You are on page 1of 6

Radyasyonun İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri

Radyasyonun insan sağlığı üzerinde yaratabileceği zararlı etkiler uzun zamandır


bilinmektedir. Bu etkiler radyasyon yanıkları, radyasyon hastalıkları, doğal ömür
süresinin kısalması, kanser ve kalıtımsal bozukluklardır. Hatta, çok büyük miktarlarda
radyasyon dozuna maruz kalınması halinde ani ölümlere bile rastlamak mümkündür.

Şekil-1 Hücre Şekil-2 Radyasyon-Hücre Etkileşmesi


Bilindiği gibi, tüm canlılar organlardan, organlar dokulardan ve dokularda biyolojik
sistemin temel yapı taşı olan “hücre”lerden meydana gelir. Hücre, kabaca, bir çekirdek,
bu çekirdeği çevreleyen jelsi yapıdaki stoplazma ve en dışta bunları saran bir zardan
oluşur (Şekil-1). Çekirdeğin içerisinde hücre davranışlarıyla ilgili şifre bilgileri içeren ve
görevi bunları bir sonraki nesillere değiştirmeden taşımak olan “kromozom”lar bulunur.
Kromozomlar ise histon denilen proteinler ile DNA zincirlerinden oluşur. Hücrenin yapı
ve işlevleri DNA tarafından kontrol edilir.

İyonlaştırıcı radyasyonun bir canlıda biyolojik bir hasar yaratabilmesi için radyasyon
enerjisinin hücre tarafından soğurulması gerekir. Bu soğurma sonucu hedef
moleküllerde iyonlaşma ve uyarılmalar meydana gelir. Daha sonra ortaya çıkabilecek
biyolojik hasarların başlatıcı olayları olan bu iyonlaşmalar, hücrenin genetik bilgilerini
taşıyan DNA zincirlerinde kırılmalara ve hücre içerisinde kimyasal toksinlerin
üremesine neden olabilir (Şekil-2). Kırılmaların hemen ardından bir onarım faaliyeti
başlar. Hasar çok büyük değilse DNA da meydana gelen kırılmalar onarılabilir. Ancak bu
onarım esnasında da hatalar oluşabilir ve yanlış şifre bilgiler içeren kromozomlar
meydana gelebilir.

Radyasyonun verdiği hasar sonucu hücre ölmüyor ancak değişikliğe uğruyorsa bu


hücredeki hasar genellikle onarılır. Onarım mükemmel olarak gerçekleşmediği takdirde
değişim yavru hücrelere aktarılacak ve er geç ışınlanan kişinin organ veya dokularında
kanser oluşumuna yol açacaktır. Eğer hücreler ışınlanan kişinin çocuklarına genetik
bilgilerin aktarılmasıyla ilgiliyse kalıtımsal bozukluklar meydana gelebilir. Kişinin
kendisinde veya çocuklarında meydana gelen bu tür etkiler “Stokastik (tesadüfi)” etkiler
olarak adlandırılır.
Stokastik etkilere (kanser ve kalıtımsal etkilere)
tek bir hücrede meydana gelen hasarlar neden
olur. Doku dozu arttıkça çok daha fazla sayıda
hücre hasar görecek ve stokastik etkilerin
meydana gelme ihtimali artacaktır.Kısaca,
kanser ve kalıtımsal etkiler radyasyonun
stokastik etkileridir, belli bir eşik doz yoktur,
meydana gelme olasılığı doz ile artar, şiddet
derecesi doz ile artmaz, doz-tepki eğrisi aşağı
yukarı doğrusaldır (Şekil-3), doz hızının risk
üzerinde küçük bir etkisi olabilir. Stokastik
Şekil-3 Stokastik Doz-Tepki Eğrisi etkilerin, kanser için birkaç yıllık ve kalıtımsal
etkiler için ise daha uzun sürebilecek belirtisiz geçen bir periyotları vardır. Grup riski
hatırı sayılır derecede olsa da kişisel risk yüksek dozlarda bile düşüktür.

Hasarın büyüklüğüne etki eden en önemli radyasyon özeliklerden biri radyasyonun


çeşidi ve sahip olduğu enerjidir; Vücuda alınan veya enerjisi soğurulan herhangi iki
radyasyon çeşidinden enerjileri aynı ancak iyonlaştırma yeteneği daha fazla olanı veya
iyonlaştırma yeteneği aynı ancak enerjisi daha büyük olanı DNA’da daha büyük bir hasar
meydana getirir.

