You are on page 1of 10

sürdürürken koruduğum görüş budur.

Bu tür bir yatırımcı, pi­


yasa dalgalanmalarını �sıfıra indirmeyi" dileyebilir ve belli bir
endeksi sürekli açığa satmak ona bunu gerçekleştirme şansı
verir. Muhtemelen, elinde değerinin altında işlem gören 10 mil­
yon dolarlık hisse olan ve endekste daima 10 milyon dolarlık
kısa pozisyonu bulunan bir yatırımcı, yalnızca belli menkul kıy­
metleri seçme yeteneğine bağlı net ödülleri kazanır veya aynı
şekilde cezasını çeker ve bu sonuçların, genel piyasa dalgalan­
malarıyla onu zor du rumda bırakmasından -hatta üzmesinden­
kaygı duymaz . İ şlem masrafları yüzünden -ve çoğu yatırımcı
uzun vadede hisse senedi fiyatlarının genel olarak yükselece­
ğine inandığı için- bu türden bir daimi hedge davranışı içinde
faaliyet gösterecek yatırım profesyonellerinin görece çok az ol­
duğunu düşünüyorum . Fakat aynı zamanda bu nun mantıklı bir
davranış biçimi olduğu na , tavır ve davranışlarında daima "piya­
sa nötr" olmayı arzu eden pek az yatırımcının böyle yapacağına
inanıyorum.

2 . Daha önce belirttiğim gibi , future sözleşmelerinin açığa satıl­


masını içeren bir risk azaltına stratejisini mantıklı buluyorum.
Uzun pozisyon tarafında bunun yerine uygulanabilecek her­
hangi bir yatırım veya hedging stratejisi görmüyorum. Dola­
yısıyla da, tanımı itibarıyla future işlemlerinin en az % SO'sine
riski azaltmak beklentisiyle girilebilir ve asgari % 50'sinin (uzun
tarafta) risk ağırlıklı veya kumar tarzında davranması gerekir.

3. Oluşan denge, riski azaltanlar ile riske ağırlık verenler arasında­


ki maksimum yüzde 50-50'lik bu bölünmeden muazzam farklı
olabilir. Küçük bir giriş ücretine karşılık büyük bir ödül varsa,
ortadaki bahis çok zayıf olsa bile kumar oynama eğilimi her
zaman artar. Las Vegas kumarhenelerinin büyük paralar kaza­
na nları ilanlada duyurmalarının ve devlet piyangolarının bü­
yük ikramiyeleri kocaman başlıklada vurgulamalarının nedeni
budur. Menkul kıyınet işinde, yeterince zeki olmayanlar aynı
yaklaşım karşısında çeşitli şekillerde baştan çıkarlar. Bunlardan

108
bazıları �unlardır: (a) Reklamı yapanların kolay aldanan safla­
rı tuzağa dü('iürmek amacıyla muazzam getiri dü�leri yaratarak
"yapay olarak ürettikleri" ve fiilen bir dizi felaketle sonuçlanan
penny hisseleri" (b) Finansal anlamda büyük bir yatırım deneyi­
mine görece küçük bahislerle ula�ılmasına imkan veren düşük
teminat koşulları .

4. Tarihimizde yüksek toplam taahhüt/düşük teminat fenome­


ninin sorunlara yol açtığı birçok deneyim yaşadık . Bunların
içinde herkesin en iyi bildiği, hiç ku�kusuz, 20'lerin sonunda
yüzde 10 marjların eşlik ettiği ve de üzerine basa basa vurgula­
dığı borsa patlamasıydı. Sağlıklı kafalar daha sonra düşük temi­
nat gerektiren bu tür kredili i�lemlerle spekülasyon yapmanın
topluma hiçbir fayda sağlamadığına ve sermaye piyasalarına
yardımcı olmak yerine uzun vadede zarar getirdiğine karar ver­
diler. Buna uygun olarak yeni marj düzenlemeleri getirildi ve
bu düzenlemeler yatırım sahnes i ne kalıcı olarak yerleşti. Hisse
endeksierinde o/o 1 0 teminada spekülasyon yapabilme yeteneği ,
hiç kuşkusuz marj gereklerinden sıyrılmanın basit bir yoludur
ve tüm ülkedeki kumarbazlar tarafından anında bu şekilde al­
gılanacaktır.

