Professional Documents
Culture Documents
Son elli yılda Bach müziğinin icrası üzerine birçok yenilikçi yaklaşımın ortaya çıktığı
görülmektedir. Ana akım icra geleneğinin Bach’ı modernite düşüncesi içerisinde kurumsal ve
durağan bir karakterde ele aldığını varsayarsak, bu yenilikçi yaklaşımları yükselen tarihsel
performans pratiği (historically informed performance practice, İng.) akımının bir sonucu
olarak da değerlendirebiliriz. Performans, müzikoloji ve müzik teorisi dallarına bütünlükçü
bir bakış açısı geliştiren tarihsel performans pratiğinin belki de en önemli katkısı, ana akım
icra geleneğinde seslendirilmeyen eserleri ve bestecileri yeniden keşfetmesidir. Bach halen
birçok eseriyle ana akım icranın önemli figürlerinden biriyse de, kendinden sonra gelen
bestecilerin pek ilgilenmediği formlarda yazdığı eserler, ana akım icra tarafından pek tutulan
eserler olmamıştır. Bu durum, tarihsel performans pratiği akımının Bach’ın pek
seslendirilmeyen eserlerini büyük bir merakla ele almasına zemin hazırlamıştır.
Bach özelindeki bu yeniden keşif girişiminin yöneldiği en önemli form, kuşkusuz bestecinin
sayısı 200ü aşan kantatları olmuştur. Bach’ın yaşadığı dönemde orkestra ve koro müziğinin
önde gelen formlarından olan kantat formu besteci tarafından sıklıkla gerek dini gerek din dışı
amaçlarla ele alınmıştır. İtalyancada cantare (şarkı söylemek) fiilinden türeyen cantata
(kantat) formu aslında, o dönem ve sonrasında Barok stili karmaşık bulan ve daha sade bir
ifade arayışına yönelen Galant stil bestecilerinin daha fazla benimsediği sonat (suonare, İt.:
enstrümanda çalmak) formuyla tezat içindedir. Müzikte bireyselleşmenin ve bireyin kendini
ifadesinin en belirgin örneği olan sonat formunun aksine kantat formunun; birinci ve son
bölümlerinin genellikle korolu bölümler olması, ara bölümlerde solo aryaların baskın
karakterde olmaması, farklı çalgılara bazen solist özellikleri verilmesi gibi nedenlerle bireyin
toplumun önünde olmadığı pre-modern dönemin karakterini yansıttığı söylenebilir. Şefin ve
solistin merkezde yer aldığı ana akım icra geleneğine bir alternatif geliştirme amacında olan
tarihsel performans pratiğinin bu bağlamda Bach kantatlarına ilgi duyması son derece
doğaldır. Öte yandan, günümüzde birçok tarihsel performans pratiği topluluğunun kurucu
şefiyle birlikte anıldığı düşünüldüğünde, Richard Taruskin’in tarihsel performans pratiği
akımının modernite düşüncesine aslında modernist bir karşı çıkış olduğuna yönelik
eleştirisinde haklılık payı olduğu bir gerçektir.
Her ne kadar Bach’ın çoğu kantatı koro, vokal solistler ve küçük bir çalgı topluluğu için
yazılmışsa da, bestecinin koro kullanmadığı kantatları da vardır. Bunlardan en meşhuru bugün
Kahve Kantatı olarak da bilinen, Bach’ın BWV 211 eser sayılı Schweigt stille, plaudert nicht
eseridir. Operatik bir karakterde olan eseri Bach, Leipzig’de yaşadığı dönemde şehrin meşhur
kahvehanesi Zimmermann’da düzenli olarak toplanan şehrin amatör müzisyenlerinin
oluşturduğu collegium musicum için bestelemiştir. Kahvehanede toplanan bir topluluk için
kahve temalı bir eser yazma fikri bugün için oldukça sıra dışı olabilir, fakat, Jürgen
Habermas’ın Kamusallığın Yapısal Dönüşümü’nde bahsettiği üzere, 17. ve 18.yüzyıllarda
devletten bağımsız bir kültürel ve kamusal alanın oluştuğu yerlerin kahvehaneler ve salonlar
olduğu düşünüldüğünde Bach’ın bu yaklaşımı o dönem için doğal karşılanabilir. Konser
salonu kavramının bugünkü gibi yerleşmiş olmadığı bir dönemde, kahvehaneler dini olmayan
müzik icrasında bir sahne işlevi de üstleniyordu ve Bach sadece Kahve Kantatı’nı değil,
Leipzig’de olduğu süre boyunca bestelediği diğer din dışı kantatları da Zimmermann
Kahvehanesi ve orada toplanan collegium musicum için yazmıştı.
bkz: Operatik karakteri ön plana çıkaran bir Kahve Kantatı icrası (Netherlands Bach Society
& Shunske Sato)
https://www.youtube.com/watch?v=B6Loyexw3uk&t=4s&ab_channel=vesteelvesteel
Bach din dışı konularda eserler ürettiyse de, Leipzig’de bulunduğu dönemdeki asıl görevi
kilise için müzik bestelemekti ve yazdığı kantatların çoğu da dini temalar içeren eserlerdi.