Bir diğer önemli radyasyon özelliği doz hızıdır. Eşit dozdaki radyasyonların yüksek doz
hızlarında uygulanmasıyla oluşacak hasar, düşük doz hızlarında uygulanmasına oranla
oluşacak hasardan daha büyük olacaktır. Örneğin 1 Gy’lik bir dozun bir saatte alınması
sonucu oluşacak hasar, aynı dozun bir hafta boyunca alınması sonucu oluşacak hasardan
büyük olacaktır.

Radyasyon dozuna maruz kalış süresi de hasarın büyüklüğüne etki eden radyasyon
özelliklerinden biridir; Radyasyon kaynağın yakınında ne kadar çok zaman geçirilirse o
kadar çok doza maruz kalınır.

Bir ölçüm cihazının 5 mSv/saat doz hızı okuduğu bir bölgede kalınması halinde maruz
kalınacak doz 1 saatte 5 mSv, 2 saatte 10 mSv, 3 saatte 15 mSv, vs.’dir. Böylece süre
arttıkça maruz kalınan doz miktarı artacak ve hasar da buna bağlı olarak büyüyecektir.

Radyasyona en fazla maruz kalan kişiler olan radyasyon çalışanlarının kontrollü olarak
aldıkları düşük dozların bu tür etkileri yoktur. Ancak, bu kişilerin uzunca bir süre içinde
aralıklı olarak düşük dozlara maruz kalması yani kronik olarak ışınlanması sonucu
meydana gelebilecek etkiler yıllar sonra ortaya çıkabilir. Bunun sebebi ise, doz düşük
dahi olsa tekrarlanan ışınlamalarda organizmanın bir sonraki ışınlamaya kadar hasarı
onaramaması ve hasarın gittikçe artmasıdır.

Kronik olarak ışınlanan kişilerde, yıllar sonra, katarak ve kanser vakaları görülebileceği
gibi doğal ömür sürelerinde de bir kısalma söz konusu olabilir. Ayrıca, bu kişilerin
kendilerinden sonraki nesillerinde kalıtımsal bozukluklara rastlanabilir.

Göz merceğinin, uzun yıllar boyunca yıllık olarak 0.1 Sv’in üzerinde bir doza maruz
kalması gözde fark edilebilir bir opasite (saydamlık kaybı) oluşumuna neden olabilirken
bu doz 0.15 Sv’in üzerine çıktığında katarakt meydana gelebilir.
Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, radyasyonun yaşlanmayı hızlandırdığını ve buna
bağlı olarak da doğal yaşam süresinde belli bir kısalmanın söz konusu olabileceğini
ortaya koymaktadır. Bu deney sonuçlarının insanlara ekstrapole edilmesiyle yapılan
çalışmalar, bu etkinin insanlar için de doğru olduğunu göstermektedir.

Birçok bilim adamı, ne kadar az olduğunu önemsemeksizin, radyasyon ışınlamalarının


kanser riski taşıdığını kabul eder. Bir kişi kansere yakalandıktan sonra bunun nedeninin
ne olduğunu anlamak bugün için imkansızdır. Radyasyonun sebep olduğu kanseri, başka
bir etmenin sebep olduğu kanserden ayırt etmek mümkün değildir. Bu yüzden,
radyasyonun sebep olduğu kanserle ilgili çalışmalar, ortalama doğal radyasyon
seviyesinden çok daha fazla bir doza maruz kaldıkları tespit edilmiş kanserli hasta
grupları üzerinde sürdürülmektedir. Kişisel olarak maruz kaldıkları dozlar aşağı yukarı
tahmin edilebilen bu gruplardan elde edilen verilerle bir risk tahmini yapmak mümkün
olabilmektedir. Sözü edilen bu gruplar, atom bombasından sağ kalanları, tıbbi
ışınlamaya maruz kalan hastaları, mesleği gereği ışınlananları, çevreye yayılan
atıklardan etkilenenleri ve çok yüksek rakımlarda yaşayanları kapsamaktadır.

Vücudun bazı bölgeleri diğerlerine nazaran daha meyilli olsa da, radyasyon hemen
hemen her doku ve organda kansere yol açabilir. Atom bombasından sağ kalanlar
üzerinde yapılan Ortalama Ömür Çalışmaları mide, kalın bağırsak, karaciğer, akciğer,
göğüs, dişi üreme bezi ve mesane kanserleri kadar tüm katı tümörler için de
radyasyonun istatistiki olarak kayda değer etkilerini ortaya koyarak kanser vakaları ile
ölüm oranlarının benzer olduğunu göstermektedir. Vaka verileri, aynı zamanda, iyi
huylu deri ve troid kanserleri için de aşırı radyasyon riskleriyle ilgili bazı kanıtlar
sunmaktadır. Bu çalışmada rektum, safra kesesi, pankreas, gırtlak, rahim, prostat bezi,
böbrek veya böbrek pelvisi kanserleriyle ilgili vaka veya ölüm oranları için istatistiki
olarak kayda değer riskler görülmemektedir. Çalışmada, bir çok lösemi çeşidi için
radyasyon ilişkisi dikkat çekmektedir.

