Professional Documents
Culture Documents
m
j
'3
mmp
s;
UJ1
EPSTEMK C E M A A T
HSAMETTN ARSLAN
Paradigma, stanbul-1992
PARADGMA - META-BLMLER DZS - 1
Hsamettin ARSLAN
EPSTEMK CEMAAT
BR BLM SOSYOLOJS DENEMES
D Z G t VE SAYFA D Z E N L E M E
Nizameddin OUZ
m 560 39 98
KAPAK TASARIM
Birtan KESKN
KAPAK-GRAFtK
Onay Ajans
Tel.: 513 28 19 - 512 79 15
BASK
ZAL MATBAAS
Alaykk Cad. Kk Sk. Grdcre Han Kaf.l
Caalolu/STANBUL
Tel: 520 60 58
ISBN 975-7819-00-X
P A R A D G M A YAYINEV
Alemdar Mal. Zeynep Sultan Camii Sk. No: 21/2
Caalolu/STANBUL
Hangi 'epistemik cemaat'e bal bulunduunun
TEEKKR VII
NSZ IX
GR 1
1. B L G SOSYOLOJS 11
1.1. Bilginin V a r o l u T e m e l i 13
1.2. Kategoriler 26
2.1 61
EP STEM K CEMAAT
2.5. B i l i m s e l Eitim 87
3 SONU 122
BBLYOGRAFYA 138
DZN 155
TEEKKR
rakkuUadr
Ben bir konvansiyonalistim. Pozitivizm, dnyamzda mevcut
bir yn entelektel gelenekten biridir yalnzca. Bu almada
"gelenek" bir anallar terim olarak kullanlm vc "strateji" ile ayni-
Icliilmitir. Gelenekler, evreni aklamak zce bavurduumuz
entelektel stratejilerdir. Gelenek sreklilik kazanm stratejidir.
Bilgi yntemlerle ina edilmez; geleneklerin veya stratejilerin yn
verdii srelerle retilir. Bilimsel yntemler yoktur bilimsel stra-
tejiler ve taktikler vardr.
Elinizdeki alma gelenei stratejiyle ayniletirmesi dnda,
entelektellerimizin birounun houna gitmeyecek temel bir
"olgu"yu da gndeme getiriyor. Bu olgu, lkemizde iki ana ente-
lektel cemaatin bir arada yaamaya devam ettiidir: klasik epis-
temik cemaat ve bilimsel epistemik cemaat. Tezim, ister materya-
list ister idealist kampta yer alyor olsunlar, kendilerini "modern",
"slmc", "milliyeti", "batc", "kemalist", "sosyalist" gibi etiket-
lerle isimlendiren btn entelektellerin bilimsel epistemik cemaat
iinde yer aldklardr, toplumumuzdaki en temel ayrm, klasik
epistemik cemaatle bilimsel epistemik cemaat arasndaki aynmdr,
gnmzde kabul ettiimiz dier btn ayrmlar ya tali ya da
sahte ayrmlardr.
Ana hatlaryla vermeye altmz bu "olgu"yu grmek, ente-
lektel tarihimizi aklamakla ve nmz grmekte bize byk
faydalar salayabilir. Birok entelektel* akademisyen ve aydn bu
temel olguyu grmezlikten gelmeyi tercih edebilir. Fakat apak
olgular grmezlikten gelmek olsa olsa bir tr entelektel alaklk-
tr. Unutmamak gerekir ki en dehet verici alalma entelektel al-
almadr.
Nihayet bu alma u nemli soruyu gndeme getiriyor: Kim
nerede, ne zaman, hangi epistemik cemaate bal? Entelektel ta-
rihimizi aklamakta bize klavuzluk edebilecek bu soruyu ken-
dime de yneltmeyi bir drstlk sayyorum; ben modern bilimsel
epistemik cemaat iinde eitildim ve onun iinde yer alyorum:
Hsamettin A R S L A N
stanbul, 1991
GR
(*) Tez almamn balangcnda her yeni balayan aratrmac gibi ben de
aratrma olguma (Trkiyede Epistemik Bunalm) kubak,
mermer bir dadan bakyordum. Aadaki herey yerli yerinde ve
B u n a l m " d ve yle bir varsaymdan yola kyordu:
Trkiye'de ondokuzuncu yzyln bandan g n m z e
epistemik br bunalm yaanmaktadr. Bu bunalmn
kaynanda, btnyle toplumun deil, o n d o k u z u n c u
yii/.yln balarnda Osmanl m p a r a t o r l u u n u n Bat
lkelerinde, Batl Devletler'in de Osmanl m p a r a -
t o r l u u n d a tesis ettii e l i l i k l e r ve y i n e Batl
1
Kuhn, T. S., The Structure of Scientific Revolutions, Second
Edition, Enlarged, The University of Chicago Press, New York and
London 1970, ss. 6-8, 66-67, 85-86, 89-91, 103, 111-112, 115, 129-
130, 135, 148-150. Benim burada "alg kalb deiimi" kavramn
kullan tarzm, Kuhn'un kullan tarzndan nemli lde farkldr. Kuhn
kavram, ayn toplum ve ayn meknda gereklesen paradigma
deiikliine veya bilimsel devrime atfla kullanrken ben ayn kavram,
farkl iki toplum arasnda ve farkl meknlarda ortaya kan youn
etkileim sonucu gerekleen bir deiim sreci iin kullanyorum. Benim
kullanm tarzm, paradigma deiikliinden ok, dnya gr
deiikliine ve kurumsal bir deimeye atfta bulunuyor.
2
Zadrozny, John T., Dictionary of Social Science, Public Affairs _
Press, Washington D.C., 1959.; Gould, Julius and Kolb William L. (Eds.),
"Epistemik cemaat, bilimsel bilgi dahil btn bilginin varoluunun
sine qua non'udur" eklindeki varsaymm bu noktada ne
srdm. stelik, "epistemik cemaat" kavram, entelektel ta-,
rihimizin makul bir yorumunu salayan sihirli bir anahtar deildi
yalnzca, en genelde bilgiyi aklamak iin de sihirli bir anahtard.
Bilgiyi "bilimsel bilgi" rneinde ele almay dnyordum ve bu
almada o nedenle incelememi "bilimsel epistemik cemaat"
temeli zerinde srdrdm.
Bu kitap bir sosyoloji almasdr ve burada, bir sosyolojik
incelemede "epistemik" (epistemic) kavramnn ne anlama gel-
dii aklanmaldr. "Cemaat"n nasl veya ne tr bir cemaat oldu-
unu dile getirmek iin kullandm "epistemik" sfat, bir felsefe
bran olan "epistemoloji" 1 'den alnmtr ve kk Greke
"epistm"dir. Epistm en genel anlamda bilgi, kavrama,
bilme, felsefe disiplininde kabul grd ekliyle "bir akla-
mas bulunan doru inan (true belief)" demektir.
"Epistemik" sfat ise bilgi zelliine sahip, bilgiyle ilgili, bilme,
kavrama, anlamayla ilgili demektir 2 . Bu durumda, kavramsal d -
zeyde epistemik cemaat, bir bilme, bilgi, kavrama, an-
lama cemaatidir ve bilgiyi ina eden, ileven, geliti-
I M . . ' - V I "J " 1 II " ' ' ~lfT " I T
ren ve dana sonran kuaklara intikal ettiren, bilgiyi
tayan insanlar t o p l u l u u n u i m a edeTr~~"~~" **
Bir felsefe disiplini olarak epistemoloji bilgiyi "birey" teme-
linde ele alr. Ona gre, eer gerekten bir znesi varsa, bilginin
znesi "birey"dir. Epistemolog, izole edilerek sosyal balarndan
koparlm evrensel bir birey ya da Robinson Crusoe temelinde u
1
Stark, W., The Sociology of Knowledge/An Essay in Aid of a
Deeper Understanding of the History of Ideas, Routledge and
Kegan Paul, London 1971, ss. 13-14.
2 Bruhl-L. Levey, Auguste Comte/Felsefesi ve Sosyolojisi,
eviren ve ekleri ilave eden: Z. F. Fndkolu, Faklteler Matbaas,
istanbul 1970, ss, 27-35. Bu almada balangtaki tasarladm kitap
Comte'un izdii ema, bu almada ne srlen dnceler
iin bir referans noktas tekil ediyor olmasna ramen, onun Bat
toplumunun tarih geliimine tekabl ettii ve Bat toplumlar d-
nda kalan toplumlar iin hibir geerlilii bulunmad varsayl-r
mtr. Bu varsaymn iki nedeni vardr: lkin, Comte'un ilerlemeci
tarih anlaynn -Comte Aydnlanma yzylnn "ilerleme" dog-
masna inanyordu-tarihi son aamada, pozitivist"veya bilimsel
amada UurdaTarTbir tarih anlayn (eschatology) vamtu.
"ilerleme" dogmasna inanmak, dogmann mant gerei, mev-
cut an veya mevcut tarihsel dnemi merulatrmaktr. lerlemeye
inan, otoriterdir, gemi ve gelecek dnemleri, kurulu dnemi
aklamak iin lanetler. Statkodan yanadr ve dolaysyla konserva-
tiftir 1 . kinci olarak, kendi toplumumuz gznnde bulundurul-
duunda -Osmanl toplumu- emann aklama gcn yitirdii
aktr. nk Osmanl toplumu, Comte'un l emasnn
"metafizik dnemini" olaanst bir srayla atlayarak, bilimsel
veya pozitivist aamaya gemitir. Dahas, eer Pozitivistler h a k i r
iseler, "bilimsel veya pozitivist dnem" insanlk tarihinin nihai
aamas olarak Bat toplumunun toplumlararas hiyerarinin zir-
vesinde yeraln sembolize ettii iin, Bat dnda kalan toplum-
lar, evrim merdiveninin ebediyyen en alt basamaklarnda kalmaya
mahkmdurlar, demektir.
Yukarda altn izdiim nedenlerle ben bu almada, "mitik",
"din" ve "bilimsel" terimlerini "cemaat" kavramn niteleyen sfat-
lar olarak pozitivist emaya bal kalarak kullanmadm. Bu ema
Bat toplumlarnn tarihi iin ok aklayc bir ema olarak fonksi-
yon icra edebilir. Buna bir diyeceim yok. Ancak ben onlar, biri
gznne alnmadan dierleri anlalamayacak referans noktalan
olarak kullandm. Hi kimse bir yabanc dili, kendi ana dilini refe-
rans noktas veya hareket noktas olarak kullanmadan renemez.
Tpk bunun gibi, "mitik", "din" vc "bilimsel" epistemik cemaat-
ler, biri dierleri iin referans sayldklarnda anlalabilirler.
Bilimsel epistemik cemaati anlamann biricik yolu, en genelde
ona, mitik ve din cemaatlerin de iinde yer ald bir referans er-
evesi iinde bakmaktr. Sylemeye bile gerek yoktur ki, tarih
adan bakldnda mitik ve din epistemik cemaatler bilimsel
epistemik cemaatten nce gelirler.
1
Latour, Brunoi, Science in Action/How to Follow Scientists
and Engineers Through Society, Open University Press, Milton
Keynes, England 1987, ss.4 ve devam.
kan "Bilim Sosyolojisi" veya "bilimsel bilginin sosyolojisi" konu-
sundaki incelemelerin nda ele alyordum. Bilim sosyolojisi,
klasik sosyologlarn bilgi konusundaki grleri bilinmeden anla-
lamazd.
Ayn blmde, dil ve kategoriler konusuna, ncelikle,
Durkheimci bilgi anlaynn dille olan yakn ilikisinden dolay
temas ettim. Dnce veya bilgi, iinde ina edildii dile atfta bu-
lunulmakszn anlalamazd. Dil, dnceden, dil bilgiden hem
mantk dzeyinde hem de tarih gelime dzeyinde daha nce ge-
lir. Bir anlamda, dille bilgi arasndaki iliki, dille toplum arasn-
daki ilikidir. nsanlar yalnzca farkl uluslara mensup bulunduk-
lar iin farkl diller konumazlar, farkl dnya grlerine, farkl
bilgi sistemlerine, farkl teorilere bal bulunduklar iin de farkl
diller konuurlar. Bilimsel bilginin dili, din bilginin diliyle, ayn
toplumun insanlar tarafndan konuuluyor olsalar bile, ayn diller
deildirler. A y p n ^ l i s t e m l ^ teonTere"
veya farkl sekilere bal insanlar farkl diller konuurlar.
Kopemik sisteminin diliyle instein sisiermnn"3T!ein~her ikisi de
ayn genel bilgi sisteminin iinde yer almalanna ramen farkl dil-
lerdir.
Dahas, almamn ekirdeini oluturan epistemik cemaati bir
nonnlar, dogmalar, dil, kar ve ilgi cemaati olarak tanmladm
iin de klasik sosyolojinin varsaymlanna ksaca bir gzatmak za-
ruretti.
"Epistemik Cemaat" balkl blmde, bilimsel bilgiyi
(dolaysyle genelde bilgiyi) "Doa"ya ve soyut idealist "form"lara
ffre deil", onu ina eden, tayan, ileyen ve intikalini salayan
insanlara atlTriiinay denedim B nnTiw7sT~ha bulundu-
um sosyoloji disiplininin meziyetlerinden biri olarak gryorum.
I
BLM SOSYOLOJSNE
GDEN YOL
1
Merlon, R. K., "The Sociology of Knowledge", Social Theory and
Social Structure, Ninth Printing, The Press of Clencoe, Collier-
Macmillan Ltd., London 1964, ss. 456,497.
2
Stark, W., The Sociology of Knowledge/An Essay in Aid of a
Deeper Understanding of the History of Ideas, Fourth
Impression, Routledge and Kegan Paul, London 1971, s.l 7; Merton,
R.K., "The Sociology of Mass Communication", Social Theory and
Social Structure, s.441.
lum ve kltrn rndr, onu elde etmeye alan kiiden daima
bamsz"bir varla sahiptir. Bilgi hakknda bilinen ey" genelIMe
bulunduu yerdir; bir dosyada, bir meslektata,bir ktphanede
ya da baka bir bilgi bankasndadr. Enformasyondan bilgiye ge-
ie bir bilinlilik unsuru araclk eder. Bu bilin unsuru, enfor-
masyonun seime tbi tutul araYTIenmesn, sstematze edilmesini
salar ve bilgiye giden yTd^YyTmonve eder. EnformasyTOn
sunduu kaostan ak ve sistemli bilgi esine bu "bilincinde b u "
lunma" unsuruyla ulalr 1 . Bilgi farknda olma ya da bilincinde
olma faaliyetinin nesnesidir. "Bilgi", der bir sosyolog,
"toplumdan bilgi adyla geen her evdir" 2 . Bilgi sosyolojisinin
yukarda szn ettiimiz temel nermesindeki ikinci kavram olan
"varlk ya da varolu" kavram, klasik sosyoloji geleneinde
_"akn varlk" teriminin kart eklinde kullanlmtr. "Varlk",
"reci" olandr. "Reel olan", daima "sosyal varik", yani
"toplum"dur. Varlk, der Mannheim, somut bir tarih oluum, hg^
yatn fiilen ileyen dzenidir. Bilgi sosyolojisinde vurgu daima
"toplum"adr, "birey"e deil. Bilgi, yalnzca ve yalnzca toplumda
varlk kazanan bir evdir; toplum yoksa bilgi de varolamaz 3 . Peki
atrr^toplunf' ncdr? Toplum, insann doasdr; daima evre-
mizde ve iimizdedir. "Toplum"; sosyolojinin bu sihirli anahtar,
benzedik ve "aynilk^ demektir. Farkllk da toplumun elerinden
birisidir; fakat farkliiTcTkirici dereceden bir edir ve toplum olu-
turamaz. Toplum karlkl bir bamllktr, Savan tam tersidir,
bartr, kollektivitedir 4 . Toplum karlkl bamllktr; bir bilgi
iddiasnn "bilgi" hviyeti kazanabilmesi iin bir kabul edeninin,
yani en azndan bir ikinci kiinin bulunmas gereklidir. Bakas,^
veya bakalar, yani toplum varolmadka bilgi de szkonusu
olamaz. Bir kabul edeni, bir onaylayan olmadnda bilgi bir hi-,
lir.
1
Gouldner, Alwin W., The Coming Crisis of Western Sociology,
Hcineemann Educational Books Ltd. London 1972, ss. 491-495.
2
Berger, L. P. and Luckman, T. The Social Construction of
Reality/A Treatise in the Sociology of Knowledge, Penguin
Press, London 1979, s.26.
3
Mannheim, K, Ideology and Utopia/An Introduction to the
Sociology of Knowledge, Trs.: Luis Wirth and Edward Shils,
Roulledge and Kegan Paul, London 1936, ss. 174-237.
4 Maciver, R. M., The Elements of Social Science, S e v e n t h
Edition, Mcthuen and Co. Ltd. London 1944, ss. 1-3.
Klasik sosyolojinin kurucu babalanndan Marx, artk klasik-
lemi bulunan o nl paragrafnda sosyal varln ya da toplumun
bilin formlannn nihai belirleyicisi olduunu yle dile getirir:
1
Marx, Karl and Engels, F., Selected Works, Third Printing, Progress
Publishers, Moscow 1975, s. 181; Marx, K. "On Social Existence and
Consciousness", Towards the Sociology of Knowledge: Origin
and Development of a Sociological Thought Style, Ed.: G.
W. Remmling, Humanities Press, New York 1973, s.132.
2
Marx'la Durkheim arasndaki bu yaknlk yzeyseldir. Gerekte Durkheim
Marx'in dncelerini reddeder. ki dnr arasndaki farkllk,
sosyolojideki "dengeci" gelenekle "atmac" gelenek arasndaki
farklla tekabl eder. Durkheim iin toplum uzlama ve ahenk, Marx
iin atmadr. Marx "din"i "yanl bilin" djye yorumlar, oya
Durkheim dini toplumun temeli sayar. Qna gre toplum, dindir. Bkz.
Zeitlin, Irving M., Ideology and the Development of
Sociological Theory, Prentice Hall Inc. Englewood Cliffs, New
Jersey 1968, ss. 236-79. Baka bir teze gre Durkheim kollektif olana
yapt vurguyu Marks'tan deil, hocas Boutroux'tan almtr. Bkz.
Schaup, Edward L., "A Sociological Theory of Knowledge", Towards
the Sociology of Knowledge, Ed.: Remmling, s. 169. Toplumun
varoluunda "denge"nin "atma"y nceledii ne srlmtr: "Ne
"sistem" ne de "atma" reddedilebilir; bunlar daha ok,
ok geni bir diyalektik getalt iindeki zorunlu
unsurlardr. Biimsel olarak yine de sistem atma
karsnda, bilme ve kavramayla ilgili bir ncelie
sahiptir; nk sistemin varlnn nceden varsaylmas
gerekir. Ancak atma daima, ilkece (..) diyalektiin
klasik formlasyonundaki gibi, yani atmann yeni bir
denge anna yolamasndaki gibi, ksmi bir rndr"
Friderichs, R. W., A Sociology of Sociology, The Free Press, New
York 1980, s. 297. atmac ve dengeci gelenek iin. Turner, Jonathan,
The Structure of Sociological Theory, The Dorsey Press,
Honewood, Illinois 1976, ss. 15-47.; Collins, R., T h r e e
Sociological Traditions, Oxford University Press, New York 1985.
s.47 v.d..
kavramak iin onun "toplum" ve "toplumsal olgu"yu nasl
akladna baklmaldr. On^gre insan ift ynldr: Biyolojik
organizmasyl^ireysel varlk)entelektel ve moral dzenin en
"yksek derecedeki genelliini temsil eden(osyai vartk)tyan top 1
lum. insan, sadece bireysel alglama yeteneine sahip pr varla
indirgenemez; nk Du hlIyle'o, bir hayvandan farkszdr; bir
topluma ait olduu srece kendisini aan bir varlktr, ' t oplum bi-
reylerin basit bir toplam deildir", bireylerin matematiksel topla-
mndan daima daha fazla bir eydir; nk, btn paralannnT
toplamndan daima daha fazla bir eydir. Btn parava gre de^
il, para btne gre aklanmaldr1:
1
Durkheim, Emile, The Rules of Sociological Method, Trs.: Sarah
A. Solovay and John H. Mueller, Ed.: George E. C. Catlin, Eight Edition,
The Free Press of Clencoe -Collier- Macmillan Limited, London 1964, ss.
101-102.; Schaup, E. L. "A Sociological Theory of Knowledge",
Towards the Sociology of Knowledge, Ed.: Remmling, s. 167^
Durkheim'e gre insan ruh ve bedenden ibaret bir varlktr. Ruh nedir,
ruhun kayna nedir? Ruh grubun kollekif ruhunun bir paras, kltrn
temelindeki anonim gtr; varl onu iselletirmi bir bireyde ortaya
kar. Ruh bircysellemi mana'dr. Sosyal zihin btn zihindir ve bu
anlamda reel olan sosyal olandr. Schaup, E. L., A.g.m., Towards the'
Sociology of Knowledge, ss. 175-76. Sosyolojik gelenek iinde bu
anlay srdrlmtr: "insan dncesi, sosyal belirlenim alamiinde
zgr olabilir, bu sosyal belirlenim alannn dna kmakta deil. Bu
durum eylem n de geerlidir. Inani_eylem sosyal dzen iinde zgtodiir,
toplumun dyla temas kurmakta deil. Birey her durumda sosyajl gglerin
penesi altn3idr;_ancak bu sosyal b a j ^ a r ^ d c b a j ^
Salardr"^ Stark, W. The Sociology of Knowledge, s. 284;
Toplum anlaymzn ve daha nemli olan birey anlaymzn kendisi
de toplumun rndr. Doada "toplum" veya "birey" yoktur. "Toplumlar
kaos karsnda gerekletirilmi inalardr". "Toplum bir beeri rndr;
nesnel gerekliktir. Insan^pjumsal bir rndr". Berger, P. L. and
Luckman, T. The Social Construction of Reality, ss. 79,121.
2
Durkheim, E. A.g.e. s., 13.
maldr. (..) Bir sosyal olgunun fonksiyonu, onun herhangi
bir sosyal amala illikisinde aranmaldr" 1 .
1
A.g.e., ss. 110-111.
2
Remmling, G. W., R o a d t o S u s p i c i o n / A S t u d y of M o d e r n
M a n t a l i t y , Appleton-Century-Crofts, Division Of Meredith Publishing
Company, New York 1967, ss. 11-12. Kategoriler konusuna, nemine
binaen ilerde tekrar dnlecektir.
3
Durkheim, E., a.g.e., ss. 101-102. "Bilgi sosyolojisinin merkezi alan
vital (biyolojik..) alan deildir. Tam da okulun adnn ima ettii zere
sosyal alandr. Gerekten de (...) bilincin belirlenmesi konusundaki
vitalistik teori, bilgi sosyolojisinin olabilirliini reddeder". Child,
Arthur, "The Theoretical Possibility of the Sociology of Knowledge",
T o w a r d s the Sociology of Knowledge, Ed.: Remmling, s.89.
umlann) sosyolojisi. Bilgi sosyolojisi bu iki tr sosyolojiden,
kltr sosyolojisinin kapsam iinde yeralr ve onun bir parasdr.
Bilginin ierii ebedi ve deimez zler alanna (Scheler bu nok-
tada Platonisttir), entelektel hayat tarzlar, varlk alanna aittir.
Toplumun belirledii ey entelektel hayat tarzlardr, ebedi zler
alan, yani bilginin ierii deil. Bu bakmdan btn bilgi zorunlu
olarak sosyolojiktir, sosyal ilgilerin/karlarn oluturduu bak
as (perspektif) bilginin inceleme nesnelerinin seimini belirler,
bilginin ierik ve geerliliini deil1.
Bu alanda yapt katkdan dolay bilgi sosyolojisinin kurucu-
lar arasnda ayrcalkl bir yeri bulunan Kari Mannheim (1873-
1947), bilginin toplum taralndan belirlenmesi konusunda
Scheler'drTbir adm daha ileri gider ve toplumsafyrn bil"
ginin yalnzca formunu dcgilTayn zamanda bilginin ierik ve ge-
erliliini de belirlediini ne srer 2 . Bilgi sosyolojisi bir teori
olarak, bilgi ile sosyal varlk arasndaki ilikiyi, bu ilikinin insan-
ln entelektel geliimi iinde ulat ekilleri aklamay dener 3 .
Mannheim bilgiyi her noktada gruba bal bir ey olarak ele alr.
Bireyler, yesi bulunduklar grubun kollektif ilgileri-
nin/karlannn ve amalarnn belirledii ynelim ve bak ala-
1
Remmling, G. W., Road to Suspicion, ss. 35-36. "ilkin, btn
bilgilerin, btn dnme alglama ve kavrama biimlerinin sosyolojik
bir karaktere sahip bulunduu tartma gtrmez bir eydir: Gayet tabii,
bilginin muhtevas ve objektif geerlilii deil, bilginin nesnelerinin,
egemen sosyal ilgilerin/karlarn oluturduu bak asna gre seimi;
dahas, bilginin edinildii zihn eylemlerin "biimleri" daima ve
zarureten sosyolojik tarzda, yani toplumun yapnca belirlenir". Scheler,
Max, "The Sociology of Knowledge: Formal Problems", " T h e
Sociology of Knowledge/A Reader, Eds.: E. Curtis and J. W.
