You are on page 1of 35

BAĞLANMA

KURAMI
Bağlanma Nedir?
 Bağlanma, kişinin kendisi için önemli gördüğü bir başkasına
(bağlanma figürü) karşı geliştirdiği güçlü duygusal bağlardır.
Çocukluktaki bağlanma…
Çocuk ile bakım veren kişi arasında gelişen ilişkide,

 çocuğun bakım veren kişiyle yakınlık arayışı ile kendini


gösteren,
özellikle stres durumlarında belirginleşen,
 tutarlılığı ve sürekliliği olan duygusal bir bağ olarak
tanımlanmaktadır.
Bağlanma kuramının üç temel ilkesi
vardır…
 1. İnsan yavrusu bağlanmayı kolaylaştıracak bir davranış
repertuarı (emme, izleme, gülümseme, ağlama, dokunma)
ile doğar.
 2.Yakınlığın sürdürülmesi, diğerinin de yakınlaşma
gereksinimini karşılar.
 3.Yaşanan deneyimler sonucu çocuk kendine ve dış
dünyaya bir anlam verir. Bunu yeni ilişkilere genelleyerek
bütünleştirir ve bir zihin modeli şeklinde içselleştirir
Duygusal Gelişim
 Bebeğin yüzleri seçerek dikkat etmesi, bazılarına ilgi
göstermesi, ondaki duygusal ifadenin ilk belirtileri
sayılabilir.
 Bebek, duygularını genellikle beden diliyle ifade eder.
 İçinde bulunduğu yaşantı ona haz veriyorsa, bedeninde yaygın
bir gevşeme hali görülür.
 Cıvıldama sesleri çıkararak ve kısa süreli de olsa gülümseyerek
memnuniyetini dile getirir.
 Duygusal ifadeleri daha belirgin olmaya başlar.
 Bu dönemde anne-baba ve bebek arasında kurulan
ilişkilerin yaratacağı güven ya da güvensizlik bebeğin
duygusal gelişimini önemli ölçüde etkilemektedir.
 Bebeğin büyüme ve gelişmesi için anne sütüne
gereksinimi olduğu kadar; anne ve babanın sıcaklığına,
dokunmasına, okşamasına, sarılmasına, annenin sesini
duymaya, onunla göz göze gelmeye gereksinim
duymaktadır.
 Bu nedenle anne bebeğiyle oynamalı, konuşmalı, onu
okşayarak duygularını paylaşmalıdır.
Bağlanma Kuramı

Bowlby tarafından ileri sürülen bağlanma kuramının


temel amacı,
➢ bebeklerle birincil bakıcıları ya da kendileri için
önemli diğer kişiler arasında niçin güçlü
duygusal bağların geliştiğini
➢ onlardan ayrıldıklarında niçin duygusal stres
yaşadıklarını
➢ onlardan kolayca kopamadıklarını açıklamaktır.
 Bunlar:
 Karşı koyma: bebeğin bağlanma figürünü (bakıcısı) etkin
olarak arama ve ona seslenme eğilimidir.

 Çaresizlik: bağlanma figüründen belli bir süre ayrı


kaldığında ve ona ulaşma çabaları başarısız olduğunda,
bebeğin yaşadığı depresyon ve ümitsizliktir.

 Kopmadır: bağlanma figürüne ulaşma çabaları başarısızlıkla


sonuçlandığında, bebeğin onu aramaktan vazgeçmesi ve
ondan kopmasıdır.
Bowlby, suç işleyen erkek çocuklarla yürüttüğü çalışmasının
sonucunda,
anne ile bebek arasındaki duygusal bağa gereken önemi
vermeden gelişim sürecinin anlaşılamayacağını,
 anne-bebek arasındaki bağ herhangi bir nedenden ötürü
koptuğunda, çocuğun son derece ciddi ve olumsuz
problemler yaşadığını ileri sürmüştür.
Bowlby
 Anna Freud’un yanında çalışmış olan James Robertson ile
birlikte, ayrılma ve yeniden bir araya gelme açısından,
ebeveynler ile çocuklar arasındaki etkileşimi gözlemiştir.
 Robertson ve Bowlby, birkaç günlük kısa ayrılmanın
neden olduğu sıkıntıyı anlatan “iki yaşındaki çocuk
hastaneye gider” (a two year old goes to the hospital)
isimli filmi yaparlar.
 Bu film, batı kültüründe hastaneye yatılması gereken ve
ebeveyninden ayrı olan psikolojik sağlığı bozuk çocukların
tedavisinde güçlü ve olumlu bir etki yapar.
 Bowlby, Harlow’un bebek maymunlarla yaptığı çalışmayı da
içeren hayvan araştırma literatüründen de etkilenmiştir.
 Harlow’a göre, anne-çocuk arasında oluşan karşılıklı sevgi
bağının ileriki yaşantıya olan en büyük katkısı, diğer
insanlarla kurulan tüm ilişkilerde güven duygusunun
temelini oluşturmasıdır
 İlk olarak Bowlby tarafından ileri sürülen bağlanma
kuramı, Ainsworth ve arkadaşları tarafından geliştirilmiştir.
 Ainsworth, bağlanma kuramının işe vuruk tanımını yapan
kuramcıdır.
 Ev ziyaretleri yaparak anne-bebek etkileşimini incelemiştir
Ainsworth bu çalışmaları ile ‘güven’ kavramı üzerine
aşağıdaki sonuçlara ulaşmıştır:
 1. Çocuğun öğrenme isteği, onun etrafındaki dünya hakkında
meraklanmasına ve onu keşfetmesine neden olur.
 2. Fakat öğrenme başlı başına bir güvensizliktir; çünkü deneyim kazanmak
veya öğrenmek için çocuğun bazen anneden uzaklaşması gerekebilir.
 3. Çocuk dünyayı keşfederken, korkmaya ve rahatsız olmaya başladığında, bir
aile figürüne dönebiliyorsa, yani ona ulaşabiliyorsa, bu çocuğun kendini
güvenli hissetmesini sağlayacak ve onu rahatlatacaktır.
 4. Ebeveynlerin ulaşılabilirliği, çocuğa öğrenme ve keşfetme için güven temeli
sağlamaktadır.
Yabancı Ortam Tekniği

