Professional Documents
Culture Documents
eıt
}Qzıyıa
Co'naN
lJiKayesi
ORHAN SEYFİ ORHON
-Toplu Şiirleri-
Birinci Dünya Savaşı'nın en alevli
günlerinde şiire başlayan Orhan Seyfi
Orhon, ilk şiirini 1917 yılında yayımladı.
Başlarda aruz vezniyle şiirler yazan şair,
daha sonra hece veznini benimseyerek, şiir
tarihimizde "Beş Hececiler" adıyla anılan
akımı yaratan kalemlerden biri oldu.
Vatan ve doğa sevgisinin hakim olduğu
şiirler kaleme alan Orhon, insan ruhunun
incelikli bir haritasını çıkaran mısralarıyla
hep zevkle okundu.
PERİ KIZIYLA
ÇOBAN HiKA YESİ
BÜTÜN ŞİİRLERİ
§
Şiır 76
EVEREST YAYINLARI
Tilarerh:ınc Sok.ık No· 5:' Cağ:ıloğlu/İSTANBUL
Tel:O212 513 34 20-21F:ıks:O212 512 33 76
c-posra: ınfo(iievcrcstyayinlari.com
www evtrc:scrarınlari.com
www .ıwıner.com/fverestkiıap
FIRTINA VE KAR
Fırcına ve Kar 3
MEMLEKET DUYGULARJ
GUJmize 27
Siyah Sancak 29
Çoban, Sürün Dağılmasın! 31
Anadolu Toprağı 33
Harp İçinde Bahar 3S
Uyan 36
Gözlerde Seyahac 37
Geçme! 38
ilk Çaqaf 39
Bahan Kasıde 41
Bahar 43
Körfezde Mehrap 44
Haııralar 4S
Dir Yaz Manıarası 46
Saçlar 47
Sevgiliye Mck.cup 49
Buyli 53
Bır lzdıvaçıan Sonra 54
Gülle Bulbul (IQn�ı 55
Geldi[ıın Giıniın ll:ııır.ısı 58
Riiya 59
VcJ:ı 60
Abc.llilhak l
lamid'<· Mckcup 61
Us.ınç 7 J
Dıyorl:ır 73
Ycıs 74
Anncmk Hasbihal 75
O Güzel K:ı<lın lçın 77
Küçük Sulıan 79
K.ınary :ı 81
Gcmı 83
Bir Çifılik M::ınz:ımsı 85
Günllim 87
Buıün Giiıcllerc 89
Yolculuk 91
Btn 93
Kıi Gc-ctkrındt 95
Bır Kış .Mas.ılı 99
KERVAN
Krnan ll.1kkınJ:ı Uırkaı; 5iiı 117
Ôllim \( lhıı).ırlık 121
lnur Ai:au 122
Gu1t·lltr \C' 1111 12-ı
r.ılıh Kıı�ıım ı25
lı\ Diinr·•' 126
Gmfik 127
Do" 128
Genct' Hıcvıyc l 29
Son Pı:rde 130
Btn Ôllir�·m' 131
Dli�nıc•yt.· CUr 133
Kardeşlık 134
lkı Şey 135
Sen;elcr ı66
Arı 167
Ekinltr 168
On Alcısınd.ı 169
Nil 170
Y,11 Gelince 1 7 1
M:ıcer.ı 172
Baharda J 73
8apkbr 174
Açık Havada K ar 175
Bulutlar 176
Salınc.ık 177
Sen. Ren 178
Çin�encylc Ayı 179
Yıld11 188
s.ı.ıdt·ı ıs9
İşet., Sc·vdığim Dllııy.ı! 190
TÜRKÜU:R, MANiLER
Boj:a< Tıirkü'u 193
AÔITLAR
Va�iycı 223
Şaırın Ölümu 225
Ecel' 227
Var Olmak, Yok Olmak Mc�lesı1 228
Üç Buuı 231
MEMHKE:T ŞiiRLERi
Harp lçındc Bahar 235
Egrı Kılıç 236
Rumeli llis:ırları 237
En GüLcl Ölüml 239
Aıaıürk"ün Ölümü 241
lsı.rnbul"tın hdıi 243
MÜNACATLAR
Mün.ıcaı 1 2·•9
Nı:r<ll�ın' 251
Münac.ıc il 253
Münac;ıı 111 254
Duu I 256
Du.ı il 257
Bırlık 258
iman 260
ORHAN SEYFİ ORHON
Hayatı, Şiiri ve Türkçesi
***
XI
Çengelköy'dc Havuzbaşı ilk mekcehinde okumuş, 1902'de
bu mekccbı, 1905'ce Beylerbeyı Rüşcıyesi'nı bicicmişcir.
l 909'<la Mercan İdadisi.nden, 1914'ce Mekceb-i Hukuk'can (İs
canbul Darülfünunu Hukuk fakültesi'nden)* mezun olmuşrur.
Aynı tarihce Osmanlı Medis-ı Meb'Cısan'ı Kavanln ve İcci
mafü-ı Umumiyye Kacibi olmuş, Meclis-ı Mcb'usan'ın kapandı
ğı carihe kadar bu vazifede kalmıştır.
Şiire çocukluk yaşlarında başlayan şair, bir carafran gazete ve
mecmualarda şiir neşreder, makale, röporca, piyes adaprasyonla
rı ve tenkir yazıları yazarken, diğer carafran da muhtelif derece
lı mekceplerde edebiyac muallimliğı yapmışcır. Edebiyat okuc
tuğu mektepler Harp Akademisi, Harbiye Mekcebi, Erenköy
Kız Lisesi, Perrevniyal, İscanbul Erkek ve İtalyan liseleridir.
Orhan Seyfı'nin fikir, edebiyat ve siyaset hayarına, bu saha
larda ciddi ve mizahi mecmualar neşretmek yoluyla da hizmeti
vardır. Neşriyac hayacına henüz yüksek tahsil calebcsi iken baş
layan şair, ilk olarak, l9lO'da 15 günde bir çıkan ve ancak 5 sa
yı devam eden Hıytiban isimli bir mecmua çıkarmakla başlamış
tır. 191 l 'de Tiirk Y11rd11 mecmuasında, l9 l 7'de Yeni Mew11/a'da
şiirler neşrecmişcır. Yazı neşrerriği diğer mecmualar, Şair
(1918), Biiyiik J\1emılla (1919), Ytımı (l 912) vb. gibi kısa ömür
li.i dergilerdir.
İlk şiirlerini aru1. vezni ile söyleyen ve bu veznin bır Türk aru
zu oluşu carihinde hızmeci olan şaırın, bu vezne cekrar tekrar av
det ermekle btrnbcr, bir edebiyat ekollim.le mevkı aldığı cereyan,
Tlirkiye·de 1908-19 l 2'den sonra gdiş<:n Milli Edebiyat Cercya
nı'dır. Orhan Seyfi, bu devirde ve hece vezniyle şiir cereyanının
bdlı başlı şairlcrı .ırasındadır. Heceyt· aruzdan geçmış olmanın
vc:rJiği alışkanlıkhı, bu yolda rabii bir baş.ırı sağlanıışrır.
xil
Şair, l920'de Celal Sahir carafından, her ay, bırer kicap şek
lındt' çıkarılan ve Rmncı Kıteıp, İk11m K11ap... Sekızmo Kıtt1p ad
larıyla neşrolunan Şiir -Hikrlye TemÔJÔ 1\-lecnması'na he'e vezniy
,
Xll I
nı neşn:cmışcır. Şaırın dördüncü şıır kirnbı Kervan l 935'ce, be
şınci şiir kicabı O Beycız Bir K11p11 191 J 'de, alrıncı şiir kirnbı İs
ıc111b11/11111 Fethi, 1953 ' ce0 ve yedinci şiir kitabı İpe Sevdiğim Diin
ytı l 962'de intişar ecmişcır.
