You are on page 1of 55

İMAJ RESEPTÖRLERİ

(GÖRÜNTÜ ALGILAYICILARI)

Öğr. Gör. Cengiz EVLİ


Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim Dalı
DERS İÇERİĞİ

Film – Radyograf Tanım


Filmin Yapısı
Diş Hekimliğinde Kullanılan Filmler
Screen, Film-Screen kombinasyonu, Screen’in yapısı
Film Hızı
Filmlerin Saklanması
Dijital Görüntü Algılayıcıları
Direk Dijital Sensörler (CCD-CMOS Sensörler)
Yarı Direk Dijital Sensörler (Fosfor Plaklar)
Flat Panel Dedektörler (Düz Panel)
Diş Hekimliği radyolojisinde en sık kullanılan imaj reseptörleri :

• Filmler
• Film-Screen Kombinasyonları
• Dijital Görüntüleme Sensörleri
Film: Tıp ve diş hekimliği tanı radyolojisinde kullanıma uygun hale
getirilmiş fotoğraf filmidir.

Radyograf: Bir obje içinden geçirilen x-ışınları yardımıyla, objenin


görüntüsünün film üzerine düşürülmesidir.
Filmin iki temel komponenti vardır
• Emülsiyon
• Base
Base: Görevi emülsiyonu desteklemektir, esnek,
ısıya, neme, banyo kimyasallarına dayanıklıdır.
Base tabakasının mavimsi olması, görüntüde
optimum detayı sağlar.Dental filmlerin base
tabakası, polyethylene terephtalate’dan
yapılmıştır, kalınlığı 0.2 mm kadardır.

Emülsiyon: Görüntünün oluştuğu tabakadır,


base tabakasının her iki yüzüne de sürülür.
Çift emülsiyon tabakası, görüntü oluşumunu
daha az radyasyonla gerçekleştirmeyi sağlar.
Tek kat emülsiyonda ise detay daha iyi
elde edilir.
Emülsiyonun iki esas komponenti :

Jelatin matriks: Banyo solüsyonlarını absorbe eder, içerisinde bulunan


gümüş halid grenlerine kimyasal maddelerin ulaşıp reaksiyona
girmesini sağlar, banyo sıcaklığına bağlı olarak kristallerin dağılmasını
engeller.
Gümüş halid kristalleri: Jelatin içinde dağılmış olarak bulunurlar,
radyasyonu absorbe ederek enerjiyi depolarlar.
Gümüş Bromid (%80-99)
Gümüş İyodid (% 1-10)
Kristallerin büyüklüğü çözünürlüğü ve filmin hızını belirler.

Gümüş halid kristallerinin ortalama çapı:


E-speed filmde: 1 m, D-speed filmde: 0.7 m

Büyük olursa, film hızlı olur, ancak detay bozulur.


Küçük kristallerde hız düşük, radyografik detay daha iyidir.

Gümüş iodid, gümüş bromidden daha büyük çaplıdır, filmin hızını artırır,
radyasyon dozunu azaltır.
Diş Hekimliğinde Kullanılan Filmler

I. İntraoral Filmler
Ağız içine yerleştirilerek ışınlanan filmlerdir. Işık ve nemden korunması
için paketlenmiş olarak kullanılırlar.
• Periapikal
• Bite-wing
• Okluzal

II. Ekstraoral Filmler


İntraoral film paketleri 25, 100, 150’lik kutularda bulunur.
Film paketi içinde 1 veya 2 film bulunur.
Kutular üzerinde şu bilgiler yazılıdır:
• Film tipi,
• Film hızı,
• Her paketteki film sayısı,
• Kutudaki film sayısı,
• Son kullanma tarihi
Film paketinin bir köşesinde sağ-sol ayırımı yapmaya yarayan küçük,
kabarık nokta vardır (DOT) .
Periapikal Film:

Dişlerin kron, kök ve periapikal bölgeleri incelenir.