Petras, Gerald Duckworth and co. Ltd, London 1970, s. 175.
2
Manheim, K Ideology and Utopia, ss. 240-41 vd. "Bilme sreci
tarih olarak batini (ikin, .) yasalara gre ilemez; dnme sreci
"nesnelerin doas"nn ya da saf mantki imkn formlarn izlemez
sadece; dnme srecini motive eden bir i diyalektik deildir. Tersine
dncenin fiilen douu ve kristalizasyonu, birok nemli noktada ok
farkl trde tarih-d faktrn (insann biyolojik yetenekleri vb..) etkisi
altndadr. Bunlara (..) varolusal faktrler denir.... "Mannheim, K.
A.g.e. s. 239-40. Ayrca, Remmling, G. W. The Sociology of Kari
Mannheim/With a Bibliographical Guide to the Sociology
of Knowledge, Ideological Analysis, And Social Planning,
Routledge and Kegan Paul, London 1975, ss. 48-52.
3
Mannheim, K. A.g.e. s.237.
imi paylarlar 1 . Bireyler, tarihsel-sosyal bir konum iinde birey-
dir, grubun yelerinin perspektifini belirleyen ey bu konumdur.
" P e r s p e k t i f , der Mannheim, "insann nesneye bak tar-
zn, nesnede alglad eyi ve alglad eyi dn-
cesi iinde deerlendirme tarzn tayin eder. Bylece
perspektif, dncenin biimsel belirleniminden daha
fazla bir eyi dile getirir. Perspektif ayn zamanda d-
ncenin yaps iinde yeralan nitelie (ierie,.)
ilikin unsurlar da belirler, saf formel mantn zo-
runlu olarak gzden kard unsurlara da imada bu-
lunur. Ayn formel mantk kurallarna, mesela ayn e-
lime yasas veya kyas (syllogism) formlne bavur-
duklar halde, iki kiinin nesneyi farkl deerlendir-
'nesinin nedeni, onlarn perspektiflerinin farkll-
dr" 2 . Dolaysyla dnme form ve ibriklerinin farkll jpers-
pektiflerin farklldr; lyrepekfiHenligGn^ensev ait olduHah
grubun tarih-sosyolojik konumudur.
MannhemTTcemenin mutlak anlamyla tam bir relativisttir 3 .
Ona gre tek bir mutlak doru (hakikat) vardr: bu biricik mutlak
doru _(hakikaO A Ml^.ilmnun.reatif olduudur. Mesela insan
bilinci, bir manzaray farkl bak alanndan (perspectives), farkl
tarih konumlardan bir "manzara" olarak alglayabilir ve bu alg-
lama farkllna ramen "manzara"nn kendisi ilgili bak alan
iinde eriyerek kaybolmayabilir. Gerekliin her mmkn resmi,
gerek bir karla sahiptir. Gerekliin her mmkn resminin
doruluu, yalnzca dier bak alanyla kontrol edilebilir. Bu
durumda "doru"ya farkl birden fazla bak asnn varlnda
yaratmzdan sz edebiliriz. Tarih ancak yine tarih iinde bir
noktadan alglanabilin tarihn dndy..^iMe.. s a b i t i
noktas yoktur. Gereklii alglayan zne (grup) daima tarih iinde
1
A.g.e. ss.240-42.
2
A.g.e. s.244.
3
Relativism (izafiye, grecilik): Alglama eyleminin, dolaysyla
bilginin, zihnin snrl yapsna vc alglama artlarna bal bulunduunu
ve o nedenle bamsz gerekliin doasna tpatp uygun bilginin
olamayacan; mutlak doru bilginin duyu organlarnn
snrllklarndan ve alglama artlarndaki farkllklardan dolay
imknszln ne sren teori: epistemik relativism. Absolitism
(mulaklk)in ve universalism (evrenselcilik)in tersi. W e b s t e r ' s
Third New International Dictionary, Merriam-Webster Inc.
1986.
bir /.ncdir; dolaysyla larihin olduu kadar toplumun da dnda
vc lcsindc'bir alglama noktasnn varl imknszdr, insann al-
glama eylemine mahkmiyeti, ayn zamanda tarihe ve topluma"
mahcum1yc3Ir._Tarih konum relativismle bir arada ortaya kar
ve sonumla mutlak relativism noktasna ular. Belirli bir grubun
entelektel motivasyonu ve dnme biimiyle,bir taraftan grubun
entelektel konumu, dier taraftan sosyal gereklik arasnda gl
bir ba vardr. Hgr dnme biimi bir grupla birlikte varlk kaza-
nabilir yalnizcajpvfcseja modem rasyonalizm burjuvaziyle birlikte
Tu^rnFgeennva varsaymlar ve entelektel isteklerle iliki-
ndnTPnmc tarzlar ve bak alan belirli bir dnya gr
iinue dnme tarzlan ve bak alard^jKendinde doru (truth'
in ilsd() yoklur; kendi balam iinde doru vardr. MnrffieTm'n
ana hatlarn izdgrnTBu mutlak relalivzmnin, rclaTn' dojru'nuri
da_ziinn ecHTeneyecei kaotik bir anarizme yoTaaca"g ffiTtrl
MannheurTBunuTTia^ relavzmn anarizm 7 ' \
1
demek olduunu bilir . Gerekten de relativizmin mant mutlak-
latrldnda u anarist konum ortaya kmaktadr: Mutlak do-
rular yoksa, mutlak y a n h W r f l y o R l f e e E ^ ^ yalnzca bir
kaos oiablTir ~
Mannheim, "mutlak relativizm"ini "anarizm" kmazndan
kurtarmak amacyla bir teebbste bulunur ve relativizm kavram
yerine, balantl, ilikili olma anlamna gelen "relational" kavra-
mn yerletirerek, bu kavram "relative" kavramna tercih ettiini
ne srer 2 . Fakat buna ramen "relativist" konumdan kurtulmay
baaramaz; aslnda Mannheim'n "relativizm" ile "relationism"
arasnda yapt ayrm "bir kelime oyunundan baka bir ey de-
ildir" 3 .
zel olarak bilgi sosyolojisinin, genel olarak sosyoloji disipli-
ninin bizatihi kendisinin varln relativist bak alarna borlu
olduu tartma gtrmez bir eydir. "Bilgi sosyolojisi", der
sosyolog Remmling, "muhtemelen pheci relativizmin en
zgl ifadesidir" 4 . ~
1
Mannheim, K. Essays on the Sociology of the Knowledge, Ed.:
Paul Kecskemeii, Routledgc and kegan Paul, London 1952, 172, 184,188
ve kc/.a Ideology and Utopia, s.s. 225-26, 276.
2
Mannheim, K., Ideology and Utopia, s.76 ve ayrca ss. 70-71, 253-
54.
3
Stark, W., The Sociology of Knowledge, ss. 338-39
4
Remmling, G. W., Road to Suspicion, s.42 ve ayrca ss. 4-10.
Klasik sosyoloji Bat'da 1789 Devrimi yllarnn bir relati-
vite'ler kaosu iinde anlaml hale gelen bir "dzen" arayndan
domutur ve cevabn arad temel problem udur: Toplum niin
ve nasl mmkndr? 1
Karl Mannheim, bir Macar Yahudisinin oluydu. 1912 ylnda
Budapete'den Almanya'ya gitmi ve nl Alman Sosyologu
Simmel (1858-1918)in derslerine katlmt. Simmel de "Toplum
nasl mmkndr?" probleminin altn iziyordu ve Mannheim
bundan etkilenmiti. O nedenle Mannheim'n almalan her aa-
masnda Bat toplumunun kltrel, siyasi, sosyal ve zihni buna-
lmlarnn zm iin giriilmi bir abay yanstr. Gayet tabii
onun ilgisinin odanda Weimar Almanyas'nn bunalmlar vard.
Toplumun bunalmlarna duyduu ilgi onun eitli entelektel sis-
temler ve gruplarla youn bir ilikiye girmesini salad. lgili ente-
lektel sistemler arasnda Marxizm, fenomenoloji, Hegel felsefesi
ve egzistensiyalizm, gruplar arasnda ise gen Yahudi entelektel-
ler, Marxistler, reformist katolikler vard 2 .
Mannheim relativizmi kavramlatnrken fenomenolojinin kuru-
cusulffil tiozol fcdmund Husserl'dcn (1859-1938) yararign-
rniL Hussen, nesnelerin zelliklerini gzlemciye yalnzca tek
yanl profiller ve klsmTperspekll varyasyonlan iinde sundukla-
pn, dolaysyla nesnelere, kendilerinTsnduklan telini mevzTko-
numlardan baklablecegin ne srmt. Hussert'in fen bilimle-
rfyle ilgl olarak ne srd bu grle benzerlikler kurarak
Mannheim ayn eyin kltrel ve psiik nesneler iin de geerli ol-
1
Tumcr, Jonathan H., The Structure of Sociological Theory, The
Dorsey, Homewood, Illinois 1974, ss. vii, 103. Nisbct, Robert, A., "The
French Revolution and the Rise of Sociology in France", T h e
Phenomenon of Sociology/A Reader in The Sociology of
Sociology, Ed.: Edward Tiryakian, Applcton-Century-Crofts, New York
1971, ss. 27-36. Bilgi Sosyolojisinin Aydnlanma a'na uzanan
temelleri iin zellikle, Hamilton, P., Knowledge and Social
Structure/An Introduction to the Classical Argument in the
Sociology of Knowledge, Routledge and Kegan Paul, London and
Boston 1974, ss. 1-15.
2
Rcmmling, G. W., The Sociology of Karl Mannheim, ss.
12,15,18-9,41-42.: Hinsaw, Virgil C. "The Epistemological Relevance
of Mannheim's Sociology of Knowledge", Towards The Sociology
of Knowledge, Ed.: Rcmmling, s.220-24. Hamilton, P., A.g.e., ss.
120-121.
dukiann ne srd. Bu gr relativizmden baka birey de-
ildi 1 .
Merton, Mannheim ve dier klasik sosyoloji dnrlerinin
etkisi altnda kald ve sosyolojinin kendisini borlu olduu bu
tarih gelime ann yle zetlen
1
Rcmmling, G. W., The Sociology of Kari Mannheim. 30, Husserl
ve onun sosyolojik dnceye etkisi konusunda, Wolf, Kurt H.,
"Fenomcnoloji ve Sosyoloji", ev. Harun Rzatepe, S o s y o l o j i k
zmlemenin Tarihi, Der.: Tom Bottomore ve Robert Nisbet,
Tkeye evirileri derleyen ve denetleyenler: Mele Tunay ve Aydn
Uur, V Yaynlar, Ankara 1990, ss. 509-571.
2
Merton, R. K., "The Sociology of Knowledge", Social Theory and
Social Structure, s. 457.
bir tepki olarak dodu. Bunlardan biri 19. Yzyl'n sonlarnda
gntropoloii've egemen olan evrimcilikti. Evrim ilerleme demekti
ve sosyal kurumlarn doal trlerin evrilmesi gibi evrildii dog-
masn savunuyordu. Buna gre, farkl toplumlarn kurumlarn,
en gelimi kurumlar (modern Bat Kurumlan) rneinde dzen-
lemek mmknd. Evrim merdiveninin tepesinde Bat Uygarl
vard. Bu artlar altnda Bat'llar kendilerinden daha anssz Batl
olmayan "kardelerini" deitirme ve ykseltme ans aldklanna
inanyorlard, gpaperyalisyjlcr. Evrim yasalar, en gl olann
hayatta kalmasTffi ongryordu ve dolaysyla Batllann daha g-
sz toplumlan smrmeye haklan vard. Bu toleranstan yoksun-
luk relativizm'in douunu krkledi. Epistemik ve kltrel a-
.dan relativizm, insann bilme-kavrama eyleminin arkasnda vera-
hn standarann btn toplumlarda ayn.ve mutlak standartlar ol-
mad, bilme ve kavrama staodafllaanin. bigjnin ve bilginin do-
ruluunun standartlar dahil kltrel olarak beTriencfi]^gor-
\drL Sosyolojiye ve bilgi sosyolojisine kaynaklk eden bu akm
sosyolojinin yalnzca farkl toplumlann varlnda bir disiplin ola-
rak varln idame ettirebilecei gibi ak bir imaya da sahiptir.
Bylece szkonusu gelimelerle birlikte, 18. yzyl nihai da-
yanan Akl veva Doa'da. 19. yzyl entelektel gvenini
Tarih'in Tanr'nn inayetine bal ileyiinde bulurken. 20. yzyl
zme kavuturolmam bir "relativizm" probleminden rahatsz-
dfrTtnsan dncesinin ve teorilgnn, matematiin, fiziin^etik ve
teoloJInnTcategorileri, "saf akln" evrensefve "deimez" katego-
rileri deildiler artk; tarih bir dnemin kltrel rkeriydiler. Bu
relativite yalnzca mesFecetii rbi rinden ayr TcultTvetpIumlar
arasnda da deildi, bir tek ehirdeki farkl cemaatler ve bireyler
iin de geerliydi. Relativizm ayn zamanda insanlan ve dnemleri
de birbirinden ayryordu. Onlar da relativist bir konumdaydlar.
Fizik gibi sarslmaz bir kale iinde. Klasik klid ve Newton sis-
temleri,. bu relativist ortam iinde 19. yzyl boyunca srdrdk-
-leri otoritelerini srdremezlerdi artk. Dolaysyla relativizmle bi-
limin ve bilimsel doSrulann evrensellii de sarsntya uruyordu 2 .
B sarsntdan hi phesiz bilgi sosyolojisi de nasibini ald.
Relativizm bilgi sosyolojisinin hem balangcn hem de snrlann
1
Hanson, F. Allan. "Relativism", The Sociology Science
Encyclopedia, Eds.: Adam Cupcr and Jessica Cupcr, Routledge and
Kegan Paul, London-Boston-Hanley 1985, ss.698-700.
2
Toulmin, Stephen, Human Understanding, Clarendon Press, Oxford
1972, ss.49-50.
nereye kadar geniletebilecein! belirler. Bir sosyolog tarafndan
bu nokta uT ekilde dile getirilmitir:
1
Curtis, J. E. and Pctras, J. W. (Eds.), The Sociology of
Knowledge/A Reader, s.12.; relativist bak asnn bir eletirisi
iin, Griinwald E.; The Sociology of Knowledge and Epislemology;
a.g.e., ss.237-43.; relativizmin rasyonalist adan eletirisi iin.
Popper, R. K., "The Sociology of Knowledge", a.g.e., ss.649-60;
Popper'in bu makalesinin Trkesi iin, Popper R. K., Ak Toplum ve
Dmanlar, ev.: Harun Rzatcpc, Sevin Matbaas, Ankara 1968,
Cilt:2, ss.220-32. Mannheim ve relativizm iin ayrca Merton, R. K.,
"Kari Mannheim and the Sociology of Knowledge", Social Theory
and Social Structure, ss.498-508.
Mevcut artlar asndan bakldnda, "bilimsel bilgimn evren-
sellii" tezi, yalnzca, epistemik tatkoyu elinde bulunduran"
Bat nn gcnn mcrulatnlmasina hizmet eder. Bu statkoya
kar direnmenin tek bir yolu vardr: relativist stratejiyi benimseye-
rek, Bat dnda kalan toplumlann de kendi gereklerini yanstan
dorularnn bulunabileceini ne srmek. Bylece, bilgi sistem-
leri arasndaki farkllklar vurgulanmaldr, benzerlikler deil.
Rclatjyizm, entelektel gce ve entelektel statkoya kar bavu-
rulabilecek biricik silahtr, biricik stratejidir. Bilgi sosyolojisinin
handikaplarndan birinin, belki de en nemlisinin "relativizm"
problemi oluunun, "relativizm"e bir strateji olarak bavuruldu-
unda hibir nemi yoktur.
1
Giglioli, P. Paolo (Ed.), Language and Social Context, Penguin
Books, London 1975, s.13
2
Toulmin, S., Human Understanding, s. 166
3
DuTkheim, Emile. "The Klemantary Forms of the Religious
Life", Trc.: J. Swain, The Free Press, Glencoc 1947'den zikreden, Landar,
Herbert, Language and Culture, Second Printing, Oxford University
Press, Oxford 1966, ss. 149-50.
4 Goody, J. and Watt, I. "The Consequences of Literacy", Language and
Social Context, Ed.: Pier Paolo Giglioli, s. 313.
dnceninyalnzca arac deildir, dil dncenin yorulduu,
ekl I cndiflckricdlr. Dnccyi belirleyen ey toplumun yaps
deildir, dn yapsdr:'
1
Carrol, J. B. (Ed.), Language, Thought and Reality: Selected
Writings of Benjamin Lee Whorf, The M.I.T. Press, Cambridge,
Mass., 1956, ss. 212-14'den /.ikreden. Black, Max, The Labyrinth of
Language, Frederick A. Preagcr, Publishers, New York-Washington-
London 1968, s.73. (Whorfun makalelerinden oluan bu kitab elde
edemediimi zlerek belirteyim).
tik arkaplanlan ayn olmadka ayn fiziksel delille, evrenin
ayn resmini elde cdcmcycccklcrini ne srer1. 7 T
Hangisi nce gelir? Dil kalplan m, kltrel normlar m?
Temelde kltrel normlar ve dil kalplan, srekli birbirlerini
etkileyerek, mtereken geliirler. Ancak bu ortaklkta, dilin
yaps zgr elastikiyeti snrlayarak gelime kanallann ok
otokratik bir biimde belirler2.
1
Carrol, J. B. (Ed.) Language, Thought and Reality: Selected
Writings of Benjamin..., ss. 212-13'ten zikreden. Cooper, D. E.,
Philosophy and the Nature of Language, Third Impression,
Longman, London 1979, s. 101. Cooper kitabnda Sapir-Whorf
hipotezinin bir eletirisini sunmaktadr. Aksine ben bu almada,
lkemizde egemen poziivizm'in ilgili tezi grmezlikten geldiine ve
onun doru olduuna inanyorum.
2
Cooper, D. E, A.g.e. ss.101-102.
3
A.g.e. s. 101.
dilleri kullanan toplum ya da gruplar farkl dnya grlerine sa-
hiptirler, lek bir fiziksel dnya yoktur, farkl dillerin tanmlad ve
sunduu ok sayda dnya vardr. Dillerin farkll, dnya gr-
leri vc bilgi sistemlerinin iarkllgna tekabl eder. Dncenin ni-
jai belirleyicisi dildir. Bu gr aralanndaki radikalfarkllklardan'
dolay, dillerin birbirlenne tercme edilemezliini nesrer. Eer
u doruysa, birbirlerine tercmesi mkansfz diller, yalnzca"aml
toplumlarn dilleri deildir, ayn toplum iinde yer alan farkl
gruplarn dilleri, mit'in diliyle bilimin ili, bilimin diliyle dinin
dili, farkl bilimsel teorilerin dilleri de birbirine tercmesi imknsz
- 7
dillerdiK*). "
Sosyolog Basil Brcnslein, Du'rkhdim vc \Vhorfun relativistik
konumlaryla birbirine benzeyen, fakat temelde farkl olan gr-
lerini makro dzeyde Durkheim vc Marx'a mikro dzeyde M.
Mead'e bavurarak uzlatrmay denemitir 1 . Brenstein bu teeb-
'bsyle, ncelikle dil (language) vc konuma (speech)y birbi-
rinden aymr. Dil konOsma kod va da foml.anni-(sDeecLCQde.)
kendisine boyun edii bir kurallar takmdr: oysa konuma kod-
irnjcllrn"Balamlar iinde yer alan kltrn bir fonksiyonu olarak
ortaya karlar. biTd nda bir kurallar sistemi daha vardr k bu
kltrel sistemdir. Bu nokta kltrel kurallar sistemiyle lingistik
kurallar sistemi arasndaki ilikinin gndeme geldii noktadr.
Lingistik kurallar sistemi kltrel sistemin bir parasdr ve kl-
trel sistemi farkl birok tarzda belirleyebilir. Dil kodu, snrsz
sayda konuma kodu retilebilmesine elverilidr; bu noktada
herhangi bir dilin bir bakasna"stnlnden sz edilemez.
Farkl konuma kod ya da formlar sosyal ilikinin biimini sem-
bolize eder, karlkl konumann yapsn ekillendirir ve konu-
ucular iin farkl iliki dzenleri yaratr. Konuucularn tecrbe-
leri bylece konuma formunu anlaml klan sosyal iliki tarafn-
dan ynlendirilir. Konuma formu sosyal yapnn bir niteliidir ya
da baka bir syleyile sosyal ilikinin bir boyutudur. Konuma
formu bir sosyal dzenlemenin sonucudur; fakat bu konuma
formunun yapsn deitiremeyecei anlamna gelmez. Sosyal
ilikilerin tipi lingistik kurallar dorudan doruya etkilemez; ko-
numaya belirli snrlamalar koyarak etkiler.Bylece, kltrel ku-
rallar sistemiyle lingistik kurallar sistemi arasnda, birbirini
1
Brcnstein, B. "A.g.m." Language and Social Context", ss. 160-
163.
2
Halliday, M.A.K., "Language Structure and Language Function", New
Horizons in Linguistic, Ed.: John Lyons, Penguin Books, New
York 1980, s.141. t
kullandklar dilde uzlarlar, bu dncelerde uzlama de-
ildir, hayat tarznda uzlamadr1.
~Ber dil bir komnikasyon arac ise, konumann ger-
ekletii yerde bir uzlama var demektir; yalnzca tanm-
larda uzlama deil, ayni zamanda (aka dile getirilebildii
durumlarda yadrganr) hkmlerde (yarglarda,.) bir uz-
lamadr. Bu, mant iptal ediyor gibidir; fakat gerekte
byle deildir. lmn yntemlerini tanmlamak bir ey,
lmn sonularn' elde ederek ifade etmek baka bir
eydir. Fakat "lm" dediimiz ey ksmen lmn so-
nulanyla belirli bir uyumla birlikte belirlenir2.
kabul edilen, mevcut olan bir hayat tarzdr 3 . >
..dilin konuulmas, bir faaliyetin paras veya bir
hayat tarzdr4.
1
Wittgenstein, L. Philosophical I n v e s t i g a t i o n s , Trs.: G.E.M.
Ancombe, Basil Blackwell, Oxford 1983, Paragraf: 242, s.88.
2
A.g.e. Paragraf: 242, s.88.
3
A.g.e. s.226.
4
A.g.e. Paragraf: 206, s.82.
5
Wardhaugh, Ronald, The Contexts of Language, Newbury House
Inc. Rowley, Massachusetts 1976, s. 93-94.
6
Black, Max. The Labyrinth of Language, s. 71-72
iinde bir mikrokosmostur" 1 . Bu mikrokosmos lingistik kural-
lardan oluur. Lingistik kurallar geleneklerdir.
Her toplum, Her cemaat ya oa grup, bilimsel dnya gr
dahil her dnya gr nesne trleri, olay trleri, zellik trleri
vb. ayrntlar biraraya getirerek gruplandrmak iin kavramlar
kullanr. Kavramlar dilin eleridir ve bu snflandnc kavramlara
kategoriler denir. Snflandrma ile yaplan, genelde farkllklarn
ve benzerliklerin biraraya getirilerek "kategoriler" erevesi iine
yerletirilmesidir. Klasik sosyoloji gelenei iinde snflandrma
sistemleri ile toplum arasndaki iliki ilk kez E. Durkheim ve
Marcel Mauss tarafndan 193 ylnda formle edilmitir. Bu for-
mlasyona gre, "...nesnelerin snflandrlmas, insanla-
jrn snflandrlmasn yeniden retir" z . Snflandrma ve
kategoriler konusunu imdi, DurkheirnTn nasl ele aldn gs-
termeye alalm.
Durkheim temelde iki soruya cevap arar: Din dnceyle din
pratiin temel formlar nelerdir? Alglama kategorilerinin din ve
dolaysyla sosyal bir kkene sahip bulunduklan gsterilebilir mi?
Durkheim, empirik bir epistemoloji ile a prior bir epistemoloji
arasndaki tartmaya son vermeyi dnmektedir. O, yarglanm-
zn, entelektel faaliyetimizin vansmugioirnunu belirleyen he-
1
Landar, H., Language and Culture, s.7. "Dil beni kendi kalplar-
iine girmeye zorlar. ngilizce konuurken Alman sentaksnn kurallarn
kullanmam; eer ailemin dndaklerle lip:i kurmak TsUyrsam,
yandaki olumun uydurduu kelimeleri kullanamam; eitli vesilelerle,
uygun konumann hakim kurallarn dikkate almak gerekir. (...) Dil
bana, benim gerekleen tecrbemin srekli nesnelletirilmesine
(objectivication) hazr imknlar sunar. (..) Dil tecrbemi ayn zamanda,
onun kendimce anlamlarna gre deil, ayn ekilde hemcinslerimce
anlamlarna gre de geni kategoriler altnda snflandrmama imkn
vererek hipotezini kurar. O bu tasnifi yaparken ayn zamanda tecrbeyi
anonimletirir de; nk tasnif edilmi tecrbe, ilkece, szkonusu
kategoriye girmeyi baaramayan herhangi bir kii tarafndan
tekrarlanabilir". "Dil, gndelik hayatn gereklii iindeki farkl
blgeleri birletirir ve anlaml bir btne entegre eder". Berger, P. and
Luckman, T., The Social Construction of Reality, ss.53-54.