Orhan Seyfi, mızah gazecelerin<le FiJke imzasıyla neşrecciği
yazıları Fiskeler ( 1922) adlı bir kıcapca coplamış, Kerem ılt Aslı
adlı halk hikayesıııı yeni hayatımıza rncbik ederek Asri Kerem ad
lı, bir "mizaht <lescan" yazmıştır (1938). Muharririn bunlardan
başka, Çomk Atlam isimli bir romanı (1941) vardır. Bir kısım
makalelerini Dii11-811giin-Yarm isımli kitapta toplamışcır
(1943). Bir kısım fıkraları da Kulakt(ll/ Kulağa adlı kitabındadır
( 191ı3). 195 7'de neşrecciği Diiğiin Gecesi'nde mizah ve hiciv hi
kayeleri vardır.
***
Bu kiı.ıpt.ıkı şıırlı:, b.111 ıl.ı\'t·krlt" bırlıket·. Yuwl Ziy.ı On••\ ı.ır.ıfınıl.ın. ht·n· ılc
olJnl.ırı G;,,,;;fıfw \ı<lt1, .ırutl.ı ııl.ınl.ır J.ı Kıtı.111 .ı.lıyl.ı H ıkı kıt.ıp h.ılırı•k ıd..rar
y.ıı•ıml.ınmı)cır.
Bu kiı�iık kıt.ıp ,cf..11t·r lx·vıılık tlürı man,,ımnkn ıh.ırccıir.
XI\'
harca bir sanar seviyc·sıne yükselmış imalelerın bu aruzda bi.iyiik
bir zevkle yer almasıclır.
Şairin Ftr111111 ve Km· ısimli şiirindeki:
xv
farda bcıhtiya1� şen (Müsrefilün/fa'lılün); Ne ıekle gir111iJ·i111 bak
(Mefo'ili.in/fa\ılüo) Dağıld! hep sevincim (Mefa'ilün/fa'tılün) Gii
riince girmiı denir (Mefa'ilün/fa.ili.in); Ymitlen bi1· yapncr (fa'ila
cün/fa'ilün) gibi, çok, hem de pek çok mısralar, hece ile cımzun
ram bir iştiraki ve Türk hecesiniı; aruzJaşması hadisesinin dik
kace değer örnekleridir.
O kadar ki yeni hece de, başta Faruk Nafiz, Orhan Seyfi, Halit
'
xvı
nı kıcabın Re.rim Galeri.ri, Bahar ıe Genrlık, Sahah, 8trk11r Se111/)(JI,
lh11yarlik, Aık ve İhtıraı bölümlerı de böyledir. Bir mısal olarnk,
E.ıl:ı TerhıJe şiiri, bir kelebeğın dört sarırlık şiiridir:
Bu kicapca, PapatJalar:
X\'İİ
mısralarıyla şiire iştirak ederler. Oiişiinceler bölümünde ise:
cıık j'İirleri söylemişcir, fakat onun aşk şiirlerinde bile, yer yer
gizli bir iğne, ince bir hiciv ve romantik bir sızı V<trdır. Onun
xvııı
isrer amz!a isrer hece ile ve zaman
zaman milli nazım ıek1'leY1yle
söylediğı şıir mı, manwm hikaye
ve masallar mı daha güzeldır?
Mesela:
xıx
şünce, resim ve rabiac şiirleri mi, yani şairin kendi sevdiği dün
ya mı daha şiirlidir? Ve bunların şiir ölçüsü nedir?
Bunların cevabını okuyucunun zevkine ve şiir anlayışına bı
rakmak daha doğrudur. Çünkü bu ki rapta onun her ci.irlü ve her
devir şiirinden kendi eliyle seçilmiş parçalar vardır ...
Burada tekrarlanması lüzumlu nokra şudur k i , bu şiirler ne
şekilde ve hangi devirde söylenmiş olursa olsun hctlis Tiirkçe şiir
lerdir ve şairinin hacca şiirden çok Türkçeye hizmeti vardır.
Mehmed Emin Bey'in 1897'de seslenmeye başlayan, belki şi
irsiz fakat ülkülü halk Tiirkçı:si malumdur; Yahya Kemal'in
1906'da Londra ve Paris'ce, milliyetimizi daha bilgiyle idrak
ederek hararetle denemeye başladığı Beyaz Tiirkçenin, çok geç
meden ne şaheserler yararrığını bürün vatan biliyor. Tamamıyla
milli-bedii ihtiyaçlardan doğan bir ortak hareket gibi, Orhan
Seyfi, Faruk Nafiz ve arkadaşları da Ömer Seyfettin ve Ziya Gö
kalp'in 1909'da alevlenen dil milliyetçilikleri ile, Türkiye'de en
güzel kıvamını asrımızda bulunan Milli Dil'i, şiirde, nesirde, hi
kaye ve ciyacroda seslendirmeye muvaffak olmuşlardır.
Bu kicapra işce bu sesler yer alıyor ve millerinin dilini, her
hangi bir politik cereyana kapılıp kelimelerle oynamadan, remiz
bir söyleşiyle kullanan şairin bu kitabı, Türkçenin remel eserle
ri arasına daha çok bu sebeple giriyor.
xx
GÖNÜLDEN SESLER İÇİN'
• Uu kiıJh.ı. <lıl h.ıkımıncl.ın .1yrılı;:\ı k.ılm.ultf!I ıt;ın htH· "'"'"'�·lı: .ırul v.-ırıı �ıırkrı
h..r.ıl>t.r Jlınmı�ıır
xxı
yayıldı, beğenildi, ezberlendi. Bugün, elli yıl sonra hata onu
unutmayanlara, ezbere okuyanlara rast geliyorum.
23 yaşında kazandığım başarının sarhoşluğu içindeydim. Za
ten bu türlü çalışmalarda bundan fazla beklenen mükafat yok
tur. Yenı bir hevesle başkalarını yazmaya hazırlanıyordum. Kar
şıma Zıya Gökalp çıktı. Bir Hitit heykeli gibi görünen bu ada
mın içinden ışıklar geliyordu. En güzel ve en şerefli işin, yaşa
yan cemiz Türkçeyle, hece veznı ile yeni şiirler yazmak olduğu
nu söyledi. Tıpkı bir dil gibi vezin de millerin malı idi. Aruz
veznini usraca kullanmak hüner değildi. Asıl hüner hece vezni
ni bugünkü zevkimize göre işlemekti.
Dilde milliyetçilik, Türkçülüğün en değerlisi, en verimlisi,
en feyizlisiy.di.
Bu sözler, içimde heyecanını taşıdığım Türkçülük duygula
rıma dokundu. Ona inandım. Yeniden şairlik hevesine kapılmı
şım gibi, karşımda hiçbir örneği olmayan bir yol üzerinde
emeklemeye başladım.
İşce Gôniilden Sesler budur!
***
XXll
/311 sayha/cır. b11 griv ..
.
E> cliv.'
Bunlar aruz vezinin hünerleri idi. Hece vezni ile yazılacak ye
ni şiır, başka bir cicim içinde açık, samimi, saf olacakcı, başka
bir sesle akacaktı.
Galiba ilk başarabildiğim manzume "Gözlerde Seyahac"cır.
Kolayca beğenildi, çarçabuk yayıldı.
Her coplulukca bu şıiri okumamın iscenmesi, edebiyatçıların
yazılarında bundan bahsedilmesi, antolojilere, mektep kitapları
na alınması, beklenen mükafat oldu.