Leipzig’deki Aziz Thomas Kilisesi’nin kantoru (müzik direktörü) olan bestecinin işi her hafta
kilisedeki Pazar ayinlerinde bir kantat seslendirilişini düzenlemeyi gerektiriyordu. Bach,
Leipzig’de göreve başladığı 1723 yılından 1727’ye kadar neredeyse her hafta yeni bir kantat
bestelemişti. Eserlerin kompozisyonu ve yazıldıkları kısa süre göz önünde bulundurulduğunda
bunun ne kadar zor bir iş olduğu anlaşılabilir. Besteci zor durumda kaldığı dönemlerde, bazı
kantatların belli yerlerinde daha önceden yazılmış olan müzikleri kullanarak eserlerini
yetiştirmeye çalışmıştır.
Bu eserlere bir örnek olarak bkz: Wir müssen durch viel Trübsal ; BWV 146 (Il Gardellino &
Marcel Ponseele)
https://www.youtube.com/watch?v=MORa0Y98Z1o&ab_channel=CantateDomino
Bu eserin birinci ve ikinci bölümleri bestecinin BWV 1052 eser sayılı re minör Klavye
Konçertosu’yla neredeyse aynı müzikal materyal içermektedir. İlginç olansa, hem BWV 146
kantatında hem de BWV 1052 konçertosunda kullanılan bu müziğin, bestecisi bilinmeyen bir
keman konçertosundaki materyalin üzerine kurulu olduğunun düşünülmesidir. Bach’ın birçok
farklı bestecinin müziğini çalıştığı ve yeniden düzenlediği göz önüne alındığında, bestecinin
muhtemelen sıkışık zamanlarında kendi müziğinin dışında başka bestecilerin beğendiği
pasajlarına referans verdiğini söylemek mümkündür.
Başka biri tarafından bestelenen bir müziğe referans verme fikri, Bach’ın koral kantatlarının
da çıkış noktasını oluşturmaktadır. Besteci, 1724’ten sonra bestelediği bazı kantatlarda,
Lutheryen ayinin önemli bir parçası olan toplu halde şarkı söyleme geleneğine ait, herkes
tarafından bilinen melodileri kullanmıştır. Bu eserler kamuya mal olmuş melodiler içerse de
son derece özgün ve kompleks kompozisyonlardır ve sözü geçen melodileri işitmek için
eserleri dikkatlice dinlemek gerekir. Bach’ın bu tarzda yazdığı kantatlarda birinci bölümde
genellikle melodi bir koral varyasyonun içerisinde ele alınırken; eserin son bölümünde melodi
besteci tarafından homofonik bir üslupta armonize edilmiş halde son bir kez daha duyurulur.
Buradaki amaç, halkın da bildiği melodiyi söyleyerek son bölümde icraya katılmasıdır.
bkz: Martin Luther tarafından yazılan orijinal melodi; Nun komm, der Heiden Heiland
https://www.youtube.com/watch?v=i4F3q8jD3Hk&ab_channel=Choirtths
Bu fikir üzerine kurulu olan bir kantat için bkz: Nun komm, der Heiden Heiland ; BWV 62
(Collegium Vocale Gent & Philippe Herreweghe)
https://www.youtube.com/watch?v=lGv4I7bd8JY&ab_channel=AlbertoSosa
Bahsi geçen isim ve toplulukların Bach kantat icralarına örnekler için bkz:
Herz und Mund und Tat und Leben ; BWV 147 (Concentus Musicus Wien, Arnold
Schoenberg Korosu & Nikolaus Harnoncourt)
https://www.youtube.com/watch?v=38TS7EOGo9A&ab_channel=FacesofClassicalMusic
%E2%80%932
Christ lag in Todesbanden ; BWV 4 (Monteverdi Korosu, İngiliz Barok Solistleri & John
Eliot Gardiner)
https://www.youtube.com/watch?v=pf2G0qvlHZc&t=53s&ab_channel=BibliotecadeInternet
Meine Seel erhebt den Herren ; BWV 10 (Amsterdam Barok Orkestrası ve Korosu & Ton
Koopman)
https://www.youtube.com/watch?v=uc8t3s92UCw&ab_channel=EuroArtsChannel
Freue dich erlöste Schar ; BWV 30 (Bach Collegium Japan & Masaaki Suzuki)
https://www.youtube.com/watch?v=13X10YLJqZY&ab_channel=FelicesCantusBach
Son olarak, benim favori kantatım olan BWV 80 eser sayılı Ein feste Burg ist unser Gott
kantatının birinci bölümünün, müzik teorisyeni Richard Atkinson tarafından yapılmış ve
Bach’ın kontrapuntal stilinin detaylıca açıklandığı bir analizi için bkz:
https://www.youtube.com/watch?v=eTq3gszPsIQ&t=909s&ab_channel=RichardAtkinson
Bu bölümün en beğendiğim icrası için de bkz: (Collegium Vocale Gent & Philippe
Herreweghe)
https://www.youtube.com/watch?v=TlLR-4Juk5c&ab_channel=PhilippeHerreweghe-Konu
Tuna Dağdelen
KAYNAKLAR: