You are on page 1of 21

1

3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu


“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

* 2019 Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörlüğü


Bu eserin tüm yayın hakları, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörlüğüne aittir. Yayıncının yazılı izni
olmadan kısmen veya tamamen basılamaz, çoğaltılamaz ve elektronik ortama taşınamaz. Kaynak
gösterilerek alıntı yapılabilir.
Bu e-kitapta yer alan tüm yazıların dil, bilim ve hukuk açısından sorumluluğu yazarlarına aittir.

3. ULUSLARARASI AHMED-İ HÂNÎ SEMPOZYUMU


(İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi Olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN)
(05-06 EKİM 2019 AĞRI)

3. INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON AHMED AL-KHANİ


(Prof. Dr. Fuat SEZGİN as A Historian of Islam, Science and Culture)
(05-06 OCTOBER 2019 AĞRI)
‫مؤتمر احمد الخاني الدولي الثالث‬
(05-06 OCTOBER 2019 AĞRI)

Kapak Tasarımı
Sedat ÇALPAN

Editör
Prof. Dr. Adem YERİNDE
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi

Editör Yardımcıları
Doç. Dr. Abdulcebbar KAVAK
Dr. Öğr. Üyesi Saadet ALTAY
Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin ALİ

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Yayınları, No: 31

E-ISBN: 978-605-80220-0-3

2
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

MÜSLÜMAN ARAŞTIRMACILARIN BAZI ORYANTALİSTLERE


YÖNELTTİĞİ TENKİTLER: FUAT SEZGİN’İN GOLDZİHER
ELEŞTİRİSİ ÖZELİNDE

İbrahim KUTLUAY

Özet

İslâm’ın ilâhî bir din, Hz. Muhammed’in hak bir peygamber olduğuna inanmayan Macar oryantalist
Ignaz Goldziher, hadislerin hicrî ilk asırdaki siyasî, dinî ve sosyal gelişmelerin bir ürünü olarak
değerlendirmiştir. Hz. Peygamber tarafından yazımı yasaklandığı için hadislerin bir asır boyunca şifahî
olarak nakledildikten sonra geç dönemde tedvîn ve tasnîf edildiğini, hicrî II ve III. asırda yaşayan
fakîhlerin ve kelamcıların görüşlerinin geriye doğru Hz. Peygamber’e isnad edildiğini ve isnadların
düzmece olduğunu iddia etmiştir. Esasen bu iddiasıyla o, hadislerin Müslümanlar nezdindeki değerini
düşürmeyi amaçlamıştır. Goldziher’in iddialarını temellendirmek için hadisle ilgili kaynaklar yerine
tâli kaynakları kullandığını, tezlerini destekleyen diğer görüş ve rivayetleri değerlendirmeden seçmeci
ve genellemeci davranıp kaynaklarda geçen bilgilerden kendi tezlerini desteklediğini düşündüğü görüş
ve rivayetlere dayandığını, indî yorumlarda bulunarak bunları tahrif etmekten çekinmediğini, zihnindeki
kurguladığı ön yargı ve tezleri kaynaklara zorlama suretiyle doğrulatmaya çalıştığını ifade ederek
Müslüman araştırmacılar onu tenkit etmişlerdir.

Bu tebliğde metodu, kaynakları ve delillerinin ilmî olup olmadığı gibi hususlarda Fuat Sezgin’in
Goldziher’e yönelttiği tenkitler üzerinde duracağız. Konuyu, Goldziher’in hadislerin yazımının
yasaklandığı, tedvîn ve tasnîfin geç dönemde gerçekleştiği, Ömer b. Abdilazîz’in hadislerin
toplanmasına dair verdiği emrin uydurma olduğu gibi ana başlıklar altında değerlendireceğiz. Metot
olarak ilkin Goldziher’in çalışmalarındaki hadisle ilgili olup Sezgin’in tenkit ettiği görüşlerini tespit
edecek; Goldziher’in başvurduğu kaynakların sıhhatini, ilgili bilgileri doğru yorumlayıp
yorumlamadığını ya da seçmeci davranıp davranmadığını tetkik edeceğiz. Çalışmamız, Goldziher’in
iddiaları ve Sezgin’in bunlara verdiği cevaplarla sınırlıdır.

Anahtar Kelimeler: Fuat Sezgin, Goldziher, Oryantalist, Hadis, Tedvîn

 Prof. Dr., İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Hadis ABD Öğretim Üyesi
i_kutluay@yahoo.com

288
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

CRITICS OF MUSLIM RESEARCHERS AGAINST ORIENTALISTS: THE CASE OF FUAT


SEZGİN’S GOLDZIHER CRITICISM

Abstract

Hungarian orientalist Ignaz Goldziher, who did not believe that Islam is a divine religion Muhammad
was a true prophet, considered that the hadīths are the product of political, religious and social
developments in the first and second centuries. He also claimed that the hadīths were written and
classified in the late period, because their registration or writing was prohibited by the Prophet, so they
orally transferred during one century. The views of jurists and theologians who lived in the second and
third century of hegira were based on the Prophet and attributed to him under the norm of hadīth, and
later isnads are fabricated. Truly, the main target of these claims is reducing the value of hadīths in the
eyes of Muslims. Thus, Muslim researchers criticized the aforementioned orientalist by stating that he
used secondary sources instead of main and hadīth methodology books. Especially Goldziher
generalized the information he reached without evaluating other opinions and narrations, and just based
on opinions and narrations which he thought that they supported his thesis. He did not hesitate to falsify
the information by making arbitrary comments, and tried to validate the prejudices and theses he edited
in his minds by forcing the meaning of the text.

In this paper, we will discuss the criticism of Fuat Sezgin about the method, sources, and proofs of
Goldziher. Also we will evaluate the topic under the main headings such as whether the Prophet forbade
the writing of hadīth or not, and is it true that the composing of hadīth taking place in the late period,
and is the order given by the caliph Omar b. Abdilazīz fabricated and false. As a method, first, we try to
determine the basic views of Goldziher about hadīth which Sezgin criticized; and then analyse the
authenticity of the sources of Goldziher. Finally we will search whether he interpreted the knowledge
correctly or whether acts about them selectively. Our study is limited to Goldziher’s arguments and
Sezgin’s responses to them.

Key Words: Fuat Sezgin, Goldziher, Orientalist, Hadīth, Tadvîn

GİRİŞ

Batılı birtakım oryantalistlerin değerlendirmelerinden anlaşıldığına göre Ignaz Goldziher (1850-1921)


özellikle İslâm araştırmalarında büyük bir otoriteyi temsil etmektedir. Meselâ Louis Massignon (1883-
1962), Goldziher’in şarkiyatçıların gözünde İslâmî araştırmaların tartışılmaz üstadı olduğunu ve
kendilerinin üzerinde geniş çapta etkisinin bulunduğunu ifade etmiş, Alman şarkiyatçı Theodor Nöldeke
(1836-1930) ise onu Alman ilahiyatçı ve şarkiyatçı Wellhausen (1844-1918) gibi deha kabul ederek
Arap ilâhiyatı ve felsefesi alanında rakibinin bulunmadığını ileri sürmüştür. Bu övgüyü ne derece hak

289
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

ettiğinin belirlenebilmesi ve görüşlerinin isabetli olup olmadığının tespit edilebilmesi için Goldziher’in1
İslâm ve özellikle hadislerle ilgili temel görüşlerinin bilinmesi ve etraflıca değerlendirilmesi şarttır.

Kısaca ifade etmek gerekirse Goldziher, İslâm’ı “Mekke’nin Yahudileştirilmiş dinî âdetleri” olarak
görür ve Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vahiy aldığını kabul etmez. O, İslâm’ın tevhîd konusunda
Yahudilik’ten, diğer konularda da Hıristiyanlık’tan etkilenen dinî bir reform hareketi olduğunu iddia
ederek çalışmalarıyla bu tezini ispatlamaya gayret etmiştir. 2 Fakîhlerin belirli bir fıkhî hüküm
bulunmayan konularda Resûlullah’ın (s.a.v.) nasıl hüküm verdiğini araştırdıklarını, gerektiğinde hadis
uydurduklarını, zamanla hukukun kaynağı olarak Sünnet’in Kur’ân ile aynı seviyeye çıkarılmaya
çalışıldığını3 ve fıkıh alanında ne kadar az yazılı kanun malzemesi olursa hüküm verirken o kadar rahat
olacaklarını düşündükleri için eski re’y okullarının şifahî rivayeti desteklediklerini4 iddia etmiştir.

