Professional Documents
Culture Documents
1
olan IL-1, Behçet hastalarında belirgin şekilde artmıştır. Yine, mukozalarda koruyucu
etkisi olan IgA’nın da Behçet hastalığı olanların tükürüğünde azaldığı görülmüştür.
Behçet hastalığında periferik kan T hücreleri ile ilgili çalışmalarda çelişkili bulgular
mevcuttur.
5- Fibrinolitik aktivite: Kutanöz fibrinolitik potansiyel bozulmuştur. Plazma fibrinolitik
aktivite azalmıştır. Dolaşan Faktor XII’de azalma ve öglobin lizis zamanında uzama
vardır.
6- Isı-şok proteinleri: Behçet hastalığında 65-kDa ısı-şok proteinlerine karşı IgA
antikorlarında önemli bir artış saptanmıştır. Bu proteinlere karşı T hücre cevabı da
yüksek bulunmuştur.
7- Nötrofil fonksiyonları: Behçet hastalığının kutanöz lezyonlarında nötrofil
kemotaksisi artmıştır. Nötrofil hiperfonksiyonunun oluşmasında lenfositler major rol
oynarlar.
8- Monosit fonksiyonları: Monositler bazı sitokinlerin temel kaynağıdır ve bu
hastalıkta kronik inflamasyonun patogenezinde kısmi bir rol oynayabilirler.
9- Sitokinler ve diğer mediatörler: IL-1, IL-8 ve TNF-alfa yüksek bulunmuştur.
Nörolojik tutulumlu hastaların BOS’sında IL-6 yüksek tespit edilmiştir.
10- Endotelyal hücreler: Bu hücrelere karşı antikorların varlığı saptanmıştır.
Klinik bulgular:
Mukokutanöz lezyonlar:
1. Oral aftöz lezyonlar: Behçet hastalığının en önemli bulgusudur. Yanak
mukozası, dil, gingiva ve yumuşak damakta görülür. Aftöz ülserler minör (2-5
mm), majör (6 mm↑) ve herpetiform ülserler şeklinde görülür.
2. Genital ülserler (%75): Kadınlarda vulva, vagina ve servikste, erkeklerde
prepisyum ve skrotumda görülür. Genital ülserler, genellikle son derece
ağrılıdır. Erkeklerde kadınlardan daha ağrılıdır. Vulva ve skrotum en sık
tutulan yerlerdir, oral lezyonlardan daha derindir ve skarla iyileşirler.
Kadınlarda sıklıkla premenstrüel dönemde ortaya çıkar.
3. Eritema nodozum benzeri lezyonlar: Genellikle alt ekstremitelerde görülür,
fakat kollar, boyun ve yüzde de görülebilir.
4. Akneiform lezyonlar: Yüz, boyun, gövde ve ekstremitelerde, eritemli papül ve
steril püstüller şeklinde görülür. Hastalığın aktivasyon dönemlerinde
artmaktadır.
2
5. Paterji (Paterji testi): Derinin artmış reaktivitesidir. Nonspesifik bir travmayı
takiben, 24-48 saat sonra, injeksiyon yerinde steril bir püstül gelişmesidir.
Hastaların yaklaşık %40-80’inde görülür. Test pozitifliği coğrafik bölgelere göre
değişir.
B- Göz lezyonları (%70-85): Gözde hipopion, uveit, vitreus depozitleri, koroidit ve
retinit görülür. Görme kaybı en ciddi problemdir. Posterior segment tutulumu olan
hastalarda 4-8 yıl sonra %44 oranında körlük gelişebilir. Göz tutulumu sıklıkla
bilateraldir.
C- Eklem bulguları: Olguların yaklaşık %40’ında görülür. Tutulan eklemler, en sık
dizler olup onu sırasıyla ayak bileği, el bileği ve dirsek takip eder. Eklemde ağrı, şişlik
ve hareket kısıtlılığı olmasına rağmen kızarıklığa pek rastlanmaz. Rekürren,
seronegatif bir artrit şeklindedir. Sıklıkla oligoartikülerdir.
