You are on page 1of 8

Didyma

Ali Cengiz Üstüner - “Arkeoloji Tarih ve Sanat Yazıları” adlı kitaptan bir bölüm.

Ali Cengiz Üstüner’in kazılarında görev yaptığı


Didyma Apollon Tapınağı’nın günümüzdeki durumu...

Batı Anadolu’nun güneybatısında yer alan bu antik şehir, Aydın iline bağlı, Söke ilçesinin 53
km. güney batısında, denize 3 km. uzaklıktaki Yeni Hisar köyünün bulunduğu yerdedir. Antik
devirden kalma bir tapınak, 15 km. kuzeydeki Miletos’a giden kutsal yol ve Poseidon Sunağı
(7 km. batısında) buranın antik değerini göstermektedir.
Eldeki kaynaklardan Didyma’nın, her ne kadar civarındaki Miletos, Priene, Myus hatta Samos
şehirleri gibi iktisadi olarak gelişmediği zannediliyorsa da, 1962 yılından beri yaptığımız
kazılar, bize burada Anadolu’nun bir pelerinage (=Hac veya ziyaret yeri) şehri özellikleri
yanında, kendi kendine yeten, üretici ve tüketici nitelikleri olan bir iskânın var olduğunu
gösteriyor. Fakat tarihî olayları bakımından Didyma komşu Miletos’a bağlıdır. Bu şehirle olan
bağlantısı, kutsal yolun yanında, 4 km. uzaklıktaki Panormos limanından irtibatı sağlamasından
dolayıdır.
Didyma ismi Yunancadır. Didymos, “İkizler” anlamındadır. Burasını süsleyen Apollon
Mabedi, Tanrı Apollon’a ithaf edildiği halde, Apollon’un kardeşi Artemis'e de ibadet edildiği
yorumlanmaktadır. 1968 yılında, Apollon Mabedi’nin etrafındaki bir tarlada, Helenistik devire
ait bir kitabede, Didyma’nın 9. mabedinin inşaatı hakkında bilgi bulunmuştur. Demek ki,
Didyma’daki Apollon Mabedi tek olmayıp, büyüklüğü Apollon Mabedi kadar olmasa bile daha
8 mabedin bulunacağını anlıyoruz. Fakat bunlar Apollon Mabedi kadar önemli değildir.
Yunan mitolojisine göre; Zeus, Leto (Laton) isimli bir periyi sever, Zeus’tan hamile kalan Leto,
Hera’nın kıskançlığından kaçmak için kendini Ege Denizi’ne atar. Poseidon da Leto’yu kurtarır
ve Delos adasına bırakır. Delos adasındaki Kynthos dağında Apollon ile Artemis’i dünyaya
getirir. Apollon, doğduğu gün, gökten altın gibi yağmur yağdığı, Antik Yunan “hymnos”larında
geçer.
* * *

