You are on page 1of 3

Alemin Ezeliliği ile İlgili Deliller

Alemin ezeliliği ile ilgili tartışmalarda kullanılan deliller, genellikle iki temel grupta toplanır: Tanrı'nın
zat ve sıfatlarından hareketle üretilen deliller ve alemin tabiatından hareketle üretilen deliller.

Tanrı'nın zat ve sıfatlarından hareketle üretilen deliller, Aristo'nun ve Proklus'un düşüncelerinden


kaynaklanır. Bu delillerin temelinde, ezeli bir varlık olan Tanrı'nın varlığının ve niteliklerinin alemin var
oluşunu gerektirdiği fikri yatar. Bu deliller genellikle nedensellik ilkesi, hareket edenin hareket
ettirilmesi ilkesi gibi kavramlar üzerine kuruludur. Gazzali ve Razi gibi düşünürler, Aristo, Proklus ve
İbn Sina'nın eserlerinden ilham alarak bu delilleri değerlendirirler. Razi, bu delilleri filozofların
perspektifinden sunar, ardından kelamcıların bu delillere yönelik eleştirilerini aktarır ve son olarak
filozofların bu eleştirilere nasıl cevap verebileceğini belirtir. Bu tartışmalar filozoflar ve kelamcılar
arasında bir diyalog şeklinde sunulur.

Alemin tabiatından hareketle üretilen deliller ise alemin kendisinden yola çıkar. Bu delillerde, alemin
sürekli bir varlık olduğu, herhangi bir başlangıcı olmadığı ve ezeli olduğu iddia edilir. Razi, bu delilleri
filozofların perspektifinden sunar ve kelamcıların bu delillere getirebilecekleri eleştirileri aktarır. Bu
uzun tartışmaların sonunda Razi, daha güçlü bulduğu delili benimsemekten kaçınmaz ve genellikle
filozofların delillerini daha güçlü bulduğunu ifade eder.

Razi'nin eserlerinde sunulan bu detaylı tartışmalar, önceki düşünürlerin eserlerinde bulunan bazı
tartışmaları içerse de, Razi'nin her iki taraf adına muhtemel tezler ürettiği izlenimini verir. Sonuç
olarak, Razi'nin genellikle filozofların delillerini daha güçlü bulduğu söylenebilir.

Razi'ye göre Tanrı'nın zatı ve sıfatlarından hareketle üretilen deliller, fiziksel alemin tabiatından
hareketle üretilen delillere göre daha güçlü görünmektedir. Bu deliller, sadece fiziksel alemin değil,
akli alemin de ezeliliğini ispatlama iddiasında bulunur. Öte yandan, alemin ezeliliği tezine karşı
çıkanların ürettikleri deliller, sadece fiziksel alemin bir başlangıcı olduğunu ispatlama iddiasındadır ve
Tanrı'nın zatı ve sıfatlarından hareketle üretilen delillere karşı oldukça zayıf kalmaktadır.

Razi, tanımladığı deliller arasında Tanrı'nın tabiatından hareketle üretilen delili öne çıkarır. Filozoflara
göre, Tanrı'nın tabiatı, O'nun alemi ezeli olarak yaratmasını gerektirir. Tanrı, alemin yaratılması için
gerekli olan bütün şartları ezeli olarak sağlamaktadır. Bu nedenle Tanrı ezelidir ve alemin de ezeli
olarak varlık kazanması gerekir. Razi ayrıca, alemin herhangi bir zamanda varlık kazanması
durumunda neden o anın seçildiği sorusunu ortaya koyar. Tanrı'nın değişmezliği nedeniyle O'nun
daha önce fiil işlemeyen bir durumdan sonra fiil işlemeye başlaması düşünülemez. Ayrıca, Tanrı'ya
atfedilen sıfatlar da onun ezeli olarak aleme varlık vermesini gerektirir.Bu delile karşı çıkan
kelamcıların cevabı, alemin yaratılması için gerekli bütün şartların ezeli olarak mevcut olmadığıdır.
Razi, bu cevabın filozofların asıl sorusuna tam bir yanıt olmadığını ifade eder. Çünkü filozoflar bütün
şartların ezelde tamam olduğunu iddia ederken, kelamcılar eksik bir şartın olduğunu söylerler.
Müslüman kelamcıların çoğuna göre Tanrı, alemi yaratma zamanıyla ilgili iki farklı tercihten birini
herhangi bir sebep olmaksızın seçebilir. Kelamcılara göre bu tür bir tercihi filozoflar da kendi fiziksel
alem anlayışlarında mümkün görmektedir. Razi'ye göre, yeter sebep, eserin de var olmasını
gerektirmez. Aksi takdirde Tanrı'nın mümkün varlık olması gerekecekti. Ayrıca, filozofların oluş ve
bozuluşa maruz varlıkların durumunu açıklamaları da imkansız olurdu. Dolayısıyla Razi'ye göre,
kelamcıların bu alternatiflerden birini seçmeleri durumunda Tanrı'nın varlığını ispat etmeleri imkansız
olur.Razi ayrıca, Tanrı'nın ezeli sıfatlara sahip olduğunu kabul eden müslüman düşünürleri de ele alır.
Kelamcılara göre, bu sıfatlar alemin ezeliliğini gerektirmezken, filozoflara göre gerektirir. Razi, kendi
değerlendirmesini vermemekle birlikte, yaratılışın bir iyilik olduğunu ve Tanrı'nın iyilik yapmak
zorunda olduğu görüşünü benimsemeyen Mutezili öncüllerin bu delile genellikle katılmadığını ifade
eder.