5. Broker'lar yeni alım-satım araçlarına yönelmeyi elbette sever­


ler. Duydukları coşku bekledikleri aktivite miktarıyla doğrudan
bağlantılı olma eğilimindedir. Aktivite çoğaldıkça , halka daha
büyük bir maliyet binecek, onların arkalarında bırakacakları
ve broker'lık sektörüne yayılacak paranın miktarı da o kadar
artacaktır. Her sözleşmenin vadesi geldiğinde yapılan tek iş,
kaybedenin kazanana ödeme yapmasıdır. Kumarhane ( futures
------- .. - - - - ----

Penny share ABD, Ingılıere ve ba zı ıllkelerde h.ılkJ .s�ık � •Jçuk �ermayeli �ırkctlerın du>uic. fıyatla rdan i:.lerı ı
gorerı rıs�lt'ı i. " (ı>nt �tocb" ol;ır.ok da hil•rr ır ABD'n. n S>!lıTıilyf! pıyasası � urulu SEC. !ı doların altındJ
ı�lcırn yören, ulu�JI bir borsaya kayrtlı olmo2y.sn Vl' dığe• Oi:�f �: ı i terlerı verım,• getımıeyt'n bir merı k .;l d��l!f·
pl:'noy tıisSI:'Sı olar�k tanım lilmıstır lngiltım: >de 1 poundun .ılıırıd� ı5lcm gören hım•lfol' pe� ny hıs�C'il oiJr*
t.3 n ı m lıınır. Oynaklıkları yu ksek olabilir. ma"i'-'Lild�yı.ır ı� v .. " dııl d u r. bcr;alt " tabir eriıle n dol-ıı ıdırıulıklara
m.-ıruz k �abılırler. !!üyük mıktarda ve h ı zlı k.!! r rtmeol; ı�teve-n•er ıç ın yatırımcılar içın yuKsek rı�k rçrrırl�r
Penny tıısseleri ABD'de gımetlikJp OTC Bullı;rin B�1,;. ı (l v"y� l'ınlc. Sheet�'de 1ezgah ü�tıj pıy�xılart1-l ıslı?m
görür SE C' ın penny hıselerinin :.atı�ını ı.ı.nımlayoın ve uuı.,r ıleyen ı;ok �ıkı kurallan v.srdır. (C n.)

109
piyasası ve onu destekleyen hroker'lardan oluşan kast ekibi)
bu işlemlerden her seferinde hir "geçiş ücreti" aldığı için çok
hüyük miktarlarda kaybeden ve kazanan sağlamaya büyük ilgi
göstereceğinden emin olabilirsiniz . Fakat unutmamak gerekir
ki, oyuncular için bunun "negatif toplamlı bir oyu n" olduğu
gayet açıktır. Masraflar düşülmeden önce kayıplar kazançları
götürür; masrafları düştükten sonra net zarar önemli bir miktar­
dır. Aslında oyuncuların net zararları kumarhanenin tek kazanç
kaynağı olduğu için, bu tür kayıplar olmasa kumarhane faali­
yetine son verecektir. Bu "negatif toplam" yönü, genel anlamda
hisse senedi yatırımına doğrudan tezauır, hisse senedi yatırımı
yıllar içinde "pozitif toplamlı bir oyun" olmuştur; çünkü netice
itibarıyla , hisselerin arkasındaki şirketler er ya da geç ortakları­
nın, yani hisse senedi sahiplerinin yararlandıkları büyük çaplı
paralar kazanmışlardır.

6. Benim görüşüme göre bu sözleşmelerle üretilen faaliyetin çok


yüksek hir yüzdesi -muhtemelen o/o 9';'i veya büyük olasılıkla
daha da fazlası- doğası itibarıyla tamamen kumardır. Etrafınızda
borsanın kısa vadeli hareketleri üzerine bahse giren ve küçük
miktarlarla oldukça büyük oynayabilen insanlar vardır. Onları
buna teşvik eden müşterilerinin sermayelerinde hızlı kazançlar
gören broker'lardır; anında ve doğrudan gelir anlamında bir
broker'ın başına gelebilecek en iyi şeydir. Kumarhane her iş­
lemden kendi ısırığını aldıkça yüzde o/o 95'lik kesim arkasında
büyük paralar bırakacaktır.

