You are on page 1of 133

RUMİNANTLARDA

SİNDİRİM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ

Doç. Dr. Nilay SEYİDOĞLU

1
RUMİNANTLARDA SİNDİRİM SİSTEMİ

2
Ruminant Ağız Yapısı ve Dişleri

Diş Formülü
( Sığır ve Koyun )

Çene
Üst Alt
Kesici d. 0 4
Köpek d. 0 0
Premolar d. 3 3
Molar d. 3 3

Üst çene alt çeneden daha geniştir.

Tükrük, Enzim içermez ve yüksek


pH ya sahiptir.

3
Ruminant Ön Mideleri 4
Ruminant Mideleri
Ruminantlarda embriyoda mide, ilkel ön sindirim
sisteminin şerit halinde uzantısıdır ve bu genişlemiş bölgeden
4 bölümden oluşan esas mide gelişir.
Rumen "S" harfi şeklindedir. Kraniyalde retikuluma
açılmakta ve rumenin ventral yüzeyinin
invaginasyonu sonucu
rumino-retiküler eşik meydana
gelmektedir. Özefagus bu eşiğin
proksimal kısmına açılır.
Buraya antrum da denir.

5
http://www.tonygraham.co.uk/house_repair/wattle_daub/rumen.jpg
Ruminant Mideleri
Gelişme döneminde sulkus özefagikus ve omasus basit
midedeki küçük eğriliğin karşılığıdır. Rumen ve retikulum ise basit
mide gövdesinin genişlemiş bölgesini oluşturur. Abomasus ilkel
arka bölgeden gelişir.
Sulcus özefagikus, özefagusun rumene girdiği yerden
başlamakta, vertikal olarak arkaya doğru uzanmakta ve
omazum girişine açılmaktadır.

Rumen, retikulum ve omasum


bölümlerine ayrılan ruminantların
ön mide sistemleri kutan bir mukoza
ile örtülüdür. Submukozada bez ve
lenf foliküleri yoktur.
6
Ruminant Mideleri
Ruminantlar tek midelilerden farklı bir mide yapısına
sahiptirler.

Abomasum ( şirden ) aktif - gerçek mide


enzimatik yapı

Rumen ( işkembe )
Retikulum (börkenek ) gelişmemiş mide
Omasum (kırkbayır ) mikrobiyel aktivite

7
Mide Bölümleri Yüzde Oranları
RUMİNO- OMASUM ABOMASUM
YAŞ RETİKULUM (BÖRKENEK) (ŞİRDEN )
(%) % %
yeni doğmuş buzağı 34 10 56

3-4 aylık buzağı 70 18 12

tam gelişmiş buzağı 64 25 11

8
Mide Bölümleri Yüzde Oranları
RUMİNO- OMASUM ABOMASUM
YAŞ RETİKULUM (BÖRKENEK) (ŞİRDEN )
(%) % %
yeni doğmuş kuzu 31 8 61

3-4 aylık kuzu 73 6 21

tam gelişmiş kuzu 69 8 23

9
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem

www.calfrearing.webs.com/

10
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem
Yeni doğan hayvanların doğumu müteakip ilk
15–30 dakika içerisinde, bu sağlanamadı ise ilk 4 saat
içerisinde mutlaka kolostrum alması sağlanmalıdır.
Günlük olarak verilecek kolostrum miktarı doğum
ağırlığının 10’u kadar olmalıdır. Yavrunun ilk
günlerdeki besin madde ihtiyaçlarını tam olarak
karşılar.
Preruminant Dönem, doğumdan sütten kesime
kadar olan süreci belirtir. Hayvanlarda büyüme ve
gelişme fizyolojisinin en etkin olduğu süreçtir.
11
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem

Emilen süt henüz gelişmemiş olan rumen, retikulum ve


omasuma uğramadan emme refleksi ile birlikte oluşan sulkus
özefagikus yoluyla doğrudan abomasuma gider.
Buzağının sütü emme şekli de önemlidir. Buzağıya
verilecek süt, annesinden emdiği şekliyle verilmelidir. Eğer
süt buzağıya doğal şekliyle verilmez ise özefagal oluşum tam
gerçekleşmez ve süt rumende birikir. Bu da laktik asit tipi bir
parçalama oluşturmakta ve uçucu yağ asitleri miktarını
azaltmaktadır.
Buzağı süt için çok istekli olduğundan, sulkus çok
hızlı ve etkili şekilde kapanır. Doğuştan oluşan bu refleks
normal olarak yaş ilerledikçe zayıflar. 12
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem

13
6 haftalık yaşta - sadece sütle besleme- 6 haftalık yaşta – süt ve tahılla 14
ösefagus besleme- ösefagus
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem

Pre-ruminantlar, ruminant özelliği


taşımadığından tek mideliler gibi değerlendirilebilirler.

Pre-ruminant dediğimiz sütten kesim çağına kadar


olan dönemde, buzağıların ön mide bölmelerinde
başlangıçta mikroorganizma faaliyeti olmayıp, zamanla
gelişme gösterdiğinden uygun bir besleme programı
uygulanmalıdır.
Bu metabolik aktivitenin yoğunluğu oranında
hayvanın (buzağının) besin çevresi yoğunluğu da
önemli olmaktadır. 15
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem - RUMEN

Rumen anatomik ölçülerde büyürken sindirimde


oynadığı rol de önemli ölçüde etkinleşir. Rumen
fizyolojisinin gelişiminde, papillaların gelişimi
belirleyici etkiye sahiptir. Bu da katı yemlerin yapısıyla
ilişkilidir.
Sütün gereğinden fazla ve uzun süreli olarak
buzağılara verilmesi tokluk hissi yaratarak rumen
gelişimi üzerine son derece etkili olan aralarında
buzağı başlangıç yemininde bulunduğu kuru yemlere
olan ilgiyi azaltır. Böylece daha az kuru yem tüketen
buzağılarda rumen gelişimi yavaşlar ve durur.

