You are on page 1of 18

Sağlık bakımı uygulayıcılarını ilgilendiren temel konulardan biri çevremizde doğal olarak

bulunan mikroorganizmaların bir bireyden diğerine ya da bir ortamdan başka bir ortama
geçerek enfeksiyon oluşturma tehlikesidir. Hastanede kalma ve burada yapılan
uygulamaların sonucu olarak, hastalarda enfeksiyon gelişme oranı artmaktadır. Hasta ve
hastane çalışanları için güvenli sağlık bakımı ortamı oluşturmada enfeksiyonlardan
korunma zorunludur
Tüm sağlık bakımı ortamlarında enfeksiyondan korunma ve kontrolde hemşireye primer rol
düşmektedir. Sağlık bakım ortamında birey, bulaşıcı mikroorganizmalara karşı
dayanıklılığının az olması, daha fazla ve değişik türde hastalık yapıcı mikroorganizma ile
karşılaşması, girişimsel uygulama yapılmasına bağlı olarak edinilmiş enfeksiyon riski
altındadır. Hastane çalışanları da hastanın kanı, vücut sıvıları, bulaşmış malzeme ve
yüzeylerle temas halinde oldukları için enfeksiyon bulaşma riski altındadırlar. Bakım
uygulamalarında el hijyeni, dezenfeksiyon, sterilizasyon, izolasyon yöntemleri gibi temel
enfeksiyon korunma ve kontrol ilkeleri uygulanarak mikroorganizmaların hastalara
yayılması ve enfeksiyon gelişmesi önlenebilir
ENFEKSİYONUN DOĞASI

Enfeksiyon, patojenlerin yani enfeksiyon ajanlarının konakçının vücuduna girmesi veya üzerine
yerleşmesi ve orada çoğalması ile oluşturduğu hastalıktır. Mikroorganizmaların konakçının
vücuduna yerleşmesi ve üreyip çoğalması ancak enfeksiyon oluşturmaması kolonizasyon
olarak adlandırılmaktadır. Enfeksiyon hastalıklarının bir kısmı sadece taşıyıcısı için ciddi
olabilir diğerleri için bulaşıcı değildir. Bazı enfeksiyon hastalıkları ise bir bireyden diğerine
geçer yani bulaşıcıdır.
Enfeksiyonun ortaya çıkması altı bileşenden oluşan enfeksiyon zincirinin döngüsünü
tamamlamasıyla gerçekleşmektedir. Bunlar;

• Enfeksiyon ajanı ya da patojen


• Rezervuar ya da patojenin gelişmesi için bir kaynak
• Rezervuardan çıkış kapısı
• Bulaşma yolu
• Konakçıya giriş kapısı
• Etkilenecek bir konakçı
Bu zincir bozulmadığı takdirde enfeksiyon oluşur. Hemşireler enfeksiyon kontrol ve korunma
önlemlerini alarak zinciri kırar ve döngünün tamamlanmasını engelleyerek enfeksiyonun
gelişmesini önlerler.
Enfeksiyon Etkeni
Enfeksiyon meydana getirme yeteneğine sahip yaygın mikroorganizmalar bakteriler, virüsler,
mantarlar ya da parazitlerdir.
Vücudun çeşitli bölgelerine yerleşmiş olan bazı mikroorganizmalar vücudun doğal savunma
sisteminin bir parçası olarak hizmet eder ve normal (kalıcı) flora olarak adlandırılırlar.
Kalıcı florayı sürdürmek ve korumak önemlidir. Derideki kalıcı mikroorganizmalar hastalık ya-
pıcı değildir. Ancak, cerrahi veya invaziv uygulama sonucunda derin dokulara girmelerine
yol açıldığında ya da bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda enfeksiyonlara yol açabilirler
Mikroorganizmaların ya da parazitlerin hastalığa yol açma potansiyellerinin bağlı olduğu
faktörler;
* Yeterli sayıda mikroorganizma (doz),
* Mikroorganizmanın virulansı,
* Bireyin bağışıklık sisteminin yeterliliği,
* Bireyin mikroorganizma ile temas süresi ve yakınlığı

Rezervuar
Rezervuar ya da kaynak, patojenin yaşayabileceği, büyüyüp çoğalabileceği doğal ortamlardır.
En genel rezervuar insan vücududur. Hayvanlar, besinler, su, böcekler ve cansız objeler
enfeksiyöz organizmalar için rezervuar olabilmektedirler.
Çıkış Kapısı
Mikroorganizmalar büyüyüp çoğalabilecekleri bir yer bulduktan sonra bir başka konakçıya
geçmek ve hastalık oluşturmak için çıkış kapısı bulmak zorundadır. Çıkış kapısı; kan, deri ve
muköz membranlar, solunum yolu, genitoüriner sistem, gastrointestinal sistem ve
plasentadan fetüse olabilmektedir. Etkenler, solunum yolu enfeksiyonlarında, ağız boğaz
sekresyonu, balgam ve burun sekresyonları, idrar yolu enfeksiyonlarında idrarla, birçok
sindirim sistemi enfeksiyonunda dışkı ile AIDS ve serum hepatitinde kan yolu ile çıkarlar.
Bulaşma Şekli
Her organizmanın kaynağından bir taşınma şekli vardır. Bazı organizmalar birden fazla
yolla bulaşırlar. Örneğin, varisella zoster (suçiçeği virüsü) havadaki damlacıklarla veya
doğrudan temasla yayılır. Bulaşma doğrudan ya da dolaylı yol ile olur. Doğrudan
bulaşmada, etkenler yakın temas ile duyarlı kişiye geçer, öpüşme, seksüel temas gibi.
Sağlık çalışanlarının da dokunma ile organizmaları doğrudan taşıma potansiyelleri vardır.
Dolaylı yolla bulaşma canlı ve cansız, örneğin bulaşmış bir alet ile temas gibi aracılar ile
olmaktadır.
Giriş Kapısı
Organizmalar, vücuda çıktıkları yoldan girerler. Etkenin yeni konakçıya giriş yolu ağız,
burun, kulaklar, gözler, vajina, rektum ya da uretra gibi vücuttaki açıklıklardır. Derideki
yaralanmalar da mikroorganizmalar için giriş kapısı oluşturur. Günümüzde uygulamalarda
kullanılan IV yollar ya da beslenme tüpleri ya da vücut boşluklarında kullanılan drenaj
sistemleri giriş kapısı olarak enfeksiyon riskini arttırmaktadır. Örneğin, uygun deri temizliği
yapılmadan deriyi delerek yapılan girişimsel uygulama sırasında, organizmalar deriden
vücuda girer. Üriner kateterden idrar akımını engelleyen herhangi bir tıkanma,
organizmaların üretraya geçişine olanak verir. Vücudun savunmasını bozan her türlü
faktör patojenlerin vücuda girme riskini arttırır.
Duyarlı Konakçı
Bireyde enfeksiyon gelişmesi, onun enfeksiyona olan duyarlılığına bağlıdır. Duyarlılık kişinin
patojene olan direnç seviyesine bağlıdır. İnsanlar pek çok mikroorganizmayla sürekli
temas halindedirler, ancak patojen mikroorganizmaların sayısına ve gücüne karşı duyarlılık
gelişmeden bireyde enfeksiyon gelişmez. Organizmanın patolojik etki oluşturma gücünün
yüksek olması, dozunun yüksek olması, bireyde enfeksiyon oluşturma riskini
arttırmaktadır. Yaş, beslenme durumu, kronik hastalıkların varlığı, travma ve sigara
kullanımı insanın direncini etkileyen faktörler arasında yer almaktadır. Tüm sağlık bakımı
ortamlarında özellikle acil bakım birimlerinde bazı temel antibiyotiklere karşı dirençli
organizmalar giderek yaygınlaşmaktadır. Bu durumun, uzun yıllardır tüm alanlarda sık ve
bazen uygunsuz antibiyotik kullanımıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir
ENFEKSİYON SÜRECİ
Enfeksiyonlar ilerleyici bir seyir izler. Hastada enfeksiyon geliştiğinde belirti ve bulguları
izlenmeli ve yayılmasını engelleyecek önlemler alınmalıdır
Kuluçka Dönemi: Patojenin vücuda girmesi ile ilk belirtilerin görülmesi arasında geçen süre (su
çiçeği, temastan 10-21 gün içinde; soğuk algınlığı 1-2 gün; grip, 1-5 gün; kabakulak, 12-26
gün).
İlk Belirti ve Bulguların Görüldüğü Dönem: Spesifik olmayan belirti ve bulgulardan
(halsizlik, hafif ateş, yorgunluk gibi) daha spesifik olan bulguların görülmesine kadar
geçen süre (bu süreçte mikroorganizmalar çoğalır ve büyürler ve bu sırada hastalık
diğerlerine bulaşabilir). Örneğin herpes simpleks lezyon görülmeden önce bölgede
kaşıntı ve karıncalanma ile başlar.
Hastalık Dönemi: Hastada enfeksiyonun türüne özel belirti ve bulguların görüldüğü
dönem (Ör. Kabakulak, ateş, parotis ve tükrük bezi şişliği ile kendini gösterir).
İyileşme Dönemi: Akut semptomların ya da enfeksiyonun kaybolduğu dönem (İyileşme
süresi enfeksiyonun şiddeti ve hastanın direncine bağlı olarak değişir; birkaç gün ya da ay
sürebilir).

