Professional Documents
Culture Documents
VE NİTELİKLERİ
1
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Avukatlık Mesleğinin Tanımı ve Nitelikleri
Tanımı
Adaletin tesisi
Amacı
Savunma hakkının
sağlanması
Kamu hizmeti
Serbest meslek
Nitelikleri
Bağımsız
Tekelci
GİRİŞ
Avukatlık mesleği, günümüzde gerek adaletin tesisi gerek hukuki yardıma
ihtiyaç duyanların bu ihtiyaçlarının karşılanması yoluyla savunma hakkının
sağlanması amaçlarına hizmet eden saygın ve onurlu bir meslek konumundadır.
Bu saygın ve onurlu mesleğin bir ders olarak işlenmesi de elbette önemlidir.
Avukatlık hukuku hakkında bilgi edinmeden önce birinci ünite kapsamında bu
mesleğin tanımı, amacı ve nitelikleri hakkında bilgi verilecektir.
Tarihten günümüze avukatlığın pek çok farklı tanımı yapılmışsa da, genel
olarak bu tanımlar çeşitli noktalar bakımından birbirine benzemektedir. Bu
tanımlar ile tanımlar arasındaki benzerlikler aşağıda ortaya konulmuştur.
Anayasamızın 36. Maddesinde hak arama hürriyeti düzenlenmiştir.
Avukatlığın en temel amaçlarından biri de bu maddede düzenlenen hak arama
hürriyetinin tesisini sağlamaktır. Yine hukuki destek arayan kişilere bu hizmetin
sunulması da diğer bir amaçtır.
Avukatlığın niteliklerini ise dört temel başlık altında saymak mümkündür.
Bunlar; kamu hizmeti niteliği, serbest meslek niteliği, bağımsızlık niteliği ve tekelci
niteliğidir. Bu niteliklerin detaylarına da aşağıda yer verilmiştir. Öyle ki bu
niteliklerin de kendi içinde özellik arz eden durumları vardır.
Avukat, yargının kurucu Ünitede işlenen konuların ardından okuyucular hem avukatlık ve noterlik
öğesi olan bağımsız hukukuna giriş anlamında avukatlık mesleğinin tanımı, amacı ve niteliğini
savunma adına
öğrenecekler hem de gelecek ünitelerde işlenen konular için temel bir bilgiye
kurumsal görev yapan
kişidir. sahip olacaklardır. Ünite sonunda da değerlendirme soruları ile bu bilgilerin
pekişmesi sağlanacaktır.
Avukatlığın Amacı
Anayasamızın 36. Maddesi, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma
hakkına sahiptir.” hükmünü getirmiştir. Sonrasında bu hükme 4709 Sayılı Kanunun
14. Maddesi ile ‘’ savunma’’ ibaresinden sonra gelmek üzere ‘’ile adil yargılanma’’
ibaresi eklenmiştir. Öte yandan, Kişilerin doğru ve adil yargılanma hakkı, sadece
Avukat, bu amaçla anayasalar ve kanunlarla güvence altına alınan haklar olmayıp, uluslararası bazı
hukuki bilgi ve hukuk metinlerine de özenle dâhil edilen temel haklarından biridir.
tecrübelerini adalet Avukat, bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin
hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder. Öte yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu
yararlanmasına tahsis
kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar,
eder.
noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde
yardımcı olmak zorundadır. Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla,
bu kurumlar avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla
yükümlüdür. Bu belgelerden örnek alınması vekâletname ibrazına bağlıdır.
Derdest davalarda müzekkereler duruşma günü beklenmeksizin mahkemeden
alınabilir (Avk. K. M.2/2).
edilmiş ajan ve vasıtalar bütünü” olarak tanımlandığı gibi “belli bir görevi
yürütmek üzere kamu tüzel kişileri tarafından tahsis edilmiş ve görülmesinde kamu
yararı olan ve toplumsal bir gereksinmeyi karşılayan faaliyet” olarak da
tanımlanmıştır.