 Bu prosedüre göre bebekler, yirmi dakika boyunca bir


oyun odasında gözlemlenir.
 Bu arada çocuğun bakıcısı (genelde annesi) ile bir yabancı
(araştırmacının bir yardımcısı) belirli aralıklarla odaya girip
çıkarlar.
 Çocuğun odada yaşanan durumlara (yabancının varlığı,
annenin yokluğu vb.) verdiği tepkiler videoya kaydedilir.
 • Bu olaylar sırasında çocuğun iki davranışı gözlenir: a.
Çocuğun keşif davranışı (yeni oyuncaklarla oynaması vb.)
b. Çocuğun, annesinin gidiş ve dönüşlerine verdiği tepkileri
Ainsworth ve arkadaşları,
 Bu çalışmada anne kısa bir süre odada çocukla birlikte
bulunduktan sonra çocuk çok sayıda oyuncakla odada
yabancı birisiyle yalnız bırakılır.Anne birkaç dakika sonra
tekrar odaya geri döner.

 Çocuğun annesinin geri dönmesine gösterdiği tepkileri


gözleyerek çocuklar ve anneleri arasında üç farklı
bağlanma stilinden birinin geliştiğini öne sürmüşlerdir.
Ainsworth yabancı durum testi ile laboratuvar
ortamında annesinden ayrılan ve sonradan annesiyle
buluşturulan çocukların tepkilerini, güvenli ve
güvensiz bağlanma örüntüleri açısından
değerlendirmiş ve bunları 3 gruba ayırmıştır :

 1. güvenli (secure),
 2. kaygılı / kaçıngan (anxious/avoidant) 3.
kaygılı / kararsız (anxious/ambivalent)
bağlanma stilleridir.
 Annesine (bakıcısına) güvenli bağlanmış
olarak sınıflandırılan çocuklar,

 Annelerinden ayrıldıklarında
biraz huzursuzluk yaşamışlar,
fakat rahatlıkla çevreyi keşfetmeye
çalışmışlardır.

 Bu tür bağlanma stili olan çocuklar,


ve yabancılarla rahatlıkla iletişim kurabilmiş
anneleri odaya tekrar döndüğünde
sevinmişlerdir.
 Annesine kaygılı-kararsız sınıflandırılan
çocuklar,
 Annelerinden ayrıldıklarında yoğun
bir kaygı ve gerilim yaşamış ve
çevresindekilerle iletişim kurmayı
reddetmişlerdir.
 Çevreyi keşfetme
konusunda isteksizdirler.
 Anneleri geri döndüğünde
kolayca sakinleşmemiş, bir yandan annelerine
sarılmaya çalışırken bir yandan da onu
itmişlerdir.
 Kaygılı- Kaçınmacı bağlanma sitili ile annelerine
bağlanan çocuklarsa,
 Annelerinden ayrıldıklarında çok fazla
etkilenmemiş ve anneleri geri döndüğünde
çok az ilgi göstermişlerdir.
 Başkalarıyla etkileşim ya da
yakınlık kurmaktan kaçınmışlardır.
 Güvenli çocuklar , güvenli bir üs olarak annelerini
değerlendirmişlerdir. Diğer yandan, güvenli
çocukların anne-babaları da sıcak ve güvenlidir.

 Kaygılı- kararsız çocukların anne- babaları,


tutarsız ve müdahalecidir.