16
Rumen Papilları:
Ventral keselerdeki papillalar daha büyük ve sayıca
fazla olduğu bölgelerde Uçucu Yağ Asitleri (UYA)
emilim oranı yüksek düzeydedir.
Koyunlarda ventral keselerdeki papillaların boyları
ile günlük canlı ağırlık artışı arasında bir ilgi olduğu
belirlenmiştir.
Rumen parakeratozu olan hayvanlarda UYA emilimi
düşüktür. Bu da canlı ağırlık artışını azalmasına neden
olmaktadır.
Rumen papillaları, mikrop florası ve UYA arasında
sıkı bir ilişki vardır. Özellikle süt ineklerinde süt
oluşumunda UYA asitleri kullanılır. Papilları iyi
gelişmiş ineklerden daha fazla verim alınmaktadır. 28
17
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem - RUMEN

members.kos.net/sdgagnon/fb.html
18
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem - RUMEN

19
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem - RUMEN

Buzağılarda rumen gelişimini etkileyen faktörler

• Ne kadar süreyle süt verildiği


• Tüketilen süt miktarı
• Buzağı başlangıç yemi gibi kuru yemlerin
verilmeye başlandığı zaman
• Tüketilen yem miktarı

20
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem - RUMEN
 4.Haftalık yaşta retikulo-rumen oluşumu şekillenir.
 8.haftalık yaşa kadar hızlı bir gelişim gösterir ve
abdominal kafesin sol yarısına yerleşmiş olur.
 12 haftalık yaşta olgun hale geçer.

Büyümenin 8. haftasında rumen 21


Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem - RUMEN
Rumen duvarında:
Dış tarafta Oluklar ( sulcus )
İç tarafta Sulkusların karşılığı olan kalınlaşmış
mukoza dürümleri ( pila )
Bu oluklardan uzunlamasına olanı sulcus
longitudinalis rumeni dorsal ve ventral iki ana keseye
ayırır. Bu keselerin arka kısımları dorsal ve ventral kör
kese adını alır. Ana keselerden kör keseleri sulcus
coranarius ayırır.

22
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem - RUMEN
Pilalar, aktif kontraksiyon yerleridir ve rumen
hareketlerinde önemli rol oynarlar.

23
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem - RUMEN
Rumen gelişimi hacim, yapı ve mikrobiyal
aktivitede artış olarak kendini gösterir ve buzağı
diyetlerinin sıvı yemden kuru veya silo yemine
döndürülmesi ile başlar. Kısa zamanda katı yemlere
geçilerek ön midelerin gelişimi sağlanmalıdır.

Buzağıya verilecek katı yemler, kaba ve kesif


yemlerden oluşmakla birlikte, bunların kaliteleri ve
sindirim dereceleri ön mide bölmelerinin normal
gelişimleri için oldukça önemlidir. Buzağıların önlerinde
sürekli, taze ve temiz olmak kaydıyla soğuk olmayan
içme suyu bulundurulmalıdır.

24
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem - RUMEN

Buzağı başlangıç yemi ile yapılan besleme


şeklindeki papilla gelişiminin, çok daha iyi olduğu
görülmektedir.

5.gün-8.hafta : başlangıç yemi


8.Haftadan sonra: büyütme yemi
4.Haftadan itibaren: hasat edilmiş kuru ot , yonca
konulmalıdır

25
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem - RUMEN

Pre-ruminantlar, normal koşullarda, yaşlı


hayvanlarla olan ağız temasıyla, bazı kaba yemleri
ağızlarına alarak çiğneme davranımında bulunmalarıyla
veya çevrede bulunan mikroorganizmaları soluma
yoluyla mikrobiyel popülâsyona sahip olmaktadırlar .

Rumendeki papillalar, mikroorganizma florası ve


uçucu yağ asitleri arasında çok sıkı bir işbirliği vardır.
Özellikle süt ineklerinde papillaların gelişimi çok
önemlidir. Çünkü süt oluşumunda uçucu yağ asitleri
kullanılır. Ancak papillaları iyi gelişmiş ineklerde daha
fazla uçucu yağ asitleri emilimi söz konusudur.
26
27
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem - RUMEN

Rumende Bakteriyel Gelişim


Selülozu Lâktat
Hayvan parçalayan parçalayan bakteri
yaşı bakteri (106/ml)
(106/ml)
1. hafta 1,2 680
2. hafta 110,0 310
9. hafta 430,0 16

Retikulum ve rumen bitişik oldukları için genelde


beraber anılırlar. Ruminal mikroorganizmalar bu iki
bölmede yaygınlık kazanmışlardır.
28
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem - RUMEN

Pre-ruminantlarda Protozoaların Oluşumu


Rumen bakterilerinin tersine, rumen silliata
popülâsyonunun genç hayvanların rumenine yerleşmesi
için, yaşlı hayvanlardaki protozoa popülâsyonuyla
temas gereklidir.
Eğer pre-ruminantlar ergin ruminantlarla birlikte
tutulurlarsa veya yapay olarak transplantasyon
yapılırsa, protozoa popülâsyonu, rumen pH’sının 6 veya
daha yüksek olması koşuluyla koyun, sığır ve mandada
1–2 hafta içinde gelişebilmektedir.
Süt veya tahıl tüketiminin fazla olması, silliata
popülâsyonunun gelişmesini olumsuz etkilemektedir.
29
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem - RETİKULUM
Kör kese olarak da anılan retikulum midenin ilk bölmesidir.