Goldziher, Hıristiyanlık için düşündüğü “Hz. Îsâ’nın ölümünde Hıristiyanlığın tamamlanmadığı,


İncillerin onun ölümünden sonra yazıldığı” şeklindeki tezini İslâm’a da uygulamak istemiş, Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) vefatında İslâm’ın henüz tamamlanmamış olduğunu, 300 yıl kadar devam eden
bir süre içinde heterojen unsurlardan oluşturulmuş bir toplum, bir siyasî düzen, bir akîde, bir hukuk ve
ahlâk sistemi olduğunu iddia etmiştir. 5 Ayrıca o, ilk dönemlerde Müslümanların “dindar olmayan
Emevîler”in baskısı altında yaşadıklarını,6 Kur’ân’ın daha sonra gelen nesiller tarafından
oluşturulduğunu ileri sürmüştür. Goldziher’in İslâm’ın oluşumunda Yahudilik, Hıristiyanlık ve
Mecûsîliğin; İslâm akidesinin teşekkülünde Yunan düşüncesinin, fıkıhta Roma hukukunun, siyasette
İran’ın siyasî nizam anlayışının ve tasavvufun şekillenmesinde Yeni Eflâtunculuk ve Hint düşüncesinin
tesirlerinin olduğunu savunmuştur. 7

Goldziher’e göre kaynaklarda geçen hadis metinlerinin Hz. Peygamber’le alâkası olmayıp bunlar siyasî
çatışmalar ve fırka ihtilâflarında, tarafların kendi görüşlerini Hz. Muhammed’in otoritesiyle destekleme
teşebbüsünden ibarettir. 8 Ona göre Sünnet, eski Arap görüşlerinin revize edilmiş şeklidir; 9 rivayetler ise
çatışmalardan doğmuştur. Hadis uydurmaktan amaç, Hz. Peygamber’in otoritesinden yararlanarak

1 Goldziher’in fikirlerinden istifade ettiği oryantalistlerle ilgili olarak bk. Sabri Çap, Goldziher
Öncesi Oryantalizm ve Hadis (Ankara: İlahiyat Yayınları, 2019), 58; hayatı ile ilgili olarak bk.
Hüseyin Akgün, Goldziher ve Hadis (Ankara: Araştırma, 2014), 31-55.
2 Bk. Goldziher, Muslim Studies, çev. C. R. Barber ve M. Stern (Chicago ve New York: Aldine,
Atherson, 1967-71), 2: 256; Mehmet Said Hatiboğlu, “Goldziher”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1996), 14: 105.
3 Akgün, Goldziher ve Hadis, 142.
4 Akgün, Goldziher ve Hadis, 152 (Goldziher, Die Zahireten, 95’den naklen).
5 Goldziher, Muslim Studies, 2: 346, 356, 360.
6 Goldziher, Muslim Studies, 2: 38.
7 Geniş bilgi için bk. Tahsin Görgün, “Goldziher: metodu”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1996), 14: 105; Akgün, Goldziher ve Hadis, 96 vd.
8 Goldziher, Muslim Studies, 2: 13.
9 Goldziher, Muslim Studies, 2: 26.

290
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

tarafların kendi görüşlerini desteklemektir. Goldziher’in nazarında hadisler, hicrî ilk iki asırdaki siyasî,
dinî sosyal ve gelişmelerin bir ürünü olup10 bu dönemde yaşayan Müslümanların ortaya çıkan meseleler
karşısında takındıkları tavrı ve İslâm’dan ne anladıklarını ortaya koyan kıymetli tarihî belgelerdir.11 Ona
göre Müslümanlar, Kur’ân’da bulunan birçok hükmü hadis vasıtasıyla geçersiz kıldıkları gibi,
Kur’ân’da yer almayan ya da açıkça ifade edilmeyen birçok konuyu, kendi kanaatlerini veya doğru
bulduklarını hadis formunda ifade etmişlerdir. 12 Goldziher, isnadların sonradan uydurularak metinlere
eklendiğini, hadislerin ref’e maruz kaldığını, bunların ilk iki asır boyunca ve güvenilmez olan şifahî
metotla rivayet edildiğini iddia etmiştir.

Özellikle Mısır’da olmak üzere (Ahmed Emîn, Ebû Reyye gibi) bazı Müslüman araştırmacılar,
Goldziher’in hadislerle ilgili belli başlılarını yukarıda özetlediğimiz fikirlerinin tesiri altında kalmışlarsa
da bazı âlimler onun hatalarını tespit ederek ona birtakım tenkitler yöneltmişlerdir. Meselâ Mustafa es-
Sibâî’ye (ö.1384/1964) göre Goldziher, hadis alanında oryantalistlerin en tehlikelisi, tesiri en geniş
olanı, araştırmacıları ve Müslümanları en çok ifsat edenidir. 13 Keza Talal Maloush14 ve Alman
oryantalist Herald Motzki,15 Goldziher’i sınırlı sayıdaki örneklerden hareketle kolayca genellemelere
gitmesi, amacına hizmet eden râvi ve rivayetlere, İslâm âlimleri bunları güvenilmez olarak ilan etmiş
olsalar da güvenle yaklaşırken diğer râvi ve rivayetler hakkında şüpheci davranması, bu suretle keyfî
davranması gibi sebeplerle eleştirmişler ve onun iddialarını ispat edemediğini vurgulamışlardır. 16
Çağdaş araştırmacılardan Görgün’e göre Goldziher’in en büyük metodolojik hatası, hipotezle aksiyomu
birbirine karıştırmak suretiyle hipotez olarak kullanılması gereken iddiaları aksiyom olarak
kullanmasıdır.17 Netice olarak Goldziher, seçmeci davranarak kendi tezini destekleyen rivayetlerin
münferit ve tek bir olayla ilgili olmasına aldırmamış, aksini gösteren rivayetlere ise mütevâtir bile olsa
değer vermemiş ve onları uydurma saymaktan çekinmemiştir. Hatta amacına hizmet ediyorsa Kur’ân’a
ters düşen bir rivayeti delil olarak kullanmakta tereddüt göstermemiştir. Bu bakımdan onun görüşleri
arasında zaman zaman tutarsızlıklar dikkat çekmektedir. O, bir yerde reddettiğini diğer yerde ispat
etmeye çalışarak kararsızlığa ve çelişkiye düşer. İşine yarayacak bilgiyi gayr-i muteber ya da Şiî bir
kaynak da olsa kullanmaktan çekinmez. Ulaşmak istediği zihnindeki fikre uygun düşmeyen delillere

10 Goldziher, Muslim Studies, 2: 19.


11 Goldziher, Muslim Studies, 2: 19.
12 Goldziher, Muslim Studies, 2: 18.
13Mustafa es-Sibâî, es-Sünne ve mekânetühâ fi’t-teşrîi’l-İslâmî (Dımaşk: el-Mektebü’l-İslâmî,
1702/1982).
14Talal Maloush, Early Hadith Literatury and The Theory of Ignaz Goldziher, (Doktora Tezi
Edingburgh University Islamic and Middle East Studies Faculty of Art, 2000).
15O, Goldziher’in hicrî II. asrın ikinci yarısında en üst noktaya ulaşan Ehl-i re’y ile Ehl-i hadîs
arasındaki ihtilafı çıkış noktası aldığını kaydeder. Geniş bilgi içiin bk. Aygün, Goldziher ve
Hadis, 112.
16 Aygün, Goldziher ve Hadis, 286 (Motzki, Die Anfānge, 283’den naklen).
17 Görgün, “Goldziher: metodu”, 14: 101-107.

291
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

itibar etmez ve onları görmezden gelir. Fikrine ters düşen Müslüman âlimlerin değerlendirmelerine ve
bakış açılarına kıymet atfetmez. Zamanın eğilimlerini esas alarak indî yorumlarda bulunduğu olur.

Aşağıda görüşlerine yer vereceğimiz Fuat Sezgin, sarf ettiği entelektüel çabayı takdir etmekle birlikte
Goldziher’in görüşlerini tenkit eden çağdaş araştırmacılardandır. O, 1956’da yayımlanan Buhârî’nin
Kaynakları adlı eserinde, Goldziher’in hadislerle ilgili bazı fikirlerini tenkit etmiştir. Biz aşağıda
çalışmamızın hacmini düşünerek sadece Sezgin’in18 hadisle ilgili Goldziher’e yönelttiği tenkitleri ele
alacağız. Bunun için metot olarak önce beş ana başlık altında Goldziher’in tezini ve iddialarını zikredip
kullandığı delillere yer verecek, akabinde aynı başlık altında Sezgin’in tenkitlerini ve kendi
değerlendirmelerimizi kaydedeceğiz.

1. Hadislerin Yazımının Yasaklandığı İddiası

Hadis kaynaklarında Allah Resûlü’nün (s.a.v.) hadislerin yazımını yasakladığına, bazı sahâbîlere ise izin
verdiğine dair zâhirde birbiriyle çelişen rivayetlerin yer aldığı bilinmektedir. Asıl konumuz
olmadığından bu rivayetleri19 değerlendirecek değiliz; zira her iki grubun da dayandığı hadisten birtakım
delilleri vardır.20 Ancak tartışmanın neticesi ile ilgili olarak denebilir ki yasaklama umumî ve daimî
olmayıp bazı sebeplere bağlıdır. Nitekim Hatîb el-Bağdâdî (ö. 463/1071) hadislerin yazımını yasaklayan
ya da buna müsaade ve yazılmasını teşvik eden rivayetleri toplayıp değerlendirmiştir. Onun vâsıl olduğu
sonuca göre, Kur’ân’ın bırakılıp hadislerle uğraşılmasının önüne geçmek için Asr-ı saâdet’te hadislerin
yazılı kaydı hoş görülmemiştir. 21 Ayrıca Hatîb’e göre, Kur’ân metni ile diğer metinleri ayırt edebilecek
kişilerin azlığı, çoğu sahâbînin fakîh olmaması, ilk safhada hadislerin yazımının yasaklanmasının diğer
bir sebebidir. Zira bu kapasitedeki kişiler karşılarına çıkan bir metni Allah Teâlâ’nın sözü
sanabilirlerdi.22 İbn Hacer (ö. 852/1449) ise Resûl-i Ekrem’in hadislerin yazılmasını yasaklamasını
“hadislerin Kur’ân’la karışma ihtimali” ve “ashâbın çoğu yazma bilmediği için hâfızalarının daha güçlü