Anayasa mahkemesi, avukatlığın kamu hizmeti sayılmasına yönelik
kararında “kamu hizmetleri kavramının gerek öğretide, gerekse uygulamalarda
devletçe ve öteki kamu tüzel kişilerince genel idare esaslarına göre yürütülen
hizmetler alanının dışına taşan ve yayılan bir kapsamı olduğu ve bu kapsamın da
gittikçe genişlediği” olarak ifade etmiştir 1. Doktrinde, “ siyasal organlar tarafından
kamuya yararlı olarak kabul edilen, bir kamu kuruluşunun ya kendisi ya da yakın
denetimi ve gözetimi altında özel kesim tarafından yürütülen faaliyetler” olarak
tanımlanmıştır.
Kamu hizmetinin tanımlarında iki temel öğe bulunmaktadır. Biri, yapılan
hizmetin siyasal organlarca kamuya yönelmiş olarak kabul edilmesi veya kamu
yararına yapılmış sayılması; diğeri ise, hizmetin kamu kuruluşlarınca veya bir kamu
kuruluşunun denetimi ve gözetimi altındaki özel kişi ve kuruluşlarca yapılmış
olmasıdır. Esasen, toplumsal yararı esas alan kamu hizmeti diyebileceğimiz bir
kısım hizmetler, idarece kamu hizmeti esaslarına göre çalıştırılan ve çoğunlukla
kamu görevlisi olarak nitelenen kişilerce yerine getirilmektedir. Diğer bir kısmı
idare hukuku anlamında kamu görevlisi olarak nitelenmesi mümkün olmayan,
işlevsel anlamda kamu görevi ifa ettiğini söyleyebileceğimiz serbest meslek
Avukat gibi kamu mensubu olan kişilerce yerine getirilmektedir. Avukatların verdiği hizmet de
hizmeti yapan veya bunun en güzel örneğidir.
kamuyu yakında
Avukatlık mesleğinin, kamu hizmeti niteliği kazanmasının veya kabul
ilgilendiren hizmetleri
yapan ve avukata edilmesinin en önemli nedenlerinden başında, adaletin ortaya çıkışında oynadığı
yardımla yükümlülük rol gelir. Kamu hizmeti niteliğinden kaynaklanan nedenlerle avukatlar bir taraftan
getiren bir durum, diğer haklara sahip kılınmış iken diğer taraftan “usulde ve şekilde paralellik ilkesi gereği”
mesleki faaliyetlerde bir takım yükümlülükler altına alınmıştır. Avukatlığın yargılama faaliyeti
görülmemektedir. içerisindeki görevi ve konumu dolayısı ile de kural olarak, mesleğin serbest icra
edilmesi zorunluluğu doğmuştur. 2001 yılında yapılan yasal değişiklikle, savunma
makamı olan avukatlık mesleğinin bağımsızlık niteliği ve yargının kurucu öğesi
olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca, avukatın savunmayı temsil eden kişi olarak bu
görevi serbestçe yapacağı belirtilmiştir. Avukatlık mesleğinin belirtilen şekliyle;
özel konumu ve adaletin tesisinde oynadığı rol nedeniyle savunma olgusunun
bireyler ve toplum bakımından arz ettiği önem, savunmanın bir kamu hizmeti ve
serbest meslek olarak düzenlenmesini gerektirdiği aşikârdır.
Yasanın veya siyasal organın bir faaliyeti kamu hizmeti olarak kabul
etmesinin o hizmetin kamu hizmeti sayılmasında yeterli olduğu yolundaki
görüşten hareket edersek kanunda açıkça anlatıldığı şekliyle “avukatlık kamu
hizmetidir” (Av. K. m.1). Öte yandan yasa, “avukatın amacına uygun çalışabilmesi,
görevini yerine getirebilmesi için yargı organlarının, emniyet makamlarının, diğer
kamu kurum ve kuruluşlarının, iktisadi devlet teşebbüslerinin özel ve kamuya ait
bankaların, noterlerin, sigorta şirketlerinin ve vakıfların avukata yardım ile zorunlu
1
AYM, 21.01.1971 T. E. L969/33, K. l971/ 7 sayılı kararı, RG, 23.08.1971, No: 13935.
edilmesi mümkün olmayan kanundan doğan haklarının yanı sıra, her zaman
kullanabileceği istifa hakkı da yer almaktadır.