Eğer hayvan metal vb. sindirilemeyen nesneleri yutarsa bal


peteği görünümündeki mide duvarı bir elek gibi bunları
eler ve bunların sindirim sisteminin daha da
ilerlerine gitmesini önler.

Retikuluma gelen yemler


daha sonra parçalar
halinde kusularak yeniden
çiğnenir.

30
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem - OMASUM
Omasumdan bazen manyplies( çoklu tabakalar )
şeklinde bahsedilir. Zira bu organ bir çok sümüksel yapıda
katmandan oluşmuştur.
Omasum gelişimi yavaştır. 36-38 haftalık yaşta halen
gelişmektedir.

31
6 haftalık yaşta omasum
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem - ABOMASUM
Midenin dördüncü bölmesi ise gerçek mide olarak
nitelendirilen ve enzimatik reaksiyonlar ile mide sindiriminin
olduğu abomasumdur. Burası gerçek salgıların ve mide
duvarından salgılanan enzimlerin etkili olduğu
gastrointestinal sistemin ilk kısmıdır.

Fonksiyonları domuz
gibi tek mideli
hayvanlardaki
midelerle büyük
oranda aynıdır.

32
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem - ABOMASUM

Yemlerin burada kalma


zamanları rumendeki süreye
göre oldukça azdır.

Abomasumda yemlerin bulunması HCI sekresyonunu


uyarır. HCI de pepsinojeni pepsine çevirir böylece proteinler
peptid zincirleri veya aminoasitler gibi daha küçük parçalara
ayrılırlar.

Abomasumda pH 2-4 gibi düşük değerlerdedir yani


büyük oranda asit üretimi vardır. 33
Ruminant
RUMEN midesi, abdominal bölgenin neredeyse 3/4 ünü
OMASUM
kapsamaktadır.
*Solda *Sağda
*Midenin en geniş kısmı *Midenin %8 ini oluşturur
*%80 ini oluşturur *Yapraklı görünümde
*Besinlerin alındığı ve *Besinlerin alındığı ve
absorbe edildiği kısım absorbe edildiği kısım

RETİKULUM
*Solda ABOMASUM
*Midenin %5 sini oluşturur *Sağda
*Bal peteği görünümünde *Midenin %8 ini oluşturur
*Besinlerin alındığı ve *Enzim aktivitesinin olduğu
absorbe edildiği kısım kısım 34
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem
Ön Midelerin Gelişim Süreleri
Rumen –Retikulum : 7-30 gün arasında şekillenir
8 haftalık yaşta olgun hale gelir
Omasum : 8-9 haftalık yaşta olgun şeklini alır
Retikulum : 30 günde gelişir

35
Sığırlarda Pre-Ruminant Dönem

www.calfrearing.webs.com/

36
Sütten Kesme

Normalde uygun programlarla beslenen buzağıların


4–8 haftalık yaşta sütten kesilmeleri mümkün
olabilirken, damızlık buzağılar 16. haftaya kadar,
ilerde genç sığır besisine alınacak buzağılar ise 8.-12.
haftaya kadar sütle beslenirler.

Burada elde edilecek başarı, lezzetli ve besin


madde yönünden uygun konsantrasyondaki buzağı
başlangıç yeminin kullanılmasına bağlıdır.

Buzağılar yaş, vücut ağırlığı, ağırlık artışı


günlük toplam sıvı ve katı gıda tüketimi göz önüne
alınarak sütten kesilir.
37
ERİŞKİN RUMİNANTLARDA
ÖN MİDE KAPASİTLERİ

SIĞIR KOYUN
ve
KEÇİ
RETİKULO-RUMEN 81-87 88-93
%
OMASUM 10-14 2
%
ABOMASUM 3-5 5-10
%

38
ERİŞKİN RUMİNANTLARDA
ÖN MİDE HACİMLERİ

SIĞIR KOYUN ve KEÇİ


(%) (litre)
RUMEN 80 12-23

RETİKULUM 5 1-2

OMASUM 7-8 0.3-0.9

ABOMASUM 7-8 1.8-1.9

Sığırlarda toplam hacim 110-235 lt. kadardır


39
Ruminant midelerine giden 4 büyük arter ve kolları

1. Hepatik arter kolu Pankreas, karaciğer, safra


kesesi ve gastroduodenal kanala

2. Sağ ruminal arter Pankreas ve omasuma

3. Sol ruminal arter Retikulum ve ösefagusa

4. Sol gastrik arter Omasum ve abomasuma

40
Rumende Emilim

Suyun emilimi

Rumende suyun emilimi dakikada 37-71 ml


Rumen içine sekresyon ise dakikada 30-65 ml

Net emilim anlamında rumen duvarı suya karşı


çok geçirgen olmadığı bildirilmiştir.

41
Uçucu Yağ Asitleri Emilimi

Bütirik asit-propiyonik asit-asetik asit

Koyun ve danalarda emilim sırası: Bütirik asit-


propiyonik asit-asetik asit

UYA : zincir uzunluğu kısaldıkça emilim oranı


düşer.

Rumen pH sı 5.5 iken emilim daha fazla gerçekleşir


(pH 7.5-8 e göre)
42
Uçucu Yağ Asitleri Emilimi

Rumende oluşan UYAnin:

%76 sı = rumenden
%19 u = omasum ve abomasum
%5 i = ince bağırsaklara geçtiği bildirilmiştir.