Eğer enfeksiyon lokalize ise (Ör. yara enfeksiyonu), hastada genellikle yara bölgesinde
hassasiyet, kızarıklık ve ağrı gibi lokal semptomlar görülmektedir. Yarayı değerlendirirken
standart güvenlik önlemleri, kişisel korunma araçları ve el hijyeninin sağlanması önemlidir.
Bu önlemlerin ve el hijyeninin kullanılması, enfeksiyonun diğer bölgelere ve hastalara
yayılmasını engeller. Sadece bir organ ya da bölümle sınırlı olmayıp tüm vücuda yayılan
enfeksiyon sistemiktir, eğer saptanamaz ve tedavi edilmezse öldürücü olabilmektedir.
Enfeksiyonun seyri, verilecek hemşirelik bakımını etkilemektedir. Hemşireler, öncelikle
antibiyotikleri doğru uygulama, ilaç tedavisine yanıtları izleme, standart önlemleri alma ve
el hijyenini sağlamaktan sorumludur. Yeterli beslenmenin sağlanması ve dinlenme
enfeksiyon sürecine karşı savunmayı destekleyen koruyucu önlemlerdir.
Enfeksiyona Karşı Savunma
Vücudu enfeksiyonlardan koruyan normal bir savuma sistemi vardır. Savunma sistemi non-
spesifik (genel) ve spesifik olmak üzere iki grupta toplanabilir. Vücudun içinde ve dışında
yerleşik olan normal flora bireyi patojenlere karşı korur. Bütünlüğü bozulmamış deri
patojenlerden korur, nazal mukoza organizmaların alt solunum yollarına girmesini
engelleme görevi yapar. Her sistemin, enfeksiyon gelişmesini engelleyen bir savunma
mekanizması vardır. Normal flora, vücut sistemleri savunması ve inflamasyon daha önceki
karşılaşmaya bakılmaksızın vücudu mikroorganizmalara karşı koruyan genel savunma
mekanizmalarıdır.
Bağışıklık sistemi, vücudu hastalıklara dayanıklı hale getiren ayrı hücrelerden oluşmuş
diğer bir savunma sistemidir. Bağışıklık sisteminin belirli yanıtları spesifik değildir, buna
karşın bazı özel patojenlere karşı savunması da spesifiktir. Vücut savunmasından herhangi
biri bozulursa, enfeksiyon gelişebilir. Bu enfeksiyon ciddi sağlık problemlerine yol açabilir.
Vücut Sistem Savunucuları, vücudun pek çok organ sistemlerinin enfeksiyona karşı
eşsiz savunmaları vardır. Deri, solunum sistemi ve sindirim sistemi mikroorganizmaların
kolayca ulaşımı için elverişlidir. Patojen organizmalar deriye ya da akciğerlere yerleşebilir,
besinlerle alınabilir. Her bir organın kendi yapı ve fonksiyonuna uygun fizyolojik olarak
yeterli bir savunma mekanizması vardır. Örneğin, akciğerler mikroorganizmaların girişini
tam olarak engelleyemezler. Ancak solunum yolu muköz bir membran ve siliyalarla
kaplıdır, bunlar ritmik olarak mukusu farenkse doğru hareket ettirerek atılımı sağlar.
Sağlık Bakımı İle İlişkili Enfeksiyonlar
Sağlık bakımı ortamında bulunma ve burada yapılan uygulamaların sonucu olarak, hastalarda
enfeksiyon gelişme riski artmaktadır. Bireyde hastaneye başvuru sırasında inkübasyon
döneminde olmayan ya da hastanede gelişmesine karşın taburcu olduktan sonra (ilk on
gün içinde) ortaya çıkan enfeksiyonlar “hastane enfeksiyonları (HE) “olarak
adlandırılmaktadır
Sağlık bakım kurumlarında verilen sağlık hizmetinin sonucunda gelişen bu enfeksiyonlar,
invaziv uygulamalar, antibiyotik uygulama, ilaca dirençli mikroorganizmaların varlığı so-
nucunda veya enfeksiyon kontrol ve önleme aktiviteleri- nin bozulduğu durumlarda
gelişebilmektedir.
NOZOKOMİYAL ENFEKSİYONLAR (HASTANE ENFEKSİYONLARI)
Hastane Enfeksiyonları = Nazokomiyal Enfeksiyon
 Hastanede kazanılmış enfeksiyon anlamına gelir. Hastanede yatan bir bireyde yattığı süre
içinde gelişen enfeksiyonlara denir. Bazen birey taburcu olduktan sonra da ortaya çıkabilir.
Hastane enfeksiyonlarını önlemek tedavi etmekten daha kolaydır
 Hastalar hastaneye başvurduktan sonra gelişen ve başvuru anında inkübasyon döneminde
olmayan veya hastanede gelişmesine rağmen bazen taburcu olduktan sonra ortaya
çıkabilen enfeksiyonlar. Genellikle hastaneye yattıktan sonra 48-72 saat içinde gelişen
enfeksiyonlar hastane enfeksiyonu olarak kabul edilir. Dahili hastalarda taburcu olduktan
sonraki 10 gün içinde, ameliyat geçirenlerde bir ay içinde, protez uygulananlarda ise bir yıl
içinde gelişen enfeksiyonlar nazokomiyal enfeksiyon olarak değerlendirilir.
 Hastane enfeksiyonu iç (endojen) veya dış (eksojen) kaynaklı olabilir.
 Endojen kaynaklı hastane enfeksiyonunda; hastanın derisinde, ağız, burun, boğaz ve
bağırsak boşluklarında varsa enfekte lezyonlarında taşıdığı mikroorganizmalar enfeksiyonu
oluşturur.
 Eksojen kaynaklı hastane enfeksiyonunda ise; diğer hastalar, hastane personeli, kullanılan
tıbbi araç- gereçler, hava, besin ve içecekler enfeksiyon kaynağı olmaktadır (Çapraz
enfeksiyon).
Hastane enfeksiyonlarının önlenmesi
 Uygun sterilizasyon yöntemleri
 Tek kullanımlık malzemenin tercih edilmesi
 Enfeksiyon kontrol komitelerinin kurulması
 Tıbbî atık kontrolü
 Uygun izolasyon tekniği kullanımı

