You are on page 1of 10

Fakat yıllar içinde en büyük yatınm hatalarının da bazı "iyi şirketleri"

sırf yönetiminin kalitesini sinderemediği için satın almaması olduğuna


inanıyor. "işletmelere daha çok güvenmeliydim," diyor. Böylece doğ­
rudan sahip olduğu şirketlerde değilse de elinde tuttuğu hisselerde , ba­
zen dişlerini sıktığı ve yönetimin uygun miktarda saçmalığına tolerans
gösterdiği anlar oluyor. Birkaç yıl önce, bugünkünden çok daha fazla
hisse aldığı dönemde bir arkadaşına henüz okumuş olduğu bir faaliyet
raporundaki saçmalıklardan yakınmış ve "O kadar yanıltıcı ve o kadar
yönetime hizmet eden bir içerik ki kaldır at!" demişti. Arkadaşı sormuştu:
"Ve sen hala hissede misin?" Yanıtı "evet" olmuştu : "Bir ahmağın bile
para kazanabiieceği bu türden iyi şirketlerde olmak istiyorum."
Doğal olarak, iyi şirketler ucuza gelmez; özellikle de bugü n bütün
dünya onların peşine düşmüşken. Fakat Buffett her zaman cin gibi kur­
naz -kesinlikle ederinin üstünde para vermez- ve fırsatları bekleme konu­
sunda daima sabırlı bir alıcıdır. Yıllık faaliyet raporlarına ne tü r şirketleri
satın almak istediğini anlatan "ilanlar" yerleştirir. " Doğru işletmelere -ve
doğru insanlara- iyi bir yuva sağlayabiliriz" der. Mesela o doğru insan­
lardan biri Heldman idi ; 1 986 yılında o ilanı okuyan Heldman üniforma
işini , Fechheimer'ı getirmişti . Buffett'ın idealindeki operasyon boyutun­
dan küçük bir şirketti, karı yalnızca 6 milyon dolardı . Fakat Heldman
tam olarak Buffett'ın aradığı yönetici tipiydi, kendi tanımıyla "sempatik ,
yetenekli, dürüst ve amaç yönelimli." İşte bu yüzden şirketi satın almış ,
üstelik bunu yaptığına memnun olmuştu .
Şirketlerini, en azından birini, Bıiffalo Newsu alırken Buffett özel­
likle uzak görüşlüydü . Gerek Washington Post, gerekse 1 977'de satışa
çıkan Chicago s Tribımeun fiyatları da düşmüştü , belki de artık nesli
tükenmekte olan bir tür, akşam gazetesi olduğu için. News ise haftada
6 gün yayınlanan bir gazeteydi, ne pazar baskısı ne de gelir akışı var­
dı ve haftanın 7 günü yayınlanan Courier-Expresse rakipti . Neuıs hafta
içinde rakibinden daha güçlüydü ve Buffett bir pazar baskısı eklendiği
takdirde gazetenin başarılı olmak için gerekli koşullara sahip olacağını
düşünmüştü .
Buffett Newsu 32,5 milyon dolara satın aldı ve hemen pazar günleri
de yayınlamaya başladı. Gazetenin abonelerine su nduğu özel tanıtım