43
Amonyak Emilimi
Rumen duvarında amonyak emilimi hızlıdır ve çift
yönlüdür.
Üre iletimi ise yavaş ve çift yönlüdür.
Amino asit Emilimi
Emilim oranları farklılık gösterir.
En hızlı emilenler: dallı zincirli aa
Glikoz Emilimi
Aktif olarak emilmektedir.
Laktik Asit Emilimi
Rumende fazla miktarda laktik asit
bulunmamaktadır. Oluşan aktik asit çok yavaş
emilmektedir.
44
Sodyum ve Potasyum Emilimi

Rumen sıvısında Na ve K yoğunluğu kandaki


yoğunluğu aşarsa emilim söz konusudur.
Rumende Na ve K yoğunluğu kandaki
yoğunluktan düşükse tersine kandan rumene geçiş
olur.
Rumende NaCl sıvısı yoğunluğu düşükse
rumenden su geçiş olabilir. Eğer yoğunluk yüksek
olursa tersine dolaşımdan rumene su geçişi
olmaktadır.

45
Klor Emilimi

 Rumen sıvısında Klor miktarı 135 mg ve


üzerinde ise aktif olarak emilir.
 Rumen epiteli: fosfor – kalsiyum – magnezyum
iyonlarına karşı hemen hemen geçirimsizdir.

46
Omasus’tan Emilim

Retikulorumenden omasusa bol sulu bir içerik gelir.


İçinde birçok mikroorganizma ve besin maddeleri
vardır. Bunlar omasus laminaları arasına sıkıştırılıp
suyu ayrılır ve koyuca bir kıvama gelir.

Buraya gelen suyun %33-64 ü, uçucu yağ asitlerinin


%40-69’u emilir.

Sodyum, potasyum ve amonyak emilimi de olduğu


bildirilmektedir

47
Abomasus’tan Emilim

Tek midelilerdeki midenin karşılığıdır. Sindirimle


ilgili salgılar üretir.

Abomasusta pH düştüğünde UYA emilimi artar.

pH 5.5-5.6 saatte 320 ml emilim (UYA)


pH 3.5-4.0 “ 1130 ml emilim (UYA

48
Abomasustan Salgılama

Yem alınımı arttığında asit salgılanımı artar.

Salgılama süreklidir, yemlemede artar, açlıkta


azalır.

Deneysel olarak hazırlanan abomasus keselerinde


yemlemeden 45-90 dakika sonra asit salgılanımı
ve salgı miktarı en üst düzeye ulaşmıştır.

49
Yenidoğanlarda Abomasus Salgısı
Yeni doğan kuzularda abomasus salgısı nötrale yakındır.
Asit salgılayan hücreler aktif değildir. Doğumdan sonra
parietal hücreler hızla gelişir 36. saatte pH 3’e iner.
25 günlük yavrularda proteaz aktivitesi artar. pH 2.1
iken abomasusta proteolizis en yüksek seviyededir.
Yaşamın erken saatlerinde proteolizis düşük olduğundan
kolostrum içindeki immunglobulinler sindirilmekten
kurtulur, emilirler.
Rennin pH 4.0 iken maksimal proteolitik aktivite
gösterir. Emme refleksi pepsin salgılamayı kamçılar.
Çünkü emen hayvanlarda pepsin aktivitesi, kovadan süt
içenlerden daha yüksek bulunmuştur.
50
Ön Midelerin Hareketleri
Rumen ve Retikulum Hareketleri
Birbiriyle uyumlu düzenli hareketlerdir.
 Alınan besinlerin eskisi ile karışıtırılması
 İçeriğin ruminasyon için ağıza getirilmesi
 Fermentasyon sonucu oluşan gazların geğirilmesi
 Retikuluma sindirimden geçmiş besinlerin
omasuma iletilmesi

51
Ön Midelerin Hareketleri
Rumen ve Retikulum Hareketleri

RUMEN HAREKETLERİ
 Primer ( A tipi ) Hareketler
Bifazik yada Trifazik kontraksiyonlar
 Sekonder Hareketler
Geğirme

52
Rumen Hareketleri
Primer Kontraksiyonlar ( A Tipi )

 Diyaframa ile rumen arasında yer alan retikulum bir


kontraksiyon yapar ve retikulum dinlenme halindeki
hacminin hemen hemen yarısı kadar küçülür.

 Bu dinlenmeden sonra retikulumda daha güçlü bir


kasılma meydana gelir. İçerik rumen vestibulumunda
toplanır.

 Bu 2.kasılma rumen vestibulumunun kontraksiyona


başlamasına neden olur.

53
Rumen Hareketleri
Primer Kontraksiyonlar ( A Tipi )

 Kasılma rumenin dorsal keselerine yayılır, buradan


ventral keselere geçer.

 Dorsal keseler dinlenirken, ventral keseler kasılır.

 Ventral keseler dinlenirken, dorsal keseler kasılır.

 Retikulum gerçek bir dinlenme yapar ve normal


büyüklüğüne dönebilir.

54
Rumen Hareketleri
Primer Kontraksiyonlar ( A Tipi )

 Primer kontraksiyonlar, Ruminasyon sırasında


içeriğin ağız boşluğuna getirilmesini sağlar.

 Bazen retikulumda 2. kontraksiyon


oluşmamaktadır. Geviş getirme sırasında bifazik
retikulum kontraksiyonundan hemen önce 3. bir
kontraksiyon meydana gelir. Bu trifazik
kontraksiyonu oluşturur.