Farkl dilleri deerlendirerek onlar arasnda bir yargda bulunmamz
salayacak herhangi bir st dil yoktur. Cooper, A., Philosophy and
the Nature of Language, s.103.
2
Durkheim, Emile and Mauss, Marcel, Primitive Classification,
Fifth Impression, Trs.: from the French and Edited with an Introduction by
Rodney Needham, The University of Chicago Press-Chicago 1975, s . l l .
lirli temel idea'lara dayandni-Hiiniir kj hn dncenin
Aristo'ya kadar uzanan kkleri vardr 1 , ancak Durkheim'i doru-
dan etkileyen filozof Kant'lr 2 .
Kant'n bilgi teorisi (epistemoloji) alannda yapt ey, genel-
likle Kopernik'in astronomide yapt devrime benzetilir.
Kopemik'ten nc , a t r o n o ! m o l ^ M . ^ . l l ? I ^ L b i r evrene gre
aklamyorg".l<opcmik bu teoriyi tersine evirdi vegjc cisimle-
rinin dnya~ev resinde deJiTrdunyann, baka Bir syleyile gz-
fiey rcntfOMi^ni ne sflnfi.
Kanfian nce Bat entelektel dnyasndaTk^HenelT vard:
Rasyonalizm (yalnzca akl hakikate gtrr) ve^empirizm (nemli
olan deneydir). Kant'n kendi teorisi bu iki akrnitbiTsenteziydi.
Kopernik ncesi astronmidckine benzer ekilde, empirizmTbl-
nin edinilmesinde vurguyu nesneye, yani d dnyaya yapyordu.
Kant yeni bir merkez ieklif cti: Zihnin bizatihi kendisi.jOna gj,
insan dncesi nesnelerini McimseJiraOantofoii'k olarak. de-
,!) kendisi kendi zelliklerini nesneye ykler ve d-
laysyla doada aklad nesneler, zihnin doaya ykledii nes-
neTcnn zelTiHeriar. 7FiTTiese7eff a priori olarak alglar ve bu
"BgyrnlvefsaT ve zorunlu nermelerle dile getirir. Kant'a gre
d dnya hakkndaki bilgimiz, yalnzca d dnyann bir yans-
mas deildir, nk^nyada grdmz birlik, ilkin zihnin ona
a prior sezgi formlar (uzay, zaman), sonra da anlama yetisinip
emalar veloitegorilerle verdii bir eydir. Byteceinsan ziKni
kendisini kuatan dnyaya bir form verir ve onu kendisi iin bili-
nebilir klarT^pror bilgiTdeney ve duyu izlenimlerinden ba-
msz bilgidir. Kategoriler zihnin a priori kavramlardrlar ve
zihinde ikindirier. Onlar salt akln a priori yaplandr^.
1
Remmling, G. W., Road to Suspicion, ss. 12-13.
^ Durkheim Lise renimi srasnda Kanl'a zel bir nem veriyordu.
Durkheim, "ne zaman felsefi biimde dnse, Kant'la mr boyu bir
diyaloa girmi gibidir. Durkheim'in zihninin toplumsal yaamn kurucu
zellikleri olarak ahlkilik ve ahlk ile, ahlk bilimi ile megul olmas
Kant'n etkisinin gstergesidir". Tiryakian, E. A., "Emile Durkheim",
ev.: Ceylan Tokluolu, Sosyolojik zmlemenin Tarihi, Der.:
Tom Bottomore ve Robert Nisbet, ss. 220-21.
3
Remmling, G. W., A.g.e. ss. 53-62. Kant ve kategoriler iin ayrca,
K a n t , I. Gelecekte Bilim Olarak Ortaya kacak Her
Metafizie Prolegomena, ev.: Ionna Kuuradi ve Yusuf rnek,
Hacettepe niversitesi Yaynlar, Meeksan Ltd. ti. Basmevi, Ankara
1983, ss. 32-85. Heimsoch, Heinz, Immanuel Kant'n Felsefesi,
Durkheim'la Kant arasndaki iliki, Marx'la Hegel arasndaki
iliki gibidir. Durkheim Kant'n "kategoriler" yorumundan etki-
lenmi ve onu Byk lde deitirmitir, Marx Hegel'in
"diyalektik" yorumundan etkilenmi ve onu byk lde deiik-
lie uratmtr. "Marx" kafasnn zerinde duran Hegel'i nasl
ters evirerek dzeltmise Durkheim da ayn ekilde kafasnn
zerinde duran Kant' ters evirerek dzeltme teebbsnde bu-
l u n m u t u r " 1 . Durkheim bu ters evirerek dzeltme iini
"kategoriler"in sosyolojik bir yorumunu vererek yapmtr.
Prolegomena'da Kant. "Anlama yetisi (a priori) yasalarn
doadan almaz, onlar doaya buyurur" 2 der. Burada Kant^v
"anlama yetisi"nin a priori yasalan" ifadesinde dile getirmeye
alt ey "kategorier"dir. Durkheim'in Kant'dan ayrld ye
ayrlmad noktalar anlamann en y yolu, yukardaki ifadeyi
Durkheim'in bak as iinde tekrar ifade etmektir: Toplum ka^
tegorileri doadan almaz, onlar doaya buyurur:
nn Kant n dncesinde kar kt ey, Kant'n kategori-
lerin kaynan gsterememi olmasdr. Kategonlern kayna
nedir? Durkheim bu soruya tek keli m eylcTTopl um diye cevap
"O nedenle bu, bir taraftan bilim, dier taraftan ahlk ve din arasnda
genellikle varolduu kabul edilen bu trde bir antinominin bulunduu
hibir ekilde doru deildir; nk insan faaliyetinin bu iki formu,
gerekte ayn ve tek bir kaynaktan doarlar. Kant bunu ok iyi biliyordu
ve bu nedenle teorik akl ile pratik akl' ayn melekenin (faculty) iki
farkl vehesi olarak grdii. Ona gre bu iki vehenin birliini salayan
ey, ikisinin de Universal olana doru yneltilmi bulunmas gereiydi.
Rasyonel dnme, akla sahip btn varlklara verilmi yasalara gre
dnmektir; ahlki hareket etmek, dier btn iradelerle elimeksizin
geniletilebilen maksimlere gre hareket etmektir. Baka bir deyile
bilim ve ahlk, bireyin kendisini, kendine ait gr noktasnn zerine
ykseltmeye ve bireyler st bir hayat yaamaya muktedir olduunu ima
eder. Gerekten, bunun yksek dnme ve eylem formlarna has genel bir
nitelik olduu phe gtrmez bir eydir. Bununla birlikte, Kant'm
aklayamad ey, insanda gerekleen bu tr elikinin kaynadr.
Birey kendisini neden bireyselliinden vazgemeye zorlamaktadr; aksi
durumda bireyler st yasa neden kendisini bireylerde cisimletirerek
dalmaya zorlamaktadr? Bu soruya eit ekilde itirak ettiimiz iki
antagonistik dnya; bir yanda madde ve his dnyas, dier yanda teorik
(saf, .) ve kiilcrst akln dnyas bulunduu sylenerek cevap
verilebilir mi? (...) Neden bu iki dnya -ki bunlar birbirleriyle eliiyor
gibi grnyorlar- birbirlerinin dnda yer almyorlar ve neden
antagonismlerine ramen karlkl birbirlerine nfuz ediyorlar?
(Gerekte bireyler st akl kollektif dncedir) (...) Bir cmleyle, bizde
bireyler st bir ey vardr; nk hepimizin iinde sosyal bir ey vardr,
nk toplumsal hayat hem tasavvurlar hem de pratikleri kuatr; bu
bireylcrstlk, doal olarak dnceler kadar eylemlere de yaylr".
Durkheim, E. "Elementary Forms of Religious Life", The Sociology
of Knowledge/A Reader, Eds.: Curtis and Petras, ss. 158-159,
Parantez ii benim.
bir d bask uygulayarak kendisini onlara kabul ettirdiini ne s-
rer, tnsan kavramlar, kategoriler ve dncelerle ilk kez yzyze
eldiinde, onlan bir eletiri suzgecnaen geirerek "benimsemez;
aha ok, iinde yaad toplumun kendisine sunduu biimde
kabul eder. Bilginin kollektivitesini salayan ey kollektif olann
insan zerindeki otoritesidir1.
Kavramlarla dnmeyen insan insan deildir, der Durkheim.
Kavramlar ve kategoriler toplumsal olgulardr; insan insan olmas
dolaysyla kavram ve kategorilere mahkmdur, nk dile mahk-
umdur. Kadim Yunan'dan beri bilindii ve Kant'n. yeniden ak
bir biimde ortaya koyduu zere insan dreeslzorunlu olarak
kategorilere dayanr; Kategoriler yoksa dnce de yok demektir.
Kategoriler, dncenin bir tr Arimed noktasdrlar. insann
doal ve sosyal evresi bir kaosu andnr, bu kaos kavram ve kate-
gorilerle bir dzene sokulur ve anlaml klnr. Evreni kollektif bi-
lincin bize sunduu kategorilerle alglarz;. Alglama, genelleme
deildin Kategorilerle ya da kavramlarla dnmek, der
Durkheim, "nesnelerin belirli saydaki genel niteliklerini tecrit ede-
rek ya da biraraya getirerek gruplandrmak deildir sadece, ayn
zamanda deiebilir olan srekli, bireysel olan toplumsal klmak-
tr"2. Kant'n aksine kategoriler saf akln rnleri deil, toplumun
1
Durkheim, E. "A.g.m.", The Sociology of Knowledge/Reader,
Eds: Curtis and Petras, ss.l 50, 152, 159. "Bu durumda zetle genellikle
kabul edildii zere, toplumun mantksz (illogical) veya mantk d (a-
logical), tutarsz ve fantastik bir varlk olmadn belirtmemiz arttr.
Tam tersine kollektif bilin, psiik hayatn en yksek formudur; gnk
kollektif bilin, bilincin bilincidir. Bireyin ve lokal artlarn
(contingencies) dna ve stne yerleen kollektif bilin, nesneleri
daima temel sabit boyutlaryla grr ve bu zellii ile, ilgili daimi ve
temel boyutlar insanlar arasnda komnike edilebilir dnceler halinde
kristalize eder. Kollektif bilin ayn zamanda, bilinen btn gereklii
Icuatr; bu onun tek bana zihni, btn nesnelere uygulanabilir ve
nesneleri dnlebilir klan kalplarla tehiz ettiini gsterir. Kollektif
bilin bu kalplar suni olarak retmez; kendi iinde bulur.... "Durkheim,
E. "A.g.m.", The Sociology of Knowledge/A Reader, E d s . :
Curtis and Petras, s. 157.
2
Durkheim, E. "A.g.e", ss.152-53. Arthur Child, kjtegoriJenn_biljinin
sosyal determinasyonunun aralar olduunu ne srer. Baz yazarlar
b u n l a j i (bak as,)(konumj (dnya gr )gjbi_ kayramjarla dile
getirmilerdir. Kant'a gre dincc btn 'insanlarda ayn srele
ckilIon7r,"Takal a^takdimini yapig kategorilerin zorunluluunu ve
niverselliini ispat edememitir ..Bu dilemmadan(!) kurtulmann yolu iki
doaya buyurduu kalplardr, kollektif emein rndrler ve
1
Durkheim, E. "A.g.m.", A.g.e. s.155.
2
Kneller, G.F., Sciece as a Human Endeavor, Columbia University
Press, New York 1978, s.127. Kanl'tan etkilenen tek dnr Durkheim
deildir. Mannheim da Kant'n etkisi altnda kalmtr. "Her alglama
kategoriler iinde dzenlenerek organize edilmi olmaldr. Bununla
birlikte, tecrbelerimizi bu tr kavramlara dayal formlar iinde organize
ederek dile getirmemizin ls, mevcut tarihi andaki referans
erevelerimize baldr. Sahip olduumuz kavramlarla, bu kavramlarn
kendi kendilerini geniletme eiliminde bulunduklar istikametlerle
beraber iinde hareket etliimiz sylem evreni, grubun entelektel
bakmdan aktif ve mes'ul yelerinin byk lde bal bulunduklar tarih
sosyal duruma baldr". Mannheim, K., Ideology and Utopia, s.91;
"Farkl sosyal kurumlardaki insanlar farkl tarzlarda dnmezler yalnzca,
Snflandrma ve kategoriler konusunda Durkheim'i ilgilendi-
ren soru uydu: MnblcrsnlTandrma formTar ile, bilme ve kav-
rayn temel kategorileri toplum tarafndan nasl belirlenmektedir?
Yukarda yaplan aklamalardan da anlalaca zere Durkheim
1
ilk projemizi tamamlayamadmzdan kitapta bu konuya yer veremedik;
ancak Durkhcim'ci yaklamn bir rnei u makalede bulunmaktadr:
Bloor, David, "Durkheim and Mauss Revisited: Classification and the
Sociology of Knowledge", Society and
Knowledge/Contemporary Perspectives in the Sociology
of Knowledge, Ed.: Stehr and Meja, Transaction Books, New
Brunswick and London 1984, s. 51-77.
iin kullanlmt 1 . Pozitivist anlaya gre btn bilgi formlarnn
ls doa bilimleriydiler ve doa bilimlerine gre ele
alnmalydlar^*).
Marx 'doga'nn birincil, 'dnce'nin ikincil gereklik oldu-
unu dnyor ve dga bitimlerinin bilgisine nemli bir rol yfc
fyordu. Doa bilimtenTnHrirralannn geliimini kolaylatran
erlemeler kaydettii srece, toplumsal deime faktrlerinden
biriydi. Bilimin desteindeki retim aralan ya (J^ngstnTHer ne
kadar insan emeine ve kendisine yabanclalnc bir faktr idiyse
de insan kurtuluun nihai aktryd. Kendi ngrd sosyal
deimeyle birlikte doa bilimlerinin yaps da deiecek: kom-
nizm doa bilimlerinin idealistik eilimlerini kaybetmelerini sala-
yacak ve ileride "insani bir bilimin temeli" olacakt 2 . Engels bu
konuda unlan ne sryordu:
1
Abercrombie, N., Hill S., Turner, B. S., Dictionary of Sociology,
Penguin Books Ltd, London, 1984, ss, 163-164.; Kaplan, Abraham,
"Positivism", International Encyclopedia of the Social
Sciences, Vol. 12, The Macmillan Company and the Free Press, U.S.A.
1968, s. 389.; Alexander, J. C., "Positivism", The Social Science
Encyclopedia, Eds,: A. Kuper an J. Kupcr, Routledgc and Kegan Paul,
London, Boston and Hanlcy 1985, ss, 631-633.
almann ilerleyen blmlerinde "pozitivizm" daha ayrntl bir
ekilde ele alnaca iin burada ksaca temas etmekle yetiniyoruz.
2
Hamilton, P., Knowledge and Social Structure, s. 23. "Marks ve
Engels zihn ve toplumsal liberasyon maceralarnda, bilimin iilere
yardm edeceine kaniydiler" Feyerabend, P., S c i e n c e in A Free
Society, Forth Impression, Verso, London 1987, s. 75.
doa, ruh ve beden arasndaki anlamsz ve doa-d ara-
sndaki eliki imkanszlaacaktr 1 .
1
Marx, K. and Engels, F., Selected Works, Progress Publisher,
Moscow 1975, s. 362.
2
Hamilton, P., Knowledge an Social Structure, s. 23. Marks bir
yanyla Amerikan pragmatistlerine yaknd. Ona gre bilgide doruluun
garantisi proleteryayd. Bir dnccnin doruluunun testi, o dncenin
uygulanmasyd. Uygulamayla dorulanamayan her bilginin dogma
olduuna inanyordu. Bk/.. Remmling, G. W., Road to Suspicion, s.
162. Marksi/.min pragmatist yan iin aynca, GouMtict, A., Coming
Crisis in Western Sociological Thought, Heinemann
Educational Books Ltd., London 1972, ss. 110-11.
3
Friedrichs, R. W., A Sociology of Sociology, The Free Press, New
York 1970, s. 263.
ryan felsefe, metafizik ve dine mantksal bakmdan stn ve en
gelimi bilgi formu olarak gryordu. Amac, kendi bilgi sosyo-
lojisini hem klasik epistemolojinin, hem de Comte ve Spencer'n
bilgi teorilerinin yerine ikame etmekti. Comte ve Spencer iin ol-
duu kadar kendisi iin de bilim ya da doa bilimleiri dier bilgi
formlarnn deerlendirilmesinde bavurulabilecek biricik l ve
paradigmayd. Ona gre Comte, bilimin modern kapitalist top-
lumdaki egemen bilme-kavrama tarz olduunu kabul etmesine
ramen, doa bilimlerinin, metafiziin ve dinin birbirinden ba-
msz, eil lde geerli bilme formlar olduunu grememiti.
Fakat onun bu Comte deerlendirmesi bilim hakkndaki grn
deitinniyordu. nk o da Comte gibi, insanl|n entelektel
tarihinin (bizce Bat'nn entelektel tarihinin), mit ve menkbe,
doal folk dili, din bilgi, mistik bilgi, lelseli metafiziksel bilgTT
matematiin ve dogarfimnTIcnnin pozitif bilgisi ve nihayet tekno-
loji bilgisi olmak zere evrimci, dolaysyla ilerlemeci bir ema-
sn karmt. Comte'da olduu gibi doa bilimlerinin bilgisi ve
teknoloji bilgisi nihai aamay sembolize ediyordu. Sheler'a gre
insana zg bilme formu vard ve bu bilme formu btn
toplumlarda her zaman bir arada yer alabiliyorlard: Din, metafU>
ziksel ve bilimsel. Bu bilme lonnu, bilginin taylar olar
insan tipinertekabl ediyordu: Homo religious (kahin veya aziz),
dnr veya filozof, bilim adam veya aratrmac. Bu insan
tipiyse "ibirlii formuna tekabl ediyordu: Kilise ve mezhep,
kadim anlamyla bilgi okulu, okul veya aratrma enstits 1 .
Sclcler'in evrim semsnda sonuncularn insanln (aslnda
Bat'nn) nihai ve en yksek aamasn temsil ettikleri ok aktr.
Durkhelm'in dnce kategorilerinin ve dnce sistemlerinin
toplumun yapsnn bir rn ve yansmas olduunu ne srd-
n belirtmitik. Peki ama bu durumda doa bilimlerinin ya da
modem bilimin yeri nedir? Ayn tez, doa bilimlerinin kategorileri
ve snflandrma sistemi iin de geerli midir?_Bilim, diyordu
Durkheim, gnmzde ok biiyk bir gvenilirlik ve geerlilik
1
Schclcr, M., "On the Positivislic Philosophy of the History Knowledge
and Its Law of Three Stages", The Sociology of Knowledge/ A
Reader, Eds. : Curtis and Petras, ss. 161-69.; ve keza, Scheler, M., "The
Sociology of Knowledge: Formal Problems", The Sociology of
Knowledge/ A Reader, ss. 170-86.; Hamilton, P., Knowledge and
Social Structure, ss. 78-87.; Becker, II. and Dhalke, H.O., "Max
Seliclcr's Sociology og Knowledge", Towards the Sociology of
Knowledge, Ed.: Remmling, ss. 212-13.
kazanmtr; nk topyekn hepimiz bilime inanyoruz.
Kategorileri dilden, yani kollektif tecrtibedenTirizTahcak onlan
herhangi bir eletiriye tabi tutmadan kullannz. Bilimsel olarak i-
lenmi ve eletiri szgecinden geirilmi kavramlar, ok kk bir
aznla aittirler. Onlar da otorite ya da gvenilirliklerini kollektif
olmalanndan alrlar. Dier saduyu kategorilerinden farklar, kk-
ten bir farkllk deildir, sadece bir derece farklldr 1 . "Bilime
duyulan inan" diye devam etmektedir Durkheim,
1
Drkheim, E., "Elementary Forms of Religious Life", The Sociology
of Knowledge/ A Reader, s. 151.
2
Durkheim, E., " A . g . m . " , A.g.e., s. 152.; Durkheim and Mauss,
Primitive C l a s s i f i c a t i o n , s. 88.
3
Tiryakian, E., "Emile Durkheim", S o s y o l o j i k zmlemenin
Tarihi, Der.: Botlomore ve Nisbct, s. 222.
uydu: "Sosyal olgular nesneler gibi ele aln 1 ". Bununla
birlikte, Durkheim'in pozitivizmden ayrld nokta diye sundu-
umuz gr, modern bilgi ve bilim sosyolojisi iin para-
digmatik bir kaynak fonksiyonu grm ve yine modern bilgi
sosyologlar iin bir ilham kayna olmutur. Bunu daha sonra
greceiz.
Klasik sosyoloji gelenei iinde deerlerin belirleyici rolnn,
doa bilimlerinin yntemleriyle sosyal bilimlerin yntemlerinin
ayn yntemler olamayacann altn izmi bir sosyolog diye n
salamasna ramen Weber, bilim konusunda pozitivizmin gr-
leriyle uzlayordu. Onun modern bilimlerle ya da doga Dlim-
leriyle ilgili dnce ve kanaatlerini en iyi sosyal bilimler ve sos-
yoloji iin ngrd idealin ne olduuna bakarak anlayabiliriz.
Weher de dneminin dier btn sosyolog ve dnrleri gibi
sosyal bilimlerin doa bilimlerini rnek almalan gerektgnllIuF""
nyordu. Sosyal bilimler de doa bilimleri gibi empirik olan-
dan yola kmalydlar:
1
Drkheim, E., The Rules of Sociological Method, s. 14.
2
Weber, Max, The Methodology of the Social Sciences, Trs.; and
Ed.; Edward E. Shils and H.A. Finch, The Free Press, New York 1949, s.
72.
3
A.g.e., s. 124-125.
Bununla birlikte Weber'i pozitivist gelenein iinde saymamz
salayan tek veri bu deildir. Weber'in pozitivizminin nemli
baka bir gstergesi de "olan" ile "olmas gereken", yani "olgu"
ile "deer" arasna rmek istedii kaln duvardr. Bu aynm pozi-
tjvitce,M_imi3ffldr.-Cnk^ "olan" ile
"olmas gereken" arasna her snr ekme teebbs pozitiviste
bir tutumdur- Bu aynmdan yola karak Weber, bilimin insana ne
yapmas gerektiini sylemeyeceini, ne yapabileceini syleye-
ceini ne srer 1 fakat bu yine de pozitivist bir tutumdur; nk
"olan" olmas gerekeni Jal^Trir.'DHas, bu ayinrnfj/aptnakla
Weber, bir bilim adamndan ok bir ahlk roln stlenir: nk
kendi bilim ideallerini tekzip edecek bir ie tehhfls etm^ktp. ve
normJpymaKtad f.
" Onun bu ahlk tutumuyla sosyal bilimler iin koyduu norm
udur: Bilim deerlerden tpk doa bilimlerinde olduu gibi arn-
m olmaldr. Sosyolojik gelenek iinde Weber'in ardllann ok
etkilemi bir unsur olan "objektif" (nesnel) bilim ideali, sosyolog
Alvin Gouldncr tarafndan yle dile getirilmitir:
1
Weber, M., Sosyoloji Yazlar, ingilizce basky hazrlayanlar: H.H.
Gerth ve C. W. Mills, Trkesi: Taha Parla, Hrriyet Vakf Yaynlar,
stanbul 1986, ss. 138 vd. Doan zlem, Weber'in pozitivist olmadn
ne srmektedir. Pek tabii biz bu yargya katlmyoruz, zlem, Doan,
Max Weber'de Dilim ve Sosyoloji, Ara Yaynclk, istanbul
1990, ss. 58-65, 202-210.
2
Friedrichs, R.W., A Sociology of Sociology, s. 131.
Karl Mannheim bir lde pozitivizm karsnda taknd
eletirel tavr ile Marx, Durkheim ve Weber'den ayrlyor gibidir.
Ona gre, pozitivizm, felsefeye hibir ekilde yer tanmayan bir
felsefeden baka bir ey deildir; pozitivizm insan bilgisinin feT
efe ve ontoloji olmakszn da elde edilebileceini ve tamamlanabi-
leceini savunur. Kltr ya da beeri bilimler doa bilimlerinin
yntemleriyle almaldr; toplumsal olaylar doa bilimlerinin.
yntemleriyle kavranabilir. Mannheim'a gre bu onaylanmas im-
kansz bir eydir; nk pozitivizm, liberal burjuva dncesinin
ruhu iinde ortaya km bir dnce akmdr 1 .
Mannheim'n pozitivizme saldrsnn kaynanda Kant a
priori kategoriler teorisi vardr. Kant ve ardllar btn bilginin,
bilgideki sbjektif bir faktrn, baka bir deyile insan zihninin a
priori yasalannn bir yansmas olarak grrler. Zihnin bu~a
p~rri bilgisi zihinde kindr. Btn risanl^fiTenel geer,
evrime ve deimeye kapal, saf ve sabit zlerden ibarettir. Kant,
temelde doa bilimleri nasl mmkndr, sorusuyla megul ol-
mutur. Dilthey, Kant'n a priori kategoriler paradigmasn insan
bilimleri ynnde genlctereklarihselletirir, Kategoriler, insan
dnce ve eylemi motive eden dnce formlardr, insan zihni
tarih iinde iler; kategoriler evrensel tarih aka egemen olan
dnva-grleridir. Mannheim Dilthey'in bu kategonler anlayn
benimser ve bu anlaya tarih-rclativist bir anlam ykler. Kant'n
deimeye ve evrime kapal kategoriler anlaynn aksine
Mannheim'n kategorileri ya da dnya grleri, derimeye ve
evrime ak perspektiflerdir2.
