You are on page 1of 171

Epistemik Cemaat

Bir B i l i m Sosyol ojisi Den e m e s i

1 Hsamettin Arslan '/i


N
0
& N


m
j

'3
mmp

s;

UJ1
EPSTEMK C E M A A T

BR BLM SOSYOLOJS DENEMES

HSAMETTN ARSLAN

Paradigma, stanbul-1992
PARADGMA - META-BLMLER DZS - 1

Hsamettin ARSLAN

EPSTEMK CEMAAT
BR BLM SOSYOLOJS DENEMES

D Z G t VE SAYFA D Z E N L E M E
Nizameddin OUZ
m 560 39 98

KAPAK TASARIM
Birtan KESKN

KAPAK-GRAFtK
Onay Ajans
Tel.: 513 28 19 - 512 79 15

BASK
ZAL MATBAAS
Alaykk Cad. Kk Sk. Grdcre Han Kaf.l
Caalolu/STANBUL
Tel: 520 60 58

ISBN 975-7819-00-X

Bu kitabn btn haklan Paradigma Yaynevi'ne aittir.

P A R A D G M A YAYINEV
Alemdar Mal. Zeynep Sultan Camii Sk. No: 21/2
Caalolu/STANBUL
Hangi 'epistemik cemaat'e bal bulunduunun

bilincinde olmayanlara, hibir 'epistemik cemaat'e

ballk duymayanlara, yani 'araftakiler'e,

"mekanszlar'a, "Tanrszlar"a ve hl "klasik islami

epistemik cemaat iinde" varolma mcadelesi veren

sevgili annem-babam Rabia ve Hasan Arslan'a...


NDEKLER

TEEKKR VII

NSZ IX

GR 1

1. B L G SOSYOLOJS 11

1.1. Bilginin V a r o l u T e m e l i 13

1.2. Kategoriler 26

1.3. Bilgi Sosyolojisi ve Doa Bilimleri 42

2. L PST EMK CKMAAT (Bilimsel Bilginin


Sosyolojisi) 5 6

2.1 61

2.2. Normlar Cemaati Olarak Bilimsel Epistemik Cemaat.... 77

2.3. Ligislik C e m a a t Olarak Bilimsel Epistemik C e m a a t


80

EP STEM K CEMAAT

2.4. Dogmalar Cemaati Olarak Bilimsel Epistemik C e m a a t


84

2.5. B i l i m s e l Eitim 87

2.6. Zmn Bilgi (Tacit Knowledge) 93

2.7. Epistemik Monopol 96

3 SONU 122

BBLYOGRAFYA 138

DZN 155
TEEKKR

Bu kitap stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Sosyoloji


Blm'nde 3 Ekim 1991 tarihinde Prof. Dr. Baykan SEZER,
Do. Dr. mit Meri YAZAN ve Mimar Sinan niversitesi
Sosyoloji Blm'nden Do. Dr. Naci SOYKAN'dan oluan
doktora jrisine sunduum ve kitap halinde yaynlarken sadece
nszn deitirdiim doktora tezimdif. Burada, tez almam
srasnda ilk msveddelerimi okuyarak bana deerli ikazlarda
bulunduu ve almam tevik ettii iin sayn Sezer'e teekkr
ederim. Tez almam sayn mit Meri YAZAN ynetti.
Drtbuuk yl sren tez grmelerimizde beni sabr ve ilgiyle
dinledi, benimle tartt ve daha da nemlisi snrsz hogrsyle
bana rahata alabileceim bir "dnce zgrl" ortam
salad. Bu yzden, onunla alrken kendimi hep "talihli" bir
renci saydm. Bu kitaba o vesile olmutur ve btn bunlar iin
kendilerine minnettarm. Jrimde yer alan ve aslnda bir
"felsefeci" olan sayn . N. SOYKAN tez savunmam srasnda
sergiledii harikulade tartma srasnda, tez kitaba dnrken
deerlendiremediim tavsiyelerde bulundu; bu tavsiyeleri ve
yapt deerlendirmeyi hibir zaman unutmayacam. Yine
blmdeki hocalarmdan Do. Dr. Korkut TUNA'ya ve
renciliim boyunca bana gsterdii zel ilgiden dolay Do. Dr.
Mahmut ARSLAN'a ok teekkr ederim.
Aada adlarn sralayacam insanlar olmasayd, bu tezi veya
kitab hazrladm alma sreci cehenneme dnebilirdi. Bu
sebeple Zehra ve Muammer Arslan'a, Nesrin ve kr
KARACA'ya, Fatma dile ve Sait BAER'e, Yusuf
ZARSLAN'a Ayegl ve Can KZLER'e, In ve Erkan
MUMCU'ya, Tun Hakan ZER'e, Ayegl ve Ali TOPUZ'a,
Atilla AKAR'a, Mustafa KUTLU'ya ok teekkr ederim. Ayrca
almamdaki emeinden dolay Necla ARI'ya, gsterdii tolerans
ve^ anlaytan mthi ekilde etkilendiim ev sahibem Leyla
UGURLU'ya minnetranm. Bu insanlar, benim iin "kara gn"
dostlardrlar; drtbuuk yllk uzun bir sre boyunca bana maddi
ve manevi destek saladlar ve entellektel kaprislerime
katlandlar. Bu alma benim olduu kadar onlarn da eseridir.
NSZ

nszler entellektel itiraflardr. Drst yazar metninin ns-


znde kendi entelektel konumunu aka ortaya koymaldr.
Ancak ben bunu yapmadan nce, okuyucunun veya eletirmenin
bu almay deerlendirmesinde kolaylk salayacak genel baz
deerlendirme kriterleri vermeyi dnyorum. ok sevdiim bir
yazar kitaplarla kadnlar, kadnlarla ehirler arasnda analojiler ku-
ruyordu: kitaplar kadnlara, kadnlar ehirlere benzerler. nemli
olan satraralan ve arasokaklardr; nemli olan ev, satr aralarnda
ve ara sokaklardadr. "Eer bir kitab okurken satr aralarndan
kulaklarnza metafizik fisTTIlar g e l m i y p r a O e r l ^ ^
zar ahmak bir yazardr'1. Kitaplar metafizik fstlanyla kanatlanr-
lar. Tersi entelektel srngenlik, dar ufukluluk ve muhteva yok-
sulluudur.
Okuduunuz bir metnin entelektel deerini belirlemek mi isti-
yorsunuz; hemen yazarn kitabnda kendi cehaletinin farknda olup
olmadna bakn. Eer yazar metninde cehaleti konusunda ak
veya zmn bir ksm ip ulan vermiyorsa, bilin ki o metin entelek-
tel deeri dk bir metindir. Bir kitabn deerini belirlemek mi
istiyorsunuz; okuyucu veya eletirmen olarak, kitabn cehaletinizi
suratnza arpp arpmadna bakn. Eer metni okurken, al-
mas zor ke^ndc'elTera var niza rp>^lranTTr gei rm y or-
san z, bilin ki yazar ve metnTpek okumaya demeY.T31Taunuz
memin d e j ! ^ ele al-
d sorunlar blnylc zdn ima edip etmediine bakn.
Eer yazar ele ald sorunlun blnylc zd imasnda bulu-
nuyorsa, bilin ki o metin entelektel seviyesi dk bir metindir.
Gayet tabii yukadaki genel deerlendirme kriterleri bu alma
iin de geerlidir. nsann kendi metninin nsznde bu tr bir
deerlendirme yapmas abes ve okuyucu hakkna saldn olabilir.
O sebeple bu deerlendirme iini okuyucu ve eletirmene braka-
rak, burada, kitabmn nasl anlalmas gereklii konusunda ve
kendi entelektel konumunla ilgili baz ip ulan vermekle yetin-
meyi dnyorum.
^ "Epislemik Cemaat" adi' bu alma, genelde "bilgi sosyolo-
jisi", zelde bilgi sosyolojisinin bir alt-dal olarak doan "bilim
sosyolojisi" veya "bilimsel bilginin sosyolojisi" disiplini erevesi
"iinde bir denemedir. "Epistemik Cemaat" daha da genel bir sy-
leyile, bir entelekteller sosyolojisi incelemesidir. Bir adan
bakldnda avantaj, baka bir adan bakldnda dezavantaj
olabilecek bir zellii vardr; bu onun, lkemizde bilim sosyolojisi
disiplininde yaplan ilk alma olmasdr. Btn "ilkler" zordur ve
bu nedenle ne bir mkemmellik iddias tar ne de nsznde kay-
dedilmeye deer baka bir meziyeti vardr.
Burada kaydedilmeye deer en nemli zellii, "bilim" denilen
devasa kurumun sosyolojik adan nasl ele alnabilecei, bilime
lkemizden nasl baklmas gereklii ve bu bak asyla ele aln-
dnda lkemizin ve toplumumuzun payna denin ne olduu
konusunda varsaym kabilinden ipulan vermeyi denemesidir. Bu
alma bir giri, bir balang ve bir Inzrhklr^gevabn vermek
istedii temel soru udur: Bilim ve bilimsel bilgTneBTrLBIEiSScL
bilgi nasTina edilmekte ve nasl merulatnlmaktad]r?
Itiral etmeliyim ki konuyla ilgili araTirma srecinin banda
Trkiye ve Trk toplumuyla ilgili tarihi bir fenomenden ve bu fe-
nomenle ilgili olarak ne srdm bir varsaymdan yola km-
tm. almam motive eden varsaym uydu: Trkiye'de
Ondokuzuncu Yzyl'n bandan bu yana bir entelektel veya
epislemik kirlenme, bu epistemik kirlenmenin yol al bir epis-
lemik kaos veya epislemik bunalm yaanmakladr; entelektel ha-
yalmza fizyonomisini armaan eden temel fenomen bu epistemik
bunalmdr.
"Epistemik bunalm" kavramn, Trk entelektel hayatn ak-
lamakla kilil bir kavram olarak tasarlamtm; o almam iin bir
Arimed noktasyd. Bununla birlikle almann yrtlebilmesi
"epistemik bunalm"n bir aratrma-incelemc nesnesi veya ol-
gusu, bir sosyolojik olgu olarak belirlenmesini gerektiriyordu.
Balangla ortaya koyduum probleme, kubak, mermer bir
dadan bakyordum; incelemelerim derinletike nceleri apak
gibi grnen fenomenler mphcmlemcyc balad. Sonu her du-
rumda devasa bir baarszla dnyordu. Bu noktada aratr-
mann epistemik bunalm aklayabilecek bir teorik ereveye ih-
tiya duyduunu grdm.
Teoriler yoksa olgular da varolamazlar; bir fenomenler grubu-
nun bir aratrma-incclcme olgusu (veya nesnesi) haline gelebil-
mesi iin teorik bir erevenin varl arttr. Hem doa bilimle-
rinde lern de sosyal bilimlerde olgular varolularn teorilere bor-
ludurlar. Yukarda belirttiim temel varsaym biraratrma-ince-
lemc olgusuna dntrecek teorik ereve ihtiyacm gidermek
zere Bal'da zellikle 1960'lan sonra yaplan meta-bilim (bilim
sosyolojisi, bilim felsefesi, bilim antropolojisi ve bilim psikolo-
jjsOjnccIcmeleri zerinde altm, bu youn ve zahmetli alma
surecinin sonunda, Trkiye'de varolduunu ne srdm epis-
tenik bunalm bir orgu olarak ina etmemi s^ayciIRTcTltrrr-"
J^Jgklffi- ^z konusu teorik cihaz, elinizdcRTTcTiaHa adn
a r m ^ a n c o ^ l r a v r a m olan "epistemik cemaat" (epistemie com-
munity) kavramdr. Eer Trkiye'de ondokuzuncu yzyln ba-
ndan bu yana bir epistemik bunalm yaand yolundaki tezim
doru ise, bu bunalm anlamann biricik artnn ona "epistemik
cemaat" kavramyla bakmak olduu da doru demektir. Epistemik
bunalmlar anlamak iin epistemik cemaatlere baklmaldr.
Elinizdeki alma, "epistemik cemaat" dikkate alnmadnda ii
bo bir szler ynna dnr. Bu, benim kitabn nsznde
kaydedebileceim biricik ikazdr. nce epistemik cemaat, sonra
epistemik bunalm.
Yine de "epistemik bunalm" konusu bu almada, ilerde ele
alnmak zere tesbit edilmi varsaymlar halindedir ve bu durum
almann eksik kalan boyutudur. Onu tamamlayamadm; nk
bu ii gerekleti mcr i salayacak zamandan ve lojistik destekten
mahrumdum.
Benim kendi entelektel konumun konvansiyonalizm erevesi
iinde yer alr, ben bir konvansiyonalislim.
Konvansiyonalizm (conventionalism) kavram Trkemizde bu
gne kadar u terimlerle karlanmtr: itibariyye, saymaclk veya
-uzlamaclk. Kavramn kk "konvansiyon" (convention)dur ve
kiiler, partiler, taraflararas uzlama, anlama, uyuma; zerinde
uzlalan ilke, yaygn kabul gren gelenek, teaml ve inan anlam-
larna gelir. Entelektel literatrde kabul gren anlamyla konvan-
siyonalizm, bilimsel yasa, teori ve genellemelerin doadan bam-
XH E P I S T E M I K CEMAAT

sz seime veya tercihe dayal konvansiyonlar (teamller, gelenek-


ler, inanlar) olduklar yolundaki entelektel akm dile getirir.
Ben, zamanmza kadar bulunan Trke karklann kavram kar-
lamadklarn dnerek terimin ingilizcesini kullanmay tercih
ediyorum.
Ben bir konvansiyonalislim. Bir insann konvansiyonalist olup
olmadn anlamann pratik yollarndan biri ona u soruyu sor-
maktr: Bilimin Doa'da bulunduunu ne srd yasalar
Doa'daikin yasalar mdr voksa toplumun (veya insann)
Doa'ya ylcledfyasalar mdr? Konvansiyonalist buTsoruya,
bilimin Doa'da bulunduunu ne srd yasalar toplumun
Doa'ya ykledii yasalardr, diye cevap verir. Konvansiyonaliste
gre genelde bilginin, zel olarak da bilimsel bilginin nihai belir-
leyicisi Doa deildir. Realistler, bilginin nihai belirleyicisinin,
bizim onu kavraymzdan bamsz varolan reel bir dnya oldu-
unu varsayarlar. Konvansiyonalist bu metafizik varsaymn altn
izdii reel dnyay grmezlikten gelmez; fakat onu belirleyiciler
hiyerarisinde tali bir konuma yerletirir. Pozitivistler bilginin n P
hai belirleyicisinin olgular, gzlemler ve deneyler olduunu; ras-
yonalistler akl ve mantk oiduunu savunurlar. Konvansiyonalist
bunlar da reddetmez; yalnzca belirleyiciler hiyerarisinde onlar
tali bir konuma yerletirir, ister bilimsel bilgi ister bakalrde
bilgi olsun, bilginin nihai belirleyicisi, bilgiyi ina eden insanlar
veya toplumdur. Konvrisiyonalist oimak, insann belirleyicilik
gine, daha yerinde bir syleyile toplumun belirleyiciliine inan-
maktr. Bilimsel yaslar, teoriler ve genellemeler konvansiyonlar-
dr. Doa birbirine alternatif tarzlarda anlalabilir ve aklanabilir;
bu alternatif tarzlarn brbirlerine oranla daha doru olabileceklerini
sylememezi salayabilecek hibir kriter yoktur. Birden fazla
doru vardr; birbirlerine oranla daha kullanl ve daha yararl
olabilen dorulardan szedilebilir sadece.
Ben bir konvansiyonalistim. Bilimsel yasalar, teorileri ve ge-
nellemeleri gelenekler, teamller, konvansiyonlar olarak grmek,
akl ve mant, gzlem ve deneyi (yani pozitivizm ve empirizmin
altn izdii Doa'y) nihai belirleyicilik tahtndan indirmek,
"irrasyonel" olana davetiye akrmaktr. Bu nedenle konvansiyo-
nalist tutum irrasyonalist bir tutumdur. Konvansiyonalist akl,
mantk, gzlem ve deneyden szetmez, insan ve toplumsal olan-
dan, yani geleneklerden, teamllerden ve konvansiyonlardan s-
zeder. Belginin nihai belirleyicisi insan kararlardr.
Konvansiyonalist bilginin oluumunda.insan kararlar, bu oluum
sflreciniH temeline yerletirir. Konvansiyonalist bylece her trl
GR xra

"evrensellik" ve "niversalism"e kardr. niversalist sylem,


beeri varln (bilim adamlarnn, din adamlarnn, byclerin
vb.) sylemi olamam olsa olsa mutlak varln, Tanr'nn sylemi
olabilir. Bylece konvansiyonlist ayn zamanda relativisttir de.
Bu alma konvansiyonalist bir sylemi savunduu iin bir
pozitivizm eletirisidir. Ben bir antipozitivistim. Pozitivist gele-
nek, bilginin nihai belirleyicisinin, gzlem ve deneiOildumLsa--
vunur. Gzlem ve deneyde dile gelen Doa'dr ve--dQaysyla bil-
ginin nihai belrleycIsTDoa'dir. Biricik "doru" bilgi doa bilim-
lerinin deney ve gzlem yoluyla ortayaKoyduklar bilgidir.
KonvansiyonaTsTgeTeneR, teaml ve KonVmyOTRMtrsSz
ederken, pozitivist "evrensellik", "niversalism" ve "objektif
(nesnel) bilgi"den sz eder. Bilgi sz konusu olduunda
"yasa"dan szeden sylem pozitivist bir sylemdir. Bilimin
Doa'da buunduunu ne srd yasalar Doa'da ikin ve ev-
rensel yasalardr. Evrensel dorulan tekelinde bulunduran kurum
bilim olduuna gre, hakikatin szcleri de bilim adamlandr.
ideal veya evrensel durum, bilim adamnn ne srd durum-
dur.
Bylece, pozitivist sylem bilim adamn "peygamber" konu-
muna ykseltir ve buradan da bir "doal ahlk" dogaTTBilim
adamlarnn Do'd^lan Huldanh syledikleri evrensel yasa-
lara uymas gereken eyler sadece doal fenomenler deildir; in-
san, toplum ve toplumsal fenomenler de bu yasalara boyun eme-
lidirler. lgili yasalara boyun emeven oluuklar "doal evrim s-
reci"nin doru izgisinden bir sapmay dile getirirler; yanltrlar,
arkaiktirler ve kabul edilemezler, ideal veya evrensel durum, bilim
adamlannn ne srdkleri durumdur. Pozitivist bilim ideolojisi-
nin en temel normu budur; insan veTopTum btn boyutlaryla bu
'norma gre dizaynedlmedi. ""
Poziti vis t J b i l i r r ^ bilimsel bilgide bulunduunung
srd "vasa" ve "evrensellik" kodlanjcsMaiEbEiarnda bir
mecburiyet ve zorunluluk unsuru ierir: evrensel olana ve yasa^du-
mnTundaki^eye iyyun eilmelidir. Bu ideolojide "olmas gere-
keT^r^anBmcn^ daha yerinde bir syle-
yile btm adamlan cemaatidir^ Bu anlaya bilimperestlik
fsccnlsniydiyoruz. Bilimi, bilim adamlan cemaatini biricik nihai
otorite sayan bir her anlay pozitivist vp.ya hilimperesttir Gayet
taBiTmonoteismle byk benzerlik iinde bulunan pozitivist bilim
ideolojisi veya bilimperestlik. vukanda szn ettiimiz normdan
dolay antidemokrattr; farkl olana varolma hflkki tanmaz.
DemKratik tulumTarTdTolana da yaama hakk tanyan relativist
XIV EIMSTEMIK CEMAAT

tulumda yalar. Bir yniem olarak pozitivist, "evrensel" ve


"Universal" olan yakalamak iin farkllklar grmezlikten gelerek,
benzerliklerin alln izer; lam lersine relativist, relativist mantk
farkl olana varolma hafrk tand iin farkllklarn alun
ten yanadr. Pozitivist manik "ickdiiyH|in"/'Vynign" m^nigf,
relativist mantk "eitliliin" ve "renklerin" mantdr. Relativist,
bilimsel bilgiyi ve bilimi reddetmez; dnyamzdaki biriciFbITr
kaynann bilim olmadkm nesrciTBakabilgi kaynaklan ve
baka bilgi sjslcmlerihji d ^ Tekd^lTvtauFr
dorular vardr. Farkl bilgi kaynaklar, farkl bilgi sistemleri ve
(arklTorular arasnda bir lercifue bufunmamz salayacak, kav-
naklarstii ve sisicmlersi hakem konumunda bir otoritenin bu-
funmatigna, Du tr bir st-kar^m6roinTn ylroimadijtna inanr.
Tek bir do m yoktur; dorular vardr.
Bu alma antipozilivist bir entelektel tulumu yanstr ve bu
lkemiz ve toplumumuz asndan nemlidir; nk pozitivizm
veya pozitivist bilim ideolojisi, tarih acdan lkemize giren ilk
'batl" ideoloji, ilk "modern idcoloiidirTPozitivislbilimldcoloii-
slrmiTIiFcmlze giren ilk modern ideoloji olmas aklanmas zor bir
ey deildir. Osmanl toplumunun Bat'ya ald dnemde
Bal'da pozilivizm=bilim'di. Bat'ya almak pozitivizme al-
makt. Bu noktadan bakldnda, gnmzde Trkiye'de bulunan
btn modem entelektel akmlarn kaynanda pozitivizm vardr
Trkiye'de ne modern sonra pozitivist, oncemateryajist veya
sosyalist sonra pozitivist, ince slamc s o n n y w z i l m s l , ^ c rnl:.
vcy sonra p o ^ f f i olynmay.:1am tercine ttnc^ziiTvisi sonra
,T
mMerh", nce pozitivist sona._"naLccvalist", ncc pozitivist
sonra ^milliyeti", "batc" olunur. nk pozitivizm gelenekten
kopmann b m j j j y u a & r . TarilTf sre de gstermektedir ki l-
kemizde Bfa'ya ilk alanlar kendi toplumlarndan devraldktan
gelenee pozilivisl bilim idcolojisiyle kar kmlardr. Pozitivist
bilim ideolojisini benimsemek, gelenekten kopmann n artdr;"
Fakat bu kopula veya gclcnege blcar Eit y da bu kkl
deiim srecinde, deimeyi belirleyen ey rasyonel unsurlar de-
ildir. Sz konusu deime elinizdeki almada "alg kalb dei-
imi getalt switch" diye adlandnlrtr. Bu deimede vuk bu-
lan ey, gelenein veya "imamn" otoritesinin yerine bir baka ge-
lenein (bilimin veya pozilivisl ideolojinin ngrd ekliyle bi-
lim adamnn) otoritesinin gemesidir. Gelenek reddedildiinde,
toplumdan devralnan gelenekten klarak, gelenein bulunmad
bir ortama geilmemitir; bir gelenekten baka bir gelenee geil-
mitir.
Osmanl mparatorluunda dcvlclin vc toplumun csmi ide-
olojisi Snni slm'd; eilim kurumlarna vc toplumun dnya g-
rne fizyonomisini armaan eden ey Snni slm'd. Yukarda
szn ettiimiz alg kalb deiimi sreci sonunda modern
Cumhuriyetimizin kurucular bu klasik resmi ideolojiyi reddettiler
vc pozitivizmi benimsediler. Trkiye Cumhuriyeti devletinin resmi
ideolojisi o nedenle pozitivist bilim idcolojisidir. Modern eilim
sistemimizin temelinde pozitivist bilim ideolojisi bulunmaktadr.
Trk eitim sistemi Cumhuriyet tarihi boyunca eitim kurumla-
rnda pozitivist ideolojiye uygun bir insan tipi, bir homo-pozili-
vismus yetitirmeyi ideal olarak benimsemitir. Trkiye'de orta-
lama insan klasik gelenein gbeinde dnyaya gelir (aile) vc
sonra pozitivist ideolojiye gnll bir gei yapar (okul). Bylece
klasik gelenekten kopmann yolu"okula" gitmektir. Yine burada
da nce modern, materyalist, idealist, islmc, milliyeti olunmaz;
nce pozitivist ideolojiyle gelenekten kopulur, yani nce pozitivist
sonra materyalist, idealist, modem vb olunur. Okumularla top-
lum arasndaki kopukluk veya atma (bu gne kadar yanl e-
kilde "kuak atmas" ve "aydn-halk kopukluu diye isimlendi-
rilmitir) klasik gelenekle pozitivist ideoloji arasndaki atmadr.
Okumularla halk arasndaki uurum, pozitivismlc klasik gelenek
arasndaki uurumdur!"
Hepimiz pozitivizmi ideoloji olarak benimsemi bir eitim sis-
teminin rnleriyiz. Tarih geliim noktasndan bu sreten ge-
mek zorundaydk. Bu gerei reddetmek baka bir eydir; tesbit
etmek baka bir ey. Ben bu gerei reddetmiyorum; bu al-
mada, dolayl olarak yapld zere, pozitivist entelektel celleri-
mizi eletirmenin yaplmas gereken en doru entelektel tutum
olduunu sryorum. Pozitivist bilim ideolojisi gayet tabi g-
nll deimeyi hedef olarak benimsemi bir ynetim sistemi iin
cn uygun zemini oluturuyordu. Cumhuriyetin nderleri, poziti-
vizm, toplum mhendisliine kap aralayan elverili bir mantk
sergiledii iin onu klasik gelenei rcddeimcnin biricik arac ola-
rak grdler. Toplum pozitivizmin izdii doru evrim emasnn
dndayd, yanl yayordu vc deitirilmeliydi. Bylece dcvcL

rakkuUadr
Ben bir konvansiyonalistim. Pozitivizm, dnyamzda mevcut
bir yn entelektel gelenekten biridir yalnzca. Bu almada
"gelenek" bir anallar terim olarak kullanlm vc "strateji" ile ayni-
Icliilmitir. Gelenekler, evreni aklamak zce bavurduumuz
entelektel stratejilerdir. Gelenek sreklilik kazanm stratejidir.
Bilgi yntemlerle ina edilmez; geleneklerin veya stratejilerin yn
verdii srelerle retilir. Bilimsel yntemler yoktur bilimsel stra-
tejiler ve taktikler vardr.
Elinizdeki alma gelenei stratejiyle ayniletirmesi dnda,
entelektellerimizin birounun houna gitmeyecek temel bir
"olgu"yu da gndeme getiriyor. Bu olgu, lkemizde iki ana ente-
lektel cemaatin bir arada yaamaya devam ettiidir: klasik epis-
temik cemaat ve bilimsel epistemik cemaat. Tezim, ister materya-
list ister idealist kampta yer alyor olsunlar, kendilerini "modern",
"slmc", "milliyeti", "batc", "kemalist", "sosyalist" gibi etiket-
lerle isimlendiren btn entelektellerin bilimsel epistemik cemaat
iinde yer aldklardr, toplumumuzdaki en temel ayrm, klasik
epistemik cemaatle bilimsel epistemik cemaat arasndaki aynmdr,
gnmzde kabul ettiimiz dier btn ayrmlar ya tali ya da
sahte ayrmlardr.
Ana hatlaryla vermeye altmz bu "olgu"yu grmek, ente-
lektel tarihimizi aklamakla ve nmz grmekte bize byk
faydalar salayabilir. Birok entelektel* akademisyen ve aydn bu
temel olguyu grmezlikten gelmeyi tercih edebilir. Fakat apak
olgular grmezlikten gelmek olsa olsa bir tr entelektel alaklk-
tr. Unutmamak gerekir ki en dehet verici alalma entelektel al-
almadr.
Nihayet bu alma u nemli soruyu gndeme getiriyor: Kim
nerede, ne zaman, hangi epistemik cemaate bal? Entelektel ta-
rihimizi aklamakta bize klavuzluk edebilecek bu soruyu ken-
dime de yneltmeyi bir drstlk sayyorum; ben modern bilimsel
epistemik cemaat iinde eitildim ve onun iinde yer alyorum:

Hsamettin A R S L A N
stanbul, 1991
GR

Bu kitap, "bilimsel bilgi" rneinden yola klarak yaplm


bir bilgi sosyolojisi incelemesidir. Ele ald konudan dolay
"meta-bilim (meta-science)" veya "bilimin bilimi" ats al-
tnda yer alan "bilimsel bilginin sosyolojisi" veya "bilim
sosyolojisi" disiplininin snrlan iinde deerlendirilmelidir.
ncelemenin altn izdii ve mkul bir aklamasn yapmak ist*i
dii ana varsaym udur: Bilimsel bilgi dahil, btn bilgi
trlerinin varolu temeTT epistemik cemaattir. Kger
epistemik cemaat varlk kazanamamsa T bilgi var-
lamaz; epistemik cemaat genelde btn bilginin, zel
olarak da bilimseTbilginin sine qua non'udur. ~
al m a m n ^ n blm nde s >Tenme^^e7elcen eylerin ilki,
kitabn, hazrlama srecinin balangcnda tasarlanm bulunan
daha kapsaml bir inceleme projesinin yalnzca bir blm oldu-
udur. almaya balarken, Trk entelektel hayatnn, mevcut
aklamalan dnda, mevcut aklamalanndan daha btnc, daha
nfuz edici ve daha teorik bir yorumuna ihtiya duyulduunu d-
nm ve entelektel hayatmzn sergiledii kaosu gznnde
bulundurarak kitabm bir "entelektel bunalm" kitab olarak tasar-
l a m t m ( * \ lk projemin ad " T r k i y e ' d e E p i s t e m i k

(*) Tez almamn balangcnda her yeni balayan aratrmac gibi ben de
aratrma olguma (Trkiyede Epistemik Bunalm) kubak,
mermer bir dadan bakyordum. Aadaki herey yerli yerinde ve
B u n a l m " d ve yle bir varsaymdan yola kyordu:
Trkiye'de ondokuzuncu yzyln bandan g n m z e
epistemik br bunalm yaanmaktadr. Bu bunalmn
kaynanda, btnyle toplumun deil, o n d o k u z u n c u
yii/.yln balarnda Osmanl m p a r a t o r l u u n u n Bat
lkelerinde, Batl Devletler'in de Osmanl m p a r a -
t o r l u u n d a tesis ettii e l i l i k l e r ve y i n e Batl

muntazamd. incelemek istediim konuya daha yakndan bakma frsat


bulduumda, gz korkutucu zorluklarla yzyilze geldim. Bu zorluklarn en
bata geleni, " t e o r i k ereve" problemiydi. Teori olmadnda,
olgtlarn " o l g u " olamayacaklarnn vc dolaysyla insana hibir ey
syleyemeyeceklerinin bilincindeydim. Dahas, bir olgu olarak
"Trkiye'de Epistemik BunalmTrin~BTztnii kendisinin neden bir "olgu"
zellii tadnn aklanmas iin de teori artt. Olgular teorilerle ina
edilirler; teoriler yoksa olgular da yoktur. Teoriler yoksa yorum veya
aklama da olama/.. Yine apak bir hakilTIIrTT^OTTcT^
gelirler. Teorik ereve probleminin Us^^ giri Bat'J
yaplm meta-bilimincelemelerine [BTim sosyolojisi vTTITTim
felsefesi incelemelerine) bavurdum. Bu konuda batllar ok uzun bir
yolu arkalarnda brakmlard ve szkonusu incelemeler devasa bir
klliyat oluturuyordu. Tez srem boyunca bu klliyatla uratm. Bir
bilimsel disiplinin dilini renmek, insann ana dilini renmesinden
neredeyse daha zordu.
Bu almadan da anlalaca zere, teorik ereve sorununu enformasyon
dzeyinde ksmen hallettiim halde, yazya dkme veya kaleme alma
dzeyinde halletmeyi baaramadm. Dolaysyla elinizdeki almada, ilk
projemde yer alan "Teoriler ve Olgular", " B i l i m p e r e s t l i k
(Scientism) ya da pozitivizm" ( " S c i e n t i s m " kavramnn
" b i l i m p e r e s t l i k " kavramyla karlanabilecei dncesinin
saygdeer hocam Do. Dr. mit Meri YAZAN'a ait okluunu ve bu
dncenin tezim sresince ok zihin ac bir fonksiyon icra ettiini
burada belirtmeyi drstlk sayyorum.), "Modern Bilimlerin
Trkiye'ye Girii" ve "Trkiye'de Epistemik Bunalm"
balklar altnda vermeyi dndm blmler yer almadlar. Eer bir
eksiklik saylacaksa, herbiri ayr bir kitap hacmindeki bu konularn
almada yer almamasnn, bylesine kapsaml bir almay
yrtebilecek lojistik destekten mahrumiyetime atfedilerek anlayla
karlanacan mit ediyorum.
laveten balangtaki geni kapsaml projeme gre kaleme alm
olduum ve kitabn "Bilim Sosyolojisine Giden Yol" blmnde yer alan
Durkheimci bilim anlaynn son zamanlarda bilim sosyolojisinde
gerekletirilmi bulunan baz rnek aklamalarna, bu konuda gerekli
malzemeyi temin ettiim halde onlar yazya dkemediim iin yer
veremediimi belirtmek ve ilgili durumdan dolay mahcubiyetimi dile
getirmek isterim.
Devletler'in Osmanl topraklar zerinde tesis ettii
"yabanc" okullar ekseni etrafnda doarak bym
entelektel bir zmrenin, bir epistemik aznln, bir
epistemik cemaatin bunalmdr^*).
Bu varsaym ne srerken, genelde bunalm ve zel olarak da
epistemik bunalm konusunda zihnimde baz n bilgiler vard.
"Bunalm"n bir olaydan ok bir sre olduunu dnyordum.
Trk entelektel hayat sz konusu olduunda bu sre ondoku-
zuncu yzyln bandan beri devam ediyordu. Toplumsal birs-
re olarak bunalm "birey" e atfta bulunmaz. EpistemTkbunalm
cfFBoyledir. Epistemik bunalm hibir ekilde, toplumsal bala-
rndan tecrit edilmi doa durumunda bir amipe, bir Homo
Sapiens'e, bir birey'e imada bulunmaz. Doa durumunda birey,
Bat dncesinin tarih geliimi iyinde insTe3nmT?rTcuu veya
daha yerinde bir syleyile bir mit'tir, Yeryznde gnmze ka-
dar "doa durumunda bir insann" yaadna tank olunmamtr.
Epistemik bunalm daha ok, entelektel bir zmrenin veya epis-
temik bir cemaatin ya da epistemik cemaatlerin bunalmna atfta
bulunur. Ayrca, dnceler, teoriler, bilgi sistemleri ve dnya
grleri de bunalmazlar. Bunalan ve epistemik bunalm yaayan-
lar, szkonusu dnceleri, teorileri, bilgi sistemlerini ve dnya
grlerini ina eden, ileyen, uygulayan, gelitiren ve daha son-
raki kuaklara intikal ettiren insanlardr. Bunalan ve epistemik bu-
nalm yaayanlar hemen her durumda varoluunun anlamn tarih
sosyal bir epistemik grup, bir epistemik cemaat iinde bulan insan-
lard r. Dnsel veya epistemik statkonun gereklemedii yer-
dedir bunalm; nk istikrarszl ve kuralszl dile getirir.
nk, hayatn dier alanlarnda olduu gibi bilgi alannda da
bilginin taycs olan insanlarn bel balayabilecekleri kurallarn
ina edilemedii yerde istikrar ve dolaysyla statkoda yok de-
mektir. Epistemik bunalm bir epistemik otorite boluudur.
Baka bir dzeyde, farkl epistemik otoritelerin att yerde or-
taya kan eydir.

"Epistemik Aznlklar" terimini, Osmanl mparatorluunda


Ondokuzuncu yzylda ortaya km bulunan modern epistemik
cemaatlere atfta bulunmak iin ilk kez, kitabmn kafamda ekillenmeye
balad srada kaleme aldm u iki yazmda kullandm: Arslan,
Hsamettin, "Tiirk Dncesinde Epistemolojik Bunalm", tm ve
Sanat, Say: 18, Mart-Nisan 1988, ss. 10-18.; Arslan, Hsamettin,
"Neojntrkler", Trkiye Gnl, Say: 6, Eyll 1989, ss.40-44.
Yine kitaba balarken, yukarda altn izdiim varsaym an-
laml klacak ilave varsaymlar ne srdm. Bu ilave varsaymlar-
dan biri uydu: Trkiye'de ondokuzuncu yzyln ban-
dan beri devam edegelen epistemik bunalmn balca
nedeni (nk baka nedenleri de bulunabilir), modern
bilimlerin Trkiye'ye giriidir. Trkiye'de III. Selim
dneminde vuku bulan etkileim srecinin gbeinde,
Osmanl toplumundaki klasik epistemik cemaatin yan
banda yeni ve farkl bir epistemik cemaat domutur.
Osmanl toplumu iindeki konumu dikkate alndnda
bu yeni ve farkl oluum bir epistemik aznlktr.
Szkonusu epistemik aznln veya epistemik cema-
atin ahsnda gerekleen ey, Kuhniyen terimlerle 1
bir "alg kalb deimesi" (getalt switch), bu al-
mada tercih ettiim dille "epistemik merkez", bir
"epistemik cemaat" deiimidir. Bu deiim srecinin
gelime eilimleri dikkate alndnda, kelimenin en
g e n i ve en k a p s a y c anlamnda T r k i y e ' d e
.^entelektel", mrteddir.
Yukarda dile getirdiim varsaymlara makul aklamalar geti-
rebilmem iin elimde, ekseni etrafnda hareket edebileceim bir
Arimed noktas gerekiyordu. Trk entelektel hayatn aklaya-
bilmenin temel art, tarihsel olgular deposunun kapsn aabile-
cek bir sihirli anahtard. Kitap hazrlama srecinin belirli bir aa-
masnda ortaya kt zere bu sihirli anahtar, iinde yaayan in-
sanlarn zelliklerine gre tanmlanabilen, iinde insanlarn bir
birlik hissine ya da bilincine ulatklar bir yaama alan ve kollek-
tivite olarak 2 "epistemik cemaat" (epistemic community)ti,

1
Kuhn, T. S., The Structure of Scientific Revolutions, Second
Edition, Enlarged, The University of Chicago Press, New York and
London 1970, ss. 6-8, 66-67, 85-86, 89-91, 103, 111-112, 115, 129-
130, 135, 148-150. Benim burada "alg kalb deiimi" kavramn
kullan tarzm, Kuhn'un kullan tarzndan nemli lde farkldr. Kuhn
kavram, ayn toplum ve ayn meknda gereklesen paradigma
deiikliine veya bilimsel devrime atfla kullanrken ben ayn kavram,
farkl iki toplum arasnda ve farkl meknlarda ortaya kan youn
etkileim sonucu gerekleen bir deiim sreci iin kullanyorum. Benim
kullanm tarzm, paradigma deiikliinden ok, dnya gr
deiikliine ve kurumsal bir deimeye atfta bulunuyor.
2
Zadrozny, John T., Dictionary of Social Science, Public Affairs _
Press, Washington D.C., 1959.; Gould, Julius and Kolb William L. (Eds.),
"Epistemik cemaat, bilimsel bilgi dahil btn bilginin varoluunun
sine qua non'udur" eklindeki varsaymm bu noktada ne
srdm. stelik, "epistemik cemaat" kavram, entelektel ta-,
rihimizin makul bir yorumunu salayan sihirli bir anahtar deildi
yalnzca, en genelde bilgiyi aklamak iin de sihirli bir anahtard.
Bilgiyi "bilimsel bilgi" rneinde ele almay dnyordum ve bu
almada o nedenle incelememi "bilimsel epistemik cemaat"
temeli zerinde srdrdm.
Bu kitap bir sosyoloji almasdr ve burada, bir sosyolojik
incelemede "epistemik" (epistemic) kavramnn ne anlama gel-
dii aklanmaldr. "Cemaat"n nasl veya ne tr bir cemaat oldu-
unu dile getirmek iin kullandm "epistemik" sfat, bir felsefe
bran olan "epistemoloji" 1 'den alnmtr ve kk Greke
"epistm"dir. Epistm en genel anlamda bilgi, kavrama,
bilme, felsefe disiplininde kabul grd ekliyle "bir akla-
mas bulunan doru inan (true belief)" demektir.
"Epistemik" sfat ise bilgi zelliine sahip, bilgiyle ilgili, bilme,
kavrama, anlamayla ilgili demektir 2 . Bu durumda, kavramsal d -
zeyde epistemik cemaat, bir bilme, bilgi, kavrama, an-
lama cemaatidir ve bilgiyi ina eden, ileven, geliti-
I M . . ' - V I "J " 1 II " ' ' ~lfT " I T
ren ve dana sonran kuaklara intikal ettiren, bilgiyi
tayan insanlar t o p l u l u u n u i m a edeTr~~"~~" **
Bir felsefe disiplini olarak epistemoloji bilgiyi "birey" teme-
linde ele alr. Ona gre, eer gerekten bir znesi varsa, bilginin
znesi "birey"dir. Epistemolog, izole edilerek sosyal balarndan
koparlm evrensel bir birey ya da Robinson Crusoe temelinde u

Dictionary of the Social Sciences, The Free Press, New York


1964.
1
Epistemoloji bilgi hakknda bilgidir. "Epistemoloji veya bilgi teorisi,
bilginin doas ve faaliyet alan, n varsaymlar, temeli ve gvenilirlii
ile megul felsefe brandr". Bu tanm ve disiplinin tarihesi iin,
Hamlyn, D. W., "Epistemology, History of", The Encyclopedia of
Philosopy, Ed.:Paul Edwars, Cilt: 3-4, Macmillan Publishing Co., Inc.
and The Free Press, New York 1967, ss.8-38
2
Webster's Third New International Dictionary, Merriam
Webster Inc., Springfield, Massachusetts, U.S.A. 1968. Ayrca, Everson,
Stephen (Ed.), "Introduction", Epistemology, Cambridge University
Press, Cambridge 1990, ss. 4-8; Krings, H. and Baumgartner, H. M.,
"Bilgi Kuram Tarihesi", Gnmzn Felsefe Disiplinleri,
Tiirkesi: Doan zlem, Ara Yaynclk, stanbul 1990, ss. 193-
212,;Deimer, Alvin, "Bilgi Kuram", G n m z n Felsefe
Disiplinleri, ss. 153-169.
sorulara cevap verir: Bilgi nedir? Bilginin ve bilmenin standartlar
nelerdir? Bu standartlar her durumda ayn standartlar mdr, yoksa
farkl bilgi trleri szkonusu olduunda deiirler mi? Bilginin
kayna nedir? Alg nedir ve nasl gereklemektedir? Nasl bilebi-
lirim? Nasl bildiimi nasl bilebilirim? Bilginin zdd nedir? 1 .
Bilginin izole edilmi doa durumunda evrensel bir birey te-
melinde ele alnmasn ngren epistemolojiye, "doal episte-
moloji" (natural epistemology)^nilmitir^Doal eplsFem-
lojinin onyedi ve onsekizinci yzyllarda modem bilimlerin (fiziki
kimya, biyoloji vb) douuyla birlikte orEyjTTkirbn^Izi geli-
meye tekabl ettii"cfen tnsan, topltnuve dier fenomenleri
dogast^lerc bavurmakszn, doa kanunlarna atfla acklT
may deneyen doal felsefe (natural philosophyJTnsn, top-
I m u ^ e v reni v ahycdilen dinTeBcSTrdc aklve (kneyle":dklay an
HoI5T3nriintral religion), Hristiyanlni aklad insan ye-'
rine doal insan, d i i ^ aaimali^
tarih (natural history)^.
~~ ayet aktr ki, "doal" sfatyla balayan bu "insan", "tarih",
"din", "felsefe" ve "epistemoloji" kavramlarn, Bat'da Kilise ve
dinin nisbi knn balamasyla birlikte ortaya ktklar iin
sekler felsefe, sekler din, sekler tarih, sekler in-
san ve sekler epistemoloji diye karlamak mmkndr.
Bylece "doal epistemoloji", biyolojik, fiziki, psikolojik ve eko-
nomik zelliklerine indirgenmi btn mekn ve zEnnTEninge-

insan anlay* zerinde aliTr7T?ogil olicrH anlay "evrensel

1 Pears, David, What is Knowledge, George Allen and Unwin Ltd.,


London 1974, ss. 1-25.
2 Everson, S.(ed.), Epistemoiogy, s.6.
^ Bat tarihi iindeki bu radikal dnme, inceleme erevemizin dna
tat iin burada fazla yer vermeyeceim. Konu hakknda u almalarda
ayrntl bilgi bulunmaktadr: Hall, Evcrrett W., Modern Science and
Human Values/A Study in the History of Ideas, D. Van
Nostrand Company, Ltd., London and New York 1959, ss.143 vd.;
Hankins, Thomas L., Science and the Enlightenment, C a m b r i d g e
University Press, London 1985, s.s. 113 vd.; Voegelin, Eric, F r o m
Enlightenment to Revolution, (Ed.: John H. Hallowell), Duke
University Press, Durham, North Carolina 1975, ss. 3-12.; Hampson,
Norman, The Eniighteijiment/An Evaluation of its
Assumptions, Penguin Books, London 1987, ss. 97 vd.
ve ntr" bir akl', zihin'i, doruluk ve geerlik anlayyla.
"objektif' bilginin mmkn olabilecei anlayn da zmnen ierir.
Bu incelemede, yukardaki konumun tam tersi bir Iconum "Be-
nimsenmitir. Bilgi ancak ve ancak kollektif olarak ina edilebilir
ve bu zellii dolaysyla da "birey" temeli zerinde ele alnapaz.
O nedenle, klasik cpistemojinin bilgi anlay, sosyologlann sert
eletirilerine maruz kalmtr:

Bilgi teorisi ya da epistemoloji; bir yandan bilen ve alg-


layan zneyle, dier taraftan znenin alglamaya ve kavra-
maya alt nesneler dnyas arasndaki ili,kiyle megul
olur. Nesnel dnya znel bilince nasl girer ve bu nesnel
dnyann dzenlVapya
bilinte nasl ortaya kar? Klasik epistemologlar bu soruya
cevap verirken "birey"i zne olarak algladlar ve birey izole
edilmi bir yatTTToIrak g6^Tau7tTznevri)u elalcfe
alglayan d n M e H c n H n q e Kant't. Bu tr izole edilmi
insan yoktur; toplumsal balarnn dnda yaayan -vahi
insan- yoktur. Sosyal ba1ffimnIriJf1^nHa
klasik epistemolojide kar karya geliyoruz;faKatbulnsan
Kant'n insanln prototipi ve bilme eyleminin karakteristik
znesi diye ele ald rasyonel insandan baka birey de-
ildir; bu snrsz akl sahibi varlklar, eer bilgi kavram
Kant veya halta verili (mevcut) akln gl ark lambalan ta-
rafndan aydnlatlan zihinsel bir resim olarak anlalyorsa,
kesinlikle d dnyann mphem ve snrl bilgisine sahip
yan hayvanlardr daha ok ve kesinlikle bilgileri yoktur.
Bilgi sosyolojisi, Kant'n ileme koyduu dncelin, ger-
ekliin bizatihi kendisini dile getirmekten ok gerekliin
bir tr inas olduunu ne srer. Gerekte, sosyal etkiler-
altnda kalan belirli bir eitim grm bulunan, adin
aa, lkeden lkeye, toplumdan topluma deien 'varlklar
buluruz. Bilgi sosyolojisine gre, d dnyann alcs ve
kavraycs niteliindeki insan, somut bir toplumun yesi
"ozegne sanp nsanaTTayrmak samadr. Hi kimse ha--
yatta KaimaKszn pig edinemez; takat, insann durumunda
hayatta kalmak demek, sregiden sosyal srecin bir paras
olmak demektir. Sosyal sreler sclccc"insann"Bireysel Bi-
lincinin arka plan deildirler; bu arka planla birlikte ilerler
ve bu arkaplann olugiumciIsiBITlarr" Kan gibi idealistler,
insan aklnn bln insanlarda ayn tluunu ne srebili-
yorlard; bu ayn akla sahip insanlar Kant'a gre, dnyaya
ayn zihinsel kategorilerle, bir "akn bilin"le yaklayor-
lard. Bentham gibi materyalistler, insan duyularnn btn
insanlarda ayn tarzda ilediini ne srebiliyor ve insanla-
rn hepsinin gereklii ayn ekilde grdklerini iddia ede-
biliyorlard 1 .

"Epistemik cemaat" terimi, bu almada kullanld ekliyle,


hibir ek i de" doal'', " n t r ~ H T e " ^ ~ s n ^ ^
daha ok topluma ^ k i n ~vFTTt"rer"olana atfta bulunTT
Epistemik cemaat, bilginin onsuz varoamayaca; bilginin ina
edildii, ilendii, gelitirildii, akredite edilerek gelecek kuak-
lara aktarld toplumsal bir varolu biimi, toplumsal ve tarih bir
kollektivitedir. Bilgiyi, bizatihi "bilgi"nin kendisiyle ve doa du-
rumunda bir bireyle aklayan pozitivizminliEsne Bu almada
bilgi, epistemik cemliae aikfandgn[H~Benimsediimiz bilgi
yaklam "holistik" bir yaklamdr. Bu yaklam, sosyolojinin
onsuz hibir anlam ifade edemeyecei u temel ncle dayanr:
Toplum bireylerin matematiksel toplam deildir; toplum bireylerin
matematiksel toplamndan daima daha fazla bir eydir. Nihai ak-
layc veya belirleyici birey deil toplumdur. nk btn parala-
rnn toplamndan daha fazla bir eydir; btn paralanna gre
~degil,~MraTFBtne gre aklanmaldr. Bylece "cpis"temik
cemaat paralarnn veya kentlisini oluturan yelerinin toplamn-
dan daima daha fazla bireydir.
almann "Giri" blmnde altnn izilmesi gereken bir di-
er nokta, "bilimsel epistemik c e m a a t " i n dier epistemik
cemaatler, daha ak bir ifadeyle, "mitik epistemik cemaat" ve
"din epistemik cemaat" karsndaki konumu ve bu l tas-
nifin bizatihi kendisiyle ilgilidir. Bilindii zere Comte,
Turgot'dan ilham alarak, insanlk tarihiyle bireyin zihinsel"gelT-
jmn, prprn izleyen evreye ayrm ve onlar "din",
'"metafizik" ve "bilimsel (pozitivist)" dnemler diye tesbit etmiti.
Aydnlanma Yzyl'na dayanan ve kayna Hristiyan l Teslis
olan bu emada bilimsel dnem" insanlk tarihinin nihai ve en
mkemmel aamasn oluturuyordu?.

1
Stark, W., The Sociology of Knowledge/An Essay in Aid of a
Deeper Understanding of the History of Ideas, Routledge and
Kegan Paul, London 1971, ss. 13-14.
2 Bruhl-L. Levey, Auguste Comte/Felsefesi ve Sosyolojisi,
eviren ve ekleri ilave eden: Z. F. Fndkolu, Faklteler Matbaas,
istanbul 1970, ss, 27-35. Bu almada balangtaki tasarladm kitap
Comte'un izdii ema, bu almada ne srlen dnceler
iin bir referans noktas tekil ediyor olmasna ramen, onun Bat
toplumunun tarih geliimine tekabl ettii ve Bat toplumlar d-
nda kalan toplumlar iin hibir geerlilii bulunmad varsayl-r
mtr. Bu varsaymn iki nedeni vardr: lkin, Comte'un ilerlemeci
tarih anlaynn -Comte Aydnlanma yzylnn "ilerleme" dog-
masna inanyordu-tarihi son aamada, pozitivist"veya bilimsel
amada UurdaTarTbir tarih anlayn (eschatology) vamtu.
"ilerleme" dogmasna inanmak, dogmann mant gerei, mev-
cut an veya mevcut tarihsel dnemi merulatrmaktr. lerlemeye
inan, otoriterdir, gemi ve gelecek dnemleri, kurulu dnemi
aklamak iin lanetler. Statkodan yanadr ve dolaysyla konserva-
tiftir 1 . kinci olarak, kendi toplumumuz gznnde bulundurul-
duunda -Osmanl toplumu- emann aklama gcn yitirdii
aktr. nk Osmanl toplumu, Comte'un l emasnn
"metafizik dnemini" olaanst bir srayla atlayarak, bilimsel
veya pozitivist aamaya gemitir. Dahas, eer Pozitivistler h a k i r
iseler, "bilimsel veya pozitivist dnem" insanlk tarihinin nihai
aamas olarak Bat toplumunun toplumlararas hiyerarinin zir-
vesinde yeraln sembolize ettii iin, Bat dnda kalan toplum-
lar, evrim merdiveninin ebediyyen en alt basamaklarnda kalmaya
mahkmdurlar, demektir.
Yukarda altn izdiim nedenlerle ben bu almada, "mitik",
"din" ve "bilimsel" terimlerini "cemaat" kavramn niteleyen sfat-
lar olarak pozitivist emaya bal kalarak kullanmadm. Bu ema
Bat toplumlarnn tarihi iin ok aklayc bir ema olarak fonksi-
yon icra edebilir. Buna bir diyeceim yok. Ancak ben onlar, biri
gznne alnmadan dierleri anlalamayacak referans noktalan
olarak kullandm. Hi kimse bir yabanc dili, kendi ana dilini refe-
rans noktas veya hareket noktas olarak kullanmadan renemez.
Tpk bunun gibi, "mitik", "din" vc "bilimsel" epistemik cemaat-
ler, biri dierleri iin referans sayldklarnda anlalabilirler.
Bilimsel epistemik cemaati anlamann biricik yolu, en genelde
ona, mitik ve din cemaatlerin de iinde yer ald bir referans er-
evesi iinde bakmaktr. Sylemeye bile gerek yoktur ki, tarih
adan bakldnda mitik ve din epistemik cemaatler bilimsel
epistemik cemaatten nce gelirler.

projemi tamamlayamadmdan "pozitivizm"in ayrntl analizi yer


almayacak.
1 Voegelin, Eric, Krom Enlightenment to Revolution, ss. 73, 83-
87, 130.
Nihayet, bu almann daha kolay anlalmas iin zerinde
durulmas gereken noktalardan bir dieri, onun, iki tr bilim ve
bilimsel bilgi bulunduunu varsaymasdr. Bu aynm, bilim an-
tropologu Latour'a aittir 1 . ki tr bilim veya bilimsel bilgi vardr:
Mevcut tarih ana kadar elclcecllerek tamamlanm bulunan veHBiT
lmn teorilerini, varsaymlann ve dier bitirilmi btn rnlerini
iine lrP'hay.r-btlim (ready-made science)" ve iinde bu-
lunulan tarihi anda icra~edilen "fiiliyatta bilim (science~n
action)" . Birincisi statik olan, ikincisi nareket halinde olan gs-
terir. Latour'un bu ayrmndan unam alarak, epstenrtik c6ft\&afl&-
rin "fiiljyatta epistemik cemaatler (epistemic communi-
ties in faction)", mit ve dinin "fiiliyatta mit (mit in ac-
tion)" vc "Fiiliyatta din (religon in action)" olarak ele
alnmadklar srece kavranamayacaklann varsaydm. Bu ayrm-
larn nda bakldnda bilim, bilimsel nermelerin, teorilerin,
formllerin, bilimsel klasik metinlerin, bilimsel ders kitaplannn
toplamndan bareTbir ey degIHrH^^
cemaatn icra ettii eydir. Bilimsel bilgi, bilimsel
epistemik cemaatn kollektfTTarHFTna" ettii, ilettii,
"bil ims^TtrcefyTT51< redi te~^3ereir^onrT<^Itualk lara
TptTKl ettirdiITleMj.r^:^^
ykldnda, dinin kutsal kitaplara ve klasik din metinlere atfla
tan m lanama yaclTOln^d n cpis^m3Tcenmtin icra ettiTsev
olduu apaik bircvdir. Hi deilse, sosyolojik yaklam, byle
bir tanm meru klar."
Bu alma, eer "Giri" blmn saymazsak, iki ana blm-
den olumaktadr. Bu formel bir ayrmdr. Okunduunda da an-
lalaca zere, "Bilim Sosyolojisine Giden Yol" balkl blm,
almann ekirdei durumundaki "Epistemik Cemaat" balkl
blm iin yalnzca bir hazrlk tekil etmektedir.
"Bilgi Sosyolojisi" blmnde sosyolojinin kurucu babalar-
nn, "Bilgi nedir? Bilgi ile toplum arasndaki iliki ne-
dir? Bilimsel bilgi ile toplum arasndaki iliki nedir?
Bilimsel bilginin dier bilgi trlerinden fark nedir?"
trnde sorulara nasl cevap verdiklerini gstermeyi denedim.
almada benimsediim strateji asndan bunun nemi bykt;
nk "Epistemik Cemaaf'i, sosyolojinin kurucularnn ortaya
koyduklar bir ksm temel varsaymlar zerinde Bat'da ortaya -

1
Latour, Brunoi, Science in Action/How to Follow Scientists
and Engineers Through Society, Open University Press, Milton
Keynes, England 1987, ss.4 ve devam.
kan "Bilim Sosyolojisi" veya "bilimsel bilginin sosyolojisi" konu-
sundaki incelemelerin nda ele alyordum. Bilim sosyolojisi,
klasik sosyologlarn bilgi konusundaki grleri bilinmeden anla-
lamazd.
Ayn blmde, dil ve kategoriler konusuna, ncelikle,
Durkheimci bilgi anlaynn dille olan yakn ilikisinden dolay
temas ettim. Dnce veya bilgi, iinde ina edildii dile atfta bu-
lunulmakszn anlalamazd. Dil, dnceden, dil bilgiden hem
mantk dzeyinde hem de tarih gelime dzeyinde daha nce ge-
lir. Bir anlamda, dille bilgi arasndaki iliki, dille toplum arasn-
daki ilikidir. nsanlar yalnzca farkl uluslara mensup bulunduk-
lar iin farkl diller konumazlar, farkl dnya grlerine, farkl
bilgi sistemlerine, farkl teorilere bal bulunduklar iin de farkl
diller konuurlar. Bilimsel bilginin dili, din bilginin diliyle, ayn
toplumun insanlar tarafndan konuuluyor olsalar bile, ayn diller
deildirler. A y p n ^ l i s t e m l ^ teonTere"
veya farkl sekilere bal insanlar farkl diller konuurlar.
Kopemik sisteminin diliyle instein sisiermnn"3T!ein~her ikisi de
ayn genel bilgi sisteminin iinde yer almalanna ramen farkl dil-
lerdir.
Dahas, almamn ekirdeini oluturan epistemik cemaati bir
nonnlar, dogmalar, dil, kar ve ilgi cemaati olarak tanmladm
iin de klasik sosyolojinin varsaymlanna ksaca bir gzatmak za-
ruretti.
"Epistemik Cemaat" balkl blmde, bilimsel bilgiyi
(dolaysyle genelde bilgiyi) "Doa"ya ve soyut idealist "form"lara
ffre deil", onu ina eden, tayan, ileyen ve intikalini salayan
insanlara atlTriiinay denedim B nnTiw7sT~ha bulundu-
um sosyoloji disiplininin meziyetlerinden biri olarak gryorum.
I

BLM SOSYOLOJSNE
GDEN YOL

Bu almada ne srlen temel varsaym, sosyolojinin bir alt-


dal olan bilim sosyolojisinin snrlan iinde yeralr. Bilim sosyo-
lojisi, klasik sosyoloji geleneiyle ok yakn balantlar bulunan
bir disiplin olduu iin, bilgiye sosyolojik adan bakan her yak-
lamn sosyolojinin kurucularnn gelitirdikleri temel tezleri dik-
kate almas gerekir. Bir yaklam, bal bulunduu dnce gele-
nei iinde kavramak nemlidir.
Bu blmde sosyolojinin kurucu babalarnn u sorulara nasl
cevap verdiklerini gstermeyi deneyeceiz:. Bilgi nedir?
Bilimsel bilgi nedir? Bilgiyle ve dolaysyla bilimsel
bilgiyle toplum arasnda ne trden ilikiler vardr? ,
"Kilim Sosyolojisine Giden Yol" balkl bu blmde ele
alacamz dier bir soru ise udur: Toplumsal bir varolu
biimi olarak "dil"in bilgiyle ilikisi nedir?
Eer yukandaki sorulara, klasik sosyologlarca verilen cevap-
lan gsterebilirsek, bir sonraki blmde ele alacamz "bilimsel
bilgi nedir ve nasl ina edilmektedir?" sorusunun anla-
lmasn kolaylatracak salam bir zemine de sahip olacaz de-
mektir.
1.1. B i l g i n i n V a r o l u Temeli

Bilginin varolu temeli toplumdur. Bu nerme genelde sosyo-


lojinin, zel olarak da bilgi sosyolojisinin temelinde yer alan bir
mihenk ta nermesidir. Klasik sosyoloji gelenei iinde yer alan
dnrler arasnda, bilginin iinde ina edildii toplum dikkate
alnmakszn anlalamayaca yolunda bir mutabakT(cnsenss)
vardr.
Genelde bilginin ne olduunun, nasl ina edildiinin kavra-
nabilmesi iin yukarda altn izdiimiz ve bilgi sosyolojisinin mi-
henk ta dediimiz temel nermede yer alan "bilgi", "varolu
(veya varlk)" ve "toplum" kavramlarnn ne anlama geldikleri-
nin aklanmas gerekir. Klasik sosyologlar "..bilgi;",
"varolu" ve "toplum" kavramlaryla neyi dile getirmek
istiyorlard?
"Bilgi" kavram klasik sosyologlar ve dier dnrlerce ok
geni bir fenomenler alann iine alabilecek ekilde kullanlmtr.
"Bilgi" kavramyla dile getirilmek istenen ey btn bir kltrel
rnler serisidir: Dncclcr/idcolojlcrT^ukk, etk inanTr7reT:
sefe, bilim, teknoloji v5T"Buna"gre "Bilgi" kavram folklorden
modern bilimlerin bilgisine kadar herey kapsamaktadr:
Epistemik varsaymlar, tahminler, olgulara dayal hkmler, poli-
tik inanlar, dnce kategorileri, ahlk normlan, ontolojik var-
saymlar, empi ik olgular ve gzlemler 1 .
Gndelik hayatta genellikle "bilgi" ile " e n f o r m a s y o n
(malmat)" birbirine kartrlmaktadr. Bilgi enformasyon de 1
ildir. Enformasyon bilginin elde edilmesi iin nceden varolmas
gereken bir eydir; fakat hibir ekilde bilginin yeterli art deil-
dir. Bilginin varlk kazanabilmesi iin enformasyonun belirli bir
sre iinde ilenmesi gerekir. ilgi enformasyondan kat kat daha
fazla miktarda insan emee ihtiya duyar. Bilgi enformasyondan
daha ak, daha sistemli ve tutarldr; kristalize olmu bir eydir ve
daha kalcdr 2 . Bilgi kollektif bir eydir; bireyin rn deil, top-

1
Merlon, R. K., "The Sociology of Knowledge", Social Theory and
Social Structure, Ninth Printing, The Press of Clencoe, Collier-
Macmillan Ltd., London 1964, ss. 456,497.
2
Stark, W., The Sociology of Knowledge/An Essay in Aid of a
Deeper Understanding of the History of Ideas, Fourth
Impression, Routledge and Kegan Paul, London 1971, s.l 7; Merton,
R.K., "The Sociology of Mass Communication", Social Theory and
Social Structure, s.441.
lum ve kltrn rndr, onu elde etmeye alan kiiden daima
bamsz"bir varla sahiptir. Bilgi hakknda bilinen ey" genelIMe
bulunduu yerdir; bir dosyada, bir meslektata,bir ktphanede
ya da baka bir bilgi bankasndadr. Enformasyondan bilgiye ge-
ie bir bilinlilik unsuru araclk eder. Bu bilin unsuru, enfor-
masyonun seime tbi tutul araYTIenmesn, sstematze edilmesini
salar ve bilgiye giden yTd^YyTmonve eder. EnformasyTOn
sunduu kaostan ak ve sistemli bilgi esine bu "bilincinde b u "
lunma" unsuruyla ulalr 1 . Bilgi farknda olma ya da bilincinde
olma faaliyetinin nesnesidir. "Bilgi", der bir sosyolog,
"toplumdan bilgi adyla geen her evdir" 2 . Bilgi sosyolojisinin
yukarda szn ettiimiz temel nermesindeki ikinci kavram olan
"varlk ya da varolu" kavram, klasik sosyoloji geleneinde
_"akn varlk" teriminin kart eklinde kullanlmtr. "Varlk",
"reci" olandr. "Reel olan", daima "sosyal varik", yani
"toplum"dur. Varlk, der Mannheim, somut bir tarih oluum, hg^
yatn fiilen ileyen dzenidir. Bilgi sosyolojisinde vurgu daima
"toplum"adr, "birey"e deil. Bilgi, yalnzca ve yalnzca toplumda
varlk kazanan bir evdir; toplum yoksa bilgi de varolamaz 3 . Peki
atrr^toplunf' ncdr? Toplum, insann doasdr; daima evre-
mizde ve iimizdedir. "Toplum"; sosyolojinin bu sihirli anahtar,
benzedik ve "aynilk^ demektir. Farkllk da toplumun elerinden
birisidir; fakat farkliiTcTkirici dereceden bir edir ve toplum olu-
turamaz. Toplum karlkl bir bamllktr, Savan tam tersidir,
bartr, kollektivitedir 4 . Toplum karlkl bamllktr; bir bilgi
iddiasnn "bilgi" hviyeti kazanabilmesi iin bir kabul edeninin,
yani en azndan bir ikinci kiinin bulunmas gereklidir. Bakas,^
veya bakalar, yani toplum varolmadka bilgi de szkonusu
olamaz. Bir kabul edeni, bir onaylayan olmadnda bilgi bir hi-,
lir.

