You are on page 1of 2

3.

HZ PEYGAMBERİN RİSALETİNDEN ÖNCEKİ YAŞAMI VE KİŞİLİĞİ

Hz. Peygamber Miladi 571 yılında 20 Nisan Pazartesi gecesi dünyaya gelmiştir. Hz.
Peygamber Fil Vakasının gerçekleşmiş olduğu yılda ve bu olaydan 52 gün sonra dünyaya
gelmiştir. Hz. Peygamber’e dedesi Abdulmuttalib Muhammed, annesi Âmine binti Vehb
ise Ahmed adını vermiştir. Muhammed çokça övülerek sena edilen kimse, Ahmed ise
Allah’ı yüce sıfatları ile öven ve ona hamt eden kimse demektir. Hz. Peygamber’in
dünyaya geldiği gece Irak toprakları üzerinde bir deprem yaşanmış ve Sâsânî sarayının 14
sütunu yıkılarak, Save gölü suyunu çekmiş ve akabinde Semâve nehrinin suları taşmıştır.
Sâsânî mobad reisi bu gece rüya görmüş ve Kâbe’deki putların yüz üstü yere yıkıldığını
görmüştür.
Hz. Peygamber’in annesi Âmine binti Vehb ile babası Abdullah ibni
Abdulmuttalib’in soyu Kusay’ın babası Kilab’da birleşmektedir. Dolayısı ile her ikisi
de İsmail Peygamberin soyundan gelmektedir. Hz. Peygamber’in mensup olduğu aile
Haşimoğulları Kureyş kabilesine mensuptur. Kureyş kabilesi KİNANE Araplarına
mensuptur Kinane Arapları ise İsmailoğullarına dayanmaktadır. Hz. Peygamber’in
babası 25 yaşında iken Şam ticaret yolculuğundan dönüşü akabinde Hz. Peygamber’in
doğumundan önce Medine’de hastalanarak vefat etmiştir. Abdullah’tan yetim oğluna beş
deve bir koyun sürüsü, doğduğu ev ile ÜMMÜ EYMEN adında dadısı miras olarak
kalmıştır.
Hz. Peygamber doğduktan sonra sütanneye verilmiştir. Mekke şehri çocukların
büyümesi ve gelişmesi açısından çok zararlı bir havaya sahipti ve MEKKE VEBASI adı
verilen bir hastalığa yakalanmaktaydılar. Bundan dolayı doğan bütün çocuklar havası
temiz olan kırsal kesimlerde oturan sütanneye verilirlerdi. Hz. Peygamber de HEVAZİN
kabilesinden Halime adından birisine verilir. Hz. Peygamber 4 yaşına kadar sütannede
kalır, daha sonra annesine teslim edilir. Annesi, Hz. Peygamber 6 yaşındayken Yesrib’e
dayıları NECCAROĞULLARINI ziyarete giderler ve burada bir ay kadar kalırlar. Geri
dönerken annesi Yesrib’in EBVA adı verilen köyünde vefat eder. Dadısı Ümmü Eymen
kendisini getirerek dedesi Abdulmuttalib’e emanet eder. Dedesi Abdulmuttalib de Hz.
Peygamber 8 yaşında iken hastalanarak vefat etmiş ve vefat etmeden önce torununu öz
amcası EBU TALİB’e emanet etmiştir. Ebu Talib Hz. Peygamber’in babası Abdullah ile
anne ve baba bir kardeş idiler. Bundan böyle Hz. Peygamber amcasının yanında
büyümüş ve yetişmiştir. Buna mukabil Hz. Peygamber evlendikten sonra kendisine
bakmasının karşılığı olarak da kendisi amcası Ebu Talib’in oğlu Ali’yi büyüterek ona olan
vefasını yerine getirmiştir.
Hz. Peygamber çocukluk yıllarında çobanlık yapmış ve gençlik yıllarında ise ticaret
ile uğraşmıştır. Ticari yaşamına amcasının yanında başlamış ve amcasıyla beraber küçük
yaşlardan ticari seferlere katılmıştır. Bu dönemde yaz aylarında Şam’a ve kış aylarında
ise Yemen üzerine ticari seferler düzenlenmekteydi. Hz. Peygamber amcası Ebu Talib ile
beraber Şam’a, diğer amcaları Zübeyr ve Hamza ile beraber ise Yemen’e ticaret
amacıyla giderdi.
Rahip Bahira olayı, Busra kasabası Şam’ın 90 km güneyinde. Rahip Bahira, Ebu
Talib’e yeğeninin peygamber olacağını onun Şam’daki Yahudiler tarafından
öldürülmesinden korktuğunu söyler. Amcası da Busra’da mallarını satarak geri döner.