Hececi şair arkadaşlarla dilı Türkçeleşcirmek için, elimizde
ki bu basic sazı kullanarak harıl harıl çalışıyorduk. Bu sırada
yazdığım "Peri Kızı ile Çoban Hikayesi"nı okuyanlar beni min
neccar ecmişcir. Bu masalı birçok defa, pek seçkin copluluklarda
bana cekrar eccirdiler. İlcifaclar yağdırdılar. Almanya'da macba
acılık rahsil eden sanackar iki Ti.irk genci cezini bunun i.isciinde
yapcı. Kendileri yazıp, resimleyip, basıp, ciltleyip, enfes bir eser
vücuda gecirdiler. Memlekerimi:.ı:e dönüşlerinde Milli Eğirim
Bakanlığı'na verdikleri bu eşsiz güzellikteki kicapcan bir cane de
bana hediye erciler.
Öviinmi.iyorum, bu kiraba harcanan ömrüm için seviniyo
rum!
***
XXlll
saflı bir gözle bakarak görüyorum ki, biz, konuşruğumuz güzel
Türkçeyi edebi dil yapmaya çalışanlar, yeni şiirimizde muhce
şeın aruza karşı yepyeni bir sesle hece veznini ku ilananlar, başa
rısız bir iş yapmadık. Türk millerini sevmeyi Türkçeyi sevmede,
onun diline hizmet etmede bulmuşcuk.
Kitabın sayfalarını çeviriyorum, bazı manzumelerini okuyo
rum. Üzerinde çalıştığımız hece vezni ahenksiz, basit bir nazım
ölçüsü değil. Dil hala temiz Türkçe olmakla devam ediyor.
Bütün gürültülere rağmen bu şiirlerin yaşadığına inanıyo
rum. Büyük bir şey de olmasa, benden sonrakilere gönlümden
kopararak bunları bıraktığıma seviniyorum.
28 Ekim, 1963
Orhan Seyfi Orhon
xxiv
BÜTÜN ŞİİRLERİ
FIRTINA VE KAR
FIRTINA VE KAR
Fırtına:
Kudurmuşsan denızden intıkam al!
Ufuklardan zaliim al!
Ağaçlar yık, buluclar çak çak er!
Bücün dünyayı istersen helak er,
Fakar yalnız,
Benim sessiz ve ıssız
Şu hücremden çekıl, hülyamı bozma,
Benim ri.iyamı bozma!
Nedir tehevvüriin ey bac,
Bu bıcmeyen feryat,
Bu sayhalar, bu gırlv?
Ey dl\,
Kudurmu�san denızden intikam al!
Ufuklardan z:ıl:lrn al!
Kırılsın çıldıran darbenden emvaç,
Bütün sahiller olsun mahyü carnç! ..
Benim yalnız uzak!� meskenımden,
Çekil, git revzenimden!
Ey serseri çekil!
Ruhumda münfail
.13ir şey var ... Ah, sükun isterim, sükun...
Mecnun,
Kudurmuşsan denizden intikam al!
Ufuklardan zalam al!
Büyük kuşlar, uzak dağlarda kalsın aşiyansız,
Semalar kehkeşansız...
Göklerde yanan nücum sönsün!
Göster yeni bir hücum, sönsün
Mehtap köpüklü dalgalarda! ..
Ruhunda bir incikam var da
Bitmezse bu çarpın1şla ey bat,
Beyhude önümde etme feryat;
Dağlar, kayalarla git kucak!�!
Fakat yalnız benim sessiz muhitimden uzakl�
Bırak; yansın şu sakin hücremin solgun şuaı,
Bırak kalsın şu mahzun iltimaı. ..
Kar:
Dışarda yorgun adımlar. .. Çalındı sonra kapım;
"Acep gelen bu zaman kim? .. " dedim, gidip açtım.
Görünce kalbimi oynattı bir küçük lerziş,
Garip çehreli, asiirdide bir derviş!
Elinde buzdan asa, kolruğunda bir ney var;
Omuzlarında uzun, bembeyaz uzun saçlar. ..
- Ne var, dedim, nereden geldin ihtiyar, ne adın?
Neden bu korkulu yollarda böyle geç kaldın?
- Uzak, uzak... dedi, meçhul, uzak ufuklardan;
Süri.iklüyor beni ruhumda duyduğum hicran!
Kurupların geçerek müncemit denizlerini,
Ü midimin aradım her tarafta izlerini,
Yabancı yolların üstünde ağladım, konuştum;
Baharın aşkım, "kış"rır ismim ey dostum!
- Sana meşum bir haber derviş:
Sevgilin gitti çok zaman evvel,
Belli yorgunsun ihtiyar, bana gel!
Misafir ol bu gece!
Çılduan fırtınayla giccikçe
Dışarda sanki karanlık da amyor, müthiş!
Belki hücremde muscarip ruhun
Bulacaktır biraz huzur ve sükun...
Odamda bir köşenin gölgesinde gizlendi,
Odamda her yere kasverli bir sükCın indi ...
Geçti sessizce bir zaman aradan ...
Dedim ki: matemi, hicranı binihaye olan
Bu aşkın istiyorum anlamak fcsanesini,
Dınlemek nayının teranesini!
Terennüm etmeyi arzu eder misin doscum?
Senı ruhumla işte dinliyorum:
(ı
Terennüm:
Sarsarlara ht:mr:ih, büyuk dağları aşcım,
Çağlarla dolaşcım,
Sandım ki şiciibımla bir ümmide yanaşcım.
Asar gelıp gcçci fokac bulmadı payan
Ruhumdaki hicran!
Sermesc olarak geçmiş ufuklardan o dilber;
Kuşlarla, çıçeklerle beraber...
Bilmem neye olmuş bana muğberr?
Beyhude, dcmış, olmasın arkamda şidiban;
Yok vaslıma imkan!
7
Sordum gece yıldızlar uzakcan bakıyordu,
Dağlarda pınarlar akıyordu,
Bır köylü kadın yerde bir areş yakıyordu,
Birdenbire yıldızlar uçup oldu girizan,
Mebhur kadın ... Sustu pınarlar<laki ethan!
8
Sabah... Uyandım, odam boşcu, nim muzlimdı,
Yoknı hiç kimseden eser şimdi,
Ben uyurken yacakra asude,
Dumanlı camları örrmüş birer beyaz perde ...
Aradım: İhciyar acep nerede?
Yokru hiçbir eser... Kafeslerde
Sade buzdan asa kırıkları var,
Açık kalan kapının
Kenarlarında beyaz, muhrerem beyaz saçlar! ..
\)
PERİ KIZIYLA ÇOBAN HiKA YESİ
PERİ KIZIYLA ÇOBAN HİKAYESİ
Vurulurmuş kalbinden,
Bir kere onu gören.
Aşıkları tahminen
Gür saçları kadarmış,
1 i
Sevimli kı:t, giil;el kız!
Dağ başların<la yalıııı:,
Yaşıyorsun, bll neden?
Bu güzelliğinle sen
Oır sihirli güneşsin!
15
Da�larc.la bahriyar, şen,
Scvışerek yaşarken
B ı r söz onu incini�
Bana darıldı girri
Ne kendi geldi geri;
Ne duyuldu haberi ...
İşre o günden beri
Hissızim, kayıcsızım;
Tek yaşayan bir kızım
16
Hakan der ki: Ne zarar,
Bulunmazsa da, arar;
Şüpheden kurtuluruz.
Sen cevap ver, buluruz
İsrediğini belki ...
Kız der: O halde peki!
Kimlerse beni seven,
-Haber verin şimdiden
Deneyeyim onları ben
Bir sihirli oyunla.
17
Silkinince ansızın,
Değişır şeklı kızın:
Kuş olur, çiçek olur,
Bazı kelebek olur.
B i r gül olur açılır,
İ nci olur saçılır...
Bir bulum bürünür;
Bin şekilde görünür...
18
Hakan der ki o zaman:
Küstahlık erme çoban!
Bu kız senin ufkuna
Doğacak güneş <leğil .
Bır zavallı çobana
Layık olan eş değil.
Doğrusu şu ceklifın
Bu peri kızı için
Bır lekedir, bir züldür.
1 l)
Kuş silkınır ansızın,
Değışır şekli kızın:
lncı olur bu sefer.