1 18
fiyatları ve reklamları, Courier-Expre5Sin sonuçta kaybettiği bir antitröst
davası açmasına yol açtı. İki gazete de yıllarca para kaybettikten sonra ,
1 982'de, Cou rier-Express teslim oldu v e yayın faaliyetine son verdi . Ge­
çen yıl News, gelişmekte olan bir tekel gazete olarak 30 milyon dolar
vergi öncesi faaliyet karı elde etti ve bunu kesinlikle işin editöryel bo­
yutunda cimrilik ederek yapmadı. Her bir sayfa Hana karşılık bir sayfa
haber yayınlıyor, onun boyutunda veya daha büyük başka hiçbir başarılı
gazetede görülmeyen bir oran. Çünkü Buffett gazeteciliği seviyor; eğer
yatırımcı olmasaydı, kariyer olarak büyük olasılıkla gazeteciliği seçmiş
olabileceğini söylüyor ve News muhtemelen favori varlığı.
Buffett'ın iyi şirketlere böyle yoğun odaktanmasındaki tuhaflık, bu
felsefeye biraz geç, 20 yıl kadar orada burada oyalandıktan ve buna
rağmen muazzam paralar kazandıktan sonra ulaşmış olması. Omaha'da
büyüyen Buffett, sayılar ve parayla ilgili her şeyden büyülenen yaşının
ilerisinde bir çocuktu . Hisse senedi broker'ı olan babası Howard Buffett
oğluna tapar ve sevgiyle "Ateş Topu " derdi ona . Kütüphaneden aldığı
One 7boıtsand Ways to Make $ 1 000 ( 1 000 dolar kazanmanın bin yolu)
adlı kitabı, özellikle de kuruşları tartan makinelerle ilgili hikayeyi satır
satır ezberlemişti . Tek bir makineyle başladığını, binlereesiyle bir piramit
oluşturduğunu ve dünyanın en genç milyoneri olduğunu hayal ederdi.
Presbiteryen kilisesinde ilahi bestecilerinin ömür sürelerini hesaplar, dini
duygu ve görevlerinin onları ekstradan birkaç yıl daha yaşamla ödüllen­
dirip ödüllendirmediğini sorgulardı (Yanıtı, hayırdı). Onbir yaşında bir
arkadaşıyla birlikte daha dünyevi işlere yönelmiş, Stable-Boy Selections
adıyla bir at yarışı tahmin bülteni çıkarmışlardı.
Bütün bunların arasında aklı hisse senetlerindeydi. Piyasalada ilgili
ilk kitabını 8 yaşında okumuş, ilk hisse senedini (Cities Service tercihli
hissesi) l l yaşında almış ve tüm alım-satım yöntemlerini deneyip ince­
lerneyi sürdürmüştü . İlkgençlik yıllarında bir süre "grafıkçi'", ardından
da piyasa zamanlamacısı olmuştu . 1 943 yılından itibaren merkez üssü ,
babasının Kongre'ye seçilmesi üzerine ailesinin taşındığı Washington'dı.
Omaha'yı derinden özleyen genç Buffett bir keresinde evden kaçmış ve

G rafı k cı: Tek n ı k analızcıler ı<; ı n k ullanılan b ı r ı fade ı c n ı

119
lisede bir süre, aslında doğuştan yetenekli olduğu matematikte hile çok
kötü notlar almıştı . Notları ancak, babası Warren'ı karlı ve çok sevdiği
gazete dağıtımı işini bıraktumakla tehdit ettiğinde dü zelmişti. Liseden 1 6
yaşında mezun olan Buffett iki yıl Pennsylvania Üniversitesi'ne gitmiş,
sonra da Nebraska Üniversitesi'ne transfer olmuştu . 1 9')0 yılında artık
reşit olduğunda , Benjamin Graham'ın henüz yayınlanmış kitabı Akıllı
Yatınmcı'yı ( 1be Intelligent Investor) okumuştu . Okuru şirketlerin içsel
değerine dikkat etmeye ve bir "güvenlik marjıyla" yatırım yapmaya teş­
vik eden o kitapta okudukları Buffett'ı her yönüyle büyülemişti . Bugün
Buffett'ın birbirine eklemlenmiş yatırım kurallarında bir Graham çeşnisi
vardır: "Birinci kural, kaybetmemektir. İkinci kural, birinci kuralı unut­
mamaktır. "
19')0 yazında , Harvard işletme okuluna başvuran Buffett trenle Chi­
cago'ya gitmiş ve eski mezunlardan biri olan okul temsilcisi tarafından
mülakata alınmıştı . "Bu yüksek öğrenim temsilcisinin bende gözlemledi­
ği; 16 yaşında görünen ama 1 2 yaşında bir çocuğun sosyal duruşuna sa­
hip olan 19 yaşında bir sıskaydı," diyor Buffett . On dakika sonra müliikat
da , Buffett'ın Harvard'a girme umudu da sona ermişti. Reddedilmek canı­
nı yakmıştı. Fakat bugün bu reddedilişi hayatında başına gelen en şanslı
olay olarak görüyor. Çünkü Oruaha'ya döndükten sonra Ben Graham'ın
Columbia İşletme Okulu 'nda ders verdiğini öğrenmiş ve hemen başvur­
muştu , üstelik bu kez başarmıştı. Graham'ın sınıfındaki öğrencilerden
biri de bugün üstün performansıyla tanınan Sequoia Fonu'nu yöneten ve
Buffett'ın en yakın arkadaşlarından biri olan William Ruane idi . Ruane
daha en başından Graham ve Buffett arasında zihinsel bir elektrik oluş­
tuğunu ve sınıfın geri kalanının büyük ölçüde dinleyici olarak kaldığını
söylüyor.
Buffett okul yılının sonunda Graham'ın yatırım şirketi Graham-New­
man'da bedava çalışmayı teklif etmişti. "Fakat," diye a nlatıyor "Ben, her
zamanki gibi fiyat/değer hesabı yaptı ve hayır dedi . " Akıl hocasının me­
kanik, değere dayalı yatırım tekniklerinin öğrencisi Buffett, 10 parma­
ğında 1 0 marifet taşıyan başarılı bir trader olarak Graham-Newman'da
çalışmaya başladığı 1 9';4 yılına kadar Ben Graham'dan iş teklifi almayı
haşaramayacaktı. Graham temelde, işletme sermayesinin en fazla üçte