Avukatlık sermayeden çok kişisel çabaya bağlı bir uğraştır. Mesleği yapmak
için avukatlık ruhsatını alıp bir baroya kaydolmanın yanı sıra bir iş yeri açıp, bilginin
yanı sıra fiziki olarak da gerekli donanıma sahip olmak gerekmektedir. İş yeri ve
donanım için gerekecek giderlerin salt sermaye olarak nitelenmesi mümkün
değildir. Avukat kişisel olarak uğraşır, dinler, araştırır, inceler, sonuç üretir ve
üzerine aldığı işi ilgili merciler önünde sonuna kadar kovuşturur.
Yasalarımızda serbest meslek tanımı ile tek düzenleme 193 sayılı Gelir
Vergisi Kanunu’nda yapılmaktadır. Kanunun 65/II. Maddesinde “serbest meslek
faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi ve mesleki bilgiye veya ihtisasa
dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi
sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.” şeklinde ifade edilmiştir.
Avukatlık mesleği de, belirtilen tasnife uymaktadır.
Bir avukatın mesleki faaliyetini kendi bürosunda yapması asıldır. Açtığı iş
yerinin mesleğini icrası için gerekli şartlara sahip ve uygun olması gerekmektedir.
Bu arada avukatlık mesleğinin kamu kurum ve kuruluşunda veya özel bir kurum ya
da kişinin iş yerinde yapılması da mümkündür. Bu gibi durumlarda avukatın elde
edeceği gelirin serbest meslek kazancı sayılması mümkün değildir. Ancak bu gibi
durumlar ayrık durum sayılmalıdır.
Avukatlık kanunda yer alan kurallar, meslek kuralları, etik kurallar ve
yargısal içtihatlar, serbest meslek faaliyetinden dolayı, “avukatın mesleki
faaliyetini yapıp yapmamakta serbest olduğunu, mesleğini yaparken belli bir
görüşü savunmaya zorlanamayacağını, her aşamada işi bırakabileceğini” açıkça
ortaya koymaktadır. Bu hak ve yükümlülükler altında yapılan avukatlığın bir
serbest meslek olmasında kuşku bulunmamaktadır. Bir başka ifade ile avukatın
serbest meslek olma niteliği sadece iş sahibinin getirdiği işle sınırlı değildir.
Davanın devamında da serbest meslek olma niteliği gereğince, karşı tarafa zarar
vermeden veya verilecek zararı karşılamak kaydıyla, şartları varsa davadan
Avukat mesleki çekilebilir.
faaliyetini yapıp
Öte yandan, Baro başkan veya yönetim kurulu tarafından görev verilen
yapmamakta serbesttir,
avukat haklı sebepler göstererek bunu reddedebilir. Ret sebeplerinin yerinde olup
mesleğini yaparken
belli bir görüşü olmadığına ilgili baro yönetim kurulu karar verir.
savunmaya zorlanamaz, Vekâlet görevi, temsil edilen müvekkilin hukuki değerlendirmesine ve bu
her aşamada işi yöndeki hukuksal talimatlarına bağlı olmaksızın, bu görevi yapan avukatın
bırakabilir. sorumluluğu altında yürür. Yapılan işlerin ücretini, kendisini tevkil eden müvekkil
öder. Anlaşmazlık hâlinde ücretin miktarı baro yönetim kurulu tarafından belirlenir
(Avk. K. m. 42).
Bağımsızlık Niteliği
Savunma hakkının kutsallığı ve temel hakların başında yer alışı, bu hakları
birey adına kullanacak avukatın tam anlamıyla bağımsız olmasını gerektirmektedir.