7. Uzun vadede , geleneksel sermaye piyasalarıyla özdeşleştirilen


ve içine girenierin çok büyük bir yüzdesinin yanıp kül oldu­
ğu kumar egemen faaliyetler sermaye piyasaları için iyi olma­
yacaktır. Bu türden kumar aktivitelerine katılanlar yatırımcı
olmadıkları ve gerçekte satın aldıkları şeyler de hisse senedi
olmadığı halde , hisse senedi piyasasında kötü bir deneyim ya­
şadıklarını düşünürler. Sermaye piyasalarının en kötü yüzüne
maruz kaldıktan sonra , anlaşılabilir bir şekilde, gelecekte ser-

ı ıo
maye piyasalarını genel olarak karanlık bir yer olarak görecek­
lerdir. Ö nceki spekülasyon dalgalarında bu deneyim kesinlikle
yaşandı. "Peki broker'lık sektörü kendi uzun vadeli çıkarlarını
gözetecek kadar akıllı değil mi?" diye sorabilirsiniz . Tarih bize
broker'ların miyop olduğunu gösteriyor ( 60'ların sonunda tanık
olduk ); çoğu kez de ne kadar ahmakça davranırlarsa o kadar
mutlu olduklarını gördük . Ayrıca birçok broker müşterilerinin
-hatta menkul değer sektörünün- uzun vadedeki gelişmesinden
ziyade o ay ne kadar ciro yapacağını düşünmekte .

Bu ülkede ne hisse senedi piyasasıyla özdeşleştirilen lüzumsuz ens­


trümanlarb kumar oynayan daha fazla insana ihtiyacımız var, ne de onla­
rı buna teşvik eden broker'lara . Bizim ihtiyacımız olan şey, bir teşebbüse
veya yatırıma gerektiği gibi girmek için uzun vadeli beklentilere bakan
yatırımcılar ve danışmanlar. Yatırım sermayesinin zeki bir şekilde kulla­
nılmasına ihtiyaç duyuyonız, kaldıraçtı piyasa balıisierine değil. Akıllı,
toplum yanlısı sermaye piyasalarının faaliyeti aynı arenada bir şekilde iş
yapan, şöyle böyle aynı dili kullanan ve aynı iş gücünden hizmet alan
aktif ve heyecan uyandıran bir kumarhaneyle a rtmaz, geriler.
Ayrıca, hisse senedine eşdeğer araçlardaki düşük teminatlı kredili iş­
lemler, devletin teminat koşullarına ilişkin mevcut politikasıyla tutarsız .
Endeks future'ları piyasa riskini hedge etmek isteyen yatırım profesyo­
nellerine çok küçük yararlar sağlarken, hisse senedi endeksierine bağ­
lı yüksek hacimli fu tures piyasalarının net etkisi, muhtemelen, menkul
değer satın alan halka, uzun vadede de sermaye piyasalarının geneline
büyük zarar vermek olacaktır.

