You are on page 1of 25

The Flash Season One – Episode One: City of Heroes

To understand what I'm about to tell you, you need to do something first. - Tell me what happened.
Size anlatacaklarımı anlamanız için, ilk önce bir şey yapmalısınız. - Anlat bakalım ne oldu.

You need to believe in the impossible. - Those guys were picking on kids
İmkânsıza inanmalısınız. - Çocuklara bulaşıyorlardı.

Can you do that? Good. - Just 'cause they thought they weren't cool.
Bunu yapabilir misiniz? Güzel. - Sırf havalı olduklarını düşünmedikleri için.

You see that red blur? - It wasn't right. - I know.


Şu bulanık kırmızı şeyi görüyor musunuz? - Doğru değildi. - Biliyorum.

That's me! That too. - I guess I wasn't fast enough.


İşte o benim! O da. - Sanırım yeterince hızlı değildim.

There I am again. - No.


İşte buradayım. - Hayır.

My name is Barry Allen. I am the fastest man alive. - You have such a good heart, Barry.
Adım Barry Allen. Yaşayan en hızlı insan benim. - Sen çok iyi bir çocuksun Barry. (Çok iyi bir kalbin var, Barry.)

My story is pretty simple. - And it's better to have a good heart than fast legs.
Hikâyem oldukça basit. - Ve iyi olmak hızlı bacaklara, sahip olmaktan iyidir.

My whole life, I have been running. Hello. I'm home.


Hayatım boyunca kaçtım durdum. - Merhaba. Ben geldim.

Usually from bullies. Sometimes I escaped. Sometimes I did not. - Barry got into a fight.
Genellikle kabadayılardan. Bazen kaçabildim. Bazen kaçamadım. - Barry kavgaya karışmış.

1
- Oh, yeah? - Oh, jeez, the mardon brothers are back?
- Öyle mi? - Of be, Mardon Kardeşler dönmüş demek?

- And he won. - What do we got?


- Ve kazanmış. - Elimizde ne var?

- Ah, way to go, slugger. Perps took the bank, shot out the cameras and as a chaser, killed the security guard over there
- Yürü be Boksör! Failler bankaya girip, kameraları vurmuşlar ve şuradaki güvenlik görevlisini öldürmüşler.

- Oh, and uh, no more fighting. - I've got unis kicking in doors of known mardon brothers associates.
- Bu arada, başka kavga yok... - Adamlarım Mardon Kardeşler'in bilinen ortaklarının kapılarına dayandı.

But after that night, I was running from something much scarier. - Csi been over it?
Ama o geceden sonra, çok daha korkunç bir şeyden kaçıyordum. - Olay yeri inceleme baktı mı?

Something I could never explain. Something impossible. - No.


Asla açıklayamayacağım bir şeyden. İmkânsız bir şeyden. - Hayır.

- Mom! - Where's allen?


- Anne! - Allen nerede?

- Don't let him touch you! - You can't keep covering for him.
- Sana dokunmasına izin verme! - Onu koruyup duramazsın.

- Stay back! - Csi, csi coming through.


- Geride kal! - Olay yeri inceleme geliyor!

- Second robbery this week. - If he's not here now, I'm gonna have to carry on this investigation without him.
- Bu hafta olan ikinci soygun. - Şimdi burada değilse bu soruşturmaya onsuz devam etmem gerek.

- The teller I.D.'d clyde mardon as the shooter. - Sorry I'm late, captain singh.
- Veznedar ateş edenin Clyde Mardon olduğunu söyledi. - Geciktiğim için üzgünüm Komiser Singh.

2
- What was it this time, mr. Allen? Did you forget to set your alarm clock? - 12 inches with an asymmetrical tread.
- Bu sefer ne oldu Bay Allen? Alarm kurmayı mı unuttun? - 12 inçlik asimetrik lastik sırtları var.

- Before you answer, I should remind you the excuse you gave last time was car trouble - And there's something else.
- Cevap vermeden önce hatırlatayım, bir önceki bahanen arabanın bozulmasıydı. - Ve bir şey daha var.

- Want to know why that one was particularly memorable? - Fecal excrement. Animal, I'd guess.
- Neden özellikle onu hatırladığımı bilmek ister misin? - Dışkı. Hayvan dışkısı sanırım.

- I do not own a car. - My dad gave me that pen... Before he died.


- Çünkü arabam yok. - O kalemi bana babam vermişti... Ölmeden önce.

- He was running an errand for me. - Okay, I am ready to see this atom smasher smashing.
- Benim için bir işi hallediyordu. - Pekâlâ! Şu atom parçalayıcısını görmeye hazırım.

- Barry, did you get me what I asked for? - There was a shooting today.
- Barry, istediğimi aldın mı? - Bugün silahlı çatışma olmuş.

- Yeah, yeah. I did. - Your dad needs me to process some evidence.


- Evet, evet aldım. - Baban birkaç kanıtı halletmem gerektiğini söyledi.

- I have it right here. - Which means I don't know if we're going to be able to make it to S.T.A.R. Labs.
- İşte tam burada - Yani Star Laboratuvarları'na gidebilecek miyiz bilmiyorum.

- I had a few bites of it. - But seeing this thing turn on is like your dream.
- Birkaç ısırık aldım. - Ama bu şeyin açılışını görmek senin hayalin.

- Getaway car's a Mustang Shelby GT-500. - Your sad, little nerdy dream.
- Kaçtıkları araba, Mustang Shelby GT-500. - Ufak, üzücü, inek hayalin.

- Shelby's have a rear super-wide tire specific to that model. - Besides, I canceled a date for this.
- Shelby'lerin o modele özgü geniş arka tekerlekleri var. - Ayrıca bunun için bir randevuyu iptal ettim.

3
- Hands off my fries. Unbelievable. - That is everything we could learn from the particle accelerator.
- Hands off my fries. İnanılmazsın. Bu da parçacık hızlandırıcıdan öğrenebileceğimiz her şey.

- I'm stress eating over my dissertation. It's a whole new way of looking at physics.
- Tezin stresi yüzünden yiyorum. Fiziğe tamamen yeni bir bakış açısı getiriyor.

