You are on page 1of 15

See discussions, stats, and author profiles for this publication at: https://www.researchgate.

net/publication/312724897

İlişki Doyumunun Erken Dönem Uyum Bozucu Şemalar, Kişilerarası İlişki


Tarzları ve Kendilik Algısı Açısından Değerlendirilmesi [Assessment of
Relationship Satisfaction in terms of E...

Article in Türk Psikoloji Yazıları · December 2016

CITATIONS READS

2 1,989

2 authors:

Ibrahim Yigit Cihat Çelik


TED University Ankara Medipol University
42 PUBLICATIONS 391 CITATIONS 36 PUBLICATIONS 228 CITATIONS

SEE PROFILE SEE PROFILE

All content following this page was uploaded by Ibrahim Yigit on 20 February 2017.

The user has requested enhancement of the downloaded file.


Türk Psikoloji Yazıları, Aralık 2016, 19 (38), 77-87

İlişki Doyumunun Erken Dönem


Uyum Bozucu Şemalar, Kişilerarası İlişki Tarzları ve
Kendilik Algısı Açısından Değerlendirilmesi
İbrahim Yiğit Cihat Çelik
Ankara Üniversitesi Ankara Üniversitesi

Özet
Anne-baba ya da temel bakım veren kişilerle olumsuz yaşantılar sonucu oluşan erken dönem uyum bozucu şemalar
ile yetişkinlik döneminde romantik ilişkilerdeki ya da evlilik ilişkilerindeki doyum arasında ilişkiler mevcuttur.
Ayrıca, erken dönem olumsuz yaşantılar sonucu şekillenen bireyin kendisiyle ilgili değerlendirmeleri ve kişilerarası
tarzları da ilişki niteliğini ya da doyumunu etkileyebilmektedir. Bu çalışmanın amacı, evli ve romantik ilişkisi olan
bireylerin ilişki doyumlarının, erken dönem uyum bozucu şemalar, kendilik algısı ve kişilerarası tarzlar tarafından
yordanıp yordanmadığını incelemektir. Araştırmanın örneklemi, 17-54 yaş arası 434 evli ve romantik ilişkisi olan
katılımcıdan oluşmaktadır. Katılımcılara, sırasıyla Young Şema Ölçeği-Kısa Form 3, Kişilerarası Tarzlar Ölçeği,
Sosyal Karşılaştırma Ölçeği, İlişki Doyumu Ölçeği ve Demografik Bilgi Formu uygulanmıştır. Regresyon analizi
sonuçları, ilişki doyumunu, romantik ilişkisi olan bireylerde kopukluk şema alanının; evli olan bireylerde ise ilişki
süresi ve kopukluk şema alanının olumsuz yönde anlamlı bir şekilde yordadığını göstermiştir. Her iki grupta da, ko-
pukluk şema alanının ilişki doyumunun düşmesiyle ilişkili olduğu ve yetişkin romantik ve evlilik ilişkilerinde temel
bir rol oynadığı görülmüştür.
Anahtar kelimeler: Erken dönem uyum bozucu şemalar, ilişki doyumu, kendilik algısı, kişilerarası tarzlar

Abstract
There is evidence that early maladaptive schemas originated from negative experiences with parents or primary
caretakers relates to romantic or marital relationship satisfaction in adulthood. In addition, self-assessments and
interpersonal styles that develop as a result of early negative experiences can influence relationship quality or satis-
faction. The aim of the present study is to examine whether relationship satisfaction of participants who are married
and have a romantic relationship is predicted by early maladaptive schemas, self-perception and interpersonal styles.
The sample of individuals who are married and having a romantic relationship consisted of 434 participants between
the ages of 17 and 54. The participants were given Demographic Information Form, along with Young Schema Ques-
tionnaire-Short Form 3, Interpersonal Style Scale, Social Comparison Scale and Relationship Satisfaction Scale. The
results of regression analysis showed that for participants having a romantic relationship, relationship satisfaction
was significantly and negatively predicted by “disconnection schema domain”. For married participants, “discon-
nection schema domain” and length of relationship significantly and negatively predicted relationship satisfaction.
Among both groups, disconnection schema domain was closely related to a decrease in the relationship satisfaction
and played a significant role in adult marital and romantic relationships.
Key words: Early maladaptive schemas, relationship satisfaction, self-perception, interpersonal styles

Yazışma Adresi: İbrahim Yiğit, Ankara Üniversitesi DTCF Psikoloji Bölümü, 06100 Sıhhiye, Ankara, Türkiye
E-posta: psk.yigit@gmail.com
78 Türk Psikoloji Yazıları

Şema Kuramı (Young, 1999; Young, Klosko ve kın ilişkilerle ilgili olduğu belirtilmiştir. Bu şemalar, terk
Weishaar, 2003), çocuğun sağlıklı bir şekilde gelişmesi edilme/istikrarsızlık, güvensizlik, duygusal yoksunluk,
için gerekli olan ve erken çocukluk döneminde karşılan- boyun eğme, bağımlılık/yetersizlik, yüksek standartlar/
ması gereken temel duygusal gereksinimlerin olduğunu aşırı eleştiricilik, yapışıklık/gelişmemiş benlik, onay
ortaya koymaktadır. Bu ihtiyaçlar, diğerlerine güvenli arama, kusurluluk/utanç, cezalandırılma ve hak görme
bağlanma, özerklik, yetkinlik ve kimlik algısı, duygu- şemalarıdır (Young ve Gluhoski, 1997).
ların ve gereksinimlerin açık bir şekilde ifade edilmesi, Erken dönem uyum bozucu şemaların yetişkinlik
kendiliğindenlik ve rol yapma, akılcı sınırlar ve özde- dönemindeki ilişkilerin kalitesini ve doyumunu etkiledi-
netim olarak tanımlanmaktadır. Bağlanma figürleriyle ğini gösteren sınırlı sayıda çalışma olduğu görülmekte-
erken dönem olumsuz etkileşimler (örn., istismar ve ih- dir. Örneğin, Clifton (1995), çiftler arasındaki yakın iliş-
mal yaşantıları) ve bu temel duygusal gereksinimlerin kiler ile erken dönem uyum bozucu şemalar arasındaki
karşılanmaması ya da gereğinden fazla karşılanması ilişkiyi ele aldığı çalışmasında, başarısızlık şeması ile
sonucunda ise erken dönem uyum bozucu şemalar oluş- evlilik doyumu arasında; duygusal yoksunluk ve kusur-
maktadır (Young, 1999; Young ve ark., 2003; Young luluk şemaları ile çiftlerin yakınlık, güven ve samimiyet
ve Klosko, 1993). Erken dönem uyum bozucu şemalar, algıları arasında olumsuz yönde ilişki olduğu bulmuştur.
genellikle çocukluk ve ergenlik süresince gelişen, anı- Benzer şekilde Stiles (2004), duygusal yoksunluk ve
lardan, duygulardan, bilişlerden ve bedensel duyulardan kusurluluk şemalarının eşler arasındaki daha az sevgi
oluşan, benlik algısını ve kişilerarası ilişkileri etkileyen dolu ve samimi ilişkilerin yordayıcıları olduğunu be-
ve yaşam boyunca sürekli tekrar eden kalıp ya da örün- lirtmektedir. Bir başka çalışmada, düşük ilişki doyumu
tülerdir (Young ve ark., 2003). ile terk edilme, duygusal yoksunluk, kusurluluk, sosyal
Çocukluğun erken dönemlerinde ve ergenlikte, izolasyon, bağımlılık, tehditler karşısında dayanıksızlık,
gerçekliğe dayalı temsiller olarak gelişen şemalar, bire- boyun eğme, kendini feda, onay arama ve karamsarlık
yin benlik kavramının ve çevreye bakış açısının özünü şemaları arasında ilişki bulunmuştur (Dumitrescu ve
oluşturduğundan, katı ve dirençli bir yapıya sahiptir. Rusu, 2012). Yoosefi, Etemadi, Bahrami, Fatehizade ve
Bununla birlikte, tüm bireylerde bulunun bu şemalar Ahmadi (2010) ise, boşanma başvurusu yapan çiftlerle
bir noktaya kadar işlevsel ve gerçekçi olmalarına kar- yaptıkları çalışmalarında, erken dönem uyum bozucu
şın, yaşamın ileriki dönemlerinde şemaların işlevsiz ya şema puanlarındaki artışların boşanmayı yordayabilece-
da olumsuz doğasının, kişilerarası ilişkilerde daha açık ğini ortaya koymuşlardır. Evli kadınlarla yapılan bir di-
hale geldiği bildirilmektedir (Beck, 1979; Young ve ğer çalışmada, kopukluk şema alanının evlilik doyumu-
ark., 2003). Erken çocukluk döneminde yaşanan ilişki- nu olumsuz yönde anlamlı olarak yordadığı bulunmuştur
sel eksikler ya da sorunlar sonucunda oluşan bu bilişsel (Falah Chay, Zarei ve Pour, 2014).
şemaların, yetişkinlik döneminde ilişkisel güçlüklere ve Kişilerarası ilişki, insanların diğer kişilerle olan
böylece ilişki doyumunun düşmesine neden olabileceği ilişkilerde yaşanılan duygu, düşünme ve davranış stil-
ileri sürülmektedir (Rafaeli, Bernstein ve Young, 2012). lerini ifade etmektedir (Plutchik, 1997; Saymaz, 2003).
Alanyazında, bireysel bilişsel faktörlerin eşlerin iliş- Kişilerarası tarzın, bireyin belirli bir durum karsısında
ki doyumunu etkilediği ortaya koyulmaktadır (Leahy, gösterdiği davranıştan farklı olarak, çeşitli ilişki ve du-
1997). Örneğin, Ellis (1986), evlilik ilişkilerinde bozul- rumlarda genel olarak sergilediği temel davranış eğili-
maların, eşlerin sahip olduğu aşırı derecede abartılmış, mi ve kişilik örüntüsü olduğu belirtilmektedir (Buss ve
katı ve mantıksız düşünceler gibi rasyonel olmayan Craik, 1983). Kendilik algısı ise, sosyal bağlam içinde
inançlardan kaynaklandığını ifade etmiştir. Benzer şekil- oluşan, duygu, düşünce ve davranışları anlamada işlev
de Chatao ve Whisman (2009), eşleri hakkında olumsuz gören, geçmiş yaşantılardan etkilenen bilişsel bir yapı
şemalara sahip olan bireylerin, eşlerinin davranışlarını olarak tanımlanmaktadır (Bem ve McConnell, 1970;
olumsuz şekilde yorumladıklarını ve şemaları ile tutarlı Markus, Moreland ve Smith, 1985). Kwan, Kenny, John,
olmayan herhangi bir bilgiye karşı direnç gösterme eği- Bond ve Robins (2004), kendilik algısının kişilerarası bir
liminde olduklarını belirtmektedir. süreçte geliştiğini ileri sürerek, bireyin hem kendini nasıl
Şema kuramında, ilişki doyumunun hem erken dö- algıladığının hem de diğerleri tarafından nasıl algılandı-
nem temel ihtiyaçların hem de daha sonra yetişkinlikteki ğının (kişilerarası tarzı) bir arada ele alınması gerektiğini
ihtiyaçların karşılanması ile gerçekleşeceğini bildiren bir bildirmiştir.
model ortaya koyulmuştur (Young ve Gluhoski, 1997). Bireyin yaşamında var olan önemli bireylerle olan
Bu modele göre, söz konusu temel ihtiyaçların karşılan- kişilerarası süreçlerinin, kendilik algısını, kişinin kendi-
maması sonucu geliştirilen erken dönem uyum bozucu siyle ilgili değerlendirmelerini ve kişilik gelişimini etki-
şemalar, bireylerin yetişkinlik döneminde doyurucu ol- lediği belirtilmektedir (Hopkins ve Klein, 1993; Kwan
mayan ilişkiler deneyimlemelerine neden olmaktadır. ve ark., 2004; Safran ve Segal, 1990). Kendilik algısı ile
Modelde, tanımlanan 18 şemadan 11’inin doğrudan ya- kişilerarası ilişkiler sonucunda oluşan kişilerarası tarzla-
Şemalar ve İlişki Doyumu 79