120
ikisine satın alınabilen hisseler olarak tanımladığı "kelepirleri" arıyordu .
Birçok şirketin en azından net işletme sermayesinin değerinden tasfiye
edilebileceğini görmüştü ; bu nedenle de o değerin altına alındığında
gerekli güvenlik marjının oluştuğunu düşünüyordu . Bugün pek az hisse
senedi Graham'ın standartlarını karşılayabilir, ama 1 950'lerin başlarında
pek çoğu öyleydi.
1 956'da yılında , Graham'ın teorilerini ezbere öğrenmiş olan 25 yaşın­
daki genç Buffett, kendisini zengin ve ünlü yapacak yolculuğa çıkmaya
artık hazırdı. Birkaç aile üyesi ve arkadaşından 1 05 . 000 dolar toplayarak
Buffett Partnership Ltd'yi hayata geçirdi. Ortaklığın ekonomisi basitti : Sı­
nırlı ortaklar koydukları para karşılığında % 6 kazanıyorlar ve elde edilen
tüm karların % 75 'ini alıyorlardı . Buffett, genel ortak olarak kalan % 25'i
kendisine ayırıyordu . En başından itibaren etkileyici karlar elde eni , ve
bu genç adamın yetenekleri ağızdan ağıza yayıldıkça yeni ortaklar para­
brıyla birlikte gemiye atladı.
Buffen 1 969 yılında, aşırı derecede spekülatif hale gelen piyasadan
sağuyarak ortaklığı dağıtmaya karar verdiğinde toplamda 1 00 milyon
dolar yönetiyordu ve bu paranın 25 milyon doları kendisinindi, büyük
bölümü de karlardan aldığı payın ürünüydü . Ortaklığın faaliyetini sür­
dürdüğü 1 3 yıl boyunca fonlarının yıllık birleşik ortalaması % 29, 5 oldu .
Bu başarı Berkshire'daki % 23,1 'lik başarısının habercisiydi. Buffett'ın
Berkshire'daki büyük başarısının en çarpıcı yönü , gelirlerinin % 1 00'ünü
şirkette tutarak muazzam miktarlarda sermaye kazancı elde etmiş olma­
sıdır: Berkshire kar payı ödemez. Bunun Buffett için anlamı, güçlü bir
şekilde büyüyen paraya yeni yatırım kapıları bulmak zorunda olmasıydı.
Yıl sonu itibariyle şirketin özsermayesi 2,8 milyar dolardı - en üst seviye­
den bileşik toplamlar üretecek bir rakam .
Ortaklığın bu üstün başarısına rağmen, Buffett bugün parayı yöne­
tirken işle ilgili farkındalığının tamamını kullanmamış olduğunu düşü­
nüyor. 1 987 yıllık raporunda ortaklığın kuruluşundan bu yana "kelepir"
peşinde koştuğu ve malesef "bazılarını bulma şanssızlığını yaşadığı" 20
yılın boşuna harcanmış olduğundan yakınıyor. Cezasının, " küçük çaplı
çiftlik tesisi üreticileri, üçüncü sınıf büyük mağazalar ve New England'lı
tekstil üreticilerinin ekonomilerini öğrenmek" olduğunu söylüyor. Çiftlik

