You are on page 1of 190

Lara Adrian - Kızıl Öpücük

www.CepSitesi.Net
Benim gezici halkla ilişkiler takımım ve en sevdiğim
ponpon kızlar olan Cappy ve Sue Pratt için.
T ü m sevginiz desteğiniz ve sayısız güzel zamanlar adına.
Karayiplerin çağrısını tekrar duyacağıma inanıyorum...
BÖLÜM 1

D ante başparmağını dişinin tatlı cildinde gezdirdikten


sonra, insanların nabzının en kuvvetle attığı şahdamarının
üzerine gelince biraz oyalandı. Kadının narin beyaz teni­
nin h em en altında akan kaııı hissedince kendi nabzı da
hızlanmaya başladı. Başını yana eğerek o yumuşak noktayı
öperken, dilini de kadının kalp atışlarına uyum lu biçimde
gezdirmeye devam ediyordu.
“Söyle bana.” Dudaklarını sıcak tende gezdirirken m ı­
rıldanışları, gece kulübündeki müziğin içinde boğuk bir
h o m u rd a n m a gibiydi. “Söyle bana, sen iyi bir cadı mısın
yoksa kötü bir cadı m ı?”
Kadın kucağında kıpırdanırken file çoraplı bacakları
Daııte'yi sarıyor, siyah dantelli korsesini dolduran göğüs­
leri erkeğin çenesinin altına destek oluyordu. Bir parmağı­
nı başındaki parlak m o r peruğa dolayıp tahrik edici bir şe­
kilde Kelt haçı dövmesinin üzerinden dolgun dekoltesine
doğru indirdi. “Ben çok... h e m de çok kötü bir cadıyım.
D an te hom urdanarak, “Tam da sevdiğim gibi, dedi.
Kadının sarhoş bakışlarına doğru gülümserken, uza­
mış köpek dişlerini gizlemeye uğraşmıyordu. Boston daki

7
u i İh,inde Cadılar B ayram ı’nı kutlayan h ,r sürü
bu gece ku ı b unların ço ğ u sahte vam piN D okunabilir m ıyım ?” Kucağındaki m or saçlı cadı bü­

77 ££ZX* - hK s ü rm u § vc r " ^
bya eder giyim* olan bir sü rü insan. A m a d iğ e r birkaç,
yülenm iş gibi gözlerini D ante’nin ağzına dikmişti. “Tan­
rım, b u senin köpek dişlerin acayip gerçek duruyor! O nla­
ra d o k u n m a m lazım.”
- kendisi ve dans pisnnin etrahnda d o la n a n ve v am p ir
Kadın parmaklarını ağzına götürürken Dante, “Dikkat
b n m barınaklarından gelmiş olan az sayıdaki e rk e k - ger.
*aı et, ısırırım ,” dedi.
çeğin ta kendiriydi. Dante ve d iğ e rle n , in sa n la rın bırbir-
“Sahiden m i?” Kadın kıkırdarken bakışları daha da dal-
lerine aUau 7 kian efsanelerdeki o b e m b e y a z suratlı gotik
gınlaşmıştı. “E m in im yaparsın canım .”
vampirlerine hiç benzem eyen S o y lu lard an d ı. O n la r ne
D an te genç kadının parmağını ağzına alıp emerken bir
yaşayan ölü ne de şeytan to h u m u y d u ; onlar, in sa n ırkıy-
yandan da o n u en kısa zaman da nasıl yatağa atabileceği­
la çiftleşmiş olan ölümcül dış d ü n y a lıla rın evlatlarıydılar.
ni d ü ş ü n ü y o rd u . Beslenmeye ihtiyacı vardı ama bu arada
Soyluların ataları, bin küsur sene ö n c e d ü n y a y a gelm iş ve biraz sekse de asla itiraz etmezdi - hangisinin önce olacağı
çoktan yok olup gitmiş olan uzaylı istilacılardı. B u istila­ ö n em li değildi. O n u n açısından ikisi de makbuldü.
cılar, insan dişilerle çiftleşmiş ve ç o c u k la rın a k en d i ilkel için d en gelen anı bir güdüyle sonra diye karar verdi ve
ihtiyaçları olan kana susamayı aşılam ışlardı. kadın elini ağzından çekmeye hazırlanırken, parmağının
Bu uzaylı genler, Soylulara h e m o la ğ a n ü s tü g ü ç le r bah­ etli u c u n u k ö p ek dişiyle ısırıp hafifçe deldi. Tutmakta ol­
şetmiş, hem de beraberinde k o rk u n ç zayıflıklar getirmişti. d u ğ u eli bırakm ayarak k ü çü k yaradan hafifçe emerken,
Sadece ölüm lü annelerinden gelen in sancıl tarafları Soy­ genç kadın heyecanla içini çekti. Küçük de olsa almış ol­
luları bir nebze olsun m ed en i ve d ü z e n e bağlı kalabilmiş­ d u ğ u kan tadı D a n te ’nin içini ısıtmış ve altın sarısı irisle­
ti. Ama buna rağmen bazı Soylular, vahşi tarafların a yenik rin in ortasındaki göz bebeklerini birer dikey çizgi haline
düşerek çılgınlık ve kanla d o lu olan o ç ık m a z sokağa, yani d ö n ü ş tü r m ü ş tü . Bir anda hissettiği bu ihtiras dalgası er­
Issızlığa kucak açıyorlardı. kekliğini kabartmış, siyah deri p an to lo n u n u zorlanmaya
Dante kendi neslindeki b u zayıflıktan tik s in iy o rd u ve başlamıştı.
savaşçı sınıfının bir üyesi olarak gö rev i, Issıza dönüşen Kucağındaki dişi gözlerini kapayıp inlerken beli bir kedi
gibi kıvrıldı. D a n te kadının parm ağını bırakarak elini o nu n
ırkdaşlarını yakaladığı yerde y o k e tm e k ti. Sevdiği şeyle­
başının arkasına g ö tü rd ü ve b o y n u n u kendine doğru çek­
ri yapmaktan zevk alan bir ad a m o larak, h a n g is in i daha
ti. H alk a açık yerlerde bir Konaktan beslenm ek pek onun
çok tercih ettiğini bilem iyordu; d u d a k l a r ı n ı n altında bir
tarzı değildi fakat can sıkıntısından ne yapacağını bilemi­
dişinin sıcak ve ıslak d a m a rın ın g e tird iğ i k e y i f m i, yoksa
y o rd u ve bir değişikliğe ihtiyacı vardı. Kaldı kı bu gece,
düşm anlarını dilim dilim doğrayıp to z la rın ı sokağa savu­
k u lü p aleni şehvet örnekleriyle böylesine dolup taşarken
rurken elinde tutm akta o ld u ğ u t i t a n y u m l u ç e lik bıçakların
k im s e n in b u n u fark edeceğini sanm ıyordu. Kucağındaki
verdiği haz mı?
9
8
hrivacını karşılarken b u n d a n sadece zevk
dişiyse, Dante ıh > ]e n Ui h a h z a sı silinecek
“Bir şey mi var beyler?” D ante b u sözleriyle sohbet et­
alacaktı. Daha sonra ve
m eye niyeti olm adığım belli etmişti.
0İUP bİtCnİ hht T X n a eğip ona d o ğ ru yakla§ırken Kamuflaj pantolonlu sarışın delikanlı başıyla D ante’yi
Dışını” sulanmıştı- D udaklarını k a d ın ın boynuna selam larken adaleli kollarını göğ sünün üstünde birleştir­
Dante nın ag ^ b ır g ö z attl ve ^ ^ m iş poz verm eye çalışıyordu. G enç teninin üstünde tek
yapıştırmadan m e tr e ö t e d e n izledikl bir derm aglif g ö zü k m ü y o rd u . Kesinlikle Yeni Nesil Soy­
" T ^ ç o c u k l a r d ı , Şü p h c s i z y en i nesil,erdi. lusu. H e rh a ld e daha yirm ilerini bile bitirm em iş. “Yarıda
kestiğim iz için ü z g ü n ü z am a sana söylem eden edemedik
B e lh ld D ante’nin sava|{, sın ıfın d an b ir , o l d u ğ u n u a n i ,
a d a m ım , b u birkaç ay önce Issızlara v u rd u ğ u n u z darbe
! dar a r a l a r , nda f,s,l<U|,p o n u n y a n m a g e l m e k o n u s u n *
m ü th işti. H e rk e s hâlâ birliğin bir gecede bir ordu dolusu
t o a r vermeye çalışıyorlardı. pisliği nasıl y o k ettiğini konuşuyor. Koca binayı nasıl hava­
Dante o n la n n y ö n ü n e d o ğ ru b a k a r k e n , to z o l u n ' diye ya u ç u r d u ğ u n u z u . G erçekten m ü th iş ad am ım .”
düşünü p dudakların, aralad, ve a v c u n d a k , d . ş m m şah da- “E vet.” Arkadaşı da söze karıştı. “Biz de m erak ediyor­
m ann, açmaya haz.rland,. A m a g e n ç v a m p . r l e r o n u n ters duk... yani birliğin yeni adam lar aradığını d u y d u k .”
bakışın, u m u rsam am ,şiard ı. U z u n b o y l u , k a m u fla j panto- “Yaa öyle m i? ”
lonlu, m o to rc u çizmeli ve siyah tiş ö r t g i y m i ş sarışın olan­ D a n te can sıkıntısıyla içini çekerken iskemlesinde arka­
la bol’ blucinli, Lakers basketbol ta k ım ı k a z a k lı arkadaş, sına yaslandı. Savaşçılara katılm ak isteyen barınak vam pir­

Dante’ye yaklaştılar. lerin in k e n d is in e yaklaşmaları yeni birşey değildi. Issızla­


“K ahretsin.” D a n te ara sıra p ata v atsız d a v ra n ış la rd a bu- rın yuvalandığı o eski akıl hastanesine geçen yaz yaptıkları

unsa da b u r n u n u n d ib in d e se y irc ile ri v a r k e n beslenecek b a s k ın d a n sonra, b ir zam anlar gizli b ir birlik olan Soylu
savaşçıları istem ed ik leri kadar ü n kazanmışlardı. H atta bi­
leğildi.
re r ş ö h r e t o lm u şla rd ı.
Kendini kad ın dan geriye ç e k e r k e n K o n a k , “ N e oldu?
A n c a k işin aslı, b ü t ü n b u n la r son derece can sıkıcıydı.
liye m ızm ızlandı.
D a n te isk em lesin i geriye d o ğ ru tek m eley erek m asadan
“Birşey y o k ta tlım .” A v c u n u k a d ı n ı n a l n ı n a dayayıp son
kalktı. Ü m i t l e b ek ley en iki gence d ö n ere k , “Bu hususta
arım saati o n u n aklından sildi. “ Ş i m d i g it arkadaşlarına
k o n u ş u la c a k ad a m b e n değilim . Kaldı ki birliğe yeni adam
atıl.” a lın m a sı yalnızca davetle oluyor. K usura bakm ayın, dedi.
G e n ç k a d ın uysalca D a n t e ’n i n k u c a ğ ı n d a n kalkıp dans Y a n la rın d a n ayrılırken ce k e tin in cebindeki telefo n u n
istini d o l d u r m u ş olan v ü c u t l a r ı n a r a s ı n d a k a y b o ld u . Ikı titr e ş im in i h is s e d e re k rahatladı. Ç ık arıp Soyluların yerle­
arınak v a m p iri kadına b a k m a d a n D a n t e ’n i n masasına ş im b i r i m i n d e n g elen çağrıyı cevapladı.
1

“E v e t.”

10
Arayan savaşçı sınıfının dâhisi
sinde kulakları bir sürü ses algılıyordu - caddeyi, kaldırım­
“Ne var ne ^ bi,dinneye değecek b ir h a re k e t var
ları kaplamış ve Cadılar Bayramı’nı kutlayan sarhoşların
Gideon’du. “Yu
kahkahalarıyla, trafiğin gürültüsüne kadar her şeyi.
mı?” . sim aüik etraf oldukça sakin.” Dante O esnada bir şey daha duydu.
“Fazla b,r§eyy(j \ n bir yandan da kalabalık gece kulü-
Savaşçı duyularını alarma geçiren bir şey.
telefonda konuşur '<-! ^ ^ vam pirin uzaklaşm akta ol-
bünü gözleriyle tarıy ° ^ rında ^ k o s tü m lü ınsan dl§lyJe H a ttın diğer ucundaki G id eo n ’a, “G itm em gerek,”
dedi, “kan em icilerden biri y o lu m u n üstünde. Galiba bu
duklann. fark■e m . ldıyorlardı. “H e n ü z etrafta
akşam tam anlamıyla bir ziyan değil.”
M e U V Ne W » ® » de^ C a „ ,m “A dam ı toza çevirdikten sonra bana geri d ö n .”
“T am am .” D ante konuşm ayı sonlandırarak telefonu ce­
“ c'deon ^ e n d i ^ n t o belli olarak, “S .k m a canmr, bine attı.

saat daha erken, dedi. Ara sokaklardan birine girerek, alçak h o m u rd a n m a ses­
Dante bir kahkaha attı. “Lucan a söyle, o n u birliğe gir­ lerini ve etrafı kolaçan ederken bir yandan da avına gizli­
mek isteyen iki meraklıdan daha k u r ta r d ım . B iliyor m u ­ ce sokulan Issızın ç ü rü k k o k u su n u takip etmeye başladı.
sun. bizden korktukları zamanlarda h e r şey ç o k d a h a iyiy­ Birliğin diğer Savaşçıları gibi, D ante de Issıza d ö n ü şm ü ş
di. Lucan bu arada yem adam b u lm a işini ilerletiy o r mu, olan b ü t ü n Soylulara karşı derin bir nefret besliyordu. H e r

yoksa o güzel Soy Eşiyle çok m u m eşg u l? v a m p ir susardı ve h er vam pir yaşam ak için beslenm ek -
Gideon, “İkisine de evet,” diye cevap v e rd i. “Yeni adam ­ hatta b azen ö ld ü r m e k - z o ru n d a kalırdı. A m a her biri, ih­

lardan bahsetmişken, yakında N e w Y ork’ta n g ele cek olan tiyaçla o b u r lu ğ u n arasındaki ince çizginin bilincindeydi ve
b u farkın çok az m iktarda kandan o lu ştu ğ u n u bilirdi. Eğer
bir adayımız var. Nikolai da D e tr o it’tekı bazı bağlantıla­
bir vam pir, ço k fazla kan tüketirse veya çok sık aralıklarla
rından haber almış. Yeni gelenler için d e n e m e l e r ayarla­
beslenirse, bağım lılık riskini arttırır ve ‘susuzluk’ olarak
mamız gerekiyor. Bilirsin işte, aram ıza a lm a d a n ö n c e gez­
b ilin e n açlığın k u rb a n ı o lu rd u . N ih ay e tin d e bu hastalığa
dirmek gibi.”
y e n ik d ü ş e r e k Issıza d ö n ü ş ü r ve bir sonraki avını elde et­
“Herhalde, onları servis tabağına k o y u p k i m üstlerine
m e k için h e r şeyi yapabilecek azılı bir m üptela haline ge­
üşüşecek, onu denem em iz lazım d e m e k i s t i y o r s u n .”
lirdi.
“Başka yolu var m ı?”
Issızların b u gaddarlığı ve ö n g ö rü sü z lü ğ ü , b ü tü n Soylu­
Dante kulübün kapısına d o ğ ru ile r le m e y e başlayarak
ların varlığının insan ırkı tarafından fark edilm e tehlikesini
kelimeleri yaya yaya, “O halde b e n v a r ı m , ” d e d i.
k ö r ü k lü y o r d u ve b u tehdit, D a n te ’n ın veya birliğin diğer
Yüzlerini boyamış ve zo m b ile re b e n z e m e k için hırpani ü y e le rin in ta h a m m ü l edebileceği b ir şey değildi. Birkaç ay
kıyafetler giymiş bir grup in sanın y a n ı n d a n g e ç ip gecenin ö n ce, Issızların sayıca artarak organize oldukları ve savaşla
içine karışarak sokağa çıktı. K eskin d u y m a y e te n e ğ i saye­
, ku belli <*n Mr şekilde toplu hareke,
g ö m ü ld ü Silah özel bir y h p p r. : , <rrı ■„ yrlığ,.. ,,...
".n u 'H ""* '* ' V dıırdumlmazlarsa b e n de ç „ k
şımındarı yapılmışı, p,„ kar.ş„„, Issızların çürüm üş kar,
,.##,kkn .^ J m a /la rsa h e m msaiı ırkmın,
dolaşım sistemleriyle organlarında korkunç b,r zehir etkisi
jı,Mİwf g»»"1' ' |crjf|j r c hcitncıiMİ<-n çıkım , kanlı
yapıyordu. Issızlar bu Ölüne „| bıçağın /pfküğünü tadar
ı, Jaeaklarına biç »{,pb, y ° ktu' , } u da
•atmaz, inanılmaz, bır b.zla içten d umeye başlıyor­
bir ,,rU," ,' J ' , ...^yolarından hile daha kanlı \„r
lardı,
cn m "» **•* ^ Z ^cydl Karşısındaki Issız hariç,
^rjMfrra a»la»nWM nerede konuşlandığını
Kan emıei D an tc’ye vahşi bir bakış atmış, gözleri amber

J!£ gibi parlayarak kanlı dişlerini ortaya çıkararak uyarırcasına


tıslamiştı. Anrak Izanu 0 jj] saldırısına aldırış etmeksizin
avın» sımsıkı ka vrayıp başını yana savurmuş ve daha da b ü ­
ev
ı». v m v . 1. *» bllc' d l , l , k ',“ ! r,yla yük bir açlıkla beslenm eye devam etmişti.
Vf
L anet olsun, neler oluyordu?
%t)\t * f* v w « * Hi,,cl“ T , K : w T
i , „ l „ . (»evirmı «m <*>lı tı.u.#..»!».. eroindi I rant' <Uik bir başka bıçağ, alıp b, İt n en vampir*' d o ğ ­
VCU m V ' 1' k<W® "*» "1 ta karanlık taraflarını diz, ru koşarak yaklaştı Bir saniye bil* kaybetm ed e, bu v f- r
pnkmemne yaradığını da biliyordu. vam pirin b o y n u n u hedef alarak kafasını tamamıyla kes­
Bîr köşeyi döndü vc ıkı eski binanın arasında uzanan meye hazırlandı Bıçak d< rıre saplanmıştı ama Dante işini
dar,vık sokağa yöneldi, İlerisinde bir yerlerden bir dibinin bitirt m etlen karı cırı it. ı bu saldırıdan kendini kurtardı At ı
çığlığını duydu. Hızla harekete geçerek sesm geldiği yöne içinde klik»' y< o k dişiyi bıraktı vc bütün öfkesini I raim ye
doğru koşmaya başladı, yöneltti,
Vc aradan bir saniye bile geçmeden hcd< f i m ulaştı, “Dışilt rı g ö tü rü n buradan!” Dante yerdeki kadını kal-
Issız, biraz, Una Daııtc’ımı yanma gelen iki barınak dırarak diğerlerin» d o ğ m iteklerken, Kıpırdayın, hem en!”
vampirinin vc onların dışı Konaklarının peşini düşm üştü diye bağırdı Bııtııı temizleyin, hafızalarını silin vc hemen
Uzcrmdckı uzun, sıyalı tu n çko tu n ve gotik »aızı kıyafe­ toz olun buradan!”
tinin altında çok genç görünüyordu, A m a ne kadar gerıç İki genç bu uyarıyla har, kete geçti, fğığlık çığlığa bağı­

olursa olsun, çok ırı vı güçlüydü, açlıkla kıvrandığı da bı I ran kadınları oradan çekip götürürlerken, Dante de şahit
o ld u k ların ın ıı< katlar tuhaf o ld u ğ u n u düşünüyordu.
l/ydı Kadınlardan birim ölüm cül bir hn m lcylt kavrayıp
Karşısındaki vampir, D a n te ’nııı ona sunduğu çifte ti­
boğazına yapışmış bu haldeyken, söz,dı g, le ıe ğ u ı Savaşçı­
ta n y u m ç e l i ğ i n d e n toza dö nüşm em işti. Dem ek kı av pe­
ları, oldukları yerdi dehşetle kalmış d ik iliy o rla rd ı,
şindi k o ş m a s ı n a v< en berbat haldeki kan bağımlıları gibi
bant/ belin» takılı kılılındaıı bir lıançer çıkartarak Issı-
b e sle n m e sin e rağm en bir Issız, değildi.
v-1 doğru lulaitı Bıçak sertçi İssızın o m ıız la r ın u ı arasına
15
j h d ö n ü ş m e surata, u z a m , 5 köpck
GöakHni" y ü zen elips yaklaşarak pençeleriyle ona hücum etmeye çalışırken, ko­
J derine « Pnne d ik k a * tak tı. Vamp.rın afel. caman dişlerinden salyalar damlıyor ve açık olan ağzından,
o iğrenç kokulu pembe köpük sızmaya devam ediyordu.
S in d e k i «®iy el* 1uş bir parça p r m b e re n k l' » ly a o *
kenar,ndaki kum bu|a,ld,racak kadar kuvve,|iy. Amber renkli gözleri kötülükle ışıl ışıl parlıyordu.
kokusu,Danten," » Dante kendisinin de o an değişmeye başladığını hisset­
di' ,, ,,den rahatSiZ olmuşun B,r-,k, ad,m geri. ti; çarpışmanın verdiği öfke, damarlarında hızla akıyor ve
Gördüklerinden ^ varnpirin biraz önceki barınak onu karşısındaki yaratıktan çok da farklı olmayan bir şekle
ye çekilirken, k a r ş ı s ^ ^ yaşta o ld u ğ u n a karar verdi, dönüştürüyordu. Hırlayarak kan emiciyi iskelenin ahşap
gençleriyle aşağı y Vampij. b o y n u n d ak i ^ kalaslarının üzerine fırlattı. Bir dizini rakibinin göğsüne
Lanet olsun, sa ece ^ D a n tc ’n m han_ bastırırken, bir yandan da çifte malebranehe hançerlerini
çekti. Ay ışığında parlayan kavisli bıçaklar, ölümcül bir gü­
kesiği umursamay yaparken k o rk u n ç sesler
zelliğe sahiplerdi. Titanyum fayda etmemişse bir vampiri
S C u l t y - burun delikler, h.zla aÇ,„p ka. ö ld ü rm e n in başka yolları vardı. Issız olsun veya olmasın.
Bıçakları kan emiciye doğru salladı. Önce birini, sonra da
^ A rn a ta ra n sonra kaçmaya başladı. diğerini çıldırmış vampirin boynuna saplayarak kafasını
Kan emici şehrin derinliklerine d o ğ ru z.kzaklar çizerek v ü c u d u n d a n tamamıyla ayırdı.
fazla koşarken, trençkotunun etekleri arkasında bir yelken Vampirden geriye kalanları iskelenin üzerinden ayağıy­
oibi savruluyordu. Dante zaman k ay betm ek sizin peş.ne la iterek suya attı. Karanlık nehir, cesedi sabaha kadar giz­
düştü. Sokak sokak arkasından koşarak v a m p irin peşinde leyecek, daha sonra da doğan güneşin ultraviyole ışınları,
önce dar aralara, sonra merkezden uzaklaşarak Boston’ın gerisinin icabına bakacaktı.
dışındaki boş fabrikaların ve eski iş m a k in e le rin in , halsiz A niden nehirden kendine doğru esmeye başlayan
nöbetçiler gibi dizilmiş olduğu n e h ir k e n a rın d a bulunan rüzgâr, endüstri atıklarının pis kokusunu ve... başka bir
iskelelere ulaştı. Binalardan birinden g elen m ü z ik sesi ve şeyi daha ona taşımıştı. Dante yakınlarda bir hareketlenme

kısa aralıklarla yanıp sönen spot ışıkları, içeride çılgın bir d u y d u fakat bacağında parçalanan etinin yanmasını hisse­
d en e kadar, başka bir saldırıya m aruz kaldığını fark edeme­
partinin cereyan ettiğini gösteriyordu.
di. İkinci k u rşu n da hedefini buldu. Bu seferki gövdesine
Elli altmış metre önündeki vampir, isk e le le rd en birinin
isabet etmişti.
üzerinde hızla koşarak köhne bir k a y ık h a n e y e varmıştı.
Tanrı aşkına!
Artık kaçabileceği bir yer kalmamıştı. K an e m ic i ağzından
Birisi, eski fabrikanın yakınlarında, arka taraftan üzerine
salyalar saçarak ve Dante’ye çılgınlar gibi k ü k re y e re k sal­
ateş açmıştı. Silahın sesinden susturuculu olduğu anlaşılsa
dırıya geçti. Dişiye yaptığı k o rk u n ç sa ld ırıd a n kalan taze
da o to m a tik bir tüfek olduğu yanılgıya yer bırakmayacak
kan, trençkotunun önünü sırılsıklam e tm iş ti. Dante ye
kadar belliydi. 17
16
. Atâl gece b ir a n d a fa z la s .y la ilg in ç -
Sıkıcı geçecek»' sand.g Diğer iki Issız karşı ateş açtığında, Dante kayıkhane ta­
le şin izi- yan ın d an ıs lık ç a la ra k g e ç ip n e h r in rafına geri çekilerek havada uçuşan kurşunları zar zor sa-
Başka bir kurşm y e rc a ttI. K e s k in n iş a n c ı bir- vuşturabildi. Lanet olsun! Siper almak demek, saldırı po­
sularına saplanırkeıı <•' k b a n e y i s i p C r e d in e b ilm e k zisyonundan feragat etmek demekti. Kaldı ki bu durumda,
kaç el daha ateş e c Kurşunlardan biri harap bi- yaklaşmakta olan düşmanlarının hareketlerini takip edebil­
için oraya doğru k eskimi§ kalaslardan birini pa_ mesine imkân da kalmıyordu. Gelenlerin çıkardığı sesleri
uaııın köşesine ısa ^ bjr tabancası vardı; bıçaklarına dinlerken, bir yandan da tabancasına yeni bir şarjör taktı.
ranıparça etti. Dante ^ ^ ^ 9mın>lik bir otoma- Ama sonra sesler kesildi.
destek ola ra S bu uzakl,ktan yapacağı bir atış,n Dante birkaç saniye duraklayarak gözleriyle etrafını ta­
radı.
dk. Silah, e me indeydi. Kayıkhaneye doğru
taydaşız olacag,,un ^ ^ ^ Havada uçan ve kurşundan çok daha büyük bir şey ka­
yıkhaneye doğru geliyordu. Sert bir sesle iskelenin kalas­
d ^ n " î ö î S y c çahçmak içi,, bapm binan,„ kenar,„da„ larına çarptı ve yuvarlanarak kayıkhanenin yakınlarında
uzattığında yanağım sıyırıp geçti. durdu.
Bu iyiye işaret değildi. Ulu Tanrım!
Dört karanlık siluet, fabrikanın arazisindeki meyilli top- Herifler ona lanet olası bir el bombası fırlatmışlardı.
rak yoldan kendisine doğru yaklaşıyordu ve hepsi tepeden Patlama gerçekleşip kayıkhaneyi ve iskelenin yarısını
tırnağa silahlıydı. Soylu vampirler yüzlerce sene yaşayabil- duman, alev ve şarapnel parçalarıyla havaya uçurmadan
melerine ve çok ciddi yaralanmalardan kurtulabilmelerine sadece bir saniye önce, nefesini tutarak kendini nehrin ka­
rağmen, neticede onlar da et ve kemikten oluşuyorlardı. ranlık sularına attı. Bulanık su, sanki bir ses bombası atıl­
Yeterince kurşun yerlerse ya da belli başlı atardamarları mış gibi titreşti. Dante bütün vücudunun dayanılmaz bir
koparılırsa - veya daha da kötüsü başları gövdelerinden ay­ basınçla sarsıldığını ve başının geriye savrulduğunu hisset­
ılırsa - onlar da yaşayan bütün canlılar gibi ölürlerdi. ti. Yukarıda atık parçaları, gözleri kör eden turuncu renkli
Ama ölümüne bir mücadele vermeden asla. bir alev topu halinde yağmur gibi suyun üstüne dökülü­
Başını öne eğerek gelenlerin atış menziline girmelerini yorlardı.
>ekledi. Yeterince yaklaştıklarında, üstlerine ateş etmeye Maruz kaldığı sarsıntı onu derinlere çekerken görüşü
»aşlayarak birinin bacağına, bir diğerinin de kafasına bi- bulanıklaştı. Akıntının güçlü çekimine kapılıp gitgide de­
er kurşun isabet ettirdi. Karşısındakilerin İssız oldukla- rinlere doğru gidiyordu.
Kanlar içinde ve bilinci kapalı bir halde akıntıyla bera­
ım görmüş ve tuhaf bir şekilde rahatlamıştı. Ö zel olarak
ber sürüklenirken, nehre karşı koyması imkânsızdı.
tanyumdan yapılmış kurşunlar vücutlarına girer girmez
ücresel erimeleri başlamıştı.
19
18
on altı saatlik vardiyasının sonunda, genç kadın tam anla­
mıyla darmadağınıktı. Gözüne gelen bır tutam saçı geriye
üfleyerek eski erkek arkadaşının yanından geçti ve korido­
ra çıktı.
“Nora, benim için bir ketamin-xylazin .ğnesi haznlar
mısın? Ve muayene odasını da hazır hale getir lütfen. Ge-
niş olanı.”
BÖLÜM 2 Asistanı, Idemen. Selam, Ben. Cadılar Bayramın kutlu
olsun,” diye bıcırdadı.
Adamın kıza yönelttiği çarpık gülümseme ve göz kırp­
-Dokıcr Te» Culvcr'a özel teslimat." ma, her kadının dizlerinin bağını çözebilecek etkiye sahip­
Te» hasta dosyasından basını kaldırarak yorgunluğuna ti. “Kostümün güzelmiş, Nora. Saç örgüsü ve geleneksel
ve geç saate rağmen gülümsedi. ‘Günü,, birinde sana ha- Alman kısa pantalonu sana çok yakışmış.”
yır demeyi öğreneceğim. “Danke schön,” diye cevap veren genç kız, dikkatini çe­
“Belki biraz daha pratik yapman gerekiyordun Sana ye­ kebilmiş olmaktan mutlu bir şekilde resepsiyon masasın­
niden evlenme teklif etsem ne dersin?” dan kalkarak kliniğin ecza odasına yöneldi.
Genç kadın derin bir nefes alıp kendisine çevrilmiş “Scniıı kostümün nerede, Tess?”
••

parlak mavi gözlere ve Amerikan cazibesinin kusursuz bir “Uzerimdekiler.” Yarım düzine uyuklayan köpeğin ve
kafeslerinden onlara tedirgin bir şekilde bakan kedile­
örneği olan gülümsemeye karşı koyarcasına başını iki yana
rin bulunduğu hayvanlar bölümünden geçerlerken, Tess
salladı. “Bizden bahsetmiyordum, Ben. Peki hani sekizde
adama doğru bakıp gözlerini devirdi. “Bu kostümün adı,
gelecektin? Tanrı aşkına, gece yarısına çeyrek var.”
muhtemelen tutuklanacak süper veteriner.”
“Yoksa gece yarısında balkabağıııa mı dönüşeceksin?”
“Bugüne kadar seni hiç belaya bulaştırmadım, değil
Erkek kapıyı iterek kapadı ve ofise girdi. Eğilerek genç ka­
mi?”
dının yanağını öptü. “Geciktiğim için özür dilerim. Maa­ “Peki ya sen ne olacaksın?” Genç kadın küçük kliniğin
lesef bu tip şeyler pek saate bağlı olmuyor." arka tarafındaki deponun kapısını açarak adamla beraber
“Peki. O nerede?” dışarı çıktı. “Tehlikeli bir işin içindesin, Ben. Ve çok fazla
“Arkada, arabanın içinde.” risk alıyorsun.”
Tess ayağa kalkarak bileğindeki lastiği çıkarıp saçlarını “Benim için endişeleniyor musun, doktor?”
topladı. Sarıya çalan açık kahve bukleler, yeni şekillendi­ "Tabii endişeleniyorum. Seni seviyorum ve sen de bunu
rilmiş olmalarına rağmen dağınık duruyorlardı. Klinikteki çok iyi biliyorsun.”
20
r,r, asılmıştı- “Bir kardeş gibi.”
^ » C r L '^ i h n s u r a t ı a M »
s
“Evet. E rk e g ! dar b ir sokağa açılıyordu ve nehre Ameliyat çok uzun ve zor geçmiş ama Ben, bütün bu süre
B in a n ın arka \ hastanesinin duvarının d,bin_ zarfında hayvanın yanından ayrılmamıştı. Ondan sonra da
yakın bu ara so barksızdan başka kimse kullan- daha Tess ne olup bittiğini anlayamadan çıkmaya başla­
mışlardı.
dC T R^Tn siyah Volkswagen pikabı orada park edilmi§
Genç kadın, ilişkilerinin flörtten aşka nasıl dönüştüğü­
) Arabanın içinden homurdanmalar h,nlt,|ar
nü kesin olarak bilemiyordu fakat bu bir şekilde gerçekleş­
S e r a b a , S3 „k, içinde büyük bir yarank volta a».
mişti. En azından Ben için. Tess de onu seviyordu - aslında
vormuş gibi hafifçe sallanıyordu. hisleri aşktan çok hayranlıktı - ancak aralarındaki ilişkinin
f e k t e n de içeride büyük bir yarar,k vard,. zaman zaman beraber yatan iki iyi arkadaştan ileriye gi­
“Kafesin içinde, değil mı? debileceğini sanmıyordu. Sevişmeleri bile son zamanlarda
“Evet. Merak etme. Kaldı k. kuçuk b.r kedi kadar uysal, Tess’in isteği doğrultusunda bitmişti.
yemin ederim. Ben’e dönerek, “Açılışı sen yapmak ister misin?” diye
Tess beton kaldırımdan yola adımını atıp pikabın arka sordu.
kapısına doğru giderken, şüphe dolu bir bakış attı. “Bunu Adam uzanarak arka kapının kolunu yakaladı ve çevi­
nereden aldığını bilmeli miyim? rerek açtı.
“Bilmesen daha iyi olur.” Tess nefesini tutarken huşu içinde, “Tanrım.” diye mı­
Ben Sullivan yaklaşık beş yıldır, işkenceye maruz kalan rıldandı.
egzotik hayvanların sağlıklarını ve korunmalarını üstlen­ Arabanın içindeki Bengal kaplanı, açlıktan bir deri bir
mişti. Önce gizli bir devlet ajanı gibi, kurtarma operasyon­ kemik kalmış olmasına, muhtemelen bacağına takılmış
larının her birini teker teker araştırır, sonra da tek kişilik bir kelepçenin yol açtığı yaranın çirkin akıntısına ve bütün
bir kurtarma timi gibi harekete geçer ve kötü davranılmış, bitkinliğine rağmen, genç kadının bugüne kadar gördüğü
eziyet edilmiş, yasal olmayan yollarla edinilmiş ve hayatı en muhteşem yaratıktı. Onlara ağzı açık, dili dışarıda ve
tehlikede olan hayvanları sahiplerinden kurtararak onları, sert bir şekilde soluyarak bakarken simsiyah gözbebeklerı,
bu yaratıklara doğru dürüst bakabilecek donanım a sahip hissettiği korkuyla kocaman olmuştu. Homurdanarak ba­
resmi barınaklara teslim ederdi. Bazen hayvanlar acil mü­ şını Ben’in kafesinin demirlerine dayadı.
Tess hayvana yaklaşırken dikkatle hareket ediyordu.
dahaleye ihtiyaç duyuyorlarsa Tess’in kliniğine uğrardı.
“Zavallı yavrum. Biliyorum, çok daha iyi günler gördün,
Zaten iki yıl önce tanışmaları da böyle olm uştu. Ben
kliniğe, bağırsakları düğümlenmiş bir yabani Afrika kedisi değil mi?”
Genç kadın, gözleri hayvanın ön pençelerine takılın­
getirmişti. Küçük egzotik kedi, bir uyuşturucu satıcısının
ca parmakların biçimsizliğini fark ederek kaşlarını çattı.
evinden kurtarılmadan önce, plastikten oyuncak bir köpe­
Bcn’e dönerek, “Tırnaklarını mı sökmüşler?” diye sorar­
ği yutmuştu ve acilen cerrahi müdahaleye ihtiyacı vardı.
ken sesindeki hiddeti gizleyemiyordu. 23
22
hem de dişlerini.”
Idar.ni,
“Evet. H e» , bir hayvana sahip olmak iste^ ederek, “Nora, şu tarafından tutar mısın lütfen? Eşikten
“Tanrım-1 Bu « ■ . ^ sakatlama gereği dUym ' yukarı kaldırmamız lazım,” dedi.
mişlersc. neden onu , *
Nora Tess’in yanına geldi ve üçü beraberce kafesi kaldı­
lar b?" askotlannm müşterilerini veya onların kü. rarak kliniğe soktular. Kaplanı hazırlanmış olan muayene
“R^ ı„" parampar? 3 ctmeSİne 1Z' n vcreccklerini dfi. odasına götürdüler. İçeride Ben’in sayesinde yaptırılmış
olan büyük, hidrolik kaldıraçtı bir masa vardı. Bu, Tess’in
^ VCC .ndeeilmi?”
şünmuyoRU . bakj§ attl “Reklam maskotu mu> kendi imkânlarıyla sahip olamayacağı bir lükstü. Küçük ve
TCSS , sÜah dükkânın, mı- ” Cümlesin, tamamla. kendisine bağlı bir müşteri çevresi olsa da şehrin zengin
Y 0b3 f J L iki yana salladı. "Neyse boş ver. Gerçekten bir mahallesinde çalışmıyordu. Kâr elde etmektense bir
fark yaratmanın çok daha önemli olduğu inancıyla, fiyat­
S is,cn„yon,m. Hadi bu büyük kediy, içeri
larını bulunduğu bölge için bile olması gerekenin altında
tutuyordu.
p to b ın '^ ta n d a n özel olarak yap,İm , 5 bir ,am.
Maalesef, mal sahibi ve tedarikçileri genç kadının bu
nav, aşağıya çekti. “Atla içer, de kalesin arkasını tut. Ben fikrine katılmıyorlardı. Masasının üzeri, ödeme günü
de ö n d e n tutayan, çünkü aşağı indirirken en ağır kısm,
geçmiş ve daha fazla erteleyemeyeceği bir sürü faturayla
önüdür.” doluydu. Bunları ödemek için kendi şahsi birikimini kul­
Tess genç adamın dediğim yaparak on u n tekerlekli ka­ lanmak zorunda kalacaktı ve zaten azıcık olan bu birikim
fesi pikaptan indirmesine yardımcı oldu. Kliniğin kapısı- de bitince...
na vardıklarında, Nora orada onları bekliyordu. Kaplanı Nora genç kadının düşüncelerini bölerek, “Sakinleşti­
görünce heyecanla nefesini tuttu, sonra da hayranlık dolu rici tezgahın üzerinde,” dedi.
bakışlarını Ben’e çevirdi. “Teşekkürler.” Tess ucu plastik kapaklı iğneyi labora-
“Aman Tanrım! Bu Shiva, değil mi? Yıllardır zavallı tuvar önlüğünün cebine koyarken, hayvanın uysallığını
hayvanın oradan kaçıp kurtulmasını um uyordum . Görü­ ve genel bitkinliğini göz önüne alarak muhtemelen buna
yorum ki en sonunda Shiva’yı kurtarmışsın.” ihtiyacı olmayacağını düşünüyordu. Kaldı ki bu akşam,
Ben sırıttı. “Neden bahsettiğini hiç bilmiyorum, ca­ sadece gözlem yapmakla yetinecek ve yeni evine gönderil­
lim. Bu başıboş dolaşan kediciği akşam kapımın önün­ meden önce, neler yapılması gerektiğini tespit etmek için
le buldum. İyi bir yuva bulmadan önce Süper Doktorun hayvanın genel durumunu gösteren birkaç not alacaktı.
Kafesin kilitleriyle uğraşan Ben’e dönerek, “Sence
ma biraz bakım yapabileceğini d ü şü n d ü m .”
Shiva yı kendi isteğiyle masaya çıkartabilir mıyız, yoksa
Ahh, çok kötüsün, Ben Sullivan! Ve şu anda en büyük
hidrolik kaldıracı mı kullanalım?” diye sordu.
ahramanımsın.”
“Bence bir deneyelim. Gel bakalım koca adam.
Tess, büyülenmişeesine konuşan asistanına katesi işaret
25
,ak bir şekilde ayd.nlat.lmi* muayene oda*.
Kaplan parla* * istercesine baSmı öne bu söylediğinin ne kadar doğru olduğunu biliyor mu, diye
'5lklan"dan f. j durakladı. Ama sonra Ben’in teşvj. düşündü. Kendisi bile, bu gerçeği anlamakta zorluk çeki­
eğmişti ve bira ç ^ ^ bjr ham ıcyıt. madenj yordu ve anladığı kadarım da tamamıyla kafasından silmek
İçiyle kafesinden ^ yumuşacık bir sesje konuşup istiyordu. Sıkılgan bir şekilde kollarını göğsünün üzerinde
masanın ustun ,an da Sfenks heykeli gib, birleştirerek ellerini sakladı.
“Senin de kalmana gerek yok, Ben. Shiva’yı- ” Boğazını
* - — « * ve s,
temizleyerek bir kaşını havaya kaldırdı. “Yani hastamı, bu
akşamlık gözetim için burada alıkoymak istiyorum. Yarı­
- S 5S U tir 5°yc ii,,i>,ac‘n,z var m ı-
gidebilir miyim?” diye sordu.
yoksa ben na kadar herhangi bir tedaviye başlamayacağım ve bir şey
yapmadan önce seni arayıp bulduklarımı bildireceğim.”
Tess başım salladı. “Tabii gidebilirsin. Bu saate kadar
“Beni hemen sepetliyor musun? Ben de seni, beraber
kaldığın için çok teşekkür ederim. Gerçekten minnetta-
yemek yemeye ikna edebilirim sanıyordum.”
* Y>
rıın. “Ben akşam yemeğimi saatler önce yedim.”
“Mühim değil. Zaten gideceğim parti gece yarısından ••
“Öyleyse kahvaltı. Sende veya benim evde, sen karar
önce başlamıyor.” Başını sallayarak uzun sarı saç örgüleri­
ver.
ni omzunun arkasına attı. “Tamamdır, o halde ben gidiyo­ Yanına yaklaşarak yanağını okşadığında, Tess hafifçe
rum. Çıkarken kapıyı kilitlerim. İyi geceler çocuklar.” geriye çekilerek, “Ben,” dedi. Adamın dokunuşu sıcak,
İkisi bir ağızdan, “İyi geceler,” diye cevap verdiler. yumuşak ve keyif verici bir şekilde tanıdıktı. “Biz bu yol­
Nora çıktıktan sonra Ben, “Gerçekten harika bir ço­ lardan geçtik. H em de defalarca. Bunun iyi bir fikir oldu­
cuk,” dedi. ğunu sanmıyorum... ”
“Nora en iyisidir.” Genç kadın bir yandan da parmak­ Adam inleyerek boğuk ve ihtiraslı bir ses çıkardı. Geç­
larım Shiva’nın kalın tüylerinin arasında gezdirerek kesik­ mişte bu ses, genç kadının iradesini tereyağı gibi eritmeye
leri, şişkinlikleri, deri lezyonlarını ve olası sorunları araş­ yeterdi fakat bu akşam işe yaramadı. Sadece bu akşam da
tırıyordu. “Ve unutma ki o bir çocuk değil Ben. Yirmi bir değil, hiçbir zaman. Ben’in ondan veremeyeceği şeyleri is­
yaşında ve üniversitedeki son dönem ini bitirir bitirmez, tediğini bile bile adamla aynı yatağı paylaşmak genç kadına
veterinerlik dalında uzmanlığını yapmaya başlayacak. yanlış görünüyordu.
Eminim ki harika bir doktor olacaktır.” Ben geri adım attığını belirtircesine, İstersen etrafı
Kimse senin kadar iyi olamaz. Senin sihirli bir doku­ toplayana kadar bekleyebilirim,” diye teklif etti. Burada
nuşun var, doktor.” tek başına kalman hiç hoşuma gitmiyor. Şehrin bu kısmı
Tess duyduğu iltifata omuz silkti ama bu sözlerde gizli pek de güvenli sayılmaz.”
olan gerçeğin de farkındaydı. Kendi kendine, acaba Ben
27
26
■Benim erak etme. M u a y e n e «m ey, b ıt ır ıp t o k a ç e v ra k
d o ld u r a c a k tın , » u r a da ç ık a rım . B ü y ü t e c e k b ı r § e y
Ben kar,ı yıkmaya ta rla ,u rk e n , genç kadın,n ,ç„„
çekerek ona bak,s„„ görüp fikrini ae^sord,. Teşs ,„ bu
U s l a ne demek istediğini çok iyi anladığın, bil,yordu,
çünkü .ki senelik beraberlikleri boyunca, bu bakışlara daha
önce de pek çok kez şahit olmuştu. En sonunda, “Peki,”
diyerek genç kadının sözlerini onayladığını belirtti. Aıtıa
BÖLÜM 3
sen de fazla geç kalma. Ve sabah ilk iş beni arıyorsun, söz
m ur
“Söz.” Tess irkilerek uyandı.
“Slıiva’yla başa çıkabileceğinden emin misin? ’
Lanet olsun. N e kadar zamandır uyukluyordu? Ofisin­
Tess bakışlarını, elini yaklaştırır yaklaştırmaz yalamaya
de, yanağı Shiva’nın açık dosyasına yaslanmış bir şekilde
başlayan bakımsız hayvana çevirerek, “Sanırım onunlay-
uyuyakalmıştı. En son hatırladığı, aç bırakılmış kaplanı
ken güvendeyim,” dedi. besleyip tekrar kafesine koyduğu ve teşhislerini yazmak
“Ne demiştim doktor? Sihirli dokunuş. Görünüşe göre için masasına döndüğüydü. Bütün bunlar... saatine baktı,
çoktan sana âşık oldu bile.” Ben parmaklarını altın sarısı iki buçuk saat önce mi olmuştu? Saat şimdi sabahın üçüy­
saçlarının arasından geçirerek yüzünde yenilmiş bir ifa­ dü ve sabah yedide tekrar çalışmaya başlaması gerekiyor­
deyle genç kadına baktı. “Sanırım senin kalbini kazanabil­ du.
mek için tüylerimi ve dişlerimi uzatmalıyım.” Esnedi ve tutulmuş kollarını uzatarak esnetti.
Tess gözlerini devirerek gülümsedi. “Evine git, Ben. iyi ki Nora gelmeden önce uyanmıştı, aksi halde onun
Seni yarın ararım.”
dırdırmın sonu-
Kliniğin arka tarafında bir yerlerden gürültülü bir ses
geldi.
B u ses ele ne?
Yoksa birkaç dakika önce uykusundan da buna benzer
bir ses yüzünden mi sıçrayıp uyanmıştı?
Tabii ya. Ben geri gelmiş ve kliniğin ışıklarının açık ol­
duğunu görmüş olmalıydı. O n u kontrol etmek için geç
saatlerde buraya gelmesi yeni bir şey değildi. Şu anda, gece
bu saatlere kadar klinikte çalışması veya bağımsızlığına
28 29
dünkün olmasıyla ilgili nasiha, dinleyebilecek durum da
Sesinin sakın çıkması için uğraşarak, “Orada biri mi
var? diye seslendi. Resepsiyon masasına yaklaşarak tele­
d1 ™ ses tekrar duyuldu ve hemen arkasından, sanki
fona uzandı. Lanet olası şey b blosuz değildi - indirim­
raftan bir Sey dnSuniln,üS gibi metalik bır gurultu daha
den ucuza almıştı - ve telefonun ahizesi kulağına zorlukla
geldi. erişebiliyordu. U şeklindeki büyük masanın etrafını do­
Demek kj arka depoda biri vardı. laşırken asabi bir şekilde omzunun üzerinden çevresine
Masasından kalbrak ofisin bp.s.na doğru tereddüt bakıyordu. 91 l ’i çevirirken bir yandan da karanlığa doğru
içinde ilerlerken, duyabileceği herhangi bir sese karşı dik- bağırdı. “H em en gitsen iyi olur çünkü polisi arıyorum.”
b t kesilmişti. Resepsiyonun arbsındakı hayvanlar bölü­ “Hayır... lütfen... korkmana gerek yok...”
münde. ameliyat sonrası bakımda olan kediler ve köpekler Boğuk ses o kadar alçaktı ki kulaklarına ulaşamaması
de huzursuzluk belirtileri gösteriyorlardı. Bazıları inliyor, lazımdı ama yine de başarmıştı. Kelimeleri sanki kulağının
bazılarıysa onu uyarmak istercesine boğuk boğuk hom ur- dibinde fisıldanıyormuş gibi duyabilmişti. Hatta sanki ka-
danıyordu. fasının içindeydi.
Tess karanlığa doğru, “Heey?” diye seslendi. ‘ Kim var Arkadaki depodan geldiği iyice kesinleşen, kuru bir bo­
orada? Sen misin Ben? Nora?” ğaz temizleme sesi ve bir öksürük duyuldu. Ve sesin sahibi
Cevap gelmedi. Ve duyduğu sesler de kesilmişti. her kimse acı çektiği belliydi; ölüm kalım savaşı veriyordu.
Harika. Üstüne üstlük bir de soyguncuya burada ol­ “Lanet olsun.”
duğunu bildirmişti. Çok zekice Culver. Gerçekten son derece Nefesini tutan genç kadın, bağlantı sağlanamadan ahi­
zekice. zeyi yerine bıraktı. Kliniğin arka tarafına doğru tedirgin
Hızla kendini yatıştırmaya çalıştı. Belki de sadece evsiz adımlarla ilerlerken, orada ne bulacağından emin değildi
barksız biri, arka sokaktan bir şekilde kliniğe sızmıştı. Bel­ ve ayakları geri geri gidiyordu.
ki de gelen soyguncu değildi. Tehlikeli bir d u ru m yoktu. Kapıyı açıp içeri girerken, “Heey? Burada ne yapıyor-
Öyle mi? O zaman niye ensesindeki tüyler korkudan sun? Yaralı mısın?” diye seslendi, içeride zorlukla alınıp
diken diken olmuştu? verilen solukların arasından, nehir suyu ve duman koku­
Kendim gayet savunmasız hissederek ellerini lahora- larını almıştı. Genç kadın burnuna kan kokusunun da gel­
tuvar önlüğünün ceplerine soktu. T ükenm ez kaleminin diğini hissetti. H e m de çok miktarda kan.
parmağına değdiğini hissetti. Cebinde başka bir şey daha Işığın düğmesini çevirdi.
vardı. Tavandaki büyük floresan lambaları vızıltıyla çalışma­
Tabu ya. Sakinleştirici iğne, hem dekiloluk bir hay­
200 ya başladığında, keskin beyaz ışınlar, duvardaki malzeme
van, yere yıkacak b d a r kuvveti, bir uyu ştu ru cu içeren raflarının birinin yanına yere yığılmış olan yaralı bir adamı
cinsten. * aydınlattı. Adam gotik bir kâbustan fırlamışçasına siyahla-
30 31
••
iivah deri ceket, tişört, araz, pantolonu
ra b ü r ü n m ü ş t ü - - >• simsiyahtı ve ıslak tu- “Bir ambulansa ihtiyacın var.” Adamı paniğe sokmak is­
temiyordu fakat lanet olsun, durumu gerçekten kötüydü.
w ..rd» dpi S,y,h Sit ' t e l i ü k ola,, yüvünö
“Sen hiç kımıldama. Ben hemen acil servisi arıyorum.”
o mb ' k l p d a n b a 5layıp “Hayır!” İrkilerek yığıldığı yerden doğrulmaya çalışıp
örtüyorlardı. ■ k arışım ın d an oluşan pis bir
telaşla elini genç kadına uzattı. “Hastane olmaz! Ben...
oraya... gidemem... onlar bana... yardım etmezler... ede­
mezler...”
SÜ^ n ç o ld u ğ u Sa y .s ,z ara-
Adamın itirazlarına rağmen, Tess arka odadaki telefona
ha k L m , d ayak k i n e ve b a k c ğ , hayvanlarda* v u e u t * . doğru koşmaya başladı. Ama tam o esnada muayene oda­
d e le n m e lc rin e a lışık o lm a sa , b u a d a m m g o r u n t u s u k a r ş ,- sındaki kaplanın sahiplerinden çalınarak oraya getirilmiş
sm da k u sa b ilird i. olduğu aklına geldi. Acilden gelen ekibe - veya Tanrı koru­
Hâlbuki bunun yerine beyni, ele geçirildiği panik duy­ sun polise - bunu izah etmek pek kolay olmayacaktı. Silah
gusundan mesleği olan doktorluğun profesyonel düşün­ dükkânı muhtemelen şimdiye kadar hayvanın çalındığını
me şekline geçti. Profesyonel, sakin ve hastasıyla ilgili. bildirmişti veya sabah kepenkleri açtıklarında - ki bu sa­
“Ne oldu sana?” dece birkaç saat sonra demekti - hırsızlığın farkına vararak
Adam homurdanarak sanki ona bir açıklama yapmak is­ polise başvuracaklardı.
temiyormuş gibi esmer başım belli belirsiz iki yana salladı. Kliniğini bir mezbahaya çevirmiş olan iri yapılı adam,
Belki de konuşacak mecali yoktu. “Lütfen...” diye fısıldadı, “doktor istemem.”
“Her tarafın yanık ve yaralarla dolu. Tanrım, ne kadar Tess duraklayarak onu sessizce inceledi. Yardıma ihti­
da çok. Başına bir kaza mı geldi?” Bakışları, adamın eliyle yacı vardı, hem de derhal. Ve maalesef, şu an ona yardım
bastırmakta olduğu karnına kaydı. Parmaklarının arasın­ edebilecek tek insan kendisiydi. O nun için tam anlamıyla
dan kan sızıyor ve altından derin bir yara görünüyordu. ne yapabileceğini bilemiyordu ama en azından geçici ola­
“Karnından çok kan geliyor... bacağından da. Tanrı aşkına, rak yaralarını sarar, onu ayağa kaldırır ve kliniğinden defo­
yoksa vuruldun mu?” lup gitmesini sağlayabilirdi.
“Kan... lazım...” “Tamam. Şimdilik ambulans yok. Dinle, ben... aslında
Kesinlikle haklıydı. Odaya girdiğinden beri kaybettiği ben de doktorum. Yani aşağı yukarı. Burası benim veteri­
kanla bile, yerde koyu renk ve kaygan bir göl oluşmuştu. ner kliniğim. Senin yanına gelip yaralarına bakmamın bir
Muhtemelen buraya gelmeden önce de bir hayli kan kay­ sakıncası var mı?”
betmişti. Vücudunun görünen her yerinde bir sürü kesik Adamın dudaklarının kıvrılmasını ve kesik kesik verdi­
vardı - yüzünde, boynunda, ellerinde, kısaca Tess’in göre­ ği soluğu, evet olarak algıladı.
bildiği her yerde. Yanakları ve ağzı bembeyaz kesilmişti.
33
32
•örııeldi. Odanın diğer ucundan bakıl.
Yanma yavana <>( ..züküyorcju ancak şimdi yanında di* taktığı müddetçe, gözlerinden bir şey anlaması mümkün
d,ğında adam ınyarı^ ^ metre boyunda ve yüz kilonun olmayacaktı.
Belki de bu partiye katılanlar tehlikeli tiplerdi; adamın
çökÜ' T h l t s m n * » <**>“ * b‘r yarMlk old“- kendi de bir çeteye üyeymişçesine iriyarı ve tehlikeli gö­
üzenıttic, “ y£ baviicut geliştirmeyle nu uğraşıyordu?
rünüyordu. Eğer bu akşam gangsterlerle takılmış olsa bile,
X * ™ . s e " * * * * * l,arc.ay" 1’ “ genç kadın onda uyuşturucu aldığına dair bir emare göre­
f . mivdi’ Ama nedense, erkekle ilgili bir §ey
memişti. Ayrıca alkol de kokmuyordu. Sadece ağır bir du­
onlardan b!n olmad,ğ,n, hisse,nnyordn. Yüzünün keskin
man kokusu - hem de sigara dumanı olmayan bir koku.
haclar b a h t a bu adam, o spor salon,, bapm lrlan» Adam sanki alevlerin içinde yürümüş gibi kokuyordu.
çıplak dişleriyle paramparça edebilecek gibi gorunuyordu. Tabii büyük ihtimalle nehre atlamadan hemen önce.
Ellerini yavaşça adamın yüzünde gezdirerek, bir travma “Kollarını ve bacaklarını oynatabiliyor musun?” diye
durumu olup olmadığını anlamaya çalıştı. Kafatası zede­ sorduğunda, bir yandan da vücudunu yoklamaya devam
lenmemiş gibi görünüyordu ama genç kadın parmakları­ ediyordu. “Acaba kırık kemiğin var mı?”
nın değmesiyle, adamın hafif çapta bir beyin sarsıntısı ge­ Ellerini adamın kalın kollarında gezdirdiğinde, görünen
çirmiş olduğunu anlamıştı. Muhtemelen hâlâ şoktaydı. bir kırık olmadığını fark etti. Bacakları da sağlam durum­
“Gözlerini kontrol edeceğim,” diyerek nazikçe adamı daydı, sol baldırındaki kurşun yarasından başka ciddi bir
bilgilendirdikten sonra, gözkapaklarıııdan birini kaldırdı. hasar yok gibiydi. Görünüşe göre, kurşun temiz bir şekilde
Lanet olsun! girip çıkmıştı. Gövdesine isabet eden de öyle. Şanslıydı.
Bir çizgi haline gelmiş gözbebeğinin, parlak amber ren- “Seni muayene odalarından birine götürmek istiyo­
gindeki irisin ortasını kesercesiııe yerleşmiş olması, genç rum. Eğer kalkmana yardım edersem yürüyebilecek gibi
kadını dehşete düşürmüştü. Bu beklenmedik manzara misin?”
karşısında korkuyla irkilerek geriye sıçradı. “Kan...” Adam fısıldarcasına konuşabiliyordu. “Kan...
“Bu da neyin- ” lazım... şimdi...”
“Ü zgünüm ama o konuda sana yardımcı olamayacağım.
Tam o esnada, gördüğünün ne kadar basit bir izahı ol­
Bunun için hastaneye gitmen gerekiyor. Şu an yapmamız
duğunu anlayarak soğukkanlılığını kaybettiği için aptal
gereken şey seni oradan kaldırmak ve kıyafetlerinden kur­
gibi hissetti.
tulmanı sağlamak. Nehir suyundan ne tip bakteriler kaptı­
Cadılar Bayramı için takılmış kontak lensler.
ğını ise ancak Tanrı bilir.”
Sakın ol, dedi içinden. Gereksiz yere heyecanlanmıştı.
Ellerini adamın koltukaltından geçirerek ayağa kalkma­
Adam herhalde çığırından çıkmış olan bir Cadılar Bay­
sı için ona yardımcı olmaya çalıştı. Adam derin ve hayvani
ramı partisinden geliyordu. Ama bu saçma sapan lensleri bir şekilde homurdandı. Bu ses ağzından çıkarken, Tess in

34 35
»da„„n fc v n te î d ^ k l . n n m a ^ .n d a k , d i ^

takıldı. <t
Bu ne tuhafbirgörüntü boy e-
O kocaman dişler- köpek ^ m'Y^ J
Adaııı. sanki genç kad.n.n ted.rgm ,g.n, h ı s s e t m , ^
gözlerini araladı. Tess biranda, parlak amber renkli de)ici
bakışların vc kıvılcımlar saçan irislerin göğsüne birer m12..
rak gibi saplandığını hissederek paniğe kapıldı. Bu lanet
olası şeyler kesinlikle kontak lens değildi.
Tanrı aşkına! Bu herifte acayip olan bir şeyler var. BÖLÜM 4
Adam Tess’in kollarını kavradı. Genç kadın dehşet
içinde bir çığlık attı. Adamdan kurtulmaya çalıştı ama çok
Kan, dişinin boynundaki iki delikten Dante’nin ağzına
kuvvetliydi. Birer demir cendere gibi olan elleri, kollarım
basınçla akıyordu. Kadının kanını hızlı ve uzun çekişlerle
sımsıkı kavrayarak genç kadını kendisine yaklaştırdı. Adam
içerken, içindeki ümitsiz ihtiyaçtan başka bir şey bilmeyen
onu göğsüne doğru çekerken Tess gözleri kocaman açılmış
yabani tarafına engel olamıyordu. Dilinin ucunda nabız
ve korkudan donmuş bir halde bağırdı.
gibi atan hayat, kuru boğazından ipek gibi kayıyor ve arka­
“Ahh, Tanrım! Hayır!”
sında tarçın tadında bir sıcaklık bırakıyordu.
Adam kanlar içinde ve paramparça görünen yüzünü Belki de kanın bu kadar lezzetli ve tarif edilemeyecek
Tess’ın boğazına yaklaştırdı ve sert bir nefes alarak dudak­ kadar mükemmel olmasının sebebi, şu anda ona duydu­
larım genç kadının tenine değdirdi. ğu ihtiyacın böylesiııc hayati olmasıydı. Sebep ne olursa
Adam acı çektiğini belli eden boğuk bir sesle konu­ olsun umrunda değildi. İliklerine kadar donmuşken, kadı­
şur en genç kadın ılık havanın boynunu yaladığını his­ nın sıcaklığına ihtiyacı vardı. İçmeye devam etti.
se iyor u. Senin... canını... yakmayacağım... Söz veriyo- “Tanrım, hayır!” Genç kadının sesi duyduğu dehşetle
• *«!•••
kısılmıştı. “Lütfen! Bırak beni!”
Tess söylenenleri anlamıştı. Kadın farkında olmadan erkeğin omuzlarına yapışmış,
Ve duyduklarına neredeyse inanıyordu. parmaklarını onun kaslarına geçirmişti. Ama vücudunun
geri kalan kısmı, Dante’nin ısırığının sersemletici gücüyle
ÇMgi o d e C “ r ^ ' P diS'er,n' ° nU" eti" e gC' yavaş yavaş bir trans haline girerek onun kollarında gitgi­
de hareketsizleşmeye başlamıştı. Dante onu yere yatırarak
kendisine fena halde lazım olan beslenme ihtiyacını gide­
rirken, kadın derin bir nefes alarak vücudunu salıvermiş­
36
ti.
37
•:tTİ/ rrıö bir anlık acının haricinde,
I Keskin diş,er,,1''ı y‘,r‘' ||ivordu ŞU aııda tek acı çeken isteyebileceği gibiydi. Yattıkları yerde bacakları birbirlerine
' kadının ac. çekme travma„m etkisiyle titriy0r dolaşmıştı ve deponun zeminine bastırmakta olduğu kadı­
nın diri göğüslerinin kendi vücuduna yaslandığını hisse­
! £ £ Î S S - î-’* V - « k * * “Sr,yor vc
debiliyordu. Kadının elleri hala sımsıkı bir şekilde omuz­
1 ^ ; S ' ^ “ t a ^ b e r e y ü z s n d e n p a r ç a i a - larını tutuyordu ama son yudum unu içerken, bu kavrayış
f nıyor gibi hissediyordu. onu itmek istercesine değil, aksine kendine doğru çeker
‘d Endişelenecek bir şey yok. Korkma, gibiydi.
f Ü im desin. Söz veriyorum. _
Tanrım, kadın o kadar lezzetliydi kı bütün gece içmeye
P Kadını kollarında sımsıkı tutarak boğazındaki kesikten
devam edebilirdi.
/ kanını içmeye devam ederken, bir yandan o nu n beynine
Şaşırarak erkekliğinin şahlandığını hissettiğinde, gece
/ bu güven dolu telkinleri gönderiyordu.
boyunca kanını içmekten daha farklı şeyler de yapabilece­
I Susuzluğunun bütün şiddetine ve yaralarının ciddiyeti
ğini fark etmişti. O na bu kadar yakında olmak Dante’ye iyi
f yüzünden artmış olan açlığına rağmen, Dante bu telkin-
hissettiriyordu. Genç kadın bu rolü mecburen üstlenmiş
ferinde hakikati yansıtıyordu. Onu korkutan o ilk ısırığın
olsa da on u n kurtarıcı meleğiydi.
haricinde, dişiye bir zarar verme niyetinde değildi.
Dante onun baharatlı ve tatlı kokusunu içine çekerken,
Sadece ihtiyacını olduğu kadarını alacağını. Vegittiğim za m a n ,
hayata d önm ek için kendisine ikinci bir şans tanımış olan
benimle ilgili her şeyi unutmuş olacaksın.
kadının boynuna nazik bir öpücük kondurdu.
Gücü şimdiden geri gelmeye başlamıştı. Parçalanmış Sıcacık ve kadife gibi yumuşak tenine doğru fısıldaya­
eti içten dışa doğru iyileşiyor, kurşun ve şarapnel yaraları rak, “Teşekkür ederim,” dedi. “Hayatımı kurtardın.”
düzeliyordu.
Dilini küçük deliklerin üzerinde gezdirerek kesikleri
Anıklar serinliyor ve acısı azalıyordu. kapattı ve ısırığının bütün izlerini sildi. Dişi inleyerek ge­
Kadının tad. ne kadar tahrik edici olursa olsun, kendini çici esaretinden kurtuluyormuşçasıııa kıpırdanmaya başla­
frenlemeye çalışarak içişini yavaşlattı. Daha ilk y u d u m u n - mıştı. Erkeğin altındaki vü cu d u n u n bu güçsüz hareketleri,
da hnındaki kokunun n£ b d j r s c k .cj w k
D a n te’nin o nu n içinde olma arzusunu daha da körükle­
“ 7 7 a? 'am^ §'mdiysc vücudu yeniden canlan,yor mişti.
s I 'T * * *CTİ - D an,e, iscek- Ama bu gece kadından yeterince istifade etmişti. H er
ne kadar olup biteni sonradan hatırlamayacaksa da böy-
lesine fena bir haldeyken kadını baştan çıkarmak, asilce
Ve vücudunun.
bir davranış olamazdı. Üstelik bir hayvan gibi boynundan
beslendikten h em en sonra.
ince, zarif ve e n d a m Î y ^ H e r ™ ,UğÜnÜn altmdakİ VÜCUt
3g nını, tam da D a n te ’nin Hafifçe kendini geriye çekerek sağ elini kadının yüzüne
39
, Genç bd,n korkuyla irk, d,. Gözlen aç,İm,s ö .
‘ olduğu büyüleyici gözler, duğu boynuna bastırdı, diğeriniyse omzu hizasında havaya
ok güzelsin,” diye foddarken. bu sözler, dahl kaldırdı, eklemleri sımsıkı tuttuğu boş şırınga yüzünden
U n m ı m ı a n n l / k: bembeyaz olmuştu.
“ t •“ T a,;cak h i s - A m an Tanrım.
büzanım. an olduğu kadar içinden gelerek söylem em ,
Kadın uyuşturucu vermişti.
Ama bu kötü haberden çok daha kötü olan bir şeyin
M S l a -Lütfoı ." diye fısıldadı, “lütfen can,m , yak.
farkına varmıştı; kendisine bir darbe indirmeyi becermiş
99

ma. olan bu küçücük elde, bulanık görüşünün izin verdiği ka­


Dante nazik bir sesle, “Hayır, canını yakmayacağım. Sa­
darıyla bakmaya çalışırken küçücük bir şey görmüştü. Ka­
dece gözlerini kapat meleğim. Neredeyse bitti,” dedi.
dının baş ve işaret parmakları arasındaki o yumuşak ve etli
Avcıııııı kadının kaşlarının arasına hafifçi bastırdığında, kısımda, ufacık bir doğum lekesi vardı.
kadın onu tamamıyla unutmuş olacaktı. Koyu kırmızı, bir bozuk paradan daha küçük çaplı ve
Dante, “Her şey yolunda,” diye fısıldarken, genç kadın hilal şeklindeki ayın beşiğine düşmekte olan bir gözyaşı
yerde büzülmüş ve sanki erkek kendisine vuracakmış gibi damlası, bayılmak üzere olan Dante’nin beynini dağlamış-
gözlerini ona dikmişti. Adeta meydan okurcasına. Dante tı.
bir aşığın şefkatiyle omııı saçını geriye doğru iterken, ka­ Ç ok ender bulunan bu işaret, dişinin Dante’nin türü
dının gerginliğinin arttığını hissetti. “Rahat ol. Bana gü- için kutsal olduğunu gösteren genetik bir damgaydı.
veııebi- ” Kadın bir Soy Eşiydi.
Tam o esnada sivri bir şeyin bacağına batırıldığım his­ Ve şu anda kanı onun damarlarında akmakta olduğun­
setti. dan, Dante farkında olmaksızın çok kutsal bir bağın yarısı­
Korkunç bir hırlamayla kadından uzaklaştı. “Lanet ol­ nı tamamlamış bulunuyordu.
sun, bu da ne?” Vampir kanunlarına göre, kadın artık ona aitti.
Asit gibi hır sıcaklık, iğnenin battığı noktadan yukarıya Geri dönüşü olmayan bir şekilde.
doğru yükseliyordu. Boğazında bir kuruluk ve acı bir tat Sonsuza dek.
o üşürken, görüşü bulanıklaşmaya başladı. Doğrulmaya Yani, isteyebileceği veya ihtiyacı olan son şey.
Çalıştı fakat sanki vücudunu kontml ^ * Dante beyninin içinde kükredi ama kulaklarına gelen
tekrar yere yığdd,. edemıyormuşçasma
tek ses, boğuk ve anlamsız bir homurdanmadan ibaretti.
J Z * kurj anc‘ meleği, kesik kesik soluyarak ve o D o n u k gözlerini kırpıştırarak kadına doğru uzandı ama
mesafeyi kestıremedığı için ona dokunamadı. Kolları san-
halde ona b a ^ o Z L ' L t ^ ' î k0 ” ™ " a Ç l l m ' 5 b ' r ki dem irler bağlanmış gibi iki yanına sarktı. Gözkapakları
Hğini kaybetti Zarif eli a g yuzu Yava§ Yava§ »et- aralayamayacağı kadar ağırlaşmıştı. Biraz önce kendisini
ybettı. Z a n f ellerinden birini D ante’nin ısırmış ol-
41
hatları gözlerinin ö n ü n d e p,,
kurtarmış olan *“ dl111" ^ apabüdiği inlemekti. 1 gevşek ve hareketsizlerdi. Daha önce dağınık siyah saçla­
gide bulanıklaşır en e ^ y£ konu§maya b a şk ^
rının örttüğü yakışıklı yüzü, şimdi açığa çıkmış ve huzur
içinde görünüyordu.
I p n d a ^ s e s ^ e n ^ ladaröftel^0^ 11^0 anlaşılabiliyordu
Hayır, yakışıklı denemezdi, çünkü yüz hatları keskin ve
p f “ivi uykular, psikopat herif.
/ * köşeli bir görünüme sahipti. Düz siyah kaşları, kapalı göz­
I ★★★ lerinin üzerinde birer kesik gibi duruyordu. Yüzüne yaba­
ni bir ifade veren elmacık kemikleri de aynı keskin hatlara
f Tess kendini saldırgandan geriye doğru çektiğinde, ke.
sahipti. Belki burnu bir zamanlar mükemmeldi ama yara
| sik kesik soluk alıp veriyordu. Biraz önce olanlara inana-
izlerinden eskiden kırılmış olduğu anlaşılıyordu. Belki de
/ mıyordu. Özellikle bu çılgın saldırganın elinden kurtula-
defalarca.
j bildiğine. Bu adamı daha önce hiç görmediğinden emin olsa bile,
| Cebindeki şırıngayı hatırlayabilecek kadar aklını to-
erkekte tuhaf bir biçimde ilgisini uyandıran bir şeyler var­
I parlayabildiği için Tanrıya şükrediyordu. Tabii kı şırıngayı
dı. Kesinlikle dışarıda görüşeceği tipte bir adam değildi.
' kullanma şansını elde ettiği için de. Hâlâ sımsıkı tutmakta
Kaldı ki böyle bir adamın kliniğe gelip evcil hayvanına ba­
olduğu boş iğneye bakarken farkında olmaksızın irkildi.
kım isteyebileceğini düşünm ek bile çok saçmaydı.
Lanet olsun! Adama ilacın tamamını vermişti.
Hayır, bu adamı daha önce kesinlikle görmemişti. Ve şu
Adamın bir çuval gibi yere yığılmasına şaşm am ak gere­ anda tek dileği, polisleri çağırıp adamı götürmelerini sağla­
kiyordu. Kolay kolay uyanacağını da hiç sanm ıyordu. 1800 dıktan sonra da onu bir daha asla görmemekti.
mılıgramlık sakinleştirici, onun gibi iri yarı bir adam için Adama bakarken sırılsıklam ceketinin altında saklı olan
bile uzun bir iyi geceler öpücüğü anlamına geliyordu. metalin parıltısı gözüne çarptı. Deri ceketi kenara doğru
O esnada bir endişe dalgası onu sardı. çektiğinde, adamın koltuk altındaki kılıfta duran kavisli
••
Ya adamı öldürmüşse? çelik bıçağı görünce heyecanla nefesini tuttu. O b ü r kol­
Daha birkaç dakika önce, boğazın, dişleriyle param par­ tukaltındaki boş bir kılıf ise yerine konulmamış bir taban­
ça etmeye myetli bir adamın sağlığıyla niye bu kadar ılgı- caya işaret ediyordu. Belindeki siyah kemerin etrafına da

adamınv 7 ,A * * - g m e n . usulca bunlara benzer yakın dövüş aletleri takılıydı.


adamın y,g,lm1§ olduğu yere yaklaştı. Bu adamın ayaklı bir bela olduğuna şüphe yoktu. Şeh­
Kıpırdamıyordu. rin bu kötü semtindeki kabadayıları bile filmlerde oynayan
A ™ nefes ald.ğm, görü„ce biraz rahatladı figüranlar gibi gösterebilecek kadar tehlikeli hem de. Bu
adam belli kı çok sert ve ölüm cüldü, etrafına bir terör dal­
« i A o r t El,” ^ ^ ^
fır mengene gibi h , r ge" Ç dlna saldlrdığı zam an onu gası yayıyordu.
g.b. kavramış „|an 0 ^ pençdcr Y ü zünde b u sertliği yansıtmayan tek yer olan ağzı, geniş
43
, , n ara]a„mı§ olan d o lg u n d u d a k l a r ı iSe
ve S anki o d e h ş e t verici saldırı hiç gerçekleşm em iş gibi.
!te c c X n y ^ ' dC b !r W ' n i h a ' , g ' aS‘dan K a rşısın d ak i çarpıtılm ış yansım asına, “İnanam ıyorum
kada: b u nasıl o l u r ? ” dedi.
Tabii buaçılar'h hiçbiri Tess’in um runda d e ğ ild i.
B ü y ü k b ir şaşkınlıkla geriye d o ğ ru bir adım attı.
Üstelik o kâbus gibi köpek dişlerim de h e n ü z u n u tm a -
Kafası fe n a h a ld e karışm ıştı.
I mıştı. D a h a y a r ım saat ö n c e , kliniğin arka kapısının h e m e n
| Adamın damarlarında dolaşm akta olan u y u ş t u r u c u n u n
d i b i n d e t e p e d e n tırnağa silahlı ve siyahlar içinde baygın
yüksek dozuna rağmen, tedirginliği h e n ü z g e ç m e m i ş olan b u l d u ğ u y a b a n c ı tarafın d an , k a n ın ın b o y n u n d a n k u ru tu -
Tess, onun yanına duraksayarak yaklaştı ve o n u ıs ır a n d iş­ lu r c a s ın a e m ild iğ in i h isse d e n kendisi değil miydi?
leri daha iyi görebilmek için üst d u d a ğ ın ı k a ld ırd ı. B ü t ü n b u n l a r gerçekti.
Köpek dişleri yoktu. P ek i o z a m a n nasıl o l m u ş t u da te n in d e b u saldırının en
Bir dizi inci gibi bembeyaz diş. Şayet g e n ç k a d ı n a sal­ u f a k b i r izi bile k alm am ıştı?
dırdığında, ağzındakiler Cadılar B a y ra m ı’n a ö z e l ş u ta k m a M u a y e n e o d a s ın d a n çıkıp te k ra r depoya doğru gider­
dişlerden biriyse son derece inandırıcıydılar. Ö y l e o l m a ­ k e n , ayakları ad e ta v ü c u d u n d a n bağım sız hareket ediyor­
lıydılar, çünkü o kocaman k öpek dişleri u ç u p g i tm i ş t i . d u . A d a m o n a h e r n e yapm ışsa, açtığı yaraları bir şekilde
İzah edilmesi güç bir d u r u m d u . g iz le m e y i b a şa ra b ilm işti am a yine de Tess o n u n tu tu k la n ­
Etrafa çabucak göz gezdirdiğinde b ir şey b u l a m a d ı . B u d ığ ın ı v e h ü k ü m giydiğini g ö r m e k istiyordu.
durum da takma dişleri oralara b ir y e re a t m ı ş o l a m a z d ı. D e p o n u n açık k a p ısın ın ö n ü n e geldiğinde aniden d o ­
Ancak onların kendi hayal g ü c ü n ü n b ir ü r ü n ü o l m a d ı ğ ı n ­ n a k a ld ı.
dan da emindi. M u ş a m b a kaplı z e m in i n b ü y ü k b ir kısmı, saldırganın

Başka turlu nasıl boğazını b ir k o n s e rv e k u t u s u g ib i aç- b e r a b e r i n d e g etird iğ i n e h i r s u y u ve kanla kaplıydı. Bu

olabilirdi ki? G enç kadın elini b o y n u n d a k i ıs ır ık iz in e m a n z a r a y ı g ö r m e k , Tess’in m id e s in in d ü ğ ü m le n m e sin e

goturdu. Parmakların,„ değdığ, y e rd e c ild i p ü r ü z s ü z d ü . y e t i y o r d u fakat için d e b ü y ü y e n b u z gibi bir dehşet dalga­
s ı n ı n s e b e b i b u değildi.
a ç n r ı ş ^ r L S ’ ^ f d™ D e p o b o ş tu .
yokladı. H iç ac, h i s s e t m e m ™ ” y e ™ ‘ p a r m a k l a n y la S a ld ır g a n g itm işti.
“Bu imkânsız.” B ir g o rili bile y e re yıkacak d o z d a u y u ştu ru cu y a rağm en,

Genç kadın ayağa kalkarak e n vak,n a d a m b i r şe k ild e kalkıp gidebilm işti.


gitti ve b ü tü n ış,kları act. Sa l m u ay en e o d asın a “ B e n i m i a r ıy o r d u n , m e le ğ im ? ”
^ ğ ı t havluya doğru viir-’ü ^ 3 ta ra k d u v a r d a k l Tess a rk a sın ı d ö n e r k e n acı b ir çığlık attı.
uugru yurudu ve cilalar,^, i >■
" — • s . ..................
Htttttn diğer ucundaki telefon ça| m b ,
Iiaclı, hadi cevap ver!
“Telefonu yerine koy, dişi.”
Tess korkudan titreyerek arkasına döndü. Saldugan çc-
vtk ve yırtıcı bir I,ayvan,,, zarafetiyle ağ,, ağtr avtna yakiaşt,
gtb, yanma doğru gel,yordu. Dudaklar,ndak, haş.t, gülüm-
seme dişlerim gözler önüne seriyordu.
BÖLÜM 5 “Lütfen. Koy onu yerine.”
Tess başın, iki yana salladı. “Cehennem ol!”
Ahize bir anda genç kadının isteği dışında elinin kav­
‘ Damarlarına dolan adrenalin, genç kadının lıızla ha rayışından kurtuldu. Yanındaki masaya çarptığında, genç
rckete geçmesine sebep oldu. Yerinden fırlayıp koridor; kadın hattın diğer ucundaki Ben’in sesini duydu. “Alo?
koşarken, düşünceleri beyninde sanki birbirleriyle yarı; Tess... sen misin tatlım? Tanrı aşkına, saat sabaha karşı üç.
f halindeydiler. H âlâ klinikte ne- ”
Oradan çıkması gerekiyordu. Tam o anda, sanki görünmeyen eller telefonun kablo­
Cüzdanını, cep telefonunu ve parasını alıp o rad an he­ su n u duvardan kopanmışçasına bir çatırtı duyuldu. Bunu
men çıkması gerekiyordu. duyan Tess olduğu yerde sıçradı; oluşan sessizlik, genç ka­
“Konuşmamız gerekiyor.” dının karnında korku dalgalarının büyümesine sebep ol­
İşte yine oradaydı - genç kadının önünde dikilm iş, ofise m uştu .
giden yolu kapamıştı. “C iddi bir problem im iz var, Tess.”
I Adam sanki biraz önce durduğu yerden yok o lm u ş ve A hh, Tanrım!
H » ; kadran,, şu anda geçmek zorunda o ld u ğ u kap.nm A dam ın kızgın olduğu belliydi ve artık adını da biliyor­
i onunde birden belirivermişti. du.
G e n ç kadın zihninin derinlerinde, karşısındaki adamın
L ] i:SS.'Ç" ,d' bfiyüyen bir P3" * dalgasıyla o ld u ğ u yer-
bilinci açık bir şekilde karşısında durmasının yanı sıra, ya­
ralarının da mucizevî bir şekilde iyileşmiş olduğunu fark
bastı. 1 arama tu §larından birine etm işti. Kir ve külün oluşturduğu isle kaplanmış teninin
altındaki yaraları ve sıyrıkları geçmişti. Simsiyah kıyafeti
T ! " 8CrÇek degİ' ' ” drye kcud, hâlâ paramparçaydı ve bacağındaki yaradan dolayı kanla
kaplıydı am a kanaması devam etmiyordu. Karnındaki kur­
g e r ç e C m T r L ^ 'r
urrıuyordu. ,r anc^a kaybolacağı şun yarası da artık kanam ıyordu. Tess adamın siyah göm
46
47
f , _ * « pürüzsüz kasların, vc kusursu,
Evet. Kesinlikle deliydi.
U k M d * * * * • '? 'J .
zeytuni tenin. f , hasta|,klı bir Cadılar Bayram, Zincirlerinden kurtulmuş, kafadan çatlak, ç.lgm.n biri.
Bütün bu olup bitenler Gözleri fal taşı gibi açılmış adama bakarken ve araların­
şakası mıydı? aclarn in karşısında, bir saniye daki mesafeyi kapatıp kocaman gövdesi ve gücüyle genç
kadını duvarın kenarına kadar geriletirken, aklına gelen
I için T p X ' n d i m . e m esi g e r e k e n i çok iy, b ü ıyor.
tek mantıklı açıklama buydu.
“Benim hayatımı kurtardın, Tess. Sana seçme şansı ver­
: A '-& kck arkadaşım burada olduğumu biliyor. B üyük m edim biliyorum fakat beni iyileştiren senin kanındı.”
ihtimalle {oton H » H a m P° I,S' m n "i Tess başını iki yana salladı. “Ben seni iyileştirmedim.
da-” H atta yaralarının gerçek olup olmadığından bile emin de­
“Elinde bir işaret var.” ğilim. Belki sen gerçek olduklarını düşünüyorsun ama- ”
“Ne?” “Gerçeklerdi.” Erkeğin sesinde belli belirsiz bir aksan
Adamın sesi suçlayıcı bir tondaydı ve şınıdı de genç ka­ fark ediliyordu. “Senin kanın olmasa, aldığım yaralar beni
dının boğazına götürdüğü titreyen elini işaret ediyordu. öldürebilirdi. A m a kanını içerek, sana bir şey yapmış ol­
“Sen bir Soy Eşisin. Bu akşamdan itibaren de bana ait­ d u m . Geriye alamayacağım bir şey.”
sin.” “A hh, Tanrım!” Tess midesinin bulanmaya başladığını
Adam bunları söylerken, sanki ağzından d ö k ü le n ke­ hissediyordu. “H IV virüsünden mi bahsediyorsun? Lüt­
limelerden hiç hoşlanmıyormuşçasına dudak b ü k m ü ştü . fen bana AIDS o lduğunu söyleme...”
Genç kadın da onun ses tonundan hoşlanm am ıştı. Geri E rkek kibirli bir sesle, “O nlar insanlara özgü hastalıklar.
geri uzaklaşmaya çalışırken, adamın o n u n h e r hareketini B en im hepsine karşı bağışıklığım var. Senin de var Tess,”
takip etmesi Tess’in kanını beynine sıçratmıştı. dedi.
Bak, burada neler oluyor bilmiyorum. Sana b u akşam Bu kaçıkça sözler, genç kadına hiç um ut vermiyordu.
ne olduğunu veya yolunun benim kliniğime nasıl d ü ştü - “A dım ı söylemeyi kes. Benim hakkımda bir şeyler biliyor­
s ğünü de bilmiyorum. Hele sana verdiğim onca u y u ş tu r u ­ m u ş gibi davranmayı da- ”
cudan sonra, halâ karşımda nasıl ayakta durabildiğini hiç “B ü tü n bunların senin için kolay olmasını beklemiyo­
bilmiyorum çünkü o doz insanı- ” ru m . Olabildiğince nazikçe açıklamaya çalışıyorum. Sana
“Ben insan değilim, Tess. Ben... başka bir ş e y im .” o kadarını b o rçluy um . Sen bir Soy Eşisin Tess. Bu benim
t ü r ü m için çok özeldir.”
a la v A I .T ,” 1 bU kadar Ciddi ° Imasayd., g e n ç kadn,
“Senin tü r ü n ? ” G enç kadın bu oyundan yorulmuştu.
X I gorunmeseydi.
guKkanlı Ya da ada" ’ “ t so- “T am am , pes ediyorum . N ey m iş bu senin türuıı? ’
Karşısındaki bir deliydi. “B en b ir Savaşçıyım. Soylulardanım.”
48 49
| . V Soylu... ne tür bir soylu?”
-fcki. bir Savaşçı, e tıyorrnuşçasma u z u n bjr olanları bu şekilde yarım bırakmak hiç iyi değil ancak baş­
& te k T r CS r r s o « u n I ' V a m p i r Cüru T e s s , ka şansım yok gibi görünüyor.”
süre genç kadına baktı, t n Ve sonra elini Tess’in yüzüne yaklaşürdı. Genç kadın
erkeğin ona vuracağını düşünerek bu dokunuştan kaçm-
B“ " t " * °“rdi'
AWı başında insanlar, ortalıkta dolaşıp karı em ici yara-
maya çalıştı. Ama tek hissettiği, alnına yaslanan kocaman
avcun sıcak teması oldu. Erkek ona doğru eğildiğinde.
bldar olduklarım iddia etmezler* - hatta dalıa da kotusu,
genç kadın o n u n bir tüy kadar yum uşak olan dudaklarının
bu herifin kendisine yaptığı gibi sapıkça fantezıleı mı baya­
yanağına değdiğini hissetti.
ta g e ç irm e z le rd i. Erkek, “Gözlerini kapa,” diye mırıldandı.
Tabii ortada bir gerçek vardı. H er ne kadar bu adam ın,
Ve Tess karanlığa göm üldü.
keskin dişlerini boğazına geçirerek kanını e m d iğ in d e n faz­
lasıyla emiıı olsa da boynunda, bu saldırıya dair h içb ir iz
“Burada şüpheli hiçbir şey yok çocuklar. Binanın çev­
yoktu. resindeki b ü tü n giriş noktalarını kontrol ettik ve her şey
Bir de adamın, normalde herhangi bir insanı bir hafta
y o lu n d a gözüküyor.”
ayağa kalkamayacak hale getiren dozda u y u ştu ru c u almış
“Teşekkürler m e m u r bey.” Tess gecenin bu saatinde,
olmasına rağmen, karşısında dimdik d u ru p konuşabildiği
daha d o ğ ru su sabahın b u saatinde, ortalığı velveleye verdi­
ve yürüyebildiği gerçeği vardı.
ği için kendini tam bir aptal gibi hissediyordu.
Bunların açıklaması ne olabilirdi ki? Ben ofisinde yanında d u rm uş, kollarını korumacı bir
Uzaktan duyulmaya başlayan siren seslerinin gitgide şekilde genç kadının o m z u n a atmıştı. Ben kısa bir süre
^ artması, polis arabasının kliniğe doğru yaklaştığını g ö ste ri­ önce, daha d o ğ ru su Tess polis arabalarının siren sesleriy­
yordu. Genç kadın, kendisini rehin almış bu m an y ak ada- le garip u y k u su n d a n uyandıktan kısa bir süre sonra gel­
: mm da seslen duyduğunu fark etmişti. Adam viski rengi mişti. Belli ki geç saate kadar çalışmış ve masasında uyuya
I gf ! e^ ni k‘r _an >Ç>n bile ondan ayırmaksızın başını yana kalmıştı. H e r nasıl olm uşsa çarpıp telefonu düşürm üş ve
hızlı aram ad an B e n ’ııı num arası çevrilmişti. Ben kliniğin
K yavaşça
v L b ibir
r Vkufur
t " 11 yaVj ak aiayC‘ tİ r §ek' ldc « ü l a m s « l i vc
savurdu.
n u m a ra s ın ı cep telefon und a gördüğünde endişelenmiş ve
’orunen o kı erkek arkadaşın yardım çağırm ış ” genç k ad ın ın başının dertte o ld u ğ u n u düşünm üştü.

U s r » r r kadar cndi5diydı « adam H e m e n 91 l ’i aramış ve devriye gezen iki polis m e m u ­


r u n u n kliniğe g ö n derilm esini sağlamıştı.
b,ld,ğ,nde" ’ Polisler hırsızlık ya da haneye tecavüz izine rastlama­
m ışlar ancak Shiva’yı görm üşlerdi. Polislerden biri kapla­
bıahvctmck^çhı h a r f e ^ ^u rcasm a, “G eceyi
n ın n e r e d e n ve ne zam an getirildiği konusunda onları sor
50 ’ '^e s°yl<îndi. “A ra m ız d a
51
I a lm a d ığ ın ı ve b u l d u ğ u n u İfadc
f p.hd.ğ.nd»; Be>. 1 bir‘ ifadeyle 0 , 1 .. d in le,» !, iyiyim. Seni k o rk u ttu ğ u m için özür dilerim, Ben. Herhal­
d e uyuya kaldım ve elim telefona çarptı.”
P°Iis oId,' kÇa ^ hv.siy,a, reklam m a s k o tl a r ,n ,n
“Z a te n b u kadar geç saatlere kadar çalışman hiç iyi değil
■ arol Cad'!3r T u z ' h k l z r m d a yayfP" b .ç im d e kullan,!.
I yenıvctmc-lerm May Shiva’n ın d u r u m u n u n da Tess. B iliyorsun, burası şehrin en iyi semti değil.”
dıgın» söylediğin e ^ etm j§ti “B urayla ilgili hiç p ro b lem yaşamadım ki.”
B e n sırıtarak, “A m a h er şeyin bir ilki vardır. Hadi gel
bö y le o l m a n , aM a k l,a r a k o rad an çıkar,İm adığ,
seni eve b ırak ay ım ,” dedi.
,j r * * yam,zca b u u y a n y . a paç, “H i ç z a h m e t etm e. Taksiye bin erim ben.”
Ç - hinleri d u ru m u yanlış an la y ıp s u ç du- B en , “B u gece kesinlikle olm az,” diyerek Tess’in çanta­
^ r J u n n a a d a n önce, sabah ilk ,5 k a p la n , stlah sını aldı. “T a m a m e n ayıldım artık ve arabam da hem en ka­
dükkânına ,ade etmesine dair ser, bir tavs.ye, a l m , 5»; p ın ın ö n ü n d e . H a d i bakalım U y u y an Güzel gidiyoruz.”
Tess Ben’in kolunun altından kayarak e lim p o lis m e-

muruna uzattı.
“Geldiğiniz için tekrar teşekkür e d e rim . Size k a h v e ya
da çay ikram edebilir mıyım? İkisi de var. H a z ı r l a m a m yal-
nızca bir iki dakika alır.”
“Hayır hanımefendi, teşekkürler.” Polisin te ls iz in d e n ,
kısa bir sinyalin ardından m erk ezd en g e le n k o d l a n m ış
yeni talimatlar geldi. Polis m e m u r u yakasına iliştirilm iş
mikrofona eğilerek, veteriner kliniğinde h e r şe y in y o l u n d a
olduğunu bildirdi.
Buradaki işimiz bitti. Kendinize d ik k a t e d in . Ve Bay
Sullivan kaplanı ait olduğu yere g ö tü re c e ğ in iz k o n u s u n d a
size güveniyorum .”
Ben gergin bir biçimde g ü lü m sey erek , “E lb e tt e m e m u r
bey.” dedi ve m e m u ru n uzattığı eli hafifçe sıktı.
olislcri kapıya kadar geçirerek d ev riy e a r a b a s ın ı n ses­
siz sokakta ilerleyişini izlediler.
GmikleHnd Ben Idiniğ,»' b p t s m t k a p a d , v e T e s s ’e
dondu. Iyı olduğuna em in m isin ?”
Tess derin bir nefes vererek başını salladı. “E v e t, gayet
52
kolu ve g ru b u n dâhisi G id eo n ’du. M uhtem elen karargâhın
rçr ve d o n d a k i her yere yerlcıjtird.ği kameralar sayesinde
m alikâneye adım attığı saniyede o n u görmüştü
“N e re le rd e y d in adamım? Bir saat önce gelip durum ra­
p o ru v e rm e n gerekiyordu.”
D a n te u z u n koridorda yavaşça arkasını dönerek, “Sa­
n ırım d u r u m u m u n biraz dağılmış olduğunu görebiliyor-
BÖLÜM 6 s u n ! ” dedi.
D iğ e r v am p ir kare şeklindeki açık mavi güneş gözlük­
lerin in ü z e rin d e n keskin bir bakış attı ve sırıtarak, “C id­
I Danre Soylıı Savaşçıların yerleşim b irim in d e k i asansör­ d e n a d a m ım , dedi. Kıkırdarken sarı saçları sallanıyordu.
den inerken, gerçekten de hissettiği kadar b e rb a t g ö rıin ü - “D o s t u m b erb at g ö rü n ü y o rsu n . Ve lağım çukuruna düş­
m ü ş gibi k o k u y o rsu n . N e le r oldu?”
f yor ve kokuyordu. Boston’ın en zengin m u h i t l e r i n d e n bi­
D a n te ü zerin d ek i kanlı, paramparça ve ıslak kıyafetleri­
rinde, en yüksek korumalı kapılar ardında b u l u n a n birliğe
n e baktı. “U z u n hikâye. D ah a sonra herkese her şeyi anla­
ait malikânenin doksan metre altına inen a s a n s ö r y o lc u ­
tırım am a şu anda duş almaya ihtiyacım var!”
luğu boyunca öfkeden köpürüyordu. E n çok da k e n d in e
G id e o n , “Kesinlikle destekliyorum fakat temizlik biraz
kızgındı. Şafak şehrin üzerinde söktüğünde, g ü n e ş ışığına
b e k le m e k z o ru n d a . Laboratuvarda bir misafirimiz var.”
duyarlı derisini tost ekmeği gibi kızartmaya b a şla m a d a n
D a n t e ’n in iyice keyfi kaçmıştı. “N e misafiri bu?”
sadece birkaç dakika önce içeri girmeyi başarabilm işti.
G id e o n , “A h h , kesinlikle bayılacaksın,” dedi ve başıyla
Bir de vaktinde yetişemeseydi, geçirdiği b e r b a t geceye
işaret etti. “H a d i gel! L ucan senin de orada olmanı isti­
süper bir final olurdu. Dante iç içe geçm iş b e m b e y a z k o ­
y o r.”
ridorlardan dönerek, labirent misali karargahın m e r k e z in e
D a n te d e rin b ir nefes alarak G id eo n ’un yanına gitti.
o^-u ilerledi. Tek ihtiyaç, olan şey, kapalı g ö z le rle aldığı
B irlikte d o lam b açlı koridorlardan ilerlemeye başladılar.
kadar r " o S,nda 0das,nda K k ba§ ™ g ö n e s batana G ö z l e m ve takıp m erk ez i olan teknik laboratuvara gidi­
nınstTT fCİkl^ bu8“e’Sebepolduğubarnıaşa- y orlard ı. Savaşçılar to p lan tıların ın çoğunu orada yapardı.
N i h a y e t lab o ratu v arın cam duvarı karşılarına çıktığında,
yunca u y U a l y d , 'î,n 8 * “ k y ' ™ ' y l‘ b° -
D a n t e artık b ir nevi akraba gibi hissettiği diğer üç vam
“Selam D !”
p ir Savaşçıyı g ö rd ü . Birliğin esm er lideri Lucan, grubun

c a k ü f r e a l S B İ e n e " d(® j r.UCUndal’ s“ i d u y d u ğ u n d a u s u l- e le k tr o n ik dahisi N ık o lai, L u c a n ’dan sonra en kıdemli ve


b,rl,8,n sayg'değer lideri L u c a n ’,„ sağ D a n t e ’n i n tanıdığı e n ö lü m c ü l kişi olan Tegan.
54 55
İ „ rda iki savaşçısı' 11 k a y b e tm işti. Rio
Birlik son zam»" . sj|dırısmda ciddi b iç im d e y,.
D a n te ’nin yanında yürüyen G ideon sırıtarak ona baktı.
birkaç ay önce t e * * ^ a d i n d e tedavi g6. “Sanırım vadesini d o ld u rm u ş ve soyu tükenmesi gere­
ken d in o zo rlar gibi daha kibar ifadeler kullanıyorlardı.”
B u barınaklarda yaşayan vampirlerin, Savaşçıların dur
" ' p ^ c ^ l e s a v a » ' ' - . tararken b a k ı ş l a r ^ , , , , , ladl. d u ra k v e rm e d e n Issızlarla m ücadele etmesi sayesinde var­
lıklarını sü rd ü rd ü k le ri d ü şü n ü lü rse tavırları garipti. İnsa­
* bir y i i l üzerinde durdu. G örünüşe gore G , d e o „ 'utl
n o ğ lu n u n karanlık d ö n em lerin d en beri - yani Dante’nin
bahsettiği misafir buydu. Erkek vampir te p e d e n tırnag,
İtalya da d o ğ d u ğ u 18. yüzyılın çok öncelerinden bu yana
koyu renk takım elbisesi, beyaz gomlegı, b o ğ a z ın a kadar
- birlik, v a m p ir ırkının tek koruyucusu olarak çalışıyordu.
I çektiği- gri kravat, ve parlak siyah ayakkabılarıyla gö rü n ü ş
O zam an lar birliğin üyelerine kahraman gözüyle bakılır,
itibariyle tam bir muhasebeciyi andırıyordu. Sarı-kahve
saygı d u y u lu rd u . O tarihten b u yana, Savaşçılar tüm d ü n ­
kısa saçları kusursuzca şekillendirilmişti. T ü m o süs ve cila
yada Issızları avlayıp yok ediyordu. En ufak Issız ayaklan­
içinde oldukça yapılı gözükse de reklam ila n la rın d a ünlü
m alarını bile k ö k salmalarına zaman verm eden bastırıyor,
markaların ya da pahalı parfümlerin m odelliğim y a p a n gü­
barınaktakilerin h e r şeyden bihaber güvenli yaşamlarım
zel erkek çocuklarını hatırlatıyordu.
s ü r d ü r m e le r in i sağlıyorlardı. M o d e rn çağlarda, Issızlar sa­
Dante suratını asarak başını salladı. “Sakın b a n a yeni yıca azalm ışlardı am a tekrar toparlanmaya başlıyorlardı.
Savaşçı adaylarımızdan biri olduğunu sö y le m e .” B u arada, barınaktakiler Issızları sıradan suçlular gibi
Gideon, “Karşındaki Boston Barınağımdan A jan Stcr- g ö re re k çeşitli k a n u n la r ve d ü zen lem eler yapmışlardı. Ga­
ling Chase,” dedi
yet aptalca b ir tavırla, Issızların tutuklanıp rehabilite edil­
Barınaktan gelen bir kanun adamıydı d e m e k . B u d u ­ m e s in in s o r u n u çözebileceğine inanm aya başlamışlardı.
rum karşısındaki manzarayı biraz da olsun aç ık lıy o rd u . En Savaşçılar ise d u r u m u n b u n d a n ibaret olmadığını bili­
azından, vampirin düğmeleri boğazına kadar ilikli ve işe y o rd u . Barınaktaki v am p irler güvende oldukları yanılsa­
yaramaz bürokrat görüntüsünü. m asıyla gayet rahat bir şekilde hayatlarına devam ederken,
“Bizden ne istiyor peki?” Savaşçılar yapılan katliam ları yakından ve bizzat görüyor­
lardı. D a n te ve birliğin diğer üyeleri Soyluların tek gerçek
r.nakbfrl krn 'adl®
nn^h ri,k,e T h dlste
yardl a nmy 'eak^.ç .ntÜr
o n' 5birii«
u gö n d' cpm
e ?m
, ış d,,e -
sa v u n u c u la rıy d ı ve - bazılarının gayet etkili gördüğü - işe
y ara m a z b a r ın a k k a n u n la rın d a n bağımsız hareket ediyor-
farını çam. " ^ y“ '-” dİ^ e k ş ü p h e y l e kaş­
lardı.
“Ş im d i y a rd ım ım ız ı m ı istiyorlarmış?” D an te’nın ıkı
e s i n e kadar, b a n m ^ ı t ™ 1' ! , 0 2 ^ b ' r SÜre y a n ın a sark an elleri y u m r u k halini almıştı. Barınak yasa
olarak görüyordu ” ' u n s u z vahşi z o rb a la r
larıyla da o n ları uygulayan salaklarla da uğraşacak
56
değildi. 57
m ı mercekten vahşi olduğum uzu vc
Lucan boğ az.n. tem izledi. Toplam ,y, başlatma görev,
: “Umarım Lucan ’’ göstermek için bu to p la ç
lanet elçilerini oldurduğumuzu gP | Soyluların en k ıdem lisine d ü şü y o rd u .
“Artık hepim iz burada olduğum uza göre başlayabiHrız.
tıyı kabul etmiştir. f a r ı n d a n girdiklerinde,
Laboratııvarm açılan cam ^ Ajan Chase bize Boston Barınağı’ndan çok rahatsız edici
i Ctdcoıı lıâlâ bu lafa gülüyordu.
-’i korkudan öldürmeden once, buraya tam
haberler getirdi. Son zamanlarda ortadan kaybolan genç
vampirlerle ilgili bir haber bu. Ajan Chase, bu genç vam­
“Ajan Chase ı w » » - ......
. ii Kir cnm ver Mmon,
olarak neden geldiğini açıklaması .çın bir şans ver tamam pirlerin bulunmasıyla ilgili birliğin yardımını istiyor. Ben
mır de yardım edeceğimizi söyledim.”
Koııtrol odasına girdiklerinde, başını saygıyla eğerek Savaşçıların masasından tartışma mırıltıları yükselme­
Lııcan ’aa ve aıger
diğer narucşıcı
kardeşlerine
n«- kısa bir ----------------
selam verdi.-------
Dante ye başlarken Dante, “Arama kurtarm a bizim işimiz değil,”
gözlerini barınak ajanına çevirip bakışlarını üzerinde tut­
• • ı ı. • K ' i l n ç l a r m ı n 7 P r ı n d p f u t
dedi.
tuğunda sivil vampir, toplantı masasındaki sandalyesinden Nikolai, “Evet, katılıyorum ,” dedi, “biz daha çok pa­
kalktı ve pek gizleyemediği bir rahatsızlıkla Savaşçının ketle ve kaldır işlerine bakıyoruz.” Rus vampir, buz mavisi
i mahvolmuş, kanlı kıyafetlerine baktı, gözlerinin yaydığı soğukluğu gizleyemeyen bir gülümse­
j Dante artık toplantıya gelmeden önce temizlenmediği- meyle k o n u şm u ştu .
' ne memnundu. Daha fazla rahatsızlık vermek um uduyla Lucan, “D u r u m , güneş ışığına çıkmama vaktinde dı­
[ ajana doğru gitti ve berbat haldeki elini uzattı. şarıda kalmış ve palto yetiştirm em iz gereken birkaç genç
I Barınak temsilcisi eğitimli ve kısık bir ses tonuyla, “Sa- vampirden ibaret değil,” dedi. Ciddi ses tonu, odadaki tav­
p vaşçı Dante olmalısınız,” dedi. rın birden toparlanm asını sağlamıştı. “Dinlerseniz Ajan
Dante nin uzattığı eli aldı ve kibarca sıktı. Ajan Chase neler o ld u ğ u n u anlatacak.”
Dante’den yayılan kokuyu alınca burun delikleri hafifçe “G eçen ay, üç genç vam pir şehirde bir yerlerde bir par­
genişlemiş, belli belirsiz soluğunu tutmuştu tiye katılmak üzere barınaktan ayrıldılar ve geri dön m e­
diler. Bir hafta sonra iki tanesi daha ortadan kayboldu. O
o J * W ? T akbİraynCal' k-BenB ostonB anM ğ>'ndan
m m ■d” ‘" "-T.I'KC. Aslmd,, k u tm li özel so ru ştu rm a zamandan beri, Boston Barınağı bölgesinde her gece kay­
bolmalar devam ediyor.”
os „ Z m '" 'd f ÜmSCdİ' k o n i d e n hiç
Ajan C h a se yerdeki evrak çantasını açtı ve içinden ka­
lın bir dosya çıkararak m asanın üzerine fırlattı. Dosyanın
e dılmın ucuna kadar gelen hit™ içinden o n kadar fo to ğ ra f çıktı. Fotoğraflarda gülümseyen
ı boğazından
boğazından neredeyse bir J h .I ? P seÇ,m
SCÇimmİ ın > yutar-
> genç v am p irler g ö z ü k ü y o rd u .
1 Eylemeden ajanın yanındaki s a T l H ' Çb' r §Cy “B unlar şim diye kadar rapor edilen kayıplar. Burada bu
f?bi bir bakışla
g-b- bir bakışla göz h r Z Z , ' ndalyeye
^ o° tu rd u ve
tUrdu ve 1buz
toplantıyı yaparken m u h te m e le n bir-iki genci daha kay­
, 58 8 ^ ^ " ^ - c e l e m e y e başladı.
bettik.”
59
I inceleyerek d o s y a y ı d iğ e r le r in *
cuyla ilgili bir şeyler duyan var mı?” diye sordu. Hiçbirisi
Dante fotoğraf ^ ” '"' ,50 ama bunun hepsi duymamıştı.
uzattı- Belki bir^ ' “ "J* - ordu. Barınaktaki yaşaml* “Ajan Chase’in bana anlattığı kadarıyla, bu uyuşturucu,
geçerli olduğunu dt» ^ hayaHnde Qjan ^
son zamanlarda Soyluların yeni kuşak vampirleri arasında
n . dünyaya bir »un » 7 . f a k a t o n ]a rı a y n ı a n d a Ve
yaygınlaşan berbat bir kimyasal bileşim. Uyarıcı ve kişile­
vampirler için çok m 'o ‘ ^ bjr §cy d e y o k t u
rin sanrı görmesine neden oluyor. Ama kullanıcıya inanıl­
i gruplar halinde kaçırata ■ G ö r ü l d ü k l e r i b i r y e r var
maz bir güç ve dayanıklılık da sağlıyor. Ancak bu sadece
I -h ' ^ r A :A bu w a r çok ge„s iyi haber. Asıl eğlence, ilaç alındıktan on beş dakika kadar
sonra başlıyormuş.”
1 A A f a t i r V w ™ bi? ri * mutlaka vard,r'" “D oğru,” dedi Ajan Chase, “bu kızıl tozu ağız yoluyla
I -Birkaç tanesine ulaşabildik.
I Chase çantasından çok dalıa ince bir dosya daha çıkar­ alan ya da burun dan çeken kullanıcı, inanılmaz bir susuz­
dı Dosyadan birkaç fotoğraf çıkararak m asanın üzer,ne, luk çekiyor ve ateşi çıkıyor. Akılları başlarından gidiyor ve
birer hayvana dönüşüyorlar. Elips şeklinde sabit gözbebek-
‘ savaşçıların önüne yaydı. Morgda çekilmiş fotoğraflardı
lerinden, köpek dişlerinin kalıcı uzamalarına ve doymaz
bunlar. Fotoğraflarda Yeni Nesil’e m ensup üç siyil genç
bir susuzluk hissine kadar tüm Issızlık belirtilerini gös­
vampir vardı. Muhtemelen hiç bin otuz beşinden fazla de­
termeye başlıyorlar. Kullanıcı arzusunun peşinden gider­
ğildi. Her resimde, bir çift cansız göz kameraya bakıyor­
se Issıza dönüşüyor, eğer Kızılı kullanmaya devam ederse
du. Göz bebekleri açlıktan elips şeklini almış, irislerinin
d e ...” Chase m o rg fotoğraflarım işaret ederek, “Sonuç bu
doğal rengi susuzluk hastalığının amber renkli parıltısına
oluyor,” dedi.
bürünmüştü. ••
Dante küfretti. Öfkesinin bir kısmı barınak vampirle­
Niko neredeyse tıslarcasına, “Issızlar,” dedi.
ri arasında başlayan uyuşturucu salgını, bir kısmı da bu
“Hayır,” dedi Ajan Chase, “susuzluk çekerek öldüler
gece ö ld ü rd ü ğ ü gö zü n ü kan b ü rü m ü ş vampirin aslında
ama lıenüz dönüşmemişlerdi. Issız değillerdi.”
Chase’in tarif ettiği lanet uyuşturucuyu kullanan Yeni N e ­
Dante sandalyesinden kalkarak masanın üzerine doğru
sil vam pirlerden o ld u ğ u n u anlaması yüzündendi. Kendine
eğildi vc resimleri yakından incelemeye başladı. Bakışları
doğru kurşun gibi atılan genç vampiri öldürmek zorunda
hemen vampirlerin ağzının kenarındaki kurum uş pembe
kalışını hatırlayan D a n te ’nin canı daha da sıkıldı.
köpüklere rafataş». Bu gece kulüpte kendine sald.ranla-
“Bu ilaç,” dedi D ante, “Kızıl denilen bu uyuşturucu ne­
rm ağdam da da bu köpükleri görmüştü.
reden geliyor? Kim üretiyor? Kim tarafından dağıtılıyor?’
On,1ar. neyin öldürdüğüne dair bir fikriniz var m ,? ”
“Burada anlattıklarım dan başka hiçbir şey yok elimiz­
evet dercesine başını salladı “A. d
rucu.” salladı. Aşırı doz uyuştu- de.”
Dante L u can ’ın ciddi ifadesini gördüğünde, işlerin ne­
L ucan Savaşç.lara, “İç in iz d e n K ızıl H' 1
^ v n R lZ l1 dıye bir u y u ştu ru ­ reye doğru gittiğini anladı.
61
açıp tek k e lim e dahi e tm e y e n Tegan bile muhalifliğini ifa­
. DmKk * * - - da dcvrcyc g ,r ,y o r u 2 ' öyi' de e tm e isteği d u y d u .
mi?" devriyelerimizde kayıp s i v i l l e ş
“İlk geceyi bile atlatam azsınız Ajan,” dedi. Sesinde hiç­
“BannaktakiJcr gcct ye m ü m k ü n s e teslim
bir im a y o k tu , sadece d o ğ r u y u dile getiriyordu.
belirlenmesinde. l»ulunn“ ,ar Bu Kızıl d e n e n salg,.
D a n te şaşkınlığını şim d ilik içinde tu tu y o rd u . Lucan’ın
F edilmesinde yard,nlın" Z' . sürenlerin icabına bakm anın
sırf b ak ışlarının g ü c ü y le bile ajanı devre dışı bırakacağını
f na son vermenin u* PO» B jr|iğın c n s o n lhtıyacı
biliyordu. A n c a k L u can hâlâ b ir şeyler söylem iyor veya b u
J c„ daha çok , ssız o M u &
olduğıı şeynı, uğraşılması g fikre karşı ç ık m ıy o r d u . L u can ayağa kalktı ve y u m r u k yap­
L ı l ı d a b u * * hemfikriz san.nm . tığı ellerini to p la n tı m a s a sın ın kenarlarına koyarak, “Bizi
Dame büriin Savaşçılarla birlikte başın, salladı. yalnız b ıra k ın A jan C h a s e ,” dedi. “K ardeşlerim ve b e n is­
Chase bakışlarını Savaşçı Soylular,,, h e r b m n e te k tek teğinizi özel o la ra k g ö rü şe ce ğ iz . T o p lan tım ız şim dilik bitti.
çevirerek, -Birliğin işbirliği yapma isteğine m in n e tta rım . Siz b arınağa d ö n ü p k a ra rım ız ı bekleyebilirsiniz. B en size
Ve her birinize teşekkür ederim,” dedi, am a m ü m k ü n s e h ab er v e r e c e ğ im .”
bir isteğim daha olacak. D a n te v e d iğ e r Savaşçılar d a ayağa kalktı. Bir süre b e k ­
Lucan başım hafifçe sallayarak ajana d e v a m e tm esin i leyen ajan d a e n s o n u n d a kalktı ve eğilerek parlak deri çan­
işaret etti. tasını y e r d e n aldı. D a n t e m a s a d a n b ir ad ım uzaklaşmıştı.
Chase konuşmadan önce boğazını tem izledi. “O p e r a s ­ C h a se g e ç m e k is te d iğ in d e , D a n t e ’n in geniş o m u z la rın ın
yonda ben de aktif bir görev istiyorum.” yolu tık a d ığ ın ı g ö r d ü . D u r m a k t a n başka seçeneği yoktu.
Odada uzun ve gergin bir sessizlik oldu. M a s a n ı n ba­ D a n te , “ S izin g ib ile r b iz e vah şi d iyor,” dedi sertçe, “fa­
şındaki Lucan kaşlarını çatarak sandalyesinde h a fifç e ileri kat y in e d e b u r a d a s ı n değil m i? P arlak ta k ım ın ve krava­
doğru uzandı. “Aktif derken?”
tınla, t ü m o cilalı ta v ırla rın la g e lm iş y a rd ım ım ız ı istiyor­
Operasyonları bizzat gözlemlemek ve kayıp v a m p i r ­ sun. B irlik a d ın a k a ra rla rı L u c a n alıyor, yani b u ufak so­
lerin kurtarılmasına yardım etmek için birliğin, b i r ya da r u n u n u z d a k ıç ın ız ı k u r t a r m a m ı z g erek tiğ in e karar verirse
daha çok üyesiyle fiilen beraber çalışmak is tiy o r u m ”
k u rtarırız. A m a b u , asla b u n d a n keyil alacağım anlam ın a
^ D a n t e ’nın yanında oturan Nikolaı kahkaha a tm a y a baş-
g elm ez. S e n d e n h o ş l a n d ı ğ ı m a n la m ın a da g elm ez .”
“B ir p o p ü l e r l i k y a r ış m a s ın ı k a z a n m a y a ça lışm ıy o ru m
Gideon ellerini saçlarının arasından g e ç ird ik te n s o n r a
zaten. Ve b u o p e r a s y o n d a b e n i m te k lif e ttiğ im m ü d ah illik
- « g ü n e ş g ü d e r i n , çıkararakm a s a y f k o y t
k o n u s u n d a b i r r a h a ts ız lığ ın ız varsa, t ü m sam im iy etim le

hiçbir zaman almayiZ‘ HİÇ a l m a d l k ve s ö y l ü y o r u m b u n u d ile g e t i r m e k t e ö z g ü r s ü n ü z .


