You are on page 1of 31

DERS ADI Avukatlık ve Noterlik Hukuku Bilgisi

ÜNİTE ADI Avukatlık Mesleğinin Tanımı ve Nitelikleri


ÜNİTE NO 1
YAZAR Prof. Dr. MEHMET REFİK KORKUSUZ

Tanımı
Avukatlık mesleği, binlerce yıllık geçmişi olan onurlu bir meslektir. Bu mesleğin, çok değişik tanımları
yapılmıştır. Tanımlarda yeknesaklık olmamakla birlikte, hiçbir mesleğin avukatlık mesleği kadar eski ve
büyük bir amaca, soylu olarak hayata bağlanmadığı düşüncesi tanımlarda, ana mihver olarak
gözlemlenmektedir.
Günümüzde, avukatın 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’ndaki tanımı şu şekilde belirlenmiştir. Buna göre;
“hukuki ilişkilerin düzenlenmesinde, hukuki konu ve uyuşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak
çözümlenmesinde, hukuk kuralların tam olarak uygulanmasında yargının kurucu öğesi olan bağımsız
savunma adına kurumsal görev yapan kişi”dir (Avk. K. M. 2/1).
Daha yalın bir anlatımla avukatı“Bir ücret karşılığında müvekkiline hukuksal hizmeti sunan, hukuki
ilişkilerin düzenlenmesinde, hukuki konu ve uyuşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun çözümlenmesine
çalışan ve müvekkili arasındaki ilişkinin, mesleğine hâkim olan kamusal normlara rağmen, bir özel hukuk
ilişkisine tabi olan ve serbest olarak meslek icra eden kişi” olarak tanımlamak da mümkündür.
Nitelikleri
Kamu Hizmeti Niteliği
Yasalarımızda “kamu hizmeti” niteliğini tanımlayan ifadelere rastlanmamaktadır. Bununla birlikte, yargı
kararlarında ve çeşitli bilimsel yapıtlarda “kamu hizmeti kavramı” tarif edilmeye çalışılmıştır. Buna göre
kamu hizmeti; “ belli bir görevi yürütmek üzere kamu tüzel kişileri tarafından tahsis edilmiş ajan ve
vasıtalar bütünü” olarak tanımlandığı gibi “belli bir görevi yürütmek üzere kamu tüzel kişileri tarafından
tahsis edilmiş ve görülmesinde kamu yararı olan ve toplumsal bir gereksinmeyi karşılayan faaliyet” olarak
da tanımlanmıştır.
Avukatlık mesleğinin belirtilen şekliyle; özel konumu ve adaletin tesisinde oynadığı rol nedeniyle savunma
olgusunun bireyler ve toplum bakımından arz ettiği önem, savunmanın bir kamu hizmeti ve serbest meslek
olarak düzenlenmesini gerektirdiği aşikârdır.
Serbest Meslek Niteliği
Bu nitelik, avukatın mesleki faaliyette bulunmak veya bulunmamakta ya da bu faaliyetin yoğunluğunu
düzenlemektedir. Bu mesleği seçmekte herhangi bir denetim altında bulunmaması; kendisine teklif edilen
herhangi bir davayı almaya veya kendisinden istenilen bir hukuki mütalaayı vermeye zorlanamaması,
avukatlığın serbest meslek olmasının sonucu olarak görülmektedir. Bunun yanında avukatlara bu tür hak
ve yetkilerin tanınmış olmasının asıl sebebi, avukatlık mesleğinin adalet hizmetleri bakımından sahip
olduğu önemdir.
Yasalarımızda serbest meslek tanımı ile tek düzenleme 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda yapılmaktadır.
Kanunun 65/II. Maddesinde “serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi ve mesleki
bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk
altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.” şeklinde ifade edilmiştir. Avukatlık mesleği de, belirtilen
tasnife uymaktadır.
Bağımsızlık Niteliği
Avukat bağımsız, hür ve serbest ise, müvekkilinin çıkarlarını koruyabilir ve onu her aşamada savunabilir.
Hür ve serbest olmayan bir avukat şeklen avukat olup gerçek anlamda bir avukat olamaz. Bu bağımsızlığı
niteliklerine göre mesleği icra ederken bağımsızlık, devlete karşı bağımsızlık, yargıya karşı bağımsızlık ve
müvekkile karşı bağımsızlık olarak alt başlıklara ayırmak mümkündür.
Avukatın bağımsızlığı, “avukatlara görevleri sırasında doğrudan doğruya ya da dolaylı bir kısıtlama, baskı ya
da müdahale getirmeksizin, bağımsızlığını garanti eden, eşitliğe dayalı, adli, idari, hukuki ilkelerin
konulması ve korunması” demektir. Buradaki bağımsızlık avukatın işi almasında, işi takipte ve işi

1. Ünite - Avukatlık Mesleğinin Tanımı ve Nitelikleri 1


sonuçlandırmadaki bağımsızlığıdır.
Avukatın devlet karşısında bağımsız olması, bu hususun güvence altına alınmış olması avukatlık faaliyetinin
her tür etki ve baskıdan uzak tutulmasını sağlamıştır. Bu durum, devlet adı verilen üstün gücün hukuk
kurallarıyla bağlı ve yetkisinin hukukla sınırlandırılması anlamına gelen çağdaş bir kavramdır
Avukatın görevini yaparken bağımsız bir ortamda çalışabilmesi için devlete, yürütmeye karşı
bağımsızlığının yanı sıra yargıya karşı da bağımsız olması gerekir. Avukatın yargıya karşı bağımsız olabilmesi
için avukatların görev yaptıkları davalar nedeniyle yargı makamlarına verdikleri dilekçe, layiha ve sair
belgeler ile sözlü olarak yaptıkları iddia ve savunmaların taşıdığı hakaret ve sövmeye yönelik yazı ve
sözlerden dolayı haklarında ceza kovuşturmasının yapılamaması gerekmektedir. Buna, “avukatların
savunma dokunulmazlığı” denilmektedir.
Avukatın müvekkiline karşı bağımsızlığı çok geniş anlamda kabul edilmelidir. En başta duygusal anlamda
bağımsızlığı içermektedir. Avukat görev üstlenirken temsil edeceği kişinin toplumca sevilmesi ya da nefret
edilmesi ile ilgilenmemelidir.
İkinci olarak, siyasal, ideolojik, dini ve ekonomik amaçlı toplumsal akımlara ve güç gruplarına karşı
avukatlık görevini yerine getirirken olabildiğince objektif davranmalı, mahkemeye karşı savunulan siyasal
görüşün, gücün veya akımın yandaşı izlenimini vermekten kaçınmalıdır. Zira avukat, “bütün hukuk
işlerinde, hem de herkes için yetenekli bir temsilci”dir. Avukatın dünya görüşü, avukatın bağımsızlığından
şüphe uyandıracak hâl ve tarzda dışarıya karşı meslekle bağımlılığa getirilirse bundan avukatlık mesleğinin
tehlikeye gireceği ileri sürülmektedir.
Üçüncü olarak, temsil ettiği kişi ile olan ilişkilerinde ve onun isteklerini yerine getirmede de dikkatli
olmalıdır. Avukat bu ilişkilerinde bağımsızlığını korumalıdır. Avukat özgür karar verme olanağını ortadan
kaldırmaya yönelik ve iş sahibine bağımlılığa yol açabilecek her türlü ilişkiden kaçınmalıdır.
Tekelci Niteliği
Yargısal temel hak niteliğindeki savunma hakkının (AY m.36) kullanımında üstlenilen görevin öneminden
ötürü, belirli niteliklere sahip olanların, davaya vekâlet ehliyetine sahip olduğunu kabulü de
gerekmektedir. Baroya kayıtlı olmayan kişilerin kural olarak vekil sıfatıyla mahkemeye kabul olunmamaları
da bu çerçevede değerlendirilmelidir.

1. Ünite - Avukatlık Mesleğinin Tanımı ve Nitelikleri 2


DERS ADI Avukatlık ve Noterlik Hukuku Bilgisi
ÜNİTE ADI Avukatlık Mesleğine Kabul Şartları
ÜNİTE NO 2
YAZAR Prof. Dr. MEHMET REFİK KORKUSUZ

AVUKATLIK YAPABİLMEK İÇİN TEMEL ŞARTLAR


Avukatlık mesleği, kamu niteliği taşıyan bir meslek olduğu için kanun koyucu tarafından bazı şartlar
aranmıştır. Bunlar; avukatlık stajını bir yıl boyuncu kesintisiz bir şekilde yapmak, avukatlık yapmak istediği
baro çevresinde ikamet etmek, avukatlık mesleğine icra etmeye engel durumu olmamak ve avukatlığa
kabul için kanunun öngördüğü kısıtlamalara, meslek yaşamı süresince, maruz kalmamak ve son olarak
avukatlık ruhsatnamesini alarak yemin etmektir.
Avukatlık Stajı
Avukatlık yapmak için öncelikle Türk vatandaşı olmak gerekir. Yabancıların bu haktan yararlanmaları, sınırlı
istisnalar dışında bugün için mümkün değildir. Türk hukuk fakültelerinden birinden mezun olmak veya bu
fakülteler ile denkliğinin kabul edilmesi de şartlar arasında yer almaktadır.
Bunların dışında, aşağıda ayrıntılı şekilde belirtileceği üzere, fiili olarak bir yıl sürecek avukatlık stajını da
fasılasız olarak, ikmal etmek gerekir. Bu nedenle, hukukumuzda, avukatlık stajı çok önemlidir.
Avukatlık stajında, yasadaki hükümler uyarınca ilk altı ayı mahkemelerde ve kalan altı ayı da en az beş yıl
kıdemi olan (bu beş yıllık kıdem hesabına Kanunun 4’üncü maddesinde yazılı hizmette geçen süreler de
dâhildir.) bir avukat yanında yapılır.
Avukatlık için gerekli koşulları taşıyanlardan, stajyer olarak sürekli staj yapmalarına engel işleri ve 5 inci
maddede yazılı engelleri bulunmayanlar, staj yapacakları yer barosuna bir dilekçe ile başvururlar.
Adayın istemi, istem tarihinden itibaren on gün içinde baronun ve adalet dairesinin uygun bir yerinde on
beş gün süre ile asılarak ilan olunur.
Adayın stajyer listesine yazılma istemine karşı, her avukat veya stajyer yahut diğer ilgili kişiler itiraz
edebilirler.
Staj; Baronun, Cumhuriyet Savcısının ve Hâkimin denetiminde yapılır. Stajyer, staj eğitim programını
aksatmadan; duruşmalarda, keşiflerde, soruşturmalarda, kararın görüşülmesinde ve yazılmasında hazır
bulunur. Kendisine verilen dosya ve kararları inceler ve rapor hazırlar.
Adliyede yapılan staj dönemi için mahkeme ve adalet dairelerinde stajyerlere ayrılmış bir staj defteri ile
devam çizelgesi bulunur. Staj devam çizelgesi stajyer tarafından her gün imzalanır.
Staj kesintisiz olarak yapılır. Stajyerin haklı nedenlerle devam edemediği günler Avukatlık Kanunu’nun 23
üncü maddesinde belirtildiği şekilde tamamlattırılır. Haklı nedenlerin kanıtlanması stajyerin
yükümlülüğündedir.
Kanunda sayılan koşulları taşıyan kişilerin avukatlık stajı yapmasına gerek olmaksızın avukatlık yapabilmesi
de mümkündür.
Stajyerler, avukat yanında staja başladıktan sonra, kural olarak staj yapma ve Baronun vereceği eğitimin
dışında hiçbir iş yapamaz. Ancak, yanında staj yapmış olduğu avukatın yazılı muvafakati ile ve onun
gözetimi ile sorumluluğu altında olmak üzere; stajın son üç ayında sulh hukuk mahkemeleri, sulh ceza
mahkemeleri ile icra tetkik mercilerinde avukatın takip ettiği dava ve işlerle ilgili duruşmalara girebilir ve
icra müdürlüklerindeki işleri yürütebilirler. Yanında staj yaptığı avukatın yazılı oluru ile her zaman dava
dosyalarından fotokopi ve benzeri yollarla örnek alabilirler. Ayrıca vekâletname veya yazılı olur olmaksızın,
dava ve takip dosyalarını inceleyebilirler. Staj dönemi boyunca, baroların hazırlamış olduğu staj eğitimine
yönelik programlara katılma (bu durum aynı zamanda bir zorunluluktur), staj ile bağdaşan hususlardan biri
olarak kabul edilmiştir.
Hukuk fakültesini bitirdikten sonra en az bir yıl sürecek bu dönem içinde herhangi bir işte çalışmayacak
olan stajyerlerin, özellikle ailesinden destek almaktan mahrum olanlarının, ekonomik sıkıntıya düşecekleri
bilinen bir gerçektir. Bu nedenle, TBB, stajyerlerin sosyal ve sağlık yardımları konusunda, Sosyal Yardım ve
Dayanışma Yönergesi kabul etmiştir. Fon kapsamında sağlanan sosyal yardımlardan, kural olarak, avukatlar
yararlanmakla birlikte, stajyerler de Sosyal Yardım Fonu Yönetim Kurulu kararı ile

2. Ünite - Avukatlık Mesleğine Kabul Şartları 3


yararlanabilecektir.
Avukatlık stajı süresince dileyen stajyerlere, yönetmelikte belirtilen usul ve esaslarda, TBB’ce kredi verilir.
Bu kredi ile herhangi bir geliri bulunmayan stajyerlere, borç olarak para vermek ve avukatlık stajının
hitamından 24 ay içinde geri tahsil etme imkânı getirilmiştir.
Levhasına Yazılmak İstenen Baro Bölgesinde Yerleşim Yeri Bulunmak
Avk. K. M. 3/e her avukatın “levhasına yazılmak isteği baro bölgesinde ikametgâhı bulunmak”
zorunluluğunu getirmiş bulunmaktadır. Medeni Kanun’un 19. Maddesine göre, “bir kimsenin sürekli kalma
niyeti ile oturduğu yer”, “yerleşim yeri” sayılmaktadır. Avukatlık Kanunu’nda yer alan “ikametgâh”
deyiminin 4721 sayılı Medeni Kanun ile yerleşim yeri olarak değişmesi sonucu avukat olacak kişinin baro
levhasına yazılacağı yerde sürekli kalma niyeti ile oturması gerekmektedir.
Avukatlığa Engel Bir Durumun Olmaması
Avukatlık mesleği, çok fazla güvene dayanan bir meslektir. Kanuni usul ve esasların belirlediği şekilde
yapılmak zorundadır. Yasa, avukatlık yapacak kişinin saygın bir kişi olmasını, hapis cezası ile mahkûm
edilmemiş olmasını istemektedir. 5728 sayılı yasa ile yapılan değişiklik ile şu yazılı durumlardan birinin
varlığı hâlinde, avukatlık mesleğine kabul istemi reddolunur:
Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü maddesinde belirlenen süreler geçmiş olsa bile; Kasten işlenen herhangi
bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olanlar. Devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, millî savunmaya karşı suçlardan süresi ne olursa
olsun mahkûm olanlar. Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluktan dolayı süresi ne olursa olsun. Zimmet,
irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik gibi yüz kızartıcı suçlatan dolayı süresi ne olursa olsun ceza
alanlar. Güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma ve
kaçakçılık suçlarından kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklamadan dolayı süresi ne olursa olsun suç
işleyenlerin cezaları süreye bakılmadan avukatlığa engel durum teşkil eder. Kesinleşmiş bir disiplin kararı
sonucunda hâkim, memur veya avukat olma niteliğini kaybetmiş olanlar. Özellikle, Avk. K. M. 74’ e göre;
cezai ve disipline ilişkin bir kesinleşmiş karar sonucunda meslekten çıkarılan avukatların ruhsatnamesi,
Baro yönetim kurulu tarafından geri alınarak iptal ve adları bir daha yazılmamak üzere baro levhasından
silinmesine karar vermesi gerekir. Bu hükmün uygulanması için avukat tarafından yargıya gidilmesi
hâlinde, yargı kararının kesinleşmesi gerekir. Avukatlık mesleği ile birleşemediği kanunda belirtilen bir işle
uğraşmak. Mahkeme kararı ile kısıtlanmış olmak. İflas etmiş olup da itibarı iade edilmemiş bulunmak
(Taksiratlı ve hileli müflisler itibarları iade edilmiş olsa dahi kabul olunmazlar). Hakkında aciz vesikası
verilmiş olup da bunu kaldırmamış bulunmak. Avukatlığı sürekli olarak gereği gibi yapmaya engel vücut
veya akılca malul olmak.
Öte yandan avukatlık mesleği ile özel olarak bağdaşması mümkün olmayan işler, yasada şu şekilde
belirlenmiştir: Aylık, ücret, gündelik veya kesenek gibi ödemeler karşılığında görülen hiçbir hizmet ve
görev; sigorta prodüktörlüğü, tacirlik ve esnaflık; meslekin onuru ile bağdaşması mümkün olmayan her
türlü iş.
Bazı özel durumlarda da avukatlar, meslekleri icra edemezler. Örneğin, Bir hâkim veya cumhuriyet
savcısının eşi, sebep veya nesep itibarıyla usul ve füruundan veya ikinci dereceye kadar (bu derece dâhil)
hısımlarından olan avukat, o hâkim veya cumhuriyet savcısının baktığı dava ve işlerde avukatlık edemez.