18Sezgin’in İslâm bilim tarihinden sonra en ciddi çalışmaları hadis sahasındadır. O, kategorik
olarak Batı’ya karşı olmayıp analitik düşünmektedir. O, oryantalistlerin Müslümanların ürettiği
eserleri görmezden gelmelerine, Batı’nın bilimdeki gelişmesinin temelinde Müslüman âlimlerin
ciddi katkılarının bulunduğunu gizlemelerine karşı çıkmış ve hakikati telif ettiği eserlerle ortaya
koymaya çalışmıştır.
19Bu husustaki rivayetlerin değerlendirilmesi ile ilgili olarak bk. Muhammed Mustafa A‘zamî,
Dirâsât fi’l-hadîs’in-Nebevî ve târihi tedvînih (Beyrut: el-Mektebetü’l-İslâmî, 1413/1992), 1:
73; Ahmet Yücel, “Hadislerin Yazılmasıyla İlgili Rivayetlerin Tenkit ve Değerlendirilmesi”,
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 16-17 (1998-1999), 91-121.
20Goldziher, Muslim Studies, 2: 184; Hadislerin yazlı kaydı ile ilgili olarak bk. Nimetullah Akın,
“Hadislerin Yazılı Kaydı ve Literatür Esaslı Bir Disiplin Olma Süreci: A. Sprenger I. Goldziher
ve G. Schoeler’in Yaklaşımları”, Hadis Tetkikleri Dergisi, VI/1 (2008), 47-70.
21 Goldziher de bu gerekçeye işaret eder. Goldziher, Muslim Studies, 2: 181.
22Hatîb el-Bağdâdî Ebû Bekr el-Hatîb Ahmed b. Ali b. Sâbit, Takyîdü’l-ilm, thk. Yusuf Iş
(Beyrut: Dâru ihyâi’s-sünneti’n-nebeviyye, 1974), 57.

292
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

olması”23 şeklinde iki temel gerekçeye dayandırmaktadır.

Goldziher, hadislerin yazımını yasaklayan rivayetleri Ehl-i re’y’in, serbest bırakan bırakıldığını ifade
eden rivayetleri ise Ehl-i hadîs’in kendi görüşlerini desteklemek için sonradan uydurduklarını ve Hz.
Peygamber’e nispet ettiklerini iddia etmiştir. 24 Hâlbuki Goldziher erken dönemde hadislerin pek çok
sahâbî tarafından yazıldığını, nitekim Saʽd b. ʽUbâde (ö. 15/685), Semure b. Cündeb (ö. 60/680),
Abdullah b. Amr b. Âs (ö. 65/685), Câbir b. Abdillah (ö. 78/697) gibi sahâbîlerin hadis cüzlerinin
olduğunu Sprenger’e (1813-1893)25 de atıfta bulunarak kabul eder. 26 Ancak ona göre, eski dönemlerde
“kitap” dendiğinde literal anlamda kitap değil, dindar bir Müslümanın değişik zamanlarda işittiği
hadisleri kendi ihtiyacı için muhafaza etmesi ve “hadis cüzleri” anlaşılmalıdır. 27 Ayrıca o, hadislerin
yazılmasına karşı olanların, aslında onların genele yayılmasına ve ehil olmayan kimselerin eline
geçmesine karşı çıktılarını ifade eder. Dahası onlar, hadislere ağırlık verilip Kur’ân’ın ihmal
edilmesinden ve hadislerin ekleme ve çıkarma gibi müdahalelere maruz kalmasından endişe
etmişlerdir.28

Sezgin’in bu konudaki tenkidine gelince o, Goldziher’i, hadislerin yazımı ve tarihi konusunda İslâmî
kaynakların bakış açısını dikkate almadığı, bu konudaki hadisleri Ehl-i hadîs ile Ehl-i re’y’in
faaliyetlerinin mahsulü olarak mülahaza ettiği29 için eleştirmiştir. Öyle ki Goldziher hadislerin
yazımının yasaklandığına dair rivayeti Ehl-i re’y’in uydurmuş olduğunu iddia etmiştir.30 Ona göre eski
re’y mekteplerine mensup kimseler, hukukun hür bir şekilde teşekkülünün önündeki yazılı emirleri
ortadan kaldırmaya çalışmışlardır. 31

Hâlbuki mezhep imamlarının fıkhî problemlerin çözümünde Kur’ân’dan sonra Sünnet’e ne derece
ehemmiyet verdikleri; hadisleri sahâbe sözlerine, tâbiînin ve kendilerinin içtihatlarına tercih ettikleri
meşhurdur. İmam Ebû Hanîfe’nin (ö. 150/767) “Sünnet olmasaydı Kur’ân’ı anlayamazdık” 32 dediği

23Bk. Aʽzamî, Dirâsât, 1: 72; ayrıca bk. İbrahim Kutluay, “Oryantalistlerin Erken Dönemde
Hadislerin Yazılmadığına Dair İddiaları Karşısında Abbott, Aʽzamî ve Sezgin’in Görüşlerinin
Mukayesesi”, İslam ve Yorum III Sempozyumu (Malatya: İnönü Üniversitesi 12-13. 04. 2019,
yayımlanmamış tebliğ).
24 Goldziher, Muslim Studies, 2: 184.
25Aloys Sprenger, hadis yazan diğer sahâbîleri zikreder bk. Aloys Sprenger, “On the Origin and
Progress of Wrting down Historical Fact Among the Muselmans”, Journal of Asiatic Society of
Bengal, 25 (1856), 317-329.
26 Goldziher, Muslim Studies, 2: 22-23; Akgün, Goldziher ve Hadis, 149.
27 Goldziher, Muslim Studies, 2: 182.
28 Goldziher, Muslim Studies, 2: 184, 185, 186.
29 Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları, 53.
30 Goldziher, Muslim Studies, 2: 181.
31 Goldziher, Muslim Studies, 2: 181.
32Muhammed Cemâlüddîn b. Muhammed el-Kâsımî, Kavâidü’t-tahdîs fî fünûni mustlahı’l-hadîs
(Beyrut: Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, ts. , 52.

293
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

ifade nakledilmektedir. İmam Şafiî (ö. 204/820), kıyas ve istihsanı reddederek merfû hadise
başvurmuştur.33 Ahmed b. Hanbel’in (ö. 241/855) (hasen ligayrihî mânasındaki) zayıf hadisi ictihada
tercih ettiği bilinmektedir. Hadise bu derece ehemmiyet verirken hadislerin yazılı olarak kaydedilmesini
yasaklayan rivayeti mezhep imamlarının ve fakîhlerin uydurmuş olması, onların Sünnet’e dair yukarıda
zikrettiğimiz görüşleri ile çelişmektedir. İmamların itirazları hadislere değil onun yazılmasına denirse,
buna “Kendi görüşlerini öne çıkaracaklarsa hadislerin şifahî olarak gelmesi de imamların aleyhinedir;
ayrıca bu, Sünnet’e dair vurgularıyla örtüşmemektedir” şeklinde cevap verilebilir.

2. Hadislerin Uzun Süre Şifahî Olarak Rivayet Edildiği İddiası

Mesele etraflıca tahlil edildiğinde, Sezgin’in de dikkat çektiği üzere,34 Goldziher’in hadislerin erken
dönemde yazılı kaydı ile ilgili olarak iki farklı görüşe sahip olduğu görülmektedir. Önceleri o, isabetli
bir tespit ve görüş olarak, Hz. Peygamber‘in sözlerinin bekâsının şifahî rivayete terkedilmesinin
düşünülemeyeceğini ifade edip erken dönemde hadislerin bazı sahâbîler tarafından yazıldığını ve
sahîfeler oluşturulduğunu kabul etmiş,35 bilahare erken dönem Müslümanların dinî kaygılardan dolayı
hadislerin yazılı muhafazasından kaçındıkları kanaatini savunmaya başlamıştır. Hadisleri yazarak
muhafaza edilmesinin eski bir metot olduğunu Alfred von Kremer’e (1828-1889) atıfta bulunarak36
vurgulayan Goldziher, hadislerin büyük bölümünün ilk 20 yıl içinde yazıldığını düşünmektedir. 37 Daha
önce de ifade ettiğimiz gibi o, hadisleri yazan ve sahîfe sahibi bazı sahâbîlerin isimlerini zikreder. 38
Goldziher, sahâbe döneminde hadislerin yazıldığına delil olarak hadisleri yazan Abdullah b. Amr’ın (ö.
65/684-85) daha fazla hadis bildiğine dair Ebû Hüreyre’nin (ö. 58/678) verdiği bilgiyi kullanır.39
Goldziher’e göre İbn Şihâb ez-Zührî (ö. 124/742) zamanına gelindiğinde hadisleri yazmak tabiî bir
durumdu. Zührî’nin yanında çok sayıda hadis kitabı (sahîfe, defter) bulunmakta idi. Hatta Zührî’nin

33İmâmü'l-Haremeyn Ebü’l-Meâlî Rüknüddîn Abdülmelik b. Abdullâh b. Yûsuf Cüveynî,


Nihâyetü’l-metlab fî dirâyeti’l-mezheb, thk. Abdülazim Mahmud ed-Dîb (Beyrut: Darü’l-
Minhac, 1428/2007), 5: 141.
34Caetani günümüze ulaşan kaynaklardaki ilk asra dair malzemelerin, ilk bir buçuk asır boyunca
şifahî olarak nakledildiği veya isnadların hicrî II. asrın sonunda, hatta III. asırda mu haddisler
tarafından uydurulup metinlerin başına eklendiği, hadislerin yazılı olarak tespitinin daha sonra
olduğunu iddia etmektedir. Fuat Sezgin, Arap - İslâm Bilimleri Tarihi, Almanca aslından
tercüme, Prof. Dr. Fuat Sezgin (İstanbul: İslâm Bilim Tarihi Araştırma Vakfı Yayınları, 2015),
1: 277-278 (Caetani, Annal dell’ Islam, 1: 16’dan naklen).
35 Goldziher, Muslim Studies, 2: 22.
36 Goldziher, Muslim Studies, 2: 22 (Kremer, Culturgesch, 1: 475’den naklen).
37 Goldziher, Muslim Studies, 2: 22.
38Goldziher, Muslim Studies, 2: 22.
39Ebû Ömer Yusuf b. Abdillah İbn Abdilberr, Câmiʿu beyâni’l-ʽilm ve fazlih ve mâ yenbağî fî
rivâyetihî ve hamlihî, thk. Ebû Eşbâl ez-Züheyrî (Suudi Arabistan: Dâru İbn el-Cevzî,
1414/1994), 1: 299; Goldziher, Muslim Studies, 2: 182.