Her ne kadar Kant ynyle pozitivist gelenein dnda yera-
lyor gibi grnyorsa da Mannheim fziksel-matematikse] bilini
crin stats konusunda bu gelenekle uzlama iindedir. Onun
pozitivizme itiraz, toplum bilimlerinin doa bilimlerinin yntemle-
rini taklinfmclcnThusunflliki tc/.medir. Dna gre kltr veya in-
1
Mannheim, K., Ideology and Utopia, ss. 148-48.; Bu konuda ve
genel olarak Mannheim iin Merlon, R.K., "Karl Mannheim and
Sociology of Knowledge", Social Theory and Social Structure,
ss. 497 vd.; Hamilton, P., Knowledge and Social Structure, ss.
128 vd.; Remmling, G.W., "The Significance and Development of Karl
Mannheim's Sociology", Towards the Sociology of Knowledge,
ss. 217-28.; Hinshaw, Jun. Virgil, G., "The Epistemological Relevance
of Mannheim's Sociology of Knowledge", A.g.e., Ed. Remmling, ss.
229-44 ve zellikle 234 vd.
2
Mannheim, K., Ideology and Utopia, s. 148.
rinde de hibir etkisi yok demektir. Matematiksel-fiziksel bilimler
iki dneme ayrlarak clc alnabilir: Birinci dnemde birok ey bi-
linir, ancak ok sayda hata da vardr. Bu hatalar ikinci dnemde
dzeltilerek eksiksiz bilgiye ulalr. ki dnem arasnda bir srek-
lilik vardr. Mannheim burada bir noktay paranteze alr ve
'gnmzde' doa bilimlerinin kategorik deimezlii anlay,
klasik fiziin mantyla mukayese edildiinde sarslm gibi g-
rnyorsa da iki dnem arasndaki sreklilik apaktr, der. Buna
karlk kltr ya da insan bilimlerinin ilk dnemlerinin kategorik
yaps ikinci dneme tevars edilmez. Burada bir kopu szkonu-
sudur; insan bilimlerinde her dnem yeni bir bak asn a tekabl
eder. Ancak doa bilimlerinin znenin konumundan bamszl
ne anlama gelmektedir? Mannheim basit bir rnekle bu soruyu
yle cevaplandnr: 2+2=4 dncesinde dnene atfta bulunan
nibir iaret yoktur. Oysa kltr bilimleri dahil btn dnce bi-
imlerinde znenin konumu aka belirlenebilir (mesela poziti-
vizmde) 1 . Mannheim, pozitivizme yapt eletiride, pn/itivi/min
mit-din-fclsefe ve bilim eklinde yapt dorusal "ilerleme" ema-
sn reddederek, Scheler gibi bu bilgi trlerinin bir arada bulunabil
leceklerini ne srer 2 .
O, Dilthey ve Weber'i izleyerek, doa bilimleriyle kltr bilim-
lerini birbirden ayrr ve bunlann, aratrma nesneleri farkl bilim-
ler olduklar iin farkl yntcmkTrlealmalan gerektiini svier.
J3u dnce Mannheim' pozitivist gelenekten ksmen de olsa ay-
ran bir dncedir:
1
Mannheim, K., Ideology and Utopia, s. 243.; Mannheim, K.,
Essays ss. 184. vd.
2
Mannheim, K., Essays , ss. 150. 73, Ancak Dilthey, Weber ve
son olarak Mannheim'n yapt doa bilimleri insan bilimleri ayrm,
pozitivist bilim ideolojisinin farkl bir tezahr olarak grlebilir.
nk, bu ayrm, doa bilimlerini insanlarn faaliyet alanlar dna
ilmekte, ve tam anlamyla insansz (obcKtt) br blm ngrmektedir.
Beeri faaliyetin rnlerini, insan ve toplumdan tecrid etmeyi deneyen her
yaklam eninde SortTfflTtnpozilivisir.almamznileleye
"blmlerinde, bilimin ve bilimsel bilginin, topTrndan tecrit edilerek ele
alnamayacan aynnll ekilde ele almay dcneyeccgiz^
limlerinin bilgisi prototipini balang noktas olarak ele alan
dnce modeli bir epistcmolojik zneye ulayor ise ve
eer ncelikle tarihi bilgiye yneltilmi epistemoloji daha
somut ve ok sayda (insandan oluan) bir zneye ula-
yorsa, ilgili zneleri elde eden bu metodolojilerden her biri-
nin, znelerini, psiik hayatn dorudan psikolojik analizi
vastasyla ortaya koyduklarn dnme yanlna dl-
memelidir. Bunun yerine her iki zne de farkl yaplara sa-
hip, bilme ve kavramaya dayal rnlere gre yaplm ye-
niden inalar olarak doarlar. lk metodolojinin znesi ni-
versel olarak geerli bilme ve kavrama rnleriyle yapsal
iliki halindeki bir zne, ikinci metodolojinin znesi, antro-
pomorfik olarak daha derin bir ynteme bal bir bilgi r-
nyle iliki iinde bir znedir. Herkes szde epistemolojik
znenin, dnya iinde herhangi bir yerde izole durumda
mevcut somut bir gereklik olarak grlemeyeceini kabul
etmelidir. Epistcmolojik zne kavram, bir ina edici kav-
ramdan baka birey deildir. Gerekte bu bakmdan bir
anlam ve deeri vardr ve biz onu bir metafizik gereklik
olarak ele almaya veya onu pozitif empirik dnyada ara-
maya kalktmzda bu ina edici rnei yanl anlarz.
Daha kesin ekilde dile getirelim: Epistemolojik zne, belirli
tipte bir bilme ve kavrama rnne gre ina edilen bir z-
neden baka birey deildir; zamanlar, kiiler ve balantlar
tesi bir gereklie sahip bulunan bir zne; yani matematik
ve teorik fiziin sonularna gre ina edilmi bir zne 1 .
1
Mannheim, K., Structures of Thinking, Text and Translation Eds.:
WalkeT Meja, David Keuter and Nico Stehr; Translation: S. Shapiro and
Shierry Weber Nicholson, Routledge and Kegan Paul, London, Boston and
Hanley 1982, s. 214 vc ke/.a ayni konuda ss. 182 vd.
Sosyolojinin bir alt disiplini olarak bilgi sosyolojisi genelde iki
dneme avnliT
a) Klasik bilgi sosyolojisi (Bacon, Montesquieu, Comte,
Marx, Fareto, Nictzche,Frcud,Max Schclcr, Durkheim) ve
b) Modern dnem. Bu iki dnem arasnda 1950'li yllara teka-
bl eden bir k dnemi yer alr 1 . Baz sosyologlar, kabaca
1960'larda balayan ikinci dnemV~bilgi sosyolojisinde^
T
hormali/.asyon' dnemi dive de atfla bulunurlar. Buradaki
'normali/asyon' kavram, bilgi sosyolojisinin disipline edil-
mesi, norinlannn belirlenmesi faaliyetini dile getirir. Yukarda da
ksaca ladc ettiimizTfflBTkTasik bilgi sosyolojsTbilime has kav-
rama ve anlama srelerini sosyo tarih bir bak~s iinde deil
daha ok manTTol?r bak~as iinde eleliyor ve bilimsel
1
Law, John, (Ed.) "Editor's Introduction: Power/Knowledge and the
Dissolution of the Sociology of Knowledge", Power, Action and
Belief/A New Sociology of Knowledge?, Routledge and Kegan
Paul, London, Boston and Hanley, 1986, ss. 1-19; Stehr, Nicso, and
Meja, Walker (Eds), "Introduction: The Development of the Sociology of
Knowledge", Society and Knowledge/ Contemporary
Perspectives in the Sociology of Knowledge, T r a n s a c t i o n
Books, New Brunswick (U.S.A.) and London (U.K.) 1984. ss. 1-18 ve
zellikle ss. 6-11.
2
Stehr, N. and Meja, W., "A.g.m.", Society and Knowledge, s. 9.
Ayn dnemde bilim felsefesinin sosyolojize edilmi bulunmas ilgi
ekici bir olaydr. Gellncr, Ernest, "Bilim Teorileri ve Sosyal Bilimlerin
Bilimsel Stats" Tere. Hsamettin Arslan, Trkiye Gnl, Say: 12
Gz 1990, ss. 41-53, Durum felsefe ve sosyoloji arasndaki youn
etkileimi aklyor gibidir.
1. Bilme ve kavrama rnlerinin mevzilendii varolu-
jjai temel neresidir?
a) Toplumsal temeller: Toplumsal konum, mesleki
rol, grup, tarihi" konum, karlar, ilgiler, sosyal sreler
(rekabet, atma vb.).
b) Kltrel temciler: Deerler, dnce iklimi,
dnya gr, kltr.
2. Zihinsel rnleri sosyolojik adan incelenebilir k-
lan nedir'?
a) Ahlak inanlar, ideolojiler, dnce kategorileri
ve biimleri, din inanlar, doa bilimleri7teFnIo|I7Tel-
sefe, toplumsal normlar.
b) incelenebilecek veheler: (a) kknda saylan
JSgelerin seleksiyonu, soyuUama d/cyleri, n varsa-
ymlar, kavTamsaT muhtcval ar, d^grulam'modelleTn
entelektel faaliyetin amalan vb.
3. Zihn rnlerin varolusal temelle baglantlan nasl
kurulur?
a) Nedensel ya.da fonksiyonel ilikiler, belirlenme,
mtekabiliyet, zorunlu art, etkileim vb.
b) Sembolik veya anlaml ilikiler, armoni, tutarl-
lk, btnlk, sembolik ifade, i balantlar, mantki tu-
tarllk.
c ) likileri belirleyen m p h e m terimler:
Mtekabiliyet, dnme vb.
4. Varolusal olarak belirlenen bu zihn rnlere neden
gizli veya ak fonksiyonlar yklenir'?
a) G, denge, ynelim, doay kontrol, sosyal
ilikileri koordine etme vb.
5. Varolusal temele ve bilgiye yklenen ilikiler ne
salar?
a) Tarihsel teoriler,
b) Genel analitik teoriler 1 .
Bilgi sosyolojisindeki dnmn varln veya epistemoloji
literatrnn sosyolojize edilmesi ya da bilgi sosyolojisinin meta-
fizik temellerinin sorgulanmas sreci bir baka sosyolog tarafn-
dan u ekilde ifade edilmitir:
1
Merlon, R. K., "The Sociology of Knowledge", Social Theory and
Social Structure, ss. 460 462.
BILIM SOSYOLOJISINE GIDEN YOL 55
1
Kaplan, Norman, "Sociology of Science", Handbook of Modern
Sociology, Ed.: Robert E. L. Faris, Second Printing, Rand Mc Nally and
Company, Chicago 1966, s. 852.; Cole J.R. and Zuckerman H., "The
Emergence of A Scientific Speciality- The Self-Exemplifying Case of the
Sociology of Science", The Idea of Social Structure/Papers in
Honour of Robert K. Merton, Ed.: Lewis A. Coser, Harcourt Brace
Wovanovich, New York 1975, ss.139-174.; Friedrichs R. W., A
Sociology of Sociology, ss.87, 209, 218. almann ilerleyen
blmlerinde her yeri geldiinde Merton'n dncelerine temas etme
frsat bulacaz. Ad geen kitab temin edemedim, ancak bu kitapta ne
srlen dnceler Merton tarafndan u iki makalede zetlenmi
klasik bilgi sosyolojisiyle modern bilgi sosyolojisi arasndaki ge-
i dneminin dnr saydmz Merton. ou sosyolog tara-
fndan klasik sosyologlar arasnda zikredilir ve dolaysyla bir n-
ceki blmde ele aldm/, klasik sosyologlarn teorilerine ve do-
laysyla"bilim" griilerinebaldr. SzngeliiMerton,bilime"
tnnanyulcsek staty onaylamakla ve bilimde etik tarafszln
mmkn olduunu dnmektedir (tkT klasik sosyologlar
gibi) 1 . Genel olarak "bilgi"nin, zel olarak da "bilimsel bflgi"nin
sosyolojisindeki kkl dnmler Kuhn'un 196Q'l yllann ba-
larnda yaynlanan "Bilimsel Devrimlerin Yaps" adl eseri-
nin etkisiyle ortaya kmtr. Bu almann etkisi o kadar belirle-
yici olmutur ki baz sosyologlar, disiplinin tarihini "Kuhn ncesi
" ve "Kuhn sonras" dnem olmak zere ikiye ayrmlardr.
Elinizdeki almada bilim ve bilimsel bilgi hakknda sergilenecek
1
Burada kullandm "cemaat (community)" teriminin, Herbert Spencer'in
"askeri ve endstriyel" toplum, F. Tnnies'in " C e m a a t -
C e m i y e t " , E. Durkleim'in "mekanik ve Organik" toplum, M.
Webcr'in "gelenekselcilik ve rasyonalizm", H. Becker'in " d i n i
ve sekler" toplum vb. (Bkz. Wolf, Kurt H., "The Sociology of
Knowledge and Sociological Theory", The Sociology of
Sociology/Analysis and Criticism of the Thought,
Research, and Ethical Folkways of Sociology and Its
Practitioners, Eds.: Larry T. Reynolds and Janice M. Reynolds, David
McKay Company, INC., New York 1970, s.50) dikatomileriyle hibir
ilgisi yoktur. Kald ki g.tinmiiogyolojisinde bu tr dikatomiler
terkedilmitir ve mesela, btn toplumlarn lem " m e k a n i k " hem
" o r g a n i k " ,hcm " s e k I e r ^ J c m " din", hem " g e l e n e k s e l " hem
"r c
' h nyc 1 er inde .Mr.ar a a b i d i kl er i gr
yaygn bir k2L-rmeye balamtr, llavctco.bu dk&jrjffieiOStr
toplumlarnn larihs_j3raliini_ yans un ak tadr ve Darwin'ci evrim
temasTna dayanmakladr-. Bk/.., Azarya, Victor, "Commwiity", Ti<?~
Social Science Encyclopedia, Eds.: A. Ktper and J. Kuper, ss.135-
137.; keza, Miner, Horaca M., "Community-Society Continua",
International Encyclopedia of the Social Sciences, Ed.:
David L. Sills, The McMillian Company and the Free Press, U.S.A. 1968,
Volume: 3-4, ss. 174-180. Genel anlamyla cemaat bir gruptur. Btn
gruplar u temel zelliklere sahiptirler: a) Bir veya daha fazla mterek
zellie sahip iki veya daha fazla sayda insan, b) Kendilerini toplumun
genelinden ayrt edilebilir varlklar olarak gren iki veya daha fazla
sayda insan, c) Ama ve karlarnn birbirlerine bal bulunduunun
farknda iki veya daha fazla insan, d) Amalarna ulamak iin
layan ya da kabul edendir; en az iki kiinin birbiriyle uzlamad
ya da uzlaamad yerde ne cemaat mmkndr ne de bilgi mm-
1
Douglas, J. D., "Understanding Everyday Life", U n d e r s t a n d i n g
Everyday Life/Towards the Reconstruction of Sociological
Knowledge, Ed.: Jack Douglass, Routledge and Kcgan Paul, London
1973, s.27.
2
Maciver, R. M., The Elements of Social Science, Seventh
Edition, Methuen and Co. Ltd., London 1944, ss. 8-9.
3
Kavramlarn yakn anlamlar tadklarnn lesbiti iin bkz. Bames, B. and
Edge, D., (Eds.), "The Organization of Academic Science: Communication
rinden farkldr, temelde hepsi de, bilim faaliyetinin bir grup ya da
bu almada benimsediimiz kavramla cemaat faaliyeti, bilginin
bir cemaatin rn olduuna imada bulunurlar. Biz bu almada
hem yukardaki kavramlatrma denemelerinin hepsini kapsad
hem de dier btn bilgi formlan dahil bilimsel bilgiyi kuatabil-
dii iin epistemik cemaat terimini kullanacaz 1 .
Bilimsel bilgi dahil bilgiyi ve bilimsel aratrmay sosyolojik
bir olgu olarak ele alan her yaklam n ^ y a dfl "fpmaaf" k a V r
ramna bavurmak zorundadr.jjfer taraftan, belgiyi hi r e y i n
rn olarak ele alan ve_hkeyle aklayan hp.r y a k l a m , pp.rin-
sann irrasyonel yanna atfta bulnmyorsa pn-/itivisi hir yakla-
md;: 2 . Bilim felsefesi, tarihi ve sosyolojisi literatrne
"bi.Uni.sel cenaat." kavramn armaan edenler 1935'te Almanca
olarak yaynlanan "Bilimsel Olgunun Douu ve Geliimi"
adl kitabyla sosyolof Ludwig Fleck 3 ile, yazlarn 1950'li yl-
larda yaynlam bulunan fiziki ve bilim felsefecisi Michael
Polanyi'dir 4 . Fleck ve Polanyi tarafndan aratrmann odana
1
Shils, E. A., "The Intellectuals and...", s. 14
2
Shils, Edward A., "Centre and Periphery", The Logic of Personal
K n o w l e d g e / Ess ays Presented to Michael
Polanyi Eds. Paul Ignoius and John Polanyi, s.
117.
dini vardr. Kar rcformasyon ilkesi Cluis regio, ejus
religio (Hakimiyet kimin hakimiyeti ise din de onun di-
nidir) ilkesinin katl yumuasa ve hainlii dinse bile ge-
nel-geer hakikatin ekirdei.olarak kalr.
Merkez ayn zamanda bir eylem fenomenidir Merkez,
kurumlar iinde bir faaliyetler, roller ve ahsiyetler yaps-
dr. Deerlerin ve inanlarn merkezilii bu rollerle cisimle-
erck doar 1 .
1
Shils, E., "Centre and Periphery", A.g.e., s. 117
2
Shils, E., T h e Intellectuals and the Powers, ss. 335, 355, 360-
63. Entelektel cemaat Universalistiktir; nk niversel bir geerlilik
kriteri vardr. Entelektel cemaatin btn yeleri kendilerine eitim ve
retimle verilmi bulunan ayn kriterleri kullanrlar. A.g.e., s. 473. s.
473. Shils, "merkez-evre" teorisinin insann "zihinsel srelerini
temel alan bir aklamasn daha verir: "Her hsann zihninde bir
'Harita' vardr. Bu o insana gre, anlaml olan dnyann
mphem bir imajdr, tlgili harita onun kendisini bu dnya
iine yerletirme yollarndan biridir; evredeki varlklara
tezat kendi niteliini ve evresindeki nesnelerin
kimliini tesbitte ona yardm eder. O bir bilme-kavrama
haritasdr; ancak duygusal bakmdan ntr deildir.
Yalnzca mekn snflandran bir harita deil; mekn
duygusunu veren bir haritadr da. erii toplumdaki
bireylere ve snflara gre deiir. Baz zihinlerde hacim
bakmndan dnya apnda, baka zihinlerde snrl
olabilir. ou insann, zellikle de duyarl ve tecrbeli
insanlarn zihinierindeki haritann en nemli zellii,
metropole (merkez,.) yaknl ya da uzakldr" A . g . e . ,
s. 356. Shils'in " e n t e l e k t e l s i s t e m " kavramna benzer bir
kavramlatrma da Polanyi tarafndan yaplmtr. Fakat Polanyi yalnzca
" b i l i m " e atfta bulunur ve bilim adamlar cemaati iin " B i l i m
Cumhuriyeti" (Republic of Science) terimini kullanr. Bkz. Polanyi,
Michael, Knowing and Being, ss.49-72.
Sosyologun "merkez" ve "evre"yi iine alan "entelektel sis-
tem"! birka "merkez"Ie, ok sayda "eyalet ve eyalet merkeziriiT
yani evre"y dile getiren devasa Dr entelektel imparatorluktun"
imparatorluun beyni, merkezdeki bir avu yaratc bilim adam ya
"da entelekteldir. Onlar, yneten aznlktrlar. Eyaletlerde ya da
evrede yaayanlar, merkezdeki yaratc lann ya da ynetici aznl-
n snrlann izdii ve kurallann koyduu bir oyunu, yine onla-
nn hakemliinde oynayan ve tekrar tekrar oynayan tekrarlayclar
ya da yeniden reticilerdir. nemli olan merkezdir, evre deil.
evredekiler, mteriler, tketiciler, edilgin olanlar, yani asalak-"
ladn
1
Shils, E., T h e intellectuals and the Powers, s. 360. Belirli
lkelerdeki ba/. merkezlerin hegemonyas, evrensel entelektel cemaatin
takribi bir miirokosmsdur. "Birka lkenin metropoller! btnyle
dnyann merkezi haline gelT stelik bu, modern ITnTpcryaHzmTe
balant iinde gelien yeni bir~fenomen deildir. A^.erTs.JS.
Entelektel cemaat iindeki eitsizlikler, diye devam eder Shils,
yalnzca birey yeler arasndaki eitsizlikler deildir; gerekte,
niversiteler, aratrma enstitleri, laboratuvarlar, dergiler, yayn
irketleri vc aratrma alanlar (disiplinler) arasndaki eitsizlikler-
dir. Gerekte eitsizlikler, kurumlararas eitsizliklerdir. G,
otorite ve yaratclk merkezin; edilgenlik, boyun eme ve tekrar-
lama cvcnin zelIiidir.~Mcrkczi otonlc standaalaHkoyar, temel
baz dogmalar teyid eder; stat, para, yayn frsatlar ve dier
dller yoluyla yelerini dllendirir 1 . Bylece merkez, cemaatin
birey yesinin entelekteFniteliinin" tecil edildii yerdir.
Entelektel cemaatin norm ve standartlarna ballk merkeze ba-
llktr.
Shils'in "merkezi", Price 2 ve Crane 3 'm "grnmeyen kolej
(Invisible college)"ine tekabl ede 4 . "Grnmeyen kolej", her-
1
Shils, E., A.g.e., ss.359-62.
2
Price, Derek J. De Solla, Little Science, Big Science, C o l u m b i a
University Press, New York and London 1963; Price, D. J. De Solla,
Science Since Babylon, Enlarged Edition, Yale University Press,
New Haven and London 1975.
3
Crane, Diana, "Social Structure in a Group of Scientists: A Test of the
"Invisible College Hypothesis". T h e Sociology of Sociology,
Eds.: L. T. Reynolds and J. M. Reynolds, ss. 295-320.
^ Shils tasvirini yapt entelektel ccmaalin varlnn somut biimde
gsterilmesinin zorluunun farkndadr. Entelektel cemaat varl
farkedilemez bir ey ve gerekte bir "cemaatler yuma"dr. Entelektel
cemaatin varl yalnzca kk aratrma alanlarna baklarak somut
biimde grlebilir. Shils, E., A.g.e., s.473. Bilim tarihileri ve
sosyologlarnn dilini kullanrsak, kk aratrma alanlarndan
kastedilen ey "grnmeyen kolej"in ortaya kt yerdir. "Grnmeyen
Kolej (invisible college)" ilk kez nl fiziki Byle (1626-1691)
tarafndan 1645 ylnda Londra'da kurulan G e r s h a m College'da bir
araya gelen bir bilim adamlar grubunu tanmlamak iin bir mektupta
kullanlmtr. Bilim tarihilerine gre de bilim tarihinin ilk grnmeyen
koleji G e r s h a m College'dr ve bu kolej sk sk grnmeyen kolej
atfta bulunulan ve 1660'ta Londra'da kurulan Royal Society'nin anasdr.
Bkz. Johnson, Francis R., "Gersham College: Precursor of the Royal
Society", Roots of Scientific Thought/A Culture!
Perspective, Eds.: Philip P. Wiener and Aaron Noland, Basic Books
Publishers, New York 1957, ss. 330-331. Bir bilim tarihisine gre
ngiltere'de onyedinci yzyl'n ortalarnda ana grup vard ve bu ii ana
grubu oluturan ve birbirini yakndan tanyan otuz krk kii youn bir
etkileim iindeydiler. Bunlardan biri, kendisini sosyal ve ahlki
hangi bir aratrma alan ya da bilimsel disiplinin varln kendi-
sine borlu olduu ekirdek bilimsel gruptur. Belirli bir aratrma
alannn problemlerine entelektel ilgi duyan ve saylan on ila yz
kii arasnda deien bilim adamndan oluur. Onu "grnmez"
klan ey, az sayda bilim adam arasnda gerekleen srekli ve
etkili kurald yzyze etkileim ve bu yz yze etkileimi y-
znden bir kurum olarak varlnn tesbitindeki zorluktur.
Grnmeyen kolej, aratrma alan ya da bilimsel disiplinin kalbi-
dir; nk o mevcut bulunmakszn ne herhangi bir aratrma ala-
nnn domas mmkndr ne de aratrma faaliyetinin bizatihi
kendisinin icras mmkndr. Faaliyetin temeli kurald, yzyze
etkileimdir; nk yalnzca grnmeyen kolejin deil, baka her-
hangi bir cemaatin temeli de iletiime dayal etkileimdir. En azn-
dan bilim adamlannn ortak bir iletiim diline sahip bulunmadklan
yerde bilimsel cemaat ve dolaysyla bilimsel faaliyet gereklee-
mez. Bylece, grnmeyen kolej bir iletiim cemaati ya da evre-
sidir 1 . Tarihsel olarak, gnmze kadar ayakta kalmay baarabi-
lenler "Tahl btn TMirmscTdsp^
v rnmcycrkoicjlc Birlikle do^
nda bu tr bir kolej vardr ve modern fiziin douunu salam
bulunan bu kolej, bilim tarihilerinin zerinde ittifakla birletikleri
zere Gersham ClTcgc'dir. Kirnl aratrmadlar ise Royal
Society"yi ilk rnek olarak gstermektedirler^.
