You are on page 1of 2

ERGENLİKTE BAĞLANMA

Çocukluk çağında bağlanma ilişkisi tek yönlüdür. Çocuk ona bakım verenin ilgisine ve sevgisine
ihtiyaç duyar. Ergenlik döneminde ise çift yönlü karşılıklı bir bağlanma söz konusudur. Ergen de
başkaları için güvenli bir üs olmaya başlar. İlk bağlanma stilleri ergenlikteki ilişkilerde ilişkinin
niteliğini belirler. Örneğin ailedeki güvenli çevre ve ilişkiler ergenin yüksek benlik saygısına sahip
olmasını sağlar. Fakat anne ve babayla güvenli ilişki kuramamış ergenler kendilerini sevilmeye layık
görmezler ve ilişki kurmakta zorlanabilirler (Morsünbül,2005,s.30-31).

Bağlanma figürü bağımsız keşif için çocuğun ihtiyaçlarına cevap verirse ve çocuğun koruma
ihtiyacını onaylarsa çocuk, güvenilir ve sevilmeye değer olduğuna dair model geliştirebilir. Eğer tam
tersi aile çocuğun girişimlerini engellerse çocuk kendini yetersiz ve değersiz olarak değerlendirebilir.
Çocuklukta edinilen bu yaşantılar böylece ergenliğe de yön verir. (Karakuş, 2012, s.34)

Bağlanmanın değeri ve etkisi değişmese de bağlanma davranışlarının sıklığı erken yaşlardan orta
çocukluğa doğru azalmaktadır (Dwyer ,2005; Mayseless, 2005). Araştırmalar, ergenlik ve
yetişkinlikten farklı olarak orta çocukluk döneminde ebeveynlerin hala birincil bağlanma figürü olma
işlevi gösterdiğini göstermektedir. Orta çocukluk dönemi okula uyum, yeni okula başlama ve
akademik başarı değerlendirmeleriyle bir geçiş dönemidir. Güvenli bağlanmanın da bu sorunları
başarıyla atlatma bakımından önemli olduğu savunulabilir (Sümer ve Şendağ, 2009, s.87).

Ergenlik dönemi ise bağlanma açısından bir geçiş dönemidir. Bebeklikte daha çok fiziksel
ihtiyaçların karşılanması prensibiyle işleyen bağlanma örüntüsü, ergenlikte duygusal ihtiyaçlar olarak
ortaya çıkmaktadır. Ergenler bu dönemde ebeveynlerindense akranlarına doğru bir yönelim
göstermektedir. Akran ilişkilerinde de erken bağlanma örüntülerinin etkili rolü vardır (Yazıcı Çelebi
ve Çelebi, 2020, s.39)

Ebeveyn-Ergen ilişkilerine dair eski ve yeni modeller vardır. Eski modele göre, ergenler
olgunlaştıkça kendilerini ebeveynlerinden ayırır ve kendilerine özgü bağımsız bir dünyaya doğru
hareket ederler. Ve eski modele göre ebeveyn-ergen çatışması yoğun ve streslidir. Eski modele
karşılık yeni model ise ergenler karmaşık olan sosyal dünyayı keşfederken ebeveynlerin önemli
bağlanma figürleri ve destek sistemleri yardımcı olur. Yeni modele göre küçük anlaşmazlıkların ve
müzakerelerin normal olduğu hatta bağımsızlığı ve kimliği geliştirmede olumlu bir işlev gördüğü
vurgulanmaktadır (Santrock, 2020, s. 268).

Bağlanma türlerine göre ise, kayıtsız/kaçınan bağlanan ergenler bağlanmanın önemini göz ardı
ettikleri için güvensiz bir kategoridir. Bu kategori bakım verenler tarafından bireyin ihtiyaçlarının
reddedildiği yaşantılardır. Ergenlikte ise ergen ve ebeveyn birbirinden uzaklaşabilir. Saplantılı/kaygılı
bağlanmaya göre ise ergenler bağlanma yaşantılarına büyük uyum gösterebilirler. Ebeveynler
ergenlere tutarlı şekilde ulaşılabilir değildir. Ergenler yüksek düzeyde bağlanma arar, ergen ve
ebeveyn arasındaki öfke çok şiddetlidir. Son olarak çözümlenmemiş/düzensiz bağlanma, ergenin
olması gerekenden yüksek düzeyde korku yaşadığı güvensiz bir kategoridir. Ebeveynin ölümü veya
ebeveyn tarafından istismar edilme gibi travmatik olaylarla oluşabilir (Santrock, 2020, s.268).

Güvenli bağlanma stilindeki ergenler; sosyal aktivitelere daha fazla katılmaya, bununla birlikte
olumlu duygu düzenleme becerileri kazanmaya ve benzer güvenli akranlarla arkadaş olma
eğilimindedirler. Ayrıca güvenli bağlanan ergenlerin stres durumlarında aileleriyle ve arkadaş
gruplarıyla yarım almak için iletişime geçtiği bulunmuştur. Güvensiz bağlanan ergenlerin ise stres
anlarına karşı dirençsiz olduğu ve yardım almayı reddettiği görülmüştür ( Atik, 2013, s.13)
Ergenlik döneminde bağlanma figürü akran veya arkadaş olabilir. Bağlanma ilişkisinin niteliği
yetişkinlikte ve çocuklukta tamamlayıcıyken ergenlikte karşılıklıdır. Ergen, özerkliğini kabul ettirmek
ve duygusal bağ kurmak için çaba gösterir. Bağlanmada etkileşimler ise bebeklikte ve çocuklukta
olanın tersine içsel ve temsil edilebilirdir ( Alagöz, 2019, s.17).

Çelebi’nin 2017 yılında, bağlanma stilleri ile sosyal anksiyete arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla
258 lise öğrencisine kişisel bilgi formu, ilişki ölçekleri anketi ve sosyal kaygı ölçeğini uyguladığı
çalışmada bağlanma stilleri ile sosyal anksiyete arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Araştırma
sonucunda ergenlerin sosyal anksiyete düzeylerinin cinsiyete bağlı olarak farklılaşmadığı, anne ve
babanın eğitim düzeyine ve babadan görülen ilgi ve sevgiyi yeterli bulma derecesine göre farklılaştığı
saptanmıştır (Çelebi,2017, s.1729-1733).

KAYNAKÇA

Morsünbül Ü. (2005) Ergenlikte Kimlik Statülerinin Bağlanma Stilleri, Cinsiyet ve Eğitim Düzeyi
Açısından İncelenmesi. Yüksek Lisans tezi, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.

Dwyer, K. M. (2005). The meaning of attachment in middle and late childhood. Human Development,
48, 155-182.

Sümer N. Ve Anafarta Şendağ, M. (2009). Orta Çocukluk Döneminde Ebeveynlere Bağlanma, Benlik
Algısı ve Kaygı. Türk Psikoloji Dergisi, 24 (63)

Yazıcı Çelebi G. Ve Çelebi B. (2020). Ergenlerin Bağlanma Stilleri ile İnternet Bağımlılık Düzeyleri
Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. AÇÜ Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 6 (2)

Santrock W. John (2020). Ergenlik. Ankara : Nobel Akademik Yayıncılık.

Atik Lamiser E. (2013). Liseli Ergenlerde Bağlanma Stilleri ve Psikolojik Sağlamlık Düzeyleri
Arasındaki İlişkide Öz Yansıtma ve İç Görünün Rolü. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Bilim Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Alagöz P. A. (2019). 14-18 Yaş Arasındaki Ergenlerin Bağlanma Stilleri ile Sosyal Anksiyete
Düzeyleri Arasındaki İlişki. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü.

Gülin Y. Çelebi (2017). Ergenlerde Sosyal Kaygı ve Bağlanma Stilleri Arasındaki İlişkinin
İncelenmesi. Kastamonu Eğitim Dergisi, 25(5)

You might also like