D a n t e n e r e d e y s e k ık ır d a m ış tı. A d a m ın m e y d a n okıı-
Vampirlerin en h „ olan, ve top|aM , ^

63
hrtvlc hır cesarete* sa h ip o ld „ ğ u
U ç d ö v ü ş sa n a tın d a ileri e ğ itim im var, üstelik 335 m e tr e ­
am m * * + tlr 0 . . . . de u z m a n v u r u c u l u k n işa n ım var. O m esafede d ü r b ü n s ü z
te " " " T , * hoşlanmam Özel Ajan Chase... atışlarda d a .”
••
«BenseıtiT'onK u ,■ q zC\ Ajan Chase am a b e n i^
D a n te , “O y le m i? ” d ed i. A d a m ın özgeçm işi gerçekten
.ıhh, »rt'fdcrsın,ZJ^ ' d ü ğ ü n ü z herkesin yaptığı şey, is. etkileyiciydi a m a g ö z ü n ü bile k ırp m a m ıştı. “Peki söyle b a ­
y a p tım w b u o d , .lkıp birllennin kıçın, kurtarmak. kalım H arvvard d ö v ü ş sanatları ya da silahlar olsu n eğiti­
, risnasıi her gece dışar. s ye terimizi> b arN
m in i kaç kez s ı n ı f d ış ın d a k u lla n d ın ? K anının ne kadarı­
nı akıttın? Ya d a b i r savaş sırasın da ne kadar d ü ş m a n kam
| * * ta n y e rle r kursuo
akıttın?

he"™ — » dt ^
için önemli ola,, ,ek 5ey hallomm aras.ndan k a y b o la n bu
f nr A jan D a n t e ’n i n d ik bak ışların a karşılık v erirk en tıraş­
lan m ış köşeli ç e n e s i y u k a r ı kalkm ıştı. “Sokaklarda sınan ­
i ç l e n bulmak ve ger, almak. Bu arada b ,r ,k K rz.l ,„ m a k ta n k o r k m u y o r u m . ”
yaygınlaşmasını da önlerse bu hepimiz için daha iyi olur. D a n te h a rfle ri yayarak, “G ü z e l , ” dedi, “işte b u g erçek­
Tüm Soylular için iyi olur. ten g ü z e l, ç ü n k ü e ğ e r b iz im le d an sa gidebileceğim d ü ş ü ­
“Peki nasıl oluyor da bizimle devrıyeye ç ık m a k için ye­ n ü y o r s a n s ın a n a c a ğ ın d a n e m i n o lab ilirsin .”
terince iyi olduğunu düşünebiliyorsun? C h a s e g e r g in b i r g ü l ü m s e m e y l e dişlerini gösterdi ve
Ajan Chase gözlerini odadaki Savaşçılara çe v ird i. M a ­ “U y a r ı iç in sağ o l , ” d e d i.
sanın etrafındaki Savaşçılardan birinden o lsu n d e s t e k g ö r­ D a n t e ’n i n y a n ı n d a n g e ç e r e k L u c a n ’a ve diğerlerin e
meyi bekliyor gibiydi. Ne var ki odadan hiç ses ç ı k m ı y o r ­ hoşça kal d e d i k t e n s o n r a , e lin d e sım sıkı t u tt u ğ u çantasıyla
du. Lucan bile Ajanın lehine konuşmamıştı. D a n t e g ö z le ­ o d a d a n çıktı.
rini kıstı ve gülümsedi. Sessizliğin ajanın o d a d a n çıkm ası C a m l ı k a p ıla r a ja n ın a r k a s ın d a n k apan ın ca, N i k o a n a d i­
için yeterli olduğunu umuyordu. K uy ru ğ u n u b a c a k la rın ın lin d e sa ğ la m b i r k ü f ü r s a v u r d u . “ N e b o k ta n b ir iş bu! B a­
arasına sıkıştırıp koşarak güvenli barınağına d ö n e c e k t i . rın a k ta n g e le n kıçı k ır ık b i r k âtip e fe n d i, b iz im le devriye
0 Dan<e ve diğerleri Iss,zların k ö k ü n ü ka- çıkacak k a d a r k e n d i n e g ü v e n i y o r .”
zııııa
aralarniT yerde" d m m edeb*lırlerd,. H e m de D a n t e a y n ı d ü ş ü n c e l e r i p ay la şara k başını salladı. A m a

madan * * ahöS1 m isafir ol- aklına ay n ı ö l ç ü d e , b e lk i d e d a h a ra h a tsız edici olan b ir şey


g e lm e y e b a ş la m ış tı.
^ la d ,. “C o lu m b ia “B u g e c e s a ld ırıy a u ğ r a d ı m , ” d e d i. O d a d a k i k ard e şleri­

tim. Babam ve aeabev' ı • UZCnne y ukse k lisans yap- n in y ü z ü b i r d e n g e r ilm iş ti. “A s lın d a k u l ü b ü n d ışın d a b a ­

H ukuk okudum Ve s ı n f K ' Harvard Ü n i v e r s i t e s i n d e şıboş d o l a ş a n b i r Issız o l d u ğ u n u s a n m ış tım . L an et olasıyla


‘ s,nıf birincisi olarak m e z u n o l d u m . d ö v ü ş t ü m a m a b i r t ü r l ü alt e d e m e d i m . O n u kayıkhaneye
,rada da 6 * h b i r b ela n ın içinde K.,

lu m a çıkm aya kalkarsa, ister Issız ister Kızıl içici o lsu n fark
e tm e z , ö l ü m ü n e davetiye çıkarm ış olur. Savaş bittiğinde
ittmfc" b Ş » » ‘’
Gidcon ^k istemed"1?
^ a» S
bırakırız, böylece b arın ak tak ilcr de kim k im m iş bulurlar.”
D! N f "dimi k u rto lm a y d e n e m e k t e n başfc, , L u c a n D a n t e ’ye d ö n ü p , “Ya sen D ? Sen ne d ü ş ü n ü y o r ­
» " * • ',K ' „ yoktu," d e d iğ in d e u ğ r a d ı ğ ı sald ' s u n ? ” diye so rd u .
^ “" T ! * » geldi, • t e l ö n e m i , o l a n şe y §u, D a n t e k o lların ı g ö ğ s ü n ü n ü z e rin d e kavuşturdu. A rtık
y a ta ğ ın d a n k a lk tığ ın d a n b e ri tepetaklak devam ed e n b u
" f '”, 'to c r n ® ." ^ ta m “ T T g ‘bİ döy% i geceyi b i t i r m e k istiy o rd u . “ B u Kızıl hak kında bildiğim iz
ta 1î u
: t yl
■ » aniam ,yla; f î . r az b ir* *
ilk Nesil Issız gibi ya d a d a h a b e t e r i . ü s ^
azıcık şey bile k u lağ a p e k h o ş gelm iyor. Sayıları gid erek
artan b u kayıp siviller, kısa sü re içinde barınakta bir paniğe
ritanyumdan da etkilenmede
se b e p o la c a k gibi g eliy o r bana. B u Kızıl d e n e n şeyi k u lla­
Eyer İssız olsaydı” dedi L ucan, t i t a n y u m o n u a„ m 4
n a n la rla u ğ r a ş m a k z o r u n d a o lm a m ız yeterince k ö tü am a
toz3 çevirirdi. b ir d e b a r ı n a k ajanları k e n d i başlarına, kayıp sivilleri b u lu p
“Evet,” diye katıldı Dante, “ü s t s ı n ı r d a S u s u z l u ğ u n tün,
y a k a la m a k için c a d d e le r d e k o ş tu r m a y a başlarlarsa ortaya
belirtilerini gösteriyordu am a d a h a Issız a dönüşm em işti. çık a cak k a o s u d ü ş ü n ü n . ”
Ve bir şey daha var. C hase’in g ö s te r d iğ i m o r g fotoğrafla- L u c a n b a ş ın ı salladı. “Ki b u d a A jan C h a se ve o p e ra s­
rmdaki kurumuş pembe k ö p ü k v a r ya? B e n i m dangalakta y o n l a r d a b iz e k a tılm a isteğ in e d ö n m e m i z i gerektiriyor.
davardı.” A s lın d a o d a b iz e ay nı kaygılarla b a ş v u rd u . G e n e l b ir p a ­
Gideon, “Lanet olsun!” d iy e re k t e k r a r fo to ğ ra fla r ı aldı n ik h av a sı y a r a t m a d a n kayıp sivilleri b u l m a k ve Soylular
ve diğer savaşçılara uzattı. a r a s ın d a k i b u K ızıl s o r u n u ç ö z m e k istiyor. B e n o n u n bize
‘Yani artık sadece Issız belasıyla d e ğ i l K ız ıl bağımlısı yararlı o la b ile c e ğ in i d ü ş ü n ü y o r u m . Yalnızca o p e ra sy o n d a
olmuş Soylu belasıyla da uğraşacağız, ö y l e m i ? D ö v ü ş sı­ değ il, s o k a k la r d a d a o n d a n faydalanabiliriz. Birliğin b a rı­
rasında, karşımızdakinin hangisi o l d u ğ u n u n a s ı l anlayaca­ n a k ta b i r m ü t t e f i k i o l m a s ı y a ra r sağlayabilir.”
ğız?” D a n t e h is s e ttiğ i h o r g ö r m e n i n alayla sesine y an sım asın a
‘Anlayamayacağız.” e n g e l o l a m a d ı . “O n l a r a h iç ih tiy a c ım ız o lm a d ı. Y üzyıllar­

Gideon omuzlarını silkti. “İşle r s iy a h y a d a b e y a z değil d ı r n a r i n k ıç la r ın ı a t e ş t e n k o r u y o r u z L u can . Ş im d i o kıçla­


artık desenize?” rı ö p m e m i z g e r e k t i ğ i n i s ö y le m e . L a n e t o ls u n a d a m ım ! iş ­
l e r i m i z e b u r u n l a r ı n ı s o k m a l a r ı n a b i r izin verirsek, b ir sü re
birka •VC S° ^ uk iad eli Tegan ala y la g ü l ü m s e d i . “Daha
s o n r a i ş e m e k iç in b ile iz i n le r in i a l m a k z o r u n d a kalırız.
tabloda^ T ISS1Z S° rUnU b ır sa v a §a d ö n ü ş t ü . Böyle bir D a n t e ç o k ile ri g itm iş ti. L u c a n h iç b ir şey s ö y le m e d i a m a
M, yer yok z a te n .”
ö n c e d i ğ e r S a v a şç ıla ra , s o n r a d a k ap ıy a b ak m a sıy la D a n te
1 0 asını sallayarak katıldı. “E ğ e r d a n g a l a ğ ı n biri yo-
00
M i ı D an,O »»>■" * * " & '" U * ™ a * ken, Lucan siyah kaşlarından birim kaldırdı ve tek kelime
U ^ , kt ; n„ Î a l „ , ^ - a n a n beyaz m erm ere e d e m e d e n o n u su s tu rd u .
«özlerim ıslak do» “D e v riy e le rd e Ajan C h a s e ’in sana katılmasına karar
dikmiŞ11 , .. d kontrolünü kaybedemezdı.
verdim.
Kimse Lucan m onun ^ savaşç, sm .f. yak-
D an te cevap v e r m e m e k için neredeyse dilini ısırmak
Hirlifın lideri Lucaıı , grubun lideriydi.
zorunda kalm ıştı, ç ü n k ü L u c a n ’ın şu anda bir tartışmaya
* k 7W - ■ ,Ö" CCS S u n toğu savaşçısı daha d o ğ . izin v erm ey eceğ in i biliy ord u.
o zam anlar. Dante a , ||a r d a n d l ve dam arla-
“Seni seçtim D a n te ç ü n k ü b u iş için en doğru kişi şen­
sin- Tegan m u h t e m e l e n ajan k e n d in i ilk rahatsız ettiğinde
f s £ t ‘s : " . ' - - - T * ; ’ ■ r "
a ^ d ty a y a 1000 sene kadar önce dış dünyadan gelm iş, öldürür. Ve N i k o y e te n e k li olsa da senin sahip olduğ un so­
dünyalı dişilerle çiftleşmiş ve vampir ırkının ılk n e s h n ı ya­ kak d e n e y im in e sah ip değil. B arınak ajanını beladan uzak
ratmışlardı. Lucan gibi ilk nesil vampirlerden çok az kal­ tutmaya çalış a m a asıl am a cın ı da u n u tm a ; düşm anlarım ızı
mıştı ama halâ tüm Soyluların en güçlü ve en öfkeliler, bu ortadan k a ld ırm a k . B e n i hayal kırıklığına uğratmayacağım
gruptu. biliyorum . H i ç b i r z a m a n u ğ ra tm a d ın . C h a se ’i arayıp dev-
Dante’nin ürkütücü Savaşçıyı tanımlayacak cesareti o l­ riyelerinizin y a rın başlayacağım h a b e r vereceğim .”
saydı, onu bir nevi akıl hocası ve gerçek bir d o st olarak D a n te hafifçe b a şın ı salladı. D am a rla rın d a k i kan öfkeyle
niteleyebilirdi. akarken ağzını açıp k o n u ş m a y a cesaret edem em işti. Lucan
Ama bu, Lucan eğer ona bir ayar çekilmesi gerek tiğ in e sanki ö fk esin i a n la d ığ ın ı g ö s te r m e k isterm iş gibi eliyle bir-
inanırsa Dante’nin bedeninde bir delik açmayacağı a n la ­ iki kez D a n t e ’n i n o m z u n a v u r d u ve laboratuvardan çıktı.
mına gelmiyordu.
D a n te b i r an h iç b ir şey y a p m a d a n laboratuvarın orta­
Konuşmaya başladığında Lucan’m sesi mesafeli ve s o ­
sında kalakaldı. Ç e n e s i n i ö yle sıkı kapam ıştı ki çene k e­
ğuktu, Barınak temsilcilerinin canı ceh en n em e, b u k o ­
mikleri sızlam ay a b aşlam ıştı.
nuda sana bulıyorum . Ama bu uyuşturucuyla ilgili h a ­
K arargâha g i r e r k e n o gece b aşın a daha k ö tü bir şey ge­
berler beni çok rahatsız etti. Kaynağının kim o l d u ğ u n u
le m e y e c e ğ in d e n nasıl d a e m in d i!
ve dağıtım zincirini kimin oluşturduğunu ö ğ r e n m e m i z
L anet o l s u n ki ç o k y a n ılm ış tı!
gerek. Bu konu barınak temsilcilerine bırakam ayacağım ız
kadar önemi, bir konu. Eğer bu operasyona dahil o lm a k ,

S , k0m r° ' al,,na almak Al™ C h a s e 'e b ir -

ggel
e hyorsa,
y o r l hbuu Tödememiz
d ° y ngereken
m 3 S ™ bir bedel
V erm em
” ı2

Dante ağzını açıp katılmadığım ifade etm ey e h a z ırla n ır-


68
Tess güldü. “K orkarım yalnızca hayvanlar üzerinde ça­
lışabiliyorum.”
“Ahh! C id d e n çok kötü! Peki tatlım borcum ne ka­
dar?”
Tess yaşlı k ad ın ın rom atizm alı, k u ru yup çatlamış elleriy­
le çek defterini çıkarm asını izledi. Bayan Corelli emeklilik
yaşım çoktan geçm iş o lm asın a rağm en, Tess kadının hafta­
nın beş g ü n ü evlere tem izliğe gittiğini biliyordu. İşi ağırdı
I BÖLÜM 7 ve aldığı ü c re t ço k azdı am a kocasının sakatlık tazminatı
birkaç sene ö n c e b ittiğ in d e n başka çaresi yoktu. Evin geçi­
mi sadece Bayan C o r e llı’n in o m u z la rın a binmişti. Tess ne
I Tess elindeki kedi sepetini sahibine uzattı ve, B u y u ru n zaman k e n d in i z o r d u r u m d a hissedip som urtm aya kalksa
Bavan Corelli," dedi. Sepetin içindeki beyaz Iran kedisi ise h e m e n aklına, b u k a d ın ın z a rif ve o n u r lu biçim de verdiği
w

keyifsizce mırlıyordu. m ücadele gelirdi.


“Aııgel şu anda pek mutlu değil ama birkaç g ü n için­ “Aslında şu a n d a bazı am eliyatlarda özel bir fiyat tarifesi
de avcılık kariyerine devam edecek kadar iyi hissedecektir. u y g u lu y o ru z B ayan C o re lli. Yani ö d e m e n iz gereken to p ­
Anıa ben dikişleri kaynayana kadar dışarı çıkarm am anızı lam ü cre t y ir m i d o la r.”
tavsiye ederim. Zaten eskisi kadar Rom eo’luk da y a p a m a ­ “E m in m is in ta tlım ? ” Tess kararlı biçim de başını salla­
yacak. ” yınca kad ın ü c re ti ö d e d i, k ed i sepetini k o lu n u n altına sı­
Yaşlı kadın gözlerini devirdi. “Tanrım aylardır m a h a l­ kıştırarak çıkışa d o ğ r u ilerledi.
lemizde ufak AngcI’lar görüp duruyordum. A m a in a n ın “T eşe k k ü r e d e r i m Tess.”
aklıma bile gelmemişti! Benim minik kedişim h e r gece
“H iç ö n e m l i d e ğ il.”
dövüşten çıkmış gibi yüzü gözü tırmık ve kan içinde eve
Kapılar çık a n m ü ş t e r i s i n i n a rd ın d a n kapandı ve Tess
geliyordu.”
beklem e s a l o n u n u n d u v a r ın d a k i saate baktı.
“E™ Sr,‘k hvgzetmeye de ilgisi azalacak dığer h o b is i-
Saat d a h a y e n i d ö r t o l m u ş t u . M u h t e m e l e n geçirdiği ga­
Corellı doP “ °>>"W » yap t.n.z Bayan rip gece y ü z ü n d e n g ü n u z a y ıp gidiyor, bir türlü b itm e k
b ilm iy o rd u . A s lın d a r a n d e v u la r ın ı iptal edip evde kalm a­
Kocam torunumuzun erkek ark iri-, >
yı d ü ş ü n m ü ş t ü a m a k e n d i n i zo rlay arak işe gelmiş ve tam
lcmi W P yapamayacağınızı merak r f T ,^ ' §'
gün çalışm ıştı. T e k b ir r a n d e v u s u kalm ıştı ve o n d a n sonra
* azgııı. Beladan ba5ka bir 5eye K l Cİdde"
daha on beş yaşında” Kafası çalışm ıy o r ve Çıkabilecekti.
A m a n e d e n k o ş t u r a k o ş tu r a b o m b o ş dairesine g itm ek
70
I , A v.,1 h c m " • '" k tC h t ' m
Tess birçok sefer o ld u ğ u gibi, h er ne kadar iyi niyetli olsa
da bu inatçı yapısının, bir gün başına iş açıp açmayacağını
merak etti.
, t n l o b.r huzursuz!^ v a r d ı ^ çıkarak, “Ben Tess, “H âlâ nasıl o ld u da u y u rk en hızlı arama tuşuna
^ H ^ T d e f o n u n yan.nd.ki kâğ.da n o t ak bastım a n la y a m ıy o ru m ,” dedi asistanına.
mesaj bıraktı, u ^ b i r şeyd en bahsetti, ediği, “B ilm em ki! Belki bilinçaltından o n u aramak istiyor­
d,m. Yann ona birlikte gidebileceğiniz, söy- dun. Hey, belki b e n d e b ir gece denem eliyim bunu! Sence
negört, birkaç haft; emjn 0 jmak istiy o rm u ş.” beni k u rtarm ay a da öyle koşar m ı? ” Tess gözlerini devirin­
ce N o ra pes a n la m ın d a ellerini kaldırdı. “Yani tek dem ek
^er“M hi ser^ ve ye m e k ' ^ a~ istediğim g e rç e k te n m ü th iş bir adam . Yakışıklı, zeki, karız-
nııydı? m atik ve ta m a m e n sana y a n ık o ld u ğ u n u da unutm ayalım .
n hir tavırla baktı. “G ö rü n ü ş e göre
No ra ona muzip r . fr*r Al-»lı k N e d e n o n a b ir şans ta n ım a d ığ ım an lam ıy o ru m .”
u n u tm u şsu n bile! Yine de kulağa hoş geliyor. A ı h , bu
Tess o n a b ir şans ta n ım ıştı. Aslında birden fazla şans
anıda dön yirmideki aşı randevun iptal için te le fo n açtı.
tanımıştı. Yaşadıkları p r o b le m le r h e r ne kadar geçmişte
Restorandaki garsonlarda,, birisi hastaymış ve b iz im k i çift
kalmış olsa da - B e n sık sık olan ların geçmişte kaldığına
vardiya çalışacakmış. Önümüzdeki hafta için y e m b ir ran-
yem in ed e rd i - Tess a rtık o n u n l a arkadaşlığın ötesinde bir
devu istiyor.”
şeyler y a ş a m a k is te m iy o rd u .
Tess uzun saçlarını ensesinden çekerek öne aldı ve boy­
H atta Tess, a rtık h e r h a n g i biriyle gerçek bir ilişki yaşa­
nundaki gergin kasları ovalamaya başladı. “T am am . O n u
yacak ö zelliklere sa h ip o lm a d ığ ın a inanm aya başlamıştı.
arayıp uygun bir saate randevu verir misin?”
Mesaj k â ğ ıd ım , u z u n b ey az ö n l ü ğ ü n ü n altındaki k rem
“Çoktan verdim. Sen iyi misin?”
p a n t o l o n u n u n c e b in e s o k t u k ta n b ir süre sonra, “Ben iyi
“Evet. Yorucu bir gece geçirdim o kadar.”
bir a d a m ,” d e d i, “a m a in sa n la rd a b a z e n gösterdiklerinden
“Ben de öyle duydum. Ben olanları anlattı. Y ine m a ­
fazlası o lu y o r .”
sanda uyuyup kalmışsın.” Nora gülerek başını sallıyordu.
E n ü stte B ay an C o r e l l i ’n i n çeki o lm a k üzere, o g ü n k ü
“Ben de endişelenip seni kontrol etsinler diye polisleri b u ­
m akb uzları ü s t ü s te k o y a ra k b a n k a y a y atırm ak için d ü z e n ­
raya yollamış. Bulduğu başı boş kedi y ü z ü n d e n başı d e rd e
girmediğine sevindim.” ledi.
“Ben de.” N o r a m a k b u z la r ı işa re t e d e r e k , “G id e rk e n bankaya ya­
tırm am ı ister m i s i n ? ” d iy e s o r d u .
a la c a â n f v e ' T ^ raktlğında kliniğe geri d ö n ü p S h iv a ’yı
“H ayır, b e n h a l l e d e r i m . R a n d e v u la r ım ız bittiğine göre
»' X e ^ ; L
kurtarma operasyon,
Wrd! g' bl b p b n '
ak P °h slere başka bir
zaten b e n d e ç ı k ı y o r u m . ” Tess m a k b u z la rı deri bir ev-
tak zarfına y e r le ş tird i. K afasını kaldırdığ ınd a, ona bakan
operasyonu y a p m a y a c a ğ a daır söz v e r m e m iş ,,!
N o r a ’yla g ö z g ö z e geldi.
SIZ sürücülerin d u r m a k s ız ın çaldığı kornalar ya da cırtlak
fren sesleri bile aslında o n u rahatsız etm ezdi.
fjıı ana kadar.
11 ,unu « .......',. günlerce sürecek dosya. Tcss ikinci kattaki d airesin e m erd iv en lerd en koşarak
F‘
| . ; daha doğrusu vaktinde çıktı. Sokaktaki sesler b e y n in d e çınlam aya başlamıştı. Ken­

K T J S S .'S - - . dini içeri attı. A n a h ta rla rın ı ve çantasını antika dikiş m a ­


kinesinin ü z e r in e a ttık ta n so n ra, sırtını bir süre dairenin
r „„ • dedi Nora. H em en m asanın diğer kapısına d ay an d ı. D ik iş m a k in e s in i oldukça ucuza almış
f t E T S l ııiak lobiden Ç,karmaya çaba,ad,. ve tadilattan g e ç ird ik te n s o n ra girişte dolap gibi k u llanm a­
Ijn rı aşkına dinlen biraz ya da ne bileyin, ya başlam ıştı. K a h v e re n g i d eri ayakkabılarını çıkardıktan

« i k n ı r l ı b ir şevler yap. u -
sonra, salona g id e r e k te le s e k re te rin i k o n tro l etti ve yarınki
Tess başını salladı, yanında Nora gıb, bırı o ld u ğ u ıç.n akşam y e m e ğ in i d ü ş ü n m e y e başladı.
.„l„„ minnettar hissediyordu. “Teşekkür e d e r im . Sen Ben te le s e k re te r in e d e m esaj b ırak m ıştı. O akşam N o r t h
oJntron nc yapardım bilmiyorum. Eııd’de olacağını v e u ğ r a m a y ı d ü ş ü n d ü ğ ü n ü söylüyordu.
'Bu suvlcdiğıni bir sonraki zam artışımda u n u t m a ye- Belki k ö şe d ek i b a r d a b i r b ira d a içebilirlerdi.
ter Sesi o k a d a r u m u t l u , o k a d a r cana yak ın ve zararsız geli­
Tess sadece birkaç dakika içinde önlüğünü çıkardı, ç a n ­ yordu ki T ess’in p a r m a ğ ı u z u n b i r s ü re geri aram a t u ş u n u n
tasını aldı ve ofisindeki bilgisayarı kapadı. K lin ik ten çık­ üzerinde kaldı. A m a o n u c e s a r e tle n d ir m e k istem iyordu.
tı ve "deden sonra güneşi altında yürüm eye başladı. En Zaten B o s to n D ı ş i ş l e r i ’n i n m o d e r n san at sergisine beraber
«s'm ne zaman karanlık çökmeden kliniği kapatıp istasyona
gitmeyi k a b u l e t m e s i y e t e r i n c e k ö t ü y d ü .
d.<tiru yürüdüğünü hatırlayamıyordu. Ü z erin d ek i b u ani
K endi k e n d i n e y e m e ğ i n y a r ın ak şam o ld u ğ u n u tekrar
özgürlükten keyif aldığını hissetmeye başlamıştı. İç in d e k i
hatırlattı v e acab a b i r ş e k ild e iptal e d e b ilir m iy im , diye d ü -
ht r du\gu. hı r zamankinden daha canlı ve u y u m lu g e lm e -
şündü. ip ta l e t m e k i s t i y o r d u fak a t e d e m e z d i. B en gayet
ve başlamıştı. Tess hiç acele etmeden yü rü m ey e d e v a m etti
zor b u l u n a n b ile tle r i, T e s s ’in h e y k e l sevgisini ve sergide
ve tam bpanm a saatinden önce b a n b y a yetişti. B a n k a d a n
bazı ço k sev d iğ i s a n a tç ıla r ın e s e rle ri o l d u ğ u n u bildiği için
Çıkııkuu, sonra N o n h End’deki evine gıden m e t r o y u y a­
özellikle a lm ış tı.
Ç o k d ü ş ü n c e l i b i r h a r e k e t t i y a p tığ ı ve şim d i son anda
ya, C,k' ,cy,al' kt™ o ld ukça u z a k » . B ır vazgeçm esi B e n ’i ç o k in c itir d i. S e rg iy e o n u n la birlikte gi­
J T * T " ' S“ *- veya trafik decekti a n c a k y a r ı n a k ş a m k i r a n d e v u la r ı arkadaşça olsa da
duüı, sesleri ^«IIIİK ş e f e - Ama ° d u >" birlikte k a tıld ık la rı s o n şe y o la c a k tı.
7A rak » ‘i l e n d i r i y o r d u . S a b ır-
Bu k o n u y u k a f a s ı n d a n e t l e ş t i r m i ş o l d u ğ u n a karar v ere
f vc W « * ' i n esk. b ö lü m le r in d e n bi. A m a m a a le s e f h iç b ir k a m u fla j, H a rv a rd ’ın şu aı d
Te*, ttlevizyo'm .{• b u ,m a u m u d u y . baren o n u n resrm olarak baş belası olduğu g e r ç e k ■^ ^
rinde karar kıldı- -S< • . 7 hangi d o n m u ş şey|e turm aya y e tm e z d i. gmı unut~
la »fak mutfağına gitti- Acaba g
D a n te ç o k geniş b ir silah yelpazesiyle dolu siyah d
beslenecekti? , , ı eı;ne e ıı yakın o lan pa~ p alto su n u g iy e rk e n b a rın a k ajanına, “Eğer banka falan s"'

ı r t

a
" '" t i : Ze " p l! ^
r a
W ^ h a k e y ­
T m n m \ Acı nacak haldeydi. Ofisiı,
yacak o lu r s a k g a rd ıro p tüyoları için kimi arayacağımı b Î
liyorum artık, d ed i. İkili karargâhın garajında bulunan
o l d u ^ e n d e r akşamlardan biriydi ve o n u b ö y le mi araçlardan b ir in e d o ğ r u ilerlem eye başladı.
C h a s e m a t r a k b ir ifade takınarak, “Arayacağını pek san­
geçiriyordu?
m ıy o r u m ,” d e d i. B ir taraftan da etrafındaki araba koleksi­
Eğlenceli bir şeyler yap, demişti N ora.
y o n u n a b a k ıy o r d u .
Tess şu anki programında eğlenceli diye tabir e d ile b ile ­
“G ö r ü n ü ş e g ö re bayağı iyi d u ru m d a sın ız .”
cek bir ş e y olmadığından emindi. E n azından, n e N o r a ’nın
ne de kendinin eğlence anlayışına uyan bir şey y o k tu . H a n g a r s tilin d e inşa e d ilm iş garajda, cip, spor, m oto­

Neredeyse 26 yaşma gelmişti ve hayatının b ö y le b ir hal siklet, klasik ve m o d e r n b ir ç o k araba vardı. H er biri yük­
sek p e r f o r m a n s lı g ü z e l araçlardı. D ante, onu son model
almasına izin mi vermişti?
Hissettiği öfkeli şeyler her ne kadar k arşısın daki d o n ­ C a y m a n S seri siy ah P o r s c h e ’e d o ğ ru götürdü ve elindeki

muş pirinç ve tavuktan kaynaklanmasa da Tess g ö z le rin i k u m a n d a y la a r a b a n ı n k ilitle rin i açtı. İkisi de araca atladılar.

nefretle onlara dikmişti. En son ne zam an k e n d i eliyle g er­ C hase g ö z le g ö r ü l ü r b i r b e ğ e n iy le arabanın şık ıç tasarı­

çekten güzel bir yem ek pişirmişti? m ını in c e le r k e n D a n t e m o t o r u çalıştırdı, garaj kapısının

En son ne zaman sadece kendisi için güzel b i r şeyler k o d u n u g ird i v e a ltın d a u s u lc a m ırıldan an siyah şaheseri
>mıstı?
rapmıştı: geceye d o ğ r u s ü r m e y e başladı.

Çok uzun süre önce diye d ü ş ü n d ü öfkeyle ve te z g â h ın “B irlik g a y e t iyi y a ş ıy o r d e m e k , ” dedi Chase. Hafifçe

zerindeki yiyecekleri toplayarak çöpe attı. ay d ın latılm ış P o r s c h e ’u ıı iç in d e , D a n te ’nin hem en yanın­


da o t u r u y o r d u . K e y f in in y e r i n d e o ld u ğ u n u gösterircesine,

Kıdemli Özel Ajan Sterling C hase Savaşçıların gevrek b i r ş e k ild e D a n t e ’y e g ü lü m s e d i. “Bilirsin, barınak

karargâhına akşamüzeri geldi. N e y se ki tak ım e lb is e s in i ve v a m p ir le r in in ç o ğ u , siz in k a n u n s u z yabaniler gibi hâlâ ye­

kravatın, çıkarmış ancak bu kez de k oy u re n k li ö r g ü b i r k a­ raltı m a ğ a r a la r ın d a y a şa y a n a sk e rle r o ld u ğ u n u z u d ü ş ü n ü ­

z a k s,y a h kot pantolon ve u z u n siyah d eri b o tla r g iy m iş ti. yorlar.”

çık renk saçların, bıle koyu renkli b ir b a n d a n a y la ö r t m e y i D a n te g ö z l e r i n i ö n ü n d e u z a y a n alacakaranlık yoldan


a y ırm a d a n , “Ö y l e m i ? ” d iy e m ırıld a n d ı. Sağ eliyle ortada­
devse i d '5" §U “ g o r ü n ü Sü n e baktığında, D a n t e n e r e ­
deyse adam ın sıvd o ld u ğ u n u u n u ta b ilird i belki. ki k o n s o lu a ç a r a k silah zu la sı o la n d eri o m u z çantasını çı
76
I . . fcki Uçakları, kalıp sopayı, u zu„ h ip o lm a m ış tı. O n u n ta rz ı o t u r u p b e k le m e k değildi Ö lü
tardı.Çantayı « S - * * 1" üt0,M tiktabancayı ajanın ku. n lü n h a r e k e t h a lin d e k i b ir h e d e fi d ah a zo r b u ld u ğ u n a dair
Zl„ciri vc ktl.fi iS'"dck' V' bir in a n ç g e liş tirm iş ti.
cağına boşalttı- 0 Beretta 9 2 F S ’nin Farları s ö n d ü r d ü v e P o r s c h e ’u gözleyecekleri binanın
«Keyfine bak . ,'m lara çcvnlnıcs! g ere k tiğ im bili. so k a ğ ın d a u z a k b ir n o k tay a p a rk etti.
hangi ucunun kotu a . seçkın z ü m re s in d e n E se n se rt b ir rü z g â rla b ir y ap rak ve toz bulutu arabanın
üzerine sa v ru ld u . R ü z g â r d in d iğ in d e Dante camı açtı ve
- * serinliğin içeri g ir m e s in e iz in verdi. D erin bir nefes ala­
Chase başın, salladı ve aceıey
r a k esen se rt s o n b a h a r h a v a sın ın son dem lerini ciğerlerine
dC“Nedemekfttetliğin um rum da bile değil,” d e d i D a n te . çek ti.

Ambarların oradan k e s t o bir sol d ön üş yap., ve b o ş b „ İçine çektiği h a v a d a tatlı baharatlı bir koku b u ru n delik­
arka sokağa çıktı. "Ne benim ne de kardeşlerim h a k k ın d a lerini o k şa d ığ ın d a , v ü c u d u n d a k i h e r hücre bir anda uyan­
düşündüklerini uınursuyorum. Öncelikle b u n d a aıllaşa- dı. O ld u k ç a u z a k ta n g e le n ç o k h a fif bir kokuydu ve par-
lım, kapiş? Benimle birlikte olmanın tek sebebi, L u c a n ın fü m falan d eğ ild i, i n s a n o ğ l u n u n , Soyluların ya da kolektif
benimle birlikte geleceğini söylemesi. Y apabileceğin en başka b ir b i l i m i n ü r ü n ü d eğ ild i b u koku. Akşam sıcaklığı
doğru şey, arkana yaslanıp çenem kapatmak ve işim e b u r ­ gibi, tarçın v a n ily a k a rış ım ı gibi b ir ko kuydu ama bunlar­
nunu sokmamak olur.” dan hiçbiri d e k o k u d a k i m is tik tadı ifade eden parçalar d e­
Ajanın gözlerinde öfke kıvılcımları çaktı. G ö z le r in d e n ğildi. B u k o k u ç o k ö z e l v e eşsizdi.
dalga dalga ateş yayılmaya başlamıştı. D a n te C h a s e ’in e m ir D a n te n e o l d u ğ u n u a n ı n d a tanım ıştı. Beslendiği dişi­
almaya - özellikle de sosyal bakımdan k e n d in d e n birkaç nin k o k u ş u y d u b u , 2 4 s a a tte n kısa b ir süre önce dikkatsiz­
basamak aşağıda gördüğü birinden e m ir alm aya - alışık ce k e n d in e ait k ıld ığ ı S o y E ş i n in k o k u şu y d u .
olmadığını görebiliyordu fakat ajan d u y d u ğ u rahatsızlığı Tess.
kendine sakladı. D ante’nin verdiği silahlardan u y g u n b u l ­ D a n te a r a b a n ı n k a p ıs ın ı açtı ve dışarı çıktı.
duklarını üzerine aldı, silahın em niyetinin açık o l u p o l m a ­ “N e r e y e g i d i y o r u z ? ”
dığını kontrol etti ve tekrar deri kılıfının içine y e rle ştird i. C h a s e ’e s e r tç e , “ S e n a ra b a d a kalıyorsun, dedi. O n u
Dante arabayı Boston N o rth E n d ’e d o ğ ru s ü r ü y o r d u . Tess’e d o ğ r u ç e k e n b i r g ü c e k a p ılm ış gibi hissediyordu.
Gıdeon’dan, bölgedeki eski binalardan birinde o lm a sı m u h ­ Ayakları ç o k ta n k a l d ı r ı m d a ile rle m e y e başlamıştı bile.
temel bir partiyle ilgili tüyo almıştı. Saat daha a k ş a m ın yedi Ajan s ila h ın ı ç e k m iş , D a n t e ’yi takip etm eye kararlı bi
auçtıguydu ve tüyonun doğru olup olm adığtm ö ğ r e n m e le r i çim de P o r c h e ’d a ıı ç ık m a y a h a z ırla n ıy o rd u . Tekrar, Ne
çm geçirmeleri gereken beş saatleri daha vardı
oldu?” d iy e s o r d u . “ L a n e t o l s u n n e le r o ld u ğ u n u söyle. Bi­
Ancak Dante hiçbir zaman o kadar sabırlı b ir y ap ıy a sa-
rini m i g ö r d ü n ? ”
I , . , cana Harvard. Ve gözlerin i bu ü r ü n le r in k a lite s in i ö v e n yaşlı pazarcıya bakarken gülüyor
-Uncı ı r a M a kal e > gerek - ınavi-yeşil arası g id ip g e le n g ö z le ri ışıl ış,l parhyordu ’
nadan ayama. S™ "” bi„ ada, „ bırki,ç dak.ka ,ç i„ dc D a n te g ö z le r im o n d a n b ir an o ls u n ayıram adan biraz
D an" *“zkn ' , f i y o r d u zaten am a olsayd, d, daha ile rle d i fa k a t h â lâ g ö lg e le rin iç in d e n çıkm am ıştı. Bu
, h ır şe y le r o l m a m , ı ^ Tck ilgilendiği şey, geCe m e sa fe d e n T e ss’in k o k u s u d a h a d a y o ğ u n ve büyüleyiciydi.
I O anda pek om urun yakınlarda k ir yerde D a n te a ğ z ın d a n n e fe s a lm a y a b aşlam ıştı. Bu şekilde içm e
F hizgânna bulanmış o koKu vc 9
çektiği k o k u n u n b a h a r a tlı ta tlılığ ın ı d işlerin d e de hissedi­
yor. d ilin in ü z e r i n d e g e z d ir e b iliy o r d u .
f " ' t m t o b i r şeyler. D m m « m . d.yerek yapnğ . s o ru m -
T a n rım ! O n u t e k r a r t a t m a k is tiy o rd u .
I suzluğu haorlattı. O n d a n b e s l e n m e k is tiy o r d u .
Dante kokuyu yırtıcı bir hayvan gibi takıp ed iyo rdu.
O n u a lm a k istiy o rd u .
Tüm Soylular gibi o da aşırı duyarlılık, sonsuz bir hız ve
D a n te d a h a n e l e r o l d u ğ u n u anlam adan kaldırımdan
çeviklikle donatılmıştı. Vampirler istediklerinde, insanlar
indi ve c a d d e y e çıktı. Y arım saniye içinde o n u n yanına va­
arasında hiç görünmeden hareket edebilirlerdi. Y an ların ­
rabilirdi fakat o a n d a g ö z ü n e garip b ir şey takıldı.
dan geçtikleri insanların tek hissettikleri, e n se le rin e vuran
Tess’i aşikâr b i r ilgiyle izley e n tek erkek o değildi.
hatif bir esinti olurdu. Dante de bu doğaüstü y eten eğ in i
Birkaç b i n a ö te d e , b i r a p a r tm a n girişinin altında duran
kullanıyordu. Karanlık ve kalabalık sokaklardan ilerliyor­
insan g ö r ü n m e m e y e çalışarak Tess’in alışverişini seyredi­
du. Duyuları yalnızca avına odaklanmıştı.
yordu. U z u n b o y l u , şık yapısı ve te m iz çocuk görüntüsüy­
Köşeden dönerek işlek bir caddeye çıktı. İşte oradaydı.
le tacizci sa p ık p r o f ilin e p e k u y m u y o r d u . Gerçi Ted B undy
Hemen yolun karşısında, kaldırımda d u ru y o rd u .
de o p ro file u y m u y o r d u !
Dante olduğu yerde donm uş kalmıştı. Tess lam balarla
Tess aldığı ş e y le rin p a ra s ın ı ö d e d i ve yaşlı adama iyi ak­
aydınlatılmış bir açık pazarda alışveriş yapıyor, ö z e n le y e­
şamlar d ile y e r e k t e z g â h t a n ayrıldı. Aydınlık pazar yerin­
şil sebze ve meyve seçiyordu. Keten alışveriş ç a n ta sın a sarı
den ayrıldığı a n d a , T e ss’i izley e n adam dikkatli biçimde
bir kabak yerleştirdi. Sonra bir meyve tezg âh ın ın ö n ü n d e
saklandığı y e r d e n çıktı.
urdu ve sarı kavun dilimini burnu na g ö tü re re k tazeliğini
kontrol etti. D a n te h â lâ T e ss’e z a ra r v e r m e peşinde olabileceğini
d ü ş ü n ü y o r d u . G ö z açıp k a p a y a n a kadar caddeyi geçti ve
I D “ tC,0 n u ,klinik' c Sürdüğü ilk an, h ad rlad,. A id ,S , ya- adam ın a r k a s ı n d a n , b ir k a ç a d ı m g erisinden o n u takip et-
m 0

~ t ' “ m h,SİCn m eye başlad ı. E ğ e r o n a z a ra r v e r m e gibi bir niyeti varsa,


gı el olduğunu sezmişti. Ama bu gece te z g â h la n
aydınlatan ufak lambaların « - , . m zgan ıarı daha n efe si T e s s ’in ü z e r i n e d e ğ m e d e n k o lu n u koparmaya
h a z ırla n ıy o rd u .
“S e la m d o k t o r , ” d iy e s e s le n d i a d a m . Sesinden o n u tanı
80 o lu y o rd u . “N e h ab er
inc y a ln ız c a k e n d i s i n e a it o ld u ğ u n u söylem esini isti-
' -u,n bir g ü lü m s e m e y le ad am a
rd u O is te s in y a d a is te m e s in .
Tess arkas.ni döndü ^ SUI1 burada?" 7 ° yyn c a lc d a h a aklı b a ş ın d a o la n yarısı, ileri atılmasına e n -
bak„ “Ben! M erhaba N 1 1 P ^ h e m e n bıraz g e ri.
el o lu y o rd u .
g O S o y E şi fa la n i s t e m i y o r d u . H iç b ir zam an istem em iş-
leyerek dukKan v«. * * “ i k r l e y e n y a y a
• h iç b ir z a m a n d a is te m e y e c e k ti.
arasına karıştı. . . m ı? B u ra la rd a b ir işim t1’ p a n tc T e ss v e e r k e k a rk a d a şı g id e rle rk e n arkalarından
-Eve bıraktığım ™csaJ' - da ıç e riz d iy e d ü ş ü n -
b k tı A r a la r ın d a y a p tık la r ı h a v a d a n s u d a n k o n u şm a, etra-
vardı ve belki çıkıp bir şeyler yeriz y
' d ak i c a d d e y i s a r a n d iğ e r k o n u ş m a la r ın arasına karışıp
düm." ^ H a s iD hafifçe k u c a k la m a - 111 isti B ir d a k ik a k a d a r o l d u ğ u y e rd e kaldı. Şakakların­
D a - adamın genç ^ A d a lm n
daki d a m a r la r , a n a t o m i s i n i n d a h a alt kısım larındaki bölge-
sın. ve eğilerek yanağım (azla-
Tess-e duyduğu ilgi Çok barizdi. A slında ııg le rd e o l d u ğ u g i b i ş i d d e t l i a tıy o r d u .
in vardı. Dante adamdan yayılan yoğun s a h ip le n m e d a lg a ­ N ih a y e t a rk a sın ı d ö n e r e k gölgelerin içine karıştı ve

sını hissedebiliyordu. _ . H a rv a rd ’ı g ö z c ü o la ra k d ik tiğ i noktaya ilerlemeye başla-


“Yarın akşamki yemekli sergiye gidiyoruz d eg ıl m ı. d G i d e o n ’u n Is s ız la rın olay çıkaracağıyla ilgili tüyosunun
doğru ç ık m a s ın ı u m u y o r d u . Ü s t e l i k h e m e n olsun istiyor­
diye sordu Tess’e.
Genç kadın, “Evet tabii,” diyerek başını salladı ve ada­ du, ç ü n k ü ş u a n d a g ü z e l v e kanlı b ir dövüşe çok ihtiyacı
mın eğilerek elindeki alışveriş çantasını alm asına izin v e r­ vardı.
di.
“Peki nasıl bir şeyler giyinmem gerekecek?”
“İstediğin gibi giyin. N e giyersen giy m u h t e ş e m o lac a­
ğını biliyorum doktor.”
Elbette ya. Dante şimdi anlamıştı. D ü n gece k lin ik te y k e n
aradığı erkek arkadaşıydı bu adam. D a n te ’n in o n a yaptığı
şey karşısında korkudan ölmek üzereyken o n u a ra m ıştı.
Kıskançlık her hücresini kaplamaya başlam ıştı. H i s s e t ­
me hakkına sahip olmadığı bir kıskançlıktı bu.
Ama damarlarında akan kan öyle d ü ş ü n m ü y o r d u . D a ­
marları kanını daha yoğun pompalamaya başlam ış, içi alev
alev yanmaya başlamıştı. İnsan olm ayan yarısı o n a ö n ü n -
eki tum kalabalığı yarıp yanlarına gitm esini ve dişiye k e n -
«O kadar k ö tü m ü ? ”
“S an ırım d a h a k ö tü s ü de olabilirdi. Harvard, yetki sahi­
bi olmayı t e r c ih e d e n b ir tipe ben zese de en azından emir­
lere uym ayı b iliy o r.”
D a n te y a n la rd a k i aynalara baktı. Aracın sol arka farının
oralarda d o la şa n s o l u k re n k li, yarı çıplak bir dişi, beliyle ve
dar m in i e te ğ in in sardığı kalçalarıyla dikkatim dağıtıyor­
du. Y ü k sek to p u k lu l a r ı n ü z e r in d e k i dişi, D ante’nın kapalı
BÖLÜM 8
camına ‘p r o f e s y o n e lle r i’ a n d ıra n b ir çalımla eğildi. Dante
dişinin b ü y ü k g ö ğ ü s le rin i, so k akların örselediği gülüm se­
mesini ve e r o in le t a m a m e n b o şa lm ış bakışlarını görünce,
North End tüyosu boş çıkmıştı. Eski boş b in a d a ger-
karşısındakinin b i r h a y a t k a d ın ı o ld u ğ u n a kuşkusu kalma­
f çekten bir parti vardı ama katılanlar sadece in san d ı. Kızıl
almış yeniyetme Soylular bir kenara, ortada ne b ir ıssız ne dı.
K adın, k a r a r tılm ış c a m la r ın arkasından, “Arkadaş mı
de bir barınak vampiri vardı. Belki şehrin birkaç sa k ın saat
arıyorsun y a k ışık lı? ” d e d i. D a n t e d işin in kendini kime pa­
geçirecek olması rahatlatıcı bir haberdi am a sıfır harek etle
geçirdiği bir devriye, Dante için rahatlatıcı o lm a k ta n ziya­ zarlamaya çalıştığını b ile g ö r e m e d iğ in i ama pek de u m u r ­

de kâbustu. Ç ok öfkeli ve gergindi. Biraz h a re k e te ihtiyacı sam adığını sezd i. İ ç i n d e o l d u ğ u araba yeterlıydi.

vardı. D a n te o n u g ö r m e z d e n geldi. Anı yaşamak d ü stu ru n u

Gerçi çözüm çok basitti. O na rahatlıkla kanlı d a m a rla r b e n im s e m iş o lsa d a b e lli s ta n d a rtla rı vardı. Fahişenin o m ­
ve sıcak kalçalar sunmaya istekli dişiler bulabileceği o n la r ­ zunu silkip d o ğ r u l d u ğ u ı ı u v e cad deye doğru ilerlediğini
ca mekân biliyordu. Chase’i barınaktaki evine b ıra k tık ta n göz u c u y la fa rk etti.
sonra, Dante sabaha kadar açık bir gece k u l ü b ü n e gitti ve “B e n im iç in b i r şeyi a r a ş tır m a n lazım G id.”
Porsche u köşeye park etti. Cep te le fo n u n d a n k ararg âh ı G id e o n , “O l u r , ” d e d i. D a n t e te le fo n u n diğer ucunda
aradı ve G ideon’a geçirdiği olaysız g ecenin d e v riy e r a p o ­ işlemeye b a ş la y a n b ilg isa y a r klavyesini duydu. N eye ih­
runu verdi. tiyacın v a r ? ”
Gıdeon alayla gülümsedi. “İyi tarafından b a k D! A janı ‘Y arın g ec e ş e h i r d e serg i ta r z ın d a b ir organizasyona bak
Öldürmeden tam yedi saat geçirebildin. B u bile k e n d i b aş,- manı i s t i y o r u m . Y e m e k li ta la n o lacak bir organizasyon.
na bır başar,. B,z burada ajanın ne kadar d a y a n a b ile c e ğ in e G i e o n ’u ıı c e v a p v e r m e s i b i r iki saniye sürdü. Sosyal
dair bahisleri başlattık. Ben naram , ™ A ı sayfalarda G ü z e l S a n a tla r M ü z e s i ’n d e b ü y ü k patronların
dun. O da en fazla.” S3ate y a tir'
yem ekli b i r h e y k e l serg isi lis te le n m iş . Yarın akşam ^cc

84 BCni yCdl buÇUk Saate Vaz!” diye k ık ırd a d ı D a n te . buçukta.”


. . t -ss’İii ve erkek ark ad aş""” bahsettikleri S a n ı r ı m ilk ö n c e ayaküstü b ir ısırık molası vereceğim Bel
Pazar yerinde Es. ki de iki.”
,b u olmalıydı. & » « m falan u m u r s a m ıy o r d u ta-
Dişinin kınım «■ » ^ dokunduğunu, o n u ö p tü ğ ü n ü Sterling C h a s e , barınaktaki dairesinde kapana kısılmı
bii! Başb bir ac aı kaynamasına sebep o lm am a- bir hayvan gibi d o la n ıy o rd u . S o n derece sinirliye gergi^d?
tlıisiinnıek kanının , . . • rlncıirtm^t-ı Gece b ir başarı o larak m telen d irilem ese de göreve ç,ktıği
t f " H Z b T Z , n onun i{.ne f i ğ i n i düşünm ek!
V<Öfkesi
J , böyle
hıivle tavana
tavana vurm
vurmama!,yd, an,a lanet o ls u n kl bu ilk seferin h ey ecan lı b ir tarafı olduğu kesindi. Eşleşti­
r d i ğ i kaba saba ve d ü ş m a n c a tavırları olan Savaşçıy, pek
u m u r s a m ıy o r d u a m a y in e d e birliğin yardımına başvur­
! ° y G i d İ n . “Güzel Sanatlar M üzesi’ndc n e le r oluyor?»
u m d a k i se b e b in , g ele cek birkaç hafta boyunca Dante ya
diye sordıı. “Aldığın duyumlar mı var?
"Hayır! Öyle bir şey değil. Sadece m erak e t t i m o ka- da diğer savaşçılar ta ra fın d a n m a ru z bırakılacağı pislikten
daha ö n e m li o l d u ğ u n u hatırlattı kendine.
dar."
Savaşçı gülerek, “N e yanı, birden sanata m ı ılgı duy- Eve geleli b irk a ç saat o l m u ş t u . Bir-iki saat sonra da gü­

maya başladın?” dedi “Tanrım, belki de H a r v a r d ’la bir-ıki neş d o ğ m a y a başlayacaktı a m a hâlâ canı uyumak istemi­

saat geçirmek sana ters bir etki yaptı. Seni san atsev er b ir tip yordu.

olarak düşünemiyorum.” A slında b irile riy le k o n u ş m a y a ihtiyacı vardı.

Dante tamamen kültürsüz bir tip değildi fakat şu anda E lbette ak lın a h e m e n E lise geldi.

hiç kendini anlatacak hali yoktu. Telefona, “B oş v e r ,” diye A m a o, b u saatte ç o k ta n d airesin e çekilmiş m u h te m e ­
hırladı. len y atm ay a h a z ır la n ıy o r d u . O n u , altına hiçbir şey giyme­

Yine birilerinin kendini sü zd ü ğ ü n ü fark e d in c e , his­ diği beyaz ip e k g e c e liğ in in için d e, ufak tuvalet aynasının
settiği rahatsızlık daha da arttı. Bu sefer g ö r d ü ğ ü , şehir ö n ü n d e o t u r m u ş v e u z u n sarı saçlarını tararken hayal et­
merkezine biraz eğlenmeye gelmişe b e n z e y e n iki güzel m ekte h iç z o r l a n m a d ı . M u h t e m e l e n eflatun renkli gözle­
dişiydi. Taze yüzleri, yirmili yaşları s ü rd ü k le rin i g ö ste re n rini k ap a m ış, k e n d i k e n d i n e b ir şarkı mırıldanıyordu. Bu
bedenler, ve m o d a c la n n elinden ç.knnşa b e n z e y e n y.rt.k C h a se ’in o n u n l a ilk karşılaştığı a n d a n itibaren tark ettiği ve
kocianna bakarak, bunlarm üniversiteli fazlar o ld u k la r ,,,, ona d a h a ç o k b a ğ l a n m a s ı n ı sağlayan b ir huydu.
uçundu. D ante’nın ,ç,nde olduğu arabaya d o ğ r u ilerler- Elise n a i f y ap ılı, tatlı b ir k a d ın d ı ve beş senedir duldu.
C hase o n u n b i r d a h a b aşk a biriyle eşleşmeyeceğini bili­
eorüZ 1 f y o r ’ bir Van d “ da h iç e t k i l e n m e m i ş
görünmeye çalışıyorlardı. yordu. B u n d a n k e s in lik le e m i n d i . Sevdiğini kaybeden her
Soy E ş in in t e k r a r â şık o lm a y a elb e tte hakkı vardı. Chase
D » L df " P. ki D? ™ 8e h y o rsu n ? ”
bir tara fta n o n u n t e k r a r â şık o lm a y ı reddetm esine sevini­
den g e ç » genç
kn geçen r c8 kkadın
? T ara
arakbaktı
USU' a ’ “H iW
j ı ” d e d , ve ö n ü n -
raoaktı. G e c e d ah a y en i başlıyor. yo rdu , ç ü n k ü b u h e r n e k a d a r k en d isin in sürekli olarak
86
■1 . i,ilamına gelse de diğer taraftan, hayal etti. B ir ta r a f ta n d a in c e g e ce liğ in in iplerini açıy0r
arzulayarak^
onu başka
onu " ^ ikoüanna
bir erkeğm a n n d a ggörmeyeceği a n la m ın a da d u . S erin ç a rş a fla rın a ra ş m a g ir m e d e n ö n ce ipek geceliğini
yatağın k e n a r ın a d ü ş ü r m ü ş t ü . Yatağa çırılçıplak ve rahatça
uzandığım d ü ş ü n d ü . G ö ğ ü s u çları s o lu k te n in in üzerinde
göl g o n caları g ib iy d i.
bir gün yaşlanıp ölecekti. C hase e en ç o k ac, C h a s e ’in b o ğ a z ı ç ö l g ib i k u r u m u ş t u . N ab zı artık da­
it n sev buydu. H er ne kadar ona hiçbir z a m a n sahıp vul gibi a tıy o r, d a m a r l a r ı n ı n iç in d e dolaşan kan alev alev
o la m a « a k olsa da m uhtemelen, en çok altm ış y e tm iş y,| yanıyordu. P e n is i s iy a h k o t u n u n a ltın d a d im d ik olm uştu.
içinde - k. bu süre kendi türü için göz açıp kapayana kadar Yanan o r g a n ın a u z a n d ı v e k a lın k u m a ş ın ü zerin d ek i fer­
geçecekti - onu tamamen kaybedecekti. m uarı a ç a ra k k e n d i m E lıse ın h iç b ir z a m a n yapmayacağı
Belki de onu her türlü acıdan korum ayı b u d e n li m e ­ şekilde o k ş a m a y a b a ş la d ı.

mesinin sebebi buydu. O k şa y ışla rı s e r t le ş ip h ız la n d ık ç a o n a d u y d u ğ u ihtiyaç


O nu çok seviyordu, hep sevmişti. da g id e re k a r t ı y o r d u .
Ona olan sevgisi, neredeyse utanç vericiydi. O n u sade­ Ona d u y d u ğ u arzu h içb ir zam an geçmeyecekti.
ce düşünmek bile teninin ısınıp gerilm esine y e tm işti. Eli- “Tanrım ,” diye m ırıld an d ı. Zayıflığı midesini kaldır­
se içinin yanmasına neden oluyordu takat h içb ir z a m a n bu mıştı.
gerçeği bilemeyecekti. Eğer genç kadın ö ğ re n irse o n d a n Elini o rg a n ın d a n çe k e re k öfkeyle yerinden kalktı. Ken­
nefret edeceğinden emindi. dine m ü k e m m e l am a ulaşılm az Elise’iyle yatma hayali
Ama bu bile, Chase’in sürekli o n u n y a n ın d a o lm a y ı ar­ kurmayı bile yasaklam ıştı.
zulamasına engel olamıyordu.
Bir kez olsun onunla çırılçıplak birlikte o l m a k . .. Sıcaklık D a n t e ’n in çıplak bacaklarını yalayarak yuka­
Chase dolaşmayı bırakarak odadaki b ü y ü k k o ltu ğ a çö k ­ rılara çıkmaya başlam ıştı. G id e re k yukarılara, kalçasına,
tü. Arkasına yaslandı, bacaklarını uzattı ve başını arkadaki karnına yayılıyor, sırtını çevreliyor ve omuzlarına doğru
duvara yaslayarak gözlerini beyaz tavana dikti. tırmanıyordu. A cım asız, yakıcı ve aşılması imkânsız bir
Elise oradaydı. Hemen üzerindeki odadaydı. E ğ er yete­ dalga misali yavaş ç e k im b ir işkenceye dönüşmüştü. Gi­
rince güçlü solursa onun yaydığı gül k o k u su n u alabilirdi. derek daha g ü ç lü , sıcak ve yakıcı oluyor, her tarafına yayı­
Chase der,n bır soluk aldı, içinde beliren açlık h e r yeri­ lıyordu.
ni sardı vc on dişler, uzamaya başladı. D u d ak ların , yaladı. H a re k e t e d e m i y o r d u . A r tık n e uzuvlarını ne de d ü şü n ­
Neredeyse onun tadın, bile hayal edeb.l,yordu.
celerini k o n t r o l e d e b i l i y o r d u .
N e güzel bir işkenceydi bu.
Tek h is s e d e b ild iğ i ale v le rd i.
Chase çıplak ayaklarıyla hal, kap], odasında ilerlem esin i
Ve b u a le v le rin k e n d i n i ö l d ü r m e k t e olduğuydu.
88
i L u*r «rafını sarmıştı. Almaya çalıştığı hCr İrzlardan b ir tan esi, “G itm e , Mia ve benim seninle isi
b * . g ö .le n n i ve b o ^ n , y ak,yo, iz bitmedi h e n ü z ,” diye m ızıldandı. 5~
11 Dante cevap v e rm e d i. Şu anda tek istediği hareket et
du.
Boşunaydı. inekti- Ç o k u z u n s ü r e d ir hareketsiz kalmıştı, ö lü m ü n
K a p a n a kısılmıştı. gelip onu aram aya başlam asına yetecek kadar hareketsiz
Derisinin gerilip kabardığını hissediyordu. Felç edici kalmış*1-
hir dehşet içindeyken bile, yanan kıyafetlerinden ve saç|a. “İyi m isin ?” diye s o r d u diğer kız. “Kötü bir rüya falan
rından yükselen mide bulandırıcı cızırtılar, d u y u y o rd u . mı gördün?
Kaçış yoktu. Kötü rüya diye d ü ş ü n d ü alayla.
Ölüm geliyordu. Alakası y o k tu .
Kendini aşağı doğru çeken karanlık bir el hissetti. Aşa­ K e n d in i b ild i bileli aynı şeyi g ö rü rd ü . H e r bir ayrıntısı­
ğıya. kapkaranlık bir boşluğun eşiğine d oğ ru çekiliyor... na kadar aynı o la n o b e r b a t g ö rü n tü .
“Hayır!” G e le c e k te n b ir im g e y d i bu .
Dante’nin gözleri birdenbire açıldı. V ü c u d u n d a k i her Kendi ö lü m anıydı.
kas dövüşmeye hazır halde gerili bekliyordu. H a r e k e t et­
Yaşamının so n d ak ik aların d a yaşayacağı her bir acı dolu
meye çalıştı ama aşağıda bir şey o nu tu tu y o rd u . Kalçala­
saniyeyi b iliy o rd u . B ilm e d iğ i n e d e n , nerede ve ne zaman
rının etrafına sarılmış hafif bir ağırlık vardı. H a tta göğsü­
olacağıydı. B u ileriyi g ö r m e lan etin in kim den kaynaklan­
nün üzerine rahatça serilmiş bir ağırlık daha vardı. H e r iki
dığını bile b iliy o rd u .
dişi de hafifçe hareketlendi. Bir tanesi uyku m a h m u r u bir
O n u İtalya’d a 2 2 9 se n e ö n c e d o ğ u ran dişi insan, yal­
halde mırıldandı ve ona sokularak soğuk terli v ü c u d u n u
nızca kendi ö l ü m ü n ü d eğ il, D a n t e ’n in babası olan sevgili
okşamaya başladı.
eşinin de ö l ü m ü n ü g ö r m ü ş t ü . D a n te ’nin babası bilgin ve
“Sorun ne bebeğim?”
aristokrat b ir b a r ın a k v a m p iriy d i. D uyarlı annesi, önceden
Boğazı yandığı için Dante kuru ve çatallı b ir sesle, “Ç e ­
kil üzerimden,” dedi. gördüğü b ir fe la k e tte n b ir ç o c u ğ u kurtarmaya çalışırken
••
trajik şekilde o k y a n u s ta b o ğ u la ra k can vermişti. Dante’nin
Üzerine atılmış çıplak uzuvlardan sıyrılarak yatakta
babası, yine a n n e s i n i n ö n g ö r d ü ğ ü gibi siyasi bir rakibinin
öndü ve oturarak çıplak ayaklarını yere in d ird i. Tam m a-
kıskançlığı s o n u c u n d a ö ld ü r ü l m ü ş t ü . Dante annesinin
k'T' ^ c^es* norrr>ale d ö n m e m iş ti ve kalbi
ö lü m ü n d en s e k se n yıl k a d a r sonra, Rom a Barınağı uda
al3 , , glL
bl ÇarPiyordu- Sırtını okşamaya başlayan ufak
babasını k a y b e tm işti. H e r şey a n n e sin in söylediği gibi ol­
sTflard ^ 1SSf t,',B u d ° k U n U § tan rah atslzo lm u §t u - Ç ar'
Saflardan kurtularak karanlıkta kıyafetlerini aram a y a baf- muştu.
A n n esin in bazı S o y E ş le rin e has eşsiz özelliği tek çocu-
90
• h Hm durum Soylular arasında yayglnd
•“ î a n ,n X olma Ja lanetlennr*,.
Dante de ölünı anı < 5 w . 1 ” j*
Genç kadınlardan biri, "Had, yarağa g e n gel, d ,y e ar.
kasnıdan seslendi. 'B u kadar h u ysu zlu k yeter.
Dante kıyafetlerini ve botların, giydikten so n ra yatağa
doğru derledi. Dante yaklaşırken k.zlar d o ğ ru la ra k ellerin,
ona doğru uzattılar. Gecenin önceki saatlerinde ı ş ı n l ı m ^
nndan dolayı, hareketlerinde bir sersem lik ve zihinlerinde B Ö L Ü M 9
bir bulanıklık vardı. Dante kanlarını e m ip beslendikten
sonra, hemen yaralarını kapamıştı ama g itm e d e n ö n c e yap­
ması gereken soıı bir şey daha kalmıştı. U z a n a r a k avcunu
“Rahatla T ess.” B e n ’ın eli g en ç kadının sırtında, başını
önce kızlardan birinin, sonra da diğerinin a ln ın a k o y d u ve
kulağına d o ğ r u e ğ m iş kısık b ir sesle konuşuyordu. “Fark
bıı geceye dair tüm anıları hafızalarından sildi.
etmediysen d iy e s ö y l ü y o r u m cenazede değiliz, bu sadece
Boğazı hissettiği d u m an , kül ve ö l ü m d e n h â lâ k u p k u r u
bir kokteyl.”
lıalde, aynı şeyi kendine de yapabilm eyi d ile d i.
Tess lal re n g i e lb is e s in e bakarak, neyse ki diye içinden
geçirdi. Ü z e r i n d e k i ik in ci el m ağazadan alınmış sade bir
elbise o lm a sın a r a ğ m e n , e n sevdiği kıyafetlerden biriydi.
Ancak t ü m b u siy ah elbiseli k ad ın lar denizi içinde, renkli
elbise giym iş o la n y a ln ız c a kendisiydi. Kendini birden ra­
hatsız hissetti. F azlaca g ö z e b attığ ın ı düşü nü yo rdu .
Gerçi n o r m a l d e d e in s a n la rın arasına karışmaya alışık
değildi. K ü ç ü k b ir kız o l d u ğ u g ü n le rd e n beri bu durum
böyleydi. O h e r z a m a n b ir a z ... farklıydı. Kendinin bile
tam olarak a n la y a m a d ığ ı y ö n l e r b a k ım ın d a n dünyanın geri
kalanından farklıydı. B u y ö n le ri de ta m olarak keşfetme-
mesinin d a h a d o ğ r u o l d u ğ u n u öğ ren m işti. O n u n yerine,
üpta şim d i o l d u ğ u gib i kalabalığa katılmaya çalışırdı - ya
da k a tılıy o rm u ş gib i d a v r a n ır d ı. Ş u anda da yabancılarla
dolu bir o d a d a d ik iliy o r d u . A rk asın ı d ö n ü p kaçma isteği
g e ç e k te n ç o k k u v v e tliy d i.
I , J T «ffiderek yükselen dev bir dalganın karşıs,^ ler y o k .” B e n o n a ın s a n .n tç ın , ısıtan g ü lü şlerin d en birin,
d, d H ^ İ g e d i y o r d u . Sanki baz, g ö r ü n m e z güçlcr lladı. “S an a b ir s ö z v e r d im , d eğ il m i? ”
e t t i sararak ona doğru ileri,yor ve o n u u la k b ,r taht) y°T e ss h afifçe b a ş ın ı salladı.
parçasının üzerinde savunmasız b ırak ,y o rlard ı. “B a r m e n d e n b a h s e t m i ş k e n . . . içeceklerim izi tazeleme
Yere doğru bakacak olursa bir yangın ü z e rin d e duraca, me „ e d e rs in ? H a n ı m e f e n d i için lim o n lu b ir soda dahâ
ğım görüyor olmaktan korkuyordu. Sanki dipsiz karanla alabilir m i y i m ? ”
bir yarığın ağzıııdaydı. “Evet, t e ş e k k ü r e d e r i m . ”
Boynunu ovaladı. Kulağının altındaki k ısım d a garip bjr gen kalabalığın içind en ilerlerken, Tess büyük balo
sızı vardı. salonuna serpiştirilm iş özel bölm elerde sergilenen sanat
“İyi misin?” diye sordu Ben. “B ü tü n gece se ss iz d in .” eserlerini dikkatle incelem eye koyuldu. H er bin camdan
“Öyle miydim? Ö zür dilerim. Farkında d e ğ ilim .” olan stantların içinde, binlerce yıllık tarihi temsil eden
“iyi vakit geçiriyor musun? yüzlerce parça heykel vardı.
Tess gülümsemeye çalışarak başını salladı. " B u inanıl­ Tess içinde b ir g r u p heykelciği b arındıran standa doğru
maz bir sergi Ben. Programda önem li k o le k siy o n c u la r için yaklaştı. A m a s t a n d ın ö n ü n d e , h ep si sarışın ya da kızıl saçlı
özel bir davet olduğu yazıyor. Bilet bulm ayı nasıl başar­ olan m ü c e v h e r le r iç in d e b i r g r u p sosyetik kadın toplan­
dın?” mıştı. Kadınlar, b i l m e m k i m i n aln ın a yaptırdığı botokstan
Ben omuzlarını silkerek, “Bazı bağlantılarım v a r,” dedi ve Bayan b i l m e m n e n i n yarı yaşındaki şehir kulübünde­
ve şampanyasının kalanını yudum ladı. “B irin in b a n a bir ki tenis hocasıyla y a p tığ ı s o n k açam ak tan bahsediyorlardı.
iyilik borcu vardı,” dedikten sonra çıkışırmış gibi b ir tonda Tess k o n u ş u la n la r ı d u y m a m a y a çalışarak kadınların arka­
hem en ekledi; “ve hayır d ü şü n d ü ğ ü n gibi b ir şey değil.” sından dolaştı. A m a c ı C o r n a c c h i n i ’niıı m u h te şe m eserine,
Tess’in elinden boş soda bardağını aldı.
Uyuyan E n d y n ı i o n a y a k ı n d a n bak abilm ekti.
“Barmeni tanıyorum ve o da bu m üzede çalışan kız­ H e m B e n ’in b u g e c e k i eşi o lm a k k o n u su n d a, hem de
lardan bınnı tanıyor. Senin heykeli ne kadar sevdiğini bil- koleksiyonculara ait b i r to p la n tıd a , b u insanlar arasında ol­
« ^ ^ önceden bu resepsiyon için iki bilet maktan dolayı ra h a ts ız h is s e d iy o r d u . B u insanlar Tess ten
istediğimi çıtlatmıştım ona.”
çok B e n ’in ç e v re s iy d i. B o s t o n 'd a d o ğ u p büyüyen Ben,

d i v ^ o r * 5 R ' U.b,r ? t 0 m y h ’ “P ck, SaM n e d c n bOTÇ|u :” sanat m ü z e le r i v e tiy a tr o la r iç in d e yetişm işti oysa kendi
kültürel g e ç m iş i, k a s a b a fu a rla rı ve se m t sinemalarıyla sı­
di. “B u b a rm e n e 'n a s]| b u '‘" t Î ' ' '§ y a P tl8 ln ı b llır*
nırlıydı. Eıı fazla m ü t e v a z ı b i r sa n a t bilgisi olduğu söyle
‘Arabası tamirdeymiş g e re k m ' 5ti?”
nebilirdı a m a d u y d u ğ u h e y k e l sevgisi, o n u n için hep sığı
gidebilmesi iÇm L a k a m ^ ^ ^
nacak bir l i m a n g ib iy d i. Ö z e l l ik l e d e b ir zamanlar yaşadığ
Hepsi bu! Gerçekten tüm hikâye bu. Gizli kapaUı b^rşey-
Hlinois’n in kırsal b i r k a s a b a s ın d a geçirdiği o zor günler
de . . . 95
den ceketine, v ü c u d u n u saran örgü kazağına ve uzun ba
- ıı hir kişiydi- Ve Teresa D a w n C u lVer
O zamanlar fark ı ^ §eyler biliyordu. Ü v ey aklarım saran p a n to lo n u n a kadar siyahlar içindeydi
sahtekârlar hakkım a cs ^ ^ bakıldığında örnek C' o r ta m a hiç u y g u n o lm ay an rahat kıyafetlerine rağmen
babası sayesinde o ı ^ Ancak b u ö z ç ^ sanki m e k â n ın sahib iy m iş gibi bir özgüvene sahibiydi Hiç
hir vatandaştı; aşarı ' . Ama o öleli neredeyse hareket e tm e d e n bile etrafına bir güç dalgası yayıyordu
ferin hiçbirine san p . annesi de Salonun h e r ta ra fın d a n insanlar ona doğru bakıyordu. An­
cak bakanların g ö z le rin d e k ın a m a ya da eleştiri değil, hay­
acı verıc, o d o k u , b u ç u k y ıld a n kaç­
ranlık ve ç e k in m e y le karışık b ir saygı vardı. Tess de elinde
mak için ülkenin diğer tarafına kaçmıştı.
olmadan aynı şeyleri h issed iy o rd u . Birden ağzı açık halde
Keşke anılarını da orada bırakabılseydı.
adama baktığını fa rk etti. K e n d im toparladı ve adamın de­
Tess geçmişte yaptığı şeyin k o rk u n çlu ğ u n u bil,yordu...
lici bakışlarından s a k ın m a k için gözlerini standa çevirdi.
Dikkatini tekrar E ndym ion’un yakışıklı çizgilerine
Tess, “Şey. • • e v e t ç o k g ü z e l,” diye kekeledi. Yandığını
odaklamaya çalıştı. 18. yüzyıl heykelini incelerken, birden
hissediyordu ve aynı o r a n d a kızarm am ış olmayı umdu.
ensesindeki tüylerin diken diken oldu. T ü m v ü c u d u n u bir
Kalbi an laşılm az b ir b iç im d e çarpıyordu. Boynunun
sıcaklık kapladı. Zar zor hissedilebilen bir ısıydı b u fakat
yan tarafındaki ağrı da geri d ö n m ü ş tü .
kaynağını görmek için etrafına baktı. H iç b ir şey b u la m a­
Elini k u la ğ ın ın altın d ak i y ere d o ğ ru götürerek, artık
dı. Dedikodu yapan kadın grubu ilerlemiş, Tess heykelin
zonklayarak a tm a y a başlayan d a m a rın üzerini ovalamaya
önünde yalnız kalmıştı.
başladı. S anki k an ı k a y n a m a y a başlamıştı. Kendini giderek
Bakışlarını tekrar cam standa çevirdi ve eserin güzelli­
daha tedirgin v e g e rg in h isse d iy o rd u . Hava almaya ihtiyacı
ğinin, onu kişisel kaygılarından uzaklaştırıp h u z u r ve ra­
vardı. Başka b ir h e y k e l s ta n d m a d o ğ ru ilerlemeye başladı­
hatın olduğu bir yerlere taşımasına izin verdi.
ur* f ” ğında, a d a m c a m s ta n d ın ark asın d an dolaşarak geldi ve bir
b njes.
nevi o n u n y o l u n u kesti.
Derinden gelen, hafif ama aksanlı olan sese şaşırarak
“C o rn a c c h iııi ta m b ir ü sta ttır,” dedi. Adam ipek gibi yu­
kafasını kaldırdı. Standın diğer tarafında bir a d a m d u r u ­
muşak aksanıyla, s a n a tç ın ın ism in i koca bir kaplanın mı­
yordu. Tess kendini, kalın simsiyah kaşlarla çe v rilm iş viski
rıltısı gibi ç ık a rm a y ı b aşarm ıştı. “T ü m eserlerini bilmem
renginde gözlere bakarken buldu. Bu zen gin d av e tte göze
ama a n n e m ve b a b a m , m e m le k e tim iz İtalya da sanata bü
battığım düşünm üşse de bu adamla m u k ay ese bile edile­
mezdi. yük ö n e m v e r i r l e r d i .”
İtalyan. B ü y ü le y ic i a k s a n ın m sebebi buydu demek. Tess
Yaklaşık iki metre boyundaki adam, siyahlar iç in d e sert
artık kaçış o lm a d ığ ın ı d ü ş ü n d ü ğ ü n d e n m ecburen kibar
a şiarla, neredeyse gözdağı veren bir g ü v e n le o n a bakı­
başını salladı “U z u n s ü r e d i r m i buradasınız?
yordu. Dalgalı parlak saçlarından, geniş o m u z la r ın ı örten
Evet.” A d a m ı n d o l g u n d u d a k la rın d a bir gülür
96
%
I , n süredir buradayım," dedi vc yapılı elin, B en ’in kalabalıkta gittiği istikam ete do&rn , ,
I belirdi. “Çok u z u n surcd .d k]edj
S h g eld iğ in d e b ızı k o n u ş u r k e n g ö r m e m e s i ^ ^

f ada’m la lok ala.ığın d a, bır an e l ,


ni Çe ^ i P la k la r d a n hissettiği elektrikle neredeyse ValKulağa Ç°k sa5m a g e liy o rd u ve Tess b u n u n farkmdavd
B e ıı’in o n u n ü z e r i n d e k e sin lik le h içb ir hakkı yoktu. Hâki

“ ’ü fu TaÜnm, adam m üthiş çekiciydi. B ir m a n k e n in çıkıyor olsalardı b ile, ü z e r in d e başka bir adamla konuşa
mayacak k a d a r b i r b ask ı k u r u lm a s ın a izin vermezdi. Yani
güzelliğine değil ama köseli çenesi, u z u n e l m a a k k e m ik ­
leriyle dal,a sen vc erkeksi bir güzelliğe sahip , D o lg u n Dante’yle y aptığı d a y a ln ız c a b u y d u am a yine de inanılmaz

dudakları, davetteki kolajen pom palanm ış d u d a k la ra sahip yakın o ld u k la rın ı h is s e d iy o r d u . Bir yasağı deliyor gibi his­
sosyetikleri hasetten ağlatacak kadar güzeldi. A slın d a o n u n sediyordu.
güzelliği, sanatçıların yüzyıllardır balçık ve m e r m e ı d e ya­ Tess te h lik e d e h is s e d iy o r d u , ç ü n k ü kendini korumaya

kalamaya çalıştığı ideal erkeğe bir örnekti. G ö r ü n e n tek ve kalkanlarına b ü r ü n m e y e dair n e kadar çok şey öğrenmiş

kusuru, biçimli b u rn u n u n üzerindeki yaraydı. olursa o ls u n , b u y a b a n c ı ad am a d oğ ru çekildiğini hisse­


Tess. B ir döı>iqçii mü? diye m erak e d e rk en , ilg isin in biraz diyordu. Ç e k i m d e n z iy a d e , aralarında anlaşılmaz biçimde
söndüğünü hissetti. Etrafında şiddet d ü ş k ü n ü e r k e k gör­ bir bağ o ld u ğ u n u h is s e d iy o r d u .
meye taham m ülü yoktu. D an te T e s s ’e g ü lü m se d ik te n sonra, yavaşça
Hafifçe gülümseyerek ilerlemeye başladı. “S e rg id e iyi C o rn a c c h in i’n i n e s e r i n e d ö n d ü . M ito lo jik genç çobanı be­
eğlenceler.” timleyen e s e r in s t a n d ı n a a s ılm ış plakayı okuyarak, “ Uyuyan
“Bir saniye bekle. N e d e n k açıy orsu n?” E lin i zarifçe Endymion,” d e d i. “ S e n c e r ü y a s ın d a n e görüyordur, Tess?”
Tess’in eline d o k u n d u rm u ş olsa da b u h arek et, T e s s ’in ol­ “H ik â y e sin i b ili y o r m u s u n ? ” diye sord u. Adamın başını
duğu yerde kilitlenmesine yetmişti. “B e n d e n k o r k u y o r belli belirsiz s a lla m a s ıy la Tess o n a d o ğ r u çekildiğini hisset­
m usun Tess?” ti. N e r e d e y s e h a r e k e t e ttiğ in i bile fark etmemişti. N e ol­
“Hayır.” N e tu h a f bir soruydu. “K orkm alı m ı y ı m ? ” d u ğ u n u bile a n l a m a d a n k e n d i n i o n u n yanında bulmuştu.
Adamın gözlerinde bir şey yanıp s ö n d ü . “H a y ı r asla O n u n la b ir lik te c a m sta ııd a b a k a rla rk e n kollarının birbir­
böyle bir şeyi istemem. Kalmanı isterim Tess.” lerine d e ğ d iğ in i h is s e tti.
Adam sürekli ismini söyleyip d u r u y o r d u a m a is m i ada- D a n te h e m e n y a n ı b a ş ın d a fısıltıyla konuşmaya başla-
er ağzından çıkışında, g erg inliğinin b ir k ıs m ın ın mı§tı. “E n d y m i o n r ü y a s ı n d a S e le n e ’yi görüyor. Yunan A\
daha uçup gittiğini hissediyordu.
Tanrıçası.'1 T ess a d a m ı n s e s in in k e m ik le rin e kadar işlediği
limit T ' “ ö be" buraya b a5b b lr‘y k g e l d i m . ” A k- ni h is s e d iy o r d u “ İk isi b i r b i r i n e âşıktı Tess.”
A f r t ; t n t t b a h a n e y ,sö y fe y - ™ ' 8 t . . A şık.
E rkek a r b d a §ln m ı?” d ,y e s o r a r k e n g ö z le rin . K e l i m e n i n D a n t e ’n i n a ğ z ı n d a n ç ık m a s ı bile E ss 1,1 E 1111
98
İ L ■ y y am kelimeyi sadece bir cüm le
.
«Sen inanıyor m u s u n Tess?”
tekrar ısıtmaya yetmiş Tess’e sanki sad ece o n u n Tess ona baktı. A d am ın sorgulayıcı ve delici gözleri var
içinde, ö y l e n e t a l U ^ - J B
> o y n u lld a kd,l ama
" y ^ e de okşar gibi bakm ayı becerebılıyordu Tes's

" f u **Z Z n t Z ^ H ^ r ,r ZonkU. hafifçe “R a n m a k iste rim ,” dedi. Şimdi böyle bir şeyi ne-
T rn Biraz garip ve huzursuz hissederek b o ğa21nı den kabul e ttiğ in d e n - üstelik tanımadığı bir adamın kar­
asında - em in değildi. O n a böyle bir şey söylemiş olmak
I T z l e d Adera b ü d .n d u y u la r,
Tess nihayet, “E n d y m io n ç o k y a h 5,k l, b , r ç o b a n d ,,- ^fasını karıştırm ıştı. B ird en gerildiğini hissederek, yan
dedi. Ü n iv ersited ek i m ito lo ji d e r s in d e n a k im d a k a la n la r, R o d ın h ey k elcik lerin e doğru ilerlemeye başladı.
taraftak i

toparlam aya çal,ş,yordu. 'S e le n e s e n .n d e s o y le c h g m gabi “Peki se n in h e y k e le o la n ılgın n e re d e n geliyor? Sanatçı


mısın, yoksa k o le k s iy o n c u m u s u n ? ”
I ay tanrıçasıydı.
f “Bir insan ve bir ö lü m s ü z ,” dedi D a n te . Tess o n u n ar- “İkisi de d e ğ il.”
tık kendine baktığını hissedebiliyordu. Viski r e n k li g ö z le n “H ı m m ...”
üzerindeydi. “Pek ideal bir çift değil, n e d e rs in ? N c d e olsa D ante d e o n u n l a b ir lik te ilerlem iş, sonraki stantta ya­
bir tanesi sonuçta ölecek.” nında d u r m u ş t u . T ess o n u ilk g ö r d ü ğ ü n d e ortama hiç uy­
Tess bakışlarını ona çevirerek, “Gerçi bu işlerin hal- gun g ö r ü n m e d iğ i n i f a r k e tm iş ti a m a o n u konuşurken din­
0

lolduğu ender birkaç ilişkiden biri,” dedi. D a n t e ’n in ba­ leyip y a k ın d a n g ö r ü n c e , h e r n e k ad ar M atrix filmlerinden
kışlarından kaçmak için gözlerini tekrar h ey k e le çevirdi. fırlamışa b e n z e s e d e b a r iz b ir e n te le k tü e l seviyeye sahip
Hâlâ bakıp bakmadığını kontrol e tm e m e k için k en d in i olduğunu a n la m ış tı. K u ş a n d ığ ı d e ri ceket ve kaslarının al­
zorluyordu. O kadar yakınlardı kı Tess o n u n v ü c u t ısısını tında yayılan d ü n y e v i b ilg e lik , o n u heyecanlandırıyordu.
hissedebiliyordu. Hissettiği çarpıntıya od ak lan m ak yerine, M u h te m e le n g e r e ğ i n d e n fazlaca heyecanlandırıyordu.
aradaki sessizliği kırmak adına tekrar k o n u şm a y a başladı. “N e peki? M ü z e n i n m ü d ü r ü m ü s ü n ? ”
Selene yalnızca geceleri E n d y m io n ’la birlikte o la b iliy o r ­ D an te yavaşça b a ş ın ı lıay ır a n la m ın d a salladı.
du. O nunla sonsuza dek birlikte ola b ilm ek için Z c u s ’a “S erg in in g ü v e n l i k e k i b i n d e n m is in ? ’ diye tahmin yü­
yakarmış ve sevgilisine sonsuz bir hayat b a h ş e tm e s in i d i­
rütmeye d e v a m e tti.
lemişti. Z eus kabul etm iş ve çobanı so n su z bir u y k u y a ya­ G ü v e n lik te n o l m a s ı gayrı r e s m i kıyafetini ve etralına
tırmış. Yalnızca geceleri uyanıp sevgili S e le n e ’in ziyaretin i
yaydığı lazer m is a li y o ğ u n l u ğ u açıklardı. Belki de müze
beklerm iş.”
lerin e s e rle rin i h a lk a açtığ ı s e rg ile rd e tu tu la n profesyonel
Ve sonsuza dek m utlu yaşamışlar.” D a n te k e lim e le ­
birim lerden b i r i n d e ç a lış ıy o r d u .
rin üzerine basarak alaycı bir havayla k o n u ş m u ş tu . “B ö y le
D an te, “ B u r a d a g ö r m e k is te d iğ im bir şey vardı, div
sonlar yalnızca m itolojide ve masallarda o lu r .”
cevap v erd i. B ü y ü l e y i c i g ö z l e r i n i k ırp m a d a n ona baki) ot-
Aşka inanm ıyor m usun ?”

100 du. T e k g e l m e s e b e b i m o . ” c [\fl


f , t „ ona bakma şekli, ya'» tam gözlerinin Tess çaresizce, b u kesinlikle olmuyor, diye düşündü Bn
Bunu s ö y l e * k:,n„n,n deli gibi çarpm asına sc. adanun o n u gerçekten ö pm esine izin mi veriyordu! Hem
içine- bakma şc ı ^ k u r y a p n ğ m ı „ llayacak dc insanlarla d o lu b i r o d an ın ortasında?
hep olmuştu. andaki başka b ir şeydi. Ama işte sıcak dudakları dudaklarının arasındaydı D
! bir bakıyordu k, sanki ona, zaten k e„d„ daklarını d u d a k la rın d a n çek m ed en önce, dişleriyle alt du
Sine ait olduğunu söylüyordu. Kabadayıca veya te h d it eder dağın, sertçe kavram ıştı. O anda sürpriz öpüşmeleri bitti
: gibi değildi, sanki sadece bir gerçeg, dile g etiriy ordu , Ama Tess d e v a m e tm e sin i istiyordu.
f Kocaman ellerinin vücudunda dolaştığını, çıplak kolla, T anrım , ço k istiyordu.

rm, ve omuzların, okşadığın, hayal etm e k İnç d e zo r de- D am arlarındaki kan öyle şiddetli akıyordu ki bir an
ğildi. Sanki dolgun dudaklarını dudaklarına bastırdığın, gözlerini açam adı. I Icr hücresi imkânsız bir arzu ve ih­
dişlerini hafifçe boynuna geçirdiğim gö reb iliy ordu . tiyaçla titre m ey e başlam ıştı. Tess bir an sallandı. Az önce
Enfes. yaşadığı şeyle şaşkına d ö n m ü ş , soluğu kesilmişti. Etrafında
Tess ona baktı. Dudakları hiç kıpırdam am ış olsa da az bir esinti hissetti
önce adamın konuştuğunu duym uştu. D a n te h e r ikisi­ “Bu kadar u z u n s ü r d ü ğ ü için ü zg ü n ü m .” Tess Ben’in
nin de umursamadığı çevrelerindeki kalabalıktan sıyrılıp sesiyle k e n d in e g e le re k gözlerini açtı. Ben elinde içkilerle
ona daha da yaklaştı. Uzattığı elinin başparm ağıyla usulca karşısında d u r u y o r d u . “B urası m ah şer günü gibi. Bardaki
Tess’in yanağını okşadı. Dante ona d o ğ ru eğilip dudakla­ kuyruğu g ö r m e n g e re k .”
rını çenesine dokundururken, Tess h areket e t m e k istem e­ Tess şaşkındı. E tra fın a bakarak D a n te ’yi aradı. Ama git­
diğini fark etti. mişti. A rkasında e n u fak b ir iz dahi bırakmamıştı. Ne çev­
içinde bir şeyler yanmaya başlamıştı. H isse ttiğ i yanma resinde ne d e ç e v re d e k i kalabalığın içinde...
bütün mantıklı düşüncelerini eritmeye y e tiy o rd u . Ben ona so d a sın ı uzattı. Tess bardağı bir dikişte bitirdi.
Bu gece buraya senin için geldim. Ben’in elin d ek i şa m p a n y a y ı alıp içm em ek için kendini zor
Yanlış duymuş olmalıydı. D uyduğu kelim elerin tutuyordu.
imkânsızlığı bir tarafa, adam ağzını bile a ç m a m ıştı. Ancak “Ahh, la n et o l s u n , ” d e d i Ben, kaşlarını çatmış ona ba­
D ante’nin sesini kafasının içinde d u y m u ş tu . Ses o n u kor- kıyordu. “S a n ır ım b a rd a k ta çatlak varmış Tess. Dudağın
cağı yerde aksine yatıştırmıştı. M a n tığ ı t ü m gücüyle kesilmiş.”
im "nsız bir şey olduğuna in an d ırm ay a çalışsa da o Ben o n a u fa k bey az b ir peçete uzatırken elini dudak­
duyduğu sese inanıyordu. larına g ö tü r d ü . P a r m a ğ ın ın u c u n a kırmızı, yoğun bir kaı
Gözlerini kapa, Tess.
bulaşmıştı.
lıissem e r ' ! ; " kapandl' D ante’nin ağzın, d u d ak ların d a “Tanrım ç o k ü z g ü n ü m dikkat etm e m gerekırdı-
Hissem. O n u baş döndürücü bir şekilde u su lc a ö p ü y o rd u . ‘Ben iyiyim B e n g e r ç e k te n - ” Söylediğinin doğru olu]
10
f . A a,», kendisi de bilmiyordu. Ama iyi o lu p o l t n a ı ^
l„ ile bir ilgisi olmadığından m n n d ı . I ) a h « , , bar_
kesecek bir çatlak ° I “ P o lm a d ığ ı g ö r ,,,^
e r e k m ıkın. I lerlıalde k e n d i k e n d i n i ,sır.
m ı,tı I.ı,„ I t o t e m e - A 'lm d a yasadığı g a rip o la y , d ü ş ü n .
nıck bile istem iyordu şu anda.
“Ben aslında ben biraz yorgun h issediyoru m . Ç , ^
kızar mısın?”
B Ö L Ü M 10
Ben başım lıayır anlamında salladı. I layır, h iç sorun
değil. Sen nasıl istersen. Gidip paltolarımızı a la lım .”
“Teşekkürler. ”
Salondan çıkarlarken Tess başını çevirdi, g e c e n in ve Lanet o ls u n m ü z e y e g id erk en aklından ne geçiyordu
başka bir dünyaya ait sevgilisinin gelişini uyuyarak bekle­ acaba?
yen Endymion’a son bir kez baktı. Dante m ü z e n i n d ışın d ak i gölgelere doğru öfkeyle iler­
liyordu. İlk hatası, S o y lu k an u n ların a göre artık kendine
ait olan dişiye b a k m a k için bu raya gelm ek olmuştu. İkinci
hata peki? O n u in sa n e r k e k arkadaşının kolunda, tıpkı ka­
ranlıkta parlayan b ir m ü c e v h e r gibi koyu kırmızı elbisesi
içinde g ö r d ü k te n so n ra , o n a d aha yakından bakmak iste­
yeceğini d ü ş ü n m e m e k o lm u ş tu .
O na d o k u n m a k .
O n u tatm ak.
O andan itib a re n işler k ö tü karar kategorisinden çık­
mış felakete d o ğ r u yol alm ıştı. A rz u su hâlâ serbest kalmak
istiyordu. G ö z b e b e k le r in in uzam asıyla görüşü keskinleş­
miş, dişiye d u y d u ğ u a rz u y la incecik olmuşlardı. Nabzının
atışlarını t ü m v ü c u d u n d a h issed iy o rd u , köpek dişleri su­
suzluk hissiyle u z a m ış tı. A m a hiçbiri, içeride Tess in ya­
tımdayken n e r e d e y s e k o n t r o l ü n ü yitirecek olması kadar
rahatsız e tm iy o rd u .
Eğer e rk e k a rk ad aşı d ö n m e m i ş olsaydı, Tess le işleri ne

105
lıaval bile ed e m iy o rd u . Etraflar,n. Telefonu açan G i d e o n a, “C hase devriye için gelmedi
k a d a r ile n g ö tü re c e ğ i etm em esinin h iç b ir ö n e m i y0^ rti daha?” diye k ü k re d i.
d a k i k a la b a lığ ın far e ^ b a§ladlğlnda “D aha g e lm e d i. O n b u ç u k ta gelecekti.”
tu. Erkek bardan , ^ ^ d ü § ü n celere k a p ı l d ı ğ a “Saat kaç?
“£c • ud o k u z a ç e y' re k var. Sen neredesin*^«aidua:
bu arada^”
1 nLn \ 1 _1 ı ı • «
a r z u y l a b , r a n a d a m ' ö l d ü r m e v ı
Dante k u r u b i r k a h k a h a attı. V ücudundaki her nokta
düşünmüştü.
Tess’e d u y d u ğ u a rz u y la gergindi. “Asla olmayacağımı dü-
T a n rrıı aşKinö-
a ş k ın a .
ü n d,..ü ğ- ü m bKiirr vy e r d e vy i m d o s t u m . ”
gece buraya hiç gelmemeliydi-
Bu gece
N ee ispat
ispa. etmeye
etmeye çalışıyordu ki? Dışıy, k e n d i n e bağlayan H a rvVeli
J-iai ard v. ’la g e ç3ire c e ğ^ i ikinci devriye , O gecesinin
------- - başl ama-
N i I ı ı n t A n A r m ^ l / 4 ^ A ^ ^ ^1 _ _ l
t a , bağından daha güçlü o l d u ğ u n u g ö s te rm e k istiyordu. sına da çok v a rdJı« d e m e k . D a n te n o rm a ld e de pek sabırlı bir

İspat ettiği tek şey ne kadar cahil o ld u ğ u y d u . O tk e d e u t D1değildi a m a ş° u a n d a y e r i n d e d u ram ıy o rd u .


1i . . i w W 1 r O* 1 *
titreven bedeni, gece boyunca b u gerçeği k e n d is in e hatır­ “B e n im için b a rın a ğ ı ara,” d ed i G id e o n ’a, “Harvard’.
latacaktı. İşlen tanı bir kördüğüm haline g e tir m iş ti ve bu d e r s i m i z i n b u g ü n e r k e n başlayacağını söyle. O n u almay;

d u ru m hafta boyu öfkeden k ö p ü rm e sin e y etecek ti. gidiyorum .”