1
Gouldner, Alwin W., The Coming Crisis of Western Sociology,
Hcineemann Educational Books Ltd. London 1972, ss. 491-495.
2
Berger, L. P. and Luckman, T. The Social Construction of
Reality/A Treatise in the Sociology of Knowledge, Penguin
Press, London 1979, s.26.
3
Mannheim, K, Ideology and Utopia/An Introduction to the
Sociology of Knowledge, Trs.: Luis Wirth and Edward Shils,
Roulledge and Kegan Paul, London 1936, ss. 174-237.
4 Maciver, R. M., The Elements of Social Science, S e v e n t h
Edition, Mcthuen and Co. Ltd. London 1944, ss. 1-3.
Klasik sosyolojinin kurucu babalanndan Marx, artk klasik-
lemi bulunan o nl paragrafnda sosyal varln ya da toplumun
bilin formlannn nihai belirleyicisi olduunu yle dile getirir:

"Maddi hayatn retim tarz, hayatn politik, sosyal ve


ruhsal vehelerini belirler. nsanlarn varolulanm belirle-
yen bilinleri deildir; tersine, bilinlerini belirleyen sosyal
varolulardr" 1 .

Emil Drkheim, Marx'in bu nermesini kendi dncelerine


adapte eder 2 . Bununla birlikte Durkheim'in Bilgiyi nasl anladn

1
Marx, Karl and Engels, F., Selected Works, Third Printing, Progress
Publishers, Moscow 1975, s. 181; Marx, K. "On Social Existence and
Consciousness", Towards the Sociology of Knowledge: Origin
and Development of a Sociological Thought Style, Ed.: G.
W. Remmling, Humanities Press, New York 1973, s.132.
2
Marx'la Durkheim arasndaki bu yaknlk yzeyseldir. Gerekte Durkheim
Marx'in dncelerini reddeder. ki dnr arasndaki farkllk,
sosyolojideki "dengeci" gelenekle "atmac" gelenek arasndaki
farklla tekabl eder. Durkheim iin toplum uzlama ve ahenk, Marx
iin atmadr. Marx "din"i "yanl bilin" djye yorumlar, oya
Durkheim dini toplumun temeli sayar. Qna gre toplum, dindir. Bkz.
Zeitlin, Irving M., Ideology and the Development of
Sociological Theory, Prentice Hall Inc. Englewood Cliffs, New
Jersey 1968, ss. 236-79. Baka bir teze gre Durkheim kollektif olana
yapt vurguyu Marks'tan deil, hocas Boutroux'tan almtr. Bkz.
Schaup, Edward L., "A Sociological Theory of Knowledge", Towards
the Sociology of Knowledge, Ed.: Remmling, s. 169. Toplumun
varoluunda "denge"nin "atma"y nceledii ne srlmtr: "Ne
"sistem" ne de "atma" reddedilebilir; bunlar daha ok,
ok geni bir diyalektik getalt iindeki zorunlu
unsurlardr. Biimsel olarak yine de sistem atma
karsnda, bilme ve kavramayla ilgili bir ncelie
sahiptir; nk sistemin varlnn nceden varsaylmas
gerekir. Ancak atma daima, ilkece (..) diyalektiin
klasik formlasyonundaki gibi, yani atmann yeni bir
denge anna yolamasndaki gibi, ksmi bir rndr"
Friderichs, R. W., A Sociology of Sociology, The Free Press, New
York 1980, s. 297. atmac ve dengeci gelenek iin. Turner, Jonathan,
The Structure of Sociological Theory, The Dorsey Press,
Honewood, Illinois 1976, ss. 15-47.; Collins, R., T h r e e
Sociological Traditions, Oxford University Press, New York 1985.
s.47 v.d..
kavramak iin onun "toplum" ve "toplumsal olgu"yu nasl
akladna baklmaldr. On^gre insan ift ynldr: Biyolojik
organizmasyl^ireysel varlk)entelektel ve moral dzenin en
"yksek derecedeki genelliini temsil eden(osyai vartk)tyan top 1
lum. insan, sadece bireysel alglama yeteneine sahip pr varla
indirgenemez; nk Du hlIyle'o, bir hayvandan farkszdr; bir
topluma ait olduu srece kendisini aan bir varlktr, ' t oplum bi-
reylerin basit bir toplam deildir", bireylerin matematiksel topla-
mndan daima daha fazla bir eydir; nk, btn paralannnT
toplamndan daima daha fazla bir eydir. Btn parava gre de^
il, para btne gre aklanmaldr1:

"Tesbt edilmi Olsun Olmasn, hirpy iiyprinHp hir His


bask uygulamaya muktedir her etkileme biimi toplumsal
bir olgudur; veya keza, bireysel tezahrlerden bamsz
kendine has bir varla sahip, belirli bir toplumda genellik
tayan her etkileme tarz toplumsal bir olgudur" 2 .
"Bir toplumsal olgunun belirleyici nedeni, bireysel bilin
durumlarnda deil, onu nceleyen sosyal olgularda aran-

1
Durkheim, Emile, The Rules of Sociological Method, Trs.: Sarah
A. Solovay and John H. Mueller, Ed.: George E. C. Catlin, Eight Edition,
The Free Press of Clencoe -Collier- Macmillan Limited, London 1964, ss.
101-102.; Schaup, E. L. "A Sociological Theory of Knowledge",
Towards the Sociology of Knowledge, Ed.: Remmling, s. 167^
Durkheim'e gre insan ruh ve bedenden ibaret bir varlktr. Ruh nedir,
ruhun kayna nedir? Ruh grubun kollekif ruhunun bir paras, kltrn
temelindeki anonim gtr; varl onu iselletirmi bir bireyde ortaya
kar. Ruh bircysellemi mana'dr. Sosyal zihin btn zihindir ve bu
anlamda reel olan sosyal olandr. Schaup, E. L., A.g.m., Towards the'
Sociology of Knowledge, ss. 175-76. Sosyolojik gelenek iinde bu
anlay srdrlmtr: "insan dncesi, sosyal belirlenim alamiinde
zgr olabilir, bu sosyal belirlenim alannn dna kmakta deil. Bu
durum eylem n de geerlidir. Inani_eylem sosyal dzen iinde zgtodiir,
toplumun dyla temas kurmakta deil. Birey her durumda sosyajl gglerin
penesi altn3idr;_ancak bu sosyal b a j ^ a r ^ d c b a j ^
Salardr"^ Stark, W. The Sociology of Knowledge, s. 284;
Toplum anlaymzn ve daha nemli olan birey anlaymzn kendisi
de toplumun rndr. Doada "toplum" veya "birey" yoktur. "Toplumlar
kaos karsnda gerekletirilmi inalardr". "Toplum bir beeri rndr;
nesnel gerekliktir. Insan^pjumsal bir rndr". Berger, P. L. and
Luckman, T. The Social Construction of Reality, ss. 79,121.
2
Durkheim, E. A.g.e. s., 13.
maldr. (..) Bir sosyal olgunun fonksiyonu, onun herhangi
bir sosyal amala illikisinde aranmaldr" 1 .

Bylece, nihai noktada bilgiyi belirleyen ey toplumdur ve


bilgi toplumsal bir olgudur. Toplum en temefnolcuda bilgiyrau"
nce kategorileri yoluyla belirler. Kategoriler, entelektel hayatn
btn ayrntlarn hakimiyeti altnda tutan toplumsal varolulardr"
Kategoriler, nesnelerin en genel nitelikleridir. Varln kaosu on-
larla dzene sokulur. Kategoriler kavramlardr! Dnce kategori-
lere, kategoriler dile, dilse topluma baldr. Kategoriler, himylpr-
den bamsz bir varla sahiptirler ve birer toplumsal olgu olarak
birey zerinde bir d bask olutururlar 2 . Bilgi, tpk para-btn
ilikisinde olduu gibi, bireyle deil toplumla aklanmaldr 3 .
Klasik sosyoloji gelenei iinde yer alan dnrlerin, bilgiyle
toplum arasndaki ilikiyi nasl akladklarn anlamann bir yolu,
szkonusu dnrlerin sosyolojinin bir alt dal olarak bilgi sos-
yolojisi disiplininin aratrma nesnesini ya da olgularn nasl belir-
lediklerine bakmaktr; nk bir bilimsel disiplini tanmann en iyi
yollarndan biri, o disiplinin aratrd, inceledii olgularn ne
trde olgular olduklarna bakmaktr.
Disiplinin isim babas Scheler (1874-1928), esasen felsefi bir
akm olan fenomonolojinin "Varlk ve Anlam" ayrmna dayana-
rak bilgiyi, "olgusal" (factual) ve "zsel" (essential) bilgi olmak
zere ikiye ayrr. Bunlar varoluun farkl iki alanna tekabl eder-
ler: deal deerler-zler alan ile reel varlksal olgular alan.
Scheler'in zihin ve hayat ayrmnn kaynanda da bu kategori-
ler vardr. Sosyolojinin dalistik grevi udur: Hem zihin alannca
belirlenen insan eylemleri (ideal olan) ve hem de gdlerin belir-
ledii insan eylemleri ('reel' olan) incelemektir. ki tr sosyoloji
vardr: styapnn (kltrn) sosyolojisi ve altyapnn (reel olu-

1
A.g.e., ss. 110-111.
2
Remmling, G. W., R o a d t o S u s p i c i o n / A S t u d y of M o d e r n
M a n t a l i t y , Appleton-Century-Crofts, Division Of Meredith Publishing
Company, New York 1967, ss. 11-12. Kategoriler konusuna, nemine
binaen ilerde tekrar dnlecektir.
3
Durkheim, E., a.g.e., ss. 101-102. "Bilgi sosyolojisinin merkezi alan
vital (biyolojik..) alan deildir. Tam da okulun adnn ima ettii zere
sosyal alandr. Gerekten de (...) bilincin belirlenmesi konusundaki
vitalistik teori, bilgi sosyolojisinin olabilirliini reddeder". Child,
Arthur, "The Theoretical Possibility of the Sociology of Knowledge",
T o w a r d s the Sociology of Knowledge, Ed.: Remmling, s.89.
umlann) sosyolojisi. Bilgi sosyolojisi bu iki tr sosyolojiden,
kltr sosyolojisinin kapsam iinde yeralr ve onun bir parasdr.
Bilginin ierii ebedi ve deimez zler alanna (Scheler bu nok-
tada Platonisttir), entelektel hayat tarzlar, varlk alanna aittir.
Toplumun belirledii ey entelektel hayat tarzlardr, ebedi zler
alan, yani bilginin ierii deil. Bu bakmdan btn bilgi zorunlu
olarak sosyolojiktir, sosyal ilgilerin/karlarn oluturduu bak
as (perspektif) bilginin inceleme nesnelerinin seimini belirler,
bilginin ierik ve geerliliini deil1.
Bu alanda yapt katkdan dolay bilgi sosyolojisinin kurucu-
lar arasnda ayrcalkl bir yeri bulunan Kari Mannheim (1873-
1947), bilginin toplum taralndan belirlenmesi konusunda
Scheler'drTbir adm daha ileri gider ve toplumsafyrn bil"
ginin yalnzca formunu dcgilTayn zamanda bilginin ierik ve ge-
erliliini de belirlediini ne srer 2 . Bilgi sosyolojisi bir teori
olarak, bilgi ile sosyal varlk arasndaki ilikiyi, bu ilikinin insan-
ln entelektel geliimi iinde ulat ekilleri aklamay dener 3 .
Mannheim bilgiyi her noktada gruba bal bir ey olarak ele alr.
Bireyler, yesi bulunduklar grubun kollektif ilgileri-
nin/karlannn ve amalarnn belirledii ynelim ve bak ala-

1
Remmling, G. W., Road to Suspicion, ss. 35-36. "ilkin, btn
bilgilerin, btn dnme alglama ve kavrama biimlerinin sosyolojik
bir karaktere sahip bulunduu tartma gtrmez bir eydir: Gayet tabii,
bilginin muhtevas ve objektif geerlilii deil, bilginin nesnelerinin,
egemen sosyal ilgilerin/karlarn oluturduu bak asna gre seimi;
dahas, bilginin edinildii zihn eylemlerin "biimleri" daima ve
zarureten sosyolojik tarzda, yani toplumun yapnca belirlenir". Scheler,
Max, "The Sociology of Knowledge: Formal Problems", " T h e
Sociology of Knowledge/A Reader, Eds.: E. Curtis and J. W.
Petras, Gerald Duckworth and co. Ltd, London 1970, s. 175.
2
Manheim, K Ideology and Utopia, ss. 240-41 vd. "Bilme sreci
tarih olarak batini (ikin, .) yasalara gre ilemez; dnme sreci
"nesnelerin doas"nn ya da saf mantki imkn formlarn izlemez
sadece; dnme srecini motive eden bir i diyalektik deildir. Tersine
dncenin fiilen douu ve kristalizasyonu, birok nemli noktada ok
farkl trde tarih-d faktrn (insann biyolojik yetenekleri vb..) etkisi
altndadr. Bunlara (..) varolusal faktrler denir.... "Mannheim, K.
A.g.e. s. 239-40. Ayrca, Remmling, G. W. The Sociology of Kari
Mannheim/With a Bibliographical Guide to the Sociology
of Knowledge, Ideological Analysis, And Social Planning,
Routledge and Kegan Paul, London 1975, ss. 48-52.
3
Mannheim, K. A.g.e. s.237.
imi paylarlar 1 . Bireyler, tarihsel-sosyal bir konum iinde birey-
dir, grubun yelerinin perspektifini belirleyen ey bu konumdur.
" P e r s p e k t i f , der Mannheim, "insann nesneye bak tar-
zn, nesnede alglad eyi ve alglad eyi dn-
cesi iinde deerlendirme tarzn tayin eder. Bylece
perspektif, dncenin biimsel belirleniminden daha
fazla bir eyi dile getirir. Perspektif ayn zamanda d-
ncenin yaps iinde yeralan nitelie (ierie,.)
ilikin unsurlar da belirler, saf formel mantn zo-
runlu olarak gzden kard unsurlara da imada bu-
lunur. Ayn formel mantk kurallarna, mesela ayn e-
lime yasas veya kyas (syllogism) formlne bavur-
duklar halde, iki kiinin nesneyi farkl deerlendir-
'nesinin nedeni, onlarn perspektiflerinin farkll-
dr" 2 . Dolaysyla dnme form ve ibriklerinin farkll jpers-
pektiflerin farklldr; lyrepekfiHenligGn^ensev ait olduHah
grubun tarih-sosyolojik konumudur.
MannhemTTcemenin mutlak anlamyla tam bir relativisttir 3 .
Ona gre tek bir mutlak doru (hakikat) vardr: bu biricik mutlak
doru _(hakikaO A Ml^.ilmnun.reatif olduudur. Mesela insan
bilinci, bir manzaray farkl bak alanndan (perspectives), farkl
tarih konumlardan bir "manzara" olarak alglayabilir ve bu alg-
lama farkllna ramen "manzara"nn kendisi ilgili bak alan
iinde eriyerek kaybolmayabilir. Gerekliin her mmkn resmi,
gerek bir karla sahiptir. Gerekliin her mmkn resminin
doruluu, yalnzca dier bak alanyla kontrol edilebilir. Bu
durumda "doru"ya farkl birden fazla bak asnn varlnda
yaratmzdan sz edebiliriz. Tarih ancak yine tarih iinde bir
noktadan alglanabilin tarihn dndy..^iMe.. s a b i t i
noktas yoktur. Gereklii alglayan zne (grup) daima tarih iinde

1
A.g.e. ss.240-42.
2
A.g.e. s.244.
3
Relativism (izafiye, grecilik): Alglama eyleminin, dolaysyla
bilginin, zihnin snrl yapsna vc alglama artlarna bal bulunduunu
ve o nedenle bamsz gerekliin doasna tpatp uygun bilginin
olamayacan; mutlak doru bilginin duyu organlarnn
snrllklarndan ve alglama artlarndaki farkllklardan dolay
imknszln ne sren teori: epistemik relativism. Absolitism
(mulaklk)in ve universalism (evrenselcilik)in tersi. W e b s t e r ' s
Third New International Dictionary, Merriam-Webster Inc.
1986.
bir /.ncdir; dolaysyla larihin olduu kadar toplumun da dnda
vc lcsindc'bir alglama noktasnn varl imknszdr, insann al-
glama eylemine mahkmiyeti, ayn zamanda tarihe ve topluma"
mahcum1yc3Ir._Tarih konum relativismle bir arada ortaya kar
ve sonumla mutlak relativism noktasna ular. Belirli bir grubun
entelektel motivasyonu ve dnme biimiyle,bir taraftan grubun
entelektel konumu, dier taraftan sosyal gereklik arasnda gl
bir ba vardr. Hgr dnme biimi bir grupla birlikte varlk kaza-
nabilir yalnizcajpvfcseja modem rasyonalizm burjuvaziyle birlikte
Tu^rnFgeennva varsaymlar ve entelektel isteklerle iliki-
ndnTPnmc tarzlar ve bak alan belirli bir dnya gr
iinue dnme tarzlan ve bak alard^jKendinde doru (truth'
in ilsd() yoklur; kendi balam iinde doru vardr. MnrffieTm'n
ana hatlarn izdgrnTBu mutlak relalivzmnin, rclaTn' dojru'nuri
da_ziinn ecHTeneyecei kaotik bir anarizme yoTaaca"g ffiTtrl
MannheurTBunuTTia^ relavzmn anarizm 7 ' \
1
demek olduunu bilir . Gerekten de relativizmin mant mutlak-
latrldnda u anarist konum ortaya kmaktadr: Mutlak do-
rular yoksa, mutlak y a n h W r f l y o R l f e e E ^ ^ yalnzca bir
kaos oiablTir ~
Mannheim, "mutlak relativizm"ini "anarizm" kmazndan
kurtarmak amacyla bir teebbste bulunur ve relativizm kavram
yerine, balantl, ilikili olma anlamna gelen "relational" kavra-
mn yerletirerek, bu kavram "relative" kavramna tercih ettiini
ne srer 2 . Fakat buna ramen "relativist" konumdan kurtulmay
baaramaz; aslnda Mannheim'n "relativizm" ile "relationism"
arasnda yapt ayrm "bir kelime oyunundan baka bir ey de-
ildir" 3 .
zel olarak bilgi sosyolojisinin, genel olarak sosyoloji disipli-
ninin bizatihi kendisinin varln relativist bak alarna borlu
olduu tartma gtrmez bir eydir. "Bilgi sosyolojisi", der
sosyolog Remmling, "muhtemelen pheci relativizmin en
zgl ifadesidir" 4 . ~

1
Mannheim, K. Essays on the Sociology of the Knowledge, Ed.:
Paul Kecskemeii, Routledgc and kegan Paul, London 1952, 172, 184,188
ve kc/.a Ideology and Utopia, s.s. 225-26, 276.
2
Mannheim, K., Ideology and Utopia, s.76 ve ayrca ss. 70-71, 253-
54.
3
Stark, W., The Sociology of Knowledge, ss. 338-39
4
Remmling, G. W., Road to Suspicion, s.42 ve ayrca ss. 4-10.
Klasik sosyoloji Bat'da 1789 Devrimi yllarnn bir relati-
vite'ler kaosu iinde anlaml hale gelen bir "dzen" arayndan
domutur ve cevabn arad temel problem udur: Toplum niin
ve nasl mmkndr? 1
Karl Mannheim, bir Macar Yahudisinin oluydu. 1912 ylnda
Budapete'den Almanya'ya gitmi ve nl Alman Sosyologu
Simmel (1858-1918)in derslerine katlmt. Simmel de "Toplum
nasl mmkndr?" probleminin altn iziyordu ve Mannheim
bundan etkilenmiti. O nedenle Mannheim'n almalan her aa-
masnda Bat toplumunun kltrel, siyasi, sosyal ve zihni buna-
lmlarnn zm iin giriilmi bir abay yanstr. Gayet tabii
onun ilgisinin odanda Weimar Almanyas'nn bunalmlar vard.
Toplumun bunalmlarna duyduu ilgi onun eitli entelektel sis-
temler ve gruplarla youn bir ilikiye girmesini salad. lgili ente-
lektel sistemler arasnda Marxizm, fenomenoloji, Hegel felsefesi
ve egzistensiyalizm, gruplar arasnda ise gen Yahudi entelektel-
ler, Marxistler, reformist katolikler vard 2 .
Mannheim relativizmi kavramlatnrken fenomenolojinin kuru-
cusulffil tiozol fcdmund Husserl'dcn (1859-1938) yararign-
rniL Hussen, nesnelerin zelliklerini gzlemciye yalnzca tek
yanl profiller ve klsmTperspekll varyasyonlan iinde sundukla-
pn, dolaysyla nesnelere, kendilerinTsnduklan telini mevzTko-
numlardan baklablecegin ne srmt. Hussert'in fen bilimle-
rfyle ilgl olarak ne srd bu grle benzerlikler kurarak
Mannheim ayn eyin kltrel ve psiik nesneler iin de geerli ol-

1
Tumcr, Jonathan H., The Structure of Sociological Theory, The
Dorsey, Homewood, Illinois 1974, ss. vii, 103. Nisbct, Robert, A., "The
French Revolution and the Rise of Sociology in France", T h e
Phenomenon of Sociology/A Reader in The Sociology of
Sociology, Ed.: Edward Tiryakian, Applcton-Century-Crofts, New York
1971, ss. 27-36. Bilgi Sosyolojisinin Aydnlanma a'na uzanan
temelleri iin zellikle, Hamilton, P., Knowledge and Social
Structure/An Introduction to the Classical Argument in the
Sociology of Knowledge, Routledge and Kegan Paul, London and
Boston 1974, ss. 1-15.
2
Rcmmling, G. W., The Sociology of Karl Mannheim, ss.
12,15,18-9,41-42.: Hinsaw, Virgil C. "The Epistemological Relevance
of Mannheim's Sociology of Knowledge", Towards The Sociology
of Knowledge, Ed.: Rcmmling, s.220-24. Hamilton, P., A.g.e., ss.
120-121.
dukiann ne srd. Bu gr relativizmden baka birey de-
ildi 1 .
Merton, Mannheim ve dier klasik sosyoloji dnrlerinin
etkisi altnda kald ve sosyolojinin kendisini borlu olduu bu
tarih gelime ann yle zetlen

Artan sosyal atma, gruplarnn deerlerinde, vaziyet


allarnda ve dnce tarzlarndaki farkllklarla birlikte,
szkonusu gruplarn daha nceleri mtereken sahip bulun-
duklar ortak anlamn kaybettii birbirleriyle uzlamaz
farkllklarn nem kazand bir noktaya gelindi. Bu tarih
aamada yalnzca farkl sylem evrenleri gelimedi; ayn
zamanda herhangi bir sylem evreninin varl, dierlerinin
geerlilik ve meruiyetlerine dc meydan okumaya balad.
Ayn toplum iindeki bu atan perspektiflerin ve yorumla-
rn biraradal, gruplar arasnda fiili ve karlkl bir g-
vensizlie yolat. Bu gvensizlik balam iinde artk
kimse inanlarnn ve bu inanlarn geerli olup olmadkla-
rn belirleyecek iddialarn ieriini sorgulayamazd fakat
tam anlamyla yeni bir soru yneltilebilirdi: Bu grlerin
idamesi nasl gereklemektedir? Dnce fonksiyonelleti;
psikolojik veya ekonomik ya da sosy^TvcyalrloKayrialcve
fonksiyonlarna gre yorumlanmaya baland 2 .

Merton'un szn ettii gelimelerin kaynaklarndan biri, belki,


de en nemlisi Batllarn kolonyalizmin sunduu imknlarla bir-
likte dnyann "dier uygarlklarn tanyarak, Bat'nn deer "ve
dorulan dnda doru ve deerlerin, Bat toplumu dnda farkl
zelliklere sahip toplumlarn da varolduunun farkna varmala-
ryd . Bunu salayan antropolog ve seyyahlarn raporlaryd.
Dier topTmTar Bat sandatlarna gre yorumluyorlard, ancak-
szkonusu toplumlann farkl olduklan da bir hakikatti, tlaye ola-1
rak reiatvzm Baii dncesinin toleranstan mahrum eilimlerine

1
Rcmmling, G. W., The Sociology of Kari Mannheim. 30, Husserl
ve onun sosyolojik dnceye etkisi konusunda, Wolf, Kurt H.,
"Fenomcnoloji ve Sosyoloji", ev. Harun Rzatepe, S o s y o l o j i k
zmlemenin Tarihi, Der.: Tom Bottomore ve Robert Nisbet,
Tkeye evirileri derleyen ve denetleyenler: Mele Tunay ve Aydn
Uur, V Yaynlar, Ankara 1990, ss. 509-571.
2
Merton, R. K., "The Sociology of Knowledge", Social Theory and
Social Structure, s. 457.
bir tepki olarak dodu. Bunlardan biri 19. Yzyl'n sonlarnda
gntropoloii've egemen olan evrimcilikti. Evrim ilerleme demekti
ve sosyal kurumlarn doal trlerin evrilmesi gibi evrildii dog-
masn savunuyordu. Buna gre, farkl toplumlarn kurumlarn,
en gelimi kurumlar (modern Bat Kurumlan) rneinde dzen-
lemek mmknd. Evrim merdiveninin tepesinde Bat Uygarl
vard. Bu artlar altnda Bat'llar kendilerinden daha anssz Batl
olmayan "kardelerini" deitirme ve ykseltme ans aldklanna
inanyorlard, gpaperyalisyjlcr. Evrim yasalar, en gl olann
hayatta kalmasTffi ongryordu ve dolaysyla Batllann daha g-
sz toplumlan smrmeye haklan vard. Bu toleranstan yoksun-
luk relativizm'in douunu krkledi. Epistemik ve kltrel a-
.dan relativizm, insann bilme-kavrama eyleminin arkasnda vera-
hn standarann btn toplumlarda ayn.ve mutlak standartlar ol-
mad, bilme ve kavrama staodafllaanin. bigjnin ve bilginin do-
ruluunun standartlar dahil kltrel olarak beTriencfi]^gor-
\drL Sosyolojiye ve bilgi sosyolojisine kaynaklk eden bu akm
sosyolojinin yalnzca farkl toplumlann varlnda bir disiplin ola-
rak varln idame ettirebilecei gibi ak bir imaya da sahiptir.
Bylece szkonusu gelimelerle birlikte, 18. yzyl nihai da-
yanan Akl veva Doa'da. 19. yzyl entelektel gvenini
Tarih'in Tanr'nn inayetine bal ileyiinde bulurken. 20. yzyl
zme kavuturolmam bir "relativizm" probleminden rahatsz-
dfrTtnsan dncesinin ve teorilgnn, matematiin, fiziin^etik ve
teoloJInnTcategorileri, "saf akln" evrensefve "deimez" katego-
rileri deildiler artk; tarih bir dnemin kltrel rkeriydiler. Bu
relativite yalnzca mesFecetii rbi rinden ayr TcultTvetpIumlar
arasnda da deildi, bir tek ehirdeki farkl cemaatler ve bireyler
iin de geerliydi. Relativizm ayn zamanda insanlan ve dnemleri
de birbirinden ayryordu. Onlar da relativist bir konumdaydlar.
Fizik gibi sarslmaz bir kale iinde. Klasik klid ve Newton sis-
temleri,. bu relativist ortam iinde 19. yzyl boyunca srdrdk-
-leri otoritelerini srdremezlerdi artk. Dolaysyla relativizmle bi-
limin ve bilimsel doSrulann evrensellii de sarsntya uruyordu 2 .
B sarsntdan hi phesiz bilgi sosyolojisi de nasibini ald.
Relativizm bilgi sosyolojisinin hem balangcn hem de snrlann

1
Hanson, F. Allan. "Relativism", The Sociology Science
Encyclopedia, Eds.: Adam Cupcr and Jessica Cupcr, Routledge and
Kegan Paul, London-Boston-Hanley 1985, ss.698-700.
2
Toulmin, Stephen, Human Understanding, Clarendon Press, Oxford
1972, ss.49-50.
nereye kadar geniletebilecein! belirler. Bir sosyolog tarafndan
bu nokta uT ekilde dile getirilmitir:

Eer (btn) dnce sosyal olarak belirleniyorsa ve


keza belirli bir sosyo-kltrel evreye gre belirleniyorsa, o
zaman bilgi sosyolojisinin kendisi, belirli bir ygman irinde.
ileyen teHrli ^ fokll^ r, bu ne-
denle de mevcut durum dnda geersiz-deil midir? .Bilgi
sosyolojisinde daha sonra oriaya konulan almalar, bu
problemi grmezlikten gelmilerdir 1 .

Bilgi sosyologlarnn hibiri, disiplinin temel ynelimini, biza-


tihi kendisiyle yarglamak isteyen bu soruya makul bir cevap ve-
rememilerdir. Eer btn bilginin relatif olduu doru ise, "bilgi
sosyolojisi"nin j e m d ' p c g p ^ u j de jfcfeiiBrye bu nederiIeT riEm"
dogrrulc taTeBinde buluna'maz. Bu durumda "relativizm", bilgi
sosyolojisinin hem balad hem de durduu nokta haline gelir.
Fakat "relativizm" problemi, yalnzca bilgi sosyolojisine zg bir
problem deildir, bilgi ile ilgili btn bilimsel faaliyet alanlarnn
problemidir ve bu alanlara mensup dnrlerce halen tartlan
ancak hr uzlama salanamayan bir problemdir.
Relativizm'in zdd olan "mutlaklk" veya "evrenselcilik" "
benzerlikler zerinde durur; i'clativizn bir stratejTlarak fafkhiikla-
rn altn izmeyi tercih eder. Bizim bu aTpriimzn temel
stratejisi rdtvTst bir stratejidir ve evrensel dorularn
bulunabilecei tezini r e d d e d e n EvrenseITnr~veya ni-
v e r s l m n "glu"nri tercih edebilecei bir stratejidir:
nk entelektel statkonun korunabilmesi" iyin ba-
vurulabilecek biricik stratejidir. lerki blmlerde tekrar ele
alacamz zere, bilgi merulatrlm gtr ve bu durumda
"niversalizrrf , gcn ^ dejl,^

1
Curtis, J. E. and Pctras, J. W. (Eds.), The Sociology of
Knowledge/A Reader, s.12.; relativist bak asnn bir eletirisi
iin, Griinwald E.; The Sociology of Knowledge and Epislemology;
a.g.e., ss.237-43.; relativizmin rasyonalist adan eletirisi iin.
Popper, R. K., "The Sociology of Knowledge", a.g.e., ss.649-60;
Popper'in bu makalesinin Trkesi iin, Popper R. K., Ak Toplum ve
Dmanlar, ev.: Harun Rzatcpc, Sevin Matbaas, Ankara 1968,
Cilt:2, ss.220-32. Mannheim ve relativizm iin ayrca Merton, R. K.,
"Kari Mannheim and the Sociology of Knowledge", Social Theory
and Social Structure, ss.498-508.
Mevcut artlar asndan bakldnda, "bilimsel bilgimn evren-
sellii" tezi, yalnzca, epistemik tatkoyu elinde bulunduran"
Bat nn gcnn mcrulatnlmasina hizmet eder. Bu statkoya
kar direnmenin tek bir yolu vardr: relativist stratejiyi benimseye-
rek, Bat dnda kalan toplumlann de kendi gereklerini yanstan
dorularnn bulunabileceini ne srmek. Bylece, bilgi sistem-
leri arasndaki farkllklar vurgulanmaldr, benzerlikler deil.
Rclatjyizm, entelektel gce ve entelektel statkoya kar bavu-
rulabilecek biricik silahtr, biricik stratejidir. Bilgi sosyolojisinin
handikaplarndan birinin, belki de en nemlisinin "relativizm"
problemi oluunun, "relativizm"e bir strateji olarak bavuruldu-
unda hibir nemi yoktur.

1.2. Dil ve Kategoriler

Bilginin dille ilikisi bulunduunu ne srmek, bilginin top-


lumla ilikisi bulunduunu ne srmektir. Burada bizi ilgilendiren
konu, eer bilgiyle dil arasndaki gereklen ok yakn bir iliki var
ise, bu iliki "bilimsel bilgi" sz konusu olduunda nasl bir g-
rnm kazanddr. Epistemik cemaati bir "lingistik ce-
m a a t " olarak ele almak m m k n m d r ?
Bu sorulara anlaml cevaplar bulabilmek iin burada, eitli d-
nrlerin, dille dnce, dille kategoriler, dille toplum arasndaki
ilikiyi nasl ele aldklanna bakacaz. Farkl toplumlar farkl dil-
lere sahiptirler; toplumlarn ve dillerin farkll, dncelerin,
dnya grlerinin, bilgi sistemlerinin farkllna tekabl eder.
paha da alt dzeyde ayn toplumda yaayan farkl gruplara ya da
ccmaailcre~aii diller yer alrlar Mit'n diliyle dn'n dili, din in di-
liylc bilim'indlli birbirinden farkl dillerdir. Mit'in tasvirini yapt
evrenle din'in tasvirini yapt evren, din'in tasvirini yapt ev-
renle bilim'in tanmlad evren ayn evrenler deildirler, ister mi-
tik, ister din, isler bilimsel kltr olsun, btn kltrler evreni s-
nrl sayda kelimeyle dile getirmek zorundadrlar. Nihayet, mo-
dem bilimin erevesi iinde yer almalarna ramen farkl bilimsel
teoriler ve dahas farkl bilimsel disiplinler farkl dillere sahiptirler.
Bu genel aklamalardan sonra, dille toplum, dille dnce arasn-
dak ilikinin nasl bir iliki olduu konusuna geebiliriz.
Sosyolojik dil incelemeleri, u temel hatlar zerinde ilerlemek-
tedir: Kim, nerede, hangi vesilelerle ve kimlerle konu-
uyor?""" IJil le etkileim, dille sosyalizasyon, dille sos-
" yal deime, dille bilgi ve dnce arasndaki iliki
nedir 1 ? Bu sorulardan da anlalaca zere sosyolojik dil ince-
lemelerinin-altn izdii ey, dilden ok dili konuan insanla?,
toplum ve cemaatler ya da gruplardr. Dil toplumsal bir fenomev
dir ve kendisini kullanananlara re aklanmaldr.
Dil toplumu oluturan kurumlar iinde en nemli ve en stratejik
konuma sahip kurumlardan biridir. Toplum ve onu oluturan ku-
rumlar, bireylerden nce mevcutturlar. nsan yalnzca toplum bi-
reyi nceledii iin toplumsal bir varlk deildir, dil ya da kavram-
lar sistemi dediimiz ey bireyi nceledii iin de toplumsal bi
varlktr. Djl dnmeyi, dil bilgiyi nceler; bir kavramlar sistemi
bulunmadnda dnce imknszdr, dolaysyla bilgi de imkn :
szdr; nk kavramlar bilgiden once gelirler. "Her kavram"
derToulmin, "entelektel bir mikro-kurumdur" 2 .
Klasik sosyoloji gelenei iinde dille dnce arasndaki ili-
kiyi ilk ele alan sosyolog olan Durkhcim'e gre,

"Dil vc dilin naklettii kavramlar sistemi, kollektif bi


inceden inceye ilemenin rndr. Dilin ifade ettii ey bi;
btn olarak toplumun tecrbesiyle alakal olgIiirn^M'cttig
bir tarz (model..jilf. Dilin fareli unsurlarna tekabl eder
dnceler kollektif tasavvurlardr" 3 .

Durkhcim'e ^rc dil topluma, dnceyse dile baldr. Bak;


bir deyile, dncenin belirleyicisi dil, din belirleyicisi ise top-
lumdur. Dil toplumun rndr. Toplum onu, tecrbesini dile ge-
tirmek iin bir aap olarak kullanr. Dil dnmenin ve dncenin
aracdr. Durklem'in genel toplum aklamas iinde dilin kayna
din, ya da dny gr. dnya lnn nihai bclirletyieisi lse
toplumdur 4 .
AntrogT<z B e n j a m i n W h o r f . Drkheim'in hu dil akla-
masn tersine eviren bir yorum gelitirmitir. Bu yoruma gre dil

1
Giglioli, P. Paolo (Ed.), Language and Social Context, Penguin
Books, London 1975, s.13
2
Toulmin, S., Human Understanding, s. 166
3
DuTkheim, Emile. "The Klemantary Forms of the Religious
Life", Trc.: J. Swain, The Free Press, Glencoc 1947'den zikreden, Landar,
Herbert, Language and Culture, Second Printing, Oxford University
Press, Oxford 1966, ss. 149-50.
4 Goody, J. and Watt, I. "The Consequences of Literacy", Language and
Social Context, Ed.: Pier Paolo Giglioli, s. 313.
dnceninyalnzca arac deildir, dil dncenin yorulduu,
ekl I cndiflckricdlr. Dnccyi belirleyen ey toplumun yaps
deildir, dn yapsdr:'

"....dilin lingistik arkaplan sistemi (baka bir deyile


grameri) dnceleri yeniden retmenin arac deildir; daha
ok dncenin bizatihi kendisinin ekillendiricsdr; dil,
bireyin zihinsel faaliyetlerinin ve izlenimlerinin analizini,
mevcut zihinsel statkonun olumasn salayan bir pr^
7am've~Tc"iTavuzdur. Dncelerin formlasvonu. eski an-
lamda tam rasyonel bamsz bir sre deildir; dncele-
rin formlasyonu belirli bir gramerin parasdr ve gramer-
ler arasndaki farkllklar, nemsiz olandan nemli olana
doru ortaya karlar. Biz doay, ana dillerimizde bulunan
hatlar boyunca paralara ayrrz (snflandrrz, .).
"Fenomenler dnyasndan izole ettiimiz kategorilerle tipleri
doada bulamay/,: nk bu kategoriler ve tipler her gz-
lemcinin emrine amade nceden mevcutturlar; tersine,
"dnya zihinlerimizce organize edilmi bulunan kaleidosko-
pik bir izlenimler ak iinde takdim edilir; bu takdim ile-
mini gerek leti rense byk lde, zihinlerimizde bulunan
lingistik sistemlerdir. Doay paralara ayrr, kavramlarla
Organize ederiz ve bunu yaparken de ona anlamlar ykleriz;
'nk biz bu ekilde bir organize etme ileminin taraflara
Jyzdr; konuma cemaatimiz (speech eommunity) iinde ca^
bul ettiimiz dil kalplan bnyesinde kodlanan bir uzlama-
lm taraflar.. Pek tabii bu uzlama zmni ve dile getirilme-
mi bir uzlamadr; ancak bu uzlamann kavramlar mutlak
biimde zorunlu kavramlardr 1 .
Doay mutlak bir tarafszlkla yorumlamakta zgr bi-
rey ypktur; gerekte, kendisinin ok zgr olduunu d-
nrken bile, belirli yorumlama modelleriyle snrlandnlm
birey vardr. Bylece, v e n j b j r relativite ilkesini ortaya
koymu bulunuyoruz; b ilke,'btn gzlemcilerin lingis-

1
Carrol, J. B. (Ed.), Language, Thought and Reality: Selected
Writings of Benjamin Lee Whorf, The M.I.T. Press, Cambridge,
Mass., 1956, ss. 212-14'den /.ikreden. Black, Max, The Labyrinth of
Language, Frederick A. Preagcr, Publishers, New York-Washington-
London 1968, s.73. (Whorfun makalelerinden oluan bu kitab elde
edemediimi zlerek belirteyim).
tik arkaplanlan ayn olmadka ayn fiziksel delille, evrenin
ayn resmini elde cdcmcycccklcrini ne srer1. 7 T
Hangisi nce gelir? Dil kalplan m, kltrel normlar m?
Temelde kltrel normlar ve dil kalplan, srekli birbirlerini
etkileyerek, mtereken geliirler. Ancak bu ortaklkta, dilin
yaps zgr elastikiyeti snrlayarak gelime kanallann ok
otokratik bir biimde belirler2.

VVhorfun yukardaki ifadeleri "lingistik relativizm"in iyi bir


anlatmdr. j k gr literatrde Sapir-Whorf hipotezi diye anlr.
Sapir ayn gr yle dile getirmitir:

"Dil sosyal gerekliin klavuzudur. pil, genellikle sos-


yal bilim rencilerinin temel ilgi alanlannda saylmyor ise
ae sosyal problemler ve sreler.hakkndaki btn
dncelerimizi kuvvetle belirler, (insanlar gerekte v
yalnzca ne nesnel bir dnyada yaarlar, ne de sosyal bir
faaliyetler dnyas iinde yaarlar; insanlar daha ok
toplumlarih'n ifade ortam olan dil iinde yaarlar) nsann
gereklie, bir dili kullanmakszn tam anlamyla adapte
olabileceini, dilin sadece spesifik komnikasyon ve
dnme problemlerinin zmnde kullanlan bir ara
olduunu dnmek bir illzyondur. Dorusu, "reel
dnya"nn, byk ldgJbilinsiz bir biimde, grubun dil
alkanlklar zcrinjLJLniia^dildjiklir. Ayn sosyal
gerekliin temsili saylabilecek, birbirlerine yeterli lde
benzer iki dil gsterilemez. Farkl toplumlann yaadklar
dnyalar yalnzca farkl ekilde etiketlenmi ayn dnya
deildirler; farkl ekilde etiketlenmi farkl dnyalardr 3 .

Sapir-Whorf hipotezinin imalan aktr: djllej arasndaki farkl-


Uklar, st dzeyde farkllklar deil, kkten farkllklardr. Farkl

1
Carrol, J. B. (Ed.) Language, Thought and Reality: Selected
Writings of Benjamin..., ss. 212-13'ten zikreden. Cooper, D. E.,
Philosophy and the Nature of Language, Third Impression,
Longman, London 1979, s. 101. Cooper kitabnda Sapir-Whorf
hipotezinin bir eletirisini sunmaktadr. Aksine ben bu almada,
lkemizde egemen poziivizm'in ilgili tezi grmezlikten geldiine ve
onun doru olduuna inanyorum.
2
Cooper, D. E, A.g.e. ss.101-102.
3
A.g.e. s. 101.
dilleri kullanan toplum ya da gruplar farkl dnya grlerine sa-
hiptirler, lek bir fiziksel dnya yoktur, farkl dillerin tanmlad ve
sunduu ok sayda dnya vardr. Dillerin farkll, dnya gr-
leri vc bilgi sistemlerinin iarkllgna tekabl eder. Dncenin ni-
jai belirleyicisi dildir. Bu gr aralanndaki radikalfarkllklardan'
dolay, dillerin birbirlenne tercme edilemezliini nesrer. Eer
u doruysa, birbirlerine tercmesi mkansfz diller, yalnzca"aml
toplumlarn dilleri deildir, ayn toplum iinde yer alan farkl
gruplarn dilleri, mit'in diliyle bilimin ili, bilimin diliyle dinin
dili, farkl bilimsel teorilerin dilleri de birbirine tercmesi imknsz
- 7
dillerdiK*). "
Sosyolog Basil Brcnslein, Du'rkhdim vc \Vhorfun relativistik
konumlaryla birbirine benzeyen, fakat temelde farkl olan gr-
lerini makro dzeyde Durkheim vc Marx'a mikro dzeyde M.
Mead'e bavurarak uzlatrmay denemitir 1 . Brenstein bu teeb-
'bsyle, ncelikle dil (language) vc konuma (speech)y birbi-
rinden aymr. Dil konOsma kod va da foml.anni-(sDeecLCQde.)
kendisine boyun edii bir kurallar takmdr: oysa konuma kod-
irnjcllrn"Balamlar iinde yer alan kltrn bir fonksiyonu olarak
ortaya karlar. biTd nda bir kurallar sistemi daha vardr k bu
kltrel sistemdir. Bu nokta kltrel kurallar sistemiyle lingistik
kurallar sistemi arasndaki ilikinin gndeme geldii noktadr.
Lingistik kurallar sistemi kltrel sistemin bir parasdr ve kl-
trel sistemi farkl birok tarzda belirleyebilir. Dil kodu, snrsz
sayda konuma kodu retilebilmesine elverilidr; bu noktada
herhangi bir dilin bir bakasna"stnlnden sz edilemez.
Farkl konuma kod ya da formlar sosyal ilikinin biimini sem-
bolize eder, karlkl konumann yapsn ekillendirir ve konu-
ucular iin farkl iliki dzenleri yaratr. Konuucularn tecrbe-
leri bylece konuma formunu anlaml klan sosyal iliki tarafn-
dan ynlendirilir. Konuma formu sosyal yapnn bir niteliidir ya
da baka bir syleyile sosyal ilikinin bir boyutudur. Konuma
formu bir sosyal dzenlemenin sonucudur; fakat bu konuma
formunun yapsn deitiremeyecei anlamna gelmez. Sosyal
ilikilerin tipi lingistik kurallar dorudan doruya etkilemez; ko-
numaya belirli snrlamalar koyarak etkiler.Bylece, kltrel ku-
rallar sistemiyle lingistik kurallar sistemi arasnda, birbirini

Bu konuya almamzn daha sonraki blmlerinde tekrar temas


edeceiz.
1
Brenstein, Basil, "Social Class. Language and Socialization", Language
and Social Context, Ed.: P.P. Giglioli, s. 160.
takviye eden bir karlkl iliki vardr. Bir insan, sosyalizasyon
sreci iinde ana dilini renirken yalnzca o dilin kurallarn -
renmez, dilin kufallarinin bir sosyal yapnn normianna ve myg>
lanna gre nasl kullanlmas gerektiini de renir 1 . Brenstein'in
yukardaki grlerinin almamz ilgilendiren yan sosyal yap-
nn, dilin kullanmn belirlediini ne smcs'iTr.'^u sosyal yap,
ggnelde toplumun, mitik, dini ya da bilimsel bir cemaatin sosyal
yaps olabilir. -- - '"
Dille dnce ve dnya gr (Whorf), dille toplumsal yap
(Drkheim ve Brcnstein) arasndaki iliki konusundaki tartmalar
her ne kadar devam ediyorsa da, bu ilikinin varl tartma g-
trmez bir eydir. Bylece dil u tr fonksiyonlara sahiptir:
_ a) Qil dncenin muhtevasnn, dili konuan kiinin bilincinin
i"dnyas dahil reci dnya ile ilgili tecrbesinin ifade edilmesini
yalar. Bu anlamyla dil dnccnin aracdr. Fakat dil bu arasal
fonksiyonu yerine getirirken tecrbeyi bir yapya kavuturur ve
nesnelere bak tarzmzn belirlenmesine yardm eder.
^b) Dil sosyal ilikilerin tesisini ve srdrlmesini saclar, insa-
jnn'sosyalizasyon sreci iinde rendii sosyal roller dille ifade-
lini bulur. Dil konumada kk salar ve bu nedenle sosyal bir fa-
aliyettir. Bir syleyeni ve bir de sylenileni gerektirir. nsan ko-
nuurken kendi sesini de duyar ve bu srada bir "feed back" s-
recine maruz kalr. Her dil sisiemltikir. "lkel" dil yoktur. Her dil
konuucusunun bildii kendisine has bir yapya sahiptir. nsanlar
dilde kural haline getirilmi bir unsura dayandklar iin birbirlerini
anlayabilir ve bylece "anlama cemaati"nin bif vesi olurlar.
Bu, iletiimin temelidir 2 . Dilin bu zellii filozof Wittgenstein ta-
rafndan yle yorumlanmtr: Her dil birok "dil oyunu"nu iine
alr; dilin kullanmnn (dil oyunu) anlam, dilin konuulduu, -
retildii ve pratikle kullanld cemaatin hayat tarzndan doar.
Paylalm hayat tarzlarnn yokluunda, lingislik iletiim ger-
ekleemez:

Bylcce insani uzlamann, neyin yanl neyin doru ol-


duunu kararlatrdn sylyorsunuz. Bu, insanlarn
doru ve yanl olduklarn syledikleri eydir; onlar

1
Brcnstein, B. "A.g.m." Language and Social Context", ss. 160-
163.
2
Halliday, M.A.K., "Language Structure and Language Function", New
Horizons in Linguistic, Ed.: John Lyons, Penguin Books, New
York 1980, s.141. t
kullandklar dilde uzlarlar, bu dncelerde uzlama de-
ildir, hayat tarznda uzlamadr1.
~Ber dil bir komnikasyon arac ise, konumann ger-
ekletii yerde bir uzlama var demektir; yalnzca tanm-
larda uzlama deil, ayni zamanda (aka dile getirilebildii
durumlarda yadrganr) hkmlerde (yarglarda,.) bir uz-
lamadr. Bu, mant iptal ediyor gibidir; fakat gerekte
byle deildir. lmn yntemlerini tanmlamak bir ey,
lmn sonularn' elde ederek ifade etmek baka bir
eydir. Fakat "lm" dediimiz ey ksmen lmn so-
nulanyla belirli bir uyumla birlikte belirlenir2.
kabul edilen, mevcut olan bir hayat tarzdr 3 . >
..dilin konuulmas, bir faaliyetin paras veya bir
hayat tarzdr4.

