You are on page 1of 35

AK PARTİ DÖNEMİ ve NÜFUS

POLİTİKALARI
ADALET VE KALKINMA PARTİSİ

Adalet ve Kalkınma Partisi şu anki genel başkanı


Recep Tayyip Erdoğan’ın desteğiyle 14 Ağustos 2001
tarihinde kuruldu. Partinin katıldığı ilk seçim olan 3
kasım 2002 genel seçimlerinde parti, geçerli oyların
%34,63’ünü alıp birinci parti olarak meclise girmeyi
başardı. Kuruluşundan itibaren Adalet ve Kalkınma
Partisi, katıldığı seçimlerin tamamında birinci parti oldu
ve katıldığı beş genel seçimin dördünde (2002, 2007,
2011 ve Kasım 2015) tek başına iktidar olmayı başardı.
En son yapılan 1 kasım 2015 genel seçimlerinde geçerli
oyların %49,5’ini alarak mecliste ve ülke yönetiminde en
fazla söz sahibi olan siyasi parti olarak Türkiye
Cumhuriyetinin siyasi yaşamını yönlendirmeye devam
etmektedir.
2000 YILINDAN SONRA TÜRKİYE’DE SİYASİ GELİŞMELER
Adalet ve Kalkınma Partisinin Kurulması ve 2002 Genel Seçimleri
16 Ocak 1998'de Refah Partisi'nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasıyla bu
partinin mensubu olan siyasiler Fazilet Partisi altında tekrar birleşti. Ancak Fazilet
Partisinin de kısa süre sonra kapatılmasıyla parti içerisinde bulunan yenilikçiler hapisten
çıkan Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasaklı olmasına rağmen dışardan desteğiyle 14
Ağustos 2001 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisini (Ak Parti) kurdular akabinde 3
Kasım 2002 genel seçimlerine katılan Ak Parti birinci parti olarak TBMM’ye girmeyi
başardı. Partinin dışardan destekçisi olan Recep Tayyip Erdoğan seçim yasağı nedeniyle
meclise giremediğinden yerine Abdullah Gül 58. Cumhuriyet Hükümeti'ni kurdu. Recep
Tayyip Erdoğan’ın yapılan anayasa değişikliğiyle siyasi yasağı kaldırılarak Siirt’te
yenilenen seçimle TBMM’ye girmesi sağlandı ve partisinin başına geçerek 59.
Cumhuriyet Hükümetini kurdu.
11. Cumhurbaşkanı Seçimi ve 2007 Genel Seçimleri
10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in görev süresinin 16 Mayıs 2007 tarihinde
dolacak olması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı seçimi gündeme geldi. Ak Parti Dışişleri
Bakanı Abdullah Gül'ü Cumhurbaşkanlığı için aday gösterdi. Cumhuriyet Halk Partisi
(CHP) seçimlerin açılış oturumunda gerekli sayının 367 olması gerektiği, Meclis İçtüzük
ihlali yapıldığı gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi'ne seçimlerin iptali ve seçim sürecinin
durdurulması için müracaat etti. Anayasa Mahkemesi aldığı karar ile oturum yeter
sayısının 367 olması gerektiği kararını aldı. Bunun neticesinde TBMM Cumhurbaşkanını
seçemediği için erken genel seçime gitmek zorunda kaldı. 22 Temmuz 2007’de yapılan
genel seçimlerde Ak Parti geçerli oyların %46,7’sini alarak tekrar TBMM’ye birinci parti
olarak girmeyi başardı. Ak Parti seçimlerin sonuçlanmasından sonra Cumhurbaşkanlığı
seçimini gündeme getirerek Abdullah Gül’ü tekrar aday gösterdi. Yapılan seçimde
Abdullah Gül 11. Cumhurbaşkanı olarak seçildi.
Ak Parti Kapatma Davası ve 2011 genel seçimleri
14 Mart 2008 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya,
"Adalet ve Kalkınma Partisinin laikliğe aykırı eylemlerin odağı durumuna geldiği" savıyla,
Anayasa Mahkemesi'nde "Adalet ve Kalkınma Partisinin temelli kapatılma davasını açtı.