2. Ünite - Avukatlık Mesleğine Kabul Şartları 4


DERS ADI Avukatlık ve Noterlik Hukuku Bilgisi
ÜNİTE ADI Avukatın Yaptığı İşin Hukuki Durumu
ÜNİTE NO 3
YAZAR Prof. Dr. MEHMET REFİK KORKUSUZ

TEMSİL KURUMU
Temsil, bir şahsın hukuki hüküm ve neticeleri başkasına ait olmak üzere, başkası adına ve hesabına veya
sadece hesabına bir hukuki muamele yapabilme yetkisidir. Yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına
ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar
Hukukumuzda, temsil kurumunun amacı başlıca şu üç şekilde açıklanabilir: Masraf ve zamandan tasarruf
amacı taşınmış olabilir. Asilin gizli kalma amacı gözetlenmiş olabilir. Yapılacak sözleşmenin uzmanlık
gerektirmesi nedeniyle temsil yetkisi verilebilir.
Temsilci (mümessil), temsil olunan ve üçüncü bir şahıs arasında gerçekleşen bu üçlü ilişkide, hukuksal işlem
temsilci tarafından yapıldığı hâlde, hukuksal işlemin hüküm ve sonuçları temsil olunan kişi üzerinde
doğmaktadır. Yeni Borçlar Kanunumuzun 40-48 maddeleri arasında düzenlenen temsil kurumu, kişilerin
hukuksal işlemleri bizzat yapmalarının yerine, bir başkası aracılığıyla yapması ihtiyacından
doğabilmektedir. Masraf ve zamandan tasarruf, sözleşmenin gizli kalmasının istenmesi ve yapılacak
sözleşmenin uzmanlık gerektirmesi gibi nedenler temsil kurumunun amacını oluşturmaktadır.
İŞ SÖZLEŞMESİ
Tanım
4857 Sayılı İş Kanunun 8. maddesinde İş sözleşmesinin tanımı yapılmıştır. Buna göre iş sözleşmesi, bir
tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (iş vere) da ücret ödemeyi üstlenmesiyle oluşan
sözleşmedir. Buna göre; “İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (iş vere) da
ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir.” (4857 s.y. m.8) Aynı konu BK’ da düzenlenmiştir.
Borçlar Kanunu’nun 393. Maddesinde de “Hizmet sözleşmesi, işçinin iş verene bağımlı olarak belirli veya
belirli olmayan süreyle iş görmeyi ve iş verenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi
üstlendiği sözleşmedir.
İşçinin iş verene bir hizmeti kısmi süreli olarak düzenli biçimde yerine getirmeyi üstlendiği sözleşmeler de
hizmet sözleşmesidir.” hükmünü düzenlemiştir.
Unsurlar
İşçinin iş sözleşmesinden kaynaklanan temel borcu bir işin görülmesidir. İşçi bu borcunu kural olarak bizzat
kendisi yerine getirmekle yükümlüdür ve bir başkasına devredemez. İşçinin yerine getirdiği işin onun fikri
faaliyetlerine veya bedensel faaliyetlere dayanmasının bir önemi yoktur. Burada söz konusu olan iş, bir
gerçek kişi olan işçinin ekonomik bakımdan iş olarak değerlendirilebilen her türlü çalışmasıdır. Ancak, ilgili
avukatın yaptığı işin “iş sözleşmesi” ya da “vekâlet sözleşmesi” ne dayandığını belirlemede tek başına bu
ölçüt yeterli değildir.
İş sözleşmesinden kaynaklanan temel yükümlülük olan bir işin görülmesi iş verenin yönetimi altında
gerçekleşir. Bu nedenle işçinin iş verene bağımlı olarak çalıştığı kabul edilir. İş sözleşmesini diğer
sözleşmelerden ayıran bu özellik 8. maddede açıkça belirtilmiştir. Genel anlamda bağımlılık, işçinin, belirli
ya da belirsiz bir süre, iş verenin talimatına göre ve onun denetimi ne bağlı olarak çalışmasını ifade eder.
Hiyerarşik bir bağı içinde ortaya çıkan bu olgu, iş sözleşmesini diğer iş görme sözleşmelerinden (vekalet,
eser ve avukatlık sözleşmelerinden) ayırt eder. Bağımlılık unsuru işçinin işin yapılması sırasında iş verenin
talimatlarına sıkı sıkıya bağlı olması ve iş verece denetlenmesi anlamındadır. Bağımlılık unsuru iş
sözleşmesini eser ve vekalet gibi diğer iş görme borcu doğuran sözleşmelerden de ayırmaktadır.
İş sözleşmesinin temel unsurlarından biri de işin ücret karşılığında görülmesidir. Bu nedenle işçi ücret
almadan çalışmaya zorlanamayacağı gibi çalışmadan ücret de talep edemez. İşçinin ücreti, hiçbir şekilde
yasal olarak belirlenen “asgari ücret” miktarından daha düşük olamaz. Ücret sözleşmede kararlaştırılmamış
olsa dahi, iş sözleşmesinin ücret karşılığı olmadığı söylenemez. İşçilik ücreti, asgari ücretin üstünde olduğu
iddia ediliyor ise, emsal işyerlerinde ve emsal vasıflı işçilerin alacağı miktar esas

3. Ünite - Avukatın Yaptığı İşin Hukuki Durumu 5


alınarak, bilirkişi marifeti ile tespit edilir.
Avukatın ücreti ise, yapılan işin durumuna göre, taraflar arasında yapılan sözleşmede belirtilen şekilde
ödenir. Ücret belirlenmemiş ise, Avukatlık Asgari Ücret Sözleşmesi (AAÜT)’ ne göre tespit edilecektir.
VEKALET SÖZLEŞMESİ
Tanım
BK m. 502 “Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği
sözleşmedir.” şeklinde bir tanım yapılmıştır. Bu tanım, vekilin iş görme borcunu çok sınırladığından,
doktrinde değişik tanımlamalar yapılmıştır. Vekilin sözleşme ile yükümlendiği işi yönetmeyi ya da hizmet
ifasını borçlandığı ve bu iş görmenin kanun hükümleriyle düzenlenen akitlerden herhangi birinin konusuna
girmediği, buna karşılık ancak sözleşme veya teamül olan durumlarda ücrete hak kazandığı iş görme borcu
doğuran bir sözleşme olduğu ifade edilmiştir.
Unsurlar
Vekâlet sözleşmesinde, vekilin iş görme borcu, kısaca BK’da yüklendiği işin idaresi veya kabul ettiği
hizmetin ifası olarak belirlenmiştir. Bu yönüyle bir iş görme sözleşmesi olan vekâlet sözleşmesinin mezkûr
tanımı ile kanuni tanıma ek olarak diğer iş görme sözleşmelerinden farklılığına değinilmiştir. En büyük
farklılık, diğer iş görme sözleşmelerine nazaran vekilin kural olarak bağımsız sayılabilmesinde
görülebilmektedir.
Avukatlık sözleşmesi, avukatlık sözleşmesinde özel hüküm bulunmadığı sürece, kural olarak, BK. m. 502 vd.
maddelerinde düzenlen “vekâlet sözleşmesi” ne tabidir. Bu nedenle, vekâlet sözleşmesi kurumuna kısaca
değinmek gerekir. Zira, iş görme akitlerinde, herhangi bir sözleşme tipine girmeyen iş veya işlemler,
vekalet sözleşmenin kapsamında olmaktadır (BK m.502/II).
Vekâletin konusunun maddi fiillerden oluştuğu durumlarda vekil müvekkili adına bu eylemleri
gerçekleştirme yoluna gitmektedir. Bir hekimin hastasını muayene veya ameliyat etmesi, bir öğretmenin
özel ders vermesi, bir yeri temizleme, bir mimarın yapıyı kontrol etmesi gibi durumlarda konusu maddi
fiillerden oluşan vekâlet sözleşmesinin varlığından söz edilebilecektir. Burada önemli olan, bu sayılanlar
gibi maddi fiillerin yapılmasının kanunla düzenlenen bir iş görme sözleşmesinin konusunu teşkil etmemesi
hususudur; aksi hâlde bir vekâletin varlığından değil hizmet, istisna gibi kanunla düzenlenmiş bir başka
sözleşmenin varlığından söz edilebilecektir.
Vekâlet sözleşmesinin BK m. 502/3’ teki tanımında ücret konusu için “Sözleşme veya teamül varsa vekil,
ücrete hak kazanır” şeklinde gerçekleştirilen düzenlemeden ücretin vekâlet sözleşmesinin zorunlu unsur
olmadığı sonucu çıkmaktadır. Vekâlet sözleşmesinin taraflarının, sözleşmede varsa veya örf-adette varsa,
yapılan iş karşılığında ücret verilip verilmeyeceğini, bu ücretin ne kadar olacağını kararlaştırabilirler. Eğer
taraflar arasında ücret konusunda bir anlaşma yoksa vekâletin konusu olan işin görülmesinin, iş
hayatındaki geleneklerin gerekli kılması durumunda, bir ücret kararlaştırılmamış olsa dahi ücret ödenmesi
gerekir.
Sözleşmenin kurulmasını, iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun iradesini beyan ettikleri ana bağlayan
BK’nun 1. maddesinin burada uygulanmaması için bir neden bulunmamaktadır. Vekâlet sözleşmesinde de
tarafların iradesinin açık olabilmesi gibi zımni olabilmesi de mümkündür. Önemli olan tarafların
sözleşmenin esaslı unsurlarında anlaşmaları (BK. m. 2) hususudur. Vekâlet sözleşmesinde ücretin zorunlu
unsur olmadığına değinmiştik. Taraflar dilerse ücreti vekâlet sözleşmesinin zorunlu unsuru hâline
getirebilirler.
Tarafların Hak ve Borçları
Vekâlet sözleşmesinde ücretin zorunlu unsur olup olmadığı hususu üzerinde durmuştuk. Ücretin zorunlu
unsur olmadığı ve ancak kararlaştırılmış olması ya da adet olması durumunda vekilin ücrete hak kazanacağı
sonucuna varmıştık. Bu çerçevede müvekkilin, vekilin emek ve mesaisine karşılık, işin önem ve mahiyetine
göre belirlenecek bir ücreti vekile vermesi gerekmektedir.
Vekilin yapmış olduğu giderleri ve ödemiş olduğu avansları talep etme hakkı da vardır.
Vekilin, müvekkili adına gerçekleştirdiği işlemler sırasında bir zarara uğraması durumunda vekilin bu zararı
müvekkil tarafından tazmin edilmelidir. Bunun için vekilin uğradığı zararla vekaletin ifası sırasında uygun
illiyet bağının bulunması ve vekaletin usulü dairesinde ifa edilmiş olması gerekir.
Vekâlet sözleşmesinin kurulması ile birlikte vekilin iş görme borcu doğar. Önemli olan husus vekilin işi
gerekli özeni göstererek yerine getirmesidir. Vekalet sözleşmesine konu işin görülmesi için birinin vekil
kılındığı durumlarda, vekil genellikle görülmesi beklenen işin uzmanı durumundadır. Bu bakımdan vekilin
gerekli dikkat ve özeni göstermesi işinin icabından dolayı kendisinden beklenmektedir.
Vekâlet sözleşmesinde vekilin daima vekil edenin yararına ve çıkarına uygun hareket etme, onu
zararlandırıcı veya onun iradesine aykırı eylem ve işlemlerden kaçınma yükümlülüğü bulunmaktadır. Vekil
üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle
yükümlüdür (BK m.506/II).
Vekilin hesap verme borcu BK. m. 508/II2’de düzenlenmektedir. Bu düzenleme ile vekile, müvekkilin
3. Ünite - Avukatın Yaptığı İşin Hukuki Durumu 6
talebi üzerine hesap verme zorunluluğu yüklenmektedir. Hesap verme yükümlülüğü genel bir bilgi verme
yükümlülüğüdür.
Sona Ermesi
Vekalet sözleşmesinin ifa ile, tek taraflı olarak ya da taraflardan birinin ölümü ile sona ermesi mümkündür.
AVUKATLIK SÖZLEŞMESİ
Avukatlık sözleşmesi, “ bir tarafında, serbest bir meslek ve kamu hizmeti olan avukatlık hizmetini ifa eden,
yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden Avukat ile diğer tarafta
müvekkil (iş sahibi) arasında avukatlığın amacı olan hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü
hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk
kurallarının tam olarak uygulanmasını her derece yargı organları, hakemler, resmî ve özel kişi, kurul ve
kurumlar nezdinde sağlamayı konu edinen tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir”.
Avukatlık sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen rızai bir iş görme akdidir. Bu nedenle, avukatlık
sözleşmesini sona erdirme hâlleri de yine taraflar arasında yapılmış sözleşme ile belirlenir. Ancak, taraflar
arasındaki akdedilmiş sözleşmede, sözleşmenin sona erme hâlleri gösterilmemiş ise, genel hükümlere göre
sözleşme sona erecektir.

3. Ünite - Avukatın Yaptığı İşin Hukuki Durumu 7


DERS ADI Avukatlık ve Noterlik Hukuku Bilgisi
ÜNİTE ADI Avukatın Ücret İsteme Hakkı
ÜNİTE NO 4
YAZAR Prof. Dr. MEHMET REFİK KORKUSUZ