Sağlık Bakımı ile ilişkili Enfeksiyon Alanları ve Nedenleri


Uygun olmayan el hijyeni hastalarda sağlık bakımı ile ilişkili enfeksiyonların hepsinde riski
arttırmaktadır.
Üriner Sistem
Steril uygulanmayan üriner katater Drenaj torbasının yanlış pozisyonda tutulması Açık drenaj
sistemi
Katater ve drenej torbasının bağlantısının açılması
Drenaj torbalarının kontamine yüzeylere değmesi
Yanlış örnek alma yöntemi
Tıkanıklık ya da üriner drenaj ile ilgili girişim
Kateter ya da torbadaki idrarın mesaneye geri dönmesi (reflü)
Tekrarlayan katater irrigasyonları
Cerrahi ve Travmatik Yaralar
Cerrahiden önce yanlış deri hazırlığı
Deri yüzeyi temizliğinin yetersiz olması
Pansuman değişimi sırasında aseptik teknik kullanımında yetersizlik
Kontamine antiseptik solüsyonların kullanımı___
Solunum Sistemi
Solunum tedavisinde kontamine araçlar kullanılması
Solunum yolu aspirasyonunda yetersiz aseptik teknik kullanımı
Sekresyonları yanlış imha etme
Kan Dolaşımı
IV solüsyonların kontamine edilmesi.
IV solsyonların içine ilaç eklenmesi
IV sisteme bağlantı tüpü ya da kapağı takılması
İğne giriş bölgesinin bakımında yetersizlik
Kontamine iğne ve kateterlerın kullanımı
IV girişim bölgesinde inflamasyon belirtileri gözlendiğinde bölgenin değiştirilmesinde yetersizlik
Kan ürünleri uygulamasında yanlış tekniklerin kullanılması
Periton veya hemodiyaliz şant bakımında yetersizlik
IV port erişiminde yanlış uygulama
ENFEKSİYON KONTROLÜ ve HEMŞİRELİK SÜRECİ
Tanılama
Sağlık bakım ortamında hastanın enfeksiyona duyarlılığının, riski arttıran faktörlerin,
erken belirti ve bulguların tanımlanması uygun tedavi ve bakımın planlanmasında yardımcı
olmaktadır. Bunun için yapılan değerlendirmede, hastanın savunma mekanizmaları,
duyarlılığı ve enfeksiyonların bulaşma yolları konusundaki bilgi düzeyi irdelenir. Hasta ve
ailesinin hastalık ve seyahat öyküsü değerlendirilir ve bulaşıcı hastalıklarla karşılaşma
durumları saptanır. Bağışıklık ve aşılanma öyküsünü değerlendirmek de oldukça faydalıdır.
Olası veya gerçek enfeksiyonların belirti ve bulgularının belirlenmesi için hastanın klinik
durumu ile ilişkili ayrıntılı bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Laboratuvar analiz
sonuçları bireyin enfeksiyonlara karşı savunmasını belirlemede bilgi sağlar
Tablo 23-3 Erişkinlerde Enfeksiyon Riskinin Tamlanması
FAKTÖR SEBEPLE SONUÇLAR
LER R
Yaş KOAH , Pnömoni, deride bozuklukları,
kalp ve- nöz staz ülserleri
has-
Yaşam talıkları,
Bulaşıcı Cinsel yolla bulaşan hastalıklar,
tarzı- hastalıkl HIV, HBV, HCV, fırsatçı
yüksek ara / enfeksiyonlar, viral ve mantar
riskli enfeksiy enfeksiyonları, karaciğer
dav- onlara yetmezliği
ranışlar maruz
kalma
Meslek Madde
Madenci Akciğer hastalıkları, pnömoni,
, işsizler, Tbc, beslenme bozuklukları,
evsizler tıbbı bakım eksikliği, stres

Teşhise Girişims Çoklu damar yolu, bağışıklığı


yönelik el baskılayıcı ilaçlar
uygulam radyolo-
alar
Kalıtım ji,
Oraknakil Anemi, geç iyileşme
hücreli
Seyahat bo-
Batı Nil
öyküsü virüsleri, Menenjit, akut solunum
SARS, yetmezlikleri
Travma Kuş
Fraktürl Sepsis, sekonder enfeksiyonlar
er, iç
Beslenm kanama
Obezite, Immun yanıtta bozulma
e anoreksi
a
Savunma Mekanizmalarının Durumu; bireyin enfeksiyona karşı normal savunma
mekanizmalarını belirlemek için fiziksel muayene bulguları ve klinik durumu gözden
geçirilmelidir. Örneğin, diyabetli bir hastanın ayağında bulunan yara enfeksiyon için risk
oluşturmaktadır. Vücudun enfeksiyonlara karşı primer ya da sekonder savunma
mekanizmalarında herhangi bir değişiklik hastada enfeksiyon riskini artırmaktadır.
Hasta Duyarlılığı; yaş, beslenme durumu, stres, hastalık süreci, tıbbi tedavi gibi birçok faktör
enfeksiyona karşı duyarlılığı etkilemektedir. Hasta ve ailenin sağlık öyküsünde bu
faktörlerin her birinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Klinik görünüm; enfeksiyonun belirti ve bulguları lokal ya da sistemik olabilmektedir.
Lokal enfeksiyonlar daha çok deri ve mukoz membrandaki hasara bağlı oluşan cerrahi ya
da travmatik yaralar, basınç ülserleri, ağız yaraları ya da abselerdir.
Lokal enfeksiyon, bölge inflamasyona bağlı olarak gelişen şişlik ve kızarıklık açısından
gözlenir. Açık yara ya da lezyonlardan akıntı olabileceği için temiz eldiven giyilmelidir.
Patojenin çeşidine bağlı olarak enfekte drenaj sarı, yeşil ya da kahverengi olabilmektedir.
Yarayı ek bir kontaminasyondan korumak için eldivenin yanı sıra cerrahi maske
takılmalıdır. Yaradan kan ya da vücut sıvısı sıçrama ihtimalinin olduğu durumlarda
koruyucu gözlük takılmalıdır.
Sistemik enfeksiyonlar, daha genel semptomlara neden olmaktadır. Genellikle ateş,
yorgunluk, kusma bulantı ve halsizlik gibi belirtiler görülür. Enfeksiyon bölgesindeki lenf
nodları palpasyonla büyük, hassas ve şiştir. Örneğin, peritoneal bölgedeki enfeksiyon
kasıklardaki lenf nodlarında şişliğe neden olur. Enfeksiyon çok ciddi ise bütün büyük lenf
bezleri büyür. Sistemik enfeksiyonlar oluştuğunda vücut sıcaklığındaki artış, kalp atım hızı
ve solunumda artmaya, kan basıncında ise düşmeye neden olmaktadır. Enfeksiyonun
geliştiği vücut sistemine göre spesifik semptomlar gelişir. Örneğin pulmoner enfeksiyon
pürülan balgam oluşumuna neden olur (Taylor et ali. 2011; West 2009).
Enfeksiyon her zaman bütün hastalarda tipik belirti ve bulgularla görülmez. Yaşlı bir bireyde
saptanmadan önce ileri düzeyde enfeksiyon olması alışılmadık bir durum değildir. Bu
durum yaşla birlikte inflamatuar ve immun yanıtın azalması ile ilgilidir. Yaşlı bireylerde
yorgunluk artmıştır, ağrı duyarlılığı azalmıştır. Kronik aspirin ya da nons- teroid-
antiinflamatuar ilaç kullanımına bağlı olarak ateş tepkisi azalmış olabilir ya da hiç
olmayabilir. Konfüzyon, inkontinans ya da ajitasyon gibi tipik olmayan semptomlar
enfeksiyon belirtisi olabilmektedir.
Laboratuar verileri; laboratuar test sonuçları enfeksiyonu düşündürebilir, ancak enfeksiyonu
saptamak için yeterli değildir. Diğer klinik belirtileri değerlendirmekte yarar vardır.
Enfeksiyon dışındaki faktörler test değerini değiştirmiş olabilir. Örneğin travma ya da
fiziksel stres nötrofil sayısında artışa neden olmaktadır
Laboratuar Değerleri Normal (Yetişkin) Değerler Enfeksiyon Göstergeleri
Lokosit Miktarı 5000-10000/mm3 Akut enfeksiyonda artar,
Bazı viral ya da çok güçlü
Eritrosit Sedimentasyon Erkekler için 15mm/sa, enfeksiyonlarda azalır.süreç
inflamatuar
Hızı varlığında yükselir.
kadınlar için 20mm/ sa
Demir Seviyesi 60-90g/100mL Kronik enfeksiyonda azalır.
İdrar ve Kan Kültürleri Normalde Steril, Enfeksiyon varlığında
Mikroorganizma yok
mikroorganizma ürer.
Boğaz Balgam ve Yara Gram boyama üzerinde Enfeksiyon varlığında
Kültürleri ve Gram lokosit yok, muhtemel mikroorganizma ürer ve
Boyama normal flora
Miktardaki Değer Farklılıkları (Lokositlerin’ in her bir tipinin yüzdesi) gram boya üzerinde
Nötrofil %55-%70 Akut cerahatli
enfeksiyonda artar, çok
güçlü bakteriyel
Lenfosit %20-%40 enfeksiyonlarda
Kronik bakteriyel azalır
ve
viralenfeksiyonlarda artar,
Monosit %5-%10 sepsisde azalır.
Protozoan riketsial
tüberkiloz enfeksiyon-
Eosinofil %1-%4 Paraziter enfeksiyonlarda
larında artar.
Bazofil %0,5-%1,5 artar.
Enfeksiyon süresince
normaldir.
Enfeksiyonu Olan Bireyler; enfeksiyonu olan hastaların pek çok değişik problemi
olabilmektedir. Hastanın ve ailesinin hastalığa ilişkin gereksinimlerine özel soruların
sorulması önemlidir (Kutu 23-3) (West 2009). Bu gereksinimler; fiziksel, psikolojik, sosyal
ya da ekonomik olabilmektedir. Örneğin AIDS gibi kronik hastalığı olan birey, kendini izole
etmesine ya da ailesi ve arkadaşları tarafından reddedilmeye bağlı olarak psikolojik
problemler yaşayabilir
HEMŞİRELİK TANILAMA SORULARI
Risk Faktörleri
• Herhangi bir yeni kesik ya da laserasyonunuz var mı?
• Daha önce herhangi bir kronik hastalık teşhisi konuldu mu?
• Teşhise yönelik, (sistoskopi gibi) yeni bir uygulama yapıldı mı?
Enfeksiyon olma olasılığı
• Ateş var mı ya da varmış gibi bir his var mı?
• idrar yaparken ağrı ya da yanma var mı?
İlaç Öyküsü
• Bağışıklık sistemini etkileyen ilaç kullanımı (Örn. Kanser kemoterapisi, steroidler)
• Herhangi bir antiviral ilaç kullanımı var mı?
Stresörler
Ciddi bir yaşam tarzı değişikliği var mı (iş kaybı, boşanma, yetersizlik vb.)
Hemşirelik tanısı: Tanılama sürecinde açık bir insizyonun var olması ya da kalori alımında
azalma gibi objektif veriler ve hastanın insizyon yarasının çevresinde hassasiyet hissetmesi
gibi sübjektif veriler değerlendirilir. Daha sonra veriler dikkatle gözden geçirilir, var olan
durumu oluşturan risk faktörleri ve ipuçlarının özelliklerine bakılır ve hemşirelik tanıları
oluşturulur (Kutu 23-4).
Sık karşılaşılan hemşirelik tanıları:
• Enfeksiyon riski
• Beslenmede dengesizlik: beden gereksiniminden az
• Oral mukoz membranda bozulma
• Deri bütünlüğünde bozulma riski
• Sosyal izolasyon
• Doku bütünlüğünde bozulma