lll
Wa r r e n B u f fe t t ' ı n i ç e r i d e n h i k aye s i
l l N isan 1988

C A ROL L O O M I S

Bu yazıda mazi öne çıkıyor. Warren Bıiffett ile dostluğumuzu n baş­


laması. Berkshire Hathauıay hissedan olmanı, ardından hissedar/ara
yazdığı yıllık mektupları n gönüllü editörlüğünü üst/emnem nedeniyle
Fortune 'da onu n hakkında birkaç paragraftan fazla yazmadım . Evet,
ünü katlanarak artarken Bıiffett ile ilgili bazı _vazıla r önerdi m, Grin nell
ve Whoops makalelerini mesela . Fakat onları dergi kadrosunını başka
üyeleri yazdı ve bu ben im için gayet doğntydu .
Ne var ki 1988 yılı başlan nda Fortune yayı n yönetmeni Marshall Loeb
ben i ofisine çağınp bir ''yap ya da u n u t " seçim i sundu . Bıiffett hakkında
tam kapsamlı bir profil yazısı yazman ı n zaman ı olduğıı mı söyledi ve
Warren 'ı �yi tan ıdığım ı bildiği için "Sen yazabilirsin, " dedi, ·:va da baş­
ka birine veririm . "
Oldukça zor geçen bir günün sonu nda yayı n yönetmen inin önerisini
kabul ettim . Gerçek bir "içeriden h ikaye '' oku mak isteyen Fortune okurla­
rı için doğru karar verdiğim i biliyordu m; çünkü Buffett 'ın dünyası n ı çok
iyi tan ıyor ve anlıyordıt m . Fakat bir yandan da, doğal olarak, okur/ara
Bu.ffett 'ı n arkadaşı, Berkshire 'ın hissedarı ve yıllık mektupları n ı n editörü
olduğumu açıklamak istiyordum . Bütün bunları makalede belirttim ve
o günden sonra da Bıiffett ile ilgili yazdığı m her yazıda bu açıklamaya
yer vermeyi alışkanlık haline getirdim .
Profil yazısı kon usunda Marshall 'ın zamanlaması harikaydı . Maka­
lem o güne dek radamı altında kalmış önemli bir hikayeyi anlatıyordu:
Olağanüstü yatırımcı Bıif.(ett nasıl olağanüstü iş ada m ı ve yönetici ol­
m uştu? Bıtffett 'a bu yolculukta dan ışman rolü oynayan olağan üstü zeki

112
yol arkadaşı, sağ kolu Charlie Munger eşlik ed(vordıı . Dışandakiler anla­
makta zorlansa da, Bıiffett ve Mıınger, Berk.shire 'ı çok büyük ve başan/ı
bir işletme olma yolıma koymuş/ardı . - CL.

erkshire Hathaway Başkanı Warren Buffett şirketler topluluğu­

B na "tuval" diyor ve yakında yıllık raporu yayınlandığında , efsa­


ne yatırımcının hayli gürültülü geçen 1 987 yılında nasıl bir tab-
lo resmettiğini bütün dünya eksiksiz görecek. Yine de gala öncesi özel
gösterime ne dersi niz? Bir sanat eseri olarak 1 987 Buffett için "minör"
bir yıl olmadı. Berkshire -hemen ve mutluluk duyarak belirtmek isterim
ki uzun zamandır hissedarıyım- net değerinde 464 milyon dolar kazanç
sağladı ve bu o/o19,S'i bulan bir artış anlamına geliyor. Rakam Buffett'ın
23 yıl önce şirketi devealmasından bu yana kaydettiği o/o 23, 1 'lik yıllık
ortalamanın bir miktar altında . Ancak birçok profesyonel yatırımcının
yerlerde süründüğü bir yılda Buffett'ın attığı fırça darbelerinin başyapıt
olarak sınıflandırılması gerek .
Buffett'ın sene boyunca menkul değer piyasalarında neler yaptığını
anlattığı ve okurlarının dört gözle beklediği 1 987 yıllık raporu iki özel
haber getirecek. Birincisi, Ekim çöküşünden hemen önce Berkshire adı­
na Salomon Inc. 'den 700 milyon dolarlık paraya çevrilebilir tercihli his­
se alan Buffett " Başkanın Mektubu"nda adı geçen yatırım bankasının
başkanı john Gutfreund'un tamamen arkasında olduğunu açık bir dille
vurguluyor. Bu ifadenin Buffett ile Gutfreund arasında görüş ayrılıkları
bulunduğu yolundaki söylentilere son vermesi gerekiyor. İkinci haber,
Texaco ile ilgili. Buffett geçen yıl şirketin iflasa gitmesinin ardından bir­
çok yatırımcı elindeki kağıtlardan kurtulmaya çalışırken, Berkshire adına
Texaco tahvilleri a lmaya başladığını açıklıyor. Yıl sonunda Berkshire'ın
Texaco hisselerinde realize edilmemiş karı bulunuyor. Fakat gerek Texa­
co, gerekse Salomon'un tercihli hisseleri (ki Buffett yıl sonunda değerinin
yaklaşık 68S milyon dolar olduğunu düşünüyor) Berkshire'ın defterlerine
bir maliyet yükledi ve şirketin 1 987 yılı performans kayıtları açısından
beklentileri karşılamış değil.
Söz kayıttan açılmışken, hakkında yazılanların tümü tek bir yöne,
performansa odaktansa da, bu başarının arkasında -aslında , Buffett'ın