rın, erken dönem uyum bozucu şemalarda olduğu gibi, lemektir. Ayrıca, ilişki doyumu çalışmalarında önemli
bi reylerin yaşamlarından ve ilişkilerinden aldıkları do- değişkenler olan ilişki türü (evli ya da romantik ilişkide
yumu veya memnuniyeti etkilemesi de muhtemeldir. Ül- olma), ilişki süresi ve cinsiyet gibi değişkenlerin de rol-
kemizde yapılan çalışmalarda, kendilik algısı ile birlikte lerinin incelenmesi amaçlanmıştır.
kişilerarası ilişki tarzlarının, kişilerarası ilişki doyumu
veya memnuniyeti etkilediği ortaya konmuş ve bunların Yöntem
bazı patolojilerle ilişkileri vurgulanmıştır (Hisli Şahin,
Durak Batıgün ve Alkan Pazvantoğlu, 2012; Şahin, Batı- Örneklem
gün ve Uzun, 2011; Şahin, Durak-Batıgün ve Koç, 2011). Araştırmanın örneklemi, romantik ilişkisi ya da
Alanyazında ilişki doyumunu ele alan çalışma- evli olan 434 (134 erkek, 300 kadın) katılımcıdan oluş-
lar incelendiğinde, ilişki türünün ve ilişki süresinin de maktadır. Araştırma verileri, çevrimiçi anket sistemi ile
önemli bir değişken olarak ele alındığı görülmektedir. internet üzerinden (N = 351) ve Ankara’da bulunan çe-
Bazı çalışmalarda ilişki türüne göre, ilişki doyumu açı- şitli üniversitelerden (N = 83) toplanmıştır. İlişkisi olan
sından bir farklılaşma olmadığı bildirilirken (Bilecen, bireylerin (N = 246) yaş aralığı 17-45 (Ort. = 23.88, S =
2007; Hasta ve Büyükşahin, 2006), bazılarında ise evli- 3.92), evli olan bireylerin (N = 188) ise 20-54’tür (Ort. =
lerin ilişki doyumunun flört ya da romantik ilişkisi olan- 30.67, S = 7.69). Katılımcılar romantik ilişki ya da evli-
lara göre daha yüksek çıktığı belirtilmiştir (Büyükşahin lik süresi açısından incelendiğinde, ilişkisi olan bireyle-
ve Hovardaoğlu, 2007; Sprecher, 1988). İlişki süresinin rin 3-96 ay (Ort. = 25.95, S = 20.52); evli olan bireylerde
doyumla ilişkisini ele alan çalışmalarda, genellikle evli ise 3-360 ay (Ort. = 80.03, S = 87.76) arasında değiştiği
bireyler değerlendirilmiş olup; bu konuda da farklı bul- bulunmuştur.
guların ortaya çıktığı görülmektedir. Bazı çalışmalarda, Romantik ilişkisi olan katılımcıların eğitim dü-
eşlerin evlilikten aldığı doyumun ilk yıllarda yüksek zeyleri incelendiğinde, 13’ü (%5.3) lise; 181’i (%73.6)
olduğu ancak zamanla düştüğü bildirilmiştir (Şentürk üniversite ve 52’sinin (%21.1) lisansüstü mezunu olduğu
ve Çatay, 2007; Yalçın, 2014). Diğer çalışmalarda ise, görülmüştür. Evli olan bireylerden 5’nin (% 2.7) ilköğre-
evlilik süresinin ilk yıllarda evlilik doyumunu düşürdü- tim, 22’sinin (%11.7) lise; 98’inin (%52.1) üniversite ve
ğüne, ilerleyen yıllarda ise arttırdığına yönelik bulgular 63’ünün de (%33.5) lisansüstü düzeyde eğitimli olduğu
mevcuttur (Büyükşahin ve Hovardaoğlu, 2007; Spanier, görülmüştür. Evli olan bireylerin gelir düzeylerine bakıl-
Lewis ve Cole, 1975). Bu doğrultuda, ilişki türü ve ilişki dığında %1.6’sı 0-1000 TL, %8.5’i 1000-2000 TL, %20
süresi, ilişki doyumu açısından göz önünde bulundurul- .7’si 2000-3000 TL, %52.1’i 3000 TL-üstü ve %17’isi-
ması gereken önemli değişkenler olarak karşımıza çık- nin ise bu bilgiyi vermediği gözlenmiştir. Romantik iliş-
maktadır. Ayrıca, söz konusu diğer değişkenlerin ilişki kisi olan bireylerin ise %4.9’u 0-1000 TL, %13.8’i 1000-
türüne göre farklılaşıp farklılaşmadığının incelenmesi 2000 TL, %29.7’si 2000-3000TL, %30.9’u 3000TL-üstü
de önemli hale gelmektedir. Son olarak, kişilerarası gelir düzeyine sahip olduğunu bildirmiştir. Bu bireylerin
ilişki tarzları ve erken dönem uyum bozucu şemaların %20.7’sinin de benzer şekilde bu bilgiyi paylaşmadığı
incelendiği çalışmalarda cinsiyet değişkeninin önemli görülmüştür.
olduğu görülmektedir (Batıgün, 2008; Camara ve Cal-
vete, 2012; Hasta ve Güler, 2013; Özbaş, Şahin ve Co-
şar, 2012). Yiğit (2013) üniversite öğrencileriyle yaptığı Veri Toplama Araçları
çalışmasında, erkek katılımcıların kadın katılımcılara Demografik Veri Formu. Katılımcıların cinsiyet,
göre kopukluk, zedelenmiş otonomi ve yüksek standart- yaş, eğitim durumu, yaşadığı ilişki türü ve ilişki/evlilik
lar şema alanlarından daha yüksek puanlar aldıklarını süresi hakkında bilgi almak için oluşturulmuş bilgi for-
bulmuştur. Bir başka çalışmada, benzer şekilde, erkek mudur.
katılımcıların kadınlara göre, zedelenmiş sınırlar ve ko- İlişki Doyumu Ölçeği. İlişki İstikrarı Ölçeğinin
pukluk şema alanlarından daha yüksek puanlar aldıkları (İİÖ) bir alt boyutu olan ilişki doyumu ölçeği, yakın
bildirilmiştir (Ünal, 2012). ilişkilerde, ilişkiden elde edilen doyumu ölçmeyi hedef-
Erken çocukluk dönemindeki olumsuz yaşantılar lemektedir. İlişki doyumu, ilişki yatırımı ve seçenekle-
ya da anne-baba tutumları sonucunda geliştiği ileri sü- rin niteliğini değerlendirme olmak üzere üç alt ölçekten
rülen erken dönem uyum bozucu şemalar, kişilerarası oluşan İİÖ, ilişkiye yapılan yatırımı (örn., emek verme),
ilişki tarzları ve kendilik algısı ile ilişki doyumu arasın- bir başkasıyla beraber olmayı değerlendirme, ilişki do-
daki ilişkileri bir arada ele alan herhangi bir çalışmanın yumunu ve bağlanımını ölçmek amacıyla Rusbult, Martz
bulunmadığı görülmüştür. Bu çalışmanın temel amacı, ve Agnew (1998) tarafından geliştirilmiştir. Toplam 30
katılımcıların ilişki doyumunun, erken dönem uyum bo- maddeden oluşan ölçekte, her bir alt ölçekte 10 madde
zucu şemalar, kişilerarası ilişki tarzları ve kendilik algısı bulunmaktadır. Bu araştırmada ilişki doyumunu ölçen ilk
değişkenleri tarafından yordanıp yordanmadığını ince- 10 madde kullanılmıştır. Bu alt ölçeğin ilk beş maddesi
80 Türk Psikoloji Yazıları