Avukatlık mesleğinde bağımsızlık, insan haklarının korunması ve geliştirilmesinde
temel garantör olduğu gibi adli hizmetlerin etkinlik ve yeterliliği açısından da
önemlidir. Uluslararası Barolar Birliğince benimsenen ve yer verilen avukatın
2
AYM, 08.06.1965 T.,E. L963/163, K. l965/36 sayılı ilamı ; Yarg. HGK, 26.22.001 T., E.
2001/ 4-1096, K. 2001/1188 sayılı kararı (İBD, Yarg. 2003, C. 77, S. 2, s.370).
Tekelci Niteliği
Yargısal temel hak niteliğindeki savunma hakkının (AY m.36) kullanımında
üstlenilen görevin öneminden ötürü, belirli niteliklere sahip olanların, davaya
vekâlet ehliyetine sahip olduğunu kabulü de gerekmektedir. Baroya kayıtlı
olmayan kişilerin kural olarak vekil sıfatıyla mahkemeye kabul olunmamaları da bu
çerçevede değerlendirilmelidir.
3
ABD, Y. 1991, S. 4, s. 633.
memuru baroya kayıtlı avukat olmadan bir başkası adına dava açmakta, açılmış
davaya katılmakta ve tekel hakkı kapsamına giren yetkileri kullanmaktadır. BK ve
TTK da tasfiye memuruna dava açma ve açılmış davayı takip yetki tanıyan
durumları düzenlemiştir.
Acentenin davada temsil yetkisi
Acente, “Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı
gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye
dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi
ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı
meslek edinen kimseye acente” denilir (yeni TTK. M. 102/1). Acente yapmış
olduğu iş veya işlemler nedeniyle, aracılıkta bulunduğu veya yaptığı
sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar nedeniyle müvekkili adına dava açabileceği
gibi kendisi adına da dava açılabilme salahiyetine sahiptir (yeni TTK m. 105-108).
Acente, “Bu sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı acente, müvekkili
adına dava açabileceği gibi kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir. Yabancı
tacirler adına acentelik yapanlar hakkındaki sözleşmelerde yer alan, bu hükme
aykırı şartlar geçersizdir(m. 105/2)”.
Eski ve yeni TTK’larda mevcut olan söz konusu hükümler ile avukatların
tekel hakkına getirilen bu farklı durum, iki farklı konuyu kapsamaktadır. Acente,
baro levhasına kayıtlı avukat olmadığı hâlde müvekkili namına tıpkı avukat gibi
dava açma yetkisine sahip olmakta, diğer yandan da acentenin ilişkili olduğu
müşteri, iş yaptığı tacir adına aracılık yapan acenteyi dava edebilmektedir.
Acentenin müvekkilini mahkemede temsil edebilmesi için uyuşmazlığın,
acentenin aracılıkta bulunduğu veya müvekkili adına yaptığı bir sözleşmeden
kaynaklanmış olması gerekir. Acentenin aracılık ettiği ve yaptığı sözleşmelerden
doğmayan uyuşmazlıklarda acentenin aktif ve pasif dava ehliyeti yoktur. Bundan
Acente, baro levhasına
kayıtlı avukat olmadığı dolayıdır ki uyuşmazlığın başka bir nedenle, örneğin haksız fiilinden doğmuş
hâlde müvekkili namına olması hâlinde acenteyi dava edilebilmesi veya acentenin davacı olabilmesi
tıpkı avukat gibi dava mümkün değildir. Burada tanınan temsil yetkisinin ancak özel yetki ile
açma yetkisine sahiptir. yapabileceği sulh, ibra, davadan feragat, yemini kabul veya reddetmek (HUMK,
m.63) gibi yetkileri kapsamadığı yaygın görüş olarak ileri sürülmektedir.
Acentenin müvekkili adına açacağı davalar ile acente aleyhine açılacak
davalarda, acentenin “müvekkiline izafeten” hasım gösterilmesi gerekir.