ÜCRET İSTEME HAKKI


Avukatlık ücreti, avukatın yapmış olduğu iş veya işler karşılığında hak etmiş olduğu ve yaşamını devam
ettirmek için, yasa ve sözleşme hükümlerine binaen, almak durumunda bulunduğu bir haktır. Bir başka
ifade ile avukatlık sözleşmesi ile serbestçe kararlaştırılan veya Avukatlık kanunu ile belirlenen ve parasal bir
değer ifade eden bedeldir. Bu bedelin TL cinsinden ya da yabancı para cinsinden olmasının herhangi bir
önemi bulunmamaktadır. Avukatlık sözleşmesinin belli bir hukuki yardımı ve meblâğı yahut değeri
kapsaması gerekir. Yazılı olmayan anlaşmalar, genel hükümlere göre ispatlanır. Yasaya aykırı olmayan şarta
bağlı sözleşmeler geçerlidir.
Avk. K. m. 163/I hükmü, sözleşmenin belli bir “hukuki yardım ve meblağı yahut değeri kapsaması”
gerektiğini ifade etmektedir. Bu ifadeye göre, sözleşme içeriğinde ücretin belirtilmesinin avukatlık
sözleşmesinin geçerlik şartı olarak kabul edildiği gibi bir anlam çıkarılabilir. Fakat bu maddenin ikinci fıkrası
ile 164. maddenin dördüncü fıkrası karşısında, sözleşmede ücretin belirtilmemiş olması, avukatlık
sözleşmesin geçerli olmasına engel değildir.
Yargıtay 13. HD’ sinin 5043 sayılı yasa ile kabul edilen geçici 21. Maddesinin AYM‘den iptali isteminden
sonra, hemen hemen yerleşik içtihatlarına göre; ilk sözleşmenin yapıldığı anda taraflar arasında herhangi
bir ücret anlaşması yok veya geçersiz ise, sözleşme esnasındaki AAÜT hükümlerinin geçerli olacaktır.
ÜCRET HAKKININ ÖZELLİKLERİ
Avukatlık sözleşmesi için şekil şartı aranmadığı hâlde, ücretin ispatı için yazılılık şartı bulunmaktadır.
Taraflar arasında belirlenen ücretin yazılı olmaması ve uyuşmazlık konusu avukatlık ücretinin HMK m. 200
vd. hükümlerine göre belirlenen miktarın üstünde olduğu iddiası var ise, bunu mutlaka yazılı olarak ispat
etmek gerekir.
Avukatlık ücretinin kararlaştırılmadığı veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut
ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin
hükmünün geçersiz sayıldığı hâllerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin
altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü
için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi
arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise
avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.
Bir avukatlık sözleşmesinin taraflarca hazırlanıp kanuni sınırlar içinde avukatlık ücretinin belirlenmesi
asıldır. Ancak, uygulamada, sözleşme yapma ilkesine ya da sözleşmelerin yazılı yapılmasına ilişkin kurallara
pek fazla uyulmamaktadır. Bu nedenle, sözleşmenin bulunmaması, kısmen geçersiz olması veya ücrete
ilişkin düzenlemenin olmaması durumda TBB tarafından tanzim edilen AAÜT esas alınmaktadır.
Avukatlık sözleşmesinin geçerliğine ilişkin bir değişiklik de sözleşmenin ücret tavanının aşması durumunda
sözleşmenin tavan miktarında geçerli kabul edileceğine dair hükümdür. İkinci fıkrada getirilen bu
düzenleme ile ücret tavanının aşılması durumunda sözleşme batıl veya yok hükmünde kabul edilmeyip
geçerliğini sürdürecek ve fakat ücret oranı tavan miktarına indirilecektir. Bu ifadeyi pekiştiren son cümleye
göre de sözleşmenin yokluğunu gerektiren durumların dışında, sözleşmedeki bir hükmün geçersizliği
nedeniyle sözleşmenin tümü geçersiz olmayacak, sözleşmedeki diğer yasaya aykırılıklar sadece ilgili
hükmün iptaline yol açacak, buna karşı sözleşme geçerliliğini sürdürecektir
Avk. K. m. 163/II’ ye göre yapılacak sözleşmeler, dava konusu para dışındaki mal ve haklardan bir kısmının
aynen avukata ait olacağı hükmünü taşıyamaz. Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan
meblâğı veya değeri ifade eder. Bu ücret, Türk parası mukabilinde olabileceği gibi yabancı para cinsinden
de olabilir. Ancak, ayni bir değer mukabilinde olamaz. Örneğin bir gayrimenkul

4. Ünite - Avukatın Ücret İsteme Hakkı 8


davasında kazanılan miktarın %20’ sinin avukata bırakılması ve uyuşmazlık konusu bir davada kazanılan
borsa hisselerinin %25’ inin avukata ücret olarak bırakılmasına ilişkin anlaşmalar, kamu düzenine aykırı
görülmüştür. Belirtilen şekilde, yasaya aykırı olan bu tür sözleşmelerin varlığı hâlinde, geçersiz olan bu
sözleşmenin karşılığında, AAÜT’ki miktar, avukatlık ücreti olarak takdir olunacaktır.
Ücretsiz dava alınması hâlinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilmek zorundadır. Aksi takdirde, disiplin
suçu oluşturacaktır.
Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kararlaştırılan avukatlık ücreti yalnızca avukatın üzerine almış olduğu
işin karılığı olup, mukabil dava, ağlantı ve ilişki bulunsa ile başka dava ve icra kovuşturmaları veya her türlü
hukuki yardımlar ayrı ücrete tabidir. Avukat, ücret alsın almasın, yüklendiği işle ilgili başka işleri de dava ve
takipleri de yapması gerekebilir. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken temel bir husus, avukat,
aralarında özel bir sözleşme olmasa bile, birbiri ile bağlantılı bulunan ve fakat her aşaması ayrı vekalet
ücreti ve anlaşma gerektiren bir konuda, işe başlanmış ise, o işi davanın sonuna değin götürmek
zorundadır.
Avukat, müvekkili tarafından verilen veya onun namına aldığı malları, parayı ve diğer her türlü kıymetleri,
avukatlık ücreti ve giderin ödenmesine kadar, kendi alacağı nispetinde elinde tutabilir. Bu durum, ileride
inceleneceği gibi hapis hakkının konusu ise de avukatlık ücretinin rüçhaniyetini gösterir.
YASAL VEKÂLET ÜCRETİ
Yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az
ve üç katından fazla olamaz (Avk. K. m. 169). Bu ücretin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin
önemi niteliği ve davanın süresi göz önünde tutularak hakim tarafından belirlenir.
2001 yılı değişikliği sonrasında; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifesi altında
kalmamak kaydıyla, ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için
avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değini %10 ile %20’si arasındaki bir miktar
avukatlık ücreti olarak belirlenebilir. Kanun koyucu getirdiği bu düzenleme ile, uygulamada avukatların
aleyhine ortaya çıkan adaletsizliği belir ölçüde ortadan kaldırmıştır.

4. Ünite - Avukatın Ücret İsteme Hakkı 9


DERS ADI Avukatlık ve Noterlik Hukuku Bilgisi
ÜNİTE ADI Avukatın Ücret Dışındaki Diğer Hakları
ÜNİTE NO 5
YAZAR Prof. Dr. MEHMET REFİK KORKUSUZ

AVANS İSTEME HAKKI


Avans, avukatın üstlendiği işi yapabilmesi gerekli birtakım -yargılama gideri gibi- masrafları karşılayabilmek
için henüz gerçeklememiş veya muaccel hâle gelmemiş giderlere ilişkin olarak avukata yapılan peşin
meblağdır. Gideri olmayan konularda avans istenemez. Avukat yapacağı olası harcamalar için kendisine
yeteri kadar avans verilmesini isteme hakkına sahiptir. Talep edilen avans işle orantılı olmalıdır. Avukat,
istediği avans verilene kadar işi bekletme hakkına sahiptir. Avansın verilmemesi hâlinde avukatın cebinden
harcama yaparak işi takip etme zorunda değildir.
Avukatın, üstlendiği vekâlet görevi dolaysıyla söz konusu olan masraflara katlanması düşünülemez.
MASRAF İSTEME HAKKI
Avukatın iş sahibinden avans veya başka bir ad altında para almaksızın birtakım masraflar da bulunduğu
takdirde, yapılan bu masrafların kendisine faizi ile birlikte verilmesi gerekir. Avk. K. m.173/II maddesi avans
talep hakkını düzenlemektedir. Kanuni hükme göre tarafların avukatlık sözleşmesinde, masrafların ilk önce
avukat tarafından karşılanacağını, yapılan masrafların bilahare ilk talep hâlinde avukata deneceğini
kararlaştırmaları mümkündür.
Sözleşmede, aksine hüküm bulunmadığı müddetçe, avukat kendi mal varlığından avans almadan iş
yapmaya mecbur değildir. Öte yandan avukat, yaptığı masrafların karşılığı olan parayı, avukat, yaptığı
masrafların karşılığı olan parayı, iş sahibinden talep etme hakkı bulunmaktadır. Böyle bir durumda avukat,
ispat kolaylığı açısından derhal yazılı bir şekilde müvekkiline durum bildirmeli ve süre vermelidir. Vekilin
verdiği süre rağmen, müvekkilin gerekli avansı veya ifa edilen masrafı vekile deruhte etmemesi hâlinde,
masrafı vekile deruhte etmemesi hâlinde avukat, konu ile ilgili hukuksal yardımlarının ve faaliyetlerini
askıya alabilir. Süre geçmesine rağmen, masraf veya avans ödenmemesi hâlinde avukat davadan çekilebilir
ve vekalet ücretini de talep edebilir.
DOSYA SAKLAMA HAKKI VE GÖREVİ
Avk. K. 52.maddesine göre, avukat üzerine aldığı her iş veya yazılı mütalaasına başvurulan her husus
hakkında düzenli dosya tutmakla yükümlüdür. Dosya tutmayan avukat, bu yükümlülüğünü ihlal etmiş
demektir. Avukat, her iş için ayrı ayrı tuttuğu dosyası, dosya içeriği hakkında bilgi istendiğinde müvekkiline
de bilgi olarak sunmak zorundadır. Bu husus, mesleki zorunluluk olmasının ötesinde, işlerinin düzgün ve
planlı bir şekilde yapılabilmesinin de bir şartıdır.
Avk. K. 53.maddesi, avukatın yaptığı görüşmelerden gerekli saydıklarını bir tutanakla tespit eder hükmünü
getirmiştir. Tutulacak tutanağın altı görüşmede bulunanlar tarafından imzalanır. 53. madde sözlü
görüşmelerin tutanağa geçirilmesini (tutanak düzenlenmesini) avukatın takdirine bırakmış ise de diğer
mesleki yükümlülüklerin ifası bakımından avukatın bunu yapması gerekir. Dosya içine, vekilin müvekkil ile
yaptığı her türlü görüşmeyi zabıta bağladığı tüm yazışmaları, vekâlet sözleşmesini ve dava safahatına ilişkin
tüm belge ve delilleri de koyar.
HAPİS HAKKI
Avukat, ücreti ve yapmış olduğu giderleri kendisine ödenmedikçe, elinde bulunan evrakı geri vermekle
yükümlü değildir ( Avk. K. m. 39). Kısaca hapis hakkı olarak ta nitelendirilen bu hak, avukatın yaptığı iş
sonunda, müvekkili adına elde ettiği menfaatlerin kötü niyetli olarak kullanılmasını engellemek maksadıyla
kabul edilmiştir.
SOSYAL GÜVENCE HAKKI
Bilindiği gibi, eski 506 s.y.’ da avukatlar, topluluk sigortasına tabi olarak çalışmalarını devam ettiriyorlardı.
Bu hizmetleri nedeniyle, kendilerinden sadece zorunlu malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi alınıyordu.
Diğer kısa vadeli sigorta haklarını kullanmaları ise zorunlu değildi. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Hakkında yasaya göre, avukatların tabi olacakları
sigortalılık statüsü aşağıdaki şekilde belirlenecektir.

5. Ünite - Avukatın Ücret Dışındaki Diğer Hakları 10


Bir işveren yanında hizmet akdiyle çalışan ve 01.10.2008 tarihine kadar 506 sayılı Sosyal Sigortalar
Kanununun 2’nci maddesine tabi tutulan avukatlar bu tarihten itibaren 5510 sayılı Kanunun 4-1/a maddesi
kapsamında sigortalı sayıldığından, bunların sigortalılık statülerinde bir değişiklik olmamıştır.
657 sayılı Kanuna tabi olarak çalışıp 01.10.2008 tarihine kadar 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa
tabi tutulan avukatlar bu tarihten itibaren 5510 sayılı Kanunun 4-1/c maddesi kapsamında sigortalı
sayıldığından, bunların sigortalılık statülerinde de bir değişiklik olmamıştır. Prim belgelerinin verilmesi ve
primlerinin ödenmesi ilgili kamu işverenlerince sağlanacaktır.
Bağımsız çalışan avukatların sigortalılıklarının topluluk sigortası yoluyla sağlanmasına imkân veren 1136
sayılı Avukatlık Kanununun 186, 188 ve 191’inci maddeleri ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun
86’ncı maddesi 5510 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmış ve söz konusu kimselerin 01.10.2008 tarihinden
itibaren Kanunun 4’üncü maddesinin durumlarına uyan bendi kapsamında sigortalı sayılmaları hükme
bağlanmıştır.
Gelir vergisi mükellefi olan serbest avukatlar, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek
veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olan diğer sigortalılar gibi, 01.10.2008 tarihinden itibaren 5510
sayılı Kanunun 4-1/b maddesi kapsamında sigortalı sayılacaklardır.
Bağımsız çalışan avukatlar, önceki dönemde, işçi sigortalısı gibi değerlendirildiğinden, bağımsız çalışanlara
gore, daha az prim ile “yaşlılık aylığı”na hak kazanabiliyordu. Yeni dönemde ise serbest çalışan avukatlar,
bağımsız çalışan diğer kimseler gibi değerlendirilerek, “yaşlılık aylığına” hak kazanmaları için gerekli
“hizmet süreleri” daha da arttırılmıştır. Bir başka ifade ile, emekli olabilmeleri için, daha fazla çalışmaları
gerekmektedir.
Doğum yapan bayan avukata veya sigortalı olmayan eşinin doğum yapması nedeniyle erkek avukata,
yaşaması şartıyla her çocuk için Kurumca belirlenen tarife üzerinden emzirme ödeneği verilecektir. Ancak
emzirme ödeneğinden yararlanacak sigortalı adına doğum tarihinden önceki bir yıl içinde en az 120 günlük
prim ödenmiş olması ve Kuruma olan prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş bulunması
zorunludur.
01.10.2008 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi ödeyerek topluluk sigortasına devam
eden avukatlar emekli oluncaya kadar Kurumun sağlık yardımlarından yararlanamamaktaydı. Söz konusu
avukatlar 01.10.2008 tarihinden itibaren genel sağlık sigortalısı sayıldığından emeklilikten önceki süreçte
de genel sağlık sigortasından sağlanan sağlık yardımlarından yararlanabileceklerdir.
Avukatlık Kanunu uyarınca avukatlık stajı yapmakta olanlardan bu Kanuna göre genel sağlık sigortalısı veya
bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda olmayanlar staj süresi ile sınırlı olmak üzere genel sağlık
sigortalısı sayılır. Bu şekilde genel sağlık sigortalısı sayılanların genel sağlık sigortası primleri 5510 sayılı
kanunun 82’nci maddesine göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutarının %
6'sıdır. Bu primler Türkiye Barolar Birliği tarafından ödenir.
Türkiye Barolar Birliği nezdinde sosyal güvenlik, sosyal yardım ve dayanışma hizmetlerinde kullanılmak
üzere kaynağı bu Kanunun 27’nci maddesinin ikinci fıkrasında gösterilen gelirlerin yarısı olan "Sosyal
Yardım ve Dayanışma Fonu" kurulmuştur.
Bu fondan yapılacak harcamaların esas ve usulleri ile diğer hususlar Türkiye Barolar Birliği Yönetim
Kurulu’nca hazırlanacak ve Adalet Bakanlığınca onaylanacak yönetmelikte gösterilir. Fon gelirleri ve
giderleri her yıl mevzuatta belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde, Adalet Bakanlığı tarafından denetlenir.