FİCAR SAVAŞLARI, Haram Aylarda kan dökülmesi. Numan bin Münzir’in ticaret
kervanı, Hevazinli Urve b. Utbe'nin, Kinaneli Berrad b. Kays tarafından öldürmesi.
Kureyş ile Kinane’nin Hevazin ile savaşı. Hz Peygamber’in bu savaşa katılması.
HILFUL FUDUL olayı, As bin Vail’in Yemenlilerin mallarını yağmalaması üzerine
Ebu Kubeys dağına çıkarak feryat eden bir Yemenlinin yardım istemesi üzerine Hz.
Peygamber’in amcası Zübeyr; Kureyş, Temim, Zühre, Ben-i Esed ve Abduluzza
kabilelerini toplayarak onlarla Mekke’de kimseye haksızlık yapılmasına izin
verilmeyeceğine, yerli yabancı kimseye zulüm yapılmasına izin verilmeyeceğine dair
yemin ettiler. As’ın gasp ettiği malları alarak sahiplerine geri verdiler. Bu adet Cürhüm
Arapları döneminde FADIL B. HARİS, FUDAYL B. VEDA, MUFADDAL B.
FEDALE tarafından başlatılmış ve bundan dolayı buna Fadılların Yemini anlamında
Hılful Fudul adı verilmiştir. Hz. Peygamber 20 yaşında iken bu oluşuma katılmıştır.

Hz. Peygamber 25 yaşına geldiğinde dürüstlüğüne ve güvenilir kişiliğine hayran olan


Hatice binti Huveylid’in ticaret kervanını Suriye’ye götürerek kârlı bir kazançla geri
dönmüştü. Bu yolculuk sırasında kendisine eşlik eden Hatice binti Huveylid’in kölesi
Meysere yol boyunca kendisinde gördüğü üstün meziyetleri ve harikulade olayları
Hatice’ye anlatınca o da amcası oğlu Varaka bin Nevfel’e kölesinin aktardıklarını iletir.
Bilgin bir ihtiyar olan Varaka bu kişinin Arapların çoktan beri beklediği bir peygamber
olacağını bu vasıfları eski ahitte, Tevrat ve İncil’de okumuş olduğunu söyler. Hatice,
Peygamber’e olan muhabbetini aracılar vasıtasıyla kendisine iletir ve ona evlenme teklifi
yapar. Hz. Peygamber durumu amcalarına anlatır. Bunun üzerine amcası Hamza
Hatice’yi Huveylid’den ister ve Hz Peygamberle Hatice binti Huveylid evlenirler.

Hz. Peygamber’in çocukları Zeynep (Babasının süsü), Ümmü Gülsüm (Ay Yüzlü
güzel), Rukayye (Güzelliği ile insanları büyüleyen), Fatıma (Kendisi ve soyu
cehennemden uzak tutulmuş kimse), Kasım, Abdullah ve İbrahim’dir. Zeyneb, Ebu’l As
adlı bir Mekkeli ile evliydi. Müslüman olmadığı için Zeyneb’in hicret etmesine izin
vermemişti. Bedir savaşında esir düşünce Zeyneb’i göndermek şartıyla serbest bırakıldı.
Daha sonra Müslüman olan Ebu’l As tekrar Zeybeb ile evlenmiştir. Diğer kızları Ummu
Kulsum ile Rukayye ise Ebu Leheb’in oğullarından Utbe (Rukayye) ve Uteybe (Ummu
Kulsum) ile evliydiler. Fakat İslam sonrasında babalarının zoruyla eşlerini boşadılar. Daha
sonraları Hz Peygamber bu iki kızını sırasıyla Osman bin Avfan ile evlendirmiştir. Diğer
kızı Fatıma’yı ise isteyeni çok olmasına rağmen Ali bin Ebu Talip ile evlendirmiştir. Bu
evlilikten Hasan ve Hüseyin adlı çocukları olmuştur ve Hz Peygamber’in soyu bu
ikisinden devam etmiştir. Hz Peygamber’in erkek çocukları küçük yaşlarda vefat
etmişlerdir. Hz Peygamber’in çocuklarından sadece Fatıma kendisinden sonra vefat
etmiştir.

Hakemlik olayı, Kâbe sel sularının yaptığı tahribatın sonucunda yıpranmıştı ve tekrar
tamir edilmesi gerekiyordu. Ayrıca Kâbe’nin boyu bir insan boyundan az bir şey
fazlaydı. Üstelik tavanı da yoktu, üzerinde sadece bir örtü vardı. Bu yüzden tavanından
içeri girerek Kâbe’nin içindeki hazinelerin çalındığı oluyordu. Bundan dolayı hem tamir
etmek, hem boyunu yükseltmek ve hem de tavan yapmak için Kâbe’yi yıkarak yeniden
inşa etmeyi düşündüler. Buranın tavanı için de Cidde sahillerine vuran bir Bizans
gemisinin tahtalarından getirdiler. Fakat hiç kimse Kâbe’yi yıkmaya cesaret edemiyordu.
Velid adında birisi Kâbe’yi yıkmaya başlayınca Mekkeliler de yıkmaya başladılar.
Kâbe’yi tekrar yaptıktan sonra Hacerü’l-Esved taşının yerine konması sırasında
problemler çıktı. Bunun üzerine HUZEYFE Bin MUĞİRE ve EBU ÜMEYYE’nin
tavsiyesi üzerine Hz Peygamber hakem olarak tayin edildi. Hz. Peygamber olayı çözdü.

You might also like