Saçılır birer birer
Hakanın ayağına.
20
- Bu sonuncu imrihan,
Tanıdım seni çoban,
Anladım şimdi kımsin!
21
"O her derde rahammül
"Gösteren ddı gönül;
"Kah eder dünyaya naz!
"Her dakika bulunmaz
"Bır halde, bi r kararda.
"Sevdiği zamanlarda,
"Gül yaprağından ince,
"Bir sicem işıcınce
"Yaralanır derinden,
"İncınır her yerinden.
"Bir gi.indü ... yandı içim
"Dağıldı hep sevincim ...
"Elveda amk! .. " dedim.
"Tahammül edemedim.
"Bir söze, bir siteme.
"Düşün ki: Terk ecmeme,
"Yine aşkımdı sebep!
"Serseri, dünyayı hep
"Dolaşcım adım adım;
"Bir ceselli aradım.
"Bulamadım kimsede,
"Bir günah eccimse de,
"Şimdi işic ahımı,
"Bağışla günahımı
"Di.işci.iğüm aşka güzel!
"Sebep yok başka, güzel!
"Deniz geçcim, dağ aşcım;
"Hayli sene dolaştım,
"Bahcım kara, saçım ak,
"Ne şekle girmişim bak!
'"Başımın can ı.:üzel,
'"Hali ıne acı gi.ilel!""
Oğut Han: Arcık yerer;
Bu gamlı sözlerle, der,
Bcnı ağlacac:aksın.
El verir bu ayrılık!
Gelin birleşin artık!
llaydi verin el ele
Gcçsın neşe, eğlence
İçinde hep gününüz!
Tamam kırk gün, kırk gece
Yapılsın düğününüz.
) ',
_
MEMLEKET DUYGULARI
_r
,
Sen çürümüş; dağılmış bir cesede can kaccın;
Mezarından çıkardın, semalara fırlattın;
Yeni başcan şerefl i bir aleme yaraccın,
Bu derece hakkın var senin bizler üstünde!
28
SİYAH SANCAK
rengine.
Ağlıyor u:.::a krnn bakan
Diyor: "Matenı<lr m i öz vatanımız?"
Biz seni boyarız o kan rengine,
Var damarımızda hain kanımız!
Ey güzd sancağım solmasın yiitiin.
Bil heni.iz yaşarken yasa bürunme!
l ficrana cakaci yok gönlümüzün,
nu matem yüz ile bize görünme!
;o
ÇOBAN, SÜRÜN DAGILMASIN!
�ı
B u sürünün arkasını bırakma!
Tecik bulun; gözer bürün cıvarı;
Errafına yakl�rırma kurrları;
Haydutların yakasını bırakma;
.. t\) ili �ıır 1\lı111/d,1 �1111,,., .tdlı ktc.ıhınd.ı d:ı r<·r :ılmı�tır.
Kadır mevlam, eğer senden makca
Bana cakdir eylemışse ölümi.i;
Rahac ermem bu yabancı coprnkca,
Cennecce de avucamam gönli.inıi.i.
ıo
BAHARA KASİDE
il
Neymiş görülen cehlike? Tekrar helecan mı?
Hasrer mi, rere<ldi.ir mü, hıyanet mi, yalan mı?
12
BAHAR
lı i
HATIRALAR
i6
SAÇLAR
17
İlk fecre bliri.in de,
Kalk, bir sabah erken,
Rlizgarlar eserke n
,
18
SEVGİLİYE MEKTUP
i9
Ey benım güzel kuşum!
Madem unuculmuşum;
Öyleyse beni dinle:
Her kimse sevdiğinle
Seni res'ir ermeden
Daha evvel sana ben
İtiraf ermeliyim:
Ben sahiden deliyim,
Hiç seni unucmadım,
Daima harırladım.
)()
Her neyse gi.izel kuşum;
Gerek unmulmuşum,
Gerek unuwlmamış!
Hata o cadı bakış,
Hala o güzel gözler
Bende derin bir eser
Bıraktı, silinmiyor.
Sevenler bilinmiyor.
Sevmeyenler bahtiyar!
Kim bilir belki de var
Sende de aynı hisler! ..
O halde bir cevap ver,
Şüphede bırakma çok.
Kimbilir belki de yok
Sende hiçbir şey ... Hava...
Öyle ise elveda!
Son defo selamlarım,
Çekilirim, ağlarım.
Eski günler bir rüya
Gibi kalır... olur ya!
'5 2
BÜYÜ
'i 1
G Ü LLE B Ü LB Ü L EFSANESİ
))
Sonbaharda bir akşam...
Dağılmış cihana gam
Bir acı haber gibi.
57
GELDİGİN GÜNÜN HATIRASI
59
VEDA
61
Bu histe mi.işcerektir sanacı sevenler hep,
Şi.iphesız bu olamaz size h ıcaba st:bep,
Affcdın ci.irt:cimi, ben size ulu şair;
Kendi kalbime dair, kendi aşkıma dair
Bir acı hacırayı yeniden yada geldim;
Ta ruhumun içinden size feryada geldim.
Affedin cürecimi; aynı sebeple yine:
Musset'nın hicabını görmüşcüm Lamarcin'e.
Şu dakika benim de içimde aynı yara,
Kapıldım aynı çılgın, zehirli duygulara...
Yok benim semalara açılacak kanadım,
Ben o nasipsizim ki tanınmış değil adım,
Kim sorar; kim öğrenir; kim anar maceramı?
Şu yılları sürüyen hayatımın devamı
Tesellisiz, ümitsiz bir uzun lııçkırıkcır.
Elimc.leki rebabım kalbim gibi kırıkrır.
B i r yara var içimde sızlıyor derin derın...
İşce bürün ruhumu kaplayan bu kec.lcrin
Verdıği cesaretle huzurunuza gclc.lım.
Size gözyaşlarımdan hediyeler gecırdım!
62
Yedi yıl... şimdi rnmam yedi yıl benden uzak.
Yaşıyordum kalbımın sevınçlerı coşarak.
Haberım yok alemin kederınc.lcn, yasından;
Gençl iğimin ac.leta sarhoşum havasından!
Bir bulura bürünmüş dönüyor sanki başım!
Henüz recrübesiz<lim, yirmi ikiydi yaşım!
Kulaklarımda engin bir denizin sesleri,
Gönlümde maceralar geçirmek hevesleri . . .
Büri.in genişliğiyle kollarım ufka açık,
Bekliyorum: Ey sevda nerdesin karşıma çık!
Ta küçiikren beri var, sevmeye ihriyacım,
Beni bir aşka doğru sevkcdiyor mizacım .
..
Çok hüzünlü bır akşam ... Bir sonbahar akşamı. ..
Kaplamıştı gönlümü kimsesizlığın gamı.
Günün son ışıkları sönerken uzaklarda,
Dağıccı birdenbire gönlümdeki sisleri,
Tarlı bir kahkahanın serpilen akisleri .
..
61
Beraberiz her akşam, hafrnlar aylar var ki ...
Gözlerinın taptığım hülyalı yeşil rengi
Büyülüyor ruhumu cıpkı bir sihir gibi,
Bazı gülüşleri var; "Gel kalbime gir!" gibi.
Bazı bakışları var; bin sözlü, bin iymalı.
Bazı cavırları var; şüpheli, muammalı.
Bazı yorgun kadınlar gibi hissiz, kayıcsız,
Bazı bir zambak kadar ruhu saf, açık bir kız ...
Değişiyor, durmuyor bir halde, bir kararda!
Akşam ... şehirden uzak, kumlu, geniş yollarda
Yürüyorken onunla aynı izin üsründe,
Çalkalanıyor gibiyim bir denizin i.isci.inde,
Sahil uzak da olsa geri dönmek ne mümkün!
Bürün safıyecimle açrım kalbimi bir gün.