5. Ünite - Avukatın Ücret Dışındaki Diğer Hakları 11


DERS ADI Avukatlık ve Noterlik Hukuku Bilgisi
ÜNİTE ADI Avukatın Yükümlülükleri
ÜNİTE NO 6
YAZAR Prof. Dr. MEHMET REFİK KORKUSUZ

BÜRO EDİNME ZORUNLULUĞU


Serbest çalışmak isteyen her avukat, levhaya yazıldığı tarihten itibaren üç ay içinde baro bölgesinde bir
büro kurmak zorundadır. Büronun niteliklerini barolar belirtir. Yine bir hizmet akdi ile bir başka avukat
yanında çalışan, ya da bir iş yerinin daimî ve hizmet akdi ile avukatı olarak çalışanlar da çalıştıkları iş
yerlerinin adresleri baro yönetimine bildirmekle zorunludur.
AYNI BÜRODA BİRLİKTE ÇALIŞMA
Birlikte çalışma, iki ayrı avukatın birbirinden bağımsız olarak çalışmayı ifade ettiği gibi aynı baroya kayıtlı
birden çok avukatın meslekî çalışmalarını bir büroda yürütmelerini, vergi kaydı ayrı olmak ve fakat gelir ve
giderlerini ortak olarak da yapan birlikleri de kapsamaktadır. Bu son durumda, belirtilen birlikteliğin tüzel
kişiliği yoktur, yapılan iş ticarî sayılmaz. İki ayrı avukatın ayrı büroyu birlikte ve fakat birbirinden bağımsız
olarak iş yapmalarına hukuken engel bir durum yoktur.
Avukatlık ortaklığı, aynı baroya kayıtlı birden çok avukatın bu Kanuna göre mesleklerini yürütmek için
oluşturdukları tüzel kişiliktir. Avukatlık ortaklığının çalışması meslek çalışması olup, ticarî sayılmaz ve
vergilendirme bakımından şahıs şirketlerine ilişkin hükümler uygulanır. Avukatlık ortaklığının adı, bir ya da
birkaç ortağın ad ve/veya soyadlarına (Avukatlık Ortaklığı) ibaresi eklenerek belirlenir.
MESLEK KURALLARINA UYMA BORCU
1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın 34. maddesinde, genel olarak, avukatların, yüklendikleri görevleri bu
görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının
gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve TBB'nce belirlenen meslek kurallarına uymakla
yükümlü oldukları öngörülmüştür.
BAROYA KARŞI SORUMLULUKLAR
Avukatların baroya karşı sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekir. Bunlar: Baro başkanı ya da
yönetiminin avukatlık kanununa göre verdiği işleri yerine getirme; Baro keseneklerini yerine getirme
borcu; Avukatın, yaptığı bazı işlerle ilgili olarak baroya bilgi verme yükümlülüğü; Bürosundan uzunca ayrı
kalma hâlinde yerine bakacak meslektaş tayini; Mesleki çalışması nedeniyle aleyhine dava açılan avukatın
baroya bilgi verme ve baronun arabuluculuk teklifini kabul etme zorunluluğu; Duruşmayı terk hâlinde
baroya bilgi verme zorunluluğu; Yargı mercilerini ret veya şikayet durumunda baroya bilgi verme; Bir başka
avukat aleyhinde dava açma veya takipte bulunma hâlinde baroya bilgi verme ve avukatlar arasındaki
ihtilafta baronun hakemliğini kabul etme zorunluluğudur.
MÜVEKKİLLERE KARŞI YÜKÜMLÜLÜKLER
Avukatların müvekkillerine karşı bazı yükümlülükleri vardır. Bunlar: Görüşüne başvurulan konuda
müvekkilini aydınlatma ve dava sonucu hakkında bilgi ve tahminini söyleme borcu; Karşı tarafla yaptığı
görüşmelerden müvekkilini haberdar etme yükümlülüğü; Tahsil ettiği paraları derhal müvekkiline verme
yükümlülüğü; Bilgi ve belge ile hesap verme borcu; Sadakat borcu; Üzerine aldığı işi özenle yapma
yükümlülüğüdür.
AVUKATIN AVUKATA BİLGİ VERME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Avukatın avukata bilgi verme zorunluluğu, yasadan ziyade, meslek kuralları ile belirlenmiş olan hususlardır.
Bunlar: Başka yerden gelen diğer tarafın avukatına, mazereti nedeniyle duruşmaya katılamayacağı
konusunda, bilgi verme yükümlülüğü; Mahkemeye sunulan bütün dilekçe ve belgelerin bir örneğini verme
zorunluluğu; Bir dava veya takipte avukat varsa, davaya veya takibe sonradan müdahil olunması istenen
avukatın, ilk avukata bilgi verme zorunluluğudur.
MAHKEMEYE VEKÂLET VERME ZORUNLULUĞU
Avukat, vekâletnamenin aslını veya onaylayacağı örneğini, her dava dosyasına ayrı ayrı konulmak üzere
mahkemeye vermek zorundadır (HMK m. 77/1). Fakat ihtiyati tedbir veya delil tespiti dosyasında
vekâletnamesi bulunan avukat, bunlarla ilgi davayı açarken yeniden vekâlet vermek zorunda değildir.

6. Ünite - Avukatın Yükümlülükleri 12


KAÇINMASI GEREKEN YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekalet görevi, durumu
müvekkiline tebliğinden itibaren on beş gün süre ile devam eder. Şu kadar ki, adli müzaharet bürosu yahut
baro başkanı tarafından tayin edilen avukat, kaçınılmaz bir sebep veya haklı bir özrü olmadıkça, görevi
yerine getirmekten çekinemez. Kaçınılmaz sebebin veya haklı özrün takdiri avukatı tayin eden makama
aittir.
Avukat, kendisine teklif olunan işi sebep göstermeden reddedebilir. Reddin, iş sahibine gecikmeden
bildirilmesi zorunludur. İşi iki avukat tarafından reddolunan kimse, kendisine bir avukat tayinini baro
başkanından isteyebilir. İşin ret etmenin yasal zorunlu olduğu durumlar şunlardır: Avukat Kendisine yapılan
teklifi yolsuz veya haksız görür yahut sonradan yolsuz veya haksız olduğu kanısına varırsa; Aynı işte
menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa; Evvelce hâkim, hakem, Cumhuriyet
savcısı, bilirkişi veya memur olarak o işte görev yapmış olursa; Kendisinin düzenlediği bir senet veya
sözleşmenin hükümsüzlüğünü ileri sürmek durumu ortaya çıkmışsa; Görmesi istenilen iş, TBB tarafından
tespit edilen mesleki dayanışma ve düzen gereklerine uygun değilse, kendisine yapılan iş tekliflerini
reddetmek zorundadır. Bu zorunluluk, avukatların ortaklarını ve yanlarında çalıştırdıkları avukatları da
kapsar ( Avk. K. m. 38).
Avukatlık mesleğini fiilen deruhte edenlerin, iş elde etmek için reklam sayılabilecek her türlü girişim ve
eylemde bulunmalarının önlenmesi amacıyla, Avukatlık Kanunu’nda özel hükümler kabul edilmiştir (Avk. K.
M.55) Öte yandan; Avk. Kanununa bağlı olarak, reklam konusunu daha da açıklayıcı olarak kabul edilen
TBB reklam yasağı yönetmeliği kabul edilmiştir.
Avukat ile müvekkil arasındaki sözleşme ilişkisinin temeli karşılıklı güvene dayanır. Müvekkilin avukatına
çekinmeksizin güvenmediği ve önemli tüm vakıalar karşısında bir bakış sunamadığı takdirde avukatın ona
gereği gibi danışmanlık yapması ve onu etkili biçimde temsil etmesi zorlaşacaktır. Belirtilen nedenle, diğer
çok sayıdaki mesleklerde görülmeyecek şekilde, özel hukuk kurallarıyla ve meslek kurallarıyla “sır saklama
borcu” güvence altına alınmıştır.

6. Ünite - Avukatın Yükümlülükleri 13


DERS ADI Avukatlık ve Noterlik Hukuku Bilgisi
ÜNİTE ADI Avukatın Hukuki ve Disiplin Sorumluluğu
ÜNİTE NO 7
YAZAR Prof. Dr. MEHMET REFİK KORKUSUZ

AVUKATLARIN HUKUKİ SORUMLULUĞU


Sorumluluk, somut olayda borçlunun sözleşmeyle üstlenmiş olduğu bir borcu yerine getirmemesinden
veya haksız fiilinden kaynaklanabilir. Sözleşmenin ihlalinden kaynaklanan sorumluluk için “akdi
sorumluluk”, haksız fiilden kaynaklanan sorumluluk içinse “akit dışı sorumluluk” deyimleri kullanılır. Dar ve
teknik anlamda sorumluluktan söz edildiği zaman, akit dışı sorumluluk anlatılmak istenir.
Akdi sorumluluk, hukuki bir işlemle tarafların birine veya her ikisine yüklenen edimlerini tam veya gereği
yerine getirmemelerinden kaynaklanmaktadır. Bu şekilde sorumluluğu olan kimseler, hukukumuza göre,
mal varlığı ile bu sorumluluklarını tazmin etmek zorundadırlar.
Vekalet sözleşmesinin doğası gereği öğretide haklı olarak kabul edilen ve yukarıda sayılan
yükümlülüklerinin yanı sıra avukatın, sözleşme gereği sorumluluklarını yerine getirmemesi nedeniyle
tazmin borcu da doğabilir. Avukatlık sözleşmesine dayalı olarak, avukatın sorumluluğuna gidebilmek için
sözleşmenin avukat tarafından ihlal edilmiş olması gerekir.
Avukatın hukuki sorumluluğu iddiasıyla, avukat aleyhinde tazminat talebinde bulunabilmek için tazminatı
gerektiren genel hukuk kurallarının burada da geçerli olması gerekir. Yani, olayda avukatın sözleşme ile
üzerine aldığı işi hiç ya da gereği gibi yerine getirmemiş olması nedeniyle iş sahibinin madden ya da manen
mağdur olması gerekir. Avukatın sorumluluğu iddiası, Avk. K. m. 40’ a göre, “bu hakkın doğumunun
öğrenildiği tarihten itibarın bir yıl ve herhâlde zararı doğruna olaydan itibaren beş yıl geçmekle düşer.
Ancak, avukatın üçüncü kişilere karşı sorumluluğunda uygulanacak zaman aşımı süresi, Avk. K. M. 40’ a
göre değil, genel hükümlerdeki zaman aşımı süresidir.
Maddi zarar, müvekkilin mal varlığındaki eksilme veya müvekkilin mal varlığında olması gereken artışın
olmamasıdır. Eksilmenin veya olması gereken artışın hesabı maddi zarar hesabındaki genel ilkelere göre
yapılacaktır. Maddi tazminat sorumluluğuna gidebilmek için bir maddi zararın meydana gelmesi, zararın
mal varlığına ilişkin olması, zararın oluşumunda avukatın kusurlu olması, zarar ile avukatın eylemi arasında
uygun illiyet bağının bulunması ve davanın süresinde açılması gerekir.
Avukatın, sözleşmesel yükümlülüğünü ihlali, olayların normal akışına, hayat tecrübelerine göre somut
olayda gerçekleşen türden zarar oluşturmaya elverişli olmalıdır. Önemli olmayan bir davayı kaybetmiş olan
avukat, buna çok üzülerek yataklara düşen ve işine gidememekten ötürü zarara uğrayan müvekkilinin bu
zararını tazminle yükümlü tutulamaz. Avukatın vereceği zarar, kural olarak, maddi zarar olacaktır. Ancak,
müvekkil, BK m. 56’daki şartların oluşması hâlinde manevi tazminat talep edilebilecektir. Bunun için,
avukatın kişilik hakkına ve hukuka aykırı bir tecavüzde bulunması, bir manevi zarara uğranılması, kişilik
hakkına yönelen hukuka aykırı tecavüz ile manevi zarar arasında illiyet bağı bulunması, davalının sorumlu
olmasını gerektiren kusuru veya bir kusursuz sorumluluk hâlinin bulunması gerekir. Manevi zarara ilişkin
olarak, bu güne değin uyuşmazlık konusu olan bir olaya, tarafımızca sadece bir kararda rastlanılmıştır.
Konu ile ilgili Yargıtay kararında, temyiz süresini kaçırdığı için, müvekkil tarafından kendisinden talep edilen
manevi tazminata ilişkin olarak; Davalı avukatın kararı temyiz etmeyerek görevini ihmal etmesinin
davacının kişilik haklarına saldırı olmadığı gerekçesiyle manevi tazminat hükmedilemeyeceğini belirterek
Yerel Mahkeme kararını bozmuştur.
AVUKATIN DİSİPLİN SORUMLULUĞU
Avukatlar hakkında uygulanacak disiplin işlem ve cezaları Avk. K. 134–162. Maddeleri arasında
düzenlenmiştir. Bu hükümlerde hem ilgili barolarda uygulanacak kurallar, hem de TBB tarafından
uygulanacak olan kurallar yer almaktadır.
Avukatlık kanunu, avukatlık onuruna, meslek düzen ve geleneklerine uymayan eylem ve davranışları ile
mesleki çalışmasında görevin yapılması ile ilgili sorumluluklarını görevin gerektirdiği dürüstlüğe uygun
yapmayan avukatın disiplin cezası ile cezalandırılacağın emretmektedir.
Disiplin soruşturma ve kovuşturmasına tabi olanlar; avukatlar ile avukatlık, ortaklıkları, stajyerler ve

7. Ünite - Avukatın Hukuki ve Disiplin Sorumluluğu 14


dava takipçileridirler. Avukatlar hakkındaki bir şikâyette ilk aşama “soruşturma” evresi ve ikinci aşama da
“kovuşturma” evresidir.
Disiplin kovuşturması, soruşturma evresi sonucunda, baro yönetim kurulu tarafından verilen bir kararla
açılır. Yönetim kurulu, ivedilikle ve her hâlde ihbar, şikâyet veya istek tarihinden itibaren en çok bir yıl
içinde disiplin kovuşturması hakkında bir karar vermeye mecburdur.
Avukatlar hakkında yapılacak kovuşturmalarda, isnat olunan hususun avukata açıkça ve yazılı olarak
bildirilmesi, yazılı savunmasının istenmesi ve bu savunma için en az on günlük bir süre tanınması
zorunludur.
Hakkında meslekten çıkarma cezasını gerektirebilecek mahiyette bir işten dolayı kovuşturma yapılmakta
olan avukat disiplin kurulu kararıyla, tedbir mahiyetinde işten yasaklanabilir.
İşten yasaklanma kararı, yargı organları ile sair mercilere baro başkanlığı tarafından derhal duyurulur. İşten
yasaklanmış olanlar bu tarihten itibaren avukatlığa ait yetkileri hiçbir şekilde kullanamazlar. Bu hüküm
avukatın eşi ile reşit olmayan çocuklarına ait işlerde uygulanmaz.
Disiplin cezaları şunlardır: Uyarma, kınama, para cezası, işten çıkarma ve meslekten çıkarma.
Avukat hakkında başlamış olan ceza kovuşturması, disiplin işlem ve kararlarının uygulanmasına engel
olmaz. Şu kadar ki, disiplin işlem ve kararına konu teşkil edecek bir eylemde bulunmuş olan avukat
hakkında aynı eylemlerden dolayı ceza mahkemesinde dava açılmış ise, avukat hakkındaki disiplin
kovuşturması, ceza davasının sonuna kadar bekletilir. Bu hâlde yönetim kurulunun isteği üzerine disiplin
kurulu, avukatın işten yasaklanmasına yer olup olmadığı hakkında Avk. K. 153 ve 154üncü maddeler
uyarınca bir karar vermek zorundadır.
Disiplin kovuşturması açılmasına karar verilen hâllerde, yönetim kurulunun iletmesi üzerine, disiplin
kurulu, incelemesini evrak üzerinde yapar. Disiplin kuruluna gönderilen dosya içinde avukatın sicili de
bulunur.
Avukatın isteği veya disiplin kurulunca gerek görülmesi hâlinde, inceleme duruşmalı olarak yapılır.
Duruşma gizli olur. Disiplin kurulu incelemeyi ivedilikle ve herhâlde kararın kendisine gelişi tarihinden
itibaren en geç bir yıl içinde sonuçlandırmak zorundadır. Ceza davasının sonucunun beklenmesini
gerektiren hâller saklıdır.
Disiplin kurulu kararlarına karşı, Cumhuriyet Savcısı ve ilgililer, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde
TBB Disiplin Kuruluna itiraz edebilirler.
Birlik disiplin kurulu, disiplin davalarını dosya üzerinde inceler. Ancak, işten veya meslekten çıkarma
cezasına yahut işten yasaklanmaya dair kararların incelenmesi sırasında, ilgili avukatın isteği üzerine veya
kendiliğinden duruşma yapılmasına karar verebilir.
Birlik Disiplin Kurulunun, itiraz üzerine verdiği kararlar Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren iki ay
içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya karar onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı
uygun bulmadığı kararları bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar
Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu kararlar, Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulunca üçte iki
çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi hâlde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye
Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir. Şu kadar ki, uyarma, kınama ve para cezasına ilişkin
kararlar kesin olup, Bakanlığın onayına tâbi değildir.