Wardhaugh, "konuan iki insan seyretmek, danseden iki in-


san seyretmek gibidir" 5 der. Birbirleriyle uzlaan insanlarn pay-
latklar ey, dilin iletiimdeki kullanm tarz deildir sadece, bu
kullanm tarzna snrlamalar getiren vc bu kullanm tarznn arkap-
lannda yer alan lingistik kurallar sistemidir de. Ayn dili konu-
mak, ortak bir hayat tarzna sahip olmak demektir, ileride dilin,
iletiimin temeli olmas dolaysyla "epistemik cemaati" cemaat ya-
pan zelliklerden biri olduunu greceiz. Dil bir kurumdur.
Birey konuucunun arkaplannda daima gelenein devasa kaynak-
latnca paylalm hayat tarzlanyla birlikte bir "dil cemaati"
(linguistic community) vardr. Her insan gelenekler (conventions)
ve kurallarla rlm bir sosyal pratiin varisidir. 'Bu pratikten
saplabilir; fakat grmezlikten gelinemez, insan konuarak do-
maz. stelik dil, dnyann ntr bir yanstcs deildir; "kusursuz
bir ayna deildir; daha ok tahrif eden bir aynadr" 6 . Dil bir gele-
nekler sistemidir; bir dili renmek, geleneklerin bciirlcdii br
yaama tarzn renmektir. "Dil, kMrdeffiTefrmakfkosmos

1
Wittgenstein, L. Philosophical I n v e s t i g a t i o n s , Trs.: G.E.M.
Ancombe, Basil Blackwell, Oxford 1983, Paragraf: 242, s.88.
2
A.g.e. Paragraf: 242, s.88.
3
A.g.e. s.226.
4
A.g.e. Paragraf: 206, s.82.
5
Wardhaugh, Ronald, The Contexts of Language, Newbury House
Inc. Rowley, Massachusetts 1976, s. 93-94.
6
Black, Max. The Labyrinth of Language, s. 71-72
iinde bir mikrokosmostur" 1 . Bu mikrokosmos lingistik kural-
lardan oluur. Lingistik kurallar geleneklerdir.
Her toplum, Her cemaat ya oa grup, bilimsel dnya gr
dahil her dnya gr nesne trleri, olay trleri, zellik trleri
vb. ayrntlar biraraya getirerek gruplandrmak iin kavramlar
kullanr. Kavramlar dilin eleridir ve bu snflandnc kavramlara
kategoriler denir. Snflandrma ile yaplan, genelde farkllklarn
ve benzerliklerin biraraya getirilerek "kategoriler" erevesi iine
yerletirilmesidir. Klasik sosyoloji gelenei iinde snflandrma
sistemleri ile toplum arasndaki iliki ilk kez E. Durkheim ve
Marcel Mauss tarafndan 193 ylnda formle edilmitir. Bu for-
mlasyona gre, "...nesnelerin snflandrlmas, insanla-
jrn snflandrlmasn yeniden retir" z . Snflandrma ve
kategoriler konusunu imdi, DurkheirnTn nasl ele aldn gs-
termeye alalm.
Durkheim temelde iki soruya cevap arar: Din dnceyle din
pratiin temel formlar nelerdir? Alglama kategorilerinin din ve
dolaysyla sosyal bir kkene sahip bulunduklan gsterilebilir mi?
Durkheim, empirik bir epistemoloji ile a prior bir epistemoloji
arasndaki tartmaya son vermeyi dnmektedir. O, yarglanm-
zn, entelektel faaliyetimizin vansmugioirnunu belirleyen he-

1
Landar, H., Language and Culture, s.7. "Dil beni kendi kalplar-
iine girmeye zorlar. ngilizce konuurken Alman sentaksnn kurallarn
kullanmam; eer ailemin dndaklerle lip:i kurmak TsUyrsam,
yandaki olumun uydurduu kelimeleri kullanamam; eitli vesilelerle,
uygun konumann hakim kurallarn dikkate almak gerekir. (...) Dil
bana, benim gerekleen tecrbemin srekli nesnelletirilmesine
(objectivication) hazr imknlar sunar. (..) Dil tecrbemi ayn zamanda,
onun kendimce anlamlarna gre deil, ayn ekilde hemcinslerimce
anlamlarna gre de geni kategoriler altnda snflandrmama imkn
vererek hipotezini kurar. O bu tasnifi yaparken ayn zamanda tecrbeyi
anonimletirir de; nk tasnif edilmi tecrbe, ilkece, szkonusu
kategoriye girmeyi baaramayan herhangi bir kii tarafndan
tekrarlanabilir". "Dil, gndelik hayatn gereklii iindeki farkl
blgeleri birletirir ve anlaml bir btne entegre eder". Berger, P. and
Luckman, T., The Social Construction of Reality, ss.53-54.
Farkl dilleri deerlendirerek onlar arasnda bir yargda bulunmamz
salayacak herhangi bir st dil yoktur. Cooper, A., Philosophy and
the Nature of Language, s.103.
2
Durkheim, Emile and Mauss, Marcel, Primitive Classification,
Fifth Impression, Trs.: from the French and Edited with an Introduction by
Rodney Needham, The University of Chicago Press-Chicago 1975, s . l l .
lirli temel idea'lara dayandni-Hiiniir kj hn dncenin
Aristo'ya kadar uzanan kkleri vardr 1 , ancak Durkheim'i doru-
dan etkileyen filozof Kant'lr 2 .
Kant'n bilgi teorisi (epistemoloji) alannda yapt ey, genel-
likle Kopernik'in astronomide yapt devrime benzetilir.
Kopemik'ten nc , a t r o n o ! m o l ^ M . ^ . l l ? I ^ L b i r evrene gre
aklamyorg".l<opcmik bu teoriyi tersine evirdi vegjc cisimle-
rinin dnya~ev resinde deJiTrdunyann, baka Bir syleyile gz-
fiey rcntfOMi^ni ne sflnfi.
Kanfian nce Bat entelektel dnyasndaTk^HenelT vard:
Rasyonalizm (yalnzca akl hakikate gtrr) ve^empirizm (nemli
olan deneydir). Kant'n kendi teorisi bu iki akrnitbiTsenteziydi.
Kopernik ncesi astronmidckine benzer ekilde, empirizmTbl-
nin edinilmesinde vurguyu nesneye, yani d dnyaya yapyordu.
Kant yeni bir merkez ieklif cti: Zihnin bizatihi kendisi.jOna gj,
insan dncesi nesnelerini McimseJiraOantofoii'k olarak. de-
,!) kendisi kendi zelliklerini nesneye ykler ve d-
laysyla doada aklad nesneler, zihnin doaya ykledii nes-
neTcnn zelTiHeriar. 7FiTTiese7eff a priori olarak alglar ve bu
"BgyrnlvefsaT ve zorunlu nermelerle dile getirir. Kant'a gre
d dnya hakkndaki bilgimiz, yalnzca d dnyann bir yans-
mas deildir, nk^nyada grdmz birlik, ilkin zihnin ona
a prior sezgi formlar (uzay, zaman), sonra da anlama yetisinip
emalar veloitegorilerle verdii bir eydir. Byteceinsan ziKni
kendisini kuatan dnyaya bir form verir ve onu kendisi iin bili-
nebilir klarT^pror bilgiTdeney ve duyu izlenimlerinden ba-
msz bilgidir. Kategoriler zihnin a priori kavramlardrlar ve
zihinde ikindirier. Onlar salt akln a priori yaplandr^.

1
Remmling, G. W., Road to Suspicion, ss. 12-13.
^ Durkheim Lise renimi srasnda Kanl'a zel bir nem veriyordu.
Durkheim, "ne zaman felsefi biimde dnse, Kant'la mr boyu bir
diyaloa girmi gibidir. Durkheim'in zihninin toplumsal yaamn kurucu
zellikleri olarak ahlkilik ve ahlk ile, ahlk bilimi ile megul olmas
Kant'n etkisinin gstergesidir". Tiryakian, E. A., "Emile Durkheim",
ev.: Ceylan Tokluolu, Sosyolojik zmlemenin Tarihi, Der.:
Tom Bottomore ve Robert Nisbet, ss. 220-21.
3
Remmling, G. W., A.g.e. ss. 53-62. Kant ve kategoriler iin ayrca,
K a n t , I. Gelecekte Bilim Olarak Ortaya kacak Her
Metafizie Prolegomena, ev.: Ionna Kuuradi ve Yusuf rnek,
Hacettepe niversitesi Yaynlar, Meeksan Ltd. ti. Basmevi, Ankara
1983, ss. 32-85. Heimsoch, Heinz, Immanuel Kant'n Felsefesi,
Durkheim'la Kant arasndaki iliki, Marx'la Hegel arasndaki
iliki gibidir. Durkheim Kant'n "kategoriler" yorumundan etki-
lenmi ve onu Byk lde deitirmitir, Marx Hegel'in
"diyalektik" yorumundan etkilenmi ve onu byk lde deiik-
lie uratmtr. "Marx" kafasnn zerinde duran Hegel'i nasl
ters evirerek dzeltmise Durkheim da ayn ekilde kafasnn
zerinde duran Kant' ters evirerek dzeltme teebbsnde bu-
l u n m u t u r " 1 . Durkheim bu ters evirerek dzeltme iini
"kategoriler"in sosyolojik bir yorumunu vererek yapmtr.
Prolegomena'da Kant. "Anlama yetisi (a priori) yasalarn
doadan almaz, onlar doaya buyurur" 2 der. Burada Kant^v
"anlama yetisi"nin a priori yasalan" ifadesinde dile getirmeye
alt ey "kategorier"dir. Durkheim'in Kant'dan ayrld ye
ayrlmad noktalar anlamann en y yolu, yukardaki ifadeyi
Durkheim'in bak as iinde tekrar ifade etmektir: Toplum ka^
tegorileri doadan almaz, onlar doaya buyurur:
nn Kant n dncesinde kar kt ey, Kant'n kategori-
lerin kaynan gsterememi olmasdr. Kategonlern kayna
nedir? Durkheim bu soruya tek keli m eylcTTopl um diye cevap

cv.: Takiyetin Mengolt, Remzi Kitabevi, stanbul 1986, ss. 85-


103, Cassirer, Ernst, Kant'n yaam ve retisi, ev.: Doan
zlem, Ege niversitesi Ofset Basmevi, zmir 1988, s.107-130; Korner,
S., K a n t , Penguin Books, London 1987, ss.43-91. " K a n t ' n
kategoriler tablosu, yalnzca Avrupal zihnin kategoriler
t a b l o s u d u r " . Scheler, M. "The Sociology of Knowledge: Formal
Problems", The Sociology of Knowledge/A Reader, Eds.: Curtis
and Petras, s.178. Kant'n felsefesi eitli boyutlarda ideal bir uyum
gsteriyordu. Kant'n epistemolojisi ilkin "saf akln" salad mutlak
kesinliin snrlarn yeniden ayaa dikmeyi amalyordu, ikinci olarak,
eylemin ahlki temellerini oluturma konusunda, nemli bir "pratik"
taraf vard; bu noktada Tanr'ya dorudan bavurmuyordu ve ideal olarak
bir "laik ahlk" iin gereken Cumhuriyeti mizac inceliyordu. Kant'da bu
dnyaya ait Protestan ilecilii (asccticism)nin ifadesi szkonusudur".
Tiryakian, E. A. "A.g.m.", Sosyolojik zmlemenin Tarihi,
s.219.
1
Brenstein, B., "Social Class, Language and Socialization", Language
and Social Context, Ed.: P.P. Giglioli, S. 158.
2
Kant, I., Gelecekte Bilim Olarak Ortaya kabilecek Her
Metafizie Prelegomena, s. 72.
verir 1 . Ancak yine de Durkhcim'i anlamak iin, bu cevapla ne
demek istediini aklamaya lamalyz.
Durkheim'e gre mantki dnce, bireylerden bamsz bir
varla sahiptir, insanlar onu, btn insanlar ve zamanlar, btn
durumlar iin geerli genel-geer bir hakikatmi gibi alglarlar.
Daha ak bir syleyile insanlar, toplumdan bamsz bir
"hakikat in varlna inanrlar. Fakat insanlar bu kanaate nasl
ulamlardr? nemli olan bu soruya verilecek cevaptr. nsan
doduunda, bu genel-geer hakikat kendisine sunuluyor gibidir.
Aslnda o, kollektif tecrbenin rndr, j i r e y l e r d e n bamsz
hakikat insanla ilk kez kollektif dnceyle verilmitir.
Toplumsal olgu tanmndan da anlalaca zere Durkheim, Bi
koUelrflluuncenm ya da toplumsal olgunun insanlar zerinde

"O nedenle bu, bir taraftan bilim, dier taraftan ahlk ve din arasnda
genellikle varolduu kabul edilen bu trde bir antinominin bulunduu
hibir ekilde doru deildir; nk insan faaliyetinin bu iki formu,
gerekte ayn ve tek bir kaynaktan doarlar. Kant bunu ok iyi biliyordu
ve bu nedenle teorik akl ile pratik akl' ayn melekenin (faculty) iki
farkl vehesi olarak grdii. Ona gre bu iki vehenin birliini salayan
ey, ikisinin de Universal olana doru yneltilmi bulunmas gereiydi.
Rasyonel dnme, akla sahip btn varlklara verilmi yasalara gre
dnmektir; ahlki hareket etmek, dier btn iradelerle elimeksizin
geniletilebilen maksimlere gre hareket etmektir. Baka bir deyile
bilim ve ahlk, bireyin kendisini, kendine ait gr noktasnn zerine
ykseltmeye ve bireyler st bir hayat yaamaya muktedir olduunu ima
eder. Gerekten, bunun yksek dnme ve eylem formlarna has genel bir
nitelik olduu phe gtrmez bir eydir. Bununla birlikte, Kant'm
aklayamad ey, insanda gerekleen bu tr elikinin kaynadr.
Birey kendisini neden bireyselliinden vazgemeye zorlamaktadr; aksi
durumda bireyler st yasa neden kendisini bireylerde cisimletirerek
dalmaya zorlamaktadr? Bu soruya eit ekilde itirak ettiimiz iki
antagonistik dnya; bir yanda madde ve his dnyas, dier yanda teorik
(saf, .) ve kiilcrst akln dnyas bulunduu sylenerek cevap
verilebilir mi? (...) Neden bu iki dnya -ki bunlar birbirleriyle eliiyor
gibi grnyorlar- birbirlerinin dnda yer almyorlar ve neden
antagonismlerine ramen karlkl birbirlerine nfuz ediyorlar?
(Gerekte bireyler st akl kollektif dncedir) (...) Bir cmleyle, bizde
bireyler st bir ey vardr; nk hepimizin iinde sosyal bir ey vardr,
nk toplumsal hayat hem tasavvurlar hem de pratikleri kuatr; bu
bireylcrstlk, doal olarak dnceler kadar eylemlere de yaylr".
Durkheim, E. "Elementary Forms of Religious Life", The Sociology
of Knowledge/A Reader, Eds.: Curtis and Petras, ss. 158-159,
Parantez ii benim.
bir d bask uygulayarak kendisini onlara kabul ettirdiini ne s-
rer, tnsan kavramlar, kategoriler ve dncelerle ilk kez yzyze
eldiinde, onlan bir eletiri suzgecnaen geirerek "benimsemez;
aha ok, iinde yaad toplumun kendisine sunduu biimde
kabul eder. Bilginin kollektivitesini salayan ey kollektif olann
insan zerindeki otoritesidir1.
Kavramlarla dnmeyen insan insan deildir, der Durkheim.
Kavramlar ve kategoriler toplumsal olgulardr; insan insan olmas
dolaysyla kavram ve kategorilere mahkmdur, nk dile mahk-
umdur. Kadim Yunan'dan beri bilindii ve Kant'n. yeniden ak
bir biimde ortaya koyduu zere insan dreeslzorunlu olarak
kategorilere dayanr; Kategoriler yoksa dnce de yok demektir.
Kategoriler, dncenin bir tr Arimed noktasdrlar. insann
doal ve sosyal evresi bir kaosu andnr, bu kaos kavram ve kate-
gorilerle bir dzene sokulur ve anlaml klnr. Evreni kollektif bi-
lincin bize sunduu kategorilerle alglarz;. Alglama, genelleme
deildin Kategorilerle ya da kavramlarla dnmek, der
Durkheim, "nesnelerin belirli saydaki genel niteliklerini tecrit ede-
rek ya da biraraya getirerek gruplandrmak deildir sadece, ayn
zamanda deiebilir olan srekli, bireysel olan toplumsal klmak-
tr"2. Kant'n aksine kategoriler saf akln rnleri deil, toplumun

1
Durkheim, E. "A.g.m.", The Sociology of Knowledge/Reader,
Eds: Curtis and Petras, ss.l 50, 152, 159. "Bu durumda zetle genellikle
kabul edildii zere, toplumun mantksz (illogical) veya mantk d (a-
logical), tutarsz ve fantastik bir varlk olmadn belirtmemiz arttr.
Tam tersine kollektif bilin, psiik hayatn en yksek formudur; gnk
kollektif bilin, bilincin bilincidir. Bireyin ve lokal artlarn
(contingencies) dna ve stne yerleen kollektif bilin, nesneleri
daima temel sabit boyutlaryla grr ve bu zellii ile, ilgili daimi ve
temel boyutlar insanlar arasnda komnike edilebilir dnceler halinde
kristalize eder. Kollektif bilin ayn zamanda, bilinen btn gereklii
Icuatr; bu onun tek bana zihni, btn nesnelere uygulanabilir ve
nesneleri dnlebilir klan kalplarla tehiz ettiini gsterir. Kollektif
bilin bu kalplar suni olarak retmez; kendi iinde bulur.... "Durkheim,
E. "A.g.m.", The Sociology of Knowledge/A Reader, E d s . :
Curtis and Petras, s. 157.
2
Durkheim, E. "A.g.e", ss.152-53. Arthur Child, kjtegoriJenn_biljinin
sosyal determinasyonunun aralar olduunu ne srer. Baz yazarlar
b u n l a j i (bak as,)(konumj (dnya gr )gjbi_ kayramjarla dile
getirmilerdir. Kant'a gre dincc btn 'insanlarda ayn srele
ckilIon7r,"Takal a^takdimini yapig kategorilerin zorunluluunu ve
niverselliini ispat edememitir ..Bu dilemmadan(!) kurtulmann yolu iki
doaya buyurduu kalplardr, kollektif emein rndrler ve

Durkheim yukardaki yorumuyaparken noktadan yola k-


yordu: (a) Kategoriler ve mantk kuraUanndalri deiiklikler ya da
bunlarn fariclf kltrlerdeTarkl olmalar olgusu, tarih ve dolay-
syla ssvaTfaktflrlete baldr, (b) Bireylerin rendikleri dilde
formln bulduklan va bazlar bireylerce tecrbe edilmemi
nesnelere atfta bulunduktan iin kavramlar ve kategoriler toplu-
mun rndrler; (c) Kavramlarn reddini veya kabuln sala-
yan ey, sadece objektiviteleri deildir; ayn zamanda dier hakim
nanlara uygunluktandr da 2 . Kategoriler dier btn kavramlar
kuatrlar; onlar nesneler arasndaki en genel ilikilere tekabl
ederler; kollektif tecrbenirTurunudrler. Biteyler in a uriori
bjr gereklikleri vardr; fakat kkenleri Kant'n ne srd gi5T
bireyin iinde deil dndadr 3 . Kategorilerin kayna nedir?
Tarih geliimi gznnde bulundurarak Durkheim bu soruya
"Dindir" diye cevap verir. Kategorilerin kayna dindir, dinin
kayna toplum. Dolaysyla kategorilennTayna toplumdur."
iCatearilerin kayna dindir, nk toplum Tanr'dr^l

tip kategori olduunu ne srmektir: (I) Ana kategoriler; (2) Tali


kategoriler. Ana kategoriler biyotiktir ve Kant'n kategorilerine tekabl
ederler; tali kategoriler sosyetiktir ve Durkheim'in kategorilerine tekabl
ederler. Bkz. Wolf, K Beyond the Sociology of Knowledge/An
Introduction and A Development, University Press of America,
New York-London 1983, ss.163 vd. Kategorilerin bu kategorizasyonunda
sunulan emann Durkhcimci bak asndan kabul edilebilir olmad
aktr. nk "doal" ya da "ana", "Sosyal" ya da "tali" kategorilerinin
kendileri de sosyal birer kategoridirler. Lukacs, "Doa sosyal bir
kategoridir" der. Bkz. Stark, W. The Sociology of Knowledge,
s.176. Child'n grleri iin keza. Child, A. "Theoretical Possibility of
T h e Sociology of Knowledge", Towards the Sociology of
Knowledge, Ed: Remmling, ss. 81-101.
1
Durkheim, E. "A.g.m.", A.g.e., s.152-53.
2
Merton, R. K. "The Sociology of Knowledge", Social Theory and
Social Structure, s . 4 7 3 .
3
Remmling, G.W. Road to Suspicion, s. 14; Hamilton, P.,
Knowledge and Social Structure", ss. 109 vd. Schaub, E. L., "A
Sociological Theory of Knowledge", Towards the Sociology of..,
Ed.: Remmling, ss. 167-83.
4
Fcnton, Steve (With Robert Reiner and Ian Hammct), Durkheim and
Modern Sociology, Cambridge University Press, London 1984, ss.
202-208; Zeitlin, O., M Ideology and the Development of
Kategoriler, uzun tarih srelerden gemi bulunan ve insanlarn
en deerli entelektel varlklarnn birikimini sembolize eden
"dncenin paha biilmez aralardrlar"1.
Dahas kategoriler, yalnzca toplumun rn olduklar iin top^-
lumsal deildirler; dile getirdikleri nesnelerin doas toplumsal ol-~
duu iin de toplumsaldrlar. Onlar ierikleriyte sosyal varln
farkl boyutlarn dile getirirler. Mesela "snf kategorisi", balan-
gta insan grubu kavramndan ayrt edilemeyen bir kategoriydi;
zaman kategorisinin temelinde yatan ey hayatn ritmidir; toplu-
mun igal ettii toprak, uzay kategorisi iin materyal salamtr;
kollektif g yeterli g kavramnn -ki bu nedensellik kavramnn
temel bir esidir- pratiidir. Bununla birlikte kategoriler yalnzca
toplumu deil, btn gereklii kusatn^r.'T^>KtegrilMin
fonksiyonu dier btn kavramlara egemen olmaTve onlar ku-
atmaktr: "onlar zihinsel hayatn daimi cihazlandrf"^. Btnsellik
(totality) kavramn ele alalm; btn kategorisi mevcut btn ka-
tegorilerin temelinde yer alan kategoridir:

Btn bir kavramlar sistemince dile getirilen dnya,


toplumun kabul ettii dnya olduundan, toplum yalnz
bana tasarlanmas gereken en genel kavramlar salayabi-
lir. Byle bir nesne yalnzca bir zne tarafndan iselletiri-
Iebilir ki bu nesne, iinde btn birey zneleri ihtiva eder.
Hakknda dnlmedii srece evren varolamayacan-
dan, toplum iinde yer bulur; toplumun i hayatnn bir par-
as olur; bu btnlk varolduu srece onun dnda hibir
ey varolamaz. Btnlk (totality) kavram, toplum kav-

Socioiogical Theory, Prentica Hall Inc. Englewood Cliffs, New


Jersey 1968, ss. 276-80
' Rcmmling, G. W., Road to Suspicion, s. 14. Kant' kategori
anlay, sosyologlarn eletirilerine maruz kalmtr: "Biz aydnlanma
ve Kant idoln (putunu, .) akln Jffi^utm" cihanlarnn ta balangtan
itibaren biitn insanlara verildii varsaymn tamamen reddediyoruz.
Sadccc JtihnlL_ffltth!yft ..deil, "doru" ve ^yanh", "mutlak olarak
doru" ve "nutlak olarajc yanl" indeksini uygulayan muhtevalarda
adan aa, lkeden lkeye, toplumdan topluma farkllklar gsterir;
dahas muhtevalarc~<lzenlcnen "Kategoriler ve formlarn .bizzat kendileri.,
de deiirler. Grup ve kltr formlar okluu, btn bir sosyolojinin
balang noktasdr". Stark, W., The Sociology of Knowledge,
s:329. ~
2
Durkheim, E., "A.g.m." The Sociology of Knowledge/A Reader,
s.155.
ramnn biricik soyut formudur; o btn nesneleri iine alan
btndr, btn dier snflan kuatan en yksek snftr.
Bu her alandan varlklann, tpk insanlar gibi, sosyal form-
lar iine yerletirilerek tasnif edildii btn pirimitif snf-
landrmalann dayandnld temel nihai ilkedir. Fakat eer
dnya toplumun iindeyse, toplumun meskun bulunduu
uzay, genel uzayla kanm olur. (..) Ayn sebeple, kol-
lektif hayatn ritmi, onun sonucu olan btn temel hayatla-
nn deiik ritimlerine egemendir ve onlan kuatr; neticede
onun ifade ettii zaman, muayyen btn srelere egemen
olarak, onlan kucaklar. O, genel zamandr. Uzun sredir,
dnyann tarihi, toplumun tarihinin yalnzca bir vehesi ol-
mutur. Biri dieriyle balar, birincisinin devirleri ikincisi-
nin devirlerince belirlenir1.

Biliminki dahil insan dncesi zorunlu olarak kategorilere da-


yanr. Hem K.ant' hem de Durkheim'ci anlamda kategoriler bi-
reyin tecrbe ya da deney alannn dridyer alan inan formla-
rdr. nsan bir kaos halindeki evreni anlaml klabilmek iin onu
bir dzen iinde alglamak zorundad^Her alglama eylemi zarure-
ten a priori kategorilere ya da inan fonrlanna dayanr^Hey
alglama kategorilerle o r^an zc~cc[n i r . t n s ah evreni, snflan-
drmaya tabi tutmakszn bir dzen iinde kavrayamaz; kategoriler,
snflandrma zorunlu olduu iin zorunludur. Snflandrma nes-
neleri ve olaylarn ortak ya da farkl zelliklerine gre yaplr.
Snflandrmann amac, "enformasyonu organize ederek hafzaya
yardm etmek" ve her eyden nce nesnelerin ve olaylann yap ve^
ilikilerini, onlar hakknda genel nermeler oluturabilecek ekilde
tanmlamaktr2.

1
Durkheim, E. "A.g.m.", A.g.e. s.155.
2
Kneller, G.F., Sciece as a Human Endeavor, Columbia University
Press, New York 1978, s.127. Kanl'tan etkilenen tek dnr Durkheim
deildir. Mannheim da Kant'n etkisi altnda kalmtr. "Her alglama
kategoriler iinde dzenlenerek organize edilmi olmaldr. Bununla
birlikte, tecrbelerimizi bu tr kavramlara dayal formlar iinde organize
ederek dile getirmemizin ls, mevcut tarihi andaki referans
erevelerimize baldr. Sahip olduumuz kavramlarla, bu kavramlarn
kendi kendilerini geniletme eiliminde bulunduklar istikametlerle
beraber iinde hareket etliimiz sylem evreni, grubun entelektel
bakmdan aktif ve mes'ul yelerinin byk lde bal bulunduklar tarih
sosyal duruma baldr". Mannheim, K., Ideology and Utopia, s.91;
"Farkl sosyal kurumlardaki insanlar farkl tarzlarda dnmezler yalnzca,
Snflandrma ve kategoriler konusunda Durkheim'i ilgilendi-
ren soru uydu: MnblcrsnlTandrma formTar ile, bilme ve kav-
rayn temel kategorileri toplum tarafndan nasl belirlenmektedir?
Yukarda yaplan aklamalardan da anlalaca zere Durkheim

rgtlenme biiminin bir yansmasdr, diye cevap vermitir ve


bununla ilgili olarak ne srd ilke udur: Nesnelerin snfh
landrlmas insanlarn snflandrlmasn yeniden re-
tir 1 .
Durkheim bu grn, Mauss'la birlikte, Avustralya kabile-
lerinin snflandrma ve toplum yapsna dayandrr. Buna gre
"grimtiTjnmU
sosyal organizasyonunu yanstr: mantki snflandrmann hiye-)
rarik yaps, kabilenin sosyal yapsnn "primitif' formlarnn hi-
yerarik dzenini yanstr. Kabilenin evresinde yer alan btn
nesneler ve hayvanlar, akrabalk gruplarna ait olarak snfland-
rlmakta ve dolaysyla, kabilenin rgtsel yapsyla nesne ve
olaylann rgtsel yapsnda paralellik domakta ve bylece nesne-
lerle olaylarn her snflandrlmas insanlarn snflandrlmasn
yeniden retmektedir. Kabile trn, boy trlerin alasdr. Nesneler
ve olaylar evreninin birlii (insanlarn birlii olan kabile ya da
toplum), toplumun birliidir; toplum nesneler ve olaylar evreninin
birlii en yksek mantki btndr (totality)2.

Toplum snflandrc dncenin takip ettii basit bir


model deildir; toplumun snflandrma sistemine ayrmlar
olarak hizmet veren kendi ayrmlar vardr. lk mantki ka-
tegoriler sosyal kategorilerdir; ilk nesne snflan, nesnelerle
entegre edilen insan snflardr (..). Moiety, ilk snftr
(genera), klanlar ilk trlerdir 3 .

Evrenin tasnifi ile toplumun vapSLarasndaki bu paralellik.


Durkfieim'in mdcnTbilmln aklanmasnda gnmz sosyolog-
lanna yapt esasl bir katk olarak grlmektedir. Bilim sosyo-
loglarnn ondan yola karak sorduklan soru udur: Modern bi-
ljmin snflandrma sistemi ya da kategorilerimle modern toplumun

tecrbenin salad materyali dzenlerken dc farkl kategoriler


kullanrlar". A.g.e., s.246.
1
Durkheim, E. and Mauss, M., Primitive Classification, s.11.
2
A.g.e. s.2.
3
A.g.e., s. 62-83.
yaps arasnda paralellik kurmak mmkn mdr 1 ? Bunu al-
mamzn daha sonrakTMmlerineertcleyerek, klsik sosyolojinin
dnce babalarnn, modern bilim hakkndaki dncelerine
bakmalyz. nk klasik sosyoloji gelenei lkemizde ok etkili
olmutur ve entelektellerimizin bilgi ve bilimsel bilgi konusun-
daki dnce ve kanaatleri byk lde sz konusu gelenein
yorumuna dayanmaktadr.

1.3. Bilgi S o s y o l o j i s i ve D o a Bilimleri

Klasik sosyoloji gelenei iinde yer alan dnrlerin bilgiyle


toplum, kategoriler ve dnce arasndaki iliki, snflandrma sis-
temleri vb. hakkndaki grlerinden doa bilimlerinin payna d-
en nedir? Baka bir deyile, modern bilimin ya da doa bilim-
lerinin klasik sosyoloji gelenei iindeki yeri nedir ve Marx
(1818-1883), Durkheim (1858-1917), Weber (1864-1920)7
chelcr (1874-1928) ve Mannheim (1893-1947) doa bilimleri
Hakknda neler dnmektedirler? almann bifsnraki blm
"olan fcpslcmikcemaa' bafikli ve bilimsel bilginin sosyolojisini
ihtiva eden blme kap aralamak iin bu sorulara ksaca da olsa
cevaplar bulmalyz.
Bu dnrlerin hemen tamam, genelde modern bilimin zel
olarak da fizik biliminin, bilimler hiyerarisinde zirveye ulat -
ki fizik bilimlerin kraliesi olarak selamlanyordu- ve altnan
yaad bir dnemin rnydler. Ayn dnemde (19. yzyl ye
20. Yzyln balan) hem doa bilimlerinde, hem sosyal bilim-
lerde ve hem de genel olarak Bat entelektel hayatnda egemen
akm pozitivizmdi. Pozitivizmin temelinde, btn doru bilginin
bilimsel bilgi olduu inanc yatyordu. Auguste Comte (1798-
1857) tarafndan modern Bilimleri gstermek zere kullanlm
jjulunan 'positive' sfat, doa bilimlerinden nceki ve doa bi-
linilen dnflabtnbiM^ gstermek

1
ilk projemizi tamamlayamadmzdan kitapta bu konuya yer veremedik;
ancak Durkhcim'ci yaklamn bir rnei u makalede bulunmaktadr:
Bloor, David, "Durkheim and Mauss Revisited: Classification and the
Sociology of Knowledge", Society and
Knowledge/Contemporary Perspectives in the Sociology
of Knowledge, Ed.: Stehr and Meja, Transaction Books, New
Brunswick and London 1984, s. 51-77.
iin kullanlmt 1 . Pozitivist anlaya gre btn bilgi formlarnn
ls doa bilimleriydiler ve doa bilimlerine gre ele
alnmalydlar^*).
Marx 'doga'nn birincil, 'dnce'nin ikincil gereklik oldu-
unu dnyor ve dga bitimlerinin bilgisine nemli bir rol yfc
fyordu. Doa bilimtenTnHrirralannn geliimini kolaylatran
erlemeler kaydettii srece, toplumsal deime faktrlerinden
biriydi. Bilimin desteindeki retim aralan ya (J^ngstnTHer ne
kadar insan emeine ve kendisine yabanclalnc bir faktr idiyse
de insan kurtuluun nihai aktryd. Kendi ngrd sosyal
deimeyle birlikte doa bilimlerinin yaps da deiecek: kom-
nizm doa bilimlerinin idealistik eilimlerini kaybetmelerini sala-
yacak ve ileride "insani bir bilimin temeli" olacakt 2 . Engels bu
konuda unlan ne sryordu:

Ve gerekten de, yaadmz her gnle birlikte bu yasa-


larn daha iyi bir kavrayn elde ediyoruz. (..) zellikle
doa bilimlerinin yzylmzda salad byk gelimeler-
den sonra, hi deilse gndelik retim faaliyetlerimizin ger-
ekletirilmesini ve gelecekteki sonularn dahi kontrol et-
memizi salayacak her zamankinden daha iyi bir konuma
sahibiz. Fakat bu ilerleme devam ettike, insanlar doay
yalnzca daha ok hissetmeyecekler, ayn zamanda doga ile
aynlklarnn da bilincine ulaacaklar ve Avrupa'da klasik
antikitenin knden sonra doarak Hristiyanlkla en
yksek aynntlanna ulat zere, zihin ve madde, insan ve

1
Abercrombie, N., Hill S., Turner, B. S., Dictionary of Sociology,
Penguin Books Ltd, London, 1984, ss, 163-164.; Kaplan, Abraham,
"Positivism", International Encyclopedia of the Social
Sciences, Vol. 12, The Macmillan Company and the Free Press, U.S.A.
1968, s. 389.; Alexander, J. C., "Positivism", The Social Science
Encyclopedia, Eds,: A. Kuper an J. Kupcr, Routledgc and Kegan Paul,
London, Boston and Hanlcy 1985, ss, 631-633.
almann ilerleyen blmlerinde "pozitivizm" daha ayrntl bir
ekilde ele alnaca iin burada ksaca temas etmekle yetiniyoruz.
2
Hamilton, P., Knowledge and Social Structure, s. 23. "Marks ve
Engels zihn ve toplumsal liberasyon maceralarnda, bilimin iilere
yardm edeceine kaniydiler" Feyerabend, P., S c i e n c e in A Free
Society, Forth Impression, Verso, London 1987, s. 75.
doa, ruh ve beden arasndaki anlamsz ve doa-d ara-
sndaki eliki imkanszlaacaktr 1 .

Hamilton'a gre Marxist dncenin geliimindeki pozitivist


eyi aka gstermek mmkndr: insan doa bilimlerinin nes-
nesidir, do^a, insan biljmlerinin nesnesidir. Bylece bilimlerin
birlii ideali -ki bu pozitivizmin ideallerinden bridir -mmkn k-
lnm olmaktadr 2 . Marx ve Engels, doa bilimlerinin znde ve
dilinde politik grlerini teminat altna alacak bir ara bulmular
ve doa bilimlerini tahrif etmeksizin kendi "antimetafizik metafi-
ziklerini" szkonusu bilimlerin diliyle ina etmilerdir. nk
doa, yaadklan yzyln ortalanndan itibaren hareket halindeki
maddeydi. Mesela pozitivizmin ikinci merhalesini gsteren Viyana
Ekol pozitivizmiyle (mantksal empirizm) arasndaki ortaklk
apaktr. Lenin'in Viyana Ekol'nn nclerinden Mach'a kar
kt dorudur; ancak onun kar k temelden bir kar k
deil, taktik icab bir kar ktr. Marxizm ve mantksal poziti-
vizm, ekoln temsilcilerinden P. Frank'a gre ayn epistemik te-
meli paylayorlard: Bilim materyalistiktir; bir nermenin doru-
luunun lleri arasal bir mantk iinde yer alr; bilimin nerme-
lerinin kendileri bilimsel terimlerle yorumlanmaldrlar. Bentham
ve Marx bilimin ynteminin, toplumun aklanmasnn anahtan
olduu yolunda bir gre sahiptiler. Marx HobbelTu, Engels,
Bacon ve Locke'u entelektel ccdleri arasnda zikreder. Bu d-
nrlerse pozitivizmin dnce babalandr 3 . zetle, klasik sosyo-
lojinin kuruculanndan Marx ve genelde Marxizm pozitivisttir.
Schelcr dindar bir Katolik, bir Yeni Eflaluncu olmasna ve po-
zitivizmi yazlarnda eletirmi bulunmasna ramen, modern bi-
limi, bilme ve kavraymzn artk zaman gemi formlarn ko-

1
Marx, K. and Engels, F., Selected Works, Progress Publisher,
Moscow 1975, s. 362.
2
Hamilton, P., Knowledge an Social Structure, s. 23. Marks bir
yanyla Amerikan pragmatistlerine yaknd. Ona gre bilgide doruluun
garantisi proleteryayd. Bir dnccnin doruluunun testi, o dncenin
uygulanmasyd. Uygulamayla dorulanamayan her bilginin dogma
olduuna inanyordu. Bk/.. Remmling, G. W., Road to Suspicion, s.
162. Marksi/.min pragmatist yan iin aynca, GouMtict, A., Coming
Crisis in Western Sociological Thought, Heinemann
Educational Books Ltd., London 1972, ss. 110-11.
3
Friedrichs, R. W., A Sociology of Sociology, The Free Press, New
York 1970, s. 263.
ryan felsefe, metafizik ve dine mantksal bakmdan stn ve en
gelimi bilgi formu olarak gryordu. Amac, kendi bilgi sosyo-
lojisini hem klasik epistemolojinin, hem de Comte ve Spencer'n
bilgi teorilerinin yerine ikame etmekti. Comte ve Spencer iin ol-
duu kadar kendisi iin de bilim ya da doa bilimleiri dier bilgi
formlarnn deerlendirilmesinde bavurulabilecek biricik l ve
paradigmayd. Ona gre Comte, bilimin modern kapitalist top-
lumdaki egemen bilme-kavrama tarz olduunu kabul etmesine
ramen, doa bilimlerinin, metafiziin ve dinin birbirinden ba-
msz, eil lde geerli bilme formlar olduunu grememiti.
Fakat onun bu Comte deerlendirmesi bilim hakkndaki grn
deitinniyordu. nk o da Comte gibi, insanl|n entelektel
tarihinin (bizce Bat'nn entelektel tarihinin), mit ve menkbe,
doal folk dili, din bilgi, mistik bilgi, lelseli metafiziksel bilgTT
matematiin ve dogarfimnTIcnnin pozitif bilgisi ve nihayet tekno-
loji bilgisi olmak zere evrimci, dolaysyla ilerlemeci bir ema-
sn karmt. Comte'da olduu gibi doa bilimlerinin bilgisi ve
teknoloji bilgisi nihai aamay sembolize ediyordu. Sheler'a gre
insana zg bilme formu vard ve bu bilme formu btn
toplumlarda her zaman bir arada yer alabiliyorlard: Din, metafU>
ziksel ve bilimsel. Bu bilme lonnu, bilginin taylar olar
insan tipinertekabl ediyordu: Homo religious (kahin veya aziz),
dnr veya filozof, bilim adam veya aratrmac. Bu insan
tipiyse "ibirlii formuna tekabl ediyordu: Kilise ve mezhep,
kadim anlamyla bilgi okulu, okul veya aratrma enstits 1 .
Sclcler'in evrim semsnda sonuncularn insanln (aslnda
Bat'nn) nihai ve en yksek aamasn temsil ettikleri ok aktr.
Durkhelm'in dnce kategorilerinin ve dnce sistemlerinin
toplumun yapsnn bir rn ve yansmas olduunu ne srd-
n belirtmitik. Peki ama bu durumda doa bilimlerinin ya da
modem bilimin yeri nedir? Ayn tez, doa bilimlerinin kategorileri
ve snflandrma sistemi iin de geerli midir?_Bilim, diyordu
Durkheim, gnmzde ok biiyk bir gvenilirlik ve geerlilik

1
Schclcr, M., "On the Positivislic Philosophy of the History Knowledge
and Its Law of Three Stages", The Sociology of Knowledge/ A
Reader, Eds. : Curtis and Petras, ss. 161-69.; ve keza, Scheler, M., "The
Sociology of Knowledge: Formal Problems", The Sociology of
Knowledge/ A Reader, ss. 170-86.; Hamilton, P., Knowledge and
Social Structure, ss. 78-87.; Becker, II. and Dhalke, H.O., "Max
Seliclcr's Sociology og Knowledge", Towards the Sociology of
Knowledge, Ed.: Remmling, ss. 212-13.
kazanmtr; nk topyekn hepimiz bilime inanyoruz.
Kategorileri dilden, yani kollektif tecrtibedenTirizTahcak onlan
herhangi bir eletiriye tabi tutmadan kullannz. Bilimsel olarak i-
lenmi ve eletiri szgecinden geirilmi kavramlar, ok kk bir
aznla aittirler. Onlar da otorite ya da gvenilirliklerini kollektif
olmalanndan alrlar. Dier saduyu kategorilerinden farklar, kk-
ten bir farkllk deildir, sadece bir derece farklldr 1 . "Bilime
duyulan inan" diye devam etmektedir Durkheim,

din inantan temelde farkl deildir. Son tahlilde bilime at-


leitiimiz deer, onun yapsn ve hayattaki roln, kollektif
"5iimide ekiTlendirmemze^alldlr. .y^sy^ayatnTb-
tn iinde bilim dnceye (opinion) dayanr. Bu dn-
cenin bir inceleme konusu olarak ele alnabilecei ve onun
hakknda bilim yaplabilecei phesiz bir hakikattir; bu il-
kece, sosyolojinin ierdii bir eydir. Fakat dncenin bi-
limi dnceler retmez; onlan yalnzca gzlemler ve kendi
kendilerinin bilincine daha ok varmalarn salar. Bu yolla
onlan deitirecei bir gerektir; fakat bilim, kendi yasala-
rn kuruyor grnd srada dnceye bal olmay sr-
drr; nk yukarda belirttiimiz gibi onu dnce ze-
rinde ilemeye mecbur bir g halinde tutan dnceden
doar 2 .

Durkheim, yukard ak i satrlardan da anlalaca zere, doa


bilimlerinin dncesinin, doa bilimlerinin kategorilerinin ve
smjlandrma sistemlerinin de toplum yapsnn bir yansmas ve
toplumun rn olduunu dnmektedir. O, sosyal a priori,
"kategorilerin varlnn bilim in dc geerli olduklarn ne sren
bu grleriyle pozitivist izgiden ayrlr 3 . Fakat sosyoloji iin
ngrd nl ilkesinden de anlalaca gibi ^bilimin dier bilgi
trlerine stnln kabul ediyor ve en gvenilir bilginin bilim-
sel bilgi olduuna inanyordu. Onu pozitivist klan nl ilkesi

1
Drkheim, E., "Elementary Forms of Religious Life", The Sociology
of Knowledge/ A Reader, s. 151.
2
Durkheim, E., " A . g . m . " , A.g.e., s. 152.; Durkheim and Mauss,
Primitive C l a s s i f i c a t i o n , s. 88.
3
Tiryakian, E., "Emile Durkheim", S o s y o l o j i k zmlemenin
Tarihi, Der.: Botlomore ve Nisbct, s. 222.
uydu: "Sosyal olgular nesneler gibi ele aln 1 ". Bununla
birlikte, Durkheim'in pozitivizmden ayrld nokta diye sundu-
umuz gr, modern bilgi ve bilim sosyolojisi iin para-
digmatik bir kaynak fonksiyonu grm ve yine modern bilgi
sosyologlar iin bir ilham kayna olmutur. Bunu daha sonra
greceiz.
Klasik sosyoloji gelenei iinde deerlerin belirleyici rolnn,
doa bilimlerinin yntemleriyle sosyal bilimlerin yntemlerinin
ayn yntemler olamayacann altn izmi bir sosyolog diye n
salamasna ramen Weber, bilim konusunda pozitivizmin gr-
leriyle uzlayordu. Onun modern bilimlerle ya da doga Dlim-
leriyle ilgili dnce ve kanaatlerini en iyi sosyal bilimler ve sos-
yoloji iin ngrd idealin ne olduuna bakarak anlayabiliriz.
Weher de dneminin dier btn sosyolog ve dnrleri gibi
sosyal bilimlerin doa bilimlerini rnek almalan gerektgnllIuF""
nyordu. Sosyal bilimler de doa bilimleri gibi empirik olan-
dan yola kmalydlar:

Bizi alkadar eden sosyal bilim tipi, somut gerekliin


empirik bilimidir (Wirklichkeitswissensehaft). Amacmz,
iinde hareket ettiimiz gerekliin karakteristik biriciklii-
nin anlatlmasdr.... 2
Dier taraftan biz, rasyonel ekilde icra ettiimizin bilin-
cinde olduumuz eylemlerle -yani fiziki ve psiik 'bask',
hissi 'tesir' ve yargnn akl ile ilgili "arzi" mdahalele-
rin yokluunda- en yksek deerde empirik bir 'zgrlk
hissini' birletirir ve bylece bilgimizin genilemesi iin en
elverili 'aralar'la, yani empirik kurallara en elverili
'aralarla' tasarlanan amac ak seik takip ederiz 3 .

Weber kendi ifadelerinden de anlalaca zere, toplumsal


olaylarn ve olgularn biricikliini kabul etmekte, fakat yine de bu-
nun "empirik" olandan, yani Durkheim'in "olgular eyler gibi al-
glayn" ilkesinde kast edijen somut ve maddi olandan yola kl-
mas n ne nn ek ie3TrjQjr^ller^

1
Drkheim, E., The Rules of Sociological Method, s. 14.
2
Weber, Max, The Methodology of the Social Sciences, Trs.; and
Ed.; Edward E. Shils and H.A. Finch, The Free Press, New York 1949, s.
72.
3
A.g.e., s. 124-125.
Bununla birlikte Weber'i pozitivist gelenein iinde saymamz
salayan tek veri bu deildir. Weber'in pozitivizminin nemli
baka bir gstergesi de "olan" ile "olmas gereken", yani "olgu"
ile "deer" arasna rmek istedii kaln duvardr. Bu aynm pozi-
tjvitce,M_imi3ffldr.-Cnk^ "olan" ile
"olmas gereken" arasna her snr ekme teebbs pozitiviste
bir tutumdur- Bu aynmdan yola karak Weber, bilimin insana ne
yapmas gerektiini sylemeyeceini, ne yapabileceini syleye-
ceini ne srer 1 fakat bu yine de pozitivist bir tutumdur; nk
"olan" olmas gerekeni Jal^Trir.'DHas, bu ayinrnfj/aptnakla
Weber, bir bilim adamndan ok bir ahlk roln stlenir: nk
kendi bilim ideallerini tekzip edecek bir ie tehhfls etm^ktp. ve
normJpymaKtad f.
" Onun bu ahlk tutumuyla sosyal bilimler iin koyduu norm
udur: Bilim deerlerden tpk doa bilimlerinde olduu gibi arn-
m olmaldr. Sosyolojik gelenek iinde Weber'in ardllann ok
etkilemi bir unsur olan "objektif" (nesnel) bilim ideali, sosyolog
Alvin Gouldncr tarafndan yle dile getirilmitir:

"..deerlerden bamsz sosyoloji miti, Weber'in, ya-


l a y a n iki Bat gelenei -aklla inan, bl^i ve his, klasizm ve
romantizm, kafa ve kalb- arasndaki genlimlere son vermek
iinjenimsedii yoldu. Freud gibi Weber de gerekte hibir
zamatTbatrhahn nihai bir zmne veva bu iki gele-
nek arasnda srekli bir bana inanmad 2 .

Gouldner, yukandaki paragrafn son cmlesinde neyi kastedi-


yor olursa olsun, Weber'in, dneminin fizik biliminin ezici oto-
ritesi karsnda doa bilimlerinin bilgisinin, en stn ve geerli
bilgi tr olduuna inanmadn dnmek gerekten abes olur.
Kalple kafa arasnda srekli bir bar ina edilemeyeceine inan-
m a F bi r ey, deerle rden ba m sz bir sosyoloji ngrmek baka
bir sevdir ve~bu da Weber'in pozitivist ideali, "bir deer" olarak
benimsediini gsterir.

1
Weber, M., Sosyoloji Yazlar, ingilizce basky hazrlayanlar: H.H.
Gerth ve C. W. Mills, Trkesi: Taha Parla, Hrriyet Vakf Yaynlar,
stanbul 1986, ss. 138 vd. Doan zlem, Weber'in pozitivist olmadn
ne srmektedir. Pek tabii biz bu yargya katlmyoruz, zlem, Doan,
Max Weber'de Dilim ve Sosyoloji, Ara Yaynclk, istanbul
1990, ss. 58-65, 202-210.
2
Friedrichs, R.W., A Sociology of Sociology, s. 131.
Karl Mannheim bir lde pozitivizm karsnda taknd
eletirel tavr ile Marx, Durkheim ve Weber'den ayrlyor gibidir.
Ona gre, pozitivizm, felsefeye hibir ekilde yer tanmayan bir
felsefeden baka bir ey deildir; pozitivizm insan bilgisinin feT
efe ve ontoloji olmakszn da elde edilebileceini ve tamamlanabi-
leceini savunur. Kltr ya da beeri bilimler doa bilimlerinin
yntemleriyle almaldr; toplumsal olaylar doa bilimlerinin.
yntemleriyle kavranabilir. Mannheim'a gre bu onaylanmas im-
kansz bir eydir; nk pozitivizm, liberal burjuva dncesinin
ruhu iinde ortaya km bir dnce akmdr 1 .
Mannheim'n pozitivizme saldrsnn kaynanda Kant a
priori kategoriler teorisi vardr. Kant ve ardllar btn bilginin,
bilgideki sbjektif bir faktrn, baka bir deyile insan zihninin a
priori yasalannn bir yansmas olarak grrler. Zihnin bu~a
p~rri bilgisi zihinde kindr. Btn risanl^fiTenel geer,
evrime ve deimeye kapal, saf ve sabit zlerden ibarettir. Kant,
temelde doa bilimleri nasl mmkndr, sorusuyla megul ol-
mutur. Dilthey, Kant'n a priori kategoriler paradigmasn insan
bilimleri ynnde genlctereklarihselletirir, Kategoriler, insan
dnce ve eylemi motive eden dnce formlardr, insan zihni
tarih iinde iler; kategoriler evrensel tarih aka egemen olan
dnva-grleridir. Mannheim Dilthey'in bu kategonler anlayn
benimser ve bu anlaya tarih-rclativist bir anlam ykler. Kant'n
deimeye ve evrime kapal kategoriler anlaynn aksine
Mannheim'n kategorileri ya da dnya grleri, derimeye ve
evrime ak perspektiflerdir2.
Her ne kadar Kant ynyle pozitivist gelenein dnda yera-
lyor gibi grnyorsa da Mannheim fziksel-matematikse] bilini
crin stats konusunda bu gelenekle uzlama iindedir. Onun
pozitivizme itiraz, toplum bilimlerinin doa bilimlerinin yntemle-
rini taklinfmclcnThusunflliki tc/.medir. Dna gre kltr veya in-

' Mannheim, Karl, Essays on the Sociology of Knowledge, Ed.:


Paul Kecskemeti, Roullcdge and Kegan Paul, London 1952. s. 150 vd.
Mannheim, K., Ideology and Utopia, ss. 147-148.
2
Kecskemeti, P., (Ed.), "Introduction", Essays on the Sociology of
Knowledge, Written by Karl Mannheim, ss., 8-10; Remling, G.W.,
The Sociology of Karl Mannheim: With a Bibliographical
Guide to the Sociology of Knowledge/Ideological
Analysis, and Social Planning, Routledge and Kegan Paul,
London 1975, ss. 27-28, 49-50.; Remmling, Road to suspicion
ss. 75-81.
san bilimleri, doa bilimleri ve matematik dndaki btn dnce
sistemleri ya da biimleri sosyo-tarih konumlarna ve iinde do-
duklar toplumsal faktrlere baldrlar. Beeri bilimlerin bilgisi
varolusal olarak belirlenmi (existantially determined) bilgidir;
nk beeri bilimlerin her tehisi gzlemcinin deerlendirmesi ve
bilinsiz eylemleriyle ok yakn bir balant iindedir 1 . Oysa fi-
ziksel matematiksel bilimlerin bilgisi varolusal olarak belirlenmi
bilgi deildir 2 .

'Bilimsel' dnemle 'bilim-ncesi' dnem arasndaki


fark, bilimin snrlarnn ne olduu konusundaki nvarsa-
ymlanmza baldr. Bugne kadar -ki bugne kadarki ge-
erli tanm fazlasyla dar bir tanmdr- tarih sebeblerie belirli
bilimlerin, bilimin ne olduu konusunda bir model tekil et-
tikleri aktr. Mesela modern entelektel gelimenin mate-
matiin egemen roln nasl yanstt ok iyi bilinmektedir.
Tam olarak ifade etmek gerekirse bu gr noktasndan
yalnzca llebilir olan ey bilimsaylmaldr. Bu, son cR>
nemde bilimin ideali matematiksel ve geometrik olarak
sbatlanabilir bilgidir; kalitatif herey, kantitatifn bir trevi
olarak kabul edilmitir 3 .

Mannheim'a gre matematiksel-fiziksel bilimlerin bilgisiyle in-


san bilimlerinin bilgisi arasnda temelde iki fark vardr:
a) Vorolusal olarak bilinen bilgiyi dnen znenin yaps
belirler.
b) Matematiksel-fizikscl bHimlerdejcra edilen dnce bilim
adamlarnda buluna"n~soyr5r"Wn' en ayJn(TariWTdea^abe-
lirlenir. fcer bir dncenin form ve muhtevasnn olumasnda
sosyal artlarn hibir tesiri yoksa, doruluk veya geerlilii ze-

1
Mannheim, K., Ideology and Utopia, ss. 148-48.; Bu konuda ve
genel olarak Mannheim iin Merlon, R.K., "Karl Mannheim and
Sociology of Knowledge", Social Theory and Social Structure,
ss. 497 vd.; Hamilton, P., Knowledge and Social Structure, ss.
128 vd.; Remmling, G.W., "The Significance and Development of Karl
Mannheim's Sociology", Towards the Sociology of Knowledge,
ss. 217-28.; Hinshaw, Jun. Virgil, G., "The Epistemological Relevance
of Mannheim's Sociology of Knowledge", A.g.e., Ed. Remmling, ss.
229-44 ve zellikle 234 vd.
2
Mannheim, K., Ideology and Utopia, s. 148.
rinde de hibir etkisi yok demektir. Matematiksel-fiziksel bilimler
iki dneme ayrlarak clc alnabilir: Birinci dnemde birok ey bi-
linir, ancak ok sayda hata da vardr. Bu hatalar ikinci dnemde
dzeltilerek eksiksiz bilgiye ulalr. ki dnem arasnda bir srek-
lilik vardr. Mannheim burada bir noktay paranteze alr ve
'gnmzde' doa bilimlerinin kategorik deimezlii anlay,
klasik fiziin mantyla mukayese edildiinde sarslm gibi g-
rnyorsa da iki dnem arasndaki sreklilik apaktr, der. Buna
karlk kltr ya da insan bilimlerinin ilk dnemlerinin kategorik
yaps ikinci dneme tevars edilmez. Burada bir kopu szkonu-
sudur; insan bilimlerinde her dnem yeni bir bak asn a tekabl
eder. Ancak doa bilimlerinin znenin konumundan bamszl
ne anlama gelmektedir? Mannheim basit bir rnekle bu soruyu
yle cevaplandnr: 2+2=4 dncesinde dnene atfta bulunan
nibir iaret yoktur. Oysa kltr bilimleri dahil btn dnce bi-
imlerinde znenin konumu aka belirlenebilir (mesela poziti-
vizmde) 1 . Mannheim, pozitivizme yapt eletiride, pn/itivi/min
mit-din-fclsefe ve bilim eklinde yapt dorusal "ilerleme" ema-
sn reddederek, Scheler gibi bu bilgi trlerinin bir arada bulunabil
leceklerini ne srer 2 .
O, Dilthey ve Weber'i izleyerek, doa bilimleriyle kltr bilim-
lerini birbirden ayrr ve bunlann, aratrma nesneleri farkl bilim-
ler olduklar iin farkl yntcmkTrlealmalan gerektiini svier.
J3u dnce Mannheim' pozitivist gelenekten ksmen de olsa ay-
ran bir dncedir:

Bildiimiz zere Kant ve Kant-sonras btn epistemo-


loji bir szde epistcmolojik zne kavramyla iler. Tersine,
Dilthey'in "insan" (the whole person) epistemolojik anali-
zin n planna yerletirdiini grmtk. (..) Eer doa bi-

1
Mannheim, K., Ideology and Utopia, s. 243.; Mannheim, K.,
Essays ss. 184. vd.
2
Mannheim, K., Essays , ss. 150. 73, Ancak Dilthey, Weber ve
son olarak Mannheim'n yapt doa bilimleri insan bilimleri ayrm,
pozitivist bilim ideolojisinin farkl bir tezahr olarak grlebilir.
nk, bu ayrm, doa bilimlerini insanlarn faaliyet alanlar dna
ilmekte, ve tam anlamyla insansz (obcKtt) br blm ngrmektedir.
Beeri faaliyetin rnlerini, insan ve toplumdan tecrid etmeyi deneyen her
yaklam eninde SortTfflTtnpozilivisir.almamznileleye
"blmlerinde, bilimin ve bilimsel bilginin, topTrndan tecrit edilerek ele
alnamayacan aynnll ekilde ele almay dcneyeccgiz^
limlerinin bilgisi prototipini balang noktas olarak ele alan
dnce modeli bir epistcmolojik zneye ulayor ise ve
eer ncelikle tarihi bilgiye yneltilmi epistemoloji daha
somut ve ok sayda (insandan oluan) bir zneye ula-
yorsa, ilgili zneleri elde eden bu metodolojilerden her biri-
nin, znelerini, psiik hayatn dorudan psikolojik analizi
vastasyla ortaya koyduklarn dnme yanlna dl-
memelidir. Bunun yerine her iki zne de farkl yaplara sa-
hip, bilme ve kavramaya dayal rnlere gre yaplm ye-
niden inalar olarak doarlar. lk metodolojinin znesi ni-
versel olarak geerli bilme ve kavrama rnleriyle yapsal
iliki halindeki bir zne, ikinci metodolojinin znesi, antro-
pomorfik olarak daha derin bir ynteme bal bir bilgi r-
nyle iliki iinde bir znedir. Herkes szde epistemolojik
znenin, dnya iinde herhangi bir yerde izole durumda
mevcut somut bir gereklik olarak grlemeyeceini kabul
etmelidir. Epistcmolojik zne kavram, bir ina edici kav-
ramdan baka birey deildir. Gerekte bu bakmdan bir
anlam ve deeri vardr ve biz onu bir metafizik gereklik
olarak ele almaya veya onu pozitif empirik dnyada ara-
maya kalktmzda bu ina edici rnei yanl anlarz.
Daha kesin ekilde dile getirelim: Epistemolojik zne, belirli
tipte bir bilme ve kavrama rnne gre ina edilen bir z-
neden baka birey deildir; zamanlar, kiiler ve balantlar
tesi bir gereklie sahip bulunan bir zne; yani matematik
ve teorik fiziin sonularna gre ina edilmi bir zne 1 .

k sk altn izdiimiz gibi Mannheim, matematik ve doa bi-


limlerine kltr bilimleri karsnda ayncahkl bir stat vermesi
bakmndan klasik sosyolojinin dier kurucu babalaryla fikir bir-
lii i i nd e dir. Klasik sosyoloj i nin kurucu arnn hemen tamam,
'J^^ti^^ri akafbun^ bilimlerinin taruma g-
trmez bir "objektvite"ye ve "evrensel dorulua" sahip bulun-
duuna nanrlar. Aktr ki, bu inan dnemin fizik biliminin de-
vasa baarlarnn basksyla doan bir inant ve pozitivist bilim
ideoolojisinin belkemiini tekil eden bir dogmayd.