Ama vine de Tess onu öylece b ırak tığ ın d a hissettiği
J

duygulardan pişmanlık duyam ıyordu. T ess’in d u d ak la­ Taksiden i n d i k t e n s o n r a B e n Tess’e dairesine kadar eş­
rından ayrılırken dişlerini batırdığında tattığı k a n ı n ı n tadı lik etm ekte ısra r etti. B e n ’ın k a m y o n e ti apartmanın ön ü n ­
hâlâ dilinin üzerindeydi. Bu tadın y an ın d a çek tiğ i d iğ e r iş­ deydi. Tess k a l d ı r ı m d a , h ız lı b i r iyi geceler vedalaşmasın­
kenceler çocuk oyunu gibi kalmıştı. dan sonra h e m e n a y r ılm a y ı ü m i t e d e rk e n Ben, m ükem ­
Şu anda hissettiği şey temel b e sle n m e ve c in s e llik ihti­ mel b e y e fe n d iy i o y n a y ı p o n u ikinci kattaki dairesine kadar
yaçlarının çok ötesindeydi. Son b e s le n m e s in d e n b u yana geçirmeye k a ra rlı g ö z ü k ü y o r d u . İkisi ağır ağır eski ahşap
sadece on altı saat geçmişti ama sanki o n altı g ü n d ü r bes­ m e rd iv e n le rd e n ç ı k a r k e n Tess, B e n in ayak seslerinin yan­
lenm em iş gibi Tess’e susamış h issed iy o rd u . K ısa b i r süre kılanmasını a r k a s ı n d a n d u y u y o r d u . 2-F num aralı dairenin
önce iki kadınla birlikte o lm u ştu fakat şu a n d a t e k arzu önünde d u r d u l a r . T ess ç a n ta s ın ı açarak anahtarı aramaya
ettiği şey, Tess in en derin noktalarına k a d a r g ir m e k ti. başladı.
Kafasını h em e n toplaması g erek iy o rd u . B u g e c e yap- Ben T ess’in a r k a s ı n d a n u s u lc a , Söyledim mi bilmi
ması gereken bir görevi o ld u ğ u n u hala u n u t m a m ı ş t ı . Libi­ yorum a m a b u g e c e g e r ç e k t e n ç o k güzel gözüküyorsa
d o s u n u n öfkeli çağrılarından ziyade, o d a k la n m a s ı gereken Tess,” dedi.
şeyler o ld u ğ u n u biliyordu. Tess g ö z le r in i k a p a d ı. O n u n l a sergiye gittigi için e
ini siyah deri ceketinin cebine so k a ra k c e p te le f o n u - ni suçlu h i s s e d i y o r d u . Ö z e l l i k l e d e orada tanıştığı
n u ç,kardı ve karargâhın nu m arasın , tuşlad,.
arasında g e ç e n l e r a k lın a g e ld ik ç e ...
106 107
, dıv£ düşündü. Adamın ismi zih nin den siyah yü. TeSs olayların aldığı h alden dolayı kendini berbat iv
Dante, d \y • * f/^11 sederek a rk a sın d a n gitti. “B en, lütfen böyle gnm e. Biraz
mu 5a c ık b ir k a d ' l c g i b i g s Ç V d , v e a n a h t a r ı in i,,,
içeri gel, k o n u ş a lım .
ı T - V ^ b u rece beni davet ettiğin için çok teşekkür ede. Ben cevap bile v e rm e d i. Sadece ona uzun bir süre bak
f i l e d e n ayarlaman çok düşüncel, b ır davran,,. oktan sonra, arkasını d ö n d ü ve m erdivenlerden indi. Bir-
rirıı Bc kaç saniye s o n ra a p a r tm a n ın kapısının çarptığım duydu
ti* Tess dairesine g ire re k kapıyı kılıtledu Sonra pencereye
_ D airenin k a p ,. açıhrken Tess, B e n ’m p a r m a k l a n ^
\ usulca saçlarında dolaşmaya başladığını hissetti. Tess- doğru g id erek B e n ’in k a m y o n e tin e atlayıp hızla uzaklaş­

[ Tess’in amacı ona iyi geceler dileyip bu g e c e n in , b ir çift masını izledi.

olarak gittikler, son davet old uğunu söylem ekti. A n c a k ar-


D ante g ü n e ş g ö z lü k le r in in arkasından, diskonun döne­
! kasım döner dönmez, Ben ateşli bir ö p ü c ü k le dudaklarım
rek yanıp s ö n e n ışık la rın ın altında dans eden insan kala­
onun dudaklarına yapıştırmıştı.
balığına baktı. C h a s e ’i b a rın a k ta n birkaç saat önce almıştı
Tess o kadar şaşırmış ve kendini o kadar ani ç e k m iş ti ki
ve bu süre iç in d e y a ln ız c a b ir tane Issız görmüşlerdi. O da
tepkisini ayarlayamadı. Adamın gözlerindeki in c in m iş ba­
evsizlerin a ra s ın d a b e s le n e c e k b irin i arayan ince yapılı bir
kışı fark etmişti. Başını sallayıp elini kaldırarak d u d a k la rı­
vampirdi. D a n t e H a r v a r d 'a tita n y u m mucizesine dair hızlı
na götürürken karşısındaki adamın g ö zle rin d ek i kızgınlığı
bir ders v e r m iş , k u r ş u n Issız’ın b o z u lm u ş kan dolaşımına
görebiliyordu.
girdiği anda, adi y ara tığ ı nasıl h e m e n toza çevirdiğini gös­
“Ben özür dilerim, ben... yap am am ...”
Ben derin bir nefes alarak parm aklarını sarı saçlarının termişti.
Ama n e y a z ık ki D a n t e hâlâ d ah a yakın ve daha sert bir
arasından geçirdi. “Hayır boş ver. B e n im h a t a m .”
dövüş a rz u s u y la y a n ı y o r d u . O geceki devriyeleri bitmeden
"Ben yalnızca...” Tess doğru kelim eleri a r ıy o r d u . “Buna
kana ve to za b u l a n m a k , y e n i ç ü r ü k le r kazanm ak istiyordu.
devam edemeyiz, biliyorsun değil m i? A rk ad aş k a lm a k is­
tiyorum ama böyle- ” Bu gece işleri b a t ı r ıp a ra p saçına çevirmişti, belki de iyice
bir ayar ç e k ilm e y e ih tiy a c ı vardı.
Boş ver dedim Tess.” Sesi sertti. “Bana nasıl hissettiği­
D iğer ta ra fta n H a r v a r d , g ü ze l b ir banyo için her şeyi
ni söylemiştin zaten. Sanırım ben biraz yavaş a n l ı y o r u m .”
yapmaya h a z ır g ö z ü k ü y o r d u . D a n te , belki de s o ğ u k ve
Hayır, benim hatam Ben. Seninle b u gece ç ık m a m a ­
lıydım. Sana yanlış bir mesaj- ” sağlam b ir d u ş a ih tiy a c ı v ar diye d ü ş ü n d ü , çünkü barınak
vam pirinin u z u n sarı saçlı b i r dişiye nasıl baktığım tark et
<<AA^Cn / Cr^ 'n k 'r Şekilde g ü lü m s e y e re k s ö z ü n ü kesti.
mişti. D işi sarı i p e k sa ç la rın ı o m z u n a h er s a v u r d u ğ u n d a ,
Mesaj falan a ld ığ m yok. N e y se g itm e m g e re k iy o r. Bilir­
sin işte yapılacak işler, gidilecek yerler. kaskatı k e s iliy o r d u . H a r v a r d g ü ze l kadını aç gözlerle iz
liyor, e n u f a k h a r e k e t i n i b ile tak ip ediyor ve her an onu
Arkasın, d ö n ere k m erd.venlere d o ğ r u ile r le m e y e başla-
108 üzerine a tılm a y a h a z ı r gibi d u r u y o r d u . 9
liha vampirin bakışlarını fark etmişti; Dante d a h a c ü m l e s i n , tam am lay am a d an ne gördüğünü
Genç kadın g başka dünyalara ait yaratıklar larmŞ11' ^ m a anC*a o rta llk savaS b a n ın a döndü
insanoğlunun sim , , k tcpki v e rm e eğiü, 3,1 Vampirlerden b ir tanesi, içinde bir şey tuttuğu elin, yü-
üne doğru g ö tü r d ü ve hızlıca içine doğru çekti. Başını
art î - b ir^
kıvırarak om zunun «zerinden, H a rv a rd ’a karı
Z ^uzlarından geriye d o ğ r u atarak ciğerlerinden gelen de-
•n bir sesle k ü k r e d i.
gözleriyle dave.kar bakışlar atmaya başlamıştı.
fl Chase, “K ızıl!” d iy e h ırla d ı a m a D a n te de o kadarını an-
6 “Şam lısın Harvard. G ö r ü n ü ş e g ö re o d a s e n . k e s . y o , -
C h a se kaşların, çam . Arkadaşlarından ayrılarak d ı k k a t çek­ larmŞtt zaten.
Genç b a r ın a k v a m p i r i kafasını in d irip yine kükrediğin­
m e k için ö n le rin d e n geçen sarışını g ö r m e z d e n g e ld i.
de bu kez u z a m ı ş d iş le ri ve alev alev yanan amber renk­
“İstediğim dişi değil o.
li gözleri g ö r ü n ü y o r d u . İn s a n la r bağırm aya başladı. Ufak
D an te, “İstiy o rm u ş gibi g ö r ü n ü y o r d u n , d i y e r e k g ü ld ü .
rup kaosla d a ğ ıld ı a m a d iş ile r d e n biri kaçabilecek kadar
“N e o, yoksa siz b arın ak v a m p irle ri ateşli v e is te k li kızlara
hızlı değildi. V a m p i r u z a n a r a k ü z e r in e atıldı ve yere yatır­
karşı duyarsız m ısın ız ? ”
dığı d işin in ü z e r i n e g eç ti. G e n ç v a m p ir ani bir susuzluğa
“T ü r ü m ü n bazı ö r n e k le r in in a k sin e , b e n ifla h o lm a z
kapılmıştı. K e s k i n d iş le r i av ını yakalam anın heyecanıyla
bir hayvan gibi hissettiğim her d ü r tü n ü n p e ş in d e n gitm e­
daha da u z u y o r d u .
yi alçaltıcı buluyorum. Bir iç disiplin seviyesini korum aya
İki y ü z k a d a r k işi, ç o k k a n lı, şiddetli - ve kamuya açık -
çalışıyorum.”
bir v am p ir b e s l e n m e s i n e ş a h it o l m a k üzereydi.
Dante huzursuz biçimde ajanın söylediği şeylerin doğ­
D a n te v e C h a s e k a la b a lık d a n s pistini insanların göre­
ru olduğunu kabul etti. “Birkaç saat ö nce h an g i c e h e n ­
meyeceği b i r h ı z l a g e ç tile r. K u l ü b ü n köşesindeki karma­
nemdeydin aşk doktoru?”
şaya u la ş tık la r ın d a , D a n t e e l i n d e etrafa dökülm üş Kızıl
“Pardon?” Chase şaşırmış halde ona b ak ıy o rd u .
şişesini t u t a n a d a m a b i r a n b a k tı. D e h ş e tte n ağzı açık kalan
“Boş ver.”
adam, fırla y a ra k k u l ü b ü n a rk a k a p ıs ın d a n kaçtı.
Dante mekânın diğer ucuna baktı. İn san la rın arasın­
la ufak bir grup barınak vampiri vardı. B u n la r g e n ç sivil Lanet o ls u n .

'ampirlerdi ve ilgileri, ‘beni becer’ sinyalleri g ö n d e r e n di­ Dante b u h e rifi ta n ıy o r d u .


İsmini b i l m i y o r d u a m a a d a m ın yüzünü tanımışt
llerden çok gürültücü kalabalığın ortasında d o la şan satıcı
Onu daha b irk a ç saat ö n c e sanat m üzesinde görmüş
alıklı bir adamın üzerindeydi. A dam v a m p ir d e değildi.
D ante C hase’e, “Şu köşede bir haltlar d ö n ü y o r ,” dedi. Tess’le.

Sanırım parti hediyeleri dağıtılmaya başladı. H a d i gidip Kızıl satıcısı T e ss’in e r k e k arkadaşıydı.
unları- ”

110
. aneisini d a h a ç o k is te d iğ in e karar verem iyorm uş &bl
P'r .allayıP d u r d u ; açık b ü f e in san lar m ı yoksa yemeğini
b*§ınl vatTlp ı r d e n b i r p a rç a m ı?
bölen e n y a k ı n d a k i in s a n a d o ğ r u sıçradı,
d e r ü z g â r g ib i o n u n ü z e r in e atıldı.
K u lü b ü n ark a k o r i d o r u n a alt alta ü s t üste yuvarlandılar
ya s e rtç e ç a r p a r a k a rk a d a k i sokağa çıktılar. Dışarıda
VC J y o k t u , n e C h a s e n e d e T ess’in torbacı sevgilisi... hiç
kltllSL, Y alnızca k a r a n l ı k , ısla k k a ld ır ım ve içinde bir hafta-
b ö l ü m 11
nTcöp ° lan b ü y ü k b , r ç ö p k u t u s u v a r d ’'
Kızılın e t k i s i n d e k i v a m p i r g arip hareketlerle saldırmaya
sırmaya ç a l ış ır k e n D a n t e , k u l ü b ü n arka kapısına zihin­
C hase’e, “Peşinden git!” diye bağırdı.
d i bir e m i r g ö n d e r e r e k ç a r p ıp k a p a n m a s ın ı ve kilitlenme­
D an te’nin asıl istediği, kaçan a d a m ın ü z e r i n e atılıp adı
sini sağladı- B ö y l e c e k a v g a y ı s e y r e tm e y e çalışan meraklıları
herit daha ayağını dışarıdaki k aldırım a b a s a m a d a n parçala­
ra ayırmak olsa da k u lü p te h a lle tm e si g e r e k e n d a h a b ü y ü k devre dışı bırak tı.
Genç b a r ın a k v a m p i r i ç ıld ırm ış gibi dövüşüyor, sıçrı-
bir problem vardı. D ante, hâlâ çığlıklar atan a v ı n ı n ü z e rin e
kapaklanmış barınak v a m p irin in sırtın a atla y a ra k kızdan or tekm e a tıy o r v e o r a d a n oraya savruluyordu. Damar­

ayırdı. G enç vam piri savurarak e n y ak ın d u v a r a fırlattı ve dan bir şişe s a f a d r e n a l i n iğ n esi yem iş gibi dövüşüyordu.

tekrar üzerine atılm ak için eğ ilerek p o z is y o n aldı. Dante k o l u n u n ü z e r i n d e b i r y a n m a hissettiğinde, öfkeyle

D eh şet içinde olan dişiye, “Ç ı k b u r a d a n ! ” d iy e bağırdı. çocuğun ö n d i ş l e r i n i n d e r is in e sapladığını fark etti.


Kız şoktaydı ve hareket e d e m iy o r d u . H e r şey i n s a n a k im ın Dante iç in d e b u l u n d u ğ u d u r u m karşısında göstermeye
idrak edem eyeceği b ir hızla o lm u ş tu . D a n t e s ö z l e r i n i n kı­ çalıştığı so n s a b ır k ır ın tı la r ın ı d a kaybettiğim hissetti. Ko­
zın kulağına anlam sız h o m u r t u l a r o la ra k g e ld iğ in i b iliy o r ­ luna asılmış g e n ç v a m p i r i e n s e s in d e n kavrayarak üzerin­
du. “Lanet olsun! Ç ık git, h e m e n ! ” den fırlattı. Y e n iy e tm e v a m p i r b ü y ü k çöp kutusunun çe ı
D a n te kızın e m irle rin e u y u p u y m a d ığ ın ı g ö r m e k için köşesine ç a rp tı, k o lla r ı v e b acakları ayrık halde kaldırıma
beklem edi.
yığıldı. . ..n ı
Kızıl ın etkisindeki g en ç v a m p ir h ırla y a ra k y e r d e n k a lk ­ D ante o n a d o ğ r u ile rle d i. A m b e r renkli gözleri ö y
tı. Elleri birer pen çey e d ö n ü ş m ü ş t ü . A ğzı açık tı v e u z u n parlıyordu. K e n d i d i ş l e r i n i n d e kavgaya karşı tızr' c
d işlerin d en d am lay an p e m b e b ir k ö p ü k d u d a k l a r ı n ı n k e ­ tepki o larak u z a d ı ğ ı n ı b ili y o r d u .
n a rın d a n akıyordu. G ö z b e b e k le ri in c e c ik o l m u ş v e u z a ­ “Ayağa k a l k , ” d e d i g e n ç v a m p i r e , sen i tu tu p
m ıştı. G o z b e b e k le rin i sap san b ir alev ç e v r e l e m i ş t i. V a m -
dan ayağa k a l k p i s l i k ! ”
bu v a m p h i Issıza d ö n ü ş tü r e c e k kadar susuzluk ver­
, ,w eclrneye çalışırken hırlıyordu. il* Bu g e n d ö n ü ş ü o lm a y a n değişim in delili, Dante’nin
Genç vampir en , „ cebinden bir bıçak Çl. niiS«- D kestiği e tin ü z e rin d e k i asit yanığıydı,
Ayağa kalktı ve kot paıı ^ fildi§1 kabzasj
d a l a ş m a hızlı etki gösteriyordu; vampirin eli şim .
K a k u . B a b - " , n ale. k u tu su n d a n a.ırd ığ , blt n ç ü rü y ü p ç ö z ü lm e y e başlamıştı. Issızın kolunda
lemeye başlayan k ırm ız ı izler, zehrin kan dolaşımına
P^ r 5* t ü z T e t o d e k i y l e " e Halt etm eyi d ü ş ü n ü y o r . '^diğirh g ö ste riy o rd u . Birkaç dakika içinde, vampirden
Dante.
ki’- diye sorarken sogukfc.nl. bir ravtrla malebranche gİr valmzca p ö rsü m ü ş et ve kemikler kalacaktı. Berbat
sun pe eerıyc y
O,çağım tanından ç e k t i . Karanlıkta bile tita n y u m u çlu pat.
. ş e k liy d i*
lak çelik sıva gümüş gibi parlıyordu. Dante g ö z le rin d e v ah şi b ir bakışla ö n ü n d e yatan Issıza,
Genç barınak vampiri özel yapım hançer, sü z d ü k ten
“Ü zgün üm ev la t,” d e d i.
sonra, hırlayarak bıçağın, dikkatsizce D a n te 'y e salladı. Bir m e r h a m e t hissiyle e lin d e k i bıçağı çevirerek karşı­
“Aptallık erme çocuk. Şu anda şeyinin cesaretle dikil-
ndaki v a m p irin b o ğ a z ın ı ani b ir darbeyle kesti.
mesıi sadece aldığın uyuşturucudan kaynaklanıyor. Bıçağı S* “Tanrı aşkına! H a y ır! D u r ! ” C h a s e ’in sesi koşarken as­
bırak, ifadeni alayım ve sana nasıl yardım edebileceğim izi
faltta y ankılanan ayak s e s le rim bastırmıştı. “N e yaptığını
bulalım.”
sanıyorsun sen .
Çocuk Dante’nin dediklerini d u y u y o r olsa da sanki
Issızın cansız v ü c u d u y e re d ü ş tü ğ ü anda Dante’nin ya­
yabancı bir dili dinliyor gibiydi. H iç b ir şey a n la m ıy o rd u .
nına ulaşmıştı. Ç ü r ü m e ç o k hızlı ve korkunçtu. Chase çü­
Vampirin parlak sarı gözleri tam am en sabit ve tepkisizdi.
rümeyi iz le rk e n d e h ş e t l e geri çekilm işti.
Dişlerini meydana çıkaracak kadar açılmış a ğ z ın d a n hırıl­
“O bir- ” D a n t e a ja n ın se sin in sanki boğuluyorm uş gibi
tıyla nefes alıp veriyordu. Yoğun p e m b e b ir t ü k ü r ü k ağ­
kalınlaştığını fa rk e tm iş ti.
zının kenarında birikmişti. Kuduz gibi, t a m a m e n aklını
“Seni adi h erif! A z ö n c e ö l d ü r d ü ğ ü n bir barınak siviliy­
kaybetmiş gibi görünüyordu.
Tekrar hırladı ve elindeki bıçakla D a n t e ’n in ü zerin e di. Lanet olası b i r ç o c u k t u d a h a -
Dante b ıç a ğ ın ı t e m i z l e y i p k ın ın a soktuktan sonra kal­
atıldı. Bıçağın ucu ona doğru gelirken D a n te o n u çevir­
çasına y erleştird i v e sa k in b i r sesle, Hayır, dedi, be
m ek için kendi bıçağını savurdu ve tita n y u m u ç lu çelik
bıçakla genç vampirin elinin üst kısm ını kesti. ö ld ü rd ü ğ ü m şey Issız d ı. A r tık m a s u m sivil bir çocu

Barınak vampiri acıyla hırladı ancak sesi u z a y ıp giden, ğildi. Kızıl o n u d ö n ü ş t ü r m ü ş t ü C h a se . Kendin ba .
ağlak bir cızırtı gibiydi. Sokakta Issızd an g eriy e yalnızca bir toz yığın* §

D ante, Lanet o lsu n ,” diye m ırıldandı. Issızları avladığı tı. İnce tozlar e se n h a fif rüzgârla kaldırıma savruluyor u.

onca seneden sonra artık bu sesi ço k iyi ta n ıy o r d u . Chase eğilerek sa h ib in d e n geriye kalanlar arasın

Kızıl bağımlısı kurtarılamayacak b ir n o k ta y a geçm işti- küt bıçağı y erd en aldı.


11
ü z e rin d e k i e lle n titre m e k te y d i A v u ç içlerı
" Dante delice stradaki.m. o o l m a m ı um arak, ‘ Sat,e, nc,
y Kalbı g o g u s k a f e s i m d e l e c e k g ,b ,
is.k la m o l m u ş t u . "
5 a , Soluk alış verişim b ir tü rlü düzeltetnemişti
^ a a f ‘ Benden k urtuldu B uradan bir iki
V0fC*
Lanet 1 ^
olsun.
,„kak asalda irini kaybetti m. O n u yakaladtgtm, sa„d ,m
Kulüpte olanlar n e halttı öyle?
I ama bir restorana doğru koşuyordu en son ve ben... 0nu
l u doz falandı h e rh a ld e , öyle olmalıydı. Kız,İh içine
I kaybettim" ktiği anda n ö b e te g ire n ç o c u k düzenli bir müşteriydi
i “Tamam, boş ver.” D ante’nın adamı b u lm a k ta n yana
f endişesi yoktu. Tess’i izlemesi yeterliydi, er ya da geç erkek
Ren son birkaç hafta için d e o n a e n az beş-altı kez satış yap_
tı. O rta şiddetli b ir uyarıcı olan ilacı aylardır üretiyor
• arkadaşı ortaya çıkardı. Bu adamı haklamak için sabırsız­
landığını kabul etmeliydi. ledağıtıyo r d u - Ya z d a n b e ri ‘ am a h M x ® kadarıyla, şu ana
Barınak ajanı D ante’nin elindeki bıçaklara bakarak küf­ kadar böyle b ir şey h iç o lm a m ıştı.

retti. “Ö ldürdüğün o çocuk... o Issız ...” diye düzeltti, Lanet olası b ir aşırı d o z vakası olmalıydı
“Benim topluluğumdandı. Lanet olsun, iyi bir aileden ge­ gen k a m y o n e tin i eski b ir a m b a rın arkasındaki yola çek­
len iyi bir çocuktu. Lanet olsun! O ğullarına n e le r o ld u ğ u ­ ti Farları s ö n d ü r e r e k , m o t o r çalışır halde oturmaya başla­
nu onlara nasıl açıklayacağım?” dı.
Dante ne söyleyeceğini bilmiyordu. Ç o c u ğ u ö l d ü r d ü ­ Kulüpten k a ç tığ ın d a , birisi p eşin e takılmış ve onu takıp
ğü için özür dileyemezdi. Bu bir savaştı. Soylu b ir vam pir etmişti. K u lü p te d e b i r ara karşılaştığı ve belli ki onu satış
Issıza dönüştüğünde - ister Kızıl kullanarak o ls u n , ister yaparken g ö re n iri yarı iki a d a m d a n biriydi. Sivil polis ola­
bütün Soyluların içinde var olan zayıflığa y e n ik düşerek bilirlerdi, h atta ö zel n a r k o t i k b ir im in d e n olabilirlerdi ama
olsun - geri dönüş olmazdı. İyileşme u m u d u y o k tu . İkinci hem güneş g ö z l ü k l ü siy ah saçlı olan adam h em de ken­
şans yoktu. Dante, H arv ard ’ın bu görevde n e k ad ar süre dinin peşine d ü ş e n ay n ı o r a n d a h u z u rs u z edici arkadaşı,
birlikle çalışacağını bilm iyordu am a en azın d an , bunları önce v u ru p s o n r a s o r a n tip le re benziyorlardı.
m ü m k ü n olduğunca çabuk kabul etm esi g e re k iy o rd u . Elbette B e n ’in b e k le y ip nasıl insanlar olduklarını öğ­
Dante asık suratlı ajanın o m z u n a vurarak, “H a d i, b u ­ renmeye niyeti y o k t u . K u l ü p t e n hızla çıkmış, takipçisine
radaki işimiz bitti. Herkesi k u rta rm a n m ü m k ü n değil,” izini k a y b e ttiren e k a d a r ç e v re sokaklarda zikzaklar çizmiş,
dedi.
adamı n ih a y e t e k t i ğ i n d e ise geri d ö n e r e k Dodge u ile sı-
vışmıştı.
Ben Sullivan, Boston şehir ışıkları dikiz a y n a sın d a uzak Kulüpte o lan lar hâlâ zih n in d e karmakarışık dönüp du­
ır parıltı halını alana kadar ayağım gazdan ç e k m e d i. Bir
ruyordu. O la n la ra in a n a m ıy o rd u . H e r şey çok hızlı ol
num aralı otobana saparak R evere’e d ö n d ü , aracı n e h ir muştu. Ç o c u k Kızıl’d an bayağı b ü y ü k bir fırt çekmişti. İlaç
yısın a geniş yollardan birinde ilerliy o rd u . D ıre k s i-
sistemine g ird iğ in d e, v ü c u d u n d a meydana gelen spazmla
116
Ben a n a h ta r , ç e v i r e r e k k o n ta ğ ı kapadı. Kam yonetin
I 1 • A, Rir saniye sonra deli gibi k ü k r e m eye J o r u s u s a r k e n fe lç g e ç ir m iş g lb l hıssiz w »
SZSŞZJ- « t p r i n a y a d e v a m e tti. H a c ın ın f o r m ü l ü n ü k ontrol etm e-
e ere k ıy o rd u - B e lk i s o n k a r ış ım d a b ir s o ru n vardı belki
H e r şey bir keşmekeşe d ö n ü ş m ü ş tü
f rkında o l m a d a n k a z a r a b ı r şe y le ri d eğiştirm işti. Belki de
Sonraki bir iki dakika içinde yaşananlar, Bcıı ın z ih n in ­
k b ir ç e ş it a l e r j i k r e a k s i y o n v e rm iş ti.
de anlık görüntüler şeklinde yanıp s ö n ü y o r d u . Baz, gö­
Ç° Tabii- Z a t e n a l e r j i k r e a k s iy o n la r , gay et n o rm a l görünüş­
rüntüler net, bazıları ise panik n e d e n iy le b elirsizd i. A m a
lü yirm i y a ş ın d a ç o c u k l a r ı h e r z a m a n k an a susam ış vam ­
em in olduğu bir şey vardı...
pirlere ç e v ir ir d i.
pr Çocuğun lanet olası dişleri u za m ıştı.
Ben, “T a n r ı a ş k ı n a , ” d iy e h ır la y a r a k k a m y o n e tte n indi
f* Sivri uçlu u z u n dişleri saklamak g ü ç tü . G e r ç i çocuk,
ve gergin a d ı m l a r l a ç a k ıl y o l d a k o ş tu r m a y a başladı.
ağzını sonuna kadar açıp insanın kanını d o n d u r a n şekilde
Eski b in a y a v a r d ı v e k a p ıd a k i b ü y ü k asm a kilide anahtarı
ulurken veya yanındaki kızı kaparken d işle rin i saklamaya
so k tu . Kilit m e t a l i k b i r sesle d ö n d ü k t e n sonra kapı menteşe
falan çalışmıyordu.
gıcırtılarıyla açıld ı v e ö z e l la b o ra tu v a rın a girdi. Dışarıdan
K ız ın boğazını dişleriyle ko p a rm a k ister g ib iy d i.
berbat g ö r ü n ü y o r d u fa k a t k ö h n e binayı ve önceden kâğıt
Ve gözleri. Tanrı aşkına açık a m b e r r e n g i n e d ö n ü ş ü p
fabrikası o la r a k k u l l a n ı l d ı ğ ı n ı a n ım s a ta n birkaç makineyi
parlamaya başlamışlardı. G özleri sanki k a fa ta sın ın içinde
saymazsanız, m e k â n o l d u k ç a sev im liy d i. T ü m bunlar kim
alev varmış gibi kıvılcım saçıyordu. Ç o c u k sa n k i dünya
dışı bir yaratığa d ö n m ü ş tü . olduğunu b i l m e d i ğ i z e n g i n p a t r o n u tarafından sağlanmış­

Ben ne g ö rd ü ğ ü n ü biliyordu am a h iç b ir a n l a m ı yoktu. tı. Adam, B e n ’in s a h i p o l d u ğ u k im y a yeteneğini Kızıl diye

N e bu dünyada, ne bildiği bir bilim d a lın d a , n e d e yaşadığı bilinen k ır m ız ı t o z a o d a k l a m a s ı n ı istem işti.

gerçeklikte görd ü k lerin in bir an lam ı y o k tu . B en’in ofisi, ç e l i k h a la tla r la 3 .5 m e tr e yüksekliğe kurul­

Açıkçası bildiği m antıklı ve d o ğ r u olan h e r şey, ş a h it ol­ muş geniş b i r o d a n ı n a rk a s ıııd a y d ı. O fis in içindeki paslan­
d u k ların ın im kânsız olm asını g e re k tiriy o rd u . maz m a s a n ın ü z e r i n d e , g e n i ş d am acan alar, m in ik ocaklar,
A ncak şu anda iliklerine kadar hissettiği k o r k u n u n ya bir havan ve t o k m a ğ ı , h a s s a s b i r dijital tartı vardı, içinde
da ürettiği zararsız m in ik ilacın böyle y o ld a n ç ık m a s ın ın çeşitli b i l e ş e n l e r i n o l d u ğ u m e t a l k u tu la rla dolu, bölmeli
verdiği d eh şetin de m antıkla açıklanır tarafı y o k t u . B ir aşırı bir d u v ar b u l u n u y o r d u . K u t u l a r s e r o to n in arttırıcılar, kas
d o z olayı yeterince k ö tü y d ü fakat b ir d e t o p l u m iç in d e ol­ gevşeticiler v e d i ğ e r b i r s ü r ü u y a ra n la doluydu. Bunla
m ası ve kendi de m ek â n d ay k en o lm ası, o la n a b i t e n e iyice n b u lm ak , u z u n s ü r e s e k t ö r d e çalışm ış ve kendine iyilik
tu z b ib e r ek iyordu. Kolaylıkla teşhis e d ile b ilir d i. A m a kı­ borcu o la n b i r s ü r ü b a ğ l a n t ı s a h ib i eski b ir kimyacı için hiç
zılın o ç o c u k ü z e rin d e yarattığı in a n ılm a z e tk i, ç o c u ğ u bir de zor d e ğ ild i.
canavara d ö n ü ş tü r m e s i kesinlikle in a n ılm a z d ı. U y u ş t u r u c u sa tıc ıs ı o l a r a k b a ş la m a m ış tı k a m <-1'ine
*19
•• n iü ^ tü . U t a h artlSl ve ^ sıt' anma duygu?ısunun
ra su rn tt m ü d ü r ü o larak çal,s. verd'^*n *^ b ' u f a k etk ileri d e vardı.
jZalmaS1 & 1 lZ\, , \ ı cettk
K li y
y daJ p
J cal »n1 a
ammaa. etkisini uaynı
j . u hızla
i u l i û kaybe-
ısaiyuc-
in ,b * k okimya * * son v cBkat
r ıld iS firmanm
;:d c ’ yasa dtes,
'5' lOzil
r j z i l Ç° 11 yVaki
a k l aasık
ş ı k b i r saat so n ra etkisi yok oluyordu. oluyordu,
z m e t i k firmasmdala!

den bir llaf .. e iiaç o k a d a r zararsız ve m asum du ki ya-


bir iste ^ şahi. o ld u ğ u hayvan ışkencesu
labotatuvarlannda yt« ; kovulmas,nm gerçek sebeb, llatta Ben e g ° ^ ^ n d a aldığı y ü k lü ödemelere anlam

ne şiddetle ta s * Ç'k™
ne §ı« k o m ls u n d a elin, k o l u n u bag. Pım VC ^ d u
verem 'y °ra : la rd a n s o n r a , ö d e m e le rin birden - ve haklı
de buy
l,y0rdU' , , , ve kötü m uam ele g ö rm ü ş h a y v a n la n top- K d e c e ğ in i t a h m i n edebiliyordu,
Terk e d ilm iş ve kor etklll o lam ay a cak kadar olarak ' k es' ? r ü § ü p gece k u l ü p te şahit olduğu korkunç
patronuy a % ^ A d a m ı n ilacın sebep olduğu soru-
lamaya başladı. Yasal " o n h n çalm a y a başladı. O
karmaşık o ld u ğ u n u a faa|iyetlere ve u y u ştu ru c u olayı ona aktar . . _ r d u E lb e tte Kızıl’ın h e m e n piyasadan
, bilmesi g e re k ıy o •
noktadan s o n r a , ^ ^ ^ ^ ^ , nu
i l m e s i n i istey e cek ti.
üretmeye geçiş, > , -f v e r icı ilaç teda- çe
Sonuçta gönüllü o b . * £ £ £ £ o p e r a s y o n la r. ıçın
rik etmek suç m u y d u m n k u merak)ıs] ^
fona ihtiyacı vardı U ' M b i n n d e n ya da

0 h a ,d e nede"

o n u n hakıs a ç ıs ın d a n görm eyi

başaramamıştı. Yaptığ, şeyi öğrendiği a n d a o n d a n Y S


tı. Ben üretim ve dağıtım a son vereceğin e y e m i
- sadece o n u n için - gerçekten de so n v e r m i ş t i . T a b u şu
anda patronu olan adam ın aracısı, geçen y az e l i n d e b u y u r
m iktarda nakit parayla kapısını çalana k ad a r.
İlk zamanlarda B en a d a m ın özellikle K ız ıl’ın ü z e r in ­
de d urm asını anlamamıştı. Yani ad a m E xctasy v ey a G t
ü retim i ve dağıtımı ü ze rin d e d u rsay d ı a n la rd ı a m a Kızıl -
B e n ’in kendi tarifi - ürettiği e n h a fif ilaçlard an b iriy d i. Ben
özellikle kendi ü zerin d e de yaptığı d e n e m e l e r d e , ilacın ka
feinli bir enerji içeceğinden yalnızca b ir a z c ık fazla enerji

120
her neyse güzel Soy Eşi karargâha gelmeden önce
T n l a y * » f i » y a t a o lan Lucan dahil hepsini g a , /
/y o r d u . Savaşçı t.p k , b . r kod, yav rusunu okşar g,bi, şcf.

Z \ c SOY E *inin T
u “ " 'T a SaÇİanm ok$“ yordu
“ inin kan bağryla b .rle ş ıp eş olduklar, b.rkaç lydlr bu
,ldık bir tablo h a lin e gelm işti.
3 ' Lucan b u k ad ın a c id d e n bağlıydı ve b u n u belli etmek
k o n u s u n d a b ir kaygısı y o k tu .

BÖLÜM 12 Yemek o d asın d ak i d iğ e r çift olan G ideon ve Savannah


aa birbirlerine d u y d u k la r ı aşkla bulutların üzerinde gibi
gözüküyorlardı. B u b e r a b e r o ld ukları otuz küsur yıldır
Dante, karargâh binasının caddeyi g ö re n katlarındaki Dante’nin p ek s o r g u la m a d ığ ı am a şu ana kadar da gerçek­
şık yemek odasından gelen sohbet seslerine d o ğ r u ilerledi
ten pek fark e tm e d iğ i b i r şeydi. M asada beraber oturan Gı-
O ve Chase gece kulübündeki olayları k o n tro l altına alıp
deon ve eşi el ele t u tu ş m u ş l a r d ı . Savaşçı, eşinin uzun ince
başka problem var mı diye çevreyi kolaçan e ttik te n sonra,
parmaklarının k r e m k a h v e te n in i okşuyordu. Savannah’m
henüz konağa gelmişlerdi. C hase şu anda alt kattaki teknik
koyu kahve gözleri e r k e ğ in e b a k a rk e n yumuşuyor, o anda
laboratuvardan barınak bilgisayarına b ağ lan m ış, gecenin
başb hiçbir y e r d e o lm a y ı te rc ih etm eyeceğini ifade eden
raporunu yazıyordu.
bir m utlulukla d o l u y o r d u .
D a n te’nin de kendi ra p o ru n u v erm esi gerekiyordu.
Birine kan bağıyla bağlı o lm a k acaba nasıl bir şey, diye
Ama vereceği rapor karşısında, Savaşçıların ü r k ü t ü c ü lide­
merak etti D a n te .
rinden aferin almayacağından em in d i.
Kendini ç o k u z u n y ılla r d ır m a h r u m bıraktığı şey bu
Lucan ı m u m ışığıyla aydınlatılm ış odadaki şık masanın
muydu?
başında o tururk en gördü. Savaşçı sanki d a h a y en i devri-
Bu hislere b i r d e n b i r e , o rta d a hiçb ir şey yokken kapıl­
yeden d ö n m ü ş gibi dövüş kıyafetleri içindeydi. Siyah deri
mıştı. G erçek a şk ın nasıl b i r şey o ld u ğ u n u unutmuştu,
ceketinin altından bir dizi silah g ö r ü n ü y o r, etkileyici İlk
durup böyle b ir m a n z a r a y ı fark etm ey eli çok uzun zaman
Nesil vam pire norm ald e çevreye y ay d ığ ın d an d a h a tehli­
geçmişti. A n n e v e b ab a sı b ir b ir le r in e çok güçlü bir bağla
keli ve otoriter bir hava kazandırıyordu.
bağlıydılar. O n l a r D a n t e için d o k u n u l m a z ve ulaşılmaz bir
oy Eşi bu sert g ö r ü n ü m d e n p ek e tk ile n m iş e b en zem i-
örnek teşkil e d iy o r la r d ı. O n l a r ı n k i gibi bir şeyi yaşamayı
y u. Gabrielle Lucan ın kucağına o t u r m u ş , başını sev­
hayal bile e d e m e z d i . D a h a d o ğ r u s u hayal etmeye cesaret
giyle savaşçının o m z u n a yaslamışt, ve m a s a n ın karşısında
dem ezdi. Ö l ü m g e lip b i r a n d a h e r şeyi yerle bir edecek-
otu ran G ıd eo n ve eşi Savannah ile k o n u ş u y o r d u . Anlattı-
^cn neden b ö y le b i r şey hayal e tsin d i ki? Ö lü m anne
113
. ıdcn alabildim a m a ç o c u k cid d e n kötü durumdayd.
babasını ayını,.şt.- Öyle bir ac, yaşam ak ya da kar§ISlnd^ ! ^ lün ö n ü n d e b i r d e n d ö n ü ş tü . O n u mekândan ç,ka-
ne yaşatmak istemiyordu. GÖZlî‘ dar h er şeyiyle b i r Issıza d ö n ü ş m ü ş tü . Kulübün ar
, Dante yemek odasındaki ıkı çifte baktı. Aralarında^
ran3 ' kerek İşını b i t i r d i m . ”
! yoğun y a k ın lık duygusuyla, sergiledikleri rah a t aile tavr,^
^ e ka§ları a rtlk Çat,lm ı§ o lan G a brielle, “N e kadar
| la şaşkına dönmüştü. Yaydıkları enerji o kadar kuvvetliyi
IllC° ” dedi.
k, arkasın, dönüp gitmek ve g ö rd ü k lerin i u n u t m a k için
k0Gideon’u n dişisi D a n t e ’n i n k o lu n d a k i artık kanı kuru-
güçlü bir arzu duymuştu. Bu gece o lan ların r a p o r u n u b0§
olan yaraya baktı.
verecekti. Diğer savaşçılar devrıyedeıı d ö n e n e kadar bek­
" ^ ‘Sen iyi m is in ? ” diye s o r d u Savannah. “Görünüşe göre
leyebilirdi.
, k o lu n u n da b irkaç dikişe ihtiyacı var.”
“İçeri mi geleceksin, yoksa b ü t ü n gece o rad a dikilip
SCIDante o m u z silkti. M a r u z kaldığı kadınsı kaygı yüzün­
durmayı ıııı planlıyorsun?
den bir an garip h is s e t m i ş ti . “ B e n iyiyim. Ancak Harvard
Lanet olsun.
biraz sarsıldı. O n u t o r b a c ı n ı n p e ş in d e n gönderdim. Arka
Fark edilmeden sıvışıp gitm e planları suya düşm üştü.
sokağa ben ta m ç o c u ğ u n işini b itirirk e n döndü. Issızın
Soyluların en güçliilerinden olan L u c a n , m u h te m e len
t o z a d ö n ü ş tü ğ ü n ü g ö r d ü ğ ü n d e , b ir an kendini kaybedece­
D a n te ’nin konaktaki varlığını alt kattaki k ara rg âh asansö­
rü n d e n indiği anda hissetmişti. ğini d ü ş ü n d ü m a m a s i n i r l e r i n e h â k im olmayı başardı.”
Lucan keyifsizce, “ P e k i y a to rb a c ı? ” diye sordu
D an te istemeyerek de olsa içeri g ire rk e n L u c a n , “Neler
oluyor?” diye sordu “Dışarıda bir s o r u n m u v a r ? ” “Kaçmayı b a şa rd ı. N e y s e kı y ü z ü n ü g ö rd ü m ve sanırım

“M aalesef haberler pek iyi değil.” D a n te e lle rin i cepleri­ adamı nerede b u l a c a ğ ı m ı b i l i y o r u m . ”

ne sokarak bir o m z u n u y em ek o d asın ın d u v a r ın a yasladı. “Güzel. O z a m a n ş u a n k i ö n c e liğ in b u .”

"Bu gece H arvard ve ben, k ö tü sonla b ite n b ir Kızıl alış­ Lucan’ın e m r i s ır a s ın d a d ijital b ir ses duyuldu. Ses

verişini ön sıralardan izledik. Yerel b a r ın a k ta n b ir çocuk, masanın ü z e r i n d e G i d e o n ’u n y a n ın d a d u ran telefondan

g ö rü n ü şe göre kaldırabileceğinden fazlasını alm a y a kalktı. gelmişti. V a m p ir t e l e f o n a u z a n ı p açarken, “Arayan Niko,


Ş ehir m erk ezin d e bir gece k u l ü b ü n d e s u s u z lu ğ a kapıldı, dedi.
bir dişiye saldırdı ve birkaç yüz kadar in s a n ın ö n ü n d e ne­ “Evet d o s t u m ? ”
redeyse boğazını koparm aya çalıştı.” Konuşma kısa v e n e t t i. G i d e o n telefo n u kapadıktan
Ç e n esi kaskatı kesilen Lucan, “T a n r ı m ! ” d iy e hırladı. sonra, d iğ e rle rin e d ö n e r e k , “ K a ra rg â h a g e lm ek üzere yola
a n e e eşinin kucağından kalkarak Savaşçıya y ü rü m e s i Çıkıyor,” dedi. “ B u g e c e o d a Issıza d ö n ü ş e n bir Kızıl kul­
için g ereken ö zg ü rlü ğ ü verdi. “B ana b u fe la k e te en g e l ola­ lanıcısını h a k l a m a k z o r u n d a k a lm ış . Tegan la birkaç
bildiğim söyle!”
önce son k o n u ş t u k l a r ı n d a o n d a d a ü ç tane varmış.
D a n te baş.n, sallad , «Kad.na zarar v e r m e d e n ö n c e onu Dante, “L a n e t o l s u n , ” d i y e h o m u r d a n d ı .
124 125
orasyon m e r k e z in i o rtad an kaldıran baskından sağ
I Savannah ü id c o n ’a. “D , sanda neler o lu y o r böyfe ^
nUVCH ığnna göre d u r u m hâlâ devam ediyor olabıHrdi
bcğinı7” diye sordu. O n u n yüzündeki kaygı, G a b rie ll^ kl kek kardeşim b irç o k şey olabilir,” dedi Lucan dü-
gözlerinden de okunuyordu. ‘B u ilacın vam pirler, ISSl!>
" V b i r tonla, “A m a sızı te m in ederim aklı tamamen
döuüsrünnes, kazayla nı, oluyor, yoksa ,§.n ıçınde baskl
§ünC° L M arek’m b ir plan ı var. N e re y e kaçtı bilmiyorum
bir şeyler mi var? 3 lanı ü z e r in d e çalıştığından em m im . Amacı her
f Gideon, “H enüz bilmiyoruz, diye cevap verdi. Sesj
onu ta m a m la m a k için h e r şeyi yapacaktır.”
ciddiydi fakat dürüstçe konuşm uştu.
Ellerini göğsünde kavuşturan Lucan kararlı bir şekilde flCTani Yenl askerlere lhtiyaC1 var‘ Ve bır an evvel ihtiyacı
” dedi G id e o n . “ S o n u ç ta b ir S o y lu n u n Issıza dönüş-
konuştu. “Ama bir an evvel ö ğ ren m em iz gerek. Bir an önCe
var’ . . in ç0ic u z u n b ir z a m a n a ve oldukça kötü bir şansa
derken geç bile kaldık. Bu ilacı dağıtan o ad a m ı bulmamız
nltS' '^ltnası gerekiyor. Belki d e M a re k b u süreci hızlan-
gerek. Bu lanet şeyin nereden geldiğini b u lu p kaynağım sahıp olması g „
dırmanın bir y o l u n u b u l d u -
kurutm am ız gerek.”
Dante s ö z ü n ü k e s e re k , “Kızıl da kullanıcılarına harika
Gideon parmaklarını kısacık kesilmiş sarı saçlarının
bir askere alın m a b elg e si sağlar,” dedi.
arasından geçirerek, “Berbat bir senaryo d u y m a k ister mi­
Gideon ona ü z g ü n b i r ifadeyle baktı. “Eğer ilaç dünya
siniz?” diye sordu. “Diyelim ki dünya h â k im iy e tin i ele ge­
azarına çıkarsa M a r e k ’in n e l e r yapabileceğim düşünmek
çirm ek isteyen deli bir vam pir var. Kişisel Issız ordusunu
oluşturmaya başlamış ancak operasyon m e rk e z i, d üşm an­ bile tüylerimi d ik e n d i k e n ediyor. Siviller arasında, Kızıl

ları tarafından havaya uçurulunca işi b o z u lm u ş . K uyruğu­ kullanarak Issıza d ö n ü şm e gibi b ir salgın başlarsa kesinlik­

nu bacaklarının arasına sıkıştırıp kaçıyor am a hâlâ hayatta. le kontrol altına a la m a y ız . T ü m d ü n y a d a ö nüne geçeme­
Ve bayağı öfkeli. Tabii tehlikeli bir deli o l d u ğ u n u da u n u t­ yeceğimiz b ir an a rşi m e y d a n a gelir.”
m ayalım .” Gideon’u n s ö z l e r i n i n d o ğ r u o ld u ğ u n u kabul etmek
Yemek odasının diğer tarafındaki L ucan öfkey le küfret­ Dante’nin hiç h o ş u n a g itm e s e d e kendisi de aynı şeyleri
ti. H ep sin in bildiği üzere, G id eo n L u c a n ’ııı s o y u n d a n biri düşünüyordu. Ü s t e l i k Tess in e r k e k arkadaşının da işlerin
hakkında konuşuyordu. Bir zam anlar k endisi d e savaşçı içinde o ld u ğ u n u d ü ş ü n m e k , dolayısıyla Tess in de Soylu
olan ve u z u n süre önce öldüğü d ü ş ü n ü l e n b ir İlk Nesil lan tehdit e d e n Kızıl d e n e n m a d d e y le ilişkili olması ihti
vam pirdi bahsedilen. G eçen yaz, birlik g id e r e k artan Issız mali, D a n te’n i n d a m a r l a r ı n d a ak an k an ın b uz gibi olması­
saldırılarıyla uğraştığında, L u can’ın k a rd e ş in in hâlâ hayatta na yetiyordu. ?
o ld u ğ u n u öğrenm işlerdi. Tess b u k o n u d a g e r ç e k t e n b i r şey biliyor olabilir miy 1
M a re k hayatta ve gayet iyi d u ru m d a y d ı. Ü s t e l i k kend i­ hir şekilde o d a iş le r in i ç i n d e m iy d i? Belki de kliniğn '
ni şekillenm eye başlayan b ü y ü k b ir Issız ay aklanm asının erkek arkadaşına m a l te d a rik i sağlıyordu? Acaba Kı
lideri tayın etmişti. M arek yem oluşm aya başlayan o rd u su - neler y a p a b ild iğ in in f a r k ı n d a m ıy d ılar? D aha kötüsü
126
• - E k lerin d e, yani v a m p irle rin b in le rc e y,ıd F ,„d iŞ * nm em eS İ am a c n dişeleniyordu ,ste
Bcn, N o ra dıçında T e ss 'm en yakın a r k a d a ş , ^
Ü Z o ^ n L arasında yasadığın, ö ğ r e n d ik le r in d e
Vsi oı» «' t t k M a ş h n y d , . Başka kimsesi yoktu. An
I I „ nydı? Belki de birkaç kan e m ic in in - ya da t u ra b„
ırkın - ö lü m ü bir insan bak,s açısına g o re p e k fe n a b ,r ^ ' l , z bir y a s * " k e n d ' * 9 ™ olduğunu da ka-
, etm ö i g e re k ird i. D ,g e r insanlar gibi değildi. Kesinlikle
M a insanlar gibi d e ğ ild i ve b u farkındalık, onu diğerle-
d e B u 'd u r u „ , içinde Tess'ın nasıl b ir ro l o y n a d ığ n ,, %
'iden hep a y n k ılıy o rd u . O n u h e p yalnız bırakıyordu,
renmeliydi. Ama gerçeği ö ğ re n e n e kadar, Tess ı v a m pır]er
" 'î e s s ellerine bak tı, e lim dalgın b ir şekilde başparmağıy­
arasında bir savaşta çapraz ateşin o rta s ın d a bırakm ayacaktı.
la i ş a r e t parm ağı ara sın d a k i u fa k d o ğ u m lekesinin üzerinde
Ve savaşçı y ö n ü n e kulak v erd iğ in d e, la n e t e r k e k a r k a d a ş ^
yaklaşmak için Tess’e yaklaşm ası fik rin e k arşı ç ık a m ıy 0N gezdirdi- E lle n g e ç im im sağladığı kadar, yaratıcı yönünün

du. Lanet herifi belki de ö ld ü rm e y e y e te c e k k a d a r yaklaş­ de dışa v u r u m u n u sa ğ lıy o rd u . G en çk en , o zamanlar ya­


şadığı yer olan I llin o is ’d e , u y k u s u kaçtığı zamanlar kalkıp
ması gerekiyordu.
Bu arada, birliğin Kızıl p ro b le m i iyice k o n t r o l d e n çık­ heykel y o n tard ı. S o ğ u k k ilin p a r m a k uçlarının arasında ısı­

m adan önce bir ç ö zü m yolu b u lm a s ın ı u m u t e d iy o rd u . nırken verdiği hissi, b ıç a ğ ın ın darbelerini, şekilsiz bir alçı
ya da balçık k a lıb ın ın h a y a t b u lm a s ın ı görmeyi çok sevi­
“Selam Ben.” Tess gözlerini kapayarak elini alnına da­ yordu.
yadı ve derin bir nefes aldı. “Bak telefon e t m e k için geç Bu gece k o r i d o r d a k i d o la p ta n bazı eski malzemelerini
bir saat olduğunu biliyorum. A m a b u gece o lan şeyler için çıkarmıştı. M a l z e m e k ab ı v e yarı tam am lanm ış parçaların
kendimi çok kötü hissettiğimi b ilm eni iste d im . Keşke kal- olduğu m u k a v v a b i r k u t u , şu a n d a ö n ü n d e yerde duru­
saydın ve açıklamama izin verseydin. S en b e n i m dostum- yordu. Yaşadığı h a y a tta n b i r kaçış aradığında kim bilir kaç
sun Ben ve seni asla incitm ek- ” kez heykele s ığ ın m ış tı. Kili, bıçakları ve çuvaldızları onun
Tess in kulaklarında çınlayan keskin b ir sinyal sesi sırdaşı, en y a k ın d o s t u o l m u ş l a r d ı. Güvenebilecek kimsesi
Ben in telesekreter kaydının bittiğini h a b e r v e rd i. Telefo­ olmadığı z a m a n la r d a b ile o n la ra sığınmıştı.
nu kapayarak koltukta arkasına yaslandı. Elleri Tess’e y a ş a m a m a c ın ı v e rm işti ama aynı zamanda
Belki cümlesini tam am layam am ası d a h a iyiydi. Zaten onun lanetiydiler, k i m s e y e k e n d i n i tam anlamıyla tanıma­
geveleyip duruyo rdu. Gece yarısı ve altı saat s o n r a klinik­ ya izin v e re c e k k a d a r g ü v e ı ı e m e m e s i n i n sebebiydiler.
teki nöbeti başlayacak olm asına ra ğ m e n , uyuyam ayacak N e y ap tığ ım k i m s e ö ğ r e n m e m e l i y d i .
kadar gergindi. U y k u su ta m a m e n k açm ıştı v e g ec e ko n u ­ D erine itilm iş a n ıla rı o n u zo rla m a y a başlamışlardı - öt
sunda tedirgin hissediyordu. Ü ste lik B e n için d e endişele­ keli haykırışlar, g ö z y a şla rı, içki k o k u s u ve yüzüne vuran
niyordu fakat sık sık kendine o n u n b ir y e tiş k in o ld u ğ u n u s'cak, kesik so lu k la r. K e n d i n i sıkıca kavramış sert ellerden
h a tırla tıy o rd u .
kurtarmaya ç a lış ır k e n k o l v e b a c a k la rın ın delice çırpınışla
128
r, Hayat, bir korku vc p ü m an ltk girdabtna d ö n ü SmaJen
önceki son dakikalarda üzerinde t^ ıd ıg ı ongtH .lt...
Tess tıpkı yeni bir hayat k u rm ak için d o k u z sene 6 nce
kasabasından ayrıldığından bu yana yaptıg, gibi, b u , ü n 0
anılan zihninden uzaklaştırdı. Yeni bır hayat k u rm a k , not.
, mal o lm ak istemişti. Bir şekilde to p lu m a u y u m sağlamak
£ istemişti. Bu gerçekte kim o ld u ğ u n u inkâr e t m e k anlamı-
{ tıa gelse de önemli değildi. B O L U M 13

[ \ j cfes alıyor m u? A m a n Tanrım, m orarm aya başladı! Seni


küçük sürtük ne yaptın ona?
Söylenen bu sözleri hatırlamakta hiç z o r lu k çekm iyor­ “Jonas R e d m o n d k a y b o l m u ş .”
du. Öfkeli suçlamalar o zaman o ld u ğ u kad ar şu anda da Elise’in sesini d u y a n C h a s e bilgisayarının ekranını ka­
canını yakıyordu. Yılın bu zamanları, h e p a n ıla rın ın can­ payıp kafasını k a ld ır m ış tı. B irkaç saat önce D ante’yle dev-
lanmasına neden olurdu. Yarın - daha d o ğ r u s u saat gece riyeye çıktığında aldığı bıçağ ı, belli e tm e d e n yavaş yavaş
yansını geçtiğinden bugün - h er şeyin c e h e n n e m e d ö n ü ­ masasındaki ç e k m e c e l e r d e n b ir in e koydu.
şü nün yıl d ö n ü m ü y d ü . Tess de h a tırla m a k tan p e k hoşlan­ “D ün gece b irk a ç ark a d a şıy la dışarı çıkmış ama onlarla
m ıyordu ama, d o ğum g ü n ü olan bir g ü n ü u n u t m a k kolay
geri d ö n m e m iş .”
değildi. Yirmi altı yaşındaydı oysa k o rk u d a n d o n u p kalmış,
Elise C h a s e ’in ç a lış m a o d a s ın ın kapısında durmuştu.
o on yedi yaşındaki kız gibi hissediyord u.
Üzerinden s o n b e ş y ı ld ı r ç ık a rm a d ığ ı şekilsiz beyaz yas
S en bir katilsin, Teresa D a w n !
kıyafetine r a ğ m e n , ç o k g ü z e l g ö r ü n ü y o r d u . Geniş yakalı
Koltuktan kalkarak pencereye d o ğ ru gitti, açarak başını
tuniği ve u z u n e te ğ i u f a k b e d e n i n i n ü ze rin e dökülüyordu.
m ü m k ü n olduğunca dışarı uzattı. S o ğ u k havayı h e r yerin­
Üzerindeki te k r e n k , k a lç a la r ın ın ü z e rin e gevşekçe bağ­
de hissetmeye çalıştı. Ç e v re y o lu ııd an trafik sesi, aşağıdaki
lanmış d u llu k g ö s te r g e s i o la n k ır m ız ı kuşaktı.
sokaktan d u rm a k bilm eyen k o rn a sesleri, u z a k ta n da bir
Hiçbir z a m a n C h a s e ’in t a m a m e n m ü sait olduğundan
siren sesi geliyordu. S oğuk Kasım rü zg â rı c a m d a n içeri
emin o lm a d a n v e d a v e t e d i l m e d e n odaya girmezdi. Chase
dolm uş, perdeyi ve tü lü havalandırm ıştı.
sandalyesinden k a lk tı, e lin i t u t a r a k o n u içeri davet etti.
Ş u yaptığına bir bak! Yaptığın şeyi h e m e n d ü z e lt se n i lanet
olası! Lütfen içeri gel E lis e .”
Elise k a p ın ın e ş i ğ i n d e n s ü z ü l ü p karşıdaki duvara doğru
Tess camı daha fazla açarak dışarı b iraz d a h a uzandı.
Gece seslerinin, etrafında bir koza ö r ü p g e ç m i ş i n d e n ge­ ilerlerken g ö z le r in i o n d a n a la m ıy o r d u .
A rk ad aşların ın d e d i ğ i n e g ö r e , gece k ulü b ü n d ey k en hır
len hayaletleri sessizleştirmesi için d u a etti.
ÇeŞ>t u y u ş t u r u c u g ib i b i r şe y a lm ış ve o n d a n sonra çıldır
130
clise b a k ı ş l a r a o n a çev irdiğinde gülümsüyordu. Bu
nlıs - Elise yumuşacık bir ses tonuyla k o n u şu y o rd u . Blri_ -in açgözlülükle ü z e r in e atladığı ve çok önem verdi
ne saldırmış- Arkadaşlar, da korkup b ç n n ş la r . P a n .k sırj.
C!i k o n u y d u - “S te rlin g , se n in ve kocam ın zaman zaman
"uda da o n u kaybetmişler. O n a ne o ld u ğ u n u b .lm ,yorlar.
* yaşadığınızı b iliy o r u m . Q u e n t ı n bazen çok... katı
G ü n boyu ondan bir haber de çıknıad, i n i y o r d u . B ir im d e y k e n se n in ü zerin e çok geldiğini de
Chase cevap vermedi. Elise bu k o n u d a gerçeg, bılmeyi
f o r u m - A m a sana, tan ıd ığ ı h erk e sten daha fazla sayg,
istemezdi. Chase de şahsen şahit olduğu, g en ç v a m Pirin
uyordu. S e n in e n iyisi o ld u ğ u n u , m u hteşem bir ajan
acı dolu son anlarının çirkin detaylarını Elısc’e anlatacak
^ “ potansiyelin o l d u ğ u n u söylerdi. Sana ifade etme ko-
kişi olmak istemiyordu.
° 'Im d a so ru n ları olsa d a sana ç o k ö n e m veriyordu.” Elise
“Biliyorsun. Joııas C a m d e n ’in en iyi ark ad aşların d an
derin bir so lu k aldı ve aceleyle verd i. “E m in im bizim için
biridir.”
yaptıklarından dolayı, tıp k ı b e n i m gibi o da sana minnettar
Chase, “Evet, biliyorum ,” diye m ırıldandı.
Elise’in pürüzsüz alm kırıştı ve bakışlarını kaçırdı. Al­ k a lırd ı.”
Chase Elise’in la v a n ta re n g i sıcacık gözlerine bakarken,
yansıyla oynamaya başlamıştı.
“Sence dışarıda bir yerlerde birbirlerini b u l m u ş olabi­ oğlunu ona geri g e tird iğ i anı hayal etti. S ırf o n u m utlu et­

lirler mi? Belki C am ve Jo nas bir yerlerde b e r a b e r saklanı­ mek için taşıdığı b i r ö d ü l gibi olacaktı. Sevinç gözyaşları
yorlar. Ç o k korkmuşlardır, belki g ü n e ş te n saklanacak bir ve duygusal k u c a k la ş m a la r olacaktı. Elise’in sonsuz bir ra­

korunağa ihtiyaçları vardır. H av an ın k a ra rm a sın a birkaç hatlamayla b o y n u n a d o l a n a n k o lların ı ve sanki kahrama­


saat kaldı. Belki bu gece iyi haberlerini alırız.” nıymış gibi o n a b a k a n n e m l i g ö zle rin i şim diden gözünde
Chase kendini m asanın diğer tarafında b u la n a kadar, canlandırabiliyordu. O n u n k u rta rıc ısı olacaktı.
hareket ettiğini fark etm em işti bile. E lise’d e n sadece birkaç Bu tablo için y a ş ı y o r d u artık.
adım uzaktaydı. “C a m d e n ’i bulacağım. Sana söz verdim. Kendini bile ş a şırta n b i r ş id d e tle arzu lu y o rd u o anı.
Sana yem in ederim Elise o n u g üv enle eve, s e n in yanına Chase o n a b ira z d a h a y a k ın la ş m a y a cesaret ederek, Yal­
getirm eden durm ayacağım .” nızca m u tlu o l m a n ı i s t i y o r u m , ” dedi.
G enç kadın başını hafifçe salladı. “E lin d e n geleni Bir an u ta n ç la farklı b i r g e r ç e k lik hayal etti. Bu gerçek­
yapnğm ı biliyorum. Fakat C a m ’i b u l m a k için n e kadar likte, Elise’in yas k ıy a fe tle ri ile ç o k sevdiği ve kaybettiği
fedakârlıkta b u lu n d u ğ u n u n da fa rk ın d a y ım . B irim deki güçlü eşinin a n ıla rı y o k t u . E lise C h a s e ’in bebeğini taşıyor­
işini ne kadar sevdiğini biliy o ru m am a ş im d i birlikteki o du ve zarit b e d e n i , h a m i l e l i k l e y u v a rla k kıvrımlar kazan
tehlikeli tiplerle...” mıştı. C h a se o n a se v ip b ü y ü t e c e ğ i b ir erkek evlat veriyor
C hase usulca, “Sen bunlarla kafanı y o r m a ,” d e d i, “ka­ du. İstese o n a b ü t ü n d ü n y a y ı v e rird i.
rarlarım ın so ru m lu lu ğ u bana ait. N e y a p tığ ım ın ve neden M u tlu o lm a y ı h a k e d i y o r s u n E lise.”
yaptığım ın farkındayım .”
Elise d u y d u k l a r ı n d a n u t a n m ı ş gibi m a h c u p bir v Ç
f a ,d , - U m u r s ıy o rolduğun sam lıyım . Sen o b n ,* , Te® gü>erek b^ ' m sall.adl' l‘° 8 ' cn yemeğimi kli„iktt
Ve hayır ö d e m e n e h iç - Kle
„ (. y a p a r d ım bilmiyorum. Ö zellikle do bugünlerde.
? -Urar e d iy o r u m ,” d iy e re k kasiyere yirmilik bir banU
C hase e yaklaşarak d u n omuzlarına koydu. O na
hafifçe temas ediyordu ama C h ase’in h e r tarafımı, ateşler uaW ve para üzerini almadı. Dante bütün U g ^ i Tess'
azattı ,1 • • , ,. tess e
> a d , ğ . n d a n , g ü z e l kasiyerin kendine atnğ, n qcli b A
içinde kalmasına yetmişti. Elise parm ak uçlarında yük.Se_ od
lip dudaklarını dudaklarının kenarına d o k u n d u rd u ğ u n d a Llc c tm e m ıs f ° a n t e n m m u h te ş e m bak,5U n „m yo
far
Chase’in soluğu kesilmişti. Ö p ü c ü k kısacık ve kalp kınCl ' nluğu, daha d o ğ r u s u t ü m varlığı, sanki aşır, sıcak salon-
faki kalan hav ay ı d a iç in e ç e k m iş ti.
ölçüde alelaceleydi.
“Teşekkür ederim Sterling. S enden daha iyi bir kayın, 3 Tess, “T e ş e k k ü r le r ,” d iy e r e k k e k in i ve kâğıt bardaktaki
kahvesini te z g â h ta n a ld ı.
birader hayal edemezdim.
“Sen bir şey a lm a y a c a k m ıs ın ? ”
Tess, N o rth End kahve dükkânının pasta v itrin in i dik­ “Şeker ya d a k a f e in k u lla n m ıy o r u m . Pek bana göre de­
katle inceliyordu. En sonunda, karam el soslu yedi katlı ğiller.”
kekte karar kaldı. N o rm ald e kendini p e k şım a rtm a z d ı ve “G e rç e k te n m i? B u n l a r iş le m e y i e n sevdiğim suçlarım-
aslında sıkışık maddi d u r u m u n u göz ö n ü n e alırsa, şımart­ dır.”
maya başlamak için doğru bir zam an değildi. A m a çok D an te ’n i n b o ğ a z ı n d a n m ırıltıy ı a n d ıran hafif bir ses
uzun uykusuz bir geceden ve geçirdiği z o r b ir iş g ü n ü n d en çıktı. “Peki d iğ e r le r i n e d i r ? ”
sonra, hiç vicdan azabı çekm eden kahvesini yudum layıp Tess çabucak, “G e n e l d e çalışm ak ,” dedi. Yüzünün kı­
kekinin keyfini çıkaracaktı. Tabii belki b ir an v icd an azabı zardığını h is s e d in c e , p e ç e te a lm a k bahanesiyle tezgâha
çekecekti ama karamel sosu diline değdiği a n d a o vicdan döndü. H a f i f b ir e l e k tr i k çarp m ası hissi veren o tuhaf
azabı uçup gidecekti. yanma, e n s e s in d e n aşağılara in m e y e başlamıştı. Tess bu
Tess arkasından d erinden gelen b ir e rk e k sesi duydu. hissi her b ir d a m a r ı n d a v e h atta iliklerinde hissediyordu.
“O n u ben ö d ü y o ru m .” Tess k o n u y u d e ğ i ş t i r m e k için uğraşırken, Dante’nin kahve
Bir anda kasıldığını hissetti. Yalnızca b ir k e re duym uş dükkânının k a p ı s ın d a n o n u rah a t bir tavırla izlediğini tark
olmasına rağmen, o güzel aksanlı d e rin sesi ta n ım ıştı. etmişti. “S eni b u r a d a g ö r m e k sü rp riz oldu Dante. Yakın­
Dante, dedi arkasını d ö n e re k ve o n u n l a b u r u n b u ru ­ larda mı y a ş ıy o r s u n ? ”
na geldi. “M erhaba.”
“Pek uzakta değil. Ya se n ? ”
D ante, “M erh ab a,” diyerek g ü lü m s e d i. T ess’in kalbi “Sadece b irk a ç s o k a k a ş a ğ ıd a y ım .” Serin akşam hava­
e i gibi çarpmaya başlamıştı. “İzin v e rirs e n b e n ödem ek sında yan y a n a y ü r ü y o r l a r d ı . B öyle yan yana dururlarken,
w k U--- Tanrım sakın bana b u n u n ö ğ le n y e m e ğ in ol­ Tess in aklı iste r i s t e m e z m ü z e d e k i garip ve c i n s e l l i k yüklü
d u ğ u n u söylem e.”
A n l a ş m a l a r ı n a gitti. A s lın d a g e ç e n geceden beri, birlikte
134
, .lde izin istiyordu. Sanki Tess ın sınırların, biliyor
[ geçirdikleri o muhteşem birkaç dakika neredeyse aklından a Aslında Tess, b u akşam h e r zam an kin den daha fazla
hiç çıkmamıştı. Bazen yalnızca hayal mi g ö r d ü m diye dü­ bf ‘z kalm ak istiyorduysa da o n u ekm ek için bir bahane
şünüyordu. Yaşadıkları Tess’in zihninde yarattığı bir çe§jt î tü n d ü ğ ü n d e a ğ z ın d a n h içb irin , çıkarm ay, başaramadı
fantezi miydi? Belki de ama o kadar gerçekti kı ona doku­ tabii- Yani e ğ e r istiyorsan.”
nabilmiş». Şu anda da dokunm ayı o kadar çok istiyordu “ŞeJDaha fazla isted iğ im b ir şey yok.”
ki... ^ Id ırım d a yavaş yavaş ilerlem eye başladılar. North
Tess ürperdiğini ve gerginleştiğini hissediyordu. His­
ld’in turistler ve so k a k sakinleriyle dolu sokaklarında
settiği arzular daha da güçlü hır hal alm adan ö n ce kaçıp
inirken, eski m u h i t i n keyfini çıkaran sıradan bir çifte
uzaklaşma ihtiyacı duyuyordu.
benziyorlardı- U z u n b i r s ü re h e r ıkısı de konuşmadı. Tess
Kahvesini ona doğru kaldırarak, Pekâlâ, dedi, kafein
kahvesini y u d u m la r k e n , D a n te d e etrafı gergin bir şekilde
ve şeker bombardımanı için tekrar teşekkürler, iyi gece­
keskin gözleriyle s ü z ü y o r d u . G e rç i Tess yanlarından geçen
ler.”
hiç kimseden bela titre ş im le ri alm am ıştı ama Dante’nin
Kaldırımda ilerlemeye başladığında D a n te u zan ıp ko­
luna dokundu. Adamın dudakları k e n d in d e n h o şn u t, ne­ her türlü d u r u m a h az ırlık lı b ir tetikte olm a halı vardı.

redeyse şüpheci bir gülüm sem eyle kıvrılm ış». “Benden “Bana ne işle u ğ ra ş tığ ım h iç söylem edin. Polis falan mı-

sürekli kaçmaya çalışıyorsun Tess.” 1•


sm?
••
Oyle mi yapıyordu? Ayrıca niye kaçmayacaktı ki? O n u Yürümeye d e v a m e d e r l e r k e n D a n te yüzünde oldukça
tanım ıyordu bile. Tanıdığı kadarıyla da ad am hislerini al­ ciddi bir ifadeyle o n a b ak tı. “ B e n b ir savaşçıyım.”
tüst etmeyi başarıyordu. “S enden kaçmaya çalışm ıyo rum - “Savaşçı m ı? ” Tess a d a m ı n kullandığı eski tabire biraz
şaşırmıştı. “T am o la r a k n e o lu y o r s u n yani. O rdu? Özel
“O zam an seni eve bırakm am a izin v er.” Birlik? K o ru m a ? ”
M o n t u n u n cebinden ufak araba k u m a n d a s ın ı çıkararak “Bir bakım a h e p s i n d e n biraz. A m a inan bana iyi adam­
düğ m esine bastığında, y o lun karşısına p a rk e d ilm iş siyah ların tarafındayım , Tess. K a rd e ş le rim ve ben düzeni koru­
Porsche bir ses çıkardı ve farları yanıp s ö n d ü . Tess, güzel mak adına y ap ılm a sı g e r e k e n h e r şeyi yapıyoruz. Zayıf ve
araba, diye d ü şü n d ü . N e d e n s e ad am ın b u kad ar şık, hızlı masumların g ü ç lü v e y o z la ş m ış olanlara av olmaması için
ve pahalı bir araç kullanm asına hiç şa şırm am ış» . uğraşıyoruz.”
“Sağol am a g erçekten ... hiç gerek yok. H a v a ç o k güzel, Tess a d a m ın s ö y l e d ik l e r i n d e ciddi olup olmadığından
ben de biraz y ü rü m e k istiy o rd u m .” emin olamasa d a g ü l m e m i ş t i . K e n d in i tarif edişi, akla eski
“Sana katılabilir m iy im ?”
adalet ve asalet id e a lle r in i g e tir iy o r d u . Sanki kendini onur
E ğer h er zam anki fazlaca özgüvenli ve b a sk ın tavrıyla Şövalyesi gibi t a n ı m l a m ı ş t ı . “ D a h a ö n ce başka birinin öz­
sorsaydı Tess anında reddederdi. A ncak a d a m ç o k kibar bir geçmişinde g ö r d ü ğ ü m b i r iş o l d u ğ u n u söyleyemem. Beni
137
i İL

an y a n ıld ığ ım ı sö y le b a n a .”

özel muayenehanesi olan normal bir ve,erı„c. " ° Za^ l e o ld u ğ u n u s ö y le m e y e hazırlanıyordu ama
sorarsan
TCSS e k ilitle n m iş b a k ışla rı g ö r d ü ğ ü n d e hiçbir şey söy-
r in ı.
- M u ya e r k e k a r k a d a Sm ? O ne yapıyor?” ^ K en d ın i ç ıp la k g ib i hissetmişti. Gerçekten b i-
Tess. -Eski erkek arkadaşım ... B en’le bır sure once ay. ley
'eyeT T a n r ı m , n a sıl o l u r d a a r a l a r ı n d a böyle güçlü b ir
liyo , b i l ird i? N a s ıl o l u y o r d a b u a d a m içini böyle açıkça
nldık, dedi. k bakü Yüz hatlarına ka- bağ ? r L rd u ? B u şeyi - b u a n ı, b u bağı - m ü z ed e de his-
Dante y ü r ü m e y i k esere*. u u ••
örebim0
ranlık bir gölge d ü 5m ü 5tü. “Bana y a l a n m , söyledin?
50 n
“Hayır, davete onunla geldiğimi söyledim. E rkek arka­ setm'S0 sesini serin g ec ed e iyice alçak tutarak, “D ü n gece,
daşım olduğunu sen düşündün.
5
raide • beni ö p t ü n , d e d i.
er g ıa e -- -
“Ve sen öyle d üşün m em e izin verdin. N e d e n .
Tess emin değildi, o m zu n u silkti. “B ilm iyorum . Belki “S o n ra da hiç b i r şey s ö y le m e d e n ortadan kayboldun ”
de sana doğruyu söyleyecek kadar g ü v e n m iy o rd u m ." “G i t m e m g e re k iy o rd u . E ğ e r g itm esem , öpmekten öte-
“Şimdi güveniyor m u su n yani?”
ve geçmem g e re k e c e k ti.
“Bilmiyorum. İnsanlara pek kolay g ü v e n m e m .”
“K a l a b a l ı k b ir d a v e tin o rta s ın d a m ı? ” Dante inkâr ede­
Dante artık ona her zam ankinden daha yakından baka­
cek bir şey sö y le m e d i. D u d a k la r ın d a k i davetkâr gülümse­
rak, “Ben de,” dedi. Y ürüm eye devam ettiler. “Söylesene
me Tess’in d a m a rla rın a u c u alev alev yanan oklar gönder­
bu... B en’le nasıl tanıştınız?”
mişti. Tess şaşkın şaşk ın b a ş ım salladı. “N iy e öpmene izin
“Birkaç sene önce tanıştık. Kliniğime gelm işti. Benim
verd im o n u bile b i l m i y o r u m . ”
için iyi bir arkadaş oldu.”
Dante hom urdandı fakat bir şey söylemedi. Biraz ötede “Ö pm em iş o l m a m ı m ı is te r d in ? ”

Charles N e h ri başlıyordu, burası Tess’in en sevdiği y ü r ü ­ “Ne isteyip i s t e m e d i ğ i m i n b i r ö n e m i yok.”

yüş yollarından biriydi. Tess ilerleyerek caddeyi geçti ve Tess artık h ız la n m ış tı. Y ü r ü y ü ş yo lu n d a Dante’nın

nehrin etrafında kıvrılarak ilerleyen parke döşeli yollardan önüne geçmişti.


birine çıktı. “Sürekli k a ç ıy o rs u n T ess.”
Karanlık suları hızla akan C harles N e h r i ’n in yanında “K a ç m ıy o ru m . . . ” S e s in d e k i öfk eye kendisi de şaşırmış­
yürürlerken Dante, “Söylediğin şeye g erçek ten in a n m ı­ tı. Ve gerçekten d e k a ç m a y a çalıştığını fark etti. İçindeki
yo rsu n,” dedi. “Sana iyi bir arkadaş o ld u ğ u n u söylüyorsun her şey ona b ir m ı k n a t ı s m ı ş gibi çekilse de ayakları onu. bu
ama d ü rü st değilsin. B u n u söylerken bana karşı da k e n d i­ adamdan m ü m k ü n o l d u ğ u n c a uzağa taşımaya çalışıyor u
ne karşı da d ü rü st değilsin.” Durmak için k e n d i s in i z o r la m a s ı gerekti. Dante yanı
Tess kaşlarını çattı. “N e d ü ş ü n d ü ğ ü m ü n e r e d e n biliyor gelip onu k e n d i n e d o ğ r u ç e v ir e n e k ad ar olduğu yerde
olabilirsin ki? Beni tanım ıyorsun bile.” Metsizce b ek le d i.
138 13t |
1ki onu şu andaki d u r u m a getiren şeyi anlayabilecek bi-
I şeylerden kaçarız, Tess.
“H e p im iz b ir b rçekten ihtiyacı vardı.
Tess elinde olmadan gülümsedi. “Sen bile m»?
[ “Evet. Ben bile.” Dante bakışlarını n e h re çevirdi. Sonra * * “ •* dcd; r ! ca- “ ş , m d i ■ * * « *
,„„da değilsin- H a d . gel b .r b a n k bulal.n, da şeker ve
1 başını hafifçe sallayarak tekrar Tess e baktı. H atta en doğ­
f L i n o d m . ç.kar, B .r k a d .ra e n sevdiği suçlar,„da„ ah.
rusunu duymak ister misin? Ben tü m yaşam ım b o y u n Ca
duğum un s ö y le n m e s in e izin v e re m e m .”
kaçtım, senin lıayal edebileceğinden çok daha u z u n bir
k°T e ss’in y o ğ u n k a ra m e l kaplı keki yem esini izledi. Genç
süre bu."
udin nehir k e n a r ın d a o t u r d u k la r ı bankta keyiflenmeye
Bu Tess için biraz inanılmazdı. Elbette o n u n hakkm da
başlamıştı- D a n t c ’ye d e b iraz te k lif etmişti. Irkı bu ham in-
çok az şey biliyordu fakat tanıdığı kadarıyla, o n u tek bir
g,dalarından b i r l o k m a d a n fazla tüketem ese de Dante,
kelimeyle tarif etmesini isteseler seçeceği k e lim e herhalde
Tess’in m ü th iş k e y fin i p a y la ş m a k istediğinden yapış yapış
ko rku su z olurdu. Tess kendinden böylesine e m in b ir adamı
bir saniye olsun korkutacak bir şeyi hayal e d e m iy o rd u . çik o latalı p astad an b i r p a rç a alm ıştı. Ağır, hatta mide bu­

“N eyd en kaçtın D an te?” landıracak kad ar şek erli pastayı ağzında evirip çevirirken
“Ö lü m d e n .” D ante bir an sustu. D ü ş ü n c e li g ö r ü n ü ­ dudaklarında g e rg in b i r g ü l ü m s e m e vardı.
yordu. “Bazen eğer sürekli hareket h alin de o lu rsa m , bir Tess, “H a rik a d eğ il m i ? ” d iy e re k çikolata bulaşan par­
yere dem ir atm am ı sağlayacak bir u m u t olm azsa, beni ya­ maklarını ağzına s o k a r a k te k e r te k e r yalayıp temizlemişti.
vaşlatacak bir şey olmazsa belki de g erç e k te n ...” Karanlık Dante, “M u h t e ş e m , ” d e d i, T ess’i kend i ırkına özgü bir
geceye doğru bir k ü fü r savurdu. “B ilm iy o ru m . A slında ne açlık hissiyle s e y r e d i y o r d u .
kadar hızlı ve ne kadar uzağa kaçarsak kaçalım kaderi alda- “İstersen b ir p a rç a d a h a v e r e b ilir im .”
tabileceğimizi sa n m ıy o ru m .” Dante geri ç e k ile r e k b a ş ın ı salladı ve, “Hayır, hepsi şe­
Tess kendi yaşamını d ü ş ü n d ü . U z u n s ü r e d ir o n u ko­ nindir. Afiyet o l s u n , ” d e d i.
valayan lanet geçmişini d ü ş ü n d ü . O n d a n kaçm aya çalı­ Tess pastayı y e d i k t e n s o n r a k a h v e n in de kalanını da
şıyordu fakat hep oradaydı işte. H iç b ir z a m a n g erç ek bir bitirdi. Boş k u t u y u v e b a rd a ğ ı çö p k u tu su n a atmak için
yaşamı olmasına izin verm eyecek lanet; b u la n e t yaptığı kalktığında, ö n l e r i n d e n iki u f a k k ah v eren g i köpeğiyle yaşlı
h er şeyi, aldığı h e r kararı gölgeliyordu. Ş im d i bile, artık bir adam g e ç iy o rd u . T ess yaşlı a d a m a b ir şeyler söyledi ve
devam etm e ve yeniden başlama vakti geldi m i acaba, diye eğilerek k ö p e k le rin ü z e r i n e t ır m a n m a s ın a izin verdi.
d ü ş ü n ü rk e n o gölgeyi ü zerin de h issed iy o rd u . Dante, iki u f a k y a r a tık T e ss’in dikkatini çekmek için
“N e d ü ş ü n ü y o rs u n Tess? N e y d e n k a ç ıy o rs u n ? ” yuvarlanıp t e p i n i r k e n g e n ç k a d ı n ı n kahkahalarını izledi.
Tess cevap v erem iyord u. Sırlarını k o r u m a ihtiyacıyla,
Dante nin a ş m a k ta h â lâ ç o k z o rla n d ığ ı o sert kalkan o anda
onları yargılamadan dinleyecek biriyle p ay la şm a arzusu
mmi§ti. Kısa s ü r e n b i r - i k i d a k ik a b o y u n ca, Tess’in korku
arasında gidip geliyordu. O n u affetm ese d e e n azından,
'3 g ü v en sizlik h issi ta ş ım a d ı ğ ı n d a gerçekte nasıl oldu
140
^ nu g ö reb ilm işti.
. hayvan u y d u r d u ğ u n a inanamıyordu. Gerçi diğer
M uhteşemdi- Vc D ante hır an, o n u n hiç sakınm ada,, ^ Cl onunla biraz daha vak,t geçirmek için güzel bir
saldığı neşeye m aruz kalan iki soytarıya karş, b ü y ü k bir "olabilin* b u . Böylcce Kızıl ve eski arkadasın™ da.
kıskançlık hissetti. bSh!1 dakı rolü h ak k ın d a n ele r bildiğini öğrenebilirdi.
Ayağa kalkarak onların yanına gitti. Yaşlı ad am a başıy. Ç ü r ü y ü ş ü m ü 2 ç o k h o ş u m a git» D ante.”
la selam verdi. Yaşlı adam da selam v ererek köpekleriyle
“genim d e .”
ilerlemeye başladı. Tess ayağa kalktı. S a h ip le rin in peşinde Tess y ü z ü n d e ü z g ü n b ir ifadeyle y ere baktı.
ilerleyen iki yaratığın ardından bakarken neşeyle bakmaya
«jsje oldu?
devam ediyordu.
“Hayvanlarla aran çok iyi.” -H İÇ - sadece" ' b u geCC gÜZCİ bir §eyler olmasmı pek
b e k le m iy o rd u m . P e k h o ş la n d ığ ım g ü n le rd e n biri olma-
Tess, “İşim in gereği,” dedi. Sanki n eşesin i açıklam ak
zorundaym ış gibiydi. dı.”
«Neden?’
“İşinde iyi olduğun çok belli.”
Tess başını k a ld ır a r a k o n a b a k » ve belli belirsiz om zunu
“Hayvanlara yardım etmeyi seviyorum. S anırım bana
silkti. “B u g ü n d o ğ u m g ü n ü m . "
kendimi... işe yarar hissettiriyor.”
Dante g ü lü m s e d i. “A m a b u h a rik a b ir şey.”
“Belki bir ara kliniğine uğram alıyım .”
“G enelde k u tla m a m . B ira z k ö tü b ir ç o cu k lu k ortam ım
Tess bir an şaşırdı. “Evcil hayvanın var m ı? ”
Dante hayır demesi gerektiğini biliyordu am a Tess’i o olduğunu s ö y le y e b ilirim . Ö n e m l i b ir şey değil gerçek­

iki saçma tüy yumağıyla oynarken g ö rm ü ş tü ve on a öyle ten.


keyifli bir şeyler yaşatabilmeyi diliyordu. “Bir köpeğim Önemliydi. G e r ç e k t e n ö n e m liy d i. Aralarındaki kan
var. O nlardan.” bağı olmasa da D a n t e ç o k esk id e kalm ış bir yaranın ona
“Gerçekten mi? Adı nedir?” hâlâ acı v e rm e k te o l d u ğ u n u anlayabilirdi. O n u n acısına ve
Dante boğazım temizlerken, bir yandan da yaşamak bu acının kaynağına d a ir h e r şeyi b ilm e k istiyordu. Tess in
için kendine ihtiyaç duyan gereksiz bir yaratığı olsa ona ne en ufak bir m u t s u z l u k h issettiğ i düşüncesi karşısında
isim vereceğini d ü şü n d ü , “H arv ard ,” dedi. Sadece kendi­ bile koruma iç g ü d ü le ri ayağa kalkm ıştı. Fakat Tess ondan
nin bileceği kom ik d u r u m karşısında g ü lü m s e m iş » . “Adı uzaklaşmaya b aşlam ıştı bile. O n l a r ı tekrar caddeye, Tess in
H arvard.” sokağına g ö tü re c e k y o ld a ile rle m e y e hazırlanıyordu. Dan­
O n u n la tanışmayı gerçekten isterim D a n te .” Sert bir te uzanarak g e n ç k a d ın ın e lin i e lin in arasına aldı. Gidişim
rüzgar esti ve üşüyerek kollarım o v u ştu rd u . “Saat b ir hayli biraz olsun e r t e l e m e k is tiy o rd u . A slında istediği, onu kol­
geç oldu. Sanırım artık eve gitsem iyi o lu r.” larının arasına a lm a k v e ö y le c e tu tm a k tı.
D ante, Tabii elbette,” diyerek başım salladı. B ir taraf­ ‘Her g ü n ü n ü k u t l a m a k s ı n b e n c e Tess. Özellikle de
tan da Tess in biraz sempatisini k azan m ak için hayali bir böyle bir g ü n ü . B u gece y a n ı n d a o lm a m a izin verdiğin ıçm
142 te§ekkür e d e r i m .” 143
f Tess gülümsedi. Gerçek bir gülümsemeydi bu. Güzel
gözleri sokak lambasının altında sıcacık parlamış, dolgUll
dudaklarına güzel bir tebessüm yayılmıştı. Dante ona daha
yakın olma arzusunun önüne geçemiyordu artık. Parmak­
larının arasındaki eli sıkarak genç kadını yavaşça kendine
çekti.
Dante ona karşı hissettiği arzuyla genç kadının güzel
yüzüne baktı. “Öpücüksiiz doğum gün ü olmaz. B Ö L Ü M 14
Suratına çarpılan bir kapı misali Tess’in yüzündeki de­
ğişimi gördü. Genç kadın d onm uş kalmış, gerilmiş ve on­
dan uzaklaşmıştı. “D oğum günü ö pücük lerin den hoşlan­
Chase, arabasıyla birliğin m alikânesinden çıkarken öf­
m am .” Tess soluksuz kalmış bir ses tonuyla konuşm uştu
keden delirmek ü zereyd i. B u gece devriyeye çıkamıyordu.
“Ben yalnızca... sanırım gitsem iyi olur.”
B ü tü n savaşçılar yalnız g ö rev lere çıkmışlar, Chase’e tek
“Tess, özür dilerim- ”
ba5,na öldürmesi g e re k e n b o ş saatlerden başka bir şey bı­
“Gitmem gerek.” Tess çoktan arkasını d ö n m ü ş ve iler­
rakmamışlardı.
lemeye başlamıştı. Sonra biraz daha hızlanarak, ilerdeyse
Dün gece C a m d e n ’in ark ad aşın ın ö lü m ü n e şahit olmak
koşarcasına uzaklaşmaya başladı. D ante ise ardında dikilip
onu hâlâ için için y iy o rd u . Aynı zam anda b u olayla, ye­
kalmış, az önce neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.
ğenini tek parça eve g e tirm e y i u m u t ediyorsa elini çabuk
tutması gerektiğini d e fark etm işti. D a n te ’yle devriyeye
çıktığı gece b e ra b e r gittik leri bazı yerlerin ö n ü n d e n geçti.
Bu mekânlar h e m v a m p i r l e r i n h e m de insanların gittiği,
kimi popüler k im i d a h a az b ilin e n yerlerdi.
Sokakları ve lim a n ı d o la ş a ra k C a m d e ıı ’i aradı. O n a veya
arkadaşlarına ait b ir iz b u l a b i lm e k için her tarafı kolaçan
ediyordu. Saatler o l m u ş t u a n c a k h içb ir şey bulamamıştı.
Arabasını Ç in M a h a lle s i d o lay ların d a bir yere park et­
miş tam barınağa d ö n m e y e k a ra r v erm işk e n , Yeni Nesil
Soylusu iki g en ç v a m p i r i n ve birk aç genç dişinin hem en
arabanın ö n ü n d e n g e ç e r e k ü z e r in d e isim talan yazmayan
bir kapıdan içeri g ir d ik le r in i g ö r d ü . C h a se Lexus uıı koıı-

145
1

saydı kı kız arkasın, d ö n ü p kalçasını Chase’in ka-


tağını kapadı ve araçtan indi. G ru b u n girdiği m e k â n a yak, dayadığ'n da altın d a ıç çam aşır olmadığı rahatlıkla
laştıkça içeriden yüksek sesli bir m ü z ik d u y u lm a y a başla_
I mıştı. Kapıyı açarak içeri sü zü ld ü .
I Uzun ve loş aydınlanmış bir m erdivenin so n u n d a bir ^ adan hem en Slkm ası 8erckıy ° rd u -
! kapı daha vardı. Bu kapının h em e n ö n ü n d e insan bir ko­ Bf asc arkasından sarılan b ir çift kol daha hissetti. Kı-
ruma vardı. Ama Chase korum anın eline 100 dolar sıkış­ C dadaşlarından biri d e o y u n a katılmaya karar vermişti.
tırdıktan sonra içeri girmekte sorun yaşamadı.
Z1” - bir kız d a h a araların a g irerek ilk kıza uzun ve ıslak
! Chase içerideki kalabalık kulübe adım attığı anda, yük­
^ ü c ü k verdi. Ö p ü ş ü r k e n h e r ikisi de C hase’e bakıyor,
sek ve güm bürdeyen bas sesi kulaklarını kapladı. Baktığı
b'r °nni Yllan misali b ir b ir le r in ın k ın e doluyorlardı.
her yerde birileri vardı. Dans edenler pistin ortasında sal­
d' Erkekliği h e m e n sertleşti. A rkasındaki dişi, ellerini aşa-
lanan devasa bir kitle halindeydiler. C h ase kalabalığı yara­
- lara indirerek b e c e rik li ve sabırsız parmaklarıyla panto­
rak ilerlerken, yanıp sönen mavi ve kırmızı ışıklar altında
lonunun ü z e rin d e n o r g a n ın ı e lle m e y e başladı. Chase göz­
herkese bakmaya çalışıyordu.
lerim kapadı. H iss e ttiğ i ş e h v e t u z u n süredir doyurmadığı
Arkadaşlarıyla dans eden sarhoş bir dişiye çarptı. Bir
özür mırıldandı ama kız m u h te m e le n m ü z ik sesin d en onu başka bir ihtiyaçla b irle ş m iş ti. A çlıktan ö lm ek üzereydi.

duymamıştı bile. Chase ellerinin kızın sıkı yu v arlak kalça­ Vücudu h em t a t m i n o l m a h e m d e rahatlam a arzusuyla ya­

larında old uğunu fark etti. Safça bir niyetle kızı düşm esin nıyordu.
diye tutuyordu. İki dişi C h a s e ’in d u d a k l a r ı n ı paylaşırken etraflarındaki
Kız emdiği lolipoptan daha parlak kırm ızı dudaklarını kalabalık dansa d e v a m e d iy o r, t a m ortalarında gerçekleşen
••
yalayarak C h a se ’e davetkâr bir tavırla g ü lü m s e d i. C h a s e ’e seksi gösteriyi u m u r s a m ı y o r l a r d ı . Ü s te lik Chase ve grubu
iyice sokulup v ü c u d u n u ona sü rterek seksi b ir şekilde dans yalnız değildi. C h a s e ç e v r e d e b i r d e n fazla çiftin meşgul ol­
etm eye başlamıştı. C hase önce kızın ağzına, so n ra incecik duğunu, b ird e n fazla v a m p i r i n d e çeşitli Konaklardan bes­
beyaz boynuna baktı. lendiklerini g ö r ü y o r d u .
D am arlarında dolaşan kanın hızlandığını ve ateşinin Chase b o ğ u k b i r h ırıltıy la e lle rin i ilk dişinin kısa eteği­
yükseldiğini hissediyordu. nin altına kaydırdı. İ n c e k u m a ş ı sertçe kaldırarak aç göz­
G itm esi gerekiyordu. Eğer C a m d e n b u ra d a b ir yerler­ lerle bakmaya başladı. A y n ı a n d a k ızın arkadaşlarından biri
deyse o n u bulm a ihtimali çok d ü şü k tü . Ç o k fazla in san ve dilini C hase’in b o y n u n d a g e z d i r m e y e başlamıştı.
g ü rü ltü vardı.
Chase p a n t o l o n u n u n iç in d e k i kabarıklığı ilk kıza dog
Dışı kollarını o n u n o m u zların a dolayıp g ö ğ s ü n ü n üze­ tu bastırırken, d i ş l e r i n i n d e u z a d ığ ın ı hissediyordu. Diğer
rinde gezdiriyor, bacaklarını bacaklarının arasına so k m a ­ iki dişi p a n t o l o n u n u n f e r m u a r ı n ı açıp C hase in penisini
ya çalışıyordu. Giydiği etek şaşılacak d e re c e d e kısaydı, o kavrayarak o k ş a m a y a b aşlad ıla r. C h a s e ’in içindeki seks \ e
146 147
. kavnağ1111 b u lm a k ‘Çın kalabalığı taradığında
f beslenme arzusu doruğa ula5ın.5r.. Sert bir hareketle dişi, d ^ ı S d e n biriyle: göz göze geldi,
• Jerden birini omzundan kavrayarak ö n ü n d e eğilene kadar birlik üy
[ a§ağl bastırdı. Dişi C hase’in ö n ü n d e diz çökerek organın] TCgf te dayab ve zorbaca b ir adalet, diye nitelendirdiği
ağzına aldı. biçimi»1 s ü r d ü r e n S oylu g ru b u n d a n kendini üstün
Dişi Chase’in penisini sertçe em erken dıger dişi ^ e k b u r a y a kadardı demek!
Chase’in eliyle kendi orgazmına doğru ilerliyordu. Chase gÖrIlie ı alçaltıcı k o n tr o l k a y b ın ın ne kadarına şahit ol-
üçüncü dişiyi ağzına doğru çekti. U zam ış dişleri penisin­ TCgf M u h t e m e l e n h e p s in e fakat vam pirin yüz ıfade-
den daha şiddetli zonkluyordu. Açlık gözbebeklcrini uza­ nlÜf U hiçbir şey a n la ş ılm ıy o rd u . Tegan yalnızca soğ uk”ve-
mden n v ,
tırken görüşü keskinleşip tü m duyuları artıyordu. Dişinin desiz gözlerle o n a b a k m ış tı.
boynunu ağzına yaklaştırırken ağzım araladı ve hızla kapa­ ita< .i o n a b ir a n d a h a b a k tık ta n s o n ra arkasını döndü
SavaşÇ1 uno
dı. Kızın boynunda bir damarı açmış ve dişlerinin arasın­
mekândan çıktı
dan ılık, bol kanı em m eye başlamıştı. ve

Chase hızla, hatta üstün körü beslendi. Ç ü n k ü k ontro­


Bilgisayar e k ra n ın d a , p a rla k gözbebeklerini çevreleyen
lünü böyle kaybetmesi m ide bulandırıcıydı. A n cak kendi­
bir çift parlak sarı şe rit D a n t e ’ye b ak ıyo rdu . Yaratığın ağzı
ne hâkim olamıyordu. Konak olan dişinin d a m a rın d a n al­
sonuna kadar açılm ış v e y u k a r ı d o ğ r u kıvrılmış dudakları,
dığı her yudum la rahatlayan açlığı, kasıklarında biraz daha
oldukça etkileyici b i r sıra sivri dişi ortaya çıkarmıştı. Ona
sertleşmeye sebep oluyordu. Bir eliyle d izlerin in üzerin­
göre öfkeli b ir h ı r la m a g ö r ü ı ı t ü s ü y d ü karşısındaki ama
deki dişinin saçlarını kavradı ve itişini sertleştirdi. Artık
fotoğrafın altındaki b a ş lık ta y a ra tık için şöyle yazıyordu;
patlama noktasına gelmişti...
s iz in le hemen e v in iz e g e lm e k isteyen tatlı ve cana yakın birpren-
Öfkeli bir son darbeyle zirveye ulaştı. Ağzı hâlâ Konak
olan dişinin boğazına saplıydı. D ilini d işlerin in açtığı yara­ ses.
Dante, “T a n r ı m ” d iy e m ır ıl d a n d ı . F o to ğ ra f ona çok itici
nın üzerinde gezdirerek onları kapadı. D iğ e r kız ise kendi
•• gelmişti. D ışarıda Issız a v ın a çıktığı h e r gece, aynı öfkeli
orgazmıyla soluk soluğaydı. U ç ü de daha fazlası için sızla­
nıp inleyerek ona sü rtü nüy orlardı. korkunç bakışı g ö r ü y o r d u .
Lanet olsun b a z e n a ç k e n ay n ay a baktığında, kendi yan­
Chase yaptığı şeyden tiksinerek ü z e rin d e k i elleri itele­
sımasında bile ayn ı k o r k u n ç bak ışları yakalıyordu. Açlık,
di. Elini kaldırarak Konağının alnına g ö t ü r d ü ve yaşadıkla­
rına dair anıları sildi. Sonra aynı şeyi diğer ikisine d e yaptı. şehvet veya öfke k e n d i n e d e ay n ı ilkel doğayı kazandırı­

O radan derhal çıkm ak istiyordu. C h a s e p a n t o l o n u n u eski yordu. G ö r d ü ğ ü k â b u s g ö r ü n t ü l e r d e aynı etkiyi yaratıyor­

haline getirm eye çalışırken sırtında bir ü r p e r ti hissetti. du. Gözbebekleri u z a y ıp siv rileşiy o r, açık kahve gözleri öt

O dada bir yerlerde o n u takıp e d e n b ir bakış vardı. M ü - tali amber g ö zle re d ö n ü ş ü y o r v e dış e tle n yarılarak dışkrı
uzuyordu.
149 ;
c « t e r ?5 "-arak t u h a f b ir sesle güldü. »Eee... b , z pck
1 Dal,., bugün, o berha. imgelerden b ,r,m g ö r m ü ş
,s m > y ° r u z - G P §V U rU m u d o l d u r m a m z ge-
K â b u s onu öğlen uykusundan fırlarcasma kaldırmış, Son- öyfo ^ r e v ü l e r i m i z d e n biriyle t a n ış - ”
. sonra S ._99
n k , birkaç saat boyunca bile kendine .an, olarak g e le n * , . d em e y a p a b ilir im .
mişti L a n e t g ö r ü n t ü le r i son zamanlarda daha sık görmeye *? 1 b u Çok g ü zel, ç ü n k ü bakım hizmetleri için
başlamıştı. Şiddetleri de giderek artıyordu. Uyandıktan ; k^ b a ğ , g e r s e k .c n - •
sonra çatlarcasına ağrıyan başı da cabasıydı.
“C dolar yeter m i ? ”
Dante web sitesinde Kediler kategorisini atlayarak
K öpeklere geçti. Sahip arayan hayvanlar b ö l ü m ü n ü tıkla­
D a n te m ik tarın n e o l d u ğ u n u um ursam ıyordu, “İki
yarak fotoğrafları hızlıca taradı. Aslında bııkaç tanesi ger­
.. r diye sord u. “ B e n i m iç in g erçek ten önem li.”
çekten u m u t vaat ediyordu. Özellikle de ö zci b a kım a ihtiyaç
«Evet,” dedi k a d ın , “b e n . . . ş e y ... anlıyorum .”
duyatı ve son yıllarını geçireceği sıcak bir y u va hayali k u ra n mah­
D a n te sesini alçaltarak t e l e f o n u n diğer ucundaki basit
zun suratlı Barney adlı av köpeği.
■ « rihnine o d a k la n d ı. “ B a n a b u k o n u d a yardımcı olun.
D ante’nin de u zu n vadeli bir şey p eşin de olm adığı dü­ insanin*
H ayvanlarınızdan b irin e gerçek ten ihtiyacım var. Şimdi...
şünülürse Barney gerçekten işine yarayabilirdi.
biraz d ü şü n ü n ve b a n a n e yapabileceğin izi söyleyin.”
Dante cep telefonunu açarak hayvan b arın ağ ın ın nu­
Kadın kısa s ü r e n ç e k i m s e r b ir sessizliğin ardından ko­
marasını tuşladı. Ağır Boston aksaıııyla k o n u ş a n b ir kadın,
telefona beşinci çalışta cevap verdi. A ğzında b ir sakız ol­ nuştu. “Şey, b a k ı n ... a s lın d a k o v u l m a m a bile neden olabi­

duğu belliydi. lir ama daha b u g ü n g e le n b i r k ö p e k var. H e n ü z incelen­

“D oğu Yakası Hayvan Kurtarm a, nasıl y a rd ım c ı olabi­ medi. Ama p e k iyi d u r u m d a o l d u ğ u söylenemez. Ve size
lirim?” karşı dürüst o la c a ğ ım , p e k g ü z e l b ir şey de değil. Şu anda
Dante, “Hayvanlarınızdan birine ihtiyacım var,” dedi. ona verebileceğim iz y e r i m i z d e yok. Yani açıkçası sabahle­
“Pardon?” yin uyutulacakların lis te s in e y a z ıld ı.”
“Web sitenizdeki köpek, yaşlı olan. O n u is tiy o ru m .” Dante saatine b a k a r a k , “ O n u a lırım ,” dedi. Saat daha
Bir an sessizlik oldu. Yüksek sesle şaklatılan b ir sakız beşi biraz g e ç m işti a m a N e w E n g la n d ’ın k o n u m u sağ
sesinden sonra, “Ahh! B aahney’i d iy o r s u n u z ? ” olsun karanlık ç o k t a n ç ö k m ü ş t ü . H a rv a rd ’ın karargâha
"Evet, o n u d iy o ru m ” gelmesine d a h a d ö r t s a a tte n u z u n b ir süre vardı. O gece
E ee... ü z g ü n ü m ama o çoktan evlat ed in ild i. H â lâ say­ çıkacakları d e v riy e iç in b u l u ş m a d a n önce, işlerini hallede­
famızda mıymış? Arkadaşlar siteden o n u n r e s m i n i çıkar­ cek yeteri k ad ar v ak ti v a rd ı. A yağa kalkarak paltosunu ve
mayı u n u tm u ş olmalı. Nasıl bir k ö p e k a r ıy o r s u n u z ? Eve anahtarlarını aldı. “ Ş i m d i ç ı k ı y o r u m . Yirmi dakika içinde
ihtiyacı olan bir sürü başka d o s tu m u z var.” oradayım.” • •
“B enim bu gece bir hayvana ihtiyacım var.” “Tamam. A slın d a b eş b u çu k ta kapatıyoruz ama sızı
151
.1
, d o s c ’u s o r u n . R o se b e n im b u ,
Gclınc
b e k le r im . klattl, Ç enesinin sakız sesi eslig n
Kadın sakızım n ■ > te|cfondan rahatça d u y u lu yord j
de Inzla >{'!'!> ^ usunda. iki yuz d e d ik değil mi? N>kjt
“Ve şey.-- Par<l K
ödeyebilirsiniz ™ lerıe rken, “O l m u ş b ilin ,” dedi.
D a n t e kapıy3 d o g

B Ö L Ü M 15

Tess bilgisayar e k r a n ın d a k i son meblağı iki kez kont­


rol etti. M iktarın d o ğ r u o ld u ğ u n d a n em in olduktan sonra,
Wşa basarak para tra n sfe rin i tam am ladı. Kliniğin vadesi
geçmiş faturaları a rtık ö d e n m iş ti am a bu kez de hesabı
yaklaşık 1000 d o la r azalm ıştı. Ve ö n ü m ü z d e k i ay aynı fatu­
ralar yine gelecekti.
“Hey, Tess?” N o r a açık kapıda d u r m u ş çekimser bir ha­
vayla kapıyı çalm ıştı. “B ö l d ü ğ ü m ıçiıı üzgünüm ama saat
neredeyse altı o l d u v e b e n i m yarınki sınava çalışmak için
çıkmam lazım. K a p a tm a m ı ister m isin ?”
Tess, “T a m a m ,” d e d i. B aşını ek ran d an kaldırmış şakak­
larını ovuyordu. “S ağ ol N o r a . İyi akşamlar.”
Nora ona ve m a s a s ın ın ü z e rin d e k i faturalara uzun bir
süre baktıktan so n ra , “ H e r şey y o lu n d a mı?” diye sordu.
Evet” dedi Tess. Y ü z ü n e g ü v en li bir gülümseme yer­
leştirmeye çalışarak, “E v et, e lb e tte h e r şey yolunda,” diye
tekrarladı.
Dükkân s a h i b in i n n o t u n u g ö r d ü m bugün. Kira ilk
sene bittiği için z a m la n ıy o r, öyle m i? ”
Tess başını salladı. “ S a d e c e y ü z d e sekiz.’