1
Hagstrom, W. O., The Scientific Community, Basic Books, Inc.
Publishers, New York and London 1965, s.I. ilerde bu kitapta sergilenen
grlerden bazlarna eilme frsat bulacaz.
2
Kuhn, T. S., The Structure of Scientific Revolutions, Second
Edition, Enlarged, University of Chicago Press, Chicago 1972, s. 176.
3
Hagstrom, W. O., Scientific Community, s.I.
4
Kuhn, T. S., A.g.e., s. 176.
5
Durkheim, E. and Mauss, M., Primitive Classification, s.Il. Ben bu
almada genellikle Filozof Kuhn'a deil, daha ok "sosyolog ve tarihi"
deyle, Doa'nn tasnifi (paradigma), bilimsel cemaatin
rgtlenme biimini (Durkheim'da toplumun) yanstr.
Kuhn paradigmay, yani bilimi ya da bilimsel bilgiyi allamann
biricik artnn, bilimsel bilgiyi reten bilim adamlan topluluunun
anlalmas olduunda srar eder. Kuho yazlarndan hibirinde
ona atfta bulunmuyorsa da bu tez klasik sosyoloji geleneinde
Durkheim'dan sonra en iyi ifadesini Zinaniecki'de bulmutur.
Zinaniecki"ye gre bir tek sosyoloji mmkndr o da bilgiyi
tayan, ileyen, idame ettiren ve reten insanlann sosyolojiyidir.
Bu insanlar, "bilgi adamlar" (men of knowledge)drlar 1 .
Herhangi bir bilgi adam sosyTcvresinin ihtiyaTtlTygupu"tirde
bir ahsiyettir. Bilgi ile sosyal evre arasnda iki tr ba vardr.
ilkin bir bilgi sistemine itirak, bir sosyal sisteme itirak: etmek,
1
A.g.e., s. 166.
2
Price, D. J. De Solla, 'The Parallel Structures of Science and Technology",
Science in Contex, Eds.: B. Barnes and D. Edge, s. 166.; Price, D. J.
Dc Solla, Little Science, Big Science, s. 90.; Mulkay, M. I., T h e
Social Process of Innovation/A Study of the Sociology of
Science, The Macmillan Press, London 1972, s. 35.; Richards, S.,
Philosophy and Sociology of Science, ss. 100-101.; Ziman,
John F. R. S., Teaching and Learning about Science and
Society, Cambridge University Press, Cambridge-London-New York
1980, s. 62.; Toulmin, S., Human Understanding, ss. 262-89.
kabul eden gl bir elit tabaka, btn bir yaymlanm bilimin
yansn retiyorken,.zirvedeki 9fclJikSseJ_%15'ini retir ki bu
%1'lik grup birka bilim adamndan oluur 1 .
Her "paradigmatik-cemaat", her "aratrma ebekesi",
her''grnmeyen kolej" bir sosyal evre'dir. Bir sosyal ev-
renin ayrc vasf nedir? Mulkay ve Price gibi bilim sosyologu
Collins de bu soruya yeler arasndaki etkileimin younluudur,
diye cevap verir. Bir sosyal evrenin yeleri arasndaki ilikiler,
sosyal evrenin dnda-bulunanlarla girilen ilikilerden daha yo-
undur. Doal olarak bir sosyal evrenin ilikilerinin younluk
derecesi anlalrken ncelikle, hangi ilikilerin daha anlaml ol-
duu belirlenmi olmaldr2.
Bilim sosyolojisi incelemeleri, disiplinin douundan itibaren,
bilginin geliimi ile bilimsel cemaatin sosyal organizasyonu ara-
snda ok sk bir iliki bulunduunu varsaym ve bu ilikileri
sosyolojik aratrmann odana almtr. lk kez Merton ve ardl-
lar tarafndan vurgulanan bu husus, Menon'cu gelenek iinde ok
byk bir ilgiye mazhar olmutur. lgili gelenee gre, bilimin
ideallerinin ve pratiklerinin cisimletii yer ve bilimin bilme-kav-
rama otoritesinin nihai kayna akademik kurumlardr. Akademik
bilim cemaati bir iletiim, dl datm sistemini de iine alan ku-
rumlam bir sosyal sistemdir. Bilimsel bilgi bu sosyal sistem
iinde elde edilir^/
Ayn ekilde bilim sosyolojisinde iletiime yaplan vurgunun
kaynanda da bu sosyal sistem anlay yalar. Bylece bilimsel
bilginin nasl retildiinin anlalabilmesi iin bu genel sosyal sis-
tem iinde bir all-sistem olan iletiim sistcminebaklmaldySu
sosyal sistem iinde, bilim adamlan arasnda gerekleen youn
ilikiler eitli iletiim kanallar vastasyla gerekleir. okjjp-
nelde iki tr iletiim kanal vardr: a),Kurald (inl'ornal) ya da
yzyze iletisini ve b) Biimsel (forma!) ya da kurala dayal ileti-
im. Menon'cu bilim sosyolojisi geleneine bal bir sosyolog
olan Hagstrom, akademik kurumlar iinde gerekleen belli bal
1
Pricc, D. J. De S., A.g.e., ss.41-48.; Richards, S A.g.e., ss.100-
101.
2
Collins, H. M., "Tacit Knowledge and Scientific Networks", Science in
C o n t e x t , ss. 44-45
3
Barnes, B. and Edge, D. (Eds) "The Organization of Academic Science:
Communication and Control", Science in Context, ss.13-15. Keza,
Barber, B., Science and the Social Order, The Free Press
Publishers, C.lencoe, Illinois 1952, ss. 4-5.
iletiim kanallarnn bir listesini vermitir(Bu listeye gre bilim-
deki belli bal iletiim kanallar unlardr: 1) Makaleler, kitaplar,
dergiler ve bildiriler. Bu iletiim kanal kurala dayal iletiim kap-
samna girer ve ylesine byk bir neme sahiptir ki bilime bu
kanalla katkda bulunmayan hi kimse "bilim adaml" stats kaza-
namaz. 2) Bilimsel toplantlar vc konferanslar. Bu iletiim kana-
lyla hem kurala dayal hem de kurald, yzvzc iletiim gerek-
letirilir. 31 Ayn uzmanlk alannda alan, ancak farkl kurum
ya-d a meknlarda yer alan bilim adamlarnn mektup, zel ziyaret-
ler vc biljmeljopjanujar yoluyla girdikleri kurald ilikiler. 41
1
Merlon, R.K., "The Normative Structure of Science", The Sociology
of Science/Theoretical and Empirical Investigations, Edb:
N. W. Storer, University of Chicago Press, Chicago and London 1972, ss.
270-78.
2
Barber, Barber, Science and the Social Order, The Free Press
Glencoe- Illionois 1972, ss.62-65, 86-95. Keza toplu bir deerlendirme
Merton vc ardllarnn vurguladklar bilimsel normlar takm,
bilimsel cemaati biiim-d etkilerden koruyan bir savunma duvar
zellii gsterir. Bilginin geerliliinin ve meruiyetinin nceden
dnlm ve kesin olarak belirlenmi bu kriterlere gre tesbit
edildiini ya da edilmesi gerektiini ima ederler. lgili anlaya
gre, yukarda ifade ettiimiz normlar bilimin ve bilimsel faaliye-
tin kendi iinde zaten mevcutturlar. Bu normlar sayesinde bilimin
ierii bilimds etkilerden kurtulur. Eer bu normlar gerekten
mevcut ve etkili iselerl)ilimscrMginin belirleyiclsinirrfoplum ya
da sosyal artlar deil, Doa'nn bizatihi kendisi oduune sr-
lebilir. Doann evrensel bilgisine, ancak vc ancak bu normlara
uyulduunda ulalabilir. Bu gr, tpk klasik sosyoloji gelene-
inde olduu gibi, bilimsel bilginin sosyolojik analize uygun bir
zemin tekil etmedii gibi bir zmni varsaymn ifadesidir 1 ; o ne-
denle de bilimsel bilginin geliiminden ok, pozitivist bilim ve
bilgi anlaynn ideallerini yanstr.
^^--Mertefl-saqrasi bilim incelemeleri bilimin fiiliyatta Mcrton'cu
(^bilini ethosuj'na gre ilemediini gstermitir. Buna gre bi-
1 rrrintrrrrrarrTT 1 i yatla tarafszlk ya da zel kar ve ilgileriden ba-
mszlk (disinterestedness) normuna uymazlar; yksek dzeyde
"bir rckabcTorlarn indeycr aldklarndan, kendilerinin yesi bu-
lunduklar cemaatin vc toplumun karlarn dikkate alrlar.
Orijinalite normunun aksine, bilimin en zgn teorieri va da bu-
' luslarTfik ortaya ktklannda dier bilim adamlarnca va hor gr-
lr va da gnrezliktcn gelinir. Kopcrnik'in gne-merkczli evren
teorisi lmnden bir yzyl sonrasnaadar genel kabul elde
edememitir. William Gilbcrt'in manyetizm ve elektrik konusun-
daki almalar modem bilimin kurucu babalarndan saylan
Francis Bacon tarafndan reddedilmitir. Dahas, Merton'un
normlarn ihlal edenler, sradan bilim adamlar deil genellikle en
yaratc bilim adamlandr. Kuhn'un "olaan bilim" diye niteledii
bilimsel faaliyet yaratcla dayanmad gibi "olaan bilim
adam" da yaratc deildir. Bilimsel faaliyet srasnda en ok ihlal
edilen n o r m l a r d a n biri de komn ali tc nonnudur. Norm, bilimin
1
Hanson, V. R Patterns of Discovery/An Inguiry into the
Conceptual Foundations of Science, Cambridge University
Press, Cambridge 1958, ss. 25-26.
maan edenler insanlardr. Bunlar ve dierleri, "doal nesne-
ler" deildirler; modern epistemik cemaat tarafndan yzyllan
iine alan bir srele entelektel olarak ina edilmi varlklardr.
Doa bize bir filtre grevi yapan epistemik cemaatin dilinden gee-
rek ular. Bilgiyle doa, doa ile insan arasnda daima~I)c)jr bir
ccmaalin dili vardr. Genellikle inanlann tersine, bilimde teorik
kavram ve nermelerle olgusal nermeler arasnda hibir fark
yoktur; her iki kavram tr de bizim kendi icadmzdr 1 .
Modem epistemik cemaate bal bilim adamlan "kavram-kul-
lanclar (co n ce p t - se r s )Trdi rKavramTr mikro
kurumlardr ve hepsinin u/.un bir tarihleri vardr. Bunlar, kollektt
olarak ina edilirler ve kollckTif^ar^YFanlrlar. Onlar ve on-
larla oluturulan genellemeler, nermeler, yasa ve teoriler bilimin
ieriini tekil ederler. Modem epistemik cemaate katlacak her
aday, cemaatle birlikle alaca iin, uzun bir raklk dnemi
sonunda, bilimsel dille tam analizi yaplamayan bir bilme-kavrama
balantlar serisi edinir. Bu balantlar, kavramlann doaya tatbik
edilmelerinin renilmesi esnasnda iscllctirilirler. Bu sre her
noktada kollcklifir. Ayn dili kullanmak, VVitgcnstein'in ne sr-
d anlamda ayn hayal tarzn paylamaktr ve Du kavramlarm,
anlamlann belirleyen ey onlarn kollektt kullanm tandandr."Bu '
kollcktivte sayesindcciir l<7^1TTirnKnTniin arasnaTTefm ger-
ekleir 2 .
1
Rawer/., J. R., Scientific Knowledge and Its Social Problems,
Clarendon Press, Oxford 1972, ss.72-73., Kuhn, T.S., The Structure
of Scientific Revolutions, s. 203.; Barnes, B., Bilimsel
Bilginin Sosyolojisi, s. 125. Teorik ve olgusal kavramlar
konusunda bkz., Achinstein, Peter, "The Problem of Theoretical Terms",
Readings in the Philosophy of Science, Ed.: Baruch, A. Brody,
Prentice- Hall, Inc., Englewood" Cliffs, New Jersey 1970, ss. 234-250.
2
Toulmin, S., Human Understanding, ss. 67-8, 159-63; Bloor, D
"Profesr Campbell on models of Language Learning and Their
Implications for Social Constructionist Analyses of Scientific Belief",
The Cognitive Turn/Sociological and Psychological
Perspectives on Science, Eds.: Steve Fuller, Marc De Mey, Terry
Shinn and Steve Woolgar, Kluwer Acedemic Publishers, Dordrecht-
London-Boston 1989, ss. 159-166.; Bilimin ieriini tekil eden
kavramlardaki tarihsel deimeler iin zellikle u kitaba baklmaldr:
Hol ton, Gerald, Thematic Origins Of Scientific
Thought/Kepler to Einstein, Harvard University Press, Cambridge,
Massachusetts 1973.
Modern epistemik cemaat ya da bilimsel cemaat "bilimsel
dil" dediimiz dili kullanrken, terimlerini pek doal olarak gn-
delik dille paylar; bir anlamda bilimsel dil gndelik dil iinde bir
dildir. Ancak gndelik dil vc terimleri "bilimsel dil" iinde kullan-
lrken genellikle hem anlamlan hem de kullanm tarzlar deiir,
gndelik dilin kavranlan bilimsel dil iinde zel anlamlar kazanr-
lar ve bilimsel bir eitimden gemeyen insann bu kavramlar ve
dolaysyla bilimsel cemaatin dilini anlamas zordur 1 . Daha alt d-
zeyde, genel bilimsel cemaatin iinde yer alan daha alt epistemik
cemaatlerin dili vardr. Bu alt diller ayn epistemik cemaat iinde
yer alan farkl teorilerin vc disiplinlerin dillerine tekabl ederler.
Newton fiziinin dili, Einstein fiziinin diliyle ayn dit deildir.
Sosyal bilimlerden bir rnek vermek gerekirse Weberist teoriyle
Marxist teorinin dilleri ayn diller deildir. Farkl epistemik cema-
atlerin dilleri farkl dnyalardan szeden dillerdir. Ne mitin dilinin
tanmlad dnya dinin dilinin tanmlad dnyadr ne de dinin
dilinin tanmlad dnya bilimin dilinin tanmlad dnyadr.
Dahas, klasik fizik teorilerinin tanmladklan dnya ile modern
fiziin tanmlad dnyalar da farkl dnyalardr. Bu nokta
Whorf un dille ilgili grlerinin hatrlanmasnn lam yeridir ve bu
durum Kuhn taralndan yle dile getirilmitir: "Farkl teori-
lerin ya da paradigmalarn taraftarlar farkl dilleri ko-
nuurlar; farkl bilme ve kavrama ballklarna sahip
diller, farkl d n y a l a r a uygun dillerdir" 2 . Bunu bilimsel
cemaatn kendi iarihi i geliiminde de gzlemek mmkndr. Bu
gnk "hz" kavramna ulamak iin, antikiteden bu yana birok
kkl deiiklikler gerekmitir. "Dnya bize kavramlarla
sunulan eydir" der Winch, "Kavramlar deitikleri
zaman doay k a v r a y tarzmz ve dolaysyla dnya
da deiir" 3 :
1
Tudor, A., Beyond Empiricism/ Philosophy of Science in
S o c i o l o g y , ss. 79-80.
2
Kuhn, T. S., "Preface", The Essential Tension, s. xxii. Ayrca yine
bkz. Kuhn, T. S., "A Function for Thought Experiments", The
Essential Tension, ss. 243-60. Bilimin dili vc Whorfun bilimin
diliyle ilikisi konusunda daha ayrntl bilgi iin, Martin, G. Dunstan,
Language, Truth and Poetry, Edinburgh University Press,
Edinburgh 1975, ss. 117-126.
3
Winch, Peter, The Idea of A Social Science and its Relation to
Philosophy, Routledge and Kcgan Paul, London 1984, s. 15.
Relalivite teorisinde "zaman" klasik mekanikteki anla-
mndan farkl bir anlama sahiptir... (ve)., biz, tek ve ayn,
hi deimeyen bir olgular takmn aklayacak yeni ve
daha iyi teoriler ina ettiimiz grne gre dnrsek,
"zaman"n anlamndaki bu deimeyi gzden karm olu-
ruz; bu olgularn bizzat kendileri bamszca deitiklerin-
den dolay byle deildir; bilim adamlannn olgularla ilgili
kriterleri deitii ii\byledir. stelik bu, daha nceki bi-
lim adamlannn olgulann ne olduklan konusunda yanl d-
ncelere bal bulunduklan anlamna gelmez; onlar icra et-
tikleri aratrmaya uygun dncelere sahiptirler1.
1
Winch, P., "Nature and Convention", Proceedings of the
Aristotelian Society, 60 (May 1960), ss. 231-52'den zikreden,
Collins, H. M., "Tacit Knowledge and Scientific Network", Science in
Context, Eds.: Bames, and Edge, s.62.
2
Latour, Bruno, Science in Action/How to Follow Scientists
and Engineers Through Society, Open University Press, Milton
Keynes 1987, ss. 30-31.
sonucu ulalm konvansiyonlardr 1 . raklk aamasndaki bir
bilim adam aday ya da ccmaatc yelie hazrlanan insan, yesi
olaca cemaatin dilini renirken, yalnzca kavramlar, kategori-
leri, genelleme, yasa vc teorileri, bunlan doaya ve doal olaylara
nasl balayacan, nasl kullanacan renmekle kalmaz, ayn
zamanda Brenstein'n ne srd anlamda onlan sz konusu
cemaatin amalarna, karlanna, deerlerine ve normlarna, pra-
tiine uygun tarzda nasl kullanmas gerektiini de renir.
Bilimin dilini ya da modern epistemik cemaatin dilini, baka her-
hangi bir dilden ayran temel unsur budur.
Gayet tabii modem epistemik cemaatin dili bolukta yer almaz
inde baka cemaatlerin de dillerinin ver ald bir diller evreninde
ver alr ve bu dil, bir arada var olduu dier dillere atfta bulunul-
makszn anlalamaz. Bu hi deilse bilimsel dilin tarih gelime
balam dikkate alndnda byledir. Birinci blmde belirttiimiz
zere bir arada yaayan bu farkl diller arasndan birinin dierle-
rine stn olduu iddia edilemez. Farkl cemaatlerin dillerinin s-
tnln belirleyecek, bilimsel cemaat, din ya da mitik cemaatin
dnda, hakem konumunu stlenebilecek baka herhangi bir ce-
maat yoktur; dolaysyla diller arasnda tercihte bulunmamz sa-
layacak bir st dil de yoktur.
2.4. D o g m a l a r C e m a a t i O l a r a k Bilimsel
Epistemik Cemaat
bulunan insandr.
Fakat bu dogma ya da inan gnmzde byk lde eleti-
riye uram veHnTamn_yitirmitr. Bilgi ile inanc birbirinden
ayrmamz sag1ayack~lii brleri ter yoktur. B gr bizatihi bi-
lir adamlarnn kendileri tarafndan yle dile getirilmitir:
1
Coley, N. G. and Hall, Wance. M. D. (Eds.), D a r w i n to
linstein/l'rinary Sources on Science and Belief, The Open
University Press, Lancashire 1980, s.2.
konumdan yola kldnda bilim her durumda inanla i iedir ve
daha yerinde bir deyile bir inanlar-ebekesi (web of beliefs)dir 1 .
Empirik bilgi bir inan formudur ve genellikle bu inan formu
,bilim literatrnde "doru inan" (truc bclicfl diye adlandrlr 2 .
Ancak bilimde "doruluk" bilim felsefesi ve sosyolojisi lite-
ratrnde tartmas hl devam eden bir konudur ve sosyolojik
bak as bir nerme ya da bg iddiasnn doruluunun nihT
.lsnn, sz konusu bilgi esinin deerlendirildii epistemfle
gmaat olduu, yolunda genel bir eilime sahiptir. B j j u n d e doru-
flufiun ls/manukyakl^a da baka bilimsel kriicrigT^eildf;
nk bilimsel bilginin doruluunu tayn Cdccck Cdccek btn Ikriterle"
rin, epistemik cemaat iinde varlan bir mutabakat (konsenss)
sonucu " k r i t e r l e r " olduklar kolleklif ekilde belirlenmi bulun-
maldr. Bilgilerimizin -bilimsel bilgi dahil- doruluunu tayin et-
memezi salayacak evrensel bilimsel kriterler yoktur; epistemik
cemaatten epistemik cemaate deien kriterler vardr.
te yandan Kuhn, bilimsel cemaatin ne kadar kkl inanlara
sahip olduunu, bir baka adan gstermeyi denemiti!'.. Buttr"
gre bilimsel cemaat bir inanlar a iinde yaar ve bu inanlaF
olmakszn bilimsel aratrmann balamas mmkn deildir.
Kuhn'un terimleriyle bu inanlar ebekesi "paradigma" ~
drMaslcrman, "paradigmalar la ilgili aratrmasnda, bilgiyi
nceleyen bu inanlar takmn "paradigma tesi Para-
d i g m a l a r " veya "metaparadigmalar (meta p a r a d i g m s ) " -
olarak adlandrmtr- 5 . Her epistemik cemaat, entelektel ccdle"^
rinden devrald bir~paradigfflayla birlikle doar. Bu meta-para-
digma, u trden sorulara verilmi cevaplar kapsar ki bunlar ce-
maatin en temel inanlardr: Evreni kompoze eden temel unsurla^
pelerdir? Bu unsurlar birbirleriyle ve duyulanmzla nasl bir iliki^
iindedirler? 4 nan bilgiyi hem Quine'in yukarda belirttiimiz
grleri anlamnda, hem Kutln'uh ne srd anlamda, hertTTte
din ve mit tarihsel adan modern bilimden nce geldii iin bilgiyi
nceler.
1
Quinc, W. V. and Ullian, J. S The Web (>r Belief, Random Hause,
New York 1970, ss.5-6.
2
Tudor, A., Beyond Empiricism ss. 40-42.
3
Masterman, M., "The Nature of A Paradigm", Criticism and the
Growth of Knowledge, Eds. Lakaios and Musgrave, s. 65.
4
Kuhn, T. S., The Structure of Scientific Revolutions, ss. 4-5.
pcnclde zannedildii gibi, bilimsel bilgiyle dogma ya da inan
(burada iki kavram e anlaml kullanyoruz) birbirine zt eyler
teildir. ster din adam, ister sradan insan, ister bilim adam 5 P
sun, insan dogmayamahkmdur. F a k a t ^ ^ p g m a j p h e r durumda
pozitvist ideolojinin ngrd zere^evrensel bir bireyin"
deil, bireyin iinde yer ald epistemik cemaatin dogmalardr
Dogmasz epistemik ccmaat yoktur ve olamaz. ki trl dogma
vardr: Herhangi bir epistemik cemaatin genelde m-
minlerinin sahip olduu ekliyle naiv (ilenmemi,
analizi yaplmam) dogmalar ve. yine herhangi bir
epistemik cemaatin yaratc nderlerinin sahip bulun-
duklar (bilimsel cemaat iindeki bilim adamlarnn
sofistike (ilenmi ve analizi yaplm ya da ilenmekti
olan) dogmalar. Tarih gelinim iinde, din cemaatten bilimsel
emaate geilirken ya da daha dzgn bir syleyile, bilimsel ce-
maat dirti cemaatin yerini alrken dogmalar alanndan, dogmalar 7
dan arnlm bir alana geilmemitir; din dogmalar alanndan bi-
limsel dogmalar alanna geilmitir. Her cemaat eninde sonunda
bir inanlar ebekesine balidir ve' kendi varlnn devam iin bu
inanlar' ilemek, kuaktan kuaa intikal ettirmek ve savunmak
zorundadr/
1
A.g.e., s. 104.
2
A . g . e . , s. 29.
Hepimiz, bize poz.itivist bilim ideolojisinin miras
brakt "zgiir, hakikat araycs, nyarglar labora-
tuvarn eiinden kap dar etni, plak ve nesnel
(objective) olgular toplayarak teste tabi tutan, bu
trde, evet yalnzca bu trde olgulara ballk duyan_
bilim adam dogmasna inanrz. Fakat fiiliyatta durum hi
de byle deildir. Dogmatizmin yalnzca beeri bilimler alannda
yer ald, doa bilimlerinin her trl d o g m a h z m i n l f i p ^ y e H i I ^
dklan fikri bir baka katksz dogmadr ve kolayca anlalaca
zere pozitivist ideolojinin kaynadr 2 . r Biljmin^e bilim adamla^,
rnn gerekte nasl olduklarn anlamann salam yollarndan biri
bilimsel eitime bakmaktr. ~
Bilimsel eilim bilim adam ve genelde bilimin herhangi bir
"mmini" olmann ya da daha ak bir syleyile bilimsel cemaate
ye olmann eiidir. Hi kimse doutan bilim adam deildir;
bunu edinmenin temel yolu, bilimsel cemaatin eiliminden ge-
mektir. nsan bil im adan ya da bilimsel cemaatn yesi olmaya
hak kazanrken, evrene bilimin norm ve standartlaryla", bilimin
amalan ve karlanyla/ilgileriyle (aslnda bunlar bilimsel cema-
atindir) bakmak denilen "bilimsel tulum veya vaziyet al" re-
nir. Bilimsel tutum doutan getirilen bir erdem deildir; bilimsel
ccmaatin cemaat adayna empoze ellii ve adayn da isellelirdii
tavrdr. Hi kimse bilimsel eitim srecine formel mantk okuya-
rak girmez; taklit ve tccrbe yoluyla, bilimsel cemaatin sosyal
ilikilerine vcut veren ok sayda bilimsel konvansiyonu
(gelenei) renerek balar. Bilimsel eitimle renilerek isclle-
tirilen bilim adam rol veya daha genelde bilimsel cemaatin bir
yesi bir "mmini" olma roldr3.
