiler, tüketim, dinlenme ve eğlenceye dayalı endüstriyel
alanlardaki faaliyetler boş zaman endüstrisini oluşturdu.
OSMAN EMİR 6
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
OSMAN EMİR 7
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
1830 İhtilalleri
✓ X. Charles (Çarls), Fransa’da monarşiyi yeniden kurmak için harekete geçmiş ve kiliseyi
koruyan kanunlar çıkarmıştır.
✓ Bu kanunlarla X. Charles, iktidarını din adamlarına ve soylulara dayandırmak istemiştir.
✓ Gelişmeler karşısında tedirgin olan liberaller, hoşnutsuzluklarını belli etmeye başlamıştır.
✓ X. Charles, ülkede her türlü muhalefeti ortadan kaldırmak isteyince 1830’da Paris’te üç gün
süren kanlı çarpışmalar yaşanmış ve kral tahtını bırakarak kaçmıştır.
✓ Bunun üzerine Fransız İhtilali’ne olan sempatisi ve liberal fikirleri ile tanınan Louis Philippe (Lui
Filip) Fransa tahtına geçmiştir.
✓ Mecliste ant içerek görevine başlayan Louis Philippe, halkın seçimi ile Fransa kralı olarak
iktidara gelmiştir.
✓ Bu nedenle 1830 İhtilali ile Fransa’da daha demokratik bir yönetim kurulmuş ve ihtilal
başarıyla sonuçlanmıştır.
✓ Viyana Kongresi ve onun temsil ettiği düzene karşı olan 1830 İhtilalleri, Avrupa’da kralların
alışık olmadığı bir direnme hareketidir.
✓ Bu tarihe kadar genellikle devletler birbirleri ile karşı karşıya gelmiştir. Oysa burada kralın
karşısına, bizzat ihtilal düşünceleriyle uyanmış olan Avrupa halkı çıkmıştır.
✓ 1830 İhtilali sonrası Avrupa Fransa’ya yeni bir düzen getirerek halk egemenliğini ortaya koyan bu
ihtilal, Avrupa’nın diğer ülkelerinde de yankı uyandırmıştır.
İhtilal sonrasında;
o 1830 İhtilalleri, Fransa’da olduğu gibi Belçika ve İspanya’da da liberalizmin başarısı ile
sonuçlanmıştır.
o 1815 yılında kurulan Neiderland’ın yıkılmasına ve Hollanda ile Belçika’nın ayrılmasına
neden olmuştur. Yine 1815 yılında kurulan İsveç-Norveç Birleşik Krallığı da dağılmıştır.
o Hollandalılara karşı bağımsızlığını kazanan Belçika’da ve liberallerin yönetimi ele
geçirdiği İspanya’da, meşruti yönetimler kurulmuştur.
o İngiltere’de liberalizm daha da güçlenmiş ve liberaller hükümete geçmiştir.
o Alman prenslikleri arasında kurulan Gümrük Birliği’nin (1834) giderek siyasi
bütünleşmeye dönüşebileceği ümidi milliyetçileri heyecanlandırmaktaydı.
o Birleşmiş bir Almanya emeli geniş kitleleri ayaklanmalarda peşinden sürükledi.
o İtalya ve Polonya’daki bağımsızlık hareketleri ise Avusturya ve Rusya tarafından
bastırılarak engellenmiştir.
OSMAN EMİR 8
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
1848 İhtilalleri
✓ Avrupa’da 1815-1830 yılları arasında yaşanan siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmeler ile
1815 Viyana Kongresi’nin getirmiş olduğu düzen, 1848 İhtilallerini de beraberinde getirdi.
✓ Avrupa’da gelişen özgürlük ve eşitlik anlayışı sonucunda ortaya çıkan yeni hak talepleri ile bütün
kıtayı derinden etkileyen 1848 İhtilalleri yaşanmıştır.
✓ İlk olarak Fransa’da başlayan 1848 İhtilallerinde liberalizmin yanında milliyetçilik ve sosyalizm
akımları etkili olmuştur.
✓ Yaşanan gelişmelerin neticesinde burjuva sınıfının siyasal hak ve özgürlükleri genişlemiştir.
✓ Ancak bu özgürlük ortamından en az faydalanan kesim halk olmuş, halkın yönetime katılımı
tüm bu gelişmelere rağmen sınırlı bir seviyede kalmıştır.
✓ Bununla birlikte sanayileşme çağında yeni oluşan işçi sınıfı da kötü hayat şartlarından
şikayetçidir.
✓ Liberalizm ve sosyalizm hareketleriyle ortaya çıkan 1848 İhtilalleri kanlı çatışmalara sahne
olmuştur.
İhtilal sonrasında;
o İsyan sonucunda kral Lui Filip ülkeden kaçtı ve 24 Şubat 1848 tarihinde Fransa’da İkinci
Cumhuriyet ilan edildi.
o Avrupa’da birçok hükümdar ya tahtından uzaklaştırılmış ya da liberal bir yönetimi
kabul etmek zorunda kalmıştır.
o Böylece mutlakiyetler sona ermiş veya anayasalarla kralların yetkileri
sınırlandırılmıştır.
o Hollanda, İsviçre ve Danimarka’da yeni anayasalar yapılmış ve bunların uygulanması
ile bu ülkelerde demokratik yönetimler kurulmuştur.
o İngiltere’de, işçiler daha geniş haklar elde etmek için harekete geçmiş fakat bu hareketler
başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
o Bu ihtilallerde ulusal birlik ve bağımsızlıklarını sağlamak isteyen İtalya, Almanya ve
Macaristan ise amaçlarına ulaşamamıştır.
o Metternich Sistemi çökmüştür.
✓ Avrupa tarihinde 1815-1870 arası üç büyük fikir akımının, toplumları etkilediği ve toplumlarda
sarsıntılara neden olduğu bir dönem olmuştur.
✓ Bu üç fikir akımı liberalizm, sosyalizm ve milliyetçiliktir.
✓ Liberalizm, kapitalizm, sosyalizm ve Marksizm gibi ideolojiler; Avrupa merkezli olarak gelişmiş
ve modern dünyayı şekillendirmiştir.
✓ Bu ideolojilerin ortaya çıkmasında birey ve toplumun dünyayı anlamlandırma arayışları etkili
olmuştur.
OSMAN EMİR 9
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
Liberalizm
✓ Özgürlük, serbestlik anlamlarına gelen liberalizm, insanların özgürlüğünü savunan bir düşünce
sistemidir.
XVII. yüzyılın başlarında liberal fikirlerin ortaya çıkmasında etkili olan dört sorun bulunmaktadır:
o Durağan sosyal yapı
o Ekonomik faaliyetlerde yaşanan kısıtlamalar
o Devletin elinde tuttuğu gücün yoğunluğu
o Dinî tutuculuk
✓ Thomas Hobbes (Tamıs Habs), John Locke (Con Lok), Adam Smith (Edım Simit), Adam Ferguson
(Edım Förgisın) ve David Hume (Deyvid Hüm) liberalizme katkı sağlayan isimlerdendir.
OSMAN EMİR 10
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
Kapitalizm
✓ Kapitalizm, serbest piyasa ekonomisi veya serbest girişim ekonomisi olarak bilinir. Özel
teşebbüse ve piyasa serbestliğine dayalı olan bir üretim sistemidir.
Üretim araçlarının özel mülkiyetine dayanan üretimle tüketimin pazar tarafından dengelendiği bir
ekonomik sistem de denilebilir.
✓ Tarım ekonomisine dayanan feodalizmin çöküşünden sonra Sanayi Devrimi ile kapitalizm
ortaya çıkmıştır.