Müvekkiline izafeten acente aleyhine açılan dava sonunda acente vekil
konumunda olduğunda verilen karar ona karşı infaz olunamaz. Bu tür davalarda
acentenin sorumluluğu söz konusu değildir. Alınan kararların infazı acenteye karşı
yapılamaz. Bu davalar özelliklidir. Dava doğrudan acenteye yöneltilirse “red”
edilebilir. Bu nedenle avukatların, dikkatli davranarak davayı, temsil edilen adına
Acenteye karşı açmaları zorunludur. Bu önemli nokta gözden kaçırılmamalıdır.
Sendika başkanının temsil yetkisi
Gerek kamu görevlileri sendikalarına ilişkin 4688 s.y.’ nın uygulanmasına
ilişkin olarak “ sendikaların, üyelerinin ortak hak ve menfaatlerini ilgilendiren
işlemlerle ilgili olarak dava açma ehliyetlerinin bulunduğu tartışmasız olup dava
konusu işlem de davacı Sendikanın davalı Kurumda çalışan ve şube müdürlüğü
kadrosuna atanabilecek durumda olan tüm üyelerinin ortak menfaatini
4
Danıştay 2. D. E. 2012/6379 ve K. 2012/5495
daki yasak ve bunu teyit eden reklam yasağına ilişkin yönetmeliğin 6. maddesi
nedeni ile “avukat marka vekilleri” tarafından açılıp işletilemeyen ofislerde
çalışmakta, Avukatlık Kanunu Reklam Yönetmeliği’nin 6.maddesi yasağı kapsamına
girmesine rağmen kartvizitlerinde, basılı kağıtlarında ve web sayfalarında “avukat-
marka vekili” unvanlarını kullanmaktadırlar. Benzer durumlarda, şikâyet edilmesi
hâlinde Baro Disiplin Kurulları tarafından ceza verilmekte, bu konuda Türkiye
Barolar Birliği Disiplin Kurulu da içtihat oluşturmaktadır.
•TANIMI
•Avukatlık mesleği, binlerce yıllık geçmişi olan onurlu bir meslektir. Bu
mesleğin, çok değişik tanımları yapılmıştır. Tanımlarda yeknesaklık
olmamakla birlikte, hiçbir mesleğin avukatlık mesleği kadar eski ve büyük
bir amaca, soylu olarak hayata bağlanmadığı düşüncesi tanımlarda, ana
Özet mihver olarak gözlemlenmektedir.
•Günümüzde, avukatın 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’ndaki tanımı şu şekilde
belirlenmiştir. Buna göre; “ hukuki ilişkilerin düzenlenmesinde, hukuki konu
ve uyuşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesinde,
hukuk kuralların tam olarak uygulanmasında yargının kurucu öğesi olan
bağımsız savunma adına kurumsal görev yapan kişi”dir (Avk. K. M. 2/1).
•NİTELİKLERİ
•Kamu Hizmeti Niteliği
•Avukatlık mesleğinin belirtilen şekliyle; özel konumu ve adaletin tesisinde
oynadığı rol nedeniyle savunma olgusunun bireyler ve toplum bakımından
arz ettiği önem, savunmanın bir kamu hizmeti ve serbest meslek olarak
düzenlenmesini gerektirdiği aşikârdır.
•Serbest Meslek Niteliği
•Bu nitelik, avukatın mesleki faaliyette bulunmak veya bulunmamakta ya da
bu faaliyetin yoğunluğunu düzenlemektedir. Bu mesleği seçmekte herhangi
bir denetim altında bulunmaması; kendisine teklif edilen herhangi bir
davayı almaya veya kendisinden istenilen bir hukuki mütalaayı vermeye
zorlanamaması, avukatlığın serbest meslek olmasının sonucu olarak
görülmektedir. Bunun yanında avukatlara bu tür hak ve yetkilerin tanınmış
olmasının asıl sebebi, avukatlık mesleğinin adalet hizmetleri bakımından
sahip olduğu önemdir.