1
Mannheim, K., Structures of Thinking, Text and Translation Eds.:
WalkeT Meja, David Keuter and Nico Stehr; Translation: S. Shapiro and
Shierry Weber Nicholson, Routledge and Kegan Paul, London, Boston and
Hanley 1982, s. 214 vc ke/.a ayni konuda ss. 182 vd.
Sosyolojinin bir alt disiplini olarak bilgi sosyolojisi genelde iki
dneme avnliT
a) Klasik bilgi sosyolojisi (Bacon, Montesquieu, Comte,
Marx, Fareto, Nictzche,Frcud,Max Schclcr, Durkheim) ve
b) Modern dnem. Bu iki dnem arasnda 1950'li yllara teka-
bl eden bir k dnemi yer alr 1 . Baz sosyologlar, kabaca
1960'larda balayan ikinci dnemV~bilgi sosyolojisinde^
T
hormali/.asyon' dnemi dive de atfla bulunurlar. Buradaki
'normali/asyon' kavram, bilgi sosyolojisinin disipline edil-
mesi, norinlannn belirlenmesi faaliyetini dile getirir. Yukarda da
ksaca ladc ettiimizTfflBTkTasik bilgi sosyolojsTbilime has kav-
rama ve anlama srelerini sosyo tarih bir bak~s iinde deil
daha ok manTTol?r bak~as iinde eleliyor ve bilimsel

jlsmuTilcinci dneminderadikal bir ynelimle geleneksel 'bilimsel


bilgi' kavramyla ilerleme fikrinin eletiriinp girisilrli Rn radikal
dnmn nedeni, bir disiplin olarak bilgi sosyolojisinin kendi i
dinamiklerinin rn olarak ortaya kan bir dnm deildi.
Disiplindeki radikal dnm varln ncelikle bilim felsefesi,
daha sonra da bilim tarihi konusunda yaplan almalara hor-
luydu. Normalizasyon dneminde bilim felsefesi ve tarihinin et-
kisiyle klasik bilgi sosyolojisinin miras yeniden ele alnd ve fel-
sefe kkenli "epistemik vokabler" ilgi odana ekilerek sosyolo-
jize edildi. Sz konusu gelimeyi bilgi sosyolojisinin iki dnemi
arasndaki 'gei' aamasnda yer alan Merton'n almalanndan
izleyebiliriz2:

1
Law, John, (Ed.) "Editor's Introduction: Power/Knowledge and the
Dissolution of the Sociology of Knowledge", Power, Action and
Belief/A New Sociology of Knowledge?, Routledge and Kegan
Paul, London, Boston and Hanley, 1986, ss. 1-19; Stehr, Nicso, and
Meja, Walker (Eds), "Introduction: The Development of the Sociology of
Knowledge", Society and Knowledge/ Contemporary
Perspectives in the Sociology of Knowledge, T r a n s a c t i o n
Books, New Brunswick (U.S.A.) and London (U.K.) 1984. ss. 1-18 ve
zellikle ss. 6-11.
2
Stehr, N. and Meja, W., "A.g.m.", Society and Knowledge, s. 9.
Ayn dnemde bilim felsefesinin sosyolojize edilmi bulunmas ilgi
ekici bir olaydr. Gellncr, Ernest, "Bilim Teorileri ve Sosyal Bilimlerin
Bilimsel Stats" Tere. Hsamettin Arslan, Trkiye Gnl, Say: 12
Gz 1990, ss. 41-53, Durum felsefe ve sosyoloji arasndaki youn
etkileimi aklyor gibidir.
1. Bilme ve kavrama rnlerinin mevzilendii varolu-
jjai temel neresidir?
a) Toplumsal temeller: Toplumsal konum, mesleki
rol, grup, tarihi" konum, karlar, ilgiler, sosyal sreler
(rekabet, atma vb.).
b) Kltrel temciler: Deerler, dnce iklimi,
dnya gr, kltr.
2. Zihinsel rnleri sosyolojik adan incelenebilir k-
lan nedir'?
a) Ahlak inanlar, ideolojiler, dnce kategorileri
ve biimleri, din inanlar, doa bilimleri7teFnIo|I7Tel-
sefe, toplumsal normlar.
b) incelenebilecek veheler: (a) kknda saylan
JSgelerin seleksiyonu, soyuUama d/cyleri, n varsa-
ymlar, kavTamsaT muhtcval ar, d^grulam'modelleTn
entelektel faaliyetin amalan vb.
3. Zihn rnlerin varolusal temelle baglantlan nasl
kurulur?
a) Nedensel ya.da fonksiyonel ilikiler, belirlenme,
mtekabiliyet, zorunlu art, etkileim vb.
b) Sembolik veya anlaml ilikiler, armoni, tutarl-
lk, btnlk, sembolik ifade, i balantlar, mantki tu-
tarllk.
c ) likileri belirleyen m p h e m terimler:
Mtekabiliyet, dnme vb.
4. Varolusal olarak belirlenen bu zihn rnlere neden
gizli veya ak fonksiyonlar yklenir'?
a) G, denge, ynelim, doay kontrol, sosyal
ilikileri koordine etme vb.
5. Varolusal temele ve bilgiye yklenen ilikiler ne
salar?
a) Tarihsel teoriler,
b) Genel analitik teoriler 1 .
Bilgi sosyolojisindeki dnmn varln veya epistemoloji
literatrnn sosyolojize edilmesi ya da bilgi sosyolojisinin meta-
fizik temellerinin sorgulanmas sreci bir baka sosyolog tarafn-
dan u ekilde ifade edilmitir:

1
Merlon, R. K., "The Sociology of Knowledge", Social Theory and
Social Structure, ss. 460 462.
BILIM SOSYOLOJISINE GIDEN YOL 55

Bilgi sosyolojisi tarihinin ilk dnemlerinde bir devasa


hipotetik emalar ina etme eilimiyle ortaya kt. Bu de-
vasa hipotetik emalar, ok sayda ziyadesiyle anlaml ba-
lang noktalan salad. Pratisyenleri, son zamanlarda b-
yk aba gerektiren bu tr teebbslerden ekilme ve kendi-
lerini bir lde daha kolay stesinden gelinebilir aratrma-
larla snrlandrma eilimine girdi. Bu eilim, her ne kadar
ilk dnemin vaktinden nce ortaya kan genellemelerine bir
panzehir olmusa da, ayn zamanda bir basitletirme tehli-
kesini de beraberinde getirmitir. Gelecein bilgi sosyolo-
jisi, muhtemelen, kurucularnn cr'ckr ilgilerine dne-
cektir1 .

Bilgi sosyolojisinde ortaya kan son gelimeler, bilimin ve bi-


1 i m sel bilgi n nsosyo loj i klrat rm an n bilgi odana alnmas te-
ebbsn yanstmaktadr. Bu ise, klasik sosyoloji gelenei
iinde yer alan dnrlerin hemen hibirinin, kendi "bilim ideoio^
illeri" yznden zerinde ok az durduklan bir konudur. Bilimsel
bilginin, klasik sosyoloji gclcneincc pek ele alnmam olmasnn
bir nedeni de/'bilimsel ilerleme fikrinden kuku duyulmaya ba-
lamasnijagj^yacak: artlarn zellikle ikinci Dnya Sava'ndan
sonra ortaya kmasdr, fylcicrn bilim eletirilerini ve bilimsel
6iTgnTn arat m a odana alnmasn motive eden g aslnda bu-
dur. Trkiye'de durum biraz daha deiiktir. Entelektel hayat-
mzdaki egemen akm hl pozitivizmdir ve bilim, Bat'dakinden
ok daha byk bir itibar gofmeRtedir. Blc^Yu paranteze ala 1
rak imdi Bat'da yaplan bilim incelemelerinin nda bilimsel,
bilginin ele alirimasi iine jiccbi|iriz.

Coscr, Lewis, "Knowledge, Sociology of", I n t e r n a t i o n a l


Encyclopedia of the Social Sciences, cilt: 7-8, s. 433.
2.
EPSTEMK CEMAAT
(Bilimsel Bilginin Sosyolojisi)

nceki blmde klasik sosyologlann "topIum"T, "bilgi"nin va-


roluunun temel art saydklarn, dille dnce arasnda ok sk
bir iliki bulunduunu, yine kIastk""sos^
alan dnrlerden hemen hemen hibirinin, "bilimi" ve bilimseT
bilgi"yi "sosyolojik" bir olgu olarak incelemelenrnh odana al-
madklarn, dnemin fizik biliminin gzTamat^rBaarilrinn
etkisiyle "pbztvist" bilim anlayn benimsemi bulunduklarn
grm bulunuyoruz.
~Bul)lmdc, bu almada ne srlen hipoteze, yani, bilim-
sel bil m dahil btn b i I g itrTerTn in varolu temeli
epistemik cemaattir. Eer epistemik cemaat varlk ka-
zanamamsa, bilgi de varolamz; epistemik cemaat
genelde btn bilginin, zel olarak da bilimsel bilginin
sine aaltTOduiT^ hipotezlmlze mkl bir ak-
lama bulmay deneyeceiz.
Bir n belirleme olarak, "epistemik cemaat" (epistemic
community)in, bir "Hngistik cemaat", bir "norm cemaati",
bir "dogmalar cemaati" olduunu ifade edelim. Epistemik ce-
ve tayan u/manlar dzeyinde epistemik cemaat ve geni
anlamda, uzmanlar dzeyinde epistemik cemaatin icra ettii faali-
yete inanan, bu faaliyete yksek bir deer atfederek bulgularn
kullanan btn insanla dzeyinde global epistemik ce-
maat. Bilimsel bilginin sosyolojisiylc ilgili bu blmde biz, bi-
Iimsel epistemik cemaati, ele alarak, dier btn epistemik
cemaatleri de kapsayacak bir aklama yapmay deneyeceiz.
Bunu yaparken, u soruya anlaml karlklar bulmaya alacaz:
Bilimsel bilgi nasl ina edilmekte, ilenmekte, nasl
merulatrlarak daha sonraki kuaklara aktarlmakta-
dr? Eer bu soruyaTatmin edici bir cevap bulabilirsek, bilimsel
bilginin ne olduu sorusuna da tatmin edici bir cevap bulabile-
ceiz demektir. Yine bizi bu blmde ilgilendiren ey, "Giri" b-
lmnde ifade etmi bulunduumuz zere, hazr-bilim (ready-
made-science) deil, fiiliyatta bilimdir (science in action). Baka
bir syleyile fiiliyatta epistemik cemaat(epistemic community in
action)r. Fiiliyatla bilime veya fiiliyatta epistemik cemaate tekabl
eden ve cevaplandrmamz gereken soru udur: Bilimsel epis-
temik cemaat gerekte bilimsel faaliyet dediimiz fa-
aliyeti nasl icra etmektedir?
Bilim ve bilimsel bilgi, eer tutarl bir aklamalarnn yapl-
mas gerekiyorsa, kendi kendilerine ileyen sreler olarak deil,
icraclannn rnleri olarak ele alnmaldrlar. Bilim rnleriyle
deil, bu rnleri ortaya koyan icraclan gznnde bulundurula-
rak deerlendirmelidir. O nedenle, bavurulmas gereken kavram,
"epistemik cemaat" kavramdr.
"Bilim"i ve "Bilimsel bilgi"yi sosyolojik aratrmann odana
almak erefi, baka bir syleyile "bilim sosyolojisinin ncs
ya da kurucu babas olmak erefi. 1938 ylnda yaynlanan
"17'nci Yzyl Ingilteresi'nde, Bilim, Teknoloji ve
Toplum", adl kitabyla R. K. Merton'a aittir 1 . Fakat, bizim

1
Kaplan, Norman, "Sociology of Science", Handbook of Modern
Sociology, Ed.: Robert E. L. Faris, Second Printing, Rand Mc Nally and
Company, Chicago 1966, s. 852.; Cole J.R. and Zuckerman H., "The
Emergence of A Scientific Speciality- The Self-Exemplifying Case of the
Sociology of Science", The Idea of Social Structure/Papers in
Honour of Robert K. Merton, Ed.: Lewis A. Coser, Harcourt Brace
Wovanovich, New York 1975, ss.139-174.; Friedrichs R. W., A
Sociology of Sociology, ss.87, 209, 218. almann ilerleyen
blmlerinde her yeri geldiinde Merton'n dncelerine temas etme
frsat bulacaz. Ad geen kitab temin edemedim, ancak bu kitapta ne
srlen dnceler Merton tarafndan u iki makalede zetlenmi
klasik bilgi sosyolojisiyle modern bilgi sosyolojisi arasndaki ge-
i dneminin dnr saydmz Merton. ou sosyolog tara-
fndan klasik sosyologlar arasnda zikredilir ve dolaysyla bir n-
ceki blmde ele aldm/, klasik sosyologlarn teorilerine ve do-
laysyla"bilim" griilerinebaldr. SzngeliiMerton,bilime"
tnnanyulcsek staty onaylamakla ve bilimde etik tarafszln
mmkn olduunu dnmektedir (tkT klasik sosyologlar
gibi) 1 . Genel olarak "bilgi"nin, zel olarak da "bilimsel bflgi"nin
sosyolojisindeki kkl dnmler Kuhn'un 196Q'l yllann ba-
larnda yaynlanan "Bilimsel Devrimlerin Yaps" adl eseri-
nin etkisiyle ortaya kmtr. Bu almann etkisi o kadar belirle-
yici olmutur ki baz sosyologlar, disiplinin tarihini "Kuhn ncesi
" ve "Kuhn sonras" dnem olmak zere ikiye ayrmlardr.
Elinizdeki almada bilim ve bilimsel bilgi hakknda sergilenecek

bulunuyor: Merton R. K., "Puritanism, Pietism and Science"; ve "Science


and Economy of Scvcntcen-Ccntury England; The Sociology of
Science, (Eds.: Bernard Barber and Walter Hirsch), The Free Press, New
York 1962, ss.33-88.
1
Barnes, B. and Edge, D. (Eds.), Science in Context/Readings in
the Sociology of Science, The Open University Press, Milton
Keynes, England 1982, ss. 4 vd. Kuhn'un sosyologlar zerinde bylesine
etkili olmasnn nedeni, bilime sosyolojik yaklamdr. Kuhn birok
yazsnda bunu belirtmitir. Bkz. Kuhn, T. S., "Reflections on My
Critics", Criticism and the Growth of Knowledge, Eds: Imre
Lakatos and Alan Musgrave, Cambridge University Press, London-New
York-New Rochclle 1970, s.239. Kuhn'u Avrupa Sosyoloji geleneine
balayan eser, L. Flcck'in "Genesis and Development of A
Scientific Fact" (Bilimsel Olgunun Douu Geliimi) ( 1 9 3 5 )
adl Almanca'dan Ingilizceye 1970 ylnda tercme edilen kitabdr. Bkz.
Barnes, B., "Thomas Kuhn", The Return of Grand Theory in the
Human Sciences, Ed.: Quentin Skinner, Cambridge University Press,
New York 1985, s.100.; keza, Barnes, B., Bilimsel Bilginin
Sosyolojisi, ev.: Hsamettin ARSLAN, Vadi Yaynclk, Ankara
1990, ss. 193-194. Burada Kuhn'la Merton arasndaki iliki kaydedilmeye
deer. Kuhn "Bilimsel Devrimlerin Yaps" yaynlanmadan nce
bilimde lme ile ilgili bir makalesini Merton'a gnderir. Sz konusu
makale Bilimsel Devrimlerin Yapsnn blmlerinden biridir. Bu el
yazmas makale Merton'u byler. Kuhn, Merton'dan ald cesaret zerine
kitabn yaynevine gnderir. Bilimsel Devrimlerin Yaps, yaynlanr
yaynlanmaz Merton kitab okur ve Kuhn'a unlar yazr: " Y e n i
kitabnzn basks henz elime geti. Btnyle okudum.
(..) ok mkemmel bulduumu sylemeliyim. Cole, J.R. and
Zuckerman, H., "A.g.m.", The Idea of Social Structure, s. 159.
grler Kuhn sonras,dnemde ortaya konulan almalara da-
yanyor. Trkiye'de durum daha deiiktir: Ne bilim sosyolojisi
konusunda Bat'da yaplan almalar bilinmektedir ne de lke-
mizde yrtlen bilim faaliyeti hakknda sistemli aratrmalar ya-
plmtr. Bilim hakkndaki egemen gr halen. Kuhn ncesi d-
nemde egemen olan "pozitivist" grtr ve o nedenle aada ve-
receimiz yorumun ayn bir nemi vardr.
Temel hipotezimizi tekrarlayalm: Bilimsel olsun ya da olmasn
bilginin varlk temeli epistemik cemaattir (epistemic community).
Cemaat bilgiyi nceler ve bilginin zorunlu artdr: nk bilginin
hem kayna ve yaratcs, hem ina edicisi ve taycs, hem de
daha sonraki kuaklara intikal ettiricisidir. Bilginin varolu art
cemaattir;nkbr one sureni ve bir alius w^hiiTT-MpriLhu-
lunmadg surece bilgi bir hitir.
En basit biimiyle cemaat en az iki kiiden oluur 1 . Bilgi a-
sndan bakldnda bu iki kiiyi bilgiyi ne sren ve bunu onay-

1
Burada kullandm "cemaat (community)" teriminin, Herbert Spencer'in
"askeri ve endstriyel" toplum, F. Tnnies'in " C e m a a t -
C e m i y e t " , E. Durkleim'in "mekanik ve Organik" toplum, M.
Webcr'in "gelenekselcilik ve rasyonalizm", H. Becker'in " d i n i
ve sekler" toplum vb. (Bkz. Wolf, Kurt H., "The Sociology of
Knowledge and Sociological Theory", The Sociology of
Sociology/Analysis and Criticism of the Thought,
Research, and Ethical Folkways of Sociology and Its
Practitioners, Eds.: Larry T. Reynolds and Janice M. Reynolds, David
McKay Company, INC., New York 1970, s.50) dikatomileriyle hibir
ilgisi yoktur. Kald ki g.tinmiiogyolojisinde bu tr dikatomiler
terkedilmitir ve mesela, btn toplumlarn lem " m e k a n i k " hem
" o r g a n i k " ,hcm " s e k I e r ^ J c m " din", hem " g e l e n e k s e l " hem
"r c
' h nyc 1 er inde .Mr.ar a a b i d i kl er i gr
yaygn bir k2L-rmeye balamtr, llavctco.bu dk&jrjffieiOStr
toplumlarnn larihs_j3raliini_ yans un ak tadr ve Darwin'ci evrim
temasTna dayanmakladr-. Bk/.., Azarya, Victor, "Commwiity", Ti<?~
Social Science Encyclopedia, Eds.: A. Ktper and J. Kuper, ss.135-
137.; keza, Miner, Horaca M., "Community-Society Continua",
International Encyclopedia of the Social Sciences, Ed.:
David L. Sills, The McMillian Company and the Free Press, U.S.A. 1968,
Volume: 3-4, ss. 174-180. Genel anlamyla cemaat bir gruptur. Btn
gruplar u temel zelliklere sahiptirler: a) Bir veya daha fazla mterek
zellie sahip iki veya daha fazla sayda insan, b) Kendilerini toplumun
genelinden ayrt edilebilir varlklar olarak gren iki veya daha fazla
sayda insan, c) Ama ve karlarnn birbirlerine bal bulunduunun
farknda iki veya daha fazla insan, d) Amalarna ulamak iin
layan ya da kabul edendir; en az iki kiinin birbiriyle uzlamad
ya da uzlaamad yerde ne cemaat mmkndr ne de bilgi mm-

m bulunmasna baldr. Bu uzlama h e ^ e v ' d e ^ ^ " ^ ' ! ! ! ! ^


uzlamadr. Bir dilde uzlama ise Wittgenstein'n ne srd an-
lamda bir hayat tarznda uzlamadr. Bylece cemaatin varoluunu
salayan balca faktr yeler arasnda ortak bir dille gerekleen
iletiimdir- Bilginin temeli cemaat, cemaatin temeli ise iletiimdirT
Bilginin cemaatin rn olmas onun bireye, daha uygun bir de-
yile sosyal balarndan tecrit edilmi doa durumundaki bir bi-
reye indirgcnemeycceini sterir. Gerekte, epistemolojinin var-
sayd ~uzere~^o ?a d uri m un d a hnev yoktur, o yalnzca bir
kurgu (liction) olabiTnT
Bilginin varlk art cemaattir; nk:

birbirleriyle iletiimde bulunan iki veya daha fazla insan, e) Btn bu


zelliklerin belirli bir zaman sresi boyunca devam ediyor olmas, f)
yeler aras ilikileri ve etkileimi belirleyen bir normlar takm, g)
Herbiri belirli faaliyetlere ve zaruretlere ve bunlara elik eden haklara
sahip bir TOIICT takm. Bkz. Dcutsch, Merton, "Groups: Group Behavior",
International Encyclopedia of the Social Sciences, Volume:
5-6, ss. 265-75, ve zellikle s. 265. Sosyologlarn bir ou grubun
zerinde yaad mekn, grubu oluturan faktrler arasnda saymama,
bazlar ise mekn hesaba katma eilimindedir. Ben bu almada, ne
trden bir grup olursa olsun, bir mekn zerinde, baka bir deyile
fiziksel, toplumsal ve teknik bir evre iinde grup olabileceinde srar
etlim. Bu srarn, almamn stratejisine uygundu, nk bu almann
daha sonraki blmlerinde aka grlecei zere, dnce ya da bilgi ile
mekn arasnda bir balant bulunduunu, dncenin daha da nemlisi,
dncenin taycs "epistemik cemaatin" bolukta varolamaycan
ne srdm. Grup ve mekn ilikisi konusunda, Homans, G.C., T h e
Human Group, Harcourt, Brace and World, Inc., New York and
Burlingame 1950, ss. 10, 64, 84-86.; Homans, G. C., "Groups: The Study
of Groups", I n t e r n a t i o n a l Encyclopedia of the Social
S c i e n c e s , volume: 5-6, ss. 259-64. Anlalaca zere yine bu
almada "grup" yerine "cemaat" kavramn tercih ettim; nk daha
zengin bir kavramd; stelik bilim sosyolojisi literatrnde de "cemaat"
(community) yaygn ekilde kullanlyordu. Grubun ya da "cemaat"in
olumasnn temel art, ortak faaliyetlerin yrmesi iin bir statnn, bir
rol ve normlar takmnn organizasyonudur. Paylalm norm ya da
standartlar bir "biz" duygusu yaratarak, cemaat yelerini birbirine balar.
Sherif, M. and Carolyn, W. Sherif, "Groups:Group Formation",
International Encyclopedia of the Social Science. Volume: 5-
6, ss. 276-283.
"nsanlar dier insanlarla ibirlii yapmakszn yaaya-
mazlar. insan dnccsi -ki temelde semboliktir- bir yksek
ibirlii derecesi bulunmakszn var olamaz. Btn insani
bilgi zorunlu olarak paylalm bilgidir. Kald ki,
ayn ekilde hayattaki amalarmzn pek ou sosyal ama-
lar olduu iin bilginin en faydal niteliklerinden biri, hi
phesiz paylalabilir olmasdr1.

Bilimsel olsun ya da olmasn, bu paylama esinin yoklu-


unda cemaat ve dolaysyla bilgi de ortaya kmaz. Fakat cemaat
bilinli eylemler sonucu doan bir sosyal varolu biimi deildir.
Ne bir doum an vardr ne de bir lm an; baka herhangi bir
kurumdan daha fazla kendiliinden, daha fazla kapsaycdr.
Klasik sosyolojinin ne srd zere cemaat yelerinin topla-
mndan daha fazla bir eyi dile getirir2. Birey daima cemaat iinde
bireydir. Bu sebeple, bilgiyi aklamann biricik yolu, ona kaynak-
lk eden, onu ina eden, tayan ve intikalini salayan cemaati in-
celemektir.

2.1. Bilimsel Epistetnik Cemaat

Epistemik cemaat (epistemie community), baka herhangi bir


insan kollektivite gibi bir kollektivitedir. Bu kavram ifti, bilim
tarihi, sosyolojisi ve felsefesi literatrnde sk sk sz edilen u
kavramlara tekabl eder: "grnmeyen kolej" (Invisible
College), "entelektel cemaat" (intellectual community),
"bilimsel cemaat ya da aratrma cemaati" (scientific com-
munity veya research community)^"ssyal^evre" (Social
circle),, "ebeke" (n e t w o rk), "tutarl sosyal" grup"
(coherent social group), "gvenilirlik evresi" (cycle of
credibility) 3 . Bu adlandrma formlan, yalnzca ayrntlarda birbi-

1
Douglas, J. D., "Understanding Everyday Life", U n d e r s t a n d i n g
Everyday Life/Towards the Reconstruction of Sociological
Knowledge, Ed.: Jack Douglass, Routledge and Kcgan Paul, London
1973, s.27.
2
Maciver, R. M., The Elements of Social Science, Seventh
Edition, Methuen and Co. Ltd., London 1944, ss. 8-9.
3
Kavramlarn yakn anlamlar tadklarnn lesbiti iin bkz. Bames, B. and
Edge, D., (Eds.), "The Organization of Academic Science: Communication
rinden farkldr, temelde hepsi de, bilim faaliyetinin bir grup ya da
bu almada benimsediimiz kavramla cemaat faaliyeti, bilginin
bir cemaatin rn olduuna imada bulunurlar. Biz bu almada
hem yukardaki kavramlatrma denemelerinin hepsini kapsad
hem de dier btn bilgi formlan dahil bilimsel bilgiyi kuatabil-
dii iin epistemik cemaat terimini kullanacaz 1 .
Bilimsel bilgi dahil bilgiyi ve bilimsel aratrmay sosyolojik
bir olgu olarak ele alan her yaklam n ^ y a dfl "fpmaaf" k a V r
ramna bavurmak zorundadr.jjfer taraftan, belgiyi hi r e y i n
rn olarak ele alan ve_hkeyle aklayan hp.r y a k l a m , pp.rin-
sann irrasyonel yanna atfta bulnmyorsa pn-/itivisi hir yakla-
md;: 2 . Bilim felsefesi, tarihi ve sosyolojisi literatrne
"bi.Uni.sel cenaat." kavramn armaan edenler 1935'te Almanca
olarak yaynlanan "Bilimsel Olgunun Douu ve Geliimi"
adl kitabyla sosyolof Ludwig Fleck 3 ile, yazlarn 1950'li yl-
larda yaynlam bulunan fiziki ve bilim felsefecisi Michael
Polanyi'dir 4 . Fleck ve Polanyi tarafndan aratrmann odana

and Control"; Science in Context/Readings in the Sociology


of Science, s.19.
1
Bu almada ok sk bir biimde bavurduum "epistemik cemaat"
terimini, her ne kadar kitabn elde cdencmisem de u eser vastasyla
Burkhart Holzner'den aldm: Tudor, Andrew, Beyond Empiricism/
Philosophy of Science in the Sociology of Science,
Routlcdge and Kegan Paul, London, Boston, Melbourne and Hanley 1982,
s. 187.; ve keza Heeren, J., "Alfred Schutz and Common-Sense
K n o w l e d g e " , "Understanding of Everyday Life, Ed.: Jack D.
Douglas, s. 49. Kavramn orijinal kullanl u kitapta yer alyor.
Holzner, B, Reality C o n s t r u c t i o n in S o c i e t y , Schenkman
Publishing Co., Cambridge, Massb. 1968.
2
Krahn, Roger G., "The Secularization of Science and Sociology", T h e
Sociologv of Sociology, Eds.: J. T. Reynolds and J. M. Reynolds,
s.87.
3
Flcck; "bilimsel cemaati", "dnceleri karlkl m b a d e l e
e d e n , veya entelektel etkileimi dame e t t i r e n kiiler
cemaati" diye tanmlar. Fleck, L., " T h e Genesis and
Development of a Scientific Fact", University of Chicago Press,
Chicago 1979, s. 39'dan zikreden Heelan, P. A., S p a c e - P e r c e p t i o n
and the Philosophy of Science, University of California Press,
Berkeley- Los Angeles-London, 1983, s. 347.
4 Polanyi'nin grleri iin, Polanyi, M., Knowing and Being, Ed.:
Marjorric Grane, The University of Chicago Press, Chicago 1969, s. 85.,
keza Polanyi'nin hayat ve dier kitaplarnda sergiledii grler iin.
alnan bilimsel cemaat ya da grup yine 1950'li yllarda nl sosyo-
log E. Shils tarafndan gelitirilmi ve 1960'tan sonra sosyolojinin
klasik kavramlarndan biri haline gelmitir 1 . Bu anlaya gre ne
bilginin ne.de zel olarak bilimsel bilginin bir Robinson Crusoe'si
yoktur, toplumsal balarndan annmlk lksncTsaBip birey bilim"
adam yalnzca bir illzyondur'2. Bilimsel bilgi hilai nirlfri
gT, dier bilgi trleri kadar bir cemaatin rndr.
^ K a v r a m a sosyolojik bir ierik kazandran Shls^bilginin s-
zn ettii her nnkada "akademik c.emjat" ya rta_"Mimsel cepajit"
ya da "entelektel cemaat" terimlerini kullanr3. Ona gre "cemaat"
terimi yalnzca bir mecaz deildir. "Entelektel cemaat"i "cemaat"
yapan unsur^cemaati oluturan bireylerin ortak standartlara sahip
o'T^l^TTfTTrcmaatin her yesi, faaliyeti boyunca~bu komnal

Ignotus P., Polanyi, John ve dierleri (Eds), The Logic of Personal


Knowledge/Essays Presented to Michael Polanyi on his
Seventieth Birthday 11th March 1961, Routledge and Kegan
Paul, London 1961.
1
Slorer, Norman W. (Ed.), "Introduction", The Sociology of
Science/Theoretical and Empirical Investigations, W r i t t e n
by R. K. Merlon, The University of Chicago Press, Chicago and London
1973, xi-xxxi ve zellikle xvi-xvii.
o
Merlon, R. K., The Sociology of Science, Ed.: Norman W. Storer,
ss. 374-75. Daha nce klasik sosyolojisinin "geleneksel" vc "modem"
gibi dikatomilerine bavurmadm ifade etmitim. Burada "cemaat"
konusunda bir noktay belirtmekle fayda var. Sosyolog K. J. Downey
(Sociological Quarterly, X4, 1969, ss.458-54'le yer alan) "The Scientific
Community: Organic or Mechanical" adl yazsnda "bilimsel cemaat"in
Durkheim'in "mekanik toplumlar ketaorisinin zelliklerini
sergilediini ne"'1rmir. Bkz. Mukay, M. J., The Social Process
t)f Innovation/A Study in the Sociology of Science, T h e
MacMillan Press Ltd, London and Basingstoke 1972, s. 60. Bilindii
zere Drk heim'in "mekani k-organik" ayrmnda, "mekan i k"
k a legori s7ncle~y ej^jdajLPJl'
da^anlj^ ve "geleneksel^ toplumlarn
zelliidir. Bkz. Fenton, S., Durklein and Modern Sociology, s.
3T7BenT)owney'in grnn doru olduuna inanyorum ve bu almada
bu ynde aklamalara bavurdum. Sz konusu vurguya, klasik
sosyologlarn dikatomilcrini rten bir delil olarak da baklabilir.
3
Shils, Edward A., "The Autonomy of Science", The Sociology of
Science, Eds.: Bernard Barber and Walter Hirsch, The Free Press, New
York 1967, ss. 610-622.; Shils, E. A., The Intellectuals and the
Powers and Other Essays, The University Of Chicago Press,
Chicago and London 1972, ss. 204-212.
standartlar kulanr; iinde yer ald kurum tarafndan bu
standartlara gre deerlendirmeye tabi tutularak kabul ya da red-
dedilir. Entelektel cemaatler standart ve kurallann yazl hukuk
metinleri haline getirmezler. lgili standart ve kurallann bir hukuk
sistemi grevini yerine gelirdilderi apak bir eydir, fakat bu, me-
tinler haline getirildikleri iin byle deildir, srekli uygulandklan
ve ilendikleri iin byledir 1 .
Bununla birlikte biz yine de "cemaat" kavramnn veterli-bir
aklamasn elde etmek iin Shils'in "merkez - evre" teorisine
bakmalyz. nk onun "entelektel cemaat" kavram, szko-
nusu teori iinde daha anlalabilir ve anlaml hale geliyor. Ayrca,
merkez-evre teorisi, bu almada daha sonra ne srecei-
miz dncelerin anlalmas iin salam bir zemin elde etmemizi
de kolaylatracak. Shils'e gre,

"Her toplumun bir merkezi vardr, toplumun yapsnda


bir merkezi kuak vardr. Bu merkezi kuak toplumunUzeT-
rinde yer ald ekolojik blgede yaayanlar etkiler.
Topluma yelik -ki bu belli bir blgede m e s k n
b u l u n m a k ve ayn blgede m e s k n dier insanla-
rn etkiledii bir evreye a d a p t e o l m a k t a n d a h a
fazla bir eyi dile getirir- bu merkezi kuakla kurulan
ilikilerle belirlenir2.
. Merkezi kuak, mekn bakmndan yeri belirli bir ey
jjeildir. O her zaman, toplum un yaad snrlan belirli bir
blgede takribi birmevTtesaRrpTir. Yinedemerkezlgnn
geometri ve corafya ile ok az ilgisi vardr.
Merkez ya da merkezi kuak, deer ve inan alanlann-
dan oluan bir fenomendir. O, toplumu yneten inanlar,
semboller ve deerler dzeninin merkczidrTmerkezdir,
nk daha fazla kltlcmcyen ve nihai birim Tma zel-
liine sahip bir nitedir. Merkezi kuak kutsal'n (sacred)
doasna sahiptir. Bir anlamda her toplumun "resmi" bir
dini vardr; toplum veya toplumun temsilcileri ve yorumcu-
lar onu aa be yukar sekler, plral is ti k ve hog-
rye dayal bir toplum olarak algladklarnda bile bir resim

1
Shils, E. A., "The Intellectuals and...", s. 14
2
Shils, Edward A., "Centre and Periphery", The Logic of Personal
K n o w l e d g e / Ess ays Presented to Michael
Polanyi Eds. Paul Ignoius and John Polanyi, s.
117.
dini vardr. Kar rcformasyon ilkesi Cluis regio, ejus
religio (Hakimiyet kimin hakimiyeti ise din de onun di-
nidir) ilkesinin katl yumuasa ve hainlii dinse bile ge-
nel-geer hakikatin ekirdei.olarak kalr.
Merkez ayn zamanda bir eylem fenomenidir Merkez,
kurumlar iinde bir faaliyetler, roller ve ahsiyetler yaps-
dr. Deerlerin ve inanlarn merkezilii bu rollerle cisimle-
erck doar 1 .

Shils'in, genel olarak dnce vc bilimsel dnce ile onlarn


icraclar ve tayclarndan sz ederken gndeme getirdii ey,
evrensel apta bir entelektel cemaattir. Her toplumun olduu gibi
entelektel cemaatin de bir merkezi bir de evresi vardr. Fakat en-
telektel sistem bir dnceler sistemi deildir; insanlann ilerinde
entelektel roller iin eitildikleri ve edindikleri bu rolleri icra ettik-
leri bir kurumlar sistemidir. Merkez entelektel yaratcln temi-
nat altna alnd yerdir; bir lke, bir ehir ve hatta bir kt'a bile
olabilir 2 .

1
Shils, E., "Centre and Periphery", A.g.e., s. 117
2
Shils, E., T h e Intellectuals and the Powers, ss. 335, 355, 360-
63. Entelektel cemaat Universalistiktir; nk niversel bir geerlilik
kriteri vardr. Entelektel cemaatin btn yeleri kendilerine eitim ve
retimle verilmi bulunan ayn kriterleri kullanrlar. A.g.e., s. 473. s.
473. Shils, "merkez-evre" teorisinin insann "zihinsel srelerini
temel alan bir aklamasn daha verir: "Her hsann zihninde bir
'Harita' vardr. Bu o insana gre, anlaml olan dnyann
mphem bir imajdr, tlgili harita onun kendisini bu dnya
iine yerletirme yollarndan biridir; evredeki varlklara
tezat kendi niteliini ve evresindeki nesnelerin
kimliini tesbitte ona yardm eder. O bir bilme-kavrama
haritasdr; ancak duygusal bakmdan ntr deildir.
Yalnzca mekn snflandran bir harita deil; mekn
duygusunu veren bir haritadr da. erii toplumdaki
bireylere ve snflara gre deiir. Baz zihinlerde hacim
bakmndan dnya apnda, baka zihinlerde snrl
olabilir. ou insann, zellikle de duyarl ve tecrbeli
insanlarn zihinierindeki haritann en nemli zellii,
metropole (merkez,.) yaknl ya da uzakldr" A . g . e . ,
s. 356. Shils'in " e n t e l e k t e l s i s t e m " kavramna benzer bir
kavramlatrma da Polanyi tarafndan yaplmtr. Fakat Polanyi yalnzca
" b i l i m " e atfta bulunur ve bilim adamlar cemaati iin " B i l i m
Cumhuriyeti" (Republic of Science) terimini kullanr. Bkz. Polanyi,
Michael, Knowing and Being, ss.49-72.
Sosyologun "merkez" ve "evre"yi iine alan "entelektel sis-
tem"! birka "merkez"Ie, ok sayda "eyalet ve eyalet merkeziriiT
yani evre"y dile getiren devasa Dr entelektel imparatorluktun"
imparatorluun beyni, merkezdeki bir avu yaratc bilim adam ya
"da entelekteldir. Onlar, yneten aznlktrlar. Eyaletlerde ya da
evrede yaayanlar, merkezdeki yaratc lann ya da ynetici aznl-
n snrlann izdii ve kurallann koyduu bir oyunu, yine onla-
nn hakemliinde oynayan ve tekrar tekrar oynayan tekrarlayclar
ya da yeniden reticilerdir. nemli olan merkezdir, evre deil.
evredekiler, mteriler, tketiciler, edilgin olanlar, yani asalak-"
ladn

Toplum-ii ve toplumlararas entelektel cemaat, baka


herhangi bir cemaatten daha fazla eitlikler cemaati deildir.
Mevcut herhangi bir toplumda, entelektel cemaatteki eit-
sizlik, yaratclarla tketiciler arasndaki eitsizliktir.
Yaratclar evresindeki en yksek yaratclk dzeyleri ile,
en yaratc kiiler tarafndan ortaya konulan ereve iinde
entelektel rnler veren kiilerin yaratclk dzeyleri ve
nihayet yeniden reticilerin (tckrarlayclarn..) yaratclk
dzeyleri arasnda, yukardan aaya keskin bir hiyerari
vardr. Her lkede belirli yaratclk noktalan bulunur; bu
yaratclk noktalar mekn bakmndan yaygn veya bir
yerde, tek bir laboratuvarda, niversite veya aratrma ku-
rumunda kesafet kazanm olabilir. Merkezler yalnzca nisbi
olarak merkezdir, merkezleri bizzat kendileri metropolitan
merkezlerden tremi olabilirler. Ayn ekilde iki anlamda
tara (evre ya da eyalet, .), hem evrensel metropolitan
merkeze gre, hem de kendi ulusal metropolne gre eyalet
durumundaki eyaletler vardr.
Herhangi bir alanda snrl, ancak nadiren yekpare bir i-
iler evresi, uygun ve doru kabul edilen konular ve
problem modellerini ortaya koyar. Ayn ekilde baanlann
deerlendirildii standartlan da snrl bir evre ekillendirir
ve yayar 1 .

1
Shils, E., T h e intellectuals and the Powers, s. 360. Belirli
lkelerdeki ba/. merkezlerin hegemonyas, evrensel entelektel cemaatin
takribi bir miirokosmsdur. "Birka lkenin metropoller! btnyle
dnyann merkezi haline gelT stelik bu, modern ITnTpcryaHzmTe
balant iinde gelien yeni bir~fenomen deildir. A^.erTs.JS.
Entelektel cemaat iindeki eitsizlikler, diye devam eder Shils,
yalnzca birey yeler arasndaki eitsizlikler deildir; gerekte,
niversiteler, aratrma enstitleri, laboratuvarlar, dergiler, yayn
irketleri vc aratrma alanlar (disiplinler) arasndaki eitsizlikler-
dir. Gerekte eitsizlikler, kurumlararas eitsizliklerdir. G,
otorite ve yaratclk merkezin; edilgenlik, boyun eme ve tekrar-
lama cvcnin zelIiidir.~Mcrkczi otonlc standaalaHkoyar, temel
baz dogmalar teyid eder; stat, para, yayn frsatlar ve dier
dller yoluyla yelerini dllendirir 1 . Bylece merkez, cemaatin
birey yesinin entelekteFniteliinin" tecil edildii yerdir.
Entelektel cemaatin norm ve standartlarna ballk merkeze ba-
llktr.
Shils'in "merkezi", Price 2 ve Crane 3 'm "grnmeyen kolej
(Invisible college)"ine tekabl ede 4 . "Grnmeyen kolej", her-

1
Shils, E., A.g.e., ss.359-62.
2
Price, Derek J. De Solla, Little Science, Big Science, C o l u m b i a
University Press, New York and London 1963; Price, D. J. De Solla,
Science Since Babylon, Enlarged Edition, Yale University Press,
New Haven and London 1975.
3
Crane, Diana, "Social Structure in a Group of Scientists: A Test of the
"Invisible College Hypothesis". T h e Sociology of Sociology,
Eds.: L. T. Reynolds and J. M. Reynolds, ss. 295-320.
^ Shils tasvirini yapt entelektel ccmaalin varlnn somut biimde
gsterilmesinin zorluunun farkndadr. Entelektel cemaat varl
farkedilemez bir ey ve gerekte bir "cemaatler yuma"dr. Entelektel
cemaatin varl yalnzca kk aratrma alanlarna baklarak somut
biimde grlebilir. Shils, E., A.g.e., s.473. Bilim tarihileri ve
sosyologlarnn dilini kullanrsak, kk aratrma alanlarndan
kastedilen ey "grnmeyen kolej"in ortaya kt yerdir. "Grnmeyen
Kolej (invisible college)" ilk kez nl fiziki Byle (1626-1691)
tarafndan 1645 ylnda Londra'da kurulan G e r s h a m College'da bir
araya gelen bir bilim adamlar grubunu tanmlamak iin bir mektupta
kullanlmtr. Bilim tarihilerine gre de bilim tarihinin ilk grnmeyen
koleji G e r s h a m College'dr ve bu kolej sk sk grnmeyen kolej
atfta bulunulan ve 1660'ta Londra'da kurulan Royal Society'nin anasdr.
Bkz. Johnson, Francis R., "Gersham College: Precursor of the Royal
Society", Roots of Scientific Thought/A Culture!
Perspective, Eds.: Philip P. Wiener and Aaron Noland, Basic Books
Publishers, New York 1957, ss. 330-331. Bir bilim tarihisine gre
ngiltere'de onyedinci yzyl'n ortalarnda ana grup vard ve bu ii ana
grubu oluturan ve birbirini yakndan tanyan otuz krk kii youn bir
etkileim iindeydiler. Bunlardan biri, kendisini sosyal ve ahlki
hangi bir aratrma alan ya da bilimsel disiplinin varln kendi-
sine borlu olduu ekirdek bilimsel gruptur. Belirli bir aratrma
alannn problemlerine entelektel ilgi duyan ve saylan on ila yz
kii arasnda deien bilim adamndan oluur. Onu "grnmez"
klan ey, az sayda bilim adam arasnda gerekleen srekli ve
etkili kurald yzyze etkileim ve bu yz yze etkileimi y-
znden bir kurum olarak varlnn tesbitindeki zorluktur.
Grnmeyen kolej, aratrma alan ya da bilimsel disiplinin kalbi-
dir; nk o mevcut bulunmakszn ne herhangi bir aratrma ala-
nnn domas mmkndr ne de aratrma faaliyetinin bizatihi
kendisinin icras mmkndr. Faaliyetin temeli kurald, yzyze
etkileimdir; nk yalnzca grnmeyen kolejin deil, baka her-
hangi bir cemaatin temeli de iletiime dayal etkileimdir. En azn-
dan bilim adamlannn ortak bir iletiim diline sahip bulunmadklan
yerde bilimsel cemaat ve dolaysyla bilimsel faaliyet gereklee-
mez. Bylece, grnmeyen kolej bir iletiim cemaati ya da evre-
sidir 1 . Tarihsel olarak, gnmze kadar ayakta kalmay baarabi-
lenler "Tahl btn TMirmscTdsp^
v rnmcycrkoicjlc Birlikle do^
nda bu tr bir kolej vardr ve modern fiziin douunu salam
bulunan bu kolej, bilim tarihilerinin zerinde ittifakla birletikleri
zere Gersham ClTcgc'dir. Kirnl aratrmadlar ise Royal
Society"yi ilk rnek olarak gstermektedirler^.

reformlara adam bulunan Samuel Hartlib (l.1662) evresi; ikincisi


Gersham College'daki matematikiler, astronomlar ve fizikiler
kulbyd; ncs daha ok politik sorunlarla ilgilenen Oxford Felsefe
Cemiyeti idi. Bu grup arasnda youn bir iliki vard ve ilk bilimsel
toplantlar Gersham College'da yaplyordu. Kolej'in kurucusu Elizabeth
dneminin tccar prensi Sir Thomas Gersham (15197-1579)'d. 1660'da
kurulan Royal Society'nin biitiin kurucular bu kolej'in yeleriydiler.
Robert Boyle "Grnmeyen Kolej" adn Hartlib evresi iin kullanmt.
Hall, A. Rupert. From Galileo to Newton/1630-1720, Fortana-
Collins, London 1970, ss.141-44.
1
Price, Derek J. De Solla, Little Science, Big Science, ss.62-91.;
Price, D. J. De Solla, Science Since Babylon,ss. 102, 126-27, 168.;
Crane, D., Social Structure in a Group of Scientist A Test of the "Invisible
College", The Sociology of Sociology, ss. 295-97, 300, 314.
Konunun genel bir deerlendirmesi iin bkz. Stewart, Richards,
Philosophy and the Sociology of Science/An Introduction,
Basil Blackwel Ltd., London 1987, ss. 100-101,110.
2
Price, "Grnmeyen Kolej"c bal bilim adamlar arasnda dou
aamasn mteakip, yzyze etkileim ya da iletiim kanallar dnda
baka kurumlam iletiim kanallar bulunduunu, bu kanallardan en
nemli olannn bilimsel bir yayn organ olduunu sylemektedir. Yayn
organ, grnmeyen kolejin varlnn bir-tr tescilidir. Bu tr yayn
organlarnn bilinen rnekleri arasndan n bata geleni ve ilki 1660
ylnda Londra'da kurulan Royal Society'nin 1665'ten itibaren
yaynlamaya balad Philosophical T r a n s a c t i o n s of the
Royal Society'dir. Aslnda tarihin ilk bilim cemiyeti italya'da
Roma'da 1600-1630 yllar arasnda faaliyette bulunmu olan Lincei
Akademisi (Academia dei Lincei), ikincisi ise Floransa'da 1651-
1667 yllar arasnda yaynlanm bulunan imento Akademisi
(Academia dei Cimento)dur. Ancak, bilim tarih iinde bir model
fonksiyonu gren Royal Society'dir. O dnemde Bat'da kurulan bilim
cemiyetleri arasnda Fransa'da Paris'te 1666 ylnda kurulan Kraliyet
Bilimler Akademisi (Academia Royale des Sciences), Almanya'da
1700 ylnda faaliyete balayan Berlin Bilimler Akademisi (Berlin
Academy of Sciences), Rusya'da Petersburg'da 1724'de kurulan Rus
Bilimler Akademisi (Russian Academy of Sciences),
zikredilebilir. Price, Little Science, Big Science, ss. 63, 73.;
Price, Science Since Babylon, s.164.; Bernal, J. D., Science in
History/Volume 2: The Scientific and Industrial
Revolutions, Penguin Books, London 1969, ss. 447-58. Westfal, R.
S., Modern Bilimin Oluumu, ev.: Ismail Hakk Duru, V Yaynlar,
Ankara 1987, ss. 117-32., Hankins, T. L., Science and the
E n l i g h t e n m e n t , Cambridge University Press, London-New York
1985, s. 171. "Grnmeyen Kolej" terimi artk klasik bir terime
dnmtr. Bkz.: Kuhn, T.S., "Mathematical Versus Experimental
Traditions in the Development of Physical Science", The Essential
Tension/Selected Studies in the Scientific Tradition and
Change, University of Chicago Press, Chicago and London 1977, s.
58. "Zamanla problemler ve entelektel yaklam -ki bunlar
grnmeyen kolej'in ilk kristalizasyonu iin bir ara
olarak hizmet grrler- normalde destekleyici yaynlar,
kongreler ve renilmi bir meslein dier btn
hnerleriyle g kazanarak daha formel bir
organizasyonun geliimine neden tekil ederler ve zamanla
bu yeni eitim grm toplum kendisini, "kurulu" bir
bilimsel kuruma d n t r r . . . " . Toulmin, S., H u m a n
U n d e r s t a n d i n g , s. 274. Grnmeyen Kolej belirli bir aratrma
programn icra eden bilim adamlar grubudur. Bu aratrma program
genelde, zlmesi gereken ana problem ya da problemlerin, sonulara
ulatracak bir varsaymlar takmyla, zmlerin elde edilmesinde
kullanlacak teknik vc modellerin kavranmasndan ibarettir. Bu konuda ve
modern rnekler konusunda Bkz.: Kneller, George F., Science as A
Human Endeavor, Columbia University Press, New York 1978, ss.
191-194.
Bilim ve bilimsel aratrmann bir grup faaliyeti, bilimsel bil-
ginin bir grup faaliyetinin rn olduunu empirik adan gste-
ren bir alma, Merton'cu gelenee bal bir sosyolog olan
Warren O. Hagstrom tarafndan yaplmtr 1 . Kuhn'un eserlerinde
bir veri olarak kabul ettii 2 almasnda Hagstrom bilimsel
aratrma srasnda sosyal kontroln nemi zerinde durmu ve
"bilimsel cemaat" (scientific community)in zelliklerini doa bi-
limlerinde alan bilim adam gruplan zerinde gstermitir:

Birka istisna ile birlikle tartma iyi tesis edilmi teori-


lere sahip deneysel bilimlerdeki temel aratrmalarla snr-
ldr. Bu aratrma tipinde bilimsel cemaat nisbeten zerktir
ve meslekdalar grubu, aratrma zerindeki sosyal etkinin
en nemli kaynadr. Meslekdalar, problem ve teknikleri
semek, aratrma sonulann yaynlamak ve teoriler ara-
snda tercihte bulunmak zere verilecek kararlan etkilerler.
(...) Bu tr kararlar bilimsel cemaatin merkezi karar ve de-
erlerini ierirler3.

Bilimsel cemaat Kuhn iin paradigmatik gruptur. "Para-


digma, bir bilimsel cemaatin yelerinin paylat
eydir ve aks tarzda ifade etmek gerekirse bilimsel
cemaat bir paradigmay paylasan insanlardan oluur" 4 .
Kuhn'un bu tanmnda "Primitive Classification"in yazar
sosyolog Emile Durkheim konuuyor gibidir. Kuhn'daki para-
digma bilimsel cemaat ilikisi, Durkheim'daki din-toplum arasn-
daki ilikiyle ayn trden bir ilikidir. Bu iliki Durkheim'in daha
nce ifade elliimiz formlasyonuyla bir arada yle okunabilir:
"Nesnelerin tasnifi" (Kuhn'un terimleriyle paradigma)
"nsanlarn tasnifini" (yine Kuhn'un terimleriyle
"bilimsel cemaat"i) yeniden retir" 5 . Daha ak bir ifa-

1
Hagstrom, W. O., The Scientific Community, Basic Books, Inc.
Publishers, New York and London 1965, s.I. ilerde bu kitapta sergilenen
grlerden bazlarna eilme frsat bulacaz.
2
Kuhn, T. S., The Structure of Scientific Revolutions, Second
Edition, Enlarged, University of Chicago Press, Chicago 1972, s. 176.
3
Hagstrom, W. O., Scientific Community, s.I.
4
Kuhn, T. S., A.g.e., s. 176.
5
Durkheim, E. and Mauss, M., Primitive Classification, s.Il. Ben bu
almada genellikle Filozof Kuhn'a deil, daha ok "sosyolog ve tarihi"
deyle, Doa'nn tasnifi (paradigma), bilimsel cemaatin
rgtlenme biimini (Durkheim'da toplumun) yanstr.
Kuhn paradigmay, yani bilimi ya da bilimsel bilgiyi allamann
biricik artnn, bilimsel bilgiyi reten bilim adamlan topluluunun
anlalmas olduunda srar eder. Kuho yazlarndan hibirinde
ona atfta bulunmuyorsa da bu tez klasik sosyoloji geleneinde
Durkheim'dan sonra en iyi ifadesini Zinaniecki'de bulmutur.
Zinaniecki"ye gre bir tek sosyoloji mmkndr o da bilgiyi
tayan, ileyen, idame ettiren ve reten insanlann sosyolojiyidir.
Bu insanlar, "bilgi adamlar" (men of knowledge)drlar 1 .
Herhangi bir bilgi adam sosyTcvresinin ihtiyaTtlTygupu"tirde
bir ahsiyettir. Bilgi ile sosyal evre arasnda iki tr ba vardr.
ilkin bir bilgi sistemine itirak, bir sosyal sisteme itirak: etmek,

Kuhn'a bavurdum. Kuhn yazlarnn bir ounda klasik sosyoloji


geleneine olan borcunu itiraf eder. Tarih incelemelerinde "sosyolojik
p e r s p e k t i f i tarih-d bir kaynak olarak kullanmtr. Kuhn'un bu tr
tarih-d kaynaklar arasnda gelime psikologu Piaget ve filozof
Wittgensiein'da vardr. Bkz. Barnes, B., Bilimsel Bilginin
Sosyolojisi, ev.: Hsamettin ARSLAN, Vadi Yaynclk, Ankara
1990, ss. 65-67. "Kuhn, Durkhcim gibi bilim kavramnn kendisinin bir
fonksiyonunun bulunduuna -ki bu fonksiyon onun baarlarna katkda
bulunur- (..) inanr". Krohn, R. G., "The Secularization of Science and
Sociology", The Sociology of Sociology, Ed..: Reynolds and
Reynolds, s. 87. u ifadesinde Kuhn'daki sosyolojik perspektif apaktr:
"... ok elverili motivasyonlarla yklU, ok yetenekli bir
insan grubu aln ve bu grupta yer alan nsanlar, bir
bilimde ve sz edilen tercihle ilgili uzmanlk alanlarnda
eitime tabi tutun; disiplinlerinin deerler sistemini ve
ideolojisini verin onlara (..) ve brakn tercihte
bulunsunlar. Eer bu teknik bildiimiz bilimsel gelimeyi
aklamyorsa, gerekten, baka hibir teknik de
aklayamaz demektir. Meslek hayatlar srasnda bilim
adamlarnn karlaacaklar somut durumlarda, istenen
bireysel davran dikte ettirmeye yeterli hibir tercih
kurallar takm yoktur. Bilimsel ilerleme her ne olursa
olsun, onu bilimsel cemaatin yapsn inceleyerek
aklamalyz". Kuhn, T. S., "Reflections on My Critics", Criticism
and the Growth of Knowledge, Eds.: Imre Lakatos and Alan
Musgrave, Cambridge University Press, Cambridge - London - New York,
1972, s. 238. " B e n i m ynelimim mnhasran sosyal
psikolojiye ("sosyoloji"yi tercih ederim) olutur." A.g.m., s.240.;
Kuhn L. Fleck'e entelektel borcunu aka belirtir. Bkz. Kuhn, T. S., The
Structure of Scientific Revolutions, S. vii.

' Stark, W. The Sociology of Knowledge, ss. 28 vd.


bir sosyal sistemin iinde yer almaktKikincisi, belirli bir eim-
den gemek, belirli bir roln icrasna, belirli blrrubun yeliine
hazrlanmaktr. Din bilgi geleneine sahip bir insan, sekler bilgi
geleneine sahip bir insandan dana farkl bir tavr sergilef/ve~diRa
farkl birrolyerinegetirir. InsanTangi sosyaTsistem iinde yer
alyorsa, o sisteme uygun bilgi sistemine balanr1!
Kuhn'daki sosyolojik unsur, bilim felsefecileri tarafndan
"filozof-sosyolog" 2 diye adlandnlmasna yol amtr. Sosyolojik
bak asyla Kuhn, bilgiyi bireyle aklayan geleneksel bilim
yntemi tartmalarn (pozitivizm'in bilgi anlayna atfta bulunu-
yor) "yanl" bilgi yorumlan olarak nitelemekte ve bilginin retil-
mesinde 'cemaaf'in rolncdikkal ekmektedir:

Geleneksel bilimsel yntem tartmalan, kendilerini kul-


lanan herhangi bir bireyin bilgiyi retmesine imkn veren
bir kurallar takm zerinde durdular. Ben bunun yerine, bi-
lim bireyler tarafndan icra ediliyor olsa bile, bjlnfrser
bilginin bir grup rn olduunda ve onu reten grubun
zel yapsna atna bulunulmakszm brrrseTbirginin etkile-
rinin ve geliim Tarznn anlallmiyacanda srar etmeyi
denedim 3 !

Her eyden nce bilimsel cemaat bir icraclar, uygulayclar


cemaatidir. Bilim adamlan grubunu "cemaat" yapan ey, yeleri-
nin ortak konular, varsaymlar, problemler zerinde almalar ve
daha da nemlisi, ortak deerlere, normlara, inanlara, ilgi ve -
karlara, ortak temel inanlara sahip bulunmalandr 4 . Bu durumda
"bilimsel cemaat" nasl tanmlanabilir'?