✓ Protestan Kilisesi’ndeki sermaye biriktirmek anlayışıyla tasarruf etmek, yatırım yapmak ve para
kazanmak Tanrı uğruna yapılması gereken olgular hâline dönüştüler.
✓ Alman din sosyoloğu Max Weber, Protestan ahlakının kapitalizmin ruhunu oluşturduğunu öne
sürdü. Burjuvaziler, dinî inanç olarak Protestanlık mezhebinin yayılmasına destek verdiler.
✓ Kapitalizmin merkezinde birey ve bireysel menfaatler ön planda tutulmuştur.
✓ Teknolojide yaşanılan gelişmeler, büyüyen sermaye artışı, büyük pazarların ve sanayi kuruluşlarının
meydana gelmesi kapitalizmin günümüzde de yaşamasına imkân tanımıştır.
Marksizm
✓ Bilimsel sosyalizm olarak da adlandırılan Marksizm, Karl Marx ve Fredrich Engels tarafından
ortaya atılan bir fikir akımıdır.
✓ İşçi sınıfını ön plana çıkaran Karl Marx, bu sınıfa kapitalizmi yıkıp yeni bir düzeni oluşturma
görevi verir. Marksizm’de irade, bireylere veya belirli bir gruba değil, işçi sınıfına verilmiştir.
✓ Marx’ın en önemli eserleri olan Kapital’deki düşüncelerini ifade etmiştir. Marksizm devletin
olmadığı yeni bir dünya öngören bir ideolojidir.
✓ Kapitalizm sadece kapitalistlerin refahı için çalışıyordu. Marksizm’e göre işçi sınıfı, bir sınıf
mücadelesi verecek ve kapitalist sistem bu devrimle yıkılacaktı.
OSMAN EMİR 11
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
Sosyalizm
✓ Sosyalizm, kapitalizme bir tepki olarak doğan ve kapitalizmin özel mülkiyet, piyasa ekonomisi
ve kâr esasına karşı çıkan bir ideolojidir.
Sosyalizmin amaçları:
o Sermaye sahipleriyle işçiler arasındaki eşitsizliği giderme,
o Servet ve refah farklarını ortadan kaldırma,
o Üretim araçlarını toplumun mülkiyetine geçirme,
o Özel mülkiyet yerine kolektif mülkiyeti oluşturma,
o Toplumda sınıf farklılıklarını ortadan kaldırma,
o Sınıfsız ve devletsiz bir toplum düzeni sağlama yer almaktadır.
✓ Kapitalist üretim, işçi sınıfını örgütlü siyasi bir güce dönüştürdü. Fransız İhtilali’nin getirmiş
olduğu eşitlik ilkesinin yeterli olmadığını dile getiren bazı yazarlar 1815 yılından itibaren tam
eşitliğin gerçekleşebilmesi için ekonomik eşitliğin de olması gerektiğini savundular. Böylece
Sosyalizm ideolojisi doğmaya başladı.
✓ Sosyalizm, farklı coğrafi bölgelerde farklı dönemlerde ortaya çıktı, gelişti ve etkisini zamanla
yitirdi. Dünyadaki ilk sosyalist devrim 1917’de Vladimir Ilyich Lenin (Vilademir İliyç Lenin)
liderliğinde Rusya’da gerçekleşti.
OSMAN EMİR 12
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
OSMAN EMİR 13
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
OSMAN EMİR 14
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
OSMAN EMİR 15
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
OSMAN EMİR 16
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
Osmanlı Devleti’nde
Zorunlu Askerlik Sistemine Geçiş
✓ 1839 Tanzimat Fermanı’nda, ulus devlet modelini andıran “muhafaza-i vatan” ifadesi yer almıştır.
Bu durum askerliğin artık Osmanlı tebaasının ortak sorumluluğunda olduğunu göstermiştir.
✓ Tanzimat Fermanı’ndan sonra 1843 yılında çıkarılan bir kanunla askerlikte kura usulü
getirilmiştir. Böylece özel statüdeki eyaletler dışında kalan yerlerdeki Osmanlı tebaasının
tamamı askerlik hizmetinden sorumlu tutulmuştur.
✓ Osmanlı Devleti’nde 1844’te yapılan bir düzenlemeyle askerlik süresi beş sene olarak
belirlenmiştir. 1846’da çıkarılan bir kanunla sadece Müslümanlar askerlikle yükümlü kılınmış,
gayrimüslimler zorunlu askerliğin dışında tutulmuştur.
✓ Osmanlı Devleti’nin 1847’de gayrimüslimleri askere alması yoğun şekilde tartışılmıştır.
✓ Devlet, Müslüman nüfusun azaldığını ve ordunun asker ihtiyacının karşılanamadığını
belirterek gayrimüslimlerin de askerlik yüküne ortak olması gerektiği görüşünü savunmuştur.
✓ Hristiyan cemaatler ise gençlerin askere alınmasıyla zaten kötü olan ekonomik durumların daha
da kötüleşeceğini öne sürmüştür.
✓ 1856 Islahat Fermanı’yla Osmanlı tebaasının hakta ve görevde eşit olduğu ilan edilmiştir.
Böylece Osmanlı Devleti’nde hukuken zorunlu askerlik sistemine geçilmiş olsa da uygulama bu
karar doğrultusunda olmamıştır.
✓ Gayrimüslimlerin isteksizliği de göz önünde bulundurularak bedel-i askerî (bedel ödeyerek)
yoluyla gayrimüslimlere askerlik görevinden muafiyet getirilmiştir.
✓ Bu hak, tüm Osmanlı tebaasını kapsamış olsa da Müslümanların ödemesi gereken bedel,
gayrimüslimler için öngörülenden fazla olmuştur. Ayrıca peşin olarak ödenmesi şartı da
getirilmiştir.
✓ 1870 tarihinde yeni bir kanun yayınlayan Osmanlı Devleti, muvazzaf askerlik süresini dört yıla
indirmiştir. Ticaret ve esnaflıkla uğraşanlar için bedelli askerlik uygulaması, belirli kurallara
bağlanarak sürdürülmüştür.
OSMAN EMİR 17
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
✓ II. Abdülhamid Dönemi’nde, Almanya’dan gelen Von der Goltz (Fon Der Goltz) Paşa’nın
öncülüğünde 1886 yılında yeni bir askere alma (ahz-ı asker) kanunu çıkarılmıştır.
✓ Bu kanuna göre askerlik yaşı 20 ile 40 arası olarak belirlenmiş ve askerlik süreleri de yeniden
düzenlenmiştir. Bu düzenlemeyle beraber bedel-i şahsi olarak bilinen ve askere gitmek istemeyen
kişilerin yerine başka birini göndermesi uygulaması da kaldırılmış ve nakdî bedel ödenmesi
kuralı getirilmiştir.
✓ Ancak nakit bedel ödeyenlerin silahaltına hiç alınmaması şeklindeki eski uygulama terk edilerek
bedel ödeyenlerin kendilerine en yakın askerî birlikte beş ay eğitim görmeleri sağlanmıştır.
✓ II. Abdülhamid Dönemi’nde askere alma usulünde yapılan bir diğer önemli düzenleme de Hamidiye
Süvari Alayları olmuştur. Bu hafif süvari birlikleri, Doğu Anadolu’daki aşiretlerin Osmanlı
ordusuna katılması ile oluşturulmuştur.
✓ İttihat ve Terakki Cemiyeti iktidara geldikten sonra 1909’da gayrimüslimlerin de askere
alınması kanunu çıkarılmış ve böylece Osmanlı Devleti’nde zorunlu askerlik sistemine
geçilmiştir.