Bilimsel eilim k~kapsaml bir sosyalizasyon srecidir ve
esasen daha sonraki kuaklara aktard ya da rettii ey bilim-
scl ortodoksi, baka bir syleyile hazr bilimdir, "iyi tesis
edlnf "WgT" der Ziman," akademik bir ortodoksi for-
jmutlr"4.Bilimsel cemaatin yesi olmann veya bilim adam ol-
mann temel art bITortodoksiycTxvyun emek, onu kabul etmek-
' Kuhn, T. S., " The Function of Dogma in Scicntific Research", Readings
in the Philosophy of Science, Ed.: Brody, s.356.
2
Ziman, J.M.F.R.S., Public Knowledge, s. 72.
3
A.g.e., ss. 10, 93, 116,.131,.146. Ayrica, Kneller,.F Science as A
Human Endeavor, ss. 198-200.
tir. Ortodoksiyc boyun emek, statkoya boyun emektir.
Statko her durumda epistemik ccmaalTn slalksudur. Her trl
eitim gibi bilimsel eilim de muhafazakr (conscrvalive)dir, kon-
formist tulumu tevik eder. Kuhn bir makalesinde bunu yle dile
getirir.
1
Kuhn, T. S., "The Essential Tension: Tradition and Innovation in
Scientific Research", The Essential Tension, ss. 228-30.
2
Barnes, B., Bilimsel Bilginin Sosyolojisi, s.82.
ekillendiini ne srmtr 1 Bu kapsaml sosyalizasyon sre--
ciyle insann doutan getirdii btn yetenekleri, eitildii epilT
temik cemaatin karlar/ilgileri, normlan, deerleri, amalan er-
evesinde biimlendirilerek bir yapya kavuturulur. Bilimsel ei-
tim bilimsel sosyalizasyon yntemlerini ierir. Bilimsel cemaate
1
Kuhn, T. S., "Sccond Thoughts on Paradigms", The Essential
T e n s i o n , s. 310. Bilim felsefesinde eitimin bu zelliini ilk
vurgulayan dnr hi phesiz Polanyi'dir: "Akcier kanserinin
rntgenle tehisi konusunda kursa katlan bir tp
rencisi dnn. O, karanlk bir odada hastann
gsnn karsnda yerletirilen ekrandaki glgeli izleri
seyreder; bu g l g e l e r i n nemli zellikleri konusunda
asistanlarna radyologun yapt aklamalar duyar.
nceleri renci tam anlamyla aknlk iindedir. nk
o g s rntgeninde sadece, aralarndaki birka ince
lekeyle birlikte kaburgalarn ve kalbin glgelerini
grmektedir. Uzmanlarn, muhayyilelerindeki hayallerin-
den sz ettiklerini zanneder; uzmanlarn konutuklar
eyler dnda hibir ey gremeyebilir. Sonra, farkl
durumlarn tam anlamyla yeni resimlerine dikkatle baka-
rak birka hafta boyunca dinleme ilemini srdrrken,
onda, tecrbe kabilinden bir kavray ortaya kacaktr;
tedricen kaburga kemiklerini unutacak ve cierleri
grmeye balayacaktr. Ve sonunda, eer nceden zekice
ayrdedebiiirse ona, nemli detaylarla dolu zengin bir
panorama grnecektir. (..) O artk yeni bir dnyaya
girmitir." Polanyi, M., Personal Knowledge, Routlege and
Kegan Paul, London 1973, s.lOl'den zikreden Chalmers, Alan, Bilim
Dedikleri/Rilimin Doas, Stats ve Yntemleri zerine
Bir Deerlendirme, ev.: Hsamettin ARSLAN, Vadi Yaynclk,
Ankara 1990, ss. 66-67. rencinin doutan getirdii yeteneklerin
eitim srecinde nasl deitiinin vc yeniden biimlendiinin iyi bir
tasviri Kuhn tarafndan yle yaplmtr: "Topografya (ykselti,
.) haritasna bakan bir renci kat zerinde izgiler,
laritacysa ayn kat zerinde resmedilmi bir arazi ekli
grr. Bir kabarck odasnn fotorafna bakan bir renci
belli-belirsiz, krk-dkk izgiler grr; bir fi/.ikiyse
ilgili fotorafta aina olduu ikinci dereceden nkleer
olaylarn kaydn grr. renci yalnzca bu tr bir grme
(vision) dnmnden getikten sonra bilim adamlar
dnyasnn bir sakini; bilim adamlarnn grdklerini
gren, bilim adamlarnn gsterdii tepkileri gsteren bir
sakini olabilir". Kuhn, T. S., The Structure of Scientific
R e v o l u t i o n s , s. IH.
adayla ya da yelie hazrlanan renci, eemaale ve onun stat-
kosuna uyum gsterecek ekilde programlanr. Bilme ve kavra-
mann " s t a n d a r d i z a s y o n u , iletiimi, o r g a n i z a s y o n u ,
karlkl dayanmay ve i bliimiinii kolaylatrr;
eitimleri (rencilerin eitimleri, .) ne kadar dog-
matikse, ( renciler) bu dogmatizmin tesiriyle benzer
karlardan/ilgilerden dolay komiinal bir iletmede bir
araya gelirler". Bu dogmatik eitim profesyonel yeler olan
'bilim adamlarn ve bilimsel cemaatin "mminler" konumundaki
yelerini birbirine balamakla kalmaz; ayn zamanda onlar
Doa'ya da balar. Doa sistemsiz aratrma tarz ve yaklamlarla
ele alnamayacak lde karmaktr. Dogmatik eilim nedeni ol-
duu ballklarla bir noktada younlatrlm, daraltlm, snr-
lar izilmi ve bylece verimli klnm bir aratrma tarz dou-
rur. Spsyalizc edilmemi arat ima tarz, sosyal ize edilmemi yak-
lam yoktur. Bu sosyalizasyon hocann otoritesi altnda gerekle-
ir ve bilimsel eilim o nedenle oloriteryendir. Eitim sreci iinde
rencinin rendii bilginin doruluuna duyduu gven, ho-
caya duyduu gvendir, Bilginin gvenilirlii bilgide ikin zel-
1 iklcrden domaz; daha ok hocann otoritesinden doar. Hocann
da otoritesinin zerinde dcrs kitapaTnTn otoritesi yer alr. Bilimsel
cemaatin entelektel olarak ina etlii ders kitab bilgisi renci ta-
ralndan doru ve gvenilir bilgi olarak dikkate alnr. Aslnda
ders kitabnn otoritesi, genelde, bir tr entelektel smiiko gster-
1
Barnes, B., Bilimsel Bilginin Sosyolojisi, ss.82-89. Keza,
Siewari, R., Philosophy and Sociology of Science, ss. 106-
107.
sek dzeyde sosyallemi bir grup tekil ederler 1 . Bu adan ba-
kldnda bilimsel cemaat insanlk tarihinin gnmze kadar tank
olduu en kapsaml vc kat sosyalleme tiplerinden birinin simgesi
saylabilir.
1
Hagstrom, W. O., The Scientific Community, s. 11 vc keza s. 12.
2
Polanyi'den zikreden, Turner, Stephen P., " Tacit Knowledge and the
Problem of Computer Modelling Cognitive Processes in Science", The
Cognitive turn/Sociological and Psychological
Perspectives in Science, Eds.: Fuller ve dierleri, s. 85.
3
Collins, H. M., "Tacit Knowledge and Scientific Networks", Science in
Context, Eds.: Barnes, and Edge, s. 46. Mantksal Pozitivizm bilgiyi
duyu verileri arasndaki apak ilikilere gre yorumlamtr. Polanyi'ye
gre bu yanltr. nk yapsal mantk problemleri mantksal deil
psikolojiktirler vc irrasyonel elere atfta bulunulnakszn
anlalamazlar. Polanyi, Michael, Knowing and Being, Ed.: M.
Grene, s. 156.
yin nasl yaplacan veya uygulanacan bilmek"
zmn bilginin kapsam iinde yer alr. Polanyi bunu yle formle
etmitir: "Btiin bilgi u iki trden biri iinde yer alr:
ya zmndir; ya da kkleri zmn bilgi iindedir" 1 .
Zmn bilgiyi bir hnerin cdinilmcsiylc ilgili u rneklerle
aklayabiliriz. Bisiklete nasl binileceini veya nasl yzleceim
biliyor olmam, bisiklet zerinde dengemi nasl salyabildiimi,
su yzeyinde nasl durabildiimi, sze ya da yazya nasl dkebi-
leceimi biliyor olmam ya da bunlar sze dkebileceim anlamna
gelmez. Onlar sze veya yazya dkerek ak bilgi halinde ortaya
koyamam, ancak yine de bisiklete binebilir, suda yzebilirim.
Yine de bu eylemleri gerekletirdiim srada kompleks kas ya-
pmn nasl ilediini sze dkemem. Bununla birlikte dile getire-
mediim unsurlarn tali olarak farkndaymdr; fakat sz konusu
farkndalk onlar sze dkcbilmem iin yeterli deildir. Aina ol-
duum bir yz binlerce, hatta milyonlarca insan arasnda tanya-
bilirim; fakat bu tanma ilemini nasl gerekletirdiimi sze ya da
yazya dkerek ak bilgi haline getiremem. Sze ya da yazya d-
kemediim bu unsur zmn bilgidir. Zmn bilgi akl veya mantkla
ifade edemediim bilgidir; dolaysyla rasyonel deil, irrasyonel-
dir. Onun bilimdeki konumu da tpk yukardaki rneklerdeki gi-
bidir. Mesela uygulama snflarnda doa bilimi rencilerine has-
talklar, talan, bitkileri ve hayvanlar nasl tehis edecekleri -
retilir. Bu, doa bilimleri retimine temel tekil eden alglama
eitimidir. renciler hastalklar, bitkileri ve hayvanlan nasl
tehis edeceklerini bilirler ancak bunlan nasl tehis ettiklerini dile
getiremezler. tehis Cime hneri /mnn kavrpan hirn-
surdur 2 . Bu, renci ya da bilimsel cemaate girmeye hazrlanan
ye adaynda cemaatinin dilini renirken de bylcdirJBilimsel
d j ^ d a h a uygun bir syleyile bilimsel cemaatin dili, doa ile bi-
limsel cemaat ve onun yeleri arasndaki perdedir; o nedenle doga
ile iliki daima dolayl bir ilikidir3. Bu dil, baka btn diller gibi
zmni renme kanallan iinde kavranr; bilimsel kavramlan bili-
riz; fakat bu kavramlan birbirleriyle ve doayla nasl ilikiye soka-
camzn bilgisi daima zmnen kavradmz ve bu yzden sze
1
Polanyi, M., A.g.e., s. 195.
2
Polanyi, M., Knowing and Being, ss. 141-142.
3
Rawetz, J. R., Scientific Knowledge and its Social Problems,
ss. 149,141.
dkemcdiimiz bilgi kapsamnda yer alr 1 . Zmnen kavrama sze
dklebilir bilginin kayna vc insan zihninin en temel gcdr ve
zmn bilgi szl bilgiyi daima kontrol altnda bulundurur. Zmn
bilgi szl bilginin anasdr; szl bilginin onsuz varolabileceim
dnmek imknszdr 2 . ~
Zmn bilgi de ak ya da szl bilgi gibi renilen bir eydir../
Fakat dier btn bilgi trlerindeki gibi bilimsel bilgi trnde de
zmn bilgi yazl metinlerden renilmez. Onun renilmesi daima
bir aracy gerektirir; arac ya bir hoca ya da renilen alann bil-
gisi konusunda usta bir kiidir. Ravvetz bu yzden, bilimde zmn
bilgi, der, ders kitaplanndan renilemez; tecrbe ve taklit yoluyla
bir hocadan renilir 3 .
Zmn renme veya zmn bilginin genellikle bilimin deerleri,
normlan, standartlan, amalan vb. denilen, bizim bu almada
"bilime" deil de "bilimsel cemaate" atfettiimiz unsurlan da ieri-
yor olabilir mi? Rawctz, ierdii kanaatindedir 4 . Eer bu do-
ruysa, bilimsel cemaatin deer ve normlarnn, ilgileri-
nin/karlarnn, amalarnn, standartlarnn vc inanlarnn
(dogmalannn) byk lde taklit vc tecrbe yoluyla zmnen -
renildii de doru demektir. Eer btnyle bilimsel bilgi ya da
herhangi trden bir bilgi, bir kuaktan dierine bir otoritenin ara-
clyla -hoca, ebeveyn, usta- intikal ettiriliyorsa, bu durumda ak-
tarlan ey daima gnmzde genellikle kabul edilen "bilgi" fikri-
nn snrlann da ayor demektir: Herhangi bir trde "bilgi"yi -
renmek, bir yaama tarzn renmektir. Bilimsel bilgi sz konusu
olduunda bu yaama tarz bilimsel yaama tarz deildir, her du-
rumda bilimsel cemaatin yaama tarzdr. Bilimsel eitimin, cema-
atin yesi olmann eii olan eilim sreciyle renciye verdii
ey de budur.
1
Barnes, B., Bilimsel Bilginin Sosyolojisi, ss. 103-105. " D i l i n
kullanm tarz zmnidir". Polanyi M., A.g.e., s. 145.
2
Polanyi, M., A.g.e., s. 156
3
Rawctz, J. R., A.g.e., ss.103,140. Kuhn, T. S., The Structure of
Scientific Revolutions, ss.191-98. Kuhn, T. S., "Second Thoughts
on Paradigms", The Essential Tension, ss.308 vd.; Barnes, B.,
Bilimsel Bilginin Sosyolojisi, ss. 169 vd.
4
Rawctz, J. R., Scientific Knowledge and its Social Problems,
ss. 103-107.
2.7. E p i s t e m i k Monopol
1
Hagstrom, W. O., The Scientific Community, s.35. " B i l g i
g t r " zdeyiiyle dile getirilen Bacon'c anlayn "kavrama ve
anlama gc" eklindeki bir yorumu iin, Wilier, Judith, The Social
Determination of Knowledge, Prcntica-Hall Inc., Englewood Clifs,
New Jersey 1971, ss.17-38. Bilgi g+oloritedir; otorite bir rza unsurunu
ierir. Epistemik cemaat epistemik otoritenin de kaynadr. Bilgi ile
otorite arasndaki iliki iin, Barnes, B., "On Authority and Its
Relationship to Power", Power, Action and Belief/A New
Sociology of Knowledge, Ed.: John Law, Routledge and Kegan
Paul, London, Boston and Hanley 1986, s. 180. Epistemik tekel
konusunda keza, Namcr, Gerard, 'The Triple Legitimation: A Model For
the Sociology of Knowledge", Society and
Knowledge/Contemporary Perspectives in the Sociology
of Knowledge, Eds.: N. Stelir and V. Meja, ss. 210-212.
sralamasnda da fiiliyatla bilim hazr bilimden nce gelir; nk
ikincisi birincisinin rndr. Hazr bilim bir sonutur. Bilim hi-
bir zaman kendi kendine ilemez; fiiliyatta bilime dikkat ekmek,
gerekte, bilimsel faaliyetin aktr durumundaki insanlara dikkat
ekmektir. Fiiliyatta bilim, eylem halindeki bilim adam demektir.
Bilim kolleklif bir faaliyetin rndr; fiiliyatta bilim bilimsel
aratrma faaliyeti iindeki bilimsel cemaat demektir.
Bilimsel aratrma, Poppcr'in ne srd gibi " p r b -
lemler'Me, Kuhn'un ne srd gibi "bulmacalar"la ba-
lamaz; bilimsel aratrma ihtilaflarla balar. Bilim adam n^
elikle bir problem zc, ncelikle bulmaca-zc deildir; bi-
lim adam ncelikle bir cemaatin yesi, ikinci olarak da bilimsel
bir ihtilalin "taraf'lanndan biridir. "Problemler", "bulmacalar",
"rnler" veya "sonular"dr; nedenler deil. Bilimde hazr
froblenler yoktur; problemler ina edilTTerTBir probl-
emin ina edilebilmesi, ihtilaflarn varlna ya da
yokluuna baldr. Bilimsel aratrma cemaatinin yesi du-
rumundaki bilim udamlannm, belirli bir konuda ihtilafa dmedik-
leri yerde, bilimsel problemler domazlar. Bir bilimsel ihtilaf
baka trden ihtilaflar gibi en az iki kiinin varln gerektirir. En
az iki kiinin ihtilafa dmedikleri yerde problem yoktur. Bilimsel
aratrma nesneleri zerinde bilim adamlannn ihtilaflara dme~
dikleri yerde bilimsel problemler dc"ykttir. Bilimseilhtila fl ar7
bilimsel aratrma cemaatinin yeleri arasndaki ihtilaflardr. Peki
ama, ilkin bilimsel ihtilailann, ikinci olarak da bilimsel problemle-
rin douunda "doa"nn yeri nerededir? Bu soruya verilecek ce-
vap nemlidir. Doa bilim adamlarna, "doas gerei",
"ihtilaflar", "problemler", "bulmacalar" sunmaz; ihtilafa dm
insanlar ina etmedikleri srece Doada problemler yoktur; Doa
"doas gerei" kendi kendine ihtilaflar vc problemler retmez^
Bilimsel ihtilaflar ncclike'insanla'Doa arasndaki likinin gs-
tergeleri saylamazlar; bilimsel htilaflar ncelkle~5Tn
adanlan arasndaki ilikiye atfta bulunurlar; Doa bu
ilikide dolayl olarak yer alr;/edilcndir\e ikinci derece-
den bir konuma sahiptir; bilimsel ihtilailann domas iin varl
arttrTancak ihtilaflarn kayna deildir. ihtilaFTariTTkaynagi
epistemik cemaat ya da bilimsel arairmcemaatidir. Problemler
Doadan gelmez, ihtilaflardan doarlar. "Doga" edilgin olan sim-
geler, etkin olan deiL Bilimde ihtilailann bilimsel aratrma ce-
maatnn yclerilrasnda ulalan bir uzlama sonucu zld
yerde bir "kara-kutu (black-box)" kapatlm, yeni ihilaflann
ortaya kt yerde yeni bir " k a r a - k u t u " alm olur.
Kapatlm kara kutular hazr bilimi sembolize ederler, bilimin an-
lalabilmesi iin alan kara-kutulara (fiiliyatta bilime) baklmal-
dr 1 . _
Bilimsel aratrma faaliyetinin temeli bilimsel iht*
i f t a r d r . Bu nerme, aka dile getirmek gerekirse, bilginin ni-
hai belirleyicisinin "madde" ya da "doa" olduunu syleyen ma-
teryalist anlay ile, bilginin nihai belirleyicisinin "idealar" oldu-
unu syleyen idealist anlayn eksikliine veya yanllna
.imada bulunurBilginin nihai belirleyicisi insanlardn, daha uygun
bir syleyile epistemik cemaattr. Epistemik cemaatin yeleri
arasnda bilimsel ihtilaflarn domad yerde, bilgi araym ya da
bilimsel aratrmay motive edebilecek baka hi bir ey de yok
demektir. Baka nedenlerin yansra, bilimsel bilgi ihtilaflara da-
yand iin toplumsaldr.
Epistemik ya da bilimsel cemaatin monopol oluunun nedenini
kavrayabilmek iin "ihtilaflar" konusuna daha fazla yer vermeli ve
Lalour'u izlemeliyiz. Fiiliyatta bilime daha yakndan baktmzda,
der Latour, kendimizi ihtilaflarn arasnda buluruz. Gndelik ha-
yattan bilimsel hayata, sokaktaki adamdan laboraluvardaki bilim
adamna, popler siyasi dncelere sahip sade vatandatan uz-
manlara getiimizde, "grltden sessizlie, tutkulardan akla,
hararetten skna gemeyiz"; bir ihtilaflar ortamndan, daha id-
detli baka bir ihtilaflar ortamna geeriz. Durum, bir hukuk kitab
okuduktan sonra, bir mahkeme jrisinin sunulan elikili deliller
arasnda karar vermekte bocalad bir duruma salonuna girmek,
bir anayasa kitab okuduktan sonra, kanun tasanlannn tescili tar-
tmalarnn yapld bir parlamentoya girmek gibidir: daha fazla
ihtilaf ve dolaysyla daha fazla grlt 2 .
Bu grltl szl tartma ortam, bilimsel bilginin epistemik
cemaat iinde izledii sosyal yolun ilk aamasn simgeler; bi-
limsel problemlerin dou aamasdr. htilaflar problemlerden
nce gelirler. Bir bilimsel problem genelde, bir bilimsel nerme ya
da bilgi iddias, bir bilimsel tezdir. Bilimsel cemaatin, bir tez ya da
iddiay, "bilimsel" etiketiyle merulatrmad, "bilimsel" sayma-
1
htilaflara yaplan vurgu iin bkz. Latour, B., Science in Action,
ss.4-9,141-142. htilaflarn laboratuvar almasndaki yeri iin
zellikle ss. 22-26. Bilimsel problemler kollektif olarak ina edilmi
sosyal varolulardr. Bilimsel problem ina edilen bireydir. Bu konuda
daha ayrntl vc geni aklamalar iin Rawetz, J. R., S c i e n t i f i c
Knowledge end Its Social Problems, ss.109-145.
d yerde, ne srlen problem, tartmaya veya aratrlmaya
deer bulunmayacaktr. Bu nokta, bilimsel cemaatin monopol-
nn bilginin retimindeki ilk mdahale noktasdr. Bilim adamlar
ne tr problemleri aratrmas gerektii konusunda cemaatinin di-
er yelerinin onayn alm bulunmaldr.
Bilimsel aratrmay motive eden ey ihtilaflar, bilim adamn
motive eden ey "gvenilirlik" (eredibility) kazanma tutkusu-
dur. Bilim adam, gvenilirlik elde ettikten sonra Cemaatinin yesi
durumundaki meslektalar tarafndan kabul grebilecektir. Bilim
adamnn bilgi iddias ya da tezi karsnda dier bilim adamlar
iin nemli olan, "o inanlmaya yetecek lde gvenilir
mi? Ona ve iddiasna .gvenebilir mym, o bana sa-
lam olgular (hard facts) temin ediyor mu?" sorulardr 1 ,
bu sorular bilim adam ile meslektalar arasndaki ilikinin niteli-
ine imada bulunurlar. Bilim adam iin nemli olan meslektala-
rnn gvenini kazanmaktr. Gvenilir ya da "bilimsel" bilgi,
aratrma cemaatinin gvenilir veya "bilimsel" sayd bilgidir.
Gvenilirlik elde etme sreci, ccmaat iindeki meslektalar tara-
fndan yaplan bir deerlendirme srecidir. Bu deerlendirme s-
recinde kullanlan btn kriterler, aratrma cemaatinin kriterleri-
dir. Bilim adamnn almas veya tezi cemaatin diline, dogmala-
rna, normlarna vb uygun olmaldr. Cemaatin epistemik sta-
tkosuna uygun bulunmayan hibir bilimsel iddia "bilimsel" sta-
1
Latour B. and Woolgar, S., "The Cycle of Credibility" Science in
Context, Eds.: Barnes, and Edge, ss.36-37. Merlon'cu gelenee bal
bilim sosyologu olan Hagstrom, Bilim adamn motive eden eyin,
Merton'la birlikte "kabul grme (recognition)" tutkusu olduunu ne
srmt. "Bilimsel cemaat bilimsel kabul grmenin kayna
olarak kat bir tekeldir; nk kabul grmenin kayna
birok bakmdan aratrmann yn zerindeki kontroln
de kaynadr". Hagstrom, The Scientific Community, ss. 35-
36,72. Keza Merton, R. K., "Recognition" and "Excellence": Instructive
A m b i q u i t i e s " , The Sociology of Science, Ed.: N. W. Storer,
ss.419-438. Hagstrom,'un syledii ey " g v e n i l i r l i k " iin de
geerlidir.
Bir bilimsel tezin ya da iddiann gvenilirlii ile o tezi ne srenin
gvenilirlii zdetir. Bilim adam ile ne srd tez birbirinden
ayrlamaz. Keza, bir bilim adamnn gvenilirlii, ne srd
tezin gvenilirliidir de 5 . Gvenilirliin kayna epistemik cemaat
olduu iin, bir bilgi iddiasnn gvenilirlii onu reten epistemik
cemaatin gvenilirliidir. Bilimsel bilgi "bilimsel bilgi" statsne,
kollektif bir deerlendirme sreciyle ulaabildii iin, bilimsel
bilginin gvenilirlii bilimsel cemaatin gveni-lirliidir.