dört dereceli (1 = tamamen yanlış, 2 = oldukça yanlış, tegy” isimli video paket programının el kitabında bu-
3 = oldukça doğru, 4 = tamamıyla doğru) Likert tipi bir lunan davranışlar listesinden esinlenerek hazırlanmış-
ölçek üzerinden değerlendirilmektedir. Diğer maddeleri tır. Kültüre özgü olduğu düşünülen maddelerin paket
ise 1 (tamamen yanlış) ile 9 (tamamıyla doğru) arasında programından elde edilen maddelere eklenmesiyle ilk
değer alan Likert tipi bir ölçek üzerinden değerlendiril- başta 50 maddeden oluşan ölçek oluşturulmuş, ardından
mektedir. Puanların artması ilişki doyumunun arttığı an- gerçekleştirilen çalışmalarla madde sayısı 31’e düşürül-
lamına gelmektedir. müştür. Öz-bildirime dayanan KİTÖ, “Hiçbir zaman”
Büyükşahin (2005) tarafından Türkiye uyarlama- (0), “Bazen” (1), “Sık sık” (2), “Sürekli” (3) şeklinde
sı yapılan ölçeğin yapı geçerliğini incelemek amacıyla yanıtlanan 4’lü likert tipi bir ölçektir. “Besleyici” (tek
varimaks eksen döndürme kullanılarak, faktör analizi sayılı maddeler) ve “Ketleyici” (çift sayılı maddeler)
yapılmıştır. Yapılan analiz sonucunda, özgün çalışma ilişki tarzları olmak üzere iki boyuttan oluşan ölçeğin
ile tutarlı olarak ölçeğin üç faktörlü bir yapı gösterdiği toplam puan aralığı 0-93’tür. Ketleyici alt boyutundan
gözlenmiştir. Bu faktörler ilişki doyumu, seçeneklerin alınan yüksek puanlar olumsuz; besleyici alt boyutundan
niteliğini değerlendirme ve ilişki yatırımı alt ölçekleri alınan yüksek puanlar olumlu kişilerarası ilişki tarzını
olarak adlandırılmıştır. İİÖ’nün alt ölçeklerinin Cron- göstermektedir.
bach alfa iç tutarlılık katsayıları .84 ile .90 arasında olup, Ölçeğin güvenirlik analizlerinde Cronbach alfa iç
ilişki doyumu alt boyutunun Cronbach alfa iç tutarlılık tutarlık katsayısı .79, iki yarım test güvenirliği katsayı-
katsayısının .90 olduğu belirtilmiştir. Bu çalışmada, öl- sı ise . 63 olarak bulunmuştur. Ayrıca KİTÖ’nün UCLA
çeğin Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı .91 olarak bu- -Yalnızlık Ölçeği ile korelasyonu -.24, Offer Yalnızlık
lunmuştur. Ölçeği ile korelasyonu ise -.38 olarak bulunmuştur (Şa-
Young Şema Ölçeği Kısa Form-3. Erken dönem hin ve ark., 1994). Bu çalışmada, tüm ölçeğin Cronbach
uyum bozucu şemaların değerlendirilmesi amacıyla Yo- alfa iç tutarlılık katsayısı .77 olarak bulunmuştur.
ung Şema Ölçeği’nin kısa formunun 3. sürümü (YSÖ- Sosyal Karşılaştırma Ölçeği. Kişinin başkaları ile
KF3) kullanılmıştır. Bu ölçek, 16 şema ve 205 maddeden karşılaştırıldığında kendini çeşitli boyutlarda nasıl gör-
oluşan uzun form ve 15 şema ve 75 maddeden oluşan düğüne ilişkin algılarını belirlemeye yönelik 18 madde-
kısa formun ardından, farklı olarak Onay Arayıcılık, den oluşan bir ölçektir;1-6 arası Likert tipi puanlanmak-
Cezalandırıcılık ve Karamsarlık şemalarının eklenme- tadır. Ölçek, Türkçeye Şahin ve Şahin (1992) tarafından
siyle oluşturulmuş 18 şemayı içeren 90 maddelik bir uyarlanmıştır. Ölçeğin Beck Depresyon Ölçeği ile ko-
ölçektir (Young ve ark., 2003). Ölçeğin kısa formunun relasyonunun -0.19 (p < .001) olduğu belirtilmiştir. Öl-
ülkemizdeki geçerlik güvenirlik çalışması üniversite çeğin depresyonu düşük ve yüksek grupları başarılı bir
örnekleminde, Soygüt, Karaosmanoğlu ve Çakır (2009) biçimde ayırt edebildiği bildirilmiştir. Ölçekten yüksek
tarafından yürütülmüştür. Bu çalışma sonucunda ölçeğin puan almak olumlu benlik şemasına, düşük puan almak
Türkçe formu için 5 şema alanına ulaşılmış ve 14 fak- ise olumsuz benlik şemasına işaret etmektedir. Öksüz ve
törlü bir yapının (14 şema boyutu) uygun olduğu görül- Malhan (2004) ölçeğin güvenirlik ve geçerlilik analizini
müştür. Bu 5 alan ve boyutlar şu şekildedir: kopukluk yaptıkları çalışmada, Cronbach alfasını .89, test tekrar
(duygusal yoksunluk, sosyal izolasyon/güvensizlik, duy- test güvenirlik katsayısını .91, iç tutarlık katsayısı ise .
guları bastırma, kusurluluk); zedelenmiş otonomi (iç içe 87 olarak bulmuşlardır. Bu çalışmada, ölçeğin Cronbach
geçme/bağımlılık, terk edilme, başarısızlık, karamsarlık, alfa iç tutarlılık katsayısı .90 olarak bulunmuştur.
tehditler karsısında dayanıksızlık); zedelenmiş sınırlar
(ayrıcalıklılık/yetersiz özdenetim); diğerleri yönelimli- İşlem
lik (kendini feda, cezalandırılma) ve yüksek standartlar Araştırmaya dâhil edilme ölçütü olarak, katılımcı-
(yüksek standartlar, onay arayıcılık). Bu yapıya göre ların en az 3 ay herhangi bir romantik ilişkide veya evli/
madde sayısının dağılımı değişmekle beraber toplam nişanlı/sözlü olma durumuna sahip olması istenmiştir.
madde sayısı yine 90 olarak kalmıştır. Katılımcılar, her Ayrıca, katılımcıların son 6 ay içerisinde herhangi bir
bir maddeyi 6’lı Likert tipi ölçek üzerinde (1 = Benim ruhsal bozukluk tanısı almamış olmaları da dâhil edilme
için tamamıyla yanlış, 6 = Beni mükemmel şekilde ta- ölçütü olarak belirlenmiştir. Tüm katılımcılara, araştırma
nımlıyor) derecelendirmektedir. Ölçeğin şema boyutları hakkında bilgilendirilmiş onam formu ile bilgi verilmiş-
için Cronbach alfa iç tutarlılık katsayıları .63-.80 arasın- tir. Ayrıca, yüz yüze toplanan verilerde katılımcılara söz-
da, şema alanları için ise, .53-.81 arasında değişmekte- lü olarak da bilgi verilmiştir.
dir. Bu çalışmada, tüm ölçeğin Cronbach alfa iç tutarlılık
katsayısı .95 olarak bulunmuştur. Bulgular
Kişilerarası İlişki Tarzları Ölçeği (KİTÖ). Ki-
şilerarası İlişki Tarzları Ölçeği, Şahin, Durak ve Yasak İstatistik analizler yapılmadan önce verilerin nor-
(1994) tarafından “Stress Management: Positive Stra- mallik, doğrusallık ve varyansların homojenliği test
Şemalar ve İlişki Doyumu 81

edilmiş; değişkenlerin aşırı uçta değerler alıp almadığı anlamlı düzeyde etkili olduğu görülmüştür. Buna göre,
incelenmiştir. Yapılan analizler sonucunda, çok değiş- erkeklerin kopukluk (Ort. = 45.18, S = 1.23) ve diğerleri
kenli aşırı değerler Mahalanobis uzaklığına (p < .01); tek yönelimlilik (Ort. = 36.93, S = .81) şema alanı düzeyleri
değişkenli aşırı değerler z dağılımına (|z| ≥ 3.29) göre kadınların kopukluk (Ort. = 42.10, S = .81) ve diğerleri
değerlendirilmiş (Tabachnick ve Fidell, 2012) ve aşırı yönelimlilik (Ort. = 34.82, S = .52) düzeylerinden an-
puana sahip olan 68 katılımcı veri setinden çıkarılmıştır. lamlı olarak daha yüksektir. Kişilerarası ilişki tarzları
Daha sonraki analizler toplam 434 katılımcı ile gerçek- açısından değerlendirildiğinde ise, cinsiyet temel etkisi-
leştirilmiştir. nin hem ketleyici (F1,428 = 12.77, p < .001, μ2 = .03) hem
Katılımcıların ilişki doyumu, erken dönem uyum de besleyici tarzda (F1,428 = 6.14, p < .05, μ2 = .01) an-
bozucu şema alanları (kopukluk, zedelenmiş otonomi, lamlı düzeyde etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Buna göre,
zedelenmiş sınırlar, diğerleri yönelimlilik ve yüksek erkeklerin ketleyici tarz düzeyleri (Ort. = 13.13, S = .47)
standartlar), besleyici ve ketleyici kişiler arası ilişki tarz- kadınlarınkinden (Ort. = 11.12, S = .31) anlamlı olarak
ları ve kendilik algısı düzeyleri üzerindeki cinsiyet (ka- yüksek çıkmıştır. Buna karşılık, erkeklerin besleyici tarz
dın, erkek) ve ilişki türü (evli, romantik ilişkisi olanlar) (Ort. = 31.50, S = .53) düzeyleri kadınlarınkinden (Ort. =
bağımsız değişkenlerinin etkisini belirlemek için yaş ve 33.07, S = .35) anlamlı olarak daha düşüktür.
ilişki süresinin etkisi kontrol edilerek 2X2 Çok Değiş- İlişki türü açısından bağımlı değişkenlerden han-
kenli Kovaryans Analizi (MANCOVA) yapılmıştır. Elde gilerinin özgül olarak farklılaştığına bakıldığında, ilişki
edilen bulgular Tablo 1’de sunulmuştur. doyumu (F1,428 = 16.91, p < .001, μ2 = .04), zedelenmiş
Analiz sonucunda elde edilen Wilks’ Lambda de- sınırlar şema alanı (F1,428 = 9.79, p < .01, μ2 = .02) ve
ğerleri, sözü geçen bağımlı değişkenler üzerinde cinsiyet besleyici tarz (F1,428 = 10.00, p < .01, μ2 = .02) alanlarında
(Wilks’ λ = .93, sd = 9, F = 3.23, p < .001) ve ilişki türü- anlamlı farklar olduğu anlaşılmıştır. Evli olan bireylerin
nün (Wilks’ λ = .92, sd = 9, F = 4.20, p < .001) anlamlı ilişki doyumu (Ort. = 56.55, S = .91) romantik ilişkisi
düzeyde etkili olduğunu göstermiştir. Ancak, bağımlı olan bireylerinkinden (Ort. = 51.39, S = .75) anlamlı
değişkenler üzerinde ortak etkinin (cinsiyet X ilişki türü) düzeyde daha yüksek çıkmıştır. İlişkisi olan bireylerin
anlamlı düzeyde olmadığı görülmüştür (Wilks’ λ = .99, zedelenmiş sınırlar şema alanı puanı (Ort. = 26.36, S =
sd = 9, F = .08, p > .05) .46), evli olanlardan (Ort. = 23.96, S = .56) anlamlı dü-
Bağımlı değişkenler özgül olarak incelendiğin- zeyde daha yüksek çıkmıştır. Benzer şekilde, ilişkisi olan
de, cinsiyet temel etkisinin şema alanlarından sadece bireylerin ketleyici tarz puanı (Ort. = 13.14, S = .38), evli
kopukluk (F1,428 = 4.35, p < .05, μ2 = .01) ve diğerleri olanlardan (Ort. = 11.11, S = .46) anlamlı olarak daha
yönelimlilik (F1,428 = 4.83, p < .05, μ2 = .01) üzerinde yüksek çıkmıştır.