77
Didyma

Tanrı Apollon’un belli başlı özellikleri arasında, musiki ve güzel sanatların temsilcisi olup,
“altın lyra”nın (7 telli harp) çalgıcısı olduğu ve bu lyrayı çaldığı zaman gökteki yıldızların
sonsuz boşlukta döndükleri söylenir. Şifa Tanrısı olduğundan, onun mabedinde hastaların
tedavi olduklarını ve fena ruhları yok ettiğini, insanların içindeki fenalıkları söküp attığını,
güneş ve ışığı temsil ettiği için, ekinleri olgunlaştırarak, mahsulün fazla olması için ibadet
gördüğü bilinmektedir.
Yunancadaki “apel” fiili, harekete geçirmek, meydana çıkarmak demektir. Keza bu fiilden
yapılmış sübstantifi Apollon, harekete geçirici, canlandırıcı anlamındadır. Homeros,
Apollon'un, gecesi kısa, gündüzü uzun, ışığı bol bir diyar olan Anadolu’da devamlı
dolaştığından bahseder. Ancak yazları, Ege’de Delos adasında ve Delphi’de kısa bir müddet
bulunurdu.
Anadolu kelimesinin menşei ise, “tello” fiili, “tellein” mastarından gelmektedir. Anlamı ise,
doğmak… Ana kelimesi ise, yukarıya doğru demektir. Anatello birleşik fiilinden gelen Anatole
kelimesi ise “güneşin doğduğu yer”i gösterir.
Homeros’un metinlerinde Asios, Hititlerde Assuwa, Mısırlılarda İasia kelimeleri Anadolu’nun
batı ve güney sahillerini işaret eder.
Klasik Yunan çağında, Anadolu iki bölgeye ayrılmış, Hallys’in (Kızılırmak) batısında kalan
topraklara “Ano Asias”, “Yukarı Asia”, doğusunda kalan topraklara ise “Koto Asias”, “Aşağı
Asya” denilmektedir. M.S. IV. yüzyıldan sonraki Roma ve Bizans metinlerinde Asia Majore
ve Asia Minore olarak tanınmaktadır.
Eski Anadolu halkı, bir Ana Tanrıça tanıyordu. “Megalo Mater” denilen bu Ana Tanrıça her
şeyin hâkimiydi. İnsanlara, hayvanlara, bitkilere, bütün varlıklara o hayat verirdi. Girit’te Rhea,
Anadolu’da Kybele olarak isimlendirilmiştir.
Kreto-Pyrigien bir Tanrıça olarak, Anadolu’daki tasvirlerinde, yanında çoğu zaman sakalsız,
bazen de sakallı bir tanrı bulunurdu. Bu Tanrı, Tanrıça’nın hem oğlu hem de gözdesi Attis,
yahut Ates’dir. Güneşi, ışığı ve baharı temsil eder Batı Anadolu’da Leto ile Apollon birlikte
ibadet gördüklerinden, Yunan uygarlığı öncesi, aynı özelliklere sahip Kybele ile Attis’e tekabül
ettikleri anlaşılmaktadır. Zaten Landsberger, Sümer panteonunun, birtakım ufak ayrıntılarıyla
Yunan panteonuna bağlı olduğunu, farklı çağlarda farklı milletlerin aynı inançta birleştiklerini
meydana çıkarmıştır.
* * *
Didyma’nın Antikçağ’daki önemi Bizans devrine kadar sürmüş, Justinianus devrinde, VI.
yüzyılda, tapınağın içine yapılan kilise ile antik kutsal değeri devam ettirilmiş, bu sefer ismi
değiştirilerek, Hieron (Kutsal Alan) denilmiştir. XIV. yüzyıla kadar gittikçe önemini kaybeden
şehir, nihayet Anadolu’nun diğer antik şehirleri gibi köy iskânı haline gelmiştir. XV. yüzyılda
oldukça kuvvetli bir zelzele, insanları buradan uzaklaştırmış ve 5 km. doğudaki, bugün terk
edilmiş olan eski Yoran köyüne gidilmiştir.

Didim Kazıları
1765 yılında, Batı Anadolu’yu dolaşan Chandler'in gezi anılarında, Didyma’da insanların
oturmadığı yazılıdır. Bir asır sonra, İngiliz gezgini Newton burası hakkında bilgi verir. Bu bilgi
üzerine, 1872’de C. Rayet ve A. Thomas ilk sondajı yaparlarsa da, netice alamazlar. 1883’te
Charles Texier “Voyageen Asie Mineure” adlı kitabında, Didyma’nın üç sütunundan ve
buranın insanlarının 25 kadar evinden söz etmektedir. İlk kazıya Pontremoli ve Hausoullier,
1895-1896 yıllarında başlamışlardır.

78
Didyma

Theodore Wiegand ve Knackfuss'un 1904-1913 yıllarında yaptıkları devamlı çalışmalar


neticesinde tapınak ortaya tamamen çıkarılmıştır. 1924-1925 yıllarında Theodore Wiegand
kazılara devam etmiş, fakat uzun yıllar süren ilgisizlik, burada daha bir sürü eserin
kaybolmasına sebep olmuştur. Nihayet, 1962 yılından beri, hocam Prof. Naumann, dostum
Tuchelt ve ben, kazılara yeniden başlayarak, Didyma şehrini ortaya çıkarmaya çalışıyoruz.
[Masonpedia notu: Yazar Ali Cengiz Üstüner’in bu deyişi, 1970’li yılların başları içindir.]

Apollon Tapınağı

Didim Apollon Tapınağı’nın havadan görünüşü.