 Tüm bu kontraksiyonlarla rumen içeriği rumen


vestibulumunba gitmeye zorlanmış olur.

55
Rumen Hareketleri
Primer Kontraksiyonlar ( A Tipi )

*Bu Kontraksiyonlar Sırasında Retikulumun Başlıca


Görevi *

Rumen vestibulumu ile kendisi arasında içeriğin yer


değiştirmesini, karıştırılmasını, dolayısıyla besinin ufak
parçalara ayrılmasını
sağlamak ve suyun toplanmasına ve saklanmasına
hizmet etmektir.

56
Rumen Hareketleri

57
www.produccionbovina.com/ informacion_tecnica / ..
Rumen Hareketleri
Sekonder Kontraksiyonlar

Retikuluma bağlı olmadan bağımsız oluşurlar.

Arka ventral kör kese

Arka dorsal kör kese

Ön dorsal kese

Ön ventral kese

yoluyla yayılan kasılma dalgası yine Arka ventral kese de


sonlanır. 58
Retikulum Hareketleri
Retikulumda 2 dönemli kontraksiyon gözlenir.

1.Kasılma

Retikulum : yarı yarıya küçülme

Gevşeme Beslenme sırasında = 35-45 sn


Dinlenme - geviş getirme = 75 sn

2.Kasılma

Retikulum : hacim daha da küçülür

Dinlenme dönemi ( tam gevşeme )


59
Retikulum Hareketleri

SİSTOL DİYASTOL

Retikulum sistol Rumen vestibulumu diyastol

Rumen vestibulumu sistol Retikulum diyastol

Her iki organda dinlenme

60
Omasus Hareketleri
Omasusun görevi mekanikseldir.
 Katı maddeler yaprakçıklar arasına sıkıştırılır ve
su oranı %60 a kadar düşer.
 Sıkışma sonu süzülen sıvılar sulkus omazikum
yoluyla abomasusa geçerler.

Omasusta daha çok peristaltik hareketler görülür.


Bu hareketler yapılırken:
 Katı maddeler daha küçük parçalara
bölünür.
 Ayrılan sıvılar sulkus omazikuma
yönelir.
 Parçalanan katı madddeler ise
abomasusa doğru yol alır. 61
Abomasus Hareketleri

Abomasus, ruminant midesinin enzim salgılayan


bölümüdür ve üç kısımdan oluşur:
1. Kardiya: Omasusun abomasusa açıldığı yerde dar
bölge.
Müsin salgılayan bezler
Az da olsa perietal hücreler (HCl)

2. Fundus: Tek midelilerde bulunan salgı bezleri

3. Pilorus : Genel hacmin yaklaşık 1/3


Müsin salgılayan bezler

62
Abomasus Hareketleri

Abomausus hareketleri tek mideli hayvanların


mide hareketlerini andırır:

 İstirahat durumunda fundus bölgesi oldukça


hareketsizdir.
 Abomasus tüm olarak ritmik bir şekilde
kasılır ve gevşer.
 Pilorus bölgesinde peristaltik dalgalar
meydana gelir.

63
Gastrointestinal Kanaldan Besinlerin Geçişi

64
www.geochembio.com/biology/organisms/cattle/
Gastrointestinal Kanaldan Besinlerin Geçişi

Alınan besinler retikuluma oradanda rumen


gerçerek bir süre bekler.

Rumenin ventral ve kranial bölümleri


kasıldıkça rumen sıvılarıyla karışmış olan içerik
dorsal bölüme geçer.

Bazı sindirilmiş besinler hızlı bir şekilde


retikülo-rumenden geçerek omasuma oradan da
gastrointestinal kanala ilerler.

Retikulo-rumen oldukça sıvısal bir yapı içerir.


65
Gastrointestinal Kanaldan Besinlerin Geçişi

http://blogs.zdnet.com/emergingtech/?m=20050903
Gastrointestinal Kanaldan Besinlerin Geçişi

www.sagarpa.gob.mx/v1/ganaderito/digescow.htm
Gastrointestinal Kanaldan Besinlerin Geçişi

Besin partikülünün fiziksel yapısı rumenden ayrılma


hızını etkilemektedir.

Katı içeriğin yapısı kardiadan retikulo-omasal ağıza


geçişte belirleyici faktördür.

Diğer faktörler ise rumen içinden geçen içeriğin


geçiş etkisi ve alınan gıdanın rumen içeriğinden geçiş
hızıdır.

68
Gastrointestinal Kanaldan Besinlerin Geçişi

* İçeriğin sindirim kanalından geçiş süresi, abomasuma


gelme ve abomasumdan dışkıya katılma olarak 2 ana bölmeye
ayrılabilir.
* Sığırlarda besin maddelerinin abomasuma kadar gelişi
için geçen süre ortalama 69 saat kadar olmaktadır.
- 61 saati retikulorumen
- 8 saati omazum
- 2.8 saati abomasum

69
Gastrointestinal Kanaldan Besinlerin Geçişi

Gerek sıvı gerekse katı maddelerin omasumda kalış


yani buradan geçiş süreleri, retikülo-rumen ile abomasumun
gerginliğine bağlıdır.
Gerginliğin her iki tarafta artması geçişi yavaşlatmakta,
retikülorumendeki basınç abomasumdakinden fazla
olduğunda ise hızlandırmaktadır.