- We started selling cronuts at jitters. I ate two today. It will literally change the way that we think about everything.
- Jitters'da çörek satmaya başladık, bugün iki tane yedim. Gerçekten de her şey hakkındaki düşüncelerimizi değiştirecek.

- If I don't graduate soon, I'm gonna be more muffin top than woman. - You got to get yourself a girlfriend.
- Yakında mezun olmazsam yağlarım fışkırmaya başlayacak. Sevgili yapman lazım senin.

- You look amazing. - Hey, leave him alone. He's working.


- Harika görünüyorsun. - Rahat bırak çocuğu, çalışıyor.

- What is so important, About this particle accelerator anyway? Your test thingy is done.
- Bu parçacık hızlandırıcının nesi özel ki? Araştırman sonuçlandı.

- Harrison wells' work in quantum theory... I think the mardon brothers are hiding on a farm.
- Harrison Wells'in kuantum teorisi üzerine çalışmaları... Bence Mardon Kardeşler bir çiftlikte saklanıyor.

- Is light-years ahead of anything they're doing at cern. The fecal matter I found on the street, it was cow manure, Which contained traces of oxytetracycline.
- CERN'de yaptığımız her şeyden fersah fersah ileride. Sokakta bulduğum dışkı inek gübresiymiş, içinde de teramisin varmış.

- You're doing that thing where you're not speaking english. It's an antibiotic.
- Yine anlamadığım dilden konuşmaya başladın. Bir çeşit antibiyotik

Just imagine that dot is everything the human race has ever learned until this moment There are only four farms in the area that still use it in their feed.
Bu noktanın insan ırkının şu ana kadar öğrendiği her şey olduğunu hayal et. Çevrede bunu yemlerinde kullanan sadece dört çiftlik var.

- Does that include "twerking"? Bet you find a really sweet shelby parked at one of them.
Twerk de dâhil mi? Eminim birinde park edilmiş güzel bir Shelby bulacaksınız.

4
- Dad, seeing as how barry solved your poop problem, how about letting him go to Star Labs? - I know what you're gonna say, barry.
Baba, Barry bok problemini çözdüğüne göre Star Laboratuvarları'na gidebilir mi? - Ne söyleyeceğini biliyorum, Barry.

- So, barry, how was your trip? - I'm not sure you do.
- Eee, Barry, seyahatin nasıl geçti? Bildiğine emin değilim.

Did you find proof of the impossible in starling city, Even though we pretty much grew up in the same house together,
Starling City’de imkânsızın kanıtını buldun mu? - Hemen hemen aynı evde büyümüş olsak da,

Or did you just make my dad mad for no reason? and we're kind of like brother and sister, because we're not brother and sister,
- Yoksa sadece babamı sinirlendirmekle mi kaldın? Ve biz bir nevi kardeş gibiyiz, çünkü biz kardeş değiliz,

- Actually, while I was away, I had a chance to think about you know, relationships. It can get really weird and awkward to talk to me about girls.
Aslında uzaktayken ilişkiler hakkında düşünmeye fırsatım oldu. Benimle kızlar hakkında konuşmak seni rahatsız edebilir.

And, well, I'm not in one. But I just want you to know that it shouldn't be awkward.
Ve benim bir ilişkim yok. Ama bilmeni istiyorum ki etmemeli.

And you're not in one, either. There is nothing that I want more than for you to meet the right person.
Senin de yok. Senin doğru kişiyle tanışmandan daha çok istediğim bir şey yok.

And you're my best friend, iris. That totally loves and adores you for the amazing guy that you are…
- Ve sen benim en yakın arkadaşımsın Iris. Senin kıymetini bilip sevecek ve tapacak doğru insanla...

- I'm not sure you do. - Took the words right out of my mouth.
- Sen de benim. Lafı ağzımdan aldın.

Why else would I be here? - Aw, aren't you glad I know you so well?
Başka neden burada olayım? Seni bu kadar iyi tanımam çok güzel değil mi?

- That's not what I meant. What I... Tonight, the future begins.
- Onu demek istemedim. Demek istedim ki... Bu akşam, gelecek başlıyor.

5
The work my team and I will do here, Will change our understanding of physics. Started a few weeks ago. Eddie thawne.
Takımımın ve benim çalışmalarımız, fiziğe olan bakış açımızı değiştirecek. Birkaç hafta önce başlamış. Eddie Thawne

We'll bring about advancements in power, advancements in medicine, - Oh, that's detective pretty boy.
Güç ve tıp sektörüne yenilikler getirecek bir çalışma. - Yakışıklı Dedektif bu yani.

And trust me, that future will be here faster than you think. That's what my dad calls him.
Ve bana güvenin, gelecek düşündüğünüzden daha hızlı geliyor. Babam öyle diyor yani.

- Oh, hey, my laptop! It's got my dissertation. Says he actually keeps score when it comes to arrests.
Bilgisayarım! Tezim içindeydi. Tutuklamalar söz konusu olunca gerçekten skor tutuyormuş.

All right, kid, you don't have to do this, all right? He is pretty though.
Evlat, bunu yapmak zorunda değilsin. Tamam mı? Gerçekten yakışıklı ama.

Just give me back my friend's bag, And we'll call it even. - This is the last farm on barry's list.
Arkadaşımın çantasını ver ödeşelim. Barry'nin listesinde olan son yer burası.

- Freeze! Police! - Look, I know the kid's smart, but you said it yourself.
Kıpırdama! Polis! Biliyorum çocuk zeki, ama sen de söyledin.

Or do you want to find out the hard way you're not faster than a bullet? Sometimes he's chasing flying pigs.
Yoksa bir kurşundan hızlı olmadığını zor yoldan öğrenmek mi istersin? Bazen uçan domuzları kovalıyor. (Bazen boşuna vakit harcıyor.)

- Who is that guy, and what is he so proud of? - Well, let's check it out anyway.
O adam kim? Ve ne ile bu kadar gurur duyuyor? Yine de bir kontrol edelim.