7. Ünite - Avukatın Hukuki ve Disiplin Sorumluluğu 15


DERS ADI Avukatlık ve Noterlik Hukuku Bilgisi
ÜNİTE ADI Avukatın Cezai Sorumluluğu
ÜNİTE NO 8
YAZAR Dr. Öğr. Üyesi MUSTAFA HALİT KORKUSUZ

AVUKATLARIN CEZAİ SORUMLULUĞU


Avukatların Avukatlık Sıfatını Taşıması Nedeniyle İlgili Suç Kovuşturması Altında Olması
Avukatların görevleri sırasında veya görevleri nedeniyle işledikleri suçlarla ilgili düzenleme Avk. K. m. 62’ye
göre yapılmıştır. Buna göre, avukatlara yasalara verilen görevler dolaysıyla işlenebilen suçlar bakımından
avukatlık sıfatı “memur” olarak kabul edilmiş, bu suçlar dışında ise memur olarak kabul edilmemiştir. Bu
nedenle, avukatların görevleri nedeniyle de olsa işledikleri diğer suçlarda, memurluk sıfatına ilişkin cezayı
artırıcı hükümler uygulanmayacaktır.
Avukatlar Aleyhinde Başlatılan Ceza Soruşturmasında İzlenecek Usul
Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya
görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, cumhuriyet savcılığının ihbar üzerine ya
da resen suça muttali olması nedeniyle, konu hakkında soruşturma başlatır. Konu hakkında gerekli
araştırmalar yapar. Delilleri toplar ve varsa tanıkları dinler. Yaptığı soruşturma sonucunda, avukatın suç
işlediği kanaatine vardığı takdirde, dosyayı gerekli soruşturma izni almak üzere, Adalet Bakanlığına (Ceza
İşleri Genel Müdürlüğü’ne) gönderir. Adalet Bakanlığının (Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ nün) vereceği izin
üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır.
İlgili Cumhuriyet savcısını başvurusu üzerine; Avk. K. 58’inci maddeye göre yapılan soruşturmaya ait dosya
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne tevdi olunur. Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün incelemesi
sonucunda, kovuşturma yapılması gerekli görüldüğü takdirde dosya, suçun işlendiği yer ağır ceza
mahkemesine en yakın bulunan ağır ceza mahkemesi cumhuriyet savcılığına gönderilir. Uygulamada,
maalesef, cumhuriyet savcılıklarınca yapılan hemen bütün başvurular, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü
tarafından, avukatlar aleyhinde izin verme şeklinde tecelli etmektedir.
Adalet Bakanlığı’nın “soruşturma izni” verilmesine ilişkin kararının ilgili cumhuriyet savcısına ulaşması
hâlinde, cumhuriyet savcısı, beş gün içinde, iddianamesini düzenleyerek dosyayı son soruşturmanın
açılmasına veya açılmasına yer olmadığına karar verilmek üzere ağır ceza mahkemesine verir.
Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya
görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, Adalet Bakanlığının vereceği izin
üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır. Avukat yazıhaneleri ve konutları ancak
mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet savcısı denetiminde ve baro
temsilcisinin katılımı ile aranabilir. Mahkemeler tarafından çok kolay verilebilen kararlar nedeniyle, Türkiye
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde çeşitli tazminatlara mahkûm edilmektedir. Bu nedenle, özellikle
avukatların konut ve işyerinin aranmasına yönelik olarak çok ciddi şüphe ve kanıt olmaksızın, bu kararlar
verilmemelidir. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hâlleri dışında avukatın üzeri aranamaz.
AVUKATLARIN İŞLEYEBİLECEKLERİ BAŞLICA SUÇLAR
Meslek Sırrını İfşa Suçu
Avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek avukatlık görevi gerekse TBB ve barolar organlarındaki
görevleri dolaysıyla öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasaktır.
Avukatın Görevini İhmali
Görevi ihmal suçu, memurlara veya yasanın açıkça atfı ile memur gibi kabul edilenler tarafından
işlenebilecek bir suçtur. Ancak, TCK’da, görevini yerine getirmeyenler “ihmal suçu” ile cezalandırılabilecek
iken, Avk. K.’da 62. Maddeye göre cezalandırılır.
Avukatın Görevini Kötüye Kullanması Suçu
Avk. K. 62. maddesi bakımından suçun öğesi, her ne şekilde olursa olsun, avukat sıfatı ile veya baro
organları veya TBB organlarında görevli olmak nedeniyle Avk. K. ya da diğer kanunlarla kendisine verilen
görev ve yetkiyi ihmal etmektir. Bu anlamda, gerek Avk. K. ve gerekse diğer yasalarda avukat olmak veya
baro organlarında görevli olmak sıfatıyla verilen yasal görev ve yetkilerin yerine getirilmesinde

8. Ünite - Avukatın Cezai Sorumluluğu 16


gecikme veya yapmama eylemleri ile görevini kullanması durumunda TCK’nun ilgili hükümleri (TCK m.
257/I) ile cezalandırılacaktır.
Karşı Tarafla Anlaşarak Yetkisini Kötüye Kullanma Suçu
Bu suçun failleri, avukatlar, dava vekilleri ile (yetki belgesi ile davayı takip ettikleri müddetçe) stajyer
avukatlar da olabilir. Suçun oluşabilmesi için avukata verilen bir dava olmalıdır. Dava; hukuk, ceza ya da
idari davalar olabileceği gibi, icra ve iflas işlemleri de davaya konu olabilir.
Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu
Avukat, kendisine zilyetliği, mesleği nedeniyle verilen nedenle verilen bir zilyetliği, amacı dışında tasarrufta
bulunması durumunda, suç işlemiş olacaktır. Konu ile ilgili olarak, TCK’da yer alan hüküm şu şekildedir.
Başkasına ait olup da belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde,
kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir
olgusunu inkâr eden kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
Aslı Olmayan veya Aslına Aykırı Belge Verme (Sahtecilik) Suçu
Avk. K. m. 56 ‘da düzenlenen suçun 3. fıkrasında suç ve cezası belirtilmiştir. Suçun faili avukat olup yine
genel kast aranmıştır. Avukat aslı olmayan vekâletname veya diğer kâğıt ve belgelerin örneğini aslı varmış
gibi onaylamakta yahut aslına aykırı olarak vekâletname veya diğer kâğıt ve belgelerin örneğini çıkarıp
vermek suretiyle suç oluşmaktadır.
Avukatlık unvan veya yetkilerini kullanma suçu
Bu suçta iki tür fail bulunmaktadır. Birinci fıkradaki suçun faili, avukatlık stajını tamamladığı veya yasa
gereği avukatlık yapabilecek durumda olduğu hâlde baro levhasında yazılı bulunmayanlar ya da baro
levhasında yazılı bulunduğu hâlde disiplin cezası aldığı için 153. Madde uyarınca geçici olarak işten
yasaklanma cezası almış bulunanlardır. İşten yasaklanma cezası alanlar kendileri dışında eşi ve reşit
olmayan çocuklarına ilişkin davaları takip edebilir ve dava evrakı düzenleyebilirler (m. 155).

8. Ünite - Avukatın Cezai Sorumluluğu 17


DERS ADI Avukatlık ve Noterlik Hukuku Bilgisi
ÜNİTE ADI Avukatların Kamu Niteliğindeki Meslek Örgütleri
ÜNİTE NO 9
YAZAR Dr. Öğr. Üyesi MUSTAFA HALİT KORKUSUZ

BAROLAR
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları Anayasanın 135. maddesinde düzenlenmiştir. Bu kuruluşlar
arasında yer alan Barolar ve üst birlik mahiyetinde kurulan TBB, Anayasadaki ifadesiyle, kanunla kurulan
“kamu tüzel kişilikleri”dir.
Herhangi bir meslek mensuplarının oluşturduğu hukuki topluluğun hukuk sitemimizde oluşturabileceği
birliğin adı kural olarak “dernek” olması gerekir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının
derneklerden farkı, kaynağını anayasadan alması ve kanunla kurulmasıdır.
Bunlardan başka, bu tür meslek kuruluşlarının diğer kamu kurum ve kuruluşlarından, sendika ve
derneklerinden farkı şunlardır: Kanunilik, zorunlu üyelik, kamu yetkisini kullanma, özerklik, kendi
bütçelerine sahip olma, aldıkları kararlar ve yaptıkları işlerin önemli bir kısmının idari nitelikte olmasıdır.
BARO ORGANLARI
Baro genel kurulu
Baro genel kurulu, baronun en yüksek organı olup levhada yazılı bulunan bütün avukatlardan kurulur.
Baro genel kurulu olağan veya olağanüstü şekilde toplanabilir. Genel kurul iki yılda bir Ekim ayının ilk
haftası içinde baro başkanının daveti üzerine gündemindeki maddeleri görüşmek üzere olağan şekilde
toplanır.
Baro yönetim kurulu
Her baronun yönetim kurulu, baro başkanı ile en az dört üyeden kurulur. Avukat sayısı elliden yüze kadar
olan barolarda altı, yüz birden iki yüz elliye kadar olan barolarda 8, 251’den fazla olan barolarda 10 asıl üye
ve her baroda asıl üye sayısınca yedek üye bulunur. Baro başkanı, yönetim kurulunun başkanıdır.
Yönetim Kurulu üyeleri levhada yazılı ve avukatlıkta en az beş yıl kıdemli olan avukatlar arasından seçilir.
Üye sayısı yüzden az olan barolarda beş yıllık kıdem şartı aranmaz.
Baro başkanlığı
Baro başkanı iki yıllık bir görev süresi için seçilir. Bir baro başkanının yeniden seçilmesi mümkündür. Baro
başkanı, levhada yazılı ve avukatlıkta en az on yıl kıdemli avukatlar arasından gizli oyla seçilir. Üye sayısı
yüzden az olan barolarda kıdem şartı aranmaz
Baro başkanlık divanı
Başkanlık divanı: Baro Başkanı, Baro Başkan Yardımcısı, Baro Genel Sekreteri ve Baro Saymanı’ndan
ibarettir. Başkanlık divanı kurulması, 50’den fazla üyesi bulunan barolar için zorunludur.
Baro disiplin kurulu
Disiplin kurulu, avukat sayısı iki yüz elliye kadar olan barolarda 3, iki yüz elliden fazla olan barolarda 5
üyeden kurulur. Her baroda disiplin kuruluna üç de yedek üye seçilir. Avukatlık Kanunu’nun 90. madde
hükümleri Disiplin Kurulu üyeleri hakkında da kıyasen uygulanır. Seçim sonucu, Yönetim Kurulu tarafından
düzenlenen bir tutanak ile Türkiye Barolar Birliğine bildirilir.
Baro denetleme kurulu
Baro genel kurulu, baronun mali işlerini denetlemek üzere iki yıllık süre için kendi üyeleri arasından en çok
üç asıl ve üç yedek denetçi seçer. Seçim gizli oyla yapılır. Avukatlık Kanunu’nun 90 ve 92. maddeler
hükümleri denetçiler hakkında da kıyasen uygulanır.
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ
Kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan TBB’nin anayasal sistem içerisindeki yeri ve niteliği
konusunda “Barolarla” ilgili olarak verilen bilgilerle aynıdır. Ancak, Baro ve TBB’nin örgütlenme ve yönetim
işleyişi hakkında, ayrıntılı bilgi için, Avukatlık Kanunu’nda özel hükümler bulunmaktadır.
Birlik, yasaların bir meslek kuruluşu olarak kendisine yüklediği görevlerinin yanında, toplumun hukuki
sorunlarıyla ilgili görüş ve önerileriyle de Türk hukuk sisteminin gelişmesine katkı sağlamaktadır.

9. Ünite - Avukatların Kamu Niteliğindeki Meslek Örgütleri 18


Bünyesinde oluşturduğu alt komisyonlarda; yasal düzenlemelerle ilgili çalışma yapmakta, özellikle
demokrasi ve insan hakları adına uygulamada ortaya çıkan aksamalara karşı sorumluluk bilinciyle etkin bir
biçimde mücadele vermektedir.
Barolarda olduğu gibi Türkiye Barolar Birliği’nde de organlar Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu, Türkiye
Barolar Birliği Yönetim Kurulu, Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı, Türkiye Barolar Birliği Başkanlık Divanı,
Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu ve Türkiye Barolar Birliği Denetleme Kurulu’ndan oluşmaktadır.
Türkiye Barolar Birliğinin organları hakkındaki düzenlemeler Avukatlık Kanunu’nun 113. maddesi ile 133.
maddesi arasında yer almaktadır. Baroların organları hakkında verilen bilgilerin tekrarına düşmemek adına
bu başlık altında yalnızca organların isimleri sayılmıştır.
Baroları ilgilendiren konularda her baronun görüşünü öğrenip, ortaklaşa görüşmeler sonunda çoğunluğun
düşünce ve görüşünü belirtmek, baroların çalışmalarını ortak amaca ulaşacak şekilde tasarlayıp mesleğin
gelişmesini sağlamak, baro mensuplarının genel menfaatlerini ve meslekin ahlak, düzen ve geleneklerini
korumak, Türkiye barolarını ve mensuplarını birbirine tanıtarak aralarındaki meslek bağını
kuvvetlendirmek, her il merkezinde baro kurulmasına ve vatandaşlarda kendilerine ait davaları avukatlar
eliyle açmanın ve savunmanın lüzum ve faydaları hakkındaki inancı yerleştirmeye çalışmak ve Kanunların
memleket ihtiyaçlarına uygun olarak gelişmesi ve yürütülmesi yolunda dileklerde, yayınlarda bulunmak,
gerekirse ön tasarılar hazırlamak TBB’nin görevlerinden bazılarıdır.
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ’NİN ÜYESİ OLDUĞU ULUSLARARASI KURULUŞLAR
Avukatlık mesleğinin her gün biraz daha artması nedeniyle, evrensel düzeyde avukatlık mesleğinin icrası
için kurulan hukuksal kuruluşlar bulunmaktadır. TBB, yarı resmî nitelikte bulunan kısaca bilgisi verilen şu
ikisine (birincisine gözlemci olarak) üyeliği bulunmaktadır.
AB Baroları ve Hukuk Kuruluşları Konseyi (CCBE)
CCBE, merkezi Brüksel'de bulunan ve Avrupa Birliği'ne üye ülkelerdeki hukuk kuruluşları ile baroların üye
olduğu bir birliktir. Türkiye Barolar Birliği, Türkiye'nin Avrupa Birliğine aday ülke olması nedeniyle CCBE'de
gözlemci üye statüsüne sahiptir. CCBE'ye üye ülkeler; Almanya, Avusturya, Belçika, Danimarka, İspanya,
Finlandiya, Fransa, Yunanistan, İrlanda, İzlanda, İtalya, Lichtenstein, Lüksemburg, Norveç, Hollanda,
Portekiz, Birleşik Krallık ve İsveç olup gözlemci üyeler, Kıbrıs, Estonya, Macaristan, Polonya, Slovak
Cumhuriyeti, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Slovenya, İsviçre, Türkiye'dir.
Uluslararası Barolar Birliği (IBA)
Birleşmiş Milletler' in tavsiye ve destekleri doğrultusunda, 34 Ulusal Baro Birliği 17 Şubat 1947 de New
York'ta bir araya gelerek, hukuk ve adaletin dünya çapında yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi amacıyla,
Uluslararası Barolar Birliği'ni kurmuşlardır. Uluslararası Barolar Birliği'nin merkezi Londra'dadır.