Tablo 1. MANCOVA Sonuçları

Erkek Kadın İlişkisi Olanlar Evliler


(n = 134) (n = 300) F (n = 246) (n = 188) F
Ort. S Ort. S Ort. S Ort. S
İlişki Doyumu 53.39 1.92 54.55 1.60 11.09*** 51.39 1.75 56.55 1.91 16.90***
Kopukluk 45.18 1.23 42.10 1.81 14.36*** 44.77 1.00 42.51 1.22 11.81***
Zedelenmiş Otonomi 57.76 1.70 56.44 1.11 11.42 ***
58.54 1.37 55.66 1.68 11.56***
Yüksek Standartlar 31.55 1.72 29.95 1.47 13.46*** 30.85 1.58 30.65 1.71 11.04***
Zedelenmiş Sınırlar 25.72 1.56 24.59 1.37 12.77 ***
26.36 1.46 23.96 1.56 19.79***
Diğerleri Yönelimlilik 36.93 1.80 34.82 1.52 14.83 ***
36.38 1.65 35.36 1.79 11.87***
Ketleyici Tarz 13.13 1.47 11.12 1.31 12.77*** 13.13 1.38 11.11 1.46 10.00***
Besleyici Tarz 31.50 1.53 33.07 1.35 16.15 ***
32.85 1.43 31.73 1.52 12.40***
Kendilik Algısı 78.21 1.14 79.61 1.75 11.03 ***
79.07 1.93 78.75 1.13 11.04***
*
p < .05, **p < .01, ***p < .001
82 Türk Psikoloji Yazıları

Tablo 2. Erken Dönem Uyum Bozucu Şemalar, İlişki Doyumu, İlişki Tarzları ve Kendilik Algısı Arasındaki
Korelasyon Katsayıları

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
1. İlişki Doyumu 1 -.33 **
-.25 **
-.08 **
-.05 **
-.10 **
-.01 **
-.20 **
-.12 **
-.44 **
-.44**
2. Kopukluk -.33** 1 -.71** -.37** -.33** -.43** -.18** -.37** -.33** -.24** -.22**
3. Zedelenmiş Otonomi -.23 **
-.70 **
1 -.40 **
-.23 **
-.54 **
-.20 **
-.32 **
-.35 **
-.18 **
-.15**
4. Yüksek Standartlar -.04** -.35** -.48** 1 -.35** -.60** -.22** -.04** -.07** -.06** -.11**
5. Zedelenmiş Sınırlar -.10 **
-.36 **
-.26 **
-.47 **
1 -.41 **
-.16 **
-.07 **
-.08 **
-.04 **
-.08**
6. Diğerleri Yönelimlilik -.15 **
-.50 **
-.53 **
-.50 **
-.36 **
1 -.09 *
-.02 **
-.01 **
-.23 **
-.19**
7. Ketleyici Tarz -.04** -.29** -.20** -.32** -.29** -.14** 1 -.01** -.08** -.04** -.04**
8. Besleyici Tarz -.19 **
-.38 **
-.35 **
-.12 **
-.09 **
-.05 **
-.01 **
1 .40 **
-.18 **
-.17**
9. Kendilik Algısı -.17** -.37** -.41** -.01** -.08** -.08** -.03** -.46** 1 -.07** -.03**
10. İlişki Süresi -.08 **
-.11 **
-.12 **
-.03 **
-.01 **
-.04 **
-.06 **
-.02 **
-.09 **
1 -.85**
11. Yaş -.02 **
-.01 **
-.14 **
-.17 **
-.06 **
-.07 **
-.05 **
-.04 **
-.07 **
-.20 **
1

p < .05, **p < .01, Evliler (N = 188), Romantik ilişkisi olanlar (N = 246)
*

Not. Gri olan kısım evli olan bireylere ait korelasyon katsayılarıdır.

Yapılan MANCOVA analizi sonucunda, ilişki türü tarzları arasında anlamlı ilişkiler olduğunu ortaya koy-
değişkeninin ilişki doyumu üzerindeki temel etkisinin muştur. Analizlerin bu aşamasında, evli ve romantik
anlamlı çıktığı göz önünde bulundurularak, evli olan ilişkisi olan bireylerde, ilişki doyumunu yordayan değiş-
bireyler ile romantik ilişkisi olan bireylerin ayrı grup- kenleri belirlemek amacıyla iki ayrı çok değişkenli hi-
lar olarak değerlendirilip, her iki grup için ayrı analizler yerarşik regresyon analizi (stepwise ekleme yöntemiyle)
yürütülmüştür. Romantik ilişkisi olan bireyler ile evli yapılmıştır.
bireylerin, erken dönem uyum bozucu şemalar, ilişki Romantik ilişkisi olan bireylerde ilişki doyumunu
doyumu, kişiler arası tarz ve kendilik algısı puanları ara- yordayan değişkenleri belirlemek amacıyla ilk aşamasın-
sındaki ilişkiler Pearson korelasyon analizi ile belirlen- da demografik değişkenler (yaş, cinsiyet ve ilişki süresi),
miştir. Sonuçlar Tablo 2’de görülmektedir. ikinci aşamada korelasyon analizleri sonucunda anlam-
Her iki grup için ayrı ayrı yapılan analizler sonu- lı çıkan şema alanları (kopukluk, zedelenmiş otonomi
cunda; romantik ilişkisi olan bireyler için, erken dönem ve diğerleri yönelimlilik), üçüncü aşamada kişilerarası
uyum bozucu şema alanlarından kopukluk (r = -.33, p < tarzlardan besleyici tarz ve son aşamada kendilik algısı
.01), zedelenmiş otonomi (r = -.23, p < .01) ve diğerleri denkleme ayrı bloklar halinde dahil edilmiştir. Bulgular
yönelimliliğin (r = -.15, p < .05) ilişki doyumu ile olum- Tablo 3’te sunulmuştur.
suz yönde anlamlı düzeyde ilişkili olduğu bulunmuştur. Tablo 3’te görüldüğü gibi, romantik ilişkisi olan
Yine romantik ilişkisi olan bireylerde besleyici tarz (r = bireylerde analizin birinci aşamasında analize konulan
.19, p < .01) ve kendilik algısı (r = .17, p < .01) ilişki demografik değişkenlerin yordayıcı gücü olmadığı or-
doyumu ile olumlu yönde anlamlı düzeyde ilişkilidir. taya çıkmıştır. Analize ikinci aşamada girilen ve ilişki
Evli olan bireylerde ise ilişki doyumu ile kopukluk doyumunu anlamlı olarak yordayan tek değişken olan
(r = -.33, p < .01) ve zedelenmiş otonomi (r = -.25, p < kopukluk şema alanı ise (β = -.33, t = -5.56, p < .001)
.01) şema alanları olumsuz yönde anlamlı düzeyde iliş- varyansın %11’ni açıklamıştır (F1,244 = 30.93, p < .001).
kili çıkmıştır. Benzer şekilde, evli olan bireylerde sadece Analizin üçüncü ve dördüncü aşamalarında denkleme
besleyici tarzın (r = .20, p < .01) ilişki doyumu ile olum- dâhil edilen besleyici tarz ve kendilik algısının da ilişki
lu yönde anlamlı düzeyde ilişkili olduğu gözlenmektedir. doyumunu yordama gücü olmadığı bulunmuştur.
Evli olan bireylerde ilişki doyumunu yordayan
Regresyon Analizine İlişkin Bulgular değişkenleri belirlemek amacıyla yürütülen regresyon
Korelasyon analizleri, erken dönem uyum bozucu analizinin ilk aşamasında demografik değişkenler (yaş,
şema alanları ile ilişki doyumu, kendilik algısı ve ilişki cinsiyet ve ilişki süresi), ikinci aşamada ise korelasyon
Şemalar ve İlişki Doyumu 83

Tablo 3. Evli ve Romantik İlişkisi Olan Bireylerde İlişki Doyumunu Yordayan Değişkenler

R R2 R2 Değ. B β t F Değ. F
Romantik İlişkisi Olanlar
Kopukluk .33 .11 .11 -.26 -.33 -5.56** 30.93** 30.93**
Evli Olanlar
İlişki Süresi .44 .20 .20 -.05 -.39 -5.96** 46.01** 46.01**
Kopukluk .50 .25 .05 -.18 -.23 -3.57 **
12.73**
30.82**
*
p < .01, **p < .001