153
, H ora İÇ1» aSlk t u t t u ğ u n u hissediyordu. Yaptığ,
Aslında gerçekten fazla bir artış değildi fakat şu anda tfriler' V vlydi ' b u n u bilıy ° r d u - ancak b u r ada kurduğu
bile masraflarla zar zor baş edebiliyordu. Tarifesine hemen işte 50İV bir çeşit sa k la n m a o ld u ğ u n u n farkındaydı. Sak-
bir zam yapmazsa gelen kira zam m ı, tabuta çakılan SOn h < n j^ette geçn»ŞİYdl fakat aYnı zamanda, mevcut an
çivi olacaktı. Ama tarifesine zam yaparsa da m üşterilerini, 1 ^ $ C zanıan d a n da sak lan ıy o rd u . Saklandığı şey y a ­
yansın, kaybedecekti, her iki seçenekte de batıyordu. Tek ve IlieVCU d e m e y e bile ce sa re t ed em ed iğ i bir şeydi.
mantıklı alternatif; kliniği kapatıp yen. bir yerde başlamak-
d irekli kaçty°rsun’ TeSS'
tl. ’nin d ü n geceki sö zlerı z ih n in d e d ö n ü p duruyor­
Aslında Tess bu alternatiften hiç k o rk m u y o rd u , sonuçta
u m ^ 12111 b u s ö z l e n d ü §ü n ü Yo r- adamın gözlem-
taşınmaya da alışkındı. Bazen her şeye yeni bir yerde baş­
dU'nde haklı o l d u ğ u n u b iliy o rd u . T ıp k ı o n u n gibi Tess
lamanın, aynı yerde didinip d u rm ak tan daha kolay oldu­
lerltl et sürekli h a r e k e t h a lin d e o lu rsa ve koşmaya devam
ğunu düşünürdü. Hâlâ y um uşak iniş yapabilecek bir yer
ie §aJe hayatta k ala b ilec eğ in i d ü ş ü n ü y o r d u . Ama Tess’in
arıyordu. Belki de o yeri hiçbir zam an bulamayacaktı.
korkmğ» ö lü m d eğ ild i. O n u n şeytanları zaten hep yanı
“Bak Tess, şey... b en ... b en im seninle k o n u ş m a k iste­
diğim bir şey var. D erslerim bu son d ö n e m b ir hayli yo­ başınciaycl1■
Derinlerinde b ir y e r l e r d e asıl kaçtığının kendisi oldu­
ğunlaştı ve benim biraz derslere ağırlık v e r m e m gerek.”
N o ra duraksayarak om uzlarını dikleştirdi. “B u rad a çalış­ ğunu biliyordu.
M a s a s ı n ı n ü z e r in d e k i k âğ ıt y ığ ın ın ı düzelterek N ora’yla
mayı gerçekten seviyorum, biliyorsun am a d ah a fazla za­
mana ihtiyacım olacak” konuşm aya d e v a m etti. “ S a a tle rin i n e zam an azaltmayı dü­
Tess kabul anlam ında başını salladı. “E lb e tte .” şünüyorsun?”

“Klinik ve dersler arasında sıkışıp k aldım ve neredeyse “Şey sanırım sen o l u r d e r d e m e z . Z a te n maaşımı kişi­
••
nefes almaya vaktim kalmadı. Ü stelik b a b a m bir-iki hafta sel hesabından ö d e m e k z o r u n d a k a lm a n beni çok rahatsız
içinde evleniyor, yani bir de o n u n d a ire s in d e n taşınmam ediyordu.”
d u r u m u ortaya çıktı. N eyse a n n e m de b a h a rd a m e z u n ol­ Tess, “Bırak o k o n u l a r ı b e n d ü ş ü n e y i m , ’ derken sözleri
duktan sonra California’ya, o n u n y an ın a d ö n m e m için ıs­ kliniğin ön k a p ıs ın ın a ç ıld ığ ın ı h a b e r v eren çıngırak sesle­
rar etm eye başladı ve...” riyle bölündü.
Tess, S orun değil N o ra. G erçek ten . A n l ı y o r u m ,” dedi. Nora başını ç e v ire r e k , “ H e r h a l d e kargo geldi. Yı da ilaç
Aslında biraz rahatlamıştı. siparişlerimiz. G i d i p ç ı k m a d a n ö n c e düzenleyeyim .
İşteki fınansal sorunların bir kısm ın ı N o r a ’yla paylaştı­ Nora koşarak o d a d a n çık tı. Tess giriş salonundan gelen
ğında, cevap olarak o n u n la çalışmaya d e v a m e t m e k istedi­ cılız konuşm a s e sle rin i d u y a b i l i y o r d u . Kısa bir süre sonra
ğini söylemişti. B u y ü z d e n N o r a ’ya karşı da s o r u m l u his­ ^ora koşar a d ım la rla o d a y a d ö n d ü . Yanakları kızarmıştı-
sediyordu. H atta bazen Tess, kliniği k e n d i n d e n ç o k müş-
Lobimizdeki kişi k e s i n li k l e k a rg o şirketinden değil.
155
ünde d u ru y o rd u . N o r a tezgahın arkasından uzan
dedi N ora sanki duyulm ak istem iyorm uş gibi kısık bir
° llc köpeği o k şu y o r, aynı zam an d a D ante’ye hoş bir
sesle konuşuyordu. “Kendisi kesinlikle b.r ilah!"
"’15 ite sunuyordu- Tess flö rt ettiği içm N o ra ’y, suçl
Tess güldü. “N e?” A a Dante’n in k a d ın la r ü z e rin d e b ir etkisi olduğu m U-
“Son dakika hastasına lıaz.r m ısın? Ç ü n k ü dışarıda bah­
ktı Tess bile a d a m ın k a ra n lık cazibesine kayıtsız ka-
si geçen inanılmaz adam, elinde acınası bir köpekle Seni
bekliyor"
“Acil durum m u?” 13 Odaya girdİğİ anda D a n te Sözlerinı °na kilitledi. Tess
. yanlı ve etk ile n m e m iş davranmaya çalışsa da muh-
Nora omzunu silkti. “Sanmıyorum. Gözle görülür bir
SOgUelen korkunç başarısız bir oy unculuk sergiliyordu.
kanama ya da travma yok ama adam bayağı ısrarcı. Özel­
G ü lü m s e m e s in e engel o lam ıyord u. Elini yanma hissinin
likle seni istedi. Bir de inanılmaz yakışıklı olduğundan
■denerek devam ettiği b o y n u n a götürürken parmaklan­
bahsetmiş miydim?”
Tess gülerek, “Evet bahsetmiştin,” diyerek masasından an titrediğim hissetti.
D an te’n i n kollarında, b ir d e n bir kem ik haldeki Teriyer
kalktı ve beyaz önlüğünü giydi. Kulağının altında yine o
yanma hissi başlamıştı. Müzedeki sergide ve d ü n gece kumasına bakarken, “B u H a rv a rd olmalı,” dedi. “Onunla
kahve dükkânında D ante’nin yanında d u ru rk e n hissettiği tanışmak i s t e d i ğ i m i söy lediğim de, b u kadar çabuk olacağı­
yanmanın aynısıydı. “O na hem en geleceğimi söyle lüt­ nı tahmin e tm e m iştim .”
fen.” D a n te ’n i n kaşları çatıldı. “K ö tü bir zaman mı?”

“Sorun değil.” N ora saçlarını toparlayarak kulağının ar­ ‘Yo! Hayır, s o ru n değil. S ad ece... şaşırdım hepsi bu.
kasına sıkıştırdı, süveterini düzeltti ve odadan çıktı. Beni durmadan şaşırtıyorsun."
Geleıı Dante. Tess lobiden gelen sesi d u y m a d a n önce “Siz ikiniz birbirinizi ta n ıy o r m u s u n u z ? ” Nora Tess’e
bile gelenin o olduğundan emindi. D ü n gece sahilde onu havada bir beşlik ç a r p m a k ister gibi bakıyordu.
öyle saçma bir şekilde bırakıp kaçtıktan sonra, arkasından Tess, “Evet... biz g eçen akşam m ü zedeki davette tanış­
geldiğini düşününce heyecanlanmıştı. Tess ellerine bakıp tık,” diye geveledi. “D ü n d e N o r tlı E n d 'd e karşılaştık.’
gülümsediğini fark etti. “Dün sanırım h a d d im i a ş tım ,” dedi Dante. O na sanki
Tanrım. Bu ho rm on patlaması kesinlikle k ö tü haberdi. odada yalnızca ikisi v a rm ış gibi bakıyordu. “D ü n gece sem
Bir erkek için bu kadar heyecanlanan tiplerden değildi. Nc öyle üzmek iste m e d im , Tess.”
var ki Dante, daha önce hiç hissetmediği şeyler hissettiri­ Tess elini sallayarak ö n e m s iz o ld u ğ u n u söylemeye ça-
yordu ona.
l’Ştı. Aralarında g eçen şeyi ta m a m e n u n u tm a k istiyordu.
Ofisinden çıkarken, “Kendini topla,” diye mırıldandı “Sorun değil, ü z ü l m e d i m . G e rç e k te n . Yanı sen yanlış bir
ve lobiye çıkan koridorda ilerlemeye başladı. §ey yapmadın. Ö y le k a ç tığ ım için asıl ben özür dilemeli­
D ante kucağında ufak bir köpekle resepsiyon masası- yim.”

157
dl Tess ste to s k o b u köpeğin göğsüne dayadı ve
N o ra ’nın bakışlar, ikisi arasında gidip geliyordu. Tess>in ^ S‘ndayan m ınlk kalbl d İn le d l‘ C İSerden 0İdukça net
D an te ’nin yakınlarında olmasından kaynaklanan gergin!u h.zh h ı n ltı vardı. T ıp k ı ta h m in ettiği gibi solunu-
ği anlamıştı sanki ve, “Şey... belki siz ikiniz biraz yalni2 d oflan sorLin vardı. E lini göğüs kafesinin o noktasına
kalmak iste- < * enle in celed iğ in d e, pire d o lu tüylerinin elastik-
Tess hızla, “Hayır!” diye cevap verirken, D a n te ise sa­ koYarak ° bettiğini g ö rd ü . “H a rv a rd son zamanlarda çok
kince onayladı. l n? Halsizliği v ar m ı? ”
Nora bir an duraksadıktan sonra tezgâhtan paltosun^ uyuy°rI
ve çantasını aldı. “En iyisi b en ... yarın g ö rü ş ü rü z Tess.” “Bilmiyo r u m ' ... . , . ç
D a n t e ’n i n h a r e k e t ettiğini hiç fark etmemişti ama
“Tabii. İyi çalışmalar sana.” TeS<i kolları b irb ir in e d e ğ iy o rd u . Yapılı, sıkı vücudu
N o ra ’nııı sırtı D a n te’ye d ö n ü k tü . Tess’e bakarak yalnız­ 5U a^ koruyucu b i r d u v a r gibi yükseliyordu. Ve adam
ca ağız hareketleriyle, “A m an T an rım ,” dedi ve arabasını
^ " I m a z güzel k o k u y o r d u - m u h t e m e l e n bir servet öde-
park ettiği arka çıkışa doğru ilerledi. Biraz so n ra arabanın
'-"baharatlı, gizem li b i r k o k u y d u . Tess b u kokuyu içine
çalışmasını ve uzaklaşan m o to r sesini duydular.
Atikten sonra k ö p e ğ in p ire d o l u kulaklarını incelemeye
O ana kadar Tess D a n te ’nin varlığıyla o kadar şaşkındı
baladı “İştah kaybı ya d a n o r m a l d e n az y em ek ve su tü­
ki köpeğin d u r u m u n u pek fark etm em işti. A ncak ona bak­
ketmesi gibi bir şey fa rk e t t ın m ı? ”
tığında, elinde olm adan hayvan için ü z ü ld ü . Kahverengi
d o n u k gözleri yarı kapalıydı. C iğ e rle rin d e n hırıltılı bir ses “Bir şey d iy e m e m ."
Tess köpeğin ağzını açarak yaralı diş etlerinin rengini
geliyordu. Sadece dış g ö r ü n ü ş ü n d e n bile k ö p eğ in acilen
bakıma ihtiyacı olduğu belliydi. inceledi. “H a rv a rd ’ın s o n aşısı n e z a m a n d ı? ”
Tess, “O n a bir bakabilir m iy im ? ” diye so rd u . D an te ve “Bilmiyorum."
aralarında giderek b ü y üyen sessizlik d ışın d a odaklanabi­ “Bu hayvan h a k k ı n d a b ild iğ in h e r h a n g i bir şey var mı
leceği bir şeyler b u ld u ğ u n a seviniyordu. D a n t e ’n in kafa­ acaba?” Sesi o ld u k ç a suçlay ıcı ç ık m ıştı takat kendine engel
sını sallamasıyla Tess ste to sk o b u n u ö n l ü ğ ü n ü n cebinden olamamıştı.
çıkardı ve kulaklarına taktı. “H a rv a rd en so n n e zam an ve­ “Onu alalı ço k o l m a d ı , ” d e d i D a n te . ‘ Bakıma ihtiyacı
teriner m u ay en esin d en geçti?” olduğunun da f a r k ın d a y ım Tess. S en ce yardım edecek bir
D ante belli belirsiz o m u zların ı silkti. “E m i n d eğ ilim .” şeyler yapabilir m i s i n ? ”
Tess köpeği usulca o n u n kollarından aldı. “G el bakalım. Tess kaşlarını çattı. K ö p e ğ i eski h a lin e kavuşturm ak için
Sana m u ayene odalarından b irin d e biraz d a h a yakından yapılması g erek en ç o k iş o l d u ğ u n u biliyordu. Elimden
bakalım .” geleni yapacağım fakat h i ç b i r şey için söz verem em .
D a n te onları uysal bir sessizlikle takip etti. Tess titreyen Tess, arkasında d u r a n t e z g â h t a n ince feneri almak iç
hayvanı çelik m asanın ü ze rin e k o y d u ğ u n d a h e m e n onun döndüğünde te z g â h a ç a rp tı. F e n e r y ere yuvarlandı. Da ıa
158
.^ed ersin’” ^ e k aceleyle o d a d a n çıktı, kafası allak
' almak için eğileıncden D ante yanındaydı. Ç e v ik bir hare­
ketle yakalayarak ona uzattı. Tess alm ak için u zan dığ,nda ^ ° lr^rk asın d an k ap a d ı ve k o r id o rd a hızlı birkaç adım
adamın başparmağının tenine d o k u n d u ğ u n u hissetti. sırtını d u v a r a yaslayarak gözlerini kapadı ve
bir hareketle elini çekti. ,tP’ S°trnini d ü zeltm ey e çalıştı. Kalbı göğüs kafesinden
“N ed en benim yanım da bu kadar g e riliy o rsu n ? ”
^ Elemiş glbl Ça r P ıy° r d u - K e m ık le rı ^ e t a vuruşlara
M u h tem elen tanı da D a n te ’n in söylediği şeyin sağla­
tırlayaCtutuyorclu-
ması olacak şekilde ona baktı. “Yo, g e r ilm iy o r u m .” ndan g ö ğ ü s le rin e , aşağılara ve bacaklarına ka-
“Em in misin? Sıkıntılı g ö zü k ü y o rsu n . Boy^ U bedeni y a n ı y o r d u . G e n ç k a d ın ın her hücresi
Aslında öyleydi. M uayene m asasındaki gibi ih m a l edil­ ^ ^ n i n varlığıyla a d e ta u y a n m ı ş , için d e dişiliğe ve özü-
miş ya da kötü m u am ele g ö rm ü ş hayvanları g ö rm e y e da­ . • sevler a y a k la n m ış o n a d o ğ r u uzanıyordu.
yanamıyordu. Hayvan, Uluslararası H ayv anları Koruma ne dair dh 3 /
Tannm nesi v a rd . b ö y le ?
Dcrııeği’nin poster figürü olabilirdi. Ve kişisel hayatında Aldım k ay bediyo r o l m a lıy d ı. E ğ e r biraz aklı kaldıysa
yolunda gitm eyen h e r şey de ü z e rin d e b ü y ü k b ir baskı
Dante’yi ve hasta h a y v a n ı n ı m u a y e n e od asınd a bırakıp şu
oluşturuyordu.
a n d a klinikten çıkardı.
Ama bu adamla aynı odada o lm a k karşısında hissettiği
Tabii ya! N a sıl d a p r o f e s y o n e l c e o l u r d u bu. Tam yetiş-
duygular bile b ü tü n yaşadıklarından d a h a sıkıntı vericiydi.
kinlere ö z g ü ...
Tanrı yardımcısı olsun fakat ad am a h e r b ak ışın d a, ikisinin
Onunla zaten d a h a ö n c e b i r k e z ö p ü ş m ü ş tü . Şimdi ise
çırılçıplak olduğ u çok ateşli ve gerçekçi b ir hayal görüyor­
yalnızca p a rm a k u c u y l a d o k u n m u ş t u o n a ve Tess böyle
du. Kırmızı ipek çarşafların ü z e rin d e b ü t ü n u z u v la rı bir­
aşın bir tepki v e r i y o r d u . P eş p e ş e d e r i n nefesler alarak sa­
birlerine dolanm ış, bedenleri te rd e n ışıl ışıl p a rla r halde
kinleşmeye çalıştı. N i h a y e t k o n t r o l ü n ü tek rar kazandığın­
birlikteydiler.
da, yaslandığı d u v a r d a n ç e k ild i v e m u a y e n e odasına doğru
D a n te ’nin iri ellerinin b e d e n in i o k şad ığ ın ı, sıcacık ağ­
ilerlemeye başladı. Y ü r ü r k e n k a f a s ın d a n odaya girince su­
zının açlıkla b o y n u n a yapıştığını h is s e d e b iliy o rd u . Dante
nabileceği m a z e r e tle r i g e ç i r i y o r d u .
artık zonklam aya d ö n ü ş e n k u lağ ın ın altın d ak i hassas nok­
Kapıyı açarken, “K u s u r a b a k m a , ” d e d i, “telefon çaldı­
taya dişlerini geçirm işken Tess, a d a m ın e rk e k liğ in in bede­
ğını sand- ”
nine giriş çıkışlarını hissed iy o rd u .
Dante’yi g ö r d ü ğ ü n d e b u l d u ğ u u y d u r u k m azeret yarıda
Tess gözlerini o n u n d u m a n lı a m b e r g ö z le r in e kilitle­
taldı. Adam y e re o t u r m u ş h a l d e y d i , ö n e eğilm iş ve başı­
miş, tü m bunları g eç m işte n b ir anı k a d a r n e t g ö rü y o rd u .
Ya da aklının almadığı b ir gelecek g ö r ü n t ü s ü y d ü b u n la r ... nı ellerinin arasın a a lm ış tı. G ü r s a ç la rın ın arasına soktuğu

K e n d in i zorlayarak gö zlerini k ırp m a y ı b aşard ı ve arala­ parmakları b e m b e y a z d ı . G ö z l e r i n i t a m a m e n kapamış, ka


rındaki t u h a f bağı kopardı. s'lrnış çenesinin a r a s ı n d a n y ü k s e k b i r hırıltıyla soluk alıp
cr*yordu. Sanki i ş k e n c e ç e k i y o r g ib iy d i. ^
-■ acı hissettiği u m u t s u z l u k kadar kuvvetliydi.
Ç c t t f ^ ’iki d u y g u o n a b ü y ü k b ir utanç veriyordu.
Tess, “Aman Tinnm !* diye anlarak yanma gitti. “D al)tc
tfissettİğ,b m n d e y a şa d ık la rın ın sebep olduğu işkenceyle
ne oldu? S orun ne?
D ante cevap v e r m e d i . Belki de yercnııyordu. Şü3Ilda’ b a ğ ı r m a m a k için k e n d in i çok zor tutuyordu.
Cok büyük bir ac. içinde olduğu belli olsa da ym e de b u hayal* h e r gö r d ü ğ ü n d e Oİduğu &bi kendini
etrafına neredeyse insanüstü biçim de güçlü, karanhk Ve Falcat U bir an evvel b itm e s i için d ua ediyordu.
vahşi bir tehlike lııssı y a y ı y o r d u . tutW-Yflnlf a k l a r ı n d a n ç ık a n ism in i d u y d u , neye ih-
O n u öyle yerde gören Tess keskin bir dejavu hissi ya­ TeSS' j ' Un u s o r u y o r d u . D a n t e cevap veremiyordu.
şadı. Bu hissi iliklerine kadar hissetmişti. G eriye doğru tiyacı 0İ Ugk u r u y d u , k ü l d o l u y d u . K e n d in e doğru yak-
adım atıp 91 Ti aramaya hazırlandı. S o ru n u - neyse artık goğazı up s e s in e y a n s ıy a n sa m im i kaygıyı al-
bu sorun - Tess’in çözebileceği bir şey değildi. A m a o anda ia§>rken g p a n te o n a g i tm e s i n i sö y le m e k istiyordu.
D an te’nin omuzları kasılıp b ü k ü ld ü ve t ü m b e d e n i bir top
glla>a la bildiği t e k ş e k ild e , y a n i y aln ız başına mücadele
halini aldı. Başı hâlâ önüııdeyken bir in le m e sesi duyuldu.
Kısık sesli ama Tess’in dayanamayacağı kadar acı dolu bir
^ m a t n s ı z ı n o m z u n a u s u lc a d o k u n a n parmakları his-
inlemeydi bu. Tess kaskatı k e s ilm iş o m u z l a r ı n ı ve terd en ıslanmış
SCttl
' okşarken sak ın v e h u z u r l u b i r u y k u n u n bir battani-
Dante ne o ld u ğ u n u anlamamıştı. sırtını
in** • • 1 •
misali üzerine s e r ild iğ im h isse tti.
Ö lü m imgesi şim şek hızıyla gelmiş, ü z e rin e boca edi­
Tess’in y u m u ş a k b i r sesle, “ D ü z e le c e k s in ,” dediğim
len güneş ışığı gibi o n u o ld uğu yere m ıh lam ıştı. Kesinlik­
duydu, “sana y a r d ı m e t m e m e izin v e r D an te. Güvende-
le uyanıktı; daha doğrusu felce uğratacak k adar y o ğ u n bir
farkındalık d u ru m u n d a y d ı. Yıkıcı saldırıyı t ü m hısleriyle sın.
duyum sam ıştı. Ö l ü m anını daha önce hiç u y a n ık k e n gör­ Dante ö m rü n d e tik koz g erçek ten dc öyle olduğunu

memişti. Ve imge hiç o anki kadar şiddetli ve acım asız bir ıissetti.
kuvvete sahip değildi.
Tess’in yanında d u r m u ş ona y a p m a k isted ik lerin e dair
erotik hayaller kurarken bir anda, m u a y e n e o d a s ın ın plas­
tik d öşem esinde kendini yerde o t u r u r k e n b u l m u ş t u . D u ­
m an ve alevlerle etrafının sarıldığını h iss e d iy o rd u .
••
Yangın h er taraftan yaklaşmaya başlam ıştı. Ü zerine
d o ğ ru siyah, yakıcı d u m a n la r s a v ru lu y o rd u . H a r e k e t ede­
m iy o rd u . K endini kapana kısılmış ve çaresiz hissediyordu.
K orkuyordu.

162
tolonu ü z e rin e sım sıkı o tu rm u ş tu . Pantolonu-
d'-Küt P3‘yla tam k av u şm a d ığ ı b ir noktadan pürüzsüz teni
^ b rd n Saçlarmı tu ta n lastik tokayı çıkarmıştı. Bal
g p ^ ^ î ç a n kahve saçları geniş dalgalarla omuzlarına

döküW°,rn m d o ğr u larak d ö n ü ş ü n ü ve ayaklarım halı kap-


u s u n u iz le rk e n , “ S elam , daha iyi mısın?” diye
ı. f rc koy
sordu- ^
BÖ LÜM 16
^ b i r a z çatlak ç ık m ış tı a m a şaşırtıcı ölçüde iyi hisse-
** ö n l e n m i ş t i . Ç o k sakin h issed iy ordu ve bu hiç

Daııtc gözkapakJarını araladı. Kör edici bir baş ağrısının d'yorai değ!İdi. A n i b i r reflek sle d ilin i dişlerinin üzerinde

üzerine atlamasını bekliyordu. H iç b ir şey olm adı. Artçı "°n, ir könek d iş*le rin i k o n t r o l etti. D işleri normal bo-
gezdırereKKopt-ıv
şok, soğuk ter, iliğini d o n d u ran bir k o r k u ... hiçbiri yok­ 5 d G ö r ü ş ü d e n o r m a l d i , k e s k ın le ş m e m ış tı.

tu. ' UD e ğ iş im in in iz le ri - ta b ii d e ğ i ş i m falan o ld u y sa - çoktan


Tepesinde uzanan çini kaplı beyaz tavana bakarak bir geçmişti.
kere gözlerini kırptı, sonra bir kez d a h a ... G a rip bir or­ Pelüş battaniyeyi t a m a m e n ü z e r i n d e n atarken paltosu­
tamdı; taba renkli duvarlar, ü zerind e yattığı açılır kapanır nun ve botlarının ü z e r i n d e o lm a d ığ ın ı fark etti. “Eşyala­
ufak kanepe, karşısındaki tertipli ahşap m asa ve bilgisayar rım nerede?”
masasındaki abajurdan yayılan aydınlık. Tess, “H e m e n b u r a d a , ” d i y e r e k k a p ın ın yanında, üze­
D erin bir nefes aldı. Ö l ü m g ö r ü n t ü s ü n d e n so n ra alışık rinde siyah d e n c e k e t v e b o ğ a z lı b o tla rın olduğu sandal­
olduğu d u m a n ve b u ru n deliklerini yakan d iğ e r cehennem
yeyi işaret etti.
kokularının hiçbirini alm ıyordu. K o k u s u n u aldığı tek şey, “Cep te le fo n u n m a s a m d a . B irk aç saat önce kapadım.
o n u bir h u z u r kozasına alan tatlı baharatlı k o k u n u n sı­ Umarım sakıncası y o k t u r . S ü r e k li çalıp d u r d u , ben de seni
caklığıydı. B üyük bed en in in sadece b ir k ısm ın ı kaplayan
uyandırmasın d iy e k a p a t s a m d a h a iyi o lu r diye düşün
ö rtü d e n ellerini çıkararak battaniyeyi okşadı. K r e m renkli
düm.”
pelüş battaniye tıpkı o n u n gibi k o k u y o rd u .
Birkaç saat m i? “ S aat k a ç ? ”
Tess.
H ım m ... b ire ç e y r e k v a r.”
G e n ç kadın k o ridordan ilerleyip o d a s ın ın kapısını açar­
Lanet olsun. M u h t e m e l e n o çağ rılar karargâhtandı. N e-
ken D a n te başını ona d o ğ ru çevirdi. Beyaz ö n l ü ğ ü çıkar­
rcde o ld u ğ u n u m e r a k e t m i ş o lm a lıy d ıla r. Y apm ası gereke
mıştı. Bej rengi örg ü bluzuyla ço k tatlı b ir g ö r ü n t ü s ü var-
^azı açıklam alar o la c a k tı.
164
• ı l ı ş t ı r m a m y a n lış o l u r d iy e d ü ş ü n d ü m . İhtiva-
[ “B u arada H arvard dinleniyor. A slında o ld u k ç a cidd, c e P ^ §e y v a r m ı ? ”
o la b ile c e k b a z ı sorunları var. O n u b e sle d im , b ir a z sıvı Ve d* 0,211 j iyi m .” D a n t e b u g ü n e k a d a r yaşadığı en şiddetli
a n t ib iy o t ik takviyesi yaptım . Biraz u y u m a s ın a yardım Cl BCn on ra, ağrı y a d a m i d e b u la n tıs ı o lm am asın a hâlâ
o la c a k t ır . K oridorun so n u n d a k i y u v alard an b irin in içine
atakt3n S ordu- Ü s t e l i k b u s e f e r k in i g ö rd ü ğ ü n d e u y u m u -
k o y d u m .”
"’^ t n l e . § u a n d a UZUn b i r u y k u d a n son ra hissettiği
Dante birkaç saniye kafasını toplayamadı. Tess’in ba­
?°rdU ı Wrn başka, la n e t im g e y e d a ir te k b ir belirti bile
rınak ajanını nereden tanıdığını ve ajanın n e halt etme­ , ersemi**11
se
ye uyuşturulup klinikteki yuvalardan birin d e uyuduğunu
“B a n a - Yani h e r h a n ^ b i r §ey m ı verdın ... ya da bir
merak etti. Nihayet beyni kontrolü ele aldı ve Tess’e yak­
3 „nr,n? Bir ara e lle r in in ark a m d a , başım ın üzerinde
laşmak için kullandığı ufak hayvanı hatırladı. seymıyaPu u '
leketettiğim h i s s e t t im ...
Tess, “Sakıncası yoksa burada kalmasını tercih ederim ,”
Tess’m y ü z ü n d e b i r a n için tu h a t b ir ifade belirdi. N e ­
dedi. “Hatta belki birkaç gün. Bu arada b e n de yapmam
gereken testleri yapıp ihtiyaçlarıyla ilgilenebilirim .” redeyse paniğe k a p ılm ış g ib iy d i. S o n ra gözlerim kırptı ve

Dante başını salladı. “Tamam. O l u r .” bakışlarım o n d a n k açırdı. “E ğ e r istersen m asam ın çekme­

Başını çevirerek etrafındaki ufak ofisi inceledi. Köşede­ cesinde Tylenol var. S a n a b ir a z su d a getireyim .”
ki mini buzdolabı, elektrik ocağı ve su ısıtıcısıyla donatıl­ Genç kadın k o l tu k t a n k a lk a r k e n D a n te , “Tess,” diyerek
mış rahat bir mekândı. hafifçe bileğini t u t t u “ S e n b e n i m l e m i kald ın ... yani o ka­
Tess’in vaktinin ço ğ u n u burada geçirdiği belliydi. “Bu dar saat boyunca?"
benim geldiğim oda değil. Nasıl geldim b u ra y a ? ” “Elbette. Seni nasıl o h a l d e b ıra k a b ilird im ? ”
“M uayene odasında bir çeşit n ö b e t geçirdin. Seni ayağa Dante kendi c e h e n n e m k â b u s u y la savaşırken, zihnin­
kaldırarak buraya, ofisime kadar y ü r ü m e n e y a rd ım ettim. de Tess’in n elere ş a h it o l m u ş o labileceğine dair çok net
Burada daha rahat edersin diye d ü ş ü n d ü m . Bayağı sarsıl­ görüntüler belirdi. A m a g cııç k a d ın o zam an bile çığlıklar
mış g ö rü n ü y o rd u n .” atarak kaçmamış, ş i m d i d e o n a k o r k u y a benzer bir hisle
D ante, Evet,” diyerek elleriyle y ü z ü n ü o v u ş tu rd u . bakmıyordu. H a tta D a n t e , g ö r d ü ğ ü e n k ö tü kâbusu onun
“N ö b e t mi geçiriyordun?” yanmdayken y a ş a m a n ın işleri kolaylaştırıp kolaylaştırma­
“O n u n gibi bir şey.”
dığını d ü şü n d ü .
“Ç o k sık o lu r m u ? ”
Genç kadının d o k u n u ş l a r ı o n u yatıştırm ış, rahatlatmış
D an te om uzlarını silkti, inkâr e tm e n i n b ir a n la m ı yok­
ye iyileştirmişti.
tu. “Evet, san ırım .”
Dante o n u n sa h ip o l d u ğ u şe fk a tte n şaşkın bir halde,
Tess ona d o ğ ru giderek k an e p en in k o lu n a o t u r d u . “İlaç
“Benimle kaldın Tess, b a n a y a r d ı m e ttin ,” dedi. “Teşekkür
kullanıyor m u s u n ? Aslında k o n tro l e t m e k iste d im fakat
166
m islerin d en hab erd arsa b u onu, Dante' nın
dağ111 G-, itJvordıı.
f Tess istediği arıda bileğini D an te’nin gevşek p a r ^ k , ^
0 ^
Z y h ay ", tarafa ,t,y o rd u .
anda Tess’in o ad a m ı d üşü nm ed iği kesindi.
h n n n ı a ra s ın d a n çekebilirdi takat olduğu yerde kalm ,§t,
A r iC ^ k .. i ___ : U r v v / n i s ç m i ç
Mavi-yeşil gözlerinde meraklı bir bakış vardı. ‘Sanırım... gözleri k o y u laşm ış, aaralıkr a l ı k k a l'ir»
kalan dudaklan-
yani artık daha iyi olduğuna göre bu kadar yeter. Saat Çok ;nÇ ^ sim verdiği solukları hızlanm ıştı. Dante dır-
GeflÇ.-ucıiıdan
dan <*» v -
geç oldu ve benim eve gitmem gerek. 11111araSinhafıfçe kırarak g e n ç k ad ın ı kendine doğru çekti.
Dante ona yine kaçmaya başladığını söylem ek için güç, seUerın . k o v m a d a n o n a yanaşm ıştı.
fC rC hlC * HT **
lii bir arzu hissetti ama onu bir kez daha k o rk u tm a k iste, “Seni öpm ek is tiy o ru m , Tess.
miyordu. Yavaşça koltuktan kalkarak yanında d u rd u . Par­
mak uçları hâlâ birbirlerine temas ediyordu. İkisi de bu " ^ g ^ l ü m s e d i . “ N e d e n m i? B ir b a k a lım ... ç ü n k ü
beklenmedik teması kesmek istemiyordu. ^ an C, • .7P ,-eni ç o k a r z u lu y o r u m . Dahası senin de
mk güzelsin ve se m ç
Tess sessizce, “G itm em gerek,” dedi. “Ve D a n te ... bu „i arzuladığını d ü ş ü n ü y o r u m .
bizim aramızdaki şey... yani her neler oluyorsa, bence iyi Dante serb est e lin i k a ld ır a r a k y av aşça g en ç k a d ın ın y ü -
bir fikir değil. Seninle birlikte olm ak gibi b ir düşüncem koydu ve t e n i n i o k ş a d ı. D a n t e ’n in p arm ak ların ın
yok.” ucundaki ten p o r s e le n g ib i p ü r ü z s ü z v e ip e k gibi y u m u ş a ­
“Buna rağmen burada kaldın ve bana beş saat baktın.”
cıktı B aşparm ağını T e s s ’ııı d o l g u n d u d a k la r ın d a gezdirdi.
Tess kaşlarını çattı. “Seni yalnız bırakam azdım . Yardıma
0 “Tanrım, Tess. Ş u a n d a s e n i t a t m a k için ö lü y o ru m .”
ihtiyacın vardı.”
Tess gözlerini k a p a y a ra k d e r i n b ir nefes aldı. “Bu deli­
“Senin neye ihtiyacın o ld u ğ u n u söyle b a n a .”
lik... ben... b u h i ç . .. n o r m a l d e h iç yapacağım bir şey-”
D ante parmaklarını kıvırarak elini biraz d ah a sıkı tut­
Dante ç e n e s in d e n t u t a r a k g e n ç k a d ın ın y ü z ü n ü kaldır­
tu. U fak ofisteki hava yine çekilm eye başlıyor gibi geldi
dı ve dudaklarını o n u n d u d a k la r ıy la birleştirdi. Aslında ni­
Tess’e. D ante parm aklarının u c u n d a n genç k ad ın ın nab­
yeti, müzedeki d a v e tte y a şa d ık la rı ateşli a n d a n beri içinde
zının hızlandığını hissedebiliyordu. Tess’in ilgisini ve ar­
yanan arzuyu s ö n d ü r m e k iç in d u d a k la rın ı bir an olsun du
zusunu, öpüştükleri ve o n u birkaç y ü z şah id in ortasında
daklarınm ü z e rin d e h i s s e t m e k t i . S o n ra arzu su sönecekti.
baştan çıkarmaya çalıştığı gece de hissetm işti. Tess onu
Tess için hayal m i g e r ç e k m i o l d u ğ u n a karar veremeyeceği
o gece de hatta belki d ü n gece de arzulam ıştı. O anlamlı
bir hayale d ö n ü ş e c e k v e g e n ç k a d ın ın h ayatınd an çıkacak
gözleriyle kendine bakarken v ü c u d u n d a n çıkan titreşimler
ve hoş koku şu anda da arzuladığını g ö ste riy o rd u . ü. Oysa şu anda, t a m o la r a k a n la y a m a d ığ ı b ir sebepten do

D ante, kanı artık kendi dam arların d a akan kadına gü­ kyı, genç k ad ın ın k e n d i s i n i n e t t e n ve k e m ik te n o ld u ğ u n u
lüm serken içindeki arzu tekrar alevlenm işti. anlamasını istiyordu.
Eğer genç kadın, bir şekilde eski e rk e k a rk a d aşın ın uyuş- Dante bir aptal gibi h is s e tti.

168
. d u d a k la rın d a n ç e n e sin e , oradan boynuna ve
rini - hissetmesini, ona ait o ld u ğ u n u anlam asını istiy0N d°l3° a doğru g id e n b i r yol takıp etti. Ç o k güzel koku-
^ a d o k u n m a k h arik ay d ı. D a n te inledi. B urun de-
I dUA,n ıc. onu sadece u tm a k tı ama d ilin in u cu n d a k i his yordu- u y a rıld ığ ın d a yaydığı tatlı kokuyla doluydu.
f o kadar u d iy d i la... G enç kadın o n u n a d ım la rın a öy]e likleri’ arzuyla siv rilm e y e başlayan dişleri diş etlerim
uyum sağlıyor, öyle karşılık veriyordu k i... Dudaklar, pjissettıg1 ba§laml§tl. H ı z l a atan n a b z ın ın arasından, diş-
daha derin daha uzun bir ö p ü şm ey le b irle şirk e n kad,- z0rlainaYf. rak aşağı d o ğ r u geldiğini hissediyordu. “Sen
n m elleri ensesinde ve saçlarında geziniyor, o n u kendine lennT n T e ss -B iliy o rsu n d eğ il m ı? ”
doğru bastırıyordu. Saniyeler dakikalara, dakikalar saat­ bcnim a d ı n ı n sesi, c iğ e r le r in d e n çıkan bir nefes gibi
lere dönüştü. GCnÇ A m a D a n t e o n u g a y e t n e t d u y m u ş t u ve d u y d u ğ u
Dante öpüşmeye devam ederken ellerini g en ç kadının
f i l o n u alev g ib i y a k m .ş t ,.
gür saçlarının arasına kaydırdı. O n u n yumuşaklığının,
Evet dem işti.
ateşinin keyfîni çıkarıyordu. O n u kıyafetleriyle görmek
Tanrım ne d i y o r d u b ö y le ?
istemiyordu, çıplak olarak altında istiyordu, için e girerken
Ne y a p ıy o rd u ? B ö y le ö p ü l m e y e , d o k u n u lm a y a - böyle
ismini genç kadının dudaklarında d u y m a k istiyordu.
bastan ç.k arılm ay a - n a s ıl m ü s a a d e e d iy o r d u ?
Damarlarındaki kan tü m v ü c u d u n d a ateşli b ir öfkeyle
HİÇ bu kadar p e rv a s ız o l m a m ı ş t ı Tess. N o r m a ld e yapa­
dolaşıyordu. Cinsel organı d u y d u ğ u arzuyla kaskatı olmuş,
cağı bir şey değild i b u . Ş u a n d a p e k d e u m u rsam ad ığ ı bir
tam am en uyarılmış olduğundaki b o y u tla rın a kavuşmuştu.
düzine sebepten d o la y ı m u h t e m e l e n tehlikeliydi de.
Ve Tanrım, daha Tess’le yeni başlıyorlardı.
Hiçbir z a m a n b ö y le k o la y b i r k a d ın olm am ıştı. Aksine,
Tabii bunları, sadece bir başlangıç olarak g ö r m e k isti­
yordu. erkeklere hissettiği g e n e l g ü v e n s iz lik le h e r şeyi zorlaştırır-

D ante kendine hâkim o lam ıyord u. G e n ç k ad ın ı kane­ dı genelde am a b u a d a m d a k i b i r şeyler, hissettiği korku ve

peye doğru y ö n len d irerek başını yastığa g e le c e k şekilde güvensizliğin b u h a r o l u p u ç m a s ı n ı sağlıyordu. Nasıl ol­
yatırdı. duğunu b ilm iy o r d u fak a t b u a d a m la arasında, bildiği her
Tess sırt üstü yatmış, arzuyla k ara rm ış m av i gözlerini şeyden daha d e r i n l e r e i n e n b i r b a ğ o l d u ğ u n u hissediyor­
çevreleyen u z u n g ü r kirpiklerin ara sın d an o n a bakıyordu. du. Peri m asalla rın d a r a s t l a n a n k a d e r ve k ısm e t kavramları
Ağzı hâlâ ö p ü şm e le rin in ışıl ışıl izlerini ta ş ıy o rd u . D u d a k ­ artık daha anlaşılırdı. N o r m a l d e k e lim e hâzinesinde olan
ları koyu kırmızıya d ö n m ü ş tü . D u y d u ğ u a rz u y la b o y n u n ­ kavramlar değildi b u n l a r a m a nasıl h issetm e si gerektiğini
dan yukarı yükselen bir kızarıklık vardı. G ö ğ ü s uçları birer kendine ne k ad ar t e l k in e t m e y e çalışırsa çalışsın, hiçbir şev
gül goncası gibi sertleşm iş, aldığı h e r n efe sle g ö ğ s ü kalk­ §u anda y a şa d ık la rın ın n e k a d a r . . . n e k a d a r ... d o ğ ru geldi­
tıkça ince b lu z u n u n k u m a şın ı zorlar hale g e lm işti. ği gerçeğini d e ğ i ş t i r e m i y o r d u .
Sen b en im sin , Tess.” D a n te g e n ç k a d ın ın üzerinde Bedeni m a n tık lı d ü ş ü n m e y e çalışsa da hisleri, yaşadık
170
eVe başladığında, Tess neredeyse m inn et duyguian
j ■r.U,- e tm e sin i imkansız kılacak kadar gÜ2e|d| ke#tnl ^tl0 bir işkence çek er gibi gözlerim kapadı.
onu böyle öperken ve d o k u n u rk en , içindeki ^ i ^ , nin nefesi artık b ir hırıltıyla çıkıyordu. “İpek <6-
t e «bir her d u y g u y u sanki yüz yüdır u y k u d a y m ı ş
V * f t SS. Sıcak, ıslak b ir ipek gibi.”
arandırırken bedeni de aruk m antığın, s u s t u r m u ş .
bİSİ'İ! lan söylerken b ir p a rm a ğ ın ın ucuyla hafifçe genç
A d a m b l u z u n u göğüslerine kada, kaldırdığında karj,
içine girdi. U f a c ık b ir istilaydı. Tess daha fazlasını
k o y m a d ı . D a n t e derin bir nefes alarak egıldı v e ge„ç b .
dının çıplak kam ım öptü. Ö p ü c ü k le r ve h afif ,sınklar|j rdu. D a n * p a rm a ğ ın ı çekip biraz daha üst bölgeler-

sutyeninin önden kopçasına kadar ilerledi. Kopçayı açarak de'dolaşmaya başladığında, Tess inleyerek kalçalann, ona
saten sutyeni g ö ğ ü s l e r i n üzerinden çekti. * kaldırdı.
D ante boğuk b ir sesle, “N e ? ” diye sordu. “N e istiyor­
“Tanrını, çok tatlısın.
Sesi sert, teninin üzerindeki nefesi yakıcıydı. Göğüs sun, Tess?”
uçlarına dokunmasını, ağzına alm asını ve e m m e sin i isti­ pcss D ante’n in d o k u n u ş l a r ı altında kıvrandı ve ona
yordu. Dante onun zih n in d en geçenleri an lıyorm u ş gibi doğru uzandı. D a n te te k r a r eğilip o n u karnından öperken
dilini sert göğüs uçlarından birinde g e z d irm e y e başladı. dieriyle genç k a d ın ın ö n c e p a n t o l o n u n u , sonra iç çama­
Birini dili ve dişleriyle çekerken diğerini a v u c u n u n orta­ şırını tamamen aşağı d o ğ r u itti. G ö b e k deliğini öperken
sına almış yavaş yavaş okşuyor, Tess’ı a r z u d a n çıldırtacak dilini kasıklarına d o ğ r u g e z d ir m e y e başladı.
hale getiriyordu. “Seni buradan ö p m e m i ister m is in ? ” diyerek dudakla­
Dante’nin bir elinin aşağıya kayarak k o t u n u n düğmesi­ rını genç kadının t e n i n e b a stırd ı. Başı aşağılara, daha du­
ni yokladığını hissetti. D ü ğ m e d e n k u r tu ld u k ta n sonra fer­ y a rlı olan kasıklara d o ğ r u i n e r k e n , “ Peki ya buradan?” diye
muarı açtı. Dante kotu kalçalarına d o ğ r u in d irirk en Tess
sordu.
kalçalarını yalayan serin havayı hissetti. D a n te ağzını gö­
Tess, b ü tü n b e d e n i n i b i r alev dalgası kaplarken, “Lüt­
ğüs ucundan çekerek aşağıda u z a n a n p ü r ü z s ü z çıplaklığa
fen,” diye m ırıld an d ı.
baktı.
Dante, “B e n c e . . . ” d i y e r e k k a n e p e d e kaydı, kendini ka­
M üzede söylediği kelimeyi tekrarlayarak, “E n fes,” diye
dının güzel b a c a k la rın ın a ra sın a s o k tu ve, “bence... tam
mırıldandı.
şuradan ö p m e m i i s t i y o r s u n ,” d e d i.
Elini genç kadının b o y n u n d a n başlayarak yavaşça karnı­
Tess, D aııte’n in a ğ z ın ı e n m a h r e m bölgesinde ilk his­
na doğru gezdirdi. Tess’in v ü c u d u , sanki g ö r ü n m e z iplerle
settiğinde so luğ u kesildi. D a n t e ö p ü ş ü n ü diliyle ilerilere
bu ele bağlıymış gibi elin gezindiği y e rle r d e yukarı kalkı­
taşıyarak o n u ç ıld ır tıy o r d u . T e ss’in hissettiği zevk giderek
yordu. Adamın elleri Tess’in en m a h r e m b ö lg esin e ulaştı­
artıyor, ş id d e tle n iy o rd u . B ö y le b i r a r z u n u n hissedilebile-
ğında, parmaklar iç çam aşırının içine d ald ı ve ıslak derinli"
ceğnıden haberi bile y o k t u a m a o arzuyla yanıyordu işte \e
ği bulana kadar durm adı. D a n t e ’n in u z u n p arm ağ ı yavaşça
arzuyu ta tm in e d e c e k t e k b i r şey vardı.
172
q da ad am ın h e r yeri gibi kusursuzdu. Dövme-
“L ü tfen ” dedi, sesi kalır) ve kesik çıkıyordu. “D ante> ç ^ ' ı desenlerinin, cinsel org anının başlangıç noktası-
devam ettiğim g ö re re k şaşırdı. U z u n cinsel orga-
l ü t f e n .- ” . .
"Beni içinde mi istiyorsun Tess? Ç u n k u b e n im de §u n ^ df n d a m a rla r çev reliy ordu.
anda olm ak istediğim yer orası. S en in iç in d e o lm a k , en de­ onu saatlerce seyredebilirdi ama Dante masaya
rin noktalarında g e zin m e k istiy o ru m . TCSS k ışığı iyice kıstı. Tess b u b ed e n in karanlıkta g,Z-
Tanrım. Tess bunu d ü şü n ü rk e n bile orgazm olabileCe- uzanar?.ne ü zü l m ü ş tü a m a bır-ıkı saniye içinde Dante’nın
ğini hissetti. leneC? b e d e n in i t a m a m e n ü z e r in d e hissetti. Gözleriyle
“Evet,” demeyi başarabildi, “Tanrım, evet. Ç o k istiyo­ -diği her şeyi elleriyle keşfedebilecekti.
ru m .” ^ ^ ı t e o n u n ü z e r in e ç ık m ış, genç kadının ayırdığı ba-
Dante biraz geri çekilerek göm leğini çıkardı. Tess göz­
l nın arasına y e rle ş iy o rd u . A d a m ın cinsel organı o
lerini araladı. Gömleği çıkarırken kasılıp gevşeyen kaslı
C a r s e r tv e sıcaktı kı Tess s ı r f b o y u tla rın ı düşündüğünde
bedeni ofisin loş ışığında seyrediyordu. Ç ıplak gövdesi
ue'onu daha ço k a rz u e tm e y e başlamıştı.
Yunan efsanelerindeki kahram anların heykellerini hatırla­
' “Dante.” Tess’in sesi n e fe s nefese çıkıyordu. O n a o ka­
tıyordu. Sıkı karnından başlayıp p a n to lo n u n u n bel çizgi­
dar hazırdı, o n u öyle a r z u l u y o r d u k i... Sürüklendiği gir­
sinden aşağılara devam eden inanılm az desenleri olan bir
dabın kuvvetli etkisini k ırıp b ir an için m antıklı düşünm ek
dövmesi vardı.
En azından Tess onların d ö v m e o l d u ğ u n u d ü şü n ü ­ inanılmaz bir gayret g e r e k tir m iş ti. “D a n te , bekle. Ben do­
yordu. Arzuyla kararmış gözlerinin arasından geometrik ğum kontrol hapı k u l l a n ı y o r u m , o y ü z d e n b e n . .. ama bel­
desenlerin ren k değiştirdiğini fark etti; k oy u şarap kırmı­ ki yine de k o r u n m a m ı z - ”
zısından, m o ru m s u maviye ve okyanus yeşiline re n k ge­ Dante, “S o r u n d e ğ il,” d e d i. C in s e l organı Tess’ın en
çişleri vardı. mahrem y e rle rin d e g e z i n i r k e n eğ ilerek o n u öptü. Dili
Tess, “Tenin m u h te ş e m ,” dedi. H o ş u n a gittiği kadar genç kadının d u d a k l a r ı n ı n arasın a kaydığında, ağzı yine
merakı da uyanmıştı. “T anrım D a n te ... d ö v m e le r in ... ha­ genç kadının tadıyla d o l m u ş t u .
rika.” “Benimle g ü v e n d e sin Tess. İn a n bana.
Bakışlarım D a n te ’nin y ü z ü n e çevirdiğ in de, adamın Normalde b ö y le b i r şey s ö y le y e n b irin e güvenecek son
gözlerinde bir an a m b e r rengi bir ışıltı g ö r d ü ğ ü n ü sandı. kişiydi ama h e r nasılsa D a n t e ’y e in a n m a sı gerektiğini bi­
Ve dudakları bir g ü lü m sem ey le k ıv rıld ığ ın d a ... dudakları liyordu. İn an ılm a zd ı fakat k e n d i n i o n u n yanında güvende
sanki daha d o lg u n g ö zü k ü y o rd u .
hissediyordu. K o r u n d u ğ u n u h iss e d iy o rd u .
D an te siyah p a n to lo n u n u n d ü ğ m e s in i ve ferm uarını
Dante dilini g e n ç k a d ı n ı n a ğ z ın d a biraz daha d erk te
açarak p an to lo n u çıkardı. P a n to lo n u n altına başka bir şey
r^k onu öptü. Tess kalçaları ü z e r i n d e hafitçe doğrularak
giymemişti. K ocam an o lm u ş cinsel o rg an ı p at diye ortaya
175
öpüşüne k a r ş ılık veriyordu. O n a daha fazla sokularak b,.
t a k la r ın , açıyor, islediği 5eyi verm eye ç a l , y o r d u . Da„,c
b e d e n le r i yava| yavaş birleşirken d e rin b u n efe s a ld ,

D u d a k la r ı hâlâ Tess’ın dudaklarındayken, Sen benim.


s i n , ” d iy e m ı r ı l d a n d ı .
Tess inkâr edemiyordu.
Şu anda asla inkâr edemezdi.
b ö l ü m 17
Büyük bir arzuyla ona sarıldığında, D a n te inleyerek de
rinlerine doğru girdi.

diğer ta ra fın d a k i la b o ra tu v a rın d a , B en Sullivan


^ r m ü l ü n e b a z ı a y a rla m a la r y ap m a y a karar vermişti.
^ Z1* ° f A beri f o r m ü l ü n s o n h a lin i laboratuvarda tut-
En ba§m F o r m ü l ü n i ş v e r e n i n i n ad a m la rı ya da başka bi-
T " »rafından b u l u n m a r i s k i m a lm a k yerine, formülü
erinde taşımayı t e r c i h e d i y o r d u . O ld u k ç a kazançlı olan
f ste devre dışı b ı r a k ı l m a k k o n u s u n d a paranoyaktı. Bu
g e c e erken saatlerd e iş v e r e n iy le y ap tığ ı telefon konuşm a­
sından beri, p a r a n o y a s ı n ı n a s lın d a o ld u k ç a isabetli oldu­
ğunu hissetmeye b a ş la m ış tı.
Geçen gece k u l ü p t e o l a n h e r şeyi anlatm ıştı teletonda.
Kendini n e re d e y se y a k a la y a n a d a m la r d a n , Kızıl’ın Ben’m
son zamanlardaki e n iyi m ü ş t e r i l e r d e n biri olan genç üz
rindeki yarattığı i n a n ı l m a z e tk iy e - B e n b u n u vam pirim
bir etki’ diye t a r i f e t m e y i u y g u n b u l u y o r d u - kadar he ş y

açıklamıştı.
İşveren h a b e r le r i t u h a t b i r tep k isizlik le dinlemiş,
kince kabul e tm iş ti. A d a m B e n ’e b u detayları lıiç kin
anlatmaması t a l i m a t ı n ı v e r m i ş v e ertesi gece bir b u Ş
kararlaştırmışlardı. A y l a r d ı r s ü r e n gizlilik ve belirsi
s°nra, Ben n i h a y e t a d a m l a y ü z y ü z e görüşecekti. ^
176

c N
- b ek le rk e n sağ yan y o ld a n çıkıp önünde duran
1 R a n d e v u y a o ıı beş saatten az kalmıştı ve Ben patronia BeI1 Porsche’n gö r d ü - A raba b o § olan yolda Tess’in
k a r ş ıla ş t ığ ın d a , bir koza ihtiyacı olabilir .ht,m aliyle kendi, 1c siyah . u y ö n e gid ecek ti. S ü rü c ü y e baktığında kalbi­
almaya çalışıyordu. Sonuçta Ben tam olarak ki.
n i s a ğ la m a lin * 0 ^ hissetti. K u lü p te k i a d a m d ı b u - o n u kovala-
m in le muhatap olduğunu bilm iyordu ve a d a m ın ciddi ye. ninsik>§tlgJn a d a m d ı. İri y a n , siyah saçlı olan ... etrafına
ra ltı bağlantılarının olabileceği ihtim alim goz ardı edecek Apçnh
?a 1*bir titreşim y a y a n ...
kadar aptal değildi. Patronlarla âşık atabileceğini düşünüp tehl'k ^ ad a m ı n y a n ın d a o tu ra n kadın yolcuyu
boylayan ilk Güneyli çocuk olm azdı.
n e h ri
Ve lanet olsuı
Ben her iki fo rm ü lü de yüklediği hafıza kartını bilgi, d,an'y°rdu '
sayardan çıkardı. F orm üllerden biri eski, biri de kendi
Tess' k na T ess’in b u a d a m la n e işi vardı? Adam Tess’i
güvenliği için değiştirdiği yeni f o rm ü ld ü . Bilgisayarında
r lenvle ilgili s o r g u l u y o r m u y d u ya da B en’ın arka-
kalan her şeyi sildi ve laboratuvardaıı ayrıldı. Takıp edil,
BeI1' v e ta n ıd ık la rım m ı k o n t r o l ediyordu?
nıc ihtimaline karşın, ara yolları kullanarak şe h re döndü
ve N o rth E n d ’e girdi. Tess’in a p a rtm a n ın a ço k yakın bir ^ Î ' s e t t i ğ ı Pa n ık b o ğ a z ın ı asıt 8lbl yakıyordu ama Ben
lS s a a t i n n e r e d e y s e s a b a h ı n ü ç ü o ld u ğ u n u fark etti.
yerdeydi.
Tess, sırf evde olup olm adığım g ö r m e k için apartma­ f e t v a d a n a rk o tik s o r g u s u iç in geç b i r vakitti.
nının ö n ü n d e n ne kadar sık geçtiğini bilse ço k şaşırırdı. Ben hâlâ k ır m ız ı y a n a n ışığa b a k a ra k parm aklarım sa­
Aslında şaşırmaktan daha fazlasını h issed erd i, bundan bırsızca direksiyona v u r m a y a başlad ı. G e rç i Porsche’u kay­
em indi. B e n ’in kend in e karşı ne kadar takıntılı olduğu­ betm ekten k o r k t u ğ u falan y o k t u . A ra b a n ın nereye gittiğim
n u öğrense bayağı rahatsız o lu rd u . G e n ç kadını b ir türlü biliyordu am a y in e d e k e n d i g ö z le riy le g ö rm e k istiyordu.
unutam adığı için kendine çok kızıyordu. A n c a k ayrıldık­ G e rçe k te n Tess o l u p o l m a d ı ğ ı n ı te y it etm eliydi.
larından beri, genç kadının o n u bir ad ım u zak ta tutmasıyla Nihayet yeşil y a n d ı v e B e n gaza hastı. K am yonet iler­
o n u daha çok ister hale gelmişti. Tess’in fikrini değiştirip lerken ö n ü n d e k i a ra b a d a T e s s ’in b in a sın a d o ğ ru sürdü.
ona d ö n m e sin i bekleyip d u r m u ş t u fakat ö n c e k i gece onu Porche Tess’in b i n a s ı n ı n ö n ü n d e d u r d u ğ u n d a , Ben biraz
ö p tü ğ ü n d e , genç kadının y ü z ü n ü n aldığı şekil u m u d u n u geride kaldı ve f a r la r ın ı s ö n d ü r d ü . A rabadaki sü rü c ü şoför
biraz kırmıştı.
koltuğundan e ğ ile r e k T e s s ’i k e n d i n e d o ğ r u çekti ve öpm e
Ben kam yonetiyle köşeden d ö n d ü ve T ess’in sokağına
ye başladı. B e n i ç in d e k i ö f k e n i n dalga dalga b ü y ü d ü ğ ü n ü
d o ğ ru ilerlem eye başladı. Belki de b u , o n u n e v in in ö n ü n ­
hissediyordu.
den son geçişi olacaktı. K endini adı b ir r ö n t g e n c i gibi son
kez rezil edişi olacaktı. Lanet olası herif.
Ö püşm eleri u z u n s ü r m ü ş t ü . B e n a r t ı k öfk ed en köp ii
K ırm ızı ışıkta frene basarken, evet, diye d ü ş ü n d ü . Artık
rck, fazla u z u n , d iv e d ü ş ü n d ü . A ra b ay ı çahştıraı ak ıh
vazgeçm e ve k e n d in e bir hayat k u r m a v ak tiy d i belki de.
cın ı k a ra rg â h sın ırla rın a soktuktan sonra, ce
PantC ^ t k b ir n o t k âğ ıd ı çık ararak gösterge panelinin
P o r c h c ’u n ö n ü n d e n yavaşça ilerledi am a g eçerk en arabaya
bjnckn *°r' ^ u Tess’m ç a lışm a m asasındaki randevu def-
kesinlikle bakm ad, ve sonra h a l a y o lu n a d e v a m etti.
İ rine k ı l d a n aldığı v e b irk a ç g ü n önce yazılan notu

Dante kafası karışık bir halde karargâha d o ğ r u ilerliy0N > ” “ S a r ı n ı n 1° S 'S 'S 1™ 13 o k u d u ’
s.yai ' al j, fy tiize d e k i d a vet ya rın a k şa m yedide. U nutm a!
dıı Kafası öyle doluydu ki N o r t h E n d d e n çıkarken bir­
B # a 0 \ *' D a n t e ’n i n z i h n i n i asit gibi yakıyordu. M üze-
kaç kez yanlış yola girmiş, tekrar tekrar aynı sokaklardan
geıi. i s - Tess’e e ş lik e d e n a d a m , B en. M uhtem elen
g e çm e k zorunda kalmıştı. Z ih n i Tess’in k o k u su y la ve ta­
dıyla dolup taşıyordu. Tess her şeyiyle te n in d e ve dilincje deki §‘k ^ çall§an v e K ız ıl’ı d a ğ ıta n pislik.
dolaşmaya devam ediyordu. G e n ç k ad ın ın dokunuşlarım , Issız'ar 3 1ajtm£j aj g ü n e y y a k a s ın a ait k o d u olan bir telefon
kusursuz v ü c u d u n u ona yaslamasını ve k av ram asın ı hatır­ Notun ^ D a n t e e l i n d e k i is im ve telefon numarasıy-
lamak bile tekrar tahrik olm asına y etiyo rdu . nuiflar3S1 a d rc sın i i n t e r n e t t e n ya d a fatura kayıtlarından

Lanet olsun. 11f ' Î m n birkaç s a n iy e a la c a ğ m . b .liy o rd u .


Bu gece Tess’le arasında geçenler hiç p lanlam adığı ve che’u b irliğ in m a l i k â n e s i n e d o ğ r u sü re rek alt katta-
d ü p e d ü z çılgınca şeylerdi. A m a so n birkaç saattir yaşadığı u Ş o v e n l i k l i garaja g ird i. F a rla r, s ö n d ü r d ü ve kontağı
şeylerden dolayı, bir dam la olsu n vicdan azabı çekm iyor­ d, Ö n c e p a n e l i n ü z e r i n d e n n o t u , so n ra yandaki tor-
du. H içb ir kadına karşı böyle bir a rz u h is s e tm e m iş ti - ve T »özündeki m a le b r a tu h e b ı ç a k la r ı n d a n b irin i kavradı.
açıkçası, karşılaştırma yapabileceği ep e y k a d ın d a girmişti P' EfimB m etal e l i n d e s o ğ u k v e a c ım a s ız b ir h is t,yandır,-
hayatına. D an te hissettiği arzuya, Tess’in b ir S o y Eşi oldu­
«ordu - aynı hissi B e n ’i n b o y n u n d a da uyandıracaktı. G ü ­
ğ u n u ve o n u n kanının hâlâ d a m a rla rın d a ak tığ ın ı d ü ş ü n e ­
neşin tekrar b a tm a s ı v e B e n ’l e e n s o n u n d a resin, olarak
rek bahaneler bulm aya çalışıyordu a m a m a a le s e f gerçeğin
tanışmak için sabırsızlanıyordu.
b u n d a n daha d erin o l d u ğ u n u n da fark ın d ay d ı.
G e n ç kadın ona açıklayamadığı a n c a k in k â rı d a m ü m ­
k ü n olm ayan bir şey yapm ıştı. G ö r d ü ğ ü ö l ü m im gesinin
n e d e n o ld u ğ u işkenceyi Tess sayesinde a tla ttık ta n sonra,
te k istediği - tek ihtiyaç d u y d u ğ u - a rtık k a d ı n ı n yaydığı
b ü y ü n ü n d e rin le rin e ulaşıp orada k a lm a k tı. A n c a k Tess’i
altında çıplak olarak d ü ş ü n m e k o n u d a h a ç o k gerg in leş­
tiriyordu. A rtık o n a sahip o lu n c a d a h a fazlasını istem eye
başlamıştı.
E n a z ın d a n kliniğe yaptığı ziyarette g ü z e l b i r şey d e öğ­
re n m işti.

180
nl a n a h ta rla rın ı ve y a n sı boşalmış karton kah-
Ç ^ n , ’ la v a b o n u n y a n ın d a k i tezgâha koydu ve ön-
ve barCİagp a n t e ’m n g e tird iğ i u fa k Terıyer’m yanına gitti.
cCtci g<*e d u r u m d a d eğild i. K afesinde yan yatmış, göğ-
HafV ava§ inip k a lk ıy o rd u . D o n u k kahverengi gözleri
sü Yava§ ^ f a s ı n a d o ğ r u d ev rilm işti. Ağzı hafifçe açılmış,
yukarıya- ^ ^ d ö n m ü ş d ili y a n d a n sarkmıştı.
1,3 - nda k u r u b i r h ırıltı vardı. D ü n gece yaptığı kan
BÖLÜM 18 S° in ve d iğ e r te s tle r in labo ratuv ara gönderilmesini
tahlillen ^ b i r sesti b u ... H a rv a rd örnekler yerine
o la c a k ',
Tess haftalardır ilk kez b u kadar iyi u y u d u . A m a uyur­ kafesi a ç ıp k ö p e ğ i n t ü y l e r i m o k şark e n , “Zavallı
ken bile z ih n in d e D a n te ’n in g ö r ü n t ü l e r i d ö n ü p durmuştu. ^ ” d e d i. K ö p e k t e k i g ü ç s ü z l ü ğ ü p a rm a k uçların-
Adam b ü tü n gece rüyalarına girip ç ık m ış ve ertesi sabah, edebiliyordu. H a y a t a in c e c ik b i r iple tu tu n u y o rd u .
alarmı altıda çalmaya fırsat bile b u la m a d a n ö n c e uyandı­ Büyük ih tim a lle D a n t e o n u b u r a y a g e tir m e d e n çok önce
ğında da aklına gelen ilk şey o lm u ş tu .
Dante. ^H ayv ana'karşı h is s e ttiğ i a c ım a T ess’ın kalbine bıt yum -
Yirmi dakika boyunca ılık d u ş u n a ltın d a kalm ıştı ama Iuk gibi o t u r m u ştu . O n a y a r d ı m edebilirdi. Nasıl edebıle-
hâlâ teninde adam ın k o k u s u n u h is s e d e b iliy o rd u . Bacakla­
ceğini biliyordu...
rının arasında hafif bir ağrı vardı. B u ağrı h o ş u n a gidiyor­ Tess ellerini k a f e s t e n ç e k e r e k ö n ü n d e kenetledi. U zu n
du, ç ü n k ü Tess’e beraber yaptıkları şeyleri anımsatıyordu. süre önce b ir k a ra r v e r m i ş t i . B ir d a h a asla, diye soz ver­
A dam ın d o k u n d u ğ u ve ö p tü ğ ü h e r yeri hatırlıyordu.
mişti kendine.
D a n te ’nin keşfettiği ve k e n d in e ait kıldığı vücudundaki Ama b u sadece y a r d ı m a m u h t a ç zavallı bir hayvandı, bir
h e r yeri...
insan değildi. N e a c ım a y ı n e d e y a r d ım ı h a k eden geçmi­
Tess çabucak giyinerek d a ir e s in d e n çıktı. M e tro y a gi­
şindeki o aşağılık a d a m d e ğ ild i.
derken yalnızca S tarb u ck s’tan k ah v e a l m a k için d u rd u .
Gerçekten n e z a r a r ı o l a b i li r d i ki?
Kliniğe ilk giden oydu. N o r a m u h t e m e l e n yedi bu­
Bir şeyler y a p a b ile c e ğ in i b ile b ile gerçekten de
çuktan önce gelm ezdi. Tess kliniğe arka k a p ıd a n girdikten
öylece dikilip zavallı k ö p e ğ in ö lm e sin i seyredebili
sonra kapıyı tekrar kilitledi. K lin iğ in a ç ılm a s ın a daha bir
di?
iki saat vardı. Yuvaların o ld u ğ u k ıs m a g ir d iğ in d e , kafesler­
Hayır. Y apam azdı. . ..
d e n b irin d e n d e rin bir i n le m e n i n y ü k s e ld iğ in i d u y d u ve
“Tamam ca n ım . H a d i b a k a lım ,” diyerek tekrar
ciddi bir p ro b le m le karşı karşıya o l d u ğ u n u h issetti.
n ikle e n s e s i n d e k i tü y le r d ik e n d ik e n o lm uştu.
Çok yu m u şak bir hareketle H arv ard , d , Sa r , ç ı f e , ^ • ses d ah a d u y d u . Y e rd e ^g ü r ü ltü y le ilerleyen bir uır
küçük bedenini kollar,,.,,, arasına alda. Bir bebeği , ut# . ..ra bir
S°,,ra b’rdıse;bu- rD- ,u. ,v, aarrdd aa kk ii ssaate
a a te bb aa kk tığ
tığ ın
ın dd aa ,. N
Noo rr a
a ’m ra gel-
’nın „„ı

gibi tu tu y o rd u onu. Bir elini cılız k arn ın ın altından gc. 3yakseSİy ’ k tın ç o k e r k e n o l d u ğ u n u fark etmişti.
v a k n n ^ . -

lTlesi »0® korkm asm ı g e r e k tir e n lh iç b ir- şey yoktu


inil t-r*™ ı i ama kli-
Çirmis diğer eliyle de ufak köpeğin ag.rl.gm , d e „ g e|iyor
du. Te'ss hayvanın soluk alıp veriş, ü z e rin e ve h afif anıj Asl" böi ü m ü n e d o ğ r u ile rle rk e n b ird e n hafızasında
düzenli atan kalbine yoğunlaştı. 1 Iayvanın güçsüzlüğünü, ,.İ2* ^ n§
^ , r canlandı-
m uhtem elen aylardır yaşamını yavaş yavaş sona erdiren bİr§Cy odasında y a n a n b i r ışık, k a n la r içinde yerde yatan,
şikâyetlerini iyice hissetmeye başlamıştı. E>eP° ° de d ö v ü l m ü ş b i r a d a m . . . B u g ö rü n tü , son de-
Ve bir şey daha vardı - köpeğin k a rn ın ın üzerindeyken kötö bl* . im d e z i h n i n d e ç a k ıp k a y b o lu n c a Tess olduğu
parmak uçları karıncalandı. D o k u n u ş u y la kanseri hissetti­ rece can» _
re . jö n d ü kaldı.
ğinde, boğazında kötü bir tat oluşm aya başlam ıştı. Tümör
5 bo k ö p e k k u l ü b e l e r i n i n ö n ü n d e n ilerlemeye de-
T SS b O § '
pek büyük değildi ama ö lü m c ü ld ü . Tess k ö p e ğ in midesine Tc^
p
.başladı.
, , rB> ir
: _ «ta- ara
m fta
t t - ın
n dd aa bhâlâ
â l â tkucağında
r ı ı r a c r ı n d a ıyatan
n tın
c
yapışmış ölüm cül yumağı, tek amacı hayatı k u r u t m a k olan
V3IT1 ard’^ s a r s m a m a y a ç a lış ıy o r d u , “ M e r h a b a ,” diye ses-
o mavimsi öbeği zihninde görebiliyordu. Harva . ,,
Kan akışı hızlanan Tess t ü m ö r ü n p a r m a k uçlarından lendi. “Birisi m
l(Jî “tfiriM imı g e ld i? ”
Girişteki re s e p s iy o n a v a r m a d a n ö n c e k i b ü y ü k m uayene
geçerek zihninde netleşm esini sağladı. T a m a m e n kanse­
rin üzerine yoğunlaştığında, t ü m ö r ü n ö n c e ortasından odasından gelen h a f i f b i r k ü f ü r d u y d u .

aydınlanmaya başlamasını sonra da parçalara ayrılmasını “Ben? Sen m is in ? "


Ben elinde e le k trik li b i r to r n a v id a y la od ad an çıktı ve,
izledi. O n u n ç ö z ü ld ü ğ ü n ü h issetm e y e başlam ıştı, elini
H a rv ard ’ın m idesin den ayırm ad an t ü m ö r ü n tamamen “Tess, T a n rım ...” d e d i. “Ö d ü m ü k o p a r d ın . B u kadar er­

yok olmasına odaklandı. ken ne yapıyorsun b u r a d a ?


Açıklanamaz yeteneği o kadar kolay geri d ö n m ü ştü Tess karşısındaki a d a m ı n k ı z a r m ı ş s u ra tın ı ve gözlerinin
ki... altındaki siyah h a lk a la rı i n c e l e r k e n k aşların ı çattı. “Burada
B e n im lanetim , diye d ü ş ü n d ü . A m a k u c a ğ ın ın arasına çalışıyorum. Ya
ijdiışıyuıuııı. s ennı :? ”
ia a
kıvrılmış yum ak, usulca inleyip m i n n e t l e e lin i yalamaya “Ben... ş e y . . . ” E l i n d e k i t o r n a v i d a y ı m u a y e n e odasına
başladığında öyle d ü ş ü n m e k biraz z o rla şm ıştı. doğru
»ugıu sallayarak,
saııayaraK, “ nGceççceını g uü ını m u a y ^eıı^ n e m asasındaki
-------- hid
1*1 1 1 « /-t • Oırl-^n ta lk -
Yaptığı şeye o kadar dalm ıştı ki k lin iğ in b o ş m uayene olikkaldıracın t e k l e d i ğ i n i l a r k e t m i ş t i m . Ç ö k e r k e n kalk
odalarından b irin d e n gelen sesi n e r e d e y s e d u y m u y o rd u . ■m bugün ve h a z ı r h â l â y e d e k a n a h t a r ı m varken yardım
"\1r>«-— 1* • « 1
Fakat aynı ses yine geldi. Kısa s ü re n , m e t a l i k b i r sü rtü n m e m

3İsun diye ta m ir e d e y i m d e d i m . ”
m

sesiydi.
Doğruydu. M a s a n ı n b ir ay ara ihtiyacı vardı ancak
Tess başını an ın da sesin geldiği tarafa d o ğ r u kaldırdı. den
n in afallamış h a l i n d e k i b i r ş e y le r T ess’i rahatsız etm iş
önCldi. Tess d e o n u takıp etti. Aralarında daha
ti. Tess kucağında dönm eye çalışan H a r v a r d ’ı okşayarak ^ yan d u y g u sa l b ir s o ğ u k lu k hissediyordu.
l B cn’e doğru gitti. “Yani biz açılıncaya kadar bile beldeye i # ler,°. n yalan sö y le d iğ im b iliy o rd u , üstelik söyledığ.
I medin, öyle m i?” Ve BenJ jnikte b u l u n m a se b eb i d e değildi.
I Ben elini saçlarının arasında gezd irerek zaten karm^ ekyalan S ü m e k te o la n B e n ’in arkasından, “Masayı
karışık olan saçlarını biraz daha karıştırdı. D e d i ğ i ^ gj^
Y ' T isi" sağ ° 1.” diy e m .n ld an d ,.
? uyanıktım. Ve gelip yardım edeyim d e d im . B u arada kü­ ’ ı açtığı k a p ıd a n ç ı k m a d a n başını çevirdi ve o m -
çük dostun kim ?” diye sordu Ben. “Biraz bakım sıza ben­
Be" üzerinden T ess’e b ak tı. G ö r d ü ğ ü bakışlardaki so-
ziyor ama tatlı bir şey. \ e ııi bir hasta mı?
îUnÜ'! t cc’iıı su ra tın a to k a t gibi ça rp m ıştı. “Tabii elbette.
Tess başım salladı. “D ü n gece geldi. İyi b ir durumda
değildi fakat hızla toparlanacağını d ü ş ü n ü y o r u m . ” ses* -** --
Ben gülüm sedi, oldukça gergin b ir g ü lü ş tü bu. “Dün
dolu tan e le ri E lis e ’in o t u r m a o d asın ın cam ında
gece de geç saatlere kadar çalıştın m ı d o k t o r ? ”
.r ıy o rd u . G ö k y ü z ü k o y u gri, kasvetli b ir g ö r ü n ü m
“Hayır. Pek sayılmaz.”
ka nmıştı Elise ik in c i k a tta k i ö z e l d a ire s in in perdelerini
Ben bakışlarını o n d a n kaçırdı. G ü l ü m s e m e s i acı bir hal
almıştı. raladıktan sonra, aşağıd a u z a n a n s o ğ u k şe h ir sokaklarını

“B e n ... aramız iyi mi b ilm ek istiy o ru m . Ö n c e k i gece, ve h a v a d a n k a ç m a k iç in o ra y a b u r a y a k o ş tu ra n insan k ü ­

davetten so nra... ö z ü r d ile m e k için seni a ra d ım . B ir mesaj melerim izledi.


bıraktım sana am a geri d ö n m e d i n .” On sekiz y a ş ın d a k i o ğ l u o r a d a , d ışa rıd a b ir yerlerdeydi.
“Evet, biraz y o ğ u n d u m .” Çocuk ortadan k a y b o la lı b i r h a f ta o l m u ş t u . Barınak ci­
‘Y orgun g ö r ü n ü y o r s u n .” varında sayıları g i d e r e k a r ta n , o r t a d a n kay bolan Yeni N e ­
A dam om u zların ı silkti. “B e n im için en dişelen m en e sil Soylulardan b iriy d i o ğ lu . C a m m y era ltın d a, korunaklı
gerek yok. ” bir yerde, keııdı e v in e g e l e n y o l u b u l a n a k ad ar o n a yardım
Tess y o rg u n lu k ta n başka bir şeyler var, diye düşündü. edecek ve destek o la c a k k e n d i s i g ib ile r arasın da olması için
Ben çok gergin g ö z ü k ü y o rd u . Sanki iki g ü n d ü r hiç uyu­ dua ediyordu.
m am ış gibi y o rg u n g ö r ü n ü y o r d u . “S o n z a m a n la rd a ne Onun yakında ev e d ö n m e s i iç in d u a e d iy o rd u .
yaptığından bahsetsene. Başka b ir h a y v a n k u r t a r m a ope­ Sterling’iıı o ğ l u n u e v e g e t i r m e k için yaptıklarından
rasyonu falan m ı var?” dolayı Tanrıya ş ü k r e d i y o r d u . E lise k a y ın b ira d e rin in k e n ­
Ben g en ç kadına sert bir bakış atarak, “Ö y l e b ir şeyler,” dini tam am en bu konuya a d a m a s ın ı anlayam ıyordu.
dedi. D in le, kalıp s o h b e t e t m e k is te rd im a n c a k gerçekten Quentin’in h ay atta o l u p k ü ç ü k k a r d e ş in i ve ailesi için yap-
g itm e m g ere k .”
ükiannı g ö r e b ilm e s in i d i le d i. M u h a k k a k ki ço k şaşırır ve
Tornavidayı bol k o t u n u n c e b in e k o y d u ve k lin iğ in ön mahcup o lu rd u
186 187
erkek ç o c u k - doğurabilecek ender dişi\e-
k ' yalfllZC, \ da hâlâ ta m a m ıy la b ir insandı. Tem güneş
Q u e n t i n ’i n §u anda kendine karşı n e le r h is s e d e c e ğ i
tl ı„n bir' ° ^ duyarlı değildi. H iç fark edilmeden insan-
düşünm ek bile istem iyordu.
1 hat ça y ü rü y e b ilird i. G erçi b u n u yapmayalı
K o c a s ın ın çok b ü y ü k hayal kırıklığına u g r a y a c a g ^
em indi H atta belki EHse’ten biraz n e fre t bile edebili* j^n araS * bir süre, aslında 100 yıldan fazla olmuştu.
di. Belki de oğullarının gece yarısı e v d e n çıkıp gitmesN 0|du&a UZU\ , Z ç o c u ğ u y k e n b a rın a k him ayesine alınrmş-
ne kendinin n ed en o ld u ğ u n u bilse, az değil o n d a n bayağ, KiiÇülc b u _^ B o s to n ’ın fakır sem tlerinden birinde
bir nefret ederdi. Şayet C a m d c n ’le yaptığı o aptalca kavga « ■ ^ ’ ^ ö l ü n c e k e n d i gü v en liğ i ve iyiliği için barma-
olmasaydı, şayet o n u saçm a sapan şekilde k o n tro l etnieye jefalef >Çın. C. Reşlt o l d u ğ u n d a Q u e n t i n C h ase’ın Soy Eşi
çalışmasaydı, belki de oğlu çekip g itm e y ec e k ti. S uçlanacak ğagetirllm’^ ’„1iı eşini k ay b e d eli d a h a beş kısa yıl geçmişti
biri varsa bu kendisiydi. Şu anda oğluyla b e ra b e r geçirdik­ oltnU§tU, övle ö z l ü y o r d u k ı . . .
leri son saatlere d ö n ü p onları so n su z a k a d a r silm e k içjn fak3t° T c i m d e n ı d e k ay b e d eb ilird i.
h er şeyini verirdi. ' Bu d ü şü n c e y i ak lın a g e tir m e k dahi istemiyordu.
Hâlâ aşağıdaki dünyaya bakarken boğazı d u y d u ğ u piş. c ’l c e v e b ir saniye b ile d a y a n a m ıy o rd u .
m anlıkla yanm aya başlam ıştı. Sıcacık e v in d e çaresiz ve işe A f de yapabileceği b i r şe y le r vard,. El.se üzer, yağ-
yaram az hissediyordu. J lalar,yla d o l u p e n c e r e y e yaklaşu. D ışan bakarken
Rıhtım barınağındaki b ü y ü k dairesinin h e m e n altında m! ■* „ ü z e r in d e b u ğ u o l u ş t u r m u ş t u . O ğ lu n u n n e­
Stcrling’in dairesi ve yeraltı barınağı vardı. Kayınbiraderi
de olduğunu b i l m e m e d ü ş ü n c e s i n e kadanam ,yordu.
Sterling bir Soyluydu ve dolayısıyla bir parça bile güneş
^ Ani bir kararla a rk a sın ı d ö n e r e k c a m d a n uzaklaştı ve
ışığı olduğunda, tıpkı tü r ü n ü n diğer üyeleri gibi ışıktan
dolabına doğru grttı. B i r ç o k k ıştır giym ediği paltosunu
uzak bir iç mekânda kalması gerekiyordu. Aynı kural oğlu
çıkardı U z u n y ü n d e n v e m a v i re n k li paltoyu beyaz dul
C am d en için de geçerliydi. C a m d e n yarı k e n d in d e n - yani
kıyafetinin ü z e rin e g e ç ırd ı. P a lto ayak bileklerine kadar
yarı insan - olmasına rağm en, d am a rların d a m e r h u m ba­
uzanıyordu. Elise ay ağ ın a s o l u k re n k li b ir çıtı d e n bot ge­
basının kanını taşıyordu. Ç o c u k babasının in sa n ü stü güç­
çirerek kararını d e ğ i ş t i r m e d e n ö n c e d a ire s in d e n çıktı.
lerini ve zayıflıklarını da taşıyordu.
Sterling hava kararana kadar C a m ’i aram aya başlaya- Merdivenlerden i n e r e k s o k a k seviyesindeki dış kapıya

nazdı. Ve Elise için b eklem ek artık d ay a n ılm az b ir hal al- geldi. Kapının k ilid in i a ç m a k iç in g e r e k e n d o ğ ru güven i
naya başlamıştı. şifresini bulana k a d a r b ir k a ç y a n lış d e n e m e yaptı. En soıı
Pencerenin önünde dolaşmaya başladı. Stcrling’e, ne zaman b arın ak s ı n ı r l a r ı n d a n çık tığ ın ı hatırlamıyor
_.am i ve barınaktan kaybolan diğer g ençleri aram ak ko­ bile. Dış dünya o n a a c ıd a n b a ş k a h iç b ir şey ifade etmiyı
m şu nda yardım edebilm eyi nasıl da istiyordu . bu ancak belki şu a n d a o n a d a y a n a b ilird i.
Elise, insan t ü r ü n ü n vam pirlerle eşleşerek o n la rd a n ço- Camden için h e r şeye d a y a n a b ilird i.
188
Büyük d ış kapıyı a ç a r k e n serin rüzgâr yanaklarına Çar
ti ve b e d e n in i temiz h a v a y a m a r u z bıraktı. Elise k o l l arin
göğsünde kavuşturarak dışarı çıktı ve d ö v m e d e m i r tra b '
zanlara tutunarak parke m erd iv en lerd en in m ey e ba§iadı'
M e r d i v e n l e r i n bitimindeki kaldırım da y ü r ü y e n insan,ar

v a r d ı. Bazıları grup h a lin d e , bazıları tek başlarına hızlı h 12_

lı i l e r l i y o r d u . Koşuşturan insanlarında tep esin d e açılm


koyu renkli ş e m s iy e le r vardı. B Ö L Ü M 19

Bir an - çok kısa bir an - h e r şey sessizdi. E n başıncjaıl


beri laneti olduğunu d ü ş ü n d ü ğ ü yeteneği a n id e n geri gep
di. H e r bir Soy Eşine bahşedilen farklı b ir y e te n e k vardı ve akşam k ara n lık e r k e n ç ö k m ü ş t ü . Kara bulutlardan
onunki de şu anda kafasına çekiç gibi inm işti. jen soğuk K a sım y a ğ m u r u y l a h e r yer ıslanıyordu.
“O n a bebekten bahsetm eliydim - ” dÖ U ’ „ m anevindeki so k a k , m o n o t o n y a ğ m u r u n altında
“.. .yirm i dolar onlar için ne k i - ”
Boston nı
Isıklam ve d o n u k b i r g e c e k o n d u m ahallesi gibi gözükü­
“.. .sonra kadına lanet köpeğin bahçem e tekrar pisleyecek olur­
yordu. Gerçi m u h t e m e l e n n o r m a l b ir g ü n d e de iç içe inşa
sa onu kendi ellerimle boğarım d e d im - ”
edilmiş a lü m in y u m k a p la m a lı iki katlı ya da tuğla örgülü
“...e v e gidip hiçbir şey olm a m ış g ib i davranırsam bir şey an­
üç katlı evlerin p e k b i r a lb e n is i olacağını d ü ş ü n m ü y o rd u .
la m a z ve- ”
Dante ve C h a se , B e n S u l l i v a n ’ın yaşadığı k ö h n e binanın
Elise yanından geçen in sa n la rd an y ü k s e le n çirkin dü­
önüne güneş b a ttık ta n h e m e n s o n r a , yaklaşık b ir saat önce
şüncelerin bom bardım anıyla ellerini k u la k la rın a götürdü.
gelmişlerdi. Y ine b irliğ e ait c a m l a n k ara rtılm ış cipin içinde
Ama düşünceleri duym aya d ev a m e d iy o rd u . Ü z e r i n e kur­
bekliyorlardı. A raç s a d e c e b a k ı m l ı g ö r ü n ü m ü y l e bile oraya
şun gibi yağıyorlardı. T ü m o yalanlar, ih a n e tle r ve türlü
günahlar... ait olmadığını h i s s e t t i r i y o r d u a m a y i n e d e etralına, bana
sataşmaya kalkm a t i t r e ş i m l e r i d e y a y ıy o r d u ki çete üyele­
Bir adım daha atamadı. B arın ak a p a r t m a n ı n ı n önünde
rinin ya da sokak s e r s e r i l e r i n i n tazlaca yaklaşam am asınuı
üzerine yağan y ağ m u rd an sırılsıklam h a ld e dikilip kaldı.
H areket edecek cesareti b u la m ıy o rd u . nedeni bu olsa g e re k ti. C a m a y ak la şıp aracın içine bir göz

C a m d e n dışarıda bir y erd e a n n e s in in - b ir in in - onu atmaya teşebbüs e d e n b i r k a ç ta n e s i d e D a n te nin hırla)a-

gelip bulm asını bekliyordu. A m a Elise b u k o n u d a da onu tak dişlerini g ö s te r m e s iy le h ı z l a u zak laşm ıştı.
ha) al kırıklığına uğratıyordu. Eli k u la k la r ın ın üzerinde, Dante artık b e k l e m e k t e n ç o k sık ılm ıştı. N ered ey se çe\
öylece dikilip ağlam aktan başka b ir şey y a p a m a d ı. fedeki serserilerin b i r h a m l e y a p a c a k k a d a r aptal olmasını
umut etmeye b a ş la m ış tı. B ö y le c e b ir ik e n enerjisinin biı
190 üsmını boşaltabilirdi.
okınuştu- A d a m o ld u k ç a hızlı ilerliyor, tedirgin
ö n koltukta D an te ’nin yan.nda o tu ra n C h a se , “SatlC)
cePlerİ,,C/ om uzlarının ü z e r in d e n geriye bakışlar atıyor-
nm adresinin bu olduğuna e m in m ısın ? d,ye sordu.
bif ? jjjdarı kişi o y d u , D a n te b u n d a n emindi,
Parmaklarıyla direksiyonda te m p o tu ta n D a n te ba§]ıi|
d u . A p a r t m a n ı n ı n b e t o n m e rd iv e n le rin d e n hızla çık-
salladı. “Evet, e m in im .”
AdâITlA v ı n d a D a n te , “A d a m ım ız geldi. Gidelim H ar-
Aslında Tess’in eski erkek arkadaşı o la n Kızıl torbac,Slna başlau'S1
tek başına bir ziyaret yapm ayı d ü ş ü n m ü ş t ü am a soıira ya% ranlan d ed l‘
lfd' alarmım açarak araçtan çıktılar. Ben apartmana
m uda bir destek olm asının daha ıyı o lacağ ın a karar verdi
Fakat destek kendisi için değil B en S u lliv a n için d i. Ç ünk(. AraC,fakat kapı a rk a s ın d a n k a p a n m a d a n D ante ve C ha-
D ante eğer yalnız olurlarsa o n u n la işi b ittiğ in d e , adaıuın '^'rtm ana daldılar. H e r ikisi d e v a m p ir ırkına özgü hız
eapa Elikle hareket e d iy o rla rd ı. A d a m anahtarının ü çü n -
hâlâ nefes alıyor olacağından şü p h eliy d i.
r1*
eÇeV « 1 I I ^ â
Bunun tek sebebi Sullivan’ın u y u ş tu r u c u satan bir pis. kattaki dairesinin k a p ısın a so k u p kapıyı açtığı anda,
lik olması değildi. Adamın Tess’i tanıyor olması ve onu ı h ı n d a n atılarak o n u d a ire s in in karanlık girişine
ıante
şüphesiz yakından tanıyor olması D a n te ’n in öfkesini te-
tikliyordu. Tess’e karşı tüm r u h u n u kaplayan bir sahiplen­ J“Lanet ols- ” S ulliv an d iz le r in in ü z e rin e çö k m ü ştü an-
me hissediyor, genç kadını Ben Sullivan gibi pisliklerden ,k apartman b o ş lu ğ u n d a n g e le n loş ışıkta, gelenlerin kim
korumak istiyordu. îduğunu g ö rd ü ğ ü n d e d o n u p kalm ıştı.
Tabii ya. D ante’nin kendisi de b ü y ü k ö d ü l d ü sanki! Dante adamın g ö z le rin d e , hissettiğ i k o rk u d a n başka bir
“Adresi nasıl bu ld u n ?” C h a se ’in s o ru s u D a n te ’yi dü­ :yin daha yanıp s ö n d ü ğ ü n ü g ö r m ü ş t ü . Tanım a, diye d ü -
şüncelerinden sıyırmış, göreve o d a k la n m a sın a neden ol­ indü Daııtc. M u h t e m e l e n ö n c e k i gece k u lü p te n hatırlı-
muştu. ardu onları. Fakat D a n t e a d a m d a öfke de hissediyordu,
“Adam önceki gece klüpten kaçıp bizi ekti. O n u n kim­ af, erkeklere ö z g ü b i r ö fk e y d i b u . D a n te adam ın göze-
liğini teşhis edecek kadar bile vakit b u la m a m ış tık .”
ekleriııdeıı çıkan k o k u d a b ile d u y u m s u y o r d u b u öfkeyi.
Tess’le geçirdiği saatleri tekrar hatırlayan D a n te , Chase’e
Ben yavaşça ayağa kalktı. “ Siz n e h a lt ettiğinizi sanıyor-
bakmadan sadece om uzlarını silkti.
muz?”
Nasıl b u ld u ğ u m u n bir ö n e m i yok. Siz barınakçıların
“Sen söylesene,” d e d i D a n t e . O d a d a ilerleyerek ışıkları
kendi metotları, bizim de kendi m e to tla r ım ız var.”
Çtı. Chase ark a sın d an kapıyı k a p a ttı ve kilitledi. E m in im
Dante bir an avım gördü. Yine t ü m b e d e n i n e bir sabır­
unun dostane b ir z iy a re t o l m a d ığ ı n ı ta h m in ctmişsııı-
sızlık dalgası yayılmıştı. Aracın d ir e k s iy o n u n d a doğrularak
ir.”
tüm dikkatini karanlığa verdi. A d a m k ö ş e d e n dönm üştü.
“Ne istiy o rsu n u z?”
Gri süveterinin kapüşonuyla y ü z ü k ıs m e n ö r tü lm ü ş hal­
başlangıç o la ra k bilgi d iy e lim . N e şekilde alacağımız
de, başı aşağıda yürüyordu. E llerini kalın avcı yeleğinin A 1 .. «

192
193
i dağltır'cen g ö r d ü ğ ü m ü z ü ' n ^ ar etrneyeceğini
I “N e bilgisi?” B en ’in bakışları gergin b iç im d e D a„ te Ve > 1021 ru m- N e k a d a r z a m a n d ı r b u pisliğin a ra c ılığ a
f Chase arasında gidip geliyordu. “Sız. ta n ım ıy o ru m bile Ve dii§önUy°n? M ak n e r e d e n a lıy o rs u n ? ”
neden bahsettiğinizi anlam - ” V t f ' ^ b a k ı ş l a n m y e r e ç e v irm iş söyleyeceği yalanı bul-
Dante gülümseyerek sö z ü n ü kesti. “Ş im d i... böyle
A k o r d u . D a n t e sıkı b i r şekilde adam ın çenesini
boktan cevaplar gerçekten kötü bir başlangıca işaret edi­
m*y» f başını k e n d i n e çe v ird i. “G e rç e k te n b u n u n uğ-
yor.” Ben sağ elini yeleğinin derin cebine d o ğ ru kayd,-
y ölmek is te m e z s in , d e ğ il m ı pislik?”
nrken Dante iyice sırıttı. Tabii d ev am et. Tam bir aptal
^ t° diyebilirim b i l m i y o r u m . Yanılıyorsunuz. N eden
olduğunu ispat etm ek istiyorsan d ev am et ve o silahı ç ı ­
itişinize d air e n u f a k b i r fik rim y o k .”
kar. Açık konuşuyoruz diye sö y lü y o ru m , u m a r ı m o silahı
bahSCnte adamı b iraz d a h a d ü r ü s t o lm ası için sılkeleme-
çıkarırsın.”
zlrlanırken C h a s e y a ta k o d a s ı n d a n çıkarak, “Belki bu
Ben Sullivan’ın suratı en az dairesinin boyasız duvarları
yehaZJ>rjze söyler,” d e d i. E l i n d e t u t t u ğ u fotoğraf çerçevesi­
gibi bembeyaz oldu. Elini yavaşça c e b i n d e n çekti. “Nere­
den bi- ” z le ri uzatmıştı- F o to ğ r a f ta B e n ve kısa saçlı ama yine de
“Bu gece bizden başka birilerini de b e k liy o rd u n sanı­ 111 ,Cı görünen Tess v a r d ı. K lin iğ in açılış g ü n ü n d e kapı-
rım ?” D ante ona doğru gid erek a d a m ın c e b in d e n 45’lik nmönünde m u t l u çift p o z u v e r m iş le r d i.
silahı aldı. Ben hiç karşı k o ym am ıştı. D a n t e C h a s e ’e dö­ “İkiniz o ld u k ça y a k ın g ö r ü n ü y o r s u n u z . Kız em inim
nerek em niyeti açık silahı on a uzattı. “B e rb a t b ir torbacı mesai saatleri d ış ın d a g ü z e l b i r e ğ le n c e kaynağıdır”
için berbat bir silah.” Ben gözlerini k ıs a r a k C h a s e ’e d ik d ik baktı. “O ndan
“Ben yalnızca güvenlik olarak ta ş ıy o r u m o n u , uyuştu­ uzak dur, yoksa T an rı y a r d ı m c ı n o l s u n seni- ”
rucuyla falan işim - ” Dante k u ru y a n b o ğ a z ı n d a n çatallı b ir sesle, “Kız da işin
Dante, “O t u r ,” diyerek adam ı sah te d eri b ir koltuğa içinde mi?” diye s o r d u .
iteledi. Koltuk, köşedeki bilgisayar m asası ve m ü z i k setini Ben y ü z ü n ü b u r u ş t u r d u . “ S e n m i soruyorsun? D ü n
taşıyan duvardaki r a f dışında odadaki tek m o b ily ay d ı. akşam a p a rtm a n ın ın ö n ü n d e d ilin o n u n boğazındayken
“Evi iyice araştır bakalım n e le r b u la c a ğ ız .” çok rahat g ö z ü k ü y o r d u n ? E v e t p islik herif, ben de oraday­
C hase yanlarından ayrılarak ara ştırm ay a b aşlark en Sul- dım. Sizi g ö r d ü m . ”
livan hâlâ, Ben u y u ş tu r u c u satıcısı d e ğ i l i m ” diye ısrar Bu haber D a n t e ’yi gafil a v la m ış tı a m a en azından ada­
ediyordu. N e d ü ş ü n d ü ğ ü n ü z ü b i l m i y o r u m a m a - ” mın öfkesinin n e d e n i n i a n l ı y o r d u artık. C hase in şaşkın,
N e d ü ş ü n d ü ğ ü m ü z ü b e n s ö y le y e y im ,” d e d i Dante. sorgulayıcı b a k ışla rın ı ü z e r i n d e h iss e d e b iliy o rd u ama göz
A dam ın y ü z ü n e d o ğ ru eğilmişti. Ö f k e d e n g ö r ü ş ü n ü n kes­
leriniTess’in k ıs k a n ç e s k i s e v g ilis in in g ö zlerin d en aşırma
kinleştiğini ve sivrilmeye başlayan d iş le r in in d ilin e battığı­ dı.
nı hissedebiliyordu. O r a d a o t u r u p ü ç g ec e ö n c e kulüpte
Ba§m ı sallayarak, “ S a b r ı m t a ş m a k ü z e re ,’ diye hırladı.
194
195
v miktarda parayı n ak it şekilde ödüyordu. Paramı
“Boş versene. Sabrım çoktan taştı bile. Bir satıiye içj^ * böf bir kasaya b ırak ıy o rlar.”
de bıçağını kınında çıkararak parlak çeliği Ben SulliVan’ln ve C hase b irb irle rin e anlam lı bir bakış attılar.
boğazına dayadı. Adamın gözlerinin dehşetle b ü y ü ^ ^ de adam ın m u h t e m e l e n Issızlarla iş yaptığının
karşısında Dante gülümsedi. "Evet, bence de böylesi daha ’f almadığı™ d ü ş ü n ü y o r d u . B u Issızlar, yine m u h -
iyi. Şimdi, soluk boruna ek bir delik açarsak belki daha ra­
13 °birkaç" ay ö n c e v a m p ir ırkı arasında bir savaş
hat konuşmaya başlarsın. Beni anlıyorsan gözlerini kırp
^ r n a girişen b ir g r u p g ö z ü d ö n m ü ş Issızın liderine
Ben.” W1 yo rh rd ı. D a n te v e birlikteki diğer üyeler Issız-
Adam göz kapaklarını indirdi, sonra bakışlarını tekrar
* 3 k,l hastanesinde k u r d u k la r ı m erk ezi havaya uçur-
D ante’nin bıçağına çevirdi.
^ 'l ^ d a . bu planları esaslı b ir b o z g u n a uğratmışlar ama
Ben hızla, “Kimseye bir şey a n la tm a m a m ı söylediler.”
V i kökünden y o k e d e m e m iş le r d i. Issızlar tekrar bir
dedi.
' İİD Kızıl gibi b ir ilacın y ard ım ıy la sayılarını hızla
“Kim bunlar?”
ıraya olabilirlerdi. Yani a rtık asıl soru, savaşın olup ol-
“Bilmiyorum. Kızıl’ı ü re tm e m için ö d e m e yapanlar.” arttırıyor
acağ, değil ne z a m a n olacağıydı.
D ante kaşlarını çattı. “Kızıl’ı sen k e n d in m i yapıyor-
“Zaten lanet olası s o r u n n e d i r hâlâ anlam ıyorum . Ki­
;un?”
ni güçlü bir u y u ş t u r u c u falan değil. B en bile birkaç kez
Adam başını salladı, hareketi h e m e n bo ğ azın a dayan­
kullandım. H a f if b i r u yarıcı. E k s ’te n ya da G H B ’den pek
mış soğuk çelikle kısıtlanıyordu. “B en b ir b ilim adamıyım.
En azından öyleydim. Bir-iki sene ö n c e s in e kadar büyük farkı yok.”
bir kozm etik firmasında çalışıy o rd u m .” Dante’nin y a n ın d a d u r a n C h a s e ötlceyle y ü z ü n ü b u ru ş­
••
“O z geçmişi boş ver şimdi. Kızıl’ı a n la t.” turdu. “Nasıl farkı yok! Ö n c e k i gece olanları sen de gör­

Sullivan yavaşça y u tk u n d u . “Biraz ekstra para kazanmak dün!”


için gece k ulübü m üşterilerine y ö n e lik ü re ttiğ im b ir ilaçtı. Dante bıçağı B e n ’in b o ğ a z ın a b iraz daha bastırdı. O

Geçen yaz dağıtımına yeni başlam ıştım ki b ir ad a m gele­ çıldırma anını sen d e ö n s ır a la rd a n iz le m e d in m i pislik?

rek üretimi arttırm am için bir teklifte b u l u n d u . Benimle Sullivan’ın çenesi kaskatı kesildi. G ö z le rin d e gerçekten

çalışmak isteyen p a tro n u n d a n bahsetti. O ld u k ç a büyük bir belirsizlik vardı. “ B e n . . . b e n n e g ö rd ü ğ ü m d e n em in


ödem eler yapmaya hazır old uk larını sö y le d i.” değilim. Yemin e d e r i m . ”
A m a bu adam ların kim o l d u ğ u n u b ilm iy o r s u n , öyle Dante iyice kıstığı g ö z le riy le a d a m a sert bir bakış attı.
m i?” Adamın son d e re d e g e r g in o l d u ğ u belliydi takat yalan söy
Evet b ilm iyo rum . Ü z ü m ü n ü ye bağını s o r m a . .. Gerçi Ediğinden tam e m i n o l a m ı y o r d u . L an et olsun, keşke Te
b en im için de bir ö n e m i yoktu. Yatırım cı a rtık h e r kim- burada olsaydı. İ n s a n y a d a S o y lu o lsu n , kimse ondar
SerÇeği saklayamazdı. A m a T e g a n ’ı ta n ıy o rd u ve o n u n bu
196 197
rograrnlanm i§ tc k b ır n u m ara var. Ama numa-
adam., vampir toplum u için yarattığı tehlike yüzündcn ^ L l e m i ş l e r , y a n i n e re y i aradığım , bile bılmıyo.
gözünü kırpmadan öldürebileceğim biliyordu.
r a y 1 d a § l f