294
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

hanımı, bu kitaplara katlanmanın kendisine üç kumaya katlanmaktan daha ağır geldiğini ifade etmiştir. 40

Goldziher’in bu görüşüne paralel olarak Sezgin, Goldziher’in başta Aloys Sprenger’in (1813-1893) de
savunduğu isabetli olan görüşü benimsediğini ifade ettikten sonra, daha Hz. Peygamber’in sağlığında
hadislerin yazılı kayıtlarının olduğunu, sahâbe ve tâbiîn döneminde hadis rivayetinin yazılı metinlere
paralel olarak yürütüldüğünü örneklerle ortaya koymaya çalışmıştır. Sezgin’e göre esasen Sprenger,
hadisin aslen şifahî rivayetle kayıtlandığı yanlış inancını ortadan kaldırmıştı. 41

Goldziher’in kaydettiğine göre İmam Mâlik (ö. 179/795), hadis öğretiminde yazılı metinler kullanmakta
idi. Abdullah b. Lehîa’nın (ö. 174/790) hadis kitapları yanmıştı. 42 Hammad b. Seleme’nin (ö. 167/784)
naklettiğine göre, Amr b. Şuayb’ın dedesi (Abdullah b. Amr), Hz. Peygamber’e kendisinden işittiği her
hadisi yazıp yazamayacağını sormuş, Resûlullah “evet” cevabını verince Abdullah b. Amr “Rıza ve
gazap hâlinde de mi?” diye eklemiş, bunun üzerine Allah Resûlü “ağzından haktan başkasının
çıkmayacağını” ifade buyurarak hadisleri yazmasına müsaade etmiştir. 43 Hadislerin yazılması gerektiği
görüşünü benimseyenler “yazılı olmayan bilgi kaybolur” öncülünden hareket etmişlerdir. Bu bağlamda
Şaʽbî’nin (ö. 104/722) “Defter ne güzel muhaddistir”44 dediği nakledilmektedir. Goldziher bütün bu
misâlleri hadislerin yazıldığına delil olarak kaydeder.

Ayrıca Goldziher “hadisin altın çağı” olarak tabir edilen ve Kütüb-i Sitte’nin teşekkül ettiği dönemde
yazılı metinlerin mevcudiyetini ve Kütüb-i Sitte imamlarının söz konusu müdevvenâttan istifade
ettiklerini inkâr etmez. Nitekim o, Ebû Dâvûd’un (ö. 275/889) Sünen’ini oluştururken çok sayıda yazılı
metin kullandığını kaydeder. O, Sünen’ine yazmayı hoş görmeyen hiçbir rivayeti almamıştır. 45 Sezgin
ise Goldziher’in bu metotlardan sadece icâze, münâvele ve vicâdeden haberdâr olduğunu vurgulayarak 46
diğer metotları ihmal ettiği için onu tenkit eder.

Netice olarak Goldziher’in hadislerin Hz. Peygamber’in sağlığında büyük oranda yazıldığını, bu kadar
ehemmiyetli olan Sünnet’in şifahî rivayetin insafına terkedilmeyeceğini ifade etmesinden sonra
hadislerin hicrî II. ve III. asrın fıkıh ve kelam ekolleri arasındaki tartışmalarda tarafların kendi

40 Goldziher, Muslim Studies, 2: 182.


41 Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları, 23.
42 Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları, 30.
43Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim b. Kuteybe ed -Dîneverî, Te’vîlü muhtelifi’l-hadîs
(Beyrut: Mektebetü’l-İslâmî 1419/1999), 411. İbn Abdilber, Câmiʿu beyâni’l-ʽilm, 1: 299;
Goldziher, Muslim Studies, 2: 184. Rivayetin isnadı şöyledir: Hammad b. Seleme > Muhammed
b. İshâk > Amr b. Şuayb > Babası > Dedesi > Resûlullah (s.a.v.).
44 Ebû Mansûr Abdülmelik b. Muhammed b. İsmail es -Saʽlebî, el-İʽcâz ve îcâz, (Kahire:
Mektebetü’l-Kur’ân, ts.), 1: 49. (‫ )نعم المحدث والجليس كتاب‬, (‫ب‬
ٌ ‫المحدث والرفيق كتا‬
ِ ‫ ) ِنعم‬Bu ifadenin
kaynağı ifade edilmeyen “Arkadaşı kitap olan, ne güzel muhaddistir” gibi versiyonları da vardır.
Goldziher Şaʽbî’nin bu sözünü “Hadisleri en iyi yayan yazılı metinlerdir” şeklinde tercüme
etmiştir. Bk. Goldziher, Muslim Studies, 2: 185.
45 Sezgin, Arap-İslâm Bilimleri Tarihi, 80.
46 Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları, 29.

295
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

görüşlerinin Hz. Peygamber’e isnad edilmesinin ürünü olarak değerlendirmesi apaçık bir çelişkidir.

Bu noktada Sezgin’in “oryantalasitik paradigma” ile ilgili olarak en çok üzerinde durduğu husus, yazılı
metinlerin mevcudiyetinin görmezden gelinmesi, semâ metodunun sadece şifahî rivayet için
kullanıldığının ve Buhârî (ö. 256/870) gibi musanniflerin şifahî rivayetlerle musannefâtını
oluşturduğunun sanılmasıdır. Ona göre Buhârî gibi musanniflerin ellerinde rivayet iznini aldıkları
şeyhlerine ait kitaplar vardı. 47 Zira Sezgin’e göre, hadis tahammül yollarından semâ ve kıraatte ezbere
öğrenme söz konusu ise de bunlarda bile ayrıca yazılı metinler kullanılıyordu. 48 Hadis öğrenme
yollarından icâze, münâvele, kitâbe veya mükâtebe, vicâde gibi metotlarda ise büyük ölçüde zaten yazılı
metinler söz konusu idi. Meselâ güçlü hafızası ve çok hadis rivayet etmesi ile tanınan Ebû Hüreyre’nin
(ö. 58/678) yanında yazılı hadis metinleri de mevcuttu. O, ihtiyaç olduğunda ya da tereddüt hâsıl
olduğunda, ilgili hadisi evinde muhafaza ettiği yazılı metinlerle zaman zaman mukabele etmiştir. 49

Ancak Goldziher’e göre muhaddisler kâğıt ve kitaptan kaçınmışlardır. Hatta hadis yazma taraftarlarının
hilâfına, hadislerin yazımına karşı olanlar da vardır. Abdurrahman b. Harmele el-Eslemî (ö. 145/762),
hafızası işittiği hadisleri sağlam bir şekilde koruyamadığı için hocası Saîd b. Müseyyeb’ten onları yazma
izni istemiştir.50 Goldziher oluşturulan hadis sahîfelerinin kişilere özel “hatırlama maksatlı notlar”
olduğuna dikkat çeker. Ona göre Hz. Peygamber, kişilerin hadisleri hatırlamak maksadıyla kendileri için
küçük notlar tutmalarına ve sahîfeler oluşturmalarına izin vermiş, kitaba ise müsaade buyurmamıştır.
Zira önceki din mensuplarının yaptığı gibi Allah’ın kitabını ihmâl edip âlimlerin kitaplarına yönelme
tehlikesi söz konusu idi. İlerleyen zamanlarda hadisler de aynı pozisyonda olabilirdi. 51

Meselenin tabiî gelişimi ve hâsılası şudur: Hatîb el-Bağdâdî’nin dediği gibi hadislerin yazılması bir
müddet hoş karşılanmasa da daha sonra isnadların uzaması, ricâlin adlarının, künyelerinin ve
nisbelerinin çoğalması, insan hafızasının bütün bunları korumasını imkânsız hâle getirmeye
başlamıştır.52

3. Hadislerin Tâbiîn Döneminde Yazılmadığı ya da Geç Dönemde Gerçekleştiği İddiası

Goldziher, hadislerin yazımını hicrî III. asrın ikinci yarısına yerleştirmiştir. Oysa o, yukarıda da
kaydettiğimiz üzere, daha Asr-ı saâdet’te sahâbîler tarafından sahîfeler hâlinde hadislerin yazıldığını
ifade etmiştir. Goldziher, bahsini ettiği yazımı özel notlara indirgeyerek ya da bu görüşünden rücu

47 Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları, 87, 105.


48 Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları, 28.
49 İbn Abdilber, Câmiʿu beyâni’l-ʽilm, 1: 324; Acâc el-Hatîb, es-Sünnetü kable’t-tedvîn, 1: 347.
50 Goldziher, Muslim Studies, 2: 183 (Zürkânî, 242’den naklen).
51 Goldziher, Muslim Studies, 2: 184-185.
52 Bk. Hatîb el-Bağdâdî, Takyîdü’l-ilm, 64.