Gözlerinde gözlerim, avuçlarında elim,
Dedim ki: "Ey sevgilim, ey muazzez sevgilim,
"Zannetme ki seninle tesadüfen birleşcik!
"Bu sevda mukadderdi, ezelden beri eşcik!
"Yıllar süren bu hicran birci, kurruldum işte!
"Ben seni arıyordum, nihayet buldum işre!
"İtiraf er, seversin beni biraz değil mi?
"Birleşen ellerimiz ayrılamaz değil mi?.. "
Amk kirpiklerimden sızıyordu gözyaşı.
Bu gafletime karşı, bu saffecime karşı
Dudakları müstehzi bir şekilde büküldü;
Bir miiddcc güldü, güldü ... kahkahalarla güldü!
65
Bu maceradan sonra çok sürmedi arası!
Kalbimde kıskançlığın açıldı ilk yar.ısı.
Artıyordu daima şüphelerim içime.le,
Dağılmıştı büsbütün neşem de, sevincim de ...
Her dakika değişen bir hisle kararsızdım,
Engin, çorak bir çölde kalmış gibi yalnızdım!
Yoknı candan bir dosmm gözyaşlarımdan başka.
Diyordum ki; "O, nasıl böyle remiz bir aşka
"Vefasızlıklar eder, hıyaner karabilir?
"Beni nasıl rerk eder; nasıl aldarabilir
"Dünyanın en mukaddes ranıdığım kadını?.. "
Haykırıyor, ianede anıyordum adını!
Sarmıştı asabımı çıldırcıcı bir humma.
Eskiden başcan başa nur olan yollarıma
Karanlıklar, geceler dolmuştu yığın yığın ...
Gönlümde taşıdığım şüphenin, kıskançlığın
Zehirleri nabzımda vuruyordu kan gibi;
Sevda, kıvranıyordu içimde yılan gibi.
6(ı
B i r gündü İlkbaharın en sevinçli bir gi.ini.i!
...
67
Kurulmuşru yeniden hayalimin binası;
Süslc:mişrı bu evi gönlümün icinası:
Semasında mehrabın ördüğü haleler var;
Bahçesındc nadide güller var, laleler var...
Sabah, uyanıyoruz kuşların seslerile,
Gece, serin baharın tatlı nefeslerile,
Gökteki yıldızlara dalarak uyuyoruz;
Beraber düşünüyor, beraber duyuyoruz.
Yokcu küçük bir gölge ruhumun sevincinde!
Hayalimde kurduğum bu yuvanın içinde
Yaşıyordum onunla böyle kendi başıma;
Kavuşcum sanıyordum hayac arkadaşıma!
Bahciyardım, ah ever, hakikacen bahtiyar;
Tekrar aldamğını gördüğüm güne kadar!
Değişci bir darbede bu sevimli manzara:
Kuşlar feryat ederek kaçışcı ufuklara,
Semamızda mehcabın parlayan yüzü soldu;
Henüz açmış laleler, güller yandı, kül oldu!
(ı8
Saadetler daima böyle çabuk geçıci!
Anlaşılmaz bir sırmış kadın kalbinin içi!
Ruhum azap içinde burkulurken kederden,
Hayalimde kurduğum süslü merdivenlerden
İ ndim, bir hasra gibi, sürünüp adım adım.
Son defa bu yuvanın kapısını kapadım
Veda eccim aşkımın en yüksek emeline;
Ağlayarak kacıldım şu hayatın seline! ..
Boğdum -pençeleşerek günlerle, gecelerle
Gönlümün isyanını ağır işkencelerle...
Şimdi aşkım kalmadı; kinim var, nefrecim var!
Hacca kendi kalbime karşı husumetim var!
Hamiş:
İşırcım kı hastaymış, cehlıkelı bır hasra!
Amk bir car bulmuyor her genç ile cemasra,
Macerasız, münzevi bir ömür sürüyormuş!
Her gece yatağından kalkıp öksi.iri.'ıyormuş.
Eğer bc:n son günümden daha fozln uznksam,
Bu mukadder maremi görüp yaşayncaksam,
Onu öldükten sonra affedebileceğim.
Hürmetle mezarına gidip eğileceğim,
Başım önde; dizlerim coprağının üsründe ...
Gözlerimdeki yaşlar ancak böyle bir günde
Hıçkırıklar içinde kumılup boşnnacak,
Ruhum onu en derin şefkariyle anacak!
Bu günahkar kadını rakdis edince ,ölüm,
Kendisinin olacak yeniden büci.ln gönlüm.
Kalmayacak zerrece ne nefretim, ne kinim,
Onu ölünce tekrar seveceğim eminim!
USANÇ
71
Ne söz ıscerim, ne saz...
Güzelde vefa olmaz!
Bir raş olsa dinlensem
Başımı koyup biraz!
72
DİYORLAR
73
YEİS
75
Hayatım büsbütün yc'se kapılmaz.
Teselli bulurum içımden biraz
O derin sevgini hatırlarım da!
Her gece hıçkıran dudaklarımda
Hasrecle anılan senin adın var.
Anne, hayacımda bir cek kadın var;
Beni aldatmadı, sevdi daima!
Gittikçe ruhumu saran bu humma
Başka sevgilerden yadigar anne!
Sevmeyen, sevenden bahciyar, anne!
76
O GÜZEL KADIN İÇİN
77
Bücün ruhum ağır ağır
Hasredc dolu amma;
Henüz bence hayacı sır,
Sergüzeşti bir muamma.
Bilmiyorum en garibi:
Ne yerini, ne adını.
Bir yıldızı canır gibi
Tanıyorum o kadını.
80
KANARYA
81
Neye kalbim kayıcsız, şen
Zannediyor bu küçüğü?
Yaralıdır belki bizden
Daha fazla gönülcüğü.
" )
O-
GEMİ
Sahilden uzaklaşan,
Yüce dalgalar aşan
Beyaz kanadı gemi.
Şimdi bocalayarak
Götürüyor pek uzak
Bir yere sevdiğimi.
8i
B İ R ÇİFTLİK MANZARASI
85
Odalıklarının seçmiş içinden,
Bu akşam ördekler en razesinı.
Hin<lilcr, nadide yelpazesini
İlk hicreclc:rinde gerirmiş Çin'den.
86
GÖNLÜM
87
Her şey ona karşı durur;
Güneş yakar, kış dondurur.
Bazı cucar kanadından
Bir fırrına yere vurur.
88
BÜTÜN GÜZELLERE
89
Ben ki her şekilde aşkı anladım;
Kalbim ki her cürlü his ile doldu.
Çok defa sevildim, bazen ağladım;
Sevilmeksizin de sevdiğim oldu.
90
YOLCULUK
-Ok11y11mlt1n1110 ithaf-
9·i
KIŞ GECELERİNDE
- 1 -
95
Bücün şehir nihayersiz bir sur içinde...
Karşı evler bır saadec yuvası yıne,
Ayın beyaz ışıkları dolmuş içine ...
Şimdi çifcler uyuyorlar bu nur içinde
Şu sa�ıcta sade bir ben rek başımayım.
Ben, yarabbi, bu uzlette nasıl yaşayım?
Düşünmeden ayrılığın nihayetini,
Hissecriğim dakikada hıyanetini
Seni nasıl terk etmişim gurur içinde?
97
Gençliğim, nihayet bulmayan bir kış;
Ne bır sevgılım var, ne de bır eşım.
Ömrümün bir günü bahar olmamış,
Doğmamış bir defa benim güneşim ...
98
BİR KIŞ MASALI
99
Ansızın birisi başlac.lı söze:
- O kadar uzak ki! .. görünse göze,
Kendimi görür de yine tanımam.
Sorarım sizlere: "Kim bu genç adam?"
Yermiş yıl oluyor, bir karakışcı.
Kar yine günlerce böyle yağmıştı.
Belirsiz olmuşcu, dağlar, ovalar...