✓ Osmanlı meclisinde (Meclis-i Mebusan) bu konuyla ilgili yapılan tartışmalarda gayrimüslim
mebuslar zorunlu askerlik kanununa tam destek vermiştir.
✓ Mecliste gayrimüslim mebusların gösterdiği olumlu tepki, kilise temsilcileri tarafından
gösterilmemiş ve uygulamaya geçildiğinde gayrimüslim halkın tepkileriyle karşılaşılmıştır.
OSMAN EMİR 18
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
Nüfus ve Nüfuz
✓ XIX. yüzyılda devletler, gelişmenin ana unsurlarından biri olan nüfus gücü için çeşitli
politikalar üretmiştir.
✓ Fetihler yapmak, hâkimiyet sahasını genişletmek ve saygınlık kazanmak isteyen devletler, özellikle
askerî endişelerle nüfuslarını korumak istemiştir.
✓ Avrupa’da XVI. yüzyılda gelişen ve XIX. yüzyıla kadar etkili olan merkantilist ekonomi anlayışı,
güçlü ve zengin bir devlet için nüfus artışını desteklemiştir.
✓ Merkantilistlere göre nüfusun büyüklüğü; siyasi, askerî ve mali açıdan önemli bir güçtür.
✓ Merkantilistler, ülkedeki nüfus artışıyla üretimin de artırılacağını ve bu durumun hazineye gelir
olarak yansıyacağına inanmıştır.
✓ Ormanlar tarım arazisine dönüştürülmüş, bataklık veya tepeliklere kadar ziraat yaygınlaşmıştır.
✓ Sanayileşme sonucunda da kentler büyümüş ve göç hareketleri hız kazanmıştır.
✓ XIX. yüzyıldan itibaren nüfus, merkantilizm anlayışında olduğu gibi ulus devletler tarafından
da zenginliği artıran bir araç olarak görülmüştür.
✓ Bu yüzyılda meydana gelen siyasi, askerî, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlar, devlet yöneticilerini
ülke nüfuslarını artırmayı amaçlayan politikalar üretmeye yöneltmiştir.
✓ Yöneticiler, nüfus artışını hızlandırıcı politikalarla devletlerin politik-askerî güç kazanmasını
sağlamaya çalışmıştır. Ayrıca Avrupalı devletler, sosyo-ekonomik durumlarını güçlendirmek için
nüfustan faydalanmak istemiştir.
✓ Avrupa’da sanayileşme ve kapitalizm süreçleriyle birlikte insanlar, fabrikalara ve kentlere akın
etmiştir. Bu nüfus hareketleri sonucunda XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren devletler,
nüfuslarını tam olarak tespit etmek amacıyla nüfus sayımları yapma ihtiyacı duymuştur.
✓ Nüfusun sayısal olarak artışını tek başına yeterli görmeyen devletler, nüfusun eğitimli ve üretken
olması için çalışmalar yapmıştır.
OSMAN EMİR 19
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
Ulaşım ve Haberleşme
✓ Sanayi Devrimi ile birlikte Avrupalı devletler yüksek kapasiteli, ucuz maliyetli ve güvenli bir
taşıma sistemine ihtiyaç duymuştur.
✓ Bu nedenle XVIII. yüzyılın ortalarından itibaren Avrupa’da yol ve kanal inşası gelişmiştir. Yapılan
bu yollar ve kanallar sayesinde hem insanlar hem de ürünler daha süratli ve daha ucuza
taşınmıştır.
✓ XIX. yüzyılda kapitalist devletler, hammadde ve pazarlara kolay ulaşabilmek için yeni bir
ulaştırma aracı olan treni icat etmiştir.
✓ Avrupa’da ilk başarılı demiryolu 1830’da İngiltere’de açılmış ve kısa sürede bu ülkenin önemli
şehirleri demiryoluyla birbirine bağlanmıştır. Zamanla bu yeni teknolojinin emniyeti artırılmış,
sürati ve taşıma kapasitesi yükseltilmiştir.
✓ Limanlar; demiryolu ile iç bölgelere bağlanarak buğday, kömür, demir gibi ağır ve hacimli mallar
daha ucuz ve daha hızlı bir şekilde taşınmıştır.
✓ Osmanlı Devleti’nde ilk demiryolu girişimleri, Islahat Fermanı’nın yabancı sermayeye imkân
tanımasıyla gerçekleşmiştir. Osmanlılardan demiryolu imtiyazı alan İngiliz girişimciler, 1867’de
130 km uzunluğundaki İzmir-Aydın hattını inşa etmiştir.
✓ Osmanlı Devleti’nde demiryolu faaliyetleri; yapım maliyetinin yüksek olması, sermaye ve kaynak
yetersizliği gibi güçlükler nedeniyle istenilen düzeyde olmamıştır. Bu nedenlerle demiryolu inşası
ve işletilmesi bir imtiyaz olarak yabancı şirketlere verilmiştir.
✓ Bu durumda Osmanlı Devleti, demiryolu yapımını kapitalist devletlerin ekonomik, siyasi ve askerî
çıkarlarına göre ele almak durumunda kalmıştır.
✓ Yabancıların inşa ettiği demir yolu güzergâhlarının geçeceği araziler üzerindeki taş ve maden
ocakları bedelsiz olarak şirketlere devrediliyordu. Bu nedenle yabancılar yer altı ve yer üstü
kaynaklarından daha fazla faydalanmak için gerekmediği hâlde “S” şeklinde güzergâhlar
çizmişlerdi.
✓ Osmanlı Devleti’nde demiryolu yapımı Abdülmecid, Abdülaziz ve özellikle II. Abdülhamid’in
politikalarından biri olmuştur.
✓ II. Abdülhamid, Osmanlı Devleti’nin tüm demiryolu ağının yaklaşık %73’ünü inşa ettirmiştir. Hicaz
Demiryolu hattının, 1.500 km’lik kısmı finansmanıyla, inşaatıyla ve tasarımıyla İslam dünyasından
toplanan bağışlarla Sultan II. Abdülhamid Dönemi’nde yapılan yerli bir girişimdir.
OSMAN EMİR 20
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
✓ Osmanlı Devleti’nde işletmeye açılan demiryolları sayesinde askerî birliklerin taşınması hızlanmış,
isyan ve savaşlarda kolaylıklar sağlanmıştır. İnşa edilen demiryolları; Dömeke Savaşı’nda,
Balkan Savaşlarında ve I. Dünya Savaşı’nda faydalı olmuştur.
✓ XIX. yüzyılda Avrupa’da haberleşme alanında da önemli gelişmeler yaşanmıştır. İlk olarak düzenli
posta hizmetleri kurulmuş ve 1844’te telgrafın icat edilmesiyle Avrupa’daki büyük şehirler,
haberleşme ağıyla da birbirine bağlanmıştır.
✓ Osmanlı Devleti’nde telgraf hattı ilk kez 1855’te kurulmuş ve bu hat İstanbul’u Avrupa’ya
bağlamıştır. Kısa sürede telgraf, Osmanlı yöneticileri tarafından benimsenen başlıca teknolojik
gelişmelerden biri olmuştur.
✓ Padişahlar, telgrafı birbirinden uzakta olan vilayetler üzerinde bir denetim aracı olarak
kullanmıştır. Böylece devletin merkezî otoritesi ülke genelinde sağlanmaya çalışılmıştır.
OSMAN EMİR 21
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
OSMAN EMİR 22
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
Hendesehane
o Çağdaşlaşma hareketinin ilk kurumudur. I. Mahmud, Osmanlı ordusunun yeniden
güçlenmesi için çağdaş askerlik bilgisi bulunan subaylara ihtiyaç olduğunu düşünmüştür.
o Modern askerî teknikler hakkında eğitim veren Hendesehane’de, Batı eserlerinden
tercüme edilmiş trigonemetri, geometri ve matematik kitaplarından dersler
okutulmuştur.
o Tercüme edilen bu kitaplarla ilk defa modern matematik, Osmanlı ülkesine girmiştir.