' Znaniecki, Florian, "Sociology and Theory of Knowledge", T h e


Sociology of Knowledge/ A Reader, Eds.: Curlis and Petras, ss.
311-18. Aslnda bu makale, yazarn 1940 ylnda yaynlanm bulunan
"The Social Role of the Man of Knowledge" (Columbia
University Press, New York) adl kitabnn 1-22 sayfalarnda yer
almaktadr. Bu kitap Kuhn'un Bilimsel Devrimlerin Yaps adl
kitabnn yaynlanndan yirmi yl nceye tekabl eder. Burada szn
etmemi*/., bu almada Kuhn'a yaptmz atflara sosyolojik bir
meruiyet salamak iindir.
2
Toulmin, S., Human Understanding, S. 105.
3
Kuhn, T. S., The Essential Tension, s. xx.
4
Tipik bilimsel cemaat, demektedir Kuhn, ada bilimde yz ve bazen ok
az sayda bilim adamndan oluur. Bu bilim adamlarndan ok yetenekli
...bilimsel cemaat, bir bilimsel uzmanlk alannn uzmanla-
rndan oluur. Onlar dier birok alann pralisyenleriyle
mukayese edilemeyecek lde ayn eitim ve raklk tec-
rbesini geirmi; bu sre ierisinde ayn teknik literatr
iselletirmi ve sz konusu literatrden genellikle ayn
dersleri karmlardr. Bu standart literatrn snrlan ge-
nellikle bilimsel bir konunun snrlann gsterir vc her ce-
maatin kendine has bir aratrma konusu vardr. Bilimlerde
ayn konuya, birbiriyle badamayan gr noktalarndan
yaklaan okullar, baka bir deyile cemaatler vardr. Fakat
bu okul ya da cemaatler, dier alanlardaki okul ya da ce-
maatlerden daha az saydadrlar ve aralanndaki rekabet ge-
nellikle abuk son bulur. Bir sonu olarak, herhangi bir bi-
limsel cemaatin yeleri bizatihi kendilerini ardllannn ei-
limi dahil paylalm bir ortak amalar serisinin takibinin
biricik sorumlusu insanlar olarak grrler. Bu tr gruplarda
iletiim nisbelen tamdr vc mesleki kararlar nisbeten oy bir-
liiyle ulalm kararlardr(...)
Bu anlamda cemaatler gayet tabii eitli dzeylerde var
olurlar. En evrensel olan, btn bir doa bilimcileri cema-
atidir. Daha aa dzeydeki ana bilimsel gruplar u cemaat-
lerden oluurlar: Fizikiler, kimyaclar, astronomlar, zo-
ologlar vc dierleri. Bu byk gruplarda cemaat yelii,
marjinal konumlarda yer alan bilim adamlan hari, kolayca
belirlenebilir (..) keza (..) u byk ali gruplar da ayrt edi-
lebilir: Organik kimyaclar, hatta onlar arasnda belki de
protein kimyaclan, kat madde vc yksek enerji fizikileri,
radyo astronomlan vs. 1 .
Hem olaan bilim, hem de bilimsel devrimler O cemaat
tabanl faaliyetlerdir2.

olanlar bir ok gruba ail olabilir. Bilimsel cemaati bilimlerin geliiminin


son aamalarnda ayrdelmek daha kolaydr; nk dier alanlardaki
cemaatler ve toplum karsnda kendi kendine daha yeterli hale gelmi ve
nisbi bir /erklik kazanmtr. Kuhn, T. S., "Reflections on my Critics",
Criticism and the Growth of Knowledge, s.253. Keza,
Kuhn, T.S., "The Relations Between History and the Philosophy of
Science", Essential Tension s. 160.
1
Kuhn, T. S The Structure of Scientific Revolutions, s. 177.
..bir bilimsel cemaat, paradigmalarn belirledii prob-
lemleri veya bulmacalar zecek ok etkili bir aratr1.

Kuhn'un paradigmatik-cemaat tezi bilim sosyolojisinde


yaygn bir kabul grm "C ilenmitir. Merton'cu bilim sosyolo-
jisi gelenei iinde yer alan bir sosyolog olan Mulkay, ana ara-
trma cemaatinin sosyal yapsnn komplex bir "problem e-
bekeleri" andan olutuunu ne srmtr. Bu problem e-
bekelerinin balca zelliklerinden biri, ebeke yelerinin snrl
sayda aratrma problemiyle megul olmalar; ikincisi belirli
bilme-kavrama normlaryla belirli teknik normlan paylayor ol-
malar; ncs ebeke yelerinin kendi aralarnda, belirli ileti-
im aralar vastasyla, ebeke dnda yer alan insanlarla girdik-
leri iletiimden daha youn bir etkileim iinde olmalardr.
Aratrma ebekeleri ya da bilimsel ebekeler iletiim e-
bekeleridir. Bu ebekelerde bir ya da birka bilim adamnn e-
bekede yer alan dier bilim adamlar zerinde ok byk bir etkisi
vardr, ilkece, btn bilim adamlar, iletiim ve eletiri srecine
katlmakta eittirler; fakat pratikte nder ya da lider bilim adamla-
rnn yer ald bir itibar hiyerarisi vdTrTBuradan elde edilen
sonu, bilimsel cemaatin eitlie dayal olmaddr.
"Grnmeyen kolej"i bilim sosyolojisi velesefesi literatrne ka~
zandran Price'a gre de, bilimsel baz aratrmalar dier aratr-
malardan daha iyi ve baz bilim adamlan dierlerinden daha gl
ve yeteneklidirler. "Nobel diil kazanm bir bilim adam
ile, sradan bir bilim adam arasndaki eitsizlik,
Olimpik altn madalya kazanm bir sporcu ile sradan
bir sporcu arasndaki eitsizlikten daha byk Kr "et^
sizliktir" 2 . Bu itibar vc g hiyerarisinin zirvesinde ikamet
eden bir ka bilim adam grnmeyen kolcj'in "bilimsel eliti"ni ya
da ekirdeini tekil eder" Bilim adamlan nfusunun %'snaTe::

1
A.g.e., s. 166.
2
Price, D. J. De Solla, 'The Parallel Structures of Science and Technology",
Science in Contex, Eds.: B. Barnes and D. Edge, s. 166.; Price, D. J.
Dc Solla, Little Science, Big Science, s. 90.; Mulkay, M. I., T h e
Social Process of Innovation/A Study of the Sociology of
Science, The Macmillan Press, London 1972, s. 35.; Richards, S.,
Philosophy and Sociology of Science, ss. 100-101.; Ziman,
John F. R. S., Teaching and Learning about Science and
Society, Cambridge University Press, Cambridge-London-New York
1980, s. 62.; Toulmin, S., Human Understanding, ss. 262-89.
kabul eden gl bir elit tabaka, btn bir yaymlanm bilimin
yansn retiyorken,.zirvedeki 9fclJikSseJ_%15'ini retir ki bu
%1'lik grup birka bilim adamndan oluur 1 .
Her "paradigmatik-cemaat", her "aratrma ebekesi",
her''grnmeyen kolej" bir sosyal evre'dir. Bir sosyal ev-
renin ayrc vasf nedir? Mulkay ve Price gibi bilim sosyologu
Collins de bu soruya yeler arasndaki etkileimin younluudur,
diye cevap verir. Bir sosyal evrenin yeleri arasndaki ilikiler,
sosyal evrenin dnda-bulunanlarla girilen ilikilerden daha yo-
undur. Doal olarak bir sosyal evrenin ilikilerinin younluk
derecesi anlalrken ncelikle, hangi ilikilerin daha anlaml ol-
duu belirlenmi olmaldr2.
Bilim sosyolojisi incelemeleri, disiplinin douundan itibaren,
bilginin geliimi ile bilimsel cemaatin sosyal organizasyonu ara-
snda ok sk bir iliki bulunduunu varsaym ve bu ilikileri
sosyolojik aratrmann odana almtr. lk kez Merton ve ardl-
lar tarafndan vurgulanan bu husus, Menon'cu gelenek iinde ok
byk bir ilgiye mazhar olmutur. lgili gelenee gre, bilimin
ideallerinin ve pratiklerinin cisimletii yer ve bilimin bilme-kav-
rama otoritesinin nihai kayna akademik kurumlardr. Akademik
bilim cemaati bir iletiim, dl datm sistemini de iine alan ku-
rumlam bir sosyal sistemdir. Bilimsel bilgi bu sosyal sistem
iinde elde edilir^/
Ayn ekilde bilim sosyolojisinde iletiime yaplan vurgunun
kaynanda da bu sosyal sistem anlay yalar. Bylece bilimsel
bilginin nasl retildiinin anlalabilmesi iin bu genel sosyal sis-
tem iinde bir all-sistem olan iletiim sistcminebaklmaldySu
sosyal sistem iinde, bilim adamlan arasnda gerekleen youn
ilikiler eitli iletiim kanallar vastasyla gerekleir. okjjp-
nelde iki tr iletiim kanal vardr: a),Kurald (inl'ornal) ya da
yzyze iletisini ve b) Biimsel (forma!) ya da kurala dayal ileti-
im. Menon'cu bilim sosyolojisi geleneine bal bir sosyolog
olan Hagstrom, akademik kurumlar iinde gerekleen belli bal

1
Pricc, D. J. De S., A.g.e., ss.41-48.; Richards, S A.g.e., ss.100-
101.
2
Collins, H. M., "Tacit Knowledge and Scientific Networks", Science in
C o n t e x t , ss. 44-45
3
Barnes, B. and Edge, D. (Eds) "The Organization of Academic Science:
Communication and Control", Science in Context, ss.13-15. Keza,
Barber, B., Science and the Social Order, The Free Press
Publishers, C.lencoe, Illinois 1952, ss. 4-5.
iletiim kanallarnn bir listesini vermitir(Bu listeye gre bilim-
deki belli bal iletiim kanallar unlardr: 1) Makaleler, kitaplar,
dergiler ve bildiriler. Bu iletiim kanal kurala dayal iletiim kap-
samna girer ve ylesine byk bir neme sahiptir ki bilime bu
kanalla katkda bulunmayan hi kimse "bilim adaml" stats kaza-
namaz. 2) Bilimsel toplantlar vc konferanslar. Bu iletiim kana-
lyla hem kurala dayal hem de kurald, yzvzc iletiim gerek-
letirilir. 31 Ayn uzmanlk alannda alan, ancak farkl kurum
ya-d a meknlarda yer alan bilim adamlarnn mektup, zel ziyaret-
ler vc biljmeljopjanujar yoluyla girdikleri kurald ilikiler. 41

jSLBilim-adamlan ile rencileri arasndaki ilikiler. 6)JBilin_


adamlannn bilimsel cemaatin dnda yer alan insanlarla girdikleri
ilikiler].
^ Bilimsel cemaat ya da epistemik cemaat varln bir i sosyal
kontrol sistemiyle yrtr. Bu i sosyal kontrol sistemi, sreklili-
in vc etkinin korunabilmesinin n artdr. Aynca bilimsel cemaat
^kendinde zerk bir varolu biimi deildir vc o nedenle toplum
karsnda zerkliini korumas gerekir. Bilimsel cemaatin srekli-
liinin salanmas ve zerkliinin korunmas, bilim adamlannn
bilimsel cemaatin normlanna uymasna baldr. sosyal kon-
troln fonksiyonu burada ortaya kar. Bilim adamlar cemaatin
normlanna uyduklan srece onun bir yesi olarak kalabilecekler-
dir 2 Biljmsel araktnna genellikle cemaat iinde yer alan kk ve
birbiriyle iie^syaI"e.tsl^Lnde ra,eiMr,^iminwnn^
deerlerine gre entelektel kontrol bu ebekeler iinde gerekle-
ir. Bilimsel cemaatin normlan arat imaya rehbeiTk eder ve bil-
ginin sistemli birikimini kolaylatnr. Bu normlar, bilim adamlan-
nn paylatklan bilme-kavrama teknik ya da yntemleriyle, dier
teknik standartlardan oluurlar 3 . Bilim adam yesi bulunduu
epistemik cemaatin normlanna artlandnlm veya artlanm k-
idir1-.

' Hagstrom, W. O., The Scientific Community, s. 43 ve keza ss. 23-


24.
2
A.g.e., ss. 53, 312.
3
Mulkay, M. J., The Social Proces of Innovation, s.45.
4
Ziman, J.M.F.R.S., Public Knowledge/An Essay Concerning
the Social Dimension of Science, Cambridge University Press,
Cambridge 1968, s. 77.
2.2. N o r m l a r Cemaati Olarak Bilimsel
Epistemik C e m a a t

Epistemik cemaat veya baka bir syleyile bilimsel cemaat


norma dayal bir cemaattir, bir normlar cemaatidir. Epistemik, bi-
limsel ya da entelektel normlar bilim adamlarnn faaliyetine reh-
berlik eden paylalm talimatlardr. Snrlaycdrlar ve epistemik
cemaatin varln srdrmesi, yelerinin bu normlar iselletir-
mi olmalanna baldr. Bu normlar cemaatin temel deerlerini
tekil ederler.
Bilim sosyolojisinde bilimsel cemaatin norma dayal bir cemaat
olduu yolunda her ne kadar bir fikir birlii varsa da bu normlann
ne olduu tartmal bir konu halinde durmaktadr. Bilim sosyolo-
jisinin kurucu babas Merton, doann hakikatlerini bulma faaliye-
tinde bilim adamlanna snrlamalar getiren bir dizi norm ne sr-
m ve bu normlan "bilimin ethosu" diye nitelendirmitir.
Daha sonra Merton'cu gelenek iinde yer alan sosyologlar bu
normlara yenilerini ilave ederek aklama yoluna gitmilerdir. Sz
konusu gelenein ne srd normlar listesinde u normlar yer
alr: a) Universalizm: Herhangi bir bilgi iddias onu ne sren
bilim adamnn statsne baklmakszn deerlendirmeye tabi tu-
tulmaldr. Bu normun ima etlii ey bilginin "objektiflii"dir.
Normu ihlal eden ey ise rk-merkezcilik ve milliyetiliktir.
Bilimin dorular bylece "evrensel dorular" olmaldr; b)
Komnalte (communality): Bilimin rnleri zel kiilerin, ku-
rumlarn ya da gruplarn deil, kamunun mlkdrler. Bilimsel
bilgi insanln mterek mlkdr ve gizlenemez; c)zel kar
ve ilgilerden bamszlk (disinterestedness): Bilim adam
dnyann ve evrenin ileyiine kendisinin ve iinde yaad top-
lumun kar ve ilgilerinden bamsz derin bir entelektel ilgi
duymaldr. Bu normun ima ettii ey udur: Bilgi bilgi iindir; d)
Organize edilmi phecilik: Bu norm bilimsel yntemin
can alc unsurudur ve bilim adamnn kendi rettii bilgi dahil
bilgiye sistemli bir pheyle bakmasn gerektirir 1 ; e )
Orijinallik; f)Tevazu; g) Rasyonellik; h) Bireycilik 2 .

1
Merlon, R.K., "The Normative Structure of Science", The Sociology
of Science/Theoretical and Empirical Investigations, Edb:
N. W. Storer, University of Chicago Press, Chicago and London 1972, ss.
270-78.
2
Barber, Barber, Science and the Social Order, The Free Press
Glencoe- Illionois 1972, ss.62-65, 86-95. Keza toplu bir deerlendirme
Merton vc ardllarnn vurguladklar bilimsel normlar takm,
bilimsel cemaati biiim-d etkilerden koruyan bir savunma duvar
zellii gsterir. Bilginin geerliliinin ve meruiyetinin nceden
dnlm ve kesin olarak belirlenmi bu kriterlere gre tesbit
edildiini ya da edilmesi gerektiini ima ederler. lgili anlaya
gre, yukarda ifade ettiimiz normlar bilimin ve bilimsel faaliye-
tin kendi iinde zaten mevcutturlar. Bu normlar sayesinde bilimin
ierii bilimds etkilerden kurtulur. Eer bu normlar gerekten
mevcut ve etkili iselerl)ilimscrMginin belirleyiclsinirrfoplum ya
da sosyal artlar deil, Doa'nn bizatihi kendisi oduune sr-
lebilir. Doann evrensel bilgisine, ancak vc ancak bu normlara
uyulduunda ulalabilir. Bu gr, tpk klasik sosyoloji gelene-
inde olduu gibi, bilimsel bilginin sosyolojik analize uygun bir
zemin tekil etmedii gibi bir zmni varsaymn ifadesidir 1 ; o ne-
denle de bilimsel bilginin geliiminden ok, pozitivist bilim ve
bilgi anlaynn ideallerini yanstr.
^^--Mertefl-saqrasi bilim incelemeleri bilimin fiiliyatta Mcrton'cu
(^bilini ethosuj'na gre ilemediini gstermitir. Buna gre bi-
1 rrrintrrrrrarrTT 1 i yatla tarafszlk ya da zel kar ve ilgileriden ba-
mszlk (disinterestedness) normuna uymazlar; yksek dzeyde
"bir rckabcTorlarn indeycr aldklarndan, kendilerinin yesi bu-
lunduklar cemaatin vc toplumun karlarn dikkate alrlar.
Orijinalite normunun aksine, bilimin en zgn teorieri va da bu-
' luslarTfik ortaya ktklannda dier bilim adamlarnca va hor gr-
lr va da gnrezliktcn gelinir. Kopcrnik'in gne-merkczli evren
teorisi lmnden bir yzyl sonrasnaadar genel kabul elde
edememitir. William Gilbcrt'in manyetizm ve elektrik konusun-
daki almalar modem bilimin kurucu babalarndan saylan
Francis Bacon tarafndan reddedilmitir. Dahas, Merton'un
normlarn ihlal edenler, sradan bilim adamlar deil genellikle en
yaratc bilim adamlandr. Kuhn'un "olaan bilim" diye niteledii
bilimsel faaliyet yaratcla dayanmad gibi "olaan bilim
adam" da yaratc deildir. Bilimsel faaliyet srasnda en ok ihlal
edilen n o r m l a r d a n biri de komn ali tc nonnudur. Norm, bilimin

iin Barnes, B. and Edge, D. (Eds.), "The Organization of Academic


Scicnee: Communication and Control", Science in Context, s. 17.
1
Mulkay, Michael J., Knowledge and Utility: Implications for the
Sociology of Knowledge" Society and Knowledge/Contemporary
Perspectives in the Sociology of Knowledge, Eds: Nico Stehr
and Volker Meja, Transaction Books, New Brunswick (U.S.A.) and
London (U.K.) 1984, ss. 78-79.
rnlerinin herkesin mlk olmas gerektiini ne srmesine ra-
men, birok bilimsel rn ya askeri, ya ticari ya da endstriyel se-
beplerle gizli tutulur. Faaliyetleri srasnda bilim adamlan
Merton'c normlara uymaktan ziyade bal bulunduklan entelek-
tel geleneklere ve dolaysyla sz konusu geleneklerin entelektel
normlanna uyarlar. Bu nonnlar ise dnemden dneme, gelenekten
gelenee ya da daha dzgn bir syleyile bilimsel cemaatten bi-
limsel cemaate farkllklar gsterirler 1 .
Dier taraftan lan I. Mitroff, The Subjective Side of
Science (Bilimin Sbjektif Yan) (1974) adl eserinde, gerekte
bilim adamlannn birbiriyle atan normlara gre hareket" ettikle-
jini, bu birbiriyle atan normlann bilim adamlannn yaratclld :
rn tevik ettiini ne srmtr. Bu grten yola karak
Mitroff, Merton'cu normlarla atan bir dizi norm ne srmtr:
Rasyonallie inan/irasyonallie ve irrasyonallie inan (mesela
hissi ballk); hissi tarafszlkjHfssi ballk; niversalizm/6clirli
bir dnceye ballk (mesela yksek seviyede yaratc bilim
adamlan zel tezler ne srerler), Brcyclk sfpTuma ballk;
kendisinin ve loplurnun^karlann dnncnfc (risinterestedness)
j^endi karlarn dnme (bilim adamlar prestijlerine ve
entelektel tatminlerine byk nem verirler vb.^).
Merton'un "bilirmn eTosu,r diye ne sdgu nornlann, eer
bu konudaki makalesini 1940'l yllarn balannda yazd d-
nlrse, "Nazi bilimi"ne bir tepki olduu apaktr. Ayrca bu
normlar, fiiliyatta bilimadamlannn nasl altklann gstermek-
ten ok, nasl almalan gerekliini gsterirler. Merton "olan"
tanmlamamtr, "olmas gereken"i ne srmtr; sz konusu
normlar, gerekte mevcut bulunan normlar deildirler, onlar daha
ok Merton'un bak as iinde bilimin ideallerini yanstrlar.
Fakat Merlon'a yaplan eletiri bilimsel cemaatin ya da episte-
mik cemaatin normlarnn bulunmadn gstermez. Epistemik
cemaat normlara dayal cemaaiir ve her cpisiemik cemaat bal bu-
lunduu entelektel gelenein normlanna uyrTBunlar, bilimsel
aaliyetlerde kulIanlan teknikler, yntemler vb. olabilir. Fakat bu
normlar nihai noktada yalnzca, modern epistemik cemaatin ge-
nelde toplum iinde yer ald balama atlla anlalabilirler.

' Sklair, Leslie, Organized Knowledge/A Sociological View of


Science and Technology, Hart-Davis, MacGibbon Ltd., London
1973, ss. 102-121 vc ftzclliklc 160.; Kncllcr, G. F.; Science as A
Human Endeavor, ss. 292-293.
2
Kncllcr, G. F., A.g.e., ss. 293-94.
Evrensel bilimsel normlar yoktur, epistemik cemaatten epistemik
cemaate, dnemden dneme, balamdan balama deien normlar
vardr.

2.3. Lingistik C e m a a t Olarak Bilimsel


Epistemik C e m a a t

Bilimsel cemaat ya da modern epistemik cemaat her epistemik


cemaat gibi "dile" dayal bir cemaattir. almann birinci btT
mnde ele aldmz zere, o, Drkheim, Whorf, Wittgenstein ve
Brenstein'in szn ettikleri anlamda lingistik cemaattir._
.Doann bize kendisini anlatabilecei bir dili yoktur; onun szc-
lnstlenmi olan ve onun adna konuan bilimsel cemaatin
) dTTv ard r.""Bili m in d ili yoktur; bilimselcemaatin dili vardr.
Bilimsel kategorilerde, kavramlarda, genelleme, yasa ve teorilerde
konuan Doa deildir; Doa'nn szcln stlenmi bulunan
ve her durumda bir cemaatin yesi olan bilim adamdr.
"Bilimsel dil" denilen dil, bilimsel cemaatin en temel unsur-
lanndan biridir, nk bu ortak dil olmadnda ne bilim adamla-
rnn birbirleriyle anlaabilmclcri mmkndr ne de cemaatin
ayakta kalabilmesi mmkndr. Ancak bilimsel dilin forksiyonu
yalnzca bu kadar da deildir; bilimsel cemaatin dili ayn zamanda
bilimsel cemaati dier cemaatlerden (mesela mitik ve din cemaat-
ten) aynr ve onun kiiliinin olumasna katkda bulunur. Burada
ok nemli bir hususuTurgulamak gerekir: -arki epistemik ce-
maatleri farkl klan ey, WhorFun ne srd anlamda dillerinin
farkll deildir; farkl epistemik cemaatlerin dillerini farkl klan
ey, Durkheim'in ne srd anlamda, onlarn rgtlenme tarz-
lannn, norm ve deerlerinin, ama ve karlannn, toplum iin-
deki balamlarnn farklldr.
Bilimsel bilgi de dier btn bilgi formlar gibi dile dayanr 1 .
Dnce dile, dil topluma ya da cemaate ve yine cemaat veya top-
lum dile mahkmduTTBu bilimin, daha doru bir syleyile bilim-
sel dil ya da modern epistemik cemaatin dili iin de geerlidir.
Doada "elektron", " k t l e " , " m a d d e " , " e n e r j i " , " g " ve
hatta "doa" yoktur. Btn bunlar ve dierleri toplumsal katego-
rilerdir; bu etiketleri duyularn ve dillerini kullanarak doaya ar-

1
Hanson, V. R Patterns of Discovery/An Inguiry into the
Conceptual Foundations of Science, Cambridge University
Press, Cambridge 1958, ss. 25-26.
maan edenler insanlardr. Bunlar ve dierleri, "doal nesne-
ler" deildirler; modern epistemik cemaat tarafndan yzyllan
iine alan bir srele entelektel olarak ina edilmi varlklardr.
Doa bize bir filtre grevi yapan epistemik cemaatin dilinden gee-
rek ular. Bilgiyle doa, doa ile insan arasnda daima~I)c)jr bir
ccmaalin dili vardr. Genellikle inanlann tersine, bilimde teorik
kavram ve nermelerle olgusal nermeler arasnda hibir fark
yoktur; her iki kavram tr de bizim kendi icadmzdr 1 .
Modem epistemik cemaate bal bilim adamlan "kavram-kul-
lanclar (co n ce p t - se r s )Trdi rKavramTr mikro
kurumlardr ve hepsinin u/.un bir tarihleri vardr. Bunlar, kollektt
olarak ina edilirler ve kollckTif^ar^YFanlrlar. Onlar ve on-
larla oluturulan genellemeler, nermeler, yasa ve teoriler bilimin
ieriini tekil ederler. Modem epistemik cemaate katlacak her
aday, cemaatle birlikle alaca iin, uzun bir raklk dnemi
sonunda, bilimsel dille tam analizi yaplamayan bir bilme-kavrama
balantlar serisi edinir. Bu balantlar, kavramlann doaya tatbik
edilmelerinin renilmesi esnasnda iscllctirilirler. Bu sre her
noktada kollcklifir. Ayn dili kullanmak, VVitgcnstein'in ne sr-
d anlamda ayn hayal tarzn paylamaktr ve Du kavramlarm,
anlamlann belirleyen ey onlarn kollektt kullanm tandandr."Bu '
kollcktivte sayesindcciir l<7^1TTirnKnTniin arasnaTTefm ger-
ekleir 2 .

1
Rawer/., J. R., Scientific Knowledge and Its Social Problems,
Clarendon Press, Oxford 1972, ss.72-73., Kuhn, T.S., The Structure
of Scientific Revolutions, s. 203.; Barnes, B., Bilimsel
Bilginin Sosyolojisi, s. 125. Teorik ve olgusal kavramlar
konusunda bkz., Achinstein, Peter, "The Problem of Theoretical Terms",
Readings in the Philosophy of Science, Ed.: Baruch, A. Brody,
Prentice- Hall, Inc., Englewood" Cliffs, New Jersey 1970, ss. 234-250.
2
Toulmin, S., Human Understanding, ss. 67-8, 159-63; Bloor, D
"Profesr Campbell on models of Language Learning and Their
Implications for Social Constructionist Analyses of Scientific Belief",
The Cognitive Turn/Sociological and Psychological
Perspectives on Science, Eds.: Steve Fuller, Marc De Mey, Terry
Shinn and Steve Woolgar, Kluwer Acedemic Publishers, Dordrecht-
London-Boston 1989, ss. 159-166.; Bilimin ieriini tekil eden
kavramlardaki tarihsel deimeler iin zellikle u kitaba baklmaldr:
Hol ton, Gerald, Thematic Origins Of Scientific
Thought/Kepler to Einstein, Harvard University Press, Cambridge,
Massachusetts 1973.
Modern epistemik cemaat ya da bilimsel cemaat "bilimsel
dil" dediimiz dili kullanrken, terimlerini pek doal olarak gn-
delik dille paylar; bir anlamda bilimsel dil gndelik dil iinde bir
dildir. Ancak gndelik dil vc terimleri "bilimsel dil" iinde kullan-
lrken genellikle hem anlamlan hem de kullanm tarzlar deiir,
gndelik dilin kavranlan bilimsel dil iinde zel anlamlar kazanr-
lar ve bilimsel bir eitimden gemeyen insann bu kavramlar ve
dolaysyla bilimsel cemaatin dilini anlamas zordur 1 . Daha alt d-
zeyde, genel bilimsel cemaatin iinde yer alan daha alt epistemik
cemaatlerin dili vardr. Bu alt diller ayn epistemik cemaat iinde
yer alan farkl teorilerin vc disiplinlerin dillerine tekabl ederler.
Newton fiziinin dili, Einstein fiziinin diliyle ayn dit deildir.
Sosyal bilimlerden bir rnek vermek gerekirse Weberist teoriyle
Marxist teorinin dilleri ayn diller deildir. Farkl epistemik cema-
atlerin dilleri farkl dnyalardan szeden dillerdir. Ne mitin dilinin
tanmlad dnya dinin dilinin tanmlad dnyadr ne de dinin
dilinin tanmlad dnya bilimin dilinin tanmlad dnyadr.
Dahas, klasik fizik teorilerinin tanmladklan dnya ile modern
fiziin tanmlad dnyalar da farkl dnyalardr. Bu nokta
Whorf un dille ilgili grlerinin hatrlanmasnn lam yeridir ve bu
durum Kuhn taralndan yle dile getirilmitir: "Farkl teori-
lerin ya da paradigmalarn taraftarlar farkl dilleri ko-
nuurlar; farkl bilme ve kavrama ballklarna sahip
diller, farkl d n y a l a r a uygun dillerdir" 2 . Bunu bilimsel
cemaatn kendi iarihi i geliiminde de gzlemek mmkndr. Bu
gnk "hz" kavramna ulamak iin, antikiteden bu yana birok
kkl deiiklikler gerekmitir. "Dnya bize kavramlarla
sunulan eydir" der Winch, "Kavramlar deitikleri
zaman doay k a v r a y tarzmz ve dolaysyla dnya
da deiir" 3 :

1
Tudor, A., Beyond Empiricism/ Philosophy of Science in
S o c i o l o g y , ss. 79-80.
2
Kuhn, T. S., "Preface", The Essential Tension, s. xxii. Ayrca yine
bkz. Kuhn, T. S., "A Function for Thought Experiments", The
Essential Tension, ss. 243-60. Bilimin dili vc Whorfun bilimin
diliyle ilikisi konusunda daha ayrntl bilgi iin, Martin, G. Dunstan,
Language, Truth and Poetry, Edinburgh University Press,
Edinburgh 1975, ss. 117-126.
3
Winch, Peter, The Idea of A Social Science and its Relation to
Philosophy, Routledge and Kcgan Paul, London 1984, s. 15.
Relalivite teorisinde "zaman" klasik mekanikteki anla-
mndan farkl bir anlama sahiptir... (ve)., biz, tek ve ayn,
hi deimeyen bir olgular takmn aklayacak yeni ve
daha iyi teoriler ina ettiimiz grne gre dnrsek,
"zaman"n anlamndaki bu deimeyi gzden karm olu-
ruz; bu olgularn bizzat kendileri bamszca deitiklerin-
den dolay byle deildir; bilim adamlannn olgularla ilgili
kriterleri deitii ii\byledir. stelik bu, daha nceki bi-
lim adamlannn olgulann ne olduklan konusunda yanl d-
ncelere bal bulunduklan anlamna gelmez; onlar icra et-
tikleri aratrmaya uygun dncelere sahiptirler1.

Gnmzde yaygn kabul gren bir dogma vardr. Genellikle,


bilimsel cemaatin dili daha teknik biimlere dntke, bilimlerin
toplumsal etkilerden giderek kurtulduklarna ya da daha az top-
lumla ilikili hale geldiklerine inanlr vc bu, dogmaya inananlara
gre bilimin evrenselliini gsterir. Fakat gerekle durum byle
deildir. Daha aynntl teknik bir makina retmek, daha teknik bir
teori ya da dil, daha fazla toplumsal unsur, daha fazla insani aba
demektir. Bilimsel dilin giderek daha sofistike bir dil olmas yal-
nzca onun daha fazla toplumsallamas anlamna gelebilir. Daha
fazla insani emek, daha fazla toplumsallamadr 2 .
Bilimsel dil ya da modem epistemik cemaat dilini renmek,
bir insann bir yabanc dili renmesi gibidir ve belki de ondan
daha zordur. nsan yalnzca, uzun bir eitim srecinden geerek
bu cemaatin bir ysTyTnm adam olabilir
Bilimsel dil, pozitivist ideallerin nnlg ekilde doay ve
doal olaylan bire bir yanstan bir dil deildir ve aslnda byle bir
dil mmkn de deildir.^Bilimsel dil de btn dier diller gibi
konvansiyonlara (geleneklere) dayaldr. Durkhem'in'ne'sf-"^
d anlamda kategoriler, bilimsel cemaatiiTdiVl^bnTmsrkav-
ramlar, nermeler, genelleme vc yasalar, bilimsel teoriler, kendile-
rini reten cemaatin belirli bir sre iinde mutabakat (konsenss)

1
Winch, P., "Nature and Convention", Proceedings of the
Aristotelian Society, 60 (May 1960), ss. 231-52'den zikreden,
Collins, H. M., "Tacit Knowledge and Scientific Network", Science in
Context, Eds.: Bames, and Edge, s.62.
2
Latour, Bruno, Science in Action/How to Follow Scientists
and Engineers Through Society, Open University Press, Milton
Keynes 1987, ss. 30-31.
sonucu ulalm konvansiyonlardr 1 . raklk aamasndaki bir
bilim adam aday ya da ccmaatc yelie hazrlanan insan, yesi
olaca cemaatin dilini renirken, yalnzca kavramlar, kategori-
leri, genelleme, yasa vc teorileri, bunlan doaya ve doal olaylara
nasl balayacan, nasl kullanacan renmekle kalmaz, ayn
zamanda Brenstein'n ne srd anlamda onlan sz konusu
cemaatin amalarna, karlanna, deerlerine ve normlarna, pra-
tiine uygun tarzda nasl kullanmas gerektiini de renir.
Bilimin dilini ya da modern epistemik cemaatin dilini, baka her-
hangi bir dilden ayran temel unsur budur.
Gayet tabii modem epistemik cemaatin dili bolukta yer almaz
inde baka cemaatlerin de dillerinin ver ald bir diller evreninde
ver alr ve bu dil, bir arada var olduu dier dillere atfta bulunul-
makszn anlalamaz. Bu hi deilse bilimsel dilin tarih gelime
balam dikkate alndnda byledir. Birinci blmde belirttiimiz
zere bir arada yaayan bu farkl diller arasndan birinin dierle-
rine stn olduu iddia edilemez. Farkl cemaatlerin dillerinin s-
tnln belirleyecek, bilimsel cemaat, din ya da mitik cemaatin
dnda, hakem konumunu stlenebilecek baka herhangi bir ce-
maat yoktur; dolaysyla diller arasnda tercihte bulunmamz sa-
layacak bir st dil de yoktur.

2.4. D o g m a l a r C e m a a t i O l a r a k Bilimsel
Epistemik Cemaat

Modern epistemik cemaat ya da bilimsel cemaat yalnzca bir


normlar cemaati ve lingistik bir cemaat deildir; ayn zamanda
dier herhangi bir cemaat gibi bir inanlar ya da dogmalar cema-
atidir de. Pozitivisi gelenek, inanla bilimsel bilgi arasna bir snr
izgisi ekmeyi vc onlan birbirinden ayrmay denemitir ve bu s-
nr izgisi ekme amac, pozitivizmin ideallerinden biridir^*).
Bilgiyle inancTnT~daha yerindTbirsyleyile bilimsel bilgi ile
inancn birbirlerine zt kutuplar olduklar miti, gnmzde de pek"

' "Bilgi btnyle k o n v a n s i y o n e l d i r " . Bkz. Barnes, B.,


Bilimsel Bilginin Sosyolojisi, s.98 ve ayrca "Deerlendirme"
balkl blm ss. 185-206.
Bilimde snr izgisi ekme problemine, almann daha sonraki
blmlerinde yeri geldiinde tekrar temas edeceiz. Burada, bilgi ile inan
arasna her snr izgisi ekme eyleminin pozitivist bir tutum olduunu
kaydetmekle yelindim.
yaygn bit mittir vc bu dogma byk lde kabul grmekledir.
Bu ayrm izgisinin varolmas gerektiine inananlar, sz konusu

manciTdier tarafna ise inanlardan arnm vc bilimin kapsam


"iinde grdkleri bilimsel bilgiyi yerletirirler. Bilim adam inanan

bulunan insandr.
Fakat bu dogma ya da inan gnmzde byk lde eleti-
riye uram veHnTamn_yitirmitr. Bilgi ile inanc birbirinden
ayrmamz sag1ayack~lii brleri ter yoktur. B gr bizatihi bi-
lir adamlarnn kendileri tarafndan yle dile getirilmitir:

Biz de Tclullian'n (Latin kilise yazan) eski adaki so-


rusunu ne srebiliriz: "Kuds'n Atina ile ne ilgisi

dinlere ait inanlan deil, btn inan formlarn kastedi-


yorsak, o zaman cevap acktr. Btn insanlarn hem meta-
fizik hcn de fiziksel dnya ile ilgili inanlan vardr ve bir
ok insan, yapt ii veya arad eyi etkisi altnda bulun-
duran bu tr inanlara sahiptir. Bilimin, insanlann inanla-
nndnTsnata, edebiyata vclx)Tlikava're diyelim. daha
az etkilendiini gsterecek hi bir a priori nedenimizin
bulunmadn ne sryoruz 1 .

(Bilmek zel trde bir inan ( o m udun nsan bilmeden de ina-


nabilir. Fakat her eyi bilmek, inanlan ey doru olmadka bil-
mek anlamna gelmez. Dahas, inanlan eyin doru olduu du-
rumlada bile, bilen ya da inanan kii eer inancnn temellerinin
farknda deil ise, sz konusu eylem bilmek'in kapsam iinde yer
almayacaktr, inanmakla ilgili u kavrama aklk getirmek
bilme eyleminin veya bilmenin bir inan formu olduunu daha iyi
anlamamza katkda bulunabilir: nan (belici), inanszlk ya
da inanmama (dis-belicf) vc hibir inanc olmama (non-be-
lief). Bir nemenin yanl olduuna inanmak, doru olmadna
inanmaktr. Bu noktada inanszlk (dis-belicf) bir inanma ve
inan durumudur. nc kavram, yani hibir inanc bulunmama
(non-belicf) neme hakknda hibir yargs olmama durumunu,
bir bolukta kalma durumunu dile getirir. Dolaysyla byle bir

1
Coley, N. G. and Hall, Wance. M. D. (Eds.), D a r w i n to
linstein/l'rinary Sources on Science and Belief, The Open
University Press, Lancashire 1980, s.2.
konumdan yola kldnda bilim her durumda inanla i iedir ve
daha yerinde bir deyile bir inanlar-ebekesi (web of beliefs)dir 1 .
Empirik bilgi bir inan formudur ve genellikle bu inan formu
,bilim literatrnde "doru inan" (truc bclicfl diye adlandrlr 2 .
Ancak bilimde "doruluk" bilim felsefesi ve sosyolojisi lite-
ratrnde tartmas hl devam eden bir konudur ve sosyolojik
bak as bir nerme ya da bg iddiasnn doruluunun nihT
.lsnn, sz konusu bilgi esinin deerlendirildii epistemfle
gmaat olduu, yolunda genel bir eilime sahiptir. B j j u n d e doru-
flufiun ls/manukyakl^a da baka bilimsel kriicrigT^eildf;
nk bilimsel bilginin doruluunu tayn Cdccck Cdccek btn Ikriterle"
rin, epistemik cemaat iinde varlan bir mutabakat (konsenss)
sonucu " k r i t e r l e r " olduklar kolleklif ekilde belirlenmi bulun-
maldr. Bilgilerimizin -bilimsel bilgi dahil- doruluunu tayin et-
memezi salayacak evrensel bilimsel kriterler yoktur; epistemik
cemaatten epistemik cemaate deien kriterler vardr.
te yandan Kuhn, bilimsel cemaatin ne kadar kkl inanlara
sahip olduunu, bir baka adan gstermeyi denemiti!'.. Buttr"
gre bilimsel cemaat bir inanlar a iinde yaar ve bu inanlaF
olmakszn bilimsel aratrmann balamas mmkn deildir.
Kuhn'un terimleriyle bu inanlar ebekesi "paradigma" ~
drMaslcrman, "paradigmalar la ilgili aratrmasnda, bilgiyi
nceleyen bu inanlar takmn "paradigma tesi Para-
d i g m a l a r " veya "metaparadigmalar (meta p a r a d i g m s ) " -
olarak adlandrmtr- 5 . Her epistemik cemaat, entelektel ccdle"^
rinden devrald bir~paradigfflayla birlikle doar. Bu meta-para-
digma, u trden sorulara verilmi cevaplar kapsar ki bunlar ce-
maatin en temel inanlardr: Evreni kompoze eden temel unsurla^
pelerdir? Bu unsurlar birbirleriyle ve duyulanmzla nasl bir iliki^
iindedirler? 4 nan bilgiyi hem Quine'in yukarda belirttiimiz
grleri anlamnda, hem Kutln'uh ne srd anlamda, hertTTte
din ve mit tarihsel adan modern bilimden nce geldii iin bilgiyi
nceler.

1
Quinc, W. V. and Ullian, J. S The Web (>r Belief, Random Hause,
New York 1970, ss.5-6.
2
Tudor, A., Beyond Empiricism ss. 40-42.
3
Masterman, M., "The Nature of A Paradigm", Criticism and the
Growth of Knowledge, Eds. Lakaios and Musgrave, s. 65.
4
Kuhn, T. S., The Structure of Scientific Revolutions, ss. 4-5.
pcnclde zannedildii gibi, bilimsel bilgiyle dogma ya da inan
(burada iki kavram e anlaml kullanyoruz) birbirine zt eyler
teildir. ster din adam, ister sradan insan, ister bilim adam 5 P
sun, insan dogmayamahkmdur. F a k a t ^ ^ p g m a j p h e r durumda
pozitvist ideolojinin ngrd zere^evrensel bir bireyin"
deil, bireyin iinde yer ald epistemik cemaatin dogmalardr
Dogmasz epistemik ccmaat yoktur ve olamaz. ki trl dogma
vardr: Herhangi bir epistemik cemaatin genelde m-
minlerinin sahip olduu ekliyle naiv (ilenmemi,
analizi yaplmam) dogmalar ve. yine herhangi bir
epistemik cemaatin yaratc nderlerinin sahip bulun-
duklar (bilimsel cemaat iindeki bilim adamlarnn
sofistike (ilenmi ve analizi yaplm ya da ilenmekti
olan) dogmalar. Tarih gelinim iinde, din cemaatten bilimsel
emaate geilirken ya da daha dzgn bir syleyile, bilimsel ce-
maat dirti cemaatin yerini alrken dogmalar alanndan, dogmalar 7
dan arnlm bir alana geilmemitir; din dogmalar alanndan bi-
limsel dogmalar alanna geilmitir. Her cemaat eninde sonunda
bir inanlar ebekesine balidir ve' kendi varlnn devam iin bu
inanlar' ilemek, kuaktan kuaa intikal ettirmek ve savunmak
zorundadr/

2.5. , Bilimsel Eitim

ok doaldr ki herhangi bir epistemik cemaatin ya da bilimsel


cemaatin kaderi halellerinin cemaatin bilgisini, normlann, karla-
rn, deerlerini ve amalarn srdrmesine baldr. Bu anlamda
epistemik cemaatin kaderi haleflerinin elindedir. Bilimsel cemaatin
ya da genel olarak herhangi bir epistemik cemaatin varln idame
ettirmesi ve sreklilii "eitim" dediimiz ok kapsaml birsosya-
nzasyorTsreciyle gerekleir. Bunu anlamann en iyi yolu "bilim
antropologu" Latour'un bilimsel bilgiyi anlamann a priori ilk il-
kesi dedii ilkeye bakmaktr. Bu temel ilke udur:
"Sylediimiz ve yaptmz eylerin kaderi, onlarn
daha sonraki kullanclarnn elindedir" 1 .
Tekno-bilimdc, der Latour, bir nermenin, bir genellemenin,
bir formln, bir makinann kaderi, onun daha sonra baka insan-
lar tarafndan ele alnp alnmamasna veya nasl ele alnacana
baldr. Ay yzeyinin yeil imlerden olutuunu ne sren bir
bilimsel makale yazabilirsiniz. Yaznz, daha sonra bakalan tara-
fndan aratrma konusu ya da bir bilimsel problem olarak ele
alnmayacaksa, hibir ekilde belirleyici bir unsur konumuna ge-
emeyecektir. Yaznz kesinletirmek, geerli klmak iin bakala-
nnn onayna ihtiya duyarsnz. Fakat eer bakalan yaznza g-
lp geiyor ve onu grmezlikten gcliyorlarsa, bu, yaznzn, tezi-
nizin, nermenizin veya makinanzn sonu demektir. Herhangi bir
bilgi iddiasnn ya da makinanm konumu Amerikan fitbolundaki
topun konumu gibidir.Topa ilk oyuncunun vuruundan sonra,
onu tekrar harekete geirecek ikinci bir oyuncu yoksa, veya, tek-
rar harekete gemesi iin dier oyuncular bir eylemde bulunma-
msa, top imlerin zerinde kalacak vc l bir topa dnecektir.
"Oyun" dediimiz eyin gereklemesi iin ilk vurutan sonra, bir
ikinci, nc vs. oyuncunun eylemi arttr. Bylece bir topun,
bir nermenin, bir genellemenin, yaznn ve makinann kaderi bir
lde ilk hareket ettiricisinin elinde, ancak byk lde ilk ha-
reketi salayann irade vc kontrol altnda bulunmayan meslekta-
lardan, seyircilerden, okuyuculardan, tketicilerden oluan bir ka-
labaln elindedir 1 . Bir makina satn almak veya bir nermeye ya
da bilimsel olguya inanmak, inanlan cy"Ti^7e~on^"olsun!
inanlan ey i n d u rumunu glendirir. Tersi satn alnmama veya
inanTirTamadr ve bu durumda satn alnmayan veya inanlmayan
eyin durumu zayllar ve l bir rne dnr 2 .
Her cpstemiFcemaalTcrTdl varTn/standart vc normlarn,
amalarn vc karlann/gicrini, cemaatin entelektel rnlerini
bircgitim rnekaniy.masy 1 asrcki klar. Epistemik cemaatin rn-
lerinin, yani bilginin kaderi daha sonraki kullanclannn elindedir.
Bilimsel cemaat dahil, btn epistemik cemaatlerin kaderi onlann
varislerinin elindedir. Bir epistemik cemaatin varln korumas
gerekiyorsa nccliklc entelektel olarak ina ellii rnleri ve bu
rnleri geerli klan normlar, kriterleri, ilgi ve amalan korumak
zorundadr. Bu varln idame ettirme faaliyetinin ekirdeini ei-
lim mekanizmas oluturur. Bilimsel eitim, bilimin srekli kln-
d mekanizmadr. Eilim srecinde srekli klnan ey, ncelikle
Lalour'un h a z r - b i l i m (rcady-made sciencc) dedii eydir.
Bylece bilimsel cemaatin ayakla kalabilmesi daha sonraki kuak-
Tra intikal ettirilmesine baldr. Bilimin sreklilii bilimsel ccma-
atiri srckTTliidi r.

1
A.g.e., s. 104.
2
A . g . e . , s. 29.
Hepimiz, bize poz.itivist bilim ideolojisinin miras
brakt "zgiir, hakikat araycs, nyarglar labora-
tuvarn eiinden kap dar etni, plak ve nesnel
(objective) olgular toplayarak teste tabi tutan, bu
trde, evet yalnzca bu trde olgulara ballk duyan_
bilim adam dogmasna inanrz. Fakat fiiliyatta durum hi
de byle deildir. Dogmatizmin yalnzca beeri bilimler alannda
yer ald, doa bilimlerinin her trl d o g m a h z m i n l f i p ^ y e H i I ^
dklan fikri bir baka katksz dogmadr ve kolayca anlalaca
zere pozitivist ideolojinin kaynadr 2 . r Biljmin^e bilim adamla^,
rnn gerekte nasl olduklarn anlamann salam yollarndan biri
bilimsel eitime bakmaktr. ~
Bilimsel eilim bilim adam ve genelde bilimin herhangi bir
"mmini" olmann ya da daha ak bir syleyile bilimsel cemaate
ye olmann eiidir. Hi kimse doutan bilim adam deildir;
bunu edinmenin temel yolu, bilimsel cemaatin eiliminden ge-
mektir. nsan bil im adan ya da bilimsel cemaatn yesi olmaya
hak kazanrken, evrene bilimin norm ve standartlaryla", bilimin
amalan ve karlanyla/ilgileriyle (aslnda bunlar bilimsel cema-
atindir) bakmak denilen "bilimsel tulum veya vaziyet al" re-
nir. Bilimsel tutum doutan getirilen bir erdem deildir; bilimsel
ccmaatin cemaat adayna empoze ellii ve adayn da isellelirdii
tavrdr. Hi kimse bilimsel eitim srecine formel mantk okuya-
rak girmez; taklit ve tccrbe yoluyla, bilimsel cemaatin sosyal
ilikilerine vcut veren ok sayda bilimsel konvansiyonu
(gelenei) renerek balar. Bilimsel eitimle renilerek isclle-
tirilen bilim adam rol veya daha genelde bilimsel cemaatin bir
yesi bir "mmini" olma roldr3.
Bilimsel eilim k~kapsaml bir sosyalizasyon srecidir ve
esasen daha sonraki kuaklara aktard ya da rettii ey bilim-
scl ortodoksi, baka bir syleyile hazr bilimdir, "iyi tesis
edlnf "WgT" der Ziman," akademik bir ortodoksi for-
jmutlr"4.Bilimsel cemaatin yesi olmann veya bilim adam ol-
mann temel art bITortodoksiycTxvyun emek, onu kabul etmek-

' Kuhn, T. S., " The Function of Dogma in Scicntific Research", Readings
in the Philosophy of Science, Ed.: Brody, s.356.
2
Ziman, J.M.F.R.S., Public Knowledge, s. 72.
3
A.g.e., ss. 10, 93, 116,.131,.146. Ayrica, Kneller,.F Science as A
Human Endeavor, ss. 198-200.
tir. Ortodoksiyc boyun emek, statkoya boyun emektir.
Statko her durumda epistemik ccmaalTn slalksudur. Her trl
eitim gibi bilimsel eilim de muhafazakr (conscrvalive)dir, kon-
formist tulumu tevik eder. Kuhn bir makalesinde bunu yle dile
getirir.

Tipik olarak kimya, fizik, jeoloji veya biyolojideki lisans


vc lisansst rencileri kendi alanlannn zn, zellikle
renciler iin yazlm ders kilaplanndan renirler. Kendi
tezlerine balamalarn salayacak yeterlilii kazanncaya
(..) kadar ne aratrma projelerini deneme teebbsnde
bulunmay isteyebilirler ne de baka bilim adamlarnca
yaplm son aratrmalarn sonularyla kar karya
gelmeyi isteyebilirler. Yani onlar profesyonel komnikas-
yon sisteminde dnce alveriinde bulunamazlar. (..)
Bilimsel ders kitaplar profesyonel bilim adamlannn z-
meyi vc bu zmler iin farkl teknikler gelitirmeyi tasar-
ladktan problemler sunmazlar; daha ok, bilimsel meslein
paradigmalar olarak kabul ettii somut problem zmlerini
sunarlar. Vc sonra renciden, snfta ya da laboratuvarda,
ona gsterilen yntemle bu problemleri zmesi istenir.
renci bilimsel eilimle bilineni renir. Kurulu bilimsel
gelenee girii, dogmatik bir balangtr 1 .

Bu noktada bilimsel eilimin bir dier temel zelliini gzden


karmamak nemlidir. Herhangi bir epistemik cemaate zg ei-
lim sreci gibi bilimsel cemaate has eitim sreci dc ylesine etkili
vc kapsaml bir sretir ki sz konusu eilimle yalnzca cemaatin
rn hazr-bilim ya da Kuhn'cu terimlerle paradigmalarn bir ku-
aktan dierine intikali salanmakla snrl kalmaz, ayn zamanda
cemaatin alglama vc dnme iar/.lamn intikali dc salanr. lgili
"Sre iinde, rencinin doutan gelirdii epistemik yetenekle-
rine snrlamalar konur vc belli bir ynde kanalize edijir. Bu -
rete biim verilen, yorulan ve kanalizc edilen ey temelde evreni
"grme, alglama ye akl yrtme tar/7~RaTizas ve di-
er yetenekleridir" 2 . Kuhn, eitim srecinin nesnesi olan -
rencinin sinir mekanizmasnn ileyi tarznn bile eitim srecinde

1
Kuhn, T. S., "The Essential Tension: Tradition and Innovation in
Scientific Research", The Essential Tension, ss. 228-30.
2
Barnes, B., Bilimsel Bilginin Sosyolojisi, s.82.
ekillendiini ne srmtr 1 Bu kapsaml sosyalizasyon sre--
ciyle insann doutan getirdii btn yetenekleri, eitildii epilT
temik cemaatin karlar/ilgileri, normlan, deerleri, amalan er-
evesinde biimlendirilerek bir yapya kavuturulur. Bilimsel ei-
tim bilimsel sosyalizasyon yntemlerini ierir. Bilimsel cemaate

1
Kuhn, T. S., "Sccond Thoughts on Paradigms", The Essential
T e n s i o n , s. 310. Bilim felsefesinde eitimin bu zelliini ilk
vurgulayan dnr hi phesiz Polanyi'dir: "Akcier kanserinin
rntgenle tehisi konusunda kursa katlan bir tp
rencisi dnn. O, karanlk bir odada hastann
gsnn karsnda yerletirilen ekrandaki glgeli izleri
seyreder; bu g l g e l e r i n nemli zellikleri konusunda
asistanlarna radyologun yapt aklamalar duyar.
nceleri renci tam anlamyla aknlk iindedir. nk
o g s rntgeninde sadece, aralarndaki birka ince
lekeyle birlikte kaburgalarn ve kalbin glgelerini
grmektedir. Uzmanlarn, muhayyilelerindeki hayallerin-
den sz ettiklerini zanneder; uzmanlarn konutuklar
eyler dnda hibir ey gremeyebilir. Sonra, farkl
durumlarn tam anlamyla yeni resimlerine dikkatle baka-
rak birka hafta boyunca dinleme ilemini srdrrken,
onda, tecrbe kabilinden bir kavray ortaya kacaktr;
tedricen kaburga kemiklerini unutacak ve cierleri
grmeye balayacaktr. Ve sonunda, eer nceden zekice
ayrdedebiiirse ona, nemli detaylarla dolu zengin bir
panorama grnecektir. (..) O artk yeni bir dnyaya
girmitir." Polanyi, M., Personal Knowledge, Routlege and
Kegan Paul, London 1973, s.lOl'den zikreden Chalmers, Alan, Bilim
Dedikleri/Rilimin Doas, Stats ve Yntemleri zerine
Bir Deerlendirme, ev.: Hsamettin ARSLAN, Vadi Yaynclk,
Ankara 1990, ss. 66-67. rencinin doutan getirdii yeteneklerin
eitim srecinde nasl deitiinin vc yeniden biimlendiinin iyi bir
tasviri Kuhn tarafndan yle yaplmtr: "Topografya (ykselti,
.) haritasna bakan bir renci kat zerinde izgiler,
laritacysa ayn kat zerinde resmedilmi bir arazi ekli
grr. Bir kabarck odasnn fotorafna bakan bir renci
belli-belirsiz, krk-dkk izgiler grr; bir fi/.ikiyse
ilgili fotorafta aina olduu ikinci dereceden nkleer
olaylarn kaydn grr. renci yalnzca bu tr bir grme
(vision) dnmnden getikten sonra bilim adamlar
dnyasnn bir sakini; bilim adamlarnn grdklerini
gren, bilim adamlarnn gsterdii tepkileri gsteren bir
sakini olabilir". Kuhn, T. S., The Structure of Scientific
R e v o l u t i o n s , s. IH.
adayla ya da yelie hazrlanan renci, eemaale ve onun stat-
kosuna uyum gsterecek ekilde programlanr. Bilme ve kavra-
mann " s t a n d a r d i z a s y o n u , iletiimi, o r g a n i z a s y o n u ,
karlkl dayanmay ve i bliimiinii kolaylatrr;
eitimleri (rencilerin eitimleri, .) ne kadar dog-
matikse, ( renciler) bu dogmatizmin tesiriyle benzer
karlardan/ilgilerden dolay komiinal bir iletmede bir
araya gelirler". Bu dogmatik eitim profesyonel yeler olan
'bilim adamlarn ve bilimsel cemaatin "mminler" konumundaki
yelerini birbirine balamakla kalmaz; ayn zamanda onlar
Doa'ya da balar. Doa sistemsiz aratrma tarz ve yaklamlarla
ele alnamayacak lde karmaktr. Dogmatik eilim nedeni ol-
duu ballklarla bir noktada younlatrlm, daraltlm, snr-
lar izilmi ve bylece verimli klnm bir aratrma tarz dou-
rur. Spsyalizc edilmemi arat ima tarz, sosyal ize edilmemi yak-
lam yoktur. Bu sosyalizasyon hocann otoritesi altnda gerekle-
ir ve bilimsel eilim o nedenle oloriteryendir. Eitim sreci iinde
rencinin rendii bilginin doruluuna duyduu gven, ho-
caya duyduu gvendir, Bilginin gvenilirlii bilgide ikin zel-
1 iklcrden domaz; daha ok hocann otoritesinden doar. Hocann
da otoritesinin zerinde dcrs kitapaTnTn otoritesi yer alr. Bilimsel
cemaatin entelektel olarak ina etlii ders kitab bilgisi renci ta-
ralndan doru ve gvenilir bilgi olarak dikkate alnr. Aslnda
ders kitabnn otoritesi, genelde, bir tr entelektel smiiko gster-

ey cpislemik ya da bilimsel cemaatin otoritesidir. Bilimsel eitim


bu otoriteyi reddeden bilgileri nakletmez; onlar cemaatin hiyerari
ve uyumunu bozacaklar iin elimine eder ve otoriteye veya stat-
koya uyum gsteren, boyan een bilgileri nakleder. Bunlar gele-
nek (convention) oluturucu bilgilerdir. nk her trl sosyali-
zasyon statkoya boyun eilmesine baldr; hocann ve ders ki-
tabnn otoritesi son zmlemede bilimsel cemaatin otoritesidir 1 .
Bilimsel aratnnann "objektif', "ntr", toplumsal etkilerden 1
bamsz olduu dncesi yanl bir dncedir; o kapsaml ve
sk bir sosyalizasyon sreci iinde ortaya kt iin daha fazla
toplumsaldr. Bir doa bilimcisi daha fazla toplumdan bamsz
insan deildir; eilimi gerei daha fazla sosyallemi insandr.
Doa bilimlerinde alan bilim adamlar der Hagstrom, ok yk-

1
Barnes, B., Bilimsel Bilginin Sosyolojisi, ss.82-89. Keza,
Siewari, R., Philosophy and Sociology of Science, ss. 106-
107.
sek dzeyde sosyallemi bir grup tekil ederler 1 . Bu adan ba-
kldnda bilimsel cemaat insanlk tarihinin gnmze kadar tank
olduu en kapsaml vc kat sosyalleme tiplerinden birinin simgesi
saylabilir.