N i hayec, o kadar coşmuşcu ki kar
Damların üscünü basacak gibi.
Gircikçe kuduran şu azgın cipi
Bir defo -diyorduk- sonuna erse,
Bu kışcan korkulur böyle giderse!
Kapadı dağlarda kar geçicleri,
Gidenler dönmedi bir daha geri ...
İhciyar düşündü bir zaman ... sonra
DeJi ki: Bu kışcan kaldı hacıra,
Kaşımın altında belli belirsiz
Bir çizgi şeklinde göri.i nen şu iz.
-Ürperir cüylerim bu hacıradan-
Geçci de bu kadar yıllar aradan
Duyarım dikkade bakınca kara,
Derinden derine sızlar bu yara!
1 ()()
İhriyar yeniden başladı söze:
- O sene pek gençtim, yirmiydi yaşım,
Bir humma içinde dönüyor başım.
Uymuştum gönlümün coşkun sesine,
Bir kıza aşıktım delicesine.
Gözlerim dumanlı, hislerim caşkın.
Giccikçe ruhumu saran bu aşkın
Düşünmem nereye varacak sonu!
Bilseniz ne cürlü severim onu?
Evinin önünden gelir giderim,
Görünce içim<len erir giderim.
Daima gönlümde, düşüncemde o;
Hasılı her günüm, her gecemde o...
Yok, onsuz geçecek hayatın cadı.
Ne zaman anılsa yanımda adı
Düşerim umulmaz bir heyecana.
Onunla beraber yaşamak bana
Öyle vazgeçilmez bir emeldi ki ...
1()1
Aşcı ıstırabım rahammülümü,
Bcklc:c.lım bir şifa gibi ölümü.
İçimde onulmaz büyük bir keder,
Hayacım perişan, halim derbeder
Amk ne gecem var, ne de gündüzi.im;
Gictikçe sararıp soluyor yüzüm ...
102
Kendi kuwecime var emniyetim,
Değişmez pek kolay kolay niyecım,
Korkum yok, çekinmem ölümden bile!
Giccikçe büyüyen bu ümit ile
Dağıldı bir parça ruhumdaki gam.
Açcım maksadımı hemen o akşam
En çok güvendiğim üç arkadaşa.
Bir hayli konuştuk verip baş başa...
Gönlümüz coşkundu, görgümüz azdı.
Dünyada hiçbir şey korkutamazdı
Gençliğin bu coşkun çağında bizi.
Daima dördümüz birbirimizi
Öyle çok korurduk, çok severdik ki.
Nihayet o akşam karar verdik ki
Bir gece evine girip apansız,
Bu kızı beraber kaçıracağız.
1 ();
İşte biz, dördümüz böyle bir gece,
Her adım başında küreyip karı,
Dolaştık karanlık, izbe yolları
Dışardan gizlice kapıyı kırdık ...
Hasılı sevdiğim kızı kaçırdık.
ıo l
Gözlerim karardı, içimdeki kan
Vurdu birdenbire şakaklarımda.
-Ne zalim bir şeymiş, diyorum, sc:vda!
Bir derin gayz ile içimi çektim.
Gururum olmasa öldürecekti m.
Ticreyen bir sesle ona dedim ki:
- Beni sevmiyordun öyle mi? .. Peki,
Son defa bizimle bu zahmeti çek.
Hiç şüphen olmasın, geri dönersek
Karların altında donar kalırız.
Sabah olur olmaz seni alırız
Yine bırakırız geldiğin yere;
Göğnün kapılmasın artık kedere.
105
Onlar gider gitmez yığıldım yere,
Daldım en karanlık düşüncelere...
Ruhumun içinden geliyor ahım;
Diyordum: Ey Tanrım, neydi günahım?
Ne kadar bahtıının yüzü nursuzmuş?
Bu sevda denen şey ne uğursuzmuş!..
106
Gürledi uzakcan birinin sesi;
Dedı ki: "Öldürün arcık şu pıçı!"
Ansızın cucuşcu beynimin içi.
Yüzüscü düşerken kırmızıydı kar .. .
Anladım, vuruldum: işte o kadar .. .
107
Seneler nafile uzakl�ıyor,
O benim kalbimde hata y�ıyor.
Yattığı coprakca ben gömülüyüm!
Böyle yarı canlı yarı ölüyüm.
Şimdi her ne zaman büyük kış olsa,
Kar yağsa, fırtına başlamış olsa
Bu acı hatıra bende canlanır,
Yüreğim yeniden heyecanlanır.
Duyarım, dikkade bakınca kara:
Derinden derine sızlar bu yara!..
108
O BEYAZ BİR KUŞTU
O BEY AZ BİR KUŞTU ...
il 1
ÖLÜMDEN SONRA
-ll-
Şu toprak, sonunda şu zalim t0prak;
Yiyecek bir aç kurc gibi etimi!
Bir mezar kazması bir gi.in bulacak;
Koynunda çatılmış iskelecimi.
1 12
İ sterim: konmadan üscüme caşım,
Dirilse bır lahza gömülen nişım.
Mezardan dehşecle dikilse başım,
Bağırsam coplayıp son kuvvetimi.
-HI-
Girince o güne, o derdi güne;
Karalar giyinsem, yas bağlasaydım!
Kapanıp kendimin kendim üsciine,
Kendimi bağrıma çekip basaydım!
1 1 1
KERVAN
KERVAN HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ
117
Şiirde vezin, kafiye ve şekıl değışıklıklerinin, şairlerin kudrer
ve kabiliyerleri ölçüsünde sonsuzluğuna inanıyonım. Kolayı
yapmak isreyen sanatçı, kendisinden öncekileri caklir ederek ru
hunu bir doğum ağrısından kurcarır. !?akar gerçekten yeni, gii
zcl, mükemmel eser, bir ömür boyu ulvi sancılar içinde, hiçbir
şeyle karşılığı ödenemeyecek bir ceht ve gayrecle meydana geti
rilebilir.
Bir manzumesini camamlayabilmck için senelerce uğraşan
şairi başka nasıl izah edebilirsiniz?
Yeni bir eser vermek, yeni bir hayat orcaya getirmek kadar
zahmecli, meşakkaclidir. Fakat o nispecte de zevkli, heyecanlı ol
masa buna kaclanılmazdı.
Tembel, kısır, taklicçi olanlar, kolay başarılar ve şöhrecler ar
kasında koşanları yeriyorum. Bu oporcünisr şairler, başlarına bir
sanat çelengi konmaya layık değillerdir.
Şiirde hiç kimsenin yard ımına muhtaç olmadan, gönülden
göni.ile sirayet eden duygularla, büyük Fars şairinin dediği gibi,
bir daha silinmemek üzere "Ceride-i A lem"e geçmek, insan ru
hu için yerer derecede haz verici bir saadcctir.
***
1 18
fost111,
Y";m· iif ıiirlit� /il ı$·
i dii11ynclt1:
El'l-eln:
"Şmlf( Jevdim, b1111J1 sevd1111!·' diJenk.
Ömrii sw111ekle gefer!
1 19
ne şekli ile klasik şiirlerim izden değildir. Bunu benim gibi, ben
den çok daha güzel her şair yapabilir. Sadece bunun için gereken
mümarescyi camamlamak ve bunu yapmaya çalışmak şarcıyla.
***
120
ÖLÜM VE İHTİYARLIK
121
İNCİR AGACI
122
Bu incir ağacı, evet, eski incir ağacı ama,
O mavi gözlü çocuk bir yabancı, ben değilim!
Kırık dökük dallar,
Akmıyor ballar,
Bozulmuş incirler!
12-i
TALİH KUŞUM
İ nsan,
Yaşar, üç türlü şu dünyada:
Evvela:
"Şunu sevdim, bunu sevdim!" diyerek
Ömrü sevmekle geçer!
1 16
GRAF İ K
128
GENCE HiCViYE
129
SON PERDE
- Ih, ıh, ı h !