Ben, “Lütfen dinle- ” diyerek kalkm aya çal,§tl ania


n"11-, bir b ak ay ım .”
D an te’ııin iri elini göğsüne dayayıp itelem esi üzerine San.
ı, . n avcı y e le ğ in in c e b i n d e n telefo nu çıkararak
dalyeye çöktü. “Lütfen dinle,” dedi Ben. “B e n im kim Seye
S !' verd.. " N e yapacaksın?”
zarar verm ek gibi bir niyetim yok. A m a işler b ird en öyle,
D f bizCje kalacak. Ş u a n d a b iz im le g elm en gerekiyor.
ce... Tanrım her şey m ahvoldu. Tehlikeli b ir hal aldı. O lan_
“S o h b e tim iz e b a ş k a b i r y e r d e d e v a m edeceğiz.”
lar beni aştı ve artık b u n u n bir parçası o lm a k istem iy0rum
Hayır!” H ı z l a ayağa k alk a ra k korkuyla etrafına
Hatta bu gece her şeye bir son vereceğim . B ağlantıda oldu­
’ «Lanet o l s u n b o ş v e r s e n e . Size güvenebileceğimi
ğum adamı aradım ve onlarla bu gece b u lu ş u y o r u m . On­
lara işten ayrılacağımı söyleyeceğim. B irkaç dakika içinde eden bileyim. Ç o k t e ş e k k ü r l e r fakat b e n başımın çare­
burada olurlar.” sine kendim-
Chase pencereye doğru g id erek ja lu z iy i parmağının D ante hızla a d a m ın ü z e r i n e atıldı ve ad am daha gözünü
ucuyla araladı ve sokağa baktı. “K ö şed e b e k le y e n koyu bir bile kırpamadan b o ğ a z ı m k a v ra d ı. “ R ica ettiğim izi hatırla-
sedan var,” diyerek C h a s e ’e d ö n d ü ve, “g ö r ü n ü ş e göre se- nııyorum.
ninkiler geldi,” dedi. Ellerini a d a m ın b o ğ a z ı n d a n ç e k e r e k o n u C h ase’e doğ­
Ben Sullivan, “Lanet o ls u n ,” d iy e re k san d aly esin d e bü­ ru iteledi. “O n u b u r a d a n çıkar. C i p e g itm e n in bir yolunu
züştü. Ellerini gergin bir şekilde s a n d a ly e n in kollarında bulun. Sonra o n u k a r a r g â h a g ö tü r . B e n aşağı inip köşede
gezdirm eye başladı. D a n te ’ye p a n ik d o lu g ö z le rle bakıyor­ bekleyen pisliklere d o s t l a r ı n ı n n e d e n gelem ediğini açıkla-
du. “B uradan çıkm am gerek. L an et o ls u n . S ilahım ı geri yacağım.”
alm am şart.” Chase k o lla r ın d a n t u t t u ğ u S u lliv a n ’la çıkarken Dante
D a n te bıçağını kılıfına sokarak, “H i ç b i r y e re gitmiyor­ koridordan g e ç e re k m e r d i v e n l e r e d o ğ r u gitti. Göz açıp
sun, dedi ve pencereye d o ğ ru ilerledi. C a m d a k i aralıktan kapayıncaya k a d a r y a ğ m u r l u so k a ğ a çıktı ve koyu renkli
bekleyen araca baktı. Yukardan b a k tığ ın d a ş o f ö r ü n kim sedanın ö n ü n e d ik ilip ö n c a m d a n içerid ek i iki insana bak­
o ld u ğ u n a dair pek bir şey sö y le m e k m ü m k ü n olm asa da maya başladı.
D a n te bir Issız ya da köle o l d u ğ u n d a n e m i n d i . B ir tane­ İçerdekiler ta m d a D a n t e ’n i n ş ü p h e le n d iğ i gibi köley­
si de şo fö rü n yanındaki yolcu k o l t u ğ u n d a oturu yo rd u.
diler. Köleler İlk N e s i l v a m p i r l e r i n , kanlarını akıtarak in­
Sullivan a d ö n ere k , E ğer o arabaya g ir e r s e n sağ çıkamaz­
sanlıklarını so n d a m l a s ı n a k a d a r k u r u ttu k la r ı varlıklardı.
sın. A dam la nasıl bağlantıya g e ç iy o rs u n , arayabileceğin bir
Köleler yaşayan, n e f e s a lıp v e r e n in s a n la r d ı am a vicdandan
n u m a ra m ı verd iler?”
hmamen y o k s u n d u l a r . V a r lık la r ın ın te k amacı efendileri-
H ayır, bana tek k u lla n ım lık te le f o n la r veriy o rlar. Hızlı
n'n ö d e r i n i y e r i n e g e t i r m e k t i .
198
. ilerek u z a m ış , göz b eb ek leri yine öfkeyle da-
I Rahatlıkla öldiirülcbilirlerdı. pı§lerİ S'Vrü§ü lazer k ad ar keskinleşm işti. U zanarak yolcu
I Dante onlara bakarak sırım. O n ların canını tek ^ ^ o tu rarı köleyi b a ş ın ın arkasından kavradı. Ko-
I de alabilirdi. ko'tUgUnbir hareketle i n d ir e r e k a d a m ın suratım arabanın
f Y0 ]Cu koltuğundaki et kafa, sanki ne g ö r d ü ğ ü n d e n enıin |UrH>3111. e çarptl ve a d a m ı o rac ık ta ö ld ü rd ü .
f olamıyormuş gibi gözlerim bir ıkı kez kırptı. D ireksiyon .P ^ n d a k r kö le a ra b a d a n ç ık m a k için çırpm m a-
dakinin daha iyi refleksleri vardı; arkadaşı işe yaramaz bir­ p,re S tl K a p ın ın k o l u n u kavrayarak iteledi ve ıslak
kaç küfür savurmakla uğraşırken arabayı vitese geçirdi Ve yaba§ 31 a l a n d ı H e m e n k a lk a ra k evlerin arasındaki dar
asfalta yuvarlan
gaza bastı. doğru koşm aya başladı,
M otor hom urtuyla çalışmaya başladı ve se d an ileri doğ­
y kölenin p e ş in e d ü ş e r e k ark asın d an üzerine atıl-
ru atıldı ama Dante neler o ld u ğ u n u ço k ta n anlamıştı. İrj
^b era b erce y e re y u v a rla n d ıla r. Yerde yum ruklaşm aya
ellerini m otorun kaputuna dayayarak itm e y e başladı. Ara­
V£ lardı. D a n te a d a m ı n h i z m e t ettiği vam p irin kim
banın tekerleri ıslak yolda inleyerek d ö n m e y e ve dumanlar baş anu§^ ^ yCrjn e d a ir s o r u l a r ı n ı n cevaplarını alm adan
çıkarmaya başlamıştı fakat arabanın h a re k e t ettiği yoktu.
° öldürm em esi g e r e k tiğ in i fa rk ın d ay d ı. Aslında b u k ö-
Direksiyondaki köle aracı geri vitese taktığı anda Dante
k ; m n e f e n d i s i olan v a m p i r i n i s m i n e ihtiyacı yoktu; birkaç
aracın üzerine atladı. Tepeye d o ğ ru tır m a n a r a k ilerlemeye
e önce yaşadıkları o n c a ş e y d e n so n ra , o ve birliğin diğer
çalışan aracı durdurm aya çalışıyordu.
savaşçıları karşı k arşıy a o l d u k l a r ı y o k edilm esi gereken
Bir sörfçünün dalgayı d en g e lem esi gibi sarsılan ara­
banın üzerinde dengesini k u rarak ayağa k alk m ay a çalıştı. düşmanın, L u c a n ’ın ö z k a r d e ş i M a r e k o l d u ğ u n u biliyor­

N ih ay et botlarının tabanına basabildiğinde, d iğ e r ayağını lardı. Bilmedikleri şey, g e ç e n yaz Savaşçıların baskınından

kaldırarak ön cama hızla indirdi. Ç a tla y a n c a m , çerçeve­ sonra adi v a m p irin n e r e y e k aç tığ ıy d ı.
lerden itibaren kırılarak arabanın içine d o ğ r u geçti. İçeri­ Dante kö len in ü z e r i n e o t u r a r a k ç e n e s in e sert bir y u m ­
ye iki kölenin arasına u zandığında, ca m kırıkları h e r yöne ruk savurdu ve, “ N e r e d e o ? d iy e k ü k r e d i. Bağlı o ld u ğ u n
savrulmaya devam ediyordu. vampir nerede?”
‘Selam beyler! N e re y e g id iy o ru z b ö y le ? ” Köle, “C a n ın c e h e n n e m e ! ” d i y e r e k tü k ü r d ü .
ikisi de çıldırm ış gibi o n u tu tm a y a ve yum ruklam aya Dante adam a b i r y u m r u k d a h a a ttık ta n sonra bıçağını
çalışıyorlardı. H atta ısırıyorlardı bile a n c a k yap tıkları Dan­ çıkardı ve adam ın b o ğ a z ın a dayadı.
te için h afif bir rahatsızlıktan öteye g e ç m iy o r d u . D a n t e ’nin “Devam et! Ö l d ü r b e n i! Sana söyleyecek hiçbir şeyim
savurduğu araba, değişen vites se sle rin in u ğ u ltu s u y la ken­ yok!”
di etrafında d ö n m e y e başladı. Kölenin s ö z le r in e u y u p b o ğ a z ı m k e s m e k çok cazip bir
Sağ baldırında keskin b ir y a n m a hissetti, s o n r a akan ka­ düşünceydi fakat D a n t e o n u s ilk e le y e re k y e rd e n kaldırdı
n ın ın k o k u su b u r n u n a d o ld u . Ö fk e y le k ü k r e m e y e başladı. Ve en yakındaki e v i n d u v a r ı n a ç a rp tı. A d a m ın kalasının
200
eid em ezd i. Ç o k d ik k a t çekerdi. Yaralı baldırım
g b l ı r b örülmüş duvara çarptıgm da ç.kard.ğ, ses na atWlp bsjnl b ir az ra h a tla ttık ta n sonra, ölü köleyi ve ha-
s e r t tu
,merek aClS'ordında b ır a k a ra k y ü r ü m e y e başladı.
f hT ı m f v ü a ü n ü adamın yüzüne iyice yaklaştnarak, SİVri
■ dişlerinin arasından kısık bir hırıltıyla, “Ö n c e seni
f parça kesmeme ne dersin?” dedi. K o n u şu p konuşmaman
' umurumda değil ama çığlık atm an d an b ü y ü k zevk alaca.
ğımdan em inim .”
^ Dante bıçağı etli yanağına bastırınca köle bağırdı. Bu
bağırışın arasında bir silahın e m n iy e tin in açıldığını işitti
ama silahı adamdan alamadan köle k o lu n u kaldırarak sila­
hı yan tarafına aldı. Silahı D a n te ’ye değil k e n d in e doğrult­
muştu. Bir saniye içinde silahı şakağına dayadı ve ateşledi.
Dante, “Lanet olsun! H ayır!” diye bağırdı.
Silah karanlıkta n a m lu su n d a n t u r u n c u b ir ışık çıkara­
rak çevredeki evleri aydınlattı. Köle ıslak kald ırım a yığıldı.
H e r tarafına saçılmış kanlı g ö rü n tü sü y le k o r k u n ç bir man­
zara oluşturuyordu.
Dante kendi yaralarına baktı. E lin d e b ir s ü r ü kesik, sağ
baldırında ise çok derin bir yara vardı. S o n beslendiğinden
bu yana u zu n süre geçm em işti, dolayısıyla v ü c u d u güç-
lüydü ve yaralarının iyileşmesi ço k sü rm e y e c e k ti. Birkaç
saat ya da daha kısa bir süre içinde b ir şeyi kalm azdı. Ama
kendini toparlayacak güvenli bir yere ihtiyacı vardı.
Etraftaki evlerin bazılarında ışıklar y a n m a y a başlamış­
tı. Yolun karşısındaki dairelerden b ir in in p e rd e s i aralandı.
Birisi korkunç bir çığlık attı. Kısa sü re iç in d e birileri m u­
hakkak polisi arardı, belki de ç o k ta n a ra m ışla rd ı.
Lanet olsun.
Buradan h e m e n ayrılması g e re k iy o rd u . C h a s e çoktan
cipi alıp gitmişti ve olanları d ü ş ü n d ü ğ ü n d e b u kesinlikle
iyi bir şeydi. D a n te ’ye gelince, p a r a m p a r ç a o l m u ş seda-
T e s s ’in h a sta la rın ı eve g e tirm e k gibi bir alış-
^ oktu am a d a h a ö n c e h astaların d an birini iyileştir­
i l Y°d y e te n e ğ im k u lla n m a m ış tı. H a rv ard o n u n için
mek k de aynı bağlılığı o n a karşı hissediyor gibiydi.
ÖZeld' ne kadının b u g ü n o n u u ç u r u m u n kenarından çe-
SîfllCİf ' m biliyo rdu . H a r v a r d b irk aç s e ru m , bolca yem ek
k>p d i z l i ğ i n d e n s o n r a b a m b a ş k a b ir hale gelmişti. Kö-
VCblt R a d ı ğ ı o n c a ş e y d e n s o n r a Tess’ın gönlü, o n u boş
BÖLÜM 20 pe^kte tek başına b ı r a k m a y a el v e rm e m iş ti. H arvard da
veni en iyi a rk a d a şı o la r a k se ç m iş gibiydi.
“Al b a k a lım ,” d e d i v e b irk a ç parça ızgara tavuk
Tess akşam yem eğinden kalan so n bulaşıkları da kuru­ I dolu kabı H a r v a r d ’ı n ö n ü n e uzattı. “B u sefer yerken
ladı ve lavabonun yanındaki dolaba yerleştirdi. Kalan ta­ n e fe s almayı u n u t m a , t a m a m m ı ? ”
vukları plastik kaba koyup kapağı k ap a tırk en b ir çift delici H a r v a r d kaba y u m u l u r k e n Tess kalanları buzdolabına
bakışın ensesine dikilmiş o n u izlediğini hissetti. y e r l e ş t i r d i . S o n ra k e n d i n e b i r b a r d a k d a h a kırm ızı şarap
Kafasını çevirerek, “Şaka yapıyor o lm a lıs ın ,” dedi. koyarak salona, y a r ı m b ır a k tığ ı h e y k e le d o ğ ru ilerledi.
Ayaklarının dibinde m ızıldanan ufak yaratığa baktı. “Har­ Tekrar kille ç a lışm a k h a r i k a b i r d u y g u y d u , özellikle de ge­
vard, hâlâ aç mısın? Buraya g e ld iğ im iz d e n beri aralıksız çirdiği son bir-iki g ü n d e n - v e g e c e d e n - sonra.
yediğinin farkında m ısın ?” Aslında kille ç a lış m a y a b a ş la d ığ ın d a , Tess’in kafasında
Köpeğin çikolata rengi g ö z le rin in ü z e r in d e k i tüylü ne yapacağına d a ir b i r p l a n y o k t u a m a ö n ü n d e k i açık kahve
kaşlar inip kalktı. Kulaklarını kaldırdı ve b aşın ı inanılmaz tonlarındaki kil to p a ğ ı, t a n ı d ı k b i r şekle b ü r ü n m e y e baş­
sevimli bir g ö rü n ü m kazanana k adar y an a eğdi. Tess’in ye­ ladığında da ş a ş ırm a d ı. A s lı n d a h e r şey d a h a çok belirsiz
terince hızlı davranm adığını d ü ş ü n ü y o r olacaktı ki başını
olsa da gür saçların a l t ı n d a k i y ü z ü n g e n e l hatları yavaş ya­
diğer tarafa çevirerek patisini havaya kald ırd ı.
vaş ortaya ç ık ıy o rd u . T ess ş a r a b ı n d a n b ir y u d u m daha aldı.
Tess güldü. “Peki u ta n m a z soytarı. S an a d a h a iyi bir
Çalışmaya d e v a m e d e r s e iyice k e n d i n i kaybedeceğini ve
şeyler vereceğim .”
büst bitene k ad ar asla d u r a m a y a c a ğ ı n ı b iliy o rd u .
Mutfağa gitti, ikinci tabak m a m a n ı n d a s o n u n a kadar
Gerçi planladığı d a h a ö z e l b i r şey d e y o k tu .
bitirilip tertem iz yalandığı kabı aldı. H a r v a r d k u y r u k gibi
Şarap k ad e h in i ç a l ı ş m a m a s a s ı n a k o y a n Tess tekerlekli
peşindeydi, h e r adım ını takip e d iy o r d u . Tess o n a daha ya­
•skemlesini ç e k e r e k o t u r d u . Ç e l i k b i r halkayla güçlü alııı
kından göz kulak o lm a k için eve g e t i r d iğ i n d e n b eri, köpek
' c kaş bölgesini y o n t m a y a b a ş la y a r a k y ü z ü şekillendirm e -
sanki ona tutkalla yapışm ış ve yeni gölgesi h a lin e gelmişti.
^ devam etti. S o n r a b u r u n v e ç ık ık e lm a c ık k em ik lerine
204
. h arika. Y ü z ü n d e a ç l ı k t a n nefesi k o k a n ressamlara
' K im bir süre sonra artrk z ih n i d e v re d ,5, k a lm ,5j bi_ At ' r ifade v a rd ı. Büyüleyici! K a p ıy a g id ip zincırı
linçalttnın y ö n len d irm esiyle p a rm a k la r, otom atik şcki|dc < 'g fjm m a n za m o m E b e n i z gel memesi geKk m ni
çalışmaya başlamıştı.
S r / d e d i için d en .
N e kadar süredir o halde çalıştığını b ilm iy o r d u ania
' -Burada " e - ,
dairesinin kapısının çalındığında Tess n e re d e y s e yerinden
l ,yı açıp o n u gö r m e s ı y le so ru su y a n da kesildi. Yağ-
zıpladı. Ayağının dibinde, halıda u y u y a n H a r v a r d da ho­
L sırılsıklam o l m u ş siy a h saçları alnına ve yanaklan-
murtuyla uyandı. ınür p, mıştı. Ü z e r i n d e k i d e n c e k e t t e n akan sular adamın
Tess iskemlesinden usulca k alkarken , “B e k le d iğ in biri
"Alarma ve y e rd e k i h o ş g e l d i n i z p a sp a sın a damlıyordu.
var mıydı?” diyerek g ü lü m sed i.
b0t^ a akan te k şey y a ğ m u r d a m la la r ı değildi. G ö rü n m e-
Tanrını çalışırken bir ara g e rç e k te n d alıp g itm iş olma­
bir yaradan ç ık a n k a n l a r s u d a m la la rıy la karışıyordu.
lıydı. çünkü eserin ağız k ısm ın d a cid di b ir sa ç m a lık vardı.
^ ‘Altlan T anrım ! İyi m i s i n ? ” H e m e n kapıdan çekilerek
Dudaklar iyice gerilm iş halde hırlay an b i r ağız figürüydü
onu içeri aldı ve k a p ıy ı k a p a d ı. “ N e o l d u sana böyle?”
bu, ya o dişler...
“Çok k alm ay a cağ ım . S a n ı r ı m h iç g elm em eliy d im . Ak-
Kapı tekrar çalındı. O an d a v ü c u d u n d a e le k trik çarp­
ması misali bir etki yapan sesi d u y d u . Inna ilk gelen se n o l d u n v e - ”

“Tess? içerde m is in ? ” “Sorun değil. G e l h a d i , s a n a b i r h a v lu v ere y im .”

D ante. Koridora k o ş a ra k ç a m a ş ı r d o l a b ı n ı açtı ve iki havlu çı­

Tess’in gözleri ö n ce k o c a m a n o ld u , s o n r a sıkıca kapandı kardı. Biri k u r u l a n m a s ı d i ğ e r i d e yarası içindi. O tu rm a

ve hızlıca acaba nasıl g ö r ü n ü y o r u m d iy e d ü ş ü n d ü . Saçla­ odasına d ö n d ü ğ ü n d e D a n t e d e r i c e k e tin i çıkarıyordu. Eli­


rını başının ü zerin d e ö zen siz b ir to p u z la to p la m ış tı. Askılı ni fermuarına g ö t ü r d ü ğ ü a n , T ess e l l e r i n i n üzerindeki kanı
beyaz atletinin ü z e rin d e k ırm ız ı s o l m u ş b i r b l u z giymişti. fark etti. Y ü z ü n d e d e k a n v a r d ı a m a ç o ğ u hâlâ çenesinden
B lu z u n u n ü ze rin d e b ir s ü r ü k u r u m u ş kil lek esi vardı. Pek ve ıslak saçlarından a k m a y a d e v a m e d e n suyla dağılmıştı.
misafir kabul ed e ce k kılıkta değildi. Tess, “Bayağı d a ğ ı l m ı ş s ı n , ” d e d i. O n u n için kaygılan­
D an te? Sen m is in ? ” diye s o r d u . B ir s ü r e o l d u ğ u yerde mıştı fakat sanki p is b i r s o k a k k a v g a s ın d a n fırlamış gibi
kalmıştı. K ulaklarının k e n d in e b ir o y u n o y n a y ıp oynam a­ duran h alin d en ö t ü r ü r a h a t s ı z o l m u ş t u . E llerin de ve y ü ­
dığından e m in o lm a k istiyo rdu. zünde yara ya d a k e s i k y o k t u , y a n i o ra la rd a k i kanın çoğu
Evet. İçeri gelebilir m i y i m ? ” ona ak değildi. A m a b a ş k a b i r y e r d e k i d u r u m farklıydı.
B ü s tü n ü zerin i b ir parça ç a lışm a b e z iy le k a p a d ı ve sesi­ Uzun deri c e k e t i n ö n ü t a m a m e n açıld ığ ın d a Tess nefe­
n in n o rm a l çıkm asını u m a ra k , “Ş e y ... t a b i i . . . b i r saniye,” sini tuttu. “A m a n T a n r ı m ! ”
diyerek seslendi. M a c u n s p a tu la la r ın d a n b i r i n d e n yüzü- ^ağ b ald ırın d a b o y l u b o y u n c a u z a n a n b ir yara vardı. Bı
n ü n yansım asını k o n tr o l etti.
yarası o l d u ğ u b e l l i y d i . Y e n i b i r y a ra y d ı ve p a n to lo n u n
Srnı ^ ı d a n s ı r ı l s ı k l a m d ı . 207
r
-,d e n y a y d a n t e h l i k e d a l g a l a r ı m v e ü z e r i n d e k i

E “Ö n e m l i b ir ş e y d e ğ il- İ n a n b a n a y a ş a y a c a ğ a . ” yjs? bedeI11a h l a r ı s a y m a z s a n ı z g e r ç e k b i r b e y e f e n d iy d i.


I Dante ceketini tamamen çıkardığında Tess allak bull^ 6lumcül S, - Zıerini dairede gezdirdi. Bakışları Tess’in ayak-
pante g° s£SSİZ g,ır n öb ette bekleyen köpeğin üze­
I 0,<Dante bir aksiyon film inden fırlamış gibiydi. Beline nin ’ 0
f sanlı kemerden türlü türlü silahlar sarkıyordu. H er iki rindc durnı çatarak, “ B u . .. şey olamaz değil mı?”
yanında, kınının içinden sarkan kocam an bıçaklar vardı. ^ b a ş ı n ı sallayarak onayladı. Harvard’ın yerinden
Uzun kollu siyah gömleğinin göğüs kısm ında, pürüzsüz TeSSk p ante’nın yanına gidip k u y ru ğ u n u sallayarak onu
çelik yüzeyi olan devasa bıı tabancaya sahipti. Tess bu ta­
f l a m a s ı y l a Tess, hissettiğ i gerginliğin dağıldığını his-
bancanın açacağı deliğin genişliğini d ü ş ü n m e k bile iste­ sel
miyordu. Bir başka tabanca da sol kalçasının üzerinden
arını o n u eve g e t i r m e m i n se n in için bir sakıncası
sarkıyordu.
voktur. nOna
, ıa daha
uaı yy a k ın d a n b a k a b ilirim diye düşün...”
Tess, “Lanet olsun... b u n lar da n e ? ” d e rk e n içgüdüsel
Dante’nin eğilerek h a y v a n ı sev m ey e başlamasıyla sıra-
olarak ondan uzaklaştı. Havluları ö n ü n d e b ir zırh gibi tu­
a başladığı b a h a n e l e r y a r ım kaldı. A dam ın d o k u n u ­
tuyordu.
mundave sesinde d e r i n b i r ş e tk a t vardı. D a n te , “Selam ufak
Dante genç kadının k o rk m u ş bakışlarını g ö rü n c e kaşla­
idam” dedi am a H a r v a r d ’ın e lin i yalaması ve ardından
rını çattı. “Sana zarar verm eyeceğim Tess. B u n la r sadece iş
kendini yere atarak o k ş a n m a s ı için k a rn ın ı açmasıyla kıkır­
malzemelerim.”
damaya başladı. “B irisi sa n a ç o k iyi b a k m ış anlaşılan. Evet,
“jş malzemelerin m i ?” O t u r m a o d a sın ın ortasındaki seh­
paya çarptığında geri geri gittiğini fark etti. “D a n te bir sui­ aynen öyle d o s t u m . .. b ırı sa n a y e n i b ir yaşam verm iş.”

kastçı gibi giyinmişsin.” Dante başını k a ld ır a r a k şaşk ın b ir bakışla Tess e baktı

“Tess, lütfen korkm a.” fakat köpeğin b u an i d e ğ iş im iy le ilgili b ir şey sorm a tırsatı

Korkmamıştı, kafası karışmıştı. O n u n için kaygılanmış­ bulamadan Tess a d a m ı n e l i n d e k i h a v lu y u aldı ve koridorun


tı ama korkmamıştı. D a n te tabancalarım çıkarm aya başla­ sonundaki b a n y o y u işa re t etti. “G e l sana bir bakalım.
dı. En sonunda bacağındaki silah k e m e rin i d e çıkardıktan
sonra, sanki onları nereye koyacağını b ilm iy o r m u ş gibi Güney B o s to n ’ııı d i ğ e r y a k a sın d a k i kırmızı ışıklarda
elinde kalakaldı. Tess ona sehpayı işaret etti. duran Chase, y a n ı n d a k i k o l t u k t a o t u r a n yolcuya gizleye
“O havlulardan birini alabilir m iy im ? ” nıediği bir tiksintiyle b a k ı y o r d u . U y u ş tu r u c u taciri pis
Tess havluyu uzattı. D a n te y ıp ra n m ış o lan ahşaba bir % karşı hiçbir a c ım a d u y g u s u h isse tm iy o rd u . Bu gece
çizik daha eklem ekten korkarm ış gibi silah ını ö zen le seh­ Dante yle b e ra b e r d a ir e s in e g itm iş olmasalar, adamın
paya koydu. Tepeden tırnağa silahlara k u ş a n m ış halde kan Yük ihtimalle ö le c e ğ in i b i l m e k az d a olsa hoşuna bile g
kaybediyor olmasına rağm en yine d e d ü ş ü n c e liy d i. De- diyordu.
209
S a n k i k a d ın g ö re v iç in k u lla n ıla n bir yemden
C a n id e n vc o nu n gibi kay,P d iğ e r m a s u n , ^
lı»'l alrn! f n t e ona d e ğ e r m ı v eriyordu?
« U m ie v c y a b u p isH ğ in ^ ^ ^ ^ u k , , ,abi, teydi- p a *ısun ,” diye m ıırr ııld
m l d aa nn dd ıı Sullivan,
Sullivan “o ^ ___ artık
“sanırım
Öt«y
daha k ö tü b i r so n ,a kar§ı1^ 1* en.
^
“H nct ok g u arad a n e re y e g ö tü rü y o rsu n beni?”
Ben Sullivan yen i b ir 3şans y...........................
ben ötıınvaıı a k a lıy o rd u .
*• 1 .««A* ✓A f 1^i i W \ +
;r önCml cevap v e r m e k iste m iy o rd u . Birliğin karargâhı
A n i d e n C h a s e ’i n g ö z l e r i n i n o n u n e , ö n c e k i g e c e k u lü ­
dışında, ş u a n d a b u lu n d u k la rı noktadan ku-
• hem en u ı s ” — 73
.rinhemmı .......
b ü n d ış ın d a D a n t e ’n i n Jonas R e d m o n d ’u n b o ğ a z ın a b,Çak .

5 - a d o ğ r u a r a b a y l a ç o k k ı s a b i r mesafedeydi. Birkaç
d a y a d ığ ı a n g e ld i. O iy i ç o c u k ö l m ü ş t ü a n c a k o n u ö ld ü ,
Zeyd° ^ d e S u l l i v a n , D a n t e v e d i ğ e r s a v a ş ç ı l a r t a r a f ı n d a n
r e n D a n t e d e ğ il, ş u a n d a y a n ı n d a o t u r a n a d a m d ı . C hase’in
^ m iŞ h a l d e a m a s ı c a c ı k b ı r y a t a k t a u y u y o r o la c a k t ı,
iç in i, a d a m ın k a f a s ın ı t e k k u r ş u n l a d a ğ ıt m a k i s t e ğ i kasıp
sorgu a n ^ b e d e n e n v e r u h e n b i r h a p is h a y a tı sü re c e k -
k a v u ru y o rd u . B ö y le s i bir ö fk e y e a lış ık d e ğ ild i.
•j-anıam, ^ S a v a ş ç ıla r ın m e r k e z in in g ü v e n l i d u v a r la -
Lekeli ön cam dan bakarak d ik k a tin i y o la odaklam aya ça­
“ ^ 0 iac a k t ı. O y s a a y n ı a n d a , d ü z i n e l e r c e b a r ın a k
lıştı. Hissettiği öfkenin g e ç m e sin i is tiy o rd u . B e n Sullivan’,
fl ^ H ü r l ü t e h l i k e l e r l e k a r ş ı k a r ş ı y a s o k a k t a o la c a k t ı. Ü s -
ö ld ürm ek so ru n u çö zm ey ecek ti ve C a m d e n ’in eve daha
î s u l l ı v a n ’m ü r e t t iğ i ö l ü m c ü l u y u ş t u r u c u n u n k o rk u n ç
çabuk d ö n m esin i sağlamayacaktı.
etkilerini y a ş a y a c a k l a r d ı .
Sonuçta C h a s e ’in asıl am acı C a m d e n ’in ev e dönmesiy-
Bu adil d eğild i. K e s i n l i k l e a d ıl d eğ ild i.
di.
Chase y a n a n y e ş il ışığa d o ğ r u d ö n d ü am a ayağını gaz
“O n u n la yatıyor değil m i? Ş u d i ğ e r b ü y ü k adam...
pedalına b a s a m a d ı. A r k a s ı n d a n b ir i k o r n a çalmaya baş­
Tess’le yatıyor değil m i? ” S u lliv a n ’ın s o r u s u C h a s e ’ın dü­
lamıştı bile. C h a s e k o r n a y ı d u y m a z l ı k t a n geldi. Elini di­
şüncelerini b ö ldü am a so ru y a tep k i v e r m e d i . B e n Sulli-
reksiyonun ü z e r i n d e g e z d i r e r e k b i r a n C a m d e n ve Elise ı
ean başını yan cam a çev irerek u s u lc a k ü f ü r etti. “ D ü n gece
sabaha karşı Tess’in a p a r tm a n ın ın ö n ü n d e g ö r d ü m onları. düşündü. O ğ l u n u e v e g e t i r m e k o n u s u n d a Elise e verdiği
•• •• 1 .. #• _j •*
Lanet herifin elleri o n u n h e r ta ra fın d a g e z i n i y o r d u . Amacı sozu d u şu n d u .
ıe? Bana ulaşm ak için Tess’i m i k u l l a n ı y o r ? ” Çok seçeneği y o k t u . Ve fazla z a m a n ı da kalmamıştı,

C hase sessiz kaldı. B u k o n u y u S u l l i v a n ’ı n a p a rtm a n ın ­ bunu çok n e t h i s s e d i y o r d u .


la g ü n d e m e g eld iğ in d en beri d ü ş ü n ü y o r d u . D a n t e Kızıl Arkadan ik in c i b i r k o r n a s e s i y ü k s e ld iğ in d e , Chase a\a

atıcısını b u lm a k için k e n d i y ö n t e m l e r i n i kullandığını ğını gaz p e d a lın a b a s t ı v e ı ş ı k l a r d a n sola d ö n d ü . M eşum

öylemişti ve C h a se o n u n S u lliv a n ’ın y a k ı n o l d u ğ u bir ka­ bir sessizlik i ç i n d e c ip i g ü n e y e ç e v ird i. N e h i r dolaylar

mla b erab er o ld u ğ u n u d u y u n c a , ilk ö n c e k a d ı n ı b ir yem daki eski sanayi b ö l g e s i n e g i d i y o r d u .


larak kullandığını d ü ş ü n m ü ş t ü .
Fakat kadının bahsi g e ç tiğ in d e s a v a ş ç ın ın y ü z ü garip bir

<L!
fayanslarım ın ü zerin e akıtmayacaksın, değil mi?”

diye s° r özlerini o n d a n a y ırm a d a n o m z u n u hafifçe silkti


PaIltrak p a n t o l o n u n u n k e m e r in i açtı. Ferm uarım açıp
ve kalka,^ n u in d irirk e n o rta y a çıkan dövm eli karnı ve ka-
Pant°!?nesini g ö r ü n c e T ess’ın yanakları kızardı. Tanrım,
Slk b° geden so n ra a d a m ın ıç ça m aşır giyen biri olmadığı-

diil! S y o r olm asl prM yordn.


B Ö L Ü M 21
1111 bu h a v lu y u al,” d iy e r e k d iğ er havluyu da ö rtü n -
uzattı. Tess a d a m rah a tç a s o y u n u p örtünebilsin
meSI kafasını çevirdi. A s lın d a o geceyi d ü şü n ecek olursa
Tess, “Am an Tanrım!” diye haykırdı. D a n t e ’n in yarasına
açlık içir* b iraz geç k a lm ış tı. O n u n l a tekrar birlikte,
bakmak için dizlerinin üzerine ç ö k m ü ş t ü ve şu anda biraz
filik le de ad am b ir p a rç a b e z h a ric in d e tam am en çıp-
başı dönüyordu. D an te beyaz p o rse le n k ü v e tin kenarına
bkken o n u n l a b e r a b e r o l m a k u fa k b a n y o n u n , bir dolap
o tu rm u ş ve üzerinde yalnızca siyah y ırtık p a n to lo n u var­
kadar dar ve b ir s a u n a k a d a r sıcak hale gelm esine neden
dı. İç baldırındaki kesik o tu rm a o d a sın d a ilk gördüğünden
daha iyi duru m day dı ama b a n y o n u n p a rla k ışıkları altın­ oluyordu.
Tess “Peki b a n a n e l e r o l d u ğ u n u anlatacak m ısın?” diye
da bu kadar çok kan g ö rm e k - D a n t e ’n in k a n ın ı görmek
sordu. Hâlâ ona b a k m ı y o r , la v a b o n u n ü zerin d ek i ecza d o ­
- Tess’in m idesine keskin bir acı saplam ış, başın ın dön­
labındaki ilaçlan k a r ış tır a r a k k e n d i n i m e ş g u l ediyordu.
m esine sebep olm uştu. T itre m e sin i ö n l e m e k için küvetin
“Bu gece n e y a p ı y o r d u n d a ç o k b ü y ü k oldu ğu belli olan
u cu n d an destek alması gerekm işti. “Ö z ü r d ile rim . Nor­
m alde böyle etkilenm em , yani k lin ik te d e ç o k kan görü­ bir bıçağın k eskin u c u n u y e d in ?
y o ru m am a- ” “Her zam anki şeyler. O r t a ğ ı m ve b e n bir uyuşturucu
tacirinin p e ş in d e y d ik v e b i r k a ç e n g e lle karşılaştık. Ben de
B u n u senin yapm ana g erek y o k Tess. B e n kendi başı­
m ın çaresine bakmaya alışk ın ım .” engelleri o rtad an k a l d ı r m a k z o r u n d a kaldım .

Tess ona şüpheci bir bakış attı. “Ü z e r i n d e k i kan mik­ Ortadan k a ld ırm a k , d iy e d ü ş ü n d ü Tess ve içgüdüsel ola­

tarına bakılırsa yaranın bayağı d e r in o l d u ğ u n u söyleyebi­ rak bunun ne a n l a m a g e ld iğ in i anladı. Tess bir rulo gaz­

lirim. Dikiş gerekecek. H e m d e b ir s ü r ü dikiş. Nedense lı bezi suya b a s tır ır k e n D a n t e ’d e n d u y d u ğ u itirafla içinin

b u n u tek başına yapam ayacağını d ü ş ü n ü y o r u m , haksız titrediğini hissetti. D u y d u ğ u şey h o ş u n a gitmemişti ama
m ıyım ? Ayrıca şu p a n t o l o n u n u d a ç ı k a r m a n gerek. O n ­ Dante ona iyi a d a m l a r ı n ta r a f ı n d a o l d u ğ u n u söylemişti \e
lar ü zerin d ey k en dikiş a ta m a m .” D a n t e h a r e k e t etmeyince llc çılgınca o lsa d a T ess o n a in a n ıy o rd u .
Tess kaşlarını çam ve, “O ra d a o t u r u p k a n ın , s o n damlası- Pekâlâ, b a c a ğ ın a b i r b a k a l ı m . ”
212 213
, n altın sarısına, y eşild en ç m t mavisine dönüsen
j “Dediğim gibi yalayacağım. D ü şü n d ü ğ ü n kadar ^
Uy*l>p g « ' iSliy ° r d u '
to»lard 1 “O n ları b e ğ e n d i n m ı? ” diye mırıldandı. Genç
° Tess pantolonun yum uşak bir sesle yere b.rakld.ğ,
P3lltaarip d esen leri ve g ü zel renkler, inceleyen bakış­
duydu. Kendini tam am en açılmış, d e rin bir yarayla kar
ı p ediyordu.
laşnıaya hazırlayarak ona baktı. D a n te haklıydı, yara ^
K ' ha önce o n lara b e n z e y e n b ir şey görmedim. Bence
çekten de o kadar kötü g ö z ü k m ü y o rd u . K arn ın ı ve kasıkla'
P a c,]er D a n t e . K abile m o tifleri m i bunlar?”
nnı örten havlunun alt sınırından g ö r d ü ğ ü kesik hiç derin'
büyUİC! l helli belirsiz bir o m u z silkti. “Geleneksel aile
değildi. Yüzeysel kesik, kasığından y arım sa n tim iÇeri bjie Dante
girmiyordu. Kanaması şim d id e n azalm aya başlamıştı. fleri d e s e k daha d o ğ ru olu r sanırım. Babamda da bu

Tess şaşırmıştı fakat kaygısının aşırı o ld u ğ u n u görüp C\cx v a r d ı , o n u n babasında da ve ailemizin bütün er-
111011
dövme
rahatlayarak o m z u n u silkti ve, “Şey b u . . . iyi haber,” dedi keklerinde de. • •
“Tamam o zaman. Sanırım tem izley ip s a rm a m ız yeterli F e r D a n t e ’ n i n a ile s in d e k i erk e k le r biraz olsun ona
olacaktır. İz bile kalmayacak galiba.” b e z iy o r la r s a , d ü n y a n ı n h e r y e r i n d e kadınların kalbini kı-
Tess tekrar lavaboya d ö n e r e k ıslattığı gazlı beze biraz C k k a d a r yakışıklı b i r aileyle karşı karşıyaydı. Dante’nin
antiseptik damlattı. D a n te ’n in kalkarak y a n ın a geldiğini kalçasına sarılı h a v lu y a b a k ıp d ö v m e le r in nereye kadar de­
duyduğunda hâlâ elindeki bezle u ğ ra ş ıy o rd u . E r k e k yarım ri ettiğini h atırlay ın ca T ess’in y ü z ü n ü ateş bastı.
vam
adım atarak yanma gelmiş, saçım d a ğ ın ık b ir to p u z halin­ Dante’n in d u d a k la rı k ıv r ıld ı v e y ü z ü n e b ir gülümseme

de tutan tokayı çekip çıkararak saçlarının dalgalar halinde yayıldı.


om uzlarına dö k ü lm esin e sebep o lm u ş tu . Tess gözlerini k a p a y a ra k s o l u ğ u n u düzenlem eye çaba­
Dante, “Böylesi daha iyi,” dedi. Y u m u ş a k b ir tonda ve ladı. Bir süre s o n ra g ö z l e r i n i açarak o n a baktı. Islattığı ılık
yavaşça k o n u şu y o rd u ancak sesine k a ra n lık h â k im d i. “Gü­ havluyla D a n te ’n i n y a n a k la r ın d a k i ve alnındaki lekelen
zel çıplak ensen dikkatim i dağ ıtıy o rd u . D u d a k la r ım ı tenine temizlemeye başladı. D a n t e ’n i n e lle rin d e de kan olduğun­
ne kadar çok d o k u n d u r m a k isted iğ im i a n ım s a tıy o r d u .” dan Tess adam ın e lle r in i e l l e r i n i n arasına alarak temizledi.
Tess in soluğu boğazında kaldı. B ir an o ra d a öylece ha­ Parmakları u z u n v e k a lın d ı. E lle r in i Tess’in ellerinin çev­
reketsizce dikilip k e n d in d e n u z a k la şm a s ın ı m ı umsun, resine sardığında g e n ç k a d ı n ı n elleri k ü ç ü c ü k kalmıştı.
yoksa arkasını d ö n e re k o n u n la y ü z y ü z e gelip k e n d in i ona “Bana d o k u n d u ğ u n u h i s s e t m e k ç o k h o şu m a gidiyor
mı bıraksın em in olam adı. Tess. Seni ilk g ö r d ü ğ ü m a n d a n b e r i ellerini üzerim de his­
Lavabo ve D a n te ’n in havlu sarılı b e d e n i arasınd a kalan setmek istiy o ru m .”
azıcık yerde yavaşça on a d o ğ ru d ö n d ü . A d a m ı n çıplak göğ­ Tess başını k a ld ır a r a k o n u n l a g ö z göze geldi. Z ih n i b e ­
sündeki d ö v m e le r b u m e sa fe d e n b ü y ü le y ic iy d i. G e o m e t­ rb er geçirdikleri o g e c e n i n an ıla rıy la d o lm u ş tu . Dante nir
rik sem boller ve iç içe geçen kavisler k ı r m ı z ı m s ı kahve- v*ski rengi g ö z le r in in iç in e ç e k ild iğ in i h is s e d iy o rd u .

214
da> D a n t e o n u u s u l c a ö p m e y e b a ş la d ı. Ellerin-
gözler ona aynı şeyleri., tekrar olacagm. anlat,yürd u _
f* ald’^ e önce g en ç k a d ın ı sırtın d a n kavradı, sonra elini
çıplak ve vücutları yine iç İÇe geÇ'"'5 yle geçi, 1
^ b£tü kazag111 *Çine A y d ı r d ı. D ok un u şu sıcacıktı. M
Ç ıp.
p-
her a,m, öyle ate5lı ve yoğun olacağın, h ,ssed iy „rdu ®
bo! örg^ de gezinen p a r m a k uçları beyn in e doğru elektrik
düşünceyle içinde bir şeylerin d ü ğ ü m le n d iğ in i ^
lîk ^ . g ö n d e r i y o r d u .
Hıı derinlerinden gelen yoğun b ,r açlık b u t u n uzuvlar%
dilini g en ç k a d ın ın ağ zın ın derinlerine iterek
gevşetti. paiıte
« Ş e y . . . ş i m d i b â c s ğ ı n â . .. bir b a k a lı i t i . . .
- nü y o ğ u n la ş t ır d ı. Tess k e n d i m b ü t ü n ü y l e o n a a ç m ış ,

ÖPU§U . „enç a d a m ın e rk e k liğ in in baskısını hissederken


Tess eğildi ve havlunun sağ kalçayı ö r te n u c u n d a n k^ı, umifld3 B * .. i __ l :_____ ıı
kar1111 du B ü tü n v ü c u d u n u b ir a rz u dalgası kaplamıştı.
iç baldırına doğru uzanan kısma baktı. Yaranın kanama­
inüy0 ’ '■ 11 i —
sı durm uştu, bu yüzden Tess bölgeyi ö z e n le temizlemeye k ve akışkan h i s s e d i y o r d u k e n d in i. D an te’nın elle-

başladı. Adamın hatlarının erkeksi güzelliğini, sıkı bacak­ ** kafesi ü z e r in e g e ld iğ in d e , göğüslerinin altını ve

larının gücünü, kalça kem iğine d o ğ r u u z a n a n yumuşak grileşmiş göğüs u ç la rın ı o k ş a m a y a başladı. B ütün tüyleri
pürüzsüz tenini parmaklarının u c u n d a hissediyordu. Tess aiken diken o lm u ş , a d a m ı n d o k u n u ş u n d a n fazlasına duy­
elindeki bezi yukarı doğru çıkardığında, D a n t e ’nin hav­ duğu ihtiyaçla titr e m e y e b a şla m ıştı. U z u n bir süre boyun­
lunun altından sertleşmekte olan erk ek liğ in i hissetti. Tess c a duyulan tek ses, o r t a k n e fe s le ri ve birbirlerinin vücutla­
elini çekerken sert organ bileğine hafifçe te m a s etti. rında gezinen e lle rin in sesiydi.
Kupkuru boğazıyla y u tk u n m a y a çalışan Tess, “Bandaj­ Dante d u d ak la rın ı o n d a n ç e k tiğ in d e Tess kesik kesik
ları getireyim,” dedi. soluyordu. D a n te t e k b i r h a m l e d e o n u fayans zeminden
Elindeki bezi lavaboya bırakarak beyaz gazlı bez rulosu­ kaldırarak banyo d o l a b ı n ı n ü z e r i n e o tu r ttu . G enç kadının
na uzanm ak için arkasını d ö n d ü a m a D a n t e o n u n elini ya­ beyaz bluzunu ç ık a ra r a k y e re b ıra k tı. Sıra bacaklarını saran
kaladı. Elini sıcacık elinin içine alm ış, san ki sessizce iznini pantolona gelm işti. D a n t e g e n ç k a d ın ı o n d a n da kurtara­
istermiş gibi başparmağıyla genç k a d ın ın te n in i okşamaya rak, dolabın ü z e r in d e y a ln ız iç çam aşırlarıyla kalana kadar
başlamıştı. Tess geri çekilm eyip iyice D a n t e ’ye sokuldu ve soydu. Ayrık bacakları D a n t e ’ııin m u h t e ş e m bedenini kav­
gözlerini ona çevirdiğinde a d a m ın g ö z le r in in ışıldadığını ramıştı. Tess b a ld ır la r ın ın a ra s ın d a , a d a m ın kocaman er­
gördü. Gözlerinin tam m erkezi, g ö z b e b e k le r in i çevrele­ kekliğini örten h a v l u n u n s ü r t ü n m e s i n i hissedebiliyordu.
yen bir ışıltıyla parlıyordu. Dante genç k a d ı n ı n e l i n i k a v ra y a ra k ince parmaklarını
D ante alçak ve kalın bir sesle, “S e n d e n u z a k durmalı­ havlunun altına d o ğ r u y ö n l e n d i r d i ve, “Bana ne yaptığını
yım ama y ap a m ıy o ru m ,” dedi.
görüyor m u s u n ? ” d iy e m ı r ı l d a n d ı .
U zanarak geniş avucuyla Tess’ın b o y n u n u kavradı ve Tess ona d o k u n u r k e n u t a n m a talan h is s e t m iy o r d u ar
kendine doğru çekti. A ralarında kalan b irk a ç s a n tim de ka­ l|k. Ellerinin t a m o l a r a k k a v r a y a m a d ığ ı kadar kalın olan
panm ış, v u c u tla n birbirine d a y a n m ıştı. Tess d e r in bir ne- ^kekliğini aşağı y u k a r ı ç e k e r e k o k ş u y o r, pü rü zsü z tenin
2 16
217
keyfini ç d c a n y o riu . D a n te’nin cinsel o rg a n ,,,, , „ekÇ°k §ey Vard' 0 n U n l “ d T yCni ' “ ‘S " " * W u
i r o n la n y ü z y ılla r ö n c e s .n d e n eşleştirm iş, sadece
avcunun ortasma alarak eğ,ld, ve g o b c k ç, 2 g,smden ^
^ raya g e tir m iş g ib i h is s e d iy o r d u ,
ren öpm eye başladı. yenibır^ a rtlk h e r n e y s e T e ss’ın so rgulam ak gibi b,r
G en ç kadın dilini iç içe g e ç m iş d ö v m e h a tla r ın ,n ^ Vaşadıg1 3
da gezdirirken D an te inledi. Tess b u d e r i n se sin t i t r e ş ^
V # Y°|jjlini a d a m ın k a r n ı v e k a sık la rın d a gezdirdikten
Ierini d udaklarının ucunda h is s e tm iş ti. D a n te ’nin ko]|ar|
TCS daha da e ğ ild i v e D a n t e ’n ı n cin sel organım ağzına
h er iki y anından geçerek o n u b ir k afes iç in e aldı. D olabJ
^ O nu iyice iç in e ç e k e r e k e m e r k e n dişlerini arada bir
u c u n u kavrayan kolların g ü ç lü k asları titr iy o r d u . Ba§, ge.
3İdl- " na b a t,r ı y o r d u . G e n ç k a d ın ın ö n ü n d e çelik gibi
niş gö ğ sü n e d o ğ ru d ü ş m ü ş tü . Tess o n a d o ğ r u b a k t ı ğ ı ^
uSlllCân °D an te s e rtç e i n le d i. T e ss o n u te k rar ağzına aldı
adam ın g ö zlerin in arzuyla y a n d ığ ın ı g ö r d ü v e gülümsed,’
*aS1 ^ n i n n abız a tış ın ı d i l i n i n u c u n d a hissediyordu.
Tekrar u zan arak dilini g ö b e k d e liğ in in ç e v r e s in d e gezdir­
^Adamın d a m a r l a r ın d a k i k o y u k ır m ız ı, azgın kanın akı-
di. D işlerin i g en ç a d a m ın p ü r ü z s ü z t e n i n e g e ç irm e isteği­
ne engel olam am ıştı. n çok net d u y u m s a r k e n , t a m a m e n ç ılg ın ca bir an o, kan-
i r , in dilinin u c u n d a nasıl b ir tat bırakacağını merak
Tess’in dişlerinin tenini sıyırmasını hisseden Dante ha­ dakı gücün
fif bir küfür savurarak, “Ahh, T an rım ,” diye hırladı. “Daha etti.
sert yap. Tess... ısırığını hissetm ek istiy o ru m .”
Tess kendine neler o ld u ğ u n u a n la m ıy o rd u ama adamın Ay ışığının aydınlattığı n eh ir, cipin karartılmış camla­
etini emerken dişlerini kapadı ve D a n t e ’n in söylediği şeyi rına gümüş dalgalar g ö n d e r iy o r d u . H e r yer çok sessizdi.
yaptı. Dişlerini eti delecek kadar sert kapatmam ıştı fakat Yaklaşık yirmi sene ö n c e kapatılan bir kâğıt fabrikasının
keskin ısırığının D ante’nin v ü c u d u n a b ir dalga gibi yayıl­ otoparkı olan ve y e r y e r o tla rın k ö k verdiği beton yolda
dığını görebiliyordu. D ante hızla kalçalarını ö rten havluyu başka araba yoktu. B e n S u lliv an, b u ra n ın cinayet işlemeye
çözerek yere fırlattı. Havlu bir sü re d ir Tess’i de rahatsız et­ çok uygun bir yer o l d u ğ u n u d ü ş ü n ü y o rd u . Aracın direk­
meye başlamıştı. Tess dilini az ö nce ısırdığı noktanın üze­ siyonunda o tu ran ve b a şta n aşağı silahla donanmış adamın
rinde gezdirirken, “Canını yaktım m ı? ” diye sordu. duvar gibi sessizliği, o n a aksini d ü şü n d ü re c e k bir neden
Dante, “Hayır, d u rm a!” diyerek Tess’in üzerine eğildi de vermiyordu.
ve genç kadının çıplak o m z u n u öptü . Kasları iyice gerilmiş, Cip köşeden d ö n e r e k d u r d u ğ u n d a , Ben bir yandan
Tess in avcundaki erkekliği daha da b ü y ü m ü ş tü . “Tanrım kendini bir kavgaya h a z ırla m a y a çalışırken diğer yandar
Tess. Beni öyle şaşırtıyorsun k i... L ü tfen , d u r m a .” apartmanında kaptırdığı 45 ’liği ele geçirecek bir yol ar
D u rm ak istemiyordu zaten. B u ad am la arasında neden yordu. Gerçi silahlı olsa d a h i b u adam a karşı bir şansı yok­
böylesine güçlü bir bağ - böylesine g ü ç lü b ir arzu - oldu­
tu- Sesinde ve h a r e k e tle r in d e etrata dehşet vaat eden k
ğunu hiç anlamıyordu, gerçi k o n u D a n te o ld u ğ u n d a anla-
218 20
t çocuğu b irç o k kez g ö r d ü ğ ü n d e n , hatta daha bu
saçlı ortağının aksine, bu adam elindeki ka rt,arı ,
n>veeVe KlZIl sattığınd an e m in d i. A ncak bu cevabın onu
s a k l ı y o r d u . Adam buz gibi bir sakinliğe sahip,, fakat
z in d a n p e k e m i n o la m ıy o rd u . Ağır ağır başını
Bay Sükûnet cilasının altında kaynayan öfkeyi çok net n’
k u r t â k umarsızca o m u z l a r ı n ı silkti.
rebiliyordu. İşte bu o n u gerçekten k o rk u tu y o rd u . 8°'
iden b o ğ u l d u ğ u n u hissetti. A d am ın çene kemi-
“N e oluyor? N eden burada d u r d u k ? Birini mi bekli
Pel1 kadar sıkı b ir asılm ayla o n u boğazından ya-
m z?” Sorular birden birbiri ardına d u d ak la rın d an dökül
m üftü ama Ben korkak bir tavuk gibi g ö r ü n ü p g ö r ü n ü ' gö r d ü ' T a n n m ’ a d a m v a n tu z glbl Y e m i ş t i ve
diğını umursayacak d u ru m d a değildi. O rta ğ ın beni b £ hızlıydı ki B e n o n u n e lin in hareket ettiğini bile
şeye... karargâha götürm eni söylem işti, değil m i?”
Cevap gelmedi. S° f Sük u n et fotoğ rafı B e n ’in suratına yaklaştırarak.
Ben etrafındaki ıssız arsaya bakarak, “B urası olduğunu . J a V n d a n b a k !” d ,y e b ağ ırd ı,
sanmıyorum,” dedi. gen “Ta-- - t a m a m ,” d iy e k ek e led i. D iş le n yanaklarının
Aracın m otoru çalışmaya d e v a m e d iy o rd u . Sürücü kesmişti ve k e n d i k a n ı n ı n ta d ım alabiliyordu. “Evet,
derin bir nefes alarak y ü z ü n d e b u z gibi b ir bakışla Ben’e tamam tanıyorum! L a n e t o ls u n !
döndü. Adamın soluk mavi g ö z le rin d e n yayılan bakış bıçak Boğazındaki baskı gevşeyince boğazını ve çenesini ova­
gibi keskindi ve zar zor d izg in le n en b ir öfkeyle bakıyordu layarak öksürmeye başladı.
“Sen ve ben aramızda özel b ir k o n u ş m a yapacağız.” “Onu g ö rd ü n m ü ? ”
“Ben bu konuşm adan sağ çık abilecek m i y i m ? ” “Evet, g ö rd ü m . A d ı C a m e r o n gibi b ir şey.”
Chase cevap verm ek yerine, elini p a lto s u n u n cebine Chase sert ve ö fk eli b i r sesle, “C a m d e n , ” diye düzeltti.
sokarak katlanmış bir kâğıt parçası çıkardı. Gösterge pa­ ‘Onu en son ne z a m a n g ö r d ü n ? "
nelinin ışığı altında kâğıda daha dikk atli b akan Ben, kâğıt Ben kafasını sallam ay a b a şla d ı a m a b u kez hatırlamaya
parçasının bir fotoğraf o ld u ğ u n u fark etti. çalışıyordu. “Ç o k o lm a d ı. B u h a tta için d e o ld u ğ u n u bili­
“Resimdeki kişiyi hiç g ö r d ü n m ü ? ”
yorum. N o rth E n d ’d e b i r b a r d a d iğ e r eğlence arayanlarla
Ben yüzünde cana yakın b ir g ü l ü m s e m e y l e poz veren,
takılıyordu. La N o t t e ’d e . . . s a n ı r ı m La N o t t e ’deydi.
açık kahverengi saçlı, tem iz g ö r ü n ü m l ü g e n ç adam a baktı.
"Ona da sattın m ı ? ” A d a m h e r k elim e y i yavaşça söy­
Ç ocuğun üzerinde bir H a rv a rd tiş ö r tü v a rd ı ve bir eliyle
lemişti. Sanki h a r f le r a ğ z ı n ı n iç in d e k i b ir şey y ü z ü n d e n
fotoğrafçıya başparmağını kald ırm ış, h e r şey y o lu n d a pozu
belirsizleşiyordu.
\ erirken diğer eliyle ü n iv e rsite sin in baş h a rfle rin i taşıyan
Ben adama d o ğ r u ih tiy a tlı b i r bakış attı. A dam ın bu
kitaplarını tutuyordu.
zullara benzeyen m a v i g ö z l e r i n i n o rta sın d a k i gözbebekle-
Sana sordum ! B u ço cu ğ u ta n ıy o r m u s u n ? ”
n kaybolarak. e a rin b i r n a H a U ı k h in ce b irer çizgi halım
boğuk bir hırıltı şek lin d e çık a n s o r u y u duymuş-
220 221
almış gibi görünüyordu. Ben iliklerine kadar {jr:)
hissetti. İçgüdüleri ona derhal kaçm asını söyluyor ?rd,&ni
Burada ters giden, çok ters giden bir şeyler vard ,U
"O/m Kı^t/ verdin mi, seni lanet alası herif?”
B en zorlukla yu tkundu ve kafasını u su lc a sallad
Sanırım çocuk benden birkaç kere satın a ld ı.” ' ^ Vet-
Ben bir anda korkunç bir u lu m a d u y d u ve adam
kunç bir öfkeyle üzerine atıldığını g ö r d ü . K e n d in i T ^
B Ö L Ü M 2 2
derken anlam verebildiği son g ö r ü n t ü , k e n d i n e do~ ^
len bembeyaz keskin dişlerdi. ^ru 8e'

Tess onu ö l d ü r ü y o r d u .
Genç kadının d i li n i n h e r kıvrılışı, gergin ağzıyla sızla­
yan tenini içine ç e k m e s i - t e m ü z e r in d e hissettiği dişlerin
her bir darbesi - D a n t e yı işk e n c e y le karışık bir zevk gir­
dabına sokuyordu. Tess o n u e m e r k e n D a n te o n u n üzerine
doğru eğilmiş ve h e r iki eliy le b a n y o dolabını mengene
gibi kavramıştı. G ö z l e r i n i sıkıca k ap am ıştı, duyduğu zevk­
le yüzü şekilden şe k le g i r i y o r d u .
Kalçalarının h a re k e tle rin i h ızlan d ırarak , erkekliğini
Tess’in ağzının d e r i n l i k l e r i n e d o ğ r u daha sert itelemeye
başladı. Tess o n u b ü t ü n ü y l e iç in e k a b u l ederken usulca in­
liyordu. Bu i n l e m e l e r D a n t e ’n i n s o n derece hassaslaşmış
zihninde y a n k ıla n m a y a b a ş la m ış tı.
Tess in o n u şu a n k i h a liy le g ö r m e s i n i hiç istemiyordu.
Kendini k ontrol e d e m e d i ğ i b i r a r z u y a teslim etmişti. Diş-
er*a§Zının için d e iyice b ü y ü m ü ş t ü . N e red ey se sıkıca ka-
P tdrnış d u d a k la r ın ın a r k a s ı n d a n belli oluyorlardı. Sıkıca
patılmış göz k a p a k l a r ı n ı n a r d ı n d a , gözleri arzu ve açlıkla
yanm*ya başlam ıştı.
SS *n arzu s u n u d a h i s s e d e b i l iy o r d u . G enç kadının

223
tahrik o ld u ğ u n d a v ü c u d u n d a n y a y d a n tatlı kokü
na g ^ ırd i- D a n t e ’n i n r,tm ı gederek hıZlan .
daki n e n d i havayı d o l d u r m u ş t u . B u k o k u , b ü ru n °,llZU rveye ç ık tığ ım h issed iy o rd u . ken
için en g ü ç lü a fro d iz y a k ta n d a h a etk iliy d i. B u Slr D a n te l”
p a r f ü m ü n arasında, D a n t e g e n ç k a d ı n ı n başka b „;r saniye s o n r a D a n t e o n u n , „ reyı§|erle d
s u n u daha sezdi. G e n ç k a d ı n ı n m e r a k ettiği §eyj * ^
T tri. dC “ aym U~ " bıraktı
D a n te b ir an şaşkına d ö n d ü . ankyan n r,nadan, s o n s u z a k a d a r o n u n tçtnde gidip gelm ek ister.
B u gece te n in in ü z e r i n d e h is s e ttiğ i h e r b ir diş vücud u n a yayılan o sıcacık dalgaları hissetti.
b ir so ru n ite liğ in d e y d i. D i ş l e r i n h e r u f a k sıyn ğ, Vc ^ k° D a n t e v ü c u d u n d a n y ay ılan rahatlamayla gözlerini açtı
Tess’in a n l a m l a n d ı r m a y a c a ğ ı b i r açlığ a işaretti. lavabonun ü z e r i n d e k i a y n a d a vahşi görüntüsüyle göz
te n in i kesip k an ın ı v ü c u d u n a a la c a k m ıy d ı ? n öze g e ld i; k im ve n e o l d u ğ u n u n gerçek yansımasıydı bu.
T a n rım gerçekten d ü ş ü n d ü ğ ü şey... g Gözbebeklerı, e tr a f ın ı ç e v re le y e n am ber ışıltının or-
G en ç kadının ufak, m u n ta z a m d işle r in in tenine geçm tasında sim siyah p a r l ı y o r d u . E lm a c ık kemikleri sivrilmiş,
sini ne kadar isted iğin i a n la m a k D a n t e ’yi sersemletin' hayvansı hatlar k a z a n m ı ş t ı. T a m a m e n uzamış dişlen, ci­
Tess cinsel organını bırakıp k arn ın ı ısırm aya başladığında ğ e rle rin e çektiği h e r n e f e s le o rta y a çıkan bembeyaz keskin
D a n te n eredeyse kükredi. O n u n k a n ım içm esin e izin ver uzuvlar haline d ö n ü ş m ü ş t ü .

m ek için çok y o ğ u n bir arzu d u y u y o r d u fakat her ikisi de Tess, “B u . . . T a n r ı m . . . b u m ü t h i ş t i ,” diye mırıldandı.

yaşadığı m ü d d etçe onları b ir b ir le r in e bağlayacak olan Soy Kollarım D a n t e ’n i n o m u z l a r ı n ı n altından geçirmiş, bede­

Eşi bağından o n u k o r u m a k z o r u n d a y d ı. nini tam am en o n a d a y a m ış tı.


Tess d u d a k la r ın ı a d a m ı n g ö ğ s ü n d e n boynuna doğru
“H ayır,” diye in led i. S esi sert, iy ic e uzayan dişleri yü­
gezdirerek o n u n n e m l i t e n i n i ö p tü . D an te içinden hâlâ
zü n d e n k on u şm ası b elirsiz ç ık m ış tı.
çıkmadığı g e n ç k a d ı n ı sık ıc a sardı. H iç hareket etmeden
D a n te titrem esin e e n g e l o la m a d ığ ı elleriy le Tess’i kal­
öylece bekledi. A ç lı k t a n g ö z ü d ö n m ü ş parçasının kendine
çalarından kavradı v e k e n d in e d o ğ r u çek ti. G en ç kadının
gelmesini b e k l i y o r d u . A y n a y a te k r a r göz attı takat geçirdiği
ipek iç çam aşırlarını sıyırarak b e d e n in i tam am en onun
dönüşüm den s o n r a e s k i h a l i n e d ö n m e s i için, yani baktı­
bacaklarının arasına y e r le ş tir m iş ti. K e n d i arzusu ve hâlâ
ğında Tess’in k o r k m a y a c a ğ ı b i r hale gelmesi için, birka<
T ess’in ağzın dan kalan ıslaklıkla p arlayan cin sel organı acı
dakikaya ihtiyacı o l d u ğ u n u b iliy o r d u .
verecek ö lç ü d e b ü y ü m ü ş tü . K ibar o la c a k durum da değil­
Tess’in k o r k m a s ı n ı i s t e m i y o r d u . T anrım , eğer şu and
di. Sert bir itişle o n u n iç in e y e r le ştir d i.
°nu görse - e ğ e r t a n ı ş t ı k l a r ı ilk gece ne yaptığını bilse
Tess i n t u t t u ğ u s o l u ğ u k u l a ğ ı n ı n d i b i n d e ve gerilen
kendi D an te ’y e n e z a k e t t e n b a ş k a b ir şey göstermemişke
o m u r l a r ı n ı e l l e r i n d e h i s s e t m i ş t i . D a n t e bacaklarının ara
dişlerini nasıl b o ğ a z ı n a g e ç i r d i ğ i n i öğ ren se - ondan neti
s ın d a g id ip g e l i r k e n , g e n ç k a d ı n p a r m a k l a r ı n ı Dante nh
ederdi. Ve b u n d a d a g a y e t h a k lı o l u r d u .
D a n te ’n in iç in d e b ir şe y le r, o n u k a r ş ,Slna ^
n>l„c. “E v e t h a y v a n ın geç rdıg, d c ğişım
cCyi an latm ak ve u n u ttu ğ u h e r ş e y i t e k r a r h atlr|a^P h«r P V leylere in a n ıy o r olm asam mucıze ™
sağlam ak istiy o rd u . B ü t ü n h e r ş e y . a n l a t m a k . . . t
K dedi- G enç kadım daha yakından incd A
ycn i b ir başlangıç y a p m a k is tiy o r d u . M e ra k la n m a h a t t a b ı r a z d a ş ü p h e l e „ mı§t, - 0 n a *
Ufak sohbetlerinin so n u , c a m b a rd a k la rd a n yapı|a
' k ne y aP « n T e ss ? ”
kulenin yıkılmasına b e n z e rd i o z a m a n . Ü stelik ^ b'r dereee b asit b i r s o r u y d u . H atta ona yapab.leceğ,
uzvu hâlâ genç kadının iç in d e y k e n , b ö y le bir kon^ ...i e l e r c e a ç .k la m a y la a n ı n d a cev ap verebileceğ, bir sor„
yapmanın pek mantıklı o lm a d ığ ın ı h issetti. §tîla
, i s,„a r a ğ m e n , g e n ç k a d ı n b a n y o kapısm da donmu5
Tess’i giderek daha d e r in le r in e çek tiği karmaşık dü
t Inııin. D a n te o n u n i ç i n d e b i r d e n yükselm eye başlayan
mu d ü şü n ü rk e n b a n y o n u n açık k a p ıs ın d a n bir hırl ^
ıc, bir panik h is s e tti.
duydular. Ç o k yüksek bir ses d e ğ ild i fakat d ü ş m a n c a ^ “Tess,” dedi u s u l c a , o k a d a r z o r b ir so ru m u bu?”
duğu su götürm ezdi. Tess aceleyle, “H a y ır ,” d e d i a m a s ö z c ü k sanki boğazı-
Tess doğrularak başını k ald ırd ı. A n ı n yoğunluğu da nı yırtar gibi ç ık m ış tı. K ısa b i r a n k o rk u y la D a n te’ye baktı
ğılmıştı. “Harvard! S o r u n n e ? ” d e d i. N o r m a l dünyaya •‘Ben... şey ... b e n i m h e m e n ş e y y a p m a m . . . ”
d ö n m en in verdiği m a h c u b iy e tle g ü l d ü . “Ş e y ... sanırım az Tess bir eliyle k ö p e ğ i tu ta r k e n boştaki elini ağzına doğ­
önce köpeğine yeni bir tra v m a y a ş a tm ış olabiliriz.” ru götürdü. Sonra h ız la arkasını d ö n erek tek kelime et­
G enç kadın D a n t e ’n in k o lla r ın d a n sıyrılarak dolaptan meksizin b an yod an çık tı.
indi ve kapının yanındaki a s k ıd a n ald ığ ı b o r n o z u üzerine Oturma od asın a v a r d ığ ın d a k ö p e ğ i kanepeye bıraktı ve
geçirdi. H e m e n eğilerek k ö p e ğ i k u c a ğ ın a aldı. Kollarının hızla volta atmaya b a şla d ı. K apana k ısılm ış, nefessiz kalmış
arasına sardığı köpeği sevgiyle o k şa d ı. D a n t e onları saçları­ gibi hissediyordu. Tanrı y a r d ım c ıs ı o lsu n fakat bir an ger­
nın arasından izlerken y ü z h a t l a r ı n ı n n o r m a l e döndüğünü çekten de k ü ç ü k k ö p e ğ in h a y a tın ı kurtarmak için yaptığı
hissederek rahatladı. şeyi Dante’ye s ö y le m e k is te m iş t i. O n a eşsiz, lanet olası ye­
“Bu köpek g erçek ten ç o k ç a b u k t o p a r l a n m ı ş , ” diye mı­ teneğiyle ilgili - v e d iğ e r o la n la rla ilgili - her şeyi anlatmak
rıldandı D ante. M o d e r n tıb b ın sağlay abileceğin d en çok istemişti. Ve b u o n u d e li g ib i k o rk u tu y o rd u .
daha hızlı, diye d ü ş ü n ü y o r d u . “Tess?” D a n te a r k a sın d a n g e lm iş ti. B elin e bir havlu sar­
Tam bir savaşçı çıktı, s a n ı r ı m b u n d a n s o n ra çok daha kış ve kalçasının ü z e r in d e d ü ğ ü m le m iş t i. "Sorun ne?
iyi olacak,” dedi Tess.
Tess kalasını sa lla y a ra k y ü z ü n e zoraki bir gülümseme
G en ç kadının karşısınd a nasıl g ö r ü n d ü ğ ü y l e ilgili kaygı yerleştirdi ve, “ H i ç b i r şey,” d e d i. “ S o r u n falan yok gerçek­
d u y m asın a g e re k o lm a d ığ ın ı o a n d a f a r k e tti, çünkii Tess ten. Bir şey ister m ı s ı n ? E ğ e r a ç sa n akşam yemeğine tavuk
o n a bakm aktan bile k a ç ın ıy o r d u . S a n k i sak lam ay a çalıştığ1 yapmıştım. K a la n la r b u z d o l a b ı n d a . İstersen -
b ir şeyler vardı. Dante, İ s te d iğ im ş e y b e n i m l e k o n u ş m a n , dedi. O n u
226 227
yanm a gitmiş, o m u z l a r ı n d a n y ak a lay ara k k e n d itle , , ona öyle i n a n m a k .stiy o rd u ki tutma
misti- “N e le r o ld u ğ u n u a n la t b a n a . S e n i r a h a t s ı z ...
i n y l a g6 z l e n y a " m a y a b a§lat™1«. “Dante ben 1
n e?” n §eV < i a r ' " d> UZay'P f T ,b 'r SCSS'2İİk ba« - Tess ara-
Tess başını sallayarak, H a y ır, d e d i. S ırrın ı ve ut .Y i ,m e l e n b.r tu rlu b ulam aym ca Dante’nin b a c a ğ a
nasıl saklamaya d e v a m e d e b ile c e ğ in i d ü ş ü n ü y 0 r d u ^ dlg1
t u u t a n * - H a v l u n u n a t a n d a n sağ b ald m n d ald yara k
sadece... b ak an layabileceğin b i r ş e y d e ğ il, ta m a m m , ? ? 1 ao^1
m o1 r dj..
n. T b ii rl - aa nn D
pss b
Tess D aa nn tt ee 'yy ee baktıktan
baktıktan sonra a v c u t
lamanı da b e k le m e m z a t e . .. ” ^ zü L üzerine k o y d u . B u t u n d ü şü n c e le rin i, b ü tü n ener-

“B ir d e n e .” k varanın ü z e r i n d e o d a k la d ı. B ir sü re sonra derinin iyi-


Tess gözlerini o n u n delici b a k ı ş l a r ı n d a n kaçırmaya r'meye baŞİaU.ğ1111 h is s e tti.
lıştı am a yapam adı. D a n t e o n u n l a ile tiş im ku rm ay a r ^ ' Daîite’nin yaralı d e r,s, b ir araya gelmiş, sanki hiç hasar
yor, ona elini u z a tıy o rd u . T e s s ’in i ç i n d e b i r şeyler de '§''* ^,c cribi te r te m iz b ir g ö r ü n ü m kazanmıştı.
alm^lTll§ ^ ^ v • i • •
resizce g üçlü , se rt b ir ş e y le re t u t u n m a k istedi. Onu ha^î lüsa bir s ü re s o n r a T ess e l i m çekti ve titreyen parmak-
kırıklığına u ğ ra tm a y a c a k b i r ş e y l e r e . . . 3
lann, b ast' rd l'
“Tekrar y a p m a y a c a ğ ım a y e m i n e t m i ş t i m am a ...” Dante kısık b i r sesle, “A m a n T an rım !” dedi. Koyu renk

A h h , Tanrım . H a y a tın ın o b erb a t d ö n e m i n i o n u n gözlerinin kaşları bir çatışla b ir araya gelm işti.
ö n ü n e serme)'ecekti, değil m i? Tess ne söyley eceğ im ya d a yaptığı şeyi nasıl açıklayaca­

Olanları o kadar u z u n s ü r e d i r sır o la ra k tutuyordu ki ğını bilemeden o n a b ak tı. K o r k u n ç b ir sessizliğin ortasında

içinde. Sırrını hep k o r u m u ş ve o n d a n ko rkm ay ı öğren­ Dante’n in tep k isin i b e k liy o r d u . A d am ın şahit olduğu şey

mişti. Yeteneği h ak kınd aki g e rç e k le ri b ile n iki kişi - üvey karşısında sergilediği sa k in k ab u llen işi nasıl yorumlaması

babası ve annesi - ö lm ü ş tü . O l a n l a r g e ç m işte kalmıştı, gerektiğini b ilm iy o r d u .

geçmiş de binlerce k ilo m e tr e ö te d e y d i. Dante p a rm a k la rın ı y a r a d a n iz bile kalmayan derinin


üzerinde g e z d ird i v e T e s s ’e b a k tı. “ K linik te böyle mi çalı­
Ait o ld u ğ u yere g ö m ü l m ü ş t ü .
D ante, “Tess,” d iy e re k o n u H a r v a r d ’ın yanına kane­ şıyorsun T ess?”
Tess hızla, “I Iayır," d i y e r e k b aşın ı şiddetle salladı. Bir­
peye o tu rttu . U f a k k ö p e k s o n s u z b i r keyifle kuyruğunu
kaç saniye ö n c e h is s e ttiğ i b e lirs iz lik D a n te ’n in şu anda d ü ­
sallamaya başlamıştı. D a n t e g e n ç k a d ı n ı n y an ın a oturarak
şündüğü şeyle k o r k u y a d ö n ü ş m ü ş t ü . "Hayır, Dante asla,
y ü z ü n ü okşam aya başladı. D o k u n u ş u o k a d a r şefkatli ve
hiçbir zaman. Ş ey H a r v a r d k o n u s u n d a bir istisna yaptım
o kadar sıcaktı k i... Tess iç in d e karşı k o y a c a k güç bula­
takat böyle b ir şeyi g e r ç e k t e n ilk k ez yaptım.
m ad ığ ınd an k e n d in i b u d o k u n u ş a b ıra k tı. “Bana her şeyi u
Peki ya in s a n la r ü z e r i n d e y a p ıy o r m u su n ?
anlatabilirsin. B e n im le h e r z a m a n g ü v e n d e s i n Tess. Sana u
y em in e d e r im .” Hayır. H ay ır, b e n - ”
buyeteııefhm h ı r b ı r in san ü z e rin d e denem edin m

228
T ess korkuyla ayağa kalktı. A z o n c e D a n te ’nin ..
ı>ss sanım - — ^ ^ nrssettiği ama ,
_j .~- c^vi
gösterdiği bir «insan ü z e r in d e »so•n
şey. b,r tkez
e z yyam
a p t-. U*eıin<|
gJN e T e düşünmeye c e s a r e t e d e m e d t p
„et o t a o son sefer, d ü ş ü n d ü ğ ü n d e tü n , v ü c f f H
Ö' C d e in d e d e n g e d e k a lm a y a ç a l ı y o r d u . Bu Ucı! ^
panik dalgası kaplamıştı. “ B u b ır la n e t D a n tc . K 1»'ir
f ," d ü erse ç o k ac. ç e k e c e ğ i n , b iliy o rd u . Eğer k e n d , ^ '
olmasaydım d e d iğ im b ı r şey.” SKe Hp
d3 n bırakırsa d a o n u y a r a la m a k ıÇm bekleyen bir -
“Lanet değil Tess. B u b ı r y e t e n e k . H e m de 0 | . olacağm . b t . . y o r d u , D a n t e o n u
ni bir yetenek. T a n rım y a p a b i l e c e ğ i n şeyleri d i i . ? " 4 '
! , sıcacık k o l la r ın ı n a r a s ı n d a t u t t u ve haz,, 0 ldu. ’
bile-” kollarından ç ı k m a s ı n a iz in verd i.
Tess k e n d in e h â k i m o l a m a d ı v e , “H a y ır ! ” diye b -
0,lTess nihayet s ö z c ü k l e r i d i l i n i n u c u n d a hissetmeye ba§
;s geri geri g id e r k e n D a n t e k a n e p e d e n k alk m ış o n ^ . '
x ^ u l§Onari' tı Bu s ö z c ü k l e r i n a ğ ırlık la rı öyle dayanılmaz, tatlan
ru ilerliyordu. Y ü z ü n d e kaygılı v e kafası karışmı§ b lr.
öVle berbattı kı T ess b i r a n ev v e l d u d ak la rın d an dökülme­
vardı. “H iç y a p m a m a lıy d ım . S a n a g ö s t e r m e m e l i y d i ^ ^
lerini istiyordu.
“Ancak gösterdin Tess v e ş im d i a n l a m a m için bana
„gen on d ö r t y a ş ın d a y k e n b a b a m Chicago’da bir tra­
venmen de lazım. B u k ad a r k o r k t u ğ u n şey nedir? Kork^ fik kazasında ö ld ü . A n n e m ertesi sene kilisede tanıştığı bir
ğun ben m iyim yoksa y e t e n e ğ in m i ? ”
adamla tekrar e v le n d i. A d a m ı n kasabada başarılı bir işi, göl
Tess, ‘Y etenek d e m e y i k e s !” d i y e r e k kollarını sıkıca bc kenarında güzel b ir evi v a rd ı. C ö m e r t ve cana yakın biriy­
denine doladı. B ü t ü n a n ıla r kara, b o ğ u c u b ir duman gj[ di. Herkes o n a b a y ılırd ı. H a t t a b e n bile babamı çok özle­
her yerini sarmaya b aşlam ıştı. “ B a n a y a p tırd ığ ı şeyi bilser meme rağm en o n u s e v e r d im .
yaptığım şeyi bilsen y e t e n e k d e m e z d i n o n a ” Annem ço k iç erd i. K e n d i m i b ild im bileli bu böyleydi.
“Anlat bana.” Aslında üvey b a b a m ı n e v i n e ta şın d ık ta n sonra bir ara daha
D ante ağır h a re k e tle rle o n a y a k la ş ıy o r d u . Kocaman be iyi olduğunu d ü ş ü n m e y e b a ş la d ım am a kısa süre sonra
deni tü m g ö r ü ş ü n ü d o l d u r u y o r , o d a y ı ufaltıyordu. So tekrar içmeye b aşlad ı. Ü v e y b a b a m an n em in alkolik olup
dokuz yıldır yaptığı gibi k a ç m a k v e s a k la n m a k isteyece olmamasını u m u r s a m ı y o r d u . A n n e m kendini kaybedene
ğini d ü ş ü n m ü ş tü a m a iç in d e d a h a g ü ç l ü b ir arzu, on kadar içse bile ü v e y b a b a m e v d e k i barı hep dolu tutardı.
D ante nin kollarına a tılm a y a i t i y o r d u . İçin d ek i her 5e) Onun a n n e m in s a r h o ş o l m a s ı n ı te rc ih ettiğini fark ettim.
d ö k m ek istiyordu. Sızması üvey b a b a m ı n iş in e g e liy o rd u , bu sayede yaptığı
D erin bir nefes aldı a m a b o ğ a z ı n a ta k ıla n ağlamaklı hiç Şeylerden h a b e ri o l m u y o r d u . ”
kırığı d u y m a k ta n da u ta n m ış tı. Tess h e m e n y a n ı b a ş ı n d a k i D a n t e ’n in vücudunun ge
D an te o n u n e r e d e y s e d a r m a d a ğ ı n e d e n yu m u şak \ hlip
“ r kasıldığını
a s ıld ığ ın ı h i s s e d e b i l i y o r d u . Rasıarı
Kasları kuvvetli
k u w u .. bir
— »ger
şefkatli bir sesle, “H e r şey y o l u n d a , ” d e d i. “Gel buray PİnliH^ titriyor,
ginlikle t-
T e s s ’i h e r ş e y d, e n ı______ _ Kir
korunacağı koza İÇ'U
bir koza içm
H e r ş e y y o l u n d a .”
% o rd u sanki. “ S a n a h i ç . . . d o k u n d u m u Tess?
230
Tess zorlukla y u t k u n a r a k D a n t e n i n sıcak g$&,.
y a d ığ ı b a ş ı n , s a l l a d ı . “Başlarda, neredeyse t a m M . k e S i n i l M C a y ı n ş e y U C g l i a i .77 4111

dikkatliydi. Y a ln ız c a g e r e ğ in d e n b . r a z u z u n ö p ÜV( Vl1 t *

s a r ılıy o r d u . Bana b i r a z h u z u rsu z e d i c i ş e k i l d e b aY H


< <*ü r d , l e n m ;, Ç ° k ÜZgÜnÜm' Ö2ell* k de y i5 1
nl d ü şü n ü n c e - y §a'
H e d iy e le r le y a da arkadaşlarım ıçın g ö l e v i n d e Ve
d,klan “H a y ır ,” d i y e r e k s ö z ü n ü kesti. O n u n sem m e •
tilerle beni kazanmaya çalışıyordu. A n c a k ben
^Jn d â istemiyordu- D a h a e n k ö tü sü n ü anlatmam,şken
yı sevm iyordum , o y ü z d e n o n altı yaşım ı d o l d u ^ S
sonra vaktimin ç o ğ u n u d ışarıda g e ç irm e y e ba§ladlml , tat) ^ e y babam o d a m a g eld ik ten sonra y a t a ğ a gırdi
geceler arkadaşlarımda kalıyor, yazları y a 2 kamPma ^ n„a karşı koymaya b a şla d ım . T ekm eler attım, tokatlamaya
yordum . Evde o lm a m a k için e l i m d e n geleni y a p t lm 7 ^ "^aya çalıştım fakat b e n d e n ço k daha güçlüydü ve tüm
eninde sonunda eve d ö n m e m g e re k iy o rd u . O n yed lS! rı1ğ1yla ü ze rim e ç ö k m ü ş t ü . D ö v üşm ey e devam ederken
d oğum g ü n ü m yaklaşm aya b a şlad ık ç a işleri ilerletme0 bfrden onun keskin b ır n e fe s aldığını hissettim. Sanki ac,
başladı. H e m bana, h e m d e a n n e m e karşı saldırgan]aj ekermiş gibi ö k s ü r m e y e başlam ıştı. Beni tutmaktan vaz­
her fırsatta bize şid det u y g u lu y o r , ağza alınmayacak kor’ geçtiği bir an a ltın d a n sıy rılm ay ı başardım. Gitmeme izin
kunç küfürler sa rf e d iy o rd u . S o n r a b ir g e c e . . . ” verdi, çünkü kalbı sık ışm ıştı. Ö n c e kızardı, sonra da mo­
Tess cesaretini k ay b ettiğ in i h is s e d iy o r d u . Hatırladığı rarmaya başladı. O r a d a , b e n i m o d a m d a ölüyordu.”
histerik bağrışmalar, a n n e s in in s a r h o ş yalpalamaları ve ki- Dante so n rasın d a o lu ş a n sessizlik boyunca bir şey söy­
rılan camların sesleri b a ş ın ın d ö n m e s i n e n e d e n olmuştu lemedi. Belki d e itira fın ın kalan kısm ının nereye doğru
Ve o gece kapısının açılırk en ç ık a rd ığ ı gıcırtıyı hâlâ bugün gittiğini görm eye b a ş la m ış tı. Tess artık istese de duramaz­
bile n et bir biçim de d u y a b iliy o r d u . Ü v e y babası uykusun­ dı. Derin bir n efes aldı ve h a y a tın ın d ö n ü m noktası olar
dan kalkmış, sigara ve içki k o k u la r ı y a y a ra k odasına gir­ olayları anlatmaya d e v a m etti. “O sırada annem geldi. He
mişti. zamanki gibi s a r h o ş tu . K o casın ı g ö rü n ce birden histeril
Tess’in bağırm am ası için a ğ z ın a k a p a ttığ ı etli eli terden çığlıklar atmaya b aşlad ı. Ç o k öfkeliydi, h em de bana. Ban
sırılsıklamdı. bağırmaya başladı. O n u k u r t a r m a m ı , ölmesine izin veı
Tess felç o lm u ş gibi hissiz b i r ta v ırla, “D o ğ u m günüm­ mememi s ö y lü y o r d u .”
d ü ,” dedi. “G ece yarısı o d a m a g e ld i v e b an a iyi seneler Dante işleri o n u n iç in b ir a z kolaylaştırmaya çalışara
ö p ü cü ğ ü v e rm e k istediğini s ö y le d i.” Ellerinle n eler y a p a b ild iğ in i b iliy o r d u yani,” dedi.
T anrının cezası it!” D a n t e ’n i n sesi ö fk e li bir kükreme- “Evet b iliy o rd u . M o r l u k l a r ı n ı , kırık kemiklerini iyile
yi andırm ıştı. Fakat T ess’in s a ç la r ın ı o k şa y a n parmakları Erirken şahit o l m u ş t u . B a n a ç o k öfkeliydi, üvey babam
y u m u şa k ve şefkatliydi. “Tess... T a n r ı m ö n c e k i gece nehir kjp krizi içm b e n i s u ç l u y o r d u . S a n ırım h e r şey için suç!
kıyısında... b e n de sana ayn ı şeyi y a p m a y a çalıştım. •• dlğuek kişi b e n d i m . ”

232
Dante, “Tess,” diye mırıldandı. “S e n i Süçl
orgutı, ç n r p 'k b i r g ü lü m s e m e y le bakt, . 0
hakkı yoktu. B u n u biliyorsun d e ğ il m i ? ” anıaya ^
0& y geri a lm a k z o r u n d a y d ı m . ” na verdi.
“Şu anda biliyorum. F a k a t o a n d a ç o k ^ S
alm ak d e r k e n ? ”
I*1
Annemin mutsuz o lm a s ın ı istem iyordum . O J ^ U§S
T1 başın' salladı. “A y n , gece yatak ^
emrettiği gibi ü v e y b a b a m a y a r d ı m e tt im . Kalbi K
k blr a k a r a k o n u b e k l e d i m . G eleceğini b,llyordl klp,s""
çalıştırdım ve d a m a r ı n d a k i tık a n ık lığ ı o rta d a n k a l' ^ f o n d a n g e lm e s in , i s t e m i ş t im . A n n e m

O neler o l d u ğ u n u f a r k ın d a d e ğ i l d i, b iz d e o na b' bi­


,„dan sıv'Şip y a t a ğ ım a g e lm e s in i söyledim t n
le m e d ik . A m a y a p tığ ım ın n e k a d a r k o r k u n ç bir h / ^ '
"l1 m. b u y d u . O n a b a k t ı ğ ım d a m ,d e m «
ğuııu üç g ü n so n ra fa rk e t t i m . ” ata °ldü.
£ davranm ak.. . O d a y a g e l d ^ n d e yatağa,

T ess g ö z le r in i k a p a d ı v e o g ü n e g e r i d ö n d ü . Yap tr
l B irk a ç g e c e o n c e v e r d .g , d o ğ u m g ü n ü ö p ü c ü M n

k e lle r d e n b ir i iç in b ir b ıç a ğ a ih t iy a c ı v a r d ı v e ü v e ' ^ '


k a rşılığ ın , v e r m e k is t e d iğ im , s ö y le d im v e g h f c J J ™

sın ın a le t a m b a r ın a g it m iş t i. M e r d i v e n i d u v a r a d i ^
masını is te d im . K e s in lik le b a k m a k y o k d e d .m . 0 ^

ü st r a fla r a u z a n m a y a ç a lış m ış t ı. D i r s e ğ i d a h a ö n lT p h e v e sliy d i k i h e r ş e y i s ö y l e d i ğ im g ib i y a p t,. F

g ö r m e d iğ i a h şa p b ir k u t u y a ç a r p tı v e o n u y e re düşürd “G ö m l e ğ i n i n ö n ü n ü a ç a r a k e lle r im i g ö ğ sü n e k oyd u m

Y ere d ü ş t ü ğ ü n d e iç in d e n o n la r c a r e s i m a m b a r ın zem in i B ir s a n i y e iç in d e b ü t ü n ö f k e m p a r m a k u ç la rım a h ü cu m

n e d a ğ ıld ı. F a r k lı y a ş la r d a v e fa r k lı ç ıp la k lık se v iv eb ■' etti. İç im d e k i ö f k e b ir e le k t r ik a k ım ı g ib i b e n d e n ç ık ıp


11 i ı~» / cıcnn-
d e ç o c u k la r ın o n la r c a r e s m i . . . B a z ı r e s im le r d e çocuklar doğrudan o n u n v ü c u d u n a g id iy o r d u . A n id e n g ö z le r i a ç ıl­

ü z e r in d e fo to ğ r a fç ın ın e lle r i d o l a ş ıy o r d u . N e r e d e görse dı, a n la m ıştı. B a k ış la r ın d a k i k o r k u v e p a n ik o n u n için

ta n ır d ı b u e lle r i... p la n la d ığ ım h e r ş e y i a n la d ığ ın ı g ö s te r iy o r d u . A m a tep k i

D a n t e ’n i n k o lla r ın d a t it r e d i v e iy ic e b ü z ü ş t ü . verm ek iç in ç o k g e ç k a lm ış t ı. T ü m b e d e n i ş id d e t le k a sıl­


••
“ü v e y b a b a m ın ta c iz e t t iğ i t e k k iş i b e n d e ğ i l d i m . Yıllar­ m aya b a ş l a d ı v e k a lb i o r a c ık t a d u r d u . Y a şa m ın ın parm ak­

d ır, b e lk i d e o n la r c a y ıld ır ç o c u k l a r ı b e n d e n ç o k d a h a kötü la rım ın u c u n d a n k a y ıp g it t iğ in i h is s e d e r k e n tü m g ü c ü m le

şe k ille r d e ta c iz e d iy o r d u . O b ir c a n a v a r d ı v e b e n o n a gidip d a y a n d ım . Y ir m i d a k ik a b o y u n c a , o ö ld ü k te n ç o k son ra

bile d e v a m e t t im . E m i n o l m a m g e r e k iy o r d u .”
b a şk a la r ın ı d a in c it e b ils in d i y e ik in c i b ir ş a n s v e r m iştim ."

D a n te , “T a n r ım ,” d iy e m ı r ı l d a n d ı . B ir a n o n u k en d in ­
Dante u z a n ı p g ö z y a ş l a r ı n ı s ile n e k adar Tess ağladığının

d e n u z a k la ştır a r a k o m u z l a r ı n d a n ş e f k a t le tu ttu v e g ö z le ri­


farkında d eğ ild i. B a ş ı n ı s a lla y a r a k titre k bir sesle devam

n in iç in e b a k tı. “ S e n i n h a t a n d e ğ i l d i T e s s . N e r d e n bileb i­
ett1' '‘AYnı g ec e e v d e n a y r ı l d ı m . B u ra y a , N e w England’a
lir d in k i? ” gelerek o k u lu b i t i r i p h a y a t ı m d a t e m i z b ir sayfa açana kadar
ark a d a ş l a r ı m l a k a l d ı m .”
B ilem ezd im am a ö ğ r e n d iğ im d e h e r şe y i düzeltmem
“P e k ı y a a n n e n ? ”
gerekiyordu.” Tess D a n t e ’n in k a ş la r ın , çattığını görün»
T ess o m z u n u s ilk t i. “ O n u n l a b ir d a h a k o n u şm a d ım ,

234
o da h iç u m u r s a m a d ı z a te n . B e n i b u l m ay a b
d. fakat d o ğ r u y u s ö y l e m e m g e r e k i r s e ö y le da ° 0 J „te ««>csın i tU“ r a k ^ ^ d ,n >n yüzünü kald ,
se v in d im . H e r n e y s e . . . B ir k a ç y,l ö n c e d e a t ^ d ^ N ; Tess. Ben ce y3P g " ’ ^ S° k Cesur« - Adal,,,
darıyla b ir k a ra c iğ e r s o r u n u y ü z ü n d e n ö ld ü q ^ ,nycrm'
Ben bir c a n a v a n m .
sonra, yani y a p tığ ım ş e y d e n s o n r a , z a t e n h e r §eyi gecede„
ve g e rid e b ı r a k m a k i s t i y o r d u m . ” yı Uno tr^ papte. “H a y ır Tess, hay.r,” d,yerek o n u ö p » . .
y9
D a n t e o n u y i n e k e n d i n e d o ğ r u ç e k ti. Tess ad ivicisin- . ,
yüley
^ bir k o r k a ğ ım . S e n i n d e d e d iğ ln gibl ^
c u d u n d a n y ay ılan sıc ak lığ a k a rşı k o y m a d ı . K e n d ^ ' 11Vö'
(0ruro. H aklısın- O k a d a r u z u n s ü r e d ir korku içmde £
caklığın k o lla rın a b ı r a k a r a k g e ç m iş i n d e k i k â b u s u '11' büsu
um ki d u r a b i l e c e ğ i m d e n b ile e m i n değılım -
ya çalıştı. Y aşad ık ların ı a n l a t m a k z o r o l m u ş t u arna1"1^ '
Dante gözler. .§.1 .§.1 b ir halde, “O zaman bana d„ 5
şey açığa ç ık tığ ın d a n , b i r ç e ş i t h a f i f l i k v e ö z g ü r h u l ^
m kaç,” d ed i. “ K o r k u n u n n e d e m e k olduğunu bil,yoru„
y o rd u . R a h a tla m ış tı. i||
ΣSS B en de k o r k u iç in d e y aşıy o ru m . Geçen akşam «
N a s ıl d a y o r g u n d u . S a n k i u z u n y ı ll a r d ı r kaçman
{en akiam klinikte g e ç ir d iğ im nöbet! O bir sağlık sorunu
s a k la n m a n ın v e r d iğ i t ü m o y o r g u n l u k b i r d e n üzerine"1-'0
değil, alakası bile yok.
m üş, o n u d erin b ir y o r g u n lu ğ a salm ıştı. ^
“Ne *peki?” ••
“B u y e ten eğ im i b ir d a h a k u lla n m a y a c a ğ ım a kendi ke
Dante d u y g u s u z b ir sesle, “O l i i m , ” dedi. “Kendimi bil­
d im e söz v e rm iş tim . S a n a d e d i ğ i m gibi D a n te bu benim
dim bileli o n ö b e tle r i y a ş a rım . O im g e le r... yaşamdaki son
lanetim. A rtık a n l ı y o r s u n d u r b e l k i . ”
anlarımı g ö r ü y o r u m . H a y a l edem eyeceğin kadar berbat
B iriken gözyaşları T e ss’ın g ö z l e r i n i yakm aya başlamıştı bir ölüm ama h e p s in i g ö r ü y o r u m Tess. Hissedebiliyorum.
E n azından ş im d ilik g ü v e n l i b i r l i m a n d a olduğunu hisse­ Benim k a d e r im b u ."
derek gözlerini kapad ı v e g ö z y a ş l a r ı n ı n akm asına izin ver­ “A nlayam ıyorum . N a s ı l e m i n olabilirsin ki?”
di. D a n te ’n in g ü ç lü k o lla rı o n u s a r m ış tı. D an te’nin usul Dante’n in y ü z ü n e ç a r p ı k b ir g ü lü m s e m e yayıldı. “Emi­
usul m ırıld an d ığ ı sözler, T e s s ’ı h a y a l edebileceğinden çok nim. A nnem d e k e n d i s i n i n ve b a b a m ın ölüm üne dair im­
daha fazla ra h a tla tıy o rd u . geler g ö rm ü ştü. İ k is in in ö l ü m ü de tam annemin öngör­
"Sen yan lış h iç b ir ş e y y a p m a d ın T ess. O insan müsved­ düğü şekilde g e rç e k le ş ti. O la c a k la r ı ne değiştirebildi ne de
d esin in yaptığı o n ca ş e y d e n s o n r a y a şa m a y a hakkı yokmuş. önleyebildi. İşte b e n d e ö l ü m d e n hızlı olmaya çalışıyorum.
Sen adaleti k en d i e lle r in le s a ğ la m ış s ın am a yine de sağla­ Kendimi b ild im b ile li, e ğ e r y e te r in c e hızlı koşarsam belki
m ışsın Tess. Y ap tık ların d an a sla ş ü p h e d u y m a .’’ ondan kaçabilirim d iy e d ü ş ü n ü y o r u m . H ızım ı kesecek ve
B e n im ... b e n i m . . . b ir çeşit canavar olduğumu düşü» hayatın keyfini ç ı k a r m a k i s t e m e m e n e d e n olabilecek şey-
m ü yor m u su n ? Yanı o n u s o ğ u k k a n lılık la öldürdüğüm e [erden hep u z a k t u t t u m k e n d i m i . K e n d im e gerçek bir şey-
göre on dan daha iyi d e ğ i l i m .” er hissetmek için iz in v e r m e d i m . ”

236 137
Tess “Evet g e rç e k ş e y le r h . s s e t m e k risk],
diye m m ld a n d ,. D a n t e ’n i n n a s .l b i r ac, içı„ dc
tam olarak anlayam asa d a a r a l a r , n d a y e n i b ir bafi 'K
„ „ h , « e d iy o r d u . H e r ita s , d e y a l n . z d , H e r ,kiSl d“> .
dünyalanna ç e k ilm işle rd i. S a n a k a r ş , h . ç b i r şey his' S
istem iy o ru m .” SeN
“Tanrım Tess. B e n d e s a n a k a rş ı b ır şe y h i s s e t ^ . -
m iv o ru m .’ 'ste' B Ö L Ü M 2 3
D an te yavaşça T ess’i ö p e r k e n g ö z l e r i n i gözlerinden
nıadı. Ö p ü ş ü tatlı, şellcatli v e sa y g ılıy d ı. B u ö p ü c ü k ^ *
geçmişindeki o a c ıd a n k a y n a k l a n a n t ü m duvarlarlnı ^
Chase barınaktaki d a ire s in e arka kapıdan girdi. Üstü
bütün acılarını dağıttı. K e n d i m o n u n k arşısın d a
baş. dağılmıştı ve h e r y e n k a n içindeydi. Ö n kapıdan girip
hissediyordu. S a k la n a c a k h i ç b i r y e r i y o k t u . D aha fa2lası
binleriyle karşılaşıp o n la rı k o r k u tm a k istemiyordu. Elise
arzulayarak D a n t e ’yi ö p m e y e b a ş la d ı. K em iklerine kadl'
uyanıktı; birinci kattaki o t u r m a odasından gelen tiz sesi­
buz kesm iş h is s e d iy o r d u . D a n t e ’n i n v e r e c e ğ i sıcaklığa J
ni duyabiliyordu. O v e to p lu lu k la rın d a k i diğer Soy Eşleri
ihtiyacı vardı. toplanmış olm alıydı.
D udakları d u d a k l a r ı n d a y k e n , “ B e n i yatağa götür. Lüt­ Chase o n u n k o k u s u n u alabiliyordu. Hâlâ içinde kay­
fen D ante, beni y atağa g ö t ü r , ” d i y e m ı r ı l d a n d ı . nayıp duran öfke v e kısa b i r s ü re ö nce sergilediği şiddet
vüzünden d u y u la rı k e s k in le ş m iş ti. Elise’in kadınsı koku-
i
su, vücuduna d o ğ r u d a n d a m a r d a n giren bir uyuşturucu
gibiydi.
Chase’in d iş le r in in a r a s ın d a n vahşi bir hırıltı yükseldi.
Hemen y en g e sin in b u l u n d u ğ u y ö n e arkasını dönerek ken­
di özel dairesine d o ğ r u i le r l e m e y e başladı. İçeri girdiğinde
kapıyı te k m e le y e re k k a p a d ı v e ce k e tin in fermuarını açtı.
Tüm kıyafeti a d a m ı n k a n ıy la lek elen m işti. Ceketi hemen
Çıkararak yere fırlattı, a r d ı n d a n g ö m le ğ in i çıkararak onu da
bir yere savurdu.
Berbat h ald ey d i. E l i n d e k i k e s ik le r hâlâ kanıyordu.'Yara-
lar morarmaya b a ş la m ış tı. B e n S u lliv a n ’ı neredeyse hamu-
râ ^ n e n e k ad ar b e n z e t m i ş t i . H is s e ttiğ i öfkeyle bır lerı ^
yok etm e ihtiyacı d u y m u ş tu . K o n tro l e d i l e n ^ , , a rtık y a ln ız oldu ğunu b iliy o ad u . D a n tt
olay yerinden ayrıldıktan so n ra ve hatta §jmdj
„ in y a P '® §ey‘ k e n d ,s ,n c ö d etecek lerin d en d A
si dinmemişti. Yaptığı şey aptalcayd,. Yani K,Zlj C öfV
e t e n e m i V°ktU ' A r ' lkba51" a S i l e r i u m u rsay
öyle s a l d ı r m a k . . . am a içindeki in tik a m d Uygu<;ı Satl%
olsun soğutmak istemişti. n" bj^ k kada‘ , . , - ■ • , . v u Y * emek
b irim d ek i k a n y e n m ç o k ta n h arc am an . Bu SCcc
C h a s e ilkel b ir g ü d ü y e t e s l i m o l m u ş t u Ve bu
V 1 d a n b ir şe y le r k a y b e tm iş ti. A rtık b u işi sonuca ulaş-
yaptığı b ir şey d i. H a t t a a sla y a p m a d ı ğ ı b i r §eydi
ak i?ın y aP llm a sl g e r c k e n n e varsa o n u yaPa« k t ,
d u ğ u sağ lam , s a r s ılm a z i d e a l l e r l e h e p g u r u r d a lPo|.
b a n y o n u n ışığı™ y a k a n C h a s e , aniden aynadalo yan-
D u y g u la r ın ın m a n t ı ğ ı n ı n ö n ü n e g e ç m e s i n e izin ^ tu asıyla göz g ö z e g e ld i. H e r taratı kan içindeydi ve deli
m e k le ö v ü n ü r d ü d a im a . Ven,ie-
Ş im d i d ik k a ts iz b i r a n ı n d a h e r ş e y i b e r b a t etm işti öfkeyle g ö z b e b e k le ri j i l e t gibi in c e lm iş ve amber rengi
Gerçi Kızıl satıcısını ö l d ü r m e m i ş t i fakat adamın " ° İtalar k azan m ıştı. Ç ı p l a k g ö ğ s ü ve o m z u n d a k i dermaglijler
ne tam am en ö ld ü r m e n iy e tiy le a tılm ıştı. Açıkça g österi kaıı içme a r z u s u y la s o l u k k ı r m ı z ı d a n soluk sarıya dönü-
kocaman dişlerini a d a m ın b o ğ a z ın a iyice batırmıştı. Bö'f o r d u . Ben S u l l i v a n ’ın b o ğ a z ı n a asıldığında aldığı azıcık
bir şey yapmakla k e n d in i b ir v a m p i r o la ra k ifşa ettiği g j kanın faydası o l m a m ı ş t ı . A ğ z ı n d a d o la n a n acı bakır tadını,
çeğini u m u rsa m ıy o rd u . A d a m a s o n d e r e c e vahşi bir şekil daha tatlı b ir ş e y le rle s i l m e a r z u s u y l a yanıyordu.
de saldırmış ancak so n a n d a ö f k e s in i dizginlem eyi başara Aynadan k e n d i s i n i i z l e y e n v a h ş i yaratığa gözlerini dik­
rak gitmesine izin v e rm işti. B e lk i S o y lu la rı korumak adına miş bakarken b u r n u n a , g ü l ü a n d ı r a n am a kan rayihasını
adamın hafızasını silm e liy d i a m a C h a s e , B en Sullivanin taşıyan bir k o k u g e l m e y e b a ş la d ı.
eğer sö zü n d en d ö n e c e k o lu r s a b a ş ın a gelecekleri hatırla­ Ç ekim ser b i r e l i n d ı ş k a p ıy ı ç a ld ığ ım d u y u n ca tüm v ü ­
yacağından e m in o lm a k is tiy o r d u .
cudunu b ir alev s a rd ı.
H e r halükarda D a n t e ve d i ğ e r Savaşçıların güvenine “Sterling? D ö n d ü n m ü ? ”
ihanet etmişti am a C h a s e ’in b a ş k a b i r se ç e n e ğ i kalmamıştı. Cevap v e r m e d i . D a h a d o ğ r u s u v e r e m e d i. Dili üst dam a­
Ben Sullivan’ın birliğe ait g ü v e n l i b i r h ü c r e y e tıkılması de­ ğına yapışıp ç e n e s i g e r i y e k ı v r ı l m ı ş v e so lg u n dudaklarının
ğil sokaklarda o lm ası g e r e k i y o r d u . K u la ğ a n e kadar saçma üzerinde s ım s ık ı k i l i t l e n m i ş t i . Z i h i n g ü cü y le kapıyı geriye
gelse de C a m d e n ’i b u l m a k iç in a d a m a ihtiyacı vardı. Pis­ doğru s a v u ru p a ç m a m a k i ç i n k e n d i n i z o r tu tu y o rd u .
likle bir anlaşm a y a p m ış tı v e o n u b u a n la şm a y a uyacağına Ama eğer şu a n d a o n u iç eri alırsa, dünyadaki hiçbir şey
dair akan k a n ın ın ü z e r i n e y e m i n e t t i r m i ş t i . Sullivan aptal Elise’i k o lla rın ın a r a s ın a alıp iç in d e haykırmaya devanı
değildi ve b u gece m a r u z k a ld ığ ı ö f k e d e n sonra, Chase t cden açlığı t a t m i n e t m e s i n e e n g e l olamazdı. Biı saniye
elinden geldiği h e r ş e k ild e y a r d ı m e t m e k için yalvarma) 3 ■Çİnde dişlerini g e n ç k a d ı n ı n b o y n u n a geçiri' ve dahası.
başlamıştı.