121
tesisleri üreten şirket dediği :"ebraska'da kumlu Dempster Mill Manufa­
.

cturing idi; büyük mağaza . Baltimore'da kumlu Hochschild Kohn ; tekstil


üreticisi ise Berkshire Hatha,vay'in ta kendisi.
Buffett Ortaklığı. Dempster ve Hochschild Kohn yatırımiarına I 960 l ar­ '

da hızlı girdi ve aynı hızla çıktı. Ortakl ı ğ ı n yaklaşık l l milyon dolar


karşılığında kontrolünü aldığı tekstil şirketi ise daha eski bir problemdi .
Buffett erkekler için takım elbise üreten Berkshire'ın başına geçmesine,
dolayısıyla da rakiplerinden hiçbir üstünlüğe sahip olmadığı bu sektö­
rün kayga n zeminine girmesine yol açan toyluğuna hayıflanarak 20 yıl
boyunca şirketi besledi. Zaman zaman yıllık raporlarında mali yapısı
böylesine zayıf bir operasyonu niçin sürdürdüğünü anlatır: Şirket New
Bedford, Massachusetts'ın büyük işverenlerden biriydi; operasyonun ba­
ş ı nda k i yöneticiler hem ona ka rşı açıksözlü davranıyorlardı, hem de ba­
şa rıl ı şirketlerinin yöneticileri kadar işlerinin ehli insanlardı; sendikalar
makCıldü . Fakat nihayet 1 985 yılında , son derece cesa ret kırıcı bir işi sür­
dürmeye devam et me si halinde gerekli olabilecek sermaye yatırımiarına
girmek istemedi ve operasyonu durdu rdu .
Buffett birk a ç y ı l önce yıllık rapomna epey meşhur olacak bir cümle
ya z m ı şt ı "Çok az istisnayla , " demişti, "parlaklığı ile tanınan bir yönetici,
.

zayıf ekonomik temeliyle tanınan bir şirketi kalkındırmaya uğraştığında ,


değişmeyen şirketin namı olur. " Buffett 'ın bu düşüncesi, tekstil deneyimi­
ne ithafen yazılmış bir requiem olarak gayet uygun düşebilir. Ayrıca onun
kafasında bu , sadece kötü gitmiş görece küçük bir yarının olayı değildi.
TekstHe oynamaması halinde Berkshire'ın kazanabiieceği miktarı hesap­
ladığında fırsat maliyetini yaklaşık 500 milyon dolar olarak düşünüyor.
Boşa harcanmış yıllarda Buffett zaman zaman iyi bir işe sürüklene­
biliyor, olağandışı bir etki karşısında afallayıp kalmış gi b i o işe anormal
miktarlar akıtabiliyordu. 1951 yılında, yalnızca kendi parasıyla yatırım ya­
parken ve ağı rlı k lı olarak Timely Clothes ve Des Moines Railway gibi ''ke­
lepirlere" yönelirken, GEICO'ya hayran kalmıştı; düşük dağıtım maliyetleri
ve diğer sigorta şirketlerine göre daha nitelikli poliçe sahipleriyle sözleşme
imzalama yeteneği GEICO'ya kilit bir avantaj sağlıyordu . Şirket Ben Gra­
ham'ın matematik testlerini geçmeye henüz başlama mış olsa da Buffett
10.000 dolarını -net varlığının yaklaşık üçte ikisi- GEICO hissesine yatırdı.