Başsavcı, Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan'ın da aralarında olduğu 71 kişinin,
siyasetten 5 yıl uzaklaştırılmasını istedi. 30 Temmuz 2008'de açıklanan kararla, 10 üyenin
6'sı kapatılması yönünde, 4'ü de hazine yardımının kesilmesi yönünde karar verdi. Anayasa
Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın ret oyuyla Ak Parti kapatılmadı. Hazine gelirinin
yarısının kesilmesi kararı alındı. Akabinde 12 Haziran 2011 genel seçimleri yapıldı. Ak
Parti geçerli oyların %49,95 ile TBMM ye 326 milletvekili ile girdi. Oy oranı artışına
karşın meclise giren milletvekili bir önceki seçime göre azdı. Ak Parti hükümeti 3. kez
iktidarda olup büyük bir kitlenin güvenini aldığını kanıtladı. CHP ise %25,94 oy alarak
TBMM’ye giren ikinci çoğunluğa sahip parti oldu.
2012 MİT Krizi ve Gezi Parkı Olayları
7 Şubat 2012 günü, İstanbul’da özel yetkili savcı Sadrettin Sarıkaya’nın, MİT
Müsteşarı Hakan Fidan, eski müsteşar Emre Taner, eski müsteşar yardımcısı Afet Güneş
ve iki MİT görevlisini ifadeye çağırdığı öğrenildi. Sarıkaya KCK soruşturması
kapsamında ifadelerini almak isteği üzerine çağırdığını belirtmişti. Sarıkaya tarafından
MİT yetkilileri için yakalama kararı çıkarıldı. Hemen ardından 61. Hükümet duruma el
attı; savcı Sadrettin Sarıkaya soruşturmadan alındı.
İstanbul Taksim'deki Gezi Parkı’nın Asker Ocağı Caddesi’ne bakan duvarının 3
metrelik kısmı Taksim Yayalaştırma Projesi kapsamında yıkılmasının ve 27 Mayıs 2013
tarihinde iş makinelerinin parka girmesinin ardından eylemler başladı. Bu haberin sosyal
medya aracılığıyla kısa sürede yayılması sonucunda bazı aktivistlerin parka gidip
çalışmaları durdurmaya çalışmasına polisin sert müdahalede bulunması ve dönemin
başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın inşaatın yapımında ısrarcı açıklamaları protestoları
hükûmet karşıtı gösterilere dönüştürdü. Protestolar başta Ankara, İzmir ve İstanbul gibi
büyükşehirler olmak üzere Türkiye'nin diğer illerine de yayıldı. 15 Haziran akşamındaki
polis müdahalesi sonrasında Gezi kampı dağıtılarak olaylara son verildi.
2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlık Dönemi
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 28 Ağustos 2014'te görevinin bitmesinden
dolayı 1 Temmuz 2014'te AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın
Cumhurbaşkanlığına aday olduğu açıklandı. Bu sefer farklı olarak Cumhurbaşkanını halk
seçecekti 10 ağustos 2014 tarihinde yapılan seçimlerde Recep Tayyip Erdoğan geçerli
oyların %51,79 alarak 12. Cumhurbaşkanı seçildi. Recep Tayyip Erdoğan'ın
Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra 27 Ağustos 2014'te yapılan AK Parti 1. Olağanüstü
Büyük Kongresinde Ahmet Davutoğlu 1382 delegenin oyunu alarak 2. AK Parti genel
başkanı seçildi. 28 Ağustos 2014'te cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan
başbakanlık vekaletini alan Davutoğlu 62. Türkiye Hükümetini kurmakla görevlendirildi.
7 Haziran 2015 Genel Seçimleri ve 1 Kasım 2015 Genel Seçimleri
7 Haziran 2015 seçimlerinde AK Parti tek başına iktidar olabilecek çoğunluğu
yakalayamamasına rağmen birinci parti olarak TBMM’ye girdi. Daha sonra yapılan
koalisyon görüşmeleri ise başarısızlıkla sonuçlandı. Ahmet Davutoğlu 9 Haziran'da
istifasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sundu, ama anayasa gereği yeni
hükümet kurulana kadar görevde kaldı. Daha sonra tüm çabalara rağmen hükümet
kurulamadı. Seçimden sonra 45 gün geçmesi ve hükümetin kurulamaması sebebiyle 1
Kasım 2015'te yapılacak seçime kadar ülkeyi yönetmek üzere seçim hükumeti kurulmasına
karar verildi. 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde Ak Parti %49.5 gibi büyük bir oy oranıyla
TBMM'de tek başına iktidar olabilecek çoğunluğa ulaştı. Sonrasında Ahmet Davutoğlu,
64. Cumhuriyet hükümetini kurmak için görevlendirildi.
Binali Yıldırım’ın Başbakanlık Dönemi ve 2016 Askeri Darbe Girişimi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 64. Türkiye Hükümeti'nin Başbakanı Ahmet
Davutoğlu yaptıkları toplantı sonrasında Ahmet Davutoğlu'nun başbakanlık görevinden
istifa etme kararı almasıyla AK Parti 2. Olağanüstü Büyük Kongresi düzenlenerek 3. genel
başkanın seçilmesi kararlaştırıldı. 22 Mayıs 2016 tarihinde düzenlenen kongrede Binali
Yıldırım, 1470 oyun 1405'ini alarak AK Parti'nin 3'üncü genel başkanı seçildi ve hükûmeti
kurma görevi verildi. 24 Mayıs 2016 tarihinde Yıldırım, 65. Türkiye Hükümeti'ni kurdu ve
bu hükûmet TBMM tarafından 315 oyla güvenoyu aldı.
15-16 Temmuz 2016 tarihleri arasında Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kendilerini
Yurtta Sulh Konseyi olarak tanımlayan bir grup asker tarafından askerî darbe girişimi
yaşandı. 16 Temmuz sabahı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü
personelinin ortak gerçekleştirdiği operasyonlar sonucunda askerî darbe girişimi bastırıldı
ve asi askerler silahları ile birlikte teslim alındı. Bu olay neticesinde farklı rütbelerden
8036 asker gözaltına alındı. Yargı ve sivil siyaset mensupları dahil olmak üzere toplam
gözaltı sayısı 22 Temmuz tarihi ile birlikte 10 bini buldu. Bunun yanı sıra askerî, idari ve
adli kurumlarda birçok kişi görevden alındı.
Başkanlık Sistemi Referandumu
Binali Yıldırım, yeni Hükümet'in öncelikli konusunun yeni anayasa ve başkanlık
sistemi de dahil olmak üzere yeni yönetim sistemini belirleyecek değişikliklerin olduğunu
bildirdi. TBMM’deki diğer partiler bu duruma karşı çıksa da Milliyetçi Hareket Partisi
(MHP) Başkanlık sisteminin referanduma götürülmesinde herhangi bir sakınca
duymadığını bildirdi. Hükümetteki AK Parti ve kurucularından Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan tarafından desteklenen Türkiye Anayasası'nın 18 maddesi üzerinde
değişikliklerle ilgili tartışmalar uzun süre devam ettikten sonra muhalefetteki Milliyetçi
Hareket Partisi (MHP) desteğiyle birlikte meclisten geçerek halk oylaması kararı alındı.
Değişiklik paketi, yürürlükteki parlamenter sistemin kaldırılarak yerine başkanlık
sisteminin getirilmesi, başbakanlık makamının ortadan kaldırılması, meclisteki vekil
sayısının 550'den 600'e çıkarılması, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK)
yapısında değişiklikler yapılması ve Cumhurbaşkanının partili olabilmesi gibi
değişiklikler içermekteydi. 16 Nisan 2017’de yapılan Halk oylamasında %51,41 oranında
evet oyuyla değişiklikler kabul edildi. Akabinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
tekrar partisinin başına geçti.
TÜRKİYE’DE NÜFUS

