You are on page 1of 1

ÇOCUĞU KÖTÜ EĞİTMENİN YOLLARI

Kötü bir çocuk, ya babanın yahut da her ikisinin eseridir. Çocuğunuzda gördüğünüz
kötü bir huyun suçunu, mutlaka kendinizde arayın. Her anne-baba, genellikle, çocukta
gördüğü yanlış bir davranışın suçunu; ya çocuğa ya da çevresine yükleme eğilimindedir.
Çocuk, aileden gördüklerini taklit ederek büyür. Eğer siz, ona iyi bir terbiye vermiş iseniz;
etraftan duydukları ona fazla tesir etmeyecektir.
Kötü eğitimin ilk ve en tesirli basamağı, kötü örnek sergilemektir. Her akşam eve
sarhoş dönen ve kazandığı paraları meyhaneci ile paylaşan bir baba, çocuğuna ahlâki nutuklar
çekse, acaba ne kadar tesirli olacaktır!..
Kötü eğitimin ikinci basamağı, çocuğunuza yeterli zaman ayırmamaktır. Sadece dersi
için onunla bir-iki saat beraber olmakla, anne-babalar görevlerini yapmış sayılamazlar.
Çünkü, çocuk geri kalan zamanını sokakta, gelişigüzel arkadaşlarla veya evde televizyon
karşısında geçirmektedir.
Çocuğuna ayırması gereken kıymetli vakitlerini, misafir ağırlamakla, süslenip
püslenmekle, ve dedikodu yapmakla geçiren bir annenin onun üzerinde ne hakkı vardır?
Böyle bir anne, herhalde, iyi bir anne olduğunu iddia edemez. Servetine servet katmaya
çalışan, işinden başka bir şey düşünmeyen, akşamlarını ya hesap yaparak veya kahvehanede
arkadaşlarıyla oyun oynayarak geçiren bir baba da, iyi bir baba olduğunu söyleyemez.
Çocuklarınız, kişilik gelişimi için gerekli olan en kıymetli "Çocukluk çağı" nı',
yakınlığınızdan ve sıcak ilginizden yoksun, hoyrat ve yabancı ellerde geçirilirse; acaba
onlardan iyi ve sadık birer evlat olmalarını beklemeye hakkınız var mıdır? Kötü eğitimin
üçüncü basamağı, terbiye şeklindeki hatalardır. Bu basamak öylesine çok derindir.
Eğer çok neşeli ve keyfiniz yerinde olduğu zaman onların en büyük yaramazlıklarını
tebessüm ve kahkaha ile karşılıyorsanız... İşlerinizin yolunda gitmediği ve canınızın sıkıldığı
zamanlarda, ilginizi çekmek için yaptıkları küçük yaramazlıkları, dayakla, hakaret ve küfürle
karşılıyorsanız... Dürüstlükle itiraf ettiği bir suçunda ceza görüyor, fakat inkâr ettiğinde
dayaktan kurtuluyor ise... Rica ve yalvarma ile sizden bir ihtiyacını koparamıyor, ancak
şirretlik ve tepinme ile bunu elde ediyor ise... Normal zamanda göremediği ilgi, şefkat ve
sevgiyi, bir hastalık veya kaza sırasında görüyor ise... Eğitim şekliniz yanlış demektir.

NE EKERSENİZ ONU BİÇERSİNİZ


Şüphesiz, her anne ve babanın ideali, aile şerefini koruyacak, ihtiyarlık zamanlarında
kendilerine destek olacak, onlara saygısını eksik etmeyecek evlâtlar yetiştirmektir. Ancak, bu
o kadar kolay bir iş değildir. Hiçbir çocuk, anne-babaya nankörlük etmez; ne verirseniz onu
alırsınız.
Mesut bir ailede, karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan samimi diyaloğu hangi tiyatro
eseri taklit edebilir? Küçük yavrunun anne ile mırıl mırıl kuş dili konuşmasını, hangi müzik
parçası taklit edebilir?
Kıymetli vakitlerini çocuklarından ayrı geçirenler... Onların tatlı cıvıltılarını rahatsız
edici bulanlar...Evlâtlarından, ruhsal gelişmeleri için gerekli olan, sevgi, şefkat ve ilgiyi
esirgeyenler... Ne duygusuz, ne bahtsız insanlardır!..Böyle insanların teşkil ettiği aile, vahşi
bir topluluktur. Bu topluluk içinde büyüme bahtsızlığına uğrayan çocuklar, cılız, hasta ve
ruhsal dengeleri bozuktur. Çocuklarımız bizim güneşimiz, çocuklar bizim yarınımızdır.
Çocukların öğütten çok, örneğe ihtiyacı vardır. J. Jaubert

You might also like