70
Gastrointestinal Kanaldan Besinlerin Geçişi
Abomasum içeriğinin duodenuma geçmesi
koyunda bir defada 30-40 ml yi bulan fışkırma
şeklinde olur. 10-15 dakika sürer.
Daha sonra dinlenme dönemi olur ki bu
dönemde kimus geçişi olmaz yada damlalar
şeklinde az miktarda olur.
Duodenuma gelen kimusun bir kısmı
peristaltik hareketlerle abomasuma geri gönderilir.
Burada miktar önemlidir. Duodenuma geçiş fazla
olduğunda, regurgitasyon da fazla olmaktadır.
Böylece kimusun duodenuma net geçiş miktarı,
duodenumun gerilme derecesiyle ters orantılı
olmaktadır.
Kimus: yiyeceklerin midedeki karışımıdır, mukus gibidir. 71
Geviş Getirme (Ruminasyon)

Ruminasyon:
rumende toplanan besinlerin tekrar ağıza
getirilmesi (regürgitasyon),
tekrar çiğnenmesi (remastication),
tükürükle karıştırılması (resalivasyon)
ve tekrar yutulması (redeglution)

gibi evreleri olan bir mekanizmadır.


Rumen ve retikulumdan gelen içerik, yemek
borusunun rumene açılan ağzının genişlemesi ve A
tipi rumen hareketleriyle yemek borusu içine
itilmiş olur.
Bu sırada epgilottis kapalı bir biçimde oluşturulan
bir inspirasyon ile göğüs boşluğunda düşük bir
basınç meydana gelir.
Böylece şekillenen intraözefagal negatif basınç,
rumenin kardiya bölgesindeki pozitif basınç ile
birlikte içeriğin yemek borusu içine geçmesine
neden olur.
Yemek borusunda ilerleyen içerik Mangold’un
kontroksiyon merkezi ismini verdiği noktaya temas
ettiğinde, özefagusta meydana gelen antiperistaltik
dalgalar, içeriği ağız boşluğuna doğru sevkeder.
Ruminantlar günün 1/3 ünü ruminasyon yaparak
geçirir.

Bir günde ortalama 14 ruminasyon periyodu


meydana gelir, her periyod birkaç dakika ile bir
saatten fazla sürebilir.

Kaba yem miktarı arttıkça ruminasyon süresi


uzar.
Ruminasyon Kontrolu
Ruminasyon bir refleks olayıdır.

Rumen içeriğinde bulunan kaba maddeler, gazlar


ve diğer fermentasyon ürünleri rumen duvarının
gerilmesine neden olur.

Sinirsel uyarım N. Vagus tarafından oluşur. Bu


sinir hem afferent, hem de efferent yollar içerir.
Ruminasyon merkezi medulla oblongatadır

Bu sinirsel merkez
retikulumun kasılmasını,
epiglottisin kapanmasını,
solunum hareketlerini,
kardiyanın genişlemesini
ve özefagusun antiperistaltik hareketlerini
düzenler.
Ruminasyon ve kusmada görülen ortak olay
intratorakal negatif basınçtır.

Kusmada karın içi basınç yüksek ve karın


kaslarının rolu vardır.
Ruminasyonda karın içi basınç artmaz.
RUMİNASYON İÇİN NELER
GEREKLİDİR???

78
Rumende 39 C’ lik bir ısı,
Yüksek nemlilik,
Fermentasyon sonucu oluşan asit
ortamın nötürleştirilmesi için bol tükürük
meydana gelişi,
Aneorob bir ortamın bulunması,
Fermentasyon ürünlerinin sürekli
uzaklaştırılması gibi faktörler,
Rumen Ortamı

80
Rumen Ortamı

 Rumen, mikrobiyel populasyonun diyeti


sindirmeye yardım ettiği bir fermantasyon
odasıdır.

 Rumen ortamı topraklar, sulak alanlar, göller ve


akarsular gibi sürekli dışarıdan gelen
mikroorganizmalara maruz kalan, açık
mikrobiyel sistemlerdir.

81
Rumen Ortamı

 Yemlerin rumendeki sindirimi, mikrobiyel


fermantasyon ve geviş getirme yoluyla maruz
kaldığı fiziksel parçalanmanın ortaklaşa
çalışmasıyla gerçekleşir .

 Kısmen fermente olan yemler ve


mikroorganizmalar rumenden geçerek ince
bağırsaklara ulaşırlar.

82
Rumen Ortamı

83
Rumen Ortamı

Rumen içi;
Sıcaklık : 39-41°C,
pH : 5.5-7.0

Rumen ortamının diğer ekosistemlerden


farklı olmasının nedenleri:
 Yemlerin kalış süresi (1–2 gün),
 Osmotik basınç (250-350 mOsm),
 Sık ve yüksek düzeyde sürekli besin maddesi
sağlaması

84
Rumen Ortamı

Retikulo-rumende sindirim faaliyetleri


tümüyle mikroorganizma faaliyetlerine
dayanmaktadır.

Kolay fermente olabilen


karbonhidratlarca zengin olan rumen ortamı
tükürük tarafından tamponlanmaktadır.

85
Rumen Ortamı

Rumen hayvanın tüm kan dolaşımında bulunan


kadar su içermekte ve rumendeki nemli ortam birçok
mikroorganizma türü için uygun bir yaşama ortamı
hazırlamaktadır.

Rumendeki anaerobik ortamın %95-99’u


anaerobik karakterde olan mikroorganizma
populasyonu için ideal bir ortam oluşturmaktadır.

86
Rumen Ortamı

Rumen kuru maddesi çok değişkenlik gösteren


bir parametre olmakla birlikte genelde rumen
içeriğinin % 10-15’i arasında değişmektedir.

87
Rumen Ortamı

Yeme isteği, ruminantlarda içgüdüsel olarak mevcuttur.