Mekteb-i Harbiye
o II. Mahmud’un isteğiyle 1834 yılında İstanbul Maçka’da kurulmuştur. Çağdaş bir kurum
olan Mekteb-i Harbiye, Asâkir-i Mansûre-yi Muhammediye Ordusuna modern askerî
ve teknolojik bilgiye sahip subay yetiştirmek amacıyla açılmıştır.
o 1936 yılında Ankara’ya taşınan Mekteb-i Harbiye, günümüzde Millî Savunma
Üniversitesine bağlı olarak eğitim ve öğretime devam etmektedir.
OSMAN EMİR 23
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
Mekteb-i Tıbbiye
o II. Mahmud Dönemi’nde 1827 yılında İstanbul Şehzadebaşı’nda kurulmuştur. Modern bir
tıp okulu olan Tıbbiye, Asâkir-i Mansûre-yi Muhammediye Ordusu’nun sağlık
alanındaki ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla açılmıştır.
o Öğretim dili Fransızca olan okulda anatomi dersleri, modeller ve resimlerle yapılmıştır.
Okuldan mezun olanlar, tıp muavini olarak çeşitli görevlere atanmıştır.
o Tıbbiye ile yakından ilgilenen II. Mahmud, Avrupa’dan ünlü tıp hocalarını davet ederek
Tıbbiye’de görevlendirmiştir.
o Pozitif bilimleri içeren programıyla Tıbbiye, II. Mahmud’un okulu ziyareti sırasında
“Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane” adını almıştır.
Mekteb-i Mülkiye
o Osmanlı Devleti’nin ilk sivil yüksekokulu olarak 1859 yılında İstanbul’da açılmıştır.
Modernleşme hareketinin uygulanabilmesi için gerekli olan çağdaş ve bilgili devlet
adamlarının yetiştirilmesi amacıyla kurulmuştur.
o Programında tarih, coğrafya, iktisat, siyaset, muhasebe ve devletler hukuku gibi dersler yer
almıştır. 1877 yılında Mekteb-i Mülkiye-i Şahane ismini alan okulun mezunları, üst
düzey devlet kademelerine atanmıştır.
o Bu okul, günümüzde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi olarak eğitim
faaliyetlerini sürdürmektedir.
✓ Osmanlı Devleti’nde akademik ve askerî eğitim veren modern kurumların yanında mesleki eğitim
veren çağdaş okullara da ihtiyaç duyulmuş ve bu konuda çalışmalar yapılmıştır.
✓ 1869 yılında yayımlanan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile mesleki eğitim önem kazanmıştır.
✓ Modernleşme amacıyla Sanat Mektepleri, Kondüktör Mektebi, Aşı Memurları Mektebi,
Telgraf Memurları Mektebi, Rüsumat Memurları Mektebi, Dişçi Mektebi, Demiryolu
Memurları Mektebi ve Çırak Mektepleri gibi meslek okulları açılmıştır.
✓ II. Mahmud, 1824 yılında yayınladığı bir fermanla İstanbul’da ilköğretimi zorunlu hâle getirmiştir.
Eğitimde önemli bir yenilik olarak kabul edilen bu gelişmeyle II. Mahmud Dönemi’nden itibaren
zorunlu örgün eğitim başlamıştır.
OSMAN EMİR 24
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
OSMAN EMİR 25
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
Bu dönemde;
o İptidai (ilkokul) mektepler, rüştiyeler ve idadiler yaygınlaştırıldı. Mekteb-i Funûn-ı Maliye,
Ziraat ve Baytar Mektebi, Gümrük Mektebi, Hamidiye Ticaret Mektebi, Polis Mektebi gibi
memur yetiştiren okullar açıldı.
o Mekteb-i Hukuk, Hendese-i Mülkiye, Maliye Mektebi, Ticaret Mektebi, Deniz Ticareti
Mektebi, kız sanayi mektepleri gibi yüksekokullar açıldı.
o Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel Sanatlar Okulu) açıldı. Sanayi-i Nefise Mektebi, güzel
sanatlar alanında eğitim vermek üzere İstanbul’da 1882’de kurulmuştur. Mimar Sinan
Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin temellerini oluşturmaktadır.
o Öğretmen okullarının sayısı artırılarak yeniden yapılandırıldı.
o Devletin kritik bölgelerinde yer alan aşiretlerin çocuklarını Osmanlılık bilinciyle
yetiştirmek amacıyla İstanbul’da bir Aşiret Mektebi açıldı.
o Bağcılık ve Aşı Mektebi, Orman ve Maâdin Mektebi, Çoban Mektebi, Zeytincilik ve
Yağcılık Mektebi, Sulama Drenaj Mektebi gibi tarım ve sanayi mektepleri açıldı.
OSMAN EMİR 26
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
OSMAN EMİR 27
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
OSMANLI DEVLETİ’NDE
DEMOKRATİKLEŞME HAREKETLERİ
o Âyan: Herhangi bir vilayet ve kazada o yerin idaresi ile alakadar olarak halk ile hükûmet
arasındaki işleri idare eden ve halk tarafından seçilen bir vazife sahibidir.
o Âyanlar o memleketin nüfuzlu aileleri olan ve “eşraf-ı belde” denilen zümre arasından
seçilirdi. Hükûmet âyanları seçmez bu işi valiler takip ederdi.
o Âyanlar vergi ve asker toplamada devlete yardım ederlerdi. Bu yardımlara karşılık âyanlara
toplanan vergiden hisse verilirdi.
OSMAN EMİR 28
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
1808 yılı Eylül ayında padişah ile ayanlar arasında imzalanan bu senetle;
o Ayanlar; padişah, sadrazam ve devletin kanunlarına bağlı kalacaklar, halka haksızlık
yapanları devlete bildirerek bu durumun önlenmesine çalışacaklardı.
o Ayanlık haklarının babadan oğula geçmesi kabul edilecekti.
o Ayanlar, vergi ve asker toplamada devlete yardımcı olacaklar, yapılan yeniliklere ve
devletin eyaletlerden asker almasına karışmayacaklardı.
o Padişaha karşı bir isyan çıkarsa, ayanlar İstanbul’a yardıma geleceklerdi.
o Padişah aşırı vergi koyamayacak, eşit ve adaletli vergi alacaktı.
o Ayanlar, devletin kanunlarına uygun olarak, kendi bölgelerinde hazine gelirlerini
toplayacaklardı.
✓ Devlet ile tebaa arasında yapılan ve bir çeşit anlaşmaya benzeyen “Sened-i İttifak”, Osmanlı
tarihinde örneği olmayan bir belgedir.
✓ Ancak Eylül 1808’de bu belge imzalandıktan çok kısa bir süre sonra Kasım 1808’de çıkan yeniçeri
isyanında Alemdar Mustafa Paşa ve İstanbul’da bulunan ayanların ortadan kaldırılması ile belge
hükümsüz hale gelmiştir.
✓ Yine de Sened-i İttifak Türkiye’de anayasal yönetime geçişte ilk adım olarak değerlendirilmekte,
İngiltere’deki Magna Charta ile kıyaslanmaktadır.
OSMAN EMİR 29
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
OSMAN EMİR 30
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
✓ Osmanlı padişahı, ilk kez kendi gücünün üstünde kanun (yasa) gücü olduğunu kabul etmiştir.
Padişahın yetkileri, (mutlak otoritesi) yasa gücü ile kısıtlanmıştır.