113
arkasında- çift yönlü bir hikaye var. Yatırım dünyasının büyük hölümü
Warren Buffett'ı yatırımcı olarak tanır. O Omaha Sihirbazıdır; çoğunluğu­
nu kapı kapı gazete dağıtarak biriktirdiği 9800 doları bugün değeri 1 ,6
milyar doların üstünde kişisel servete dönüştüren yatırım dehasıdır; etkin
piyasa kampının, uzun vadedeki olağanüstü üstün performansını şansla
açıklamakta giderek zorlandığı adamdır.
İ şte o Buffett 1 987 yılında kesinlikle saha dışındaydı. Iki yıldan uzun
bir süredir Berkshire adına satın alacağı makul fiyatıanmış hisseler bula­
maclığını söyleyen Buffett, 19 Ekim gününe zırhlarını kuşanmış olarak ve
Berkshire portföyünün "daimi" parçaları olduğunu düşündüğü üç yatırım
dışında neredeyse hiç adi hisse senedi tutmadan girdi. Bu üç yatırım da
çöküşte büyük düşüş kaydetmelerine rağmen yılın tamamında iyi du­
rumdaydı; otomobil sigorta şirketi GEICO % 1 2 , Washington Post % 20,
Capital Cities/ABC ise % 29 yükseldi .
Yatırımcı Buffett için fena değil . Fakat Berkshire 'da işin başında bir
usta daha var. Şirketleri satın alan ve yöneten, yetenekleri tam anlamıyla
ve yaygın olarak anlaşılmamış biri : İ ş adamı Buffett. Aslında zemin çalış­
masını yapan ve menzili belirleyen odur, yatırımcı Buffett da bombaları
bir bir hedefe fırlatır. 1 987 yılında Berkshire'ın taarruz planı gayet güzel
dengelenmişti : Yatırımcı, 249 milyon dola rlık (vergi karşılıklarından son­
ra ) realize edilmiş ve edilmemiş kar üretmişti; iş adamı ise Bershire'ın
sağlam işletmelerinden gelen vergi sonrası faaliyet gelirleriyle 2 1 5 mil­
yon dolar, toplamda 464 milyon dolar getirmişti. Faaliyet gelirleri, Dow
Jones'un, Pillsbu ry'nin veya Coming Glass Works'ün toplam net gelirin­
den fazlaydı .
Bütün bunların gerçekleştirildiği araç, yani Berkshire'ın hisse fiyatı,
1965 yılında Buffett kontrolü aldığında 1 2 dolar civarındaydı . 1 987 yılın­
da, önce 4 . 200 dolar gibi bir noktaya çıktı, son zamanlarda ise yaklaşık
3. 1 00 dolardan işlem görüyor. Esprili, açık sözlü , düşü ndüğünü doğru­
dan ifade etmekten çekinmeyen 57 yaşındaki Buffett şirketin % 57'sine
sahip; 55 yaşındaki eşi Susan ise % 3 hisse sahibi . Berkshire 2 milyar do­
ların üzerindeki geliriyle 1 987 yılında Fortumlun hizmet sektörü şirketler
grubu listesinde muhtemelen 30 . sırada yer alacak ve muazzam sıradışı
bir yapısı var.