240
lanetinin içine daha da g ö m ü l m e k a n l a m , na ge,
ile oracıkta b e ra b e r o lu rd u . • de ^ içinde o ld u k la r ı o d a sessiz, karanlık ve f
|iy°r n a o ğ a n b ı r g ü n k a d a r h u z u rlu y d u lrtlnadan
Bir gece içinde, n e k a d a r d i b e b a ta b ileCeğlnin
g e n i n d e g e z m e n sa k in lik , rahatlık ve tatm me ^
ömeği o lu rdu. an,ıbjr
H e m e n telepati g ü c ü n ü k u l l a n a r a k b a n y 0 n Un rt y a b a n c ı ^ 1-
kapadı. S o n su z lu k gibi g e l e n b ı r s ü r e b o y u n c a c e ^ 1 "’ yaban c ' a m a - hr
L t e Tess1. k o lla r ,.,,,, a ra ş m a ald.ğm da, vücud„„un
merniş, beklem işti a m a m e k â n ı n iç in e g ö m ü l d ü J ? Ver'
h is s e n , a m a k e s m h k l e o n u n uykusunu w
J,kta kendini daha r a h a t h i s s e d i y o r d u . Ç ü n k ü g
S niyet* y o k tu - G e n k a d . n , yatağa ge,,rdlkttn
tam am en a m b e r r e n g in i a lm ış tı. T a h r i k o l mu§
2 derece yavaş b , r ş e k rld e se v ,şm ,5lerdi. Dante koraroıa
olan organının g e ç ird iğ i d e ğ i ş i m e p a r a le l olarak d i V ^
nun sağlamasını v e ih tiy a c ı o l a n n e varsa almasını sağla-
şetlerini yararak u z a m ış la r d ı. eri di-
ırtj. Ama şu a n d a t ü m h ü c r e l e r i y e n id e n uyanmış hal­
Elise tek rar se slen d i. “S te r li n g ... e v d e m is in ?
deydi ve yine t e k is te d iğ i o n u n r a h a t hissetmesiydi. Gece
C h a se ’in kulakları E l i s e ’in v a r l ı ğ ı n a o kadar odald
boyunca o n u n y a n ı n d a n b i r a n o l s u n ayrılmak istemiyor­
mıştı ki d airesin in k a lın d ış k a p ı s ı n d a k a d ı n ı n verdiği h^'
nefesi bile fark etti. E l i s e ’ı k a ş la r ı h a f i f ç e çatılm ış, kul ^ du.
Kendine z e v k d u y m a y ı v e a r z u la r ın ı tatm in etmeyi ya­
kapıya dayam ış ve n i h a y e t e v d e o l m a d ı ğ ı n a karar vere^
saklamış b ır e r k e k iç in b u i t i r a f o l d u k ç a şaşırtıcıydı. Gerçi
arkasına d ö n e r k e n g ö z ü n d e c a n l a n d ı r a c a k kadar ivi
/* Lalll- söz konusu b u a k ş a m o l d u ğ u n d a , şaşırtıcı itiraflar yeni bir
yordu.
şey değildi. B ir S o y E ş i n i n e n az b ir olağanüstü özelliği
C h ase hiç h a r e k e t e t m e d e n v e s e s ç ı k a r m a d a n bekliyor-
olması çok r a s tl a n a n b ı r ş e y d i v e b u özellik genelde Soy
du. S o n u n d a k o r i d o r d a d i ğ e r y ö n d e a ğ ı r a ğ ır ilerleyen ayak
Eşinin ç o c u ğ u n a d a g e ç i y o r d u .
seslerini d u y d u . C h a s e g e n ç k a d ı n t a m a m e n uzaklaşma­
Dante’n in a n n e s i n i n y e t e n e ğ i o k o r k u n ç öngörülerdi.
dan ve gidişiyle k o k u s u s i l i n m e y e b a ş l a m a d a n tuttuğu ne­
Gideon’u n eşi S a v a n n a h ’n ı n p s i k o m e t r i yeteneği vardı.
fesi bırakm adı. D e r i n n e f e s c i ğ e r l e r i n d e n ö y le korkunç bir
Bir eşyanın g e ç m i ş i n i d a h a d o ğ r u s u e şy a n ın sahibinin geç­
hırıltıyla çıktı ki h e m e n ö n ü n d e k i k a r a n l ı k ay n a titredi.
mişini g ö r e b i l i y o r d u . B i r l i k s a k i n l e r i n i n arasına Lucan’ın
C h ase d u r m a d ı . Ö f k e s i n i - l a n e t o la s ı işkencesini-sır­
Soy Eşi o larak y e n i k a t ı l a n G a b r ı e l l e ’in yeteneği çok güçlü
malı cam ın ü z e r i n e y o ğ u n l a ş t ı r a r a k ü z e r i n d e yüzlerce çat­
sezgileriydi. G e n ç k a d ı n g e ç e n y a z , b u sezgilerle İssızların
lak oluşana k a d a r d e v a m e tti.
karargâh o la ra k k u l l a n d ı ğ ı a k ıl h a s ta n e s in i b u lm u ştu . Ü s­
telik, D a n t e ’n i n t ü r ü i ç i n d e k i e n g ü ç l ü v am p irle r tarafın­
D a n te p a r m a k l a r ı n ı , y a n ı b a ş ı n d a u y u y a n Tess’in çıp" dan bile k o n t r o l a l t ı n a a l ı n a m a y a c a k g ü ç lü bir zilini \ ardı.
lak o m u z la rı ü z e r i n d e h a f i f ç e g e z d i r d i . Ö n ü n d e uzanan Tess ise d o k u n u ş u y l a c a n l ı l a r ı iy ile ş tire b ilm e k gibi m u h ­
Çtplak b e d e n in s ır tın ı o k ş u y o r , g e n ç k a d ı n ı n nefesini din- teşem bir y e t e n e ğ e s a h i p t i . Ü s t e l i k D a n t e ’n in bacağında
242
yarayı iyileştirebilmesi, b u y eten eğ i Soylu jar
. rerek alet* sessize aldı. Tess hafifçe dönerek ini ,
kullanabileceğini gösterm işti. B u y e te n e k D ant ? ndedc p " n a d ım m ır ı ld a n d ı - ll e d ' v e
için çok faydalı olabilirdi. T an rım , Tess’in
onca iyi şeyi d ü ş ü n m e k bile- ” d e d ‘ USUİCa’ “ U y U m e ^ m - * » burada.
Dante bu d ü şü n cey i hem en z ih n in d e n ona daha fazla sokularak uykusuna döndü, D
dı. Burada y aşan an lar D a n t e ’n i n ö d ü n ç b ir s ü r T ^ ' 1 sökene kadar ne kadar vak,, kaldlp n , ^
gerçeğini d e ğ iş tirm iy o rd u . Ü s t e l i k ilk ve ö n c e l i l / ^ ? a o lm a d .ğ » » k a r a r v e r d i B öy le şeyler h i s s e t t i ğ e Ç(T
birliğe karşıydı. Tess’in g e ç m iş in d e k i acıdan kurtul ^ * ordu. BU hislerinin tek sebebinin, farkrnda ^
istiyordu ama o n d an , k u rm a y a çalıştığı y e n i h a y a l ^ " " * insini de birbirine kan bağıyla bağlam,ş olması değil-
geçmesini istem ek haksızlıktı. A n c a k asıl haksizi,-
j; biiiy°rdu-
laştıklan ilk gece o n u n k an ın ı alıp b irb irle rin e geri jg ?* Haym Tess’e karşı hissetm eye başladrğ, şeyler salt kan
olmaksızın bağlanm alarım sağ lam ak la yapm ıştı. ^ [sağından çok daha d e r i n d i . H i s l e r i kalbinin en derinlerine
Yine de genç k ad ın ın y a n ın d a u z a n m ı ş o n u n teni ' kadar u za n ıy o rd u .
şayıp tatlı baharatlı k o k u s u n u iç in e ç e k e rk e n tek
şey, Tess’i kucaklayıp k ararg âh a k a d a r taşım aktı. Genç fcf “L a n e t olsun Tess. A ç şu te le fo n u !”
dinin saçının tek kılına bile z a ra r gelm eyeceğinden emi Ben S ullivan’m sesi y a ş a d ığ ı tr a v m a d a n dolayı titrek ve
olduğu tek yer orasıydı. O n a o k a d a r acı çektiren üveyba tiz ç ı k ı y o r d u . Ve ö y le k o r k u y o r d u kı bayılabıleceğini his­
bası gibi pisliklerden u z a k o l u r d u . Tess a d a m ı öldürmekle sediyordu.
en az o n u n kadar k ö tü o l d u ğ u n u d ü ş ü n ü y o r d u ama Dante “L a n e t o lsu n ! H a d i ! C e v a p v e r.”

yaptığı şey için ona sadece saygı d u y u y o r d u . Bir canavarı Şehrin en k ö tü m u h i t l e r i n d e n birinde pis bir telefon
ö ld ürm ü ş, k en d isin in ve ta cize u ğ r a y a n birçok çocuğun kulübesinin iç in d e y d i. A h iz e y i kanlı parmaklarıyla tutu­
hayatını kurtarm ıştı. yordu. D iğer elin i sıkıca b o y n u n a , k ork un ç ısırıktan kalan

O n a göre Tess, o k ü ç ü k y a ş ın d a b ile b ir savaşçı olduğu­ kanlı yaraya b a s tırm ış tı. Yediği sert yumruklardan yüzü

n u ispat etm işti. D a n t e ’n in iç in d e k i k a d i m ta ra f hâlâ onur gözü m orarm ıştı. C i p i n c a m ı n a çarptığı başının arkasında

ve adalet gibi kavram lara ç o k d e ğ e r v e r i y o r d u ve tüm şehre yumurta kadar b ir şişlik o l u ş m u ş t u . Başı çok kötü ağrıyor­
du.
bu kadının onun k ad ın ı o l d u ğ u n u h a y k ı r m a k istiyordu.
Yaşadığına b ir t ü r l ü i n a n a m ı y o r d u . Adam kendine öyle
Betıım, diye d ü ş ü n d ü içi iç in e s ığ m a y a r a k ve bencilce.
öfkeyle saldırm ıştı ki B e n o n u n k e n d in i öldüreceğinden
D an te u z a n a ra k o m z u n u u s u l c a ö p t ü v e o sırada mut­
emindi. A dam - T a n r ı m , i n s a n m ıy d ı gerçekten? - cipten
faktaki telefon çalm aya b aşladı. D a n t e te le fo n ikinci kez
Çıkmasını e m r e t t i ğ i n d e B e n in a n a m a m ış tı. Daha önce gös­
Çalıp Tess’i u y a n d ır m a d a n ö n c e , h ız lı b ir zihinsel emir
terdiği ç o c u ğ u n f o to ğ r a f ın ı o n a d o ğ r u atmış, bu Canıeroıı

244 24
m u C a n id e n mi h e r kim se artık, şayet ö l ü r Se t e ,
suç l u l u k d u y g u s u , çaresizhk, ilikleri .
o la ra k B en’i tanıyacağım söylem işti.
panHer Ş ^ i gcrı e v i r m e k isterdi - geçen Sçm ^
Ç o c u ğ u n b u l u n m a s ı v e te k p a rç a h a l i n d e evi
r seyi v e Va p tlğ l h e r § ey i‘ G e ri d ö " ü p o lan lar' ? ’
si k o n u su n d a Ben y a r d ı m edecekti. H a y a t, b u n T k ^
0,3,1 X y a ş a n a n la rı d ü z e l t e b ı l s e y d , k e ş k e ... Tess 0 '
Ben h er n e k adar ark a sın ı d ö n ü p ş e h i r d e n sıVl§^ k Vd|-
zil kelim esini bile u n u t m a k iste s e d e b u g eCe 0na ^ ^ ; [ " - ' y d “ A , l m , y o r d u v r s ,,n d a 8 n - ' C
A a n k ü h'Çbir şey, d e g ,ş t ,r e n ,e z d , ar„k. Olan
delinin k e n d in i b u l a c a ğ ı n d a n e m in d i. A d a m
0,1Artık ü m it e d e b i l e c e ğ i t e k şe y h a y a tta kalabilmekti ‘
söylemişti ve B en o n u n ö f k e s in i b i r k e z d a h a tes^ ^
L d e rin b i r n e f e s a l a r a k d o ğ r u l d u . Telefon kulübe-
düşünm üyordu. etriîeyi
■ den çık arak k a r a n l ı k c a d d e d e y ü r ü m e y e başladı. M uh-
Tess’in te le f o n u t e l e s e k r e t e r e d ü ş ü n c e , “Lanet
S‘n elen c e h e n n e m d e n ç ı k m ı ş g ib i g ö rü n ü y o rd u . Yolun
diye h o m u r d a n d ı . 0 SUn!"
karşısına geçip a n a c a d d e y e d o ğr u yalPalayarak ilerlediğin­
Şu anda ne kadar k ö tü d u r u m d a o lu rs a olsun
de karşılaştığı e v siz b i r d i l e n c i irk ile re k ondan uzaklaştı.
m en boğazına kadar pisliğe b a tm ış olsa d a - T e « ’- ^
ı son 7ı gen yoluna d e v a m e d e r k e n a ra m a s ı gereken çocuğun res­
manlarda g ö rü ş tü ğ ü a d a m k o n u s u n d a uyarm ası
mini çıkararak o n a b a k tı.
ni hissediyordu.
Fotoğrafa bakıp k a n le k e le ri sıçramış yüze odaklanma­
T anrım , Tess.
ya çalıştığında, n e r e d e y s e ü z e r in e çıkm ak üzereyken son
Telesekreter m esajı b itip sin y a l sesi gelince Ben hızla anda duran arabayı d u y m a d ı bile. Frenler tiz bir ses çıkar­
o geceki olayları sıralam aya b aşlad ı. K e n d i evinde kurulan mış, araba a n id e n d u r m u ş t u . Kapılar aynı anda açıldı ve
pusudan iki s o y g u n c u tipli a d a m ta r a f ın d a n hırpalanm a­ tanımadığı üç iri tıp a r a b a d a n fırladı.
sına kadar h e r şeyi anlattı. A d a m l a r d a n b irin i geçen gece “Bir yere m i g i d i y o r s u n u z Bay Sullivan?”
Tess’in yan ın d a g ö r d ü ğ ü n ü ve o n u g ö r m e y e devam ederse Ben h e m e n kaçış p o z i s y o n u n u almıştı ama daha kaldı­
hayatının te h lik e d e o la c a ğ ın ı d ü ş ü n d ü ğ ü n ü söylemeyi de rımda iki ad ım a t a m a d a n k ısk ıv ra k yakalandığım hissetti.
ihmal etm ed i. Fotoğrafın ıslak asfalta d ü ş t ü ğ ü n ü g ördü. Kocaman bir bot
K elimeleri nefes a lm a d a n a r d ı a r d ı n a sıralıyordu. Sesi fotoğrafın ü z e rin e b a s a r a k B e ıı'c d o ğ r u geldi ve onu, bek­
n o rm a ld e n ço k d a h a tiz ç ı k ıy o r d u . K o r k u s u n u n bir histeri leyen arabaya d o ğ r u s ü r ü k l e d i .
krizine d ö n ü ş m e k ü z e r e o l d u ğ u n u h is s e d iy o r d u . İçindeki Kulağa in san sesi g ibi g e l e n a m a b ir şekilde insan sesi­
her şeyi d ö k ü p ahizeyi y e r i n e ç a r p t ı ğ ı n d a nefes ııefesey- ne benzem eyen b ir ses, “ Sizi n ih a y e t bulduğumuza çok
dı. Telefon k u lü b e s in in g r a f ıtile r ç i z ilm iş cam ın a yaslanıp sevindik,” d ed i. “ B u g e c e k i r a n d e v u n u z a katılamadığınızı
dizleri ü z e rin e eğildi v e g ö z l e r i n i k a p a y a r a k so lu ğ u n u dü­ görünce e f e n d im iz ç o k e n d i ş e l e n d i . N eyse ki yola çıktımı
zenlem ey e çalıştı. mızı haber alınca ç o k m e m n u n olacak.
K arm akarışık d u y g u la r ü z e r in e s e l g ib i akmaya başla Een k e n d i n i t u t a n a d a m l a r d a n k u r tu lm a y a çalıştı ar

246
bir faydası yoktu. A d a m la r o n u tekrar kavray
soktular ve kapağı üzerine kapayarak on u bafâ,
settiler. Ç

B Ö L Ü M 2 4

Şafağın ilk r e n k le n T ess’e n orm ald e olduğundan daha


,arlak geliyordu. H arvard ile kısa gezintisini bitirip apart-
[ina girerken dışarıdaki te m iz Kasım havasını içine
inanına
-ekti Tess köpekle b irlik te apartm anın merdivenlerinden
karken kendini daha g ü ç lü v e daha h a fif hissediyordu.
İrtık üzerinde o n c a y ıld ır taşıd ığı o korkunç sırrın ağırlığı

/oktu.
Bunun için D a n t e ’y e te şe k k ü r e tm e si gerekiyordu. Kai­
li hızla atmaya b aşlark en , o n a teşek k ü r etm em gereken bir
sürü şey var, diye d ü ş ü n d ü . B e d e n i hâlâ dün geceki seviş­
melerinden kalan tatlı b ir h is le sızlıyo rd u .
Kalktığında o n u n g i t m i ş o l d u ğ u n u g ö rü n c e hayal kırık­
lığına uğram ıştı fa k a t ş i f o n y e r i n i n ü z e r in e bıraktığı notu
akuduğu anda b ü t ü n k e y if s iz liğ i u ç u p gitti. Tess dairesinin
apışını açıp H a r v a r d ’ı n t a s m a s ı n ı ç ö z d ü ğ ü n d e , koşu pan­
tolonunun c e b i n d e n k a t l a n m ı ş k â ğ ıd ı çıkardı.
Kahve isteğiyle m u tfa ğ a y ö n e lir k e n D an te’nin koyu
renkli el yazısıyla y a z ılm ış n o t u , n ered eyse onuncu kez
nkudu. H e r o k u y u ş u n d a y ü z ü n e k o ca m a n bir gülüm seme
ayılıyordu.
Gitmek zorundaydım ama seni uyandırm ak d Mutfak telefo n u n u n önünden geçerken
Yann akşam benimle yem ek yer m isin? Sana
&°l i - i n k a r " 1121 8 o r d u - esaJ
temtek istiyorum. S en i ararını. G ü z e l uyu nıeleğîm ^er, ?o-
H er z a m a n senıtı, D . K e kboe y* d7u .’” d ıy e re k m am a * * * *
* L * ö*n ü nbe, yetc
Vetc
y ü r t y û ^ " - a y - p m e sa j b , r l k a n ,n D
D ante kendisine aitti.
K , umarak d in lem e düğm esine bastı ve sesli m
Bu sözcüklerle Tess’in b e d e n in e b ir sahiple ‘T T s o k t u . G ir iş k o d u n u tu ş la d . v e o to m a tik se la m h

su yayıldı. B u n u n bir a n la m ı y o k d e m e y e ça]1§tl ^ Sgu. At y ü k se le n , b ir m e s a j ,n ,z va r, a n o n s u n u s a b ,r s ,2 l,W l

kelimelerine bir an la m y ü k l e m e n i n ya da hiss *f . , K a y ı t l ı a r a m a t a r i h , d ü n g e c e y i g ö s t e r i y o r d u ve


bağın ortak o ld u ğ u n u hayal e t m e n i n aptalca old ^ dınle° , j
saj b a ş l ^ 1*
şündü ama yine de n o tu te zg âh a k o y ark en y erm ^ '111^ ' 111“Tess1 Tanrını, la n et o lsu n n ed en telefonunu açmıyorsun?”
mıyordu. e dura- Arayanın Ben o l d u ğ u n u d u y d u ğ u n d a hissettiği hayal
Ayağının d ib in d e d o la n a ra k k ahvaltısını beki kırıklığı» adamın se sin d ek i garip to n u fark edince korkuya
köpeğe baktı. “Eee H a rv a rd , se n n e d ersin ? Fazla °^ dönüştü. Tess o n u n d a h a ö n c e b u kadar korkmuş ve çiğ bir
tıyorum? O kadar da k ö tü d u r u m d a dem lim , ar' Jsle konuştuğunu d u y m a m ış tı. S o lu k soluğaydı ve hızlıca
g m> yan'lıyor
muyum? ; konuşuyordu. A d a m sad ece k o rk m am ıştı, tam anlamıyla
Tanrım, gerçekten... aşık m ı o lu y o r d u ? dehşet içindeydi. Tess m e s a jı n kalanını dinlerken midesi­
Bir hafta ö n ce a d a m ın v a r lığ ın d a n bile haberi yoktu1 ne ağır darbeler y e m iş gibi hissetti.

Peki nasıl o lu y o rd u da ş u a n d a , o n a karşı bu kadar ciddi “S e n i uyarmak istedim. G örüştüğün adanı, senin düşündüğün
gibi biri değil. B u gece benim evim i bastılar Tess, o ve başka bir
duygular b esley eb iliyo rd u? A n c a k ö y le hissediyordu işte.
adanı. Beni öldüreceklerini sandım ] A m a şu anda yalnızca se­
D a n te ’ye âşık m ı o lu y o r d u ? A d a m ı sadece düşünürken
nin için endişeleniyorum. O adam dan u za k durman gerek. Adan
bile kalbinin h ız la n m a y a b a ş la d ığ ın ı fa rk edince, belki de
çoktan âşık o ld u m bile d iye k a r a r v e rd i. boğazına kadar pisliğin içinde... Ve biliyorum kulağa delice gele­
cek ama birlikte olduğu a danı... o a d a n ı... Tanrım, lanet o lsu ı
H arvard ın sabırsız h a v la m a sesiyle gerçek dünyaya
söylemek zorundayım . O n u n insan olduğunu sanmıyorum. Belk
d öndü. K öpeğin k ü ç ü k , ö fk eli s u r a t ı n a bakarak, “Pekala
ikisi de değil... D iğer adam beni bir ciple ıssız bir yeregötürdi
haklısın, dedi. “K ö p e k m a m a s ı v e k ah v e! A m a sıralaması
Plakasını falan alm am , bir şeyler yapm am gerekirdi ama her şc
ters olabilir. B a şlıy o ru m işte !”
o kadar hızlı oldu ki. B e n i lim a n a doğru götürdü Tess ve orac
Kahve m a k in e sin i S ta r b u c k s k a h v e çekirdekleriyle ve
üzerime saldırdı. L a n e t herifin kocam an ön dişleri vardı, vatnp
soğuk m u s l u k suyuyla d o l d u r u p d ü ğ m e s i n e bastı. Son­
işleri gibiydiler. Tess sana y e m in ederim gözlerinin alev saçtığı
ra bir kâse aldı ve içini m a m a k u t u s u n d a n k u ru mamayla
$ * ' « / İnsan o la m a z ... Tess ik isi de insan falan değil!"
Tess tezg âh tan u z a k la şa ra k g e riy e d o ğ rı
lamıştı. B e n ’in an lattık ları k a d a r ses to n u j
d u rm u ştu . da kan,-
CJ(u € f & keSkin
\ö C d işlen
S vardı.
* ' " 8ü lü 5 ü n ü
“Pislik beni ısırdı, kafamı arabanın canıma
P l i olduğ111111 a ç ,k la y a m ,y o r d u ancak adama u 2un
deyse bayılacak hale gelene kadar dövdii vr ^arPtl> bet,ıi
ısırdı! Ahh, Tanrım... boynum hâlâ kanıyor Tes L
A A i n ses, h o p a r l ö r d e n y ü k s e lm e y e devam ed,yordu
lan gitmem gerek... ” S’ ^ aston<^e^
M e n k o r k u y o r u m T e rs. H e r , k i m i z iç in m .
Tess o t u r m a o d a s ın a k a d a r g e l m iş t i B e n ’-
M v a p u r s u n Y “P u m a yeler k ı o adam lardan u za k dur
sına k o y d u ğ u m e s a fe s a n k i d u y d u ğ u ş e y l e r i n 0 S°Sly,eba­ fllllI- ■■
tacaktı. D u y d u k l a r ı n a b i r a n l a m v e r e m iy o r ! ] 1 azİ
n ante her iki e l i n d e t u t t u ğ u m alebranche bıçaklar, hava-
D a n t e B e n ’e y a p ıla n b i r s a ld ırıy la nasıl i l i J u r
evirdikten s o n r a t e k r a r t u t t u . Ç e li k bıçaklar karargâhın
di? Ü s te l ik B e n ’in a n la ttığ ı g ib i b i r sald ır,y la? £ ° labllir'
k u r n a n o d a s ın d a k i l a m b a l a r ı n altında parıldıyordu,
Tess’in d a ir e s in e g e l d i ğ i n d e ü z e r i silah d o lu y d ^ ^
inanılmaz bir hızla d ö n e n D a n t e , h e d e f m akete hızla atıldı
başı kan içind ey di fakat u y u ş t u r u c u satıcılarının ^ ^ ^maketin kalın p l a s ti ğ i n d e d e r i n kesik ler oluşturdu. Çok
o ld u ğ u n u söylem işti. B a h se ttiğ i a d a m B en o l a b i l , r d ^ hiçsek sesle k ü k r e y e r e k g e r i ç e k ild i, k e n d i etrafında dön-
ü z ü n tü y le k ab u l e t m e k z o r u n d a kaldı; B e n ’in eski ah ı!^ !ü ve tekrar m a k e te d o ğ r u sa ld ırd ı.
lıklarına d ö n m ü ş o lm a sı ih tim a l dışı değildi. 13
En azından d ö v ü ş t ü ğ ü n ü h i s s e t m e k zorundaydı, çün­
A m a B e n ’in a n la ttığ ı ş e y l e r d e s a ç m a sapandı... Tan kü bir saniyeden fazla h a r e k e t s i z kalırsa birini öldürm ek
aşk ın a v a m p i r dişli y a r a tı k l a r a d ö n ü ş e n a d a m la r..' korku z o r u n d a kalacağını d ü ş ü n ü y o r d u . L istesin in başında ise
f ilm le r in i a n d ı r a n b i r v a h ş e t ? B u t a r z ş e y le r gerçek hayat­ b a r ı n a k ajanı S te rliııg C h a s e v a r d ı. H e m e n arkasından ise
ta, e n ç a r p ık g e r ç e k l i k a n l a y ı ş ı n d a b ile o lm a z d ı. Kesinlikle Ben Sullivan g e l i y o r d u . T a n r ı m , ik isin i b ir arada öldürm ek
m ü m k ü n d e ğ ild i.
rüya gibi o l u r d u . . .
D e ğ il m i?
Dante, k a ra rg â h a d ö n ü p n e a j a n d a n n e de yakaladıkla­
Tess b a k ı ş la r ın ı n d ü n g e c e ü z e r i n d e çalıştığı üstü örtülü rı uyuşturucu s a t ı c ı s ı n d a n b i r ız o l m a d ığ ı n ı gördüğünden
b ü s t e k a y d ığ ın ı f a r k e tti. D a n t e ’yi a n d ı r a n b ü s t ... Sonunu beri b u rn u n d a n s o l u y o r d u . L u c a n v e diğerleri şimdilik
b a tırd ığ ı v e m u h t e m e l e n a ta c a ğ ı b ü s t . . . B ü t ü n ağzı yan- acele etmiyor, b a ş k a b i r a ç ı k l a m a s ı olabileceğini d ü ş ü n ü ­
h ş y a p m ış tı, d e ğ il m ı ? H i ç d e D a n t e ’n i n k i n e benzemeyen yorlardı takat D a n t e ’n i n b i l d i ğ i t e k b i r şey vardı; Chase ir
s in s i b i r sırıtış v e r m i ş t i d u d a k l a r a ! sebepleri n e o l u r s a o lsu n , D a n t e ’n i n B e n Sullivan ir
E li b ü s t ü ö r t e n ö r t ü y ü k a v r a d ı ğ ı n d a parm akları titri­ Çargâha g ö t ü r ü l m e k o n u s u n d a k i e m ir le r in e bilerek v<
y o r d u . Ö r t ü y ü ç e k t i ğ i n d e ş a ş k ı n l ı k v e g a r i p b ir korku ta) deyerek u y m a m ıştı.
g ib i m i d e s i n e ç ö k t ü . Y a p tığ ı ş e y i g ö r d ü ğ ü n d e nefesi ke- Neler o l d u ğ u n u ö ğ r e n m e y e ç a lış m ış tı am a adam ne te

252
Jetonunu açm ış nc dc b ıra k ıla n çağrılara vey
.a|ara a y n l - f • parÇala™ S°ğu D a„t t .nm
cevap vermişti. Y üz y ü z e s o r g u l a m a b s m , C' P°S% H<t’ ( „ dibin de d u r u y o r d u . »m
gün batım ına kadar b e k l e m e k z o r u n d a y d ,. ^ b ü y ü k sa lo n d a d e r le y e r e k yanm a geUrkcn
* D ante öfkeyle, L a n e t olası o n sa a t daha, diyc ... * ' d e d i. “ Plastiğe karş, özel b ,r nefretm *
yine h ed e f m aketin ü z e rin e çu llan d ı. ° U§üN(jV( * voksa sadece b u gece .ç ın tstn m a turlar, m , ltlyor
Tess’e de ulaşam ıyor o lm a k b e k le m e süre ' 0lı>5t U ’ y
kenceye çeviriyordu. Tess’i sab ah ley in evden ly‘Ce 15.
’“’L e « « * * b ir kİ: ‘ “ r T ” ^ b,,Saldar'm Parmaklar,
cak belli kı genç kadın kliniğe g itm işti. D an te o n u ^ 1'
da Ç 53 d an slarm ı tan>amlad,kta„
de olmasını u m u y o r d u . C h a s e e ğ e r B e n Sulp Un§ÜVen- belindeki kılıflarına girdi. Birliğin M erine doğru
mediyse adam hâlâ so k ak larda o la b ilir ve Tess’ '^ 0 a- Lucan silah d o l a b ı n a y a sla n m ıştı ve esmer yüz kat
çalışabilirdi. D a n te eski e r k e k ark ad aşın ın ona f İ ' c i d d , bir ifade vardı.
vereceğini pek d ü ş ü n m ü y o r d u a m a y in e de h., .• 1 W *arar Lucan, “Bazı şe y le r ö ğ r e n d i k , ” dedi. Yüzündeki ifade-
m ü m k ü n değildi. *«. , „ İ n i h a b e rle rin iyi o l m a d ı ğ ı belliydi.
Tess’i karargâha g e tirm e s i ve t ü m olanları a 1 “Gideon b a r ın a k s a v u n m a b i r i m i n i n personel dosyala­
lazımdı. G erçekte k im - d a h a d o ğ r u s u n e - old ~ ^ ma girmeyi başard ı. G ö r ü n ü ş e g ö re ajan Sterling Chase
anlatmalıydı. Ayrıca o n u , b irliğ in v e d ü şm a n ları arÜÜÜ*!3 a rtık onlar için ç a l ı ş m ı y o r m u ş . Y i r m i beş yıllık lekesiz ka-
bir savaşın tam o rtasın a s o k t u ğ u n u d a itira f etmesi riyerin ardından g e ç e n ay b i r i m d e n uzaklaştırılm ış.”
kecekti. ' §Crc' “Kovulmuş m u y a n ı?
H epsini b u gece yapacaktı. Y atağının başucuna bıraktığ, Lucan başını salladı. “ D o s y a y a g ö re , itaatsizlik ve biri­

notu yazarken b u n u p la n la m ış tı fak at b u n u derhal yapma, min talimatlarına u y m a y ı ıs ra rla r e d d e tm e s i sebebiyle.”

gerektiğini h iss e d iy o rd u . H e r şe y in b ir an evvel olup bit­ Dante bir ta ra fta n k u r u l a n ı r k e n keyifsiz bir kahkaha

mesini istiyordu. H a v a n ı n k a r a r m a s ı n ı beklerken ondan attı. “Ajan S te rlin g g ö r ü n d ü ğ ü k a d a r h a n ı m evladı değil­

ayrı kalm ak z o r u n d a o lm a s ın a d a y a n a m ıy o r d u . miş, öyle mi? L a n e t o l s u n a d a m d a te rs b ir şeyler olduğunu

Ö fkeyle k ü k r e y e r e k te k r a r h e d e f e atıldı. Elleri öyle hep hissettim. A d a m b a ş ı n d a n b e r i b iz im le oynamış mı

hızlı h arek et e d iy o r d u ki k e n d is i b ile takip edemiyordu. yani? N eden? N e y i n p e ş i n d e ? ”

A rkasından a n t r e n m a n sa lo n u n u n kapısının açıldığını Lucan u m a r s ız c a o m u z silk ti. “ B elki d e Kızıl satıcısına

hissetti am a seyirci o lu p o l m a d ı ğ ı n ı bile umursamayacak ulaşmak için b iz e ih tiy a c ı v a r d ı . A d a m ı gece buraya getir­

kadar k en d i ö fk e sin e g ö m ü l m ü ş t ü . S o lu k soluğa kalana memesine başka a ç ı k l a m a b u l a m ı y o r u m . Belki işin içinde

kadar k esm eye, t e k m e l e m e y e v e s a ld ırm a y a devam etti. kişisel bir in tik a m v a r d ı r . ”


Belki de. B i l m i y o r u m a m a ö ğ r e n e c e ğ in i. Dante bır
Artık y ü z ü n d e n ve ç ıp la k g ö ğ s ü n d e n aşağı terler akıyor-
dem kendini k a d i m v a m p i r i n ö n ü n d e g arip hissetti \ e bo
du. N ih a y e t d u r d u ğ u n d a k e n d is i d e ö fk e s in e şaşırdı. He
255
254
ğ a z m . te m iz le d i. U z u n sü red ir a y n ı y o ld a „ e p u s u n u nasıl haHemşpyle .IgJB btttün ^
onlar dostlard». “D inle L u c a n . S o n z a m a n la r d a b
lo rd u b , r p a rç a s l' ' klsınin < * * bir gelecek
a n lam ıy la dürüst d a v r a n m a d ı m . I s s ız la n takip " S !,n * l , n ’ 0| m a la n n a i m r e n i y o r d u . D a m e m n tün, bekle-
n e h r i b o y la d ığ ım g e c e h ı r ş e y o l d u . Ş e y ... 0 F f 1 W Cİ ' bırkaç a s ı r d ı r atlatm ay ı başardığr ölümdü.
m i b ir v e te r i n e r k l i n i ğ i n d e b u l d u m . O r a d a b ir kad, ni ‘i n i g e l d ^ n d e ’ T ess’ın yakınlarda bir yerde ola-
G e c saatlere k a d a r ç a l ı ş ı y o r m u ş . . . k a n a i h t i y a c ^ H .-n rn e k b i l e k a n ı n ı d o n d u r u y o r d u .
etraftaki te k k işi d e o y d u . ” aS
« aSl1 g ell§eCCğini b ,l m i y ° r u m fakat ona her
L u c a n ’ın k aşları ö f k e y le ç a tıld ı. “ O n u ö ld ü rd ü n 1 tm a m g erek. O n u b u gece buraya getirmek isti-
“H ay ır. H a y ı r a k lın ı b a ş ı m d a d e ğ i l d i a m a o k a d a rT ^ şey1 an aBclkl 0 lan b i t e n i a n la m a s ın ı kolaylaştırır.” Ellerim
ğil. F a k a t ış iş te n g e ç e n e k a d a r n e l e r o l d u ğ u n u anlam^ y0rf a c l a n n m a r a s ın d a n g e ç ird i.
Yani e lin d e k i d o ğ u m l e k e s i n i g ö r d ü ğ ü m d e ç o k ta n -” ^ ıslak s V b ı l m iy 0 r u m b e lk i d e k o rk ağ ın tekiyim ve b en
“T a n rım D a n t e ! ” L u c a n ’ı n k ı s ı l m ı ş g ö z le ri Dante’ T l o n u s u r k e n - ” N e r e d e y s e ailem diyecekti a m a h e -
0nunb R0 9 ,
için e iş liy o rd u . “ B ir S o y E ş i n i n k a n ı m m ı e m d in ? ” n"' kendini to p la d ı.
“E v et. A d ı T e s s .” Yani birliğin a r k a m d a o l d u ğ u n u b ilm e k istiyorum .”
“B iliy o r m u p e k i? N e a n l a t t ı n o n a ? ” an g ü l ü m s e y e r e k b a ş ı n ı salladı. “H e r zam an öyleyiz.

D an te başını salladı. “H e n ü z b ir şey bilmiyor. 0 gece .. ]em ed e n ed em eyeceğim , ta n ıd ığ ım e n m ü k e m m e l

hafızasını sildim a m a ... şey b i r s ü r e d ir o n u n la vakit geçiri­ Ve S0' 1 rrGn b i r i n i n ö d ü n ü k o p a r m a y ı başaran kadınla ta-
savaşçnaruan
yoruz. Bayağı b ir vakit. O n a y a p tığ ım şeyi anlatmam lazım msmak için s a b ırs ız la n ıy o ru m
Lucan. G erçeği b ilm e y e h a k k ı var. S o n u n d a benden nefret D a n te güldü. “H a r i k a b iri L u can . L anet olsun, inanıl­

edecek olsa da gerçeği h a k e d i y o r .” m a z derecede h arik a b iri.


L u can ’ın gözleri d a h a b i r kısıld ı. “O n a değer veriyor­ “Gün b atın ım d a C h a s e ’i s o rg u la m a y a giderken Tegan ı
dayanma al ve C h a s e ’i b u r a y a te k parça halinde getir, an­
s u n .”
D a n te k ık ırd a rk e n ç ık a n se sin i tanıyam adı. “Tanrım! laştık mı? Sonra g id ip S o y E ş in le işleri düzeltirsin.
Evet h e m de çok. Yani b ö y le b i r şe y olacağını kesinlikle Dante, “C h a s e ’i id a re e d e b i l i r i m ,” dedi. “E m in olma­

ta h m in e d e m e z d im . Ve d ü r ü s t o l m a m gerekirse, bu ko­ dığım konu ö b ü r ü . B a n a v e r e b ile c e ğ in bir tavsiye var mı

n u d a n e yapacağım ı d a k e s in lik le b i l m i y o r u m . Ben peke Lucan?”


“Tabii,” diyen v a m p i r i n y ü z ü n e karanlık bir keyif yayıl
olabilecek b ir tip d e ğ i lim .”
L ucan alayla, “S e n c e b e n ö y le m i y i m D ante? diye sor di. “Dizlerini çalıştır b ir a z , ç ü n k ü ak şam onların üzerinde

du. sürünmen g e re k e b ilir.”


D ah a birk aç ay ö n c e , k a lb in i S o y E şi G ab rielle e kaptır
L u can da b e n z e r b ir kişisel savaş v e r m i ş t i . D ante, Lucaı

256
. ep te le f o n u kalçasının üzerinde r
t i t r e m i başlad,. Ç .k a rta ra k a r a y a n , ^ ” " ,bir
JcU§ S' baktı. N u m a r a g izlenm işti. oluP
irnadıg**13
ı h Tannm-
Arayanın * * ,bİU y0rdu- Bü^ n sabah
-nin a r a y a c a ğ ı n ı b i l d i ğ i n d e n b e r b a t b i r beldem'

o; içensindeydi. A yn, gün sabah e rk e n evden ayÇ ?


B Ö L Ü M 2 5 a ra m *, am a gok n u m a r a la r d a n g e le n ^

m y ö n le n d ir m iş t i. O z a m a n o n u n la konuşmak kin
^ değildi; ş im d i de h a z ı r o l d u ğ u n d a n hiç mi hiç e m ın

Tess k lin ik te r a n d e v u v e z i y a r e t l e r l e d o l u hir •• /jeğıldi*


m işti. B e n ’in c a n s ık ıc ı m e s a j ı n ı n d ı ş ı n d a b ir şeylercj" TeSs h o ld e n o f is in e y ü r ü d ü v e k a p ıy , kapadı, heyecan­

m e şin i sa ğ la y a c a k başk aiş le r in in o lm a sın d a n m. ^ dan titriyordu. T e l e f o n b e ş i n c i v e m u h te m e l e n son kez


i - frınun elinde titredi. G ö z l e r i n i k a p a d ı ve c e v a p tu ş u n a bastı.
d u . Y in e d e o n u n ç a ğ r ıs ın ı t a m a m e n a k lın d a n ç , ^
“Efendim?”
imkânsızdı. Başı g e r ç e k te n b e la d a olm alıydı; yarahyd, v'
“M erhaba, c a n ı m ."
kanaması da vardı. 'e
Dante’nin d erin , g ü z e l sesi o n u etkilemişti. Bacaklarına
G ö rü n ü şe bakılırsa g e r ç e k te n m a h v o lm u ş tu .
ve varlığının m e rk e z in e y ay ılan sıcaklığı hissetmek istemi­
Defalarca dairesini, cep t e l e f o n u n u ve bölge hastanele
yordu ancak b u n u b ü t ü n ü y l e y a şıy o rd u ve b u onun karar­
rini aram ıştı... o n d a n h iç b ir iz y o k t u . A ilesine ulaşmasının
lılığını eritiyordu.
bir y o lu n u bulsa o n ları da a ra rd ı. Y apabileceği tek şey, işten
0 sessiz kalınca D a n t e s e s in d e k o ru y u c u bir tonla, “Her
sonra o n u n evine u ğ ra y ıp o n d a n b i r iz olu p olmadığına
şey yolunda m ı? ” d iy e s o r d u . “ H â lâ orada mısın yoksa hat
bakmaktı. Ç o k u m u t l u d e ğ ild i fa k a t başka ne seçeneği var­
mı kesiliyor?”
dı ki?
Tess nasıl cevap v e r e c e ğ in i b ile m e y e re k iç geçirdi.
M u a y e n e o d a s ın d a n ç ı k a r k e n Tess, “N o ra , iki numa­
“Tess? S orun n e d i r ? ”
ralı kabindeki h a s ta n ın b ir k o m b o te sti ve idrar numunesi
Birkaç saniye b o y u n c a , T e ss’in tek yapabildiği netes
vermesi gerek iy o r,” d e d i. “ B e n k ö p e ğ i n rö n tg e n filmlerini
alıp vermek o ld u . N e r e d e n başlayacağını bilemiyordu ve
kontrol e d e rk e n sen d e o n la r ı b a n a g e tire b ilir misin?
bunun nasıl s o n u ç la n a c a ğ ın ı d ü ş ü n ü n c e dehşete düştü.
“Peki.”
^cn in tuhaf m e s a jım d i n l e d i k t e n s o n ra ortaya çıkan bin­
“T eşekkürler.”
erce soru ve ş ü p h e b e y n i n i k e m ir i y o r d u .
Sonraki h a s ta n ın f ilm l e r i n i e l i n e alırk e n , önlüğünü11
Bir tarafı, B e n ’in sıra d ış ı id d ia la rın d a n şüphe ediyordu,

258 259
tarafıysa Boston sokaklarında ba§,b0§
m a n tık lı r t fcn. Açıklamak istedim- ”
varların varlığından em indi.
“feSS’ Uet dinliy°rurn ”
“Tess,” dedi D ante sessizliği bozarak, “benim ı * 0 . ” diVe k ü k r c d ' D a n te ’ "bunu telefonda ko-
bileceğini biliyorsun.”
m ” TeSS’ DantC n m k° nU§tuk^a B e n l i ğ i n i n art
“Öyle m i?” dedi Tess, n ihayet zorlukla konu ,lll§3t s s e d i y ° r d u ’ o n u n Siyah ka§lannı Ç a ğ ı n ı ve güçlü
“Şu an neyi bildiğimden b en p e k e m in değiij^ ug"11 , açların, karıştırdığını gözünde canlandırabiliyor-
Herhangi bir şey hakkında ne d ü şü n e c e ğ im d ’ Dat>tc. e11 « 6 le, Ben Sullivan’dan uzak durmalısın. O çokteh-
ğilim.” dU’ Dlvlere bulaşmış d u r u m d a . Seni o nu n yakınlarında
Dante İtalyanca k ü fü rle r savu rm ay a ve h o m Urcja lik£İ1 is te m iy o r u m , anlıyor m u s u n ? ”
başladı. “N e oldu? S e n ... yaralı m ısın ? Tanrım> ş a ^ 3 gÖ-Bu i m i k - O da aynı şeyi senin hakkında söyledi ve
bir şekilde d o k u n d u y sa - ” 3yet Sana söyledi aslında. S e n in ortağının ona dün gece nasıl
Tess dalga geçerek, “S an ırım soracağ ım sorunun funharca saldırdığı gibi t u h a f şeyler.”
belli. B e n ’d e n bah sediy orsu n, değil m i? D ü n gece D ^
“He?”
old uğu n u y u ştu ru c u satıcısı o y d u , değil m i? ” §mde “Bana ısıtıldığını söyledi, D a n te . B u n u açıklayabilir
D an te bir anlık te r e d d ü tte n so n ra , “O n u buviin ? Ben, senin ve y a n ın d a k i ad am ın B en’in dairesine
i . 1 j , 5 1 gördün
m ü ? D ü n gece biz ay rıld ık tan s o n ra o n u gördün mü’' ' " ' e r e k onu arabaya g ö t ü r ü p tartakladığınızı söyledi. Ben’e
diye sordu. % onu boğazından ısırm ışsın ız .”
“Hayır. O n u g ö r m e d im , D a n t e . ” “Pislik herif.”
“Fakat o n u n la k o n u ş tu n . Peki, n e z a m a n ? ” B u n u n m ü m k ü n o l d u ğ u n u in k âr etm eye bile yelten­

“D ü n gece aradı ve m esaj b ırak tı, muhtemelen biz m e m e s i n d e n dolayı d e h ş e te kapılan Tess, “Bu doğru ola­

ş e y .. .” Tess d ü n gece D a n t e ’n in ko lların d ay k en ne kadar bilir ini?” diye so rd u . “ B e n ’in n e r e d e olduğunu biliyor
harika hissettiğini h atırlam ay ı i s te m e y e r e k kafasını salladı, musun? Telefon g ö r ü ş m e s i n d e n so n ra ondan hiç haber
n e kadar da güvenli ve h u z u r l u y d u . Ş im d iy se tek hissettiği almadım. Sen ya da a rk a d a ş la rın o n a b ir şey yaptınız mı?
içine işleyen s o ğ u k lu k tu . “O n a y a k la şa b ilm e k için mi pe­ Onu görmeliyim.”
ş im d e n k o ş u y o r d u n ? ” “Hayır, nerede o l d u ğ u n u b i l m i y o r u m , Tess. Lütfen o n ­
“T anrım , hayır. B u ç o k d a h a k a r m a ş ı k b ir durum - ’’ dan uzak duracağına sö z ver."
“Ş im d iy e k ad ar b e n i m l e h e p o y n a d ı n mı? Yoksa bu Tess korkm uş ve kafası k a rış m ış hissediyordu. “N eler
o y u n k ö p e ğ in le b irlik te o rta y a ç ık tığ ın g ü n m ü başladı ve oluyor, Dante? N e y e b u l a ş tı n g e r ç e k te n ? ’
b iz ... a h h , T an rım , b u h e r şeyi açıklıyor. H arvard, senin "Bak Tess. G ü v e n li b i r y e r e g i t m e n gerekiyor. H e m e n

k ö p e ğ in değil. N e y a p tın , h a sta lık lı o y u n u n a beni de bu­ şimdi. Bir otele ya d a k a la b a lık o la n h e rh a n g i bir yere. 1i e -

la ş tırm a k için y o ld a n g e ç e n b i r h a y v a n ı m ı kullandın? men şimdi g itm elisin . Ve b e n s e n i b u gece gelip alana ka­
dar orada kal.” 961
260
Tess g ü ld ü fakat o k eyifsiz ses k u la k la rın , t,
tM ak parçay» b ö lü n d ii: Kü<*k <fe o l» taht,bJt
“Ç a lış ıy o r u m . Ç a lış m ıy o r o ls a y d ım da g id ip ICte vdi Ama b u o n u n sınırım y atıştırm a,
bekleyeceğim i s a n m ıy o r u m . E n a z ın d a n n e u ' b'r W
«li» C „T ess ile telefo n d a k o n u şu rk e n girdifei ruh halın
a n la y a n a k a d a r." r 0İd ü j > ^
03 K' P ‘r‘,amaS‘ ^ k i y o r d u . İhtiyaç,
“Söz veriyorum , anlatacağım . B u n la r 0 ım bacaklarım h a re k e t e ttir m e k ve beynin, uya„,k t ”
sana a n la ta c a k tım .” 3saVdı
tek &
“Tam am , güzel. B u g ü n k ü p r o g r a m ı m d o lu zamanlarda işleri iyice b erb at etmişti. Soylu „lltak
saat içinde öyle y e m e ğ i m o la s ı v e r e b ilir im . K o , ^ b'rka " s olmanın p işm a n lığ ın , hiç yaşamamış o lm a sın a
tiyorsan buraya g e lm e lis in .” U§t7lakısıs. **"' , .im di v a m p ir r u h u ö fk ed e n çılgına dönmüştü
“K ahretsin. B u n u ş im d i y a p a m a m , Tess. Ş e y b e '^
< ceea İrr a’asmı nnı d ü z e lltm
tm e işim
işini g ü n eeşş ufukta kaybolunaya
kaybolunc,
pamam. Bu gece g ö r ü ş m e k z o r u n d a y ız . Bana «w T<B ertelemişti ve k e n d i d ü n y a s ın d a hareket etmek iç in
• .. ^ Vennieli.
sın. " ^ ' - r ı i serbest b ıra k m ış tı. B e k le m e k aklını başından aia-
Gözlerini kapatıp kafasını ofis kapısına v 1
d
“Sana g ü v e n m e k . ..” diye fısıldadı Tess. “Sanırım b u ^ p ered ey se alm ıştı da.
yapamayacağım b irşey , D a n te . G i t m e k zorundayım H G ün b a tım ın a b irk a ç d a k ik a kala, Tegan’ı bulmak iç in
ça k al.” °5' s or s a l o n u n a g id e n e k a d a r cildi ısınm ış ve her kası aşı-
Telefonu kapadı ve sessiz m o d a aldı. A rtık kimseyle ka ^ d ereced e gerilm işti. K avga için sabırsızlanıyordu ve içi
n u şm ak istem iy o rd u . içine sığmıyordu. K u lak la rı ise arı kovanı gibi delicesine
T elefo nun u m a s a n ın ü z e r i n e k o y m a k için giderken u ğ u ld u y o rd u .
Tess’in g ö zü sabah b u l d u ğ u n d a n b e ri kafasını kurcalayan “Savaşa hazırsın, d e ğ il m i ? ’
bir şeye takıldı. B u ince, ta ş ın a b ilir b i r hafıza kartıydı. Onu Siyah saçlı İlk N e s i l Savaşçı d o ld u r d u ğ u Beretta’dan
tam da d ü n , B e n ’i yakaladığı k l in i k odasınd aki muayene başını kaldırdı ve ş a r jö r ü y e r i n e yerleştirirken soğuk bir
m asasının altında b u l m u ş t u . B e n ise m a sa hidroliklerim şekilde gülüm sedi. “Y a p a lım ş u işi.”
tam ir ettiği b a h a n e s in i u y d u r m u ş t u . Beraberce so k ak k a t m a ç ık m a la r ım sağlayacak olan
Tess, o n u n b irç o k k o n u d a y a la n s ö y le m iş olduğundan asansöre d oğru y ü r ü d ü l e r , b ir liğ in garajına gidiyorlardı.
şü p h elen m işti. A n c a k ş i m d i d u r u m u n g erçek ten öyle ol­ Kapı kapanınca D a n t e ’n i n b u r u n delikleri dum an koku­
d u ğ u n u anladı. N e v a r ki a k l ı n d a t e k b i r so ru vardı; ne­ suyla gıdıklanmaya b a ş la d ı. T e g a n ’a baktı takat o etkilen­
den? miş g ö rü n m ü y o rd u , a m b e r yeşili gözlerini kırpmadan
önüne dikmiş ö y le c e b a k ı y o r d u .
B ird en s in ir le n e n D a n t e t e l e f o n u n a b ak tı ve karşıdaki Asansör sessizce y u k a r ı ç ık m a y a başladı. Dante, onu ya­
barakanın d u v a r ın a fırlattı. T e le f o n d u v a r a çarpınca yüz* nlamak için b e k le y e n y o ğ u n alev dalgasının ısısını hisset

262 26
ti. Tabii ki b u n u n nc o l d u ğ u n u b iliy o rd u . Hü j
«-«-S* de 6 İt. O ™ 13 “ " daya'’- ° labildi8 .nce bü
g ü n o n u takip e tm iş ti fakat a k lın ı, b u gcce t a m ^
f 5 «lan gör-
tu tm a k istediği için b u algısal iş k e n c e y i r e d d e t ^ * 1% 1 < Teg>»’' " hald' ° ld u « " n u W d '8m dc„ im ;
h e r se fe rin d e geri p ü s k ü r tm e y i b a § a rm ı§tl. '§ ^
A ncak şim di, a sa n sö r h e d e f in e yaklaştıkça K
oiiUtel° * * gerçegı
böylelikle K O t ni lcı vc korkuv»
,zm görebilecekti. y
* çekiç gibi
nesine rAUİ rlarh eler vv uu rru
darbeler u vy oo rr dd nu . D ante darh ‘ < ! h e n n e m s .c a p n d a derisi kavrulurken „efes Mfese
.................. — • - i i * 1 °emn ..
siyle eğilerek tek d iz in in ü z e r in d e b e k le m e y e dev ^ ^ Dante. o lu p b ite n le re odaklanm aya Çal,5t,. Şahlt
S avaşçının k o lu n d a n t u t u p D a n t e ’yı asansör ^ ^ mn daha da d e rin lik le rin e inebilm ek ve her şeyi «*
— r zemi ■
yapıştırdığını g ö ren Tegan, ‘ T a n rım , n ey in var? jv .ln‘ne İÜÜ l c k istiyordu- G ö r ü n t ü n ü n e n kötü halinden zihnini
Pisipi­ e doğru çekti, t ü m b u o lan biteni durdurarak geriye
diye sordu.
Dante cevap verem edi. G ö r ü ş ü parlak alev dalga] ^ dermeye çalıştı.
kara d um an halkalarıyla kapanm ıştı. Çatırtıların v ç ^ Ş e v l e r küçülüp k a y b o ld u . Y oğun d u m a n , o büyük bo­
lerin arkasından birilerinin k o n u ş tu ğ u n u , 0na sata^- tundan tavanda k a y b o la n k ü ç ü k kül yapraklan haline
nı duyabiliyordu ama sesi ayırt edem iyordu. Kâbusu^' fldi Dante, artık n efe s a la b iliy o rd u ama boğazında dü­
içinde ilk defa bu kadar çok ayrıntıya şahit oluyordu ^ n l e n e n korku, b u n u n s o n anları o ld u ğ u gerçeğini fark

Bilincini kay b etm em ek için karm aşanın bir etmesini sağladı-


püskürtm eye çalıştı. G ö zleri b ir an ö n ü n d e Tegan’m yü Odada yanında başka bırı daha vardı. Kokusundan an­
z ü n ü n olduğu bir g ö r ü n tü yakaladı. Kahretsin, çok ber. ladığı kadarıyla b u bir erkekti. D an te buz gibi soğuk ve
pürüzsüz bir şeyin ü z e rin d e karın ü stü uzanıyordu ve onu
bat g ö rü n ü y o r olmalıydı, ç ü n k ü duygusuzluğuyla bilinen
tutsak alan kişi ellerini arkasında, bileklerinden bir kablo
savaşçı D a n te ’ye d o ğ ru atılıp k o lu n u yakalamıştı. Buruş-
ile bağlam ıştı. B u n u b ir sicim gibi b ü k ü p ondan kurtula-
tu rd u ğ u suratının altında Tegaıı’ın beyaz köpek dişlerinin
bilmeliydi fakat k ım ıld a m ıy o rd u bile. G ü cü yetmiyordu.
uçları parlıyordu. Seyrek kaşları ise kısılmış olan zümrüt
Tutsak alan adam ayaklarını bağladı, sonra da bulunduğu
gözlerinin ü zerin d e h u z u r s u z c a çatılm ıştı.
metal yüzeyin ü z e rin d e elleriyle ayaklarım domuz bağıyla
“N e f e s ... a l a m ı y o r u m ...” D a n t e nefesini tuttu, her ne­
birleştirerek d ü ğ ü m le d i.
feste ciğerlerine daha fazla d u m a n çek iy ordu . Öksürüyor­
Odanın dışından b ir y e r le r d e n çarpm a sesleri geliyor­
du. “A hh, T a n rım ... ö l ü y o r u m . . . ”
du. Ölüm perisinin çığlıklarını duyuyor, yakınlarından
Tegan’ın bıçak gibi keskin g ö z le ri D a n t e ’nin içine işli­
gelen cesedin bakirim si k o k u s u n u alıyordu.
y ordu. Bakışları so ğ u k tu fakat D a n t e , g ü çlü biriyle olma­
Ve sonra, kulağının d ib in d e alçak sesle söylenmiş sözle-
n ın o n u ayakta tutacağını b iliy o rd u .
r>duydu. “Biliyor m u s u n , sen i ö ld ü r m e n in zor olacağını
“D a y a n ,” dedi Tegan, “b u y a ln ızca b ir imge, gerçekde-
düşünmüştüm. B u n u b e n i m için ç o k kolaylaştırdın.
265
264
D ante’yi tu tsak alan k iş in in sesi, kahkah
Ü ze rin d e k o t p a n to lo n olan bacak lar, ö n ü ^ döiÜ
. ve D a n te ’n in sö z d e k atilin in g ö v d e s i y a v a ^ di* çöu
ö n ü n e geldi. Kaba e lle r D a n t e ’yi s a ç l a r , , ^ ^
görüntü silinip g itm e d e n ö n c e o n u havaya k!i Vakalad,
Lanet olsun! dlrdı... 1

“Ben Sullivan.” D a n te is m in i sanki dilinfj


rür gibi söyleyivermişti. G e le c e ğ i g ö r d ü ğ ü n ^ 1k il­
sinden k urtularak y erd e o t u r u r b ir p o z is y 0 n n etk B Ö L Ü M 26
derin bir anlayışla b ak a rk en a ln ın d a k i teri s i l c p ? '' Te&n
torbacısı B en Sullivan. G e r ç e k t e n i n a n a m ' kıl
san... beni ö ld ü re c e k o la n k işi.” y ° rum. q ^
B e t ı ’i t u t s a k alan a d a m la r o n u ışık almayan, penceres'
Tegan sertçe kafasını salladı. “E ğ e r ö n c e b'
bir odaya ldlitlem işlerdı. K ızıl’,n ü ş ü m e s i n i ve dağıtım,!!
mezsek. ” ° nu ^dür-
finanse eden, efendim iz d,ye bahsettikleri isimsiz luşinın
D a n te ayağa kalktı, n e f e s in i to p la m a y a çah§1^ g elm esin i bekliyordu. Z a m a n akıp gitmişti, k a ç ı r ı l ı p bura­
ni asansörün y a n ın d a k i b e t o n d u v a r a yasladı Bitki ^ ya getirilmesinden b u yana bir g ü n geçmişti. Hâlâ kimse
yanı sıra, B en S u lliv a n ’a v e o adi a d a m ı n g ı t m c s ^ ”'11 onu almak için g elm em işti am a geleceklerdi. Ve Ben b e y ­
veren S terling C h a s e ’e karşı ö f k e d u y u y o r d u . ^ 12'n ninin karanlık bir k ö şesind e, karşılaştıkları zaman bu yüz­
B ü y ü k garajdan ç ık a rk e n m a le b ra n e h e bıçaklarından b leşmeden sağ çıkam ayacağının bilincindeydi.
rini p a rm a k la rın ın a ra sın a y e r l e ş t i r d i v e “Cıkal,™ !* Yerden kalktı ve çıplak b e to n üzerinde yürüyerek oda­
y e rd e n ,” diye k ü k r e d i. ’ V K a " m s u t »'' nın diğer tarafındaki kapalı çelik kapıya kadar gitti. Ka­
çırılıp bu yere g e tirilm e d e n ö n c e başına yediği darbeden
dolayı hâlâ başı u ğ u ld u y o r d u . Kırık b u rn u n u n üstü ve
yaralı boynu k u r u m u ş kan pıhtısıyla kaplıydı, her iki yer
de yoğun bir acıyla y a n ıy o rd u . B en kulağını metal kapıyı
dayadı ve diğer tarafta artan hareketliliği duydu. Ağır ayal
sesleri gittikçe y ak laşıy o rd u , sıradan bir adamdan çok beli
bir amaç için eğitilm iş b ir in s a n ın y ürüy ü şü yd ü bu.
Ben geriye çekildi v e tıkıldığı h ü c re n in en karanlık ye
tine geriledi. Bir a n a h ta r kilidi d ö n d ü r d ü , sonra kapı açılc
C°nu Buraya g e tire n iki iri a d a m içeri daldı.

266 Adamlardan biri, “ S en i b e k liy o r,” dedi.


H e r iki a d a m da B e n ’i k o lla r ın d a n tu ttu ]
k e re k k a r a n lık k o r id o r a d o ğ ru g ö t ü r d ü le r . ' l S i ­

b a k a ra k , e t r a f ı d e r m e ç a tm a b in a la r la d o ]u d ,8 % '

■ * ? £ £ “K o n u ş m a m ız g e m l o y o , . . K ı z ü l ^ ;
o ld u ğ u n u d ü ş ü n m ü ş tü . A n c a k o n u kaçıran a^ 5lt d e p ^

< p e k te n k o n u ş m a lıy ız , D e r ın v e s a k ın c e v a n n ,
m e r d iv e n le r d e n y u k a rı g ö t ü r d ü le r v e 1 9 . y ü J ) , * 01,
n ; b o z d u . F a k a t B e n ’e d o ğ r u lt u lm u ş k a ra l e
n e u y g u n o la r a k in ş a e d ilm iş , g ö s t e r iş li b ir eV ç

sö f ^ a r d m d a n b ir ö fk e y ü k s e ld i. “ G ö rü n ü ş e b i k f
Cilalı ahşap, parlak loş ışık a ltın d a parl,y o rd u ^ ^ e r .
ayakkabılarının altında k ır m ız ı, m o r ve altın Sa ' f z a m a n la r d a * k b e n d c ğ i,im . ™

ı B o ğ azın ızd ak i o ld u k ç a d e r in b ir y a r a .”
rinde İran halısı seriliydi. A d a m l a r ı n o n u Ret ^
S“5 r . y a u ğ ra d ım . P isliğin b iri boğazım, parçalamayı
yerde, başının ü z e r in d e k o c a m a n b ir kristal av’ ^
du. ,2C ParW
^B en’in karanlık p a t r o n u apaçık b ir aldınşsızhkla ho­
Bir an için B e n ’ın telaşı y a tış m ış tı. Belki de he
rdandı- “K im b ö y le b ir şeyi yapar kı?”
luna girecekti. S o n g ü n l e r d e iyice pisliğ e bulaşm, ^ ^
01 B u n u n kulağa n e k a d a r ç ılg ın c a geldiğim bilse de, “Bir
bu içine d ü şm e y i b e k le d iğ i k â b u s d eğild i. K o r k t ^ ' ^
^ p i r , ” diye cevap v e r d i B e n . A n c a k aslında nehrin ke­
dehşet d o lu bir işk e n ce o d a s ı n d a d e ğ ild i. ^
n a r ı n d a başına g e le n olay, b u z d a ğ ı n ı n g ö rü n e n kısmıydı
Karşısında çift k an atlı k a p ıla r ın açıldığı etkil ' •
s a d e c e . “İşte b e n d e s i z in l e b u k o n u d a konuşm ak isti­
başka oda d ah a vardı. B e n g a r d iy a n la r ı tarafından '^ ^
y o r u m . G eçen g ec e d e s ö y l e d i ğ i m gibi Kızıl ile ilgili bir
iteklendi ve so n ra da g e n iş o t u r m a o d a s ın ın ortasına^
ş e y l e r gerçekten y o l u n d a g itm iy o r . B u şey insanlara...
tirildi. M obilya, halılar, o r ijin a l yağlı b o y a tablolar - hepsi
kötü şeyler yapıyor. O n l a r ı k a n a s u s a m ış yaratıklara dö­
b ü y ü k çaplı b ir z e n g in liğ in g ö s te r g e s iy d i. Birkaç asırhkça-
nüştürüyor.
lışmayla elde e d e m e y e c e ğ i n i z k a d a r eski b ir servet.
“Tabii ki öyle, Bay S u lliv a n . A m a c ı da tam olarak buydu
B ü tü n b u şa şa n ın i ç i n d e b i r a d a m , pahalı siyah bir
zaten.’
takım elbise ve k o y u g ü n e ş g ö z l ü k l e r i giymiş, deva­
“Ne?” D u y d u k l a r ı n a i n a n a m a y a n B e n ’in midesi d ü ­
sa ahşap b ir m a s a n ın a r k a s ı n d a k i k o l tu k t a oturuyordu.
ğümlenmişti. “ N e d e n b a h s e d i y o r s u n u z ? Kızıl’ı ben ya­
A dam ı g ö r ü r g ö r m e z B e n in a v u ç içleri terlemeye başla­
rattım. Nasıl b ir e tk i y a r a t m a s ı g e re k tiğ in i biliyorum. Bu
mıştı. O ld u k ç a iri b iriy d i, g e n i ş o m u z l a r ı kusursuz ceke­
yalnızca hafif b ir a m f e t a m i n - ”
t
tinin altında belli o l u y o r d u . K o la lı b e y a z gömleğinin bo-
"insanlar için, e v e t . ” K o y u saçlı a d a m yavaşça ayağa
> un d ü ğ m e l e n i l i k l e n m e m i ş t i a m a B e n , b u n u n gelişigüzel
talktı, sonra b ü y ü k m a s a n ı n y a n ı n a geldi. “Diğerleri için,
o lm a k ta n ç o k sa b ırs ız lık la k a y n a k l ı o l d u ğ u n u düşündü.
senin de keşfettiğin g ib i ç o k d a h a fazlası."
K orku havayı y o ğ u n b i r b u l u t g ib i k a p la m ış tı ve Ben in
Konuşurken o d a n ı n a ç ık k a p ıla r ın a baktı. Başka bir çift
b ü tü n u m u d u b u h a r o l u p u ç m u ş t u . aŞt s‘tahlı a d a m k a p ıd a b e k l i y o r d u , saçları kabarık ve ba-

269
kımsızdı, ağ>r k aflan a l t ı n d a b gözleri h m ç b Buruda b ü tü n bağlan. koparalım ve
O d a d a k i m u m l a r ı n l o 5 ı ş ı ğ ı n d a . B en a d a n t , ^ % ( , , > lir,Z ,elim. B irbirim izi tamdıgimızr unutalım «
rl„ , „ arasından köpek d , 5l e r . n , „ p a r ladlğlm ^ p a t r o n u n u n y ü z ü n ü gergin bir gülüşkapl
sand. P a tr o n u n a s ın ırlı b i r b a k ış attı. % i nii
Sar1“ N e y a z ı k ki b e n i r a h a t s ı z e d e n b ı r ş e y /n i^ e paZarhk yaPmaya S SCn bCnden a§ağ1^ '
S u lliv a n . G e ç e n gece s ı z ı n ç a ğ r ı n ı z d a n s o n r a b lr^ ’S s»U• " ü ç l ü k l e y u t k u n d u . A d a m ın v a m p ir le r e in a n a n xu
j l i i n ^w - ^ 1*v4C ^ 1
dasım B o s t o n ’d a k i 1ohora ti iv e rim 7 i 7ziyaret
laboratuvarınız, eni. Bi,S ark ^ T r d a n o ld u ğ u n a i n a n m a k i s t e d i . B e r a b e r i y i g e t i r -s i

nnızı ve kayıtlarınız, ko ntrol ettiler, Kızıl',n for »?<■ ^ n t ık s ız b ır iş y a p m ış la r d ı. T a b u g e çe n g ece K m l* m

olan n l ? a
bulamayınca nasıl hayal kırıklığına uğrad,ğ,m , bir n e le r y a p t ığ ın a ş a h it o lm u ş t u . K a b u l e tm e s, h er

nün. B u n u nasıl açıklayacaksınız?” ” "«»■ oÇp C f r zo r d a o ls a , ç o c u k d e h ş e t v e r ic i b ır d ö n ü ş ü m ge-

11e ■ ■ V e b o ğ a z ın d a k i d e r in y a ra d a g e r ç e k t i.
“G e r ç e k fo rm ü lü asla laboratuvarda sa k la m a m Q

Ç İrn e r i n b ır p a n ik d u y g u s u ıç ın ı s a r d ı.
dışarıda yanımda taşım an ın d ah a m antıklı olacağa ^
T a k ın , b u ra d a n e o lu p b it t iğ in i b ilm iy o r u m . D o ğ ru su -
şündüm.
..a , m e k g e r e k ir s e b ilm e k d e is t e m iy o r u m . T e k istedi-
“O n u bana v erm en iz g erek iy o r.” Kelimelerde çok azbi
^ T u y e rd e n te k p a rç a halinde ç ık m a k .”
vurgu mevcuttu, karşısında d u v a r gibi dikilen muazzam
^ H a r ik a . Ş u d u r u m d a ş ik â y e t e d e c e k b ir şey y o k s iz in
bedende hiçbir k ıpırdam a y o k tu . “D erh al, Bay Sullivan.»
icin Bana f o r m ü l ü verin.”
“Bende değil. Tanrı ad ın a y e m in ed erim ki doğruyu
“S ize s ö y l e d i m , fo rm ü l b en d e değil.”
söylüyorum.”
“O zam an y e m d e n y a z m a k z o ru n d a s ın ız , Bay Sulli­
“N e r e d e ? ”
van ” A dam ın k ü ç ü k b i r hareketiyle iki ad am içeri girdi.
B e n ’in n u t k u t u t u l m u ş t u . P a z a r lık için bir şeylere ihti-
“Laboratuvarım zdakı donan ım ları b u ra y a getirdim , bitmiş
yacı vardı ve e lin d e k i t e k şe y b u f o r m ü l d ü . Ayrıca, Kızılın
bir ürün için gerekli o la n d e n e k d e dâhil istediğiniz her
f o r m ü lü n ü n T ess’in l a b o r a t u v a r ı n d a o l d u ğ u n u söyleyerek
şey h a z ır d u r u m d a . A r k a d a ş la r ım size y o lu gösterecekler.”
de o n u teh lik ey e a t m a k i s t e m i y o r d u . F o r m ü l ü uzun süre
“Bekleyin.” A d a m la r o n u o d a d a n çıkarırken Ben om zu­
Drada t u tm a k n iy e t in d e o l m a m ı ş t ı , s a d e c e b u karmaşadan
nun üzerinden b i r b a k ış attı. “A n la m ıy o rs u n u z . Form ül...
:am am en sıyrılana k a d a r o n u o r a d a saklayacaktı. Ne yazık çok karmaşık. E z b e r l e m e m i ş t ı m . D o ğ r u halini bulmam
d b u yanlış a d ım ı d ü z e l t m e y e ç a l ı ş m a n ı n artık bir anlamı
günler sü rer.”
zoktu. O a n d a te k d e r d i k e n d i c a n ı n ı k u r t a r m a k olsa da
“Sadece iki saatiniz v ar Bay Sullivan.
Iess’i teh lik e y e a tm a s ı s ö z k o n u s u d e ğ ild i. Güçlü eller sarsıcı b ir şek ild e B en i kavradı ve onu gece
“O n u size g e t i r e b i l i r i m , ” d e d i B e n , “ a m a gitmeme in tadar karanlık o la n m e r d i v e n l e r e d o ğ r u çekti.
'e rm e n iz g ere k iy o r. B u k o n u d a b i r e r b e y e fe n d i gibi an

271

270
Chase son tabancasını da k e m e rin e taktıkt
jikle hayıf-
kez daha şarjörlerini kontrol etti. Tabancalarda" “l(eSİ0 Elise’» h e m e n s u s tu r m a k niyetinde değildi
ama
mal kurşunlarla doluydu; diğer, ise Issızlan öldü ^ ^ ’in d ü z vakti b a r ın a ğ ın sağladığı korunaklı ot
ortam-
savaşçılar tarafından verilmiş olan titanyum t.* " " Işehrin en b e r b a t t a s ı m l a m a g,t„lc fikli o n u "
yarık uçlu kurşunlarla doluydu. Gerçekten de 0' ' H *»' d o n du rm uştu - H ı s e ^ " '5 d ° ğ m u 5kcn o „un ve
kullanmamayı um uyordu ama yeğenine uIa§ma?n.Urı Hiç kanı' 11 ^ j-ğ er ü y e le rin in k o ru m a sın d a n uzakta olacaktı
düzine vampirle karşılaşmak zorunda kalırsa da bir S°ylUlarcbebiyle Issızların yaratacağı b ir tehlike olmasa da
etm eyecekti. tereddijt Güne§ s R e l e r e ra stla m a riski vardı.
Koyu renkli p a lto s u n u k a p ın ın yanındaki askıd hef, — -n ü m am a b u söz k o n u s u değil ”
ve barınaktaki d a ire s in d e n a y r ı l m a k ü z e re hole ^ ald| “UT n birden şaşkınlıkla açılmıştı. Sonra hem en ki-
de oradaydı, aceleyle ç ık a rk e n n e r e d e y s e onunla '^ ^ bakışlarım ö n ü n e eğd i takat C hase, o n u n bu yapay
cakJardı. ^ barC3lı^nda sakladığı b i r şe y lerin o ld u ğ u n u fark etmişti.
“S terling... m erhaba. B e n d e n k a ç ıy o r musun? se ^ vasıtasıyla d a olsa C h a s e genç kadının en yakım
konuşm ayı u m u y o r d u m . ” L a v a n ta re n g i gözleri hızh'k B a n d a n , o n u n g ü n d ü z vak ti sokağa çıkmasını yasakla-
bakışla o n u te p e d e n tırn a ğ a s ü z d ü . B e lin e ve göğsüne * 0İ hakkı vardı ve b u 1000 yıl ö n c e uygulanmaya başlan-
n lm ış tabanca ve silah y ığ ın ın ı g ö r ü n c e kaşlannı çatm,^ ma^bir gelenekti. C h a s e b u k u ra lı asla uygulamamıştı ve
Sterling, E lise’in kap ıldığ ı d e h ş e t t e n dolayı vücudunda! ^ „ nf,m için şu a n d a b e r b a t hissetse de o n u n hayatım
böyle yapus * 3
yayılan güzel k o k u k a r ış ım ın ı a la b iliy o rd u . “Üzerindeçok riske at15.n 1 bir k ö ş e d e d u r u p izley em ezd i.
fazla silah var. D u r u m b u k a d a r m ı te h lik e li? ” “Kardeşimin y a p m a k is te d iğ in şeyi onaylayacağım mı
“B u n u n için e n d i ş e l e n m e . Y aln ızca C a m d e n ’in eveça. sanıyorsun?” C h a s e b u s o r u y u . Q u e n t i n ’in böyle bir fikri
bucak gelm esi için d u a e t m e y e d e v a m et. Gerisini ben hal­ kendi oğlunu k u r t a r m a k u ğ r u n a d a h i bile olsa asla kabul
ledeceğim .” etmeyeceğinin b ilin c iy le s o r m u ş t u . “C a m d e n ’e, güvende

Elise k ırm ız ı k u ş a ğ ın ın k u y r u ğ u n u toplayarak boş göz­ olduğunu b ild iğ im b u y e r d e k a la ra k y ard ım cı olabilirsin.”

lerle p a rm a k la rın ın a ltın d a k i ip e ğ i d ü z e l t t i . “Ben deseninle Elise başını k a ld ır d ı. C h a s e o n u n so lg u n gözlerindeki

b u n u k o n u ş m a k i s t i y o r d u m , S te r li n g . Başka birkaç kadın bu kararlılığı d a h a ö n c e h i ç g ö r m e m i ş t i . “Kayıp olan tek

ve ben kayıp o ğ u l la r ım ı z iç in n e y a p a b ile c e ğ im iz i konuşu­ çocuk C a m d e n d eğ il. H e p s i n i k u r ta r a b ilir m isin Sterling.

yorduk. B irlik te n k u v v e t d o ğ a r v e b u y ü z d e n düşündükkı Birlik hepsini k u r t a r a b i l i r m i ? ” Elise hafifçe iç geçildi.

eğer b ir araya g e l i r s e k .. . L i m a n b ö l g e s i n d e ve eski metro “Jonas R e d m o n d ’u k i m s e k u r t a r a m a d ı . O öldü, biliyor

tü n e lle rin d e g ü n d ü z a r a m a s ı y a p a c a ğ ız . Çocuklarımızı'' muydun? A n n e s i o n u n ö l m ü ş o l d u ğ u n u hissediyor. Ç o

g ü n e ş te n s a k la n m a k iç in s a k l a n a b i l e c e ğ i yerleri ara y a b ili­


cuklarımız h e r g ec e k a y b o l u y o r v e ö lü y o r, yine de bizim

riz- ” hiçbir şey y a p m a d a n b u r a d a b e k l e m e m i z m i gerekiyor

272
Chase gerilmişti. “G itm e liy im . B u k o „ uda,. satıcısıyla ilgili söylediklerim! yanl
biliyorsun. Ü z g ü n ü m . ceVaı
^ k a r a r g U » » » M m , y o b a s e n

Elise’in y an ın d an geçip dışarıya yöneldi m ' s # 0 z in v e r d e d iğ im i m ı s a n d ın ? ”


ukip edeceğini biliy ord u, a rk a sın d a n g d e n « c «ı %
^ eSİoe Hıçbir yanll§ a n la m a y o k ”
yumuşak ad ım ınd a beyaz e te ğ in in çıkardığ, s !nın Ç " kaç,rdığım bir şey m ı var, Harvard?” Dante
yabiüyordu. A ncak C h a s e y ü r ü m e y e devam et! ' dl1' birini kınından çıkardı, çelik karanlıkta fıSÜ
den anahtarlarını çıkarıp d ışa rıd a bek ley en g ü ^ ' - ^ nl,yordu. D a n te konuşm aya devam ettiğinde
Lexus’u n u n kapısını u z a k ta n k u m a n d a s ıy la açt, U§ % darC3Sr pek dişlerinin uçların, gördü. “Şimdi hızlı konuş
lışınaya başladı am a C h a s e ’in h e r h a n g i b ir yerc '** Ch3Se u dişinin ö n ü n d e ağzındaki baklayı çekip çıkarma-
ceği de o anda belli o ld u . emeye- ^ n hiçbir n ed en im y o k .”
Yolu kapatmış olan R a n g e R o v e r ’ın m o to ru kar ^ .' e ç ı ğ h k çığbğa, “O n u rahat bırak!” diye haykırdı.
içinde boşta çalışıyordu. P e n c e r e l e r i yasal olarak ^ e kafasım çev irin ce, o anda Elise in tuğla merdi-
rilenden daha k o y u r e n k te y d i a n c a k C h a s e ’ın içinde”^ ^ rden barınağa d o ğ r u in d iğ im g ö rd ü . Ç o k uzaklaşma-
olduğunu g ö rm e si g e r e k m i y o r d u . Ç e liğ in Ve Camia Ve° f l e g a n bir h ay a let gibi ilerledi, v am p ir hızı Elise’in
arasından sızan D a n t e ’n i n h ı r s ı n ı hissedebiliyordu ^ ml§t1' bacaldarıyla k a rşıla ştırılm a y a c a k kadar güçlüydü.
Savaşçı yalnız değildi. O v e b u z gibi so ğ u k arkadaş, ye insan nmı yakaladı ve o k a ç m a k için çırpınırken sıkıca
Savaşçı u n u ;
gan araçtan in e re k ç i m l e r i n e t r a f ı n d a n dolaştılar. İfadelen belinden kavradı.
tam am en d u r g u n d u fak at t a v ı r l a r ı n d a n m e y d a n okumalar, ChaSe içinde b ir ö fk e p a tla m a s ı yaşıyordu. Köpek dişlen
rahatlıkla an la şıla b iliy o rd u . d u d a k l a r ı n ı n dışına ta ş m ış tı, g ö r ü ş ü daralan göz b e b e k l e r i

Chase, E lise’in s o l u ğ u n u d u y d u . ,1e birlikte k e sk in le şm işti. H e r iki savaşçıya da s ı r f Elıse’e


“Sterling- ” d o k u n d u k l a r ı için s a l d ır m a y a h a z ır h a ld e kükredi.

C hase iki savaşçıya g ö z l e r i n i d i k e r e k , “Eve dön, Elise. “Bırak o n u ,” d iy e h a y k ı r d ı , “k a h r e ts in , o n u n bununla


Korkma, h e r şey y o l u n d a , ” d e d i alabsı yok.”
“N e le r o lu y o r S te rlin g ? N e d e n b u r a d a l a r ? ” Dante’yi itti a m a v a m p i r k ı p ı r d a m a d ı bile.
“K ahretsin, sana n e d i y o r s a m o n u yap. Eve dön. Her “En azından a rtık b ü t ü n ılg ın ı toplayabildik, Harvard.
şey y o lu n a g ire c e k .” Chase’in ayakları D a n t e ’n i n v u r u ş u y l a yerden kesildi

“Ahlı, b u n d a n p e k e m i n d e ğ i l i m H a r v a r d . ” Dante ona ve bedeni geriye d o ğ r u tır la d ı. C h a s e k ö t ü şekilde darbe

doğru y ü r ü d ü . B a c a ğ ın d a k i b ı ç a k l a r h e r adım ında ay ışı­ almış ve b in an ın tu ğ la c e p h e s i n e ç a r p a r a k durabilmişti.

ğında p a rlıy o rd u . “Ş u a n a r a m ı z d a k i h e r şeyin, olabilecek Dante’nin d ev asa k ö p e k d i ş l e r i C h a s e ’in y ü z ü n ü n tam

en lanet d u r u m d a o l d u ğ u n u s ö y l e y e b i l i r i m . Hepsi senin üzerinde p a rlıy o rd u . “ B e n S u ll i v a n n e re d e ? Sen ne işler

y ü z ü n d e n . D ü n g e c e k a y ıp fa la n m ı o l d u n ? Belki de şu karıştırıyorsun?”
275
C h ase E lise’e baktı, o n l a r ı n d ü n y a s ın d a k i b i, g ö z le r in i, d o k u n d u ğ u yerler, ,a
rafa ş a h it o l m a s ı n d a n n e f r e t e d i y o r d u . O y Sa s " Vahşi ^ feg3 yavaş u z a k la şa n d ış ıd e n bır an olsu n a y ı r ^ I
11
yaş
iy iliğ in i is te m iş ti. C h a s e , T c g a ıı ı n b e d e n i n e H t ° e °liı k ya
b a s tırd ığ ı E l i s e ’ın g ö z l e r i n d e k i k o r k u y u Ve y a n ^ iyic* ^ re iş b irliğ i y a p m a z s a b u n u ö d e t e c e ğ i n e sö z v e re n
a k a n y a ş la n g ö r e b i l i y o r d u .
Bir k ü f ü r s a v u r a r a k , “ O i n s a n ı n g i t m e s i n e ' •
kaP D»
- —3 * * rz z z r t, “ / a UII] r l a r
«“T to r a r g S h a geri d ö n e c e k s i n B elki L ucan’, senin ha'-
z o r u n d a y d ı m , ” d iy e h a y k ı r d ı . “ B a ş k a ş a n s ı m y' C V> e k var Çalmana izin v e r m e s i iç in ik n a ed e b iliriz.”
C e h e n n e m d e n ç ı k m a b ı ç a ğ ı n ı C h a s e ’in y an .tU-* yatta
na dayayan D a n te , “Y anlış c e v a p , ” d i y e h ı r l a d ı ^ 11" 1 alt>'
“Kızıl satıcısı k a r a r g â h a a l ı n s a y d ı i ş i m e y aram
O n a sokakta, y e ğ e n i m i b u l m a m d a b a n a yardı m ^ ^ 1'
için ih tiy a c ım v a rd ı. G i t m e s i n e i z i n v e r d i m •• ı Ctniesi
k a r d e ş im in o ğ l u n u b u l m a m d a y a r d ı m c ı olacaktı ” ° ^
D a n te k a şla rın ı ç a ttı f a k a t b ı ç a ğ ı b i r a z o l s u n e
“Peki, k a y b o la n d i ğ e r l e r i n e o l a c a k ? B e n S u llıv a n ’^ 101'^'
ilacıyla b esled iğ i o k a d a r k i ş i ? ” ln ^ndi
“U m u r s a d ı ğ ı m t e k ş e y C a m d e n ’i g e r i getirm ek 0 I
g ü n d e n b e ri b e n i m g e r ç e k g ö r e v i m d i . ”
“A di h erif, b iz e y a la n s ö y l e d i n , ” d i y e b a ğ ırd ı Dante
C h a se , D a n t e ’n i n s u ç l a y a n b a k ı ş l a r ı n a karşılık verdi
“Birlik, b a r ın a ğ ın k a y ıp g e n ç l e r i n d e n b ir in i bulmamda
bana y a r d ım e t m e y e t e n e z z ü l e d e r m i y d i acaba?”
D a n te alçak v e s in ir li b i r s e s le l a n e t o k u d u . “Bunun ce­
vabını asla b i l e m e y e c e k s i n , d e ğ i l m i ? ”
C h a s e k a b u l e d i l e m e z b i ç i m d e v a h ş i m etotlarına rağ­
m e n , Savaşçıların a s lın d a o n u r s u z y a r a t ı k l a r o lm ad ık ların ı
artık a n la y a b iliy o rd u . G e r e k d u y u l d u ğ u n d a acımasız ka-
cr o la b ilirle rd i a m a C h a s e o n l a r ı n ö z ü n d e k en d isin d e n
çok d ah a iyi o l d u ğ u n u d ü ş ü n ü y o r d u .
D ante birden o n u b ırak tı, so n r a d ö n e r e k beklemekte
Raııge R o v er a yaklaştı. E lis e 'in d e g itm esin e izinve-
276
277
, riıı b i r s o Iu k a ıa ıa * g o c u ğ u n y a n m a g itti,

0en n ü n d e d iz ç ö k tü . K a r m a k a r ış * saclar C San~

«İS g»» kapaklan a ra la n d ‘ Ve ifadesiz f e l e i

t»- 8 n-uhKraclenh
bakmı ş t ı bt ir kze arem. a n la r yak,5,kl' oi“
A h re tsin .
f l g , ta n ıy o rd u . D ü z e n i , b ,r m ü | K r,slne ai, Q,

B Ö L Ü M 2 7
k u l ü p l e r i n d e n h e m de d ü n gece
f l aftan h a trla m .Ş t,. A d , C a m e r o n ya da
S e n diye karar v e rd ,. E ğ e r y a rd .m ermezse o„„

Ben Sullivan, yeni Kızıl k a r ı ş ı m ın ı n örneğini d ü r e c e ğ i n i söyleyen u z u n d.şl, p s ,kopar,„ arad.g, çocuk
r a n o tehdidin etkıs,, ş u a n d a karş, karş.ya olduğu tehdit
dığında b o y n u n d a n aşağı s o ğ u k t e r l e r akıyordu'
•i n d e n etkisini b ira z k a y b e tm iş ti.
ezbere bilm ediği k o n u s u n d a y a la n sö y lem em i t'
< lay,„ B ay S u l l i v a n .”
sine verilen akıl dışı sayılacak k a d a r kısa s ü r e § ' - '
gen, kaptan bir m ik ta r h a m Kızıl aldı ve çocuğun ağzı­
u y u ştu ru c u y u te k ra r h a z ı r l a m a k k o n u s u n d a e l i n d ^ 11^ ’
na götürdü. U y u ş tu r u c u C a m d e n ’in dudaklarına dokun­
yapmıştı. Yarım saati k a l m ış k e n k ı r m ı z ı m s ı m a d d e d ^ "
duğu anda genç ç o c u ğ u n dili aç b ir yılan gibi dışarı kıvrıl­
doz hazırladı ve d e n e ğ i o la n a d a m a d o ğ r u götürdü r
dı Kaşığı ağzına alarak te r te m iz olana kadar yaladı ve sanki
adamın ü z e rin d e pis b ir k o t ile H a r v a r d arm alı bir " ^
biran canlanma belirtisi g ö sterdi. Karşısında sabırsızlıkla
vardı, sandalyeye zin cirlerle b a ğ la n m ıştı. Başı göğsüne d '
ikinci dozun gelm esini u m u t e d e n bir bağımlı vardı. Ben
gecek kadar ö n e d ü ş m ü ş tü .
iç in e çöreklenen v ic d an azab ın ı fark etti.
Ben ona yaklaştığında, e ğ re ti b o d r u m laboratuarının
Herkes KızıFın e tk isin i g ö r m e y i bekliyordu.
kapısı açıldı ve e s m e r işv eren i içeri girdi. Adanı, çahştığ,
Hiçbir şey olm adı.
süre boyunca B e n ’i g ö z le m a ltın d a tu ta n iki silahlı adamı­
Camden’e bir d o z d a h a v erd i. A rkasından bir doz daha.
nın arasında y ü rü y o rd u .
Yine bir şey olmadı. L a n e t o ls u n ! K arışım doğru olmamış-
Ben karışımı d o ğ ru h a z ırla d ığ ım u m u y o r d u ama ortaya
çıkan son uç için y ine d e b a h a n e l e r ü re tm e s i lazımdı. “İla­
Çocuğun başı in le y e re k ö n e d ü ş tü ğ ü n d e Ben, “Bin
cın nem ini alacak filtre c i h a z ı m y o k tu . Ve bu çocuk pekiyi
daha zamana ih tiy acım v ar,” d iy e m ırıldan dı. “Neredey;
d u ru m d a g ö z ü k m ü y o r. Ya y u t a m a z s a ? ”
tutturmuşum am a s a n ır ı m te k r a r d e n e m e m gerek.”
Cevap olarak sadece u p u z u n ö lü m c ü l bir sessizlik
Ayağa kalktı, ark asın a d ö n ü p öfkeli patronla b u ru n bı
oldu.
runa §e^ iğ in d e şo k o l m u ş t u . B e n a d a m ın hareket ettiC
278
ni hissetmemişti bile fakat işte tam kar§ıSm{ja .itolojik öykülerdek, canavarlar, and,ran bu
Daha doğrusu karşısında kule gibi yükseliy0rj
A ^ Ç d a r korkunç olursa olsun, hiçbiri her 5 cyde„
m m siyah gözlüklerinin yüzeyinde kendi titrek J » "c UugU belli olan adam ın yüzündeki ka„ d<>„ .
sın. gördü. Son d erece çaresiz ve korkm uş g ö r..VanV > ,Uf deyt ^aı » h , p» değildi. A d a m ağ,r
ö ad,m larla rSen
«iaria B en ee
Yırtıcı bir hayvanın k arşısın d a k öşeye sıkışm d i y o r d u . A yağınd aki parlak siyah ayakkabılar taş

gibi titriyordu. Ir tav^


7 hiç Ç " ° rd U ‘ B e n d ° ^ y a Çalıştığm-
“Bu işin bir yere varacağı y o k B ay Sullivan V ^ İI! imi kaldm d 1 ve can sız b ir kuklayı iplerle kontrol
sabrını taşm ak üzere. a,ada111 C gibi o n u o l d u ğ u y e re d ü ş ü r d ü .
Ben elini kaldırarak, “iki saat d e m i ş t i n iz ,” ded' « diyorrnorlukla y u t k u n d u . L ü tte n , ne d ü şü n ü y o rsu n bil—
birkaç dakikam v a - ” Ve hâlâ BCn Z° rama lü tfe n y a p m a . .. lü tf e n yapm a. Kızıl form ü-
Dudaklar zalimce kıvrıldı ve keskin beyaz dişler- aiy° rUlT1 h e m e n g e tir e b ilirim . Y e m in e d e rim ne istersen
n n ı ortaya serdi. “Pazarlık y o k Bay Sullivan. S ü r e d ^ iinü sa n J n

Ben, “Tanrım, hayır!” d iy e re k geriledi ve hem ^ apanmt Bay S u l l i v a n . T a m o la r a k öyle yapacaksınız.”


sındakı tekerlekli ofis san d alyesine sertçe çarptı. De T m öyle hızlı h a r e k e t e tti kı B e n o n u n dişlerinin bo-
kaybedip düşen Ben, aynı a n d a o m u z la r ın ı kavrayan8^"1'
,na geÇüğ1 0 1 h is s e d e n e k a d a r h ıç b ır §ey anlam anııştı.
misali güçlü parm akları hissetti. P e n ç e le r B en’i hiça&p f ma maya başladı. B u r u n d e lik le ri, boğazındaki yaradan
yokm uş gibi kaldırıverm işlerdi. H a v a d a sertçe savrulduf Cn'kendi k an ın ın k o k u s u y l a d o l m u ş t u . Boğazına yapış-
tan sonra karşı duvara çarptı. Y erd en kalkmaya ç a l ış ırken dudakların a r a s ın d a n ç ık a n e m m e seslerini duyabili­
kafasının arkasından t ü m v ü c u d u n a d e h ş e t bir acı yay,], yordu Dudaklar k a n ın ı s o n d a m l a s ı n a k ad ar içine çekm e-
yordu. T am am en s e rs e m le m işti. E lin i kafasının arkasına :e çalışıyor gibiydi. B e n h a v a d a asılı k alm ış gibi hissetti,
d o k u n d u rd u ve p a rm a k la rın ın k e n d i sıcacık kırmızı kanı­ bilincinin ve ö z g ü r i r a d e s i n i n i ç i n d e n s ö k ü lü p alındığım
na bulandığını g ö rd ü . ıissediyordu. Ö l ü y o r d u , k a p k a r a b ı r k u y u y a kayarcasına
Hâlâ tam odaklayam adığı g ö z le rin i odadakılere çevir­ lüştüğünü h is s e d iy o r d u .
diğinde buz gibi o l d u ğ u n u h issetti. İki silahlı koruma ona
bakıyordu fakat a d a m la rın g ö z b e b e k le r i jile t gibi incecik Yeşil ışık y a n d ığ ın d a T ess k ü ç ü k k ö p e ğ in tasm asını h a ­
olm uştu. O gö zler B e n ’e a m b e r r e n k li alevler saçarak ba­ fifçe çekerek, “H a d i b a k a l ı m H a r v a r d , ” d e d i. "Ya da gerçek
kıyordu. Biri ağzını hafifçe a ra la y a ra k hırladığında koca­ idin her neyse a r tık .”
m an dişler ortaya çıktı. Kliniği saat altıda k a p a d ı k t a n s o n r a , B e n ’in g ü n e y yaka-
• •
Birkaç m e t r e u z a k ta k i C a m d e n b ile uyarılm ış durum- sındaki evine d o ğ ru b ir y ü r ü y ü ş y a p m a y a karar vermişti.
daydı. Ç o c u k , y ü z ü n ü ö r t e n s a ç l a r ı n a r a s ın d a n onlara ba­ Polise gidip kayıp o l d u ğ u n u h a b e r v e r m e d e n önce, o nu
k ıy o rd u ve o n u n d u d a k l a r ı d a p a r l a k d iş le r le aralanmıştı- bulmak için son b ir sev d a h a d e n e m e k istemişti. Eğer ger-

281
çekten tekrar u y u ş tu r u c u satm ay a başladjy
«msıkı k a v r a y - - , a iuınm ın kenannda-
(anmayı hak e d iy o rd u fakat Tess hâlâ kalbini„ ^ S ^ s,n ral.hklardan çekti.
bir yerde, ona g erçek ten d e ğ e r v e rd iğ ini hiss hareket, te k ra r g ö rd ü ; Ben m daires,„deki
(er o noktaya v a rm a d a n o n u y a r d ım alması • y°rdu. j n c t\ birisi kesinlikle h a re k e t etmişti. Ü çüncü kat
bileceğine in a n ıy o rd u . IÇln ikna C(|5'
l ^ Z , n p e n c e re le rin d e n b iri açıldı. Biri dışarı çlkıyor_
B en ’in m ahallesi p e k h o ş b ir m u h i t t e d e v ı • b , ’k bu devasa a d a m kesinlikle B en değildi,
1e dc karanlıkta... a m a Tess k o ı k m u y o r d u J\/j- du- üst^ h , lanet o l s u n ! ” diye in le d i ve daha hızlı kaça-
çoğu genelde b u b ö lg e d e yaşayan çalışkan ve Tessa ^ egllerek k ü ç ü k k ö p e ğ i kucağına aldı.
Hatta bu iki-üç katlı b in a la r ın o l d u ğ u sokakta ' biimelc lÇ'” da k oşm ay a b a ş la d ık ta n sonra, sadece bir an
gereken biri varsa o da ş u a n d a ö n ü n d e d u r d u ' ^ ^ «sı ^ ' n ı çevirerek geriye baktı. A d a m eğreti balkonda
3 -B ’de yaşayan u y u ş t u r u c u satıcısıydı. partlîtian iÇin bf ıdannın a rk a sın d a d u r m u ş karanlığa bakıyordu.
Birinci kattaki d a ir e d e i z l e n e n televizyondan k danun g ö z le rin d e n y a y ıla n vahşi ateşin adeta karan-
mavimsi bir ışık y a y ılıy o rd u . Tess b aşın ı kaldırarakfi'^ Tf Ç ığ ın ı hissetti. G ö z l e n in a n ılm a z parlaktı... ışıksa-
dairesine baktı ve o n u n i ç e r d e o l d u ğ u n u göstere h en" bff
ç ,y o rd u .
gi bir işaret aradı. B a l k o n u n p a n j u r l a r ı ve yatak od «Aman Tanrım!
beyaz ja lu z ile ri k a p a tılm ış tı. D a i r e ta m a m e n karanlT pess kaldırımda k o ş m a y a b aşlad ı. T ek rar B e n ’ın daıresi-
Tess
İçeride h iç b ir ışık ya d a h a r e k e t y o k t u . 1 1 b a k t ı ğ m d a . b a lk o n d a k i a d a m ı n k o rk u lu k la ra tırmandı-
ne
Yoksa... var m ıy d ı? - u g ö r d ü A rkasında iki a d a m d a h a vardı. Ö n d e k i adam,

Tess e m in o la m a s a d a s a n k i p e n c e r e d e k i jaluzilerin bi] b ac ak ların ı k o r k u lu k la r d a n s a r k ıta r a k ta m b ir kedi çevikli­


an hafifçe h a r e k e t e ttiğ in i g ö r m ü ş t ü . Sanki içeriden bir ğiyle aşağı atladı. T ess’e d o ğ r u k o ş m a y a başladı ve cidden
onları hafifçe a ra la m ış ya d a g e ç e r k e n yanlışlıkla omzu fa- çok hızlı hareket e d i y o r d u . A d a m ı n h ız ı adeta Tess’in ya­
lan d e ğ m iş g ib i... v aşlığ ım v u rg u lu y o rd u . G e n ç k a d ı n a d a m a nazaran batak-
Acaba B e n m iy d i? E ğ e r e v d e y s e b e lli ki kendisi de da­ hkçamurunda h a r e k e t e d i y o r g ib iy d i.
hil k im s e n in b u n u b i l m e s i n i i s t e m i y o r d u . N e telefonun; Tess Harvard ı iyice g ö ğ s ü n e b a s tır d ı ve arabaların ara­
ne d e e -p o s ta la rın a c e v a p v e r m i ş t i . N e d e n şim di dairesine sından koşarak karşı k a l d ı r ı m a g e ç ti. B ir k ez daha arkası­
g e ld iğ in d e o n u n l a g ö r ü ş m e k i s t e y e c e ğ i n i düşünmüştü ki: na baktığında, p e ş i n d e k i a d a m ı n o r t a d a o lm a d ığ ın ı gördü.
Peki evdek i o d e ğ ils e ? B iri iç e r i g ird iy s e ? Uyuşturucu Çok kısa bir an içi u m u t l a d o l d u .
işi yaptığı a d a m l a r d a n b ir i i ç e r i d e o n u n dö nm esini bekli­ Ancak başını t e k r a r ö n ü n e ç e v i r d i ğ i n d e , inanılm az bir
yorsa? Ş u a n d a y u k a r ı d a b i r i e v i n a l t ı n ı ü s t ü n e getiriyor ve biçimde adam ın b e ş a d ı m ö n ü n d e d ik ild iğ in i gördü. Bu-
Tess in p a l t o s u n u n c e b i n d e k i h a f ı z a k a r t ı n ı arıyorsa? raya nasıl b u k a d a r h ı z l ı g e l m i ş t i ? T ess o n u n kaldırım da
Tess e n d iş e y le ü r p e r d i v e b i n a d a n u za k laştı. Harvard m koştuğunu g ö r m e m i ş , a d ı m l a r ı n ı d u y m a m ı ş t ı bile.

282 283
A dam başını ona d o ğ r u kaldırdı ve t ı p ^ b - • k e s e n a c ın ın s a p la n d ığ ı n o k ta y r o v a la t fa k a t
havayı kokladı. A danı - ya da d a h a d o ğ r Usu ,r hayva w
,,p » 'fCîl « l d c n z iy a d e T 7 d u y “ h>™ , panikle
karşısındaki şey neydi b ilm iy o r d u am a i n s a ı T ^
P riP Wr b “ r k u l m ^ d1' ^ cam açma
sindi - sessizce k ık ırd a m a y a başladı. ° Illadığ, £
karar,llm ,§ C3m' « *>ğuk gece
Tess geriledi. T ü m kasları d o n m u ş gibiydi •
üi$ irine çekb-
yo rdu . T ü m bunlar o lm u y o rd u . G e r ç e k olarr,' ^ lÇ' H e r şey y o lu n d a mı? diye sordu. “Karargâhtan
sapan bir şakaydı hepsi. M ü m k ü n değildi. ^ SaÇtn, b a n l a r ı n aynısı m ı? ”
Geri geri giderken başını sallayarak, “H a y ,r ı» . «Hayu,” diyerek belli belirsiz başını salladı, hâlâ
İriyarı adam harekete g eçerek o n a doğru gelm ^ DaIlte, dışan bakıyordu. Şehir merkezinin ışıklan ve
dı. Tess’in kalp atışları p an ik d u y g u su y la h ı z l a n m a k ıfi de kalmış, g ö rü ş alanına G ü n ey Boston’ın eski
hücresi korkuyla d o lm u ş tu . T o p u k ların ın üzerind “ traf^ gerlC
rirmişû- “H a y ı r ’ b u ' ‘' b u ba§ka b ir §ey‘”
rek koşmaya başladı. e nlu h İtkn ^ s a p l a n a n b u z d a n m ız ra k giderek soğuyor ve

Fakat k o rk u n ç g ö r ü n ü ş lü başka b ir adam arabal Göğsüm batıyord u . D a n t e ’n in avuç içleri terlemeye


sındaıı çıkarak ö n ü n e dikildi. 3rinara- daha derl . ^ sııdl Ve t ü m dam arlarının aniden ad-
, .domıstı, mıoe^*
“Selam g ü z e lim .” A d a m ın çatlam ış sesinde , W'fJ e 'd o ld u ğ u n u hisset,,.
. ıcsunı bir
ton vardı. " C , d okun neler o lu y o r böyle?
Tess sokak lam b asın ın s o lu k ışığı altında adamın açık D a n te v ü c u d u n a yayılan şeyin k o rk u o ld u ğ u n u fark
ağzına bakakaldı. D u d a k la rı h a f if b ir hırlamayla gerjyt D aha doğrusu, d u d a k u ç u k la ta n b ir dehşetti. Fakat bu
d oğ ru gerilm iş ve bir çift k o c a m a n dişi onaya çıkmıştı
w T birinin dehşetiydi.
T1 1 • 1____ X__ A _1. 1 i ,.
Tess köpeği k u c a ğ ın d a n b ıra k a ra k korkunç bir çı Tanrını.
Ç'glık
attı. “Arabayı durdur!
H i s s e t t i ğ i şey Tess’in k o r k u s u y d u . B u korku araların­

Tegan’a, “B u ra d a n sola d ö n , ” d edi Dante, Range daki b ıı bağıyla k e n d is in e k a d a r u z a n ıy o rd u . Genç kadın


R o v e r’ın yolcu k o ltu ğ u n d a y d ı. C h a s e arkada kendi idamı­ dışarıda bir yerde te h lik e iç in d e y d i. Ö l ü m c ü l bir tehlike.
nı bek ler gibi o t u r u y o r d u . D a n t e b u gerilimi biraz dahî “Tegan lanet arabayı d u r d u r d e d i m ! ’
u z a tm a k istiyordu. “K a rarg â h a d ö n m e d e n önce güneye bir Savaşçı d ireksiyonu se rtç e sağa kırarak trene asıldı ve
göz atalım .” cipi durdurdu. B en S u lliv a n ’m e v in d e n çok uzakta değil­
Tegan sert b ir şekilde b a şın ı salladı ve ışıklardan döndii. lerdi, apartmanı e n fazla b e ş altı s o k a k aşağıdaydı - ama tek
“S ullivan’ın evd e o l d u ğ u n u m u d ü ş ü n ü y o r s u n ? ’ yönlü sokakları ve tra fik ışık la rın ı h e s a b a katarlarsa mesate

“B ilm iy o r u m a m a b a k m a y a d e ğ e r .” iki btına çıkıyordu


D a n te g ö ğ s ü n e s a p la n a n acıyla i r k i l d i . C iğ e rle rin i sıkış Dante arabanın k a m ç ın ı h ız la açarak kaldırıma atladı.