✓ Anayasal rejime ve hukukun üstünlüğüne geçişte ilk adımdır.
✓ Aydınların etkisiyle Osmanlı ülkesindeki Batılılaşma çabaları yoğunlaşmıştır.
✓ Askerlik vatan hizmeti haline getirilerek süresi 5 yıl olarak belirlenmiş, gayrimüslimlerin de
askerlik yapmaları kararlaştırılmıştır. Osmanlı’da zorunlu askerliğin başlangıcı olmuştur.
✓ Müslüman ve gayrimüslimlerin eşit görülmesi Cidde ve Suriye gibi bölgelerde tepki ile karşılandı.
✓ Diğer azınlıklara nazaran daha ayrıcalıklı bir durumda olan Rumlar ayrıcalıklarını
kaybedebileceklerinden dolayı fermana tepki ile yaklaşmışlardır.
✓ Ferman ile Osmanlı Devleti’nin güçlenmesinden çekinen Rusya fermandan memnun olmamıştır.
Ayrıca Rusya'nın azınlıklar konusunda Osmanlı'yı suçlayacak bahanesi kalmamıştır.
✓ Tanzimat Fermanı Osmanlı vatandaşlığı kapsamında bir yaklaşım sergileyen, Osmanlıcılık
akımı içerisinde ele alınabilecek bir metindir.
✓ Fermanla birlikte Avrupa tipi yeni mahkemeler ve okulların açılması, eğitim ve hukuk alanında
ikilik doğmasına neden olmuştur.
OSMAN EMİR 31
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
OSMAN EMİR 32
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
o Tanzimat ile tüm Osmanlı vatandaşlarına haklar tanımıştır. Islahat ile özellikle
gayrimüslim halka haklar tanımıştır. (Azınlıklara yöneliktir.)
o Tanzimat Osmanlı padişahının kendi isteği sonucunda ilan ettiği bir fermandır. Islahat ise
Avrupa devletlerinin baskıları sonucunda ilan edilmiş ilk belgedir. Elçiler bile baskı
yapmıştır.
o Her iki fermanda Osmanlı vatandaşlığı hedefine ve herkesin eşitliğine vurgu
yapmaktadır.
OSMAN EMİR 33
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
I. Meşrutiyetin İlanı
✓ Avrupa’da 1830 ve 1848 İhtilalleriyle mutlak monarşilerin yerini anayasal monarşilerin alması,
bazı Osmanlı aydınlarında Osmanlı Devleti’nin de bu yönetime geçmesinin gerekli olduğu
fikrini doğurmuştur.
✓ “Yeni Osmanlılar” olarak bilinen aydınlar, Osmanlı Devleti’nin sadece meşruti yönetim ile
kurtulabileceğine inanmıştır.
✓ Yeni Osmanlılara göre devletin çöküşünün tek sorumlusu kararları tek başına alan ve uygulayan
yönetim anlayışıydı.
✓ Yeni Osmanlılar, meşrutiyeti ilan etmeye yanaşmayan dönemin padişahı Abdülaziz’in (1861-
1876) yerine veliaht Murat’ı padişah yapmaya karar verdiler.
✓ Hüseyin Avni Paşa, Mütercim Rüştü Paşa ve Mithat Paşa liderliğinde yapılan saray darbesiyle
Abdülaziz tahttan indirildi.
✓ Ancak V. Murat’ın psikolojik sorunlarının ortaya çıkması nedeniyle meşrutiyeti ilan edeceği
sözünü veren II. Abdülhamit’i tahta çıkardılar.
✓ II. Abdülhamit, Yeni Osmanlılara verdiği söze uygun olarak Mithat Paşa başkanlığındaki heyete
Kanun-ı Esasi’yi hazırlattı.
OSMAN EMİR 34
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
Kanun-ı Esasi
✓ 1876’da Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu iç ve dış sorunlar, bir anayasanın ilanını zorunlu
kılmıştır. II. Abdülhamid, bu iş için Mithat Paşa başkanlığında bir komisyon kurulmasına izin
vermiştir.
✓ Bu komisyon Fransa, Belçika ve Prusya anayasalarından esinlenerek bir anayasa metni
hazırlamış ve padişahın da katkılarıyla 119 maddelik Kanun-ı Esasi ortaya çıkmıştır.
✓ II. Abdülhamit tahta çıktığında Balkanlar’da ayaklanmalar başlamıştı. Avrupa devletlerinin
İstanbul (Tersane) Konferansı’nda Balkan sorununu tartıştıkları ve Osmanlı Devletinden
reformlar yapmasını istedikleri sırada II. Abdülhamit siyasal bir manevrayla 23 Aralık 1876
günü törenle Kanun-ı Esasi’yi ilan etmiştir. Böylece I. Meşrutiyet Dönemi başlamış oluyordu.
✓ Türk tarihinin bu ilk anayasasıyla Osmanlı Devleti’nde meşrutiyet yönetimine geçilmiştir.
✓ Kanun-ı Esasi’nin metni bastırılarak halka dağıtılmış ve halk meşrutiyeti büyük bir heyecanla
karşılamıştır. İstanbul’un değişik yerlerinde top atışları yapılmış ve İstanbul’da büyük şenlikler
düzenlenmiştir. Vilayetlere, sancaklara ve kazalara bir genelge gönderilerek Kanun-ı Esasi’nin ilan
edildiği duyurulmuştur.
✓ Kanun-ı Esasi’ye göre Osmanlı Genel Meclisi, üyelerini halkın seçtiği Mebusan Meclisi ve
padişahın seçtiği Âyan Meclisi olmak üzere iki meclisten oluşmuştur.
✓ 19 Mart 1877’de ilk Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı padişahın da katıldığı büyük bir törenle
Dolmabahçe Sarayı’nda açılmıştır Kanun-ı Esasi hem dış sorunlara çare bulmayı hem de içeride
bir değişimi hedeflemiştir.
✓ Tanzimat Fermanı’nın ilanıyla Mısır Meselesi’nde, Islahat Fermanı’nın ilanıyla da Paris
Konferansı’nda Batılı devletlerin desteğinin sağlanması amaçlanmıştır. Benzer şekilde Kanun-ı
Esasi’nin ilanında da Tersane Konferansı’na katılan Avrupalı devletleri etkilemek amaçlanmıştır.
✓ Her ne kadar halkın desteği ve baskısı olmasa da Kanun-ı Esasi’nin ilanını bütünüyle dış
sebeplere bağlamak da mümkün değildir.
✓ Tanzimat’la başlayan modernleşme sürecinin doğal bir devamı olan Kanun-ı Esasi’nin ilanında,
Genç Osmanlıların halkın yönetime katılması düşüncesi etkili olmuştur.
OSMAN EMİR 35
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
✓ Ancak anayasaya rağmen eski mutlakiyetçi anlayış devam ettirilmiştir. Anayasaya göre Osmanlı
padişahı geniş yetkilere sahip fakat sorumsuzdur. Hükümet meclise değil padişaha karşı
sorumludur.
✓ Padişahın istediği zaman meclisi toplama ya da dağıtma hakkı vardır. Sadrazam ve nazırları
atama yetkisi padişahtadır. Yasaların onaylanması ve yürürlüğe girmesinde tek yetkili
padişahtır.
✓ Kanun-i Esasi’ye göre haklar ve hürriyetler açısından bütün Osmanlı vatandaşları kanun
önünde eşittir. Padişaha istediği kişiyi sürgüne gönderme yetkisi verilmiştir. (Bu kararın
uygulandığı ilk kişi Midhat Paşa olmuş, Taif’e sürgüne gönderilmiştir.)