So he caught a mugger? - I'm linda park, and we're live outside s.T.A.R. Labs
- Soyguncuyu yakaladı, ne var yani? Ben Linda Park Star Labs dışında canlı yayındayız

- He's a transfer from keystone. Despite the inclement weather, which is only going to get worse.
- Keystone'dan transfer edilmiş. Daha da kötüleşecek olan sert havaya rağmen.

6
The torrential downpour has in no way affected the particle accelerator, - How is he still alive?
Sağanak yağış parçacık hızlandırıcıyı etkilemedi - Nasıl hâlâ hayatta?

Which is up and running smoothly, according to s.T.A.R. Labs ceo harrison wells. - You can't be in here.
Star Labs CEO'su H. Wells'e göre ızlandırıcı hâlâ düzgün bir şekilde çalışıyor. - Buraya giremezsiniz!

- I've got a plane to catch! - I'm family.


Uçağa yetişmem gerek. - Ben ailedenim!

- What the hell? What are you doing?


Neler oluyor? Ne yapıyorsun?

- Chyre, hang in there. - He likes this song.


Chyre, orada kal. Bu şarkıyı seviyor.

- Wait, we're now being told to evacuate the facility. - How could you possibly know that?
Bir saniye, şu an bize tesisi boşaltmamız söyleniyor. - Nereden bilebilirsin?

The storm may have caused a malfunction to the primary cooling system. - I checked his facebook page.
Fırtına temel soğutucu sistemini bozmuş olabilir. Facebook sayfasına baktım.

Officials are now trying to shut down the particle accelerator I mean, he can hear everything, right?
Yetkililer parçacık hızlandırıcıyı kapatmaya çalışıyor. Her şeyi duyabiliyor değil mi?

But so far, have been unable to regain control of the system. - Auditory functions are the last sensory faculties to degenerate.
Ama şimdiye kadar sistemin kontrolünü sağlayamadılar - İşitsel işlevler, dejenere olan son duyusal yetilerdir.

- What the hell happened to him? Where am I? - He's up.


Ona ne oldu? Neredeyim ben? - Uyandı!

- He was hit by lightning. - Dr. Wells, get down to the cortex, like, right now.
Yıldırım çarpmış. - Doktor Wells, hemen kortekse gelin.

7
- Pulse 120. Pupils equally reactive to light. - Your muscles should be atrophied,
Nabız 120. Göz bebeklerinin ikisi de eşit tepki veriyor. Kaslarının zayıflamış olması gerekiyordu

Look at me, look at me. But instead they're in a chronic and unexplained state of cellular regeneration.
- Bana bak, bana bak. Ama bunun yerine kronik ve açıklanamayan bir hücresel yenilenme durumundalar.

Hey, hey, whoa, whoa, relax. Everything's okay, man. - Come here. Have a seat.
- Sakin ol. Her şey yolunda dostum. Buraya gel. Oturun.

You're at S.T.A.R. Labs. You were in a coma.


Star Laboratuvarları'ndasın. Komadaydın.

S.T.A.R. Labs? Who are you? - For how long?


Star Laboratuvarları mı? Siz kimsiniz? - Ne zamandır? / Ne kadar süreliğine?

- I'm cisco ramon. She's caitlin... Dr. Snow. - Nine months.


Ben Cisco Ramon. O da Caitlin... Doktor Snow. - Dokuz aydır.

- I need you to urinate in this. Welcome back, mr. Allen.


- Bunun içine işemeni istiyorum. Tekrar hoş geldiniz Bay Allen

- Not this second. We have a lot to discuss.


Bu saniye değil (Şu an olmaz) Konuşacak çok şeyimiz var.

What is... what is happening? What is going on? - It's hard to believe I'm here.
Ne... Neler oluyor? Ne oluyor? Burada olduğuma inanamıyorum.

- You were struck by lightning, dude. I have always wanted to meet you face to face.
Sana yıldırım çarptı ahbab. Seninle her zaman yüz yüze tanışmak istemişimdir.

Lightning gave me abs? Well, you certainly went to great lengths to do it.
Yıldırım bana karın kasları mı verdi? Bunu yapmak için kesinlikle çok uğraştın.

8
S.T.A.R. Labs has not been operational And that, in turn, seeded a storm cloud. That created a lightning bolt
S.T.A.R. Labs faaliyete geçmedi. Ve bu da bir fırtına bulutu tohumladı. Bu bir şimşek yarattı

Since fema categorized us As a class four hazardous location. That struck me.
Fema bizi 4. sınıf tehlikeli bölge olarak sınıflandırdığından beri. Bu beni etkiledi.

17 people died that night. Many more were injured. - That's right.
O gece 17 kişi öldü. Çok daha fazlası yaralandı. Bu doğru (Aynen öyle)

Myself amongst them. I was recovering myself when I heard about you.
Ben de dâhil. Seni duyduğumda kendimi toparlıyordum.

- Jeez. the hospital was undergoing unexplainable power outages every time you were going into cardiac arrest
Tanrım. Kalbinin her duruşunda hastanede açıklanamaz elektrik kesintileri oluyordu.

What happened? Which was actually a misdiagnosis Because you see, you weren't flatlining, barry.
Ne oldu? Ama bu aslında yanlış bir teşhisti çünkü sen dümdüz (ölü) değildin Barry.

- Nine months ago, the particle accelerator went online. Exactly as planned. Your heartbeat was moving too fast for the EKG to register it.
- Dokuz ay önce parçacık hızlandırıcı devreye girdi. Tam planlandığı gibi. Sadece kalbin EKG'nin çözebileceğinden çok daha hızlı atıyordu.

For 45 minutes, I had achieved my life's dream. Now, I'm not the most popular person in town these days, but...
45 dakika boyunca hayatımın hayalini gerçekleştirmiştim. Bugünlerde şehirde pek sevilmiyorum ama...

And then... then there was an anomaly. Detective west and his daughter gave me permission to bring you here
Ve sonra... Sonra bir anormallik oldu. Dedektif West ve kızı, sizi buraya getirmeme izin verdiler.

The electron volts became unmeasurable, the ring under us popped. Where we were able to stabilize you.
Elektron voltları ölçülemez hale geldi, altımızdaki halka patladı. Sizi stabilize edebildiğimiz yer.

