You are on page 1of 5

Bu yazı dün gece #Neuralink tarafından resmi #Youtube kanalında verilen Elon Musk'ın

açıklamlarından yola çıkılarak hazırlanmış, resimler videodaki akışlardan anlık olarak


kesilmiştir. Paylaşımlarınızda ve alıntılarınızda lütfen emeğe ve en azından bunu yazabilmek
için sabahlamış olmama saygı duyun... https://www.youtube.com/watch?v=DVvmgjBL74w

Dr. Şebnem Özdemir

Haftalardır hafif deli, manipülatif zaman zaman egolu tavırları ile #Twitter'da kaosa neden
olan Elon Musk; dün gece dünyamızı değiştirdi (Kendisini Iron Man karakterini canlandıran
Tony Stark'a benzetiyorum nedense). Bundan sonra aylarca bu değişimin etkilerini, #etik,
#güvenlik, toplumsal açıdan tartışıyor olacağız.

Peki ne yaptı?

Geçen sene beyne farklı bir kablolama sistemi ile yeni nesil bir #implant takabileceğini iddia
eden Musk, #Neuralink isimli firmasında bu denemenin fareler üzerinden yapıldığı bilgisini
paylaşmıştı. İnsan-Beyin Arayüzü olarak nitelediği bu çalışma, kalabalık bir bilim ekibi ile
ilerliyordu. Bu sene neredeye 1 saat geç başlayan yayında bu implantı nereden nereye
taşıdıklarını gururla özetledi.

Sunumuna önce, amacının insanlığa yardım etmek olduğunu vurgulayarak ve mevcut beyin
implantlarının ne kadar yetersiz olduğunu açıklayarak başladı. "Hepimiz bir gün
yaşlanacağız ve bu tarz implantlara ihtiyaç duyacağız" ana fikrini de gayet net bir biçimde
verdi.

Dünya genelinde çeşitli beyin ve omurilik hastalıklarına sahip bireylerden şimdiye kadar
150.000 tanesine mevcut teknolojilerle implant yapılmış. Ancak bu implantlarda bazı temel
sorunlar varmış:

 Bağlantı hızının yetersiz olması (İnsan beyninin çalışma hızına implantın


yetişememesi, kesintiler, durmalar yaşanması)
 Kafanın dışında, gayet net görülebilir kutular şeklinde olması (Estetik problem, ki
bu noktada haksız sayılmaz. Kafası sargılı bireylere bile yolda dönüp bakan bir sürü
insan varken, kocaman bir anten vari bir şeyle dolaşmak büyük bir sıkıntı)
 Bu kutular/cihazlardaki teknik kısıtlar (Cihaz başına beyinde 8-16 kanal
oluşturulabiliyor ve bant genişliği yetersiz olduğundan cihazlar ne veriyi düzgün
toplayabiliyor ne de işleyebiliyormuş. Yani felçli biri kolunu kaldırmak isterse bu 10
dksını alabilir, ya da kolunu kaldırmak isterken başka bir yerini oynatıp sonra kolunu
oynatabilir)
 Cihazların kafanın dışında olması ve beyne bağlanış biçimleri nedeniyle
enfeksiyon kapma riskinin yüksek olması.

Bu mevcut duruma karşı Elon Musk ne önerdi?


Küçük, estetik açıdan sıkıntısız yepyeni bir cihaz...Özellikleri şöyle:

 Megabit düzeyinde #veri transferi yapabiliyor


 Cihazın menzili 5-10 metre kadar. Kolunuzdaki akıllı saate, cebinizde ise cep
telefonunuza veri aktarılmasını sağlayabiliyor (Yani düşünerek telefonunuzu idare
edebilir, beyindeki kimyasal dengenizi kontrol edebilirsiniz. Fitbit uygulamasının
sağlığınızı kontrol ettiğini düşünürsek, bu beyin sağlığına dair yeni nesil bir
terminolojinin ve daha derinlemesine bir sağlık türünün başlangıcı olabilir.
 1 saatten az süren ve genel anesteziye ihtiyaç duymadan #robot bir cerrah ile
beyne entegre edilebiliyor (Robot cerrah kullanılmasındaki mantık şöyle; bu robot
önce beyni tarayarak ana damar ve kılcak damarları tespit ediyor. Bunlardan
kaçınarak, bu görünmez denilen telleri adeta beyne dikiyor. Bu sayede implant
esnasında olası bir kanama riskinden kaçınmış olunuyor)
 İmplant esnasında beyne açılan her kanalda 1024 bağlantı sağlanıyor (beynin
neredeyse görünmeyen tellerle sarmalanması)
 Cihazın şarjı bir gün gidiyor (Yani gece yatmadan ben şu telefonu şarj edeyim der
gibi kafanızdan çıkarıp kablosuz şarja takabilmek mümkün)
 Cihaz güncellemeleri geldiğinde ya da evde unutursanız kolaylıkla takıp
çıkarmak da mümkü olacakmış.