Doğumda hiçbir bakteri yokken;


 24 saat sonra aerob bakteri gelişimi
 Kuru yem alımı ile birlikte anerob bakteri
gelişimi

Regürgitasyon 3 günlük yaşla beraber başlar.

88
Rumen Mikroflorasının Gelişimi Hangi Yollar ile
Olabilir???

89
Rumen Mikroflorasının Gelişimi
1. Normal yol
Hayvandan hayvana temas ile.
Bakteriler, yeni doğmuş buzağılara olgun hayvanlarla
temas sonucu geçebilir.
Protozoalar, bu durumda geçemezler.
2. Çevresel Şartlar
Yem kaynaklı
Kontamine barınaklar
3. Büyüme için uygun ortam
Ortamın durumu
Optimal rumen pH’sı
Sıvı ortam için su
Optimal rumen ısısı
90
Rumen Mikroflorasının Gelişimi
Mikroorganizmalar sıcaklık, nem ve oksijensiz
ortam isterler. Bu çevre koşulları da rumende doğal
olarak vardır:

Sıcaklık 100-108 fahrenhayt (39-41°C)


pH 5.8 – 6.4
( eğer hayvan dengeli olarak besleniyorsa )

Rumen içeriği asidik


( bakteri ve protozoa populasyonu tarafından
oluşturulan fermentasyon nedeniyle )

91
Rumen Mikroflorasının Gelişimi

Rumen 40 ile 60 galonluk bir fermantasyon fıçısı


olarak algılanabilir. Bir tahmine göre bir çay kaşığı
rumen sıvısında 150 milyar rumen
mikroorganizması bulunmaktadır.

Mikroorganizma populasyonu çok yoğun olup,


mikrobiyel protoplazma rumen sıvısının %10’una
kadar çıkabilmektedir.

92
Rumen Mikroflorasının Gelişimi

Bu mikroorganizmalar protozoa, bakteri ve


mantarlardan oluşurlar.

Mikroorganizma grupları arasında gerek miktar


gerekse rumen fizyolojisi açısından en önemli yeri
bakteriler oluşturmaktadır.

93
Rumen Mikroflorasının Gelişimi

 Retikulo-rumende değişik tipte


mikroorganizmalar bulunmakla birlikte en çok
bakteriler ve silli protozoalar bulunmaktadır.

 Mikroorganizmaların tamamına yakın kısmı


anaerobik ya da fakültatif anaerobiktir.

 Rumen ve retikulumda yemlerin kimyasal


olarak parçalanması mikroorganizmalar
tarafından salgılanan enzimler yardımıyla
olmaktadır.

94
Rumen Mikroflorasının Gelişimi

Rumende;

En çok bulunan selülolitik bakteri türü Fibrobacter


succinogenes, Ruminococcus albus ve Ruminococcus
flavefaciens olup, bu bakteriler selüloz sindiriminde
önemli rol oynamaktadırlar.

Protozoa türleri içerisinde ise en fazla Entodinium,


Diplodinium ve Isotricha türleri bulunmakta olup,
bunlar da daha çok selüloz ve nişasta sindirimine
katkıda bulunurlar.

95
Ruminant midesinin ilk iki gözünde
mikroorganizmaların üremeleri, gelişmeleri ve
iş görebilmeleri için gerekli faktörler olarak
değerlendirilir.

Mikroorganizmaların görevi selülozu


parçalamakla birlikte, karbonhidrat, bazı
organik asitler,amonyak ve mineral
maddelerden protein ve B vitamini gibi bazı
maddeleri sentezleyebilmektir.
Rumende ısı 39 - 42 C
Rumen pH’ı 5.8 - 7 arasında
Rumen pH’ ı yemlemeden sonra azalır,
rasyonda çabuk fermente olan şeker miktarı
arttıkça düşme daha hızlı olur, uçucu yağ
asitleri ve laktik asit miktarı artar.
Besin almama sırasında ise yağ asitleri
konsantrasyonu sürekli azalır ve pH 7’ nin
üstüne çıkabilir.

Nişasta ya da şekerce zengin, selülozdan fakir


rasyonla besleme halinde laktik asit
fermentasyonu sonucu pH 5,5’ un altına
düşebilmekte ve besleme uzun sürecek olursa
ölümle sonuçlanabilen asidoz
görülebilmektedir.
Hayvana fazla üre verilmesi halinde ise,
fazla amonyak oluşumu sonucu bazen
öldürücü olabilen bir alkalilik şekillenir.
Rumen Bakterileri
Rumende bulunan koksi ve kısa çubuklar 0.4-1.0
mikron çapında, 1-3 mikron uzunluğundadır.
Ayrıca rozet, spiroket, oval ve tetrakoksi bakteri
türleride bulunur.

Rumen bakterilerinin sınıflandırılmasında iki


önemli faktör dikkate alınmıştır.
1-Bakterinin harcadığı madde
2-Oluşturduğu son ürün
1-Selülolitik Bakteriler (Selüloz Sindiren)

Bu bakteri türü doğal selülozu etkileyen selülaz


enzimi üretme yeteneğine sahiptir.

Glukoz içeren sellobioz’u da sindirebilirler.

Bacteroides succinogenes,
Ruminococcus flavefaciens, R. albus türleri.
2-Hemiselüloz Sindiren Bakteriler

Selüloz sindirenler, genellikle hemiselüloz


da sindirirler.
Fakat hemiselüloz sindirenler, selülozu
kullanamazlar.
Butryvibrio fibrisolvens,
Bacteriodes ruminocola
3-Nişasta Sindiren Bakteriler

Amilolitik Bakteriler
Bacteriodes amylophilus, B. Ruminocola,
Selemonas ruminantium, Strep. bovis.
4-Şeker Sindirenler

Disakkarit, monosakkarit ve polisakkarilerden


yararlanırlar.