A h , ah, a h ! . .
- Bir varmış, bir yokmuş,
Vah, vah, vah!
Vah, vah, vah! . .
ı ıo
BEN ÖLÜRSEM!
1) 1
Ben ölürsem, beni yazmaz gazete,
Eskiyim, geçti modam!
Artık onlarca ben ölmüş bir adam
Gibiyim, taze havadis değilim!
DÜŞMEYE GÖR
151
İ K İ ŞEY
U9
irlerine biraz benzer. Haikular, tarifsiz ve izahsız şiirlerdir: Ne
söyJemek istediklerini tarif ve izah etmeden anlatırlar.
Türkçede bu kadarı olamaz. Biz her şiirin içinde bir mana,
bir nükte, resim, bir Jirizm ararız.
Okuyucularımın bu şiirlerden hoşlanıp hoşlanmayacaklarını
bilmiyorum. Yalnız benim kendilerine biraz bunu anlatarak
okuduğum dostlarım beğenmiş göründüler.
Edebiyatçılarımıza gelince, onlar günün moda cereyanlarının
peşinde oldukları için bu şiirlerin pek farkında değildirler. Ne
düşündüklerini söylemediler.
Önemi yok! Eğer şiir gerçekten bir sanat eseri ise, bunun pek
acelesi yoktur.
Okuyucularıma son denemelerim olarak bunları veriyorum.
İpe Sevdiğim Diinya! ile bu dünya için söyleyeceklerim bitiyor.
Yerimi genç şairlerimize sevgilerle bırakıyorum!
20 Temmuz 7970
Orhan Seyfi Orhon
140
su
1i 1
UÇAK FİLOSU
1 ı2
KIRLANGIÇ
l ıi
GELİNCİ KLER
1 15
ER İ K F İ DANI
150
BALI KLA KEDİ
Ebedi Sulh
1)1
AMPUL
1 51
SİVRİSİNEK
Aman, şu sivrisinek,
Sözde bir eski bestekarmış da,
Şimdi işsiz, açıkta kalmış da ...
Kovarsınız gitmez.
Söylenir, sızlanır durur, arsız,
Her zaman işre böyle: Vızzz, vızzz, vıızz ...
155
YAGMUR
1 56
KAR
1 )8
R İ CA
163
ÇAG LAYAN
161
TAVUKLAR VE İ NSANLAR
l (ı6
ARJ
16H
ON ALTISINDA
On alrısındayken,
Sana hayran bakışların sebebi:
Ne gfü, m· kaş, ne bu boy bos, ne pek sevimli bu baş
Asıl o harika yaş!
169
NÜ
170
YAZ GELİNCE
Ne var bu dünyada
Daha hoş, yaz gelince yorganını
Tepıp de acmakran?
Gidip de kırlara sırüisti.i, göğsü bağrı a�ık
Bır ağaç gölgesinde yacmakran?
171
MACERA
172
BAHARDA
17 1
AÇIK H AV ADA KAR
176
SALINCAK
İsetrs<:n !
178
Eşielik
ÇİNGENEYLE A Yl
Şu çingeneyle ayı,
O kadar benziyor ki birbirine:
Acaba oynacan bu çingene mi,
O ihciyar ayıyı?
O ihriynr ayı mı,
Bu yaşlı çingeneyi?..
179
GELİNCE SEN!
180
ELİMDEN ÖPME!
181
AYNADA
182
Egoizm
İ HTİ YAR ŞA İ R!
Ne rnrlı günlerdi,
Seninle anlaşarak bi rleşip sevişciğinıiz
Değ i l . .. Bakışcığımız
O bahciyar günler! ..
18 ı
YAPRAK
185
B .İ Z İNSANLAR
187
YILDIZ
188
SAADET
inan, bu diinyanın
Biici.in saadNi bu!
189
İ ŞTE, SEVD İGİ M D Ü NYA!
l l)O
TÜRKÜLER, MANİLER
BOGAZ TÜRKÜSÜ
19j
KALENDER TÜRKÜSÜ
195
ÇAKALDAG TÜRKÜSÜ
l l)(ı
Yine bak doldu Çakaldağ içime!
Ama bilsen ne Çakaldağdır o?
Narlar, armutlar, eriklerle dolu ...
Çünkü baştan başa hep bağdır o!
197
MANİLER
-I-
Sen gül dalında gonca,
Ben dağ yolunda yonca.
Sen açılır gülersin,
Ben sararıp solunca!
- ll -
Huzuruna varayım,
Diz çöküp yalvarayım:
Sensin çalan gönlümü,
Aç koynunu arayım!
- l l 1-
Öksi.ızi.im,avu r beni,
Koynunda uyut beni.
Aşka yeni başladım,
Yi.iılinden okuc beni!
1%
- IV -
- V-
-VI-
Sana bir cek sözüm var:
Tercemiz bir özüm var.
Yanağında çukur ne?
Onda benim gözüm var!
Vll
- -
Göğsünde bayılayım,
Koynunda ayılayım.
Bir gün bahcıma yar ol,
Bahciyar sayılayım!
-Vlll-
Ey benim gonca gülüm!
Saçların büklüm büklüm ...
Bakrım bir gözucuyla,
Takılıp kaldı gönlüm!
-IX-
Sevdi, aldam beni;
Güldü, ağlam beni!
Giccim kölesi oldum;
Götürdü sattı beni!
-X-
Can işte! .. Canan hani?
Dere işte!.. Derman hani?
Gönül sarayı bomboş,
Beklenen sulcan hani?
-XI-
Ne Hınc'ce, ne Çin'deymiş!
Acep nerdeymiş? .. Neymiş?..
Aradığım meğerse,
Gönlümün içindeymiş!
200
TÜRKÜLER
-! -
20 J
-ll-
Başladım feryada ben bülbül gibi,
Gel artık koynumda açıl gül gibi!
Dere mi var hicrana cahammül gibi?
Gel artık koynunda açıl giil gibi!
- I JJ -
.?O.?
-IV-
0 çapkın büsbütün yaramaz oldu,
Beni hiç düşünmez, aramaz oldu!
Bu kış da hasretle geçti yaz oldu,
Beni hiç düşünmez, aramaz oldu!
20.)
HATIRALAR
2ır1
Başı göklerde asırlık çınarı.
B i r tevekkül katıyor manzaraya,
Çekilen eski kayıklar karaya.
Öyle hoş bir yüzi.i vardır ki köyün,
Bir gören amk unutmaz neresi?
İşte, kış vakti coşup çağlarken,
Yaz gelip kupkuru kalmış deresi!
Tanıdım: Şevk ile erken uyanıp
Gicciğim camii bayramlarda!
Karabaş nesli tükenmiş artık
Kediler damlarda...
208
Hatemi Bey ki Mcşihartcydi,
"Molla Bey!" <lcrdik ona.
Şıkcı, bir parça da hatta züppe!
Başta bir ince sarık, sırtta ipek bir cüppe,
Elde mercan tesbih,
Şal yelek, incecik altın köscek...
Şıktı velhasılı pek!
Komşumuz Miralay Ahmer Bey ki:
Unutulmaz daha genç yaşta ölen
O güzeller güzeli
Eşi Növber Hanım'ın iç acısı!
Kerim Ağa ... hamlacı, Abdülmecid'in hamlacısı.
Anılır ismi, sayar gençler onu,
Boğaz'ın eski kürek şampiyonu!
209
İşte, gayede temiz,
İşce, gayede titiz
Ebe İlhame Hanım!
Severiz, bizleri paylar da yine!
Çünkü biz dünkü çocuklar, hepimiz
Doğmuşuz ellerine!
Ve nihayer
Sokağın bekçisi sadık Karabaş!
Bizi bir gördü mü gözler parlar,
Duyulur carlı, kesik havlamalar.
Köyde herkesle yakından tanışır,
Dili yok, söyleyemez söz amma,
Sallanan kuyruğu dildir konuşur!