Bugünkü tapınağın altında, Arkaik devirde yapıldığı bilinen, poros taşından yapılmış, daha
küçük ve daha az itinalı bir işçilik gösteren bir yapı vardı. 1962 yılındaki kazılarda, gerek
Adyton’da gerekse güney basamaklarının yanında, tapınak ve hazine yapısının temellerine
rastlamıştık. Tapınağa ait temel kalıntılarından, tahminen 70 m x 20 m büyüklüğünde olduğu
anlaşılmıştır.
Antik kaynaklardan, Lidya Kralı Kreuzeus’un, bu tapınağa kıymetli hediyeler verdiği ve M.Ö.
494 yılında Perslerin yağma ettiği, bu arada Naiskos’u (Naos) süsleyen Apollon heykelini
(olgun Arkaik) alıp Ekbatan’a götürdükleri biliniyor. (Ekbatan, İran’da eski Medya’nın
başkentidir. Pers İmparatorluğu’nun buradaki hazineleri Makedonya Kralı Büyük İskender ve
komutanları tarafından yağmalandı.) Bronzdan olan bu heykel, maalesef zamanımıza kadar
gelememiştir. Ancak, Helenistik devir sikkelerinde, heykel resmedilmiştir.
Perslerin tahribatından sonra, 160 yıl yıkıntı halinde kalan tapınak, nihayet M.Ö. 335 – 320
yılları arasında Büyük İskender’in emriyle tekrar yaptırılmaya başlanmış, bu sefer, inşaat 3 asır
sürmesine rağmen bir türlü bitirilememiştir. Bazı taşların yontulmamış olması, güney taraftaki,
ayakta kalan sütunun bitmemiş olması, mabedin bitirilemediğini işaret etmektedir.
Helenistik devirdeki Ephesoslu Pacenios ile Miletoslu Daphni’nin çalışmalarıyla inşaatına
başlanan bu tapınağın, Arkaik tapınaktan daha büyük olması istenmiştir. Arazinin tatlı meyilli
olması ve zelzele bölgesi içinde bulunmasından, bu muazzam yapıyı taşıyabilecek temel için,
Helenistik mimarlarının ızgara plan usulü temel şekli, burada da tatbik edilmiştir. Ayrıca ön
kısımdaki toprağın kaymaması için de, yay şeklinde istinat duvarı yapılmıştır.

79
Didyma

Anadolu’nun en büyük “dipteros”u olan bu tapınakta, 118 x 60 m. boyutlarında ve taraflarda


çift sıra olarak onar sütun ile, uzun tarafta -keza çift sıra olarak- 21 sütun bulunmaktadır.
Sütunların yüksekliği 24 m. olup, kaidelere bastığı taban çapları 2,40 metredir.

Didymadaki Apollon Tapınağı sütunlarından biri


Pronaos’tan 12 sütunlu salonunu ayıran yüksekçe bir set bulunuyordu ki, bunların arasında
irtibat yoktu. Bu “dodekastylos” salonu, antre duvarları uzatılarak meydana gelmiştir.

Kehanete açılan tünel…


Dodekastylos’un iki yanında bulunan dar bir tünel, Adyton’a, aşağıya doğru meyilli olup,
kesme taş işçiliği gösterir. Bizans devrinde, girişler kapatılarak su deposu olarak
faydalanılmıştır.

80
Didyma

Bu tünellerden Adyton’a çıkınca, tekrar dönerek 22 basamakla iki sütunlu salona girilmektedir.
Merdivenlerin üstünde 3 giriş ile iki sütunlu salona geçilerek aşağıya bakılınca, mistik bir hava
verilmek istenmiştir. İki sütunlu salonun iki yan tarafındaki kapılar vasıtası ile üst kata çıkılır.
Helenistik inanca göre, Tanrı, senenin muayyen günlerinde, gökten taraçaya gelir, buradan da
iki sütunlu salona iner ve kendisi ile görevli rahiplerle görüşür. Buna epifania deniliyor.
Bizanslılar zamanında bu salon kışla olarak kullanılmış, yangında tahrip olmuştur.
Sütunlu salondan Adyton’a olan yükseklik 3,30 m. olup, 22 basamakla Adyton’a inilir.
Adyton’un üstünün açık olduğu kati olarak bilinmektedir. Vitrivius, (Romalı mimar, Di
Architectura müellifi), kutsal pınarı olan mabetlerin üzerine çatı yapılmadığını söyler. Bunlar
“hypetral” denilen açık hava tapınağı olarak bilinir. Helenistik tapınak, Arkaik tapınağın üstüne
yapıldığından, Arkaik kültün devamı olarak, Helenistik kültte hypetral olarak inşa edilmiştir.
Boyutları 21,70 m x 45 metredir.
Adyton’un batısında, bugün ancak temel duvarları kalmış Naiskos yapısına rastlanır. Bu
yapının önünde kutsal su bulunuyordu. Naiskosta, İyonik, prostylos planında cephede 4 sütunun
süslediği alınlık parçalarına kazılarda rastlanmıştı. Arkaik İyon saçaklık tarzı kopya edilmiştir.
Apollon heykeli bu yapıda bulunuyordu. İçinde, aşağıya inen bir dehliz vardı.

Mabedin kutsal alanının (Adyton) içeriden görünüşü.