 Kaygılı- Kaçınmacı çocukların anne- babaları


ise, soğuk ve ilgisizdir (McCutcheon, 1998).
Bebekliğinde güvenli bağlanma stili gösteren çocukların,
güvensiz bağlanma stili gösteren çocuklara göre, çocukluk
döneminde;
 daha fazla yeterlik ve kendine güven duygusuna sahip
oldukları,
 yetişkinlere daha az bağımlı oldukları,
 verilen görevlerde daha sebatkâr oldukları görülmüştür.
 Bebeklikteki bağlanma stili, çocukluk dönemindeki sosyal
ilişkileri de etkilemektedir
Bowlby’e (1988) göre,

 Bebekler, birincil bakıcıları ile geliştirdikleri bağlanma


örüntüleri bağlamında kendilerine ve çevrelerine ilişkin
zihinsel temsiller (mental representation) ya da içsel
çalışan modeller (internal working models) geliştirirler
 Bakıcılar ile sıcak ve tutarlı deneyimleri olanlar yani
güvenli bağlanmış olan çocuklar, sevilebilir, iyi huylu,
yetenekli olma gibi kendi benliklerine ilişkin olumlu
zihinsel temsiller geliştirmektedirler.
 Başkalarını da güvenilir, iyi niyetli ve yardımsever oldukları
gibi olumlu zihinsel temsillere sahiptirler.
 Bakıcıları ile soğuk reddedici deneyimleri olan çocuklarsa
başkalarının güvenilmez, soğuk ve mesafeli oldukları gibi
olumsuz;
 kendi benliklerine ilişkin olarak da sevilmeye değmez, kötü
ve yeteneksiz oldukları gibi olumsuz zihinsel temsiller
geliştirirler.
Diğer bir değişle;

 çocuklar bağlanma figürüyle kurdukları etkileşimi temel


alarak,
 sevilmeye değer biri olup olmadıklarına (benlik modeli) dair
kendilerine yönelik;
 bağlanma figürünün ulaşılabilirliği ve duyarlılığını (başkaları
modeli) dikkate alarak da diğerlerine yönelik algılarını
geliştirirler.
 Zihinsel temsiller, çocukluktan yetişkinliğe kadar yaşamın
her döneminde sosyal ilişkilere yön vermekte ve kişilik
gelişiminde etkili olmaktadır
Hazan ve Shaver (1987),

 Bowlby’ nin bağlanma yaklaşımı temel


alınarak, yetişkinlikteki romantik
ilişkilerin
açıklanabileceğini öne sürmüşlerdir.
 İnsanlar aşık
olduklarında duygu ve tutumlarının
erken dönemlerde biçimlenen
bağlanma
stilleriyle paralellik gösterdiğini
savunmuşlardır.
 Eşlerin birbirine bağlanması,
arkadaşların birbirine bağlanması,
bir takıma, ülkeye,
bir dine bağlanma,
tutku ve aşk
bağlanma davranışının yaşam boyu süren diğer şekilleridir.
Bu paragraflardan birer örnek
aşağıda verilmiştir;

 Güvenli bağlanma stili: Birisiyle yakınlık kurabiliyorum.


Rahatlıkla ona bağlanabiliyorum ve o da bana bağlanabiliyor.
Terk edilmekten ya da bir başkasının bana çok
yakınlaşmasından endişelenmem
Kaçınmacı bağlanma stili;

 Başkalarıyla rahatlıkla yakınlık kuramıyorum ve bağlanmakta


güçlükler yaşıyorum. Birisi bana çok yakın olduğunda
sinirleniyorum. Benim istediğimden daha fazla benimle yakınlık
kurmak istediğini düşünüyorum.
Kaygılı- kararsız bağlanma stili;

 Benim istediğim kadar benimle yakınlık kurmak isteyen birisi


yok. Genellikle kimsenin beni gerçekten sevmediğini ya da
benimle birlikte olmak istemediğini düşünüyorum
Güvenli bağlanma stili kapsamında
sınıflandırılan yetişkinler;

 Kolayca yakın ilişkiler kurabildiklerini ve


ilişkilerinin doyurucu olduğunu belirtmişlerdir.

 Bu gruptan yetişkinler ilişkilerinde çok az sorun


yaşamakta ve ilişkileri genellikle uzun süreli
olmaktadır.

 Romantik ilişkilerinde daha mutlu, kendilerini


güvenli ve birlikte oldukları kişilerin hatalarına
karşın onlar için destekleyici oldukları
görülmüştür.
Kaygılı-kararsız bağlanma stili çerçevesinde
sınıflandırılan yetişkinlerin

 Romantik ilişkilerinde birlikte oldukları kişilerin


kendilerini terk edeceğinden endişe duyduklarına
işaret etmişlerdir.

 Eşlerine böyle bağlanan yetişkinlerin ilişkilerinde


kıskanç ve ilişkilerinde çok sık duygusal iniş çıkışlar
yaşadıkları gözlenmiştir.

 Son olarak, bu bireyler eşleri tarafından


reddedilecekleri endişesi taşımaktadırlar.
Kaçınmacı bağlanma stili içinde
sınıflandırılan yetişkinlerse

 Yakınlık kurmak istememektedirler.

 Bu bireyler, birlikte oldukları kişilere karşı soğuk ve


mesafelidirler.

 İlişkilerinde kıskanç ve sık sık duygusal iniş ve


çıkışlar yaşamaktadırlar.
İzlenmesi önerilen video linkleri
 https://www.youtube.com/watch?v=PovxirMIDD0
 https://www.youtube.com/watch?v=WEkJ6_r0jLA

You might also like