2.6. Zmn Bilgi (Tacit Knowledge)

Her epistemik cemaate zg eilim gibi bilimsel eitim de b-


yk lde zmn renme srelerini ierir. Bunun nedeni bilgi-
nin, sze ya da yazya dklebilen formlasyonlardan ok daha
fazla bir eyi iennesidir. ki tr bilgi vardr. Birincisi, sze dk-
lebilir ve bizim iin apak olan, ikincisi ise sze dklemeyen,
yani zmn bilgi (tacil Knowledge)dir. "Sylediimizden daha
fazla eyi biliriz" 2 . Syleyemediiniz, dile getiremediimiz,
ama yine dc bildiimiz ey zmn bilgidir. Bilgi daima szl for-
mlasyonlarnn tesine uzanr. Saf ya da teorik bilgi dahil btn
bilgi trleri, aka formle edilmesi imknsz zmn kurallar ierir-
le r3. JBihnj)hm^
deki ksm ak bilgi, sze dklebilir bilgi, grnmeyen, su al-
tndaki byk para zmn bilgidir.Zmn bilgiyle ak bilgiyi
kavramann bir yolu, bOmiTncccrclcri literatrndeki u aynma
bavurmaktr: "Bireyi bilmek" (knowing that) v e
"bireyin nasl yaplacan ya da uygulanacan bil-
mek (knowing how). Bilgi bu iki unsuru da ieriyor olmaldr;
fakat bunlar birbirleriyle ayn eyler deildirler. Aynca, gerekte,
bu iki eyi birbirinden ayrmak imknszdr ve bavurduumuz
ayrm analitik bir aynmdan baka bir ey deildir. Sze ya da
yazya dklebilir bilgi "bir eyi bilmek"in kapsam, "bir e-

1
Hagstrom, W. O., The Scientific Community, s. 11 vc keza s. 12.
2
Polanyi'den zikreden, Turner, Stephen P., " Tacit Knowledge and the
Problem of Computer Modelling Cognitive Processes in Science", The
Cognitive turn/Sociological and Psychological
Perspectives in Science, Eds.: Fuller ve dierleri, s. 85.
3
Collins, H. M., "Tacit Knowledge and Scientific Networks", Science in
Context, Eds.: Barnes, and Edge, s. 46. Mantksal Pozitivizm bilgiyi
duyu verileri arasndaki apak ilikilere gre yorumlamtr. Polanyi'ye
gre bu yanltr. nk yapsal mantk problemleri mantksal deil
psikolojiktirler vc irrasyonel elere atfta bulunulnakszn
anlalamazlar. Polanyi, Michael, Knowing and Being, Ed.: M.
Grene, s. 156.
yin nasl yaplacan veya uygulanacan bilmek"
zmn bilginin kapsam iinde yer alr. Polanyi bunu yle formle
etmitir: "Btiin bilgi u iki trden biri iinde yer alr:
ya zmndir; ya da kkleri zmn bilgi iindedir" 1 .
Zmn bilgiyi bir hnerin cdinilmcsiylc ilgili u rneklerle
aklayabiliriz. Bisiklete nasl binileceini veya nasl yzleceim
biliyor olmam, bisiklet zerinde dengemi nasl salyabildiimi,
su yzeyinde nasl durabildiimi, sze ya da yazya nasl dkebi-
leceimi biliyor olmam ya da bunlar sze dkebileceim anlamna
gelmez. Onlar sze veya yazya dkerek ak bilgi halinde ortaya
koyamam, ancak yine de bisiklete binebilir, suda yzebilirim.
Yine de bu eylemleri gerekletirdiim srada kompleks kas ya-
pmn nasl ilediini sze dkemem. Bununla birlikte dile getire-
mediim unsurlarn tali olarak farkndaymdr; fakat sz konusu
farkndalk onlar sze dkcbilmem iin yeterli deildir. Aina ol-
duum bir yz binlerce, hatta milyonlarca insan arasnda tanya-
bilirim; fakat bu tanma ilemini nasl gerekletirdiimi sze ya da
yazya dkerek ak bilgi haline getiremem. Sze ya da yazya d-
kemediim bu unsur zmn bilgidir. Zmn bilgi akl veya mantkla
ifade edemediim bilgidir; dolaysyla rasyonel deil, irrasyonel-
dir. Onun bilimdeki konumu da tpk yukardaki rneklerdeki gi-
bidir. Mesela uygulama snflarnda doa bilimi rencilerine has-
talklar, talan, bitkileri ve hayvanlar nasl tehis edecekleri -
retilir. Bu, doa bilimleri retimine temel tekil eden alglama
eitimidir. renciler hastalklar, bitkileri ve hayvanlan nasl
tehis edeceklerini bilirler ancak bunlan nasl tehis ettiklerini dile
getiremezler. tehis Cime hneri /mnn kavrpan hirn-
surdur 2 . Bu, renci ya da bilimsel cemaate girmeye hazrlanan
ye adaynda cemaatinin dilini renirken de bylcdirJBilimsel
d j ^ d a h a uygun bir syleyile bilimsel cemaatin dili, doa ile bi-
limsel cemaat ve onun yeleri arasndaki perdedir; o nedenle doga
ile iliki daima dolayl bir ilikidir3. Bu dil, baka btn diller gibi
zmni renme kanallan iinde kavranr; bilimsel kavramlan bili-
riz; fakat bu kavramlan birbirleriyle ve doayla nasl ilikiye soka-
camzn bilgisi daima zmnen kavradmz ve bu yzden sze

1
Polanyi, M., A.g.e., s. 195.
2
Polanyi, M., Knowing and Being, ss. 141-142.
3
Rawetz, J. R., Scientific Knowledge and its Social Problems,
ss. 149,141.
dkemcdiimiz bilgi kapsamnda yer alr 1 . Zmnen kavrama sze
dklebilir bilginin kayna vc insan zihninin en temel gcdr ve
zmn bilgi szl bilgiyi daima kontrol altnda bulundurur. Zmn
bilgi szl bilginin anasdr; szl bilginin onsuz varolabileceim
dnmek imknszdr 2 . ~
Zmn bilgi de ak ya da szl bilgi gibi renilen bir eydir../
Fakat dier btn bilgi trlerindeki gibi bilimsel bilgi trnde de
zmn bilgi yazl metinlerden renilmez. Onun renilmesi daima
bir aracy gerektirir; arac ya bir hoca ya da renilen alann bil-
gisi konusunda usta bir kiidir. Ravvetz bu yzden, bilimde zmn
bilgi, der, ders kitaplanndan renilemez; tecrbe ve taklit yoluyla
bir hocadan renilir 3 .
Zmn renme veya zmn bilginin genellikle bilimin deerleri,
normlan, standartlan, amalan vb. denilen, bizim bu almada
"bilime" deil de "bilimsel cemaate" atfettiimiz unsurlan da ieri-
yor olabilir mi? Rawctz, ierdii kanaatindedir 4 . Eer bu do-
ruysa, bilimsel cemaatin deer ve normlarnn, ilgileri-
nin/karlarnn, amalarnn, standartlarnn vc inanlarnn
(dogmalannn) byk lde taklit vc tecrbe yoluyla zmnen -
renildii de doru demektir. Eer btnyle bilimsel bilgi ya da
herhangi trden bir bilgi, bir kuaktan dierine bir otoritenin ara-
clyla -hoca, ebeveyn, usta- intikal ettiriliyorsa, bu durumda ak-
tarlan ey daima gnmzde genellikle kabul edilen "bilgi" fikri-
nn snrlann da ayor demektir: Herhangi bir trde "bilgi"yi -
renmek, bir yaama tarzn renmektir. Bilimsel bilgi sz konusu
olduunda bu yaama tarz bilimsel yaama tarz deildir, her du-
rumda bilimsel cemaatin yaama tarzdr. Bilimsel eitimin, cema-
atin yesi olmann eii olan eilim sreciyle renciye verdii
ey de budur.

1
Barnes, B., Bilimsel Bilginin Sosyolojisi, ss. 103-105. " D i l i n
kullanm tarz zmnidir". Polanyi M., A.g.e., s. 145.
2
Polanyi, M., A.g.e., s. 156
3
Rawctz, J. R., A.g.e., ss.103,140. Kuhn, T. S., The Structure of
Scientific Revolutions, ss.191-98. Kuhn, T. S., "Second Thoughts
on Paradigms", The Essential Tension, ss.308 vd.; Barnes, B.,
Bilimsel Bilginin Sosyolojisi, ss. 169 vd.
4
Rawctz, J. R., Scientific Knowledge and its Social Problems,
ss. 103-107.
2.7. E p i s t e m i k Monopol

z Her epistemik ccmaat bir geerlilik ve gvenilirlik monopol-


dr. Her epistemik ccmaat gibi bi 1 i mscT cemaat d e n e m
"entelektel merkez", "paradigmatik grup", "grnmeyen kolcfT
"aratrma cemaati , ^ s y a T e v r e " hem de bilime inanan
"mminler topluluu" anlamnda neye "biigi" denilip denilmeve-
cegmCblginin standart ve yntemlerinin neler olduunu, bilginin
doruluk ve geerliliini, gvenilirliini tescil eden bir tekeldir.
Merton'dan gnmze bilim sosyolojisi u temel soru zerinde
durmutur: Bilini modern dnyada eer dier kurumlarn
glerek tlal fzla tibar gsterdii ncelikli bilgi ve
otorite kayna "ts'eT^lTu Tirgi nasl ilenmekte, geerlF
klnmakta ve nasl meruiyet kazanmaktadr? 1 Bilim
sosyologlar bu sorunun cevabnTbiIimin, bilimsel bilginin ve
onun yntemlerinin doasnda deil, onu reten cemaatin yap-
snda vc ileyi tarznda aramay denemitir. Bilimin meruiyetinin
ve otoritesinin kayna "bilimin" bizatihi kendinde ikin bir ksm
zellikleri deil, onu reten cemaatir. Bilimsel ccmaat herepiste^
mik ccmaat gibi bir meruiyet temelidir.
Her epistemik cemaat toplumda var olma, bilgiyi retme ve i-
letme hakk elde eder etmez, bilgiye meruiyetini armaan eden bir
g haline gelir. Bilginin gc, bilginin meruiyeti onu reten ce-
maatin gc vc meruiyetidir. Fakat bilgi gndelik hayatta anla-
lageldii zere "plak g" deildir. Bilgi meruiyet armaan
edilmi gtr: yani bilgi, kavrama anlama gc anlamnda
g+otoritedir, Bilimsel bilginin gc, onu reten bilimsel cema-
atin gcdr. Epistemik cemaatle onun merulatrma gc bir
arada doarlar ve meruiyet elde etme sosyal bir ihtiyaca dnr.
Epistemik cemaatin varolma vc bilgiyi retme hakk elde etme-
siyle birlikte "bilgi" adna ne srlen her eyeplsiimlk otoritenin
yi) da monopoln onayn almak zorundadr. Epistcmik otoritenin
onayn alamayan hibir unsur, "bilgi" ya da "bilimseFbni" sta^
ts kazanamaz. Epistemik bir cemaatin var olduu her durumda
"epistemik bir slalko"da vardr. Her epistemik ccmaat gibi bilim-
sel ccmaat de bir g, otorite vc statko temeli zerinde durur. Bu
statkonun ortaya kmad durumlarda, ne cemaatten ne de s-
reklilik kazanm bir bilgi trnden bahsetmek mmkndr; epis-
temik statkonun olmad yerde epistemik anariden sz edilebilir

' Barnes, B. and Edge, D. (Eds.), "The Organi/.alion of Acadcmic Science:


Communication and Conlrol", Science in Context, s. 13.
sadece. Bir eyin "bilimsel bilgi" stats kazanabilmesinin biricik
art epistemik statkoya, epistemik gce ya da otoriteye boyun
emmesidir. Bilginin meruiyet kazanmas sreci bir deerlendirme
srecidir. Epistemik monopol, bilimsel aratrma faaliyetinin
rnlerine ilgili deerlendirme sreciyle bir doruluk, orijinallik
ve gvenilirlik deeri vererek onlan teminat altna alr. Bilimin ta-
rih geliimine baktmzda, toplum bir epistemik monopol yka-
rak y a d a terkederelcepistcmik monopoln bulunmad dnyaya
girmemitir; bir epistemik monopoln -dinin ya da kilisenin- ka-
natlan altnda kp bir baka monopoln -bilimsel cemaatinTya~da
bilim monopolnn- kanatlan altna girmitir. Bu deimenin ba-
langc ise, daha nce szn ettiimiz "grnmeyen kolej"in veya
modern epistemik cemaatin douudur 1 .
Bilimsel cemaatin bir monopol olma zelliini anlayabilmek
iin ncelikle, bilimsel bilginin retim srecinin balangcndan,
"bilimsel bilgi" stats elde ettii aamaya kadar izledii sosyal
yola bakmalyz. Bilgi, retim sreci aamasnda bilimsel cemaat
iinde nasl bir yol izlemekte vc nasl meruiyet kazanmaktadr.
Bilimsel bilgiye gvenilirlik ve meruiyetini armaan eden sre
nasl bir sretir'?
Bilimin iki yz vardr: Bilen yz ve henz bilmeyen veya
bilmeye alan yz 2 . Bilimin ne olduuna ilikin yaygn anlay
daha ok birinci yzne baka bir deyile "hazr-bilim"e (ready-
made science), bilimsel faaliyetin tamamland dnlen rn-
lerine atfta bulunur. Oysa bilimin ne olduunu anlamak iin ikinci
yzne, yani fiiliyatta bilime (science in action) baklmaldr.
Bilimi anlamak iin ona, ileyi halinde iken baklmaldr. ncelik

1
Hagstrom, W. O., The Scientific Community, s.35. " B i l g i
g t r " zdeyiiyle dile getirilen Bacon'c anlayn "kavrama ve
anlama gc" eklindeki bir yorumu iin, Wilier, Judith, The Social
Determination of Knowledge, Prcntica-Hall Inc., Englewood Clifs,
New Jersey 1971, ss.17-38. Bilgi g+oloritedir; otorite bir rza unsurunu
ierir. Epistemik cemaat epistemik otoritenin de kaynadr. Bilgi ile
otorite arasndaki iliki iin, Barnes, B., "On Authority and Its
Relationship to Power", Power, Action and Belief/A New
Sociology of Knowledge, Ed.: John Law, Routledge and Kegan
Paul, London, Boston and Hanley 1986, s. 180. Epistemik tekel
konusunda keza, Namcr, Gerard, 'The Triple Legitimation: A Model For
the Sociology of Knowledge", Society and
Knowledge/Contemporary Perspectives in the Sociology
of Knowledge, Eds.: N. Stelir and V. Meja, ss. 210-212.
sralamasnda da fiiliyatla bilim hazr bilimden nce gelir; nk
ikincisi birincisinin rndr. Hazr bilim bir sonutur. Bilim hi-
bir zaman kendi kendine ilemez; fiiliyatta bilime dikkat ekmek,
gerekte, bilimsel faaliyetin aktr durumundaki insanlara dikkat
ekmektir. Fiiliyatta bilim, eylem halindeki bilim adam demektir.
Bilim kolleklif bir faaliyetin rndr; fiiliyatta bilim bilimsel
aratrma faaliyeti iindeki bilimsel cemaat demektir.
Bilimsel aratrma, Poppcr'in ne srd gibi " p r b -
lemler'Me, Kuhn'un ne srd gibi "bulmacalar"la ba-
lamaz; bilimsel aratrma ihtilaflarla balar. Bilim adam n^
elikle bir problem zc, ncelikle bulmaca-zc deildir; bi-
lim adam ncelikle bir cemaatin yesi, ikinci olarak da bilimsel
bir ihtilalin "taraf'lanndan biridir. "Problemler", "bulmacalar",
"rnler" veya "sonular"dr; nedenler deil. Bilimde hazr
froblenler yoktur; problemler ina edilTTerTBir probl-
emin ina edilebilmesi, ihtilaflarn varlna ya da
yokluuna baldr. Bilimsel aratrma cemaatinin yesi du-
rumundaki bilim udamlannm, belirli bir konuda ihtilafa dmedik-
leri yerde, bilimsel problemler domazlar. Bir bilimsel ihtilaf
baka trden ihtilaflar gibi en az iki kiinin varln gerektirir. En
az iki kiinin ihtilafa dmedikleri yerde problem yoktur. Bilimsel
aratrma nesneleri zerinde bilim adamlannn ihtilaflara dme~
dikleri yerde bilimsel problemler dc"ykttir. Bilimseilhtila fl ar7
bilimsel aratrma cemaatinin yeleri arasndaki ihtilaflardr. Peki
ama, ilkin bilimsel ihtilailann, ikinci olarak da bilimsel problemle-
rin douunda "doa"nn yeri nerededir? Bu soruya verilecek ce-
vap nemlidir. Doa bilim adamlarna, "doas gerei",
"ihtilaflar", "problemler", "bulmacalar" sunmaz; ihtilafa dm
insanlar ina etmedikleri srece Doada problemler yoktur; Doa
"doas gerei" kendi kendine ihtilaflar vc problemler retmez^
Bilimsel ihtilaflar ncclike'insanla'Doa arasndaki likinin gs-
tergeleri saylamazlar; bilimsel htilaflar ncelkle~5Tn
adanlan arasndaki ilikiye atfta bulunurlar; Doa bu
ilikide dolayl olarak yer alr;/edilcndir\e ikinci derece-
den bir konuma sahiptir; bilimsel ihtilailann domas iin varl
arttrTancak ihtilaflarn kayna deildir. ihtilaFTariTTkaynagi
epistemik cemaat ya da bilimsel arairmcemaatidir. Problemler
Doadan gelmez, ihtilaflardan doarlar. "Doga" edilgin olan sim-
geler, etkin olan deiL Bilimde ihtilailann bilimsel aratrma ce-
maatnn yclerilrasnda ulalan bir uzlama sonucu zld
yerde bir "kara-kutu (black-box)" kapatlm, yeni ihilaflann
ortaya kt yerde yeni bir " k a r a - k u t u " alm olur.
Kapatlm kara kutular hazr bilimi sembolize ederler, bilimin an-
lalabilmesi iin alan kara-kutulara (fiiliyatta bilime) baklmal-
dr 1 . _
Bilimsel aratrma faaliyetinin temeli bilimsel iht*
i f t a r d r . Bu nerme, aka dile getirmek gerekirse, bilginin ni-
hai belirleyicisinin "madde" ya da "doa" olduunu syleyen ma-
teryalist anlay ile, bilginin nihai belirleyicisinin "idealar" oldu-
unu syleyen idealist anlayn eksikliine veya yanllna
.imada bulunurBilginin nihai belirleyicisi insanlardn, daha uygun
bir syleyile epistemik cemaattr. Epistemik cemaatin yeleri
arasnda bilimsel ihtilaflarn domad yerde, bilgi araym ya da
bilimsel aratrmay motive edebilecek baka hi bir ey de yok
demektir. Baka nedenlerin yansra, bilimsel bilgi ihtilaflara da-
yand iin toplumsaldr.
Epistemik ya da bilimsel cemaatin monopol oluunun nedenini
kavrayabilmek iin "ihtilaflar" konusuna daha fazla yer vermeli ve
Lalour'u izlemeliyiz. Fiiliyatta bilime daha yakndan baktmzda,
der Latour, kendimizi ihtilaflarn arasnda buluruz. Gndelik ha-
yattan bilimsel hayata, sokaktaki adamdan laboraluvardaki bilim
adamna, popler siyasi dncelere sahip sade vatandatan uz-
manlara getiimizde, "grltden sessizlie, tutkulardan akla,
hararetten skna gemeyiz"; bir ihtilaflar ortamndan, daha id-
detli baka bir ihtilaflar ortamna geeriz. Durum, bir hukuk kitab
okuduktan sonra, bir mahkeme jrisinin sunulan elikili deliller
arasnda karar vermekte bocalad bir duruma salonuna girmek,
bir anayasa kitab okuduktan sonra, kanun tasanlannn tescili tar-
tmalarnn yapld bir parlamentoya girmek gibidir: daha fazla
ihtilaf ve dolaysyla daha fazla grlt 2 .
Bu grltl szl tartma ortam, bilimsel bilginin epistemik
cemaat iinde izledii sosyal yolun ilk aamasn simgeler; bi-
limsel problemlerin dou aamasdr. htilaflar problemlerden
nce gelirler. Bir bilimsel problem genelde, bir bilimsel nerme ya
da bilgi iddias, bir bilimsel tezdir. Bilimsel cemaatin, bir tez ya da
iddiay, "bilimsel" etiketiyle merulatrmad, "bilimsel" sayma-

1
htilaflara yaplan vurgu iin bkz. Latour, B., Science in Action,
ss.4-9,141-142. htilaflarn laboratuvar almasndaki yeri iin
zellikle ss. 22-26. Bilimsel problemler kollektif olarak ina edilmi
sosyal varolulardr. Bilimsel problem ina edilen bireydir. Bu konuda
daha ayrntl vc geni aklamalar iin Rawetz, J. R., S c i e n t i f i c
Knowledge end Its Social Problems, ss.109-145.
d yerde, ne srlen problem, tartmaya veya aratrlmaya
deer bulunmayacaktr. Bu nokta, bilimsel cemaatin monopol-
nn bilginin retimindeki ilk mdahale noktasdr. Bilim adamlar
ne tr problemleri aratrmas gerektii konusunda cemaatinin di-
er yelerinin onayn alm bulunmaldr.
Bilimsel aratrmay motive eden ey ihtilaflar, bilim adamn
motive eden ey "gvenilirlik" (eredibility) kazanma tutkusu-
dur. Bilim adam, gvenilirlik elde ettikten sonra Cemaatinin yesi
durumundaki meslektalar tarafndan kabul grebilecektir. Bilim
adamnn bilgi iddias ya da tezi karsnda dier bilim adamlar
iin nemli olan, "o inanlmaya yetecek lde gvenilir
mi? Ona ve iddiasna .gvenebilir mym, o bana sa-
lam olgular (hard facts) temin ediyor mu?" sorulardr 1 ,
bu sorular bilim adam ile meslektalar arasndaki ilikinin niteli-
ine imada bulunurlar. Bilim adam iin nemli olan meslektala-
rnn gvenini kazanmaktr. Gvenilir ya da "bilimsel" bilgi,
aratrma cemaatinin gvenilir veya "bilimsel" sayd bilgidir.
Gvenilirlik elde etme sreci, ccmaat iindeki meslektalar tara-
fndan yaplan bir deerlendirme srecidir. Bu deerlendirme s-
recinde kullanlan btn kriterler, aratrma cemaatinin kriterleri-
dir. Bilim adamnn almas veya tezi cemaatin diline, dogmala-
rna, normlarna vb uygun olmaldr. Cemaatin epistemik sta-
tkosuna uygun bulunmayan hibir bilimsel iddia "bilimsel" sta-

Gvenilirliin kayna aratrma cemaatidir ve o nedenle epis-


temik cemaat bir gvenilirlik monopoldr. Latour ve Woolgar,
gvenilirlik elde etme srecinin Laboratuvar artlarnda nasl ile-
diini empirik bir almada gstermi bulunmaktadr. Buna gre,
bilim adamlar, bir bilim adamnn tezini deerlendirirken, bilim
adam ile ne srd tez arasnda hibir ayrm yapmamaktadr.

1
Latour B. and Woolgar, S., "The Cycle of Credibility" Science in
Context, Eds.: Barnes, and Edge, ss.36-37. Merlon'cu gelenee bal
bilim sosyologu olan Hagstrom, Bilim adamn motive eden eyin,
Merton'la birlikte "kabul grme (recognition)" tutkusu olduunu ne
srmt. "Bilimsel cemaat bilimsel kabul grmenin kayna
olarak kat bir tekeldir; nk kabul grmenin kayna
birok bakmdan aratrmann yn zerindeki kontroln
de kaynadr". Hagstrom, The Scientific Community, ss. 35-
36,72. Keza Merton, R. K., "Recognition" and "Excellence": Instructive
A m b i q u i t i e s " , The Sociology of Science, Ed.: N. W. Storer,
ss.419-438. Hagstrom,'un syledii ey " g v e n i l i r l i k " iin de
geerlidir.
Bir bilimsel tezin ya da iddiann gvenilirlii ile o tezi ne srenin
gvenilirlii zdetir. Bilim adam ile ne srd tez birbirinden
ayrlamaz. Keza, bir bilim adamnn gvenilirlii, ne srd
tezin gvenilirliidir de 5 . Gvenilirliin kayna epistemik cemaat
olduu iin, bir bilgi iddiasnn gvenilirlii onu reten epistemik
cemaatin gvenilirliidir. Bilimsel bilgi "bilimsel bilgi" statsne,
kollektif bir deerlendirme sreciyle ulaabildii iin, bilimsel
bilginin gvenilirlii bilimsel cemaatin gveni-lirliidir.
Gvenilirlik elde etme sreci, bir ihlilaflan zme, bir ihtilaflan
sona erdirme srecidir. htilaflar sona erdirmenin yolu, retorie
bavurmaktr. Bu bilimsel ihtilaflar iin de geerlidir. Retorik bir
jri nnde hakl kmak, bir ihtilaf sona erdirmek, baka_bir
syleyile bakalarn ikna etmek ve inandrmak iin kullanlan
yntem n aJitTTr B il i mscl htilaflarn dourduu tartma Orta-
'm ndiTTMm'ilm 1 a r j a rc ioric bavururlar. Bilim adam nce-

1
Lalour, B., and Woolgar, S., "The Cycle of Credibility", Science in
Context, ss.36,40,41. Lalour ve Woolgar laboraluvar dikkate alarak
bir gvenilirlik elde etme sreci emas gelitirmilerdir.
Bu emada epistemik kapi-
tal, ekonomik kapitale atfla
aklanmakta ve bir kapital ti-
pinden dierine dnmn
yn gsterilmektedir. Bu d-
nmn bir bilim adamnn fa-
aliyetini srdrmesi iin zorun-
ludur. Mali kapital, dnm
hacmi ve hz iin gerekli en
nemli unsurdur ve bilimsel fa-
aliyet bu unsurla yeterlilik ka-
zanr. Ekonomik ve epistemo-
lojik yaklamlarn bu emada
bir arada kullanld kaydedil-
melidir. Bu emadaki kalemle-
rin birbirine dnmn mo-
tive eden ey gvenilirlik
(credibility) kavramdr. Bu d-
nm sreci sonu gelmez bir
Cihazlar yatrm ve dnm dairesidir.
Bu sre iinde bilim adamn motive eden ey gvenilirlik'tir ve bu
faktr, dnme harekelini armaan eden eydir. ema, bir
laboratuvarn, byk bir mali yatrm olduu dikkate alnarak
incelenmelidir. ema ve aklamalar iin bk/.., Latour and WooIgar,
" A . g . m . , A.g.e., s.35.
likle meslektalarn ikna etmi bulunmaldr. Szl bir tartma
baladnda bilim adamlar, henz ham durumda bulunan bilgi
iddialarn ya da dncelerini bir "olgu" (fact)ya dntrmek
zere, meslektalarn ikna etmek vc gvenilirlik kazanmak iin
ilkin lokal kaynaklan, laboratuvar kaytlann, bilimsel metinleri,
raporlan, belgeleri, makaleleri kullanrlar. Kaynaklara bavuru,
"bilim adamlannn muhaliflerini ikna etmek, ihtilaflar sona erdir-
mek, kendi bilgi iddialanna meruiyet ve gvenilirlik salamak
iin baka mttefiklere bavurmas derKkr. Kaynaklar, muhalif
bilim adamlan arasndaki tartmada, mttefiklerdir. Baka kay-
naklara bavuran bilim adam bundan byle yTrzcTBTr aratnc
deildir; o ayn zamanda bavurduu kaynaklann, bilimsel belge-
lerin, metinlerin vc raporlann bir okuyuuudur da. Tartma k-
ztka bavurulan kaynak ya da mttefik says artar; mttefik
"sayTsimttka tartma iddetlenir ve retoriin ili veya bilimsel
ccmaatin literatr daha teknik biimlere dnr. Daha teknik bi
literatr daha bilimsel bir literatrdr. Bavurulan kaynaklar veya
mttefikler, garantilcvici unsurlardr. Daha fazla sayda mttefie
bavuru, ikna ilemini glendirir ve kolaylatrr. Bilim adam,
ihtilaflann yol at tanmada yalnz deildir artk; ok sayda
mtcfii vardr; bir gruptur; bir kii deil, ok kiidir ve bu ne-
denle meslektalannca ciddiye alnr. kna srecinin nesnesi du-
rumundaki okuyucu (okuyucu durumundaki bilim adam) tek ki-
iyle kar karya deildir; bir grupla kar karyadr 1 .
Bilimsel tartmalarda, bakalann ikna etme, bir ihtilaf sona
erdirme veya gvenilirlik elde etme srecinde, lokal kaynaklann
yeterli olmad bir aama vardr. Bu yzden, dier mekn vc za-
manlarda bakalan tarafndan yaplm almalar devreye sokul-
mal ve onlara atfta bulunulmaldr. Bunlar yeni mttefiklerdir.
Bu mttefikler bir bilimsel dergi, Nobel dll bir yazar, alt or-
tak-yazar olabilir. Fakat muhalifleri ikna etmek, gvenilirlik ve
meruiyet elde etmek iin szl tartma yeterli deildir; tartma
yazl metinlere dntrlmelidir 2 . Bu aama, bilginin bilimsel
cemaat iindeki retim srecinin ikinci aamasdr; bilimsel
makale bu aamada doar.
htilaflara yaptmz vurgu bilimsel makalenin bolukta do-
madn gsterir. laveten bir bilimsel yaz hereyden nce konu-
sunun literatr, aratrma cemaatinin dili vc uslb iinde ekil-
lenir. Bilim adam aratrmas srasnda yalnzca kendi gzlerine

1
Latour, B., Science in Action, ss.30-31
2
Latour, B., Science in Action, ss.30, 33.
vc mantna dayanma/., yukarda baka bir balamda da dile getir-
diimiz gibi, daha nceki bilim adam kuaklarnca gelitirilmi
tekniklere, yntemlere, teorilere vc almalara da dayanr. Bu en-
telektel ya da epistemik balar, bilginin bir bilim adamlan kua-
ndan dierine intikalini salayan "l" unsurlar deildirler._Bl
kaynaa bavurmak, ona gvenmek, onu unutulmaktan kurtar-
maktr. Bakalannn yapt almalara bavurmakszn bilimsel
alma yapmak imknszdr. Dier taraftan bir bilimsel yaz, bi-
limsel cemaatn dier yelerinden meruiyet ve gvenilirlik tale-
binde bulunaca iin, yazlma aamasnn her annda, meslekta-
lannn dnce vc beklentilerini, epistemik cemaatin deerlerini,
normlarn, amalarn, karlann/ilgilerini vc dnya grn
dikkate almak zorundadr 1 .
Daha nce de ifade ettiimiz zere bilgi, g+otorite'dir; bilgi
merulatnlm gtr. Gvenilirlik elde etme sreci, bir ihtilaf-
lar sona erdirme ve merulatrma srecidir de. Bu sre episte-
mik cemaat iinde gerekleir, nk gvenilirliin ve meruiyetin
kayna epistemik cemaattir. lgili srele bilim adam gvenilirlik
elde eder ve bunun sonucu olarak da bilimsel cemaat tarafndan
kabul grr. Gvenilirlik elde etme bilimsel cemaatin statkosuna
katlma veya bilimsel cemaatin epistemik statkosuna boyun e-
medir; epistemik monopole itiraktir, epistemik monopoln gc-
nn meruiyetini onaylamaktr. Kald ki bilim adam, eilim sreci
srasnda kal bir sosyalizasyon tecrbesi yaad iin, epistemik
statkoya boyun emek vc ona katlmak iin zaten hazr durumda-
dr.
Bilimde meruiyet vc gvenilirlik elde etme veya ihtilaflar
sona crdimc srecinde bilim adam, muhaliflerini ikna etmek iin
bakalarnn yardmna ihtiya duyar. Hibir bilimsel iddia veya
tez, kendi doas gerei gvenilir, meru veya geerli deildir;
bunlar ona armaan eden meslektalar veya baka bir deyile bi-
limsel cemaattir. Bakalannn yardm olmakszn gvenilirlik elde
edilemez. Bilimsel cemaat iinde bakalannn yardmna bavuru-
nun en ak biimde grld yer, bilimsel cemaatin trelerinin
en nemlilerinden bin durumundaki iktibas (citalion: alnt, refe-
rans, dipnot, zikretme) kurumudur. Latour'u izleyerek, iktibas
formuyla ortaya kan bakalannn yardmna bavurma ilemine
burada, otoriteden doan a r g m a n (delil) 2 diyeceiz.

1
Ziman, J.M.F.R.S., Public Kno\vledge, ss.58-59,109,118.
2
Lalour, B., Science in Action, ss.31.
Fiiliyatta bilimdeftktibasn fonksiyonu nedir"} iktibas, epistemik
monopoln gcnrttescilini gsterir. Fonksiyonlar iinde en
nemlisi, bakalarn ikna vc inandrma ilemini kolaylatrmaktr,
iktibas bilim adamnn metninin okuyucusu durumundaki Ijlm
adamn tezine inanmas konusunda zorlar ve onun zerinde bir
bak ortaya koyar. nk referanslar otoritelerdir, otoriteler mu-
haliflere kar yardma arlan mttefiklerdir. Otorite meruiyet
atfedilmi gtr. Tanr'ya inanrz, nk gldr, bilimsel ce-
maat iinde otoritesi tescil edilmi mttefiklere inannz, nk
gldrler. Mttefiklere bavuran bilim adam artk yalnz deil-
dir; dolaysyla ne srd bilgi iddias artk yalnzca kendi iddi-
as deildir; yardmna bavurduu mttefiklerinin (otoritelerin) de
iddiasdr. Mttefikleri yardma ard iin artk tek bana de-
ildir, tek kii deil ok kiidir. Oysa yazd metnin okuyucusu
durumundaki bilim adam tek banadr, yalnzdr. Okuyucu bilim
adam eer referanslan bulunmayan bir metnin okuyucusu olsayd
_biru;kkii yl e kar karya olacakt vc bylece yazarla okuyucu
arasndaki iliki eit glere daval bir iliki olacakt. Tersine refe-
ranslan bulunan bir yaznn durumu ok farkldr. Burada oku-
yucu bilini adam bir ounluk karsndadr. Bu ilikide tek kii-
den ibaret bir aznln, mttefiklerden oluan bir ounlukla kar
karya kalmas sz konusudur. ktibas va da baka bir deyile re-
ferans sorunu bir saylar sorunudur. ok sayda mttefikten nasl
daha gl olunabilinir? ok sayda dnr ya da bilim adamn-
dan nasl daha hakl olunabilinir? 1 Meru, gvenilir ve geerli
bilgi, ounluun tescil ettii bilgidir. Kimse bin dnrden
veya mttefikten daha guT olamaz; eger referanslar sorunu bir
saylar sorunuysa, hibir aznlk ounluktan daha hakl olamaz.
Bilimde, gvenilirlik elde etme, ikna etme ve inandrma veya me-
ruiyet elde etme sreci bylece, ounlukla aznlk arasndaki bir
tr g mcadelesini sergiler; bilimsel bilgi "bilimsel" stats ar-
maan edilmi veya merulatnlm gtr.
. Bil imde referanslan bulunmayan bir yaz zayf yazdr; refe-
ranslar ciddiyet gstergesidir. kna, inandrma ve gvenilirlik elde
lImcTsrecinde"rcTeransTF^prestij" gstergesi olmaktan daha fazla
bir eyi dile getirirler. Referanslan bulunmayan bir yaz, bilmedii
byk bir ehirde geceleyin klavuzsuz veya arkadasz dolaan bir
ocuk gibidir; tecrit olmutur, kayptr vc dolaysyla bana her
ey gelebilir Dipnotlu ya da referanst bir yazyla kar karya"
olmak, yalnzca yazarla deil, yazann yardimna bavrdgmr
mttefikler ounluu ile kar karya kalmaktr. htilaflarn taraf-
larndan biri durumundaki muhalif bilim adamnn tek bir kiinin
tezini deil, bavurulan kaynaklann veya mttefiklerin grlerini
de zayflatmas ya da rtmesi gerekecektir. Referanslan bulun-
mayan bir yaz okuyan bilim adamnn gcyle, yaznn gc eit
olacaktr. zetle, iktibas, bilimsel metinlerin konumlarnn g-
lendirilmesini, kart tezlerin rtlmesini salar ve bilim ada-
mna gvenilirlik armaan eder 1 .
Fakat hepsi bu kadar deildir, iktibasn sreklilik salamak gibi
bir fonksiyonu daha vardr. Daha ncc de belirtildii zere, bir
bilgi iddiasnn, bir olgunun ya da makinann kaderi bakalannn
elindedir. Topun ragbi futbolundaki konumunu hatrlayalm. Daha
ncc bakalan tarafndan ne srlen bir dnceyi yer ald ya-
zya atfla bulunarak zikretmek, lopun imlerin zerinde hareketsiz
l bir topa dnmesini nlemek zere yaplan bir ikinci, nc
ve drdnc harekeli yapmak gibidir. Bir yazya atfta bulunmak,
yalnzca yaznn sahibine gvenmek, onu bir otorite, bir mttefik
olarak yardma armak demek deildir; bir yazya atfta bulun-
mak ayn zamanda, iktibas edilen yazy ve sahibini tarihin hrda-
vat deposunda l bir malzemeye dnerek unutulmaktan kur-
tarmak ve srekliliini salamaktr. Referans gsterilmi bir bilim
adam dllendirilmi bir bilim adamdr, iktibas bir ddrC"
Dahas, eer Rawclz, aratma raporunun ya da bilimsel ya-
znn, bilim adamnn vc zellikle onun mensubu bulunduu bi-
limsel cemaatin entelektel mlk olduu yolundaki tezinde hakl
ise, iktibas, entelektel mlkiyet hakknn tescilini dile getirir.
ktibas, bir tapu senedi, bir mlkiyet belgesidir 3 .
Bilimde ihtilaflarn sona erdirilmesinde, bilimsel yazlann in-
asnda ya da bilimsel bilginin meruiyet kazanmasnda yardmna
bavurulan tek otorite meslektalar deildirler; ikinci ve en az bi-
rincisi kadar nemli bir baka otorite daha vardr. Bu ikinci mt-
tefik ya da otorite Doa'dr. Bilimsel ihilallann sona erdirilme-
sinde, gvenilirlik ya da meruiyet elde etme srecinde Doa'ya

1
Latour, B., Science in Action, ss.32-36.; Ziman, J.M.F.R.S., Public
Knowledge, s.58.
2
Latour, B., Science in Action, ss.33.; iktibasla dl arasndaki iliki
iin, Hagstrom, The Scientific Community, ss.23-25.
3
Rawetz, J. R., Scientific Knowledge and Its Social Problems,
ss.244-45, 255-257. iktibas bazen politik nedenlerle ya da bazen hatr
vb. iin de yaplr; incelediimiz konuyla pek ilgisi bulunmadndan bu
tiir durumlara temas etmiyoruz.
nihai oloric olarak bavurulur. Bilimsel cemaat asndan
Doa'nn nemi, din cemaat iin Tanr'nn nemine gre akla-
nabil ir. Din cemaatin nihai otoritesi Tanr; bilimsel cemaatinki
Doa'dr. Eer benzetme m a/, ur grlccckse nihai otorite ve do-
rulayc olarak Doa Tann'dr. Fakat bilimsel bilgi Doa hakkn-
daki bilgi olduu halde, Doa popler dogmann aksine bilimsel
dnce vc metinlerde dorudan deil, dolayl olarak yer alr 1 . Bu
nokta, daha ncc ele aldmz "bilimsel dil" konusunun hatrlan-
masnn lam yeridir. Ayrca Kuhn'un "paradigma" misyonu da
hatrlanmaldr. Doa bize dorudan doruya ulaan bir ey deil-
dir veya doa ile aramzda dolaysz bir iliki yoklrTDoa ile ara-
mzda daima bilimsel cemaatin dili vardr; Doa bilimsel cemaatin
dili iinde "tahrir oldukian"sonra bize ular. DoF5Tze"para-
digmalarda krlarak ulaan'varlktr. '
Bununla birliktcTDoa'nn bilimsel metinlerde dolayl olarak
yer almasnn baka vc daha ikna edici bir nedeni vardr. Bu,
Doa'nn bize Laboratuvar vastasyla dolayl bir ekilde ulama-
sdr. Laboratuvar bilimsel metinlerin arkasnda yalan eydir; ihti-
laflann zmnde "grsel" malzemeyi salayan bir dier kaynak-
lar ya da mttefikler takmdr 2 . Yaygn dogmann aksine labora-
tuvar'doal' vc 'evrensel' olan deil, rlatl vc 'toplumsaTlan
simgeler. Bilim adamnn allgTyefcHr vc buradaki hcrcy^ruT
salar, sandalyclcrTcTcncy'^^o/^ fizik-
sel ve kimyasal madde 'rneklen' toplumsal' kTf[ggTiTn iinde
yer alrlar. Laboatuvan toplumsal klan, onu tekil eden aralann
tarihsel bir srecin rnleri, incelenen fiziksel ve kimyasal madde
rneklerinin 'doal' zaman vc meknlarndan tecrit edilerek sei-
len vc insanilclirilcn "toplumsallatnlm" rnler olmalandr.
Laboratuvar toplumsal klan bilim adamlan tarafndan dzenlen-
mi vc tertip edilmi olmasdr 3 . Bylece bilimsel cemaatin yesi
durumundaki bilim adam ile doa arasnda yalnzca bilimsel ce-
maatin dili ya da paradigma yer almaz, laboratuvar da yer alr.
Doa laboratuvar araclyla bize ulaan eydir.
Doa bilimsel yaz vc metinlerin arkasnda dolayl olarak yer
alr. Bilimsel metinlerin arkasnda bilimsel metinler; bilimsel me-

1
Lalour, B., Science in Action, s.67.
2
Lalour, B., Science in Action, ss.67-68.
3
Knor-Ceiina, Karin D., "The Fabrication of Facts: Toward a
M icrosociology of Scientific K n o w l e d g e " , Society and
Knowledge/Contemporary Perspectives in the Sociology
Knowledge, Eds.: Stehr and Meja, ss.226 vd..
tinlerin arkasnda daha fazla sayda bilimsel metin; bilimsel metin-
lerin aicasnda laboratuvar kaytlan, grafikler, tablolar ve haritalar
vardr. Bunlar laboratuvar aralar kullanlarak elde edilir.
Laboratuvar kaytlannn arkasnda aralar, aralarn arkasnda bi-
lim adamlan ya da Doa'nn szcleri yer alrlar. Laboratuvar
aralan "ntr" ve "niversel" olan temsil etmezler; zamana aittir
vc dolaysyla rlatil'tirler. Termometreler onsektznc yuzyilda k
nemli laboratuvar aralarydlar. Gnmzde ise devasa labora-
tuvar aygtnn yalnzca bir parasn oluturuyorlar. Bir laboratu-
var cihaz ile yzyzc geldiimizde bir kulak-gz (audio-visual)
manzarasna katlrz. Laboatuvarda aralarn salad "grsel"
kaytlar lakm ve bilim adamlarnca dile getirilen szl bir yorum
vardr. Kaydedilen nesneden gelen eyle bilim adamndan gelen
ey birbirinden aynlamayacak lde i iedir. Bunun ikna sreci
zerinde arpc etkisi vardr. Ancak, cihazdan gelen ey tek ba-
na bir doa paras imaj oluturamaz; sz7konusu imajn olu-
mas iin bilim adamnn yorumu gerekir. BnurTIidam laboratu-
varda kaydedilen nesnenin "az"ymasna konuur; o bir
szc'dr. Szc konumayan eyler adna konuan kiidir ve
durum grev halindeki iilerin durumuniLbenzcr. jiler haklarn
isterken hep bir azdan konuurlarsa hi/kakafoniprtaya kacak-
tr; onlar adna biri konumaldr. Bu s/.cclr^ntiac,""s(vxu
asndan insanlarla nesneler arasnda bir fark yoktur, nk szc
her iki durumda da konuamayan eyler adna konumaktadr.
Fakat hem laboratuvar hem de grevdeki iiler duumunda, szc
tek bana deildir: Szc+nesnelcr, szc+iilerdir. Tek kii
deil ok kiidir; gc temsil ettiklerinden gelir. Tek kiiden
kuku duyulabilir, ancak ok-kii inandrcdr. Laboratuvarda
konuan Doa deildir; Doa'nn szcs durumundaki bilim
adamdr 1 .
Doa bilimsel metinlerde, laboratuvarda "tahrif olduktan
sonra yer alr; nk laboratuvar kaytlannn arkasnda bilimsel
cemaatin yesi durumundaki bilim adam vardr. Bilim adam bi-
limsel cemaat ve Doa adna konuan szcdr. Gzcnn arka-
snda bilimsel ya da modem epistemik cemaatn normlar, deer-
leri, amalar, karlan vc bilimsel cemaatin dili vc inanlan var-
dr. Doa laboratuvarda "tahrif" olduklan sonra bize ular; nk
"Doa"y bizim iin grnr klan, onun bizatihi kendisinden
domayan bilimsel ihtilaflardr. htilaflar zlmedii veya sona
crdirilmedii srecc "Doa" grnmez bir eydir. Doa "doas"
gerei ihtilaflar sunmaz; ihtilaflar her durumda Doa dnda bir
varolu biimine, bilimsel ya da epistemik cemaate aittirler.
Burada Galilc ile adalannn Ay'n zellikleri konusunda kar-
latklar ihtilaflar dnelim. Gafile, Ay yzeyinin przsz
deil, krater, da vc vadilerden olutuunu ne srmt. O d-
nemde byk vc uzun tartmalara yol aan bu ihtilaf zlmedii
srccc Ay belirsiz bir eydi. nk Ay'n doasnn nasl olduu
konusunda dnemin bilim adamlan arasnda bir uzlama salana-
mamt. Doa Galilc'nin aklad varlk myd yoksa adala-
rnn ne srd varlk myd? Galilc, bu ihtilaf sona erdirmek,
hasmlarnn tezini zrtmek iin bir mttefie, bir laboratuvar
aracna, yani tclcskoba bavurdu. Bu yeni mttefik mucizevi bir
ekilde Galilc'nin inandrcln vc ikna yeteneini glendiri-
yordu. Uzun sren almalar sonunda Galileo teleskop kaytlann
yorumlayarak da ve vadilerden oluan yeni bir ay resmi sundu.
Doa, artk Galilco'nin sunduu eydi. Bylece bir ihtilaf sona
ermiti. Ancak bu noktada, popler bilim yorumlannn gzden
kard bir eyin, laboratuvar aracnn, ele aldmz olayda
"teleskobun" alt izilmelidir. Teleskopla Ay'a bakan Galileo iin
teleskop grnmez bir eydir. Laboratuvar aracn kullanarak
Doa'y inceleyen bilim adam, o srada aracn kendisini grmez.
Fakat ara nemlidir. En ilkelinden en gelimiine her laboratuvar
arac tarihsel bir srecin rndr, rlatif vc dolaysyla toplumsal
bir eydir; "nivcrsal" vc "nesnel" deildir. Teleskop, Galileo iin
Ay'a baklan penceredir; eninde sonunda snrlan belirli bir pen-
cere. Daha geni bir pencere, daha gelimi bir teleskop, daha b-
yk vc gelimi bir laboratuvar daha "niversel", daha "nesnel"
deildir, daha fazla entelektel emek, daha fazla insan ie kant
iin daha "toplumsal"dr. O nedenle, ara ya da laboratuvar, bi-
limsel bilginin oluumunda, doa tarafnda yer almaz. Ne teleskop'
ne de doa konuur, konuan her durumda konuamayan eyler
adna konuan szc, yni Galilco'dur. Bilimsel bilgi gerekten
Doa hakknda bilgidir; ama bilimsel bilginin oluumunda Doa
ikinci dereceden bir konuma sahiptir; onun varl arttr; fakat
yukandaki aklamadan da anlalaca zere, hibir ekilde nihai
belirleyici deildir. Bilimde iki tr doa vardr: birincisi popler
bilimin veya hazr-bilimin (rcady made scicncc) sunduu bilimsel
cemaatin var olduuna inand Doa'dr; ihtilaflann nedenidir,
nihai belirleyicisidir. Bilimsel ortodoksinin kat ekirdeidir, me-
ruiyet kazanm bilginin sunduu eydir; epistemik monopoln
onayndan gemi varlktr,.statkoyu temsil eder. O, yukarda
"Tann" analojisiyle tanmladm/. Doa'dr.lkinci Doa ihtilaf-
lann nedeni deil sonucudur. Bu, fiiliyalta bilimde yer alan doa-
dr; rlatiftir, deiebilir. Bilimsel cemaat onu hazr bulmaz, daha
ok ina eder. Bu durumda doa, modem epistemik cemaatin
veya bilimsel cemaatin ina ettii eydir 1 .
zetlemek gerekirse, bilimsel yazlarn inasnda bilim adam-
lar iki otoriteye ya da mttefie bavururlar: Epistemik cemaatin
yesi durumundaki meslektalar ve laboratuvar (doa).
Birincisinde daha fazla otoriteye bavuru daha fazla gvenilirlik
armaan eder; ikincisinde bilimsel ihtilaflarn sona erdirilmesinde
daha inandrc olan daha gelimi ve daha byk bir laboratuvara
sahip olan taraftr. Daha byk ve gelimi bir laboratuvar daha
fazla lojistik kaynaktr ve dolaysyla daha gl bir mttefik veya
otorite tekil eder.
Bilimsel cemaat iinde bilimsel bilginin meruiyet ve gvenilir-
lik elde etriTesrecnin ncii aamasnda mesleki bilimsel
dergiler yer alrlar. Bilimsel yaz ya da makalenin nasl ina edildi-
ine yukarda temas etmitik: Bir dncenin "bilimsel" sfatn
hak edebilmesinin veya "bilimsel" stats kazanabilmesinin temel
artlarndan biri onun yazya dklmesidir. Yazya dklmemi
hibir dnce bilimsel deildir; nk bir dnce ancak yazl
formla bilimsel cemaatin dicrlivcTerinin gr ve deerlendirme"-
lerine ak hale gelebilir.
Bilimsel dergi, bir gvenilirlik elde etme, bir meruiyet ka-
zanma aracdr. Bir bilimsel disiplinin, bir bilimsel gelenein, bir
bilimsel cemaatin en iyi gstergesi, mesleki bir derginin varldr.
Bilimsel ya da modern epistemik cemaat bal bulunduu gclene-
in dnce formlann, norm ve deerlerini, ama ve karlarn,
kelimenin en geni anlamyla kltrn bir bilimsel dergiyle me-
rulatrr. Bilimsel dergisi olmayan bir bilimsel cemaat dnmek
hemen hemen imknsz bir eydir. Bilimsel dergi, bir iletiim ara-
cdr ve iletiime konu edilemeyen hi bir dnce genelde bilgi,
zelde bilimsel bilgi olamaz. Bilimsel dergi meslektalar veya ce-
maatin yeleri arasnda bir yardmlama ve dayanma duygusu
dourur ve aratrma faaliyetinin belirli bir ynde kanalize olma-
sn salar 2 . Bilimsel dergi, bilginin, bilimsel cemaatler arasnda
iletiimini salar. nedenle. BITT^
cemaatler yoktur; bilimsel dergilerin salad iletiim ortam

1
Lalour, B., Science in Action, ss. 69-70, 96-99
2
Ziman, J.M.F.R.S., Public Kno\vledge, ss.104-105.
iinde birbirleriyle i ie gemi cemaatler vardr 1 . Dergi, gelene-
in gstergesidir; o yoksa dnce gelenei de yoktur. Eer bi-
limsel bilginin bilimsel cemaatin entelektel mlk olduu yolun-
daki tez doruysa, bilimsel dergi, bu entelektel mlk belgeleyen
eydir.
Gvenilirlik elde etme veya kabul grme arzusu, bilim adam-
lann, kendi epistemik cemaatlerinde ulatklan sonulan, onlan
yaynlamalan konusunda tahrik eder 2 . Bilim adam ulat bilim-
sel sonulan yaynlamadnda, bu sonulann hi bir anlam ifade
etmeyeceini bilir. almalarnn deerini lesbit ve ulat sonu-
lann ncelik hakkn tescil ettirmek iin onlar, mesleki veya bi-
limsel bir dergide yaynlanmaldr3. nk bu grler bilimsel
cemaatin dier yeleri vc dier cemaate mensup bilim adamlan ta-
rafndan deerlendirilmedii, eletiriye tbi tutulmad srece
"bilimsel" bilgi stats vc dolaysyla gvenilirlik ve meruiyet
elde edemeyecektir. ne srdm/, herhangi bir bilgi iddiasnn
kaderi bakalannn elindedir; bir kabul ya da reddedeni bulunma-
dnda bilgi bir hitir "
Bilimsel derginnlleyi biimi ayn /.amanda, epistemik mo-
nopoln etkisinin vc neminin en ak biimiyle ortaya kt yer-
dir. Bilim adam almasn yaynlamak /orundadr, fakat bu ya-
ymlama ilemi rastgelc gereklemez; "bilimsel dergi" dediimiz
kurumun ileyi mekanizmasnn kurallar iinde gerekleir.
Burada nemli olan, dergi editrnn varl ve icra ettii grev-
dir. Editrler genellikle, uzmanlk alanndaki bilim adamlanndan
biridirler; grevleri yaynlamalan iin kendilerine verilen yazlan
bir deerlendirmeye tabi tutarak yaynlanp yaynlanmayacaklanna
karar vermektir. Editrlk kurumu vc editr, btn bir bilim i-
letmesinin, etrafndan dnd dingil ivisidir 4 . Editrler, bilim
sosyolojisinde yaygn kabul grn bir adlandrmavla""ilYmn"
eik bekileri" (gatekeepers of science)dirler 5 .

1
Namer, G., "The Triple Legitimation: A Model For the .Sociology of
Knowledge", Society and Knowledge/Contemporary
perspectives in the Sociology of Knowledge, Eds.: Stehr and
Meja, s.213.
2
Hagstrom, W. ()., The Scientific Community, s.16.
3
Kncllcr, G. F., Science as a Human Endeavor, ss.202-204.
4
Ziman, J.M.F.R.S., Public Knowledge, ss.1l 1-112.
5
Crane, Diana, "The Gatekeepers of Science: Some Factors Affecting the
Selection of Articles for Scientific Journals", The Sociology of
Editrler, bilimsel ya da epistemik monopoln ajanlardrlar,
bilimsci cemaatin ortodoksisinden veya statkosundan yanadrlr
veonun temsilcisidirler. Editrn grevi yalnzca dier bir ksm
Icurumsarkontrolleri yapmak deildir; ayn zamanda daha da
nemli bir grevi yerine getirir vc epistemik kontrol de gerekle-
tirirler. Bilimin eik bekileri, yaptklar ile, bilimsel enformas-
yonu kontrolleri altnda tutarlar. O nedenle, ok doal olarak,
epistemik ortdoksiye veya statkoya uymayan metinler, bilimsel
dergiye giri hakk elde edemezler. Bilim adamnn yazsnn,
iinde yer ald cemaatin dergisinde yaynlanmamas, onun epis-
temik cemaatin inanlanna, norm ve deerlerine, ama ve karla-
rna uyum gstermemesi anlamna gelir.
Bununla birlikte, bilimde eik bekilii grevi,yalnzca edi-
trlk kurumuyla snrl deildir. Btn bir bilim iletmesi iinde
editrlerin fonksiyonlarna benzer fonksiyonlar dile getiren ok
sayda rol vardr ve bunlarda eik bekisi kategorisi altnda ele
alnabilir. Kimse, bilimsel cemaate giri hakk kazanmadan cema-
atin bir yesi ya da bilim adam stats kazanamaz; hibir bilgi
iddias, epistemik statkoya boyun emeden, "bilimsel bilgi" sta-
ts elde edemez. O nedenle, fiili yalla bilimde, bilimsel cemate"
girii kontrol allnda bulunduran her kurum eik bekilii roln
stlenir. Bu ereve iinde, eitim kurumlanna giriten aratrma
alanlannm belirlenmesine, eitim kurumlanna aynlan ml deste-
in belirlenmesinden, bilimsel aratrma alanlannn belirlenmesine
kadar birok ey, epistemik monopoln kontroln, dolaysyla
eik bekiliini gerektirir. Akademik bilimde krs bakanlar,
niversite yneticileri, hkmet ya da devletle bilim iletmesi ara-
sndaki kompleks ilikileri dzenleyen bilim adam danmanlar;
btn bunlann hepsi bilimin eik bekilii grevini icra ederler 1 .