Uygun hemşirelik girişimlerinin planlamasındaki başarı, doğru tanı koyabilmeye ve


hastanın gereksinimlerini karşılayabilmeye bağlıdır.

Planlama
Hedefler ve Beklenen Sonucun Belirlenmesi; hastanın bakım planı her bir hemşirelik
tanısı ve ilişkili faktörler üzerine oluşturulur. Gerçekçi sonuçların ortaya çıkması için
geliştirilen bir planda girişimler, bir amaca yönelik ve doğrudan olmalıdır. Hemşirelik tanısı
“deri bütünlüğündeki bozulma ile ilişkili enfeksiyon riski" olan bir hastaya bakım verirken,
iyileşmeyi hızlandırmak için deri ve yara bakımına ilişkin hemşirelik girişimleri uygulanır.
Beklenen sonuçlara "yara büyüklüğünde 1 cm küçülme” ve “akıntı olmaması" şeklinde
hastanın iyileşmesinin ölçümüne yönelik hedefler konulabilir.
Enfeksiyonu olan hastalar için uygulanabilecek ortak bakım hedefleri aşağıdaki gibidir;
• Enfeksiyon ajanı organizmalara maruziyeti önleme
• Enfeksiyonun yayılmasını azaltma ya da kontrol altına alma
• Enfeksiyona karşı direnci sürdürme
• Enfeksiyonu önleme ve kontrol etme tekniklerini anlaşılır şekilde açıklama (Örn. El hijyeni).
Öncelikleri Belirleme; bakım hedeflerinin her biri için öncelik sırası belirlenmelidir.
Hastanın durumundaki değişikliklere göre öncelik sıraları değişeceği unutulmamalıdır.
Uygulama
Hemşire, hastanın enfeksiyona ilişkin risk faktörlerini tanılayıp değerlendirerek ve
gerekli koruyucu uygulamalarını gerçekleştirerek enfeksiyon riskini azaltır.
Sağlığı geliştirme
Enfeksiyonun gelişmesi ve yayılmasını önlemek için eleştirel düşünme becerileri
kullanılır. Yayılma olasılığı olan mikroorganizmaların türünü ve sayısını en aza indirmek için
gerekli girişimler uygulanır. Enfeksiyon kaynağını engellemek için giriş ve çıkış kapıları
kontrol altına alınır ve mikroorganizmaların çoğalıp gelişebilecekleri yeni bir yer bulmaları
engellenir. Steril malzemeler, bariyer önlemleri, standart önlemler, yayılma temelli
önlemler ve el hijyeni mikroorganizmaların yayılımını kontrol etmede örnek verilebilecek
uygulamalardır. Son koruyucu önlem de potansiyel konakta enfeksiyonlara karşı güçlü bir
savunma oluşturmaktır. Beslenme desteği, dinlenme, fizyolojik korunma
mekanizmalarının sürdürülmesi ve önerilen bağışıklama programları hastayı korur.
Örneğin, yılda bir yapılan influ- enza aşısı, riski azaltmada çok etkilidir (West 2009).
Enfeksiyonu kontrol ve önleme inancına sahip olmak, tıbbi ve cerrahi asepsi kurallarını
uygulamada yardımcı olur. Bir hastada enfeksiyon geliştiği zaman, uygulanan prosedürler
ve teknikler, sağlık personeli ve diğer hastaların enfeksiyona maruz kalmasını önler.
Bulaşıcı hastalığı olan hastalarda, enfeksiyon zincirini kırmak için izolasyon önlemleri
almak gerekebilir
Akut bakım: Enfeksiyon sürecinin tedavisi aşamasıdır, neden olan organizmayı
uzaklaştırma ve hastanın savunma sistemini destekleme uygulamalarını kapsar. Hemşire,
enfeksiyona neden olan organizmanın tanılanmasında, enfekte olmuş vücut bölgelerinden
kültür için akıntı ya da balgam gibi vücut sıvılarından örnek alır. En etkili tedavi önerisi has -
talık süreci ya da neden olan mikroorganizma tanılandığında planlanır. Sistemik
enfeksiyonlarda, vücut sıcaklığındaki artışa bağlı gelişen komplikasyonları önlemek gerekir.
Sıvı aliminin sürdürülmesi, terleme sonucu meydana gelen dehidratasyonu engeller.
Metabolik hızı artan hastanın yeterli beslenmesi önemlidir, iyileşme sürecinde enerjiyi
korumak için hastanın dinlenmesi sağlanır.

Lokal enfeksiyonlarda genellikle, iyileşmeyi sağlamak için bölgedeki debrisin


uzaklaştırılmasına ilişkin uygulamalar yapılmaktadır. Hemşire, yara bölgesinden enfekte
akıntıyı uzaklaştırırken yara bakımı ilkelerini uygular ve iyileşen yaranın bütünlüğünü
korur. Enfeksiyon devam ettiği sürece hemşire, hastanın vücut savunma sistemlerini
destekler. Örneğin, hasta eğer diyare ise, hemşire ilave mikroorganizmaların giriş kapısı
olmaması için deri bütünlüğünün bozulmasını önlemek için girişimde bulunur.
Değerlendirme
Enfeksiyonu önleme ve kontrol uygulamalarındaki başarı, amaçlara ulaşma durumuna
göre değerlendirilir. Hemşirelik uygulamalarının etkinliğini değerlendirmede, örnek olarak
ateş ya da yara enfeksiyonunun olmaması gibi beklenen sonuçlara ulaşmada hasta
yanıtlarının karşılaştırılması kullanılmaktadır. Eğer hedef başarıya ulaşmadıysa uygulanan
girişimlerin kaldırılmasına ya da değiştirilmesine karar verilir Değerlendirme sürecinde
doğru yara iyileşmesinin değerlendirilebilmesi ve tüm vücudun fiziksel
değerlendirilmesinin yapılabilmesi önemlidir. Bu süreçte, hemşire hastaları özellikle
enfeksiyon belirti ve bulgu riski olanları yakından takip eder. Örneğin cerrahi girişim
sonrası hastanın, insizyon bölgesinin yanı sıra kanül giriş bölgesi, varsa üriner kateteri ya
da hareketsizliğe bağlı olarak solunum yolları enfeksiyon riski altındadır Hemşire bütün
invaziv ve cerrahi uygulanan alanları yanma, kızarıklık ya da pürülan drenaj varlığı açı-
sından dikkatle takip eder. Solunum sesleri ve sekresyon açısından solunum sistemini
takip eder. Laboratuvar sonuçlarını gözden geçirir.