Energy from that detonation was thrown into the sky - Iris?
O patlamadan ortaya çıkan enerji gökyüzüne fırladı. - Iris mi?

9
- Iris, yes. She came to see you quite often. You're awake.
Iris, evet. Seni sık sık ziyaret etti. Uyanmışsın!

- She talks a lot. Also, she's hot. Why didn't S.T.A.R. Labs call us?
O çok konuşuyor. O ayrıca çekici. - Star Laboratuvarları bizi neden aramadı?

- I need to go. I just woke up.


- Gitmem gerek. Yeni uyandım.

- No, you can't. - Should you even be on your feet?


- Hayır, gidemezsin. - Ayağa kalkman sakıncalı değil mi?

- No, no. Caitlin's right. - I watched you die, barry.


Hayır, hayır. Caitlin haklı. Ölmeni izledim Barry.

No, now that you're awake, we need to do more tests. You kept dying. Your heart kept stopping.
Artık uyandığına göre, daha fazla test yapmamız gerek. Ölmeye devam ettin. Kalbin durdu sürekli.

You're still going through changes. There's so much that we don't know. - It's still beating. - Feels really fast.
Hâlâ değişim sürecindesin, bilmediğimiz çok şey var ki. Hâlâ atıyor. Hem de çok hızlı.

- I'm fine, really. I feel normal. - Are you okay, tracy?


İyiyim ben, gerçekten. Normal hissediyorum. - İyi misin Tracy?

Thank you for saving my life. - Yeah, I got it.


Hayatımı kurtardığınız için teşekkürler. - Evet, hallettim.

- Can I keep the sweatshirt? - My dad is gonna be so happy to see you.


Tişört bende kalabilir mi? Babam seni gördüğüne çok sevinecek.

- Yeah, keep the sweatshirt. Sure. Let me get my stuff, okay? Be right back.
Evet, tişört sende kalsın. Elbette (tabi) Eşyalarımı alayım, hemen dönerim.

10
How can I help you today? - I'm sorry, barry. I got to run.
Size bugün nasıl yardımcı olabilirim? - Üzgünüm Barry, gitmem gerek.

"this is a robbery." - Do you need my help?


"Bu bir soygundur." Yardıma ihtiyacınız var mı?

Is this supposed to be a joke? - No, you take it easy.


Şaka mı bu? Hayır, sen dinlen.

- You tell me. There'll be plenty for you to do once you settle in.
Sen söyle. Geldiğinde çok işin olacak.

- Oh, you scared the hell out of us, kid. Let's go, partner.
Çok korkuttun bizi evlat. Gidelim ortak.

- Yeah, that was quite the nap you took there, baby face and you still look 12. - Hey, allen. Glad to see you.
Evet, amma uyudun bebek surat. Hâlâ 12 yaşında gösteriyorsun. Selam Allen. Seni görmek güzel.

- You look okay. - Detective, you should go. My dad doesn't like to be kept waiting.
İyi görünüyorsun. Dedektif, siz gidin. Babam bekletilmeyi sevmez.

Are you really? - Glad you're back.


- İyi misin gerçekten? Dönmene sevindim.

- Detective west, We've got a 5.15 in progress at gold city bank, two dead. - The night of the explosion, clyde mardon shot and killed chyre.
Dedektif West, Gold Şehir Bankası'nda 5-50 durumu var, iki ölü. Patlama gecesi Clyde Mardon Chyre'ı vurarak öldürdü.

Storm's really picking up on the south side. Mardon and his brother died trying to escape. Their plane crashed.
üney tarafını fırtına çok etkiliyor. Mardon ve kardeşi kaçarken öldüler. Uçakları düştü.

I'd grab your rain gear. - Iris, got a minute?


- Yağmurluklarınızı alın. Iris! Vaktin var mı? (1 dakikan var mı)

11
- Hey, barry. Good to see you. You were moving so fast it only looked like everyone else was standing still.
Selam Barry, seni görmek güzel. O kadar hızlı hareket ediyordun ki diğer herkes duruyormuş gibi göründü.

I just need some air. But I'll call you tonight, all right? Dr. Wells will be monitoring your energy output, and caitlin, your vitals.
Biraz hava almam lazım. Bu akşam ararım seni, tamam mı? Dr. Wells enerji çıkışınızı ve Caitlin’de hayati değerlerinizi izliyor olacak.

What's happening to me? - What do you do?


Bana neler oluyor? Sen ne yapacaksın?

Awesome. - I make the toys, my man. Check it.


Harika! Ben oyuncakları yapıyorum dostum, bak.

- You don't really believe he can run that fast, do you? This is a two-way headset with a camera I modified.
O kadar hızlı koşabileceğine inanmıyorsun, değil mi? Bu iki yönlü kulaklık, modifiye ettim ve kamera taktım.

Well, I believe anything is possible, Typically designed to combat battlefield impulse noise,
Her şeyin mümkün olduğuna inanıyorum Tipik harp alanı dürtü gürültüsüyle,

And in a few minutes, Maybe you will too. Or in your case, potential sonic booms.
Ve birkaç dakika içinde sen de inanabilirsin. Veya sizin durumunuzda potansiyel sonik patlamalarla mücadele etmek için tasarlanmıştır.

- How does it fit? Which would be awesome.


Oldu mu? Hangisi harika olurdu.

- It's a little snug. - Nothing.


Biraz dar. - Yok bir şey.

- At least you will be moving so fast no one will see yo I just noticed you don't smile too much.
O kadar hızlı hareket edeceksin ki, kimse seni görmeyecek en azından. Çok gülümsemediğini fark ettim.

See, you thought the world was slowing down. It wasn't. - My once promising career in bioengineering is over
Dünyanın yavaşladığını düşünmüştün. Yavaşlamıyor. Bir zamanlar biyomühendislikteki gelecek vaat eden kariyerim bitti.

12
My boss is in a wheelchair for life, - The windows blew in. It was like a hurricane.
Patronum hayatının sonuna kadar tekerlekli sandalyeye mahkum. Pencereler patladı. Kasırga gibiydi.