Cinsiyetten dolayı tümör oluşum riskindeki farklılıklar çok büyük olmasa ve vücut
bölgelerine göre değişse de tümörlerin çoğu için mutlak risk kadınlarda erkeklerde daha
yüksektir. Işınlanma yaşı daha genç olan kişilerin kansere yakalanma riskleri
kendilerinden yaşlılara göre daha yüksektir. Yine de bu risk vücut bölgesine göre
değişiklikler gösterir.

Birleşmiş Milletlerin radyasyonun etkileriyle ilgili çalışmalar yapan bir kuruluşu olan
United Nations Scientific Committe on the Effects of Atomic Radiation (UNSCEAR),
radyasyonun insan sağlığı üzerindeki etkileriyle ilgili mevcut verilere dayanarak
radyasyon kaynaklı kanser için bazı risk tahminleri türetmiştir. Bu tahminlere göre, 1
Sv’lik (düşük LET değerli) akut doza maruz kalmış her yaştan ve her cinsiyetten
insanların oluşturduğu bir grup için, kanserden dolayı ölüm riskinin erkeklerde %9
kadınlarda %13 olduğu öne sürülmektedir. Kronik ışınlanmalar için bu tahminler, %50
oranında azaltılabilmektedir. Işınlanan çocuklar için kanser riski, tüm yaşlarda
ışınlananlar için yapılan tahminlerin iki katıdır. Lösemi için yaşam boyu risk tahminleri
daha az değişkendir. 1 Sv’lik akut doz sonrası her iki cinsiyet için lösemiden dolayı ölüm
riski %1 olarak alınabilmektedir. Akut dozlarda, 1 Sv’ten 0.1 Sv’e 10 katlık bir azalma
riskte 20 katlık bir azalmaya neden olmaktadır. Çocuklarda özel öneme sahip radyasyon
kaynaklı bir kanser türü de troid bezi kanseridir. Işınlanma yaşının artmasıyla troid
kanserine yakalanma riskinin azaldığına dair güçlü bulgular vardır, ve 15 yaşın altındaki
çocuklar için bu risk yetişkinlere göre çok daha fazladır. Çocuk grupları arasında, 0-5
yaşındakiler 10-14 yaşındakilere göre 5 kat daha duyarlıdır.

Tablo 1’de, her yaş ve cinsiyetten oluşmuş bir grubun farklı organ ve dokuları için
ölümcül kansere yakalanma ve ölüm oranları ile yaşam kaybı ve oluşabilecek hasar
oranları verilmektedir.

Tablo 1 Radyasyona maruz kalmış her yaş ve cinsiyetten kişilerin oluşturduğu bir grup
için farklı organ ve dokuların oluşacak hasara nisbi katkıları
DOKU Ölümcül Kanser Öüm Oranı Yaşam Kaybı Hasar
(%Sv-1) (%) (yıl) (%Sv-1)
Mesane 0.3 50 9.8 0.29
Kemik iliği 0.5 99 30.9 1.04
Kemik yüzeyi 0.05 70 15 0.07
Göğüs 0.2 50 18.2 0.36
Kalın bağırsak 0.85 55 12.5 1.03
Karaciğer 0.15 95 15 0.16
Akciğer 0.85 95 13.5 0.80
Yemek borusu 0.3 95 11.5 0.24
Dişi üreme bezi 0.1 70 16.8 0.15
Deri 0.02 0.2 15 0.04
Mide 1.1 90 12.4 1
Troid 0.08 10 15 0.15
Geri kalanlar 0.5 71 13.7 0.59
Yumurtalık 1.0 - 20 1.33