SANİTASYON, DEZENFEKSİYON VE STERİLİZASYON


Sanitasyon: Bir nesne veya bir yüzey üzerindeki mikroorganizmaların sayısını, oldukça güvenli
bir yüzeye indirilmesini içermektedir.
Dezenfeksiyon: Hastalık yapabilen mikroorganizmaların öldürülmesi, üremelerinin
durdurulması veya ortamdan uzaklaştırılmasıdır.
 Mikroorganizmaların sporlu şekillerini her zaman öldürmeyen bir işlemdir.

 Fiziksel bir işlem ya da kimyasal bir madde kullanılır.

Sterilizasyon: İleri derecede dirençli olan bakteri sporları dahil tüm mikroorganizmaların
öldürülmesi ve uzaklaştırılmasıdır. Spesifik araçlar kullanmak gerekir.
Hastane ortamında kullanılan hasta bakım malzemeleri, taşıdıkları enfeksiyon riskine göre
kritik, yarı kritik ve kritik olmayan malzemeler olmak üzere 3 grupta toplanır ve
uygulanacak sterilizasyon ve dezenfeksiyon yöntemi buna göre belirlenir.
Araç-gereç sınıflaması Malzemeler Enfeksiyon riski

Kritik malzemeler: Deri ve Enjektör iğneleri, kateterler, Yüksek


mukoza bütünlüğünün cerrahi malzemeler,
bozulduğu bölgelere, laparoskop, bronkoskop gibi…
steril vücut alanlarına ve
vücut sıvılarına doğrudan
temas eden
malzemelerdir
Yarı kritik malzemeler: Endotrakeal tüpler, anestezi Yüksek / Orta
Steril vücut bölgelerine ekipmanları, vajinal spekulum,
girmeyen, bütünlüğü nebulizer, termometre gibi…
bozulmamış mukozalara
temas eden
malzemelerdir
Kritik olmayan malzemeler: Tansiyon aleti, steteskop, EKG Düşük
Sağlam deriyle temas eden, elektrotları, sürgüler, yatak
mukozalarla teması takımları, küvözler gibi…
olmayan malzemelerdir

ANTİSEPTİK VE DEZENFEKTANLAR
Kimyasal maddeler ile sterilizasyon ve dezenfeksiyonda çeşitli kimyasal sıvılar kullanılmaktadır.
• Antiseptik: Canlı dokuya uygulanan solüsyonlardır. Mikroorganizmaların aktivitelerini
inhibe eder, üremelerini durdurabilir ve öldürücü etki yapabilir.

• Dezenfektan: Cansız yüzey ve cisimlere uygulanan solüsyonlar.

Dezenfektanlarla antiseptikler arasındaki en önemli fark, antiseptiklerin yalnızca canlı dokuya


uygulanabilir olmalarıdır.
İdeal bir antiseptik;
 Mikroorganizmalara etki gösterirken
 Deriyi, vücut dokularını ve hücrelerini tahrip etmemeli,
 Mikroorganizmaların üremesini inhibe etmeli,
 Deri ile temasta, kan cerahat, serum, mukus veya tükürük varlığında etkisini
korumalıdır.
Spoulding ve arkadaşları patojen mikroorganizmalar için kullanılan dezenfektanları etki
seviyelerine göre 3 grupta toplamışlardır:
1. Yüksek seviyeli dezenfektanlar: bakteriyel endosporlar hariç mikroorganizmaların tümünü
20 dakikada öldürebilen dezenfektanlardır. Bazı dezenfektanlar 6-10 saat uygulama
süresinde bakteri endosporlarını da öldürebilmektedir.
2. Orta seviyeli dezenfektanlar: bakteri endosporları hariç tüberküloz basili ve diğer
mikroorganizmalara ortalama 10 dakikada etki eden dezenfektanlardır.
3. Düşük seviyeli dezenfektanlar: bakteri endosporları ve tüberküloz basiline etkili olamayan,
vejetatif bakterilerin çoğunu, bazı mantarları ve uygun sürede bazı virüsleri öldürebilen
dezenfektanlardır.

Kimyasal solüsyon seçerken dikkat edilmesi gereken özellikler:


 Birçok mikroorganizma üzerine etkili olmalı
 Etki süresi mümkün olduğu kadar kısa olmalı
 Suda veya kullanılan çözücüde kolay erimeli
 Canlı doku üzerine toksik etkileri olmamalı veya az olmalı
 Kullanılan malzemenin yapısını bozmamalı ve leke yapmamalı
 Ekonomik olmalı ve kolay bulunmalı
 Hem dezenfektan hem antiseptik olarak çok amaçlı kullanılabilmelidir.
Dezenfektanların kullanılmasında dikkat edilecek noktalar:
1. Kullanım güvenliği: Dezenfektanların birçoğu cilde ve göze toksik etki eder, solunum
problemlerine yol açabilir. Bu nedenle dezenfektan solüsyonları sıçratmamak için önlem
alınmalı, konsantre dezenfektanları kullanırken eldiven ve gözlük kullanılmalıdır. Yanıcı
nitelikte aerosol ve sprey kullanırken yakınında ateş olmamalıdır.
2. Diğer maddelerle geçimsizliği: Bazı dezenfektanlar temizlik maddeleriyle karıştırıldığında
etkisiz hale gelir. Bunu önlemek için yüzey veya alet temizliğinde deterjan kullanılmış ise,
dezenfektan uygulamadan önce bol suyla durulanmalı veya silinmelidir.
3. Dilüsyonların hazırlanması: Konsantre solüsyonlar kullanılmadan önce talimatlar
doğrultusunda seyreltilmelidir. Seyreltme işlemi metal yerine cam veya plastik kaplarda
yapılmalıdır. Bulanıklaşan ve süresi dolan dezenfektanlar atılmalı ve yenisi hazırlanmalıdır.
Solüsyonların üzerine hazırlandığı tarih ve saat yazılmalı, dezenfekte edilecek madde kuru
iken solüsyonun içine atılmalıdır. Kullanılan solüsyonun kapağı kapalı tutulmalıdır. Aksi
halde dezenfektan buharlaşır ve bileşimi değişebilir
4. Temas süresi: Dezenfeksiyonun başarılı olması için dezenfektanın yüzeyle temas süresinin
yeterli olması gerekir.
5. Direnç: Bazı dezenfektanların sık kullanımı sonucunda mikro-organizmalar direnç
kazanabilir. Böyle durumlarda farklı dezenfektanlar kullanılmalıdır.

STERİLİZASYON KONTROL YÖNTEMLERİ


 Mekanik Kontrol: Zamanı, ısı derecesini ve nem oranını kaydeden göstergeler kullanılarak
yapılır.
 Kimyasal kontrol: Zaman, ısı ve neme duyarlı bantlar ve indikatörler kullanılarak yapılır.
 Biyolojik Kontrol: Bakteri sporları içeren indikatörler kullanılarak kontrol yapılır.

STERİLİZASYON MERKEZİ BÖLÜMLERİ


 Dekontaminasyon bölümü
 Hazırlık ve paketleme bölümü
 Sterilizasyon bölümü
 Depolama bölümü