9. Ünite - Avukatların Kamu Niteliğindeki Meslek Örgütleri 19


DERS ADI Avukatlık ve Noterlik Hukuku Bilgisi
ÜNİTE ADI Noterlik Mesleği
ÜNİTE NO 10
YAZAR Dr. Öğr. Üyesi MUSTAFA HALİT KORKUSUZ

NOTERLİK MESLEĞİNİN TARİHİ


Noterlik kurumu, Roma İmparatorluğu döneminde de mevcut olup, imparatorluk süresince scriba,
notarius, tabellio, tabularius gibi farklı isimler altında işlemiştir. Bu uygulamalar, günümüzdeki noterlik
uygulamasının da temellerini oluşturmaktadır. Tarihte, noterlik ve benzeri faaliyetleri yürüten kişilerin
dönemlere ve coğrafyalara göre farklı isimlendirildiği ve faaliyetlerinin, düzenlerinin, kurallarının ve idari
yapılarının, içinde bulundukları dönemin özelliklerine göre değişiklik şekillerde oluştuklarını söylemek
gerekir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde de işlemlere resmiyet kazandırılmak veya belgelendirmek için kadılar
ya da kadıların görevlendirdiği naipler bulunmaktaydı. Bu resmiyet kazandırma ve belgelendirme
işlemlerinde İslami hukuk kuralları uygulanırdı.
NOTERLİK MESLEĞİ
Noterlik bir kamu hizmetidir. Noterler, hukuki güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri
belgelendirir ve kanunlarla verilen başka görevleri yaparlar.
Her asliye ve münferit sulh mahkemesinin bulunduğu yerde, o mahkemenin yargı çevresindeki noterlik
işlerini görmeye yetkili olmak üzere bir noterlik kurulur. Ancak asliye mahkemesinin yargı çevresinin birden
çok ilçeyi kapsaması durumunda, gerektiğinde diğer ilçelerde de noterlik kurulabilir. Şu kadar ki, bir ilin
belediye sınırları içinde birden fazla noterlik bulunduğu takdirde, her noterlik, bağlı olduğu asliye
mahkemesinin yargı çevresi ile sınırlı olmaksızın, il belediyesi sınırları içindeki bütün noterlik işlerini
görmeye yetkilidir.
NOTERLİKLERİN SINIFLANDIRILMASI
Noterlikler dört sınıfa ayrılır. Birinci, ikinci ve üçüncü sınıf noterlikler, Türkiye Noterler Birliğinin mütalaası
alınarak Adalet Bakanlığınca sınıflandırılır. Bu sınıflandırmada, her noterliğin yetki çevresi içindeki nüfus, iş
yoğunluğu ve noterlik geliri esas tutulur. Genellikle, aynı mahkemeye bağlı noterlikler aynı sınıftan sayılır.
Adalet Bakanlığı, her dört yılda bir noterliklerin durumunu inceleyerek, yeniden yapacağı sınıflandırmayı
Resmî Gazete ile ilan eder.
Bu üç sınıf noterlik dışında bulunan ve Noterlik Kanunu’nun 32’nci maddesi uyarınca “Geçici Yetkili Noter
Yardımcısı” tarafından yönetilen noterlikler de “dördüncü sınıf” noterliklerdir. Ancak, Noterlik Kanunu’nun
4’üncü maddesinin 6’ncı fıkrası gereğince 2013 yılının nisan ayında yapılan çalışma sonucu, dördüncü sınıf
olarak faaliyet gösteren son üç adet noterliğin de üçüncü sınıfa yükseltilmesi ile hâlen dördüncü sınıf
noterlik bulunmamaktadır.
NOTERİN SINIFI VE ASGARİ HİZMET SÜRESİ
Noterler üç sınıfa ayrılır. İlk defa üçüncü sınıf bir noterliğe atanarak mesleğe girenlerin, işe başladıkları
tarihte üçüncü sınıf hizmeti başlar. Noterin ikinci ve üçüncü sınıfta asgari hizmet süresi dörder yıldır. Bu
sürenin sonunda noterin sınıfının yükselebilmesi, Adalet müfettişi tarafından hakkında düzenlenen son hâl
kâğıdında olumlu kanaat belirtilmiş olmasına bağlıdır. Noterliğin sınıfının yükseltilmesi noterin sınıfına tesir
etmez.
NOTERLİK DAİRESİ
Daire, evrak ve defterler
Noterlik dairesi, resmî daire sayılır. Her asliye ve münferit sulh mahkemesinin bulunduğu yerde kurulan
noterlik dairesinin yeri, o noterliğin bağlı bulunduğu noter odası ile mahalli cumhuriyet savcılığının
düşüncesi alındıktan sonra Adalet Bakanlığınca tespit edilir.
Personel
Noterlik dairesi personeli, noterin emri altında bulunan işe yeter sayıdaki kâtip ve hizmetliden meydana
gelir. En az iki kâtip bulunan noterliklerde, bunlardan biri başkâtiplik görevini yapar. Başkâtip noterlik
dairesi personelinin şefidir. Noterlik dairesinde bulunan evrak, defter ve demirbaş eşyadan noterle

10. Ünite - Noterlik Mesleği 20


birlikte başkâtip sorumludur.
Noter kâtibi olabilmek için Devlet Memurları Kanunu’nda yazılı şartlara sahip bulunmak, ceza veya disiplin
kararı ile meslekten çıkarılmış olmamak, altı aylık adaylık süresini geçirmek ve yeterliği noter tarafından
onaylanmak şarttır. Yeterliği onaylanmayan aday altı ay daha çalıştırılabilir. Yine başarı gösteremezse o
noterlikte çalıştırılamaz. Türkiye Noterler Birliği veya odalar tarafından açılacak kursları bitirenler, adaylığa
öncelikle alınırlar.
Yıllık izin ve mazeret izni
Noter tarafından, noterlikte en az 1 yıl hizmeti bulunan kâtip ve hizmetlilere şu esaslara göre yıllık izin
verilir: 1 yıldan 5 yıla kadar (5 yıl dâhil) hizmeti bulunanlara 15 gün; 5 yıldan 15 yıla kadar (15 yıl dâhil)
hizmeti bulunanlara 20 gün; 15 yıldan fazla hizmeti bulunanlara 1 ay.
Noterlik dairesinin devri
Her ne sebeple olursa olsun bir noterliğin boşalması hâlinde, durum, o noter veya noterlikte imzaya yetkili
kimse tarafından derhal cumhuriyet savcılığına yazı ile bildirilir. Cumhuriyet savcısı, keyfiyeti Adalet
Bakanlığına, noter odasına ve noter ölmüşse bilinen mirasçılarına bildirmekle beraber, hesap ve işlemlerini
en çok iki aylık bir süre içinde inceleyerek evrak, defter, belge ve emanetleri bir tutanakla vekile devreder
ve düzenleyeceği raporu tutanağın bir örneği ile birlikte Adalet Bakanlığına yollar.
NOTERE VEKÂLET VE İMZA YETKİSİ
Boşalan noterliğin vekaleten yönetimi
Her ne sebeple olursa olsun boşalan birinci, ikinci veya üçüncü sınıf bir noterliği, atanan noter göreve
başlayıncaya kadar o noterlikte çalışan ve stajının altı ayını tamamlamış olan stajyer, bu durumdaki
stajyerler birden fazla ise kıdemlisi, o noterlikte bu durumda stajyer yoksa noter odasının uygun bulacağı
ve görevlendireceği aynı durumdaki stajyer, bunlardan hiç birisi bulunmadığı takdirde o noterliğin
başkâtibi, onun da engelli bulunduğu hâllerde en kıdemli kâtibi vekâleten yönetir.
Geçici bir süre işten ayrılmalarda vekâlet
Noterlerin, tutuklanma, işten el çektirme ve geçici olarak işten çıkarma gibi sebeplerden dolayı geçici bir
süre işlerinden ayrılmaları hâlinde görevleri 33’üncü madde uyarınca gördürülür.
Engel hâlinde vekâlet
Hastalık ve izin gibi haklı engeller sebebiyle işlerinden ayrılan noterlere, o noterlikte öncelikle imzaya
yetkili kimse vekâlet eder.
İmza yetkisi
Noter, kendisine yardım etmek üzere, stajının üç ayını tamamlamış bulunan stajyerine, başkâtibine veya
diğer bir kâtibine imza yetkisi verebilir. Birden çok kimseye imza yetkisi verilmiş olması hâlinde, bunlardan
hangisinin öncelikle imzaya yetkili olduğu, yetki belgelerinde belirtilir. İmza yetkisinin hangi şartlarda ve ne
şekilde verilebileceği yönetmelikte gösterilmiştir.

10. Ünite - Noterlik Mesleği 21


DERS ADI Avukatlık ve Noterlik Hukuku Bilgisi
ÜNİTE ADI Noterlik Mesleğine Kabul ve Atama
ÜNİTE NO 11
YAZAR Arş. Gör. ÖMER UĞUR

NOTERLİĞE KABUL ŞARTLARI


Noter olabilmek için, noterlik stajını tamamlayarak, noterlik belgesini almış olmak gerekmektedir. Ancak
Noterlik Kanunu’nun 6. maddesine göre bazı durumlarda noterlik stajı yapmadan da noter olmak
mümkündür. Bunlar Adlî veya askerî yargı hâkimlik yahut savcılıklarına atanmış, Hukuk fakültesi mezunu
olup, idarî yargı hâkimlik veya savcılıklarına atanmış, Avukat unvanını kazanmış ve Avukatlık Kanunu’na
göre staj ve avukatlık sınavı şartlarından bağışıklı olarak avukatlığa kabul olunmaya hak kazanmış
bulunanlardır.
NOTERLİK STAJI
Noterlik stajına kabul
Noterlik Kanunu’nun 7. maddesine göre noterlik stajına kabul edilebilmek için Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olmak, 21 yaşını bitirmiş ve 40 yaşını doldurmamış olmak, Türk hukuk fakültelerinin birinden
mezun olmak veya yabancı bir memleket hukuk fakültesinden mezun olup da Türkiye hukuk fakülteleri
programlarına göre noksan kalan derslerden başarılı sınav vermiş bulunmak, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesine göre devlet memurluğuna atanmaya engel bir
mahkûmiyeti bulunmamak, Kesinleşmiş bir ceza veya disiplin kararı sonucunda hâkim, savcı, memur yahut
avukat olmak niteliğini kaybetmiş bulunmamak, Noterlik mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları
çevresince bilinmiş olmamak, Noterlikle ve noter stajyerliği ile birleşemeyen bir işle uğraşmamak,
mahkeme kararı ile kısıtlanmış olmamak, İflas etmiş ise itibarı iade edilmiş olmak, Hakkında aciz vesikası
verilmiş ise bunu kaldırmış bulunmak, Noterlik görevini devamlı ve gereği gibi yapmaya engel vücut veya
akılca malul olmamak ve Staj yapılacak yerde ikametgâhı bulunmak gerekmektedir.
Stajyerlikle birleşemeyen işler
Noterlik Kanunu’nun 8. maddesinde aynı kanunun 50. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları hükümleri ve
aynı maddenin üçüncü fıkrasında yer alan ticaret yapma yasağı ile ilgili hükümlerin stajyerler hakkında da
uygulanacağı belirtilmiştir.
Stajyerlik için başvurma
Stajyerlik için başvurma, staj yapılacak yerdeki noterliklerin bağlı bulunduğu noter odasına verilecek bir
dilekçe ile yapılır.
Staj süresi ve stajyerin görevleri
Staj süresi bir yıldır. Staj, kesintisiz olarak yapılır. Stajyerin haklı sebeplere dayanarak devam edemediği
günler, engelin kalkmasını izleyen bir ay içerisinde başvurduğu takdirde, oda yönetim kurulunca
tamamlattırılır.
Staj süresi 1 yıl olsa da stajyer ilk altı ayda, staj yaptığı noterliğin bütün servislerinde stajı tamamlayacaktır.
İkinci altı aylık devrede, Noterlik Kanunu’nun 33’üncü ve müteakip maddeleri ile kendisine verilen
görevleri yapmak zorunda olduğundan bütün servislerin çalışması hakkında genel bilgileri kazanmış olması
gerekir.
Staja ait raporlar ve Adalet Bakanlığı kararı
Stajyerin ahlaki gidişi ve mesleki ehliyeti hakkında, yanında staj yaptığı noter tarafından her üç ayda bir
verilecek rapor, noterin bağlı bulunduğu odaya gönderilir.
Adalet Bakanlığı tarafından, dosyanın gelmesinden itibaren 15 gün içinde, stajdan beklenen maksadın hasıl
olup olmadığına dair bir karar verilir. Stajdan beklenen maksat hasıl olmamışsa, bu karar noter yanındaki
stajın altı ay daha uzatılması veya stajyerlikten çıkarma şeklinde olabilir. Stajdan beklenen maksat hasıl
olmuşsa Adalet Bakanlığı tarafından stajyere bir noterlik belgesi verilir.
Noterlik belgesine sahip olanların defteri
Adalet Bakanlığında tutulacak bir deftere, noterlik belgesine sahip olanlar, belge sıra numaralarına göre

11. Ünite - Noterlik Mesleğine Kabul ve Atama 22


kaydedilir. Defterdeki kaydı silinmiş olanların başvurmaları üzerine yeniden kayıtları, 25’inci maddenin
ikinci fıkrası gereğince tespit edilecek başvurma tarihlerine göre yapılır. Bu durumda olup aynı gün
başvuran birden çok istekli arasında sıralama, belge sıra numaralarına göre yapılır.
Stajda ücret
Noterlik stajı ücretlidir. Staj ücreti, Adalet Bakanlığının da mütalaası alınmak suretiyle Türkiye Noterler
Birliğince tespit olunur ve stajın başlangıç tarihinden Adalet Bakanlığınca noterlik belgesinin verildiği tarihe
kadar olmak üzere, Birlik bütçesinden ödenir.
NOTERLİĞE ATAMA
İlan
Boşalan, açılan veya dördüncü sınıftan üçüncü sınıfa geçirilen noterlikler Resmî Gazete’de ilan olunur. Şu
kadar ki, yaş tahdidi sebebiyle boşalacak noterliklerin, noterin yaş tahdidine tabi tutulmasından önce ilanı
zorunludur. Yapılacak ilanda, boşalan ve üçüncü sınıfa geçirilen noterliğin bir evvelki yıla ait gayrisafi geliri,
açılan noterliğin ise emsallerine göre Adalet Bakanlığınca tahmin edilecek gayrisafi geliri ve isteklilerin
hangi belgelerle birlikte başvurmaları gerektiği gösterilir.
Üçüncü Sınıf Noterliğe Atama
Noterlik Kanunu’nun 22. maddesine göre ilan edilen üçüncü sınıf noterliğe, ancak noterlik belgesini almış
olan bir kimse atanabilir. Adalet Bakanlığı, Resmî Gazete’de ilan tarihinden itibaren bir ay tamamlandıktan
ve her hâlde 23’üncü maddenin 2’nci fıkrasına göre verilen sürenin bitiminden sonra isteklilerden 18’inci
maddede gösterilen defterdeki sırada en önde bulunanı, engel bir hâli olmamak şartıyla, noterliğe atar.
Noterlere Türkiye Noterler Birliği tarafından verilen kimlik kartı, tüm resmî ve özel kuruluşlar tarafından
kabul edilecek resmî kimlik hükmündedir.
Birinci, İkinci ve Üçüncü Sınıf Noterliklere Atanma
Birinci sınıf noterliğe birinci sınıf, ikinci sınıf noterliğe birinci veya ikinci sınıf, üçüncü sınıf noterliğe birinci,
ikinci veya üçüncü sınıf noterler arasından, Noterlik Kanunu’nun 22. maddesine göre yapılan ilanları
izleyen bir ay içinde başvuran isteklilerden birisi, Adalet Bakanı tarafından atanır. Noterlik belgesi
sahiplerinin üçüncü sınıf bir noterliğe atanabilmesi, üçüncü veya daha üst sınıf noter isteklilerin
bulunmamasına bağlıdır.
İkinci ve üçüncü sınıf noterliklere atamada bir üst sınıftan olan noterlerin atanma isteği diğer isteklilere
tercih edilir. Bulunduğu noterlikte iki yılını doldurmamış bulunan noterlerin atanma isteği nazara alınmaz.
Atamadan önce vazgeçme
Atanma veya nakil talebinde bulunan başvuru sahiplerinin, ilan süresinin bitimini müteakip on beş gün
içinde Adalet Bakanlığına veya Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıklarına
vazgeçme dilekçesi vermeleri hâlinde, atama işleminde değerlendirilir; aksi hâlde vazgeçme dilekçesi
atama işleminde dikkate alınmaz.
Göreve başlama, vazgeçme ve istifa etmiş sayılma:
Noter sıfatı, noterliğe atama kararının tebellüğü ile kazanılır. Kendi sınıfında veya yukarı sınıfta başka bir
noterliğe atanan veya nakledilen noter, atama yahut nakledilme kararını tebellüğ ettiği tarihte yeni
noterlik sıfatını kazanmakla beraber eski noterlik sıfatı da sona erer. Bir noterliğe atanan veya
nakledilenler, atama veya nakledilme kararının tebliğinden itibaren bir ay içinde yeni görevlerine başlamak
zorunluğundadırlar. Atanan veya nakledilen kimsenin bu süre içinde, haklı bir sebep olmaksızın göreve
başlamaması veya atanma yahut nakledilme isteminden vazgeçme dilekçesinin, atama ve nakil kararının
kendisine tebliğinden sonra Bakanlığa veya cumhuriyet savcılığına verilmesi hâlinde, bu kimse noterlik
mesleğinden istifa etmiş sayılır.