The explosion that put you in a coma, also killed my fiance. Everyone ran for cover.
Seni komaya sokan o ayrıca patlamada nişanlım öldü. Herkes bir yerlere sığındı.

So this blank expression kind of feels like the way to go. - We're going to have a sketch artist work with you, If you feel up to it.
Yani bu boş ifade geliyor içimden. Bir çalışanımız mümkünse size robot resim çizdirecek.

- Mr. Allen, while I am extremely eager, to determine your full range of abilities, Third robbery in a month where a freak storm precedes it.
- Bay Allen, tüm yeteneklerinizi belirlemek için son derece hevesli olsam da, Bu ay garip bir fırtınayla başlayan üçüncü soygun.

I do caution restraint. Sounds like one of those "wide world of weird" cases Barry's obsessed with.
İhtiyatlı davranıyorum. Barry'nin takıntılı olduğu "garip dünya" vakalarından biri gibi görünüyor.

- He just passed 200 miles per hour. - He's not obsessed.


Saatte 200 mili geçti. - Takıntılı falan değil.

- No! Don't let him touch you! - Guess you haven't read his blog.
Hayır! Sana dokunmasına izin verme! - Blogunu okumadın galiba.

- What is all this? - The security camerasat the bank.


Bunlar kim? - Bankadaki güvenlik kameraları?

- Witnesses from the robbery at gold city bank. - Apparently it all shorted out.
Gold Şehir Bankası'ndaki soygunun tanıkları. - Hepsi kısa devre yapmış.

Perp made off with 200 grand, more or less. - We got a bunch of witnesses here.
Failler aşağı yukarı 200 bin alıp kaçmış. - Burada bir sürü tanığımız var.

Catch these guys. They all have cell phones.


- Yakalayın şunları. Hepsinin de cep telefonları var.

13
- The sky went black and then, boom. Outside was inside. You were moving pretty well, and then something caused you to lose focus.
Hava karardı, güm! Her şey içeri girdi. Oldukça iyi hareket ediyordun ve sonra bir şey odağını kaybetmene neden oldu.

Man, it was like there was a thunderstorm in the bank. - I started remembering something.
Bankanın içinde fırtına kopuyor gibiydi. Bir şeyler hatırlamaya başladım.

- Vukuvich, suspect is driving a black mustang. Partial plate six-kilo-charlie-three. When I was 11, my mother was murdered.
Vukovich, şüpheli siyah bir Mustang sürüyor. Plakanın bir kısmı 6-K-C-3. Ben 11 yaşındayken annem öldürülmüştü.

Put out an apb. It was late. A sound woke me up.


Arama emri çıkar. Geç olmuştu. Bir ses beni uyandırdı.

Copy that. I came downstairs and...


Anlaşıldı. Aşağı indim ve...

- It looks like you had a distal radius fracture. I saw what looked like a ball of lightning.
Ön kol kemiğin kırıkmış. Bir yıldırım topu gibi bir şey gördüm.

- It's healed. In three hours. Inside the lightning, there was a man.
İyileşti. Üç saatte. Yıldırımın içinde bir adam vardı.

- How is that even possible? He killed my mom.


Bu nasıl mümkün olabilir? O (adam) annemi öldürdü.

We don't know... Yet. They arrested my dad.


Bilmiyoruz. Henüz. Babamı tutukladılar.

- You really need to learn how to stop. He's still sitting in iron heights for her murder.
- Durmayı öğrenmen gerek. Hâlâ cinayet suçundan Iron Heights'ta yatıyor.

- What happened out there today? Everyone, the cops, the shrinks,
- Bugün orada ne oldu? Herkes, polisler, psikolog...

14
They all told me what I saw was impossible. - Dating your partner's daughter...
Hepsi gördüğüm şeyin imkânsız olduğunu söyledi. Ortağının kızıyla çıkmak...

But what if the man who killed my mom was like me? Isn't that against department regulations?
Ama ya annemi öldüren adam benim gibiyse? Şubenin kurallarına aykırı değil mi?

- Well, I think I can say unequivocally you are one of a kind. - Why are you so upset?
Şunu kesin olarak söyleyebilirim ki sen türünün tek örneğisin. Neden bu kadar bozuldun? (Neden bu kadar üzgünsün?)

- Can I help you, detective? - I just don't like having to lie to your dad, you know?
Yardım edebilir miyim dedektif? Sadece babana yalan söylemek hoşuma gitmiyor.

- You can stop acting like you can't stand me when your dad's around. - That poor man.
Baban etraftayken bana katlanamıyormuş gibi yapmana gerek yok. Zavallı adam.

And I like having a boyfriend who isn't shot to death. The way that fog came in, I have never seen anything like it.
Ve vurularak öldürülmemiş bir erkek arkadaşım olmasını seviyorum. Ben hayatımda sisin öyle bir şekilde hareket ettiğini görmedim.

You can't tell my dad. He doesn't know about me and eddie. I'm all right, dad.
Babama söyleyemezsin. Eddie ile aramda olanları bilmiyor. Ben iyiyim baba.

- Doesn't seem like anyone's in on the secret. - What the hell were you thinking having her out here?
Kimse bilmiyor gibi görünüyordu. - Onunla birlikte dışarıdayken aklından neler geçiyordu senin?

- I was gonna tell you. And I told you, when you see danger, you run the other way.
Sana söyleyecektim. Sana tehlike gördüğün zaman uzaklaş demedim mi?

When you were in the hospital, Eddie covered my father's shifts so that we could both be with you. You're not a cop.
Sen hastanedeyken Eddie, ikimiz de seninle olabilelim diye babamın vardiyalarını üstlendi. - Sen polis değilsin!

I thanked him with a cup of coffee, and things just kind of happened. And it's good. - Because you wouldn't let me.
Ona bir fincan kahve ile teşekkür ettim ve her şey bir anda oldu. İyi de gidiyor. - Çünkü olmama izin vermedin!