296
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

ederek hadislerin kitâbetinin hicrî III. asır gibi geç bir dönemde gerçekleştiğini iddia etmiştir. O, aradan
geçen iki asırlık süreyi ise şifahî rivayetle doldurur ya da aslında mevcut olmayan hadislerin, fıkıh ve
kelam ekollerinin mensupları tarafından üretilerek Hz. Peygamber’e yansıtıldığını savunur.

Aslına bakılırsa başta Goldziher ve onun yolunu takip eden oryantalistler, hadislerin yazımının oldukça
geç dönemde olduğunu savunmakla iki amacı gerçekleştirmeye çalışırlar: Bunlardan ilki, onlara göre
hadis rivayetinin uzun süre şifahî olarak yürütülmesi, hadislerin güvenilirliğinin aleyhinedir. Bununla
sırf şifahî rivayetle nakledilegelen Sünnet verilerine ve hadislere itimat edilemeyeceğini ortaya koymaya
çalışmışlardır. Nihaî planda bundan maksat ise dinin iki esasından biri olan Sünnet hakkında
Müslümanların zihinlerinde derin şüpheler uyandırarak Sünnet’i devre dışı bırakmaktır. Zira Sünnet
devreden çıkarıldığında Hz. Peygamber’in tefsir, tebyîn ve uygulamalarına itibar etmeden Kur’ân keyfî
olarak yorumlanabilir, Kur’ân’da yer almayan ve Sünnet’le konulan ahkâm rahatlıkla inkâr edilebilir,
hatta Kur’ân’a her şey söyletilebilir.

Goldziher’in diğer bir iddiasına göre, Kütüb-i Sitte öncesi muhaddis ve musanniflerin tasnîf ettikleri
kitaplar, mevcut literatürden seçtikleri metinlerden değil, uzun süren yolculuklardan sonra şifahî rivayet
yoluyla topladıkları rivayetlerden oluşmuştur. Onun bu iddiasını Sezgin şu şekilde çürütmeye çalışır:

“Müdevvinler, hadisleri şifahî yolla alsalar da kaynaklarda bunları birbirlerinden yazılı olarak
aldıklarına delil olabilecek malzemeler mevcuttur. Goldziher’in hatası, elindeki verilerin çokluğuna
rağmen bazı verileri aynı bağlamda olmayan diğerleriyle birlikte değerlendirmesi ve bunlara tamamen
farklı bir anlam yükleyecek verileri göz ardı etmesidir.” 53

Sezgin, Goldziher’i tedvîn ve tasnîfin başlangıcına dair görüşleri dolayısıyla da tenkit etmektedir. 54 Ona
göre Goldziher’i bu görüşleri savunmaya iten sebep kitâbetü’l-hadisle tedvînü’l-hadîsi birbirine
karıştırmış olmasıdır. 55 Hâlbuki o, erken döneme dair haberleri, kısmen de olsa biliyordu. Sezgin’in
dikkat çektiğine göre tedvînü’l-hadîs dağınık vaziyetteki kayıtların bir araya getirilmesi olup hicrî I.
asrın son çeyreği ile hicrî II. asrın ilk çeyreğine denk düşmektedir. Tasnîfü’l-hadîs ise yaklaşık olarak
hicrî 125’ten itibaren hadislerin konularına itibarla sınıflandırılmasıdır. 56 Bu, Emevîler’in (661-750) son
dönemi ile Abbâsîler’in (750/1258) ilk devrine tekâbül etmektedir. Sezgin’e göre Goldziher’in bu hataya
düşmesinin sebebi, o dönemde yazma hâlinde bulundukları için hadis usûlüne dair kitapları
kullanmaması, elinde çok veri olmasına rağmen bunları aynı bağlamda olmayan diğer verilerle birlikte
değerlendirmesi ya da bunları farklı yorumlamasıdır. 57

53 Sezgin, Arap-İslâm Bilimleri Tarihi, 1: 61.


54 Sezgin, Arap - İslâm Bilimleri Tarihi, 1: 61-62.
55 Goldziher, Muslim Studies, 2: 181.
56 Sezgin, Arap - İslâm Bilimleri Tarihi, 1: 61.
57Sezgin, Arap - İslâm Bilimleri Tarihi, 1: 61. Ayrıca bk. Kutluay, “Oryantalistlerin Erken
Dönemde Hadislerin Yazılmadığına Dair İddiaları Karşısında Abbott, Aʽzamî ve Sezgin’in

297
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

Ayrıca Sezgin, daha önce de ifade edildiği üzere, Goldziher’in hadis tahammül yollarından sadece icâze,
münâvele ve vicâde metodunu bildiğini ifade etmiştir. Semâ ve kıraat metodunda ezberden rivayet
şarttır; icâze, münâvele ve kitâbe gibi metotlarda ise yazılı malzemeler kullanılmıştır. Neticede Sezgin’e
göre Goldziher’in çalışması etraflıca ele alınıp esaslı bir tenkide tabi tutulduğunda onun meseleyi
inceden inceye tetkik ettiği intibaını vermemektedir. 58

Doğrusu yazının gelişmediği ve çok fazla kullanılmadığı, kısaca şifahî kültürün egemen olduğu bir
toplumda ve dönemde, sırf yazılı metinlere güvenmek hadisleri doğru bir şekilde muhafaza etmek için
yeterli değildir. Bunun için hadisleri mutlaka şeyhten semâ ya da kıraat gibi bir metotla da almak icap
etmektedir. Şu hâlde hadislerin muhafazasının tamamen yazılı yollarla olduğunu savunmak, hadisin
lehine bir görüş değildir. Bu sbeple çoğu hadis râvisi, hadisleri işiterek almalarının yanında onları kendi
irade ve gayretleriyle yazmışlar, yazdıklarını ezberlemişler, artık unutmayacaklarına kanaat getirdikten
sonra bazıları, yazılı metinlerine kendilerinin izni olmadan müdahelelerin önüne geçebilmek için onları
imha etmişler ya da vefatlarından sonra kaydettikleri hadis sahîfelerinin imha edilmesini vasiyet
etmişlerdir. Ancak söz konusu râvi ya da muhaddislerin arasından, kendi sahîfelerini imha ettiği ya da
hadis yazmadıkları için pişman olanlar çıkmıştır.59

Yazılı metinler için suda ıslanma, yanma, fare vb. haşaratın yemesi, hırsızların çalması,60 metnin ekleme
- çıkarma yoluyla değişikliğe maruz kalma gibi tehlikeler söz konusudur. Metnin iyi muhafaza
edilmemesi, sû-i hıfz, vehim, ihtilâta maruz kalma gibi zabt kusurları sebebiyle şifahî rivayete de
eklemede ya da ondan çıkarmada bulunma ve onu karıştırma ihtimali bahse konudur. 61 Buna rağmen
Şamlı tarihçi İbn Asâkir (ö. 571/1176) hadislerin yazılı metinler yerine aracısız birinci elden şifahî yolla
alınmasını tavsiye etmiştir. 62

Goldziher’in kaydettiğine göre dönemin Musul kadısı Ebû Bekir Muhammed b. Ömer et-Temîmî (ö.
355/966) gibi ezberinde 200 bin hadis olan muhaddisler,63 İbn Bekir el-Bağdâdî (ö. 388/998) gibi
hadislerin sadece metinlerini değil isnadlarını da doğru bir şekilde ezberinde okuyabilenler 64 varsa da
hafızası çok iyi olanlar az sayıda idi. 65

Goldziher hadislerin tâbiîn tarafından yazılmadığı iddiasını ise “Raeytü Vekiʽ vemâ raeytü bi yedihî

Görüşlerinin Mukayesesi” (Yayımlanmamış tebliğ), İslam ve Yorum III Sempozyumu, İnönü


Üniversitesi Malatya, 12-13. 04. 2019.
58 Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları, 25.
59 Hatîb el-Bağdâdî, Takyîdü’l-ilm, 58; Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları, 54;
60 Goldziher, Muslim Studies, 2: 186.
61 Goldziher, Muslim Studies, 2: 185.
62 Goldziher, Muslim Studies, 2: 186.
63 Goldziher, Muslim Studies, 2: 186.
64 Goldziher, Muslim Studies, 2: 187.
65 Goldziher, Muslim Studies, 2: 187.