analizleri sonucunda anlamlı çıkan şema alanları (ko- reksinimleri ve istekleri hakkında farkındalıktan yoksun
pukluk, zedelenmiş otonomi), son aşamada ise besleyici olabilecekleri ileri sürülebilir. Yapılan çalışmalarda ise,
tarz ayrı bloklar halinde denkleme dahil edilmiştir. Ana- diğerleri yönelimlilik şema alanı için cinsiyet açısından
lizin birinci aşamasında, kontrol değişkenlerinin ilişki fark olmadığı görülmektedir (Özbaş ve ark., 2012; Yiğit,
doyumunu anlamlı olarak yordadığı (F1,186 = 46.01, p < 2013).
.001) ve varyansın % 20’sini açıkladığı bulunmuştur. Bu Erkek katılımcıların kadınlara göre daha fazla
değişkenlerden sadece “ilişki süresinin” ilişki doyumunu ketleyici tarzı kullandığı, kadınların ise erkeklere göre
negatif yönde anlamlı (β = -39, t = -5.96, p < .05) yor- daha fazla besleyici tarzı kullandıkları bulunmuştur. Bu
dadığı görülmektedir. Analizin ikinci aşamasında analize bulgu daha önce yapılan bazı çalışmalar ile tutarlıdır
dâhil edilen şema alanlarından sadece kopukluğun (β = (Batıgün, 2008; Hasta ve Güler, 2013; Şahin, Durak ve
-.23, t = -3.57, p < .05) ilişki doyumunu negatif yönde Yasak, 1994). Cinsiyete ilişkin bulunan bu farklılığın,
anlamlı bir şekilde yordadığı (F2,185 = 30.82, p < .001) sosyalleşme süreci ile oluşan cinsiyet rolleri ile ilişkili
ve tek başına açıkladığı varyansın %5 olduğu görülmüş- olabileceği belirtilmektedir. Şöyle ki; “Kendi isteklerimi
tür. Üçünü aşamada modele dâhil edilen besleyici tarzın ve ihtiyaçlarımı karşımdakine açıkça belli ederim” gibi
ilişki doyumunu yordama gücünün olmadığı görülmüş- besleyici tarzı ifade eden cümlelerin kadın cinsiyet rolü-
tür. Denkleme giren tüm değişkenlerin açıkladığı toplam nü yansıttığı, “kendimi kolayca kaybedip öfkelenirim”
varyans %25’dir. gibi ketleyici tarz cümlelerinin ise erkek cinsiyet rolüne
uygun olduğu ifade edilmektedir (Batıgün, 2008; Hasta
Tartışma ve Güler, 2013).
İlişki türüne göre yapılan analiz sonucu, evli olan
Bu çalışmanın temel amacı, evli ve romantik iliş- bireylerin ilişki doyumunun, romantik ilişkisi olan bi-
kisi olan bireylerin ilişki doyumu ile erken dönem uyum reylerin ilişki doyumundan yüksek olduğunu göster-
bozucu şemalar, kişilerarası tarzlar ve kendilik algısı mektedir (Tablo 1). Bu konuda yazında farklı bulgular
arasındaki ilişkileri incelemektir. Bu amaç doğrultusun- mevcuttur. Bazı çalışmalarda ilişki türüne göre ilişki
da ilk olarak, ilişki türünün ve cinsiyetin temel etkisi- doyumunun farklılaşmadığı bildirilirken (Bilecen, 2007;
ni değerlendirmek için yapılan analiz sonucunda, her Hasta ve Büyükşahin, 2006), bazılarında ise evlilerin
iki değişkenin bağımlı değişken üzerinde anlamlı etki- ilişki doyumunun flört ya da romantik ilişkisi olanlara
si olduğu görülmüştür. Buna göre, erkek katılımcıların göre daha yüksek olduğu belirtilmektedir (Büyükşahin
kopukluk ve diğerleri yönelimlilik şema alanlarından ve Hovardaoğlu, 2007; Sprecher, 1988). Benzer şekilde,
kadınlara göre daha yüksek puan aldıkları bulunmuştur. birlikte yaşayıp da evli olmayan çiftlerin ilişki doyumu-
Alanyazında da, erkeklerin kopukluk şema alanında- nun da evli çiftlere göre daha düşük olduğu bulunmuştur
ki puanlarının kadınlarınkinden daha yüksek olduğu- (Brown ve Booth, 1996; Jurič, 2011). Evlilik statüsünün
nu gösteren çalışmalar mevcuttur (Camara ve Calvete, ilişki doyumunda önemli olduğu ve birlikte yaşayan ki-
2012; Kaya, 2010; Özbaş ve ark., 2012; Yiğit, 2013). şilerle karşılaştırıldığında, evlilik ilişkilerinde daha yük-
Diğerleri yönelimlilik şema alanından erkek katılımcı- sek düzeyde güven ve güvenlik hissi deneyimleyen evli
ların yüksek puan alması, beklenmedik bir bulgu olarak çiftlerin, daha yüksek ilişkisel yakınlık ve duygusal bağ-
düşünülebilir. Aksine, kadınların başkalarının isteklerine lılık/sadakat gösterdikleri bildirilmektedir (Jurič, 2011).
ve duygularına daha duyarlı olabilecekleri ve kendi ge- Bir başka çalışmada, yaşanan ilişkinin evlilikle veya ni-
84 Türk Psikoloji Yazıları

şanlılıkla birlikte resmileştirilmesinin doyumu arttırdığı da ilişki doyumunu olumsuz yönde yordayan kopukluk
belirtilmektedir (Stanley ve Markman, 1992). şema alanı, çocuğun temel duygusal gereksinimlerinden
Çalışmada elde edilen bir diğer bulgu, ketleyici biri olan diğerlerine güvenli bağlanmanın karşılanma-
tarz ve zedelenmiş sınırlar şema alanı açısından, roman- ması ile ortaya çıkan şemaları kapsamaktadır. Bu alan-
tik ilişkisi olan bireylerin, evli olanlardan daha yüksek daki şemalara sahip olan bireyler, bakım veren kişilerle
puan almasıdır. Evlilik kurumu, bireyleri iletişim tarz- (özellikle anne - babalar) duygusal ve fiziksel olarak
ları açısından daha yapıcı olmaya zorluyor olabilir. Bu besleyici bir deneyime sahip değildirler. Sevgi, güvenlik
nedenle de evli bireyler ketleyici ilişki tarzını daha az ve empati yoksunluğu hissederler. Aynı zamanda, güven-
kullanıyor olabilirler. Benzer şekilde, zedelenmiş sınır- lik, istikrar, kabul edilme, duyguları paylaşma ve saygı
lar şema alanı puanının romantik ilişkisi olan bireylerde gibi gereksinimlerinin hiç bir zaman karşılanmayacağı-
yüksek çıkması, evlilik yaşantısının, başkalarının hakla- na dair güçlü inançları vardır (Young ve ark., 2003). Bu
rına saygı gösterme, işbirliği yapma ve ilişkilerde kar- anlamda, bu şema alanındaki şemalara sahip bireylerin
şılıklılık ilkesine uyma konusunda yaşanılan sorunların ilişkilerinde sorunlar yaşaması ve ilişki doyumlarının
(zedelenmiş sınırlar) çözülmesine katkı sağlıyor olabile- düşük olması çok olası görünmektedir. Alanyazında, bu
ceği şeklinde yorumlanabilir. bulgu ile tutarlı olarak, hem kopukluk şema alanının hem
Evli ve romantik ilişkisi olan bireyler için yapılan de kopukluk şema alanındaki şema boyutlarının evlilik
regresyon analizleri sonucunda, evli bireylerde ilişki ya da ilişki doyumunu olumsuz yönde etkilediği belir-
doyumunu ilişki süresi ve kopukluk şema alanının; ro- tilmektedir (Clifton, 1995; Dumitrescu ve Rusu, 2012;
mantik ilişkisi olan bireylerde ise sadece kopukluk şema Falah Chay ve ark., 2014; Stiles, 2004).
alanının olumsuz yönde yordadığı görülmektedir. Evli Kopukluk şema alanının, hem evli hem de roman-
olan bireylerde, ilişki süresi arttıkça ilişkiden alınan do- tik ilişkisi olan bireylerde ilişki doyumunu yorduyor ol-
yum azalmaktadır. Genellikle eşlerin, evliliğin ilk yılla- ması önemli bir bulgudur. Bu şema alanındaki şemaların
rında aldıkları doyumun yüksek olduğu ancak zamanla ilişki doyumunu/kalitesini olumsuz yönde etkilemesi-
doyumun düştüğü bildirilmektedir (Şentürk ve Çatay, nin, evlilik/ilişki çatışması ve çiftler arasında yakınlık,
2007; Üncü, 2007; Yalçın, 2014). Evliliğin ilk yılların- samimiyet, güven, ilgi, destek ve sevgi konusunda so-
daki olumlu etkileşimler giderek azalırken olumsuz et- runların oluşmasına zemin hazırlayabileceği düşünüle-
kileşimler artmakta ve bu da eşlerin ilişkilerinde sorun bilir. Kopukluk şema alanında yer alan şema boyutları
ya da çatışma yaşamalarına yol açabilmektedir. Ancak, açısından incelendiğinde, örneğin, diğer insanların onu
evlilik süresinin ilk yıllarda evlilik uyumunu/doyumunu kendi bencil istekleri doğrultusunda kullanacağına ya da
ya da memnuniyetini düşürdüğü, ilerleyen yıllarda ise aşağılayacağına dair aşırı bir derecede beklentiyi içeren
arttırdığına yönelik bulgular da mevcuttur (Büyükşahin güvensizlik şemasına (Young ve ark., 2003) sahip olan
ve Hovardaoğlu, 2007; Spanier, Lewis ve Cole, 1975). bireyler, diğer bireylerin açık ve dürüst olabileceğine
Mevcut araştırma örneklemindeki evli bireylerin evlilik inanmayabilirler ve yakınlıktan kaçma eğilimi ile duygu
sürelerinin uzunluğu göz önünde bulundurulduğunda, ve düşüncelerini paylaşmayabilirler. Bu şema ile birlikte
doyumun düşmesi olası görünmektedir. Doyum düşük gelen, başkaları tarafından istismar edilme ya da kul-
olmasına rağmen evlilik ilişkilerinin devam etmesi ise lanılma korkusu, kendini açmama ve aşırı tetikte olma
Rusbult’un (1980) yatırım modeli ile açıklanabilir. Mo- hissi, yakın ilişkilerde güven ve sadakat duygusunun
dele göre, çiftler ilişki süresi arttıkça ilişkilerine birçok bozulmasına ve ilişkiden alınan doyumun azalmasına
kaynak aktarırlar ve böylece ilişkilerini geliştirmiş olur- neden olabilir. Bir diğer şema kusurluluk şeması, birey-
lar. Rusbult’a göre yatırımlar soyut olabileceği gibi (örn., lerin kendilerini, kusurlu, istenmeyen, kötü, değersiz
statü) somut da (örn., ev, çocuklar) olabilir. Buna göre, ve önemli konularda yararsız olarak görmeleri ile ilgili
yapılan yatırımların miktarı ilişkinin sürdürülmesinde inancı kapsamaktadır. Bu şemaya sahip olan bireyler, ku-
önemli rol oynamaktadır. Sonuç olarak, alanyazındaki surlu olduğunun başkaları tarafından anlaşılacağı ve red-
çelişkili bulgular göz önünde bulundurulduğunda, evli- dedileceği korkusuyla yakın ilişkilerden kaçınabilir ya
lik süresinin, doyum için önemli bir belirleyici değişken da ilişkide olduğu bireylere, kendini açmayarak ve ger-
olabileceği ve yapılan çalışmalarda göz ardı edilmemesi çek kendiliğini saklayarak davranabilir. Sonuç olarak,
gerektiği düşünülmektedir. bu şema ile tetiklenen kusurluluk, utanç ve reddedilme
Kopukluk şema alanının ilişki doyumunu olumsuz düşünceleri, eşlerin birbirlerinden uzaklaşmasına ve iliş-
yönde yordaması, Young ve Gluhoski (1997) tarafından kiden alınan doyumun azalmasına neden olabilir. Duy-
ortaya koyulan model tarafından da desteklenmektedir. gusal yoksunluk şemasına sahip olan bireyler ise, duy-
Bu modele göre, güvensizlik, duygusal yoksunluk ve gusal destek, anlaşılma, dinlenilme ya da yönlendirilme
kusurluluk gibi erken dönem uyum bozucu şemaların gereksinimlerinin yeterli bir şekilde karşılanmayacağını
içinde bulunduğu 11 şema, doyurucu olmayan ilişkile- ve ilişkilerinde yanlış anlaşıldıklarını ya da ilgiden yok-
rin yaşanmasına neden olabilmektedir. Her iki grupta sun bırakıldıklarını hissedebilirler. Bunun sonucu ola-
Şemalar ve İlişki Doyumu 85

rak, çocukluk döneminde deneyimlediklerine benzer bir tedir. Buna göre, kendilik algısı ve kişilerarası tarzların,
duygusal yoksunluk yaşarlar ve ne hissettiklerini ya da doğrudan ilişki doyumunu yordamasından ziyade, şema-
neye ihtiyaç duyduklarını eşleriyle paylaşmayarak hayal lar (özellikle kopukluk şema alanı) ile ilişki doyumu ara-
kırıklığına uğrayabilirler (Young ve ark., 2003; Young sında aracı rollerinin olabileceği düşünülmektedir. Söz
ve Klosko, 1993). Böyle bir şemaya sahip olmak, eşle- konusu değişkenlerin, başka bir çalışmada model testi
rin birbirleri için uzak ve ulaşılmaz hale gelmelerine ve ile ele alınması daha bütüncül bir tablo ortaya koyabilir.
duygusal olarak anlaşılamamalarına neden olabilir ve Sonuç olarak, erken dönem uyum bozucu şemalar
böylece tatmin edici olmayan bir ilişki ortaya çıkabilir. genel olarak bakıldığında, yaşam boyu yakın ilişkiler
Tüm bunlara ek olarak, kopukluk şema alanının içinde gelişerek, bireyin benliğini, diğerlerini ve dünya-
hem evli hem de romantik ilişkilerde ilişki doyumunu et- yı; duygu, düşünce ve anı gibi içsel süreçlerini algılama
kilemesi, evlilik öncesinde var olan şema örüntülerinin, ve yorumlama tarzını etkilemektedir (Riskind ve Alloy,
evlilik yaşantısına da taşınabileceğini akla getirmektedir. 2006; Young ve ark., 2003). Bu şemalar, işlevsel olduk-
Bu açıdan, romantik ilişkisinde sorunlar yaşayan ve bu ları kadar da zarar vericidirler ve duygulanım düzeyine
sorunları evlilik ilişkisine taşıyan bireylerin, söz konusu ya da bir duruma/olaya bağlı tetiklenerek olumsuz duygu
sorunlarla bir kliniğe ya da hastaneye başvurduklarında, deneyiminin yaşanmasına neden olurlar. Yakın ilişkiler-
özellikle kopukluk şema alanındaki şemalar açısından de, bu şemaların, eşlerin birbirlerine karşı davranışları-
değerlendirilmesinin ve buna yönelik müdahalelerin nı, tutumlarını ve algılarını ve böylece ilişki doyumunu
kullanılmasının (Young ve ark., 2003), ilişkilerinde ya- olumsuz yönde etkileyen katı, değişime dirençli, işlevsel
şanabilecek olası sorunların ve çatışmaların önüne geç- ve rasyonel olmayan inançları içerdiği bilinmektedir (El-
mesi ve ilişki doyumunu artırması açısından yararlı ola- lis, 1986; Leahy, 1997; Young ve Gluhoski, 1997). Bu
cağı düşünülmektedir. Ek olarak, mevcut çalışmada evli açıdan, söz konusu çalışma, yakın ilişki sorunlarında,
bireylerin ilişki doyumunun, romantik ilişkisi olanlara ilişki doyumunu etkileyen bilişsel faktörlerden erken dö-
göre yüksek çıktığı bulunmuştur. Her iki grubun ilişki nem uyum bozucu şemaların rolünün değerlendirilme-
doyumunun kopukluk şeması tarafından yordandığı göz sinin önemini ortaya koymaktadır. Ayrıca, evlilik çatış-
önünde bulundurulduğunda, evli bireylerin ilişki do- maları, yakın ilişki ve bağlanma sorunlarında, yeni yeni
yumlarının yüksek olmasını etkileyen farklı değişkenle- uygulanmaya başlanan Şema Terapi yaklaşımının, bu tür
rin (örn., evlilik gücü, psikolojik sağlamlık vb.) olabile- sorunların çözülmesinde yararlı olacağı düşüncesini des-
ceği ya da romantik ilişkisi olanlar için ilişki doyumunu teklemektedir.
olumsuz etkileyen farklı etkenlerin olabileceği düşünül- Son olarak, bu çalışmanın örneklemi, evli veya
mektedir. Bu açıdan, evlilik ilişkisi ve romantik ilişki romantik ilişkisi bulunan bireylerden oluşmaktadır. Bo-
kapsamında, ilişki doyumunu etkileyebileceği düşünü- şanma sürecinde olan eşler araştırma kapsamı dışında tu-
len farklı değişkenlerin eklenmesiyle gerçekleştirebile- tulmuştur. Ancak, boşanma sürecinde olan eşlerin erken
cek ileri bir çalışmaya ihtiyaç olduğu düşünülmektedir. dönem uyum bozucu şemalar açısından değerlendirilme-
Young ve arkadaşları (2003), yakın ilişkilerdeki sinin, hem yaşanılan sorunların bilişsel faktörlerinin be-
eşlerden birinin ya da ikisinin temel şemalarının tetik- lirlenmesine ve önleyici ya da koruyucu müdahalelerin
lenmesinden doğan “şema kimyası” kavramını ortaya oluşmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
atmıştır. Eşlerin şemalarının etkileşime girmesiyle olu- Bu çalışma, erken dönem uyum bozucu şemalar ile
şan şema kimyasının, ilişkilerde ciddi sorunlara yol aça- ilişki doyumu arasındaki ilişkiye dair ilgili alanyazına
bileceği ifade edilmektedir (Rafaeli ve ark., 2012). Bu önemli katkılar sağlamasının yanında, bazı sınırlılıkla-
açıdan, yakın ilişkide olan bireylerin eşlerinden de şema ra sahiptir. Öncelikle, değerlendirme araçlarının ken-
ve ilişki doyumu puanları elde edilerek hangi şemaların dini bildirim ölçekleri olması, katılımcıların verdikleri
birbirlerini etkileyerek şema kimyasını oluşturduğunun cevapların güvenirliği sorununu ortaya çıkarmaktadır.
belirlenmesi ve ilişki doyumunu olumsuz etkileyen şema Benzer şekilde, araştırmanın ilişkisel (korelatif) bir ça-
kimyalarının bulunması, konuya ilişkin daha kapsamlı lışma olması, söz konusu değişkenler arasında bir neden
bilgiler sağlayabilir. sonuç ilişkisi kurulmasına olanak sağlamamaktadır. Bir
Bu araştırmada, ilişki doyumunu yordamada ö- diğer sınırlılık ise, araştırmaya katılan katılımcıların cin-
nemli olduğu düşünülen değişkenlerden kendilik algısı siyet açısından eşit olmamasıdır (kadın katılımcılar daha
ve kişilerarası ilişki tarzlarının istatistiksel olarak anlam- fazla). Son olarak ise çalışmada hem çevrimiçi anket
lı sonuçlar vermediği bulunmuştur. Hem besleyici tarz sistemiyle hem de yüz yüze görüşme yöntemiyle veri-
hem de kendilik algısı, ilişki doyumu ile pozitif yönde ler toplanmıştır. Veri toplama yöntemindeki farklılıklar
anlamlı ancak güçlü olmayan ilişkiye sahiptir. Bu an- araştırma sonuçlarını etkileyebilir ancak bu çalışmada
lamda, regresyon analizine, benzer süreçlerle oluştuğu iki farklı yöntemle toplanan verilerin sayısının karşılaş-
düşünülen erken dönem uyum bozucu şemalarla birlikte tırma yapmak için yeterli olmadığı gözlenmiştir. Ayrıca,
dahil edildiklerinde etkilerinin kaybolduğu düşünülmek- evli olan bireylerin evlenmeden önce ne kadar süre ilişki
86 Türk Psikoloji Yazıları

yaşadıkları araştırmayı etkileyebilecek bir bilgi olmakla kendilik algısı ve öfkenin rolü. Türk Psikiyatri Dergisi,
birlikte, bu yönde bir bilginin alınmaması da bir sınırlı- 23(1), 18-25.
lıktır. Çalışma sonuçları değerlendirilirken bu noktaların Hopkins, H. R. ve Klein, H. A. (1993). Multidimensional self-
perception: Linkages to parental nurturance. The Journal
göz önünde bulundurulmasında yarar olduğu düşünül- of geneticpsychology, 154(4), 465-473.
mektedir. Jurič, S. (2011). Difference in relationship satisfaction and adult
attachment in married and cohabitating couples. Anthro-
Kaynaklar pos: Casopisza Psihologijo in Filozofijoterza Sodelovan-
je Humanisticnih Ved, 43, 51-69.
Batıgün, A. D. (2008). İntihar olasılığı ve cinsiyet: İletişim Kaya, F. (2010). Çocukluk döneminde yaşanan istismarın kişi-
becerileri, yaşamı sürdürme nedenleri, yalnızlık ve umut- lerarası ilişki tarzları üzerindeki etkisi: Erken dönem
suzluk açısından bir inceleme. Türk Psikoloji Dergisi, uyum bozucu şemaların aracı rolü. Yayımlanmamış uz-
23(62), 65-75. manlık tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara.
Beck, A. T. (1979). Cognitive therapy and the emotional disor- Kwan, V. S. Y., Kenny, D. A., John, O. P., Bond, M. H. ve
ders. Penguin. Robins, R. W. (2004). Reconceptualizing individual dif-
Bem, D. J. ve McConnell, H. K. (1970). Testing the self-per- ferences in self-enhancement bias: An interpersonal ap-
ception explanation of dissonance phenomena. Journal of proach. Psychological Review, 111(1), 94-110.
Personality and Social Psychology, 14(1), 23-31. Leahy, R. L. (1997). Bilişsel terapi ve uygulamaları. (H.
Bilecen, N. (2007). Yakın ilişkilerde stress ve stresle başa çıkma: Hacak, M. Macit ve F. Özpilavcı, Çev.). İstanbul: Litera
Yatırım modeline göre bir inceleme. Yayımlanmamış yük- Yayıncılık.
sek lisans tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara Markus, H., Moreland, R. L. ve Smith, J. (1985). Role of the
Brown, S. L. ve Booth, A. (1996). Cohabitation versus mar- self-concept in the perception of others. Journal of Per-
riage: A comparison of relationship quality. Journal of sonality and Social Psychology, 49(6), 1494-1512.
Marriage & the Family, 58(3), 668-678. Öksüz, E. ve Malhan, S. (2004). Sosyal Karşılaştırma Ölçeğinin
Buss, D. M. ve Craik, K. H. (1983). The act frequency approach güvenilirlik ve geçerlilik analizi. I. Ulusal Aile Hekimliği
to personality. Psychological Review, 90(2), 105. Kongresi, 182, Bursa.
Büyükşahin, A. (2005). The multidimensional relationship Özbaş, A. A., Sayın, A. ve Coşar, B. (2012). Üniversite sınavına
questionnaire: A study of reliability and validity. Turkish hazırlanan öğrencilerde sınav öncesi anksiyete düzeyi ele
Journal of Psychiatry, 16, 97-105. erken dönem uyumsuz şema ilişkilerinin incelenmesi.
Büyükşahin, A. ve Hovardaoğlu, S. (2007). Yatırım modelinin Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Der-
bazı İlişkisel değişkenler yönünden incelenmesi. Türk gisi,1, 81-89.
Psikoloji Dergisi, 22(59), 69-86. Plutchik, R. (1997). The circumplex as a general model of the
Camara, M. ve Calvete, E. (2012). Early maladaptive schemas structure of emotions and personality. R. Plutchik H. R.
as moderators of the impact of stressfulevents on anxiety Conte, (Ed), Circumplex models of personality and emo-
and depression in university students. Journal of Psycho- tions içinde (17-45). Washington, DC: American Psycho-
pathology and Behavioral Assessment, 34, 58-68. logical Association.
Chatao, Y. ve Whisman, M. A. (2009). Partner schemas and re- Rafaeli, E., Bernstein, D. P. ve Young, J. E. (2012). Şema Terapi
lationship functioning: a states of mind analysis. Behav- ayırıcı özellikler. (M. Şaşıoğlu, Çev.). İstanbul: Psikonet
ior Therapy, 40, 50-56. Yayınları.
Clifton, J. A. (1995). The effects of parenting style, attachment Riskind, J. H. ve Alloy, L. B. (2006). Cognitive vulnerability
and early maladaptive schemas on adult romantic re- to psychological disorders: Overview of theory, design,
lationships. Yayınlanmamış doktora tezi, University of and methods. Journal of Social and Clinical Psychology,
Georgia, ABD. 25(7), 705-725.
Dumitrescu, D. ve Rusu, A. S. (2012). Relationship between Rusbult, C. E., Martz, J. M. ve Agnew, C. R. (1998). The in-
early maladaptive schemas, couple satisfaction and in- vestment model scale: Measuring commitment level,
dividual mate value: an evolutionary psychological ap- satisfaction level, quality of alternatives, and investment
proach. Journal of Cognitive and Behavioral Psychother- size. Personal relationships, 5(4), 357-387.
apies, 12(1), 63-76. Rusbult, C. E. (1980). Commitment and satisfaction in romantic
Ellis, A. (1986). Rational-emotive therapy applied to relation- associations: A Test of the investment model. Journal of
ship therapy. Journal of Rational Emotive Therapy, 4(1), Experimental Social Psychology, 16, 172-186.
4-21. Safran, J. D. ve Segal, Z. V. (1990). Cognitive therapy: An inter-
Falah Chay, S. R., Zarei, E. ve Normandy Pour, F. (2014). In- personal process perspective. New York: Basic.
vestigating the relationship between maladaptive sche- Saymaz, İ. (2003). Üniversite öğrencilerinin kişilerarası ilişki-
mas and marital satisfaction in mothers of primary school leri ve bağlanma stilleri arasındaki ilişkinin incelenmesi.
children. J. Life Sci. Biomed., 4(2),119-124. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, İstanbul Üniversitesi,
Hasta, D. ve Büyükşahin, A. (2006). A Comparison of univer- İstanbul.
sity students with romantic Relationships and married Soygüt, G., Karaosmanoğlu, A. ve Çakır, Z. (2009). Erken dö-
couples for the love styles and the reasons for maintain- nem uyumsuz şemaların değerlendirilmesi: Young Şema
ing the relationship. International Association for Rela- Ölçeği Kısa Form-3’ün psikometrik özelliklerine ilişkin
tionship Research Conference, Crete, Greece. bir inceleme. Türk Psikiyatri Dergisi, 20(1), 75-84.
Hasta, D. ve Güler M. E. (2013). Kişilerarası ilişki tarzları ve Spanier, G. B., Lewis, R. A. ve Cole, C. L. (1975). Marital ad-
empati açısından bir inceleme. Ankara Üniversitesi Sos- justment over the family life cycle: The issue of curvi-
yal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 4(1),64-104. linearity. Journal of Marriage and the Family, 263-275.
Hisli Şahin, N., Durak Batıgün, A. ve Alkan Pazvantoğlu, E. Sprecher, S. (1988). Investment model, equity, and social sup-
(2012). Cinsel işlevlerdeki sorunlarda kişilerarası tarz, port determinants of relationship commitment. Social
Şemalar ve İlişki Doyumu 87

Psychology Quartely, 51(4), 318 - 328. resources. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Orta Doğu
Stanley, S. M. ve Markman, H. J. (1992). Assessing commit- Teknik Üniversitesi, Ankara.
ment in personal relationships. Journal of Marriage and Üncü, S. (2007). Duygusal zekâ ve evlilik doyumu ilişkisi. Yayım-
the Family, 54, 595- 608. lanmamış yüksek lisans tezi. Ankara Üniversitesi, Ankara.
Stiles, O. E. (2004). Early maladaptive schemas and intimacy Yalçın, H. (2014). Evlilik uyumu ile sosyodemografik özellikler
in young adult’s romantic relationships. Yayınlanmamış arasındaki ilişki. Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Der-
doktora tezi, Alliant International University, ABD. gisi, 3(1),250-261.
Şahin, N. H., Batıgün, A. D. ve Uzun, C. (2011). Anksiyete Yiğit, İ. (2013). Çocukluk çağı ruhsal travma yaşantılarının
bozukluğu: Kişilerarası tarz, kendilik algısı ve öfke açı- genç yetişkinlik döneminde görülen psikolojik belirtilerle
sından bir değerlendirme. Anadolu Psikiyatri Dergisi, ilişkisi: Erken dönem uyum bozucu şemaların aracı rolü.
12(2), 107-113. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Ankara Üniversitesi,
Şahin, N., Durak, A. ve Yasak, Y. (1994). Interpersonal style, Ankara.
loneliness and depression. 23rd International Congress of Yoosefi, N., Etemadi, O., Bahrami, F., Fatehizade, M. A. S. ve
Applied Psyclology, 17-22 Temmuz, Madrid. Ahmadi, S. A. (2010). An investigation on early maladap-
Şahin, N.H. ve Şahin, N. (1992). Adolescent guilt, shame, and tive schema in marital relationship as predictors of di-
depression in relation to sociotropy and autonomy. The vorce. Journal of Divorce & Remarriage, 51(5), 269-292.
World Congress of CognitiveTherapy, Toronto, 17-21. Young, J. E. (1999). Cognitive therapy for personality disor-
Şahin, N.H., Durak-Batıgün A. ve Koç, V. (2011). Kişilerarası ders: A schema-focused approach. Sarasota, FL: Profes-
tarz, kendilik algısı, öfke ve depresyon. Türk Psikiyatri sional Resources Press.
Dergisi, 22(1), 17-25. Young, J. E. ve Gluhoski, V. L. (1997). A schema-focused per-
Şentürk, G. ve Çatay, Z. (2007). Evlilik süresinin ilişki yürütme spective on satisfaction in close relationships. R. J. Stern-
tutumlarına ve evlilik memnuniyetine etkisi. IV Ulusal berg ve M. Hojjat, (Ed.), Satisfaction in close relation-
Aile ve Evlilik Terapileri Kongresi. ships içinde (356-381). New York: The Guilford Press.
Tabachnick, B. G. ve Fidell, L. S. (2012). Using multivariate Young, J. E. ve Klosko, J. S. (1993). Reinventing your life: How to
statistics (6. baskı). Pearson. break free from negative life patterns. New York: Dutton.
Ünal, B. (2012). Early maladaptive schemas and well-being: Young, J. E., Klosko, J. S. ve Weishaar, M. E. (2003). Schema
Importance of parenting styles and other psychological therapy: A practitioner’s guide. Guilford Press.
Turkish Psychological Articles, December 2016, 19 (38), 88-90

Summary
Assessment of Relationship Satisfaction in terms of
Early Maladaptive Schemas, Interpersonal Styles,
and Self-Perception
İbrahim Yiğit Cihat Çelik
Ankara University Ankara University

Early maladaptive schemas are cognitive structures et al., 2004; Safran & Segal, 1990). It is very much
or patterns which is developed during childhood and ad- possible that interpersonal styles developed through
olescence; comprised of memories, emotions, cognitions self-perception and interpersonal relationships, as in the
and bodily sensations, elaborated throughout one’s life- early maladaptive schemas, influence relationship satis-
time; and affect the self-perception and interpersonal re- faction.
lationships (Young et al., 2003). Most of these schemas, In the literature, a number of studies examining re-
which is developed as a result of relational deficiencies lationship satisfaction have concluded that relationship
or problems experienced in early childhood, may lead type and relationship length are considerable variables
relational difficulties and decreased relationship satisfac- (Bilecen, 2007; Büyükşahin & Hovardaoğlu, 2007; Has-
tion in adulthood (Rafaeli, Bernstein, & Young, 2012). ta & Büyükşahin, 2006; Spanier, Lewis, & Cole, 1975;
Chatao and Whisman (2009) revealed that individuals Sprecher, 1988; Şentürk & Çatay, 2007). In this regard, it
with negative cognitive schemas about their partners in- is thought that the relationship type and the relationship
terpreted their partners’ behaviors negatively and tended length variables should be taken into consideration in as-
to reject any information which was not consistent with sessing the relationship satisfaction.
their schemas. There has not been any study that investigates the
Young and Gluhoski (1997) propose a model that relationship between early maladaptive schemas, inter-
relationship satisfaction develops through fulfilling core personal styles and self-perception and relationship sat-
needs in both early childhood and adulthood. According isfaction. The aim of the present study is to examine if
to this model, early maladaptive schemas emerging with relationship satisfaction is predicted by early maladap-
the unfulfilled core needs lead individuals to experience tive schemas, interpersonal styles and self-perception. It
unsatisfying relationships in adulthood. is also aimed at examining the role of relationship type,
Clifton (1995) found that Emotional Deprivation relationship length and sex which have important func-
and Defectiveness schemas were negatively associated tioning in relationship satisfaction.
with partners’ perception of intimacy, trust and warmth.
Similarly, Stiles (2004) reported that Emotional Depriva- Method
tion and Defectiveness schemas were predictions of less
warm and less intimate relationships between partners. Sample
Another study showed that there were positive relation- The sample of the study consisted of 434 partici-
ships between low relationship satisfaction and schemas pants (134 male, 300 female) who were married or in
of Abandonment, Defectiveness, Social Isolation, De- a romantic relationship. The ages of participants with
pendence, Vulnerability to Harm or Illness, Subjugation, romantic relationship (n = 246) ranged from 17 to 45
Self-Sacrifice, Approval Seeking and Negativity/Pessi- (M = 23.88, SD = 3.92); the ages of married participants
mism (Dumitrescu & Rusu, 2012). (n = 188) ranged from 20 to 54 (M = 30.67, SD = 7.69).
Several investigators have indicated that interper- The relationship length was 3-96 months (M = 25.95, SD
sonal processes with significant others in one’s life and = 20.52) for the participants with romantic relationship
his/her self-perception influence self-assessment and and 3-360 months (M = 80.03, SD = 87.76) for the mar-
personality development (Hopkins & Klein, 1993; Kwan ried participants.

Address for Correspondence: İbrahim Yiğit, Ankara University, Faculty of Humanities, Department of Psychology, 06100 Sıhhiye,
Ankara, Turkey.
E-mail: psk.yigit@gmail.com
Early Maladaptive Schemas and Relationship Satisfaction 89

Measures mas, nurturing and inhibiting styles and self-perception).


Demographic Information Form. It is a form de- Sex X relationship type interaction effect was not signifi-
veloped to obtain participants’ information about sex, cant (Wilks’ λ = .99, df = 9, F = .08, p > .05).
age, relationship type and relationship/marriage length. The results showed that sex main effect was sig-
Relationship Satisfaction Scale. The Relationship nificant on only Disconnection/Rejection and Other Di-
Satisfaction Scale, which is a subscale of the Relation- rectedness schema domains (F1,428 = 4.35, p < .05, μ2 =
ship Stability Scale, aims at evaluating the relationship .01; F1,428 = 4.83, p < .05, μ2 = .01, respectively). Accord-
satisfaction. The scale was developed by Rusbult, Martz, ingly, male participants had significantly higher scores
and Agnew (1998) and has 30 items. In this study, the on these schema domains than female participants. The
first ten items were used for evaluating the relationship results also showed that sex main effect was significant
satisfaction. The first four items are rated on 4-point Lik- on inhibiting (F1,428 = 12.77, p < .001, μ2 = .03) and nur-
ert-type; the other items are rated on 9-point Likert-type turing (F1,428 = 6.14, p < .05, μ2 = .01) styles. Accord-
scale. Higher scores indicate an increased relationship ingly, male participants had significantly higher score on
satisfaction. Turkish adaptation study of the scale was inhibiting style and significantly lower score on nurtur-
conducted by Büyükşahin (2005) and it produced three- ing style than female participants.
factor structure, consistent with the original study. This The relationship type main effect was significant
scale’s Cronbach Alfa coefficient in this study was .91. on relationship satisfaction (F1,428 = 16.91, p < .001, μ2 =
Young Schema Questionnaire-Short Form 2 .04), Impaired Limits schema domain (F1,428 = 9.79, p <
(YSQ-SF3). The YSQ-SF3 was used to assess early mal- .01, μ2 = .02) and nurturing style (F1,428 = 10.00, p < .01,
adaptive schemas (Young et al., 2003). Turkish valid- μ2 = .02). The relationship satisfaction score of the mar-
ity and reliability study of the scale was conducted by ried participants (M = 56.55, SD = .91) was significantly
Soygüt, Karaosmanoğlu and Çakır (2009) in a university higher than the participants with romantic relationship
sample. Accordingly, the Turkish form yields 5 schema (M = 51.39, SD = .75). The Impaired Limits schema
domains and 14 schemas. The scale is rated on 6-point domain score of the participants with romantic relation-
Likert-type scale. This scale’s Cronbach Alfa coefficient ship (M = 26.36, SD = .46) was significantly higher than
in this study was .95. married participants (M = 23.96, SD = .56). Similarly,
Interpersonal Relationship Scale. The scale has inhibiting style score of the participants with romantic
31 items rated on 4-point Likert-type scale (Şahin, Du- relationship (M = 13.14, SD = .38) was significantly
rak, & Yasak, 1994). It investigates “nurturing” and “in- higher than married participants (M = 11.11, SD = .46).
hibiting” interaction styles. Higher scores indicate posi- The regression analyses were performed to deter-
tive style in interpersonal relationships (Sahin, Durak, & mine the predictive variables of the relationship satisfac-
Yasak, 1994). This scale’s Cronbach Alfa coefficient in tion in both marital and romantic relationships. For the
this study was .77. participants with romantic relationship, Disconnection/
Social Comparison Scale (SCS). The scale was Rejection schema domain predicted significantly the re-
developed by Gilbert et al. (1991) in order to measure lationship satisfaction (β = -.33, t = -5.56, p < .001) and
the perceptions of the individual in comparison to others it accounted for 11% of the variance (F1,244 = 30.93, p <
across various dimensions. The scale has 18 items rated .001). For the married participants, relationship length
on 6-point Likert-type scale. Higher scores indicate posi- and Disconnection/Rejection schema domain predicted
tive self-schemas (Şahin & Şahin, 1992). significantly the relationship satisfaction (β = -39, t =
-5.96, p < .05; β = -.23, t = -3.57, p < .05, respectively).
Procedure They accounted for 25% of the variance (F2,185 = 30.82,
Romantic or marital relationship for at least three p < .001).
months and having not any psychiatric diagnosis within
the last 6 months were determined as inclusion criteria. Discussion
All participants were informed with an informed consent
form. In this study, male participants had higher scores
on Disconnection/Rejection and Other Directedness
Results schema domains than female participants. This finding
was found to be consistent with the related literature (Ca-
The multivariate analysis of covariance (MANCO- mara & Calvete, 2012; Özbaş et al., 2012; Yiğit, 2013).
VA) yielded that sex (Wilks’ λ = .93, df = 9, F = 3.23, p It might be considered an unexpected finding that male
< .001) and relationship type (Wilks’ λ = .92, df = 9, F = participants had higher score on Other Directedness
4.20, p < .001) had significant effects on dependent vari- schema domain. On the contrary, it may be suggested
ables (relationship satisfaction, early maladaptive sche- that females may be very sensitive to others’ desires and
90 Turkish Psychological Articles

emotions and deprived of awareness of their own needs tionship satisfaction was high in the first years of mar-
and desires. riage but decreased over time (Şentürk & Çatay, 2007;
The results showed that the relationship satisfac- Üncü, 2007; Yalçın, 2014). However, there were findings
tion of the married participants was higher than the in- indicating that marriage length reduced marital sat-
dividuals with romantic relationship. While some stud- isfaction or adjustment but increased in later years
ies revealed that relationship satisfaction did not differ (Büyükşahin & Hovardaoğlu, 2007; Spanier, Lewis, &
in terms of relationship type (Bilecen, 2007; Hasta & Cole, 1975).
Büyükşahin, 2006), other studies revealed that married The model proposed by Young and Gluhoski
individuals’ relationship satisfaction was greater com- (1997) supported that Disconnection/Rejection schema
pared to individuals with a romantic or flirt relationship domain predicted negatively the relationship satisfaction
(Büyükşahin & Hovardaoğlu, 2007; Sprecher, 1988). It in both married participants and participants with the
was reported that marital status played an important role romantic relationship. Disconnection/Rejection schema
in relationship satisfaction and that married couples who domain includes schemas which are developed through
had higher levels of sense of trust and safety experienced unfulfilled need for “secure attachments to others” -one
higher levels of relational intimacy and emotional com- of child’s core emotional needs. Individuals with these
mitment/loyalty (Jurič, 2011). schemas do not have any substantial experience emo-
In this study, the participants with the romantic tionally and physically with their parents or caregivers.
relationship had higher scores on inhibiting style and They have strong beliefs that needs for love, security,
Impaired Limits schema domain than the married par- stability, acceptance, sharing feelings, and respect will
ticipants. The conjugal community may compel the in- be not met (Young et al., 2003). In this regard, it seems
dividuals to positive in terms of communication styles. possible that the individuals with these schemas have
Therefore, the married individuals may apply less to the problems and experiences decreased relationship satis-
inhibiting style. Similarly, the higher score on Impaired faction. These schemas may underlie marital/romantic
Limits schema domain in the individuals with the ro- conflicts and problems related to intimacy, trust, interest,
mantic relationship may be interpreted that married life support and love between partners.
may contribute to be resolved problems about respecting The schemas includes strict, resistant to change,
the others’ rights, following the principle of reciprocity, dysfunctional, and irrational beliefs which negatively
and cooperation. affects partners’ behaviors, attitudes and perceptions
The results of the regression analyses showed that against each other and then relationship satisfaction (El-
the relationship satisfaction was predicted negatively by lis, 1986; Leahy, 1997; Young & Gluhoski, 1997). From
relationship length and Disconnection/Rejection schema this point, the present study revealed the importance that
domain in the married participants and was also predict- early maladaptive schemas -cognitive factors which af-
ed negatively by only Disconnection/Rejection schema fects relationship satisfaction- should be taken into con-
domain in participants with the romantic relationship. sideration in close relationship problems. Furthermore,
In the participants who are married, as long as the re- schema therapy approach is believed to helpful in mari-
lationship length increased, the relationship satisfaction tal conflicts and close relationship and attachment prob-
decreased. Typically, it was reported that couples’ rela- lems.

View publication stats

You might also like