✓ Kanunuesasi ile Osmanlı Devleti'nde parlamenter sisteme geçilmiş, halk ilk defa padişahın
yanında yönetime katılarak, seçme ve seçilme hakkını kullanmıştır.
✓ Seçimlerin ardından 1877’de ilk Mebusan Meclisi açılmıştır. Mecliste Müslüman vekillerin yanı
sıra azınlık vekilierinin de temsil edilmesi sağlanmıştır.
✓ Gayrimüslimlerin 93 Harbi devam ederken Meclis’teki ayrılıkçı faaliyetleri Sultan
Abdülhamid’in tepkisine neden olmuştur.
✓ II. Abdülhamit ayrılıkçı mebusların faaliyetlerini ve 93 Harbi’ni gerekçe göstererek Kanun’un
kendisine verdiği yetkiyle Meclisi feshetti (13 Şubat 1878).
OSMAN EMİR 36
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
✓ Bu dönemde Rusya ve İngiltere Estonya’nın Reval şehrinde Haziran 1908’de bir görüşme yaptılar.
Bu görüşmede, Makedonya’da Osmanlı yönetiminin kaldırılması ve Osmanlı’daki diğer
Hristiyanlar için de ıslahat projeleri hazırlanması kararlaştırılırdı.
✓ İttihat ve Terakki Cemiyeti bu gelişme üzerine harekete geçti. Cemiyet, bir bildiri yayınlayarak
Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmalarının temel nedeni olarak II.
Abdülhamid’i gösterdi.
✓ İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne bağlı subayların askerleriyle birlikte ayaklanması ve gösterilerin
tüm ülkeye yayılması üzerine II. Abdülhamit, Kanunuesasi’yi yeniden yürürlüğe koyarak II.
Meşrutiyeti ilan etti (24 Temmuz 1908).
✓ II. Meşrutiyet ülkede büyük bir hürriyet ortamı oluşturdu. Ancak bu durum iç karışıklıkları
engelleyemedi.
OSMAN EMİR 37
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
✓ II. Meşrutiyet ile birlikte Türk demokrasi tarihinde gerçek anlamıyla siyasi partiler kurulmaya
başlanmıştır. Böylece daha meşrutiyetçi bir yapı ve gerçek parlamenter hükûmet modeli
benimsenmiştir.
OSMAN EMİR 38
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
OSMAN EMİR 39
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
Arazi Kanunnamesi:
o 1858 yılında Ahmed Cevdet Paşa’nın başkanlığındaki bir heyet tarafından hazırlanmıştır.
o O döneme kadar uygulanagelen arazi hukuku esaslarının bir araya getirilmesiyle
oluşturulmuş ve toprak hukuku alanındaki karışıklığa son vermeyi amaçlamıştır.
✓ Ticaret hukuku ile ilgili olarak Fransa ticaret hukuku örnek alınarak Kanunname-i Ticaret,
Ticaret-i Bahriye Kanunnamesi, Usul-i Muhakeme-i Ticaret Nizamnamesi gibi kanunlar
oluşturulmuştur.
✓ Mali hukuk alanında 1855 tarihinde Bütçe Nizamnamesi yapıldı. Ayrıca 1861’de Avrupa
hukukundan da esinlenerek 68 maddelik gayet geniş ve önemli olan “Umur-i Maliyeye Dair
Nizamname” yayımlandı.
✓ Adliye teşkilatında yaşanan nitelikli eleman sıkıntısını çözmek amacıyla 1875’te “Galatasaray
Sultanisi”nin bir şubesi olarak “Mekteb-i Hukuk-i Sultani” kuruldu.
✓ Bu okulun kapatılmasından sonra, 1880’de Mekteb-i Hukuk adıyla yeni bir okul açıldı.
Günümüzdeki İstanbul Üniversitesine bağlı Hukuk Fakültesinin temelini oluşturan bu okulun
kuruluş amacı Batı hukukunu bilen hâkim ve avukat yetiştirmekti.
OSMAN EMİR 40
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
Osmanlıcılık
✓ Osmanlı halkını oluşturan tüm unsurları din, dil, ırk farkı gözetmeksizin yasalar önünde eşit
kabul eden düşüncedir.
✓ Osmanlıcılık, milliyetçi düşüncenin Osmanlı azınlıkları üzerindeki etkisini sonlandırmayı
amaçlar.
✓ Ziya Paşa, Namık Kemal gibi Yeni Osmanlılar Cemiyeti üyeleri tarafından şekillendirilen
Osmanlıcılık akımı Tanzimat Fermanı'nı takip eden dönemde etkinlik kazanmıştır.
✓ Osmanlıcılık Osmanlı topraklarında yaşayan farklı etnik unsurların kaynaştırılmasını
öngörür.
✓ 1876'da Kanun-i Esasi'nin ilanı, meşruti rejime geçilerek Mebusan Meclisi’nin açılması,
Osmanlıcılık düşüncesinin ürünüdür.
✓ Kanun-i Esasi'de, “Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan herkes din, ırk ve mezhep ayrımı
gözetilmeksizin Osmanlı'dır.” ifadesi yer almıştır.
✓ Balkan Savaşları’ndan sonra önemini kaybetmiştir.
İslamcılık
✓ İslam inancından yararlanılarak Osmanlı Devleti'nin ayakta tutulması çabasıdır. İslamcı aydınlara
göre, tüm Müslümanlar halife etrafında bir araya gelmelidir (Panislamizm).
✓ II. Abdülhamit'in tahta geçmesiyle birlikte XIX. yüzyılın sonlarında etkinlik kazanmış ve devlet
politikası hâline getirilmiştir.
✓ Mehmet Akif, Said Halim Paşa ve Ahmet Hamdi Akseki bu fikri desteklemişlerdir
✓ Bazı Arap toplulukların I. Dünya Savaşı'nda İngilizlerle birlikte hareket etmeleri nedeniyle
başarısız olmuştur.
✓ İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin yönetimi ele geçirmesiyle birlikte etkinliğini kaybetmiştir.
OSMAN EMİR 41
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
Türkçülük
✓ Osmanlı Devleti'nde milliyetçilik akımından en son etkilenen unsur Türkler olmuştur.
✓ Osmanlıcılık düşüncesinin başarısız olması ve Balkan Savaşları'yla meydana gelen Türk göçlerinde
yaşanan olaylar Türkçülük akımını beslemiştir.
✓ Bu akım Osmanlı Devleti'nin ancak Türkler tarafından ayakta tutulabileceğini savunmuş, aynı
dili konuşan, aynı ideali paylaşan, millî bilince sahip bir millet oluşturmayı öngörmüştür.
✓ İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından bir devlet politikası olarak kullanılmıştır.
✓ Temsilcileri Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Yusuf Akçura ve Ömer Seyfettin gibi
aydınlardır.
✓ Turancılık düşüncesi ile bütün Türklerin bir siyasi çatı altında toplanması hedeflenmiştir
(Pantürkizm).
✓ Türkçülük, Batı’nın bilim ve teknikte örnek alınması, millî ve kültürel yapının korunması
düşüncesiyle Atatürk’ün ortaya koyduğu milliyetçilik ilkesinin oluşmasında etkili olmuştur.
Batıcılık
✓ Batıdaki gelişmeler örnek alınarak yapılan yeniliklerdir.
✓ Batılılaşma düşüncesinin Osmanlı Devleti'ndeki varlığı XVIII. yüzyıla kadar dayanır. XIX.
yüzyılda daha sistematik hale getirilmiş, devletin Batılı yenilik hareketleri ile ayakta
kalabileceği savunulmuştur.
✓ Tanzimat Dönemi’nde hukuk ve toplumsal alanda; Meşrutiyet Dönemi’nde siyasal alanda bu akım
etkili olmuştur.