Özetlemek gerekirse, Razi'ye göre Tanrı'nın zatı ve sıfatlarından hareketle üretilen deliller fiziksel
alemin tabiatından hareketle üretilen delillerden daha güçlüdür. Bu deliller, akli alemin ezeliliğini de
içerir. Razi'ye göre kelamcıların bu delillere karşı ürettikleri cevaplar ise oldukça zayıftır. Ancak Razi,
tartışmanın detaylarına girerek çeşitli eleştirileri ve cevapları değerlendirmektedir.

Doğru, Razi'nin kelamcıların anladığı tarzda kudret ve iradenin Tanrı'ya atfedilmesinin zor olduğunu
belirtmesi önemli bir noktadır. Kelamcılar kudreti fiil işleme veya işlememe yeteneği olarak, iradeyi
de herhangi bir belirleyici olmadan iki alternatiften birini seçme şeklinde tanımlarlar. Ancak filozoflara
göre bu anlamda bir irade veya kudret sadece insana atfedilebilir. Filozoflara göre Tanrı'nın kudret ve
iradesi daimi olup bu da O'nun aleme ezeli olarak varlık vermesini gerektirir.

Kelamcılar, fiil işleyen fail ile özgür bir şekilde fiil işleyen fail arasında bir ayırım yapılması gerektiğini
savunur. Tanrı'nın özgürlüğünün korunması için alemin yaratılma anıyla ilgili sebepsiz bir kararın
imkanını kabul etmeleri gerektiğini ifade ederler. Razi, bu noktada tecrübi alemde karşılaştığımız
failler ile Tanrı'nın fail olması arasındaki farklılığa dikkat çeker. Tecrübi alemde tabii sebepler sürekli
ve her zaman aynı sonucu meydana getirirken, özgür failler şartlara bağlı olarak farklı sonuçlar
üretebilir ve şartlar sürekli değişim halindedir. Ayrıca tabii sebepler kendi meydana getirdikleri
eserlerin bilgisine sahip değilken, özgür failler eserlerini bilgi ve şuur ile meydana getirirler. Razi'ye
göre Tanrı'nın zatında değişiklik düşünülemediğine göre, O sadece bu özellikleri sebebiyle fail-i
muhtar olarak adlandırılabilir. Bu şekilde anlaşıldığında, filozoflara göre Tanrı irade ve bilgi ile fiil
işleyen bir faildir.

Razi'nin bu şekilde filozofların görüşünü anladığını ve sunmasını, selefi Gazali'nin anlayışından oldukça
farklı olduğunu belirtmek önemlidir. Gazali'ye göre alem, güneş ışığının güneşten çıkışı gibi Tanrı'dan
sudûr eder ve dolayısıyla filozofların Tanrı'nın irade, seçme ve bilgi ile hareket eden bir fail olmasını
imkansız olarak gördüklerini iddia eder. Razi ve İbn Rüşd'ün vurgulamak istedikleri ise Tanrı'nın
tecrübi alemdeki tabii ve ihtiyari faillerden tamamen farklı bir fail olduğudur.

Razi'nin tartıştığı alemin ezeliliği tezini destekleyen ikinci grup deliller fiziki alemin tabiatından
hareketle üretilmiştir. Bu deliller maddenin tabiatı, imkan kavramı, hareket ve zamanın tabiatı,
bozuluşa uğramayan varlıkların tabiatı gibi unsurlardan türetilmiştir. Bu deliller genellikle Aristo
felsefesine dayanan öncüllere dayanmaktadır. Ancak Razi, Eflatuncu eğilimlere sahip olduğu için
genellikle bu öncülleri reddetmekte ve sonuçların ezelilik tezini ispatlamadığını göstermeye
çalışmaktadır. Bu delillerle ilgili tartışmaların birkaçını ele alarak Razi'nin yaklaşımını anlamak yeterli
olacaktır.

Aristo'ya göre hiçbir şey yoktan meydana gelemeyeceği ve varlığa gelen her şeyin bir şeyden
meydana geldiği önermesi evrensel olarak kabul edilen açık bir önermedir. Bu nedenle, alemin ana
maddesinin ezeli olması gerektiği ve mutlak yokluktan yaratılmasının imkansız olduğu kabul edilir.
Ancak Razi'ye göre bu önerme sadece filozofların kabul ettiği bir önerme olduğundan, herkes
tarafından kabul edilen evrensel bir gerçek olarak iddia edilemez.
Zaman ve hareketin tabiatından hareketle üretilen delilleri değerlendirirken Razi, Gazzali'nin aksine
Aristo'nun zaman anlayışını reddeder. Ona göre zaman, hareketin ölçüsü olmayıp özünde var olan bir
cevherdir. Dolayısıyla zamanın ezeliliği ve hareket eden cismin ezeliliği çıkarılamaz. Razi'nin bu cevabı,
bu delile yönelik yaygın olarak sunulan cevaptan oldukça farklıdır.

Ayrıca Aristo'ya göre gökler bozulmaz. Bozulmayan bir şeyin başlangıcının düşünülemediği ve
dolayısıyla göklerin ezeli olması gerektiği ileri sürülebilir. Ancak Razi, bu Aristocu önermeyi reddeder.

Sonuç olarak, Razi'ye göre alemin ezeliliğine dair Tanrı'nın tabiatı ve sıfatlarından veya alemin
tabiatından çıkarılan bu deliller kesin olarak alemin ezeliliğini ispatlamamaktadır. Bununla birlikte, bu
deliller alemin ezelilik tezini destekleyen en güçlü delillerdir. Razi, bu delillere yönelik sunulan
cevapların oldukça zayıf olduğunu açıkça ifade etmektedir.

You might also like