11. Ünite - Noterlik Mesleğine Kabul ve Atama 23


DERS ADI Avukatlık ve Noterlik Hukuku Bilgisi
ÜNİTE ADI Noterlerin Yükümlülükleri ve Hakları ile Görevleri
ÜNİTE NO 12
YAZAR Arş. Gör. ÖMER UĞUR

NOTERLERİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ VE HAKLARI


Noterlik Görevi ile Birleşmeyen ve Noterlerin Yapmaktan Yasaklı Oldukları İşler
Hiçbir hizmet ve görev noterlikle birleşemez; ancak yargı mercilerinin vereceği işlerle, ilim ve hayır
kuruluşları başkan ve üyelikleri, hakemlik, vasiyeti tenfiz memurluğu ayrıktır.
Noterlerin Çalışma Saatleri
Noterlik dairesinde günlük çalışma, o yerdeki diğer resmî dairelerle birlikte başlar. Noter odaları, odada
üye bulunan noterliklerin günlük çalışma ve tatil saatini odanın her yılki olağan genel kurul toplantısında,
bir yıl süre ile uygulanmak üzere tespit eder ve Türkiye Noterler Birliği ile Adalet Bakanlığına bildirir. Şu
kadar ki, noterlik dairesindeki iş kabulü süresi o yerdeki diğer resmî dairelerden en çok bir saat daha fazla
olabilir. Noter, günlük çalışma süreleri dışında iş kabul edemez.
Öte yandan 6 Nisan 2019 tarihi itibarıyla "Nöbetçi Noterlik Uygulaması" başlatılmıştır. İlk olarak İstanbul,
Ankara ve İzmir’de başlatılan uygulamanın Türkiye geneline yayılması beklenmektedir. Yeni uygulama
kapsamında, nöbetçi noterlikler ülke genelinde cumartesi ve pazar günleri 09.00-17.00 saatlerinde hizmet
vereceklerdir.
Tutulması Zorunlu Olan Defterler
Noterliklerde bazı defterlerin tutulması zorunludur. Bunlar; yevmiye defteri, emanet defteri, tescil defteri,
muvazene defteri, teftiş defteri, muhabere defteri, Zimmet defteri, personel sicil defteri, izin defteri ve
demirbaş eşya defteridir. Noterliklerde tutulacak bu defterler kullanılmadan önce bağlı bulundukları
hâkimliğe tasdik ettirilir.
Yevmiye defteri
Yevmiye defteri iki sayfalı bir defterdir. Defterin sol ta rafında; yevmiye sıra numarası işin niteliği, ilgililer,
harç, damga vergisi, kontrato resmî ve değerli kağıtlar, sağ sayfada diğer gelirler adı altında: noter ücreti
(kanunlarında harç, vergi ve resimden bağışık olduğu yazılı işlemler dâhil), düzenleme yazı (bildirim yazı
ücreti dâhil), çevirme, karşılaştırma, tescil, emanetlerin saklanması, defter onaylama, yol ödeneği, aracılık
ücreti, memur vasıtası ile tebliği ve sair ücretleri ile ücretler yekûnu ve genel yekûn sütunlarını kapsar.
Emanet defteri
Noterliklere verilen her türlü emanetlerin kayıt defteridir. Defter karşılıklı iki sayfalı olarak kullanılır. Sol
tarafa, emanet tutanağının tarih ve numarası ile emaneti verenin adı, soyadı, baba adı, doğum tarihi,
adresi ve adına yatırılanın adı, soyadı (biliniyorsa) baba adı, doğum tarihi, adresi açık olarak yazılır.
Tescil defterleri
Kanunlara göre tescilleri gereken işlemlerin yazıldığı defterlerdir. Tescil defterine, tescili gerekli işlemler
sıra numarası, işlemin tarih ve numarası, ilgililerin adı soyadı, işlemin niteliği yazılmak suretiyle tescil edilir.
Muvazene defteri
Noterliklerin aylık gelir ve giderlerinin kaydedildiği defterdir. Karşılıklı iki sayfa olarak kullanılır. Sol
sayfasına yevmiye def terinde gösterilen kaynaklarına göre aylık gelirler, sağ sayfasına da aylık giderler
yazılır.
Teftiş defteri
Adalet Müfettişlerinin teftişleri sonunda yapacakları tenkit ve tavsiyelerin işlenmesine mahsus defterdir.
Muhabere ve zimmet defterleri
Muhabere defteri, noterlik dairesine gelen ve noterlik ten gönderilen yazıların kaydedildiği defterdir. Bir
yaprağına gelen, diğer yaprağına giden yazılar kaydedilir. Gelen ve giden yazılar için ayrı ayrı iki defter de
tutulabilir.
Personel sicil ve izin defteri

12. Ünite - Noterlerin Yükümlülükleri ve Hakları ile Görevleri 24


Noterlik dairesinde çalışan personele ait bilgilerin kaydedildiği defterdir. Bu defterde her kâtip ile aday ve
hizmetli için karşılıklı iki sayfa ayrılır.
Demirbaş eşya defteri
Demirbaş eşya defteri özel kanuna göre tutulur. Mesleki faaliyetin ifası için noterin zati eşyası ile noter
tarafından daire hizmetine tahsis edilmiş taşınır ve sabit eşya ve malzemenin tümü bu deftere yazılır. Bu
eşyalardan amortismana tabi olanlar ayrı bir bölüme, amortismana tabi olmayanlar ise ayrı bir bölüme
kaydedilir.
Noterlik Aidatı Ödeme Zorunluluğu
Noterlik aidatının yasal süresi içinde Türkiye Noterler Birliğine gönderilmesi zorunludur. Ödeme, Birlik
tarafından gösterilen banka hesaplarına veya aynı bankaların şubelerine yatırılmak suretiyle yapılır.
Noterlikler ortak cari hesabı
Her noter odası, kendi bölgesinde birden çok noter olan yerlerde, noterlikler tarafından Noterlik
Kanunu’nun 109’uncu maddesi kapsamında yapılacak işlerden alınacak gelirlerin yatırılması için millî
bankalardan birisinde (Noterlikler Ortak Cari Hesabı) açtırır ve bunu bölgesindeki noterliklere duyurur.
Durum ayrıca Türkiye Noterler Birliğine de bildirilir.
Noterlikler, Noterlik Kanunu’nun 109’uncu maddesi kapsamında yaptıkları işleri, yevmiye defterine
yevmiye sıra numarasına göre işlerler ve bu Yönetmeliğin 47/8 inci maddesindeki şekilde işlem yaparlar.
Noterlerin tatilde iş yapmak yasaklığı ve ayrık hâller
Noterler tatil günlerinde ve iş günlerinin tatil saatlerinde ancak vasiyetname tanzim ve tasdiki veya
gecikmesinde zarar umulan noterlik işlemlerini yapabilirler. Tatil gün ve saatlerinde iş yapılması sebebinin
evrakta gösterilmesi ve bu işlemin yevmiye defterinin tatilden sonraki ilk numarasına kaydedilmesi
zorunludur.
Emredici hükümlere uyma zorunluğu
Noterler, kanunların emredici hükümlerine aykırı hususlarda işlem yapamazlar. Bu hüküm, imza
onaylaması yapılan işlemlerin münderecatı hakkında da uygulanır.
Meslek sırrı
Noter ve noterlik katipleri, görevleri dolayısıyla öğrendikleri sırları, kanunların emrettiği hâller dışında
açıklayamazlar.
Evrak ve defterlerin gizliliği
Noterlik evrak ve defterleri mahkeme, sorgu hâkimliği ve Cumhuriyet savcılıklarınca veya resmî daireler
tarafından, konusu da belirtilmek suretiyle, noterlikte soruşturmaya yetkili kılınan kimselerce incelenebilir.
Noterlik evrak ve defterlerinin daire dışına çıkarılabilmesi, mahkemenin veya sorgu hâkiminin kararıyla
mümkündür.
Yaş tahdidi
Noterler 65 yaşını tamamladıklarında, yaş tahdidine tabi tutulurlar. Yaşın hesabında Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununun hükümleri kıyasen uygulanır.
Noterlerin izni
Noterlerin yıllık izin süresi, hizmeti altı aydan 10 yıla kadar (On yıl dâhil) olanlar için 30, daha fazla hizmeti
olanlar için de 40 gündür. Bu sürelere, gidiş ve dönüş süreleri dâhildir. Yıllık izin Adalet Bakanlığı tarafından
verilir.
NOTERLERİN GÖREVLERİ
Noterlerin Genel Olarak Yapacakları İşler
Noterin görevleri ise genel olarak yapacakları işler, özel olarak yapacakları işler olarak ikiye ayrılır.
Noterlerin genel olarak görevleri; yapılması kanunla başka bir makam, merci veya şahsa verilmemiş olan
her nevi hukuki işlemleri düzenlemek, bu kanuna uygun olarak dışarıda yazılıp getirilen kağıtların
üzerindeki imza, mühür veya herhangi bir işareti veya tarihi onaylamak, bu kanun hükümlerine göre
yapılan işlemlerin dairede kalan asıl veya örneklerinden veya getirilen kağıtlardan örnek çıkarıp vermek,
belgeleri bir dilden diğer dile veya bir yazıdan başka bir yazıya çevirmek, protesto, ihbarname ve
ihtarname göndermek şeklinde örneklendirilebilir.
Noterlerin Özel Olarak Yapacakları İşler
Tespit işleri
Noterler bir şeyin veya bir yerin hâl ve şeklini, kıymetini, ilgili şahısların kimlik ve ifadelerini tespit ederler
ve davet edildiklerinde piyango ve özel kuruluşların kur'a, seçim ve toplantılarında hazır bulunarak durumu
belgelendirirler.
Emanet işleri
Noterler, saklanmak veya bir şahsa verilmek üzere getirilen emanetleri, aşağıdaki hükümlere göre
muhafaza ederler. Tutanağın bir örneğini emaneti veren alır; bir örneği de emanet kimin için yatırılmışsa
ona tebliğ olunur.
Emanetler, noter tarafından uygun şekilde saklanır. İlgili isterse, emanet bir muhafazaya konulup,
12. Ünite - Noterlerin Yükümlülükleri ve Hakları ile Görevleri 25
kendisi ile noter tarafından mühürlenerek millî bir bankada, banka bulunmayan yerlerde demir kasa veya
sağlam bir dolapta saklanır.
Emanet para olduğu takdirde, noter bu parayı en geç ertesi gün bankadaki noterlik emanet cari hesabına
hak sahibinin adı, soyadı ve adresini de göstermek suretiyle yatırır. Emanet paranın tahsil ve ödenmesinde
makbuz kullanılır. Tahsilat makbuzu iki, ödeme makbuzu bir nüsha olarak düzenlenir. Tahsilat makbuzunun
ilk nüshası emaneti yatırana verilir. Para hak sahibine, noterlikçe verilecek çek karşılığında bankaca ödenir.
Noter, emanet paraya ait giderler ödendikçe, bankaya ihbarda bulunur. Bu hâlde zamanaşımı kesilir.
Emanet, değersiz veya satış masrafını korumayacak ise, 65’inci maddenin birinci fıkrası uyarınca yapılan
tebliğin semeresiz kalması hâlinde Hazineye devredilir. Noterler tarafından emanet olarak veya 65’inci
maddenin son fıkrası hükmünün uygulanması sonunda bankaya yatırılan para zamanaşımının dolmasından
sonra Hazineye aktarılır.
Defter onaylamak
Noterler Türk Ticaret Kanunu ve diğer kanunlar hükümlerine göre tutulması gereken defterleri bu kanunlar
uyarınca onaylarlar. Anılan defterlerin onaylanmasından sonra noter, onayladığı defterin nev’ini, ait
olduğu yılı, sayfa sayısını, sözü geçen kanunların emrettiği şekilde mercilerine, tek tek veya liste hâlinde
taahhütlü mektupla bildirir. Bunun için noter, ücret tarifesinde gösterilen yazı ücretini ve kanunun tek tek
bildirmeyi zorunlu kıldığı hâllerde ayrıca posta giderini de ilgilisinden alır.
Vasiyetname ve ölüme bağlı tasarruflarla ilgili işler
Noterler açık veya kapalı olarak verilen vasiyetnameleri saklarlar ve buna dair bir tutanak düzenlerler.
Gerek bu suretle saklanan vasiyetnameleri gerek noterler tarafından düzenlenen sair ölüme bağlı
tasarrufları yapanların ölümü hâlinde bilgi verilmesi için, durumu bunların kayıtlı oldukları nüfus
dairelerine yazı ile bildirirler.
Tebligat işleri
Tebliği istenen her nevi kâğıt, Tebligat Kanunu hükümlerine göre muhatabına tebliğ olunur. Tebliğ tutanağı
dairedeki nüshaya bağlanır. Tebliğin yapıldığı veya yapılamadığı ilgilisine verilecek nüshasına yazılıp
onaylanır.

12. Ünite - Noterlerin Yükümlülükleri ve Hakları ile Görevleri 26


DERS ADI Avukatlık ve Noterlik Hukuku Bilgisi
ÜNİTE ADI Noterlerin Sorumlulukları
ÜNİTE NO 13
YAZAR Arş. Gör. ÖMER UĞUR

NOTERLERİN SORUMLULUKLARI
Gözetim ve Denetim Yetkisi
Noterlikler, Adalet Bakanlığının ve Türkiye Noterler Birliğinin gözetim ve denetimi altındadır. Noterlikler,
cumhuriyet savcılarının devamlı denetimi altında olup, yılda en az bir defa teftiş olunurlar. Münferit sulh
mahkemesi yanındaki noterlikler, bu mahkemenin bağlı bulunduğu asliye mahkemesinin cumhuriyet
savcılığının teftişine tabidirler.
Noterlikler adalet müfettişleri tarafından da teftiş edilirler. Teftiş, Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu
Yönetmeliğinde gösterilen usul ve esaslara göre yapılır. Adalet müfettişleri ve cumhuriyet savcıları lüzum
gördükleri takdirde noterlik dairelerindeki evrak, defter ve cilt bentleri daire içinde muhafaza altına
alabilirler.
İşten El Çektirme
Suç teşkil eden fiillerden dolayı haklarında Adalet müfettişi, cumhuriyet savcısı veya ceza mahkemesi
tarafından soruşturma veya kovuşturma yapılan noterler, soruşturma ve kovuşturmanın selameti
bakımından Adalet Bakanlığı tarafından gerekli görüldüğü takdirde, soruşturma veya kovuşturma kesin bir
karar veya hükümle sonuçlanıncaya kadar işten el çektirilirler.
Soruşturma Şekli
Adalet Bakanlığı, bir noter hakkında soruşturma yapılmasını gerektiren hâllerde, soruşturmayı adalet
müfettişlerine veya cumhuriyet savcılarına yaptırır. Adalet müfettişliği ve cumhuriyet savcılıklarına
herhangi bir şikâyet yapılır veya bu merciler, noterin yolsuz bir işleminden haberdar olurlarsa, derhâl
gerekli soruşturmayı yaparak düzenleyecekleri evrakı Bakanlığa gönderirler.
NOTERLERE UYGULANACAK DİSİPLİN CEZALARI
Meslekin vakar ve onuruna aykırı eylem ve hareketlerde bulunanlarla, görevlerini yapmayan veya kusurlu
olarak yapan yahut da görevinin gerektirdiği güveni sarsıcı hareketlerde bulunan noterler hakkında,
noterlik hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesi amacı ile durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre
disiplin cezaları verilir.
Disiplin Cezaları
Noterler hakkında verilecek disiplin cezaları şunlardır: Uyarma; Notere görevinde daha dikkatli davranması
gerektiğini yazı ile bildirmektir; kınama: Notere, görevinde veya davranışında kusurlu sayıldığını yazı ile
bildirmektir; para cezası: 250 liradan 5 000 liraya kadardır; geçici olarak işten çıkarma: Noteri sıfatı saklı
kalmak şartıyla bir aydan altı aya kadar görevinden uzaklaştırmaktır; meslekten çıkarma: Bir daha
atanmamak üzere noterlikten çıkarmaktır.
Eski Cezaların Etkisi
Notere, Noterlik Kanunu’nun 157. maddesine göre iki defa hüküm giymesi hâlinde ve kanunun emrettiği
diğer hâllerde "Meslekten çıkarma cezası" verilmesi zorunludur. Bir noter, bir disiplin cezası aldıktan sonra
5 yıl içinde, kendisine aynı disiplin cezasının verilmesini gerektiren bir eylem ve harekette bulunursa,
126’ncı maddedeki sıraya göre daha ağır olan ceza verilir. Şu kadar ki, 2’nci fıkra dışında, Disiplin Kurulu
vereceği cezayı, sıraya bağlı olmaksızın serbestçe takdir eder. İkinci fıkradaki hâlde dahi daha ağır bir
cezanın verilmesi mümkündür.
Savunma Hakkı
Noterler hakkında yapılacak disiplin kovuşturmalarında, isnat olunan hususun ilgiliye açıkça ve yazılı olarak
bildirilmesi, yazılı savunmasının istenmesi ve bu savunma için en az on günlük bir süre tanınması
zorunludur.
Karar Üzerine Yapılacak İşlem
Türkiye Noterler Birliği Disiplin Kurulu, şikâyet veya ihbar konusunun kovuşturmaya değer olmadığına
karar verirse, bu kararı şikâyet olunan noterin çalıştığı yerdeki cumhuriyet savcısına ve varsa şikâyetçiye