Türkiye’de son zamanlarda


doğurganlık düzeyinin 2 çocuğa kadar
düşmesi ve daha da düşmeye devam etme
eğilimi göstermesi nedeniyle politika
değişikliği gücünü elinde bulunduran
hükümet yeniden 1960’lı yıllara kadar
uygulanmakta olan doğurganlığı artırıcı
politikalara dönüş işareti veren bir söyleme
girmiştir. Bu kapsamda, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan yaptığı
konuşmalarda “En Az Üç Çocuk” mesajını
sürekli olarak yinelemektedir. 2017 Nüfus Piramidi
Türkiye’nin doğal nüfus artış hızı
2009-2017 yılları en fazla nüfuza sahip ilk 10 ilin nüfusu ve Türkiye’nin toplam nüfusu
2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017
Türkiye 72 561 312 73 722 988 74 724 269 75 627 384 76 667 864 77 695 904 78 741 053 79 814 871 80 810 525
İstanbul 12 915 158 13 255 685 13 624 240 13 854 740 14 160 467 14 377 018 14 657 434 14 804 116 15 029 231
Ankara 4 650 802 4 771 716 4 890 893 4 965 542 5 045 083 5 150 072 5 270 575 5 346 518 5 445 026
İzmir 3 868 308 3 948 848 3 965 232 4 005 459 4 061 074 4 113 072 4 168 415 4 223 545 4 279 677
Bursa 2 550 645 2 605 495 2 652 126 2 688 171 2 740 970 2 787 539 2 842 547 2 901 396 2 936 803
Antalya 1 919 729 1 978 333 2 043 482 2 092 537 2 158 265 2 222 562 2 288 456 2 328 555 2 364 396
Adana 2 062 226 2 085 225 2 108 805 2 125 635 2 149 260 2 165 595 2 183 167 2 201 670 2 216 475
Konya 1 992 675 2 013 845 2 038 555 2 052 281 2 079 225 2 108 808 2 130 544 2 161 303 2 180 149
Gaziantep 1 653 670 1 700 763 1 753 596 1 799 558 1 844 438 1 889 466 1 931 836 1 974 244 2 005 515
Şanlıurfa 1 613 737 1 663 371 1 716 254 1 762 075 1 801 980 1 845 667 1 892 320 1 940 627 1 985 753
Mersin 1 640 888 1 647 899 1 667 939 1 682 848 1 705 774 1 727 255 1 745 221 1 773 852 1 793 931
Samsun 1 250 076 1 252 693 1 251 729 1 251 722 1 261 810 1 269 989 1 279 884 1 295 927 1 312 990
Türkiye’nin Nüfus Yoğunluğu Haritası
41000000 2009- 2017 Türkiye Kadın- Erkek Nüfus Dağılımı
40000000