122
Bir yıl sonra o/o 50 karla sattı ve bir daha da 1976 yılına kadar bu
şirketten tek hisse almadı. Bu arada GEICO çok büyümüş, fakat sigorta
bedelleri üzerinden hak sahiplerine ödenecek miktarları yanlış hesap­
layarak değerinin altında fiyattadığı için iflasın eşiğine gelmişti. Buffett
şirketin rekabet avantajının değişmemiş olduğunu ve yeni atanan CEO
John J. Byrne'ın kurumu sağlığına kavuşturacağını düşündü. Böylece beş
yıl boyunca GEICO'ya 45 milyon dolar yatırdı. Byrne işini yaptı, Buffett
ile yakın dost oldu ve sık sık ondan tavsiye istedi. GEICO bugün sektö­
ründe yıldız ve Berkshire'ın şirketteki payının değeri 800 milyon dolar.
Buffett 1 964 yılında , ortaklığını yönettiği dönemde, salata yağı skan­
dalı ile çöken American Express hissesine de atlamıştı. Arnexeo'nun bir
yan kuruluşunun aslında varolmayan çok büyük miktarlarda yağ için
fatura kestiği ortaya çıkmıştı. En kötü durum senaryosunda American
Express bu krizden net değerini yitirmiş olarak çıkabilirdi. Şirkenin hisse­
si dibi boylamıştı. Ben Graham olsa, kendi ifadesiyle, güvenlik marjı ol­
mayan bu hisseye dönüp bakmazdı bile. Fakat Buffett şirketin kredi kartı
ve seyahat çeki işindeki franchise'ları değerlemiş ve bunların Amexco'yu
her fırtınadan sağlam çıkaracak varlıklar olduğu sonucuna varmıştı . Buf­
fett'ın o dönemde yazılmamış bir kuralı vardı: Tek bir menkul değere or­
taklığın parasının en fazla % 25'ini yatırabilirdi. American Express için bu
kuralı çiğnedi ve ortaklığın parasının % 40'nı, yani 1 3 milyon doları bu
yatırıma yönlendirdi. Yaklaşık iki yıl sonra , 20 milyon dolar karla sattı.
Buffett iyi şirketleri zaman zaman değil istikrarlı bir biçimde değer­
leme konusunda Berkshire'ın başkan yardımcısı ve yıllık raporlarının
"Charlie"si 64 yaşındaki Charles T. Munger'ın onu dürttüğünü , ittiğini ve
hatta kışkırttığını düşünüyor. Amerikan şirket sisteminde başkan yardım­
cıları çoğu kez önemli görülmez . Fakat Berkshire Hathaway'de kesinlikle
böyle değil.
Munger ile Buffett arasında muhtemelen zihinsel bir bağ var; aynı şey­
leri düşünüyor, aynı şeyleri söylüyorlar. Fakat siyasi görüşleri -Munger
geleneksel bir Cumhuriyetçi, Buffett ise finansal anlamda muhafazakar
Demokrat- ve tavırları farklı . Yıllık raporlannda zaman zaman iğneleyici
olsa da, Buffett insanlara eleştiri yöneltirken büyük incelik gösterir. Mun­
ger ise sivri dilli denecek kadar açık sözlü olabilir. Geçen yıl Berkshire'ın

