Filozofların ezeli yaratma görüşlerindeki temel argümanları sonradan/ zamansal
yaratmanın zamanda bir başlangıcı gerektirdiği dolayısıyla bu durumun da Tanrı’nın iradesinde bir değişikliğe sebep olacağı, yaratmanın başladığı zamanı diğer zamanlardan farklılaştıran ayrıştırıcı bir belirlenimi mecbur kılacağı yönünde sorunlara yol açtığı gibi çeşitli iddialar barındırmaktadır. Özellikle zamanı diğer zamanlardan ayrıştıran bir belirleniminin olması gerektiği hususu ilgili pasajlara konu edilmiştir. Filozofların iddialarına göre böyle bir belirlenimi gerekli görmemek alemin imkan halinden varlığa gelişi üzerine de pekala tatbik edilebilirdir. Bu durumda alem hakkında bir belirleyiciden bahsetme zorunluluğu da ortadan kalkmakta ve alemin varlığı rastlantısallık ile açıklanabilir hale gelmektedir. Bu da diğer birçok sorunun yanı sıra alemin niçin başka türlü değil de olduğu hal üzere mevcut olduğu sorusunu da rastlantıyla açıklama mecburiyetini doğurmaktadır. Dolayısıyla zamanda bir başlangıcı varsaymak o zamanı farklı kılan bir niteliği zorunlu olarak gerektirmektedir. Öte yandan Gazzâlî, ezeliliğin varsayıldığı durumda felekler ve yıldızların sayısı ya da devir sayıları gibi niceliksel değişkenlerin sonsuzluk ile bağdaşmayacağı yönündeki itiraza, filozoflar adına onların doğasından kaynaklandığını ve bunun hikmetinin bilinemeyeceği yönünde açıklamalar eklenmiştir. Zamanlar ise zorunlu olarak birbirinden farklıdır. Ancak Gazzâlî için filozofların sonsuzluk içerisinde niceliksel farklılıkları Allah’ın hikmetine bağlayıp, zamanlar arasındaki farklılığa kesin delil istemeleri hala eleştiri konusudur. Hatta filozofların hikmet ile açıklamaları adeta kolaya kaçmak olup buna karşılık “Allah alemi en güzel zamanda yarattı” gibi bir cevabı hak etse de filozofları aynı cihetten iki ayrı soruya muhatap etmiştir. Bu sorular ise devir sayıları gibi niceliksel farklılıkların açıklanması gerektiğinden farklı olarak, feleklerin hareket yönleri ve bu hareketlerin sonucu belirlenen kutup noktalarının belirleniminin açıklanması gerektiği hakkındadır. Yani Gazzâlî’ye göre zamansal belirlenim zorunlu ise konumsal belirlenim de zorunlu olmalıdır. Dolayısıyla filozoflara göre küre yapıdaki gök tamamen basit yapıdaysa herhangi bir noktasını diğer noktasından ayıran bir niteliğe sahip değil demektir. Gökkürenin herhangi iki noktası karşılıklı olarak iki kutup için uygun olabilecekken kuzey ve güney noktasının belirleyicisi nedir? Gazzâlî’ye göre bu soru söz konusu noktanın elverişliliği ile açıklanabilir bir soru değildir. Zira bu durumda gökkürenin kısımlarının kendi içinde farklı nitelikler barındırdığı anlamına gelir ki bu filozoflar açısından çelişkili olur. Zira basit yapıda olduğu ifade edilmişti. Öte yandan Gazzâlî’ye göre feleklerin hareket yönleri arasındaki farklılıklar hakkında da bir belirlenim zorunlu olmuştur. Bu belirlenim oluş ve bozuluş hakkındaki ilişkisellikle açıklanabilecek bir belirlenim olmamalıdır. Zira hareketler tam tersi istikamette de olabilirdi ancak yönleri mevcut kararlılıktadır. Öyleyse tıpkı zamanın bir belirleniminin olması gerektiği gibi feleklerin konum ve hareketlerinin de ayrıştırıcı bir niteliğe sahip olması gerekmektedir.