1 14
Berkshire'ın merkezinde, Buffett'ın yatırım gemisini yüzdüren ve bir­
kaç tanınmamış şirketten ( National Indemnity mesela ) oluşan geniş bir
mülk, kaza ve hasar sigortası operasyonu yer alıyor. Sigorta operasyonu­
nun dışında Bekshire, Buffett'ın birer birer satın aldığı ve "Kutsal Yedili"
adını verdiği bir dizi büyücek şirketin de sahibi . Bunlar, Buffalo Neuıs,
Cincinnati'de kurulu uniforma üreticisi ve dağıtıcısı Fechheimer Brothers;
ülkedeki diğer her mağazadan daha çok ev mobilyası satan Omaha 'lı
perakendeci Nebraska Furniture Mart; California piyasasına hakim şeker
üreticisi ve perakendecisi See's Candies; ve Buffett'ın 1 986 yılında Cle­
veland'da kurulu Scott & Fetzer'ı satın aldığında onunla birlikte gelen
üç operasyon: World Book, Kirby elektrik süpürgeleri ile kompresör ve
brülör gibi çeşitli sanayi ürünleri üreten bir imalat operasyonu .
Rengarenk bir tayf, evet. Fakat i ş adamı Buffett 1 987 yıllık raporunda
bu işletmelerin de, yöneticilerinin de ne kadar iyi olduğunu göstermek
için saklandığı küçük hücresinden çıkıyor. Kutsal Yedili'nin 1 987'de tek
bir şirket gibi faaliyet gösterdiğini söylüyor; bunlara 175 milyon dolar
sermaye yatırdıklarını, yalnızca net 2 milyon dolar faiz ödediklerini ve
vergiler düşüldükten sonra 1 00 milyon dolar kazandıklarını söylüyor. Bu
rakam özkaynak üzerinden % 57 getiriye karşılık geliyor ve istisnai bir
oran. Buffett'ın dediği gibi " Böyle bir yüzdeyi, nominal kaldıraçlı büyük
holding şirketleri şöyle dursun, başka herhangi bir yerde nadiren görür-
sünü z . "
Bundan birkaç yıl önce, etkin piyasa hipotezini Buffett'ın yatırım ba­
şarısıyla bağdaştırmaya çalışan bir işletme profesörü büyük bir cesaret
göstererek onu "beş sigma olayı" olarak tanımlamıştı, yani öylesine en­
der olduğu için pratikte hiçbir zaman gerçekleşmeyen istatistiksel sapma .
Warren Buffett şirketleri satın almada ve bütünü yönetmede de aynı
derecede sıradışı bir fenomen . Yatırımdaki zeka ve disiplinini bu alanda
da aynen uyguluyor. Yönetici olarak şekil ve geleneğe aldırmıyor; "basit,
eski ve az" olarak tanımladığı işletme prensiplerine sıkı sıkı tutunuyor.
Berkshire'ın şirketleri, örneğin, yapmaya çalıştıkları şeyi hiçbir zaman
unutmuyorlar. "Eğer New York'tan Chicago'ya giden ana yol üzerindey­
sek, Altaona'da inip yan yollarda dolanmayız," diyor Buffett. "Burada da
mantığa saygı duyuyoruz. Fakat yaptığımız, başkasının hakkını çiğne-

115
rnek değil . Yönetim konusu nda da yatırun işindeki gibi hissediyonım:
Olağanüstü sonuçlar almak için olağanüstü şeyler yapmak gerekmiyor. "
Yatırımcı ve iş adamı olarak iki Buffett'ı anlatmak üzere bu yazıyı
üstlenirken referanslarıının alısılmısın dışında olduğunu biliyorum. Otuz
yılı aşkın bir süredir derginin kadrosundayım ve 20 yıldan uzun bir za­
mandan bu yana da Buffett"ın arkadaşıyım. Yıllık raporları için bir miktar
editörlük yapıyorum, bu yüzden de ne söyleyeceğini biliyorum. Ben bir
Buffett hayranıyım. Yakın bir dost tarafından yazıldığı için bu makaleden
iki şey bekleyebilirsiniz: Warren Buffet'ın nasıl çalıştığına dair içeriden
bir bakış ve mutlak tarafsızlığın biraz altında bir yaklaşım .
İşte size katıksız bir gerçek: Buffett 'ın yaptığı her şeyde muazzam bir
zcka vardır. Berkshire' ın sigorta operasyonlarını yöneten ve Buffett' ın
Omaha'daki ofisinin hemen birişiğinde çalışan 41 yaşındaki Michael
Goldberg, Bronx Fen Lisesi'nde de onun kadar zeki insanlar gördüğü­
nü söylüyor, ama farkı şöyle vurguluyor: "Onların hayatı matematik ve
fizik . " Buffett'ın zihinsel gücü tamamen, inanılmaz bilgi sahibi olduğu
iş dünyasına odaklı . Goldberg bakın nasıl anlatıyor: "Duyduğu her şeyi
sürekli inceler: 'Tutarlı ve mantıklı mı? Yanlış mı?' diye sorar kendine .
Dünyayla ilgili kafasında bir model vardır. Oradaki bilgisayar her yeni
olguyu daha önce yaşadığı deneyimler ve bildikleriyle karşılaştırır ve 'Bu
bizim için ne anlama geliyor?' diye sorar. " Yani, Berkshire için. Buffett'ın
kendi şahsi portföyünde de bir miktar hisse var, ama onlara kafa yarma­
ya pek az zaman harcıyor. "Benim egom kendini tamamen Berkshire 'a
kaptırmış durumda . Bu tartışma götürmez," diyor.
Fakat insanlar onunla yüz yüze geldiklerinde çoğu zaman en küçük
ego belirtisi görmezler. Ayakları yere basan, hoş biridir; dış görünüşü
sıradandır, tam bir Ortabatılı havasında . Özel dedektif olarak pekala
kalabalığın arasına karışabilir. G iyim kuşam konularında şıklıkla ilgisi
olduğu söylenemez . McDonald's yemeyi ve kiraz kolası içmeyi sever;
büyük partiler de havadan sudan sohbetler de ona göre değildir. Ama
doğru bir organizasyonda oldukça sosyal , hatta biraz "fazla sosya l"
bile olabilir: Örneğin bu kış Cap Cities'in yönetim toplantısına Salvari­
on Army (Fakirlere Yardım Ordusu) üniforması giyerek elinde kornay­
la gelmiş ve sözlerini kendi yazdığı "What a friend I have in Murphy"