13. Ünite - Noterlerin Sorumlulukları 27


tebliğ eder. Cumhuriyet savcısı veya şikâyetçi tebliğden itibaren 15 gün içinde doğrudan doğruya veya
Türkiye Noterler Birliği aracılığı ile Adalet Bakanlığına verecekleri bir dilekçe ile bu karara itiraz edebilirler.
Türkiye Noterler Birliği Disiplin Kurulu Başkan ve Üyelerinin Reddi ve İstinkafı
Türkiye Noterler Birliği Disiplin Kurulu Başkan ve üyeleri, Ceza Muhakemesi Kanununda yazılı sebeplerle
reddedilebilir ve istinkaf edebilirler. Ret istemi, reddi istenen üyeden başkalarının katılması ile incelenir.
Karar ve İtiraz
Duruşmalı veya duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda Türkiye Noterler Birliği Disiplin Kurulu
tarafından verilen kararın birer örneği ilgililere ve noterin bulunduğu yer cumhuriyet savcısına tebliğ
olunur. İlgililer veya cumhuriyet savcısı tebliğden itibaren 15 gün içinde, doğrudan doğruya veya Türkiye
Noterler Birliği aracılığı ile Adalet Bakanlığına verecekleri bir dilekçe ile bu karara itiraz edebilirler.
Ceza Soruşturma ve Kovuşturmalarının Disiplin Cezalarına Etkisi
Noterin bir ceza kovuşturması sonunda hüküm giymiş yahut beraat etmiş olması, hakkında disiplin cezası
uygulanmasına engel teşkil etmez. Ancak, disiplin işlem ve kararına konu teşkil eden fiilinden dolayı ceza
soruşturması açılmış bulunan noter hakkındaki disiplin kovuşturması, söz konusu soruşturma kesin bir
karar veya hükümle sonuçlanıncaya kadar bekletilir.
Disiplin Cezalarının Uygulanması
Disiplin cezalarına dair kararlar kesinleşmedikçe uygulanmaz. Türkiye Noterler Birliği Disiplin Kurulu
tarafından çağırılan her tanık ve bilirkişiye, kaybettiği zaman ve sarf ettiği çalışmaya karşılık uygun bir ücret
verilebilir. Çağrıya uymak için seyahat etmek zorunluluğunda kalanlara yol masrafı ve yevmiye ödenir. Bu
giderler sonradan haksız çıkan taraftan alınır. Bir kimseye yükletilemeyen giderler Türkiye Noterler Birliği
uhdesinde kalır.
Disiplin Cezasını Verecek Kurul ve İtiraz
Noter stajyerleri hakkındaki disiplin cezaları da Türkiye Noterler Birliği Disiplin Kurulu tarafından verilir.
Noterlerin disiplin işlem ve kararları ile ilgili hükümler stajyerler hakkında da aynen uygulanır. Şu kadar ki,
noterlerin meslekten çıkarma cezasını, bu bölümde stajyerlikten çıkarma cezası karşılar.
NOTERLER, GEÇİCİ YETKİLİ NOTER YARDIMCILARI, NOTER VEKİLLERİ İLE KÂTİPLERİN VE KÂTİP ADAYLARININ
İŞLİYECEKLERİ VE BUNLARA KARŞI İŞLENECEK SUÇLAR
Görevle İlgili Suçlar
Noterler, geçici yetkili noter yardımcıları, noter vekilleri ile noter kâtipleri ve kâtip adayları noterlikteki
görevleri, Türkiye Noterler Birliği organlarında görev alan noterler ise ayrıca bu görevleri ile bağlantılı
olarak işledikleri suçlardan dolayı Türk Ceza Kanunu’nun uygulanması bakımından kamu görevlisi sayılırlar.
Türkiye Noterler Birliği Genel Sekreterliğine veya saymanlığına noter olmayan bir kişinin seçilmesi hâlinde,
yukarıdaki fıkra hükmü bu kimseler hakkında da uygulanır.
Görevlilere Karşı İşlenen Suçlar
Noterler, geçici yetkili noter yardımcıları, noter vekilleri ile noter kâtipleri ve kâtip adaylarına karşı, aynı
maddede yazılı görevleri yerine getirmeleri sırasında veya görevleri sebebiyle işlenen suçlarla ilgili olarak
Türk Ceza Kanunu’nun uygulanması bakımından kamu görevlisi sayılırlar.
Kovuşturma İzni ve Usulü
Noterlerin, görevden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlarından dolayı kovuşturma yapılabilmesi
Adalet Bakanlığının iznine bağlıdır.
Suçüstü Hâli ve Yasalara Aykırı Harekette Bulunmak
Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hâlinde soruşturma genel hükümlere
göre yapılır. Noterlik Kanunu’nun 50’nci maddesinin üçüncü fıkrası hükümlerine aykırı hareket eden
noterlere ilk defasında bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirası’na kadar idari para cezası verilir.
Noterlerin İşlemlerinde Tahrifat Yapmaları
Eski tarihle evrak düzenleyen, yevmiye defterinde numara ayıran, harç, damga, kontrato veya sair vergiler
ödemelerine esas olarak düzenlediği beyannamelerde yahut bunlara eklenen makbuzlarda tahrifat yapan
noter görevlileri ile kâtipleri ve kâtip adayları, Türk Ceza Kanunu’nun belgede sahtecilik suçuna ilişkin
hükümlerine göre cezalandırılır.
Gözetim ve Denetimden Doğan Ceza Sorumluluğu
Noterlik dairesinde çalışan kâtiplerin ve kâtip adaylarının görevlerinden dolayı işledikleri suçlara iştiraki
bulunmayan hâllerde noter, bu kimseler üzerindeki gözetim ve denetim görevini yerine getirmediği sabit
olduğu takdirde, Türk Ceza Kanunu’nun 257’nci maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre cezalandırılır.
NOTERLERİN HUKUKİ SORUMLULUKLARI
Stajyer, kâtip ve kâtip adayları tarafından yapılmış olsa bile noterler, bir işin yapılmamasından veya hatalı
yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar. Noter, birinci fıkra

13. Ünite - Noterlerin Sorumlulukları 28


gereğince ödediği miktar için, işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajyer veya
noterlik personeline rücu edebilir.
Hakkında tazminat davası açılan bir noter, en kısa süre içerisinde dava dilekçesini, cevap layihasını, davaya
konu işlem örneği ile gerekli göreceği sair belge ve bilgileri Birliğe gönderir. Birlik Hukuk Servisinin konuya
ilişkin önerileri olursa, notere bildirilir. Noterin işbu davayı sonuna kadar bizzat veya avukat marifetiyle
takip etmesi ve tüm kanun yollarına başvurması zorunludur. Kararın kesinleşmesinden sonra noter,
kesinleşme şerhini taşıyan kararla birlikte dilekçe ile Türkiye Noterler Birliğine başvurur. Konunun Birliğe
intikalini takiben ilk Yönetim Kurulu gündemine alınarak görüşülmesi zorunludur. Yönetim Kurulu noksan
gördüğü belgeleri de isteyerek, talebi en kısa süre içinde karara bağlar. Davanın kazanılması hâlinde
avansın, karara ıttıla tarihinden itibaren 30 gün içinde Birlik hesaplarına gönderilmesi zorunludur. Bundan
sonra geçecek süreler için, ödenmesi gereken tarihten itibaren her yıl için o tarihteki bankaların yıllık en
yüksek vadeli mevduata vermiş olduğu faiz oranında hesaplanan miktarda cezai şart tahakkuk ettirilir ve
ilgiliden tahsil edilir, alınan temlik senedi iade olunur.
Hakkında tazminat davası açılan noter, öncelikle hukuki mesleki sorumluluk sigortası kapsamında davaya
konu işlem tarihi itibarıyla sözleşme yapılan sigorta şirketine başvuracaktır. İlgili şirket tarafından noterin
talebinin karşılanamaması durumunda söz konusu Hukuki Sorumluluk Yardımları Talimatnamesi devreye
girecektir.

13. Ünite - Noterlerin Sorumlulukları 29


DERS ADI Avukatlık ve Noterlik Hukuku Bilgisi
ÜNİTE ADI Türkiye Noterler Birliği
ÜNİTE NO 14
YAZAR Arş. Gör. ÖMER UĞUR

GENEL OLARAK
Noterlik meslekinin amaçlarına uygun bir şekilde görülmesini, meslekin gelişmesini ve meslektaşlar
arasında birlik ve yardımlaşmayı sağlamak üzere, kamu kurumu niteliğinde ve tüzel kişiliğe sahip, Türkiye
Noterler Birliği kurulmuştur. Birliğin merkezi Ankara'dır. Birlik ve organları, kuruluş amaçları dışında
faaliyette bulunamazlar.
ADALET BAKANLIĞININ GÖZETİM VE DENETİMİ
Adalet Bakanlığı, Türkiye Noterler Birliği ile Birliğin mahalli organları olan odalar üzerinde gözetim ve
denetim hakkına sahiptir. Birlik ve odaların her türlü faaliyetleri ile hesap ve işlemleri adalet müfettişleri
veya cumhuriyet savcılarınca denetlenir. Denetleme usulü yönetmelikte gösterilir.
Amaçları dışında faaliyet gösteren Türkiye Noterler Birliğinin merkezdeki sorumlu organları ile noter
odalarının başkan ve yönetim kurullarının görevlerine son verilmesine ve yerlerine yenilerinin seçilmesine,
Adalet Bakanlığının veya bulundukları yer cumhuriyet başsavcılığının istemi üzerine, o yerdeki asliye hukuk
mahkemesince basit usule göre yargılama yapılarak karar verilir ve dava en geç üç ay içinde sonuçlandırılır.
Görevlerine son verilen organların yerine en geç bir ay içerisinde yenileri seçilir. Yeni seçilenler eskilerin
süresini tamamlarlar.
TÜRKİYE NOTERLER BİRLİĞİNİN GÖREVLERİ
Türkiye Noterler Birliğinin görevlerinden bazıları şu şekildedir: Meslektaşlar arasında birlik ve
yardımlaşmayı sağlamak, mesleğin gelişmesi için kitap ve dergi yayınlamak, konferanslar düzenlemek,
milletlerarası toplantılara katılmak ve sair gerekli çalışmalarda bulunmak, noter kâtiplerini yetiştirmek için
kurslar açmak, Uyulması zorunlu meslek kurallarını tespit ve tavsiye etmek, her adli yılın açılmasından
evvel kendi çalışmaları ve mesleki ihtiyaçları hakkında Adalet Bakanlığına rapor vermek, noterliklere ait
evrakın korunması ve saklanması için ortak tedbirler almak, birliğin taşınır ve taşınmaz malları ile paralarını
Birlik amaçlarına uygun şekilde yönetmek ve işletmek, noterlerin genel menfaatlerini ve meslekin ahlak,
düzen ve geleneklerini korumak, noter odalarının üye sayısı ve faaliyeti göz önünde bulundurulmak
suretiyle noter odalarına Birlikçe verilecek ödenek miktarını ve ödeme şeklini belli etmek.
TÜRKİYE NOTERLER BİRLİĞİNİN ORGANLARI
Türkiye Noterler Birliği, görevlerini organları vasıtasıyla yapar. Birliğin organları şunlardır: Türkiye Noterler
Birliği Başkanı, Türkiye Noterler Birliği Başkanlık Divanı, Türkiye Noterler Birliği Yönetim Kurulu, Türkiye
Noterler Birliği Disiplin Kurulu, Türkiye Noterler Birliği Kongresi, Noter odaları.
Türkiye noterler birliği başkanı
Türkiye Noterler Birliği Başkanının görevleri şunlardır: Türkiye Noterler Birliğini mahkemeler ve diğer
merciler önünde ve protokolde temsil etmek, Başkanlık Divanına ve Yönetim Kuruluna başkanlık etmek ve
kararlarını yerine getirmek, 172’nci maddeye göre verilecek yetki dairesinde, Birlik adına iltizam ve
iktisapta bulunmak, yüklenmelere girişmek, birliğe yapılan bağışları kabul etmek ve bütçeyi uygulamak,
Yabancı noter birlikleri ve hukuk kurumları ile ilişkiler kurmak ve yürütmek, Kanunlarla verilmiş diğer
görevleri yapmak.
Türkiye noterler birliği başkanlık divanı
Birlik Başkanı, Başkan Yardımcısı, Genel Sekreter ve Sayman, Başkanlık Divanını meydana getirirler.
Başkanlık Divanı, Yönetim Kurulunun toplantı hâlinde olmadığı zamanlarda, bu kurulun vereceği yetki
dairesinde çalışır. Genel Sekreter ve Sayman, dışarıdan ücretle tutulmuş bir kimse olabilir. Birlik Başkanlık
Divanı üyelerinden biri süresi dolmadan önce ayrılırsa, kalan görev süresi için, bir ay içinde yenisi seçilir.
Türkiye noterler birliği yönetim kurulu
Türkiye Noterler Birliği Yönetim Kurulu yedi üyeden kurulur ve dört yıllık bir süre için Türkiye Noterler

14. Ünite - Türkiye Noterler Birliği 30


Birliği Kongresi tarafından seçilir. Kurulun dört de yedek üyesi bulunur. Aynı noter, Birlik Yönetim Kurulu,
Birlik Disiplin Kurulu ve Oda Yönetim Kurulu üyeliklerinden birden fazlasına seçilemez. Yönetim Kurulu,
seçimini takip eden ilk toplantısında aralarında gizli oyla, bir başkan, bir başkan yardımcısı ve dışardan
atama yapmayacaksa bir de genel sekreter ile sayman seçer. Seçilen başkan aynı zamanda Türkiye
Noterler Birliği Başkanıdır.
Türkiye noterler birliği disiplin kurulu
Türkiye Noterler Birliği Disiplin Kurulu, Birlik Kongresi tarafından kendi üyeleri arasından gizli oyla seçilen
beş üyeden kurulur. Ayrıca üç de yedek üye seçilir. Kurul, seçimden sonraki ilk toplantısında kendi üyeleri
arasından bir başkan seçer. Türkiye Noterler Birliği Disiplin Kurulu üyeleri dört yıl için seçilir. Süresi dolan
üye yeniden seçilebilir.
Türkiye noterler birliği kongresi
Türkiye Noterler Birliğinin en yüksek organı Birlik Kongresidir. Birlik Kongresi, noter odaları genel kurulları
tarafından seçilen ikişer noter ile noter odaları başkanlarından kurulur. Noter sayısı 10’dan fazla olan noter
odaları, 10’dan fazla her 10 noter için ayrıca bir delege seçerler. Türkiye Noterler Birliği Yönetim Kurulu
Başkan ve üyeleri delege seçilemez. Ancak, bunlar kongrenin tabii üyesi olup, Yönetim Kurulunun faaliyet
raporu ile ilgili kararlarda oylamaya katılamazlar. İmkân olduğu takdirde aynı sayıda yedek üye de seçilir.
Noter odaları
Üç veya daha fazla noterlik bulunan her belediye hududu içinde bir noter odası kurulur. Adalet Bakanlığı,
noter odası kurulamayan yerlerdeki noterliklerin hangi odaya bağlanacağını tayin eder ve 10’dan az noter
bulunan yerlerdeki noterleri zorunlu gördüğü hâllerde başka bir odaya bağlayabilir.
KOMİSYONLAR
Birlik çalışmalarını hukuki, idari ve mali bakımdan incelemek ve denetlemek üzere Hukuk Komisyonu ve
Bütçe Komisyonları kurulur. Kongre gerekli görürse başka komisyonlar da kurulur.
Hukuk Komisyonu Birliğin hukuki ve idari, Bütçe Komisyonu ise Birliğin mali işlerini denetler. Komisyonların
kurulmasında odaların delege sayısı nazara alınır. Komisyonlara her odadan bir delege üye alınır. Noter
Odası delege sayısı 10 ve daha fazla olan odalardan birer üye daha çağırılır. Bunlar değişik komisyonlarda
görev alırlar. Çalışmaların zamanında başlaması ve bitmesi için Yönetim tarafından Kongre toplantılarından
önce Komisyon çalışmaları başlatılır. Kongrenin başlaması ile onaya sunulur.

14. Ünite - Türkiye Noterler Birliği 31

You might also like