284
T e s s ’i n k o k u s u n u a lır ın ı u m u d u y l a c i ğ e r ]c •
„tWc i s * * » am a D i ' “ C ™ azmdan * « * * * » .
n e f e s ç e k t i.
Evet. K o k u su n u alm ıştı. f ,y o r^ . m c»sı o l s u n , y a k l a ş m ı ş o l m a k z o r u n d a y d ı
Soğuk gece r ü z g â r ın ın t a ş ıd ığ ı d iğ e r b in ,
f >nr' f L c t a « ’rd1' ° nU dUymaS' İÇm d u i cdiV°r^ .
„ u n arasın d a n , T ess’in ta tlı ta r ç ı n k o k u s u n u ^ 4 ess> yal]111§ o l m am ak için d u a ediyordu.

Tess’in k a n ın ın k o k u s u ç o k h a fifti a m a g i d e r e î ^ ’S i J r evin ö n b a h ç e s in e saçılmış oyuncakların ve


y o ğ u n la ş ıy o r d u . art'VorVt ÜÇkat üzerin d en atlayarak köşeyi d ö n d ü . Tess’in ko-

D a n te d a m a r la r ın d a a k a n k a n ı n d o n d u ğ u n u u- ^ CtkA ha kuvvetli alm a y a başlayan D a n te ’nın şakakları


^ Ü,Z o n k la m a y a b a şla m ıştı.
B uralarda. D a n t e ’n i n d u r d u ğ u n o k ta y a yakm j ^ " 1'
Tess kan k a y b e d iy o r d u . lr yer<]e k o r^ ,f
“TeSSı vla bır lazer gibi çevreyi taradı. Bır avın başına
Tegan tek k o lu y la d i r e k s i y o n u tu ta rk e n kolt -
Bal° §h o m u r d a n a n Issızları g ö r d ü ğ ü n d e , tü m vücudu-
dışarı uzandı ve g ö z le rin i k ıs a ra k y o ld a şın a baktı USUndan
çökırruŞ 0 .nanllln a z b i r p a n ik le aklı başınd an gitti.
“D a n te n e o lu y o r a d a m ı m ? S o r u n n e ? ”
nUr ntnı Hayır-
“Vaktim y o k ,” d iy e n D a n t e d ö n d ü ve arabanın V
S u lliv a n ’m y a ş a d ığ ı a p a r t m a n ın h em en k a r ş ı so-
nı çarparak kapadı. “B e n y ü r ü y e r e k gideceğim . Senin Bei; rp cC>:n v e rd e d u ra n ç a n t a s ın ı gö rdü . Çantanııın
kagında iess m y ^ :
Sullivan’ın d a ire sin e d o ğ r u g i t m e n g ere k . Buradan dü »
dekiler etrafa saçılm ıştı. D a n t e h e m e n sağa dönerek iki
Arka k o ltu k ta o t u r a n C h a s e ö n e d o ğ r u eğilerek “Y0ı içim
„ a ra sın d a k i eski d a r y o l d a n k arşı sokağa çıktı. Yolun
h a tırlıy o ru m ,” d e d i, “s e n git. H e m e n ark an d a olacağız” CVin nda bir baraka v a rd ı. B a r a k a n ı n kapıları aralıktı.
D a n te ciddi b ir ifa d e y le o n u s ü z e n y ü z le re bakarak ka °Tess iç e rid e y d i. D a n te a d ım la rın ı sarsaklaştıracak kadar
fasını salladı ve d ö n e r e k ç ılg ın b i r h ız la koşmaya başladı voğun bir korkuyla b u n u h isse d iy o r d u .
A vlulardan g e ç e r e k ç i t le r i n ü z e r i n d e n atladı ve dar ara ' Barakaya varıp çıplak elleriy le harabeyi yerle bır etme­
sokaklara daldı. S o y lu o l m a n ı n g e t i r d iğ i t ü m h ız ve çevik­ den bir saniye önce, g ö lg e le r in ara sın d a n bir İssız çıktı ve
liği son n o k ta s ın a k a d a r k u l l a n ı y o r d u . Üzerlerinden ve üzerine atıldı. D a n te d ü ş e r k e n bıçaklarınd an birini çıka­
yan ların d an g eçtiği i n s a n l a r iç in e n s e l e r i n i yalayan Kasım rarak dönüp Issızın g ırtlağ ın ı k e s m e y i başardı. Ö ld ü rü ­
rü z g â rın d a n başka b i r ş e y d e ğ i l d i. B ü t ü n dikkatini tekbir cü tita n y u m yozlaşm ış k a n d o la ş ım ın a girdiği anda, İssız
noktaya o d a k la m ıştı: Tess. Dante’nin ü zerin den k a lk a ra k k o r k u n ç b ir çığlık attı. Issız
O n u h e m e n B e n S u l l i v a n ’ı n a p a r t m a n ı n ı n sokağına ani kasılmalar arasında ç ü r ü m e y e başlayıp toza dönerken
çıkaracak b ir y a n y o l d a n d ö n e r k e n T e s s ’in dokunuşuyla Dante çömeldiği y e r d e n ayağa kalktı.
hayata d ö n d ü r d ü ğ ü k ü ç ü k k ö p e ğ i g ö r d ü . Tasması arkasın­ Döndüğünde sokağa h ız la g irip a n id e n d u ran Range
dan s ü r ü k l e n e n k ü ç ü k T e r i y e r k a r a n l ı k k a l d ı r ı m d a başıboş Rover’ı gördü. Tegan v e C h a s e e lle rin d e silahlarla aşa-
yürüyordu.
287
286
ğ , a t la d ıla r . K a r a n l ı ğ ı n a r a s ın d a n b ir I S S 12 da) nche bıçaklarından b irin i çıkararak h avaya fır_
T e g a n ’ın b u z g i b i b a k ı ş l a r ı n ı g ö r d ü ğ ü a n d a f , ^ Çl^ ı a ıflf3 ^ , rak d ö n e n ö l d ü r ü c ü tita n y u m Iss,zm boynu-
r e r e k d i ğ e r t a r a f a d o ğ r u k a ç m a y a b a ş l a d , . S a v ^ " 1'
so
) to-
# A Issız ç>ğhk atarak y e re d ü §ü n c e D ante öfkeyle
çevikliğiyle a t ıla r a k a v ın ı t a k ib e b a ş la d ı. 3§Çl WÇ Pla ' ^sıza d ö n d ü . B u Issız hâlâ avının başında du-
„ a s3p
C hase, B en S u lliv a n ’ın d a ir e s in d e b ir §ey]er * 1» iri “t - y c m e y ^ n o k u y o r d u .
malıydı ki silahını h a z ırla m ış v e seri h a r e k e t l c r T ^ V rar*k hareketsiz v ü c u d u n u n b aşın d a eğilmiş, uzun
karşısına y ö n e lm işti. e s°ka^ TeSS 'n östererek h ır lıy o r d u . D a n t e ’ye bakarken göz-
D a n t e ’ye gelince, ç e v r e s in d e o la n bitenlerden h dişler»01 g° ^ nk]l alevler sa ç ıy o rd u . K e n d in i bir canavara
g ö r ü n m ü y o r d u . İ ç i n d e n k o r k u n ç seslerin y ü b e l d - ^ len\ ^ ° tX r sUSu z lu ğ u n p e n ç e s in e d ü ş m ü ş Issız oldukça
rakaya d o ğ ru ile rliy o rd u . V a m p ir le r in b e s le n ir^ ^ ^ dönüŞ
- nüŞtdrej \ o rdu. M u h t e m e l e n k a y b o la n barınak siville-
dığı sesler aşına o lm a d ığ ı b i r şe y d e ğ ild i ama genÇg°zU. dı yyucak b u n u n b i r ö n e m i y o k tu , en iyi Issız

rin Tess’e zarar v e r iy o r o l d u ğ u d ü ş ü n c e s iy le öfkesi rinde” b‘ny(^)zellikie d e t ü m elleri ve ağzı Tess’in kanıyla
ölü IsSlZ k a d ın ın d e ğ e r li h a y a tın ı o n d a n almak is-
yapm ıştı. B a ra k a n ın ileri g e ri h a r e k e t e d e n k a p ı s m ^ *
kapb olan’ g ^
ilerleyerek b ir eliyle aralad ı. K ap ı a r d ın a kadar a ç ,^ 0gnı Issız-
İki Issız T ess’i y e r e y a t ı r m ı ş t ı , b iri bileğini emiy0rdu ^EğerDante v a k tin d e y e t i ş e m e m ı ş olsaydı Tess’ı çoktan

diğeri d e d işle rin i g e n ç k a d ı n ı n b o ğ a z ı n a geçirmişti. GeJ öldürmüş olacaktı.


Damarlanndakı k a n f o k u r d a m a y a başlarken, h e m
kız ik isin in ara sın d a h a r e k e t s i z y a t ı y o r d u . Öyle cansızgö! Dan
hem de k e n d i s i n i n acısı o n u çılgına çevirmişti.
z ü k ü y o r d u kı D a n t e g ö z le r iy le m e k â n ı tararken kalbının
T ü m dişlerini ortaya ç ı k a r a n b i r k ü k r e m e y l e Issızın üze-
kaskatı kesildiğini h iss e tti. A n c a k g e n ç k ad ın ın h â l â h a y a tta
^ 6 doğru atıldı. O n u b ı ç a k l a r ı n d a n b iriy le toza çe v irm e­
o l d u ğ u n u h is s e d e b iliy o r d u . T e s s ’in ç o k yavaş da olsa atan
den önce, vahşi b ir i n t i k a m a l m a k v e o n u elleriyle parça­
n a b z ın ı d u y a b iliy o r d u . F a k a t b i r k a ç sa n iy e daha geçse da­
lara a y ırm a k istiy o rd u . A m a o a n e n ö n e m l i şey Tess’tı...
m a rla rın d a k i t ü m k a n ı b i t i r e b i l i r l e r d i .
D a n t e ’n i n h a y k ırışı t ü m m e k â n ı salladı. Hiddeti bir Tess’i kurtarmaktı.
Issızın çenesini k a v r a y a r a k k o l u n u d e n g e le d i ve sertçe
y a n a rd a ğ gibi p a tla m ış , k a r a b i r f ı r t ı n a gibi etrafa savru­
sıktı. Issızın k e m i k l e r i n i n v e k a s l a r ı n ı n e lin in altında ezil­
lu y o r d u . T ess’in b i l e ğ i n d e n b e s l e n e n Issız hırlayarak gen
diğini hissetti. A di h e r i f a c ıy la b a ğ ı r d ı , D a n t e b o ş eliyle
çekildi. G e r i l m i ş d u d a k l a r ı n d a n v e u z u n keskin dişlerin­
çıkardığı bıçağı h a v a d a ç e v i r d i k t e n s o n r a se rt b ir h a m le y ­
d e n T ess’in k a n ı d a m l ı y o r d u . I s s ız d ö n e r e k köşeye fırladı
le bibine sapladı. C e s e d i h e m e n k e n d i n d e n uzağa d o ğ ru
ve tıpkı b i r ö r ü m c e k g ib i b a r a k a n ı n ta v a n ın a tırmanman
fırlatarak Tess’in y a n ı n a g itti.
başladı.
Diz çökerken g en ç k a d ı n ı n z a r z o r aldığı kesik nefesini
D a n t e Issız ın ç e v ik h a r e k e t l e r i n i b i r a n takip ettikte'’
Oyunca, “T anrım !” d iy e in le d i. Ç o k k ü ç ü k ve zayıf göriı-
ııüyordu. Bileğindeki yara kötü durumd
olan boğazmdakiydi. D a n te ö p m e k için V , ' ası| .
düğü elinin bem beyaz ve so ğ u k o l d u r , ' ’
dayan bebeğim. Yanındayım. Seni buradan
Dante genç kadını kollarına alarak, 3 S3 aca ğ 3 '
onu dışarı taşıdı. nC ^aVadı v
Ve

B O L U M 2 8

Chase apartmanın b irin ci katındaki dairenin önünde


n cansız insan b e d e n in in ü z e rin d e n atladı. Yaşlı adam
fazların saldırısına u ğ ram ıştı ve içlerinden en az bir tanesi
hâlâ binadaydı- Son d erece sessiz bir biçimde, merdiven­
lerden Ben S u l l i v a n ’m d a ire sin e d o ğ ru çıkmaya başladı.
Adım larım atarken d u y u la rı çevreye odaklanmıştı. Elinde
tuttuğu Beretta’yı sağ o m z u n a d o ğ r u kaldırmıştı, güvenli­
ğima çm ış ve n am lu y u y u k a rı d o ğ r u çevirmişti. Sadece bir
saniye içinde, silahı çev irip tita n y u m kurşunları hedefin
üzerine boşaltabilirdi. Ü s t kattaki dairede dikkatsizce ge­
zinen Issız için ö lü m ç o k y a k ın d ı.
Son basamağı çık an C h a s e , açık daire kapısına biti­
şik koridorda d u r d u . K a p ın ın aralığ ın d an içerinin alt üst
edildiğini görebiliyordu. Issız b u ra y a bir şey aramak için
gelmişti ve aradıkları şey k e s in lik le B en Sullivan değildi.
Tabii adamı açılıp saçılm ış ç e k m e c e le r d e ve yere dökül­
müş kutuların içinde b u lm a y ı u m u t etmiyorlarsa. İçeride
biran bir hareket g ö r d ü . Issız e lin d e ko cam an bir bıçakla
mutlaktan çıktı ve k o ltu k l a r ın m in d e r le r in i parçalamaya
başladı.

Chase b o tu n u n u c u y la k a p ıy ı g eçeb ilecek kadar araladı


290 291
ve dikkatli bir biçim d e içeri girdi. 9 m ’]•
zın sırtına d o ğ ru lttu . V am pir telaşlı a r a y ış / S‘ialN kelim c le r d u d a k l a r ı n d a n d ö k ü lü rk e n bile

kaptırm ıştı ki iki a d ım ö tesin e kadar yakla * ' £base Uja 0 k a s te d ip k a s t e t m e d i ğ i n d e n e m in değildi
fÇekte0 ° nrdi am a e m n i y e t i m k a p a tm a d ı. K olundaki tü m
fark etm em işti. Silahın n a m lu s u Issızın *- ^ te^ ^ v ;v
almıştı. '' ,a'" T,abı*1,n di ve p a r m a ğ ı te tiğ in ü z e r i n d e h a zır d u ru y o r­
l a r gerg" / lk kap ı d a n v e c a m l a r d a n içeri sü z ü le n gece
C h ase o and a ateş edebilirdi, m u h tem ele "
a„. CİıaSe,ar k e sk in b i r k a v ra y ış la ilik le rin e k adar ürperdı.
meliydi. Aldığı t ü m e ğ itim le r ve m antığı t e t / ^ ate§et.
rüzgâr1^ ar ğe n i k a d a r k a p a n a k ıs ılm ış hissediyordu.
yapım tita n y u m k u rş u n la rı Issızın k a f a s u ^ ÇekH f| j e en a / . . . — ı_ - ı _ _ _
Chase • ne de yeğenini tanıyabiliyordu.
e m re d iy o rd u am a iç g ü d ü le ri başka bir şey söyi°§altnH |
He kend'm annen seni ç o k m e ra k ediyor. Eve dönmem
Sadece b ir saniye iç in d e z ih n i ta m önünd y°r^ - „Camu ^ ‘ - ^ *için
*__yaparr- tm
m ıscın
ın An’
ln m )”
oğlum?'
sızın dış g ö r ü n ü ş ü n ü ayırt etti. U z u n boyu , atl ^
istiyor- Bun^ ek ^ r d e ş i n i n te k evladının ona doğru dön-
ve sivil kıyafetleri... ü z e rin d e k i pis göm leğin ve kot s‘
ChaSe,erken u z u n ve gergin b ir sessizlik yaşandı. Gör-
ğ ın ık yağlı saçların a r d ın d a k i y e n i y e tm e ... Bir ba^ 1 ^
111651111 ^
°kesinlikle hazırlıklı değildi. Y üzündeki ifadeyi
b ak ıy o rd u şu anda, orası k esin . Issız ekşi kan ve u* düğü ŞeYe ^ için var g ü c ü y le uğraştı am a daha bir-iki
y o rd u ; su s u z lu ğ a k ap ılan v a m p ir le r in en b e l i r t •
, r®n özelli, ^ ö n c e s i n e kadar arkadaşlarıyla şakalaşıp gülen, u m u t
giydi bunlar.
b'r g e l e c e k v a d e d e n ç o c u ğ u n kanla kaplı hırpani ha-
A m a b u b ağ ım lı y a b a n c ı d eğildi.
d° U"rdüğünde çığlık a t m a m a k için k e n d in i zor tuttu.
C h a se , “C a m d e n ? ” diy e m ır ıld a n d ı.
''"chase şu anda ö n ü n d e d ik ile n vahşi vam pirde hiçbir
Issız C h a s e ’in sesiyle b ir a n d o n d u kaldı. Sonra omuz
u m u t ışığı g ö rem iy ord u. K ıyafetleri az ö n ce alt katta ka-
la n dikleşti, d a r m a d a ğ ın ık saçlarla kaplı kafası garip blr 3 katııamm kanlı iz le rin i ta şırk en , m u tfa k ta n bulduğu
açıyla d ö n m e y e başladı. H ır la y a r a k açtığı ağzının içinden kasap bıçağını sıkıca h a z ır t u t u y o r d u . Sabit bakan gözbe-
u z u n dişleri g ö r ü n ü y o r d u . C h a s e g ö z le rin i henüz tamgör­ bekleri keskinleşmiş, ifadesiz g ö z le rin in ortasında siyah
m e m iş ti fakat y e ğ e n in in g ö z l e r i n d e n yayılan parlak amber
jiletler gibi bir g ö r ü n ü m k a z a n m ış la rd ı.
ışıkları g ö r e b iliy o rd u . Y ü z ü o l d u k ç a solu ktu . “Cam... lütfen o ra la rd a b ir y e r le r d e o ld u ğ u n u söyle.”
“C a m , b e n im . A m c a n . B ıçağı e l i n d e n bırak evlat.” Chase’in avuçları te r liy o r d u . Sağ k o lu kendiliğinden
C a m d e n an lad ıy sa b ile a n la d ığ ın ı g österen hiçbir hare­ yükselmeye ve yavaşça silahı o n a d o ğ ru ltm a y a başladı.
k ette b u l u n m a d ı . Sıkıca k a v ra d ığ ı b ü y ü k bıçağını da elin­ Issız hırlayarak d iz le rin i b ü k t ü . Vahşi bakışlarıyla odayı
d e n b ıra k m a m ış tı. Yavaşça d ö n m e y e başladı. Tıpkı kapam taradı. Hesap y ap ıy o r k a r a r v e r m e y e çalışıyordu. C h a ­
sıkıştığını y e n i fa rk e d e n b ir h a y v a n a benziyordu. se Camden’in için d e o l d u ğ u d ü r t ü n ü n k a ç m a k m ı yoksa
“H e r şey bitti. A r tık g ü v e n d e s i n C a m . Sana yardım e' dövüşmek mi o l d u ğ u n u b i l e m i y o r d u . S ilahın n a m lu s u n u
m e k için b u r a d a y ı m .” kaldırdı ve bekledi. T e tiğ in ü z e r i n d e k i p arm ağ ı titriyordu.

292 293
«Alıh, lanet o ls u n ... b u olam az. Böyle 0 | g u t u n a ulaşmadığı lçm şükrediyordü. Q
Chase derin bir nefes alarak silahın n a m l J ^ ' H ! * lccnce uyguladıkları b .r muameleydi bu. Ona tecavr ^
dl ve tavana ateş etti. Silah b ü y ü k bir güıüi ^ ö d e r d i , Issızların vahşi ve hayvansı doğaları T
anda C aniden harekete geçti. C h a s e ’in yanın^ C K dl.
<
«6 ^ çokd ebüyük d b Lk alnüın
b u t 1mt iktarda
f , u ,f TEğer
A mDantt
a b n "onu
" * £
açık balkon kapısına d o ğ ru atıldı. Arkasına bilc l
balkondan atladı v e g ö z d e n kayboldu. l,r J ‘ ' , b u l s a y d ı t ü m k a n ı n , t ü k e t m i ş o la c a k la r d ı

C h a s e yere çöktü. R a h a tla m a v e pişmanlık kar


düşünceyle ilik letm e kadar ü r p e r d im hi

duyguyla boğ ulm ak ü zerey d i. Y eğenini b u lmu§tJ '§11111 k•iri Z V » ilin r \ ? n g l kX ' l W b u 2 S-1» g ö rd ü k çe
Issızı da sokaklara salmıştı. a^tbj»ir ° vardım edecek tek bır yol olduğundan emin oluyordu
N i h a y e t b a ş ın ı k a l d ı r d ı ğ ı n d a , d a i r e n i n kapls,nd d e t t i ğ i kanın y erin e konm ası şarttı. Tess’ın insan kız
de§l e r i n i n gereksinim d u y d u ğ u kan nakline d e ğ i l , b ı r
m uş sert g ö zlerle onu süzen T e g a n ’, gördü ^
f v l u d a n alacağı kana ihtiyacı vardı.
C h a s e ’in Issızı s a l ı v e r d i ğ i n i b e l k i g ö r m e m i ş t i
yine İlk karşılaŞttkta1’1 gece, D an te kendi canını kurtarmak
d e b iliy o r d u . O s ı r a d a n , d u y g u s u z y e ş il gözler Sank
ankı İle, •1 bağının o lu şm a sın a sebep olarak genç kadının
şeyi b iliy o ------------
rdu.
'orla kanım içmişti zaten. Tess itiraz edemeyecek durum-
C h a s e , ‘Y a p a m a d ı m , ” d i y e r e k b a ş ı m salladı ve e l i n (l
1 kcn bağını tam am lay acak kadar kalleş olabilir miy­
t u ttu ğ u sila h a b a k tı. “ O b e n i m k a n ı m d a n ve ben...
di? A m a diğer seçen ek ise orada öylece durup genç kadının
m a d ım .”
kolları arasında ö lm e sin i izlemekti.
Tegan u z u n b ir s ü re h iç b ir şe y sö y le m e d e n onu sessizce
Buna iz in v e re m e z d i. Tess’in çok d a h a iyilerin e layık
izledi. E n s o n u n d a k o n u ş t u ğ u n d a , “A rtık gitmemiz gerek
old uğ un u b i l i y o r d u fakat D a n te ’ye b o z u l m a z b i r y e m in le
[(adının d u r u m u k ö tü . D a n t e a ra b a d a o n u n yanında bek-
bağlandığı takdirde hayatta kalabilirdi.
iyor,” dedi. “Lanet olsun Tess. Ç o k ü z g ü n ü m . Tek yol bu.”
C hase kafasını salladı v e savaşçıyı takip ederek dışan Bileğini k ald ırarak ağzına g ö tü rd ü ve uzun dişlerinin
tıktı. yardımıyla bir kesik açtı. Kesiğin yüzeyi bir anda kanla
kaplandı ve k o lu n d a n aşağı akmaya başladı. Tess’ın kafa­
N ab zı hâlâ k o r k u v e ö f k e y le a ta n D a n te , Tess’le cipin sını kaldırarak o n u b e s le m e y e hazırlandığında, cipe doğru
rkasına yerleşm işti. G e n ç k a d ı n ı n b a şın ı omuzlarına yas- yaklaşan ayak seslerin i d u y m a d ı bile.
ımış, sıcak tu tm a s ı için c e k e t i n i ü z e r i n e örtmüştü. Göm- Ön kapılar açıldı, T eg an ve C h ase içeri girdi. Tegan ar­
eğini yırtarak ç ık a rm ış v e p a r ç a la r a ayırarak Tess in bile kaya baktığında g ö z le ri b ir an Tess’in koluna takıldı genç
indeki ve b o y n u n d a k i y a r a la r ın ü z e r i n e sarmıştı. kadının sağ eli ü z e r in i ö r t e n cek etten aşağı doğru kayn ş
n,. .. 1 1- u;r 4r»&um le-
K ucağında h a re k e ts iz y a t ı y o r d u ve öyle hafifti
)ante o n u n y ü z ü n e b a k tı; I s s ız la r ın saldırısı dayak ve i

294
kesi vardı. Savaşçının gözleri kısıldı M
bir biçim de D a n te ’ye d ö n d ü . erakh a ı^
“O bir Soy E şi.” \
D an te yoldaşı olan savaşçıya, “lsjc
ru m' , ” .dedi. Sesindeki b ü y ü k kayRlVl k;,.
mıştı bile. “A r a n ^ .
ca çabuk karargâha g ö tü r .”
lduw
Savaşçı cipi çalıştırıp gaza bastığlnda D
Tess’in cansız d u d a k la rın a g ö t ü r d ü ve \cJ a'ue b' k
B Ö L Ü M 29
n ın ağzına ımlayışını izledi. §enç

Tess ölmek üzere o ld u ğ u n u düşündü. Kendini h


ku§ gibi hafif h e m de k u rşu n gibi ağır hissediyordu. Bu
dünyanın acısı ve sonraki dünyanın bilinmezliği arasında
bir yerlerde havada süzülüyordu. Uzakta, hiç bilmediği
bir şeyin karanlık g irdab ının içine çekildiğini hissediyordu
ama korkm uyordu. E trafında rahatlatıcı bir sıcaklık var-
d,. Sanki güçlü bir m eleğ in kanatları onu sarmış, yükselen
dalgaların ü z e rin d e d u rm a sın ı sağlıyordu.
Tess kendini b u sıcak kucağa bıraktı. Bu sabit, sarsılmaz
güce ihtiyacı vardı.
Etrafında sesler d u y d u . Alçak ama acil bir tona sahipti
bu sesler, bir tü r lü söylenenleri anlayamıyordu. Vücudu,
altında hareket e d e n b ir şey yüzünden düzenli sarsıntılar
yaşıyordu. T ü m u z u v la rın ın bir beşikteymiş gibi sallan­
masıyla m a h m u rla ş m ış tı. Başka bir yere mi götürülüyor­
du? Merak e d e m e y e c e k kadar yorgundu... Kendini etra­
fını saran k o r u y u c u sıcak kozaya bırakacak kadar halinden
m em nundu...
U yum ak istiy o rd u . T a m a m e n eriyip akmak ve sonsuza
tadar u y u m a k istiy o rd u .

297
296
Sıcak b ir şey d u d a k l a r ı n a d ü ş t ü . S ıcak d
içeri ip e k g ib i a k m a y a b a ş l a r k e n c e z b e d ic i k T *
na d o lm u ştu . D u d a k la rın a b ir d a m la d ah a t - , Harında birkaç kez hız rekoru W™
* karargâha giden yol somuzluk ^ 0 s» <U
y o ğ u n ve ş a ra p k a d a r baş d ö n d ü r ü c ü rv ,- ü> Sim
iç,n ile n atıldı. - % garaj'" ö n ü n d e d u rd u ğ u anda D an* S im * .
Tess1' dikka ' 10 dışarı çıkarmış,,. «P'yı aotll,
Ağzı açılır açılmaz sıcak sıvıyla doldu. Te • 3
* ailinci hâlâ gidip geliyordu. Kan kaybm<k„
tığı şeyin ne o ld u ğ u n u k e s tıre m iy o rd u fakat H \
sokran <yi« güçsüzleşmişti f a k a , Dante arı,k
na ihtiyacı o ld u ğ u n d a n e m i n b iç im d e içmeye d** ^
Jir bir u m u t taşıyordu. Tess çok a2 U , 5 ^
Yuttuğu ilk y u d u m devasa b ir dalga gibi ıçine eVaiîl etti, k a r a r g a h t a güvendeydi ve D a„tt onun
tiği şeyin devam ı g eliy o rd u , d ilin e ve d u d a k l a r ı n ^ '- ’ç‘ kadar kan almasını sağlayacaktı. y 1 oldu-
bir şekilde akıyordu. Tess s u s u z lu k ta n ölüyor
^ Tanrım, eğer o n u kurtarm ak için gerekliyse k»„
başladı. Belki de g e rç e k te n ö lü y o r d u . Tek bild ^ damlasına kadar o n a verecekti. ının s°n
istediğiydi. B u sıvıya ihtiyacı v ard ı ve sanki ne kâd Bu saçma sapan kahram anca bir düşünce değildi- D
içsin doymayacaktı. arıSerse te bunu yapmaya gerçekten kararlıydı. Tess’in ya« m“ ~
Bu garip iksiri iç e rk e n b ir in in ism in i mırılda m öyle istiyordu kı o n u n ıçın ölmeye hazırdı. Artık art
nı duydu. Y u m u şak ve d e r in b ir sesti. B u sesi tamy0 J lannda tam am lan m ış olan bağ, ona karşı korumacı hisler
T ü m çevresini saran b u k o k u y u b iliy o rd u . ^°r<*Ü' taşımasını sağlıyordu ancak D ante’nın hisleri kan bağının
O n u kanatları arasına a lara k k o r u y a n kara meleğin i çok ötesine geçiyordu. Hisleri tahmin edemeyeceği kadar
di de hayatını k u r ta r d ığ ın d a n e m i n d i . derinlerden geliyordu.

Dante. Onu seviyordu.


Tess’i garaj a s a n sö rü n e taşırken bu duygunun şiddetiyle
Bu in an ılm az k a rm a ş a d a y a n ı n d a o la n kişi Dante’ydi
sarsıldı. Tegan ve C h a s e h e m e n arkasıııdaydı. Birisi aşağı
Tess b u n u tü m h ü c r e l e r i n d e h is s e d iy o r d u .
düğmesine bastı. Ve sarsıntısız bir biçimde, sessizce birli­
Tess hâlâ b ilin m e z liğ in a z g ın dalgaları üzerinde süzü­
ğin karargâhını dış d ü n y a d a n ayıran yüz bilmem kaç metre
lüyordu. K aranlık s u la r yavaşça y ü k s e le r e k tü m benliğini
boyunca aşağı in m e y e başladılar.
sardı. Sis kadar y o ğ u n , lav k a d a r sıcacıktı. D ante hâlâ onu
Kapılar açıldığında asansörün önündeki koridorda
bırakm ıyordu. K ollarıyla o n u ş e fk a tle sarm ıştı. Tess yükse­ Lucan’ı gördüler. G id e o ıı da o n u n yanındaydı. Her iki sa­
len dalgalara k e n d in i b ıra k tı, b u b i r te s lim oluştu. Dalgalar vaşçı da silahlıydı ve y ü z le rin d e ciddi bir ifade vardı. Gö­
renk değiştirdi, k o y u k ır m ız ı, kızıl v e şarap tonlarında ol­ rünen o k i cip k a ra rg â h ın g ü v e n l i k kamerasına yakalanmış
d u ğ u başka b ir d ü n y a y a k ayd ı. ve onların acil g e liş in d e n Lucan bu sayede haberdar ol­
muştu.
Tegan birliğin ö zel y o l u n a g i r e n e kadar, Boston ın Dante’ye ve k o lla rın d a k i saldırıya uğramış dişiye bakan
Lucan usulca k ü f re tti ve “N e le r oldu?” diye sordu.
298
D a n t e , T e s s ’i h i ç s a r s m a d a n L u c a n
II) y
“D i n l e n e c e ğ i s ıc a k b i r y e r e ih tiy a c ı v a r ç V n ' nckiı e O n u rahatlatm aya çalışırken sesı

“G ö r e b i l i y o r u m D a n t e . N e le r o l d u ğ u n ^ îlay°rdU' ı, . . . . ! , e > lç a k

sın ?” UlU 3nlataCak^ * i,h ain d en banyo

D a n t e t ü m d i k k a t i n i T e s s ’e v e r m i ş k o rid ' küvete sıcak su doldurmaya başlad,. Bir T ? 1


I s ’in kolunu ve b o y n u n u kaplayan b <la
ç a lışır k e n C h a s e , “I s s ız la r ,” d e d i. “ B ir g r U p

d a ir e s in e g ir m iş e tr a fı a ltü s t e d iy o r d u . N e a ra d . U l l i v a , ı ’,n Taı.ny3 Kusurun,


riııdeki yaralan h e n ü z çok tazeydi ve korkun, du
m iy o r u z fa k a t k a d ın b ir ş e k ild e o n la r ı fa rk eti ■ ‘n ı b il-
a en kötü kısmı atlatmıştı. Omdaydı
y o lla r ın a ç ık tı. K o lu n d a v e b o ğ a z ın d a b ir d e n f
“ "ona saldıran Issızların b.raktığ, berbat İ2W .
a ç tığ ı y a r a la r v a r .” 3 Z a h s ı * lt)
pante, Tess’in iyileştirme gücüne sah.p 0 lmay, di, * * “ >
D a n t e a n la tıla n la r a k a fa s ın ı sa lla d ı. B a rın a k
0„lan görm eden hepsini silebilmeyi isterdi ama 0 £
b u y a r d ım ın a m in n e t t a r h is s e d iy o r d u , ç ü n k ü s e s ^ 8^ 1
bir mucizeye sahip değildi. D am e n in kan, „nn j J *
y a c a k k a d a r b o ğ a z ı k u r u m u ş t u a r tık . ' Ç' ^ a'
iyileştirecekti, v ü c u d u n u yenileyecek ve ona daha ö„Ce
Lucan y ü z ü n d e şaşkın b ir ifadeyle D a n te ’ye dön hiç bilmediği d o ğ aü stü bir canlılık verecekti. Zamanla ve
erek
“Tanrım! B a h settiğ in S o y E şi m i? Tess m i b u ?” d' tabii düzenli bir b iç im d e eşi Dante’den beslenirse sağhğ,
'e sor.
du. ' ^ tamamen düzelecekti. Belirli bir süre içerisinde yaralar da
D a n te k o lla rın d a h a r e k e ts iz ve s o lg u n yatan Tess’e b kendi kendini onaracaktı. Ancak Dante hâlâ olanları haz-
karak, “E v e t,” d ed i, k a lb in e b ıç a k la r b atıy o r gibiydi “Bj, medemıyordu. Tess’e saldıranları tekrar tekrar parçalara
kaç dakika d aha g e c ik s e m ç o k g eç o la b ilird i.” ayırmak, yaşadıkları hızlı ö lü m yerine onlara yavaşça iş­
G id e o n ellerini s a ç la rın ın a r a s ın d a n geçirerek, Tan kence etm ek istiyordu.

olası pislikler,” d ed i. “G i d i p o n a re v ird e b ir oda hazırlata O nu in citen h e r Issızdan hırsını ve intikamını alma ar­

y ım .” zusu o nu asit gibi yakıyordu. Dante bu arzusunu bastır­


maya çalışarak t ü m en erjisin i Tess’e yöneltti. Önce solgun
D a n t e ’n in sesi is t e d iğ i n d e n d a h a s e rt ve saldırgan çık
bedeni kaldırarak kan lekeleriyle kaplı ceketini çıkardı.
tı. “H a y ır.” K esik b ile ğ in i k a ld ır a r a k o n u beslediği yerde!
Ceketin altına giydiği kazak da aynı derece mahvolmuştu;
kanla kaplı yarayı g ö s te rd i. “O b e n i m ve benimle kala
yeşil yün kazağın b o y n u ve kolları koyu kırmızı kana bu­
cak.”
lanmıştı.
G id e o n ’u n g ö z le ri şa şk ın lık la b ü y ü d ü fakat bir şey söy
Kazağı k e se re k ç ık a rm a k zorundaydı; kesinlikle başın-
lem edi. D a n te d iğ e r le r in i n a r a s ı n d a n g e ç ip kendi dairesin
dan çıkarmaya çalışıp b o y n u n d a k i yarayı zedelemeye niye­
d o ğ ru ile rlem ey e b a ş la r k e n k i m s e t e k söz etmedi. ti yoktu. K alçasının etrafın dak i birini kınından
#• b ı ç a k l a r d a n

D aireye g ir d ik le r in d e , D a n t e T e s s ’i yatak odasına go Çıkardı ve kazağı e te k k ısm ın d a n itibaren kesmeye başladı.


tü r d ü ve yavaşça b ü y ü k b o y y a ta ğ a y a tırd ı. Işıkları lo§hal 301

300
Y u m u şak y ü n k u m a ş k o la y c a k e s ild i, T ess’i
nı ve şeftali re n k li d a n t e l s u t y e n i o rta y a
D a n te g e n ç k a d ı n ı n k u s u r s u z c ild in e m , » « K “ ' “î1 ” , ' ? k ;w m ıy ı a|'sık i»
kadınsı k ıv r ım la r ı n a b a k ı n c a n e f e s a l m a k abildıgı kadar hafifçe dokunuyordu. a " 'in ' H k
^ k a s ı n d a n y ak laşan G abrielle, - 0 l ,
b iç im d e c in se l b ir a ç lık d u y d u . O n u b ö y le 3r d°ğal J iyi mi?”
her zam an titretiy o rd u a m a g e n ç k a d ın ın % -ğucan o n u k u r t a r m a k için kanmla beslediBni 'y'
pante başını sallad, ama yapt.ğ, ‘
e lle rin d e aldığı y a ra la ra b a k ı n c a k e n d i n i Ve en ^
rdu. “yaptığım şeyin ne anlam» ge,d ,şnj
olan o n a s a h ip a r z u s u n u d i z g i n l e y e b i l d i . tCrnel isteg
dc„ nefret edecek. H e n ü z bit Soy Eşi o ld u >
Tess şu anda g ü v e n d e y d i v e D a n t e ’n in tüm -l
u m ıhtiya- , fc B e n i m . . . b e n im n e olduğumdan d , habcri
buydu. 0bü
ufak bir elin hafifçe ozmzunu okşad.ğtn, ^
Bıçağını k o m o d in in ü z e r in e koyarak Tess’'
jn hareket edem edi. O halde ona anlatmal,sın DlnR 5"
çıkardı ve yere cek etin y a n ın a bıraktı. O d a sıcac,^ ^
b n erteleme. Başlarda kabul etme konusunda b ir a z b o
d o k u n d u ğ u n d a, g en ç k a d ın ın b e d e n in in hâlâ ^
lasa da ona gerçeği anlatacak kadar güvendiğini gösterme
ğunu gördü. Yatağın ü z e r in d e k i siyah ipek yatak "
lisin.”
çekerek Tess’in ü z e rin i ö r ttü . B a n y o y a giderek s a b î o ^ «Evet,” dedi D an te, “o n u n gerçeği hak ettiğini biliyo-
bez ve teiniz bir h av lu aldı. T e k ra r o d ay a döndüğünde 11 * » *
rum.
iresinin kapısının hafifçe ç a lın d ığ ın ı d u y d u . Savaşçılarda Gabrielle’in anlayışlı davranışından ve tavsiyesinin iç­
biri olamazdı bu, ö y le sin e h a f i f ç a lın m ış tı ki... " tenliğinden etkilenm işti. Sonuçta genç kadının söyledikle­
S avannah’ın kadifesi sesi, v u r u ş u n d a n çok daha alçak ri tecrübeyle sabitti. Gabrielle de birkaç ay önce benzer bir
çıktı. “D a n te ? ” İçeri g ir d iğ in d e e lin d e biraz merhem ve durumu Lucan ile yaşamıştı. O dönemden beri çift birbi­
ilaç vardı. G ü z e l kara g ö z le ri an lay ış d o lu y d u . L ucan’ın eşi rinden bir an bile ayrılm am ıştı ve birbirlerine deli gibi âşık

Gabrielle de y a n ın d a y d ı. S iy ah saçlı S o y Eşi kolunun al- oldukları belli olsa da Lucan ve Gabrielle’in mutluluğu da
kesinlikle kolay elde edilm em işti. Savaşçılardan hiçbiri de­
tında bir b o r n o z t u t u y o r d u . “N e l e r o l d u ğ u n u duydukve
tayları b ilm iy o rd u fakat D ante Lucan’ı tanıyordu ve kadim
o n u rahat e t tir m e n e y a ra y a c a k b ir k a ç şey getirsek iyi olur
Savaşçının taş gibi katı doğasının, işleri her ikisi için de
diye d ü ş ü n d ü k .” j
kolaylaştırmadığını ta h m in edebiliyordu.
“T eşekkürler.”
Savannah a rtık savaşçıyla yan yana yatağın kenarında
Soy Eşleri yaklaşıp e l le r i n d e k ı l e r i b ıra k ırk e n Dante ya­
duruyordu. ‘Y araların ı temizledikten sonra üzerlerine bu
tağın k enarına o t u r m u ş t u . T ü m d ik k a ti T ess’in üzerindey­
m erhem den biraz sür. B edeninde senin kanın dolaşırken
di. Tess’in k o l u n u k a ld ır a r a k s ıc a k s a b u n l u bezin ucuyla
bu ilaçlar iy ileşm esin i ve yaralarının kapanmasını hızlan
bileğindeki k u r u m u ş k a n la rı ö z e n l e sildi. Yaranın çewe'
dıracaktır.”
D a n te ev yapım ı ilacı alarak k o m o d i n i n ü 2e •
. ,rsa o lsu n yaşam asını istiy o rd u . Elind
ve, “H e r ikinize de te ş e k k ü r ederim ,” dedi. ^
»c ° batacaktı, d a h a dcığrusu ö lü m D an ,,'" 8' ldi® k;ı-
Kadınlar ona anlayışla gülümsediler. Savan» ,
^ ,• • • - IJnah *“,<î O zam an a kadar zaten Tess'e Soyluk[
lam ı artık Tess’ın işine yaray acağın ı sa n m ıyorü ’ V
W „t,ve111ibir yer ayarlamış olurdu. yaS»'
rek Tess’in lekeli c ek e tin i ve s ü v e te r in i alm ak : • diVe-
r „ . 'Ç>n e& ı,. fCZ n m .gerçekten geleceği m, düşü„ üyor<lu)
P a rm a k la rı kıyafetlere te m a s ettiğ i a n d a g e n ç kad ^
plan m. y a p ı y o r d u ?
zel yüz hatları kasıldı. G ö z l e r in i k a p a y a ra k y ü z ü n ' d T 80
Töm yaşam, boyunca yarın, düşünmeden he, a
tu rd u . B ir s ü re s o l u ğ u n u t u t t u k t a n s o n r a d e rin b ’ ^
nro olmayacak gibi yaşadıkla,, sonra, ,üm 0 £
verdi. “T anrım , zavallı şey. U ğ r a d ı ğ ı saldırı gerÇckt ^
şiincelcri bir kadının alıp uçurumdan aşağı sıvurmjsı
vahşiceym iş. O n u n t ü m k a n ın ı t ü k e t m e k üzere ” ^
larip geliyordu. H ala o lu m u n yan, başında o l d u ğ a ; “
D a n t e .” ^
myordu - annesinin kend, ve eşınıı, ölümünü öngöıdüğü
D a n te başını eğdi. “B i l i y o r u m . ”
j , i ö l ü m ü n ü n y a k l a ş t ı ğ ı n , b i l i y o r d u - a m a olağanüstü bir
S avannah, “N e r e d e y s e o n u . .. a m a h e r neyse, 0nu k
kadın, o n a ç ı l g ı n c a y a n ı l m ı ş o l m a s ı n ı u m u , ettiriyordu.
farmışsın işte ve en önem lisi b u ,” d erk en rahatsızlr^' Tess o n a d ü n y a d a d a h a f a z la v a k t e s a h ip olm ayı dilem e­
gizlemeyi pek başaramamıştı. G e n ç kadının Tess’in u**”' sine n e d e n o l u y o r d u o n u n l a d a h a fazla z a m a n g e ç in n e k
dığı sa ld ırın ın ş i d d e t i n d e n ç o k e t k i l e n d i ğ i belliydi “Eğ. için n e le r v e r m e z d i .
herhangi bir şeye ihtiyacın olursa D a n te , sadece söylemen Y a k ın d a u y a n m a l ı y d ı Tess. İ y i l e ş m e k z o ru n d a y d ı ki
yeterli. Gabrielle de ben de y ard ım edebileceğimiz her şey, D ante o n u n l a a r a l a r ı n ı d ü z e l t e b i l s i n . O n a karşı n eler his­
yaparız.” settiğini, D a n t e i ç i n n e a n l a m a g e ld iğ in i b ilm e si gereki­
Dante başıyla onaylayarak ıslak bezle Tess’in yaralarım yordu. A n c a k elbette o n a neler y a p t ı ğ ı n ı v e aralarında nasıl
temizlemeye devam etti. Tess ve o n u yalnız bıraktıkların­ bir b a ğ k u r u l d u ğ u n u d a anlatması şa rttı.
da, odanın yine düşünceleriyle ağırlaştığını hissetti. Tess’in Genç kadının v ü c u d u n u n Dante’nin kanını tam olarak
yanında ne kadar süre öylece o t u r d u ğ u n u bilmiyordu fa­ sistemine alması ve iyileşmeye başlaması daha ne bdar sü­
kat birkaç saatten az değildi. recekti? D aha nc kadar zamana ihtiyacı olacaktı? Karargâha
O n u n yaralarını tem izlem iş, k u r u la m ış vc sonra yatağa gelirlerken yolda çok az miktarda kan almıştı. Dante genç
çıkıp yanına uzanmıştı. U y u y u ş u n u izlem iş, güzel gözle­ kadının ağzına sadece birkaç damla kan akıtabilmiş ve his­
rini bir an evvel açması için d u a etm işti. Yanında öylece siz boğazından geçm esin i sağlayabilmişti. Belki daha faz­
uzanırken kafasından y ü zlerce d ü ş ü n c e geçmiş ve ona lasına ihtiyacı vardı.
yüzlerce söz vermişti. O n u n h e r z a m a n g ü v en d e ve mutlu Dante k o m o d in in ü zerin e koyduğu bıçağı alarak bile
olmasını istemişti. S onsuza d e k y aşam asın ı istiyordu. Eğer ğinde yeni bir kesik açtı. Kanamaya başlayan kesiği Tess’ın

kabul ederse D a n te ’yle, eğer iste m iy o rsa D a n te olmadan- dudaklarına bastırarak genç kadının tepki vermesini be
305
304
ledi. Tess’in dudaklarının hiç hareket etm ed-&
*>6™ 3 * «ferini duydu
nın genç kadının çen esin den akm aya ba§lad ’8İni ve ^ T do6ru uzatarak, Belki basm, , ö ’ ^ h a *
Dante küfür etm ek istedi. n' g ö ^ ’ 111 .,1 D a n t e ö f k e y l e atıldı. y ^ lcW San_ "
“Hadi meleğim, biraz iç,” diyerek ge n ç ^ d
* 5 - ona d “ k7 " a r Ses. öyle sert ve « f e r ,
yanağını okşad., alnına yapışan bal rengi *** ,, „ „ n ered ey se k e n d , sesini tan,yamam ,st, „ ,dl kl
“Lütfen yaşa Tess... iç ve yaşa. ” 1d i i ^
ek »İa n l a gÖZ gÖZC 8 d d '' G ö r ü 5 ü k e s k in le s in " " 1
Arkada yatak odasının kapısında birinin hafif 'l ,, y a n ı y o r d u . D i ş l e n b ir anda uzam ,5t, 5 ve * *
düğünü duydu. “Şey... ö zü r d ilerim ... kap, a ç , ^ 0^ - ’ D a n B 'n in T e ss’e k arş, hissettiği koruma as,t h a , ,
Chase. İşte bu harika. A dam şu anda görmek'
cıyd1 ve kesinlİtj1C Ö“ Ü’ C k « <iur„mu b a an­­
ği en son kişiydi. D ante şu anda yaptığı şeye _ ladı ve ellen»' havaya kaldırarak geriledr "özür dikr
im.
şeylere - kendini o kadar kaptırm ıştı kı hiçbir K6,ü bir niyetim yoktu. Yalnızca yardımcı olmak istemin
• j
istemiyordu. mudahaU
ale tiın. Ve özür dilem ek...” *
Özellikle de barınak ajanından gelecek bir m-j Dante, “Z a h m e t e t m e , diyerek Tess’e döndü. Endişe­
le. Lanet herifin çoktan karargâhtan defolup ge|di-- den ö lm e k ü z e r e y d i v e y a ln ız kalmak istiyordu. “Senden
d ö n d ü ğ ü n ü sanm ıştı. H a tta k ıç ın ın L u c a n ’ın 45 „ gitmen d ış ın d a h i ç b i r şey is te m iy o ru m Harvard.”
ı i - n u r nara
botlarıyla iyice te k m e le n d iğ im u m u t etm işti. Ama belki d Uzun bir sessizlik old u ve Dante bir an ajanın umduğu
Lucan bu o n u r u D a n t e ’ye sa k lıy o rd u . e gibi odadan çıktığını d ü şü n d ü . Elbette o kadar şanslı de­
Dante, “Ç ık d ışarı,” diy e h ay k ırd ı. ğildi.
“Nasıl hissettiğini anlıyorum , Dante.”
“H iç içm iyor m u ? ”
“Öyle m i?”
D ante d u d a ğ ın ın u c u n a k a d a r g elen küfrü bastırarak
“Evet, öyle d ü ş ü n ü y o r u m . Ve sanırım daha önceden
tekrar bağırdı. “Ç ık d ış a rın ın h a n g i kısm ını anlamadın
anlayamadığım b irç o k şeyi de anlamaya başlıyorum.”
Harvard? Şu anda seyirciye ih tiy a c ım y ok ve hele senin
“Aferin sana. Ç o k zekiymişsin eski ajan Chase. Hepsini
saçmalıklarına h iç .”
o saçma ra p o rla rın d a n birine yaz; belki barınaktakıler sana
Bileğini tekrar T ess’in d u d a k l a r ı n a bastırdı. Bu kez di­
bir madalya falaıı takarlar. Ü zerine de Harvard sonunda
ğer eliyle g enç k a d ın ın d u d a k l a r ı n ı b iraz aralamıştı. Zorla
bir şeyleri anladı yazsınlar.”
da olsa içm esini u m u t e d i y o r d u a m a o lm ad ı. Ona bakar­ Vampirin y ü z ü n d e kızgınlıktan yoksun çarpık bir gülüş
ken artık D a n t e ’n in g ö z le ri y a n m a y a başlamıştı. Yanakla­ belirdi. “H e r şeyi b a tırd ım Dante, biliyorum. Sana ve di
rına sü zü len ıslaklığı h issetti. A ğ z ın ın kenarında toplanan ğerlerine yalan sö y led im . Dahası bu görevi bencil sebep
gözyaşlarının tadını aldı. lerle sabote e ttim . Yaptığım şey çok yanlıştı- Ve çok üzgü
Ş a ş k ın lığ ın u m u t s u z l u ğ a k a r ış tığ ı g a r ip b ir h isle , L a n et olduğumu b ilm e n iz i istiyorum , özellikle de senin bi m
o ls u n ,” d iy e m ır ıld a n a r a k y ü z ü n ü o m z u n a d o ğ r u sild i-
istiyorum D a n te .” W

306
D a n t e ’nin nabzı Tess için d u y d u ğ u en de 11 “H e r neyse,” dedi. “Ben sadece... her
dişeyie
d u fakat h e r n e k a d ar iç in d e n gelse d e C h a s e ’e atly()f' Chase 311 0jd u ğ u m u söylemek istemiştim. Sana ve
V am pirin sesindeki p iş m a n lığ ı fark e tm iş ti - r s . y iÇ'n savaşçıları yardım etm ek istiyorum, o yüz-
sinde, d a h a ö n c e h iç fark e tm e d iğ i b ir tevazu varü* Sîs l,irlikte*° ]S<”cc ğim veya ihtiyacın olan herhangi bir şey
“N e d e n b a n a b u n la r ı a n l a t ı y o r s u n ? ”
^ y3pacdc o l d u ğ u m u biliyorsun.”
D ü rü st olmamı istersen D ante, bu kadına n »u varsa ncre ^ çıkmak üzere arkasını dönerken Dante,
ıw • 1_ 1 ! ________________ /-A . . ‘
ğer verdiğini görebiliyorum. O n u seviyorsun vp arcle' Cf>aSC ° « ö z r ü n ü kabul ediyorum adamım. Ve bir
betme ihtimalinden dolayı ö d ü n kopuyor. Ve şu ° nu a kay- “Chase’ bilm iyorum ama ben de üzgünüm . Ben de
ı i * *__i ___________ : ______________ j w , — c Onı,
kurtarmak için her şeyi yaparsın değil m i?” ° 3 °nu ise r n [ '- davranm adım . Farklılıklarımıza rağmen bil
Dante sessizce, “O n u n için ö ld ü rü rü m o n u r , • satıa Çok a O y u y o r u m . Ve b irim in seninle ilişiğini kese-
.. „ , , ’ Un ’Ç'n ölü­
rüm , dedi. adam kaybettiklerim d ü ş ü n ü y o ru m .”
“Evet. Biliyorum yaparsın. Ve eğer o n u n incinme ■■ rC rbase başım hafifçe sallayarak gülümsedi.
engelleyeceğine iııansaydın, o n u n için kolaylıkla yâ] ” 1 Dante boğazını tem izledi. “Ve... şu yardım teklifin ko­
söyler, insanları kandırır ve hatta hayattaki en önemli ama
nusunda...
çından vazgeçerdin, değil m i? ” “Sadece söyle d o stu m .
D ante anlayışla kaşlarını çattı, ajandan bu defa tiksin “Tess bu gece Issızların saldırısına uğramadan once bir
m eyerek ona doğru d ö n d ü . “H ayatında bir kadın, aile ya köpek dolaştırıyordu. U fa k sevimsiz b ir şey, bana sorarsan
da y ü k ü m lü lü k olm adığını söylem iştin. Yalnızca ölen kar­ avak ısıtmanın dışında bir şeye yaramaz ama Tess için özel
deşinin karısı...” L Aslında o n u Tess’e b e n hediye ettim sayılır. H e r ney­
Chase belli belirsiz g ü lü m sed i. Vampirin yüzündeki acı se bu gece Ben Sullivan’ın ap a rtm an ın ın yan sokağında
ve özlem ifadesi h er şeyi anlatıyordu. “Adı Elise. Tegan ve gördüm köpeği. Tasması arkasında oradan oraya dolanı-
sen bu gece beni almaya geldiğinizde o da oradaydı.”
yordu.”
D ante anlam alıydım , diye d ü ş ü n d ü . Aslında düşündü­ “Bu köpeği b u lm a m ı m ı istiyo rsu n benden? Söylemeye
ğünde, o zam an da şaşırdığını hatırladı. Kadın apartman­
çalıştığın şey b u m u ? ”
dan dışarı çıktığında C h a se ço k gerilm iş ve öfkelenmişti. “Şey... yardım e tm e y i sen teklif ettin .’
Kadını potansiyel bir te h lik en in içinde gördüğü an soğuk­ Chase, “Evet,” d iy erek g ü lü m s e d i. “Pekâlâ, köpeği b u ­
kanlılığını kaybetmişti. K adına s ırf d o k u n d u diye Tegan a lacağım.”
kafasını k op arm ak isterm iş gibi bakm ıştı. Bu tarz bir sa­ Dante cebinden P o rs c h e ’uıı anahtarlarını çıkardı ve
h ip len m e g ü d ü sü , b irin in akrabasını k o ru m a isteğinin çok diğer vampire attı. C h a s e d ö n e r e k çıkmaya hazırlanırken
ötesindeydi. Ve C h a s e ’in y ü z ü n d e k i ifadeye bakılırsa his­ Dante, “Bir d e ... k ü ç ü k yaratığı H arv ard diye çağırırsan
leri tek taraflıydı. gelir,” diye ekledi.
308
Chase gülerek başını salladı. “H arvard
bir tesadüf değil.” 111' ^aHirllTl ^
Dante o m u z silkti. “Bravo! G ittiğin birin c ‘
siteler sayesinde harika çıkarım lar yapıy0rsuı' T'1,f üniVc^
“Karşılaştığımız ilk andan itibaren boğaz
tedin, değil m i?” U™ s'krnak js,
“D iğerlerinin planlarını duysaydın, be ■
ça şefkatli o ld u ğ u m u anlardın. K e n d in e bir T l ° Idülî' B O L U M 3 0
N ik o ’n u n atış tahtalarına y ak ın d an bakm a ” yap Ve
Chase, “Adi h erifler,” diye m ırıld a n d ı fakat
da yalnızca k ey if vardı. “Sıkı d u r, birazdan k ö p ^
Chase D ante’n in o d a s ın d a n çık ark en G id e o n ’u n kori­
döneceğim. O lanları telafi e t m e k için derin v " h &T]
dorda beklediğim g ö rd ü .
kalbimi hazır sana aç m ışk en y a p m a m ı istediğin
şey v a r m ı ? ” a§ka bir
işler nasıl?”
« İç e r id e

«Tess hâlâ k e n d in e g e lm e d i a m a ç o k iyi bakılıyor. D an te


Dante, ‘Aslında bir şey d ah a olabilir,” diye cev . ,
onu iyileştirmeye kararlı v e b ir şeye karar verdi m i o n u
D üşünceleri tekrar Tess’e ve o n u n h a k ettiği gelecefeb
yolu nd an d ö n d ü re c e k h iç b ir k u v v e t y o k s a n ırım .”
mıştı. ‘A m a o k o n u y u geri d ö n d ü ğ ü n d e konuşuruz" /
Gideon, “D o ğ r u ,” d iy e re k g ü lü m s e d i. Savaşçı elinde
m u?” 3 ’ olur
p o r t a t i f bir g ö r ü n tü le m e cih azı t u t u y o r d u . “D in le , b u gece
C hase o n u n değ işen h alin e u y u m sağlayarak ciddiyetle
uydu takip cih azın d an b azı Issız g ö r ü n tü le r i k ay dettim . İç­
başım salladı ve “Tabu, d ö n d ü ğ ü m d e k o n u ş u r u z ,” dedi
lerinden bazılarının b a r ın a k sivilleri o l d u ğ u n u d ü ş ü n ü y o ­
rum. Bakmak için b ir d a k ik a n ı ayırır m ısın ? Belki k im lik
tespitinde yardım cı o la b ilir s in .”
“Elbette.”
Gideon elindeki aleti b elli b ir z a m a n a d o ğ r u geri sa­
rarken, Chase u fak e k r a n ı n d a n g ö z le rin i ayırm adı. G ece
görüşüyle ayd ın latılm ış g ö r ü n t ü l e r , ş e h r in b ü y ü k v aroş­
larından birinde b u l u n a n m e t r u k b ir b in a y a o d a k la n m ış ­
ta Ekranda, d ö r t kişi b i n a n ı n arka k a p ıs ın d a n çıkıyordu.
Chase k a r ş ım d a k ile r in g ö r ü n ü ş l e r i ve b ü y ü k lü k le r i n e b a ­
rak vampir o ld u k la r ın ı a n la d ı. A n c a k tak ip ettik leri insa-
ln hiçbir şeyden h a b e r i y o k tu .
310
Devam eden kayıtta d ö rt barınak gencin' n| ı^patarak u z u n bir süre sessiz kaldı. “Is-
üzerine atıldığım izleyen Clıase, m idesinin kalk ^ " ' H ı G'dc011 L .. oldukça net. Ö y le o lm ak zorunda. Ç o k üz-
setti. Kana susamış yırtıcı hayvanlar gibi saki ^ 5ı*p°litl!cam a e v r iy e le r im iz d e b u şahıslardan biriyle karşı-
Çete halinde insanlara saldırm ak Soylular ar' lriy° rlard, f^ ak yapabileceğimiz tek bir şey var.”
m uş bir şey değildi, yalnızca Issıza d ö n ü şe n 3 duVuk |3§aca taşını salladı. Söz k o n u s u Issızlar olduğunda
şekilde avlanıyor ve katlediyorlardı. mP>rler ^ ChaS° ^ r tavn o ld u ğ u n u biliyordu. D a n te ’yle çıktığı
Chase, “Ş u n u d u r d u r u r m u s u n ? ” dedi D ah biri# 11 teK devriyesi b o y u n c a gördükleri, b u tavrın hak-
vahşete şahit olm ak iste m iy o rd u am a g ö z l e r i , / 3, fa2İa birkaÇ ScCC rdu. C a m d e n artık yoktu. Ve yeğeninin
j 11 de ek
dan ayıramıyordu. hlıg*1. g ele geçirmiş o lan kana susam ış canavarın, vahşi
“İçlerinde tanıdığın biri var m ı? ” bedeI1T karşılaşması an m eselesiydi. B u son, ya birliğin
“Evet,” dedi C hase, C a m d e n ’in deliye dönm" bir ^ ^ C a m d e n ’in k e n d i davranışları sebebiyle ola-
görüntülerini izlerken kalbi sıkışmıştı. Yeğenini soı
saat içinde ikinci g ö r ü ş ü y d ü ve ç o c u ğ u n artık geri dö “Dışarı çıkıp D a n te için b ir şey y a p m a m gerek,”
C3 C h a s e ,

şii olmayan bir yolda o ld u ğ u n d a n e m in olm uştu “HeU' <<Ama bir saat içinde d ö n e r i m ve sokakları b u Issız­
Boston Barınağı’ııdan gençler. İstersen isimlerini d c ^ ' lardan temizlemeniz için g e re k e n v ereb ileceğ im tü m bil­
rebilirim. Şuradakiııin adı C a m d e n . E rkek k - a • ' C d r i paylaşırım.”
„ ^rdeşımin
oğlu. G id e o n ajanın o m z u n a d o s ta n e b ir şekilde v u rd u . “Sa-

G ideon, “L anet o ls u n ,” diye fısıldadı, “bu Issızlardan ğol. Bak, adam ım ç o k ü z g ü n ü m . Keşke işler buralara var-
birisi senin yeğenin m i? ” masaydı. Bu lanet savaşta h e p i m i z bazı sevdiklerim izi kay­
“Kızıl kullanm aya başlam ış ve yaklaşık iki hafta önce bettik. Bu acı hiç a z a lm ıy o r.”
ortadan kayboldu. Birliğe y a r d ım is te m e k için gelişimin “Evet,” dedi C h a s e ve, “s o n ra g ö r ü ş ü r ü z ,” diye ekleyip
asıl sebebi o .” E k ran ı işaret e d e re k , “O n u bulmak ve eve arkasını dönerek garaja g id e n asan sö re b in d i.
g ö tü rm e k is tiy o rd u m ,” dedi. Aşağı inerken E lise’i d ü ş ü n d ü . D a n t e ’ye ve diğerlerine
G ıd e o n ’u n y ü z ü n d e cid di b ir ifade vardı. “Bu uydu brşı Caniden k o n u s u n d a açık d a v ra n a b ilm iş ti ancak o la n ­
g ö rü n tü sü n d e k i t ü m şah ısların Issız o ld u ğ u n u biliyorsun ları hâlâ Elise’e a n la tm a m ış tı. B ilm e si g e re k iy o rd u . O ğ lu n a
Chase. H ep si bağım lı o lm u ş . A rtık u m u t s u z vakalar- ” ne olduğunu ve b u n u n n e a n la m a g eldiğ in i b ilm e si şarttı.
Chase, “B iliy o r u m ,” d iye cev ap verd i. “Bu gece Tegan Oğlunu eve g e tire m e y e c e k ti. B u n u k im s e y ap am azd ı ar­
ve D an te yle birlikte S u lliv a n ’ın yaşadığı yere gittiğimizde tık. Gerçeği ö ğ r e n m e k E lise ’i m a h v e d e c e k ti am a yin e de
o n u adam ın d airesin d e g ö r d ü m . G ö z le r in e baktığım anda bilmeyi hak e d iy o rd u .
neler o ld u ğ u n u a n la d ım . B u g ö r ü n t ü l e r de sadece ispatı Chase a s a n sö rd e n ç ık a r k e n p a l t o s u n u n c e b in e u z a ­
o ld u .” narak cep te le f o n u n u çık ard ı. D a n t e ’n i n arabasına d o ğ r u
312
ilerlerken hızlı aram a tu ş u n a basarak evi arad
dinle beni! C a m d e n b e n im oğlum . Elim de
çalışında telefonu açtı. Sesi g erg in am a umuH ’ £ 'İSe 'kin
„5 terl‘° £ ’ £ g e r söylediğin şeyleri yaptıysa, eğer dc-
“Alo? Sterling iyi m isin? O n u b u l d u n n i l l ? ! y c l u '
l^lan tek§^ vahşiye d ö n ü ş tü y s e ve b u n u n ispatı varsa, o
Chase d u r d u ve için d en bir lanet o k u d u
nuşamadı. Söylemesi g e re k e n şeyi kelimeIer * % e ^ d#n glb‘ eye hakkım var.”
.paf g°r ıa klarını siyah P o rs c h e ’u n tavanında tıkırda-
keceğini bilem iyordu. “Ben... şey Elise evet" ^ dö' rhase
Chase parljarın karargâha
, __ b ir sivili g etirm esin i h o ş kar-
C a m d e n ’in g ö rü n tü le ri e lim e g e ç ti.” bu geCe
tıy°r’ SaVa- ınl d ü ş ü n ü y o r d u .
Elise heyecanla ve d u rak say a rak cevap verdi
o... lütfen... bana hayatta o l d u ğ u n u söyle.. ” ' Sterl‘ng, c C ° ^ m ıs m ? ”
Lanet olsun. B u n u te le fo n d a y ap m ası gereke «Evet buradayım.
- bana veya k a rd e ş in in anısına biraz o ls u n saygın
lına gelm em işti. O n u s o n ra arayıp h e r şeyi etrafl"^ ^ 4
Eg"zaman lütfen, lü tf e n o ğ l u m u g ö r m e m e izin ver.”
cağını söylemeyi d ü ş ü n d ü a n c a k E lıse ’in, annelik 3
'^Ch se Jv ^ “T am a m ,” d iy e re k te s lim o ld u . E n azın d an o n u n
siyle artık sabrını y itird iğ ini b iliy o rd u . Cevaplar ı s t '^ ^ '
kabul ettiğini ve Elise y a n ın d a olacağını d ü ş ü n e r e k
ve C hase artık o nları g e n ç k a d ın d a n dah a fazlo'51? ? '^
isteğin , «c ancja b ira z işim var ancak b ir saat
mazdı. SaV mnmaya çanşu- ^ „
“A hh, lanet o ls u n Elise. H a b e r l e r iyi değil ” Cha ’ç,nde barınağa gelip seni alacağım .
i?
«Bekliyorum
lefonun diğer u c u n d a k i se ssiz lik te n faydalanarak olanla"'
sıralamaya başladı. “C a m b u gece b ir g r u p Issızla bir arada
0 inanılmaz sıcaklık geri d ö n m ü ş t ü . Tess etrafını sa­
görüldü. O n u b e n d e K ızıl’ı piyasaya s ü re n insanın dai­
ran k a ra n lık d alg asın d a o n u te k ra r h is s e tm e y e başladı.
resinde g ö r d ü m . K ö tü d u r u m d a Elise. O... Tanrım, bunu
Tüm duyularını, e tra fın ı sa ra n sıcaklığa, o h arik a k ok u y a
söylem enin d aha kolay b ir y o lu yok. T a m a m e n dönüşmüş
ve kendini besleyen s ıv ın ın ta d ın a y ö n le n d ir d i . H e n ü z
Elise. Ç o k geç. C a m d e n b ir Issız o l m u ş . ”
bilinçli d ü ş ü n m e a ş a m a s ın a g e ç e m e m iş ti a m a sin ir uçları
Elise n ih a y e t k o n u ş t u ğ u n d a , “H a y ır, sana inanmıyo­
yavaş yavaş c a n la n m a y a b a ş la m ış tı. V ü c u d u ad eta ç ö z ü l ü ­
ru m . Y anılıyorsun. B ir h a ta o l m a l ı , ” d ed i.
yor, uzun buz gibi b ir u y k u d a n s o n r a h ü c r e h ü c r e k e n d in e
H ata falan y o k Elise. T a n r ım , k eşk e bir hata olsaydı.
geliyordu.
Fakat o n u k e n d i g ö z le r im le g ö r d ü m ; ü ste lik Savaşçıların
Derin bir sesin, “ İç ,” d e d i ğ in i d u y d u ve ö yle yaptı.
uydu takip g ö r ü n t ü l e r i n i d e iz le d im . B ir g r u p barınak gen­
Ağzını sıvı ateşe d a y a y a ra k iyice iç in e ç e k m e y e ve y u t ­
ciyle birlikteydi. H e p s i Issıza d ö n ü ş m ü ş ve görüntülerde
maya başladı. O k u v v e tli sıc a k lığ ın k a y n a ğ ın d a n iç m e y e
ta m a m e n halka açık b ir y e r d e b ir in s a n a saldırıyorlardı.
devam ederken, iç in d e b i r y e r l e r d e u y a n a n b azı şeyler h is ­
B en de g ö r m e k is t i y o r u m o g ö r ü n t ü l e r i ! ”
setti. Uyanış ö n c e el ve a y a k p a r m a k l a r ı n d a b aşladı, s o n ra
in a n b ana g ö r m e n g e r e k m i - ”
d'ğer uzuvlarına y ay ıld ı. T ü m v ü c u d u n a e le k tr ik d a l g a h -
314
rın>n y a y ı l d ı m s e z iy o r d u . i
“işte böyle Tess. D ah a fazla ic İr™ bir dal arayan kısmı ise ona böyle arzuyla sunulan
ğ jm ." ÇmCye ^ söylüyordu.
, e t »K
istese de d u ra m a z d ı zaten. Sanki ajd - ^ dudaklarım aralayarak uzun ve güçlü yudumlarla
su su zlu ğ u daha da artıy o rd u . H e r yudum 'Î ^ yö(W Te5S n oücünü em m eye başladı.
mu te tun p*
ateşe bir alev dah a ek liy o rd u . A n n e s in in S in î
a an Tattntn!
bir bebek gibi h issed iy o rd u . Kırılgan, saf. t , Y»-‘. . b o y n u n d a Tess için açtığı d a m a r ın etrafında
de vc bağımlı. rnarnen Ş a d ı n ı n d u d a k l a r ı n ı hisseder hissetmez tü m vücu-
O n a hayat v eriliy o rd u ; z ih n in in en ilkel # oÇ aV gjbı gerildi. Tess’in dudaklarının güçlü emişi ve
bile b u n u idrak e d e b iliy o rd u . Ö l ü m e yakla ^ du ,r umuşacık hareketleri D a n te ’yi anında uyarmıştı.
d o k u n ac ak kadar yakının a gitm işti belki f a k a t ^ ^ ’ ^ ^ T ö n c e hiç yaşamadığı kadar sert bir şekilde ereksıyon
o n u geri getirm işti. u s,cakiık
“Daha,” diye inledi. E n a z ın d a n konuştuğunu °^Tess'e k a n ın ı b u şekilde e m m e sin e izin vermenin, böy-

am a d u y d u ğ u ses ç o k u zak ve g ü ç sü z gelmişti vT* - bir tepkiye n ed e n olacağını hiç düşünm em işti. T ü m
U m u t s u z b ir sesti. “D a h a . . . ” k*' ı b o y u n c a , ilk kez kanını bir başkasına veriyordu,
zam an k a n ı alan ta ra f o lm u ştu . M otivasyonu da zo-
Talep ettiği şe y k a r a n d a , s.cakl.ğtn bir an yanın. Her
nluluk ya d a zevk o lm u ş tu . A m a daha önce böyle bir şey
uzaklaştığını hissetti. H a y ır! diye d ü ş ü n d ü . İçini kopl^vu ru
/a şa m a m ıştı.
bir p an ik kaplam aya başlam ıştı. O n u bırakıyordu. Koru'
Asla k e n d in i Tess gibi etkileyen bir kadınla beraber ol-
y u c u m eleği g id iy o rd u . O n a hayat veren kaynak onu terk
&ıamıştı.
ed iy o rd u . H afifç e in le m e y e başlayarak halsiz ellerini uza­
Tess’in şu anda sadece yaşam a güdüsüyle o ndan beslen­
tıp o n u aram aya başladı.
diğini ve genç k ad ın ın b e d e n in in , şu anda ihtiyaç d u y d u ­
“D a n te ...”
ğu tek şeyin kendi kanı o ld u ğ u n u bilm ek Dante için tüm
B u rad a y ım , y a n ın d a y ım . H i ç b i r yere gitmiyorum:
olanları daha da e ro tik b ir hale sokuyordu. Cinsel organı
Yanına b ir ağırlığın ç ö k t ü ğ ü n ü hissedince ürpertisi ve
pantolonunu z o rlu y o rd u . D a n te b u n u görm ezden gelm e­
ü şü m e si geçti. B ü t ü n b e d e n in e te k ra r sıcaklık yayılmışa
ye çalışsa da y ap a m ıy o rd u .
E nsesini saran g ü ç lü b ir el h issetti. B u el Tess’in başını ha­
Tanrım, genç k a d ın ın şu anda ağzında olan şey sanki
fifçe kaldırdı. Tess d u d a k la r ın a te m a s ed en ıslak ve sıcak
erkeklik organıydı. A ğ z ın ın h e r hareketiyle D ante daha da
teni d u y u m s a d ı.
sertleşiyor ve zirveye u laşıy o rd u . D an te inledi ve y u m ru k
"H a d i Tess. B e n d e n iç. N e k a d a r ihtiyacın varsa al.
haline getirdiği ellerini yatağın ipek çarşaflarına göm dü.
O n d a n iç m e k m i? H e n ü z u y a n m a k ta olan bilincinin
Tess ondan b e sle n m e y e d e v a m ediyordu.
b ir kısm ı, b u fikri sa ç m a ve in a n ılm a z b u lu p r e d d e d i y o r d u Genç kadın, sıkıca t u t u n d u ğ u D a n te nin o m z u n a par-
am a etrafındaki k a ra n lık g ird a p ta delicesine dönen \e tu
317
316
makJarını iyice batırmaya başlamışt, Ka
İdarim D a n t e ’n i n k a lç a la r ın a s a r m ış tı. S a n -
ederken ağzı, bu parmaklarla D a n te ’. " T İÇnieVcd
ytyirdıg1b3Ca| alcıa r m ı ş v e s e k s y a p ı y o r l a r m ı ş g ib i c in se l
çılgın bir ritim yakalamıştı. D an te h e r '" an
üsteydi- D a n t e ü z e r i n d e k i ç a m a ş ı r a r a ğ m e n
kadının daha fazla g ü çlen d iğ in i h iss e d iy o S " dakita ^
organlar‘ ° Stn ı,maZ s ıc a k lığ ın ı h i s s e d e b i l i y o r d u . T e s s ’in iç
rınleşıyor ve hızlanıyordu. Ciğerleri Solüjh, , ^
.m i , c § U Ç S İİ 2 n l o . , ^ | e5s’in da^a , - j y 0 ğ u n a r z u y l a ı s l a n m ı ş t ı v e t a h r i k o l d u -
ve derin soluklar alıyordu. v 12 °lsa da
ri0 & Tl dlîy. »o11, k o k u D a n t e ’n i n b e y n i n e b i r ç e k iç g ib i
Tess’in yaşama d ö n d ü ğ ü n ü g ö rm e k D
>
kadar bildiği en g ü ç lü afrodizyak o lm u ş tu " n 0 »
§ünc
,„iy°rdu-
I ^ z hareketi artık çılgınca b ir hıza y ük selirk en
sarıp kendi yoğun a r z u s u n u tatm in etm ek k° iljr
ar,yla
m a m ak için inanılm az b ir çaba s a r f ediv™ ^ altln>al. ^ ‘‘T n r ım ! ” diyerek k ary o lan ın d e m irle rin i kavradı.
DaIlte’ ja j ın ü zerin d e d ah a hızlı ve d ah a sert gidip gel-
Tess’e, “İçm eye devam e t,” dedi. D iş le r i

kendi susuzluğuyla şişm işti. “D u r m a Tess t T " " ''1' dil ^ b a şla m ışm İnsanlara ö z g ü sivri o lm a y a n dişleri,
Sadece senin için .” ‘ Ps'senin 0CVe -n teninde olabilecek e n d e rin n ok tay a saplanm ıştı
zla içmeYe devam e d iy o rd u . D a n te o n u n zirveye ulaş-
Tbss biraz daha yaklaşm ıştı ona. Göğüsler, Dan, •
gogsune değ iy o rd u , kalçalar,... Tanrım irm ve ^ve gevşediğini hissetti. K e n d i a r z u s u d a artık katla­

ed erk en kalçalar, D a n t e ’n i n kasıklarında h a f i f ' ” nmayacak hale gelm iş, p a tla m a n o k ta s ın a v arm ıştı. Tess

sel bir h areketle g id ip g e liy o rd u . D a n te sırt & « ! [ " “; orgazma ulaştığı anda D a n te d e k e n d i n i bıraktı. Yaşadığı
bu büyük rahatlam anın t ü m v ü c u d u n a dalga dalga yayıl­
m u m k u n o ld u ğ u n c a h arek etsiz kalmaya çahşt, CE|T-
ınanılrnaz işkenceyle g ö z le rin i kapadı. N abzının atış, h ! dığını hissetti. K en d in i k a y b e d iy o rd u . G e n ç kız D a n t e ’n in
laklarını d o ld u r u y o r d u . üzerinde sakin bir şekilde, ağır b ir u y k u y a d a lm ış y a tm a y a
devam ederken zo n k lay arak atan n a b z ın a h â k i m o la m ıy o r ­
K en d in e h â k im o lm a k k o n u s u n d a p e k tecrübesi yoktu
am a gerekiyorsa Tess için t ü m gece b u n a devam edebi- du.
ırdt. O n a d u y d u ğ u arzuy la h e r n e kadar parça parça olsa Bir süre sonra D a n te k ary o la b a şlık la rım b ırak tı ve e l­

da böyle h is s e d e b ilm e k h o ş u n a g itm işti. Çarşafın üzerine lerini usulca Tess’in h a re k e ts iz b e d e n i n e yasladı. O n u n

u zan arak Tess’ın v ü c u d u n u n h e r h arek etin i, her içten in- içinde olmak istiyordu, b u n a h av a gibi ihtiyaç d u y u y o r d u
e m e sin i ve y u tk u n m a s ın ı içine ç e k m e y e çalıştı. ama Tess şu anda ç o k k ırılg a n d ı ve D a n t e o n u b u şe k ild e
E ğ er Tess kıvrılarak ü z e r in e çık m asa daha da fazla öyle kullanmayacaktı. A rtık te h lik e y i a tla ttığ ın a g ö re , b irlik te
abilirdi. G e n ç k a d ın ın d u d a k la rı hâlâ dam arın üzerin­ olabilecekleri başka v ak itleri d e v ard ı. D a h a g ü z e l vakitler.
deydi. Tess e r o tik h a re k e tle rle d a h a y o ğ u n emmeye baş- Tanrım, olm ak z o r u n d a y d ı.
ayınca, D a n t e hafifçe d o ğ r u ld u . T ess’in v ü c u d u artık ateş
gibi y a n ıy o rd u .

318
Kısa bir süre ö n c e k ork m u ştu , h em de ölüm üne kork-

111 Tess, elini b o y n u n a götürdü. Parmaklan hassas bir böl-


d o k u n d u . A n i d e n çakan b ir şimşek gibi aklından bir
ı geÇti; alev gibi gözlen olan bir yüz, korkunç bir hırla-
^ayla açılan ve kocam an keskin dişleri olan bir ağız.
/yıılar beyninde tam olarak şekillenmeden önce, “Sal­
B Ö L Ü M 3 1 a r d ıla r - ” diye m ırıldandı, “üzerime doğru geldiler ve
baııa..- saldırdılar. İkisi beni sokak boyunca sürükledi

ve-*
“B i l i y o r u m . ” D a n te , genç kadının elini dikkatlice boy­
Tess, b e d e n in in ü s t ü n d e n akıp g id e n sıcak bir d
nundan çekti. “Fakat şim di iyisin Tess. Hepsi geçti ve artık
içinden hoş b ir sahile çık ar gibi yavaşça uyandı. Ci“ T ' "
korkmana gerek y o k .”
ni te m iz havayla d o ld u r a r a k d e r in b ir nefes alıp rah T '
Anlık bir hatırlam ayla o gece olanlar süratle zihninden
G ö z le rin i bir-ıkı kez k ırp tı, k irp ik leri günlerdir uyuylt
geçti. Ben’in evinin ö n ü n d e n geçişini, içeride ondan başka
m u ş gibi ağırlaşm ıştı.
birinin daha o ld u ğ u n u fark etmesini ve balkondan sokağa
D e r in d e n ve ta n ıd ık b ir ses y ü z ü n e iyice yaklaşarak
zıplayarak inen ve p e ş in d e n koşan iri insanları - tabii ger­
“M e rh a b a , m e le ğ im ,” d e d i.
çekten insanlarsa - g ö rd ü ve şoke olana kadar her şeyi ye­
Tess o n u g ö re b ile c e k k a d a r kafasını kaldırdı. D ante ona niden yaşadı. O n la r ın k o rk u n ç yüzlerini gördü, kendisini
bakıyordu, gözleri can lıy d ı v e g ü lü m s ü y o r d u . Nemli saç saran ve karanlığa d o ğ ru çeken ellerin yok edici gücünü
tellerini y ü z ü n d e n u z a k la ş tıra ra k a ln ın ı okşadı.
hissetti.
“N asıl h is s e d iy o r s u n ? ” Birisinin o n u k o llarınd an tu ttu ğ u ve diğerinin kocaman
“iy iy im .” D a h a iyi h is s e d iy o r d u , D a n t e ’nin koruyucu kaslı v ü c u d u n u n ağırlığıyla o n u bağladığı o dehşet dolu
g ü ç lü k o lların d a h u z u r iç in d e y d i. “N e r e d e y iz ? ” anı hâlâ hissedebiliyordu. Tecavüze uğrayacağını düşün­
“G ü v e n li b ir y e rd e . B u ra s ı b e n i m yaşadığım yer Tess. müştü, m u h te m e le n dövüleceğim de takat saldırganların
B u rad a sana h iç b ir şey z a ra r v e r e m e z . ” niyeti o kadar rezilce değildi.
D a n t e ’n in g ü v e n v e r e n b u sö z le ri, bilincinin sınırların­ Sadece ısırm ışlardı.
da d o la n a n s o ğ u k ve g ö lg e le r iç in d e k i b ir karmaşayı bera­ İki vahşi canavar, o n u bir av hayvanı gibi karanlık ve
b e rin d e g e tirm işti. K o rk u . Ş u a n d a b u n u hissetmese bile yıkık dökük b ir b a ra k a n ın içinde yere sermişlerdi. Sonra
veya y a n ın d a k i e rk e k le ilgili o lm a s a da ü z e rin e sis gibi çö da boynundan ve b ile ğ in d e n ısırıp kanını içmeye başla
k en b u d u y g u o n u ü r p e r t i y o r d u . muşlardı.
321
320
c
O rad a öleceğinden e m in d i am a sonra m Uc
k odasına geri döndüğündeyse, “Harvard!” diye haykırd,
o lm u ş ve D an te gelm işti. B ü tü n duyuların,0' ^ ! ' bi^ey “O nu da m ı kurtardın?”
di kan k o k u su n a ra ğ m e n , barakanın pürüzlü ^
T° p a n te kafasını salladı. “ S eni b u lm a d a n ve buraya getir­
uzanm ış bir halde D a n t e ’n in varlığını h iss e d e b l^ '* 1' ^ i d e n ö n c e o n u b a ş ıb o ş d o la şırk e n g ö rd ü m . Senin gü-
keğin öfkesinin, ufacık barakayı kapkara bir a l e ^ ' '!e,ıde o l d u ğ u n d a n e m i n o l u r o lm a z b irin i o n u alması için
gibi d o ld u rm asın ı da sezm işti. CV ^lrtlnas,
ö n d erd im - ^
“S e n ... sen de o ra d a y d ın D a n t e .” Tess d o ğ ru l Köpeği yatağa y a tırd ığ ı a n d a arsız tü y lü şey Tess’ın üze-
cu d u inanılm az b ir şekilde g ü ç lü y d ü ve acılan a ^ ^' rine atlayarak, e lle r in i v e y ü z ü n ü yaladı.
kalmamıştı. A rtık z ih n i te m iz le n iy o r d u ve sanki ° ^ “Teşekkür e d e r i m , ” d e d i Tess, te k rar bir araya gelmele­
canlandırıcı bir u y k u d a n y eni uyanm ışçasına ene rine s e v in d iğ in d e n g ö z y a şla rı iç in d e kalmıştı. “İtiraf e tm e ­
ve tazelenm iş h isse d iy o rd u . “O r a d a b en i sen buld ^ r°'U liyim kı b u k ü ç ü k y a ra tığ a t a m a m e n aşığım .”
k u rtard ın D a n te .” en' “Şanslı k ö p e k , ” d iy e yavaşça söylendi D a n te , Tess’in
E rkeğin g ü lü m s e m e s i, sanki b u ta k d ir do lu cümleye pek ç e n e s in in b a ş ta n s o n a v e c o ş k u lu bır şekilde yalanması­
k atılm ıy o rm u ş ve k e n d in i rah atsız hissetmişçesine boştu nı izlerken y a ta ğ ın k e n a r ı n a o t u r d u . G e n ç kadının göz­

A ncak kollarıyla o n u sarıp d u d a k la rın a narin bir öpücük leri D a n te ’n ı n g ö z le r iy le b u l u ş u r k e n old u k ça mesafeli ve

k o n d u rd u . “Sen y a şıy o rs u n ve ö n e m li olan da bu.” ciddiydi. “T e s s ... k o n u ş m a m ı z g e re k e n şeyler var. Aslında


hiçbir z a m a n b u n u n b i r p a rç a sı olm ayacağını u m m u ş tu m
Tess, garip bir şekilde, k e n d in i n e re d e y se onun bir par­
fakat seni d e işin iç in e s ü r ü k l ü y o r u m . B u geceden sonra
çası gibi h iss e d e re k D a n t e ’ye iyice sokuldu. Dante’nin
ne o ld u ğ u n u v e n e d e n o l d u ğ u n u a n la m a n gerekiyor.”
kalp atışı o n u n k iy le a h e n k iç in d e tekrarlanıyor, vücut sı­
Tess se ssiz c e b a ş ı n ı sallayarak H a r v a r d ’111 gitmesine
caklığı o n u ısıtm a k için d eri ve k e m ik le rin d e n içeri sızıyor
izin verdi ve D a n t e ’n i n iç k a ra rtıc ı y ü z ü n e baktı. Bır yanı,
gibiydi, iç te n içe o n a b a ğ la n d ığ ın ı hissediyordu şimdi. B u
kon uşm anın n e r e y e g ittiğ in i b iliy o r d u ancak b u gece gör­
d u y g u o la ğ a n ü s tü y d ü ve o n u o k a d a r şaşırtıyordu ki.
düklerinden s o n r a , u z u n z a m a n d ı r o ld u ğ u gibi kabul etti­
“M a d e m u y a n d ı n ,” d iy e k u la ğ ın a mırıldandı Dante,
ği şeylerin b ir ş e k ild e r a y ı n d a n çıktığını anlıyordu.
“yan odada seni g ö r m e k için b e k le y e n biri var.”
“O n l a r n e y d i D a n t e ? B a n a saldıran o adamlar, onlar
Tess, cevap v e r e m e d e n D a n t e b ü y ü k yataktan kalktı ve
normal in s a n d e ğ ild i. Ö y l e d e ğ il m i ? ”
bitişikteki o t u r m a o d a s ın a d o ğ r u y ü r ü d ü . Tess, a r k a s ı n d a n
Belli b e lir s iz k a f a s ın ı salladı D a n te . H ayır, on lar insan
bakarken v ü c u d u n u n y ap ısın a, attığı h e r adımıyla değişe” değildi. T e h lik e li y a r a tı k la r d ı ; k a n em iciler. O n la ra Issız
sırt ve o m u z la r ın d a k i r e n g â r e n k d ö v m e ağına hayran ol
deriz.”
m a d a n e d e m e d i. D iğ e r o d ay a g ir e r e k g özd en k a y b o l d u “Kan em iciler,” diye tekrar eden genç kadının midesi,
ğ u n d a, Tess h e m e n y u m u ş a k b ir h a y v a n inlemesi duş d1 düşünceyle altü st o lm u ş tu . Başım eğerek, iyileşmek
D a n te k o lla rın d a k ıv r a n a n k ü ç ü k köpeği taşıyarak, 323

322
olan ama kıpkırm ızı parlayan ısırık izinin old
. gen ? O b u n u biliyor m u ? G eçen gece onun
baktı. “Tanrım , k a n ım ı m ı içtiler? B una i ^ bilcğin
._,> nin s e b e b i
PCgitmenin bu m uydu?”
B u tü r davranışlar serg iley en lere sadece t e k l y 31^ 1^
ev'ne b o n a y l a r c a s ı n a başını salladı. “G eçen yaz, ismi bi-
v am p ir.” lr §eVdenir.
Pante bir şirket tarafından b u u y u ştu ru cu y u üretmesi
D a n te ’n in keskin ve sarsılm az bakışı da b
l'n ^ Y ^ jn d ığ ın ı söylüyor. O şirketin Issızlar için bir pa-
du. SoVİüy0N
İÇİn O ld u ğ u n d a n ş ü p h e le n iy o ru z .”
Tess d ü z b ir sesle, “V am p ir diye b ir şey yoktu ravanoıuLb
«gen nerede şim di.
g erçek lerd en b a h s e d iy o ru z b u rad a. V a m p ir le ^
«Bilmiyorum fakat ö ğ re n m e y e çalışıyorum .”
var olam azlar,” d e d i 8 er?ekten
re bunları söylerken sesindeki soğukluğu hisseden
“O lu r la r Tess. B ü y ü r k e n sana anlatılanlar gibi d Uantc - , t t- • i t
s Ben için e n d iş e le n m e k te n kendini alamadı. “Bana
ama. Z o m b i ve r u h s u z şe y ta n la r da değildir hepsi b ^ ldıran adamlar, yani Issızlar, o n u n evini arıyorlardı.”
rin d e n ayrı ve k a rm a tü rle ri m e v c u ttu r . B u gece sana sâld"' 5 “Evet. O n u arıyor olabilirler am a e m in değiliz.”
ranlar e n k ö tü tü r d ü . V icd an ları, m antık ları ya da ko ' “Sanırım istedikleri şey h a k k ın d a bir şey biliyor olabi-
kapasiteleri y ok tur. A y rım g ö z e tm e k s iz in öldürürler Ve
lirim.
kısa z a m a n d a k o n tr o l e d ilm e z le r s e öyle yapmaya devam Dante kaşlarını çattı. “N a s ıl yani?”
edecekler. B en ve k a ra rg â h ta o la n la rın varlık sebebi de bu “Ceketim n e re d e ? ” Tess yatak odasının etrafına göz attı
Issızlar, g ü n ü m ü z in s a n ın ın g ö r d ü ğ ü hiçbir şeye benze­ ama hiçbir kıyafetini g ö re m e d i. O n u ö rte n incecik k u m a ­
m e y e n b ir veba salgını h a lin e g e l m e d e n önce soylarının şın altında sadece iç çam aşırlarıylaydı. “G eçen gün klinikte
tü k e n d iğ in e e m i n o lm a lıy ız .” bir şey b uldum . B ir hafıza kartı. B en o n u m u ay en e odala­
“H a d i c a n ım ! ” d iy e alay etti Tess. Fakat Dante, daha rından birine saklam ış.”
ö n c e hiç b u k ad ar c id d i ya d a b u kadar mantıklı görün­ “İçinde ne v ard ı?”
m em işti. B u y ü z d e n o n u n b u k o r k u n ç iddiasını göz ardı “Bilmiyorum. D a h a açm ayı d e n e m e d im . C ek etim in
e d e m iy o rd u . “B an a b ir ç e şit v a m p i r avcısı olduğunu mu cebinde...”
s ö y lü y o rs u n ? ” “Lanet o ls u n .” D a n te ayağa kalktı. “Birkaç dakika içinde
“B en b ir Savaşçıyım . B u b ir savaş Tess. İşler kötüye gi­ geri döneceğim. B u ra d a yalnız k alm an so ru n o lu r m u?
d iy o r ve a rtık K ızıl’ı d a y a n la r ın a alm ış dürümdalar. Tess başını hayır a n la m ın d a salladı. H âlâ olan biteni an ­

“Kızıl m ı? O da n e ? ” lamaya çalışıyor, e tra fın d a o lu p bitenlerle ilgili» bildiğini


“B en S u lliv a n ’ın s o n b irk a ç a y d ır t ü m şehirde sattığı sandığı dünya h a k k ın d a ç o k rahatsız edici şeyler ö ğ ren i­

u y u ş tu r u c u . K ana o la n isteği a rttırıy o r, sın ırla m a la rı aza yordu. “D a n te ? ”


“Evet?”
tıyor ve b u katilleri y a ra tıy o r.”
Teşekkür e d e r i m . . . y an i h ay atım ı k u rtard ığ ın için.

324
m
E r k e ğ in viski r e n g i n d e k i g ö z l e r i n i n s e r t l i - .labilir d u ru m d a olmalıydı. Sevgili oğlu, biricik
jüjrtar»^
Yatağa o n u n y a n ın a g e ri d ö n d ü v e o n a d o ğ rıf , yU'% ( j ,
fifçe ö p tü . G e n ç k a d ın ı ö p ü ş ü n d e n a z i k Ve s a ^ ' ^ ^
hava vardı. “Y e r in d e n k a l k m a m e l e ğ i m H er ° lu W nl bir erkek sesiyle irkilen Elise, yaşlarla ıslanmış
ğ im .” ' 1Cn döneCe. Den yukarı kaldırarak geri çekildi. Z ü m rü t yeşili gözler,
s i y a h saçların altından ona bakıyordu. Karşısındaki

Elise, elini k o rid o ru n d ü z d u v arın a koydu ve ^ a k ş a m m başlarında Sterling için barınağa geldiğinde
maya çalıştı. D iğer eliyle karnını tutuyor, parmakl S3İ‘ kݧ1’ * yakalayan, soğukkanlı ve gösterişli olan Savaşçıydı.
^ lSC* “Yaralı m ısın ?” diye sorduğunda, Elise’in tek
bisesinin kırmızı kuşağını açm aya çalışıyordu A r t a ' ^ ' Savaşça
bulantısı bacaklarını zayıflattı ve bir an oldum, ” m'dc bildiği utanç verici bir şekilde çökm üş haldeyken ona
vapa
cağını dj u••şu n dj u••. Yere kusa­
bakmaktı-
Ona doğru y ü rü y e n erkeğin yüz ifadesinden ne dü-
G ördükleriyle şaşkına d ö n m ü ş b ir vaziyette, ani bir '
Ündüğü anlaşılmıyordu. Yarı çıplaktı, üzerinde sırım gibi
sinti hissederek te k n ik la b o ratu v ard a n kaçarcasına ç l '
bedeninden neredeyse d ü şm e k te olan bol bır kot panto­
N ereye gittiğine dikkat e tm e k s iz in ö n ü n e çıkan kond '
lon ve kaslı göğsüyle gövdesini ortaya çıkaran düğmesiz
boyunca koşuyordu. Sadece kaçıp gitm esi gerektiğini b'
beyaz bir göm lek vardı. Kasığından o m z u n a kadar şaşırtıcı
liyordu.
bir dermaglife sahipti, işaretlerin yoğunluğu ve karışıklığı
Ancak g ö rd ü ğ ü şey d en y e te rin c e uzağa kaçamamıştı.
savaşçının ilk N esil Soylu o ld u ğ u n a şüphe bırakmıyordu.
Sterling o n u , birliğin C a m d e n ’i yakaladığı uydu gö­
Bu da onun en saldırgan ve en güçlü vam pir ırkından ol­
rü n tü lerin in çok canlı ve rahatsız edici o ld u ğ u konusunda
duğu anlamına geliyordu. İlk Nesil Soylular sayıca azdı;
uyarmıştı. Elise hazırlıklı o l d u ğ u n u d ü ş ü n m ü ş tü fakat oğ­
Elise vampir b arınağında yaşadığı onca yıldır bir tane bile
lu n u ve bir insanın k ıy ım ın a karışan d iğ e r Issızları topluca
görmemişti.
görm ek, o n u n hayal edebileceği en k ö tü şeylerin bile öte­
Savaşçı, “Ben T egan,” d ed i ve kalkmasına yardım etmek
sindeydi. Yaşamının geri kalan g ü n le r in d e sürekli görece­
için elini uzattı.
ğini bildiği bir k âb u stu .
Daha birkaç saat ö n c e b u adam ın kocam an ellerinin,
Sırtını k o rid o ru n d u v a r ın a yaslayarak kendini yere bı­
onu om uzlarından ve b e lin d e n kıskıvrak yakaladığını d ü
raktı. G özyaşlarına ve b o ğ a z ın a d ü ğ ü m l e n e n hıçkırıklara
şünmemeye çalışsa da şu and a adam a temas etm ek genç
daha fazla engel o lam ad ı. Is tıra b ın ın derinlerinde, suçlu­
kadının kaldırabileceğinden fazlaydı. Savaşçı o n u n gitme
luk ve C a m d e n ’i d ah a iyi k o r u y a m a m a s ın ın getirdiği piş­
sine izin v erdikten ç o k u z u n bir süre sonra bile parmak
m a n lık yatıyordu. larının teni ü z e rin d e bıraktığı izlerin alevlenişini ve kalıcı
Bilgisayar e k ra n ın d a g ö r d ü ğ ü o k an a susamış canavar
sıcaklığını hissetm işti.
oğlu olam azdı. O ğ lu hâlâ o ra la rd a b ir yerlerde olmalı) 327
326
K e n d i g ü c ü y l e ayağa k a lk tı v e ıslak yanak]
••
düşunceten b o m b a rd ım a^n ın a karşı koyam, adı-

ca sildi. B a şın ı a d a m a k ib a rc a e ğ e r e k , “A d ım i m " 1' sllz in*an varnpır barınağına m a h k û m o lm u ş tu


-C.il gjiida»1 bır * bu savaşçıyla b e n z e r b ir s o r u n u p
“B e n S t e r li n g ’in b a l d ı z ı y ı m . ” Se>’ dC(jj
G e n ç k a d ın ın h e r b i r h ü c r e s i n e iş le y e n y 1 Vaf ö n ü n d e dah a rah at h issetm esin e sebep ol-
ıl gjise’ın ° ^ cak C a m d e n için hissettiği endişe - o ğ lu n u n
k ı r p m a d a n , ‘Y e n i m i d u l k a l d ı n ? ” d iy e s o r d u T e 8 ° 2 İ e r 'n '
^ ejer yapıyor o ld u ğ u n u d ü ş ü n ü n c e hissettiği ızdı-
E lise, b e l i n d e k i u z u n k ı r m ı z ı k u ş a k t a n r a h a ^
“Kocamı beş yıl ö n ce k a y b e ttim .” Sız °*du. dışarıd3 nC^ j m ın yalnız k alm a isteğini körük lem işti,

“H âlâ yas tu tu y o r s u n .” rap' ŞenÇ ■ ” d e d iğ in d e T egan’d an ço k b u n u kendisi-

“O n u hâlâ se v iy o ru m .” ler gibiydi- “G itm e li... b u ray ı te rk etm eliy im . A rtık

Tegan, “Ü z g ü n ü m , ” d ed i ipek gibi bir ses tonuyla « . burada d u r a m a m ”


lun için de ü z g ü n ü m .” ’ °&~ «Eve mi gitm ek istiyorsun?
O m u zlarım y u k a r ı k a l d ı r d ı , s o n r a n e i s t e d i ğ i m b i l m e k ­
Elise başını eğdi, o ğ lu n u n geri dönebileceği umudun
taşıdığından son sözleri u m u r s a m a d ı. U sizin b a şım s a l l a d ı . “ H e r h a n g i b i r y e r e , ” d i y e f ı s ı l d a d ı , “ s a ­

Tegan sözlerine d e v a m etti. “S e n in hatan değil Sen dece g i t m e l i y i m . ”

bep olm adın bu na. O n u d u r d u r a m a z d ı n .” E trafın d ak i havada e n u ta k b ir d alg alan m a bile y arat­
madan bir anda y a n m a g e le n T egan, “S eni g ö tü re c e ğ im ,”
Kendi su çlu lu ğ u ve gizli u ta n c ı ile ilgili Tegan’ın bir
şeyler bilebilm esine şaşırarak, “N e ? ” diye mırıldandı. İlk dedi.
“Ahh, hayır, d e m e k i s t e d i ğ i m .. . ”
N esild en olanların bazıları, d ü ş ü n c e o k u m a özelliğine sa­
Sterling’i b ulm ası g e re k tiğ in i d ü ş ü n e r e k k o rid o ra , gel­
hipti fakat Savaşçının o n u n d ü ş ü n c e le r in i yokladığını san­
m ıyordu. “N asıl o lu y o r d a . . . ” diği yöne doğru b ir bakış attı. A k lın ın b ir k ısm ı, b ıra k b e ­
raber bilinmeyen b ir y e re g itm e y i, şu a n d a b u savaşçının
Cevabı h e m e n b u ld u , o g ece d a h a ö n c e kendisine do­
yanında d u rm a n ın te h lik e s iz o l d u ğ u n d a n bile e m i n d eğ il­
k u n d u ğ u n d a , h isle rin in t u h a f b ir şekilde yankılanması,
di.
parm aklarının k en d i te n in d e bıraktığı kalıcı sıcaklık. İşte
“Seni ısıracağım dan m ı k o r k u y o r s u n E lise?” A d a m ın
o an genç kadının d u y g u la rın ı h is s e tm iş olmalıydı. Genç
şehvetli ağzının alaycı b ir şe k ild e b ü k ü l d ü ğ ü n ü g ö re n E li­
kadını rızası o lm a d a n çırılçıp lak s o y m u ş tu .
se, bu g ö rü n tü n ü n , T e g a n ’ııı d a d u y g u la rı o l d u ğ u n a dair
Tegan, “Ü z g ü n ü m , k o n tr o l e d e b ile c e ğ im bir şey değil,
dedi. 'lk işaret o ld u ğ u n u d ü ş ü n d ü .
Geç old u,” d iy e rek , o n u r e d d e t m e k için k ib a r b ir b a ­
Elise hiçbir tepki v e r m e d i. B ö y le s in e bir y e t e n e k le la­
hane uydurmaya çalıştı. “ Ş afak s ö k m e k ü z e re o lm alı. R isk
n e tle n m e n in nasıl o l d u ğ u n u b iliy o rd u . Kendi kabibveti
a*manı is te m e m ...”
y ü z ü n d e n , yani n e z a m a n in s a n la r ın arasına karışsa olum
Ondan kaçmaya çalıştığın ı aıılam ışça sın a, “Ö y le y s e b e n

328 32V
dc hızlı sürerim ,” dedi, ve b u n a izin verm
V •

İcrgibi sırıtmaya başladı. “H adi. B uradan b i r söb


olsa cehennem olup gidelim .” Surehğine çL
Savaşçı elini ona uzattığında, genç kadın tut
sadece bir an için te red d ü t etti. 11 önCf

B Ö L Ü M 3 2

Dante gideli b ir k a ç d a k i k a o l m u ş t u v e b e k l e m e k T e s s ’i
germişti- K afasında c e v a p l a n m a y ı b e k l e y e n ç o k fazla s o r u
vardı. İçinde y a n a r d a ğ l a r p a t l ı y o r d u a m a d ı ş a r ı d a n b a k ı l d ı ­
ğında oldukça s a k in d i.
Dante’nin geniş b a n y o s u n d a sıcak bir d u ş ve o n u n için
bırakılan temiz kıyafetleri g iy m ek , o lu m s u z d u y g u la rın bir
kısmını unutm asında y a rd ım c ı o lm u ş tu . H a rv a rd yatakta
kıvrılmış onu sey red erk en , Tess k ah v e ren g i ö rg ü g ö m le ğ i­
ni giydi ve ayakkabılarım b ağ lam ak için o tu r d u .
Çizikler ve ç ü rü k le r m a r u z kaldığı sa ld ırın ın b o y u tla ­
rın, gösteriyordu. D a n t e ’n in o n a anlattığı, kana su sa m ış -
bağımlı - yaratıklar ta ra fın d a n g erçek leştirilm iş b ir saldırı.
Vampirler.

Daha mantıklı bir açık lam ası o lm a k z o r u n d a y d ı, daha


c rf T 0 b ' r aÇiklama. Tess y aşad ık la rın ın bilin-
sald 0 S| i ^ a b u n u n *m kânsız o l d u ğ u n u b iliy o rd u . O n a
nasınc ! ,kݧİnm’ B e n in d airesin in b a lk o n u n d a n yere
mın Qir ' Çevikliğiyle atladığını g ö rm ü ştü . O iki ada-
hissettilU "e t3n ° eSİ° b a ra k a Ya g ö t ü r d ü k l e r i n d e n e le r
330 m atırlıyordu. O n u k u d u z k ö p e k le r gibi ısırm ış -
lardı. Korku filmlerinden ç,k m 1§ yaratıklar ı ağa k a l k t ı ve köpeğin arkasından gitti. Takip onu
n n ı saplayıp kanını em erek beslenmişlerd 6 ° nadi5ı koridorun sonuna ve bir diğerinin başlangıcı-
D a n te ’nin de iddia ettiği şekilde, tıpk, vaı
bUİUn rdi M»nik Teriyer Cİnsİ köPcğ* ne zaman yakaladı-
D ante o nu her nereye getirdiyse b u ra d a ^ 1^ ^ - na getlfemin olsa her seferinde kaçmayı başarıyor, oyun
Zevkle döşenm iş geniş yatak odasındaki moKl Pnd3° c eribi sonsuz koridorlarda dolaşmaya devam edi-
0 ynarrru§ g
attı. Mobilyalar, sert çizgileri ve karanlık tonla * i
ten erkeksiydi. Öyle kı geniş yatağın üzerinde' y «uarvard, s e n i küçük serseri, çabuk dur diyorum sana!”
d ö rt tül bile kuzgun kanatlarını andırıyordu C’ ^ durat> fısıld a d ı fakat köpek oralı olmadı.