ll&
�arkısını çalıp söyleyerek şirketin başkanı Thomas Murphy'ye serenacl
yapmıştı .
Buffett bazen, özellikle de entellektüel konularda zihninde dönen
�eyi yakalamak için çok yoğun ve çok hızlı konuşur. Gençliğinde insan
içinde konuşmaktan müthiş korkarmış. Bu yüzden de Dale Carnegie'de
"aynı derecede acınacak durumda olan diğer insanlarla" dolu bir kursa
yazılmaya zorlamış kendini . Bugün konuşurken müthiş rahat; tüm metni
kafasının içindeki bir taslaktan çekip çıkarıyor sanki -yazılı metinden ko­
nuşma yapmaz, not almaz- ve oradaki herşeyi (profesyonel bir yazarın
gıpta ile bakacağı türden) bitmek tükeornek bilmeyen espriler örnekle­,

meler ve benzetmelerle birbirine bağlayıp süslüyor.


Buffett işini yaparken düşünce sistemindeki karmaşıklıkların hayata
dair çok basit bir bakış oluşturmasını engellemesine kesinlikle izin vermez.
Yatırımcı ve iş adamı olarak iki Buffett'a ilişkin kilit nokta , şirketlerin mül­
kiye ri konusuna tamamen aynı şekilde bakmaları . Yatırımcı; borsada içsel
değerinin altında işlem gören şirketleri parçalar halinde satın alma şansın ı
arar ve bulur - yani rasyonel bir alıcının işletmenin tamamını satın almak
için ödeyeceği değerin altında bir fiyata alır. Yönetici ise şirketin tamamını
o içsel değerin üzerine çıkmayan bir fiyattan alma şansını görür.
Buffett'ın yapmak istediği ticaretin tanımı oldukça basit: "İyi şirketler. "

Onun gözünde bunun anlamı; güçlü franchise'lara sahip, hisse getirisi


ortalamanın üzerinde, sermaye yatırımına ihtiyacı görece düşük, dola­
yısıyla da nakit üretme kapasitesine sahip şirketlerdir. Çok kolay, bunu
herkes yapar diyebilirsiniz. A ma o tarz şirketleri bulmak ve satın almak
hiç de kolay değil; Buffett bu süreci "ender ve hızlı koşan filleri" başı­
na çuval geçirerek aviarnaya benzetir. Bu, onun için uzaklaşmaktan her
zaman kaçındığı mutlak bir kriterdir. Kutsal Yedili şirketlerinin hepsi de
"iyi şirket" özelliklerini taşır. GEICO, Washington Post, ve Cap Cities gibi
Buffett'ın hisse sahib i olduğu şirketle r de öyle .
Buffett yıllık raporlarında her zaman bu şirketleri n çoğu kendisine
rakip olan -olabilirse- yöneticilerinden övgüyle söz eder; onlarla çalış­
manın zevk olduğunu belirtir ve fanatikleri olarak tutmayı ciciden çok
arzu eder. En tepedeki yönetici olarak görmek istediği sahneyi, "Harika
insanların yönettiği harika şirketler" olarak tanımlar.

117

You might also like