39000000

38000000

37000000

36000000

35000000

34000000

33000000
2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017

Erkek Kadın
2015 Yılı Kadın Erkek Nüfus Oranı

Yıllara Göre Kadın Erkek Nüfus Oranı


% 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2023 2050
Kadın 49,7 49,8 49,8 49,8 49,8 49,8 49,8 49,8 49,8 49,8 50 50,3
Erkek 50,3 50,2 50,2 50,2 50,2 50,2 50,2 50,2 50,2 50,2 50 49,7
TÜRKİYE’DE GÖÇ
İç göç
Türkiye’de modernleşme ve terör gibi değişen nedenlerle kırdan kente doğru
yoğun şekilde gerçekleşen iç göç 1950’li yıllarda başlamış, 2000’li yılara kadar
değişik hız ve yoğunlukta süregelmiştir. Bu göçler Türkiye’nin özellikle kuzey ve
doğusundan batı, güney ve kuzeybatı yönünde gerçekleşmiştir. 2000’li yıllardan
itibaren göç hızında azalmalar görülmesine rağmen, Ankara, İstanbul, İzmir, Kocaeli,
Tekirdağ, Antalya ve Bursa gibi iller halen çevreleri acısından birer çekim merkezi
olmaya devam etmektedir. Göç almaya devam eden illerde ve halihazırda göç
almayan, ancak çok fazla göçmen nüfus barındıran Adana ve Mersin gibi illerde
emniyet ve asayişin sağlanmasında iç göçler olumsuz bir faktör olarak ortaya
çıkmaktadır.
2000’li yıllarda kentsel nüfus oranı kırsaldan daha fazla olmakla birlikte kentsel
bölgelerde çekiciliğin yanı sıra iticilik faktörü de belirginleşmeye başlamış ve bu
durum kentten köye göçlerin yaşanmasına da sebebiyet verir duruma gelmiştir.
Yıllara Göre Kır ve Kent Nüfus Oranları %
100
91.3 91.8 92.1 92.3 92.5
90
80 75 75.5 76.3 76.8 77.3
70.5
70 64.9
61.5 59
60 56.1
50 43.9
38.5 41 Kent
40 35.1 Kır
29.5
30 25 24.5 23.7 23.2 22.7
20
8.7 8.2 7.9 7.7 7.5
10
0
1970 1980 1990 2000 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017
2016- 2017 net göç miktarı en fazla ve en az olan iller
En Fazla En Az
1 Ankara 32042 Ağrı -17391
2 Kocaeli 27538 Van -16298
3 İzmir 24618 Adana -13325
4 Bursa 21214 Şanlıurfa -12194
5 Tekirdağ 20733 Ordu -12194
6 Antalya 15054 Erzurum -10734
7 Eskişehir 10261 Bayburt -10172
8 Muğla 9161 Muş -9149
9 Sakarya 7453 Giresun -9146
10 Aydın 6013 Diyarbakır -8490
Dış Göç
Asya ile Avrupa arasında köprü konumunda olan Türkiye, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve
yakın Asya ülkelerinden AB ülkelerine kaçak olarak göç etmek isteyenler için vazgeçilmez
bir durak olup aynı zamanda göç edenlerin yerleştiği de bir ülkedir.
20. yüzyılın ortalarından 2000’li yıllara kendi vatandaşları yurtdışına göç eden bir ülke
olan Türkiye artık başka ülke vatandaşlarının göç ettiği veya göç etmek zorunda kaldığı bir
ülke olmaya başlamıştır. Özellikle 2001 Irak savaşı, 2009 Arap Baharı ve son yıllarda da
Suriye’de yaşanan siyasi belirsizlik ve kaos sonrasında yaşanan yoğun mülteci akını
Türkiye’nin bir transit ülke olmasına ve bu mültecilere ev sahipliği yapmasına sebep
olmuştur. Özellikle 2011 de başlayan Suriye krizi sebebiyle Suriye’den Türkiye’ye akın
akın gelen Suriyeliye açık kapı politikası uygulanmış neticede Türkiye’de 3,5 milyondan
fazla Suriyeliye geçici koruma statüsü verilmiştir.
Türkiye’deki Suriyeliler
Türkiye’de bulunan Suriyeliler, kamplarda ve kamp dışında yaşamlarını
sürdürmektedirler Kamplarda yaşayanların büyük kısmı, refah ve sosyal imkanlar
açısından kamp dışındakilere göre daha iyi durumda olmalarına rağmen Suriyelilerin
yaklaşık %85’lik bir kısmı kamp dışında şehirlerde yaşamaktadır. Önceleri kısa süreli
ve geçici bir durum olarak görülen göç dalgası gün geçtikçe ve Suriye’deki kriz devam
ettikçe kalıcı bir hal almaya başlamıştır. Hal böyle olunca bu insanların Türkiye’nin
sosyal yapısına uyumu, çalışma hayatına entegrasyonu ve çocuklarının eğitimi gibi
sorunlar ortaya çıkmaya başlamıştır.
Türkiye’deki Suriyeliler
Türkiye’deki Suriyelilerin uyum ve beklentilerine ilişkin olarak yapılan saha
araştırmalarına göre; “Suriyelilerin Türkiye’de olmaktan memnun ve mutlu oldukları,
mümkünse ülkelerine geri dönmek istedikleri ancak bu ihtimalin her geçen gün
azaldığını ifade ettikleri, çalışma hakkı istedikleri, çocuklarının eğitim alamamasından
rahatsız oldukları, Cenevre Anlaşmasına Türkiye’nin koyduğu ve Suriyelilerin bu
nedenle mülteci olmalarını engelleyen coğrafi çekincenin kaldırılmasını talep ettikleri,
her geçen gün Türkiye’de kalmaya daha sıcak baktıkları, Türkiye vatandaşlık verirse
kabul etmeye sıcak baktıkları ortaya çıkmıştır.
2011-2018 yılları arası Türkiye’de bulunan yabancı sayıları

2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018


Ülkemizde ikamet izni ile bulunan 234268 321548 313692 379804 422895 461217 593151 642392
yabancı sayısı
Yakalanan düzensiz göçmen sayısı 44415 47510 39890 58647 146485 174466 175752 37549
Uluslararası koruma başvurusu sayısı 17925 29678 30311 34112 64232 66167 112415
Geçici koruma kapsamındaki Suriyeli 0 14237 224655 1519286 2503549 2834441 3426786 3554497
sayısı
EĞİTİM