Louis Robert, Apollon kehanetinin, kapalı mekânlarda, mabedin zemininin altında, bir suni
hücrede yapıldığını söyler. Helenistik devirdeki, M.Ö. III-II. yüzyıllardaki Neoplantonist
felsefeye (Yeni Platonculuk) göre, merasim gece yapılır, iştirak eden rahipler ve hizmetkârlar
meşalelerle ilahiler söyleyerek, Apollon kehanetine vakıf olmaya çalışırdı.
Adyton’un duvarlarındaki pilpayelerin üzerini süsleyen frizlerde, “Antitetik Griffonlar” yer
almıştır. Gerek bu gerekse diğer frizler, M.S. II. yüzyıl Roma devrine ait Aphrodisias ekolünü
göstermektedir. Yalnız, Pronaoos’taki iki sütun kaidesindeki kabartmalar, M.S. 37-41 yılları
arasında Roma İmparatoru Calligulla zamanında yapılmıştır.

81
Didyma

Frizlerdeki, Antitetik Griffonlar


Adyton’un içinde, Bizans zamanında, M.S. V. yüzyıl başlarında, bazilikal bir kilise, ve
batısında vaftiz binası yapılmıştır. Theodosius zamanında yapılan bu kilise Justinianus devrinde
tamir edilmiştir; sütunların üzerinde Justinianus ve Theodora’nın monogramları bulunmuştur.
Sonraları, kışla yapılmış ve XV. yüzyıldaki zelzeleyle tapınak tamamen kullanılmamıştır.
Apollon Tapınağı’nda Arkaik, Helenistik ve Roma üslupları vardır.
Kutsal Yol

Didyma Kutsal Yol Haritası


Newton, Miletos’tan Didyma’ya giden kutsal yol üzerinde, münferit ya da gruplar halinde,
insan, aslan ve sfenks heykelleri bulmuştur. Bu heykellerden 3 tanesi Didyma’da, 1 tanesi
İstanbul, 1 tanesi de İzmir’de olup, kalanlar Louvres ve British Museum’u süslemektedir. Yolun
sağında ve solundaki kitabelerde «Panormos üzerinden Didyma’ya gidilir» yazılıdır.

82
Didyma

Processian yolları, doğu mefhumu, burada bulunan heykeller, olgun Arkaik devrin İyonya
heykeltıraşisinin gelişme safhaları hakkında bilgi vermektedir. Heykellere ait kitabelerdeki
şahıs isimleri, buranın nüfuzlu kimseleri olmalıdır. Bu heykeller Apollon’a ithaf edilmiştir.
Erkek ve kadın heykellerinin hepsi oturur vaziyettedir.

Bir Didiyma Aslanı hâlâ Dış Koruyuculuk görevinin başında…


Bunlara Brankhid heykelleri deniliyor. Oturuş şeklinin rahat olması, gevşeklik görülmesi
tamamen doğu karakterindedir. Zira doğuda böyle oturma, şeref payesiydi. Elbise kıvrımları
vücudunun etrafını sarmış, kumaş kütleleri tabakalanmıştır; şakuli kumaş kıvrımları vardır.
Kollar vücuda yapışık ve diz üzerindedir. Bu, Mısır ve Mezopotamya etkisidir; fakat erkekler
Rodos ve Samos heykellerindeki gibi sakalsızdır.
1964 yılında, yolun başında bulduğumuz bir sütun üzerindeki kitabede, Trajaneus zamanında
yolun 90 günde tamir edildiği yazmaktadır.

Brankhidler; Milet Müzesi-Aydın.


Aslen Teikhioussalı olan Brankhidler, Apollon Tapınağı’na hizmet ediyordu.
(Kaynak: Suat Ateşlier@sateslier)

83
Didyma

Poseidon Sunağı
Poseidon Sunağı, Apollon Tapınağı’nın 7 km. kuzeybatısında, Poseidon burnundadır. Strabon
burada bir anıtın bulunduğunu yazar. Armin von Gerkan’ın araştırmaları neticesinde sunağın
Poseidon’a ait olabileceği anlaşılmıştır.

Didyma’da Poseidon ve Medusa


Taş temeli olan bu yol, 5 kademeli krepisi olan bir platformla nihayetlenir. Bu platformun
ortasında sunak vardır. Dış duvarların üzerindeki tezyinat, büyük volütler ve palmetler,
platformun silmesinde yumurta frizi ve boncuk dizisi, üst kısmında büyük kıvrımlar vardır.
Helenistik devirde yapıldığını, gerek taş işçiliği gerekse süslemelerden anlıyoruz. Denizciler
için yapılmış ve kazaya uğrayan denizcilerin adakta bulunması için inşa edilmiştir.

84

You might also like