15
- You're damn right. When I just confronted mardon, the street was instantly enveloped in fog.
Kesinlikle haklısın (Çok doğru dedin!) Mardon'la yeni karşılaştığımda, cadde bir anda sisle kaplandı.

- Joe, I need to talk to you. Of course you don't believe me.


- Joe konuşmamız lazım. Tabii ki bana inanmıyorsun.

- It can wait. You never believe me.


- Bekleyebilir. - Bana hiç inanmazsın

- No, now. You want to do this now?


- Olmaz, hemen. Şimdi mi yapalım yani?

I know who did this. Out here? Fine.


Bunu kimin yaptığını biliyorum. Burada? Tamam.

It's Clyde Mardon. Mardon is dead.


Clyde Mardon. Mardon öldü.

I know everybody thinks he died in a plane crash There is no controlling the weather, barry.
Biliyorum herkes onun bir uçak kazasında öldüğünü düşünüyor Havayı kontrol etme diye bir şey yok Barry.

After the S.T.A.R. Labs explosion, but he is alive. Just like there was no lightning storm in your house that night.
Laboratuvar patlamasından sonra herkes onun öldüğünü sanıyordu ama o hayatta. Tıpkı o gece evine yıldırım düşmediği gibi.

All right, something happened to him that night. It was your brain helping a scared little boy accept what he saw
Pekala, o gece ona bir şey oldu. Beynin içindeki korkak çocuğa oyunlar oynayıp gördüklerini kabul ettiriyor.

I think he can control the weather. - My dad did not murder my mother.
Galiba havayı kontrol edebiliyor. - Babam annemi öldürmedi.

The recent robberies, they all happened during freak meteorological events. - Yes, he did! Your dad killed your mother, barry! I am sorry, son!
Son zamanlardaki tüm soygunlar, anormal meteorolojik olaylar sırasında gerçekleşti Baban anneni öldürdü Barry. Üzgünüm evlat...

16
But I knew it, the jury knew it, and now he's paying for what he did. - You said the city was safe, that there was no residual danger.
Ama ben biliyordum, juri de biliyordu, şimdi de yaptıklarının cezasını çekiyor. Şehrin güvende olduğunu ve tehlike kalmadığını söylemiştin.

- Dad, enough! But that's not true, so what really happened that night?
- Baba yeter! Ama bu doğru değil. O gece ne oldu?

I have done my best to take care of you, since that night,. The accelerator went active. We all felt like heroes, and then it all went wrong.
O geceden beri seninle ilgilenmek için elimden geleni yaptım. Hızlandırıcı aktif oldu. Hepimiz kahraman gibi takılıyorduk

and I have never asked for anything in return, not even a thank you. The dimensional barrier ruptured, unleashing unknown energies into our world.
ve karşılığında hiçbir şey beklemedim, bir teşekkür bile. Bariyerlerden biri koptu ve dünyaya bilinmeyen enerji salındı.

What I do ask now is that you for once in your life see things as they are. Antimatter, dark energy, x-elements... Those are all theoretical.
Şimdi sizden istediğim şey hayatınızda 1 kez olsun her şeyi olduğu gibi görmenizdir. Karşıt madde, karanlık enerji, X elementleri... Bunların hepsi teorik.

- You're not going to believe this. - And how theoretical are you?
Buna inanmayacaksın. Peki sen ne kadar teoriksin?

We got the eyewitness sketch of the robbery from the bank job. We mapped the dispersion throughout and around central city.
Banka soygunundaki görgü tanıklarından biri robot resim çizdirmiş. Saçılımın Central City ve çevresinde dağılımını saptadık

If I didn't know better, I'd say that's clyde mardon. Though we have no way of knowing exactly what or...
Eğer yanılmıyorsam, bu Clyde Mardon (Daha iyisini bilmeseydim, …) Tam olarak ne olduğunu bilmemize rağmen...

But that's impossible. He's dead, right? Who was exposed, we've been searching for other
Ama bu imkânsız, adam öldü. Değil mi? Kimin maruz kaldığını bilmemize imkan yok.

- I wasn't the only one affected by the particle accelerator explosion, was I? Meta-humans like yourself.
Parçacık hızlandırıcı patlamasından tek etkilenen ben değildim, değil mi? Senin gibi diğer meta-insanları da arıyorduk.

- We don't know for sure. - That's what we're calling them.


- Emin değiliz. - Onlara böyle diyoruz.

17
- I saw one today. - As a forensic assistant.
Bugün birini gördüm. - Adli tıp yardımcısı olarak.

He's a bank robber, and he can control the weather. - You're responsible for this.
Adam bir banka soyguncusu ve havayı kontrol edebiliyor. Bundan sen sorumlusun.

- This just keeps getting cooler. For him.


- Gittikçe daha manyak oluyor! - Ondan.

- This is not cool. All right? - What's important is you


- Bu manyak falan değil! Tamam mı? - Önemli olan sensin!

A man died. Not me.


Bir adam öldü. Ben değil.

Mardon must have gotten his powers the same way I did. I lost everything.
Mardon da bu gücü benim gibi almış olmalı. Her şeyimi kaybettim.

From the storm cloud. I lost my company.


Fırtına bulutundan. Şirketimi kaybettim.

He's still out there. I lost my reputation.


Hâlâ dışarıda bir yerde! İtibarımı kaybettim.

We have to stop him before he hurts anyone else. I lost my freedom.


Başka birilerine daha zarar vermeden önce onu durdurmalıyız. Özgürlüğümü kaybettim.

That's a job for the police. And then you broke your arm, and it healed in three hours.
Bu polisin işi. Sonrasında sen kolunu kırdın ve 3 saat içinde iyileşti.

- I work for the police. Inside your body could be a map to a whole new world genetic therapies,
- Ben polis için çalışıyorum zaten. Vücudunuzun içinde yepyeni bir dünya genetik terapilerinin bir haritası olabilir,

18
Vaccines, medicines, treasures buried deep - Joe, you know these people?
Aşılar, ilaçlar, derinlere gömülü hazineler Joe, bu insanları tanıyor musun?