4+4+4 Eğitim Sistemi


18. Milli Eğitim Şurasında alınan kararlar doğrultusunda ve 6287 sayılı
İlköğretim ve Eğitim Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanunla (2012) 2012-2013 eğitim öğretim yılında 4+4+4 eğitim sistemine
geçilmiştir. Bu sistemle 5+3 kesintisiz 8 yıl olarak uygulanan zorunlu eğitim sistemi
4+4+4 olarak kesintili olarak uygulanmaya başlanmış ve eğitimin ilk 4 yılı ilkokul,
ikinci 4 yılı ortaokul, üçüncü 4 yılı lise olmak üzere zorunlu eğitim 12 yıl olarak
düzenlenmiştir. Bu sistemle ilköğretim okullarının ilkokul ve ortaokul olarak
bağımsız şekilde kurulması, ancak imkân ve şartlara göre ortaokullar, ilkokullarla
veya liselerle birlikte de kurulabileceği kararlaştırılmıştır. Bunun yanı sıra ders saati
sayılarında değişiklikler yapılmış ve öğretim kademelerine göre seçmeli dersler
eklenmiştir. 4. sınıfı ve 8. sınıfı bitiren öğrencilere diploma verilmeyerek sadece 12
yıllık zorunlu eğitimin sonucunda diploma verilmesi öngörülmüştür.
2005-2006/ 2015-2016 Eğitim Öğretim Yılları Arası Okul, Öğretmen ve Öğrenci Sayıları
İlköğretim Ortaöğretim
Okul Öğretmen Öğrenci Okul Öğretmen Öğrenci
2005-2006 34990 389859 10673935 7435 185317 3258254
2006-2007 34656 402829 10846930 7934 187665 3386717
2007-2008 34093 445452 10870570 8280 191041 3245322
2008-2009 33769 453318 10709920 8675 196713 3837164
2009-2010 33310 485677 10916643 8913 206862 4240139
2010-2011 32797 503328 10981100 9281 222705 4748610
2011-2012 32108 515852 10979301 9672 235814 4756286
İlkokul Ortaokul Lise
Okul Öğretmen Öğrenci Okul Öğretmen Öğrenci Okul Öğretmen Öğrenci
2012-2013 29169 282043 5593910 16987 269759 5566986 10418 254895 4995623
2013-2014 28532 288444 5574916 17019 280804 5478399 10955 278641 5420178
2014-2015 27544 295252 5434150 16969 296065 5278107 9061 298378 5691071
2015-2016 26522 302961 5360703 17343 322680 5211506 10550 335690 5807643
2012-2013/ 2015-2016 Yılları Arası Okul Başına Düşen Öğrenci Sayısı
500
466
450
405
400 382 375

350
306 304
300 292
281

250
195 197 202
200 192

150

100

50

0 2012-2013 2013-2014 2014-2015 2015-2016

İlkokul Ortaokul Lise


2012-2013/ 2015-2016 Yılları Arası Öğretmen Başına Düşen Öğrenci Sayısı
25

20
20 19 19
18 18 18
17
16
15 15
15 14
13

10

0 2012-2013 2013-2014 2014-2015 2015-2016

İlkokul Ortaokul Lise


2012-2013/ 2015-2016 Yılları Arası Şube Başına Düşen Öğrenci Sayısı
30
27 27
25
25 24
23 23
22 22
21 21 21
20
20

15

10

0 2012-2013 2013-2014 2014-2015 2015-2016

İlkokul Ortaokul Lise


Kaynakça
 Doğan, S., Uğurlu, C.T., Demir, A. (2014) 4+4+4 Eğitim Sisteminin Okul
Paydaşlarına Olumlu ve Olumsuz Etkilerinin Yönetici Görüşlerine Göre İncelenmesi.
Gaziantep University Journal of Social Sciences, 2014 13(1): s. 115-138
 Dücan, E. (2016) Türkiye’de İç Göçün Sosyo-ekonomik Nedenlerinin Bölgesel
Analizi. Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt 12, Yıl 12, Sayı 2, 2016 s.
167- 183
 Eryurt, M. A., Canpolat, Ş. B., Koç, İ. (2013) Türkiye’de Nüfus ve Nüfus Politikaları:
Öngörüler ve Öneriler. Amme İdaresi Dergisi, Cilt 46, Sayı 4, Aralık 2013, s. 129-
156.
 Sürmeli, İ. (2017) Türkiye’de İç Göçün Değişim ve Dönüşümü: Kentten Kıra
Yöneliş. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Gazi Akademi
Genç Sosyal Bilimciler Sempozyumu 2017 Özel Sayısı (275-286)
 Tunç, Ş. (2015) Mülteci Davranışı ve Toplumsal Etkileri: Türkiye’deki Suriyelilere
İlişkin Bir Değerlendirme. Tesam Akademi Dergisi, Temmuz 2015 2(2) s. 29- 63
 Deniz, T. (2014) Uluslar Arası Göç Sorunu Perspektifinde Türkiye. TSA / Yıl: 18 S:
1, Nisan 2014 s. 175- 204
 http://www.goç.gov.tr/- Göç İdaresi Genel Müdürlüğü
 http://www.tuik.gov.tr/Start.do- Türkiye İstatistik Kurumu

You might also like