3 farklı boyutta yapılmıştır:
• 0 no. 22 x 35 mm Küçük çocuklar için.
• 1 no. 24 x 40 mm Anterior dişler için uygundur.
• 2 no. 31 x 41 mm Erişkinlerde posterior dişler için kullanılan
standart boy.
Bite-Wing Film: Alt ve üst çene dişlerinin koronal kısımları tek bir film
üzerinde, bir arada görüntülenir.
Film tutucu ile veya filmin ön yüzeyine tutturulmuş bir ısırtma kartonu ile
kullanılır.
27 x 54 mm.’lik özel boyutu (3) vardır veya 0, 1, 2 numaralı periapikal filmden
hazırlanabilir.
Okluzal Film
57 x 76 mm. boyutlarındadır. (4 no.)
Alt veya üst çenede, daha geniş alanlar görüntülenmek istendiğinde
kullanılır.
Hasta, filmi dişlerinin arasında ısırarak tutar.
Ekstraoral Filmler
Ağız dışında konumlandırılarak ışınlanırlar.
Çenelerin veya kafanın büyük alanlarını incelemede kullanılır.
Amacına göre farklı büyüklüklerde olabilir.
En sık, panoramik ve sefalometrik filmler kullanılır.
Ekstraoral filmler, screen ve non-screen filmler olmak üzere 2 tipti
Ekstraoral filmler 50 veya 100’lük
kutularda bulunurlar.
Kutu içinde koruyucu paketleri
olmadığından, karanlık odada kaset
içine yerleştirilmelidirler.

Kaset, plastik veya metalden yapılmıştır,


filmi taşır ve ışıktan korur, sert veya
esnek yapıda olabilir.

Üzerinde hastanın sağ - solunu gösteren R-L harfleri bulunur.


Işınlama kasetin ön yüzünden yapılır.
Genellikle güçlendirici screenlerle kombine kullanılırlar.
Güçlendirici (Intensifying) Screen,
• Radyasyonun etkisini güçlendirerek veya artırarak, ışınlama
süresini azaltır.

• X-ışınları çarptığında ışık yayan fosfor tabakası ile kaplıdır.

• Kaset içindeki film, iki screen tabaka arasında yer almıştır ve çok
az oranda x-ışınından, büyük oranda da fosforun yaydığı ışıktan
etkilenerek ekspoz olur.

• Görüntünün çevresinde ışığın yarattığı gölge nedeniyle bir miktar


detay kaybı vardır.
Screen filmler, görünür
ışığa çok daha
duyarlıdır, mutlaka tam
karanlık (kırmızı ışıksız)
ortamda açılmalıdırlar.
Fosfor tabakası, Plastik bir materyal içinde dağılmış ışığa duyarlı
fosforesan kristallerinden oluşmuştur.

Fotonlar, kristallere çarptığı zaman, ışıma (fluoresans) oluşur.

Son yıllarda, fosfor olarak, geleneksel kalsiyum tungstenin yerini


rare earth elementler (atom no.su 57-71, lanthanum- lutesyum) almıştır.

En yaygın kullanılan rare earth fosforlar Lanthanum ve Gadolinium’dur.


Uygun film-screen kombinasyonları kullanılarak screenin emisyon
özellikleri ile filmin absorbsiyon özellikleri (sensitivitesi) eşleştirilerek,
yüksek kaliteli görüntü ve minimum hasta ekspozürü sağlanır.

• Konvansiyonel Screenler: Mavi ışık oluşturur, mavi ışığa duyarlı


screen filmler ile kullanılmalıdır.

• Rare Earth Screenler: Yeşil ışık oluşturur, yeşil ışığa duyarlı filmler ile
kombine kullanılmalıdır.

• Non-Screen filmler: Direkt olarak x-ışını ile ekspoz olurlar. Bu filmlerde


ışınlama süresi, screen filmlere oranla daha uzundur.
Film Hızı : Standart densiteli bir radyograf oluşturmak için gerekli
radyasyon miktarıdır. Filmin x-ışınlarına duyarlılığının ifadesidir.

Film hızının bağlı olduğu faktörler:


 Gümüş halid kristallerinin büyüklüğü,
 Emülsiyonun tabakasıının kalınlığı, tek veya çift olması,
 Özel radyosensitif boyaların varlığı.
Dental filmler, hızlarına göre harflerle isimlendirilirler.