•Bağımsızlık Niteliği
•Avukat bağımsız, hür ve serbest ise, müvekkilinin çıkarlarını koruyabilir ve
onu her aşamada savunabilir. Hür ve serbest olmayan bir avukat şeklen
avukat olup, gerçek anlamda bir avukat olamaz. Bu bağımsızlığı
niteliklerine göre mesleği icra ederken bağımsızlık, devlete karşı
bağımsızlık, yargıya karşı bağımsızlık ve müvekkile karşı bağımsızlık olarak
alt başlıklara ayırmak mümkündür.
•Avukatın bağımsızlığı, “avukatlara görevleri sırasında doğrudan doğruya ya
da dolaylı bir kısıtlama, baskı ya da müdahele getirmeksizin, bağımsızlığını
garanti eden, eşitliğe dayalı, adli, idari, hukuki ilkelerin konulması ve
korunması” demektir. Buradaki bağımsızlık avukatın işi almasında, işi
takipte ve işi sonuçlandırmadaki bağımsızlığıdır.
•Avukatın devlet karşısında bağımsız olması, bu hususun güvence altına
alınmış olması avukatlık faaliyetinin her tür etki ve baskıdan uzak
tutulmasını sağlamıştır. Bu durum, devlet adı verilen üstün gücün hukuk
kurallarıyla bağlı ve yetkisinin hukukla sınırlandırılması anlamına gelen
çağdaş bir kavramdır.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi avukatlık mesleğinin bağımsızlık niteliği
kapsamında değildir?
a) Mesleği icra ederken bağımsızlık
b) Müvekkiline karşı bağımsızlık
c) Yargıya karşı bağımsızlık
d) Devlete karşı bağımsızlık
e) Hukuk kurallarına karşı bağımsızlık
Cevap Anahtarı
1.e, 2.a, 3.b, 4.b, 5.a, 6.d, 7.d, 8.c, 9.d, 10.e
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Centel, Nur (1984). Ceza Muhakemesi Hukukunda Müdafi. İstanbul: Kazancı
Yayınları
Erem, Faruk (1995). Avukatın İşi Reddetme Hakkı, Avukatlık Mesleği, Sorunlar-
Çözüm Perspektifleri. Antalya: İstanbul Barosu Başkanlığı, Sempozyumu 25-
29 Ekim 1995
Gören, Ömer (2010). Karşılaştıralı Avukatlık-Noterlik Hukuku, Ankara: Adalet
Yayınları
Günday, Metin(1998). İdare Hukuku. Ankara
Güner, Semih(2009). Avukatlık Hukuku. İzmir: Seçkin Yayınları.
Günergök, Özcan (2009). Avukatlık Sözleşmesi. Ankara: Seçkin yayınları, 2. Baskı
Iordenescu, Cristian; Tansescu, Mihail (2002). Romanya’da Avukatların Tabi
Olduğu Meslek kuralları, Ankara Barosu Dergisi
Korkusuz, Refik Mehmet (2005). Uluslararası Belgelerde ve Türk Anayasalarında
Temel Hak ve Özgürlükler. İzmir: AB DİHEP Yayını
Metin, Hulusi (1995). Savunma Sanatı ve Görevi Üzerine Düşünceler, Avukatlık
Mesleğinin Geleneksel Rolünün Güçlendirilmesi, Demokratikleşme, İnsan
Hakları ve Hukuk Devleti Bağlamında Avukatlık Mesleği, Sorunlar-Çözüm
Perspektifleri. Antalya: İstanbul Barosu Başkanlığı, Sempozyum
Özkan Sungurtekin, Meral (2006). Avukatlık Hukuku. İzmir: Fakülteler Barış
Kitabevi
Sungurtekin, Meral (1999). Avukatlık Mesleği, Avukatın Hak ve Yükümlülükleri.
İzmir: Barış Yayınları
Uluer, Yıldırım (1998). Anayasa Hukukunda ve idare Hukukunda Kamu Hizmeti,
Anayasa yargısı. Ankara