123
yüzde 80'ine sahip olduğu California'da kurulu tasarruf ve kredi kurumu
( Saving&Loan, S&L)" Wesco'nun yıllık toplantısına başkanlık eden Mun­
ger, kendisiyle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: "Hayatımda hiç kimse beni
alçakgönülü olmakla suçlamadı. Alçakgönüllülük çok hayran olduğum
bir özellik, ama ben bundan tam olarak payımı aldığımı düşünmüyo-
rum . "
Buffett gibi Munger da Omaha doğumlu . Fakat çocukluklarında ta­
nışmamışlardı. Munger Hava Kuvvetleri 'nde üniversite dengi diplama
aldıktan ve Harvard Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra Los Angeles'a
giderek Munger Tolies & Olson unvanını ta�;ıyan kendi hukuk firmasını
kurmuştu . 1 959 yılında Oruaha'ya yaptığı bir ziyaret sırasında Buffett'ın
da bulunduğu bir akşam yemeği davetine katılmıştı. Munger, o sırada
arnaha'da yatırım sahnesini yeniden kurmakta olan 29 yaşındaki genç
Buffett hakkında anlatılanları duymuş ve kendini etkilenmemeye hazır­
lamıştı . Fakat daha o akşam Buffen'ın zekasma vurulmuştu . "Şunu söyle­
meliyim ki . . . " diyor Munger, "Warren'ın nasıl olağanüstü biri olduğunu
daha ilk anda anlamıştım . "
Bu ffett'ın tepkisi kendi gittiği yolun propagandasını yapmak olmuştu .
Hukukun zengin olmak için yavaş bir gemi olduğuna inanıyordu . Bu
yüzden de Munger'ın işini bırakıp bir yatırım ortaklığını kurması gerekti­
ğini savunmaya başlamıştı. Munger 1 962 yılında nihayet eyleme geçmişti,
fakat bir ayağını hukukta tutmayı sürdü rüp elini hedge etmeyi de unut­
ınamıştı. Munger'ın ortaklığı Buffett'ınkinden çok daha küçük, çok daha
odaklı ve çok daha oynaktı . Yine de ortaklığın 1975 yılına kadar uzanan
13 yıllık tarihinde Munger % 19,8 bileşik kazanç ortalaması elde etmiş­
ti. Serveti Buffett'ın beklediği gibi büyümüştü: Halen diğer varlıklarının
yanısıra , Berkshire'ın da o/o 2 ortağı ve bu payın son hesaplamalara göre
değeri yaklaşık 70 milyon.
Aslında Munger'ın iyi ve kötü şirketleri net bir şekilde birbirinden

5avıng&loan, S&L· Thrıft olarak d.ı bıl.nen S&l'ier federal veya oevleı denf'linıi nde V31ı�ırlar. 8 ı ı ey�l rnı>v­
dua\IM " " '· mortgage'ldrı fonlar ve kilr payı Merler. Ba�ıangıçta bıreylerden mevduaı ıopl.ımak uıer ıne­
kur ulmu�lardı ve para buyük ölçude koııut kredilerine (mortgage: y6t rrılnıı�l'- 1 980'1.,rıjı; yıızlercr• S&l l:ö!�
k ırdıler nedenıyle i11asa slırüklendi. 5&l krııı oldrak bıhnE'n bu k r ıroeon sonro cogu kurum, wketler�:> ve
ı uketıcılere ınortgcıge kredill"rının yanısıra kredi ve lek vprrrıeye de b;ısladı. Böylece hıım�tlerıııi, barıi:.;,lar
ve k red ı birlık lerının yaptıkları isı rle kap�ayac,lk �E'kılde gpni�lettıler. \C n ı