1919 yılında geliştirilen A grubu filmlerden, 1981’ de kullanımına başlanan


E ve daha sonra F grubu filmlere kadar, ışınlama süresinde önemli
azaltmalar gerçekleştirilmiştir.

Dental radyolojide şu anda D, E ve F grubu filmler kullanılmaktadır.


FİLMLERİN SAKLANMASI

Nemli ortamda bulundurulmamalı,


Buzdolabında + 4°C’ de saklanmalı,
Radyasyonla çalışılan ortamda olmamalı,
Son kullanma tarihi geçmemiş olmalı.
Dijital Görüntü Algılayıcıları
( Sensörler )
Dijital görüntüleme;

Bir sensör kullanarak radyografik görüntüyü elektronik parçacıklara ayıran


ve bilgisayar yardımıyla görüntüyü ortaya çıkaran, depolanmasını sağlayan
filmsiz/banyosuz bir yöntemdir
İntraoral film yerine bir küçük bir dedektör (sensör) hasta ağzına yerleştirilir,
X-ışınları bu sensöre çarpacak şekilde yönlendirilir. Sensörün yüzeyinde bir
elektronik şarj oluşturulur. Bu elektronik sinyal dijitalize edilir. Dijital sensör bu
bilgiyi bilgisayara aktarır.
Dijital sistemde, görüntü kaydı amacıyla gümüş halid kristallerinin yerine
çok sayıda ışığa duyarlı küçük elemanlar kullanılır.

Dijital görüntü; satır ve sütunlardan oluşmuş bir organize matriks


içerisindeki geniş piksel (resim elemanı) koleksiyonunu içermektedir.
GÖRÜNTÜ 2 YOLLA
OLUŞUR

Direkt veya yarı direkt İndirekt


(sensör yardımıyla) (var olan bir radyografın taranmasıyla)
İndirekt Dijital Görüntüleme

Konvansiyonel yolla elde edilmiş olan film, kamera veya


scanner ile taranır, bilgisayar ekranında orijinal
radyografik görüntünün kopyası ortaya çıkar.
• DİREKT DİJİTAL SİSTEMLER

Solid State (katı hal) dedektörlerdir.

 Charge Coupled Device (CCD)

 Complementary Metal Oxide Semiconductor /


Active Pixel Sensor (CMOS / APS) teknolojisi
kullanılır.
 Flat Panel ( Düz Panel ) Dedektörler

• YARI DİREKT DEDEKTÖRLER

Fosfor plaklardır / PSP


(Photostimulable Phosphor Storage Plate)
Solid-State dedektörlerin en önemli klinik özelliği
görütünün ışınlamadan hemen sonra elde edilebilmesidir.
CCD ( Charge Coupled Device )
Diş Hekimliğinde intraoral görüntülemeye uyarlanmış ilk sistem (1987).

İmajın okunması her bir sıra piksel yükünün sırayla transfer edilmesi şeklindedir
(elden ele kova ile su taşınması). Sıranın sonuna gelince oluşan elektrik şarjı, “readout
amplifikatör”e transfer edilir ve bilgisayara bağlı bulunan analog-dijital çeviriciye voltaj
olarak geçirilir.

Her bir pikselden gelen voltajın rakamsal değerine karşılık gelen bir gri ton atanır.
CCD sensörlerinin; silikon çipin ekspoz edilebilmesi için sintilatör içeren ya da X
ışınıyla direkt ekspoz edilebilen iki ana tipi bulunmaktadır.

Bunlardan birincisi X-ışınının, sintilatörden CCD çipe aktarılması için fiber optik
ya da bir dizi lens serisi içeren optik bağlantılar kullanmaktadır. Ancak elde
edilen görüntüde distorsiyon oluşumuna neden olur.