Gvenilirlik elde etme sreci, bir ihlilaflan zme, bir ihtilaflan
sona erdirme srecidir. htilaflar sona erdirmenin yolu, retorie
bavurmaktr. Bu bilimsel ihtilaflar iin de geerlidir. Retorik bir
jri nnde hakl kmak, bir ihtilaf sona erdirmek, baka_bir
syleyile bakalarn ikna etmek ve inandrmak iin kullanlan
yntem n aJitTTr B il i mscl htilaflarn dourduu tartma Orta-
'm ndiTTMm'ilm 1 a r j a rc ioric bavururlar. Bilim adam nce-
1
Lalour, B., and Woolgar, S., "The Cycle of Credibility", Science in
Context, ss.36,40,41. Lalour ve Woolgar laboraluvar dikkate alarak
bir gvenilirlik elde etme sreci emas gelitirmilerdir.
Bu emada epistemik kapi-
tal, ekonomik kapitale atfla
aklanmakta ve bir kapital ti-
pinden dierine dnmn
yn gsterilmektedir. Bu d-
nmn bir bilim adamnn fa-
aliyetini srdrmesi iin zorun-
ludur. Mali kapital, dnm
hacmi ve hz iin gerekli en
nemli unsurdur ve bilimsel fa-
aliyet bu unsurla yeterlilik ka-
zanr. Ekonomik ve epistemo-
lojik yaklamlarn bu emada
bir arada kullanld kaydedil-
melidir. Bu emadaki kalemle-
rin birbirine dnmn mo-
tive eden ey gvenilirlik
(credibility) kavramdr. Bu d-
nm sreci sonu gelmez bir
Cihazlar yatrm ve dnm dairesidir.
Bu sre iinde bilim adamn motive eden ey gvenilirlik'tir ve bu
faktr, dnme harekelini armaan eden eydir. ema, bir
laboratuvarn, byk bir mali yatrm olduu dikkate alnarak
incelenmelidir. ema ve aklamalar iin bk/.., Latour and WooIgar,
" A . g . m . , A.g.e., s.35.
likle meslektalarn ikna etmi bulunmaldr. Szl bir tartma
baladnda bilim adamlar, henz ham durumda bulunan bilgi
iddialarn ya da dncelerini bir "olgu" (fact)ya dntrmek
zere, meslektalarn ikna etmek vc gvenilirlik kazanmak iin
ilkin lokal kaynaklan, laboratuvar kaytlann, bilimsel metinleri,
raporlan, belgeleri, makaleleri kullanrlar. Kaynaklara bavuru,
"bilim adamlannn muhaliflerini ikna etmek, ihtilaflar sona erdir-
mek, kendi bilgi iddialanna meruiyet ve gvenilirlik salamak
iin baka mttefiklere bavurmas derKkr. Kaynaklar, muhalif
bilim adamlan arasndaki tartmada, mttefiklerdir. Baka kay-
naklara bavuran bilim adam bundan byle yTrzcTBTr aratnc
deildir; o ayn zamanda bavurduu kaynaklann, bilimsel belge-
lerin, metinlerin vc raporlann bir okuyuuudur da. Tartma k-
ztka bavurulan kaynak ya da mttefik says artar; mttefik
"sayTsimttka tartma iddetlenir ve retoriin ili veya bilimsel
ccmaatin literatr daha teknik biimlere dnr. Daha teknik bi
literatr daha bilimsel bir literatrdr. Bavurulan kaynaklar veya
mttefikler, garantilcvici unsurlardr. Daha fazla sayda mttefie
bavuru, ikna ilemini glendirir ve kolaylatrr. Bilim adam,
ihtilaflann yol at tanmada yalnz deildir artk; ok sayda
mtcfii vardr; bir gruptur; bir kii deil, ok kiidir ve bu ne-
denle meslektalannca ciddiye alnr. kna srecinin nesnesi du-
rumundaki okuyucu (okuyucu durumundaki bilim adam) tek ki-
iyle kar karya deildir; bir grupla kar karyadr 1 .
Bilimsel tartmalarda, bakalann ikna etme, bir ihtilaf sona
erdirme veya gvenilirlik elde etme srecinde, lokal kaynaklann
yeterli olmad bir aama vardr. Bu yzden, dier mekn vc za-
manlarda bakalan tarafndan yaplm almalar devreye sokul-
mal ve onlara atfta bulunulmaldr. Bunlar yeni mttefiklerdir.
Bu mttefikler bir bilimsel dergi, Nobel dll bir yazar, alt or-
tak-yazar olabilir. Fakat muhalifleri ikna etmek, gvenilirlik ve
meruiyet elde etmek iin szl tartma yeterli deildir; tartma
yazl metinlere dntrlmelidir 2 . Bu aama, bilginin bilimsel
cemaat iindeki retim srecinin ikinci aamasdr; bilimsel
makale bu aamada doar.
htilaflara yaptmz vurgu bilimsel makalenin bolukta do-
madn gsterir. laveten bir bilimsel yaz hereyden nce konu-
sunun literatr, aratrma cemaatinin dili vc uslb iinde ekil-
lenir. Bilim adam aratrmas srasnda yalnzca kendi gzlerine
1
Latour, B., Science in Action, ss.30-31
2
Latour, B., Science in Action, ss.30, 33.
vc mantna dayanma/., yukarda baka bir balamda da dile getir-
diimiz gibi, daha nceki bilim adam kuaklarnca gelitirilmi
tekniklere, yntemlere, teorilere vc almalara da dayanr. Bu en-
telektel ya da epistemik balar, bilginin bir bilim adamlan kua-
ndan dierine intikalini salayan "l" unsurlar deildirler._Bl
kaynaa bavurmak, ona gvenmek, onu unutulmaktan kurtar-
maktr. Bakalannn yapt almalara bavurmakszn bilimsel
alma yapmak imknszdr. Dier taraftan bir bilimsel yaz, bi-
limsel cemaatn dier yelerinden meruiyet ve gvenilirlik tale-
binde bulunaca iin, yazlma aamasnn her annda, meslekta-
lannn dnce vc beklentilerini, epistemik cemaatin deerlerini,
normlarn, amalarn, karlann/ilgilerini vc dnya grn
dikkate almak zorundadr 1 .
Daha nce de ifade ettiimiz zere bilgi, g+otorite'dir; bilgi
merulatnlm gtr. Gvenilirlik elde etme sreci, bir ihtilaf-
lar sona erdirme ve merulatrma srecidir de. Bu sre episte-
mik cemaat iinde gerekleir, nk gvenilirliin ve meruiyetin
kayna epistemik cemaattir. lgili srele bilim adam gvenilirlik
elde eder ve bunun sonucu olarak da bilimsel cemaat tarafndan
kabul grr. Gvenilirlik elde etme bilimsel cemaatin statkosuna
katlma veya bilimsel cemaatin epistemik statkosuna boyun e-
medir; epistemik monopole itiraktir, epistemik monopoln gc-
nn meruiyetini onaylamaktr. Kald ki bilim adam, eilim sreci
srasnda kal bir sosyalizasyon tecrbesi yaad iin, epistemik
statkoya boyun emek vc ona katlmak iin zaten hazr durumda-
dr.
Bilimde meruiyet vc gvenilirlik elde etme veya ihtilaflar
sona crdimc srecinde bilim adam, muhaliflerini ikna etmek iin
bakalarnn yardmna ihtiya duyar. Hibir bilimsel iddia veya
tez, kendi doas gerei gvenilir, meru veya geerli deildir;
bunlar ona armaan eden meslektalar veya baka bir deyile bi-
limsel cemaattir. Bakalannn yardm olmakszn gvenilirlik elde
edilemez. Bilimsel cemaat iinde bakalannn yardmna bavuru-
nun en ak biimde grld yer, bilimsel cemaatin trelerinin
en nemlilerinden bin durumundaki iktibas (citalion: alnt, refe-
rans, dipnot, zikretme) kurumudur. Latour'u izleyerek, iktibas
formuyla ortaya kan bakalannn yardmna bavurma ilemine
burada, otoriteden doan a r g m a n (delil) 2 diyeceiz.
1
Ziman, J.M.F.R.S., Public Kno\vledge, ss.58-59,109,118.
2
Lalour, B., Science in Action, ss.31.
Fiiliyatta bilimdeftktibasn fonksiyonu nedir"} iktibas, epistemik
monopoln gcnrttescilini gsterir. Fonksiyonlar iinde en
nemlisi, bakalarn ikna vc inandrma ilemini kolaylatrmaktr,
iktibas bilim adamnn metninin okuyucusu durumundaki Ijlm
adamn tezine inanmas konusunda zorlar ve onun zerinde bir
bak ortaya koyar. nk referanslar otoritelerdir, otoriteler mu-
haliflere kar yardma arlan mttefiklerdir. Otorite meruiyet
atfedilmi gtr. Tanr'ya inanrz, nk gldr, bilimsel ce-
maat iinde otoritesi tescil edilmi mttefiklere inannz, nk
gldrler. Mttefiklere bavuran bilim adam artk yalnz deil-
dir; dolaysyla ne srd bilgi iddias artk yalnzca kendi iddi-
as deildir; yardmna bavurduu mttefiklerinin (otoritelerin) de
iddiasdr. Mttefikleri yardma ard iin artk tek bana de-
ildir, tek kii deil ok kiidir. Oysa yazd metnin okuyucusu
durumundaki bilim adam tek banadr, yalnzdr. Okuyucu bilim
adam eer referanslan bulunmayan bir metnin okuyucusu olsayd
_biru;kkii yl e kar karya olacakt vc bylece yazarla okuyucu
arasndaki iliki eit glere daval bir iliki olacakt. Tersine refe-
ranslan bulunan bir yaznn durumu ok farkldr. Burada oku-
yucu bilini adam bir ounluk karsndadr. Bu ilikide tek kii-
den ibaret bir aznln, mttefiklerden oluan bir ounlukla kar
karya kalmas sz konusudur. ktibas va da baka bir deyile re-
ferans sorunu bir saylar sorunudur. ok sayda mttefikten nasl
daha gl olunabilinir? ok sayda dnr ya da bilim adamn-
dan nasl daha hakl olunabilinir? 1 Meru, gvenilir ve geerli
bilgi, ounluun tescil ettii bilgidir. Kimse bin dnrden
veya mttefikten daha guT olamaz; eger referanslar sorunu bir
saylar sorunuysa, hibir aznlk ounluktan daha hakl olamaz.
Bilimde, gvenilirlik elde etme, ikna etme ve inandrma veya me-
ruiyet elde etme sreci bylece, ounlukla aznlk arasndaki bir
tr g mcadelesini sergiler; bilimsel bilgi "bilimsel" stats ar-
maan edilmi veya merulatnlm gtr.
. Bil imde referanslan bulunmayan bir yaz zayf yazdr; refe-
ranslar ciddiyet gstergesidir. kna, inandrma ve gvenilirlik elde
lImcTsrecinde"rcTeransTF^prestij" gstergesi olmaktan daha fazla
bir eyi dile getirirler. Referanslan bulunmayan bir yaz, bilmedii
byk bir ehirde geceleyin klavuzsuz veya arkadasz dolaan bir
ocuk gibidir; tecrit olmutur, kayptr vc dolaysyla bana her
ey gelebilir Dipnotlu ya da referanst bir yazyla kar karya"
olmak, yalnzca yazarla deil, yazann yardimna bavrdgmr
mttefikler ounluu ile kar karya kalmaktr. htilaflarn taraf-
larndan biri durumundaki muhalif bilim adamnn tek bir kiinin
tezini deil, bavurulan kaynaklann veya mttefiklerin grlerini
de zayflatmas ya da rtmesi gerekecektir. Referanslan bulun-
mayan bir yaz okuyan bilim adamnn gcyle, yaznn gc eit
olacaktr. zetle, iktibas, bilimsel metinlerin konumlarnn g-
lendirilmesini, kart tezlerin rtlmesini salar ve bilim ada-
mna gvenilirlik armaan eder 1 .
Fakat hepsi bu kadar deildir, iktibasn sreklilik salamak gibi
bir fonksiyonu daha vardr. Daha ncc de belirtildii zere, bir
bilgi iddiasnn, bir olgunun ya da makinann kaderi bakalannn
elindedir. Topun ragbi futbolundaki konumunu hatrlayalm. Daha
ncc bakalan tarafndan ne srlen bir dnceyi yer ald ya-
zya atfla bulunarak zikretmek, lopun imlerin zerinde hareketsiz
l bir topa dnmesini nlemek zere yaplan bir ikinci, nc
ve drdnc harekeli yapmak gibidir. Bir yazya atfta bulunmak,
yalnzca yaznn sahibine gvenmek, onu bir otorite, bir mttefik
olarak yardma armak demek deildir; bir yazya atfta bulun-
mak ayn zamanda, iktibas edilen yazy ve sahibini tarihin hrda-
vat deposunda l bir malzemeye dnerek unutulmaktan kur-
tarmak ve srekliliini salamaktr. Referans gsterilmi bir bilim
adam dllendirilmi bir bilim adamdr, iktibas bir ddrC"
Dahas, eer Rawclz, aratma raporunun ya da bilimsel ya-
znn, bilim adamnn vc zellikle onun mensubu bulunduu bi-
limsel cemaatin entelektel mlk olduu yolundaki tezinde hakl
ise, iktibas, entelektel mlkiyet hakknn tescilini dile getirir.
ktibas, bir tapu senedi, bir mlkiyet belgesidir 3 .
Bilimde ihtilaflarn sona erdirilmesinde, bilimsel yazlann in-
asnda ya da bilimsel bilginin meruiyet kazanmasnda yardmna
bavurulan tek otorite meslektalar deildirler; ikinci ve en az bi-
rincisi kadar nemli bir baka otorite daha vardr. Bu ikinci mt-
tefik ya da otorite Doa'dr. Bilimsel ihilallann sona erdirilme-
sinde, gvenilirlik ya da meruiyet elde etme srecinde Doa'ya
1
Latour, B., Science in Action, ss.32-36.; Ziman, J.M.F.R.S., Public
Knowledge, s.58.
2
Latour, B., Science in Action, ss.33.; iktibasla dl arasndaki iliki
iin, Hagstrom, The Scientific Community, ss.23-25.
3
Rawetz, J. R., Scientific Knowledge and Its Social Problems,
ss.244-45, 255-257. iktibas bazen politik nedenlerle ya da bazen hatr
vb. iin de yaplr; incelediimiz konuyla pek ilgisi bulunmadndan bu
tiir durumlara temas etmiyoruz.
nihai oloric olarak bavurulur. Bilimsel cemaat asndan
Doa'nn nemi, din cemaat iin Tanr'nn nemine gre akla-
nabil ir. Din cemaatin nihai otoritesi Tanr; bilimsel cemaatinki
Doa'dr. Eer benzetme m a/, ur grlccckse nihai otorite ve do-
rulayc olarak Doa Tann'dr. Fakat bilimsel bilgi Doa hakkn-
daki bilgi olduu halde, Doa popler dogmann aksine bilimsel
dnce vc metinlerde dorudan deil, dolayl olarak yer alr 1 . Bu
nokta, daha ncc ele aldmz "bilimsel dil" konusunun hatrlan-
masnn lam yeridir. Ayrca Kuhn'un "paradigma" misyonu da
hatrlanmaldr. Doa bize dorudan doruya ulaan bir ey deil-
dir veya doa ile aramzda dolaysz bir iliki yoklrTDoa ile ara-
mzda daima bilimsel cemaatin dili vardr; Doa bilimsel cemaatin
dili iinde "tahrir oldukian"sonra bize ular. DoF5Tze"para-
digmalarda krlarak ulaan'varlktr. '
Bununla birliktcTDoa'nn bilimsel metinlerde dolayl olarak
yer almasnn baka vc daha ikna edici bir nedeni vardr. Bu,
Doa'nn bize Laboratuvar vastasyla dolayl bir ekilde ulama-
sdr. Laboratuvar bilimsel metinlerin arkasnda yalan eydir; ihti-
laflann zmnde "grsel" malzemeyi salayan bir dier kaynak-
lar ya da mttefikler takmdr 2 . Yaygn dogmann aksine labora-
tuvar'doal' vc 'evrensel' olan deil, rlatl vc 'toplumsaTlan
simgeler. Bilim adamnn allgTyefcHr vc buradaki hcrcy^ruT
salar, sandalyclcrTcTcncy'^^o/^ fizik-
sel ve kimyasal madde 'rneklen' toplumsal' kTf[ggTiTn iinde
yer alrlar. Laboatuvan toplumsal klan, onu tekil eden aralann
tarihsel bir srecin rnleri, incelenen fiziksel ve kimyasal madde
rneklerinin 'doal' zaman vc meknlarndan tecrit edilerek sei-
len vc insanilclirilcn "toplumsallatnlm" rnler olmalandr.
Laboratuvar toplumsal klan bilim adamlan tarafndan dzenlen-
mi vc tertip edilmi olmasdr 3 . Bylece bilimsel cemaatin yesi
durumundaki bilim adam ile doa arasnda yalnzca bilimsel ce-
maatin dili ya da paradigma yer almaz, laboratuvar da yer alr.
Doa laboratuvar araclyla bize ulaan eydir.
Doa bilimsel yaz vc metinlerin arkasnda dolayl olarak yer
alr. Bilimsel metinlerin arkasnda bilimsel metinler; bilimsel me-
1
Lalour, B., Science in Action, s.67.
2
Lalour, B., Science in Action, ss.67-68.
3
Knor-Ceiina, Karin D., "The Fabrication of Facts: Toward a
M icrosociology of Scientific K n o w l e d g e " , Society and
Knowledge/Contemporary Perspectives in the Sociology
Knowledge, Eds.: Stehr and Meja, ss.226 vd..
tinlerin arkasnda daha fazla sayda bilimsel metin; bilimsel metin-
lerin aicasnda laboratuvar kaytlan, grafikler, tablolar ve haritalar
vardr. Bunlar laboratuvar aralar kullanlarak elde edilir.
Laboratuvar kaytlannn arkasnda aralar, aralarn arkasnda bi-
lim adamlan ya da Doa'nn szcleri yer alrlar. Laboratuvar
aralan "ntr" ve "niversel" olan temsil etmezler; zamana aittir
vc dolaysyla rlatil'tirler. Termometreler onsektznc yuzyilda k
nemli laboratuvar aralarydlar. Gnmzde ise devasa labora-
tuvar aygtnn yalnzca bir parasn oluturuyorlar. Bir laboratu-
var cihaz ile yzyzc geldiimizde bir kulak-gz (audio-visual)
manzarasna katlrz. Laboatuvarda aralarn salad "grsel"
kaytlar lakm ve bilim adamlarnca dile getirilen szl bir yorum
vardr. Kaydedilen nesneden gelen eyle bilim adamndan gelen
ey birbirinden aynlamayacak lde i iedir. Bunun ikna sreci
zerinde arpc etkisi vardr. Ancak, cihazdan gelen ey tek ba-
na bir doa paras imaj oluturamaz; sz7konusu imajn olu-
mas iin bilim adamnn yorumu gerekir. BnurTIidam laboratu-
varda kaydedilen nesnenin "az"ymasna konuur; o bir
szc'dr. Szc konumayan eyler adna konuan kiidir ve
durum grev halindeki iilerin durumuniLbenzcr. jiler haklarn
isterken hep bir azdan konuurlarsa hi/kakafoniprtaya kacak-
tr; onlar adna biri konumaldr. Bu s/.cclr^ntiac,""s(vxu
asndan insanlarla nesneler arasnda bir fark yoktur, nk szc
her iki durumda da konuamayan eyler adna konumaktadr.
Fakat hem laboratuvar hem de grevdeki iiler duumunda, szc
tek bana deildir: Szc+nesnelcr, szc+iilerdir. Tek kii
deil ok kiidir; gc temsil ettiklerinden gelir. Tek kiiden
kuku duyulabilir, ancak ok-kii inandrcdr. Laboratuvarda
konuan Doa deildir; Doa'nn szcs durumundaki bilim
adamdr 1 .
Doa bilimsel metinlerde, laboratuvarda "tahrif olduktan
sonra yer alr; nk laboratuvar kaytlannn arkasnda bilimsel
cemaatin yesi durumundaki bilim adam vardr. Bilim adam bi-
limsel cemaat ve Doa adna konuan szcdr. Gzcnn arka-
snda bilimsel ya da modem epistemik cemaatn normlar, deer-
leri, amalar, karlan vc bilimsel cemaatin dili vc inanlan var-
dr. Doa laboratuvarda "tahrif" olduklan sonra bize ular; nk
"Doa"y bizim iin grnr klan, onun bizatihi kendisinden
domayan bilimsel ihtilaflardr. htilaflar zlmedii veya sona
crdirilmedii srecc "Doa" grnmez bir eydir. Doa "doas"
gerei ihtilaflar sunmaz; ihtilaflar her durumda Doa dnda bir
varolu biimine, bilimsel ya da epistemik cemaate aittirler.
Burada Galilc ile adalannn Ay'n zellikleri konusunda kar-
latklar ihtilaflar dnelim. Gafile, Ay yzeyinin przsz
deil, krater, da vc vadilerden olutuunu ne srmt. O d-
nemde byk vc uzun tartmalara yol aan bu ihtilaf zlmedii
srccc Ay belirsiz bir eydi. nk Ay'n doasnn nasl olduu
konusunda dnemin bilim adamlan arasnda bir uzlama salana-
mamt. Doa Galilc'nin aklad varlk myd yoksa adala-
rnn ne srd varlk myd? Galilc, bu ihtilaf sona erdirmek,
hasmlarnn tezini zrtmek iin bir mttefie, bir laboratuvar
aracna, yani tclcskoba bavurdu. Bu yeni mttefik mucizevi bir
ekilde Galilc'nin inandrcln vc ikna yeteneini glendiri-
yordu. Uzun sren almalar sonunda Galileo teleskop kaytlann
yorumlayarak da ve vadilerden oluan yeni bir ay resmi sundu.
Doa, artk Galilco'nin sunduu eydi. Bylece bir ihtilaf sona
ermiti. Ancak bu noktada, popler bilim yorumlannn gzden
kard bir eyin, laboratuvar aracnn, ele aldmz olayda
"teleskobun" alt izilmelidir. Teleskopla Ay'a bakan Galileo iin
teleskop grnmez bir eydir. Laboratuvar aracn kullanarak
Doa'y inceleyen bilim adam, o srada aracn kendisini grmez.
Fakat ara nemlidir. En ilkelinden en gelimiine her laboratuvar
arac tarihsel bir srecin rndr, rlatif vc dolaysyla toplumsal
bir eydir; "nivcrsal" vc "nesnel" deildir. Teleskop, Galileo iin
Ay'a baklan penceredir; eninde sonunda snrlan belirli bir pen-
cere. Daha geni bir pencere, daha gelimi bir teleskop, daha b-
yk vc gelimi bir laboratuvar daha "niversel", daha "nesnel"
deildir, daha fazla entelektel emek, daha fazla insan ie kant
iin daha "toplumsal"dr. O nedenle, ara ya da laboratuvar, bi-
limsel bilginin oluumunda, doa tarafnda yer almaz. Ne teleskop'
ne de doa konuur, konuan her durumda konuamayan eyler
adna konuan szc, yni Galilco'dur. Bilimsel bilgi gerekten
Doa hakknda bilgidir; ama bilimsel bilginin oluumunda Doa
ikinci dereceden bir konuma sahiptir; onun varl arttr; fakat
yukandaki aklamadan da anlalaca zere, hibir ekilde nihai
belirleyici deildir. Bilimde iki tr doa vardr: birincisi popler
bilimin veya hazr-bilimin (rcady made scicncc) sunduu bilimsel
cemaatin var olduuna inand Doa'dr; ihtilaflann nedenidir,
nihai belirleyicisidir. Bilimsel ortodoksinin kat ekirdeidir, me-
ruiyet kazanm bilginin sunduu eydir; epistemik monopoln
onayndan gemi varlktr,.statkoyu temsil eder. O, yukarda
"Tann" analojisiyle tanmladm/. Doa'dr.lkinci Doa ihtilaf-
lann nedeni deil sonucudur. Bu, fiiliyalta bilimde yer alan doa-
dr; rlatiftir, deiebilir. Bilimsel cemaat onu hazr bulmaz, daha
ok ina eder. Bu durumda doa, modem epistemik cemaatin
veya bilimsel cemaatin ina ettii eydir 1 .
zetlemek gerekirse, bilimsel yazlarn inasnda bilim adam-
lar iki otoriteye ya da mttefie bavururlar: Epistemik cemaatin
yesi durumundaki meslektalar ve laboratuvar (doa).
Birincisinde daha fazla otoriteye bavuru daha fazla gvenilirlik
armaan eder; ikincisinde bilimsel ihtilaflarn sona erdirilmesinde
daha inandrc olan daha gelimi ve daha byk bir laboratuvara
sahip olan taraftr. Daha byk ve gelimi bir laboratuvar daha
fazla lojistik kaynaktr ve dolaysyla daha gl bir mttefik veya
otorite tekil eder.
Bilimsel cemaat iinde bilimsel bilginin meruiyet ve gvenilir-
lik elde etriTesrecnin ncii aamasnda mesleki bilimsel
dergiler yer alrlar. Bilimsel yaz ya da makalenin nasl ina edildi-
ine yukarda temas etmitik: Bir dncenin "bilimsel" sfatn
hak edebilmesinin veya "bilimsel" stats kazanabilmesinin temel
artlarndan biri onun yazya dklmesidir. Yazya dklmemi
hibir dnce bilimsel deildir; nk bir dnce ancak yazl
formla bilimsel cemaatin dicrlivcTerinin gr ve deerlendirme"-
lerine ak hale gelebilir.