D- Vasküler bulgular: Behçet hastalığı, bütün damarları tutabilen bir vaskülittir.
Yüzeyel ve derin tromboflebit sık görülen damarsal problemlerdendir. Venöz tutulum
sıklıkla yüzeyel tromboflebitle karakterizedir ve hastaların yaklaşık 1/3’de görülür.
Ayrıca venöz oklüzyon ve varis ülserleri de görülebilir. Arteriyel tutulum;
anevrizmalar, trombozlar, sistemik ve pulmoner arterlerin anjiiti şeklindedir. En sık
tutulan aortadır, bunu sırasıyla pulmoner, femoral, popliteal, subklavian ve karotis
arterleri izler. Kardiyovasküler tutulum genellikle kötü prognozun bulgusudur. Koroner
arterlerin vasküliti sonucunda infarkt veya anevrizma gelişebilir. Arteryal lezyonlar da
kötü prognoza sahiptir, çünkü anevrizma sıklıkla rüptüre olur (özellikle pulmoner
arterler).
E- Diğer bulgular:
a)- SSS tutulumu (nöro-Behçet): Behçet’li olguların %10-45’inde nörolojik bulgular
gelişmektedir. Başlangıçtan 1-10 yıl sonra ortaya çıkar. Kötü prognoz göstergesidir.
Hastalarda SSS (meningoensefalit, intraserebral hemoraji, vs.) ve vaskülitli periferal
sinir tutulumu görülebilir. Yavaş ilerler, paralizi ve ölüme neden olur. SSS’in akut
tutulması halinde, hastalarda baş ağrısı, ense sertliği, Kernig belirtisi gelişir.
b)- GİS tutulumu (entero-Behçet, %5-50): Gastrointestinal kanalda meydana gelen
erozyon ve ülserasyonlar, hastalarda karın ağrıları ve perforasyona neden olabilir.
Lezyonlar en çok terminel ileum ve çekumda lokalize olmaktadır. Barsak
perforasyonları Behçet hastalığında ölüm sebeplerinden birisini teşkil ederr. GİS
tutulumu kötü prognoz göstergesidir.
c)- Nadiren de olsa akciğerler, kalp, böbrekler (amiloidoz) ve epididim tutulabilir.
3
Laboratuar:
Aktif hastalık sırasında akut faz cevabı görülür (sedim ve CRP yüksekliği,
hafif lökositoz, C3, C4, C9 ve faktor B gibi plazma kompleman komponentlerinin
yüksekliği).
Tanı:
“Behçet Hastalığı Uluslararası Çalışma Grubu”nun Behçet Hastalığı tanı
kriterlerinden RAS + kalan 4 kriterden en az ikisinin olması gerekir.
Tedavi: Etkin bir tedavisi henüz yoktur. Hastalığın şiddetine ve tutulan organa göre
tedavi seçeneği farklılık gösterir.
Mukokutanöz tutulumda: Topikal veya intralezyonal kortikosteroid, kolşisin,
dapson veya bunların kombinasyonu kullanılır.
4
Şiddetli mukokutanöz hastalıkta: Talidomid, düşük doz metotreksat, prednizon,
interferon alfa veya kombinasyonları etkilidir.
Şiddetli oküler ve sistemik tutulumda: Prednison, azatiopirin, siklofosfamid,
klorambusil, siklosporin veya uygun kombinasyonları kullanılmalıdır.
Ayrıca; topikal anestetikler, topikal tetrasiklin, FK 506, levamizol, plazmaferez,
transfer faktör, sulfasalazin, penisilin gibi ilaçlar da kullanılmıştır.
KAYNAKLAR:
1- Ghate JV, Jorizzo Jl, Salem W. Behçet’s disease and complex aphtosis. J Am
Acad Dermatol 1999; 40:1-18.
2- http://www.hulusibehcet.net/behcet.htm
3- http://www.eymj.org/abstracts/subList.asp?year=1997
4- http://lokman.cu.edu.tr/dermatology/egitim/age20030326.htm
5- http://www.emedicine.com/med/topic218.htm