Direkt ekspoz edilebilenler ise X-ışınına karşı daha hassastırlar. Bu durum,


görüntü oluşumu sırasında optik distorsiyonu azaltırken gürültü ve görüntünün
puslu oluşmasına neden olur.
CMOS ( Complementary Metal Oxide Semiconductors )
Bu dedektörler silikon bazlı yarı iletkenlerdir, fakat temelde piksel şarjlarının
okunması bakımından CCD’ lerden farklılık gösterirler. Her bir piksel komşu
pikselden izole edilmiş ve direkt olarak bir transistöre bağlanmıştır.
( Doğrudan ADC )

Her bir transistördeki voltaj ayrı olarak değerlendirilir, okunur, saklanır ve


dijital gri değer olarak gösterilir.
Düz Panel Dedektörler ( Flat Panel )
Düz panel dedektörler daha çok medikal görüntüleme amacıyla kullanılmalarına
rağmen, bazı ekstraoral radyografi cihazlarında (KIBT) da kullanılmaktadır. Dedektörler
göreceli olarak daha geniş matriks alanlarına sahip olmaları nedeniyle baş bölgesi de
dahil olmak üzere daha geniş vücut alanlarını görüntüleyebilmektedirler.
Düz panel dedektörler için X ışınına duyarlı madde seçiminde indirekt ve
direkt sistemlerin kullanıldığı iki yaklaşım vardır. Görünür ışığa duyarlı olan
indirekt dedektörlerde gadolinyum oksisülfit ya da sezyum iodit gibi bir
intensifying screen ile X ışını enerjisi görülebilen ışığa çevrilir.
Direkt dedektörleri ise silikonla benzer özelliklere sahip olan, atom numarası
yüksek, X ışınlarının daha etkili absorbsiyonunu sağlayabilecek selenyum ya da
sezyum gibi fotoiletken bir madde içerirler. Uygulanan elektriksel alanın etkisiyle,
X ışını ekspozürü sırasında serbest kalan elektronlar, alttaki ince film transistor
(TFT) dedektör bölümüne direkt bir hat boyunca iletilir.
Fosfor plaklar (PSP)
X-ışınlarından enerji absorbe eder, depolar ve bu enerjiyi uygun dalga boyundaki
ışık kaynağı ile uyarılınca başka bir ışık (fosforesans) olarak salar. Uyaran ışık ile
salınan ışık dalga boylarının farklı olması sebebiyle ikisi birbirinden ayırt edilebilir
ve x-ışını enerji miktarının ölçütü olarak görüntü elde edilebilir.
Europium / E+2 (Evropiyum) katkılı baryum florohalit içermektedir.
Saf haldeki metalin fiyatı kilogram başına 2500 dolar civarında.
Güçlü radyasyon kaynağı ile uyarılınca Evropiyumdaki değerlik elektronlar yer
değiştirerek iletken banda hareket eder.

Bu elektronlar civardaki florohalojenür kristali içindeki halojen boşluklarına


( F-merkezleri ) yer değiştirir ve burada yarı kararlı halde tutulur ( LATENT İMAJ ).
Burda tutulan elektron sayısı maruz kalınan X-ışını ile doğru orantılıdır.

Baryum florohalojenür kırmızı ışık ile uyarıldığında iletken bantta tutulan elektronlar
serbest bırakılır. Bir elektron Evropiyum iyonuna döndüğünde bu enerji yeşil
spektrumda salınır.

Fiberoptikler FP’den gelen ışığı ışıl çoğaltıcı tüpe iletir ve bu ışık elektrik enerjisine
dönüşür. Voltaj sinyali analog-dijital dönüştürücü ile ölçülür, depolanır ve dijital
görüntü olarak sergilenir.

Bir sonraki ışınlama öncesinde kalan rezidüel görüntüleri ortadan kaldırmak için FP
silinmelidir. Silme işlemi plağın parlak ışık selinden geçirilmesiyle sağlanır.
Işınlama sonrasında tutulan elektronlar zamanla kendiliğinden serbest
kalacaktır bu yüzden plaklar olabildiğince kısa sürede taranmalıdır.

Latent imaj kaybına yol açan daha önemli bir durum ise plakların tarama
için hazırlanırken çevresel ışığa maruz kalmasıdır. Bununla birlikte birçok
karanlık odada bulunan kırmızı ışık, FP kırmızı ışık spektrumuna hassas
olduğundan güvenli değildir.

You might also like