Taze otlarda suda eriyen karbonhidratlar, ölmüş


bakterilerden açığa çıkan şekerler bu bakteriler
tarafından değerlendirirler. Bu bakteriler bu şekerleri
değerlendirmezse, şekerler hızla fermente olurlar.

Genç ruminantlarda laktoz tüketen bakteri yoğunluğu


oldukça fazladır.
5-Asitleri Sindiren Bakteriler

Laktik, süksinik, malik, fümarik, formik,


asetik ve ogzalik asit türleri rumen bakterileri
tarafından değerlendirilir.

6-Proteolikit Bakteriler
Amino asitleri kullanırlar.
Bacteroides amylophilus, Clostridium
sporogenes ve Bacillus lichenifomis gibi
7-Amonyak Üreten Bakteriler
Bacteriodes ruminocola, Selemonas ruminantium,
Butryvibrio türleri.

8-Metan Üreten Bakteriler


Methanobacterium ruminantium, M. formicicum
9-Yağları Eriten Bakteriler
Bazı bakteriler gliserolden yararlanırlar, gliserolü
hidrolize ederler
Doymamış yağ asitlerini H+’ lendirerek doymuş
hale getirirler.
Uzun zincirli yağ asitlerini keton cisimciklerine
dönüştürürler.

10-Vitamin Sentezleyen Bakteriler


Rumende B kompleks vitaminlerini sentezleyen
birçok bakteri türü vardır.
Rumenden 896 bakteri türü izole edilmiştir.
Bunların yaklaşık %98i anaerobik karakterlidir.
Bazı Rumen Bakterileri

108
109
110
111
112
113
Rumen Protozoaları
Bakterilerden daha büyüktürler.
Boyları 38-195 µ, enleri ise 15-109 µ
civarındadır.
Şekilleri genellikle ovaldır.
Çoğunluğunun her tarafı silialarla kaplıdır.
Bir kısmının sadece ön kısmında silia kümesi
vardır.
1 ml rumen sıvısında 200 bin – 2 milyon
arasında değişen sayılarda protozoa bulunur.

Protozoaların çoğunluğunun siliata türü


oluşturur.

Genç ruminantlarda flagellatalar erişkinlerden


daha fazladır.
Ruminantı aç bırakmak, yetersiz beslemek, kaba
yem rasyonlarını öğütülmüş biçimde ve fazla
miktarda vermek, nişasta, kolay eriyebilir
şekerler, arpa, keten bulamacı gibi besinlerle
uzun süre beslemek, rumen pH’ını 5.5 ya da
daha aşağılara indirecek bir uygulamada
bulunmak ya da genç ruminant çevresinden
izole etmekle protozoonları azaltmak, hatta yok
etmek mümkündür (defaunasyon)
Beslenme ve Metabolizma:

Holotrichia.
İsotricha prostoma ve Isotrichia intestinalis.

Yiyecekler oldukça fazla miktarda eriyebilir


şeker kapsadığında bu iki tür baskındır.
Glikoz, fruktoz, sükroz, inülin, granüler nişasta
ve pektini metabolize ederler.
Asetik, bütirik ve laktik asit üretirler, az
miktarda propiyonik asit, H ve CO2 üretirler
Oligotricha.

Entodinialar yüksek miktarda nişasta kapsayan


yemlerle beslenenlerde baskındır. Bazı türler
Holotirchia nişastasını yerler.

Glikoz, fruktoz, mannoz, sükroz, sellobioz ve maltozu


kullandıkları, Arabinoz, riboz, ksiloz ve laktozu
kullanmadıkları tespit edilmiştir.
Ayrıca Holotrichia ve Oligotrichaların bazı
bakterileri (22 tür) yedikleri tespit edilmiştir.

Entodiniumların proteinleri parçalayıp, amid


gruplarından amonyak ürettikleri, amino asitleri
ve peptidleri serbestleştirdikleri görülmüştür.
Protozoonların Dağılımı

Alınan besin, yılın mevsimi ve coğrafi yerleşime göre


protozoa türleri farklılık gösterir.

Yem değişikliği türleri etkiler.

Genç ruminantlarda mikroorganizmaların


yerleşimi için yaşlılarla temas kurmaları şarttır.
Kuzularda flora 2-3 hafta sonra gelişmiş olur.

Yaşlılarla temasta 1-2 haftada protozoa


populasyonu oluşmaya başlar. Rumen pH’ının
6.0 veya daha yukarıda olması yerleşimi
kolaylaştırır.

Rumene ilk Entodinialar yerleşir, bunu


Diplodinia ve holotrichalar takip eder.
Bazı Rumen Protozoonları

122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
Rumende Bakterofaj ve Mantarlar
Rumende 125’ten fazla faj tipi belirlenmiştir.

Rumen bakterilerinin 65 türünden fazlası hücre


içi virus içerir, bir bakteride 2-10 adet faj
bulunabilir.
Mantarlar aerobik ve anaerobik olabilir.
Özellikle oksijen tüketen aerob mantarlar
rumende oksijensiz ortam hazırlayarak
bakterilerin yaşamını kolaylaştırırlar.

Mantarlar salgıladikları enzimlerle amonyak ve


üre gibi azotlu bileşiklerden amino asitleri ve B
grubu vitaminleri sentezledikleri
bildirilmektedir .

You might also like