124
ayıran derin çizgiler hakkında oluşturduğu güçlü fikirler, Buffett ile ta­
nışmasından çok daha önce şekillenmişti . International Harvester'ın Ba­
kersfıeld'daki satış bayiinde müdür olarak çalışmış ve esas itibanyla vasat
bir şirketi ayağa kaldırmanın ne kadar zor olduğunu görmüştü; bir Los
Angeles'lı olarak, Los Angeles Times'ın parlak başarısına tanık olmuş­
tu; fakat kafasında "kelepirlerle" ilgili en küçük bir fikir yoktu, zamanla
öğrenecekti . Böylece yıllar içinde Buffett ile sohbetlerinde iyi şirketle­
rin özelliklerini sıralayıp tavsiyelerde bulundu ; Buffett zamanla bu işin
mantığını tamamen kavradı. 1 972'de, bir süre önce aileye katılmış olan
Berkshire'ın yan kuruluşu Blue Chip Stamps, See's Candies'i almak için
defter değerinin üç katını öderken, artık iyi şirket dönemi başlıyordu.
"Charlie beni fevkalade biçimlendirmişti , " diyor Buffett. "Evlat, yalnızca
Ben'i dinleseydim bugünkü kadar zengin olmazdım. "
Geçen yıl Los Angeles'daki bir yemek davetinde Munger'a eşlik eden
hanım ona dönerek havalı bir biçimde sormuştu : "Söyler misiniz, müthiş
başacınızın en önemli unsuru nedir?" Bu güzel anı amınsayan Munger,
" Böylesine harika bir soruyu düşünebiliyor musunuz?" diyor. "Yanımda
oturan muhteşem yaratığa baktım -ki kesinlikle her yemek davetinde
yanımda oturmasını umarım- ve ona , 'rasyonelim' dedim. Evet, yanıt bu .
Rasyonelim . " Bu anektod özel bir önem taşıyor, çünkü rasyonellik aynı
zamanda Buffett'ın Berkshire'ı yönetme tarzının da ayırt edici özellikle­
rinden biri ve çoğu kez diğer kurumlarda eksik bulduğu bir nitelik .
Esasen, yönetim kumlu başkanı olarak Buffett, özel yeteneği olduğu­
nu düşündüğü işleri yapıyor: Sermaye tahsisatı, belli durumlarda fiyat­
lama ve faaliyet halindeki bölümlerden gelen rakamların incelenmesi.
"Warren rakamları her ay alınazsa ölür, " diyor Munger. Fakat rakamlar
olmaları gerektiği gibi göründüğü sürece Buffett operasyanlara pek ka­
rışmıyor; işleri kendi akıllarının söylediği gibi yönetmeleri için yönetici­
lerini özgür bırakıyor. Ne tür şirketleri almak istediğinden söz ederken,
bir şirketin her zaman kendi iyi yönetimiyle kapıya gelmesi şartını vurgu­
luyor: Çünkü "Biz yönetim sağlayamayız ve sağlamayız," diyor. Kendisi
için çalışan yeteneklere özen gösteriyor. Buffett'ın şirketlerini yönetenle­
rin çoğu zengin olabiliyor ve emekliye ayrılabiliyor. Buffett gerek yazılı
gerekse sözlü olarak, yöneticilerini yaşamının en büyük ödüllerinden

125
biri olarak gördüğünü ve harcadıkları yoğun emeği takdir ettiğini unut­
maianna hiçbir zaman izin venniyor.
Faaliyetteki bir şirketin tepe yöneticisinin maaşını Buffett belirliyor,
ama ücret konusunda bu nun ötesinde bir rol oynamıyor. Tepedekilerin
hepsi Buffett'ın amaçlara uygun olarak biçimlendirdiği teşvik planiarına
göre ücret alıyorlar; örneğin bir işletmenin kar marjlarının yüksek olması
veya kullandığı sermayede yapılan kesintiler, ya da sigorta operasyo­
nunda yüklenicilik sonuçlarının iyileşmesi ve Buffett'a yatırım yapacak
daha çok "nakit filosu" getirmesi gibi . Teşviklerin tavanı yok . Bu yüzden,
sigorta işinin başındaki Mike Goldberg 1 986 yılında 2,6 milyon dolar,
geçtiğimiz yıl da 3, 1 milyon dolar kazanmış bu lunuyor. Öte yandan,
1 983 ve 1 984 yıllarında, sigorta sektörü berbat haldeyken taban maaşını,
yani kabaca 100. 000 dolar almış . Hızla ekşiyen sigorta sektöründe bir
şirketi yöneten Goldberg ileriye baktığında , 1 990 yılında da yine sadece
maaşa kalacağını düşünüyor. Buffett tüm tanımları itibariyle temel maaşı
alıyor: Yılda 1 00 . 000.
Hiç kuşkusuz, o fiyata etraftaki en değerli danışmanlık işini sunu­
yor. Operasyonları yürüten yöneticiler istedikleri her zaman, her konuda
kendisini arayabilirler ve hiçbiri şirketlerin işleyişine dair onun verdiği
muzzam bilgileri uygulamaktan vazgeçmez . Bıtjfalo Newsun yayın yö­
netmeni haftada bir veya iki kez, genellikle geceleri arar. Scott Fetzer'in
başkanı Ralph Schey sorularını biriktirdiğini , Buffett ile birlikte her hafta
veya iki haftada bir üstünden geçtiğini söylüyor. Aile dendiği zaman
Buffett' ın aklına Nebraska Furniture Mart'ı yöneten "Harika Blumkin'ler'
geliyor ve aile dersleri birkaç haftada bir Oruaha'daki bir restoranda ye­
nilen akşam yemeğinde gerçekleşiyor. Genelde baba Louie (68) ile oğu l­
ları Ron (39) Irv (35) ve Steve (33) geliyor Oruaha'daki yemeklere .
Anaerkil ailenin reisi ve Furniture Mart'ın başkanı, genç yaşta Rus­
ya 'dan göç eden Rose Blumkin. En ucuz fiyatları sunduğu küçük mobil­
ya dükkanını -mottosu ucuza sat, doğruyu söyle- kocaman bir işletme­
ye -geçtiğimiz yıl cirosu 1 40 milyon dolardı- dönüştüren Rose Blumkin
bugü n 94 yaşında ve hala haftada 7 gün mağazanın halı departmanında
çalışıyor. Buffett yeni yıllık raporunda Rose Blumkin'in hız topladığını ve
" Beş veya 10 yıl sonra tam potansiyeline erişebileceğini" söylüyor. " Bu