✓ Batıcı düşünceye sahip devlet adamı ve aydınlar Avrupa'dan yararlanılarak yeni ve çağdaş bir
yapı oluşturulması gerektiğini, Batı uygarlığının tek ölçü olduğunu savunmuşlardır.
✓ Tevfik Fikret ve Celal Nuri bu görüşü savunan aydınlardır.
✓ Batıcılık, Osmanlı'nın çöküşünü engelleyememiş, ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve
yapılan inkılaplarda etkili olmuştur.
OSMAN EMİR 42
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
o Genel anlamda darbe, ordunun ya da devlet içindeki siyasi elitlerin örtük ve yasadışı
yöntemlerle mevcut hükûmeti değiştirmesi olarak tanımlanır.
OSMAN EMİR 43
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
OSMAN EMİR 44
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
OSMAN EMİR 45
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLİŞKİLERİ
OSMAN EMİR 46
SERMAYE VE EMEK
EL EMEĞİNDEN MAKİNELEŞMEYE
✓ Ekonomik feodal yapıdan kurtulan Avrupa, XVIII. yüzyılda Sanayi Devrimi ile önemli bir
dönüşüm yaşamıştır.
✓ Sanayi Devrimi’yle o döneme kadar hâkim olan el emeğine dayanan üretim tarzı değişmiş ve
makineleşmeye dayalı endüstriyel üretim başlamıştır.
✓ Böylece Avrupa’da üretim artmaya ve ekonomik refah yükselmeye başlamıştır.
✓ Sanayi Devrimi’yle daha fazla makine gücü kullanılmaya başlanmış, daha çok hammadde
işlenmiş ve daha fazla ürün elde edilmiştir.
✓ Üretimdeki bu artış daha çok tüketiciyi ve büyük sermayeyle kurulmuş fabrikaları ortaya
çıkarmıştır. El emeğine dayanan üretimde, teknolojinin geriliği yüzünden ürün fazlası oluşturma
kapasitesi sınırlı kalmıştır.
✓ Sanayi Devrimi’yle birlikte el çıkrığından enerjiyle çalışan iplik makinelerin kullanımına
geçilmiştir. Bunun yanında demir ocaklarında yakıt olarak odun yerine kömür kullanılmaya
başlanmıştır.
✓ Böylece daha eski ve daha basit üretim tarzının yerini daha ucuz ve standart kalitedeki
mallarıyla endüstriyel üretim almıştır.
✓ Sanayileşme ile işçi sınıfı denilen yeni bir sınıf doğmuştur. Bu yeni sınıfla birlikte çalışma
hayatının geleneksel aktörleri değişmiştir.
✓ Sanayi Devrimi öncesinin meslek kuruluşları, XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren önemini
yitirmiş ve usta-çırak kavramı yerini patron-işçi kavramına bırakmıştır.
✓ Bu dönüşüm, aktörlerin adının değişimiyle sınırlı kalmamış, usta-çırak arasındaki dayanışma
olgusu, Sanayi Devrimi sonrasında yerini patron-işçi arasındaki menfaat çatışmasına bırakmıştır.
✓ Sanayi Devrimi sonrası üretimdeki organizasyon, işçinin fabrikada yoğun mesai harcamasına ve
hep aynı işi yapar hâle gelmesine sebep olmuştur. Böylece işçi, yaptığı işe yabancılaşmıştır. Bu
durum işçinin kendi alanı dışındaki alanlarda ustalaşmasına engel olmuştur.
✓ Daha önce geleneksel yöntemlerle yürütülen tarımsal faaliyetlerde, bilimsel metotlar uygulanmaya
başlanmıştır. Ekili alanların genişlemesi, maliyet düşürücü teknik gelişmelerin yaygınlaşması,
çiftçilerin uzmanlaşması ve tarımın makineleşmesi üretimi artırmıştır.
✓ Sanayi Devrimi’yle çiftçilik, büyük ölçekli işletmelerde yapılmaya başlanmıştır.
✓ XX. yüzyıldaki ülke ekonomilerinin en önemli özelliği, Sanayi Devrimi’nden sonra ortaya çıkan
endüstriyel üretim tarzına dayalı olmasıdır.
✓ Bu üretim tarzının ortaya çıkması, Avrupa’da el emeğine dayalı olarak üretim yapan
işletmelerin yavaş yavaş
ortadan kalkmasına neden
olmuştur.
Endüstriyel üretime
geçemeyen ülkeler ise
ihtiyacına cevap
verebilecek yeterlikte bir
üretim kapasitesine
ulaşamadığı için ithalata
yönelmiş ve bundan dolayı
tüketici bir toplum yapısı
oluşmaya başlamıştır.
✓ Sanayi Devrimi el
emeğine dayanan üretim
yerine, sermaye ve makinelerin yer aldığı yeni bir ekonomik yaşama geçmeyi sağlamıştır.
✓ Bunun sonucunda Avrupa’da mal ve ürünlerde üretim hızı ve miktarı artmıştır. Bu durum ziraate
dayalı Osmanlı ekonomisini temelden sarsmıştır.
SERMAYE VE EMEK
OSMAN EMİR 1
SERMAYE VE EMEK
✓ Osmanlı yöneticileri, aslında XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren ülkenin ihtiyaçlarını dikkate
alan pek çok sanayileşme hamlesi yapmıştır. Ancak gerçek anlamda fabrikaların faaliyete
geçmesi XIX. yüzyılın başlarını bulmuştur.
✓ Çeşitli alanlarda faaliyet gösteren fabrikalar çoğalmış, aynı yıllarda özel teşebbüse de fabrika
kurması için çeşitli teşvikler ve kolaylıklar gösterilmiştir.
✓ XIX. yüzyılda ordunun, donanmanın ve sarayın taleplerini karşılamak amacıyla Osmanlı
Devleti, en son kullanılan teknolojiyi Avrupa’dan ithal ederek bir dizi fabrika kurmuştur.
✓ Özellikle Tanzimat Dönemi’nden sonra hız kazanan sanayileşme hareketi sonucunda; İstanbul ve
çevresinde dokuma, çuha, basma ve demir döküm fabrikaları ile feshane, tophane ve tersane
açılmıştır.
✓ Fakat sanayileşme amacıyla kurulan bu fabrikalar, istenilen başarıları elde edememiş ve kısa
sürede kapanma noktasına gelmiştir.
OSMAN EMİR 2
SERMAYE VE EMEK
✓ İngiltere ile imzalanan Balta Limanı Antlaşması; her devlete açık tutulmuş ve bütün Avrupa
ülkeleri bu antlaşmadan yararlanmak istemiştir.
✓ Aynı yıl Fransa ile daha sonra da İsveç, Norveç, İspanya, Hollanda, Prusya, Danimarka ve
Belçika gibi ülkelerle ticaret antlaşmaları imzalanmıştır.
✓ Balta Limanı Antlaşması’yla iç ve dış ticaretteki sınırlamalar kaldırılmış ve yabancı malların
ülkeye kolayca girişine imkân sağlamıştır.
✓ Balta Limanı Antlaşması yabancı tüccarlara vergi muafiyeti getirirken yerli tüccarlar vergi
ödemeye devam etmiştir.
✓ Böylece Osmanlı pazarları geniş ölçüde yabancıların denetimine geçmiş ve Avrupa’yla girilen
rekabet karşısında Osmanlı esnafı faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmıştır.
✓ Avrupa ülkeleri ile imzalanan ticaret antlaşmaları ve uygulanan reformlar, Osmanlı
ekonomisinde büyük tahribata neden olmuştur.