Aslında basit bir göz çizdirme operasyonu gibi bir operasyonla bu cihazı taktırabilecekmişiz.
Elon cihazın denemesini "3 domuzcuk hikayesindeki" gibi isimlendirdiği domuzlar üzerinden
canlı olarak #Youtube yayınında gösterdi (Üç domuzcuk hikayesinde bir de kurt var kurt
kim?).

Üç domuzdan ilkinde implant yoktu, ikincisinde takıp çıkarılmıştı, üçüncüsünde ise birden
fazla implant vardı. 2. domuzun varlığı cihazsız da sağlığın devam ettiğini göstermek içindi .
3. domuzda birden fazla cihaz olması, ne kadar cihaz o kadar kapasite artışına bir vurgu idi
bence. 2018 yılında katıldığım kapalı bir toplantıda "strateji dokumanı oluştururken yapay
zekanın tekrar bir kışa girmesi ihtimalinin de atlanmaması gerektiğini" söylemiştim. Bu
açıklama karşısında, peki insanlık ne için çalışacak diye soru sorulmuştu. Bende
"yüzyıllardır sıkışıp kaldığımız bilişsel kapasitemizi arttırmak üzere yön bulacağımızı"
belirtmiştim.
Cihaz ile beyindeki nöronların nasıl bir anda harekete geçtiğini (ateşlendiğini) eş zamanlı
izlemiş olduk. Öyle ki implanta sahip domuz birşeyler yemek istediğinde burnu ve ağzı her
değdiğinde beyinden tatlı tatlı, hatta melodik sayılabilecek sinyaller yükseliyordu.

Daha önce yapılan denemelerde koşu bandında yürüyen domuzun nörönlarının ateşlenmesi ile
cihazın tahminleri kıyaslanmış ve hayrete düşüren bir başarım da paylaşılmış oldu. Cihazdan
beyne uzanan her tel, aynı zamanda özel bir mikrofon gibi çalışıyor. Beyindeki nörönlar
düzeyindeki hareketi belli örüntüler çerçevesinde ayıklıyor, temizliyor ve işliyor...
Cihaz FDA'den breakthrough device onayını almış. (FDA: ilaç ve medikal cihazla
bakımından Amerika'daki otorite. Breakthrough kategorisi ise FDA'in yakın bir tarihte
oluşturduğu yeni bir onay süreci. Özellikle piyasada çığır açabilecek ve hızlıca girmesi
gereken ilaçlar ve cihazlar için kullanılıyor. Hatta 2020 listesinde 30'a yakın farklı çığır açıcı
başvuruyu görebilirsiniz)

Peki şimdi ne oldu?

 İnsanoğlu yeni bir cihaz ile tanıştı ve Hollywood rüyaları gerçek oldu (Bunu da cep
telefonun ilk çıkışında olduğu gibi bolca tartışacağız, yereceğiz, öveceğiz, insanlı
denemelerine karşı çıkacağız, yeni nesil kölelik diyeceğiz, kahrolsun sistem diye
bağıranlarımız bile olacaktır)
 Yeni bir etik tartışmalar dizisi başlayacak
 Beyin düzeyli siber güvenlik araştırmaları ve tartışmaları başlayacak (Cihazın
kablosuz bağlantıya sahip olması demek, hacklenebilir olması da demek. Ne kadar
güvenliğe önem verdiğimiz aşikar, söz konusu beynimiz olunca bunu ciddiye alacak
mıyız? Huy canın altındaymış diyeyim...)
 Beyindeki kablolarla cep telefonu uygulamalarına erişmek, yönetmek mümkünse o
zaman onay verdiğimiz /kurduğumuz her uygulamayı daha titiz bir biçimde seçmeliyiz
(Sosyal medya hesaplarımızı bağlayınca bizi manipüle eden uygulamalar, beynimizi
bağlayınca neler etmez. Bakınız Arap Baharı, #Brexit, Cambridge Analytica Skandalı)
 Yüzyıllardır hakim psikoloji, psikiyatri disiplinlerindeki savların
durumunu/geçerliliğini tekrar gözden geçireceğiz (En çok bunu merak ediyorum)
 Telepati gerçek olacak (yeni iletişim biçimi, çok düşünceli gördüm yerine çok
düşünceli olduğunu hissettimler) ve biz gerçekten empati yapmanın anlamını
keşfedeceğiz
 Beyne elektrot indirmek yeni bir yapı kazanacak
 Parkinson gibi beyinde azalan/üretilmeyen kimyasallar (mesela dopamin) tarafında
çığır açıcı keşifler gelecek ve ilaçların oluşturduğu yan etkilerden, deneme yanılma
tahtasına dönen yakınlarımıza daha uygun tedaviler uygulanacak (benim babama
yetişmeyecek, onun için çare olmayacak ama çocuklarımızın döneminde hayat
kurtarıcı olacak)
 Beyne dair bilmediklerimiz daha da keşfedilebilir hale getirerek, yapay zekaya dair
sınırların kalkması, belki de yapay genel zekaya geçebilmek...

Listeyi uzatmak mümkün, korkmak da heyecanlanmak da doğal...

You might also like