Within your cells and we cannot risk losing everything because you want to go out and play hero - My daughter's best friends with their kid.
Hücrelerinizin içinde ve dışarı çıkıp kahramanlık oynamak istediğiniz için her şeyi kaybetme riskini alamayız Kızım çocuklarıyla yakın arkadaştı.

You're not a hero. So that's my story.


Sen bir kahraman değilsin. Benim hikayem bu işte.

You are just a young man who was struck by lightning. I've spent my whole life searching for the impossible,
Sadece yıldırım tarafından çarpılmış genç bir adamsın. Tüm hayatımı imkansızı arayarak geçirdim.

- I didn't do this. Never imagining that I would become the impossible.


Ben yapmadım. İmkansızın ben olacağımı hiç hayal etmiyordum.

I swear to god, I didn't do this. - So why come to me?


Yemin ederim, bunu ben yapmadım. Bana neden geldin peki?

- Dad, why are they taking you? Something tells me you didn't just run 600 miles to say "hi" to a friend.
- Baba! Seni neden götürüyorlar? İçimden bir ses bin km yolu sadece 1 dosta selam vermek için koşmadığını söylüyor

- Barry, don't go in the house. - All my life, I've wanted to just do more...
- Barry, evin içine girme sakın. Tüm hayatım boyunca hep daha fazlasını yapmak istedim.

- Where's mom? Be more.


- Annem nerede? Daha fazlası olmak.

- What's gonna happen to my son? And now I am.


- Oğluma ne olacak! Şimdi oldum.

- Stay out of the house! And the first chance I get to help someone, I screw up.
Evden uzak dur! Ama birine yardım etmek için elime geçen ilk fırsatta berbat ettim.

19
What if Wells is right? Wear a mask.
Peki ya Wells haklıysa? Maske tak.

What if I'm not a hero? - I've been going over unsolved cases
Ya ben kahraman değilsem? - Çözülmemiş davaların üzerinden geçiyorum.

What if I'm just some guy who was struck by lightning? From the past nine months, and there's been a sharp increase In unexplained deaths and missing people.
Ya sadece yıldırım tarafından çarpılan bir adamsam? Son 9 ayda, açıklanamayan ölümlerde ve kayıp insanlarda keskin bir artış olmuş

- I don't think that bolt of lightning struck you, barry. Your meta-humans have been busy.
O yıldırımın seni çarptığını düşünmüyorum Barry. Meta-insanlarınız çok yoğunmuş.

I think it chose you. Now, I'm not blaming you.


Bence seni seçti. Şimdi, seni suçlamıyorum.

- I'm just not sure I'm like you, oliver. I know you didn't mean for any of this to happen.
Senin gibi olduğumdan emin değilim Oliver. Biliyorum, bunların hiçbiri olsun istemezdiniz.

I don't know if I can be some... Vigilante. I know you all lost something.
Ben biraz... Kanunsuz olabilir miyim bilmiyorum. Biliyorum, hepiniz bir şeyler kaybettiniz.

- You can be better. But I need your help to catch mardon and anyone else out there like him.
Daha iyisi olabilirsin. Ama Mardon'ı ve onun gibilerini yakalamak için yardımına ihtiyacım var.

Because you can inspire people in a way that I never could. But I can't do it without you.
Çünkü sen insanlara, benim hiç yapamadığım bir şekilde ilham verebilirsin. Bunu siz olmadan yapamam.

Watching over your city like a guardian angel making a difference saving people. If we're gonna do this, I have something that might help.
Şehrini koruyucu melek gibi gözleyip fark yaratarak insanları kurtarabilirsin. Bunu yapacaksak, yardımcı olabilecek bir şeyim var.

Take your own advice. Something I've been playing with.


Kendi tavsiyene uy Bir süredir uğraştığım bir şey.

20
Designed to replace the turnouts firefighters traditionally wear. I've tracked it to a farm just west of the city.
İtfaiyecilerin geleneksel giydiği katılımların yerini alacak şekilde tasarlanmıştır Şehrin batısındaki bir çiftliğe kadar takip ettim.

- How is it going to help me? - I'm not saying mardon is alive.


- Bunun bana ne faydası olacak? Mardon hayatta demiyorum...

- It's made of a reinforced tri-polymer. But if he was, this is the last place him and his brother hid out.
- Kuvvetlendirilmiş tripolimerden yapıldı. Ama öyleyse de, burası onun ve kardeşinin gizleneceği son yer yani.

It's heat and abrasive resistant, so it should withstand your moving at high-velocity speeds On your feet. Hands on your head.
Sıcak ve aşınma direnci yüksek. Bu sayede senin yüksek hızlı hareketlerine dayanabilir Ayağa kalk. Ellerini başına koy.

And the aerodynamic design should help you maintain control. - You got me.
Ayrıca hava devinimsel tasarımıyla kontrolünü güçlendirecektir. Yakaladın beni.

Plus, it has built-in sensors The night of the storm, after s.T.A.R. Labs blew,
Ayrıca, yerleşik sensörlere sahiptir Star Laboratuvarları patlamasından sonraki fırtına gecesi...

So we can track your vitals, stay in contact with you from here. After our plane went down, and I woke up on the ground alive.
Böylece hayati bilgilerinizi takip edebilir sizinle buradan iletişim halinde kalabiliriz Uçağımız düştükten sonra yerde canlı bir şekilde uyandım.

Now how do we find mardon? When I saw what I can do, I understood.
Mardon'ı nasıl bulacağız peki? Neler yapabileceğimi gördüğümde anladım ki...

- I retasked Star Labs satellite to track meteorological abnormalities over central city - Shut the hell up. Turn around.
Star Labs uydularını meteorolojik anormallikleri takip etmesi için kentte çalıştırdım. Kapa çeneni. Arkanı dön.

We just got a ping. - Do you think that your guns can stop god?
Az önce bir sonuç çıktı. Silahlarınız Tanrı'yı durdurabilir mi sanıyorsunuz?

Atmospheric pressure dropped 20 millibars in a matter of seconds. - Why in the hell would god need to rob banks?
Atmosfer basıncı saniyeler içinde 20 milibar kadar düşmüş. - Tanrı neden bankaları soymak istesin ki?