Bilimsel dergi, bir gvenilirlik elde etme, bir meruiyet ka-
zanma aracdr. Bir bilimsel disiplinin, bir bilimsel gelenein, bir
bilimsel cemaatin en iyi gstergesi, mesleki bir derginin varldr.
Bilimsel ya da modern epistemik cemaat bal bulunduu gclene-
in dnce formlann, norm ve deerlerini, ama ve karlarn,
kelimenin en geni anlamyla kltrn bir bilimsel dergiyle me-
rulatrr. Bilimsel dergisi olmayan bir bilimsel cemaat dnmek
hemen hemen imknsz bir eydir. Bilimsel dergi, bir iletiim ara-
cdr ve iletiime konu edilemeyen hi bir dnce genelde bilgi,
zelde bilimsel bilgi olamaz. Bilimsel dergi meslektalar veya ce-
maatin yeleri arasnda bir yardmlama ve dayanma duygusu
dourur ve aratrma faaliyetinin belirli bir ynde kanalize olma-
sn salar 2 . Bilimsel dergi, bilginin, bilimsel cemaatler arasnda
iletiimini salar. nedenle. BITT^
cemaatler yoktur; bilimsel dergilerin salad iletiim ortam
1
Lalour, B., Science in Action, ss. 69-70, 96-99
2
Ziman, J.M.F.R.S., Public Kno\vledge, ss.104-105.
iinde birbirleriyle i ie gemi cemaatler vardr 1 . Dergi, gelene-
in gstergesidir; o yoksa dnce gelenei de yoktur. Eer bi-
limsel bilginin bilimsel cemaatin entelektel mlk olduu yolun-
daki tez doruysa, bilimsel dergi, bu entelektel mlk belgeleyen
eydir.
Gvenilirlik elde etme veya kabul grme arzusu, bilim adam-
lann, kendi epistemik cemaatlerinde ulatklan sonulan, onlan
yaynlamalan konusunda tahrik eder 2 . Bilim adam ulat bilim-
sel sonulan yaynlamadnda, bu sonulann hi bir anlam ifade
etmeyeceini bilir. almalarnn deerini lesbit ve ulat sonu-
lann ncelik hakkn tescil ettirmek iin onlar, mesleki veya bi-
limsel bir dergide yaynlanmaldr3. nk bu grler bilimsel
cemaatin dier yeleri vc dier cemaate mensup bilim adamlan ta-
rafndan deerlendirilmedii, eletiriye tbi tutulmad srece
"bilimsel" bilgi stats vc dolaysyla gvenilirlik ve meruiyet
elde edemeyecektir. ne srdm/, herhangi bir bilgi iddiasnn
kaderi bakalannn elindedir; bir kabul ya da reddedeni bulunma-
dnda bilgi bir hitir "
Bilimsel derginnlleyi biimi ayn /.amanda, epistemik mo-
nopoln etkisinin vc neminin en ak biimiyle ortaya kt yer-
dir. Bilim adam almasn yaynlamak /orundadr, fakat bu ya-
ymlama ilemi rastgelc gereklemez; "bilimsel dergi" dediimiz
kurumun ileyi mekanizmasnn kurallar iinde gerekleir.
Burada nemli olan, dergi editrnn varl ve icra ettii grev-
dir. Editrler genellikle, uzmanlk alanndaki bilim adamlanndan
biridirler; grevleri yaynlamalan iin kendilerine verilen yazlan
bir deerlendirmeye tabi tutarak yaynlanp yaynlanmayacaklanna
karar vermektir. Editrlk kurumu vc editr, btn bir bilim i-
letmesinin, etrafndan dnd dingil ivisidir 4 . Editrler, bilim
sosyolojisinde yaygn kabul grn bir adlandrmavla""ilYmn"
eik bekileri" (gatekeepers of science)dirler 5 .
1
Namer, G., "The Triple Legitimation: A Model For the .Sociology of
Knowledge", Society and Knowledge/Contemporary
perspectives in the Sociology of Knowledge, Eds.: Stehr and
Meja, s.213.
2
Hagstrom, W. ()., The Scientific Community, s.16.
3
Kncllcr, G. F., Science as a Human Endeavor, ss.202-204.
4
Ziman, J.M.F.R.S., Public Knowledge, ss.1l 1-112.
5
Crane, Diana, "The Gatekeepers of Science: Some Factors Affecting the
Selection of Articles for Scientific Journals", The Sociology of
Editrler, bilimsel ya da epistemik monopoln ajanlardrlar,
bilimsci cemaatin ortodoksisinden veya statkosundan yanadrlr
veonun temsilcisidirler. Editrn grevi yalnzca dier bir ksm
Icurumsarkontrolleri yapmak deildir; ayn zamanda daha da
nemli bir grevi yerine getirir vc epistemik kontrol de gerekle-
tirirler. Bilimin eik bekileri, yaptklar ile, bilimsel enformas-
yonu kontrolleri altnda tutarlar. O nedenle, ok doal olarak,
epistemik ortdoksiye veya statkoya uymayan metinler, bilimsel
dergiye giri hakk elde edemezler. Bilim adamnn yazsnn,
iinde yer ald cemaatin dergisinde yaynlanmamas, onun epis-
temik cemaatin inanlanna, norm ve deerlerine, ama ve karla-
rna uyum gstermemesi anlamna gelir.
Bununla birlikte, bilimde eik bekilii grevi,yalnzca edi-
trlk kurumuyla snrl deildir. Btn bir bilim iletmesi iinde
editrlerin fonksiyonlarna benzer fonksiyonlar dile getiren ok
sayda rol vardr ve bunlarda eik bekisi kategorisi altnda ele
alnabilir. Kimse, bilimsel cemaate giri hakk kazanmadan cema-
atin bir yesi ya da bilim adam stats kazanamaz; hibir bilgi
iddias, epistemik statkoya boyun emeden, "bilimsel bilgi" sta-
ts elde edemez. O nedenle, fiili yalla bilimde, bilimsel cemate"
girii kontrol allnda bulunduran her kurum eik bekilii roln
stlenir. Bu ereve iinde, eitim kurumlanna giriten aratrma
alanlannm belirlenmesine, eitim kurumlanna aynlan ml deste-
in belirlenmesinden, bilimsel aratrma alanlannn belirlenmesine
kadar birok ey, epistemik monopoln kontroln, dolaysyla
eik bekiliini gerektirir. Akademik bilimde krs bakanlar,
niversite yneticileri, hkmet ya da devletle bilim iletmesi ara-
sndaki kompleks ilikileri dzenleyen bilim adam danmanlar;
btn bunlann hepsi bilimin eik bekilii grevini icra ederler 1 .
Free Press, New York 1974. Bilimle eilim kurumlar arasndaki iliki
iin Ziman, John, F.K.S., Teaching and Learning about Science
and Society, Cambridge University Press, Cambridge 1980. Bilimin
ve Bilimsel bilginin ve dolaysyla bilimsel cemaatin, bilim ve bilim
kurumlar dndaki mttefikleri iin Lalour, B., Science in Action,
ss. 145-76.; ve ke/.a bilim endstri ilikileri iin, Rawetz, J. R.
Scientific Knowledge and Its Social Problems, ss. 11-68, 317
vd. Bilim ve sava teknolojisi arasndaki iliki iin empirik yazlardan
oluan u iki ciltlik derlemeye bkz. Mendelshon, Everett and Smith, M.R.
and Weingart, P. (Eds). Science, Technology and the Military,
Culvar Academic Publishers, Dordrechl/Boslon/London 1988.
1
Namcr, G., "The Triple Legitimation: A Model For the Sociology of
Knowledge", Society and Knowledge, Eds.: Slehr and Meja, ss. 218-
219. Yukarda bilginin izledii, "toplumsal yol"un aamalar eklinde
izdiimiz ereve gayet tabii idealize edilmi bi erevedir. Zaten
amacmz sz konusu toplumsal yolun ayrntl bir haritasn sunmak
deil, epistemik monopoln horhangibir nosyonunun "bilimsel bilgi"
stats kazanmaktaki ekin rolne dikkat ekmekti.
2
Tudor, A., Beyond Empiricism/Philosophy of Science in
S o c i o l o g y , s. 187.
epistemik cemaat gibi bilimsel cemaat de bu matriksten sapmalara
karThassastr 1 ; bilgi "tutucu" (conservative)dur. Bunun nedeni,
bilginin doasnda ya da yapsnda "tutucu" herhangi bir enin
bulunmas deildir; bilgi, retildii epistemik cemaat tutucu ol-
duu iin tutucudur.
Bir epistemik cemaatin varlndan sz etmek, bir epistemik
statko'nun, bir epistemik gelenein, bir epistemik monopoln
varlndan sz etmektir. Bilgi, meruiyet armaan edilmi gtr.
Bilginin meruiyeti, bilgiyi reten kiinin, bilgiyi reten cemaatin
meruiyetidir. Bilimsel bilginin gvenilirlik veya meruiyeti, bi-
limsel cemaatin gvenilirlii vc meruiyetidir. Bilgi, meruiyet
armaan edilmi gtr; bilginin gc, bilimsel cemaatin gcdr.
i^iadL^
arasnda, en gvenilir bilginin veya en meru bilginin "bilimsel
bilgi" olduTdTavisvla bilimsel cematin en gl cemaaTko-
numunda yer ald kaydedilmelidir.
Daha nce bir vesileyle belirttiimiz zere, bilimsel ya da mo-
dem epistemik cemaat iki dzeyde var olur: Dar anlamda fazlasyla
sosyalize olmu birey bilim adamlarndan oluan aratrma cemaat-
ieri ve geni anlamda bilime global
bilimsel cemaat dzeyinde. Bylece, global bilimsel cemaat, bir-
biriyle i ie gemi aratrma cemaatleri ve ebekelerinden oluur.
Farkl gelenekleri temsil eden bu cemaatlcr arasnda genellikle bir
rekabet sz konusudur vc bu rekabete yn veren ey, Danvin'ci
"doal seleksiyon" ilkesidir. Ancak yine de sz konusu aratrma
cemaatleri, onlan "bilimsel cemaat yapan" en genel esaslar konu-
sunda orta zelliklere sahiptirler.
Yukardaki aklamadan da anlalaca zere dar anlamda epis-
temik cemaatler veya aratrma cemaatleri toplumsal bir boluk
iinde yer almazlar; ok sayda kk epistemik cemaatle birarada
yer alrlar. Yorumun bu aamasnda, global dzeyde bilimsel ce-
maatin de bolukta yer almad vurgulanmaldr. Bilimsel cemaat,
bir referans erevesi iinde anlalmaldr ve onu ayrd etmemizi
salayan ey, "mitik", "din" vb. bilimin dnda yer alan cemaat-
lerin yarldr. Gnmzde, bilimsel cemaati anlaml klan cemaat
zellikle din ccmaattir. Tarih geliimi iinde ele alndnda, bi-
limsel cemaatin, dinfcemaate ramen doduu ve gelitii apak
bireydir.
Bilgi merulatrlm gtr; bilimsel bilginin gc bilimsel
cemaatin gcdr, demitik. Bilimsel bilginin "evrensellii", bi-
limsel bilginin bir ksm "kendinde ikin" zelliklerine atfla ak-
lanamaz; bilimsel bilgi "doasnda" evrensel eler bulundouu
iin evrensel deildir; onu reten vc merulatran epistemik ce-
maat gl olduu vc bu gcn mcruiycTyaygn kabul grd
iin evrenseldir. Bu almada o nedenle, yanl ve yaygn
"niversallik" dogmasna kar klmtr. Daha nce gvenilirlik
' bahsinde "mali kapital"in "cpistcmik" kapitale nasl dntn
hatrlayalm; bilimsel cemaatin gc, bilimsel bilginin gc ve
merui yeti .bilimsel bilginin evrensellii vc gvenilirlii, arkasn-
d a k i mttefik hesaba katlmadan dccrlcndirilcme/.. Bu m i i d l k
.modern anlamyla "devlct"lL _
Epistemik cemaat konusunda yukanda sergilediimiz grle-
rin nda, bilimsel cpistcmik cemaatin konumu, u idealize
edilmi emayla daha ak ve net bir biimde gsterilebilir:
1
Bilimde snr izgisi ekme problemi iin, Popper, Karl R., The Logic
of Scientific Discovery, Sixth Impression, Hutchinson and Co.
Ltd., London 1972, ss. 34-48, Popper, K. R Conjectures and
Refutations/The Growth of Scientific Knowledge, Fourth
Edition (Revised), Routledge and Kcgan Paul, London 1972, ss.253-280.;
Miller, David (Ed.), A Pocket Popper, Second Impression, Fontana
Press, Glasgow 1987. ss.118-130. Problem en iyi u makalede
tartlmaktadr: Lakatos, Imre, "Falsification and the Methodology of
Scientific Research Programmes", Criticism and the Growth of
Knowledge, Eds.: Imre Lakatos and Alan Musgravc, ss.197-203.
Pozitivizm, snr belirleme ileminde "l'nn "dorulama olduunu
savunur. Bkz. Ural, afak, Pozitivist Felsefe/Bilimde ve Felsefe
de Dorulama, Remzi Kitabevi, stanbul 1986.
ekme problemine burada, yalnzca epistemik cemaat konusunu
ilgilendirdii lde yer vermeliyiz.
Bilimsel bilgi ile bilimsel olmayan bilgi trleri, bilim ile bilim-
d arasndaki aynm veya snr izgisi, bilimsel bilgi ile mitik
bilgi, bilimsel bilgiyle din bilgi, dolaysyla bilimsel epistemik
cemaatle, mitik ve din epistemik cemaat arasndaki snr izgisi-
dir. Bilimsel, mjtik ve din bilgi, kendilerini "bilimsel", "mitik" ve
"dn"" bilgi diye tehis etmemizi salayacak tr belirten kendiliT
rinde ikin doal kod'lar tamazlar. Hibir bigi tr, kendi doas
gerei ''bilimsel", "miik" ve "dpT' deildir: onlara trlerini ama-
gan eden ve kendilerini belirli trden bilgiler olarak tehis ederek
etiketlememizi saglavan ev, bilgiyi ina eden, ileyen ve akredte
eden insanlardr. Yani epistemik ccmaallir. nemli olan, bilginin
ne trde bir epistemik cemaat tarafndan ina edildiidir. Bilgi kol-
lektif bir ina faaliyetinin rndr; dolaysyla bilginin ne trden
bir bilgi olduu, onu ina eden, ileyen, idame ettiren, kullanan
epistemik cemaatin kimliine baldr. Mitik, din ve bilimsel
bilgi, onlan ina eden toplumsal varolu biimleri, farkl toplum-
sal varolu biimleri olduklan, onlan ina eden ileyen ve akredite
eden vc intikal ettiren epistemik cemaatler, farkl otoritelere, dil-
lere, dogmalara, geleneklere, ama vc karlara bal bulunduklan
iin farkldrlar. Bilimin snrlan, din epistemik ccmaatin oto-
ritesinin gcnn etkisini kaybettii yerde aranmaldr. Bilgi tr-
leri, onlan ina eden epistemik cemaatler farkl olduklan iin fark-
ldrlar; bilgi trleri farkl bilgi trleri olduklan iin epistemik ce-
maatler farkl deil. Nihai belirleyici "bilgi" deildir; epistemik
ccmaallir, nk bilgi neden deil bir sonutur.
Bilginin snrlan onu ina eden epistemik ccmaatin snrlandr;
bilimin vc bilimsel bilginin snrlan onlan ina eden, ileyen, ak-
redite ederek gelecek kuaklara aktaran epistemik cemaatin snrla-
ndr. Bu, dier bilgi trleri iin de geerlidir.
Bilimde snr izgisi probleminin, tarih sre iinde yalnzca
bilimsel epistemik cemaat iinde ortaya km bir proNcm "On-
gunu vc yalnzca bilimsel epistemik cemaate zg bir prphlrm ol-
duunu vurgulamak nemlidir. Dolaysyla, b i l i m i bilim-d
arasndaki snr izgisini belirleme misyonu, bilimsel epistemik
ccmaatin misyonudur. Neden? Bu almada benimsediimiz stra-
tejiyle bu soruya bir ccvap vermek mmkndr: Snr belirleme
misyonu veya faaliyeti bir imtiyazdr; bir eyin snrlann belirle-
mek, onun vc onun dndakilerin haklarn, faaliyet alann belir-
lemektir. Snr belirleme misyonu, baka herhangi bir sev tarafn-
dan verilmi bir imtiyaz deildir; gten doan bir imtiyazdr. Bu
hayatn dier alanlarnda da byledir. Snr belirleme faaliyetinde
"hakem" roln kim stleniyor? nemli olan, bu soruda zmnen
ierilmi bulunan cevaptr. Hakem roln kim stleniyor demek,
daha gl olan kimdir demekle ayn eydir. Bylece bilimle bi-
lim-d arasndaki hudut tayini bilimsel epistemik ccmaate ait bir
misyondur; nk bilimsel epistemik cemaat, dier epistemik ce-
maatlerden daha gldr; nk, dier epistemik cemaatlerden
daha fazla lojistik destee vc mttefie (devlet vc ekonomi gibi)
sahiptir. Dier taraftan mantksal adan bakldnda, bu gl
olma durumu dnda, bilimsel bilgi ile bilimsel olmayan bilgi tr-
leri, bilim ile bilim-d arasndaki snrlan belirleyebilecek niver-
sel hakem konumunda mitik, din vc bilimsel epistemik cemaatler
dnda drdnc bir cemaat, daha yerinde bir syleyile, bir ha-
kimler cemaati, bir st mercii yoktur.
Btn bir insanlk tarih iinde epistemik cemaatler, iinde ye-
raldklan toplumlarda, ok canalc, ok nemli bir konuma sahip
olagelmilerdir. O nedenle epistemik cemaat, dier herhangi bir
varolu biiminden ok daha "stratejik" bir varolu biimidir.
Stratejiden szetmek, toplumsal ilikilerden szetmektir. zole
edilmi, tecrit edilmi, yaltlm olann sznn edildii yerde
stratejinin de sz edilemez. Daha stratejik bir konum demek,
(iaRygun ilikiler demektir.
Epistemik cemaati stratejik klan ilkin, global dzeyde episte-
mik ccmaatin, birbiriyle rekabet halinde ve youn iliki iinde ok
sayda epistemik cemaatten olumas; ikincisi, toplumda birbirin-
den radikal ekilde farkl, yine youn iliki iinde ve rekabet ha-
linde, birden fazla global epistemik ccmaatin birarada yeralmas-
dr. Szn gelii, tarih adan bakldnda, bilimsel epistemik
cemaat din epistemik cemaate ramen doarak gelimi bir cema-
attir. Epistemik cemaati stratejik klan faktrlerin ncs ve
belki de cn nemlisi, bilgiyi ve epistemik cemaati, gayet tabii bu
arada bilimsel bilgiyi ve bilimsel epistemik cemaati motive eden
eyin, daha ncc nemini belirttiim zere,"ihtilaflar" olmasdr,
ihtilaflar dzeyde ycralrlar: global epistemik cemaatte yeralan
all-epistemik cemaatler aras ihtilaflar, global epistemik cemaatler
arasndaki ihtilaflar ve all-epistemik cemaatlerin mensubu cemaat
yeleri arasndaki ihtilaflar. te epistemik cemaatler, rekabet or-
tamnda yeraldklan iin stratejik toplumsal varolu biimleridir.
Hibir epistemik cemaat, yaamasn, ayakta kalmasn salyacak
bir stratejiye bavurmakszn varolmay srdremez.
Eer Hanson'n ve Kuhn'un 1 dile getirdikleri gibi bilimsel
kefin "mant"ndan deil yalnzca "Psikolojisi"nden szedebile-
ceimiz tezi doruysa vc eer, bilimsel keif bir ksm apak
"kurallara" dayanmyorsa vc bu nedenle de bilimsel faaliyet te-
melde "irrasyonel" bir faaliyet ise; eer bilimsel aratrmay ve bi-
limsel cemaati ihtilailann motive etlii iddias hakl ise; eer bilim-
sel faaliyet dier btn insani faaliyetler gibi gelenee dayan-
yorsa, bilimsel aratrma vc bilimin strateji ve taktiklere dayal bir
faaliyet olduu da doru demektir. Yntemler yoktur, strateji ve
taktikler vardr. Bilimin, bilimsel aratrmann ve bilimsel bilginin,
kendine zg niversel yntemleri bulunduu dogmas, yalnzca
br dogma olmasnn tesinde de hTETTnTam ifade etmez. Q_bir
mittir2. Evrensel bilimsel yntemler yoktur, strateji ve bu stratejiye
uygun ekilde kullanlan taktikler vardr. Kimyac James B.
Conant bunu yle dile getirmitir: Bilimsel aratrmay strateji ve
taktikler olmakszn yrtlebilen bir ey olarak dnmek, sa-
1
Popper'in bilimsel kefin mantnn bulunduu yolundaki tezine nce
Hanson daha sonra da Kuhn kar kmlardr. Buna gre, bilimsel kefin
mant yoktur, psikolojisi ve sosyolojisi vardr. Baknz, Hanson,
Norwood Russell, "s There A Logic of Scientific Discovery?",
Readings in the Philosophy of Science, Ed.:Baruch, A. Brody,
Prentice Hall, Inc., Englewood Cliffs, New Jersey 1970, ss.620-632.;
Kuhn, T. S., "Logic of Discovery or Psychology of Research?",
Criticsm a n d the Growth of Knowledge, Eds: Lakatos and
Musgrave, ss.1-23. Bu yaklam destekleyen vc empirismin deneye
yapt vurgunun bir eletirisi iin Feycrabcnd P.K., "On the
Improvement of the Scicnccs and the arts, and the Possible Identity of the
two", Boston Studies in the Philosophy of Science, Volume:
III (In the Memory of Norwood Russel Hanson), Ed.: Robert, S. Cohen,
and Marx, W. Wonofsky.D., Reidel Publishing Company, Dordrecht,
Holland 1967, ss.387-715. Feycrabcnd'in bilimde "yntem" fikrini
reddeden dier dnceleri iin, Feyerabend, P.K., A g a i n s t
M e t h o d / O u t l i n e of an A n a r c h i s t i c T h e o r y of Knowledge,
Third Impression. Verso, London 1976.; Feyerabend, P.K., Science in
a Free Society, Fourth Impression, Verso, London 1987.
2
Beveridge, W.I.B., Seeds of Discovery/a Sequel to The Art of
Scientific Investigation, Hcinemann Educational Books, London
1980, ss.54-67. Bu konu almamz dorudan ilgilendirmedii iin
ksaca, temas etmekle yetiniyoruz.
vata, strateji vc taktik kullanmakszn muharebe eden bir ordu
dnmek gibidir 1 .
niversel bilimsel yntemler yoktur, stratejiler ve taktikler
vardr. Dier faaliyet alanlannda olduu gibi bilimde de aratrma
srasnda,bilimsel yntem' ad aftnda bir ksm prosedrlerin iz-
lendii dorudur, ancak bunlar ^yntemler" deildirler. Epistemik
cemaatin ortak mlk olan bu prosedrler, stratejilerden sonra
gelirler ve ikinci derecede bir konuma sahiptirler. Bu prosedrler,
kendilerinin ne zaman ve nasl kullanlacaktan konusunda doalan
gerei "doal talimarlar tamazlar; onlann nasl vc ne zaman kul-
lanlacaklar, en genelde global epistemik cemaat, daha tl d-
zeyde "alt-epistcmik ccmaat" iinde yeralan bilim adamnn kulla-
naca strateji vc taktiklere baldr.
Epistemik cemaatler, kendilerini ayakta tutacak ve sreklilikle-
rini salayacak strateji vc laktikler zerinde varolurlar. Strateji, bir
dman zayflatma taktiidir 2 . Bir stratejiye bavurmakszn iki
ayanzn zerinde duramaz, evinizin merdivenlerinden inerek di-
er insanlann da yrdkleri bir sokakla yz melrc yryemezsi-
niz. Bir strateji kullanmakszn kelimeyi anlaml bir bln ha-
linde yanyana getiremez, insanlarla, Doa ile iliki kuramazsnz.
Strateji bilgide zmnen varolan birseydir; strateji zmnen renilen
eydir. Strateji gelenektir (tersi de dorudur; gelenek, sreklilik
rzeden stratejidir). Strateji, stnbulu payitaht^djnTp7^3eff3e.
Basra'da, Svey'te d o n a n j n i p ? j J ^ Uzun mrl bir
dnce ve aratrma gelenei, uzun mrl bir epistemik cemaat,
uzun mrl bir stratejidir. Vc nihayet eer bilginin meruiyet ka-
zanm g olduu doru ise hibir epistemik cemaatin, strateji ve
taktiklere bavurmakszn ayakla kalamayaca da dorudur, de-
mektir.
1
Rawctz, Jerome R., Scientific Knowledge and its Social
Problems, ss. 161, 224-225, 266-270.
SONU
Tanr 24, 38, 104, 106, Zmn Bilgi 93, 94, 95,
108 125
Tekno-bilim 87 Ziman 89
lekrarlayclar 66, 115, Zinaniecki 71
135