210
İşte rüyası hayalimde kalan Çcngelköy!
Elli yıl önceki tipler işre!
İşce bağ semri, Çakaldağ, Mashak ...
İşre, İcadiye!
İşre, mehrabı yakından
Bir gümüş ayna gibi
Seyreden Tarlabaşı!
İşce, tarihe bakan gözlerle
Ceneviz devrini görmüş çarşı!
Yine rüyalara dalmış uyuyor,
Küçücük koydaki sessiz yalılar,
Yine herkes tanıyor birbirini,
Yine eş, dosc öyle!
Bir benim sade uzakcan gelmiş,
Bir benim sade köyün bilmediği,
Bir benim el sayılan!
211
TELGRA F SOKAGr
212
Sokağın en cesuru, en yiğici
Karabaş vardı, bir de ben vardım.
Ben uyurdum, o her zaman uyanık.
Gece bazen ulurdu, korkardım.
Öyle şeytan ki çıc denilse duyar,
Öyle keskin bakışlıdır ki görür,
En karanlıkca baksa en uzağı!
Nerdesin şimdi Telgraf Sokağı ?
2 1 .�
EVİMİZ!
21 1
Kapı nın sallanırdı üsründe
Büyükçe bir rokmak.
Geli nce mekcepren,
Çalardım üç kere, hem hızlı hızlı: Tak rak, rak!
Açılır. Gi rdin i z mi bir avlu.
Sağ ında bir ambar,
içi her cii rl ü hır<lavacla dol u .
Solunda bir de basık, çok basık yemek odası.
Dokunurdum elimle hep cavana.
Verirdi her dokunuş,
Büyümüş bir adam gururu bana!
2 1 'i
Çıkınız merdivenle üsc karına:
Genişçe bir sofa vardır, boyunca bir de sedir.
Sedirin en başında adecrir,
Gelir babam orurur.
Elinde bir de kicap varsa anlarız ki hemen:
"Zavallı Necdec"cir.
Sere bir askerdi mesleğinde ama,
Onda çok hisli bir gönül vardı.
Hem okur, hem de bazen ağlardı.
116
Büyükannem Tekir peşindeydi.
Gözü damlarda yoksa sevgilisi;
Beklemekten şikayet etmezdi
"Görünür," derdi, "şimdi nerdeyse!"
Çalışır ağabeyi m susup derse!
2 1 ..,
Keyiflenirse mas:ıl anlacır, fakac ne masal!
Yaracır durmadan muhayyelesi
Ne akla gelmedik işler, neler, neler artık ...
Yaracır başka rürlü bir dünya!
Yok onun farkı bizce rüyadan,
Daha bin kerre hoş bu dünyadan;
Perilidir göller,
Sihirli ırmaklar,
Tekin değil dağlar,
Uçuşur göklerinde :ınkal:ır...
2 1 :4
Hele ben büsbütün dalıp giderim
Masallar alemine!
Gece rl.iyamda hep masal görürüm:
Ya bir sihirli anahtar bulup hazineleri
Açar, açar, açarım.
Ya olur bir sihirli seccade,
Uçar, uçar, uçarım! ..
219
AGITLAR
VASİYET
226
ECEL!
228
Dosrlarım, biz ne kadar anlaşsak,
Hep beraber yaşayıp gitmek için,
Bizi bir gün ayırır mudak ölüm!
Madde ölmez,
Var olan yok olmaz
Da niçin mahvoluyor benliğimiz?
Yaşayan koskoca dünya,
Yaşıyor yıldızlar,
Yaşıyor gök,
Yaşıyor yer,
Yaşıyor taş, kaya, toprak,
Yaşıyor her şey bak!
Yaşıyor en küçücük zerre bile,
Yaşıyor aynı nizamıyla cihan!
Aynı kuvvet yaşıyor.
Aynı kudrer yaşıyor,
Yaşıyor önsi.iz olan, sonsuz olan kanunlar!
Yaşıyorken bunlar,
Niye insan ölüyor öyleyse?
Niye mahvolmada şahsiyetimiz?
İyinin, doğrunun, aşkın, güzelin,
Yok mu bir zerre kadar kıymeri de�
Öleceksek niye doğduk acaba?
229
İkı manası var ancak ölümi.in:
İ ki manası var, onlar da fakat
Birbirinin cam zıddı!
2.ıo
ÜÇ BUUT
İnsan,
Bürün ömrünce şu üç buudun içinden çıkamaz:
"Sen şusun! Sen busun!" ilk önce budur:
Sen, sen, sen!
"Ben şuyum! Ben buyum! Ondan sonra:
Ben, ben, ben!
Ve nihayec o gelir:
Toplanır her şey bir gün onda,
En sonda!
:nı
MEMLEKET ŞİİRLERİ
HARP İÇİNDE BAHAR
-Şehitltrimize-
2 10
ATATÜRK'ÜN ÖLÜMÜ
-Tabutm11111 arkt1ımdmı-
2 'ı I
Yine bir devr açacakmış gibi en başca o var,
Hıçkıran sesre o var, sessiz akan yaşra o var!
-I-
Gün bacmada İscanbul'un üstünde Haliç'ren,
Bin renge bürünmüş yanıyor Marmara içren.
Durgunlaşıp engin, silinirken kırışıklar,
Oklar gibi fışkırmada her yandan ışıklar...
Bir pembe bulut bağrı delinmiş kanamakta,
Yorgun uyuyan tekneler altında uzakta.
Altındır ufuk çizgisi, altındır akisler,
Alcın tozu halinde iner her yana sisler...
Durgun sular üstünde kesik vakvakalarla,
Uçmakta gümüş marnlar, alcın gagalarla.
Gök şimdi yeşil, şimdi kızıl, şimdi turuncu,
Camilerin andırmada mermerleri tuncu
Kandır dağılan şimdi günün battığı yerden,
Kandır sızan ecrnfa alev pencerelerden.
Kandır görün�n Farih'in altın iilcmirıde,
Fethin yint iscanbul o en kanlı deminde:
- il -
211
- lll -
215
- iV
-
2ı(ı
MÜNACATLAR
MÜNACAT
-1-
219
Bızi isccr bir coz yap savur mahşer yelinde,
İscer sürü çöp gibi cufanların sclınde...
Sonunda bir varlığa ulaştır da, Allahım,
Bırakma rabiacın merhamecsiz elinde!
.!SO
NERDESİN?
2 'i 1
Gelmiyor o büyük nacıkan dile,
Bir türlü geçmiyor varlığın ele.
Yüzünü gören yok miraçta bile,
Daima arada bir kalın perde.
252
MÜNACAT
-II-
Ulu Tanrım, bizce birsin;
Bir değil de çaksan bile!
Her bir şeye mukredirsin,
Kemalindir, noksan bile!
Güveniriz rahmetine,
inanmışız şefkatine,
Gireceğiz cennerine,
Cehenneme soksan bile!
25:;
MÜNACAT
-Ill-
Madem birsin, birlik olsun,
Dilde, dinde, milliyecce.
Murac ec de dirlik olsun,
Başcan başa cemiyecce.
255
DUA
-J-
Ulu Tanrım, şu karanlık yolları
Bizi sana ulaştıran yollar er!
İhrirasla kilidenmiş kolları,
Birbirini kucaklayan kollar er!
-II-
Ulu Tanrım, şefkacin doğsun bir giineş gibi;
Dağıcsın gönüllerden bürün husumecleri.
Sonsuz bir sulh içinde sevin öz kardeş gibi,
İnsanlar insanları, millerler millecleri.
Lfülaheillallah!
Şu münafık karanlık;
Sona erecek arrık,
Sabah olacak, sabah!
Lfiilahe illallah!
Her türlü nimet bunda,
Beklenen cennet bunda:
Yalnız bir din, bir ilah!
Lailaheillallah!
259
İMAN