SIK KULLANILAN KİMYASAL SOLÜSYONLAR


Alkol solüsyonları: % 60-90’lık etil veya izopropil alkol iyi bir dezenfektandır. Yaygın olarak
kullanılır, ucuzdur. Hem dezenfektan hem antiseptik olarak kullanılır. Çabuk buharlaşıp
yüzeyi kuru tutar. Yalnız bakteri sporlarını öldürmezler. Yüzeyler temiz olduğu sürece
vejetatif bakterileri, mantarları, HIV ve HBV dahil birçok virüsü öldürür.
Alkol ısıya duyarlı araçların (termometre gibi) ve dezenfektana daldırılamayan elektrikli
aletlerin temizliğinde, enjeksiyondan önce deri temizliğinde ve kimyasal solüsyonların
seyreltilmesinde kullanılmaktadır.
Klorlu solüsyonlar: Klor güçlü bir dezenfektandır. % 0.5-1'lik oranında dezenfektan olarak
kullanılabilir. Klor, su dezenfeksiyonunda, yüzme havuzlarının temizlenmesinde, evlerde
çamaşır suyu olarak (hipoklorit) kullanılmaktadır. Klor hastanelerde sıklıkla
kullanılmaktadır. Çünkü tüm bakteri, virüs, mantar, parazit ve bazı sporları inaktive
ederler. Hızlı etkilidirler. HBV ve HIV’e etkilidir.
Uzun süre kullanılırsa metalleri paslandırır. Bu nedenle solüsyon metal kaplarda
hazırlanmamalı ve saklanmamalıdır. Temas süresi 20 dakikayı geçmemelidir. Klorlu
solüsyonlar her gün yeniden hazırlanmalıdır. Çünkü sodyum hipoklorit güneş ışığında
etkisini kaybeder.
Formaldehit: Yüksek seviyede dezenfeksiyon ve kimyasal sterilizasyon sağlayan formaldehit
sıvı ve gaz halde bulunur. Keskin kokulu ve son derece toksiktir. Formaldehit oda
sıcaklığında kullanılmalıdır. Çünkü soğukta etkinliği azalmaktadır. Formaldehit ile steril
edilmiş aletler steril suyla çok iyi durulandıktan sonra kullanılmalıdır.
Hidrojen peroksit: % 3’lük solüsyonu deri ve yara temizliğinde, ağız bakımında kullanılır.
Dezenfektan olarak yumuşak kontakt lenslerin, cerrahi implantların, plastik aletlerin
dezenfeksiyonunda kullanılır. Kolay bulunur ve ucuzdur. Son yıllarda sterilizasyon yöntemi
olarak da kullanılmaktadır. Isı ve ışığa maruz kaldığında etkisini azaltır.
İyot bileşikleri (Povidon- iyodin, Batikon, Betadin): Bakterilere ve virüslere karşı güçlü ve
çabuk etkili bir madde olduğu için sık kullanılan bir deri antiseptiğidir. İyot tentürü deriyi
tahriş edici ve leke bırakıcı özelliği nedeniyle daha az kullanılmaktadır. İyodofor, daha az
tahriş edici olduğundan cerrahi deri temizliğinde, cerrahi el yıkamada ve yaralarda
kullanılmaktadır.
İyodoformlar ise; iyodun deterjanla yaptığı karmalardır.
Klorheksidin (Savlon): Orta ve yüksek konsantrasyonlarda gram negatif ve pozitif bakterileri
öldürür. Sporlara karşı etkisizdir. Düşük konsantrasyonlarda bakteriyostatik etkilidir.
Toksisitesi düşük, etkisi hızlı ve tahriş etmeyen özelliktedir. Alkol ve sudaki çözeltisi deri,
yara temizliği ve el antiseptiği olarak kullanılır. Antiseptik ve dezenfektan olarak 1/100'lük
solüsyonu önerilir. 990 mililitre (ml) suya 10 ml savlon ilave edilir.
GLUTARALDEHİT (Cidex): Endoskopik aletlerin, kauçuk ve plastik gibi aletlerin sterilizasyonu
için kullanılır. Gluteraldehit ciltte temas dermatiti yaptığından antiseptik olarak
kullanılmaz.
Dezenfeksiyon ve Sterilizasyon İşlemlerinde Hemşirenin Sorumlulukları
1. Tüm çalışanların asepsi konusunda sürekli olarak eğitilmesi ve denetlenmesi
2. Dezenfektan seçiminde ve alımında, sterilizasyon işlemlerinin yürütülmesi ile ilgili konularda
hastane yönetimine görüş bildirilmesi
3. Gerekli durumlarda Pasteur fırını veya otoklav kullanarak araç gerecin sterilize edilmesinin
sağlanması veya malzemelerin sterilizasyon ünitesine gönderilmesi
4. Steril malzemelerin uygun koşullarda depolanması. Steril depo alanlarında rafların yerden
20-30 cm, tavandan 15 cm, duvardan 5 cm mesafelerde olup yangın musluklarına 45
santim uzaklıkta olması gerektiğini biliyor muydunuz?
5. Kullanılacak dezenfektanların doğru bir şekilde hazırlanmasının ve kullanımının sağlanması
6. Dezenfektanların son kullanım tarihlerinin kontrol edilmesi
7. Sterilize edilecek veya dezenfekte edilecek aletlerin mekanik temizliğinin yapılması
8. Kullanılan sterilizatörlerin periyodik kontrolünün yapılması
9. Serviste kirli ve temiz ajanların ayırımının yapılması
10. Yeterli sayıda steril malzemenin hazır bulundurulması .
ASEPSİ
“Mikropsuzlaştırma, patojenlerin yokluğu” anlamına gelir.
Tıbbi ve cerrahi asepsi olmak üzere iki çeşit asepsi vardır. Hastalıkların ortaya çıkmasını
engellemek için asepsi çeşitlerini bilmek ve ilkelerine uymak gerekir.
Tıbbi / Medikal Asepsi: Mikroorganizmaların yayılmasını önlemek ve mümkün olduğu kadar
sayısını azaltmak için yapılan temizlik işlemleridir (temiz teknik).
Cerrahi Asepsi: Uygulama yapılacak ortamdaki ve kullanılacak olan tüm aletlerdeki
mikroorganizmaları yok eden ve bu ortamın devamını sağlayan işlemlerdir (steril teknik).

Cismin patojenlerle bulaşması veya bulaştığı düşüncesi tıbbi asepside kontaminasyon iken,
Steril olan bir cismin steril olmayan bir cisme ya da alana dokunduğu düşüncesi cerrahi
asepside kontaminasyondur.

TIBBİ/MEDİKAL ASEPSİ
Tıbbi asepsi ilkeleri her zaman her yerde uygulanmalıdır. Hasta bekleme odalarının,
polikliniklerin, hasta odalarının, sağlık ekibinin kullandığı tüm alanların süpürülmesi,
yüzeylerin dezenfektan maddelerle silinmesi, banyo, tuvalet ve lavabo temizliğinin
yapılması, atıkların uygun şekilde saklanması ve atılması, malzeme temizliği, etkili temizlik
maddelerinin kullanılması, el yıkama gibi işlemler tıbbi asepsinin vazgeçilmez ilkeleri
arasındadır.
1. TIBBİ/MEDİKAL ASEPSİNİN TEMEL İLKELERİ:
 Eller sık sık yıkanmalıdır.
 Kullanılan bardak, tabak, çatal, kaşık vb. iyi bir şekilde yıkanmalıdır.
 Hastaların günlük temizliği yapılmalı, giysileri ve yatak takımları temiz olmalıdır.
 Hastaların öksürük, aksırık ve solunumu ile yüz yüze gelinmemeli, bu durumda kağıt
mendil kullanması ve uygun şekilde atılması sağlanmalıdır.
 Kirli araç- gereçler üniforma ile temas etmemelidir.
 Kirli araç- gereçler ve yatak takımları yere konmamalıdır.
 Malzeme, temizlenirken vücuttan uzakta tutulmalı, saça, yüze ve üniformaya sıçraması
önlenmelidir.
 Temizleme işlemi, az kirli bölgeden çok kirli bölgeye doğru yapılmalıdır.
 Kirli ya da kullanılmış malzemeler onlara özgü kapların içine konmalıdır.
 Atıklar sağlık kuruluşunun talimatlarına uygun şekilde yönetilmelidir.
 Kirlendiğinden şüphe duyulan malzemeler non steril kabul edilip steril edilmelidir.
 Günlük duş alınmalı, günlük diş bakımı yapılmalı ve temiz giysi kullanılmalıdır.
 Tırnaklar kısa kesilmeli ve kütiküller sağlam olmalıdır.
 Enfeksiyon kontrol komitesinin veya sağlık kuruluşunu belirlediği enfeksiyon kontrol
politikalarına uyulmalıdır.

2. TIBBİ/MEDİKAL ASEPSİ TEKNİKLERİ

El yıkama, koruyucu önlemler ve izolasyon yöntemleri önemli medikal asepsi


teknikleri arasındadır. Yatak banyosu, ağız bakımı, perine bakımı gibi uygulamalar da
medikal asepsi teknikleri içinde yer alır.
a) EL HİJYENİ:

El Hijyeni Sağlanması Önerilen Durumlar


 Hasta ile her temas öncesinde ve sonrasında el hijyeni sağlanmalıdır. Bu kurala
eldiven kullanılan durumlarda da uyulmalı, temas öncesinde eldiven giyilmeden el
hijyeni sağlanmalı, temas sonrasında eldiven çıkarılarak yeniden el hijyeni
sağlanmalıdır.
 Hasta çevresinde bulunan yüzeylerle (tıbbi cihazlar dahil ) temas ettikten sonra, hasta
ile temas etmeden önce el hijyeni sağlanmalıdır.
 Hastanın sağlam derisi ile temas sonrasında bile (nabız, tansiyon ölçümü, fizik
muayene veya hastayı kaldırma) sonrasında el hijyeni sağlanmalıdır.
 Ellerde gözle görülebilir kirlenme olmayan her durumda alkollü el antiseptiği ile yeterli
el hijyeni sağlanır.
 Ellerde vücut sıvısı veya salgılarıyla gözle görülebilir kirlenme olan durumlarda alkollü
el antiseptiği kullanılmamalı, eller mutlaka su ve sıvı sabun veya antimikrobiyal
solüsyon kullanılarak yıkanmalı ve kağıt havlu ile kurulanmalıdır.
 Her tür invaziv girişim (küçük/büyük cerrahi girişimler, periferik veya santral damar içi
kateter takılması, üretral kateter takılması, endotrakeal entübasyon vb.) öncesinde ve
işlem tamamlandıktan sonra el hijyeni sağlanmalıdır.
 Her tür invaziv aletle (üretral kateter, periferik veya santral kateter damar içi kateter,
endotrakeal tüp, mekanik ventilatör devreleri, tüp drenaj tüp ve kateterleri vb.) temas
öncesinde ve sonrasında el hijyeni sağlanmalıdır.
 Aynı hasta üzerinde kirli bir bölgeden temiz bir bölgeye geçilmeden önce eldiven
çıkarılarak el hijyeni sağlanmalı, sonrasında gerekiyorsa yeniden eldiven giyilmelidir.
 İlaçların hazırlanmasına (parenteral karışımların hazırlanması dahil) başlamadan önce
el hijyeni sağlanmalıdır.
 Tüm çalışanlar işe başlamadan önce, tuvalet kullanımı sonrasında, yemek öncesinde
ve işten ayrılmadan önce el hijyeni sağlamalıdır.

EL YIKAMA
 Hastane çalışanlarının el hijyeni ve antisepsi ilkelerini uygulaması hastane
enfeksiyonlarının yayılımını önlemede kontrol edilebilir en önemli faktördür. Kirli
ellerin mikroorganizmaların yayılmasındaki etkisi % 20-40 oranındadır.

EL FLORASI:
 Kalıcı Flora: Daimi bakteri kolonizasyonudur. Su ve sabunla yapılan mekanik el yıkama
işlemleri ile uzaklaştırılamaz. Kalıcı bakteri florasını uzaklaştırmak için ellerin
kıvrımlarının iyice fırçalanması gerekir.
 Geçici Flora: Deri yüzeyinde yer alan, enfekte hastalar, kontamine çevre ve
malzemelerden kazanılan mikroorganizmalardır. Geçici floranın uzaklaştırılmasında
hijyenik el yıkama önemlidir. Doğru uygulanan hijyenik el yıkama ile flora % 80-90
azaltılabilir.
 Sağlık çalışanları acil durumlar dışında her uygulama, temas öncesi ve sonrası el
yıkamalıdır.

El Yıkama Yöntemleri
1-Sosyal el yıkama:
 Su ve sabun kullanılarak ellerin ve el bileklerinin 30-60 sn. süreyle yıkanmasıdır.
 Kullanıldığı durumlar
 İlaçları vermeden önce ve sonra
 Yemeklerden önce ve sonra
 Tuvalete girmeden önce ve sonra
 Eller her kirlendiğinde
 Hastaya temastan sonra
 Hastadan hastaya geçerken

2-Hijyenik el yıkama:
 Su, sabun ve antiseptik solüsyon kullanılarak ellerin 1 dk. Süre ile yıkanmasıdır
 Kullanıldığı durumlar
 Göreve başlamadan önce ve sonra
 Aseptik teknik kullanmanın gerekli olduğu herhangi bir işlemden önce ve sonra
 Kontamine olmuş bir malzemeye dokunduktan sonra
 Enfeksiyona yatkın kişilerin odasına girmeden önce

3-Cerrahi el yıkama:
 Cerrahi ekipteki kişilerin girişimden önceki el yıkama yöntemleridir. Eller ve dirseklerin
tekniğine uygun olarak su, sabun ve antiseptik solüsyonla en az 3 dk. yıkanması ve
fırçalanmasıdır.

Etkili el yıkama
1. Eller suyla ıslatılır
2. Ellere 3-5 ml sıvı sabun alınır
3. Avuç içi avuç içine alınarak ovalama hareketi tekrarlanır
4. Sağ avuç içine sol el sırtı gelecek şekilde yerleştirilir, ovalanarak beş kez tekrarlanır
5. Aynı hareket diğer el içinde beş kez tekrarlanır.
6. Sağ eli sol el sırtına koyarak parmak araları birbirinin içine gelecek şekilde tekrarlanır.
7. Sağ el parmak sırtları sol elin avuç içine gelecek şekilde yerleştirilir, ovalama tekrarlanır.
8. Sağ el baş parmağı sol avuç içine alınarak rotasyonel olarak beş kez tekrarlanır.
9. Sağ el parmak ucu iç kısımları sol el avuç içine gelecek şekilde konur, ovalanır
10. Aynı hareketler sol el parmak uçları için de yapılır
11. Eller iyice durulanır, kağıt havluyla eller iyice kurulanır.
12. Kağıt havlu kullanılarak musluk kapatılır.

Antiseptik İle El Hijyeni Sağlanması


Cerrahi Asepsinin Temel İlkeleri:
 Steril alan ya da malzemenin sterilliği konusunda şüphe varsa kontamine kabul
edilmelidir.
 Steril bir cisim sadece steril bir cisim ile temas edebilir.
 Steril bir paketin dış yüzü steril değildir.
 Steril paket açılırken önce kendimizden uzaktaki kenardan başlanmalıdır.
 Steril cisim her zaman bel düzeyinin üzerinde tutulmalıdır.
 Steril kumaş ya da kağıt malzemeler ıslak zemin üzerine konmamalı ve üzerine herhangi
bir sıvı sıçratılmamalıdır.
 Steril alan ya da malzeme üzerinden başka bir alana uzanılmamalı, öksürme, aksırma ve
konuşma yapılmamalıdır.
 Steril alan ya da malzemeden uzaklaşılmamalı ya da malzemeye sırt dönülmemelidir.
 Steril malzemeler hava akımından uzak, kuru ve temiz bir alan üzerine konmalıdır.
 Steril malzeme kullanılacağı zaman açılmalı, en kısa sürede işlem yapılmalıdır.
 İşlem sırasında steril alanın korunması için malzemeler mümkün olduğu kadar az ele
alınmalı ve kullanılmadığı zamanlarda üzeri steril havlu ile kapatılmalıdır.
 Steril eldiven giyilmemişse steril malzemeyi tutmak için kuru forseps kullanılmalıdır.
 Vücut boşluklarına yerleştirilen ve invaziv işlemlerde kullanılan malzemeler steril olmalıdır
(mesane kateterizasyonu, enjeksiyon, sütur gibi)

CERRAHİ ASEPSİ TEKNİKLERİ


 Cerrahi El Yıkama
 Cerrahi Maske Giyme
 Steril Gömlek Giyme
 Steril Eldiven Giyme
 Steril Paket Açma

Cerrahi Maske Giyme


Cerrahi maske
 Kan ve vücut sekresyonlarına karşı korunmak
 Hastayı korumak (cerrahi, üst solunum yolu infeks.)
 Maske giyerken maskenin yüze tam oturmasına yani kişiye uygun olmasına dikkat
edilmelidir.
 Maske giyildikten sonra tükrük veya sekresyonlarla ıslandığı zaman değiştirilmeli
 Tekrar kullanılmamalı
 Ortak kullanılmamalı
Eldiven Giyerken Dikkat Edilmesi Gerekenler
 Eldivenler en son giyilmeli
 Doğru tip ve boyutta eldiven seçilmeli
 Eldiven giymeden önce eller yıkanmalı veya el dezenfektanı ile ovalanmalı
 Önlük kolları üzerine çekilmeli
Eldiven Giyildikten Sonra Dikkat Edilmesi Gerekenler
 Temizden kirliye doğru çalışılmalı
 Eldiven ile çalışırken kendine ve çevreye kontamine temas sınırlanmalı (“touch
contamination”)
 Eldiven değişimi
 Eldivenleri tekrar kullanılmamalı !!!

Eldiven Çıkarılırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

 Eldiven çıkarıldıktan sonra eller yıkanmalı veya el dezenfektanı ile ovulmalı.

