Sese, hece ve sözcüklerin tekrarı, uzatılması yada konuşmanın akışını kesen duraklamalar şeklinde kendini gösteren bir konuşma bozukluğudur. Bozukluğun şiddeti kişinin içinde bulunduğu duruma göre değişir. Psikolojik sreslerin yoğun olduğu durumlarda (sınav, çekinilen kişilerle konuşma zorunluluğu, korku, endişe duyguları yaratan ortamlar) artar. Konuşma çok yavaş veya çok hızlı olabilir. Genellikle şarkı söylerken veya şiir okurken olmaz. Ağır durumlarda, tekrarlayan vücut hareketleri konuşmaya eşlik eder (ayağını yere vurma, başını sallama, gözlerini kırpma, elini dizine veya masaya vurma gibi). Hastalık genellikle 12 yaşından önce, çoğunlukla 2-7 yaşları arasında ortaya çıkar. Erkeklerde daha sık görülmektedir. Sıklığı %1. 2-3.5 yaşları arasında ortaya çıkan kekemelik genellikle geçicidir. Çocuklarda düşünce hızının, konuşma hızını geçtiği bu yaşlarda henüz yetersiz konuçma ile düşünce ifade edilmemekte, bu yüzden konuşma bozukluğu ortaya çıkmaktadır. Buna fizyolojik kekemelik denir. Bu durum her çocukta görülmemekte, ancak konuşma bozukluğuna yatkın çocuklarda rastlanmaktadır. Erken yaşta başlayan geçici kekemelik durumlarında aile, çocuğa baskı yapmamalı, çocuğun kendi konuşmasına fazla dikkat göstermesine yol açılmamalıdır. Oluş nedenleri Ailesel genetik bir yatkınlık Anne ve babalarında obsesif-kompulsif kişilik özelliklerine hatta nevroza rastlanmaktadır. Çocuğa küçük yaştan düzen, temizlik ve terbiye konularında ağır disiplin uygulamakta ve yapısal, ailesel yatkınlığı olan çocuklarda herhangi bir etkenle kekemelik başlayabilmektedir. Konuşmanın beyinde yetersiz lateralize olduğu, daha çok her iki hemisferde temsil edildiği, bu nedenle konuşmanın kolaylıkla kesilmelere uğrayabileceği ve bunun kalıtımsal bir etkene bağlı olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır. Başlatan etken Kekemeliğin başlamasında korku en büyük rolü oynamaktadır. Gidiş ve sonlanış Genellikle kronik bir gidiş gösteri. Zaman zaman düzelmeler olabilir. Düzelmeler aylarca sürebilir. Hafif vakaların %50-80’i kendiliğinden düzelir. 4/5’i ergenlik çağına geçer. Tedavi Çocuğun düzgün konuşması için sürekli zorlanmaması, konuşurken sabırla dinlenmesi, konuşurken kesilmemesi, zaten kolaylıkla oluşan yetersizlik duygusunu pekiştirici tutumlardan (alay etme, utandırma, zorlama gibi) kaçınılması gerekir. Ailenin aşırı titiz, düzenli, denetimci ve kuralcı tutumu gevşetilmelidir. Psikoterapi 8-9 yaşlarından küçüklerde oyun, daha büyük çocuklarda konuşma yoluyla uygulanır. Tedavide amaç yalnızca kekemeliğin geçmesi değildir. Kekemelik inatçı ve süregen bir belirtidir. Çocuğu güç durumda bırakır. Çocuğun benlik saygısını korumaya yönelik olmalıdır. Önemli olumlu özelliklerini bulup çıkarıp, dikkatini ve ilgisini bu olumlu yönlere çevirerek kekemeliğe önem vermemesi öğretilmelidir. Verilen önem azaldıkça kekemelik de giderek hafifler. Konuşma tedavisi: Uzmanlar tarafından özel konuşma talimleri ile uygulanır. Çocuğun konuşma kaygısını azaltmak amacıyla çeşitli anksiyolitikler (antihistaminikler-küçük çocuklar için, atipik antipsikotikler-daha büyük çocuklarda) kullanılır. Teşekkürler…