✓ Bu durum karşısında yabancı sanayi ile rekabet edemeyen lonca örgütü ve yerel esnaf el
tezgahlarını kapatmış bu yüzden Osmanlı Devleti Avrupa'nın yarı sömürgesi konumuna
gelmiştir.
OSMAN EMİR 3
SERMAYE VE EMEK
✓ Alınan borçların büyük kısım ise plansız ve kontrolsüz kamu harcamalarına, borç taksitlerinin
ödenmesine, sarayların yapımına, orduya ve devlet memurlarının maaşlarının ödenmesine
harcanmıştır. Böylece ödenemeyen dış borçlar yeni borçlanmaları da beraberinde getirmiştir.
OSMAN EMİR 5
SERMAYE VE EMEK
OSMAN EMİR 6
SERMAYE VE EMEK
OSMAN EMİR 7
XIX VE XX. YÜZYILDA DEĞİŞEN GÜNDELİK HAYAT
OSMAN EMİR 1
XIX VE XX. YÜZYILDA DEĞİŞEN GÜNDELİK HAYAT
OSMAN EMİR 2
XIX VE XX. YÜZYILDA DEĞİŞEN GÜNDELİK HAYAT
OSMAN EMİR 3
XIX VE XX. YÜZYILDA DEĞİŞEN GÜNDELİK HAYAT
OSMAN EMİR 4
XIX VE XX. YÜZYILDA DEĞİŞEN GÜNDELİK HAYAT
Kamuoyu
✓ XVIII. yüzyıl sonrasında Batı Avrupa’da modern anlamda kamuoyu kavramını; kültürel, siyasal,
ekonomik ve toplumsal koşullar ortaya çıkarmıştır.
✓ Özellikle XIX. yüzyılda görülen demokratik gelişmeler, kamuoyunun önem ve etkinlik
kazanmasında büyük rol oynamıştır.
✓ Demokrasilerde halkı ikna etmeden iktidara gelmek ya da iktidarı sürdürmek pek mümkün
olmadığı için kamuoyu, demokratik sistemlerin en önemli hususlarından biri hâline gelmiştir.
✓ XIX. yüzyılda basın hayatının gelişmesiyle okuryazar sayısında artış görülmüştür. Bununla
birlikte insanlar, gazete ve diğer süreli yayınlar vasıtasıyla ülkenin iç ve dış gelişmeleri hakkında
bilgi sahibi olmaya başlamıştır.
✓ Basının kamuoyu oluşturma ve toplumu istenen yönlere çekmede önemli bir etken hâline
gelmesi, devletlerin de bu gücü daha etkin kullanmak istemelerini sağlamıştır.
✓ Bu bağlamda çoğu devlet, kamuoyunu kontrol altında tutmak için basını da kontrol etmek
gerektiğini fark etmiştir. Olayları aktarırken kişisel yargı ve düşünceleri de aktardığı için gazeteler,
dönem itibariyle kamuoyu oluşturmada en etkili araç olarak dikkat çekmiştir.
✓ Osmanlı Devleti’nde, “kamuoyu” kavramı Tanzimat Dönemi’nde önem kazanmıştır. Yine bu
dönemde; hürriyet, meşrutiyet ve demokrasi fikirleri ilk kez kamuoyuna sunulmuştur.
✓ Tanzimat Dönemi’nde değişen gazetecilik anlayışı, Osmanlı Devleti’nin siyasi yaşamının
belirleyicisi olmuştur.
OSMAN EMİR 5
XIX VE XX. YÜZYILDA DEĞİŞEN GÜNDELİK HAYAT
Popüler Kültür
✓ Ekonomik ve siyasal süreçlerle birlikte kültür, sosyal hayatın önemli bir parçasıdır. Batı’da Sanayi
Devrimi sonrası yükselen kapitalizm, ekonomik ve sosyal alanlarda olduğu gibi kültürel alanda
da belirleyici olmuştur.
✓ Sanayileşme, toplumun en temel ayırt edici özelliklerinden olan kültürü belirlemiş ve alınıp
satılan bir ticaret ürünü hâline dönüştürmüştür.
✓ Dolayısıyla kitle iletişim araçlarına sahip olanlar, kültüre de yön vermeye başlamıştır.
✓ Bütün bunlar Sanayi Devrimi sonrası, insanları tüketmeye teşvik eden popüler kültürü ortaya
çıkarmıştır.
✓ Popüler kültürün ortaya çıkardığı kültür endüstrisi; kendi ürünlerini ihtiyaç hâline getirerek
topluma, hayatın olmazsa olmazı olarak sunmuştur.
✓ Popüler kültürün en önemli özelliği, toplumları etkisine alması ve kendi sınırları içerisinde
insanlara özgürlük sunmasıdır.
✓ Dışarıdan bakıldığında özgürlük vadeden popüler kültür, insanları tüketim hırsıyla yeni bir
çıkmaza ve bunalıma sokar. Popüler kültürle tek tip düşünce ve davranış oluşturmak istenmiştir.
✓ Bunun için üretilen kültürel ve sanatsal ürünler, kâr elde etme amaçlarına uygun olarak kitlelerin
tüketimi için hazırlanmıştı.
✓ Bir süre sonra tüketici birey, kendisine sunulan ve şartlandırılan ürünleri bir yaşam biçimi
hâlinde kabullenmiştir.
✓ Popüler kültürün en önemli hedefi aynı şeyleri tüketen “tek tip birey yaratma” şeklinde
özetlenmektedir.
✓ Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise popüler kültürde halkın sadece maddi olanı değil
zamanı da tüketmesidir. İnsan aslında tüketirken tükenmektedir.
✓ İnsanların günlük yaşamlarını kurgulayan Popüler kültür, bunu yaparken kitle iletişim araçları
kullanır ve reklama dayanır.
✓ Reklam kimi zaman sinema ve spor yıldızlarının giysi ve söylemleri yoluyla yapılırken kimi
zaman farklı ülkelerin dizileri vasıtasıyla sunulur.
✓ Geniş halk kitlelerine kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayılan popüler kültür, radyo ve televizyon
kanallarında, gazete ve dergilerin renkli sayfalarında insanların tüketim taleplerini artırmakta
ve insanların ekonomik etkinliklerine yön vermeye başlamıştır.
✓ Giyim kuşamdan beslenmeye, ev dekorasyonundan müziğe kadar sosyal hayatın her aşamasında
yönlendirici olan popüler kültür sayesinde insan ihtiyaçları yönlendirilmiştir.
✓ Aynı şekilde inşa edilen geniş evlerde çekirdek aile hayatı yaygınlaşmaya başladığı gibi boş
zaman kavramının oluşumuyla da insanların hayat tarzlarında değişimler yaşanmıştır.
✓ Modern dünya, insanların yaşamlarında ve zaman tasavvurlarında da değişimlere sebep
olmuştur.
✓ Modernite ve endüstrileşme ile birlikte boş zaman kavramı, sosyal hayatın temeline
yerleştirilmiştir.
✓ Modern kapitalist sistemlerin ortaya çıkardığı şartlar, boş vakit ve tüketim etkinliklerini kâr ve
maliyet hesaplarına göre işlemeye başlamıştır.
✓ Yani kapitalizm, çalışma zamanını organize ettiği gibi boş zamanı da organize etmeye
başlamıştır. Kapitalizm, çalışma zamanının sınırlarını kesin bir şekilde çizdiği gibi boş zamanı da
kârlı bir alan olarak düzenleme çabası içinde olmuştur.
OSMAN EMİR 6
XIX VE XX. YÜZYILDA DEĞİŞEN GÜNDELİK HAYAT
OSMAN EMİR 7
XIX VE XX. YÜZYILDA DEĞİŞEN GÜNDELİK HAYAT
OSMAN EMİR 8