1 26
nedenle, " diye devam ediyor, "Yönetim Kumlu'nu 1 00 yaşında zorunlu
emeklilik kararımızı rafa kaldırma konusunda ikna ettim. " Buffett bunun
zamanla ilgili bir şey olduğunu da ekliyor: " Her geçen yıl bu politika
bana daha saçma geliyor . "
Jest yapıyor evet, ama Buffett yaşın bir yöneticinin yetkinliğiyle ilgisi
olmadığını düşü nüyor. Bu belki de çok iyi yönerimleri almasından. on­
lara sıkıca tutunmasından, yıllar boyunca çok sayıda ileri yaşta yönetici
ile çalışmış ve onların kapasite ve yetkinliklerinin değerini görmüş olma­
sından kaynaklanıyor. "Tanrım, " diyor, "iyi yöneticiler o kadar kıt ki, sırf
yaşiarına bir yıl daha eklendi diye gitmelerine izin verme lüksüm yok . "
Wesco'nun başkanı Louis Vincenti, kısa bir süre önce 7 9 yaşında vefat
edinceye kadar zaman zaman bir halef yetişrirmesi gerekip gerekmediği­
ni soruyordu Buffett'a . O da kocaınan bir gülümsemeyle yanıt veriyordu :
''Söyle, Louie, annen bugünlerde nasıl?"
Berkshire şirketlerinde hiçbir şekilde bütünlük uygulaması yok . Şir­
ket çapında yönetim toplantıları yapılmaz ve operasyonun başındakilerin
çoğu birbirlerini tanıma zlar, ya da en fazla iki çift laf etmişlerdir. Buffett,
Fechheimer'ı Cincinnati 'de hiç ziyaret etmemiştir. Berkshire·ın devraldığı
günden bu yana, 16 yıldır See's Candies'ın başkanlığını yürüten Charles
Huggings, nam-ı diğer "Chuck" bir kez bile Omaha'ya gelmemiştir.
Doğal olarak, Berkshire çatısı altındaki şirketlerin liderlerinden her­
hangi bir yönetim sistemini uygulamaları talep edilmez, istedikleri gibi
gevşek olmakta veya sıkı yapılanmakta serbesttirler. Scott Fetzer'ın ( 1987
satışları 740 milyon dola r ) 63 yaşındaki lideri Schey, Harvard Business
School mezunudur ve yönelim araçlarının tümünü kullanır: Detaylı büt­
çeler, stratejik planlar, üst dü zey yöneticileriyle yıllık kardinaller toplan­
tısı . Öte yandan birkaç yüz mil ötedeki Fechheimer'd:.ı 0 987 satışları 75
milyon dolar ) Robert Heldman < 69) ve kardeşi George ( 67) her sabah
darmadağın bir konferans odasında oturup merkeze gelen bütün posta­
ları tek tek gözden geçirirler. "Ama birisi bizim için zarfları açıyor," diyor
Bob Heldınan, uç biri olduğunun düşünülmesini istemeyerek.
Berkshire'ın satın aldığı son iki şirket Scott Fetzer ve Fechheimer de
nınaha 'daki patrona alıştılar ve nasıl davranacaklarını biliyorlar. Berks­
hire'a satılmadan birkaç yıl önce borsaya kote özel bir şirket olan Scott

127

You might also like