298
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

kitâben kattu, innemâ hüve yahfezu”/ “Vekiʽi gördüm, elinde hadis kitabı yoktu; o (hadisleri yazmayıp)
sadece ezberliyordu” 66 ifadesine dayandırır. Sezgin’e göre Goldziher’in bu ifadeyi Vekîʽin “kitap ve
kâğıttan kaçındığı” şeklinde yorumlaması isabetli değildir; zira Ahmed b. Hanbel’in Vekîʽin (ö.
197/812) Musannef’ini kullandığı bilinmektedir. Ali b. Medînî (ö. 234/848-49) hadisleri ezberliyordu;
aynı zamanda onun yanında yazılı metinler vardı; tereddüt ettiğinde ezberindeki rivayetle yazılı metni
karşılaştırıyordu.67 Nitekim Schacht (1902-1969) da Şâfiî’nin (ö. 204/820) yazılı kaynak kullandığını
kabul eder. “Ve min kitâb Ömer b. Habîb an Muhammed b. İshâk” ifadesi buna delâlet etmektedir. 68

Goldziher’in hadislerin geç dönemde yazıldığı iddiasına karşı Sezgin, erken dönemden itibaren
yazıldığını örnekler vererek ispat etmeye çalışır. Meselâ Ebû Hüreyre kendisi için defterler
oluşturmuştur.69 Şaʽbî (ö. 104/722) ve Atâ b. Ebî Rebâh’ın (ö. 114/732) Hz. Ali’den rivayetleri mükâtebe
yoluyladır.70 Şaʽbî gerektiğinde duvara bile yazmayı tavsiye etmiştir.71 Said b. Cübeyr (ö. 94/713 [?]),
Abdullah b. Abbas’tan (ö. 68/687-88) duyduğu her şeyi yanındaki defter anlamına gelen elvâha yazmış,
onlar bittiğinde nalınlarına dahi yazmayı sürdürmüştür. 72 Tâbiînden Eyyûb es-Sahtiyânî (ö. 131/749),
kendisinden istinsah edilen hadislerden oluşan kitapları kontrol ederdi. 73 Atâ b. Ebî Rebâh’ın oğlu
Yaʽkub’un, babasına ait sahîfe ile ilgili olarak babasının bunları sahâbeden işittiğini ifade etmesi, hem
hadislerin kaydedildiğine hem de sahâbeye ait sahîfelerin varlığına delil teşkil etmektedir.74 Sahâbî
ʽUbeyde b. Kays’ın, kitaplarının yakılmasını vasiyet etmesi, Ömer b. Abdilazîz’in (ö. 101/720) Zeyd b.
Sâbit’in (ö. 74/693) Şam’a geldiğinde diyete dair sahîfesini getirtip parçalatması75 erken dönemde
hadislerin yazılı olarak kaydedildiğini ve hadis yazanların mevcudiyetini gösterir.

Sezgin’e göre yukarıda kaydettiğimiz bütün bu haberler, hicrî II. asrın ikinci yarısında rivayet
usullerinin, I. asrın son yarısında olduğu gibi semâ ve kıraatten ibaret olmadığını, bunun yanında

66Ebü’l-Fazl Şehabeddîn Ahmed el-Askalânî İbn Hacer, Tehzîbü’t-tehzîb. (Hind: Matbaatü


dâireti’l-meârifi’n-nizâmiyye, 1326/1908) 11: 129.
67 Sezgin, Arap-İslâm Bilimleri Tarihi, 79; Hatîb el-Bağdâdî, Târihu Bağdâd, 11: 463-464.
68Ebû Abdillah Muhammed b. İdrîs eş -Şâfiî, İhtilâfü’l-hadîs, Kitâbü’l-ümm’ün kenarında
(Beyrut: Dâru’l-marife, 1410/1990) 5: 135; Sezgin, Arap-İslâm Bilimleri Tarihi, 1: 71.
69 İbn Abdilber, Câmiʿu beyâni’l-ʽilm, 1: 74.
70Ebü’l-Fazl Şehabeddin Ahmed İbn Hacer el-Askalânî, Tehzibü’t-tehzîb (Beyrut: Dâru Sadır,
1968), 8: 49, 54.
71Ebû Abdillah Ahmed b. Muhammed eş -Şeybânî Ahmed b. Hanbel, el-ʽİlel ve maʽrifetü'r-ricâl,
thk. Vasiyyullah b. Muhammed Abbas (Beyrut: el-Mektebetü’l-İslâmî, 1988), 1: 43; Sezgin,
Arap-İslâm Bilimleri Tarihi, 1: 70.
72Ebû Abdullah Muhammed b. Sa'd b. Meniʽ Zührî İbn Saʽd, et-Tabakâtü’l-kübrâ, thk. Ali
Muhammed Ömer (Kahire: Mektebetü’l-Hanci, 1421/2001), 7: 448; Sezgin, Arap-İslâm
Bilimleri Tarihi, 1: 69; Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları, 31.
73 Sezgin, Arap-İslâm Bilimleri Tarihi, 1: 71.
74Ebû Muhammed Abdurrahman b. Muhammed b. İdris İbn Ebî Hâtim, el-Cerh veʽt-taʽdîl
(Beyrut: Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, t. y.), Takdime, 1: 39; Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları, 32.
75 Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları, 32.

299
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

mükâtebe ve münâvele gibi usullerin de kullanıldığını,76 daha önemlisi yazılı müdevvenâtın


mevcudiyetini ve hicrî III. asırda vücûda getirilen Kütüb-i Sitte’de, söz konusu yazılı müdevvenâttan da
istifade edildiğini göstermektedir.

4. Hadislerinin Tasnîfinin III. Asırda Gerçekleştiği İddiası

Yukarıda da kaydettiğimiz gibi Goldziher, hadislerin tasnîfini olduğundan bir asır geç başlatır. O,
İslâm’ın ilk yıllarında hadislerin sahîfe ve cüz adı verilen defterlerde kaydedildiğini kanaatinde idi; 77
ancak daha sonra hadislerin yazılı olarak muhafaza edilmesi hâlinde doğabilecek mahzurların ve buna
yönelik kaygıların ortaya çıktığını, bundan dolayı onların yazılı olarak muhafaza edilmesinden uzak
durulduğunu savunmuştur. Ona göre hadis mecmualarının başlangıcı hicrî II. asrın ikinci yarısından
öncesine gitmez.

Sezgin’in dikkat çektiğine göre Goldziher, İslâmî kaynaklarda ilk musannef eserler için zikredilen tarihi
bile bir hayli önce olması gereken ilk tedvîn için caiz görmeyerek nedense aynı şey olarak farz ettiği
tedvîn ve tasnîfin mebdeini bir asır kadar sonraya almak istemiştir. 78 Doğrusu tasnîfü’l-hadîs, İslâmî
ilimlerde genel olarak câmi türü hadis eserlerinin ortaya çıktığı bir dönemde başlamıştır. İlk musannifler
hakkında Ahmed b. Hanbel’in (ö. 241/855) el-ʽİlel’i, İbn Ebî Hâtim (ö. 327/938) gibi müelliflerin bazı
eski mevcut kitapları bilgi vermektedir. Ebû Tâlib el-Mekkî (ö. 386/996) bu faaliyetin mümkün en eski
tarihi olarak hicrî 120-130 yıllarını belirlemektedir. 79 Goldziher, Hicâz’da İbn Cüreyc’in (ö. 150/767)
ve Irak’ta Saîd b. Ebî Arûbe’nin (ö. 156/773) hadisleri bâblara göre tasnîf ettiklerini kabul eder. 80
Bunlara Yemen’de Maʽmer b. Râşid (ö. 153/770), Basra’da Hişâm b. Hasan (ö. 148/765) ve Kûfe’de
Süfyân es-Sevrî (ö. 161/778) de eklenmelidir. Hatta o dönemden Maʽmer b. Râşid’in el-Câmiʽi ile Rebî
b. Habîb’in (ö. 170/786) el-Câmiʽi günümüze ulaşmıştır. Ne var ki Ahmed b. Hanbel’in bahsettiği İbn
Cüreyc’in Mekke’de, Saîd b. Ebî Arûbe’nin ise Basra’da hadisleri tasnîf ettikleri ve musannef eser
oluşturdukları görüşüne karşılık Goldziher, bunların hadisle değil fıkıhla ilgili olduğunu ileri
sürmüştür.81 Oysa onun bu görüşünü savunan başka bir İslâm âlimi bilinmemektedir. O, musannef bir
eser olan İmam Mâlik’in (ö. 179/795) Muvatta’ını, içinde tâbiîne ve kendisine ait ictihadlar da yer aldığı
için hadis mecmuası değil fıkıh kitabı olarak değerlendirmektedir. 82

İmam Mâlik’e ait “İnne evvele men devvene’l-ʽilm İbn Şihâb ez-Zührî” (İlmi/hadisleri ilk tedvîn eden

76 Sezgin, Arap-İslâm Bilimleri Tarihi, 76.


77 Goldziher, Muslim Studies, 2: 22; Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları, 25.
78 Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları, 60.
79 Sezgin, Buhârî’nin Kaynak ları, 27.
80 Goldziher, Muslim Studies, 2: 196.
81 Goldziher, Muslim Studies, 2: 196.
82 Goldziher, Muslim Studies, 2: 197.

300
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

kişi İbn Şihâb ez-Zührî’dir)83 sözü ile “İnne evvele men devvene’l-ʽilm İbn Şihâb ez-Zührî alâ ra’sil’l-
mieh biemri Omer İbn Abdilazîz…” (İlmi/hadisleri (ikinci) yüzyılın başında Ömer b. Abdilazîz’in emri
ile ilk tedvîn eden kişi İbn Şihâb ez-Zührî’dir)84 ifadesinde geçen “devvene” (tedvîn) kelimesinin,
isabetsiz bir şekilde “hadislerin yazılması” olarak yorumlamıştır.

Yukarıda kaydettiğimiz misâller erken dönemden itibaren hadis musannefâtının oluştuğunu


göstermekte, dolayısıyla hadislerin hicrî III. asırda tedvîn edilmeye başlandığına dair Goldziher’in
görüşünün isabetli olmadığını ortaya koymaktadır.