Disposable (Tek Kullanımlık) Malzeme Kullanımı


Son yıllarda sağlık kuruluşlarında birçok malzeme (eldiven, enjektör, cerrahi kateterler, vajinal
spekulum vb.) tek kullanımlık olarak bulundurulmaktadır. Tek kullanımlık malzemeler hem
uygulamaları kolaylaştırmakta hem de hastane enfeksiyonlarını önlemektedir.
Tek kullanımlık malzeme paketlerinin üzerinde imal tarihi ve son kullanma tarihi bulunmaktadır.
Her kullanımda bu tarihler kontrol edilmelidir.
Genellikle tek kullanımlık malzemelerin paketleri plastik ve kağıttan yapılmıştır. Paketler ıslanırsa
malzeme kontamine olur. Bu nedenle malzemenin depolanmasına dikkat edilmelidir.
BULAŞICI HASTALIKLARDAN KORUNMA YÖNTEMLERİ VE İZOLASYON
1. KİRLİ ATIKLARIN YÖNETİMİ

Bütün sağlık kurumları kirli atıkların yok edilmesi konusunda uluslar arası standartlara ve
prensiplere uymak zorundadır. Tüm kirli malzemeler tehlikeli olarak kabul edilmelidir.
Enfekte atık yönetiminde;
 Elle dokunulmamalı, eldiven giyilmelidir.
 Enfekte atıklar için uygun konteynır kullanılmalıdır.
 Hasta odalarında sızıntı yapmayan plastik torbalar,
 Delici ve kesici malzemeler için kesici-delici atık kutusu kullanılmalıdır.
 Tüm enfekte atıklar uygun şekilde etiketlenmelidir.
 Plastik torbaların patlamaması ve delinmemesi için dikkat edilmelidir.
 İşlem bitince eller yıkanmalıdır.
BİYOLOJİK ATIKLAR
 Laboratuar atıkları
 Kan ve kan ürünleri ve tüm vücut sıvıları
 Hasta bakım malzemeleri
 Tek kullanımlık malzemeler
 Cerrahi atıklar
2. İZOLASYON ÖNLEMLERİ VE UYGULAMA STANDARTLARI

İzolasyon ; Hastalar, ziyaretçiler ve hastane çalışanları arsında bulaşıcı hastalıkların yayılmasını


önlemektir.
İzolasyon Yöntemleri
a) Standart
b) Bulaş yoluna yönelik
 Temas izolasyonu
 Damlacık izolasyonu
 Hava yolu (solunum) izolasyonu
a) STANDART ÖNLEMLER
 Hastaya temas öncesi ve sonrası eller yıkanmalıdır.
 Sağlık personeli kan ve vücut sıvıları ile temas durumunda eldiven, maske ve koruyucu
önlük giymelidir.
 Eldiven çıkarıldıktan sonra eller yıkanmalıdır.
 İğneler hiçbir zaman kılıfına geçirilmemeli, ucu bükülmemeli, sarı delinmeye dirençli
kutulara atılmalıdır.(Usluer ve ark. 2006,Güven ve ark. 2003,Gedik 2008,Ersoy ve
ark.2003)
 Kan veya kanlı sıvılar ile kirlenen çarşaflar ve diğer materyaller özel torba içinde
uzaklaştırılmalıdır.
 Eksüdatif deri lezyonu olan sağlık personeli iyileşene kadar doğrudan hasta bakımına
katılmamalıdır.
b) BULAŞ YOLUNA YÖNELİK
 Temas İzolasyonu: Yara ile doğrudan temasta patojenlerin geçişinin engellenmesidir.
Mümkünse ayrı oda olmalıdır. Aynı tanıya sahip hastalar aynı odada bulunabilir. Eldiven
kullanılmalıdır. Enfekte materyal ile temas edilecekse (ishal, ileostomi, kolostomi ve yara
akıntıları gibi durumlarda hastanın kontrolü yoksa) gömlek kullanılmalıdır. Maske
kullanmaya gerek yoktur.
 Damlacık İzolasyonu: Mümkünse ayrı oda olmalıdır. Aynı tanıya sahip hastalar aynı odada
bulunabilir. Eldiven ve gömlek kullanmaya gerek yoktur. Yakın temasta maske
kullanılmalıdır.
 Havayolu (solunum) İzolasyonu: Özel odaya gereksinim duyulmaktadır. Kapı kapalı
tutulmalı veya hava filtre yoluyla temizlenmeli (HEPA/ High Efficiency Particulate Air) dir.
Eldiven, gömlek ve maske kullanımına gerek duyulmamaktadır. Bilinen veya şüpheli
tüberkülozlar ve eğer bağışık değilse kızamık, suçiçeği ve meningokoksik sepsis gibi
hastalıklar için cerrahi N 95 maskesine ihtiyaç duyulmaktadır.

3. İZOLE EDİLMİŞ HASTANIN BAKIMI


 Doğru izolasyon yöntemine karar verilmelidir
 İzolasyon nedenleri hastaya, ailesine ve ziyaretçilerine açıklanmalıdır.
 Hasta havalandırması iyi, tuvaleti ve banyosu olan, özel bir odaya yerleştirilmelidir.
 Hasta yanına girmeden yapılacaklar planlanmalı, bakım için gereken tüm malzemeler
eksiksiz olarak hasta odasına götürülmelidir. Bu gereksiz giriş çıkışları önler.
 Odada gereksiz eşyalar olmamalıdır.
 Eller yıkanmalı ve gömlek, maske, eldiven izolasyon kurallarına göre giyilmelidir.
 Hastanın kirli eşyaları veya atıkları uygun bir şekilde odadan çıkarılmalıdır.
 Hasta için kullanılan malzemeler mümkünse tek kullanımlık (disposible) olmalıdır.
 Kirli yatak takımları ve hastadan alınan örnekler ve odadan çıkması geren tüm malzemeler
çift torbalama yapılmalıdır.
 İzole edilmiş hastalar psikolojik olarak rahatsız olabilirler; Hemşire endişe, depresyon,
reddedilme, suçluluk, yalnızlık gibi durumların farkında olmalıdır.

ENFEKSİYON KONTROL KOMİTESİ


Enfeksiyon kontrolü hasta bakımında bir kalite standardı olup hem hasta hem de sağlık
ekibinin güvenliği için gereklidir.
Enfeksiyon kontrolü,
• En önemli kalite göstergesidir.
• Hasta güvenliğinin en önemli konusudur.
• Sağlık Bakım Organizasyonu Ortak Komisyonu 2006 yılında Ulusal Hasta Güvenliği amacı
olarak “Enfeksiyonların Önlenmesini” belirtmiştir.
Enfeksiyon kontrol komitesi hastanenin yatak sayısı, hizmet verdiği klinik dallar, tanı ve tedavi
olanakları, geliştirilecek modelleri etkilemektedir.
Hastanenin kapasitesine göre karma bir model içinde aşağıdaki hastane elemanlarının birkaçı
yer almalıdır. Bunlar:
 Klinikte hizmet veren bir hekim
 Mikrobiyolog
 Enfeksiyon kontrol uzmanı
 Enfeksiyon kontrol hemşiresi
 Hastane yönetiminde görevli eleman
 Farmakolog
 Toplum hekimi ve epidemiyolog
 Eczane sorumlusu
 Sekreter ve bilgi işlem uzmanı

Komite, enfeksiyon kontrolü ile ilgili günlük işleyişten sorumludur ve haftada birkaç kez
toplanmalıdır.
Enfeksiyon kontrol komitesinin hastane enfeksiyonlarının kontrolü ve önlenmesi için önemle
üzerinde durduğu dört ana konu bulunmaktadır. Bunlar;
1. Sürveyans
2. Eğitim
3. Antibiyotik kullanım politikası
4. Dezenfeksiyon, antisepsi, sterilizasyon politikalarının gerçekleştirilmesidir.

Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi: Her 250 yatağa bir Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi verilir.
Enfeksiyon kontrol komitesinin en aktif elemanlarından birisidir. EKH’nin epidemiyoloji,
istatistik, hasta bakım uygulamaları, yönetim, çevre sorunları ile ilgili alanlarda bilgi sahibi
olması gerekir.Enfeksiyon kontrol hemşiresi
Kişisel Nitelikleri :
 Güvenli davranış biçimine sahip olma
 Kişiler arası olumlu ilişkiler kurabilme
 Etkin dinleme, problem çözme ve doğru yargılama gücüne sahip olma
 Tarafsız ve önyargısız olma
 Mesleki gelişmelere ve yeniliklere açık olma
 Kritik kararları alabilme
 Eğitim ve araştırma yapma yeteneğine sahip olma

Enfeksiyon Kontrol Hemşiresinin Görev Sorumlulukları


 Sürveyans
 İletişim ve konsültasyon
 Kalite oluşturulması ve arama çalışmaları
 Salgın araştırmaları
 Temas çalışmaları
 Özel projeler
 Eğitim

You might also like