Tess yandaki o tu rm a odasında da incelikle dü " ^Artık sabrı tükenmişti ve bu koridorlarda böyle dolaş­
ayrıntılara yer verildiğini gördü. D an te’nin r a h a T ^ ' ^ ı l doğru olup olmadığından emin bile değildi.

deliğe olan d ü şk ü n lü ğ ü , evinden de anlaşılabiHv'f ^ ^ L a b ir e n t koridorların nereye gittiğini gösteren bir işaret

konforlu g ö rü n ü y o rd u ama tam bir yuva i z l e n i T ^ ' Ev oktu D a n t e ’n i n ev diye adlandırdığı bu tu h af yer, yüksek
yordu. H içbir duvarda pencere yoktu, yalnızca y ^ l o j i y e s a h i p bir devlet dairesi gibi düzenlenmişti. Ve
rü n ü şlü çağdaş sanat eserleri ve çerçeveli fo to ğ rafla^ • g°' bu da genç kadının, D an te’nin karanlık gece yaratıkları ve
D an te bu yerin karm aşık bir yer olduğundan bahsetme eraltı s a v a ş l a r ı y l a ilgili sıra dışı iddialarını doğrulamasını
ve Tess şu anda tam olarak nerede olduğunu merak edi' s a ğ la m a k ta n b a ş k a bir işe yaramamıştı.

yordu. T ess köpeği takip ederek, başka bir dönem eçten sağa

Tess o tu rm a odasından parke kaplı girişe geldi. Merakla doğru keskin bir dö n ü ş yaptı ve başka bir kanada yöneldi.
bir kapıyı açarak parlak beyaz m erm erli bir koridora çıktı Nihayet, Harvard’ın koşusu yavaşlamıştı. H o lü n sonunda
U z u n giriş k o rid o ru n u n ö nce bir tarafına baktı, sonrada bir çift kanatlı kapı y o lu n u kesmişti, göz seviyesindeki kü­
diğer tarafına. Boştu, yalnızca cilalı taşlarla döşenmiş, kıv­ çük kare pencereler buzlu camlarıyla buğulu bir görüntü
rılarak uzanan bir geçit vardı. P ü rü z sü z mermerle döşeli veriyordu.
zem in k e m e rle r ve obsidiyen taşlarıyla süslenmişti. Uygu­ Tess köpeği kaçırm am ak için dikkatle yaklaştı ancak ka­

lanan desenler D a n te ’n in gövde ve kollarında da var olan pının diğer tarafında ne o ld u ğ u n u da m erak eder bakışlar­

çok renkli güzel d ö v m e le re ben ziy ordu . la bakıyordu. B u lu n d u ğ u yer oldukça sessizdi, baktığı her
yer beyaz merm erle döşeliydi. Havada garip, antiseptik bir
Tess daha yakından bakabilm ek için eğildi. O kadar dal­
koku vardı. U zak olm ayan bir yerlerden kulağına medikal
mıştı ki H a r v a r d ’ın y a n ın d a n geçip koridorun diğer tarafı­
cihazların çıkardığı tü rd e n elektronik sinyal sesleri geli­
na d o ğ ru y ü r ü m e y e başladığını fark etm em işti bile.
yordu.
“H arv ard , buraya gel!” diye arkasından bağırdı ama kö­
Burası bir çeşit hastane miydi? Yeterince temiz gibiydi
p ek k o şu p kıvrılan k o rid o rd a g ö z d e n kayboldu.
ama içeriden ne hasta sesleri ne de koşuşturan personelin
K ahretsin.
s«ı geliyordu.
JJD
332
Yerden H arv ard ’ı alm ak için eğilirken “B ak için elini uzattı ve avuç içi sıcak, hareket­
k üçük canavar,” diye söylendi Tess. Ura^a 8el senj l i y i aç geriye sıçradı. Tess d u ru p başını çevi-
Bir koluyla o n u gö ğsü n e sıkıca bastıran Tes baktı. Karşısında, y ü z ü n d e berbat bir kesik
s iz
dan birini iterek açtı ve içeriye bir e ö 7 ait, SS’ P’W- rerek ° nun<\ k sll bir adam d u ru y o rd u .
8 attı. Burada |0<
dinlendirici bir ışık vardı, içerideki koridorun hc VC
0İ!u ^ T b i r adam değildi bu.
rafında kapalı kapılar diziliydi. Kanatlı kapılard ^ ta' a köpek dişleri olan ve gözleri Tess’e sokakta sal­
içeride birkaç adım ilerledi. §eÇerç|-
d ı k l a r l a aynı olan b ır canavardı bu.
Sinyal sesinin n e re d e n geldiğini artık görebil' dıran Yar .
solundaki duvara m o n te edilm iş bir panelden e ,'y°rdu; , T%cc’in n ö z ü n d e önceki saldırının dehşet anla-
girden less g, . ,
panelin alt kısm ındaki b ir kısım haricinde ekranl lanmıştı; kollarını kavrayan parmaklar, etine geçen
si kapalıydı. D a h a ö n ce b e n z e rin i hiç görmemiş olm ? 0 bn dişler, dam arlarından kanını çeken d o y m a k bilm ez
na rağm en, bir çeşit E K G m o n it ö r ü n e benziyordu Ve arzlar ve ondan b eslen irk en çıkarılan tü m o iğrenç hırıl-
uzak o dad an ise ağır b ir şeylerin tekrar eden tıkırtısı du
y u lu y o rd u .
tl^Sonra hiç yeri değ ilk en k lin iğ in in arkasındaki k ü ç ü k
“M e rh a b a ? ” diye bağırdı Tess boşluğa doğru. “Kimse oda zihninde canlandı. Yerde kanam ası olan bir adam kıv­
y ok m u ? ”
rılmış yatıyordu. K u rşu n la rd a n ve başka k o rk u n ç yaralar­
S özcü kler d u d a k la rın d a n d ö k ü lü r dökülm ez monitö­
dan dolayı ölüyordu. O n a y a k la ştı...
r ü n sinyal sesleri de dâhil b ü t ü n sesler kesildi. Ekranlara Bu onun hatıralarında o lan b ir şey değildi. Böyle bir şey
baktığında t ü m ü n ü n ışıklarının s ö n d ü ğ ü n ü gördü. Sanki aslında hiç o lm a m ıştı... yoksa o lm u ş m u y d u ?
ilerdeki o d alard an olan birisi h e p s in in fişini çekmişti. Parçaları birleştirecek şansı o lm adı. Kaçış y o lu n u ka­
Tedirgin edici b ir his te p e d e n tırnağa onu ürpertti. pamış olan vam pir ö n e atıldı, Tess’e b a k m a k için hışım la
H arv ard ko llarınd a d e b e le n m e y e ve mızıldanmaya başla­ başını kaldırdığında, o n u parçalara ayırabilecek ö lü m c ü l
dı. K o lların dan k u r t u l u p yere atladı ve koridor boyunca keskin dişleri parlıyordu.
koşm aya başladı. Tess o n u a v c u n a alan paniğe anlam vere­
m iy o rd u an cak b e k le m e y e hiç niyeti yoktu. Dante, G ideon ve S a v a n n a h ’ııı çalışm a odasında, Tess’in
D ö n ü p kapılara y ö n eld i. H ız la onlara doğru yürürken
cebinde taşıdığı hafıza kartı ile ilgili s o n u c u bekliyordu.
arkasına b a k m a k için b aşım çevirdi. O r t a m ın s ıc a k lığ ın d a
Gid bu şeyin şifresini k ırab ilecek m is in ? ”
ani b ir d ü ş ü ş hissetti, te n in d e s o ğ u k b ir esinti e n s e s in d e n
Sarışın vam pir şeytani b ir bakış attı ve ağır aksaıııyla,
yukarı tır m a n ıy o rd u . ,. Şaka yapıyor o lm a lısın ,” dedi. H afıza kartını bilgisayara
K o rk m u ş b ir h alde, “K a h r e ts in ,” diye fısıldadı ken > Çoktan takmıştı, p arm ak ları klavyenin ü z e r in d e adeta dans
k en d in e.
334 33
ediyordu. “FBI’ı, CIA’i ve var olan korumalı b" ••
banlarını kırdım. Bu onların yanında bebek işD ^* V°ri^ “Veri d o sy a la n . H e s a p tabloları. Akis - .
“Öyle mi? Bir şey bulunca haber ver. Şjm cll,kla i l g d i tablolar.” G i d e o n f a r e n i n t e k e ^ İ v " 1' ^ 3'
gerekiyor. Tess beni bekliyor.” 1 §ltrnet)1 tlldayarak d o sy a la rd a n birini açtı. “Bir , esit ? ‘ÇCVırdl Ve
i r j „ , y o , K , z , n „ f o rraülanc,h^ ^ .
“Bekle,” dedi Gideon, “g irm ek üzereyim. B
“Tanrım . Kızıl ın to rm ü lü mü?”
uzun sürmeyecek, belki beş dakika. B u n u biraz dah gÜV°n’
hale getirelim. Bana iki dakika, o tu z saniye ver ” 3 lİ8İIlç G ideon e k ra n d a k i ba5ka dosyalar, d, açarken k^lar.n.
çatarak, “Idd.aya gtrenm k, öyle,- dedi, -Bu
Gideon’uıı yanında, koyu kotu ve siyah S"
antika ahşap masaya yaslanmış olan S a v a n n a l ı ^ ^ da birden fazla formül var. Her birin, test etmcde„ hangi-
Dante'ye baktı ve gözlerini devirdi. “O insanları e t k i b ^ sinin geçerli form ül olduğunu bilemeyiz.”
için yaşıyor, bunu biliyorsun.” ertlek Dante eliyle saçını tararken volta atmaya başladı. Ben
Sullivan’ın hafıza kartındaki formülleri çok merak edi­
“Adi h erif b ü tü n söylediklerinde haldi çıkmasa i l>
daha kolay o lu rdu ,” dedi D an te. ^ yordu ama aynı zamanda, kendi dairesine dönmek için de
sabırsızlanıyordu. Tess’in huzursuzluğunu hissedebiliyor­
Savannah güldü. “K ulübe hoş g eld in .”
du, onları birleştiren kan bağı yoluyla birbirlerinin duygu­
“Bilgisayar dosyalarını d o k u n u ş u n la okuyamaman çok
larını tek bir vücut gibi paylaşabiliyorlardı.
kötü,” dedi Dante, “o zam an b u herifle uğraşmak zorunda
Rahatsızlığını anladığını belli edercesine, “O nasıl?”
kalmazdık.”
diye sordu Savannah.
Savannah dramatik bir şekilde, “K eşke,” diye iç geçırdi
“Daha iyi. Bilinci açık ve iyileşiyor. Fiziksel olarak iyi
“Psikometri bu şekilde çalışmaz, en azından benim açım­ durumda fakat katası çok karışık. Elimden geldiğince onu
dan. Ben Sullivan’ın hafıza kartını elin d e tutarken üzerin­
rahatlatmaya çalışıyorum.”
de neler olduğunu, b u lu n d u ğ u odayı, ru h halini size tarif Savannah başıyla onaylayarak, “Kimin katası karışmaz­
edebilirim fakat elektrik sinyallerini okuyam am . Gideon dı ki? G ideon bana bütün b u n l a r d a n ilk bahsettiği zaman
şu an için tek u m u d u m u z .” deli olduğunu düşünmüştüm,” dedi.
onun
Dante om uz silkerek, “Şansım ıza, öyle m i?” dedi. “Sen genellikle benim deli olduğumu duşunuyorsu.
Gideon bilgisayar klavyesinin birkaç tuşuna bastıktan can,m. Bu da benim eğlenceli «raf,m zaten. ParmaHm
sonra, koltuğunda geriye yaslanarak ellerini başının arka­ klavyen,,, tuçlarmdan ay,nnadan Savannah a do^n e5 le
sında birleştirdi. “Başardım. Tam olarak bir dakika kırk beş rek kalçasını ısıracakmış gibi yap11- ç ah yerdeki
saniye sürdü.”
Dante ekrana bakm ak için m a s a n ın arkasından dolaştı. kilime gözlerini dikmiş olan kahvaltı hazırla-
“Neyimiz var?” ce Tess ac n u d t f Gabrielle'le ita ™
mıştım. Tess’e g ö t ü r m e k is te rs e n , o n u n için d
h a z ır la y a b ilir im .” c bir tePsj geynini Tess e odaklayarak yerini b ı
“Evet, teşekkürler Savannah. Yemek gü2cl ,gu Tess,” dedi, “karargâhın içinde bir J T a
oirırn r e v i r d e . ” er c olmalı, sa-
Tess’in bir şeyler yem eye ihtiyaç duyabilec^ ^ 11’’
“B i l g ı s a y a r d a n g ö r ü n t ü alacağım.- Bil
memişti bile. Bu, ne kadar kötü bir eş olabilec^"' ^
oturan G i d e o n ç a b u c a k ko rid o rlard an b ı n i T " "
daha gösteriyordu. Kendisine bile yeterince d ı k T ^
nü e k r a n a a l d n “ O n u b u l d u m , D . ^
yordu, şimdi ise insanca ihtiyaçları ve istekleri ola ^
rastladı. O n u k ö ş e y e - ” n - Rl° ya
ne bakmaktan so ru m lu y d u ve bu uzm anlık alan ^ b'r'Sl' K e l i m e l e r G i d e o n ' u n ağzın dan dahj
men dışındaydı. O kadar da eskiye dayanmayan0"- ^ |i g ib i k o ş m a y a b a Şla n ,ıs„ . Tessün „ erede „ |d 1
riııe ve önyargılarına rağm en, şu anda b u n u n f,]JUpllCİl:'
n e d e n b u k a d a r k o r k t u ğ u n a dair bir görüntüye gerek duy-
ona m em nuniyet verm esi oldukça tuhaftı. Bunu Te” '0 ^ T—î m : i *
m a ın ış tı. H e m e n S a v a n n a h ve G id eo n ’un dairesinden çı­
açıdan kanıtlamak istiyordu. O n u korum ak, mutlu^ ^ karak y e r l e ş i m b i r i m i n i n ortasına rüzgâr gibi gidıvermışti.
prensesler gibi şım artm ak istiyordu. etme^ B uray ı ç o k iy i b i l d i ğ i n d e n revire giden en kısa yolu takıp
U zun yaşamı boyunca ilk defa bir şeyi bu kadar etm işti.
düşünüyordu. Öyle ki içinde erkekliğe dair var olan h° R e v i r e d a h a v a r m a d a n oraya giden kanatlı kapıların ar­
şeyi harekete geçiriyordu. d ı n d a n R i o ’n u n s e s i n i d uyab iliyo rdu .
Sahip olduğu bu bağın (Tess’e olan aşkının), aslında ru­ “ S a n a b i r ş e y s o r d u m , k adın. Burada ne halt ettiğini sa­
hunu saran ölüm ve elem i u n u ttu ra c a k kadar güçlü oldu n ıy o rsu n ? ”
ğunu hissediyordu. İçinde u m u t l u olan bir parçası, Tess B i r l i k t e k i k a r d e ş l e r i n d e n biriyle b v g a y a bulaşm am ak
yanındayken b un d an k u r tu lm a n ın bir yolunun olabilece­ u m u d u y l a D a n t e , iç e r i a d ım ın ı attığı anda, “U zak d u r o n ­
ğini söylüyordu. d a n ! ” d i y e b a ğ ı r d ı , “g e ri çekil. Rio. H e m e n !”
K o r k u d o l u b i r sesle, “D an te!” diye bağırdı Tess.
Dante tam da bu hayalin tadına varacakken bir çığlık
R i o ’n u n d e v v ü c u d u n u n arkasında kontrolsüzce titreyen
bıçak gibi düşüncelerini b ö lü v erm işti. Dante duyuları­
g e n ç k ı z ı n r e n g i s o l m u ş t u . Savaşçı o n u duvarın ö n ü n
na doğru yoğun bir h ü c u m yaşam ıştı, ne Savannah nede
s ı k ı ş t ı r m ı ş , ö f k e ısı d a lg a la n halinde b ed e n in d en ışa y
Gideon dehşet dolu çığlığa b ir tepki vermeyince beynini
y ılıy o rd u .
donduran gerçeği fark etm işti.
“Bırak g i t s i n , ” d i y e e m r e tti D ante. ^
Aynı şey tekrar m eyd ana g elin ce D a n te yeniden sarsıl­ “Dante, dikkatli ol! Seni öldürecek! ^
mıştı.
“Hayır yapmaz. Her W » 1™ * ' J ^ d t Rio.
“Ahh! Tanrım, Tess!” “Bu kadın buraya ait degıl, dıve
Sorun ne?” Savannah m u tfa ğ a giderken duraksadı- 339
“Dante?”
338
“Sana b uraya ait o l d u ğ u n u s ö y l e d i m . Ş m ıdj
v e g e ri ç e k il." ° ' İU b|ük bir tehlike o l d u r m a d ı ğ ı n , bilsc de ^
Rio bir parça gevşeyerek başını D a n te ’ye Çevi j c v a r d 1- 9 n

tüğü pusu, onu h em fiziksel h e m de psikoloji]^, * D(i§' kal. Rıo’ya yatağına gitmesi idn vara
«B urada j
hale getirmeden önceki halini hatırlam ak Çok ° ^ henıen döneceğim. ” Ç ^ edıp

zamanlar yakışıklı ve güzel bir g ü lü ş ü olan z e k iT ^ ' Blr “D e l i r d i n mı? Dante, buradan çıkmahyız> iki
gitmiş, yerine yüzü kanlı yara izleriyle d o lu bu ya/ ^ 01 parçalara ayıracak! ^ «
inişti. Dahası neşesi de hiç azalm ayacak kininin «Hayır, yapm az.” Dante yerdeçömelmiş bekleyen
yitip gitmişti. Sesinde Rio’ya doğru yaklaştığında, Tess endişeli gözlerle ona ba
Dante, R io’n u n y ü z ü n ü n ta m karşısına geçerek layordu. “Bana zarar vermez. Sana da zarar vermeyecekti
larındaki kesiklere ve bir an için ken d isini bile ü r k ü ^ zaten. Sadece senin kim olduğunu bilmiyordu ve onun
gözlere baktı. “Sana geri çekil d e d im . Kadın beni 1 ^ başına gelen bazı kötü şeyler, kadınlara karşı daha temkinli
benim. Anladın m ı? ” 01 e’ 0
olmasına n e d e n oldu, inan bana, o canavar değil.”
Tess D a n te ’ye o n u n aklını kaçırmış olduğunu düşüne­
Rio’n u n gözlerinde, ö n c e sağlıklı bir bakış ve ardınd
rek bakıyordu. “Dante, köpek dişleri... o gözler! O bana
bir pişm anlık ifadesi b eliriv erm işti. H â lâ açık ağzında
saldıranlardan biri! ”
hırıltılarla nefes alıp v e rirk e n h o m u r tu la r la Dante’nin
“H ayır,” dedi Dante, “onlara benziyor, çünkü şu anda
nından uzaklaştı.
sinirli ve çok fazla acı çekiyor. Onun adı Rio. O da benim
“H e r şey y o lu n d a Tess. O n d a n uzaklaş ve bana doğru
gibi bir Soylu Savaşçı.”
gel.” “Vampir,” diye iç geçirdi Tess, “o bir vampir...”
Tess hareket e tm e y e çalıştı a m a a d ım atacak hali yoktu. Dante, Tess’in b u n u bu şekilde öğrenmesini İstemiyor­
D ante elini uzattı. du. O n u kendi dünyasına daha rahat bir şekilde sokabile­
“H adi bebeğim . H e r şey y o lu n d a . G erçek te n güvende­ ceğini hayal etmişti. . .
sin.” Fakat h e r şey çok hızlı gelişiyordu, Tess ona panik. için­
B u n u yapm aya cesareti k a lm a m ış gibi duran Tess de bakarken korku buz kadar soğuk bir yılan gı ı g°'

Rio dan uzaklaşarak D a n t e ’n i n e lin e uzandı. Dante on. sinden aşağı süzülüyordu ve gözleri bu akı almaz^dunım

sarılarak ö p tü ğ ü n d e , g e n ç k a d ın a rtık y an ın d a olduğu içir mantıklı bir açıklama getirebilmek için

rahatlamıştı. k,yordu- . wistemediğinden itiraf etti.


“Evet.” D an te yalan söylemek ^ &
Rio k o rid o r d u v a rın a d a y a n a ra k y e re çömeldiğinde
“Rio bir vam pir, Tess. Aynı benim gı
D an te n in gerginliği n e r e d e y s e n o r m a l e dönmüştü. Tes;
ise d u rm a k sız ın titriy o rd u . D a n t e R i o ’n u n artık herhang

340
başlangıçta scn.r, bu K,z,l m eseles-
Ve ev e t , ,

olup olmadığını öğrenmeye çah§tlm Ve ^ alal^ n


^in ebilm em .çın faydal, olabileceğin, dr . b'lgl
örev.m vardı, Tess. Ancak ayn, Zamanda j * ndum- Bir
|liem İÇ İ » d e g ü v e n i n e ih t iy a c ım v a rd ı.” ’ ' ruyablU
“Korum ana ihtiyacım yok.”
“Evet, ih tiy a c ın var.”
Yaşad'ğ. dehşetin ağ,rhğlyl1 u y u , m u5 b„ y
B Ö L Ü M 3 3 yır,. ded, Tess. Şu an ,h„yac,m „ U„ Kk „ Knden mSm_
I c ü n olduğu kadar uzaklaşmak.”

“Tess, s e n i n iç in e n güvenli yer burası, benim yanım.”


D a n te o n d a n k e n d isin e güvenmesini dilemesine kolla­
Tess’in yüreği ağzına g elm işti. “N e d ed in sen?”
rını açıp y a k la ş ın c a Tess irkildi. “Benden uzak dur. Anlıyor
Dante ona baktı, viski sarısı g ö zleri ciddiydi ama ifatj
m usun? D e fo l!”
oldukça sakindi. “B e n b ir S o y lu y u m . B en de vam pirini
“E ndişelenecek bir şey yok. Korkma.”
G enç kadın, “A h h , T a n r ı m ,” d iye inlerken, hissetti' K e lim e le r D a n t e ’n in ağzından çıktığında, Tess’in bu­
tiksintiyle gerginleşti ve b ü y ü k b ir e n d işe duydu.
lanık z i h n i n d e b i r g ö rü n tü ansızın su yüzüne çıktı. Tess
Tess buna in a n m a k is te m iy o r d u . D a n te ne ona saldı b ir d e n b ir e k lin ik te k i odasında olduğunu hayal eni. Göz­
ranlara ne de rev ird ek i o yaratığa benzem iyordu. Fakat lerinin ö n ü n d e , C a d ıla r Bayramı gecesi dehşet verici bir
erkeğin ses to n u o k a d a r c id d iy d i ki Tess onun doğruyu kavgadan sağ ç ık m a y ı başarmış, yaralı bir adamın üzerine
söylediğini b iliyordu. B elki d e n ih a y e t, karşılaştıklarından eğildiği a n c a n la n ıy o r d u . O zaman bu adam onun için bir
beri ilk kez ona karşı d ü r ü s t o lm a y a başlamıştı. y a b a n c ıy d ı n e v a r ki şu anda değildi.
"Bana yalan sö y le d in . B a ş ın d a n b eri bana yalan söylü­ G ü ç lü e l l e r i n o n u sıkıca tuttuğu bir anıydı bu. Dante nın
y o rd u n .” d u d a k l a r ı n ı n a ra s ın d a beliren büyük köpek dişleriş le onu
b o ğ a z ın a y a k la ş tığ ın ı görüyordu. Endişelenecek bir /} }
Sana sö y le m e k is te d im , Tess. S ana b u n u anlatmanın
bir y o lu n u a r ıy o r d u - ” K orkm a... •r
O n u n d ü ş ü n c e l e r i n i okuyabiliyormuşçasına. Sem ta
Yani sen b ir çeşit h a sta lık lı c a n a v a r mısın? B a ş ın d a n
m m ı y o r d u m , ” d e d i D ante. “Ç ok zayıfum ve
beri beni k u lla n d ın , d eğ il m i? S ı r f B e n ’e ulaşıp a r k a d a ş la ­
y a r a l a n m ı ş t ı m . S e n d e n sadece hayattaı m^ sana
rınla birlikte o n u ö l d ü r e b i l m e k i ç i n . ”
c m o l d u ğ u k a d a r ın ı aldım ve sem bıraktım.
Sana y e m in e d e r i m o in s a n ı ö l d ü r m e d i k . Ama durum
o raddeye gelirse b u n u y a p m a y a c a ğ ım an lam ına gelmiyor- 343

342
hiçbir zararı dokunm ayacaktı. İşaretini görüne
ne yaptığıma dair en ufak bir fik rim dahi yok- » ^ ^ 'ar “S a n a k a n ı m ı v e r e r e k h a y a t ın ı k u rta rd ım T v
0 i n i h a y a t ı m ı k a n ı n l a k u r t a r d ığ ın g ib i.” ’ ’P 5611111
“Beni ısırdın— s e n ... T anrım ! O gece benim
mı içtin? N asıl... B u n u n e d e n an cak şim di hatmi “ B a n a h i ç b i r ş a n s b ır a k m a d ın v e zam an da verm -a -
•• 1 i W1p n e f e s â l ır k e n
y o r u m rayabi 'i> dedi guçbıkle netes alırken. Ben şimdi neyim? Ben, de
D a n te ’nin keskin y ü z hatları vicdan azabı Çekj 0 kendın gibi bır çeşit canavara mı dönüştürdün’”
, Hayır, öyle o lm u y o r Asla bir vamp.r olmayacaksın
çasıııa yum uşam ıştı. “H a fız a n ı sildim . Sana o l a y l ^ uh
Ancak eşim olarak benden beslenmeye devam edersen
layamadım, ç ü n k ü h e r şey ta m a m e n k o n tro lü m ü n 1 ^
7 - - . - - - - - U U n d <Şında çok uzun sure yaşayabileceksin. Benim yaşayacağım kadar
gerçekleşti. Biz b o ğ u ş u r k e n b an a sakinleştirici iğne
Belki, daha da fazla.”
dun. K endim e gelene k ad ar da şafak ço ktan sökülüştü*
“Buna in an m ıy o ru m . Buna inanmayı reddediyorum!”
k o n u şm ak için vakit k a lm a m ıştı. E n iyisinin senin bunj*
Tess revirin kanatlı kapılarını geçerek panel kapılan ite­
hatırlam am an o l d u ğ u n u d ü ş ü n m ü ş t ü m . Ancak elindeki rek açmaya çalıştı. Açılmadılar. Hiç hareket yoktu. Sanki
o işareti g ö r d ü ğ ü m d e , sana y a p tığ ım şeyin geriye dönüşü menteşeleri sabitlenmişti, tamamen hareketsizdiler.
olmadığını b iliy o r d u m .” Kapıların açılmasını onun engellediğinden şüphelene­
Tess o n u n s ö z ü n ü ettiği işa re tin n e o ld u ğ u n a bakma rek. “B uradan çıkm ak istiyorum,” dedi Dante’ye. “Kahret­
gerek bile d u y m a m ış tı. H ila l ş e k lin d e k i ayın beşiğine düş­ sin, D ante. Bırak gideyim!”
m ekte olan bir gözyaşı d a m la sı, b u işaret o nd a hep merak Kapı hafifçe aralandığında. Tess deli gibi koşmaya baş­
uyandırm ıştı. ladı N e re y e gittiğine dair bir tıkrı yoktu ama tek istediği,
“B u işaretten ç o k fazla k a d ın d a y o k , Tess. Sadece çok tanıdığını sandığı D ante’den mümkün olabildiğince uzak­
laşmaktı. A sansörlere geldiğinde, çağırma butonuna bası,
nadir olarak b ir k a ç ın ız d a b u l u n u r . S e n b ir Soy Eşisin. Be­
n im t ü r ü m d e n biri s e n in k a n ı n d a n içerse veya sana ken- ve kapıların açılması için dua etti.
“Tess.” D a n te ’n in derin sesi yakınlığıyla onu ur u -
disininkini verirse, b ir b a ğ k u r u l m u ş o lu r. Ve bu bağ kın­
müştü. Tam arkasında ona dokunabilecek mesa e ey
lam az.”
Yaklaştığını du ym am ışı, bile. ^
“Ve sen b u n u . . . b a n a y a p t ı n ? ”
Bir çığlık atarak ondan uzaldaşn ^ ^
Başka b ir hatıra g ö z l e r i n d e c a n la n ıv e r d i, kan ve karanlı­
yem den d e h gibi koşmaya aşa sjklamb,l,nm,
ğa dair d ah a n e t b ir h atıra. K a r a n lık rü y a s ın d a n ağzı yaşam
bir giriş y o lu vardı. Belki « bırataayan kâbus™
nerjisiyle d o lu o la ra k u y a n d ı ğ ın ı h a tırla d ı. Açlıktan ölü- diye d ü ş ü n d ü . Çaresizlik- P sağlıyordu,
ro rd u ve D a n te o n u b e s le m iş ti. Ö n c e b ileğ in d en detalarca içinden kurtulabileceği Z s duvarları küçük kırmızı
re sonra b o y n u n d a açtığı o d a m a r d a n . Girdiği y e r karanll ' ^ dral b e n z e ri b ı r yerdi burası.
“A hh, T a n r ım ,” d iy e fısıld a d ı, “b a n a n e yaptın sen? m u m l a r ı n a v d lfllâ ttlğ l

344
Küçük kilisede, birkaç k ü r s ü ve s ü t
hiçbir yer y o k tu . D iğ e r t a r a f , " " ? ? S f c , , ,
n a b ilc c c ğ i

yere açıiaıı başka b ir k e m e rli kap, daha ? kjraı,| f ‘


ro z g a r ı n v u r d u ğ u n u h is s e t t i. B a sın ,
g izlen m esi m ü m k ü n d e ğ ild i. A r t ı k b ^ fakator 11
* . ' " ^ " ^ t v i t .
kalmamıştı zaten. D a n te , k o r id o r u n s o n " " " bir 'mm'" " 4 “Tess.
duruyordu, k ü ç ü k kiliseye g ir d iğ in d e v e " " ^ ' ^ ! ? , ! 11' D a n te o n u n h a r e k e t edişin j
dolanmaya başladığında, ir, b e d e n , dal, .. a5 « etrjf '
d ön ü p a r k a sın a b a k tığ m d a o n u n lT '* 0 l ,,,,l,v d ,■ S“ " k ü
heybet), g ö rü n m e m işti. ^ o n « biç ^
E r k e ğ in g ö z le r in d e k i sıc a k renk y it 80Z C S 'lm iş le r d i

-Tess, b u n u y ap m ak z o r u n d a d e f ı h , , ^ d 0 |t, b i r a te ş d o lm u ş t u . O n u n d ön ü ° " “ n y e r in e k in

h m ." G ü ç lü a d ım la r , b i r a n ıç in d u r a k s a d n ^ ı ı ı * s e y r e d e r k e n D a n te 'n in g ö z bebek “ T " , ^ ^


•l ■ • , ,, Çın d u r aksadı ar. . nu§
gıbı
g ı b , eellerin,
l l e r , , , , şşakaklarına
a k a k la r ın a g e kk ss eerr tt s ’’İ
g öö tt üü rr ee rr e i* * * » » ç iz g i h a l i n i a l d ı . 1 ^ ara la ra k ince bir
konuştuğunda ses, d ah a y ü k s e k ç tk m a v a h , b '' “G i t m e , ” d iy e h a y k ır d ı D a n te a?

n m , b iz s a d e c e ... L ü t f e n m a n t t k h d ü ş ü n e f 5 “5 » ler b ü y ü y e n k ö p e k d işle r in in keskin ' V " ^ kdİme'


m e y e ç a lış a lım .” ’ bunu çö2 “Seni i n c i t m e y e c e ğ i m . ” ^ anna akılıyordu.

Tess geriye çekildt, ta şla rd a n y a p ,im ]s . “A r tık ç o k g e ç , D a n te . Ç o k ta n incittin bile - * e ,

doğru yavaş- /yavaş ile rliy


3 ----- * v ^ourduu. . ' merli v;u: dadı ve a r k a s ın ı d ö n ü pV kemerli
Kcmern kan.va
kapıya H - yürüdü
doğru ’
K O n r n fn • rT™' t -^ •
“K a h r e ts in , Tess. D i n l e b e n i W Karanlıkta yukarıya, soğrk havanın kaynağına çıkan dik
-B u n u söylem e. B an a y e te r in c e v âl merdivenler, gördü. N e olurlarsa olsun s ,mek zomnday-
dı. ilk basamağa adımını attı
■Yalan değ,/, keşke ö y le o lsa y d ı a m a em ' d“
“Tess!”
D a n te bir a d ım attı a n id ir , <-r
* * f e ü l e t d e n btrtn’e Tess, geriye d ö n ü p ona bakmadı. Eğer bakarsa ondan
ayrılacak cesareti bulamayacağını biliyordu. Tereddüt­
parmakları ahşabı ö y le s in e k3* ^ , 1Ç geçırdi>
le birkaç basam ak çıktı, sonra olabildiğince hızla koşarak
nlacağım d ü ş ü n d ü . ^° TeSS kürsünün kı-
kaçmaya başladı.
Aşağıda D a n t e ’nin acılı sesi katedralin duvarlarında ve
ve y ü z ü n ü n şekli d e - ■ w ^ ö n ü n e dü« f
karanlık boşlukta, Tess ’in iliklerine kadar işleyerek yankı­
k üfür sav u rd u ğ u n d S3nkl Çö k ü y o r d u . Dante b,
landı. D u r m a d ı. G özünde yüzlerce basamak gibi görünen
nj fark etti ’ CSS hırıltlh sesi artık tanımadığı-
m erdivenleri, yukarıdaki çelik kapıya varana dek hızlıca
koşarak çıktı. Ellerini kapıya yasladı ve iterek kapıyı açtı.
e J J e r H ^ ^ 01^ Z o r u n d a s ı n -”
K ö r e d i c i g ü n ışığı etrafını sarmıştı. Soğuk bir Kasım
ilerledi. D ah duV ar^ara t u t u n a r a k k e m e r l i girişe doğru
rü z g â rı, y e r d e k i k u r u m u ş yapraklan havaya doğru uçurdu.
medıği bir J ° n r a karanJlk:tan b a ş k a h iç b ir şeyin görün-
T ess k a p ıy ı se r t b i r şekilde kapadı. Kollarını vücuduna do­
ö n ü n e g e l d i ğ i n d e , en sesin e h a fif bir
346 lay arak a y d ı n l ı k v e s o ğ u k sabaha doğru koşmaya başladı.
347
D a n te , o n u z a y ı f d ü ş ü r e n v e b i t m e k bi]nı
m an ki k â b u s u n u n p e n ç e s i n e d ü ş m ü ş , Zem i ^ beN a -Van3
ı l A y yeterin
yordu. Tess ile ta rtış ırk e n ö l i i m a n ı n ı n i m g Csj soIursan a le v le rd e n once işin bitecektir.” duman
z ih n in e ç ö re k le n m iş ti. 1 lrdetl ge). p a n te , k o r k m a m a s ı gerektiğini biliv, a
G e n ç k a d ın gittiği a n d a h a d a k ö t ü l e§m i • •• tepesıne cellât gibi çö k m ü ş Ve onu J l ? ^ kork”

çarpıp kapanan k a p ın ın s e s in i d u y d u ; o n u tutan ^ ^ alm»§t»- D ö v ü ş m e y e çalıştı fakat vücudu * C Z " T "


zin cirlerin d en k u r tu ls a bile, g ü n e ş i n acım asız Jisini k o r u m a s ı n a ızin verecek durumda det, H n
pl„,şlar, S u lliv a n ’, sadece a ş a ş çekmeye f
kadının p e ş in d e n g i t m e s i n e e n g e l o la c a k tı 2 1§1,Cİari ge,1ç
jdam kolunu geriye doğru çekli ve b- y
O d a d a k i d u m a n v ü c u d u n u v e b o ğ a z ın ı
patlattı.
dığnıda, Dante de karanlık d ü ş ü n c e le rin in gıVdab^ ^
Hızla ş u u r u n u kaybetti Dante. Gözlerini açtığında par
tikçe dibe batıyordu. G ö z ü n ü n ö n ü n d e beliren - ^
lak metalden hır tezgâhın üzerinde karın üstü uzanm.’şt, ve
tavandan kırık bir yangın alarm ı sark ıy ordu amag° rÜntüde-
gen Sullivan, kollarım arkasına çekerek biraz önce elinde
ki dumana rağmen alarm dan hiç ses ç ı k m ı y o r d u ^ 3'
bulunan kabloyla onu bileklerinden bağlıyordu. Ellerini
Bir yerlerden d üşen eşyaların sesi geldi, sanki
normalde çözebilmesi gerekirdi ancak çok sıkı bağlanmış­
ve mobilyalar yağmacılar tarafın dan yere devrili tı. O n u tutsak alan adam, şimdi de bağladığı ayak bilekleri
fırlatıl,yor gibiydi. B u lu n d u ğ u k ü ç ü k beyaz o d a l ı, ” * ile ellerini d o m u z bağıyla birleştiriyordu.
ğ, çevrilmiş ve içindekiler etrafa saçılm ış çekn,eceli £ ' Kızıl torbacısı, “Biliyor musun, seni öldürmenin zor
gördü. 01
olacağını d ü şü n m ü ş tü m ,” diye fısıldadı kulağına. Dante,
Hayalinde, enkaza d o ğ ru a d ım atıy o r ve odanın diğer bu sözleri daha önce ölüme dair imgeler gördüğünde de
ucundaki kapalı kapıya d o ğ r u ile rliy o rd u . Bu yeri biliyor, duymuştu. “B u n u benim için çok kolaylaştırdın.”
du, bunu şimdi fark etm işti. Ben Sullivan, daha önce yaptığı gibi etrafında gezin­
Tess’in kliniğindeydi. di ve D a n te ’nin önünde eğildi. Sullivan, onu saçlarından
Ama Tess neredeydi? kavradı ve suratım soğuk metal masaya yapıştırdı. Arkada,
kapının üzerindeki duvardaki saat 11:39 u gösteriyordu.
Acı çekiyordu, v ü c u d u h ırp a la n m ış tı ve yorgun hisse-
Çevresine bakarak daha çok bilgi toplamaya çabaladı, bili
ıyordu, h er adım ı yavaş ve ız d ıra p vericiydi. Kapıya ula­
yordu ki toplayabildiği her şeyi belki de ilerde kendi lehine
şamadan ve dışarı çıkm aya ç a lışa m a d a n , kapı diğer taraftan çevirebilirdi. Kaderim yenmenin mümkün olup olamaya­
3Çi dı. Tanıdık bir yüz d u m a n l a r ı n arasın d an meşum bir
cağını bile bilm iyordu ama yine de bunu den^ c‘ „
biçimde ona bakıyordu. Sullivan şim di de, ‘ Böyle olmak zorun a degıUı^dıye
Elinde uzun bir telefon k a b lo su y la içeri gelen Ben Sul-
JlVan H i söyleniyordu. Adam o kadar ki kendini
a n, burada k im le r v a r m ış ! ” d iy e rek içeri girdi- kölenin boş bakışlarını görebiliyordu. Ş ^
bu durum a sen soktun, seni p a tr o n u m a v »
şükretmeksin. ” îr,Tlediğiriı
Köle uzun adımlarla o d ad an çıkıp kapıy, ^ .
Dante gözlerini açtı ve ü z e rin e yaslandığ, p l r i J ^ ' & H J e
zeydeki yansımasını g ö rd ü . " a ^etal yü
Hayır, bu o n u n yansım ası değildi.
Tess’iııkiydi.
Klinik, d u m a n ve ateş iç erisin d e yanıp kül 1

ayenc masasının ü z e rin d e k i v ü c u t o n u n k i d - lrnu'


vücuduydu. ^ ’ Tess’jn b ö lü m 34

A m a n Tanrım!
Yıllardır kâbuslarında g ö r d ü ğ ü şey k e n d i k
m ü değildi. Bu o n u n Soy E ş in in , yanı sevdiğ, k a d ^ ^ Tess, u y u ş m u ş b ır şekilde binadan aynlıp şehre doğru
m üydü. Inın ölü» yola çıktı. N e m o n t u , ne cüzdanı, ne de cep telefonu ol­
madığından seçenekleri kısıtlıydı - apartmanına girecek
anahtarı d ahi y o k tu . Başına gelenlerden dolayı kafası karı­
şık ve tü k e n m iş b ir halde, bozuk olmaması için dua ederek
bir telefon k u lü b e s in e yöneldi. Çevir sesini duyup sıfırı
tuşladıktan s o n ra o peratörü beklemeye başladı.
Nefes nefese kalm ış bir şekilde, “Karşı ödemeli lütfen,”
dedi ve o p e ra tö re kliniğin numarasını verdi. Telefon uzun
uzun çaldı. C e v a p yoktu.
Sesli m esaj araya girdiğinde, operatör bağlantıyı kese­
rek, “Ü z g ü n ü m ö d em ey i kabul edecek kimse yok, dedi.
Tess, “B e k le y in ,” derken, sesinden ne kadar endişeli ol­
duğu belli o lu y o r d u . “Tekrar dener misiniz?
“Bir sa n iy e .” _ ...
Telefon te k ra r çalmaya başladığında endişeli bir şe
beklemeye başladı. Yine cevap yoktu.
O p e r a tö r bağlantıyı keserek, “ÜzS“ " " ^ k Ç , amıy0.
Tess d a h a ç o k k e n d i kendine miri < -içiniz?”
rum ,” d ed i. “Saatin kaç olduğunu söyleye ı ur
351
“Sabah on çeyrek.”
Nora, öğleden önce yem eğe çıkmazdı Ve h ' 7 / rvı*ı ve sırlar
dolayı hiç işe gclmemezlik de yapmamıştı, ö y \ ' ^ ]' K - e n e m e y e n b i n olarak görmüştü. ***** ^ se y *
Iefona cevap v e r m i y o r d u ? T ers g i d e n b ir şe y Ie r '1İyete- D a n t e ’y e r a s t l a y a n a k a d a r ...
“D e n e m e k is te d iğ in iz b aşk a n u m a r a v a r m ı? ” ^ 1'
“Evet, var. ” ra d ığ ı b iç im d e hissettirmiş Ve mutlu once hiç ol-
Tess, b u defa N o r a ’n ın s a b it h a t n u m a r a s ı n ı s" t, Sadece hayalini kurabildiği şeylere şahin T

da cevap v e r m e y in c e c e p t e l e f o n u n u m a r a s ı n ı verd C° um udu o lm u ş tu . G ü v en d e hissetmişti Dah T b'r

bir n u m a r a cevap v e r m e d i ğ i n d e y s e kalbi y e rin d e ^ ' ^ ' ç' anlamıştı ve h e p s in d e n kötüsü, sevildiKn^ ° nu
sağlamıştı- 8 detm esini
gibi atm aya başladı. H e r ş e y k ö t ü y e g i d i y o r m u ş
d iy o rd u . Ç o k k ö tü y e . b 1hlS!*- Ama tü m bunlar yalanlar üzerine kuruluydu Sinrf
K o rk u ve e n d iş e y le t e l e f o n u k a p a d ı v e e n yakın ne kadar inanılmaz olsa da - gerçeğ, biliyordu ve bunlu
gerçek olmaması için her şeyini verirdi.
ista sy o n u n a d o ğ r u y ü r ü m e y e b a ş la d ı. N o r t h E n d e k a T
Vampirler... Hayaller ve kabuslar d ü n y a s ın ın dışmda
g itm e si için g e re k li o la n b i r d o l a r y i r m i b e ş senti bile y d ^
var olmaması gereken yaratıklar arasındaki süregelen sa-
fakat b ü y ü k a n n e s i y a ş ın d a b i r k a d ı n o n a acıdı ve bir ”
vaş•••
d o lu s u b o z u k p a ra v e rd i.
N e var ki bunlar tümüyle doğruydu.
Eve giden yol sanki hiç b itm e y e c e k m iş gibiydi, trende­ G e rç e k ti.
ki herkes sanki o n u n oraya ait o lm a d ığ ın ı biliyormuşçası D ante’ye beslediği duygular, aldatılmış olmasının derin
na ona bakıyor gibi hissed iy o rd u . O n u n artık bu dünyada acısı kadar gerçekti. O nu sevmişti ve hayatında hiçbir şey­
yaşayan norm al bir insan o lm a d ığ ın ı, b ir şekilde değişmiş den bu kadar korkmamıştı. Tehlikeli ve kanunları bizzat
o lduğunu anlıyorlar gibiydi. uygulayan birine âşık olmuştu. Bir vampire...
Belki de gerçekten b u d ü n y a y a ait değildi. Tess, geçen M e tro d a n inip N orth End’dekı sokağa doğru yönelir­
birkaç saat içinde g ö rd ü ğ ü ve parçası o ld u ğ u her şeyi iyi­ ken itirafları altında eziliyordu. Mahalle dükkânları sa­
ce d ü şü n d ü . D a n te ’yi ilk defa ta m o larak gördüğü Cadılar bah m üşterileriyle dolup taşıyor, keyifli bir uğultu etraf;
Bayramı gecesini, dişlerini b o y n u n a b atırıp bütün dünya­ yayılıyordu. Tess, kavun ve balkabaklarına göz atmak içir
duran turistlerin yanından geçtiği s ı r a d a , sonbahar ha
sını altüst ettiği o geceyi aklına g etird i.
vasıyla ilişkisi olmayan bir soğukluğun içme yayıl ığm
Belki de tam anlam ıyla adil d a v ra n m ıy o rd u . Tess ömrü
boyunca sıradan şeylerin b ir p a rç a sıy m ış gibi hissettiği bir
'’^Eve yaklaştıkça içme düşen korku hissi b ü k e r d i
an olsun h atırlayam ıyordu. D a im a farklıydı. Olağandışı
Girişe geldiğinde, kiracılardan bınnın de işar
yeteneği, o n u h e r z a m an d iğ e r in s a n la rd a n uzak tutmuştu.

352
o ld u ğ u n u g ö rd ü . A d ın ı b i l m e d i ğ i b u yaşl, ad
lü m s e d i ve g irm e s i için kapıyı a ç ık t u t t u . T e ss i / ° na gÜ- olarak o rta y a ıl. say, W , , soyu da ^
kendi dairesine g id e n m e r d i v e n l e r i b ir e r b i r ^ " 8‘rdl vc J j i r , h a s s a s d e r i l e r i n d e n b ,r f a 5 n c s i, ™ ve

pnıın kilit k ısm ı san k i z o rla g i r i l m i ş gibi 2arJ Ç,ktl- Ka- k a n K a d e m e d e ç o k u z u n s ü re kalam azd ÜZ Y u '

ama kap. h e r şeyin y o l u n d a o l d u ğ u n u g ö s t e r m ^ ' ^ ^ ' ü ış ın la r a k ı s a b i r s ü r e m a r u z k a lırs a da ö l m UİtraV,yole

sine kapalıydı. lsterce. E ğ e r g e n ç k a d ı n ı ö l ü m d e n k u rtarab il

Tess şa şk ın lık iç in d e d o n u p k a ld ı. D ö n ü p k a 5İ „ ç e k i r d e ğ i n e d a h i y ü r ü m e y i g & e a l a S " ' ^

z ır b ir h a ld e g e r iy e d o ğ r u b ir a d ım a ttı. S ır tı, t a m ^ ? ^
D i k k a t i m ç e k m e k i ç i n e l in i D a n t e ’n in ''
« g e m d in le ,” d e d i G ıd e o n , “ , § lğ a b r ş ı ***,
d u ra n b ir k işin in se r t v ü c u d u n a d e ğ d i. G ü ç lü bi k *1^
ü n e d o la n d ığ ın d a d e n g e s in i k a y b e tti v e s o ğ u k b ir '
,ar k ad a r h a ssa s o lm a y a b ilir sin ama y i n e de bir s ,
ç e n e sin e b a stır ıld ığ ın ı h is s e tti. * Ç e *'& n G ü n ış ığ m d a o t u z dak.kadan fazla kalırsan t ö s l e r -
sin.”
“Günaydın, doktor. O rtay a ç ık m a n ın zamanı
artık.” gellüişti V azgeçm esi ihtim al dahilinde değildi, "Orada mın2aıl
sey redecek d e ğ ilim .”
D o s t l a r ı n ı n iyi niyetli ihtarına aldırış etmeden omzunu
“Ciddi olamazsın, D a n te .”
silkti ve d o l a p t a n b ir silah daha b p tı. “Ne yaptığımı bili­
Chase de ve diğer t ü m Savaşçılar, eğitim alanında y o ru m . B u n u y a p m a k zorundayım.”
D ante’nin çarpışma için h azırlan ışın ı izlerken Gideon ona G ö r d ü k l e r i n i diğ erlerin e anlatmıştı. Hâlâ bibini pa­
cevap veren ilk kişi o lm u ş tu .
r a m p a r ç a e d e n o im g e y i... Koruması olmadan Tess’in
“Şaka yapıyor gibi m i g ö r ü n ü y o r u m ? ” D ante silah do­ y e rle ş im b i r i m i n i te r k etmesine izin vermişti, vampir
laplarının birinden bir tab anca çıkardı ve bir avuç dolusu gen leri k e n d i s i n i y e r altında saklanmaya mecbur bırakır­
mermi kaptı. “H a y a tım d a h iç b u k ad a r ciddi olmamış­ ken T e s s ’in ş u a n d a tehlikede olma ihtimali onu öldürü­
tım .” y o rd u .
“Tanrı aşkına, D an te! Saat s a b a h ın o n u . Bu gün ışığı de­ “ H a y a l i n d e saatin o n bir otuz dokuz olduğunu söyle­
m ek.” m iştin , p e b ya b u ö ğ le n değil de gece yarısına doğruysa,

B u n u n ne an lam a g eld iğ ini b i l i y o r u m .” diye s o r d u G i d e o n . “G ö rd ü ğ ü n olayın sabah saatlerinde


g e r ç e k le ş tiğ i n d e n e m i n olamazsın. Kendini yok yere riske
G ideon alçak sesle b ir k ü f ü r s a v u rd u . “Kızaracaksın
a d a m ım !” atıyor o l a b i l i r s i n .” R
“ P e b y a b e k l e r s e m ve yanlış yaptığım orta> a çı rsa. ^
“B e c e r e b ilir s e m y a n m a m .”
olasılığı g ö z e a l a m a m ,” dedi Dante başın, sallayarak less ı
D ante 18. y ü zy ıld an b eri o rta lık ta o ld u ğ un dan insa­
te le f o n la u la ş m a y ı d e n e m iş fakat ne dairesin en, n
ni ölçütlere göre fazlasıyla yaşlıydı a m a Soylu bir vampir

354
nikten bir cevap alamamıştı, içind en bir SCS) Te
bilerek görmezlikten gelmediğini s ö y l ü y o r d u ^ '* sav a S * r b ir 5° k c , k i s i V a r a t t .ğ ,n ....

önsezilerinin yardımı olm adan bile Soy Eşinin t ° rS s Krinc= çekt,. H a m onunla «a„,5mad ««ydi. ^
olduğunu biliyordu. “Karanlık çökene kadar b u r l ^ . auen bizim dünyamıza dahil „|m j , '
lemem söz konusu bile değil. G id eo n , sen b e k l e t 3 ^ 0|ınayı hakcdıyor. O çok daha f a z l ^ , h bl1' M»öu
Savannah’ın sana ihtiyacı olsaydı ve ö lü m kalım p e l i d e ve b er türlü tehlikeden uzakta
olsaydı, böyle bir riski almayı d ü ş ü n ü r m ü y d ü n ^ y ^ ftim-
Görevlerine D ante’den bile daha baSı obn l
Lucan? Gabrielle dışarıda yalnız başına olsaydı?” 3 Sen
Hiçbiri buna itiraz etm edi. Sevdiği kadın içjn pnci olan N ıko, “Uğruna birlik,en çıkmayı
diye sordu
bir denizde yürüm eyecek tek bir e rk e k yoktu odada310^ ”
Lucan ona doğru yaklaştı ve elini uzattı “Tecc’- “Eğer ben den isterse nefes almay, dahi b.rakınm - d'
. , „ Ss 1 onuN karşılık verdi Dante. Sadakatinin derinliği kendini fcfe
landır.
Dante, liderleri ilk N esil S o y lu n u n güçlü elini tuttu 5şaşırtmıştı-
J c G eçen geceden iyilik
, ........... ' borçlu olduğu Lhase’e
— y u Giuugu Chase’e
ivjlrtı.
baktı. “Sen
“S e n nnee düsünii\
d u ş u n u y 7orırc,,~}
rs u n ? ^B an a yardım etm ek için
sıkıca salladı. “Teşekkür e d e rim am a d ü r ü s t olmak ^
B ost o n B a r ı n a ğ ı n d a n herhangi b ir bağlantın var mı?”
kirse bunu, Tess için yaptığım kadar k e n d im için de
C
~ h---- g ü l ü m s e d i . “ O l a b i l i r . ” U z u n adımlarla
ase o silah
»«mııaıid do-Q0-
Mldıl
pıyorum. H ayatım da ona ihtiyacım var. O . . . o b en im her ^ A H rvrvrıı ı r n
doğru y ü rü d ü ve bir vSIG
T O . 1 ı t *
labına Sauer çıkardı. “Ama önce
şeyim old u .”
yapılması gerekenleri halledelim, tamam mı? Kadınını tek
Lucan ağır başlı bir b iç im d e başını salladı. “O halde git parça halinde buraya getirelim ki senin gibi boktan bir he­
ve onu al kardeşim. Sen ve Tess g ü v e n içinde karargâha rifi eş olarak isteyip istemediğine b rar verebilsin.”
dönd üğ ün üzd e de birleşm enizi k u tla y a lım .” Dante, ü zerin d e SIG ile yarı otomatik bir silah bulu­
D ante L ucan’ın gü ven d o lu bakışını g ö rd ü ve hafifçe nan takım elbiseli barınak ajanını süzerek, “Biz mi?” diye
başını salladı. D iğer savaşçılara da bakarak, “Seninle gö­ sordu.
rüşm em gereken bir şey var. H e p i n i z l e ,” dedi. “Bir şekilde “Evet, biz. Seninle geliyorum.”
hayatta kalırsam, yani Tess’i k u rta ra b ilirs e m ve beni eş ola­ Aylak aylak gezinmekte olan Niko, “Ben de, diyerek
rak kabul ederse o n u n la birlikte v a m p ir barınağına yerleş­ kendi gizli silahlarını çıkardı. Beni bu İlk Nesil Soylu
meyi d ü ş ü n ü y o r u m .” m o r u k l a r l a b u r a d a b ı r a k m a y a c a k s ı n ı z , değil n ü . ^
U z u n bir sessizlik oldu . S o ylu Savaşçılar ölçülü bir sa­ “Kimse b e n im le gelmiyor. B ö y le bir şey istem'- ^
kinlikle ona bakıyorlardı. “İstem en e gerek yok,” ded, Niko. “Beğenyada begü­
Dante boğazını te m iz le m e k için h afitçe öksürdü. Kara­ me D a n te , C h a se ve ben bu görevde senffll e ır 1
rının, bir asrı aşkın s ü re d ir o m u z o m u z a m ücadele verdiği Bunu tek başına yapmayacaksın.

356
D ante bu desteğe m innettardı ve o n u r
küfiir savurarak, “Tamam o halde ı " r C*lI^nUis-f,
, ’ nadl hareketP İU' B,
S eçeli

B O L Ü M 35

Ben, s e s s .z k a lm asr iç,„ boğa2,M

z0rla b i n a d a n ç ık a rıp sokakta bekle e ® Tes:


Adam k an v e t e r k a rış ım ı berbat bir k T gÖtürd
leri kir pas i ç i n d e v e b u r u ş buruştu Ak ^ ElbİS<
cansız ve d a r m a d a ğ ı n b ir haldeydi. İte' Z T * ' ^
koltuğuna g ö t ü r ü l ü r k e n bir anlısına R •• 3 arl
d». D u y g u s u z ve d o n u k t u l a r T ® ^ ^ *
bir u z a k lık la b a k ıy o r la r d ı. ' 'ke" d' ken ' dt
Ve B e n y a l n ı z d e ğ ild i.

A ra b a d a b e k l e y e n iki adam daha vard.. İkisi de ör


o t u r m u ş t u v e g ö z l e r i aynı boş bakışlarla parlıyordu.
Arabaya b in ip kapıyı kapadıkları an Ben, “Nerde
Tess?’ diye so rd u . “G eçen gün klinikte küçük bir şey b
rakmıştım. A ncak şim di yerinde değil. Nereye koydun?*
Tess n e d e n bahsettiğini hemen anlamıştı ama hafi;
kartı atık D a n t e ’n in elindeydi. Dante hakkında öğrendi!
lerinden s o n ra o n a duyduğu kuşku, Ben için şu an hiı
settilderinin y an ın d a nasıl da önemsizdi. Ben’in tüyleriı
diken d ik e n e d e n bakışlarıyla karşılaştı ve başının iki yan

359
“N e d e n b a h se ttiğ in i b i l m i y o r u m . ”
»Ahh, N o r a ” d e d i Tess, - çok „
“Yanlış cevap, d o k to r.
Jaı, çıkara ca Bı m ' s ö z v t r i y o ru m .- " hk* *ni
K en d isin e d o ğ r u atılan y u m r u ğ a h iç d e h a z ,rllk| ^j*lcâsınclâ d u r a n B e n kıkırdadı wBu
ğildi Tess. Y ü z ü n d e p a tla y a n y u m r u ğ u n aClSly]a 'j ' de' * * m e m n u n i y e t verici, doku,,. Ç ü n k “ **
koltuğa s a v r u lu r k e n b ir ç ığ lık attı. 51 dctle
lideri şu a n y a ln ız c a se n in e l l e r i n d e Ç N<)ra’n>n
“Belki k lin ik te d a h a iyi h a t ı r l a r s ı n . ”
“N e ? d e m e k istiyorsun?”
B en’in işareti ü zerine s ü r ü c ü sertçe gaza bastı Ve (Ya ş im d i o h a fız a kartın, bulmamı*», u
bir anda ilen doğru atıldı. N o r th E n d ’d c n B oston ’, edersin y a d » b u f a h i |e n m boğaz,n, g & le rı'“ yani™
ğ u s u n d a k i kliniğe d o ğ ru yol alırlarken Tess yar, b a y i J ' beşm em i i z l e r s i n .” n «umde
Bindikleri aracı arkalarda bir yere, N o r a ’n ın Beetle I' Agz, bağlı olm asına rağmen ç,ğl.k atmaya cal.st, w
eski arabasının h e m e n sağına p ark ettiler. m bağlayan kablolarla müthi 5 bir mücadele i l
Yardımcısının arabasını g ö r m e n in ü zü n tü sü y le, “Am ama nafileydi. B e n ’in yanındakilerden biri gcnç ^
Tanrım,” diye m ırıldandı Tess. “O n a n e yaptın Ben? Ban . %• U ı r f-pL'm p D .- «
pdip sert b ir te k m e savurdu. Bu, genç fazı ac, içinde bı­
N o ra ’yı incitmediğini söyle.” rakan oldukça sert bir müdahaleydi. Nora’nın gözlerinde
Soruya aldırış e tm e d e n , “H a d i d o k to r ,” diyen Ben kapı yalvarırcasına b ir bakış vardı, içme düştüğü panikle yaprak
yi açtı ve inmesi için bıçağıyla işaret etti. gibi titriyordu.
Tess, Ben ve öndeki iki a d a m ın e şliğ in d e arabadan indi “Bırak o n u gitsin Ben, lütfen.”
Arka kapıdan girdiler ve boş k ö p e k kafeslerinin olduğu “Hafıza kartını teslim et ben dc gitmesine izin vereyim,
alandan geçtiler. B en Tess’i k lin iğ in asıl girişine doğru Tess.”
ite kaka g ö tü rd ü . H e r şey etrafa saçılm ıştı; dolaplarının Ben ve yanındaki iki adamın ölümüne ciddi olduklarını
içi yerlere boşaltılmış, m o b ily a la r p a ra m p a rç a edilmiş ve fark etmişti, istediklerini vermezse Nora’yı ve büyük bir
ilaçlar etrafa saçılmıştı, içerisi talan e d ilm iş durumdaydı ihtimalle k en d isin i dc öldüreceklerdi. Ancak istediklerini
ama yine de N o r a ’yı g ö r e n e k a d a r b ir d a m la olsun gözyaşı veremezdi, ç ü n k ü kendisinde değildi.
dökm em işti Tess. “Ben lü tfe n izin ver N ora gitsin, yerine beni al. Hafıza

G enç kız resepsiyon m a s a s ın ın a rk a sın d a , yerde yatı­ kartını alan b e n im , o değil. O n u n bu işle bir ilgisi yok.
“Kartı n e re y e k o y d u ğ u n u söyle. Belki o zaman gitme­
yordu. Tess y anm a g e tirild iğ in d e , N o r a başını kaldırmayı
başardı. Ellerini ve ayaklarını te le fo n k a b lo su y la bağlamış­ sine izin v e ririm . B u n a ne dersin doktor? Senin içiny

lar ve ağzını bir sargı beziyle tık a m ış la rd ı. A ğ lıy o rd u Nora. rince adil m i? ” , .j ırn
“B ende değil. Sakladığın muayene masasın an
Yüzü solgun, gözleri saatler s ü r e n iş k e n c e n in etkisiyle
kıpkırmızı ve şişmişti. onu fakat a rtık b e n d e değil-

360
Ç e n e s in d e b ir kası s e ğ i r m e y e b a ş la m ış olan [j
gözlerini Tess’e d ik m iş ti. “O n u n l a n e yaptın?» en- b0§
“Bırak o n u g its in ,’ d i y e r e k k a ç a m a k b ir Ccva
Tess. “G itm e s in e izin ver, b e n d e s a n a b i l m e k i s t e d i - ' ^ man»**- " uuKUna_
şeyi anlatayım .” B e n d e r i n b i r n e f e s aldı, p a r m a ğ , ? . ^ f y r i , k o y m a k ,ç,n elinden geleni vaoa ,
oradan uzaklaştırdılar. 1 da onu
kin tarafıyla o y n ad ığ ı bıçağa ş ö y le b i r b ak tı. S o n r a V
Ç abalam ak b o ş u n a y d ı. T e ss ö n ce kendi
hareketle d ö n e r e k N o r a ’n ı n k a r n ı n a sap lad ı. Dl bir
(a rın d a n b i r i n i n z e m i n i n d e buldu, so n ra
“H ay ır!” diye h a y k ırd ı Tess, “T anrım , h a y ır!”
( c a p a t ıla n k a p ın ın k ilid in in m e ta lik sesini i ltCntaraflndan
Tess’e d ö n d ü ve O l d u k ç a s o ğ u k k a n l ı b i r şekilde «
dece ufak bir kesik. K ısa s ü r e i ç e r i s i n d e m ü d a h a l e y d i k
N ikolai S o y lu la r ın siyah cipiyle şehir ■ • j
se yaşayabilir, y ani h e m e n k o n u ş m a y a başlasan iyi 0İ' ^
bir h.zda sürerken, cehennemden çlkmıs h v T f î *
dedi.
di. U ltra v ıy o le filtreli camlarıyla araç «inesin „,j 'f
Tess dizlerin tu tm ad ığ ın ı h issed erek yere düştü
sokaklarda yağ gibi kayarak giderken, m anzara “ b ?
N o ra’nın kanaması k ö tü y d ü ve şo k ta n dolayı gözleri kay
çekre, bir g ö r ü n tü oluştursa da Dante baş,m faldlr, b]“
mıştı. “Lanet olsun sana! S e n d e n n e fre t ediyorum .”
inadı. D ü ş ü n c e l e r i tamamen Tess’e odaklanmıştı.
“Hakkımda hissettiklerinin a rtık b ir ö n e m i yok Tess
O ve d iğ erlen baştan ayağa siyah renkte koruyucu kıya­
Tek umursadığım hafıza k artını geri almak. Şimdi söyle fetlerle donatılm ışlardı; kamuflajlar, eldivenler, kar mas­
bana, hafıza kartı n ered e ?” keleri ve gözlerini ışıktan korumak için güneş gözlükleri.
“Birine v erd im .” Buna rağm en, araçtan Tess’in kliniğinin arka kapısına ka­
“Kime?” dar son derece dikkatli şekilde ilerlemişlerdi.
“D ante’ye.” Ateşe hazır silahlara sahipken daha fazla zaman kaybet­
Bu cevap B e n ’in d o n u k b ak ışların d a n efret kıvılcımla­ medi D ante. Bir tekmeyle çelik levhayı menteşelerinden
rının oluşmasına yol açtı. “Yattığın şu herifi mi kastedi­ ayırdı ve arka kapıdan içeri girdi. Sullivan’ın içeride baş­
yorsun? N e yaptığın h a k k ın d a b ir fik rin var mı? Onun ne lattığı yan g ın d an d um anlar yükseliyordu. Bu işi bitirmek
olduğu hakkında?” için fazla zam anları yoktu.
Cevap gelm eyince B e n k ık ırd a y a ra k başını salladı, “işte “Lanet o lsu n , neler oluyor?”
şimdi her şeyi batırdın Tess. B e n d e n g ü n a h gitti.” Çıkan ses ü z e rin e bir köle ters giden şeyin ne olduğu
nu anlam ak için koşarak geldi. Niko tereddüt etmeden bi
Ö n ced en sav u rd u ğ u te h d id i y e r in e getirircesine kolunu
metal parçasını ad am ın kafatasına indirdi ve onu e
savurdu ve bıçağını N o r a ’ya d o ğ r u fırlattı. Arkadaşı cansız
bir şekilde yığılırken Tess acı iç e ris in d e haykırdı. N ora ya hale getirdi. , .
İçeri girdikleri anda Dante, dumanların arasın
363
362
ve ceset kokusunu alınıştı. Ayaklarının dibinde yat
gelire0 sensin- Seni efendime teslim etn,
sız beden şükürler olsun ki Tess’e ait değildi. O hâlâ h ^ L k k ü r borçlusun. için w
tayd.. Tess’in dehşet içindeki halini içinde hissetti o U l r n« dokunuşuyla Tcss'm
Duyduğu acı ve keder kazdırılmış çelik gibi içini . a,1 ‘e.
paklaş " » * 3 Sal‘5‘'kî a «Çlann, daha da " ı ! ^ °«ia„
tı. dişin® bakmaya zorlad, Ben öpccckm> *«y,p k,„.
Niko ve Chase’e, “içeriyi temizleyin ve alevlcri içinde kalan son direnç km „„U '« ğ i n d ,
dürün,” diye emir verdi Dante. “Karşı koyan herki-0!!' tükürdü- Vli ITlln y ta nt
„ sı jg
gebertin. g en boştaki elini vurmak için
Tess muayene masasının ü s tü n d e yatmış, e lle rin i a ş ıla m a k için kendini hazırlamaya d" be*
ayaklarını sıkıca birbirine bağlayan kabloyu ç ö z m e y e ^ İJSI fahi-” 5"- Srai hhro.
hştı. Bir türlü yapamıyordu. Çabaları yalnızca k a r ş . s m ^ Ona d o k u n m a k şöyle dursun konu§masım b- -
adamı eğlendiriyor gibi g ö rü n se de d en em ek ten vazgeç' bile fırsat, olmadı. Simsiyah giysiler içi„dc J
iniyordu. jriyan bir adam , kap, arallğmdan i ç e r i p ^ *
“Ben, bunu neden yapıyorsun? Tanrı aşkına, gerçekten 8nce buz gıbı soğuk ve 5,ddetl, bir rüzgâr odaya doldu T
N o ra’yı öldürm ek zo ru n d a m iy d in ? ” linde bıçaklar ve kaslı gövdesine çaprazlama yerleş,i,i|mU
Ben keyifle kıkırdadı. “O n u sen ö ld ü r d ü n Tess, ben de­ kalın deri tabanca kılıflarında silahlar asılıydı.
ğil. Sabrımı zorladın.” Dante.
Ben masaya doğru yaklaştığında, Tess’in üzüntüden Tess o n u n ered e olsa tanırdı, hatta tüm o siyah örtü­
boğazı düğüm lenm işti. lerin arkasıııdayken bile. Şaşkınlıkla beraber içinde bir
“Biliyor m u su n , seni ö ld ü r m e n i n zo r olacağını dü­ umut ışığı belirm işti. Dante nın ona zihninden ulaştığını
şü n m ü ştü m ,” diye fısıldadı kulağına, sıcak ve bayat nefesi ve genç kadım oradan çıkaracağını bildirişini hissetti. Anık
Tess’in burun deliklerine h ü c u m etm işti. “B u n u benim güvendeydi.
Aynı zam an d a D a n te ’nin öfkesini de hissedebiliyordu.
için çok kolaylaştırdın.”
Ben’e odaklanan hid detin donduran soğukluğu vücudun­
Soğuk metal m asadan y ü z ü n ü y uk arıy a B en ’e doğru
dan taşıyordu. D a n te başını eğdi, kın dolu bakışlarının ne­
çevirdiğinde, adam ın parm akları saçlarının arasında gezi­
reye odaklandığı, gözlerini koruyan simsiyah camların ar­
niyordu. Gözleri ölü bir ad am a aitti, sadece bir insanın dış
kasından bile okunabiliyordu. Siyah gözlüklerin arkasın­
kabuğuna sahip gibiydi. Bir z a m a n la r tanıdığı Ben Sulli­
dan bir parıltı etrafa yayıldı. Kor kadar parlak ve ölümcül.
van değildi bu.
Sadece b ir bakışıyla B en’in vücudu yerden sıçradı ve
Ses ton un da sahte bir nezaketle, “B öyle o lm ak zorunda
muayene o d a sın ın duvarındaki dolaplara çarptı. Tekine
değildi,” dedi Ben. “Sadece ş u n u bil ki h e r şeyi bu hale
savurup karşılık v erm ey e çalıştı ama Dante sadece ir

364
nin gücüyle onu havada tutuy ordu . Siyahlara hür ■
p j b o k p a r ç a s ı k o l e . S a h i b i n o lan Pjc .
bir başka Savaşçı girişte belirdiğinde, D ante öfke d o î ^ L n e m e kadar yolu var.” ç k^ u sUnün da
sesle emir verdi; “Tess’i buradan çıkar Chase. B»* U bir
p a n t e ’ye d o ğ r u atılırken kölenin a&z, a
m eşini istemiyorum. ” ^ İU son
eiir
^ y ü k s e l * . S u lliv a n çeluç p bi ^ «a W hjy.
D ante’nin arkadaşı gelip Tess ın bağlarını ç ö z d ü ve
ancak D a n t e n m e n g e l l e y e n , ^ ^ '
kollarına alıp kliniğin arka çıkışında bekleyen araca ta" ? göğuştna s ıra s ın d a D a n t e n i n g ö ^ , * *»lU,d,.
Chase Tess’i odadan çıkardığı anda, D ante Ben ’in '
risini o rta d a b ır a k a c a k b iç im d e yırtlldl KV " ortü>de-
rine kilitlenmiş olan zihnini serbest bıraktı. Temas k e s ? '
„in y ü z ü n e b i r y u m r u k savurduğunda', d a V ^ V ® 1' -
ce Sullivan taş parçası gibi yere d ü ştü . Tezgâhın ü z e r i ?
çat,rdaya n k e m i k l e r D a m e ’ye büyük keyif vc,d
bıraktığı bıçağı almak için yerde s ü r ü n m e y e başladı. D ? Be „ S u lliv a n y e re serilm iş,, ama alayl, b l [ '
te hızlı bir zihin kom utuyla bıçağı y e rin d e n uçurup ç? nuftnaya d e v a m e d i y o r d u . “ I r k ı n ,ek bir „ r« k 7^
ucunu karşı duvara g ö m d ü .
var ve d o ğ u ş t a n h a k k ı o ld u ğ u üzere o da yakında kral ı'”
Kendi silahlarından vazgeçerek B en Sullivan’a ölüm" rak h üküm sü recek .” ola_
elleriyle teslim etm ek için ağır adım larla ona yöneldi. Şim “Hiç s a n m ıy o ru m ,” diye karşılık veren Dante, kölenin
di intikam peşindeydi; Tess’e ç e k tirm e y e niyetlendiği al­ b e d e n i n i tek eliyle kaldırıp havaya fırlattı.
çakça eziyeti B en ’e çektirecekti. Sullivan m u a y e n e m a s a n ın parlak yüzeyinin üzerin­
“Ayağa kalk!” diye em retti. den u ç tu v e o d a n ı n d iğ e r tarafındaki camlı duvara çarptı.
Sullivan yavaşça ayağa kalkarken kıkırdadı. Dante Kızıl Ayaklan ü z e r i n d e s ıç ra y a ra k h e m e n toparladı kendini ama
satıcısının bakışlarında kö leleşm iş b ir z ih n in ruhsuz pa­ arkasında s a lla n a n j a l û z ı l e r i n ö n ü n d e zikzaklar çiziyordu.
rıltılarını görebiliyordu. B en S u lliv an köleye dönüştürül­ Dante i ç g ü d ü s e l o la r a k g ü n e ş ışınlarını engellemek için
müştü. O n u ö ld ü rm ek , B en için b ir l ü t u f sayılacaktı. kolunu h a v a y a k a ld ır d ı.
“Efendin bu g ü n le rd e n e r e le r d e saklanıyor, köle?” “Sorun ne? Ç o k m u parlak senin için?” Kanla lekelen­
Sullivan sadece k ö tü k ö tü b a k m a k la yetinm işti. miş dişleriyle sırıtıyordu köle ve elinde, kırık bir çekmece
"Birlikle olan savaşıyla y ü z l e ş m e k y e rin e kuyruğunu parçası vardı.
bacaklarının arasına kıstırıp kaçtığı g e ç e n yazdan sana bah­ Köle k o lu n u geriye savurup pencereyi ve jalûzileri par­
çaladı. İçeri s ü z ü le n gün ışığı D a n t e ’n i n gözlerini yakmış­
setti mi? Tam bir ö d lek ve g ö ste riş m a n y a ğ ı.”
tı. Korneasına saldıran ani ızdırapla kükrerken Ben Sulli
“C e h en n em e kadar y o lu n v ar.”
van da b u kısa dikkatsizlik anında kaçmak için Dante nm
“Hayır, hiç s a n m ıy o r u m ,” d e d i D a n t e am a Sullivan’ın
harekete geçm ek ü zere o l d u ğ u n u n işareti o la n bacakların­ altından y u v arlan d ı.
Parçalanan k o r u y u c u elbisesinin altında güneşe maruz
daki kas seğirmesini fark e tm iş ti bile. “S e n cehennem ol,
kalan D a n t e ’n in b e d e n i sızlıyor ve yaşadığı geçic

366
le mücadele etmeye çalışıyordu. Ancak öfkesi bey
geçirip onu dönüştürmeye başlamıştı bile; köpck !" CİC
ağzında uzamış ve gözbebekleri jile t gibi daralm ,§tI §lcri
Havaya Fırladı ve odanın diğer tarafına tek bir h
lc sıçrayarak Sullivaıı’a arkasından saldırdı. Çarp,
ikisini de yere yuvarlamıştı. Köleye atak yap!Tlay ^ her
vermeden, onu çenesinden ve alnından yakaladı, sjVr-' ?
lerini göstererek ona doğru atıldı. ’ ’ dl§~
Sert bir şekilde boğazını ısırdığında B e n ’in tek ya B Ö L Ü M 36
diği haykırmak oldu. 1'
Gevşeyen cesedi yere bıraktığında, havadaki yan,k k0
kuşunun ve sinek sürüsü gibi kulağında uğuldayan belT “Lanet olsu n!”

belirsiz cızırtının hayal meyal farkındaydı. Ayağa kalk ' Tess’le birlikte cipm ön koltuğunda bulunan siyahlara
kırık pencereye doğru arkasını d ö n e rk e n adeta acı den'P bürünmüş adam - D ante nin ona Chase dediğini hatırlı
zinde yüzüyordu. O d a n ın d ışın d an gelen ağır bot seslerini yordu - D ante ve yanındaki adamın klinikten ç,kıp koşarak
ı'şitmişti fakat pervazların arasındaki b oşlu ğ u dolduran ka geldiklerim g ö rü n ce sürücü kapısını tekmeleyerek dışan
ranlık şekle odaklanabilm ek için gözlerini güç bela arala fırladı.
yabilmişti. Yanındaki Savaşçının desteğiyle ayakta durabilen Dan­
“Dışarısı tem iz... lanet o l s u n . . . ” N i k o ’n u n sesini du­ te, çok hızlı h arek et edemiyordu. Başı göğsüne düşmüş ve
yamaz olmuştu. korunmasız haldeydi. Kamuflajları, sabahın parlak ışığın­

Savaşçı, ışıkla dolan o d ad an D a n t e ’yi derhal çıkarmak da kıpkırmızı parlayan gövdesini ortaya çıkaracak şekilde

çin harekete geçti. “Tanrı aşkına D a n te , ne kadardır gün yırtılmıştı.


şığındasın?” Chase cipin arka kapısını açtı ve Dante’yi içeri alma­
sında diğer adam a yardım etti. Dante’nin dişleri uzamış­
“O kadar u zu n değil. Piç k u r u s u cam ları kırdı.”
tı ve zorlukla içine çektiği her nefesle birlikte sivri uçları
“Evet,” diye karşılık verdi N i k o , “b u n u görebiliyorum,
ışıl ışıl parlıyordu. Y üzü çektiği acıdan dolayı buruşmuş
eni buradan çıkarmalıyız a d a m ım , h a d i.”
ve berrak k o y u sarı irislerinin ortasında gözbebekleri ince
siyah parçalara ayrılmıştı. Tamamen dönüşerek normal
Tess’in korkacağı bir vam pir haline gelmişti ama Tes §
anda k o rk u hissedem iyo rdu .
Arkadaşları hızlı bir çalışma içindeydi, kor utan
369
368 f
sizlikleri Tess’in kanını d o n d u ru y o rd u . Chase arac ncfcs 3İ.P v e riy o rd u . “ D u r d u m , *
kapısını kapatıp hızlıca sü rü cü koltuğuna y ö n e l d i ' ? ^ na bir şey olmasına ızm veremezdim.” yd’m ^nu,
bindi ve motoru çalıştırdı, hızla oradan uzaklaştılar ^ 5,3 pante’nin gözlerine hapsolurken göZy l
Dante’nin üzerinde kan veya herhangi bir y a j '- . - a k la r ın d a n aşağı su zu lu yord u . “Aman T
remediğinden endişe içinde sordu Tess; “N ’oldu o,'2' gÖ' L tehlikeyi göze almamalıydın. Ya benım Dan*'-
ralandı m ı? ” 'la,ya'
din?” yenme Ölsey'
“M a ru z k a lm a,” d e d i t a n ım a d ı ğ ı b iri, sü ratli kon "parlayan keskin dişlerinden birinin kem
sı Slav aksalımdan izler taşıyordu. “Kahrolası Kız,] pante’nin d u d ak ucu hafifçe kıpırdadı. “Seni s S
p en ce rele rd e n birini parçaladı. Alçak h e r if i g ü n J ? 081 meye değerdi. H e r türlü riske değerdi.” g gor'
ortasında yere sermek zorunda kaldı D a n te .” Dante’ye karşı en ufak bir korku duymaksan «k
Yoldaşları o lm u ş ark ad aşların d an g e le n ilgiyi minnettarlık içinde elini avuçlarının arasında sıkıca f e *
D a n te ’n in acı d o lu ız d ır a b ın ı h i s s e d e r k e n , “ N e d e n ? ” d ^ d, Karargâha varıncaya kadar da ellerinin aynlmasma İzm
sordu Tess. “B u n u n e d e n y a p tı? S iz n e d e n y a p tın ız ? ” ^ vermedi. C hase cipi düzinelerce aracın bulunduğu mağa­
U fa k am a kararlı h a r e k e t l e r l e e l d i v e n l e r i n d e n birini ra biçimindeki bir hangara çekti. Hepsi dışarı çıktı, Dante
karmayı başarm ıştı D a n t e . U z a n d ı ğ ı y e r d e n g e n ç kadına arkadaşları tarafından araçtan alınıp asansörün bulunduğu
ulaşmaya çalıştı. yöne doğru g ö tü rü lü rk e n Tess sadece yollarından çekilip
“T e s s ...” izlemeyi tercih etti.
Dante’nin elini avuçlarının arasına aldı Tess, parm akla­ Geçen h e r dakika, D ante’nın durumu daha da kötüleşi­
rının onun güçlü parm akları arasında kayboluşunu izledi yor gibi g ö rü n ü y o rd u . Asansörün kapıları açıldığı zaman,
Yakınlaşmalarından doğan d u y g u selin in içinde, derinler­ erkek kendi başına güçlükle ayakta durabiliyordu. Üç er­
de bir yerde akıp gittiğini hissetti. N e f e s in i kesen, sıcacık kek ve iki k a d ın d a n oluşan bir diğer grup onları koridorda
bir deneyimdi bu. karşıladı. H e rk e s süratle hareket etmeye hazır görünüyor­
Böylesine içine işleyen ve sıcak o la n b ir aşk karşısında, du.
genç kadının dili tu tu lm u ş tu . Kadınlardan hırı Tess’e yaklaşarak nazikçe elini omzuna
“Tess,’ diye m ırıldanan e rk eğ in sesi b ir fısıltıdan fark­ koydu. “B en G abrielle, Lucan’ın eşiyim. İyi misin?”
sızdı, “o şendin. B en im ö l ü m ü m d e ğ il... senin ölümün­ Başını belli belirsiz salladı Tess ama ilgisi hâla
dü.” Dante’deydi. “O iyi olacak mı? . . . „
“Sanırım y a n ın d a o ld uğunu bilirse daha da iyi o ur
N e ? ” G özlerinden yaşlar d ö k ü l ü r k e n D a n te ’nin elini
sıktı. Gabrielle eliyle Tess’e işaret ederek onu ge

im g e le rd e k i... b e n d e ğ ild im , ş e n d in . B e n . . . ” Aniden ğı revire d o ğ ru , y anı önceki gün korku ıçm e

d u r d u , g ö z l e r i n d e n d e o k u n a n ı z d ı r a b ı n d a n dolayı hızlı- kaçtığı b ö l ü m e kadar takip etmesini ıs


371
370
D a n te ’n in ö n le rin d e n taşın dığı o d a y a girdiler. Ark
b p a n t e ' n i n o m olduğu gibl vc b
D a n te ’n in silahlarını alıp d ik k a tlic e k a m u f la j,n ,
;s„ «m yacak b ,r şans, olması için
o n u hasta yatağına yatırdı. rdı ve
p a n te yaşayacaktı. G ü n e ş ış,n|annın ' d u ı« ı.
Tess odadaki h e rk e s in ilg is in d e n d u y g u la n m
i .Jtlar, l«Vat,r“ tehdit ed'W e c e k kadar J ® ’tp .<*«&. ya.
burada o ld u ğ u gibi k a b u l e d ilm iş ti v e ç o k seviliyor'dı ante
esinin şifa' 1 d o k u n u şu n u n , Da„ttv si„ ‘y '■ Soy
rada bir ailesi, evi ve b ir y a ş a m ı v a rd ı fa k at h e r şeyi 0 " ' Bu'
l,şan ö lü m d e n daha güçlü olduğu ^ a y a
ru ın a k adına riske atmıştı. O n d a n k o r k m a k Ve aralar ^
Binadaki diğer herkes gibi Chase de TesC
geçen h e r şey için o n a g ü c e n m e k istese d e y a p a m ıy o ^ ®
pante'yf ° lan baShl,P ^ 5 's m d a hay,e,e dj " ' ' " " " 9 «
D a n t e ’ye baktığında te k h i s s e d e b ild iğ i y o ğ u n b ir a ş k t T ^ ’
y pante Issızların saldırısından kurtardım,,,,, t N“ ''
D a n t e ’n in b a ş u c u n a d o ğ r u ile r le y e r e k , “İ2jn y
lenmek için elinden geleni yapm ,ssa ge„ç ^ « fe
dedi nazikçe a m a b ir a n S avaşçıyı ö n e m s e y e n d iğ cr i n ^ ’
olsun başından ayrılmıyordu. bır an
la n n en d işe d o lu y ü z le riy le k a rş ıla ş tı; sa v a şç ıla r D a n te ’3”'
Herkes o n ların u y u m lu b.r çift olacağında hem fcd i.
etrafında to p la n m ış , d i ğ e r iki k a d ı n ı n d u y a rlı bakışla^
birer bırey olarak guçlu, beraber olduklarmdayşa ^
Tess’in h is se ttik le rin i a n l a d ı k l a r ı n ı if a d e e d iy o r d u “i 2jn
mcz.
verin o n a y a r d ım e d e y im ... l ü t f e n . ”
F ırtın a la rın e n k ö t ü s ü geçm iş ve gelen geceyle birlikte
Güçlü çenesini okşayarak yanaklarına dokundu Par
karargâha yerleşen h u z u r dolu durgunluk Chase’in düşün­
inaklarını derisi soyulup su to p la m ış yaraların üzerinde
celerini evine yöneltm işti. Kendi yolculuğu henüz sona
dolaştırırken D a n te ’n in yanıklarına yoğunlaşm ıştı Ola
ermemişti ve ö n ü n d e k i yol karanlık ve belirsizdi. Eskiden
bildiğince nazik davranıp acıyı o rta d a n kaldırm ak için do­
her şey gayet açık görünüyordu; geleceğin ne getireceği,
ğuştan gelen yeteneğini k u llan arak ellerini dağlanmış etin
nereye ait o ld u ğ u ve kim inle olacağı...
üzerine koydu.
Şimdiyse h iç b ir şeyden em in değildi.
‘Aman Tanrım !” diye inledi Savaşçılardan biri. “Onu
Savaşçılara veda ettikten sonra, birliğin dünyasından
iyileştiriyor. ”
kendi d ü n y asın a d o ğ ru gitmek üzere oradan ayrıldı. Ara­
Dante nin ailesi sayılabilecek arkadaşları arasındaki ko­
basıyla şeh re geri d ö n ü ş ü sessizdi. Ödünç aldığı arabanın
nuşmaları ve dehşete kapılm ış b iç im d e nefeslerini tutuşla­
tekerlekleri hızlıca d ö n erk en aynadan arkasında bıraktığı
rını duydu Tess. O n a y ö n eltile n şefkat duygularını hisset­
yolun g ö z d e n k a y b o lu ş u n u izledi. Fakat tüm bu olan bi­
mişti ama tü m dikkati, ta k d irle rin in sevindirici sıcaklığın­
tenden sonra n e re y e gidiyordu kı?
dan ziyade D a n te ’n in ü z e rin d e y d i.
Bundan so n ra barınağa ev diyebilir miydi? S a v a ş ç ı l a r ile
Eğilip erkeğin aralık d u d a k la rın a b ir ö p ü c ü k kondurdu­
geçirdiği z a m a n d a b ile n m iş duyguları ve paltosunun altı:
ğunda, D a n te ’nin dişlerinin k e n d i d u d a k la rın a temas et­
da taşıdığı t ü m o m etal silahların ağırlığıyla vücudu § ğıy
mesi genç kadını şaşırtmadı. O n a k ö r k ü t ü k âşık olmuştu,
372
çekiliyor gibiydi. Bir zam anlar ait o ld u ğ u ciddi |la , ;r in yavaşça etrafında dönerken n
tekrar adapte olmayı nasıl um abilirdi? ayat>na £ £ !* * * ^
Peki ya Elise? Canaden-
Asla sahip olamayacağı bir kadım arzulam anın chaSe'in yaşad.ğ, dejavu a n , midesınd(:
dolu yollarına geri d ö n em ezd i. O n a karşı olan h i s l e ^ .ermişi piriydi. Yeğen, önceki:hali„de„ s* d7 , ? bir«*
anlatmalı vc işi o lu ru n a bırakm alıydı. Aslında neyi Cr'nİ öyordu. S u su z lu ğ u n u d ,„d i,meye > «»gS-
ettiğinden bile em in değildi. Tek bildiği, yaşadığ, yar^ Ut .vfflffl dvhiet ver.c, k a n ,,U n olan kurumuş w *° n *»
rün şimdiden artık sona e rm iş olm asıydı. ° m' lekeleriyle k a p h y d , O n u p zleycn ^
Chase o n u saran ö z g ü rlü k d u y g u su y la bannağm ln yaklaşmaya b a ş la d , T u n , vucudn ve 2İhmni esır ™ *
riş yoluna ulaştı. O n u n için b ir şeyler değişm ek üzere^' arzusuyla bir sonrak, av olarak Chase'e değer b,çnfc„ T
di. Bundan sonra ne y ö n e d o ğ r u gideceğ im b ilm e m e s i' [erinden salyalar aluyordu. Chase onunla Ben Sullivan-?!
rağmen, hayatının d ö n ü m n o k ta sın a ulaştığım b ilm cnın dairesinde y ü z y ü ze gelm.şt, ve Camden o zamj„ ivi
verdiği rahatlığı hissedebiliyordu. A racını çakılla döşenm iş durumda değildi am a şu anda kuduz bir köpek gibi ne ya­
pacağı belirsiz ve tehlikeliydi.
araba yolunda kenara çekti ve b a rın a ğ ın yakınlarına park
etti. Chase g e n d ö n ü ş ü olmayan bu değişime uğramadan

İçerisi ışıl ışıldı, E lise’in yatak odası ve o tu r m a bölümle­ önce onu b u la m a m ış ve kurtaramamıştı, bu acı gerçeğin
vicdan azabıyla C a m d e n ’e baktı. “Çok üzgünüm Cam. Bu
ri belli belirsiz h afif bir ışıkla a y d ın la n m ış tı. Elise uyanıktı
senin başına asla gelm em eliydi.” Koyu yün paltosunun
m uhtem elen endişeli bir h ald e b irliğ in karargâhından ha­
yan kısm ındaki B e re tta ’n ın emniyetini kontrol etti, silahı
berlerle d önm esini b ek liy o rd u .
kılıfından yavaşça kaydırıp çıkarmaya başladı. “Keşke se­
Chase m o to ru d u r d u r u p a racın kapısını açtı. Botları
nin yerine b e n d ö ııü ş s e y d im ...”
yere değdiği anda yalnız o lm a d ığ ın ı hissetti. Anahtarlarım
Tam o anda, C h a s e arkasında kalan evin açılan ön ka­
cebine atıp dışarı çıktı, ayakta d ik ilir k e n p alto su n u n düğ­
pısının m e ta lik gıcırtısının ve Elise’in aniden içine çekip
melerini dikkatlice açtı. O r a d a o l d u ğ u n u bildiği düşma­
tuttuğu n e fe sin i d u y d u . Z am an sanki durmuştu, her şey
nından bir iz b u la b ilm e k için g e c e n in karartılarını taradı.
yavaşça ilerleyen b ir d ü ş gibiydi. Elise dışarı adımını attı
Kulakları, çevresindeki e n k ü ç ü k g ü r ü l t ü y e dahi tepki ve­
ğında kâbus başladı. .
recek duru m day dı, öyle ki e v d e ça lan E lis e ’in en çok hoş­
“C a m d e n ! ” Sesi de tıpkı o anın yavaşlığı gibi garip
landığı caz şarkısını bile d u y a b iliy o r d u .
biçimde m e safeli ve tuhaftı. “Aman... Tanrım...
B ulun du ğu y e rd e n ç o k da u z a k ta o lm a y a n birinin kula­
^en'-” ;n
ğı tırmalayan bir sesle s o l u d u ğ u n u d a işitm işti. Arkasında­ Chase b a ş ın ı E lis e ’e d o ğ ru çevirip arkada k a ta » *S*
ki yolda çakılların çıkardığı sesi d u y d u . Tehlikeyle yüzleş- bağırdı. Elise ç o k ta n kollarını açmış, koşmaya
375

374
bile. O ğ lu n a d o ğ r u k o ş a rk e n , b e y a z d u l elbisesi . -rtüştö- C a m d e n ı esir alan susamışl,ktarı u
kelebeğin k a n a tla rıy m ış ç a s ın a a rd ın d a d a lg a la '^ ^ dİlŞ' olu olan ö lü m çoktan işini bitirmek üz .
C h ase , E lise’in b ir z a m a n l a r o ğ l u C a m d e n o la n b u j tekym . Kızd o n u yürüyen bir ölüye çeW ^ k°YuU
yaklaşm asına izin v e rse y d i v a h ş i b i r ö l ü m e seyirci kal,7 ^ • C a m d e n ’ın ızdırabı son bulmuştu Hcr ^
k a ç ın ılm a z d ı. 1 * ^ i n ve tabii C h a se',n .zd.rab, ise daha ^ ^
“Elise y a p m a !”
Genç kadın o n u duym azlıktan geldi. Yaşlarla dol, Elise koşarak C h ase ın yanına geldi. Yüzüne nm ,
gözleri, C a m d e n ’m berbat g ö r ü n tü s ü n e odaklanmış")?
masına rağmen yaklaşmaya d e v a m etti. Hıçkırıklara b ~ J
v u .r u y o r d u . E flatu n “reng, gözler,
f hyjşWa
er b »
ğulıııuş şekilde koşuyordu. zcl yüzü solgun ve u zg u n , dudaklar,ndan kopan ferya,l„U
Chase önsezileriyle, Issızın vahşi ve altın rengindeki h,çlanğa b o ğ u lm u ş tu .
bakışlarının Elise’in ü z e rin e çevrildiğini fark etti. Gözle­ Chase b ü t ü n b u n la rı se ssiz lik içinde kabulleniyordu
rini Elise’in üzerine sabıtleyen kana susam ış vampir, ilerj Ne y ap abilirdi? Z a t e n s ö y le n e c e k ne vardı ki?
doğru atılmak için eğildiğinde k o r k u n ç b ir hom urtu çı­ Kendisine olan düşm anlığını iyice kusmasına izin ver­
kardı. Chase h e m e n harekete g e ç e re k a n n e ile oğul arasına di. En so n u n d a Elise d u r d u ve titanyum oğlunun bedeni­
kendini attı. Tabancasını çek m iş ve d a h a C a m d e n fark et­ ni tamamen kü le ç e v irm e d e n önce yanına gitti. Kulakları
m eden nişan almıştı bile. Elise’in hazin sesleriyle çınlıyordu, gözleri bir an çakıllı
Saniyeler acımasızca g eçiyo rd u. yolda yatan b e d e n in ü z e rin e kapanmış Elise’e takıldı. Son­
Elise hâlâ koşm aktaydı ve ş im d i d a h a da hızlanmıştı. ra da y orgun b ir sessizlik içinde tuttuğu tabancanın elle­
Bir taraftan hıçkırıyor, d iğ er taraftan C a m d e n ’in ismini rinden kayıp g itm e s in e izin verdi
haykırıyordu. Elise’e ve u z u n s ü re d ir evi olan barınağa sırtını dönüp
Chase karşılaşm anın trajediyle so n la n m a s ın a sadece yalnız başına karanlığa y ü rü d ü .
saniyeler kaldığını ta h m in e ttiğ in d e n , geçitle arasındaki
uzaklığı hesapladı. Başka seçen eği y o k tu , orad a öylece du­ G özkapaklarım n b ird e n b ire açılmasıyla Dante sarsıla­

rup Elise’in hayatını teh likey e a ta m a z d ı. rak uyandı. N e f e s i ad eta boğazını kesiyordu. Ateş çembe­

Ateş alan silahı, çakan b ir ş im ş e k gibi g ü rledi. rinde tuzağa d ü ş m ü ş , külle karışık alevlerden kör olmuş

Elise’in çığlığı geceyi d o l d u r d u . “H a y ır! A m a n Tanrım, tu. Tess’e u la ş a m ıy o rd u . G ö rd ü ğ ü rüya zihnine kazınm ş

olamaz!” halde yatağında d o ğ r u ld u .


Chase ayakta, parm ağı hâlâ tetiği sım sık ı tutarken öy­ Aman T a n rım ! Ya başaramasaydı...
lece donakalmıştı. T ita n y u m la d o l d u r u l m u ş mermiler Ya o n u k a y b e ts e y d i...
g ö ğsü nü n tam o rtasın d an h e d e fin i v u r m u ş ve Issız yere “D an te ?”

376
Yatağının yanında, orada o n u n la birlikte old -
etmesi ve sesini duym asıyla m ü th i ş bir rahatlan ^ ? 11 ^ kün u şu y la iy ile ş tird iğ i yaralarından bahset
sardı. Tess’i derin bir u y k u d a n u y a n d ırm ıştı. G e a'lte'yi bülduğu ve en güçsüz olduğu anda kan,vıa ^ 0 nu
saçları darm adağınık ve z a rifg ö z le ri bitkinlikler.1? n,tl diği o dk geceden de bahsetmiyordu Tü T " hayat ver­
ti. ar,îl>§- ende, çok farklı anlam larda kurtarmışt, . Wln öte-
“D a n te .” B ird e n b ire c a n la n d ı Tess, yaklaşıp yy din onu, kalbını ve r u h u n u sahiplenmistl !mı' k a -
l u i n u bilm esini istiyordu. ’Şimdl Tess’in de
saçlarını okşadı. “Ç o k k ay gılan dım . N a sıl hisscdi 2UnU Ve
O ld u ğ u n d a n ço k d aha k ö tü h is s e tm e s i gerekti'0' ^ 111^" “H e r şeyin şenle o ld u ğ u m anlarda anlam, v
şüııdü fakat Tess’i kollarına alab ile cek k ad ar iyiyd^1? ^ ' ,ar boyunca s ü re n k o rk u dolu bekleyişin ardinT ^ T ' ^ '
kucağına alıp ö p ecek k ad ar da g ü ç lü . ’ ess i anlam kazanıyor. Işığımsın, yaşama sebebimsiZ
O anda h e r şe y d en ç o k d a h a fazla ihtiyaç d Uy d ü ­ rinden b ağ lan d ım , Tess. Benim için asla bir Z ^
b a s k ,

i » üa^Kası olma­
şeyin, b e d e n in e baskı y ap a n g e n ç k a d ın ın çıplak vücıH ^ yacak.
“Şim di kanla bağlıyız,” dedi Tess lraa g y j ;
hissetm ek o ld u ğ u n u b ild iğ in d e n y e te r in c e hayat dol Z
D udakları g e n ç k a d ın ın d u d a k la r ı ü z e rin d e y k e n “0 ? fıfti. Kaşlarını çatarak bakışlarım kaçırdı. ‘Ya o gece İdini
ğimde b e n i ısırm asaydın? Kan bağı olmaksızın beni Z
g ü n ü m ,” diye m ırıld a n d ı, “Tess, se n i b u la ş tırd ığ ım her '
için çok ü z g ü n ü m . ” ^ d e-”
D an te, “S ev er m iy d im ? ” diyerek genç kadının cümle­
“Şişşt! B u n la r için d a h a s o n r a b o lc a v ak tim iz olacak
sini ta m a m la d ı ve gözlerindeki gerçeği görebilmesi için
D aha sonra h e r şeyi h a lle d e b iliriz . Ş i m d i d in le n m e n ee-
Tess’in ç e n e sin i yukarı kaldırdı. “Daima sen vardın Tess.
rek. ”
Sadece o geceye kadar b u n u n farkında değildim. Seninle
“H ay ır.” U y a n ık o lm a k ta n , o n u n l a b e r a b e r olmaktan
ilgili olan hayallerle sana bağlanıp hayatım boyunca seni
çok m u tlu y d u ve u y u y a r a k d a h a fazla z a m a n kaybetmek
aradım .”
istem iyordu. “Sana s ö y l e m e m g e r e k e n şe y d a h a fazla bek­ Tess’in dalgalı saçlarından bir bukleyle oynadı. “Biliyor­
leyemez. B u g ü n k o r k u n ç ş e y le r g ö r d ü m . S e m kaybetme­ sun, a n n e m k a d e re güveniyordu. Kendi kaderinin elem ve
n in nasıl bir şey o la cağ ım g ö r d ü m . B u b i r d a h a asla tanık kayıplarla d o l u o ld u ğ u n u bilmesine rağmen hep inanıyor­
o lm ak iste m e d iğ im b ir şeydi. G ü v e n d e o l d u ğ u n u , koru­ du. H e r şeyin ö n c e d e n karara bağlandığı inancını aslaka
n u y o r o ld u ğ u n u b i l m e m g e r e k i y o r .” bul e t m e d i m b e n . B u n d a n daha akıllı olduğumu düşü
‘Y anındayım D a n te . B e n i s e n k u r t a r d ı n . ” y o r d u m . A n c a k bizi bir araya getiren kaderdi Tess
Tess in kadife k a d a r y u m u ş a k y a n a ğ ın ı o k şad ı. O n u ko­ inkâr e d e m e m . T an rım , Tess, seni ne kadar uzun
ruyabilm iş o lm a k m e m n u n i y e t v e r ic iy d i. “Asıl sen beni b e k le d iğ im h a k k ın d a hiçbir fikrin yok. kü,en
k u rta rd ın Tess.” G e n ç k a d ın , “A h h , D ante,” d,ye
D a n te , Tess in d o ğ u ş t a n g e l e n y e t e n e ğ i n i n şaşırtıcı do- yaşları u z a k la ş tırm a k istercesine godennı
Tess-i kendisine doğru çek erk en , genç kad,„,n tehliken D a n t e anca* aynı zamanda senin v
yüzünden katlanmak z o ru n d a kaldeğ. h e r |e y den l e e t a " u zaklaşm am , estceeec. S e n i * ®b,sltlV
i berbat hissediyordu. B u g ü n m e y d a n a gelen ' , .cn in d ü n y a n d a yaşayacaksam da bura,ı
sokundan u zun süre kurcu am ay a b .h rd , Tess. Ç ok f ; : de y a p n» k iste r,m ' A,lenin W * ğ e y e * . T ldu|™
ölüne ve yekem g ö rm üştü . O n u n b ö y le ber aceye tekrar ' “A i l e m ? ”

£ v e t d c r c e s ın e b a ş ım s a lla d ı T e ss. “ D l ğ er s
samasene asla istem iyordu. “D a ,m a geeveeede k a l a b i l ^
bir yerlerde o ld u ğ u n u b ilm e k zoreenday.m Tess. Seni e„ rada ve eşlen de. Sem seviyorlar, bunu bugün " î * '
gelki z a m a n l a b en i de severler.” 8 dunı-
IV1 şekilde koruyabileceğim ber y e rle rd e . G e d e b i l e c e ğ i
verler var. Soylular için düzenlemeeeş g ü v e n li evler. Vam. Genç kad ım d ah a da yakınına çekip t ü m kalbiyle ve tö­
L bannaklarm dan berinde b iz ,m eçın g ü v en i, bir yer ayar, süne dolan m in n e tta rlık la kucaklarken, “ B u ra d a benimle'
b i r Savaşçı e ş i o l a r a k k a l m a y ı i s t e r m i y d i n ? ” d i y e s o r d u
laması k o n u su n d a C h a s e ’le k o n u ş t u m bele.”
“Hayır.” Tess k u cağ ın d an ö z e n le sıyrıldı ve dizleri Tess, g ö z le r in d e a şk la D a n t e ’y e g ü l ü m s e y e r e k , “ B e n i m

s a v a ş ç ım a e ş i o la r a k ,” d iy e d ü z e l t t i . “ B a ş k a ş e k ild e o lm a ­
üzerine yatağa o tu rd u . D a n te c e sa re tin i y itirm iş ve hayal
sına g ö z y u m a m a m . ”
kırıklığına uğramıştı. Tess yavaşça b a şın ı salladı. “Dante,
Dante k u r u y a n boğazı yüzünden zorlukla yutkunmaya
çalıştı. O n u h a k etm iyordu. Tüm atlattıklarından sonra,
113 Reddedilmeyi h ak ettiğini b ild iğ in d e n acı bir sessizli­
tüm bu k o ş u ş tu rm a s ın ın ardından en sonunda ruhu ve
ğe b ü rü n d ü . G e n ç k a d ın ın o n u h o r g ö r m e k için oldukçra
kalbi evini b u l m u ş tu .
fazla sebebi vardı. Yine de Tess ta r a f ın d a n önemsendiğinne
“N e d ü ş ü n ü y o r s u n ? ” diye sordu Tess. “Bununla yaşa­
em indi. Azıcık da olsa ö n e m s e n m e k için d u a ediyordu.
yabilir m is in ? ”
“Tess, beni sev m ed iğ in i s ö y le r s e n ...
“S o n su z a k ad ar,” diye söz verdi Dante ve Tess’ı kendine
G enç kadın, “Seni s e v iy o r u m ,” d e d i e n so n u n d a , “sem
d o ğ ru ç e k ip t u t k u d o lu b i r ö p ü c ü k l e s ö z ü n ü m ü h ü r led i.

tü m kalbimle s e v iy o ru m .”
“Öyleyse so ru n n e ? ”
D a n te ’ye içine işleyen g ö z le rle b a k tı, y eşıl-m av ı gözlen
sulanm ış am a kararlıydı. “K o ş m a k ta n v e saklanm aktan yo­
ru ld u m . G ö z le rim i v ar o la b ile c e ğ in i b ile h ayal etmediğim
bir dünyaya açtın. S e n in d ü n y a n a , D a n t e .
D a n te y an ın d a o tu r a n v e h a y a tın a a n l a m katan kadı
g ü lü m sed i. “B e n im d ü n y a m s e n s i n . ”
“B ü tü n b u n la r d a s e n in d ü n y a n . B u y er, b u insan ar
381
Parçası o ld u ğ u n b u o la ğ a n ü s tü m ir a s . D ü n y a n karar

380

You might also like