5. Hadislerin Toplanmasına Dair Rivayetin Uydurma Olduğu İddiası

Goldziher, Ömer b. Abdilazîz’in (ö. 101/720) Ebû Bekir b. Muhammed b. Hazm’a (ö. 120/738) yazmış
olduğu âlimlerin yanındaki hadisleri toplamasına dair emrini uydurma bulur. 85 Ömer b. Abdilazîz’in
ilgili emri ve mektubu, hadis literatüründe ilk kez B. W. Muir (1819-1905) tarafından kullanılmıştır.
Ancak Goldziher bu haberi asılsız olarak değerlendirmektedir. Ona göre bu rivayetten amaç, daha
sonraki nesillerin Ömer b. Abdilazîz’i (II. Ömer) hadis literatürüyle ilişkilendirme gayretinden
ibarettir.86 Goldziher’e göre Ömer b. Abdilazîz, seleflerinin dine karşı lakaytlıklarını silmek ve İslâm
idaresinde yeni bir devir başlatmak gayreti içine girmiştir.87

Ancak Goldziher’den başka bu rivayeti inkâr eden çıkmamıştır. Zührî’nin (ö. 124/742) 88 bu emir
muvacehesinde yürüttüğü faaliyetler, yanında develer yükü yazılı hadis metinlerinin toplanması89 ve bu
konudaki rivayetler Ömer b. Abdilazîz’in bu emrinin sahih olduğunu göstermektedir.

SONUÇ

Batı dünyasında ve oryantalist çevrelerde İslâm araştırmalarının tartışmasız üstadı sayılan Goldziher,

83İbn Abdilber, Câmiʿu beyâni’l-ʽilm, 1: 76; Ebü’l-Fazl Şehabeddin Ahmed İbn Hacer el-
Askalânî, Fethu’l-bârî bi şerh Sahîhi’l-Buhârî, taʽlikât Abdülazîz b. Abdullah b. Bâz (Beyrut:
Dâru’l-maʽrife, 1379/1959), 1: 208; Aʽzamî, Dirâsât, 1: 71.
84 İbn Hacer, Fethu’l-bârî, 1: 208.
85 Goldziher, Muslim Studies, 2: 195.
86Sir William Muir, The Life of Mohammad and History of Islam, a new and revised edition by
T.H. Weir. (Edinburgh: John Grant, 1912), 1: 32; Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları, 26.
87 Goldziher, Muslim Studies, 2: 195.
88Goldziher, kaynaklarda iddia ettiği gibi bir delil olmadığı hâlde onlara referansta bulunarak ya
da onlardaki bilgileri amacına hizmet edecek şekilde kasten yanlış yorumlayarak Zührî gibi sika
bir râviyi Emevîler lehine hadis uydurmakla itham edebilmiştir. (bk. Goldziher, Muslim Studies,
2: 44-45) Tenkidi için bk. Talat Koçyiğit, “I. Goldziher’in Hadisle İlgili Bazı Görü şlerinin
Tahlil ve Tenkidi”, Ankara: Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 15 (1967), s. 48-49.
89Ebü’l-Fazl Celaleddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr es -Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, thk. Ebû Kuteybe,
Nazar Muhammed el-Feryâbî (Dâru’t-tayyibe), 1: 94.

301
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

derin ve çok yönlü araştırmalarıyla kendinden sonraki pek çok Batılı oryantalisti ve Müslüman
araştırmacıyı derinden etkilemeyi başarmıştır. Hatta oryantalistik çalışmalarda XIX. yüzyılın son
çeyreğinin bir dönüm noktası kabul edildiği ve ilgili çalışmaların “Goldziher öncesi” ve “Goldziher
sonrası” şeklinde ikiye tasnîf edildiği dikkate alındığında onun yeri daha iyi anlaşılmaktadır.

Samimi bir Yahudi olan Goldziher, İslâm’ı “Mekke’nin Yahudileştirilmiş dinî âdetleri” olarak
değerlendirmiştir. O, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vahiy aldığını kabul etmediği gibi, İslâm’ın tevhîd
konusunda Yahudilik’ten, diğer konularda da Hıristiyanlık’tan etkilenen dinî bir reform hareketi
olduğunu iddia etmiştir. Goldziher hadis metinlerini de güvenilmez bulmuş, onları ilk asırlardaki siyâsî,
dinî ve ictimaî gelişmelerin bir mahsulü; siyasî fırkaların, fıkhî ve kelamî mezheplerin Hz. Peygamber’in
otoritesinden yararlanarak kendi görüşlerinin Hz. Peygamber’e atfedilmesinden ibaret görmüştür.

Genel olarak Goldziher, çok geniş bir literatürü taramasına ve tahlil etmesine rağmen kaynakları keyfî,
seçmeci olarak ve sağlam - zayıf ayırımı yapmaksızın kullanması, İslâm âlimlerinin bakış açılarına
kıymet vermemesi, kendi zihninde kurguladığı hipotezi ispatlamak için metinleri serbest bir şekilde
yorumlaması, görüşlerinde tutarlı davranmaması, yer yer tenakuzlara düşmesi, bazı kaynaklara
ulaşamaması, hadis usûlüne dair eserleri kullanmaması gibi hususlarda tenkit edilmiştir.

Goldziher’den etkilenen Müslüman araştırmacıların yanında onu vukûfiyetle tenkit eden Mustafa es-
Sibâî, M. Mustafa Aʽzamî ve Fuat Sezgin gibi Müslüman âlimler; onun bazı görüşlerine ciddi eleştiri
getiren Motzki gibi oryantalistler, ona reddiye yazan Talal Maloush gibi araştırmacılar da vardır.
Goldziher’e yönelik tenkitlerini ele aldığımız Sezgin, Goldziher’i tedvîn ile tasnîfi birbirine karıştırma,
“O ezberinden hadis naklediyordu, elinde bir kitap bulunmuyordu” gibi ifadeleri hadis yazımının hoş
görülmediği, hadislerin uzun süre şifahî olarak nakledildiği, dolayısıyla onlara itimat edilmeyeceği
çıkarımına varmasından dolayı tenkit etmiştir. Goldziher, ilkin erken dönemden itibaren hadislerin
birçok sahâbî tarafından yazıldığına, Saʽd b. ʽUbâde, Semure b. Cündeb, Abdullah b. Amr b. Âs, Câbir
b. Abdillah gibi sahâbîlerin cüzlerini zikrederek dikkat çekmiş, hikmet ve anlaşmaların yazıldığı
Câhiliye toplumunda Hz. Peygamber’in sözlerinin kaydedilmemesinin ve şifahî rivayetin insafına terk
edilmesinin düşünülmeyeceğini görüşünü savunmuştur. Buna rağmen daha sonra bu görüşünden rücu
etmiş, 52 civarında sahâbînin kaydettiği sahîfeleri görmezden gelerek ya da onlara ehemmiyet
atfetmeyerek, bunları ve tâbiînin yazdıklarını “ferdî gayretler” ve “hatırlamak için yazılan küçük notlar”
olarak değerlendirmiştir.

Ayrıca o, hadislerin kaybolmasından endişe eden Emevî halifesi Ömer b. Abdilazîz’in Medine valisi
Ebû Bekir b. Muhammed b. Hazm’a hadislerin araştırılması ve toplanmasına dair resmî mektubunu ve
buna taalluk eden rivayeti uydurma olarak değerlendirmiştir. Ona göre amaç, daha sonraki nesillerin
Ömer b. Abdilazîz’i hadis literatürüyle ilişkilendirme gayretinden ibarettir. Goldziher’in iddiasına göre
o, seleflerinin dine karşı lakaytlıklarını silmek ve İslâm idaresinde yeni bir devir başlatmak istemiştir.

Bunlardan başka Goldziher, hadis musannefâtının şifahî yollarla alınan rivayetlerden oluştuğunu iddia

302
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

etmiş, ısrarla yazılı metinleri görmek istememiş, Saîd b. Ebî Arûbe, İbn Cüreyc gibi erken dönem
âlimlerinin musennefâtının ve İmam Mâlik’in Muvatta’ı gibi eserlerin “fıkıh kitabı” olduğunu ileri
sürmüştür. Doğrusu çoğu râvi ya da muhaddis, elde ettiği hadisleri yazıyor, iyice ezberledikten ve
unutmayacağından emin olduktan sonra, onlarda değişiklik yapılmaması için imha ediyordu. Amaç,
hadislerin ehil olmayanların eline geçmemesi ve şeyhten doğru bir şekilde tahammül edilip ezberlenerek
muhafaza edilmesi idi. Bunlara yazı da eşlik etmiş, ancak daha sonra isnadlar çoğalıp râvi adları, künye
ve nisbeleri artınca artık hafızanın bunları tam olarak zabt etmesi imkânsız hâle gelmiş ve zaruri olarak
yazılı kayıtlara ağırlık verilmiştir. Hz. Peygamber’den işitildiğinin vurgulanması esas iken, mebdeden
uzaklaştıkça isnad zarureti kendisini daha fazla hissettirmiş, muhaddislerin ve hadis râvilerinin asırlar
geçmesine rağmen kitap ve rivayetlerin asıl râvisinden alınmasına karşı rağbetleri azalmamıştır.

Hadislerin yazımının erken dönemde olduğu ve hadis musannefâtının vücuda getirilmesinde icazeti
alınan rivayetlerin ve yazılı kaynakların kullanıldığı görüşünü savunan Sezgin, “Goldziher eleştirisi”
bağlamında Buhârî’nin Kaynakları’nda temel bir tez olarak her bir edebiyat türünün ilk eserleri
hakkındaki neredeyse bütün kanaatlerin tashih edilip yazılı edebiyatın başlangıcının çok daha erken bir
tarihe çekilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Sezgin’e göre Goldziher, aslında yazılı bir hadisin nakil
yollarının muhtelif şekilleri olan tahammülü’l-ilm adıyla anılan muhtelif kaidelerden sadece icâzet,
münâvele ve vicâdeden haberdârdı. Ayrıca o, yazma hâlinde olan usûl-i hadis kitaplarından istifade
etmemiştir. Goldziher’in eserleri ve görüşleri üzerine yapılacak derin ve ayrıntılı bir inceleme, onların
derin tetkik ve analizler sonucu olmadığını ortaya koyacaktır. Batılı araştırmacıların da dikkat çektiği
üzere, Goldziher çoğu kaynağa ulaşamamış, dolayısıyla fikirlerini ulaşabildiği ve amacına hizmet eden
bilgiler ihtiva eden kaynaklara dayandırmıştır. Neticede İslâm’ın hak bir din, Hz. Muhammed’in
peygamber olduğuna inanmayan Goldziher’in hadislerin kıymetini düşürmek için sahih haberleri kasıtlı
bir şekilde yanlış aktararak ya da yorumlayarak ve kendi iddiasını çürütecek verileri göz ardı ederek
hadisler hakkında yanlış kanaatlerin oluşmasına çalıştığı görülmektedir.