Knowledge/A Reader, Eds.: Curtis and Pciras, s.489. Konuyla ilgili


olarak keza, Rawetz, J. R., Scientific Knowledge and Its Social
Problems, ss. 250 vd.
1
Konu, bu aratrmann erevesini at iin burada yalnzca ksaca temas
etmekle yelindik. Bu konuda bkz.. Kaplan, Norman, "The Role Of the
Research Administrator", Science and Society, Ed.: Norman Kaplan,
Rand McNally and Company, Chicago 1965, ss.211-228. Bu kitap
Kaplan'n makalesi dnda konuyla ilgili baka birok almay da
ihtiva etmektedir. Kidd, Charless V.,"American Universities and Federal
Research", The Sociology of Science, Eds.: Bernard Barber, and
Walter Hirsch, The Free Press, New York 1967, ss. 394-416. Bilim
Hkmet, bilim politika ilikileri konusunda ayrntl bir alma iin,
Blune, Stuart S, Toward A Political Sociology of Science, The
Bilimsel bilginin izledii sosyal yolun son aamasnda kitle ile-
tiim aralar yer alr. Bu Helisim araIarTyTa bilgi retildii ara-
trma cemaatinden, geni anlamyla bilime inanan mminlerin
oluturduu bilimsel epistemik cemaate intikal eder. Sz konusu
cemaatin kabuln elde etmi her bilgi unsuru artk "bilimsel" sta-
ts kazanm ve bylece gvenilirlik ve meruiyet sreci tamam-
lanm olur. Bilimsel cemaat iinde, belirli bir bilgi iddias konu-
sunda bir konsenss gerekletiinde, bir bilimsel ihtilaf da sona
ermi demektir. Bir bilimsel ihtilaf sona ermi ve dolaysyla bun-
dan byle bir kara kutu kapanmtr 1 .
Yukarda aklamaya altmz zere, birey bilim adamnn
bilgi iddias, epistemik monopoln onayndan veya gvenilirlik
srecinden gemeksizin "bilimsel bilgi", "g^Mrlbir^stitusT
lc az a nam z. Bi 1 g i ToTTcFnTla r/.Hriley en biF srecin rndr.
"Doru" veya "gvenilir" bilgi, epistemik cemaatin, epistemik
monopoln onaylad bilgidir; " D o f r ^ l r c y a r gWenlir" bilgi,
epistemik stiuRfjyaSoyun cgenVlim adamnn ortaya koyduu
bilgidir. Bilgi iddialar, bilgiyi reten bilim adamlarnn daha n-
ceden iselletirilmi bulunduktan bir ksm nvarsayimlrl,
dogma ya da inanlarla zaten uyum iindedir. Bu nvarsaymlar ye
daha birok unsur epistemik cemaatin "ortak all-kltrel mat-
riksi"ni, baka bir syleyile "kurulu bilgi"yi olutururlar 2 . Her

Free Press, New York 1974. Bilimle eilim kurumlar arasndaki iliki
iin Ziman, John, F.K.S., Teaching and Learning about Science
and Society, Cambridge University Press, Cambridge 1980. Bilimin
ve Bilimsel bilginin ve dolaysyla bilimsel cemaatin, bilim ve bilim
kurumlar dndaki mttefikleri iin Lalour, B., Science in Action,
ss. 145-76.; ve ke/.a bilim endstri ilikileri iin, Rawetz, J. R.
Scientific Knowledge and Its Social Problems, ss. 11-68, 317
vd. Bilim ve sava teknolojisi arasndaki iliki iin empirik yazlardan
oluan u iki ciltlik derlemeye bkz. Mendelshon, Everett and Smith, M.R.
and Weingart, P. (Eds). Science, Technology and the Military,
Culvar Academic Publishers, Dordrechl/Boslon/London 1988.
1
Namcr, G., "The Triple Legitimation: A Model For the Sociology of
Knowledge", Society and Knowledge, Eds.: Slehr and Meja, ss. 218-
219. Yukarda bilginin izledii, "toplumsal yol"un aamalar eklinde
izdiimiz ereve gayet tabii idealize edilmi bi erevedir. Zaten
amacmz sz konusu toplumsal yolun ayrntl bir haritasn sunmak
deil, epistemik monopoln horhangibir nosyonunun "bilimsel bilgi"
stats kazanmaktaki ekin rolne dikkat ekmekti.
2
Tudor, A., Beyond Empiricism/Philosophy of Science in
S o c i o l o g y , s. 187.
epistemik cemaat gibi bilimsel cemaat de bu matriksten sapmalara
karThassastr 1 ; bilgi "tutucu" (conservative)dur. Bunun nedeni,
bilginin doasnda ya da yapsnda "tutucu" herhangi bir enin
bulunmas deildir; bilgi, retildii epistemik cemaat tutucu ol-
duu iin tutucudur.
Bir epistemik cemaatin varlndan sz etmek, bir epistemik
statko'nun, bir epistemik gelenein, bir epistemik monopoln
varlndan sz etmektir. Bilgi, meruiyet armaan edilmi gtr.
Bilginin meruiyeti, bilgiyi reten kiinin, bilgiyi reten cemaatin
meruiyetidir. Bilimsel bilginin gvenilirlik veya meruiyeti, bi-
limsel cemaatin gvenilirlii vc meruiyetidir. Bilgi, meruiyet
armaan edilmi gtr; bilginin gc, bilimsel cemaatin gcdr.
i^iadL^
arasnda, en gvenilir bilginin veya en meru bilginin "bilimsel
bilgi" olduTdTavisvla bilimsel cematin en gl cemaaTko-
numunda yer ald kaydedilmelidir.
Daha nce bir vesileyle belirttiimiz zere, bilimsel ya da mo-
dem epistemik cemaat iki dzeyde var olur: Dar anlamda fazlasyla
sosyalize olmu birey bilim adamlarndan oluan aratrma cemaat-
ieri ve geni anlamda bilime global
bilimsel cemaat dzeyinde. Bylece, global bilimsel cemaat, bir-
biriyle i ie gemi aratrma cemaatleri ve ebekelerinden oluur.
Farkl gelenekleri temsil eden bu cemaatlcr arasnda genellikle bir
rekabet sz konusudur vc bu rekabete yn veren ey, Danvin'ci
"doal seleksiyon" ilkesidir. Ancak yine de sz konusu aratrma
cemaatleri, onlan "bilimsel cemaat yapan" en genel esaslar konu-
sunda orta zelliklere sahiptirler.
Yukardaki aklamadan da anlalaca zere dar anlamda epis-
temik cemaatler veya aratrma cemaatleri toplumsal bir boluk
iinde yer almazlar; ok sayda kk epistemik cemaatle birarada
yer alrlar. Yorumun bu aamasnda, global dzeyde bilimsel ce-
maatin de bolukta yer almad vurgulanmaldr. Bilimsel cemaat,
bir referans erevesi iinde anlalmaldr ve onu ayrd etmemizi
salayan ey, "mitik", "din" vb. bilimin dnda yer alan cemaat-
lerin yarldr. Gnmzde, bilimsel cemaati anlaml klan cemaat
zellikle din ccmaattir. Tarih geliimi iinde ele alndnda, bi-
limsel cemaatin, dinfcemaate ramen doduu ve gelitii apak
bireydir.
Bilgi merulatrlm gtr; bilimsel bilginin gc bilimsel
cemaatin gcdr, demitik. Bilimsel bilginin "evrensellii", bi-
limsel bilginin bir ksm "kendinde ikin" zelliklerine atfla ak-
lanamaz; bilimsel bilgi "doasnda" evrensel eler bulundouu
iin evrensel deildir; onu reten vc merulatran epistemik ce-
maat gl olduu vc bu gcn mcruiycTyaygn kabul grd
iin evrenseldir. Bu almada o nedenle, yanl ve yaygn
"niversallik" dogmasna kar klmtr. Daha nce gvenilirlik
' bahsinde "mali kapital"in "cpistcmik" kapitale nasl dntn
hatrlayalm; bilimsel cemaatin gc, bilimsel bilginin gc ve
merui yeti .bilimsel bilginin evrensellii vc gvenilirlii, arkasn-
d a k i mttefik hesaba katlmadan dccrlcndirilcme/.. Bu m i i d l k
.modern anlamyla "devlct"lL _
Epistemik cemaat konusunda yukanda sergilediimiz grle-
rin nda, bilimsel cpistcmik cemaatin konumu, u idealize
edilmi emayla daha ak ve net bir biimde gsterilebilir:

emadan da anlalaca zere btn bilimsel epistemik ce-


maatleri iine alan vc ( O ) iaretiyle gsterdiimiz bilimsel gk-
kubbe Shils'in szn ettii evrensel bilimsel cemaatin, baka bir
syleyile bilimsel cpistcmik imparatorluun snrlarn iaret et-
mekledir. Merkezde "grnmeyen kolej" yer alr vc burada il-
gili epistemik imparatorluun nderleri ikamet ederler.
Grnmeyen kolej Kuhn'cu terimlerle "paradigmatik ce-
maat", Shils'in terimiyle "merkez"dir. Grnmeyen kolej
"yaratclar" m, dier epistemik cemaatler ise "tekrarlav-
clar"n ikamet ettii ver, vani "evre"dir. ikinciler, fiiliyatta
bilimde edilgin olanlardr: Onlar "uydu" cemaatlerdir. Grn-
meden kolej, bilimsel bilginin retildii veya ina edildii ye
deildir sdtx'cTT^T7manda7T^lTmsc"lxmaatin deerlerinin.
jorm ve inanlarnn, iI^UJADiiAg-^lgJ^lkaili^^

ina edildii yerdir. Tablodaki okullarn yn, iletiim vc etkile-


imin ynn de gstermektedir. nemli olan 'merkez'dir.
Bilimin evrensellii, "cpistcmik mcrkez'Mn evrenselliidir episte-
mik cemaat; bilimin vc bilimsel bilginin evrensellii, bilimsel ce-
maatin norm vc deerlerinin, dogma vc geleneklerinin, bilimsel
cemaatin dilinin, ama vc karlarnn evrenselliidir.
Evrenselliin kayna merkezdir. evre ile ilikisi gznnde bu-
lundurularak ele alndnda "epistemik merkez", ilgili evrensellik
skalas zerinde tam bir otorite vc monopoldr.
Evrensellik; pek yaygn kabul rmeye devam eden bu dogma,
bilimsel bir hakikat deildir: epistemik merkezle epistemik evre
arasndaki iliki sonucu ortaya km bulunan bir deerdir; epis-
temik evrenin merkeze atfettii bir deer. Evrensellik, epistemik
evre tarafndan meru saylan bir gc, cpistcmik merkezin g-
cn dile getirir daha ok; "hakikat"in deil, gc'n fonksiyonu-
dur Bir analojiyle aklamak gerekirse, epistemik merkezin, cpis-
tcmik evre zerindeki g vc etkisi, Katolik kilisesinin hristiyan
mminler zerindeki g vc etkisi gibidir.
Bilimin evrensellii, bilimsel epistemik cemaatin evrensellii-
dir; bilimin evrensellii, bilimsel epistemik merkezin gcnn,
yeryzndeki dier trde cpistcmik cemaatlere oranla, daha fazla
sayda insan ve toplum tarafndan meru saylm bulunmasn dile
getirir. Bilimsel bilgi, dier bilgi trleri karsnda, daha "doru",
daha "nesnel" (o bj c t i vc) M u u-i^ n j i y r c n ^ deildir: bilimsel
bilginin, kendi doasnda bir evrensellik kodu bulunduu varsay-
larak da evrensellii iddia edilemez. Hibir bilgi tr, doasnda
bu tr zel kod'lar tamaz. Bilimsel bilgi bilimsel cpistcmik mer-
kez, dier trdcn cpislcmik cemaatlerden daha gl bir epistemik
cemaat olduu, bilimsel cpistcmik cemaat, dier epistemik cemaat-
lerden daha fazla lojistik destee, daha fazla sayda mttefe
(ekonomi, devlet vb.) sahip bulunduu iin evrenseldir.
Epistemik evrede yer alan uydu epistemik cemaatler, kurallan,
standartlar, snrlan epistemik merkezce belirlenmi bulunan bir
oyun ya da faaliyeti icra ederler. Uydu epistemik cemaatler tara-
fndan ina edilen bilgi, epistemik merkezin norm, dil, standart,
dogma, gelenek, ama ve karlanna uygun olmaldr; aksi du-
rumda hibir ekilde "bilimsel bilgi" stats kazanamayacaktr.
Dahas, evrede yer alan uydu epistemik cemaatler, epistemik
merkezin ve dolaysyla, global dzeyde epistemik cemaatin temel
norm, deer, standart, ama, dil ve deerlerini de sorgulyamaz-
lar; nk bu eletiri veya sorgulama ileminin stesinden gelme-
lerini salayacak lojistik destekten mahrumdurlar. Bu bir "g"
sorunudur; daha gl olmak daha fazla lojistik destee sahip bu-
lunmak, daha fazla mttefe sahip olmaktr. O nedenle, epistemik
cemaatin temel normlann, deerlerini, dilini, standartlann, ama
ve dogmalann sorgulama ve deiiklie uratma hakk, epistemik
merkezin stesinden gelebilecei bir itir.
Daha nce belirtmi bulunduumuz ve tablodan da anlalca
zere, epistemik cemaat iki dzeyde varolur. Epistemik cemaat dar
anlamda, bilgiyi ina eden uzmanlann oluturduu " a r a t r m a
cemaati", " p a r a d i g m a t i k g r u p " , "sosyal evre",
" g r n m e y e n kolej"; geni anlamda, epistemik merkeze ve
dolaysyla epistemik merkezin norm, dil, gelenek, ama, kar ve
standartlarna bal bir "mminler" topluluudur. Epistemik ce-
jaaatlr "toplumsal bir boluk"ta yaralamazlar ilkin glob
dzeyde epistemik cemaat, ayn temel epistemik norm, deer ve
dogmalara, ayn dile, ayn ama ve karlara, ayn temel standart-
lara bal ok sayda birbiriyle iie ve dolaysyla birbiriyle etkile-
im halinde cemaatten oluur. Bu alt epistemik cemaatlerin kendi-
lerine has gelenek, dil, norm ve deerleri, amalan ve dogmalan
bulunabilir; ancak bu farkllklar ikinci dzeyde farkllklardr ve
onlarn global dzeyde epistemik cemaatten kopmalarna yol a-
maz. Global dzeyde epistemik cemaat, en genel ve en temel
normlan, deerleri, standartlan, ama ve kartan sembolize eder.
Alt epistemik cemaatler aras farkllklar radikal farkllklar deildir
ve bu nedenle alt epistemik cemaatler epistemik imparatorluk
iinde yer almaya devam ederler. nk burada belirleyici olan
epistemik cemaatlerin bizatihi kendileri deildir yalnzca; ayn za-
manda radikal farkllklar tatyan baka trde epistemik cemaatle-
rin veya epistemik imparatorluklann varldr da. kinci olarak,
epistemik cemaatler fiiliyatta, mitik epistemik cemaat, din epis-
temik cemaat, bilimsel epistemik cemaat gibi farkl epistemik ce-
maatler toplumda ayn zamanda ve yanyana varolabildikleri iin de
toplumsal bir bolukta yer almazlar. Bilimsel epistemik cemaate
"bilimsel" anlamn veren ve bu suretle onu anlaml klan, kendin-
den radikal biimde farkl baka epistemik cemaatlerin varldr.
Tarih adan bakldnda bilimsel epistemik cemaat daima mitik
ve din epistemik cemaatlerle vanvana varolagelmitir. "Bilimsel
faiMl, "mitik" ve "din" diye kendisinden farkl bilgi trleri bu-
lunduu iin "bilimsel" bilgidir, bilirpsrl qiistpmilc r^mpat, mi-
tik epistemik cemaat ve din epistemik cemaat gibi farkl trde
epistemik cemaatler bulunduu iin "bilimsel" epistemik cemaat-
tir; bilimsel bilgi ve bilimsel epistemik ccmaat doasnda bir
"bilimsellik" kodu tad iin deil. teki epistemik cemaatler
ve teki bilgi trleri, bilimsel bilgiyi, bilimi ve bilimsel epistemik
cemaati kendilerine atfla anlyabileceimiz bir referans erevesi
tekil ederler. Dier epistemik cemaatler ve bilgi trleri bize, bili-
min snriann ve anlamn kavrayabileceimiz referans noktalan
verirler.
Yukanda ele aldmz husus, meta-bilimler alannda akademik
dnyada uzun sredir tartlagelen bilimde "snr izgisi
ekme problemi" (ihe problem of demarcation)ne tekabl et-
mektedir vc burada alt izilmelidir. Ksaca dile getirmek gerekirse
bilimde snr izgisi problemi udur: Bilimsel bilgiyi, sahte bilgi-
den, bilimsel bilgiyi metafizikten, bilimsel bilgiyi din, mitik ve
ideolojik bilgiden, bilimi sahte bilim, metafizik, mit, din ve ideolo-
jiden ayrmamz salayacak evrensel kriterler var mdr ve eer
varsa bu kriterler nelerdir, neler olmaldr 1 ? Bilim felsefesi ala-
nnda hl tartlagelen, ancak, bize gre, yalnzca "mantk" d-
zeyinde bir tartma olduu iin bir sonu alnamayan snr izgisi

1
Bilimde snr izgisi ekme problemi iin, Popper, Karl R., The Logic
of Scientific Discovery, Sixth Impression, Hutchinson and Co.
Ltd., London 1972, ss. 34-48, Popper, K. R Conjectures and
Refutations/The Growth of Scientific Knowledge, Fourth
Edition (Revised), Routledge and Kcgan Paul, London 1972, ss.253-280.;
Miller, David (Ed.), A Pocket Popper, Second Impression, Fontana
Press, Glasgow 1987. ss.118-130. Problem en iyi u makalede
tartlmaktadr: Lakatos, Imre, "Falsification and the Methodology of
Scientific Research Programmes", Criticism and the Growth of
Knowledge, Eds.: Imre Lakatos and Alan Musgravc, ss.197-203.
Pozitivizm, snr belirleme ileminde "l'nn "dorulama olduunu
savunur. Bkz. Ural, afak, Pozitivist Felsefe/Bilimde ve Felsefe
de Dorulama, Remzi Kitabevi, stanbul 1986.
ekme problemine burada, yalnzca epistemik cemaat konusunu
ilgilendirdii lde yer vermeliyiz.
Bilimsel bilgi ile bilimsel olmayan bilgi trleri, bilim ile bilim-
d arasndaki aynm veya snr izgisi, bilimsel bilgi ile mitik
bilgi, bilimsel bilgiyle din bilgi, dolaysyla bilimsel epistemik
cemaatle, mitik ve din epistemik cemaat arasndaki snr izgisi-
dir. Bilimsel, mjtik ve din bilgi, kendilerini "bilimsel", "mitik" ve
"dn"" bilgi diye tehis etmemizi salayacak tr belirten kendiliT
rinde ikin doal kod'lar tamazlar. Hibir bigi tr, kendi doas
gerei ''bilimsel", "miik" ve "dpT' deildir: onlara trlerini ama-
gan eden ve kendilerini belirli trden bilgiler olarak tehis ederek
etiketlememizi saglavan ev, bilgiyi ina eden, ileyen ve akredte
eden insanlardr. Yani epistemik ccmaallir. nemli olan, bilginin
ne trde bir epistemik cemaat tarafndan ina edildiidir. Bilgi kol-
lektif bir ina faaliyetinin rndr; dolaysyla bilginin ne trden
bir bilgi olduu, onu ina eden, ileyen, idame ettiren, kullanan
epistemik cemaatin kimliine baldr. Mitik, din ve bilimsel
bilgi, onlan ina eden toplumsal varolu biimleri, farkl toplum-
sal varolu biimleri olduklan, onlan ina eden ileyen ve akredite
eden vc intikal ettiren epistemik cemaatler, farkl otoritelere, dil-
lere, dogmalara, geleneklere, ama vc karlara bal bulunduklan
iin farkldrlar. Bilimin snrlan, din epistemik ccmaatin oto-
ritesinin gcnn etkisini kaybettii yerde aranmaldr. Bilgi tr-
leri, onlan ina eden epistemik cemaatler farkl olduklan iin fark-
ldrlar; bilgi trleri farkl bilgi trleri olduklan iin epistemik ce-
maatler farkl deil. Nihai belirleyici "bilgi" deildir; epistemik
ccmaallir, nk bilgi neden deil bir sonutur.
Bilginin snrlan onu ina eden epistemik ccmaatin snrlandr;
bilimin vc bilimsel bilginin snrlan onlan ina eden, ileyen, ak-
redite ederek gelecek kuaklara aktaran epistemik cemaatin snrla-
ndr. Bu, dier bilgi trleri iin de geerlidir.
Bilimde snr izgisi probleminin, tarih sre iinde yalnzca
bilimsel epistemik cemaat iinde ortaya km bir proNcm "On-
gunu vc yalnzca bilimsel epistemik cemaate zg bir prphlrm ol-
duunu vurgulamak nemlidir. Dolaysyla, b i l i m i bilim-d
arasndaki snr izgisini belirleme misyonu, bilimsel epistemik
ccmaatin misyonudur. Neden? Bu almada benimsediimiz stra-
tejiyle bu soruya bir ccvap vermek mmkndr: Snr belirleme
misyonu veya faaliyeti bir imtiyazdr; bir eyin snrlann belirle-
mek, onun vc onun dndakilerin haklarn, faaliyet alann belir-
lemektir. Snr belirleme misyonu, baka herhangi bir sev tarafn-
dan verilmi bir imtiyaz deildir; gten doan bir imtiyazdr. Bu
hayatn dier alanlarnda da byledir. Snr belirleme faaliyetinde
"hakem" roln kim stleniyor? nemli olan, bu soruda zmnen
ierilmi bulunan cevaptr. Hakem roln kim stleniyor demek,
daha gl olan kimdir demekle ayn eydir. Bylece bilimle bi-
lim-d arasndaki hudut tayini bilimsel epistemik ccmaate ait bir
misyondur; nk bilimsel epistemik cemaat, dier epistemik ce-
maatlerden daha gldr; nk, dier epistemik cemaatlerden
daha fazla lojistik destee vc mttefie (devlet vc ekonomi gibi)
sahiptir. Dier taraftan mantksal adan bakldnda, bu gl
olma durumu dnda, bilimsel bilgi ile bilimsel olmayan bilgi tr-
leri, bilim ile bilim-d arasndaki snrlan belirleyebilecek niver-
sel hakem konumunda mitik, din vc bilimsel epistemik cemaatler
dnda drdnc bir cemaat, daha yerinde bir syleyile, bir ha-
kimler cemaati, bir st mercii yoktur.
Btn bir insanlk tarih iinde epistemik cemaatler, iinde ye-
raldklan toplumlarda, ok canalc, ok nemli bir konuma sahip
olagelmilerdir. O nedenle epistemik cemaat, dier herhangi bir
varolu biiminden ok daha "stratejik" bir varolu biimidir.
Stratejiden szetmek, toplumsal ilikilerden szetmektir. zole
edilmi, tecrit edilmi, yaltlm olann sznn edildii yerde
stratejinin de sz edilemez. Daha stratejik bir konum demek,
(iaRygun ilikiler demektir.
Epistemik cemaati stratejik klan ilkin, global dzeyde episte-
mik ccmaatin, birbiriyle rekabet halinde ve youn iliki iinde ok
sayda epistemik cemaatten olumas; ikincisi, toplumda birbirin-
den radikal ekilde farkl, yine youn iliki iinde ve rekabet ha-
linde, birden fazla global epistemik ccmaatin birarada yeralmas-
dr. Szn gelii, tarih adan bakldnda, bilimsel epistemik
cemaat din epistemik cemaate ramen doarak gelimi bir cema-
attir. Epistemik cemaati stratejik klan faktrlerin ncs ve
belki de cn nemlisi, bilgiyi ve epistemik cemaati, gayet tabii bu
arada bilimsel bilgiyi ve bilimsel epistemik cemaati motive eden
eyin, daha ncc nemini belirttiim zere,"ihtilaflar" olmasdr,
ihtilaflar dzeyde ycralrlar: global epistemik cemaatte yeralan
all-epistemik cemaatler aras ihtilaflar, global epistemik cemaatler
arasndaki ihtilaflar ve all-epistemik cemaatlerin mensubu cemaat
yeleri arasndaki ihtilaflar. te epistemik cemaatler, rekabet or-
tamnda yeraldklan iin stratejik toplumsal varolu biimleridir.
Hibir epistemik cemaat, yaamasn, ayakta kalmasn salyacak
bir stratejiye bavurmakszn varolmay srdremez.
Eer Hanson'n ve Kuhn'un 1 dile getirdikleri gibi bilimsel
kefin "mant"ndan deil yalnzca "Psikolojisi"nden szedebile-
ceimiz tezi doruysa vc eer, bilimsel keif bir ksm apak
"kurallara" dayanmyorsa vc bu nedenle de bilimsel faaliyet te-
melde "irrasyonel" bir faaliyet ise; eer bilimsel aratrmay ve bi-
limsel cemaati ihtilailann motive etlii iddias hakl ise; eer bilim-
sel faaliyet dier btn insani faaliyetler gibi gelenee dayan-
yorsa, bilimsel aratrma vc bilimin strateji ve taktiklere dayal bir
faaliyet olduu da doru demektir. Yntemler yoktur, strateji ve
taktikler vardr. Bilimin, bilimsel aratrmann ve bilimsel bilginin,
kendine zg niversel yntemleri bulunduu dogmas, yalnzca
br dogma olmasnn tesinde de hTETTnTam ifade etmez. Q_bir
mittir2. Evrensel bilimsel yntemler yoktur, strateji ve bu stratejiye
uygun ekilde kullanlan taktikler vardr. Kimyac James B.
Conant bunu yle dile getirmitir: Bilimsel aratrmay strateji ve
taktikler olmakszn yrtlebilen bir ey olarak dnmek, sa-

1
Popper'in bilimsel kefin mantnn bulunduu yolundaki tezine nce
Hanson daha sonra da Kuhn kar kmlardr. Buna gre, bilimsel kefin
mant yoktur, psikolojisi ve sosyolojisi vardr. Baknz, Hanson,
Norwood Russell, "s There A Logic of Scientific Discovery?",
Readings in the Philosophy of Science, Ed.:Baruch, A. Brody,
Prentice Hall, Inc., Englewood Cliffs, New Jersey 1970, ss.620-632.;
Kuhn, T. S., "Logic of Discovery or Psychology of Research?",
Criticsm a n d the Growth of Knowledge, Eds: Lakatos and
Musgrave, ss.1-23. Bu yaklam destekleyen vc empirismin deneye
yapt vurgunun bir eletirisi iin Feycrabcnd P.K., "On the
Improvement of the Scicnccs and the arts, and the Possible Identity of the
two", Boston Studies in the Philosophy of Science, Volume:
III (In the Memory of Norwood Russel Hanson), Ed.: Robert, S. Cohen,
and Marx, W. Wonofsky.D., Reidel Publishing Company, Dordrecht,
Holland 1967, ss.387-715. Feycrabcnd'in bilimde "yntem" fikrini
reddeden dier dnceleri iin, Feyerabend, P.K., A g a i n s t
M e t h o d / O u t l i n e of an A n a r c h i s t i c T h e o r y of Knowledge,
Third Impression. Verso, London 1976.; Feyerabend, P.K., Science in
a Free Society, Fourth Impression, Verso, London 1987.
2
Beveridge, W.I.B., Seeds of Discovery/a Sequel to The Art of
Scientific Investigation, Hcinemann Educational Books, London
1980, ss.54-67. Bu konu almamz dorudan ilgilendirmedii iin
ksaca, temas etmekle yetiniyoruz.
vata, strateji vc taktik kullanmakszn muharebe eden bir ordu
dnmek gibidir 1 .
niversel bilimsel yntemler yoktur, stratejiler ve taktikler
vardr. Dier faaliyet alanlannda olduu gibi bilimde de aratrma
srasnda,bilimsel yntem' ad aftnda bir ksm prosedrlerin iz-
lendii dorudur, ancak bunlar ^yntemler" deildirler. Epistemik
cemaatin ortak mlk olan bu prosedrler, stratejilerden sonra
gelirler ve ikinci derecede bir konuma sahiptirler. Bu prosedrler,
kendilerinin ne zaman ve nasl kullanlacaktan konusunda doalan
gerei "doal talimarlar tamazlar; onlann nasl vc ne zaman kul-
lanlacaklar, en genelde global epistemik cemaat, daha tl d-
zeyde "alt-epistcmik ccmaat" iinde yeralan bilim adamnn kulla-
naca strateji vc taktiklere baldr.
Epistemik cemaatler, kendilerini ayakta tutacak ve sreklilikle-
rini salayacak strateji vc laktikler zerinde varolurlar. Strateji, bir
dman zayflatma taktiidir 2 . Bir stratejiye bavurmakszn iki
ayanzn zerinde duramaz, evinizin merdivenlerinden inerek di-
er insanlann da yrdkleri bir sokakla yz melrc yryemezsi-
niz. Bir strateji kullanmakszn kelimeyi anlaml bir bln ha-
linde yanyana getiremez, insanlarla, Doa ile iliki kuramazsnz.
Strateji bilgide zmnen varolan birseydir; strateji zmnen renilen
eydir. Strateji gelenektir (tersi de dorudur; gelenek, sreklilik
rzeden stratejidir). Strateji, stnbulu payitaht^djnTp7^3eff3e.
Basra'da, Svey'te d o n a n j n i p ? j J ^ Uzun mrl bir
dnce ve aratrma gelenei, uzun mrl bir epistemik cemaat,
uzun mrl bir stratejidir. Vc nihayet eer bilginin meruiyet ka-
zanm g olduu doru ise hibir epistemik cemaatin, strateji ve
taktiklere bavurmakszn ayakla kalamayaca da dorudur, de-
mektir.

1
Rawctz, Jerome R., Scientific Knowledge and its Social
Problems, ss. 161, 224-225, 266-270.
SONU

Bu kitapta, klasik sosyoloji geleneinin "bilimsel bilgi"ye ver-


dii ayrcalkl konum reddedilerek, bilimsel bilginin sosyolojisi
veya bilim sosyolojisi alannda Bal'da yaplan incelemelerin -
nda, bilimsel bilgi dahil btn bilginin varolu temelinin toplum
veya daha uygun bir ifadeyle "epistemik cemaat" olduu ne
srlmtr. Btiin dier bilgi trleri gibi, bilimsel
bilginin varolu temeli epistemik cemaattir; epistemik
cemaat bilginin sine qua non'udur; o varlR" Kjizanana^
dnda "bilgi de varlk k a / a n a n n / . -
Bilgi ina edilen bir eydir. Btn dier bilgi trleri gibi bilim-
sel bilgi de kollektif tarzda ina edilen bieydir; bilgi bir neden
olmaktan ok bir sonuTbir rndr. Bilimsel bilgi, bilimsel epis-
temik cemaatin yesi bilim adanlan tarafndan kollektif tarzda ina
edilen, ilenen vc "bilimsel" etiketiyle akredite edilerek gelecek
kuaklara aktarlan bilgidir. Bilim sadece, bilimsel epistemik ce-
maatin yesi durumundaki bilim adamlarnn kollektif faaliyetleri
sonucu oluturulan "bitirilmi" bilimsel rnlere (hazr bilime)
atlla aklanamaz. Bilim, bitirilmi rnlerin, yani, bilimsel me-
tinlerin, makalelerin, raporlarn vc klimsel faaliyetin dier rn-
lerinin bir koleksiyonu olarak grlemez. Bunlar, "bilimsel" eti-
ketini tayan faaliyetin nedeni deil, sonucudur. Bilim, her
durumda bir bilimsel epistemik cemaat icinde yeralan
bilim adamlarnn kollektif tar/.da yrttkleri faaliye-
tin (fiiliyatta bilim) addr.
Bilimsel bilginin varolu lemeli bilimsel epistemik cemaattir.
Epistemik cemaat, onu oluturan insanlarn ben/erliklerine veya
"aynlklar'na dayal bir toplumsal varolu biimidir. Bilimsel
epistemik cemaat de byledir. Dier cpistcmik cemaatler gibi bT~
limsel cpistcmik cemaat de bir normlar cemaati, bir lingistik ce-
maat, bir gelenekler vc dogmalar cemati, bir standartlar, amalar.
karlar ve ilgiler cemaatidir. Bilimin normlar (bilimsel normlar),
bilimin dili(bilimscl dil), bilimin gelenek ve dogmalar (bilimsel
gelenek vc dogmalar), bilimin standartlar (bilimsel standartlar),
bilimin amalan, karlan ve ilgileri, gerekte, bilimsel epistemik
cemaatin normlar, gelenek ve dogmalan, standartlan, ama, kar
vc ilgileridir.
Dier btn epistemik cemaatler gibi bilimsel epistemik cemaat
de iki dzeyde varolur: dar anlamda, bir bilimsel disiplinin uzman-
larnn oluturduuTaratrma cemaat^ veya paradigmatiKN
cemaat^\geni anlamda, bilime ve bilgiye (gerekte bilim adamr
ye bilimsel e^stemik "cemliTeJ"gvenen ve bel balayan
"mmnler' den oluan global bilimsel epistemik c e m a a t .
Global epistemik cemaat, kendisini oluturan alt-cpislcmik cemaat-
lerin matematiksel bir toplam deildir; daima ondan daha fazla
bireydir. Her toplum gibi, bilimsel cpistcmik cemaatin de bir
merkezi vardr. Merkez, bilimin en temel deer vc normlannn,
dilinin, standart, ama ve karlarnn, gelenek vc dogmalarnn
ina edildii vc tescil edildii yerdir. evrede yeralan epistemik
cemaatler merkezin otoritesine boyun emek durumundadrlar.
Bilimsel dil, bilimsel gelenek ve dogmalar, bilimsel si.-nd;rilaK,
amalar vc ilgiler, bilimscr"doru''larJbiljjs^lepistcmik cemaatin,
entelcktcrmulkdr. Dar anlamda bilimsel epistemik cemaatin'
yeTeiTT)urilr sofistike dzeyde sahip iken, global dzeyde bi-
limsel epistemik cemaat iinde yeralan "mminler", "pop" d-
zeyde sahip olurlar. evrede yeralan uydu bilimsel epistemik ce-
maatlere mensup insanlar vc "mminler", bilimsel cpistcmik mer-
kezin sunduu bir evren iinde yaarlar; onlarn evreni cpistcmik
merkezin evrenidir. Dar anlamda bilimsel cpistcmik cemaatler ksa
mrl olabilirler, ancak global dzeyde cpistcmik cemaatler uzun
mrldr. Mesela global bilimsel cpistcmik cemaat, Onyedinci
yzyl'n ikinci yarsnda ngiltere'de domutur vc bugnk
epistemik cemaatler arasnda (din, milik vb.) halen en gl epis-
temik cemaat olmaya devam etmektedir.
Bilimsel aratrmay motive eden ey ihtilaflar, bilim adamn
motive eden ey gvenilirlijclflr p/mp tilfi<;if1r almann
lctnci blmnde yaplan aklamalardan da anlalaca zere bi-
limsel ihtilaflar dzeyde varolurlar: dar anlamda epistemik ce-
maatin, bilimsel aratrma cemaati veya paradigmatik cemaatin
yesi durumundaki bilim adamlan arasnda doan ihtilaflar; global
bilimsel epistemik cemaat iinde yeralan ok sayda ve birbirleriyle
etkileim halindeki alt bilimsel epistemik cemaatler arasnda ortaya
kan ihtilaflar vc birbirinden radikal biimde farkl global episte-
mik cemaatler (mitik, din vc bilimsel vb.) arasnda ortaya kan
ihtilaflar. Doa'nn bizatihi kendisinde ikin, hazr ihtilaflar yok-
tur; Doa bize doas gerei ihtilaflar sunmaz. htilaflar insanlara-
ras ilikilerin rndrler. Bilimsel ihlilaflann kayna Doa
deil, bilimsel epistemik cemaatin yesi bilim adamlan arasndaki
ilikilerdir.
Bilimsel aratrma zannedildii gibi problemlerle
balimiaTTTTiniaflarla baslar. PrBIcmTer. bilimsel aratr
mada ikinci dereceden bir konuma sahiptir vc varlklann bilim
adamlan arasnda ortaya kan ihtilaflara borludur. Bilimsel bilgi
Doa hakknda bilgidir. Doa'nn bir vehesi zerinde alan bi-
lim adamlan arasnda, o vehe konusunda ihtilaflar domadka
bilimsel problemler var olamaz. Doa, bilim adamna kendiliin-
den, kendi yaps gerei hazr problemler sunmaz. Doa'da hazr
problemler yoktur. Bilginin dier unsurlar (olgular, teoriler,
nermeler, genellemeler vb.) gibi, bilimsel problemler de, bir ihti-
laflar sona erdirme, bir ihtilallan zme sreci iinde bilim adam-
lar tarafndan ina edilirler. Bilim br ihtilaflar zme, bir
ihtilaflar sona erdirme faaliyetidir. Bir ihtilafn zld
yerde, bir uzlama tesis edilmi, dolaysyla bir bilimsel problem
zlm olur. Doa, bize bir bilimsel ihtilaflar ortamndan knl-
malara urayarak gelen eydir.
Evrensel bilimsel yntemler yoktur; stratejiler ve
taktikler vardr. htilaflar sona erdirme srecinde bilim adam-
lannn kullanabilecekleri btn zamanlar vc meknlar iin geerli
"evrensel" bilimsel yntemler yoktur, stratejiler vardr; nk bi-
limsel aratrmay motive eden ey ihtilaflardr. Evrensel bilimsel
yntemlerin bulunduu ve o nedenle bilimsel bilginin "objektif'
ve "evrensel" bilgi olduu iddias, pozitivisit bilim ideolojisinin
dnyamza armaandr ve bir mittir. Bilimsel aratrma faaliyeti
srasnda bir ksm prosedrlerin kullanld dorudur, ancak bu
prosedrler "yntemler" deildirler. Onlann nerede, ne zaman ve
nasl kullanlacaklan, bilim adamlannn stratejilerine baldr.
Bilimsel ihtilaflar, aratrma faaliyeti iinde bir rekabet ortam do-
ururlar. Bu ortam iinde bir bilgi iddiasn savunmann biricik
yolu, ona en uygun stratejiye bavurmaktr. Strateji, bir rakibi
veya dman zayflatma, zayf drme taktiidir.
Formle edilmesi, aka dile getirilmesi ok zor bir
eydir; nk strateji ve taktikler, bu almann ter-
minolojisini kullanmak gerekirse, formle edilebilir
veya dile getirilebilir "ak bilgi" alannda deil, ays-
bergin suyun altnda kalan ve grnmeyen ksmnda,
yani "zmni bilgi" alannda yeralrlar. Bireyi bilmek
(Knowing that)'in kapsam iinde deil, bir eyin nasl yap-
lacan, nasl uygulanacan bilmek (knowing how)'in
kapsam iinde yeralrlar. Bu yzden, stratejiler bilimsel aratr-
may belirleyen "irrasyonel" faktrler arasnda yeralrlar. Bir stra-
teji veya bir stratejiler takm uzun mrl olduunda, "gelenee"
dnr. O, bilimsel eilim kurumlarnn salad kapsaml sos-
yalizasyon sreciyle zmnen renilen eydir. Sreklilik ka-
zanm bulunan strateji, artk gelenektir; gelenek, s-
reklilik kazanm bulunan stratejidir. Bilimsel gele-
neklerden szetmek, bilimsel stratejilerden szetmek-
tir. Evrensel bilimsel yntemler yoktur, balamdan
balama, epistemik cemaatten epistemik cemaate dei-
en strateji ve taktikler vardr.
Bilgi gtr; bilgi kavrama, anlama, yorumlama ve deerlen-
dirme gc anlamnda gtr. Bilgi, meruiyet armaan edilmi
gtr. Bilimsel bilgi, gcn, leden beri dnlegeldii zere
Doa'dan almaz; bilimsel bilgiyi ina eden vc ileyen epistemik
cemaatin konumundan alr. Bilimin aratrma vc inceleme nesnesi
gerekten Doa'dr ve bilimsel bilgi gerekten de Doa hakknda
bilgidir. Fakat ona meruiyetini Doa vermez. nk bilimsel
bilginin inasnda Doa'nn rol birinci dereceden bir rol deildir,
Doa bilimsel metinlerde dorudan doruya yeralmaz, dolayl ola-
rak yeralr. Doa ile aramzda, doa ile bilimsel metinler arasnda
bilimsel faaliyeti icra eden, bilimsel bilgiyi ina eden epistemik
cemaat vardr. Doa bize ve bilimsel metinlere bilimsel
cemaatte "krldktan ve tahrif olduktan" sonra ulaan
varlktr. Doa bilimsel epistemik cemaat iinde "tahrif
oluyor" demek, Doa bilimsel cemaatin normlarnda,
standartlarnda, gelenek ve dogmalarnda, dilinde,
ana, ilgi, kar ve en nemlisi bilimsel cemaatin ihti-
laflarnda "krlmaya uradktan" sonra bize ve bilim-
sel metinlere yansyor demektir, lii/.e ve bilimsel me-
tinlere yansyan Doa, "gerek" Doa deildir; ina
edilen Doa'dr. Bu sebeple iki Doa vardr: bilimsel
epistemik cemaatin ihtilaflar sona erdirme sreci
iinde ina edildikten sonra bize ulaan "ina edilmi"
Doa (hazr bilimin Doas veya bilimsel ortodoksinin
Doas) ve bilimsel epistemik cemaatin yesi bilim
adamlarnn ihtilaflar sona erdirme faaliyetleri sra-
snda halen bilfiil zerinde altklar Doa. Birincisi
hazr bilimin bilimsel orudoksinin veya bilimsel statkonun
Doas, yani "evrensel (veya objcklil) Doa"; ikincisi fiiliyatta bi-
limin Doas, yani ihtilafl Doa, "relalif (veya sbjektif)
Doa"dr. Birincisi alm vc srlan zlm kara kutu, ikincisi
almakta veya srlan zlmekte olan kara kutu'dur.
Bilimsel bilgi g ve meruiyetini doa'dan almaz,
onu ina eden epistemik cemaatten alr. Bilimsel bilginin
gc, bilimsel epistemik cemaatin gc, bilimsel bilginin gveni-
lirlii, bilimsel epistemik cemaatin gvenilirlii, bilimsel bilginin
meruiyeti bilimsel epistemik cemaatin meruiyetidir. Bunun ne-
deni aktr: Bir bilgi iddiasnn gc, geerlilii, meruiyeti ve
gvenilirlii, o bilgi iddiasn ileri srenin gvenilirlii, gc ve
meruiyetidir.
Bir epistemik cemaatin sznn edildii her durumda, bir epis-
temik statkonun, bir epistemik ortodoksinin, bir epistemik mer-
kezin vc monopoln de sz ediliyor olmaldr. Bilginin meruiyet
ve gvenilirlik elde etme sreci bunun en iyi gstergesidir. Bul
bilgi iddiasnn gvenilirlik vc meruiyet kazanarak "bilimsel" sta-'
tde yerini alabilmesi, epistemik statkoyu, epistemik merkezi
temsil eden sekin bilim adamlarnn onayna baldr. Hibir bilgi
iddias, epistemik monopoln deerlerine, geleneklerine, ama ve
standartlarna, diline uymakszn "bilimsel" stats kazanamaz.
Nedeni basittir: bir bilim adamnn "bilim adam" stats kazana-
bilmesi, bilimsel epistemik ccmaatin normlarna, diline, gelenek
vc dogmalanna, standartlarna, amalanna, ilgi vc karlanna uy-
masna baldr. rak veya bilimsel epistemik cemaate girmeye
hazrlanan bilim adam aday bu zellii, bilimsel eitim dediimiz
kapsaml sosyalizasyon sreci iinde kazanr. Bilim adam, top-
lumsal etkilerden daha fazla "tecrit edilmi", daha fazla "doa du-
rumunda" bir insan deildir; ilgili kapsaml vc kat sosyalizasyon
sreciyle daha fazla "sosyali/c" olmu insandr. O, bu sosyalizas-
yon sreci iinde bilimsel epistemik cemaatin yesi olduktan
sonra, yapaca aratrmalarla, bal bulunduu epistemik cema-
atin dier yelerinin gvenilirliini kazanmaldr. Gvenilirlik
veya meruiyet, ona bal bulunduu epistemik cemaat tarafndan
verilecek olan eydir. Bu nedenle, aratrmasnn her safhasnda
cemaatin nonn ve deerlerini, dilini amalarn, standart vc gele-
neklerini dikkate almak vc onlara uymak durumundadr. Bilimsel
epistemik cemaatin bilim adamln tescil etmedii hi kimse
"bilim adam" stats kazanamaz; bilimsel cpistcmik cemaatin
tescil etmedii hibir bilgi "bilimsel" stats elde edemez. Bilimsel
cpistcmik cemaat bu anlamda lam bir monopoldr.
Bilimsel bilginin "evrensellii" (veya objektiflii)
bilimsel epistemik cemaatin evrenselliidir. Bilim vc bi-
limsel bilgi, bilginin vc bilimin doasnda bir "evrensellik" kodu
bulunduu iin evrensel deildir, bilimsel cpistcmik ccmaat, ken-
disinden radikal biimde farkl dier epistemik cemaatlerden daha
gl olduu iin evrenseldir. "Evrensellik" glnn zelliidir,
zayfn deil. "Evrensellik" (veya objektiflik), gcn, statkonun,
ortodoksinin, epistemik merkezin fonksiyonudur; gszn, ev-
rede yer alann, uydu cpistcmik cemaatlerin deil. Hibir bilgi tr
kendi doasnda "evrensellik" ve "objektiflik" (nesnellik) kodu
tamaz. "Evrensellik" iddias glnn, merkezde ycralann, sta-
tkoyu temsil edenin, ortodoksinin savunucusunun gcn, sta-
tkoyu, ortodoksiyi meru gstermek iin bavurduu stratejinin
addr; bilginin geerliliinin, doruluunun gstergesi deil.
Zayf durumda bulunan cpistcmik cemaatlerin veya uydu episte-
mik cemaatlerin bilimsel cpistcmik merkezin onayna bavurmalar
veya epistemik statkoya boyun emeleri, en iyi durumda cpis-
tcmik statkoya hizmet etmeleri, ortodoksiye katlmalan anlamna
gelebilir. "Objektif" olan "evrensel" olandr. "Evrensel" olan,
daha fazla insan tarafndan kabul grendir. Evrensel olana boyun
emek epistemik gce boyun emektir. Bilimsel bilginin evrensel-
lii, onu ina eden, ileyen, tescil eden bilimsel cpistcmik cc-
maalin evrenselliidir. Evrensel olan gl olandr. Daha gl
olmak, daha byk birlaboatuvara, daha byk eitim kurumla-
rna, daha fazla lojistik destee sahip olmaktr. Bu gerekten de
byledir; nk eer bir strateji deilse, "evrensellik" iddias yal-
nzca bir illzyon olabilir. Bu byledir; nk, "evrensel" ve
"objektif" bilgi, sbjektif olandan, beeri unsurlardan arndrlm,
tecrit edilmi bilgidir. "Evrensel" ve "objektif" (nesnel) bilgi, in-
asnda "toplumsal faktrlerin" hibir fonksiyonunun bulunmad
bilgidir. Yalnzca beeri faktrlerden, toplumsal faktrlerden
"tecrit edilmi", yaltlm bilgi "evrensel" vc "nesnel" olabilir. Bir
bilgi tiindcn, onun doasnda "objektiflik", "evrensellik" vc
"doruluk" kodu varmasna szetmek, insann ve loplumun
kap dar edildii bir bilgi alanndan szetmektir. "Evrensel"
ve " o b j e k t i f bilgi, insanszlatrlm bilgidir. Bu a-
lmada bilimsel bilginin inas konusunda ne srlen dnce
ye aklamalar bunun byle olmadn gstermekte ve aksine re-
lativist bir yaklamla bilimsel bilginin inasnda beeri unsurun
roln n plana karmaktadr. Kiimse nilpi.'toplmdan ve
toplumsal etkilerden daha fazla tecrit edilmi bilgi de-
ildir; daha fazla toplumsallatrlm, daha fazla top-
lumsallam bilgidir. Bilgiyi insani faktrlerden tecrit
etme abas bir tiirlii imknszn peinde koma aba-
sdr; insanszlatrlm bilgi, br imknszlktr.
Global bilimsel epistemik cemaat iinde iki tr statko vardr:
mevzii epistemik statko ve niversel epistemik statko.
niversel epistemik statko, bilimsel epistemik merkezin konu-
munu dile getirir; merkezde yeralan epistemik cemaatin veya ce-
maatlerin uydu epistemik cemaatler ve bilimsel epistemik ce-
maatlerden radikal biimde farkl baka epistemik cemaatler ze-
rindeki gcn gsterir. Mevzii statko, alt dzeyde bir statko-
dur; uydu epistemik cemaatlerin bulunduklar zaman vc mekan
iindeki snrl etkinliinin dile geliidir. Mevzii statkonun varl-
n srdrebilmesi, bal bulunduu epistemik merkezin niver-
sel statkosunun devamna baldr. Mevzii epistemik statkonun
kayna, merkezin niversel epistemik stakosudur. Bal bulun-
duu merkezin epistemik satats sarsldnda veya ktnde,
o da kmek zorunda kalacaktr.
Bilimsel bilgiyle toplum, bilimle toplum arasndaki iliki, bi-
limsel bilginin iinde ve tarafndan ina edildii epistemik cemaatle
ilikisi; bilim vc bilimsel bilgiyle toplum arasndaki iliki, bilimsel
epistemik cemaatle devlet, ekonomi, bilimsel epistemik cemaatle
askeri yap; bilimsel epistemik cemaatle din epistemik cemaat,
mitik epistemik cemaat vb. arasndaki ilikidir. Bilimsel bilgiyle
bilimsel olmayan bilgi trleri, bilim ile bilimdn birbirinden ay-
ran hudut izgisi "mantksal" bir hudut izgisi deildir; bilimsel
epistemik cemaatle din epistemik cemaati, mitik epistemik cemaati
birbirinden ayran hudut izgisidir. Bilimsel bilgiyi bilimsel olma-
yan bilgi trlerinden, bilimsel olan bilimsel olmayandan ayrma
imtiyaz, daha fazla lojistik destee vc mttefe sahip bulunduu,
dolaysyla daha gl olduu iin din, mitik vb. epestemik ce-
maatlerin deil, bilimsel epistemik cemaatin imtiyazdr.
Etelektel dnyamzda sk sk gndeme gelen bir baka konu,
dinle bilim, din bilgi ve bilimsel bilgi arasndaki ilikinin ne tr-
den bir iliki olduu konusudur. Hatal veya yanl bir deerlen-
dinmeyle din bilgi ile bilimsel bilgi arasnda, dinle bilim arasndaki
ilikinin "mantksal" iliki olduu varsaylarak dinle'bitilin, riinf
bilgi ile bilimsel bilginin aralarnda mantksal bir "atma" veya
"eliki"' bulunduu veya aksi durumda mantksal bir uzlama*'
bulunduu fine srlp Gerekte dinle bilim, din bilgi ile bilimsel
bilgi, soyut birer sistem olarak doalarnda mantksal veya
"bilgiye ilikin" bir "atma" veya "uzlama" kodu bulunduu
iin birbirleriyle atmazlar veya uzlamazlar. Soyut bilgi
sistemleri birbirleriyle kendi kendilerine atmaz veya uz-
lamazlar. Bu nokta "filiyatla bilim" vc "filiyatta din" aynmmzm
hatrlanmasnn lam yeridir. Bilim, bir bilimsel metinler,
n e r m e l e r , genelleme ve j s t a n d a r t l a r koleksiymmlHD
bir kutsal metinler, bir dini metinler koleksiyonu de-
ildir, Onlar, birlerinden r a c f R " ^ f a r k l iki
nrkl cemaatin yaama t a r z l a r i d r l r . Bilirnsel bilgiyle
tfHTbilgi,bilimle dln,~(')n1rr t n g eder ileyen ve a k ^
redite ederek gelecek k u a k l a r a a k t a r a n n s a n l a r blrbF-
leryle elimedikleri ve atmadklar srece ne eli-
ifler ne de~ atrlar. atan veya elien i n s a n l a r d r .
soyut bilgi sistemleri deil. Bu, uzlamay savunan
g r iin de geerlidir. Bilimsel bilgiyle din bilgi,
bilimle din onlar ina edeh epistemik c e m a a t l e r farkt
epistemik c e m a a t l e r o l d u k l a r , farkl i h t i l a f l a r a , gele-
n e k v e d o g m a l a r a , farkl^ s t a n d a r t l a ra, am^u;.jikar~~ve
ilgilere, farkl dillereTTarKT epsleintk'Tnerkez ve ev-
relere sahip b u l u n d u k l a r iin atrlar. Bilimsel epis-
t e m j k__em a a 11 e d i n i e pist eni i k c c m a a t fa r k 11 cematler
1 dukjr Tym/^cTjTTe pifllmin uzlatn syleyen g r
kkten ynhtjr. Hi deilse tarih bunu gsteriyor. Bilimin ve
dnin tanTT, BaTfda ortaya kt ekliyle sonu gelmez bir din-
bilim atmasnn, bu almada benimsediimiz literatrle konu-
ursak, din epistemik cemaatle bilimsel epistemik cemaat arasn-
daki bir atmann tarihidir de.
nsan veya toplum bir bilgi sisteminden dierine getiinde, bir
bilgi trnden dier bilgi tlne getiinde, aslnda nceden bal
bulunduu bir cpistcmik cemaatten baka bir epistemik ccmaate
gemi olur. nce bilgi sistemleri veya bilgi trleri deitirilip,
sonra cpislcmik cemaatler deitirilmez; nce cemaatler deitirilip"
sonra bilgi sistemleri deitirilir. nce Kitab- Mukaddes okunup
sonra Hristiyan olunmaz; ncc Hristiyan bir cemaate girilir,
sonra Hristiyan olunur. ncc Newton'un Optics (Optik)'i
okunup sonra bilim adam veya bilimin bir "mmin"i olunmaz;
ncc bilimsel bir epistemik ccmaate irilir sonra bilimsel epistemik
cemafnbr yesi olunur. nk hi kimse, bir bilgi sistemmer
bir dnya grne, bir dineTnec onun kutsal metinlerini oku-
yup inceleyerek Jiuroez. Birjmistcnjinrmaaltcn baka bir epis-
temik ccmaatate gemek, epistemik ccmaatin tanmn vaptls-
nrlarn izdii bir evrenden kp, baka bir epistemik cemaatn
tanmn yapt, snrlann izdii baka bir evrene girmektir. B.
almamzn Giri blmnde ksaca deindiimiz zere,
Kuhn'un "alg kalb deiimi" (getalt switch veya
getalt deiimi) dedii eydir. nsanlar bu deiimi geirdik-
lerinde, bir alglama tarz deiiklii gcirilrer. nsanlar alg kalb
deiimi geirdiklerinde, bilgiye ilikin dili, gelenekleri, dogma-
lar, ama, kar vc ilgileri, bilgiye ilikin standartlan, bilgiye
ilikin stratejileri vc prosedrleri deitirmi olurlar. Genel olarak
bakldnda bu, bir epistemik cemaatin evreni alglama tarzndan
(gestalt'ndan) baka bir epistemik ccmaatin evreni alglama tar-
zna (gestalt'na), bir epistemik ccmaaticn baka bir epistemik ce-
maate gemek demektir. Burada nemle zerinde durulmas gere-
ken nokta, epistemik cemaat deiiminin, bilgi sistemi veya tr
deiimini, alg kalb deiimini ncclediidir. Birincisi, ikincisi-
nin bir rn veya sonucudur. Birincisi neden, ikincisi sonutur.
"Epistemik Cemaat" ad altnda yaptmz bu almann
Trkiye ve Trk toplumu iin anlam vc neminin ortaya kmas
iin u sorulara ccvap vermek gerekiyor: Bu almadan Trk en-
telektel tarihinin, Trkiye'deki entelektel hayatn payna den
ncdiK? Bu almada kopanlan "grlt" ne ie yanyor? Aklayc
bir kavram olarak "Epistemik cemaat" kavram Trk entelektel
tarih iin nasl kullanlabilir?
Bu sorulara anlaml karlklar bulabilmek iin, bu almann
"Giri" blmnde aka dile getirdiimiz varsaymlar takmn
hatrlayalm: O n d o k u z u n u Yzyl'n balarnda
Trkiye'de, klasik (veya slm) epistemik cemaatin
yanbanda, Osmanl Devleti'nin Bat lkelerinde,
Batl devletlerin Osmanl mparatorluu'nda tesis et-
tii elilikler ve yine Batllarn Osmanl topraklar
zerinde at "yabanc" okullar ekseni etrafnda kla-
sik epistemik cemaatten radikal biimde farkl yeni bir
epistemik cemaat domutur. Bu elilikler ve yabanc
okullar ekseni farkl epistemik cemaatlere bal insan-
larn veya toplumsal gruplarn Osmanl mparator-
luu'nda ilk defa yiizyiize geldikleri youn iletiim
veya etkileim evreleridir (Bu listeye, Osmanl Devleti'nin
Bat'ya Bat'daki modem epistemik cemaatin merkezlerine
gnderdii rencilerin oralarda girdii ilikiler ilave edilebilir.).
Osmanl toplumunda, bu iletiim evrelerinde Bat ile
e t k i l e i m d e bulunan toplumsal z m r e y e m e n s u p
insanlarn ahsnda gerekleen ey bir "alg kalb
veya getalt deiimi", bu almann terminolojisini
kullanrsak, bir epistemik cemaat deiimidir. Bu de-
iim veya dnmn gelime veya yaylma eilimleri
dikkate alndnda, kelimenin en geni ve kapsayc
anlamnda Trkiye'de "entelektel" mrted'dir.
Kolayca anTTca zere yukandaki varsaymlar serisi, yle
bir zmn varsayma dayanmakladr: Ondokuzuncu Yzyl'n
balarndan itibaren Trkiye'de birbirinden radikal bi-
imde farkl iki epistemik cemaat vardr: klasik veya
Islm epistemik cemaat ("ulema" veya "ilmiyye" ve "tekke"
mensuplar ve geni anlamda onlara bal "mminler") ve mo-
dern epistemik cemaat (gnmz entelektellerinin entelektel
atalannn oluturduu yeni epistemik cemaat). >
"Epistemik cemaat" kavram bir aklama ve bir yorumlama
cihaz olarak bu noktada i grmeye balamaktadr. Bir "epistemik
ccmaafin zellikleri dikkate alnarak, klasik epistemik cemaatle
modern epistemik cemaat arasndaki farkllklar ksaca sralad-
mzda, "klasik vc modern" aynmmz, daha salam bir temele
olurmu olacaktr.
. / 0 0 Bu iki epistemik cemaat birbirinden radikal biimde fark-
'Tdr; nk onlann devlet mekanizmas iindeki konumlan birbi-
rinden farkldr. Osmanl devimi iinde dap anlamda
klasik epistemik cemaat vc entelektel faaliyetin uzmanlannn
oluturduu imyye" snn veya 'ulema1' modern epistemilcce-
-.maat gibi devlete bal bu kuum deildir- devletin ynerim_m"e-
kanzmasnn bir orta^r. Klasik epistemik cemaat bu nedenle,
fgVlet ve LOftltmlylps iinde modern epistemik cemaattenUM
stratejik birkonumgal eder (Webcrycn "ideal tip" kategorisine
bavurursak, "lmyye snfnn devlel ynetimindeki bu stratejik
ve nemli konumundan dolay Osmanl [Jevlcflrni^
devlet o l d u j ^ n u j a n c j i i ^ .
y * fa) Modem epistemik ccmaatin "patronu" veya "mttefiki" dev-
'iettir; oysa klasik epistemik cemaatle devlet arasndaki maddi
iliki, dorudan bir iliki deil, dolayl bir ilikidir, nk o maddi
bakmdan devlet ynetiminden nisbeten zerk "vakf' kurumuna
baldr. (Burada yeri gelmiken yle bir soru yneltmek mm-
kndr: Yenieri Oca'n ykarak ve Vakf kurumunu "Devlet"e
bal bir "daire" haline dntrerek kinci Mahmut'un
Eiltunyen devlet atsn ykmas olgusuyla, yukarda szn el-
liimiz getalt deiimi veya epistemik cemaat deiimi arasnda
anlaml ilikiler tesbil etmek mmkn mdr'?)
(c) Bu iki epistemik ccmaat birbirinden radikal biimde fark-
ldr: nk onlann toplumda icra ettikleri toplumsal roller farkl-
dr; nk entelektel faaliyeti hazrlayan eitim kurumlan farkl-
dr. "Profesr" "mderris" deildir; "medrese" ve "tekke"
"niversite" deildir. Bu eitim kurumlarnn amalan, toplumda
icra etlikleri fonksiyonlar l'lykldr. Mesela modern eoistemik ce-
maatin eilim kurumlan, birer eiti m kurumu olarak ilk defa, en-
telektel faaliyet dnda "toplumun batllatrlmas" veya
"haiclasinlmas" flerim Baykan Sczcr'e aittir) gibi bir grev st-
lenmilerdir.
(d) Bu iki epistemik cemaat toplum vc devletle ilikileri d-
nda, bir epistemik cemaati epistemik ccmaat yapan zellikler
bakmndan da birbirlerinden radikal biimde farkldrlar:
Beslendikleri entelektel kaynaklar farkldr: farkl epistemik mer-
kezlere sahiptirler; yeleri farkl epistemik merkezler ekseni etra-
fnda faaliyetlerini icra ederler. Herikisi de lingislik birer ccmaat
olmasna ramen, farkl dillere sahiptirler vc farkl dilleri konuur-
lar. Her iki cemaat de bir normlar, dogmalar, deerler, ama, ilgi
vc karlar, strateji vc gelenekler cemaati olmasna ramen farkl
deerlere vc normlara, farkl standartlara, farkl ama, kar vc
ilgilere, farkl gelenek vc stratejilere baldrlar. Fon bakmndan
herikisi de epistemik birer cemaattir; ancak ierikleri radikal bi-
imde farkldr. Onlann evrene baktklan getalt (alglama kalb)
farkldr; dolaysyla farkl evrenlere sahiptirler; klasik epistemik
cemaatin evreni modem epistemik cemaatin evreni deildir. Bu
^nedenle, "mminleri" farkl evrenlerde yaarlar.
Klasik cpisicmik cemaatle modem episicmik ccmaat arasndaki
farkllklarn (benzerliklerin deil) saysn artrmak ve bu farklk-
larn ayrntl aklamalan vermek mmkndr, ancak bu ii ger-
ekletirmenin yeri buras deildir. Apak gznndc duran ey,
Osmanl toplumunda vc gnmz Trkiye'sinde halen birarada
yaamakla olan bu iki epistemik cemaatin farkl epistemik emaat-
ler olduklandr.
Osmanl mparatorluumun Ondokuzuncu yzyl bir
"tanzim" vc "slahat" yzyl deildir; bir "paralanma"
yzyldr. Gnmze kadar konuyla ilgili olarak yaplan incele-
meler bu paralanmann, imparatorluk corafyasnn paralanmas
olduunu ne srmlerdir. Dorudur; fakat O s m a n l
mparatorluu'nun ondoku/.uncu yzyl, yalnzca bir
"corafi paralanma" yzyl deildir; paralanan yal-
nzca Osmanl corafyas deildir; bu yzylda ayn
zamanda Onanl toplumunun "mental (zilini)" haritas
da paralanmtr. Yukarda imparatorlukta ortaya ktn ne
srdmz "getalt" deiiminin veya "cpistcmik cemaat dei-
imi"nin, Osmanl toplumunun mental haritasnn paralanma
yzylnda gerekletiini vurgulamak nemlidir.
Bu noktada, Osmanl toplumunda Epistemik cemaat deiimini
veya alg kalb deiimini yaayan ilk toplumsal grubun Osmanl
toplumu iindeki konumunun veya kimliinin alt izilmelidir.
Osmanl toplumunda elilikler vc yabanc okullar ekseninde olu-
an youn etkileim evrelerinde cpistcmik cemaat deiimi sre-
cinc ilk girenler, klasik epistemik cemaatin uzmanlar, yani
ulemadan insanlar deildi; alg kalb deiimini ilk defa yaayan-
lar, baka bir syleyile klasik epistemik cemaatin modern iepjs-
temik ccmatcTlk geffnk"r."bsn";l brokrasisi diyebileceimiz
bir toplumsal zmrenin yeleriydiler. Bu olgudan, yani ilk
dnmn politik kurumlar ekseninde gereklemesi
olgusundan yola karak, modern Trk entelektel ha-
yatnn bir "handikap'Ma birlikte doduunu ne sr-
mek mmkndr. Bir handikapla birlikte domutur;
iinkii bu epistemik cemaat deiimini ilk yaayanlar,
klasik epistemik cemaatin uzmanlar deildir. Bu han-
dikap burada ele almayacaz; burada yalnzca bir var-
saym halinde, bu handikapn adn koymakla yetine-
ceiz: modern Trk entelektel hayatndaki "dileri
handikap".
Yukardaki varsaymlar her neyi ima ediyor olurlarsa olsunlar,
Ondoku/.uncu Yzyln balarnda Osmanl toplumunda, bir alg
kalb deiimi, bir cpistcmik cemaat deiimi yaand, bu dei-
im srecinin toplumun geriye kalan ksmlarn iine alacak e-
kilde gnmze kadar devam ettii, modem entelektel hayatmza
anlamn armaan eden temel olgunun bu olduu; gnmz
Trkiyc'sindeki modem cpistcmik cemaatlerin bu olgunun sonucu
ortaya ktklar apaktr. Entelektel tarihimiz, bu nedenle, ato-
mik olgular halinde, para para ele alnamaz; o, burada altn iz-
diimiz olgudan yola karak "epistemik cemaat" kavram -
nda ele alnmaldr. zerinde nemle durduumuz bu olgunun
delcminc ettii geliimi, veya, entelektel tarihimizin bu belirle-
yici olgunun gereklemesinden sonraki durumunu, idcalize edil-
mi bir tabloda u ekilde resmetmek mmkndr:
e k i i : 2 . Bilimsel Epistemik Cemaatin veya Modern
Epistemik Cemaatin mekn zerindeki Konumu.