Mizah dergileri ve bilimkurgu filmler, uzun süredir, radyasyon sonucu bu


tip genetik değişikliklere uğramış yaratık (dev karıncalar, örümcekler,
yengeçler, fareler, vs.) hikayeleri uydurmaktadırlar. Gerçekte, radyasyonun
böyle bir etkisi asla söz konusu değildir. Radyasyonun neden olduğu
genetik bozukluklar, diğer etmenlerin neden olduğu genetik bozukluklarla
aynıdır.
Şekil-4 de, soldaki farenin kemikleri
normaldir. Radyasyon kaynaklı genetik
bozukluktan dolayı sağdaki fare, göğüs
kemiğinde fazladan bir parçaya ve fazladan
bir set kaburgaya sahiptir. Şekil 4'de sol
taraftaki farenin kemikleri
normaldir. Radyasyon kaynaklı genetik
bozukluktan dolayı sağdaki fare, göğüs
kemiğinde fazladan bir parçaya ve fazladan
Şekil-4 Bir Farenin bir set kaburgaya sahiptir. Yapılan bu
İskeletindeki Genetik araştırmalar sonucunda, radyasyonun
Bozukluklar genetik bozukluk sayısını arttırdığı, ancak
doğal olarak var olan genetik bozukluklardan
farklı bir bozukluğun meydana gelmediği tespit edilmiştir. Neticede,
radyasyonun genetik bozuklukları arttırıcı bir etkisinin olduğu ortaya
konmuştur.
Radyasyon kaynaklı genetik riskler, yüksek orandaki doğal mutasyondan
dolayı insan grupları üzerinde belirlenememektedirler. İnsanlar için
yapılan tahminler, hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalardan elde edilen
bilgilerin ekstrapolasyonuna dayanır. Bu bilgilere göre, 1 Sv’lik bir dozun
sebep olacağı ek genetik riskin %1.3 olacağı öne sürülmektedir. Bu da , bu
riskin kanser riskinden daha önemsiz olduğunu göstermektedir

Uluslararası Radyasyondan Korunma Komisyonu (ICRP)’nun radyasyon


çalışanları ve halk için öne sürdüğü radyasyonun sebep olduğu kanser ve
genetik bozukluklarla ilgili risk faktörleri Tablo 2’de özetlenmektedir.

Tablo 2 Radyasyon kaynaklı kanser ve genetik bozukluklarla ilgili risk


faktörleri.

Halk Radyasyon Çalışanları


(%Sv-1) (%Sv-1)
Ölümcül Kanser 5 4
Şiddetli Kalıtımsal 1 0.6
Eksiklikler
Ölümcül Olmayan 1 0.8
Kanser
Kalıtımsal Etkiler 1.3 0.8
ICRP sürekli olarak radyasyon çalışanları ve halkın maruz kaldığı düşük
dozların etkileri ile ilgili veriler toplamakta ve bu verilere dayanarak risk
tahminleri yapmaktadır. Bu komitenin en son yaptığı tahminlere göre,
radyasyon çalışanlarının 18 ile 64 yaş arası 47 yıllık çalışma yaşamı
boyunca yıllık 10, 20, 30 ve 50 mSv’lik dozlara, halktan kişilerin ise
ortalama 70 yıllık bir yaşam süresi boyunca yıllık 1, 2, 3 ve
5 mSv’lik dozlara maruz kalmaları halinde ortaya çıkabilecek sonuçlar
sırasıyla Tablo 3 ve Tablo 4 de özetlenmektedir.

Tablo 3 Radyasyon çalışanların ışınlanması sonucu oluşabilecek hasarın


nitelikleri.

Yıllık Etkin Doz (mSv) 10 20 30 50


Yaklaşık Ömür Dozu 0.5 1 1.4 2.4
(Sv)
Ölümle Sonuçlanma 1.8 3.6 5.3 8.6
Olasılığı (%)
Ölümcül Olmayan 0.36 0.72 1.06 1.72
Kanser Katkısı (%)
Kalıtımsal Etkilerin 0.36 0.72 1.06 1.72
Katkısı (%)
TOPLAM 2.5 5 7.4 12
Ölüme Bağlı Ömür Kaybı 13 13 13 13
(yıl)
18 Yaşından İtibaren 0.2 0.5 0.7 1.1
Tahmini Ortalama
Yaşam Süresi Kaybı (yıl)

Tablo 4 Halktan kişilerin ışınlanması sonucu oluşabilecek hasarın nitelikleri.

Yıllık Etkin Doz (mSv) 1 2 3 5


Yaklaşık Ömür Dozu 70 140 210 350
(mSv)
Ölümle Sonuçlanma 0.4 0.8 1.1 2
Olasılığı (%)
Ölümcül Olmayan Kanser 0.08 0.16 0.22 0.40
Katkısı (%)
Kalıtımsal Etkilerin 0.11 0.21 0.29 0.53
Katkısı (%)
TOPLAM 0.59 1.17 1.61 2.93
Ölüme Bağlı Ömür Kaybı 13 13 13 13
(yıl)
Doğumdan İtibaren 0.05 0.11 0.16 0.3
Tahmini Ortalama Yaşam
Süresi Kaybı (yıl)

You might also like