KAYNAKÇA

Abbott, Nabia. Studies in Arabic Literary Papyri II Qur’ānic Commentary and Tradition . Chicago:
University of Chicago Press, 1967.

Abbott, “Early Development of Written Tradition”. The Hadīth I içinde 2. Makale. edit. Mustafa Shah.
London, New York: Routledge, 2010, 1: 77-115 (Abbott’un Studies in Arabic Literary Papyri II
Qur’ānic Commentary and Tradition adlı kitabının 5-32. sayfaların müstakil bir makale olarak
yayımlanmış hâlidir.

Accâc, Muhammed el-Hatîb. es-Sünnetü kable’t-tedvîn. Kahire: Mektebetü Vehbe, 1963.

Ahmed b. Hanbel, Ebû Abdillah Ahmed b. Muhammed eş-Şeybânî. el-ʽİlel ve maʽrifetü'r-ricâl. thk.
Vasiyyullâh b. Muhammed Abbâs. Beyrut: el-Mektebetü’l-İslâmî, 1988.
303
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

Akgün, Hüseyin. Goldziher ve Hadis, Ankara: Araştırma, 2014.

Akın, Nimetullah. “Hadislerin Yazılı Kaydı ve Literatür Esaslı Bir Disiplin Olma Süreci: A. Sprenger
I. Goldziher ve G. Schoeler’in Yaklaşımları”. Hadis Tetkikleri Dergisi. 6/ 1 (2008), 47-70.

A‘zamî, Muhammed Mustafa. Dirâsât fi’l-hadîsi’n-nebevî ve târihi tedvînih. Beyrut: el-Mektebü’l-


İslâmî, 1413/1992.

A‘zamî, Studies in Early Hadīth literature: with a critical edition of some early texts= Dirâsat fi'l-
hadîsi’n-nebevî. Indianapolis: American Trust Publication, 1978.

Caetani, Leona. İslâm Tarihi. Çev. Hüseyin Cahid [Yalçın]. İstanbul: Tanin Matbaası, 1924.

Cüveynî, Ebü’l-Meâlî Rüknüddîn Abdülmelik b. Abdullâh b. Yûsuf İmâmü’l-Haremeyn. Nihâyetü’l-


metlab fî dirâyeti’l-mezheb. thk. Abdülazim Mahmud ed-Dîb. Beyrut: Dâru’l-minhâc, 1428/2007.

Çap, Sabri. Goldziher Öncesi Oryantalizm ve Hadis. Ankara: İlahiyat Yayınları, 2019.

Dere, Ali. Oryantalistlerin Hadis’e Yaklaşımı. Ankara: Kitâbiyât Yayınları, 1999.

Goldziher, Ignaz. Muslim Studies. çev. C. R. Barber ve M. Stern. Chicago ve New York: Aldine,
Atherson, 1967-71.

Goldziher, “Hadīth and Sunna” The Hadīth I içinde 1. Makale. edit. Mustafa Shah. London, New York:
Routledge, 2010, 1: 57-77.

Goldziher, Tagebuch. ed. Alexander Scheiber. Leiden: 1978.

Görgün, Tahsin. “Goldziher: Metodu”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 14: 105-111.
İstanbul: TDV Yayınları, 1996.

Hatîb el-Bağdâdî, Ebû Bekr el-Hatîb Ahmed b. Ali b. Sâbit. Takyîdü’l-ilm. thk. Yusuf Iş. Beyrut: Dâru
ihyâi’s-sünneti’n-nebeviyye, 1974.

Hatiboğlu, M. Said, “Goldziher: Hayatı”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 14: 102-105.
İstanbul: TDV Yayınları, 1996,

İbn Abdilber, Ebû Ömer Yûsuf b. Abdillah. Câmiʿu beyâni’l-ʽilm ve fazlih ve mâ yenbağî fî rivâyetihî
ve hamlihî. thk. Ebû Eşbâl ez-Züheyrî. Suudi Arabistan: Dâru İbni’l-Cevzî, 1414/1994.

İbn Ebî Hâtim, Ebû Muhammed Abdurrahman b. Muhammed b. İdris. el-Cerh ve't-taʽdîl. Beyrut: Dâru
ihyâi’t-türâsi’l-Arabî, 1271/1952.

İbn Hacer, Ebü’l-Fazl Şehabeddin Ahmed el-Askalânî. Fethu’l-bârî bi şerhi Sahîhi’l-Buhârî. taʽlikât
Abdülaziz b. Abdullah b. Bâz. Beyrut: Dâru’l-maʽrife, 1379/1959.

İbn Hacer, Tehzîbü’t-tehzîb. Hind: Matbaatü dâireti’l-meârifi’n-nizâmiyye, 1326/1908.

İbn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim ed-Dîneverî. Te’vîlü muhtelifi’l-hadîs. Beyrut:

304
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

Mektebetü’l-İslâmî, Müessesetü’l-işrâk 1419/1999.

İbn Saʽd, Ebû Abdillah Muhammed el-Meniʽ ez-Zührî. Kitâbü’t-Tabakâti'l-kebîr = et-Tabakâtü’l-


kübrâ. thk. Ali Muhammed Ömer. Kahire: Mektebetü’l-Hanci, 1421/2001.

Kâsımî, Muhammed Cemâlüddîn b. Muhammed. Kavâidü’t-tahdîs fî fünûni mustalahı’l-hadîs. Beyrut:


Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, ts.

Koçyiğit, Talat. “I. Goldziher’in Hadisle İlgili Bazı Görüşlerinin Tahlil ve Tenkidi”, Ankara:
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 15 (1967), 43-55.

Kutluay, İbrahim. “Çağdaş Oryantalistlerin İsnada Farklı Yaklaşımları Çerçevesinde Nabia Abbott”.
Lefkoşa Yakın Doğu Üniversitesi Hadis İhtisas Sempozyumu: Hadisin Güncel Değeri, Lefkoşa:
Yakındoğu Üniversitesi Yayınları, 2014, 279-322.

Kutluay, “Oryantalizmin Mukabili ve Yeni Bir Bilim Dalı Olarak Oksidentalizm: Fuat Sezgin
Oksidentalist Sayılır Mı?”. Fuat Sezgin ve Temel İslam Bilimleri, Güncel Tartışmalar - Teorik Teklifler,
Editörler İbrahim Özcoşar, Ali Karakaş, Mustafa Öztürk, Siracettin Aslan. Fuat Sezgin Sempozyumu.
Diyarbakır: Divan Kitap, 2019, 43-74.

Kutluay, “Oryantalistlerin Erken Dönemde Hadislerin Yazılmadığına Dair İddiaları Karşısında Abbott,
Aʽzamî ve Sezgin’in Görüşlerinin Mukayesesi” (Yayımlanmamış tebliğ), İslam ve Yorum III
Sempozyumu, Malatya: İnönü Üniversitesi 12-13. 04. 2019.

Maloush, Talal. Early Hadīth Literature and The Theory of Ignaz Goldziher, Doktora Tezi, Edingburgh
University Islamic and Middle Eastern Studies Faculty of Art, 2000.

Muir, Sir William. The Life of Mohammad and History of Islam From Original Sources. a new and
revised edition by T.H. Weir. Edinburgh: John Grant, 1912.

Saʽlebî, Ebû Mansûr Abdülmelik b. Muhammed b. İsmail. el-İʽcâz ve îcâz. Kahire: Mektebetü’l-Kur’ân,
ts.

Schacht, Joseph. The Origins of Muhammedan Jurisprudence. Oxford: The Clarendon Press, 1975.

Schoeler, George. “Oral Torah and Hadīth: The Oral and the Written in Early Islam”. edit: James E.
Montgomery. çev. Uwe Vagelpohl. London and New York: Routledge Studies, 2006.

Sezgin, Fuat. Arap - İslâm Bilimleri Tarihi. Almanca aslından tercüme. İstanbul: Prof. Dr. Fuat Sezgin
İslam Bilim Tarihi Araştırma Vakfı Yayınları, 2015.

Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları Hakkında Araştırmalar. Ankara: Kitâbiyât, 2001.

Sezgin, Bilim Tarihi Sohbetleri, söyleşi: Sefer Turan. İstanbul: Timaş Yayınları, 2010.

Sibâî, Mustafa. es-Sünne ve mekânetühâ fi’t-teşrîi’l-İslâmî. Dımaşk: el-Mektebü’l-İslâmî, 1402/1982.

Süyûtî, Ebü’l-Fazl Celaleddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr. Tedrîbü’r-râvî, thk. Ebû Kuteybe, Nazar el-

305
3. Uluslararası Ahmed-i Hânî Sempozyumu
“İslam Bilim ve Kültür Tarihçisi olarak Prof. Dr. Fuat SEZGİN”

Feryâbî. yy. Dâru’t-tayyibe ts.

306

You might also like