21
- You're right. - I'll run around it in the opposite direction, cut off its legs.
Doğru dedin. Ters doğrultuda etrafında koşarak hızını keseceğim.

I've been thinking too small. - He'd have to clock 700 miles-per-hour to do that.
Çok küçük düşünüyordum. Bunu yapabilmesi için saatte 700 mil hıza ulaşması gerekiyor.

This thing's getting closer. Your body may not be able to handle those speeds. You'll die.
Bu şey gittikçe yaklaşıyor Vücudun o kadar hız yapmana dayanamaz. Ölürsün.

Wind speeds are 200 miles-per-hour and increasing. - I have to try.


Rüzgar hızı saatte 200 mili buldu ve artıyor. Denemek zorundayım.

Barry, can you hear me? The suit's holding up.


arry, beni duyabiliyor musun? - Kostüm dayanıyor.

Loud and clear. - But he's not.


Yüksek sesle ve net. (Sesli ve net) - O dayanamayacak.

- If it keeps up, this could become an f-5 tornado. - He can do it.


Böyle devam ederse bir kasırgaya dönüşecek. Yapabilir.

- But it's headed towards the city. I know he can do it.


Şehrin merkezine doğru ilerliyor. Yapabileceğini biliyorum.

How do I stop it? Guys? It's too strong!


Nasıl durdurabilirim? Gençler? Çok güçlü.

What if I unravel it? - It's time to think big.


- Bağlarsam olur mu? Büyük düşünme zamanı geldi.

- How the hell are you going to do that? - You can do this, barry.
- Nasıl yapacaksın onu? Başarabilirsin Barry.

22
You were right. I am responsible for all of this. - More or less.
Haklısın. Tüm bunlardan ben sorumluyum. Az çok (aşağı yukarı)

So many people have been hurt I'm sorry I didn't believe you.
O kadar çok insan yaralandı ki Sana inanmadığım için özür dilerim.

Because of me, and when I looked at you, And I called you crazy for chasing the impossible.
Benim yüzümden zarar gördü. İmkansızın peşinden gittiğinde sana deli dediğim için de.

All I saw was another potential victim of my hubris. But you really did see something that night your mom died.
Tek görebildiğim kibrimin kurbanı olan başka bir potansiyeldi Annenin öldüğü gece gerçekten bir şeyler görmüşsün.

And yes, I created this madness, but you, barry, you can stop it. And your dad is innocent.
Ve evet, bu çılgınlığı ben yarattım ama sen Barry sen bunu durdurabilirsin. Baban da masummuş.

You can do this. I need you to promise me something.


Hemen şimdi yapabilirsin! Bana söz vermen gerekiyor.

I didn't think there was anyone else like me. I don't want you telling iris about anything you can do, any of it.
Benim gibi başka birinin olduğunu düşünmüyordum. Yapabildiğin şeyleri Iris'a söylememen gerek. Hiçbirini.

- I'm not like you. I want her safe.


Ben senin gibi değilim. Onun güvende olmasını istiyorum.

You're a murderer. Promise me.


Sen katilsin. Bana söz ver.

- It's over. Hey, slugger.


Bitti. Selam Boksör

- What you can do it was the lightning bolt? You've been calling me that since I was 11.
Yapabildiklerin yıldırım sayesinde mi? 11 yaşımdan beri bana öyle diyorsun.

23
- Funny thing is, I finally got Into a fight today. - Barry, we've talked about this.
İşin komik yanı, bugün sonunda bir kavgaya karıştım. Barry, bunu konuşmuştuk.

- You just got out of a coma. It's time to let it go.


Komadan daha yeni çıktın. Artık boş vermen gerek.

I'm not sure you should be picking fights. You have got to stop worrying about me, and live your life.
Kavga çıkarmaman gerekiyor bence. Benim için telaşlanmayı bırakman lazım. Hayatını yaşa.

Did you win? - For the first time, I feel like I finally can.
Kazandın mı bari? Hayatımda ilk defa, yaşıyormuş gibi hissediyorum.

Yeah, I did. The truth is, ever since the night mom died, I've been stuck in one place,
Evet, kazandım. Gerçek şu ki, annemin öldüğü geceden beri sıkışıp kaldım bir yerde,

- You didn't kill mom. Missed out on a lot of things.


Annemi sen öldürmedin. Bir sürü şeyi gözden kaçırmışım.

You know I know that, right? But I'm different now.


Bunu bildiğimi biliyorsun, değil mi? Ama artık farklıyım.

You believing me is all I need. I've made some new friends.


İhtiyacım olan tek şey, senin bana inanman. Yeni arkadaşlar edindim.

- You're not gonna be in here much longer. They're helping me find my way...
Burada daha fazla kalmayacaksın. Bana yolumu bulmamda yardımcı oluyorlar.

Whoever killed mom, whatever killed her I think I finally have a way to find them. - Why is it shaped like a lightning bolt?
Annemi her kim öldürdüyse onu her ne öldürdüyse galiba artık onu yakalamanın bir yolunu buldum. Neden yıldırım şeklinde ki?

To stop them. - So it's not boring.


Onu durdurmanın bir yolunu. Sıkıcı olmasın diye.

24
- To finally move forward.
Nihayet ilerliyorum.

You remember when you wanted me to change my name


Adımı değiştirmemi istediğin zamanı hatırlıyor musun?

So I wouldn't have to deal with people knowing you're my dad?


Böylece kimse babam olduğunu bilmeyecekti ve onlarla uğraşmayacaktım.

I'm glad they know.


Bildikleri için mutluyum.

I'm so proud to be your son.


Ben oğlun olduğum için gurur duyuyorum.

- I love you, son.


Seni seviyorum evlat.

- I love you too, dad.


Ben de seni seviyorum baba.

My name is barry allen,


Adım Barry Allen.

And I am the fastest man alive.


Yaşayan en hızlı insan benim.

A friend recently gave me the idea for a new name.


Bir arkadaşım, yakınlarda yeni bir isim için fikir verdi.

And something tells me, it's gonna catch on.


İçimden bir ses çok tutulacağını söylüyor.

25

You might also like