Yukardaki ekil Ondokuzuncu Yzyln balarnda Osmanl


toplumunda alg kalb deiimi veya epistemik ccmaat deiimin-
den sonra ortaya kan dununu resmediyor. Bu epistemik impara-
torluun merkezleri Londra, Paris: J .NcwJ^Prk, Berlin'dir, ister
houmuza gitsin ister gitmesin, Ondokuzuncu Yzyl'm bainda
stanbul'da doan epistemik ccmaat, merkezi Bat'da olan bir
uydu cemaattir. Merkez Bat'dadr; epistemik ccmaatin nderleri
oradadr; onlar yaratclardr; modem epistemik cemaatin nonn vc
deerleri, standartlar, dili, "dorulan", amalar, problem vc
olgular, stratejileri, gelenekleri orada bu cnttcleklel nderler ta-
rafndan ina edilir. Istanbulda doan epistemik ccmaat, "evre"
dedir ve bu nedenle bir uydu epistemik cemaattir; mensuplar
yaratclar deil, tekrarlayclardr. Merkezde ina edilen deer ve
normlara, amalara, ilgilere, dogma vc inanlara baldrlar.
Merkezde ina edilmi bulunan bir dili kullanrlar. Merkezin koy-
duu bilgiye ilikin standartlara uymak zorundadrlar; nk mer-
kezle uydu cpistcmik cemaat arasndaki iliki bunu gerektirir.
Tablodan da anlalaca zere, Bat'daki bilimsel epistemik ce-
maatler arasndaki ilikiler nisbeten bir denklik ve karlkllk ar-
zederken, uydu epistemik cemaatle merkezde yeralan epistemik
cemaat arasnda byle bir "etki" eitlii yoktur; nk merkezle
uydu cpistcmik cemaat arasndaki iliki eitlerin ilikisi deildir;
merkezi epistemik cemaat uydu cpistcmik cemaati belirlemektedir.
Merkezle uydu epistemik cemaat arasndaki iliki tek ynl bir
ilikidir; uydu epistemik cemaat edilgendir. Bu yeni epistemik ce-
malin mensuplar iin k Dou'dan gelmez, Bat'dan gelir.
nk entelektel evrenin merkezi Bat'dadr; Gne oradadr. Bu
noktada hatrlamamz gereken ey, Osmanl entelektellerinin, b-
rokallannn (yani Osmanl mparatorluunda henz ortaya km
bulunan modern epislcmik ccmaalc mensup entelektellerin)
"Paris" vc "Londra" ryalardr. Ondoku/.uncu Yzyl'da Osmanl
entelektellerinin "Aydnlanma a"n "Nur devri" kavramyla
karlam olmalar, n Dou'dan deil Bat'dan geliyor olma-
syla ilgilidir.
"Alg kalb deiimi" veya "getalt deiimi"; Osmanl toplu-
mundaki "kble deiimi"ni dile getirir. Trkiye'de modern epis-
temik cemaatin douuyla birlikle entelektel faaliyetin kblesi
deimitir. Osmanl toplumundaki alg kalb deiimi, mevcut
epistemik cemaatin veya klasik epistemik cemaatin statkosuna,
ortodoksisinc bir bakaldry dile getirir. Fakat modern epistemik
cemaatin yesi entelekteller, klasik epistemik cemaatin statko-
sunu, orlodoksisini reddederek, statkonun, ortodoksinin yeral-
mad bir ortama girmemilerdir, klasik epistemik cemaatin stat-
kosunu reddederek, bilimsel epistemik cemaatin statkosunu ve
bu epistemik cemaatin orlodoksisini benimsemilerdir. Bu an-
lamda onlar "radikal" deildirler.
Trkiye'de Ondoku/.uncu Yzyln balarnda doan ve gn-
mze kadar geliimini vc yaylmasn srdren modem epistemik
cemaat, Osmanl toplumu karsndaki konumu dikkate alnd-
nda bir epistemik aznlktr. On yedinci Yzyln ilk yar-
snda ngiltere'de doan bilimsel epislcmik cemaatin, dnemin
artlan iinde bir "aznlk" konumunda olduu dorudur. Ancak,
bu aznlk olma durumu, Trkiye'deki modem epistemik cemaatin
aznlk olma durumundan farkldr. nk Bat'da Hristiyan
epistemik cemaatten bilimsel epistemik cemaate gei, bu toplu-
mun kendi i devinimleri vc kendi iin evrimi sonucu gerekle-
tirmitir. Onlar modem bilimi Bat toplumu dnda bir toplumdan
almamlardr. Oysa Trkiye'de durum farkldr; Trkiye'de mo-
dem epistemik cemaat Osmanl brokratlannn Batllarla girdikleri
ilikilerin rndr. Burada bir "d unsur", bir "harici faktr"
szkonusudur. Trkiyedeki modem epistemik cemaat, "merkezi"
Bat'da bir epistemik cemaattir. Bu epistemik cemaat, savunduu
dnceler, icra ettii entelektel faaliyet bakmndan radikal de-
ildir; toplumumuzda igal ettii konum bakmndan radikaldir; o,
tam bir radikal epistemik cemaattir ve modern Trkiye'deki btn
modem epistemik cemaatler, Ondokuzuncu Yzyl balannda or-
taya kan bu epistemik cemaatin alt-ubcleridir.
Osmanl toplumunda bir "alg kalb deiimi"nin veya bir
"getalt deiimi"nin ya da bu almann terimleriyle bir
" e p i s t e m i k c e m a a t deiimi"nin gerekletii dnemde
Bat'da Bilim=Pozitivizm'di. Pozitivistler, bilimin yntemlerinin
evrensel yntemler, bilimin dorulannn evrensel dorular, bilim-
sel bilginin evrensel bilgi, bilimsel epistemik cemaatin, insanln
evrimindeki en son epistemik cemaat olduuna inanyorlard.
"Bilimsel dnem" insanln evriminin son halkasyd. Osmanl
toplumunda klasik epistemik cemaatin yanbanda doan yeni
epistemik cemaatin nclerinin benimsedii bilim idieolojisi, bu
ideolojiydi. "Bilim", pozitivist ideolojinin ngrd ekilde
"cvrensel"di vc insanln "bilim"den baka hibir kurtulu yolu
yoktu. Trkiye'deki modern epistemik cemaatin nderleri de,
"bilim"in biricik kurtulu yolu olduuna inanyorlard^*)

Trkiye'den kitabn sonu blmnde ksaca szetmemin biricik


nedeni, "epistemik cemaat" kavramnn Trkiye'deki entelektel faaliyet
iin ne anlam ifade ettiini gstermektir. YukardaTrkiye ile ilgili
olarak yer verilen ifadeler, "empirik" zemine oturtulmam
varsaymlar olarak ele alnmamaldr. Bu varsaymlarn
"tatmin edici" aklamalarn yapmak, almamzn
snrlarn asyor. ten burada y a l n z c a , Ondokuzuncu
Yiizyl'n balarnda Osmanl toplumunda gerekleen
" e p i s t e m i k cemaat deiimi"nin reddedilemeyecek kadar
apak bir olgu olduunu vurgulamak isterim. Bu olgu,
gnmz entelektellerinden birounun houna
gitmeyebilir; fakat tarihin "apak" olgularndan
kamann, tarihin "apak" olgularn grmezlikten
gelmenin hibir yarar yoktur. En ekstrem "materyalist"
Bilimsel bilginin "Evrensellii"ndcn szcden her sylem,
"evrensel bilimsel yntemler"in varlndan szedcn her
sylem, modern bilimin "doa yasalar" adyla sunduu yasa-
larn evrensel yasalar olduklarndan szcden her sylem pozitivist-
lir. Evrensellik iddias, gl bir epistemik cemaatin kendini me-
rulatrmak iin kulland stratejinin addr;" o, epistemik sta-
tkoyu, bilimsel ortodoksiyi bu stratejiyle mcrulatrr;
"evrensellik" iddias veya daha yerinde bir syleyile dogmas,
bilimsel epistemik cemaatin, kendini merulatrmak iin bavur-
duu silahtr. Gszn, evrede yeralan uydu epistemik ce-
maatlerin bu "evrensellik" iddiasn kabul etmeleri yalnzca bir
epistemik statkoyu, bir epistemik ortodoksiyi kabullenmeleri an-
lamna gelir. Eer bu doru deilse, uydu epistemik cemaatlerin
merkezin ina ettii bilginin "evrensel" bilgi olduunu iddia etme-
leri ve buna inanmalar sadece bir illzyondur. Uydu cpistcmik
cemaat, tam tersi bir stratejiyi benimsemelidir. Bu strateji relativist
stratejidir. Relativism, gszn silahdr. Relativism veya relati-
vist strateji, evrede yeralan uydu cpistcmik cemaatlerin "uydu"
konumundan kabilmelerine imkn salayacak biricik stratejidir.
"Grek miti", "Rnesans miti", "Aydnlanma miti",'
"Evrensel bilimsel yasa ve yntemler, evrensel bilim-
sel dorular miti" gibi "pozitivist" millerin pek byk bir
kabul grd gnmz entelektel ortamnda "relativist" stra-
tejiler nermek pek mantkl gibi grnmeyebilir; ancak ne yazk
ki ilelebet bir "uydu" epislcmik cemaat olarak kalmaktan kurtul-
mann "relativist" stratejiler benimsemekten baka bir yolu da ol-
mayabilir.

entelektelimizden en "ekstrem" idealist entelektelimize


kadar hepimiz, sz edilen deiimle ortaya kan modern
epistemik cemaatin varisleriyiz.
Entelektel tarihmizin szn elliim deime dnemiyle ilgili
Tkiyc'dc yaplm bir ok almaya burada atfla bulunamadm iin
gereklen ok zgnm. Bu almalar arasnda, bal bulunduum
blmlerde bilikic altm hocalarmn almalar da bulunuyor.
Burada onlarn emeklerini hie saymadm, ve Trkiye'de yaplan
almalarn referanslarm arasnda yeralnanasn, kitabn konusunun
Trk entelektel tarihini dorudan ele ala bir alma olmamasndan
kaynaklandn vc bu nedenle beni anlayla karlayacaklarn iimit
etliimi kaydetmek isterim.
4.
BBLYOGRAFYA

Abercronbie N., Hill S., Turner, B.S., Dictionary of


Sociology, Penguin Books Ltd., London 1984.
Aehinstein, Peter, "The Problem of Theoretical Terms",
Readings in the Philosophy of Sicience, Ed.: B . A . B r o d y ,
Prentice-Hall, Inc, Englcwood Cliffs, New Jersey 1970,
ss.234-50.
A l e x a n d r e r , J . C . , "Positivism", The Social Science
Ancyclopedia, Eds,: A.Kupcr and J.Kuper, Routledge and
Kegan Paul, London, Boston and Hanley 1985, ss.631-33.
Arslan, Hsamettin, "Trk Dncesinde Epistemolojik
Bunalm", lim ve Sanat, say: 18, Mart-Nisan 1988, ss.10-
18.
Arslan, Hsamettin, "Ncojntrklcr", Trkiye Gnl, Say:
6, Eyll 1989, ss.40-44.
A/.arya, Victor, " C o m m u n i t y " , The Social Science
Encyclopedia, Eds: Kupcr and Kupcr, Routledge and
Kegan Paul, London, Boston and Hanley, 1985, ss.135-
137.
Barber, Bernard and Hirsch, Walter (Eds.), The Sociology
of Science, The Free Press, New York 1962.
Barber, Barry, Science and the Social Order, The Free Press,
Glencoc-Illinois 1972.
B a r n e s , Barry and Edge, David (Eds), Science in
Context!Readings in the Sociology of Science, T h e O p e n
University Press, Milton Keynes, England 1982.
Barnes, B. and Edge, D., "The Organization of Academic
Sciencc: Communication and Control", Science in
Context/Readings in the Sociology of Science, Eds.:
Barnes and Edge, The Open University Press, Milton
Keynes, England 1982, ss. 13-20.
B e r n e s , B a r r y , "Thomas Kuhn", T h e r e t u r n of G r a n d
T h e o r y in t h e H u m a n S c i e n c e s , Ed.: Quentin
Skinner, Cambridge University Press, New York 1984,
ss.83-100.
Barnes, B a r r y , "On Authority and Its Relationship to Power"
Power, Action and Belief/A New Sociology of
Knowledge?, Ed.: John Law, Routledge and Kegan Paul,
London, Boston and Hanley 1986, ss. 180-195.
Barnes, B a r r y , Bilimsel Bilginin Sosyolojisi, cv.:
Hsamettin Arslan, Vadi Yaynclk, Ankara 1990.
Becker, H. a n d Dhalke, H.O., "Max Schelcr's Sociology of
K n o w l e d g e " , Towards Tle Sociology of Knowledge:
Origin and Development of A Sociological Thought Style,
Ed.: G.W. Remmling, Humanities Press, New York 1973,
ss. 202-213.
Berger, L.P, a n d L u c k m a n , T., The Social Construction of
Reality!A Treatise in the Sociology of Knowledge, Penguin
Press, London 1979.
B e r n a l , J.D., Science in History/Volume:2 : The Scientific and
Industrial Revolutions, Penguin Books, London 1969.
B e w e r r i d g e , W . I . B . , Seeds of Discovery!A Sequel to the Art
of Scientific Innovation, Hcinemann Educational Books,
London 1980.
Black, Max, The Labyrinth of Language, Frederic A. Preager
Publishers, New York-Washington-London 1968.
Bloor, D., "Durkheim and Mauss Rcvisilcd: Classification and
the S o c i l o g y of Knowledge, Society and
Knowledge/Comcmponry Perspectives in the Socislogy of
Knowledge, Eds.: Stchr and Mcja, Transaction Books,
New Brunswick and London 1984, ss.51-77.
Bloor, D., "Professor Campbell on Models of Language
Learning and their Implications for Social Constructionist
Analyses of Scientific B e l i e f , The Cognitive
Turn/Sociological and Psychological Perspectives on
Science, Eds.: Steve Fuller, Marc De Mey, Terry Shinn and
Steve Woolgar, Kluwcr Acedemic Publishers, Dordrecht,
London and Boston 1989, ss. 159-166.
Biume, S t u a r t S., Toward A Political Sociology of Science,
The Free Press, New York 1974.
B o t t o m o r e , T . a n d N i s b e t , R. (Eds.), S o s y o l o j i k
zmlemenin Tarih, Trkeyc evirileri derleyen ve
denetleyenler: Mele Tunay vc Aydn Uur, V Yaynlar,
Ankara 1990.
Brenstein, Basil, "Social Class, Language and Socialization",
Language and Social Context, Ed.: P.P. Gigliodi, Penguin
Books, London 1975, ss. 157-178.
B r o d y , B . A . (Ed.), Readings in the Philosophy of Science,
Prentice-Hall Inc., Englewood Cliffs, New Jersey 1970.
B r u h l - L . L e v y , Augusta ComtelFelsefesi ve sosyolojisi,
eviren vc ekleri ilave eden, Z. F. Fndkolu, Faklteler
Matbaas, stanbul, 1970.
Cassirer, E., Kantin Yaam vc retisi, cv: Doan zlem,
Ege niversitesi Ofsel Basmevi, zmir 1988.
C h a l m e r s , A l a n , Bilim Dedikleri/Bitimin Doas, Stats ve
Yntemleri zerine Bir Deerlendirme, cv: Hsamettin
Arlar, Vadi Yaynclk, Ankara 1990.
Child, A r t h u r , "The Theoretical Possibility of the Sociology of
Knowledge", Towards ihe Sociology of Knowledge:
Origin and Development of a Sociological Thought Style,
Ed.: G.W. Rcmmlin Humanities Press, New York 1973,
ss. 81-102.
Cole, J . R . a n d Z u c k e r m a n , H., "The Emcrgcncc of A
Scientific Speciality/The Selfcxemplifying Case of the
Sociology of Science", The Idea of Social Structure/^ Papers
in Honour of Robert K. Mcrton), Ed.: Lewis A.Coser,
Harcourt Brace Jovanovich, New York 1975, ss. 149-178.
Coley, N . G . a n d H a l l , VV.M.D. (Eds.) Darwin to
Einstein/Primary Sources on the Science and Belief, T h e
Open University Press, Lancashire 1980.
Collins, H.M., "Tacit Knowledge and Scientific Networks",
Science in Context/Readings in the Sociology of Science,
Eds.: Barnes and Edge, The Open University Press, Milton
Keynes, Egland 1982, ss. 44-64.
Collins, R., Three Sociological Traditions, Oxford University
Press, New York 1985.
C o o p e r , D.E., Philosophy and the Nature of Language, Third
Impression, Longman, London 1979.
Coser, L., "Knowledge Sociology of", International
Encyclopedia of the Social Sciences, Ed.: David L. Sills,
The Macmillan Company and The Free Press, U.S.A.
1968, Volume: 7-8 ss.428-35.
C o s e r , L . A . (Ed.), The Idea of Social Structure!Papers in
Honour of Robert K. Merton, Harcourt Brace Jovanovich,
New York 1975.
Crane, D., "Social Structure in a Group of Scientists: A Test of
the "Invisible College" "Hypothesis", The Sociology of
Sociology!Analysis and Criticism of the Thought,
Research, and Ethical Folkways of Sociology and its
Practitioners, Eds.: Reynolds and Reynolds, David Mc Kay
Company, Inc., New York 1970., ss.295-323.
C r a n e , D., "The Gatekeepers of Science: Some Factors
Affecting the Selection of Articles for Scientific Joournals",
The Sociology of Knowledge!A Reader, Eds.: Curtis and
Petras, Gerald Duckwoorth and Co. Ltd., London 1970,
ss.488-503.
C u r t i s , E. a n d P e t r a s , J . W . (Eds), The Sociology of
Knoledge/A Reader, Gerald Duckwoorth and Co. Ltd,
London 1970.
Deimer, A l v i n , "Bilgi Kuram", Giiniimilzn Felsefe
Disiplinleri, Trkesi: Doan /.lem, Ara Yaynclk,
stanbul 1990, ss. 153-169.
Deutsch- M o r t o n , "Groups: Group Behavior", International
Encyclopedia of the Social Sciences, Ed.: Sills, T h e
Macmillan Company and The Free Press, U.S.A. 1968,
Cilt: 5-6, ss. 265-75.
D o u g l a s , J.D. (Ed.), Utulerstanding Everyday Life/Towards
the Reconstruction of Sociological Knowledge, Routledge
and Kegan Paul, London 1973.
Douglas, J.D., "Understanding Everyday Life",
Understanding Everyday Life/Towards the Reconstruction
of Sociological Knowledge, Ed.: J.D. Douglas, Routledge
and Kegan Paul, London 1973, ss. 3-44.
D r k h e i m , E m i l e , The Rules of Sociological Method, Trs.:
Sarach A.Solovay and J.H.Mueller; Ed.: George E.Catlin,
Eighth Edition, The Free Press of Gelencoe-Collier-
Macmillan Ltd., London 1964,
Drkheim, Emile, "Elemantary Forms of Religious Life", The
Sociology of Knowledge!A Reader, Eds.: Curtis and
Petras, Gerald Duckwoorth and Co., Ltd., London 1970,
ss. 150-160.
D r k h e i m , E. a n d Mauss, M., Primitive Classification,
Fifth Impression, Trs.: from French and edited with an
introduction by Rodney Nccdham, The University of
Chicago Press, Chicago 1975.
Edwards, Paul (Ed.), The Encyclopedia of Philosophy, 8. eilt,
Macmillan Publishing Co., Inc., and The Free Prees, New
York 1967.
Everson, Stephen (Ed.) Epistemology, Cambridge University
Press, Cambridge 1970.
E v e r s o n , S t e p h e n , "Introduction", Epistemology, Ed.:
Stephen Everson, Cambridge University Press, Cambridge
1970. ss. 1-10.
Faris, R.E.L. (Ed.), Handbook of Modern Sociology, Second
Printing, Rand Mc Nally and Company, Chicagol966.
F e n t o n , Steve (with Robert Reiner and Ian Hammet),
Drkheim and Modern Sociology, C a m b r i d g e University
Press, London 1984.
Feyerabend, P.K., "On the Improvement of the Sciences and
the Arts, and the Possible Identity of the Two", Boston
Studies in the Philosophy of Science, V o l u m e : III (In the
Memory of Norwood RusscI Hanson), Eds: Robert S.
Cohen and Marx W. Worlowsky, D.Reidel Publishing
Company, Dordrecht, Holland 1967, ss. 387-415.
F e y e r a b e n d , P . K . , Against Method!Outline of an Anarchistic
Theory of Knowledge, Third Impression, Verso, London
1976.
Feyerabend, P . K . , Science in A Free Society, Fourth
Impression, Verso, London 1987.
Friedrichs, R.W., A Sociology of Sociology, The Free Press,
New York 1970.
Fuller, S., M a r c h , De M., Shin, T., W o l l g a r , S, ( E d s . )
The Cognitive Turn/Sociological and Psychological
Perspectives on Science, Kluwer Academic Publishers,
Dordrecht, London and Boston 1989.
Gellner, E., "Bilim Teorileri ve Sosyal Bilimlerin Bilimsel
Stats", cv.: Hsamettin Arslan, Trkiye Gnl, say:
12, Gz 1990, ss.41-53.
Giglioli, P.Paolo (Ed.), Language and Social Context,
Penguin Books, London 1975.
Goody, J. and Watt, I., "The Consequences of Litreracy",
Language and Social Context, Ed.: Giglioli, P e n g u i n
Books, London 1975, ss. 311-357.
Gould, J. and Kalb, W.L., (Eds.) A Dictionary of the Social
Sciences, The Free Press, New York 1964.
Gouldner, Alvin W . , The Coming Crisis of Modern
Sociology, Heinemann Educational Books Ltd., London
1972.
G r n w a l d , E . , "The Sociology of Knowledge and
E p i s l c m o l o g y " , The Sociology of Knowledge/A Reader,
Eds.: Curtis and Petras, Gerald Duckwoorth and Co., Ltd.,
London 1970. ss. 237-243.
Hagstrom, W.O., The Scientific Community, Basic Books,
Inc., Publishers, New York and London 1965.
Hall, A . R u p e r t , From Galileo to Newton/1630-1720,
Fontana-Collins, London 1970.
H a l l , E v e r r e t W., Modern Science and Human Values/A
Study in the History of Ideas, D.Van Nostrand Company
Ltd., London and New York 1959.
Halliday, M.A.K., "Language Structure and Language
Function", New Horizons in Linguistics, Ed.:John Lyons,
Penguin Books, New York 1980. ss. 140-165.
H a m i l t o n , P e t e r , Knowledge and Social Structure/An
Introduction to the Classical Argument in the Sociology of
Knowledge, Routledge and Kegan Paul, London and
Boston 1974.
Hamilyn, D . W . , "Epistomology, History o f , The
Encyclopedia of Philosophy, Ed.: P.Edwards, Cilt: 3-4,
Macmillan Publishing Co., Inc., and The Free Press, New
York 1967, ss. 8-38.
Hampson, Norman, The Enlightenment!An Evaluation of Its
Assumptions, Penguin Books, London 1987.
Hankins, Thomas L., Science and the Enlightenment,
Cambridge University Press, London 1985.
H a n s o n , F . A l a n , "Relativism", The Social Science
Encyclopedia, Eds.: Kupcr and Kuper, Routledge and
Kegan Paul, London, Boston and Hanley 1985, ss. 698-
700.
H a n s o n , N . R . , Patterns of Discovery/An Inquiry into the
Conceptual Foundations of Science, C a m b r i d g e University
Press, Cambridge 1958.
Hanson, N.R., "Is There A Logic of Scientific Discovery?",
Readings in the Philosophy of Science, Ed.: Brody,
Prentice-Hall Inc., Englcwood Cliwws, New Jersey 1970.
ss. 620-632.
Heimsoeth, H e i n z , Immanuel Kant'n Felsefesi, ev.:
Takiycilin Mcngolu, Remzi Kilabevi, Istanbul 1986.
Heelan, P . A . , Space-Perception and the Philosophy of
Science, University of California Press, Berkeley Los
Angeles-London 1983.
Heeren, J., "Alfred Schutz and Common Sense Knowledge",
Understanding Everyday Life iTowards the
Reconsctruction of Sociological Knowledge, Ed.: Douglas,
Routledge and Kegan Paul, London 1973., ss. 45-56.
Hinsav, V.G., "The Epistcmological Relevance of Mannheim's
Sociology of Knowledge", Towards the Sociology of
Knowledge: Origin and Development of A Sociological
Thought Style, Ed.: Remmling, Humanities Press, New
York 1973., ss. 229-244.
H o l t o n , G e r a l d , Thematic Origins of Scientific Thought/Kepler
to Einstein, Harvard University Press, Cambridge,
Masachuuselts 1973.
H o m a n s , G.C., The Human Croup, Harcourt Brcce and
World Inc., New York and Burlingamc 1950.
Homans, G.C., "Groups: The Study of Groups", International
Encylopedia of the Social Sciences, V o l u m e : 5 - 6 , ss.259-
64.
Ignotus, P., Polanyi, J. ve dierleri (Eds.) The Logic of
Personal Knowledge!Essays Presented to Michael Polanyi
on His Seventieth Birthday Nth March 1961, R o u t l e d g e
and Kegan Paul, London 1961.
J o h n s o n , Francis R., "Gcrsham College: Precursor of the
Royal Society", Roots of Scientific Thought!A Cultural
Perspective. Eds.: P.D.Wiener anil A.Noland, Basic Books
Publisher, New York 1957., ss. 328-353.
K a n t , I n m a n u e l , Gelecekte Bilim Olarak Ortaya kabilecek
Her Metafizie Prolegomena, ev: onna Kuuradi ve
Yusuf rnek, Hacettepe niversitesi Yaynlar, Meteksan
Ltd. Sti. Basmevi,
Kaplan, Abraham, "Positivism", International Encyclopedia of
the Social Sciences, cilt: 11-12, ss.389-395.
Kaplan, Norman (Ed.), Science and Society, Rand Mc Nally
and Company, Chicago 1965.
Kaplan, Norman, "The Role of the Research Administrator",
Science and Society, N.Kaplan, Rand Mc Nally and
Company, Chicago 1965, ss. 211-228.
Kaplan, Norman, "Sociology of Science", Handbook of
Modern Sociology, Ed.: Faris, Rand Mc Nally and
Company, Chicago' 1966, ss. 852-881.
K e c s k e m e t i , P., (Ed.), "Introduction", Essays on the
Sociology of knowledge, Written by Karl Mannheim,
Routledgc and Kegan Paul, London 1952., ss. 1-32.
Kidd, Charles V., "American Universities And Federal
Research", The Sociology of Science, Eds.: Barber and
Hirsch, The Free Press, New York 1967, ss. 394-416.
K n e l l e r , G . F . , Science as A Human Endeavor, Colombia
University Press, New York 1978.
Knor-Cetina, Karin D., "The Fabrication of Facts: Toward A
Micro Sociology of Scientific Knowledge", Society and
Knowledge/ Contemporary Perspectives in the Sociology
of Knowledge, Eds.: Stehr and Mcja, Transaction Books,
New Brunswick and London 1984. ss. 223-244.
Korner, S., Kant, Penguin Books, London 1987.
Krings, H. and Boumgartner, H.M., "Bilgi Kuram
Tarihesi", Gnmzn Felsefe Disiplinleri, ev.: D o a n
zlem, Ara Yaynclk, stanbul 1990, ss. 193-212.
Krohn, Koger G., "The Secularization of Science and
S o c i o l o g y " , The Sociology of Sociology!Analysis and
Criticism of the Thought, Research, and Ethical Folkways
of Sociology and Its Practitioners, Eds.: R e y n o l d s and
Reynolds, David Mc Kay Company, Inc., New York
1970, ss.85-97.
K u h n , T h o m a s S., The Structure of Scientific Revolutions,
Second Edition, Enlarged, The University of Chicago
Press, New York and London 1970.
K u h n , T.S., "The Function of Dogma in Scientific Research",
Readings in the Philosophy of Science, Ed.: Brody,
Prentice-Hall Inc, Englcwood Cliffs, New Jersey 1970,
ss.356-73.
K u h n T.S., "Reflections on May Critics", Criticism and the
Growth of Knowledge, Eds.: Lakatos and Musgrave,
Cambridge University Press, London and New York
1972., ss.231-278.
K u h n , T.S., "The Logic of Discovery or Psychology of
Research", Criticism and the Growth of Knowledge, Eds.:
Lakatos and Musgrave, ss. 1-23.
K u h n , T . S . , The Essential Tension/Selected Studies in the
Scientific Tradition and Change, University of C h i c a g o
Press, Chicago and London 1977.
Kuhn, T.S., "Mathematical Versus Experimental Traditions in
the Development of Physical Science", The Essential
Tension, ss. 31-65.
K u h n , T.S., "The Relations Between History and the History
of Science", The Essential Tension, ss.127-165.
K u h n , T.S., "Preface", The Essential Tension, ss. X-XXIII.
K u h n , T.S., "Second Thought on Pradigms", The Essential
Tension, ss.293.
K u h n , T.S., "The Essential Tension: Tradilon and Innovation
in Scientific Research", The Essential Tension, ss. 293-
318.
L a k a t o s , I. a n d Musgrave, A. (Eds.), Criticism and the
Growth of Knowledge, Cambridge University Press,
London-New York- New Rochelle 1970.
Lakatos, Imre, "Falsification and the Methodology of Scientific
Research Programmes", Criticism and the Growth of
Knowledge, Eds.: Lakatos and Musgrave, ss. 91-196.
L a n d a r , H e r b e r t , Language and Culture, Second Printing,
Oxford University Press, Oxford 1966.
L a t o u r , B r u n o , Science in Action/How to Follow Scientists
and Engineers Through Society, T h e Open University
Press, Milton Keynes 1987.
L a t o u r , B. a n d Woolgar, S., "The Cycle of Credibility"
Science in Context!Readings in the Sociology of Science,
Eds.: Barnes and Edge, The Open University Press, Milton
Keynes, England 1982., ss. 35-43.
BIBLIYOGRAFYA 147

L a w , J o h n ( E d . ) Power, Action and Belief/A New Sociology


of Knowledge?, Routlcdge and Kegan Paul, London-
Boston-Hanley 1986.
Law, John, "Editor's Introduction: Power/Knowledge and the
Dissolution of the Sociology of Knowledge", Power,
Action and Belief!A New Sociology of Knowledge?, Ed.:
John Law, Routledge and Kegan Paul, London-Boston-
Hanley 1986, ss. 1-19.
Lyons, John(Ed.) New Horizons in Linguistics, Penguin
Books, New York 1980.
Maciver, R . M . , The Elements of Social Science, Seventh
Edition, Methucn and Co. Ltd., London 1944.
M a n n h e i m , Karl, Ideology and Utopia!An Introduction to the
Sociology of Knowledge, Trs.: Luis Wirth and Edward
Shils, Routlcdge and Kegan Paul, London 1936.
Mannheim, K a r l , Essays on the Sociology of Knowledge,
Ed.: Paul Kecskemeti, Routlcdge and Kegan Paul, London
1952.
M a n n h e i m , Karl, Structures of Thinking, Text and
Translation, Eds.: Wolker Meja and David Kettler and Nico
Sther, Trs.: S.Shapiro and Sherry Weber Nicholson,
Routledge and Kegan Paul, London, Boston and Hanley
1982.
Martin, G . D . , Language, Truth and Poetry, Edinburgh
University Press, Edinburgh 1975.
Marx, Karl and Engels, F., Selected Works, Third Printing,
Progress Publishers, Moscow 1975.
Marx, Karl, "On Social Existence and Consciousness",
Towards the Sociology of Knowledge: Origin and
Development of A Sociological Thought Style, Ed.: G . W .
Remmling, Humanities Press, New York 1973. ss. 131-
134.
M a s t e r m a n , Margaret., "The Nature of A Paradigm",
Criticism and the Growth of Knowledge, Eds.: Lakatos and
Musgrave, ss. 59-89.
M e d h e l s o n , E. a n d Smith, M.R. a n d Veingart, P.,
( E d s ) , Science, Technology and the Military, Two
Volumes, Culver Academic Publishers, Dordrecht-Boston-
London 1988.
Merton, R.K., "Puritanism, Pietism,and Science", The
Sociology of Science, Eds.: Barber and Hirsch, The Free
Press, New York 1962, ss. 33-66.
Merton, R.K., "Scicnce and Economy of Seventeeth-Century
England" The Sociology of Science, Eds.: Barber and
Hirsch, The Free Press, New York 1962., ss. 67,88.
M e r t o n , R . K . , Social Theory and Social Structure, Ninth
Printing, The Press of Glcncoc, Collicr-Macmillan Ltd.,
London 1964.
Merton, R.K., "The Sociology of Knowledge", Social Theory
and Social Structure, ss. 456-488.
M e r t o n , R.K., "The Sociology of Knowledge and Mass
C o m m u n i c a t i o n s , Social Theory and Social Structure, ss.
437-538.
M e r t o n , R.K., "Karl Mannheim and the Sociology of
Knowledge", Social Theory and Social Structure, ss. 489-
508.
M e r t o n , R . K . , The Sociology of Science/ Theoretical and
Empirical Investigations, Ed.: Norman W. Storer, The
University of Chicago Press, Chicago and London 1973.
M e r t o n , R.K., "Recognition and Excellence: Instructive
Ambiguities", The Sociology of Science/Theoretical and
Empirical Investigations, Ed.: Storer, ss. 419-438.
M e r t o n , R.K., "The Normative Structure of Science", The
Sociology of Science/Theoretical and Empirical
Investigations, Ed.: Storer, ss. 419-438.
Miller, D., (Ed.), A Pocket Popper, Second Impression,
Fonlana Press, Glasgow 1987.
M i n e r , H o r a c a M "Community. Society Continua",
International Enyclopedia of the Social Sciences, Volume:
3-4, ss. 135-137.
M u l k a y , M . J . , The Social Process of Innovation! A Study of
Sociology of Science, The Macmillan Press, London 1972.
Mulkay, M.J., "Knowledge and Utility: Implications for the
Sociology of Knowledge", Society and Knowledge!
Contemporary Perspectives in the Sociology of
Knowledge, Eds.: Stchr and Mcja, Transaction Books,
New Brunswick and London 1984, ss. 77-96.
N a m e r , G., "The Triple Legitimation: A Model for the
Sociology of Knowledge" Society and Knowledge!
Contemporary Perspectives in the Sociology of
Knowledge, Eds.: Stehr and Meja, ss. 209.,222.
Nisbet, Robert A., "The French Rovolution and the Rise of
Sociology In France", The Phenomenon of Sociology/A
Reader in the Sociology of Sociology, Ed. Edward
Tiryakian, Applcton Century-Crofts, New York 1971, ss.
27-36.
zlem, D o a n , Max Weber'de Bilim ve Sosyoloji, Ara
Yaynclk, stanbul 1990.
Pears, David, What is Knowledge?, George Allen and Unwin
Ltd., London 1974.
Polanyi, M., Knowing and Being, Ed.: Marjoric Crane, The
University of Chicago Press Chicago 1969.
Popper, R . K . , Ak Toplum ve Dmanlar, Cilt:2, c v :
Harun Rzalepe, Sevin Matbaas, Ankara 1968.
Popper, R.K., "The Sociology of Knowledge", The Sociology
of Knowledge/A Reader, Eds. Curtis and Petras, ss. 649-
660.
P o p p e r , R . K . , The Logic of Scientific Discovery, Sixth
Impression, Hutchinson and Co. Ltd., London 1972.
P o p p e r , R . K . , Conjectures and Rcfulations/The Growth of
Scientific Knowledge, Fourth Edition (Revised), Routledge
and Kegan Paul, London 1972.
Price, Derek J.De Solla, Little Science, Big Science,
Columbia University Press, New York and Londonl963.
Price, Derek J.De Solla, Science since Babylon, Enlarged
Edition, Yale University Press, New Haven and London
1975.
Price, Derek J.De Solla, "The Parallel Structures of Science
and T e c h n o l o g y " , Science in Context!Readings in the
Sociology of Science, Eds. Barnes and Edge, ss. 164-176.
Quine, W.V. and Ullian, J.S., The Web of Belief, Random
Hausc, New York 1970.
R a w e t z , J . R . , Scientific Knowledge and Its Social Problems,
Clarendon Press, Oxford 1972.
Remmling G . V . , Road to Suspicion/A Study of Modern
Mentality, Appleton-Ccnlury-Crofls, Division of Meredity
Publishing Company, New York 1967.
Remmling, G.W. (Ed.), Towards the Sociology of
Knowledge: Origin and Development of A Sociological
Thought Style, Humanities Press, New York 1972.
Remmling, G.W., "The Significance and Development of Kari
Mannheim's Sociology of Knowledge", Towards The
Sociology of Knowledge: Origin and Development of A
Sociological Thought Style, Ed. R e m m l i n g , ss. 217-228.
R e m m l i n g , G . W . , The Sociology of Karl Mannheim/With A
Bibliographical Guide to the Sociology of Knowledge,
Ideological Analyssis, and Social Planning, Routledge and
Kegan Paul, London 1975.
Reynolds, L.T. and Reynolds, J . M . (Eds.), The
Sociology of Sociology/Analysis and Criticism of the
Thought, Research, and Ethical Folkways of Sociology and
Its Practitioners, David Mc Kay Company Inc., New York
1970.
Schaup, E d w a r d L, "A Sociological Theory of Knowledge",
Towards the Sociology of Knowledge: Origin and
Development of A Sociological Thought Style, Ed.:
Remmling ss. 167-183.
S c h e l e r , M a x , "The Sociology of Knowledge: Formal
Problems", The Sociology of Knowledge! A Reader, Eds.:
Curtis and Petras, ss. 170-186.
Scheler, Max, "On the Positivistic Philosophy of the History of
Knowledge and Its Law of Three Stages", The Sociology
of Knowledge!A Reader, Eds.: Curtis and Petras, ss. 161-
169.
Sherif, M. and Carolyn, W.S., "Groups: Group
F o r m a t i o n " , International Encyclopedia of the Social
Sciences, Cilt: 5-6 ss. 276-283.
Shils, E.A., "Centre and Periphery", The' Logic of Personal
Knowledge!Essays Presented to Michael Polanyi on His
Seventieth Birthday llth March 1961, E d s . : I g n o t u s ,
Polanyi ve dierleri, ss. 117-130.
Shils, E d w a r d A., "The Autonomy of Science", The
Sociology of Science, Eds.: Barber and Hirsch, The Free
Press, New York 1967, ss. 610-622.
S h i l s , E . A . , The Intellectuals and the Powers and Other
Essays, The University of Chicago Press, Chicago and
London 1972.
Sills, D . B . (Ed.), International Encyclopedia of the Social
Sciences, 17 cilt, The Macmillan Company and The Free
Press, New York 1968.
S k i n n e r , Q u e n t i n (Ed.) The Return of Grand Theory in the
Human Sciences, Cambridge University Press, New York
1985.
S k l a i r , Leslie, Organized Knowledge/A Sociological View of
Science and Technology, Hart-Davis, M c Gibbon Ltd.
London 1983.
S t a r k , W . The Sociology of Knowledge!En Essay in Aid of A
Deeper Understanding of the History of Ideas, Routledge
and Kegan Paul, London 1971.
Stehr, N. and Meja, W., (Eds), Society and
Knowledge/Contemporary Perspectives in the Sociology of
Knovledge, Transaction Books, New Brunswick and
London 1984.
S t e w a r t , R i c h a r d s , Philosophy and the Sociology of
Science/An Introduction, Basil Blackwel Ltd., London
1987.
Storer, Norman W . (Ed.) "Introduction", The Sociology of
Science/Theoretical and Empirical Investigations, Written
By R.K. Merlon, The University of Chicago Press,
Chicago and London 1973. ss. X-XXI.
T i r y a k i a n , E.A.(Ed.) The Phenomenon of Sociology!A Reader
in the Sociology of Sociology, Appleton Century-Crofts,
New York 1971.
Tiryakian, E.A., "Emil Durkhcim", ev.: Ceylan Tokluolu,
Sosyolojik zmlemenin Tarih, Der. : B o t t o m o r e v e
Nisbct, ss. 199-250.
Toulmin, Stephen, Human Understanding, Clerandon Press,
Oxford 1972.
T u d o r , A n d r e w , Beyond Empiricism!Philosophy of Science in
the Sociology of Science, Routledge and Kegan Paul,
London-Boston-Malbournc-Hanlcy 1982.
T u r n e r , J o n a t h a n , The Structure of Sociological Theory, The
Dorsey Press, Homewood, Illinois 1976.
Turner, Stephen, "Tacit Knowledge and the Problem of
Computer Modelling Cognitive Processes in Science", The
Cognitive Tumi Sociological and Psychological
Perspectives in Science, Eds.: Fuller ve dierleri., ss.83-
94.
Ural, a f a k , Pozitivist Felsefe/Bilimde ve Felsefede
Dorulama, Remzi Kilabevi, stanbul 1986.
V o e g e l n , E r i c , From Enlightement to Revolution, Ed.: J.H.
Hallovcl, Duckc University Pres, Durham-North Crolina
1975.
W a r d h a u g h , R o n a l d , The Contexts of Language, Newbury
House Publishers, Inc, Rowley- Massachusetts 1976.
W e b e r , M a x , The Methodology of Social Sciences, T r s . and
Eds.: E.Shils and H.A.Finch, The Free Press, New York
1949.
W e b e r , M a x , Sosyoloji Yazlar, ngilizce Basky
Hazrlayanlar: G.G. Gcrlh ve C.W.Mills, Trkesi: Taha
Parla, Hrriyet Vakf Yaynlan, stanbul 1986.
Webster's Third International Dictionary, Mcrriam-
Webstcr Inc., Publishers, Springfield, Massachusetts
1986.
Westfall, R . S M o d e r n Bilimin Oluumu, ev.: smail Hakk
Duru, V Yaynlan, Ankara 1987.
W i e n e r , P . P . a n d N o l a n d , A a r o n (Eds.), Roots of
Scientific Thought/A Cultural Perspective, Basic B o o k s
Publishers, New York 1957.
W i l i e r , J u d i t h , The Social Determination of Knowledge,
Prentice-Hall Ic, Englcwood Cliffs, New Jersey 1971.
W i n c h - P e t e r , The Idea of Social Science and Its Relation to
Philosophy, Routledge and Kegan Paul, London 1984.
Wittgenstein L., Philosophical Investigations, Trs.: G.E.M.
Anscombc, Basil Blackwell, Oxford 1983.
Wolf, K., "The Sociology of Knowledge and Sociological
T h e o r y " , The Sociology of Sociology/Analysis and
Criticism...., Eds.: Reynolds and Reynolds, ss. 31-67.
Wolf, K . , Beyond the Sociology of Knowledge/An
Introduction and A Development, University Press of
America, Lanham-New York-London 1983.
Z a d r o z n y , J.T., Dictionary of Social Scicnce, Public Affairs
Press, Washington D.C. 1959.
Z e i t l i n , I r v i n g , Ideology and the Development of Sociological
Theory, Prentice-Hall Inc,, Englcwood Cliffs, New Jersey
1968.
Z i m a n , J . M . F . R . S ; , Public Knowledge/En Essay Concerning
the Social Dimension of Science, C a m b r i d g e University
Press, Cambridge 1968.
Z i m a n , J . M . F . R . S . , Teaching and Learning about Science
and Society, Cambridge University Press, Cambridge-
London -New York 1980.
Znaniecki, Florian, "Sociology and Theory of Knowledge",
The Sociology of Knowledge! A Reader, Eds.: Curtis and
Pctras, ss. 307. 319.
DZN

71, 72, 77, 78, 80, 85,


alg kalb deiimi 130, 86, 88, 89, 92, 93, 94,
133, 134, 135, 136 95, 96, 97, 99, 100, 101,
anari/m 21 102, 103, 104, 105, 109,
anlama cemaati 5, 31 110, 111, 112, 113, 115,
aratrma cemaati 61, 116, 117, 118, 119, 122,
7496, 98, 100, 102, 112, 124, 125, 126, 127, 128,
116, 123, 124 129, 130, 136, 137
Arimed 4, 37 bilgi adam 71
Aydnlanma 8, 9, 135, bilgi sosyolojisi 1, 7, 15,
137 19, 21, 24, 25, 26, 45,
53, 54, 55, 58
Bacon 44, 53, 78 Bilim sosyolojisi 13, 74,
Bentham 8, 44 77
bilgi 1, 3, 5, 6, 7, 8, 10, bilim adam 98
11, 13, 14, 15, 18, 19, bilimin ethosu 77, 79
21, 24, 25, 26, 27, 30, Bilimsel Eitim 87, 88,
34, 42, 43, 45, 46, 47, 89, 90, 91, 92, 93, 95,
48, 50, 51, 52, 55, 56, 125, 126
58, 59, 60, 61, 62, 63,
156 DtZN

bilim 10, 14, 42, 44, 45, Cranc 67


46, 47, 48, 50, 51, 52,
53, 55, 56, 57, 58, 59, alma 23, 48, 54, 129
61, 62, 68, 70, 72, 75, evre 64, 66, 115, 116,
78, 86, 87, 88, 89, 90, 134
93, 96, 97, 98, 108, 110,
I I I , 117, 118, 119, 122, Darwin 113
124, 127, 128, 129, 136 denge 54
bilim adam 45, 48, 63, devlet 114, 116, 119, 128,
66, 68, 70, 74, 75, 76, 131, 132
77, 78, 80, 83, 84, 89, Dillhcy 49, 51
98, 99, 100 dil 11, 13, 26, 27, 28, 29,
bilim sosyolojisi 1, 11, 30, 31, 32, 80, 82, 83,
13, 47, 57, 59, 74, 75, 84, 94, 106, 116, 123
77, 96, 110, 122 dil oyunu 31
bilimsel bilgi 1, 10, 11, din 6, 10, 27, 51. 65, 70,
13, 26, 42, 53, 55, 56, 85, 86, 87, 117, 129
57, 58, 62, 71, 72, 75, din epislemik ccmaal 8,
78, 84, 85, 86, 87, 95, 9, 10, 116, 117, 118,
96, 97, 99, 101, 104, 119, 128, 129
105, 106, 108, 109, 110, dogma 83, 85, 87, 112,
I I I , 112, 113, 114, 115, 115, 116, 120, 135
117, 118, 119, 120, 122, dogmalar cemaati 56, 84,
123, 124, 125, 126, 127, 123
128, 129, 136, 137 Doa 3, 6, 8, 11, 80, 81,
bilimsel dergi 102, 109, 92, 98, 106, 107, 108,
110, 111 121, 124, 125, 126
bilimsel epislemik doa bilimleri 42, 43, 44,
cemaat 5, 8, 9, 10, 57, 45, 46, 47, 48, 49, 50,
80, 84, 112, 114, 115, 51, 52, 54, 70, 89, 92,
117, 118, 119, 122, 123, 94
124, 125, 126, 127, 128, doal din 6
129, 130, 135, 136, 137 doal epistemoloji 6
bilimsel yntem 72, 77, doal felsefe 6
120, 121, 124, 125, 137 doal insan 6
Brcnstein 30, 31, 80, 84 dogal tarih 6
Durklcim 11, 16, 27, 30,
Collins 75 31, 33, 34, 35, 36, 37,
Comic 8, 9, 42, 45, 53 38, 40, 41, 42, 45, 46,
DZN 157

47, 49, 53, 70, 71, 80, fiiliyatta mil 10


83 Fleck 62

Editrler 110, 111 Galileo 108


Einstein 11, 82 gelenek 32, 33, 34, 48,
ekonomi 6, 23, 116, 119, 49, 51, 53, 72, 75, 77,
128 79, 83, 84, 85, 92, 113,
enformasyon 14, 15, 40, 115, 116, 118, 121, 123,
1 11 125, 126, 127, 129, 130,
Engels 43, 44 132, 134
entelektel cemaat 61, Gcrsham 68
63, 64, 65, 66, 67 Gilbert 78
entelektel sislem 22, Goulder 48
65, 66 grnmeyen kolej 61,
Epislcmik Bunalm 1, 3, 67, 68, 74, 75, 96, 97,
4 115, 116
Epislcmik Monopol 96, grup 3, 20, 21, 22, 30, 33,
97, 103, 104, 108, 110, 54, 62, 63, 70, 72, 93,
111, 112, 113, 126 96, 116
epistemik aznlk 4, 135 gvenilirlik 45, 46, 61,
cpistcmik merkez 4, 115, 96, 97, 100, 101, 102,
116, 123, 126, 127, 128, 103, 104, 105, 109, 110,
129, 132 112, 113, 114, 124, 126
epislcmik slatko 3, 25, Hagstrom 70, 75, 92
26, 92, 96, 97, 100, 103, Hanson 120
111, 112, 113, 126, 127, hazr bilim 89, 98, 99,
128, 137 122, 126
epistemoloji 5, 6, 7, 33, Hegel 22, 35
34, 45, 51, 52, 53, 54, Hobbes 44
60 Husscrl 22
cpislemolojik zne 52
evrensclcilik 25 ihtilaflar 98, 99, 100,
evrim 9, 24, 45 101, 102, 103, 105, 106,
107, 108, 109, 119, 120,
fiiliyatla bilim 10, 57, 124, 125, 126, 129
79, 97, 98, 99, 104, 109, iktibas 103, 104, 105
111, 115, 123, 126 ilerleme 9, 24, 43, 51, 53,
fiiliyatta e p i s t e m i k 55
cemaat 10, 57 ilmiyyc 131
inan 5, 9, 40, 46, 48, 52, mcia-bilim 1, 117
64, 79, 85, 86, 87 m e t a - p a r a d i g m a 86
inanlar ebekesi 86, 87 mit 10, 45, 51, 85, 86, 117
mitik epistemik cemaat
Kant 7, 34, 35, 37, 38, 40, 8, 116, 117, 128
49, 51 Mulkay 74, 75
kara kutu 99, 112, 126
kategoriler 7, 11, 14, 18, Newton 24, 82, 129
24, 26, 28, 33, 34, 35, Nictzchc 53
37, 38, 39, 40, 41, 42, Normlar Cemaati 56, 77,
45, 46, 49, 80, 83, 84 84, 123
kollektif dnce 36 Nur devri 135
Kopernik 11, 34, 78
Kuhn 4, 58, 59, 70, 71, olaan bilim 73, 78
72, 74, 78, 82, 86, 90, olgu 4, 14, 17, 18, 27, 47,
98, 106, 115, 120, 130 48, 56, 62, 81, 83, 88,
laboratuvar 66, 67, 89, 89, 100, 102, 105, 115,
90, 99, 100, 102, 106, 124, 132, 133, 134
107, 108, 109, 127 otorite 3, 9, 24, 37, 46, 48,
Latour 10, 87, 88, 99, 100, 67, 75, 92, 95, 96, 97,
103 103, 104, 105, 106, 109,
Lenin 44 115, 118, 123
lingistik cemaat 26, 56,
80 klid 24

Locke 44 paradigma 45,47, 49, 70,


71, 74, 82, 86, 90, 96,
Mach 44 106, 116
Mannheim 15, 19, 20, 21, paradigmatik cemaat 75,
22, 23, 42, 49, 50, 51, 115, 123, 124
52 Pareto 53
Marx 16, 22, 30, 35, 42, perspektif 19, 20, 22, 23,
43, 44, 53, 82 25, 49
Masterman 86 Polanyi 62, 94
Mauss 33, 41 Popper 98
Mead 30 pozitivizm 8, 42, 44, 47,
merkez 64, 65, 66, 67, 96, 48, 49, 51, 55, 72, 84,
115, 123, 134 136
Mcrton 23, 58, 75, 77, 78, Price 67, 74, 75
79
DZlN 159

problem ebekeleri 74 teoriler 3, 10, 11, 24, 26,


30, 45, 54, 58, 70, 78,
Ravvctz 95, 105 80, 81, 82, 83, 84, 103,
relativizm 21, 22, 23, 24, 124
25, 26, 29 toplumsal olgu 17, 18,
36, 37
Sapir 29 Toulmin 27
Scheler 18, 19, 42, 44, 45, Turgot 8
51, 53 tutarl sosyal grup 61
sekler din, 6
sekler epistemoloji 6 ulema 131, 133
sekler insan 6 uydu epistemik cemaat
sekler tarih 6 127, 137
Shils 63, 64, 65, 67, 114, uydu epislemik cemaat
115 116, 127, 128, 135, 137
Snflandrma 33, 40, 41, niversalizm 25, 77, 79
42, 45, 46
snr izgisi problemi Viyana Ekol 44
117, 118
sosyal a priori 46 Wardhaugh 32
sosyal kontrol 70, 76 Weber 42, 47, 48, 49, 51,
sosyalizasyon 26, 31, 87, 82, 131
89, 91, 92, 103, 125, Whorf 27, 29, 30, 31, 80,
126 82
strateji 10, 25, 26, 27, Winch 82
118, 119, 120, 121, 124, Willgenstein 31, 60, 80,
125, 127, 130, 132, 134, 81
137
ebeke 61, 74, 75, 76, 86, yaratclar 66, 115, 134,
113 135

Tanr 24, 38, 104, 106, Zmn Bilgi 93, 94, 95,
108 125
Tekno-bilim 87 Ziman 89
lekrarlayclar 66, 115, Zinaniecki 71
135

You might also like